Normal 44161 3 11 2009-06-01T07:12:00Z 2009-06-01T07:13:00Z 1 33258 189576 TBMM 1579 444 222390 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 44                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

84’üncü Birleşim

30 Nisan 2009 Perşembe

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

 III. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, mahalle ve köy bekçileri ile köy korucularının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve pazarlamasına ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, bazı pilot illerde uygulamaya konulan aile hekimliğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/357)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılarak geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/358)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep’te değişen iklim koşulları ve çevresel faktörlerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359)

 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/652) (S. Sayısı: 343)

 

VI.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, cezaevlerindeki hukuk dışı ve keyfi uygulama iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/5371) (Ek cevap)

2.-İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir barajdaki suyun İzmir şehir şebekesine verilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7348)

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Mersin’de bir vatandaşın göz altına alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7361)

4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, RTÜK’ün çocuklara yönelik internet sitesindeki kadınlara yönelik ifadelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/7396)

5.- Ankara Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Korkuteli ilçesindeki su sorununa ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7440)

6.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, TMSF denetimindeki bir televizyon kanalının seçim öncesi programlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/7464)

7.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir gazetecinin işten çıkarılmasına ve akreditasyonları iptal edilen gazetecilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/7477)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Diyarbakır’da bugün şehit olan 9 Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm milletimize başsağlığı dileyen bir konuşma yaptı.

 

İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’nın 24 Nisan açıklamalarına ilişkin gündem dışı konuşmasına, Dışişleri Bakanı Ali Babacan cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın,

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın,

İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın,

Konuşmalarına;

Giresun Milletvekili Murat Özkan, Azerbaycan-Türkiye-Ermenistan arasındaki görüşmelerde ara buluculuk rolü üstlenen İsviçre’nin durumuna;

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

MHP Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

CHP Grubu adına İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,

AK PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün,

Tunceli Milletvekili Kamer Genç,

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde PKK terör örgütünün hain saldırısı sonucu 9 askerimizin şehit edilmesini şiddetle ve nefretle kınayan, şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı dileyen birer konuşma yaptılar.

 

Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, çocukların şiddete ve haksızlığa maruz kalmaları ile Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalında mayın patlaması sonucu yaşamını yitiren 9 askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlıyı dileyen,

Hakkâri Milletvekili Abdulmuttalip Özbek’in, Hakkâri ilinde 23 Nisan günü cereyan eden olaylara ilişkin,

Gündem dışı konuşmalarına;

Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, emek ve demokrasi güçlerinin Taksim Alanı’nda 1 Mayıs Bayramı’nı kutlama taleplerine olumlu cevap verilmesi konusundaki açıklamasına;

İçişleri Bakanı Beşir Atalay cevap verdi.

 

Genel Kurulu ziyaret eden Kazakistan Parlamentosundan bir milletvekili heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, 1977 yılında 1 Mayıs kutlamalarında Taksim’de meydana gelen olayların araştırılması (10/354),

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, Gaziantep’te ekonomik kriz ve göçün işsizliğe etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/355),

Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, Kayseri ilinin turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/356),

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

2’nci sırasında bulunan, Posta Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/491) (S. Sayısı: 230) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan oylamadan sonra kabul edildi.

 

30 Nisan 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 19.49’da son verildi.

 

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Fatoş GÜRKAN

 

Bilecik

 

Adana

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

 

 

Konya

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

                                                                                                                                                No.: 91

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

30 Nisan 2009 Perşembe

Teklifler

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/446) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.4.2009)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın; Tokat İline Bağlı Gökal Adlı İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/447) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.4.2009)

Tezkereler

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/774) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2009)

2.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/775) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2009)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 Milletvekilinin, bazı pilot illerde uygulamaya konulan aile hekimliğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/357) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.04.2009)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25 Milletvekilinin, Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılarak geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/358) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.04.2009)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantep’te değişen iklim koşulları ve çevresel faktörlerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2009)

30 Nisan 2009 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, mahalle bekçileri ile köy korucularının sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na aittir.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, mahalle ve köy bekçileri ile köy korucularının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nisan 2008’de yüce Meclis bir yasa geçirdi köy ve mahalle bekçileriyle ilgili. O gün gazetenin biri aynen şöyle yazıyordu: “Artık bekçiler olmayacak ve artık sokaklarda gezen bekçiler polis sınıfına geçti ve 8.152 bekçiye iktidar büyük pay, pasta verdi ve artık polis kimliği taşıyacak. Bekçilere tazminat verilecek. Bekçilere polis üniforması giydirilecek, polis kimliği taşıyacak.” Değerli arkadaşlar, şikâyet ediyorum hepinizi. Yüce Meclisin iradesine rağmen, Emniyet Genel Müdürlüğü bir yıldır bekçilerden sadece, lise mezunlarına 51 lira, ortaokul mezunlarına 37 liranın dışında hiçbir şey vermedi. Ne bir fiilî hizmet zammı ne başka bir tazminattan yararlanmadı. Sadece ayak sürüyor, yasayı uygulamıyor ve 8 bin küsur bekçi “Keşke biz emniyet sınıfına geçmeseydik.” diyorlar. Değerli arkadaşlarım, şikâyet ediyorum Emniyet Genel Müdürlüğünü. Yüce Meclisin çıkardığı yasayı ya uygulasın ya uygulasın.

Burada, Yasa’nın içinde fiilî hizmet zammı vardı, Yasa’nın içinde bunların her türlü sosyal haklarıyla ilgili her şey vardı ama maalesef, bugüne kadar, Emniyet Genel Müdürlüğü her nedense bunlarla ilgili hiçbir talimatı çıkarmadı, hiçbir uygulamayı yapmadı.

Değerli arkadaşlarım, bu yasayı burada konuşurken -kulaklarımda aynen çınlıyor- geçen yıl, nisan ayında “Artık, bizim 8 bin tane bekçimiz emniyet sınıfına geçecek, emniyet sınıfının her türlü haklarından yararlanacak…” Hiçbir şeyden yararlanmadı arkadaşlar. Sadece 51 lira, lise mezununa da 41 lira.

Değerli arkadaşlarım, bir yasa ya yapılır, ya yapılır. Eğer bir yasa yapıldıysa, burada bu insanlara birtakım haklar tanındıysa, kimsenin hakkını yemeye kimsenin hakkı yoktur. Bu nedenle, ben bir kez daha yüce Meclisi uyarıyorum: Geçen yıl çıkarılan 5557 sayılı Yasa’nın Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı tarafından bir an evvel uygulanması, bu insanların fiilî hizmet zammının, bu insanların emekliliğini önemli derecede etkileyecek tüm tazminatlarının verilmesi lazım arkadaşlar. Zaten hepsi 8 bin tane kaldı. Yeni bekçi almıyorsunuz, hiç değilse, yıllarca hizmet eden bu insanlara bir vefa örneği gösterelim.

Değerli arkadaşlarım, bir başka konu köy korucuları.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de önce insana insanca bakın. Bu insanları vatanın bölünmez bütünlüğü için her yerde kullanıyorsunuz ama maalesef, altmış beş yaşına geldiği zaman eline 250 lira para veriyorsunuz. Geçen dönem bunların hiçbir yasası yoktu. Meclis iradesiyle… Ben çok kez gündeme getirdim, bunların sosyal güvencesi yoktu. 240 lira maaş veriyorsunuz emekli olduğu zaman, altmış beş yaşından sonra ve maalesef, eşi ve çocuklarına da yeşil kart veriyorsunuz.

Arkadaşlar, bu ülkede eğer bir sosyal güvenlik sistemi varsa herkesin görevi bellidir, bu görev içerisinde herkesin hakkını vermek zorundasınız. Siz, altmış beş yaşına kadar insanları çalıştırıyorsunuz, emekli ediyorsunuz. Emekli edilen bir insanın… Başka hangi kurumda çalışan kişilerin çocuklarına, eşlerine yeşil kart veriyorsunuz?

Değerli arkadaşlarım, köy korucuları çok güç koşullarda çalışmaktadır. Tabii, bunların sahibi de yok. Sahibi derken kime bağlı olduğu belli değil, güya kaymakamlara bağlı ama talimatı ilçedeki jandarma komutanından alıyorlar. Bir kere, özellikle köy korucularının bir sahibi olması lazım. Bu nedenle, köy korucularına, yine geçen dönem çok büyük umutlarla çıkardığınız yasa hiçbir işe yaramadı. Sonuçta 241 lira emeklilik parasına bu insanları, bir kere, resmî bir konuma taşıdınız. Hepsi 241 lira arkadaşlar. Altmış beş yaşından sonra bir insanı 241’le emekli ediyorsak gelin o çıkardığımız Kanun’u geri alalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu ülkede hizmet eden kişilerin hizmet riskleri bellidir. Eğer siz mahalle ve köy bekçilerini emniyet sınıfına aldıysanız, emniyet sınıfında kime, aynı hizmeti yapan kişiye ne uyguluyorsanız uygulamak zorundasınız. Yine köy korucularının tüm risklerini göze alarak, sadece 241 lirayla emekli ettiğiniz insanların, bir kez daha gözden geçirmenizi diliyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Gündem dışı ikinci söz, Aydın ilinde jeotermal seracılıkla yaş sebze ve meyve üretimine katkıları hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk’e aittir ama bendeki bilgilere göre bir şehit cenazesi için Aydın’a gitmiş Ahmet Bey galiba. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Ahmet Bey’e de hayırlı yolculuklar…

Evet, diğer söz, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve pazarlaması hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.

Sayın Öz, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve pazarlamasına ilişkin gündem dışı konuşması

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce şahsınızı ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 80’ini oluşturan Malatya, toplamda da Türkiye genelinde, Türkiye dünya kayısı üretiminin üçte 1’ini üretmektedir. Dünyada üretilen kayısının büyük bir bölümü sofralık kayısı olarak tüketilmektedir. Bunun en büyük nedeni, yaş olarak kayısının ömrünün kısa olması. Bunun için, kayısının daha uzun zaman dayanıklı olması için, özellikle Türkiye Malatya’da yetiştirilen kayısı kurutularak işlenmekte ve piyasaya sürülmektedir.

Malatya, ekolojik özellikleri ve toprak yapısı itibarıyla kayısı yetiştiriciliğine, kayısı tarımına önemli bir katkı sağlamaktadır çünkü, gerek ülkemizde gerek dünyanın birçok yerinde kayısı üretimi yapılmaktadır ama Malatya kayısısının aroması, Malatya kayısısındaki besin değeri dünyada ve ülkemizde yetiştirilen hiçbir kayısıyla ölçülmeyecek derecede farklılık arz etmektedir. Bu yüzdendir ki dünya kuru kayısı tüketiminin yüzde 80’ini Malatya kayısısı oluşturmaktadır.

Malatya nüfusunun yaklaşık yüzde 60’lık kısmının geçim kaynağı da kayısıdır ve bu kayısının büyük bir bölümü Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir ki bu çerçevede, 2007 yılında yaklaşık 100 bin ton civarında, 280 milyon dolar civarında ihracatımız olmuştur. Bu yıl içinde şu ana kadar yapılan ihracat 240 milyon dolar civarındadır. Biz, bunu 300 milyon dolar olarak hesaplıyoruz. Ancak yaş olarak ihraç edilen kayısımızın miktarı yıllık 14-15 milyon doları geçmemektedir. Oysaki bu kayısının yaş olarak da pazarlanmasının önünün açılması gerekmektedir. Eğer yaş olarak pazarlamanın önünün açılması durumunda ihracat miktarımızın daha da artacağı malumlarınızdır.

Malatya kayısısının tanıtımını yapabileceğimiz bir organizasyon kurmak için, bir Malatya kayısısı tanıtım grubu oluşturmak için çalışmalarımızı başlattık. İnşallah, bunun kurulmasıyla Malatya kayısısının imajının, gerek ülkemizde gerekse dünyada daha da artmasını sağlamış olacağız.

Özetle, pazarlamayla ilgili ana problemlerimiz bulunmaktadır. Kuru kayısının yurt içi ve yurt dışında yüksek fiyattan alıcı bulması ve yeni pazarların geliştirilmesi için kayısının beslenme ve insan sağlığı açısından öneminin geniş kitlelere iletilmesi gerekmektedir. Nitekim ülkemizde üretilen kuru kayısının yaklaşık yüzde 80-85’lik kısmının ihraç edilmesine karşılık sadece yüzde 10’luk kısmı yaş olarak ihraç edilebilmektedir veya iç piyasada tüketilebilmektedir.

Bilindiği gibi meyve seçimi, tüketimi ile ilgili davranışlar öğrenilmiş davranışlar olup bu davranışların değiştirilmesi güç ve yavaş işleyen bir süreçtir. Bu bakımdan, bireylere kayısı tüketim alışkanlığının kazandırılması için beslenme eğitim programları düzenlenmeli, televizyon, radyo, gazete ve İnternet gibi iletişim araçları vasıtasıyla bunun reklamı yaygınlaştırılmalıdır.

Kuru kayısı ihracatçılarının bir çatı altında toplanmasının gerekliliği elzem teşkil etmektedir. Bunun için, bu çerçevede bir Malatya kayısısı ihracatçılar birliği kurulması konusunda girişimlerimiz son noktaya gelmiştir.

Diğer bir konu değerli milletvekilleri, Türkiye’de nasıl fındıkta yıllık mahsul oranı fazla olduğunda Toprak Mahsulleri Ofisi fiyat istikrarının sağlanması açısından belli zamanlarda fındık alımı yapıyorsa, aynı şekilde kayısının da özellikle mahsulün bol olduğu zamanlarda Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyat istikrarının sağlanması açısından belli zamanlarda kayısı alımını gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Kayısının dış dünyada tanıtımıyla ilgili Dış Ticaret Müsteşarlığımızın mutlaka reklam konusunda geniş bir desteğine ihtiyaç vardır. Ayrıca, ilk defa İktidarımız döneminde gündeme gelen ve don tehlikesi ile karşı karşıya olan kayısı da meyve dönemiyle ilgili sigorta kapsamına alınmıştır ama bunun mutlaka çiçek dönemini de kapsayacak şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Kuru kayısının ham madde şeklinde satışı yerine, kayısıdan ihraç ürünleri geliştirilmesi ve ürün çeşitlendirilmesi noktasında da Malatya olarak çalışmalarımız devam etmektedir.

Ülkemizin yaş kayısı ihracatı 5 bin ton gibi çok düşük bir rakamlardadır. Ülkemiz sahip olduğu ekolojik ve potansiyel nedeniyle birçok ülkeden daha fazla avantaja sahiptir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FARUK ÖZ (Devamla) – Ülkemizin kuru kayısı ticaretinde olduğu gibi yaş kayısı ticaretinde de lider bir ülke olma şansını iyi değerlendirmesi gerekmektedir.

Ben sözlerimi tamamlarken, yüce Meclisimizin önünde ve bizleri izleyen tüm Türk halkına, her gün mutlaka belli miktarda kayısı yenilmesinin birçok derde deva olacağını belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, bazı pilot illerde uygulamaya konulan aile hekimliğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/357)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini aşağıda arz ettiğimiz, pilot bölge olarak Kayseri ve diğer bazı şehirlerde uygulamaya konulan “Aile Hekimliği” uygulamasının sorunlarının araştırılmasını, sorunların araştırılması amacıyla alınacak önlemlerin ve çözüm önerilerinin, mevzuatta yapılacak değişikliklerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 20.04.2009

1) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                 (Kayseri)

2) Malik Ecder Özdemir                         (Sivas)

3) Ali Rıza Öztürk                                  (Mersin)

4) Atila Emek                                         (Antalya)

5) Tayfur Süner                                      (Antalya)

6) Mustafa Özyürek                               (İstanbul)

7) Sacid Yıldız                                       (İstanbul)

8) Mehmet Ali Özpolat                          (İstanbul)

9) Faik Öztrak                                        (Tekirdağ)

10) Ali Arslan                                        (Muğla)

11) Ergün Aydoğan                               (Balıkesir)

12) Muhammet Rıza Yalçınkaya            (Bartın)

13) Tekin Bingöl                                    (Ankara)

14) Zekeriya Akıncı                               (Ankara)

15) Algan Hacaloğlu                              (İstanbul)

16) Selçuk Ayhan                                  (İzmir)

17) Yaşar Ağyüz                                    (Gaziantep)

18) Derviş Günday                                (Çorum)

19) Gökhan Durgun                               (Hatay)

20) Osman Coşkunoğlu                         (Uşak)

21) Esfender Korkmaz                           (İstanbul)

22) Canan Arıtman                                 (İzmir)

23) Mevlüt Çoşkuner                             (Isparta)

24) Ali Rıza Ertemür                              (Denizli)

25) Ensar Öğüt                                       (Ardahan)

26) Ahmet Küçük                                  (Çanakkale)

Gerekçe:

Aile Hekimliği müessesesi, 09.12.2004 tarih ve 5258 sayılı “Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun” ile beraber bazı pilot illerde uygulanmaya başlanmıştır. Aile hekimliği pilot uygulaması, Sağlık Bakanlığının pilot olarak belirlediği illerde birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve bireylere daha hızlı sağlık hizmeti verilmesi için yapılmakta olan bir uygulama olarak tanımlanmaktadır. Ancak, “Aile Hekimliği”nin pilot olarak uygulandığı illerde hem sağlık hizmetlerinde hem de sağlık personelinin çalışma koşullarında sorunlar doğmuştur.

Örneğin, Kayseri ilinde bazı ilçelerde saat 17.00’den sonra doktorun bulunmaması, saat 17.00’den sonra Kayseri Devlet Hastanesi gibi büyük hastaneler dışında yurttaşlara bakacak doktorların bulunamaması, Kayseri Devlet Hastanesinde ise acil doktorlarının da aile hekimi olarak görevlendirilmeleri nedeniyle sorunların büyümesi aile hekimliği pilot uygulamasında karşılaşılan sorunlar arasındadır.

Bu nedenlerle, hem sağlık hizmetlerinin verilmesindeki sorunlar hem de sağlık personelinin bu pilot uygulama nedeniyle karşılaştıkları sorunların araştırılması, alınacak önlemlerin ve çözüm önerilerinin, mevzuatta yapılacak değişikliklerin tespiti amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılarak geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/358)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin ve Adıyaman’ın en önemli kültür varlıklarından biri de Doğu-Batı medeniyetinin, 2150 metre yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, dünyanın sekizinci harikası Nemrut Dağı’dır. Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleri UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır. İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 metre yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrı Kommagene Uygarlığı'na dayanmaktadır.

Nemrut Dağı'nın zirvesindeki eserlerden ilk söz eden ve bunların Asurlulardan kalma olduğunu tahmin eden, 1881 'de Diyarbakır'da yol yapım işlerinde görevli Alman Mühendis Karl Sester'dir. Sester'in verdiği bilgiler doğrultusunda Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki ekip, Nemrut Dağı'nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır. Uzun çalışmalar sonunda Grekçe yazılı kitabeyi çözen Punchstein, bu eserlerin Kommagene Uygarlığı'na ait olduğunu ve Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder. Antiochos'un ağzından yazılan kitabe, Nemrut Dağı'nın sırrını ve Antiochos'un yasalarını içermektedir. Daha sonra Alman Mühendis Karl Humann ve İstanbul Arkeoloji Müzesinin kurucusu Osman Hamdi Bey'in de katıldığı Nemrut Dağı çalışmaları 1953'ten 1980'li yıllara kadar Amerikalı Arkeolog Theresa Goell ve Friedrich Karl Dörner ve 1986 yılından itibaren, Dörner'in öğrencisi Sencer Şahin tarafından sürdürülmüştür.

Kommagene Uygarlığının ortaya çıkmasını sağlayan kazılar, Nemrut Dağı'ndan başka Arsameia, Samsat ve Fırat Havzasında gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartılan taşınabilir eserler müzelerde, geri kalanları da Milli Park Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.

 Nemrut Dağı turizm açısından Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye için büyük bir potansiyeldir. Hâlihazırda her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Nemrut Dağı, bacasız fabrika olarak değerlendirilen bir yerdir. Yalnız, Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin yeterince değerlendirildiği söylenemez. Zengin potansiyeli, hak ettiği değeri bulamadığı için ortaya çıkarılamayan Nemrut Dağı’nın; hak ettiği değeri bulması ile birlikte, ülkemiz hem ekonomik hem de sosyal kazançlar elde edecektir.

Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılması, bu bölgede turizmin gelişmesine engel olan sorunların ve bu sorunların çözüm önerilerinin tespiti amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Şevket Köse                                     (Adıyaman)

2) Malik Ecder Özdemir                       (Sivas)

3) Ali Arslan                                        (Muğla)

4) Ali Rıza Öztürk                                (Mersin)

5) Tayfur Süner                                    (Antalya)

6) Atila Emek                                       (Antalya)

7) Sacid Yıldız                                      (İstanbul)

8) Mustafa Özyürek                             (İstanbul)

9) Mehmet Ali Özpolat                         (İstanbul)

10) Faik Öztrak                                    (Tekirdağ)

11) Ergün Aydoğan                              (Balıkesir)

12) Muhammet Rıza Yalçınkaya          (Bartın)

13) Tekin Bingöl                                  (Ankara)

14) Zekeriya Akıncı                              (Ankara)

15) Algan Hacaloğlu                            (İstanbul)

16) Selçuk Ayhan                                 (İzmir)

17) Yaşar Ağyüz                                  (Gaziantep)

18) Derviş Günday                               (Çorum)

19) Gökhan Durgun                             (Hatay)

20) Osman Coşkunoğlu                       (Uşak)

21) Esfender Korkmaz                         (İstanbul)

22) Canan Arıtman                               (İzmir)

23) Ali Rıza Ertemür                            (Denizli)

24) Mevlüt Coşkuner                           (Isparta)

25) Ensar Öğüt                                     (Ardahan)

26) Ahmet Küçük                                 (Çanakkale)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep’te değişen iklim koşulları ve çevresel faktörlerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bireylerin bir Anayasal hakkı olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı Gaziantep ilinde ihlal edilmektedir. Bu bağlamda Gaziantep ilinde kuraklık, iklim değişikliği ile çevre ve hava kirliliğinin insan yaşamını tehdit eden seviyeye ulaşmasının nedenlerinin araştırılarak alınacak önlemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Hasan Özdemir                        (Gaziantep)

2) Oktay Vural                             (İzmir)

3) Murat Özkan                            (Giresun)

4) Akif Akkuş                              (Mersin)

5) Şenol Bal                                  (İzmir)

6) Metin Ergun                             (Muğla)

7) Mehmet Akif Paksoy               (Kahramanmaraş)

8) Münir Kutluata                         (Sakarya)

9) Ahmet Duran Bulut                  (Balıkesir)

10) Yılmaz Tankut                        (Adana)

11) D. Ali Torlak                          (İstanbul)

12) Kamil Erdal Sipahi                 (İzmir)

13) Kürşat Atılgan                        (Adana)

14) Mustafa Enöz                         (Manisa)

15. H. Hamit Homriş                    (Bursa)

16) Necati Özensoy                      (Bursa)

17) İsmet Büyükataman                (Bursa)

18) Cumali Durmuş                      (Kocaeli)

19) Cemaleddin Uslu                    (Edirne)

20) Hasan Çalış                            (Karaman)

21) S. Nevzat Korkmaz                (Isparta)

Gerekçe:

Gaziantep ili, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Akdeniz Bölgesi ile birleştiği bir konumdadır ve bu özelliği ile bölgedeki şehirler arasında eşsiz bir iklime sahiptir. İklim şartları şüphesiz ki Gaziantep ilinin tarımsal alanda ekonomik yapısına da etki etmektedir. Tarımsal ürün çeşitliliği ile Gaziantep tarımı bölgede meyve-sebzeden hububata kadar geniş bir ürün yelpazesinde üretim yapmaktadır.

Bu özelliği ile tarihsel olarak da çevresinin bir tarım ambarı konumunda olmasına rağmen Gaziantep tarihten bugüne yansıyan bu özelliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bir kere tüm dünyayı derinden etkileyen küresel ısınma olgusunun Türkiye'de en derinden hissedildiği bölgelerden birisidir.

Gaziantep tarımı küresel ısınmanın tehdidi ile karşı karşıya iken sahip olduğu su kaynakları ile bu tehlikeyi karşılayabilecek bir potansiyele sahiptir. Ancak bugün yürütülen projeler Gaziantep tarımı için gerekli faydayı sağlayamayacak durumdadır.

Bölgenin tarımsal sulamada kullanılan ve sulama amacıyla yapılan barajları da doldurması planlanan akarsuları çevresel bir facia içerisindedir. Nizip Çayı ve Sacır Suyu bugün kirlilik sorunuyla boğuşmaktadır.

Gaziantep ili Başpınar Mevkiinde kurulan 4. Organize Sanayi Bölgesi ile Nizip Sanayi Bölgesi'ndeki toplam 4 bin 800 civarındaki işletmenin atıklarının % 40'ı Nizip Çayına herhangi bir arıtma işlemine tabi tutulmadan akıtılmaktadır.

Nizip Çayının ulaştığı kirlilik düzeyi çeşitli kurum ve kuruluşların raporlarıyla da belirlenmiştir. Örneğin, Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğünün raporlarında da suyun hiçbir şekilde kullanılmaması tavsiye ediliyor. Nizip Çayının sulama için inşa edilen Hancağız Barajına döküldüğünü dikkate alırsak bu hâlde sulamada kullanılacak baraj suyunun kirlilik düzeyi de suyun kullanılamaz olacağı bir noktaya ulaşmaktadır.

Nizip Çayının bu kirlilik düzeyi Çayın akış güzergâhındaki 50 bin nüfusluk bölgede ekonomik, sağlık ve toplumsal alanlarda olumsuzluklar ortaya çıkarmaktadır. Bölgede sadece sudaki kirlilikten etkilenmeyen ürünler yetiştirilebilmektedir. Ancak bu ürünler de insan sağlığını tehdit etmektedir.

Yine sağlık alanında civar köylerde tifo, sıtma gibi hastalıkların gözlemlenmesinde artış gözlemlenmiştir. Toplumsal etkileri açısından bakıldığında da Nizip Çayı civarındaki köylerde yaz aylarında nehirden gelen koku ve yine nehirdeki kirlilikten kaynaklanan sivrisinek sorunu nedeniyle sağlıklı bir ortamda yaşamak imkânsız hale gelmektedir.

Öte yandan bölgedeki tarımsal faaliyetlerde sulama ihtiyacını karşılayan Sacır Suyunun ulaştığı kirlilik düzeyi de kaygı vericidir. Oğuzeli ilçesinin ve Gaziantep merkezinin sanayi atıkları biyolojik ve kimyasal bir arıtma işleminden geçirilmeden akıtıldığı Sacır Suyu 85 bin dönümlük bir arazide sulama için kullanılmaktadır. Akarsuyun ulaştığı bu kirlilik düzeyi buğday, mısır, pamuk, biber üretimini tehdit etmekte; akarsuyun sulama için kullanıldığı arazilerde ürün çeşidinde ve miktarında verimsizliğe neden olmaktadır.

Gaziantep ilimizdeki bir diğer çevresel sorun da özellikle kış aylarında görülmeye başlayan hava kirliliği sorunudur. Özellikle Hükûmet tarafından kömürlerdeki toz ve kükürt oranlarındaki fazlalık geceleri hava kirliliğini insan sağlığını tehdit eden bir noktaya ulaştırıyor.

Gaziantep ilindeki çevre ve hava kirliliğinin ulaştığı bu nokta Gaziantep halkının Anayasal haklarına ulaşamamaları durumunu ortaya çıkarmaktadır. Nitekim Anayasanın 56. maddesi şöyle demektedir: "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." Bu bağlamda Gaziantep ilinde çevre kirliliğinin nedenlerinin araştırılması ve çevre kirliliğine karşı alınacak önlemlerin belirlenmesine gerek duyulmaktadır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/652) (S. Sayısı: 343) (*)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 343 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’e aittir.

Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, dün -hepimizi derin bir acıya boğan- bu ülkenin bekçileri, aziz vatan evlatları uğradıkları hain saldırıda şehit düştüler, Allah’tan hepsine rahmet diliyorum. Terör karşısında sessiz kalan, şu veya bu şekilde destek veren bütün iç ve dış odakların ateşle oynadıklarını ve bu ateşin bir gün kendilerine dönebileceğini hatırlatıyorum, hepsini lanetliyorum, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünya üzerinde futbolun en üst yönetici kurumu olan FIFA, kendisine üye olan ulusal federasyonların futbol yönetiminin ülkelerinde aynı şekilde düzenlenmesini ve bu düzenlemenin de kanunla değil futbolun tarafları tarafından kabul edilecek bir statüyle yapılmasını istemektedir. Hedeflenen bugün gerçekleşecektir. Futbol camiamıza, ülkemize, milletimize hayırlı olsun.

Bundan sonra Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerimiz, özerkliğin verdiği rahatlamanın ama bunun karşılığı olan ağır sorumluluğun gereğini yerine getirerek ülkemizdeki gençler arasında futbolu yaygınlaştırmaya, bunun başarılabilmesi için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzle de iş birliği yaparak gerekli olan modern tesisler ile tüm ülkeyi donatmaya ve çağdaş futbol eğitiminden yararlandırmayı hedef alan bir programı hayata geçirmeye başlamalıdır. Özerkliğin getirdiği bu rahatlama hiçbir şekilde başına buyrukluk olmamalı, “Ben yaptım oldu.”ya dönüşmemelidir. Bunu şunun için söylüyorum: Bugün görüşmekte olduğumuz Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı daha Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmeden, 3 Haziran 2008’de, Türkiye Futbol Federasyonu kongresinde, genel kurulunda kabul edilen bir statü var. Bu statünün de yasaya aykırı olmayan hükümleri bu yasanın yürürlüğe girmesiyle uygulamaya başlanacak. Bu keyfîliğin emarelerini bu statüde görüyoruz. Bir örnek vermek gerekirse: Bugüne kadar Türkiye’de Futbol Federasyonu yönetim kurulları gönüllülük esasına göre çalıştı. Bu statüyle gönüllülük esasından ayrılınmakta, yönetim kurulundan bazıları maaşlı konuma getirilmekte. Bu Futbol Federasyonunun gönüllülük esasına göre çalışma prensipleriyle aykırı düşeceği hususunu da yüce heyetinize hatırlatıyorum.

                             

(x) 343 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde lisanslı futbolcu sayısı 225 bin civarındadır. Bu rakamın ülke nüfusuna bölünmesiyle elde edilen oran binde 3 düzeyindedir. Bu istatistikle Avrupa’daki 53 ülke arasında 49’uncu sırada yer alıyoruz. Avrupa ortalaması ise yüzde 2,5 düzeylerinde. Avrupa ortalamasına ulaşabilmemiz için lisanslı futbolcu sayımızı 2 milyon seviyesine çıkarmalıyız. Bu bilgi bile bize gösteriyor ki katetmemiz gereken daha pek çok yolumuz var.

Günümüz dünyasında, futbolun da endüstrileşme sürecine dâhil, pazarlanabilir bir ürüne dönüştüğü hepimizin bildiği bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle, Federasyonumuz öncülüğünde Türk futbol kulüplerini yeniden yapılandırarak bu sürece etkin bir şekilde dâhil olmaları da bir zorunluluktur. Bu alanda son derece şanslıyız. Köklü bir tarihî geçmişe sahip, uzun yılların imbiğinden geçerek oluşmuş kurumsal bir kültür ve kurumsal bir geçmişin kazandırdığı büyüklüğe ulaşmış çok fazla kulübe sahibiz.

O nedenle, bu düzenlemelerin Türkiye futbol camiasına ve aziz milletimize hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Asil.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.

Sayın Altay, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konuya geçmeden önce, müsaade ederseniz, dün hain bir saldırı neticesinde hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetlerimizin değerli mensuplarına Tanrı’dan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum. Acılarını, şahsım ve partim olarak paylaştığımızı bir kere daha teyit ediyorum. Bu saldırıyı planlayanları, yapanları, yönlendirenleri şiddetle ve nefretle kınıyorum.

Sayın milletvekilleri, yine aynı şekilde yarın da önemli bir gün, yarın 1 Mayıs; emekçilerin birlik, beraberlik, mücadele ve dayanışma günü. Geçtiğimiz günlerde Meclisimizde hep beraber, bütün siyasi partilerin ortak girişimiyle 1 Mayıs nihayet, Emek ve Dayanışma Günü olarak tatil ilan edildi. Bundan da tabii, büyük memnuniyet duyuyoruz ancak ben şunu biliyorum ki sınıf çatışmalarında emek dünyası çok acı olaylar yaşamıştır tarihten günümüze. Bunların bir tanesi de -hepimizin bildiği gibi- 1977 Taksim katliamıdır, emekçilere yapılan hain saldırıdır. Oradaki acımız hâlâ tazeliğini korumaktadır.

Hükûmetin bu Taksim inadından da bir an önce vazgeçerek Türkiye'nin artık biraz daha olgunlaştığını, en azından emekçilerin olgunlaştığını… Devleti bilmem, devletin belli kademelerindeki görevlileri bilmem, onlar bazen orantılı-orantısız güç kullanma konusunda karıştırıyorlar bazı şeyleri ama Hükûmetin Taksim inadından vazgeçmesini de yüce Meclisin kürsüsünden Hükûmete böyle bir çağrı yapmayı da bir görev sayıyorum.

Yine konumuz spor olduğu için, Sayın Bakanı da hazır bulmuşken…

Sayın Bakan, Sinop’un Erfelek ilçesi, kırk dokuz yıllık bir ilçedir. Türkiye’de eğer kırk dokuz yıllık bir ilçe olup da kapalı spor salonu olmayan başka bir ilçe varsa talebimi geri çekiyorum. Ama, elli yıldır orada kaymakamın olduğu, kapalı spor salonu olmayan başka bir ilçe yoksa lütfen, bu Erfelek ilçesinin bu ihtiyacının da bir an önce giderilmesi konusunda değerli katkılarınızı rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, konuştuğumuz sadece spor değildir, dev bir endüstriden bahsediyoruz bugün. Bir büyük eksikliği bugün Meclisimiz bütün partilerin ittifakıyla giderecektir.

Futbol, hem heyecandır hem mutluluktur hem de maalesef, hiç olmaması gerektiği hâlde büyük acılara sebep olabilen bir spor dalıdır. Büyük acılara sebep olmasının tabii, birçok sebebi var, bunlara birazdan değineceğim ancak bir tane sebebi var ki bu direkt, Hükûmetin altı yedi yıllık ekonomik politikalarıyla ilgilidir. O da gençlerin, özellikle işsizlik buhranından, bunalımından dolayı psikolojilerinin olumsuz yönde bozulması ve deşarj taleplerini statlarda gerçekleştirmeleridir. Bu, iyi bir durum, iyi bir tablo değildir. Birçoğumuz yedi yıldır, bir kısmımız iki yıldır burada milletvekili olarak görev yapıyoruz. Ben abartmadan şunu söyleyebilirim: Yedi yıldır, her zaman milletvekillerinden insanlar iş talebinde bulunurlar ama benden, şu son iki üç ayki kadar yoğun iş talebi, geriye dönük yedi yıl boyunca olmamıştır. Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, 3 Kasım 2002’den 2009’un başına kadar yani altı yılda ne kadar iş talebi olmuşsa şimdi son üç ayda, altı yılda olandan fazla iş talebi olmuştur.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu durum, eminim sizde daha yoğundur, iktidar partisi milletvekillerinde daha yoğundur ve eminim ki sizi de üzmektedir, sizin de vicdanınızı, yüreğinizi incitmektedir, kanatmaktadır. Ama ortada vahim bir durum vardır. Özellikle gençlerin işsizlik sorununu çözmek konusunda Hükûmetin yetersizliğini, dirayetsizliğini, basiretsizliğini, burada, Meclis kürsüsünde, milletvekili olarak, yasama organının üyeleri olarak yürütmenin aciz içindeki hâlini seyretmek bizim görevimiz değildir. Yasama organı olarak yürütmenin içine düştüğü bu acze karşı hepimize düşen görevler vardır. Özellikle iktidar partisi milletvekillerine düşen daha yoğun görevler vardır. Yani bir milletvekiline her gün istisnasız 7-8 kişinin “çocuğuma iş” diye telefon açması, annelerin ağlaması eğer sizi rahatsız etmiyorsa diyecek bir lafım yok, ama rahatsız ediyorsa, gençlerin, Türkiye'nin bu sorununa yönelik olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmete “Bu nasıl bir gidiştir? Bu nasıl bir hâldir? Bu nasıl bir politikadır?” diye sorabilmesi lazım. Milletvekili olmak bunu gerektirir. Bunu yapabilmemiz lazım. Bunu yapabiliyorsak biz de aldığımız o paraları, maaşı hak eder oluruz. Yok, bunu yapamıyorsak yanlış iş yapıyor oluruz değerli milletvekilleri.

Hükûmetin bu konudaki politikasızlığının giderilmesi konusunda partime düşen bir görev varsa -ki zaman zaman çeşitli önerilerle Hükûmete yardımcı da olmuştur Genel Başkanımız- biz bu yardıma devam ederiz. Ama Hükûmet “Yok, biz bunu çözmek istemiyoruz kardeşim.” diyorsa ona bizim diyecek bir lafımız yok. Millet demeye başladı, önümüzdeki süreçte de bunu daha yoğun bir şekilde söyleyecektir.

Değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 59’uncu maddesi “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.” hükmünü içermektedir. Böyle bakınca, devlet olarak sporun her kademesinde, sadece artık holdingleşen Birinci Profesyonel Futbol Ligi’nde değil her kademesinde ve Türkiye'nin her metrekaresinde gerçekten samimi tedbirler alması lazım. Geldiğimiz noktada tabii bunları göremiyoruz. Türkiye’de “spor” deyince hepimiz taraftarız. Belli spor dallarına, belli spor merkezlerine yönelik devletin olumlu çabaları olmakla birlikte Türkiye'nin taşrası, köyü, kasabası, ilçesi, nahiyesi spor konusunda özellikle son dört-beş yıldır çok büyük bir felaket ve hezimet yaşıyor.

Değerli arkadaşlar, ta 1923 yılına dayanan bir futbol ve federasyon mazimiz var. 21 Mayıs 1923’te Türkiye FIFA’ya üye olmuş. Biz şimdi 207 üyesi olan FIFA’nın 26’ncı üyesiyiz. Yani gelinen noktaya bakın, FIFA’nın 26’ncı üyesiyiz ama beş ayrı kanun değiştirdikten sonra nihayet ana statüyü kabul edecek şekilde bir kanunu ancak tanzim edebiliyoruz.

Değerli milletvekilleri, 5 defa kanun yaptık ve bugün 5’inci kanunla bu işi bir hâle yola sokacağız. Bu da şunu göstermektedir: Kabul etmemiz lazım ki biz biraz öngörüsüz, biraz da vizyonsuz -bu kanunla ilgili, Türkiye Futbol Federasyonuyla ilgili söylüyorum- maalesef bu konuda bir büyük eksik ve açmaz içinde olmuşuz. Gene Hükûmetin, Hükûmete mensup siyasi partinin çeşitli konulardaki inatlaşmaları 5 defa kanun yapmamıza rağmen, bu işi rayına sokmamıza engel olmuş. Bu şu demektir: Parlamentoyu gereksiz yere çalıştırmışsınız, israf etmişsiniz, buranın zamanını parasını israf etmişiz, bu da yanlıştır, israf da haramdır. Temenni ederim bundan sonraki kanunlarda aynı konu için 4-5 defa gereksiz yere kanun yapmak zorunda kalmayalım. Ortada Federasyon tarafından hazırlanmış bir ana statü var. Şimdi biz çıkaracağımız kanunla buna yasal imkân vereceğiz ama tabii değişiklik yapılacaktır, redaksiyon. Komisyonumuzda bu ana statünün “ana” kelimesini de kaldırdık, statü “Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü” hâline getirdik. Bu çerçeve kanunla da nihayet 207 FIFA ülkesinde var olan statüye Türkiye ancak şimdi kavuşacak. Bu da biraz ayıp olmuştur. FIFA’nın 26’ncı üyesi olup da, ilk 26’ncı üyesi olup da herkesten sonra statü, ana statü tesis edebilmemiz Türkiye'nin ve Hükûmetin bana göre bir ayıbıdır. Bunu da dikkatlerinize sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, futbol, biraz önce söyledim, büyük bir endüstridir, sevilen bir spor dalıdır. En büyük bağlılık, taraftarlık ve futbol taraftarlığıdır. İnsanlar parti değiştirir ama bilirsiniz, takım değiştiremezler. Ben değiştirecek olsam Fenerbahçeyi elli kere bırakacağım ama bırakamıyorum. Parti değişiyor, ayrı bir şey. Bakın, 2007 ile 2009 arasında Türkiye’de yaşayan her 100 kişiden 8 kişi, size olan güvenini, itimadını terk etti, başka partilere yönlendi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Hükûmet; futbolun marka değeri ne kadar yüksek olursa olsun bunun içerisinde barındırdığı amatör ruhu asla öldürmemeliyiz. Hükûmet bu konuda mutlaka sürekli olarak bir dikkat ve duyarlılık içinde olmalıdır.

Şimdi, sponsorluk gelirleri, uluslar arası müsabaka gelirleri, bağış gelirleri artık futbolun klasik bütçesini değiştirmiştir. Eskiden var olan stadyum gelirlerinin hiçbir önemi de kalmamıştır. Bu da statlarda şiddetin değişik bir vesilesidir, sebebidir.

Şimdi, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; futbol altyapımız gerçekten yetersizdir. Bursa gibi Türkiye'nin en büyük şehirlerinden birinin stadyumuna 1979’dan beri el sürülmemiştir. Suni çim nedir ne değildir hâlen belli değildir ama Ankara’nın, Türkiye'nin başkentinin dört takımından üç tanesi suni çimde top oynadığı için ligin diplerindedir. Sincan’da –yanılmıyorsam- top oynayan Ankara Spor da ciddi başarıların altına imza atmaktadır. Bunlar, Hükûmetin, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün öncelikle bakması gereken işlerdir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kış mevsiminde Konya gibi, Bursa gibi, Sivas gibi süper lig ekiplerinin sahalarında değil futbol oynamak yürümek mümkün değildir. Şimdi ben, size soruyorum Sayın Hükûmet: Eğer Sivasspor şampiyon olursa –başarılar dileriz Sivasspora- Şampiyonlar Ligi’nde maçlarını nerede oynayacak? Oynayamaz Sivas’ta, Sivas’ta Şampiyonlar Ligi maçı oynanamaz. Burada gelip siz şimdi günü kurtarmak için oynanır diyebilirsiniz ama Sivas’ta Şampiyonlar Ligi maçı oynanamaz. Bu şimdi bizim ayıbımız mı? İlgililere bunu da duyurmak istiyorum.

Şimdi, üç büyüklerle ilgili de Fenerbahçe kendi stadını yaptı ve inşallah UEFA finaline ev sahipliği yapacak, bundan iftihar ediyoruz. Galatasaray da TOKİ ile birlikte Seyrantepe’de çağa yakışır bir stada kavuşuyor. Peki, bir Fenerbahçeli olarak ben soruyorum şimdi: Bu Beşiktaşın hâli ne olacak? Beşiktaş stadının hâli ne olacak? Anıtlar Yüksek Kuruluyla olan meseleyi çözmek o kadar zor mu? Buna da Hükûmetin dikkatini çekmeyi bir görev sayıyorum. Yani Hükûmet, Anıtlar Yüksek Kurulu, Beşiktaş bir araya gelsinler, bu meseleyi çözsünler. Beşiktaş stadı da çağın normlarına uygun bir stat olmaktan maalesef çıkmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; amatör spor kulüplerini de ihmal etmemeliyiz. Bugün üst yapıya oyuncu hazırlayan, futbolcu yetiştiren yer orasıdır, kaynak orasıdır. O kaynağı kurutursanız Türk futbolunu ilanihaye öldürürsünüz, yok edersiniz.

Şimdi, çok büyük sıkıntılar yaşanıyor amatör spor kulüpleriyle ilgili, taşrayla ilgili; buna mutlaka tedbir alınması lazım.

Şimdi, bu arada, bu ana statüde eksikler var. Mesela, Başkanlığa aday olmak için ana statüden görebildiğimiz kadarıyla, beşte 1 imza lazım. Bunun çok mantıklı ve çok demokratik olduğunu düşünmüyorum ve çok net bilmemekle beraber, araştırabildiğim kadarıyla hiçbir FIFA ülkesinde hiçbir ana statüde böyle beşte 1 imza şartı, ağırlığı yok.

Çarpıklıklarımız var Sayın Bakan, Sayın Hükûmet. Sahaların işletmesini kulüplere verdik, ancak protokol tribünlerini Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne verdik. Bu protokol tribünleri her zaman da bir sorun olur. Siz milletvekili olarak yer ayırtırsınız, gidersiniz, bakarsınız orada kelalaka bir sürü insan oturmaktadır. Size de cam arkasından küçük bir puf verirler, orada maç seyredersiniz. Yani buna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu protokol kavgasından da sıyrılmak lazım. Efendim, millî maçta Futbol Federasyonu yapacak, diğer işlerde Gençlik Spor Genel Müdürlüğü yapacak! Verin bunları kulüplere olsun bitsin canım! Ne işiniz var sizin protokolde kim, nerede oturacakla! Yani, herhâlde bütün kulüpler kimi nereye oturtacağını iyi bilir, en azından gençlik spor il müdürlüğündeki bazı çok bilmişlerden iyi bilir; bunu da söylemek istiyorum.

Şimdi futbol-siyaset ilişkisinden de bahsetmek istiyorum. Siyasetin elini futboldan çekmesi lazım. Büyük şehirlerde belediyelerin bu futbol takımlarını himaye etmekten bana göre vazgeçmesi lazım. Şimdi, Ankaraspor ve Ankaragücünün Ankara Büyükşehir Belediyesinin elinde olduğunu düşünelim: Yanlış bilmiyorsam 7+7; 14 delege, Melih Gökçek’in istediği doğrultuda seçilecek; böyle şey olur mu? Bunların da derhâl düzeltilmesi lazım, bu konuda da alınması gereken bir tedbir varsa alınması lazım.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı seçimlerine bu Hükûmetten önce hiçbir Başbakanın müdahale ettiği görülmemiştir. Rahmetli Hasan Doğan’dan başlayan süreçte Hükûmet, Sayın Başbakan -topla oynadığı için belli ki- bu işe müdahale etmektedir. Biz de top oynadık Sayın Başbakan, ben 5’te devre, 10’da biter maçta 8 gol atmış adamım. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani evet, ama böyle burnumuzu da her şeye sokmuyoruz.

Şimdi, Mahmut Özgener’i İzmir’den aday yapmak istediniz, adam iyi ki kabul etmemiş, orada hezimete uğrayacaktı, getirdiniz “Federasyon Başkanı oluversin…” Adam da istemeye istemeye muhtemelen başkan oldu. Yani ticaret odalarının seçimlerine el atmanıza alışkınız, sendika seçimlerine el atmanıza alışkınız, yargı organlarına atamalardaki müdahaleciliğinize alışkınız, rektörlük seçimlerine müdahalenize alışkınız; e bırakın şu futbolu da futbolcular halletsin, o işe çok karışmayın. O iş sizin işiniz değil. Size düşen, altyapı hazırlamak, iyi futbolcular yetiştirmek için altyapı hazırlamak.

Bakın, okul sporlarında dökülüyoruz, futbola sadece bir profesyonel bakışla, perspektifle bakmak Hükûmetin işi değildir. Anayasa 59 size emir vermiş “Devlet böyle yapar.” demiş. Siz Anayasa’nın 59’uncu maddesinde size biçilen rolün gereğini yapmak zorundasınız.

Millî Eğitim Bakanlığında Okuliçi Beden Eğitimi İzcilik Dairesi var. O ayrı etkinlikler yapar, Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün bundan hiç haberi olmaz, ilgisi olmaz, meşgul olmaz. Böyle iş olur mu? Olmaz.

Şimdi, amatör spor kulüplerine bakmadığınızı söyledim. Şimdi, bu amatör spor kulüpleri değil mi bu üç büyüklere, dört büyüklere, beş büyüklere -neyse- altyapıdan futbolcu hazırlayan? Yani Brezilya’yı zengin etmekten başka işi olmayan bir Türkiye futbol sistemimiz var. Varsa yoksa Brezilya’yı zengin ediyoruz. Yani şu Tuncay, Semih, Arda gibi çocuklar nereden yetişmiş bir bakın. Hepsi o çamurlardan, tarlalardan yetişmiş. Siz bunlara gerekli desteği verirseniz eminim ki Brezilya bizden oyuncu isteyecektir. Türk genci Atatürk’ün işaret ettiği gibi zeki, çevik ve ahlaklıdır. Dünyanın diğer milletlerinden farkı da buradadır ama siz bu zeki, çevik, ahlaklı gençleri çamur batağına mahkûm ediyorsunuz. Bu da doğru bir durum değildir.

Yani niye biz 70 milyonluk Türkiye’de bir Alex, bir Hagi yetiştiremedik bugüne kadar? Bu sorumluluk sadece AKP’nin değil, geriye dönük ANAP’ın, Adalet Partisinin ve Demokrat Partinin de bunda büyük sorumlulukları var tabii ki.

Şimdi, sürem azaldı, Sayın Başkanın müsamahasına da sığınmak istiyorum yeniden bir maddede söz almamak için.

Şimdi, Sayın Bakanım, amatör kulüplerin ciddi olarak malzeme, saha ve tesis sorunu var. Deplasmana gidecek mali imkânı yok. Yükselme maçlarına gidecek… Bizim Sinop’ta Helaldı beldesi yanlışlıkla şampiyon oldu. Şimdi Helaldı yükselme maçlarına gidecek ne otobüs bulabiliyor ne onun içine koyacak mazot ne de yatacak yer parası bulabiliyor. Bunlara devlet olarak siz sahip çıkmayacaksınız da kim çıkacak? Biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, bizi de aşıyor bu işler.

Şimdi, bu altyapıdan alınan filiz lisans ücreti, vize ücreti, transfer payı adı altında ASKF’nin ve Futbol Federasyonunun aldığı paralar caiz midir? Yani sizin bu sponsorluk gelirlerinden, uluslar arası maç gelirlerinden onlara yardım etmeniz lazımken… Filiz lisanstan para alınır mı ya? Bu ne demek biliyor musun? Bu, “Futbolcu yetişmesin kardeşim.” demek. Böyle şey olur mu? Bunlar da yanlış işlerdir, dikkatinize sunuyorum sayın milletvekilleri…

Madem “il” diyoruz, oraya bir vali gönderiyoruz, oraya ilçeleri bağlıyoruz, beldeleri bağlıyoruz, “Sen vilayetsin.” diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Kaç dakika istiyorsunuz Sayın Altay?

ENGİN ALTAY (Devamla) – İki dakika Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Çok teşekkür ederim.

…oraya vali veriyoruz… Yani olmuyor. İlleri, ekonomik olarak batırdığımız için küçük illeri, kimse… İlde bir sanayici yok ki bir takıma destek çıksın da Üçüncü Lig’e çıksın. Şimdi, örneğin bizim Sinop’ta bir sanayici yoktur Sinopspor’a para verebilecek. Şimdi, madem bir ayıp etti bu Hükûmet, Türkiye'nin ekonomisini, küçük illeri batırdı, e bir bonus versin, her ilin bir takımı -yani normal şartlarda çıkamamış ise, zaruri olarak; bir dönem bu vardı- çıksın Üçüncü Lig’e kardeşim. Üçüncü Lig’de takımı olmayan bir il olur mu? E var. Böyle politikalarla bunlar oluyor.

Şiddete gelmek istiyorum Sayın Başkan, sayın milletvekilleri: Şiddette kusur sadece tribündeki taraftarın kusuru değildir, buna dikkatinizi çekmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından uğultular)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Gürültü yapmazsanız sizi kusurlular listesine almam, yaparsanız sizi de alacağım. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

Kulüpler de sporda şiddet konusunda kusurludur, medya da kusurludur. Altını çizerek söylüyorum: Medya da sporda şiddet konusunda kusurludur, aktörüdür, parçasıdır. Geçen ki o büyük şeyde Millî Takımın neydi o reklam öyle? Turca reklamı. Yani robocop’lar gibi yaptınız futbolcuları. Şimdi bunu Federasyona soruyorum: Yani o reklam “Gel statta şiddet yap.” diyor çocuklara, gençlere. Bu da Federasyonun ya da ilgili Genel Müdürlüğün kusurudur.

Şimdi, medyanın attığı manşetler sporda şiddetin önemli sebebidir. Taraftarlığı geçim kapısı yapanlar var. Bedava bilet dağıtımından, artık, kulüp başkanları şikâyet ediyor ama onu da dağıtacaklar, kulüplerde gruplar kurulacak, Başkanlık seçimi kolaya girecek.

Süremin bittiğinin farkındayım, son söz: Bakın, İngiltere Heysel faciasından sonra FIFA tarafından beş yıl menedildi uluslar arası müsabakalardan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, bunu anlatmam lazım, çok önemli.

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, beş yıl doldu. Bunu iyi dinleyin sayın milletvekilleri, beş yıl doldu; dönemin Başbakanı Thatcher UEFA’ya dedi ki: “Biz daha o olgunluğa ermedik, bizim bu mahrumiyetimiz iki yıl daha sürsün.” Ve hakikaten İngiltere’de Hükûmet öyle politikalar izledi ki o holigan moligan işleri bitti biliyorsunuz, şimdi İngiltere taraftarı belki de dünyanın en centilmen taraftarı oldu. Şimdi, bu nasıl oldu? Bu uygulanan doğru politikalarla oldu.

Şimdi, ben de bu vesileyle, bu kanuna destek veriyoruz, vereceğiz, ancak bu kanunun çıkmasıyla kurulacak, oluşacak “ana statü” deyin, “statü” deyin, ne derseniz deyin, bunun doğru dürüst işletilmesi konusunda Hükûmete, ilgili Genel Müdürlüğe ve elbette hepimize büyük görevler düşüyor.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altay.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Sayın Şerafettin Halis. (DTP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

DTP GRUBU ADINA ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’yla ilgili Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Spor dalları arasında yayılarak küresel bir boyut kazanan futbolun, kadından erkeğe, yaşlıdan gence, yoksuldan zengine herkesi kendi pençesine alacak kadar güç kazandığını biliyoruz. Geniş kitleleri etkileyen bir evrensel faaliyet olan futbol, uluslar arası ilişkiler açısından derin bir önem arz ettiği gibi, ekonomi dünyası için de bir o kadar önem arz ediyor. Bu önemden dolayıdır ki tüm dünyada futbolu daha da geliştirmek, yaymak ve daha da kurumsallaştırmak için çaba harcanmakta ve örgütlenmeler yapılmaktadır. Bu alanla ilgili ulusal örgütlenmeler uluslar arası örgütlenmelere entegre olarak kural belirlemeye çalışmaktadır. Türkiye’de de Türkiye Futbol Federasyonu futbol faaliyetlerini yürütmek, geliştirmek ve yurt sahasına yaymak, bu konularla ilgili her türlü düzenlemeyi yapmak, kararları almak ve uygulamalarla yetkili bir kurumdur.

1923 yılında başka bir adla kurulmuş olan Federasyon, yine aynı yıl Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliğine, FIFA’ya başvurmuş ve yirmi altıncı üye olmuştur. Profesyonel futbol liglerinin kurulmaya başlandığı 1950’li yıllardan sonra, 1962 yılında Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Türkiye Futbol Federasyonunu tam üyeliğe kabul etmiştir.

Tüm futbol faaliyetlerinin düzenlenmesi ve yönetilmesi gibi önemli bir görevi yerine getiren, futbol konusunda Türkiye'nin tek yetkili kurumu olan Türkiye Futbol Federasyonunun, ne yazık ki, hukuki niteliği hâlâ tartışılır durumdadır. 2007 yılının son ayında yürürlüğe giren 5719 sayılı Kanun’la bu tartışmalı konuma son verilmek istenmişse de tartışmalı konumdan bir türlü kurtarılamamıştır. Öyle ki, özellikle son yıllarda Türkiye Futbol Federasyonu Kanunu Meclis gündeminden düşmez olmuştur. Bu durum, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunda da Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türkiye Futbol Federasyonu Kanunu’yla meşgul edilmesinin doğru olmadığı, dört yıl içinde TFF Kanunu’nda 5 kez değişiklik yapıldığı, bu değişikliğin son olması için siyasetin futboldan tamamen elini çekmesi gerektiği belirtilmiştir.

İlk çıktığı günkü felsefesinden farklı olarak, ne yazık ki, profesyonel futbol, bugün, masumane bir eğlence aracı olmaktan çıkarılarak bir spor dalı olma niteliğinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Futbol, endüstrileşmiş küresel bir güç olarak, neredeyse farklı sosyal katmanlara ait her bireyi afyonlamış gibi etki kapsamına almış, yüzlerce milyon doların döndüğü bir alan olarak güç sahibi her kesimin ilgi odağı olmuştur. Siyaset, bu alanda varlık göstermekten vazgeçmemiş, bir yandan holdinglerin öte yandan mafyanın iştahını kabartan bir rant alanı olarak dizayn edilmeye çalışılmıştır. Futbol, siyaset-holding-mafya üçgeninde, ne yazık ki, sıkışıp kalmıştır. Doğaldır ki, böyle olunca da Futbol Federasyonunun kurallarını da bu güçler koymak için devreye gireceklerdir ve girmeye çalışacaklardır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu kanunu tasarısında hem Hükûmetin teklif ettiği metinde hem de Komisyonun kabul ettiği metinde “Türkiye’de FIFA, UEFA ve TFF himayesinde gerçekleştirilen müsabakalar ile bu kanun kapsamında organize edilen müsabakalardan elde edilecek gelirler ve TFF’nin diğer tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” denilmiştir. Her ne kadar bu maddeye Komisyon metninde ek bir açıklamayla “Bu muafiyet, TFF’ye ait iktisadi işletmeleri, ilgili kanunlar uyarınca yapılacak kesintileri kapsamaz.” dese de vergiden açık bir muafiyet sağlandığı gün gibi aşikârdır.

Profesyonel müsabakalar kim tarafından, nasıl yapılıyor olursa olsun, Türkiye’de gelir getiren her türlü faaliyette olduğu gibi vergiden muaf tutulmamalıdır. Hele hele bugün ülkemizde açlık sınırı altında ücretle geçimlerini sağlayan asgari ücretli işçiler vergi muafiyetinden yararlanamıyorsa gelir sahibi hiçbir kurum ya da kesim de vergiden muaf tutulmamalıdır. Anayasa’nın 73’üncü maddesi “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” der. Vergiden muafiyet bir istisna olacaksa, bu, asgari ücretliler ve yaşam standartları düşük dar gelirliler için olmalıdır.

Çağdaş bir mantalite içinde bir utanç tablosu olarak karşımıza çıkan asgari ücrete bir bakalım: 2009 yılının ilk altı ayı için brüt 660 TL maaş alan on altı yaş üstü çalışanlardan toplam 188 TL kesinti sağlanarak, ellerine net olarak 478 TL geçiyor. On altı yaş altı çalışanlara ödenen net ücret 406 TL’dir.

Ülkemizde yapılan araştırmalara göre dört kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı 738 TL’dir, dikkatinize sunulur. Oysaki bu tasarıyla bazı etkinlikleri vergiden muaf tutulmak istenen Futbol Federasyonunun Fatih Terim’e ödediği ücret Türkiye’nin bir başka ayıbı ve utancı olarak karşımıza çıkıyor.

Geçen yıl, futboldan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu’nun bir önergeye verdiği cevapta Terim’in maaşının 135.595 TL olduğu belirtiliyor. Bu miktarın Cumhurbaşkanı maaşının 8 katı, Başbakanın maaşının 15 kat fazlası olduğu açığa çıkıyor. Bu açıklamalardan bir süre sonra Fatih Terim’in maaşı yaklaşık 206 bin TL’ye çıkarılıyor. Bu maaş bu ülkede Öğretmenler Günü’nde görevinin kutsallığından dem vurulan öğretmen maaşının 230 katı. Asgari ücretlinin aldığı maaşın da kaç katı olduğunu siz hesaplayın!

Değerli milletvekilleri, futbol siyaset-mafya-holding üçgeninden kurtarılmadıkça Futbol Federasyonu ne Meclisin gündeminden ne de yargının gündeminden düşmeyecektir. 12 Eylül ülkemizde sadece demokrasiyi darbelemekle kalmadı, insan yaşamını yok etmenin ötesinde demokrasilerde olmayan, olmaması gereken bir sürü kirli, karanlık ortamların ve uygulamaların yaşanmasına da alan yarattı.

Köşeyi dönmek için her yolun mübah olduğu 80’li yıllarda Türkiye'de yüzlerce milyon doların döndüğü futbola karanlık güçler müdahale etmeye başlıyor. Öyle ki kongrelerde kendilerini açık açık göstermekten kaçınmıyorlar. Örneğin 84 yılında yapılan kongrede Beşiktaş Kulübünün güvenliğini Alaattin Çakıcı sağlıyor, Süleyman Seba Başkan oluyor. Daha sonraki yıllarda Alaattin Çakıcı’nın Beşiktaş Kulübü adına aldığı pasaportla yurt dışına nasıl kaçtığı biliniyor. Aynı yıllarda diğer kulüpler de müdahale görüyor. Mafya sadece Birinci Lig’le sınırlamıyor kendisini, İkinci ve Üçüncü Liglerde de hâkimiyet sağlamaya çalışıyor. Bu güçler futboldan tek sorumlu kurum olan Futbol Federasyonuna da müdahale etmekten geri kalmıyorlar.

Şimdi çok yakın bir geçmişe dönelim. 1997 Futbol Federasyonu seçimlerinde eski Beşiktaşlı Mustafa Kefeli ile Haluk Ulusoy yarışıyor. Seçim Sheraton Oteli’nde yapıldığı için delegeler orada konaklıyor. Ancak otelin bir katında Sedat Peker ve adamları, diğer katında Alaattin Çakıcı’nın kardeşi Gencay Çakıcı ve adamları, diğer katında Korkut Eken ve adamları kalıyor. Peker ve Çakıcı, Mustafa Kefeli’yi; Korkut Eken ise Haluk Ulusoy’u destekliyor. Seçimi Haluk Ulusoy yani Korkut Eken kazanıyor; kaybeden ise Peker ve Çakıcı oluyor.

Sonrası var. Sonrasında Çakıcı, Haluk Ulusoy’u ve Federasyon Başkan Vekili Hadi Türkmen’i ölümle tehdit ediyor. Hadi Türkmen istifa ediyor. Ulusoy, Çakıcı’yla anlaşma yolu arıyor. Sonuçta Çakıcı şart koşuyor: “Bir dönemden fazla Başkanlık yapmayacaksın. Senin kanını dökmediğim için 100 koyun kesip cezaevindeki adamlarıma göndereceksin.” diyor. Bunun üzerine Haluk Ulusoy Eyüp Sultan’da 50 koyun keserek işi kapatıyor. Değerli milletvekilleri, bu bilgiler, Mustafa Kefeli’nin DGM dosyasında olduğu gibi yer alıyor.

Mafyanın futbol alanındaki fonksiyonu bu kadarla sınırlı değil tabii. 80’li yıllarda hayalî ihracatın patlamasıyla futbolcular üzerinden de kara para aklanmaya çalışılıyor. Maçlarda her türlü şikeye rastlanıyor ve taraflara, yenilmeleri için tehditlerde bulunuluyor. Etik olmayan bir sürü yol ve yönteme başvuruluyor. Bu ilişkiler dönem dönem yargıya yansımasına rağmen, medyada duyulmasına, çeşitli kesimleri rahatsız etmesine rağmen değişen bir şey olmuyor.

Bir futbol eleştirmeni “Eskiden, Millî Takım kamp yaptığı zaman, içilen bir şişe maden suyunun hesabını sorardı müfettişler. Biz Türkiye’de futbolun özerk olmasını istedik maalesef özel oldu. Başarı için her şey mübah oldu.” diyor. Yani açıkçası, futbolu mafya oynuyor biz seyrediyoruz, futbolu holdingler oynuyor biz sömürülüyoruz ve siyaset bu işin bir ucundan tutuyor biz kirleniyoruz.

Bir gazeteci, bir önceki dönem futboldan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin’e “Futbol-mafya ilişkisi neredeyse resmîleşti. Futbol dünyasından mafyayı temizlemek için bir projeniz var mı?” diye soruyor. Tabii Mehmet Ali Şahin “Evet, var. Kamuoyuna yansıyan telefon görüşmeleri belki on işten sadece biridir.” diyor ve devam ediyor: “Bu olayların üstüne gidilme konusu bizim gündemimizde. Ben şimdiki noktada teftiş kurullarını görevlendirme yetkimi kullanabilirim, nitekim kullandım da ama denetimin daha yetkili olabilmesi için Futbol Federasyonu içinde sürekli görev yapacak, futbol-mafya bağlantılarının üstüne gidebilecek bir birimin kurulmasına ve bu birime, yargıçlara, savcılara ve emniyete tanınan gizli telefon dinleme gibi delil toplama yetkilerinin tanınmasına ihtiyaç var.” diyor Sayın Bakan. O gün bunları söyleyen futboldan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin şimdi Adalet Bakanı. Artık Türkiye’de dinlenmeyen hiç kimse kalmadığına göre, futbol dünyası da mafya güçlerinden çoktan kurtulmalıydı ama bu işin hâlâ neresindeyiz bilemiyoruz.

Değerli milletvekilleri, “Spor ahlaktır, centilmenliktir, sağlıktır, kötü alışkanlıklardan kurtulmaktır.” algısıyla futbolun evrenselleşen gücünü uluslar arası ilişkilerde ve ülkemizde barışa katkı sunabilecek, insana hizmet edebilecek özel yapıya kavuşturmak, siyaset, holding, mafya kıskacından kurtarmak görev, yetki ve sorumluluğumuz dâhilindedir.

Bu inançla, sizleri tekrardan saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Halis, teşekkür ediyorum.

AK PARTİ Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı.

Buyurun Sayın Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Spor ve özellikle futbol faaliyetleri, günümüzde geniş kitleleri etkileyen, uluslar arası ilişkileri geliştirerek dünya barışına katkı sağlayan evrensel bir faaliyet alanıdır. Sporun tarihî gelişimi bir oyun olması yanında bir endüstri olduğu gerçeğini de beraberinde getirmiştir. Sanayileşme ve kentleşme süreci sporun bir meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş, bu gelişme sonucundan da sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve yazılı hukuk kurallarıyla düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Spor mevzuatı genel hukuk ilkelerine uygun olarak bütün ülkelerin iç hukuklarına etki edecek biçimde uluslar arası niteliktedir. Uluslar arası spor örgütlerine üye olan ülkeler bu kuruluşların benimsediği ilkelere ve talimatlara uyacaklarını kabul etmişlerdir.

Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri 3813 sayılı Kanun uyarınca kurulmuş Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir. Futbol yönetiminin tamamen özerk bir yapıya kavuşması ve kendi organları tarafından yönetilmesi benimsenmiştir. Bu doğrultuda da geçmişte birçok düzenlemeler yapılmıştır.

Görüşmekte olduğumuz tasarı, öncelikle her türlü spekülasyonlardan uzak bir şekilde bir mecburiyetten kaynaklanmaktadır. Ağırlıklı gerekçe olarak Avrupa ve dünya futbol organizasyonuna ülke futbolumuzun entegrasyonu amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, Futbol Federasyonumuzun yönetimsel yapısında önemli radikal değişimler söz konusudur. Federasyonun yönetim yapısındaki demokratikleşme çok daha ileri boyuta taşınmakta, hukuki anlamda görev, yetki ve sorumluluklar farklılaşmakta ve denetim anlayışı ulusallıktan uluslar arası sisteme dönüştürülmektedir.

3813 sayılı Kanun’un günümüze kadarki uygulamalarından edinilen deneyimler de göstermiştir ki, gerek yeterince açıklık kazandırılmayan ve gerekse istismara açık hükümler ile futbolun yönetimsel sıkıntıları spor ve futbol kamuoyunda olduğu kadar toplumumuzda da ciddi kaygılara neden olmuştur. “Futbol Federasyonu” ifadesi ve kavramının gerçekte kulüplerin birliği anlamını taşıdığından toplumumuz habersizdir. Türkiye Futbol Federasyonu oluşumu, bu anlamda, Avrupa ve dünya örneklerinde olduğu gibi yönetimde kulüplerin ağırlığını taşıyan bir yapıdan oluşmaktadır. Çünkü futbol ekonomisine katma değer yaratan unsur, öncelikle kulüplerdir. Bugüne kadar yaşanan çeşitli olumsuzlukların temelinde öncelikle böylesi bir yapının kurulamamış olması yatmaktadır.

Biraz önce, arkadaşlarımızın konuşmalarında Türkiye’de çağdaş statların olmadığından bahsedildi. AK PARTİ hükûmetleri döneminde, Türkiye’de çok örnek verebileceğimiz statlar yapılmakta ve bazıları da devam etmektedir. Örneğin, Kayseri Stadı açılmıştır, Galatasarayın Seyrantepe’deki stadı devam etmektedir, Antalya stadı devam etmektedir. Bu örneklerin bundan sonraki süreçte de daha fazla artacağına inanmaktayım ben.

Yine amatörlere nakdî yardım bu dönemde kanuna konmuştur ve kanunla beraber amatörlerde futbolu geliştirmek amacıyla, amatör futbol, spor kulüp ve federasyonları ile bünyesinde futbol branşı bulunan Engelliler Spor Federasyonuna her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak Türkiye Futbol Federasyonun görevleri arasındadır. Bundan sonra her türlü ayni ve nakdî yardımın yapılacağından emin olmalıyız.

Yine protokol tribünleri Gençlik Spor Genel Müdürlüğü uhdesinde bırakılmıştır. Çünkü bundan önceki dönemlerde de hiçbir zaman kulüplerde muhatap bulamamakta ve muhatabı olmadığı sürece de buralardaki kargaşa sürmekteydi. İllerde gençlik spor il müdürlüklerine, ilçelerde ilçe gençlik spor müdürlüklerine verilmekte, millî maçlarda da Türkiye Futbol Federasyonunun uhdesine bırakılmaktadır.

Yine, Federasyon başkanlarının tespitinde, son dönemde rahmetli Hasan Doğan’ın Federasyon Başkanı olmasında tamamen Kulüpler Birliği, 2A lig kulüpleri, İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerinin temsilcileri bir araya gelerek Hasan Doğan üzerinde uzlaşmış ve ortak bir deklarasyonla Federasyon Başkanlığına aday yapılmıştır.

Yine, kulüplerimizin altyapılarına gerekli destek… Türkiye Futbol Federasyonu olarak tesis yapımında yüzde 35’lere varan oranda destek yapılmakta. Bu da kanuna konmuş vaziyettedir.

Üçüncü Lig kulübü olmayan illerimizde de geçen hafta bunlar arasında müsabakalar yapılmış ve bu müsabakalar sonucunda ancak Üçüncü Lig’i hak eden kulüpler, yani kendi gruplarında şampiyon olan kulüpler Üçüncü Lig’e çıkmaya hak kazanmışlardır. Bundan sonra bir aşama daha var: Yine yirmi ilde, Üçüncü Lig kulüpleri olmayan iller arasında, yine gruplar arasında müsabakalar yapılacak ve buna göre de Üçüncü Lig’e çıkarılacaktır.

Tasarıyla Türkiye Futbol Federasyonu teşkilat yapısı ile futbolun işleyişinin, Uluslar arası Futbol Federasyonu Birliği (FIFA)’nin öngördüğü kurallara uygun olarak yeniden yapılandırılması öngörülmektedir. Her türlü futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye'yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel hukuk tüzel kişiliğini haiz özerk Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat, görev ve yetkilerine ait esas ve usullerin yeniden düzenlenmesi öngörülerek, 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda daha önce kabul edilen Kanun’la, Türkiye Futbol Federasyonunun özerkleşmesi konusunda çok ileri adımlar atılmış, spordan sorumlu Devlet Bakanlığının Federasyon üzerindeki gözetim ve denetim yetkisi ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla, artık idari bir vesayet yetkisinden söz edilmemektedir. Ancak, futbol yönetiminin tamamen özerk olması gerekmektedir. İki yüz yedi üyesi bulunan FIFA’da ülkeler futbol yönetimini kendi ana statüleriyle yönetmektedirler. Futbolu kanunla yöneten ender ülkelerden birisi de Türkiye’dir.

Tasarıyla, futbol yönetimi, futbolla ilgili işleyişler ve kurallar, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından çıkarılacak statüye bırakılmaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu, FIFA ve UEFA’ya bağlıdır. Tüm dünyada olduğu gibi Türk futbolunun da uluslar arası kurallarla yönetilmesi gerekmektedir.

Burada, bir kanunda bulunması zorunlu olan hususlar dışında hiçbir şey tasarıya dahil edilmemiştir. Gerekli olan unsurlar dışında futbol yönetimine ilişkin bütün esaslar artık Türkiye Futbol Federasyonu statüsüyle belirlenecektir.

Türkiye Futbol Federasyonunun yönettiği bütçe önemli bir meblağa ulaşmıştır. Bu tasarının yasalaşmasıyla, denetim yetkisi Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kuruluna geçecektir. Futbol aktörlerinin hak ve hukuklarını en iyi şekilde koruyarak, denetimini gayet iyi yapacaklarına inancımız tamdır. Yasama organı, bu tasarıyla, Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kuruluna bir nevi yasama yetkisi devretmektedir. Bu anlamda, Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu âdeta futbolun parlamentosu konumuna gelecektir. Amacımız, özerkliği güçlendirmek, sorunları futbol ailesi içinde çözebilecek bir mekanizma oluşturmaktır, Türkiye Futbol Federasyonu prestij ve etkinliğini artırmaktır.

Futbol Federasyonumuz, özel tüzel kişiliğe sahip özerk bir kuruluştur. Bu, aslında, bizim idari hayatımızda teşkilatlarımız içerisinde tipik bir örgütlenmedir. Futbol Federasyonu bir taraftan kamu hizmeti görmektedir, diğer taraftan da kamu kaynaklarını kısmen de olsa kullanmaktadır. Dolayısıyla, bu iki önemli vasıf onun kamusal bir ağırlığını bize göstermektedir. Ancak, Yasa, futbol yönetiminden sorumlu bu kuruluşumuzun bir özerk kuruluş olduğunu ifade etmiştir. Bilindiği üzere, özerklik statüsü daha çok kamu kurumlarına verilen bir statüdür. Yani hiçbir özel tüzel kişiliğe bizim yasamız, bizim Parlamentomuz özerklik statüsü vermemiştir ama futbolun özelliğinden dolayı futbol organizasyonuna, futbol yönetimine özerklik statüsü verilmiş bulunmaktadır.

Şimdi bunun yanında bir de Federasyonumuzun uluslar arası bağlantılar açısından durumu söz konusudur. Bilindiği gibi dünyada futbolu yöneten iki önemli kuruluş vardır: FIFA ve UEFA. Dünya Futbol Birliği ve Avrupa Futbol Birliği olarak tanımlayabileceğimiz iki önemli organizasyon vardır. Bizim Futbol Federasyonumuz da bu iki önemli organizasyonla ilişkilidir ancak ne yazıktır ki hem kanunda hem de ana statüde bugüne kadar FIFA’ya ve UEFA’ya üye olduğu yazılı değildir. Amaç maddesine bakarsanız, kuruluş maddesine bakarsanız sadece Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına tabi olduğu, ulusal ve uluslar arası düzeyde futbolun organizasyonunu yönetmekle görevli olduğu ifade edilmektedir. Futbolun yönetimine ilişkin hukuki kurallar tam olarak yerine getirilememiştir. Bu konuda bir eksiklik, bir norm eksikliğiyle karşı karşıyayız.

FIFA 2005 yılında bir çalışma başlattı. Şöyle ki: Ulusal federasyonlar ana statülerini FIFA’nın statüsüne uyumlaştırsınlar. Çünkü her ülkede değişik kurallar uygulanıyor. Böyle bir çalışma başlatıldı ve bu çalışma bizim Federasyonumuza da iletildi. Daha önceki genel kurullarda yaşanan sıkıntılar da FIFA’ya intikal ettiği için bir uyuşmazlık ortaya çıktı. Dolayısıyla bu standart statünün düzenlenmesi çerçevesinde geçmişte yaşanan bu ihtilafların da giderilmesi konusunda bir çalışma başlatıldı.

Futbol Federasyonumuz 2 Kasım 2007 tarihinde spordan sorumlu Devlet Bakanlığına bir yazı göndererek “Kanunda yapılacak değişiklikleri Genel Kurulumuza sunduk ve Genel Kurulumuz bunu onayladı. Şimdi size bunu gönderiyoruz. Bunun yasama prosedürünü tamamlamanızı istiyoruz.” dedi. Yani bir ihtiyaçtan kaynaklanan bu tasarı spordan sorumlu Devlet Bakanlığımız tarafından hazırlanarak Bakanlar Kuruluna sunulmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir.

Şimdi, özü itibarıyla Futbol Federasyonu Genel Kurulunda kabul edilen maddelerin büyük bölümü bu tasarıya dâhil edilmiştir, bir iki madde hariç tasarı içerisinde yer almıştır. Mesela ne var? Orada “icra kurulu kurulması” diye bir hüküm var. İcra kurulu dediğimiz şudur: Çok olağanüstü durumlarda, Yönetim Kurulunun toplanmasının çok zor olduğu durumda 3 veya 5 kişilik bir acil kurul karar alıyor ve bu karar ilk Yönetim Kurulu toplantısında onaya sunuluyor. Ama artık dünyada ve ülkemizde iletişim son derece hızlı olduğu için, Futbol Federasyonunun Genel Kurulunun toplanması bu kadar uzun süreye mal olmayacağı için böyle bir icra kurulu şimdilik öngörülmedi veyahut da böyle bir şeye gerek olmadığı kanaatine varıldı. Yalnız, Yönetim Kurulu, yine, yasaya gerek olmaksızın böyle bir kurul da kurabileceği yetkisi kendisine verilmiştir.

Bunun dışında, Türk Futbol Federasyonunun UEFA ve FIFA’ya üyelik konusu: FIFA’nın ve UEFA’nın uluslar arası evrensel kurallarının bizim Federasyonumuz tarafından da takip edileceğine ilişkin önemli maddeler bu tasarıya dâhil edilmiştir. Onun dışında, iki tane yeni organ teşekkül ettirilmiştir: Birincisi uyuşmazlık çözüm kurulu, diğeri de disiplin kurulları.

Değerli milletvekilleri, futbol organizasyonunu, futbol yönetimini parlamenter sisteme de bir anlamda benzetebiliriz. Yani, yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarını birlikte bünyesinde barındırmaktadır. Yasama organını Genel Kurul teşkil ediyor, yürütmesi Yönetim Kurulu ve yargısı da spor mahkemeleri dediğimiz mahkemeleri, yani Tahkim Kurulu, Disiplin Kurulu ve yasayla birlikte getirdiğimiz uyuşmazlık çözüm kurulu da futbol yönetiminin yargısal boyutunu oluşturmaktadır.

Bu yasayla birlikte, FIFA’nın da öngördüğü üzere, bir uyuşmazlık çözüm kurulu öngörülmektedir. Bu uyuşmazlık çözüm kurulu âdeta istinaf mahkemesi gibi, yani temyizden önce bir alt kademe gibi. Burada, kulüpler ile kulüpler arasında, kulüpler ile futbolcular arasında, yani futbol ailesinin kendi içindeki ihtilaflara ilk derecede bakacak ve kararları itiraza açık bir spor mahkemesi kurulmaktadır. Ayrıca, disiplin kurulu da bu yasayla birlikte kuruluyor. FIFA’nın da çok isabetli bir şekilde temas ettiği gibi, Futbol Federasyonunun Yönetim Kurulunun bir yargı organı gibi karar vermesi fonksiyonuna son veriliyor.

Onun dışında, genel kurula ilişkin bazı hükümlerde değişiklikler yapılmıştır, hem Federasyonun Genel Kurulunda yapılan değişiklikler hem de olmasını öngördüğümüz bazı değişiklikler de burada yer almıştır.

Genel Kurulun olağanüstü toplanma sayısı Futbol Federasyonumuzun Genel Kurulunda kabul edilen metinde, bu, üçte 2 olarak çok yüksek bir nisapla öngörülmüştür. Takdir edersiniz ki olağanüstü genel kurulu toplamak için üçte 2’lik bir nisabın aranması çok zorlayıcı bir unsurdur. Yani, FIFA’nın da zaten böyle bir nisap öngörmesi söz konusu değildir, bu yüzden yüzde 40’a düşürülmüştür. Yani yüzde 40 oyla genel kurul delegesi olağanüstü genel kurulun toplanmasını istiyorsa yüzde 40 üyenin oyu yeterli olacaktır.

Bir de genel kurulun delege yapısına ilişkin Türkiye'nin gerçeklerine uygun bir düzenleme yapılmıştır. Bilindiği üzere futbola katma değeri sağlayan kulüplerdir. Yani bu işin zahmetini, eziyetini çeken kulüplerdir. Dolayısıyla kulüplerin Federasyon Genel Kurulunda daha çok temsil edilmesi işin hakkaniyetine uygun bir iştir. Şimdi taban birlikleri dediğimiz bazı birlikler var, bazı dernekler var. Bunların bir kısmı geçmiş yasalarda genel kurul delegesi olarak kanunla alınmış. Bugün Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüze, spordan sorumlu Devlet Bakanlığımıza o kadar çok dernek ve vakıf müracaat etmiştir ki “Ben de futbolla ilgileniyorum, beni de mutlaka Futbol Federasyonu Genel Kurulunun delegesi yapın.” diye. Yani bu sonu gelecek bir hadise değil. Onun için, burada kulüplere ağırlık veren, kulüp delegelerinin temsiline ağırlık veren bir genel kurul yapılandırılması söz konusudur. Burada Süper Lig takımlarına, Birinci Lig takımlarına, İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına daha geniş bir temsil hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla futbol kulüplerin işidir. Bir söz sahipliği söz konusuysa kulüplerin burada daha çok söz sahibi olması da gerekir diye düşünmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, spordan sorumlu Devlet Bakanlığının denetim ve gözetim yetkisi kaldırılmıştır ve bu konuda Bakanlığa tanınmış yetkilerden de vazgeçilmiştir. Yani vazgeçeceksek, Parlamentomuz geneli itibarıyla yasama yetkisinden bir vazgeçme söz konusu olacaktır.

Bir geçici madde vardır ki, geçici maddede deniliyor ki: “Otuz gün içerisinde bu Federasyonumuzun Genel Kurulu toplansın hem de bu kanunun öngördüğü statü değişiklikleri ana statüsüne eklensin ki kural yoksunluğu ortadan giderilsin hem de seçim konusu gündeme getirilsin.” Çünkü bundan evvelki Genel Kurul’un şu andaki mevcut yönetime vermediği yetkileri, bu kanunla, biz, yeni yönetime vermekteyiz.

Tahkim Kurulu eskiden Genel Kuruldan seçiliyordu. Şimdiki düzenlemeyle, Tahkim Kurulunu, yani sporun önemli bir mahkemesini atama yetkisi Federasyon Başkanına ve yönetime bırakılmaktadır. Onun dışında Uyuşmazlık Çözüm Kurulu gibi çok önemli bir spor mahkemesinin atanması, üyelerinin atanması, başkanının atanması Futbol Federasyonu Başkanına veya yönetimine verilmektedir. Bunlar çok önemli değişikliklerdir.

Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek önemli getirilen değişikliklerden bir tanesidir.

Yine, futbolun gelişmesini, yurt sathına yayılmasını sağlamak, FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatları hazırlamak ve Türkiye’yi futbolla ilgili konularda yurt dışında temsil etmek.

Yine, yurt içi ve yurt dışı futbol faaliyetleri için plan, program, benzeri her türlü düzenlemeyi ve anlaşmayı yapmak ve başarılı sonuçlar sağlanması için gerekli tedbirleri almak.

Her düzeyde müsabakalar düzenlemek ve millî takımlar ile kulüp takımlarının uluslar arası müsabakalara katılması ve mücadele edebilmesi için gerekli tedbirleri almak.

Fair play kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik prensiplerini gözetmek.

Üyelerinin, kulüplerin ve futbolcuların, hakemlerin, yöneticilerin, teknik direktör ve antrenörlerin, sağlık personeli, futbolcu temsilcileri ve müsabaka organizatörleri ile diğer tüm ilgililerin Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) ve Türkiye Futbol Federasyonu tarafından konulan statü, talimat ve düzenlemeler ile bunların yetkili kurulları tarafından verilen kararlara uymalarını sağlamak.

Yine, getirilen yeni bir eklemeyle, şiddet, şike, teşvik primi, ırkçılık, doping ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek. Daha önceki kanunda şike ve teşvik primi yoktu, bunlar da kanuna ilave edilmiştir.

Yine, bünyesinde futbol branşı bulunan engelliler spor federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak. Bunu çok önemsiyoruz.

Yine, biraz önce sözlerime başlarken bahsettiğim gibi, futbolu geliştirmek amacıyla bünyesinde futbol branşı bulunan amatör futbol, spor kulüp ve federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak. Çünkü futbolun tabanını amatörler teşkil etmektedir. Amatörler bizim göz bebeğimizdir. O yüzden, amatörlere gerekli nakdî ve ayni yardımda bulunmak Türkiye Futbol Federasyonun en büyük görevlerinden birisidir.

Türkiye Futbol Federasyonunun yapması gereken görevler olarak bunlar belirlenmiştir kanunda.

Tasarının yasalaşması hâlinde Türkiye Futbol Federasyonu teşkilat, görev ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile bu kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar Federasyonun üyesi bulunduğu Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) kurallarına uygun olarak genel kurulun yapacağı ve Resmî Gazetede yayımlayarak yürürlüğe girecek ana statü ile yönetim kurulunun yapacağı statü ve talimatlarla belirlenecektir.

Geçen hafta, bildiğiniz gibi, Antalya’da dört gün süreyle, parlamenter spor kulübümüzün futbol takımı, Avrupa’dan davet ettiğimiz Polonya, Macaristan, İtalya, Kazakistan, Romanya’yla bir turnuvada buluştu. Futbol tüm ülkelerin ortak paydası ve TRT 3 de -sağ olsun- yayınladı, Avrupa ülkelerinde de yayınladı. Bunların geri dönüşümü bize çok iyiydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Arıcı, konuşmanızı tamamlayınız.

ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) – Teşekkür ederim.

Orada gelen 100’ün üzerinde parlamenterle ikili ilişkilerde de bulunduk. Avrupa Birliği yolunda bize zaten destek oluyorlardı. Bu futbol dolayısıyla, futbol ilişkileriyle, sahadaki ilişkilerle de bu desteğin süreceğini kendileri dile getirdiler.

Nasıl haziran ayında Avrupa’daki Avrupa Şampiyonası’nda tüm ortak paydalar futbolla birleşmişse futbol, spor bu konuda önemli adımlar atmaktadır.

Yasanın hayırlı olmasını diliyor, yüce heyeti de saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına Bitlis Milletvekili Cemal Taşar.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, insanlık kendi tarihi içinde doğadan kopuşla birlikte kendine yeni amaçlar edinmiştir. Bunların en öne çıkanı da sanat ve spordur. Özellikle spor birimleri içindeyse futbolun doğuşunun yakın bir tarih olmasına rağmen, bu yüzyılda bütün dünyada futbol, tarifi imkânsız bir karşılık görmüştür. Bireyin ve toplumun, dinlerin ve ülkelerin, yoksulların ve zenginlerin insanlık tarihi boyunca doğal örgütlenme ve kendiliğinden hareket etme becerisi, futbolun dışında sanatta, siyasette ve hatta dinî eğilimler dâhil, futbol kadar insan yaşamında karşılık görmemiştir. Dünyanın globalleşmesinde en büyük ve tek ortak noktanın futbol olduğunu söylesek mübalağa etmiş olamayız.

Futbol, çağımızda geniş kitleleri etkilemekte, uluslar arası ilişkileri geliştirmekte büyük bir güce sahip olmakla birlikte, dünya barışına katkı sağlaması bakımından da evrensel, vazgeçilmez bir faaliyettir. Bununla birlikte futbol, bir spor olmakla beraber aynı zamanda bir endüstri durumuna gelmiştir.

Sporun tarihî gelişimi sonucu ortaya çıkan profesyonel spor, sadece zevk için boş zamanları değerlendirme faaliyeti olma dışında kazanç elde etme amacı güden bir uğraş hâline gelmiştir. Sanayileşme ve kentleşme süreci sporun bir meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş, bu gelişme sonucunda da sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve yazılı hukuk kurallarıyla düzenlenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.

Değerli milletvekilleri, futbolun en üst yönetici kurumu olan FIFA’nın kendisine üye ulusal federasyonların düzenlemeleri hakkında yapmış olduğu uzun araştırmalar neticesinde federasyonların çok farklı şekillerde yapılandığı tespit edilmiştir. Birçok ulusal federasyonun düzenlemeleri FIFA’nın kendi düzenlemelerinde öngördüğü temel prensipleri barındırmadığı, hatta bu düzenlemelere aykırı hükümler içerdiği belirlenmiştir. Bu sebepten dolayı her türlü futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel hukuk tüzel kişiliğine haiz özerk Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat görev ve yetkilerine ait esas ve usullerin yeniden düzenlenmesi öngörülerek 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır. Görüşülen bu tasarıyla Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat yapısı ve futbolun işleyişi, Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliğinin öngördüğü kurallara uygun olarak yeniden yapılandırılmaktadır. Yapılan düzenlemeyle Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat, görev ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile bu kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar, Federasyonun üyesi bulunduğu Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliği kurallarına uygun olarak genel kurulun yapacağı ve Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek ana statü ile yönetim kurulunun yapacağı statü ve talimatlarla belirleneceği esası getirilmektedir. Böylece, FIFA ve UEFA kurallarında veya kriterlerinde meydana gelecek olan değişiklikler nedeniyle kanun değişikliği yapmak yerine Türkiye Futbol Federasyonunun ana statüsü ve talimatlarında yapılacak değişikliklerle futbolun ulusal mevzuatı uluslar arası mevzuata uygun hâle getirilecektir. Bu yapı sporun dinamizmine ve uluslar arası olma niteliğine daha uygun bir yapılanma modelidir. Bu tasarı kanunlaştıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi artık sık sık futbolla ilgili kanunlarda değişiklik yapmak zorunda da kalmayacaktır. Bu vesileyle, Türk futbolu da daha güzel yerlere gelecektir.

Sözlerime son verirken bu tasarıya emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına Kocaeli Milletvekili Fikri Işık.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA

KANUN TASARISI

Amaç

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; her türlü futbol faaliyetlerini milli ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonu’nun kurulması, teşkilat, görev ve yetkilerine ait esas ve usulleri düzenlemektir.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.

MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 343 sıra sayılı Futbol Federasyonumuzla ilgili tasarının 1’inci maddesinde grubum adına söz aldım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Kıymetli arkadaşlar, evrensel rekabete ve müsabıklığa evrensel kurum ve kurallara uyarak hazırlanılmalıdır. Bu tasarıdaki amaç Türkiye futbol organizasyonunu FIFA’ya uygunluk hedefini esas almaktadır. Dolayısıyla kurallar, kararlar, karar alıcılar, uygulayıcılar; kararlara, kurallara muhatap olanlar, dolayısıyla tüm aktörlerin rolleri, hak ve ödevleri her kesim tarafından özümsenmesi gerekmektedir. Bunu temin etmek, tarafların, aktörlerin ortak aklıyla, kural koymakla, kural koyucuların koydukları kuralların, hak ve ödevlerin taraflar tarafından doğru anlaşılmasıyla ancak doğru bir istikamet temin edilebilir.

Şimdi, Türkiye’de bugüne kadar Futbol Federasyonumuzla ilgili, futbol alanıyla ilgili yapılan kanun tasarı, tekliflerinde hiçbir zaman, acaba bu ortak akıl bulunmaya çalışıldı mı? Bunu ben, sizlerin ve yüce milletimizin takdirlerine sunmak istiyorum.

En kısa zaman içerisinde, bu bizim üçüncü defa aynı konuyla ilgili yaptığımız bir görüşmedir. Dolayısıyla, Sayın Başbakan diyor ya “Eski alışkanlıklar Türk siyasetinden gitmeli.” aslında belli zaman dilimleri içerisinde, Türk siyasetine muttali olmayan insanlar için bu sözler cazip gelebiliyor ama bana bir şeyi hatırlatıyor: Bir konuda, üç beş ay içerisinde üçüncü defa kanun tasarısının görüşülmesi, zamanında İttihat Terakkinin Enver Paşasının “Yok kanun, yap kanun.” mantığıyla buraya tasarılar getiriliyor ve hatta, işte burada dile getireceğim konuda bile kanunun ruhuna, lafzına hiç uyulmadan, dikkat edilmeden, birtakım cümlelerle kanunlar geçiştiriliyor, sonra da “Acaba yeniden nasıl yapı veya söz değişiklikleri temin edilebilir?” diye bunlarla uğraşılıyor.

Bakın, Kanun’un 1’inci maddesinde diyor ki: “Bu Kanunun amacı her türlü futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek…”

Kıymetli arkadaşlar, eğer bir kural millî ise bu nasıl milletlerarası, eğer milletlerarası kurallara göre yürüteceksek bu nasıl bir millî kural olacak? Şimdi -ama ben Sayın Bakanımızın da olurunu almak istedim- bunun şöyle düzeltilmesi mümkün olabilir diye düşünüyorum: Eğer “milletlerarası”ndan sonra gelmek üzere, “müsabakaları hazırlamak” yani millî müsabakaları, milletin kendi içerisindeki müsabakaları veya kurallarını hazırlamak anlamında, “müsabakaları hazırlamak, organize etmek, faaliyetleri milletlerarası kurallara göre yürütmek” şeklinde değiştirilirse bu 1’inci maddedeki cümle düşüklüğünü ve çalakalem yazılmış olduğunu engelleyebiliriz kanaatindeyim. Sayın Bakanımız diyor ki: “Eskiden de böyle.” Eskiden de böyleyse yanlışı devam ettirmenin de bir anlamı olmadığı kanaatini taşıyorum.

Bu neden kaynaklanıyor kıymetli arkadaşlar? Bugün uğraştığımız bu konular Türkiye’yi; çok ama çok meşgul etmiş bir alanda… Hepimiz biliyoruz ki Futbol Federasyonuna bir siyasi müdahale yapıldı. Bu siyasi müdahale yapılırken ben, bir devlet adamı hayatı içerisinde…

Kıymetli arkadaşlar, her zaman atasözleri çok önem teşkil etmiştir. Bir atasözümüz vardır: “Kişiye dayanma, insana dayanma ölür, ağaca yaslanma devrilir.” Ben, rahmetli Hasan Doğan Bey’i mütevazı bir insan olarak rahmetle anıyorum ama ülkenin bir kurumu, hele hele uluslar arası bir kurumu kişiye dayalı bir şekil vermeye eğer siyasi irade tarafından çalışılırsa işte bugün Futbol Federasyonunun Merkez Hakem Kurulundan başka başka birtakım organlarına varıncaya kadar, hatta ve hatta kulüp başkanlarımızdan antrenörlerimize varıncaya kadar basında okuduğumuz, tribünlerde meydana gelen hadiselerin neler olduğunu sizler ve halkımız doğru bilmektesiniz. İşte, bunları zemin hazırlamak kurum, kural, kaide, hukuk dışında kişiye dayalı bir mantık ve bir düzen, bir iktidar kurmanın gayretinden kaynaklanmıştır.

Değerli arkadaşlar, Türk futbolunun uluslar arası teşkilatlanması, temsil edilmesi sadece ve sadece millî müsabakalar olarak ele alınmamalı. Eğer biz Türk futbolunu sporcularıyla, takımlarıyla, hakemleriyle, antrenörleriyle, menajerleriyle, yöneticileriyle, basın elemanlarıyla uluslar arası nitelikte ve uluslar arası rekabet edebilecek güçte yetiştirmediğimiz sürece Futbol Federasyonunun sadece ve sadece millî maçları, millî müsabakaları uluslar arası organize etmiş olması onun bu görevlerini yerine getirdiği anlamına gelmez. Dolayısıyla buradan hareketle, özerklik kazanan bir kurumumuzun, her şeyden önce, biz, kaynaklarımızın, her alandaki kaynaklarımızın, gerek ekonomik gerekse insan kaynaklarımıza varıncaya kadar rasyonel, yerinde, etkin ve verimli kullanılmasının ancak uluslar arası rekabette Türkiye’yi bir yerlere götüreceğine inanıyoruz ve bu açıdan baktığımızda, futbol, dünyada, hem hitap ettiği kesimler açısından hem sosyal olarak hem psikolojik olarak hem de ekonomik olarak çok büyük alan işgal etmektedir ve dolayısıyla ülkemiz için çok önemlidir, dünya için çok önemlidir. Bunun için, bizim altyapılardan başlayarak kaynaklarımızı doğru, yerinde ve etkin destekleyerek kulüpleri, projeler karşılığında ve başarıyı mükafatlandıracak şekilde yönlendirme ve aynı zamanda destekleme olarak bunları iyi organize edebildiğimizde biz uluslar arası alanda bir rekabet şansına sahip oluruz.

Bizim, Futbol Federasyonumuzun sadece yurt dışı müsabakalarda Türkiye’yi temsil etmesinin yeterli olmadığı kanaatini taşıyorum ve şunu düşünüyorum: İnşallah, birkaç ay sonra tekrar bu tasarı başka bir değişiklikle veya başka ihtiyaçlarla Meclis gündemimize gelmez kıymetli arkadaşlar. Çünkü bunun, bu tasarının daha çok rahat bir şekilde, daha rahat bir gözlem içerisinde gözden geçirilerek ve aktörlerin, bütün aktörlerin mutabakatıyla Meclis gündemine gelmesinde sağlıklı bir futbol yasasının çıkmasında fayda vardı ama tasarı, hakkıyla, ne basında ne Meclis gündeminde ne taraflarda tartışılmadı. Gene, bir kısa süre içerisinde bu tasarı Meclis gündeminden geçiriliyor. Ama dediğim gibi “İnsana yaslanma ölür, ağaca yaslanma devrilir.” Eğer İktidar Odalar Borsalar Birliğinden kayak federasyonlarına varıncaya kadar toplumun bütün katmanlarına, bütün sivil toplum örgütlerine müdahale etmeye devam ederse tabii ki bu konulardaki gelişmeler milletimizin aleyhine olacaktır.

Belediyelerin spor örgütlenmelerine müdahalelerine gelince: Kıymetli arkadaşlar, belediye bütçelerinden, belediye kaynaklarından spor kulüplerinin desteklenmesine evet ama belediye bütçesi spor kulüplerine destek oluyor diye kulüp yönetimlerinin siyasete alet edilecek şekilde bu yardımların bir silah olarak kullanılması, hatta ve hatta federasyon seçimlerine delege gönderilinceye kadar belediye başkanlarının isteklerine göre isimlerin tespit edilmesi, işte bu özerkliğe ters düşen, siyasetin arkadan dolanılarak yapıldığı bir yol hâline gelmiştir Türkiye’de. Bunların da önlenmesi gerekmektedir.

Tabii ki hukuk, kural koyar ama o kural mantığa uyarsa yaşanılabilir olur. Dolayısıyla, onu denetleyen, hukuku denetleyen mantıktır, vicdandır. İktidarı da denetleyen hukuktur ama çoğunluğa dayalı işletilmediği zaman onu da denetleyen mantıktır, vicdandır.

Bunları bilgilerinize sunmak istedim.

Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, özerk federasyon diyoruz değil mi? Bu yasanın amacı özerk bir federasyon yaratmak. Peki, özerk federasyon, amatör anlayışla, dernekçilikle kurulan kulüplerle olur mu arkadaşlar? Özerk federasyon diyoruz, Dernekler Kanunu’na göre kurulan kulüplerle biz özerk federasyon yaratıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, önce kulüplerin mali özerkliği olmalıdır. Eğer bir federasyon özerk olacaksa onu oluşturan kulüplerin de ekonomik olarak özerkliğe kavuşturulması lazım. Burada Federasyon “Hep bana Rabbena.” diyor ve “Siz beni ekonomik olarak kuvvetli yapın, kulüplerle çok da enterese olmuyorum.” diyor.

Değerli arkadaşlarım, bir kere Futbol Federasyonu kulüplere sahip çıkmıyor, kulüplerin hakkına sahip çıkmıyor, kulüplerin ekonomik özgürlüğüne sahip çıkmıyor. Kulüpler adına İddaa oyununu oynatıyor. Bunun tüm oyuncusu kulüpler ve maalesef, maalesef, iddia ediyorum, İddaa oyunundan sadece sadece kulüplere verilen pay yüzde 7 arkadaşlar.

Arkadaşlar, siz, kulüpleri bir at olarak koşturuyorsunuz, onun sırtından para kazanıyorsunuz, hadi koş yavrum diyorsunuz, oradan gelen hasılatın sadece yüzde 7’sini kulüplere veriyorsunuz. Ey Federasyon, kulüpleri savunmayan Federasyon, böyle özerk olsan ne işe yarar? Kulüpleri savun kardeşim, kulüplerin ekonomik özgürlüğünü savun, gel kavga et! Etmiyorsun, sadece yüzde 7’yle kulüpleri avutuyorsun, buna da seyirci kalıyorsun. Böyle özerk federasyon olmaz arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, 31/12’ye kadar 7,5 katrilyon hasılat elde etmiş İddaa. Tamamen kulüplerdir bunun oyuncusu. Sadece kulüplere verdiği para 450 milyar. Gerisi? Gerisi devlete yüzde 20 vergi. Ey devlet, önce sen şu kulüplerin ekonomik özgürlüğünü sağla!

Arkadaşlar, geçen dönem, yüzde 11 İddaa oyununu yöneten kuruma pay veriliyordu. Burada çıkan bir yasadan sonra -ben bu konuda Spor Toto Teşkilatına teşekkür ediyorum. Yani hakkını da, ihale konusunda yüzde 11’den yüzde 1,85’e düşürme konusundaki çabasını da kutluyorum.- bir yüzde 10 daha kâr geldi oradan, yani dağıtılabilir kâr ama hâlâ kulüplerin payı, arkadaşlar, yüzde 7.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun geçerken “Ey Federasyon, benim kulüplerimin ekonomik özgürlüğü ne olacak?” diye sormuyorsun, “Benim kanunumu buradan geçir.” diyorsun. Olmaz arkadaşlar bu. Önce, siz, kulüplerin ekonomik özgürlüğünü sağlayacak düzenlemeyi yapın, ondan sonra getirin. Ben özerk olacağım… Özerk kulübü olmayan bir federasyon, arkadaşlar, ilelebet özerk olamaz.

Sayın Bakan, bu konuda size de büyük görev düşüyor ama kulüpler adına hep ihmal ettiniz. Kulüplerin ekonomik özgürlüğünün sağlanmasında, kimseye minnet etmemesinde siz de çok iyi biliyorsunuz ki kulüplerin ekonomik özgürlüğü önemli ama İddaa gelirlerinden sadece sadece kulüplere yüzde 7 pay vererek, onlara bir sus payı vererek kulüpleri mağdur ettiniz.

Bir de onlar arkadaşlar, temlik ediliyor. Yani kulüplerin yaşaması için lazım olan para, eğer birileri o kulübü daha önce yönetmişse bir de temlik ediliyor. Ondan sonra, bu İddaa’dan gelen hiçbir para… Beş yıl, yedi yıl sonra İddaa’dan bir kuruş almayacak kulüp var arkadaşlar. Beş yıl eğer aynı ligde kalırsa İddaa gelirinden beş yıl kulübe bir kuruş para girmeyecek, hep temlik verilmiş.

Sayın Bakan, İddaa gelirleri kulübün yaşaması için verilmesi gereken bir paradır. “İddaa gelirlerine haciz konulamaz, temlik edilemez.” şartı getirilmediği sürece… O kulübün en azından o gün yaşaması için, birilerine minnet etmemesi için, birilerine el açmaması için haciz ve temlik kaldırılmalıdır İddaa gelirinden. Kimse gelip oraya haciz de koyamamalı, temlik de edememeli arkadaşlar. O kulübün yaşaması için bu gerekiyordu ama maalesef bunu sağlamadınız. Siz yüzde 7 payla kulüplere sadece bir sus payı verdiniz.

Değerli arkadaşlarım, Süper Lig kulüpleri İddaa’dan yani yüzde 7 verilirse… Yüzde 7 veriyorlar yani hasılatın yüzde 7’si. 49 ikramiyeye gidiyor, 51’ini yönetiyorlar, 51’i bir yerlere gidiyor. Sadece kulüplere yüzde 7 gidiyor. 51’in… 100’ün yüzde 7’si. Süper lig kulüplerine oynadıkları maça göre, Türkiye kupası veya şeye göre yaklaşık yıllık 3,5 trilyon, Bank Asya Ligi’ndeki kulüplere 1’le 1,5, İkinci Lig kulüplerine 750’yle 800, Üçüncü Lig kulüplerine ise 300’le 400 bin lira arasında para gidiyor.

Değerli arkadaşlarım, eğer bir Süper Lig kulübü yüzde 7’lik rakam… Yüzde 7’lik rakam, 51’den kalan, 51’in yüzde 3,5’u yapıyor arkadaşlar, yani yüzde 3,5’unu veriyor. 51’den kalan yüzde 3,5’u, siz yüzde 3,5 daha artırdığınız zaman, yani hasılatın yüzde 15’ini veya 20’sini kulüplere verdiğiniz zaman Türkiye liglerinde tüm kulüpler özerk olur, özgür olur, kimseye minnet etmez arkadaşlar.

Bir yıldır burada söylüyorum. Hepiniz bunu çok iyi biliyorsunuz, her gün hepinizin başında ama her nedense hep seyirci kaldık ve Federasyon da duyarlı davranmadı, bunun sahibi Federasyon olmasına rağmen. Kulüplerin avukatı, sahibi Federasyondur. Ben burada Federasyonu kulüplerin hakkını savunmadığı için bu konuda kınıyorum. Bir gün adımını atmadı, bir gün “Benim kulüplerimin hakkını ver.” demedi.

Değerli arkadaşlarım, ikinci bir sorun var. Kulüpler dernek şeklinde yönetiliyor. Belki bir on sene sonra kulüplerde bir tek -özellikle İkinci Lig, Üçüncü Lig, Bank Asya Ligi’nde kulübü olan şehirlerde- yönetici bulamayız arkadaşlar. Öyle bir şey var ki Dernekler Kanunu’yla yönetiyorsun… Örnek vereceğim: Silifkespor 2003 yılında feshedilmiş arkadaşlar, kulüp kendini feshetmiş. 2003... O gün gene kulübün birtakım şeyleri varmış, feshetmişler. Aradan geçmiş altı yıl ve Silifkespor’da o gün, son on yılda kimler yöneticilik yapıyorsa şu anda 500 milyar lira hepsine haciz gitmiş durumda. Evlerini satıyorlar arkadaşlar. Arkadaşlar, böyle bir anlayış olur mu ya! Siz 2003 yılına müdahale etmeyin, “2003 yılında senin borcun var.” demeyin, aradan geçecek altı sene, altı sene sonra sen, o kulüpte kimler yöneticilik yapmışsa hepsinin evine barkına, maaşına, neyi varsa haciz göndereceksin arkadaşlar. Yani böyle bir şey olur mu?

Sayın Bakan, eğer Federasyon kulüplerin bu konusuna, yönetim anlayışına farklı bir anlayış getirmezse siz Anadolu kulüplerinde, Üçüncü Lig ve İkinci Lig kulüplerinde yönetici bulamayacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, yine, bu Mecliste destek olan arkadaşlara teşekkür ediyorum. Başta Sayın Uzunırmak, Abdurrahman Bey, tüm grupların, tüm arkadaşlarımızın ortak şeyiyle kulüplere bir nefes aldırmaya çalıştık.

Bir bakın, acaba Federasyon ilgi duydu mu buna. Hangi kulüp acaba bu sözleşmeyi yaptı da ve bu sözleşmeden sonra ilk taksidi ödeyebilecek para buldu? Bir lütfetsin baksın Federasyon, bunlarla bir ilgilensin.

Eğer siz kulüpleri öldürmek istiyorsanız… Bugün kulüp yöneticisi olarak belki sizin yanınızda olan insanın yarın malı mülkü satılırsa siz vicdan azabı duymayacak mısınız? Değerli arkadaşlarım, özerk federasyon özerk kulüplerle olur.

Bir de başka bir şey söyleyeyim: Bazı iller çok şanslı. Bazı bakanlarımız bu konuda çok becerikli! Çok becerikli! Bazı bakanlarımız kendi futbol kulüplerine o kadar güzel olanaklar tanıyorlar ki. Ama her ne hikmetse koskoca İzmir, koskoca…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Malatya…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Daha konuşmam var, daha çok söyleyecek şeyim var. Daha bir sonraki…

BAŞKAN – Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Koskoca İzmir’im, garip İzmir’im, yıllarca Altınordu’sundan, Altay’ından, Göztepe’sinden, Karşıyaka’sından, sahibi olmayan İzmir’im… İzmir’in böyle biraz becerikli bir bakanı olsaydı İzmir kulüpleri bugün Birinci Lig’de olurdu. Ama siz de biliyorsunuz ki bazı kulüplere bazı bakanlarımız çok özel ilgi duyuyor. Ey Sayın Bakanım, Türkiye’de her kulüp senindir, sadece senin ilinin kulübü sana ait değildir. Onun için siyaset spordan elini çekmelidir. Spor sevgidir, barıştır, dostluktur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, tüm dünyayı etkileyen evrensel bir oyun olan futbol, bu işlevinden dolayı uluslar arası ilişkilerin gelişmesine ve dünya barışına da katkı sağlamayı amaçlayan bir faaliyet hâline gelmiştir. Son zamanlarda sıkça söylenen bir deyimle bugün için artık futbol, sadece futbol değildir. Futbol tarihsel sürecinde sadece bir oyun olmaktan çıkmış, büyük bir endüstri hâline gelmiştir. Bugün, futbol ekonomik boyutuyla ayrı bir sektörel ilerleme kaydetmiş ve sadece oyunu oynayan futbolcular dışında birçok profesyonel mesleği içinde barındıran bir faaliyet alanına dönüşmüştür. Bu inanılmaz gelişmeyle birlikte sanayileşme ve kentleşme süreci, sporun bir meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş, bu gelişme sonucunda da sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve yazılı hukuk kurallarıyla düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Günümüz futbolu, geldiği endüstriyel aşamada farklı bir yapılanmaya gidilmesini zorunlu hâle getirmiştir. Futbolun ticarileşmesinin getirdiği parasal gelir, futbol pastasının finansal büyüklüğünü sürekli ve istikrarlı bir şekilde artırmayı gerektirmektedir. Bu nedenle futbolun idari yapılanması dışında Avrupa’da federasyonların iktisadi ve mali olarak da farklı bir yapılanmaya gittikleri ve ticaret hukukuna göre gelir elde eden iktisadi kuruluşlar olarak yapılanmaya başladıkları görülmektedir.

Spor mevzuatı ise genel hukuk ilkelerine uygun olarak bütün ülkelerin iç hukukuna etki edecek biçimde uluslar arası niteliktedir. Uluslar arası spor örgütlerine üye olan ülkeler, bu kuruluşların benimsediği ilkelere ve talimatlara uyacaklarını kabul etmişlerdir. Bugün, Türkiye Millî Futbol Takımı sportif anlamda önemli başarılara imza atmış ve Avrupa Futbol Şampiyonasında yarı final oynama başarısını göstermiştir. Sportif anlamda yakalanan bu başarıların hukuki düzenlemelerle desteklenmesi amacıyla hazırlanan bu kanun tasarısının, Türkiye futbolunun uluslar arası hukuk kıstaslarına uygunluğunun sağlanmasına katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 1’nci maddesi ile kanunun amacı ve Türkiye Futbol Federasyonunun, Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ile Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) üyesi olduğuna yer verilmiştir. Maddede “Bu kanunun amacı; her türlü futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi ve tüzel kişiliğe sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonu’nun kurulması, teşkilat, görev ve yetkilerine ait esas usulleri düzenlemektir.

Türkiye Futbol Federasyonu, Uluslar arası Futbol Federasyonlar Birliği ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliğinin üyesidir.” hükmü yer almaktadır.

Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri, 3813 sayılı Kanun uyarınca kurulmuş Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir. Futbol yönetiminin tamamen özerk bir yapıya kavuşması ve kendi organları tarafından yönetilmesi benimsenmiştir, bu doğrultuda geçmişte birçok düzenleme yapılmıştır. Son olarak, tasarı ile yeni bir çerçeve kanun hazırlanarak futbolun yönetimi uluslar arası kurallara göre hazırlanan ana statüye bırakılmıştır.

Tasarı ile Futbol Federasyonunun teşkilat yapısı ile futbolun işleyişinin Uluslar arası Futbol Federasyonunun öngördüğü kurallara uygun olarak yeniden yapılandırılması öngörülmektedir. Her türlü futbol faaliyetlerini, millî ve milletler arası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel hukuk tüzel kişiliğini haiz, özerk Türkiye Futbol Federasyonun teşkilat, görev ve yetkilerine ait esas ve usullerinin yeniden düzenlenmesi öngörülerek 17/06/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır.

Futbol yönetiminin tamamen özerk olması bugün artık zorunluluk hâline gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

AYŞE TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Türkiye'nin, futbolu kanunla yöneten nadir ülkelerden biri hâline gelmesi sebebiyle artık Türkiye'nin de FIFA’nın ana statüsü doğrultusunda Türkiye Futbol Federasyonunca çıkarılacak olan statüye göre yönetilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı ile futbol yönetiminin futbol aktörlerince yapılması kabul edilmekte ve dolayısıyla futbolun özerkliği güçlendirilerek oluşacak sorunları futbol yönetiminin kendi içinde çözebilecek mekanizmanın oluşmasına katkı sağlanmış olacaktır.

Bu düşüncelerle, kanunun Türk sporuna ve Türk futboluna hayırlı olmasını dilerken, Türkiye Süper Lig’inde şu dönemde bir onur mücadelesi vermekte olan Konyaspor camiamızın da bu onur mücadelesinden başarıyla çıkmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle tüm Konyaspor camiamıza ve taraftarlarımıza saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Saygılar efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Doğru, buyurun efendim.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanımıza bir soru sormak istiyorum: Anadolu’daki birçok statta, stat içerisinde, saha kenarında jimnastik aletleri mevcuttur. Bu jimnastik aletleri Genel Müdürlük vasıtasıyla mı oraya konmuştur? Bunların alımında ve oraya yerleştirilmesinde sizin bir dahliniz olmuş mudur? Çünkü burada oraya bir tabela koyuyorlar, şahıs isimleri vardır; o şahıs isimlerinden dolayı da insanlar onların koymuş olduğunu düşünüyorlar. Tabii bazıları da bayağı kırılmış ve dökülmüş durumdadır. Bu konuda bilgi almak istiyorum Sayın Bakanım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Uzunırmak

Sayın Uzunırmak

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, tabii ki benim sormak istediğim soru belki direkt sizi ilgilendirmiyor, devletin birtakım başka kurumlarını ilgilendiriyor ama spor sizin alanınız olduğu için müdahale etmeniz gerektiği kanaatini taşıyorum.

Kamu kurumlarına olan kulüp borçlarıyla ilgili bir haksızlık sürüyor. Bu da şöyle: Mesela, benim de yönetici olduğum zaman içerisinde geçmişten gelen maliye ve sigorta borçlarından dolayı İddaa gelirlerinin bir kuruşuna biz dokunmadık ama daha sonra maliye Aydınsporun borçlarından dolayı geçmişte yöneticilik yapmış 200 kişiye borç çıkarttı ve hacze geliyor.

Şimdi, benim dönemimde mesela, hiçbir İddaa gelirine dokunmadan maliyeye ve sigortaya geçmiş dönemin borçları kesildi ama biz bu parayı kullanamadığımız hâlde, bizim dönemimizde ve biriken borçlarla birlikte biz yükümlülük altına giriyoruz.

Şimdi, bunun acaba nerede bir düzenlemesi yapılabilir ki her dönem kendi döneminde olan borçlardan mesul olsa en azından? Biz kendi dönemimizdeki paraya dokunamıyoruz, maliyedeki sistem gereği geçmişteki borca kesiliyor para ama daha sonra, kullanamadığımız o kaynak, belki bizim dönemimizde oluşan bir değer, onu kullanamıyoruz. Maliyeye kesildiği hâlde, daha sonra, bizim farklı bir şekilde üzerimize geliniyor. Birçok kulübümüz bu konuda mustarip ve gelecekte yönetici bulamayacak Anadolu kulüpleri. Bunun nereden giderilebileceği, nasıl giderilebileceği Spor Bakanı olarak -bir düzenleme gerektiği kanaatini taşıyorum- düşünülür mü böyle bir şey?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, buyurun.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Başkanım. Soru soran arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.

Tabii, Sayın Uzunırmak’ın ifade ettiği konu genelde bütün kulüplerimizin durumuyla yakından ilgili. Maalesef, başta futbol kulüplerimiz olmak üzere amatör kulüplerimizin bugün bir mali sıkıntı içerisinde oldukları bir gerçek. Ancak şunu da kabul etmemiz lazım: 2002 yılından bu tarafa, İddaa ve Spor Toto Teşkilatımız Türk sporunun en büyük sponsoru konumundadır. Yani bugün İddaa gelirleri olmasa, isim hakları olmasa emin olun birçok kulüp ligde mücadele etme şansını kaybeder ve bugün liglerde sahaya çıkamaz durumda kalırlar. Onun için hem Federasyona hem de spor kulüplerine İddaa’nın çok büyük ölçüde gelir transfer ettiği bir gerçek ancak kulüplerimizin tabii, bütün bunlara rağmen, bir mali sıkıntıları söz konusu. Hatırlarsanız, bunu gidermek açısından geçtiğimiz aylarda kulüplerimizin birikmiş, sigorta ve vergi borçlarını on yıl erteleme gibi -çok uzun vadeli erteleme ve çok düşük faizlerle erteleme konusunda- önemli bir karar aldık. Bunun büyük ölçüde kulüplerimizi mali yönden rahatlattığı kanaatindeyim.

Şimdi, tabii -Mevlüt Bey de ifade etti, belki yeri geldiği zaman ona da o konudaki görüşlerimi ifade edeceğim- kulüplerimizin yaşaması bir kere mahallinden sahip çıkılmasına bağlı. Belediyelerimizin, vilayetimizin, özel idaremizin, milletvekillerimizin kulüplerimize, kulüplerimizin altyapısına sahip çıkmaları gerekiyor ancak kulüplerimizi, özellikle şehir kulüplerimizi bu şekilde yaşatabiliriz yoksa Gençlik - Spor Genel Müdürlüğünden devamlı ödenek gelsin diye bir beklenti içerisinde olursak bunun karşılığını alamayız. Mutlaka her vilayet kendi dinamiklerini, kendi imkânlarını, kendi potansiyellerini değerlendirerek bu kulüpleri yaşatmak için elinden gelen desteği göstermek zorunda. Ha, biz İddaa gelirlerinden ve Genel Müdürlük bütçesinden bize ayrılan paydan sürekli gerek ayni gerekse nakdî olarak kulüplerimizi destekliyoruz ama bunun yeterli olmadığını biz de biliyoruz. Onun için, mahallî katkıların bu anlamda önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bir kulüpler yasası çalışması içerisindeyiz. Bu kulüpler yasası çalışması içerisinde, kulüplerin alacakları, borçlanma süreleri, temlik konusu da dikkate alınıyor. Her yönetimin kendi dönemiyle ilgili borçlardan sorumlu olması ve temlik konusunda da belli bazı limitler getirilmesi bu kulüpler yasası içerisinde düzenlemeyi düşündüğümüz maddeler. Gerçekten çok ucu açık, hiç yönetimin sorumlu olmadığı alanlarda kendilerine borç çıkartıldığı hususlar karşımıza gelmekte. İnşallah, bu kulüpler yasasıyla kulüplerimizin yönetimi ve mali yönden sorumlulukları da dikkate alınacak.

Sayın Doğru’nun sorusunu tam anlayamadım açıkçası. Jimnastik aletlerinin spor sahalarımızın kenarına kimler tarafından konulduğu konusunda. Bunu biz de gönderiyoruz, yerel yönetimler de gönderiyor, bazen şahıslar da…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Bakanım, şimdi, bir tabela asılı “Falan adam bunu buraya göndermiştir.” diyor. Yani, reklam panosu gibi böyle bir isim asılıyor. Dolayısıyla koymuşsa, göndermişse sahip çıksın, oraya yenilerini koysun. Bu kadar.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Anladım. Peki, bu konuda da arkadaşlarımızın dikkatini çekeceğimizi ifade ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

Tanım ve kısaltmalar

MADDE 2- (1) Bu Kanunda geçen;

a) FIFA : Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliğini,

b) UEFA : Avrupa Futbol Federasyonları Birliğini,

c) TFF : Türkiye Futbol Federasyonunu,

ç) Genel Kurul : Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulunu,

d) Başkan : Türkiye Futbol Federasyonu Başkanını,

e) Yönetim Kurulu : Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunu,

f) İcra Kurulu : İki Yönetim Kurulu toplantısı arasında acil karar alınması gereken hususlarda toplanarak karar alan kurulu,

g) Denetleme Kurulu : Türkiye Futbol Federasyonu Denetleme Kurulunu,

ğ) Disiplin Kurulları : Kulüpler ve kişiler tarafından işlenen her türlü disiplin ihlalini veya sportmenlik dışı davranışı, Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Futbol Disiplin Talimatı çerçevesinde inceleyerek karara bağlayan kurulları,

h) Genel Sekreter : Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterini,

ı) Genel Sekreterlik : Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliğini,

i) TFF Statüsü : Bu Kanunda belirtilen usul ve esaslar ile Kanunun uygulanmasına yönelik diğer hususlara dair Genel Kurul tarafından yapılan futbola ilişkin düzenlemeyi,

j) Talimat : Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü ve söz konusu Statü’nün çizdiği çerçevede Yönetim Kurulu tarafından yapılan düzenlemeyi,

k) Yan ve Geçici Kurullar : Türkiye Futbol Federasyonu merkez teşkilatı içerisinde yer almayan, bu Kanunda belirtilen konularda faaliyetlerin yerine getirilmesi için oluşturulan tali kurulları,

l) Kulüp Lisans Kurulu : Türkiye Futbol Federasyonu kulüp lisans talimatı doğrultusunda başvuru sahibi bir kulübe lisans verilip verilmeyeceğine karar veren kurulu,

ifade eder.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün.

Sayın Tüzün, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 343 sıra sayılı Futbol Federasyonu kanununun 2’nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi yarın 1 Mayıs. Emekçilerin demokratik hak ve özgürlükleri için canları pahasına verdikleri mücadelenin simgesi olan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum. 1 Mayısın öncelikle barış, kardeşlik, huzur içinde ve en önemlisi, özüne uygun biçimde kutlanmasını diliyorum. Geçtiğimiz yıl Taksim’de yaşanan bu talihsiz olayların bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, buradan tüm emekçilerimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Evet, değerli arkadaşlarım, futbol bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok sevilen ve seyircisi olan bir spor dalıdır. Ülkemizde, Türkiye’mizde “spor” denildiğinde kuşkusuz futbol akla gelmektedir. Futbolun bu kadar ilgi ve rağbet görmesi büyük bir sanayi kolunu da beraberinde getirmiştir. Ülkemiz ekonomisine çok ciddi katkıları olan bir spor dalıdır. Tüm bunların sonucu olarak da her seviyede kişisel ve toplumsal etkinliklerin başını çekmektedir.

Bugün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de milyonlarca kişi âdeta futbol ile yatıp kalkmaktadır. Aynı zamanda, futbolcu değişimleri ve uluslar arası turnuvalar, müsabakalar büyük kitleleri bir yerden bir yere taşımaktadır. Bu durumuyla futbol bir sanayi, bir ekonomik etkinlik olması yanında kültürlerarası yakınlaşma ve kaynaşmayı da beraberinde getirmektedir. Bu durumu futbol ile bir sanayi, bir ekonomik etkinlik olması yanında kültürler arası yakınlaşma ve kaynaşmayı beraberinde getirdiğini söylüyoruz ama bunu gözlemlediğimiz çok az oluyor. Maalesef ülkemizde ve diğer ülkelerde futbol arasındaki rekabetin çok olumsuz şartlarda da yaşandığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu kanunla Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü’nün, FIFA ve UEFA Statüsü’yle uyumlu hâle gelmesi futbola olan ilgiyi daha da artıracaktır. Ayrıca, liglerin ve müsabakaların daha sorunsuz oynanmasını sağlayacaktır. Tabii ki bunlar olması gereken değişiklikler. Bunlar yapılıyor ve yapılmaya da devam edecektir. Ancak, bu değişiklikleri yaparken üzerinde iyi çalışmadığımız, ilgililerden gerekli görüşleri almadığımızda… Bundan önceki çıkan kanunlara baktığımızda da altı yıl içerisinde beş defa değişikliğe uğramış bir kanunu bugün görüşüyoruz. Bu değişiklikler gösteriyor ki hazırlanan kanun tasarıları, üzerinde yeterince görüşülme yapılmadan ve tarafların da görüşleri alınmadan hazırlanmış olduğu kanun tasarılarıdır.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesindeki federasyonların neredeyse tamamı özerk olmuştur. Bunu destekliyoruz ve böyle olması gerektiğine inanıyoruz. Ama maalesef hâlâ -burası çok önemli- daha, özerk federasyonlar kanunumuz bulunmamaktadır, özerk federasyonlar kanunu yoktur. Hâlâ özerk olarak tanımadığımız federasyonlar kanunsuz bir şekilde idare edilmektedir.

3289 sayılı Kanun’un ek 9’uncu maddesiyle özerk olan federasyonlar ki buna Futbol Federasyonu da dâhil hâlâ kanunsuz idare edilmektedir. Bu durum Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu’nda da yer almıştır. 2/4/2009 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu incelendiğinde… Mutlaka Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüz ve bu Müdürlükte çalışan çok değerli bürokratlarımız ve spordan sorumlu Devlet Bakanımızın da bu raporu incelediğini ve alınan ve yapılan tespitler sonucunda yazıya dökülen maddenin de en kısa zamanda yerine getirilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığına yürükten inanmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu’nun son paragrafına baktığımızda şunu açık ve net bir şekilde görüyoruz: “Federasyonlar, özellikle merkezî idarenin –bakın, burası çok önemli, merkezî idarenin- etki ve yönlendirmesinden kurtulmuş, kurallarını kendisi koyacak kadar ehliyete sahip olmuştur. Ancak gerek kendi uygulamaları gerekse kulüplerin tutum ve beyanlarından dolayı özerkliğin gerekleri tam anlamıyla tesis edilememiştir.” Burası çok önemli değerli arkadaşlarım. Bu rapor, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun gerekli görmüş olduğu eksikleri tespit ettikten sonra “Özerkliğin gerekleri tam anlamıyla tesis edilememiştir.” demektedir. Bu raporu incelediğimizde bu sonuçları çıkartabiliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bu kanunla, Futbol Federasyonu, FIFA ve UEFA kuralları çerçevesinde kendi statüsünü belirleyecek. Bu çok güzel. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz, katkı veriyoruz ancak devlet içerisinde farklı bir devlet, farklı bir konum da yaratmamamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye Futbol Federasyonunun yıllık gelirlerinin yüzde 15’i proje karşılığı İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerine verilebiliyor. Bu bir önceki yani kanunda, yönetmelikte var. Her yıl yapmış olduğu bütçe kanununda, Federasyon Genel Kurulunda bu gelirlerinin yani bir yıllık gelirinin yüzde 15’i İkinci Lig ve Üçüncü Lig kulüplerine proje karşılığı veriliyor. Oysa gelirler toplamına baktığımızda Federasyonun, bu oranın çok yetersiz olduğunu görüyoruz ve üstelik bu proje karşılığı… Dolayısıyla bizim burada Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak yapmak istediğimiz, bu kanunu çıkartırken yapacağımız, karar vermemiz gereken çok olumlu bir madde daha var, o da 9’uncu maddede, Futbol Federasyonunun giderlerini belirleyen maddede bu yüzde 15 oranının mutlaka ama mutlaka artırılması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili, 9’uncu maddede vermiş olduğumuz bir önergemiz var. Bu Federasyonun giderlerinin yüzde 15’ten yüzde 30’a çıkartılması konusunda bir önergemiz var. Madde sıralaması o konunun da yerine geldiğinde bu önerge görüşülecek, şimdiden de bu önergeye katkı ve destek istiyoruz ki çünkü hepimiz milletvekili olarak ve milletvekili görevimizden önce bulunduğumuz kentte, yaşadığımız bölgede futbolla, sporla mutlaka ilişki içerisine girmişizdir, birçoğumuz yönetici, birçoğumuz kulüp başkanı olmuştur. Oradaki kulüplerimizin sorunlarını, sıkıntılarını çok iyi biliyoruz ve bu sıkıntıların da çözülmediğini biliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizden böyle bir desteği, böyle bir katkıyı kulüplerimiz istemektedir.

Değerli arkadaşlarım, yine İddaa, Spor Toto ve Spor Loto’dan kulüplere dağıtılan payın mutlaka ama mutlaka artırılması gerekiyor, çünkü özellikle İddaa’nın son yıllarda ve son aylarda, her yıl ve her hafta -daha doğrusu her hafta- ne kadar bir oranda yükseliş gösterdiğini, bu rakamların hangi boyutlara ulaştığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. O nedenle İddaa başta olmak üzere Spor Toto ve Spor Loto’dan kulüplerimize dağıtılan payın mutlaka ama mutlaka artırılması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak artık Futbol Federasyonuyla ilgili altı yılda 5 defa kanun çıkartan bir makam hâline gelmektense yapacağımız, çıkartacağımız kanun bundan sonraki yıllarda kulüplerimizin sorununu çözebilecek ve bu sorunları Futbol Federasyonu tarafından giderebilecek maddeleri burada onaylayalım ki kulüplerimiz içinde bulunmuş olduğu -başta ekonomik- sorunlardan kurtulsun diye düşünüyorum.

Bu kanunun, başta Futbol Federasyonuna ve tüm spor camiasına hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce dün Lice’de hain bir saldırı sonucunda şehit olan 9 erimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine Allah’tan sabırlar diliyorum. Bu hain saldırıyı da burada şiddetle kınıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, burada, sizin bir olaya dikkatinizi çekmek için bu konuşmayı yapmak istedim. Son zamanlarda Futbol Federasyonu çok skandal kararlara imza atıyor. Bunlardan birisi, geçen haftalarda sonuçlanan Üçüncü Lig’e yükselme müsabakalarında Tekirdağ Çerkezköysporun Üçüncü Lig’e yükseldiğini, burada da gördüğünüz gibi, Futbol Federasyonunun resmî İnternet sitesinde de ve aynen size okuyorum:

“2008-2009 Sezonu Profesyonel Takımı Olmayan İller

Türkiye Futbol Federasyonu Üçüncü Lig’e yükselme müsabakaları sonuçlandı.

Profesyonel takımı olmayan 21 ili temsilen 25 takımın 3 Nisan tarihinde başlayan, 19 Nisan tarihinde Tekirdağ Çerkezköyspor ile Bayburt Özel İdaresi müsabakası tamamlandı ve Çerkezköyspor 2009-2010 yılında Üçüncü Lig’de oynamaya hak kazandı.” diyor. Bunun akabinde -burayı çok iyi dinlemenizi istiyorum- 27’sinde, 27 Nisanda aynı Futbol Federasyonu bir karar daha alıyor: Tekirdağ Çerkezköysporun oynamış olduğu Bayburtsporun bir önceki maçta, Hakkâri Üzümcüsporla yaptığı maçta sahte kaleci oynattığı tespit ediliyor ve alınan kararda şu söyleniyor: “Gelip yeniden Hakkâri Üzümcüsporla maç yapacaksınız.”

Sayın milletvekilleri, ortada takım yok. Yani siz Futbol Federasyonu olarak bir hata yapıyorsunuz, bu hatanın ceremesini çekmesini Çerkezköyspora bırakıyorsunuz. Böyle bir şey yok! Eğer Hakkâri Üzümcüspora bir haksızlık yapıldığına kanaatiniz varsa, arkasından oynanan, şu anda da devam eden diğer kategorideki maçlarda 5 takım değil de 6 takım çıkarırsınız. Buradaki konuya şöyle dikkat çekmek istiyorum ben: Tabii, şampiyonluk 19 Nisanda olduktan sonra takım dağılmış durumda. Şu anda çıkıp maç yapacak bir -Çerkezköysporun- takımı yok. Bunun kararını ben buradan… Sayın Bakanıma da söyledik. Daha önceden ben konuştum ama…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İşin talihsizliği o, sahibi yok işin!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – İşin sahibi yok!

KEMALETTİN NALCI (Devamla) – Evet. Bu işe sahip çıkılmasını istiyorum.

Ben, yüce Meclisten ve burada Bakanımızdan, Çerkezköy’ün almış olduğu hakkın yeniden gasbedilmesini istemiyorum.

Bu konuda, ben, hem Futbol Federasyonunun hem de Sayın Bakanımın daha hassas davranarak, Tekirdağ Çerkezköysporun almış olduğu hakkının elinden alınmaması gerekiyor.

Diğer bir konu da sayın milletvekilleri, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Tekirdağ’ın Saray ilçesinde de geçen hafta gezdiğimiz zaman, on iki senedir tamamlanmayan kapalı spor salonları var. On iki sene olmuş. Yani ihalesi 1998 yılında yapılmış. Daha sonra müteahhitle bir mahkemeleşme yapılmış ve tesis kullanıma daha açılmadan çürümeye terk edilmiş. Bunlarla ilgili, tamamlanmayan, atıl kalmış bu spor tesislerinin bir an önce -ki böyle örnekler çok fazlasıyla var- ayrı bir ödenek sistemi kurularak ve zaten bu işler mevcut müteahhitlerden fesih yoluyla geri alındıkları için bu konuların da üzerine gidilmesini talep ediyor ve bu duygu, düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Nalcı, teşekkür ediyorum.

Şahıslar adına söz talebi yok.

Soru-cevap yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

Türkiye Futbol Federasyonunun görevleri

MADDE 3- (1) TFF’nin görevleri şunlardır:

a) Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek.

b) Futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak.

c) FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatlar hazırlamak ve Türkiye’yi futbol ile ilgili konularda yurt dışında temsil etmek.

ç) Yurt içi ve yurt dışı futbol faaliyetleri için plan, program, benzeri her türlü düzenlemeyi ve anlaşmayı yapmak ve başarılı sonuçlar sağlanması için gerekli tedbirleri almak.

d) Her düzeyde müsabakalar düzenlemek ve milli takımlar ile kulüp takımlarının uluslar arası müsabakalara katılması ve mücadele edebilmesi için gerekli tedbirleri almak.

e) Fair Play kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik prensiplerini gözetmek.

f) Üyelerinin, kulüplerin, futbolcuların, hakemlerin, yöneticilerin, teknik direktör ve antrenörlerin, sağlık personelleri, futbolcu temsilcileri ve müsabaka organizatörleri ile diğer tüm ilgililerin FIFA, UEFA ve TFF tarafından konulan Statü, talimat ve düzenlemeleri ile bunların yetkili kurulları tarafından verilen kararlara uymalarını sağlamak.

g) Şiddet, şike, teşvik primi, ırkçılık, doping ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek.

ğ) Futbolu geliştirmek amacıyla; amatör futbol spor kulüp ve federasyonları ile bünyesinde futbol branşı bulunan engelliler spor federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak.

(2) TFF’nin teşkilat, görev ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile bu Kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar; TFF’nin üyesi bulunduğu FIFA ve UEFA kurallarına uygun olarak, Genel Kurulun yapacağı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek TFF Statüsü ile Yönetim Kurulunun yapacağı ve aksi kararlaştırılmadığı sürece TFF’nin resmi internet sitesinde yayımlandığı gün yürürlüğe girecek talimatlarla belirlenir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı hakkında, 3’üncü maddesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bu meyanda, dün alçak bir saldırıya maruz kalan 10 şehidimizi rahmetle anıyor, yüce milletimize başsağlığı diliyor, bu saldırıların arkasında bulunan devletleri, örgütleri şiddetle lanetliyorum.

Değerli milletvekilleri, Futbol Federasyonunun getirilen görevleri, tasarıda görevlerinde belirtilen, Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetlerini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek görevlerini yinelerken, denetlemenin önemine dikkat çekmek istiyorum. Kurumlarda hukukun işleyişini, verimliliğinin artırılışını, işlerin kurallarına uygun yürütülmesini sağlayan, aksi takdirde kuralsızlığa, haksızlığa, hengâmeye ve anarşiye yol açacak olan bu durumların denetlemedeki sonucunun tartışmalardan uzak kalacak dürüstlükte ve tutarlılıkta olması gerektiğini ifade ediyorum.

Yurdumuzda milletvekilleri de dâhil olmak üzere üst düzey kamu görevlileri, bilim adamlarının almış oldukları ücretlere bakıldığında, futbolcuların aldıkları astronomik ücretler, milletimizin futbola verdiği önemi, yaptığı fedakârlığı göstermektedir. Buna karşın sporcularımızın tertip ve düzeni, sorumluluğu, eğitimi noktasında sorumlu olan kurumlar nerelerdir?

Kulüpler bir yarışın içine girmişler, önlerini görmüyorlar. Başkaları yaptığında yanlış ve suç olan konular kendileri yaptıklarında mübah olsun istiyorlar. Oysaki taraftarlar ve gönül veren halkımız, kulüplerin bir sorumluluk çerçevesinde sporcu ve taraftarlarına örnek davranış ve çalışma içerisinde olmasını beklemektedir.

Sayın milletvekilleri, sporun ekonomik, siyasi ve sosyal konularda var olan etkinliğinin artarak devam ettiği günümüzde çok geniş kitleleri ilgilendiren spor olgusu, yaşayan canlı bir organizma gibi giderek büyümeye devam etmektedir. Bu durum, kontrol edilebilirliği, değişen ve gelişen branşların çeşitliliği de göz önüne alındığında giderek zorlaşmaktadır. Değişen çağda değişmemek intihardır. Sporun da sürekli değişen ve gelişen şartlar çerçevesinde değişime uyum sağlaması gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde spor gönüllü kuruluşlar tarafından yönetilmektedir. Avrupa’nın hemen her ülkesinde spor, bağımsız bir örgüt altında toplanan özerk federasyonlarla branşlarını yöneten ve sayıları yüz binleri aşan spor kulüpleri tarafından halka yaygınlaştırılan bir yapılanma içerisindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; futbol bütün dünyada en çok sevilen ve seyircisi olan spor dallarından biri iken, uluslar arası turnuvalar, müsabakalar, büyük kütleleri bir ülkeden diğerine taşımakta ve bu durum ülke ekonomilerini olumlu etkilemektedir. Futbol, ekonomik etkinlik olmasının yanı sıra kültürler arasında yakınlaşma ve kaynaşmayı da beraberinde getirmektedir.

“Futbolda şiddet” konusuna değinmeden geçilemez. Temel amacı toplumu gündelik sıkıntılardan uzaklaştırmak ve sosyalleşmelerini tamamlamak olan futbol, insanları birbirine düşürmemeli, toplum yapısına zarar verir hâle getirmemelidir. Bunu başarmada en önemli görev kulüplerde ve medyadadır. Sağduyulu kulüp yöneticileri ve medya üyelerine bilinçli kamu elemanları da eklenince futbol, insanlar arasında bir şiddet gösterisi olmaktan çıkıp sportif bir seyir alacaktır.

Toplumu örgütlemede kulüplerin üzerine büyük roller düşmektedir. Sporda başarıya ulaşmanın yolu sporu geniş kitlelere yaymaksa eğer, bunun sadece okul ve kulüpler aracılığıyla yapılması kesindir. Bu bağlamda kulüpler, tutkunlarını spora seyirci kalmaktan öteye geçirmeli, spor yaptırmalı, en azından yapanlara destek olmalıdır. Bir spor tutkununun, sempatizanının seyircilikten taraftarlığa geçişi de böyle sağlanabilir. Yetişkinlerin futbolu sevdirmek ve izletmek adına çocuklarını götürdükleri

futbol müsabakalarında karşılaştıkları manzaralar çocuklar ve gençler için kötü örnek olmaktadır. Zevk için stada giden seyirciler, stres içerisinde geri dönüyorlar, huzursuz oluyorlar, kimi zaman da saldırıya uğruyor, darp ediliyorlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; okullarımızda spor eğitimine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Okulların birçoğunda spor tesisi bulunmamakta, kapalı spor salonları olmamaktadır. Spor eğitimi kaliteli bir biçimde verilmek zorundadır. Öncelikle okul öncesi ve ilköğretimde çocukların spor kültürünü geliştirecek, okul öncesi eğitim ve ilköğretim programlarını yürütecek, yeterli sayıda, kültürlü, donanımlı, uzman personel bulunmamaktadır. Okullarımızın ne kadar sportif olduğu da tartışılabilir. Devlet okullarımızın birçoğunda spor salonu veya spor yapılabilecek başka tesisi bulunmadığı gözler önündedir. İlköğretim okullarında spor mekânlarına önem verilmemiştir ve okulların büyük çoğunluğu sadece dersliklerden ibarettir. Örneğin, seçim bölgem olan Balıkesir’de ilköğretim ve ortaöğretim okulları sayımız 649’dur. Bu okulların toplam spor salonu sayısı, özel okullar da dâhil olmak üzere 38’dir; 649 okul, 38 salon. Olimpiyatlarda ev sahipliği yapan ülkelere bakıldığında bu sayı çok daha yüksektir. Bu ülkelerin yarışı kazanmalarında, okullarda spor kültürü ve olimpik eğitim programlarının önemli bir avantaj sağladığı bir gerçektir. Dışarıdan sporcu getirerek sporda bir yerlere gelmek mümkün değildir. Spor hocası, antrenör getirilebilir ve spor adamları yetiştirmekte değerlendirilebilir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde engelliler için gerekli, yeterli altyapının oluşturularak spor tesislerinin yapılması, engelli sporculara erişilmesi, engellilere “özürlü” değil “sporcu” olarak bakmamız gerekmektedir. Burada, Türkiye Futbol Federasyonuna da büyük görevler düşmektedir.

Değerli milletvekilleri, Balıkesir ilinde 19 ilçe içerisinden 8’inde kapalı spor salonu bulunmakta, 11 ilçede kapalı spor salonu bulunmamaktadır. Edremit gibi il seviyesinde olan bir ilçede kapalı spor salonu bulunmamasını, burada genelde milletvekillerinin batı illerini değerlendirirken batıda sanki büyük hizmetler yapılıyor, büyüt yatırımlar yapılıyormuşçasına değerlendirmeleri karşısında bu rakamları vermek istedim.

Federasyonumuzun görevleri içerisinde şiddetin, şikenin, teşvik priminin, ırkçılık, doping ve her türlü ayrımcılıkla mücadelenin yeri çok önemlidir. Tabii ki sahalarda ve saha dışında şiddetin önlenmesi için kulüpler, spor tesisleri, spor kulüpleri, okullar, diğer kurumlarla birlikte, basınla, yayın organlarıyla şiddetin önlenmesi, şiddetin bir araç olarak işlerin başarılmasında ortadan kaldırılması, şiddetle bir yere varılamayacağı kültürünün beyinlere gergef gergef nakşedilmesi gerekmektedir.

Teşvik priminde büyük usulsüzlükler ve suistimaller olmaktadır. A Takımı B Takımıyla yarışırken “A Takımı yensin” diye C Takımı prim vermekte ve haksız rekabete yol açacak hadiseler olmaktadır. Bu bakımdan, denetim mekanizmasının çok ciddi, düzgün, tutarlı yapılması gerekmektedir.

Spor maçlarının yine ülkede, bu hassas dönemlerden geçerken ırkçılık gibi çatışmalara meydan vermeyecek dikkat ve titizlikte yürütülmesi ve götürülmesi gerekmektedir. Her türlü ayrımcılığın, doping gibi yanlış uygulamaların önlenmesinde de Federasyonumuza büyük görevler verilmektedir.

Yasanın Futbol Federasyonuna, spor camiasına ve milletimize hayırlı olması dileklerimle yüce Meclisi, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bulut.

Şahsı adına, Mardin Milletvekili Sayın Cüneyt Yüksel.

Buyurun Sayın Yüksel.

CÜNEYT YÜKSEL (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, önceki gün Diyarbakır’ın Lice ilçesinde hain saldırı sonucunda şehit olan 9 askerimize ve Şemdinli’de askerî birliğe açılan taciz ateşi neticesinde şehit olan askerimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili olarak görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Spor, insan hayatındaki en önemli olgulardan biridir. Önemlidir, çünkü kişinin beden, ruh ve fikir gelişimini sağlar. Spor, gerçek anlamda başarı gücünün artırılması ve kişisel açıdan en yüksek noktaya çıkarılması yolunda yardımcı olur. Bu bilinçten yola çıkan ülkeler, spor bilincini çok küçük yaşlardan itibaren insanlarına kazandırmaya çalışmaktadırlar. Günümüzde toplumdaki spor bilincinin yüksekliği, bir gelişmişlik ve çağdaşlık göstergesi olarak da kabul edilmektedir.

“Spor” deyince ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde ilk akla gelen futboldur. Din, dil, ırk farklılığı gözetmeden tüm dünya halklarını aynı tutkuyla bir araya getirebilmeyi başarmış başka bir olgu var mıdır dünyada? Futbol, küreselleşmenin de simgesi olmuştur. Günümüzde pek çok ülke için, futbol, bütün toplumu kaynaştıran en önemli olgulardan biri olarak kabul edilmektedir. Bakınız, siyaset ile futbol tam da bu açıdan benzerlik arz etmektedir. Futbol da siyaset gibi ayrıştırıcı değil bütünleştiricidir. İkisi de adil ve eşit koşullar altında oynanırsa topluma bir fayda sağlayan centilmence yarışlardır. Futbolun bütünleştirici etkisi, kendisini dış siyasette ve diplomaside de göstermektedir. Artık iki ülke arasındaki sorunlar tribünlerde konuşulabiliyor. Geçen hafta Antalya’da düzenlenen Parlamenterler Arası Futbol Turnuvası’nda olduğu gibi ülke vekilleri kardeşçe mücadele edip el sıkışabiliyor. Bu, ülkemizin diğer ülkelerle ilişkilerinin geliştirilmesine olduğu kadar tanıtımına da çok büyük bir katkı demektir.

Günümüzde futbolun spor ve gösteri niteliğinin endüstriyel bir niteliğe evrilmesiyle, onu, artık, kendine özgü bir ekonomik sektör ve ticari bir iş kolu olarak da düşünmemiz gerekiyor. Bakınız, spor ekonomisi hakkında dünyanın en deneyimli isimlerinden biri olan Colin Smith’e göre futbol resesyondan en son etkilenecek sektörlerden biri. Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde spor ekonomisinin büyüklüğü 400 milyar dolara ulaşmıştır. Ülkemizde bugün kulüp şirketleri halka arz edilmektedir. Bu kadar büyük bir ekonomi söz konusu olduğunda kurum ve markalar elbette bundan uzak kalamazlar. Futbol endüstrisinin en iyi şekilde yönetilmesi, yönetici kurumun en iyi yasal düzenlemelerle yetkilendirilmesini de gerekli kılar. Hükûmetimiz bu bilinçle spor ekonomisi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Çıkarılan sponsorluk yasalarıyla Süper Lig’imiz bugün dünyada en çok gelir getiren 7’ nci ligdir.

Bakınız, cumhuriyetimizle aynı yaşta olan Türkiye Futbol Federasyonu misyonunu nasıl belirlemiş? Eğitim ve tesisleşmeyi sağlayarak uluslararası düzeyde rekabet edecek altyapıyı oluşturmak, spor kültürünü topluma benimsetmek, futbol ekonomisini büyüten güçlü finansal yapıya sahip bir organizasyon olmak. Bu misyonun hayata geçirilmesi ve futbol sektörünün içinde bulunduğu sorunlardan kurtulabilmesi için yeniden yapılanması elzem hâle gelmiştir. Dolayısıyla, görüşmekte olduğumuz tasarı hem ulusal hem de küresel platformda oldukça önemli bir tasarıdır.

Tasarının 3’üncü maddesi Federasyonun görevleriyle ilgilidir. Buna göre Federasyon, futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak, FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatlar hazırlamak ve Türkiye'yi futbol ile ilgili konularda yurt dışında temsil etmek için gerekli çalışmaları yapacaktır.

Maddenin en önemli düzenlemelerinden ikisi Federasyonun “fair play” kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik prensiplerini gözetme görevi ile şiddet, şike, teşvik primi, ırkçılık, doping ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek görevidir. Futbol takımları arasında dostluk, centilmence mücadele için gereklidir, futbolun birleştirici özelliği bu noktada kendisini gösterir. Maçların düşmanlık ve gerginlik içinde değil karnaval havasında geçmesi sosyal olarak da birleştirici olacaktır. Sadece kulüpler arasında değil, Futbol Federasyonu ile ilişkilerde dostane yaklaşım futbolun gelişimine katkı sağlayacaktır.

Federasyon, futbolu geliştirmek amacıyla amatör futbol spor kulüp ve federasyonları ile bünyesinde futbol branşı bulunan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) – …engelliler spor federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunacaktır. Özellikle Anadolu’da şehir kulüplerinin desteklenmesi, nakdî yardımların artırılması futbolun gelişimi için elzemdir.

Futbolu Süper Lig’in tekelinden çıkarıp, birinci, ikinci ve üçüncü ve hatta amatör liglere daha fazla ağırlık vermemiz, oynanan oyunun kalitesini ve uluslar arası başarıyı da artıracaktır. Örneğin, bakınız, Mardinspor, seçim bölgem olan Mardin için oldukça büyük önem arz etmektedir. Spor Toto ve İddaa gibi şans oyunlarından kulüplere aktarılan payın yüzde 7’den yüzde 15’e çıkartılarak yüzde 100 artırılması futbolda gelişimi sağlayacak diğer bir olanaktır. Anadolu şehirlerimiz için bu kadar bütünleştirici başka bir olgu yoktur.

Bu tasarı, üzerinde hassasiyetle durularak hazırlanmış, uluslar arası örneklerine uygun çağdaş bir federasyon yasasıdır. Evet, futbol, gerçekten de kitlelerle ilişkisi olan bir spor olmaktan ibaret değil, aynı zamanda küresel bir tutku. Futbol, herkesin anladığı, bölgesel, ulusal farklılıkları ve kuşak farklılıklarını aşan bir spor.

Hem ekonomimiz hem ülkemizin tanıtımı hem turizm hem de her şeyden öte halkımızın tutkuyla bütünleşmesi açısından tasarının oldukça önemli olduğunun altını çiziyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yüksel.

Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Nalcı, buyurun efendim.

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, ben, 2’nci madde üzerinde konuşurken siz burada yoktunuz, onun için bir de soru sorma ihtiyacı duydum. Bu, Üçüncü Lig’e yükselme maçlarında Tekirdağ Çerkezköyspor Üçüncü Lig’e çıktı, daha sonra, ki burada 20/4/2009 tarihinde, Türkiye Futbol Federasyonunun resmî İnternet sitesinde de bu yayınlandı. Fakat aynı şeyde Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun 27/4/2009 tarihinde almış olduğu bir karara göre de, daha önce oynanan Bayburtspor ile Hakkâri Üzümcüspor arasındaki maçta lisanssız bir futbolcu oynatıldığı tespit ediliyor ve yeniden Çerkezköyspor ile Hakkâri Üzümcüsporun maç yapması isteniyor. Tabii, maç bittiği için Çerkezköyspor tüm futbolcularını dağıttı.

Şimdi burada Çerkezköysporun hakkı gasbediliyor. Acaba bununla ilgili, bu kararla ilgili düzeltici bir karar veya gerçekten bu Hakkâri Üzümcüspora bir haksızlık yapıldıysa, hatayı yapan Futbol Federasyonu, çözümü de bulması gereken o. Bunu Çerkezköyspora yüklememesi gerekir diye düşünüyorum. Bu konu hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Çok teşekkür ederim.

Ben burada değildim ama içeriden izledim sizi. Yazınızı da daha önceden vermiştiniz, oradan da konuya muttaliyim.

Tabii, benim getireceğim yorum tamamen sizin gibi dışarıdan biri olarak. Çünkü futbolun yönetimi, futbolun hukuk kuralları ve hukuk kurumları bizim kanunlarımızda Futbol Federasyonuna tevdi edilmiş bir konudur. Sizin bu konunuza ilişkin de Futbol Federasyonumuzun ilgili kurulu, daha doğrusu Yönetim Kurulu bir karar vermiş. Tabii, bu kararın itiraz mercileri yine kendi içerisinde mündemiç bulunmakta. Yani benim yapabileceğim sadece bu konuya daha dikkatli, daha objektif, bir hak mahrumiyeti yaratılmaması noktasında Federasyonun dikkatini çekmek olacak. Bu toplantıdan sonra inşallah kendileriyle bir görüşme yapacağız.

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Bakanım, Çerkezköysporun takımı kalmadı. Sahaya çıkacak takımı yok.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Evet, yani bunu dikkatlerine ileteceğiz Sayın Milletvekili.

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 3. maddesinin sonuna gelmek kaydıyla aşağıda belirtilen (h) bendinin eklenmesini arz ederiz.

Saygılarımızla,

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Halil Ünlütepe

Bülent Baratalı

 

Malatya

Afyonkarahisar

İzmir

 

Rasim Çakır

Fevzi Topuz

Ahmet Küçük

 

Edirne

Muğla

Çanakkale

 

 

R. Kerim Özkan

 

 

 

Burdur

 

(h) Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile her yıl kulüplerin vergi ve sigorta borçları hakkında bilgi alarak, bu borçların ödenmesi konusunda kulüplerle diyalog kurar.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım, yani bu, yaptırımda olmayan bir husus ama bir temenni olarak bunun tutanaklara geçmesi önemli. İlgili bakanlıklar inşallah bu konuda gerekli dikkati gösterir.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Bakanım, bir kere, Federasyondan tek bir avukatla burada temsil etmesine çok üzülüyorum. Bir yasası çıkıyor ama Federasyondan bir hukuk müşaviri arkadaşımın dışında bir yetkili yok, bir.

İki: Burada verdiğim mesaj şu: Ey Federasyon, bu kulüpler senin, sen kulüplerle varsın. Kulüpler boğuluyor, vergi ve sigorta borcuna boğuluyor ve kulüpleri yöneten… Bugün Federasyonu yöneten insanlar dün kulüplerden geldiler, hepsi bir kulüpten geldi, isim vermek istemiyorum. O kulübün eğer, bugün… Federasyon yöneticileri sizlere sesleniyorum: Yarın sizin başınıza, evinize barkınıza haciz gelecek. Bugün “anlı şanlı Federasyonu yönetiyoruz.” diyorsunuz, görevinizi yapmıyorsunuz. Göreve davet ediyorum, Federasyona böyle bir görev verin diyorum, en azından kulüplerin vergi ve sigorta borçları konusunda her sene Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bunu öder demiyorum: öder demiyorum, bilgi al, zahmet et bilgi al, hangi kulübün kaç kuruş borcu var? Bu borçlar nasıl ödenecek? Topla kulüpleri, kulüplerle konuş, bu borçlar nasıl ödenecek? Ama sen ilgisiz kalacaksın. Demin örnek verdim, 2003 yılında kapanan Silifkesporun zamanında onurluca başkanlığını yapmış, kendini feshetmiş insanlarına haciz gidecek arkadaşlar. Şunu söylüyorum: İçimizde kulüp yöneticiliği yapmış olan varsa, o kulüplerin vergi ve sigorta… Yani, Süper Lig kulüpleri kesiyorlar, ödemiyorlar ama Süper Lig kulüplerinin dışında şehir kulüplerinin vergi ve sigorta borcu varsa, burada yöneticilik yapmış hangi arkadaşım varsa hazırlıklı olun, yarın kapınıza icra gelecektir.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ödedik zaten.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Burada diyoruz ki, ey Federasyon, sen buna duyarlı ol, insanların onurunu, şerefini… Yani, kulüp yöneticiliği yapmak bir amatör ve o şehri yüceltmenin, o şehre hizmet etmenin bir gereğidir. Hem kulüp yöneticisi yapacaksın, bir türlü maddi yük altına sokacaksın o insanları, bir de, aradan on sene geçecek arkadaşlar, malı, mülkü, namusuyla ne kazandıysa bunlar da gidecek. Böyle bir mantık olur mu arkadaşlar? Ey Federasyon, ne güne duruyorsun sen? Sayın Bakanım, kabul etmediniz ama burada demek istediğimiz bu. Ey Federasyon, sen bunlara sahip çık, kulüplerin ekonomik özerkliği için zamanında önlem al. Birilerinin beş sene sonra, yedi sene sonra, on sene sonra kapılarına icra gönderme. Yarın senin başına gelir ey Federasyonu yönetenler! Sen dün bir kulüpte yöneticiydin. Hepsi başka kulüplerde yöneticiydi. Ben diliyorum ki, bugün bir sürü insanın başına gelen, bir gün, o zaman eğer buna önlem almazsa, Federasyonu yönetenlerin de başına gelsin o zaman.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

17.15’te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.01

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

Teşkilat

MADDE 4- (1) TFF’nin teşkilatı, TFF Statüsünde belirlenir.

(2) TFF, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilatından meydana gelir. TFF’nin merkezi Ankara’dadır.

(3) Türkiye’deki her türlü futbol teşkilatı TFF’ye bağlıdır ve bunların hak ve görevleri TFF Statüsü ve diğer talimatlarda tanımlanır.

(4) TFF, FIFA ve UEFA üyesidir.

(5) TFF merkez teşkilatı en az aşağıdakilerden oluşur:

a) Genel Kurul.

b) Başkan.

c) Yönetim Kurulu.

ç) İcra Kurulu.

d) Hukuk Kurulları.

e) Denetleme Kurulu.

f) Genel Sekreter.

(6) TFF’nin, danışma ve idari birimleri aşağıdakilerden oluşur:

a) Genel Sekreterlik.

b) Yan ve geçici kurullar.

(7) TFF kurul veya organları TFF Statüsü uyarınca atanarak veya seçilerek göreve gelir. Ancak, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği ile Profesyonel Futbolcular Derneği kontenjanından belirlenen Genel Kurul delegeleri, kendi yönetim kurullarınca seçilir.

(8) Seçimler, özgür ve bağımsız demokratik yollarla gerçekleştirilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde biraz hakemler ve teknik direktörler konusunda konuşacağım. Tabii, Federasyonun bir parçası bunlar, hakemler, antrenörler, futbolcular. Bir kere, bugün rahmetli olan Sayın Sedat Balkanlı’ya Yüce Tanrı’dan rahmet diliyorum. Sedat Balkanlı Fenerbahçede ve Galatasarayda futbol oynadı ama biçare öldü, yoklukla öldü, çaresiz öldü. Allah kimseye hastalık vermesin ama…

 Bir kere, Federasyonun bir görevi de şu olmalı Sayın Bakanım: Futbolcuların dayanışması açısından ve ihtiyacı olan… İleride ona bir kıstas konulabilir. Belli futbolcuların çaresizliğinde yardımcı olmak görevidir. Ama Sedat Balkanlı, çok çekti ama maddi olanaktan da yoksun öldü. Onun için Federasyonun bu konuda bir eylem yapması lazım, Federasyonun hini hacette, ihtiyacı olan, sosyal açıdan bu insanlara yardımcı olması lazım. Bireysel yardım değil, bunu bir kurumsal hâle getirmesi lazım. Ben bugünün anısına da bunu sizin hepinizin dikkatine sunuyorum. Tabii, Federasyon yetkilisi olmadığı için Sayın Bakanım, “özerk” diyoruz, ama yani siz sadece niyetinizi belirtirsiniz, ama Federasyon yetkilileri olsaydı burada birtakım şeyleri daha net konuşabilirdim.

Değerli arkadaşlarım, tabii, futbolun bir parçası da hakemler, olmazsa olmazı. Türkiye’de bir Merkez Hakem Kurulu seçiliyor dönem dönem bir de hakem dernekleri var. Şimdi, aslında, dernekler tüm hakem camiasının ortak değeridir. Derneklerin amacı, Türk hakemliğini en iyi yere götürmek olmalıdır, Türk hakemliğini uluslar arası seviyeye taşımak olmalıdır, Federasyonun görevi de bu olmalıdır. Ama, maalesef, son yıllarda, baktığımız zaman, hakem camiası arasında bir çekişme var, birbirlerine karşı bir güvensizlik doğmuş. Yani, içinizde, eğer, objektif, net, herhangi bir şeyinden şüphe duyduğunuz kişi varsa, zaten camia bunu dışlamalıdır, camia bunu barındırmamalıdır. Herhangi bir kuşkunuz olan dernekler barındırmamalıdır. Dernek seçimini alacağım diye, bu konuda, şaibe olmuş, şaibeli birilerini illaki getirmeyin, önce dernekler bu görevi yapmalı. Yani, derneklerin görevi, Federasyona ve hakem camiasına yardımcı olmaktır. Ama bir gerçek var Sayın Bakanım: Maalesef, derneğe seçilen hakemler, “Dernekteysen, istifa etmezsen sana maç vermeyiz.” deniliyor. Bu, garip bir durum. Ben, tabii, kim haklıdır, kim haksızdır, bunun şeyini yapmak istemiyorum, ama derneklerin de, Federasyonun da, Merkez Hakem Kurulunun da, bir tek hakemleri tek yumruk yapmak görevidir. Hakemlerin şaibesiz, pırıl pırıl ve dünya hakemliğine gidecek yapıyı oluşturmalıdır. Ben bu konuda burada Federasyona da, Merkez Hakem Kuruluna da ve derneklere de sesleniyorum: Türk hakemliğinin geleceği için kimsenin şahsi kaprisini Türk futbolu çekmek zorunda değildir. Herkes sporun spor gibi yapılarak, kim başarılıysa, kim en iyi yönetiyorsa, kim en iyi hakemse bunları değerlendirmek hepimizin görevidir, Federasyonun görevidir. Bu nedenle, Futbol Hakem Komitesinin dün de, evvelsi gün de, daha önce de, daha önce de, on sene önce de, bugün için de konuşmuyorum, hep bu süreçte, o onun adamı; o gitti, onun adamı; bu geldi, bunun adamı… Bundan kurtulması lazım. Derneklerle Federasyonun, derneklerle Merkez Hakem Komitesinin ortak noktada buluşması lazım, hakemliğin, Türk hakemliğinin en iyi yere gitmesi için arkadaşlar. Tabii, bunu, içimden gelen bu duyguyla hiç, ne dernekten yana ne Merkez Hakem Kurulundan yana ne Federasyondan yana değil, sadece Türkiye’de bir gerçek var, bir sorun var, bu sorunun giderilmesi… Şu haklıdır, şu haklıdır demiyorum. Burada Türk hakemliğinin, haklı olan bir tek şey vardır, dünya hakemliğine gitmesidir. Bunun altını bir kez çiziyorum.

Değerli arkadaşlarım, ikinci konu Türk antrenörleri, Türk hocaları. Maalesef, yani bir yabancı hayranlığımız her şeyde olduğu gibi burada da var. Değerli arkadaşlarım, Federasyon, yabancı antrenörlerin veya FIFA, UEFA yabancı antrenörlerin haklarını koruduğu kadar Türk hocaların haklarını korumuyor. Yaşadık, gördük. Birçok kulübümüzün ve yabancı futbolcuların haklarını FIFA koruduğu kadar benim futbolcularımın hakları da korunmuyor. Burada eşit olmalı her şey. Yani, artık bir kulüpte bir yabancı, beş sene önce oynayan bir yabancıya bilmem 500 bin dolar, 1 milyon dolar kulübün gelirlerine el konularak alınıyor. “Aksi hâlde” diyor, “Ben sana lisans vermem.” Federasyon söylüyor. Aynı şekilde, Türk antrenörlerin de hakkını korumak Federasyonun görevidir ve Türk antrenörlerinin iyi yetişmesini temin etmek görevidir. Tabii, burada bireysel başarılar Türk antrenörünün başarısını getirmiyor arkadaşlar. Federasyon bu konuda bireysel başarı yerine toplumsal başarıyı, Türkiye’deki hocaların kalitesini yükseltmek yönünde önlem almalıdır. Tabii, burada maddi imkânı olan hocalarımız gidip yurt dışında eğitim alabiliyor ama maddi imkânı olmayanların bu olanağı yoksa aynı haktan yararlanamıyor. Onun için, burada Federasyona büyük görev düşüyor. Burada, özellikle yurt dışına gidemeyen insanlarımızı, hocalarımızı gerekirse yurt dışından -buradan 50 kişi götürmek yerine- oradan bir veya birkaç kişi getirerek burada onları yetiştirmesi lazım ama Federasyonun bu konuda hiçbir girişimi yoktur, bu konuda Türk antrenörünün yanında değildir Federasyon ve Türk antrenörler de… Tabii, bir kulüp boşaldığı zaman, 15-20 kişi müracaat ederse, her türlü ilke bozuluyor, her türlü sorun doğuyor. Ekmek parası için, onlar da her türlü, bazen çok zor koşullarda, hatır binasına, “Yarın, bu kulüple kapımı kapatmayayım, ben yine bu kulübe gelirim.” diye birtakım maddi haklarını da alamıyor ama her yabancı takır, takır, takır alıyor.

Ben bu konuda bir kez daha, gerek hakemler konusunda gerek antrenörler konusunda Federasyonun daha dikkatli davranıp ve bu insanların, özellikle hakemler konusunda, bu arada oluşan, dernek - Merkez Hakem Kurulu arasındaki sorunları düzeltmek görevi Federasyonundur. Burada görev Federasyona düşer ama hiçbir zaman dernekleri muhatap almadı. “Bu dernek bana destek olmadı.” diye dışladılar. İki, derneklerin de Futbol Federasyonunu dışlamak gibi bir lüksü yoktur. Dernekler de Türk hakemliğini eğer seviyorsa, ona inanıyorsa, dernekler de, Federasyonun yanlışını görmediği sürece Federasyona destek olmak zorundadır ama maalesef burada bir ikilem var. Bu ikilemin mutlaka giderilmesi açısından birinci görev Federasyonundur. Burada “yandaş hakem” yerine, “benim adamım” yerine “bizim adamımız”, Türk hakemliğini ön plana çıkarması lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesine aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 30.04.2009

“(9) Yönetim kurulu ve icra kurulu gönüllülük esasına göre çalışır.”

 

Ahmet Duran Bulut

Abdülkadir Akcan

Ali Uzunırmak

 

Balıkesir

Afyonkarahisar

Aydın

 

Prof. Dr.Akif Akkuş

Reşat Doğru

 

 

Mersin

Tokat

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/652 esas sayılı "Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4 üncü maddesinin yedinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mevlüt Akgün

Cüneyt Yüksel

Fatih Öztürk

 

Karaman

Mardin

Samsun

 

Fevzi Şanverdi

Suat Kılıç

 

 

Hatay

Samsun

 

"(7) TFF kurul veya organları TFF Statüsü uyarınca atanarak veya seçilerek göreve gelir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Gerekçe…

BAŞKAN – Evet, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu fıkranın devamında yer alan "Ancak, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği ile Profesyonel Futbolcular Derneği kontenjanından belirlenen Genel Kurul delegeleri, kendi yönetim kurullarınca seçilir." hükmü;

FIFA tarafından kabul edilmeyen bir hükümdür. Kabul edilmeme gerekçesi de TFF Genel Kurul iradesine ve yapısına dışarıdan müdahale olmasıdır. TFF Statüsünde Genel Kurul delegelerinin nasıl belirleneceği ayrıntıları ile düzenlenmektedir. Genel Kurulca kabul edilmiş olan TFF Statüsünde hakem, antrenör ve futbolcuların kurduğu dernekler ile konfederasyonların ne şekilde delege olacağı ve delege olacakların nitelikleri ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Taslakta adı geçen dernek ve konfederasyon FİFA ve UEFA tarafından tanınmış ve akredite olmuş değillerdir. Bu derneklere ilave olarak başka dernekler kurulabileceği gibi bu dernekler her hangi bir şekilde fesihte olabilecektir. Bu nedenle bu dernek ve kuruluşların adının münhasıran sayılması FİFA ve UEFA kurallarına aykırı olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesine aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 30.04.2009

“(9) Yönetim kurulu ve icra kurulu gönüllülük esasına göre çalışır”

                                                                               Ahmet Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, buyurun efendim.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4’üncü madde üzerinde eklenmesini istediğimiz paragrafın amacı şudur: Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu gönüllülük esasına göre çalışmalıdır. Hazırlanan statüde ve amaçlanan birtakım, işte, kanunun atama ve seçimle göreve gelen üyeleri arasında kastedilen atamadan anlaşılıyor ki seçilenler arasında bile maaşlı insanlar olacaktır. Dolayısıyla, gönüllülük esasına dayanan hizmet burada bir noktada yarınlarda pazarlık unsuru hâline getirilecektir ve Yönetim Kurulu arasında da gönüllülük esasına göre çalışan ve ücretli çalışan noktasında bir ayrımcılık meydana gelecektir ve yarınlardaki, ondan sonraki genel kurullarda da burası muhtemeldir ki bir pazarlık unsuru olacaktır.

Kıymetli arkadaşlar, çağdaş demokrasi, seçme ve seçilme özgürlüğünün daha ötesinde birtakım kurallarla desteklenmiş olması gereken bir demokrasidir. Dolayısıyla, burada çok doğru teklif ettiğimiz şeylerde dahi eğer katılmamak, başka şeyler söz konusu oluyorsa “Benim çoğunluğum var, ben seçme seçilme özgürlüğünün sağladığı imkânlar içerisinde çoğunluğu sağladım, dediğim dedik, astığım astık, kestiğim kestik.” oluyorsa demokrasi, çoğunluk yönetimi oluyorsa, Sayın Başbakanın artık belli bir noktadan sonra itiraf etmeye başladığı “çoğulcu yönetim anlayışı” içerisinde olmuyorsa bu iş, burada, muhalefet olarak çok fazla konuşmanın bir anlamı yok. Yani kulağımıza gelen odur ki, genel sekreter ve birtakım seçilmişlerin içerisinden belli bir noktada olacak arkadaşların 40’ar, 50’şer milyar lira maaşla donatılacağı, hatta daha başka birtakım yetkilerle de donatılacağı…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ali Bey, yılda mı ayda mı?

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Ayda efendim, ayda; olur mu yılda?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ayda mı?

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Ayda tabii ki.

Şimdi, dolayısıyla, bu ülke kaynaklarını yerinde ve etkin kullanmak varken ve birtakım şeyleri dikkate almak varken, bunun gibi, birtakım, acaba geçmişte Futbol Federasyonunun içerisinden Hükûmetle iletişim içerisinde, özerklik sağlanmadan, başka başka birtakım numaralarla genel kurula götürülmesini temin eden insanlara bir diyet mi ödenecek şimdi? Benim aklıma da o geliyor. Bu takım diyetler ödeniyor.

Dolayısıyla, ben, önergemizin kabulünü ve birtakım haksızlıkların ve tartışılmanın giderilmesinin önünün alınmasını teklif ediyorum ve bunu Genel Kurulun bilgilerine sunuyorum.

Çağdaş demokrasiyi doğru algılamamız gerektiği kanaatini taşıyorum.

Saygılar sunuyorum.

Karar yeter sayısı istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kara yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.37

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.52

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde verilen, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Kabul edilen önerge istikametinde 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi okutuyorum:

İlk derece hukuk kurulları

MADDE 5- (1) TFF’nin ilk derece hukuk kurulları özellikle aşağıdaki kurullardan oluşur:

a) Uyuşmazlık Çözüm Kurulu.

b) Disiplin Kurulları.

c) Kulüp Lisans Kurulu.

d) Etik Kurulu.

(2) İlk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkilidir.

(3) TFF talimatları ilgili talimatın yayımından, ilk derece hukuk kurulları tarafından alınan kararlar ise ilgili kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilmez ise kesinleşir. İlk derece hukuk kurullarının görevlerine giren konularda ve bunlar tarafından verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamaz.

(4) İlk derece hukuk kurullarının görevleri, yetkileri, hakları ve üyelerinin sahip olmaları gereken nitelikler ile her bir kurulun usul kuralları TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda düzenlenir.

(5) İlk derece hukuk kurullarının üyeleri TFF Statüsü’nde öngörülen şekilde belirlenir.

(6) İlk derece hukuk kurullarının hiçbir üyesi, TFF’nin başka kurul ve organlarında görev alamayacağı gibi TFF üyesi herhangi bir kulüp ya da diğer bir özel hukuk tüzel kişisi bünyesinde de görev alamaz. Bu üyeler tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde görevlerini icra etmek zorundadırlar.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzeride şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, yürekleri yakan ve Anadolu insanının ocağına ateş düşüren Diyarbakır-Lice, Hakkâri-Şemdinli’deki melun terör saldırısını, bu saldırıya ve insanlık düşmanı terör örgütüne açık ya da kapalı, aleni ya da ağızlarını yamultarak destek veren kişi ve terör örgütü artığı kuruluşları da nefretle lanetliyorum.

Özellikle, işbaşına geldiği ilk günden itibaren ucuz siyasi saiklerle taviz politikasını ve dış çevrelere hoş görünebilmek duruşunu devam ettiren Hükûmete de gerekli duruş ve kararlılığı göstermemesinden ve terör yandaşı çevrelere karşı da sessizliğini muhafaza etmesinden dolayı sorumluluğunun ve ihmalinin giderek arttığını hatırlatmak istiyorum.

Bu hain saldırıda 10 vatan evladı şehit olmuştur. Bayraklaşan bu kahramanlara Allah’tan rahmet, geride kalan sevdiklerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Yarın 1 Mayıs değerli Meclis üyeleri, Emek ve Dayanışma Bayramı. Bir müddet önce Meclisimizden çıkan ve Milliyetçi Hareket Partisinin de destek verdiği Yasa gereği yarın tatil ve ülkemizin değişik yörelerinde kutlamalar yapılacak. Özellikle ifade etmek isterim ki gerginlik ve şiddetin kimseye faydası yok. Bayram günü milletimize yeni acılar yaşatılmaması için tüm tarafları aklıselime ve sağduyuya davet ediyorum. Özellikle ülkeye hizmetle mükellef siyasi partilerimizin de demeç ve davranışlarında mutedil ve dengeli durmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Ülkemizin yasaları vardır. Bu yasaların yapıldığı yer bu aziz çatının altıdır. Bu bakımdan mevzuatı, kanunları yok saymak ve popülizmin girdabına kapılmak da Türkiye Büyük Millet Meclisine ve güvenilirliği ve itibarına hakarettir, haksızlıktır. Bunu unutmamalarını, tahriklerden uzak durmalarını Milliyetçi Hareket Partisi olarak beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.

Tüm dünyada gündemi belirleyen ve kitleleri arkasından sürükleyen en önemli unsurlardan biri de spordur. Özellikle profesyonel spor dalları, müsabakaları etkileri sınırları aşan, her türlü siyasal, sosyal ve ekonomik gündemin üzerine çıkan, günlük hayatımızda da en çok bizleri meşgul eden hususlar arasındadır.

Türkiye’de futbol ve özellikle profesyonel futbol en çok sevilen, ilgi gören spor dallarının başında gelmektedir. Ancak bu sektörün bu kadar sevilmesine karşın ciddi problemleri vardır. Bu problemleri burada konuşmak ve bu endüstriye, bu sektörden ekmek yiyenlere elbette destek olmak gerekmektedir. Bunu yapalım ancak zaten gelir ve gider dengesini kurmak vazifesinde olan ve bunun için de belirli kaynakları olan profesyonel futbola destek olmak kadar bu sektöre sporcu yetiştiren, ayakta kalmasını sağlayan amatör spor, amatör futbolcu ve kulüplerine de desteğin önemli olduğunu unutmamamız gerekmektedir.

Yine ikinci önemli tespit de, sağlıklı ve güçlü nesiller için okullarımıza ve öğrencilerimizin hayatına spor olgusunu yerleştirmemiz ve onları desteklemememiz gerçeğidir.

Ayrıca şunu da belirtmek zorundayız ki, sadece futbola kilitlenmek ve sanki diğer spor dalları yokmuş gibi davranmak da o branşlardaki sporcu ve kulüpler için büyük haksızlıktır ve yanlış bir spor politikasının tezahürüdür.

Türk futbolu yönetim, hukuki, finansal ve sosyal anlamda ciddi bir karmaşanın içerisindedir, çözümler ortaya konulamamaktadır.

Bu sorunları şu başlıklar altında toplamak mümkündür:

1) Türkiye Futbol Federasyonunun kulüpler karşısındaki duruşu büyükler lehinedir. Anadolu kulüpleri kendilerini sahipsiz görmektedir.

2) Kulüplerin, özellikle büyük kulüplerin kendi haklarına rıza göstermek yerine kendi çıkarları doğrultusunda Federasyona baskı ve yönlendirme yaptığı da bilinmektedir.

3) Futbol kulüp yöneticileri ile çalışanlarının ciddi bir eğitim, misyon ve vizyon eksiklikleri vardır. Futbol kulüplerinin kurumsallaşamaması da ciddi bir sorundur.

4) Futbol sektöründe dengesiz idari ve mali yapılanmalar mevcuttur.

5) Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat yapılanmasında da yasal ve idari eksiklikler bulunmaktadır.

Hiç iyi şeyler olmamış mıdır? Elbette olmuştur. Son dönemde yapılan Türkiye Futbol Federasyonuyla ilgili yasal değişikliklerle birlikte profesyonel futbolun yapılanmasının bazı ihtiyaçları giderilmiştir. Liglerin isimlerinin satılmasıyla, şans oyunlarında ciddi paylar sağlanmasıyla ve yeni sponsorluk sözleşmeleriyle Türkiye Futbol Federasyonu ve profesyonel futbolun imkânları artırılmıştır. Meclis gerekeni yapmış, en azından Bakanlıkça önüne getirilen tasarıyı yasalaştırmıştır. Yasa yapmak kadar onları uygulamak da önemlidir. Bu nedenle yasa uygulayıcısının amaç ve niyeti de ön plana çıkmaktadır. Basiretini ortaya koyar, iyi uygulamak ya da uygulamamak.

Bu yasayla Federasyonun bazı sorunları aşması bekleniyordu ama o beklenen fayda bir türlü gerçekleşememiştir. Büyük kulüpleri koruyan ve kollayan bir sistem içinde bu zamana kadar bildiğiniz gibi Türkiye Birinci Liginde, Süper Lig’de dört şampiyon çıkartılabilmiştir. Sivassporu hedefe en çok yaklaşan bir diğer Anadolu takımı olarak da Milliyetçi Hareket Partisi adına tebrik etmek istiyorum.

Federasyon ve büyük kulüplerin tekelci anlayışları, futbolumuzdaki sportif, mali, idari ve hukuki temel sıkıntıların odak noktasını oluşturmaktadır. Futbol kulüpleri kurumsallaşamama ve kötü yönetimleri dolayısıyla borç batağındadır. Futbolun ekonomisi, ülkede sermaye ve reklam harcamaları, yaşanan ekonomik kriz dolayısıyla duraklama dönemine girmiştir, hatta gerilemeye başlamıştır. Futbol gelirlerinin temeli olan seyirci sayısı ve gelirleri düşmekte, büyük takımlar dışında kulüpler ürün satışlarında zarar etmektedirler. Kriz dolayısıyla sponsorlar da geri çekilmeye başlamıştır.

Neler yapılabilir:

Öncelikle, Türkiye Futbol Federasyonu adil ve dengeli duruşunu göstermek durumundadır.

Her ilin profesyonel lig’de en azından bir takımıyla temsil edilebilmesinin altyapısı oluşturulmalıdır.

İkinci ve Üçüncü Lig’deki nispeten küçük kulüplere -üst lige- üretmiş olduğu isim hakkı, televizyon gelirleri, şans oyunlarından verilen paylar artırılmalıdır. Bu kulüplere sponsor olacak firmalara da bazı kolaylıklar temin edilmelidir.

Ligin devam eden süreci içinde, mali sorunlar yaşayan kulüpler için Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde bir sigorta ve yardımlaşma fonu oluşturulmalıdır.

Üst ligde mücadele veren kulüplerin trilyonluk borcuna bakılmaksızın, alt liglerdeki kulüplerin borcundan dolayı cezalandırılması ile bazen üçüncü taraf olan diğer kulüpler bile etkilenebilmektedir. Bu soruna çözüm bulunarak, özellikle ligler devam ederken cezalandırmaların ve tahsilatların önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşte size Ispartaspor örneği. Bu örneği özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum ki Türkiye Futbol Federasyonu da kamuoyu da önemli olanın yaşatmak olduğunu, cezalandırmak olmadığını anlasın.

2007-2008 sezonunda Ispartaspor Kulübü lig lideri iken 154 bin lira, yani eski parayla 154 milyar lira borcu nedeniyle oyuncu lisansları askıya alınarak oyuncular 3 müsabakaya 9 kişiyle çıkmak zorunda bırakılmışlardır. Türkiye Futbol Federasyonu da bu uygulamasından dolayı, o sezonda bir üst lige çıkacak ve amatör kümeye düşecek takımların kaderiyle oynamıştır. Bu nasıl olmuştur? Örneğin, o sezon Muğlaspora karşı tam kadroyla çıkan Ispartaspor 2 maçta 6 puan almıştır. Muğlasporun rakipleri olan Bursa Nilüfer ve Konya Ereğli takımlarına karşı da 9 kişiyle oynamak zorunda bırakılmıştır. Hepsi bizim takımımızdır, bunlar arasında bir ayrım yapmamamız gerekiyor ancak bu tip haksız ve adaletsiz uygulamaları önlemek için, Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde, sezon içinde bu tür olaylara mahal vermeyecek çözümler üretilmelidir.

Bir diğer önerimiz de şudur: Kulüplerin idari ve mali yapılarını denetleyecek, Türkiye Futbol Federasyonuna organik bağı olmayan, bağımsız bir yapı oluşturulmalı; objektif ve zamanında yapılacak tespitlerle, kulüplerin idari ve mali sorunları daha da derinleşmeden çözümler üretmek için hızlı hareket edilmesi sağlanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Sayın Başkanım, iki dakika ilave alabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Kulüp batmadan el uzatılmalıdır. Basra harap olduktan sonra Basra’yı kurtarmanın kimseye faydası olamayacağı bilinmelidir.

Gelelim, amatör spor kulüpleriyle ilgili bazı çözüm önerilerimize:

Amatör spor kulüpleri mevcut ekonomik yapılarıyla çok zor şartlarda faaliyetlerini sürdürmektedirler. Her kulüp için sezon başı katılım ücreti toplam 400 lira; bunun 200 lirası Türkiye Futbol Federasyonuna, 200 lirası da Amatör Spor Kulüpleri Federasyonuna gitmektedir, 10 lira da yeni lisans çıkartma ücreti alınmaktadır. Bu kulüplerin malzeme ihtiyaçları, sezon başı giderleri ve deplasman giderleri de düşünüldüğünde bir amatör kulübün yıllık gideri 30-35 milyar lirayı bulmaktadır. Bu paraların ekonomik yapısı bozuk olan yerleşim yerlerinin kulüplerince tedarik edilmesi zordur. Eğer profesyonel futbolun altyapısı olan amatör futbol kulüpleri desteklenmez ise profesyonel kulüplerde top oynayacak memleket evladı bulamazsınız. Öyleyse, Türkiye Futbol Federasyonunca, bulunduğu lige göre profesyonel kulüplere sezon başı verilen en az 125 milyar lira lige katılım ücreti gibi amatör kulüplere de hakları ölçüsünde katılım ücreti verilmelidir. Verelim ki yırtık ayakkabılar ve karda, kışta tek tip, incecik formalarla çocuklarımız spor yapmak zorunda bırakılmasın. Onların beslenmesine, malzeme ihtiyaçlarına katkı sağlayalım.

Parasal yardım yanında özellikle özel idare ve belediyelerden yapılan malzeme yardımı imkânlarını da artıralım ve bu idarelere de bu amaçla Türkiye Futbol Federasyonundan kaynak aktaralım.

İşte, hem profesyonel futbol hem de amatör futbolla ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin bazı çözüm önerileri. “Sadece konuşuyorsunuz, önerileriniz yok.” diyen AKP Hükûmetine ve AKP Grubuna da hatırlatmak istiyorum. İnşallah, bunları hem Sayın Bakanımız hem Grup dikkate alacaktır.

Tüm bu eleştirilerimize rağmen özellikle futbol sektöründe ve Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilatlanmasında uluslar arası normlara uyumu arayan bu tasarıda, yukarıda siyasi parti gruplarının da mutabakatı olduğu dikkate alınarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek olacağımızı belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Akcan, buyurun efendim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, benim sorum bir önceki önergeyle ilgiliydi. Önerge oylandı geçtiği için sorum söz konusu değil.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Uzunırmak

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de tutanaklara geçmesi açısından sormak ve öğrenmek istiyorum; geçmişteki maddeyle ilgili ama Sayın Bakanıma soruyorum: Statüsünde seçimle gelen yönetim kurullarından 2 veya daha fazla ücretli durumda atanmış diyebileceğimiz FIFA üyesi hangi ülkeler var acaba, statüsünde bunları taşıyan? Biz, bu kanunu bir noktada Federasyonumuzun FIFA’ya uygunluğu için çıkartıyoruz. Acaba, seçimle gelen yönetimlerden içerisinde 2 tane veya daha fazla ücretli bulunduran FIFA üyesi bir ülke var mı, varsa bu ülkeler hangileri?

Teşekkür ediyorum.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu özel bir şey mi ayrıca?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Milletvekilimize de teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Milletvekilimizin vermiş olduğu önergeye katılmadığımızı ifade ettim, gerekçesini kuliste kendisine de ifade ettim, şimdi de Genel Kurulla paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada yapmak istediğimiz husus şu: Futbolun yönetimini olabildiğince futbol ailesine bırakmak. Sadece bir çerçeve kanun ve yasanın vücut vermesi gereken organlarını belirtmek, geri kalan teferruata ilişkin bütün ikincil düzenlemeleri Futbol Genel Kuruluna bırakmak. Yani, biz, burada işte Yönetim Kurulundan maaş alacaklar veyahut da başka hakları alacaklara ilişkin teferruata, detaylı düzenlemeye girersek bu başlangıçtaki amacımızla ters düşeriz. Kaldı ki geçtiğimiz haziran ayında yapılan Genel Kurulda, bütün futbol kulüplerinin delegelerinin temsil edildiği Genel Kurulda oy birliğiyle bir ana statü…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ben, dünyada örneği var mı onu bilmek istiyorum, başka bir şey istemiyorum. Dünyada örneği var mı?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Veya bu düzenleme bir özel düzenleme mi?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Dünyadaki örneği var mı yok mu onu araştıralım, size yazılı olarak cevap vereyim.

Peki, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı maddeyi okutuyorum:

Tahkim Kurulu

MADDE 6- (1) Tahkim Kurulu, bu Kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız bir zorunlu tahkim mercii olup TFF’nin en üst hukuk kuruludur ve TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki uyuşmazlıklar ile ilgili nihai karar merciidir.

(2) Tahkim Kurulu, TFF Statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar. Tahkim Kuruluna başvuru süresi TFF talimatlarının yayımından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren yedi gündür.

(3) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları ile üyelerinin sahip olması gereken nitelikler TFF Statüsünde belirlenir. Tahkim Kurulu’nun işleyişi ve usul kuralları TFF tarafından çıkarılacak talimatta yer alır.

(4) Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz.

(5) Tahkim Kurulu üyeleri de bu Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrası hükümlerine tabidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde grubum adına konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de diğer hatipler gibi, maalesef, Diyarbakır Lice Abalı köyünde mayın patlaması sonucu 9 şehidimizi ve Şemdinli’de taciz atışı sonucu 1 şehidimizi rahmetle anıyorum. Şehitlerin ailelerine, büyük Türk milletine ve kahraman Silahlı Kuvvetlerimize de başsağlığı diliyorum. Bu arada, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Yine, dün meydana gelen canlı bomba olayında, eski Adalet Bakanı Sayın Profesör Doktor Hikmet Sami Türk’e de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Terör, ne yazık ki Türkiye'nin gündeminde olmaya devam ediyor. Ümit edelim ki bundan sonraki süreçte, dönemde, yıllarda, terör sıfıra yakın indirilebilsin, etkisi nötrlensin ve terörle yaşayan bir Türk toplumu değil aksine, güzellikler içerisinde ve güvenlik içerisinde yaşayan bir Türk toplumunu el birliğiyle gerçekleştirelim. Ama, ne yazık ki, öyle görünüyor ki, terörle yaşamak için uygun iklim, uygun ortam yaratılıyor ve dışarının, egemenlerin Hükûmete dayattıkları her alanda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında yapılan değişikliklerle bu elverişli iklim her zaman yaratılmaya devam ediliyor. Ondan sonra, birileri çıkıp 29 Mart seçimlerinin belli sınırları çizdiğini ifade etme cüretini dahi gösterebiliyorlar. Bunu da şiddetle huzurlarınızda kınıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konumuza dönersek tasarıda aslında 5’inci madde olarak düzenlenen ancak ilgili Komisyonca 6’ncı maddeye teselsül ettirilen Tahkim Kurulu yargısal yetki kullanan en üst organdır. Bu sebeple Tahkim Kurulu Türkiye Futbol Federasyonu teşkilat yapısı içerisinde mütalaa edilmemiştir.

Tasarı şunları getirmektedir başlıca:

1) Tahkim Kurulu bağımsız ve tarafsızdır.

2) Tahkim Kurulu en üst hukuk kuruludur.

3) Nihai karar mercisidir.

4) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları ile üyelerin sahip olması gereken nitelikleri Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü’nde belirlenmektedir.

5) Tahkim Kurulunun işleyişi ve usul kuralları Türkiye Futbol Federasyonunun çıkaracağı talimatta yer almaktadır.

6) Tahkim Kurulunun kararları kesin olup yargıya kapalı olmaktadır.

7) Tahkim Kurulu üyelerine getirilen kısıtlamalar hüküm altına alınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, arz etmiş olduğum bu görüşler ışığında Türkiye Futbol Federasyonu statüsü Tahkim Kurulu bakımından da doğal olarak önem arz etmektedir.

Tahkim Kurulu, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanının teklifi ve Yönetim Kurulu kararıyla mesleki tecrübesi en az beş yıl olan hukukçular arasından seçilecek 1 başkan ve 6’şar adet asil ve yedek üyeden meydana gelmektedir. Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği, yani FİFA ile Avrupa Futbol Federasyonları Birliği, yani UEFA kurallarının esas alınacağı da bu vesileyle vurgulanmaktadır.

Tahkim Kurulu üyeleri Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun görev süresi kadar yetkilidir. Bu süre dolunca seçimin tekrarı zorunludur. Spor kulüplerinde görev alanların veya spor federasyonlarında görev alanların, istifa etmedikçe söz konusu kurulda görev almaları da mümkün değildir. Disiplin kurullarınca altı aydan fazla ceza alanlar da keza Tahkim Kurulu üyesi olamamaktadır. Tahkim Kurulu kararları Türkiye Futbol Federasyonu tarafından uygulanır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haklarının ihlal edildiği inancında olan kişilerin mahkemelere başvuru prensibinin belki de tek istisnası spor alanındaki tahkimdir. Adli veya idari mahkemelere müracaat etmeden başvurulan tahkim, önemli, etkin ve süratli bir müessesedir. Tahkime müracaat etmek yargı mercilerine göre üstün avantajlar sağlamaktadır. Bu bağlamda tahkim yoluna giderek bir uyuşmazlığın giderilmesi yargı mercilerinden çok daha hızlı sonuçlanmakta, uyuşmazlık konusunu uzmanlarına teslim etme hususu da bu yönüyle gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, Tahkim Kurulunun yapılandırılmasını içeren 6’ncı maddenin uluslar arası kurallara ve kendi mevzuatımıza uygun olarak güzel bir şekilde burada düzenlendiğini özellikle vurgulamak isterim.

Bu arada Süper Lig’de Sivassporun başarısını ben de arzu etmekteyim ama şunu da ifade etmem gerekir ki bir Beşiktaşlı olarak tabii ki Beşiktaşın hemen takipte olması da ve şampiyon olması da temel arzumuz.

Sporda en önemli hususun şike olduğu bir gerçektir. Yıllarca Anadolu’nun dört bir tarafında görev almış bir kişi olarak şikenin spora ne büyük zararlar verdiğini birçoğunuz bilmektesiniz çünkü şikeyle mücadele aslında sporun gelişmesine en büyük katkı unsuru olarak karşımıza çıkar. Anadolu takımlarının sorunlarına diğer bir yönüyle el atmak, onların sorunlarını çözmek ve diğer büyük takımlarla onların eşit statüde yarışmasını temin etmek de Türk sporunun gelişmesi açısından çok büyük önem arz etmektedir.

Bütün takımlara kendilerini ayakta tutacak kadar sürekli ve yeterli gelir kaynaklarının yaratılması da çok önemlidir. Bu itibarla birçok kentte uygulanan elektrik ya da su makbuzlarından ya da kamu kurum ve kuruluşlarının üretim yaptığı tesislerden küçük oranlarda konulan birtakım rakamlarla, elde edilen gelirlerle ayakta tutulmaya çalışılan Anadolu takımları vardır. Bunların ancak Anayasa’ya aykırı olan yönleri söz konusudur. Bu hususta da özellikle spordan sorumlu Devlet Bakanlığımızın bir çalışma yapması ve Anadolu kulüplerine sürekli ve yeterli gelir kaynaklarını yaratması gerekmektedir. Eğer böyle bir çalışma olmazsa taşrada görev yapan belediye başkanları, vali, emniyet müdürü gibi spora öncelik ve önem tanıyan birtakım kamu görevlilerinin sıkıntıya girdikleri gerçeğiyle her zaman karşı karşıya kalacağız.

Ben, Türk sporunun gelişmesi ve Türkiye Futbol Federasyonunun FIFA ve UEFA standartlarında özerk, güçlü ve güvenilir kurum olmasını yürekten diliyor, grubum adına ve şahsım adına hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Sayın Aslanoğlu, konuşmayacaksınız herhâlde.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci maddeyi okutuyorum:

Denetleme Kurulu

MADDE 7- (1) TFF’nin hesapları ve mali durumu, Genel Kurul tarafından seçilmiş Denetleme Kurulunca denetlenir. Denetleme Kurulu raporu, Genel Kurul tarihinden en az onbeş gün önce Genel Kurul üyelerine gönderilir ve ayrıca Genel Kurula sunulur.

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

T.B.M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı yasa tasarısının 7. maddesindeki (seçilmiş) kelimesinden sonra (yedi kişiden ibaret) ifadesinin ilavesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Seçilecek Denetleme Kurulu üyesi sayısının yedi kişi olacağı belirtilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Futbol Federasyonunun gelirleri

MADDE 8- (1) TFF’nin gelirleri şunlardır:

a) Futbol müşterek bahis oyunlarından kulüplere verilen isim hakkının %15’i.

b) Başvuru harçları ve para cezaları.

c) Kulüplerin televizyon, radyo, internet ve her türlü teknik cihaz ve benzeri araçlarla yapılacak müsabaka yayınlarından ve yayın organları ile yapacakları her türlü sözleşmelerden elde ettikleri gelirlerin %10’u.

ç) TFF tarafından akdedilen sponsorluk sözleşmelerinden elde edilen gelirler.

d) Resmi ve özel milli müsabakalardan elde edilen gelirlerin kesintilerden sonra kalan net meblağı ile bu müsabakaların televizyon, radyo, internet ve her türlü teknik cihaz ve benzeri araçlarla yayınlarından elde edilecek gelirler.

e) Tescil, vize, aktarma, aidat ve TFF’ye bağlı futbolcular ve kulüplerden elde edilen benzeri gelirler.

f) Mal varlığı gelirleri, mal varlığı değerlerinin devir, temlik, satış ve kiralanması gibi hususlardan elde edilen gelirler.

g) TFF tarafından kurulacak veya ortak olunacak her türlü iktisadi teşebbüs ve şirketlerden elde edilecek gelirler.

ğ) Faiz gelirleri.

h) Bağış ve yardımlar.

ı) Diğer gelirler.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’yla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, futbol günümüzün en popüler spor dallarından birisini oluşturmaktadır yani en azından seyirci olmak babından futbolla ilgilenmeyenimiz hemen hemen yoktur. Futbol, aynı zamanda dev bir ekonomik etkinlik, büyük bir iş kolu, dostluk ve iyi ilişkilerin geliştirilmesinde kültürel bir araç ve ülkenin tanıtılmasında önemli bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır.

Futbol ilk ortaya çıktığı günden itibaren birçok gelişmeye sahne olmuş ve birçok değişiklikler yaşamıştır. Dolayısıyla, futbolun kaide ve kuralları değiştiği gibi futbola ait yasaların da zaman zaman yeni anlayışlara göre değiştirilmesi kaçınılmazdır. Bu tasarı da böyle bir anlayışla gündeme geldi ama biraz önce de diğer vekillerimizin belirttiği gibi aşağı yukarı yirmi bir aylık süre içerisinde bu Futbol Federasyonunun 3’üncü defadır Meclis gündemine gelişi oldu. Bu bakımdan herhâlde çok hızlı değişiklikler oluyor ve bu çok hızlı değişikliklere de çözümler getirilmesi arzulanıyor diye düşünüyorum.

Bu tasarının futbolu daha zevkli hâle getirebilmesi için yeni ortaya çıkan kural ve kaidelerin uygulanması, futbol ile ilgilenenlerin, futbolcusundan idarecisine, hakeminden teknik direktörüne hatta amigo ve top toplayıcısına kadar herkesin eğitilmesi gerekmektedir. Yani biz futbolumuzdaki ana aksaklıklardan birisini eğitim olarak görmekteyiz. Eğer bu konuda birtakım kural ve kaideler ortaya konursa, yasalara bunlar eklenirse bunların daha iyi olacağı, daha iyi sonuçlar alınacağı kanaatindeyim. Zaman zaman görmek istemediğimiz saha içi, saha dışı ve tribünde cereyan eden çirkinliklerin yaşanması eğitim eksikliğinin bir sonucudur diyorum.

Yasanın 8’inci maddesi Futbol Federasyonunun gelirleri ile alakalıdır. Elbette, dedik ki futbol büyük bir iş kolu, büyük bir ekonomik etkinlik; o zaman bunda para birinci planda rol oynayacaktır diye belirtiyoruz. Gerçekten de dünyanın değişik ülkelerinde yetişmiş olan nadir futbolcular, yine dünyanın büyük kulüpleri olarak nitelendirilen paralı kulüpler tarafından sürekli bulunmakta, ortaya çıkartılmakta, alınmakta ve bunlar kendi takımlarında oynatılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, futbol ve müsabakalar büyük bir ekonomik etkinlik diyoruz çünkü bu büyük ekonomik ve sosyal olay büyük de bir para transferine müdahil olmaktadır.

Aynı zamanda, müşterek bahis adı verilen şans oyunları da futbolun vazgeçilmez unsurlarından birisi hâline gelmiş ve her hafta milyonlarca vatandaşımız müşterek bahse para yatırmakta veya aktarmaktadır. Elbette ki bu oyunlarda rol alan kulüplerin herhangi bir pay almaması düşünülemez. Yani bunlar mademki bu futbol takımlarını kendi çizelgelerinde gösteriyorlar yahut o futbol takımlarının faaliyetleriyle birtakım gelirler elde ediyorlar, bu futbol takımlarının da bunlardan gelir elde etmesi gerekir diye düşünüyoruz. Fakat bu payın yüzde 7 gibi düşük bir oranda olması kanaatimce yetersizdir. Yani futbol kulüpleri, biliyorsunuz, bu gelirlerin ancak yüzde 7 gibi bir kısmından istifade ediyor, gerisi devlete gelir vergisi yahut da başka alanlarda, başka yerlerde kullanılıyor. Bunun artırılması gerekir diye düşünüyorum. Bu etkinliklerin organize ve kurallarının uygulanmasında söz sahibi olan federasyon ise kulüplere ödenen payın yüzde 15’ini alıyor. Yani burada yaptığı, demek ki, bu etkinliklerin organizasyonu ve kuralların uygulanmasıyla ilgili çalışmalar yapıyor, bunun karşılığında da bu alınan paraların yüzde 15’ine âdeta el koyuyor.

Değerli milletvekilleri, özellikle Anadolu kulüpleri büyük sıkıntılar içerisindedir. Bu sıkıntılar onların sık sık küme düşmesine yahut profesyonel futbolcularının çoğunun anlaşma ücretini tam alamamasına sebep olmaktadır. Şehirlerimizin futbol takımları her zaman sponsor bulamamakta ve esnafa müracaat etmektedir ve esnaflarımız da maalesef bundan mutazarrır olmaktadırlar. Esnaf bu istenen ücreti isteyerek vermemekte ve özellikle mahallî yöneticiler ile vatandaş arasında sıkıntılar meydana gelmektedir. Hepimiz geçtiğimiz ay sonunda mahallî seçimlerde çalıştık. O mahallî seçimler sırasında hepinize gelen şikâyetlerin futbol takımları için belediyenin aldığı ücretler olduğu kanaatindeyim çünkü bana da bu konuda birçok defa şikâyetler geldi. Hâlbuki futbolun karşılıklı anlayışı ve hoşgörüyü artırması arzu edilmektedir.

Anadolu kulüplerinin her birinin esnafa, finans kuruluşlarına ve şahıslara külliyetli miktarda borcu bulunmaktadır. Futboldan beklediğimiz başarının elde edilmesi, kullanılacak veya kulüplere aktarılacak kaynakla yakından alakalıdır. Bu yüzden, futbolla ilgili müşterek bahis oyunlarından kulüplere daha fazla kaynak aktarılmalıdır diyorum.

Futbol Federasyonu, kulüplerin televizyon, radyo, İnternet vesaire gibi araçlarla yapılan müsabaka yayınlarından elde ettikleri gelirin de yüzde 10’unu almaktadır. Bu meblağ yüzde olarak az gibi görünmesine rağmen, takımların elde ettikleri gelirleri dikkate aldığımızda Federasyonun aldığı miktar ortaya çıkacaktır.

Burada, yirmi dokuz hafta sonunda takımlarımızın kazandıkları -bir kısmının tabii, hepsini belirtmeyeceğim- para miktarı var. Mesela, buradan, Sivasspor 7 milyon 900 bin TL, Beşiktaş 6 milyon 846 bin, Trabzonspor 6 milyon 194 bin, Galatasaray 6 milyon 31 bin, Fenerbahçe 5 milyon 542 bin, Konyaspor 3 milyon 912 bin, Kocaelispor 3 milyon 97 bin. Tabii, en alttaki Hacettepesporu ele alırsak bunun çok daha düşük bir ücret aldığı ortaya çıkmaktadır ki bu, yarın transferlerini nasıl yapacak? Ve yapamayacak. Zaten küme düşüyor, orada bocalayıp duracak.

8’inci maddenin (d) fıkrasında belirtilen gelirler, resmî ve özel millî müsabakalardan elde edilen gelirler ve bunların yayınlanmasından elde edilen gelirler olarak Futbol Federasyonunun önemli gelir kaynaklarındandır, ancak bu gelirlerden Millî Takıma futbolcu veren takımlara da bir miktar kaynak ayrılması uygun olur kanaatindeyim. Bu, futbolcular kadar kulüplerin de performansını artırmaya yardımcı olacaktır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tarsus’a mı, Mersin’e mi verilsin?

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Tarsus’a verilsin, ona da verilsin.

Değerli milletvekilleri, 1 Haziran 2007 ile 31 Mayıs 2008 arasındaki bir yıllık dönemde çeşitli kaynaklardan Federasyonun elde ettiği gelirler toplam olarak 134 milyon 245 bin 584 TL’dir. Bunlar içerisinde en büyük miktar 67 milyon 368 bin 949 TL ile profesyonel futbol gelirleridir. Ancak, cari giderlerine baktığımız zaman, bu profesyonel futbol giderlerine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akkuş, konuşmanızı tamamlayınız.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

…25 milyon 176 bin 183 TL ödendiğini görüyoruz, yani gelirin yarısı bile değil. Ancak, cari giderler 37 milyon 302 bin155 TL’dir. Eğitim giderleri ise, sadece 4 milyon 218 bin 833 TL’dir.

Yukarıda da belirttiğim gibi, futbol ve müsabakalarından beklediğimiz istifadenin gerçekleşmesi için eğitim vazgeçilmez bir uğraş olmalıdır. Bu yüzden, Türkiye Futbol Federasyonunun gelirlerinin daha büyük bir miktarının eğitime harcanması beklenen sonuçlara daha fazla yaklaşmayı sağlayacaktır diyorum.

Ayrıca, dikkati çeken bir gelir-gider tablosu da millî takımlar geliri ile millî takımlar gideri arasındaki farktır. Bu da tabii, millî takımlarımızın başarısı ile orantılıdır.

Burada, Türkiye Futbol Federasyonu gelirleri arasında yer alan, (f) fıkrasında belirtilen mal varlığı gelirleri, mal varlığı değerlerinin devir, satış ve kiralanması, vesair gibi hususlardan elde edilen gelirler yer almaktadır.

Genellikle futbol için ayrılan yerler şehir ve kasabaların kenarında yahut şehir yerleşmelerinin seyrek olduğu yerlerdedir; dünü kast ediyorum. Böyle olunca da o gün fazla bir değeri olmayan ve genellikle hazineye ait olan geniş araziler takımlara veya Futbol Federasyonuna tahsis edilmektedir. Bugün, buralar değerlenmiş ve büyük meblağlarla alınıp satılan yerler olmuştur. Dolayısıyla, kulüpler veya Futbol Federasyonu bugün haksız kazanç elde etmektedirler diye belirtiyorum. Bu yüzden, hazineden devralınmış bu alanların devir ve satışı gibi hususlara daha fazla özen gösterilmeli ve buraların satış ve devri bence önlenmelidir diyorum.

Tabii, burada, geçtiğimiz Futbol Federasyonu Yasası’nda değişiklikler yapılırken, hatırlarsanız Atatürk Orman Çiftliğinin bir kısmının Futbol Federasyonuna devri vardı, ancak bu önlendi.

Netice olarak diyorum ki, futboldan iyi sonuçlar, beklediğimiz neticeleri almak için futbolla uğraşan herkesin, her kesimin eğitimine biraz daha özen gösterilmelidir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şahsı adına Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Türkiye Futbol Federasyonu kuruluş kanunu üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi spor, sevgi, dostluk, kardeşliktir ve Doğu Anadolu’da her zaman bu devam etmiştir. Ancak, Sayın Bakanım buradayken söyleyeyim, Doğu Anadolu’da, güneydoğuda futbol oynayan çocuklarımız çok mağdur. Bir kere, hakikaten bunu içtenlikle söylüyorum, doğu ve güneydoğu milletvekilleri de bunu biliyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ardahan’a yapmadılar mı bir şey?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Şimdi Ardahan’a da ne yapıp yapmadıklarını söyleyeceğim.

Şimdi, Ardahan’a futbolla ilgili çok fazla bir şey yapılmadı ama Sayın Bakanım hakikaten çok gayretli, ben huzurunuzda teşekkür ediyorum. O gayreti çerçevesinde de oraya yardım edeceğini, sadece Ardahan’a değil, doğu ve güneydoğuya yardım yapacağını ben umuyorum.

Şimdi, geçen sene bizim Posof Futbol Takımımız şampiyon oldu. İnanın, Trabzon’a veya Erzurum’a elemelere gidemedi. Niye gidemedi? Yol parası yok, otobüs yok, efendim, gittiği zaman kalacak yer yok, kalsa verecek parası yok.

Bu seçimlerde, yani 29 Mart seçimlerinden bir hafta sonra, Ardahansporun Erzurum’a gidip elemelere katılması lazım. Dediler ki: “8 milyar para lazım.” Vali Bey’e gittik, dedi ki: “Benim böyle bir bütçem yok.” Yahu, bunu Federasyon vermiyor mu? Vermiyor. Bakanlık? Bakanlık da vermiyor. Çocuklar isyan etti. Biz sağdan soldan, iş adamlarından topladık, gönderdik; yatacak yerini de kalacak yerini de temin ettik, paralarını verdik.

Yani şimdi, Doğu Anadolu’da çocuklar barış ve sevgi için futbol oynuyor, spora koşuyor ama devlet elini uzatmıyor. Devlet elini uzatmadığı için de çocuklar perişan bir durumda ve devlete küsüyorlar. İşsiz, zaten yoksul ve göç var, bir de şimdi futbol oynayan az sayıda da olsa çocuklarımızın imkânları kısıtlı olunca boşlukta kalan çocuklar, maalesef arkadaşlar, terör örgütlerinin kucağına düşüyorlar. Bu çok ciddi bir olaydır arkadaşlar, ben bunu yaşıyorum, görüyorum, siz de görüyorsunuz.

Bu bakımdan, Sayın Bakanımdan ben istirham ediyorum: Doğu ve güneydoğuya, özellikle kalkınmakta öncelikli olan otuz altı ilimiz var, bu illerimize özel bir paket hazırlayın; gençlerin formalarını, ayakkabılarını, oynayacak sahalarını, tesislerini… Efendim, onun dışında, diyelim ki, turnuvalara gidiyorlar, elemelere gidiyorlar, bu nedenle…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Oylarını da oraya verecekler o zaman, akıllarına getirme!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Canım, şimdi, biz çocuklara bir şeyler verelim de oylarını onlar nereye vereceklerini bilirler, sen merak etme.

Şimdi, burada, gençlik çok önemli arkadaşlar. Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti devletini ve geleceğini gençliğe bırakmış. Gençlik de bize emanet olduğuna göre Büyük Millet Meclisinden özellikle ben istirham ediyorum: Kalkınmakta olan illere mutlak surette özel imkânlar, özel paketler, özel projeler sunmamız lazım. Yani devletimiz büyük. Oradaki, doğudaki yani Ardahan’daki, Kars’taki, Iğdır’daki, Erzurum’daki, Van’daki, Hakkâri’deki, Şırnak’taki çocukları hapishaneye atmak değil, onlara top oynatmak, onlara kardeşliği, barışı, sevgiyi kucaklayacak şekilde, spora kazandırmak için, o bölgelere, futbolla ilgili, diğer spor dallarıyla ilgili, koşmayla ilgili… Hatta biliyorsunuz, atletizmde devamlı Doğu Anadolu’dan şampiyon çıkar. Niye? Çünkü çocuk çok koşuyor ama teknik anlamda, eğer çim sahası olursa ve tesisleri olursa, futbol oynayacak imkânları olursa, inanıyorum o zaman o çocuklardan çok daha iyi futbolcular çıkarak dünya şampiyonluğuna katılacak çocuklar olacaktır.

Ben, Sayın Bakandan ve Hükûmetten şunu istirham ediyorum: Doğu ve güneydoğuya özellikle bir ayrıcalık tanıyın, oradaki çocukları topluma kazandıralım. Oradaki, futbolla ilgili ve diğer spor dallarıyla ilgili yatırımları bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 1/652 esas sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mevlüt Akgün

Cüneyt Yüksel

Fatih Öztürk

 

Karaman

Mardin

Samsun

 

Fevzi Şanverdi

Suat Kılıç

 

 

Hatay

Samsun

 

“(a) Futbol müşterek ve sabit ihtimalli bahis oyunlarından kulüplere verilen isim hakkının %15’i.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe

Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca oynatılmakta olan oyunlar arasında sabit ihtimalli oyunlara da yer verildiğinden madde bu oyunları kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 9’u okutuyorum:

Türkiye Futbol Federasyonunun giderleri

MADDE 9- (1) TFF yıllık bütçe esasına göre bütçesini hazırlar ve bu Kanunda kendisine verilen görevleri yerine getirebilmek için TFF Statüsü çerçevesinde gerekli bütün masraf ve harcamaları yapar.

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Yaşar Tüzün

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Hüsnü Çöllü

 

Bilecik

Malatya

Antalya

 

Ahmet Küçük

Rasim Çakır

 

 

Çanakkale

Edirne

 

“Federasyonun yıllık toplam gelirinin en az % 30’u, her bütçe döneminde 31 Aralık tarihine kadar Federasyona sunulan ve Yönetim Kurulu tarafından kabul edilen projelerde kullanılmak üzere ikinci ve üçüncü liglerde takımı bulunan kulüplere kullandırılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Tüzün, buyurun.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; vermiş olduğumuz önergenin gerekçesini anlatmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, konuşmamın başında da belirttiğim gibi bizler Futbol Federasyonunun özerkliği konusunda bir kanun çıkarıyoruz. Bu kanunda, belki de UEFA ve FIFA kriterlerini de Türkiye Futbol Federasyonunun uygulaması konusunda görüşlerimizi belirtiyoruz. Ancak Federasyonun, özellikle yetkilerini kullanır iken İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına da proje karşılığı bir yardım ettiğini, yardım yaptığını söylemiştik. Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un, eski kanunun yani bugün yürürlüğe girdikten sonra bugün kabul ettiğimiz kanundan önceki kanunun 23’üncü maddesi şöyle demektedir: “Federasyonun yıllık toplam gelirinin en az yüzde 15'i, her bütçe döneminde 31 Aralık tarihine kadar Federasyona sunulan ve Yönetim Kurulu tarafından kabul edilen projelerde kullanılmak üzere İkinci ve Üçüncü Liglerdeki takımlara bütçenin yüzde 15’i dolayında yardım yapılabilir.” Bizler, vermiş olduğumuz önergeyle bunun, bu oranın yüzde 30’a çıkarılmasını talep ediyoruz. Yani zaten İkinci ve Üçüncü Lig takımlarının içinde bulunmuş olduğu ekonomik sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Futbol Federasyonunun bütçesinin de İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına öncelikle bir proje karşılığı ve yönetim kurulunun kabulü doğrultusunda bir karar alınacak. Bu oranın yüzde 15’ten yüzde 30’a çıkartılması konusunda bir önerge verdik. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun içindeki değerli spor adamı olan milletvekillerimizle de görüştük; bunlar da bu önergenin doğru olduğunu, uygun olduğunu söylediler. Onun için, bu önergenin kabulü yönünde oy kullanmanızı rica ediyoruz.

Eğer kullanmaz iseniz de, hemen belirteyim, hepinizin İkinci Lig ve Üçüncü Lig’de kulüp takımları var, hepinizin seçim bölgesinde bulunan takımlar var; bu takımları yok saydığınızı, bu takımlara karşı gerekli katkıyı ve desteği Türkiye Büyük Millet Meclisinde göstermediğinizi bir yazıyla tüm illerdeki İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına belirteceğim. Dolayısıyla, böyle bir mağduriyeti yaşamamanız için, gelin bu önergeye destek verin, katkı verin.

Değerli arkadaşlarım, amacımız burada bağcıyı dövmek değil üzüm yemek; amacımız siyaset yapmak da değil. Tekrar söylüyorum, Futbol Federasyonunun bütçesinin yüzde 15’i İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına bir proje karşılığı veriliyor, bu önergeyle bu oranı çoğaltıyoruz. İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarımız hazırlamış olduğu projeler doğrultusunda Federasyona müracaat edecekler. Zaten Federasyon da Yönetim Kurulu kararı ile bunu onaylayacak. Bu oranın artmasını talep ediyoruz.

Önergemizin kabulü yönünde oy kullanacağınızı temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tüzün.

Divana alalım sizi, buyurun; oylama yapacağız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

10’uncu maddeyi okutuyorum:

Dış denetim

MADDE 10- (1) TFF’nin mali durumu ve kâr zarar hesapları yıllık dönemler halinde spor sektöründe uluslar arası denetim tecrübesi bulunan bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından denetlenir.

(2) Denetim raporları Genel Kurulda tetkik edildikten sonra kamuoyuna duyurulur.

(3) Denetim raporunun bir kopyası, Genel Kurul toplantı tarihinden önce, TFF Statüsü’nün ilgili hükümleri çerçevesinde delegelere ulaştırılır.

(4) Aynı denetim şirketi aralıksız olarak beş yıldan fazla denetim görevi yapamaz.

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBM Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı yasa tasarısının 10. maddesinin (4) Nolu bendinde geçen (beş) ifadesinin (üç) olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Beş yıl çok uzun bir zamandır, üç yıl daha makuldür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’inci maddeyi okutuyorum:

Vergi muafiyeti ve alacaklarının önceliği

MADDE 11- (1) Türkiye’de FIFA, UEFA ve TFF himayesinde gerçekleştirilen müsabakalar ile bu Kanun kapsamında organize edilen müsabakalardan elde edilecek gelirler ve TFF’nin diğer tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

(2) Bu muafiyet, TFF’ ye ait iktisadi işletmeleri, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak kesintileri kapsamaz.

(3) TFF tarafından bu Kanunun 15 inci maddesi gereğince verilen para cezaları kulüplerin TFF’den olan alacaklarından öncelikle mahsup edilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBM Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı yasa tasarısının 11. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu kuruma vergi muafiyeti tanınmasına gerek yoktur. Çok büyük kazançları vardır. Vergilendirilmesi gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

12’nci maddeyi okutuyorum:

Kulüp lisans sistemi

MADDE 12- (1) Ulusal müsabakalarda yer alan kulüplerin yerine getirmeleri gereken kriterler, FIFA ve UEFA Kulüp Lisans sistemi talimatları doğrultusunda Yönetim Kurulu tarafından belirlenir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

13’üncü maddeyi okutuyorum:

Yayınların ve protokol tribünlerinin düzenlenmesi

MADDE 13- (1) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki tüm futbol müsabakalarının televizyon, radyo, internet ve her türlü teknik cihaz ve benzeri araçlarla yayınlanmasına, iletilmesine, yayınların düzenlenmesine ve programlanmasına münhasıran Yönetim Kurulu yetkilidir.

 (2) Anılan yetki özellikle TFF’nin yayın haklarının merkezi olarak pazarlanmasını ve elde edilen gelirin yetkili organlar tarafından alınan kararlar uyarınca kulüplere dağıtılmasını kapsar.

(3) Milli müsabakalar şifreli olarak yayınlanamaz.

(4) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından spor kulüplerine veya kamu kurum veya kuruluşlarına protokol karşılığında devredilen, kiralanan veya süreli intifa hakkı tesis edilen spor tesislerine ait protokol tribünlerinin kullanılmasında kişi sayılarının tespiti ve protokol yönlendirmesi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü talimatları dâhilinde gençlik ve spor il ve ilçe müdürlüklerince yapılır. Milli müsabakalarda ise protokol tribünü TFF tarafından düzenlenir.

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/652 Esas sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 13 üncü maddesine aşağıdaki dördüncü fıkranın eklenmesini ve diğer fıkra numarasının teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mevlüt Akgün

Cüneyt Yüksel

Fatih Öztürk

 

Karaman

Mardin

Samsun

 

Fevzi Şanverdi

Suat Kılıç

 

 

Hatay

Samsun

 

“(4) Futbol müsabakası yayınlarının, TFF tarafından belirlenen usul ve esaslar dışında haksız ve yetkisiz olarak radyo, televizyon, İnternet veya herhangi bir yayın veya iletişim aracıyla canlı veya banttan yayınlanması, çoğaltılması, dağıtılması, satılması, izlenmesi veya izletilmesi hâlinde, TFF’nin veya yayıncı kuruluşun şikayeti üzerine 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 inci maddesindeki cezai hükümler uygulanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Genelde sporun özelde ise futbolun bugünkü en önemli gelir kaynağını spor müsabakalarının yayınlarından elde edilen gelirler oluşturmaktadır. Türk futbolunun da bugün dünyada önemli bir noktaya gelmesindeki en önemli etken on yılı aşkın bir süredir sürdürülen yayın havuzu gelirleri oluşturmaktadır.

Pay-TV olarak bilinen paralı ve şifreli yayıncılık neticesinde elde edilen yüksek gelirler sayesinde futbolun en önemli geliri oluşturulmaktadır. Yayın teknolojileri ve internetteki gelişmeler neticesinde yayıncı kuruluşlar çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalmaktadırlar. İnternet üzerinden futbol müsabakalarının ücretsiz olarak yayınlanması sonucunda yayıncı kuruluşların abone sayılarını azaltmakta ve gelirleri düşen yayıncı kuruluşlar da futbola gerekli kaynağı aktaramamaktadırlar.

Futbolun gelirlerini korumak ve etkili bir hukuki koruma sağlayabilmek amacıyla bu konuda özel bir kanun maddesine ihtiyaç duyulmaktadır.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 81 inci maddesinde 5728 sayılı Kanunun 143 üncü maddesiyle değiştirilmesi neticesinde bu tür yasal olmayan yayın kullanımlarının yaptırımı ortadan kaldırılmıştır. Yayıncı kuruluşun bu konuda yaptığı hukuki başvurular mahkemelerce kanuni dayanağı ortadan kaldırıldığı gerekçesi ile reddedilmektedir. Bu nedenle yasal olmayan yayınlara yeniden yaptırım uygulanmasını teminen söz konusu Tasarıda, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 71 inci maddesine atıf yapılması zorunlu hale gelmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

14’üncü maddeyi okutuyorum:

Fikri, sınaî ve ticari haklar

MADDE 14- (1) TFF’nin kullandığı veya kullanacağı marka, logo ve benzeri tüm fikri ve sınai hakların mülkiyeti ve kullanım hakkı münhasıran TFF’ye aittir. Bu hakların varlığı Türk Patent Enstitüsü ve Uluslar arası Patent Ofisleri nezdinde TFF tarafından tescil ettirilmelerine engel değildir.

(2) TFF’nin sponsoru olmadığı halde, yaptıkları duyuru, reklam, tanıtım ve benzeri faaliyetlerle üçüncü kişilerin nezdinde TFF’nin sponsoru izlenimini yaratan kişilerin eylemleri hakkında 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri uygulanır.

BAŞKAN – 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci maddeyi okutuyorum:

Cezalar

MADDE 15- (1) Futbol müsabaka ve faaliyetlerinde kulüplere ve kişilere disiplin ihlalleri ve sportmenliğe aykırı fiiller ve bunlara uygulanacak cezalar, FIFA ve UEFA kurallarına uygun olarak TFF Statüsü ve Statü’nün çizdiği çerçevede Yönetim Kurulunun yapacağı talimatlarla belirlenir.

BAŞKAN – 15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı maddeyi okutuyorum:

Genel Kurul kararlarının iptali

MADDE 16- (1) Genel Kurulun, Türk hukukuna ve TFF Statüsü’ne aykırılık teşkil eden tüm kararlarına karşı, karar tarihinden itibaren otuz gün içinde TFF merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde iptal davası açılabilir. Bu davalar basit yargılama usulüne tâbidir.

BAŞKAN – 16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

17’nci maddeyi okutuyorum:

İzinli sayılma

MADDE 17- (1) TFF tarafından hafta sonu veya iş günlerinde oynanacak maçlarda görevlendirilen ve uhdesinde kamu görevi olan kişilerden; hakemler, temsilciler ve gözlemciler ile TFF kurul üyeleri, çalıştıkları kurumların yetkili makamlarının bilgileri dâhilinde görevleri süresince idari izinli sayılırlar.

(2) Bu maddede belirtilen sürenin başlangıcı ve bitişi TFF’nin ilgili talimatlarıyla belirlenir.

BAŞKAN – 17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 18’i okutuyorum:

Uygulanacak hükümler

MADDE 18- (1) Bu Kanuna dayanılarak çıkarılacak TFF talimatları, düzenlemeleri ile bunlara ilişkin uygulamalar aleyhine, ancak Tahkim Kurulu nezdinde itirazda bulunulabilir.

(2) Bu Kanunda, TFF Statüsü ve ilgili diğer talimatlarda hüküm bulunmayan hallerde 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri kıyasen uygulanır.

BAŞKAN – 18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 19’u okutuyorum:

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 19- (1) 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Madde 19’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1’i okutuyorum:

Organlar, statü ve talimatlar

GEÇİCİ MADDE 1- (1) TFF’nin 3813 sayılı Kanuna göre seçilmiş organları, olağan görev sürelerini tamamlarlar.

(2) Bu Kanunla öngörülen TFF Statüsü ve talimatları yürürlüğe girinceye kadar, mevcut Ana Statü ve talimatlar ile Genel Kurul tarafından 3/6/2008 tarihinde kabul edilen TFF Statüsü’nün bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(3) Bu Kanuna uygun TFF Statü değişiklikleri, en geç bu Kanunun yürürlüğe girmesini takip eden ilk olağan Genel Kurulda yapılır.

BAŞKAN – Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 20’yi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 20- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 21’i okutuyorum:

Yürütme

MADDE 21- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünün oylanmasından önce İç Tüzük’ün 86’ncı maddesine göre lehte Cemal Taşar, Bitlis Milletvekili.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın üzerinde oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidarımız döneminde yasallaşan, yüce Meclisin oylarıyla birlikte yasalaşan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü yarın kutlanacak. Bu bayramın birlik, beraberlik ve kardeşliğe ve evrensel barışa katkı sağlamasını ve şölen havası içinde geçmesini temenni ediyorum sözlerimin başında.

Bugün yüce Meclis tarafından kabul edilen Türkiye Futbol Federasyonu Kanunu’nun FIFA ve UEFA normları içerisinde Türk futbolunun en güzel yere oturtulacağına inanıyorum.

Bu tasarının kanunlaşmasında emeği geçen herkesi kutluyorum, teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taşar.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Vekâleten oy kullanacak sayın bakanların hangi bakana vekâleten oy kullandığını belirten pusulalarını bekliyoruz efendim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.09

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın yapılan açık oylama sonucunda toplantı yeter sayısı bulunamamıştır. Bunu dikkate alarak birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.18

 

 BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.22

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın açık oylamasında toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi açık oylamayı tekrar edeceğiz.

Oylama için yine dört dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ikinci defa yapılan oylamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 5 Mayıs 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati: 19.28