Normal 44156 3 1 2009-06-15T08:31:00Z 2009-06-15T08:31:00Z 1 47028 268066 TBMM 2233 628 314466 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 45                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

91’inci Birleşim

20 Mayıs 2009 Çarşamba

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Fransa Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonunun vaki davetine istinaden, Fransa’ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento Heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/797)

2.- 14-15 Nisan 2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/798)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/373)

2.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)

3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 32 milletvekilinin, özürlü istihdamı konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/375)

VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, vize alımında yaşanan sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/444) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, cezaevlerinin doluluk oranına ve yolsuzluk yapan bürokratlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/486) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile Adliyesinin lojman ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/587) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

4.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, AB raporlarında Türk yargısına yönelik ifadelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/597) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, infaz ve koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/628) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ermenistan’da düzenlenen törende Türk Bayrağına yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/690) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Kuzey Irak yönetimiyle ilişkiler konusundaki iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/691) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van F Tipi Cezaevinde bazı televizyon kanallarının izlenmesine izin verilmediği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/714) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, dini özgürlüklerle ilgili konuşmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/799) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

10.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, uygulama imkanı kalmayan kanunların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/819) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

11.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, kutlamalarda silah kullanımına yönelik yaptırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/827) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

12.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, infaz koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/858) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, 2 Temmuz Sivas olayları davasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

14.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İslam Konferansı Örgütü ile imzalanan bir anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/903) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

15.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, gözaltına alınan bir kişinin ölümüne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, çek alacaklılarının mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

17.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Türk Ceza Kanununda bireylere yönelik suçlarda değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

18.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1186) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

19.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1187) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

20.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, tutuklu bir gazetecinin hücrede tutulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1321) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

21.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, NATO Genel Sekreterinin seçimine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1323) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

22.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Ermenistan politikasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1324) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Deniz Feneri davası dosyasının durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1332) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın şahsına sataştığı iddiasıyla konuşması

2.- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in partisine sataştığı iddiasıyla konuşması

IX.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin oylaması

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Adli Tıp Kurumunun verdiği bir rapora ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/5576) (Ek cevap)

2.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinin hazırladığı bir rapora ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/5585) (Ek cevap)

3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Adli Tıp Kurumunun verdiği bir rapora ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/5587) (Ek cevap)

4.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Adli Tıp Kurumu yönetimine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/5641) (Ek cevap)

5.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Adli Tıp Kurumu ihtisas kurullarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/5850) (Ek cevap)

6.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Muş E Tipi Cezaevinde yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/6209) (Ek cevap)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Diyarbakır’daki bir bina inşaatına ve belediyenin kurduğu bir şirkete ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/6410) (Ek cevap)

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş Adalet Sarayı inşaatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/6421) (Ek cevap)

9.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Bursa Barosu avukatlarının adli yardım alacaklarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7128)

10.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bazı tutuklu ve hükümlüler ile bunların tedavilerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7225)

11.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Erzurum H Tipi Cezaeviyle ilgili bazı iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7352)

12.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli Millî Eğitim Müdürlüğü yöneticilerine yönelik bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun  cevabı (7/7451)

13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tedavi yolluklarının ödenmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7452)

14.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Ulusal Deprem Konseyinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/7468)

15.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, emekli ikramiyesi ve maaşlarında ödeme sorunu olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/7470)

16.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da yerel seçim sürecindeki olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7493)

17.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, coğrafya öğretmeni atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7502)

18.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir müsteşar yardımcısı hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/7507)

19.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, evde bakım hizmeti konusundaki bir başvuruya yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/7512)

20.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, ekonomik krizle ilgili bir konuşmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/7530)

21.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’deki gürültü kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7534)

22.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Kula ilçesindeki gölet çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7535)

23.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Turizm Eğitim Merkezlerine öğrenci alımıyla ilgili bir habere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7553)

24.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, hukuk alanında yüksek lisans ve doktora için yurt dışına gönderilenlere ilişkin sorusu ve  Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7556)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan İl Millî Eğitim Müdürlüğünün temizlik işleri ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7557)

26.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, hacca gideceklerin belirlenme yöntemine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/7565)

 

 

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak altı oturum yaptı.

 

Birinci, İkinci Oturum

13 Mayıs 2009 tarihli 89’uncu Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin okunabilmesi için, Başkanlıkça, İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca kapalı oturuma geçilmesi gerektiği açıklandı ve kapalı oturuma geçildi.

 

Üçüncü Oturum

(Kapalıdır)

Dördüncü, Beşinci ve Altıncı Oturum

Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar, Dünya Eczacılık Günü’ne ve eczacıların sorunlarına,

Edirne Milletvekili Necdet Budak,

Muğla Milletvekili Gürol Ergin,

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ne ve çiftçilerin sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık,

Tunceli Milletvekili Kamer Genç,

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk,

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ne ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin birer açıklamada bulundular.

 

Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Mustafa A. Kırımoğlu’nun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener’in beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 21 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının (10/372),

Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, güvenlik güçlerinin toplumsal olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin (10/371),

Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26 milletvekilinin, alışveriş merkezleri ve zincir mağazaların geleneksel ticaret sistemine etkilerinin (10/370),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

 

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

3’üncü sırasında bulunan, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporlarının (1/670) (S. Sayısı: 353),

4’üncü sırasında bulunan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun (1/458) (S. Sayısı: 90),

5’inci sırasında bulunan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/552) (S. Sayısı: 293),

6’ncı sırasında bulunan, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361),

7’nci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/463) (S. Sayısı: 316),

Görüşmeleri;

2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 1’inci maddesi kabul edildi, 2’nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü, verilen aradan sonra,

Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, kamuoyunu ve Genel Kurulu yanılttığı iddiasıyla,

İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, sözlerinin çarpıtıldığına ilişkin,

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin şahsına ve partisine sataşması nedeniyle,

Birer açıklamada bulundular.

 

8’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Süleymaniye Külliyesinin Korunması Hakkında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/484) (S. Sayısı: 336), görüşmelerini müteakip, yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.

 

20 Mayıs 2009 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 19.50’de son verildi.

 

                                                    Şükran Güldal MUMCU

                                                             Başkan Vekili

 

                    Yusuf COŞKUN                                                Harun TÜFEKCİ

                            Bingöl                                                                 Konya

                         Kâtip Üye                                                           Kâtip Üye

 

                                                  Canan CANDEMİR ÇELİK

                                                                   Bursa

                                                                Kâtip Üye

No.: 101

II.- GELEN KÂĞITLAR

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, fizyoterapistlerin yetki ve sorumluluklarının düzenlenmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1347) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yapılandırılan vergi borçlarını ödeyemeyenlerin durumuna ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1348) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz Feneri dava dosyasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1349) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, belediye işçilerinin özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1350) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, düşük nüfuslu belediyelerin mali durumlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1351) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yurt dışında yüksek öğrenim yapan öğrencilere öğrenim kredisi verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1352) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

7.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te açılan gençlik ve kültür evlerine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1353) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

8.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te hayvancılıktaki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1354) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

9.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, enerji maliyetlerinin azaltılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1355) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

10.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, GAP kapsamında Gaziantep’teki yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1356) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya-Nemrut yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1357) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

12.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, tarım ürünlerinin mevsimsel özellikler dikkate alınarak sigortalanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1358) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

13.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yangın söndürmek amacıyla uçak ve helikopter alımı ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1359) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

14.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İddaa oyunundan kulüplere ayrılan paya ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) sözlü soru önergesi (6/1360) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Ağın Köprüsü ve feribot yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1361) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

16.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, emekli maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1362) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

17.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, KPSS sonuçlarına göre yerleştirmedeki sisteme ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/1363) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

18.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, bir sulama projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1364) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

 

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, İzmit’teki deprem konutlarının kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7748) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesel Havaalanı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7749) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bazı yurt dışı ve yurt içi programlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7750) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

4.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, yüksek öğrenim kredi borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7751) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

5.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Akkuyu’da kurulacak nükleer santral ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7752) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

6.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Başbakanlığa yeni uçak alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7753) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

7.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Kestel TOKİ projesindeki boş alana ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7754) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

8.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, domuz gribine karşı önlem alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7755) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

9.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, baraj gölü içinde kalacak Yusufeli ilçesindeki yapılaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7756) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

10.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, ABD Başkanının 24 Nisan açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7757) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

11.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Ermenistan ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7758) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

12.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon Soruşturmasında yer alan bazı belgelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7759) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

13.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, İstanbul’daki bir operasyona ve medyanın terörle ilgili yayınlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7760) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

14.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, emeklilerin durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7761) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

15.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7762) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

16.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, İstanbul’da yapılan bir operasyona ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7763) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

17.-  Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, yerel seçimlerle ilgili itirazlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7764) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

18.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Deniz Feneri davasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7765) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

19.-  İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Deniz Feneri davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7766) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

20.-  İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Adli Tıp Kurumunun işleyişine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7767) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

21.-  Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, cezaevlerindeki bazı uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7768) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

22.-  İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Deniz Feneri davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7769) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

23.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir barajın yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7770) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

24.-  Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, İzmit Körfezindeki kullanım yoğunluğuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7771) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

25.-  Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, OR-KÖY’den kredi alan kooperatiflerin borçlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7772) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

26.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce ve ilçelerinin çevre düzeni planlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7773) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

27.-  Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Mersin-Akkuyu’da kurulacak nükleer santral ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7774) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

28.-  İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Bergama Organize Sanayi Bölgesine doğalgaz bağlanmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7775) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

29.-  Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Sinop’a doğalgaz yatırımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7776) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

30.-  İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, İstanbul’da yapılan bir operasyona ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7777) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

31.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir soğuk hava deposu yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7778) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

32.-  İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir cinayetin zanlılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7779) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

33.-  Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, bir cinayetin zanlılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7780) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

34.-  Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da toplu taşımda yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7781) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

35.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Muradiye ilçesinde yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7782) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

36.-  Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Kapaklı Belediyesinin ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7783) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

37.-  Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, DİSK Genel Merkezinin çevresine kamera yerleştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7784) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

38.-  Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bitki ithaliyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7785) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

39.-  Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, İstanbul Emniyet Müdürünün bazı ifadelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7786) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

40.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yedisu-Kiğı yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7787) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

41.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7788) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

42.-  Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, kapatılan ve birleştirilen belediyelerin çalışanlarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7789) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

43.-  Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, DİSK Genel Merkezi çevresine kamera yerleştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7790) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

44.-  İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, kruvaziyer turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7791) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

45.-  İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7792) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

46.-  Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Seviye Belirleme Sınavındaki puanlama sistemine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7793) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

47.-  İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, bir yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7794) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

48.-  Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, yüksek öğrenim kredi borçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7795) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

49.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, eğitici ve formatör olarak görevlendirilen bilişim teknolojileri öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7796) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

50.-  İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İzmir’deki bazı atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7797) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

51.-  Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur’da güzel sanatlar lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7798) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

52.-  Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, domuz gribine karşı alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7799) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

53.-  Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Termal’deki bir otelin işletmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7800) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

54.-  Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, kayısı üreticileri birliğinin desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7801) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

55.-  Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, küçük sanayi esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7802) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

56.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, elma ihracatının desteklenmesine ve soğuk hava depolarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7803) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

57.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, girdi maliyetlerine ve tarım sektörünün desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7804) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

58.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, tarım sektörünün desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7805) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

59.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Marmara Bölgesinin sofralık zeytininin değerlendirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7806) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

60.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, zeytinin markalı ve ambalajlı satılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7807) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

61.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, zeytin üretiminde havzalara göre ürün planlamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7808) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

62.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesel Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7809) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

63.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karacabey-Bandırma bölünmüş yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7810) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

64.-  Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Türk Telekom’un görüşme ücretlendirmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7811) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

65.-  İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, bulunan silah ve mühimmata ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7812) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)

66.-  Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Habur Sınır Kapısındaki bazı sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7813) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)

                                                                                                                                                No.: 102

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Raporlar

 

1.- Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/674) (S. Sayısı: 375) (Dağıtma tarihi: 20.05.2009) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Fas Krallığı Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/407) (S. Sayısı: 376) (Dağıtma tarihi: 20.05.2009) (GÜNDEME)

 

Meclis Araştırması Önergeleri

 

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/373) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.05.2009 )

2.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 Milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.05.2009 )

3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel  ve 32 Milletvekilinin, özürlü istihdamı konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/375) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.05.2009 )

20 Mayıs 2009 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oy pusulası gönderen milletvekili arkadaşlarımın isimlerini okuyacağım, burada olup olmadıklarını kontrol edeceğim.

Sayın Ülkü Gökalp Güney? Burada.

Sayın Dengir Fırat?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yok.

BAŞKAN – Sayın Zeki Ergezen? Buradalar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Almayın daha pusula.

BAŞKAN – Almadım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, Sayın Kâtip Üyeye söylüyorum.

BAŞKAN – Evet, Sayın Afif Demirkıran?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yok.

BAŞKAN – Sayın Cafer Tatlıbal?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yapmasınlar Allah aşkına ya! Ayıp ya!

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen efendim. Sakin olunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ama, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Zaten şu anda toplantı yeter sayısı var yani. Çoğunluk temin edildi arkadaşlar, lütfen birbirimize karşı saygılı olalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) –  Hayır, olmayan insana… Etik mi Sayın Başkan!

BAŞKAN – Efendim, vermiş, çıkmış olabilir. Sayın Aslanoğlu, lütfen…

Sayın Şaban Dişli? Burada.

Tamam efendim.

Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, gündeme geçmeden üç sayın milletvekiline gündem dışı  söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle söz isteyen Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’ye aittir.

Sayın Yeni, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malumlarınız olduğu üzere dün tüm yurtta büyük bir coşkuyla kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle şahsım ve 19 Mayıs şehri Samsun’umuz adına siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyor, yüce Türk milletimizin bayramını tekrar kutluyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere öncelikle 19 Mayıs 1919 Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın millî bayram olarak kabul edilmesi ve resmiyet kazanmasıyla ilgili kısa bilgi vereceğim. Esasen bu gündem dışı konuşmamda kıymetli gençlerimize seslenmek ve bu vesileyle de 19 Mayıs şehrimizde yaptıklarımızı, cumhuriyete giden yolda ilk adım şehri olan Samsun’a kazandırdıklarımızı, gençlerimize ve gelecek nesillerimiz adına neler kazandırdık, onlara değineceğim.

Bildiğiniz üzere cumhuriyet tarihimizin önemli sayfalarından biri olan 19 Mayıs 1919 günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ulusal bağımsızlık meşalesini yakmak, yurdu işgalden kurtarmak amacıyla ilk olarak Samsun’a ayak basmıştır. Kurtuluş mücadelesinin ilk önemli kararlarını Samsun ilimizde almıştır. Samsun, kurtuluş zaferinin başlangıç noktası olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır. Bu büyük zaferin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Samsun’dan atılmıştır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün birçok ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, cumhuriyetimizin Türk gençliğine emanet ve armağan edilmesi de göz önüne alınarak bu tarihî günümüz 1938 yılından bu yana millî günlerimiz kapsamında “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. İşte bu mutlu ve gururlu günümüzün 90’ıncı yıl dönümünü dün hep birlikte kutladık.

Kutlamalar çerçevesinde tüm yurtta bugüne yakışan, günün ehemmiyetini ortaya koyan birçok program ve etkinlikler düzenlenmiştir. Ülke çapında düzenlenen programlarda Samsun ilimiz de üzerine düşen vazifeyi eksiksiz olarak tamamlamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımız ve Samsun Valiliğimizle birlikte tertip ettiği kutlama programları çerçevesinde İstanbul, Samsun, Ankara’da birçok etkinlikler düzenlenmiştir. Programların birçoğunda başarılı öğrencilerimiz, kıymetli öğretmenlerimiz ve değerli idarecilerimiz görev almışlardır. Gösterdikleri çalışmalardan, ortaya koydukları özveriden dolayı tekrar kendilerini kutluyorum, tebrik ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Samsun’a seksen bir vilayetten başarılı öğrencilerimiz getirtilmiş ve o andaki heyecanlarını sizlerle gerçekten paylaşamam; o kadar gururlu, mutlu günler yaşadık.

Kutlamalar çerçevesinde Mustafa Kemal Atatürk’ü İstanbul’dan Samsun’a getiren Bandırma Gemisi’ni temsilen bir feribotumuz İstanbul’dan hareket ederek Meclis Başkanımız ve beraberindeki heyeti Samsun’a getirmiştir. Günün anlam ve ehemmiyetine ayrı bir değer katan bu ziyaret ve temsilî program, Samsun halkı adına bizleri ve tüm vatandaşlarımızı çok mutlu etmiştir. Bu tarihî olayın temsilî ve yaptıkları ziyaretten dolayı başta Meclis Başkanımıza ve beraberindeki kıymetli misafirlerimize buradan teşekkürlerimi sunuyor, memnuniyetlerimizi dile getiriyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşadığımız bu bayramlar münasebetiyle millet olarak hep birlikte hissettiğimiz bu duygu dolu güç, birlik ve beraberliğimizi daha da perçinleştirdiğimiz manevi duygularımız bizleri her gün daha da ileriye, daha da umutlu yarınlara götürmektedir.

Bu gün dolayısıyla, istikbalimizin güveni ve güçlü yarınlarımızın temsilcileri olan değerli gençlerimize, kıymetli vatandaşlarımıza buradan da seslenmek istiyorum: Türk milletinin kazandığı birçok şanlı zaferin, millî günlerimizin, anlam dolu bayramlarımızın bizlere verdiği onur ve coşkuyu, hissettiğimiz heyecan ve gücü asla unutmamalıyız.

Sevgili gençler, şanlı zaferlerle dolu tarihimizi bugün sizler yarın da gelecek nesiller, muhakkak daha iyi şekilde anlatarak, bütün gönüllerde yaşatarak aktaracaksınız. Bu meyanda, dün kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız münasebetiyle bunu bir kere daha dünyaya ilan ettiniz. Bunun onurlu gururunu hep birlikte hissettik ve bize yaşattınız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bayram kutlamaları içinde öncelikle ay yıldızlı bayrağımız, Samsun’dan Havza’ya, oradan Amasya’ya, Sivas’a ve dolayısıyla cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetlerine sunulmak üzere Cumhurbaşkanımıza takdim edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yeni, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

Buyurun.

AHMET YENİ (Devamla) – Sevgili gençler, Türk milleti olarak ruhumuzdan, öz ve benliğimizden asla silinmeyen şanlı tarihimizi, eşsiz zaferlerimizi, dökülen şehit kanlarımızı, gazilerimizi, verilen istikbal ve istiklal mücadelelerini, şüheda ecdadımızı ve aziz atalarımızı her zamankinden daha derinden bizlere yaşatarak hatırlattığınız için sizlere ayrıca teşekkür ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle tekrar Türk gençliğine, bütün gençlerimize şükranlarımı sunuyor, gösterdikleri gayret, verdikleri emeklerden dolayı da bir kez daha kutluyorum.

Değerli gençler, bizler inanıyoruz ki cumhuriyetimiz, sizlerin omuzlarında, her gün gelişen bilim ve tekniğin ışığında, modern dünyanın tüm gereksinimleriyle birlikte çağdaş medeniyetlerin üzerinde yükselmeye devam edecektir.

Sizler öyle bir milletin torunları, öyle bir milletin nesillerisiniz ki, asırlarca üç kıtaya hâkim olmuş, topraklarında yaşayan herkese özgürce, adalet içinde yaşama imkânı sunan, herkese insanca muamele yapan, her zaman hakkı tutan, zulme karşı çıkan, zalimi lanetleyen bir milletin torunlarısınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Devamla) – Sayın Başkan, Samsun olduğu için…

BAŞKAN – Sayın Yeni, son cümlenizi alayım lütfen.

AHMET YENİ (Devamla) – Sözlerimin sonunda tekrar, cumhuriyetimizin yarınlarını gerçek anlamda, ortaya koyduğunuz bu eserlerle, kalıcı yatırımlar ve hizmetlerle inşa ettiğimizi tekrar ifade ediyorum.

Bizlere bugünleri kazandıran aziz şehitlerimizi tekrar rahmetle ve minnetle anıyorum. Bu vesileyle, tekrar yüce Türk milletimizin, gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeni.

Gündem dışı ikinci söz, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’ye aittir.

Sayın Köse… Yok.

Diğer bir gündem dışı söz, Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümü münasebetiyle Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’e aittir.

Sayın Ekmen, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET EMİN EKMEN (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin bir tarihe sahip olan ilimiz, Beşiri ilçesine bağlı bir köy iken, 1955’te ilçe olarak Siirt’e bağlanmış ve 16 Mayıs 1990 tarihinde de il unvanını almıştır. İlçe olarak elli beş, il olarak yirmi yıllık tarihi bulunan Batman’ımız, sınırları içerisinde birçok din ve etnik gruba ait medeniyetlerin izini gururla taşımaktadır. Beşiri ilçemizde, milattan önce 3000 yılına ait tarihî bulgular, Asur, Med ve Perslerden izler görmek mümkündür. Gercüş ilçemizin tarihi milattan önce 7000’li yıllara kadar gider, Asur, Pers ve Artuklu medeniyetinden izler taşır. Kozluk ilçemiz ise 10 bin yıllık tarihî Erzen kentini günümüze taşırken, İslam medeniyetine ait birçok eserin de ayakta kaldığı bir ilçedir. Sason, sizi milattan önce 1400’lü yıllardan alır, Babür, Asur ve İskitlerden izler taşıyarak günümüze kadar getirir.

Son olarak, tabii ki, Hasankeyf. Hâlen tam keşfedilmemiş mirasıyla bir açık hava müzesi olan bu ilçemiz, İslam medeniyetinin birçok döneme ait eserlerini gururla sergilemekle kalmaz, insanlığın izini sürenlere de on bin yıllık bulgular sunar. Bu birikimle Batman, İslam, Hristiyan, Yezidi, Süryani, Ermeni ve daha birçok medeniyetin eserlerini bugüne kadar taşır.

1960’ta 12 bin olan Batman’ın nüfusu bugün 500 bini aşmıştır. Bu hızlı büyümede birinci etken, şüphesiz, 1940’lı yıllarda Batı Raman Dağı’nda bulunan, hâlen ülkemizin en kıymetli rezervlerini taşıyan petrol kaynaklarıdır. Ülke ekonomisine önemli katkılar sunan petrol, arama faaliyetleriyle Türkiye Petrollerini, rafinaj işlemleri için TÜPRAŞ’ı ve petrolün nakli için de BOTAŞ’ı ilçemize çekmiş ve ilçemizi hızla büyüterek bugünkü modern hâle getirmiştir. Bu tesisler ve çalışanları sadece ekonominin ve petrolün taşıyıcısı olmamış, aynı zamanda, modern kültürü ve sanatı da 1950’li yıllarda ilçemize taşıyarak, Batman’ın çağdaş bir yüz almasında öncülük etmişlerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; petrolün sağladığı kontrollü ve olumlu büyüme 1990’lı yıllarda yerini kontrolsüz bir büyümeye bırakmıştır. Gerek kendi ilçe ve köylerinden gerekse de çevre illerden büyük göç alan Batman, sosyal olarak heterojen bir yapıya dönüşmüştür. Şehrin kenar semtlerine yerleşen nüfusa yaşanılabilir bir kent ve iyi bir yaşam sunulamamıştır.

Bu göçe sebebiyet veren ve otuz yılı aşkın bir süredir Türkiye’mizin huzurunu, ekonomisini, kardeşliğini âdeta yiyip bitiren Kürt meselesinin, insan haklarını özümsemiş, çağdaş ve demokratik bir anlayış içerisinde, gerek sorunun gerekse de Türk siyasi hayatının  tüm aktörlerinin vereceği olumlu katkıyla çözüleceğine olan inancımı ve umudumu da burada tekrarlamak istiyorum.

İlimiz, neredeyse yüzde 50’yi bulan işsizlik oranı, zaman zaman basında abartılı olarak yer bulan sosyal sorunları ile çatışma döneminin tüm acılarını bünyesinde taşıyan bir şehirdir. İç göç, modernleşmeye ve özgürleşmeye çalışan birey ile gelenek ve toplum arasında önemli çatışma ve kırılmaları beraberinde getirmiş, bu da birçok sorunu büyüterek günümüze taşımıştır.

Batman 1990 yılında il olmasıyla birlikte ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal olarak hızla büyümüş ve tüm sorunlarına rağmen bugün Güneydoğu Anadolu’nun parlayan bir yıldızı ve büyüme potansiyeli en yüksek olan bir ili hâline gelebilmiştir. 2002 yılında iktidara gelen AK PARTİ hükûmetleri ile birlikte Batman birçok eksiğini gidererek gerçek anlamda bir şehir olmak için hızla ilerlemektedir.

İnşaatı on beş yıl süren Bölge Devlet Hastanesi yatak sayısı üç yüz otuza çıkartılarak bitirilmiş, il merkezinde Ağız ve Diş Sağlığı Hastalıkları Hastanesi, Çocuk ve Kadın Doğum Hastanesi hizmete başlamıştır. Bugün her ilçemizde bulunan uzman doktorlar tıbbi operasyon yapabilecek bir altyapı ile halkımıza hizmet verebilmektedir. Düne kadar pratisyen doktor dahi bulunmayan ilçelerimizin bugün uzman doktorlara sahip olması bu ilerlemenin en güzel nişanesidir.

Demir yoluna sahip olan ve dört çıkış noktası da duble yollara kavuşan ilimiz, bedeli 50 milyonu bulan sivil apronun inşası bittiğinde, sadece vatandaşlarımız için değil, yatırımcılarımız için de cazip bir merkez olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ekmen, tamamlayın konuşmanızı.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) – Batmanlının hayali olan üniversite kurulmuş olup merkezî hükûmetin desteğiyle kurumsallaşmaktadır. İlk ve ortaöğretimdeki okullaşma oranları yüzde 100’e doğru ilerlemektedir. Derslik ve öğretmen sayısı 2000 yılının neredeyse 2 katını bulmuş durumdadır.

Bitme aşamasında olan kültür merkezimiz ve GAP SODES kapsamında hayata geçirilen sosyal projeler toplumun rehabilitasyonunda önemli bir rol oynayacaktır. Geçen yıl 60 milyon lira harcanan ve bu yıl da 60 milyon lira ödenek ayrılan Batman sol sahil sulama şeridinin Garzan Barajı ve Garzan regülatörü ile birlikte bitecek olması Batman’ı modern tarımın ve tarım sanayisinin merkezi hâline getirecektir.

GAP Eylem Planı ile birlikte, fabrika sayısı 2002’de 3 iken, bugün 33 olan ve genişletilen OSB’ye ikincisini, hatta üçüncüsünü ilave etme potansiyelimiz yüksektir, tıpkı ikinci küçük sanayi sitesinin tamamlanmak üzere olması gibi.

Batmanlı çevrecilerin ve hemşehrilerimizin büyük ümidi olan doğal gaz, temiz bir çevre için, gerek ana dağıtım hattı isale ihalesi gerekse şehir içi dağıtımı ihalesi tamamlanmış durumdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ekmen, lütfen tamamlayınız.

Buyurun efendim.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Tabii ki Batman’ımızın tarihini, yapılan hizmetler ve geleceğe yönelik beklentilerini beş dakika içerisinde anlatmanın verdiği sıkıntı içerisinde sözlerimi tamamlarken, ilimizin kuruluşundan bugüne hizmet etmiş tüm mülki ve siyasi erkâna teşekkürlerimi sunar ve milletvekili arkadaşlarım adına, Batman’ımızın il oluşunun 20’nci yıl dönümünü bir kere daha kutlar, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ekmen.

Sayın Köse, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mayıs ayı içerisinde canları pahasına göç etmeye başlayan mevsimlik tarım işçileriyle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Konuşmama başlarken, önceki gün kaybettiğimiz, yaşamını bilim ve çağdaşlık yoluna adayan Çok Değerli Profesör Doktor Türkân Saylan’ı saygıyla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, günlük yaklaşık 20 lira kazanabilmek için yerlerinden yurtlarından kalkıp ülkemizin bir ucundan diğer ucuna giden mevsimlik tarım işçileri, ekmek peşinde, canlarını kaybetme uğruna yola çıkmaya başladılar. Yurttaşlarımız artık trafik kazaları ile anılmak istemiyor. Bu insanlarımız büyük sorunlarla boğuşuyorlar ama bu sorunların çözümüne dair Hükûmetten destek görmedikleri için perişan oluyorlar.

Bu kürsüden mevsimlik tarım işçisi kardeşlerimizin sorunlarını ve bunlara dair kimi çözüm önerilerini sunmak istiyorum: Bu sorunları yani işçi kardeşlerimizin sorunlarını, yola çıkmadan, yolda ve çalışma yerinde yaşanılan sorunlar olarak üç başlığa ayırmak olanaklıdır.

Birinci sorun şu: Sorunlar daha yola çıkmadan başlıyor. Okulların açık olduğu dönemlerde ailecek göç eden tarım işçileri, çocuklarını okullarından alıp yanlarında götürmek zorunda kalıyorlar. Zaten eğitim seviyesi düşük olan bölgelerimizde eğitimsizlik sorunu iyice büyümektedir. Oysa çocukların göç etmeyeceği bir seçenek sağlamak, her şeyden önce Millî Eğitim Bakanlığınca araştırılmalıdır.

İkinci sorun şudur: Yola çıkmadan başlayan sorunlar yol boyunca da devam etmektedir. Her yıl medyada gördüğümüz ve çok sayıda ölümle sonuçlanan kazalarda bu işçi kardeşlerimiz 20 lira para için canlarını veriyorlar. Bu konuda yasal bir düzenleme yapılmaya çalışıldı ama çok başarılı olduğu da söylenemez. Eğer mevsimlik tarım işçilerini taşıyan araçların daha denetimli olması isteniyorsa bu işçilerimiz, taşınan işçilerimiz kooperatifler yoluyla taşınabilir diye düşünüyorum. Kooperatifler kurulur ve taşıma şirketleri bu işleri yaparsa kooperatif bünyesindeki araçlar yola çıktığı ve geçtiği illerde denetimden rahatlıkla geçirilebilir. İnsanlarımız konserve kutusuna sıkıştırılmış gibi taşınmaz ve ekmekleri uğruna canlarını vermek zorunda kalmazlar. Bu konuda, Ulaştırma Bakanlığına ve illerin valiliklerine önemli görevler düşmektedir.

Üçüncü sorun ise, yola çıkmadan ve yolda yaşanan sorunlar işçilerimizin çalıştıkları yerlere varınca da devam etmektedir. Her şeyden önce, insanca yaşama şartları içerisinde değiller. Yaşadıkları yerler sağlıksız ve çoğu ise içmek için temiz su bulamamaktadırlar. Birçoğu tuvaleti bile olmayan yerlerde çalışmaktadır. Bir başka deyişle, yolculuktan sağ olarak çıkan işçiler gittikleri yerlerde de sağlıksız şartlarda kaderine terk edilmiş olarak çalışmaktadırlar. Üstelik, bu yurttaşlarımız gittikleri yerlerde kimi zaman on iki saati aşkın sürelerle çalışmak zorunda kalıyorlar.

Sosyal güvence ve primler konusu ise bu işçilerimiz için ayrıca önemli bir sorundur. Bu konularda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca acil önlemler tespit edilmelidir. Örneğin, çalışılan yerlerde barınma, yeme içme konularında çeşitli standartlar getirilebilir. Şikâyet için gerekli birimler oluşturulmalıdır. Bu konuda da illerin ziraat odalarıyla iş kurumları aktif olarak görev almalıdırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; mevsimlik tarım işçilerimizin çileli ve kimi zaman da ölümle sonuçlanan yolculuklarında en önemli sıkıntılar bunlardır. Bahsettiğimiz sorunlar çözülmediği sürece her yıl acı, yürek burkan görüntülerle karşılaşmaya devam edeceğiz gibi görünmektedir. Mevsimlik tarım işçilerimizin sıkıntılarını daha önce de çoğu kez gündeme getirmeye çalıştım bu kürsüde. Bir Meclis araştırma komisyonu kurulması için önerge de vermiş idim. Bu yurttaşlarımız bizden çözüm bekliyorlar. Bu gidişe “dur” diyebilmek için gerekirse bir Meclis araştırma komisyonu kurulmalıdır.

Değerli arkadaşlar, bakınız, Adıyaman çiftçilerinin büyük bir kısmı mevsimlik tarım işçisi konumuna getirildi. Kendi toprakları baraj altında kaldığından ya da toprakları olanlar bu topraklarda sulama yapamadığından işsizlik iyice arttı. Alternatif ürün projesi daha henüz yerleşmeden tütün bitirildi; mazot ve gübre fiyatları artarken desteklemeler komik rakamlarda kaldı ve ekonomik kriz bir karabasan gibi Adıyamanlı hemşehrilerimizin üstüne çökünce, herkes mevsimlik tarım işçisi olmaya başladı. Bu sıkıntılar aynı zamanda Diyarbakır’da, Mardin’de, Şanlıurfa’da, doğunun birçok illerinde de geçerlidir.

Değerli milletvekilleri, tarımda ucuz iş gücü mantığı ucuz yaşam olarak algılanmamalıdır. Ucuz iş gücünü sağlayanın da bir insan olduğunu unutmamalıyız. İnsanlarımızın eğitim-öğretim haklarını ellerinden almayacak, sağlıklı yolculuk yapmasını ve insanca çalışma şartlarında çalışmasını sağlayacak önlemler almak çok zor olmamalıdır. Adil bir çalışma yaşamını devletten istemek vatandaşlarımızın en doğal hakkıdır. Bu konuya kulaklarımızı tıkayarak, gözlerimizi kapatarak çözüm bulamayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Köse.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda Hükûmeti uyarmayı görev biliyoruz. Çeşitli çözüm önerileri sunmaya çalıştım. Bunları artırmak olanaklıdır. Bu sıkıntıların, bu konunun çözümü için atılacak tüm iyi niyetli çabaları da destekleyeceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize en yürekten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan 6/444, 486, 587, 597, 628, 690, 691, 714, 799, 819, 827, 858, 865, 903, 1010, 1019, 1081, 1186, 1187, 1321, 1323, 1324, 1332 esas numaralı sözlü soru önergelerini birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sırası geldiğinde Sayın Bakanın bu talebini yerine getireceğim.

Saygıdeğer milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

Buyurun efendim.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Fransa Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonunun vaki davetine istinaden, Fransa’ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento Heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/797)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Fransa Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi parlamento heyetinin Fransa’ya resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul’un 28.04.2009 tarih ve 82 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun 2. Maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

                                                                                              Köksal Toptan

                                                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                   Başkanı

Mehmet Alp                                                Burdur Milletvekili

Murat Mercan                                             Eskişehir Milletvekili

Şükrü Elekdağ                                             İstanbul Milletvekili

Canan Kalsın                                               İstanbul Milletvekili

Metin Ergun                                                Muğla Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

Buyurun.

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/373)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Güneydoğu Anadolu Bölgemiz içerisinde sanayi ve ticaret alanlarında yüksek bir gelişmişlik düzeyinde olan Gaziantep ilimiz turizm alanında da önemli bir ekonomik gelir getirecek potansiyele sahiptir. Bu bağlamda Gaziantep ilinde turizm sektörünün sorunlarını ve turizm alanındaki potansiyeli de ortaya çıkaracak olan önlemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Hasan Özdemir                                       (Gaziantep)

2) Reşat Doğru                                            (Tokat)

3) Şenol Bal                                                (İzmir)

4) Münir Kutluata                                       (Sakarya)

5) Cemaleddin Uslu                                    (Edirne)

6) Behiç Çelik                                             (Mersin)

7) Kadir Ural                                               (Mersin)

8) Hakan Coşkun                                        (Osmaniye)

9) Akif Akkuş                                             (Mersin)

10) Recep Taner                                          (Aydın)

11) Erkan Akçay                                         (Manisa)

12) Beytullah Asil                                       (Eskişehir)

13) Muharrem Varlı                                    (Adana)

14) Yılmaz Tankut                                      (Adana)

15) Mümin İnan                                          (Niğde)

16) Recai Yıldırım                                       (Adana)

17) Kamil Erdal Sipahi                                (İzmir)

18) Mehmet Ekici                                        (Yozgat)

19) Hamza Hamit Homriş                           (Bursa)

20) Hüseyin Yıldız                                      (Antalya)

21) Rıdvan Yalçın                                       (Ordu)

Gerekçe:

Gaziantep tarihte ilk uygarlıkların görüldüğü Mezopotamya ve Akdeniz arasındaki konumu ile tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarının yerleşme sahası olmuştur. Tarihî İpek Yolu güzergâhında olması ile de ilin tarihsel önemi ve canlılığı devamlı olarak korunmuştur. Ayrıca Gaziantep, uygarlık tarihine yön vermiş olup, her dönemde kültür ve ticaret merkezi olma özellini korumuştur.

Gaziantep'in tarihi mirasının bugün en önemli ifade yerleri olan Gaziantep müzeleri tarihin yaşadığı yerler olarak öne çıkmaktadır. Bu alanda gerek Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekse Büyükşehir Belediye Başkanlığının yapmış oldukları çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Müzelerle birlikte tarihî mirasın en önemli unsurları olan tarihî evler, yollar, tarihî camiler ve hanlar ile bu yapıların çevrelerinin düzenlenmesi hususunda eksiklikler gözlemlenmektedir.

Gaziantep tarihsel mirasının yanında kültürel değerleriyle de bir turizm kenti olma potansiyelini taşımaktadır. Toplumların binlerce yıllık yaşayışlarıyla biçimlenen ve ortak duyguyu ifade eden halk oyunları, geleneksel giysiler, yöresel yemekler, yöresel türküler ve gelenek-görenekleri ile Gaziantep âdeta bir kültür bahçesidir.

Gaziantep'in çevre olanakları turizm amaçlı sportif faaliyetlere de imkân vermektedir.

Örneğin, Gaziantep av turizmi potansiyeli açısından zengin bir ildir. Nitekim Fırat nehri civarında keklik, turaç, yaban ördeği ve yaban kazı avı yapılabilmektedir. İslahiye ilçesinde bulunan Tahtaköprü Baraj Gölü civarında da çil, turaç, yaban kazı, arı kuşu, yaban domuzu gibi av hayvanları bulunmaktadır. Yine Gaziantep'te bulanan Şahinbey Burç Göleti, Tahtaköprü Baraj Gölü, Hancağız Baraj Gölü, Alleben Göleti ve Fırat Nehri kıyısında sportif amaçlı olta balıkçılığı yapılabilmektedir.

Zeugma Antik Kenti, Karkamış Harabeleri, Yesemek Bölgesi, Rum Kale, Gaziantep Kalesi, Tilbaşan Kalesi gibi kale ve kuleler Gaziantep'in tarihî mirasıdır. Ayrıca, Kendirli Kilisesi, Nizip Fevkani Kilisesi gibi inanç merkezleri de bu tarihi mirasın önemli birer unsuru olarak Gaziantep turizmi için dikkat çekici bir yerdedir.

Gaziantep'teki turizm çeşitliliğinin bir diğer yansıması Türk-İslam Medeniyeti eserleriyle görülmektedir. Ökkeşiye Hazretleri Türbesi, Yuşa Peygamber Türbesi, Pirsefa Hazretleri Türbesi, Ömeriye Camii, Ahmet Çelebi Camii gibi yapılarıyla Türk-İslam Medeniyetinin önemli eserleri vardır.

Turizm sektörü en hızlı gelişen ve güncelliğini hiç kaybetmeyen bir alandır. Nitekim uluslararası kuruluşların 2020 tahminlerine göre toplam turizm geliri miktarı 2 trilyon dolara ulaşacaktır. Türkiye de bu turizm pastasından mutlaka azami ölçüde pay almayı hedeflemelidir. Sahip olunan potansiyel ve zengin kaynaklar ile alternatif turizm seçenekleri Türkiye'de ve özellikle Gaziantep'te turizm sektörünü önemli kılmaktadır. Gaziantep'in bugün turizm potansiyelini kullanmada yeterli bir seviyede olmadığını görmekteyiz. Ekonomik ve sosyokültürel yapısı ile Türkiye'de marka ve model bir kent konumuna gelen Gaziantep bu özelliğini turizm alanına da yansıtmak zorundadır.

Gaziantep turizminin bütün bu çeşitliliğine rağmen gelişememişliğinin nedenlerinin araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi bölgedeki kalkınmayı da tetikleyici bir etken olacaktır. Bu nedenle turizmin altyapı ve ulaşım sorunlarından, turistik tesislerin teşvikine kadar geniş bir alanda çalışmalar hızla gerçekleştirilmelidir. Bu bağlamda Gaziantep'te turizm sektörünün önündeki sorunların ortaya konulmasına ve bu sorunlara karşı çözüm önerilerinin geliştirilmesine gerek duyulmaktadır.

2.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yurdumuz, karmaşık jeolojik yapısı nedeniyle çok çeşitli madenlere sahiptir.Türkiye, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibariyle 28'inci, maden çeşitliliği itibariyle ise 10'uncu sırada yer alıyor. Dünyada halen ticareti yapılan 90 çeşit madenden 60'ı Türkiye'de de üretilmektedir. Türkiye'de halen, 60 civarında farklı maden ve mineral üretimi yapılıyor. Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,5'i, endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2,5'i, kömür rezervlerinin yüzde 1'i Türkiye'de bulunuyor. Dünya bor rezervlerinin ise yüzde 72'sine sahip olan Türkiye, bu oranla dünyada ilk sırada bulunmaktadır. Türkiye altın cevheri potansiyelinde de çok önemli bir konumdadır.

GSMH içinde madenciliğimizin payı, Cumhuriyet'in ilk yıllarında %30 iken; 1960'lı yıllarda %5'e, günümüzde ise %1,5'lara kadar düşmüştür. Bu oran Almanya ve ABD'de %4 civarında olup, Kanada'da %7,5, Avustralya'da %8,7'dir.

Madencilik sektörüne yön verirken uzun vadede bir madencilik politikası oluşturulmalıdır. Bu politikanın kalıcı olması yanında, zaman içinde değişip, yeni koşullara uyacak esnekliği de göstermesi zorunludur. Ayrıca bu politika tespit edilirken maden potansiyelimiz sağlıklı bir şekilde belirlenmeli ve doğal kaynaklarımızın tükenebilirliği göz önüne alınmalıdır. Madencilik sektörümüzün gelişmiş ülkeler düzeyine gelmesi ve ekonomimizde olması gereken yere ulaşması için sektördeki belirsizliklerin en aza indirilmesi gerekmektedir. Ülkemiz sınırlı kaynaklarını akılcı bir şekilde aramalarda yoğunlaştırmalı ve özel girişimcilerin sektörde yatırım yapmaları teşvik edilmelidir. Çalışmaların daha verimli olabilmesi için gerekli yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması ve bunlara işlerlik kazandırılması şarttır.

MTA raporlarına göre Türkiye 5 milyar m3 mermer rezervi ile dünya mermer potansiyelinin % 40'ına sahiptir. Toplam rezervi 13,9 milyar ton olan Türkiye'nin, 1,6 milyar ton civarındaki görünür rezervi, bugünkü temposuyla, dünya tüketimini 80 yıl karşılayabilecek düzeydedir. Ülkemizde 80'in üzerinde değişik yapıda, 120'nin üzerinde değişik renk ve desende mermer rezervi belirlenmiştir.

Ayrıca Dünya'da ve Türkiye'de ekonomik kalkınmanın en temel ağırlıklı enerji girdileri olan petrol ve doğal gaza, gün geçtikçe daha fazla gereksinim duyulmaktadır. Kullanım alanlarının yaygınlığı arz-talep dengesi içinde bu ürünlere bağımlılığı arttırmış ve sonuçta petrol ve doğal gaz, dünyadaki diğer enerji kaynaklarından ayrılarak stratejik bir konuma gelmişlerdir.

1945 yılında keşfedilen Raman petrol sahasının keşfinden bugüne yapılan çalışmalar Türkiye'de petrol ve doğal gazın varlığını kanıtlamıştır. Bugüne kadar irili-ufaklı yaklaşık 120 tane petrol ve doğal gaz sahası keşfedilmiştir. Bu arama faaliyetleri sonucunda yaklaşık 1 milyar ton petrol varlığı tespit edilmiş olmakla birlikte, bunun ancak % 15'ine tekabül eden 150-160 milyon tonu üretilebilir rezervdir. Bu üretilebilir rezervin 110-120 tonu üretilmiş olup, geriye 40-50 milyon ton rezerv kalmıştır ki bu da Türkiye'nin 1,5 yıllık tüketimine denk gelmektedir. Öte yandan ülkemizin halen doğal gaz rezervi ise 8 milyar m3 olup, 2008 yılındaki 37 milyar m3 toplam tüketimle mukayese edildiğinde yaklaşık 3 aylık ülke ihtiyacını ancak karşılayacağı görülmektedir.

Ülkemizdeki maden, doğal taş, petrol ve doğal gazdan oluşan tabii yer altı kaynaklarının sorunlarının tespiti, sektördeki belirsizliklerin en aza indirgenmesi etkin, kalıcı ve uzun vadeli çözümlerin belirlenmesi, bu sektörün önünün açılması ve teşvikinde nelerin yapılabileceğinin tespiti, bu konu çerçevesinde dünya ölçeklerine göre yeterli araştırma yapılıp yapılmadığı ve konuyla ilgili gerekli önlemlerin alınması ve bu sektörümüzün teknik bilgi ve alt yapı eksikliklerinin giderilmesi için Anayasa'nın 98. TBMM iç tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir meclis araştırmasının açılmasını arz ederiz.

1) Afif Demirkıran                                      (Siirt)

2) Kazım Ataoğlu                                        (Bingöl)

3) Seracettin Karayağız                               (Muş)

4) Azize Sibel Gönül                                   (Kocaeli)

5) Şevket Gürsoy                                        (Adıyaman)

6) Medeni Yılmaz                                       (Muş)

7) Abdullah Çalışkan                                  (Kırşehir)

8) İhsan Koca                                              (Malatya)

9) Zülfikar İzol                                            (Şanlıurfa)

10) Fikri Işık                                               (Kocaeli)

11) Mahmut Durdu                                     (Gaziantep)

12) Cemal Taşar                                          (Bitlis)

13) Ömer İnan                                             (Mersin)

14) Polat Türkmen                                      (Zonguldak)

15) Fetani Battal                                          (Bayburt)

16) Burhan Kayatürk                                  (Ankara)

17) Ülkü Gökalp Güney                             (Bayburt)

18) Yılmaz Helvacıoğlu                              (Siirt)

19) Murat Yıldırım                                      (Çorum)

20) Hüseyin Devecioğlu                             (Kilis)

21) Cafer Tatlıbal                                        (Kahramanmaraş)

3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 32 milletvekilinin, özürlü istihdamı konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/375)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Özürlülerimiz konusunda mevzuatın yeterli olmasına karşın uygulamada gerekli hassasiyetin gösterilmediği, özellikle yardımcı hizmetler sınıfında çalıştırılan özürlü personelin kimi kamu kurumlarında özürlülük durumları dikkate alınmadan fiziksel güç isteyen işlerde çalışmaya zorlandıkları ve özürlülük durumları konusunda yeterli hassasiyet gösterilmediği gözlenmektedir.

Kamuda çalışan özürlü yurttaşlarımız mevzuata aykırı olarak bazı olumsuz uygulamalara maruz bırakılmakta ve bu durum insan onurunu inciten durumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde özürlülerle ilgili mevzuatın yeterince ve sağlıklı biçimde uygulanmamasının nedenleri ile kamu kesiminde istihdam edilen az sayıdaki özürlü personelin çalıştırılmalarında yaşanan sorunlar ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Hulusi Güvel                                          (Adana)

2) Ensar Öğüt                                              (Ardahan)

3) Atila Emek                                              (Antalya)

4) Ramazan Kerim Özkan                           (Burdur)

5) Osman Kaptan                                        (Antalya)

6) Nesrin Baytok                                         (Ankara)

7) Birgen Keleş                                           (İstanbul)

8) Abdullah Özer                                        (Bursa)

9) Enis Tütüncü                                           (Tekirdağ)

10) Ali Koçal                                              (Zonguldak)

11) Eşref Karaibrahim                                 (Giresun)

12) Turgut Dibek                                        (Kırklareli)

13) Rahmi Güner                                        (Ordu)

14) Ali İhsan Köktürk                                 (Zonguldak)

15) Şahin Mengü                                        (Manisa)

16) Rasim Çakır                                          (Edirne)

17) Tayfur Süner                                         (Antalya)

18) Şevket Köse                                          (Adıyaman)

19) Gürol Ergin                                           (Muğla)

20) Necla Arat                                             (İstanbul)

21) İsa Gök                                                 (Mersin)

22) Yaşar Ağyüz                                         (Gaziantep)

23) Vahap Seçer                                          (Mersin)

24) Halil Ünlütepe                                       (Afyonkarahisar)

25) Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

26) Mevlüt Coşkuner                                  (Isparta)

27) Ali Rıza Ertemür                                   (Denizli)

28) Tekin Bingöl                                         (Ankara)

29) Hüsnü Çöllü                                         (Antalya)

30) Hüseyin Ünsal                                      (Amasya)

31) Ergün Aydoğan                                    (Balıkesir)

32) Ali Rıza Öztürk                                     (Mersin)

33) Çetin Soysal                                          (İstanbul)

Gerekçe;

Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre ülkemizde 8,5 milyon özürlü yaşamaktadır. Özürlü olan nüfusun toplam nüfusumuz içindeki oranı %12.29'dur.

Özürlü yurttaşlarımızın eğitimden başlayan oldukça kronikleşmiş sorunları bulunmaktadır. Özürlülerimizin yüzde 88'i eğitim, yüzde 99'u meslek ve beceri edindirme hizmetinden yararlanamamaktadır. Yasalarla birtakım haklar sağlanmış olmasına rağmen uygulamada sorunlar çözülememekte ve özürlü yurttaşlarımız ile ailelerinin üzerindeki yük artmaktadır.

Anayasamızın 61'inci maddesi başta olmak üzere pek çok yasa, yönetmelik, genelge ve tebliğ ile korunmaya çalışılan özürlü yurttaşlarımızın hakları uygulamada yok sayılmaktadır. Belediyelerin verdikleri hizmetlerde özürlülerimizin engelleri konusunda yeterli hassasiyet gösterilmemekte, kamu hizmetlerinden yararlanma koşullarında yeterli gelişme sağlanamamaktadır.

Özürlü yurttaşlarımızın yüzde 80'i işgücüne katılamamaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53'üncü maddesi 2'nci fıkrasında yer alan "Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında özürlü çalıştırmak zorundadır" hükmüne rağmen, söz konusu kurum ve kuruluşların bu zorunluluğa uymadığı gözlenmektedir. 2008 yılı için kamu kurumlarında 51.507 özürlü istihdam edilmesi gerekirken 9.996 özürlü istihdamı gerçekleşmiştir. 41.541 özürlü kadrosu ise kullanılmamıştır. Bazı kamu kurumları hiç özürlü istihdam etmemektedir.

Türkiye genelinde özel sektör işverenlerince istihdam edilen özürlü sayısı ise Hazinenin işverenlere özürlü istihdamı için 16,5 milyon TL prim desteği vermesine karşın 35.335 kişi olmuştur. Özürlülerimizin bir kısmı sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kayıt dışı çalışmaya zorlanmaktadır. Ülkemizde özürlüler için istihdam alanında fırsat eşitliği yaratma görevinin yerine getirilemediği görülmektedir. Pek çok özürlü yurttaşımız insan onuruna yakışmayan işlerde çalışmak zorunda bırakılmaktadır.

Kamuda çalışan özürlü yurttaşlarımız da bazı olumsuz uygulamalara maruzdur. 16.09.2004 tarih ve 25585 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmeliğin 25'inci maddesinde "Özürlüler, özürlülüklerini artırıcı veya ek özür getirici işlerde çalıştırılamazlar" hükmü yer almasına rağmen özellikle yardımcı hizmetler sınıfında çalıştırılan özürlü personelin özür durumları ve raporları dikkate alınmaksızın gece bekçiliği, temizlik ve bakım işleri gibi fiziki güç isteyen kadrolarda çalıştırıldıkları gözlenmektedir.

İstihdam edilme şansı bulan az sayıdaki özürlü yurttaş için çalışma koşullarında yeterli hassasiyet sağlanamamaktadır. Özellikle kamu kurumlarında yardımcı hizmetler sınıfında istihdam edilen özürlülerimiz, özürlü istihdamı ile ilgili yapılmış yönetmelik ve yayınlanmış genelgelere kamu kurum ve kuruluşlarınca uyulmadığı ve kadro sıkıntısı gerekçe gösterilerek özürlerine uygun olmayan, özürlerinin artmasına neden olan işlerde çalışmaya zorlandıkları konularında duyarsızlıktan yakınmaktadırlar.

Bu nedenlerle, kamu kesiminde çalışan özürlü personelin özür durumları ve raporları dikkate alınmaksızın fiziki güç isteyen kadrolarda istihdam edilmeleri ve özürlülerimizin uygulamada karşılaştıkları sorunlar ile alınması gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

A) Tezkereler (Devam)

2.- 14-15 Nisan 2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/798)

                                                                                                                        18/5/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vaki davete icabetle, 14-15 Nisan 2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                        Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                  Başbakan

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Efendim, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Tamam.

Tezkereyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.44

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.55

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Tezkereyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.56

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Biraz önceki oylamada Başbakanlık tezkeresinde karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Tekrar oylarınıza arz edeceğim, karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, vize alımında yaşanan sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/444) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, cezaevlerinin doluluk oranına ve yolsuzluk yapan bürokratlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/486) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile Adliyesinin lojman ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/587) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

4.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, AB raporlarında Türk yargısına yönelik ifadelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/597) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, infaz ve koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/628) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ermenistan’da düzenlenen törende Türk Bayrağına yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/690) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Kuzey Irak yönetimiyle ilişkiler konusundaki iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/691) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van F Tipi Cezaevinde bazı televizyon kanallarının izlenmesine izin verilmediği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/714) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, dini özgürlüklerle ilgili konuşmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/799) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

10.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, uygulama imkanı kalmayan kanunların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/819) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

11.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, kutlamalarda silah kullanımına yönelik yaptırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/827) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

12.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, infaz koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/858) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, 2 Temmuz Sivas olayları davasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

14.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İslam Konferansı Örgütü ile imzalanan bir anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/903) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

15.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, gözaltına alınan bir kişinin ölümüne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, çek alacaklılarının mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

17.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Türk Ceza Kanununda bireylere yönelik suçlarda değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

18.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1186) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

19.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1187) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

20.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, tutuklu bir gazetecinin hücrede tutulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1321) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

21.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, NATO Genel Sekreterinin seçimine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1323) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

22.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Ermenistan politikasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1324) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Deniz Feneri davası dosyasının durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1332) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı

BAŞKAN - Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 2, 12, 13, 17, 32, 33, 37, 58, 65, 71, 87, 92, 119, 188, 194, 241, 325, 326, 446, 448, 449, 456’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Şimdi soruları okutuyorum:

                                                                                                                        31.01.2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                       Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                   Malatya

Vatandaşlarımızın yurt dışına yapacağı turistik ve ticari seyahatleri için ilgili ülkelerin konsolosluklarından vize taleplerinde önemli sorunların yaşandığı ve farklı ülkelerin uygulamaları yine farklılık göstermektedir.

1- Türkiye’ye vize uygulayan ülkelerin konsoloslukları ile vizeler konusunda belirli standartlar getirilmesi için görüşmeler yaptınız mı ve yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Fuar, sergi ve iş seyahati için yurt dışına gidecek esnaf, tüccar ve sanayicilerimiz için farklı bir uygulamaya gidilmesi yönünde herhangi bir çalışmanız var mı ve bu çalışmalarınızı ilgili konsolosluklarla görüşecek misiniz?

3- Yurt dışında yaşayan eş, çocuklar ve akrabalarını ziyaret etmek isteyen vatandaşlarımıza son derece güçlük çıkarılmakta ve vize verilmemektedir. Ameliyat olacak çocuklarını, anne ve babalarını görmek için gitmek isteyen vatandaşlarımıza bile vize vermeyen bu konsolosluklar insan haklarını ihlal etmesine karşın, Bakanlığınızca hiçbir tepki gösterilmemesini nasıl izah edebilirsiniz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Cezaevlerindeki doluluk oranının çok arttığı ve fiziki koşulların bu artışa cevap veremediği konusunda, kamuoyunda çok ciddi endişeler yer almaktadır.

1- 2007 yılında geçmiş yıllara göre adi suçlu sayısında artış var mıdır? Cezaevlerindeki doluluk var olan kapasitenin üzerinde midir?

2- Cezaevlerindeki doluluk oranının artışında, AKP Hükümeti döneminde artan ve göreve geldikten sonra devlet otoritesini zaafa uğratan, yaptıkları ve alet oldukları yolsuzluklardan dolayı, tutuklanan bürokratlarımızın sayısal artışı etken midir?

3- Değişik kurumlarda yolsuzluktan dolayı, ceza alan ve tutuklanan bürokrat sayısı ne kadardır? (Örneğin, Enerji Bakanlığı, Botaş Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığı v.s.)

4- Yolsuzluk yapan bürokratların sayısı bu hızla artarsa, Ankara Elmadağ İlçesinde açılan özel statülü cezaevi sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                Reşat Doğru

                                                                                                     Tokat

Soru: Zile ilçemiz Adliyesi, Ağır Ceza Hâkimliğinin de bulunduğu önemli bir kuruluşumuzdur. Burada görevli hâkim, savcı ve diğer personelimizin ihtiyacı olan lojmanların temini için Bakanlığınızca yapılmış olan bir çalışma var mıdır? Varsa lojmanlar ne zaman temin edilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorumun Adalet Bakanı Sayın M. Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                 Necla Arat

                                                                                                   İstanbul

Avrupa Birliği siyasetçilerinin ve kimi bürokratlarının Türk Adaletine ve yargı sistemine yönelik hakaret içeren raporlar hazırlamalarına Adalet Bakanı olarak gereken yanıtı verecek misiniz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                Hasan Çalış

                                                                                                   Karaman

Halk dilinde “gardiyan” olarak bilinen ceza infaz kurumlarında çalışan infaz ve koruma memurları, çok zor şartlar altında görev yapmaktadır. Kamuoyuna yansıyan haberler; bu personelin yıllık izinlerini bile zamanında kullanamadıklarını ortaya koymaktadır.

1- Düşük ücretle çok zor şartlarda görev yapan infaz kurumu memurlarının ücret artışına yönelik bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Yıpranmaları konusunda bir düzenlemeniz var mıdır? Hizmetiçi eğitim kursu harcırahı mağduriyetlerini gidermeyi düşünüyor musunuz?

3- Emeklilik dereceleri ve iş yurt kurumlarında olduğu gibi kapalı kurumlarda çalışanların da döner sermaye gelirlerinden yararlandırılması konusunda bir düzenlemeniz var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                          Mehmet Serdaroğlu

                                                                                                 Kastamonu

24 Nisan 2008 tarihinde Erivan’da düzenlenen ve Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın da katıldığı resmi anma töreninde yere Türk Bayrağı serildiği, törene katılanların Bayrağımızı çiğnediği haberi, fotoğraflı olarak uluslararası basın ajansları tarafından tüm dünyaya dağıtılmıştır.

Ne Ermenistan’a iyi niyet mektupları gönderen Bakanlığınızdan, ne de 301. maddeyi değiştirerek Türklüğe hakareti suç olmaktan çıkarmaya çalışan Hükümetinizden Bayrağımıza yapılan çirkin saldırıya karşı bir tepki gösterilmemiştir.

Sorular

1-Tarihten bugüne bizi biz, Türkü Türk yapan bütün değerlerimizi temsil eden, şanlı Bayrağımıza karşı yapılan bu açık ve resmi saldırıya karşı neden sessiz kaldınız?

2- Milletimizde infial uyandıran bu alçakça saldırı, sizce tepki gösterilmeyecek kadar önemsiz midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                Hasan Çalış

                                                                                                   Karaman

Televizyon ve gazetelere, Sayın Bakan adına yansıyan haberlere göre; sözde Kuzey Irak yerel yönetimi ile değişik seviyelerde ilişki kurulacağı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın sözde Kuzey Irak Yerel Yönetimi ile değişik seviyelerde ilişki kuracağı haberleri doğru mudur?

2- Bu haberler doğru ise, sözü geçen yönetim masada Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında hangi sıfatla yer alacaktır?

3- Sayın hükümetiniz, kapalı kapılar arkasında birilerine milletten gizlediği bir söz mü vermiştir? Türk Milleti’ni televizyon ve gazeteler aracılığı ile bir gizli planınız var da ona mı hazırlıyorsunuz? Atacağınız bu adımın Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını ve Türk Milleti’nin millî bütünlüğünü tehdit ettiğinin farkında mısınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı sayın Mehmet Ali Şahin tarafından anayasanın 98. ve içtüzüğün 99. maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı arz ederim.

                                                                                                 Özdal Üçer

                                                                                                      Van

Van Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin yaptığı incelemelere göre Van F Tipi Cezaevinde Meclis Tv ve yerel kanalların izlenmesine izin verilmediği tespit edilmiştir. Bu hukuksuz durum karşısında Van F tipi Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin cezaevi idaresine defalarca dilekçe ile başvurdukları ancak hiçbir cevap alamadıkları konularıyla ilgili olarak;

1- Anayasal güvence altına alınan haber alma özgürlüğü hangi gerekçe ile engellenmektedir?

2- Meclis Tv ve Yerel televizyonların izlenmesine hangi çekincelerden kaynaklı izin verilmemektedir?

3- Tutuklu ve hükümlülerin konuyla ilgili olarak cezaevi müdürlüğüne verdikleri dilekçelerle ilgili niçin herhangi bir işlem yapılmamıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                Hasan Çalış

                                                                                                   Karaman

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi üyelerine yapmış olduğunuz konuşmada; “Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor” şeklinde açıklamanız olmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1- Ülkemizde Müslüman çoğunlukların dini özgürlükleriyle ilgili yaşadığı sorunlar nelerdir? Bu sorunlara yönelik altı yıllık iktidarınız döneminde nasıl bir çalışma yaptınız? Yeni çalışmalarınız nelerdir?

2- Gayrimüslim azınlıklar ülkemizde ne gibi sorunlar yaşamaktadır? Bu sorunların çözümüne yönelik olarak nasıl bir planlama yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konularda kamuoyunu aydınlatabilir misiniz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                              Kürşat Atılgan

                                                                                                     Adana

1. Türkiye’de ekonomide yaşadığımız enflasyon gibi kanunlar bazında da enflasyon yaşanmaktadır. Hukukçuların bile takip edemeyeceği kadar kanun çıkartılmaktadır. Bu nedenle uygulama alanı kalmayan hükümsüz duruma düşmüş kanunların ayıklanıp ilga edilmesi için herhangi bir çalışma yapıyor musunuz?

2. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşundan bu yana binlerce kanun çıkarılmıştır. Dağınık hâlde bulunan ve yasal mevzuatta uygulama alanı kalmayan kanunların yürürlükten kaldırılması veya derlenip toparlanarak toplum hizmetine tekrar sunulması düşünülüyor mu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorularımın Adalet Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                Mümin İnan

                                                                                                     Niğde

Soru:

1- Son dönemlerde basında çıkan haberlerde görüldüğü üzere, ülkemizde maalesef, düğünlerde ve maçlardan sonra rastgele silah atılması sonucu birçok masum insanımız yaralanmakta veya hayatını kaybetmektedir. Bu acı olayların önüne geçilebilmesi için, Türk Ceza Kanununda gerekli düzenlemeler yaparak, halk arasında, maganda kurşunu diye tabir edilen şekilde ölüme sebebiyet verenler hakkında, çok daha ağır cezaları gerektirecek müeyyideler konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorularımın Adalet Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                Mümin İnan

                                                                                                     Niğde

Soru: 1- Hâlen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre idari hizmetler sınıfında çalışan ve çok zor şartlarda görev yapan infaz koruma memurlarının, hizmet sınıfının değiştirilerek, özlük haklarının düzeltilmesi konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Yakın tarihimizin utanç günü 2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas-Madımak yangınının üzerinden 15 yıl geçti, bu toplu cinayetin travması hâlen sürmekte iken,

1. 35 aydın insanımızın ateşe verilerek canlı canlı yakıldığı olayın sanıklarından yakalanamayan, yargı önüne çıkarılmayan kişi var mıdır? Varsa kimlerdir?

2. Açılmış davanın üzeri küllendirilip, sıradan polisiye bir olay gibi gösterme çabaları devlete ve yargıya olan güveni sarsmıyor mu?

Dava süreci tamamlanmış mıdır?

3. Toplu cinayetin derinlemesine aydınlatılması, yakalanmayan, sorgulanmayan ve cezalandırılmayan sanık kalmamasını, yakınlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve kamu vicdanının rahatlaması için gerekli görüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Ülkemiz ile İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) arasında geçen ay Dışişleri Bakanımız ile İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterinin imzaladığı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulma aşamasındaki ikili anlaşma metninde,

1. “İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu” Başkanı’nın imzasının yer alması hangi diplomatik zorunluluktan kaynaklanmaktadır?

2. İslam Konferansı Örgütü “İslami Temeller Üzerinde İşbirliğini” esas aldığına göre bu Gençlik Forumuna anlaşma ile verilen ayrıcalıklı imtiyazlar hangi amaçla kullanılacaktır? Buna neden gerek duyulmuştur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Adalet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 13.10.2008

                                                                                                Kamer Genç

                                                                                                    Tunceli

Sol içerikli yayın satan Engin Ceber 24 Eylül 2008 tarihinde polisçe gözetim altına alındıktan sonra Metris cezaevinde ölmüştür.

1- Adı geçenin ölüm nedenini açıklar mısınız?

2- Bu şahsa gerek emniyette ve gerekse cezaevinde herhangi bir işkence yapılmış mıdır? Yapılmış ise failleri hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                       Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                   Malatya

Çek Kanundaki boşluk nedeniyle iyi niyetli olmayan çek sahipleri, ödememek amacıyla, ilgili Bankaya "inisiyatifim dışında elimden çıktı" ifadesini kullanarak çeklerini ödemekten imtina ettiği açıkça görülmektedir. Kendisinin iş yaptığı, faturasını aldığı borçları için verdiği çeklerine dahi aynı ifade kullanılarak Bankalarına verdiği talimatla borçlarını ödememektedirler.

a) “İnisiyatifimin dışında elimden çıktı” ifadesine karşılık ödenmeyen çeklerde iyi niyetli alacaklılar mağdur edilmektedir, bu konuda yasal bir önlem almayı düşünüyor musunuz?

b) Kendi inisiyatifi dışında elinden çıktığını belirten çek keşidecilerinin bu taleplerini yargı yoluna giderek, belgelenmesi konusunda bir yasal düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

c) İyi niyetli alacaklıları korumak amacıyla başka bir yasal önlem almayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                Mümin İnan

                                                                                                     Niğde

 

Soru:1- Son zamanlarda, yazılı ve görsel basına yansıdığı şekliyle, ülkemizde çocuklara yönelik taciz, tecavüz, cinayet, darp gibi insanlık dışı suçların işlenmesinde artış olması nedeniyle toplumda derin kaygılar olduğu görülmektedir. Bu suçları işleyenlerin en ağır şekilde cezalandırılması için, TCK'da bireylere yönelik işlenen suçlara ilişkin değişiklik yapmayı planlıyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.

                                                                                             Necati Özensoy

                                                                                                     Bursa

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın eğitim ve öğretimi Türk ilkokullarında yapılmaktadır. Yunanistan’da yaklaşık bir yıl önce bir yasa çıkarılmış, anaokullarına gitmeyen çocukların ilköğretime başlayamayacağı ve bu yasaya uymayan velilere de cezai müeyyide uygulanacağı hüküm altına almıştır. Bu durumda Batı Trakya Türkleri çocuklarını yalnız Yunan ana okullarına gönderebilecekledir. Buna göre;

1) Batı Trakya Türkleri Türk Azınlık ilköğretim okullarında Lozan’a göre eğitim hakkı olduğuna göre bu yeni düzenleme ile Türk Azınlık ana okullarının açılması gerekmez mi?

2) Dışişleri Bakanlığımızın Lozan’da taraf ülke garantör devlet olması hasebiyle bu konuda Yunan Dışişleri Bakanlığı ile bir görüşmede bulundu mu?

3) Mütekabiliyet hakkımızı bu konuda kullanmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.

                                                                                             Necati Özensoy

                                                                                                     Bursa

Lozan Antlaşması ile Yunanistan'a emanet edilen Batı Trakya Türk Azınlığı'nın eğitim ve öğretimi Türk azınlık ilkokullarında yapılmaktadır. Yunanistan'da yaklaşık bir yıl önce anaokullarına gitmeyen çocukların ilköğretime başlayamayacağı yönünde bir yasa çıkmıştır. Anaokuluna çocuklarını göndermeyen veliler de ceza uygulamasına muhatap kalacak bununla birlikte Batı Trakya Türkleri çocuklarını yalnız Yunan anaokullarına gönderebileceklerdir. Buna göre;

1- Batı Trakya'da Türk anaokulları açılmaması, Yunan anaokullarına giden çocuklarımızın daha sonraki eğitim dönemlerinde de Yunan okullarını tercih etmelerine yol açabileceğini düşünmüyor musunuz? Bu durum Türk Azınlık okullarının kapanması tehlikesini yaratmayacak mıdır?

2- Yunan anaokullarının çığ gibi açılmaya başlandığı şu dönemde Türk anaokulları açılması için hangi çalışmaları yapıyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Adalet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10/10/2009

                                                                                                Kamer Genç

                                                                                                    Tunceli

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay 36 gündür tutukludur. Bize intikal eden bilgide tutuklandığı günden bugüne kadar tek kişilik bir hücrede kalmaktadır.

1) Bu olay doğru mudur?

2) Hangi nedenler ve mevzuat gereği Mustafa Balbay bu kadar uzun süre tek kişilik hücreye konulmaktadır?

3) Bu hücrede bekletilme süresi ne zamana kadar devam edecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 07/04/2009

                                                                                           Av. Rıdvan Yalçın

                                                                                                      Ordu

NATO Genel Sekreterliği için aday gösterilen Danimarka Başbakanı Sn. Rasmussen’in Peygamberimize hakaret içeren karikatürlere karşı aldığı tutum ile PKK’nın yayın organı ROJ TV’nin yayınlarını engellemediği ve teröre destek verdiği gerekçeleri ile bu göreve uygun olmadığı bizzat Sayın Başbakan tarafından ifade edilmiştir.

Sn. Rasmussen’in karikatür krizi için özür dileyeceği, ROJ TV’nin yayınlarının da engelleneceği taahhüdünde bulunduğu bu taahhütler karşısında ABD Başkanının garantörlüğünde Türkiye'nin veto hakkını kullanmayacağı Sn. Cumhurbaşkanı ve Sn. Başbakan tarafından ifade edilmiştir.

Ne var ki özür dileyeceği ifade edilen Sn. Rasmussen basının karşısına sargılı kolla çıktığı için özür dilemiş, ROJ TV için ise daha önce olduğu gibi savcılığı adres göstermiştir.

Bu durumda:

1) ABD Başkanı Sn. Rasmussen itiraz ettiğimiz iki hususta da tavrı değişmediğine göre hangi hususta garantör olmuştur.

2) Rasmussen’in veto edileceği beklentisi oluşturup, ondan sonra NATO da bir iki koltuk karşılığı vetodan vazgeçilmesi ile dünya basınında ülkemizi düşürdüğünüz durumun farkında mısınız?

3) Bu koltuk pazarlığı ile elde ettiğiniz sonuç, Sn Rasmussen’in itiraz ettiğiniz handikaplarını ortadan kaldırmış mıdır?

Açıklanmasını arz ederim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Ali BABACAN tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

                                                                                                                        07.04.2009

                                                                                           Av. Rıdvan Yalçın

                                                                                                      Ordu

Soru: Ülkemizin toprak bütünlüğünü tanımayan, milletimizin temiz alnına soykırım lekesi sürmek adına dünya ölçeğinde kampanyalarını sürdüren Ermenistan’a karşı, üstelik bu iddialarından vazgeçmedikleri hâlde tek millet iki devlet olmakla gururlandığımız kardeş Azerbaycan’ın toprakları işgal altındayken, gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse hükûmet olarak yürüttüğünüz süreç sonunda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı medeniyetler ittifakı forumuna katılmadığı gibi bizde bu gelişmelere paralel bir değişim geçireceğiz açıklamasında bulunmuştur.

Bu itibarla;

Aynı milletin evlatları olduğumuz, devletler ve milletler arasında örneği olmayacak bu kardeşlik, soydaşlık, aynilik bağlarını inciten, yok eden ve hatta tümden bozulmasına yol açacak bu açılımın Ermenistan’la hangi ortak menfaatimize dayandığı, hangi kazanımın Azerbaycan’ın kaybından daha önemli olduğunu, bu kardeşliğin tehlikeye atılmasının hangi bedele karşılık olduğunun açıklanmasını arz ederim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından.sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Ülkemizde kamuoyu gündemini son bir yıldır Deniz Feneri e.v davası ile iddianamesi bile tartışmalı olan Ergenekon soruşturması doldurmakta ve hukuk çevreleri, sivil toplum kuruluşları ile siyasi çevrelerde, medyada tartışılmaktadır.

1. Deniz Feneri e.v davası Almanya'da aylarca sürdü, ülkemiz savcıları ve Bakanlığınız dava sürecini seyretti.

Dava açabilmek için aylarca dava dosyasının gelmesini beklediler. Deniz Feneri e.v dava dosyasının tercümesi 54 gün geçmesine rağmen neden yapılamamaktadır?

2. Yargının siyasallaştırıldığını söylemekten başka suçu olmayan YARSAV Başkanı hakkında geç kalmadan açtırdığınız soruşturma benzerini, Deniz Feneri e.v. davasının görülmesini engelleyen, olası delillerin yok edilmesine zaman tanıyan sorumlu ve yetkililer için de açmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanı ve Dışişleri Bakanımıza yöneltilen sözlü soru önergelerine cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Malatya Milletvekilimiz Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/444) esas sayılı sorusuna cevapla başlıyorum.

Başta AB üye ülkeleri olmak üzere, ilgili ülke yetkilileri ve makamlarıyla yapılan temas ve görüşmelerde vatandaşlarımızın iş görüşmesi, aile birleşimi, akraba ziyareti, tedavi ve benzeri amaçlı vize başvurularında karşılaşılan sorunlar gündeme getirilmekte ve bunlara yönelik çözüm taleplerimiz iletilmektedir. Bu çerçevede, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin makamlarıyla yapılan görüşmelerde 1996 yılından bu yana AB ile gümrük birliği içerisinde bulunan ve 2005 senesinde de katılım müzakerelerine başlamış olan Türkiye’ye yönelik katı vize uygulamalarına son verilmesi ve vize işlemlerinin en kolay ve hızlı hâle getirilmesi yönündeki taleplerimiz kuvvetli ifadelerle dile getirilmektedir. Söz konusu ülkelere başta iş adamları, profesyonel sürücüler, sanatçılar, sporcular, akademisyenler ve öğrenciler olmak üzere vatandaşlarımıza somut vize kolaylıkları sağlanmasını öngören ikili anlaşmalar imzalanması da teklif edilmektedir.

Bu kapsamda, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, İtalya, Avusturya, Almanya ve Baltık ülkelerine karşılıklı vize kolaylıkları içeren anlaşmalar yapılması önerilmiştir. Bunun sonucunda, 22 Kasım 2004 tarihinde Çek Cumhuriyeti, 20 Nisan 2006 tarihinde Slovenya, 26 Haziran 2006 tarihinde Letonya ve 18 Ocak 2007 tarihinde de İtalya ile vize kolaylıkları içeren ikili düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bunlar arasında, İtalya ile yapılan Vize Kolaylıkları Mutabakat Muhtırası’nın, anılan ülkenin Schengen üyesi olması dolayısıyla özel bir önemi bulunmaktadır. Zira, Schengen ülkelerinin vatandaşlarımıza yönelik katı vize uygulamalarına başlıca dayanak olarak gösterdikleri Schengen müktesebatına taraf bir ülkeden, ilk kez önemli vize kazanımları elde edilmiştir. İtalya, vize müracaatı sırasında iş mektubu getiren iş adamlarına uzun süreli ve çok girişli vize vermeye ve ayrıca profesyonel sürücülerimiz, akademisyenler, öğrenciler, sanatçılar ve sporcular için basitleştirilmiş ve hızlı vize prosedürü uygulamaya başlamıştır.

21 Aralık 2007 tarihi itibarıyla Schengen’e dâhil olan Estonya’yla karşılıklı vize kolaylıkları sağlanması konusunda bir süredir elden çalışmalar sonuçlandırılmak üzeredir. Diğer AB-Schengen üyeleri ile de aynı içerikte düzenlemeler yapılması için temaslarımız sürmektedir. Bu çerçevede, Avusturya makamlarıyla sürdürülmekte olan görüşmelerde karşılıklı olarak vize kolaylıkları getirilmesi üzerinde çalışmalar oldukça ilerlemiştir. Ayrıca Bakanlığımız, vize almakta güçlük çeken vatandaşlarımızın, iş adamı, akademisyen, öğrenci, sanatçı, sporcu, profesyonel sürücülerin yanı sıra aile birleşimi, akraba ziyareti, tedavi ve turistik amaçlı seyahat etmek isteyenler gibi münferiden yaptığı yazılı ve sözlü şikâyetleri de titizlikle değerlendirmekte ve gerektiğinde ilgili ülke temsilcilikleri nezdinde girişimde bulunarak kendilerine yardımcı olmaktadır.

Kastamonu Milletvekilimiz Mehmet Serdaroğlu’nun (6/690) esas no.lu sözlü soru önergesine cevabımız:

Ermenistan’da yapılan 24 Nisan törenlerine katılanların Türk Bayrağı’nın üzerinden geçtiğini gösteren basın haberleri teessür ve nefretle karşılanmıştır. Bayraklar ait oldukları ülkelerin millî sembolleri olup ayrı ve çok özel anlamları vardır. Türk geleneklerine göre savaş hâlinde olunan ulusların dahi bayrakları çiğnenemez. Hâl böyle iken Ermenistan’da yaşanan olay tarafımızda infial yaratmıştır. Ermenistan’daki söz konusu menfur olay, Bakanlığımızca yapılan 25 Nisan 2008 tarih ve 11 sayılı bir açıklama ile sert bir şekilde kınanmıştır. Söz konusu açıklamada Türk Bayrağı'nın taşıdığı anlam itibarıyla yüce Türk milletinin tarihten bugüne gelen bütün temel değer ve inançlarını, özgürlüğünü sembolize ettiği, bu yönüyle de milletimizin, bir nevi, var oluşuyla eş anlamlı kabul edildiği, Türk milletinin bu değerlerine ve bunları yansıtan bayrağına atfettiği önemin herkes tarafından da yakinen bilindiği, bu bakımdan söz konusu haberlerin toplumumuzda büyük üzüntü, tepki ve infial doğurduğu vurgulanarak söz konusu davranış ve eylemler şiddetle kınanmıştır. Açıklama ayrıca İngilizceye de çevrilerek dünya kamuoyuna duyurulmuş ve diğer ülkelerle temaslarımızda Ermenistan’da vuku bulan bu alçakça saldırı ifşa edilmiştir.

Karaman Milletvekilimiz Sayın Hasan Çalış’ın (6/691) esas no.lu sözlü soru önergesine cevabımız:

Türkiye ayrım gözetmeksizin Irak’taki bütün grup ve oluşumlarla diyalog kanallarını açık tutmaktadır. Bu diyalog, Iraklı çeşitli gruplar arasında siyasi uzlaşıya katkıda bulunmak ve Irak’ın bütünlüğünü pekiştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Irak ile ikili ilişkilerimizi enerji, ticaret ve yeniden inşa alanlarını da kapsayacak şekilde geliştirmek temel hedefimizdir.

Öte yandan, Irak’ın başkenti Bağdat’ta Iraklı tüm liderlerle görüşmeler gerçekleştirilerek ülkemizin PKK terör örgütünün Irak topraklarındaki varlığından duyduğu rahatsızlık, Irak’taki idari sınırların belirlenmesi konusundaki hassasiyetimiz ve Irak ile ikili ilişkilerimizi geliştirme isteğimiz açık bir şekilde muhataplarımıza iletilmeye devam edilmektedir. Nitekim, sözlü soru önergesinin Bakanlığıma intikalinden bu yana Irak’ın ayrılmaz bir parçasını oluşturan Kuzey Irak yerel yönetiminden Neçirvan Barzani ve Mesut Barzani ile de yukarıdaki çerçevede görüşmelerde bulunulmuştur.

Türkiye, Irak ile ilişkilerinde uluslararası hukuku rehber almakta ve ilişkilerine bu çerçevede yön vermektedir. Bu bağlamda, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru güvenlik endişelerimiz, Iraklı yetkililerin dikkatine getirilirken muhataplarımızın Irak yasalarına göre meşru bir sıfata sahip olmaları dışında bir kıstas belirlenmemektedir.

Karaman Milletvekilimiz Sayın Hasan Çalış’ın (6/799) esas no.lu sözlü soru önergesine cevap: Dinî inanç özgürlüğü, başta Anayasa olmak üzere, kanunlarımızın güvencesi altındadır. Herkes vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Ülkemizde özellikle 2000’lerin başından itibaren yoğun şekilde devam eden reform süreci din özgürlüğü bağlamında da çalışmaları içermektedir.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/903) esas no.lu sözlü soru önergesine cevaptır:

28-30 Haziran 2005 tarihlerinde Sana’da gerçekleştirilen 32’nci İslam Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı’nda kabul edilen bir kararla İslam Konferansı Gençlik Forumunun İslam Konferansı Örgütünün bağlı kuruluşu olması kabul edilmiştir. Bu çerçevede söz konusu anlaşma ülkemiz ile İKÖ ve İslam Konferansı Gençlik Forumu arasında imzalanmıştır. İslam Konferansı Gençlik Forumu Başkanı, pozisyonu gereği ve İKÖ’nün talebi üzerine anılan kuruluşu temsilen anlaşmayı imzalamıştır. Söz konusu anlaşma içerik ve yazım biçimi açısından bir ev sahibi ülke anlaşması olup İslam Konferansı Gençlik Forumunun uluslararası kuruluşlara tanınan hak ve ayrıcalıklardan faydalanabileceği koşullarda faaliyetini yürütebilmesini teminen hazırlanmıştır. İslam Konferansı Gençlik Forumunun başlıca amaçları, İKÖ üyesi ülkelerin gençleri arasında karşılıklı anlayış, tecrübe ve fikir teatisini desteklemek; uluslararası düzeyde medeniyetler arası diyalog ve hoşgörüye hizmet etmek; ekonomik ve sosyal kalkınma, teknik iş birliği ve kültürel alışveriş alanlarında dayanışmayı desteklemektir.

Bursa Milletvekilimiz Sayın Necati Özensoy’un (6/1186) esas sayılı soru önergesi:

Batı Trakya Türk azınlığının ana dilde eğitim hakkı, başta Lozan Anlaşması olmak üzere, ikili ve çok taraflı anlaşmalarla garanti altına alınmıştır. Yunanistan’daki zorunlu anaokulu uygulamasının başlatılması üzerine soydaşlarımız azınlık anaokulları açılması taleplerini Yunanistan makamlarına iletmişlerdir. Batı Trakya Türk azınlığının karşı karşıya kaldığı tüm hak ihlalleri ve bu çerçevede azınlık anaokulu açılması talebi, yapılan ikili temaslarda Yunan tarafına iletilmektedir. Konu yakından izlenmekte olup tüm seçenekler değerlendirilmektedir.

Bursa Milletvekilimiz Sayın Necati Özensoy’un (6/1187) esas no.lu sözlü soru önergesi:

Batı Trakya’daki mevcut Türk azınlık ilkokullarının kapanmaları söz konusu değildir. Batı Trakya Türk azınlığı, azınlık anaokulu açılması taleplerini Yunan makamlarına iletmektedir. Bu husus ikili temaslarımızda tarafımızdan da Yunanistan makamları nezdinde gündeme getirilmekte ve ısrarla takip edilmektedir.

Ordu Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Yalçın’ın (6/1323) esas numaralı sözlü sorusu:

Yeni NATO Genel Sekreterinin belirlenmesi sürecinde Anders Fogh Rasmussen’in muhtemel adaylığının gündeme geldiği andan itibaren konuya ilişkin bilinen görüşlerimiz gerek müttefiklerimizle çeşitli düzeylerde yapılan ikili temaslarda gerek NATO çerçevesinde yapılan danışmalarda tarafımızdan dile getirilmiştir. Bu bağlamda, ülkesindeki karikatür krizinin idaresinde izlediği tutum ışığında Rasmussen’in Genel Sekreter görevine getirilmesinin, özellikle NATO’nun öncelikli hedef olarak belirlediği Afganistan’daki misyonunun başarısı üzerinde doğurabileceği olumsuz etkiye ağırlıklı olarak dikkat çekilmiştir. Keza bu durumun önümüzdeki dönemde ittifakın gündeminde giderek ön plana çıkan halkı ağırlı olarak Müslüman olan geniş bir coğrafyadaki ülkeler ve ortaklarla ilişkilerde yaratabileceği hassasiyete ve bu ülkeler nezdinde NATO’nun imajı ve inandırıcılığı üzerinde yapabileceği tahribata da özellikle işaret edilmiştir.

Danimarka’dan aldığı lisansla yayınlarına devam eden Roj TV şiddet ve terörizme teşvik içeren propaganda yayınlarına son verilmesi yönündeki talebimiz Danimarka makamlarına yararlı olacağı düşünülen bilgi, belge ve materyallerle birlikte her vesileyle iletilmektedir. Kopenhag Savcılığı Roj TV’yle ilgili bir soruşturma yürütmekte olup, Danimarka’dan beklentimiz, sürecin terörizmle mücadeleyle ilgili uluslararası yükümlülüklerle bağdaşan bir biçimde sonuçlandırılmasıdır.

Danimarka’nın Roj TV bağlamında izleyegeldiği politika, kuşkusuz Rasmussen’e yönelik tutumumuzu şekillendiren temel unsurlardan birini teşkil etmiştir. Yukarda bahse konu endişelerimiz esasen bazı müttefiklerimizce de önceden paylaşılmış olmakla birlikte, 3-4 Nisan tarihli Strazburg Zirvesi’nde ülkemiz dışında tüm müttefiklerin Rasmussen’in adaylığını desteklediği bir tabloyla karşı karşıya kalınmıştır.

NATO zirvesinde ortaya çıkan bu durum karşısında veto seçeneğinin kullanılmasının doğurabileceği sonuçlar, özellikle 60’ıncı Yıl Dönümü Zirvesi gibi önemli bir tarihî buluşmanın krizle sonuçlanması, bu durumdan Türkiye'nin doğrudan ve yegâne sorumlu olan ülke olarak gösterilmesi ve ittifakın birlik ve dayanışmasının kamuoyu tarafından sorgulanması gibi sakıncalı ihtimaller ışığında etraflıca değerlendirilmiştir. ABD Başkanı Obama’nın Cumhurbaşkanımızla yaptığı özel görüşmede ülkemizin endişelerinin bertaraf edilmesi bağlamında şahsi taahhüdünü ortaya koyması Rasmussen bağlamında ülkemiz tarafından oydaşmaya uyulmasında teşvik edici bir rol oynamıştır.

Beklentilerimizin uygulamaya geçirilmesi kuşkusuz zamana yayılı bir süreci getirecektir. Bu bağlamda Rasmussen’in Medeniyetler İttifakı toplantısında yaptığı beyan ülkemizin endişelerinin giderilmesi yönünde atılmış ilk adımı teşkil etmiştir.

Ordu Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Yalçın’ın (6/1324) sayılı sözlü soru önergesi:

Ülkemizin aynı coğrafyayı paylaştığı komşu ülkelerle mevcut sorunlarının diyalog yoluyla çözüme kavuşturulması ve bu sayede bölgemizde kalıcı istikrar ve barışın tesisine katkıda bulunulması Türk dış politikasının temel önceliklerinden biridir. Ermenistan’la ikili ilişkilerimizin normal bir zemine oturtulması amacıyla başlatılan diyalog süreci de bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Ağustos 2008’de Gürcistan ile Rusya Federasyonu arasında yaşanan kriz Türkiye için stratejik öneme sahip olan Güney Kafkasya’daki istikrarın ne kadar kırılgan bir nitelik taşıdığını ve mevcut sorunlara kalıcı çözümlerin bulunmadığı bir ortamda çatışmaların bölgedeki güvenlik, istikrar ve iş birliğini tehdit eder boyutlara kolaylıkla ulaşabileceğini gözler önüne sermiştir. Ülkemiz, bu krizi izleyen dönemde, Güney Kafkasya’daki donmuş ihtilafların ortadan kaldırılması için, uygun bir ortam yaratılması amacına dönük diplomatik faaliyetlerine hız vermiş, bu çerçevede Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu önerisini gündeme getirmiş ve bu platforma bölgedeki sorunlara taraf olan diğer ülkelerle birlikte Ermenistan’ı da davet etmiştir.

Söz konusu girişimlerle eş zamanlı olarak, sınır komşumuz olan Ermenistan ile mevcut sorunlarımızın ortadan kaldırılması için yürütülmekte olan kapsamlı diyalog sürecine de bölgede ortaya çıkan yeni dinamiklerin yarattığı imkânlar çerçevesinde hız verilmiştir. Ermenistan ile yürütülen görüşmelerde iki ülke arasında mevcut tüm sorunlar bütüncül bir anlayışla ele alınmakta, tüm sorunların zaman içinde adım adım çözüme ulaştırılması ve iki ülke arasındaki ilişkilerin normal bir zemine kavuşturulması hedeflenmektedir.

Diğer yandan, Güney Kafkasya’da kalıcı güvenlik, barış ve istikrarın tesisi, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Yukarı Karabağ sorununun  da çözümüne bağlı olduğu bölgedeki tüm aktörlerce bilinmektedir. Bu husus, Sayın Başbakanımızca Azerbaycan Parlamentosuna hitaben 13 Mayıs 2009 günü yapılan konuşmada bir kez daha vurgulanmıştır. Ülkemiz, Azerbaycan’ın kanayan yarası durumundaki bu ihtilafın barışçı yollarla çözümü için verdiği desteği sürdürmekte ve bu yönde yoğun bir diploması trafiği yürütülmektedir.

Hükûmetimizin dostumuz ve kardeşimiz olan Azerbaycan ile ikili ilişkilerimize bakışı her zaman “Bir millet iki devlet” anlayışı doğrultusunda şekillenmiştir. Bu çerçevede, Ermenistan ile Türkiye arasında yürütülen diyalog sürecinde de Azerbaycan’ın iyiliği ve menfaatleri hiçbir şekilde göz ardı edilmemiştir. Süreç boyunca Azerbaycan makamlarına yürütülen çalışmalar hakkında her aşamada gerekli bilgilendirme yapılmış olup Azerbaycan yetkilileriyle bilgi alışverişimiz ve görüşmelerimiz her düzeyde sürdürülmektedir.

Dolayısıyla, Türkiye ile Ermenistan arasında devam eden sürecin Azerbaycan’ın kaybına yol açacak bir boyutu olduğu düşünülmemektedir. Türkiye'nin Güney Kafkasya’ya yönelik siyasetinin amacı mevcut tüm sorunların diyalog yoluyla aşılması ve bu bölgede istikrar, güvenlik ve refahın tüm bölgenin hayrına olacak koşullar altında kalıcı ve sürekli kılınmasıdır. Bölgede mevcut sorunların çözümüyle normal ilişkilerin ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisi tüm bölge ülkelerinin menfaatine olacaktır.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün 6/486 no.lu sözlü soru önergesi:

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün ceza infaz kurumlarının kapasitesi ve doluluk oranlarına ilişkin soru önergesine cevap olarak, ceza infaz kurumlarımızın yatak kapasitesi ile aynı dönemdeki tutuklu ve hükümlü sayıları yıllar itibarıyla aşağıdaki şekliyle gösterilmiştir. 2007 yılı ocak ayı itibarıyla yatak sayısı 74.140 iken toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 70.277; 2008 yılı ocak ayı itibarıyla yatak sayısı 86.387 iken toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 90.837; 14 Mayıs 2009 tarihi itibarıyla yatak sayısı 103.904 iken toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 110.880 kişidir.

Kamuoyunda bazı suç tipleri “yolsuzluk” olarak bilinmekle birlikte, mevzuatımızda böyle bir suç tipi bulunmamaktadır. Suç tipleri belirtildiğinde istatistiki veri bildirilmesi mümkün olacaktır.

Ayrıca, cezaevlerindeki doluluk oranı ve ihtiyaçlar oranında ceza ve infaz kurumları inşası hizmetlerine devam edilmektedir.

Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun 6/587 esas no.lu sözlü soru önergesine cevaptır:

Başbakanlık tarafından hazırlanan ve 18 Ocak 2007 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan tasarruf “tedbirleri konulu” 2007/3 sayılı genelgede, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yurt içinde ve yurt dışında hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun, memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacağı, kamulaştırılmayacağı, kiralanmayacağı ve yeni inşaat yapılmayacağı karara bağlandığından, Bakanlığımızca lojman alımı mümkün bulunmamaktadır, ancak taşra teşkilatımızda görevli hâkim, savcı ve diğer personelin konut ihtiyacı ilgili cumhuriyet başsavcılıklarının talepleri doğrultusunda Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kaynaklarından sağlanan ödeneklerle karşılanmaya çalışılmaktadır. Zile Cumhuriyet Başsavcılığının lojman satın alınmasına yönelik talebi de bu çerçevede Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Başkanlığına iletilmiş olup konu incelenmektedir.

İstanbul Milletvekilimiz Sayın Necla Arat’ın (6/597) esas no.lu sözlü sorusu:

Devam eden Avrupa Birliği tam üyelik müzakere sürecinde, Avrupa Birliği tarafı, aday ülke olarak Türkiye'den beklentilerini kısa ve orta vadeli öncelikler hâlinde “Katılım Ortaklığı Belgesi” adı verilen Konsey kararlarında ifade etmekte, bu önceliklerin yerine getirilme durumuna ilişkin değerlendirmeler ise 1998 yılından bu yana her yıl yayımlanan ilerleme raporlarıyla yapılmaktadır.

Bu belgelerde, müzakere sürecinin kapsadığı bütün alanlarla ilgili olduğu gibi yargı sistemine yönelik olarak da beklenti, eleştiri ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bundan başka 2003, 2004, 2005 ve 2008 yıllarında Avrupa Komisyonunca görevlendirilen bağımsız uzmanlarca ülkemize düzenlenen ziyaretler sonucunda Türk yargı sisteminin işleyişine ilişkin istişare ziyaret raporları düzenlenmiş olup bu raporlarda da Türk yargı sistemi daha detaylı olarak ele alınmakta ve bir kısım tavsiye, eleştiri ve değerlendirmelere yer verilmektedir.

Anılan raporlarda yer verilen tavsiye, eleştiri ve değerlendirmelere karşılık olarak gerekli cevaplar Bakanlığımızca düzenli olarak verilmektedir, ancak hangi raporların içeriğinin hakaret olarak algılandığı anlaşılamadığından somut bir cevap verilmesi mümkün olmamıştır.

Karaman Milletvekilimiz Sayın Hasan Çalış’ın (6/628) ve Niğde Milletvekilimiz Sayın Mümin İnan’ın (6/858) esas no.lu sözlü soruları içerik itibarıyla aynı olduğundan birlikte cevaplandıracağım:

Bakanlığımız tarafından hazırlanıp kanunlaşması sağlanmak üzere 14/12/2007 tarihinde Başbakanlığa gönderilen, Başbakanlık tarafından da 6 Mayıs 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet alt komisyonunda görüşmeleri tamamlanan ve Adalet Komisyonunda görüşülmek üzere gündemde bulunan Ceza İnfaz Kurumları Dış Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın Adalet alt komisyonunda yapılan görüşmelerinde ceza infaz kurumu personelinin mali ve özlük haklarında iyileştirmeye yönelik düzenlemeler getirilmiş olup tasarının kanunlaşma süreci devam etmektedir. 

23 Haziran 2007 tarihli ve 26561 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2007/12226 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ceza infaz kurumlarında eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinde görev yapan bazı personele ek ders ücreti verilerek kısmi bir iyileştirme sağlanmıştır.

Ceza infaz kurumu personelinin özlük hakları ve maaşları yeterli olmadığından benzer konumda görev yapan güvenlik kuvvetleriyle aynı seviyeye getirme çalışmaları hâlen devam etmektedir.

Van Milletvekili Sayın Özdal Üçer’in (6/714) esas no.lu sözlü soru önergesine cevaptır:

Ceza infaz kurumlarında barındırılan hükümlü ve tutukluların hakları, güvenceleri ve kısıtlamalar 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile 6 Nisan 2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’te ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Anılan kanunun 66’ncı maddesinde hükümlülerin telefon ile haberleşme hakkı, 67’nci maddesinde radyo ve televizyon yayınları ile İnternet olanaklarından yararlanma hakkı, 68’inci maddesindeyse, hükümlülerin mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı düzenlenmiştir.

 a) 5275 Sayılı Kanun’un “Hükümlünün radyo, televizyon yayınları ile İnternet olanaklarından yararlanma hakkı” kenar başlıklı 67’nci maddesinde,

“1) Hükümlü ceza infaz kurumlarında merkezî yayın sistemi bulunduğu takdirde, bu sisteme bağlı olarak radyo ve televizyon yayınlarını izleme hakkına sahiptir.

2) Merkezî yayın sistemi bulunmayan kurumlarda, yararlı olmayan yayınların izlenmesini ve dinlenmesini engelleyecek önlemler alınmak suretiyle bağımsız anten kullanılarak televizyon ve radyo izlenmesine ve dinlenmesine izin verilir. Bu cihazlar, bedeli kendisi tarafından ödenmek koşuluyla hükümlü adına kurumca satın alınır. Her ne biçimde olursa olsun dışarıdan gelenler tarafından getirilen radyo, televizyon ve bilgisayarlar kuruma alınmaz.

3) Kapalı ve açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Ancak, Adalet Bakanlığının uygun görmesi hâlinde eğitim ve kültürel amaçlı olarak bilgisayarın ceza infaz kurumuna alınmasına izin verilebilir.

4) Bu haklar, tehlikeli hâlde bulunan veya örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

b) Ayrıca, anılan Tüzük’ün 90’ıncı maddesinde de benzer düzenleme yer almakta olup mevzuat hükümleri doğrultusunda hareket edildiğinden Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü ve tutukluların haber alma özgürlüğünün kısıtlanması söz konusu değildir.

2) Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kapalı devre televizyon sistemi mevcut olup yirmi adet televizyon kanalı izlenebilmektedir. Ulusal kanallardan TRT 1, TRT 2, TRT 3 ve TRT 6 kanallarının aynı anda izlenmesinde herhangi bir sorun yaşanmamaktadır. Öte yandan, uydu sisteminde yerel yayınların teknik olarak alınmasına imkân bulunmadığı için bu kanalların yayınları verilememektedir.

3) Hükümlü ve tutukluların açıklanan konuyla ilgili olarak Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne verdikleri bütün dilekçeler için gerekli işlemler yapılmıştır ve yapılmaya devam edilecektir.

Adana Milletvekilimiz Sayın Kürşat Atılgan’ın (6/819) sayılı soru önergesi:

Bilindiği üzere 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 10’uncu maddesine göre hukuki metinleri toplamak, ayıklamak, yürürlükte olanlarını tespit etmek; mer’i mevzuatı ek ve değişiklikleriyle birlikte tek metin hâline getirerek yayınlamak; mevzuatı bilgi işlem sistemi içinde takip etmek; Resmî Gazete’yi yayımlamak, düstur ve fihristleri hazırlamak Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünün görevleri arasında yer almaktadır.

Başbakanlık, 2006 yılı faaliyetlerinde kaliteli mevzuata ulaşılması amacıyla başlatmış olduğu bir kısım projeleri tamamlayarak kullanıcıların hizmetine sunmuştur. Konuya ilişkin olarak Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen çalışmalar şunlardır:

1) Kanunların, Tüzüklerin, Bakanlar Kurulu Kararı ile Yürürlüğe Konulan Yönetmeliklerin Ayıklanması Projesi: Başbakanlıkça 2006 yılı içerisinde başlanan Kanunların, Tüzüklerin ve Bakanlar Kurulu Kararları ile Yürürlüğe Konulan Yönetmeliklerin Sadeleştirilmesi ve Ayıklanması Projesi bir buçuk yıl süren çalışmalardan sonra 2007 yılında sonuçlandırılmıştır. Yürürlükte olan ve kanunlar külliyatında yer alan 920 adet kanun, 215 adet tüzük ve 275 adet Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan yönetmelik incelenmiştir. Çalışma sonucunda;

a) 26 Nisan 2007 tarihli ve 5637 sayılı Uygulama İmkânı Kalmamış Bazı Kanunların Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun’la 118 adet kanun,

b) 14/6/2007 tarihli ve 26552 sayılı, 15/6/2007 tarihli ve 26553 sayılı, 21/6/2007 tarihli ve 26559 sayılı resmî gazetelerde yayımlanan tüzüklerle 37 tüzük,

c) 39 adet yönetmelik,

yürürlükten kaldırılmış. Yürürlükten kaldırılan mevzuatın tespiti çalışmalarına Bakanlığımız da etkin bir şekilde katkı sağlamıştır.

2) Yönetmeliklerin Kodifikasyonuyla Uygulanmayan Hükümlerin Ayıklanması ve Sadeleştirilmesi Projesi: 1970-2005 yılları arasında kamu kurum ve kuruluşlarına ait 13.967 adet yönetmeliğin yürürlüğe konulduğu, bunlardan 9.457 adedinin değişikliği, değişiklik yönetmeliği 4.510 adedinin ise müstakil yönetmelik olduğu, müstakil yönetmeliklerin de 3.366 adedinin Resmî Gazete’de yayımlanarak 1.144 adedinin ise kurumların yetkili organlarının oluruyla yürürlüğe konulduğu tespit edilmiştir. 805 adet yönetmelik ise yönergeye çevrilerek hukuki varlığına son verilmiştir.

Bunlardan, konusu ve dayanağı kalmamış olan 67 adet yönetmelik, Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’in tüm kurum ve kuruluşları kapsamına alması sağlanarak 52 adet arşiv yönetmeliği, özelleştirme uygulamaları nedeniyle kamu tüzel kişiliğini kaybetmiş kuruluşlara ait 53 adet yönetmelik, Kamu İhale Kanunu’nda düzenlenmesi nedeniyle 52 ihale yönetmeliği, üniversitelere ait olup konusu ve dayanağı kalmamış 85 adet yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Şekil eksiklikleri de giderilerek kodifikasyonu yapılan 2.956 adet yönetmelik yeniden MS Word formatında dizilmiş ve Başbakanlık web sayfasında ücretsiz olarak mevzuat bilgi sisteminde hizmete sunulmuş ve elektronik ortamda kamuoyunun sürekli yararlanabileceği yönetmelikler külliyatı oluşturulmuştur.

3) Kodifikasyon, düstur ve fihrist hazırlama hizmetleri: Bu hizmetler de elektronik ortamlarda değerlendirilip halkımızın hizmetine sunulmuştur.

Niğde Milletvekilimiz Sayın Mümin İnan’ın (6/827) no.lu sözlü sorusu:

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” başlıklı 170’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendine göre, kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı ve panik yaratabilecek tarzda silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan kişinin altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Belirtilen suç, cumhuriyet savcılığınca resen takip edilmektedir. Bu suçun işlenmesinde kullanılan silahın, ruhsatının olup olmadığına bakılmaksızın 5237 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesi uyarınca müsaderesine de karar verilmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nun 81’inci maddesinde kasten adam öldürme suçu düzenlenmiş olup müeyyidesi müebbet hapis cezası olarak belirlenmiştir.

Bir kişinin havaya ateş etmek suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu işlemesi sonucunda kişilerin yaralanmasına veya ölümüne neden olması hâlinde, olayın özelliğine ve eylemin niteliğine göre, ayrıca olası kast söz konusu ise kasten adam öldürme veya yaralama suçundan verilen cezadan Türk Ceza Kanunu’nun 21’inci maddesi uyarınca indirim yapılmak suretiyle cezaya hükmedilecek; bilinçli taksir söz konusu ise, taksirle yaralama veya öldürme suçundan verilen ceza, Türk Ceza Kanunu’nun 22’nci maddesi uyarınca artırılacaktır.

Öte yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 170’inci maddesinin uygulama sonuçlarının henüz tam olarak alınamadığı dikkate alınarak, bu aşamada söz konusu maddede bir değişiklik yapılmasının uygun olmayacağı düşünülmektedir.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/865) sayılı sözlü soru önergesi:

2 Temmuz 1993 tarihinde meydana gelen olaylarla ilgili olarak Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1993/106, 1994/30 esas nolu dosyalarından, 130 sanık hakkında kamu davasının açıldığı; Yargıtay incelemesi sonunda, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/7 esas nolu dosyasında 7; 2008/123 esas nolu dosyasında 3; 2004/28 esas nolu dosyasında ise 2 sanık olmak üzere toplam 12 sanık hakkındaki yargılamanın devam etmekte olduğu; yargılaması sonuçlanan diğer sanıklar hakkında müebbet ağır hapis, muvakkat hapis cezaları ile beraat kararı verildiği; müebbet ceza alan hükümlülerden 9, muvakkat ceza alan hükümlülerden 13 kişinin cezalarının infazı yönünde yurt içinde ve yurt dışında arandıkları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yazılarından anlaşılmıştır.

Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç’in (6/1010) esas nolu sözlü soru önergesinin cevabı:

Maktül Engin Ceber’in, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan, tedavi amacıyla önce Bayrampaşa Devlet Hastanesine, oradan da Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiği, burada beyin kanaması tanısı ile tedavi altına alındığı, 10 Ekim 2008 tarihinde vefat ettiği, tüm vücut bölgelerinde künt travmaya bağlı yaygın doku içi beyin kanaması ve bu nedenle gelişen komplikasyonlar sonucu ölüm olayının meydana geldiği Adli Tıp Kurumunun otopsi raporundan anlaşılmıştır.

İlk incelemelerini yapan Adalet müfettişleri tarafından soruşturmanın selameti bakımından olay esnasında görevli olan 19 personelin Devlet Memurları Kanunu’nun 137 ve 138’inci, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 15 ve 106’ncı maddeleri gereğince 14 Ekim 2008 tarihinde tedbiren geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarına karar verildiği; 6 Kasım 2008 tarihli Kararname ile Metris 1 ve 2 no.lu T tipi kapalı ceza infaz kurumlarının müdürleriyle birlikte 16 personelinin yerlerinin değiştirildiği; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunca 17 Kasım 2008 tarih ve 2008/92502 sayılı İddianame ile 43’ü ceza infaz kurumu personeli, 13’ü polis memuru, 4’ü jandarma personeli olmak üzere toplam 60 kişi hakkında ihmali davranışlar neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence, görevi ihmal, eziyet etme, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi, görevi kötüye kullanma, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması ile kasten yaralama suçlarından Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesince kamu davası açıldığı ve yargılamanın hâlen devam etmekte olduğu Bakanlığımız kayıtlarından anlaşılmıştır.

Malatya Milletvekilimiz Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1019) esas no.lu sözlü soru önergesi:

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 711’inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen “Keşideci, çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten men edebilir.” şeklindeki hükmünün Cenevre Birlik Anlaşması’nın 32’nci maddesiyle İsviçre hariç, mehazlarda yer almayan ve İsviçre öğretisinde de şüpheyle karşılanması yorum güçlüklerine ve tartışmalara yol açması, amaç ve faydasının belirlenememesi ve çekin değerini düşürmesi sebebiyle 18/2/2009 tarihli ve 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 32’nci maddesinin 19’uncu fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmıştır. Öte yandan, Bakanlığımızca hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda anılan fıkra hükümleri alınmamıştır.

Niğde Milletvekilimiz Sayın Mümin İnan’ın (6/1081) esas no.lu sözlü soru önergesi:

Bilindiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde “Çocuk deyiminden; henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi”nin; “Çocukların cinsel istismarı” başlıklı 103’üncü maddesinde “Cinsel istismar deyiminden; a) Onbeş yaşını tamam-lamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış”ın; “b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranış”ın anlaşılacağı ifade edilmiştir. Bu suçla ilgili artırıcı sebepler ise 3, 4 ve 6’ncı fıkralarda düzenlenmiştir.

Çocuklara karşı işlenen bu tür suçlarda ceza belirlenirken Türk Ceza Kanunu’nun “Cezanın belirlenmesi” başlıklı 61’inci maddesi dikkate alınacak ve 103’üncü maddenin 1 ve 2’nci fıkrasına göre cinsel istismar suçunu işleyenlere üç yıldan on beş yıla kadar hapis cezası verilebilecek, ayrıca maddenin 3, 4 ve 6’ncı fıkralarına göre de artırım yapılabilecektir. Öte yandan, maddenin 5’inci fıkrasına göre, cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler de uygulanacak ve bu suçtan da ceza verilecektir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, Türk Ceza Kanunu’nun cinsel dokunulmazlığa karşı suçları düzenleyen 102 ile 105’inci maddelerinin bir bütün olarak kendi içinde uyumlu ve dengeli olduğu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’la yeniden düzenlenen infaz sistemine göre hükümlünün koşullu salıvermeden yararlanabilmesi için verilen hapis cezasının en az üçte 2’sini iyi hâlli olarak ceza infaz kurumunda geçirmesinin gerektiği, ceza infaz kurumunda kalınacak sürenin 5275 sayılı Kanun’la uzatılmasının da suç işlenmesini önleyici bir etken olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yeni ceza adalet sisteminin oluşturulması çalışmaları sırasında, uzun araştırma ve çalışmalar sonucunda, özellikle de taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları doğrultusunda, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, meslek kuruluşları ve diğer ilgili kuruluşların da katkılarıyla hazırlandığı, uygulama sonuçlarının henüz tam olarak alınamadığı değerlendirilerek, bu aşamada söz konusu maddelerde bir değişiklik yapılmasının uygun olmayacağı düşünülmektedir.

Tunceli Milletvekilimiz Sayın Kamer Genç’in (6/1321) esas no.lu sözlü sorusu:

Mustafa Balbay isimli vatandaşımızın Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 67’nci maddesi gereğince tutuklu kabul odasına alındığı, anılan maddenin amir hükmü gereği üç gün içinde kuruma uyumuna yönelik yardım yapılarak gerekli bilgilerin sözlü ve yazılı olarak bildirildiği, süre sonunda, 17 Nisan 2009 tarihinde üç kişilik odaya yerleştirildiği, ayrıca, kurumda kalan diğer tutuklu ve hükümlüler gibi havalandırma bahçesinden faydalandığı Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmıştır.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/1332) no.lu sözlü soru önergesinin cevabı:

Ülkemiz ile Almanya arasındaki cezai konularda adli yardımlaşmaya ilişkin talepler, Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi hükümleri uyarınca yerine getirilmektedir. Söz konusu talepleri iletme hususunda Bakanlığımız merkezî makam olarak belirlenmiştir. Söz konusu sözleşme çerçevesinde düzenlenen adli yardım talepleri ülkemiz ile Almanya arasında 1974 tarihli protokol gereğince her iki ülkenin dış temsilcilikleri aracılığıyla diğer ülke merkezî makamlarına iletilmektedir.

Bu bağlamda, soru önergesine konu edilen hususlarla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu ve Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının Bakanlığımızdan adli yardım talepleri olmuştur. Bunlardan birincisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu tarafından, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında, anılan başsavcılıkça Alman makamlarından bilgi, belge teminine yönelik olarak düzenlenen adli yardım evrakı Almanca tercümeleriyle birlikte 25 Eylül 2008 tarihinde Bakanlığımıza ulaşmış olup, bundan bir gün sonra, 26 Eylül 2008 tarihinde Alman yetkili makamlarına iletilmek üzere Frankfurt Başkonsolosluğumuza gönderilmiştir. Dışişleri Bakanlığı ve Frankfurt Başkonsolosluğumuza iletilen 20 Ekim 2008 ve 30 Ekim 2008 tarihli iki ayrı yazımızla da Almanya yetkili makamları nezdinde girişimde bulunularak adli yardım talebine ilişkin cevapların çabuklaştırılması ve sonucundan bilgi verilmesi talep edilmiştir.

Dışişleri Bakanlığından alınan 18 Aralık 2008 tarihli yazıyla Federal Adalet Dairesinden alınan 5 Aralık 2008 tarihli yazıya atfen Frankfurt Savcılığınca adli yardım yoluyla talep edilen bilgi, belgelerin, ceza davası neticesinde verilen karar hariç olmak üzere, bir aylık süre zarfında ibraz edilebileceğinin ifade edildiği belirtilmiştir. Alman yetkili makamlarından istenilen evrak Dışişleri Bakanlığının 24 Şubat 2009 tarihli yazısı ekinde Bakanlığımıza ulaşmış olup, aynı günlü yazımız ekinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına kuryeyle teslim edilmiştir. Daha önceden benzer şekilde talep edilen adli yardım evraklarıyla ilgili olarak cevaplar beş altı aydan önce Bakanlığımıza ulaşmamakta olup, bazı durumlarda bu süre bir yıla çıkabilmektedir.

Görüldüğü üzere, Bakanlığımıza intikal eden evrakın işlemi ivedililikle yapılmış olup, bilgi ve belge temini talebine ilişkin evrakın Alman makamlarınca ikmal edilerek Berlin Büyükelçiliğimize ulaştırılması dört ayı bulmuştur. Diğer taraftan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının adli yardım talebine cevaben alınan evrakın tercüme ettirilmesi soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görev ve yetkisi dâhilinde bulunmaktadır.

Bir diğer dosya… Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığınca 16 zanlı hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Bakanlığımızdan 24 Nisan 2009 tarihinde adli yardım talebinde bulunulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayınız.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden Alman makamlarının sorumluğunda olan adli yardım evrakının düzenleme tarihinin 20 Ocak 2009, Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğinin üst yazısı tarihinin 21 Nisan 2009, evrakın Alman Büyükelçiliğince Bakanlığımıza elden getirilme, teslim edilme tarihinin ise 24 Nisan 2009 olduğu tespit edilmiştir. Yani evrak Alman makamlarınca düzenlendikten tam üç ay sonra Bakanlığımıza Alman makamlarınca teslim edilmiştir. Diğer dosyada da Alman makamlarının bu evrakları Türkiye’ye ulaştırması, Bakanlığımıza ulaştırması dört ay zaman almıştır. Bu evraklarla ilgili olarak Adalet Bakanlığımızda evrakın gelişiyle çıkışı arasında bir ila dört gün arasında bir zaman harcaması söz konusunudur. Bunun ötesinde Bakanlıkta hiçbir aksaklık, gecikme söz konusu olmamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığıyla ilgili, milletvekillerimizin sormuş olduğu sözlü sorulara cevapları arz ettim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Korkmaz, siz soru soran arkadaşlar içerisinde yoktunuz ama sisteme girmişsiniz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Evet, soru için girmiştim, öncelikle girmiştim. Söz talebim yok.

BAŞKAN – Söz talebiniz yok. Peki, tamam.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, sorduğum çekle ilgili soru yaklaşık iki yıl öncenin bir sorusuydu. Ben krizde gerek komisyonda gerekse burada bu çeklerin bu şekilde düzenlenmesi gerektiğini defalarca ifade ettim ve siz de gördünüz ki, Plan ve Bütçe Komisyonundan -Adalet Bakanlığımız değil Plan ve Bütçe Komisyonundan- geçirdiğimiz ve Meclisten geçirdiğimiz kanunla piyasaya bir istikrar gelmiştir, çeke güven gelmiştir. Bu, iki yıl önceki soru. Ancak, buradaki esas sorun, karşılıksız çeklerden dolayı farklı uygulanan hapis cezalarından dolayı bir sürü mağdur var. Onunla ilgili bir önceki dönem, Adalet Bakanlığımız, yasa tasarılarının hazırlandığını ve Meclise geleceğini söylüyordu. Bir sürü sorun var, bu konuda mahkemeler faklı farklı kararlar uyguluyor, bir sürü insanlar mağdur edildi. Yani acilen gelmesi lazım, yani iki gün içinde gelecek demişti bir önceki Bakanımız, ama bu yasa hâlâ ne komisyonlara ne Meclise gelmedi. Öncelikle hapis cezalarından dolayı şu andaki en büyük sorun farklı mahkemelerin farklı kararlarla bazı insanlara hapis, bazılarına hapis cezası vermemesinden dolayı bir sürü mağdur var. Bu nedenle, öncelikle, bu yasanın herkese eşit uygulanması açısından Meclise gelmesini öncelikle bekliyoruz.

Vize konusunda ise, hâlâ sorunlar devam ediyor. Ama bazı ülkelere, özellikle onlara bizim büyükelçi ve konsoloslukların yaptığı özveriyi onlar bize yapmıyor. Yine, aynı şekilde, hasta olan kızına insanlar gidemiyor, doğum yapacak kızına insanlar gidemiyor. Aynı gaddarlık, aynı zalimlik devam ediyor.

Bunu arz edeyim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Ağyüz, buyurun efendim.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 35 aydın insanımızın ateşe verilerek yakıldığı günden bugüne kadar çok süre geçti. Sizin de beyanınızdan bazı insanların yakalanamadığı söz konusu. Gecikmiş adalet adalet değildir. Özellikle, aydın kesimlerin, Alevi kesimin, Alevi insanlarımızın en büyük rahatlığı vicdani ve manevi tatmindir. Bu kaçak olan, bulunamayan kişiler için işlem devam etmekte midir, yoksa zamana yayılıp unutturulmak mı istenmektedir?

Yine aynı soru Deniz Fenerinde de söz konusu. Seksen beş gün geçti, Zahid Akman Beyefendi koltuğunda oturuyor. Bunu da zamana yayarak Deniz Feneri olayının Türkiye’ye bağlandığını unutturmanın bir halkası olarak mı yorumlayalım, yoksa adaletin ağır işlediği şeklinde mi yorumlayalım?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, iki tane soruma cevap verildi. Birisi Engin Çeber, bu vatandaşımız içeriye 24 Eylül 2008 tarihinde polisçe gözetim altına alınıyor. Maalesef yapılan işkence sonunda öldürülüyor, o işkence sonucunda. Sayın Bakan cevap verdi: “İşte şu kadar personelin yerini değiştirdik, şu kadarını mahkemeye verdik.” Sayın Bakan, yani bir genç insanın öldürülmesi o kadar ağır bir suç ki bunları yer değiştirmekle sanki ne olacak? Yani işte bu öldürülen son vatandaş Engin Çeber sol içerikli yayın satan bir kişi. Bir suçu da yok. Bir azılı gangster de değil. Buna rağmen insan hayatının bu kadar ucuz sayılarak… Başka yerde olsa bakanlar istifa eder, bırakın yani 3-5 kişinin yerini değiştirmek. Sonra, değiştirdiğiniz kişiler aynı nitelikte insanlarsa gittikleri yerde de aynı suçu işlerler.

İkincisi, Cumhuriyet gazetesi temsilcisi Mustafa Balbay 6 Martta içeriye alınıyor ve kırk üç gün hücrede tutuluyor. Yani bu gerçekten bir basına, özellikle sol içerikli veya yurtsever nitelikli yayın yapan basın mensuplarına karşı Hükûmetinizin gösterdiği bir husumet ve kinin ifadesidir. Bir gazetecinin kırk üç gün tek hücreli bir hapishanede tutulmasının sebebini izah etmeniz lazım. Neden dolayı bu, tek kişilik hücrede tutuluyor? Bir tek kişilik hücreye bir zanlının konulabilmesi için en azından ciddi bir disiplin suçu olması lazım, suç işlemesi lazım. Ama maalesef işte bu arkadaşımızın, Ankara Cumhuriyet gazetesi temsilcisi çok saygıdeğer bir kişi olmasına rağmen işte tek hücreye konulması bunun geleceğini de tehlikeye sokmuştur. Çünkü hapishanede can güvenliği de yoktur. Maalesef böyle tek kişilik hücrelere konulduğu zaman bunlara husumet duyan birtakım çevreler de var…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, sözünüzü tamamlamak için, ben her soru için bir dakika vermiştim, siz tamamlayamadınız. Bir dakika daha vereyim size. Buyurun efendim, tamamlayın konuşmanızı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.

Yani şu ülkenin birlik ve bütünlüğünü savunan, cumhuriyeti savunan, laik cumhuriyet ilkelerini savunan bir gazetecinin içeride bu kadar, alınıp da kırk üç gün tek bir hücreye konulmasının bir mantığı da yok. Çok ağır bir suç bana göre. Herhâlde AKP Hükûmeti mensupları tek başına dört duvar arasında yaşamanın ne anlama geldiğini bilmiyorlardır herhâlde. Bu çok ağır bir cezadır ve henüz hakkında bir doğru dürüst iddianame de yoktur ama nedense, işte, bir “Ergenekon iddianamesi” adı altında, birçok, ülkenin ileri gelen, saygıdeğer gazetecileri, profesörleri, rektörleri alınıyor ve hapishanelerde çok keyfî uygulamalara maruz bırakılıyorlar. Bir vatandaş olarak bunu şiddetle kınıyorum. Aynı zamanda da bu hâl normal vatandaşlar üzerinde de büyük bir korku yaratıyor. Artık insanlar maalesef bu, telefonla da konuşmuyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Sayın Bakan, ek bir şey söyleyecek misiniz, yoksa tamamlandı mı efendim?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, çeklerle ilgili, hapis cezalarıyla ilgili, Sayın Bakan, bir aydınlatırsanız… Herkes cevap bekliyor.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, soru önergeleri cevaplandırılmıştır. Sayın Bakana ve soru soran…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, Sayın Bakan herhâlde oturduğu yerden açıklama yapacak Sayın Başkan.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum, arkadaşların açıklamalarına kısa kısa cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun kürsüye Sayın Bakanım.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ferit Mevlüt Aslanoğlu arkadaşımızın Çek Yasası’yla ilgili uygulama birliğinin sağlanmasına dönük talepleri haklı taleplerdir. Bu talepleri karşılamak üzere çek kanun tasarısı Parlamentoya sevk edilmiştir, komisyonlarda görüşülmek üzeredir. O komisyon çalışmalarına katkılarını da, Sayın Aslanoğlu’nun, bekliyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Memnuniyetle.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – İnşallah, en kısa sürede bu sorunları gidermek üzere komisyonumuzda da görüşülecektir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Adalet Komisyonunda mı?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Onun dışında, Sayın Yaşar Ağyüz’ün, Sivas davası sanıklarıyla ilgili belirttiği yurt içinde, yurt dışında... Bu  davanın sanıklarından önemli bir kısmı almış oldukları cezaları şu anda infaz etmektedirler, yatmaktadırlar ama bir miktar sanık da hâlâ bulunamamıştır. Bunlarla ilgili yurt içi ve yurt dışında aramalar devam etmektedir.

Gene Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili sürecin geciktirildiğine dair birtakım tespitleri var Sayın Ağyüz’ün ama bu konu defalarca açıklandı. Değerli arkadaşlar, bu bir yargısal faaliyet. İki ülkenin adli makamları arasında yapılan yazışmalar. Bu yazışmalar Adalet Bakanlığı üzerinden yapılıyor. Ancak soruşturmaları yapan bağımsız yargı organları. Almanya’da Alman yargı makamlarıdır, Türkiye’de yetkili başsavcılıklardır. Burada iki dosya olduğunu ifade etmiştim. Bir tanesi Ankara Başsavcılığının başlatmış olduğu soruşturmadır. Bu soruşturmayla ilgili Bakanlıktan talep edilen bilgiler tam bir gün sonra Almanya hükûmetine iletilmiştir. Gelen cevap da aynı gün itibarıyla başsavcılığa ulaştırılmıştır. Bakanlığın burada en ufak bir gecikmesi ve ihmali söz konusu değil. Aksine Bakanlık işlemleri hızlandırmıştır.

Bir diğeri, Alman Federal Mahkemesinin Türkiye’den istediği adli yardım olayıdır -ki 16 kişiyle ilgili- bu dosya da geldikten tam dört iş günü sonrasında Ankara Başsavcılığına iletilmiştir. Bundan sonraki tasarruflar tamamen yargı makamlarının yapacağı işlemlerdir. Burada idarenin, Bakanlık makamının müdahalesi söz konusu değildir. Esas itibarıyla yargısal faaliyetlere siyaset kurumunun, Bakanlık makamının, idari birimlerin müdahalesi Anayasa’mıza göre de yasalarımıza göre de mümkün değildir.

Onun dışında, Sayın Kamer Genç’in Engin Çeber’le ilgili, personele ilişkin yer değiştirmeler, açığa almalar, vesaire ölüm cezasının karşılığı mıdır gibi bir yakarışları oldu. Bu idari açıdan yapılan tasarruflardır. Oysa başsavcılık bunlarla ilgili davaları açmıştır. Bu yargılamalar devam etmektedir. Bunların karşılığında hak ettikleri cezalar suçlulara verilecektir ama Bakanlık, elindeki imkânlarla bu personele karşı uygulayabileceği bütün yaptırımları uygulamıştır. Onu söylemek açısından, ifade etmek açısından ben bunları belirttim.

Sayın Balbay’la ilgili olarak da “Kırk üç gün hücrede tutuldu.” gibi bir beyanı oldu. Bendeki kayıtlara göre üç gün orada misafir edildi. Bütün tutuklu ve hükümlüler için uygulanan prosedür Mustafa Balbay için de uygulanmıştır. Herhangi bir ayrıcalığa tabi tutulmadığını buradan ifade etmek istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Bakan, “17 Nisanda” dediniz, 6 Martta kırk üç gün ediyor.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde tasarının 2’nci maddesi üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi 2’nci madde üzerinde şahısları adına konuşmalar yapılacaktır.

Şahsı adına ilk söz Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan’a aittir.

Sayın Erdoğan…Yok.

Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz, buyurun.

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu tasarı, Meclisimizde 12 Mart 2003 tarihinde onaylanan ve kısaca Ottawa Sözleşmesi olarak bilinen antipersonel mayınların temizlenmesine uygun olarak, Suriye Arap Cumhuriyeti ile aramızdaki kara sınırında bulunan antipersonel, antitank mayınının imha edilmesi ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçla kullanılmasıyla ilgilidir. Yaklaşık 800 kilometre uzunluğundaki bu araziyi devlet kamulaştırmış ve mayınlayarak her türlü kullanıma kapatmıştır. Daha önceki dönemlerde bu mayınların temizlenmesi ve bu toprakların toprağı olmayan köylülere verilmesi düşünülmüştür ancak bu konu günümüze kadar gelmiştir. Ottawa Sözleşmesi’ne uyma kararı alındıktan sonra bölgeyi mayından arındırma için girişimler başlamıştır. AKP Hükûmeti, mayınlı arazilerin temizlenmesi işini bir kararname ile Maliye Bakanlığına devrederek konu ile ilgili tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Çünkü Maliye Bakanlığının mayınların temizlenmesi karşılığında söz konusu arazileri yap-işlet-devret modeli ile kırk dört yıllığına vermeye çalışması, arazi üzerindeki belirsizlikleri daha da artırmıştır. Yani bu arazileri mayınların temizlenmesi karşılığında yabancılar da alabileceklerdir.

Sayın milletvekilleri, sözünü ettiğimiz bu araziler tarıma uygun ve petrol rezervleri bulunan arazilerdir. Kamuoyunda İsrail’in organik tarım yapma gerekçesiyle bu bölgeye yönelik ihaleleri almak istediği yaygın bir biçimde yer almaktadır. Önümüzdeki yıllarda dünyada ve özellikle Orta Doğu’da suyun çok daha öne çıkacağını düşündüğümüzde, İsrail’in böyle bir plan içerisinde olması hiç de yadırganacak bir durum gibi görülmemektedir ancak bizim için bu durum son derece hassas bir konudur ve önemlidir.

Bu tasarıyla, bahse konu arazilerdeki ihalelerin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi olmaktan çıkarılması amaçlanmaktadır.

“2886 sayılı Yasa’nın 2’nci maddesi … mayınlı sahanın temizlenmesi ile temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aynı istekli tarafından karşılanması mutat olmadığı için söz konusu işlerin bir ihalede toplanması anılan 2’nci maddeye uygun olmadığı gibi mayınlı arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçlı kullanılması ihtiyaçlarının, en iyi şekilde ve uygun koşullarda karşılandığından da söz edilemeyeceğinden, anılan iki ihtiyacın bir ihaleyle karşılanması hukuken ve işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır.” hükmünü ihtiva etmektedir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin en kritik bölgesi olan bu bölgenin uzun yıllar yabancı şirketler tarafından değerlendirilmesi ayrıca bizim için güvenlik açısından çok ciddi sakıncalar yaratmaktadır. Hükûmetin bu konularda hangi düşüncede olduğunu doğrusu anlamakta güçlük çekmekteyiz.

Bölgenin mayından temizlenmesi işinin yabancı özel şirketler tarafından yapılması ve bu toprakların yabancıların eline geçmesi hâlinde bölgede yaşayan vatandaşlarımızla ilgili sorunlar daha da artacaktır çünkü bu şirketlerin söz konusu arazilerin kullanımı ile ilgili olarak bölge insanı ile bir ilişkisi olmayabilecektir.

Ayrıca, Suriye ile aramızda bir tampon bölge gibi oluşturulacak bir alanın ileride millî güvenliğimiz ile ilgili birçok sorunu da beraberinde getirebileceği de hatırdan çıkarılmamalıdır.

Aslında 200 bin dönümü aşan bu arazilerin devlet eliyle mayından temizlenip orada yaşayan vatandaşlarımızın kullanımına açılması, bu verimli arazilerin organik tarım için kooperatifler aracılığı ile bizim insanımız tarafından kullanılması düşünülmelidir.

Sayın milletvekilleri, arazinin mayından temizlenme işi ile aynı arazinin “organik tarım” adı altında aynı firmaya verilmesinin anlaşılması mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Enöz, konuşmanızı tamamlayınız.

MUSTAFA ENÖZ (Devamla) – Çünkü bu iki iş birbirinden son derece farklıdır. Aynı firmanın bu iki işi bağdaştırması ve birlikte yürütmesi imkânsızdır. Bu durumda ihaleye girecek olan firmalar, yanlarında bir ortakla beraber mi gireceklerdir? Çünkü aynı şirketin hem mayın temizleme hem de tarıma açma gibi bir durumu söz konusu olamaz. Mayın temizleme işi, oldukça tehlikeli, uzman kişilerden oluşmuş bir teknik ekibe ihtiyaç gerektiren bir iştir. Danıştay kararına rağmen bu iki ihalenin bir araya getirilmesini doğru bulmadığımızı ifade ediyorum. Tasarı bu hâliyle millî menfaatlerimize de uygun değildir.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Enöz, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, söz isteyen yoksa ben konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Evet.

Sayın Erdoğan var mı? Yok.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, müzakere ettiğimiz kanun çok önemli bir kanun. Türkiye’nin çok önemli bir toprak parçasının belirli bir süre için -ki bu kanunda kırk dört yıllık süre için- burada söylendiğine göre ve Hükûmet tarafından da reddedilmediğine göre, özellikle İsrail’e verileceği, burada işte tarım yapılacağı şeklinde bir tasarıyla karşı karşıyayız.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu ülkenin topraklarının birtakım yabancı devletlere peşkeş çektirilmesi yurtseverlik duygusuyla bağdaşan bir davranış biçimi değildir. Bir toprağı kırk dört yıl başka bir devletin işgaline verdiğiniz zaman artık o toprağın sizinle aidiyeti kalmaz, orada onlar istediği gibi tasarruf da yapar, bir daha da kolay kolay ona sahip olamazsınız. Tabii, bu ileride çok çeşitli sorunlar da yaratabilir.

Şimdi, burada Hükûmet çok net değil. Evvela, Genelkurmay Başkanlığı hakikaten burada bu arazileri temizleyecek güce sahip midir, değil midir, bunu açıkça söylemeli. Bize gazetelerden intikal eden şeylerde, 45 veya 46 milyon dolarlık bir para karşılığı bu arazinin temizleneceği… Millî Savunma Bakanlığı veya Genelkurmay Başkanlığı istemiş ama Hükûmet demiş ki “Benim param yok.” Param yok ama 61 milyon dolar verilip -efendime söyleyeyim- yeni uçaklar alınıyor ama 35 milyon dolar bulunmuyor. Yani burada bu memleket bu kadar horca yönetilemez.

Şimdi, öyle ifadeler getirmiş ki, (3)’üncü fıkrasında: “Temizlenecek mayınlı alanların öncelik sırası, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının mutabakatı ile belirlenir.” Buradaki öncelik sırası nedir? Bunu açıklaması lazım komisyonun. Yani hangi öncelik sırası, neye göre öncelik sırası? Burada maden mi arama öncelik sırası olacak, tarım mı? Yani burada o kadar muğlak bir ifade ki… Sonra diyor ki Maliye Bakanlığı… Bu bölgede bulunan başka kurumlara ait arazileri de aynı yöntemlerle kiraya veriyor. Yine sormak istiyorum Sayın Bakanlığa veya Komisyona: Aynı alan içinde -diğer bakanlıklara- hangi bakanlıklara ne kadar bir alan var? Yani o alan içinde mayınlı olmayıp da o geniş alanın çevrelediği veya ona komşu olan çeşitli kamu kurumlarına ait araziler de buna göre verilecek mi? Bir kanun çıkarıyoruz. Bu kanunun net olarak sınırlarının belirlenmesi lazım yani kaç dönüm, nerede, nasıl, hangi usullerle verileceğinin belirlenmesi lazım.

Değerli milletvekilleri, bu bir vatan toprağıdır. Bu vatan toprağının üzerinde hele hele yabancılara tasarruf yetkisini verdiğiniz zaman bunun gerçekten açıkça belirtilmesi lazım.

Ben hafta sonunda Turgutlu’ya gittim. Orada nikel çıkaran bir İngiliz şirketine “Çal Dağı” diye bir dağı uzun dönem için kiraya vermişler, maden arama ruhsatını vermişler, Gediz Ovası’nı kullanılamaz hâle getirmiştir. Şimdi, bu memleketi savunmak bu memleketin her vatandaşının görevi. Yani olur mu? Orada asit fabrikasını kurma izni veriliyor! Koskoca Gediz Ovası’nı, dünyada emsali olmayan, tarımı en yüksek seviyede, yani insan ekseniz dahi insanı… Yani mahsul elde edilebilecek nitelikteki verimli bir araziyi sen getir, bir İngiliz şirketine… Ondan sonra asit fabrikasını yapsın, o Gediz Nehri’ni kirletsin, ondan sonra o ovaları, orada yaşayan insanları yaşamaz hâle soksun, o güzelim tarım arazilerini çöl hâline çevirin!

Yahu sayın milletvekilleri, bir yurtseverlik duygusunu taşıyan hiçbir kişi, hiçbir kurum böyle, bu memleketi kötü kullanamaz. Yani işte gittik, Turgutlu’da 5 bin tane vatandaşla beraber yürüdük. Bana da telefon etmişlerdi, gittik. Yani arkadaşlar, herkes bu memleketin birliğini, bütünlüğünü ve bu memleketin doğal kaynaklarını korumak zorundadır. Yani 3-5 tane hileli, 3-5 tane satılmış… Ondan sonra yabancıdan aldıkları 5-10 milyon dolarla bu ülkeyi satanların suç ortağı olmamak lazım. Yani bu memleketin Parlamentosunun olaylara el koyması lazım, bu memleketin yurtsever bürokratlarının bu işlere engel olması lazım.

Bize orada söylendiğine göre, Turgutlu Belediye Başkanı diyor ki: “Efendim, maalesef, İngiliz elçisi bastırdı ve bakanımız bu baskıya karşı koyamadı. Onun için bu ruhsatı verdik, maden arama ruhsatını.” ve orada bir de asit fabrikası kuracaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) - Yani bu nasıl bir Hükûmet ki bir bakanı, bir İngiliz baskısı altında kalarak… Türkiye Cumhuriyeti’nin en mümbit toprakları bu kadar kullanılamaz. O toprakları çöl hâline getirecek, orada yaşayan milyonlarca insanın yaşamlarını tehlikeye sokacak, ondan sonra tasarruf yapacak! Sizler İngiliz hükûmetinin bakanları mısınız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükûmetinin bakanları mısınız? Evvela… Bunu orada bize söyleyen Turgutlu Belediye Başkanı, AKP’nin belediye başkanı ve orada toplumda söylüyor bunları. Yani arkadaşlar, bu memleket gerçekten, özellikle AKP İktidarı zamanında çok kötü kullanılıyor, çok kaynakları yok ediliyor. Ya bu kadar, bu memleketin değerlerini kaybettiği bir iktidar Türkiye’de olmamıştır. Görüyoruz işte vatandaşların içine düştükleri sıkıntıları. Yani görünen köy kılavuz istemez. Gediz Ovası’nı siz getirip de 3-5 milyar dolar için, birileri aracılık yapıyor, para alıyor diye bunu hunharca kullanamazsınız.

Ben, bu kanunun çekilmesini diliyorum, saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Saygıdeğer milletvekilleri, İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre, 2’nci maddenin görüşmelerine devam olunmasına dair bir önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 2. maddesinin görüşmelerinin İçtüzüğün 72’nci maddesine göre devam etmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

 

 

 

Oktay Vural

Şenol Bal

Recep Taner

 

İzmir

İzmir

Aydın

 

Alim Işık

Ali Torlak

Nevzat Korkmaz

 

Kütahya

İstanbul

Isparta

Gerekçe:

Yeterince bilgi temin edilmesi için görüşmelerin devam etmesi gerekmektedir. Tasarının kamuoyunda tartışılacak olması, millî menfaatlerimizi haleldar etmeyecek tarzda düzenlenmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu madde ile ilgili görüşmeler yeterli olmadığından bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Peki.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, kabul edildi herhâlde.

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir dakika… “Kabul edenler… Kabul etmeyenler…” Bir de karar yeter sayısı arayacağız. Lütfen...

Evet, karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.37

 

 

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

İzmir Milletvekili Oktay Vural ve arkadaşlarının 2’nci maddenin görüşmelerine devam olunmasına dair İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verdikleri önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, Divan sadece iktidar partisi mensuplarından oluşuyor. Şimdi, karar yeter sayısı olup olmadığına Divanınız karar verecek. Bir anormallik yok mu Sayın Başkan?

BAŞKAN – Adaletimizden şüphe etmeyiniz Sayın Anadol. Biraz önceki, gün başından beri ki oylamalara şahitsiniz.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Adaletten kuşkuluyum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:  Kabul edenler...

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayalım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Saydım efendim.

Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Şimdi maddeyle ilgili soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Divanda muhalefet partisi olması lazım. (AK PARTİ sıralarından “Otur yerine.” sesleri, gürültüler)

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) – Otur yerine be!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Güvenilir olabilmesi için muhalefet partisinin bir üyesinin olması lazım. Şimdi hepsi AKP’li arkadaşların. Olmaz ki!

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim…

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, efendim, Divan bir partiden oluşmuştur. Biliyorsunuz, İç Tüzük’e göre Divanın çeşitli partilerden oluşması lazım. Her zaman için öyle. Şimdi orada en azından bir divan kâtibi üyesinin muhalefetten olması lazım ama şimdi burada oylama yapılınca…

BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bizim arkadaşlara güvenimiz var ama şüphemiz de var.

BAŞKAN – Sayın Genç, itiraz etmek için itiraz etmeyelim. Sabahtan beri 6-7 tane oylama oldu. 6-7 oylamanın en az 5 tanesinde ben karar yeter sayısı yoktur diye gittim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama yani usulüne göre oluşturulursa daha iyi olur efendim.

BAŞKAN – Lütfen efendim… Hiç adaletsizlik olmaz. Lütfen efendim…

Sayın Korkmaz, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, Sayın Başkan, usulüne göre oluşturulursa daha iyi olur efendim.

BAŞKAN – Efendim, biraz önce, bakınız, Murat Bey vardı. Murat Bey bir görevi dolayısıyla, işi dolayısıyla gitti. Meclisi çalıştıracağız. Lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, görevini yapsın. Muhalefetten Divana seçilen arkadaşlar da görevlerini yapsınlar efendim.

BAŞKAN – Divan görevini yapıyor efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, yapmıyorlar işte orada.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Adaletli olalım Başkanım. Bir dakikamız gitti, yeniden basabilirseniz…

BAŞKAN – Efendim?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Adaletli olmaya devam edelim diyorum. On dakikanın biri gitti, yeniden basarsanız…

OKTAY VURAL (İzmir) – Dakikanız da adaletli olsun.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun efendim.

Hayır, oradan, yerinizden soracaksınız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hayır, hayır… Soru efendim.  Değişiklik önergesi reddedildi. Anayasa’ya aykırılık iddiamız var. Onunla ilgili…

BAŞKAN – Efendim, soruyu yerinizden soracaksınız. Tamam da yani soruyu oradan soracaksınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Beşe düştü Sayın Başkanım. Ondan beşe düştü biz dokuzdan ona çıksın derken.

BAŞKAN – Arkadaşlar, beş dakika soru, beş dakika cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Yani bunlar da muhalefetin içine giriyor mu, engellemenin?

OKTAY VURAL (İzmir) – Belki Sayın Bakan beş dakika değil de bir saniyede “Yazılı cevaplayacağım.” diyebilir.

BAŞKAN– Beşi cevaba, beşi sorulara aittir arkadaşlar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Geri kalanı kullanabiliyoruz.

BAŞKAN– Sayın Korkmaz, bakın, cevabınız da gitti. Neyse… Tekrar sisteme girin, vereyim.

Sayın Taner, buyurun efendim.

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, bu kanunda, düzenlemede Ottawa Sözleşmesi’ne göre düzenlemenin yapıldığını belirtmektesiniz. Bu Sözleşme’ye göre Suriye sınırının haricinde mayın yok mudur ki şu anda sadece Suriye sınırı hedef alınmakta?

Bir diğer soru da: Bu, geçmişte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin mayın temizlemeyle ilgili yaptığı çalışmalar ortada. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu mayın temizlemeyle ilgili, yapmak istemediğine dair AKP’nin açıklaması var. Bunun belgesinin sayın vekillerimiz tarafından görülmesinde ne sakınca var ki ortaya çıkarılmamakta?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Taner.

Sayın Korkmaz, buyurun efendim.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ülkemizin kara sınırlarının korunması hususunda görevli birim Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığıdır. Ayrıca hudut komiseri ve komiser muavinleri olan vali ve kaymakamlar dolayısıyla da İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğüdür. Ülkemizin en uzun kara sınırlarının korunması ve güvenlik tedbirlerinin alınması hususlarını yakından ilgilendiren bu tasarı görüşülürken bu birimlerden maalesef hiçbir yetkili bulunmadığını görmekteyim.

Sorularım şunlar: 1) Bu birimlerin görüşlerinin Meclis ile paylaşımları gereksiz ve faydasız mı görülmektedir ki görüşmelerde bu birimlerden herhangi bir yetkili bulunmamaktadır?

2) Bu meselede de yegâne hareket noktanız “Babalar gibi satarım.” düşüncesi midir ki güvenlik boyutu ihmal edilmektedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.

Sayın Genç, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın  Başkan.

Efendim, birinci sorum: Evvela, bu alanların mayından temizlenmesi konusunda Hükûmet Genelkurmay Başkanlığından herhangi bir talepte bulunmuş mudur? Bulunmuşsa bunun sonucunu öğrenmek istiyorum.

İkincisi: Yine bu temizlenecek mayınlı alan arasında diğer kamu kurumlarının ne kadar arazileri vardır? Bunların miktarları nelerdir? Onu öğrenmek istiyorum.

Bir de (3)’üncü fıkrada “Temizlenecek mayınlı alanların öncelik sırası…” Buradaki öncelik sırasıyla neyi kastediyorlar? Yani, pek böyle anlaşılmıyor, şunlar belirler diyor.

Sorularım bunlar efendim, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Sayın Tütüncü…

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Mayından temizlenecek arazi Avrupa Birliği normlarındaki 130 dekarlık işletme büyüklüğü çerçevesinde eğer topraksız köylülere dağıtılırsa kaç topraksız aile bu dağıtımdan toprak sahibi, işletme sahibi olabilir?

İkinci sorum da: İşletme sahibi, toprak sahibi yapılacak bu aileler kooperatifler örgütlenmesiyle örgütlenip devletin TİGEM dâhil tüm olanakları acaba bu ailelere, bu kooperatiflere seferber edilebilir mi ve bu çerçevede bölgede bir organik tarım seferberliği başlatılabilir mi?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tütüncü.

Sayın Bal…

ŞENOL BAL (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, şimdi, bu tasarıya göre mayınlı araziler hatta bu mayınlı arazilerle, temizlenecek olan mayınlı arazilerle bütünlük arz eden hazineye ait araziler bu ihale kapsamında ki bugüne kadar da basında çıkan haberler ve gösterilen durum, bu arazilerin bir şirkete ihale edileceği yönünde. Bu teslimiyetçi, ver kurtulcu, sat kurtulcu yapıdan Hükûmetiniz ne zaman kurtulacak?

Acaba bu bölgelerde tarım kentleri oluşturularak Türkiye’nin her yerinden gelebilecek, işte Karadeniz’den, Yozgat’tan ve o bölgenin durumu kötü olan insanlarının yerleşebileceği tarım alanları, tarım yerleşim birimleri oluşturmayı hiç düşünmediniz mi?

Diğer bir sorum: Şimdiye kadar -Şırnak ve Mardin- Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi için ihaleler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, süremiz doldu.

Sayın Bal, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, değerli arkadaşlar, aslında maddeler gayet açık ama maalesef… Yani burada dedikodu üzerine birtakım istismar yapıldığı ortada. (CHP sıralarından gürültüler)

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne istismarı oluyor?

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Ne istismarı var?

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne istismarı var canım!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Genç’in sorularından başlayayım.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, sen soruların cevabını ver önce.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sınır fiziki güvenlik sistemi, değerli arkadaşlar, tel çit, iz tarlası, hareket sensörleri, yer altına döşenecek sensörler, termal kameralar gibi teknolojik sistemlerle tesis edilmektedir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne kadar edilmiş?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sınır fiziki güvenlik sisteminin tesisinde ve güvenliğin sağlanmasında Genelkurmay Başkanlığı yetkilidir. Bu nedenledir ki kanunda mayınlı alanların hangi öncelikle ihale edileceği konusu Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının mutabakatıyla belirlenecektir. Dolayısıyla güvenliğin tesisinde en ufak bir zafiyet söz konusu olmayacaktır. Kanun burada son derece açıktır değerli arkadaşlar.

Mayınlı alanlarda bulunan mülkiyeti gerçek ve hazine dışındaki tüzel kişilere ait taşınmazların yüz ölçümüyle ilgili bir soru soruldu.

Değerli arkadaşlarım, mayınlı alanlar yaklaşık olarak 216 bin metrekaredir; bunun 189.724 -yaklaşık olarak söylüyorum- metrekarelik kısmı hazineye ait, geriye kalan 25.723 metrekarelik alanın 12.979 metrekaresi Suriye uyruklu şahıslara, 7.096 metrekaresi Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne yani TİGEM’e, 5.646 metrekaresi ise Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına aittir. Yani mayınlı alanların yaklaşık yüzde 88’i hazineye, yüzde 12’si gerçek ve hazine dışındaki tüzel kişilere aittir.

Ottawa Sözleşmesi sadece Suriye sınırlarımız için mi geçerlidir sorusu vardı. Tabii ki 2014 yılına kadar bütün mayınların Türkiye'miz, yani ülkemiz tarafından temizlenmesi taahhüt edilmiş.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, verdiğiniz rakamlar yanlış. 216 bin metrekare 216 milyon metrekare...

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen efendim.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – 216 milyon… Pardon, “dönüm” demek istemiştim.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yani arada 1.000 kat fark var. Ne konuştuğunuzun farkında değilsiniz.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen efendim.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Maliye Bakanlığının sadece Suriye sınırında bulunan mayınlı alanın temizleme ve ihale işlemlerini yürütme görev ve yetkisi Bakanlar Kurulu kararlarına istinaden verilmiş olup, diğer bölgelerdeki mayınlı alanların temizlenmesi Maliye Bakanlığına verilmiş bir görev ve yetki dâhilinde değil.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bunlar temizlenmeyecek mi Sayın Bakanım? Sözleşme gereği onların da temizlenmesi lazım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Onların da uluslararası anlaşmaya göre tabii ki temizlenmesi lazım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim temizleyecek?

ŞENOL BAL (İzmir) – Niye öncelik oraya?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlarım, onu da zamanı gelince Hükûmetimiz karar verecektir temizletilmesi konusunda.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne zaman?

ŞENOL BAL (İzmir) – Aynı kanun içinde olsaydı.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Şimdi, mayından temizlenen topraklar AB normlarında -yani 130 dönüm- kaç aileye dağıtılabilir? Bu arada AB normları benim bildiğim kadarıyla 180 dönüm civarında ama 130 dönümü dahi esas alırsak yaklaşık 1.600 aileye dağıtılabilir.

Daha önceki dönemlerde toprak reformları çerçevesi içerisinde bu türden toprak tahsisi yani arazi tahsisi yapılmış ama maalesef tarımda ölçek anlamında bu bölgede önemli bir iyileşme sağlanmadığı da ortadadır.

Burada organik tarıma… Yani organik tarım yapılabilir mi, kooperatifler bir araya gelebilir mi türünden birtakım sorular var. Tabii ki burada, mayınların temizlenmesi sonrasında, üretim tekniğinin belirlenmesi bence ancak temizlenmeden sonra doğru olur çünkü o nedenledir ki yasa taslağında da zaten “organik tarım” yerine “tarımsal faaliyet” ifadesi kullanılmış. Eğer temizlenen alanda organik yapılması mümkünse tabii ki yapılması daha doğru olur çünkü bu, katma değeri yüksek bir faaliyettir, o şekilde yapılacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu maddede hizmet alımı esastır ve bu bölgedeki bütün yer altı kaynaklarına ilişkin bütün düzenlemeler zaten yapılmıştır, bu amaç maddesine dahi taşınmıştır. Yani Petrol Kanunu, madencilikle ilgili kanun bütün bunlar, bu hususlar öncelikli olarak geçerlidir. Dolayısıyla, başka türlü bir mülahazada bulunmak, başka türlü bir değerlendirmede bulunmak için yani ya kanunu okumamak lazım ya da kötü niyetli olmak lazım burada.

Değerli arkadaşlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 3’üncü maddeyi kaldırın o zaman!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kötü niyetli olanlar belli.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım, tamamlayın efendim konuşmanızı.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Onun için, değerli arkadaşlarım, burada kanun son derece açık. Kanunda hiç kimseye peşkeş çekildiği yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Açık, açık!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yabancılara açık!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yabancılara açık!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Arazi bir kere satılmıyor. Arazi, değerli arkadaşlar, arazi satılmıyor burada.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ayırın Sayın Bakan, ayırın. Mayın temizliği ile tahsisi ayırın o zaman!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Öncelikli olarak biz ne yapacağız? Hizmet alımına gideceğiz, bunu daha önce de tekrarladım. Ondan sonra değerli arkadaşlar…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Mayın temizleme hizmeti açın efendim.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, kanun son derece açık.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç açık değil!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yabancılara açık!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Burada, başka türlü bir mülahazada bulunmak için –dediğim gibi- ya kanunu okumamış olmak lazım ya da… Satılmaktan bahsediyor arazilerin, böyle bir şey söz konusu değil ki.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 3… 3…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Arazi satılmayacak değerli arkadaşlar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kırk dokuz yıllığına vermek satmaktan beter zaten!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde üzerinde sekiz önerge  vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “gerekli görüldüğü” ibaresinin “gerekli ve faydalı görüldüğü” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Turan Kıratlı

                                                                                                  Kırıkkale

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “uygulanmasına ilişkin” ibaresinin “uygulanmasıyla ilgili” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                   İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasında geçen “çalışmasına ilişkin” ibarelerinin “çalışmasıyla ilgili” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Mustafa Ataş

                                                                                                   İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.

                                                                                                Kamer Genç

                                                                                                    Tunceli

Cümle: Ancak bu madde gereğince satılacak arazilerin % 10’undan fazlası yabancılara satılamaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı” nın 2 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Harun Öztürk

                                                                                                      İzmir

“(1) Mayın temizleme işi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin beşinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                             Mehmet Şimşek

                                                                                              Maliye Bakanı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Orhan Ziya Diren

Sacid Yıldız

Şevket Köse

 

Tokat

İstanbul

Adıyaman

 

Hulusi Güvel

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ali İhsan Köktürk

 

Adana

Malatya

Zonguldak

 

 

Enis Tütüncü

 

 

 

Tekirdağ

 

Madde 2- Mayın temizleme işi, Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılır veya 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yaptırılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin Anayasaya aykırı olmasından dolayı tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Nevzat Korkmaz

Mehmet Şandır

Behiç Çelik

 

Isparta

Mersin

Mersin

 

K. Erdal Sipahi

Mehmet Günal

Rıdvan Yalçın

 

İzmir

Antalya

Ordu

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; görüşülen tasarının 2’nci maddesinin Anayasa’mızın 138’inci maddesine aykırı olduğu iddiasıyla Milliyetçi Hareket Partisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime, öncelikle AKP yönetiminin yapıyor olduğu bir büyük ve telafisi mümkün olmayan yanlışa, milletvekili, yani bir birey olarak ortak olmamanız gerektiğini hatırlatarak başlamak istiyorum, çünkü evlatlarınıza “Ne yapalım, partimiz öyle istemişti.” mazeretinizi anlatamaz, bugün vicdani kanaatinize göre hareket etmediğiniz için yarın onların vicdanlarında mahkûm olursunuz.

Değerli milletvekilleri, ismi ne olursa olsun sizler de bunun farkındasınız ki bir partinin söylediği her şey doğru olmadığı gibi, her söylediği yanlış da olmaz. Milliyetçi Hareket Partisinin geçen haftadan beri sürdürdüğü tasarıyla ilgili muhalefeti samimidir ve milletimizin geleceği kaygılarını taşımaktadır. “Her türlü siyasi mülahazanın dışında bu kaygılar haklı olabilir mi?” diye düşünmek, bırakın milletvekili duyarlılığını, özellikle sorumlu bir birey ve entelektüel duyarlılığını gerektirmektedir.

Yönetimimiz ve grup adına konuşan hatiplerimiz de defalarca belirtti, bu tasarı ülke geleceğini doğrudan ipotek altına alacak hususlar içermektedir ve biz bu sıkıntıların giderilmesini istemekteyiz. Yoksa buradaki hiçbir parti grubu “Mayınları temizlemeyelim, arazileri üretime açmayalım.” demiyor, temizledikten sonraki döneme yönelik haklı eleştirilerimiz var.

Değerli AKP’li milletvekili arkadaşlarım, inanıyorum ki, vicdanlarınızla baş başa kaldığınızda sizler de bu hususlara hak veriyorsunuz, fakat parti disiplini, maalesef, bu gerçekleri dillendirmenizi engelliyor. Ancak, unutmayalım ki, burada, bu tasarı için kalkan her parmak yarın milletimizce ayrı ayrı değerlendirilecektir. Bu yüzden, lütfen ama lütfen, âdeta bir futbol takımı tutarmış gibi parti tutuculuğundan vazgeçmenizi istirham ediyorum.

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Onu siz yapıyorsunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – İçinizde hukuk eğitimi almış arkadaşlarımız var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Dinleyeceksiniz arkadaşım.

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Dinlemeyeceğiz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – İçinizde hukuk eğitimi almış arkadaşlarımız var, pekâlâ onlar da iyi biliyor. Görüşülen tasarının tümü olduğu gibi 2’nci maddesi de Anayasa’mıza aykırıdır. Yarın bu tasarı Anayasa Mahkemesine götürüldüğünde, orada, Anayasa’ya uygun bulunmadığından dolayı, muhtemeldir ki, iptal edilecek. Ne diyor Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrası, dikkat edin lütfen: “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır.”

Danıştayımız 13. Dairesinin bu tasarıyla ilgili 2007/3295 esas sayılı bir kararı vardır. Bu kararda denilmektedir ki: “Mayınlı sahanın temizlenmesi ile temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işleminin aynı istekli tarafından karşılanması mutat olmadığı için söz konusu işlerin bir ihalede toplanması 2886 Sayılı Kanun’un 2 nci maddesine uygun olmadığı gibi, mayınlı arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçlı kullanılması ihtiyaçlarının en iyi şekilde ve uygun şartlarda karşılandığı da söz konusu edilemeyeceğinden, anılan iki ihtiyacın bir ihaleyle karşılanması hukuken ve işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle -son paragrafından- Bakanlar Kurulunca yürütmenin durdurulması isteminin reddine -dikkat edin lütfen- oy birliğiyle   -oy çokluğuyla değil, oy birliğiyle- söz konusu kararnamelere dayalı olarak Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen ihale şartnamelerinin yürütülmesinin durdurulmasına yine oy birliğiyle karar verildi.”

Şimdi, diyebilir misiniz, Danıştayın bu kararı yasamayı bağlamamaktadır?  Eğer demokratik devlet hukuk devleti ilkesiyle bütünleşmiyor ise demokratikliğin sadece kâğıt üzerinde kalacağı aşikârdır.

Tabii ki, yönetimin hukuk devleti çerçevesinde yürütülmesi sorumluluğu iktidara aittir. İktidar partisi, AKP Grup yönetimi bunun bilincinde midir? Maalesef, hayır diyeceğim.

Bakın, AKP’nin Grup Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ’ın bu çatı altında geçen hafta sarf ettiği söze: “Danıştay kararı yanlıştır.” Size göre öyle. Ona göre başka bir düşünce. Bana göre de doğrudur. Ne olacak şimdi? Hani Anayasa emrediyordu mahkeme kararının yasama organını da bağladığını. Üstelik bu sözü sarf eden, maalesef hukukçu bir milletvekili. Bu hassasiyete en çok duyarlı olması gereken insanlardan biri. Yargı kararının hafife alınmaması gerektiğini, uluorta yüksek yargı kuruluşunun eleştirilmemesi gerektiğini bilmesi lüzum edenlerden biri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz, konuşmanızı tamamlayınız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Bu hususu bilmiyor ise vahim, biliyor da bilmezlikten geliyorsa daha da vahim.

Sayın Bozdağ, bu sözünüzü geri almalısınız; herkes bu Meclisi izliyor; almaz iseniz, ne vatandaşlara hukuk devletine saygı çağrılarınız dikkate alınacak ne de adaleti, hukuk devletini ve işinize gelen mahkeme kararlarını savunurken bu millet sizi samimi bulacaktır.

Adaletin herkese lazım olduğunu unutmayacaksınız. Anayasa Mahkemesinde kapatılma korkusu yaşadığınız o günlerde herkesten hatta Avrupa Birliğinden bile medet umarak yaptığınız adalet talebinizi bu millet unutmuş değildir.

İşinize geldiği zaman yüce mahkeme, gelmediği zaman öcü mahkeme. Mahkemelerin bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürecek beyanlardan kaçınacaksınız. Özellikle hukukçu bir milletvekili olarak sürekli karşınıza çıkarılabilecek bu konuşmaları yapmayacaksınız. Danıştay kararını fütursuzca eleştiren bu sözler ümit ederim ki, dil sürçmesi olsun ve bu da bu kürsüden düzeltilsin.

Bu düşüncelerle, bu tasarının ve özellikle 2’nci maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu söylüyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - AKP Grubunu bu yanlıştan dönmeye davet ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bozdağ.

Arkadaşlar, lütfen sükûneti sağlayalım.

Buyurun.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, Sayın Hatip konuşmasında ismimi de ifade ederek birtakım değerlendirmede bulunmuştur. Uygun görürseniz bir açıklama yapayım, sataşma var cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, iki dakika içerisinde Sayın Korkmaz’ın söylediği ifadelere açıklık getiriniz.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın şahsına sataştığı iddiasıyla konuşması

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta burada Danıştay kararıyla ilgili bir değerlendirmede bulundum. Benim değerlendirmem doğru bir değerlendirmedir. Neden? “Mahkeme kararları eleştirilmez.” diye bir kural, kaide Anayasa’da yok, hiçbir yerde de yok. Mahkeme kararlarına uyulması ayrı şey, bağlayıcılığı ayrı şey, onun yanlış olduğunu, Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemek ayrı şey; bunu birbirinden ayırt etmek lazım. Daha geçenlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha evveliyatında Danıştayın, Yargıtayın sayın başkanlarının adli yıl veya kuruluş yılı açıklamalarına şöyle bir bakılırsa mahkeme kararlarının eleştirilebileceğinin en yüksek perdeden söylendiğine herkes şahit olur. Mahkeme kararları eleştirilmez değil, bu bir.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sizin de eleştirmediğiniz mahkeme kararı var mı!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İki: Neden ben “Anayasa’ya aykırı.” dedim; onu da ifade etmek isterim.

Anayasa’nın 125’inci maddesinin dördüncü fıkrası der ki: “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemin hukuka uygunluğunu denetlemekle sınırlıdır. Sınır çizmiş. Devam ediyor: “Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” Çok net. Kamu yararını Danıştay takdir edemez. Böyle bir yetkisi yok. İdarenin takdir edeceği bir şey, kamu yararı nedir, ne değildir. Danıştay idarenin takdir ettiği bu yarar Anayasa ve yasalarda gösterilen şekil ve esaslara uygun mudur, değil midir, bunu yapar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yaz da ver bari, yaz da eline ver yargının!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Yoksa, köprüye zam yaptınız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bozdağ, yanlış biliyorsun! Meclisi yanlış yönlendiriyorsun, idari davalarda o takdiri yapar!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İdari davalarda var bu!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Bozdağ

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan, bir cümle…

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, son cümlenizi alayım.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkanım, bitiriyorum.

Kamu yararını takdir, idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıran ve Anayasa’nın koyduğu bir yasaktır. Danıştay, maalesef, uzunca bir zamandır, idarenin takdir yetkisini hiçe sayan bir sürü karar vermiştir. Ben bunu söyleyeceğim; bu kürsüde söylemek benim vazifemdir. Hukukçular bunu söyleyecek. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bırakın canım, bir de alkışlıyorsunuz!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Saygılarımı sunuyorum (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, şimdi çok vahim bir hata yapılıyor burada. Sayın Bozdağ kamu yararıyla ilgili hususu verdiği zaman, kamu yararıyla ilgili herhangi bir karar alamayacağını söylüyor. Kamu yararıyla ilgili kararı yürütme alabilir ama bunun yerinde olmadığına ilişkin denetim yargının denetimindedir.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Yerindelik denetimi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yerindelik görmeyebilir. Yani böyle bir şey olabilir mi? Yanlış bilgilendirmeyin.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Vural, yerindelik denetimi ile hukukilik denetimini birbirinden ayırmak lazım.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, Sayın Vural… Arkadaşlar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Mahkemenin denetimine tabi.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, lütfen efendim, oturunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir sürü kamulaştırmayla ilgili hususlar iptal edilmiştir.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – İşte Anayasa’yı…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hep öyle kanun yapıyorsunuz, onun için zaten sıkıntı çıkıyor.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hiç alakası yok. Kamu yararını mahkeme takdir edemez.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Şandır ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Geçti Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Oylamaya geçtikten sonra…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Orada var kardeşim, oraya verdik.

BAŞKAN – Evet arkadaşlar, 20 kişiyi arayacağım: Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özcan, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Çakır, Sayın Tütüncü, Sayın Emek, Sayın Baytok, Sayın Ağyüz, Sayın Akıncı, Sayın Hacaloğlu, Sayın Seçer, Sayın Bingöl, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Paçarız, Sayın Kaptan, Sayın Ersin, Sayın Durgun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ad okumak suretiyle yoklama yapın; millet de hangi milletvekili burada, hangisi yok, anlasın.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebinde bulunan yirmi milletvekili arkadaşımızın ismini tespit ettim ben, bu arkadaşlarımız…

Biraz sonra yapacağımız oylamanın şeklini şimdi belirleyeceğim.

Evet, yoklamanın…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ad okumak suretiyle yoklama yapın.

BAŞKAN – Hayır efendim, niye ad okuyarak yoklama yapayım?

Evet, elektronik oylama cihazına girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

Madde 2- Mayın temizleme işi, Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılır veya 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yaptırılır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı ne zamandan beri acaba mayın kaldırıyor, mayın döşüyor? Ne zamandan beri mayın döşüyor Maliye Bakanlığı, ne zamandan beri arkadaşlar?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yedi yıldan beri ekonomiyi mayınladılar zaten.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Millî Savunma Bakanı, bu görev sizindir, bu görev sizindir. Genelkurmay Başkanlığı bu görev sizindir. Bu mayınları nasıl döşediyseniz bunları temizlemek de Maliye Bakanlığına düşmez, Maliye Bakanına düşmez arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Önce iktidara gel, sonra yaparsın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bırak sen, otur oturduğun yerde!

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Önce iktidara geleceksin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Otur, otur oturduğun yerde!

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Önce iktidara gel, sonra yaparsın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Otur, otur oturduğun yerde!

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen… Sayın Aslanoğlu

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Sen Bakanın yerine geç otur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Otur oturduğun yerde! Her zaman böyle yapıyorsun.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Bakanın yerine geç otur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ben burada Maliye Bakanlığına, yüce bürokrasisine acıyorum.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Terbiyesiz!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – “Terbiyesiz” deme.

Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, el koyar mısınız?

BAŞKAN – Bakarım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Terbiyesiz senin gibi…

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ayıptır yaptığın.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ben bakacağım efendim, siz konuşmanızı tamamlayın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Durdurun süremi efendim.

BAŞKAN – Efendim, devam edin konuşmanıza, eklerim ben sürenize.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – O Bakana elinle böyle böyle yapamazsın, o, Türkiye Cumhuriyetinin Millî Savunma Bakanıdır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, benim Sayın Bakana saygım vardır.

Değerli milletvekilleri, Yüce Divan’a gönderecek başka bir bakanlık bulamadınız da, onurlu, şerefli Maliye Bakanlığının bürokratlarını mı acaba ileride Yüce Divan’a göndereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Hiç endişe etme.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, ben burada Millî Savunma Bakanlığını, Genelkurmay Başkanlığını görevlerine sahip çıkmaya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bir mecliste kanun yapılırsa hangi el, hangi hikmet Millî Savunma Komisyonunu… Millî Savunma Komisyonu niye toplanmadı arkadaşlar bunu sorsanıza ya.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kaçırdılar.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Bu kanun kimin kanunu arkadaşlar. Bu Kanun Millî Savunma Komisyonunun kanunu değil mi? Bunun oradan geçmesi gerekmiyor mu? Niçin oradan geçirmediniz?

RECEP KORAL (İstanbul) – İhale kanunu ihale…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Genelkurmay yazı yazmış “Ben yapamam bu işi” demiş.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Genelkurmayın böyle bir yazısı yok. Genelkurmay, sizin… Sayın Bozdağ, Genelkurmay diyor ki: “Benim araç ve gerecim yok, araç ve gereç verirseniz ben bunu yaparım.” Sayın Bozdağ, lütfen, okuduğunuz yazıda bunu da söyleyin.

Değerli milletvekilleri, Genelkurmay Başkanlığı nasıl döşediyse aynı şekilde temizlemek görevi onundur. Burada Genelkurmay Başkanlığını bu ülkenin sorumluluğu açısından sorumluluğa davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

İkincisi, kimin malını kime veriyorsunuz? Bu mal kimindi?

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Kimseye satmıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Kimden aldınız bu malları? Kimin malını kime veriyorsunuz ya siz? Kimin malını veriyorsunuz? Oradaki yöre halkının malı değil mi arkadaşlar bu mal? Bu mal kimin malı?

RECEP KORAL (İstanbul) – Türkiye Cumhuriyeti’nin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Önce benim malımı bu ülke uğruna…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Kime satmışız?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - …ülkenin bölünmez bütünlüğü için, ülkenin emniyeti için aldıysanız, seve seve o yöre insanı bu malı verdiyse, önce bana vereceksiniz bana, mal benim, mal sizin değil, mal benim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, o yöre insanı size seve seve onu verdi arkadaşlar, seve seve verdi, ülkenin savunması için verdi. Şimdi bunu kaldırıyorsanız önce benim malımı verin arkadaş. Başkasına bu malı satamazsınız. Bana teklif etmek zorundasınız.

Değerli milletvekilleri…

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Malatya’yla alakası yok ki bunun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Beyefendi, sen git Adıyaman’da konuş, tamam mı? Sen git Adıyaman’da konuş. Sen Adıyaman’da konuş.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Sen de Malatya’da konuş.

FERİT MÜVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Senin vicdanın elveriyorsa…

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Veriyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Vicdanın elveriyorsa o zaman git başka yerde konuş.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Burası benim malım, ben burada konuşacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri…

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Mayınlar senin malın oluyor da burası benim malım olmuyor mu!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, evet.

O benim, o yöredeki insanların ülkenin bölünmez bütünlüğü için, ülkenin emniyeti için dün seve seve verdiği bu malı bir başkasına vermek hiç kimsenin yetkisinde değildir arkadaşlar. Önce o insanların malını verin, o insanların malını verin.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Şu anda kim kullanıyor?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Aldınız, aldınız. Mal o insanlarındır, önce o insanlara teklif edeceksiniz.

Şu yüce Mecliste “Mayın temizlenmesin.” diyen bir tek kişi var mı arkadaşlar? Bir tek insan var mı?

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Kim temizledi? Şimdiye kadar niye temizlemediniz? Bunca gündür niye temizlenmedi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Burada, ulusal çıkarları korumak adına, ülkenin bölünmez bütünlüğü açısından görev Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığınındır. Onlar elini taşın altına koyacaklar, yoksa birilerine ihale etmek üzere bu iş olmaz kardeşim.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Olur, olur.   Calp de “Olmaz.” diyordu!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Lütfen, ülkenin eğer çıkarını düşünüyorsanız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun, tamamlayınız efendim konuşmanızı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ve burada birilerine laf atmak da “Terbiyesiz.” demek de o kişinin demek ki benim kadar… Ben çok terbiyeliyim ama sizin terbiyenizi gösterdi.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Siz de Bakana terbiyesizlik yaptınız.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Kimin terbiyesiz olduğunu ben sana göstereceğim! Kimin terbiyesiz olduğunu göstereceğim sana!

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Bakandan özür dile.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Göstereceğim sana! Senin bu iki oldu. Haddini bildireceğim sana!

Sayın Başkanım, çıkıp özür dilemezse… (AK PARTİ sıralarından “Yeter be!” sesi)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın 2 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Harun Öztürk

                                                                                                      İzmir

“(1) Mayın temizleme işi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 2’nci maddesiyle ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi nedeniyle söz aldım. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 2’nci maddesi mayın temizleme işinin öncelikle Kamu İhale Yasası hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılacağını hükme bağlamaktadır. Bu hükmün uygulanma biçiminin tereddüde yer vermeyecek bir biçimde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Mayın temizleme işinin Kamu İhale Yasası’na göre hangi usulle ihale edileceği konusunda Hükûmet öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi sunmalıdır. Anılan yasanın öngördüğü açık ihale usulü, belli istekliler arasından ihale usulü ve pazarlık usullerinden hangisiyle ihale işlemine başlanılacaktır? Tasarıya konu mayın temizleme işinin ihalesine daha önce de uygulanan belli istekliler arasında ihale usulüyle başlanması kaçınılmaz görünmektedir. Çünkü mayın temizleme işi uzmanlık ve ileri teknoloji gerektirmektedir. Bu nedenle, işe herkesin katılacağı açık ihale usulüyle başlanması mümkün değildir. Belli istekliler arasında ihale usulü kullanılarak yapılacak ihalenin sonuç verebilmesi için davet edilecek aday sayısının beşten, verilen teklif sayısının da üçten az olmaması gerekmektedir. Teklif veren istekli sayısının üçten az olması nedeniyle ihalenin iptali durumunda ön yeterliliği tespit edilen bütün istekliler arasında tekrar davet edilerek ihale sonuçlandırılabilir. Buna rağmen ihale sonuçlandırılamaz ise pazarlık usulü kullanılarak ihalenin sonuçlandırılması gerekmektedir.

Bunları şunun için bilgilerinize sunma ihtiyacı duydum: Yukarıda saydığım yollar tüketilmeden tasarıyla öngörülen tarım arazilerinin işletilmesi karşılığında ihale yöntemine geçilememelidir.

Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Yasası’na göre sonuçlandırılamayan mayın temizleme işinin tasarıya göre Devlet İhale Yasası ve Kamu İhale Yasası hükümlerine tabi olmaksızın ihale edilirken ihale konusu işin kapsamının genişletilmekte olduğuna da dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Lütfen, 2’nci maddenin birinci fıkrasını dikkatle ve tekrar tekrar okuyunuz. Söz konusu fıkraya göre, hazineye ait alanlar ya da Maliye Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar işletilmek üzere verilecektir.

Başka? Müstakil kullanımı mümkün olmayan ve taşınmazlarla bütünlük teşkil eden hazineye ait diğer taşınmazlar da işletilmek üzere verilecektir.

Başka? Diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar da işletilmek üzere verilecektir.

Görüldüğü gibi, bu düzenleme, mayından temizlenen alan dışında hazineye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların da tarımsal amaçla işletilmek üzere mayın temizleme işi karşılığında kırk dört yıllığına verilebileceğini hükme bağlamaktadır. Hatta, duruma göre, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar için devlet ayrıca kamulaştırma bedeli ödemek zorunda dahi kalabilecektir.

Değerli milletvekilleri, 1’inci maddedeki önergemiz reddedildiğine göre niye diğer maddelerde paralel önergeler vermeye devam ettiğimizi sorabilirsiniz. İç Tüzük’ün verdiği tekriri müzakere hakkını kullanarak önceki maddeler için de yanlıştan dönme imkânı yaratmak için bu yöntemi benimsediğimi ifade etmek istiyorum.

Yanlıştan döneceğiniz ümidiyle, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.

                                                                                                Kamer Genç

                                                                                                    Tunceli

Cümle: Ancak bu madde gereğince satılacak arazilerin % 10’undan fazlası yabancılara satılamaz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı yapmak üzere buyurun, ama burada satışla ilgili hiçbir hüküm yok, maddeye dikkat ederseniz…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tahdit koyduk…

BAŞKAN – Bakınız, önergenizde siz satıştan bahsediyorsunuz. Dolayısıyla, olmayan bir şeyle ilgili önerge veriyorsunuz.

Buyurun açıklayın.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tahdit koyduk, çünkü bu Hükûmetin ne yapacağı belli olmaz.

BAŞKAN – Bir atlama olmuş orada.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada tabii 205 bin dönümlük arazi çıkıyor ortaya. Bu arazileri, tabii, yani kırk dört yıllığına, bana göre, yabancı bir şirkete vermekle satmak arasında bir fark yok.

Şimdi, evvela, dün, İstanbul’da rahmetli Türkan Saylan’ın cenazesine katıldım. Hakikaten çok saygıdeğer bu yüce insanın cenazesine yüz binlerce insan katılmıştı. Kendisine Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ama, AKP’li bir bakanın, orada, bir yetkilinin olmamasından da üzüldüm. Bir tarikat şeyhi olsaydı bütün Hükûmet sırayla oradaydı, ama Türkan Saylan gibi Türk eğitimine, Türk tıbbına bu kadar büyük bir hizmet etmiş ve dünya çapında çok saygıdeğer bir kişiliği olan hele bu kişinin giderken bir cenazesine katılmamak bence hakikaten Türkiye’yi yönetenler için çok büyük ayıp ve hakikaten Türkan Saylan Türkiye için çok yüce bir değerdi ve sizin zamanınızda da kendisine yapılan o gerçekten insanlık dışı muameleden dolayı bence AKP Hükûmetinin Sayın Türkan Saylan’ın ailesinden de özür dilemesi lazım ve beyler, bir cenazeye yüz binlerce insan katılıyorsa, eğer bir memleketin Hükûmeti ona hiçbir ilgi duymuyorsa zaten o memleketi yönetecek bir hükûmet yok. Bunu böyle anlamak lazım. Ama hakikaten Türkan Saylan’a Türk halkı o verdiği saygıdeğer hizmetten dolayı meydanlarda karşılığını verdi. Yeri cennettir, ben inanıyorum. Yani çok taraflı bir Hükûmet olamaz. Ben işte dediğim gibi Bolu’da bir tarikat şeyhi ölüyor, oraya Tayyip Bey gidiyor. Vali gelip de tarikat şeyhinin, efendim, cenazesine gitmedi diye vali görevinden alınıyor. Ama burada bu kadar büyük bir, halkın sevgilisi olmuş bir yüce insanın cenazesine hiç kimse katılmıyor.

Neyse, değerli milletvekilleri, yani şimdi Türkiye hepimizin. Aslında insanların heyecanlarının da, sevinçlerinin de, kederlerinin de müşterek olması lazım. Ancak böyle bir memlekette barış olur, huzur olur, insanlar birbirini sever. Bunun baş sorumlusu da Hükûmeti yöneten insanlara ait olması lazım, bunun göstergesi ona ait olması lazım. Ama işte “sen ve ben”, “onlar ve bizler” kelimesi maalesef şey ediyor.

Şimdi Sayın Başkan dedi ki: “Burada satış yok da…” Şimdi burada tabii yüklü bir arazi çıkıyor ortaya. Bu yüklü arazinin -ileride bu Hükûmetin ne yapacağı belli olmaz- efendim, satabilir de. Diyoruz ki: “Efendim, eğer satılırsa bu, hiç olmazsa yüzde 10’undan fazlası yabancılara satılmasın.” İşte demin de dedim, biraz önceki yaptığım konuşmada. İşte Turgutlu’ya gittim. Orada işte Çal Dağları gibi, çok, gerçekten hele o Yunanlılar oraları işgal ettiği zaman o Manisa halkının sığındığı o güzelim dağlar bir İngiliz şirketine kiraya veriliyor maden aramak için, uzun dönemli ve aynı zamanda da sülfürik asit fabrikası kurma yetkisi veriliyor oraya. O fabrika oraya kurulduğu zaman, oraya o ruhsatı vermek, oraya o fabrikayı kurmak, o madenleri İngilizlere vermek kadar memleket duygusundan yoksunluk ifade eden bir şey olmaz değerli milletvekilleri.

İşte böyle bir hükûmet karşısında, elbette ki, kanunları yaparken biz de bu Hükûmetin ileride yapabileceği şeyleri de düşünerek bunun önlemini almak durumunda kalıyoruz. O nedenle bir önerge verdim. Hakikaten, Turgutlu’daki o meydandaki o 5 bin tane vatandaşın o heyecanını, o geleceğinin sürükleneceği o çölleşmeyi görerek o meydanlara dolmasını gerçekten çok büyük bir, sevindirici bir olay gördüm. Çünkü, değerli milletvekilleri, ülkenin toprakları parayla satılmaz. İnsanların haysiyetleri ne kadar parayla satılmıyorsa, ülkenin toprakları da parayla satılmaz. İngiliz şirketine birileri birkaç tane tabii ki dolarlar verebilirler ve bunun arkasında da, işte biraz önce de söyledim, Turgutlu Belediye Başkanı mecliste diyor ki: “Efendim, ne yapalım, Bakanımız tepkiler karşısında dayanamadı, mecburen de seçimden sonra ruhsatı verdi.” Yani böyle milleti kandırarak, seçimden önce ruhsatı verme verme, ondan sonra, seçimden sonra çık, milleti kandır. Bunlar iyi şeyler değil. Memleketi yöneten insanların sağduyulu olması lazım, vatansever olması lazım, bunun zamanı, hiçbir zaman seçimle veyahut da herhangi bir olayla değişmemesi lazım.

Onun için, maalesef, devri hükûmetiniz zamanında Türkiye Cumhuriyeti devleti çok kötü yönetiliyor, Türkiye ekonomisi batağa gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakikam var herhâlde.

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Devri hükûmetinizde, yani Allah rızası için, yani bir tane fabrika yaptınız mı arkadaşlar? Bir tane fabrika, işsizliği önleyen bir fabrika yaptınız mı?

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Binlerce…

KAMER GENÇ (Devamla) – Yatırımı artıran, üretimi artıran, ülkeyi dış güçlerin denetiminden ve emperyalizmin denetiminden kaldıran bir hizmet yaptınız mı? Bir gösterin bana.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Sattılar, sattılar.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani tamam, bir yol, belki bir duble yol yapmışsınız. Mesele değil ki duble yol yapmak. İşte, geçen gün, ekonomiyi teşvik adı altında, efendim, Jaguar arabalarının ÖTV’sini kaldırdınız. Yani böyle bir memleket bu düşünceyle yönetilemez.

Ben önergemin kabulünü istiyorum.

Sayın Başkan, yalnız karar yeter sayısını da istiyorum efendim.

BAŞKAN – Tamam.

Evet, sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Sayın Bakanım, söz talebiniz var, buyurun efendim kürsüye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Arınç’ın, bir bakanın tutumuyla ilgili olarak Turgutlu Belediyesinin açıklamalarıyla ilgili, Hükûmetin tavrıyla ilgili bir cevap hakkı var.

Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in partisine sataştığı iddiasıyla konuşması

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Takriben yirmi dakika kadar önce Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, seçim bölgem Turgutlu’da olan bir olayı nakletti ve bu olay sebebiyle eleştirinin de ötesinde Hükûmetimizi itham eden birtakım sözler kullandı. Ben tutanağın gelmesini bekledim. O sırada kendileri tekrar kürsüye geldiler, konuyla hiç ilgisi olmayan şeylerden bahsettiler ve Turgutlu olayını tekrar ettiler. Dolayısıyla 69’uncu madde gereğince Sayın Başkandan söz istemiştim, kendisine teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce yaptığı konuşma ve şimdi tekrarladığı konuşmasında, Sayın Kamer Genç -o bizim için “sayın” kelimesini hiç kullanmadı ama ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı açısından bir milletvekiline “sayın” demeden hitap etmiyorum ve buna devam edeceğim- Turgutlu’da bir mitinge katılmışlar, kendisini özel davet etmişler, o mitingde Çal Dağı’nda nikel madeninin çalışmasıyla ilgili protestolar olmuş ve bununla ilgili Hükûmetimizi itham ederken “Siz İngiliz Hükûmetinin bakanları mısınız yoksa Türk Hükûmetinin bakanları mısınız?” şeklinde, hicap duyduğum kelimeler kullandılar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kimse yok mu Hükûmetin içinde?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Lütfen dinleyin.

Aynı zamanda Turgutlu Belediye Başkanının isminden bahsederek      “Kusura bakmayın, İngiliz Büyükelçisi bastırdı, bizim de Bakanımız izin vermek zorunda kaldı.” gibi bir söz kullandılar. Ben biraz önce Turgutlu Belediye Başkanımızı aradım. Bu mitingden onun da benim de haberim vardı. Kendisi şu anda aramızda değil. Milliyetçi Hareket Partimizin çok değerli bir milletvekili, sevgili arkadaşım Sayın Ahmet Orhan da o mitinge katıldı, Kamer Genç yalnız değildi.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Belediye Başkanımızın söylediği şudur,    fevkalade üzüldü ve şunu söyledi: “Kesinlikle yalandır, iftiradır, ben Kamer Genç’i sadece televizyonlardan tanıyorum. Böyle bir konuşmayı kendisine de yapmadım, hiç kimseye de böyle bir şey söylemedim…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, Belediye Meclisinde söyledi.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – “…Lütfen bana tutanakları gönderin, ben kendisi hakkında yasal haklarımı kullanacağım. Ama şunun bilinmesini istiyorum: Böyle bir söz yalandır ve büyük bir iftiradır.”

“İngiliz Büyükelçisi bastırdı da Çevre Bakanı izin vermek zorunda kaldı.” sözünü Sayın Başkan kabul etmiyorlar, ben de kabul etmiyorum.

İkincisi: Hükûmetim adına böyle bir ithamı kesinlikle kabul edemem. Biz Türk milletinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkmış bakanlarıyız ve Hükûmetiyiz. Bundan önceki Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin bakanları gibi bizim de tek bir gayemiz var: Türk milletinin ve ülkemizin çıkarlarını korumak. Biz Türk Hükûmetinin, Türk milletinin bakanlarıyız. Bundan Sayın Genç’in de başkalarının da hiçbir endişesi olmasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz, tamamlayınız Sayın Arınç.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Bu madenle ilgili olarak bir şey söyleyeyim: Bu yeni bir olay değil. Bu, beş yıldan beri devam ediyor, yargı süreci içindeydi. Sivil toplum kuruluşlarından birisi ÇED raporunun iptaliyle ilgili olarak idare mahkemesinde dava açtı. İdare mahkemesinin davasında da bilirkişiler müttefiken, yani hep beraber ÇED raporunun olumlu olduğu konusunda görüş bildirdiler, idare mahkemesi de talebi reddetti, ÇED raporunu onayladı. İlgili işlemler ancak mahkeme kararından sonra başladı. Dolayısıyla Türkiye’de faaliyet gösteren sadece buradaki bir maden şirketi… İngiliz veya bir başka ülkeden olması önemli değil, Türkiye'nin her yerinde yasalara göre kurulmuş, faaliyet gösteren şirketler ve yabancı yatırımlar vardır.

Burada üç tane itham var. İkisini cevaplandırdım: Biz Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bakanlarıyız. “2-3 milyar dolarlık bir yatırımı 5-10 milyon dolar dağıtmış olabilirler.” diyor. Eğer Sayın Kamer Genç’in ithamı bilirkişi raporunu veren 3 kişiye ve bunu onaylayan mahkemeye aitse ben buradan da sayın bilirkişilere ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen konuşmanızı tamamlayınız

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – …bu mahkeme heyetine Sayın Genç’le ilgili yapabilecekleri işlem konusunda bir ihbarda bulunmak istiyorum.

Biz Türkiye'nin gelişmesi ve kalkınması için ekonomik alanda faaliyetlerin gösterilmesinden yanayız. Turgutlu’daki nikel madeniyle ilgili olarak da Hükûmetimiz her türlü tedbiri almıştır. Lütfen konuşmalarınızda eleştiri sınırını aşarak hakaretlere girmeyin, sonra buna cevap vermek zorunda kalırız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Eleştiri sınırını aşan sensin!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, biraz önceki konuşmacı dedi ki…

BAŞKAN – Biraz önceki Sayın Bakan, evet, konuşmacı olarak söyledi, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Konuşmacı, herhâlde konuşmacı, başka bir şey değil yani.

BAŞKAN – Konuşmacı da Sayın Bakan yani.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, neyse boş ver, Sayın Bakan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada mahsus benim konuşmamı çarpıtıyor. Ben ne bilirkişileri kastettim ne hâkimleri kastettim.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Tutanaklar elimde!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani 3-5 milyon fazla… Ben hâkimlere de saygılıyım, bilirkişilere de saygılıyım. Ben dedim ki: Ruhsat vermek için birileri aracılık yapabilir, para da alabilir. Yani bunda bilirkişilerin, hâkimlerin ne şeyi var?

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim söylediğim laf: Belediye başkanı orada belediye meclisinde konuşmuş. Arkadaşlar bana söylediler. Belediye Başkanı böyle konuşmamışsa mesele yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani Turgutlu’ya, Sayın Arınç gitsin bakalım oraya. Gelseydi o da mitinge katılsaydı.

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ederim efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Oradaki hanımlar demişler ki: “300 bin ağaç kesildi.”

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, elinde ne bir kayıt var ne bir belge var. “O ona demiş…” Dedikoduyla konuşuyor, dedikoduyla hareket ediyor. sayın Başkan, böyle bir şey olur mu!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Demiş ki efendim: “Ağaç kesen, baş keser.”

BAŞKAN – Evet… Buyurun… Sakin olun!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye orada öyle söylüyorsun, burada niye böyle konuşuyorsun?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum.

Buyurun efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasında geçen “çalışmasına ilişkin” ibarelerinin “çalışmasıyla ilgili” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Mustafa Ataş

                                                                                                   İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, önemli bir konuydu bu, bu konuda bir açıklama yapsaydı iyi olurdu!

BAŞKAN – Buyurun.

Gerekçe: Yapılan teklif ile maddede yer alan anlatım bütünlüğünün sağlanması düşünülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Önerge sırası doldurmak için verilmiş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu önemli önergeleri müzakere etsek iyi olurdu Sayın Başkan!

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “uygulanmasına ilişkin” ibaresinin “uygulanmasıyla ilgili” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                   İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum…

Gerekçe: Anlam netliği sağlanması amaçlanmıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bu önergeler naylon önergedir, tutanağa geçsin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, naylon fatura gibi naylon önerge!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Naylon fatura gibi naylon önerge bunlar!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen… Birbirimizin önergeleriyle ilgili olarak, sayın grup başkan vekilleri böyle ifadeler kullanmayalım. Milletvekilleri önerge veriyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Niye Hükûmet katılmıyor? İktidar partisi milletvekili veriyor, Hükûmet katılmıyor. Naylon önerge!

BAŞKAN – Neyse…

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoktur, yoktur…

BAŞKAN – Efendim, önergeyi oyluyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “gerekli görüldüğü” ibaresinin “gerekli ve faydalı görüldüğü” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Turan Kıratlı

                                                                                                  Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, siz katılın bari!

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, belki önergeyi savunacak, doğrudan gerekçeyi okutuyorsunuz!

BAŞKAN – Buyurun.

Gerekçe: İbarenin değiştirilerek anlamın uygulama açısından daha anlaşılır hâle getirilmesi düşünülmektedir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Naylon deyince de kızıyorlar!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Belki önerge sahibi konuşacak.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, önerge sahibine sormuyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır, önerge sahibi yok efendim, olmayınca gerekçeyi okutuyorum. Önerge sahibi yok, olmayınca, gerekçeyi okutuyorum mecburen.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Önergesi okunurken Mecliste olmayan milletvekilini kınıyorum!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Üç tane önergeyi arka arkaya verip, sahip çıkmıyor!

BAŞKAN – Sayın Başkanım, her zaman böyle yapıyoruz.

Evet, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin beşinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                             Mehmet Şimşek

                                                                                              Maliye Bakanı

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aynı konuda benim de önergem vardı?

BAŞKAN – Siz, önergenizde geldiniz konuştunuz ya efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, bu konuda da önergem vardı?

BAŞKAN – Sayın Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Katılıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet zaten katılıyor, evet.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1’inci maddede yapılan değişikliğe paralel değişiklik yapılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim önergemden niye bahsetmiyorsunuz?

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Efendim, olan önergelerin hepsini okutuyorum, olmayan bir önergeyi okutamam ki ben.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim önergem var orada!

BAŞKAN - Sayın Genç, bakınız, siz satışla ilgili bir önerge vermiştiniz, arkadaşlarımız kabul etmişler, ben ifade ettim, verdim ve en fazla yedi önerge verilebilir…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Öbür önergem de var!

BAŞKAN - …sizin önergenizi aldık ve diğer önergeyi işlem dışı koyduk.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, önergeyi işleme koymuyorsunuz!

BAŞKAN – Evet, koyamadığımız için koymuyoruz, doğru.

KAMER GENÇ (Tunceli) – E onu söyleyin o zaman!

BAŞKAN – Evet, aynı şeyi söylüyoruz.

Diğer bir önergenizi koyduk, diğerini koymadık, doğrudur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye söylemiyorsunuz?

BAŞKAN – Evet, İç Tüzük hükümleri gereği koyamıyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük öyle değil ki!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2’nci maddenin oylamasından önce, oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır. Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 2’nci maddesinin oylanmasında İç Tüzük’ün 143’üncü maddesine göre açık oylama talep ediyoruz.

Saygılarımızla.

BAŞKAN – Kemal Anadol? Burada.

Gökhan Durgun? Burada.

Osman Kaptan? Burada.

Ahmet Ersin? Burada.

Ramazan Kerim Özkan? Burada.

Rasim Çakır? Burada.

Hüsnü Çöllü? Burada.

Atila Emek? Burada.

Ali İhsan Köktürk? Burada.

Metin Arifağaoğlu? Burada.

Şevki Kulkuloğlu?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Tekeffül ediyorum.

BAŞKAN – Evet, tamam.

Nesrin Baytok? Burada.

Vahap Seçer? Burada.

Bilgin Paçarız? Burada.

Murat Sönmez?

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Ben varım.

BAŞKAN – Sayın Tütüncü takabbül ediyor.

Yaşar Ağyüz? Burada.

Zekeriya Akıncı?

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Ben…

BAŞKAN – Sayın Dibek takabbül ediyor.

Şevket Köse? Burada.

Tekin Bingöl? Burada.

Şahin Mengü?

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Ben…

BAŞKAN – Sayın Mengü’nün yerine de Ergün Bey takabbül ediyor.

Evet, sayın milletvekilleri, açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince açık oylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.

Oylama için yine üç dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı         : 189

Kabul                               : 189(x)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, pusulalarla birlikte mi acaba? Okumadınız da pusulaları, okur musunuz. Oylamayla ilgili hiç pusula okumadınız.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Evet, pusulalar nedir?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, salonda olup olmadıklarını teyit etmeniz gerekiyor.

BAŞKAN – Elektronik oylama cihazındaki gösterilen rakam 178.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Pusulaları okur musunuz Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Pusulaları okursanız…

BAŞKAN – Okurum efendim.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Gerek yok ki, rakam yeterli.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, pusulaların okunması gerekiyor, salonda olup olmadıklarını tespit etmeniz gerekiyor.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, siz sonucu ilan ettiniz.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Öyle şey olur mu, orada on dakikadır hareketlilik yaşanıyor.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Sayı da kritik değil ki, nasıl olsa kabul edenler vermiş.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Pusula verip dışarı gidenleri çağıralım tekrar.

BAŞKAN – Evet.

Sayın Mehmet Aydın? Sayın Bakan burada.

Sayın Vecdi Gönül? Sayın Bakanımız burada.

Sayın Ertuğrul Günay’a vekâleten Sayın Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı? Burada.

Sayın İsmail Katmerci?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, İzmir’de.

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Dışarı çıktı Başkanım.

BAŞKAN – Dışarı mı çıktı?

(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Alsancak’ta, Alsancak’ta.

BAŞKAN – Yahu arkadaşlar, lütfen!

Sayın Taner Yıldız, Enerji Bakanımız?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Salonda da yoktu.

BAŞKAN – Veysel Eroğlu Bey burada mı efendim? Veysel Eroğlu göndermiş pusulayı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok efendim, vekâlet vermeden olmaz.

BAŞKAN – Veysel Eroğlu Bey?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Birden fazla vekâlet olmuyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ara verin Sayın Başkan, çoğunluk yok.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Vekâleten oy kullanılıyor. Bu yoklama değil, oylama. Bunu niye mesele yapıyorlar anlamıyorum. Sadece bir tane vekâlet kullanıyorum.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Yeni gelenler var. Koşarak geliyor beyefendi!

BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek? Burada.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Şimdi girdiniz salona, şimdi! Yeni giriyorsunuz! Şimdi girdiniz.

BAŞKAN – Sayın Hayati Yazıcı’ya vekâleten de Sayın Cemil Çiçek, burada.

İSMAİL KATMERCİ (İzmir) – Ben geldim Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – İzmir’den geldi, İzmir’den!

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – İzmir’den geldiği belli.

BAŞKAN – Sayın milletvekili arkadaşlarım, madde kabul edilmiştir. İsteyen tutanakları alabilir, oy kullanan arkadaşları görebilir, vekâleten olan arkadaşların isimlerini de sizlere okudum.

OKTAY VURAL (İzmir) – İmzalı oy pusulalarını da istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - 3’üncü maddeyi okutuyorum:

Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri

MADDE 3- (1) Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılma-sından itibaren 44 yılı geçemez.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Gökhan Durgun, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının bu maddesi mayın temizleme ve arazi kullanım sürelerini belirleyen maddedir. Madde aynen şöyle: “Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemez.”

Yani bu ne demektir? Toplam 205 bin dönüm mayınlı arazi alanının, beş yılı temizleme, kırk dört yılı da işletme hakkı olmak üzere toplam kırk dokuz yıllığına yerli ya da yabancı -ama muhtemelen yabancı, muhtemelen de İsrailli- bir firmaya verilmesi öngörülüyor. Kısaca bu.

ÖMER İNAN (Mersin) –  Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?

GÖKHAN DURGUN (Devamla) – Söyleyeceğiz şimdi.

İki Kıbrıs büyüklüğünde -bu alan iki Kıbrıs adası büyüklüğünde- vatan toprağını kırk dört yıllığına, büyük bir olasılıkla da yabancılara kiraya verme ihalesidir. Bu kanunun adını böyle değiştirmek lazım.

Bu sürenin kırk dört yıl kadar uzun olması da hiçbir bilimsel gerçeğe, bir veriye ve bir incelemeye de dayanmamaktadır, her şey afakidir. Ayrıca böyle bir ihale konusunda Türkiye'nin bir deneyimi de yoktur. İlk kez bu tür bir ihale yapılmaktadır. Geçmişte böyle bir ihale yapılmamıştır. Büyük bir uzmanlık gerektiren ve ülkenin güvenliğini doğrudan ilgilendiren bu şekilde büyük çaplı bir ihalenin yapılması, konunun hiç uzmanı olmayan, maliye konusunda uzman mıdır değil midir -eski Maliye Bakanı, yeni Maliye Bakanı- Türkiye'nin gerçeğine baktığımız zaman ortaya çıkıyor ama bu konuda hiç de uzman olmayan bir Maliye Bakanlığı bu işi üzerine alıyor.

Peki, soruyorum şimdi, bu işin yaklaşık maliyeti belli midir? Şu anda bu işin maliyeti de belli değil. Azami, asgari bedeller var. Kimi firma diyor ki: “Ben bunun 1 metrekaresini 0,5 dolara temizlerim.” Başka bir firma diyor ki: “1 metrekareyi 15 dolara temizlerim.” 30 kat! Bir tarafta 0,5, bir tarafta 15; böyle bir ihale yapılıyor ve bu arazi kırk dört yıllığına tarımsal amaçlı kullanma hakkı sadece ve sadece bu ihaleyi alıp temizleyene aynı ihale çerçevesinde veriliyor. Ayrıca, mayından temizlenen arazilerinin de bu şekilde yabancılara kullandırılmasının da önü açılmış oluyor. Mayınlı sahanın temizlenmesiyle temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aynı istekli tarafından karşılanmasının mutat olmadığı gerekçesiyle Danıştay 13. Dairesi bu ihalenin yürütülmesinin durdurulmasına karar veriyor. Bakıyoruz şimdi bu maddeye, yargı kararı olmasına rağmen, aynı konu tekrar bu maddenin içinde karşımıza çıkıyor. Dünyada -bana örnek gösterin- hem mayın temizleme işinde uzman aynı zamanda da organik tarım işinde uzman bir şirket gösterin. Gösteremezsiniz arkadaşlar, böyle bir şey mümkün değildir.

Ayrıca bu tasarıda ihale komisyonu konusu var, o da Anayasa’ya aykırıdır, 7’nci maddesine. “İhale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek.” Böyle söylüyor. Ama Anayasa’nın ilgili maddesi de diyor ki “Bu konuda esas ve usuller sınırsız şekilde yürütmeye devredilemez.” Bu da Anayasa’nın 7’nci maddesine aykırı. Yani anlaşılıyor ki bu kanun mahkemede bitecek, Danıştayda bitecek, Anayasada bitecek. Böyle garip bir ihale bu. Ne yapmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlarım? Bu ısrarınız niye? Amacınız nedir? Yani, hani herkes yargı kararına saygılı olacaktı, hani yargıya müdahale edilmeyecekti? Ama anlayış şu, öyle görülüyor: Ben yargı kararlarına uymam, yargı bana uyar.

Değerli arkadaşlarım, şimdi sizlere şunu soruyorum: Ben size soruyorum, hangi biriniz tarlanızı, arsanızı veya herhangi bir taşınmazınızı kırk dört yıllığına bir Amerika’ya, bir İsrailliye kiraya verirsiniz? Kırk dört yıllığına hanginiz verirsiniz tarlanızı, evinizi, arabanızı? Al evimi boyat, badana yap, kırk dört yıl da kullan, sonra bana geri ver!.. Siz verseniz evlatlarınız ne der size yarın? Değerli arkadaşlarım, dünyada bir tek ülke yoktur ki topraklarının büyük bir bölümünü kırk dokuz yıllığına kiraya vermiş, böyle bir ülke gösteremezsiniz.

Diğer bir önemli husus da bu işte maliyet konusundaki belirsizliktir. Kimisi diyor ki: “Bu iş 50 milyon dolara anahtar teslimi yapılır.” Eski Maliye Bakanı -Allah selamet versin- diyor ki: “400 milyon dolarla 1,6 milyar dolar arasında değişir.” Türk Silahlı Kuvvetleri “Bu iş için 30 milyon dolar para verin, teçhizat alın, biz bu işi yapalım.” diyor. Böyle bir belirsizlik var. Böyle bir hâl olur mu? En alttaki fiyatla en üstteki fiyat arasında 30 kat var. Bu ihale, ucu sonu belli olmayan bir ihale. Maliyet nedir, belli değil, ama bir şey belli, kırk dört yıllığına kiraya verileceği belli. Değerli arkadaşlarım, bu, “beş yıl temizle, kırk dört yıl kullan, sonra devret” ihalesidir.

Türkiye’nin 205 bin dönüm arazisinin mayından temizlenmesi için gerekli olan parayı Türkiye Cumhuriyeti bulmaktan âciz midir? Hani, Başbakan söylüyordu, her şey iyiye gitmişti, göstergeler güzeldi, Türkiye büyüyordu! Şimdi biz mayınları temizlemek için para bulamıyoruz ve götürüyoruz, kırk dört yıllığına bu arazileri kiralıyoruz.

Arkadaşlar, para yoksa çözüm buluruz, kaynak buluruz. Gelin, lüks tüketimden vergi alalım, ben dâhil Cumhuriyet Halk Partisi olarak grubumuzdaki tüm milletvekilleri maaşlarımızın bir kısmını bağışlayayım, bir fon bulalım, o fona aktaralım, yurt dışından yurt içinden kampanya başlatalım, bu parayı bulalım. Niye topraklarımızı kırk dokuz yıllığına kiraya vereceğiz? Kaynak bulunur değerli arkadaşlarım, ama istenirse kaynak bulunur.

Değerli arkadaşlarım, iki gün önce kaybettik Sayın Profesör Doktor Türkân Saylan’ı. Bir eğitim insanı, bir bilim insanı, çağdaşlıktan, demokrasiden, uygarlıktan yana bir insan, mücadelesi bu yönde geçmiş. Onu rahmetle, şükranla, saygıyla anıyorum.

Bakın, bundan üç yıl önce ne söylüyor Sayın Türkân Saylan, aynen okuyorum: “Sınırlarımızdaki mayınlı arazinin temizlenmesi, kırk dokuz yıllığına işletme koşuluyla verilmesi asla ve asla kabul edilemez. Bu temizleme işi Türk Silahlı Kuvvetlerince ve onların kontrolünde, gereken para halkın vergilerinden ayrılarak yapılmalıdır. Temizlenen arazi bir plan ve program içinde, hakkaniyet ölçülerinde bölge halkının üretimine dönüştürülmelidir. Bu işin yabancılara kırk dokuz yıllık kullanma hakkının devredilmesi Misakımillî sınırlarımızın yok edilmesi anlamına gelir. Bu karar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluk olsa da hiçbir temsilcimiz tarafından onaylanmaz, onaylanmamalıdır.” diyor yurtsever, aydın Sayın Türkân Saylan.

Değerli arkadaşlarım, gelin oturalım, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu vatan topraklarını yabancılara vermeyelim. Bakın, Amerika bir yılda 8 milyar dolar organik tarımdan kazanç elde ediyor, Japonya 2,5 milyar dolar. Türkiye’de bu araziler organik tarıma açılırsa 1 milyar dolar yılda kazancımız var. Yani 1 milyar dolara temizleyeceğiz, yılda kazancımız 1 milyar dolar! Bunu anlamak mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, şu soruları kendimize sormamız gerektiğini düşünüyorum: Yarım yüzyıl sonra bu arazilerin yabancılara satılmayacağını kim garanti edecek? Sayın Bozdağ mı garanti edecek? Şu anda kaç yaşındadır; Allah uzun ömür versin ama kırk elli yıl sonra herhâlde bunun hesabını veremeyecek.

Kıbrıs önümüzde bir gerçektir. İngilizlere zamanında bir savunma anlaşması sonucunda kiraladık, elimizden aldılar, şimdi hâlâ Kıbrıs meselesi diye yanıp tutuşuyoruz. Bu da aynı noktaya gider arkadaşlarım. Bu topraklara bir daha giremezsiniz, bu topraklarda hak talep edemezsiniz. Bu düşünce doğru bir düşünce değildir. Bu araziler bizim vatan topraklarımızdır, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmıştır.

Bakın, değerli arkadaşlarım, şunu söyleyeceğim en son: Ben devletin bağımsızlığı ve varlığını koruyacağıma ant içmiş bir milletvekiliyim ama 205 bin dönüm vatan toprağının kırk dokuz yıllığına yabancılara kiraya verilmesini içime sindiremiyorum, kabul de edemiyorum! (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, siz bugün kiraya verirseniz o toprakları yarım yüzyıl sonra hiç giremezsiniz. Mayınları temizleyecek derken Türkiye'nin geleceğine ve güvenliğine mayın döşemeyelim.

Sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Durgun, teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.

Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kanunun geneli üzerine konuşurken bu kanunun sahibi yok demiştik, özellikle de Sayın Millî Savunma Bakanımızın burada olmadığını söylemiştik. Şimdi Sayın Şimşek’in yerine aramıza geldi, hoş geldi diyoruz; kısmen de olsa belki sorularımıza cevap verebilirse tabii, sadece burada bulunması sahiplendiği anlamına gelmiyor.

Yine, Adalet ve Kalkınma Partisinden arkadaşlarımız yoklamayı yapıp gittiler. Sadece yoklamada sahipleniyorlar, gerisini, Hükûmet burada, herhâlde halledecek diye düşünüyorlar.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu kanunun görüşülmesi sırasında yaşananları kısaca görüştük. Sayın Bakanımız bugün burada. Geçen gün bazı sorularımız havada kaldı.

Biz Millî Savunma Komisyonundan görüş istedik, alt komisyon olarak; maalesef -daha sonra gelen gündem çağrılarında- Millî Savunma Komisyonu toplanmadan yeniden toplantı yapıldı.

Şimdi, bakıyoruz, Sayın Bakan bugün acaba gerçekten bize bilgi vermeye mi geldi, yoksa yine… Geçen sefer Sayın Unakıtan Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızı ikna etmek üzere kendisini çağırmıştı. Bizden kapalı oturum istedi ama kapalı oturum istediğine dair bize gizli bir bilgi veya açıklayıcı herhangi bir bilgi maalesef veremedi ve ondan hemen önce -ben geçen gün Sayın Kinay söylediği zaman ona da söylemiştim “siz de oradaydınız” diye- ara oturumda, arkadaşlarımız, Komisyonda yaptığımız tartışmadan sonra, bu kanun tasarısının geri çekilmesi ve bu işin Genelkurmay Başkanlığınca yapılması konusunda anlaşmışlardı. Ondan sonra ne oldu da tekrar bu kanun geldi? Bir de bu kadar bekledikten sonra… Ekimden bu yana bu kanunun gündeme gelmesi… Gündemin ön sıralarında duruyordu ama görüşülmesi anlamında sürekli bir tartışma yaşandı. Ama birden, ne olduysa -asıl sahibi olan Sayın Unakıtan bile bu kadar süredir başaramamıştı- Kabine değişir değişmez hemen, ilk iş olarak, gelen tasarılardan birisi gündeme alındı. 

Şimdi, değerli arkadaşlarım, ilgili Komisyon olmadığı gibi, biz Sayın Bakanımızdan, daha önce, 2001 yılından itibaren başlayan süreçte oluşturulan proje biriminden birilerinin bize bununla ilgili bilgi vermesini istemiştik, o da gelmedi. Böyle bir hastalık var maalesef. Geçen gün bunu “iktidar hastalığı” olarak söylemiştim. Şimdi önümüzde bir tane daha örnek var, yine tartışacağız ama, yeri gelmişken söyleyeyim; kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının kurulması konusunda, bugün İçişleri Komisyonunda görüşüldü, öyle ilginç şeyler yaşıyoruz ki.

Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonunun gündeminde böyle bir şey yok. Bir müsteşarlık kuruyorsunuz, kadro istiyorsunuz, elemanlar aktarılacak, para istiyorsunuz ama Plan ve Bütçe Komisyonuna bu gelmiyor. Sayın Meclis Başkanının, vekâleten Başkan Vekilimizin dikkatlerine sunuyorum. Bunu bir anlayışı göstermek için söyledim. Millî Savunma Komisyonunda görüşülmeyen bir mayın temizleme kanun tasarısı olur mu?

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakana tekrar sormak istiyorum: Sayın Bakanım, bunun maliyeti konusunda somut bir bilgi var mı? Sayın Şimşek sunamadı çünkü o sonradan intikal ettiği için sadece verilenleri bize söylüyor. Size, zatıalinize Komisyonda da sormuştum. Yani burada bir kafamızı karıştıran şey budur. Bizim bu kanunun bu şekliyle çıkmasına karşı çıkmamızın asıl nedeni, kırk dört yıl nasıl belirlendi? Bu maliyeti nasıl buldunuz? Siz, bizlere “Uçuk rakamlar oluyor.” dediniz ama, ben, şimdi size bir iki tane örnek söyleyeceğim. Yani, bu okuduğumuz şey, değerli arkadaşlarım, İnternet’e tıkladığınız zaman -firmanın ismini de verebilirim, çünkü İnternet’te duruyor- Aardvark firmasının kısa bir değerlendirmesini, size… İnternet sitesinde hâlâ duruyor, web sitesinde. “Suriye hududundaki kara mayınlarının temizlenmesi projesi kapsamında -ilgili makinenin kodunu veriyor, ismini veriyor- Kara Kuvvetleri Komutanlığınca Eylül 2003 ayında Nusaybin bölgesinde teste tabi tutulmuştur. Hakiki mayın tarlalarında yapılan çeşitli testlerde gösterdiği başarılı performans sonucunda Aardvark firması Nisan 2004 ayı içerisinde  -dikkatinize celbediyorum, Nisan 2004 Sayın Bakanım- Kara Kuvvetleri Komutanlığınca kontrat görüşmelerine davet edilmiş, ancak Aardvark’ın tamamen dışında olarak yetkili makamlarca projenin organizasyon yapısı üzerinde tekrar çalışılması lüzumu ortaya çıktığından, sonuçlanmak üzere olan kontrat görüşmeleri dondurulmuştur.” Ondan sonra Millî Savunma Bakanlığına aktarılması, sonra Maliye Bakanlığına aktarılması gündeme geliyor.

Değerli arkadaşlarım, o firmanın web sitesinde hâlâ 1 metrekaresinin yaklaşık maliyetinin, günde sekiz saat ve yılda iki yüz gün -mevsim şartları dikkate alınarak- bir çalışma süresi öngörüldüğü zaman, beş yıllık sürede metrekare fiyatının 0,35 pounddan daha az bir maliyet olduğu söyleniyor. Sayın Bakanım bize 178.500 metrekare demişti, Bakanlık yetkilileri 205 bin diyor; 178 bin olursa 62,5 milyon pound, eğer 205 bin derseniz de 70 milyon poundluk bir toplam maliyet çıkıyor beş yıllık sürede.

Şimdi, ben bu bilgileri okurken size nasıl sormayayım, buna nasıl inanırsınız, nasıl kırk dört yıl hesaplarsınız, nasıl beş yıldan sonra kırk dört yıl bunu işletmeye verirsiniz? Ben bunu anlayamıyorum. Sayın Bakanım, bu konuda elinizde net bir bilgi varsa lütfen bizi aydınlatın, biz de bundan vazgeçelim.

Şimdi, bir de burada ilginç bir husus var değerli arkadaşlarım. Sayın Bakanımız Komisyonda bilgi verdi, sağ olsun, ama bilgilerimiz yine eksik kaldı. O anda da başka bir toplantısı vardı, ayrılmak durumunda kaldı. Burada, değerli görüşmeciler, konuşmacı arkadaşlarımız bahsettiler.

Ben Sayın Bakanıma tekrar sormak istiyorum, eğer duyabiliyorsa beni, arkadaşlarımız müsaade ederse, burası önemli çünkü, kendisiyle ilgili bir husus var…

Sayın Bakanım, size Komisyonda da sormuştum. Bize dediniz ki: “Bakanlığımız daha önceki görüşünü değiştirdi, çünkü, tasarının gelmesinden sonra değişiklikler oldu.” Sizin imzanızla Başbakanlığa giden 11 Şubat 2008 tarihli yazıda, 7 maddesinde de tasarının bu hâliyle kabulünün uygun görülmediği mütalaa edilmekte, 8’inci maddesinde de, bütün bunları dikkate alarak “Bu tasarı bu şekliyle kabul edilmesin.” deniyor.

Şimdi, siz bize dediniz ki: “Tasarıda değişiklik var.” O zaman sorduk. Bize lütfen açıklar mısınız, bu tasarıda size geldikten sonra, siz Başbakanlığa o görüşü gönderdikten sonra ne değişiklik olmuştur da siz gelip buna Millî Savunma Bakanı olarak “Tamam” demek zorunda kalmışsınızdır? Biz bunu anlayamıyoruz. Maliyetini anlayamıyoruz. Neden kırk dört yıllık vermek konusunda ısrarınız var?

Arkadaşlar “Mayınlar temizlensin.” dedik, itirazımız yok. Ottawa Sözleşmesi bütün mayınların temizlenmesini istiyor Sayın Bakanım. 2003 yılında imzalanmış, gelmiş ve biz de onaylamışız. 2014’e kadar 920 küsur bin mayın, 2004 yılında Birleşmiş Milletlere verdiğimiz rakam; illeriyle beraber söyleyebilirim. Burada yapacağımız kaç? 600 bin mayın. Peki, Suriye sınırının dışındakileri kim temizleyecek değerli arkadaşlar?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Onlara da bir İsrail buluruz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ottawa Sözleşmesi onu içermiyor mu? Üçte biri o tarafta duruyor. Diğer illerimizde de mayınımız var. Bizim bu mayın temizleme karşılığı araziyi tahsis edeceğimiz firma bize diğer mayınları temizleyecek mi? Yani, ne olacak? Türkiye Cumhuriyeti devleti bu mayın temizliğinin ücretini ödemeyecek kadar âciz hâle mi gelmiştir? Söylediğiniz bir gerekçe. Yap-işlet-devret modelini sizin Bakanlık olarak yazmanızın… Yazınız burada. Arkadaşlarımız sürekli söylüyor. Sayın Bozdağ -yok şu anda- “Genelkurmayın yazısı var.” diyor, Bakanlığın yazısı var… Hepsini okuduk. Genelkurmay diyor ki: “Benim bütçemde para yok, teçhizat şu kadar liraya mal oluyor, Millî Savunma Bakanlığı daha etkin bir şekilde yapsın.” Millî Savunma Bakanlığı bir daha yazı yazıyor, Sayın Unakıtan’ın talebi üzerine -kendisi de burada yok- bir daha yazı yazıyor, diyor ki: “Bizim de paramız yok. Çok farklı tepkiler geldi. Biz bundan vazgeçtik.” Az önce okudum “0,35 pound” diyor Sayın Bakanım. Topladığınız zaman 100 küsur milyon dolar ediyor. “50 milyon dolara NAMSA bunu yapar.” diyor. Sizin yazınızın altında da “NAMSA’ya verilsin” diye bir görüş var.

Şimdi, bunları niye açıklığa kavuşturmuyoruz? Alelacele, iktidar taassubu içerisinde bunları kabul ediyorsunuz?

Değerli arkadaşlarım, bizim söylediğimiz budur. Bakın, yeniden taahhüt ediyorum. Gelin -önerge verdik- sadece mayın temizleme işi yapın, beş dakikada çıkaralım bunu. Tamam, yine Maliye Bakanlığı yapsın. Hükûmet karar versin. İçinde Millî Savunmanın uzmanları da olsun. Ama niye tahsis etmeyi amaçlıyorsunuz? Kanunun adı baştan yanlış. Mayın temizleme falan değil. Amacına da koymuşsunuz, aynı şekilde tartıştık. Amaç, bunun tahsisidir.

Birkaç tane örnek daha söyleyeyim: Sizin yapmış olduğunuz incelemelerde, yani Genelkurmay Başkanlığının proje biriminin, Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki mayın temizleme ile ilgili teklifleri alan, o firmalarla görüşen,  Mardin’in Nusaybin ilçesinde temizliği yapan firmaların verdiği tekliflerde yaklaşık tutar; metrekaresi 1-2 ABD doları, 2 ABD doları, 2-3,5 ABD doları, 2 ABD doları, 3-9 ABD doları, 2 ABD doları, 0,5-10 arası. Teklifler bunlar, yüksek dediğiniz teklifler. Siz incelemişsiniz.  Genelkurmay Başkanlığının, Kara Kuvvetleri Komutanlığının oluşturduğu birimin yaptığı incelemeler bunlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, o zaman nasıl kırk dört yıla karar verdiniz? Nereden çıktı 1,6 milyar dolar? Velev ki, 2 milyar olsun. Yapalım ihalemizi. Açalım uluslararası firmalara, gelsin, mayınımızı temizlesin, hem de ötekileri de temizlesin. 2014’e kadar taahhüdümüz var. Diğer illerde de var bu mayınlar. Hepsini temizlemek zorundayız. Açalım ihalemizi. Gelin, lütfen geri çekin. Sadece mayın temizleme olsun. Önergelerimiz var, kabul edin ve bunu çıkaralım hemen, yapılması gerekiyorsa. Tamam, usulünü, esaslarını, yine Maliye Bakanlığı otursun Millî Savunmayla, Dışişleri Bakanlığıyla, Tapu Kadastro ile, kim varsa konuşsun. Ama lütfen bu ikisini birbirinden ayıralım.

Bunda ısrar ediyorsanız, o zaman art niyet ararız, o zaman bu, adrese teslim bir ihaledir diye bakarız. Çünkü herkes konuşuyor önceden. Bakın, şimdi bakan değil, az önce buradaydı Sayın Tüzmen. Diyor ki, efendim Antep’te bir açıklama yapmış, “mayınların temizlenmesi için Güney Afrika Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyarette konusunda uzman firmalar ile görüşmeler yaptıklarını anımsatan Tüzmen - arkadaşlar, bu, Anadolu Ajansının haberi- “Bu firma uluslararası arenada temizleme işinde çok başarılı.” diyor. 2007’de yine Bitlis Milletvekili Veli Kaya diyor ki: “Yedi yıllığına bir firmaya verdik.” Şimdi, herkes bununla ilgili “Verilmiş.” diyor. Sonra da diyorsunuz ki: “Niye kötü niyetlisiniz?”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Günal

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Lütfen, bu iki tasarıyı, yani “tasarı” derken tasarının içindeki iki konuyu, mayın temizleme işini ve tarımsal amaçlı kullanıma açma işini ayıralım. Aksi takdirde başka niyetler göreceğiz, çünkü 2’nci maddesinde de müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük arz eden hazineye ait arazilerden bahsediliyor.

Bir de, ne kadar bu niyette arazi var, onları da görmek istiyorum lütfen mümkünse. Hazineye ait olan ve bunların kenarında olan ne kadar metrekarelik taşınmaz vardır kapsamı içerisine almış olduğunuz? Bu konuda da bilgi verebilirseniz sevinirim.

Onun için “Lütfen bu tasarıyı geri çekelim, düzgün bir şekilde yeniden yapalım ve sadece mayın temizleme olarak açalım.” diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Vahit Erdem.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA VAHİT ERDEM (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Suriye hududu boyunca döşeli olan mayınların temizlenmesiyle ilgili kanun tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, önce bir hususu bilgilerinize arz etmek istiyorum. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bilhassa mayın temizleme, zamanı geçmiş eski cephaneliklerin imhası, eski silahların imhası çok önemli gündem maddelerinden birini oluşturdu ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde, bugün Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerde mayın temizleme ve biraz evvel söylediğim hususlardaki konular önem taşıdı ve bu ülkeler bu işi büyük çapta başardılar, bitirdiler. Ne vasıtasıyla bitirdiler? İşte, dünyada oluşmuş ihtisas sahibi firmalar vasıtasıyla bunu yaptılar. NAMSA’nın burada ismi geçiyor, NATO’nun bir yan kuruluşu. NAMSA’nın bu kadar büyük, 200 bin dönümlük arazide mayın temizleme yapmasının mümkün olacağı kanaatinde değilim. NAMSA böyle bir görevi icra etmedi benim bildiğim kadarıyla ama NAMSA müşavirlik yapabilir; birinci husus bu.

Şimdi, Türkiye’de bu mayın temizleme konusu 90’lı yılların başından beri görüşülüyor. On yedi yıl geçmiş. On yedi yıldır 200 bin dönüm tarım arazisi ekonominin dışında, biz hâlâ konuşuyoruz. Eğer böyle bir kanun çıkmazsa, konuşmaya devam edeceğiz, bir on yıl daha geçecek. Hâlbuki sıkışmışız, Ottawa Anlaşması’yla, 2014’e kadar bu mayınların temizlenmesi gerekiyor yani geriye, aşağı yukarı beş yılımız kalmış.

Hükûmet bütün bunları değerlendirerek… Ben, geçmişteki ne olmuş, ne olmamışa girmek istemiyorum, bunu sayın bakanlarımız, daha önceki konuşmacılar çok detaylı bir şekilde izah ettiler. Hükûmetimiz nihayet, Danıştayın da kararını dikkate alarak bunu bir kanun meselesi hâline getirmiş. Bu, hukuka saygısızlık değil, tam tersine, Danıştayın kararını da dikkate alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesiyle bu işin bir kanun hâline getirilip bir an önce sonuçlandırılmasını öngörmektir. Bunu evvela ifade etmek istiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Baypas ederek mi Sayın Başkan?

VAHİT ERDEM (Devamla) - Şimdi, muhalefeti ciddi bir şekilde dinledim ben.

Başta neredeyse ben de endişeye kapıldım -itiraf edeyim- ilk, kanun tasarısı görüşülmeye başladığından itibaren…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sabah mı ikna oldunuz?

VAHİT ERDEM (Devamla) –…fakat Sayın Bakanımızdan ve ilgili kurumlardan bilgilendirildim, tabii ki bilgilendirileceğim.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Biz niye ikna olmuyoruz?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, muhalefetin argümanları -ben polemik yaratmak için söylemiyorum- korkuya, güvensizliğe dayanıyor.

Değerli arkadaşlar, korkarak bir devlet yönetilemez. Türkiye, 70 milyon nüfuslu büyük bir ülke. “Yok yabancı bir ülke gelecekmiş de Türkiye topraklarını işgal edecekmiş; kiralanmış araziden bir daha çıkmayacakmış, satılacakmış” vesaire gibi argümanların yeri olmadığı kanaatindeyim. Hatta burada arzı mevuttan bahseden oldu. O zaman ben de Osmanlı, eski Osmanlı toprağından bahsederim; bunlar hayal.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vahit Bey, siz, uzmanlık alanınıza girin.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Evet, gireceğim. Şimdi oraya da gireceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bakın, bunlar NAMSA’nın projeleri. Üç sayfa kendi yaptığı temizlemeler bunlar.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Yani ben buradaki argümanları

MEHMET GÜNAL (Antalya) – 1,6 milyon antipersonel mayını sökülmesi, Arnavutluk 700 bin antipersonel, Beyaz Rusya 1,4 milyon, Sırbistan, Karadağ 400 bin; Ukrayna, yapılan temizleme… Ben Genel Kurulu bilgilendiriyorum.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Efendim, siz konuştunuz. Müsaade ederseniz, siz konuştunuz ben konuşayım.

Şimdi, onlar teferruat.

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen hatibi dinleyelim.

Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Yoktur” dedi de Sayın Başkanım. Ben de hemen, anında arz ediyorum.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Burada, güvenmediğiniz kurumları söyleyeyim. Güvenmediğiniz kurumlar: Hükûmet, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar. Yani bu ihale yapılacağı zaman bir şartname hazırlanacak. Bendeniz de büyük projelerde çalıştım. Çok ihaleler yaptık. Uluslararası ihalelerin öyle basit, birtakım dokümansız hazırlandığını söylemek mümkün değil.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Genelkurmay niye yapmıyor?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Genelkurmay yapamadığını ifade etmiş Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Siz yaptırın, iktidarsınız!

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, ayrıca…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yaptırın! Hani askerî vesayet rejimi bitmişti?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, burada…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yaptırın!

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi şunu da ifade edeyim: Bu, 200 bin dönüm gibi arazide Genelkurmayın mayın temizlemesinin de ben -şahsen eğer bana inanıyor, güveniyorsanız- doğru olmadığı kanaatindeyim. Genelkurmayın da işi değil mayın temizlemek.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Genelkurmaya görev veremiyor musunuz? İktidarsınız…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, dünyada mayını kim döşemişse o temizler gibi bir kaide yok, öyle bir kaide bilmiyorum ben. Biraz evvel örnek verdim. Doğu Avrupa ülkelerinde ve birçok ülkelerde, Sovyetler Birliğinde döşenen mayınları şirketler temizledi; yani öyle bir kural yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hükûmetin gücü yetmiyor mu Genelkurmaya görev vermeye? Hükûmetin gücü yetmiyor mu?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, burada başka bir husus “Maliye Bakanlığı bu konunun uzmanı değil.” deniyor. Tamam, değil, hiçbir bakanlık uzman değil. Hangi bakanlık mayın temizleme uzmanı? Maliye Bakanı yapan kurum değil.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Millî Savunma.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Efendim, Millî Savunma da uzmanı değil, kusura bakmayın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Müsteşarımız, size düştü bu yük ama ne yapalım!

VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayır, hayır, ben inanarak konuşuyorum. Millî Savunma da uzmanı değil.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Melih Gökçek yapabilir bu işi!

VAHİT ERDEM (Devamla) – Maliye Bakanlığı mayın temizleyecek değil, mayın temizletecek. Savunma Sanayi Müsteşarlığını bendeniz kurdum. Ben savunma sanayi uzmanı mıydım? Ama ihaleler yaparak ilgili uzmanlara verdik.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Millî Savunma temizletsin ne olacak, o da temizletebilir.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, o zamanlar ben Savunma Sanayi Müsteşarı iken yabancı ortakların yanına bir de yerli ortak katıyor idik. Yerli ortakların çoğu -biz herkese açık olarak teklifte bulunduk- inşaat firmalarıydı. O zaman, muhalefet, hakikaten çok şiddetli bir şekilde tenkit etti, dediler ki: “Ya, inşaat firmaları savunma sanayisinden ne anlar.” Şimdi, şöyle: İnşaat firması oturup da o inşaat firmasıyla o işi yapacak değil; yabancıyla yeni ortaklık kuracak, ilgili uzmanları bir araya getirecek, o sanayiyi kuracak. Nitekim roket sanayi öyle kuruldu. İşte bugün Türkiye'nin en başarılı şirketlerinden birisi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Mayına gelelim, mayına… Sayın Erdem...

VAHİT ERDEM (Devamla) – Onun için, devlet burada ihale yapıyor, işi uzmanına vermek üzere…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Doğru.

VAHİT ERDEM (Devamla) – … ve bu ihaleyi yaparken de ilgili…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Tarım uzmanına mı verecek? Organik tarımcıya mı ihale vereceğiz?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Ha onu da söyleyeyim…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ne alakası var.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, vakit azalıyor, bir dakika…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Değerli arkadaşlar, diğer bir argümanınız: “Efendim, mayın uzmanı ile tarım uzmanı aynı değil.” Değil, doğru. Ama herhâlde, o mayın uzmanı gidip de mayın temizleyen adamlarla o tarımı yapacak değil. Mesele…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bravo işte! Biz de onu söylüyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İsrailliler yapacak onu, İsrailliler…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayır bir dakika… Boş yere alkışlıyorsun. Bir dakika, sonunu dinle, sonunu dinle.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İsrailliler…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hoşuma gitti, alkışlıyorum.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, firma bu mayını temizledikten sonra yeni bir şirket kuracak. Eğer…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi firma?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Bir dakika… Bir dakika…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne biçim çıkıyor ortaya.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dakika, Vahit Bey biliyor, bir dakika arkadaşlar…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayır bir dakika… Kendisi temizleyecek değil…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Şartnameyi sizler hazırladınız herhâlde!

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi siz, sanki mal bulmuş mağribî gibi… Söylediğimde bir şey yok. Yeni bir şirket kuracak. Ne şirketi? Tarım şirketi. Tarım şirketi vasıtasıyla da bu araziyi işletecek, eğer birinci şık işlemez ise.

Değerli arkadaşlar, bu yap-işlet-devret formülü yeni değil, Türkiye'de 1980’lerden beri uygulanan bir yöntem. Sanki yap-işlet-devret yeni uygulanıyormuş gibi burada müzakere, münakaşa yapıyoruz. Bu yap-işlet-devret formülüyle ilgili kanunlar çoktan çıktı ve şu anda bu şekilde Türkiye'de yürütülen projeler var yap-işlet-devret formülüyle. Bunlardan korkmaya gerek yok, benim kısaca söylemek istediğim.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Bizi ikna edemediniz Sayın Vekilim.

VAHİT ERDEM (Devamla) - Şunu çok samimi olarak ifade edeyim: Eğer bu kanun çıkmazsa biz bu konuşmalara devam ederiz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çıksın Başkanım, çıksın… Mayın temizlemeye verdik, hemen çıksın.

VAHİT ERDEM (Devamla) - 2014 yılı da geçer, biz hâlâ bu mayınların temizlenmesiyle ilgili konuşmaları sürdürür gideriz. Gelin, devletimize, Hükûmetimize, ilgili kurumlarımıza güvenelim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Neden?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi, bir arkadaş “Arazilerini yabancı firmaya veren, işletme hakkı veya başka türlü veren bir başka devlet yok” dedi. Şimdi, burada konuşurken, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, biz bir defa satmıyoruz bunu, işletme hakkı veriyoruz, bir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kırk dört yıl!

VAHİT ERDEM (Devamla) – İkincisi, ben size veren ülkeleri söyleyeyim: İngiltere başta olmak üzere…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neyi vermiş?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sınırı mı vermiş, sınırı mı?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Suudi Arabistan Kralının İngiltere’de çok büyük bir çiftliği var. Çiftliği var, bırak tarım işletmesini. Buna benzer misalleri ben çoğaltabilirim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İngiltere’de bütün mülkiyet kraliyet ailesinindir, hiç kimsenin toprağı yoktur, kendi vatandaşına dahi vermez.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Onun için, lütfen, içinde bulunduğumuz dünyayı iyi anlayalım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç kimse toprak vermez İngiltere’de.

VAHİT ERDEM (Devamla) – İçinde bulunduğumuz dünyayı iyi anlayalım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yahu mayınları temizleyelim de, niye zorluyorsunuz ille…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Temizleyelim.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayır, öyle bir şey yok, evvela mayın temizleme ihalesi yapılacak.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hemen… Hemen…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Ondan sonra, eğer öyle başaramazsak, bir defa bu mayının temizlenmesi lazım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Niye yapamayalım ya?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Bu mayının her hâlükârda temizlenmesi lazım.

Diğer bir konu, güvenlik konusu. Şimdi, arkadaşlar güvenlik konusuyla ilgili de endişeler belirttiler.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İran-Irak sınırı ne olacak, onu kim temizleyecek Sayın Başkan?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Bir defa, mayın temizlenecek alanın Suriye sınırı boyunca bir şeridi güvenlik şeridi olacak ve Genelkurmayın emrinde olacak. Yani, biz, böyle, birtakım hayalî güvenlik korkusu yaratarak…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Olur mu canım?!

VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayalî, ülke elden gidiyor korkusu yaratarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Vahit Bey, tarımcılarla mayıncıları ayırın.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Erdem, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tarımcılarla mayıncıları ayırın.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi efendim, tarımcıyla mayıncının, bakın, benim dediğim gibi ayrılacağı kanaatindeyim. Nasıl ayrılacak? Mayın temizlemeyi yapan firma yeni bir tarım işletmesi şirketi kuracak, oraya belki Türk ortak da alacak.

OKTAY VURAL (İzmir) – Var mı bir örneği bugün; var mı?

VAHİT ERDEM (Devamla) – Belki Türk ortak da alacak. Onu artık, proje ihalesini yapan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir tane örnek verin Sayın Erdem, bir tane örnek verin.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Mayıncı olup tarım yapan bir tane örnek verin.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Ben size inşaat firmalarının sanayici olduğunu söyledim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim ben mayından bahsediyorum. Mayıncı olup domates üreten bir tane firma söyleyin.

VAHİT ERDEM (Devamla) – Ben onun cevabını verdim Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – NAMSA’yla ilgili, tecrübesi yoktur diye burada…

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen efendim…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Mayın temizleyen uzmanlarla tarım işletmesini yapan uzmanlar ayrı olmayacak, bundan şüpheniz olmasın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, NAMSA’yı, yeterli tecrübeye sahip olmadığını söylüyorsunuz da…

BAŞKAN – Sayın Vural…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Ben şunu söylüyorum: Bunu Hükûmetimiz, tabii, ihaleyi yapan arkadaşlarımız düşünecekler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sen inanmış gözükmüyorsun!

VAHİT ERDEM (Devamla) – …yeni kurulacak tarım işletmesiyle ilgili şirkete belki Türk firmasını da alacak eğer opsiyon, o alternatif kullanılırsa.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Belki…

VAHİT ERDEM (Devamla) – Hükûmetimizden bunu isteyebiliriz. Yeni kurulacak şirket mayın temizleyen şirket…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

VAHİT ERDEM (Devamla) – …tarım işletmesi olmayacak gayet tabii.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunu söyleyeyim: Ben bu kanunun bir an önce çıkarılarak Hükûmetimizin bir an önce bu ihaleyi… İnşallah birinci opsiyon gerçekleşir sizin de endişeleriniz ortadan kalkar. Bir an önce bu mayınların temizlenip şu veya bu şekilde ekonomiye katılmasını arzu ediyorum ve bu doğrultuda da oyumu kullanacağımı ifade ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir önemli konuyu Sayın Bakana iletmek istiyorum.

Bu tasarı konusunda önemli bir hassasiyetimiz var. Bugün AKP Grubunun bu konuda kapalı bir oturum yaptığı, Sayın Bakanın bu konuda bir brifing verdiği ifade ediliyor. Dolayısıyla, biraz önceki AKP Grubuna ilişkin hatip de birtakım endişeleri olduğunu ama birtakım görüşmelerden sonra endişelerin ortadan kalktığını söylüyor. Şimdi, biz, Sayın Bakandan, bu kapalı oturumda… AKP’nin kapalı oturumda paylaşıp da bizimle paylaşmadığı hususları yine bir kapalı oturumda bizden de esirgemesin, bizi aydınlatsın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bizim de endişelerimizi gidersin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Burası Parlamento, AKP Grubuna kapalı oturumda bilgi veren Sayın Bakan, kapalı oturum talep etsinler bize de bilgi versinler, bu şekilde sağlıklı bir değerlendirme yapalım. Bunu değerlendirmelerinde fayda görüyoruz Sayın Bakanın.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Şahsı adına ilk konuşmacı Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman.

Sayın Akman, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, iki haftadır hararetle tartışmakta olduğumuz bu yasa tasarısı üzerinde ne yazık ki bilen arkadaşlar da, bilmeyen arkadaşlar da konuşmalar yapıyorlar, fikirler ileri sürüyorlar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim biliyor, kim bilmiyor, onu da söyle.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Elbette, bu Parlamento çatısı altında herkes her türlü görüşü beyan etme hususunda özgürdür.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kimin bildiğini anlatıyoruz, onu da söyle.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Lütfen biraz sabredersiniz Beyefendi, daha birinci cümlemle beraber sataşma yapma…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim biliyor, kim bilmiyor? Sataşma yapıyorsun.

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, “Bilen, bilmeyen konuşuyor.” diyor, isimlendirsin o zaman.

BAŞKAN – Siz bilenlerdesiniz herhâlde Sayın Günal, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İsimlendirsin o zaman.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Sayın milletvekili, siz profesyonel sataşmacı olmaya başladınız. Her konuşmaya başlayana…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bilen bilmeyen kim? Soruyoruz işte

YAHYA AKMAN (Devamla) – Daha birinci cümlemi sarf ederken sataşmak zorunda mısınız?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Söyleyin.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Lütfen susar mısınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Söyleyin, kim biliyor, kim bilmiyor.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Lütfen susar mısınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İthamda bulunmayın, isim verin.

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…

Sayın Akman, Genel Kurula hitap ediniz.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Çetelenizi burada tutacak değilim herhâlde yani.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Burada isim verin, anlatalım o zaman.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Ben görüşlerimi ifade edeceğim.

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen… Sayın Akman…

YAHYA AKMAN (Devamla) – Her çıkan hatibe birinci dakikasında müdahale etme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Lütfen, istirham ediyorum…

BAŞKAN – Sayın Akman, Genel Kurula hitap edin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Varsa, söyleyin bileni bilmeyeni, biz de anlatalım.

BAŞKAN - Sayın Günal, lütfen…

YAHYA AKMAN (Devamla) – Lütfen yani… Ne söyleyeceğimizi bilmeden hemen lafa karışmak…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Bilen bilmeyen” deme o zaman.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kimin bilip kimin bilmediği biliniyor.

YAHYA AKMAN (Devamla) – “Bilen bilmeyen” diyorum, çünkü huzurunuzda bilen bir arkadaşınız var. Bu konuyu Türkiye'de konuşulduğu günden bu yana bir bölge milletvekili olarak takip eden bir arkadaşınız var karşınızda.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vay be! Bilen belli oldu!

YAHYA AKMAN (Devamla) – Evet, zamanından beri, Sayın Millî Savunma Bakanımızla beraber, buradaki sınır illerini temsil eden, geçen dönemden devam eden diğer bir kısım arkadaşlarımızla beraber bu işin evveliyatını biliyoruz, bölge insanıyız, hassasiyetleri biliyoruz. Yıllarca bu işin sosyal sıkıntılarını yaşayan insanlarız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – O zaman niye kendi insanımıza dağıtmıyorsunuz?

YAHYA AKMAN (Devamla) – Orada kolunu, bacağını kaybeden insanlar, o mayınlara çarparak kolunu, bacağını kaybeden insanlar benim hemşehrilerim, benim insanım. Taziyeye gitmek için…(MHP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Böyle bir ayrımcılık var mı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim de insanımız..

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bizim de kardeşimiz.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Müsaade edin lütfen… Müsaade edin lütfen…

Akrabasının taziyesi için Suriye tarafına geçip kolunu, bacağını kaybeden insanlar benim insanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hepimizin, hepimizin.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Bugün AK PARTİ İktidarıyla beraber, değişen dış politika konseptiyle beraber, oluşan kardeşlik iklimiyle beraber bunu hazmedemeyen insanlar var bu memlekette. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – İsrail’e vermek mi gerekiyor?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kendi insanına ver.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Sayın milletvekilleri, daha önce üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili olan bir memleketin mensubu olmaktan mutlu olan insanlar olduğunu görüyorum ben ne yazık ki. (MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Nerede?

YAHYA AKMAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, AK PARTİ iktidarıyla beraber, ben de dâhil olmak üzere…

OKTAY VURAL (İzmir) – Denizden rahatsızlığın var, yüzme bilmiyorsun herhâlde!

YAHYA AKMAN (Devamla) - …bugün bölgedeki birçok arkadaşımızın yakın akrabaları sınırın öbür tarafında yaşıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne alakası var?

YAHYA AKMAN (Devamla) - Hasbelkader bu sınırları bizler çizmedik, bir tarihte birileri bu sınırları çizdi; birilerimiz sınırın aşağısında, birilerimiz yukarısında kalmak durumunda kaldık. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne demek bu?! Devletimiz Millî Mücadelede çizdi, sen mi kaldıracaksın?!

YAHYA AKMAN (Devamla) - Bakın, bu kürsüde şimdi ifade etmiş olduğum olayın bu sosyal tarafına neredeyse hiç değinilmedi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, müdahale edin. Bu ne demek? Bu kadar olmaz!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…

YAHYA AKMAN (Devamla) - Bu kara mayınlarının ne kadar kötü bir şey olduğunu, bir an önce defedilmesi gereken birer bela olduğunu pek fazla ifade etmedi hatipler. Ben bunu dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bir kere her şeyden önce şu mayınlardan kurtulmamız gerekiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam.

YAHYA AKMAN (Devamla) - Bunun yolu ne olursa olsun. Bölge insanı bu şekilde haykırıyor, bunu istiyor, bizim de buna tercüman olmamız lazım.

OKTAY VURAL (İzmir) – İstemeyen var mı?

YAHYA AKMAN (Devamla) - Gelelim muhalefet partisi milletvekillerinin ortaya koydukları korku ve paranoyalara. Bakın, ben buraya milletvekili geldiğim günden bu yana on yıldır bu Meclisin çatısı altındayım

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Bir daha zor gelirsiniz.

YAHYA AKMAN (Devamla) - Her sene bu memlekette İsraillilere, özellikle seçim bölgem olan Şanlıurfa’nın bazı bölgeleri peşkeş çekilmektedir. Ben belli aralıklarla tapu kadastro bölge müdürünü ararım, ya bu aralarda İsraillilerden yeni bir yerler alan oldu mu? Hâlâ bunun izine ve eserine rastlamadım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Dökümünü verelim size. Dökümü var Tapu Kadastroda.

YAHYA AKMAN (Devamla) - Türkiye'nin en fazla güvenlikli olarak korunacak bölgesi İsraillilere verilecek, bir yerlere peşkeş çekilecek; bunlara kargalar güler.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Verildi zaten.

YAHYA AKMAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, biz, burada, özellikle anlamsız olan soğuk savaş dönemlerinde genişletildikçe genişletilen güvenlik şeritlerinden sonra birçok vatandaşımızın topraksız kalmasına vesile olan o sınır bölgesini…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim değil, İsrail’in.

YAYHA AKMAN (Devamla) - …artık tarımımıza, ekonomimize ve ülkemize kazandırmanın zamanı gelmiştir ve geçiyor bile. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İsrail’e veriyorsun, bölge insanına değil?

YAHYA AKMAN (Devamla) - Bir an önce, o yıllardır tarım ilacı görmeyen, gerçekten işletilmeye muhtaç… (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Önergemizi niye reddettiniz?

YAHYA AKMAN (Devamla) - …özellikle organik tarım için elverişli olan bölgeyi ekonomiye kazandırmamız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Mardinlilere, Urfalılara niye toprakları dağıtmıyorsunuz da İsrail’e veriyorsunuz?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akman, konuşmanızı tamamlayınız.

Sayın milletvekilleri, lütfen…

YAHYA AKMAN (Devamla) – Böyle doğru ve haklı bir gerekçe varken, mal bulmuş mağribî gibi siyasi menfaat devşirmek adına çıkıp bu kürsüde olur olmaz birtakım şeyler söylemenin hiçbir alemi yoktur.

Bizler de bölge insanı olarak bu projenin her açısından arkasındayız. Devlet kurumları bu konuda uyum içerisinde çalışmaktadır. Millî Savunma Bakanımız buradadır, özellikle önümüze getirilmiş olan tasarı kafada oluşabilecek bütün istifhamları giderebilecek niteliktedir. Keşke bir firma çıksa dese ki: “Ben bunu iki yılda temizlerim, on yılda da iade ederim.” Bu, açık eksiltme usulüne tabi bir ihaledir, inşallah da öyle olacaktır. Ama bu, burada iddia edildiğinin tam tersine birilerine peşkeş çekilmemesi için açık artırmaya sunulmuş bir konudur çünkü birileri istedi ki bunu tekel olarak yapsınlar bu memlekette…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Halka verelim.” dedik, önerge verdik.

YAHYA AKMAN (Devamla) -  …ve devleti milyar dolarlarca zarara uğratsınlar.

Bakın arkadaşlar, ne zaman ki bu iş açık ihaleye, yerli yabancı herkese açıldı, işte orada film koptu. Açık ve net söylüyorum, orada film koptu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akman, son cümlelerinizi alayım efendim lütfen. Sayın Akman, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

YAHYA AKMAN (Devamla) – Bu saatten sonra hiç kimse burayı müktesep hak olarak kendine alma hakkına sahip değil, yerli yabancı kim gelirse yatırımcı insanlara da açık olacak burası. Devletin kurumlarının da murakabesi altında gerçekleşecek bu iş diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Anadol.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Şimdi, bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Konuşmacı “Birileri bu sınırları çizdi.” dedi. O “birileri” dediği…

OKTAY VURAL (İzmir) – Türk milletidir.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Kuvayımilliyedir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - …Kuvayımilliyeyi başarıya ulaştıran, o zamanki Lozan sınırlarını çizen…

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Ne alakası var Kuvayımilliyeyle, ne alakası var! Ne alakası var!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Birileri” dedi, “birileri” dedi…

OKTAY VURAL (İzmir) –  O zaman biz çizdik sınırları. Dokundu mu sana!

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Ne diyorsun sen ya!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tutanak var. O “birileri” sözcüğünün tutanaktan çıkmasını istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu millet kurtuluş mücadelesiyle çizdi sınırlarını.

BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.52

 

 

 

 

 

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

263 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, tutanakla ilgili efendim, onu istirham ediyorum, onu çözümleyelim. O “birileri” sözcüğüyle ilgili itirazımız duruyor yerinde. Arkadaş düzeltsin efendim.

BAŞKAN – Tamam efendim, tutanaklara geçti. Tamam Sayın Anadol.

Şimdi söz sırası, şahsı adına, Milliyetçi Hareket Partisi Giresun Milletvekili Murat Özkan’a aittir.

Murat Özkan, buyurun efendim.

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şahsım adına, görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, uzun süredir bu konuyu tartışıyoruz ve hararetli bir tartışma yapıldığı da bir gerçek. Diğer taraftan da muhalefet partili milletvekillerinin bu tasarıdan  korktuğuna dair bazı hatipler sözde bulundu.

Değerli arkadaşlar, biz kimseden korkmuyoruz ama biz kaygı içerisindeyiz, kaygı duyuyoruz, milletimiz adına kaygı duyuyoruz. Çünkü bu topraklar bu milletin toprakları ve bu toprakların sınırları da birileri tarafından değil, bu Parlamentonun yönettiği bir Kurtuluş Savaşı sonucunda kanla çizilmiştir. Bunu öncelikle vurgulamak istiyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, bizim geçmişte de kiraya verdiğimiz bir toprağımız vardı. Osmanlı hazinesine gelir sağlaması için Kıbrıs’ı İngilizlere biz geçici olarak verdik ama bugün Kıbrıs yok. Bugün Kıbrıs bizim değil. (AK PARTİ sıralarından “Bizim, bizim” sesleri.)

HASAN KARA (Kilis) – Ne bizim değil ya?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Neresi sizin?

HASAN KARA (Kilis) – Yarısı bizim, yarısı bizim. 

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Kıbrıs bugün… Sadece ve sadece Kıbrıs üzerinde bir garantörlük hakkımız var, onları iyi bilin.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Garantörlük filan değil. Türk oğlu Türk’tür Kıbrıs.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Bilmeden laf atmayın.

Değerli arkadaşlar, ben Sayın Bakandan sormak istiyorum: Bu tasarı hazırlanırken fayda-maliyet analizi yapıldı mı? Bu analizi de görmek istiyorum bir milletvekili olarak. Kamu yararına yapılacak… Çünkü devletin yaptığı tüm işlerin kamu yararına olması gerekiyor. Fayda-maliyet analizini yaptık mı? Bunu öğrenmemiz gerekiyor.

Diğer yandan, bu tasarının stratejik ve hukuki olarak ciddi hatalar içerdiğini söylememe zaten gerek yok, sizler biliyorsunuz. Malumunuz, 3152 sayılı İçişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2’nci maddesi, kıyı, sınır ve kara sularımızın güvenliğinin sağlanmasından İçişleri Bakanlığını yetkili kılmıştır. Böyle bir Yasa’mız var, belki bilmiyor olabilirsiniz. Şuradaki Komisyona katılan ve bu yasada ihaleyi yapacak yetkililer arasında bir İçişleri Bakanlığı temsilcisinin olmaması ciddi bir hukuki hatadır değerli arkadaşlar. Sayın Bakanım yıllarca İçişleri Bakanlığında çok üst düzey görevler yaptı. Kendisi de bu hususu çok iyi bilir. Bugün güney sınırlarımızın Kara Kuvvetlerimiz tarafından beklenmesinin tek nedeni, Jandarmanın yetersiz, sayısının az olması ve bu protokolledir. Buradaki asıl yetkili birim İçişleri Bakanlığıdır. Niye bu ihaleyi İçişleri Bakanlığı yapmıyor ya da niye katmıyorsunuz? Bunu teknik olarak izah etmeniz gerekiyor. Çünkü İçişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında kanun buna amir.

Diğer bir taraftan, değerli arkadaşlar, burada “Konunun sahibi yok.” denildi bir milletvekili arkadaşımız tarafından. Çok doğru denildi, gerçekten konunun sahibi aslında İçişleri Bakanlığı ve sahibi olmadığını söylemek gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, yine bir hatip dedi ki: “Bu ihaleye yerli ortak da alınabilir.” Bu kafayla giderseniz bu ihaleye yerli ortak olmaz, yerli ırgatlar olur ancak. Sizin yapmış olduğunuz bu yasayla yerli ırgatlarımız olur. Bunlar da bu firmanın yanında çalışırlar. Bu milleti, bu milletin ferdini siz ırgat yapmak istiyorsunuz ama unutmayınız ki bu millet asla buna layık değildir ve buna da izin vermeyecektir.

Değerli arkadaşlar -organik tarım yapılmasına müsait olan bu yer- böyle bir yerde organik tarım yapmak istiyorsanız on yıl ekmeden, dikmeden, gübre atmadan beklemeniz gerekiyor. Burası yıllardır bekliyor hazır, nezih bir arazi olarak.

Bu arazinin organik tarım yapıldığı takdirde kendisini kaç yılda amorti edeceğine dair, sözlerimin başında söylediğim, fayda-maliyet analizi yapıldı mı? Biz buranın çok ciddi rakamlara baliğ olduğunu düşünüyoruz.

Ve neden korkuyorsunuz? Niye bu bölgenin insanına bu arazileri vermiyorsunuz? Bu arazilerin bir kısmı mutlaka hazine arazisiydi ama bir kısmı unutmayınız ki kamulaştırma sonucunda mayın döşenen arazi hâline getirilmiştir. Eğer kamulaştırma gereği ortadan kalkmış ise sahiplerine iade edilmesi de bir hukuki evrensel kaidedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Sizin “Yok.” demenizle evrensel kurallar değişmiyor. Evrensel kurallar, ancak tarih içerisinde derin bir süzgeçten geçerek oluşturuluyor. Bu evrensel kurallara sahip olursanız medeni olursunuz. Medeni olmak için de ilk iş konulan kurallara uymayı gerektiriyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, böyle bir araziyi kiraya verdiğiniz takdirde kırk dört yıl içinde ne kadar para kazanacağınızı hesaplamadan, böyle bir fizibilite, böyle bir fayda-maliyet analizi yapmadan bu yerin böyle bir kiraya verilme işlemi ya da yap-işlet-devret modeliyle yapılmasını ciddi bir hata olarak gördüğümü ifade edeyim ve bu yanlıştan lütfen dönün.

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkalarına kiraya verilecek bir karış arazisi yoktur. Unutmayın ki bir zamanlar Kıbrıs’ı da kiraya vermiştik, bugün uçtu gitti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Diğer yerleri de kiraya vererek milletimizin topraklarını heba etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

Sözlerime son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan, teşekkür ederim.

Madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Kaptan, buyurun efendim.

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, sınırlarımızdaki bu topraklarımızın kırk dört yıllığına yabancılara verilmesi, Misakımillî sınırlarımızın yok edilmesi anlamına gelmez mi?

İkinci soru: Türkiye’de bugüne kadar mayınlı arazilerin temizlenmesini kim yapıyordu?

Üçüncü soru: Koskoca Türkiye’de bu işi yapabilecek bir kişi, kurum, bir firma yok mu ki İsrailli bir firmaya veriyorsunuz? Ordu bu mayınları temizleyemiyor mu? Temizleyemiyorsa gerekçesi nedir?

Son soru da: Bu çağdaş yaşamın, çağdaş eğitimin bir sembolü hâline gelmiş Türkan Saylan Hanımefendi’nin –Allah rahmet eylesin- cenazesine Hükûmetin bir temsilcisinin katılamaması, valinin, belediye başkanının katılmaması konusunda Hükûmetin bir talimatı mı vardır?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Çakır…

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bugün, basında Terörle Mücadele Müsteşarlığının bütçesiyle ilgili gerekli paranın örtülü ödenekten karşılanacağı şeklinde İçişleri Bakanımızın bir açıklaması var. “Bu mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili ödenek yoksunluğundan dolayı böyle bir yöntemi tercih ettik.” diye savunma yapılacağına bunun parası da örtülü ödenekten acaba karşılanamaz mıydı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Sayın Tütüncü…

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genelkurmayın mayın temizleme işini yapamamış olması Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu konudaki yetersizliğinden, tecrübesizliğinden mi kaynaklanmaktadır yoksa Genelkurmayın bütçesine, Millî Savunma Bakanlığının bütçesine yeterli ödeneğin konmamasından mı kaynaklanmaktadır?

Ve bununla bağlantılı olarak Sayın Rasim Çakır’ın sorusunun altını çizme ihtiyacı içindeyim. Eğer böyleyse bu yeni kurulan Terörle Mücadele Müsteşarlığındaki gibi acaba Genelkurmaya örtülü ödenekten bir tahsisat sağlanabilir mi?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Sayın Emek…

ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakan, mayınlı alanların kamulaştırılmasına yönelik hak sahipleri tarafından bugüne kadar kaç dava açılmıştır? Dava sayısı ne kadardır? İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılmış mıdır? Bunlar kaç tanedir? Hak sahiplerine haklarının iadesi yönünde bir düşünceniz var mıdır? Bu hak sahiplerinin hakları nasıl korunacaktır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Emek.

Sayın Özkan…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Bakan, toplam 216 bin dekar olduğu bilinen mayınlı arazinin temizlenmesi için gerekli olan parayı Türkiye bulamayacak kadar aciz midir? Bu para ne kadardır? Bu mayınları 1956 yılından beri o topraklara döşemiş olan Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi yerleştirdiği mayınları para, teknolojik destek sağlanarak veya uzmanlaşmış personel desteği verilerek kendisi çıkarmayı sağlayamaz mı?

Ayrıca, hudutta bir tekmil verilir, “Asil Türk milletinin namus ve şerefini korumakla görevli birliğim, vatan ve millet uğruna seve seve can vermeye hazırdır.” denir. Bu hudut tekmilini değiştirmeyi mi düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Teşekkür ediyorum.

Sorular için de teşekkür ediyorum. Yalnız, sorulara geçmeden evvel konuşmalar sırasındaki sorulara da cevap versem, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, bir soru alayım. 

Sayın Akcan, buyurun efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Akcan yok efendim.

BAŞKAN – Tamam.

O zaman, Sayın Bakanım, buyurun.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Konuşmalar sırasındaki sorulara da cevap vermek istiyorum uygun görürseniz.

Bir sayın konuşmacımız “Kıbrıs adası büyüklüğünde” diye ifade etti, hatta “2 katı” diye. Kıbrıs adasının yüz ölçümü 9.251 kilometrekare, bizimkisi 216 kilometrekare. Yani yüzde 2,5’u, yüzde 2,3’ü kadar.

ŞENOL BAL (İzmir) – Hazine arazileri, bütünleşen?

ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) – Tarım arazisini kastetti.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, arazilerin miktarları konusu konuşmalarda geçti, onu da arz edeyim. Toplam hazine arazisi 189 bin -teferruat okumuyorum- dekar, toplam şahıs mülkiyeti 12.979 dekar, toplam TİGEM 7.096 dekar, Devlet Demiryollarının arazisi 5.646; hepsi 216 bin dekar, yani 216 kilometrekare.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Önemli değil yani Sayın Bakan, verebiliriz! Çok önemli değil! Hiç önemli değil!

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Santimetrekaresi bile çok önemli ülkemizin.

Bir şeyi iyice anlatabilmek için söylüyorum. Bu ince bir şerit, 510 kilometre. Suriye hududumuz 900 kilometreye yakındır. Tamamı mayınlanmamıştır. Bunun eni ortalama 350 metredir.

Şunu da arz edeyim: Kanun geçerse -tabii takdir sizin, geçirip geçirmemek- mayınların temizlenmesinden dolayı burada yeniden fiziki tedbir alınacak; dikenli tel, elektrikli koruma vesair. Bunun için de 50 metresi alındığı düşünülürse demek ki ortalama -çok kabataslak söylüyorum- ihale edilecek kısım, tamamı ihale edilip temizlenecek ancak kullanıma verilecek kısım 300 metrelik olacaktır. Bir diğer kaba ifadeyle, temizlenen kısmın sekizde 1’i yeniden askerî kullanıma verilecektir korunması bakımından.

Sayın Kaptan’ın sorusu, sınırlar Misakımillî ile… İki şeyi herhâlde biraz karıştırdık. Biliyorsunuz Kıbrıs kiraya verilmedi. Kıbrıs 1856 Kırım Harbi sebebiyle  İngilizlerin orada geçici üs yapmasına izin verildi, siyasi bir karardı. Biz burada bir medeni hukukun getirdiği kiracı hakkıyla ilgili bir karardan bahsediyoruz.

Bugüne kadar kim yaptı temizlemeyi? Bugüne kadar silahlı kuvvetlerin bir bölüğü var, mayın temizleme bölüğü, insan gücüyle çalışıyor, elle temizliyor; bu bölük yaptı. Eğer teferruatını isterseniz, mesela Akçakale Kapısı ve diğer yerlerde bu bölük bugün dahi faaliyet gösterdi, göstermeye devam ediyor. Belki takip ettiniz, hudutta petrol çıkarılan bölgeler de mayınlıydı, oraları da bu bölük temizledi ancak fevkalade zor bir işi insan zayiatı vermeden vatan hizmetini yapan evlatlarımızla yapmak gibi bir sorumluluk taşımaktadırlar.

Ordu temizleyemez mi?

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Bakan, 1878’de kiraya verilmiş.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Müsaade ederseniz sırayla gideyim.

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Tarihi yanlış söylediniz.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – 1878’de Mısır’la beraber oldu. İlki, ilki şeyde verildi. İngilizlerin ilk çıkışı Kırım’ladır.

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Hazineye gelir sağlamak için…

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Yanılabilirim, ben tarihçi değilim.

Değerli arkadaşlar, bunu açıklama fırsatı verdiği için Sayın Kaptan’a teşekkür ediyorum, “ordu temizleyemez mi” diye...

4 Mart 1992 tarihinde 2795 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla bu temizleme görevi Genelkurmaya verilmiş. Yani onlar da başlangıçta sizin gibi düşünmüşler, Genelkurmay bunu en iyi şekilde yapar diye Genelkurmaya verilmiş. 2001 yılında kaynak konusunda bir problem çıkmış. Ama daha sonra, 22 Ağustos 2001’de bu temizleme için Genelkurmayda bir ofis kurulmuş, ilk ciddi adım onunla atılmış. Ancak gene kaynakta problem var. Bunun kaynağı Sayın Başbakanımızın ilgisiyle karşılandı, sizin de aklınızdan geçen bir şekilde…

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, rakam nedir?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Karşılandı. Müsaade ederseniz rakamı söylemeyeyim ama o şekilde karşılandı.

2003 yılında bu para bulunduktan sonra, daha evvel mayın temizlemesinde çalışmış bazı ekip elemanları takviye edilerek yurt dışına gönderildi. Özellikle Bosna-Hersek’te çok önemli bir temizleme yapılmıştı, orada tecrübe olsun diye oraya gönderildi. Dışarıdan getirilen kullanılmış teçhizatla, bu arkadaşların da bilgisiyle, 2003 yılı Eylül ve Ekim ayları içerisinde mekanik mayın temizleme teçhizatlarının denemeleri Mardin’de yapıldı; bu teçhizat denemeleri de başarılı oldu. Bundan sonra Genelkurmay ciddi bir planlamayla bu işi yapmaya niyetlendi -Kara Kuvvetleri tabii- ve piyasa araştırmasına çıkıldı.

Şimdi rakamları tam hatırlayamayabilirim ama oranlar doğrudur: İlk alınan teçhizat 5 milyon dolar civarındaydı. Bu “teçhizat” dediğimiz şey çok büyük makineler, dozer gibi, ona benzer böyle gayet heybetli tarama makineleri falan. Bu üçlü bir kombinasyon, birinin yaptığını diğeri yapamıyor. Bunlar denendi.

Şimdi, bildiğiniz gibi bu gibi devasa makineler hiçbir zaman vitrine konup da satılmıyor, sipariş üzerine yapılıyor. Siparişe çıkıldı, 5 milyon dolarlık makinelerin, üçlü makinelerin her bir grubu için 14 ila 15 milyon dolar istendi, çok yüksek rakamlar istendi. Bu tabii bir grup, beş grup değil, onlarca grup olmalıydı ki beraberce yürütülsün.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Toplam ne kadar olacaktı Sayın Bakanım?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Bunun üzerine Genelkurmay, bu iş bir de ihaleyle yapılabilir mi, yani hizmet almak suretiyle yapılabilir mi diye Millî Savunma Bakanlığından görüş sordu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neden? 2004’te kontrata çağırmışsınız diyorum, firmanın web sitesinde duruyor Sayın Bakanım. Şimdi isterseniz İnternet’ten gösterebilirim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi ben size listeyi gösteriyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Kontrata çağrı” diyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Yahu dinleyin, biz de dinleyelim!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Genelkurmay Başkanlığı parasını düşünmeden kontrata çağırır mı? Bu kadar mı taktik, strateji bilmiyor?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Ben size…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç mi ön hazırlık yapmıyor yani?

BAŞKAN – Sayın Günal, Sayın Bakanı bir dinleyelim efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkan, ben mi konuşacağım, arkadaşlar mı konuşacak?

BAŞKAN – Sayın Günal

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ama Sayın Bakan bize hikâye anlatıyor Başkanım, bilgi söylemiyor.

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Dinle, dinle…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bilgi, bilgi…

BAŞKAN – Efendim bir dinleyelim Sayın Bakanı, lütfen.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, Genelkurmay bize “İhale yapılırsa ne olur?” diye bir görüş sordu. İhale, yani kendisi teçhizat almadan ihaleyi yapalım düşüncesiyle… On dört firma teklif verdi, bu on dört firmanın en az teklifi 530 trilyon, en çoğu 2,279 trilyon, yani 2 katrilyon 289 trilyon… Bu kadar büyük paraları bizim bütçemizde bulmak mümkün değildi. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı, sizlerin de bildiği gibi, 24 Haziran 2008’de “Bunu başka bir kurum yapsın.” diye Başbakanlığa yazıyı yazdı. Yazı bizden de geçmedi, bize yalnız bilgi verildi. Neden? Çünkü 1992’de Genelkurmaya bu görev Hükûmet tarafından verilmişti, yani Millî Savunma Bakanlığı arada yok.

Şimdi, bu yazı üzerine, “Başka kurum yapsın” yazısı üzerine…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Bakanım, bizim söylediğimiz bu yazıdan önceydi. 2004 Nisan ayında Kara Kuvvetleri Komutanlığında anlaşmasa niye kontrat sözleşmesine çağırsın firmayı, onu soruyorum.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Şimdi, efendim…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Müsaade edin de açıklasın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Orayı geçti ama Sayın Bakan, devam ediyor.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Bir dakika… Bir dakika efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Niye çağırsın?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri… Sayın Günal, lütfen…

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Her şeyi de ben şimdi size uzun boylu…

Şimdi, Abdüllatif Şener Bey’in başkanlığında bir heyet toplandı, bunda Millî Savunma da var, Genelkurmay da var. Bu toplantıda şuna karar verildi: Mevcut Bakanlar Kurulu kararı olduğu sürece Genelkurmaydan başka bunu kimse yapamaz, Genelkurmaya çünkü görev verilmiş 92’de. Bunun üzerine yeni Bakanlar Kurulu kararı alınmak suretiyle “Başka bir kurum görevlendirilsin.” dendi. Bu toplantı da 26 Ekim 2004 tarihinde yapıldı ve bu öneri üzerine de Bakanlar Kurulu yeniden bir karar aldı ve Maliye Bakanlığını görevlendirdi.

Şimdi, arada geçen Kara Kuvvetlerinin bu işi yapmak için verdiği mücadele, doğrusu… Aytaç Yalman komutan, çok değerli bir komutandı, yani çok büyük işler başarmış komutandı, onun verdiği mücadeleyi ben hatırlıyorum. Yani herkes samimiyetle bu işe girdi ama bunun çok da kolay bir mesele olmadığı tespit edilerek bugünkü noktaya getirildi.

Şimdi, Sayın Çakır, terörle mücadele için verilen şekilde para… Para bakımından bir sıkıntı olmadı efendim. Genelkurmay ne istediyse bizim hükûmetimiz zamanında verildi.

Sayın Tütüncü…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ama demin “Vazgeçtik.” diyordunuz. 

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Neden vazgeçtiler  o zaman?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Paramız yok.” dediniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Para yok.” dediniz.

Siz safahatini anlatıyorsunuz…

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Peki, efendim, açık söyleyeyim, bütçede para olmadığı için istenilen para örtülü ödenekten verildi ama örtülü ödenekten milyarlar ödeyemezsiniz. Bütçeye koymanız lazım. O nihayet bir denemeydi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Maliye Bakanlığınınki bütçe de Millî Savunmanınki bütçe değil mi? O başka bir bütçe mi efendim?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Efendim, bütçeyi siz sabahtan kalkıp da akşama mı hazırlıyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hayır.

2001’de verilmiş görev, onun planlaması yapıldı.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Tütüncü’nün sorusuna cevap verildi zannediyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – 2001’de siz görev vermişsiniz, devam ediyor yani.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Yapsaydınız o zaman. MHP olarak iktidardaydınız 1992’den beri, yapsaydınız.

BAŞKAN – Sayın Günal, Sayın Kinay

Sayın Kinay, lütfen efendim.

Sayın Günal, lütfen.

Buyurun Sayın Bakanım, toparlayınız efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Emek’in, mayınlı alanların…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Parası ayrıldı. Genelkurmay parasına bakmadan proje çalışması yapmaz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Siz yapsaydınız!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Biz yapıyorduk zaten, siz gelince bozuldu.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – …kaç dava açıldığı... Bunu biz de araştırdık, tespit edemedik. Yalnız şu var: Efendim, İstimlak Kanunu…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Siz yapsaydınız!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bizimki yapılıyordu, incelemeler devam ediyordu.

ŞENOL BAL (İzmir) – Yedi senedir iktidardasınız, niye…

RECEP KORAL (İstanbul) – Yeter artık, yeter ya! Ne kadar yakışıksız ya! Lütfen bırakın dinleyelim, biz dinleyelim!

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Efendim, bana saygı göstermiyorsanız, diğer arkadaşlarınız, bakın, dinliyor, onlara saygı gösterin.

Bakın, altı sene geçtikten sonra istimlak amacı dışında kullanımdan dolayı dava açılamıyor ama gene de arkadaşlarımız dava açılmış mı diye bakacaklar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hikâye dinlemeyelim, bilgi bekliyorum.

RECEP KORAL (İstanbul) – Ben hikâye dinleyeceğim kardeşim!

BAŞKAN – Sayın Günal, arkadaşlar, Sayın Koral, lütfen…

AHMET YENİ (Samsun) – Bakanın konuşmasına “Hikâye.” diyorsunuz utanmadan.

BAŞKAN – Sayın Yeni…

AHMET YENİ (Samsun) – Soru sordunuz, Bakan cevap veriyor, “Hikâye.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen Sayın Bakanı dinleyelim.

RECEP KORAL (İstanbul) – Can kulağıyla dinliyoruz burada. Bir, üç, beş, on… Yeter ya!

BAŞKAN – Buyurun.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Bakanım, açılmış dava var mı?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Araştırıyorlar. Yani, arkadaşlarımızın hafızasında yok ama prensip itibarıyla, bu 1959’dan geldiğine göre, 1959’da hemen mayınlar döşendiğine göre… Altı sene geçtikten sonra iade davası açılamaz zaten. Yani şimdi diyelim ki temizlendi, “Vaktiyle istimlak etmiştiniz, bana iade edin.” demek bugünkü hukuka göre mümkün değil ama ileride ne olur bilinmez. Ama demin okuduğum… Bakın, şahsın arazisi de mayınlanmış, onlar temizlenip kendilerine iade edilecek. 12 bin dekar; onlar temizlenip iade edilecek.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Mayınlanmış, parası verilmemiş mi efendim?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Verilmişler ayrı, bu verilmemiş. Yani muhtemelen sonradan dava açılıp bunların hazine yeri olmayıp kendilerine ait olduğu ispat edilmiş ama bir defa mayın döşendiği için verilememiş, yani muhtemelen diyoruz, o zamandan şeyimiz…

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – İnsan Hakları Mahkemesinde dava konusu.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkan, benim tespit edebildiğim sorular bu kadar.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Madde üzerinde yedi adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum.

Buyurun efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “5” ibaresinin “8” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                   İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “5” ibaresinin “7” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Turan Kıratlı

                                                                                                  Kırıkkale

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının üçüncü maddesinde geçen (5 yılı) (4 yılı) olarak ve (44 yılı) (5 yılı) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                Kamer Genç

                                                                                                    Tunceli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesinin 1. bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Tayfur Süner                 R. Kerim Özkan              Ergün Aydoğan

                         Antalya                             Burdur                           Balıkesir

                                       Enis Tütüncü                    Engin Altay

                                           Tekirdağ                            Sinop

Madde 3- (1) Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 22 yılı geçemez.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Sacid Yıldız               Atila Emek

                       Malatya                              İstanbul                     Antalya

                Hakkı Suha Okay               Orhan Ziya Diren        Hulusi Güvel

                        Ankara                                 Tokat                       Adana

                    Şevket Köse                   Ali İhsan Köktürk            İsa Gök

                      Adıyaman                          Zonguldak                   Mersin

“Madde 3- Mayın temizleme işi, arazilerin Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığına ya da ihale sonucu işi alan firmaya tesliminden itibaren 5 yıl içinde tamamlanır. Mayından temizlenen arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı için öncelikle, arazinin bulunduğu yörede yaşayan topraksız ya da az topraklı ailelere teklif götürülür. Topraksız ya da az topraklı ailelerin tarımsal kullanımına verilen arazilerin kullanım süreleri 44 yılı geçemez.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Tasarının 3. maddesinin madde başlığının “Mayın Temizleme Süresi”, madde metninin ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Mehmet Şandır                 Nevzat Korkmaz          Mehmet Günal

                       Mersin                                Isparta                       Antalya

                 Münir Kutluata                     Mümin İnan             Rıdvan Yalçın

                       Sakarya                                Niğde                          Ordu

                                                            K. Erdal Sipahi

                                                                    İzmir

“Madde 3- Maliye Bakanlığınca yapılacak mayın temizleme ihalesinde mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı geçemez.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı” nın 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Harun Öztürk

                                                                                                      İzmir

BAŞKAN – Bu okunan önerge en aykırı önerge olduğu için işleme buradan başlıyoruz.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkanım, katılamıyoruz Yalnız, bir cümle, müsaade ederseniz, söyleyeyim.

Sorulara cevap verirken, Kara Kuvvetleri bu işi yapmaktan imtina edince, daha doğrusu yapamayacağını anlayınca örtülü ödenekten aldığı parayı aynen iade etmiştir. Örtülü ödenekler hassas bir konu olduğu için, burada belirtmekte fayda görüyorum. O örtülü ödenekten kimsenin kursağına bir kuruş girmemiştir.

Arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 3’üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi nedeniyle söz aldım. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Arazinin kullanımı karşılığında mayınları temizletmeyi düşünüyorsunuz. Bu yönteme başvurmanızın gerekçesi olarak da mayınların temizlenmesi işi için bütçeden kaynak ayıramayacağınızı söylüyorsunuz. Bütçeden karşılanamayacağını söylediğiniz tutarın beş yıl için en fazla 1,5 milyar dolar olacağını hesaplıyorsunuz. Yani, ortalama her yıl için bütçeye koyacağınız ödenek tutarı en çok 300 milyon dolar. Sayın Bakan bu kaynağın bulunamayacağını ifade ettiler. Bu ülke, 2009 yılı için 57 milyar TL tutarında faiz ödeyebildiğine göre mayın temizleme işi için de 1,5-2 milyar TL’yi de isterse pekâlâ bulabilir.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bu yöntemle yapılacak ihalede ihale bedeli olarak hazineden bir şey çıkmayacağı düşünülüyor. Ancak gerçek böyle mi? Biraz daha yakından bakalım.

Tasarı kabul edildiğinde ihaleyi alacak firma ya da firmalara tarımsal amaçla kullandırılacak arazinin büyüklüğü bugünden belli mi? Belli olmadığını 2’nci maddeyle ilgili olarak yaptığım konuşmamda belirttim.

Diyelim temizleme karşılığında kullandıracağınız alan mayınlı araziyle sınırlı olsun. Bu alandan bir yılda elde edilecek ürün bedelini hesap ettiniz mi? İhaleyi alan firmaların kırk dört yılda ne kadar gelir elde edeceğini hesap ettiniz mi? İhaleyi alanların 1,5 milyar doları kaç yılda çıkaracağını hesap ettiniz mi?

Diyelim ihaleyi alan firma ya da firmalar üç beş yıl içinde mayın temizleme işi için ödedikleri tutarı tarımsal faaliyetlerden elde ettikleri gelirle karşıladılar. Geriye kalan kırk yıl için vatan topraklarını bedelsiz yerli ya da yabancılara terk etmiş olmayacak mısınız? Hani siz, tüyü bitmemiş yetim hakkını yedirmemek iddiasındaydınız. Şimdi bu, tüyü bitmemiş yetim hakkını yedirmek olmuyor mu?

Değerli milletvekilleri, her hâl ve kârda iki işin ayrı ayrı ihale edilmesi hâlinde kamu daha kârlı çıkacaktır. Tasarının öngördüğü ihale yöntemi benimsendiğinde bölgeye yerleşecek yabancı bir işletmecinin yaratacağı iç ve dış güvenlik sorunları ise işin cabası olacaktır.

Ülke menfaatlerinin ve hazinenin aleyhine sonuç verecek bu ihale yönteminin kabul edilmemesi için işbu değişiklik önergesi verilmiştir. Önergeye destek vereceğiniz ümidiyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Oylama mı yapacaksınız Sayın Başkan?

BAŞKAN – Evet.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.

Sayın Anadol, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Okay, Sayın Diren, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Çakır, Sayın Seçer, Sayın Tütüncü, Sayın Köktürk, Sayın Özdemir, Sayın Emek, Sayın Çöllü, Sayın Küçük, Sayın Baytok, Sayın Dibek, Sayın Soysal, Sayın Serter, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ünlütepe.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN – Pusula veren milletvekili arkadaşlarımız lütfen ayrılmasınlar.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Süre doldu Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Süre doldu. Pusula yok, pusula yok; süre doldu.

BAŞKAN – Sayın Anadol, Tüzün’ün önünde de gösterge var efendim. Şu anda iki dakika on yedi saniye oldu efendim.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Olur mu Sayın Başkan!

BAŞKAN - Efendim merak etmeyin, burada var, arkadaşımız anında kesecek ve şu anda iki dakika yirmi beş saniye oldu.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sayın Başkan, yapmayın Allah aşkına! Bir de “Adaletimize güvenin.” diyorsunuz.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Evet, süre tamamlandı.

Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Tasarının 3. maddesinin madde başlığının “Mayın Temizleme Süresi” madde metninin ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları

“Madde 3- Maliye Bakanlığınca yapılacak mayın temizleme ihalesinde mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı geçemez.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada yine sanki bir hikâye konuşuyoruz gibi dinliyoruz, sonra kayboluyoruz, sonra yoklamaya geliyoruz, sonra tekrar kayboluyoruz. Sayın Bakana soru soruyoruz, Sayın Bakan bize safahatını anlatıyor. Onların hepsi var, biz size onları sorduk. Hatta siz 2003’ten başlattınız, ben size 2001’de başladığını Komisyonda söyledim. Onun hepsini biliyoruz. Biz size somut soru soruyoruz, bir tane cevap gelmiyor.

Bakın, Sayın Bakanım, 2’nci maddede aynen şöyle diyor, buna bir cevap verin lütfen: “Müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük arz eden Hazineye ait diğer taşınmazlar…” Ne kadar? Yani ne kadar? Yani bu her şeyi içeriyor; bunun yakınında olan, kenarında olanlar nedir? Örnek, maliyet sorduk… Şimdi, bakın, az önce ben size çok somut verdim, hesapladım, topladım, geldi. Arada sordum yine bana kızdınız “dinle” diye, yine cevap bekliyorum. 0,35 pound… Aardvark firması Nisan 2004’te -Allah’ın işi- “Bir anda kesildi.” diyor, “Kara Kuvvetleri Komutanlığı beni kontrat yapmaya çağırmıştı.” diyor. Şimdi, bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı düşünün, bir Genelkurmay Başkanlığı düşünün, 2001’den 2004’e kadar bunun peşinde koşacak, bütün firmalara yazı yazacak, hepsinden teklif alacak, Mardin’in Nusaybin ilçesinde deneme yapacak, ondan sonra da bunları kontrat yapmaya çağıracak, bu arada, Allah’ın işi, ne kadara mal olduğunu, parasını falan hiç düşünmeyecek, bir anda, ne olduysa “Ya bu ne kadar tutuyordu? Çok pahalıymış, biz bundan vazgeçtik.” diyecek. Siz gerçekten buna inanıyor musunuz kendiniz? Bana kızmadan önce, lütfen bir düşünün.

Ben size şimdi okuyayım birkaç tane maliyet, Sayın Bakana da sordum, bakın, diyorum ki: 2004’te Ottawa Sözleşmesi’ni imzaladıktan sonra bildirmişiz: 921 bin 080 gömülü mayın, 2 milyon 973 bin stokta. Onlar anlaşma gereği farklı şekilde patlatılıyor, MKE tarafından. Şimdi “921 binin 600 bini burada, 300 bini ne olacak?” diyorum. Bir cevap verir misiniz? Bunu temizlemeyecek miyiz? Bunu kim temizleyecek Allah aşkına? Bir cevap verin, yani bir tane cevap verin.

Size okuyayım. Demin sordum: “Birçok teklif var mı?” diye. Arkadaşlarımız diyorlar ki: “NAMSA bu işi yapmıyor.” Diye. Tam üç sayfa boyunca, -sizlere de takdim edeyim- milyonlarca mayın temizleniyor şu anda, Birleşmiş Milletler ve NAMSA aracılığıyla. Kendisi yapmıyorsa da üstleniyor, danışmanlığını yapıp firmalar yapıyor. Kontrolünü, IMAS Kriterleri gereğince o mayının temizlendiğini, zaten NAMSA yapmak zorunda. Onu yapmadığı zaman sizin temizlediğinizin garantisi yok şu anda, uluslararası bir standart var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, daha önce bahsettim, Komisyonda da sordum sayın bakanlara, bir cevap gelmedi, Kilis Valiliği… Size net bilgi vereceğim. “Bölgemin insanları” diyen Arkadaşım da dâhil, Sayın Şanlıurfa Milletvekili kardeşimiz de dinlesin, maliyetleri verelim, ne yapılabiliyormuş? Bakın, mayınlı sahaların temizlenmesiyle ilgili Kilis İl Özel İdaresinin, Kilis Valiliğinin bir projesi, sonuç bölümünden okuyorum: “Bu proje uygulamaya konulup üretime geçildiği takdirde 1.025 işletme ile ortalama her işletmeyi 5 nüfus olarak düşündüğümüzde toplam 5.125 vatandaşımızın gelir seviyesini artıracak ve bu üretim ile 2004 yılı verileri baz alındığında il ekonomisine katkısı 7,5 milyar olacaktır.” Değerli arkadaşlarım, burada 36.200 dekarlık bir mayınlı sahanın temizlenmesiyle ilgili bir proje, sadece Kilis ilini kapsayan.

Bakın, size bir örnek daha vereyim: Projenin toplam maliyeti 20 milyon, o zamanki rakamla milyar, rakamlar biraz değişti şimdi. Yani, üç yılda organik tarım için yapılan masrafların tamamını kendisi amorti ediyor, 7,5’e 21; çarpı 3=22,5 yapıyor. Şimdi, o zaman bize niye rakam vermekten kaçınıyorsunuz? Bir tane maliyet verin, hesaplayalım. “500 trilyon” dedi Sayın Bakanım. Dolar bazında ne yapar? 300 küsur milyon dolar. Şimdi bunu mu veremiyoruz, bunun için mi kırk dört yıllığına veriyoruz? Kırk dört yılda sadece bu kadar mı para kazanılacak, 1,5 milyar mı kazanılacak? “Bunun hesabı yapıldı mı?” diyoruz. Önümüzde proje var, önümüzde rakamlar var. O zaman bundan bilgi istememizden niye gocunuyorsunuz? Ben somut bilgi istiyorum, bunda kızacak bir şey yok ki, niye bana bağırıyorsunuz? Ben bilgi soruyorum. Bana hikâye anlatılmasını istemiyorum, ben o safahatı binlerce kere okudum, üç tane klasörüm oluştu. Hepsine bakıyorum, biliyorum ben onları. “Bilenlerle bilmeyenler” dedi de Sayın Vekilim, onun için söylüyorum, biliyorum, söylemediklerinizi de biliyorum. Ama lütfen bu konuda kafa karışıklığımızı bizimde giderin, gelin anlatın. Bu tasarıyı geri çekin.

Bizim verdiğimiz önerge sadece mayın temizliğine dönüştürüyor, 3’üncü maddeyle ilgili önergemiz de 1 ve 2’de olduğu gibi. Mayın temizlemeye tamam deyin, gelin 900 bin tane mayının hepsini temizleyelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

Ondan sonra, tarım için bakın ne kadar güzel projeler var. Sadece Kilis Valiliği İl Özel İdaresinin gayretiyle… Bütün ayrıntısını verebilirim, kaç metreye ne ekilecek, hangi tohum ekilecek, kaç para gelecek, maliyeti nedir, hepsi var. Türkiye Cumhuriyeti’nde bunlar yapılabiliyor. Dolayısıyla, İsrailliye vermeye falan gerek yok, kırk dört yıllığına vermeye hiç gerek yok.

Lütfen bizi bu konuda aydınlatın, maliyetle ilgili bir bilginiz varsa. Ki onu da Türkiye Cumhuriyeti ödeyemeyecekse, 3-500 milyon doları, sırf bunun için veriyorsak bize yazıklar olsun burada. Yani birçok şeye para buluyoruz, her şeye para buluyoruz, sadece GAP için 9 milyar dolar, 4, 4 + 1 koyduk ama hâlâ verebilecek para buluyoruz. Bunlar ne için? Bunlar da o yörenin insanları için, bu toprakların kazandırılması için değil mi? Bunlar için de lütfen para bulalım, geliniz bu mayınları temizleyelim, hepsini birden temizleyelim.

Uluslararası anlaşmaya siz el kaldırdınız burada arkadaşlar, geçen dönemden olan arkadaşlarımız var. İmzaladığımız şeye el kaldırdınız, Ottawa sözleşmesine; “Hepsini temizleyin” diyor, “Sadece Suriye sınırını temizleyin.” demiyor.

Onun için, hepinizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum, kararınızı yeniden gözden geçirmenizi diliyor, teşekkür ediyorum.

Saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Günal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

“Madde 3- Mayın temizleme işi, arazilerin Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığına ya da ihale sonucu işi alan firmaya tesliminden itibaren 5 yıl içinde tamamlanır. Mayından temizlenen arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı için öncelikle, arazinin bulunduğu yörede yaşayan topraksız ya da az topraklı ailelere teklif götürülür. Topraksız ya da az topraklı ailelerin tarımsal kullanımına verilen arazilerin kullanım süreleri 44 yılı geçemez.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Okay, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel Sayın Millî Savunma Bakanını dinledik. Ancak Sayın Bakanın bu Parlamento çatısı altında bu tür açıklamalarından sonra, Sayın Bakan açıklama yapıyor, daha sonra Millî Savunma Bakanlığı yalanlıyor; Sayın Bakan düşüncelerini ifade ediyor, Komisyon alt komisyonunda Millî Savunma Bakanlığı sözcüsü farklı şeyler söylüyor; Sayın Bakan Genel Kurulda düşüncelerini ifade ediyor ama daha sonra o ifadelerinin farklı olduğu yine Meclis tutanaklarında sabit.

Şimdi, sorun şu: Türkiye ile Suriye sınırları arasında kara mayınlarının temizlenmesi söz konusu ama Parlamento gerçek anlamda yeter bilgi sahibi olamıyor. Sayın Bakan rakamları verirken “500 trilyon da vardı.” diyor, “2 katrilyon da vardı.” diyor ama anlatımları nedense hep 2 katrilyon üzerinden oluyor.

Değerli arkadaşlarım, açıkçası, Sayın Bakanın bu konuda bu Parlamentoyu, Genel Kurulu, hatta kamuoyunu tatmin edici açıklamada bulunduğu kanısında değilim. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da biz burada tatmin olmadık.

Aslında bu yasa kendi içinde bazı hususları saklayan, gizleyen, gerçek amacı gizleyen bir yasa. Şimdi, yasanın 1’inci maddesinde “Mayın ve patlamamış mühimmatın temizlenmesi ve elde edilecek arazilerin tarımsal amaçla kullanılması.” amaç ve kapsam olarak ifade edilirken, dönüp bakıyoruz, asıl amacı saklayan madde 3’üncü madde. O 3’üncü madde diyor ki: “Kullanım karşılığı temizleme ihalesi.”, “Kullanım karşılığı temizleme ihalesi.”

Burada, hiç, bu Genel Kurulu, kamuoyunu yanıltmayalım, gerçek iradeyi ortaya koyalım. Bu tasarı, netice itibarıyla iktidarın veya iktidara mensup bir kısım milletvekili arkadaşlarımın oylarıyla geçerse eğer, Türkiye ile Suriye sınırları arasındaki kara mayınlarını muhtemel yabancı ortaklı bazı şirketler alacak, kırk dört yıl süreyle de o araziyi o şirketler kullanacak.

Biz Ana Muhalefet Partisi olarak açık, net bir şey söylüyoruz, diyoruz ki: Kara mayınları temizlenmeli. Zaten kara mayınlarının temizlenmesi hususunda Ottawa Sözleşmesi’ni imzaladığımız için bir tartışma yok ama o kara mayınlarından temizlenen topraklar o yöredeki az topraklı, topraksız köylüye verilsin. Aramızdaki fark bu. (CHP sıralarından alkışlar)

Peki, bu yasa böyle geçerse ne olacak? Bu yasa bu hâliyle geçerse bilesiniz ki Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Gideceğiz ama şunu da bilesiniz: Olası hazırlanmış veya hazırlanacak olan bu ihaleyi üstlenmeye niyetlenen firma, beş yıl içerisinde temizlemek durumunda. Muhtemelen, Anayasa Mahkemesi gündemi Anayasa’ya böylesine açık olan -kimi düzenlemeler için başvurumuzu hâlâ gündemine almamakla beraber- bu yasa geçtikten sonra beş yıl içerisinde görüşülür.

Bu yasa görüşüldüğünde de bilesiniz ki, bu yasanın kendi içindeki düzenlemeler de dâhil iptale mahkûmdur; dolaylı özelleştirme yaptığınız için iptale mahkûmdur; Parlamento yetkisini Maliye Bakanlığına devrettiğiniz için iptale mahkûmdur; yargı kararını devre dışına çıkardığınız için iptale mahkûmdur. Böylesine bir yasal düzenlemeyle Parlamentoyu yoğun bir çalışma sonrasında, belki bu çalışma sonrasında hazır taşeron firma, müteahhit firma üstlenecek, ama o müteahhit firma bu arazileri tarımsal amaçlı olarak, eğer yasadaki gibiyse sadece tarımsal amaçlıysa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, son cümlenizi alayım.

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – …orada kullanamadan bu yasa iptal edilecek ve iptal edilecek olan bu yasa sonrasında da o müteahhit firma çok büyük zarar görecek.

Değerli arkadaşlarım, çok önemli bir yasayı görüşüyoruz. 22’nci Dönem Parlamentosunun 1 Mart tezkeresi sonrasında sergilemiş olduğu dik duruşu, zannederim, 23’üncü Dönem Parlamentosu da bu yasada gösterecektir diyorum, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Okay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmıştır.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 21 Mayıs 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 20.00