DÖNEM: 23 CİLT: 38 YASAMA YILI: 3 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 50’nci
Birleşim 28 Ocak 2009 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L
E R I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II.- YOKLAMALAR III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, yasa dışı dinleme
olaylarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TOKİ projeleriyle
ilgili sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 3.- Kars
Milletvekili Mahmut Esat Güven’in, Kâzım Karabekir
Paşa’nın vefatının 61’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması IV.- AÇIKLAMALAR 1.- Gümüşhane
Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, 25/1/2009
tarihinde Zigana Dağı’nda meydana gelen çığ
felaketine ilişkin açıklaması 2.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş’un, Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması 3.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Cizre’de meydana
gelen trafik kazasına ilişkin açıklaması V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULU SUNUŞLARI A) TEZKERELER 1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Fransa’da düzenlenecek olan Avrupa
Birliği Parlamento Başkanları Konferansı’na, beraberindeki Parlamento heyetiyle
katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/677) VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Merkez Bankasının İstanbul’a taşınmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/394) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 2.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki petrol
rezervlerine ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/399)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, turizmle ilgili
bir konuşmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/415) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 4.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, girişimcilerin
engellendiğine yönelik bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/418) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Katar Emirinin Türk heyetine hediye verip vermediğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/469) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı 6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, halk eğitim usta
öğreticilerinin özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/487)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, adrese dayalı nüfus
kayıt sistem verilerinin belediye gelirlerine etkisine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/508) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek’in cevabı 8.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, tasfiye halindeki bir finans kurumuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/515) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı 9.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait
arsayla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/516) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 10.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, TPAO eski Genel Müdürünün bir enerji şirketinde
çalışmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/517) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, tüketicilerin yaygın şikayetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/524) (Cevaplandırılmadı) 12.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/529) (Cevaplandırılmadı) 13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
iplik ithalatında uygulanan vergi oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/530) (Cevaplandırılmadı) 14.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki yatırımlara, yeşil kartlılara ve yapılan
yardımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/562) (Cevaplandırılmadı) 15.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, İller Bankası Genel
Müdür Yardımcılarının atama şartlarına uyup uymadığına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/569)
(Cevaplandırılmadı) 16.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, doktorların aldıkları
ücrete ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/575) (Cevaplandırılmadı) 17.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin yönetimine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/585)
(Cevaplandırılmadı) 18.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, çiftçilerin tarımsal
sulama elektrik borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/594)
(Cevaplandırılmadı) 19.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Kıbrıs’a
düzenlediği geziye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/596)
(Cevaplandırılmadı) 20.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bir televizyonun yayınının kesilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/602) (Cevaplandırılmadı) 21.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
malvarlığına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/610)
(Cevaplandırılmadı) 22.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, bazı kamu kurumlarının
internet sitelerindeki bazı şahıslarla ilgili tanıtıcı bilgilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/619) (Cevaplandırılmadı) 23.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, demir fiyatlarındaki
artışa ve inşaat sektörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/622)
(Cevaplandırılmadı) 24.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir kredi değerlendirme
kuruluşunun notuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/623)
(Cevaplandırılmadı) 25.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, tarım politikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/625) (Cevaplandırılmadı) 26.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, mısır prim fiyatlarına
ve mısır ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/629)
(Cevaplandırılmadı) VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96) 2.- Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı:
266) VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, muhtarların özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/5981) 2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, kayıt dışı istihdama
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı (7/6013) 3.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, KEY ödemelerinde
itiraz süresinin uzatılmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/6049) 4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
Kahramanmaraş’taki tekstil fabrikalarına enerji desteği ödemelerine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/6068) 5.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, gazilerin özel sağlık kuruluşlarına
başvurusundaki sevk zorunluluğuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/6167) 6.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya Toptancı Hâl Derneğine yönelik bazı
uygulamalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/6178) 7.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, TOKİ’den
ihale alan bir şirketin Sarıkamış esnafını mağdur
etmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/6244) 8.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
ÇASGEM’in sertifika programlarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/6273) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 15.00’te açılarak beş oturum yaptı. Bursa
Milletvekili Ali Kul, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 710’uncu yıl dönümüne, Mersin
Milletvekili Kadir Ural, Atatürk’ün Silifke’ye gelişinin 84’üncü yıl dönümüne, İzmir
Milletvekili Harun Öztürk, 2008 yılı merkezî yönetim
bütçe uygulamasının sonuçlarına, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu asıl
üyeliğinden istifasıyla boşalan üyelik için Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın MHP Grubunca aday
gösterildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi, Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır ve 20 milletvekilinin,
JİTEM ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanmış faili meçhul
cinayetler konularında (10/313), Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 24 milletvekilinin, 2/B olarak bilinen arazilerin
durumu ile ormanların sürdürülebilir yönetimi konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/314), Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri; Genel Kurulun
bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. TBMM Başkanı
Köksal Toptan’ın, Suriye Halk Meclisi Başkanı Mahmoud
Al-Abrash’ın Suriye’ye davetine bir Parlamento
heyetiyle birlikte icabetine, İktisadi
İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) tarafından 19 Şubat 2009 tarihinde
Paris’te düzenlenecek olan “Finansal ve Ekonomik Kriz” başlıklı parlamenter
seminere katılım hususuna, İlişkin Başkanlık
tezkereleri; 22/1/2009 tarihinde
dağıtılan ve Genel Kurulun 22/1/2009 tarihli 48’inci Birleşiminde okunan Devlet
Bakanı Mehmet Aydın hakkındaki (11/6) esas numaralı gensoru önergesinin
gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması ve gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 27/1/2009 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına, Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan
239, 2547, 322, 316, 306 ve 311 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu
kısmın sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11 ve 12’nci sıralarına alınması ve diğer kanun
tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 27/1/2009 ve 3/2/2009 Salı günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmesinden sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine, 27/1/2009 ve 3/2/2009 Salı günkü birleşimlerinde
15.00-20.00, 28/1/2009 ile 4/2/2009 Çarşamba günkü ve 29/1/2009 ile 5/2/2009
Perşembe günkü birleşimlerinde 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesine, 322 sıra sayılı
Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerin ekli cetveldeki şekilde olmasına, İlişkin Danışma
Kurulu Önerisi, yapılan görüşmelerden sonra; Kabul edildi. Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatifleri Tarafından Üreticilere Kullandırılan ve Sorunlu Hale Gelen
Tarımsal Kredilerin Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/235), İç Tüzük’ün 37’nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra
kabul edilmedi. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, TRT’nin Ergenekon
soruşturmasıyla ilgili yayınlarıyla kamu yayıncılığı kural ve ilkelerine aykırı
davranmasına göz yumduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Mehmet Aydın hakkında bir
gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/6) görüşmeleri tamamlandı, yapılan
oylamadan sonra, gündeme alınmasının kabul edilmediği açıklandı. Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmının: 1’inci sırasında bulunan
(6/386), 2’nci ” ” (6/388), 3’üncü ” ” (6/391), 93’üncü ” ” (6/605), 95’inci ” ” (6/607), 126’ncı ” ” (6/659), 136’ncı ” ” (6/672), 145’inci ” ” (6/682), 150’nci ” ” (6/697), 190’ıncı ” ” (6/768), 212’nci ” ” (6/805), 221’inci ” ” (6/817), 236’ncı ” ” (6/836), 237’nci ” ” (6/837), 243’üncü ” ” (6/848), 260’ıncı ” ” (6/871), 270’inci ” ” (6/881), 271’inci ” ” (6/883), 286’ncı ” ” (6/899), 297’nci ” ” (6/910), 312’nci ” ” (6/928), 316’ncı ” ” (6/937), 317’nci ” ” (6/938), 318’inci ” ” (6/939), 331’inci ” ” (6/952), 337’nci ” ” (6/960), 345’inci sırasında bulunan (6/969), 347’nci ” ” (6/971), 368’inci ” ” (6/997), 374’üncü ” ” (6/1004), 389’uncu ” ” (6/1024), 394’üncü ” ” (6/1031), 406’ncı ” ” (6/1043), Esas numaralı sözlü sorulara İçişleri Bakanı Beşir Atalay cevap
verdi; (6/391), (6/607), (6/672), (6/682), (6/697), (6/768), (6/805), (6/848),
(6/899), (6/910), (6/938), (6/939), (6/952), (6/960), (6/969), (6/1004),
(6/1024), (6/1043) esas numaralı soruların sahipleri de cevaba karşı
görüşlerini açıkladı. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi. 2’nci sırasında
bulunan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu’nun (1/608) (S. Sayısı: 266) müzakerelerine devam olunarak tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Maddelerine geçilmesi için yapılan
oylamalarda toplantı yeter sayısı bulunmadığı anlaşıldığından; 28 Ocak 2009
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
19.50’de son verildi.
28 Ocak 2009 Çarşamba BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimini
açıyorum. Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk söz, dinleme olayları hakkında söz isteyen
Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’ye aittir. Buyurun Sayın Ekici. (CHP sıralarından alkışlar) III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI 1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, yasa dışı dinleme olaylarına ilişkin gündem dışı
ko-nuşması ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye'de son zamanlarda artan yasa dışı dinleme olaylarıyla ilgili ve
yaratılan korku imparatorluğuyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce Divanı
saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi Başkanının, YÖK
başkanlarının, Ana Muhalefet Partisi Genel Sekreterinin, askerlerin,
bürokratların, gazetecilerin, siyasetçilerin, daha doğrusu tüm toplumun
dinlenmekte olduğu ve korku imparatorluğu altında sindirilmek istendiği bir
ortam içerisinde yaşıyoruz. Herkesin dinlenmekte olduğu bir süreçten geçiyoruz.
Telekulağın bir iddia olmaktan çıktığı, hayatın ta
kendisi, gerçeğin ta kendisi olduğu bir Türkiye var karşımızda. Değerli arkadaşlar, benim dile getirdiğim, yakındığım konu, yargı
kararıyla yapılan, suçu önlemeyle ilgili yapılan, emniyetin yapmış olduğu, izne
tabi dinlemelerle ilgili değil, bunların dışında illegal yapılan dinlemelerdir.
Bunlar, sanatçıdan esnafına, ev hanımından memuruna herkesin “Ben
dinleniyorum.” demesi hukuk devletine zarar vermektedir, insan psikolojisini
bozmaktadır. Yasa dışı veya hizmet ettiği mantık adına dinleme yapan kişiler,
gruplar, kuruluşlar veya kurumlar için bir çözüm bulunması gerekmektedir. Bugün
şu gerçek bilinmektedir: 600 dolar bedel ödeyen, ücret ödeyen bir kişi
istediğini dinleme imkânına kavuşmuş ve bunu sağlamış olmaktadır. Peki, bu
sorunu teknik olarak önlemekle sorumlu Ulaştırma Bakanı ne yapıyor, nasıl bir
çözüm önerisi getiriyor? Çok enteresan, Sayın Bakanın önerisi şu: Dinlenmek
istemiyorsanız konuşmayın. Evet, “Dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın.” diyor
Sayın Bakan. Bu mantık akla şunu getiriyor, “Bir dönem okullar olmasa millî
eğitimi çok rahat idare edebilirim.” diyen mantığı çağrıştırıyor değerli
arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde Sayın Enerji Bakanı da şöyle bir iddiada
bulundu: “Doğal gaz pahalılığından yakınıyorsunuz. Üşüyorsanız fındık yiyin.”
Yani arkadaşlar, lütfen gülünecek şeyler yapmayalım, toplumla bu kadar alay
etmeyelim, bu kadar ciddiye almaz bir davranış içerisinde bulunmayalım. Değerli milletvekilleri, özel hayata müdahale, duygusal yaşamın,
günlük yaşamın denetim altına alınması anlamına gelen yasa dışı dinlemeleri bir
milletvekili olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak yani 70
milyondan biri olarak kabul edemiyorum, içime sindiremiyorum. Türkiye'nin bir
hukuk devleti mantığı içinde yönetilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması
hepimizin görevidir. Avrupa Birliği üyeliği yolunda ilerleyen demokratik
Türkiye’de bu görüntüler bizlere yakışmıyor. Yetkisi olanların, teknolojinin
nimetlerinden faydalananların diğer vatandaşların özel hayatını gasp etmesi
Türkiye’ye yakışmıyor. Bu işe bir an önce çözüm bulunması gerektiği inancı
içerisindeyim. Eğer buna çözüm bulunmazsa… Bizim yöremizde şöyle bir tabir
vardır: “Deri kokarsa tuzlanır.” Tuz kokarsa yapacak şey felakete gidiştir.
Değerli arkadaşlarım, tuzu kokutmadan bu işin çözümünü bulmakla ilgili adım
atılması gerektiği inancı içerisindeyim. Değerli arkadaşlar, söylenecek çok söz var ama beş dakika
içerisinde bunları sığdırmak, bunları anlatmak pek de kolay olmuyor. Türkiye siyasi ve ekonomik açıdan çok zor bir süreçten geçiyor.
Yoksulluk ve çaresizlik her geçen gün daha da artmaktadır. Her gün kapanan iş
yerleri, işten çıkarma haberleri artık önemsiz ve kanıksanmış duruma gelmiştir,
ülkemizin her yerinde yaşanır olmuştur. Ortada peş peşe batan şirketler, işsiz
kalan yüz binler var. Küresel krizde ikinci dalgadan söz ediliyor ama biz hâlâ
krizin adını dahi koyamadık. Bırakın adını koymayı, teğet geçmesinden
psikolojik olmasına kadar birçok ilginç tanımlamalar getirdik. Gaziantep’te,
Kahramanmaraş’ta, Konya’da, Türkiye'nin tüm illerinde kriz teğet geçmemiştir,
yüzlerce iş yeri kapanmıştır, kapanmayıp küçülenler, üretimi tek vardiyaya
indirenler… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Ekici, devam edin. AKİF EKİCİ (Devamla) - …tesislerini söküp başka ülkelere
götürenler için hiçbir tedbir alınmamıştır. Alınması gereken çok basit, küçük,
birkaç tedbir vardır, söyledik bunu defalarca: Vergileri birkaç puan
indirirseniz, yüksek SSK primlerini düşürürseniz, kur politikasında inat
etmeyip mantıklı bir çözüm getirirseniz, Çin, Hindistan, Tayland, Filipinler
gibi ülkelerin yaptığı haksız rekabeti önleyici tedbirler alırsanız bu sorunlar
çözülür iddiasındaydık ama maalesef bunların hiçbirisi yapılmadı. Değerli arkadaşlar, kronik bir sorun hâline gelen işsizlik,
AKP’nin iktidar olduğu son altı buçuk yıl içerisinde daha da artmıştır. Bugün
18 milyon insan yoksulluk sınırı altındadır, 2 milyon insan aç yatıp
kalkmaktadır. Bu yüce Meclisin asli görevi bu olmalıdır, korku imparatorluğu
yaratarak insanları sindirmek yerine bu yoksul ve açlık sınırı altında kalmış
insanların sorunları nasıl çözülür, ne gibi tedbirler alınır hesapları ve
çalışmaları içerisinde olmamız gerekir ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ekici. AKİF EKİCİ (Devamla) – Bir teşekkür edeyim Sayın Başkanım. BAŞKAN – Son cümlenizi alayım efendim. Buyurun. AKİF EKİCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, maalesef şu gerçeği de
görüyoruz: Bugün her türlü yoksulluğun içerisine bulaşmış olan, imar rantlarından faydalanan, beş yıl önce çocuklarını
arkadaşlarının burs desteğiyle okuttuğu iddiasında bulunanlar bu krizden, bu
ekonomik sıkıntıdan paylarını almamışlar, bunun içerisinde yoklar ama… BAŞKAN – Teşekkür edecektiniz Sayın Ekici. AKİF EKİCİ (Devamla) – Peki, Sayın Başkanım. Teşekkür ederim değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ekici. Gündem dışı konuşmaya Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım cevap verecektir. Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Akif Ekici’nin Türkiye’deki dinleme sorunu konulu gündem dışı
konuşması için huzurunuzdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, dinleme konusu sadece Türkiye'nin konuştuğu bir konu değildir. Dünyanın
bütün devletlerinde bu dinleme meselesi zaman zaman
gündeme gelir ve siyasetin önemli alanlarından birisi olarak da günlerce
gündemde kalır. Geçmiş olayları, hafızamızı yokladığımızda birçok ülkede
dinlemelerle ilgili birçok skandallar, olaylar ortaya çıkmıştır. Dinlemenin asıl yasal çerçevesini Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
oluşturur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22’nci maddesine baktığımızda
“Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel
ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça;
haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin
kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını
kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar.”
Anayasa’mızın 22’nci maddesi haberleşmenin gizliliği ve insanların özel
hayatının korunmasıyla ilgili hususları bazı istisnalar dışında düzenlemiş ve
dinlemenin, izlemenin, sinyal takibinin hangi şartlar altında ve hangi hukuki yollar takip edilerek
yapılacağını hükme bağlamıştır. Bu çerçevede dinlemeye esas yasalar da çıkarılmıştır. Bu yasalar
nedir? Ceza Muhakemesi Kanunu, 135-140 arasındaki maddeler, delil toplamaya
yönelik olarak dinleme, sinyal izleme, teknik takip konularını düzenlemektedir.
“Eğer başkaca bir delil bulunamıyor ise bu maddeler muvacehesinde dinleme
yapılabilir ancak bunların usulüne uygun hâkim kararı, gecikmesi mahzurlu
hâllerde savcı kararı alınmak suretiyle yapılır” denmektedir. İşte bu çerçevede 5397 sayılı telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişimin tespiti, değerlendirilmesi, sinyal bilgilerinin takibi ve kayda
alınmasıyla ilgili bir kanun bu Meclisten geçti ve yürürlüğe girdi. Bu Kanun’un
amacı şu: Bu Kanun, gerek Anayasa’mızın 22’nci maddesinde öngörülen hususlar
gerekse Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörülen maddeler gerekse 5190 sayılı Kanun
yani eski DGM’ler yerine kurulan mahkemelerin görevleriyle ilgili Kanun
kapsamında yapılacak yasal takibin, dinlemenin, sinyal bilgilerini izlemenin
yasal çerçevede yürümesinden sorumlu olarak bir başkanlık oluşturuldu. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının görev alanı,
dinlemeye yetkilendirilmiş üç kuruluşumuzun -ki bunlar MİT, Jandarma ve
Emniyet, bu kuruluşlarımızın- gerek istihbarat amaçlı gerek organize suç örgütleriyle
mücadele amaçlı gerekse de adli amaçlı dinlemelerinin Anayasa’mızda tanımını
bulan, ilgili kanunlarda da usulleri açıklanır şekilde yapılıp yapılmadığını
kontrol etmek ve bu kuruluşlara eğer uygunsa uç vermek… Yani dinlemeyi yapmak değil bu kurumun görevi. Bir şeyin burada
aydınlatılması gerekir. Bu kurum dinleme yapmaz. Bu kurum, dinleme yapmaya
yetkili MİT, Jandarma, Emniyetin taleplerinin yasalara uygun olup olmadığını
denetler, eğer uygunsa onlara dinleme yahut izleme veya sinyal takibi gibi
konularda yol verir veya taleplerini reddeder. Buna neden ihtiyaç duyulmuş? Daha önce böyle bir mekanizma yok. Ne
yapıyor? Bütün kurumlar, kendi inisiyatiflerinde,
istediği gibi bu dinlemeleri yapıyor ve bu dinlemelerde de kurumlar arasında
rekabet oluşuyor, istihbaratlarla, suçlarla mücadelede zaaf oluşuyor ve bu
arada da yasal olmayan oradaki bireylerin yaptığı bazı yanlış uygulamalar da
toplumda rahatsızlık oluşturuyor. İşte bu eksikliği ortadan gidermek için
Anayasa’mızın 22’nci maddesine göre bu Başkanlık oluşturuldu. Bu Başkanlığın
hangi şekilde çalışacağını az önce izah ettim. Bir de bu dinlemelerde veya izlemelerde toplumun kafasında bir
karışıklık var. Bazı tanımlar var. Bu Yasa’ya göre çıkarılan Adli Dinleme
Yönetmeliği’nde -Adalet Bakanlığının- burada olayları tanımlamış. Bunlardan bir tanesi “iletişimin tespiti.” İletişimin
tespiti şu demek: İçeriğine girmeden, müdahale etmeden iletişim araçlarının
diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi
ve kimlik bilgilerinin tespiti. Yani neler konuştuğuna girmeden trafiğin
izlenmesi. Kim kiminle konuştu, nerede konuştu, koordinatları… Buna niye
ihtiyaç var? Bu da diyelim ki bir suçluyu takipte gerek istihbarat amaçlı gerek
organize suç örgütleriyle mücadele amaçlı suç organizasyonunun takibine yönelik
bir işlemdir ve buna “iletişimin tespiti” denir. İkinci konu “sinyal bilgisi.” Sinyal bilgisi de bir iletişim ağında haberleşmenin iletimi veya
faturalama amacıyla işlenen her türlü veri. Burada da iki husus var. Bu tek yönlü sinyal bilgisi. Zaten her abone istediği an
buna ulaşabilir. Bir ücret ödeyerek siz bütün konuşmalarınızın dökümünü
alabilirsiniz; ne zaman, kiminle, hangi telefonla konuştunuz. Bu tek yönlü
sinyal bilgisi herkes için açık, bedeli mukabilinde alınabilir ancak bunun iki
türlü sinyal takibi için yine mahkeme kararı lazım. Sizin aradığınız
numaraların da nereleri aradığını öğrenmek gerekiyorsa, böyle bir ihtiyaç varsa
bu iş de sinyal bilgisi takibine dayalı bir iştir ve bunun mahkeme kararı
dışında elde edilmesi mümkün değildir. Sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi konusu diğer bir tanım.
İletişimin içeriğine yine girmeden yetkili makamdan alınan karar kapsamında
sinyal bilgilerinin iletişim sistemleri üzerinde bıraktığı izlerin tespiti,
bunlardan anlamlı sonuçlar çıkarılması, değerlendirilmesi, böylece suçlularla
mücadele. Bir anlamda, örneğin bilgisayarlardan gönderdiğimiz
elektronik postalar veya sayısal telefonlarda -şimdi sayısal telefonlar
yaygınlaştı- yapılan bütün konuşmalar, İnternet’e girdiğimiz zamanki bütün
işlemler bir iz bırakıyor. Yani siz onları imha etseniz bile o izler yer
sağlayıcılar, içerik sağlayıcılar, hizmet sağlayıcıların elinde bulunuyor. İşte
bu bilgileri de takip etmeye “Sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi” diyoruz. Bir başka şey: Buna da “teknik araçlarla izleme” veya halk
arasında “ortam dinlenmesi” deniyor. Ortam dinlenmesi Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 140’ncı maddesine göre 1’inci fıkrada sayılan suçlar dolayısıyla
yapılan soruşturmalarda suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin
bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde şüphelinin veya
sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri, iş yerinin teknik araçlarla
izlenmesi, ses veya görüntü kaydının alınma işlemi. Buna “ortam dinlenmesi”
deniyor. Bu da CMK’nın 140’ıncı maddesine göre
mahkeme, hâkim kararıyla yapılabilen bir iştir. Bu tür işlem Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığından izin almadan, doğrudan, CMK 140’a göre hâkimler ve
savcılar tarafından yapılabiliyor. Bu tanımları verdikten sonra, izleme, sinyal takibi, teknik takip
veya dinlemenin hangi araçlardan yapıldığına da göz atmak lazım. Toplumun
aydınlanması gerekiyor. Cep telefonundan cep telefonuna veya cep telefonundan sabit
telefona, İnternet’ten elektronik postanın gönderilmesi veya cep telefonundan
(SMS) kısa mesaj gönderilmesi veya uydu üzerinden haberleşme. Bütün bu mecralar
telekomünikasyon yoluyla iletişim takibinde esas alınan mecralardır, bunun
dışında bir yöntem de yoktur. İşte, bu mecralardaki yapılacak her türlü
iletişim tespiti, sinyal takibi, değerlendirilmesi ve ortam dinlemesinde
uyulacak kurallar, usuller, yasalar az önce ifade ettiğim gibidir. Bütün
bunları yapmazsak… Bu takipler şüphesiz niçin yapılıyor? Organize suçlarla
mücadele etmek, devletin içeride ve dışarıda istihbarat toplaması ki bu yetki
sadece MİT’e aittir. Polisin ise ülke çapında sinyal izleme, istihbarat toplama
yetkisi vardır. Jandarmanın da görev bölgesi içerisinde böyle bir yetkisi
vardır. Bunlar, bu kuruluşların kendi kanunlarıyla verilmiş yetkilerdir. Burada yapılan iş, TİB’in oluşturulması,
buradaki taleplerin disiplin altına alınması, bu işler yapılırken yasalara
uyulup uyulmadığının titizlikle kontrol edilmesinden ibarettir ve dolayısıyla,
böylece yasa dışı dinlemelerin veya kötü niyetli, gerek kamu görevlisi gerekse
kamu görevlisi dışındaki insanların bu tip faaliyetler içerisinde olmalarının
önüne geçilmesidir. Peki, bütün bunları yaptıktan sonra diyelim ki bunlara uymayanlar
oldu. Olamaz mı? Olur. Yani birisi gelir, ortam dinlemesi, bir topluluğun içine
girer, cebindeki kaydediciyi açar, ortam dinlemesi yapabilir veya bir cihaz koyabilir
bir yere, dinleme yapabilir. Bunlar yasal olarak yapılabildiği gibi yasal
olmayan yönlerden de yapılıyor. Az önce söyledim, 5190’a göre yasal olarak
yapılabiliyor; yasal olmadan da yapılıyor, örneklerini de geçmişte gördük ama
bunların müeyyideleri var. Müeyyideleri nedir? Eğer bu iş bir hizmet sağlayıcı, yer sağlayıcı
marifetiyle yapılıyorsa yetki belgesi iptal ediliyor, adli ve hapis cezası
veriliyor. Bunların cezaları da yine CMK’ya göre bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası. Bir başka özelliği de şüphesiz bu tip
dinlemeler hiçbir şekilde mahkemelerde delil olarak geçerli değildir. Bunlar da
işte bu TİB’in kurulmasıyla ilgili kanunla getirilmiş
müeyyidelerdir. Önceden bu müeyyideler yoktu. Bu dinlemeler yapılıyordu. Yasal
olarak yapılanı da vardı, yasal olmayan dinlemeler de vardı ama müeyyideler
yoktu. İşte TİB’in kurulmasıyla ilgili yasayla
birlikte yasadışı, 5397’ye göre yapılan dinlemelerde bu şekilde dinlemeyi yapan
işletme -cep telefonu şirketi, sabit telefon şirketi- hem yetki belgesinin iptali
hem de para cezasına çarptırılıyor. İşte bu getirilen hüküm iki şeyi güvence
altına almıştır vatandaşlarımız bakımından: Birincisi, bunların delil olarak
kabul edilmemesi; ikincisi, bu işi yapanların hapis cezasıyla tecziye
edilmeleridir ve bu şekilde, burada, yasa dışı dinlemelerle ilgili bir disiplin
sağlanmıştır. Son günlerde, tabii, gündeme getirilen bazı hususlar var, onları
da bu vesileyle açıklamakta yarar görüyorum. Örneğin, Yargıtayın
verdiği bir karar var. Bu karara göre, Jandarma bunu yapamadığı hâlde MİT ve
Emniyetin yurt çapında dinlemeye devam ettiği iddia ediliyor. Değerli milletvekilleri, buradaki olay şudur: Az önce dedim,
MİT’in, Emniyetin, Jandarmanın dinleme, sinyal izlemelerinin hangi esaslar dâhilinde yapılacağı
kuruluş kanunlarında ifade ediliyor. Buna göre, Jandarma, sadece sorumluluk
bölgesinde ve terörle mücadele alanında dinleme yapmaya yetkilidir, bunun
dışındaki dinlemeleri yapamaz. Ancak, yargıya başvurarak Türkiye çapında bir
dinleme yetkisi istemiş ve bir mahkeme reddetmiş, bir mahkeme kabul etmiş, konu
Yargıtaya gelmiş ve kamu yararına düzeltme suretiyle
bu talep reddedilmiştir. Diğer kuruluşların ise zaten kanunlarında, ülke
çapında Emniyetin, devlet çapında MİT’in -“devlet çapında”dan
kastımız hem yurt içinde hem yurt dışında- dinleme yetkisi zaten vardır.
Dolayısıyla onlar kendi yetki kanunlarındaki, kuruluş kanunlarındaki hususlarla
hareket etmektedir. Dolayısıyla böyle bir uygulamada yanlışlık söz konusu
değildir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bakanım, son bir dakikanız; buyurun. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yine, gündeme
getirilen, bakanlar, milletvekilleri ve üst düzey bürokratların dinlendiği
iddiasıdır. Bu konu esasen şudur: Kamu görevlilerinin dinlenme esasları da
onların bir suç konusunda sorgulama ve yargılama esaslarıyla aynıdır. Örnek vermek
gerekirse bir genel müdürün dinlenebilmesi için önce onun sorgulanması, yani
4483’e göre bakan tarafından izin verilmesi… İzin verilmemesi hâlinde itiraz
yoluyla sorgulanmasına savcılıkça karar verilip ondan sonra ancak dinleme
yapılır. Mahkeme kararı alınmadan hiçbir şekilde doğrudan dinleme yapılamaz
yani kamu görevlilerinin, milletvekilinden bürokrata kadar dinleme esasları
yargılanmalarına esas mevzuat hükümleri mucibince yapılır, öyle rastgele dinleme yapılamaz. Onu da ifade ediyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bakanım, son cümlenizi alabilir miyim. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Son sözlerimiz… Tabii “Elektronik postalar benden önce okunuyor.” iddiası var.
Burada da elektronik postalar veya kısa mesajlar da dinlemeyle eş değerdir,
aynı usullere tabidir ancak şu tehlikeyi görmek lazım: Bu yer sağlayıcılar -Mynet, Yahoo, Gmail
veya diğerleri- size bir IP numarası verirken bu trafiğinizi virüsle mücadele
için rıza verdiğinize dair bir sözleşme imzalatır. O sözleşme kapsamında bu
bilgiler onlardan geçiyor ama bu bilgilerin hepsini dinlerler mi, dinlemezler
mi veya bilgisayarınızın, cep telefonunuzun içerisine bir virüs yazılımı da
konmak suretiyle böyle bir risk de vardır ama bunlar ne yasalarla ne diğer
bahsettiğim hususlar dâhilinde değerlendirilecek konular değildir. Özet: Dinleme yapıldı, bilgiler elde edildi, bir şey çıkmadı.
Cumhuriyet başsavcısı bunu on beş gün içerisinde, ilgilisine, dinleme
yapıldığını ve herhangi bir bulguya rastlanmadığını da bildirmekle mükelleftir.
Yine bu, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda hükme bağlanmıştır. BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, kısacası,
tabii bir son… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Peki, teşekkür
ediyorum. Tabii benim demek istediğim şudur: Eğer yanlış işiniz yoksa, yasal olmayan hiçbir işiniz yoksa dinlenmekten
korkmayın, istediğiniz kadar konuşun. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yapmayın Sayın Bakanım! AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Çok kötü bir cümle ama Sayın Bakan! ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Türkiye… AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Bir bakan olarak bunu söylemeyin lütfen! ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Türkiye… AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Bir bakan olarak yakışmıyor! Bu söylenir
mi ya? Ne demek? SACİD YILDIZ (İstanbul) – Herkesin özeli… AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Herkesi dinleyin o zaman! Özel yaşamı
falan dinleyin! Bir bakana yakışmıyor bu sözler. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Şimdi bakınız, bir
şeyi söylemek istiyorum. Söylediğim şudur… AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Tehlikeli bir şey yoksa konuşmayın… ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Söylediğim şudur:
Eğer yanlış anlaşıldıysa düzelteyim. AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Evet, düzeltin lütfen! ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, hani dediniz
ya “Eğer dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın.” Dinlenmenin hangi usullerle
yapılacağını, bütün hukuki boyutlarıyla, teknik boyutlarıyla ortaya koydum.
Hâlâ şüpheniz varsa… Toplumda birçok insanın şüphesi var. AKİF EKİCİ (Gaziantep) – O zaman konuşmayın! ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Bu da bir hakikattir.
Buna da bu şartlar altında yapılacak başka bir şey yoktur. Teknolojinin önüne
geçme imkânı yoktur ama önemli olan, kim ne yaparsa yapsın, yasal olmayan
yollardan böyle bir şey yaparsa bunu delil olarak kullanamaz, şantaj olarak
kullanamaz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Bunu söyleyin! ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Kullandığı zaman da
bunun müeyyidesi var, hükmü var; bunun da bilinmesi lazım. AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Bunu söyleyin! ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Bunu ifade etmek
istedim, kastettiğim budur. Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Gündem dışı ikinci söz, TOKİ’yle ilgili
sorunlar hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’a
aittir. Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından
alkışlar) 2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TOKİ projeleriyle ilgili sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in
cevabı YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Toplu Konut İdaresinin yürüttüğü projelerle ortaya çıkan ve yaşanmakta olan
sorunlarla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, hiç şüphesiz, hepinizin de malumu olduğu
üzere, ülkemizin en önemli sıkıntılarından birisi de konut sorunudur. Bu sorun
hâlen yaygın olarak devam etmektedir ve hâlen de milyonlarca insanımızı
ilgilendirmektedir. TOKİ bu sıkıntıları azaltmak amacıyla faaliyete geçmiş ve birçok
bölgede önemli çalışmalar yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir. Ancak TOKİ
ilk başlangıç zamanlarında ortaya koyduğu ciddi ve verimli çalışmalarını
maalesef artık devam ettirememektedir. Bunu, özellikle teslim edilen ve hâlen
devam eden projelerde ortaya çıkan vatandaşlarımızın memnuniyetsizliğinden,
mağduriyetinden ve haklı olarak yaptıkları şikâyetlerinden anlamaktayız. Bugün
hemen her yerde TOKİ’nin hizmetlerinden,
projelerinden şikâyetler gelmektedir. Mağdur olan insanlarımızın tepkileri çığ
gibi yükselmektedir. Keşke TOKİ’nin bu
çalışmalarından hiç şikâyet olmasaydı da biz de burada bugün bu konuları
konuşmak mecburiyetinde kalmasa idik ama maalesef gerçekler artık
gizlenememektedir. Sayın milletvekilleri, az önce de belirttiğim gibi, TOKİ
projelerinden şikâyetler ve tepkiler her geçen gün azalacağı yerde maalesef
çoğalmaktadır. Bugüne kadar, TOKİ’den şikâyetlerle
ilgili 4 kez soru önergesi vermek zorunda kalan bir arkadaşınız olarak doğaldır
ki öncelikle seçim bölgem olan Adana’dan yükselen feryatları dile getirdim.
Daha önce Adana’da Yüreğir-Kargakekeç, Yüreğir-Atakent ve Seyhan-Şambayadı ile
Yüreğir-Aksantaş’taki ve son olarak yine Adana’daki
ve Yalova’daki bazı TOKİ projelerindeki sorunlarla ilgili şikâyetleri Sayın
Başbakana yazılı soru önergeleriyle ilettim. Ancak, ne yazık ki bunlardan
sadece Kargakekeç ile ilgili olan önergeme tatmin
edici ve çözüm getirici bir cevap aldım ve bundan dolayı da mahallî basında
TOKİ yöneticilerine teşekkür etmeyi de ihmal etmedim. Sayın milletvekilleri, tarafımıza iletilen TOKİ’yle
ilgili şikâyetleri buradan kısaca şöyle özetlemek istiyorum: 1) Teslim edilen veya teslim
sürecinde olan konutların damları akmakta, kapılar, camlar, yer parkeleri veya
seramikler kırık teslim edilmektedir. 2) Çevre düzeni ya hiç
yoktur ya da yasak savma babından eksik yapılmış ve böylece teslim edilmiştir. 3) Sosyal donatılar son
derece yetersiz yapılmaktadır. Konutlar genelde şehirlerin gelişme
istikametinde yapıldığından, sosyal donatılarla ilgili mağduriyetler çok ciddi
bir şekilde gözükmektedir. 4) PTT, sağlık ocağı, okul gibi zorunlu hizmet birimlerinin yokluğu
vatandaşlarımızı büyük ölçüde mağdur etmektedir. 5) Konutlar, yapılan protokolün aksine zamanında teslim
edilmemektedir. Pek çok müteahhit, şu anda hak edişlerini alamadıkları için
konutları inşa etmekten vazgeçmiş durumdadırlar. İleriye dönük planlama yapan
ve çoğu kiracı olan vatandaşlarımız bu yüzden büyük sıkıntılarla karşı karşıya
kalmaktadırlar. Bu duruma en bariz örnekse, Adana’da basın mensuplarımız için
yaptırılan konutlardır. Burada 2006 Haziran ayında teslim edilmesi gereken
konutlar, ne yazıktır ki hâlen basın mensuplarımıza teslim edilememiştir. 6) TOKİ, teslim edilen sitelere, bir yıllığına, Boğaziçi adlı
şirket üzerinden geçici yönetim atamaktadır. Bu yönetim, site sakinlerinden çok
yüksek aidatlar, gider avansı ve masraf adı altında değişik ücretler talep
etmektedir. Ayrıca, bir yıl geçmesine rağmen site sakinlerinin genel kurul
yapmalarına izin verilmemekte, genel kurul yapılan yerlerde de site
sakinlerinin seçtiği kalıcı yönetimlere idare teslim edilmemektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sorunun hemen bütün TOKİ
projelerinde yaşandığını ifade etmiştim. Bakınız, İnternet ortamında bize gelen
ve yurdumuzun çok değişik vilayetlerinden, Adana’dan, Tekirdağ’dan,
Gaziantep’ten, pek çok vilayetten gelen ortak sıkıntılardan iki tanesini
müsaadenizle açıklamak istiyorum: “TOKİ, eskiden, iyi, sağlam ve hesaplı ev yapıyordu, tutulmaya
başlanınca işin suyunu çıkardılar. Özellikle Anadolu’da yaptıkları beş para
etmez.” “Ben de TOKİ’den ev aldım, Allah’a
havale ediyorum. Bu işten bir kuruş kazanan herkesi Allah’a havale ediyorum.” Maalesef durumun özeti ve gerçekler budur. İşte bu gerçekler
ışığında Hükûmete ve ilgililere buradan seslenmek
istiyorum. Artık lütfen hayali ve içi boş sözlerle pembe tablolar çizmeden
vatandaşlarımızın şikâyetlerine ve sıkıntılarına ilgisiz kalmaktan vazgeçiniz.
Zaten yokluk ve yoksulluk içerisinde kıvranan ve âdeta bitkisel hayat yaşayan
ve bu manada ayakta kalmaya çalışan insanlarımızın feryatları karşısında yetki
sahibi olarak çözüm ve çareler üretiniz. Büyük umutlarla, çoluk çocuğunun nafakasından keserek, başını
sokabilecek bir yuva sahibi olabilmek için TOKİ’ye
başvuran ve şu an TOKİ konutlarında -az önce de özetlemeye de çalıştığım-
sıkıntılarla boğuşarak ikamet eden insanlarımızın sıkıntılarını acil olarak
çözünüz diyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Tankut, devam
edin. YILMAZ TANKUT (Devamla) – Son olarak özellikle yaklaşık bir ay
önce bizzat ziyaret ettiğim TOKİ Adana Şambayadı
konutlarında oturan sakinlerin geçici yönetimle çok büyük sıkıntılarının
olduğunu buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu yüzden de bir yıl
geçtiği hâlde bir türlü yaptırılamayan kalıcı yönetimin seçileceği genel
kurulun bir an önce yapılarak başta Şambayadı TOKİ
konutları olmak üzere diğer bütün konutlardaki geçici yönetimlerin meydana
getirdiği sıkıntıların bir an evvel sona ermesi lazım geldiğini buradan bir kez
daha hatırlatmak istiyorum. Sözlerime son verirken, Hükûmetin, TOKİ
ile ilgili yaşanan bu sıkıntıları bir an önce çözerek insanlarımızın mağduriyetine
artık bir son vermesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tankut. Gündem dışı konuşmaya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın
Cemil Çiçek cevap vereceklerdir. Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) –
Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. TOKİ’yle ilgili olarak bu konuyu
gündeme getiren Sayın Tankut’a da teşekkür ediyorum. Toplu Konut İdaresi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en
seçkin kurumlarından bir tanesidir ve geriye dönük beş altı sene içerisinde de
hatta ta kurulduğu günden beri ülkemizde modern bir şehirleşme, insanlarımızın
konut ihtiyacının karşılanması ve daha yaşanabilir bir çevre oluşturma
noktasında bu kurumun çok önemli hizmetler yaptığını biliyoruz ve Türkiye'nin
her tarafında da bugün iftiharla ifade etmemiz gerekir ki TOKİ’nin
yaptığı hizmetleri birlikte müşahede ediyoruz. Bundan dolayı başta TOKİ idaresi olmak üzere, tüm çalışanlarına,
yöneticilerine huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Tabiatıyla bazı şikâyetlerin olduğu da doğrudur. Bu şikâyetleri
dinlemek, bunların bir an evvel giderilmesi noktasında bir çaba içerisinde
olmamız gerektiği de ortadadır ancak bu şikâyetler, yapılan işlerin büyüklüğü,
vüsati dikkate alındığında, bazıları da bir yönüyle kaçınılmazdır. Bunların bir
kısmı esas itibarıyla Türkiye’de müteahhitlik sektörünün içinde bulunduğu bazı
disiplinsizliklerden veya bazılarının bu hizmeti yapıp yapmaması noktasında
oturup karar vermemiz gerektiğinden kaynaklanıyor. Şimdi, evvela, TOKİ ne yapıyor geriye dönük 2002’den bu tarafa?
Onunla ilgili bir iki rakam vermek istiyorum. 1 Ocak 2003’ten 27 Ocak 2009
tarihine kadar olan süre içerisinde 81 il, 490 ilçe ve bunların müştemilatı
içerisinde, 1.152 şantiyede 340 bin konut inşa etmektedir. Dolayısıyla, rakamın
büyüklüğüne baktığımızda, nüfusu 100 bini aşan on beş tane şehir inşa etmiş
demektir 2003’ten bugüne gelinceye kadar. Sadece konut inşaatı yapmıyor, yapsatçılıktan farklı bir şey.
Sosyal amaçlı bir kısım faaliyetleri de TOKİ eliyle buralara götürme imkânı
var. Bunlardan birkaçını misal vermemiz gerektiğinde, mesela, TOKİ, bu 340 bin
konutla birlikte 443 tane okul yapmış toplam 12.850 derslik, 437 spor salonu,
35 tane kütüphane, 325 ticaret merkezi, 263 cami, 37 hastane, 74 sağlık ocağı, 23 yurt ve pansiyon, -6 bin kişiden fazla öğrencimiz
burada kalabilmekte- 14 sevgi evi, 10 engelsiz yaşam merkezi ki toplam 159
bina, bunların hepsi bu konutlarla beraber inşa edilmektedir. 1 Ocak 2003’ten bugüne kadar 20 katrilyonluk bir yatırım, harcama
yapmış ve aylık 600 trilyon liralık da bir ödemeyi gerçekleştiriyor. Bunu şunun
için söyledim: Tabiatıyla, bu kadar kapsamlı ve Türkiye'nin her tarafına
yaygın, sadece rant merkezlerinde değil, kimsenin
gitmediği, müteahhitlerin itibar etmediği yerler dâhil, orada yaşayan
insanlarımızın daha sağlıklı konutlarda yaşayabilmeleri, gelir durumu müsait
olmayan vatandaşlarımızın bu kanaldan ev sahibi olabilmeleri, şehirlere göçü,
belli şehirlere göçü önleyebilmek açısından ve çok amaçlı, çok kapsamlı bu
projeleri Türkiye’de yürütüyor. Şimdi, bu kadar büyük proje yürütülürken zaman zaman şu veya bu sebeple ki bunların bir kısmı
müteahhitlerin ekonomik yetmezliği sebebiyle veya bir yönüyle de ahlaki
durumları dikkate alındığında, bazılarının taahhütlerini yerine getirmediğini
de görüyoruz. Bunlarla ilgili işlemler de süratle yapılmakta ya tasfiye
edilmekte veya onlar adına bu işlemler sürdürülmektedir. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ama Sayın Bakan esnafı
dolandırıyorlar. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) –
Şimdi, “esnafı dolandırıyor” tabiri, o esnafla taşeron arasındaki ilişkidir. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tabii, tabii. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) –
Devlet olarak, o kişilere mal veren bana sorarak mal vermiyor oraya. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – TOKİ’yle
ilgili değil. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) –
Müdebbir tüccar önünü sonunu iyi araştıracaktır. Dolayısıyla, bu türlü bir
dolandırıcılık olayı varsa -buna yoktur diyemem ama- ben ne tedbir alabilirim
netice itibarıyla ona bakmak lazım. İşte, ahlaki bir kısım sıkıntılar derken
genel bir ifade kullanmaya çalıştım, belli sayıda müteahhit. Yani bu sektörde
çalışan son derece saygıdeğer, geniş de bir kesim var; onları, o kişilerin
dışında tutmamız gerekmektedir. Şimdi, değerli milletvekilimiz Sayın Tankut,
bu konuyla ilgili, özellikle Adana bölgesiyle ilgili olarak da müteaddit
defalar soru önergeleri verdi, biz de bunları cevapladık. Adana’da 9.322 konut
inşaatı var. Bunların bir kısmı bitti, bir kısmı demin söylediğim ilköğretim
okulu, 2 lise, 9 spor salonu, 7 ticaret merkezi, 5 cami, 2 sağlık ocağı, kütüphane,
Çocuk Esirgeme Kurumu sevgi evleri ve sair donatılarla birlikte Adana’da önemli
bir hizmeti gerçekleştiriyor. Ancak müteahhitten kaynaklanan bir sorun oldu.
Basın mensuplarının üye olduğu bu yapılarla ilgili olarak da bana ulaşan
milletvekilleri olduğunda, biz, TOKİ idaresiyle görüştük, bunların
taksitlendirmelerini bina bitinceye kadar da durdurduk. Bu arkadaşlarımıza da
bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum. Dolayısıyla, bu konuda bir kısım
sıkıntılar varsa, zaten TOKİ idaresi müşteri memnuniyetinin ölçülmesi anlamında
da bir proje geliştiriyor. Yapılan konutlarda vatandaşlarımızın ne gibi
şikâyetleri var, ne gibi sıkıntıları var, bunları değerlendiriyor ve bunları da
en kısa sürede gidermeye çalışıyor. Şundan emin olabilirsiniz: Bu şikâyetleri
hassasiyetle değerlendiren ve en kısa yoldan bunları çözüme kavuşturmak üzere
görev yapan bir TOKİ yönetimi var başta Sayın Başkan olmak üzere, orada çalışan
arkadaşlarımız, kamu görevlileri. Dolayısıyla, bu tür şikâyetler olduğunda
İdareyle ilişki kurulmak suretiyle bunları en kısa sürede ortadan kaldırma
imkânı olabilecektir. Zaman zaman soru önergeleriyle
konu gündeme geldiğinde biz de ayrıca İdareye konuyu intikal ettiriyoruz ve
çözümü birlikte bulmaya gayret ediyoruz. Gösterilen hassasiyete çok teşekkür ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım. Gündem dışı üçüncü söz, Kâzım Karabekir
Paşa’nın vefatının 61’inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kars Milletvekili
Mahmut Esat Güven’e aittir. Buyurun Sayın Güven. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 3.- Kars Milletvekili Mahmut Esat
Güven’in, Kâzım Karabekir Paşa’nın vefatının 61’inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması MAHMUT ESAT GÜVEN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kurtuluş Savaşı’mızın önemli kahramanlarından,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Değerli Başkanlarından Kâzım
Karabekir Paşa’nın 61’inci ölüm yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 1882 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Kâzım
Karabekir Paşa, başarılı bir asker olmasının yanında başarılı bir eğitimci ve
aynı zamanda kültür ve sanat adamıdır. İstanbul Hükûmeti
tarafından bütün yetkileri alınan Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele’nin
ateşini yakmak üzere sivil olarak Anadolu’ya geçtiği zaman, Şark Cephesi
Komutanı olarak “Paşam, eskisi gibi, harfiyen bütün kolordumla emrinizdeyim.”
diyerek büyük bir bağlılık gösteren Kâzım Karabekir
Paşa, aynı zamanda Erzurum Kongresinin hazırlıkları ve toplanmasında önemli rol
oynayarak Kurtuluş Savaşı’mızın köşe taşlarından
birisi olmuştur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kâzım
Karabekir Paşa, aynı zamanda, Erzincan ve Erzurum’u Ermeni ve Ruslardan geri
aldığı gibi, Sarıkamış, Kars ve Gümrü Kalesi’ni ve Karaköse’yi kurtarmıştır. Doğu’da Ermeni komitacılarını
bozguna uğratarak Kars, Ardahan ve Artvin’i yeniden vatan topraklarına
katmıştır. Ermenilere karşı elde edilen bu başarıdan sonra doğu cephesinin
imkânları batı cephesine kaydırılmıştır. Gümrü ve
Kars antlaşmaları onun başkanlığında imzalanmış ve bu başarılarından dolayı Kâzım Karabekir Paşa “Şark Fatihi” olarak adlandırılmıştır. Kâzım Karabekir Paşa,
Erzurum, Kars ve havalisinde savaş ve Ermeni katliamları sonucu yetim ve bakıma
muhtaç 6 bin civarında Türk çocuğunun yetimler babası olmuş, onlar için okullar
ve kurslar açmış, onları hayata ve ülkeye kazandıran etkinlikler düzenlemiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fikir icraatlarıyla Türk
eğitim tarihinde önemli bir yeri olan Kâzım Karabekir
Paşa’nın Türk çocukları için açtığı ve buralarda uygulanan eğitim programı ve
felsefesi günümüz eğitim problemlerine bile ışık tutacak düzeydedir. Kâzım Karabekir’e göre okulların niteliği ve programı ne
olursa olsun eğitim ve öğretimin başta gelen amacı, millî ve ahlaki değerler
başta olmak üzere insanı hayatta en lazım ve en gerekli prensip ve bilgilerle
donatmak olmalıdır. Savaş ortamı içinde bile yalnızca okullarla değil, tiyatro,
kurslar, bayramlar gibi Doğu Anadolu’da bir eğitim ve kültür seferberliği
başlatmıştır. Bu seferberlikte sanat faaliyetlerini de ihmal etmemiştir. Bu
çalışmalarıyla yetim çocuklar iş ve aş sahibi olurken diğer yandan Doğu’nun
kültür ve sanat yönünden kalkınmasını hedeflemiştir. Bir komutan olarak elinde kılıç Doğu’da askerî harekâtı yönetirken
bir elinde kalemle, yetimlerin babası olan Kâzım
Karabekir’in bu davranışı, kılıcın yanında kalemi ihmal etmeyen örnek bir Türk
geleneğidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kâzım
Karabekir Paşa, çok partili siyasi hayata geçiş için kurulan ve sonradan
kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Başkanlığını yaptığı gibi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Edirne ve İstanbul Milletvekili olarak
bulunmuştur. 1946 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçilen
Paşa, iki yıl sonra yani 1948 yılında Meclis çalışmaları sırasında vefat eden
örnek bir milletvekili olmuştur. Altmış altı yıllık hayatı boyunca yurt ve millet sevgisini her
şeyin üstünde tutmuş, kişisel ihtirastan uzak kalmış, vatanı sadece
düşmanlardan temizlemeyi değil, iyi eğitilmiş gençlerle kalkındırmayı da hedef
edinmiş çok yönlü bir kişidir. “Şark Fatihi” ve “Yetimler Babası” olarak
anılması, askerî yöndeki başarısının yanı sıra şehit çocuklarını himaye
etmesinden ileri gelmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama burada son
verirken başta Mustafa Kemal Paşa ve Kâzım Karabekir
Paşa olmak üzere Millî Mücadele’de emeği geçen bütün kahramanlarımızı rahmetle
anıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Güven. Sayın Aydın, sisteme girmişsiniz. Neyle ilgili efendim, bir şey mi
vardı? KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Efendim, hafta sonu 25/1/2009’da Zigana Dağı’nda olan
çığ felaketi konusunda Meclisi bilgilendirmek istiyorum. BAŞKAN – İç Tüzük madde 60’a göre yerinizden size söz veriyorum. Buyurun efendim. IV.- AÇIKLAMALAR 1.- Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, 25/1/2009
tarihinde Zigana Dağı’nda mey-dana gelen çığ
felaketine ilişkin açıklaması KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri, 25 Ocak 2009 Pazar günü saat 11.15
sularında Gümüşhane sınırları içerisindeki Zigana
Dağı’nın 2.200 rakımındaki kuzey yamacında meydana gelen ve tüm ulusumuzu
üzüntüye boğan çığ felaketi konusunda söz almış bulunuyorum. Teşekkür ederim
Sayın Başkan. Bu felakette birkaç gerçek bir aradadır. Birinci
gerçek, Zigana Dağı’nın ve Gümüşhane’nin bu tarzda
turistik ve kış turizmi açısından elverişli yoğun bölgelere sahip olması ama
bunun yanında ikinci gerçek de -hepimizi üzen- 2 doktor, 4 mimar, 1 okutman, 1
hemşire ve 2 gencimizin -ki bu gençlerimizin birisi AK PARTİ Yönetim Kurulu
üyesi, birisi de CHP üyesi- ölümü ve
bunun ülkemizi yasa boğması hepimizi üzmüştür. Hepsine Allah’tan rahmet,
yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum. İkinci gerçeğin dışında üçüncü bir gerçek vardı ki bu felaket
durumunda ülkemizin altyapısı ne durumdaydı ve nasıl bir cereyan oldu orada?
Olay gerçekleşir gerçekleşmez on beş dakika içerisinde il Valimiz Sayın Ömer Salihoğlu ve şahsım da -aynı zamanda doktor olmam
nedeniyle- olay yerindeydik, 6 cesedin çıkarılmasının ilk müdahalelerinde şahsi
olarak da müdahalede bulundum. Olay anından itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın
Başbakanımız ve Sayın İçişleri Bakanımız Sayın Valimizle sürekli temas hâlinde
olup bilgi aldılar ama diğer taraftan da hem Gümüşhane hem Trabzon sağlık
camiası, sivil savunma ekipleri olay yerine yirmi dakika içerisinde ulaştılar
ve ilimizdeki, Gümüşhane ilindeki tüm uzman arkadaşlar -ortopedi, genel cerrah
ve beyin cerrahı arkadaşlar- olmak üzere 20’nin üzerinde doktor, yirminin
üzerinde ambulans olay yerinde oldu. Ayrıca Sağlık
Bakanlığımızın helikopter ambulansı Erzurum’dan geldi, 3. Ordunun kurtarma
ekibi bir buçuk saat içerisinde yine olay yerinde oldu. Tüm bu hadiseler
kaybettiğimiz değerli dostlarımızın -ki bunların 5 tanesi benim daha önceki
yaşamımda dostlarımdı- geri dönmesi açısından yeterli olmadı ama bugün
ülkemizin elinde olan altyapısıyla böyle felaketlere hazırlıklı olduğu ortaya
çıktı. O nedenle de bu üzücü olayın yaşandığı, tüm ailelerin ve tüm ulusumuzun
üzüntü içerisinde olduğu bir hadisede kurtarma ekiplerimizin ülkemizin her
noktasından hareket hâlinde olduğunu gördük ve bu ekiplere de teşekkür etmeyi bir
borç bilerek kamuoyunu bilgilendirmek istedim. Bir şey daha oldu ki -güzel- Türkiye’de bundan sonra da olmamasını
diliyorum: Bu tarz felaketlerde bir kısım siyasi amaçlar uğruna ekran karşısına
geçerek polemiklere girilmemiş olmasıydı orada. Şahsım
olarak milletvekili olmama rağmen, iki saate yakın doktorluk yaptık ama bütün
kameralardan kaçarak bunu yapmaya çalıştık. Dilerim ki bundan sonraki siyasi
hayatta da bu tarz felaketlerde siyasi bir uğraş adına ekran karşısına
geçilmesin. Saygılar sunarım, teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Geçmiş olsun efendim. Sayın Durmuş, siz de sisteme girmişsiniz, buyurun efendim. 2.- Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuş’un, Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, Ulaştırma Bakanı,
konuşmasında “Jandarma bölgesinde jandarma, polis ve MİT tüm yurtta
kanunlarında bulunan yetkilerle herkesi dinleyebilir.” dediler. Sayın Başkan, Anayasa’mızın temel hak ve özgürlüklerinden olan
haberleşme hürriyetimiz hepimiz için geçerlidir. Dinleme, diğer yöntemlerle
delil elde edilememişse en son müracaat edilecek yoldur. Ülkemizde teknik
takip, izleme, delillerin kararması ihtimali karşısında dinlemeyi başlatır,
yirmi dört saat içinde hâkim kararı almak zorundadır. Jandarma istihbarat
başkanı, bölge komutanı, emniyet ve MİT her hâlükârda dinleme yapıyor. Hâkim
kararı göz ardı ediliyor. Dinleme yapıldığına dair de bilgi verilmiyor. Alan
dinleme cihazları da bu ülkede denetimsiz olarak ve cezası olmadan yurda
sokulmaktadır. Ayrıca, Bakan “Suç işlememişseniz dinlenmekten korkmayın.”
diyor. Bir bürokratı istifaya çağıran genel müdür, hakkında elli beş santimetre
kalınlığında bir dosyası olduğunu söylüyor. İlgili “Benim hiçbir soruşturmam
yok, dosyam tertemizdir.” deyince de genel müdür “Ben yaptım, oldu.” diyor. Bu
ülkede sipariş üzerine dosyalar hazırlandığını hepimiz biliyoruz. Onun için,
yanlış anlamaya fırsat vermemek için kanundan doğan haklar karşısında
Anayasa’nın da insanlarımıza verdiği haklar var. Bunların da ifade edilmesi
gerekirdi diyor, teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Bayındır, siz de girmişsiniz, neyle ilgili? SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Cizre’deki kazayla ilgili. BAŞKAN – Buyurun. 3.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Cizre’de meydana gelen trafik kazasına
ilişkin açıklaması SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – İki üç gün önce Cizre’de bir trafik
kazası yaşandı. 4 insanımız yaşamını yitirdi ve yaralılar var. Öncelikle bu
ölenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum ve yaralı olanlara
acil şifalar diliyorum. Biz burada Sayın Ulaştırma Bakanlığına defalarca, Cizre’deki yol
durumuyla ilgili bilgilendirmede bulunduk ama ne yazık ki, bu
bilgilendirmelerimiz sonucunda bir yol alınamadı. Şehir içi yolu hem bozuk hem
de zamanı aşılmış tanker, TIR, kamyonlar sürekli gitmekte ve insanın çok yoğun
hareket hâlinde olduğu bir ortam. Dolayısıyla, bayır aşağı ilçeye girerken
frenleri patlıyor arabaların ve insanların üzerine gidip ölümlerine sebep
oluyor. Lütfen, rica ediyoruz bir kez daha buradan, yeni ölümlere sebep
olmadan bu konuyu ele alın ve düzeltin diyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bayındır. Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, gündemin
“Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 2, 7, 10, 26, 32, 38, 41, 42,
43, 45, 47, 48, 63, 67, 71, 75, 82, 84, 88, 92, 99, 102, 103, 105 ve 108’inci
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu
istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım: V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULU
SUNUŞLARI A) TEZKERELER 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptan’ın, Fransa’da düzenlenecek olan Avrupa Birliği Parlamento
Başkanları Konferansı’na, beraberindeki Parlamento heyetiyle katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/677) 27
Ocak 2009 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Köksal Toptan’ın,
beraberinde Parlamento heyetiyle Fransa’da düzenlenecek olan Avrupa Birliği
Parlamento Başkanları Konferansı’na katılması hususu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6.
maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı… BAŞKAN – Arayacağım efendim. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur. Birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 15.02 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.12 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
50’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım. Tezkereyi kabul edenler… Efendim, Kâtip Üyeler arasında tereddüt var. Cihazla yapacağız. Üç dakika süre veriyorum. Başlatıyorum efendim. Dört dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylamaya başlandı) K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yarım saat, yarım saat Sayın Başkan,
dört dakika az! HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Görünen şey için niye tekrar oylama
yapıyorsunuz? BAŞKAN – Beş dakika verme hakkım da var, vermiyorum işte, dört
veriyorum. HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, nezaketli olmuyor. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yani bu olmaz Sayın Başkan. Vallahi
olmaz. BAŞKAN – Olmazsa olmasın. HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Kâtipler niye öyle yapıyor? Saymıyor
musunuz? (Elektronik cihazla oylamaya devam edildi) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tezkere kabul edilmiştir. Karar
yeter sayısı vardır. Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz. VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Merkez
Bankasının İstanbul’a taşınmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/394) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulut’un, Güneydoğu
Anadolu Bölgesindeki petrol
rezervlerine ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/399)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
turizmle ilgili bir konuşmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/415)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 4.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, girişimcilerin engellendiğine yönelik bir
beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/418) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 5.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Katar Emirinin Türk
heyetine hediye verip vermedi-ğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/469) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı 6.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, halk eğitim usta öğreticilerinin özlük haklarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/487) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, adrese dayalı nüfus kayıt sistem verilerinin
belediye gelirlerine etkisine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/508)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 8.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, tasfiye halindeki bir finans kurumuna ilişkin Başbakan-dan sözlü soru önergesi (6/515) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 9.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait arsayla ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/516) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 10.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, TPAO eski Genel
Müdürünün bir enerji şirketinde çalışmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/517) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı 11.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tüketicilerin yaygın şikayetlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/524) (Cevaplandırılmadı) 12.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/529) (Cevaplandırılmadı) 13.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Akif Paksoy’un, iplik ithalatında uygulanan
vergi oran-larına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/530) (Cevaplandırılmadı) 14.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki yatırımlara, yeşil kartlılara ve yapılan yardımlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/562) (Cevaplandırılmadı) 15.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, İller Bankası Genel Müdür Yardımcılarının atama
şartlarına uyup uymadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/569)
(Cevaplandırılmadı) 16.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, doktorların aldıkları ücrete ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/575) (Cevaplandırılmadı) 17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin yönetimine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/585) (Cevaplandırılmadı) 18.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, çiftçilerin tarımsal sulama elektrik borçlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/594) (Cevaplandırılmadı) 19.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Kıbrıs’a düzenlediği geziye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/596) (Cevaplandırılmadı) 20.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, bir televizyonun
yayınının kesilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/602) (Cevaplandırılmadı) 21.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, malvarlığına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/610) ‑(Cevaplandırılmadı) 22.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, bazı kamu kurumlarının internet sitelerindeki
bazı şahıslarla ilgili tanıtıcı bilgilere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/619) (Cevaplandırılmadı) 23.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, demir fiyatlarındaki artışa ve inşaat sektörüne
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/622) (Cevaplandırılmadı) 24.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir kredi değerlendirme kuruluşunun notuna
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/623) (Cevaplandırılmadı) 25.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tarım politikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/625) (Cevaplandırılmadı) 26.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, mısır prim fiyatlarına ve mısır ithalatına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/629) (Cevaplandırılmadı) BAŞKAN – Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek
gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 2, 7, 10, 26, 32, 38, 41, 42, 43, 45, 47,
48, 63, 67, 71, 75, 82, 84, 88, 92, 99, 102, 103, 105 ve 108’inci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Malatya 1- T.C Merkez Bankası özerk bir kurum mudur? 2- T.C Merkez Bankası özerk bir kurum ise kendileri ile ilgili
idari kararlar T.C Merkez Bankası İdare Merkezi tarafından alınmaz mı? 3- Hükümetiniz özerk kurumların her türlü işlerine karışıyor ve
talimat veriyor mu? 4- T.C Merkez Bankası Ankara'da kaç kişi çalıştırıyor, kaç
çalışanın eşi Ankara'da diğer kamu kurumlarında çalışıyor, kamu kurumlarda
çalışanlara İstanbul'da hangi kurumda görev vereceksiniz? İstanbul'daki bu
kurumlarda yeterince kadro boşluğu var mı? 5- T.C Merkez Bankasının Maliye Bakanlığı, Hazine, kamunun diğer
kurumlarıyla sürekli işbirliği yapması gerekmiyor mu? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda yazılı olan sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim. 09.01.2008 Ahmet
Duran Bulut Balıkesir
Türkiye'nin en büyük ithalatı petroldür. Ülkemizde, ihtiyacımız
olan yeterli petrolün olmadığı ifade edilmektedir. Silopi'de Madencilik yapan Beşir Yılmaz Cudi
Dağının eteklerinde 150 milyon ton asfalt madeni bulup 1975 yılına kadar işlettiğini
belirtiyor. Her asfalt madeninin altında petrol bulunduğunu petrol uzmanları
iddia ediyorlar. Beşir Yılmaz bölgeden topladığı numuneleri Almanya’da tahlil
ettirdiğini ve bölgede petrol ile birlikte Yatağan ve Tunçbilek
kaynaklarının çok üstünde aktif uranyum madeninin tespit edildiğini ifade
ediyor. Beşir Yılmaz maden çıkardığı bölgede 1967-1987 yıllarında
İngilizler petrol aramışlar. Açılan kuyulardan yaklaşık 1. Yukarıda bahsettiğim konularla ilgili Beşir Yılmaz size mektup
gönderdi mi? Gönderdiyse incelettiniz mi? 2. MTA bölgede petrol araması yaptı mı? Yaptıysa nasıl bir sonuç
alındı? 3. 18 yıl önce 6 Türk petrol mühendisi bölgede araştırma yaparken
kayboldukları, daha sonra başları kesilmiş bir vaziyette cesetlerinin bulunduğu
doğru mudur? Doğruysa failleri ve sebepleri bugüne kadar bulunabilmiş midir? 4. Yerli teknoloji ile 1.200 metreye kadar sondaj yapılabildiği halde
Beşir Yılmaz'ın petrol aramasına niçin izin verilmemektedir? 5. Bölge de başta PKK olmak üzere terör olaylarının arkasında,
bölge üzerinde hesapları olan dış güçler mi vardır, varsa bunlar kimlerdir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 21.01.2008 Mehmet
Serdaroğlu Kastamonu 20 Ocak 2008 Pazar Günü katıldığınız, Türkiye Otelciler
Federasyonu 2. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığınız konuşmada, "İstanbul
tıkanma noktasında, şu anda turizmde yatırım itibariyle arzu edilen durum yok.
Olmadığından değil, önümüz tıkanık olduğundan kaynaklanıyor....
Rezalet, yılların bedelini ödüyoruz, ..... tarihler öncesinden yapılmış yasalar var... "
İfadelerini kullanarak arzu edilen turizm yatırımlarının yapılamaması ile
ilgili olarak geçmiş dönemleri suçluyorsunuz. Sorular 1- 5,5 yıldır iktidarda olan partiniz, tıkanmış turizm
yatırımlarının önünü açmak, tarih öncesinden kalan yasaları değiştirmek için
neler yapmıştır? 2- Geçmiş dönemden kastınız, Başbakanı olduğunuz 5 yıllık 59.
hükümet dönemi midir? 3- 5,5 yıl iktidar olduktan sonra, halen geçmiş dönemleri suçlamak
doğru bir yaklaşım mıdır? Geçmişi suçlayarak siyaset yapma anlayışından ne
zaman vazgeçeceksiniz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 22.01.2008 Yaşar
Ağyüz Gaziantep Ticaret-Sanayi ve Turizm alanlarında yaşanan Ekonomik sorunlar,
değişik platformlarda dile getirilmekte, çözüm önerileri ve şikayetler
iktidara Demokratik biçimde sunulmaktadır. 1. Ekonomik istem ve beklentilerin dile getirildiği
"Antalya'da Türkiye Otelciler Federasyonu'nun 20 Ocak 2008 günü yapılan
Olağan Genel Kuruluna" katılarak, yaptığınız konuşmada belirttiğiniz; Girişimcinin önüne edep, adap dışı engel çıkaranlar kim veya
kimlerdir? Aşamadığınız engeller nelerdir? İktidar; şikayet etme makamı ise sorunları
hangi güç çözecek? 2. Bu suçlamanızla, bazı projelere, 1/100.000 İstanbul
Metropoliten Planına ters, yoğunluk artırdığı, İstanbul'un siluetine ve Koruma
Kurulu kararına aykırı olduğu için imar tadilatlarına karşı çıkan Meslek
Odalarını, Koruma Kurullarını mı kastetmektesiniz? İktidar sorumluluğu ve siyasi etik ile bağdaşmakta mıdır? 3. Turizm yatırımlarının yönlendirilmesinde esas olan sağlıklı
planlama ise; Planlamada çok başlılığı kaldırmayı, sağlıklı bir imar Kanununu
çıkarmayı, Kentsel Dönüşüm adı altında plan bütünlüğünü bozan özel
düzenlemeleri yaptırmamayı, Keyfi ve ranta dayalı, yeşil alanları yok
eden; İmar tadilatları ile plan uygulamalarını çıkmaza sokan Belediyeleri,
denetim altına almayı, düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep 1. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün Katar Emiri
Şeyh Hamad'ı ziyareti sırasında içinde bazı Bakanlar
Kurulu Üyelerinin bulunduğu 51 kişilik resmi heyete ve beraberindeki
gazetecilere maddi değeri yüksek hediyeler verildiği doğru mudur? Doğru ise bunun karşılığında Katar Şeyhinin ülkemizi olası
ziyaretinde, "Devlet Şeref Madalyası" vermeyi düşünür müsünüz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep Millî Eğitim Bakanlığı, Çıraklık Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’ne
bağlı Halk Eğitim Merkezleri’nde çeşitli branşlarda
mesleki eğitim veren, yaklaşık 11.638 Halk Eğitim Usta Öğreticisi görev
yapmaktadır. 1. Meslek ve beceri sahibi olmak isteyen insanlarımızı
yetiştirerek, ekonomiye katkıda bulunan, “Halk Eğitim Usta Öğreticileri”
sürekli kadrolu olmadıkları gibi 4857 Sayılı İş Kanununa da tabii değillerdir.
Geçici personel olarak istihdam edilmektedirler. Bu kişiler için; Kamu kurumlarında ve Belediyelerde çalışan geçici işçileri, 2006 yılında altı ay çalışmış olmak koşulu ile, kadrolu sürekli
işçi statüsüne alan yasa kapsamına dahil etmeyi
düşünüyor musunuz? 2. Öğretici görevlerini zevkle ve coşkuyla yapan bu çalışanları,
sosyal güvenceye, emekli olma ve kıdem tazminatı alma hakkına kavuşturmak için
ilgili bakanlıklara, konu üzerinde çalışma yapılması talimatınız oldu mu? 3. Gelecek güvencesi içerisinde çalışmak, yaşamak ve zamanında
emekli olmak isteyen Halk Eğitim Usta Öğreticilerinin var olan ve uzun süredir
devam eden mağduriyetlerinin giderilmesi için ayrı bir yasal düzenleme
yapılması gerekmez mi? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman Adrese Dayalı Nüfus Sistemi Nüfus Sayımı sonuçlarına göre,
belediyelerimizin tüm hesapları alt üst olmuştur. Eski nüfuslarına göre
personel istihdam eden, yatırım yapan ve çalışanlarının büyük bir kısmını da
kadroya geçiren belediyelerimiz, son nüfus bazlı yeni
ödenekle, hizmet vermek bir yana personel maaşlarını karşılayamaz hale
gelmiştir. Bu bilgiler ışığında; 1- Ortaya çıkan bu soruna yönelik her hangi bir çalışmanız var
mıdır? Bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? 2- Belediye çalışanlarımız maaş kaygısına düşmüşlerdir. Bu
durumdan belediye çalışanlarımızın etkilenmesi söz konusu mudur? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 04.03.2008 Kamer
Genç Tunceli
Bilindiği üzere Enver Ören'in kurduğu İhlas
Finans, yurttaşlardan topladığı paraları ödemeyerek iflasını istemişti. 1) İhlas Finans mağdurları kaç kişidir? 2) İhlas Finans tarafından çeşitli
vaatlerle alınan para miktarı toplamı kaç liradır? 3) Bugüne kadar bu kurum mağdurlarının mağduriyetlerinin
giderilmesi için Hükûmetiniz ne gibi işlemler yapmış
ve mağdurlardan parasını alan var mıdır, kaç liradır? 4) Bu kurum neden TMSF'ye
devredilmemiştir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 04.03.2008 Kamer
Genç Tunceli
Kütahya Şeker Fabrikası 23.820.000 dolara partiniz yandaşlarına 24/10/2004 günü Özelleştirme İdaresince devredilmiştir.
Fabrikanın 2004 yılı beyan edilen net kârı 11 trilyondur. Satış işlemi gerçekleştikten sonra Türkiye Şeker Fabrikası Genel
Müdürlüğüne ait olan 112 dönüm arazi, 20/05/2005
tarihinde usulsüz olarak tapuda Kütahya Şeker Fabrikaları adına düzeltme
yoluyla mülkiyetine geçirilmiştir. Evvelce alınan 241 dönümlük arazi de usulsüz
imar değişikliği ile değeri 58 trilyona çıkarılmıştır. 1) 112 dönüm araziyi Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğüne
iadesini düşünüyor musunuz? 2) Bu işlemi usulsüz yapan Tapu Müdür/memurlar hakkında herhangi
bir cezai soruşturma yapılmış mıdır? Bu memur usulsüz devredilen lojmanda
bedava oturmakta mıdır? 3) 241 dönümlük arazide imar uygulaması yapılmış mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 04.03.2008 Kamer
Genç Tunceli
1) T.P.A.O'nun ana sözleşmesinde görev alanına girmeyen doğalgaz
santrali kurma hususunda damadınızın Genel Müdürü olduğu Çalık Holding ile bir
sözleşme yaptığı ve bu sözleşmeyi imzalayan T.P.A.O Genel Müdürünün Çalık
Grubuna transfer olduğu doğru mudur? Doğruysa her iki ortak kaç lira nakit
sermaye koymuşlardır? 2) Özelleştirmeden devlete 1,1 milyar dolar borcu olan bu kuruma
devlet mali desteği vermiş midir? 3) Bu transfer 2531 sayılı Kanuna aykırı olduğuna göre ne gibi
işlem yapılmıştır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman Kısa adı TÜDEF olan Tüketici Dernekleri Federasyonu tarafından
yapılan açıklamada; tüketicilerin "hak arama" konusunda kredi kartı
sabit ödemelerinden kapıdan satışlara kadar birçok uygulama ile ilgili şikayette bulundukları belirtilmektedir. Bu bilgiler ışığında; 1. Tüketiciler, geçen yıl en çok kredi kartlarından alınan yıllık
ücretler konusunda şikâyetçi oldu. Bu konuda bir çalışmanız var mıdır? 2. Bu sene şikâyetlere, Türk
Telekom tarafından alınan sabit ücretler eklendi. Tüketicilerin bu konudaki haklarını
korumayı düşünüyor musunuz? 3. Bir diğer şikâyet konusu
da, kapıdan satışlar ile elektrik, su, doğal gaz KDV oranlarının yüksekliğidir.
Bu konulara yönelik, herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep
Cumhuriyet kadınlarımız, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü; Eşitlik, özgürlük, barış istekleriyle kutladılar. 1. Partinizin düzenlediği bir toplantıda kadınlarımıza, “En az üç
çocuk doğurun, soyumuzu çoğaltın” talimatınız, Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik ve Sosyal bir hukuk
devletidir diyen, Anayasamızın, 20. ve 41. maddeleri ile İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesine, Kadın Hak ve Özgürlüklerine aykırı değil midir? Siyaset yapmaya ve Belediye seçimlerinde çalışmaya davet ettiğiniz
kadınlarımızı eve kapatmak sonucunu doğurmaz mı? 2. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısıyla, Emekli olma yaşını artırdığınız, Emzirme nedeniyle “Asgari ücretin onda birine” düşürdüğünüz, Nüfusumuzun %55’i olan kadınlarımızın, çok çocuk doğurmaları için,
kocalarına da bir talimat ve ekonomik destek vermeniz gerekmiyor mu? 3. Bu konuda evli çiftlerimizi zorunlu kılmak ve çok çocuklu aile
kültürünün oluşması için, Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla, eğitim vermeyi
veya cezai müeyyideleri ağırlaştırılmış yasal düzenleme yapmayı düşünüyor
musunuz? 4. “Türk Milletinin Kökünü” kazımak isteyenler kimler?
Bilmediğimiz potansiyel bir tehlike mi var? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Ekonomimiz için büyük önem taşıyan tekstil sektörünün sorunlarına
ilişkin sorumun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Mehmet
Akif Paksoy Kahramanmaraş Tekstil sektörünün içinde bulunduğu sıkıntıları çözmek için iplik
ithalatında uygulanan vergilerin (halen %4) (yüzde 10’lar civarına) artırılması
düşünülüyor mu? Düşünülmüyorsa zaten zorda olan bu sektördeki birçok işletmenin
kapısına kilit vurulmasıyla ortaya çıkacak olan istihdam ve vergi açığını nasıl
önlemeyi düşünüyorsunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki yazılı sorularımın Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim. Mümin
İnan Niğde Soru: 1- Niğde İlimize, 2008 yılında Devlet tarafından hangi
projelere, ne kadar yatırım yapılması planlanmaktadır. Soru 2) Niğde ilinde 22 Temmuz 2007
tarihinden sonra kaç adet yeşil kart iptal edilmiştir? Soru 3) 2005, 2006 ve 2007 yıllarında,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma fonundan Niğde ilimizde ayni ve nakdi olarak
kaç kişiye, toplam kaç YTL'Iik yardım yapılmıştır? Bu
yardımlar için 2008 yılında ne kadar pay ayrılmıştır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Doç.
Dr. Mehmet Günal Antalya 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 25. maddesine göre; banka genel
müdür yardımcılarının asgari üçte ikisinin hukuk, iktisat, maliye, bankacılık,
işletme, kamu yönetimi ve dengi dallarda en az lisans düzeyinde, mühendislik
alanında lisans düzeyinde öğrenim görmüş olanların ise belirtilen alanlarda
lisansüstü öğrenim görmüş olmaları şarttır. 1) İller Bankası Genel Müdür
yardımcıları bu atama şartlarını taşıyorlar mı? Taşımayanlar varsa, onların
atamaları nasıl yapılmıştır? 2) Taşıyorlarsa, BDDK'nın 18.12.2007 tarih ve 17282 sayılı yazısıyla bankaya
kesilen idari para cezasının mahiyeti nedir? 3) Atama esnasında, BDDK'ya bildirimde
bulunulmuş mudur? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman Askeri Hastane, Üniversite, Vakıf Üniversitesi, Vakıf Hastanesi ve
Devlet Hastaneleri bünyesinde görev yapan hekimlerimiz, aynı eşit işi
yapmalarına rağmen, farklı farklı ücretler
almaktadır. Bugün, döner sermaye gelirlerinin hekimlerimizin emekliliklerine
yansıtılmaması da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bilgiler ışığında; 1) Eşit işe eşit ücret konusunda hekimlerimize yönelik bir çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır? 2) Hekimlerimize ödenen
döner sermaye gelirlerinin emekliliklerine yansıtılması konusunda bir projeniz
var mıdır? Varsa, bunlar nelerdir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun ürettiği programlarının
bedava verilebilmesini sağlayan Bakanlar Kurulunun çıkardığı, 18.02.2008
tarihli ve 2008/13295 sayılı kararnamenin eki, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na gönderilen "Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" kamuoyunda ve TRT çalışanlarında büyük
tedirginlik ve kaygı yaratmıştır. 1) TRT programlarının ve arşivinin bedava verilmesini sağlayan 8
Mart 2008 günlü KHK hangi ihtiyaçtan ve hangi beklentiden doğmuştur? Bu konuda istek ve talepte bulunan vakıf ve derneklere yardımcı
olmak mı sağlanmıştır? Yoksa yandaş televizyon kanallarına destek mi
olunacaktır? 2) Kamu mallarının özelleştirme aşamalarında sıkça rastladığımız
özelleştirmeyi cazip kılacak, kadroların tasfiyesi veya azaltılması ve
borçların tasfiyesi gibi yöntemleri, yeni TRT yasa değişiklik tasarısı ile
TRT'de yapılmak istenmesi, özelleştirme hazırlığı mıdır? İktidarınızın ve
AKP'nin sesi yapma hazırlığı mıdır? 3) TRT'nin: Özel Radyo ve Televizyon yayımcılığı ile rekabet edememesinin
gerekçesi kadro fazlalığı mı yoksa siyasi yandaşlığı esas alan kadrolaşma
anlayışınız mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep
Ülkemizde geçen yıldan beri yaşanan kuraklık tarım ürünleri rekoltemizin düşüklüğüne ve çiftçilerimizin ekonomik olarak
mağduriyetine neden olmuştur. Bu yılın kurak geçtiği gerçeği ortada iken, tarımsal sulama yapan
çiftçilerimize elektrik borçlarından dolayı haciz işlemi uygulanmakta ve
elektrikleri kesilmektedir. 1) Her bölgede çiftçilerimizin, Tarımsal sulama için kullandıkları
2-3 yıllık elektrik bedelinin (2-3 yıl fatura gelmediği ve seçim dönemi
rahatlığı içinde) faiz ve gecikme zammı ile büyük meblağlara ulaşması nedeniyle
ödeyemedikleri için var olan borçların faizi silinerek, ana
parayı 24-36 ay süreli taksitlendirilerek ödenmesini sağlayacak yasal
düzenleme yapılmasını zorunlu görüyor musunuz? 2) Bazı bölgelerde (Seçim bölgem Gaziantep'in ilçelerinde)
borçtan dolayı Elektrik saatlerinin mühürlendiğini, tarımsal sulama
yapamadıklarını, bazı bölgelerde (Eskişehir ve civarı) elektrik borcundan
dolayı Ziraat Bankasınca yapılan DGD, Mazot, Gübre, Hububat desteklemeleri
ödemelerine bloke konulduğunu bilerek çiftçilerimizin ekonomik ve borç
sorunlarının çözümü için işlemi uygulanmaması, haciz alacaklarının bloke
edilmemesi, Elektrik saatlerinin mühürlenmemesi için ilgili bakanlıklara bir
talimat vermeyi düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.03.2008 Kamer
Genç Tunceli
Ankara Anakent Belediye Başkanı, Başkanlığında 21-24 Mart 2008
tarihleri arasında Kıbrıs'a 150 kişi götürüp Ankara gecesi yapmıştır. 1) Bu kutlamanın maliyeti kaç liradır? 2) Giden kişiler arasında halen Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin
eşi Ferda Paksüt de bulunmakta mıdır? Ayrıca adı
geçen belediyede çalışmakta mıdır? Çalışmakta ise hangi tarihte ve hangi
görevde kaç lira maaş ile çalışmaktadır? 3) Bu geziye kimler götürülmüştür? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.04.2008 Kamer
Genç Tunceli
İstanbul' da yayın yapan "DEM" Televizyonunun yayını
05-06.04.2008 tarihinde kesilmiştir. Sebebini açıklar mısınız? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep
Özgür Ansiklopedi “Wikipedia’nın”
Hükümet ve Devlet Başkanlarının mal varlıklarını açıkladığı listede, Varsıl
Yöneticilerin üst sıralarında yer almanız övünç vesilemiz olmakla birlikte,
bazı bilgilere ve açıklamalara gereksinim doğurmuştur. 1) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmeniz sonrası
verdiğiniz 15 Nisan 1994 günlü, AKP Genel Başkanı olduktan sonra verdiğiniz 10 Eylül 2001 günlü, Başbakanlık göreviniz devam ederken, Başbakanlık Resmi İnternet sitesine koydurduğunuz 07 Şubat 2006
günlü, Kişisel mal varlığı beyanlarınızı ve bilgilerinizi
karşılaştırdığınızda, açıklanan 2 milyar dolarlık likit
varlığa ulaştığınız iddiasını gerçekçi buluyor musunuz? 2) Gerçek ise, likit varlığınızın önemli
artışında kurucusu olduğunuz şirketlerinizin yaptığı “Şirket Distribütörlüğünü”
devir etmenizin mi katkısı olmuştur? KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, Divan Kâtibi arkadaşımız
soruları öyle yuvarlak laflarla geçiyor ki, bu sorularda ne sorulmuş, ne
isteniliyor; anlaşılmıyor. Maalesef, sırf AKP’ye sorulan soruları gizlemek için
kendisi çok süratle okuyor. BAŞKAN – Biraz daha ağır okusun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Lütfen… Yani, Divan Kâtibi ne sorduğumuzu
millete duyurmuyor. BAŞKAN – Anlaşıldı efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hükûmete ne sorduğumuzu Hükûmete
duyurmuyor. Sorular böyle okunmaz efendim. Açık açık,
tane tane okusun, biz ne sormuşuz, vatandaş da
öğrensin efendim. BAŞKAN – Anlaşıldı. Biraz daha yavaş okuyun efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın R. Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla
arz ederim. Tayfur
Süner Antalya
Kültür ve Turizm Bakanlığının resmi İnternet sitesinde, Fethullah Gülen'in hayatı büyüklere, Şırnak il
Müftülüğü'nün sitesindeki Saidi Nursi
çizgi filmi ise küçüklere hazırlanmıştır. İngilizce kaleme alınan hayat
öyküsünde "düşünce adamı ve şair" olarak tanıtılan Fethullah Gülen'in üzerindeki baskının 28 Şubat döneminde
arttığı ve sağlık sorunları nedeni ile New York'a gittiği anlatılmaktadır.
Çizgi filmde ise Saidi Nursi'nin
doğumundan itibaren hayatı, çocukların anlayacağı dilden ekrana
yansıtılmaktadır. Soru 1 : Devletin resmi İnternet
sitelerinde bu kişilerin hayatlarının yayınlanması sizce ne kadar doğrudur? Soru 2 : Fethullah
Gülen ve Saidi Nursi
hakkında yazılanlar doğru mudur? Doğru değilse, bu yanlış bilgileri devletin
sitelerine kim vermiştir? Bu siteler kimlerin sorumluluğundadır? Soru 3 : Bu insanların hayatlarının resmi
İnternet sitelerinde, üstelik yanlış bir şekilde yer alması, din istismarı
yapmak değil midir? Soru 4: Bu şahısları devletin resmi İnternet sitelerinden çıkarmak
için yapmış olduğunuz bir çalışma var mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman
İnşaat demiri fiyatlarının yılbaşından bu yana yüzde 35 oranında
artması demir-çelik üreticileri ile inşaatçıları karşı karşıya getirmiştir.
İnşaatçılar Derneği (İNDER) inşaat sezonu öncesi demir fiyatlarının keyfî
olarak artırıldığını belirtmektedir. Bu bilgiler ışığında; 1 - İnşaat demiri fiyatlarındaki bu artış inşaat sektörünün önüne
âdeta demirden bir ağ örülmüştür. Bu demirden ağı kaldırma konusunda çalışmanız
var mıdır? 2 - İnşaat sektöründe canlılık olmadan ekonomik büyümenin
sağlanması mümkün değildir. İnşaat sektörünü canlandırma konusunda bir projeniz
var mıdır? 3 - Demir fiyatlarındaki artış, hâliyle maliyetleri de
artırmıştır. Bu maliyet artışının faturasını kime kesmeyi düşünüyorsunuz? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman
Sayın hükümet yetkilileri, rakamlar
üzerinde bazı manipülasyonlarla ısrarla ekonominin çok
iyi gittiğini, ihracatın patladığını, millî gelirin bir gecede birkaç kat
arttığını belirtmektedir. Halbuki reel ekonomi ve
halkımızın gerçeği bunların aksini göstermektedir. En son Sayın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ve hükümetin bazı
bakanları yaptıkları açıklamada benzer pembe tabloya işaret etmiştir. Bu bilgiler ışığında; 1- Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's, Türkiye'nin kredi
notunu durağandan negatife çevirmiştir. Bunu nasıl izah etmeyi düşünüyorsunuz?
Ekonomi iyiye gidiyorsa, kredi notumuz niçin düşmektedir? 2 - Vatandaşlarımız, ekonomik gidişat konusunda, "pembe
tablo"lar çizen hükümet yetkililerine mi, yoksa kredi notumuzu düşüren
Standard and Poors’un
kararına mı inanacaklar? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman
Uzmanlar, tarımda dünyada yaşanan ve yaşanacak sorunlar konusunda
uyarmaktadır. Yapılan bütün projeksiyonlarda 2025'e
kadar ciddi bir gıda sıkıntısının yaşanacağı belirtilmektedir. Küresel ısınma
nedeniyle üretim artış hızının tüketicinin çok gerisinde kalacağı tahmin
edilmektedir. Bu bilgiler ışığında; 1) Tarım politikalarında izlenen yol, tarımda üretimi artırmak
yerine küçültmekte, yok etmektedir. Tarımda ulusal bir tarım politikası
izlemeyi düşünüyor musunuz? 2) Tarım envanteri konusunda bir çalışmanız
var mıdır? Tüketim ihtiyacı ve tercihine göre teşvik verilmesi konusunda
çalışmanız var mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. Hasan
Çalış Karaman Tarım sektöründe ağırlıklı olarak yaşanan kuraklığın etkisiyle
meydana gelen üretim kayıpları tarımda gerilemeye yol açmıştır. Türkiye Ziraat
Odaları Birliği, son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 100, mazot fiyatlarının
da yüzde 23 artış olduğunu belirtmektedir. Buna karşılık Hükûmet
tarafından açıklanan mısır prim miktarı, geçen yıla oranla yüzde 70 oranında
düşürülerek 2 Ykr/kg olarak açıklanmıştır. 1) Üretimi teşvik etmek ve çiftçilerin kuraklık zararlarını
karşılamalarını sağlamak amacıyla, açıklanan mısır prim miktarlarını yeniden
gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz? 2) Prim uygulamaları, ülkelerin üretim açığını kapatmak için
yapılmaktadır. Bu durumda açıklanan mısır prim miktarlarının ithalatı daha da
artıracağını düşünüyor musunuz? 3) 2007 yılı içinde, hangi ülkelerden toplam ne kadar mısır
ithalatı gerçekleştirilmiştir? BAŞKAN – Soruları Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil
Çiçek cevaplandıracak. Buyurun Sayın Çiçek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel okuduğunuz, değerli arkadaşlarımız
tarafından Sayın Başbakana yöneltilmiş olan sözlü sorularla ilgili sizlere
sırasıyla bilgi sunmaya çalışacağım. Ancak bir hususu ifade etmek istiyorum:
Tabiatıyla değerli milletvekillerimizin her konuda soru sorma hakları var İç
Tüzük ve Anayasa çerçevesinde, ancak bu soruların bir kısmının -siz de takdir
edersiniz ki- çok önemli bir bölümü ilgili bakanların görev ve sorumluluk
sahasına giriyor. Başbakan adına da bunları cevaplandıracağız
ancak şöyle bir kırtasiyeciliği de yaşadığımızı takdirlerinize sunmak
istiyorum: Sizlerin takdiriyle Sayın Başbakandan bu sorular soruluyor -yazılı
ya da sözlü- biz ilgili bakanlığa yazıyoruz, oradan gelen yazı bize geliyor,
biz Meclise yazıyoruz, böylece bir dolaşım söz konusu, ama mademki sorulmuştur,
aldığımız bilgiler çerçevesinde bunları cevaplamaya çalışacağız. Bazı
sorular belki muhtasar olabilir, ilgili bakan arkadaşlarımıza sorulmuş olsaydı
bir başka vesileyle, bunlar daha teferruatlı cevaplanabilirdi. Şimdi, birinci soru olarak “Merkez Bankası özerk bir kurum mudur?”
diyor Sayın Aslanoğlu. Merkez Bankasıyla ilgili 5
tane sorusu var. 1211 sayılı Kanun’la anonim şirket olarak kurulmuş ve
örgütlenmiş Merkez Bankası, merkezî idare veya hizmet, yerinden yönetim
kuruluşu, KİT olmayan, bağımsız idari otorite olarak nitelendirilmeyen, bağlı,
ilgili ve ilişkili kuruluş tanımlarının dışında kalan, idari hiyerarşi ve
vesayete tabi bulunmayan, bütçe kanunlarının kapsamında yer almayan,
bağımsızlık, özerklik olarak ifade edilen, bütünüyle kendine özgü bir hukuki
statüye sahiptir. Bu çerçevede Merkez Bankasını değerlendirmek lazım. Hiç şüphesiz, bu 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu’nda kendine
verilen görevler neyse o görevleri kendi usulleri içerisinde, kendi yetkili
organları eliyle müstakil olarak alabilecektir, idari tasarruflarında
bulunabilecektir. Ancak soruda şöyle bir husus var, ona dikkatlerinizi çekmek
isterim: Tabiatıyla her kuruluş -ister özerk veya ister özerk olmasın- kendi
mevzuatlarında bir değişiklik söz konusu olduğunda bu fikirlerini hükûmete bildirir, hükûmet
bunları tasarı hâline getirir veya sizler kanalıyla teklif olarak gelebilir. Bu
konularda, bu müesseselerin, bu kurumların yetki, sorumluluk vesair hususlarının belirlenmesi hiç şüphesiz bir yasama
tasarrufunu gerektiriyorsa bu yetki doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet
Meclisine aittir, değilse bu yetkinin ilgili kuruluşlar tarafından tek yanlı
olarak kullanılması da söz konusu değil. Merkez Bankasının yerinin
değiştirilmesi de dâhil, bu ve benzeri konular bir yasama tasarrufu olacağı
için, bir kanunla değişeceği için, buna karar vermek doğrudan doğruya sizin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisindedir. “Merkez Bankası Ankara’da kaç kişi çalıştırıyor? Kaç çalışanın eşi
Ankara’da diğer kurumlarda çalışıyor?” Merkez Bankası idare merkezinde 2.559 kişi çalışmakta olup, eşi
banka dışında Emekli Sandığına tabi olarak çalışan 292 kişi bulunmaktadır. “Merkez Bankasının, Maliye Bakanlığı, Hazine ve kamunun diğer
kurumlarıyla sürekli iş birliği yapması gerekmiyor mu?” Hiç şüphesiz, gerekir, çünkü ekonomi bir bütün, bir kısım
faaliyetler özerk bir kuruluş olan -demin saydığım- Merkez Bankası tarafından
yürütülüyor, ama bir kısım kararlar, bir kısım işlemler de ekonomiyle ilgili
diğer birimler tarafından yürütülüyor. Dolayısıyla, aslında illa da yasaya
bakarak bunu değerlendirmeye gerek yok, hepsi Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kurumlarıdır, birbirleriyle iş birliği içerisinde olmaları, karşılıklı danışma
içerisinde olmaları, ama karar alırken de herkesin kuruluş kanunlarındaki usul
ve esaslara ve o çerçeveye göre karar alması gerekmektedir. Bu çerçevede, zaten
Merkez Bankası Başkanlığı da bu türlü iş birliğini yapmaktadır. Bir başka soru Sayın Ahmet Duran Bulut tarafından sorulmuş.
“Türkiye'nin en büyük ithalatı petroldür. Ülkemizde ihtiyacımız olan yeterli
petrolün olmadığı ifade edilmektedir.” deniyor. Maden Tetkik Arama Enstitüsünün
petrol araması yapıp yapmadığıyla ilgili ve bir şahsın bu manada bir
müracaatının olup olmadığıyla ilgili bir sorusu var. Yürürlükteki mevzuatımız açısından petrol arama, üretim
faaliyetlerini düzenleme ve denetleme görevi 6326 sayılı Petrol Kanunu’yla
Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Dolayısıyla, Maden Tetkik ve Arama
Genel Müdürlüğünün böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. 6326 sayılı Petrol
Kanunu’nun 6’ncı maddesinin ikinci fıkrası “Sermaye şirketi niteliğinde bulunan
özel hukuk tüzel kişilerine müsaade, arama ruhsatnamesi, işletme ruhsatnamesi
verilebilir.” hükmünü
de amirdir. Dolayısıyla, ruhsat alabilmek için öncelikle tüzel
kişiliğe sahip olmak gerekmektedir. Bu açık hüküm karşısında, soru önergesinde
ismi geçen kişinin arama ruhsatı almak üzere bugüne kadar Petrol İşleri Genel
Müdürlüğüne herhangi bir başvurusu söz konusu değildir. Yine mektupta bahsi geçen sahada 1967-1987 yılları arasında
yabancı petrol şirketleri tarafından iki kuyu açılmıştır. Kuyulardan petrol
yerine su geldiği için her iki kuyu da “sulu kuyu” olarak terk edilmiştir.
Hâlen aynı bölgede Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü iki
yabancı ortağıyla beraber detaylı çalışmaları yaparak petrol arama
faaliyetlerine devam etmektedir. Bir başka soru Sayın Mehmet Serdaroğlu’nun.
Sayın Başbakanın 20 Ocak 2008 Pazar günü katıldığı Türkiye Otelciler
Federasyonunun 2’nci Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “İstanbul
tıkanma noktasında, şu anda turizmde yatırım itibarıyla arzu edilen durum yok.
Olmadığından değil, önümüz tıkanık…” tarzında başlayan konuşmasından yola
çıkarak “beş buçuk yıllık iktidar döneminde turizm yatırımlarının önünü açmak
için yapılan değişiklikler”, “Geçmiş dönemden kastınız ne, ne kastediliyor?”
onunla ilgili bir sorusu ve geçmişe yönelik bu türlü suçlamaların doğru olup olmadığını
ifade ediyor. Siyasette zaman zaman, bugün yapılanları
değerlendirebilmek açısından, bir evvelki dönemde yapılan çalışmaların
mukayesesi hepimizce yapılmaktadır. Her mukayeseyi bir suçlama olarak
değerlendirmek bence doğru değil, konuya açıklık getirmek adına yapılan
değerlendirmeler olarak bunları anlamak bence doğru olur. Dolayısıyla, geriye
dönük beş buçuk yıllık… Sorunun sorulduğu tarih itibarıyla beş buçuk yıl, o
günden bugüne zaman geçtiği için… Yani biz sorunun sorulduğu tarihteki bilgileri
vererek bu soruları cevaplandırıyoruz, onu takdirlerinize arz ediyorum. Bu süre
içerisinde 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası’nda değişiklik yapılmıştır ve bu
değişiklikle turizm mevzuatında “kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi”
kavramı getirilmiş, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleriyle turizm
merkezleri içinde her ölçekteki planları yapmaya, yaptırmaya, resen onaylamaya
ve tadil etmeye yetkili kılınmıştır. Böyle bir düzenleme ihtiyaçtan
kaynaklanıyor. Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun,
4957 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir 1/8/2003
tarihinde. 2634 sayılı Yasa’ya dayalı olarak çıkarılan Kamu Arazisinin Turizm
Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik’te revizyon yapılmış, bu revizyonla yatırımların
hızlandırılması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve günün koşullarına uyum
sağlanması amaçlanmıştır. Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi
Hakkındaki Yönetmelik 2634/4957 sayılı Kanun’un 8’inci maddesine istinaden
hazırlanmış olup 1/7/2006 tarihli Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yine, geriye dönük olarak turizm sektörünü geliştirecek dinamik
bir yapı ve işleyişi temin etmek için, 2634 sayılı Teşvik Kanunu’nda, 24/2/2003 tarih ve 4957 sayılı Kanun’da, 5571 sayılı
Kanun’da, 5728 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmış. Ayrıca, 21/6/2005
tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve
Niteliklerine İlişkin Yönetmelik ile turizm yatırım ve işletme belgesi alınması
kolaylaştırılmıştır. Ayrıca, 1972 yılından beri uygulanmakta olan 1618 sayılı Seyahat
Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’nda 5771 sayılı Kanun’la
değişiklik yapılmış ve yeni Yasa’da günün koşullarına ve seyahat acentelerinin
ihtiyaçlarına cevap verecek düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca, Yüksek Planlama Kurulunda kabul edilen ve onaylanan 2/2/2007 tarihli ve Resmî Gazete’de de yayımlanan “Türkiye
Turizm Stratejisi (2023)” çalışmasıyla, 2023 yılına kadar Türkiye'nin turizm
faaliyetleri açısından genel bir bakış, bir gelecek tasavvuru bu belgeyle ortaya
konulmuştur. Turizm sektörünün ne kadar dinamik bir sektör olduğunun ve Türkiye
için de ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Dolayısıyla, bugün
çıkardığımız yasalar, belki birkaç sene sonra günün ihtiyaçlarına cevap
vermeyecek, ihtiyaca göre de bu değişiklikler yapılacaktır. Nitekim,
biraz sonra, bu sözlü sorulardan sonra gündeme gelecek kanun tasarısı da netice
itibarıyla turizmle bağlantılı yasadır. Geriye dönük -bu süre içerisinde- çok
sayıda kanunda, yönetmelikte ve ikincil mevzuatta düzenlemeler yapılmak
suretiyle Türkiye'ye daha fazla turizm kazandırabilme noktasında ciddi bir
çabanın, gayretin içerisine girilmiştir. Turizm yatırımlarının arttığı
ortadadır ve Türkiye'nin bugün önemli bir turizm potansiyeline sahip olduğunu
ve sayılarının artık 25-26 milyonla telaffuz edebileceğimiz bir rakama
ulaştığını da ifade etmek istiyorum. Bir başka soru, Sayın Yaşar Ağyüz’ün:
“Ticaret, sanayi ve turizm alanlarında yaşanan ekonomik sorunlar değişik
platformlarda dile getirilmekte…” deniliyor ve “Ekonomik istem ve beklentilerin
dile getirildiği Antalya’da Türkiye Otelciler Federasyonunun 20 Ocak 2008 günü
yapılan Olağan Genel Kurulu’na katılarak yaptığınız konuşma…” diye biraz
evvelki konuşmadan bahisle sorular sorulmuştur. Bununla ilgili olarak bir kısım cevapları bir önceki soruda
vermeye çalıştım ancak şunu ifade etmek istiyorum: Tabii, Türkiye'nin, turizmi
öncelikli bir sektör olarak kabul etmek ve bütün hesabını kitabını buna göre
yapmakta sayısız faydaları var. Türkiye'miz için bu önemli bir kaynaktır.
Rekabet edebileceksek dünyayla, tabiatıyla bu türlü turizm yatırımlarına da
gerekli teşvikleri vermek ve önemi vermek mecburiyetindeyiz. Ancak,
turizm konusunun önemi giderek daha iyi anlaşılmakta. Başlangıçta
turizme bir şaşı bakışın olduğunu da -geçmişte ortaya konduğunu- ifade etmek
isterim. Turizmin lafı edilmiş ama gereği yapılma noktasında önemli çabalar
ancak 80’li yıllardan sonra başlamıştır. Üstelik turizmi teşvik etmek ve turizm
yatırımlarını artırabilmek maksadıyla yapılan bir kısım düzenlemelere karşı da
hemen olumsuz bir bakışla, o tarihteki yazılanlara bakarsanız, talan, peşkeş,
yağma gibi isnatlarda bulunarak, aslında bu alanda yatırım yapan insanların da
belli ölçüde şevki kırılmış, bir psikolojik engel de ortaya konulmuştur. Ancak,
kabul etmek gerekir ki, 80’li yıllardan itibaren başlayan bu yatırımlar
sayesinde Türkiye bugün bu kadar turizm potansiyeline sahip olmakta, sayıları
–demin ifade ettiğim- 25-26 milyonu bulan yabancı turisti veya yerli turisti
Türkiye’de ağırlayabilme imkânına kavuşmuş olmaktadır. Yapılan konuşmaları bu
çerçevede değerlendirmek bence daha uygun olacaktır. Yine, Sayın Yaşar Ağyüz’ün, Sayın
Cumhurbaşkanıyla ilgili bir sorusu var. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün,
Katar Emiri Şeyh Hamad’ı
ziyareti sırasında aldığı, heyetteki hediyelerden bahsediliyor ve “Devlet şeref
madalyası vermeyi düşünüyor musunuz?” diye bir sorusu var. Şimdi, değerli arkadaşlarım, soru önergesi dâhil, İç Tüzük’ün
96’ncı ve müteakip maddelerinin başlığı “Denetim Yolları”dır. Denetlenecek olan
da hükûmettir, yani başbakandır, hükûmetin
teker teker üyeleridir. Bunların birlikte ya da ayrı ayrı yaptıkları faaliyetlerle ilgili olarak bilgi edinmek
maksadıyla değerli milletvekillerimiz soru sorabilecektir ve biz de bunlara,
yazılıysa yazılı, sözlüyse sözlü usulde cevap vermeye çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanlarının Anayasa’mızda özel bir konumu var.
Cumhurbaşkanlarının sorumlu olduğu ya da sorumsuz olduğu alanlar 105’inci
maddede belirlenmiştir. Dolayısıyla, şimdi, siyasi sorumluluğu olmayan bir
makamla ilgili burada bir soru önergesine elbette kişisel olarak bir cevap
verebiliriz, cevap verip bu işi burada bitirebiliriz; ancak bu bir usul olur,
yanlış bir yola girmiş oluruz, Anayasa’ya uygun olmayan bir yol. Dolayısıyla,
Anayasa’nın 105’inci maddesi böyle bir soruyu cevaplamamıza imkân vermediği
için bu soruya ancak bu şekliyle cevap verme imkânı var, onu takdirlerinize arz
ediyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) – İcranın başı, eylemlerinden dolayı Hükûmet cevap vermek zorunda. İcranın başı… DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Sayın
Başkan, ben sözlerimi söylüyorum, değerli arkadaşlarımız tatmin olmazlarsa
kendi cevaplarını verirler. BAŞKAN – Sayın Genç, bu soruyu siz sormadınız ama. Soruyu soran
arkadaş müdahale etmiyor, siz niye müdahale ediyorsunuz? KAMER GENÇ (Tunceli) – Müdahale etmeniz lazım ama,
Meclise bilgi verilmesi gerekir. BAŞKAN – Soru soran var burada efendim. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Biz
yaptığımız tüm faaliyetleri hepimiz -isterse teker teker
milletvekili veya birlikte- Anayasa ve İç Tüzük çerçevesinde yapıyoruz.
Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın yaptığı işlemlerden dolayı sorumsuzluğu söz konusu
ise onunla ilgili burada bir görüşme açmakla Anayasa’ya, İç Tüzük’e aykırı bir
yol açmış oluruz. Bugüne kadar da bunun emsali yoktur. Bu Anayasa ilk defa
uygulanmıyor, geçmiş 61 Anayasa’sında da var. Olmayan bir şeyi ihdas ederek
Anayasa’ya aykırı bir yolun açılması bence doğru değildir ama kişisel olarak şu
veya bu şekilde bir cümle söyleyip buna cevap vermek de mümkün ama yanlış bir
yola girmiş oluruz diye konuyu Anayasa’nın 105’inci maddesinin cevapladığı
kanaatindeyim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine Sayın Yaşar Ağyüz’ün, Millî Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim
Genel Müdürlüğüne bağlı halk eğitim merkezlerinde çalışan çeşitli branşlardaki… 11.638 halk eğitim usta öğreticisi görev yaptığı
metinde ifade edilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak yapılmış birçok çalışma
var. Evvela, tabii bunlarla bizler de görüşüyoruz, Millî Eğitim Bakanlığımız da
konunun üzerinde hassasiyetle durmuş ve taleplerinin önemli bir kısmını da
gerçekleştirmiştir. Söz konusu personel ders ücreti karşılığı geçici olarak
görevlendirilmekte olup bunlara ilişkin mevcut uygulamanın soruya konu
kapsamında değiştirilmesine, kadroya geçirilmelerine yönelik herhangi bir
çalışma bugün Millî Eğitim Bakanlığında yoktur. Usta öğreticiler, yaptıkları işin tabiatı gereği kısmi zamanlı
olarak çalışan kimselerdir. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve
türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili
mevzuatı çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak çalışanların 19/8/2008 tarihli ve 26972 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
5797 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’nun 80’inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen bir hükümle prim ödeme
gün sayıları ayda otuz güne çıkarılmış olup bu düzenlemeyle emeklilik için
gerekli iş gününü tamamlamalarına imkân sağlanmıştır. Aynı kanunla, ayrıca,
geçmişe yönelik borçlanma yoluyla da emekli olmalarının önü açılmıştır. Daha
önce sağlık hizmetlerinden yararlanamayan usta öğreticiler Hükûmetimizin
yapmış olduğu düzenlemeyle sağlık güvencesine kavuşturulmuş bulunmaktadır.
Dolayısıyla, bu konumdaki usta öğreticiler bakımından geriye dönük yapılmış
olan hizmetler bunlardır. Sayın Hasan Çalış tarafından Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
sayımı sonuçlarına göre belediyelerimizin tüm hesaplarının altüst olduğu,
nüfusun azalması sebebiyle bir kısım belediyelerimizin gelir kaybına uğradığı
ve çalışanlarıyla ilgili bir kısım kaynak sıkıntısı çektiği ifade edildi.
Nüfusu azalan belediyelerin nüfus azalmasından doğacak genel bütçe vergi payı
kayıpları 2008 yılı Mart ayından itibaren telafi edilmiştir. Ayrıca,
belediyelerin borçlarına mahsuben genel bütçe vergi payından yapılan kesintiler
2008/13535 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı sonrasında nüfusu azalan belediyeler
için yüzde 36 oranında azaltılmış, 2008 yılı Temmuz-Ekim döneminde ise kesinti
oranı yüzde sıfır düzeyine indirilmiştir. Diğer taraftan, 2008 yılında yürürlüğe giren 5779 sayılı İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun’la yerel yönetimlere aktarılan genel bütçe vergi payının tutarı
artırılmış ve bölüşüm esasları yeniden düzenlenmiştir. Yeni kanun sonrasında en
az gelişmiş yöre belediyelerine aktarılan kişi başına genel bütçe vergi payı
reel olarak yüzde 85,5 düzeyinde artarken, o artış, sırasıyla, en gelişmiş
gruba doğru yüzde 71,3, yüzde 60,1, yüzde 38 ve yüzde 16’lık olarak
gerçekleşmiştir. Ayrıca, 2009 yılından itibaren nüfusu 10 binin altında olan
belediyelere denkleştirme ödeneği verilecektir. Özetle, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonrasında bazı
belediyeler için genel bütçe vergi gelirlerinde oluşan kayıp, yapılan
düzenlemeler sonrasında telafi edilmiş olmaktadır. Bir başka soru, Enver Ören’in kurduğu İhlas
Finans, yurttaşlardan topladığı paraları ödemeyerek iflasını istemişti. İhlas Finans mağdurları kaç kişidir? İhlas
Finans tarafından çeşitli vaatlerle alınan para miktarı toplamı kaç liradır?
Bugüne kadar bu kurum mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi için hükûmetiniz ne gibi işlemler yapmış ve mağdurlardan
parasını alan var mıdır, kaç liradır? Bu kuruluş neden TMSF’ye
devredilmemiştir diye dört ayrı soru var. Şimdi, birinci soru, “İhlas Finans
mağdurları kaç kişidir?” Şirket kayıtlarına göre tasfiye başlangıcı olan 10/2/2001 tarih itibarıyla toplam 222.298 hesap sahibi
bulunmaktadır. İkinci soru, “İhlas Finans tarafından
çeşitli vaatlerle alınan para miktarı toplamı kaç liradır?” Hesap sahiplerinin
İhlas Finans Kurumunun faaliyet izninin kaldırıldığı ve tasfiyeye başlangıç
olan 10/2/2001 tarih itibarıyla 675 milyon 679 bin 38
Amerikan doları. Hesap dolar üzerinden açıldığı için öyle ifade ediyoruz. Bu
sabah itibarıyla 28/1/2009 dolar kuru, alış kuru
itibarıyla 1.615 üzerinden çarpıldığında 1 katrilyon 91 trilyon 221 bin 646,37
TL’dir ve 244.353 yaklaşık da euro borç söz
konusudur. Bunun da tutarı bugünkü alış kuru üzerinden 529 trilyon 915 bin
798,78 TL tutarında alacağı bulunmaktadır. “Bugüne kadar bu Kurum ve mağdurlarının mağduriyetlerinin
giderilmesi için yapılan işlemler ve parasını alan ne var, ne kadar para
ödenmiş?” İlgili bakanlığın görev ve sorumluluk alanı çerçevesinde tasfiye
sürecinin başladığı 10/2/2000 tarihinden bugüne kadar
Türk Ticaret Kanunu ve Ortaklıkların Denetimine Dair Tüzük hükümleri uyarınca
şirket nezdinde ilgili bakanlık müfettişleri ve denetim elemanlarınca şirketin
genel hesap ve işlemlerinin incelenmesi amacıyla 6 defa denetim yapılmış ve
denetim sonuçları ilgili şirkete tebliğ edilmiştir, devletin kayıtlarında da
var. Şirket tarafından ilgili bakanlığa gönderilen Aralık 2008
tarihli tasfiye işlemlerine ilişkin faaliyet raporuna göre, bu ay yapılan
ödemeler de dâhil olmak üzere, 152.118 hesap sahibine 242 milyon 243 bin 917
Amerikan doları -bunu bugünkü kurla çarparsanız Türk parası karşılığı
çıkacaktır- ayrıca 59 milyon 125 bin 66 da euro ödeme
yapıldığı anlaşılmaktadır. “Bu Kurum neden TMSF’ye
devredilmemiştir?” Tasfiye hâlinde İhlas Finans Kurumu Anonim Şirketinin
faaliyet izni Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 10/2/2001
tarih ve 071 sayılı Kararı ile kaldırılmıştır. Bütün işlemler 2001’de alınan
kararlar çerçevesinde sürdürülüyor. Demek ki 10/2/2001
tarihinde artık Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından şirketin
faaliyet izni kaldırılmış. Adı geçen Kurum tarafından tasfiye hâlinde İhlas
Finans Kurumu Anonim Şirketinin mevduat toplama izninin kaldırılması sonucunda
şirket genel kurulunda alınan karar gereğince 3/8/2001
tarihinde tasfiye hâline girmiştir. Şirketin tasfiye işlemleri genel kurulda
seçilen tasfiye memurları tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde
yürütülmektedir. Anılan şirketin kanunen tasfiyeye girdiği tarih itibarıyla
şirketin tabi olduğu hukuk tamamen değişerek şirket bir finans kurumu olmaktan
çıkmış, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde bir anonim şirketin tabi
olduğu tasfiye hükümlerine göre tasfiye sürecine girmiş olduğu için TMSF’ye devredilmemiştir. Kütahya Şeker Fabrikasının 23 milyon 820 bin dolara satışıyla
ilgili olarak satış işlemlerinden kaynaklanan üç tane soru var. “112 dönüm
arazinin Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğüne iadesini düşünüyor
musunuz? Bu işlemi usulsüz yapan tapu müdür/memurları hakkında herhangi bir
cezai soruşturma yapılmış mıdır? Bu memur usulsüz devredilen lojmanda bedava
oturmakta mıdır? 241 dönümlük arazide imar uygulaması yapılmış mıdır?” tarzında
üç tane soru var. Aslında 22 Ocak 2008 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda ben bu soruyu cevapladım. Dolayısıyla tutanaklarda da bu
sorunun cevabı var. Bahsedilen arsanın doğrudan doğruya bir defa Türkiye Şeker
Fabrikaları Genel Müdürlüğünün kayıtlarında olmadığı, bu gayrimenkulün Kütahya
Şeker Fabrikasına ait olduğu tapu kayıtlarından bellidir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, belge var belge. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) -
Bununla ilgili bugüne kadar yapılan işlemlerde de herhangi bir usulsüzlük,
kanunsuzluk olmadığı ortadadır. Dolayısıyla bu soruyu 22 Ocak 2008 günlü
oturumda cevaplamış oldum. O cevabı da burada aynen tekrar ettiğimi ifade etmek
istiyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) – Bizim sorularımıza anında cevap vermiş
olsaydı… Bakın burada yanlış bilgi veriliyor. BAŞKAN – Dinler misiniz. Lütfen dinleyin. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla)
– Bir başka soru Sayın Başkan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının ana
sözleşmesinde görev alanına girmeyen doğal gaz santrali kurma hususunda Genel
Müdürün Çalık Holdingle bir sözleşme yaptığı ve Çalık Grubuna transfer olduğu,
özelleştirmeden devlete 1,1 milyar dolar borcu olan bu kuruma devletin mali
destek verip vermediği ve bu transfer 2531 sayılı Kanun’a aykırı olduğuna göre
ne gibi işlem yapıldığı ifade edilmektedir. Bir defa bu tip kuruluşların bütün işlemleri KİT Komisyonu
tarafından zaten denetleniyor veya Yüksek Denetleme Kurulu tarafından Meclis
adına denetlemeleri yapılıyor. Yapılan işlemlerde bir sakatlık varsa, bir
hukuki eksiklik varsa zaten bu Meclisin önüne geliyor, gündemde de bunları hep
beraber değerlendiriyoruz, konuşuyoruz. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı hem Türkiye içerisinde hem de
Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için dünyanın muhtelif yerlerinde
bu tip çalışmaları yapmaktadır. Bunu yasalar çerçevesinde, uluslararası hukuk
çerçevesinde yapmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Petrollerinin bu tip aramaları
yaptığı birçok ülke var, hâlen de bu yönde bir tercihi ülke olarak yapıyoruz. Bununla ilgili soru önergesinde cevabı istenen konularla ilgili
zaten 2006 yılı Yüksek Denetleme Kurulunun Raporu’nda yer almış, 14 Şubat 2008
tarihinde yapılan KİT alt komisyonunun toplantısında görüşülerek gündemden
çıkarılmış. Sözü edilen Genel Müdür 30/3/2007
tarihinde emekli olmuştur. Bugün kamuda birçok insan devletten ayrıldıktan sonra çeşitli
sebeplerle bilgi ve tecrübesini özel sektörde de değerlendiriyor. Bu kişi
ayrıldıktan sonra nerede çalışır, neden çalışır; bu, tamamıyla kendisine ait
bir husustur. Çalışmasını engelleyecek bir yasal hüküm varsa… Bazı meslek
mensupları bakımından bu türlü engeller vardır, yoksa istediği yerde
çalışabilir. Mühim olan, bu çalışmanın, bu çabanın, bu faaliyetin yasal olup
olmadığıdır. Yasal olduğu sürece de hiçbir mahzur yoktur. Çünkü hepimiz, bir
hukuk devletinde yaptığımız işleri kanun, nizam çerçevesinde, yasalar
çerçevesinde sürdürmek mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, yasal olmayan bir durum
söz konusu olmayınca da yapılacak herhangi bir durum da söz konusu değildir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bakanım, süreniz doldu, cevaplandırmadığınız soru
var mı? DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Epey
soru daha var. BAŞKAN – Kaç tane? DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – En az
bir on kadar soru var. İsterseniz bugün veya daha sonraki bir oturumda
cevaplandırırım onları. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Başka zaman… BAŞKAN – Efendim, bir saatimiz doldu. Bugünlük bu kadar şey
yapalım. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla)
– Peki. Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sağ olun, teşekkür ederim. Cevaplandırılmayan sorular gündemde kalacaktır, tekrar
cevaplandırılacaktır efendim; onu belirtmek istiyoruz. Sayın Aslanoğlu, sisteme girmişsiniz;
buyurun. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, Merkez Bankasıyla
ilgili sorum da… Tabii, Merkez Bankası özerk bir kurumdur. İstanbul’a taşınıp
taşınmama konusunda kararı Merkez Bankası yönetimi verir. Burada benim bu
soruyu sormamdaki amaç, Hükûmet olarak, İstanbul’a
taşınacak -oranın görüşünü almadan- özerk kurumun görüşünü almadan böyle bir
görüş serdettiğiniz içindir. Ayrıca, bir de bir şey eklemek istiyorum: Siz “sadece emekli
çalışan 256 kişi” dediniz, eşleri tabii bir de… Sosyal Güvenlik Kurumunun
sigortalı, yani orada çalışanların eşlerinin sigortalı olarak çalışanlar da
yaklaşık 700 küsur tane de sigortalı çalışan var. Bunu da size sunuyorum
efendim. Sayın Çalış… HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım, sorularımıza gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür
ediyorum. Tabii soruya vermiş olduğunuz cevaptan da anlaşılıyor ki,
belediyelerimizin o günkü sıkıntıları telafi edilmiş, yani sıkıntıları
giderilmiş. Ancak tabii ki bu soruyu biz soralı bir yıldan biraz daha uzun bir
süre oldu. Bu soruları sorduktan sonra bu belediyelerin bir kısmının
belediyeliği ortadan kalktı, köy statüsüne düştü, sonra yeniden seçime girme
hakkı doğdu mahkeme kararıyla ve bugün seçimlere giriyorlar. Keşke bu soruları
biraz güncelliğini kaybetmeden cevaplasanız, Meclisimizin denetim yetkisini
sulandırmasak daha iyi olur diye düşünüyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Bulut… AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma
teşekkür ediyorum, 8 Ocak 2008’de vermiş olduğum soru önergeme 28 Ocak 2009’da
cevap alıyorum. Sorularımın içerisinde cevap verilmeyen “Cudi
Dağı’nda araştırma yapan, araştırma yaparken öldürülmüş, cesetleri bulunan 5
petrol mühendisinin faillerinin bulunup bulunmadığı?” idi. Sorduğum soru hem
Enerji Bakanını hem İçişleri Bakanını ilgilendirdiği için Başbakanlığa soruyu
vermiştim her ikisine dağıtılması açısından. Bu konulara ve petrolün o bölgede
“yan tarafta -çıkarılan- kuyudan su fışkırdığı” ifadesine oradaki köylülerin
“Petrol fışkırdı.” şeklindeki cevapları, hemen yan taraftaki yerde asfalt
madeninin bulunmuş olması, bölgenin ciddi bir petrol potansiyeline sahip olduğu
şeklinde emareler göstermektedir. MTA’nın bu bölgeye ağırlık vermesi,
çalışmalarını yönlendirmesinin ülkemiz açısından faydalı olacağı düşüncemi
ifade ediyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Ağyüz… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma
sorduğumuz sorulara verdiği cevaplar için teşekkür ederiz de sorularımız başka,
cevaplar başka! Sayın Bakan bize turizm beklentilerini övüyor, geldiği noktayı
övüyor. Biz diyoruz ki: “Girişimcinin önüne engel koyan kimler? Bunu
açıklayın.” İktidar şikâyet ediyor sivil toplum kuruluşlarından, mühendis
odalarından. Mühendis odaları yasayla kurulmuş kurumlardır. Bunlar imar
planları talan edilirken sesini çıkarmasın da, dava açmasın da kim açsın?
İktidarın başında bulunan Sayın Başbakan bunlara tahammül etmek zorundadır. Karşı
meslek odalarını suçlayın, koruma kurullarını suçlayın. İstanbul bugün “finans
merkezi” adı altında talan ediliyor. Dubai Port, Galataport; biz bunları kastediyoruz. Sahillerimiz işgal
ediliyor. Yani turizmi canlandıracağım diye doğayı mahvetmeye hiçbir iktidarın
hakkı yok ki. Biz bu sorulara cevap istiyoruz. Kimler, kimleri kastediyorsunuz?
Eğer sivil toplum örgütleri ise onlar, bilimsel, yasadan verilmiş yetkilerini
kullanıyorlar, kent sorumluluğunu taşıyorlar. Kent sorumluluğunu taşımayan
insanlara da yön gösteriyorlar. Ama maalesef Sayın Başbakan, her oturduğu
ortamda çok yakın zamanda, yine bir ay önce, sivil toplum örgütlerini suçluyor,
onları engel çıkarıcı olarak… Bu tavırdan vazgeçmek durumunda
kalması lazım iktidarın. Sorularıma cevap alamadığım için teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Serdaroğlu… MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakan, iktidarın geçmişe dönük olumsuz ifadelerini artık
insanlar yadırgamaya başladı. Bundan böyle, geçmiş, altı yıllık AKP İktidarı
olarak değerlendirilecektir. Bakınız, cumhuriyet hükûmetleri
döneminde devlet ve özel sektör, iktidar olduğunuz 2002 yılına kadar turizme 17
milyar dolar altyapı olmak üzere 35 milyar dolarlık yatırım yapmışlardır. Bu
miktarın 2010 yılına kadar 50-55 milyar dolara çıkması gerekiyor. Altı yıldır
turizme yatırım yapılmadı diyebileceğimiz kadar azdır. Oysa 2020 yılında dünya
turizm geliri 2 trilyon dolara yaklaşacağı belliyken, bu gelirden alacağımız
pay yatırım yapmakla, yatak sayısının artırılmasıyla, turizm çeşitlemesine
gidilmesiyle olacaktır. Bu sebeple, yasaları suçlamak, geçmişi eleştirmek
yerine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapılması gerekenlerin süratle
yapılmasını söylüyor, turizm ülkemiz için fevkalade önemlidir diyor, Kastamonu
olarak da bu pastadan pay almak istiyoruz. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Serdaroğlu. Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Yine sorularım cevaplandırılırken Hükûmet
adına cevaplayan kişi ismimden bahsetmediği için ben de kendilerini Bakan
olarak tanımıyorum. Sayın Başkan, böyle bir soru cevaplama usulü yok. İç Tüzük çok
açık, 98’inci madde: Bizim sorularımıza bakan çıkacak, burada cevap verecek ve
biz de ona cevap vereceğiz. Sorulara verilen cevapların hepsi yanlış ve hepsi
gerçekleri inkârdan ibarettir. Bu hırsızlıkları, soygunları, usulsüzlükleri ne
zamana kadar örtbas edeceğiz? Hiç olmazsa şu kürsüde, biz ne soru sormuşuz, Hükûmet ne cevap veriyor, işin özü nedir, bilmemiz lazım. Bakın, verilen cevaplardan birisi… Kütahya Şeker Fabrikalarını
alan AKP’li milletvekilidir. Bir senelik kârı fiyatına almıştır. Burada
lojmanlar ve bir arazi yoktur. Bu, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığı
adına kayıtlıyken, bu satıştan sonra tapuda tahrifat yapıyorlar, Kiler adına,
şeker fabrikalarının adına geçiyorlar. Tapusu var, sahtekârlık yapılmış tapuda.
Bunu söylüyoruz, hâlâ cevap vermiyor. Ya insan biraz sıkılır yani! Bu kadar
açık, net, tapuda tahrifat yapılan bir şeyi niye inkâr ediyorsunuz? Bunu kabul
edin. İkincisi… BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanıza lütfen dikkat ediniz. KAMER GENÇ (Tunceli)- Efendim… BAŞKAN – Lütfen, daha tertipli konuşunuz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Temkinli konuşuyorum. Doğru cevap verse,
ben de temkinli konuşurum. BAŞKAN – Ama bu şekilde hitap edemezsiniz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – İkincisi… BAŞKAN – Bu şekilde hitap etmeyin, lütfen. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, lütfen… Sayın Başkan, müsaade edin
de söyleyelim. BAŞKAN – Tamam, devam edin. Devam ediniz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Devam edeyim. BAŞKAN – Hakaret ederseniz keserim sözünüzü. KAMER GENÇ (Tunceli) – Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Tayyip Erdoğan’ın damadının başında bulunduğu Çalık
Grubuyla bir sözleşme yapıyor ve görev alanı olmadığı hâlde doğal gaz santrali şirketini
kuruyor ve bir ay sonra geçiyor onun başına ve bu, 2531 sayılı Kanun’a aykırı.
Burada çıkmış diyor ki, efendim, bunu KİT denetlemiş. KİT denetlemişse, ben de
milletvekili olarak burada soruyorum. Bu, kanuna aykırıdır. Diyorum ki bu Çalık
Grubu Türkiye Petrollerinden kaç lira sermaye aldı da koydu? Bunun cevabını
ver. Niye inkâr ediyorsun? Yani bu, vatandaşın dinlemesi gereken, bilmesi
gereken bir şey değil midir? Sayın Başkan, devletin parasını getirip de kendi
damadının şirketine vermek insani midir? Devletin kaynaklarını çarçur etmek
değil midir? Yine, Sayın Başkan, işte, bakın, burada gazete: “Gizli anlaşma
yaptı, bir ay sonra Çalık enerjiye transfer oldu.” Bunlar söylenen şeyler. Yine, Enver Ören’le, İhlas Holdingle
ilgili söylüyorum. İhlas Holding tuttu -bakın, kendisi
de söyledi- efendim, şurada 1 katrilyon 527 trilyon lira vatandaştan para
toplamış, ondan sonra da hileli iflasa gitmiş. BAŞKAN – Dinler misiniz beni bir dakika Sayın Genç? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – Siz İç Tüzük’ü çok iyi bildiğinizi iddia ediyorsunuz. KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet. BAŞKAN – Lütfen, 98’inci madde önünüzde, açın, okuyun. Bakın, bu
kadar konuşma hakkınız var mı? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, beş tane soru cevaplandırıldı. BAŞKAN – Yine yok. Kısa ve öz… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ee, kısa ve öz…
Ben söylemeyeyim mi? BAŞKAN – Burada açıklamamış, kaç soru soracaksınız? KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, Hükûmete
alet olmayın. Hükûmete alet olmayın. Burada sorumuza
cevap bulamadık efendim. BAŞKAN – Kimse kimseye alet olmuyor. Yine hakaret etme! KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, şimdi Enver Ören’i siz de mi
koruyorsunuz? Orada vatandaşların topladığı paraları cebine indiren, Tayyip Erdoğan’ın arkadaşı olan Enver Ören’in TMSF’ye devredilmemesi konusunda gösterilen
gayretleri burada halka anlatmayacak mıyız? Nerede anlatacağız? BAŞKAN – Konuştuğunuz şeyi kulağınız duyuyor mu? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? Var işte… Burada soru var. BAŞKAN – Hayır, bana karşı konuştuğunuz şeyi kulağınız duyuyor mu?
Bir dakika… KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – Bana söylediğiniz lafları kulağınız duydu mu? KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim kulağım duyuyor da sizin kulağınız
sizin konuştuklarınızı duymuyor. BAŞKAN – Peki, o zaman konuşun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani o zaman burada ne sormuşuz onu
söyledik. BAŞKAN – Tamam, peki. Sözünüzde durun ama. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – Sözünüzde duracaksınız değil mi? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – Ben alet oluyorum değil mi? KAMER GENÇ (Tunceli) – Anlamıyorum dediğinizi. BAŞKAN – Ben alet mi oluyorum diyorum, niye anlamıyorsunuz? Ben
alet mi oluyorum? KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne? Anlamıyorum… BAŞKAN – Anlamazsın tabii. İşine gelmezse anlamazsın, sağır
olursun sen. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, diyorum ki önlemeyin, konuşmamızı
önlemeyin. BAŞKAN – “Önlemeyin.” değil, alet olduğumu söylediniz. Bunu
düzeltin bakayım. KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki, siz alet de olmuyorsunuz. BAŞKAN – Düzeltin bakayım. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, alet olmuyorsunuz. Tamam… BAŞKAN – O kadar… KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani sözümüzü kesmezseniz alet
olmuyorsunuz. BAŞKAN – İyi vallahi ya! Sen istediğin gibi konuş, ben burada
sözünü kesmeyeceğim! O yetki yok mu bende? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ben… BAŞKAN – Keserim sözünü. Konuşturmuyorum seni. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ben soru hakkımı kullanıyorum. BAŞKAN – Konuşmuyorsun… Hadi! KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, bakın… BAŞKAN – Konuşturmuyorum sizi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.22 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.38 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
50'nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, tutumunuz
hakkında iki cümle söylemek istiyorum. BAŞKAN – Ne diyorsun? KAMER GENÇ (Tunceli) – Tutumunuz hakkında… Biraz önce beni çağırdınız içeriye, hakaret ettiniz. Ben zannettim
ki beni çağırdınız, iki dost gibi, iki arkadaş gibi “Arkadaş, yani, senin şu
söylemin veya şu şeyin bana…” İsterseniz kürsüden izah edeyim. BAŞKAN – Efendim, edemezsiniz. Hayır, oturun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – Söz vermiyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben zannettim ki… BAŞKAN – Hayır, söz vermiyorum, oturun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bir dakika… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – O zaman oylayın, direniyor arkadaş. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, benim haysiyetimi ve
onurumu kırdınız. Benim arkamdan kavası gönderdiniz, ben zannettim “Buyurun
içeriye gelin, konuşalım.” diyeceksiniz. Ben daha girer girmez… BAŞKAN – Ben sizi mecburen kavasla çağırdım; gelmediniz... KAMER GENÇ (Tunceli) – Gelmedim tabii… BAŞKAN – Baştan gelseydiniz konuşurduk. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, ben niye geleyim? Ondan sonra da grup başkan vekillerinizin yanında bana hakaret
ettiniz, küfrettiniz. Şimdi, sizden rica ediyorum. Tutumunuz hakkında bir konuşma yapmak
istiyorum. BAŞKAN – Tutumum hakkında hiçbir şey yok efendim. Oylamaya
sunarım… Tutumum hakkında hiçbir şey yok efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Oylamayla ilgisi yok. BAŞKAN – Hayır efendim, vermiyorum. Vermiyorum efendim.
İstediğiniz kadar orada konuşun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, ben bir
milletvekiliyim. Beni çağırıp da orada bana hakaret edemezsiniz. Grup başkan
vekilleriniz de oradaydı. BAŞKAN – 1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96) BAŞKAN – Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. 2’nci sırada yer alan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda Değişiklik Yapılması Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz. 2.- Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266) (x) BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Buradalar. Geçen birleşimde, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı. Şimdi, maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum… II.- YOKLAMA (CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı) K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama talebimiz var. BAŞKAN – Tamam, gönderin efendim yoklama talebini. Yoklama talebinde bulunanları tespit edeceğim. Sayın Aslanoğlu? Buradalar. Sayın Korkmaz? Buradalar. Sayın Anadol? Buradalar. Sayın Yıldız? Buradalar. Sayın Güvel? Buradalar. Sayın Köse? Buradalar. Sayın Ünsal? Buradalar. Sayın Oksal? Buradalar. Sayın Sönmez? Buradalar. Sayın Barış? Buradalar. Sayın Özer? Buradalar. Sayın Ağaoğlu? Buradalar. Sayın Ekici? Buradalar. Sayın Paçarız? Buradalar. Sayın Durgun?... (x) 266 S. Sayılı Basmayazı 22/1/2009 tarihli
48’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir. SELÇUK AYHAN (İzmir) – Takabbül
ediyorum. BAŞKAN – Sayın Ayhan takabbül ediyor. Sayın Koçal? Buradalar. Sayın Arat? Buradalar. Sayın Seçer? Buradalar. Sayın Kesici? Buradalar. Sayın Arıtman, sizin isminiz yok ama. CANAN ARITMAN (İzmir) – Koyunuz şimdi. BAŞKAN – Sayın Öztrak? Buradalar. Sayın Arıtman? Buradalar. Yoklama için üç dakika süre veriyorum. Pusula gönderen arkadaşlar lütfen Genel Kurulu terk etmesinler. Yoklamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur. On beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.44 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.59 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
50’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım. Yoklama için üç dakikalık süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum. II.- YOKLAMA BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da
toplantı yeter sayısı bulunamamıştır. Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 29 Ocak 2009 Perşembe günü 14.00’te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum. Kapanma Saati: 17.04 |
|