DÖNEM: 23 CİLT: 45 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
91’inci
Birleşim
20 Mayıs 2009 Çarşamba
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni’nin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Batman
Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Batman’ın il
oluşunun 20’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ile
alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Fransa
Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonunun vaki davetine
istinaden, Fransa’ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Parlamento Heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi
bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/797)
2.- 14-15 Nisan
2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/798)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/373)
2.- Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin,
madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 32 milletvekilinin,
özürlü istihdamı konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/375)
VI.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
vize alımında yaşanan sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/444) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, cezaevlerinin doluluk
oranına ve yolsuzluk yapan bürokratlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/486) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile Adliyesinin lojman ihtiyacına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/587) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
4.- İstanbul
Milletvekili Necla Arat’ın, AB raporlarında Türk
yargısına yönelik ifadelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/597) ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, infaz ve koruma
memurlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/628) ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
6.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ermenistan’da
düzenlenen törende Türk Bayrağına yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/690) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Kuzey Irak yönetimiyle
ilişkiler konusundaki iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/691) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı
8.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van F Tipi Cezaevinde
bazı televizyon kanallarının izlenmesine izin verilmediği iddiasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/714) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, dini özgürlüklerle
ilgili konuşmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/799) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
10.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, uygulama imkanı kalmayan
kanunların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/819) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
11.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, kutlamalarda silah kullanımına yönelik yaptırımlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/827) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
12.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, infaz koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/858) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
13.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, 2 Temmuz Sivas olayları
davasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
14.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İslam Konferansı Örgütü
ile imzalanan bir anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/903) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
15.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, gözaltına alınan bir kişinin ölümüne ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1010) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
16.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
çek alacaklılarının mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
17.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Türk Ceza Kanununda bireylere yönelik suçlarda
değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
18.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk
anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1186) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
19.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk
anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1187) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
20.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, tutuklu bir gazetecinin hücrede tutulmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1321) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
21.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, NATO Genel Sekreterinin seçimine ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1323) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
22.- Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçın’ın, Ermenistan politikasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1324) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
23.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Deniz Feneri davası
dosyasının durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1332) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz’ın şahsına sataştığı iddiasıyla
konuşması
2.- Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in partisine sataştığı iddiasıyla konuşması
IX.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Adli Tıp Kurumunun verdiği bir rapora ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı (7/5576) (Ek cevap)
2.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinin
hazırladığı bir rapora ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı (7/5585) (Ek cevap)
3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, Adli Tıp Kurumunun
verdiği bir rapora ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı (7/5587) (Ek cevap)
4.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, Adli Tıp Kurumu
yönetimine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı (7/5641) (Ek cevap)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Adli Tıp Kurumu ihtisas kurullarına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/5850)
(Ek cevap)
6.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Muş E Tipi Cezaevinde
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/6209) (Ek cevap)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Diyarbakır’daki bir bina
inşaatına ve belediyenin kurduğu bir şirkete ilişkin Başbakandan sorusu ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/6410) (Ek
cevap)
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş
Adalet Sarayı inşaatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/6421) (Ek cevap)
9.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Bursa Barosu
avukatlarının adli yardım alacaklarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7128)
10.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bazı tutuklu ve
hükümlüler ile bunların tedavilerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7225)
11.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Erzurum H Tipi
Cezaeviyle ilgili bazı iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7352)
12.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli Millî Eğitim Müdürlüğü yöneticilerine
yönelik bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7451)
13.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tedavi yolluklarının ödenmesine ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/7452)
14.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Ulusal Deprem
Konseyinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/7468)
15.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, emekli ikramiyesi ve maaşlarında ödeme
sorunu olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/7470)
16.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da yerel seçim
sürecindeki olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/7493)
17.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, coğrafya öğretmeni
atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/7502)
18.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir müsteşar yardımcısı hakkındaki iddialara
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/7507)
19.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, evde bakım
hizmeti konusundaki bir başvuruya yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/7512)
20.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, ekonomik krizle ilgili bir konuşmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/7530)
21.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’deki gürültü
kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/7534)
22.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Kula ilçesindeki gölet çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/7535)
23.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Turizm Eğitim Merkezlerine öğrenci alımıyla ilgili
bir habere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/7553)
24.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, hukuk alanında yüksek lisans ve doktora için yurt
dışına gönderilenlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7556)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan İl Millî Eğitim
Müdürlüğünün temizlik işleri ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7557)
26.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, hacca gideceklerin
belirlenme yöntemine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
(7/7565)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03’te açılarak altı oturum yaptı.
Birinci, İkinci Oturum
13 Mayıs 2009
tarihli 89’uncu Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin
okunabilmesi için, Başkanlıkça, İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca kapalı
oturuma geçilmesi gerektiği açıklandı ve kapalı oturuma geçildi.
Üçüncü Oturum
(Kapalıdır)
Dördüncü, Beşinci ve Altıncı Oturum
Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar, Dünya Eczacılık Günü’ne
ve eczacıların sorunlarına,
Edirne
Milletvekili Necdet Budak,
Muğla
Milletvekili Gürol Ergin,
14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Günü’ne ve çiftçilerin sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Erzurum Milletvekili
Zeki Ertugay,
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç,
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk,
14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Günü’ne ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin birer açıklamada
bulundular.
Kırım Tatar Millî
Meclisi Başkanı Mustafa A. Kırımoğlu’nun vaki
davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener’in beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 21 milletvekilinin,
engellilerin sorunlarının (10/372),
Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, güvenlik güçlerinin toplumsal
olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin (10/371),
Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26
milletvekilinin, alışveriş merkezleri ve zincir mağazaların geleneksel ticaret
sistemine etkilerinin (10/370),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
3’üncü sırasında
bulunan, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporlarının (1/670)
(S. Sayısı: 353),
4’üncü sırasında
bulunan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/458) (S. Sayısı: 90),
5’inci sırasında
bulunan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/552) (S. Sayısı: 293),
6’ncı sırasında
bulunan, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin, İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi’nin, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (2/427, 2/428, 2/429) (S.
Sayısı: 361),
7’nci sırasında
bulunan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve
Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/463) (S. Sayısı: 316),
Görüşmeleri;
2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 1’inci
maddesi kabul edildi, 2’nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü, verilen aradan
sonra,
Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay,
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, kamuoyunu ve
Genel Kurulu yanılttığı iddiasıyla,
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, sözlerinin çarpıtıldığına ilişkin,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi’nin şahsına ve partisine sataşması nedeniyle,
Birer açıklamada
bulundular.
8’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Süleymaniye Külliyesinin Korunması Hakkında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/484) (S. Sayısı: 336), görüşmelerini müteakip, yapılan açık oylamadan
sonra kabul edildi.
20 Mayıs 2009
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
19.50’de son verildi.
Şükran
Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Yusuf
COŞKUN Harun
TÜFEKCİ
Bingöl
Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Canan
CANDEMİR ÇELİK
Bursa
Kâtip
Üye
No.: 101
II.- GELEN KÂĞITLAR
18
Mayıs 2009 Pazartesi
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, fizyoterapistlerin yetki
ve sorumluluklarının düzenlenmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1347) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yapılandırılan vergi
borçlarını ödeyemeyenlerin durumuna ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1348) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz Feneri dava dosyasına ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1349) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, belediye işçilerinin özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1350) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/04/2009)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, düşük nüfuslu belediyelerin
mali durumlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1351) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/04/2009)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yurt dışında yüksek öğrenim
yapan öğrencilere öğrenim kredisi verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1352) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
7.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te açılan gençlik ve kültür evlerine
ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1353)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
8.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te hayvancılıktaki sorunlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1354) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
9.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, enerji maliyetlerinin azaltılmasına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1355) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/04/2009)
10.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, GAP kapsamında Gaziantep’teki yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1356)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
11.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya-Nemrut yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1357)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
12.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
tarım ürünlerinin mevsimsel özellikler dikkate alınarak sigortalanmasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1358) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
13.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
yangın söndürmek amacıyla uçak ve helikopter alımı ihalesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1359) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
14.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
İddaa oyunundan kulüplere ayrılan paya ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Nafiz Özak) sözlü soru önergesi
(6/1360) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
15.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Ağın Köprüsü ve feribot yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1361) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
16.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, emekli maaşlarının
iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1362) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
17.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
KPSS sonuçlarına göre yerleştirmedeki sisteme ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/1363) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
18.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
bir sulama projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1364) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, İzmit’teki deprem
konutlarının kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7748)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesel
Havaalanı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7749)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının bazı yurt dışı ve yurt içi programlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7750) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
4.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, yüksek öğrenim kredi
borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7751) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/04/2009)
5.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Akkuyu’da
kurulacak nükleer santral ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7752) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
6.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Başbakanlığa yeni uçak
alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7753) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/04/2009)
7.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Kestel TOKİ projesindeki boş alana ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7754) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
8.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, domuz gribine karşı
önlem alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7755) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/04/2009)
9.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, baraj gölü içinde
kalacak Yusufeli ilçesindeki yapılaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7756) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
10.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, ABD Başkanının 24
Nisan açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7757)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
11.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, Ermenistan ile
ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7758) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/04/2009)
12.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon
Soruşturmasında yer alan bazı belgelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7759) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
13.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, İstanbul’daki bir
operasyona ve medyanın terörle ilgili yayınlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7760) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
14.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, emeklilerin
durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7761) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
15.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytok’un, emekli aylıklarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7762) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/04/2009)
16.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, İstanbul’da yapılan
bir operasyona ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7763) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/04/2009)
17.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün,
yerel seçimlerle ilgili itirazlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7764) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
18.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
Deniz Feneri davasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7765)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
19.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un,
Deniz Feneri davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7766) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
20.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
Adli Tıp Kurumunun işleyişine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7767) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
21.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, cezaevlerindeki bazı uygulamalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7768) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
22.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
Deniz Feneri davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7769) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
23.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir
barajın yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7770) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
24.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, İzmit Körfezindeki kullanım yoğunluğuna
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7771) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/04/2009)
25.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, OR-KÖY’den kredi alan kooperatiflerin borçlarına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7772) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce ve
ilçelerinin çevre düzeni planlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7773) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
27.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Mersin-Akkuyu’da
kurulacak nükleer santral ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7774) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
28.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un,
Bergama Organize Sanayi Bölgesine doğalgaz bağlanmasına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7775) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
29.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Sinop’a
doğalgaz yatırımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7776) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
30.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün,
İstanbul’da yapılan bir operasyona ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7777) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
31.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir soğuk
hava deposu yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7778)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
32.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir
cinayetin zanlılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
33.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in,
bir cinayetin zanlılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7780) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
34.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da
toplu taşımda yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7781) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
35.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
Muradiye ilçesinde yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7782) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
36.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin
Nalcı’nın, Kapaklı Belediyesinin ihalelerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7783) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
37.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, DİSK Genel Merkezinin çevresine kamera
yerleştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7784)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
38.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin bitki ithaliyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7785) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
39.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, İstanbul Emniyet Müdürünün bazı ifadelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7786) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/04/2009)
40.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Yedisu-Kiğı yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7787) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
41.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün
su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
42.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın,
kapatılan ve birleştirilen belediyelerin çalışanlarının durumuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7789) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
43.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in,
DİSK Genel Merkezi çevresine kamera yerleştirilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7790) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
44.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak
Erten’in, kruvaziyer
turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7791) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
45.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul
2010 Kültür Başkenti Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7792) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
46.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın,
Seviye Belirleme Sınavındaki puanlama sistemine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7793) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
47.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
bir yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7794) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
48.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, yüksek öğrenim kredi borçlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7795) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
49.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, eğitici ve formatör olarak görevlendirilen
bilişim teknolojileri öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7796) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
50.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İzmir’deki
bazı atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7797)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
51.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın,
Burdur’da güzel sanatlar lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7798) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
52.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın,
domuz gribine karşı alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7799) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
53.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
Termal’deki bir otelin işletmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7800) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
54.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun, kayısı üreticileri birliğinin
desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
55.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, küçük
sanayi esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7802) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
56.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, elma ihracatının desteklenmesine ve soğuk hava
depolarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7803) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
57.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, girdi maliyetlerine ve tarım sektörünün
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7804) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
58.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
tarım sektörünün desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7805) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
59.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Marmara Bölgesinin sofralık zeytininin değerlendirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7806)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
60.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
zeytinin markalı ve ambalajlı satılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7807) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
61.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
zeytin üretiminde havzalara göre ürün planlamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
62.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesel Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7809) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
63.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Karacabey-Bandırma bölünmüş yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7810) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
64.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Türk
Telekom’un görüşme ücretlendirmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7811) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
65.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, bulunan silah ve mühimmata ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7812) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2009)
66.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındır’ın, Habur Sınır Kapısındaki bazı sorunlara
ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/04/2009)
No.: 102
20
Mayıs 2009 Çarşamba
Raporlar
1.- Türk Borçlar Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/674) (S. Sayısı: 375) (Dağıtma tarihi: 20.05.2009) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Adalet Bakanlığı ile Fas Krallığı Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/407) (S. Sayısı: 376) (Dağıtma tarihi: 20.05.2009) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/373) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.05.2009 )
2.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 Milletvekilinin, madencilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.05.2009 )
3.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 32 Milletvekilinin, özürlü istihdamı
konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/375) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.05.2009 )
20 Mayıs 2009
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 91’inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A
M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy
düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise,
yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oy pusulası gönderen milletvekili arkadaşlarımın
isimlerini okuyacağım, burada olup olmadıklarını kontrol edeceğim.
Sayın Ülkü Gökalp Güney?
Burada.
Sayın Dengir
Fırat?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Yok.
BAŞKAN – Sayın Zeki Ergezen? Buradalar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Almayın
daha pusula.
BAŞKAN – Almadım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır,
Sayın Kâtip Üyeye söylüyorum.
BAŞKAN – Evet, Sayın Afif Demirkıran?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Yok.
BAŞKAN – Sayın Cafer Tatlıbal?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Yapmasınlar Allah aşkına ya! Ayıp ya!
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen efendim. Sakin olunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Ama, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Zaten şu anda
toplantı yeter sayısı var yani. Çoğunluk temin edildi arkadaşlar, lütfen
birbirimize karşı saygılı olalım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Hayır, olmayan insana… Etik
mi Sayın Başkan!
BAŞKAN – Efendim, vermiş,
çıkmış olabilir. Sayın Aslanoğlu, lütfen…
Sayın Şaban Dişli? Burada.
Tamam efendim.
Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
gündeme geçmeden üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 19 Mayıs
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle söz isteyen Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni’ye aittir.
Sayın Yeni, buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni’nin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na
ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; malumlarınız olduğu üzere dün tüm yurtta büyük
bir coşkuyla kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle şahsım ve 19 Mayıs şehri Samsun’umuz adına siz
değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyor, yüce Türk milletimizin bayramını
tekrar kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizlere öncelikle 19 Mayıs 1919 Atatürk’ü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramı’nın millî bayram olarak kabul edilmesi ve resmiyet kazanmasıyla
ilgili kısa bilgi vereceğim. Esasen bu gündem dışı konuşmamda kıymetli gençlerimize
seslenmek ve bu vesileyle de 19 Mayıs şehrimizde yaptıklarımızı, cumhuriyete
giden yolda ilk adım şehri olan Samsun’a kazandırdıklarımızı, gençlerimize ve
gelecek nesillerimiz adına neler kazandırdık, onlara değineceğim.
Bildiğiniz üzere cumhuriyet
tarihimizin önemli sayfalarından biri olan 19 Mayıs 1919 günü Gazi Mustafa
Kemal Atatürk, ulusal bağımsızlık meşalesini yakmak, yurdu işgalden kurtarmak
amacıyla ilk olarak Samsun’a ayak basmıştır. Kurtuluş mücadelesinin ilk önemli
kararlarını Samsun ilimizde almıştır. Samsun, kurtuluş zaferinin başlangıç
noktası olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır. Bu büyük zaferin ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Samsun’dan atılmıştır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün birçok ifadelerinden de anlaşılacağı üzere,
cumhuriyetimizin Türk gençliğine emanet ve armağan edilmesi de göz önüne
alınarak bu tarihî günümüz 1938 yılından bu yana millî günlerimiz kapsamında
“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. İşte
bu mutlu ve gururlu günümüzün 90’ıncı yıl dönümünü dün hep birlikte kutladık.
Kutlamalar çerçevesinde tüm
yurtta bugüne yakışan, günün ehemmiyetini ortaya koyan birçok program ve
etkinlikler düzenlenmiştir. Ülke çapında düzenlenen programlarda Samsun ilimiz
de üzerine düşen vazifeyi eksiksiz olarak tamamlamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığımız ve Samsun Valiliğimizle birlikte tertip ettiği kutlama
programları çerçevesinde İstanbul, Samsun, Ankara’da birçok etkinlikler
düzenlenmiştir. Programların birçoğunda başarılı öğrencilerimiz, kıymetli
öğretmenlerimiz ve değerli idarecilerimiz görev almışlardır. Gösterdikleri
çalışmalardan, ortaya koydukları özveriden dolayı tekrar kendilerini
kutluyorum, tebrik ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Samsun’a
seksen bir vilayetten başarılı öğrencilerimiz getirtilmiş ve o andaki
heyecanlarını sizlerle gerçekten paylaşamam; o kadar gururlu, mutlu günler
yaşadık.
Kutlamalar çerçevesinde
Mustafa Kemal Atatürk’ü İstanbul’dan Samsun’a getiren Bandırma Gemisi’ni
temsilen bir feribotumuz İstanbul’dan hareket ederek Meclis Başkanımız ve
beraberindeki heyeti Samsun’a getirmiştir. Günün anlam ve ehemmiyetine ayrı bir
değer katan bu ziyaret ve temsilî program, Samsun
halkı adına bizleri ve tüm vatandaşlarımızı çok mutlu etmiştir. Bu tarihî
olayın temsilî ve yaptıkları ziyaretten dolayı başta
Meclis Başkanımıza ve beraberindeki kıymetli misafirlerimize buradan
teşekkürlerimi sunuyor, memnuniyetlerimizi dile getiriyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaşadığımız bu bayramlar münasebetiyle millet olarak hep
birlikte hissettiğimiz bu duygu dolu güç, birlik ve beraberliğimizi daha da
perçinleştirdiğimiz manevi duygularımız bizleri her gün daha da ileriye, daha
da umutlu yarınlara götürmektedir.
Bu gün dolayısıyla,
istikbalimizin güveni ve güçlü yarınlarımızın temsilcileri olan değerli
gençlerimize, kıymetli vatandaşlarımıza buradan da seslenmek istiyorum: Türk
milletinin kazandığı birçok şanlı zaferin, millî günlerimizin, anlam dolu
bayramlarımızın bizlere verdiği onur ve coşkuyu, hissettiğimiz heyecan ve gücü
asla unutmamalıyız.
Sevgili gençler, şanlı
zaferlerle dolu tarihimizi bugün sizler yarın da gelecek nesiller, muhakkak
daha iyi şekilde anlatarak, bütün gönüllerde yaşatarak aktaracaksınız. Bu
meyanda, dün kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız münasebetiyle bunu bir kere daha dünyaya ilan
ettiniz. Bunun onurlu gururunu hep birlikte hissettik ve bize yaşattınız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bayram kutlamaları içinde öncelikle ay yıldızlı bayrağımız,
Samsun’dan Havza’ya, oradan Amasya’ya, Sivas’a ve dolayısıyla cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetlerine sunulmak üzere
Cumhurbaşkanımıza takdim edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yeni,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
AHMET YENİ (Devamla) –
Sevgili gençler, Türk milleti olarak ruhumuzdan, öz ve benliğimizden asla
silinmeyen şanlı tarihimizi, eşsiz zaferlerimizi, dökülen şehit kanlarımızı,
gazilerimizi, verilen istikbal ve istiklal mücadelelerini, şüheda ecdadımızı ve
aziz atalarımızı her zamankinden daha derinden bizlere yaşatarak
hatırlattığınız için sizlere ayrıca teşekkür ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu
vesileyle tekrar Türk gençliğine, bütün gençlerimize şükranlarımı sunuyor,
gösterdikleri gayret, verdikleri emeklerden dolayı da bir kez daha kutluyorum.
Değerli gençler, bizler
inanıyoruz ki cumhuriyetimiz, sizlerin omuzlarında, her gün gelişen bilim ve
tekniğin ışığında, modern dünyanın tüm gereksinimleriyle birlikte çağdaş
medeniyetlerin üzerinde yükselmeye devam edecektir.
Sizler öyle bir milletin
torunları, öyle bir milletin nesillerisiniz ki, asırlarca üç kıtaya hâkim
olmuş, topraklarında yaşayan herkese özgürce, adalet içinde yaşama imkânı
sunan, herkese insanca muamele yapan, her zaman hakkı tutan, zulme karşı çıkan,
zalimi lanetleyen bir milletin torunlarısınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Devamla) – Sayın
Başkan, Samsun olduğu için…
BAŞKAN – Sayın Yeni, son
cümlenizi alayım lütfen.
AHMET YENİ (Devamla) –
Sözlerimin sonunda tekrar, cumhuriyetimizin yarınlarını gerçek anlamda, ortaya
koyduğunuz bu eserlerle, kalıcı yatırımlar ve hizmetlerle inşa ettiğimizi
tekrar ifade ediyorum.
Bizlere bugünleri kazandıran
aziz şehitlerimizi tekrar rahmetle ve minnetle anıyorum. Bu vesileyle, tekrar
yüce Türk milletimizin, gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı’nı kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yeni.
Gündem dışı ikinci söz,
mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında söz isteyen Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’ye aittir.
Sayın Köse… Yok.
Diğer bir gündem dışı söz,
Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümü münasebetiyle Batman Milletvekili
Mehmet Emin Ekmen’e aittir.
Sayın Ekmen, buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Batman
Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Batman’ın il
oluşunun 20’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümü
münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Birçok medeniyete ev
sahipliği yapmış, zengin bir tarihe sahip olan ilimiz, Beşiri ilçesine bağlı
bir köy iken, 1955’te ilçe olarak Siirt’e bağlanmış ve 16 Mayıs 1990 tarihinde
de il unvanını almıştır. İlçe olarak elli beş, il olarak yirmi yıllık tarihi
bulunan Batman’ımız, sınırları içerisinde birçok din ve etnik gruba ait
medeniyetlerin izini gururla taşımaktadır. Beşiri ilçemizde, milattan önce 3000
yılına ait tarihî bulgular, Asur, Med ve Perslerden
izler görmek mümkündür. Gercüş ilçemizin tarihi milattan önce 7000’li yıllara
kadar gider, Asur, Pers ve Artuklu medeniyetinden
izler taşır. Kozluk ilçemiz ise 10 bin yıllık tarihî Erzen
kentini günümüze taşırken, İslam medeniyetine ait birçok eserin de ayakta
kaldığı bir ilçedir. Sason, sizi milattan önce 1400’lü yıllardan alır, Babür,
Asur ve İskitlerden izler taşıyarak günümüze kadar getirir.
Son olarak, tabii ki,
Hasankeyf. Hâlen tam keşfedilmemiş mirasıyla bir açık
hava müzesi olan bu ilçemiz, İslam medeniyetinin birçok döneme ait eserlerini
gururla sergilemekle kalmaz, insanlığın izini sürenlere de on bin yıllık
bulgular sunar. Bu birikimle Batman, İslam, Hristiyan,
Yezidi, Süryani, Ermeni ve daha birçok medeniyetin eserlerini bugüne kadar
taşır.
1960’ta 12 bin olan Batman’ın
nüfusu bugün 500 bini aşmıştır. Bu hızlı büyümede birinci etken, şüphesiz,
1940’lı yıllarda Batı Raman Dağı’nda bulunan, hâlen
ülkemizin en kıymetli rezervlerini taşıyan petrol kaynaklarıdır. Ülke
ekonomisine önemli katkılar sunan petrol, arama faaliyetleriyle Türkiye
Petrollerini, rafinaj işlemleri için TÜPRAŞ’ı ve
petrolün nakli için de BOTAŞ’ı ilçemize çekmiş ve ilçemizi hızla büyüterek
bugünkü modern hâle getirmiştir. Bu tesisler ve çalışanları sadece ekonominin
ve petrolün taşıyıcısı olmamış, aynı zamanda, modern kültürü ve sanatı da
1950’li yıllarda ilçemize taşıyarak, Batman’ın çağdaş bir yüz almasında öncülük
etmişlerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; petrolün sağladığı kontrollü ve olumlu büyüme 1990’lı yıllarda
yerini kontrolsüz bir büyümeye bırakmıştır. Gerek kendi ilçe ve köylerinden
gerekse de çevre illerden büyük göç alan Batman, sosyal olarak heterojen bir
yapıya dönüşmüştür. Şehrin kenar semtlerine yerleşen nüfusa yaşanılabilir bir
kent ve iyi bir yaşam sunulamamıştır.
Bu göçe sebebiyet veren ve
otuz yılı aşkın bir süredir Türkiye’mizin huzurunu, ekonomisini, kardeşliğini
âdeta yiyip bitiren Kürt meselesinin, insan haklarını özümsemiş, çağdaş ve
demokratik bir anlayış içerisinde, gerek sorunun gerekse de Türk siyasi hayatının tüm
aktörlerinin vereceği olumlu katkıyla çözüleceğine olan inancımı ve umudumu da
burada tekrarlamak istiyorum.
İlimiz, neredeyse yüzde 50’yi
bulan işsizlik oranı, zaman zaman basında abartılı
olarak yer bulan sosyal sorunları ile çatışma döneminin tüm acılarını
bünyesinde taşıyan bir şehirdir. İç göç, modernleşmeye ve özgürleşmeye çalışan
birey ile gelenek ve toplum arasında önemli çatışma ve kırılmaları beraberinde
getirmiş, bu da birçok sorunu büyüterek günümüze taşımıştır.
Batman 1990 yılında il
olmasıyla birlikte ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal olarak hızla büyümüş ve
tüm sorunlarına rağmen bugün Güneydoğu Anadolu’nun parlayan bir yıldızı ve
büyüme potansiyeli en yüksek olan bir ili hâline gelebilmiştir. 2002 yılında
iktidara gelen AK PARTİ hükûmetleri ile birlikte
Batman birçok eksiğini gidererek gerçek anlamda bir şehir olmak için hızla
ilerlemektedir.
İnşaatı on beş yıl süren
Bölge Devlet Hastanesi yatak sayısı üç yüz otuza çıkartılarak bitirilmiş, il
merkezinde Ağız ve Diş Sağlığı Hastalıkları Hastanesi, Çocuk ve Kadın Doğum
Hastanesi hizmete başlamıştır. Bugün her ilçemizde bulunan uzman doktorlar
tıbbi operasyon yapabilecek bir altyapı ile halkımıza hizmet verebilmektedir.
Düne kadar pratisyen doktor dahi bulunmayan ilçelerimizin bugün uzman
doktorlara sahip olması bu ilerlemenin en güzel nişanesidir.
Demir yoluna sahip olan ve
dört çıkış noktası da duble yollara kavuşan ilimiz,
bedeli 50 milyonu bulan sivil apronun inşası
bittiğinde, sadece vatandaşlarımız için değil, yatırımcılarımız için de cazip
bir merkez olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ekmen,
tamamlayın konuşmanızı.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) –
Batmanlının hayali olan üniversite kurulmuş olup merkezî hükûmetin
desteğiyle kurumsallaşmaktadır. İlk ve ortaöğretimdeki okullaşma oranları yüzde
100’e doğru ilerlemektedir. Derslik ve öğretmen sayısı 2000 yılının neredeyse 2
katını bulmuş durumdadır.
Bitme aşamasında olan kültür
merkezimiz ve GAP SODES kapsamında hayata geçirilen sosyal projeler toplumun rehabilitasyonunda önemli bir rol oynayacaktır. Geçen yıl 60
milyon lira harcanan ve bu yıl da 60 milyon lira ödenek ayrılan Batman sol
sahil sulama şeridinin Garzan Barajı ve Garzan regülatörü
ile birlikte bitecek olması Batman’ı modern tarımın ve tarım sanayisinin
merkezi hâline getirecektir.
GAP Eylem Planı ile birlikte,
fabrika sayısı 2002’de 3 iken, bugün 33 olan ve genişletilen OSB’ye ikincisini,
hatta üçüncüsünü ilave etme potansiyelimiz yüksektir, tıpkı ikinci küçük sanayi
sitesinin tamamlanmak üzere olması gibi.
Batmanlı çevrecilerin ve hemşehrilerimizin büyük ümidi olan doğal gaz, temiz bir
çevre için, gerek ana dağıtım hattı isale ihalesi gerekse şehir içi dağıtımı
ihalesi tamamlanmış durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekmen, lütfen
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) –
Tamamlıyorum efendim.
Tabii ki Batman’ımızın
tarihini, yapılan hizmetler ve geleceğe yönelik beklentilerini beş dakika
içerisinde anlatmanın verdiği sıkıntı içerisinde sözlerimi tamamlarken,
ilimizin kuruluşundan bugüne hizmet etmiş tüm mülki ve siyasi erkâna
teşekkürlerimi sunar ve milletvekili arkadaşlarım adına, Batman’ımızın il
oluşunun 20’nci yıl dönümünü bir kere daha kutlar, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ekmen.
Sayın Köse, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ile
alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mayıs ayı içerisinde canları pahasına
göç etmeye başlayan mevsimlik tarım işçileriyle ilgili gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Konuşmama başlarken, önceki
gün kaybettiğimiz, yaşamını bilim ve çağdaşlık yoluna adayan Çok Değerli
Profesör Doktor Türkân Saylan’ı
saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri,
günlük yaklaşık 20 lira kazanabilmek için yerlerinden yurtlarından kalkıp
ülkemizin bir ucundan diğer ucuna giden mevsimlik tarım işçileri, ekmek
peşinde, canlarını kaybetme uğruna yola çıkmaya başladılar. Yurttaşlarımız
artık trafik kazaları ile anılmak istemiyor. Bu insanlarımız büyük sorunlarla
boğuşuyorlar ama bu sorunların çözümüne dair Hükûmetten
destek görmedikleri için perişan oluyorlar.
Bu kürsüden mevsimlik tarım
işçisi kardeşlerimizin sorunlarını ve bunlara dair kimi çözüm önerilerini
sunmak istiyorum: Bu sorunları yani işçi kardeşlerimizin sorunlarını, yola
çıkmadan, yolda ve çalışma yerinde yaşanılan sorunlar olarak üç başlığa ayırmak
olanaklıdır.
Birinci sorun şu: Sorunlar
daha yola çıkmadan başlıyor. Okulların açık olduğu dönemlerde ailecek göç eden
tarım işçileri, çocuklarını okullarından alıp yanlarında götürmek zorunda
kalıyorlar. Zaten eğitim seviyesi düşük olan bölgelerimizde eğitimsizlik sorunu
iyice büyümektedir. Oysa çocukların göç etmeyeceği bir seçenek sağlamak, her
şeyden önce Millî Eğitim Bakanlığınca araştırılmalıdır.
İkinci sorun şudur: Yola
çıkmadan başlayan sorunlar yol boyunca da devam etmektedir. Her yıl medyada
gördüğümüz ve çok sayıda ölümle sonuçlanan kazalarda bu işçi kardeşlerimiz 20
lira para için canlarını veriyorlar. Bu konuda yasal bir düzenleme yapılmaya
çalışıldı ama çok başarılı olduğu da söylenemez. Eğer mevsimlik tarım
işçilerini taşıyan araçların daha denetimli olması isteniyorsa bu işçilerimiz, taşınan
işçilerimiz kooperatifler yoluyla taşınabilir diye düşünüyorum. Kooperatifler
kurulur ve taşıma şirketleri bu işleri yaparsa kooperatif bünyesindeki araçlar
yola çıktığı ve geçtiği illerde denetimden rahatlıkla geçirilebilir.
İnsanlarımız konserve kutusuna sıkıştırılmış gibi taşınmaz ve ekmekleri uğruna
canlarını vermek zorunda kalmazlar. Bu konuda, Ulaştırma Bakanlığına ve illerin
valiliklerine önemli görevler düşmektedir.
Üçüncü sorun ise, yola
çıkmadan ve yolda yaşanan sorunlar işçilerimizin çalıştıkları yerlere varınca
da devam etmektedir. Her şeyden önce, insanca yaşama şartları içerisinde
değiller. Yaşadıkları yerler sağlıksız ve çoğu ise içmek için temiz su
bulamamaktadırlar. Birçoğu tuvaleti bile olmayan yerlerde çalışmaktadır. Bir
başka deyişle, yolculuktan sağ olarak çıkan işçiler gittikleri yerlerde de
sağlıksız şartlarda kaderine terk edilmiş olarak çalışmaktadırlar. Üstelik, bu yurttaşlarımız gittikleri yerlerde kimi zaman on
iki saati aşkın sürelerle çalışmak zorunda kalıyorlar.
Sosyal güvence ve primler
konusu ise bu işçilerimiz için ayrıca önemli bir sorundur. Bu konularda Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca acil önlemler tespit edilmelidir. Örneğin, çalışılan yerlerde
barınma, yeme içme konularında çeşitli standartlar getirilebilir. Şikâyet için
gerekli birimler oluşturulmalıdır. Bu konuda da illerin ziraat odalarıyla iş
kurumları aktif olarak görev almalıdırlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim; mevsimlik tarım işçilerimizin çileli ve kimi zaman da ölümle
sonuçlanan yolculuklarında en önemli sıkıntılar bunlardır. Bahsettiğimiz
sorunlar çözülmediği sürece her yıl acı, yürek burkan görüntülerle karşılaşmaya
devam edeceğiz gibi görünmektedir. Mevsimlik tarım işçilerimizin sıkıntılarını
daha önce de çoğu kez gündeme getirmeye çalıştım bu kürsüde. Bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması için önerge de vermiş idim. Bu yurttaşlarımız
bizden çözüm bekliyorlar. Bu gidişe “dur” diyebilmek için gerekirse bir Meclis
araştırma komisyonu kurulmalıdır.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
Adıyaman çiftçilerinin büyük bir kısmı mevsimlik tarım işçisi konumuna
getirildi. Kendi toprakları baraj altında kaldığından ya da toprakları olanlar
bu topraklarda sulama yapamadığından işsizlik iyice arttı. Alternatif ürün
projesi daha henüz yerleşmeden tütün bitirildi; mazot ve gübre fiyatları
artarken desteklemeler komik rakamlarda kaldı ve ekonomik kriz bir karabasan
gibi Adıyamanlı hemşehrilerimizin üstüne çökünce,
herkes mevsimlik tarım işçisi olmaya başladı. Bu sıkıntılar aynı zamanda
Diyarbakır’da, Mardin’de, Şanlıurfa’da, doğunun birçok illerinde de geçerlidir.
Değerli milletvekilleri,
tarımda ucuz iş gücü mantığı ucuz yaşam olarak algılanmamalıdır. Ucuz iş gücünü
sağlayanın da bir insan olduğunu unutmamalıyız. İnsanlarımızın eğitim-öğretim
haklarını ellerinden almayacak, sağlıklı yolculuk yapmasını ve insanca çalışma
şartlarında çalışmasını sağlayacak önlemler almak çok zor olmamalıdır. Adil bir
çalışma yaşamını devletten istemek vatandaşlarımızın en doğal hakkıdır. Bu konuya
kulaklarımızı tıkayarak, gözlerimizi kapatarak çözüm bulamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Sayın
Başkan, değerli milletvekillerim; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda Hükûmeti uyarmayı görev biliyoruz. Çeşitli çözüm önerileri
sunmaya çalıştım. Bunları artırmak olanaklıdır. Bu sıkıntıların, bu konunun
çözümü için atılacak tüm iyi niyetli çabaları da destekleyeceğimizi herkesin
bilmesini istiyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize
en yürekten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Köse.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan
6/444, 486, 587, 597, 628, 690, 691, 714, 799, 819, 827, 858, 865, 903, 1010,
1019, 1081, 1186, 1187, 1321, 1323, 1324, 1332 esas numaralı sözlü soru
önergelerini birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sırası geldiğinde Sayın
Bakanın bu talebini yerine getireceğim.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.
Buyurun efendim.
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Fransa
Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonunun vaki davetine
istinaden, Fransa’ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Parlamento Heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi
bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/797)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Fransa Senatosu Dışişleri,
Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye
Büyük Millet Meclisi parlamento heyetinin Fransa’ya resmi bir ziyarette
bulunması Genel Kurul’un 28.04.2009 tarih ve 82 sayılı birleşiminde kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun 2.
Maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Alp Burdur
Milletvekili
Murat Mercan Eskişehir
Milletvekili
Şükrü Elekdağ İstanbul
Milletvekili
Canan Kalsın İstanbul
Milletvekili
Metin Ergun Muğla
Milletvekili
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
Buyurun.
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/373)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Güneydoğu Anadolu Bölgemiz
içerisinde sanayi ve ticaret alanlarında yüksek bir gelişmişlik düzeyinde olan
Gaziantep ilimiz turizm alanında da önemli bir ekonomik gelir getirecek
potansiyele sahiptir. Bu bağlamda Gaziantep ilinde turizm sektörünün
sorunlarını ve turizm alanındaki potansiyeli de ortaya çıkaracak olan önlemleri
tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Reşat Doğru (Tokat)
3) Şenol Bal (İzmir)
4) Münir Kutluata (Sakarya)
5) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
6) Behiç Çelik (Mersin)
7) Kadir Ural (Mersin)
8) Hakan Coşkun (Osmaniye)
9) Akif Akkuş (Mersin)
10) Recep Taner (Aydın)
11) Erkan Akçay (Manisa)
12) Beytullah
Asil (Eskişehir)
13) Muharrem Varlı (Adana)
14) Yılmaz Tankut (Adana)
15) Mümin İnan (Niğde)
16) Recai Yıldırım (Adana)
17) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
18) Mehmet Ekici (Yozgat)
19) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
20) Hüseyin Yıldız (Antalya)
21) Rıdvan Yalçın (Ordu)
Gerekçe:
Gaziantep tarihte ilk
uygarlıkların görüldüğü Mezopotamya ve Akdeniz arasındaki konumu ile tarih
öncesi çağlardan beri insan topluluklarının yerleşme sahası olmuştur. Tarihî
İpek Yolu güzergâhında olması ile de ilin tarihsel önemi ve canlılığı devamlı
olarak korunmuştur. Ayrıca Gaziantep, uygarlık tarihine yön vermiş olup, her
dönemde kültür ve ticaret merkezi olma özellini korumuştur.
Gaziantep'in tarihi mirasının
bugün en önemli ifade yerleri olan Gaziantep müzeleri tarihin yaşadığı yerler
olarak öne çıkmaktadır. Bu alanda gerek Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekse
Büyükşehir Belediye Başkanlığının yapmış oldukları çalışmalar yetersiz
kalmaktadır. Müzelerle birlikte tarihî mirasın en önemli unsurları olan tarihî
evler, yollar, tarihî camiler ve hanlar ile bu yapıların çevrelerinin
düzenlenmesi hususunda eksiklikler gözlemlenmektedir.
Gaziantep tarihsel mirasının
yanında kültürel değerleriyle de bir turizm kenti olma potansiyelini
taşımaktadır. Toplumların binlerce yıllık yaşayışlarıyla biçimlenen ve ortak
duyguyu ifade eden halk oyunları, geleneksel giysiler, yöresel yemekler,
yöresel türküler ve gelenek-görenekleri ile Gaziantep âdeta bir kültür
bahçesidir.
Gaziantep'in çevre olanakları
turizm amaçlı sportif faaliyetlere de imkân vermektedir.
Örneğin, Gaziantep av turizmi
potansiyeli açısından zengin bir ildir. Nitekim Fırat nehri civarında keklik,
turaç, yaban ördeği ve yaban kazı avı yapılabilmektedir. İslahiye
ilçesinde bulunan Tahtaköprü Baraj Gölü civarında da
çil, turaç, yaban kazı, arı kuşu, yaban domuzu gibi av hayvanları
bulunmaktadır. Yine Gaziantep'te bulanan Şahinbey Burç Göleti,
Tahtaköprü Baraj Gölü, Hancağız Baraj Gölü, Alleben Göleti ve Fırat Nehri
kıyısında sportif amaçlı olta balıkçılığı yapılabilmektedir.
Zeugma Antik Kenti, Karkamış
Harabeleri, Yesemek Bölgesi, Rum Kale, Gaziantep
Kalesi, Tilbaşan Kalesi gibi kale ve kuleler Gaziantep'in
tarihî mirasıdır. Ayrıca, Kendirli Kilisesi, Nizip Fevkani Kilisesi gibi inanç
merkezleri de bu tarihi mirasın önemli birer unsuru olarak Gaziantep turizmi
için dikkat çekici bir yerdedir.
Gaziantep'teki turizm
çeşitliliğinin bir diğer yansıması Türk-İslam Medeniyeti eserleriyle
görülmektedir. Ökkeşiye Hazretleri Türbesi, Yuşa
Peygamber Türbesi, Pirsefa Hazretleri Türbesi, Ömeriye Camii, Ahmet Çelebi Camii gibi yapılarıyla
Türk-İslam Medeniyetinin önemli eserleri vardır.
Turizm sektörü en hızlı
gelişen ve güncelliğini hiç kaybetmeyen bir alandır. Nitekim uluslararası
kuruluşların 2020 tahminlerine göre toplam turizm geliri miktarı 2 trilyon
dolara ulaşacaktır. Türkiye de bu turizm pastasından mutlaka azami ölçüde pay
almayı hedeflemelidir. Sahip olunan potansiyel ve zengin kaynaklar ile
alternatif turizm seçenekleri Türkiye'de ve özellikle Gaziantep'te turizm
sektörünü önemli kılmaktadır. Gaziantep'in bugün turizm potansiyelini
kullanmada yeterli bir seviyede olmadığını görmekteyiz. Ekonomik ve sosyokültürel
yapısı ile Türkiye'de marka ve model bir kent konumuna gelen Gaziantep bu
özelliğini turizm alanına da yansıtmak zorundadır.
Gaziantep turizminin bütün bu
çeşitliliğine rağmen gelişememişliğinin nedenlerinin araştırılarak çözüm
önerilerinin belirlenmesi bölgedeki kalkınmayı da tetikleyici bir etken
olacaktır. Bu nedenle turizmin altyapı ve ulaşım sorunlarından, turistik
tesislerin teşvikine kadar geniş bir alanda çalışmalar hızla
gerçekleştirilmelidir. Bu bağlamda Gaziantep'te turizm sektörünün önündeki
sorunların ortaya konulmasına ve bu sorunlara karşı çözüm önerilerinin
geliştirilmesine gerek duyulmaktadır.
2.- Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin,
madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yurdumuz, karmaşık jeolojik
yapısı nedeniyle çok çeşitli madenlere sahiptir.Türkiye,
dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibariyle
28'inci, maden çeşitliliği itibariyle ise 10'uncu sırada yer alıyor. Dünyada
halen ticareti yapılan 90 çeşit madenden 60'ı Türkiye'de de üretilmektedir.
Türkiye'de halen, 60 civarında farklı maden ve mineral üretimi yapılıyor. Dünya
metal maden rezervlerinin yüzde 0,5'i, endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde
2,5'i, kömür rezervlerinin yüzde 1'i Türkiye'de bulunuyor. Dünya bor
rezervlerinin ise yüzde 72'sine sahip olan Türkiye, bu oranla dünyada ilk
sırada bulunmaktadır. Türkiye altın cevheri potansiyelinde de çok önemli bir
konumdadır.
GSMH içinde madenciliğimizin
payı, Cumhuriyet'in ilk yıllarında %30 iken; 1960'lı yıllarda %5'e, günümüzde
ise %1,5'lara kadar düşmüştür. Bu oran Almanya ve ABD'de %4 civarında olup,
Kanada'da %7,5, Avustralya'da %8,7'dir.
Madencilik sektörüne yön
verirken uzun vadede bir madencilik politikası oluşturulmalıdır. Bu politikanın
kalıcı olması yanında, zaman içinde değişip, yeni koşullara uyacak esnekliği de
göstermesi zorunludur. Ayrıca bu politika tespit edilirken maden potansiyelimiz
sağlıklı bir şekilde belirlenmeli ve doğal kaynaklarımızın tükenebilirliği göz
önüne alınmalıdır. Madencilik sektörümüzün gelişmiş ülkeler düzeyine gelmesi ve
ekonomimizde olması gereken yere ulaşması için sektördeki belirsizliklerin en
aza indirilmesi gerekmektedir. Ülkemiz sınırlı kaynaklarını akılcı bir şekilde
aramalarda yoğunlaştırmalı ve özel girişimcilerin sektörde yatırım yapmaları
teşvik edilmelidir. Çalışmaların daha verimli olabilmesi için gerekli yasal ve
kurumsal düzenlemelerin yapılması ve bunlara işlerlik kazandırılması şarttır.
MTA raporlarına göre Türkiye
5 milyar m3 mermer rezervi ile dünya mermer potansiyelinin % 40'ına sahiptir.
Toplam rezervi 13,9 milyar ton olan Türkiye'nin, 1,6 milyar ton civarındaki
görünür rezervi, bugünkü temposuyla, dünya tüketimini 80 yıl karşılayabilecek
düzeydedir. Ülkemizde 80'in üzerinde değişik yapıda, 120'nin üzerinde değişik
renk ve desende mermer rezervi belirlenmiştir.
Ayrıca Dünya'da ve Türkiye'de
ekonomik kalkınmanın en temel ağırlıklı enerji girdileri olan petrol ve doğal
gaza, gün geçtikçe daha fazla gereksinim duyulmaktadır. Kullanım alanlarının
yaygınlığı arz-talep dengesi içinde bu ürünlere bağımlılığı arttırmış ve
sonuçta petrol ve doğal gaz, dünyadaki diğer enerji kaynaklarından ayrılarak
stratejik bir konuma gelmişlerdir.
1945 yılında keşfedilen Raman petrol sahasının keşfinden bugüne yapılan çalışmalar
Türkiye'de petrol ve doğal gazın varlığını kanıtlamıştır. Bugüne kadar
irili-ufaklı yaklaşık 120 tane petrol ve doğal gaz sahası keşfedilmiştir. Bu
arama faaliyetleri sonucunda yaklaşık 1 milyar ton petrol varlığı tespit
edilmiş olmakla birlikte, bunun ancak % 15'ine tekabül eden 150-160 milyon tonu
üretilebilir rezervdir. Bu üretilebilir rezervin 110-120 tonu üretilmiş olup,
geriye 40-50 milyon ton rezerv kalmıştır ki bu da Türkiye'nin 1,5 yıllık
tüketimine denk gelmektedir. Öte yandan ülkemizin halen doğal gaz rezervi ise 8
milyar m3 olup, 2008 yılındaki 37 milyar m3 toplam tüketimle mukayese
edildiğinde yaklaşık 3 aylık ülke ihtiyacını ancak karşılayacağı görülmektedir.
Ülkemizdeki maden, doğal taş,
petrol ve doğal gazdan oluşan tabii yer altı kaynaklarının sorunlarının
tespiti, sektördeki belirsizliklerin en aza indirgenmesi etkin, kalıcı ve uzun
vadeli çözümlerin belirlenmesi, bu sektörün önünün açılması ve teşvikinde
nelerin yapılabileceğinin tespiti, bu konu çerçevesinde dünya ölçeklerine göre
yeterli araştırma yapılıp yapılmadığı ve konuyla ilgili gerekli önlemlerin
alınması ve bu sektörümüzün teknik bilgi ve alt yapı eksikliklerinin
giderilmesi için Anayasa'nın 98. TBMM iç tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince bir meclis araştırmasının açılmasını arz ederiz.
1) Afif Demirkıran (Siirt)
2) Kazım Ataoğlu (Bingöl)
3) Seracettin
Karayağız (Muş)
4) Azize Sibel Gönül (Kocaeli)
5) Şevket Gürsoy (Adıyaman)
6) Medeni Yılmaz (Muş)
7) Abdullah Çalışkan (Kırşehir)
8) İhsan Koca (Malatya)
9) Zülfikar İzol (Şanlıurfa)
10) Fikri Işık (Kocaeli)
11) Mahmut Durdu (Gaziantep)
12) Cemal Taşar (Bitlis)
13) Ömer İnan (Mersin)
14) Polat Türkmen (Zonguldak)
15) Fetani
Battal (Bayburt)
16) Burhan Kayatürk (Ankara)
17) Ülkü Gökalp Güney (Bayburt)
18) Yılmaz Helvacıoğlu (Siirt)
19) Murat Yıldırım (Çorum)
20) Hüseyin Devecioğlu (Kilis)
21) Cafer Tatlıbal (Kahramanmaraş)
3.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel ve 32 milletvekilinin, özürlü istihdamı
konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/375)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Özürlülerimiz konusunda
mevzuatın yeterli olmasına karşın uygulamada gerekli hassasiyetin
gösterilmediği, özellikle yardımcı hizmetler sınıfında çalıştırılan özürlü
personelin kimi kamu kurumlarında özürlülük durumları dikkate alınmadan
fiziksel güç isteyen işlerde çalışmaya zorlandıkları ve özürlülük durumları
konusunda yeterli hassasiyet gösterilmediği gözlenmektedir.
Kamuda çalışan özürlü
yurttaşlarımız mevzuata aykırı olarak bazı olumsuz uygulamalara maruz
bırakılmakta ve bu durum insan onurunu inciten durumların ortaya çıkmasına
neden olmaktadır.
Ülkemizde özürlülerle ilgili
mevzuatın yeterince ve sağlıklı biçimde uygulanmamasının nedenleri ile kamu
kesiminde istihdam edilen az sayıdaki özürlü personelin çalıştırılmalarında
yaşanan sorunlar ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ensar
Öğüt (Ardahan)
3) Atila
Emek (Antalya)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Osman Kaptan (Antalya)
6) Nesrin Baytok (Ankara)
7) Birgen Keleş (İstanbul)
8) Abdullah Özer (Bursa)
9) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
10) Ali Koçal (Zonguldak)
11) Eşref Karaibrahim (Giresun)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Rahmi Güner (Ordu)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Şahin Mengü (Manisa)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Tayfur Süner (Antalya)
18) Şevket Köse (Adıyaman)
19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Necla Arat (İstanbul)
21) İsa Gök (Mersin)
22) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
23) Vahap
Seçer (Mersin)
24) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
25) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
26) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
27) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
28) Tekin Bingöl (Ankara)
29) Hüsnü Çöllü (Antalya)
30) Hüseyin Ünsal (Amasya)
31) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
32) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
33) Çetin Soysal (İstanbul)
Gerekçe;
Özürlüler İdaresi Başkanlığı
ve Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre ülkemizde 8,5 milyon özürlü
yaşamaktadır. Özürlü olan nüfusun toplam nüfusumuz içindeki oranı %12.29'dur.
Özürlü yurttaşlarımızın
eğitimden başlayan oldukça kronikleşmiş sorunları bulunmaktadır.
Özürlülerimizin yüzde 88'i eğitim, yüzde 99'u meslek ve beceri edindirme
hizmetinden yararlanamamaktadır. Yasalarla birtakım haklar sağlanmış olmasına
rağmen uygulamada sorunlar çözülememekte ve özürlü yurttaşlarımız ile
ailelerinin üzerindeki yük artmaktadır.
Anayasamızın 61'inci maddesi
başta olmak üzere pek çok yasa, yönetmelik, genelge ve tebliğ ile korunmaya
çalışılan özürlü yurttaşlarımızın hakları uygulamada yok sayılmaktadır.
Belediyelerin verdikleri hizmetlerde özürlülerimizin engelleri konusunda
yeterli hassasiyet gösterilmemekte, kamu hizmetlerinden yararlanma koşullarında
yeterli gelişme sağlanamamaktadır.
Özürlü yurttaşlarımızın yüzde
80'i işgücüne katılamamaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53'üncü
maddesi 2'nci fıkrasında yer alan "Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre
çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında özürlü çalıştırmak
zorundadır" hükmüne rağmen, söz konusu kurum ve kuruluşların bu
zorunluluğa uymadığı gözlenmektedir. 2008 yılı için kamu kurumlarında 51.507
özürlü istihdam edilmesi gerekirken 9.996 özürlü istihdamı gerçekleşmiştir.
41.541 özürlü kadrosu ise kullanılmamıştır. Bazı kamu kurumları hiç özürlü
istihdam etmemektedir.
Türkiye genelinde özel sektör
işverenlerince istihdam edilen özürlü sayısı ise Hazinenin işverenlere özürlü
istihdamı için 16,5 milyon TL prim desteği vermesine karşın 35.335 kişi
olmuştur. Özürlülerimizin bir kısmı sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kayıt
dışı çalışmaya zorlanmaktadır. Ülkemizde özürlüler için istihdam alanında
fırsat eşitliği yaratma görevinin yerine getirilemediği görülmektedir. Pek çok
özürlü yurttaşımız insan onuruna yakışmayan işlerde çalışmak zorunda
bırakılmaktadır.
Kamuda çalışan özürlü
yurttaşlarımız da bazı olumsuz uygulamalara maruzdur. 16.09.2004
tarih ve 25585 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülerin
Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında
Yönetmeliğin 25'inci maddesinde "Özürlüler, özürlülüklerini artırıcı veya
ek özür getirici işlerde çalıştırılamazlar" hükmü yer almasına rağmen
özellikle yardımcı hizmetler sınıfında çalıştırılan özürlü personelin özür
durumları ve raporları dikkate alınmaksızın gece bekçiliği, temizlik ve bakım
işleri gibi fiziki güç isteyen kadrolarda çalıştırıldıkları gözlenmektedir.
İstihdam edilme şansı bulan
az sayıdaki özürlü yurttaş için çalışma koşullarında yeterli hassasiyet
sağlanamamaktadır. Özellikle kamu kurumlarında yardımcı hizmetler sınıfında
istihdam edilen özürlülerimiz, özürlü istihdamı ile ilgili yapılmış yönetmelik
ve yayınlanmış genelgelere kamu kurum ve kuruluşlarınca uyulmadığı ve kadro
sıkıntısı gerekçe gösterilerek özürlerine uygun olmayan, özürlerinin artmasına
neden olan işlerde çalışmaya zorlandıkları konularında duyarsızlıktan
yakınmaktadırlar.
Bu nedenlerle, kamu kesiminde
çalışan özürlü personelin özür durumları ve raporları dikkate alınmaksızın
fiziki güç isteyen kadrolarda istihdam edilmeleri ve özürlülerimizin uygulamada
karşılaştıkları sorunlar ile alınması gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısını taşımaktayız.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın Anayasa’nın
82’nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım:
A) Tezkereler (Devam)
2.- 14-15 Nisan
2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/798)
18/5/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Vaki davete icabetle, 14-15
Nisan 2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Sayın
Abdullah Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Efendim, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Tamam.
Tezkereyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
14.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
14.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Tezkereyi oylarınıza arz
ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
14.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
15.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Biraz önceki oylamada
Başbakanlık tezkeresinde karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Tekrar oylarınıza arz
edeceğim, karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
VI.- SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
vize alımında yaşanan sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/444) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, cezaevlerinin doluluk
oranına ve yolsuzluk yapan bürokratlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/486) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile Adliyesinin lojman ihtiyacına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/587) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
4.- İstanbul
Milletvekili Necla Arat’ın, AB raporlarında Türk
yargısına yönelik ifadelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/597) ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, infaz ve koruma
memurlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/628) ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
6.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ermenistan’da
düzenlenen törende Türk Bayrağına yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/690) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Kuzey Irak yönetimiyle
ilişkiler konusundaki iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/691) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı
8.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van F Tipi Cezaevinde
bazı televizyon kanallarının izlenmesine izin verilmediği iddiasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/714) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, dini özgürlüklerle
ilgili konuşmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/799) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
10.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, uygulama imkanı
kalmayan kanunların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/819) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
11.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, kutlamalarda silah kullanımına yönelik yaptırımlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/827) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
12.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, infaz koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/858) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
13.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, 2 Temmuz Sivas olayları
davasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
14.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İslam Konferansı Örgütü
ile imzalanan bir anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/903) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
15.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, gözaltına alınan bir kişinin ölümüne ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1010) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
16.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
çek alacaklılarının mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
17.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Türk Ceza Kanununda bireylere yönelik suçlarda
değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
18.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk
anaokulları açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1186) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
19.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Batı Trakya’da Türk anaokulları
açılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1187) ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
20.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, tutuklu bir gazetecinin hücrede tutulmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1321) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
21.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, NATO Genel Sekreterinin seçimine ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1323) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
22.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Ermenistan politikasına ilişkin Dışişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1324) ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı
23.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Deniz Feneri davası
dosyasının durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1332) ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
BAŞKAN - Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan
sorulardan 1, 2, 12, 13, 17, 32, 33, 37, 58, 65, 71, 87, 92, 119, 188, 194,
241, 325, 326, 446, 448, 449, 456’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemini
sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi soruları okutuyorum:
31.01.2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Vatandaşlarımızın yurt dışına
yapacağı turistik ve ticari seyahatleri için ilgili ülkelerin
konsolosluklarından vize taleplerinde önemli sorunların yaşandığı ve farklı
ülkelerin uygulamaları yine farklılık göstermektedir.
1- Türkiye’ye vize uygulayan
ülkelerin konsoloslukları ile vizeler konusunda belirli standartlar getirilmesi
için görüşmeler yaptınız mı ve yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Fuar, sergi ve iş seyahati
için yurt dışına gidecek esnaf, tüccar ve sanayicilerimiz için farklı bir
uygulamaya gidilmesi yönünde herhangi bir çalışmanız var mı ve bu
çalışmalarınızı ilgili konsolosluklarla görüşecek misiniz?
3- Yurt dışında yaşayan eş,
çocuklar ve akrabalarını ziyaret etmek isteyen vatandaşlarımıza son derece
güçlük çıkarılmakta ve vize verilmemektedir. Ameliyat olacak çocuklarını, anne
ve babalarını görmek için gitmek isteyen vatandaşlarımıza bile vize vermeyen bu
konsolosluklar insan haklarını ihlal etmesine karşın, Bakanlığınızca hiçbir
tepki gösterilmemesini nasıl izah edebilirsiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Cezaevlerindeki doluluk
oranının çok arttığı ve fiziki koşulların bu artışa cevap veremediği konusunda,
kamuoyunda çok ciddi endişeler yer almaktadır.
1- 2007 yılında geçmiş
yıllara göre adi suçlu sayısında artış var mıdır? Cezaevlerindeki doluluk var olan
kapasitenin üzerinde midir?
2- Cezaevlerindeki doluluk
oranının artışında, AKP Hükümeti döneminde artan ve göreve geldikten sonra
devlet otoritesini zaafa uğratan, yaptıkları ve alet oldukları yolsuzluklardan
dolayı, tutuklanan bürokratlarımızın sayısal artışı etken midir?
3- Değişik kurumlarda
yolsuzluktan dolayı, ceza alan ve tutuklanan bürokrat sayısı ne kadardır?
(Örneğin, Enerji Bakanlığı, Botaş Genel Müdürlüğü,
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığı v.s.)
4- Yolsuzluk yapan bürokratların
sayısı bu hızla artarsa, Ankara Elmadağ İlçesinde açılan özel statülü cezaevi
sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Adalet
Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Zile ilçemiz Adliyesi,
Ağır Ceza Hâkimliğinin de bulunduğu önemli bir kuruluşumuzdur. Burada görevli
hâkim, savcı ve diğer personelimizin ihtiyacı olan lojmanların temini için
Bakanlığınızca yapılmış olan bir çalışma var mıdır? Varsa lojmanlar ne zaman
temin edilecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorumun
Adalet Bakanı Sayın M. Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Necla
Arat
İstanbul
Avrupa Birliği
siyasetçilerinin ve kimi bürokratlarının Türk Adaletine ve yargı sistemine
yönelik hakaret içeren raporlar hazırlamalarına Adalet Bakanı olarak gereken
yanıtı verecek misiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Halk dilinde “gardiyan”
olarak bilinen ceza infaz kurumlarında çalışan infaz ve koruma memurları, çok
zor şartlar altında görev yapmaktadır. Kamuoyuna yansıyan haberler; bu
personelin yıllık izinlerini bile zamanında kullanamadıklarını ortaya
koymaktadır.
1- Düşük ücretle çok zor
şartlarda görev yapan infaz kurumu memurlarının ücret artışına yönelik bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Yıpranmaları konusunda bir
düzenlemeniz var mıdır? Hizmetiçi eğitim kursu
harcırahı mağduriyetlerini gidermeyi düşünüyor musunuz?
3- Emeklilik dereceleri ve iş
yurt kurumlarında olduğu gibi kapalı kurumlarda çalışanların da döner sermaye
gelirlerinden yararlandırılması konusunda bir düzenlemeniz var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
24 Nisan 2008 tarihinde
Erivan’da düzenlenen ve Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın da katıldığı resmi anma
töreninde yere Türk Bayrağı serildiği, törene katılanların Bayrağımızı
çiğnediği haberi, fotoğraflı olarak uluslararası basın ajansları tarafından tüm
dünyaya dağıtılmıştır.
Ne Ermenistan’a iyi niyet
mektupları gönderen Bakanlığınızdan, ne de 301. maddeyi değiştirerek Türklüğe
hakareti suç olmaktan çıkarmaya çalışan Hükümetinizden Bayrağımıza yapılan
çirkin saldırıya karşı bir tepki gösterilmemiştir.
Sorular
1-Tarihten bugüne bizi biz,
Türkü Türk yapan bütün değerlerimizi temsil eden, şanlı Bayrağımıza karşı
yapılan bu açık ve resmi saldırıya karşı neden sessiz kaldınız?
2- Milletimizde infial
uyandıran bu alçakça saldırı, sizce tepki gösterilmeyecek kadar önemsiz midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Televizyon ve gazetelere,
Sayın Bakan adına yansıyan haberlere göre; sözde Kuzey Irak yerel yönetimi ile
değişik seviyelerde ilişki kurulacağı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- T.C. Dışişleri
Bakanlığı’nın sözde Kuzey Irak Yerel Yönetimi ile değişik seviyelerde ilişki
kuracağı haberleri doğru mudur?
2- Bu haberler doğru ise,
sözü geçen yönetim masada Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında hangi sıfatla yer
alacaktır?
3- Sayın hükümetiniz, kapalı
kapılar arkasında birilerine milletten gizlediği bir söz mü vermiştir? Türk
Milleti’ni televizyon ve gazeteler aracılığı ile bir gizli planınız var da ona
mı hazırlıyorsunuz? Atacağınız bu adımın Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını ve Türk Milleti’nin millî bütünlüğünü
tehdit ettiğinin farkında mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı sayın Mehmet Ali Şahin tarafından anayasanın
98. ve içtüzüğün 99. maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasına
aracılığınızı arz ederim.
Özdal Üçer
Van
Van Tutuklu ve Hükümlü
Yakınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin yaptığı incelemelere göre Van F
Tipi Cezaevinde Meclis Tv ve yerel kanalların
izlenmesine izin verilmediği tespit edilmiştir. Bu hukuksuz durum karşısında
Van F tipi Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin cezaevi idaresine
defalarca dilekçe ile başvurdukları ancak hiçbir cevap alamadıkları konularıyla
ilgili olarak;
1- Anayasal güvence altına
alınan haber alma özgürlüğü hangi gerekçe ile engellenmektedir?
2- Meclis Tv
ve Yerel televizyonların izlenmesine hangi çekincelerden kaynaklı izin verilmemektedir?
3- Tutuklu ve hükümlülerin
konuyla ilgili olarak cezaevi müdürlüğüne verdikleri dilekçelerle ilgili niçin
herhangi bir işlem yapılmamıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Avrupa Parlamentosu (AP) Dış
İlişkiler Komitesi üyelerine yapmış olduğunuz konuşmada; “Türkiye’de sadece
gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili
sorunlar yaşıyor” şeklinde açıklamanız olmuştur.
Bu bilgiler ışığında;
1- Ülkemizde Müslüman
çoğunlukların dini özgürlükleriyle ilgili yaşadığı sorunlar nelerdir? Bu
sorunlara yönelik altı yıllık iktidarınız döneminde nasıl bir çalışma yaptınız?
Yeni çalışmalarınız nelerdir?
2- Gayrimüslim azınlıklar
ülkemizde ne gibi sorunlar yaşamaktadır? Bu sorunların çözümüne yönelik olarak
nasıl bir planlama yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konularda kamuoyunu
aydınlatabilir misiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
1. Türkiye’de ekonomide
yaşadığımız enflasyon gibi kanunlar bazında da enflasyon yaşanmaktadır. Hukukçuların
bile takip edemeyeceği kadar kanun çıkartılmaktadır. Bu nedenle uygulama alanı
kalmayan hükümsüz duruma düşmüş kanunların ayıklanıp ilga edilmesi için
herhangi bir çalışma yapıyor musunuz?
2. Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin kuruluşundan bu yana binlerce kanun çıkarılmıştır. Dağınık hâlde
bulunan ve yasal mevzuatta uygulama alanı kalmayan kanunların yürürlükten
kaldırılması veya derlenip toparlanarak toplum hizmetine tekrar sunulması
düşünülüyor mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Adalet Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:
1- Son dönemlerde basında
çıkan haberlerde görüldüğü üzere, ülkemizde maalesef, düğünlerde ve maçlardan
sonra rastgele silah atılması sonucu birçok masum insanımız yaralanmakta veya
hayatını kaybetmektedir. Bu acı olayların önüne geçilebilmesi için, Türk Ceza
Kanununda gerekli düzenlemeler yaparak, halk arasında, maganda kurşunu diye
tabir edilen şekilde ölüme sebebiyet verenler hakkında, çok daha ağır cezaları
gerektirecek müeyyideler konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Adalet Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Hâlen 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa göre idari hizmetler sınıfında çalışan ve çok zor
şartlarda görev yapan infaz koruma memurlarının, hizmet sınıfının
değiştirilerek, özlük haklarının düzeltilmesi konusunda bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Yakın tarihimizin utanç günü
2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas-Madımak yangınının üzerinden 15 yıl geçti, bu
toplu cinayetin travması hâlen sürmekte iken,
1. 35 aydın insanımızın ateşe
verilerek canlı canlı yakıldığı olayın sanıklarından
yakalanamayan, yargı önüne çıkarılmayan kişi var mıdır? Varsa kimlerdir?
2. Açılmış davanın üzeri
küllendirilip, sıradan polisiye bir olay gibi gösterme çabaları devlete ve
yargıya olan güveni sarsmıyor mu?
Dava süreci tamamlanmış mıdır?
3. Toplu cinayetin
derinlemesine aydınlatılması, yakalanmayan, sorgulanmayan ve cezalandırılmayan
sanık kalmamasını, yakınlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve kamu vicdanının
rahatlaması için gerekli görüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemiz ile İslam Konferansı
Örgütü (İKÖ) arasında geçen ay Dışişleri Bakanımız ile İslam Konferansı Örgütü
Genel Sekreterinin imzaladığı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulma
aşamasındaki ikili anlaşma metninde,
1. “İslam Konferansı Diyalog
ve İşbirliği Gençlik Forumu” Başkanı’nın imzasının yer alması hangi diplomatik
zorunluluktan kaynaklanmaktadır?
2. İslam Konferansı Örgütü
“İslami Temeller Üzerinde İşbirliğini” esas aldığına göre bu Gençlik Forumuna
anlaşma ile verilen ayrıcalıklı imtiyazlar hangi amaçla kullanılacaktır? Buna
neden gerek duyulmuştur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Adalet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 13.10.2008
Kamer
Genç
Tunceli
Sol içerikli yayın satan
Engin Ceber 24 Eylül 2008 tarihinde polisçe gözetim
altına alındıktan sonra Metris cezaevinde ölmüştür.
1- Adı geçenin ölüm nedenini
açıklar mısınız?
2- Bu şahsa gerek emniyette
ve gerekse cezaevinde herhangi bir işkence yapılmış mıdır? Yapılmış ise
failleri hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Çek Kanundaki boşluk
nedeniyle iyi niyetli olmayan çek sahipleri, ödememek amacıyla, ilgili Bankaya
"inisiyatifim dışında elimden çıktı"
ifadesini kullanarak çeklerini ödemekten imtina ettiği açıkça görülmektedir.
Kendisinin iş yaptığı, faturasını aldığı borçları için verdiği çeklerine dahi
aynı ifade kullanılarak Bankalarına verdiği talimatla borçlarını
ödememektedirler.
a) “İnisiyatifimin dışında
elimden çıktı” ifadesine karşılık ödenmeyen çeklerde iyi niyetli alacaklılar
mağdur edilmektedir, bu konuda yasal bir önlem almayı düşünüyor musunuz?
b) Kendi inisiyatifi
dışında elinden çıktığını belirten çek keşidecilerinin bu taleplerini yargı
yoluna giderek, belgelenmesi konusunda bir yasal düzenleme yapmayı düşünüyor
musunuz?
c) İyi niyetli alacaklıları
korumak amacıyla başka bir yasal önlem almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sn. Mehmet Ali Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1- Son zamanlarda,
yazılı ve görsel basına yansıdığı şekliyle, ülkemizde çocuklara yönelik taciz,
tecavüz, cinayet, darp gibi insanlık dışı suçların işlenmesinde artış olması
nedeniyle toplumda derin kaygılar olduğu görülmektedir. Bu suçları işleyenlerin
en ağır şekilde cezalandırılması için, TCK'da
bireylere yönelik işlenen suçlara ilişkin değişiklik yapmayı planlıyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanması
isteğimi bilgilerinize sunarım.
Necati
Özensoy
Bursa
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın
eğitim ve öğretimi Türk ilkokullarında yapılmaktadır. Yunanistan’da yaklaşık
bir yıl önce bir yasa çıkarılmış, anaokullarına gitmeyen çocukların ilköğretime
başlayamayacağı ve bu yasaya uymayan velilere de cezai müeyyide uygulanacağı hüküm
altına almıştır. Bu durumda Batı Trakya Türkleri çocuklarını yalnız Yunan ana okullarına gönderebilecekledir. Buna göre;
1) Batı Trakya Türkleri Türk
Azınlık ilköğretim okullarında Lozan’a göre eğitim hakkı olduğuna göre bu yeni
düzenleme ile Türk Azınlık ana okullarının açılması
gerekmez mi?
2) Dışişleri Bakanlığımızın
Lozan’da taraf ülke garantör devlet olması hasebiyle bu konuda Yunan Dışişleri
Bakanlığı ile bir görüşmede bulundu mu?
3) Mütekabiliyet hakkımızı bu
konuda kullanmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak yanıtlanması
isteğimi bilgilerinize sunarım.
Necati
Özensoy
Bursa
Lozan Antlaşması ile
Yunanistan'a emanet edilen Batı Trakya Türk Azınlığı'nın eğitim ve öğretimi
Türk azınlık ilkokullarında yapılmaktadır. Yunanistan'da yaklaşık bir yıl önce
anaokullarına gitmeyen çocukların ilköğretime başlayamayacağı yönünde bir yasa
çıkmıştır. Anaokuluna çocuklarını göndermeyen veliler de ceza uygulamasına
muhatap kalacak bununla birlikte Batı Trakya Türkleri çocuklarını yalnız Yunan
anaokullarına gönderebileceklerdir. Buna göre;
1- Batı Trakya'da Türk
anaokulları açılmaması, Yunan anaokullarına giden çocuklarımızın daha sonraki
eğitim dönemlerinde de Yunan okullarını tercih etmelerine yol açabileceğini
düşünmüyor musunuz? Bu durum Türk Azınlık okullarının kapanması tehlikesini
yaratmayacak mıdır?
2- Yunan anaokullarının çığ
gibi açılmaya başlandığı şu dönemde Türk anaokulları açılması için hangi çalışmaları
yapıyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Adalet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 10/10/2009
Kamer
Genç
Tunceli
Cumhuriyet Gazetesi Ankara
Temsilcisi Mustafa Balbay 36 gündür tutukludur. Bize
intikal eden bilgide tutuklandığı günden bugüne kadar tek kişilik bir hücrede
kalmaktadır.
1) Bu olay doğru mudur?
2) Hangi nedenler ve mevzuat
gereği Mustafa Balbay bu kadar uzun süre tek kişilik
hücreye konulmaktadır?
3) Bu hücrede bekletilme
süresi ne zamana kadar devam edecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim. 07/04/2009
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
NATO Genel Sekreterliği için
aday gösterilen Danimarka Başbakanı Sn. Rasmussen’in
Peygamberimize hakaret içeren karikatürlere karşı aldığı tutum ile PKK’nın
yayın organı ROJ TV’nin yayınlarını engellemediği ve teröre destek verdiği
gerekçeleri ile bu göreve uygun olmadığı bizzat Sayın Başbakan tarafından ifade
edilmiştir.
Sn. Rasmussen’in
karikatür krizi için özür dileyeceği, ROJ TV’nin yayınlarının da engelleneceği
taahhüdünde bulunduğu bu taahhütler karşısında ABD Başkanının garantörlüğünde
Türkiye'nin veto hakkını kullanmayacağı Sn. Cumhurbaşkanı ve Sn. Başbakan
tarafından ifade edilmiştir.
Ne var ki özür dileyeceği
ifade edilen Sn. Rasmussen basının karşısına sargılı
kolla çıktığı için özür dilemiş, ROJ TV için ise daha önce olduğu gibi
savcılığı adres göstermiştir.
Bu durumda:
1) ABD Başkanı Sn. Rasmussen itiraz ettiğimiz iki hususta da tavrı
değişmediğine göre hangi hususta garantör olmuştur.
2) Rasmussen’in
veto edileceği beklentisi oluşturup, ondan sonra NATO da bir iki koltuk
karşılığı vetodan vazgeçilmesi ile dünya basınında ülkemizi düşürdüğünüz
durumun farkında mısınız?
3) Bu koltuk pazarlığı ile
elde ettiğiniz sonuç, Sn Rasmussen’in itiraz
ettiğiniz handikaplarını ortadan kaldırmış mıdır?
Açıklanmasını arz ederim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Ali BABACAN tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim.
07.04.2009
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
Soru: Ülkemizin toprak
bütünlüğünü tanımayan, milletimizin temiz alnına soykırım lekesi sürmek adına
dünya ölçeğinde kampanyalarını sürdüren Ermenistan’a karşı, üstelik bu
iddialarından vazgeçmedikleri hâlde tek millet iki devlet olmakla
gururlandığımız kardeş Azerbaycan’ın toprakları işgal altındayken, gerek
Cumhurbaşkanlığı gerekse hükûmet olarak yürüttüğünüz
süreç sonunda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı medeniyetler ittifakı forumuna
katılmadığı gibi bizde bu gelişmelere paralel bir değişim geçireceğiz
açıklamasında bulunmuştur.
Bu itibarla;
Aynı milletin evlatları
olduğumuz, devletler ve milletler arasında örneği olmayacak bu kardeşlik,
soydaşlık, aynilik bağlarını inciten, yok eden ve hatta tümden bozulmasına yol
açacak bu açılımın Ermenistan’la hangi ortak menfaatimize dayandığı, hangi
kazanımın Azerbaycan’ın kaybından daha önemli olduğunu, bu kardeşliğin
tehlikeye atılmasının hangi bedele karşılık olduğunun açıklanmasını arz ederim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından.sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde kamuoyu gündemini
son bir yıldır Deniz Feneri e.v davası ile iddianamesi bile tartışmalı olan
Ergenekon soruşturması doldurmakta ve hukuk çevreleri, sivil toplum kuruluşları
ile siyasi çevrelerde, medyada tartışılmaktadır.
1. Deniz Feneri e.v davası
Almanya'da aylarca sürdü, ülkemiz savcıları ve Bakanlığınız dava sürecini
seyretti.
Dava açabilmek için aylarca
dava dosyasının gelmesini beklediler. Deniz Feneri e.v dava dosyasının
tercümesi 54 gün geçmesine rağmen neden yapılamamaktadır?
2. Yargının
siyasallaştırıldığını söylemekten başka suçu olmayan YARSAV Başkanı hakkında
geç kalmadan açtırdığınız soruşturma benzerini, Deniz Feneri e.v. davasının
görülmesini engelleyen, olası delillerin yok edilmesine zaman tanıyan sorumlu
ve yetkililer için de açmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanı ve Dışişleri
Bakanımıza yöneltilen sözlü soru önergelerine cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Malatya
Milletvekilimiz Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/444) esas sayılı sorusuna cevapla
başlıyorum.
Başta AB üye ülkeleri olmak
üzere, ilgili ülke yetkilileri ve makamlarıyla yapılan temas ve görüşmelerde
vatandaşlarımızın iş görüşmesi, aile birleşimi, akraba ziyareti, tedavi ve
benzeri amaçlı vize başvurularında karşılaşılan sorunlar gündeme getirilmekte
ve bunlara yönelik çözüm taleplerimiz iletilmektedir. Bu çerçevede, Avrupa
Birliği üyesi ülkelerin makamlarıyla yapılan görüşmelerde 1996 yılından bu yana
AB ile gümrük birliği içerisinde bulunan ve 2005 senesinde de katılım
müzakerelerine başlamış olan Türkiye’ye yönelik katı vize uygulamalarına son
verilmesi ve vize işlemlerinin en kolay ve hızlı hâle getirilmesi yönündeki
taleplerimiz kuvvetli ifadelerle dile getirilmektedir. Söz konusu ülkelere
başta iş adamları, profesyonel sürücüler, sanatçılar, sporcular, akademisyenler
ve öğrenciler olmak üzere vatandaşlarımıza somut vize kolaylıkları sağlanmasını
öngören ikili anlaşmalar imzalanması da teklif edilmektedir.
Bu kapsamda, Çek Cumhuriyeti,
Slovenya, İtalya, Avusturya, Almanya ve Baltık ülkelerine karşılıklı vize
kolaylıkları içeren anlaşmalar yapılması önerilmiştir. Bunun sonucunda, 22
Kasım 2004 tarihinde Çek Cumhuriyeti, 20 Nisan 2006 tarihinde Slovenya, 26
Haziran 2006 tarihinde Letonya ve 18 Ocak 2007 tarihinde de İtalya ile vize
kolaylıkları içeren ikili düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bunlar arasında,
İtalya ile yapılan Vize Kolaylıkları Mutabakat Muhtırası’nın, anılan ülkenin Schengen üyesi olması dolayısıyla özel bir önemi
bulunmaktadır. Zira, Schengen
ülkelerinin vatandaşlarımıza yönelik katı vize uygulamalarına başlıca dayanak
olarak gösterdikleri Schengen müktesebatına taraf bir
ülkeden, ilk kez önemli vize kazanımları elde edilmiştir. İtalya, vize
müracaatı sırasında iş mektubu getiren iş adamlarına uzun süreli ve çok girişli
vize vermeye ve ayrıca profesyonel sürücülerimiz, akademisyenler, öğrenciler,
sanatçılar ve sporcular için basitleştirilmiş ve hızlı vize prosedürü
uygulamaya başlamıştır.
21 Aralık 2007 tarihi
itibarıyla Schengen’e dâhil olan Estonya’yla
karşılıklı vize kolaylıkları sağlanması konusunda bir süredir elden çalışmalar
sonuçlandırılmak üzeredir. Diğer AB-Schengen üyeleri
ile de aynı içerikte düzenlemeler yapılması için temaslarımız sürmektedir. Bu
çerçevede, Avusturya makamlarıyla sürdürülmekte olan görüşmelerde karşılıklı
olarak vize kolaylıkları getirilmesi üzerinde çalışmalar oldukça ilerlemiştir.
Ayrıca Bakanlığımız, vize almakta güçlük çeken vatandaşlarımızın, iş adamı,
akademisyen, öğrenci, sanatçı, sporcu, profesyonel sürücülerin yanı sıra aile
birleşimi, akraba ziyareti, tedavi ve turistik amaçlı seyahat etmek isteyenler
gibi münferiden yaptığı yazılı ve sözlü şikâyetleri de titizlikle
değerlendirmekte ve gerektiğinde ilgili ülke temsilcilikleri nezdinde girişimde
bulunarak kendilerine yardımcı olmaktadır.
Kastamonu Milletvekilimiz
Mehmet Serdaroğlu’nun (6/690) esas no.lu sözlü soru
önergesine cevabımız:
Ermenistan’da yapılan 24
Nisan törenlerine katılanların Türk Bayrağı’nın üzerinden geçtiğini gösteren
basın haberleri teessür ve nefretle karşılanmıştır. Bayraklar ait oldukları
ülkelerin millî sembolleri olup ayrı ve çok özel anlamları vardır. Türk
geleneklerine göre savaş hâlinde olunan ulusların dahi bayrakları çiğnenemez.
Hâl böyle iken Ermenistan’da yaşanan olay tarafımızda infial yaratmıştır.
Ermenistan’daki söz konusu menfur olay, Bakanlığımızca yapılan 25 Nisan 2008
tarih ve 11 sayılı bir açıklama ile sert bir şekilde kınanmıştır. Söz konusu açıklamada Türk Bayrağı'nın taşıdığı anlam itibarıyla
yüce Türk milletinin tarihten bugüne gelen bütün temel değer ve inançlarını,
özgürlüğünü sembolize ettiği, bu yönüyle de milletimizin, bir nevi, var
oluşuyla eş anlamlı kabul edildiği, Türk milletinin bu değerlerine ve bunları
yansıtan bayrağına atfettiği önemin herkes tarafından da yakinen bilindiği, bu
bakımdan söz konusu haberlerin toplumumuzda büyük üzüntü, tepki ve infial
doğurduğu vurgulanarak söz konusu davranış ve eylemler şiddetle kınanmıştır. Açıklama
ayrıca İngilizceye de çevrilerek dünya kamuoyuna duyurulmuş ve diğer ülkelerle
temaslarımızda Ermenistan’da vuku bulan bu alçakça saldırı ifşa edilmiştir.
Karaman Milletvekilimiz Sayın
Hasan Çalış’ın (6/691) esas no.lu sözlü soru
önergesine cevabımız:
Türkiye ayrım gözetmeksizin
Irak’taki bütün grup ve oluşumlarla diyalog kanallarını açık tutmaktadır. Bu
diyalog, Iraklı çeşitli gruplar arasında siyasi uzlaşıya katkıda bulunmak ve
Irak’ın bütünlüğünü pekiştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Irak ile ikili
ilişkilerimizi enerji, ticaret ve yeniden inşa alanlarını da kapsayacak şekilde
geliştirmek temel hedefimizdir.
Öte yandan, Irak’ın başkenti
Bağdat’ta Iraklı tüm liderlerle görüşmeler gerçekleştirilerek ülkemizin PKK
terör örgütünün Irak topraklarındaki varlığından duyduğu rahatsızlık, Irak’taki
idari sınırların belirlenmesi konusundaki hassasiyetimiz ve Irak ile ikili
ilişkilerimizi geliştirme isteğimiz açık bir şekilde muhataplarımıza iletilmeye
devam edilmektedir. Nitekim, sözlü soru önergesinin
Bakanlığıma intikalinden bu yana Irak’ın ayrılmaz bir parçasını oluşturan Kuzey
Irak yerel yönetiminden Neçirvan Barzani ve Mesut
Barzani ile de yukarıdaki çerçevede görüşmelerde bulunulmuştur.
Türkiye, Irak ile
ilişkilerinde uluslararası hukuku rehber almakta ve ilişkilerine bu çerçevede
yön vermektedir. Bu bağlamda, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru güvenlik
endişelerimiz, Iraklı yetkililerin dikkatine getirilirken muhataplarımızın Irak
yasalarına göre meşru bir sıfata sahip olmaları dışında bir kıstas
belirlenmemektedir.
Karaman Milletvekilimiz Sayın
Hasan Çalış’ın (6/799) esas no.lu sözlü soru
önergesine cevap: Dinî inanç özgürlüğü, başta Anayasa olmak üzere,
kanunlarımızın güvencesi altındadır. Herkes vicdan, dinî inanç ve kanaat
hürriyetine sahiptir. Ülkemizde özellikle 2000’lerin başından itibaren yoğun
şekilde devam eden reform süreci din özgürlüğü bağlamında da çalışmaları
içermektedir.
Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/903) esas no.lu sözlü soru
önergesine cevaptır:
28-30 Haziran 2005
tarihlerinde Sana’da gerçekleştirilen 32’nci İslam
Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı’nda kabul edilen bir kararla
İslam Konferansı Gençlik Forumunun İslam Konferansı Örgütünün bağlı kuruluşu
olması kabul edilmiştir. Bu çerçevede söz konusu anlaşma ülkemiz ile İKÖ ve
İslam Konferansı Gençlik Forumu arasında imzalanmıştır. İslam Konferansı Gençlik
Forumu Başkanı, pozisyonu gereği ve İKÖ’nün talebi
üzerine anılan kuruluşu temsilen anlaşmayı imzalamıştır. Söz konusu anlaşma
içerik ve yazım biçimi açısından bir ev sahibi ülke anlaşması olup İslam
Konferansı Gençlik Forumunun uluslararası kuruluşlara tanınan hak ve
ayrıcalıklardan faydalanabileceği koşullarda faaliyetini yürütebilmesini teminen hazırlanmıştır. İslam Konferansı Gençlik Forumunun
başlıca amaçları, İKÖ üyesi ülkelerin gençleri arasında karşılıklı anlayış,
tecrübe ve fikir teatisini desteklemek; uluslararası düzeyde medeniyetler arası
diyalog ve hoşgörüye hizmet etmek; ekonomik ve sosyal kalkınma, teknik iş
birliği ve kültürel alışveriş alanlarında dayanışmayı desteklemektir.
Bursa Milletvekilimiz Sayın
Necati Özensoy’un (6/1186) esas sayılı soru önergesi:
Batı Trakya Türk azınlığının
ana dilde eğitim hakkı, başta Lozan Anlaşması olmak üzere, ikili ve çok taraflı
anlaşmalarla garanti altına alınmıştır. Yunanistan’daki zorunlu anaokulu
uygulamasının başlatılması üzerine soydaşlarımız azınlık anaokulları açılması
taleplerini Yunanistan makamlarına iletmişlerdir. Batı Trakya Türk azınlığının
karşı karşıya kaldığı tüm hak ihlalleri ve bu çerçevede azınlık anaokulu
açılması talebi, yapılan ikili temaslarda Yunan tarafına iletilmektedir. Konu yakından
izlenmekte olup tüm seçenekler değerlendirilmektedir.
Bursa Milletvekilimiz Sayın
Necati Özensoy’un (6/1187) esas no.lu sözlü soru
önergesi:
Batı Trakya’daki mevcut Türk
azınlık ilkokullarının kapanmaları söz konusu değildir. Batı Trakya Türk azınlığı,
azınlık anaokulu açılması taleplerini Yunan makamlarına iletmektedir. Bu husus
ikili temaslarımızda tarafımızdan da Yunanistan makamları nezdinde gündeme
getirilmekte ve ısrarla takip edilmektedir.
Ordu Milletvekilimiz Sayın
Rıdvan Yalçın’ın (6/1323) esas numaralı sözlü sorusu:
Yeni NATO Genel Sekreterinin
belirlenmesi sürecinde Anders Fogh
Rasmussen’in muhtemel adaylığının gündeme geldiği
andan itibaren konuya ilişkin bilinen görüşlerimiz gerek müttefiklerimizle
çeşitli düzeylerde yapılan ikili temaslarda gerek NATO çerçevesinde yapılan
danışmalarda tarafımızdan dile getirilmiştir. Bu bağlamda, ülkesindeki
karikatür krizinin idaresinde izlediği tutum ışığında Rasmussen’in
Genel Sekreter görevine getirilmesinin, özellikle NATO’nun öncelikli hedef olarak
belirlediği Afganistan’daki misyonunun başarısı
üzerinde doğurabileceği olumsuz etkiye ağırlıklı olarak dikkat çekilmiştir.
Keza bu durumun önümüzdeki dönemde ittifakın gündeminde giderek ön plana çıkan
halkı ağırlı olarak Müslüman olan geniş bir coğrafyadaki ülkeler ve ortaklarla
ilişkilerde yaratabileceği hassasiyete ve bu ülkeler nezdinde NATO’nun imajı ve
inandırıcılığı üzerinde yapabileceği tahribata da özellikle işaret edilmiştir.
Danimarka’dan aldığı lisansla
yayınlarına devam eden Roj TV şiddet ve terörizme
teşvik içeren propaganda yayınlarına son verilmesi yönündeki talebimiz
Danimarka makamlarına yararlı olacağı düşünülen bilgi, belge ve materyallerle
birlikte her vesileyle iletilmektedir. Kopenhag Savcılığı Roj
TV’yle ilgili bir soruşturma yürütmekte olup, Danimarka’dan beklentimiz,
sürecin terörizmle mücadeleyle ilgili uluslararası yükümlülüklerle bağdaşan bir
biçimde sonuçlandırılmasıdır.
Danimarka’nın Roj TV bağlamında izleyegeldiği
politika, kuşkusuz Rasmussen’e yönelik tutumumuzu
şekillendiren temel unsurlardan birini teşkil etmiştir. Yukarda bahse konu
endişelerimiz esasen bazı müttefiklerimizce de önceden paylaşılmış olmakla
birlikte, 3-4 Nisan tarihli Strazburg Zirvesi’nde
ülkemiz dışında tüm müttefiklerin Rasmussen’in
adaylığını desteklediği bir tabloyla karşı karşıya kalınmıştır.
NATO zirvesinde ortaya çıkan
bu durum karşısında veto seçeneğinin kullanılmasının doğurabileceği sonuçlar,
özellikle 60’ıncı Yıl Dönümü Zirvesi gibi önemli bir tarihî buluşmanın krizle
sonuçlanması, bu durumdan Türkiye'nin doğrudan ve yegâne sorumlu olan ülke
olarak gösterilmesi ve ittifakın birlik ve dayanışmasının kamuoyu tarafından
sorgulanması gibi sakıncalı ihtimaller ışığında etraflıca değerlendirilmiştir.
ABD Başkanı Obama’nın Cumhurbaşkanımızla yaptığı özel
görüşmede ülkemizin endişelerinin bertaraf edilmesi bağlamında şahsi taahhüdünü
ortaya koyması Rasmussen bağlamında ülkemiz
tarafından oydaşmaya uyulmasında teşvik edici bir rol
oynamıştır.
Beklentilerimizin uygulamaya
geçirilmesi kuşkusuz zamana yayılı bir süreci getirecektir. Bu bağlamda Rasmussen’in Medeniyetler İttifakı toplantısında yaptığı
beyan ülkemizin endişelerinin giderilmesi yönünde atılmış ilk adımı teşkil
etmiştir.
Ordu Milletvekilimiz Sayın
Rıdvan Yalçın’ın (6/1324) sayılı sözlü soru önergesi:
Ülkemizin aynı coğrafyayı
paylaştığı komşu ülkelerle mevcut sorunlarının diyalog yoluyla çözüme
kavuşturulması ve bu sayede bölgemizde kalıcı istikrar ve barışın tesisine
katkıda bulunulması Türk dış politikasının temel önceliklerinden biridir. Ermenistan’la
ikili ilişkilerimizin normal bir zemine oturtulması amacıyla başlatılan diyalog
süreci de bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Ağustos 2008’de Gürcistan ile
Rusya Federasyonu arasında yaşanan kriz Türkiye için stratejik öneme sahip olan
Güney Kafkasya’daki istikrarın ne kadar kırılgan bir nitelik taşıdığını ve
mevcut sorunlara kalıcı çözümlerin bulunmadığı bir ortamda çatışmaların
bölgedeki güvenlik, istikrar ve iş birliğini tehdit eder boyutlara kolaylıkla
ulaşabileceğini gözler önüne sermiştir. Ülkemiz, bu krizi izleyen dönemde,
Güney Kafkasya’daki donmuş ihtilafların ortadan kaldırılması için, uygun bir
ortam yaratılması amacına dönük diplomatik faaliyetlerine hız vermiş, bu
çerçevede Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu önerisini gündeme getirmiş
ve bu platforma bölgedeki sorunlara taraf olan diğer ülkelerle birlikte
Ermenistan’ı da davet etmiştir.
Söz konusu girişimlerle eş
zamanlı olarak, sınır komşumuz olan Ermenistan ile mevcut sorunlarımızın
ortadan kaldırılması için yürütülmekte olan kapsamlı diyalog sürecine de
bölgede ortaya çıkan yeni dinamiklerin yarattığı imkânlar çerçevesinde hız
verilmiştir. Ermenistan ile yürütülen görüşmelerde iki ülke arasında mevcut tüm
sorunlar bütüncül bir anlayışla ele alınmakta, tüm sorunların zaman içinde adım
adım çözüme ulaştırılması ve iki ülke arasındaki
ilişkilerin normal bir zemine kavuşturulması hedeflenmektedir.
Diğer yandan, Güney
Kafkasya’da kalıcı güvenlik, barış ve istikrarın tesisi, Azerbaycan ve
Ermenistan arasındaki Yukarı Karabağ sorununun da çözümüne bağlı olduğu bölgedeki tüm
aktörlerce bilinmektedir. Bu husus, Sayın Başbakanımızca Azerbaycan
Parlamentosuna hitaben 13 Mayıs 2009 günü yapılan konuşmada bir kez daha
vurgulanmıştır. Ülkemiz, Azerbaycan’ın kanayan yarası durumundaki bu ihtilafın
barışçı yollarla çözümü için verdiği desteği sürdürmekte ve bu yönde yoğun bir
diploması trafiği yürütülmektedir.
Hükûmetimizin dostumuz
ve kardeşimiz olan Azerbaycan ile ikili ilişkilerimize bakışı her zaman “Bir
millet iki devlet” anlayışı doğrultusunda şekillenmiştir. Bu çerçevede,
Ermenistan ile Türkiye arasında yürütülen diyalog sürecinde de Azerbaycan’ın
iyiliği ve menfaatleri hiçbir şekilde göz ardı edilmemiştir. Süreç boyunca
Azerbaycan makamlarına yürütülen çalışmalar hakkında her aşamada gerekli
bilgilendirme yapılmış olup Azerbaycan yetkilileriyle bilgi alışverişimiz ve
görüşmelerimiz her düzeyde sürdürülmektedir.
Dolayısıyla, Türkiye ile
Ermenistan arasında devam eden sürecin Azerbaycan’ın kaybına yol açacak bir
boyutu olduğu düşünülmemektedir. Türkiye'nin Güney Kafkasya’ya yönelik
siyasetinin amacı mevcut tüm sorunların diyalog yoluyla aşılması ve bu bölgede
istikrar, güvenlik ve refahın tüm bölgenin hayrına olacak koşullar altında
kalıcı ve sürekli kılınmasıdır. Bölgede mevcut sorunların çözümüyle normal
ilişkilerin ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisi tüm bölge ülkelerinin
menfaatine olacaktır.
Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın Yaşar Ağyüz’ün 6/486 no.lu sözlü soru önergesi:
Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın Yaşar Ağyüz’ün ceza infaz kurumlarının
kapasitesi ve doluluk oranlarına ilişkin soru önergesine cevap olarak, ceza
infaz kurumlarımızın yatak kapasitesi ile aynı dönemdeki tutuklu ve hükümlü
sayıları yıllar itibarıyla aşağıdaki şekliyle gösterilmiştir. 2007 yılı ocak ayı itibarıyla yatak sayısı 74.140 iken toplam
hükümlü ve tutuklu sayısı 70.277; 2008 yılı ocak ayı itibarıyla yatak sayısı
86.387 iken toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 90.837; 14 Mayıs 2009 tarihi
itibarıyla yatak sayısı 103.904 iken toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 110.880
kişidir.
Kamuoyunda bazı suç tipleri
“yolsuzluk” olarak bilinmekle birlikte, mevzuatımızda böyle bir suç tipi
bulunmamaktadır. Suç tipleri belirtildiğinde istatistiki
veri bildirilmesi mümkün olacaktır.
Ayrıca, cezaevlerindeki
doluluk oranı ve ihtiyaçlar oranında ceza ve infaz kurumları inşası
hizmetlerine devam edilmektedir.
Tokat Milletvekilimiz Sayın
Reşat Doğru’nun 6/587 esas no.lu sözlü soru önergesine cevaptır:
Başbakanlık tarafından
hazırlanan ve 18 Ocak 2007 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan tasarruf
“tedbirleri konulu” 2007/3 sayılı genelgede, kamu kurum ve kuruluşları
tarafından yurt içinde ve yurt dışında hizmet binası, lojman, her ne adla
olursa olsun, memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis
ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacağı, kamulaştırılmayacağı,
kiralanmayacağı ve yeni inşaat yapılmayacağı karara bağlandığından,
Bakanlığımızca lojman alımı mümkün bulunmamaktadır, ancak taşra teşkilatımızda
görevli hâkim, savcı ve diğer personelin konut ihtiyacı ilgili cumhuriyet
başsavcılıklarının talepleri doğrultusunda Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı
kaynaklarından sağlanan ödeneklerle karşılanmaya çalışılmaktadır. Zile
Cumhuriyet Başsavcılığının lojman satın alınmasına yönelik talebi de bu
çerçevede Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Başkanlığına iletilmiş olup konu
incelenmektedir.
İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Necla Arat’ın (6/597) esas no.lu sözlü sorusu:
Devam eden Avrupa Birliği tam
üyelik müzakere sürecinde, Avrupa Birliği tarafı, aday ülke olarak Türkiye'den
beklentilerini kısa ve orta vadeli öncelikler hâlinde “Katılım Ortaklığı
Belgesi” adı verilen Konsey kararlarında ifade etmekte, bu önceliklerin yerine
getirilme durumuna ilişkin değerlendirmeler ise 1998 yılından bu yana her yıl
yayımlanan ilerleme raporlarıyla yapılmaktadır.
Bu belgelerde, müzakere
sürecinin kapsadığı bütün alanlarla ilgili olduğu gibi yargı sistemine yönelik
olarak da beklenti, eleştiri ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bundan başka
2003, 2004, 2005 ve 2008 yıllarında Avrupa Komisyonunca görevlendirilen
bağımsız uzmanlarca ülkemize düzenlenen ziyaretler sonucunda Türk yargı
sisteminin işleyişine ilişkin istişare ziyaret raporları düzenlenmiş olup bu
raporlarda da Türk yargı sistemi daha detaylı olarak ele alınmakta ve bir kısım
tavsiye, eleştiri ve değerlendirmelere yer verilmektedir.
Anılan raporlarda yer verilen
tavsiye, eleştiri ve değerlendirmelere karşılık olarak gerekli cevaplar
Bakanlığımızca düzenli olarak verilmektedir, ancak hangi raporların içeriğinin
hakaret olarak algılandığı anlaşılamadığından somut bir cevap verilmesi mümkün
olmamıştır.
Karaman Milletvekilimiz Sayın
Hasan Çalış’ın (6/628) ve Niğde Milletvekilimiz Sayın
Mümin İnan’ın (6/858) esas no.lu sözlü soruları içerik itibarıyla aynı
olduğundan birlikte cevaplandıracağım:
Bakanlığımız tarafından
hazırlanıp kanunlaşması sağlanmak üzere 14/12/2007
tarihinde Başbakanlığa gönderilen, Başbakanlık tarafından da 6 Mayıs 2008
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen Türkiye Büyük Millet
Meclisi Adalet alt komisyonunda görüşmeleri tamamlanan ve Adalet Komisyonunda
görüşülmek üzere gündemde bulunan Ceza İnfaz Kurumları Dış Güvenlik Hizmetleri
Kanunu Tasarısı’nın Adalet alt komisyonunda yapılan görüşmelerinde ceza infaz
kurumu personelinin mali ve özlük haklarında iyileştirmeye yönelik düzenlemeler
getirilmiş olup tasarının kanunlaşma süreci devam etmektedir.
23 Haziran 2007 tarihli ve
26561 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2007/12226 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararıyla ceza infaz kurumlarında eğitim ve iyileştirme
faaliyetlerinde görev yapan bazı personele ek ders ücreti verilerek kısmi bir
iyileştirme sağlanmıştır.
Ceza infaz kurumu
personelinin özlük hakları ve maaşları yeterli olmadığından benzer konumda
görev yapan güvenlik kuvvetleriyle aynı seviyeye getirme çalışmaları hâlen
devam etmektedir.
Van Milletvekili Sayın Özdal Üçer’in (6/714) esas no.lu sözlü soru önergesine
cevaptır:
Ceza infaz kurumlarında
barındırılan hükümlü ve tutukluların hakları, güvenceleri ve kısıtlamalar 5275 sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile 6 Nisan 2006 tarihli
Resmî Gazete’de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’te ayrıntılı olarak
düzenlenmiştir.
Anılan kanunun 66’ncı
maddesinde hükümlülerin telefon ile haberleşme hakkı, 67’nci maddesinde radyo
ve televizyon yayınları ile İnternet olanaklarından yararlanma hakkı, 68’inci
maddesindeyse, hükümlülerin mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı
düzenlenmiştir.
a) 5275 Sayılı Kanun’un “Hükümlünün radyo,
televizyon yayınları ile İnternet olanaklarından yararlanma hakkı” kenar
başlıklı 67’nci maddesinde,
“1) Hükümlü ceza infaz
kurumlarında merkezî yayın sistemi bulunduğu takdirde, bu sisteme bağlı olarak
radyo ve televizyon yayınlarını izleme hakkına sahiptir.
2) Merkezî yayın sistemi
bulunmayan kurumlarda, yararlı olmayan yayınların izlenmesini ve dinlenmesini
engelleyecek önlemler alınmak suretiyle bağımsız anten kullanılarak televizyon
ve radyo izlenmesine ve dinlenmesine izin verilir. Bu cihazlar, bedeli kendisi
tarafından ödenmek koşuluyla hükümlü adına kurumca satın alınır. Her ne biçimde
olursa olsun dışarıdan gelenler tarafından getirilen radyo, televizyon ve
bilgisayarlar kuruma alınmaz.
3) Kapalı ve açık ceza infaz
kurumları ile çocuk eğitimevlerinde ancak, eğitim ve
iyileştirme programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde
görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir.
Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında
internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Ancak,
Adalet Bakanlığının uygun görmesi hâlinde eğitim ve kültürel amaçlı olarak
bilgisayarın ceza infaz kurumuna alınmasına izin verilebilir.
4) Bu haklar, tehlikeli hâlde
bulunan veya örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir.” hükmüne yer
verilmiştir.
b) Ayrıca, anılan Tüzük’ün
90’ıncı maddesinde de benzer düzenleme yer almakta olup mevzuat hükümleri
doğrultusunda hareket edildiğinden Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda hükümlü ve tutukluların haber alma özgürlüğünün kısıtlanması
söz konusu değildir.
2) Van F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kapalı devre televizyon sistemi mevcut
olup yirmi adet televizyon kanalı izlenebilmektedir. Ulusal kanallardan TRT 1,
TRT 2, TRT 3 ve TRT 6 kanallarının aynı anda izlenmesinde herhangi bir sorun
yaşanmamaktadır. Öte yandan, uydu sisteminde yerel yayınların teknik olarak
alınmasına imkân bulunmadığı için bu kanalların yayınları verilememektedir.
3) Hükümlü ve tutukluların
açıklanan konuyla ilgili olarak Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne verdikleri bütün
dilekçeler için gerekli işlemler yapılmıştır ve yapılmaya devam edilecektir.
Adana Milletvekilimiz Sayın
Kürşat Atılgan’ın (6/819) sayılı soru önergesi:
Bilindiği üzere 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un
10’uncu maddesine göre hukuki metinleri toplamak, ayıklamak, yürürlükte
olanlarını tespit etmek; mer’i mevzuatı ek ve
değişiklikleriyle birlikte tek metin hâline getirerek yayınlamak; mevzuatı
bilgi işlem sistemi içinde takip etmek; Resmî Gazete’yi yayımlamak, düstur ve
fihristleri hazırlamak Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel
Müdürlüğünün görevleri arasında yer almaktadır.
Başbakanlık, 2006 yılı
faaliyetlerinde kaliteli mevzuata ulaşılması amacıyla başlatmış olduğu bir
kısım projeleri tamamlayarak kullanıcıların hizmetine sunmuştur. Konuya ilişkin
olarak Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen çalışmalar şunlardır:
1) Kanunların, Tüzüklerin,
Bakanlar Kurulu Kararı ile Yürürlüğe Konulan Yönetmeliklerin Ayıklanması
Projesi: Başbakanlıkça 2006 yılı içerisinde başlanan Kanunların, Tüzüklerin ve
Bakanlar Kurulu Kararları ile Yürürlüğe Konulan Yönetmeliklerin
Sadeleştirilmesi ve Ayıklanması Projesi bir buçuk yıl süren çalışmalardan sonra
2007 yılında sonuçlandırılmıştır. Yürürlükte olan ve kanunlar külliyatında yer
alan 920 adet kanun, 215 adet tüzük ve 275 adet Bakanlar Kurulu kararı ile
yürürlüğe konulan yönetmelik incelenmiştir. Çalışma sonucunda;
a) 26 Nisan 2007 tarihli ve
5637 sayılı Uygulama İmkânı Kalmamış Bazı Kanunların Yürürlükten Kaldırılmasına
Dair Kanun’la 118 adet kanun,
b) 14/6/2007
tarihli ve 26552 sayılı, 15/6/2007 tarihli ve 26553 sayılı, 21/6/2007 tarihli
ve 26559 sayılı resmî gazetelerde yayımlanan tüzüklerle 37 tüzük,
c) 39 adet yönetmelik,
yürürlükten
kaldırılmış. Yürürlükten kaldırılan mevzuatın tespiti çalışmalarına
Bakanlığımız da etkin bir şekilde katkı sağlamıştır.
2) Yönetmeliklerin
Kodifikasyonuyla Uygulanmayan Hükümlerin Ayıklanması ve Sadeleştirilmesi
Projesi: 1970-2005 yılları arasında kamu kurum ve kuruluşlarına ait 13.967 adet
yönetmeliğin yürürlüğe konulduğu, bunlardan 9.457 adedinin değişikliği,
değişiklik yönetmeliği 4.510 adedinin ise müstakil yönetmelik olduğu, müstakil
yönetmeliklerin de 3.366 adedinin Resmî Gazete’de yayımlanarak 1.144 adedinin
ise kurumların yetkili organlarının oluruyla yürürlüğe konulduğu tespit
edilmiştir. 805 adet yönetmelik ise yönergeye çevrilerek
hukuki varlığına son verilmiştir.
Bunlardan, konusu ve dayanağı
kalmamış olan 67 adet yönetmelik, Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’in tüm kurum ve kuruluşları kapsamına alması
sağlanarak 52 adet arşiv yönetmeliği, özelleştirme uygulamaları nedeniyle kamu
tüzel kişiliğini kaybetmiş kuruluşlara ait 53 adet yönetmelik, Kamu İhale
Kanunu’nda düzenlenmesi nedeniyle 52 ihale yönetmeliği, üniversitelere ait olup
konusu ve dayanağı kalmamış 85 adet yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Şekil eksiklikleri de
giderilerek kodifikasyonu yapılan 2.956 adet
yönetmelik yeniden MS Word formatında dizilmiş ve Başbakanlık web sayfasında
ücretsiz olarak mevzuat bilgi sisteminde hizmete sunulmuş ve elektronik ortamda
kamuoyunun sürekli yararlanabileceği yönetmelikler külliyatı oluşturulmuştur.
3) Kodifikasyon, düstur ve
fihrist hazırlama hizmetleri: Bu hizmetler de elektronik ortamlarda
değerlendirilip halkımızın hizmetine sunulmuştur.
Niğde Milletvekilimiz Sayın
Mümin İnan’ın (6/827) no.lu sözlü sorusu:
5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun “Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” başlıklı 170’inci
maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendine göre, kişilerin hayatı, sağlığı veya
mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı ve
panik yaratabilecek tarzda silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan
kişinin altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı hükme
bağlanmıştır. Belirtilen suç, cumhuriyet savcılığınca resen
takip edilmektedir. Bu suçun işlenmesinde kullanılan silahın, ruhsatının olup
olmadığına bakılmaksızın 5237 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesi uyarınca
müsaderesine de karar verilmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 81’inci
maddesinde kasten adam öldürme suçu düzenlenmiş olup müeyyidesi müebbet hapis
cezası olarak belirlenmiştir.
Bir kişinin havaya ateş etmek
suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu işlemesi sonucunda
kişilerin yaralanmasına veya ölümüne neden olması hâlinde, olayın özelliğine ve
eylemin niteliğine göre, ayrıca olası kast söz konusu ise kasten adam öldürme
veya yaralama suçundan verilen cezadan Türk Ceza Kanunu’nun 21’inci maddesi
uyarınca indirim yapılmak suretiyle cezaya hükmedilecek; bilinçli taksir söz
konusu ise, taksirle yaralama veya öldürme suçundan verilen ceza, Türk Ceza
Kanunu’nun 22’nci maddesi uyarınca artırılacaktır.
Öte yandan, 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 170’inci maddesinin uygulama sonuçlarının henüz tam olarak
alınamadığı dikkate alınarak, bu aşamada söz konusu maddede bir değişiklik
yapılmasının uygun olmayacağı düşünülmektedir.
Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/865) sayılı sözlü soru
önergesi:
2 Temmuz 1993 tarihinde
meydana gelen olaylarla ilgili olarak Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin
1993/106, 1994/30 esas nolu dosyalarından, 130 sanık
hakkında kamu davasının açıldığı; Yargıtay incelemesi sonunda, Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesinin 2004/7 esas nolu dosyasında 7;
2008/123 esas nolu dosyasında 3; 2004/28 esas nolu dosyasında ise 2 sanık olmak üzere toplam 12 sanık
hakkındaki yargılamanın devam etmekte olduğu; yargılaması sonuçlanan diğer
sanıklar hakkında müebbet ağır hapis, muvakkat hapis cezaları ile beraat kararı
verildiği; müebbet ceza alan hükümlülerden 9, muvakkat ceza alan hükümlülerden
13 kişinin cezalarının infazı yönünde yurt içinde ve yurt dışında arandıkları
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yazılarından anlaşılmıştır.
Tunceli Milletvekili Sayın
Kamer Genç’in (6/1010) esas nolu sözlü soru
önergesinin cevabı:
Maktül Engin Ceber’in, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan, tedavi
amacıyla önce Bayrampaşa Devlet Hastanesine, oradan da Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiği, burada
beyin kanaması tanısı ile tedavi altına alındığı, 10 Ekim 2008 tarihinde vefat
ettiği, tüm vücut bölgelerinde künt travmaya bağlı yaygın doku içi beyin kanaması ve bu nedenle
gelişen komplikasyonlar sonucu ölüm olayının meydana geldiği Adli Tıp Kurumunun
otopsi raporundan anlaşılmıştır.
İlk incelemelerini yapan
Adalet müfettişleri tarafından soruşturmanın selameti bakımından olay esnasında
görevli olan 19 personelin Devlet Memurları Kanunu’nun 137 ve 138’inci, Adalet
Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 15 ve 106’ncı maddeleri gereğince 14
Ekim 2008 tarihinde tedbiren geçici olarak görevden
uzaklaştırılmalarına karar verildiği; 6 Kasım 2008 tarihli Kararname ile Metris
1 ve 2 no.lu T tipi kapalı ceza infaz kurumlarının müdürleriyle birlikte 16
personelinin yerlerinin değiştirildiği; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca
yapılan soruşturma sonucunca 17 Kasım 2008 tarih ve 2008/92502 sayılı İddianame
ile 43’ü ceza infaz kurumu personeli, 13’ü polis memuru, 4’ü jandarma personeli
olmak üzere toplam 60 kişi hakkında ihmali davranışlar neticesi sebebiyle
ağırlaştırılmış işkence, görevi ihmal, eziyet etme, kamu görevlisinin suçu
bildirmemesi, görevi kötüye kullanma, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın
aşılması ile kasten yaralama suçlarından Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesince kamu
davası açıldığı ve yargılamanın hâlen devam etmekte olduğu Bakanlığımız kayıtlarından
anlaşılmıştır.
Malatya Milletvekilimiz Sayın
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun
(6/1019) esas no.lu sözlü soru önergesi:
6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun 711’inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen “Keşideci, çekin
kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu
iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten men edebilir.” şeklindeki hükmünün
Cenevre Birlik Anlaşması’nın 32’nci maddesiyle İsviçre hariç, mehazlarda yer
almayan ve İsviçre öğretisinde de şüpheyle karşılanması yorum güçlüklerine ve
tartışmalara yol açması, amaç ve faydasının belirlenememesi ve çekin değerini
düşürmesi sebebiyle 18/2/2009 tarihli ve 5838 sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 32’nci maddesinin 19’uncu
fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmıştır. Öte yandan, Bakanlığımızca hazırlanan ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı’nda anılan fıkra hükümleri alınmamıştır.
Niğde Milletvekilimiz Sayın
Mümin İnan’ın (6/1081) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Bilindiği üzere, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının (b)
bendinde “Çocuk deyiminden; henüz onsekiz yaşını
doldurmamış kişi”nin; “Çocukların cinsel istismarı” başlıklı 103’üncü maddesinde
“Cinsel istismar deyiminden; a) Onbeş
yaşını tamam-lamamış veya tamamlamış olmakla birlikte
fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara
karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış”ın; “b) Diğer çocuklara karşı
sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı
olarak gerçekleştirilen cinsel davranış”ın anlaşılacağı ifade edilmiştir. Bu
suçla ilgili artırıcı sebepler ise 3, 4 ve 6’ncı fıkralarda düzenlenmiştir.
Çocuklara karşı işlenen bu
tür suçlarda ceza belirlenirken Türk Ceza Kanunu’nun “Cezanın belirlenmesi”
başlıklı 61’inci maddesi dikkate alınacak ve 103’üncü maddenin 1 ve 2’nci
fıkrasına göre cinsel istismar suçunu işleyenlere üç yıldan on beş yıla kadar
hapis cezası verilebilecek, ayrıca maddenin 3, 4 ve 6’ncı fıkralarına göre de
artırım yapılabilecektir. Öte yandan, maddenin 5’inci
fıkrasına göre, cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten
yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama
suçuna ilişkin hükümler de uygulanacak ve bu suçtan da ceza verilecektir.
Bu açıklamalar çerçevesinde,
Türk Ceza Kanunu’nun cinsel dokunulmazlığa karşı suçları düzenleyen 102 ile
105’inci maddelerinin bir bütün olarak kendi içinde uyumlu ve dengeli olduğu, 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’la yeniden
düzenlenen infaz sistemine göre hükümlünün koşullu salıvermeden
yararlanabilmesi için verilen hapis cezasının en az üçte 2’sini iyi hâlli
olarak ceza infaz kurumunda geçirmesinin gerektiği, ceza infaz kurumunda
kalınacak sürenin 5275 sayılı Kanun’la uzatılmasının da suç işlenmesini
önleyici bir etken olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yeni ceza adalet
sisteminin oluşturulması çalışmaları sırasında, uzun araştırma ve çalışmalar sonucunda,
özellikle de taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin içtihatları doğrultusunda, sivil toplum örgütleri, üniversiteler,
meslek kuruluşları ve diğer ilgili kuruluşların da katkılarıyla hazırlandığı,
uygulama sonuçlarının henüz tam olarak alınamadığı değerlendirilerek, bu
aşamada söz konusu maddelerde bir değişiklik yapılmasının uygun olmayacağı
düşünülmektedir.
Tunceli Milletvekilimiz Sayın
Kamer Genç’in (6/1321) esas no.lu sözlü sorusu:
Mustafa Balbay
isimli vatandaşımızın Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 67’nci maddesi gereğince tutuklu kabul
odasına alındığı, anılan maddenin amir hükmü gereği üç gün içinde kuruma
uyumuna yönelik yardım yapılarak gerekli bilgilerin sözlü ve yazılı olarak
bildirildiği, süre sonunda, 17 Nisan 2009 tarihinde üç kişilik odaya
yerleştirildiği, ayrıca, kurumda kalan diğer tutuklu ve hükümlüler gibi
havalandırma bahçesinden faydalandığı Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden
anlaşılmıştır.
Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/1332) no.lu sözlü soru
önergesinin cevabı:
Ülkemiz ile Almanya
arasındaki cezai konularda adli yardımlaşmaya ilişkin talepler, Ceza İşlerinde
Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi hükümleri uyarınca yerine
getirilmektedir. Söz konusu talepleri iletme hususunda Bakanlığımız merkezî
makam olarak belirlenmiştir. Söz konusu sözleşme çerçevesinde düzenlenen adli
yardım talepleri ülkemiz ile Almanya arasında 1974 tarihli protokol gereğince
her iki ülkenin dış temsilcilikleri aracılığıyla diğer ülke merkezî makamlarına
iletilmektedir.
Bu bağlamda, soru önergesine
konu edilen hususlarla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın
Bürosu ve Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının Bakanlığımızdan adli yardım
talepleri olmuştur. Bunlardan birincisi, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı Basın Bürosu tarafından, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında,
anılan başsavcılıkça Alman makamlarından bilgi, belge teminine yönelik olarak
düzenlenen adli yardım evrakı Almanca tercümeleriyle birlikte 25 Eylül 2008
tarihinde Bakanlığımıza ulaşmış olup, bundan bir gün sonra, 26 Eylül 2008
tarihinde Alman yetkili makamlarına iletilmek üzere Frankfurt
Başkonsolosluğumuza gönderilmiştir. Dışişleri Bakanlığı ve Frankfurt
Başkonsolosluğumuza iletilen 20 Ekim 2008 ve 30 Ekim 2008 tarihli iki ayrı
yazımızla da Almanya yetkili makamları nezdinde girişimde bulunularak adli
yardım talebine ilişkin cevapların çabuklaştırılması ve sonucundan bilgi
verilmesi talep edilmiştir.
Dışişleri Bakanlığından
alınan 18 Aralık 2008 tarihli yazıyla Federal Adalet Dairesinden alınan 5
Aralık 2008 tarihli yazıya atfen Frankfurt Savcılığınca adli yardım yoluyla
talep edilen bilgi, belgelerin, ceza davası neticesinde verilen karar hariç olmak
üzere, bir aylık süre zarfında ibraz edilebileceğinin ifade edildiği
belirtilmiştir. Alman yetkili makamlarından istenilen evrak Dışişleri
Bakanlığının 24 Şubat 2009 tarihli yazısı ekinde Bakanlığımıza ulaşmış olup,
aynı günlü yazımız ekinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına kuryeyle teslim
edilmiştir. Daha önceden benzer şekilde talep edilen adli yardım evraklarıyla
ilgili olarak cevaplar beş altı aydan önce Bakanlığımıza ulaşmamakta olup, bazı
durumlarda bu süre bir yıla çıkabilmektedir.
Görüldüğü üzere,
Bakanlığımıza intikal eden evrakın işlemi ivedililikle yapılmış olup, bilgi ve
belge temini talebine ilişkin evrakın Alman makamlarınca ikmal edilerek Berlin
Büyükelçiliğimize ulaştırılması dört ayı bulmuştur. Diğer taraftan, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının adli yardım talebine cevaben alınan evrakın tercüme
ettirilmesi soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görev ve
yetkisi dâhilinde bulunmaktadır.
Bir diğer dosya… Frankfurt
Bölge Mahkemesi Savcılığınca 16 zanlı hakkında yürütülen soruşturma kapsamında
Bakanlığımızdan 24 Nisan 2009 tarihinde adli yardım talebinde bulunulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan,
konuşmanızı tamamlayınız.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) - Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden Alman makamlarının
sorumluğunda olan adli yardım evrakının düzenleme tarihinin 20 Ocak 2009,
Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğinin üst yazısı tarihinin 21
Nisan 2009, evrakın Alman Büyükelçiliğince Bakanlığımıza elden getirilme,
teslim edilme tarihinin ise 24 Nisan 2009 olduğu tespit edilmiştir. Yani evrak
Alman makamlarınca düzenlendikten tam üç ay sonra Bakanlığımıza Alman
makamlarınca teslim edilmiştir. Diğer dosyada da Alman makamlarının bu
evrakları Türkiye’ye ulaştırması, Bakanlığımıza ulaştırması dört ay zaman
almıştır. Bu evraklarla ilgili olarak Adalet Bakanlığımızda evrakın gelişiyle
çıkışı arasında bir ila dört gün arasında bir zaman harcaması söz konusunudur.
Bunun ötesinde Bakanlıkta hiçbir aksaklık, gecikme söz konusu olmamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığıyla ilgili,
milletvekillerimizin sormuş olduğu sözlü sorulara cevapları arz ettim.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Sayın Korkmaz, siz soru soran
arkadaşlar içerisinde yoktunuz ama sisteme girmişsiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Evet, soru için girmiştim, öncelikle girmiştim. Söz talebim yok.
BAŞKAN – Söz talebiniz yok.
Peki, tamam.
Sayın Aslanoğlu,
buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Bakan, sorduğum çekle ilgili soru yaklaşık iki yıl öncenin
bir sorusuydu. Ben krizde gerek komisyonda gerekse burada bu çeklerin bu
şekilde düzenlenmesi gerektiğini defalarca ifade ettim ve siz de gördünüz ki,
Plan ve Bütçe Komisyonundan -Adalet Bakanlığımız değil Plan ve Bütçe
Komisyonundan- geçirdiğimiz ve Meclisten geçirdiğimiz kanunla piyasaya bir
istikrar gelmiştir, çeke güven gelmiştir. Bu, iki yıl önceki soru. Ancak, buradaki
esas sorun, karşılıksız çeklerden dolayı farklı uygulanan hapis cezalarından
dolayı bir sürü mağdur var. Onunla ilgili bir önceki dönem, Adalet
Bakanlığımız, yasa tasarılarının hazırlandığını ve Meclise geleceğini
söylüyordu. Bir sürü sorun var, bu konuda mahkemeler faklı farklı kararlar
uyguluyor, bir sürü insanlar mağdur edildi. Yani acilen gelmesi lazım, yani iki
gün içinde gelecek demişti bir önceki Bakanımız, ama bu yasa hâlâ ne
komisyonlara ne Meclise gelmedi. Öncelikle hapis cezalarından dolayı şu andaki
en büyük sorun farklı mahkemelerin farklı kararlarla bazı insanlara hapis,
bazılarına hapis cezası vermemesinden dolayı bir sürü mağdur var. Bu nedenle,
öncelikle, bu yasanın herkese eşit uygulanması açısından Meclise gelmesini
öncelikle bekliyoruz.
Vize konusunda ise, hâlâ
sorunlar devam ediyor. Ama bazı ülkelere, özellikle onlara bizim büyükelçi ve
konsoloslukların yaptığı özveriyi onlar bize yapmıyor. Yine, aynı şekilde,
hasta olan kızına insanlar gidemiyor, doğum yapacak kızına insanlar gidemiyor.
Aynı gaddarlık, aynı zalimlik devam ediyor.
Bunu arz edeyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağyüz,
buyurun efendim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 35 aydın
insanımızın ateşe verilerek yakıldığı günden bugüne kadar çok süre geçti. Sizin
de beyanınızdan bazı insanların yakalanamadığı söz konusu. Gecikmiş adalet adalet değildir. Özellikle, aydın kesimlerin, Alevi
kesimin, Alevi insanlarımızın en büyük rahatlığı vicdani ve manevi tatmindir.
Bu kaçak olan, bulunamayan kişiler için işlem devam etmekte midir, yoksa zamana
yayılıp unutturulmak mı istenmektedir?
Yine aynı soru Deniz
Fenerinde de söz konusu. Seksen beş gün geçti, Zahid
Akman Beyefendi koltuğunda oturuyor. Bunu da zamana yayarak Deniz Feneri
olayının Türkiye’ye bağlandığını unutturmanın bir halkası olarak mı
yorumlayalım, yoksa adaletin ağır işlediği şeklinde mi yorumlayalım?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ağyüz.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Efendim, iki tane soruma
cevap verildi. Birisi Engin Çeber, bu vatandaşımız
içeriye 24 Eylül 2008 tarihinde polisçe gözetim altına alınıyor. Maalesef
yapılan işkence sonunda öldürülüyor, o işkence sonucunda. Sayın Bakan cevap verdi:
“İşte şu kadar personelin yerini değiştirdik, şu kadarını mahkemeye verdik.”
Sayın Bakan, yani bir genç insanın öldürülmesi o kadar ağır bir suç ki bunları
yer değiştirmekle sanki ne olacak? Yani işte bu öldürülen son vatandaş Engin Çeber sol içerikli yayın satan bir kişi. Bir suçu da yok.
Bir azılı gangster de değil. Buna rağmen insan hayatının bu kadar ucuz
sayılarak… Başka yerde olsa bakanlar istifa eder, bırakın yani 3-5 kişinin
yerini değiştirmek. Sonra, değiştirdiğiniz kişiler aynı nitelikte insanlarsa
gittikleri yerde de aynı suçu işlerler.
İkincisi, Cumhuriyet gazetesi
temsilcisi Mustafa Balbay 6 Martta içeriye alınıyor
ve kırk üç gün hücrede tutuluyor. Yani bu gerçekten bir basına, özellikle sol
içerikli veya yurtsever nitelikli yayın yapan basın mensuplarına karşı Hükûmetinizin gösterdiği bir husumet ve kinin ifadesidir.
Bir gazetecinin kırk üç gün tek hücreli bir hapishanede tutulmasının sebebini
izah etmeniz lazım. Neden dolayı bu, tek kişilik hücrede tutuluyor? Bir tek
kişilik hücreye bir zanlının konulabilmesi için en azından ciddi bir disiplin
suçu olması lazım, suç işlemesi lazım. Ama maalesef işte bu arkadaşımızın,
Ankara Cumhuriyet gazetesi temsilcisi çok saygıdeğer bir kişi olmasına rağmen
işte tek hücreye konulması bunun geleceğini de tehlikeye sokmuştur. Çünkü
hapishanede can güvenliği de yoktur. Maalesef böyle tek kişilik hücrelere
konulduğu zaman bunlara husumet duyan birtakım çevreler de var…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, sözünüzü
tamamlamak için, ben her soru için bir dakika vermiştim, siz tamamlayamadınız.
Bir dakika daha vereyim size. Buyurun efendim, tamamlayın konuşmanızı.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim.
Yani şu ülkenin birlik ve
bütünlüğünü savunan, cumhuriyeti savunan, laik cumhuriyet ilkelerini savunan
bir gazetecinin içeride bu kadar, alınıp da kırk üç gün tek bir hücreye
konulmasının bir mantığı da yok. Çok ağır bir suç bana göre. Herhâlde AKP Hükûmeti mensupları tek başına dört duvar arasında
yaşamanın ne anlama geldiğini bilmiyorlardır herhâlde. Bu çok ağır bir cezadır
ve henüz hakkında bir doğru dürüst iddianame de yoktur ama nedense, işte, bir
“Ergenekon iddianamesi” adı altında, birçok, ülkenin ileri gelen, saygıdeğer
gazetecileri, profesörleri, rektörleri alınıyor ve hapishanelerde çok keyfî
uygulamalara maruz bırakılıyorlar. Bir vatandaş olarak bunu şiddetle kınıyorum.
Aynı zamanda da bu hâl normal vatandaşlar üzerinde de büyük bir korku
yaratıyor. Artık insanlar maalesef bu, telefonla da konuşmuyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Genç.
Sayın Bakan, ek bir şey
söyleyecek misiniz, yoksa tamamlandı mı efendim?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Efendim, çeklerle ilgili, hapis cezalarıyla ilgili, Sayın Bakan,
bir aydınlatırsanız… Herkes cevap bekliyor.
BAŞKAN – Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru önergeleri cevaplandırılmıştır. Sayın Bakana ve
soru soran…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Efendim, Sayın Bakan herhâlde oturduğu yerden açıklama yapacak
Sayın Başkan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum, arkadaşların
açıklamalarına kısa kısa cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun kürsüye
Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu arkadaşımızın Çek Yasası’yla ilgili
uygulama birliğinin sağlanmasına dönük talepleri haklı taleplerdir. Bu
talepleri karşılamak üzere çek kanun tasarısı Parlamentoya sevk edilmiştir,
komisyonlarda görüşülmek üzeredir. O komisyon çalışmalarına katkılarını da,
Sayın Aslanoğlu’nun, bekliyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Memnuniyetle.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – İnşallah, en kısa sürede bu sorunları gidermek üzere komisyonumuzda
da görüşülecektir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
– Adalet Komisyonunda mı?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Onun dışında, Sayın Yaşar Ağyüz’ün, Sivas
davası sanıklarıyla ilgili belirttiği yurt içinde, yurt dışında... Bu davanın
sanıklarından önemli bir kısmı almış oldukları cezaları şu anda infaz
etmektedirler, yatmaktadırlar ama bir miktar sanık da hâlâ bulunamamıştır.
Bunlarla ilgili yurt içi ve yurt dışında aramalar devam etmektedir.
Gene Deniz Feneri
soruşturmasıyla ilgili sürecin geciktirildiğine dair birtakım tespitleri var
Sayın Ağyüz’ün ama bu konu defalarca açıklandı.
Değerli arkadaşlar, bu bir yargısal faaliyet. İki ülkenin adli makamları
arasında yapılan yazışmalar. Bu yazışmalar Adalet Bakanlığı üzerinden
yapılıyor. Ancak soruşturmaları yapan bağımsız yargı
organları. Almanya’da Alman yargı makamlarıdır, Türkiye’de yetkili
başsavcılıklardır. Burada iki dosya olduğunu ifade etmiştim. Bir tanesi Ankara
Başsavcılığının başlatmış olduğu soruşturmadır. Bu soruşturmayla ilgili
Bakanlıktan talep edilen bilgiler tam bir gün sonra Almanya hükûmetine
iletilmiştir. Gelen cevap da aynı gün itibarıyla başsavcılığa ulaştırılmıştır.
Bakanlığın burada en ufak bir gecikmesi ve ihmali söz konusu değil. Aksine
Bakanlık işlemleri hızlandırmıştır.
Bir diğeri, Alman Federal
Mahkemesinin Türkiye’den istediği adli yardım olayıdır -ki 16 kişiyle ilgili-
bu dosya da geldikten tam dört iş günü sonrasında Ankara Başsavcılığına
iletilmiştir. Bundan sonraki tasarruflar tamamen yargı makamlarının yapacağı
işlemlerdir. Burada idarenin, Bakanlık makamının müdahalesi söz konusu
değildir. Esas itibarıyla yargısal faaliyetlere siyaset kurumunun, Bakanlık
makamının, idari birimlerin müdahalesi Anayasa’mıza göre de yasalarımıza göre
de mümkün değildir.
Onun dışında, Sayın Kamer
Genç’in Engin Çeber’le ilgili, personele ilişkin yer
değiştirmeler, açığa almalar, vesaire ölüm cezasının karşılığı mıdır gibi bir
yakarışları oldu. Bu idari açıdan yapılan tasarruflardır. Oysa başsavcılık
bunlarla ilgili davaları açmıştır. Bu yargılamalar devam etmektedir. Bunların
karşılığında hak ettikleri cezalar suçlulara verilecektir ama Bakanlık,
elindeki imkânlarla bu personele karşı uygulayabileceği bütün yaptırımları
uygulamıştır. Onu söylemek açısından, ifade etmek açısından ben bunları
belirttim.
Sayın Balbay’la
ilgili olarak da “Kırk üç gün hücrede tutuldu.” gibi bir beyanı oldu. Bendeki
kayıtlara göre üç gün orada misafir edildi. Bütün tutuklu ve hükümlüler için
uygulanan prosedür Mustafa Balbay
için de uygulanmıştır. Herhangi bir ayrıcalığa tabi tutulmadığını buradan ifade
etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Bakan, “17 Nisanda” dediniz, 6 Martta kırk üç gün ediyor.
BAŞKAN – Saygıdeğer
milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)(x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde tasarının
2’nci maddesi üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi 2’nci madde üzerinde
şahısları adına konuşmalar yapılacaktır.
Şahsı adına ilk söz Adıyaman
Milletvekili Mehmet Erdoğan’a aittir.
Sayın Erdoğan…Yok.
Manisa Milletvekili Sayın
Mustafa Enöz, buyurun.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu
tasarı, Meclisimizde 12 Mart 2003 tarihinde onaylanan ve kısaca Ottawa Sözleşmesi olarak bilinen antipersonel
mayınların temizlenmesine uygun olarak, Suriye Arap Cumhuriyeti ile aramızdaki
kara sınırında bulunan antipersonel, antitank mayınının imha edilmesi ve bu suretle elde
edilecek arazilerin tarımsal amaçla kullanılmasıyla ilgilidir. Yaklaşık
Sayın milletvekilleri, sözünü
ettiğimiz bu araziler tarıma uygun ve petrol rezervleri bulunan arazilerdir.
Kamuoyunda İsrail’in organik tarım yapma gerekçesiyle bu bölgeye yönelik
ihaleleri almak istediği yaygın bir biçimde yer almaktadır. Önümüzdeki yıllarda
dünyada ve özellikle Orta Doğu’da suyun çok daha öne çıkacağını düşündüğümüzde,
İsrail’in böyle bir plan içerisinde olması hiç de yadırganacak bir durum gibi
görülmemektedir ancak bizim için bu durum son derece hassas bir konudur ve
önemlidir.
Bu tasarıyla, bahse konu
arazilerdeki ihalelerin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu’na tabi olmaktan çıkarılması amaçlanmaktadır.
“2886 sayılı Yasa’nın 2’nci maddesi … mayınlı sahanın
temizlenmesi ile temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması
işlerinin aynı istekli tarafından karşılanması mutat olmadığı için söz konusu
işlerin bir ihalede toplanması anılan 2’nci maddeye uygun olmadığı gibi mayınlı
arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçlı kullanılması
ihtiyaçlarının, en iyi şekilde ve uygun koşullarda karşılandığından da söz
edilemeyeceğinden, anılan iki ihtiyacın bir ihaleyle karşılanması hukuken ve
işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizin en kritik bölgesi olan bu bölgenin uzun yıllar yabancı şirketler
tarafından değerlendirilmesi ayrıca bizim için güvenlik açısından çok ciddi sakıncalar
yaratmaktadır. Hükûmetin bu konularda hangi düşüncede
olduğunu doğrusu anlamakta güçlük çekmekteyiz.
Bölgenin mayından
temizlenmesi işinin yabancı özel şirketler tarafından yapılması ve bu
toprakların yabancıların eline geçmesi hâlinde bölgede yaşayan
vatandaşlarımızla ilgili sorunlar daha da artacaktır çünkü bu şirketlerin söz
konusu arazilerin kullanımı ile ilgili olarak bölge insanı ile bir ilişkisi
olmayabilecektir.
Ayrıca, Suriye ile aramızda
bir tampon bölge gibi oluşturulacak bir alanın ileride millî güvenliğimiz ile
ilgili birçok sorunu da beraberinde getirebileceği de hatırdan
çıkarılmamalıdır.
Aslında 200 bin dönümü aşan
bu arazilerin devlet eliyle mayından temizlenip orada yaşayan vatandaşlarımızın
kullanımına açılması, bu verimli arazilerin organik tarım için kooperatifler
aracılığı ile bizim insanımız tarafından kullanılması düşünülmelidir.
Sayın milletvekilleri,
arazinin mayından temizlenme işi ile aynı arazinin “organik tarım” adı altında
aynı firmaya verilmesinin anlaşılması mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Enöz, konuşmanızı tamamlayınız.
MUSTAFA ENÖZ (Devamla) –
Çünkü bu iki iş birbirinden son derece farklıdır. Aynı firmanın bu iki işi
bağdaştırması ve birlikte yürütmesi imkânsızdır. Bu durumda ihaleye girecek
olan firmalar, yanlarında bir ortakla beraber mi gireceklerdir? Çünkü aynı
şirketin hem mayın temizleme hem de tarıma açma gibi bir durumu söz konusu
olamaz. Mayın temizleme işi, oldukça tehlikeli, uzman kişilerden oluşmuş bir
teknik ekibe ihtiyaç gerektiren bir iştir. Danıştay kararına rağmen bu iki
ihalenin bir araya getirilmesini doğru bulmadığımızı ifade ediyorum. Tasarı bu
hâliyle millî menfaatlerimize de uygun değildir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Enöz, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, söz isteyen yoksa ben konuşmak istiyorum.
BAŞKAN – Evet.
Sayın Erdoğan var mı? Yok.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 2’nci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii, müzakere ettiğimiz kanun çok önemli bir kanun. Türkiye’nin çok önemli
bir toprak parçasının belirli bir süre için -ki bu kanunda kırk dört yıllık
süre için- burada söylendiğine göre ve Hükûmet
tarafından da reddedilmediğine göre, özellikle İsrail’e verileceği, burada işte
tarım yapılacağı şeklinde bir tasarıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bu ülkenin topraklarının birtakım yabancı devletlere peşkeş
çektirilmesi yurtseverlik duygusuyla bağdaşan bir davranış biçimi değildir. Bir
toprağı kırk dört yıl başka bir devletin işgaline verdiğiniz zaman artık o
toprağın sizinle aidiyeti kalmaz, orada onlar istediği gibi tasarruf da yapar,
bir daha da kolay kolay ona sahip olamazsınız. Tabii,
bu ileride çok çeşitli sorunlar da yaratabilir.
Şimdi, burada Hükûmet çok net değil. Evvela, Genelkurmay Başkanlığı
hakikaten burada bu arazileri temizleyecek güce sahip midir, değil midir, bunu
açıkça söylemeli. Bize gazetelerden intikal eden şeylerde, 45 veya 46 milyon
dolarlık bir para karşılığı bu arazinin temizleneceği… Millî Savunma Bakanlığı
veya Genelkurmay Başkanlığı istemiş ama Hükûmet demiş
ki “Benim param yok.” Param yok ama 61 milyon dolar verilip -efendime
söyleyeyim- yeni uçaklar alınıyor ama 35 milyon dolar bulunmuyor. Yani burada
bu memleket bu kadar horca yönetilemez.
Şimdi, öyle ifadeler getirmiş
ki, (3)’üncü fıkrasında: “Temizlenecek mayınlı alanların öncelik sırası,
Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığının mutabakatı ile belirlenir.” Buradaki öncelik sırası nedir? Bunu açıklaması lazım komisyonun. Yani hangi öncelik sırası,
neye göre öncelik sırası? Burada maden mi arama öncelik sırası olacak, tarım
mı? Yani burada o kadar muğlak bir ifade ki… Sonra
diyor ki Maliye Bakanlığı… Bu bölgede bulunan başka kurumlara ait arazileri de
aynı yöntemlerle kiraya veriyor. Yine sormak istiyorum Sayın Bakanlığa veya
Komisyona: Aynı alan içinde -diğer bakanlıklara- hangi bakanlıklara ne kadar
bir alan var? Yani o alan içinde mayınlı olmayıp da o geniş alanın çevrelediği
veya ona komşu olan çeşitli kamu kurumlarına ait araziler de buna göre
verilecek mi? Bir kanun çıkarıyoruz. Bu kanunun net olarak sınırlarının
belirlenmesi lazım yani kaç dönüm, nerede, nasıl, hangi usullerle verileceğinin
belirlenmesi lazım.
Değerli milletvekilleri, bu
bir vatan toprağıdır. Bu vatan toprağının üzerinde hele hele
yabancılara tasarruf yetkisini verdiğiniz zaman bunun gerçekten açıkça
belirtilmesi lazım.
Ben hafta sonunda Turgutlu’ya
gittim. Orada nikel çıkaran bir İngiliz şirketine “Çal Dağı” diye bir dağı uzun
dönem için kiraya vermişler, maden arama ruhsatını vermişler, Gediz Ovası’nı
kullanılamaz hâle getirmiştir. Şimdi, bu memleketi savunmak
bu memleketin her vatandaşının görevi. Yani olur mu? Orada asit
fabrikasını kurma izni veriliyor! Koskoca Gediz Ovası’nı, dünyada emsali
olmayan, tarımı en yüksek seviyede, yani insan ekseniz dahi insanı… Yani mahsul
elde edilebilecek nitelikteki verimli bir araziyi sen getir, bir İngiliz
şirketine… Ondan sonra asit fabrikasını yapsın, o Gediz Nehri’ni kirletsin,
ondan sonra o ovaları, orada yaşayan insanları yaşamaz hâle soksun, o güzelim
tarım arazilerini çöl hâline çevirin!
Yahu sayın milletvekilleri,
bir yurtseverlik duygusunu taşıyan hiçbir kişi, hiçbir kurum böyle, bu
memleketi kötü kullanamaz. Yani işte gittik, Turgutlu’da 5 bin tane vatandaşla
beraber yürüdük. Bana da telefon etmişlerdi, gittik. Yani arkadaşlar, herkes bu
memleketin birliğini, bütünlüğünü ve bu memleketin doğal kaynaklarını korumak
zorundadır. Yani 3-5 tane hileli, 3-5 tane satılmış… Ondan sonra yabancıdan
aldıkları 5-10 milyon dolarla bu ülkeyi satanların suç ortağı olmamak lazım. Yani bu memleketin Parlamentosunun olaylara el koyması lazım, bu
memleketin yurtsever bürokratlarının bu işlere engel olması lazım.
Bize orada söylendiğine göre,
Turgutlu Belediye Başkanı diyor ki: “Efendim, maalesef, İngiliz elçisi bastırdı
ve bakanımız bu baskıya karşı koyamadı. Onun için bu ruhsatı verdik, maden
arama ruhsatını.” ve orada bir de asit fabrikası kuracaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) - Yani
bu nasıl bir Hükûmet ki bir bakanı, bir İngiliz
baskısı altında kalarak… Türkiye Cumhuriyeti’nin en mümbit toprakları bu kadar
kullanılamaz. O toprakları çöl hâline getirecek, orada yaşayan milyonlarca
insanın yaşamlarını tehlikeye sokacak, ondan sonra tasarruf yapacak! Sizler
İngiliz hükûmetinin bakanları mısınız, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin hükûmetinin bakanları mısınız?
Evvela… Bunu orada bize söyleyen Turgutlu Belediye Başkanı, AKP’nin belediye
başkanı ve orada toplumda söylüyor bunları. Yani arkadaşlar, bu memleket
gerçekten, özellikle AKP İktidarı zamanında çok kötü kullanılıyor, çok
kaynakları yok ediliyor. Ya bu kadar, bu memleketin değerlerini kaybettiği bir
iktidar Türkiye’de olmamıştır. Görüyoruz işte vatandaşların içine düştükleri
sıkıntıları. Yani görünen köy kılavuz istemez. Gediz Ovası’nı siz getirip de
3-5 milyar dolar için, birileri aracılık yapıyor, para alıyor diye bunu
hunharca kullanamazsınız.
Ben, bu kanunun çekilmesini
diliyorum, saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Genç.
Saygıdeğer milletvekilleri,
İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre, 2’nci maddenin görüşmelerine devam
olunmasına dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 2. maddesinin görüşmelerinin İçtüzüğün 72’nci maddesine göre devam
etmesini arz ederiz.
Saygılarımızla. |
|
|
|
|
Oktay Vural |
Şenol Bal |
Recep Taner |
|
İzmir |
İzmir |
Aydın |
|
Alim Işık |
Ali Torlak |
Nevzat Korkmaz |
|
Kütahya |
İstanbul |
Isparta |
Gerekçe:
Yeterince bilgi temin
edilmesi için görüşmelerin devam etmesi gerekmektedir. Tasarının kamuoyunda
tartışılacak olması, millî menfaatlerimizi haleldar etmeyecek tarzda
düzenlenmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu madde ile ilgili görüşmeler
yeterli olmadığından bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Peki.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, kabul edildi herhâlde.
BAŞKAN – Arkadaşlar, bir
dakika… “Kabul edenler… Kabul etmeyenler…” Bir de karar yeter sayısı
arayacağız. Lütfen...
Evet, karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 16.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.50
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
İzmir Milletvekili Oktay
Vural ve arkadaşlarının 2’nci maddenin görüşmelerine devam olunmasına dair İç
Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verdikleri önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Başkan, Divan sadece iktidar partisi mensuplarından oluşuyor. Şimdi,
karar yeter sayısı olup olmadığına Divanınız karar verecek. Bir anormallik yok
mu Sayın Başkan?
BAŞKAN – Adaletimizden şüphe
etmeyiniz Sayın Anadol. Biraz önceki, gün başından
beri ki oylamalara şahitsiniz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) –
Adaletten kuşkuluyum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler...
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayalım
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Saydım efendim.
Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi maddeyle ilgili
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, Divanda muhalefet partisi olması lazım. (AK PARTİ sıralarından “Otur
yerine.” sesleri, gürültüler)
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) – Otur
yerine be!
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Güvenilir olabilmesi için muhalefet partisinin bir üyesinin olması lazım. Şimdi hepsi AKP’li arkadaşların. Olmaz ki!
BAŞKAN – Sayın Korkmaz,
buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim…
BAŞKAN – Sayın Korkmaz,
buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi,
efendim, Divan bir partiden oluşmuştur. Biliyorsunuz, İç Tüzük’e göre Divanın
çeşitli partilerden oluşması lazım. Her zaman için öyle. Şimdi orada en azından
bir divan kâtibi üyesinin muhalefetten olması lazım ama şimdi burada oylama yapılınca…
BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bizim
arkadaşlara güvenimiz var ama şüphemiz de var.
BAŞKAN – Sayın Genç, itiraz
etmek için itiraz etmeyelim. Sabahtan beri 6-7 tane oylama oldu. 6-7 oylamanın
en az 5 tanesinde ben karar yeter sayısı yoktur diye gittim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama
yani usulüne göre oluşturulursa daha iyi olur efendim.
BAŞKAN – Lütfen efendim… Hiç
adaletsizlik olmaz. Lütfen efendim…
Sayın Korkmaz, buyurun
efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi,
Sayın Başkan, usulüne göre oluşturulursa daha iyi olur efendim.
BAŞKAN – Efendim, biraz önce,
bakınız, Murat Bey vardı. Murat Bey bir görevi dolayısıyla, işi dolayısıyla
gitti. Meclisi çalıştıracağız. Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, görevini yapsın. Muhalefetten Divana seçilen arkadaşlar da görevlerini
yapsınlar efendim.
BAŞKAN – Divan görevini
yapıyor efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, yapmıyorlar işte orada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Adaletli olalım Başkanım. Bir dakikamız gitti, yeniden basabilirseniz…
BAŞKAN – Efendim?
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Adaletli olmaya devam edelim diyorum. On dakikanın biri gitti, yeniden
basarsanız…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Dakikanız da adaletli olsun.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz,
buyurun efendim.
Hayır, oradan, yerinizden
soracaksınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Hayır, hayır… Soru efendim. Değişiklik
önergesi reddedildi. Anayasa’ya aykırılık iddiamız var. Onunla ilgili…
BAŞKAN – Efendim, soruyu
yerinizden soracaksınız. Tamam da yani soruyu oradan
soracaksınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Beşe
düştü Sayın Başkanım. Ondan beşe düştü biz dokuzdan ona çıksın derken.
BAŞKAN – Arkadaşlar, beş
dakika soru, beş dakika cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Yani bunlar da
muhalefetin içine giriyor mu, engellemenin?
OKTAY VURAL (İzmir) – Belki
Sayın Bakan beş dakika değil de bir saniyede “Yazılı cevaplayacağım.”
diyebilir.
BAŞKAN– Beşi cevaba, beşi
sorulara aittir arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Geri
kalanı kullanabiliyoruz.
BAŞKAN– Sayın Korkmaz, bakın,
cevabınız da gitti. Neyse… Tekrar sisteme girin, vereyim.
Sayın Taner, buyurun efendim.
RECEP TANER (Aydın) – Sayın
Bakan, bu kanunda, düzenlemede Ottawa Sözleşmesi’ne
göre düzenlemenin yapıldığını belirtmektesiniz. Bu Sözleşme’ye göre Suriye
sınırının haricinde mayın yok mudur ki şu anda sadece Suriye sınırı hedef
alınmakta?
Bir diğer soru da: Bu,
geçmişte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin mayın temizlemeyle ilgili yaptığı
çalışmalar ortada. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu mayın temizlemeyle ilgili,
yapmak istemediğine dair AKP’nin açıklaması var. Bunun belgesinin sayın
vekillerimiz tarafından görülmesinde ne sakınca var ki ortaya çıkarılmamakta?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Taner.
Sayın Korkmaz, buyurun
efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ülkemizin kara sınırlarının
korunması hususunda görevli birim Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Jandarma
Genel Komutanlığıdır. Ayrıca hudut komiseri ve komiser muavinleri olan vali ve
kaymakamlar dolayısıyla da İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğüdür.
Ülkemizin en uzun kara sınırlarının korunması ve güvenlik tedbirlerinin
alınması hususlarını yakından ilgilendiren bu tasarı görüşülürken bu
birimlerden maalesef hiçbir yetkili bulunmadığını görmekteyim.
Sorularım şunlar: 1) Bu birimlerin görüşlerinin Meclis ile paylaşımları
gereksiz ve faydasız mı görülmektedir ki görüşmelerde bu birimlerden herhangi
bir yetkili bulunmamaktadır?
2) Bu meselede de yegâne
hareket noktanız “Babalar gibi satarım.” düşüncesi midir ki güvenlik boyutu
ihmal edilmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Korkmaz.
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Efendim, birinci sorum:
Evvela, bu alanların mayından temizlenmesi konusunda Hükûmet
Genelkurmay Başkanlığından herhangi bir talepte bulunmuş mudur? Bulunmuşsa
bunun sonucunu öğrenmek istiyorum.
İkincisi: Yine bu
temizlenecek mayınlı alan arasında diğer kamu kurumlarının ne kadar arazileri
vardır? Bunların miktarları nelerdir? Onu öğrenmek istiyorum.
Bir de (3)’üncü fıkrada “Temizlenecek
mayınlı alanların öncelik sırası…” Buradaki öncelik sırasıyla neyi
kastediyorlar? Yani, pek böyle anlaşılmıyor, şunlar belirler diyor.
Sorularım bunlar efendim,
teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Genç.
Sayın Tütüncü…
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mayından temizlenecek arazi
Avrupa Birliği normlarındaki 130 dekarlık işletme büyüklüğü çerçevesinde eğer
topraksız köylülere dağıtılırsa kaç topraksız aile bu dağıtımdan toprak sahibi,
işletme sahibi olabilir?
İkinci sorum da: İşletme
sahibi, toprak sahibi yapılacak bu aileler kooperatifler örgütlenmesiyle
örgütlenip devletin TİGEM dâhil tüm olanakları acaba bu ailelere, bu
kooperatiflere seferber edilebilir mi ve bu çerçevede bölgede bir organik tarım
seferberliği başlatılabilir mi?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tütüncü.
Sayın Bal…
ŞENOL BAL (İzmir) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, şimdi, bu
tasarıya göre mayınlı araziler hatta bu mayınlı arazilerle, temizlenecek olan
mayınlı arazilerle bütünlük arz eden hazineye ait araziler bu ihale kapsamında
ki bugüne kadar da basında çıkan haberler ve gösterilen durum, bu arazilerin
bir şirkete ihale edileceği yönünde. Bu teslimiyetçi, ver kurtulcu,
sat kurtulcu yapıdan Hükûmetiniz
ne zaman kurtulacak?
Acaba bu bölgelerde tarım
kentleri oluşturularak Türkiye’nin her yerinden gelebilecek, işte
Karadeniz’den, Yozgat’tan ve o bölgenin durumu kötü olan insanlarının
yerleşebileceği tarım alanları, tarım yerleşim birimleri oluşturmayı hiç
düşünmediniz mi?
Diğer bir sorum: Şimdiye
kadar -Şırnak ve Mardin- Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi
için ihaleler…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, süremiz doldu.
Sayın Bal, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, buyurun
efendim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
aslında maddeler gayet açık ama maalesef… Yani burada
dedikodu üzerine birtakım istismar yapıldığı ortada. (CHP sıralarından
gürültüler)
K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne
istismarı oluyor?
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Ne
istismarı var?
K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne
istismarı var canım!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Genç’in sorularından başlayayım.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) –
Sayın Bakan, sen soruların cevabını ver önce.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Sınır fiziki güvenlik sistemi, değerli arkadaşlar, tel çit, iz
tarlası, hareket sensörleri, yer altına döşenecek sensörler, termal kameralar gibi teknolojik sistemlerle
tesis edilmektedir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne
kadar edilmiş?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Sınır fiziki güvenlik sisteminin tesisinde ve güvenliğin
sağlanmasında Genelkurmay Başkanlığı yetkilidir. Bu nedenledir ki kanunda mayınlı
alanların hangi öncelikle ihale edileceği konusu Genelkurmay Başkanlığı, Millî
Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının mutabakatıyla
belirlenecektir. Dolayısıyla güvenliğin tesisinde en ufak bir zafiyet söz
konusu olmayacaktır. Kanun burada son derece açıktır değerli arkadaşlar.
Mayınlı alanlarda bulunan
mülkiyeti gerçek ve hazine dışındaki tüzel kişilere ait taşınmazların yüz
ölçümüyle ilgili bir soru soruldu.
Değerli arkadaşlarım, mayınlı
alanlar yaklaşık olarak 216 bin metrekaredir; bunun 189.724 -yaklaşık olarak
söylüyorum- metrekarelik kısmı hazineye ait, geriye kalan 25.723 metrekarelik
alanın 12.979 metrekaresi Suriye uyruklu şahıslara, 7.096 metrekaresi Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğüne yani TİGEM’e, 5.646
metrekaresi ise Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına aittir. Yani mayınlı
alanların yaklaşık yüzde 88’i hazineye, yüzde 12’si gerçek ve hazine dışındaki
tüzel kişilere aittir.
Ottawa
Sözleşmesi sadece Suriye sınırlarımız için mi geçerlidir sorusu vardı. Tabii ki
2014 yılına kadar bütün mayınların Türkiye'miz, yani ülkemiz tarafından
temizlenmesi taahhüt edilmiş.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) –
Sayın Bakan, verdiğiniz rakamlar yanlış. 216 bin metrekare 216 milyon
metrekare...
BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen efendim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – 216 milyon… Pardon, “dönüm” demek istemiştim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) –
Yani arada 1.000 kat fark var. Ne konuştuğunuzun farkında değilsiniz.
BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen efendim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Maliye Bakanlığının sadece Suriye sınırında bulunan mayınlı
alanın temizleme ve ihale işlemlerini yürütme görev ve yetkisi Bakanlar Kurulu
kararlarına istinaden verilmiş olup, diğer bölgelerdeki mayınlı alanların
temizlenmesi Maliye Bakanlığına verilmiş bir görev ve yetki dâhilinde değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bunlar temizlenmeyecek mi Sayın Bakanım? Sözleşme gereği onların da
temizlenmesi lazım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Onların da uluslararası anlaşmaya göre tabii ki temizlenmesi
lazım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim
temizleyecek?
ŞENOL BAL (İzmir) – Niye
öncelik oraya?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Değerli arkadaşlarım, onu da zamanı gelince Hükûmetimiz
karar verecektir temizletilmesi konusunda.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne
zaman?
ŞENOL BAL (İzmir) – Aynı
kanun içinde olsaydı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Şimdi, mayından temizlenen topraklar AB normlarında -yani 130
dönüm- kaç aileye dağıtılabilir? Bu arada AB normları benim bildiğim kadarıyla
180 dönüm civarında ama 130 dönümü dahi esas alırsak yaklaşık 1.600 aileye
dağıtılabilir.
Daha önceki dönemlerde toprak
reformları çerçevesi içerisinde bu türden toprak tahsisi yani arazi tahsisi
yapılmış ama maalesef tarımda ölçek anlamında bu bölgede önemli bir iyileşme
sağlanmadığı da ortadadır.
Burada organik tarıma… Yani
organik tarım yapılabilir mi, kooperatifler bir araya gelebilir mi türünden
birtakım sorular var. Tabii ki burada, mayınların temizlenmesi sonrasında,
üretim tekniğinin belirlenmesi bence ancak temizlenmeden sonra doğru olur çünkü
o nedenledir ki yasa taslağında da zaten “organik tarım” yerine “tarımsal
faaliyet” ifadesi kullanılmış. Eğer temizlenen alanda organik yapılması
mümkünse tabii ki yapılması daha doğru olur çünkü bu, katma değeri yüksek bir
faaliyettir, o şekilde yapılacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu
maddede hizmet alımı esastır ve bu bölgedeki bütün yer altı kaynaklarına
ilişkin bütün düzenlemeler zaten yapılmıştır, bu amaç maddesine dahi
taşınmıştır. Yani Petrol Kanunu, madencilikle ilgili kanun bütün bunlar, bu
hususlar öncelikli olarak geçerlidir. Dolayısıyla, başka türlü bir mülahazada
bulunmak, başka türlü bir değerlendirmede bulunmak için yani ya kanunu okumamak
lazım ya da kötü niyetli olmak lazım burada.
Değerli arkadaşlar…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
3’üncü maddeyi kaldırın o zaman!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kötü
niyetli olanlar belli.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakanım, tamamlayın efendim konuşmanızı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Onun için, değerli arkadaşlarım, burada kanun son derece açık.
Kanunda hiç kimseye peşkeş çekildiği yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Açık, açık!
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Yabancılara açık!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yabancılara açık!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) - Arazi bir kere satılmıyor. Arazi, değerli arkadaşlar, arazi
satılmıyor burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Ayırın Sayın Bakan, ayırın. Mayın temizliği ile tahsisi ayırın o zaman!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) - Öncelikli olarak biz ne yapacağız? Hizmet alımına gideceğiz, bunu
daha önce de tekrarladım. Ondan sonra değerli arkadaşlar…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Mayın temizleme hizmeti açın efendim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, kanun son derece açık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç
açık değil!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yabancılara açık!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Burada, başka türlü bir mülahazada bulunmak için –dediğim gibi-
ya kanunu okumamış olmak lazım ya da… Satılmaktan bahsediyor arazilerin, böyle
bir şey söz konusu değil ki.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 3…
3…
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) - Arazi satılmayacak değerli arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kırk
dokuz yıllığına vermek satmaktan beter zaten!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Madde üzerinde sekiz önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen
“gerekli görüldüğü” ibaresinin “gerekli ve faydalı görüldüğü” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen
“uygulanmasına ilişkin” ibaresinin “uygulanmasıyla ilgili” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasında
geçen “çalışmasına ilişkin” ibarelerinin “çalışmasıyla ilgili” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Cümle: Ancak bu madde
gereğince satılacak arazilerin % 10’undan fazlası yabancılara satılamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı” nın 2 nci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
“(1) Mayın temizleme işi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu
hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin beşinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Mehmet
Şimşek
Maliye
Bakanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Ziya Diren |
Sacid Yıldız |
Şevket Köse |
|
Tokat |
İstanbul |
Adıyaman |
|
Hulusi Güvel |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
|
Ali İhsan Köktürk |
|
Adana |
Malatya |
Zonguldak |
|
|
Enis Tütüncü |
|
|
|
Tekirdağ |
|
Madde 2- Mayın temizleme işi,
Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılır veya
4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yaptırılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin Anayasaya aykırı olmasından dolayı
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Nevzat Korkmaz |
Mehmet Şandır |
Behiç Çelik |
|
Isparta |
Mersin |
Mersin |
|
K. Erdal Sipahi |
Mehmet Günal |
Rıdvan Yalçın |
|
İzmir |
Antalya |
Ordu |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; görüşülen tasarının 2’nci
maddesinin Anayasa’mızın 138’inci maddesine aykırı olduğu iddiasıyla Milliyetçi
Hareket Partisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime, öncelikle AKP
yönetiminin yapıyor olduğu bir büyük ve telafisi mümkün olmayan yanlışa,
milletvekili, yani bir birey olarak ortak olmamanız gerektiğini hatırlatarak
başlamak istiyorum, çünkü evlatlarınıza “Ne yapalım, partimiz öyle istemişti.”
mazeretinizi anlatamaz, bugün vicdani kanaatinize göre hareket etmediğiniz için
yarın onların vicdanlarında mahkûm olursunuz.
Değerli milletvekilleri, ismi
ne olursa olsun sizler de bunun farkındasınız ki bir partinin söylediği her şey
doğru olmadığı gibi, her söylediği yanlış da olmaz. Milliyetçi Hareket
Partisinin geçen haftadan beri sürdürdüğü tasarıyla ilgili muhalefeti samimidir
ve milletimizin geleceği kaygılarını taşımaktadır. “Her türlü siyasi
mülahazanın dışında bu kaygılar haklı olabilir mi?” diye düşünmek, bırakın
milletvekili duyarlılığını, özellikle sorumlu bir birey ve entelektüel
duyarlılığını gerektirmektedir.
Yönetimimiz ve grup adına
konuşan hatiplerimiz de defalarca belirtti, bu tasarı ülke geleceğini doğrudan
ipotek altına alacak hususlar içermektedir ve biz bu sıkıntıların giderilmesini
istemekteyiz. Yoksa buradaki hiçbir parti grubu “Mayınları temizlemeyelim,
arazileri üretime açmayalım.” demiyor, temizledikten sonraki döneme yönelik
haklı eleştirilerimiz var.
Değerli AKP’li milletvekili
arkadaşlarım, inanıyorum ki, vicdanlarınızla baş başa kaldığınızda sizler de bu
hususlara hak veriyorsunuz, fakat parti disiplini, maalesef, bu gerçekleri
dillendirmenizi engelliyor. Ancak, unutmayalım ki, burada, bu tasarı için
kalkan her parmak yarın milletimizce ayrı ayrı
değerlendirilecektir. Bu yüzden, lütfen ama lütfen, âdeta bir futbol takımı
tutarmış gibi parti tutuculuğundan vazgeçmenizi istirham ediyorum.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Onu
siz yapıyorsunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) –
İçinizde hukuk eğitimi almış arkadaşlarımız var. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Dinleyeceksiniz arkadaşım.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) –
Dinlemeyeceğiz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) –
İçinizde hukuk eğitimi almış arkadaşlarımız var, pekâlâ onlar da iyi biliyor.
Görüşülen tasarının tümü olduğu gibi 2’nci maddesi de Anayasa’mıza aykırıdır.
Yarın bu tasarı Anayasa Mahkemesine götürüldüğünde, orada, Anayasa’ya uygun
bulunmadığından dolayı, muhtemeldir ki, iptal edilecek. Ne diyor Anayasa’nın
138’inci maddesinin dördüncü fıkrası, dikkat edin lütfen: “Yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır.”
Danıştayımız 13.
Dairesinin bu tasarıyla ilgili 2007/3295 esas sayılı bir kararı vardır. Bu kararda denilmektedir ki: “Mayınlı sahanın temizlenmesi ile
temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işleminin aynı
istekli tarafından karşılanması mutat olmadığı için söz konusu işlerin bir
ihalede toplanması 2886 Sayılı Kanun’un 2 nci
maddesine uygun olmadığı gibi, mayınlı arazinin temizlenmesi ve temizlenen
arazinin tarımsal amaçlı kullanılması ihtiyaçlarının en iyi şekilde ve uygun
şartlarda karşılandığı da söz konusu edilemeyeceğinden, anılan iki ihtiyacın
bir ihaleyle karşılanması hukuken ve işin niteliği icabı mümkün
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle -son
paragrafından- Bakanlar Kurulunca yürütmenin durdurulması isteminin reddine
-dikkat edin lütfen- oy birliğiyle -oy
çokluğuyla değil, oy birliğiyle- söz konusu kararnamelere dayalı olarak Maliye
Bakanlığı tarafından düzenlenen ihale şartnamelerinin yürütülmesinin
durdurulmasına yine oy birliğiyle karar verildi.”
Şimdi, diyebilir misiniz, Danıştayın bu kararı yasamayı bağlamamaktadır? Eğer demokratik devlet hukuk devleti
ilkesiyle bütünleşmiyor ise demokratikliğin sadece kâğıt üzerinde kalacağı
aşikârdır.
Tabii ki, yönetimin hukuk
devleti çerçevesinde yürütülmesi sorumluluğu iktidara aittir. İktidar partisi,
AKP Grup yönetimi bunun bilincinde midir? Maalesef, hayır diyeceğim.
Bakın, AKP’nin Grup Başkan
Vekili Sayın Bekir Bozdağ’ın bu çatı altında geçen
hafta sarf ettiği söze: “Danıştay kararı yanlıştır.” Size göre öyle. Ona göre
başka bir düşünce. Bana göre de doğrudur. Ne olacak şimdi? Hani Anayasa
emrediyordu mahkeme kararının yasama organını da bağladığını. Üstelik bu sözü sarf eden, maalesef hukukçu bir milletvekili. Bu
hassasiyete en çok duyarlı olması gereken insanlardan biri. Yargı kararının
hafife alınmaması gerektiğini, uluorta yüksek yargı kuruluşunun eleştirilmemesi
gerektiğini bilmesi lüzum edenlerden biri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Korkmaz, konuşmanızı tamamlayınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) –
Bu hususu bilmiyor ise vahim, biliyor da bilmezlikten geliyorsa daha da vahim.
Sayın Bozdağ,
bu sözünüzü geri almalısınız; herkes bu Meclisi izliyor; almaz iseniz, ne
vatandaşlara hukuk devletine saygı çağrılarınız dikkate alınacak ne de adaleti,
hukuk devletini ve işinize gelen mahkeme kararlarını savunurken bu millet sizi
samimi bulacaktır.
Adaletin herkese lazım
olduğunu unutmayacaksınız. Anayasa Mahkemesinde kapatılma korkusu yaşadığınız o
günlerde herkesten hatta Avrupa Birliğinden bile medet umarak yaptığınız adalet
talebinizi bu millet unutmuş değildir.
İşinize geldiği zaman yüce
mahkeme, gelmediği zaman öcü mahkeme. Mahkemelerin bağımsızlığına
ve tarafsızlığına gölge düşürecek beyanlardan kaçınacaksınız. Özellikle hukukçu
bir milletvekili olarak sürekli karşınıza çıkarılabilecek bu konuşmaları
yapmayacaksınız. Danıştay kararını fütursuzca eleştiren bu sözler ümit ederim
ki, dil sürçmesi olsun ve bu da bu kürsüden düzeltilsin.
Bu düşüncelerle, bu tasarının
ve özellikle 2’nci maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu söylüyor…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -
AKP Grubunu bu yanlıştan dönmeye davet ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bozdağ.
Arkadaşlar, lütfen sükûneti
sağlayalım.
Buyurun.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın
Başkan, Sayın Hatip konuşmasında ismimi de ifade ederek birtakım
değerlendirmede bulunmuştur. Uygun görürseniz bir açıklama yapayım, sataşma var
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, iki dakika içerisinde Sayın Korkmaz’ın
söylediği ifadelere açıklık getiriniz.
Buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz’ın şahsına sataştığı iddiasıyla
konuşması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta burada Danıştay kararıyla ilgili
bir değerlendirmede bulundum. Benim değerlendirmem doğru bir değerlendirmedir.
Neden? “Mahkeme kararları eleştirilmez.” diye bir kural, kaide Anayasa’da yok,
hiçbir yerde de yok. Mahkeme kararlarına uyulması ayrı şey, bağlayıcılığı ayrı
şey, onun yanlış olduğunu, Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemek ayrı şey; bunu
birbirinden ayırt etmek lazım. Daha geçenlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha
evveliyatında Danıştayın, Yargıtayın
sayın başkanlarının adli yıl veya kuruluş yılı açıklamalarına şöyle bir
bakılırsa mahkeme kararlarının eleştirilebileceğinin en yüksek perdeden
söylendiğine herkes şahit olur. Mahkeme kararları eleştirilmez değil, bu bir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) –
Sizin de eleştirmediğiniz mahkeme kararı var mı!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İki:
Neden ben “Anayasa’ya aykırı.” dedim; onu da ifade etmek isterim.
Anayasa’nın 125’inci
maddesinin dördüncü fıkrası der ki: “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin
hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” Yargı yetkisi, idari eylem ve
işlemin hukuka uygunluğunu denetlemekle sınırlıdır. Sınır çizmiş. Devam ediyor:
“Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine
getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir
yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” Çok net. Kamu yararını
Danıştay takdir edemez. Böyle bir yetkisi yok. İdarenin takdir edeceği bir şey,
kamu yararı nedir, ne değildir. Danıştay idarenin takdir ettiği bu yarar
Anayasa ve yasalarda gösterilen şekil ve esaslara uygun mudur, değil midir,
bunu yapar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yaz
da ver bari, yaz da eline ver yargının!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Yoksa, köprüye zam yaptınız…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Bozdağ, yanlış biliyorsun! Meclisi yanlış yönlendiriyorsun,
idari davalarda o takdiri yapar!
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
İdari davalarda var bu!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
Sayın Bozdağ…
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) –
Bitiriyorum Sayın Başkan, bir cümle…
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, son cümlenizi alayım.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) –
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
Kamu yararını takdir,
idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıran ve Anayasa’nın koyduğu bir yasaktır.
Danıştay, maalesef, uzunca bir zamandır, idarenin takdir yetkisini hiçe sayan
bir sürü karar vermiştir. Ben bunu söyleyeceğim; bu kürsüde söylemek benim
vazifemdir. Hukukçular bunu söyleyecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Bırakın canım, bir de alkışlıyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Saygılarımı sunuyorum (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkanım, şimdi çok vahim bir hata yapılıyor burada. Sayın Bozdağ
kamu yararıyla ilgili hususu verdiği zaman, kamu yararıyla ilgili herhangi bir
karar alamayacağını söylüyor. Kamu yararıyla ilgili kararı yürütme alabilir ama
bunun yerinde olmadığına ilişkin denetim yargının denetimindedir.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) –
Yerindelik denetimi…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Yerindelik görmeyebilir. Yani böyle bir şey olabilir mi? Yanlış
bilgilendirmeyin.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın
Vural, yerindelik denetimi ile hukukilik denetimini birbirinden ayırmak lazım.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, Sayın Vural… Arkadaşlar…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Mahkemenin denetimine tabi.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, lütfen efendim, oturunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bir
sürü kamulaştırmayla ilgili hususlar iptal edilmiştir.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – İşte
Anayasa’yı…
OKTAY VURAL (İzmir) – Hep
öyle kanun yapıyorsunuz, onun için zaten sıkıntı çıkıyor.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hiç
alakası yok. Kamu yararını mahkeme takdir edemez.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Sayın Şandır ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yoklama istiyoruz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Geçti
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) -
Oylamaya geçtikten sonra…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Hayır…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Orada var kardeşim, oraya verdik.
BAŞKAN – Evet arkadaşlar, 20
kişiyi arayacağım: Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özcan, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın
Çakır, Sayın Tütüncü, Sayın Emek, Sayın Baytok, Sayın
Ağyüz, Sayın Akıncı, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Seçer, Sayın Bingöl, Sayın Kulkuloğlu, Sayın
Paçarız, Sayın Kaptan, Sayın Ersin, Sayın Durgun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, ad okumak suretiyle yoklama yapın; millet de hangi milletvekili burada,
hangisi yok, anlasın.
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama
talebinde bulunan yirmi milletvekili arkadaşımızın ismini tespit ettim ben, bu
arkadaşlarımız…
Biraz sonra yapacağımız
oylamanın şeklini şimdi belirleyeceğim.
Evet, yoklamanın…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, ad okumak suretiyle yoklama yapın.
BAŞKAN – Hayır efendim, niye
ad okuyarak yoklama yapayım?
Evet, elektronik oylama
cihazına girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve
arkadaşları
Madde 2- Mayın temizleme işi,
Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılır veya
4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yaptırılır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli arkadaşlar, Maliye
Bakanlığı ne zamandan beri acaba mayın kaldırıyor, mayın döşüyor? Ne zamandan
beri mayın döşüyor Maliye Bakanlığı, ne zamandan beri arkadaşlar?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yedi
yıldan beri ekonomiyi mayınladılar zaten.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Sayın Millî Savunma Bakanı, bu görev sizindir, bu görev sizindir.
Genelkurmay Başkanlığı bu görev sizindir. Bu mayınları nasıl döşediyseniz
bunları temizlemek de Maliye Bakanlığına düşmez, Maliye Bakanına düşmez
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Önce iktidara gel, sonra yaparsın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bırak sen, otur oturduğun yerde!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Önce iktidara geleceksin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Otur, otur oturduğun yerde!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Önce iktidara gel, sonra yaparsın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Otur, otur oturduğun yerde!
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen… Sayın Aslanoğlu…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Sen Bakanın yerine geç otur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
– Otur oturduğun yerde! Her zaman böyle yapıyorsun.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Bakanın yerine geç otur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Ben burada Maliye Bakanlığına, yüce bürokrasisine acıyorum.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Terbiyesiz!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – “Terbiyesiz” deme.
Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Saygıdeğer
milletvekilleri…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Sayın Başkan, el koyar mısınız?
BAŞKAN – Bakarım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Terbiyesiz senin gibi…
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Ayıptır yaptığın.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ben bakacağım
efendim, siz konuşmanızı tamamlayın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Durdurun süremi efendim.
BAŞKAN – Efendim, devam edin
konuşmanıza, eklerim ben sürenize.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – O
Bakana elinle böyle böyle yapamazsın, o, Türkiye
Cumhuriyetinin Millî Savunma Bakanıdır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Evet, benim Sayın Bakana saygım vardır.
Değerli milletvekilleri, Yüce
Divan’a gönderecek başka bir bakanlık bulamadınız da, onurlu, şerefli Maliye
Bakanlığının bürokratlarını mı acaba ileride Yüce Divan’a göndereceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Hiç endişe etme.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, ben burada Millî Savunma Bakanlığını,
Genelkurmay Başkanlığını görevlerine sahip çıkmaya davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bir
mecliste kanun yapılırsa hangi el, hangi hikmet Millî Savunma Komisyonunu…
Millî Savunma Komisyonu niye toplanmadı arkadaşlar bunu sorsanıza ya.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Kaçırdılar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Bu kanun kimin kanunu arkadaşlar. Bu Kanun Millî Savunma Komisyonunun
kanunu değil mi? Bunun oradan geçmesi gerekmiyor mu? Niçin oradan geçirmediniz?
RECEP KORAL (İstanbul) –
İhale kanunu ihale…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Genelkurmay yazı yazmış “Ben yapamam bu işi” demiş.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Genelkurmayın böyle bir yazısı yok. Genelkurmay, sizin… Sayın Bozdağ, Genelkurmay diyor ki: “Benim araç ve gerecim yok,
araç ve gereç verirseniz ben bunu yaparım.” Sayın Bozdağ,
lütfen, okuduğunuz yazıda bunu da söyleyin.
Değerli milletvekilleri,
Genelkurmay Başkanlığı nasıl döşediyse aynı şekilde temizlemek görevi onundur.
Burada Genelkurmay Başkanlığını bu ülkenin sorumluluğu açısından sorumluluğa
davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi, kimin malını kime
veriyorsunuz? Bu mal kimindi?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Kimseye satmıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Kimden aldınız bu malları? Kimin malını kime veriyorsunuz ya siz?
Kimin malını veriyorsunuz? Oradaki yöre halkının malı değil mi arkadaşlar bu
mal? Bu mal kimin malı?
RECEP KORAL (İstanbul) –
Türkiye Cumhuriyeti’nin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Önce benim malımı bu ülke uğruna…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Kime satmışız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - …ülkenin bölünmez bütünlüğü için, ülkenin emniyeti için aldıysanız,
seve seve o yöre insanı bu malı verdiyse, önce bana
vereceksiniz bana, mal benim, mal sizin değil, mal benim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Evet, o yöre insanı size seve seve
onu verdi arkadaşlar, seve seve verdi, ülkenin
savunması için verdi. Şimdi bunu kaldırıyorsanız önce benim malımı verin
arkadaş. Başkasına bu malı satamazsınız. Bana teklif etmek zorundasınız.
Değerli milletvekilleri…
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Malatya’yla alakası yok ki bunun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Beyefendi, sen git Adıyaman’da konuş, tamam mı? Sen git Adıyaman’da
konuş. Sen Adıyaman’da konuş.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Sen de Malatya’da konuş.
FERİT MÜVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Senin vicdanın elveriyorsa…
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Veriyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
– Vicdanın elveriyorsa o zaman git başka yerde konuş.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Burası benim malım, ben burada konuşacağım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Sayın milletvekilleri…
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Mayınlar senin malın oluyor da burası benim malım olmuyor mu!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Evet, evet.
O benim, o yöredeki
insanların ülkenin bölünmez bütünlüğü için, ülkenin emniyeti için dün seve seve verdiği bu malı bir başkasına vermek hiç kimsenin
yetkisinde değildir arkadaşlar. Önce o insanların malını verin, o insanların
malını verin.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Şu anda kim kullanıyor?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Aldınız, aldınız. Mal o insanlarındır, önce o insanlara teklif
edeceksiniz.
Şu yüce Mecliste “Mayın
temizlenmesin.” diyen bir tek kişi var mı arkadaşlar? Bir tek insan var mı?
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Kim temizledi? Şimdiye kadar niye temizlemediniz? Bunca gündür niye
temizlenmedi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Burada, ulusal çıkarları korumak adına, ülkenin bölünmez bütünlüğü
açısından görev Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığınındır. Onlar
elini taşın altına koyacaklar, yoksa birilerine ihale etmek üzere bu iş olmaz
kardeşim.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)
– Olur, olur. Calp
de “Olmaz.” diyordu!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Lütfen, ülkenin eğer çıkarını düşünüyorsanız…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun, tamamlayınız efendim konuşmanızı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
– Ve burada birilerine laf atmak da “Terbiyesiz.” demek de o kişinin demek ki
benim kadar… Ben çok terbiyeliyim ama sizin terbiyenizi gösterdi.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Siz de Bakana terbiyesizlik yaptınız.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Kimin terbiyesiz olduğunu ben sana göstereceğim! Kimin terbiyesiz
olduğunu göstereceğim sana!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Bakandan özür dile.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Göstereceğim sana! Senin bu iki oldu. Haddini bildireceğim sana!
Sayın Başkanım, çıkıp özür
dilemezse… (AK PARTİ sıralarından “Yeter be!” sesi)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı”nın 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
“(1) Mayın temizleme işi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 2’nci maddesiyle
ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi nedeniyle söz aldım. Şahsım ve
Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 2’nci maddesi mayın
temizleme işinin öncelikle Kamu İhale Yasası hükümlerine göre Maliye
Bakanlığınca hizmet satın almak suretiyle yaptırılacağını hükme bağlamaktadır.
Bu hükmün uygulanma biçiminin tereddüde yer vermeyecek bir biçimde açıklığa
kavuşturulması gerekmektedir. Mayın temizleme işinin Kamu İhale Yasası’na göre
hangi usulle ihale edileceği konusunda Hükûmet
öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi sunmalıdır. Anılan yasanın
öngördüğü açık ihale usulü, belli istekliler arasından ihale usulü ve pazarlık
usullerinden hangisiyle ihale işlemine başlanılacaktır? Tasarıya konu mayın
temizleme işinin ihalesine daha önce de uygulanan belli istekliler arasında
ihale usulüyle başlanması kaçınılmaz görünmektedir. Çünkü mayın temizleme işi
uzmanlık ve ileri teknoloji gerektirmektedir. Bu nedenle, işe herkesin
katılacağı açık ihale usulüyle başlanması mümkün değildir. Belli istekliler
arasında ihale usulü kullanılarak yapılacak ihalenin sonuç verebilmesi için
davet edilecek aday sayısının beşten, verilen teklif sayısının da üçten az
olmaması gerekmektedir. Teklif veren istekli sayısının üçten az olması
nedeniyle ihalenin iptali durumunda ön yeterliliği tespit edilen bütün
istekliler arasında tekrar davet edilerek ihale sonuçlandırılabilir. Buna
rağmen ihale sonuçlandırılamaz ise pazarlık usulü kullanılarak ihalenin
sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bunları şunun için
bilgilerinize sunma ihtiyacı duydum: Yukarıda saydığım yollar tüketilmeden
tasarıyla öngörülen tarım arazilerinin işletilmesi karşılığında ihale yöntemine
geçilememelidir.
Değerli milletvekilleri, Kamu
İhale Yasası’na göre sonuçlandırılamayan mayın temizleme işinin tasarıya göre
Devlet İhale Yasası ve Kamu İhale Yasası hükümlerine tabi olmaksızın ihale
edilirken ihale konusu işin kapsamının genişletilmekte olduğuna da
dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Lütfen, 2’nci maddenin birinci fıkrasını
dikkatle ve tekrar tekrar okuyunuz. Söz konusu
fıkraya göre, hazineye ait alanlar ya da Maliye Bakanlığınca idare edilen
mayından temizlenecek alanlar işletilmek üzere verilecektir.
Başka? Müstakil kullanımı
mümkün olmayan ve taşınmazlarla bütünlük teşkil eden hazineye ait diğer
taşınmazlar da işletilmek üzere verilecektir.
Başka? Diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmazlar da işletilmek üzere verilecektir.
Görüldüğü gibi, bu düzenleme,
mayından temizlenen alan dışında hazineye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
ait taşınmazların da tarımsal amaçla işletilmek üzere mayın temizleme işi
karşılığında kırk dört yıllığına verilebileceğini hükme bağlamaktadır. Hatta, duruma göre, kamu kurum ve kuruluşlarına ait
taşınmazlar için devlet ayrıca kamulaştırma bedeli ödemek zorunda dahi
kalabilecektir.
Değerli milletvekilleri,
1’inci maddedeki önergemiz reddedildiğine göre niye diğer maddelerde paralel
önergeler vermeye devam ettiğimizi sorabilirsiniz. İç Tüzük’ün verdiği tekriri
müzakere hakkını kullanarak önceki maddeler için de yanlıştan dönme imkânı
yaratmak için bu yöntemi benimsediğimi ifade etmek istiyorum.
Yanlıştan döneceğiniz
ümidiyle, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Cümle: Ancak bu madde
gereğince satılacak arazilerin % 10’undan fazlası yabancılara satılamaz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Genç,
konuşmanızı yapmak üzere buyurun, ama burada satışla ilgili hiçbir hüküm yok,
maddeye dikkat ederseniz…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tahdit koyduk…
BAŞKAN – Bakınız, önergenizde
siz satıştan bahsediyorsunuz. Dolayısıyla, olmayan bir şeyle ilgili önerge
veriyorsunuz.
Buyurun açıklayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tahdit koyduk, çünkü bu Hükûmetin
ne yapacağı belli olmaz.
BAŞKAN – Bir atlama olmuş
orada.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada tabii 205 bin dönümlük arazi çıkıyor
ortaya. Bu arazileri, tabii, yani kırk dört yıllığına, bana göre, yabancı bir
şirkete vermekle satmak arasında bir fark yok.
Şimdi, evvela, dün,
İstanbul’da rahmetli Türkan Saylan’ın cenazesine
katıldım. Hakikaten çok saygıdeğer bu yüce insanın cenazesine yüz binlerce
insan katılmıştı. Kendisine Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ama,
AKP’li bir bakanın, orada, bir yetkilinin olmamasından da üzüldüm. Bir tarikat şeyhi olsaydı bütün Hükûmet
sırayla oradaydı, ama Türkan Saylan gibi Türk eğitimine, Türk tıbbına bu kadar
büyük bir hizmet etmiş ve dünya çapında çok saygıdeğer bir kişiliği olan hele
bu kişinin giderken bir cenazesine katılmamak bence hakikaten Türkiye’yi
yönetenler için çok büyük ayıp ve hakikaten Türkan Saylan Türkiye için çok yüce
bir değerdi ve sizin zamanınızda da kendisine yapılan o gerçekten insanlık dışı
muameleden dolayı bence AKP Hükûmetinin Sayın Türkan Saylan’ın ailesinden de özür dilemesi lazım ve beyler, bir
cenazeye yüz binlerce insan katılıyorsa, eğer bir memleketin Hükûmeti ona hiçbir ilgi duymuyorsa zaten o memleketi
yönetecek bir hükûmet yok. Bunu böyle anlamak lazım. Ama
hakikaten Türkan Saylan’a Türk halkı o verdiği
saygıdeğer hizmetten dolayı meydanlarda karşılığını verdi. Yeri cennettir, ben
inanıyorum. Yani çok taraflı bir Hükûmet olamaz. Ben
işte dediğim gibi Bolu’da bir tarikat şeyhi ölüyor, oraya Tayyip Bey gidiyor.
Vali gelip de tarikat şeyhinin, efendim, cenazesine gitmedi diye vali
görevinden alınıyor. Ama burada bu kadar büyük bir, halkın sevgilisi olmuş bir
yüce insanın cenazesine hiç kimse katılmıyor.
Neyse, değerli
milletvekilleri, yani şimdi Türkiye hepimizin. Aslında
insanların heyecanlarının da, sevinçlerinin de, kederlerinin de müşterek olması
lazım. Ancak böyle bir memlekette barış olur, huzur olur, insanlar birbirini
sever. Bunun baş sorumlusu da Hükûmeti yöneten
insanlara ait olması lazım, bunun göstergesi ona ait olması lazım. Ama işte
“sen ve ben”, “onlar ve bizler” kelimesi maalesef şey ediyor.
Şimdi Sayın Başkan dedi ki:
“Burada satış yok da…” Şimdi burada tabii yüklü bir arazi çıkıyor ortaya. Bu
yüklü arazinin -ileride bu Hükûmetin ne yapacağı belli
olmaz- efendim, satabilir de. Diyoruz ki: “Efendim, eğer satılırsa bu, hiç
olmazsa yüzde 10’undan fazlası yabancılara satılmasın.” İşte demin de dedim,
biraz önceki yaptığım konuşmada. İşte Turgutlu’ya gittim. Orada işte Çal
Dağları gibi, çok, gerçekten hele o Yunanlılar oraları işgal ettiği zaman o
Manisa halkının sığındığı o güzelim dağlar bir İngiliz şirketine kiraya
veriliyor maden aramak için, uzun dönemli ve aynı zamanda da sülfürik asit
fabrikası kurma yetkisi veriliyor oraya. O fabrika oraya kurulduğu zaman, oraya
o ruhsatı vermek, oraya o fabrikayı kurmak, o madenleri İngilizlere vermek
kadar memleket duygusundan yoksunluk ifade eden bir şey olmaz değerli
milletvekilleri.
İşte böyle bir hükûmet karşısında, elbette ki, kanunları yaparken biz de bu
Hükûmetin ileride yapabileceği şeyleri de düşünerek
bunun önlemini almak durumunda kalıyoruz. O nedenle bir önerge verdim.
Hakikaten, Turgutlu’daki o meydandaki o 5 bin tane vatandaşın o heyecanını, o
geleceğinin sürükleneceği o çölleşmeyi görerek o meydanlara dolmasını gerçekten
çok büyük bir, sevindirici bir olay gördüm. Çünkü,
değerli milletvekilleri, ülkenin toprakları parayla satılmaz. İnsanların
haysiyetleri ne kadar parayla satılmıyorsa, ülkenin toprakları da parayla
satılmaz. İngiliz şirketine birileri birkaç tane tabii ki dolarlar verebilirler
ve bunun arkasında da, işte biraz önce de söyledim, Turgutlu Belediye Başkanı
mecliste diyor ki: “Efendim, ne yapalım, Bakanımız tepkiler karşısında
dayanamadı, mecburen de seçimden sonra ruhsatı verdi.” Yani böyle milleti
kandırarak, seçimden önce ruhsatı verme verme, ondan
sonra, seçimden sonra çık, milleti kandır. Bunlar iyi şeyler değil. Memleketi
yöneten insanların sağduyulu olması lazım, vatansever olması lazım, bunun
zamanı, hiçbir zaman seçimle veyahut da herhangi bir olayla değişmemesi lazım.
Onun için, maalesef, devri hükûmetiniz zamanında Türkiye Cumhuriyeti devleti çok kötü
yönetiliyor, Türkiye ekonomisi batağa gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın
Başkan, bir dakikam var herhâlde.
BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Devri hükûmetinizde, yani Allah rızası için, yani bir tane
fabrika yaptınız mı arkadaşlar? Bir tane fabrika, işsizliği önleyen bir fabrika
yaptınız mı?
NURETTİN AKMAN (Çankırı) –
Binlerce…
KAMER GENÇ (Devamla) –
Yatırımı artıran, üretimi artıran, ülkeyi dış güçlerin denetiminden ve
emperyalizmin denetiminden kaldıran bir hizmet yaptınız mı? Bir gösterin bana.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sattılar, sattılar.
KAMER GENÇ (Devamla) – Yani
tamam, bir yol, belki bir duble yol yapmışsınız.
Mesele değil ki duble yol yapmak. İşte, geçen gün,
ekonomiyi teşvik adı altında, efendim, Jaguar arabalarının ÖTV’sini
kaldırdınız. Yani böyle bir memleket bu düşünceyle yönetilemez.
Ben önergemin kabulünü
istiyorum.
Sayın Başkan, yalnız karar
yeter sayısını da istiyorum efendim.
BAŞKAN – Tamam.
Evet, sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Bakanım, söz talebiniz
var, buyurun efendim kürsüye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Arınç’ın,
bir bakanın tutumuyla ilgili olarak Turgutlu Belediyesinin açıklamalarıyla
ilgili, Hükûmetin tavrıyla ilgili bir cevap hakkı
var.
Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in partisine sataştığı iddiasıyla konuşması
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Takriben yirmi dakika kadar
önce Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, seçim bölgem Turgutlu’da olan bir
olayı nakletti ve bu olay sebebiyle eleştirinin de ötesinde Hükûmetimizi
itham eden birtakım sözler kullandı. Ben tutanağın gelmesini bekledim. O sırada
kendileri tekrar kürsüye geldiler, konuyla hiç ilgisi olmayan şeylerden
bahsettiler ve Turgutlu olayını tekrar ettiler. Dolayısıyla 69’uncu madde
gereğince Sayın Başkandan söz istemiştim, kendisine teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce yaptığı konuşma ve şimdi tekrarladığı konuşmasında, Sayın Kamer Genç -o
bizim için “sayın” kelimesini hiç kullanmadı ama ben, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin saygınlığı açısından bir milletvekiline “sayın” demeden hitap
etmiyorum ve buna devam edeceğim- Turgutlu’da bir mitinge katılmışlar,
kendisini özel davet etmişler, o mitingde Çal Dağı’nda nikel madeninin
çalışmasıyla ilgili protestolar olmuş ve bununla ilgili Hükûmetimizi
itham ederken “Siz İngiliz Hükûmetinin bakanları
mısınız yoksa Türk Hükûmetinin bakanları mısınız?”
şeklinde, hicap duyduğum kelimeler kullandılar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kimse
yok mu Hükûmetin içinde?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Lütfen dinleyin.
Aynı zamanda Turgutlu
Belediye Başkanının isminden bahsederek
“Kusura bakmayın, İngiliz Büyükelçisi bastırdı, bizim de Bakanımız izin
vermek zorunda kaldı.” gibi bir söz kullandılar. Ben biraz önce Turgutlu
Belediye Başkanımızı aradım. Bu mitingden onun da benim de haberim vardı.
Kendisi şu anda aramızda değil. Milliyetçi Hareket Partimizin çok değerli bir
milletvekili, sevgili arkadaşım Sayın Ahmet Orhan da o mitinge katıldı, Kamer
Genç yalnız değildi.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Belediye Başkanımızın söylediği şudur,
fevkalade üzüldü ve şunu söyledi: “Kesinlikle yalandır, iftiradır, ben
Kamer Genç’i sadece televizyonlardan tanıyorum. Böyle bir konuşmayı kendisine
de yapmadım, hiç kimseye de böyle bir şey söylemedim…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
Belediye Meclisinde söyledi.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – “…Lütfen bana tutanakları gönderin, ben
kendisi hakkında yasal haklarımı kullanacağım. Ama şunun bilinmesini istiyorum:
Böyle bir söz yalandır ve büyük bir iftiradır.”
“İngiliz Büyükelçisi bastırdı
da Çevre Bakanı izin vermek zorunda kaldı.” sözünü Sayın Başkan kabul
etmiyorlar, ben de kabul etmiyorum.
İkincisi: Hükûmetim
adına böyle bir ithamı kesinlikle kabul edemem. Biz Türk milletinin, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin içinden çıkmış bakanlarıyız ve Hükûmetiyiz.
Bundan önceki Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin
bakanları gibi bizim de tek bir gayemiz var: Türk milletinin ve ülkemizin
çıkarlarını korumak. Biz Türk Hükûmetinin, Türk
milletinin bakanlarıyız. Bundan Sayın Genç’in de başkalarının da hiçbir
endişesi olmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz,
tamamlayınız Sayın Arınç.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Bu madenle ilgili olarak bir şey
söyleyeyim: Bu yeni bir olay değil. Bu, beş yıldan beri devam ediyor, yargı
süreci içindeydi. Sivil toplum kuruluşlarından birisi ÇED raporunun iptaliyle
ilgili olarak idare mahkemesinde dava açtı. İdare mahkemesinin davasında da
bilirkişiler müttefiken, yani hep beraber ÇED
raporunun olumlu olduğu konusunda görüş bildirdiler, idare mahkemesi de talebi
reddetti, ÇED raporunu onayladı. İlgili işlemler ancak mahkeme kararından sonra
başladı. Dolayısıyla Türkiye’de faaliyet gösteren sadece buradaki bir maden
şirketi… İngiliz veya bir başka ülkeden olması önemli değil, Türkiye'nin her
yerinde yasalara göre kurulmuş, faaliyet gösteren şirketler ve yabancı
yatırımlar vardır.
Burada üç tane itham var.
İkisini cevaplandırdım: Biz Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
bakanlarıyız. “2-3 milyar dolarlık bir yatırımı 5-10 milyon dolar dağıtmış
olabilirler.” diyor. Eğer Sayın Kamer Genç’in ithamı bilirkişi raporunu veren 3
kişiye ve bunu onaylayan mahkemeye aitse ben buradan da sayın bilirkişilere ve…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – …bu mahkeme heyetine Sayın Genç’le ilgili
yapabilecekleri işlem konusunda bir ihbarda bulunmak istiyorum.
Biz Türkiye'nin gelişmesi ve
kalkınması için ekonomik alanda faaliyetlerin gösterilmesinden yanayız.
Turgutlu’daki nikel madeniyle ilgili olarak da Hükûmetimiz
her türlü tedbiri almıştır. Lütfen konuşmalarınızda eleştiri sınırını aşarak
hakaretlere girmeyin, sonra buna cevap vermek zorunda kalırız.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Eleştiri sınırını aşan sensin!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, efendim, biraz önceki konuşmacı dedi ki…
BAŞKAN – Biraz önceki Sayın
Bakan, evet, konuşmacı olarak söyledi, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Konuşmacı, herhâlde konuşmacı, başka bir şey değil yani.
BAŞKAN – Konuşmacı da Sayın
Bakan yani.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya,
neyse boş ver, Sayın Bakan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada
mahsus benim konuşmamı çarpıtıyor. Ben ne bilirkişileri kastettim ne hâkimleri
kastettim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Tutanaklar elimde!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani
3-5 milyon fazla… Ben hâkimlere de saygılıyım, bilirkişilere de saygılıyım. Ben
dedim ki: Ruhsat vermek için birileri aracılık yapabilir, para da alabilir.
Yani bunda bilirkişilerin, hâkimlerin ne şeyi var?
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim
söylediğim laf: Belediye başkanı orada belediye meclisinde konuşmuş. Arkadaşlar
bana söylediler. Belediye Başkanı böyle konuşmamışsa mesele yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani
Turgutlu’ya, Sayın Arınç gitsin bakalım oraya.
Gelseydi o da mitinge katılsaydı.
BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür
ederim efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Oradaki hanımlar demişler ki: “300 bin ağaç kesildi.”
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Sayın Başkan, elinde ne bir kayıt var ne bir belge var. “O ona demiş…”
Dedikoduyla konuşuyor, dedikoduyla hareket ediyor. sayın
Başkan, böyle bir şey olur mu!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Demiş
ki efendim: “Ağaç kesen, baş keser.”
BAŞKAN – Evet… Buyurun… Sakin
olun!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye
orada öyle söylüyorsun, burada niye böyle konuşuyorsun?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum.
Buyurun efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasında
geçen “çalışmasına ilişkin” ibarelerinin “çalışmasıyla ilgili” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, önemli bir konuydu bu, bu konuda bir açıklama yapsaydı iyi olurdu!
BAŞKAN – Buyurun.
Gerekçe: Yapılan teklif ile
maddede yer alan anlatım bütünlüğünün sağlanması düşünülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Önerge sırası doldurmak için verilmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
önemli önergeleri müzakere etsek iyi olurdu Sayın Başkan!
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen
“uygulanmasına ilişkin” ibaresinin “uygulanmasıyla ilgili” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum…
Gerekçe: Anlam netliği
sağlanması amaçlanmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar
yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar
yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bu
önergeler naylon önergedir, tutanağa geçsin.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, naylon fatura gibi naylon önerge!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Naylon fatura gibi naylon önerge bunlar!
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…
Birbirimizin önergeleriyle ilgili olarak, sayın grup başkan vekilleri böyle
ifadeler kullanmayalım. Milletvekilleri önerge veriyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Niye Hükûmet katılmıyor? İktidar partisi milletvekili
veriyor, Hükûmet katılmıyor. Naylon önerge!
BAŞKAN – Neyse…
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yoktur,
yoktur…
BAŞKAN – Efendim, önergeyi
oyluyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen
“gerekli görüldüğü” ibaresinin “gerekli ve faydalı görüldüğü” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Bakan, siz katılın bari!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, belki önergeyi savunacak,
doğrudan gerekçeyi okutuyorsunuz!
BAŞKAN – Buyurun.
Gerekçe: İbarenin
değiştirilerek anlamın uygulama açısından daha anlaşılır hâle getirilmesi
düşünülmektedir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Naylon deyince de kızıyorlar!
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Belki önerge sahibi konuşacak.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkanım, önerge sahibine sormuyorsunuz.
BAŞKAN – Hayır, önerge sahibi
yok efendim, olmayınca gerekçeyi okutuyorum. Önerge sahibi yok, olmayınca,
gerekçeyi okutuyorum mecburen.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Önergesi okunurken Mecliste olmayan milletvekilini kınıyorum!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Üç
tane önergeyi arka arkaya verip, sahip çıkmıyor!
BAŞKAN – Sayın Başkanım, her
zaman böyle yapıyoruz.
Evet, oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin beşinci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Mehmet
Şimşek
Maliye
Bakanı
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, aynı konuda benim de önergem vardı?
BAŞKAN – Siz, önergenizde
geldiniz konuştunuz ya efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
bu konuda da önergem vardı?
BAŞKAN – Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Katılıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
zaten katılıyor, evet.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1’inci maddede yapılan
değişikliğe paralel değişiklik yapılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, benim önergemden niye bahsetmiyorsunuz?
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Efendim, olan önergelerin
hepsini okutuyorum, olmayan bir önergeyi okutamam ki ben.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim
önergem var orada!
BAŞKAN - Sayın Genç, bakınız,
siz satışla ilgili bir önerge vermiştiniz, arkadaşlarımız kabul etmişler, ben
ifade ettim, verdim ve en fazla yedi önerge verilebilir…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Öbür
önergem de var!
BAŞKAN - …sizin önergenizi
aldık ve diğer önergeyi işlem dışı koyduk.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani,
önergeyi işleme koymuyorsunuz!
BAŞKAN – Evet, koyamadığımız
için koymuyoruz, doğru.
KAMER GENÇ (Tunceli) – E onu
söyleyin o zaman!
BAŞKAN – Evet, aynı şeyi
söylüyoruz.
Diğer bir önergenizi koyduk,
diğerini koymadık, doğrudur.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye
söylemiyorsunuz?
BAŞKAN – Evet, İç Tüzük
hükümleri gereği koyamıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – İç
Tüzük öyle değil ki!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 2’nci maddenin oylamasından önce, oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair önerge vardır. Önergeyi okutup imza sahiplerini
arayacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Yasa Tasarısı’nın 2’nci maddesinin oylanmasında İç Tüzük’ün 143’üncü
maddesine göre açık oylama talep ediyoruz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Kemal Anadol? Burada.
Gökhan Durgun? Burada.
Osman Kaptan? Burada.
Ahmet Ersin? Burada.
Ramazan Kerim Özkan? Burada.
Rasim Çakır? Burada.
Hüsnü Çöllü? Burada.
Atila Emek?
Burada.
Ali İhsan Köktürk? Burada.
Metin Arifağaoğlu?
Burada.
Şevki Kulkuloğlu?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Tekeffül ediyorum.
BAŞKAN – Evet, tamam.
Nesrin Baytok?
Burada.
Vahap Seçer?
Burada.
Bilgin Paçarız? Burada.
Murat Sönmez?
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Ben
varım.
BAŞKAN – Sayın Tütüncü takabbül ediyor.
Yaşar Ağyüz?
Burada.
Zekeriya Akıncı?
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Ben…
BAŞKAN – Sayın Dibek takabbül ediyor.
Şevket Köse? Burada.
Tekin Bingöl? Burada.
Şahin Mengü?
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) –
Ben…
BAŞKAN – Sayın Mengü’nün yerine de Ergün Bey takabbül
ediyor.
Evet, sayın milletvekilleri,
açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık
oylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.
Oylama için yine üç dakikalık
süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer
milletvekilleri, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin açık
oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 189
Kabul : 189(x)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkanım, pusulalarla birlikte mi acaba? Okumadınız da
pusulaları, okur musunuz. Oylamayla ilgili hiç pusula okumadınız.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Evet, pusulalar nedir?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani,
salonda olup olmadıklarını teyit etmeniz gerekiyor.
BAŞKAN – Elektronik oylama
cihazındaki gösterilen rakam 178.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Pusulaları okur musunuz Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Pusulaları okursanız…
BAŞKAN – Okurum efendim.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Gerek
yok ki, rakam yeterli.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, pusulaların okunması gerekiyor, salonda olup olmadıklarını tespit
etmeniz gerekiyor.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın
Başkan, siz sonucu ilan ettiniz.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Öyle şey olur mu, orada on dakikadır hareketlilik yaşanıyor.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Sayı
da kritik değil ki, nasıl olsa kabul edenler vermiş.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Pusula verip dışarı gidenleri çağıralım tekrar.
BAŞKAN – Evet.
Sayın Mehmet Aydın? Sayın
Bakan burada.
Sayın Vecdi Gönül? Sayın
Bakanımız burada.
Sayın Ertuğrul Günay’a vekâleten Sayın Bülent Arınç,
Başbakan Yardımcısı? Burada.
Sayın İsmail Katmerci?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yok,
İzmir’de.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) – Dışarı çıktı Başkanım.
BAŞKAN – Dışarı mı çıktı?
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Alsancak’ta, Alsancak’ta.
BAŞKAN – Yahu arkadaşlar,
lütfen!
Sayın Taner Yıldız, Enerji
Bakanımız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Salonda da yoktu.
BAŞKAN – Veysel Eroğlu Bey burada mı efendim? Veysel Eroğlu
göndermiş pusulayı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yok
efendim, vekâlet vermeden olmaz.
BAŞKAN – Veysel Eroğlu Bey?
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Birden fazla vekâlet olmuyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ara
verin Sayın Başkan, çoğunluk yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Vekâleten oy kullanılıyor. Bu yoklama değil,
oylama. Bunu niye mesele yapıyorlar anlamıyorum. Sadece bir tane vekâlet
kullanıyorum.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Yeni gelenler var. Koşarak geliyor beyefendi!
BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek?
Burada.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Şimdi girdiniz salona, şimdi! Yeni giriyorsunuz! Şimdi girdiniz.
BAŞKAN – Sayın Hayati Yazıcı’ya vekâleten de Sayın Cemil Çiçek, burada.
İSMAİL KATMERCİ (İzmir) – Ben
geldim Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – İzmir’den geldi, İzmir’den!
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) –
İzmir’den geldiği belli.
BAŞKAN – Sayın milletvekili
arkadaşlarım, madde kabul edilmiştir. İsteyen tutanakları alabilir, oy kullanan
arkadaşları görebilir, vekâleten olan arkadaşların isimlerini de sizlere
okudum.
OKTAY VURAL (İzmir) – İmzalı
oy pusulalarını da istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - 3’üncü maddeyi
okutuyorum:
Mayın temizleme ve arazi
kullanım süreleri
MADDE 3- (1) Maliye
Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme
süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların
temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul
işlemlerinin yapılma-sından itibaren 44 yılı geçemez.
BAŞKAN – Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Gökhan Durgun,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN DURGUN
(Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın
3’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının bu maddesi mayın
temizleme ve arazi kullanım sürelerini belirleyen maddedir. Madde aynen şöyle:
“Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın
temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı,
taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi
ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemez.”
Yani bu ne demektir? Toplam
205 bin dönüm mayınlı arazi alanının, beş yılı temizleme, kırk dört yılı da
işletme hakkı olmak üzere toplam kırk dokuz yıllığına yerli ya da yabancı -ama
muhtemelen yabancı, muhtemelen de İsrailli- bir firmaya verilmesi öngörülüyor.
Kısaca bu.
ÖMER İNAN (Mersin) – Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
GÖKHAN DURGUN (Devamla) –
Söyleyeceğiz şimdi.
İki Kıbrıs büyüklüğünde -bu
alan iki Kıbrıs adası büyüklüğünde- vatan toprağını kırk dört yıllığına, büyük
bir olasılıkla da yabancılara kiraya verme ihalesidir. Bu
kanunun adını böyle değiştirmek lazım.
Bu sürenin kırk dört yıl
kadar uzun olması da hiçbir bilimsel gerçeğe, bir veriye ve bir incelemeye de
dayanmamaktadır, her şey afakidir. Ayrıca böyle bir
ihale konusunda Türkiye'nin bir deneyimi de yoktur. İlk kez bu tür bir ihale
yapılmaktadır. Geçmişte böyle bir ihale yapılmamıştır. Büyük
bir uzmanlık gerektiren ve ülkenin güvenliğini doğrudan ilgilendiren bu şekilde
büyük çaplı bir ihalenin yapılması, konunun hiç uzmanı olmayan, maliye
konusunda uzman mıdır değil midir -eski Maliye Bakanı, yeni Maliye Bakanı-
Türkiye'nin gerçeğine baktığımız zaman ortaya çıkıyor ama bu konuda hiç de
uzman olmayan bir Maliye Bakanlığı bu işi üzerine alıyor.
Peki, soruyorum şimdi, bu
işin yaklaşık maliyeti belli midir? Şu anda bu işin maliyeti de belli değil.
Azami, asgari bedeller var. Kimi firma diyor ki: “Ben bunun 1 metrekaresini 0,5
dolara temizlerim.” Başka bir firma diyor ki: “1 metrekareyi 15 dolara
temizlerim.” 30 kat! Bir tarafta 0,5, bir tarafta 15; böyle bir ihale yapılıyor
ve bu arazi kırk dört yıllığına tarımsal amaçlı kullanma hakkı sadece ve sadece
bu ihaleyi alıp temizleyene aynı ihale çerçevesinde veriliyor. Ayrıca, mayından
temizlenen arazilerinin de bu şekilde yabancılara kullandırılmasının da önü
açılmış oluyor. Mayınlı sahanın temizlenmesiyle temizlenen arazinin tarımsal
faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aynı istekli tarafından karşılanmasının
mutat olmadığı gerekçesiyle Danıştay 13. Dairesi bu ihalenin yürütülmesinin
durdurulmasına karar veriyor. Bakıyoruz şimdi bu maddeye, yargı kararı olmasına
rağmen, aynı konu tekrar bu maddenin içinde karşımıza çıkıyor. Dünyada -bana
örnek gösterin- hem mayın temizleme işinde uzman aynı zamanda da organik tarım
işinde uzman bir şirket gösterin. Gösteremezsiniz arkadaşlar, böyle bir şey mümkün
değildir.
Ayrıca bu tasarıda ihale
komisyonu konusu var, o da Anayasa’ya aykırıdır, 7’nci maddesine. “İhale
komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı
tarafından belirlenecek.” Böyle söylüyor. Ama Anayasa’nın ilgili maddesi de
diyor ki “Bu konuda esas ve usuller sınırsız şekilde yürütmeye devredilemez.” Bu da Anayasa’nın 7’nci maddesine aykırı. Yani anlaşılıyor
ki bu kanun mahkemede bitecek, Danıştayda bitecek,
Anayasada bitecek. Böyle garip bir ihale bu. Ne
yapmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlarım? Bu ısrarınız niye? Amacınız nedir?
Yani, hani herkes yargı kararına saygılı olacaktı, hani yargıya müdahale
edilmeyecekti? Ama anlayış şu, öyle görülüyor: Ben yargı kararlarına uymam,
yargı bana uyar.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
sizlere şunu soruyorum: Ben size soruyorum, hangi biriniz tarlanızı, arsanızı
veya herhangi bir taşınmazınızı kırk dört yıllığına bir Amerika’ya, bir
İsrailliye kiraya verirsiniz? Kırk dört yıllığına hanginiz verirsiniz
tarlanızı, evinizi, arabanızı? Al evimi boyat, badana yap, kırk dört yıl da
kullan, sonra bana geri ver!.. Siz verseniz
evlatlarınız ne der size yarın? Değerli arkadaşlarım, dünyada bir tek ülke
yoktur ki topraklarının büyük bir bölümünü kırk dokuz yıllığına kiraya vermiş,
böyle bir ülke gösteremezsiniz.
Diğer bir önemli husus da bu
işte maliyet konusundaki belirsizliktir. Kimisi diyor ki: “Bu iş 50 milyon
dolara anahtar teslimi yapılır.” Eski Maliye Bakanı -Allah selamet versin-
diyor ki: “400 milyon dolarla 1,6 milyar dolar arasında değişir.” Türk Silahlı
Kuvvetleri “Bu iş için 30 milyon dolar para verin, teçhizat alın, biz bu işi
yapalım.” diyor. Böyle bir belirsizlik var. Böyle bir hâl olur mu? En alttaki
fiyatla en üstteki fiyat arasında 30 kat var. Bu ihale, ucu
sonu belli olmayan bir ihale. Maliyet nedir, belli değil, ama bir şey
belli, kırk dört yıllığına kiraya verileceği belli. Değerli arkadaşlarım, bu,
“beş yıl temizle, kırk dört yıl kullan, sonra devret” ihalesidir.
Türkiye’nin 205 bin dönüm
arazisinin mayından temizlenmesi için gerekli olan parayı Türkiye Cumhuriyeti
bulmaktan âciz midir? Hani, Başbakan söylüyordu, her
şey iyiye gitmişti, göstergeler güzeldi, Türkiye büyüyordu! Şimdi biz mayınları
temizlemek için para bulamıyoruz ve götürüyoruz, kırk dört yıllığına bu arazileri
kiralıyoruz.
Arkadaşlar, para yoksa çözüm
buluruz, kaynak buluruz. Gelin, lüks tüketimden vergi alalım, ben dâhil
Cumhuriyet Halk Partisi olarak grubumuzdaki tüm milletvekilleri maaşlarımızın
bir kısmını bağışlayayım, bir fon bulalım, o fona aktaralım, yurt dışından yurt
içinden kampanya başlatalım, bu parayı bulalım. Niye topraklarımızı kırk dokuz
yıllığına kiraya vereceğiz? Kaynak bulunur değerli arkadaşlarım, ama istenirse
kaynak bulunur.
Değerli arkadaşlarım, iki gün
önce kaybettik Sayın Profesör Doktor Türkân Saylan’ı. Bir eğitim insanı, bir bilim insanı,
çağdaşlıktan, demokrasiden, uygarlıktan yana bir insan, mücadelesi bu yönde
geçmiş. Onu rahmetle, şükranla, saygıyla anıyorum.
Bakın, bundan üç yıl önce ne
söylüyor Sayın Türkân Saylan, aynen okuyorum:
“Sınırlarımızdaki mayınlı arazinin temizlenmesi, kırk dokuz yıllığına işletme
koşuluyla verilmesi asla ve asla kabul edilemez. Bu temizleme işi Türk Silahlı
Kuvvetlerince ve onların kontrolünde, gereken para halkın vergilerinden
ayrılarak yapılmalıdır. Temizlenen arazi bir plan ve program içinde, hakkaniyet
ölçülerinde bölge halkının üretimine dönüştürülmelidir. Bu işin yabancılara
kırk dokuz yıllık kullanma hakkının devredilmesi Misakımillî sınırlarımızın yok
edilmesi anlamına gelir. Bu karar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluk
olsa da hiçbir temsilcimiz tarafından onaylanmaz, onaylanmamalıdır.” diyor
yurtsever, aydın Sayın Türkân Saylan.
Değerli arkadaşlarım, gelin
oturalım, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu vatan topraklarını yabancılara vermeyelim.
Bakın, Amerika bir yılda 8 milyar dolar organik tarımdan kazanç elde ediyor,
Japonya 2,5 milyar dolar. Türkiye’de bu araziler organik tarıma açılırsa 1
milyar dolar yılda kazancımız var. Yani 1 milyar dolara temizleyeceğiz, yılda
kazancımız 1 milyar dolar! Bunu anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım, şu
soruları kendimize sormamız gerektiğini düşünüyorum: Yarım yüzyıl sonra bu
arazilerin yabancılara satılmayacağını kim garanti edecek? Sayın Bozdağ mı garanti edecek? Şu anda kaç yaşındadır; Allah
uzun ömür versin ama kırk elli yıl sonra herhâlde bunun hesabını veremeyecek.
Kıbrıs önümüzde bir
gerçektir. İngilizlere zamanında bir savunma anlaşması sonucunda kiraladık,
elimizden aldılar, şimdi hâlâ Kıbrıs meselesi diye yanıp tutuşuyoruz. Bu da
aynı noktaya gider arkadaşlarım. Bu topraklara bir daha giremezsiniz, bu
topraklarda hak talep edemezsiniz. Bu düşünce doğru bir düşünce değildir. Bu
araziler bizim vatan topraklarımızdır, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmıştır.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
şunu söyleyeceğim en son: Ben devletin bağımsızlığı ve varlığını koruyacağıma
ant içmiş bir milletvekiliyim ama 205 bin dönüm vatan toprağının kırk dokuz
yıllığına yabancılara kiraya verilmesini içime sindiremiyorum, kabul de
edemiyorum! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, siz
bugün kiraya verirseniz o toprakları yarım yüzyıl sonra hiç giremezsiniz.
Mayınları temizleyecek derken Türkiye'nin geleceğine ve güvenliğine mayın
döşemeyelim.
Sizleri sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Durgun,
teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günal,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, kanunun
geneli üzerine konuşurken bu kanunun sahibi yok demiştik, özellikle de Sayın
Millî Savunma Bakanımızın burada olmadığını söylemiştik. Şimdi Sayın Şimşek’in
yerine aramıza geldi, hoş geldi diyoruz; kısmen de olsa belki sorularımıza
cevap verebilirse tabii, sadece burada bulunması sahiplendiği anlamına
gelmiyor.
Yine, Adalet ve Kalkınma
Partisinden arkadaşlarımız yoklamayı yapıp gittiler. Sadece yoklamada
sahipleniyorlar, gerisini, Hükûmet burada, herhâlde
halledecek diye düşünüyorlar.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bu kanunun görüşülmesi sırasında yaşananları kısaca görüştük. Sayın Bakanımız
bugün burada. Geçen gün bazı sorularımız havada kaldı.
Biz Millî Savunma Komisyonundan
görüş istedik, alt komisyon olarak; maalesef -daha sonra gelen gündem
çağrılarında- Millî Savunma Komisyonu toplanmadan yeniden toplantı yapıldı.
Şimdi, bakıyoruz, Sayın Bakan
bugün acaba gerçekten bize bilgi vermeye mi geldi, yoksa yine… Geçen sefer
Sayın Unakıtan Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlarımızı ikna etmek üzere kendisini çağırmıştı. Bizden
kapalı oturum istedi ama kapalı oturum istediğine dair bize gizli bir bilgi
veya açıklayıcı herhangi bir bilgi maalesef veremedi ve ondan hemen önce -ben
geçen gün Sayın Kinay söylediği zaman ona da
söylemiştim “siz de oradaydınız” diye- ara oturumda, arkadaşlarımız, Komisyonda
yaptığımız tartışmadan sonra, bu kanun tasarısının geri çekilmesi ve bu işin
Genelkurmay Başkanlığınca yapılması konusunda anlaşmışlardı. Ondan sonra
ne oldu da tekrar bu kanun geldi? Bir de bu kadar bekledikten sonra… Ekimden bu
yana bu kanunun gündeme gelmesi… Gündemin ön sıralarında duruyordu ama
görüşülmesi anlamında sürekli bir tartışma yaşandı. Ama birden, ne olduysa
-asıl sahibi olan Sayın Unakıtan bile bu kadar
süredir başaramamıştı- Kabine değişir değişmez hemen, ilk iş olarak, gelen
tasarılardan birisi gündeme alındı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
ilgili Komisyon olmadığı gibi, biz Sayın Bakanımızdan, daha önce, 2001 yılından
itibaren başlayan süreçte oluşturulan proje biriminden birilerinin bize bununla
ilgili bilgi vermesini istemiştik, o da gelmedi. Böyle bir hastalık var
maalesef. Geçen gün bunu “iktidar hastalığı” olarak söylemiştim. Şimdi önümüzde
bir tane daha örnek var, yine tartışacağız ama, yeri
gelmişken söyleyeyim; kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının kurulması
konusunda, bugün İçişleri Komisyonunda görüşüldü, öyle ilginç şeyler yaşıyoruz
ki.
Değerli arkadaşlar, Plan ve
Bütçe Komisyonunun gündeminde böyle bir şey yok. Bir müsteşarlık kuruyorsunuz,
kadro istiyorsunuz, elemanlar aktarılacak, para istiyorsunuz ama Plan ve Bütçe
Komisyonuna bu gelmiyor. Sayın Meclis Başkanının, vekâleten Başkan Vekilimizin
dikkatlerine sunuyorum. Bunu bir anlayışı göstermek için söyledim. Millî
Savunma Komisyonunda görüşülmeyen bir mayın temizleme kanun tasarısı olur mu?
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Sayın Bakana tekrar sormak istiyorum: Sayın Bakanım, bunun maliyeti konusunda
somut bir bilgi var mı? Sayın Şimşek sunamadı çünkü o sonradan intikal ettiği
için sadece verilenleri bize söylüyor. Size, zatıalinize
Komisyonda da sormuştum. Yani burada bir kafamızı karıştıran şey budur. Bizim
bu kanunun bu şekliyle çıkmasına karşı çıkmamızın asıl nedeni, kırk dört yıl
nasıl belirlendi? Bu maliyeti nasıl buldunuz? Siz, bizlere “Uçuk rakamlar
oluyor.” dediniz ama, ben, şimdi size bir iki tane
örnek söyleyeceğim. Yani, bu okuduğumuz şey, değerli arkadaşlarım, İnternet’e
tıkladığınız zaman -firmanın ismini de verebilirim, çünkü İnternet’te duruyor- Aardvark firmasının kısa bir değerlendirmesini, size…
İnternet sitesinde hâlâ duruyor, web sitesinde. “Suriye hududundaki kara
mayınlarının temizlenmesi projesi kapsamında -ilgili makinenin kodunu veriyor,
ismini veriyor- Kara Kuvvetleri Komutanlığınca Eylül 2003 ayında Nusaybin
bölgesinde teste tabi tutulmuştur. Hakiki mayın tarlalarında
yapılan çeşitli testlerde gösterdiği başarılı performans sonucunda Aardvark firması Nisan 2004 ayı içerisinde -dikkatinize celbediyorum,
Nisan 2004 Sayın Bakanım- Kara Kuvvetleri Komutanlığınca kontrat görüşmelerine
davet edilmiş, ancak Aardvark’ın tamamen dışında
olarak yetkili makamlarca projenin organizasyon yapısı üzerinde tekrar
çalışılması lüzumu ortaya çıktığından, sonuçlanmak üzere olan kontrat
görüşmeleri dondurulmuştur.” Ondan sonra Millî Savunma Bakanlığına
aktarılması, sonra Maliye Bakanlığına aktarılması gündeme geliyor.
Değerli arkadaşlarım, o
firmanın web sitesinde hâlâ 1 metrekaresinin yaklaşık maliyetinin, günde sekiz
saat ve yılda iki yüz gün -mevsim şartları dikkate alınarak- bir çalışma süresi
öngörüldüğü zaman, beş yıllık sürede metrekare fiyatının 0,35 pounddan daha az
bir maliyet olduğu söyleniyor. Sayın Bakanım bize
Şimdi, ben bu bilgileri
okurken size nasıl sormayayım, buna nasıl inanırsınız, nasıl kırk dört yıl
hesaplarsınız, nasıl beş yıldan sonra kırk dört yıl bunu işletmeye verirsiniz?
Ben bunu anlayamıyorum. Sayın Bakanım, bu konuda elinizde net bir bilgi varsa
lütfen bizi aydınlatın, biz de bundan vazgeçelim.
Şimdi, bir de burada ilginç
bir husus var değerli arkadaşlarım. Sayın Bakanımız Komisyonda bilgi verdi, sağ
olsun, ama bilgilerimiz yine eksik kaldı. O anda da başka bir toplantısı vardı,
ayrılmak durumunda kaldı. Burada, değerli görüşmeciler, konuşmacı
arkadaşlarımız bahsettiler.
Ben Sayın Bakanıma tekrar
sormak istiyorum, eğer duyabiliyorsa beni, arkadaşlarımız müsaade ederse,
burası önemli çünkü, kendisiyle ilgili bir husus var…
Sayın Bakanım, size
Komisyonda da sormuştum. Bize dediniz ki: “Bakanlığımız daha önceki görüşünü
değiştirdi, çünkü, tasarının gelmesinden sonra
değişiklikler oldu.” Sizin imzanızla Başbakanlığa giden 11 Şubat 2008 tarihli
yazıda, 7 maddesinde de tasarının bu hâliyle kabulünün uygun görülmediği
mütalaa edilmekte, 8’inci maddesinde de, bütün bunları dikkate alarak “Bu
tasarı bu şekliyle kabul edilmesin.” deniyor.
Şimdi, siz bize dediniz ki:
“Tasarıda değişiklik var.” O zaman sorduk. Bize lütfen açıklar mısınız, bu
tasarıda size geldikten sonra, siz Başbakanlığa o görüşü gönderdikten sonra ne
değişiklik olmuştur da siz gelip buna Millî Savunma Bakanı olarak “Tamam” demek
zorunda kalmışsınızdır? Biz bunu anlayamıyoruz. Maliyetini anlayamıyoruz. Neden
kırk dört yıllık vermek konusunda ısrarınız var?
Arkadaşlar “Mayınlar
temizlensin.” dedik, itirazımız yok. Ottawa
Sözleşmesi bütün mayınların temizlenmesini istiyor Sayın Bakanım. 2003 yılında
imzalanmış, gelmiş ve biz de onaylamışız. 2014’e kadar 920 küsur bin mayın,
2004 yılında Birleşmiş Milletlere verdiğimiz rakam; illeriyle beraber
söyleyebilirim. Burada yapacağımız kaç? 600 bin mayın. Peki, Suriye sınırının
dışındakileri kim temizleyecek değerli arkadaşlar?
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Onlara da bir İsrail buluruz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ottawa Sözleşmesi onu içermiyor mu? Üçte biri o tarafta
duruyor. Diğer illerimizde de mayınımız var. Bizim bu mayın temizleme karşılığı
araziyi tahsis edeceğimiz firma bize diğer mayınları temizleyecek mi? Yani, ne
olacak? Türkiye Cumhuriyeti devleti bu mayın temizliğinin ücretini ödemeyecek
kadar âciz hâle mi gelmiştir? Söylediğiniz bir
gerekçe. Yap-işlet-devret modelini sizin Bakanlık olarak yazmanızın… Yazınız
burada. Arkadaşlarımız sürekli söylüyor. Sayın Bozdağ
-yok şu anda- “Genelkurmayın yazısı var.” diyor, Bakanlığın yazısı var… Hepsini
okuduk. Genelkurmay diyor ki: “Benim bütçemde para yok, teçhizat şu kadar
liraya mal oluyor, Millî Savunma Bakanlığı daha etkin bir şekilde yapsın.”
Millî Savunma Bakanlığı bir daha yazı yazıyor, Sayın Unakıtan’ın
talebi üzerine -kendisi de burada yok- bir daha yazı yazıyor, diyor ki: “Bizim
de paramız yok. Çok farklı tepkiler geldi. Biz bundan vazgeçtik.” Az önce
okudum “
Şimdi, bunları niye açıklığa
kavuşturmuyoruz? Alelacele, iktidar taassubu içerisinde bunları kabul
ediyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, bizim
söylediğimiz budur. Bakın, yeniden taahhüt ediyorum. Gelin -önerge verdik-
sadece mayın temizleme işi yapın, beş dakikada çıkaralım bunu. Tamam, yine
Maliye Bakanlığı yapsın. Hükûmet karar versin. İçinde
Millî Savunmanın uzmanları da olsun. Ama niye tahsis etmeyi amaçlıyorsunuz? Kanunun adı baştan yanlış. Mayın temizleme falan değil.
Amacına da koymuşsunuz, aynı şekilde tartıştık. Amaç, bunun tahsisidir.
Birkaç tane örnek daha
söyleyeyim: Sizin yapmış olduğunuz incelemelerde, yani Genelkurmay
Başkanlığının proje biriminin, Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki mayın temizleme
ile ilgili teklifleri alan, o firmalarla görüşen, Mardin’in Nusaybin ilçesinde temizliği yapan
firmaların verdiği tekliflerde yaklaşık tutar; metrekaresi 1-2 ABD doları, 2
ABD doları, 2-3,5 ABD doları, 2 ABD doları, 3-9 ABD doları, 2 ABD doları,
0,5-10 arası. Teklifler bunlar, yüksek dediğiniz teklifler.
Siz incelemişsiniz. Genelkurmay
Başkanlığının, Kara Kuvvetleri Komutanlığının oluşturduğu birimin yaptığı
incelemeler bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, o zaman nasıl kırk dört yıla karar verdiniz? Nereden çıktı 1,6
milyar dolar? Velev ki, 2 milyar olsun. Yapalım ihalemizi. Açalım uluslararası
firmalara, gelsin, mayınımızı temizlesin, hem de ötekileri de temizlesin.
2014’e kadar taahhüdümüz var. Diğer illerde de var bu mayınlar. Hepsini
temizlemek zorundayız. Açalım ihalemizi. Gelin, lütfen geri çekin. Sadece mayın
temizleme olsun. Önergelerimiz var, kabul edin ve bunu çıkaralım hemen,
yapılması gerekiyorsa. Tamam, usulünü, esaslarını, yine Maliye Bakanlığı
otursun Millî Savunmayla, Dışişleri Bakanlığıyla, Tapu Kadastro ile, kim varsa konuşsun. Ama lütfen bu ikisini birbirinden
ayıralım.
Bunda ısrar ediyorsanız, o
zaman art niyet ararız, o zaman bu, adrese teslim bir ihaledir diye bakarız.
Çünkü herkes konuşuyor önceden. Bakın, şimdi bakan değil, az önce buradaydı
Sayın Tüzmen. Diyor ki, efendim Antep’te bir açıklama
yapmış, “mayınların temizlenmesi için Güney Afrika Cumhuriyeti’ne yaptığı
ziyarette konusunda uzman firmalar ile görüşmeler yaptıklarını anımsatan Tüzmen - arkadaşlar, bu, Anadolu Ajansının haberi- “Bu
firma uluslararası arenada temizleme işinde çok başarılı.” diyor. 2007’de yine
Bitlis Milletvekili Veli Kaya diyor ki: “Yedi yıllığına bir firmaya verdik.”
Şimdi, herkes bununla ilgili “Verilmiş.” diyor. Sonra da diyorsunuz ki: “Niye
kötü niyetlisiniz?”
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Lütfen, bu iki tasarıyı, yani
“tasarı” derken tasarının içindeki iki konuyu, mayın temizleme işini ve
tarımsal amaçlı kullanıma açma işini ayıralım. Aksi takdirde başka niyetler
göreceğiz, çünkü 2’nci maddesinde de müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu
taşınmazlarla bütünlük arz eden hazineye ait arazilerden bahsediliyor.
Bir de, ne kadar bu niyette
arazi var, onları da görmek istiyorum lütfen mümkünse. Hazineye ait olan ve
bunların kenarında olan ne kadar metrekarelik taşınmaz vardır kapsamı içerisine
almış olduğunuz? Bu konuda da bilgi verebilirseniz sevinirim.
Onun için “Lütfen bu tasarıyı
geri çekelim, düzgün bir şekilde yeniden yapalım ve sadece mayın temizleme
olarak açalım.” diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Vahit Erdem.
Buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VAHİT
ERDEM (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Suriye hududu boyunca
döşeli olan mayınların temizlenmesiyle ilgili kanun tasarısı hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, önce bir
hususu bilgilerinize arz etmek istiyorum. Sovyetler Birliği
dağıldıktan sonra bilhassa mayın temizleme, zamanı geçmiş eski cephaneliklerin
imhası, eski silahların imhası çok önemli gündem maddelerinden birini oluşturdu
ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde, bugün Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerde
mayın temizleme ve biraz evvel söylediğim hususlardaki konular önem taşıdı ve
bu ülkeler bu işi büyük çapta başardılar, bitirdiler. Ne vasıtasıyla
bitirdiler? İşte, dünyada oluşmuş ihtisas sahibi firmalar vasıtasıyla bunu
yaptılar. NAMSA’nın burada ismi geçiyor, NATO’nun bir
yan kuruluşu. NAMSA’nın bu kadar büyük, 200 bin
dönümlük arazide mayın temizleme yapmasının mümkün olacağı kanaatinde değilim.
NAMSA böyle bir görevi icra etmedi benim bildiğim kadarıyla ama NAMSA
müşavirlik yapabilir; birinci husus bu.
Şimdi, Türkiye’de bu mayın
temizleme konusu 90’lı yılların başından beri görüşülüyor. On yedi yıl geçmiş.
On yedi yıldır 200 bin dönüm tarım arazisi ekonominin dışında, biz hâlâ
konuşuyoruz. Eğer böyle bir kanun çıkmazsa, konuşmaya devam edeceğiz, bir on yıl
daha geçecek. Hâlbuki sıkışmışız, Ottawa
Anlaşması’yla, 2014’e kadar bu mayınların temizlenmesi gerekiyor yani geriye,
aşağı yukarı beş yılımız kalmış.
Hükûmet bütün
bunları değerlendirerek… Ben, geçmişteki ne olmuş, ne olmamışa girmek
istemiyorum, bunu sayın bakanlarımız, daha önceki konuşmacılar çok detaylı bir
şekilde izah ettiler. Hükûmetimiz nihayet, Danıştayın da kararını dikkate alarak bunu bir kanun
meselesi hâline getirmiş. Bu, hukuka saygısızlık değil, tam tersine, Danıştayın kararını da dikkate alarak Türkiye Büyük Millet
Meclisi iradesiyle bu işin bir kanun hâline getirilip bir an önce
sonuçlandırılmasını öngörmektir. Bunu evvela ifade etmek istiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Baypas ederek mi Sayın Başkan?
VAHİT ERDEM (Devamla) -
Şimdi, muhalefeti ciddi bir şekilde dinledim ben.
Başta neredeyse ben de
endişeye kapıldım -itiraf edeyim- ilk, kanun tasarısı görüşülmeye başladığından
itibaren…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sabah mı ikna oldunuz?
VAHİT ERDEM (Devamla) –…fakat
Sayın Bakanımızdan ve ilgili kurumlardan bilgilendirildim, tabii ki
bilgilendirileceğim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Biz niye ikna olmuyoruz?
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, muhalefetin argümanları -ben polemik yaratmak
için söylemiyorum- korkuya, güvensizliğe dayanıyor.
Değerli arkadaşlar, korkarak
bir devlet yönetilemez. Türkiye, 70 milyon nüfuslu büyük bir ülke. “Yok yabancı bir ülke gelecekmiş de Türkiye topraklarını
işgal edecekmiş; kiralanmış araziden bir daha çıkmayacakmış, satılacakmış”
vesaire gibi argümanların yeri olmadığı kanaatindeyim. Hatta burada arzı
mevuttan bahseden oldu. O zaman ben de Osmanlı, eski Osmanlı toprağından
bahsederim; bunlar hayal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Vahit Bey, siz, uzmanlık alanınıza girin.
VAHİT ERDEM (Devamla) – Evet,
gireceğim. Şimdi oraya da gireceğim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bakın, bunlar NAMSA’nın projeleri. Üç sayfa kendi
yaptığı temizlemeler bunlar.
VAHİT ERDEM (Devamla) – Yani
ben buradaki argümanları…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – 1,6
milyon antipersonel mayını sökülmesi, Arnavutluk 700 bin
antipersonel, Beyaz Rusya 1,4 milyon, Sırbistan,
Karadağ 400 bin; Ukrayna, yapılan temizleme… Ben Genel Kurulu
bilgilendiriyorum.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Efendim, siz konuştunuz. Müsaade ederseniz, siz konuştunuz ben konuşayım.
Şimdi, onlar teferruat.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen hatibi dinleyelim.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
“Yoktur” dedi de Sayın Başkanım. Ben de hemen, anında arz ediyorum.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Burada, güvenmediğiniz kurumları söyleyeyim. Güvenmediğiniz kurumlar: Hükûmet, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar. Yani bu ihale yapılacağı zaman bir
şartname hazırlanacak. Bendeniz de büyük projelerde çalıştım. Çok ihaleler
yaptık. Uluslararası ihalelerin öyle basit, birtakım dokümansız hazırlandığını
söylemek mümkün değil.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Genelkurmay niye yapmıyor?
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Genelkurmay yapamadığını ifade etmiş Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Siz
yaptırın, iktidarsınız!
VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi,
ayrıca…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yaptırın! Hani askerî vesayet rejimi bitmişti?
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, burada…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yaptırın!
VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi
şunu da ifade edeyim: Bu, 200 bin dönüm gibi arazide Genelkurmayın mayın
temizlemesinin de ben -şahsen eğer bana inanıyor, güveniyorsanız- doğru
olmadığı kanaatindeyim. Genelkurmayın da işi değil mayın temizlemek.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Genelkurmaya görev veremiyor musunuz? İktidarsınız…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi,
dünyada mayını kim döşemişse o temizler gibi bir kaide yok, öyle bir kaide
bilmiyorum ben. Biraz evvel örnek verdim. Doğu Avrupa ülkelerinde ve birçok
ülkelerde, Sovyetler Birliğinde döşenen mayınları şirketler temizledi; yani
öyle bir kural yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hükûmetin gücü yetmiyor mu Genelkurmaya görev vermeye? Hükûmetin gücü yetmiyor mu?
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, burada başka bir husus “Maliye Bakanlığı bu konunun uzmanı değil.”
deniyor. Tamam, değil, hiçbir bakanlık uzman değil. Hangi bakanlık mayın
temizleme uzmanı? Maliye Bakanı yapan kurum değil.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Millî Savunma.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Efendim, Millî Savunma da uzmanı değil, kusura bakmayın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Müsteşarımız, size düştü bu yük ama ne yapalım!
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Hayır, hayır, ben inanarak konuşuyorum. Millî Savunma da uzmanı değil.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Melih Gökçek yapabilir bu işi!
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Maliye Bakanlığı mayın temizleyecek değil, mayın temizletecek. Savunma Sanayi
Müsteşarlığını bendeniz kurdum. Ben savunma sanayi uzmanı mıydım? Ama ihaleler
yaparak ilgili uzmanlara verdik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Millî Savunma temizletsin ne olacak, o da temizletebilir.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, o zamanlar ben Savunma Sanayi Müsteşarı iken yabancı ortakların yanına
bir de yerli ortak katıyor idik. Yerli ortakların çoğu -biz herkese açık olarak
teklifte bulunduk- inşaat firmalarıydı. O zaman, muhalefet, hakikaten çok
şiddetli bir şekilde tenkit etti, dediler ki: “Ya, inşaat firmaları savunma
sanayisinden ne anlar.” Şimdi, şöyle: İnşaat firması oturup da o inşaat
firmasıyla o işi yapacak değil; yabancıyla yeni ortaklık kuracak, ilgili
uzmanları bir araya getirecek, o sanayiyi kuracak. Nitekim roket sanayi öyle kuruldu.
İşte bugün Türkiye'nin en başarılı şirketlerinden birisi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Mayına gelelim, mayına… Sayın Erdem...
VAHİT ERDEM (Devamla) – Onun
için, devlet burada ihale yapıyor, işi uzmanına vermek üzere…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Doğru.
VAHİT ERDEM (Devamla) – … ve bu ihaleyi yaparken de ilgili…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Tarım uzmanına mı verecek? Organik tarımcıya mı ihale vereceğiz?
VAHİT ERDEM (Devamla) – Ha
onu da söyleyeyim…
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Ne alakası var.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, vakit azalıyor, bir dakika…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, diğer bir argümanınız: “Efendim,
mayın uzmanı ile tarım uzmanı aynı değil.” Değil, doğru. Ama herhâlde, o mayın
uzmanı gidip de mayın temizleyen adamlarla o tarımı yapacak değil. Mesele…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bravo işte! Biz de onu söylüyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
İsrailliler yapacak onu, İsrailliler…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayır
bir dakika… Boş yere alkışlıyorsun. Bir dakika, sonunu dinle, sonunu dinle.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
İsrailliler…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hoşuma gitti, alkışlıyorum.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, firma bu mayını temizledikten sonra yeni bir şirket kuracak. Eğer…
OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi
firma?
VAHİT ERDEM (Devamla) – Bir
dakika… Bir dakika…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne
biçim çıkıyor ortaya.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir
dakika, Vahit Bey biliyor, bir dakika arkadaşlar…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Hayır
bir dakika… Kendisi temizleyecek değil…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) –
Şartnameyi sizler hazırladınız herhâlde!
VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi
siz, sanki mal bulmuş mağribî gibi… Söylediğimde bir
şey yok. Yeni bir şirket kuracak. Ne şirketi? Tarım şirketi. Tarım şirketi
vasıtasıyla da bu araziyi işletecek, eğer birinci şık işlemez ise.
Değerli arkadaşlar, bu
yap-işlet-devret formülü yeni değil, Türkiye'de 1980’lerden beri uygulanan bir
yöntem. Sanki yap-işlet-devret yeni uygulanıyormuş gibi burada müzakere,
münakaşa yapıyoruz. Bu yap-işlet-devret formülüyle ilgili kanunlar çoktan çıktı
ve şu anda bu şekilde Türkiye'de yürütülen projeler var yap-işlet-devret
formülüyle. Bunlardan korkmaya gerek yok, benim kısaca söylemek istediğim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Bizi ikna edemediniz Sayın Vekilim.
VAHİT ERDEM (Devamla) - Şunu
çok samimi olarak ifade edeyim: Eğer bu kanun çıkmazsa biz bu konuşmalara devam
ederiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -
Çıksın Başkanım, çıksın… Mayın temizlemeye verdik, hemen çıksın.
VAHİT ERDEM (Devamla) - 2014
yılı da geçer, biz hâlâ bu mayınların temizlenmesiyle ilgili konuşmaları
sürdürür gideriz. Gelin, devletimize, Hükûmetimize,
ilgili kurumlarımıza güvenelim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Neden?
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Şimdi, bir arkadaş “Arazilerini yabancı firmaya veren, işletme hakkı veya başka
türlü veren bir başka devlet yok” dedi. Şimdi, burada konuşurken, burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi, biz bir defa satmıyoruz bunu, işletme hakkı
veriyoruz, bir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kırk
dört yıl!
VAHİT ERDEM (Devamla) –
İkincisi, ben size veren ülkeleri söyleyeyim: İngiltere başta olmak üzere…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neyi
vermiş?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Sınırı mı vermiş, sınırı mı?
VAHİT ERDEM (Devamla) – Suudi
Arabistan Kralının İngiltere’de çok büyük bir çiftliği var. Çiftliği var, bırak
tarım işletmesini. Buna benzer misalleri ben çoğaltabilirim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
İngiltere’de bütün mülkiyet kraliyet ailesinindir, hiç kimsenin toprağı yoktur,
kendi vatandaşına dahi vermez.
VAHİT ERDEM (Devamla) – Onun
için, lütfen, içinde bulunduğumuz dünyayı iyi anlayalım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç
kimse toprak vermez İngiltere’de.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
İçinde bulunduğumuz dünyayı iyi anlayalım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yahu mayınları temizleyelim de, niye zorluyorsunuz ille…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Temizleyelim.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Hayır, öyle bir şey yok, evvela mayın temizleme ihalesi yapılacak.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Hemen… Hemen…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Ondan
sonra, eğer öyle başaramazsak, bir defa bu mayının temizlenmesi lazım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Niye yapamayalım ya?
VAHİT ERDEM (Devamla) – Bu
mayının her hâlükârda temizlenmesi lazım.
Diğer bir konu, güvenlik
konusu. Şimdi, arkadaşlar güvenlik konusuyla ilgili de
endişeler belirttiler.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
İran-Irak sınırı ne olacak, onu kim temizleyecek Sayın Başkan?
VAHİT ERDEM (Devamla) – Bir
defa, mayın temizlenecek alanın Suriye sınırı boyunca bir şeridi güvenlik
şeridi olacak ve Genelkurmayın emrinde olacak. Yani, biz, böyle, birtakım
hayalî güvenlik korkusu yaratarak…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Olur mu canım?!
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Hayalî, ülke elden gidiyor korkusu yaratarak…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Vahit Bey, tarımcılarla mayıncıları ayırın.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Erdem,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Tarımcılarla mayıncıları ayırın.
VAHİT ERDEM (Devamla) – Şimdi
efendim, tarımcıyla mayıncının, bakın, benim dediğim gibi ayrılacağı
kanaatindeyim. Nasıl ayrılacak? Mayın temizlemeyi yapan firma yeni bir tarım
işletmesi şirketi kuracak, oraya belki Türk ortak da alacak.
OKTAY VURAL (İzmir) – Var mı
bir örneği bugün; var mı?
VAHİT ERDEM (Devamla) – Belki
Türk ortak da alacak. Onu artık, proje ihalesini yapan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bir
tane örnek verin Sayın Erdem, bir tane örnek verin.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Mayıncı
olup tarım yapan bir tane örnek verin.
VAHİT ERDEM (Devamla) – Ben
size inşaat firmalarının sanayici olduğunu söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim
ben mayından bahsediyorum. Mayıncı olup domates üreten bir tane firma söyleyin.
VAHİT ERDEM (Devamla) – Ben
onun cevabını verdim Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – NAMSA’yla ilgili, tecrübesi yoktur diye burada…
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen
efendim…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Mayın
temizleyen uzmanlarla tarım işletmesini yapan uzmanlar ayrı olmayacak, bundan
şüpheniz olmasın.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, NAMSA’yı, yeterli tecrübeye sahip olmadığını
söylüyorsunuz da…
BAŞKAN – Sayın Vural…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Ben
şunu söylüyorum: Bunu Hükûmetimiz, tabii, ihaleyi
yapan arkadaşlarımız düşünecekler…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
inanmış gözükmüyorsun!
VAHİT ERDEM (Devamla) – …yeni
kurulacak tarım işletmesiyle ilgili şirkete belki Türk firmasını da alacak eğer
opsiyon, o alternatif kullanılırsa.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Belki…
VAHİT ERDEM (Devamla) – Hükûmetimizden bunu isteyebiliriz. Yeni kurulacak şirket
mayın temizleyen şirket…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
VAHİT ERDEM (Devamla) –
…tarım işletmesi olmayacak gayet tabii.
Değerli arkadaşlar, son
olarak şunu söyleyeyim: Ben bu kanunun bir an önce çıkarılarak Hükûmetimizin bir an önce bu ihaleyi… İnşallah birinci opsiyon gerçekleşir sizin de endişeleriniz ortadan kalkar.
Bir an önce bu mayınların temizlenip şu veya bu şekilde ekonomiye katılmasını
arzu ediyorum ve bu doğrultuda da oyumu kullanacağımı ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, bir önemli konuyu Sayın Bakana iletmek istiyorum.
Bu tasarı konusunda önemli
bir hassasiyetimiz var. Bugün AKP Grubunun bu konuda kapalı bir oturum yaptığı,
Sayın Bakanın bu konuda bir brifing verdiği ifade
ediliyor. Dolayısıyla, biraz önceki AKP Grubuna ilişkin hatip de birtakım
endişeleri olduğunu ama birtakım görüşmelerden sonra endişelerin ortadan
kalktığını söylüyor. Şimdi, biz, Sayın Bakandan, bu kapalı oturumda… AKP’nin
kapalı oturumda paylaşıp da bizimle paylaşmadığı hususları yine bir kapalı
oturumda bizden de esirgemesin, bizi aydınlatsın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bizim de endişelerimizi gidersin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Burası
Parlamento, AKP Grubuna kapalı oturumda bilgi veren Sayın Bakan, kapalı oturum
talep etsinler bize de bilgi versinler, bu şekilde sağlıklı bir değerlendirme
yapalım. Bunu değerlendirmelerinde fayda görüyoruz Sayın Bakanın.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Vural.
Şahsı adına ilk konuşmacı
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman.
Sayın Akman, buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, iki
haftadır hararetle tartışmakta olduğumuz bu yasa tasarısı üzerinde ne yazık ki
bilen arkadaşlar da, bilmeyen arkadaşlar da konuşmalar yapıyorlar, fikirler
ileri sürüyorlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim
biliyor, kim bilmiyor, onu da söyle.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Elbette, bu Parlamento çatısı altında herkes her türlü görüşü beyan etme
hususunda özgürdür.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Kimin bildiğini anlatıyoruz, onu da söyle.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Lütfen biraz sabredersiniz Beyefendi, daha birinci cümlemle beraber sataşma
yapma…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim
biliyor, kim bilmiyor? Sataşma yapıyorsun.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Başkanım, “Bilen, bilmeyen konuşuyor.” diyor, isimlendirsin o zaman.
BAŞKAN – Siz bilenlerdesiniz
herhâlde Sayın Günal, lütfen…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
İsimlendirsin o zaman.
YAHYA AKMAN (Devamla) – Sayın
milletvekili, siz profesyonel sataşmacı olmaya başladınız. Her konuşmaya
başlayana…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bilen bilmeyen kim? Soruyoruz işte
YAHYA AKMAN (Devamla) – Daha
birinci cümlemi sarf ederken sataşmak zorunda mısınız?
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Söyleyin.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Lütfen susar mısınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Söyleyin, kim biliyor, kim bilmiyor.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Lütfen susar mısınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
İthamda bulunmayın, isim verin.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
Sayın Akman, Genel Kurula
hitap ediniz.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Çetelenizi burada tutacak değilim herhâlde yani.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Burada isim verin, anlatalım o zaman.
YAHYA AKMAN (Devamla) – Ben
görüşlerimi ifade edeceğim.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen… Sayın Akman…
YAHYA AKMAN (Devamla) – Her
çıkan hatibe birinci dakikasında müdahale etme hakkını kendinizde görüyorsunuz.
Lütfen, istirham ediyorum…
BAŞKAN – Sayın Akman, Genel
Kurula hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Varsa, söyleyin bileni bilmeyeni, biz de anlatalım.
BAŞKAN - Sayın Günal, lütfen…
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Lütfen yani… Ne söyleyeceğimizi bilmeden hemen lafa karışmak…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
“Bilen bilmeyen” deme o zaman.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Kimin bilip kimin bilmediği biliniyor.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
“Bilen bilmeyen” diyorum, çünkü huzurunuzda bilen bir arkadaşınız var. Bu
konuyu Türkiye'de konuşulduğu günden bu yana bir bölge milletvekili olarak
takip eden bir arkadaşınız var karşınızda.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vay
be! Bilen belli oldu!
YAHYA AKMAN (Devamla) – Evet,
zamanından beri, Sayın Millî Savunma Bakanımızla beraber, buradaki sınır
illerini temsil eden, geçen dönemden devam eden diğer bir kısım
arkadaşlarımızla beraber bu işin evveliyatını biliyoruz, bölge insanıyız,
hassasiyetleri biliyoruz. Yıllarca bu işin sosyal sıkıntılarını yaşayan
insanlarız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – O
zaman niye kendi insanımıza dağıtmıyorsunuz?
YAHYA AKMAN (Devamla) – Orada
kolunu, bacağını kaybeden insanlar, o mayınlara çarparak kolunu, bacağını
kaybeden insanlar benim hemşehrilerim, benim insanım.
Taziyeye gitmek için…(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Böyle bir ayrımcılık var mı?
OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim
de insanımız..
MEHMET GÜNAL (Antalya) -
Bizim de kardeşimiz.
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Müsaade edin lütfen… Müsaade edin lütfen…
Akrabasının taziyesi için
Suriye tarafına geçip kolunu, bacağını kaybeden insanlar benim insanım.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Hepimizin, hepimizin.
YAHYA AKMAN (Devamla) – Bugün
AK PARTİ İktidarıyla beraber, değişen dış politika konseptiyle
beraber, oluşan kardeşlik iklimiyle beraber bunu hazmedemeyen insanlar var bu
memlekette. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) –
İsrail’e vermek mi gerekiyor?
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Kendi insanına ver.
YAHYA AKMAN (Devamla) – Sayın
milletvekilleri, daha önce üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla
çevrili olan bir memleketin mensubu olmaktan mutlu olan insanlar olduğunu
görüyorum ben ne yazık ki. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Nerede?
YAHYA AKMAN (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, bakın, AK PARTİ iktidarıyla beraber, ben de dâhil
olmak üzere…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Denizden rahatsızlığın var, yüzme bilmiyorsun herhâlde!
YAHYA AKMAN (Devamla) -
…bugün bölgedeki birçok arkadaşımızın yakın akrabaları sınırın öbür tarafında
yaşıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne
alakası var?
YAHYA AKMAN (Devamla) -
Hasbelkader bu sınırları bizler çizmedik, bir tarihte birileri bu sınırları
çizdi; birilerimiz sınırın aşağısında, birilerimiz yukarısında kalmak durumunda
kaldık. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne
demek bu?! Devletimiz Millî Mücadelede çizdi, sen mi
kaldıracaksın?!
YAHYA AKMAN (Devamla) -
Bakın, bu kürsüde şimdi ifade etmiş olduğum olayın bu sosyal tarafına neredeyse
hiç değinilmedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Başkan, müdahale edin. Bu ne demek? Bu kadar olmaz!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…
YAHYA AKMAN (Devamla) - Bu
kara mayınlarının ne kadar kötü bir şey olduğunu, bir an önce defedilmesi
gereken birer bela olduğunu pek fazla ifade etmedi hatipler. Ben bunu
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bir kere her şeyden önce şu mayınlardan
kurtulmamız gerekiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam.
YAHYA AKMAN (Devamla) - Bunun
yolu ne olursa olsun. Bölge insanı bu şekilde haykırıyor, bunu istiyor, bizim
de buna tercüman olmamız lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) –
İstemeyen var mı?
YAHYA AKMAN (Devamla) -
Gelelim muhalefet partisi milletvekillerinin ortaya koydukları korku ve
paranoyalara. Bakın, ben buraya milletvekili geldiğim günden bu yana on yıldır
bu Meclisin çatısı altındayım
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Bir daha zor gelirsiniz.
YAHYA AKMAN (Devamla) - Her
sene bu memlekette İsraillilere, özellikle seçim bölgem olan Şanlıurfa’nın bazı
bölgeleri peşkeş çekilmektedir. Ben belli aralıklarla tapu kadastro bölge
müdürünü ararım, ya bu aralarda İsraillilerden yeni bir yerler alan oldu mu?
Hâlâ bunun izine ve eserine rastlamadım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Dökümünü verelim size. Dökümü var Tapu Kadastroda.
YAHYA AKMAN (Devamla) -
Türkiye'nin en fazla güvenlikli olarak korunacak bölgesi İsraillilere
verilecek, bir yerlere peşkeş çekilecek; bunlara kargalar güler.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Verildi zaten.
YAHYA AKMAN (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, bakın, biz, burada, özellikle anlamsız olan soğuk
savaş dönemlerinde genişletildikçe genişletilen güvenlik şeritlerinden sonra
birçok vatandaşımızın topraksız kalmasına vesile olan o sınır bölgesini…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim
değil, İsrail’in.
YAYHA AKMAN (Devamla) -
…artık tarımımıza, ekonomimize ve ülkemize kazandırmanın zamanı gelmiştir ve
geçiyor bile. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
İsrail’e veriyorsun, bölge insanına değil?
YAHYA AKMAN (Devamla) - Bir
an önce, o yıllardır tarım ilacı görmeyen, gerçekten işletilmeye muhtaç… (MHP
ve CHP sıralarından gürültüler)
K.KEMAL ANADOL (İzmir) –
Önergemizi niye reddettiniz?
YAHYA AKMAN (Devamla) -
…özellikle organik tarım için elverişli olan bölgeyi ekonomiye kazandırmamız
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) –
Mardinlilere, Urfalılara niye toprakları dağıtmıyorsunuz da İsrail’e
veriyorsunuz?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akman,
konuşmanızı tamamlayınız.
Sayın milletvekilleri,
lütfen…
YAHYA AKMAN (Devamla) – Böyle
doğru ve haklı bir gerekçe varken, mal bulmuş mağribî
gibi siyasi menfaat devşirmek adına çıkıp bu kürsüde olur olmaz birtakım şeyler
söylemenin hiçbir alemi yoktur.
Bizler de bölge insanı olarak
bu projenin her açısından arkasındayız. Devlet kurumları bu konuda uyum
içerisinde çalışmaktadır. Millî Savunma Bakanımız buradadır, özellikle önümüze
getirilmiş olan tasarı kafada oluşabilecek bütün istifhamları giderebilecek
niteliktedir. Keşke bir firma çıksa dese ki: “Ben bunu iki yılda temizlerim, on
yılda da iade ederim.” Bu, açık eksiltme usulüne tabi bir ihaledir, inşallah da
öyle olacaktır. Ama bu, burada iddia edildiğinin tam tersine birilerine peşkeş
çekilmemesi için açık artırmaya sunulmuş bir konudur çünkü birileri istedi ki
bunu tekel olarak yapsınlar bu memlekette…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
“Halka verelim.” dedik, önerge verdik.
YAHYA AKMAN (Devamla) - …ve devleti milyar dolarlarca zarara
uğratsınlar.
Bakın arkadaşlar, ne zaman ki
bu iş açık ihaleye, yerli yabancı herkese açıldı, işte orada film koptu. Açık
ve net söylüyorum, orada film koptu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akman, son
cümlelerinizi alayım efendim lütfen. Sayın Akman, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
YAHYA AKMAN (Devamla) – Bu
saatten sonra hiç kimse burayı müktesep hak olarak kendine alma hakkına sahip
değil, yerli yabancı kim gelirse yatırımcı insanlara da açık olacak burası.
Devletin kurumlarının da murakabesi altında gerçekleşecek bu iş diyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Şimdi, bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Konuşmacı “Birileri bu sınırları
çizdi.” dedi. O “birileri” dediği…
OKTAY VURAL (İzmir) – Türk
milletidir.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Kuvayımilliyedir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - …Kuvayımilliyeyi başarıya ulaştıran, o zamanki Lozan
sınırlarını çizen…
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Ne
alakası var Kuvayımilliyeyle, ne alakası var! Ne
alakası var!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
“Birileri” dedi, “birileri” dedi…
OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman biz çizdik sınırları. Dokundu mu
sana!
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Ne
diyorsun sen ya!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Tutanak var. O “birileri” sözcüğünün tutanaktan çıkmasını istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
millet kurtuluş mücadelesiyle çizdi sınırlarını.
BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
19.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Saygıdeğer
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
263 sıra sayılı Tasarı’nın
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Başkan, tutanakla ilgili efendim, onu istirham ediyorum, onu çözümleyelim.
O “birileri” sözcüğüyle ilgili itirazımız duruyor yerinde. Arkadaş düzeltsin
efendim.
BAŞKAN – Tamam efendim,
tutanaklara geçti. Tamam Sayın Anadol.
Şimdi söz sırası, şahsı
adına, Milliyetçi Hareket Partisi Giresun Milletvekili Murat Özkan’a aittir.
Murat Özkan, buyurun efendim.
MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şahsım adına, görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.
Sayın milletvekilleri, uzun
süredir bu konuyu tartışıyoruz ve hararetli bir tartışma yapıldığı da bir
gerçek. Diğer taraftan da muhalefet partili milletvekillerinin bu tasarıdan korktuğuna
dair bazı hatipler sözde bulundu.
Değerli arkadaşlar, biz
kimseden korkmuyoruz ama biz kaygı içerisindeyiz, kaygı duyuyoruz, milletimiz
adına kaygı duyuyoruz. Çünkü bu topraklar bu milletin toprakları ve bu
toprakların sınırları da birileri tarafından değil, bu Parlamentonun yönettiği
bir Kurtuluş Savaşı sonucunda kanla çizilmiştir. Bunu öncelikle vurgulamak
istiyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bizim
geçmişte de kiraya verdiğimiz bir toprağımız vardı. Osmanlı hazinesine gelir
sağlaması için Kıbrıs’ı İngilizlere biz geçici olarak verdik ama bugün Kıbrıs
yok. Bugün Kıbrıs bizim değil. (AK PARTİ sıralarından “Bizim, bizim” sesleri.)
HASAN KARA (Kilis) – Ne bizim
değil ya?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Neresi sizin?
HASAN KARA (Kilis) – Yarısı
bizim, yarısı bizim.
MURAT ÖZKAN (Devamla) –
Kıbrıs bugün… Sadece ve sadece Kıbrıs üzerinde bir garantörlük hakkımız var,
onları iyi bilin.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) –
Garantörlük filan değil. Türk oğlu Türk’tür Kıbrıs.
MURAT ÖZKAN (Devamla) –
Bilmeden laf atmayın.
Değerli arkadaşlar, ben Sayın
Bakandan sormak istiyorum: Bu tasarı hazırlanırken fayda-maliyet analizi
yapıldı mı? Bu analizi de görmek istiyorum bir milletvekili olarak. Kamu
yararına yapılacak… Çünkü devletin yaptığı tüm işlerin kamu yararına olması
gerekiyor. Fayda-maliyet analizini yaptık mı? Bunu öğrenmemiz gerekiyor.
Diğer yandan, bu tasarının
stratejik ve hukuki olarak ciddi hatalar içerdiğini söylememe zaten gerek yok,
sizler biliyorsunuz. Malumunuz, 3152 sayılı İçişleri Bakanlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun’un 2’nci maddesi, kıyı, sınır ve kara sularımızın
güvenliğinin sağlanmasından İçişleri Bakanlığını yetkili kılmıştır. Böyle bir
Yasa’mız var, belki bilmiyor olabilirsiniz. Şuradaki Komisyona katılan ve bu
yasada ihaleyi yapacak yetkililer arasında bir İçişleri Bakanlığı temsilcisinin
olmaması ciddi bir hukuki hatadır değerli arkadaşlar. Sayın Bakanım yıllarca
İçişleri Bakanlığında çok üst düzey görevler yaptı. Kendisi de bu hususu çok
iyi bilir. Bugün güney sınırlarımızın Kara Kuvvetlerimiz tarafından
beklenmesinin tek nedeni, Jandarmanın yetersiz, sayısının az olması ve bu
protokolledir. Buradaki asıl yetkili birim İçişleri Bakanlığıdır. Niye bu
ihaleyi İçişleri Bakanlığı yapmıyor ya da niye katmıyorsunuz? Bunu teknik
olarak izah etmeniz gerekiyor. Çünkü İçişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında kanun buna amir.
Diğer bir taraftan, değerli
arkadaşlar, burada “Konunun sahibi yok.” denildi bir milletvekili arkadaşımız
tarafından. Çok doğru denildi, gerçekten konunun sahibi aslında İçişleri
Bakanlığı ve sahibi olmadığını söylemek gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, yine bir
hatip dedi ki: “Bu ihaleye yerli ortak da alınabilir.” Bu kafayla giderseniz bu
ihaleye yerli ortak olmaz, yerli ırgatlar olur ancak. Sizin yapmış olduğunuz bu
yasayla yerli ırgatlarımız olur. Bunlar da bu firmanın yanında çalışırlar. Bu
milleti, bu milletin ferdini siz ırgat yapmak istiyorsunuz ama unutmayınız ki
bu millet asla buna layık değildir ve buna da izin vermeyecektir.
Değerli arkadaşlar -organik
tarım yapılmasına müsait olan bu yer- böyle bir yerde organik tarım yapmak
istiyorsanız on yıl ekmeden, dikmeden, gübre atmadan beklemeniz gerekiyor.
Burası yıllardır bekliyor hazır, nezih bir arazi olarak.
Bu arazinin organik tarım
yapıldığı takdirde kendisini kaç yılda amorti edeceğine dair, sözlerimin başında
söylediğim, fayda-maliyet analizi yapıldı mı? Biz buranın çok ciddi rakamlara
baliğ olduğunu düşünüyoruz.
Ve neden korkuyorsunuz? Niye
bu bölgenin insanına bu arazileri vermiyorsunuz? Bu arazilerin bir kısmı
mutlaka hazine arazisiydi ama bir kısmı unutmayınız ki kamulaştırma sonucunda
mayın döşenen arazi hâline getirilmiştir. Eğer kamulaştırma gereği ortadan
kalkmış ise sahiplerine iade edilmesi de bir hukuki evrensel kaidedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.
MURAT ÖZKAN (Devamla) – Sizin
“Yok.” demenizle evrensel kurallar değişmiyor. Evrensel kurallar, ancak tarih
içerisinde derin bir süzgeçten geçerek oluşturuluyor. Bu evrensel kurallara
sahip olursanız medeni olursunuz. Medeni olmak için de ilk iş konulan kurallara
uymayı gerektiriyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, böyle bir araziyi
kiraya verdiğiniz takdirde kırk dört yıl içinde ne kadar para kazanacağınızı
hesaplamadan, böyle bir fizibilite, böyle bir fayda-maliyet analizi yapmadan bu
yerin böyle bir kiraya verilme işlemi ya da yap-işlet-devret modeliyle
yapılmasını ciddi bir hata olarak gördüğümü ifade edeyim ve bu yanlıştan lütfen
dönün.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
başkalarına kiraya verilecek bir karış arazisi yoktur. Unutmayın ki bir
zamanlar Kıbrıs’ı da kiraya vermiştik, bugün uçtu gitti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MURAT ÖZKAN (Devamla) – Diğer
yerleri de kiraya vererek milletimizin topraklarını heba etmeye hiç kimsenin
hakkı yoktur.
Sözlerime son verirken
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özkan,
teşekkür ederim.
Madde üzerinde soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Kaptan, buyurun
efendim.
OSMAN KAPTAN (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sınırlarımızdaki
bu topraklarımızın kırk dört yıllığına yabancılara verilmesi, Misakımillî
sınırlarımızın yok edilmesi anlamına gelmez mi?
İkinci soru: Türkiye’de
bugüne kadar mayınlı arazilerin temizlenmesini kim yapıyordu?
Üçüncü soru: Koskoca
Türkiye’de bu işi yapabilecek bir kişi, kurum, bir firma yok mu ki İsrailli bir
firmaya veriyorsunuz? Ordu bu mayınları temizleyemiyor mu? Temizleyemiyorsa
gerekçesi nedir?
Son soru da: Bu çağdaş
yaşamın, çağdaş eğitimin bir sembolü hâline gelmiş Türkan Saylan
Hanımefendi’nin –Allah rahmet eylesin- cenazesine Hükûmetin
bir temsilcisinin katılamaması, valinin, belediye başkanının katılmaması
konusunda Hükûmetin bir talimatı mı vardır?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Çakır…
RASİM ÇAKIR (Edirne) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bugün, basında
Terörle Mücadele Müsteşarlığının bütçesiyle ilgili gerekli paranın örtülü
ödenekten karşılanacağı şeklinde İçişleri Bakanımızın bir açıklaması var. “Bu
mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili ödenek yoksunluğundan dolayı böyle
bir yöntemi tercih ettik.” diye savunma yapılacağına bunun parası da örtülü
ödenekten acaba karşılanamaz mıydı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
Sayın Tütüncü…
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genelkurmayın mayın temizleme
işini yapamamış olması Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu konudaki yetersizliğinden,
tecrübesizliğinden mi kaynaklanmaktadır yoksa Genelkurmayın bütçesine, Millî
Savunma Bakanlığının bütçesine yeterli ödeneğin konmamasından mı
kaynaklanmaktadır?
Ve bununla bağlantılı olarak
Sayın Rasim Çakır’ın sorusunun altını çizme ihtiyacı içindeyim. Eğer böyleyse
bu yeni kurulan Terörle Mücadele Müsteşarlığındaki gibi acaba Genelkurmaya
örtülü ödenekten bir tahsisat sağlanabilir mi?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Sayın Emek…
ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan, mayınlı
alanların kamulaştırılmasına yönelik hak sahipleri tarafından bugüne kadar kaç
dava açılmıştır? Dava sayısı ne kadardır? İnsan Hakları Mahkemesine başvuru
yapılmış mıdır? Bunlar kaç tanedir? Hak sahiplerine haklarının iadesi yönünde
bir düşünceniz var mıdır? Bu hak sahiplerinin hakları nasıl korunacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Emek.
Sayın Özkan…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Sayın Bakan, toplam 216 bin dekar olduğu bilinen mayınlı arazinin
temizlenmesi için gerekli olan parayı Türkiye bulamayacak kadar aciz midir? Bu
para ne kadardır? Bu mayınları 1956 yılından beri o topraklara döşemiş olan
Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi yerleştirdiği mayınları para, teknolojik destek
sağlanarak veya uzmanlaşmış personel desteği verilerek kendisi çıkarmayı
sağlayamaz mı?
Ayrıca, hudutta bir tekmil
verilir, “Asil Türk milletinin namus ve şerefini korumakla görevli birliğim,
vatan ve millet uğruna seve seve can vermeye
hazırdır.” denir. Bu hudut tekmilini değiştirmeyi mi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Özkan.
Sayın Bakanım, buyurun
efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Teşekkür ediyorum.
Sorular için de teşekkür
ediyorum. Yalnız, sorulara geçmeden evvel konuşmalar sırasındaki sorulara da
cevap versem, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bakanım, bir
soru alayım.
Sayın Akcan, buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Akcan
yok efendim.
BAŞKAN – Tamam.
O zaman, Sayın Bakanım,
buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Konuşmalar sırasındaki sorulara da cevap vermek istiyorum
uygun görürseniz.
Bir sayın konuşmacımız
“Kıbrıs adası büyüklüğünde” diye ifade etti, hatta “2 katı” diye. Kıbrıs
adasının yüz ölçümü 9.251 kilometrekare, bizimkisi 216 kilometrekare. Yani
yüzde 2,5’u, yüzde 2,3’ü kadar.
ŞENOL BAL (İzmir) – Hazine
arazileri, bütünleşen?
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) –
Tarım arazisini kastetti.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, arazilerin miktarları konusu konuşmalarda geçti,
onu da arz edeyim. Toplam hazine arazisi 189 bin -teferruat okumuyorum- dekar,
toplam şahıs mülkiyeti 12.979 dekar, toplam TİGEM 7.096 dekar, Devlet
Demiryollarının arazisi 5.646; hepsi 216 bin dekar, yani 216 kilometrekare.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Önemli değil yani Sayın Bakan, verebiliriz! Çok önemli değil! Hiç önemli değil!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Santimetrekaresi bile çok önemli ülkemizin.
Bir şeyi iyice anlatabilmek
için söylüyorum. Bu ince bir şerit,
Şunu da arz edeyim: Kanun
geçerse -tabii takdir sizin, geçirip geçirmemek- mayınların temizlenmesinden
dolayı burada yeniden fiziki tedbir alınacak; dikenli tel, elektrikli koruma vesair. Bunun için de 50 metresi alındığı düşünülürse demek
ki ortalama -çok kabataslak söylüyorum- ihale edilecek kısım, tamamı ihale
edilip temizlenecek ancak kullanıma verilecek kısım 300 metrelik olacaktır. Bir
diğer kaba ifadeyle, temizlenen kısmın sekizde 1’i yeniden askerî kullanıma
verilecektir korunması bakımından.
Sayın Kaptan’ın sorusu,
sınırlar Misakımillî ile… İki şeyi herhâlde biraz karıştırdık. Biliyorsunuz Kıbrıs
kiraya verilmedi. Kıbrıs 1856 Kırım Harbi sebebiyle İngilizlerin orada geçici üs yapmasına
izin verildi, siyasi bir karardı. Biz burada bir medeni hukukun getirdiği
kiracı hakkıyla ilgili bir karardan bahsediyoruz.
Bugüne kadar kim yaptı
temizlemeyi? Bugüne kadar silahlı kuvvetlerin bir bölüğü var, mayın temizleme
bölüğü, insan gücüyle çalışıyor, elle temizliyor; bu bölük yaptı. Eğer
teferruatını isterseniz, mesela Akçakale Kapısı ve diğer yerlerde bu bölük
bugün dahi faaliyet gösterdi, göstermeye devam ediyor. Belki takip ettiniz,
hudutta petrol çıkarılan bölgeler de mayınlıydı, oraları da bu bölük temizledi
ancak fevkalade zor bir işi insan zayiatı vermeden vatan hizmetini yapan
evlatlarımızla yapmak gibi bir sorumluluk taşımaktadırlar.
Ordu temizleyemez mi?
MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın
Bakan, 1878’de kiraya verilmiş.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Müsaade ederseniz sırayla gideyim.
MURAT ÖZKAN (Giresun) –
Tarihi yanlış söylediniz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – 1878’de Mısır’la beraber oldu. İlki, ilki şeyde verildi.
İngilizlerin ilk çıkışı Kırım’ladır.
MURAT ÖZKAN (Giresun) –
Hazineye gelir sağlamak için…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Yanılabilirim, ben tarihçi değilim.
Değerli arkadaşlar, bunu
açıklama fırsatı verdiği için Sayın Kaptan’a teşekkür ediyorum, “ordu
temizleyemez mi” diye...
4 Mart 1992 tarihinde 2795
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla bu temizleme görevi Genelkurmaya verilmiş.
Yani onlar da başlangıçta sizin gibi düşünmüşler, Genelkurmay bunu en iyi
şekilde yapar diye Genelkurmaya verilmiş. 2001 yılında kaynak konusunda bir
problem çıkmış. Ama daha sonra, 22 Ağustos 2001’de bu temizleme için
Genelkurmayda bir ofis kurulmuş, ilk ciddi adım onunla atılmış. Ancak gene kaynakta
problem var. Bunun kaynağı Sayın Başbakanımızın ilgisiyle karşılandı, sizin de
aklınızdan geçen bir şekilde…
RECEP TANER (Aydın) – Sayın
Bakan, rakam nedir?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Karşılandı. Müsaade ederseniz rakamı söylemeyeyim ama o
şekilde karşılandı.
2003 yılında bu para
bulunduktan sonra, daha evvel mayın temizlemesinde çalışmış bazı ekip
elemanları takviye edilerek yurt dışına gönderildi. Özellikle Bosna-Hersek’te çok önemli bir temizleme yapılmıştı, orada
tecrübe olsun diye oraya gönderildi. Dışarıdan getirilen kullanılmış
teçhizatla, bu arkadaşların da bilgisiyle, 2003 yılı Eylül ve Ekim ayları
içerisinde mekanik mayın temizleme teçhizatlarının denemeleri Mardin’de
yapıldı; bu teçhizat denemeleri de başarılı oldu. Bundan sonra Genelkurmay
ciddi bir planlamayla bu işi yapmaya niyetlendi -Kara Kuvvetleri tabii- ve
piyasa araştırmasına çıkıldı.
Şimdi rakamları tam
hatırlayamayabilirim ama oranlar doğrudur: İlk alınan teçhizat 5 milyon dolar
civarındaydı. Bu “teçhizat” dediğimiz şey çok büyük makineler, dozer gibi, ona
benzer böyle gayet heybetli tarama makineleri falan. Bu üçlü bir kombinasyon, birinin yaptığını diğeri yapamıyor. Bunlar
denendi.
Şimdi, bildiğiniz gibi bu
gibi devasa makineler hiçbir zaman vitrine konup da satılmıyor, sipariş üzerine
yapılıyor. Siparişe çıkıldı, 5 milyon dolarlık makinelerin, üçlü makinelerin
her bir grubu için 14 ila 15 milyon dolar istendi, çok yüksek rakamlar istendi.
Bu tabii bir grup, beş grup değil, onlarca grup olmalıydı ki beraberce yürütülsün.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Toplam ne kadar olacaktı Sayın Bakanım?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Bunun üzerine Genelkurmay, bu iş bir de ihaleyle
yapılabilir mi, yani hizmet almak suretiyle yapılabilir mi diye Millî Savunma Bakanlığından
görüş sordu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Neden? 2004’te kontrata çağırmışsınız diyorum, firmanın web sitesinde duruyor
Sayın Bakanım. Şimdi isterseniz İnternet’ten gösterebilirim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi ben size listeyi gösteriyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
“Kontrata çağrı” diyor.
AHMET YENİ (Samsun) – Yahu
dinleyin, biz de dinleyelim!
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Genelkurmay Başkanlığı parasını düşünmeden kontrata çağırır mı? Bu kadar mı
taktik, strateji bilmiyor?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Ben size…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç
mi ön hazırlık yapmıyor yani?
BAŞKAN – Sayın Günal, Sayın Bakanı bir dinleyelim efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkan, ben mi konuşacağım, arkadaşlar mı
konuşacak?
BAŞKAN – Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ama
Sayın Bakan bize hikâye anlatıyor Başkanım, bilgi söylemiyor.
NURETTİN AKMAN (Çankırı) –
Dinle, dinle…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bilgi, bilgi…
BAŞKAN – Efendim bir
dinleyelim Sayın Bakanı, lütfen.
Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, Genelkurmay bize “İhale yapılırsa ne olur?” diye
bir görüş sordu. İhale, yani kendisi teçhizat almadan ihaleyi yapalım
düşüncesiyle… On dört firma teklif verdi, bu on dört firmanın en az teklifi 530
trilyon, en çoğu 2,279 trilyon, yani 2 katrilyon 289 trilyon… Bu kadar büyük
paraları bizim bütçemizde bulmak mümkün değildi. Bunun üzerine Genelkurmay
Başkanlığı, sizlerin de bildiği gibi, 24 Haziran 2008’de “Bunu başka bir kurum
yapsın.” diye Başbakanlığa yazıyı yazdı. Yazı bizden de geçmedi, bize yalnız
bilgi verildi. Neden? Çünkü 1992’de Genelkurmaya bu görev Hükûmet
tarafından verilmişti, yani Millî Savunma Bakanlığı arada yok.
Şimdi, bu yazı üzerine, “Başka
kurum yapsın” yazısı üzerine…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Bakanım, bizim söylediğimiz bu yazıdan önceydi. 2004 Nisan ayında Kara
Kuvvetleri Komutanlığında anlaşmasa niye kontrat sözleşmesine çağırsın firmayı,
onu soruyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Şimdi, efendim…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Müsaade edin de açıklasın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -
Orayı geçti ama Sayın Bakan, devam ediyor.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Bir dakika… Bir dakika efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Niye
çağırsın?
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri… Sayın Günal, lütfen…
Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Her şeyi de ben şimdi size uzun boylu…
Şimdi, Abdüllatif
Şener Bey’in başkanlığında bir heyet toplandı, bunda Millî Savunma da var,
Genelkurmay da var. Bu toplantıda şuna karar verildi: Mevcut Bakanlar Kurulu
kararı olduğu sürece Genelkurmaydan başka bunu kimse yapamaz, Genelkurmaya
çünkü görev verilmiş 92’de. Bunun üzerine yeni Bakanlar Kurulu kararı alınmak
suretiyle “Başka bir kurum görevlendirilsin.” dendi. Bu toplantı da 26 Ekim
2004 tarihinde yapıldı ve bu öneri üzerine de Bakanlar Kurulu yeniden bir karar
aldı ve Maliye Bakanlığını görevlendirdi.
Şimdi, arada geçen Kara
Kuvvetlerinin bu işi yapmak için verdiği mücadele, doğrusu… Aytaç Yalman
komutan, çok değerli bir komutandı, yani çok büyük işler başarmış komutandı,
onun verdiği mücadeleyi ben hatırlıyorum. Yani herkes samimiyetle bu işe girdi
ama bunun çok da kolay bir mesele olmadığı tespit edilerek bugünkü noktaya
getirildi.
Şimdi, Sayın Çakır, terörle
mücadele için verilen şekilde para… Para bakımından bir sıkıntı olmadı efendim.
Genelkurmay ne istediyse bizim hükûmetimiz zamanında
verildi.
Sayın Tütüncü…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ama
demin “Vazgeçtik.” diyordunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -
Neden vazgeçtiler o
zaman?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
“Paramız yok.” dediniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
“Para yok.” dediniz.
Siz safahatini
anlatıyorsunuz…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Peki, efendim, açık söyleyeyim, bütçede para olmadığı
için istenilen para örtülü ödenekten verildi ama örtülü ödenekten milyarlar
ödeyemezsiniz. Bütçeye koymanız lazım. O nihayet bir denemeydi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Maliye
Bakanlığınınki bütçe de Millî Savunmanınki bütçe değil mi? O başka bir bütçe mi
efendim?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Efendim, bütçeyi siz sabahtan kalkıp da akşama mı
hazırlıyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hayır.
2001’de verilmiş görev, onun
planlaması yapıldı.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Tütüncü’nün sorusuna
cevap verildi zannediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
2001’de siz görev vermişsiniz, devam ediyor yani.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Yapsaydınız o zaman. MHP olarak
iktidardaydınız 1992’den beri, yapsaydınız.
BAŞKAN – Sayın Günal, Sayın Kinay…
Sayın Kinay,
lütfen efendim.
Sayın Günal,
lütfen.
Buyurun Sayın Bakanım,
toparlayınız efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Emek’in, mayınlı alanların…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Parası ayrıldı. Genelkurmay parasına bakmadan proje çalışması yapmaz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Siz yapsaydınız!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Biz
yapıyorduk zaten, siz gelince bozuldu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – …kaç dava açıldığı... Bunu biz de araştırdık, tespit
edemedik. Yalnız şu var: Efendim, İstimlak Kanunu…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Siz yapsaydınız!
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bizimki yapılıyordu, incelemeler devam ediyordu.
ŞENOL BAL (İzmir) – Yedi
senedir iktidardasınız, niye…
RECEP KORAL (İstanbul) –
Yeter artık, yeter ya! Ne kadar yakışıksız ya! Lütfen bırakın dinleyelim, biz
dinleyelim!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Efendim, bana saygı göstermiyorsanız, diğer
arkadaşlarınız, bakın, dinliyor, onlara saygı gösterin.
Bakın, altı sene geçtikten
sonra istimlak amacı dışında kullanımdan dolayı dava
açılamıyor ama gene de arkadaşlarımız dava açılmış mı diye bakacaklar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hikâye dinlemeyelim, bilgi bekliyorum.
RECEP KORAL (İstanbul) – Ben
hikâye dinleyeceğim kardeşim!
BAŞKAN – Sayın Günal, arkadaşlar, Sayın Koral, lütfen…
AHMET YENİ (Samsun) – Bakanın
konuşmasına “Hikâye.” diyorsunuz utanmadan.
BAŞKAN – Sayın Yeni…
AHMET YENİ (Samsun) – Soru
sordunuz, Bakan cevap veriyor, “Hikâye.” diyorsunuz.
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen
Sayın Bakanı dinleyelim.
RECEP KORAL (İstanbul) – Can
kulağıyla dinliyoruz burada. Bir, üç, beş, on… Yeter ya!
BAŞKAN – Buyurun.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Bakanım, açılmış dava var mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Araştırıyorlar. Yani, arkadaşlarımızın hafızasında yok
ama prensip itibarıyla, bu 1959’dan geldiğine göre, 1959’da hemen mayınlar
döşendiğine göre… Altı sene geçtikten sonra iade davası açılamaz zaten. Yani
şimdi diyelim ki temizlendi, “Vaktiyle istimlak
etmiştiniz, bana iade edin.” demek bugünkü hukuka göre mümkün değil ama ileride
ne olur bilinmez. Ama demin okuduğum… Bakın, şahsın arazisi de mayınlanmış,
onlar temizlenip kendilerine iade edilecek. 12 bin dekar; onlar temizlenip iade
edilecek.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) –
Mayınlanmış, parası verilmemiş mi efendim?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Verilmişler ayrı, bu verilmemiş. Yani muhtemelen sonradan
dava açılıp bunların hazine yeri olmayıp kendilerine ait olduğu ispat edilmiş
ama bir defa mayın döşendiği için verilememiş, yani muhtemelen diyoruz, o
zamandan şeyimiz…
K.KEMAL ANADOL (İzmir) –
İnsan Hakları Mahkemesinde dava konusu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkan, benim tespit edebildiğim sorular bu kadar.
Arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Madde üzerinde yedi adet
önerge vardır, önergeleri okutuyorum.
Buyurun efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun
tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı yasa tasarısının üçüncü maddesinde geçen (5 yılı) (4 yılı) olarak ve (44
yılı) (5 yılı) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesinin 1. bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tayfur Süner R. Kerim Özkan Ergün Aydoğan
Antalya Burdur Balıkesir
Enis
Tütüncü Engin Altay
Tekirdağ Sinop
Madde 3- (1) Maliye
Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme
süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların
temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul
işlemlerinin yapılmasından itibaren 22 yılı geçemez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Sacid Yıldız Atila Emek
Malatya İstanbul Antalya
Hakkı Suha
Okay Orhan
Ziya Diren Hulusi Güvel
Ankara Tokat Adana
Şevket Köse Ali İhsan Köktürk İsa Gök
Adıyaman Zonguldak Mersin
“Madde 3- Mayın temizleme
işi, arazilerin Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığına ya da
ihale sonucu işi alan firmaya tesliminden itibaren 5 yıl içinde tamamlanır.
Mayından temizlenen arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı için öncelikle,
arazinin bulunduğu yörede yaşayan topraksız ya da az topraklı ailelere teklif
götürülür. Topraksız ya da az topraklı ailelerin tarımsal kullanımına verilen
arazilerin kullanım süreleri 44 yılı geçemez.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Tasarının 3. maddesinin madde başlığının “Mayın Temizleme Süresi”, madde
metninin ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Nevzat Korkmaz Mehmet Günal
Mersin Isparta Antalya
Münir Kutluata Mümin İnan Rıdvan Yalçın
Sakarya Niğde Ordu
K.
Erdal Sipahi
İzmir
“Madde 3- Maliye Bakanlığınca
yapılacak mayın temizleme ihalesinde mayın temizleme süresi taşınmazların
yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı geçemez.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı” nın 3 üncü maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN – Bu okunan önerge en
aykırı önerge olduğu için işleme buradan başlıyoruz.
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkanım, katılamıyoruz Yalnız, bir cümle, müsaade
ederseniz, söyleyeyim.
Sorulara cevap verirken, Kara
Kuvvetleri bu işi yapmaktan imtina edince, daha doğrusu yapamayacağını
anlayınca örtülü ödenekten aldığı parayı aynen iade etmiştir. Örtülü ödenekler
hassas bir konu olduğu için, burada belirtmekte fayda görüyorum. O örtülü
ödenekten kimsenin kursağına bir kuruş girmemiştir.
Arz ederim.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 3’üncü
maddesiyle ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi nedeniyle söz aldım.
Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Arazinin kullanımı
karşılığında mayınları temizletmeyi düşünüyorsunuz. Bu yönteme başvurmanızın
gerekçesi olarak da mayınların temizlenmesi işi için bütçeden kaynak
ayıramayacağınızı söylüyorsunuz. Bütçeden karşılanamayacağını söylediğiniz
tutarın beş yıl için en fazla 1,5 milyar dolar olacağını hesaplıyorsunuz. Yani,
ortalama her yıl için bütçeye koyacağınız ödenek tutarı en çok 300 milyon
dolar. Sayın Bakan bu kaynağın bulunamayacağını ifade ettiler. Bu ülke, 2009
yılı için 57 milyar TL tutarında faiz ödeyebildiğine göre mayın temizleme işi
için de 1,5-2 milyar TL’yi de isterse pekâlâ bulabilir.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bu yöntemle yapılacak ihalede ihale bedeli olarak hazineden bir şey
çıkmayacağı düşünülüyor. Ancak gerçek böyle mi? Biraz daha yakından bakalım.
Tasarı kabul edildiğinde
ihaleyi alacak firma ya da firmalara tarımsal amaçla kullandırılacak arazinin
büyüklüğü bugünden belli mi? Belli olmadığını 2’nci maddeyle ilgili olarak
yaptığım konuşmamda belirttim.
Diyelim temizleme
karşılığında kullandıracağınız alan mayınlı araziyle sınırlı olsun. Bu alandan
bir yılda elde edilecek ürün bedelini hesap ettiniz mi? İhaleyi alan firmaların
kırk dört yılda ne kadar gelir elde edeceğini hesap ettiniz mi? İhaleyi
alanların 1,5 milyar doları kaç yılda çıkaracağını hesap ettiniz mi?
Diyelim ihaleyi alan firma ya
da firmalar üç beş yıl içinde mayın temizleme işi için ödedikleri tutarı
tarımsal faaliyetlerden elde ettikleri gelirle karşıladılar. Geriye kalan kırk
yıl için vatan topraklarını bedelsiz yerli ya da yabancılara terk etmiş
olmayacak mısınız? Hani siz, tüyü bitmemiş yetim hakkını yedirmemek
iddiasındaydınız. Şimdi bu, tüyü bitmemiş yetim hakkını yedirmek olmuyor mu?
Değerli milletvekilleri, her
hâl ve kârda iki işin ayrı ayrı ihale edilmesi
hâlinde kamu daha kârlı çıkacaktır. Tasarının öngördüğü ihale yöntemi
benimsendiğinde bölgeye yerleşecek yabancı bir işletmecinin yaratacağı iç ve
dış güvenlik sorunları ise işin cabası olacaktır.
Ülke menfaatlerinin ve
hazinenin aleyhine sonuç verecek bu ihale yönteminin kabul edilmemesi için işbu
değişiklik önergesi verilmiştir. Önergeye destek vereceğiniz ümidiyle yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Oylama mı yapacaksınız Sayın Başkan?
BAŞKAN – Evet.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır, onu
yerine getireceğim.
Sayın Anadol,
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Okay,
Sayın Diren, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Çakır, Sayın Seçer, Sayın Tütüncü,
Sayın Köktürk, Sayın Özdemir, Sayın Emek, Sayın Çöllü, Sayın Küçük, Sayın Baytok, Sayın Dibek, Sayın Soysal, Sayın Serter, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ünlütepe.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
BAŞKAN – Pusula veren
milletvekili arkadaşlarımız lütfen ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Süre
doldu Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Süre doldu. Pusula yok, pusula yok; süre doldu.
BAŞKAN – Sayın Anadol, Tüzün’ün önünde de
gösterge var efendim. Şu anda iki dakika on yedi saniye oldu efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Olur mu Sayın Başkan!
BAŞKAN - Efendim merak
etmeyin, burada var, arkadaşımız anında kesecek ve şu anda iki dakika yirmi beş
saniye oldu.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sayın
Başkan, yapmayın Allah aşkına! Bir de “Adaletimize güvenin.” diyorsunuz.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN – Evet, süre
tamamlandı.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra
sayılı Tasarının 3. maddesinin madde başlığının “Mayın Temizleme Süresi” madde
metninin ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
“Madde 3- Maliye Bakanlığınca
yapılacak mayın temizleme ihalesinde mayın temizleme süresi taşınmazların
yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı geçemez.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada
yine sanki bir hikâye konuşuyoruz gibi dinliyoruz, sonra kayboluyoruz, sonra
yoklamaya geliyoruz, sonra tekrar kayboluyoruz. Sayın Bakana soru soruyoruz,
Sayın Bakan bize safahatını anlatıyor. Onların hepsi var, biz size onları
sorduk. Hatta siz 2003’ten başlattınız, ben size 2001’de başladığını Komisyonda
söyledim. Onun hepsini biliyoruz. Biz size somut soru soruyoruz, bir tane cevap
gelmiyor.
Bakın, Sayın Bakanım, 2’nci
maddede aynen şöyle diyor, buna bir cevap verin lütfen: “Müstakil kullanımı
mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük arz eden Hazineye ait diğer
taşınmazlar…” Ne kadar? Yani ne kadar? Yani bu her şeyi içeriyor; bunun
yakınında olan, kenarında olanlar nedir? Örnek, maliyet sorduk… Şimdi, bakın,
az önce ben size çok somut verdim, hesapladım, topladım, geldi. Arada sordum
yine bana kızdınız “dinle” diye, yine cevap bekliyorum. 0,35 pound… Aardvark firması Nisan 2004’te -Allah’ın işi- “Bir anda
kesildi.” diyor, “Kara Kuvvetleri Komutanlığı beni kontrat yapmaya çağırmıştı.”
diyor. Şimdi, bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı düşünün, bir
Genelkurmay Başkanlığı düşünün, 2001’den 2004’e kadar bunun peşinde koşacak,
bütün firmalara yazı yazacak, hepsinden teklif alacak, Mardin’in Nusaybin
ilçesinde deneme yapacak, ondan sonra da bunları kontrat yapmaya çağıracak, bu
arada, Allah’ın işi, ne kadara mal olduğunu, parasını falan hiç düşünmeyecek,
bir anda, ne olduysa “Ya bu ne kadar tutuyordu? Çok pahalıymış, biz
bundan vazgeçtik.” diyecek. Siz gerçekten buna inanıyor musunuz kendiniz? Bana
kızmadan önce, lütfen bir düşünün.
Ben size şimdi okuyayım
birkaç tane maliyet, Sayın Bakana da sordum, bakın, diyorum ki: 2004’te Ottawa Sözleşmesi’ni imzaladıktan sonra bildirmişiz: 921
bin 080 gömülü mayın, 2 milyon 973 bin stokta. Onlar anlaşma gereği farklı
şekilde patlatılıyor, MKE tarafından. Şimdi “921 binin 600 bini burada, 300
bini ne olacak?” diyorum. Bir cevap verir misiniz? Bunu temizlemeyecek miyiz?
Bunu kim temizleyecek Allah aşkına? Bir cevap verin, yani bir tane cevap verin.
Size okuyayım. Demin sordum:
“Birçok teklif var mı?” diye. Arkadaşlarımız diyorlar ki: “NAMSA bu işi
yapmıyor.” Diye. Tam üç sayfa boyunca, -sizlere de takdim edeyim- milyonlarca
mayın temizleniyor şu anda, Birleşmiş Milletler ve NAMSA aracılığıyla. Kendisi
yapmıyorsa da üstleniyor, danışmanlığını yapıp firmalar yapıyor. Kontrolünü,
IMAS Kriterleri gereğince o mayının temizlendiğini, zaten NAMSA yapmak zorunda.
Onu yapmadığı zaman sizin temizlediğinizin garantisi yok şu anda, uluslararası
bir standart var.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
daha önce bahsettim, Komisyonda da sordum sayın bakanlara, bir cevap gelmedi,
Kilis Valiliği… Size net bilgi vereceğim. “Bölgemin insanları” diyen Arkadaşım
da dâhil, Sayın Şanlıurfa Milletvekili kardeşimiz de dinlesin, maliyetleri
verelim, ne yapılabiliyormuş? Bakın, mayınlı sahaların temizlenmesiyle ilgili
Kilis İl Özel İdaresinin, Kilis Valiliğinin bir projesi, sonuç bölümünden
okuyorum: “Bu proje uygulamaya konulup üretime geçildiği takdirde 1.025 işletme
ile ortalama her işletmeyi 5 nüfus olarak düşündüğümüzde toplam 5.125
vatandaşımızın gelir seviyesini artıracak ve bu üretim ile 2004 yılı verileri baz alındığında il ekonomisine katkısı 7,5 milyar
olacaktır.” Değerli arkadaşlarım, burada 36.200 dekarlık bir mayınlı sahanın
temizlenmesiyle ilgili bir proje, sadece Kilis ilini kapsayan.
Bakın, size bir örnek daha
vereyim: Projenin toplam maliyeti 20 milyon, o zamanki rakamla milyar, rakamlar
biraz değişti şimdi. Yani, üç yılda organik tarım için yapılan masrafların
tamamını kendisi amorti ediyor, 7,5’e 21; çarpı 3=22,5 yapıyor. Şimdi, o zaman
bize niye rakam vermekten kaçınıyorsunuz? Bir tane maliyet verin, hesaplayalım.
“500 trilyon” dedi Sayın Bakanım. Dolar bazında ne yapar? 300 küsur milyon
dolar. Şimdi bunu mu veremiyoruz, bunun için mi kırk dört yıllığına veriyoruz?
Kırk dört yılda sadece bu kadar mı para kazanılacak, 1,5 milyar mı kazanılacak?
“Bunun hesabı yapıldı mı?” diyoruz. Önümüzde proje var, önümüzde rakamlar var.
O zaman bundan bilgi istememizden niye gocunuyorsunuz? Ben somut bilgi
istiyorum, bunda kızacak bir şey yok ki, niye bana bağırıyorsunuz? Ben bilgi
soruyorum. Bana hikâye anlatılmasını istemiyorum, ben o safahatı binlerce kere
okudum, üç tane klasörüm oluştu. Hepsine bakıyorum, biliyorum ben onları.
“Bilenlerle bilmeyenler” dedi de Sayın Vekilim, onun için söylüyorum,
biliyorum, söylemediklerinizi de biliyorum. Ama lütfen bu konuda kafa karışıklığımızı
bizimde giderin, gelin anlatın. Bu tasarıyı geri çekin.
Bizim verdiğimiz önerge
sadece mayın temizliğine dönüştürüyor, 3’üncü maddeyle ilgili önergemiz de 1 ve
2’de olduğu gibi. Mayın temizlemeye tamam deyin, gelin 900 bin tane mayının
hepsini temizleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) –
Toparlıyorum Başkanım.
Ondan sonra, tarım için bakın
ne kadar güzel projeler var. Sadece Kilis Valiliği İl Özel İdaresinin
gayretiyle… Bütün ayrıntısını verebilirim, kaç metreye ne ekilecek, hangi tohum
ekilecek, kaç para gelecek, maliyeti nedir, hepsi var. Türkiye Cumhuriyeti’nde
bunlar yapılabiliyor. Dolayısıyla, İsrailliye vermeye falan gerek yok, kırk
dört yıllığına vermeye hiç gerek yok.
Lütfen bizi bu konuda
aydınlatın, maliyetle ilgili bir bilginiz varsa. Ki onu da Türkiye Cumhuriyeti
ödeyemeyecekse, 3-500 milyon doları, sırf bunun için veriyorsak bize yazıklar
olsun burada. Yani birçok şeye para buluyoruz, her şeye para buluyoruz, sadece
GAP için 9 milyar dolar, 4, 4 + 1 koyduk ama hâlâ verebilecek para buluyoruz.
Bunlar ne için? Bunlar da o yörenin insanları için, bu toprakların
kazandırılması için değil mi? Bunlar için de lütfen para bulalım, geliniz bu
mayınları temizleyelim, hepsini birden temizleyelim.
Uluslararası anlaşmaya siz el
kaldırdınız burada arkadaşlar, geçen dönemden olan arkadaşlarımız var.
İmzaladığımız şeye el kaldırdınız, Ottawa
sözleşmesine; “Hepsini temizleyin” diyor, “Sadece Suriye sınırını temizleyin.”
demiyor.
Onun için, hepinizi
vicdanınızla baş başa bırakıyorum, kararınızı yeniden gözden geçirmenizi
diliyor, teşekkür ediyorum.
Saygılar. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve
arkadaşları
“Madde 3- Mayın temizleme
işi, arazilerin Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığına ya da
ihale sonucu işi alan firmaya tesliminden itibaren 5 yıl içinde tamamlanır.
Mayından temizlenen arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı için öncelikle,
arazinin bulunduğu yörede yaşayan topraksız ya da az topraklı ailelere teklif
götürülür. Topraksız ya da az topraklı ailelerin tarımsal kullanımına verilen
arazilerin kullanım süreleri 44 yılı geçemez.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Okay, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, biraz
evvel Sayın Millî Savunma Bakanını dinledik. Ancak Sayın
Bakanın bu Parlamento çatısı altında bu tür açıklamalarından sonra, Sayın Bakan
açıklama yapıyor, daha sonra Millî Savunma Bakanlığı yalanlıyor; Sayın Bakan
düşüncelerini ifade ediyor, Komisyon alt komisyonunda Millî Savunma Bakanlığı
sözcüsü farklı şeyler söylüyor; Sayın Bakan Genel Kurulda düşüncelerini ifade ediyor
ama daha sonra o ifadelerinin farklı olduğu yine Meclis tutanaklarında sabit.
Şimdi, sorun şu: Türkiye ile
Suriye sınırları arasında kara mayınlarının temizlenmesi söz konusu ama
Parlamento gerçek anlamda yeter bilgi sahibi olamıyor. Sayın Bakan rakamları
verirken “500 trilyon da vardı.” diyor, “2 katrilyon da vardı.” diyor ama
anlatımları nedense hep 2 katrilyon üzerinden oluyor.
Değerli arkadaşlarım,
açıkçası, Sayın Bakanın bu konuda bu Parlamentoyu, Genel Kurulu, hatta
kamuoyunu tatmin edici açıklamada bulunduğu kanısında değilim. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak da biz burada tatmin olmadık.
Aslında bu yasa kendi içinde
bazı hususları saklayan, gizleyen, gerçek amacı gizleyen bir yasa. Şimdi,
yasanın 1’inci maddesinde “Mayın ve patlamamış mühimmatın temizlenmesi ve elde
edilecek arazilerin tarımsal amaçla kullanılması.” amaç ve kapsam olarak ifade
edilirken, dönüp bakıyoruz, asıl amacı saklayan madde 3’üncü madde. O 3’üncü
madde diyor ki: “Kullanım karşılığı temizleme ihalesi.”, “Kullanım karşılığı
temizleme ihalesi.”
Burada, hiç, bu Genel Kurulu,
kamuoyunu yanıltmayalım, gerçek iradeyi ortaya koyalım. Bu tasarı, netice
itibarıyla iktidarın veya iktidara mensup bir kısım milletvekili arkadaşlarımın
oylarıyla geçerse eğer, Türkiye ile Suriye sınırları arasındaki kara
mayınlarını muhtemel yabancı ortaklı bazı şirketler alacak, kırk dört yıl
süreyle de o araziyi o şirketler kullanacak.
Biz Ana Muhalefet Partisi
olarak açık, net bir şey söylüyoruz, diyoruz ki: Kara mayınları temizlenmeli.
Zaten kara mayınlarının temizlenmesi hususunda Ottawa
Sözleşmesi’ni imzaladığımız için bir tartışma yok ama o kara mayınlarından
temizlenen topraklar o yöredeki az topraklı, topraksız köylüye verilsin. Aramızdaki fark bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, bu yasa böyle geçerse
ne olacak? Bu yasa bu hâliyle geçerse bilesiniz ki Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Gideceğiz ama şunu da bilesiniz:
Olası hazırlanmış veya hazırlanacak olan bu ihaleyi üstlenmeye niyetlenen
firma, beş yıl içerisinde temizlemek durumunda. Muhtemelen, Anayasa Mahkemesi
gündemi Anayasa’ya böylesine açık olan -kimi düzenlemeler için başvurumuzu hâlâ
gündemine almamakla beraber- bu yasa geçtikten sonra beş yıl içerisinde
görüşülür.
Bu yasa görüşüldüğünde de
bilesiniz ki, bu yasanın kendi içindeki düzenlemeler de dâhil iptale mahkûmdur;
dolaylı özelleştirme yaptığınız için iptale mahkûmdur; Parlamento yetkisini
Maliye Bakanlığına devrettiğiniz için iptale mahkûmdur; yargı kararını devre
dışına çıkardığınız için iptale mahkûmdur. Böylesine bir yasal düzenlemeyle
Parlamentoyu yoğun bir çalışma sonrasında, belki bu çalışma sonrasında hazır
taşeron firma, müteahhit firma üstlenecek, ama o
müteahhit firma bu arazileri tarımsal amaçlı olarak, eğer yasadaki gibiyse
sadece tarımsal amaçlıysa…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, son
cümlenizi alayım.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) –
…orada kullanamadan bu yasa iptal edilecek ve iptal edilecek olan bu yasa
sonrasında da o müteahhit firma çok büyük zarar
görecek.
Değerli arkadaşlarım, çok
önemli bir yasayı görüşüyoruz. 22’nci Dönem Parlamentosunun 1 Mart tezkeresi
sonrasında sergilemiş olduğu dik duruşu, zannederim, 23’üncü Dönem Parlamentosu
da bu yasada gösterecektir diyorum, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Okay.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz tamamlanmıştır.
Kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 21 Mayıs 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince,
saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati:
20.00