DÖNEM: 23 CİLT: 44 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
84’üncü
Birleşim
30 Nisan 2009 Perşembe
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, mahalle ve köy bekçileri ile köy
korucularının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, Malatya ilindeki kayısı
üretimi ve pazarlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu
ve 25 milletvekilinin, bazı pilot illerde uygulamaya konulan aile hekimliğinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/357)
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin,
Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılarak geliştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/358)
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin,
Gaziantep’te değişen iklim koşulları ve çevresel faktörlerin insan sağlığına
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359)
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/652) (S.
Sayısı: 343)
VI.- OYLAMALAR
1.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın oylaması
2.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın oylaması
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in,
cezaevlerindeki hukuk dışı ve keyfi uygulama iddialarına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/5371) (Ek cevap)
2.-İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir barajdaki suyun İzmir
şehir şebekesine verilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7348)
3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Mersin’de bir
vatandaşın göz altına alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7361)
4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, RTÜK’ün çocuklara yönelik internet sitesindeki
kadınlara yönelik ifadelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydın’ın cevabı (7/7396)
5.- Ankara Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün,
Korkuteli ilçesindeki su sorununa ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7440)
6.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in,
TMSF denetimindeki bir televizyon kanalının seçim öncesi programlarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in
cevabı (7/7464)
7.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir gazetecinin işten
çıkarılmasına ve akreditasyonları iptal edilen gazetecilere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/7477)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.
Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil,
Diyarbakır’da bugün şehit olan 9 Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve
tüm milletimize başsağlığı dileyen bir konuşma yaptı.
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın,
Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
Barack Obama’nın 24 Nisan
açıklamalarına ilişkin gündem dışı konuşmasına, Dışişleri Bakanı Ali Babacan
cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ,
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın,
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın,
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, Dışişleri Bakanı Ali
Babacan’ın,
Konuşmalarına;
Giresun Milletvekili Murat Özkan, Azerbaycan-Türkiye-Ermenistan
arasındaki görüşmelerde ara buluculuk rolü üstlenen İsviçre’nin durumuna;
İlişkin birer açıklamada bulundular.
MHP Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,
CHP Grubu adına İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,
AK PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç,
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde PKK terör örgütünün hain saldırısı
sonucu 9 askerimizin şehit edilmesini şiddetle ve nefretle kınayan,
şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı
dileyen birer konuşma yaptılar.
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
çocukların şiddete ve haksızlığa maruz kalmaları ile Diyarbakır’ın Lice ilçesi
kırsalında mayın patlaması sonucu yaşamını yitiren 9 askerimize Allah’tan
rahmet, ailelerine başsağlıyı dileyen,
Hakkâri Milletvekili Abdulmuttalip
Özbek’in, Hakkâri ilinde 23 Nisan günü cereyan eden olaylara ilişkin,
Gündem dışı konuşmalarına;
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın,
emek ve demokrasi güçlerinin Taksim Alanı’nda 1 Mayıs Bayramı’nı kutlama
taleplerine olumlu cevap verilmesi konusundaki açıklamasına;
İçişleri Bakanı Beşir Atalay cevap verdi.
Genel Kurulu ziyaret eden Kazakistan Parlamentosundan bir
milletvekili heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, 1977
yılında 1 Mayıs kutlamalarında Taksim’de meydana gelen olayların araştırılması
(10/354),
Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin,
Gaziantep’te ekonomik kriz ve göçün işsizliğe etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/355),
Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu
ve 25 milletvekilinin, Kayseri ilinin turizm sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/356),
Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı:
96) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
2’nci sırasında bulunan, Posta Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu’nun (1/491) (S. Sayısı: 230) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan oylamadan
sonra kabul edildi.
30 Nisan 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te
toplanmak üzere birleşime 19.49’da son verildi.
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Fatoş GÜRKAN |
|
Bilecik |
|
Adana |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
|
|
Konya |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 91
II.- GELEN KÂĞITLAR
30 Nisan 2009 Perşembe
Teklifler
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; 4733 Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/446) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.4.2009)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın; Tokat İline Bağlı Gökal
Adlı İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/447) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.4.2009)
Tezkereler
1.- Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/774) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2009)
2.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/775)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu
ve 25 Milletvekilinin, bazı pilot illerde uygulamaya konulan aile hekimliğinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/357) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.04.2009)
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25 Milletvekilinin,
Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılarak geliştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/358) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.04.2009)
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin,
Gaziantep’te değişen iklim koşulları ve çevresel faktörlerin insan sağlığına
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.04.2009)
30 Nisan 2009 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, mahalle bekçileri ile köy korucularının
sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’na aittir.
Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, mahalle ve
köy bekçileri ile köy korucularının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Nisan 2008’de yüce Meclis bir yasa geçirdi köy ve mahalle
bekçileriyle ilgili. O gün gazetenin biri aynen şöyle yazıyordu: “Artık
bekçiler olmayacak ve artık sokaklarda gezen bekçiler polis sınıfına geçti ve
8.152 bekçiye iktidar büyük pay, pasta verdi ve artık polis kimliği taşıyacak.
Bekçilere tazminat verilecek. Bekçilere polis üniforması giydirilecek, polis
kimliği taşıyacak.” Değerli arkadaşlar, şikâyet ediyorum hepinizi. Yüce
Meclisin iradesine rağmen, Emniyet Genel Müdürlüğü bir yıldır bekçilerden
sadece, lise mezunlarına 51 lira, ortaokul mezunlarına 37 liranın dışında
hiçbir şey vermedi. Ne bir fiilî hizmet zammı ne başka bir tazminattan
yararlanmadı. Sadece ayak sürüyor, yasayı uygulamıyor ve 8 bin küsur bekçi
“Keşke biz emniyet sınıfına geçmeseydik.” diyorlar. Değerli arkadaşlarım,
şikâyet ediyorum Emniyet Genel Müdürlüğünü. Yüce Meclisin çıkardığı yasayı ya
uygulasın ya uygulasın.
Burada, Yasa’nın içinde fiilî hizmet zammı vardı, Yasa’nın içinde
bunların her türlü sosyal haklarıyla ilgili her şey vardı ama maalesef, bugüne
kadar, Emniyet Genel Müdürlüğü her nedense bunlarla ilgili hiçbir talimatı
çıkarmadı, hiçbir uygulamayı yapmadı.
Değerli arkadaşlarım, bu yasayı burada konuşurken -kulaklarımda
aynen çınlıyor- geçen yıl, nisan ayında “Artık, bizim 8 bin tane bekçimiz
emniyet sınıfına geçecek, emniyet sınıfının her türlü haklarından
yararlanacak…” Hiçbir şeyden yararlanmadı arkadaşlar. Sadece 51 lira, lise
mezununa da 41 lira.
Değerli arkadaşlarım, bir yasa ya yapılır, ya yapılır. Eğer bir
yasa yapıldıysa, burada bu insanlara birtakım haklar tanındıysa, kimsenin
hakkını yemeye kimsenin hakkı yoktur. Bu nedenle, ben bir kez daha yüce Meclisi
uyarıyorum: Geçen yıl çıkarılan 5557 sayılı Yasa’nın Emniyet Genel Müdürlüğü ve
İçişleri Bakanlığı tarafından bir an evvel uygulanması, bu insanların fiilî
hizmet zammının, bu insanların emekliliğini önemli derecede etkileyecek tüm
tazminatlarının verilmesi lazım arkadaşlar. Zaten hepsi 8 bin tane kaldı. Yeni
bekçi almıyorsunuz, hiç değilse, yıllarca hizmet eden bu insanlara bir vefa
örneği gösterelim.
Değerli arkadaşlarım, bir başka konu köy korucuları.
Değerli arkadaşlar, Türkiye’de önce insana insanca bakın. Bu
insanları vatanın bölünmez bütünlüğü için her yerde kullanıyorsunuz ama maalesef,
altmış beş yaşına geldiği zaman eline 250 lira para veriyorsunuz. Geçen dönem
bunların hiçbir yasası yoktu. Meclis iradesiyle… Ben çok kez gündeme getirdim,
bunların sosyal güvencesi yoktu. 240 lira maaş veriyorsunuz emekli olduğu
zaman, altmış beş yaşından sonra ve maalesef, eşi ve çocuklarına da yeşil kart
veriyorsunuz.
Arkadaşlar, bu ülkede eğer bir sosyal güvenlik sistemi varsa
herkesin görevi bellidir, bu görev içerisinde herkesin hakkını vermek
zorundasınız. Siz, altmış beş yaşına kadar insanları çalıştırıyorsunuz, emekli
ediyorsunuz. Emekli edilen bir insanın… Başka hangi kurumda çalışan kişilerin
çocuklarına, eşlerine yeşil kart veriyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, köy korucuları çok güç koşullarda
çalışmaktadır. Tabii, bunların sahibi de yok. Sahibi derken kime bağlı olduğu
belli değil, güya kaymakamlara bağlı ama talimatı ilçedeki jandarma
komutanından alıyorlar. Bir kere, özellikle köy korucularının
bir sahibi olması lazım. Bu nedenle, köy korucularına, yine geçen dönem
çok büyük umutlarla çıkardığınız yasa hiçbir işe yaramadı. Sonuçta 241 lira
emeklilik parasına bu insanları, bir kere, resmî bir konuma taşıdınız. Hepsi
241 lira arkadaşlar. Altmış beş yaşından sonra bir insanı 241’le emekli
ediyorsak gelin o çıkardığımız Kanun’u geri alalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu ülkede
hizmet eden kişilerin hizmet riskleri bellidir. Eğer siz mahalle ve köy
bekçilerini emniyet sınıfına aldıysanız, emniyet sınıfında kime, aynı hizmeti
yapan kişiye ne uyguluyorsanız uygulamak zorundasınız. Yine köy korucularının
tüm risklerini göze alarak, sadece 241 lirayla emekli ettiğiniz insanların, bir
kez daha gözden geçirmenizi diliyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Gündem dışı ikinci söz, Aydın ilinde jeotermal seracılıkla yaş
sebze ve meyve üretimine katkıları hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili
Ahmet Ertürk’e aittir ama bendeki bilgilere göre bir
şehit cenazesi için Aydın’a gitmiş Ahmet Bey galiba. Şehitlerimize Allah’tan
rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Ahmet Bey’e de hayırlı yolculuklar…
Evet, diğer söz, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve pazarlaması
hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.
Sayın Öz, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz’ün, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve pazarlamasına ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce şahsınızı ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 80’ini oluşturan Malatya,
toplamda da Türkiye genelinde, Türkiye dünya kayısı üretiminin üçte 1’ini
üretmektedir. Dünyada üretilen kayısının büyük bir bölümü sofralık kayısı
olarak tüketilmektedir. Bunun en büyük nedeni, yaş olarak kayısının ömrünün
kısa olması. Bunun için, kayısının daha uzun zaman dayanıklı olması için,
özellikle Türkiye Malatya’da yetiştirilen kayısı kurutularak işlenmekte ve
piyasaya sürülmektedir.
Malatya, ekolojik özellikleri ve toprak
yapısı itibarıyla kayısı yetiştiriciliğine, kayısı tarımına önemli bir katkı
sağlamaktadır çünkü, gerek ülkemizde gerek dünyanın birçok yerinde kayısı
üretimi yapılmaktadır ama Malatya kayısısının aroması, Malatya kayısısındaki
besin değeri dünyada ve ülkemizde yetiştirilen hiçbir kayısıyla ölçülmeyecek
derecede farklılık arz etmektedir. Bu yüzdendir ki dünya kuru kayısı
tüketiminin yüzde 80’ini Malatya kayısısı oluşturmaktadır.
Malatya nüfusunun yaklaşık yüzde 60’lık kısmının geçim kaynağı da
kayısıdır ve bu kayısının büyük bir bölümü Amerika Birleşik Devletleri ve
Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir ki bu çerçevede, 2007 yılında
yaklaşık 100 bin ton civarında, 280 milyon dolar civarında ihracatımız
olmuştur. Bu yıl içinde şu ana kadar yapılan ihracat 240 milyon dolar
civarındadır. Biz, bunu 300 milyon dolar olarak hesaplıyoruz. Ancak yaş olarak
ihraç edilen kayısımızın miktarı yıllık 14-15 milyon doları geçmemektedir.
Oysaki bu kayısının yaş olarak da pazarlanmasının önünün açılması
gerekmektedir. Eğer yaş olarak pazarlamanın önünün açılması durumunda ihracat
miktarımızın daha da artacağı malumlarınızdır.
Malatya kayısısının tanıtımını yapabileceğimiz bir organizasyon
kurmak için, bir Malatya kayısısı tanıtım grubu oluşturmak için çalışmalarımızı
başlattık. İnşallah, bunun kurulmasıyla Malatya kayısısının imajının, gerek
ülkemizde gerekse dünyada daha da artmasını sağlamış olacağız.
Özetle, pazarlamayla ilgili ana problemlerimiz bulunmaktadır. Kuru
kayısının yurt içi ve yurt dışında yüksek fiyattan alıcı bulması ve yeni
pazarların geliştirilmesi için kayısının beslenme ve insan sağlığı açısından
öneminin geniş kitlelere iletilmesi gerekmektedir. Nitekim ülkemizde üretilen
kuru kayısının yaklaşık yüzde 80-85’lik kısmının ihraç edilmesine karşılık
sadece yüzde 10’luk kısmı yaş olarak ihraç edilebilmektedir veya iç piyasada
tüketilebilmektedir.
Bilindiği gibi meyve seçimi, tüketimi ile ilgili davranışlar
öğrenilmiş davranışlar olup bu davranışların değiştirilmesi güç ve yavaş
işleyen bir süreçtir. Bu bakımdan, bireylere kayısı tüketim alışkanlığının
kazandırılması için beslenme eğitim programları düzenlenmeli, televizyon,
radyo, gazete ve İnternet gibi iletişim araçları vasıtasıyla bunun reklamı
yaygınlaştırılmalıdır.
Kuru kayısı ihracatçılarının bir çatı altında toplanmasının
gerekliliği elzem teşkil etmektedir. Bunun için, bu çerçevede bir Malatya
kayısısı ihracatçılar birliği kurulması konusunda girişimlerimiz son noktaya
gelmiştir.
Diğer bir konu değerli milletvekilleri, Türkiye’de nasıl fındıkta
yıllık mahsul oranı fazla olduğunda Toprak Mahsulleri Ofisi fiyat istikrarının
sağlanması açısından belli zamanlarda fındık alımı yapıyorsa, aynı şekilde
kayısının da özellikle mahsulün bol olduğu zamanlarda Toprak Mahsulleri
Ofisinin fiyat istikrarının sağlanması açısından belli zamanlarda kayısı
alımını gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Kayısının dış dünyada tanıtımıyla ilgili Dış Ticaret
Müsteşarlığımızın mutlaka reklam konusunda geniş bir desteğine ihtiyaç vardır.
Ayrıca, ilk defa İktidarımız döneminde gündeme gelen ve don tehlikesi ile karşı
karşıya olan kayısı da meyve dönemiyle ilgili sigorta kapsamına alınmıştır ama
bunun mutlaka çiçek dönemini de kapsayacak şekilde yeniden gözden geçirilmesi
gerekmektedir.
Kuru kayısının ham madde şeklinde satışı yerine, kayısıdan ihraç
ürünleri geliştirilmesi ve ürün çeşitlendirilmesi noktasında da Malatya olarak
çalışmalarımız devam etmektedir.
Ülkemizin yaş kayısı ihracatı 5 bin ton gibi çok düşük bir
rakamlardadır. Ülkemiz sahip olduğu ekolojik ve
potansiyel nedeniyle birçok ülkeden daha fazla avantaja sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK ÖZ (Devamla) – Ülkemizin kuru kayısı ticaretinde olduğu
gibi yaş kayısı ticaretinde de lider bir ülke olma şansını iyi değerlendirmesi
gerekmektedir.
Ben sözlerimi tamamlarken, yüce Meclisimizin önünde ve bizleri
izleyen tüm Türk halkına, her gün mutlaka belli miktarda kayısı yenilmesinin
birçok derde deva olacağını belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kayseri Milletvekili Mehmet
Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, bazı pilot
illerde uygulamaya konulan aile hekimliğinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/357)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini aşağıda arz ettiğimiz, pilot bölge olarak Kayseri ve
diğer bazı şehirlerde uygulamaya konulan “Aile Hekimliği” uygulamasının
sorunlarının araştırılmasını, sorunların araştırılması amacıyla alınacak
önlemlerin ve çözüm önerilerinin, mevzuatta yapılacak değişikliklerin tespiti
amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 20.04.2009
1) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
2) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Atila Emek (Antalya)
5) Tayfur Süner (Antalya)
6) Mustafa Özyürek (İstanbul)
7) Sacid Yıldız (İstanbul)
8) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
9) Faik Öztrak (Tekirdağ)
10) Ali Arslan (Muğla)
11) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
12) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Zekeriya Akıncı (Ankara)
15) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
16) Selçuk Ayhan (İzmir)
17) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
18) Derviş Günday (Çorum)
19) Gökhan Durgun (Hatay)
20) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
21) Esfender Korkmaz (İstanbul)
22) Canan Arıtman (İzmir)
23) Mevlüt Çoşkuner (Isparta)
24) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
25) Ensar Öğüt (Ardahan)
26) Ahmet Küçük (Çanakkale)
Gerekçe:
Aile Hekimliği müessesesi, 09.12.2004 tarih ve 5258 sayılı “Aile
Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun” ile beraber bazı pilot illerde
uygulanmaya başlanmıştır. Aile hekimliği pilot uygulaması, Sağlık Bakanlığının
pilot olarak belirlediği illerde birinci basamak sağlık hizmetlerinin
geliştirilmesi ve bireylere daha hızlı sağlık hizmeti verilmesi için yapılmakta
olan bir uygulama olarak tanımlanmaktadır. Ancak, “Aile Hekimliği”nin pilot
olarak uygulandığı illerde hem sağlık hizmetlerinde hem de sağlık personelinin
çalışma koşullarında sorunlar doğmuştur.
Örneğin, Kayseri ilinde bazı ilçelerde saat 17.00’den sonra
doktorun bulunmaması, saat 17.00’den sonra Kayseri Devlet Hastanesi gibi büyük
hastaneler dışında yurttaşlara bakacak doktorların bulunamaması, Kayseri Devlet
Hastanesinde ise acil doktorlarının da aile hekimi olarak görevlendirilmeleri
nedeniyle sorunların büyümesi aile hekimliği pilot uygulamasında karşılaşılan
sorunlar arasındadır.
Bu nedenlerle, hem sağlık hizmetlerinin verilmesindeki sorunlar
hem de sağlık personelinin bu pilot uygulama nedeniyle karşılaştıkları
sorunların araştırılması, alınacak önlemlerin ve çözüm önerilerinin, mevzuatta
yapılacak değişikliklerin tespiti amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün
105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse ve 25 milletvekilinin, Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılarak
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/358)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin ve Adıyaman’ın en önemli kültür varlıklarından biri de
Doğu-Batı medeniyetinin,
Nemrut Dağı'nın zirvesindeki eserlerden ilk söz eden ve bunların
Asurlulardan kalma olduğunu tahmin eden, 1881 'de Diyarbakır'da yol yapım
işlerinde görevli Alman Mühendis Karl Sester'dir. Sester'in verdiği bilgiler doğrultusunda Kraliyet Akademisi
tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki
ekip, Nemrut Dağı'nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar
üzerindeki devasa heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde
çalışır. Uzun çalışmalar sonunda Grekçe yazılı kitabeyi çözen Punchstein, bu eserlerin Kommagene
Uygarlığı'na ait olduğunu ve Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder. Antiochos'un ağzından yazılan kitabe, Nemrut Dağı'nın
sırrını ve Antiochos'un yasalarını içermektedir. Daha
sonra Alman Mühendis Karl Humann ve İstanbul
Arkeoloji Müzesinin kurucusu Osman Hamdi Bey'in de katıldığı Nemrut Dağı
çalışmaları 1953'ten 1980'li yıllara kadar Amerikalı Arkeolog Theresa Goell ve Friedrich Karl Dörner ve 1986
yılından itibaren, Dörner'in öğrencisi Sencer Şahin
tarafından sürdürülmüştür.
Kommagene Uygarlığının
ortaya çıkmasını sağlayan kazılar, Nemrut Dağı'ndan başka Arsameia,
Samsat ve Fırat Havzasında gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda
ortaya çıkartılan taşınabilir eserler müzelerde, geri kalanları da Milli Park
Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.
Nemrut Dağı turizm
açısından Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye için büyük bir
potansiyeldir. Hâlihazırda her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret
ettiği Nemrut Dağı, bacasız fabrika olarak değerlendirilen bir yerdir. Yalnız,
Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin yeterince değerlendirildiği söylenemez.
Zengin potansiyeli, hak ettiği değeri bulamadığı için ortaya çıkarılamayan
Nemrut Dağı’nın; hak ettiği değeri bulması ile birlikte, ülkemiz hem ekonomik
hem de sosyal kazançlar elde edecektir.
Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin araştırılması, bu bölgede
turizmin gelişmesine engel olan sorunların ve bu sorunların çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Tayfur Süner (Antalya)
6) Atila Emek (Antalya)
7) Sacid Yıldız (İstanbul)
8) Mustafa Özyürek (İstanbul)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Faik Öztrak (Tekirdağ)
11) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
12) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Zekeriya Akıncı (Ankara)
15) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
16) Selçuk Ayhan (İzmir)
17) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
18) Derviş Günday (Çorum)
19) Gökhan Durgun (Hatay)
20) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
21) Esfender Korkmaz (İstanbul)
22) Canan Arıtman (İzmir)
23) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
24) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
25) Ensar Öğüt (Ardahan)
26) Ahmet Küçük (Çanakkale)
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep’te değişen iklim koşulları ve çevresel
faktörlerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/359)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bireylerin bir Anayasal hakkı olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama hakkı Gaziantep ilinde ihlal edilmektedir. Bu bağlamda Gaziantep ilinde
kuraklık, iklim değişikliği ile çevre ve hava kirliliğinin insan yaşamını
tehdit eden seviyeye ulaşmasının nedenlerinin araştırılarak alınacak önlemleri
tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Murat Özkan (Giresun)
4) Akif Akkuş (Mersin)
5) Şenol Bal (İzmir)
6) Metin Ergun (Muğla)
7) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
8) Münir Kutluata (Sakarya)
9) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
10) Yılmaz Tankut (Adana)
11) D. Ali Torlak (İstanbul)
12) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
13) Kürşat Atılgan (Adana)
14) Mustafa Enöz (Manisa)
15. H. Hamit Homriş (Bursa)
16) Necati Özensoy (Bursa)
17) İsmet Büyükataman (Bursa)
18) Cumali Durmuş (Kocaeli)
19) Cemaleddin Uslu (Edirne)
20) Hasan Çalış (Karaman)
21) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
Gerekçe:
Gaziantep ili, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Akdeniz Bölgesi ile
birleştiği bir konumdadır ve bu özelliği ile bölgedeki şehirler
arasında eşsiz bir iklime sahiptir. İklim şartları şüphesiz ki Gaziantep
ilinin tarımsal alanda ekonomik yapısına da etki etmektedir. Tarımsal ürün
çeşitliliği ile Gaziantep tarımı bölgede meyve-sebzeden hububata kadar geniş
bir ürün yelpazesinde üretim yapmaktadır.
Bu özelliği ile tarihsel olarak da çevresinin bir tarım ambarı
konumunda olmasına rağmen Gaziantep tarihten bugüne yansıyan bu özelliğini
kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bir kere tüm dünyayı derinden
etkileyen küresel ısınma olgusunun Türkiye'de en derinden hissedildiği
bölgelerden birisidir.
Gaziantep tarımı küresel ısınmanın tehdidi ile karşı karşıya iken
sahip olduğu su kaynakları ile bu tehlikeyi karşılayabilecek bir potansiyele
sahiptir. Ancak bugün yürütülen projeler Gaziantep tarımı için gerekli faydayı
sağlayamayacak durumdadır.
Bölgenin tarımsal sulamada kullanılan ve sulama amacıyla yapılan
barajları da doldurması planlanan akarsuları çevresel bir facia içerisindedir.
Nizip Çayı ve Sacır Suyu bugün kirlilik sorunuyla
boğuşmaktadır.
Gaziantep ili Başpınar Mevkiinde kurulan
4. Organize Sanayi Bölgesi ile Nizip Sanayi Bölgesi'ndeki toplam 4 bin 800
civarındaki işletmenin atıklarının % 40'ı Nizip Çayına herhangi bir arıtma
işlemine tabi tutulmadan akıtılmaktadır.
Nizip Çayının ulaştığı kirlilik düzeyi çeşitli kurum ve
kuruluşların raporlarıyla da belirlenmiştir. Örneğin, Gaziantep İl Sağlık
Müdürlüğünün raporlarında da suyun hiçbir şekilde kullanılmaması tavsiye
ediliyor. Nizip Çayının sulama için inşa edilen Hancağız Barajına döküldüğünü
dikkate alırsak bu hâlde sulamada kullanılacak baraj suyunun kirlilik düzeyi de
suyun kullanılamaz olacağı bir noktaya ulaşmaktadır.
Nizip Çayının bu kirlilik düzeyi Çayın akış güzergâhındaki 50 bin
nüfusluk bölgede ekonomik, sağlık ve toplumsal alanlarda olumsuzluklar ortaya
çıkarmaktadır. Bölgede sadece sudaki kirlilikten etkilenmeyen ürünler
yetiştirilebilmektedir. Ancak bu ürünler de insan sağlığını tehdit etmektedir.
Yine sağlık alanında civar köylerde tifo, sıtma gibi hastalıkların
gözlemlenmesinde artış gözlemlenmiştir. Toplumsal etkileri açısından bakıldığında
da Nizip Çayı civarındaki köylerde yaz aylarında nehirden gelen koku ve yine
nehirdeki kirlilikten kaynaklanan sivrisinek sorunu nedeniyle sağlıklı bir
ortamda yaşamak imkânsız hale gelmektedir.
Öte yandan bölgedeki tarımsal faaliyetlerde sulama ihtiyacını
karşılayan Sacır Suyunun ulaştığı kirlilik düzeyi de
kaygı vericidir. Oğuzeli ilçesinin ve Gaziantep merkezinin sanayi atıkları
biyolojik ve kimyasal bir arıtma işleminden geçirilmeden akıtıldığı Sacır Suyu 85 bin dönümlük bir arazide sulama için kullanılmaktadır.
Akarsuyun ulaştığı bu kirlilik düzeyi buğday, mısır, pamuk, biber üretimini
tehdit etmekte; akarsuyun sulama için kullanıldığı arazilerde ürün çeşidinde ve
miktarında verimsizliğe neden olmaktadır.
Gaziantep ilimizdeki bir diğer çevresel sorun da özellikle kış
aylarında görülmeye başlayan hava kirliliği sorunudur. Özellikle Hükûmet tarafından kömürlerdeki toz ve kükürt oranlarındaki
fazlalık geceleri hava kirliliğini insan sağlığını tehdit eden bir noktaya
ulaştırıyor.
Gaziantep ilindeki çevre ve hava kirliliğinin ulaştığı bu nokta
Gaziantep halkının Anayasal haklarına ulaşamamaları durumunu ortaya
çıkarmaktadır. Nitekim Anayasanın 56. maddesi şöyle demektedir: "Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek,
çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir." Bu bağlamda Gaziantep ilinde çevre kirliliğinin nedenlerinin
araştırılması ve çevre kirliliğine karşı alınacak önlemlerin belirlenmesine
gerek duyulmaktadır.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/652) (S. Sayısı: 343) (*)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 343 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’e aittir.
Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, dün -hepimizi derin bir acıya
boğan- bu ülkenin bekçileri, aziz vatan evlatları uğradıkları hain saldırıda
şehit düştüler, Allah’tan hepsine rahmet diliyorum. Terör karşısında sessiz
kalan, şu veya bu şekilde destek veren bütün iç ve dış odakların ateşle
oynadıklarını ve bu ateşin bir gün kendilerine dönebileceğini hatırlatıyorum,
hepsini lanetliyorum, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 343 sıra sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın
tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek için söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünya üzerinde futbolun en üst yönetici
kurumu olan FIFA, kendisine üye olan ulusal federasyonların futbol yönetiminin
ülkelerinde aynı şekilde düzenlenmesini ve bu düzenlemenin de kanunla değil
futbolun tarafları tarafından kabul edilecek bir statüyle yapılmasını
istemektedir. Hedeflenen bugün gerçekleşecektir. Futbol camiamıza, ülkemize,
milletimize hayırlı olsun.
Bundan sonra Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerimiz,
özerkliğin verdiği rahatlamanın ama bunun karşılığı olan ağır sorumluluğun
gereğini yerine getirerek ülkemizdeki gençler arasında futbolu
yaygınlaştırmaya, bunun başarılabilmesi için Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğümüzle de iş birliği yaparak gerekli olan modern tesisler ile tüm
ülkeyi donatmaya ve çağdaş futbol eğitiminden yararlandırmayı hedef alan bir
programı hayata geçirmeye başlamalıdır. Özerkliğin getirdiği bu rahatlama hiçbir şekilde başına buyrukluk
olmamalı, “Ben yaptım oldu.”ya dönüşmemelidir. Bunu şunun için söylüyorum:
Bugün görüşmekte olduğumuz Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı daha Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmeden, 3
Haziran 2008’de, Türkiye Futbol Federasyonu kongresinde, genel kurulunda kabul
edilen bir statü var. Bu statünün de yasaya aykırı olmayan hükümleri bu yasanın
yürürlüğe girmesiyle uygulamaya başlanacak. Bu keyfîliğin emarelerini bu
statüde görüyoruz. Bir örnek vermek gerekirse: Bugüne kadar Türkiye’de Futbol
Federasyonu yönetim kurulları gönüllülük esasına göre çalıştı. Bu statüyle
gönüllülük esasından ayrılınmakta, yönetim kurulundan
bazıları maaşlı konuma getirilmekte. Bu Futbol Federasyonunun gönüllülük
esasına göre çalışma prensipleriyle aykırı düşeceği hususunu da yüce heyetinize
hatırlatıyorum.
(x) 343 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde lisanslı futbolcu sayısı 225
bin civarındadır. Bu rakamın ülke nüfusuna bölünmesiyle elde edilen oran binde
3 düzeyindedir. Bu istatistikle Avrupa’daki 53 ülke arasında 49’uncu sırada yer
alıyoruz. Avrupa ortalaması ise yüzde 2,5 düzeylerinde. Avrupa ortalamasına
ulaşabilmemiz için lisanslı futbolcu sayımızı 2 milyon seviyesine çıkarmalıyız.
Bu bilgi bile bize gösteriyor ki katetmemiz gereken
daha pek çok yolumuz var.
Günümüz dünyasında, futbolun da endüstrileşme sürecine dâhil,
pazarlanabilir bir ürüne dönüştüğü hepimizin bildiği bir gerçektir. Bu
gerçekten hareketle, Federasyonumuz öncülüğünde Türk futbol kulüplerini yeniden
yapılandırarak bu sürece etkin bir şekilde dâhil olmaları da bir zorunluluktur.
Bu alanda son derece şanslıyız. Köklü bir tarihî geçmişe sahip, uzun yılların
imbiğinden geçerek oluşmuş kurumsal bir kültür ve kurumsal bir geçmişin
kazandırdığı büyüklüğe ulaşmış çok fazla kulübe sahibiz.
O nedenle, bu düzenlemelerin Türkiye futbol camiasına ve aziz
milletimize hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Engin
Altay.
Sayın Altay, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuya geçmeden önce, müsaade ederseniz, dün hain bir saldırı
neticesinde hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetlerimizin değerli mensuplarına
Tanrı’dan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum. Acılarını, şahsım ve
partim olarak paylaştığımızı bir kere daha teyit ediyorum. Bu saldırıyı
planlayanları, yapanları, yönlendirenleri şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Sayın milletvekilleri, yine aynı şekilde yarın da önemli bir gün,
yarın 1 Mayıs; emekçilerin birlik, beraberlik, mücadele ve dayanışma günü.
Geçtiğimiz günlerde Meclisimizde hep beraber, bütün siyasi partilerin ortak
girişimiyle 1 Mayıs nihayet, Emek ve Dayanışma Günü olarak tatil ilan edildi.
Bundan da tabii, büyük memnuniyet duyuyoruz ancak ben şunu biliyorum ki sınıf
çatışmalarında emek dünyası çok acı olaylar yaşamıştır tarihten günümüze.
Bunların bir tanesi de -hepimizin bildiği gibi- 1977 Taksim katliamıdır,
emekçilere yapılan hain saldırıdır. Oradaki acımız hâlâ tazeliğini
korumaktadır.
Hükûmetin bu Taksim
inadından da bir an önce vazgeçerek Türkiye'nin artık biraz daha
olgunlaştığını, en azından emekçilerin olgunlaştığını… Devleti bilmem, devletin
belli kademelerindeki görevlileri bilmem, onlar bazen orantılı-orantısız güç
kullanma konusunda karıştırıyorlar bazı şeyleri ama Hükûmetin
Taksim inadından vazgeçmesini de yüce Meclisin kürsüsünden Hükûmete
böyle bir çağrı yapmayı da bir görev sayıyorum.
Yine konumuz spor olduğu için, Sayın Bakanı da hazır bulmuşken…
Sayın Bakan, Sinop’un Erfelek ilçesi, kırk dokuz yıllık bir
ilçedir. Türkiye’de eğer kırk dokuz yıllık bir ilçe olup da kapalı spor salonu
olmayan başka bir ilçe varsa talebimi geri çekiyorum. Ama,
elli yıldır orada kaymakamın olduğu, kapalı spor salonu olmayan başka bir ilçe
yoksa lütfen, bu Erfelek ilçesinin bu ihtiyacının da bir an önce giderilmesi
konusunda değerli katkılarınızı rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, konuştuğumuz sadece spor değildir, dev bir
endüstriden bahsediyoruz bugün. Bir büyük eksikliği bugün Meclisimiz bütün partilerin
ittifakıyla giderecektir.
Futbol, hem heyecandır hem mutluluktur hem de maalesef, hiç
olmaması gerektiği hâlde büyük acılara sebep olabilen bir spor dalıdır. Büyük
acılara sebep olmasının tabii, birçok sebebi var, bunlara birazdan değineceğim
ancak bir tane sebebi var ki bu direkt, Hükûmetin
altı yedi yıllık ekonomik politikalarıyla ilgilidir. O da gençlerin, özellikle
işsizlik buhranından, bunalımından dolayı psikolojilerinin olumsuz yönde
bozulması ve deşarj taleplerini statlarda gerçekleştirmeleridir. Bu, iyi bir
durum, iyi bir tablo değildir. Birçoğumuz yedi yıldır, bir kısmımız iki yıldır
burada milletvekili olarak görev yapıyoruz. Ben abartmadan şunu söyleyebilirim:
Yedi yıldır, her zaman milletvekillerinden insanlar iş talebinde bulunurlar ama
benden, şu son iki üç ayki kadar yoğun iş talebi, geriye dönük yedi yıl boyunca
olmamıştır. Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, 3 Kasım 2002’den 2009’un
başına kadar yani altı yılda ne kadar iş talebi olmuşsa şimdi son üç ayda, altı
yılda olandan fazla iş talebi olmuştur.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu durum, eminim sizde daha
yoğundur, iktidar partisi milletvekillerinde daha yoğundur ve eminim ki sizi de
üzmektedir, sizin de vicdanınızı, yüreğinizi incitmektedir, kanatmaktadır. Ama
ortada vahim bir durum vardır. Özellikle gençlerin işsizlik sorununu çözmek
konusunda Hükûmetin yetersizliğini, dirayetsizliğini,
basiretsizliğini, burada, Meclis kürsüsünde, milletvekili olarak, yasama
organının üyeleri olarak yürütmenin aciz içindeki hâlini seyretmek bizim
görevimiz değildir. Yasama organı olarak yürütmenin içine düştüğü bu acze karşı
hepimize düşen görevler vardır. Özellikle iktidar partisi milletvekillerine
düşen daha yoğun görevler vardır. Yani bir milletvekiline her gün istisnasız
7-8 kişinin “çocuğuma iş” diye telefon açması, annelerin ağlaması eğer sizi
rahatsız etmiyorsa diyecek bir lafım yok, ama rahatsız ediyorsa, gençlerin,
Türkiye'nin bu sorununa yönelik olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmete “Bu nasıl bir gidiştir? Bu nasıl bir hâldir? Bu
nasıl bir politikadır?” diye sorabilmesi lazım. Milletvekili olmak bunu
gerektirir. Bunu yapabilmemiz lazım. Bunu yapabiliyorsak biz de aldığımız o
paraları, maaşı hak eder oluruz. Yok, bunu yapamıyorsak yanlış iş yapıyor
oluruz değerli milletvekilleri.
Hükûmetin bu konudaki
politikasızlığının giderilmesi konusunda partime düşen bir görev varsa -ki
zaman zaman çeşitli önerilerle Hükûmete
yardımcı da olmuştur Genel Başkanımız- biz bu yardıma devam ederiz. Ama Hükûmet “Yok, biz bunu çözmek istemiyoruz kardeşim.”
diyorsa ona bizim diyecek bir lafımız yok. Millet demeye başladı, önümüzdeki
süreçte de bunu daha yoğun bir şekilde söyleyecektir.
Değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 59’uncu maddesi “Devlet, her
yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri
alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu
korur.” hükmünü içermektedir. Böyle bakınca, devlet olarak sporun her
kademesinde, sadece artık holdingleşen Birinci Profesyonel Futbol Ligi’nde değil
her kademesinde ve Türkiye'nin her metrekaresinde gerçekten samimi tedbirler
alması lazım. Geldiğimiz noktada tabii bunları göremiyoruz. Türkiye’de “spor”
deyince hepimiz taraftarız. Belli spor dallarına, belli spor merkezlerine
yönelik devletin olumlu çabaları olmakla birlikte Türkiye'nin taşrası, köyü,
kasabası, ilçesi, nahiyesi spor konusunda özellikle son dört-beş yıldır çok
büyük bir felaket ve hezimet yaşıyor.
Değerli arkadaşlar, ta 1923 yılına dayanan bir futbol ve
federasyon mazimiz var. 21 Mayıs 1923’te Türkiye FIFA’ya
üye olmuş. Biz şimdi 207 üyesi olan FIFA’nın 26’ncı
üyesiyiz. Yani gelinen noktaya bakın, FIFA’nın 26’ncı
üyesiyiz ama beş ayrı kanun değiştirdikten sonra nihayet ana statüyü kabul
edecek şekilde bir kanunu ancak tanzim edebiliyoruz.
Değerli milletvekilleri, 5 defa kanun yaptık ve bugün 5’inci
kanunla bu işi bir hâle yola sokacağız. Bu da şunu göstermektedir: Kabul
etmemiz lazım ki biz biraz öngörüsüz, biraz da vizyonsuz
-bu kanunla ilgili, Türkiye Futbol Federasyonuyla ilgili söylüyorum- maalesef
bu konuda bir büyük eksik ve açmaz içinde olmuşuz. Gene Hükûmetin,
Hükûmete mensup siyasi partinin çeşitli konulardaki
inatlaşmaları 5 defa kanun yapmamıza rağmen, bu işi rayına sokmamıza engel
olmuş. Bu şu demektir: Parlamentoyu gereksiz yere çalıştırmışsınız, israf
etmişsiniz, buranın zamanını parasını israf etmişiz, bu da yanlıştır, israf da
haramdır. Temenni ederim bundan sonraki kanunlarda aynı konu için 4-5 defa
gereksiz yere kanun yapmak zorunda kalmayalım. Ortada Federasyon tarafından
hazırlanmış bir ana statü var. Şimdi biz çıkaracağımız kanunla buna yasal imkân
vereceğiz ama tabii değişiklik yapılacaktır, redaksiyon. Komisyonumuzda bu ana
statünün “ana” kelimesini de kaldırdık, statü “Türkiye Futbol Federasyonu
Statüsü” hâline getirdik. Bu çerçeve kanunla da nihayet 207 FIFA ülkesinde var
olan statüye Türkiye ancak şimdi kavuşacak. Bu da biraz ayıp olmuştur. FIFA’nın 26’ncı üyesi olup da, ilk 26’ncı üyesi olup da
herkesten sonra statü, ana statü tesis edebilmemiz Türkiye'nin ve Hükûmetin bana göre bir ayıbıdır. Bunu da dikkatlerinize
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, futbol, biraz önce söyledim, büyük bir
endüstridir, sevilen bir spor dalıdır. En büyük bağlılık, taraftarlık ve futbol
taraftarlığıdır. İnsanlar parti değiştirir ama bilirsiniz, takım
değiştiremezler. Ben değiştirecek olsam Fenerbahçeyi
elli kere bırakacağım ama bırakamıyorum. Parti değişiyor, ayrı bir şey. Bakın,
2007 ile 2009 arasında Türkiye’de yaşayan her 100 kişiden 8 kişi, size olan
güvenini, itimadını terk etti, başka partilere yönlendi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Hükûmet;
futbolun marka değeri ne kadar yüksek olursa olsun bunun içerisinde
barındırdığı amatör ruhu asla öldürmemeliyiz. Hükûmet
bu konuda mutlaka sürekli olarak bir dikkat ve duyarlılık içinde olmalıdır.
Şimdi, sponsorluk gelirleri, uluslar
arası müsabaka gelirleri, bağış gelirleri artık futbolun klasik bütçesini
değiştirmiştir. Eskiden var olan stadyum gelirlerinin hiçbir önemi de
kalmamıştır. Bu da statlarda şiddetin değişik bir vesilesidir, sebebidir.
Şimdi, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; futbol altyapımız
gerçekten yetersizdir. Bursa gibi Türkiye'nin en büyük şehirlerinden birinin
stadyumuna 1979’dan beri el sürülmemiştir. Suni çim nedir ne değildir hâlen
belli değildir ama Ankara’nın, Türkiye'nin başkentinin dört takımından üç
tanesi suni çimde top oynadığı için ligin diplerindedir. Sincan’da
–yanılmıyorsam- top oynayan Ankara Spor da ciddi başarıların altına imza
atmaktadır. Bunlar, Hükûmetin, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün öncelikle bakması gereken işlerdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kış mevsiminde Konya gibi,
Bursa gibi, Sivas gibi süper lig ekiplerinin sahalarında değil futbol oynamak
yürümek mümkün değildir. Şimdi ben, size soruyorum Sayın Hükûmet:
Eğer Sivasspor şampiyon olursa –başarılar dileriz Sivasspora- Şampiyonlar Ligi’nde maçlarını nerede
oynayacak? Oynayamaz Sivas’ta, Sivas’ta Şampiyonlar Ligi maçı oynanamaz. Burada
gelip siz şimdi günü kurtarmak için oynanır diyebilirsiniz ama Sivas’ta
Şampiyonlar Ligi maçı oynanamaz. Bu şimdi bizim ayıbımız mı? İlgililere bunu da
duyurmak istiyorum.
Şimdi, üç büyüklerle ilgili de Fenerbahçe kendi stadını yaptı ve
inşallah UEFA finaline ev sahipliği yapacak, bundan iftihar ediyoruz.
Galatasaray da TOKİ ile birlikte Seyrantepe’de çağa
yakışır bir stada kavuşuyor. Peki, bir Fenerbahçeli olarak ben soruyorum şimdi:
Bu Beşiktaşın hâli ne olacak? Beşiktaş stadının hâli
ne olacak? Anıtlar Yüksek Kuruluyla olan meseleyi çözmek o kadar zor mu? Buna
da Hükûmetin dikkatini çekmeyi bir görev sayıyorum.
Yani Hükûmet, Anıtlar Yüksek Kurulu, Beşiktaş bir
araya gelsinler, bu meseleyi çözsünler. Beşiktaş stadı da çağın normlarına
uygun bir stat olmaktan maalesef çıkmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; amatör spor kulüplerini de
ihmal etmemeliyiz. Bugün üst yapıya oyuncu hazırlayan, futbolcu yetiştiren yer
orasıdır, kaynak orasıdır. O kaynağı kurutursanız Türk futbolunu ilanihaye öldürürsünüz, yok edersiniz.
Şimdi, çok büyük sıkıntılar yaşanıyor amatör spor kulüpleriyle
ilgili, taşrayla ilgili; buna mutlaka tedbir alınması lazım.
Şimdi, bu arada, bu ana statüde eksikler var. Mesela, Başkanlığa
aday olmak için ana statüden görebildiğimiz kadarıyla, beşte 1 imza lazım.
Bunun çok mantıklı ve çok demokratik olduğunu düşünmüyorum ve çok net
bilmemekle beraber, araştırabildiğim kadarıyla hiçbir FIFA ülkesinde hiçbir ana
statüde böyle beşte 1 imza şartı, ağırlığı yok.
Çarpıklıklarımız var Sayın Bakan, Sayın Hükûmet.
Sahaların işletmesini kulüplere verdik, ancak protokol tribünlerini Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğüne verdik. Bu protokol tribünleri her zaman da bir sorun
olur. Siz milletvekili olarak yer ayırtırsınız, gidersiniz, bakarsınız orada kelalaka bir sürü insan oturmaktadır. Size de cam
arkasından küçük bir puf verirler, orada maç seyredersiniz. Yani buna da
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu protokol kavgasından da
sıyrılmak lazım. Efendim, millî maçta Futbol Federasyonu yapacak, diğer
işlerde Gençlik Spor Genel Müdürlüğü yapacak! Verin bunları kulüplere olsun
bitsin canım! Ne işiniz var sizin protokolde kim, nerede oturacakla! Yani,
herhâlde bütün kulüpler kimi nereye oturtacağını iyi bilir, en azından gençlik
spor il müdürlüğündeki bazı çok bilmişlerden iyi
bilir; bunu da söylemek istiyorum.
Şimdi futbol-siyaset ilişkisinden de bahsetmek istiyorum. Siyasetin elini futboldan çekmesi lazım. Büyük şehirlerde
belediyelerin bu futbol takımlarını himaye etmekten bana göre vazgeçmesi lazım.
Şimdi, Ankaraspor ve Ankaragücünün
Ankara Büyükşehir Belediyesinin elinde olduğunu düşünelim: Yanlış bilmiyorsam
7+7; 14 delege, Melih Gökçek’in istediği doğrultuda seçilecek; böyle şey olur
mu? Bunların da derhâl düzeltilmesi lazım, bu konuda da alınması gereken bir
tedbir varsa alınması lazım.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı seçimlerine bu Hükûmetten önce hiçbir Başbakanın müdahale ettiği
görülmemiştir. Rahmetli Hasan Doğan’dan başlayan süreçte Hükûmet,
Sayın Başbakan -topla oynadığı için belli ki- bu işe müdahale etmektedir. Biz
de top oynadık Sayın Başbakan, ben 5’te devre, 10’da biter maçta 8 gol atmış
adamım. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani evet, ama böyle burnumuzu
da her şeye sokmuyoruz.
Şimdi, Mahmut Özgener’i İzmir’den aday
yapmak istediniz, adam iyi ki kabul etmemiş, orada hezimete uğrayacaktı,
getirdiniz “Federasyon Başkanı oluversin…” Adam da istemeye istemeye
muhtemelen başkan oldu. Yani ticaret odalarının seçimlerine el atmanıza
alışkınız, sendika seçimlerine el atmanıza alışkınız, yargı organlarına
atamalardaki müdahaleciliğinize alışkınız, rektörlük seçimlerine müdahalenize alışkınız;
e bırakın şu futbolu da futbolcular halletsin, o işe çok karışmayın. O iş sizin
işiniz değil. Size düşen, altyapı hazırlamak, iyi futbolcular yetiştirmek için
altyapı hazırlamak.
Bakın, okul sporlarında dökülüyoruz, futbola sadece bir
profesyonel bakışla, perspektifle bakmak Hükûmetin
işi değildir. Anayasa 59 size emir vermiş “Devlet böyle yapar.” demiş. Siz
Anayasa’nın 59’uncu maddesinde size biçilen rolün gereğini yapmak zorundasınız.
Millî Eğitim Bakanlığında Okuliçi Beden
Eğitimi İzcilik Dairesi var. O ayrı etkinlikler yapar, Gençlik Spor Genel
Müdürlüğünün bundan hiç haberi olmaz, ilgisi olmaz, meşgul olmaz. Böyle iş olur
mu? Olmaz.
Şimdi, amatör spor kulüplerine bakmadığınızı söyledim. Şimdi, bu
amatör spor kulüpleri değil mi bu üç büyüklere, dört büyüklere, beş büyüklere
-neyse- altyapıdan futbolcu hazırlayan? Yani Brezilya’yı zengin etmekten başka
işi olmayan bir Türkiye futbol sistemimiz var. Varsa yoksa Brezilya’yı zengin
ediyoruz. Yani şu Tuncay, Semih, Arda gibi çocuklar nereden yetişmiş bir bakın.
Hepsi o çamurlardan, tarlalardan yetişmiş. Siz bunlara gerekli desteği
verirseniz eminim ki Brezilya bizden oyuncu isteyecektir. Türk genci Atatürk’ün
işaret ettiği gibi zeki, çevik ve ahlaklıdır. Dünyanın diğer milletlerinden
farkı da buradadır ama siz bu zeki, çevik, ahlaklı gençleri çamur batağına
mahkûm ediyorsunuz. Bu da doğru bir durum değildir.
Yani niye biz 70 milyonluk Türkiye’de bir Alex,
bir Hagi yetiştiremedik bugüne kadar? Bu sorumluluk
sadece AKP’nin değil, geriye dönük ANAP’ın, Adalet Partisinin ve Demokrat
Partinin de bunda büyük sorumlulukları var tabii ki.
Şimdi, sürem azaldı, Sayın Başkanın müsamahasına da sığınmak
istiyorum yeniden bir maddede söz almamak için.
Şimdi, Sayın Bakanım, amatör kulüplerin ciddi olarak malzeme, saha
ve tesis sorunu var. Deplasmana gidecek mali imkânı yok. Yükselme maçlarına
gidecek… Bizim Sinop’ta Helaldı beldesi yanlışlıkla
şampiyon oldu. Şimdi Helaldı yükselme maçlarına
gidecek ne otobüs bulabiliyor ne onun içine koyacak mazot ne de yatacak yer parası
bulabiliyor. Bunlara devlet olarak siz sahip çıkmayacaksınız da kim çıkacak?
Biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, bizi de aşıyor bu işler.
Şimdi, bu altyapıdan alınan filiz lisans ücreti, vize ücreti,
transfer payı adı altında ASKF’nin ve Futbol Federasyonunun
aldığı paralar caiz midir? Yani sizin bu sponsorluk
gelirlerinden, uluslar arası maç gelirlerinden onlara yardım etmeniz lazımken…
Filiz lisanstan para alınır mı ya? Bu ne demek biliyor musun? Bu, “Futbolcu
yetişmesin kardeşim.” demek. Böyle şey olur mu? Bunlar da yanlış işlerdir,
dikkatinize sunuyorum sayın milletvekilleri…
Madem “il” diyoruz, oraya bir vali gönderiyoruz, oraya ilçeleri
bağlıyoruz, beldeleri bağlıyoruz, “Sen vilayetsin.” diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Kaç dakika istiyorsunuz Sayın Altay?
ENGİN ALTAY (Devamla) – İki dakika Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Çok teşekkür ederim.
…oraya vali veriyoruz… Yani olmuyor. İlleri, ekonomik olarak
batırdığımız için küçük illeri, kimse… İlde bir sanayici yok ki bir takıma
destek çıksın da Üçüncü Lig’e çıksın. Şimdi, örneğin bizim Sinop’ta bir
sanayici yoktur Sinopspor’a para verebilecek. Şimdi,
madem bir ayıp etti bu Hükûmet, Türkiye'nin
ekonomisini, küçük illeri batırdı, e bir bonus versin,
her ilin bir takımı -yani normal şartlarda çıkamamış ise, zaruri olarak; bir
dönem bu vardı- çıksın Üçüncü Lig’e kardeşim. Üçüncü Lig’de takımı olmayan bir
il olur mu? E var. Böyle politikalarla bunlar oluyor.
Şiddete gelmek istiyorum Sayın Başkan, sayın milletvekilleri:
Şiddette kusur sadece tribündeki taraftarın kusuru değildir, buna dikkatinizi
çekmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından uğultular)
ENGİN ALTAY (Devamla) – Gürültü yapmazsanız sizi kusurlular
listesine almam, yaparsanız sizi de alacağım. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
Kulüpler de sporda şiddet konusunda kusurludur, medya da
kusurludur. Altını çizerek söylüyorum: Medya da sporda şiddet konusunda
kusurludur, aktörüdür, parçasıdır. Geçen ki o büyük şeyde Millî Takımın neydi o
reklam öyle? Turca reklamı. Yani robocop’lar gibi
yaptınız futbolcuları. Şimdi bunu Federasyona soruyorum: Yani o reklam “Gel
statta şiddet yap.” diyor çocuklara, gençlere. Bu da Federasyonun ya da ilgili
Genel Müdürlüğün kusurudur.
Şimdi, medyanın attığı manşetler sporda şiddetin önemli sebebidir.
Taraftarlığı geçim kapısı yapanlar var. Bedava bilet dağıtımından, artık, kulüp
başkanları şikâyet ediyor ama onu da dağıtacaklar, kulüplerde gruplar
kurulacak, Başkanlık seçimi kolaya girecek.
Süremin bittiğinin farkındayım, son söz: Bakın, İngiltere Heysel faciasından sonra FIFA tarafından beş yıl menedildi
uluslar arası müsabakalardan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, bunu anlatmam lazım, çok önemli.
BAŞKAN – Buyurun, buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, beş yıl doldu. Bunu iyi dinleyin
sayın milletvekilleri, beş yıl doldu; dönemin Başbakanı Thatcher UEFA’ya dedi
ki: “Biz daha o olgunluğa ermedik, bizim bu mahrumiyetimiz iki yıl daha
sürsün.” Ve hakikaten İngiltere’de Hükûmet öyle
politikalar izledi ki o holigan moligan işleri bitti
biliyorsunuz, şimdi İngiltere taraftarı belki de dünyanın en centilmen
taraftarı oldu. Şimdi, bu nasıl oldu? Bu uygulanan doğru politikalarla oldu.
Şimdi, ben de bu vesileyle, bu kanuna destek veriyoruz, vereceğiz,
ancak bu kanunun çıkmasıyla kurulacak, oluşacak “ana statü” deyin, “statü”
deyin, ne derseniz deyin, bunun doğru dürüst işletilmesi konusunda Hükûmete, ilgili Genel Müdürlüğe ve elbette hepimize büyük
görevler düşüyor.
Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altay.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Sayın
Şerafettin Halis. (DTP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
DTP GRUBU ADINA ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’yla ilgili Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Spor dalları arasında yayılarak küresel bir boyut kazanan
futbolun, kadından erkeğe, yaşlıdan gence, yoksuldan zengine herkesi kendi
pençesine alacak kadar güç kazandığını biliyoruz. Geniş kitleleri etkileyen bir
evrensel faaliyet olan futbol, uluslar arası ilişkiler açısından derin bir önem
arz ettiği gibi, ekonomi dünyası için de bir o kadar önem arz ediyor. Bu
önemden dolayıdır ki tüm dünyada futbolu daha da geliştirmek, yaymak ve daha da
kurumsallaştırmak için çaba harcanmakta ve örgütlenmeler yapılmaktadır. Bu
alanla ilgili ulusal örgütlenmeler uluslar arası örgütlenmelere entegre olarak kural belirlemeye çalışmaktadır. Türkiye’de
de Türkiye Futbol Federasyonu futbol faaliyetlerini yürütmek, geliştirmek ve
yurt sahasına yaymak, bu konularla ilgili her türlü düzenlemeyi yapmak,
kararları almak ve uygulamalarla yetkili bir kurumdur.
1923 yılında başka bir adla kurulmuş olan Federasyon, yine aynı
yıl Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliğine, FIFA’ya
başvurmuş ve yirmi altıncı üye olmuştur. Profesyonel futbol liglerinin
kurulmaya başlandığı 1950’li yıllardan sonra, 1962 yılında Avrupa Futbol
Federasyonları Birliği (UEFA) Türkiye Futbol Federasyonunu tam üyeliğe kabul
etmiştir.
Tüm futbol faaliyetlerinin düzenlenmesi ve yönetilmesi gibi önemli
bir görevi yerine getiren, futbol konusunda Türkiye'nin tek yetkili kurumu olan
Türkiye Futbol Federasyonunun, ne yazık ki, hukuki niteliği hâlâ tartışılır
durumdadır. 2007 yılının son ayında yürürlüğe giren 5719 sayılı Kanun’la bu
tartışmalı konuma son verilmek istenmişse de tartışmalı konumdan bir türlü
kurtarılamamıştır. Öyle ki, özellikle son yıllarda Türkiye Futbol Federasyonu
Kanunu Meclis gündeminden düşmez olmuştur. Bu durum, Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu raporunda da Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türkiye
Futbol Federasyonu Kanunu’yla meşgul edilmesinin doğru olmadığı, dört yıl
içinde TFF Kanunu’nda 5 kez değişiklik yapıldığı, bu değişikliğin son olması
için siyasetin futboldan tamamen elini çekmesi gerektiği belirtilmiştir.
İlk çıktığı günkü felsefesinden farklı olarak, ne yazık ki,
profesyonel futbol, bugün, masumane bir eğlence aracı olmaktan çıkarılarak bir
spor dalı olma niteliğinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Futbol,
endüstrileşmiş küresel bir güç olarak, neredeyse farklı sosyal katmanlara ait
her bireyi afyonlamış gibi etki kapsamına almış, yüzlerce milyon doların
döndüğü bir alan olarak güç sahibi her kesimin ilgi odağı olmuştur. Siyaset, bu
alanda varlık göstermekten vazgeçmemiş, bir yandan holdinglerin öte yandan mafyanın
iştahını kabartan bir rant alanı olarak dizayn
edilmeye çalışılmıştır. Futbol, siyaset-holding-mafya üçgeninde, ne yazık ki,
sıkışıp kalmıştır. Doğaldır ki, böyle olunca da Futbol Federasyonunun
kurallarını da bu güçler koymak için devreye gireceklerdir ve girmeye
çalışacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu kanunu
tasarısında hem Hükûmetin teklif ettiği metinde hem
de Komisyonun kabul ettiği metinde “Türkiye’de FIFA, UEFA ve TFF himayesinde
gerçekleştirilen müsabakalar ile bu kanun kapsamında organize edilen
müsabakalardan elde edilecek gelirler ve TFF’nin
diğer tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” denilmiştir.
Her ne kadar bu maddeye Komisyon metninde ek bir açıklamayla “Bu muafiyet, TFF’ye ait iktisadi işletmeleri, ilgili kanunlar uyarınca
yapılacak kesintileri kapsamaz.” dese de vergiden açık bir muafiyet sağlandığı
gün gibi aşikârdır.
Profesyonel müsabakalar kim tarafından, nasıl yapılıyor olursa
olsun, Türkiye’de gelir getiren her türlü faaliyette olduğu gibi vergiden muaf
tutulmamalıdır. Hele hele bugün ülkemizde açlık
sınırı altında ücretle geçimlerini sağlayan asgari ücretli işçiler vergi
muafiyetinden yararlanamıyorsa gelir sahibi hiçbir kurum ya da kesim de
vergiden muaf tutulmamalıdır. Anayasa’nın 73’üncü maddesi “Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.”
der. Vergiden muafiyet bir istisna olacaksa, bu, asgari ücretliler ve yaşam
standartları düşük dar gelirliler için olmalıdır.
Çağdaş bir mantalite içinde bir utanç
tablosu olarak karşımıza çıkan asgari ücrete bir bakalım: 2009 yılının ilk altı
ayı için brüt 660 TL maaş alan on altı yaş üstü çalışanlardan toplam 188 TL
kesinti sağlanarak, ellerine net olarak 478 TL geçiyor. On altı yaş altı
çalışanlara ödenen net ücret 406 TL’dir.
Ülkemizde yapılan araştırmalara göre dört kişilik bir ailenin
aylık açlık sınırı 738 TL’dir, dikkatinize sunulur. Oysaki bu tasarıyla bazı
etkinlikleri vergiden muaf tutulmak istenen Futbol Federasyonunun Fatih Terim’e
ödediği ücret Türkiye’nin bir başka ayıbı ve utancı olarak karşımıza çıkıyor.
Geçen yıl, futboldan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu’nun bir önergeye verdiği cevapta Terim’in
maaşının 135.595 TL olduğu belirtiliyor. Bu miktarın Cumhurbaşkanı maaşının 8
katı, Başbakanın maaşının 15 kat fazlası olduğu açığa çıkıyor. Bu
açıklamalardan bir süre sonra Fatih Terim’in maaşı yaklaşık 206 bin TL’ye
çıkarılıyor. Bu maaş bu ülkede Öğretmenler Günü’nde görevinin kutsallığından
dem vurulan öğretmen maaşının 230 katı. Asgari ücretlinin aldığı maaşın da kaç
katı olduğunu siz hesaplayın!
Değerli milletvekilleri, futbol siyaset-mafya-holding üçgeninden
kurtarılmadıkça Futbol Federasyonu ne Meclisin gündeminden ne de yargının
gündeminden düşmeyecektir. 12 Eylül ülkemizde sadece demokrasiyi darbelemekle
kalmadı, insan yaşamını yok etmenin ötesinde demokrasilerde olmayan, olmaması
gereken bir sürü kirli, karanlık ortamların ve uygulamaların yaşanmasına da
alan yarattı.
Köşeyi dönmek için her yolun mübah
olduğu 80’li yıllarda Türkiye'de yüzlerce milyon doların döndüğü futbola
karanlık güçler müdahale etmeye başlıyor. Öyle ki kongrelerde kendilerini açık açık göstermekten kaçınmıyorlar. Örneğin 84 yılında yapılan
kongrede Beşiktaş Kulübünün güvenliğini Alaattin
Çakıcı sağlıyor, Süleyman Seba Başkan oluyor. Daha
sonraki yıllarda Alaattin Çakıcı’nın
Beşiktaş Kulübü adına aldığı pasaportla yurt dışına nasıl kaçtığı biliniyor.
Aynı yıllarda diğer kulüpler de müdahale görüyor. Mafya sadece Birinci Lig’le
sınırlamıyor kendisini, İkinci ve Üçüncü Liglerde de hâkimiyet sağlamaya
çalışıyor. Bu güçler futboldan tek sorumlu kurum olan Futbol Federasyonuna da
müdahale etmekten geri kalmıyorlar.
Şimdi çok yakın bir geçmişe dönelim. 1997 Futbol Federasyonu
seçimlerinde eski Beşiktaşlı Mustafa Kefeli ile Haluk Ulusoy
yarışıyor. Seçim Sheraton Oteli’nde yapıldığı için delegeler orada konaklıyor.
Ancak otelin bir katında Sedat Peker ve adamları, diğer katında Alaattin Çakıcı’nın kardeşi
Gencay Çakıcı ve adamları, diğer katında Korkut Eken ve adamları kalıyor. Peker
ve Çakıcı, Mustafa Kefeli’yi; Korkut Eken ise Haluk Ulusoy’u destekliyor. Seçimi Haluk Ulusoy
yani Korkut Eken kazanıyor; kaybeden ise Peker ve Çakıcı oluyor.
Sonrası var. Sonrasında Çakıcı, Haluk Ulusoy’u
ve Federasyon Başkan Vekili Hadi Türkmen’i ölümle tehdit ediyor. Hadi Türkmen
istifa ediyor. Ulusoy, Çakıcı’yla
anlaşma yolu arıyor. Sonuçta Çakıcı şart koşuyor: “Bir dönemden fazla Başkanlık
yapmayacaksın. Senin kanını dökmediğim için 100 koyun kesip cezaevindeki
adamlarıma göndereceksin.” diyor. Bunun üzerine Haluk Ulusoy
Eyüp Sultan’da 50 koyun keserek işi kapatıyor. Değerli milletvekilleri, bu
bilgiler, Mustafa Kefeli’nin DGM dosyasında olduğu
gibi yer alıyor.
Mafyanın futbol alanındaki fonksiyonu bu kadarla sınırlı değil
tabii. 80’li yıllarda hayalî ihracatın patlamasıyla futbolcular üzerinden de
kara para aklanmaya çalışılıyor. Maçlarda her türlü şikeye rastlanıyor ve
taraflara, yenilmeleri için tehditlerde bulunuluyor. Etik olmayan bir sürü yol
ve yönteme başvuruluyor. Bu ilişkiler dönem dönem
yargıya yansımasına rağmen, medyada duyulmasına, çeşitli kesimleri rahatsız
etmesine rağmen değişen bir şey olmuyor.
Bir futbol eleştirmeni “Eskiden, Millî Takım kamp yaptığı zaman,
içilen bir şişe maden suyunun hesabını sorardı müfettişler. Biz Türkiye’de
futbolun özerk olmasını istedik maalesef özel oldu. Başarı için her şey mübah oldu.” diyor. Yani açıkçası, futbolu mafya oynuyor
biz seyrediyoruz, futbolu holdingler oynuyor biz sömürülüyoruz ve siyaset bu
işin bir ucundan tutuyor biz kirleniyoruz.
Bir gazeteci, bir önceki dönem futboldan sorumlu Devlet Bakanı
Sayın Mehmet Ali Şahin’e “Futbol-mafya ilişkisi neredeyse resmîleşti. Futbol
dünyasından mafyayı temizlemek için bir projeniz var mı?” diye soruyor. Tabii
Mehmet Ali Şahin “Evet, var. Kamuoyuna yansıyan telefon görüşmeleri belki on
işten sadece biridir.” diyor ve devam ediyor: “Bu olayların üstüne gidilme
konusu bizim gündemimizde. Ben şimdiki noktada teftiş
kurullarını görevlendirme yetkimi kullanabilirim, nitekim kullandım da ama denetimin
daha yetkili olabilmesi için Futbol Federasyonu içinde sürekli görev yapacak,
futbol-mafya bağlantılarının üstüne gidebilecek bir birimin kurulmasına ve bu
birime, yargıçlara, savcılara ve emniyete tanınan gizli telefon dinleme gibi
delil toplama yetkilerinin tanınmasına ihtiyaç var.” diyor Sayın Bakan. O
gün bunları söyleyen futboldan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin
şimdi Adalet Bakanı. Artık Türkiye’de dinlenmeyen hiç kimse kalmadığına göre,
futbol dünyası da mafya güçlerinden çoktan kurtulmalıydı ama bu işin hâlâ
neresindeyiz bilemiyoruz.
Değerli milletvekilleri, “Spor ahlaktır, centilmenliktir,
sağlıktır, kötü alışkanlıklardan kurtulmaktır.” algısıyla futbolun
evrenselleşen gücünü uluslar arası ilişkilerde ve ülkemizde barışa katkı
sunabilecek, insana hizmet edebilecek özel yapıya kavuşturmak, siyaset,
holding, mafya kıskacından kurtarmak görev, yetki ve sorumluluğumuz
dâhilindedir.
Bu inançla, sizleri tekrardan saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Halis, teşekkür ediyorum.
AK PARTİ Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı.
Buyurun Sayın Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Spor ve özellikle futbol faaliyetleri, günümüzde geniş kitleleri
etkileyen, uluslar arası ilişkileri geliştirerek dünya barışına katkı sağlayan
evrensel bir faaliyet alanıdır. Sporun tarihî gelişimi bir oyun olması yanında
bir endüstri olduğu gerçeğini de beraberinde getirmiştir. Sanayileşme ve
kentleşme süreci sporun bir meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş, bu
gelişme sonucundan da sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve yazılı hukuk
kurallarıyla düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Spor mevzuatı genel hukuk
ilkelerine uygun olarak bütün ülkelerin iç hukuklarına etki edecek biçimde uluslar
arası niteliktedir. Uluslar arası spor örgütlerine üye olan ülkeler bu
kuruluşların benimsediği ilkelere ve talimatlara uyacaklarını kabul
etmişlerdir.
Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri 3813 sayılı Kanun
uyarınca kurulmuş Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir. Futbol
yönetiminin tamamen özerk bir yapıya kavuşması ve kendi organları tarafından
yönetilmesi benimsenmiştir. Bu doğrultuda da geçmişte birçok düzenlemeler
yapılmıştır.
Görüşmekte olduğumuz tasarı, öncelikle her türlü spekülasyonlardan uzak bir şekilde bir mecburiyetten
kaynaklanmaktadır. Ağırlıklı gerekçe olarak Avrupa ve dünya futbol
organizasyonuna ülke futbolumuzun entegrasyonu
amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, Futbol Federasyonumuzun yönetimsel yapısında
önemli radikal değişimler söz konusudur. Federasyonun yönetim yapısındaki
demokratikleşme çok daha ileri boyuta taşınmakta, hukuki anlamda görev, yetki
ve sorumluluklar farklılaşmakta ve denetim anlayışı ulusallıktan uluslar arası
sisteme dönüştürülmektedir.
3813 sayılı Kanun’un günümüze kadarki uygulamalarından edinilen
deneyimler de göstermiştir ki, gerek yeterince açıklık kazandırılmayan ve
gerekse istismara açık hükümler ile futbolun yönetimsel sıkıntıları spor ve
futbol kamuoyunda olduğu kadar toplumumuzda da ciddi kaygılara neden olmuştur.
“Futbol Federasyonu” ifadesi ve kavramının gerçekte kulüplerin birliği anlamını
taşıdığından toplumumuz habersizdir. Türkiye Futbol Federasyonu oluşumu, bu
anlamda, Avrupa ve dünya örneklerinde olduğu gibi yönetimde kulüplerin ağırlığını
taşıyan bir yapıdan oluşmaktadır. Çünkü futbol ekonomisine katma değer yaratan
unsur, öncelikle kulüplerdir. Bugüne kadar yaşanan çeşitli olumsuzlukların
temelinde öncelikle böylesi bir yapının kurulamamış olması yatmaktadır.
Biraz önce, arkadaşlarımızın konuşmalarında Türkiye’de çağdaş
statların olmadığından bahsedildi. AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, Türkiye’de çok örnek verebileceğimiz statlar yapılmakta ve bazıları
da devam etmektedir. Örneğin, Kayseri Stadı açılmıştır, Galatasarayın
Seyrantepe’deki stadı devam etmektedir, Antalya stadı
devam etmektedir. Bu örneklerin bundan sonraki süreçte de daha fazla artacağına
inanmaktayım ben.
Yine amatörlere nakdî yardım bu dönemde kanuna konmuştur ve
kanunla beraber amatörlerde futbolu geliştirmek amacıyla, amatör futbol, spor
kulüp ve federasyonları ile bünyesinde futbol branşı
bulunan Engelliler Spor Federasyonuna her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak
Türkiye Futbol Federasyonun görevleri arasındadır. Bundan sonra her türlü ayni
ve nakdî yardımın yapılacağından emin olmalıyız.
Yine protokol tribünleri Gençlik Spor Genel Müdürlüğü uhdesinde
bırakılmıştır. Çünkü bundan önceki dönemlerde de hiçbir zaman kulüplerde
muhatap bulamamakta ve muhatabı olmadığı sürece de buralardaki kargaşa
sürmekteydi. İllerde gençlik spor il müdürlüklerine, ilçelerde ilçe gençlik
spor müdürlüklerine verilmekte, millî maçlarda da Türkiye Futbol Federasyonunun
uhdesine bırakılmaktadır.
Yine, Federasyon başkanlarının tespitinde, son dönemde rahmetli
Hasan Doğan’ın Federasyon Başkanı olmasında tamamen Kulüpler Birliği, 2A lig
kulüpleri, İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerinin temsilcileri bir araya gelerek
Hasan Doğan üzerinde uzlaşmış ve ortak bir deklarasyonla
Federasyon Başkanlığına aday yapılmıştır.
Yine, kulüplerimizin altyapılarına gerekli destek… Türkiye Futbol
Federasyonu olarak tesis yapımında yüzde 35’lere varan oranda destek
yapılmakta. Bu da kanuna konmuş vaziyettedir.
Üçüncü Lig kulübü olmayan illerimizde de geçen hafta bunlar
arasında müsabakalar yapılmış ve bu müsabakalar sonucunda ancak Üçüncü Lig’i
hak eden kulüpler, yani kendi gruplarında şampiyon olan kulüpler Üçüncü Lig’e
çıkmaya hak kazanmışlardır. Bundan sonra bir aşama daha var: Yine yirmi ilde,
Üçüncü Lig kulüpleri olmayan iller arasında, yine gruplar arasında müsabakalar
yapılacak ve buna göre de Üçüncü Lig’e çıkarılacaktır.
Tasarıyla Türkiye Futbol Federasyonu teşkilat yapısı ile futbolun
işleyişinin, Uluslar arası Futbol Federasyonu Birliği (FIFA)’nin öngördüğü kurallara uygun olarak yeniden
yapılandırılması öngörülmektedir. Her türlü futbol faaliyetlerini millî ve
milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve
Türkiye'yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel
hukuk tüzel kişiliğini haiz özerk Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat, görev
ve yetkilerine ait esas ve usullerin yeniden düzenlenmesi öngörülerek, 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol
Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten
kaldırılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda daha önce kabul
edilen Kanun’la, Türkiye Futbol Federasyonunun özerkleşmesi konusunda çok ileri
adımlar atılmış, spordan sorumlu Devlet Bakanlığının Federasyon üzerindeki
gözetim ve denetim yetkisi ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla, artık idari bir
vesayet yetkisinden söz edilmemektedir. Ancak, futbol yönetiminin tamamen özerk
olması gerekmektedir. İki yüz yedi üyesi bulunan FIFA’da
ülkeler futbol yönetimini kendi ana statüleriyle yönetmektedirler. Futbolu
kanunla yöneten ender ülkelerden birisi de Türkiye’dir.
Tasarıyla, futbol yönetimi, futbolla ilgili işleyişler ve
kurallar, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından çıkarılacak statüye
bırakılmaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu, FIFA ve UEFA’ya bağlıdır. Tüm
dünyada olduğu gibi Türk futbolunun da uluslar arası kurallarla yönetilmesi
gerekmektedir.
Burada, bir kanunda bulunması zorunlu olan hususlar dışında hiçbir
şey tasarıya dahil edilmemiştir. Gerekli olan unsurlar
dışında futbol yönetimine ilişkin bütün esaslar artık Türkiye Futbol
Federasyonu statüsüyle belirlenecektir.
Türkiye Futbol Federasyonunun yönettiği bütçe önemli bir meblağa
ulaşmıştır. Bu tasarının yasalaşmasıyla, denetim yetkisi Türkiye Futbol
Federasyonu Genel Kuruluna geçecektir. Futbol aktörlerinin hak ve hukuklarını
en iyi şekilde koruyarak, denetimini gayet iyi yapacaklarına inancımız tamdır.
Yasama organı, bu tasarıyla, Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kuruluna bir nevi
yasama yetkisi devretmektedir. Bu anlamda, Türkiye Futbol Federasyonu Genel
Kurulu âdeta futbolun parlamentosu konumuna gelecektir. Amacımız, özerkliği
güçlendirmek, sorunları futbol ailesi içinde çözebilecek bir mekanizma
oluşturmaktır, Türkiye Futbol Federasyonu prestij ve
etkinliğini artırmaktır.
Futbol Federasyonumuz, özel tüzel kişiliğe sahip özerk bir
kuruluştur. Bu, aslında, bizim idari hayatımızda teşkilatlarımız içerisinde
tipik bir örgütlenmedir. Futbol Federasyonu bir taraftan kamu hizmeti
görmektedir, diğer taraftan da kamu kaynaklarını kısmen de olsa kullanmaktadır.
Dolayısıyla, bu iki önemli vasıf onun kamusal bir ağırlığını bize
göstermektedir. Ancak, Yasa, futbol yönetiminden sorumlu bu kuruluşumuzun bir
özerk kuruluş olduğunu ifade etmiştir. Bilindiği üzere, özerklik statüsü daha
çok kamu kurumlarına verilen bir statüdür. Yani hiçbir özel tüzel kişiliğe
bizim yasamız, bizim Parlamentomuz özerklik statüsü vermemiştir ama futbolun
özelliğinden dolayı futbol organizasyonuna, futbol yönetimine özerklik statüsü
verilmiş bulunmaktadır.
Şimdi bunun yanında bir de Federasyonumuzun uluslar arası
bağlantılar açısından durumu söz konusudur. Bilindiği gibi dünyada futbolu
yöneten iki önemli kuruluş vardır: FIFA ve UEFA. Dünya Futbol Birliği ve Avrupa
Futbol Birliği olarak tanımlayabileceğimiz iki önemli organizasyon vardır.
Bizim Futbol Federasyonumuz da bu iki önemli organizasyonla ilişkilidir ancak
ne yazıktır ki hem kanunda hem de ana statüde bugüne kadar FIFA’ya
ve UEFA’ya üye olduğu yazılı değildir. Amaç maddesine bakarsanız, kuruluş
maddesine bakarsanız sadece Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına tabi olduğu, ulusal
ve uluslar arası düzeyde futbolun organizasyonunu yönetmekle görevli olduğu
ifade edilmektedir. Futbolun yönetimine ilişkin hukuki kurallar tam olarak
yerine getirilememiştir. Bu konuda bir eksiklik, bir norm eksikliğiyle karşı karşıyayız.
FIFA 2005 yılında bir çalışma başlattı. Şöyle ki: Ulusal
federasyonlar ana statülerini FIFA’nın statüsüne
uyumlaştırsınlar. Çünkü her ülkede değişik kurallar uygulanıyor. Böyle bir
çalışma başlatıldı ve bu çalışma bizim Federasyonumuza da iletildi. Daha önceki
genel kurullarda yaşanan sıkıntılar da FIFA’ya
intikal ettiği için bir uyuşmazlık ortaya çıktı. Dolayısıyla bu standart
statünün düzenlenmesi çerçevesinde geçmişte yaşanan bu ihtilafların da
giderilmesi konusunda bir çalışma başlatıldı.
Futbol Federasyonumuz 2 Kasım 2007 tarihinde spordan sorumlu
Devlet Bakanlığına bir yazı göndererek “Kanunda yapılacak değişiklikleri Genel
Kurulumuza sunduk ve Genel Kurulumuz bunu onayladı. Şimdi size bunu
gönderiyoruz. Bunun yasama prosedürünü tamamlamanızı
istiyoruz.” dedi. Yani bir ihtiyaçtan kaynaklanan bu tasarı spordan sorumlu
Devlet Bakanlığımız tarafından hazırlanarak Bakanlar Kuruluna sunulmuş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir.
Şimdi, özü itibarıyla Futbol Federasyonu Genel Kurulunda kabul
edilen maddelerin büyük bölümü bu tasarıya dâhil edilmiştir, bir iki madde
hariç tasarı içerisinde yer almıştır. Mesela ne var? Orada “icra kurulu
kurulması” diye bir hüküm var. İcra kurulu dediğimiz şudur: Çok olağanüstü
durumlarda, Yönetim Kurulunun toplanmasının çok zor olduğu durumda 3 veya 5
kişilik bir acil kurul karar alıyor ve bu karar ilk Yönetim Kurulu
toplantısında onaya sunuluyor. Ama artık dünyada ve ülkemizde iletişim son
derece hızlı olduğu için, Futbol Federasyonunun Genel Kurulunun toplanması bu
kadar uzun süreye mal olmayacağı için böyle bir icra kurulu şimdilik
öngörülmedi veyahut da böyle bir şeye gerek olmadığı kanaatine varıldı. Yalnız,
Yönetim Kurulu, yine, yasaya gerek olmaksızın böyle bir kurul da kurabileceği
yetkisi kendisine verilmiştir.
Bunun dışında, Türk Futbol Federasyonunun UEFA ve FIFA’ya üyelik konusu: FIFA’nın
ve UEFA’nın uluslar arası evrensel kurallarının bizim Federasyonumuz tarafından
da takip edileceğine ilişkin önemli maddeler bu tasarıya dâhil edilmiştir. Onun
dışında, iki tane yeni organ teşekkül ettirilmiştir: Birincisi uyuşmazlık çözüm
kurulu, diğeri de disiplin kurulları.
Değerli milletvekilleri, futbol organizasyonunu, futbol yönetimini
parlamenter sisteme de bir anlamda benzetebiliriz. Yani, yasama, yürütme ve
yargı fonksiyonlarını birlikte bünyesinde barındırmaktadır. Yasama organını
Genel Kurul teşkil ediyor, yürütmesi Yönetim Kurulu ve yargısı da spor
mahkemeleri dediğimiz mahkemeleri, yani Tahkim Kurulu, Disiplin Kurulu ve
yasayla birlikte getirdiğimiz uyuşmazlık çözüm kurulu da futbol yönetiminin
yargısal boyutunu oluşturmaktadır.
Bu yasayla birlikte, FIFA’nın da
öngördüğü üzere, bir uyuşmazlık çözüm kurulu öngörülmektedir. Bu uyuşmazlık
çözüm kurulu âdeta istinaf mahkemesi gibi, yani temyizden önce bir alt kademe
gibi. Burada, kulüpler ile kulüpler arasında, kulüpler ile futbolcular
arasında, yani futbol ailesinin kendi içindeki ihtilaflara ilk derecede bakacak
ve kararları itiraza açık bir spor mahkemesi kurulmaktadır. Ayrıca, disiplin
kurulu da bu yasayla birlikte kuruluyor. FIFA’nın da
çok isabetli bir şekilde temas ettiği gibi, Futbol Federasyonunun Yönetim
Kurulunun bir yargı organı gibi karar vermesi fonksiyonuna son veriliyor.
Onun dışında, genel kurula ilişkin bazı hükümlerde değişiklikler
yapılmıştır, hem Federasyonun Genel Kurulunda yapılan değişiklikler hem de
olmasını öngördüğümüz bazı değişiklikler de burada yer almıştır.
Genel Kurulun olağanüstü toplanma sayısı Futbol Federasyonumuzun
Genel Kurulunda kabul edilen metinde, bu, üçte 2 olarak çok yüksek bir nisapla
öngörülmüştür. Takdir edersiniz ki olağanüstü genel kurulu toplamak için üçte
2’lik bir nisabın aranması çok zorlayıcı bir unsurdur. Yani, FIFA’nın da zaten böyle bir nisap öngörmesi söz konusu
değildir, bu yüzden yüzde 40’a düşürülmüştür. Yani yüzde 40 oyla genel kurul
delegesi olağanüstü genel kurulun toplanmasını istiyorsa yüzde 40 üyenin oyu
yeterli olacaktır.
Bir de genel kurulun delege yapısına ilişkin Türkiye'nin
gerçeklerine uygun bir düzenleme yapılmıştır. Bilindiği üzere futbola katma
değeri sağlayan kulüplerdir. Yani bu işin zahmetini, eziyetini çeken
kulüplerdir. Dolayısıyla kulüplerin Federasyon Genel Kurulunda daha çok temsil
edilmesi işin hakkaniyetine uygun bir iştir. Şimdi taban birlikleri dediğimiz
bazı birlikler var, bazı dernekler var. Bunların bir kısmı geçmiş yasalarda
genel kurul delegesi olarak kanunla alınmış. Bugün Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğümüze, spordan sorumlu Devlet Bakanlığımıza o kadar çok dernek ve vakıf
müracaat etmiştir ki “Ben de futbolla ilgileniyorum, beni de mutlaka Futbol
Federasyonu Genel Kurulunun delegesi yapın.” diye. Yani bu sonu gelecek bir
hadise değil. Onun için, burada kulüplere ağırlık veren, kulüp delegelerinin
temsiline ağırlık veren bir genel kurul yapılandırılması söz konusudur. Burada
Süper Lig takımlarına, Birinci Lig takımlarına, İkinci Lig ve Üçüncü Lig
takımlarına daha geniş bir temsil hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla futbol
kulüplerin işidir. Bir söz sahipliği söz konusuysa kulüplerin burada daha çok
söz sahibi olması da gerekir diye düşünmekteyiz.
Sayın milletvekilleri, spordan sorumlu Devlet Bakanlığının denetim
ve gözetim yetkisi kaldırılmıştır ve bu konuda Bakanlığa tanınmış yetkilerden
de vazgeçilmiştir. Yani vazgeçeceksek, Parlamentomuz geneli itibarıyla yasama
yetkisinden bir vazgeçme söz konusu olacaktır.
Bir geçici madde vardır ki, geçici maddede deniliyor ki: “Otuz gün
içerisinde bu Federasyonumuzun Genel Kurulu toplansın hem de bu kanunun
öngördüğü statü değişiklikleri ana statüsüne eklensin ki kural yoksunluğu ortadan
giderilsin hem de seçim konusu gündeme getirilsin.” Çünkü bundan evvelki Genel
Kurul’un şu andaki mevcut yönetime vermediği yetkileri, bu kanunla, biz, yeni
yönetime vermekteyiz.
Tahkim Kurulu eskiden Genel Kuruldan seçiliyordu. Şimdiki
düzenlemeyle, Tahkim Kurulunu, yani sporun önemli bir mahkemesini atama yetkisi
Federasyon Başkanına ve yönetime bırakılmaktadır. Onun dışında Uyuşmazlık Çözüm
Kurulu gibi çok önemli bir spor mahkemesinin atanması, üyelerinin atanması,
başkanının atanması Futbol Federasyonu Başkanına veya yönetimine verilmektedir.
Bunlar çok önemli değişikliklerdir.
Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve
denetlemek önemli getirilen değişikliklerden bir tanesidir.
Yine, futbolun gelişmesini, yurt sathına yayılmasını sağlamak,
FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi
uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatları hazırlamak ve Türkiye’yi futbolla
ilgili konularda yurt dışında temsil etmek.
Yine, yurt içi ve yurt dışı futbol faaliyetleri için plan,
program, benzeri her türlü düzenlemeyi ve anlaşmayı yapmak ve başarılı sonuçlar
sağlanması için gerekli tedbirleri almak.
Her düzeyde müsabakalar düzenlemek ve millî takımlar ile kulüp
takımlarının uluslar arası müsabakalara katılması ve mücadele edebilmesi için
gerekli tedbirleri almak.
Fair play kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve
sportmenlik prensiplerini gözetmek.
Üyelerinin, kulüplerin ve futbolcuların, hakemlerin,
yöneticilerin, teknik direktör ve antrenörlerin, sağlık
personeli, futbolcu temsilcileri ve müsabaka organizatörleri ile diğer tüm
ilgililerin Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve Avrupa Futbol
Federasyonları Birliği (UEFA) ve Türkiye Futbol Federasyonu tarafından konulan
statü, talimat ve düzenlemeler ile bunların yetkili kurulları tarafından
verilen kararlara uymalarını sağlamak.
Yine, getirilen yeni bir eklemeyle, şiddet, şike, teşvik primi,
ırkçılık, doping ve her türlü ayrımcılıkla mücadele
etmek. Daha önceki kanunda şike ve teşvik primi yoktu, bunlar da kanuna ilave
edilmiştir.
Yine, bünyesinde futbol branşı bulunan
engelliler spor federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak.
Bunu çok önemsiyoruz.
Yine, biraz önce sözlerime başlarken bahsettiğim gibi, futbolu
geliştirmek amacıyla bünyesinde futbol branşı bulunan
amatör futbol, spor kulüp ve federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda
bulunmak. Çünkü futbolun tabanını amatörler teşkil etmektedir. Amatörler bizim
göz bebeğimizdir. O yüzden, amatörlere gerekli nakdî ve ayni yardımda bulunmak
Türkiye Futbol Federasyonun en büyük görevlerinden birisidir.
Türkiye Futbol Federasyonunun yapması gereken görevler olarak
bunlar belirlenmiştir kanunda.
Tasarının yasalaşması hâlinde Türkiye Futbol Federasyonu
teşkilat, görev ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları,
oluşturulacak diğer kurul ve birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat
birimlerinin görevleri ile bu kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar
Federasyonun üyesi bulunduğu Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA)
ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) kurallarına uygun olarak genel
kurulun yapacağı ve Resmî Gazetede yayımlayarak yürürlüğe girecek ana statü ile
yönetim kurulunun yapacağı statü ve talimatlarla belirlenecektir.
Geçen hafta, bildiğiniz gibi, Antalya’da dört gün süreyle,
parlamenter spor kulübümüzün futbol takımı, Avrupa’dan davet ettiğimiz Polonya,
Macaristan, İtalya, Kazakistan, Romanya’yla bir turnuvada buluştu. Futbol tüm
ülkelerin ortak paydası ve TRT 3 de -sağ olsun- yayınladı, Avrupa ülkelerinde
de yayınladı. Bunların geri dönüşümü bize çok iyiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Arıcı, konuşmanızı tamamlayınız.
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) – Teşekkür ederim.
Orada gelen 100’ün üzerinde parlamenterle ikili ilişkilerde de
bulunduk. Avrupa Birliği yolunda bize zaten destek oluyorlardı. Bu futbol
dolayısıyla, futbol ilişkileriyle, sahadaki ilişkilerle de bu desteğin
süreceğini kendileri dile getirdiler.
Nasıl haziran ayında Avrupa’daki Avrupa Şampiyonası’nda tüm ortak
paydalar futbolla birleşmişse futbol, spor bu konuda önemli adımlar atmaktadır.
Yasanın hayırlı olmasını diliyor, yüce heyeti de saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şahsı adına Bitlis Milletvekili Cemal Taşar.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343
sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, insanlık kendi tarihi içinde doğadan
kopuşla birlikte kendine yeni amaçlar edinmiştir. Bunların en öne çıkanı da
sanat ve spordur. Özellikle spor birimleri içindeyse futbolun doğuşunun yakın
bir tarih olmasına rağmen, bu yüzyılda bütün dünyada futbol, tarifi imkânsız
bir karşılık görmüştür. Bireyin ve toplumun, dinlerin ve ülkelerin, yoksulların
ve zenginlerin insanlık tarihi boyunca doğal örgütlenme ve kendiliğinden
hareket etme becerisi, futbolun dışında sanatta, siyasette ve hatta dinî
eğilimler dâhil, futbol kadar insan yaşamında karşılık görmemiştir. Dünyanın globalleşmesinde en büyük ve tek ortak noktanın futbol
olduğunu söylesek mübalağa etmiş olamayız.
Futbol, çağımızda geniş kitleleri etkilemekte, uluslar arası
ilişkileri geliştirmekte büyük bir güce sahip olmakla birlikte, dünya barışına
katkı sağlaması bakımından da evrensel, vazgeçilmez bir faaliyettir. Bununla
birlikte futbol, bir spor olmakla beraber aynı zamanda bir endüstri durumuna
gelmiştir.
Sporun tarihî gelişimi sonucu ortaya çıkan profesyonel spor,
sadece zevk için boş zamanları değerlendirme faaliyeti olma dışında kazanç elde
etme amacı güden bir uğraş hâline gelmiştir. Sanayileşme ve kentleşme süreci
sporun bir meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş, bu gelişme sonucunda da
sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve yazılı hukuk kurallarıyla
düzenlenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Değerli milletvekilleri, futbolun en üst yönetici kurumu olan FIFA’nın kendisine üye ulusal federasyonların düzenlemeleri
hakkında yapmış olduğu uzun araştırmalar neticesinde federasyonların çok farklı
şekillerde yapılandığı tespit edilmiştir. Birçok ulusal federasyonun düzenlemeleri
FIFA’nın kendi düzenlemelerinde öngördüğü temel
prensipleri barındırmadığı, hatta bu düzenlemelere aykırı hükümler içerdiği
belirlenmiştir. Bu sebepten dolayı her türlü futbol faaliyetlerini millî ve
milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve
Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel
hukuk tüzel kişiliğine haiz özerk Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat görev
ve yetkilerine ait esas ve usullerin yeniden düzenlenmesi öngörülerek 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol
Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten
kaldırılmaktadır. Görüşülen bu tasarıyla Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat
yapısı ve futbolun işleyişi, Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliğinin
öngördüğü kurallara uygun olarak yeniden yapılandırılmaktadır. Yapılan düzenlemeyle Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat, görev
ve yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve
birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile bu
kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar, Federasyonun üyesi bulunduğu Uluslar
arası Futbol Federasyonları Birliği ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliği
kurallarına uygun olarak genel kurulun yapacağı ve Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girecek ana statü ile yönetim kurulunun yapacağı statü ve
talimatlarla belirleneceği esası getirilmektedir. Böylece, FIFA ve UEFA
kurallarında veya kriterlerinde meydana gelecek olan
değişiklikler nedeniyle kanun değişikliği yapmak yerine Türkiye Futbol
Federasyonunun ana statüsü ve talimatlarında yapılacak değişikliklerle futbolun
ulusal mevzuatı uluslar arası mevzuata uygun hâle getirilecektir. Bu yapı
sporun dinamizmine ve uluslar arası olma niteliğine daha uygun bir yapılanma
modelidir. Bu tasarı kanunlaştıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi artık
sık sık futbolla ilgili kanunlarda değişiklik yapmak
zorunda da kalmayacaktır. Bu vesileyle, Türk futbolu da daha güzel yerlere
gelecektir.
Sözlerime son verirken bu tasarıya emeği geçen herkese teşekkür
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şahsı adına Kocaeli Milletvekili Fikri Işık.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Konuşmayacağım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Evet, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU KURULUŞ
VE GÖREVLERİ HAKKINDA
KANUN TASARISI
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; her türlü futbol
faaliyetlerini milli ve milletlerarası kurallara göre yürütmek,
teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve
yurt dışında temsil etmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe
sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonu’nun kurulması, teşkilat, görev ve
yetkilerine ait esas ve usulleri düzenlemektir.
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.
MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 343 sıra sayılı Futbol Federasyonumuzla
ilgili tasarının 1’inci maddesinde grubum adına söz aldım. Hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum.
Kıymetli arkadaşlar, evrensel rekabete ve müsabıklığa evrensel
kurum ve kurallara uyarak hazırlanılmalıdır. Bu tasarıdaki amaç Türkiye futbol
organizasyonunu FIFA’ya uygunluk hedefini esas
almaktadır. Dolayısıyla kurallar, kararlar, karar alıcılar, uygulayıcılar;
kararlara, kurallara muhatap olanlar, dolayısıyla tüm aktörlerin rolleri, hak
ve ödevleri her kesim tarafından özümsenmesi gerekmektedir. Bunu temin etmek,
tarafların, aktörlerin ortak aklıyla, kural koymakla, kural koyucuların
koydukları kuralların, hak ve ödevlerin taraflar tarafından doğru anlaşılmasıyla
ancak doğru bir istikamet temin edilebilir.
Şimdi, Türkiye’de bugüne kadar Futbol Federasyonumuzla ilgili,
futbol alanıyla ilgili yapılan kanun tasarı, tekliflerinde hiçbir zaman, acaba
bu ortak akıl bulunmaya çalışıldı mı? Bunu ben, sizlerin ve yüce milletimizin
takdirlerine sunmak istiyorum.
En kısa zaman içerisinde, bu bizim üçüncü defa aynı konuyla ilgili
yaptığımız bir görüşmedir. Dolayısıyla, Sayın Başbakan diyor ya “Eski
alışkanlıklar Türk siyasetinden gitmeli.” aslında belli zaman dilimleri
içerisinde, Türk siyasetine muttali olmayan insanlar için bu sözler cazip
gelebiliyor ama bana bir şeyi hatırlatıyor: Bir konuda, üç beş ay içerisinde
üçüncü defa kanun tasarısının görüşülmesi, zamanında İttihat Terakkinin Enver
Paşasının “Yok kanun, yap kanun.” mantığıyla buraya tasarılar getiriliyor ve hatta, işte burada dile getireceğim konuda bile kanunun
ruhuna, lafzına hiç uyulmadan, dikkat edilmeden, birtakım cümlelerle kanunlar
geçiştiriliyor, sonra da “Acaba yeniden nasıl yapı veya söz değişiklikleri
temin edilebilir?” diye bunlarla uğraşılıyor.
Bakın, Kanun’un 1’inci maddesinde diyor ki: “Bu Kanunun amacı her
türlü futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek…”
Kıymetli arkadaşlar, eğer bir kural millî ise bu nasıl
milletlerarası, eğer milletlerarası kurallara göre yürüteceksek bu nasıl bir
millî kural olacak? Şimdi -ama ben Sayın Bakanımızın da
olurunu almak istedim- bunun şöyle düzeltilmesi mümkün olabilir diye
düşünüyorum: Eğer “milletlerarası”ndan sonra gelmek üzere,
“müsabakaları hazırlamak” yani millî müsabakaları, milletin kendi içerisindeki
müsabakaları veya kurallarını hazırlamak anlamında, “müsabakaları hazırlamak,
organize etmek, faaliyetleri milletlerarası kurallara göre yürütmek” şeklinde
değiştirilirse bu 1’inci maddedeki cümle düşüklüğünü ve çalakalem yazılmış
olduğunu engelleyebiliriz kanaatindeyim. Sayın Bakanımız diyor ki:
“Eskiden de böyle.” Eskiden de böyleyse yanlışı devam ettirmenin de bir anlamı
olmadığı kanaatini taşıyorum.
Bu neden kaynaklanıyor kıymetli arkadaşlar? Bugün uğraştığımız bu
konular Türkiye’yi; çok ama çok meşgul etmiş bir alanda… Hepimiz biliyoruz ki
Futbol Federasyonuna bir siyasi müdahale yapıldı. Bu siyasi müdahale yapılırken
ben, bir devlet adamı hayatı içerisinde…
Kıymetli arkadaşlar, her zaman atasözleri çok önem teşkil
etmiştir. Bir atasözümüz vardır: “Kişiye dayanma, insana dayanma ölür, ağaca
yaslanma devrilir.” Ben, rahmetli Hasan Doğan Bey’i mütevazı bir insan olarak
rahmetle anıyorum ama ülkenin bir kurumu, hele hele uluslar
arası bir kurumu kişiye dayalı bir şekil vermeye eğer siyasi irade tarafından
çalışılırsa işte bugün Futbol Federasyonunun Merkez Hakem Kurulundan başka başka birtakım organlarına varıncaya kadar, hatta ve hatta
kulüp başkanlarımızdan antrenörlerimize varıncaya
kadar basında okuduğumuz, tribünlerde meydana gelen hadiselerin neler olduğunu
sizler ve halkımız doğru bilmektesiniz. İşte, bunları zemin hazırlamak kurum,
kural, kaide, hukuk dışında kişiye dayalı bir mantık ve bir düzen, bir iktidar
kurmanın gayretinden kaynaklanmıştır.
Değerli arkadaşlar, Türk futbolunun uluslar arası teşkilatlanması,
temsil edilmesi sadece ve sadece millî müsabakalar olarak ele alınmamalı. Eğer
biz Türk futbolunu sporcularıyla, takımlarıyla, hakemleriyle, antrenörleriyle, menajerleriyle, yöneticileriyle, basın
elemanlarıyla uluslar arası nitelikte ve uluslar arası rekabet edebilecek güçte
yetiştirmediğimiz sürece Futbol Federasyonunun sadece ve sadece millî maçları,
millî müsabakaları uluslar arası organize etmiş olması onun bu görevlerini
yerine getirdiği anlamına gelmez. Dolayısıyla buradan
hareketle, özerklik kazanan bir kurumumuzun, her şeyden önce, biz,
kaynaklarımızın, her alandaki kaynaklarımızın, gerek ekonomik gerekse insan
kaynaklarımıza varıncaya kadar rasyonel, yerinde, etkin ve verimli
kullanılmasının ancak uluslar arası rekabette Türkiye’yi bir yerlere
götüreceğine inanıyoruz ve bu açıdan baktığımızda, futbol, dünyada, hem hitap
ettiği kesimler açısından hem sosyal olarak hem psikolojik olarak hem de
ekonomik olarak çok büyük alan işgal etmektedir ve dolayısıyla ülkemiz için çok
önemlidir, dünya için çok önemlidir. Bunun için, bizim altyapılardan
başlayarak kaynaklarımızı doğru, yerinde ve etkin destekleyerek kulüpleri,
projeler karşılığında ve başarıyı mükafatlandıracak
şekilde yönlendirme ve aynı zamanda destekleme olarak bunları iyi organize
edebildiğimizde biz uluslar arası alanda bir rekabet şansına sahip oluruz.
Bizim, Futbol Federasyonumuzun sadece yurt dışı müsabakalarda
Türkiye’yi temsil etmesinin yeterli olmadığı kanaatini taşıyorum ve şunu
düşünüyorum: İnşallah, birkaç ay sonra tekrar bu tasarı başka bir değişiklikle
veya başka ihtiyaçlarla Meclis gündemimize gelmez kıymetli arkadaşlar. Çünkü
bunun, bu tasarının daha çok rahat bir şekilde, daha rahat bir gözlem
içerisinde gözden geçirilerek ve aktörlerin, bütün aktörlerin mutabakatıyla
Meclis gündemine gelmesinde sağlıklı bir futbol yasasının çıkmasında fayda
vardı ama tasarı, hakkıyla, ne basında ne Meclis gündeminde ne taraflarda
tartışılmadı. Gene, bir kısa süre içerisinde bu tasarı Meclis gündeminden
geçiriliyor. Ama dediğim gibi “İnsana yaslanma ölür, ağaca yaslanma devrilir.”
Eğer İktidar Odalar Borsalar Birliğinden kayak federasyonlarına varıncaya kadar
toplumun bütün katmanlarına, bütün sivil toplum örgütlerine müdahale etmeye
devam ederse tabii ki bu konulardaki gelişmeler milletimizin aleyhine
olacaktır.
Belediyelerin spor örgütlenmelerine müdahalelerine gelince:
Kıymetli arkadaşlar, belediye bütçelerinden, belediye kaynaklarından spor
kulüplerinin desteklenmesine evet ama belediye bütçesi spor kulüplerine destek
oluyor diye kulüp yönetimlerinin siyasete alet edilecek şekilde bu yardımların
bir silah olarak kullanılması, hatta ve hatta federasyon seçimlerine delege
gönderilinceye kadar belediye başkanlarının isteklerine göre isimlerin tespit
edilmesi, işte bu özerkliğe ters düşen, siyasetin arkadan dolanılarak yapıldığı
bir yol hâline gelmiştir Türkiye’de. Bunların da
önlenmesi gerekmektedir.
Tabii ki hukuk, kural koyar ama o kural mantığa uyarsa
yaşanılabilir olur. Dolayısıyla, onu denetleyen, hukuku denetleyen mantıktır,
vicdandır. İktidarı da denetleyen hukuktur ama çoğunluğa dayalı işletilmediği
zaman onu da denetleyen mantıktır, vicdandır.
Bunları bilgilerinize sunmak istedim.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, özerk federasyon diyoruz değil mi? Bu
yasanın amacı özerk bir federasyon yaratmak. Peki, özerk federasyon, amatör
anlayışla, dernekçilikle kurulan kulüplerle olur mu arkadaşlar? Özerk
federasyon diyoruz, Dernekler Kanunu’na göre kurulan kulüplerle biz özerk
federasyon yaratıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, önce kulüplerin mali özerkliği olmalıdır.
Eğer bir federasyon özerk olacaksa onu oluşturan kulüplerin de ekonomik olarak
özerkliğe kavuşturulması lazım. Burada Federasyon “Hep bana Rabbena.” diyor ve
“Siz beni ekonomik olarak kuvvetli yapın, kulüplerle çok da enterese
olmuyorum.” diyor.
Değerli arkadaşlarım, bir kere Futbol Federasyonu kulüplere sahip
çıkmıyor, kulüplerin hakkına sahip çıkmıyor, kulüplerin ekonomik özgürlüğüne
sahip çıkmıyor. Kulüpler adına İddaa oyununu
oynatıyor. Bunun tüm oyuncusu kulüpler ve maalesef, maalesef, iddia ediyorum, İddaa oyunundan sadece sadece
kulüplere verilen pay yüzde 7 arkadaşlar.
Arkadaşlar, siz, kulüpleri bir at olarak koşturuyorsunuz, onun
sırtından para kazanıyorsunuz, hadi koş yavrum diyorsunuz, oradan gelen hasılatın sadece yüzde 7’sini kulüplere veriyorsunuz. Ey
Federasyon, kulüpleri savunmayan Federasyon, böyle özerk olsan ne işe yarar?
Kulüpleri savun kardeşim, kulüplerin ekonomik özgürlüğünü savun, gel kavga et!
Etmiyorsun, sadece yüzde 7’yle kulüpleri avutuyorsun, buna da seyirci
kalıyorsun. Böyle özerk federasyon olmaz arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, 31/12’ye kadar 7,5 katrilyon hasılat elde etmiş İddaa. Tamamen
kulüplerdir bunun oyuncusu. Sadece kulüplere verdiği para 450 milyar. Gerisi?
Gerisi devlete yüzde 20 vergi. Ey devlet, önce sen şu kulüplerin ekonomik
özgürlüğünü sağla!
Arkadaşlar, geçen dönem, yüzde 11 İddaa
oyununu yöneten kuruma pay veriliyordu. Burada çıkan bir yasadan sonra -ben bu
konuda Spor Toto Teşkilatına teşekkür ediyorum. Yani hakkını da, ihale
konusunda yüzde 11’den yüzde 1,85’e düşürme konusundaki çabasını da
kutluyorum.- bir yüzde 10 daha kâr geldi oradan, yani dağıtılabilir kâr ama
hâlâ kulüplerin payı, arkadaşlar, yüzde 7.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun geçerken “Ey Federasyon, benim
kulüplerimin ekonomik özgürlüğü ne olacak?” diye sormuyorsun, “Benim kanunumu
buradan geçir.” diyorsun. Olmaz arkadaşlar bu. Önce, siz, kulüplerin ekonomik
özgürlüğünü sağlayacak düzenlemeyi yapın, ondan sonra getirin. Ben özerk
olacağım… Özerk kulübü olmayan bir federasyon, arkadaşlar, ilelebet özerk
olamaz.
Sayın Bakan, bu konuda size de büyük görev düşüyor ama kulüpler
adına hep ihmal ettiniz. Kulüplerin ekonomik özgürlüğünün sağlanmasında,
kimseye minnet etmemesinde siz de çok iyi biliyorsunuz ki kulüplerin ekonomik
özgürlüğü önemli ama İddaa gelirlerinden sadece sadece kulüplere yüzde 7 pay vererek, onlara bir sus payı
vererek kulüpleri mağdur ettiniz.
Bir de onlar arkadaşlar, temlik ediliyor. Yani kulüplerin yaşaması
için lazım olan para, eğer birileri o kulübü daha önce yönetmişse bir de temlik
ediliyor. Ondan sonra, bu İddaa’dan gelen hiçbir
para… Beş yıl, yedi yıl sonra İddaa’dan bir kuruş
almayacak kulüp var arkadaşlar. Beş yıl eğer aynı ligde kalırsa İddaa gelirinden beş yıl kulübe bir kuruş para girmeyecek,
hep temlik verilmiş.
Sayın Bakan, İddaa gelirleri kulübün
yaşaması için verilmesi gereken bir paradır. “İddaa
gelirlerine haciz konulamaz, temlik edilemez.” şartı getirilmediği sürece… O
kulübün en azından o gün yaşaması için, birilerine minnet etmemesi için,
birilerine el açmaması için haciz ve temlik kaldırılmalıdır İddaa
gelirinden. Kimse gelip oraya haciz de koyamamalı, temlik de edememeli
arkadaşlar. O kulübün yaşaması için bu gerekiyordu ama maalesef bunu
sağlamadınız. Siz yüzde 7 payla kulüplere sadece bir sus payı verdiniz.
Değerli arkadaşlarım, Süper Lig kulüpleri İddaa’dan
yani yüzde 7 verilirse… Yüzde 7 veriyorlar yani hasılatın
yüzde 7’si. 49 ikramiyeye gidiyor, 51’ini yönetiyorlar, 51’i bir yerlere
gidiyor. Sadece kulüplere yüzde 7 gidiyor. 51’in… 100’ün yüzde 7’si. Süper lig
kulüplerine oynadıkları maça göre, Türkiye kupası veya şeye göre yaklaşık
yıllık 3,5 trilyon, Bank Asya Ligi’ndeki kulüplere 1’le 1,5, İkinci Lig
kulüplerine 750’yle 800, Üçüncü Lig kulüplerine ise 300’le 400 bin lira
arasında para gidiyor.
Değerli arkadaşlarım, eğer bir Süper Lig kulübü yüzde 7’lik rakam…
Yüzde 7’lik rakam, 51’den kalan, 51’in yüzde 3,5’u yapıyor arkadaşlar, yani
yüzde 3,5’unu veriyor. 51’den kalan yüzde 3,5’u, siz yüzde 3,5 daha
artırdığınız zaman, yani hasılatın yüzde 15’ini veya
20’sini kulüplere verdiğiniz zaman Türkiye liglerinde tüm kulüpler özerk olur,
özgür olur, kimseye minnet etmez arkadaşlar.
Bir yıldır burada söylüyorum. Hepiniz bunu çok iyi biliyorsunuz,
her gün hepinizin başında ama her nedense hep seyirci kaldık ve Federasyon da
duyarlı davranmadı, bunun sahibi Federasyon olmasına rağmen. Kulüplerin
avukatı, sahibi Federasyondur. Ben burada Federasyonu kulüplerin hakkını
savunmadığı için bu konuda kınıyorum. Bir gün adımını atmadı, bir gün “Benim
kulüplerimin hakkını ver.” demedi.
Değerli arkadaşlarım, ikinci bir sorun var. Kulüpler dernek
şeklinde yönetiliyor. Belki bir on sene sonra kulüplerde bir tek -özellikle
İkinci Lig, Üçüncü Lig, Bank Asya Ligi’nde kulübü olan şehirlerde- yönetici
bulamayız arkadaşlar. Öyle bir şey var ki Dernekler Kanunu’yla yönetiyorsun…
Örnek vereceğim: Silifkespor 2003 yılında feshedilmiş
arkadaşlar, kulüp kendini feshetmiş. 2003... O gün gene kulübün birtakım
şeyleri varmış, feshetmişler. Aradan geçmiş altı yıl ve Silifkespor’da
o gün, son on yılda kimler yöneticilik yapıyorsa şu anda 500 milyar lira
hepsine haciz gitmiş durumda. Evlerini satıyorlar arkadaşlar. Arkadaşlar, böyle
bir anlayış olur mu ya! Siz 2003 yılına müdahale etmeyin, “2003 yılında senin
borcun var.” demeyin, aradan geçecek altı sene, altı sene sonra sen, o kulüpte
kimler yöneticilik yapmışsa hepsinin evine barkına, maaşına, neyi varsa haciz
göndereceksin arkadaşlar. Yani böyle bir şey olur mu?
Sayın Bakan, eğer Federasyon kulüplerin bu konusuna, yönetim
anlayışına farklı bir anlayış getirmezse siz Anadolu kulüplerinde, Üçüncü Lig
ve İkinci Lig kulüplerinde yönetici bulamayacaksınız.
Değerli arkadaşlarım, yine, bu Mecliste destek olan arkadaşlara
teşekkür ediyorum. Başta Sayın Uzunırmak, Abdurrahman Bey, tüm grupların, tüm arkadaşlarımızın ortak
şeyiyle kulüplere bir nefes aldırmaya çalıştık.
Bir bakın, acaba Federasyon ilgi duydu mu buna. Hangi kulüp acaba
bu sözleşmeyi yaptı da ve bu sözleşmeden sonra ilk taksidi
ödeyebilecek para buldu? Bir lütfetsin baksın Federasyon, bunlarla bir
ilgilensin.
Eğer siz kulüpleri öldürmek istiyorsanız… Bugün kulüp yöneticisi
olarak belki sizin yanınızda olan insanın yarın malı mülkü satılırsa siz vicdan
azabı duymayacak mısınız? Değerli arkadaşlarım, özerk federasyon özerk
kulüplerle olur.
Bir de başka bir şey söyleyeyim: Bazı iller çok şanslı. Bazı
bakanlarımız bu konuda çok becerikli! Çok becerikli! Bazı bakanlarımız kendi
futbol kulüplerine o kadar güzel olanaklar tanıyorlar ki. Ama her ne hikmetse
koskoca İzmir, koskoca…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Malatya…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Daha konuşmam var, daha çok
söyleyecek şeyim var. Daha bir sonraki…
BAŞKAN – Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Koskoca İzmir’im, garip
İzmir’im, yıllarca Altınordu’sundan, Altay’ından,
Göztepe’sinden, Karşıyaka’sından, sahibi olmayan İzmir’im… İzmir’in böyle biraz
becerikli bir bakanı olsaydı İzmir kulüpleri bugün Birinci Lig’de olurdu. Ama
siz de biliyorsunuz ki bazı kulüplere bazı bakanlarımız çok özel ilgi duyuyor.
Ey Sayın Bakanım, Türkiye’de her kulüp senindir, sadece senin ilinin kulübü sana
ait değildir. Onun için siyaset spordan elini çekmelidir. Spor sevgidir,
barıştır, dostluktur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 1’inci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, tüm dünyayı etkileyen evrensel bir
oyun olan futbol, bu işlevinden dolayı uluslar arası ilişkilerin gelişmesine ve
dünya barışına da katkı sağlamayı amaçlayan bir faaliyet hâline gelmiştir. Son
zamanlarda sıkça söylenen bir deyimle bugün için artık futbol, sadece futbol
değildir. Futbol tarihsel sürecinde sadece bir oyun olmaktan çıkmış, büyük bir
endüstri hâline gelmiştir. Bugün, futbol ekonomik boyutuyla ayrı bir sektörel ilerleme kaydetmiş ve sadece oyunu oynayan
futbolcular dışında birçok profesyonel mesleği içinde barındıran bir faaliyet
alanına dönüşmüştür. Bu inanılmaz gelişmeyle birlikte sanayileşme ve kentleşme
süreci, sporun bir meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş, bu gelişme
sonucunda da sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve yazılı hukuk
kurallarıyla düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Günümüz futbolu, geldiği endüstriyel aşamada farklı bir
yapılanmaya gidilmesini zorunlu hâle getirmiştir. Futbolun ticarileşmesinin
getirdiği parasal gelir, futbol pastasının finansal büyüklüğünü sürekli ve
istikrarlı bir şekilde artırmayı gerektirmektedir. Bu nedenle futbolun idari
yapılanması dışında Avrupa’da federasyonların iktisadi ve mali olarak da farklı
bir yapılanmaya gittikleri ve ticaret hukukuna göre gelir elde eden iktisadi
kuruluşlar olarak yapılanmaya başladıkları görülmektedir.
Spor mevzuatı ise genel hukuk ilkelerine uygun olarak bütün
ülkelerin iç hukukuna etki edecek biçimde uluslar arası niteliktedir. Uluslar
arası spor örgütlerine üye olan ülkeler, bu kuruluşların benimsediği ilkelere
ve talimatlara uyacaklarını kabul etmişlerdir. Bugün, Türkiye Millî Futbol
Takımı sportif anlamda önemli başarılara imza atmış ve Avrupa Futbol
Şampiyonasında yarı final oynama başarısını göstermiştir. Sportif anlamda
yakalanan bu başarıların hukuki düzenlemelerle desteklenmesi amacıyla
hazırlanan bu kanun tasarısının, Türkiye futbolunun uluslar arası hukuk
kıstaslarına uygunluğunun sağlanmasına katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 1’nci maddesi ile
kanunun amacı ve Türkiye Futbol Federasyonunun, Uluslar arası Futbol
Federasyonları Birliği (FIFA) ile Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA)
üyesi olduğuna yer verilmiştir. Maddede “Bu kanunun amacı; her türlü futbol
faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek,
teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve
yurt dışında temsil etmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi ve tüzel kişiliğe
sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonu’nun kurulması, teşkilat, görev ve
yetkilerine ait esas usulleri düzenlemektir.
Türkiye Futbol Federasyonu, Uluslar arası Futbol Federasyonlar
Birliği ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliğinin üyesidir.” hükmü yer
almaktadır.
Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri, 3813 sayılı Kanun
uyarınca kurulmuş Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir. Futbol
yönetiminin tamamen özerk bir yapıya kavuşması ve kendi organları tarafından
yönetilmesi benimsenmiştir, bu doğrultuda geçmişte birçok düzenleme
yapılmıştır. Son olarak, tasarı ile yeni bir çerçeve kanun hazırlanarak
futbolun yönetimi uluslar arası kurallara göre hazırlanan ana statüye
bırakılmıştır.
Tasarı ile Futbol Federasyonunun teşkilat yapısı ile futbolun işleyişinin
Uluslar arası Futbol Federasyonunun öngördüğü kurallara uygun olarak yeniden
yapılandırılması öngörülmektedir. Her türlü futbol faaliyetlerini, millî ve
milletler arası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve
Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel
hukuk tüzel kişiliğini haiz, özerk Türkiye Futbol Federasyonun teşkilat, görev
ve yetkilerine ait esas ve usullerinin yeniden düzenlenmesi öngörülerek 17/06/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır.
Futbol yönetiminin tamamen özerk olması bugün artık zorunluluk
hâline gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Türkiye'nin, futbolu kanunla yöneten nadir ülkelerden biri hâline
gelmesi sebebiyle artık Türkiye'nin de FIFA’nın ana
statüsü doğrultusunda Türkiye Futbol Federasyonunca çıkarılacak olan statüye
göre yönetilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı ile futbol yönetiminin futbol
aktörlerince yapılması kabul edilmekte ve dolayısıyla futbolun özerkliği
güçlendirilerek oluşacak sorunları futbol yönetiminin kendi içinde çözebilecek
mekanizmanın oluşmasına katkı sağlanmış olacaktır.
Bu düşüncelerle, kanunun Türk sporuna ve Türk futboluna hayırlı
olmasını dilerken, Türkiye Süper Lig’inde şu dönemde bir onur mücadelesi
vermekte olan Konyaspor camiamızın da bu onur
mücadelesinden başarıyla çıkmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle tüm Konyaspor camiamıza ve taraftarlarımıza saygı ve
selamlarımı sunuyorum.
Saygılar efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Doğru, buyurun efendim.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanımıza bir soru sormak istiyorum: Anadolu’daki birçok
statta, stat içerisinde, saha kenarında jimnastik aletleri mevcuttur. Bu
jimnastik aletleri Genel Müdürlük vasıtasıyla mı oraya konmuştur? Bunların
alımında ve oraya yerleştirilmesinde sizin bir dahliniz
olmuş mudur? Çünkü burada oraya bir tabela koyuyorlar, şahıs isimleri vardır; o
şahıs isimlerinden dolayı da insanlar onların koymuş olduğunu düşünüyorlar.
Tabii bazıları da bayağı kırılmış ve dökülmüş durumdadır. Bu konuda bilgi almak
istiyorum Sayın Bakanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Uzunırmak…
Sayın Uzunırmak…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, tabii ki benim sormak istediğim soru belki direkt
sizi ilgilendirmiyor, devletin birtakım başka kurumlarını ilgilendiriyor ama
spor sizin alanınız olduğu için müdahale etmeniz gerektiği kanaatini taşıyorum.
Kamu kurumlarına olan kulüp borçlarıyla ilgili bir haksızlık
sürüyor. Bu da şöyle: Mesela, benim de yönetici olduğum zaman içerisinde
geçmişten gelen maliye ve sigorta borçlarından dolayı İddaa
gelirlerinin bir kuruşuna biz dokunmadık ama daha sonra maliye Aydınsporun borçlarından dolayı geçmişte yöneticilik yapmış
200 kişiye borç çıkarttı ve hacze geliyor.
Şimdi, benim dönemimde mesela, hiçbir İddaa
gelirine dokunmadan maliyeye ve sigortaya geçmiş dönemin borçları kesildi ama
biz bu parayı kullanamadığımız hâlde, bizim dönemimizde ve biriken borçlarla
birlikte biz yükümlülük altına giriyoruz.
Şimdi, bunun acaba nerede bir düzenlemesi yapılabilir ki her dönem
kendi döneminde olan borçlardan mesul olsa en azından? Biz kendi dönemimizdeki
paraya dokunamıyoruz, maliyedeki sistem gereği geçmişteki borca kesiliyor para
ama daha sonra, kullanamadığımız o kaynak, belki bizim dönemimizde oluşan bir
değer, onu kullanamıyoruz. Maliyeye kesildiği hâlde, daha sonra, bizim farklı
bir şekilde üzerimize geliniyor. Birçok kulübümüz bu konuda mustarip ve
gelecekte yönetici bulamayacak Anadolu kulüpleri. Bunun nereden
giderilebileceği, nasıl giderilebileceği Spor Bakanı olarak -bir düzenleme
gerektiği kanaatini taşıyorum- düşünülür mü böyle bir şey?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum
Başkanım. Soru soran arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.
Tabii, Sayın Uzunırmak’ın ifade ettiği
konu genelde bütün kulüplerimizin durumuyla yakından ilgili. Maalesef, başta
futbol kulüplerimiz olmak üzere amatör kulüplerimizin bugün bir mali sıkıntı
içerisinde oldukları bir gerçek. Ancak şunu da kabul etmemiz lazım: 2002
yılından bu tarafa, İddaa ve Spor Toto Teşkilatımız
Türk sporunun en büyük sponsoru konumundadır. Yani
bugün İddaa gelirleri olmasa, isim hakları olmasa
emin olun birçok kulüp ligde mücadele etme şansını kaybeder ve bugün liglerde
sahaya çıkamaz durumda kalırlar. Onun için hem Federasyona hem de spor
kulüplerine İddaa’nın çok büyük ölçüde gelir transfer
ettiği bir gerçek ancak kulüplerimizin tabii, bütün bunlara rağmen, bir mali
sıkıntıları söz konusu. Hatırlarsanız, bunu gidermek açısından geçtiğimiz
aylarda kulüplerimizin birikmiş, sigorta ve vergi borçlarını on yıl erteleme
gibi -çok uzun vadeli erteleme ve çok düşük faizlerle erteleme konusunda-
önemli bir karar aldık. Bunun büyük ölçüde kulüplerimizi mali yönden
rahatlattığı kanaatindeyim.
Şimdi, tabii -Mevlüt Bey de ifade etti,
belki yeri geldiği zaman ona da o konudaki görüşlerimi ifade edeceğim-
kulüplerimizin yaşaması bir kere mahallinden sahip çıkılmasına bağlı.
Belediyelerimizin, vilayetimizin, özel idaremizin, milletvekillerimizin
kulüplerimize, kulüplerimizin altyapısına sahip çıkmaları gerekiyor ancak
kulüplerimizi, özellikle şehir kulüplerimizi bu şekilde yaşatabiliriz yoksa
Gençlik - Spor Genel Müdürlüğünden devamlı ödenek gelsin diye bir beklenti
içerisinde olursak bunun karşılığını alamayız. Mutlaka her vilayet kendi
dinamiklerini, kendi imkânlarını, kendi potansiyellerini değerlendirerek bu
kulüpleri yaşatmak için elinden gelen desteği göstermek zorunda. Ha, biz İddaa gelirlerinden ve Genel Müdürlük bütçesinden bize
ayrılan paydan sürekli gerek ayni gerekse nakdî olarak kulüplerimizi
destekliyoruz ama bunun yeterli olmadığını biz de biliyoruz. Onun için, mahallî
katkıların bu anlamda önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bir kulüpler yasası çalışması içerisindeyiz. Bu kulüpler yasası
çalışması içerisinde, kulüplerin alacakları, borçlanma süreleri, temlik konusu
da dikkate alınıyor. Her yönetimin kendi dönemiyle ilgili borçlardan sorumlu
olması ve temlik konusunda da belli bazı limitler getirilmesi bu kulüpler
yasası içerisinde düzenlemeyi düşündüğümüz maddeler. Gerçekten çok ucu açık,
hiç yönetimin sorumlu olmadığı alanlarda kendilerine borç çıkartıldığı hususlar
karşımıza gelmekte. İnşallah, bu kulüpler yasasıyla kulüplerimizin yönetimi ve
mali yönden sorumlulukları da dikkate alınacak.
Sayın Doğru’nun sorusunu tam anlayamadım açıkçası. Jimnastik
aletlerinin spor sahalarımızın kenarına kimler tarafından konulduğu konusunda.
Bunu biz de gönderiyoruz, yerel yönetimler de gönderiyor, bazen şahıslar da…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Bakanım, şimdi, bir tabela asılı
“Falan adam bunu buraya göndermiştir.” diyor. Yani, reklam panosu gibi böyle
bir isim asılıyor. Dolayısıyla koymuşsa, göndermişse sahip çıksın, oraya
yenilerini koysun. Bu kadar.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Anladım. Peki, bu
konuda da arkadaşlarımızın dikkatini çekeceğimizi ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
Tanım ve kısaltmalar
MADDE 2- (1) Bu Kanunda geçen;
a) FIFA : Uluslar arası Futbol
Federasyonları Birliğini,
b) UEFA : Avrupa Futbol Federasyonları
Birliğini,
c) TFF : Türkiye Futbol Federasyonunu,
ç) Genel Kurul : Türkiye Futbol
Federasyonu Genel Kurulunu,
d) Başkan : Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanını,
e) Yönetim Kurulu : Türkiye Futbol
Federasyonu Yönetim Kurulunu,
f) İcra Kurulu : İki Yönetim Kurulu
toplantısı arasında acil karar alınması gereken hususlarda toplanarak karar
alan kurulu,
g) Denetleme Kurulu : Türkiye Futbol
Federasyonu Denetleme Kurulunu,
ğ) Disiplin Kurulları : Kulüpler ve kişiler
tarafından işlenen her türlü disiplin ihlalini veya sportmenlik dışı davranışı,
Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Futbol Disiplin Talimatı çerçevesinde
inceleyerek karara bağlayan kurulları,
h) Genel Sekreter : Türkiye Futbol
Federasyonu Genel Sekreterini,
ı) Genel Sekreterlik : Türkiye Futbol
Federasyonu Genel Sekreterliğini,
i) TFF Statüsü : Bu Kanunda belirtilen
usul ve esaslar ile Kanunun uygulanmasına yönelik diğer hususlara dair Genel
Kurul tarafından yapılan futbola ilişkin düzenlemeyi,
j) Talimat : Türkiye Futbol Federasyonu
Statüsü ve söz konusu Statü’nün çizdiği çerçevede Yönetim Kurulu tarafından
yapılan düzenlemeyi,
k) Yan ve Geçici Kurullar : Türkiye
Futbol Federasyonu merkez teşkilatı içerisinde yer almayan, bu Kanunda
belirtilen konularda faaliyetlerin yerine getirilmesi için oluşturulan tali
kurulları,
l) Kulüp Lisans Kurulu : Türkiye Futbol
Federasyonu kulüp lisans talimatı doğrultusunda başvuru sahibi bir kulübe
lisans verilip verilmeyeceğine karar veren kurulu,
ifade eder.
BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün.
Sayın Tüzün, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 343 sıra sayılı Futbol
Federasyonu kanununun 2’nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi yarın 1 Mayıs. Emekçilerin
demokratik hak ve özgürlükleri için canları pahasına verdikleri mücadelenin
simgesi olan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum. 1 Mayısın öncelikle
barış, kardeşlik, huzur içinde ve en önemlisi, özüne uygun biçimde kutlanmasını
diliyorum. Geçtiğimiz yıl Taksim’de yaşanan bu talihsiz olayların bir daha
yaşanmamasını temenni ediyor, buradan tüm emekçilerimize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Evet, değerli arkadaşlarım, futbol bütün dünyada olduğu gibi
ülkemizde de en çok sevilen ve seyircisi olan bir spor dalıdır. Ülkemizde,
Türkiye’mizde “spor” denildiğinde kuşkusuz futbol akla gelmektedir. Futbolun bu
kadar ilgi ve rağbet görmesi büyük bir sanayi kolunu da beraberinde
getirmiştir. Ülkemiz ekonomisine çok ciddi katkıları olan bir spor dalıdır. Tüm
bunların sonucu olarak da her seviyede kişisel ve toplumsal etkinliklerin
başını çekmektedir.
Bugün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de milyonlarca kişi âdeta
futbol ile yatıp kalkmaktadır. Aynı zamanda, futbolcu değişimleri ve uluslar
arası turnuvalar, müsabakalar büyük kitleleri bir yerden bir yere taşımaktadır.
Bu durumuyla futbol bir sanayi, bir ekonomik etkinlik olması yanında
kültürlerarası yakınlaşma ve kaynaşmayı da beraberinde getirmektedir. Bu durumu
futbol ile bir sanayi, bir ekonomik etkinlik olması yanında kültürler arası
yakınlaşma ve kaynaşmayı beraberinde getirdiğini söylüyoruz ama bunu
gözlemlediğimiz çok az oluyor. Maalesef ülkemizde ve diğer ülkelerde futbol
arasındaki rekabetin çok olumsuz şartlarda da yaşandığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunla Türkiye Futbol Federasyonu
Statüsü’nün, FIFA ve UEFA Statüsü’yle uyumlu hâle gelmesi futbola olan ilgiyi
daha da artıracaktır. Ayrıca, liglerin ve müsabakaların daha sorunsuz
oynanmasını sağlayacaktır. Tabii ki bunlar olması gereken değişiklikler. Bunlar
yapılıyor ve yapılmaya da devam edecektir. Ancak, bu değişiklikleri yaparken
üzerinde iyi çalışmadığımız, ilgililerden gerekli görüşleri almadığımızda…
Bundan önceki çıkan kanunlara baktığımızda da altı yıl içerisinde beş defa
değişikliğe uğramış bir kanunu bugün görüşüyoruz. Bu değişiklikler gösteriyor
ki hazırlanan kanun tasarıları, üzerinde yeterince görüşülme yapılmadan ve
tarafların da görüşleri alınmadan hazırlanmış olduğu kanun tasarılarıdır.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesindeki federasyonların
neredeyse tamamı özerk olmuştur. Bunu destekliyoruz ve böyle olması gerektiğine
inanıyoruz. Ama maalesef hâlâ -burası çok önemli- daha, özerk federasyonlar
kanunumuz bulunmamaktadır, özerk federasyonlar kanunu yoktur. Hâlâ özerk olarak
tanımadığımız federasyonlar kanunsuz bir şekilde idare edilmektedir.
3289 sayılı Kanun’un ek 9’uncu maddesiyle özerk olan federasyonlar
ki buna Futbol Federasyonu da dâhil hâlâ kanunsuz idare edilmektedir. Bu durum
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu’nda da yer almıştır. 2/4/2009 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
Kurulu Raporu incelendiğinde… Mutlaka Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüz ve bu
Müdürlükte çalışan çok değerli bürokratlarımız ve spordan sorumlu Devlet
Bakanımızın da bu raporu incelediğini ve alınan ve yapılan tespitler sonucunda
yazıya dökülen maddenin de en kısa zamanda yerine getirilmesi için gerekli
çalışmaların yapıldığına yürükten inanmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu
Raporu’nun son paragrafına baktığımızda şunu açık ve net bir şekilde görüyoruz:
“Federasyonlar, özellikle merkezî idarenin –bakın, burası çok önemli, merkezî
idarenin- etki ve yönlendirmesinden kurtulmuş, kurallarını kendisi koyacak
kadar ehliyete sahip olmuştur. Ancak gerek kendi uygulamaları gerekse
kulüplerin tutum ve beyanlarından dolayı özerkliğin gerekleri tam anlamıyla
tesis edilememiştir.” Burası çok önemli değerli arkadaşlarım. Bu rapor,
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun gerekli görmüş olduğu eksikleri
tespit ettikten sonra “Özerkliğin gerekleri tam anlamıyla tesis edilememiştir.”
demektedir. Bu raporu incelediğimizde bu sonuçları çıkartabiliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, tabii, bu kanunla, Futbol Federasyonu, FIFA
ve UEFA kuralları çerçevesinde kendi statüsünü belirleyecek. Bu
çok güzel. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz, katkı
veriyoruz ancak devlet içerisinde farklı bir devlet, farklı bir konum da
yaratmamamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye Futbol Federasyonunun
yıllık gelirlerinin yüzde 15’i proje karşılığı İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerine
verilebiliyor. Bu bir önceki yani kanunda, yönetmelikte var. Her yıl yapmış
olduğu bütçe kanununda, Federasyon Genel Kurulunda bu gelirlerinin yani bir
yıllık gelirinin yüzde 15’i İkinci Lig ve Üçüncü Lig kulüplerine proje
karşılığı veriliyor. Oysa gelirler toplamına baktığımızda Federasyonun, bu
oranın çok yetersiz olduğunu görüyoruz ve üstelik bu proje karşılığı…
Dolayısıyla bizim burada Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak yapmak
istediğimiz, bu kanunu çıkartırken yapacağımız, karar vermemiz gereken çok olumlu
bir madde daha var, o da 9’uncu maddede, Futbol Federasyonunun giderlerini
belirleyen maddede bu yüzde 15 oranının mutlaka ama mutlaka artırılması
gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili, 9’uncu maddede vermiş olduğumuz bir
önergemiz var. Bu Federasyonun giderlerinin yüzde 15’ten yüzde 30’a
çıkartılması konusunda bir önergemiz var. Madde sıralaması o konunun da yerine
geldiğinde bu önerge görüşülecek, şimdiden de bu önergeye katkı ve destek
istiyoruz ki çünkü hepimiz milletvekili olarak ve milletvekili görevimizden
önce bulunduğumuz kentte, yaşadığımız bölgede futbolla, sporla mutlaka ilişki
içerisine girmişizdir, birçoğumuz yönetici, birçoğumuz kulüp başkanı olmuştur.
Oradaki kulüplerimizin sorunlarını, sıkıntılarını çok iyi biliyoruz ve bu
sıkıntıların da çözülmediğini biliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
bizden böyle bir desteği, böyle bir katkıyı kulüplerimiz istemektedir.
Değerli arkadaşlarım, yine İddaa, Spor
Toto ve Spor Loto’dan kulüplere dağıtılan payın mutlaka ama mutlaka artırılması
gerekiyor, çünkü özellikle İddaa’nın son yıllarda ve
son aylarda, her yıl ve her hafta -daha doğrusu her hafta- ne kadar bir oranda
yükseliş gösterdiğini, bu rakamların hangi boyutlara ulaştığını hepiniz çok iyi
biliyorsunuz. O nedenle İddaa başta olmak üzere Spor
Toto ve Spor Loto’dan kulüplerimize dağıtılan payın mutlaka ama mutlaka
artırılması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak artık Futbol Federasyonuyla
ilgili altı yılda 5 defa kanun çıkartan bir makam hâline gelmektense yapacağımız,
çıkartacağımız kanun bundan sonraki yıllarda kulüplerimizin sorununu
çözebilecek ve bu sorunları Futbol Federasyonu tarafından giderebilecek
maddeleri burada onaylayalım ki kulüplerimiz içinde bulunmuş olduğu -başta
ekonomik- sorunlardan kurtulsun diye düşünüyorum.
Bu kanunun, başta Futbol Federasyonuna ve tüm spor camiasına
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 343 sıra sayılı Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinde
grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce dün Lice’de hain bir saldırı sonucunda
şehit olan 9 erimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine Allah’tan sabırlar
diliyorum. Bu hain saldırıyı da burada şiddetle kınıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, burada, sizin bir
olaya dikkatinizi çekmek için bu konuşmayı yapmak istedim. Son zamanlarda
Futbol Federasyonu çok skandal kararlara imza atıyor. Bunlardan birisi, geçen
haftalarda sonuçlanan Üçüncü Lig’e yükselme müsabakalarında Tekirdağ Çerkezköysporun Üçüncü Lig’e yükseldiğini, burada da
gördüğünüz gibi, Futbol Federasyonunun resmî İnternet sitesinde de ve aynen
size okuyorum:
“2008-2009 Sezonu Profesyonel Takımı Olmayan İller
Türkiye Futbol Federasyonu Üçüncü Lig’e yükselme müsabakaları
sonuçlandı.
Profesyonel takımı olmayan 21 ili temsilen 25 takımın 3 Nisan
tarihinde başlayan, 19 Nisan tarihinde Tekirdağ Çerkezköyspor
ile Bayburt Özel İdaresi müsabakası tamamlandı ve Çerkezköyspor
2009-2010 yılında Üçüncü Lig’de oynamaya hak kazandı.” diyor. Bunun akabinde
-burayı çok iyi dinlemenizi istiyorum- 27’sinde, 27 Nisanda aynı Futbol
Federasyonu bir karar daha alıyor: Tekirdağ Çerkezköysporun
oynamış olduğu Bayburtsporun bir önceki maçta,
Hakkâri Üzümcüsporla yaptığı maçta sahte kaleci
oynattığı tespit ediliyor ve alınan kararda şu söyleniyor: “Gelip yeniden
Hakkâri Üzümcüsporla maç yapacaksınız.”
Sayın milletvekilleri, ortada takım yok. Yani siz Futbol
Federasyonu olarak bir hata yapıyorsunuz, bu hatanın ceremesini çekmesini Çerkezköyspora bırakıyorsunuz. Böyle bir şey yok! Eğer
Hakkâri Üzümcüspora bir haksızlık yapıldığına
kanaatiniz varsa, arkasından oynanan, şu anda da devam eden diğer kategorideki
maçlarda 5 takım değil de 6 takım çıkarırsınız. Buradaki konuya şöyle dikkat
çekmek istiyorum ben: Tabii, şampiyonluk 19 Nisanda olduktan sonra takım
dağılmış durumda. Şu anda çıkıp maç yapacak bir -Çerkezköysporun-
takımı yok. Bunun kararını ben buradan… Sayın Bakanıma da söyledik. Daha
önceden ben konuştum ama…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İşin talihsizliği o, sahibi yok işin!
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – İşin
sahibi yok!
KEMALETTİN NALCI (Devamla) – Evet. Bu işe sahip çıkılmasını
istiyorum.
Ben, yüce Meclisten ve burada Bakanımızdan, Çerkezköy’ün almış
olduğu hakkın yeniden gasbedilmesini istemiyorum.
Bu konuda, ben, hem Futbol Federasyonunun hem de Sayın Bakanımın
daha hassas davranarak, Tekirdağ Çerkezköysporun
almış olduğu hakkının elinden alınmaması gerekiyor.
Diğer bir konu da sayın milletvekilleri, Türkiye'nin her yerinde
olduğu gibi Tekirdağ’ın Saray ilçesinde de geçen hafta gezdiğimiz zaman, on iki
senedir tamamlanmayan kapalı spor salonları var. On iki sene olmuş. Yani
ihalesi 1998 yılında yapılmış. Daha sonra müteahhitle
bir mahkemeleşme yapılmış ve tesis kullanıma daha açılmadan çürümeye terk
edilmiş. Bunlarla ilgili, tamamlanmayan, atıl kalmış bu spor tesislerinin bir
an önce -ki böyle örnekler çok fazlasıyla var- ayrı bir ödenek sistemi
kurularak ve zaten bu işler mevcut müteahhitlerden
fesih yoluyla geri alındıkları için bu konuların da üzerine gidilmesini talep
ediyor ve bu duygu, düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Nalcı, teşekkür ediyorum.
Şahıslar adına söz talebi yok.
Soru-cevap yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
Türkiye Futbol Federasyonunun görevleri
MADDE 3- (1) TFF’nin görevleri
şunlardır:
a) Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek
ve denetlemek.
b) Futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak.
c) FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan
kuralların gereği gibi uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatlar hazırlamak ve
Türkiye’yi futbol ile ilgili konularda yurt dışında temsil etmek.
ç) Yurt içi ve yurt dışı futbol faaliyetleri için plan, program,
benzeri her türlü düzenlemeyi ve anlaşmayı yapmak ve başarılı sonuçlar
sağlanması için gerekli tedbirleri almak.
d) Her düzeyde müsabakalar düzenlemek ve milli takımlar ile kulüp
takımlarının uluslar arası müsabakalara katılması ve mücadele edebilmesi için
gerekli tedbirleri almak.
e) Fair Play
kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik prensiplerini
gözetmek.
f) Üyelerinin, kulüplerin, futbolcuların, hakemlerin,
yöneticilerin, teknik direktör ve antrenörlerin,
sağlık personelleri, futbolcu temsilcileri ve müsabaka organizatörleri ile
diğer tüm ilgililerin FIFA, UEFA ve TFF tarafından konulan Statü, talimat ve
düzenlemeleri ile bunların yetkili kurulları tarafından verilen kararlara
uymalarını sağlamak.
g) Şiddet, şike, teşvik primi, ırkçılık, doping
ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek.
ğ) Futbolu geliştirmek amacıyla; amatör futbol spor kulüp ve
federasyonları ile bünyesinde futbol branşı bulunan
engelliler spor federasyonlarına her türlü ayni ve nakdî yardımda bulunmak.
(2) TFF’nin teşkilat, görev ve
yetkileri, teşkilatın çalışma usul ve esasları, oluşturulacak diğer kurul ve
birimler, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilat birimlerinin görevleri ile bu
Kanunun uygulanmasına dair diğer hususlar; TFF’nin
üyesi bulunduğu FIFA ve UEFA kurallarına uygun olarak, Genel Kurulun yapacağı
ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek TFF Statüsü ile Yönetim
Kurulunun yapacağı ve aksi kararlaştırılmadığı sürece TFF’nin
resmi internet sitesinde yayımlandığı gün yürürlüğe girecek talimatlarla
belirlenir.
BAŞKAN – Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı hakkında, 3’üncü maddesinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bu
meyanda, dün alçak bir saldırıya maruz kalan 10 şehidimizi rahmetle anıyor,
yüce milletimize başsağlığı diliyor, bu saldırıların arkasında bulunan
devletleri, örgütleri şiddetle lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, Futbol Federasyonunun getirilen
görevleri, tasarıda görevlerinde belirtilen, Türkiye’deki her türlü futbol
faaliyetlerini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek görevlerini yinelerken, denetlemenin
önemine dikkat çekmek istiyorum. Kurumlarda hukukun işleyişini, verimliliğinin
artırılışını, işlerin kurallarına uygun yürütülmesini sağlayan, aksi takdirde
kuralsızlığa, haksızlığa, hengâmeye ve anarşiye yol açacak olan bu durumların
denetlemedeki sonucunun tartışmalardan uzak kalacak dürüstlükte ve tutarlılıkta
olması gerektiğini ifade ediyorum.
Yurdumuzda milletvekilleri de dâhil olmak üzere üst düzey kamu
görevlileri, bilim adamlarının almış oldukları ücretlere bakıldığında,
futbolcuların aldıkları astronomik ücretler, milletimizin futbola verdiği
önemi, yaptığı fedakârlığı göstermektedir. Buna karşın sporcularımızın tertip
ve düzeni, sorumluluğu, eğitimi noktasında sorumlu olan kurumlar nerelerdir?
Kulüpler bir yarışın içine girmişler, önlerini görmüyorlar.
Başkaları yaptığında yanlış ve suç olan konular kendileri yaptıklarında mübah olsun istiyorlar. Oysaki taraftarlar ve gönül veren
halkımız, kulüplerin bir sorumluluk çerçevesinde sporcu ve taraftarlarına örnek
davranış ve çalışma içerisinde olmasını beklemektedir.
Sayın milletvekilleri, sporun ekonomik, siyasi ve sosyal konularda
var olan etkinliğinin artarak devam ettiği günümüzde çok geniş kitleleri
ilgilendiren spor olgusu, yaşayan canlı bir organizma gibi giderek büyümeye
devam etmektedir. Bu durum, kontrol edilebilirliği, değişen ve gelişen branşların çeşitliliği de göz önüne alındığında giderek
zorlaşmaktadır. Değişen çağda değişmemek intihardır. Sporun da sürekli değişen
ve gelişen şartlar çerçevesinde değişime uyum sağlaması gerekmektedir. Gelişmiş
ülkelerde spor gönüllü kuruluşlar tarafından yönetilmektedir. Avrupa’nın hemen
her ülkesinde spor, bağımsız bir örgüt altında toplanan özerk federasyonlarla branşlarını yöneten ve sayıları yüz binleri aşan spor
kulüpleri tarafından halka yaygınlaştırılan bir yapılanma içerisindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; futbol bütün dünyada en çok
sevilen ve seyircisi olan spor dallarından biri iken, uluslar arası turnuvalar,
müsabakalar, büyük kütleleri bir ülkeden diğerine taşımakta ve bu durum ülke
ekonomilerini olumlu etkilemektedir. Futbol, ekonomik etkinlik olmasının yanı
sıra kültürler arasında yakınlaşma ve kaynaşmayı da beraberinde getirmektedir.
“Futbolda şiddet” konusuna değinmeden geçilemez. Temel amacı
toplumu gündelik sıkıntılardan uzaklaştırmak ve sosyalleşmelerini tamamlamak
olan futbol, insanları birbirine düşürmemeli, toplum yapısına zarar verir hâle
getirmemelidir. Bunu başarmada en önemli görev kulüplerde ve medyadadır.
Sağduyulu kulüp yöneticileri ve medya üyelerine bilinçli kamu elemanları da
eklenince futbol, insanlar arasında bir şiddet gösterisi olmaktan çıkıp sportif
bir seyir alacaktır.
Toplumu örgütlemede kulüplerin üzerine büyük roller düşmektedir.
Sporda başarıya ulaşmanın yolu sporu geniş kitlelere yaymaksa eğer, bunun
sadece okul ve kulüpler aracılığıyla yapılması kesindir. Bu bağlamda kulüpler,
tutkunlarını spora seyirci kalmaktan öteye geçirmeli, spor yaptırmalı, en
azından yapanlara destek olmalıdır. Bir spor tutkununun, sempatizanının
seyircilikten taraftarlığa geçişi de böyle sağlanabilir. Yetişkinlerin futbolu
sevdirmek ve izletmek adına çocuklarını götürdükleri
futbol müsabakalarında
karşılaştıkları manzaralar çocuklar ve gençler için kötü örnek olmaktadır. Zevk
için stada giden seyirciler, stres içerisinde geri dönüyorlar, huzursuz
oluyorlar, kimi zaman da saldırıya uğruyor, darp ediliyorlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; okullarımızda spor
eğitimine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Okulların birçoğunda spor tesisi
bulunmamakta, kapalı spor salonları olmamaktadır. Spor eğitimi kaliteli bir
biçimde verilmek zorundadır. Öncelikle okul öncesi ve ilköğretimde çocukların
spor kültürünü geliştirecek, okul öncesi eğitim ve ilköğretim programlarını
yürütecek, yeterli sayıda, kültürlü, donanımlı, uzman personel bulunmamaktadır.
Okullarımızın ne kadar sportif olduğu da tartışılabilir. Devlet okullarımızın
birçoğunda spor salonu veya spor yapılabilecek başka tesisi bulunmadığı gözler
önündedir. İlköğretim okullarında spor mekânlarına önem verilmemiştir ve
okulların büyük çoğunluğu sadece dersliklerden ibarettir. Örneğin, seçim bölgem
olan Balıkesir’de ilköğretim ve ortaöğretim okulları sayımız 649’dur. Bu
okulların toplam spor salonu sayısı, özel okullar da dâhil olmak üzere 38’dir;
649 okul, 38 salon. Olimpiyatlarda ev sahipliği yapan ülkelere bakıldığında bu
sayı çok daha yüksektir. Bu ülkelerin yarışı kazanmalarında, okullarda spor
kültürü ve olimpik eğitim programlarının önemli bir avantaj sağladığı bir
gerçektir. Dışarıdan sporcu getirerek sporda bir yerlere gelmek mümkün
değildir. Spor hocası, antrenör getirilebilir ve spor
adamları yetiştirmekte değerlendirilebilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde engelliler için
gerekli, yeterli altyapının oluşturularak spor tesislerinin yapılması, engelli
sporculara erişilmesi, engellilere “özürlü” değil “sporcu” olarak bakmamız
gerekmektedir. Burada, Türkiye Futbol Federasyonuna da büyük görevler
düşmektedir.
Değerli milletvekilleri, Balıkesir ilinde 19 ilçe içerisinden
8’inde kapalı spor salonu bulunmakta, 11 ilçede kapalı spor salonu
bulunmamaktadır. Edremit gibi il seviyesinde olan bir ilçede kapalı spor salonu
bulunmamasını, burada genelde milletvekillerinin batı illerini değerlendirirken
batıda sanki büyük hizmetler yapılıyor, büyüt yatırımlar yapılıyormuşçasına
değerlendirmeleri karşısında bu rakamları vermek istedim.
Federasyonumuzun görevleri içerisinde şiddetin, şikenin, teşvik
priminin, ırkçılık, doping ve her türlü ayrımcılıkla
mücadelenin yeri çok önemlidir. Tabii ki sahalarda ve saha dışında şiddetin
önlenmesi için kulüpler, spor tesisleri, spor kulüpleri, okullar, diğer
kurumlarla birlikte, basınla, yayın organlarıyla şiddetin önlenmesi, şiddetin
bir araç olarak işlerin başarılmasında ortadan kaldırılması, şiddetle bir yere
varılamayacağı kültürünün beyinlere gergef gergef
nakşedilmesi gerekmektedir.
Teşvik priminde büyük usulsüzlükler ve suistimaller
olmaktadır. A Takımı B Takımıyla yarışırken “A Takımı yensin” diye C Takımı
prim vermekte ve haksız rekabete yol açacak hadiseler olmaktadır. Bu bakımdan,
denetim mekanizmasının çok ciddi, düzgün, tutarlı yapılması gerekmektedir.
Spor maçlarının yine ülkede, bu hassas dönemlerden geçerken
ırkçılık gibi çatışmalara meydan vermeyecek dikkat ve titizlikte yürütülmesi ve
götürülmesi gerekmektedir. Her türlü ayrımcılığın, doping
gibi yanlış uygulamaların önlenmesinde de Federasyonumuza büyük görevler
verilmektedir.
Yasanın Futbol Federasyonuna, spor camiasına ve milletimize
hayırlı olması dileklerimle yüce Meclisi, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Şahsı adına, Mardin Milletvekili Sayın Cüneyt Yüksel.
Buyurun Sayın Yüksel.
CÜNEYT YÜKSEL (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken, önceki gün Diyarbakır’ın Lice ilçesinde hain saldırı
sonucunda şehit olan 9 askerimize ve Şemdinli’de askerî birliğe açılan taciz
ateşi neticesinde şehit olan askerimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile ilgili olarak görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Spor, insan hayatındaki en önemli olgulardan biridir. Önemlidir,
çünkü kişinin beden, ruh ve fikir gelişimini sağlar. Spor, gerçek anlamda
başarı gücünün artırılması ve kişisel açıdan en yüksek noktaya çıkarılması
yolunda yardımcı olur. Bu bilinçten yola çıkan ülkeler, spor bilincini çok
küçük yaşlardan itibaren insanlarına kazandırmaya çalışmaktadırlar. Günümüzde
toplumdaki spor bilincinin yüksekliği, bir gelişmişlik ve çağdaşlık göstergesi
olarak da kabul edilmektedir.
“Spor” deyince ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde ilk akla
gelen futboldur. Din, dil, ırk farklılığı gözetmeden tüm dünya halklarını aynı
tutkuyla bir araya getirebilmeyi başarmış başka bir olgu var mıdır dünyada?
Futbol, küreselleşmenin de simgesi olmuştur. Günümüzde pek çok ülke için,
futbol, bütün toplumu kaynaştıran en önemli olgulardan biri olarak kabul
edilmektedir. Bakınız, siyaset ile futbol tam da bu açıdan benzerlik arz
etmektedir. Futbol da siyaset gibi ayrıştırıcı değil bütünleştiricidir. İkisi
de adil ve eşit koşullar altında oynanırsa topluma bir fayda sağlayan
centilmence yarışlardır. Futbolun bütünleştirici etkisi, kendisini dış
siyasette ve diplomaside de göstermektedir. Artık iki ülke arasındaki sorunlar
tribünlerde konuşulabiliyor. Geçen hafta Antalya’da düzenlenen Parlamenterler
Arası Futbol Turnuvası’nda olduğu gibi ülke vekilleri kardeşçe mücadele edip el
sıkışabiliyor. Bu, ülkemizin diğer ülkelerle ilişkilerinin geliştirilmesine
olduğu kadar tanıtımına da çok büyük bir katkı demektir.
Günümüzde futbolun spor ve gösteri niteliğinin endüstriyel bir
niteliğe evrilmesiyle, onu, artık, kendine özgü bir
ekonomik sektör ve ticari bir iş kolu olarak da düşünmemiz gerekiyor. Bakınız,
spor ekonomisi hakkında dünyanın en deneyimli isimlerinden biri olan Colin Smith’e göre futbol resesyondan en son etkilenecek sektörlerden biri. Yalnızca
Amerika Birleşik Devletleri’nde spor ekonomisinin büyüklüğü 400 milyar dolara
ulaşmıştır. Ülkemizde bugün kulüp şirketleri halka arz edilmektedir. Bu kadar
büyük bir ekonomi söz konusu olduğunda kurum ve markalar elbette bundan uzak
kalamazlar. Futbol endüstrisinin en iyi şekilde yönetilmesi, yönetici kurumun
en iyi yasal düzenlemelerle yetkilendirilmesini de gerekli kılar. Hükûmetimiz bu bilinçle spor ekonomisi alanında önemli
çalışmalar yapmıştır. Çıkarılan sponsorluk yasalarıyla
Süper Lig’imiz bugün dünyada en çok gelir getiren
Bakınız, cumhuriyetimizle aynı yaşta olan Türkiye Futbol
Federasyonu misyonunu nasıl belirlemiş? Eğitim ve
tesisleşmeyi sağlayarak uluslararası düzeyde rekabet edecek altyapıyı
oluşturmak, spor kültürünü topluma benimsetmek, futbol ekonomisini büyüten güçlü
finansal yapıya sahip bir organizasyon olmak. Bu misyonun
hayata geçirilmesi ve futbol sektörünün içinde bulunduğu sorunlardan
kurtulabilmesi için yeniden yapılanması elzem hâle gelmiştir. Dolayısıyla,
görüşmekte olduğumuz tasarı hem ulusal hem de küresel platformda oldukça önemli
bir tasarıdır.
Tasarının 3’üncü maddesi Federasyonun görevleriyle ilgilidir. Buna
göre Federasyon, futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak,
FIFA ve UEFA’nın yetkili organları tarafından konulan kuralların gereği gibi
uygulanmasını sağlamak, ulusal talimatlar hazırlamak ve Türkiye'yi futbol ile
ilgili konularda yurt dışında temsil etmek için gerekli çalışmaları yapacaktır.
Maddenin en önemli düzenlemelerinden ikisi Federasyonun “fair play” kurallarına uygun
olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik prensiplerini gözetme görevi ile
şiddet, şike, teşvik primi, ırkçılık, doping ve her
türlü ayrımcılıkla mücadele etmek görevidir. Futbol takımları arasında dostluk,
centilmence mücadele için gereklidir, futbolun birleştirici özelliği bu noktada
kendisini gösterir. Maçların düşmanlık ve gerginlik içinde değil karnaval
havasında geçmesi sosyal olarak da birleştirici olacaktır. Sadece kulüpler
arasında değil, Futbol Federasyonu ile ilişkilerde dostane yaklaşım futbolun
gelişimine katkı sağlayacaktır.
Federasyon, futbolu geliştirmek amacıyla amatör futbol spor kulüp
ve federasyonları ile bünyesinde futbol branşı
bulunan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) – …engelliler spor federasyonlarına her
türlü ayni ve nakdî yardımda bulunacaktır. Özellikle Anadolu’da şehir
kulüplerinin desteklenmesi, nakdî yardımların artırılması futbolun gelişimi
için elzemdir.
Futbolu Süper Lig’in tekelinden çıkarıp, birinci, ikinci ve üçüncü
ve hatta amatör liglere daha fazla ağırlık vermemiz, oynanan oyunun kalitesini
ve uluslar arası başarıyı da artıracaktır. Örneğin, bakınız, Mardinspor, seçim bölgem olan Mardin için oldukça büyük
önem arz etmektedir. Spor Toto ve İddaa gibi şans
oyunlarından kulüplere aktarılan payın yüzde 7’den yüzde 15’e çıkartılarak
yüzde 100 artırılması futbolda gelişimi sağlayacak diğer bir olanaktır. Anadolu
şehirlerimiz için bu kadar bütünleştirici başka bir olgu yoktur.
Bu tasarı, üzerinde hassasiyetle durularak hazırlanmış, uluslar
arası örneklerine uygun çağdaş bir federasyon yasasıdır. Evet, futbol,
gerçekten de kitlelerle ilişkisi olan bir spor olmaktan ibaret değil, aynı
zamanda küresel bir tutku. Futbol, herkesin anladığı,
bölgesel, ulusal farklılıkları ve kuşak farklılıklarını aşan bir spor.
Hem ekonomimiz hem ülkemizin tanıtımı hem turizm hem de her şeyden
öte halkımızın tutkuyla bütünleşmesi açısından tasarının oldukça önemli
olduğunun altını çiziyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yüksel.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Nalcı, buyurun efendim.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, ben, 2’nci madde üzerinde konuşurken siz burada
yoktunuz, onun için bir de soru sorma ihtiyacı duydum. Bu, Üçüncü Lig’e
yükselme maçlarında Tekirdağ Çerkezköyspor Üçüncü
Lig’e çıktı, daha sonra, ki burada 20/4/2009
tarihinde, Türkiye Futbol Federasyonunun resmî İnternet sitesinde de bu
yayınlandı. Fakat aynı şeyde Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun 27/4/2009 tarihinde almış olduğu bir karara göre de, daha
önce oynanan Bayburtspor ile Hakkâri Üzümcüspor arasındaki maçta lisanssız bir futbolcu
oynatıldığı tespit ediliyor ve yeniden Çerkezköyspor
ile Hakkâri Üzümcüsporun maç yapması isteniyor.
Tabii, maç bittiği için Çerkezköyspor tüm
futbolcularını dağıttı.
Şimdi burada Çerkezköysporun hakkı gasbediliyor. Acaba bununla ilgili, bu kararla ilgili
düzeltici bir karar veya gerçekten bu Hakkâri Üzümcüspora
bir haksızlık yapıldıysa, hatayı yapan Futbol Federasyonu, çözümü de bulması
gereken o. Bunu Çerkezköyspora yüklememesi gerekir
diye düşünüyorum. Bu konu hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Çok teşekkür ederim.
Ben burada değildim ama içeriden izledim sizi. Yazınızı da daha
önceden vermiştiniz, oradan da konuya muttaliyim.
Tabii, benim getireceğim yorum tamamen sizin gibi dışarıdan biri
olarak. Çünkü futbolun yönetimi, futbolun hukuk kuralları ve hukuk kurumları
bizim kanunlarımızda Futbol Federasyonuna tevdi edilmiş bir konudur. Sizin bu
konunuza ilişkin de Futbol Federasyonumuzun ilgili kurulu, daha doğrusu Yönetim
Kurulu bir karar vermiş. Tabii, bu kararın itiraz mercileri yine kendi
içerisinde mündemiç bulunmakta. Yani benim yapabileceğim sadece bu konuya daha
dikkatli, daha objektif, bir hak mahrumiyeti yaratılmaması noktasında
Federasyonun dikkatini çekmek olacak. Bu toplantıdan sonra inşallah
kendileriyle bir görüşme yapacağız.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Bakanım, Çerkezköysporun
takımı kalmadı. Sahaya çıkacak takımı yok.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Evet, yani bunu
dikkatlerine ileteceğiz Sayın Milletvekili.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 3. maddesinin sonuna gelmek
kaydıyla aşağıda belirtilen (h) bendinin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla,
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Halil Ünlütepe |
Bülent Baratalı |
|
Malatya |
Afyonkarahisar |
İzmir |
|
Rasim Çakır |
Fevzi Topuz |
Ahmet Küçük |
|
Edirne |
Muğla |
Çanakkale |
|
|
R. Kerim Özkan |
|
|
|
Burdur |
|
(h) Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile
her yıl kulüplerin vergi ve sigorta borçları hakkında bilgi alarak, bu
borçların ödenmesi konusunda kulüplerle diyalog kurar.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım, yani bu, yaptırımda olmayan bir husus ama bir temenni olarak bunun
tutanaklara geçmesi önemli. İlgili bakanlıklar inşallah bu konuda gerekli
dikkati gösterir.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Sayın Bakanım, bir kere, Federasyondan tek bir avukatla burada
temsil etmesine çok üzülüyorum. Bir yasası çıkıyor ama Federasyondan bir hukuk
müşaviri arkadaşımın dışında bir yetkili yok, bir.
İki: Burada verdiğim mesaj şu: Ey Federasyon, bu kulüpler senin,
sen kulüplerle varsın. Kulüpler boğuluyor, vergi ve sigorta borcuna boğuluyor
ve kulüpleri yöneten… Bugün Federasyonu yöneten insanlar dün kulüplerden
geldiler, hepsi bir kulüpten geldi, isim vermek istemiyorum. O kulübün eğer,
bugün… Federasyon yöneticileri sizlere sesleniyorum: Yarın sizin başınıza,
evinize barkınıza haciz gelecek. Bugün “anlı şanlı Federasyonu yönetiyoruz.”
diyorsunuz, görevinizi yapmıyorsunuz. Göreve davet ediyorum, Federasyona böyle
bir görev verin diyorum, en azından kulüplerin vergi ve sigorta borçları
konusunda her sene Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile
bunu öder demiyorum: öder demiyorum, bilgi al, zahmet et bilgi al, hangi
kulübün kaç kuruş borcu var? Bu borçlar nasıl ödenecek? Topla kulüpleri,
kulüplerle konuş, bu borçlar nasıl ödenecek? Ama sen ilgisiz kalacaksın. Demin
örnek verdim, 2003 yılında kapanan Silifkesporun
zamanında onurluca başkanlığını yapmış, kendini feshetmiş insanlarına haciz
gidecek arkadaşlar. Şunu söylüyorum: İçimizde kulüp yöneticiliği yapmış olan
varsa, o kulüplerin vergi ve sigorta… Yani, Süper Lig kulüpleri kesiyorlar,
ödemiyorlar ama Süper Lig kulüplerinin dışında şehir kulüplerinin vergi ve
sigorta borcu varsa, burada yöneticilik yapmış hangi arkadaşım varsa hazırlıklı
olun, yarın kapınıza icra gelecektir.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ödedik zaten.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Burada diyoruz ki, ey
Federasyon, sen buna duyarlı ol, insanların onurunu, şerefini… Yani, kulüp
yöneticiliği yapmak bir amatör ve o şehri yüceltmenin, o şehre hizmet etmenin
bir gereğidir. Hem kulüp yöneticisi yapacaksın, bir türlü maddi yük altına sokacaksın
o insanları, bir de, aradan on sene geçecek arkadaşlar, malı, mülkü, namusuyla
ne kazandıysa bunlar da gidecek. Böyle bir mantık olur mu arkadaşlar? Ey
Federasyon, ne güne duruyorsun sen? Sayın Bakanım, kabul etmediniz ama burada
demek istediğimiz bu. Ey Federasyon, sen bunlara sahip çık, kulüplerin ekonomik
özerkliği için zamanında önlem al. Birilerinin beş sene sonra, yedi sene sonra,
on sene sonra kapılarına icra gönderme. Yarın senin başına gelir ey Federasyonu
yönetenler! Sen dün bir kulüpte yöneticiydin. Hepsi başka kulüplerde
yöneticiydi. Ben diliyorum ki, bugün bir sürü insanın başına gelen, bir gün, o
zaman eğer buna önlem almazsa, Federasyonu yönetenlerin de başına gelsin o
zaman.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
17.15’te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4’üncü maddeyi okutuyorum:
Teşkilat
MADDE 4- (1) TFF’nin teşkilatı, TFF
Statüsünde belirlenir.
(2) TFF, merkez, yurt içi ve yurt dışı teşkilatından meydana
gelir. TFF’nin merkezi Ankara’dadır.
(3) Türkiye’deki her türlü futbol teşkilatı TFF’ye
bağlıdır ve bunların hak ve görevleri TFF Statüsü ve diğer talimatlarda
tanımlanır.
(4) TFF, FIFA ve UEFA üyesidir.
(5) TFF merkez teşkilatı en az aşağıdakilerden oluşur:
a) Genel Kurul.
b) Başkan.
c) Yönetim Kurulu.
ç) İcra Kurulu.
d) Hukuk Kurulları.
e) Denetleme Kurulu.
f) Genel Sekreter.
(6) TFF’nin, danışma ve idari birimleri
aşağıdakilerden oluşur:
a) Genel Sekreterlik.
b) Yan ve geçici kurullar.
(7) TFF kurul veya organları TFF Statüsü uyarınca atanarak veya
seçilerek göreve gelir. Ancak, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu,
Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve
Gözlemcileri Derneği ile Profesyonel Futbolcular Derneği kontenjanından
belirlenen Genel Kurul delegeleri, kendi yönetim kurullarınca seçilir.
(8) Seçimler, özgür ve bağımsız demokratik yollarla
gerçekleştirilir.
BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde biraz hakemler ve teknik
direktörler konusunda konuşacağım. Tabii, Federasyonun bir parçası bunlar,
hakemler, antrenörler, futbolcular. Bir kere, bugün
rahmetli olan Sayın Sedat Balkanlı’ya Yüce Tanrı’dan
rahmet diliyorum. Sedat Balkanlı Fenerbahçede ve Galatasarayda futbol oynadı ama biçare öldü, yoklukla öldü,
çaresiz öldü. Allah kimseye hastalık vermesin ama…
Bir kere, Federasyonun bir
görevi de şu olmalı Sayın Bakanım: Futbolcuların dayanışması açısından ve
ihtiyacı olan… İleride ona bir kıstas konulabilir. Belli futbolcuların
çaresizliğinde yardımcı olmak görevidir. Ama Sedat Balkanlı, çok çekti ama
maddi olanaktan da yoksun öldü. Onun için Federasyonun bu konuda bir eylem
yapması lazım, Federasyonun hini hacette, ihtiyacı olan, sosyal açıdan bu
insanlara yardımcı olması lazım. Bireysel yardım değil, bunu bir kurumsal hâle
getirmesi lazım. Ben bugünün anısına da bunu sizin hepinizin dikkatine
sunuyorum. Tabii, Federasyon yetkilisi olmadığı için Sayın Bakanım, “özerk”
diyoruz, ama yani siz sadece niyetinizi belirtirsiniz, ama Federasyon
yetkilileri olsaydı burada birtakım şeyleri daha net konuşabilirdim.
Değerli arkadaşlarım, tabii, futbolun bir parçası da hakemler,
olmazsa olmazı. Türkiye’de bir Merkez Hakem Kurulu seçiliyor dönem dönem bir de hakem dernekleri var. Şimdi, aslında,
dernekler tüm hakem camiasının ortak değeridir. Derneklerin amacı, Türk
hakemliğini en iyi yere götürmek olmalıdır, Türk hakemliğini uluslar arası
seviyeye taşımak olmalıdır, Federasyonun görevi de bu olmalıdır. Ama, maalesef, son yıllarda, baktığımız zaman, hakem camiası
arasında bir çekişme var, birbirlerine karşı bir güvensizlik doğmuş. Yani,
içinizde, eğer, objektif, net, herhangi bir şeyinden şüphe duyduğunuz kişi
varsa, zaten camia bunu dışlamalıdır, camia bunu barındırmamalıdır. Herhangi
bir kuşkunuz olan dernekler barındırmamalıdır. Dernek seçimini alacağım diye,
bu konuda, şaibe olmuş, şaibeli birilerini illaki getirmeyin, önce dernekler bu
görevi yapmalı. Yani, derneklerin görevi, Federasyona ve hakem camiasına
yardımcı olmaktır. Ama bir gerçek var Sayın Bakanım: Maalesef, derneğe seçilen
hakemler, “Dernekteysen, istifa etmezsen sana maç vermeyiz.” deniliyor. Bu, garip bir durum. Ben, tabii, kim haklıdır, kim
haksızdır, bunun şeyini yapmak istemiyorum, ama derneklerin de, Federasyonun
da, Merkez Hakem Kurulunun da, bir tek hakemleri tek yumruk yapmak görevidir.
Hakemlerin şaibesiz, pırıl pırıl ve dünya hakemliğine
gidecek yapıyı oluşturmalıdır. Ben bu konuda burada Federasyona da, Merkez
Hakem Kuruluna da ve derneklere de sesleniyorum: Türk hakemliğinin geleceği
için kimsenin şahsi kaprisini Türk futbolu çekmek zorunda değildir. Herkes
sporun spor gibi yapılarak, kim başarılıysa, kim en iyi yönetiyorsa, kim en iyi
hakemse bunları değerlendirmek hepimizin görevidir, Federasyonun görevidir. Bu
nedenle, Futbol Hakem Komitesinin dün de, evvelsi gün de, daha önce de, daha
önce de, on sene önce de, bugün için de konuşmuyorum, hep bu süreçte, o onun
adamı; o gitti, onun adamı; bu geldi, bunun adamı… Bundan
kurtulması lazım. Derneklerle Federasyonun, derneklerle Merkez Hakem
Komitesinin ortak noktada buluşması lazım, hakemliğin, Türk hakemliğinin en iyi
yere gitmesi için arkadaşlar. Tabii, bunu, içimden gelen bu duyguyla hiç, ne
dernekten yana ne Merkez Hakem Kurulundan yana ne Federasyondan yana değil,
sadece Türkiye’de bir gerçek var, bir sorun var, bu sorunun giderilmesi… Şu
haklıdır, şu haklıdır demiyorum. Burada Türk hakemliğinin, haklı olan bir tek
şey vardır, dünya hakemliğine gitmesidir. Bunun altını bir kez çiziyorum.
Değerli arkadaşlarım, ikinci konu Türk antrenörleri,
Türk hocaları. Maalesef, yani bir yabancı hayranlığımız her şeyde olduğu gibi
burada da var. Değerli arkadaşlarım, Federasyon, yabancı antrenörlerin
veya FIFA, UEFA yabancı antrenörlerin haklarını koruduğu kadar Türk hocaların
haklarını korumuyor. Yaşadık, gördük. Birçok kulübümüzün ve yabancı
futbolcuların haklarını FIFA koruduğu kadar benim futbolcularımın hakları da
korunmuyor. Burada eşit olmalı her şey. Yani, artık bir kulüpte bir yabancı,
beş sene önce oynayan bir yabancıya bilmem 500 bin dolar, 1 milyon dolar
kulübün gelirlerine el konularak alınıyor. “Aksi hâlde” diyor, “Ben sana lisans
vermem.” Federasyon söylüyor. Aynı şekilde, Türk antrenörlerin
de hakkını korumak Federasyonun görevidir ve Türk antrenörlerinin iyi
yetişmesini temin etmek görevidir. Tabii, burada bireysel başarılar Türk antrenörünün başarısını getirmiyor arkadaşlar. Federasyon bu
konuda bireysel başarı yerine toplumsal başarıyı, Türkiye’deki hocaların
kalitesini yükseltmek yönünde önlem almalıdır. Tabii, burada maddi imkânı olan
hocalarımız gidip yurt dışında eğitim alabiliyor ama maddi imkânı olmayanların
bu olanağı yoksa aynı haktan yararlanamıyor. Onun için, burada Federasyona
büyük görev düşüyor. Burada, özellikle yurt dışına gidemeyen insanlarımızı,
hocalarımızı gerekirse yurt dışından -buradan 50 kişi götürmek yerine- oradan
bir veya birkaç kişi getirerek burada onları yetiştirmesi lazım ama
Federasyonun bu konuda hiçbir girişimi yoktur, bu konuda Türk antrenörünün yanında değildir Federasyon ve Türk antrenörler
de… Tabii, bir kulüp boşaldığı zaman, 15-20 kişi müracaat ederse, her türlü ilke
bozuluyor, her türlü sorun doğuyor. Ekmek parası için, onlar da her türlü,
bazen çok zor koşullarda, hatır binasına, “Yarın, bu kulüple kapımı
kapatmayayım, ben yine bu kulübe gelirim.” diye birtakım maddi haklarını da
alamıyor ama her yabancı takır, takır, takır alıyor.
Ben bu konuda bir kez daha, gerek hakemler konusunda gerek antrenörler konusunda Federasyonun daha dikkatli davranıp ve
bu insanların, özellikle hakemler konusunda, bu arada oluşan, dernek - Merkez
Hakem Kurulu arasındaki sorunları düzeltmek görevi Federasyonundur. Burada
görev Federasyona düşer ama hiçbir zaman dernekleri muhatap almadı. “Bu dernek
bana destek olmadı.” diye dışladılar. İki, derneklerin de Futbol Federasyonunu
dışlamak gibi bir lüksü yoktur. Dernekler de Türk hakemliğini eğer seviyorsa,
ona inanıyorsa, dernekler de, Federasyonun yanlışını görmediği sürece
Federasyona destek olmak zorundadır ama maalesef burada bir ikilem var. Bu
ikilemin mutlaka giderilmesi açısından birinci görev Federasyonundur.
Burada “yandaş hakem” yerine, “benim adamım” yerine “bizim adamımız”, Türk
hakemliğini ön plana çıkarması lazım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesine
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 30.04.2009
“(9) Yönetim kurulu ve icra kurulu
gönüllülük esasına göre çalışır.”
|
Ahmet Duran
Bulut |
Abdülkadir Akcan |
Ali Uzunırmak |
|
Balıkesir |
Afyonkarahisar |
Aydın |
|
Prof. Dr.Akif Akkuş |
Reşat Doğru |
|
|
Mersin |
Tokat |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/652 esas sayılı "Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4 üncü
maddesinin yedinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mevlüt Akgün |
Cüneyt Yüksel |
Fatih Öztürk |
|
Karaman |
Mardin |
Samsun |
|
Fevzi Şanverdi |
Suat Kılıç |
|
|
Hatay |
Samsun |
|
"(7) TFF kurul veya organları TFF Statüsü uyarınca atanarak
veya seçilerek göreve gelir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Gerekçe…
BAŞKAN – Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu fıkranın devamında yer alan "Ancak, Türkiye Amatör Spor
Kulüpleri Konfederasyonu, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği, Türkiye Faal
Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği ile Profesyonel Futbolcular Derneği
kontenjanından belirlenen Genel Kurul delegeleri, kendi yönetim kurullarınca
seçilir." hükmü;
FIFA tarafından kabul edilmeyen bir hükümdür. Kabul edilmeme
gerekçesi de TFF Genel Kurul iradesine ve yapısına dışarıdan müdahale
olmasıdır. TFF Statüsünde Genel Kurul delegelerinin nasıl belirleneceği
ayrıntıları ile düzenlenmektedir. Genel Kurulca kabul edilmiş olan TFF
Statüsünde hakem, antrenör ve futbolcuların kurduğu
dernekler ile konfederasyonların ne şekilde delege olacağı ve delege
olacakların nitelikleri ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Taslakta adı geçen
dernek ve konfederasyon FİFA ve UEFA tarafından tanınmış ve akredite olmuş
değillerdir. Bu derneklere ilave olarak başka dernekler kurulabileceği gibi bu
dernekler her hangi bir şekilde fesihte olabilecektir. Bu nedenle bu dernek ve
kuruluşların adının münhasıran sayılması FİFA ve UEFA kurallarına aykırı
olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesine
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 30.04.2009
“(9) Yönetim kurulu ve icra kurulu
gönüllülük esasına göre çalışır”
Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, buyurun
efendim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
4’üncü madde üzerinde eklenmesini istediğimiz paragrafın amacı şudur: Futbol
Federasyonu Yönetim Kurulu gönüllülük esasına göre çalışmalıdır. Hazırlanan
statüde ve amaçlanan birtakım, işte, kanunun atama ve seçimle göreve gelen
üyeleri arasında kastedilen atamadan anlaşılıyor ki seçilenler arasında bile
maaşlı insanlar olacaktır. Dolayısıyla, gönüllülük esasına dayanan hizmet
burada bir noktada yarınlarda pazarlık unsuru hâline getirilecektir ve Yönetim
Kurulu arasında da gönüllülük esasına göre çalışan ve ücretli çalışan
noktasında bir ayrımcılık meydana gelecektir ve yarınlardaki, ondan sonraki
genel kurullarda da burası muhtemeldir ki bir pazarlık unsuru olacaktır.
Kıymetli arkadaşlar, çağdaş demokrasi, seçme ve seçilme
özgürlüğünün daha ötesinde birtakım kurallarla desteklenmiş olması gereken bir
demokrasidir. Dolayısıyla, burada çok doğru teklif ettiğimiz
şeylerde dahi eğer katılmamak, başka şeyler söz konusu oluyorsa “Benim
çoğunluğum var, ben seçme seçilme özgürlüğünün sağladığı imkânlar içerisinde
çoğunluğu sağladım, dediğim dedik, astığım astık, kestiğim kestik.” oluyorsa
demokrasi, çoğunluk yönetimi oluyorsa, Sayın Başbakanın artık belli bir
noktadan sonra itiraf etmeye başladığı “çoğulcu yönetim anlayışı” içerisinde
olmuyorsa bu iş, burada, muhalefet olarak çok fazla konuşmanın bir anlamı yok. Yani
kulağımıza gelen odur ki, genel sekreter ve birtakım seçilmişlerin içerisinden
belli bir noktada olacak arkadaşların 40’ar, 50’şer milyar lira maaşla
donatılacağı, hatta daha başka birtakım yetkilerle de donatılacağı…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ali Bey, yılda mı ayda mı?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Ayda efendim, ayda; olur mu yılda?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ayda mı?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Ayda tabii ki.
Şimdi, dolayısıyla, bu ülke kaynaklarını yerinde ve etkin
kullanmak varken ve birtakım şeyleri dikkate almak varken, bunun gibi,
birtakım, acaba geçmişte Futbol Federasyonunun içerisinden Hükûmetle
iletişim içerisinde, özerklik sağlanmadan, başka başka
birtakım numaralarla genel kurula götürülmesini temin eden insanlara bir diyet
mi ödenecek şimdi? Benim aklıma da o geliyor. Bu takım diyetler ödeniyor.
Dolayısıyla, ben, önergemizin kabulünü ve birtakım haksızlıkların
ve tartışılmanın giderilmesinin önünün alınmasını teklif ediyorum ve bunu Genel
Kurulun bilgilerine sunuyorum.
Çağdaş demokrasiyi doğru algılamamız gerektiği kanaatini
taşıyorum.
Saygılar sunuyorum.
Karar yeter sayısı istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kara yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde
verilen, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.
Kabul edilen önerge istikametinde 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi okutuyorum:
İlk derece hukuk kurulları
MADDE 5- (1) TFF’nin ilk derece hukuk
kurulları özellikle aşağıdaki kurullardan oluşur:
a) Uyuşmazlık Çözüm Kurulu.
b) Disiplin Kurulları.
c) Kulüp Lisans Kurulu.
d) Etik Kurulu.
(2) İlk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar
almaya veya bu Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer
talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından
alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran
yetkilidir.
(3) TFF talimatları ilgili talimatın yayımından, ilk derece hukuk
kurulları tarafından alınan kararlar ise ilgili kararın tebliğinden itibaren
yedi gün içinde itiraz edilmez ise kesinleşir. İlk derece hukuk kurullarının
görevlerine giren konularda ve bunlar tarafından verilen kararlara karşı yargı
yoluna başvurulamaz.
(4) İlk derece hukuk kurullarının görevleri, yetkileri, hakları ve
üyelerinin sahip olmaları gereken nitelikler ile her bir kurulun usul kuralları
TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda düzenlenir.
(5) İlk derece hukuk kurullarının üyeleri TFF Statüsü’nde
öngörülen şekilde belirlenir.
(6) İlk derece hukuk kurullarının hiçbir üyesi, TFF’nin başka kurul ve organlarında görev alamayacağı gibi
TFF üyesi herhangi bir kulüp ya da diğer bir özel hukuk tüzel kişisi bünyesinde
de görev alamaz. Bu üyeler tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde
görevlerini icra etmek zorundadırlar.
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Isparta Milletvekili Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzeride şahsım ve
Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, yürekleri yakan ve Anadolu insanının ocağına
ateş düşüren Diyarbakır-Lice, Hakkâri-Şemdinli’deki melun terör saldırısını, bu
saldırıya ve insanlık düşmanı terör örgütüne açık ya da kapalı, aleni ya da
ağızlarını yamultarak destek veren kişi ve terör örgütü
artığı kuruluşları da nefretle lanetliyorum.
Özellikle, işbaşına geldiği ilk günden itibaren ucuz siyasi saiklerle taviz politikasını ve dış çevrelere hoş
görünebilmek duruşunu devam ettiren Hükûmete de
gerekli duruş ve kararlılığı göstermemesinden ve terör yandaşı çevrelere karşı
da sessizliğini muhafaza etmesinden dolayı sorumluluğunun ve ihmalinin giderek
arttığını hatırlatmak istiyorum.
Bu hain saldırıda 10 vatan evladı şehit olmuştur. Bayraklaşan bu
kahramanlara Allah’tan rahmet, geride kalan sevdiklerine, Türk Silahlı
Kuvvetlerine ve aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Yarın 1 Mayıs değerli Meclis üyeleri, Emek ve Dayanışma Bayramı.
Bir müddet önce Meclisimizden çıkan ve Milliyetçi Hareket Partisinin de destek
verdiği Yasa gereği yarın tatil ve ülkemizin değişik yörelerinde kutlamalar
yapılacak. Özellikle ifade etmek isterim ki gerginlik ve şiddetin kimseye
faydası yok. Bayram günü milletimize yeni acılar yaşatılmaması için tüm
tarafları aklıselime ve sağduyuya davet ediyorum. Özellikle ülkeye hizmetle
mükellef siyasi partilerimizin de demeç ve davranışlarında mutedil ve dengeli
durmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Ülkemizin yasaları vardır. Bu yasaların yapıldığı yer bu aziz
çatının altıdır. Bu bakımdan mevzuatı, kanunları yok saymak ve popülizmin girdabına kapılmak da Türkiye Büyük Millet
Meclisine ve güvenilirliği ve itibarına hakarettir, haksızlıktır. Bunu
unutmamalarını, tahriklerden uzak durmalarını Milliyetçi Hareket Partisi olarak
beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Tüm dünyada gündemi belirleyen ve kitleleri arkasından sürükleyen
en önemli unsurlardan biri de spordur. Özellikle profesyonel spor dalları,
müsabakaları etkileri sınırları aşan, her türlü siyasal, sosyal ve ekonomik
gündemin üzerine çıkan, günlük hayatımızda da en çok bizleri meşgul eden
hususlar arasındadır.
Türkiye’de futbol ve özellikle profesyonel futbol en çok sevilen,
ilgi gören spor dallarının başında gelmektedir. Ancak bu sektörün bu kadar
sevilmesine karşın ciddi problemleri vardır. Bu problemleri burada konuşmak ve
bu endüstriye, bu sektörden ekmek yiyenlere elbette destek olmak gerekmektedir.
Bunu yapalım ancak zaten gelir ve gider dengesini kurmak vazifesinde olan ve
bunun için de belirli kaynakları olan profesyonel futbola destek olmak kadar bu
sektöre sporcu yetiştiren, ayakta kalmasını sağlayan amatör spor, amatör
futbolcu ve kulüplerine de desteğin önemli olduğunu unutmamamız gerekmektedir.
Yine ikinci önemli tespit de, sağlıklı ve güçlü nesiller için
okullarımıza ve öğrencilerimizin hayatına spor olgusunu yerleştirmemiz ve
onları desteklemememiz gerçeğidir.
Ayrıca şunu da belirtmek zorundayız ki, sadece futbola kilitlenmek
ve sanki diğer spor dalları yokmuş gibi davranmak da o branşlardaki
sporcu ve kulüpler için büyük haksızlıktır ve yanlış bir spor politikasının
tezahürüdür.
Türk futbolu yönetim, hukuki, finansal ve sosyal anlamda ciddi bir
karmaşanın içerisindedir, çözümler ortaya konulamamaktadır.
Bu sorunları şu başlıklar altında toplamak mümkündür:
1) Türkiye Futbol Federasyonunun kulüpler karşısındaki duruşu
büyükler lehinedir. Anadolu kulüpleri kendilerini sahipsiz görmektedir.
2) Kulüplerin, özellikle büyük kulüplerin kendi haklarına rıza
göstermek yerine kendi çıkarları doğrultusunda Federasyona baskı ve yönlendirme
yaptığı da bilinmektedir.
3) Futbol kulüp yöneticileri ile çalışanlarının ciddi bir eğitim, misyon ve vizyon eksiklikleri vardır. Futbol kulüplerinin
kurumsallaşamaması da ciddi bir sorundur.
4) Futbol sektöründe dengesiz idari ve mali yapılanmalar
mevcuttur.
5) Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilat yapılanmasında da yasal
ve idari eksiklikler bulunmaktadır.
Hiç iyi şeyler olmamış mıdır? Elbette olmuştur. Son dönemde
yapılan Türkiye Futbol Federasyonuyla ilgili yasal değişikliklerle birlikte
profesyonel futbolun yapılanmasının bazı ihtiyaçları giderilmiştir. Liglerin
isimlerinin satılmasıyla, şans oyunlarında ciddi paylar sağlanmasıyla ve yeni sponsorluk sözleşmeleriyle Türkiye Futbol Federasyonu ve
profesyonel futbolun imkânları artırılmıştır. Meclis gerekeni yapmış, en
azından Bakanlıkça önüne getirilen tasarıyı yasalaştırmıştır. Yasa yapmak kadar
onları uygulamak da önemlidir. Bu nedenle yasa uygulayıcısının amaç ve niyeti
de ön plana çıkmaktadır. Basiretini ortaya koyar, iyi uygulamak ya da
uygulamamak.
Bu yasayla Federasyonun bazı sorunları aşması bekleniyordu ama o
beklenen fayda bir türlü gerçekleşememiştir. Büyük kulüpleri koruyan ve
kollayan bir sistem içinde bu zamana kadar bildiğiniz gibi Türkiye Birinci
Liginde, Süper Lig’de dört şampiyon çıkartılabilmiştir. Sivassporu
hedefe en çok yaklaşan bir diğer Anadolu takımı olarak da Milliyetçi Hareket
Partisi adına tebrik etmek istiyorum.
Federasyon ve büyük kulüplerin tekelci anlayışları, futbolumuzdaki
sportif, mali, idari ve hukuki temel sıkıntıların odak noktasını
oluşturmaktadır. Futbol kulüpleri kurumsallaşamama ve kötü yönetimleri
dolayısıyla borç batağındadır. Futbolun ekonomisi, ülkede sermaye ve reklam
harcamaları, yaşanan ekonomik kriz dolayısıyla duraklama dönemine girmiştir,
hatta gerilemeye başlamıştır. Futbol gelirlerinin temeli olan seyirci sayısı ve
gelirleri düşmekte, büyük takımlar dışında kulüpler ürün satışlarında zarar
etmektedirler. Kriz dolayısıyla sponsorlar da geri
çekilmeye başlamıştır.
Neler yapılabilir:
Öncelikle, Türkiye Futbol Federasyonu adil ve dengeli duruşunu
göstermek durumundadır.
Her ilin profesyonel lig’de en azından bir takımıyla temsil
edilebilmesinin altyapısı oluşturulmalıdır.
İkinci ve Üçüncü Lig’deki nispeten küçük kulüplere -üst lige-
üretmiş olduğu isim hakkı, televizyon gelirleri, şans oyunlarından verilen
paylar artırılmalıdır. Bu kulüplere sponsor olacak
firmalara da bazı kolaylıklar temin edilmelidir.
Ligin devam eden süreci içinde, mali sorunlar yaşayan kulüpler
için Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde bir sigorta ve yardımlaşma fonu
oluşturulmalıdır.
Üst ligde mücadele veren kulüplerin trilyonluk borcuna
bakılmaksızın, alt liglerdeki kulüplerin borcundan dolayı cezalandırılması ile
bazen üçüncü taraf olan diğer kulüpler bile etkilenebilmektedir. Bu soruna çözüm
bulunarak, özellikle ligler devam ederken cezalandırmaların ve tahsilatların önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşte
size Ispartaspor örneği. Bu örneği özellikle sizlerle
paylaşmak istiyorum ki Türkiye Futbol Federasyonu da kamuoyu da önemli olanın
yaşatmak olduğunu, cezalandırmak olmadığını anlasın.
2007-2008 sezonunda Ispartaspor Kulübü
lig lideri iken 154 bin lira, yani eski parayla 154 milyar lira borcu nedeniyle
oyuncu lisansları askıya alınarak oyuncular 3 müsabakaya 9 kişiyle çıkmak
zorunda bırakılmışlardır. Türkiye Futbol Federasyonu da bu uygulamasından
dolayı, o sezonda bir üst lige çıkacak ve amatör kümeye düşecek takımların
kaderiyle oynamıştır. Bu nasıl olmuştur? Örneğin, o sezon Muğlaspora
karşı tam kadroyla çıkan Ispartaspor 2 maçta 6 puan
almıştır. Muğlasporun rakipleri olan Bursa Nilüfer ve
Konya Ereğli takımlarına karşı da 9 kişiyle oynamak zorunda bırakılmıştır.
Hepsi bizim takımımızdır, bunlar arasında bir ayrım yapmamamız gerekiyor ancak
bu tip haksız ve adaletsiz uygulamaları önlemek için, Türkiye Futbol
Federasyonu nezdinde, sezon içinde bu tür olaylara mahal vermeyecek çözümler
üretilmelidir.
Bir diğer önerimiz de şudur: Kulüplerin idari ve mali yapılarını
denetleyecek, Türkiye Futbol Federasyonuna organik bağı olmayan, bağımsız bir
yapı oluşturulmalı; objektif ve zamanında yapılacak tespitlerle, kulüplerin
idari ve mali sorunları daha da derinleşmeden çözümler üretmek için hızlı
hareket edilmesi sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Sayın Başkanım, iki dakika ilave
alabilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Kulüp batmadan el uzatılmalıdır.
Basra harap olduktan sonra Basra’yı kurtarmanın kimseye faydası olamayacağı
bilinmelidir.
Gelelim, amatör spor kulüpleriyle ilgili bazı çözüm önerilerimize:
Amatör spor kulüpleri mevcut ekonomik yapılarıyla çok zor
şartlarda faaliyetlerini sürdürmektedirler. Her kulüp için sezon başı katılım
ücreti toplam 400 lira; bunun 200 lirası Türkiye Futbol Federasyonuna, 200 lirası
da Amatör Spor Kulüpleri Federasyonuna gitmektedir, 10 lira da yeni lisans
çıkartma ücreti alınmaktadır. Bu kulüplerin malzeme ihtiyaçları, sezon başı
giderleri ve deplasman giderleri de düşünüldüğünde bir
amatör kulübün yıllık gideri 30-35 milyar lirayı bulmaktadır. Bu paraların
ekonomik yapısı bozuk olan yerleşim yerlerinin kulüplerince tedarik edilmesi
zordur. Eğer profesyonel futbolun altyapısı olan amatör futbol kulüpleri
desteklenmez ise profesyonel kulüplerde top oynayacak memleket evladı bulamazsınız.
Öyleyse, Türkiye Futbol Federasyonunca, bulunduğu lige göre profesyonel
kulüplere sezon başı verilen en az 125 milyar lira lige katılım ücreti gibi
amatör kulüplere de hakları ölçüsünde katılım ücreti verilmelidir. Verelim ki
yırtık ayakkabılar ve karda, kışta tek tip, incecik formalarla çocuklarımız
spor yapmak zorunda bırakılmasın. Onların beslenmesine, malzeme ihtiyaçlarına
katkı sağlayalım.
Parasal yardım yanında özellikle özel idare ve belediyelerden
yapılan malzeme yardımı imkânlarını da artıralım ve bu idarelere de bu amaçla
Türkiye Futbol Federasyonundan kaynak aktaralım.
İşte, hem profesyonel futbol hem de amatör futbolla ilgili
Milliyetçi Hareket Partisinin bazı çözüm önerileri. “Sadece konuşuyorsunuz,
önerileriniz yok.” diyen AKP Hükûmetine ve AKP
Grubuna da hatırlatmak istiyorum. İnşallah, bunları hem Sayın Bakanımız hem
Grup dikkate alacaktır.
Tüm bu eleştirilerimize rağmen özellikle futbol sektöründe ve
Türkiye Futbol Federasyonunun teşkilatlanmasında uluslar arası normlara uyumu
arayan bu tasarıda, yukarıda siyasi parti gruplarının da mutabakatı olduğu
dikkate alınarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek olacağımızı
belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Akcan, buyurun efendim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkanım, benim sorum bir önceki önergeyle ilgiliydi. Önerge oylandı
geçtiği için sorum söz konusu değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Uzunırmak…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de tutanaklara geçmesi açısından sormak ve öğrenmek istiyorum;
geçmişteki maddeyle ilgili ama Sayın Bakanıma soruyorum: Statüsünde seçimle
gelen yönetim kurullarından 2 veya daha fazla ücretli durumda atanmış
diyebileceğimiz FIFA üyesi hangi ülkeler var acaba, statüsünde bunları taşıyan?
Biz, bu kanunu bir noktada Federasyonumuzun FIFA’ya
uygunluğu için çıkartıyoruz. Acaba, seçimle gelen yönetimlerden içerisinde 2
tane veya daha fazla ücretli bulunduran FIFA üyesi bir ülke var mı, varsa bu
ülkeler hangileri?
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu özel bir şey mi ayrıca?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Sayın Milletvekilimize de teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Milletvekilimizin vermiş olduğu önergeye
katılmadığımızı ifade ettim, gerekçesini kuliste kendisine de ifade ettim,
şimdi de Genel Kurulla paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada yapmak istediğimiz husus şu: Futbolun
yönetimini olabildiğince futbol ailesine bırakmak. Sadece bir çerçeve kanun ve
yasanın vücut vermesi gereken organlarını belirtmek, geri kalan teferruata
ilişkin bütün ikincil düzenlemeleri Futbol Genel Kuruluna bırakmak. Yani, biz,
burada işte Yönetim Kurulundan maaş alacaklar veyahut da başka hakları
alacaklara ilişkin teferruata, detaylı düzenlemeye girersek bu başlangıçtaki
amacımızla ters düşeriz. Kaldı ki geçtiğimiz haziran ayında yapılan Genel
Kurulda, bütün futbol kulüplerinin delegelerinin temsil edildiği Genel Kurulda
oy birliğiyle bir ana statü…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ben, dünyada örneği var mı onu bilmek
istiyorum, başka bir şey istemiyorum. Dünyada örneği var mı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Veya bu düzenleme bir özel düzenleme mi?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Dünyadaki örneği var
mı yok mu onu araştıralım, size yazılı olarak cevap vereyim.
Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
6’ncı maddeyi okutuyorum:
Tahkim Kurulu
MADDE 6- (1) Tahkim Kurulu, bu Kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız
bir zorunlu tahkim mercii olup TFF’nin en üst hukuk
kuruludur ve TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki
uyuşmazlıklar ile ilgili nihai karar merciidir.
(2) Tahkim Kurulu, TFF Statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar
verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai
olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar. Tahkim Kuruluna başvuru süresi TFF
talimatlarının yayımından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren yedi
gündür.
(3) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları
ile üyelerinin sahip olması gereken nitelikler TFF Statüsünde belirlenir.
Tahkim Kurulu’nun işleyişi ve usul kuralları TFF tarafından çıkarılacak
talimatta yer alır.
(4) Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai
olarak karara bağlar ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz.
(5) Tahkim Kurulu üyeleri de bu Kanunun 5 inci maddesinin altıncı
fıkrası hükümlerine tabidir.
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde grubum adına
konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de diğer hatipler gibi, maalesef, Diyarbakır Lice Abalı
köyünde mayın patlaması sonucu 9 şehidimizi ve Şemdinli’de taciz atışı sonucu 1
şehidimizi rahmetle anıyorum. Şehitlerin ailelerine, büyük Türk milletine ve
kahraman Silahlı Kuvvetlerimize de başsağlığı diliyorum. Bu arada,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yine, dün meydana gelen canlı bomba olayında, eski Adalet Bakanı
Sayın Profesör Doktor Hikmet Sami Türk’e de geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Terör, ne yazık ki Türkiye'nin gündeminde olmaya devam ediyor.
Ümit edelim ki bundan sonraki süreçte, dönemde, yıllarda, terör sıfıra yakın
indirilebilsin, etkisi nötrlensin ve terörle yaşayan
bir Türk toplumu değil aksine, güzellikler içerisinde ve güvenlik içerisinde
yaşayan bir Türk toplumunu el birliğiyle gerçekleştirelim. Ama,
ne yazık ki, öyle görünüyor ki, terörle yaşamak için uygun iklim, uygun ortam
yaratılıyor ve dışarının, egemenlerin Hükûmete
dayattıkları her alanda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında yapılan
değişikliklerle bu elverişli iklim her zaman yaratılmaya devam ediliyor. Ondan
sonra, birileri çıkıp 29 Mart seçimlerinin belli sınırları çizdiğini ifade etme
cüretini dahi gösterebiliyorlar. Bunu da şiddetle huzurlarınızda kınıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konumuza dönersek tasarıda
aslında 5’inci madde olarak düzenlenen ancak ilgili Komisyonca 6’ncı maddeye
teselsül ettirilen Tahkim Kurulu yargısal yetki kullanan en üst organdır. Bu
sebeple Tahkim Kurulu Türkiye Futbol Federasyonu teşkilat yapısı içerisinde
mütalaa edilmemiştir.
Tasarı şunları getirmektedir başlıca:
1) Tahkim Kurulu bağımsız ve tarafsızdır.
2) Tahkim Kurulu en üst hukuk kuruludur.
3) Nihai karar mercisidir.
4) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları
ile üyelerin sahip olması gereken nitelikleri Türkiye Futbol Federasyonu
Statüsü’nde belirlenmektedir.
5) Tahkim Kurulunun işleyişi ve usul kuralları Türkiye Futbol
Federasyonunun çıkaracağı talimatta yer almaktadır.
6) Tahkim Kurulunun kararları kesin olup yargıya kapalı
olmaktadır.
7) Tahkim Kurulu üyelerine getirilen kısıtlamalar hüküm altına
alınmaktadır.
Değerli milletvekilleri, arz etmiş olduğum bu görüşler ışığında
Türkiye Futbol Federasyonu statüsü Tahkim Kurulu bakımından da doğal olarak
önem arz etmektedir.
Tahkim Kurulu, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanının teklifi ve
Yönetim Kurulu kararıyla mesleki tecrübesi en az beş yıl olan hukukçular
arasından seçilecek 1 başkan ve 6’şar adet asil ve yedek üyeden meydana
gelmektedir. Uluslar arası Futbol Federasyonları Birliği, yani FİFA ile Avrupa
Futbol Federasyonları Birliği, yani UEFA kurallarının esas alınacağı da bu
vesileyle vurgulanmaktadır.
Tahkim Kurulu üyeleri Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun
görev süresi kadar yetkilidir. Bu süre dolunca seçimin tekrarı zorunludur. Spor
kulüplerinde görev alanların veya spor federasyonlarında görev alanların,
istifa etmedikçe söz konusu kurulda görev almaları da mümkün değildir. Disiplin
kurullarınca altı aydan fazla ceza alanlar da keza Tahkim Kurulu üyesi
olamamaktadır. Tahkim Kurulu kararları Türkiye Futbol Federasyonu tarafından
uygulanır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haklarının ihlal edildiği
inancında olan kişilerin mahkemelere başvuru prensibinin belki de tek istisnası
spor alanındaki tahkimdir. Adli veya idari mahkemelere müracaat etmeden
başvurulan tahkim, önemli, etkin ve süratli bir müessesedir. Tahkime müracaat
etmek yargı mercilerine göre üstün avantajlar sağlamaktadır. Bu bağlamda tahkim
yoluna giderek bir uyuşmazlığın giderilmesi yargı mercilerinden çok daha hızlı
sonuçlanmakta, uyuşmazlık konusunu uzmanlarına teslim etme hususu da bu yönüyle
gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, Tahkim Kurulunun yapılandırılmasını içeren
6’ncı maddenin uluslar arası kurallara ve kendi mevzuatımıza uygun olarak güzel
bir şekilde burada düzenlendiğini özellikle vurgulamak isterim.
Bu arada Süper Lig’de Sivassporun
başarısını ben de arzu etmekteyim ama şunu da ifade etmem gerekir ki bir
Beşiktaşlı olarak tabii ki Beşiktaşın hemen takipte
olması da ve şampiyon olması da temel arzumuz.
Sporda en önemli hususun şike olduğu bir gerçektir. Yıllarca
Anadolu’nun dört bir tarafında görev almış bir kişi olarak şikenin spora ne
büyük zararlar verdiğini birçoğunuz bilmektesiniz çünkü şikeyle mücadele
aslında sporun gelişmesine en büyük katkı unsuru olarak karşımıza çıkar.
Anadolu takımlarının sorunlarına diğer bir yönüyle el atmak, onların
sorunlarını çözmek ve diğer büyük takımlarla onların eşit statüde yarışmasını
temin etmek de Türk sporunun gelişmesi açısından çok büyük önem arz etmektedir.
Bütün takımlara kendilerini ayakta tutacak kadar sürekli ve
yeterli gelir kaynaklarının yaratılması da çok önemlidir. Bu itibarla birçok
kentte uygulanan elektrik ya da su makbuzlarından ya da kamu kurum ve
kuruluşlarının üretim yaptığı tesislerden küçük oranlarda konulan birtakım
rakamlarla, elde edilen gelirlerle ayakta tutulmaya çalışılan Anadolu takımları
vardır. Bunların ancak Anayasa’ya aykırı olan yönleri söz konusudur. Bu hususta
da özellikle spordan sorumlu Devlet Bakanlığımızın bir çalışma yapması ve
Anadolu kulüplerine sürekli ve yeterli gelir kaynaklarını yaratması
gerekmektedir. Eğer böyle bir çalışma olmazsa taşrada görev yapan belediye
başkanları, vali, emniyet müdürü gibi spora öncelik ve önem tanıyan birtakım
kamu görevlilerinin sıkıntıya girdikleri gerçeğiyle her zaman karşı karşıya
kalacağız.
Ben, Türk sporunun gelişmesi ve Türkiye Futbol Federasyonunun FIFA
ve UEFA standartlarında özerk, güçlü ve güvenilir kurum olmasını yürekten
diliyor, grubum adına ve şahsım adına hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Sayın Aslanoğlu, konuşmayacaksınız
herhâlde.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci maddeyi okutuyorum:
Denetleme Kurulu
MADDE 7- (1) TFF’nin hesapları ve mali
durumu, Genel Kurul tarafından seçilmiş Denetleme Kurulunca denetlenir.
Denetleme Kurulu raporu, Genel Kurul tarihinden en az onbeş
gün önce Genel Kurul üyelerine gönderilir ve ayrıca Genel Kurula sunulur.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı yasa tasarısının 7. maddesindeki
(seçilmiş) kelimesinden sonra (yedi kişiden ibaret) ifadesinin ilavesini
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Seçilecek Denetleme Kurulu üyesi sayısının yedi kişi olacağı
belirtilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi okutuyorum:
Türkiye Futbol Federasyonunun gelirleri
MADDE 8- (1) TFF’nin gelirleri
şunlardır:
a) Futbol müşterek bahis oyunlarından kulüplere verilen isim
hakkının %15’i.
b) Başvuru harçları ve para cezaları.
c) Kulüplerin televizyon, radyo, internet ve her türlü teknik
cihaz ve benzeri araçlarla yapılacak müsabaka yayınlarından ve yayın organları
ile yapacakları her türlü sözleşmelerden elde ettikleri gelirlerin %10’u.
ç) TFF tarafından akdedilen sponsorluk
sözleşmelerinden elde edilen gelirler.
d) Resmi ve özel milli müsabakalardan elde edilen gelirlerin
kesintilerden sonra kalan net meblağı ile bu müsabakaların televizyon, radyo,
internet ve her türlü teknik cihaz ve benzeri araçlarla yayınlarından elde
edilecek gelirler.
e) Tescil, vize, aktarma, aidat ve TFF’ye
bağlı futbolcular ve kulüplerden elde edilen benzeri gelirler.
f) Mal varlığı gelirleri, mal varlığı değerlerinin devir, temlik,
satış ve kiralanması gibi hususlardan elde edilen gelirler.
g) TFF tarafından kurulacak veya ortak olunacak her türlü iktisadi
teşebbüs ve şirketlerden elde edilecek gelirler.
ğ) Faiz gelirleri.
h) Bağış ve yardımlar.
ı) Diğer gelirler.
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 343 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’yla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, futbol günümüzün en popüler spor
dallarından birisini oluşturmaktadır yani en azından seyirci olmak babından
futbolla ilgilenmeyenimiz hemen hemen yoktur. Futbol,
aynı zamanda dev bir ekonomik etkinlik, büyük bir iş kolu, dostluk ve iyi
ilişkilerin geliştirilmesinde kültürel bir araç ve ülkenin tanıtılmasında
önemli bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır.
Futbol ilk ortaya çıktığı günden itibaren birçok gelişmeye sahne
olmuş ve birçok değişiklikler yaşamıştır. Dolayısıyla, futbolun kaide ve kuralları
değiştiği gibi futbola ait yasaların da zaman zaman
yeni anlayışlara göre değiştirilmesi kaçınılmazdır. Bu tasarı da böyle bir
anlayışla gündeme geldi ama biraz önce de diğer vekillerimizin belirttiği gibi
aşağı yukarı yirmi bir aylık süre içerisinde bu Futbol Federasyonunun 3’üncü
defadır Meclis gündemine gelişi oldu. Bu bakımdan herhâlde çok hızlı
değişiklikler oluyor ve bu çok hızlı değişikliklere de çözümler getirilmesi
arzulanıyor diye düşünüyorum.
Bu tasarının futbolu daha zevkli hâle getirebilmesi için yeni
ortaya çıkan kural ve kaidelerin uygulanması, futbol ile ilgilenenlerin,
futbolcusundan idarecisine, hakeminden teknik direktörüne hatta amigo ve top
toplayıcısına kadar herkesin eğitilmesi gerekmektedir. Yani biz futbolumuzdaki
ana aksaklıklardan birisini eğitim olarak görmekteyiz. Eğer bu konuda birtakım
kural ve kaideler ortaya konursa, yasalara bunlar eklenirse bunların daha iyi
olacağı, daha iyi sonuçlar alınacağı kanaatindeyim. Zaman zaman
görmek istemediğimiz saha içi, saha dışı ve tribünde cereyan eden
çirkinliklerin yaşanması eğitim eksikliğinin bir sonucudur diyorum.
Yasanın 8’inci maddesi Futbol Federasyonunun gelirleri ile
alakalıdır. Elbette, dedik ki futbol büyük bir iş kolu, büyük bir ekonomik
etkinlik; o zaman bunda para birinci planda rol oynayacaktır diye belirtiyoruz.
Gerçekten de dünyanın değişik ülkelerinde yetişmiş olan nadir futbolcular, yine
dünyanın büyük kulüpleri olarak nitelendirilen paralı kulüpler tarafından
sürekli bulunmakta, ortaya çıkartılmakta, alınmakta ve bunlar kendi
takımlarında oynatılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, futbol ve müsabakalar büyük bir ekonomik
etkinlik diyoruz çünkü bu büyük ekonomik ve sosyal olay büyük de bir para
transferine müdahil olmaktadır.
Aynı zamanda, müşterek bahis adı verilen şans oyunları da futbolun
vazgeçilmez unsurlarından birisi hâline gelmiş ve her hafta milyonlarca
vatandaşımız müşterek bahse para yatırmakta veya aktarmaktadır. Elbette ki bu
oyunlarda rol alan kulüplerin herhangi bir pay almaması düşünülemez. Yani
bunlar mademki bu futbol takımlarını kendi çizelgelerinde gösteriyorlar yahut o
futbol takımlarının faaliyetleriyle birtakım gelirler elde ediyorlar, bu futbol
takımlarının da bunlardan gelir elde etmesi gerekir diye düşünüyoruz. Fakat bu
payın yüzde 7 gibi düşük bir oranda olması kanaatimce yetersizdir. Yani futbol
kulüpleri, biliyorsunuz, bu gelirlerin ancak yüzde 7 gibi bir kısmından
istifade ediyor, gerisi devlete gelir vergisi yahut da başka alanlarda, başka
yerlerde kullanılıyor. Bunun artırılması gerekir diye düşünüyorum. Bu
etkinliklerin organize ve kurallarının uygulanmasında söz sahibi olan
federasyon ise kulüplere ödenen payın yüzde 15’ini alıyor. Yani burada yaptığı,
demek ki, bu etkinliklerin organizasyonu ve kuralların uygulanmasıyla ilgili
çalışmalar yapıyor, bunun karşılığında da bu alınan paraların yüzde 15’ine
âdeta el koyuyor.
Değerli milletvekilleri, özellikle Anadolu kulüpleri büyük
sıkıntılar içerisindedir. Bu sıkıntılar onların sık sık
küme düşmesine yahut profesyonel futbolcularının çoğunun anlaşma ücretini tam
alamamasına sebep olmaktadır. Şehirlerimizin futbol takımları her zaman sponsor bulamamakta ve esnafa müracaat etmektedir ve
esnaflarımız da maalesef bundan mutazarrır olmaktadırlar. Esnaf bu istenen
ücreti isteyerek vermemekte ve özellikle mahallî yöneticiler ile vatandaş
arasında sıkıntılar meydana gelmektedir. Hepimiz geçtiğimiz ay sonunda mahallî
seçimlerde çalıştık. O mahallî seçimler sırasında hepinize gelen şikâyetlerin
futbol takımları için belediyenin aldığı ücretler olduğu kanaatindeyim çünkü
bana da bu konuda birçok defa şikâyetler geldi. Hâlbuki futbolun karşılıklı
anlayışı ve hoşgörüyü artırması arzu edilmektedir.
Anadolu kulüplerinin her birinin esnafa, finans kuruluşlarına ve
şahıslara külliyetli miktarda borcu bulunmaktadır. Futboldan beklediğimiz
başarının elde edilmesi, kullanılacak veya kulüplere aktarılacak kaynakla
yakından alakalıdır. Bu yüzden, futbolla ilgili müşterek bahis oyunlarından
kulüplere daha fazla kaynak aktarılmalıdır diyorum.
Futbol Federasyonu, kulüplerin televizyon, radyo, İnternet vesaire
gibi araçlarla yapılan müsabaka yayınlarından elde ettikleri gelirin de yüzde
10’unu almaktadır. Bu meblağ yüzde olarak az gibi görünmesine rağmen,
takımların elde ettikleri gelirleri dikkate aldığımızda Federasyonun aldığı
miktar ortaya çıkacaktır.
Burada, yirmi dokuz hafta sonunda takımlarımızın kazandıkları -bir
kısmının tabii, hepsini belirtmeyeceğim- para miktarı var. Mesela, buradan, Sivasspor 7 milyon 900 bin TL, Beşiktaş 6 milyon 846 bin,
Trabzonspor 6 milyon 194 bin, Galatasaray 6 milyon 31 bin, Fenerbahçe 5 milyon
542 bin, Konyaspor 3 milyon 912 bin, Kocaelispor 3
milyon 97 bin. Tabii, en alttaki Hacettepesporu ele
alırsak bunun çok daha düşük bir ücret aldığı ortaya çıkmaktadır ki bu, yarın
transferlerini nasıl yapacak? Ve yapamayacak. Zaten küme düşüyor, orada
bocalayıp duracak.
8’inci maddenin (d) fıkrasında belirtilen gelirler, resmî ve özel
millî müsabakalardan elde edilen gelirler ve bunların yayınlanmasından elde
edilen gelirler olarak Futbol Federasyonunun önemli gelir kaynaklarındandır,
ancak bu gelirlerden Millî Takıma futbolcu veren takımlara da bir miktar kaynak
ayrılması uygun olur kanaatindeyim. Bu, futbolcular kadar kulüplerin de
performansını artırmaya yardımcı olacaktır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tarsus’a mı, Mersin’e mi
verilsin?
AKİF AKKUŞ (Devamla) – Tarsus’a verilsin, ona da verilsin.
Değerli milletvekilleri, 1 Haziran 2007 ile 31 Mayıs 2008
arasındaki bir yıllık dönemde çeşitli kaynaklardan Federasyonun elde ettiği
gelirler toplam olarak 134 milyon 245 bin 584 TL’dir. Bunlar içerisinde en
büyük miktar 67 milyon 368 bin 949 TL ile profesyonel futbol gelirleridir.
Ancak, cari giderlerine baktığımız zaman, bu profesyonel futbol giderlerine…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akkuş, konuşmanızı tamamlayınız.
AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.
…25 milyon 176 bin 183 TL ödendiğini görüyoruz, yani gelirin
yarısı bile değil. Ancak, cari giderler 37 milyon 302 bin155 TL’dir. Eğitim
giderleri ise, sadece 4 milyon 218 bin 833 TL’dir.
Yukarıda da belirttiğim gibi, futbol ve müsabakalarından
beklediğimiz istifadenin gerçekleşmesi için eğitim vazgeçilmez bir uğraş
olmalıdır. Bu yüzden, Türkiye Futbol Federasyonunun gelirlerinin daha büyük bir
miktarının eğitime harcanması beklenen sonuçlara daha fazla yaklaşmayı
sağlayacaktır diyorum.
Ayrıca, dikkati çeken bir gelir-gider tablosu da millî takımlar
geliri ile millî takımlar gideri arasındaki farktır. Bu da tabii, millî
takımlarımızın başarısı ile orantılıdır.
Burada, Türkiye Futbol Federasyonu gelirleri arasında yer alan,
(f) fıkrasında belirtilen mal varlığı gelirleri, mal varlığı değerlerinin
devir, satış ve kiralanması, vesair gibi hususlardan
elde edilen gelirler yer almaktadır.
Genellikle futbol için ayrılan yerler şehir ve kasabaların
kenarında yahut şehir yerleşmelerinin seyrek olduğu yerlerdedir; dünü kast
ediyorum. Böyle olunca da o gün fazla bir değeri olmayan ve genellikle hazineye
ait olan geniş araziler takımlara veya Futbol Federasyonuna tahsis
edilmektedir. Bugün, buralar değerlenmiş ve büyük meblağlarla alınıp satılan
yerler olmuştur. Dolayısıyla, kulüpler veya Futbol Federasyonu bugün haksız
kazanç elde etmektedirler diye belirtiyorum. Bu yüzden, hazineden devralınmış
bu alanların devir ve satışı gibi hususlara daha fazla özen gösterilmeli ve
buraların satış ve devri bence önlenmelidir diyorum.
Tabii, burada, geçtiğimiz Futbol Federasyonu Yasası’nda
değişiklikler yapılırken, hatırlarsanız Atatürk Orman Çiftliğinin bir kısmının
Futbol Federasyonuna devri vardı, ancak bu önlendi.
Netice olarak diyorum ki, futboldan iyi sonuçlar, beklediğimiz
neticeleri almak için futbolla uğraşan herkesin, her kesimin eğitimine biraz
daha özen gösterilmelidir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına Ensar Öğüt, Ardahan
Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Türkiye
Futbol Federasyonu kuruluş kanunu üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi spor, sevgi, dostluk,
kardeşliktir ve Doğu Anadolu’da her zaman bu devam etmiştir. Ancak, Sayın
Bakanım buradayken söyleyeyim, Doğu Anadolu’da, güneydoğuda futbol oynayan
çocuklarımız çok mağdur. Bir kere, hakikaten bunu içtenlikle söylüyorum, doğu
ve güneydoğu milletvekilleri de bunu biliyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ardahan’a yapmadılar mı bir
şey?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Şimdi Ardahan’a da ne yapıp yapmadıklarını
söyleyeceğim.
Şimdi, Ardahan’a futbolla ilgili çok fazla bir şey yapılmadı ama
Sayın Bakanım hakikaten çok gayretli, ben huzurunuzda teşekkür ediyorum. O
gayreti çerçevesinde de oraya yardım edeceğini, sadece Ardahan’a değil, doğu ve
güneydoğuya yardım yapacağını ben umuyorum.
Şimdi, geçen sene bizim Posof Futbol Takımımız şampiyon oldu.
İnanın, Trabzon’a veya Erzurum’a elemelere gidemedi. Niye gidemedi? Yol parası
yok, otobüs yok, efendim, gittiği zaman kalacak yer yok, kalsa verecek parası
yok.
Bu seçimlerde, yani 29 Mart seçimlerinden bir hafta sonra, Ardahansporun Erzurum’a gidip elemelere katılması lazım.
Dediler ki: “8 milyar para lazım.” Vali Bey’e gittik, dedi ki: “Benim böyle bir
bütçem yok.” Yahu, bunu Federasyon vermiyor mu? Vermiyor. Bakanlık? Bakanlık da
vermiyor. Çocuklar isyan etti. Biz sağdan soldan, iş adamlarından topladık,
gönderdik; yatacak yerini de kalacak yerini de temin ettik, paralarını verdik.
Yani şimdi, Doğu Anadolu’da çocuklar barış ve sevgi için futbol
oynuyor, spora koşuyor ama devlet elini uzatmıyor. Devlet elini uzatmadığı için
de çocuklar perişan bir durumda ve devlete küsüyorlar. İşsiz, zaten yoksul ve
göç var, bir de şimdi futbol oynayan az sayıda da olsa çocuklarımızın imkânları
kısıtlı olunca boşlukta kalan çocuklar, maalesef arkadaşlar, terör örgütlerinin
kucağına düşüyorlar. Bu çok ciddi bir olaydır arkadaşlar, ben bunu yaşıyorum,
görüyorum, siz de görüyorsunuz.
Bu bakımdan, Sayın Bakanımdan ben istirham ediyorum: Doğu ve
güneydoğuya, özellikle kalkınmakta öncelikli olan otuz altı ilimiz var, bu
illerimize özel bir paket hazırlayın; gençlerin formalarını, ayakkabılarını,
oynayacak sahalarını, tesislerini… Efendim, onun dışında, diyelim ki,
turnuvalara gidiyorlar, elemelere gidiyorlar, bu nedenle…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Oylarını da oraya verecekler o zaman,
akıllarına getirme!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Canım, şimdi, biz çocuklara bir şeyler
verelim de oylarını onlar nereye vereceklerini bilirler, sen merak etme.
Şimdi, burada, gençlik çok önemli arkadaşlar. Atatürk de Türkiye
Cumhuriyeti devletini ve geleceğini gençliğe bırakmış. Gençlik de bize emanet
olduğuna göre Büyük Millet Meclisinden özellikle ben istirham ediyorum:
Kalkınmakta olan illere mutlak surette özel imkânlar, özel paketler, özel
projeler sunmamız lazım. Yani devletimiz büyük. Oradaki, doğudaki yani
Ardahan’daki, Kars’taki, Iğdır’daki, Erzurum’daki, Van’daki, Hakkâri’deki,
Şırnak’taki çocukları hapishaneye atmak değil, onlara top oynatmak, onlara
kardeşliği, barışı, sevgiyi kucaklayacak şekilde, spora kazandırmak için, o
bölgelere, futbolla ilgili, diğer spor dallarıyla ilgili, koşmayla ilgili…
Hatta biliyorsunuz, atletizmde devamlı Doğu Anadolu’dan şampiyon çıkar. Niye?
Çünkü çocuk çok koşuyor ama teknik anlamda, eğer çim sahası olursa ve tesisleri
olursa, futbol oynayacak imkânları olursa, inanıyorum o zaman o çocuklardan çok
daha iyi futbolcular çıkarak dünya şampiyonluğuna katılacak çocuklar olacaktır.
Ben, Sayın Bakandan ve Hükûmetten şunu
istirham ediyorum: Doğu ve güneydoğuya özellikle bir ayrıcalık tanıyın, oradaki
çocukları topluma kazandıralım. Oradaki, futbolla ilgili ve diğer spor
dallarıyla ilgili yatırımları bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 1/652 esas sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın 8 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mevlüt Akgün |
Cüneyt Yüksel |
Fatih Öztürk |
|
Karaman |
Mardin |
Samsun |
|
Fevzi Şanverdi |
Suat Kılıç |
|
|
Hatay |
Samsun |
|
“(a) Futbol müşterek ve sabit ihtimalli bahis oyunlarından
kulüplere verilen isim hakkının %15’i.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca oynatılmakta olan oyunlar
arasında sabit ihtimalli oyunlara da yer verildiğinden madde bu oyunları
kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 9’u okutuyorum:
Türkiye Futbol Federasyonunun giderleri
MADDE 9- (1) TFF yıllık bütçe esasına göre bütçesini hazırlar ve
bu Kanunda kendisine verilen görevleri yerine getirebilmek için TFF Statüsü
çerçevesinde gerekli bütün masraf ve harcamaları yapar.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Yaşar Tüzün |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Hüsnü Çöllü |
|
Bilecik |
Malatya |
Antalya |
|
Ahmet Küçük |
Rasim Çakır |
|
|
Çanakkale |
Edirne |
|
“Federasyonun yıllık toplam gelirinin en az % 30’u, her bütçe
döneminde 31 Aralık tarihine kadar Federasyona sunulan ve Yönetim Kurulu
tarafından kabul edilen projelerde kullanılmak üzere ikinci ve üçüncü liglerde
takımı bulunan kulüplere kullandırılır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Tüzün, buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; vermiş olduğumuz önergenin gerekçesini anlatmak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, konuşmamın başında da belirttiğim gibi
bizler Futbol Federasyonunun özerkliği konusunda bir kanun çıkarıyoruz. Bu
kanunda, belki de UEFA ve FIFA kriterlerini de Türkiye
Futbol Federasyonunun uygulaması konusunda görüşlerimizi belirtiyoruz. Ancak
Federasyonun, özellikle yetkilerini kullanır iken İkinci Lig ve Üçüncü Lig
takımlarına da proje karşılığı bir yardım ettiğini, yardım yaptığını
söylemiştik. Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun’un, eski kanunun yani bugün yürürlüğe girdikten sonra
bugün kabul ettiğimiz kanundan önceki kanunun 23’üncü maddesi şöyle demektedir:
“Federasyonun yıllık toplam gelirinin en az yüzde 15'i, her bütçe döneminde 31
Aralık tarihine kadar Federasyona sunulan ve Yönetim Kurulu tarafından kabul
edilen projelerde kullanılmak üzere İkinci ve Üçüncü Liglerdeki takımlara bütçenin
yüzde 15’i dolayında yardım yapılabilir.” Bizler, vermiş olduğumuz
önergeyle bunun, bu oranın yüzde 30’a çıkarılmasını talep ediyoruz. Yani zaten
İkinci ve Üçüncü Lig takımlarının içinde bulunmuş olduğu ekonomik sıkıntıları
hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Futbol Federasyonunun bütçesinin de İkinci Lig
ve Üçüncü Lig takımlarına öncelikle bir proje karşılığı ve yönetim kurulunun
kabulü doğrultusunda bir karar alınacak. Bu oranın yüzde 15’ten yüzde 30’a
çıkartılması konusunda bir önerge verdik. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
içindeki değerli spor adamı olan milletvekillerimizle de görüştük; bunlar da bu
önergenin doğru olduğunu, uygun olduğunu söylediler. Onun için, bu önergenin
kabulü yönünde oy kullanmanızı rica ediyoruz.
Eğer kullanmaz iseniz de, hemen belirteyim, hepinizin İkinci Lig
ve Üçüncü Lig’de kulüp takımları var, hepinizin seçim bölgesinde bulunan
takımlar var; bu takımları yok saydığınızı, bu takımlara karşı gerekli katkıyı
ve desteği Türkiye Büyük Millet Meclisinde göstermediğinizi bir yazıyla tüm
illerdeki İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına belirteceğim. Dolayısıyla, böyle
bir mağduriyeti yaşamamanız için, gelin bu önergeye destek verin, katkı verin.
Değerli arkadaşlarım, amacımız burada bağcıyı dövmek değil üzüm
yemek; amacımız siyaset yapmak da değil. Tekrar söylüyorum, Futbol
Federasyonunun bütçesinin yüzde 15’i İkinci Lig ve Üçüncü Lig takımlarına bir
proje karşılığı veriliyor, bu önergeyle bu oranı çoğaltıyoruz. İkinci Lig ve
Üçüncü Lig takımlarımız hazırlamış olduğu projeler doğrultusunda Federasyona
müracaat edecekler. Zaten Federasyon da Yönetim Kurulu kararı ile bunu
onaylayacak. Bu oranın artmasını talep ediyoruz.
Önergemizin kabulü yönünde oy kullanacağınızı temenni ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Divana alalım sizi, buyurun; oylama yapacağız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
10’uncu maddeyi okutuyorum:
Dış denetim
MADDE 10- (1) TFF’nin mali durumu ve kâr
zarar hesapları yıllık dönemler halinde spor sektöründe uluslar arası denetim
tecrübesi bulunan bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından denetlenir.
(2) Denetim raporları Genel Kurulda tetkik edildikten sonra
kamuoyuna duyurulur.
(3) Denetim raporunun bir kopyası, Genel Kurul toplantı tarihinden
önce, TFF Statüsü’nün ilgili hükümleri çerçevesinde delegelere ulaştırılır.
(4) Aynı denetim şirketi aralıksız olarak beş yıldan fazla denetim
görevi yapamaz.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı yasa tasarısının 10. maddesinin
(4) Nolu bendinde geçen (beş) ifadesinin (üç) olarak
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Beş yıl çok uzun bir zamandır, üç yıl daha makuldür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
11’inci maddeyi okutuyorum:
Vergi muafiyeti ve alacaklarının önceliği
MADDE 11- (1) Türkiye’de FIFA, UEFA ve TFF himayesinde
gerçekleştirilen müsabakalar ile bu Kanun kapsamında organize edilen
müsabakalardan elde edilecek gelirler ve TFF’nin
diğer tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
(2) Bu muafiyet, TFF’ ye ait iktisadi işletmeleri, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak
kesintileri kapsamaz.
(3) TFF tarafından bu Kanunun 15 inci maddesi gereğince verilen
para cezaları kulüplerin TFF’den olan alacaklarından
öncelikle mahsup edilir.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 343 sıra sayılı yasa tasarısının 11. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu kuruma vergi muafiyeti tanınmasına gerek yoktur. Çok büyük
kazançları vardır. Vergilendirilmesi gerekir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
12’nci maddeyi okutuyorum:
Kulüp lisans sistemi
MADDE 12- (1) Ulusal müsabakalarda yer alan kulüplerin yerine
getirmeleri gereken kriterler, FIFA ve UEFA Kulüp
Lisans sistemi talimatları doğrultusunda Yönetim Kurulu tarafından belirlenir.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13’üncü maddeyi okutuyorum:
Yayınların ve protokol tribünlerinin düzenlenmesi
MADDE 13- (1) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki tüm futbol
müsabakalarının televizyon, radyo, internet ve her türlü teknik cihaz ve benzeri
araçlarla yayınlanmasına, iletilmesine, yayınların düzenlenmesine ve
programlanmasına münhasıran Yönetim Kurulu yetkilidir.
(2) Anılan yetki özellikle TFF’nin yayın haklarının merkezi olarak pazarlanmasını ve
elde edilen gelirin yetkili organlar tarafından alınan kararlar uyarınca
kulüplere dağıtılmasını kapsar.
(3) Milli müsabakalar şifreli olarak yayınlanamaz.
(4) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından spor
kulüplerine veya kamu kurum veya kuruluşlarına protokol karşılığında
devredilen, kiralanan veya süreli intifa hakkı tesis edilen spor tesislerine
ait protokol tribünlerinin kullanılmasında kişi sayılarının tespiti ve protokol
yönlendirmesi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü talimatları dâhilinde gençlik ve
spor il ve ilçe müdürlüklerince yapılır. Milli müsabakalarda ise protokol tribünü TFF tarafından
düzenlenir.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/652 Esas sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 13 üncü maddesine aşağıdaki
dördüncü fıkranın eklenmesini ve diğer fıkra numarasının teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mevlüt Akgün |
Cüneyt Yüksel |
Fatih Öztürk |
|
Karaman |
Mardin |
Samsun |
|
Fevzi Şanverdi |
Suat Kılıç |
|
|
Hatay |
Samsun |
|
“(4) Futbol müsabakası yayınlarının, TFF tarafından belirlenen
usul ve esaslar dışında haksız ve yetkisiz olarak radyo, televizyon, İnternet
veya herhangi bir yayın veya iletişim aracıyla canlı veya banttan yayınlanması,
çoğaltılması, dağıtılması, satılması, izlenmesi veya izletilmesi hâlinde, TFF’nin veya yayıncı kuruluşun şikayeti üzerine 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’nun 71 inci maddesindeki cezai hükümler uygulanır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genelde sporun özelde ise futbolun bugünkü en önemli gelir
kaynağını spor müsabakalarının yayınlarından elde edilen gelirler
oluşturmaktadır. Türk futbolunun da bugün dünyada önemli bir noktaya
gelmesindeki en önemli etken on yılı aşkın bir süredir sürdürülen yayın havuzu
gelirleri oluşturmaktadır.
Pay-TV olarak bilinen paralı ve şifreli yayıncılık neticesinde
elde edilen yüksek gelirler sayesinde futbolun en önemli geliri
oluşturulmaktadır. Yayın teknolojileri ve internetteki gelişmeler neticesinde
yayıncı kuruluşlar çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
İnternet üzerinden futbol müsabakalarının ücretsiz olarak yayınlanması
sonucunda yayıncı kuruluşların abone sayılarını azaltmakta ve gelirleri düşen
yayıncı kuruluşlar da futbola gerekli kaynağı aktaramamaktadırlar.
Futbolun gelirlerini korumak ve etkili bir hukuki koruma
sağlayabilmek amacıyla bu konuda özel bir kanun maddesine ihtiyaç
duyulmaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 81 inci maddesinde
5728 sayılı Kanunun 143 üncü maddesiyle değiştirilmesi neticesinde bu tür yasal
olmayan yayın kullanımlarının yaptırımı ortadan kaldırılmıştır. Yayıncı
kuruluşun bu konuda yaptığı hukuki başvurular mahkemelerce kanuni dayanağı
ortadan kaldırıldığı gerekçesi ile reddedilmektedir. Bu nedenle yasal olmayan
yayınlara yeniden yaptırım uygulanmasını teminen söz
konusu Tasarıda, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 71 inci
maddesine atıf yapılması zorunlu hale gelmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 13’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü maddeyi okutuyorum:
Fikri, sınaî ve ticari haklar
MADDE 14- (1) TFF’nin kullandığı veya
kullanacağı marka, logo ve benzeri tüm fikri ve sınai
hakların mülkiyeti ve kullanım hakkı münhasıran TFF’ye
aittir. Bu hakların varlığı Türk Patent Enstitüsü ve Uluslar arası Patent
Ofisleri nezdinde TFF tarafından tescil ettirilmelerine engel değildir.
(2) TFF’nin sponsoru olmadığı halde,
yaptıkları duyuru, reklam, tanıtım ve benzeri faaliyetlerle üçüncü kişilerin
nezdinde TFF’nin sponsoru izlenimini yaratan
kişilerin eylemleri hakkında 29/6/1956 tarihli ve 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri uygulanır.
BAŞKAN – 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci maddeyi okutuyorum:
Cezalar
MADDE 15- (1) Futbol müsabaka ve faaliyetlerinde kulüplere ve
kişilere disiplin ihlalleri ve sportmenliğe aykırı fiiller ve bunlara
uygulanacak cezalar, FIFA ve UEFA kurallarına uygun olarak TFF Statüsü ve
Statü’nün çizdiği çerçevede Yönetim Kurulunun yapacağı talimatlarla belirlenir.
BAŞKAN – 15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16’ncı maddeyi okutuyorum:
Genel Kurul kararlarının iptali
MADDE 16- (1) Genel Kurulun, Türk hukukuna ve TFF Statüsü’ne
aykırılık teşkil eden tüm kararlarına karşı, karar tarihinden itibaren otuz gün
içinde TFF merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde iptal davası
açılabilir. Bu davalar basit yargılama usulüne tâbidir.
BAŞKAN – 16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
17’nci maddeyi okutuyorum:
İzinli sayılma
MADDE 17- (1) TFF tarafından hafta sonu veya iş günlerinde
oynanacak maçlarda görevlendirilen ve uhdesinde kamu görevi olan kişilerden;
hakemler, temsilciler ve gözlemciler ile TFF kurul üyeleri, çalıştıkları
kurumların yetkili makamlarının bilgileri dâhilinde görevleri süresince idari
izinli sayılırlar.
(2) Bu maddede belirtilen sürenin başlangıcı ve bitişi TFF’nin ilgili talimatlarıyla belirlenir.
BAŞKAN – 17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 18’i okutuyorum:
Uygulanacak hükümler
MADDE 18- (1) Bu Kanuna
dayanılarak çıkarılacak TFF talimatları, düzenlemeleri ile bunlara ilişkin
uygulamalar aleyhine, ancak Tahkim Kurulu nezdinde itirazda bulunulabilir.
(2) Bu Kanunda, TFF Statüsü ve ilgili diğer talimatlarda hüküm
bulunmayan hallerde 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı
Dernekler Kanunu ile 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
hükümleri kıyasen uygulanır.
BAŞKAN – 18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 19’u okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 19- (1) 17/6/1992 tarihli ve 3813
sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Madde 19’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1’i okutuyorum:
Organlar, statü ve talimatlar
GEÇİCİ MADDE 1- (1) TFF’nin 3813 sayılı
Kanuna göre seçilmiş organları, olağan görev sürelerini tamamlarlar.
(2) Bu Kanunla öngörülen TFF Statüsü ve talimatları yürürlüğe
girinceye kadar, mevcut Ana Statü ve talimatlar ile Genel Kurul tarafından 3/6/2008 tarihinde kabul edilen TFF Statüsü’nün bu Kanuna
aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu Kanuna uygun TFF Statü değişiklikleri, en geç bu Kanunun
yürürlüğe girmesini takip eden ilk olağan Genel Kurulda yapılır.
BAŞKAN – Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 20’yi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 20- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 21’i okutuyorum:
Yürütme
MADDE 21- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün oylanmasından önce İç Tüzük’ün 86’ncı maddesine
göre lehte Cemal Taşar, Bitlis Milletvekili.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 343
sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın üzerinde oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İktidarımız döneminde yasallaşan, yüce Meclisin oylarıyla birlikte
yasalaşan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü yarın kutlanacak. Bu bayramın birlik,
beraberlik ve kardeşliğe ve evrensel barışa katkı sağlamasını ve şölen havası
içinde geçmesini temenni ediyorum sözlerimin başında.
Bugün yüce Meclis tarafından kabul edilen Türkiye Futbol
Federasyonu Kanunu’nun FIFA ve UEFA normları içerisinde Türk futbolunun en
güzel yere oturtulacağına inanıyorum.
Bu tasarının kanunlaşmasında emeği geçen herkesi kutluyorum,
teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi tekrar
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taşar.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Vekâleten oy kullanacak sayın bakanların hangi bakana vekâleten oy
kullandığını belirten pusulalarını bekliyoruz efendim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 19.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın yapılan açık oylama sonucunda
toplantı yeter sayısı bulunamamıştır. Bunu dikkate alarak birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.18
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
343 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın açık oylamasında toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi açık oylamayı tekrar edeceğiz.
Oylama için yine dört dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ikinci defa yapılan
oylamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, sözlü soru önergeleri ile
diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 5 Mayıs 2009 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati: 19.28