DÖNEM: 23 CİLT: 31 YASAMA YILI: 3 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 18’inci
Birleşim 18 Kasım 2008 Salı İ Ç İ N D E K İ L
E R I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMA IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.- Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik’in, kamunun serbest diş
hekimlerinden hizmet alımına ilişkin gündem dışı konuşması 2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’na ilişkin gündem
dışı konuşması 3.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, mısır ve pamuk
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı V.-
AÇIKLAMALAR 1.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkun’un, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya
verdiği cevaba ilişkin açıklaması 2.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması 3.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
yapılan konuşmalara cevaben açıklaması VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- Çin Halkı
Siyasi Danışma Konferansı Başkanı JIA Qinglin ve
beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/597) 2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Makedonya Cumhuriyeti Meclis Başkanı Trajko Veljanoski’nin ve
Arnavutluk Halk Meclisi Başkanı Jozefina Topalli’nin davetine icabet etmek üzere beraberinde
Parlamento heyetiyle Makedonya ve Arnavutluk’a ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/598) 3.- Avrupa
Parlamentosu ve Fransa’nın AB dönem başkanlığı tarafından 20-21 Kasım 2008
tarihlerinde Strazburg’da gerçekleştirilecek olan
“Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma” konulu Parlamenter toplantısına ismen davet
edilen Yozgat Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Kâtip Üyesi Osman Coşkun’un icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/599) B) Önergeler 1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün (6/958, 6/963) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/95) 2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/1003) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/96) 3.- Muş
Milletvekili Nuri Yaman’ın, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/97) 4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende
Ticaret Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık
Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/199) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/98) VII.-
ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun
18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorulardan sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinin gürüşülmesine, 25-26 Kasım 2008 ile 2-3 Aralık 2008 Salı ve
Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi VIII.-
SEÇİMLER A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim 1.- KİT
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’deki
sanayicilere ucuz elektrik sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/255) 2.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı
analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den
sözlü soru önergesi (6/266) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması 3.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Akseki Kütüphanesinden
Konya’ya gönderilen yazma eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü
soru önergesi (6/292) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 4.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya-Yamansaz bölgesinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/326) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e kültür ve kongre merkezi yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/401)
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 6.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir ansiklopedide
Türkiye haritasının yanlış gösterilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
sözlü soru önergesi (6/404) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 7.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ilgaz Dağında
turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/465) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 8.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Gar Önü Kavşak
Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/547) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 9.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir yörenin kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgesi yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/578) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 10.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, bir türbenin durumuna ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/600) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı 11.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, denizi dolduran bir
firmaya kesilen cezaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/656) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 12.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Gönen’de kurulması planlanan çimento
fabrikasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/726) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 13.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Alanya’daki yunus
gösteri merkezinin yer seçimine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/735) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Anıt Parkı
projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/856) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesinin
banka şubesi ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’den sözlü soru önergesi (6/312) 16.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu’ya havaalanı, liman
ve çevre yolları yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/315) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 17.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Karataş yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/396) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 18.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut’un, Adana-Ankara Otoyol Projesi’nin
Pozantı-Ulukışla ve Pozantı- Kemerhisar kısımlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/398) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 19.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom’da
personelin güvenlik soruşturmalarının yapılıp yapılmadığına ve haberleşme
güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/434) ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 20.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom ihale
şartnamesi taahhütlerinin yerine getirilip getirilmediğine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/443) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı 21.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, TCDD’de çalışan
mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/453) ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 22.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, demir yollarındaki
çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 23.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Manisa’daki bölünmüş
yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/473) ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Turhal-Tokat demir yolu çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/511) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 25.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, İstanbul-Muş seferini
yapan uçaktaki bir arızaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/513) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Kamu İhale
Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonları Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER 1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Divanın usulüne göre oluşturulmadığı iddiası
hakkında XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, yakacak yardımı
dağıtımlarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/4766) 2.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İstanbul’un su
ihtiyacının karşılanmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/4823) 3.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun’un, Türk Patent Enstitüsü yönetimine yönelik
iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/4904) 4.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi’nin, en düşük memur maaşına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/4940) 5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TOKİ’nin
reklam ve tanıtım hizmetleri alım ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4934) 6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, bir uydu yayınındaki bölücü propaganda iddiasına, - Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin,
CHP Grup Başkan Vekilinin basın toplantılarının TRT haber bülteninde
yayınlanmasına, - Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Genel Müdürünün bir açıklamasına, - İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, TRT’nin bazı
birimlerinin kapatılacağı iddiasına ve personele yönelik bazı uygulamalara, - İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, TRT bölge
müdürlüklerindeki personelin emekliliğe zorlandığı iddiasına, İlişkin soruları
ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/4825), (7/4826), (7/4827), (7/4828),
(7/4829) 7.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, RTÜK Başkanının TOKİ’den
konut alımıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4966) 8.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Amasya Vakıflar İl Müdürlüğünün kapatılmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/4967) 9.- Adana
Milletvekili Mustafa Vural’ın, AK Parti Genel Merkezinde verilen bir iftar
yemeğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı (7/4974) 10.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, kamu idarelerinin
bütçelerinden yardım yapılan sivil toplum kuruluşlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı
(7/4977) 11.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan’ın, TRT Antalya Radyosunun kapatılacağı iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/4979) 12.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, maden arama ruhsatı verilen bir alanın tahrip
edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/5003) 13.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Millî Takımlar Teknik Direktörüne ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı
(7/5014) 14.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’ye alınan bazı personelin yakınlıklarına, - İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir türkünün aslının tespitine, - Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TRT’ye personel
alımı için açılan sınava, - Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın,
TRT’de yayınlanan bir programa İlişkin soruları
ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/5015), (7/5016), (7/5017), (7/5120) 15.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonundan yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5117) 16.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Ceyhan’a rafineri
kurulması ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5129) 17.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’da yeşil kartlılara yapılan nakdî
yardıma ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5131) 18.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, bir şirkette işten
çıkarılan bazı işçilere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik’in cevabı (7/5145) 19.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarihî bir camiye lojman yapımına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/5154) 20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir cami restorasyonuna
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5155) 21.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’daki büyük
orman yangınına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/5221) 22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek’in, bir ödenek aktarım
talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/5264) 23.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın,
eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik’in cevabı (7/5271) 24.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, yapılan dersliklere ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/5274) 25.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığı üslerinde golf sahası
yapımına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı
(7/5293) 26.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, esnaf ve
sanatkârın korunmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’nın cevabı (7/5294) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ 13
Kasım 2008 Perşembe TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak yedi oturum yaptı. Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener,
Kurtuluş Savaşı son gazisi Mustafa Şekip Birgöl’e Tanrı’dan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileyen
bir konuşma yaptı. İstanbul Milletvekili Mithat Melen, Dünya Diyabet Günü’ne, Malatya Milletvekili Öznur Çalık,
Malatya’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına, Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, araç muayene istasyonlarına, İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar. İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 24 milletvekilinin, polisin
hukuk dışı şiddet uygulaması konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/283) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini
alacağı ve ön görüşmesinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında bulunan, Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun
(1/657) (S. Sayısı: 302) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra
kabul edildi. 2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılan Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/584) (S.
Sayısı: 253) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak bölümlere geçilmesi kabul
edildi, birinci bölümün 1’inci maddesi üzerinde verilen önergelerin
görüşmelerine başlanıldı. 18 Kasım 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime
19.50’de son verildi.
No.: 25 II.- GELEN KÂĞITLAR 14 Kasım 2008 Cuma Teklifler 1.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş’in; Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/332) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.11.2008) 2.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/333)
(Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.2008) Tezkereler 1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Edip Uğur’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/588) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2008) 2.- İstanbul
Milletvekili Necat Birinci’nin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/589) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.11.2008) 3.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/590) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008) 4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/591) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.11.2008) 5.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/592) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008) 6.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/593) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008) 7.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/594) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008) 8.- Ordu
Milletvekili Ayhan Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/595) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008) 9.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/596) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008) 18 Kasım 2008 Salı BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER : Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18’inci Birleşimini
açıyorum. Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim. Gündem dışı ilk söz kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet alımı
konusunda söz isteyen Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’e
aittir. Buyurun Sayın Özçelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet
alımına ilişkin gündem dışı konuşması BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kamudan serbest diş hekimlerinin hizmet alması hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Diş ve diş eti hastalıklarının insan sağlığını ne kadar etkilediği
hepimiz tarafından bilinmektedir. Sağlık, önce ağızdan başlayıp gülen dişlerle
devam ettirilmelidir. Toplumun diş ve diş eti hastalıklarının tedavisi için
kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet almasından başka akılcı yol yoktur.
Başta muayenehaneler olmak üzere özel sağlık kuruluşlarından diş hekimliği
hizmeti alınması, ülke kaynaklarının verimli kullanılması ve halkın talebine
karşılık verilmesi açısından zorunluluktur. Ülkemizde aktif olarak yaklaşık 20 bin diş hekimi çalışmaktadır.
Diş hekimlerinin yüzde 67’si serbest, yüzde 20’si kamu ve serbest, yüzde 13’ü
sadece kamuda çalışmaktadır. Bu rakamlar çerçevesinde bir değerlendirme
yapıldığında diş hekimliği hizmetlerinin yaklaşık yüzde 90’ının serbest çalışan
diş hekimleri tarafından verildiği görülecektir. Gelişmiş ülkelerde kişi başı ağız-diş sağlığı harcaması 150 dolar
iken ülkemizde bu rakamın 15 dolar dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Sağlık
Bakanlığımız, 2002 yılında 13 olan ağız ve diş sağlığı merkezlerinin sayısını
2008 yılı Eylül ayı itibarıyla 117’ye, yine 2002 yılında 1.465 olan ünit sayısını 2008 yılı Eylül ayı itibarıyla 3.772’ye
çıkarmıştır. Bu çalışmalar güzeldir, yerindedir ama 2007 yılında bu merkezlerde
dolgu, kanal tedavisi, diş çekimi, protez, detertraj işlem sayısı 11 milyon 559 bin 561 olmuştur.
Hâlbuki ihtiyaç duyulan, yapılması gereken yıllık işlem 329 milyon 200 bin
dolayındadır. Ağız ve diş sağlığı merkezlerinde hâlihazırda yapılması gereken
dolgunun yüzde 1’i, diş çekiminin yüzde 11’i, kanal tedavisinin yüzde 3’ü
yapılabilmektedir. Yaklaşık 16 bin muayenehanede dolgunun yüzde 99’u, diş
çekiminin yüzde 89’u, kanal tedavisinin yüzde 97’sinin yapılması gerekmektedir.
İşte, hizmet satın alma gerçekleşirse halkımız ağız ve diş sağlığını
iyileştirmede hızlı mesafe almış olacaktır. Ağız ve diş sağlığı merkezlerinde
yapılan işlemlerin yüzde 30’u mükerrer yapım olup, tekrar serbestte
yapılmaktadır. Ayrıca, 16 bin muayenehanede çalışan personelin durumu
değerlendirilmeli, yüzde 8 KDV ve yüzde 20 gelir vergisi dikkate alınmalı, diş laboratuvarlarının ve diş malzeme depolarının
gelirlerindeki artış sonucu hizmet satın alımı gerçekleşirse maliye açısından
büyük bir gelir elde edilmiş olacaktır. Peki, serbest diş hekiminden hizmet nasıl satın alınacak? Diş
hekimleri her işlemin başlangıçta satın alınmasını istemiyorlar. Diş muayenesi,
röntgen filmi, diş çekimi, kompozit dolgu, amalgam
dolgular, diş eti temizliği, total ve hareketli protez,
yer tutucu işlemlerinde tedavi miatları belirlenmiş, bir yılda, iki yılda, üç
yılda diye sınırlandırılıp, sağlık uygulama tebliğindeki oranlarla kamunun
yapacağı ödemeler tespit edilip hizmet satın alma gerçekleştirilmelidir.
Sistem, muayenehaneler ile ağız ve diş sağlığı merkezleri arasında kurulacak
bilgisayar programı, vatandaşlık numaraları ile denetleme yapılması
düşünülebilir. Sistemin kamuya maliyetinin bilinebilmesi açısından 5-15 yaş
grubuna yıllık dört girişim işlemi, 16-45 yaş grubuna yıllık üç girişim, 45 yaş
üstü gruba yıllık iki girişim işlem sayısı temelinde kota sistemi
getirilmelidir. Sistem içerisinde yer alan bireyler resmî sağlık kurumundan
alacağı mevcut durum tespiti tutanağı ile serbest diş hekimine başvurup tedavi
bitiminde yapılan işlemlerin tıbbi kontrolü, mevcut durum tespiti yapan kurumun
diş hekimi tarafından yapılabilir. Halkın diş hekimliği hizmetlerine erişmesi, diş hekimliği
hizmetlerinin sunumunun tıbbi kurallara uygunluğu, diş hekimliği harcamalarının
maliyet-yarar anlayışına uygun olması ve resmî-özel insan gücü kaynaklarının
birlikte değerlendirilmesi noktalarında sürdürülebilir bir sistemin kurulması
ülke ve toplum için bir kazanım olacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Özçelik, son bir
dakikanız. BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) – Avrupa ülkelerinde diş hekimliği
hizmetlerinin büyük kısmı, resmî kurumlarda çalışmayan, özel muayenehanelerdeki
diş hekimleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Çoğu Avrupa Birliği
ülkelerinde bu oran yüzde 83’tür. Bazı ülkelerde, Portekiz, Belçika,
Lüksemburg, İzlanda, Almanya, İspanya ve Malta’da bu tür çalışan diş
hekimlerinin oranı yüzde 95, yüzde 100’dür. Başbakanımızın talimatları
doğrultusunda Sağlık Bakanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, serbest
diş hekimlerinin sınırlı oranda kamudan hizmet satın almasına olumlu
bakmaktadır. Maliye Bakanlığınca bütçe imkânları değerlendirildiğinde maliyenin
yararına olacağı görülecektir. Son olarak, kamunun serbest diş hekiminden hizmet satın alınması
sistemine pilot uygulama ile bir ilimizde başlanabileceğini teklif ediyorum.
Bunu pilot uygulayacak illerimiz de şu anda mevcuttur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özçelik,
süreniz doldu. BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Ağız ve Diş Sağlığı Haftası
vesilesiyle söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’ye aittir. Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar) 2.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse’nin, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim;
her yıl 22-27 Kasım arasında kutlanan Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinize saygılarımı
sunarım. Değerli milletvekilleri, bilimsel diş hekimliğinin 100’üncü yılını
kutlaması nedeniyle Ağız ve Diş Sağlığı Haftası büyük önem taşımaktadır. Diş
hekimliği bilimsel olarak ülkemizde oldukça iyi bir konumdadır. Bundan da büyük
bir mutluluk duyuyoruz. Değerli üyeler, sağlık, insanın en önemli ve kutsal hakkıdır.
Sindirim sisteminde vücudun en önemli giriş yolu olan ağız ve dişlerin sağlığı,
genel sağlığın, yaşam fonksiyonlarının, yaşam kalitesinin önemli bir
parçasıdır. Bundan dolayı diş hekimleri insan sağlığının korunmasında çok
önemli bir role sahiptirler. Sayın milletvekillerim, 5-17 yaş grubu çocukların yüzde 60’ında
diş ve diş eti enfeksiyonu nedeniyle büyüme ve gelişim
yetersizliği görülmektedir. Yine diş ve dişeti hastalığı olan 39-49 yaş
grubunda koroner kalp hastalığı görülme riskinin 3 ila 7 kat fazla olduğu ve
kötü ağız hijyenine sahip bireylerde kronik sindirim
sistemi hastalıklarına yakalanma riskinin 4-5 kat fazla olduğu bilimsel olarak
tespit edilmiştir Sayın milletvekilleri, görüldüğü gibi ağız ve diş sağlığı konusu
önemle ele alınmalı ve incelenmelidir. Sağlık Bakanlığının istihdam ettiği diş hekimi sayısı 5.500
kişidir. Kamu kuruluşlarımızda çalışan meslektaşlarımızın halkın diş ve diş eti
hastalıkları ile ilgili talebini karşılama olanağı yoktur. Devletin, kamu kaynaklarını en iyi biçimde kullanması açısından,
tam bir otomasyon ile başta muayenehaneler olmak üzere serbest çalışan diş
hekimlerinden hizmet satın alması, halkın ve diş hekimlerinin talepleri ile
örtüşmektedir. Türk Dişhekimleri Birliği, bu konuya
dikkatleri çekebilmek için bir imza kampanyası başlattı. Toplamda 20 bine yakın
imza toplandı. Bu 20 bin, Türkiye’de mevcut olan diş hekimi sayısını
göstermektedir. Ayrıca 11 Ekim 2008 tarihinde Türk Dişhekimleri
Birliği Sayın Başbakan ile bir de görüşme yaptı. Bunun üzerine iki bakanlık
temsilcileri ve Türk Dişhekimleri Birliği yetkilileri
15 Ekimde bir araya geldi. Bu buluşmanın ardından tam otuz dört gün geçti ama
henüz bir sonuç alınamamıştır. Dileğimiz, bu sürede çalışmaların devam ettiği
yönündedir. Hükûmetin bu sese kulak vermesini
diliyorum. Değerli milletvekilleri, hiçbir branşta
sağlık hizmeti alınırken sevke gerek duyulmamaktadır. Bunun tek istisnası diş
hastalarıdır. Diğer bir sıkıntı ise, Türk Dişhekimleri
Birliğinin yayınlamış olduğu asgari ücret tarifesi ile Maliye Bakanlığının
açıkladığı diş tedavi yardımı arasında rakamsal anlamda oldukça büyük bir
farkın bulunmasıdır. Bunun düzeltilmesi için dava açılmış ve dava da
kazanılmıştır. Yalnız bu sefer de Sosyal Güvenlik Kurumu buna engel olmaktadır.
Özellikle büyük şehirlerde sevkler durmuş durumdadır. Hastalar tedavi olabilmek
için aylarca sıra beklemektedir. Dolayısıyla hem hastalar hem de doktorlar
mağdur olmaktadır. Bu nedenle hekimler sorunlarıyla boğuşmaktan kendi günlerini
unutmuş durumdalar. Hükûmet bu konuda bir an önce
düzenlemeye gitmelidir. Diş hekimleri bizim hekimlerimiz, hastalar bizim
hastalarımızdır. “Bana ne”ci bir anlayışla görmezden
gelinerek bu sorun çözülemez. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki ağız ve diş
hastalarının en önemli sorunlarından birisi ise hastanın hizmete zor
ulaşmasıdır. Bu durumun önüne bir an önce geçilmeli ve hastanın hizmete
ulaşımının kolaylaştırılması sağlanmalıdır. İş gücü kaybının önlenmesi ve diş hekimliği hizmet kalitesinin
artırılması için Türk Dişhekimleri Birliği
yetkilileriyle bir an önce bir araya gelinmelidir. Değerli milletvekilleri, bu sektörde çalışan azımsanmayacak
miktarda diş teknisyenleri vardır. Bu diş teknisyenleri kanserojen bir ortamda
çalışıyorlar. Bu personelimizin döner sermaye veyahut da diğer özlük hakları
yönünden güçlendirilmesi için bir çalışma yapılmasını sayın bakanlarımızdan
özellikle rica ediyorum. Sözlerime son vermeden önce Yusuf Has Hâcib’in
şu özlü sözleriyle konuşmamı bitirmek istiyorum: “Hekim bütün hastalık ve
illetlere devacıdır. Bu adam sana lazımdır. Hayat işi onsuz eğleşmez. Hayatta
oldukça insan yine hastalanır. Hekim hastalığa bakarsa tedavi eder. Hastalık
insana ölüm rehberidir. Hekimi kendine yakın ve iyi tut ve onun haklarını
koru.” (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Köse, tamamlayanız. ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Değerli milletvekilleri, diş hekimi bir
milletvekili arkadaşınız olarak ben de Türk Diş Hekimleri Günü’nü kutluyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köse. Gündem dışı üçüncü söz mısır ve pamuk üreticilerinin sorunları
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Muharrem Varlı’ya
aittir. Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar) 3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, mısır ve pamuk üreticilerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Mısır ve pamuk üreticilerinin problemleri hakkında söz aldım,
onların sıkıntılarını dile getirmeye çalışacağım. Mısır ve pamuk hasadı
ülkemizde yüzde 90 oranında tamamlandı ama çiftçimizin sıkıntıları ne yazık ki
bitmedi, bitmek de bilmiyor. Yarınından endişeli, acaba gübremi alıp tarlaya
atabilecek miyim, traktöre mazot koyup tarlamı sürebilecek miyim endişesiyle,
morali bozuk, yarınından endişe taşıyan bir hayat yaşamaktadır. Mısırda, özellikle ikinci ürün mısırda Çukurova’da bazı
haşerelerden ve iklim şartlarının olumsuz gitmesinden dolayı zaten verim azlığı
yaşanmıştır. Bir de fiyatların kötü oluşu, çiftçimizi çok sıkıntı içerisinde
bırakmış, perişan etmiştir. Ofisin devreye sokulması, Ofisin mısır alması,
çiftçi tarafından olumlu karşılanmıştır. Ancak, ödeme konusunda verilen söz
yerine getirilmemiş, “yirmi gün” sözü verilmiş ama hâlâ -elli-elli beş günü
bulan- alacaklı çiftçi, parasını tahsil edememiştir. Bu da hem serbest piyasa
açısından hem de çiftçinin kendi ekonomisi açısından çiftçiye çok büyük
sıkıntılar vermektedir. Değerli milletvekilleri, zaten geçen yıl mısır primleri düşürüldü.
67 bin liradan 20 bin liraya düşürülmüştü. “Bu yıl yüzde 100 artış yaptık.”
diyor Sayın Bakan, 40 bin liraya yükseltildi ama mısır primleri geçen yılki
fiyatı hâlâ yakalayamadı. Bu sıkıntı yaşanırken, bir de iç piyasadaki
durgunluk, dışarıdan getirilen ithal mısır, çiftçinin tam belini büktü, çok
büyük sıkıntılar içerisine soktu. Çiftçinin en büyük sıkıntısı maliyet girdileri, özellikle
gübre. Gübre tam çiftçiye lazım olduğu zaman,
çiftçi ekim yapacağı, ürününe gübre vereceği zaman en yüksek fiyatı buluyor,
tavan yapıyor. Şu anda üre gübresi serbest piyasada 650 bin liraya düştü ama
üre gübresi çiftçiye lazım değil. En az iki ay daha çiftçiye lazım değil. Peki,
650 bin lira fiyat kurtarıyorsa, neden çiftçiye lazım olduğu zaman 650 bin liradan
satmıyoruz bu gübreyi veya Hükûmet neden bunun
dengesini kuramıyor? Ha diyeceksiniz ki: “Ham maddesi dışarıdan geliyor, ithal
geliyor, biz ne yapalım?” O zaman, şu anda 650 bin liraysa, doların
yükselmesine rağmen 650 bin liraysa, yarın buğdaya gübre atılacağı zaman, üre
gübresi atılacağı zaman da 650 bin liradan satılmasını temin edin. Şu anda
taban gübresi 1 milyon 300 bin lira. Aslında, üre gübresi taban gübresinden
daha pahalı bir gübre ama taban gübresi şu anda çiftçiye lazım, buğday ekiyor, buğdayının
taban gübresini atması için çiftçiye lazım, taban gübresi en yüksek fiyatta.
Yarın üre gübresi de aynı fiyatı bulacak, bakın, görün. Üre gübresi de 1 milyon
200, 1 milyon 300 bin lirayı bulacak yeniden, 650 bin liradan oralara çıkacak. Hükûmetin bunlara bir çözüm bulması lazım. Yine, akaryakıt fiyatları, biz bunları dile getirdiğimizde, Hükûmet yetkilileri dünyadaki akaryakıt fiyatlarının yüksek
olduğundan bahsediyorlardı, böyle bir gerekçe buluyorlardı kendilerine. Şu
anda, varili 57-58 dolara düştü. Niye yansıtmıyorsunuz bunu Türk çiftçisine,
Türk insanına? Aynı seviyede, on yıl önceki rakamlarla,
çiftçi 500 bin lira daha aşağıya mazot yakıyordu, hatta bazen 1 milyon lira
aşağıya mazot yakıyordu ama şu anda, dünyadaki akaryakıt fiyatları, petrol fiyatları
düşmesine rağmen, hâlâ Türkiye’deki fiyatlarda gıdım gıdım bir düşme var, bir bakıyorsunuz birden bire
yükseliyor, bir bakıyorsunuz 2-3 bin lira aşağıya düşüyor. Yine, bu Hükûmet 2002 seçimlerinde
“Çiftçiye ucuz mazot vereceğiz.” propagandası yaptı, “Mavi mazot vereceğiz
çiftçiye.” dediler. Ucuz mazot vermeyi bırakın, o günden almış oldukları mazot
fiyatını en az 4 misli, 5 misli yükselterek çiftçiye mazot verdiler. Böyle bir
anlayış olur mu? FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – 4-5 misli olur mu? MUHARREM VARLI (Devamla) – Olur, olur tabii. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Varlı, son bir dakika. MUHARREM VARLI (D evamla) - Şimdi, Sayın Bakan çıkacak, biraz sonra burada
bize cevap verecek, işte rakamlarla milletin kafasını karıştıracak. O
rakamların birçoğu da doğru değil, onları da biliyoruz ama biz çözüm istiyoruz.
Yani çiftçiye gübre desteği verildiğinden bahsediliyor. Çiftçiye verilen gübre
desteği çiftçinin kullandığının yüzde 1’i değil. Çiftçiye verilen akaryakıt desteği
çiftçinin kullandığı akaryakıtın yüzde 1’i değil. Siz böyle mi çiftçiyi
koruyorsunuz? Çiftçilerin hepsi tarlalarını ipotek ettirerek bankalardan kredi
alıyor şu anda. Tarlasını ekebilmek için bankadan kredi almak zorunda, başka
türlü çaresi yok zaten. Onun için, Hükûmetin mutlaka
bu konularda bir çözüm üretmesi lazım. Çiftçilerimiz üreten insanlarımızdır,
ülkemize kaynak sağlayan insanlarımızdır. Üreten insanlarımızı desteklemek
mecburiyetimiz vardır. Eğer üreten insanlarımızı desteklemezsek hazır yiyici
bir toplum hâlinde yaşamaya devam ederiz. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Varlı. Gündem dışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehdi Eker cevap vereceklerdir. Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Süreniz yirmi dakika. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; gündem dışı konuşma
yapan Sayın Varlı’ya cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şunu ifade etmek istiyorum: Bizim tabii burada, benim de, Hükûmet üyesi diğer bütün arkadaşlarımın da söyledikleri
rakamlar kafa karıştırmaya değil, aslında kafa karışıklığı olanlara doğru
bilgileri sunmak üzere -bu rakamları söylüyoruz- söylenen rakamlar ve bu
rakamlar aslında devletin kayıtlarında var olan dolayısıyla her türlü denetime
de açık, gerçek, doğru rakamlardır. Dolayısıyla benim
daha ne söyleyeceğimi bilmeden benim konuşacaklarımla ilgili bu şekilde bir
ifadede bulunulmasını da tabii talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çukurova bölgesi,
Türkiye’nin tabii, tarımsal üretim potansiyeli yönünden en verimli, en zengin
bölgelerinden bir tanesi, hatta en önemlisi. Birçok endüstri ürünü Çukurova’dan
kaynaklanmış ve Çukurova’dan Türkiye’nin diğer bölgelerine yayılmıştır. Şimdi, Değerli Milletvekilimiz Sayın Varlı’nın
bahsettiği pamuk ve mısır ekilişleriyle ilgili, bunlarla ilgili sorunlar
çerçevesinde size bazı bilgiler sunmak isterim. Türkiye, Çukurova’da mesela mısır ekilişinde 138 bin hektar
alandan 189 bin hektar alana çıktı. Ne kadar süre içerisinde? 2002’den bu yana.
Artış oranı yüzde 36. Fark ne? 51 bin hektar. Çukurova için söylüyorum sadece,
yani Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay ve Kahramanmaraş illerinin toplam mısır
üretimi 935 bin tondan 1 milyon 600 bine tona çıktı. Artış
oranı yüzde 72 ve Türkiye, bu geçen zaman içerisinde, örneğin mısırda daha önce
tüketiminin ancak yarısını karşılayabilirken, alınan tedbirler ve desteklerle,
uygulanan doğru politikalarla bugün 4 milyon 200 bin ton, 4 milyon 300 bin ton
üretim seviyesine geldi ve bunda da, biraz önce söylediğim gibi, Çukurova
bölgesindeki yüzde 72’lik üretim artışının da büyük payı var, büyük etkisi var.
Şimdi, pamukla ilgili olarak da rakamlar vereyim: Pamukta da 147
bin hektar alandan -yine Çukurova’nın bu biraz önce saydığım beş iline ait
toplam üretim alanı, ekiliş alanı- 115 bin hektar alana bir düşüş var. Yani
pamukta bir miktar, yaklaşık 32 bin hektar alan pamuktan çıkış var ama mısırda
51 bin hektar alan yeni ekiliş alanı. Bir miktar tabii, pamuktan mısıra kayma
var. Bunun da tabii, birtakım sebepleri var. Bir: Mısır ekiminin, mısır
tarımının, mısır ziraatının pamuğa göre daha kolay olması. Bununla ilgili gerek
dünyadaki gerek Türkiye’deki birtakım gelişmelerin bunda etkisi var. Ancak
pamuktaki bu ekiliş alanının azalması, yani 32 bin hektar alan azalmış olması
altı yıl içerisinde aslında Çukurova bölgesindeki pamuk üretiminde bir azalmaya
sebebiyet vermemiş. Nasıl? Çünkü verim artmış. Yani 1 hektardan alınan pamuk
miktarında ciddi bir artış meydana gelmiş ve 555 bin tondan, 587 bin tona
çıkmış… SÜLEYMAN TURAN ÇİRKİN (Hatay) – Hayalî primler onlar Sayın
Bakanım. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Hayalî
prim değil bu, üretim. …ve buradaki artış yüzde 6. Yani 32 bin hektar daha az alanda
pamuk ekilmesine rağmen Çukurova’da, Çukurova’nın pamuk üretiminde yüzde 6 bir
artış var. Bu nasıl oluyor? Bu da biraz önce söylediğim gibi verim artışı,
kullanılan teknoloji, yapılan, yeni devreye giren modern tarım teknikleri,
bunlara ait destekler ve bunlarla ilgili üretim politikalarının, destekleme
politikalarının sayesinde bu noktaya gelmiş. İkisinde de hem pamukta hem
mısırda Çukurova açısından üretimde ve ekilişte böyle bir durum var, bunu yüce
Meclisin bilgisine arz etmek isterim. Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, muhtelif zamanlarda ben bu
kürsüde sizlere bilgi sundum bu konularla ilgili. Bizim, gerçekte Türkiye'nin
ihtiyacı olan ürünlerle ilgili, özellikle arz açığı olan ürünlerle ilgili
uyguladığımız politikalar, aldığımız kararlar doğru ve desteklememizi de biz o
şekilde, o ölçüde değiştirdik. Nasıl? Örneğin, Türkiye’de sadece 186 milyon YTL
yağlı tohumlara prim desteği ödenirken 2002 yılında, biz bunu 1,2-1,3 milyar
YTL’ye kadar çıkardık. Bundan tabii ki pamuk da mısır da nasip aldı. Mesela,
mısırda eskiden destekleme primi yoktu, biz başlattık. Biz başlattık bunu 2005
yılında ve ondan beri de bu devam ediyor. Şimdi, pamukta, 2008 yılında -348 bin lira/kilogram eski parayla-
34,8 yeni kuruş kilogramda destek primi biz öngördük; 2009 yılında bu 360 bin
lira yani 36 yeni kuruş olarak ödenecek. Tabii, burada diğer destekler ayrıca
ödeniyor. Yani, herhangi bir zirai üretim yapana, gerek mazot desteği gerek gübre
desteği gerekse diğer desteklemeler ayrıca veriliyor. Bu,
sadece prim. Niye primi veriyoruz buraya? Çünkü,
bu ürünlerle ilgili bizim arz açığımız var da onun için. Biz bu ürünlerin
Türkiye’de daha verimli ve daha yüksek miktarda üretilmesini arzu ediyoruz.
Mısırda da mesela 2008 yılında 2 yeni kuruş, kilograma, biz prim ödüyoruz, 2009
yılı içerisinde bu 4 yeni kuruşa çıkıyor. Tabii bu sağlanan bütçe imkânları
çerçevesinde yapılan bir ödeme. Şimdi, Çukurova’da 2003 yılında örneğin pamuk için 40 milyon prim
veriliyordu, 2008 yılında 142 milyon ödendi. Bu sadece Çukurova için. Türkiye
için söylüyorum, kütlü pamuk prim ödemeleri, 2002 yılında 140 milyon YTL iken
2008 yılında 646 milyon YTL ödendi. Yani, bu kadar, kütlü pamuk primlerinde bir
artış var. Şimdi, biz tabii, gerek prim gerek mazot gerek gübre ve
diğer destekleri -ki bu yıla kadar doğrudan gelir desteği ödüyorduk, diğer
birtakım destekler vardı- belirlerken de maliyeti hesaplamak suretiyle ödüyoruz
ve pamukta geçen sene desteğin maliyeti karşılama oranı da yüzde 45. Yani 100
liralık maliyetin 45 lirası destek olarak tarafımızdan, Hükûmet
tarafından ödeniyor. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakanım, Çukurovalı dinliyor bunu. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bu da son
derece önemli. Mısır için söylüyorum: Mısırda da arkadaşlar, 2005 yılında biz
prim ödemesine başladık. Biraz önce de söyledim. Çukurova’da 2005 yılında 32
milyon YTL ödemiştik. Bugüne kadar 262 milyon YTL Çukurova’ya biz mısır için
prim ödedik, sadece Çukurova çiftçisine. Ayrıca mısırda da desteklerin maliyeti
karşılama oranı yüzde 18. Yani mısır üreticisi 100 lira üretim maliyetine
katlanıyorsa bunun 18 YTL’si destek olarak kendisine ödeniyor. Burada, tabii, bu şekildeki ödemelerin hem üretime hem kaliteye
büyük etkisi var. Biz, tabii, ithalat-ihracatla, dış ticaret politikasıyla
ilgili olarak da Türkiye’deki sanayinin hem ihtiyacını hem üretimini dikkate
almak suretiyle burada uygun ticaret politikaları takip ediyoruz. Örneğin,
geçtiğimiz ilkbaharda dünyadaki birtakım gelişmeler, psikolojik faktörler ve
ticaret politikaları sebebiyle biz mısır ithalatına kolaylık sağladık ama
Türkiye’de mevcut durumdaki rekolteyi görür görmez biz
bir karar aldık ve bu, geçtiğimiz günlerde Resmî Gazete’de yayımlandı, mısıra
tekrar yüzde 130 oranında gümrük vergisi uygulaması getirdik. Niye? Çünkü
Türkiye’deki mısır üreticisini bu şekilde daha emniyet altına alalım, burada
onlar lehine daha bir gelişme olsun diye bu kararı da aldık. Yani bunu da
özellikle Sayın Varlı’nın bilmesini istiyorum çünkü
biraz önce dedi ki burada: “Efendim ithalat devam ediyor.” Arkadaşlar, devam
etmiyor, yüzde 130 gümrük vergisiyle eğer birisi ithal ediyorsa ki bu
Türkiye’nin fiyatlarının çok çok üzerinde çok yüksek
bir maliyet demektir, bunu da zaten kimse yapmıyor. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Çiftçide mısır kalmadı Sayın Bakanım. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, mısırla ilgili, mısır alımlarıyla ilgili bir miktar geçtiğimiz
haftalarda bir aksama oldu, onu da geçen hafta itibarıyla biz tekrar kaynak
temin ettik ve ödemeler tekrar başladı. Diğer tarımsal ürünlerle ilgili olarak
da, yani fındıkla ilgili olarak da, mısırla ilgili olarak da şu anda ödemeler
yapılıyor. O konuda da herhangi bir sorun yok. Değerli Milletvekilimiz, gübre, mazottan bahsetti. Tabii dünyada
son haftalarda, son aylarda gübrede çok ciddi bir azalma meydana geldi ve bu
Türkiye’ye de yansıyor. Biz tabii, Hükûmet olarak da,
devlet olarak da gübre ticaretiyle de, gübre fiyatıyla da doğrudan ilgili
değiliz, ilişkili değiliz çünkü bu -serbest piyasada şekillenen- bütünüyle
ithalata dayalı bir sektör olması hasebiyle de serbest piyasada şekilleniyor.
Ancak biz ne yapabiliriz? Dünyada eğer önemli artış varsa bu ürünlerde -ki var
maalesef, gübrede de, mazotta da çok ciddi artışlar meydana geldi- biz Hükûmet olarak 2003-2004 yılından itibaren mazot desteği
ödemeye başladık ve 2008’e kadar 1,9 milyar YTL destek ödedik mazot desteği adı
altında. 2009 yılında da programımız 583 trilyon lira, 583 milyon YTL yine bir
mazot desteği Türk çiftçisine ödenecek. Kimyevi gübrede de 2005’te yine kimyevi
gübre desteği ödemesine başladık. 2005’te 271 milyon YTL, 2007’de 342 milyon
YTL, 2008’de 342 milyon YTL, toplam 955 milyon YTL ödeme yapıldı. 2009’da da
737 milyon YTL, eski parayla 737 trilyon lira kimyevi gübre desteği de
ödenecektir 2009 yılı içerisinde. Biz, tabii, mısır için de pamuk için de ve diğer Türkiye'nin hem
tarım sektörünün hem endüstrinin, sanayinin kullandığı bütün ürünlerle ilgili
sağlıklı, çok daha iyi kalitede, daha yüksek kalitede bir üretim yapılması için
desteklere devam ediyoruz. Bu sene de kuraklık desteğiyle birlikte, yıl sonu itibarıyla 5,9 milyar YTL Türk çiftçisine bizim
ödediğimiz destek 2008 yılı içerisinde. 2009 yılı programı da geçtiğimiz hafta
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü, kabul edildi Tarım Bakanlığının bütçesi.
Yine 5,5 milyar YTL civarında bir destek. Yıl içerisinde imkân olursa bu daha
da artırılır gelişmelere göre. Türk tarımı bu imkânlarla, bu desteklerle büyüyor, gelişiyor.
Sorunu yok mu? Elbette ki sorunları var ama o sorunlar kalıcı sorunlardır ve
yapısal sorunlardır. Yapısal sorunları da çözmek için bizim ayrıca
projelerimiz, desteklerimiz var. Ben, tarımla ilgili bana bu fırsatı verdiği için de gündem dışı
konuşma yapan Sayın Varlı’ya teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Sayın Coşkun, sisteme girmişsiniz, neyle ilgili efendim? HAKAN COŞKUN (Osmaniye) – Katkı yapmak istiyorum Sayın Başkan. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Böyle
bir usul yok Sayın Başkan. BAŞKAN – Katkı yapmak için… Yerinizden kısa bir açıklama… Buyurun efendim. V.- AÇIKLAMALAR 1.- Osmaniye Milletvekili Hakan
Coşkun’un, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin
açıklaması HAKAN COŞKUN (Osmaniye) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Bakanıma biz mısır üreticilerinin verilen fiyatlarla zarar
ettiğinden bahsediyoruz ne yazık ki Sayın Bakan mısır üretimini nasıl
artırdığından bahsediyor. Lütfen, mısır üretimini artırdıysanız biz sevinir,
sizi burada alkışlarız ama mısır üreticileri zarar ediyorsa seneye bu düşecek
demektir. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Varlı, buyurun. 2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya
verdiği cevaba ilişkin açıklaması MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakan, benim ithalatın hâlâ devam ettiğini söylediğimi belirtti
kürsüden. İthalat daha öncesinde gerçekleşti. Sizin çıkarmış olduğunuz o Gümrük
Vergisi Yasası da ne yazık ki çiftçinin, efendim, hasat bittikten, mahsulü
elinden çıkardıktan sonra o vergiyi koydunuz, çiftçinin hiçbir işine yaramadı.
Eğer çiftçinin durumu bu kadar iyiyse Sayın Bakanımı bölgeye davet ediyorum,
benim misafirim olsun, ziraat odalarını, çiftçilerimizi bir dolaşalım, bakalım
memnuniyetleri nelermiş Sayın Bakanıma kendileri anlatsınlar. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz? TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Cevap
vereyim. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Soru-cevap şekline döndü Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun. 3.- Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yapılan konuşmalara
cevaben açıklaması TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle tabii böyle bir usul yok, onu ifade
etmek istiyorum. Çünkü geçen hafta içerisinde de yine böyle gündem dışılar oldu
ve gündem dışılar yapıldıktan sonra değerli milletvekilleri yerinden söz alıp
bu şekilde sorular hatta soruyorlar. Böyle bir usul yok. Şimdi ben buna cevap verdim. Bir, ben sürekli çiftçilerimizin
içerisindeyim, devamlı çiftçilerle beraberim. İki gün önce de yine Adana’dan
bir grup çiftçiyle birlikteydim. Siz hiç endişe buyurmayın. Biz Türkiye'nin her
yerinde, her zaman, her türlü, tarım sektöründe her türlü üretimi yapan
arkadaşlarla birlikteyiz. Sorunları var. O sorunları biz biliyoruz, o sorunları
çözmek için de biz uğraşıyoruz. Teşekkür ediyorum. MUHARREM VARLI (Adana) – Beraber gidelim, beraber. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Efendim, milletvekillerine söz verişimin sebebi İç Tüzük’ün
60’ıncı maddesidir. Yerinden söz isteyenlere kısa bir açıklama yapma imkânı
tanıyorum efendim onun için. Gündeme geçiyoruz. Sayın milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın
Ertuğrul Günay, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 3,
10, 30, 32, 75, 133, 160, 175, 222, 279, 285 ve 374’üncü sıralarındaki ve
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, gündemin
“Sözlü Sorular” kısmının 5, 25, 27, 54, 62, 68, 78, 80, 102 ve 104’üncü
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine
getireceğim. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup bilgilerinize sunacağım. VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- Çin Halkı Siyasi Danışma
Konferansı Başkanı JIA Qinglin ve beraberindeki heyetin
ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/597) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nın 6 Kasım 2008
tarih ve 34 sayılı Kararı ile Çin Halkı Siyasi Danışma Konferansı Başkanı Sayın
JIA Qinglin ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret
etmesi uygun bulunmuştur. Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7.
Maddesi gereğince Genel Kurul’un bilgilerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki tezkere vardır,
ayrı ayrı okutuyorum: B) Önergeler 1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün (6/958, 6/963) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/95) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü sorular kısmının 465 ve 470’inci sıralarında yer
alan (6/958) ve (6/963) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep 2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun (6/1003) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/96) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü sorular kısmının 509. sırasında yer alan (6/1003)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Reşat
Doğru Tokat BAŞKAN – Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir. Komisyondan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum: 3.- Muş Milletvekili Nuri
Yaman’ın, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/97) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Üyesi Bulunduğum KİT Komisyonundaki görevimden istifa ediyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Nuri
Yaman Muş BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi daha
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım. A) Tezkereler (Devam) 2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptan’ın, Makedonya Cumhuriyeti Meclis Başkanı Trajko Veljanoski’nin ve
Arnavutluk Halk Meclisi Başkanı Jozefina Topalli’nin davetine icabet etmek üzere beraberinde
Parlamento heyetiyle Makedonya ve Arnavutluk’a ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/598) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın, Makedonya Cumhuriyeti Meclis
Başkanı Trajko Veljanoski’nin
ve Arnavutluk Halk Meclisi Başkanı Jozefina Topalli’nin vaki davetlerine icabet etmek üzere,
beraberinde Parlamento heyetiyle, Makedonya ve Arnavutluk’a resmî ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un
tasviplerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Arayacağım efendim. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 15.43 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.57 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap
GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN
(Bingöl) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır. Diğer tezkereyi okutuyorum: 3.- Avrupa
Parlamentosu ve Fransa’nın AB dönem başkanlığı tarafından 20-21 Kasım 2008
tarihlerinde Strazburg’da gerçekleştirilecek olan
“Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma” konulu Parlamenter toplantısına ismen davet
edilen Yozgat Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Kâtip Üyesi Osman Coşkun’un icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/599) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Avrupa Parlamentosu ve Fransa’nın AB dönem başkanlığı tarafından
20-21 Kasım 2008 tarihlerinde Strazburg’ta
gerçekleştirilecek olan “Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma” konulu Parlamenter
toplantıya Yozgat Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Kâtip Üyesi Osman Coşkun davet edilmektedir. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin Dış İlişkileri’nin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun”un 9
uncu maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edil-miştir. Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım. VII- ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun
18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorulardan sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine, 25-26 Kasım 2008 ile 2-3 Aralık 2008 Salı ve Çarşamba
günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu Önerisi No.: 43 Tarihi:
18.11.2008 Danışma Kurulunun 18 Kasım 2008 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Elitaş Hakkı
Suha Okay Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili Oktay Vural Fatma
Kurtulan Milliyetçi Hareket
Partisi Demokratik
Toplum Partisi Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili Öneriler: Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işler kısmında bulunan 251, 229, 236, 242, 271, 299, 300, 227, 266,
230, 257 ve 96 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 3,
4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 üncü sıralarına alınması, diğer işlerin
sırasının ise buna göre teselsül ettirilmesi, Genel Kurulun 18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü
sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek, gündemdeki kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesi, Genel Kurulun 25-26 Kasım 2008 ile 2-3 Aralık 2008 Salı ve
Çarşamba günlerindeki birleşimlerde Sözlü Sorular ve Diğer Denetim konularının
görüşülmemesi, Genel Kurulun; 18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde 15:00-20:00, 19 Kasım 2008 Çarşamba günkü birleşiminde 11:00-20:00, 20 Kasım 2008 Perşembe günkü birleşiminde 11:00-20:00, 25 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde 15:00-23:00, 26 Kasım 2008 Çarşamba günkü birleşiminde 11:00-23:00, 27 Kasım 2008 Perşembe günkü birleşiminde 11:00-23:00, 02 Aralık 2008 Salı günkü birleşiminde 15:00-23:00, 03 Aralık 2008 Çarşamba günkü birleşiminde 11:00-23:00, 04 Aralık 2008 Perşembe günkü birleşiminde 11.00-23.00 saatleri
arasında çalışması, 04 Aralık 2008 Perşembe günkü birleşiminde 96 sıra sayılı Türk
Ticaret Kanunu Tasarısının görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 05 Aralık 2008
Cuma günü de Kanun Tasarı ve Tekliflerini görüşmek üzere saat 14.00’te
toplanması ve 23.00’e kadar çalışmalarını sürdürmesi, Önerilmiştir. BAŞKAN – Danışma Kurulunun önerisi aleyhinde, Eskişehir
Milletvekili Tayfun İçli. Sayın İçli, buyurun efendim. H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde görüşlerimi bildirmek üzere
söz aldım. Hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkanım, on beş gün önce yine benzer bir Danışma
Kurulu önerisi gelmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ciddiyete davet
etmiştim, çünkü gelen Danışma Kurulu önerisinde -ki sizin de önünüzde var-
Sayın Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın ve grup başkan vekili arkadaşlarımızın hepsinin
isim ve imzaları var ve bu metinde “aşağıdaki önerilerin” denildikten sonra,
aşağıda bir öneri göremiyorsunuz, ekte bir öneri görüyorsunuz. Yine, bu ekte görülen öneride Sayın Meclis Başkanının ve grup
başkan vekillerinin imzası veyahut parafı yok, sadece Sayın Mustafa Elitaş’ın, AKP Grup Başkan Vekili olan arkadaşımızın bir
imzası var, sizin de önünüzdedir. Şekil açısından eğer “aşağıda” deniyorsa
mutlaka aşağıda yer alması gerektiği gibi, ekte sunulan öneride de Sayın Meclis
Başkanının ve grup başkan vekillerinin imzası bulunması gerekir. Ben, burada,
Sayın Elitaş’a güvenmiyorum anlamında bir açıklamada
bulunmuyorum ama bu, işin şeklidir, bu, işin ciddiyetidir. Ben tekrar
huzurunuzda öncelikle bu eleştirimi yöneltiyorum Değerli Başkanım. Değerli Başkanım, her hafta bir Danışma Kurulu önerisi geliyor.
Grup başkan vekillerinin ittifak ederek önümüze getirdikleri Danışma Kurulu
önerisi ve bu gelen kâğıtlar bir yazboz tahtasına dönüşmüş durumda. Danışma
Kurulunda deniliyor ki: “Türkiye’nin bu haftaki en önemli gündemi şunlardır, şu
kanunları görüşeceğiz.” Sonra bakıyoruz, bir hafta sonra, o çok çok önemli denilen ve burada sayın milletvekillerinin oyuna
sunulan bütün öneri tepetaklak ediliyor, altüst ediliyor, yepyeni bir öneriyle
geliniyor. Örneğin, geçen hafta 3’üncü, 4’üncü, 5’inci, 6’ncı sıraya alınan,
Danışma Kurulu önerisiyle alınan kanun tasarıları 11, 12, 13’üncü sıralara
getiriliyor. Yine bakıyoruz, Danışma Kurulu önerisi içerisinde çok önemli diye
getirilen kanunlardan, bakıyorsunuz, İskân Kanunu’nda değişiklik, Zirai
Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ile ilgili bir yasa, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının teşkilatı hakkındaki bir değişiklik, sonra bakıyorsunuz
Hırvatistan ve Arnavutluk’la ilgili bir uluslararası sözleşmenin onaylanmasıyla
ilgili bir kanun tasarısı önümüze getiriliyor. Değerli milletvekili arkadaşlarım, bunlar önemsiz değil
-her seferinde, her salı günü görüşüyoruz- mutlaka her kanun tasarı ve teklifi
önemlidir, ama acil diye her hafta önümüze getirilen, yazboz tahtası yapılan bu
gelen kâğıtlar listesini artık ben sizin takdirlerinize bırakıyorum ve bu gelen
Danışma Kurulu önerisinde 14 tane kanun tasarı ve teklifinin 5 Aralığa kadar
görüşüleceği söyleniyor ve en son, 14’üncü yasa olarak Türk Ticaret Kanunu’nun
görüşülmesi ve görüşmeler tamamlanıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışması bizlerden isteniyor. Değerli arkadaşlarım, Türk Ticaret Kanunu, bilebildiğim kadarıyla,
1.500 maddeden ibaret ve temel kanun olarak görüşülecek ve bu diğer kanunlar da
öyle. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan milletvekilleri olarak bu
kanunları ne zaman inceleyeceğiz de ne zaman şey yapacağız? Neden bu süratle bu
kadar önemli kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriliyor ve Danışma
Kurulu önerisi olarak getiriliyor? Biz geçen hafta önümüze getirilen takvime
göre kendimizi hazırlamıştık ama bakıyoruz, bugün gelen Danışma Kuruluyla başka
bir takvim önümüze getiriliyor. Bu nedenle de Danışma Kurulu önerisine katılmam
mümkün değil değerli milletvekili arkadaşlarım. Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye'nin gündemi bu önümüze
getirilenlerden çok daha farklı. Bakın, dün Kayseri Sanayi Odası Başkanı Sayın
Mustafa Boydak -gazete de manşetten girmiş- “Başbakanım, bizi harcama.” diye
feryat ediyor. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Sayın Tanıl Küçük de aynı şeyi
söylüyor, diyor ki: “Sanayici bitti.” “Biz burada tüm Anadolu kaplanlarının
temsilcileri olarak onlar adına konuşuyoruz.“ diyorlar. İçimizde, milletvekili
arkadaşlarımızın içinde sanayici arkadaşlarımız da var. Bakın, sanayi odası başkanları
“Bizi harcamayın, tedbir alın, işi ciddiye alın.” diyor. Ben Eskişehir Milletvekiliyim. Haberlerde izlemişsinizdir,
Eskişehir’in İnönü ilçesinde faaliyet gösteren Yurtbay
Seramik Fabrikası ve birçok fabrika kapanıyor, işçiler çıkartılıyor. Kendi öz
kaynaklarıyla ayakta durabilen Yurtbay Seramik doğal
gaza gelen, elektriğe gelen zamlardan dolayı ayakta duramıyor. Eskişehir’de
sürekli işçi çıkartılıyor, Türkiye'nin her yerinde, “Anadolu kaplanları” diye
tabir ettiğimiz sanayi kentlerimizde her gün yüzlerce işçi çıkartılıyor ve
sanayicimiz “Bize destek olun, Hükûmet olarak bizi
ciddiye alın.” diyor. Sanayicimiz bunu diyor ama Maliye Bakanımız Sayın Unakıtan 18 Kasım tarihli gazeteye geçen demecinde “Bu kriz
özel sektörü disipline eder.” diyor. Maliye Bakanımız diyor ki: “2001 krizi
kamuyu disipline etti, bu kriz de özel sektörümüzü disipline eder, terbiye
eder.” Okumuşsunuzdur, detaylarına girmiyorum. Hükûmetin
Maliye Bakanı, kan ağlayan, “Bizi harcamayın.” diyen sanayicimize bir Maliye
Bakanı bunu nasıl söyler? Bakın, bugün açıklanan resmî rakamlar, TÜİK’in rakamlarına göre yüzde 9,8 olarak belirlenen
işsizlik, aslında umudunu iş aramaktan yitiren kişiler dâhil edildiğinde ve
eksik istihdam diye sayılan günübirlik iş arayan kişiler dâhil edildiğinde işsizlik
oranının yüzde 18,6 olduğunu söylüyor. Bu oran geçtiğimiz aylarla ilgili istatistiki rakamlar değerli milletvekili arkadaşlarım. Eğer
bu Anadolu kaplanlarının söylediği gibi, “Bizi harcamayın.” diyen Anadolu
kaplanlarının söylediği gibi fabrikalar eğer kapanacak olursa bu işsizler
ordusuna milyonlar dâhil olacak değerli arkadaşlarım. Bizlerin görevi, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin görevi bu feryat içinde olan iş adamlarımıza,
esnafımıza, köylümüze, emeklimize çare bulmak, onlarla ilgili kanunlar çıkarmak
değerli arkadaşlarım. Şimdi, önümüze bakıyoruz on dört tane kanun tasarısı geliyor
-biraz evvel size özetledim- Arnavutluk’la bir sözleşme, Hırvatistan’la bir
sözleşme, Sanayi Bakanlığının görev ve teşkilatıyla ilgili bir kanun;
önemlidir, evet önemlidir. Bugün Sanayi Bakanımız, esnaf ve zanaatkârlarla
ilgili olarak Hükûmetin, bir kredi olanağı
sağladığını söylüyor, bunu takdirle karşılıyorum ama o kredisinin hangi
koşullarda verileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Garantili esnafa
verecekler krediyi. Esnaf bitmiş. Hepiniz okuyorsunuz, büyük kentlerdeki
alışveriş merkezlerindeki esnaf kepenk kapatıyor ve kira sözleşmelerinin
yeniden ele alınması için, işverenlerle masaya oturmak için pazarlık arayışı
içerisinde. Esnaf kepengini kapatırsa, ki neden
kapatıyor? Emeklisinde, işçisinde, memurunda para yok. Bakıyoruz, doğal gaza
yüzde 82 zam yapılmış. İşte, Yurtbay Seramik gibi
seramik fabrikalarını kapatmanın nedeni sanayide doğal gaza yapılan dayanılmaz
yüzde 80-82 oranındaki zam. E, peki, elektrik? Son bir yıl içinde yüzde 57,
elektriğe zam yapılmış. Diğer girdiler, mazot, benzin gibi diğer girdiler… Bakın, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği kendi
sanayicisini, esnafını, köylüsünü koruyabilmek için ekonomik tedbirler aldı.
Bir milletvekili olarak, vatandaşların sözcüsü olarak benim de Hükûmetten beklentim bununla ilgili tedbirlerin alınması ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin bu şekilde oluşturulmasını talep
etmek benim hakkım. Her hafta, her salı buraya çıkıyorum, ısrarla bunu işaret
ediyorum ama önümüze gelen Danışma Kurulu önerilerinde bu feryada yanıt bulacak
yasa tasarı ve teklifleri gelmiyor. Sayın Başbakan “IMF’yle anlaşma
yapmayacağız, ümüğümüzü sıktırmayacağız.” diyor, ama bakıyoruz Amerika’da IMF
Başkanıyla oturmuşlar anlaşmışlar. Öyle anlaşılıyor, onu göreceğiz önümüzdeki
günlerde, ümüğümüzün nasıl sıkılıp sıkılmadığını da göreceğiz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun Sayın İçli, tamamlayın. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım,
toparlıyorum. Şimdi, demir tavında dövülür. Zamanında tedbir almazsanız çok acı
sonuçlarla karşılaşılır. Sayın Başbakanım hani bir şarkı söylüyordu “Beraber
yürüdük biz bu yollarda.” diye, değil mi? Şimdi bakın, sanayici -biraz evvel
isimlerini verdim- esnaf kan ağlıyor ve artık öyle bir şarkı söylüyor ki…
Hepsinin ağzından şu şarkı çıkıyor değerli arkadaşlarım: “İnleyen nağmeler
ruhumu sardı.” Sayın Başbakanın da sanayicinin, esnafın, köylünün bu söylediği
şarkıyı dikkate almasını diliyorum, “İnleyen nağmeler ruhumu sardı.” şarkısını
dikkate almasını diliyorum. Sabrınız için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İçli. Danışma Kurulu önerisinin lehinde, Kocaeli Milletvekili Azize
Sibel Gönül. Sayın Gönül, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisi lehinde söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyeti ve aziz milletimi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Danışma Kurulu önerisi ile
ilgili, çalışma saatleri, gündeme alınacak konular, çalışma gündemiyle ilgili
birtakım konuşmaları her hafta burada yapmaktayız ama bu seferki Danışma Kurulu
önerisinde, gördüğüm kadarıyla, üç haftalık bir çalışma programı, saatleri ve
gündeme alınacak konular belirlenmiş. Bu noktada, ben, bu kararın çok isabetli
olduğunu düşünüyorum. Her hafta her hafta bu işin yapılmasından ziyade, böyle
aylık Danışma Kurulu önerisiyle gündemin belirlenmesinin çok daha sağlıklı
olacağını düşünüyorum. Bu noktada, emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bu hafta, bugünden sonra 11.00-20.00, önümüzdeki iki hafta da
11.00-23.00 saatleri arasında çalışacağız. Ben, bu Danışma Kurulu önerisinin hayırlı olmasını temenni
ediyorum, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gönül. Danışma Kurulu önersinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Kamer
Genç. Sayın Genç, buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
salı, yeni bir hafta başı, bir Danışma Kurulu kararı yeniden geldi, bunun
üzerinde aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum. İç Tüzük’ün 54’üncü maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi salı,
çarşamba, perşembe günleri saat 15.00 ile 19.00 arasında toplanır.” diyor.
Şimdi, temmuzdan beri, 27 Temmuzdan beri, buradayız, görev yapıyoruz, maalesef
İç Tüzük’ün bu maddesi askıya alındı ama, değiştirin o
zaman. Yani bizim burada Danışma Kurulu kararı nedeniyle çıkıp konuşmamızdan
maalesef büyük rahatsızlık duyuyorlar. O zaman İç Tüzük’ün o maddesini
değiştirin, işte, “AKP İktidarı ne zaman isterse Meclisi çalıştırır ne zaman
istemezse çalıştırmaz.” deyin. O daha olur. Tabii, gerçekten bütün keyfîlikler
bu Meclisin çatısı altında hüküm sürüyor. Değerli milletvekilleri, ben geçen hafta Hamburg’a gittim. Orada
Alevi Bektaşi dernekleri kuruluşunun 20’nci yılını kutluyorlardı. Orada vatandaşlarımızın bize en önemli intikal ettirdiği
şikâyetlerden birisi bu çifte vatandaşlık. Çifte vatandaşlıktan dolayı
Almanya’daki vatandaşlarımız çok büyük sıkıntı duyuyorlar. Özellikle diyorlar
ki: Yani birçok ülkede çifte vatandaşlık olduğu hâlde çifte vatandaşlığa geçen
vatandaş kendi ülkesinin vatandaşlığından çıkarılmaya zorlanmıyor. Tabii,
aslında biz de bu konuda bir kanun teklifi verebiliriz ama iktidar partisi bu
şekilde çifte vatandaşlığa geçen vatandaşlarımızın Türk vatandaşlığından
çıkmasını zorunlu hâle getirmezse bence isabetli olur. Yine, diğer bir talepleri:
İşte, buraya öğretmenler dört yıllığına falan geliyor dediler fakat çocuklar
beş yıl okuyorlar. İşte, beşinci yıl öğretmen değişince çok defa o öğrenciler
üzülüyor. Yani 1’den almış çocuğu 4’üncü sınıfa kadar getirmiş. Hâlbuki 5’inci
sınıfa kadar getirip de ondan sonra tayini yapılsa iyi olur dediler. Ben de
olur dedim, bu isteklerinizi Genel Kurulda dile getirmeye çalışacağım... Değerli milletvekilleri, dünyada ve Türkiye’de çok ciddi
bir ekonomik buhranın olduğunu artık herkesin bilmesi lazım. İşte, gidildi IMF’yle de anlaşıldı. Yine gazetelerin yazdığına
göre galiba 9-10 milyar dolarlık bir para alınacak. Yine, bilmiyoruz tabii,
AKP’nin en önem verdiği kesim işsiz, muhtaç değil. Daha ziyade büyük sermaye
grupları onların zamanında bayağı büyüdü. İnşallah, buradan gelecek bu 10
milyar dolar hiç olmazsa KOBİ kredilerine verilirse veya muhtaç esnafa
verilirse mutlu oluruz, kendilerini tebrik ederiz. Şimdi kömür dağıtma meselesine gelelim. Bugün sabahleyin
Sincan’dan bir hanım geldi, “Benim 2 tane işsiz kızım var, yüksekokul mezunu”
dedi. “Bana, işte. Kızlarını işe alacağız ama başını örteceksin, ayrıca gelip
bize oy vereceksin diyorlar.” Vallahi dedim, o tam bir… MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ayıp! KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu ayıbı ben yapmıyorum, onu söyleyen
yapıyor. Yani yiğitliğiniz varsa gidelim… Ben getireyim bu hanımı size, o
zaman, ayıp mıdır, ayıbı yapan… Yani siz de biliyorsunuz ki siz insanların
evine gidiyorsunuz, kömür verirken Kur’an üzerine
yemin ettiriyorsunuz ve ille oy verdiriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bırak canım, öyle şey mi olur ya? AHMET YENİ (Samsun) – Nerede? Orada mıydınız? FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Yalan konuşuyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) – Allah belasını versin mi yalan söyleyenin?
Yani versin mi? Bakın, bunun çok altında kalacaksınız. Bunları her vesilede
getireceğim. FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Yalan konuşuyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) - Bana bir vatandaş geldi. Diyor ki: “Benim 2
tane kızım var Sincan’da. Geliyorlar, ‘Kızlarını işe alacağız, başını
örteceksin.’ diyorlar.” MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yalan söylüyorlar! AHMET YENİ (Samsun) – Vatandaş değil, yalan konuşuyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) – Yalan nerede? Sizin uygulamalarınız böyle
yani. O bakımdan, uygulamalarınız böyle. Sonra, eğer kömür dağıtacaksınız, gıda dağıtacaksınız, yani bunun
bir kıstasını koyun. Bir sosyal devlet anlayışına uygun olarak devlette bir
kanun getirelim, yani muhtaç olan insanlara, çalışmayan insanlara bir asgari
ücretle bir maaş verelim her aileye, bu olur biter. Ama yani şimdi getirip de
birileri… Valiler, kaymakamlar -tabii hepsi değil ama büyük bir yerde- maalesef
AKP’nin militan adamları gibi çalışıyorlar. Gidiyorlar, muhtaç… AHMET YENİ (Samsun) – Valilere hakaret etme! KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, hakaret makaret
ettiğim yok, ben biliyorum kimlerin nerede yaptıklarını. Ben diyorum ki… BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen… Bakın, müdahale etmek durumunda
kalıyorum diye diyorum. Lütfen… KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Sayın Başkanım, ben müdahale
edecek bir şey söylemedim ki... BAŞKAN – Hayır efendim, bu kadar konuşmacı geldi kürsüye, kimseye
müdahale etmedim dikkat ederseniz ama siz geldiniz, yine müdahale edeceğim. KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır, müdahale edecek bir şey söylemedim
ki… BAŞKAN – Ederim efendim, ederim. KAMER GENÇ (Devamla) – Ben sosyal devlet yapısının düzelmesi
konusunda bir düzenleme getirelim diyorum. BAŞKAN – Efendim, konuyla ilgili değil. Gündem dışı söz alın,
vereyim o zaman. KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bu Meclisin en geniş söz alınacak
yeri burası. BAŞKAN – Tamam, buyurun. KAMER GENÇ (Devamla) – Bu, Meclisin çalışma usulünü belirleyen
Danışma Kurulu raporudur. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarıyla
ilgili enine boyuna her şey dile getirilir. BAŞKAN – Hem Danışma Kurulunu tek bir parti almadı. KAMER GENÇ (Devamla) – Memleketin öncelikli meseleleri nelerdir?
Ben diyorum ki: Memleketin öncelikli meselesi, bugün memleketin içinde bulunan
işsizler, insanlarımızın fakruzaruret içinde
olmaları, aç olmaları… BAŞKAN – Tamam, Sayın İçli de aynı şeyi söyledi, müdahale etmedim
efendim. KAMER GENÇ (Devamla) – İşte bunları getirelim burada düzenleyelim
diyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun devam edin. KAMER GENÇ (Devamla) - Siz de müdahale etmeyin lütfen. BAŞKAN – Ederim efendim, ederim. Gündem dışına çıkarsanız ederim
efendim. KAMER GENÇ (Devamla) – Yani maalesef mahalleler geziliyor, köyler
geziliyor, yani işte kömürler dağıtılıyor. Ben diyorum ki: Bu dağıtmaya bir
kanun getirelim -Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama yapıyor ya, kanun yapıyor
ya, onu anlatıyorum- bu kanunu yapalım. Böyle, bir tane,
işte, mülki idarelerin keyfine göre gidip de “Efendim, bizden misiniz, şundan
mısınız…” Ayrıca, Kuran üzerinde de yemin ettirmeyelim bu insanlara.
Hakikaten, işsiz olan insanların da onurlarıyla oynamayalım, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşına kanunların getirdiği objektif kıstaslar
seviyesinde yardımcı olalım. Bunda anormal bir şey yok ki... İşte, görüyorsunuz, her gün ihalelerde ne çeteler ortaya çıkıyor,
gazeteleri okuyorsunuz… Bu kadar çetecinin olduğu bir memlekette yani hiç mi
bir güne bir gün bir bakanın, bir şeyin sorumluluğu yok. Yazmış gazetenin
birisi, bir tane tarikatçı örgütün toplantısına Hariciye Bakanlığının
arabasıyla birileri gidiyor. Peki, bu Hariciye Bakanının da bir sorumluluğu yok
mudur? Yani devletin makam arabasını getirip de kendi tarikatı için kullanan
insanların yok mu? Bu memlekette bu kadar faili meçhul cinayetler varken,
birtakım güvenlik kuvvetleri insan öldürürken, bu İçişleri Bakanının sorumluluğu
yok mu? Cezaevlerinde insanlar işkenceyle ölürken Adalet Bakanının sorumluluğu
yok mu? Yani bunları burada dile getirmesek… İşte, Meclis çalışmalarında bunlar
burada dile gelecek Sayın Başkan. Onun için, burada dile getirmemiz lazım ama
tabii karşımızda Hükûmet yok. Geçen hafta burada bir kanun çıkardınız, bütün kaçakçıların
kaçakçılık cezalarını affettiniz, vergi affını getirdiniz. Ya, bu öyle bir
cinayettir ki Türkiye maliyesine karşı işlenen en büyük cinayet! Yani
getirdiniz, adam küçük bir varlık beyan edecek Maliyeye, ondan sonra 1/1/2008 tarihinden önceki bütün hesapları incelenmeyecek.
Böyle bir şey olur mu? Burada bunu defalarca söyledik ama maalesef dinleyen
yok. Şimdi, bu krizi atlatmanın… Yani bari size bilgi verelim: Bakın,
şimdi şu sırada devletin muhakkak küçük esnafa bol miktarda kredi vermesi
lazım. Bana göre, asgari ücreti 1 milyar yapalım çünkü sayın milletvekilleri,
piyasada ne kadar hareketlilik olursa kriz o kadar rahat atlatılabilir. Yarın, bilmem, bir Çalık grubuna 750 milyon dolar kredi verip de o
paraların nereye gittiğini getireceğimize o 750 milyar lirayı getirsek, şu
Kızılay’da, İstanbul’da vatandaşlara dağıtsak, o 750 milyon dolar 10 defa dönse
piyasa da canlanır, vatandaş da kâr eder, esnaf da kâr eder, işçi de işini bulur,
fabrikalar da kapanmaz. Bunlar akıl ve mantığa dayanan önlemlerdir,
söylemlerdir ama, tabii -birileri ille birtakım
kişiler kendisine- korku içinde yasama faaliyetleri yerine getirilirse orada
akıl, mantık, izan hâkim olmaz. Şimdi, Kemal Derviş Türkiye’ye geldiği zaman IMF ile anlaştılar,
16 milyar dolar para alındı. Ben bunu çok iyi biliyorum. Ona denildi ki: Ya, bu
16 milyar doların 1 milyar dolarını getirelim şurada KOBİ’lere verelim.” “Yok,
ben bütün bu paraları yabancı bankaların alacaklarına vereceğim.” dedi. Yani
Türkiye geçmişte böyle yönetildi. Ben de size diyorum ki yani bakın, devlet
özel teşebbüsün dışa karşı olan borçlarından dolayı devlet garantisi
getiriyorsunuz… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun devam edin, bir dakikanız var. KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, önemli olan, bu ülkenin insanlarının
dertlerine bir çare bulunmasıdır. Bu çareyi de bulmak için böyle inkârcı bir
politika dışında bazı gerçekleri kabul etmemiz lazım. Memleketimizde işsizlik
artıyor. Maliye Bakanı, maalesef, burada, yani en zorunlu ödemeleri yapmıyor.
İşte, ben, her vesileyle söylüyorum: Doğu, Güneydoğu’da terörde zarar gören
insanların zararları için aşağı yukarı iki seneye yakındır bir kuruş ödenmiyor.
O zaman niye kanun çıkardınız kardeşim? Bu insanlara 3 milyar, 5 milyar para
vermiyorsunuz. Bu, utanılacak bir şey. Doğru dürüst bir hizmet gitmiyor. Ondan
sonra, neymiş, bütçeyi fazla verdireceğim… Yahu, bütçeyi sıkmakla bir yere
gidemezsiniz. En iyisi yatırım… Yani üretmeyen bir memleketin sonu felakettir.
IMF’nin kurallarına teslim olursanız, IMF size diyecek ki: “Tarımı öldür,
fabrikalarını kapat, dış ülkelerden yüksek faizle para al ki ekonomi batsın.”
Onların size önerecekleri yol budur. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin buna el koymasını diliyorum. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç. Danışma Kurulu önerisinin lehinde, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş. Sayın Elitaş, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Danışma Kurulu önerimize katkı sağlayan siyasi
partilerimizin değerli grup başkan vekillerine teşekkür ediyorum. Aleyhte ilk
söz alan Sayın İçli’nin de ifade ettiği gibi, bu
hafta süreçte üç haftalık bir Danışma Kurulunu belirledik. Bu
Danışma Kurulu önerimizde bugünden itibaren gündemin sıralarında bulunan kanun
tasarı, tekliflerinin görüşülmesine devam etmek, bugün ve yarın sözlü sorulara
Sayın Bakanların cevap vermesi, arkasından 25 Ekimden itibaren Türk Ticaret
Kanunu’nu –ki, 1540 madde, 52 bölüm hâlinde görüşmeyi tasarladığımız Türk
Ticaret Kanunu’nu- bir an önce, 5 Aralık tarihine kadar yasalaştırıp hizmete
sunmayı düşünüyoruz. Bugün Kamu İhale Kanunu’nu görüşeceğiz. Kamu İhale Kanunu daha
önce aldığımız karar çerçevesinde temel yasa olarak değerlendirildi. Toplam 39
madde 2 bölüm hâlinde görüşülecek. Yarın Türkiye İstatistik Kurumu Kanunu ki
Kamu İhale Kanunu’ndan sonraki süreçte 6 madde hâlinde. İskan
Kanunu’nda değişiklik yapan kanun tasarısını 11’inci sıradan 3’üncü sıraya
aldık. Yine, zirai karantina ve zirai mücadele ile ilgili kanun teklifi veren
arkadaşlarımız ve kanun tasarısını 42’nci sıradan 4’üncü sıraya aldık. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun 3’üncü sıradan
kendiliğinden 5’inci sıraya gelmiş oldu. Yine, Birleşmiş Milletler Gıda ve
Tarım Örgütü Kanun Tasarısı 10’uncu sıradan 6’ncı sıraya, Avrupa Topluluğu
rekabet edilebilirlik ve yenilik çerçevesindeki program 31’inci sıradan 7’nci
sıraya; Kuzey Atlantik Anlaşması, Hırvatistan’la ilgili ve Arnavutluk’la ilgili
anlaşmalar, uluslararası sözleşmeler de 167’nci ve 168’inci sıradan gündemin
8’inci ve 9’uncu sırasına alındı. Bu arada, değerli grup başkan vekillerimizin katkılarına da tekrar
teşekkürlerimi sunmak istiyorum. 3 Aralık, Birleşmiş Milletlerin engellilerle
ilgili sözleşmesinin kabul günü. Bu konuda Sayın Bakanımız Nimet Çubukçu’nun ricalarını değerli grup başkan vekillerimiz
kabul ettiler ve 3 Aralığa denk gelecek şekilde, inşallah olağanüstü bir durum
olmazsa 227 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nı görüşmeyi, kanunlaştırmayı arzu
ediyoruz. Sonra da gündemin sırasındaki gelen süreçte devam edeceğiz.
Arkasından, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasıyla ilgili kanun tasarısı,
Posta Kanunu ile ilgili kanun tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38
milletvekilinin, Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki
Kanun Teklifleri sırasıyla görüşülecek. Bu sürecin bitiminde de, 25 Kasımdan
itibaren, 5 Aralık Cuma günü yani bayramdan önceki son hafta bu kanun
tasarılarını bitirmeyi arzu ediyoruz. Katkıda bulunacak milletvekili
arkadaşlarımıza, katkıda bulunan siyasi partilere, gruplara şimdiden teşekkür
ediyorum. Değerli arkadaşlar, uzun zamandır, hep uzun süreli,
Parlamentonun, gündemini yapmaya gayret ediyoruz ama hem siyasi parti
gruplarının haftalık gündem yapma arzuları, istekleri hem de zaman içerisinde Hükûmetten gelen kanun tasarı ve tekliflerinin öne alınması
taleplerinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin bugüne kadarki geleneği
çerçevesinde her hafta hemen hemen Danışma Kurulu,
sadece bütçe görüşmeleri hariç olmak üzere, devam etmiş. Biz, bu dönemde, 23’üncü Dönemde çeşitli kereler, iki haftalık, üç
haftalık Danışma Kurulu önerilerini gündeme getirdik ve genelde de bu aldığımız
öneriler çerçevesinde, Danışma Kurulunun önerisi çerçevesinde de gündemi
oluşturmaya gayret ettik ve uyduk. Bu sefer de üç haftalık bir gündem
oluşturmaya çalışıyoruz. Değerli milletvekilleri, burada, Danışma Kurulunun önerisi
aleyhine söz alan sayın milletvekillerim küresel ekonomide ortaya çıkan krizle
ilgili, Hükûmetin alması gereken tedbirlerle, bir
kısım yapıcı öneriler ama bir kısım da hiç önerilerle alakası olmayan, sadece
gündemi işgal edebilmek ve vatandaşın bu süreç içerisinde dünyadaki küresel
krizin Türkiye’ye yansımasını engelleyebilmek için gayret gösteren Hükûmete yardım etme çabası ve gayreti içerisinde olması
gerekirken, psikolojik olumsuzluğu daha da arttıracak, panik havasını gündeme
getirecek ve bundan Amerika Birleşik Devletleri’nde çıkan bir yangından,
terleyen bir dünyadan daha olumsuz bir etki sağlamasına imkân verecek
söylemlerde bulunmak ekonomiye hiç katkı sağlayacak bir pozisyon da değildir. Bakın, AK PARTİ iktidara geldiği dönemde fakir ve muhtaç insan
sayısı 18 milyon idi. AK PARTİ iktidara geldiği bugün itibarıyla fakir ve
muhtaç insan sayısı 12 milyona düşmüştür. Biz fakir ve muhtaç insan sayısını
arttırmadık, azalttık. “Sosyal Devlet” ilkesi, Anayasa’mızın 2’nci maddesinde vücut
bulan “Sosyal Devlet” ilkesi bugüne kadar hiç kimse tarafından düşünülmemiş ama
AK PARTİ İktidarı döneminde 18 milyon olan fakir ve muhtaç insanlara,
ki 1984 yılında kurulmuş, halk arasında “Fak Fuk Fon”
diye ifade edilen bu fonu çalıştırıp fakir ve muhtaç insanlarına kamu
kaynaklarını en iyi şekilde ulaştırabilmek, o insanların yaralarına merhem
olabilmek, o insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla bu Fon bugüne
kadar hakkaniyetli şekilde uygulanmaya çalışılmış. Bunu kim yapmış? Devletin valisi
ve kaymakamları tarafından yapılmış. Devletin valisi ve kaymakamlarına
“Militan” diyen bir zihniyetin burada hangi çerçevede değerlendirilmesi
gerektiğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu vali ve kaymakamlar bundan
önceki süreçte çeşitli imtihanları geçmişler, kaymakamlık yapmışlar, hükûmetler tarafından valiliğe getirilmişler ve bunlar 2002
yılından önce de valilik yapıyorlardı, kaymakamlık yapıyorlardı ve bu insanlar
o yörede tarafsızlığı yapıp hiç kimseyi gözetmeden, korumadan sadece muhtaç
olan insanlara bu imkânı sağlayabilmek için ellerinden gelen gayreti
gösteriyorlar. Sağduyuyla hareket eden devletin valisine, kaymakamına
“Militan.” diyen zihniyeti, açıkçası, bu kürsüde savunma imkânı olmayan valiler
adına kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Danışma Kurulu önerimizin kabul edileceği inancıyla hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş. OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural. OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bu öneri bütün partilerin
mutabakatıyla gelmiştir. Bu bakımdan, daha önceki konuşmacıların sorularına
cevap vermek amacıyla Danışma Kurulu önerisi hakkında ifadeleri, bu Danışma
Kurulu önerisinde imzası bulunan siyasi parti olarak Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini ifade etmiyor. Dolayısıyla, eğer imzamız var ise bu konuda
sataşmadan dolayı söz alarak parti adına cevap verdirilirse daha uygun
olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü hepimizin imzası var burada. BAŞKAN – Efendim, İç Tüzük buna müsaade etmiyor. İki tane aleyhte,
iki tane lehte söz verme hakkımız var. Başka söz veremeyiz. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim sözlerimi de… BAŞKAN – Efendim, hiçbir şey yok. Sizin sözlerinizin yanında hafif
kalır. Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika efendim… BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Grup Başkan Vekili beni itham ederek bir
laf söyledi. BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan
gündeme alınma önergesi vardır… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, beni dinler misiniz? BAŞKAN – …okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, beni dinler
misiniz? VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam) B) Önergeler (Devam) 4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret Alışveriş Merkezleri
ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifi’nin (2/199) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/98) “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 25.03.2008 tarihinde Başkanlığınıza sunmuş olduğum…” KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yahu duymuyor musun sen? “…ve 07.04.2008 tarihi itibariyle Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'na havale
edilen (2/199) esas numaralı "Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve
Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifim", süresi içinde görüşülmediğinden TBMM İçtüzüğü'nün 37'nci
maddesi gereğince doğrudan TBMM Genel Kurul gündemine alınması hususunda
gereğini saygılarımla arz ederim. Ahmet
Kenan Tanrıkulu İzmir” BAŞKAN – Önerge sahibi olarak İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu. Sayın Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar) AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Perakende Ticaret, Alışveriş
Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’mizin İç Tüzük’ün
37’nci maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, Anayasa’mızın 173’üncü maddesinde yer alan
“Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” amir
hükmünü gözeterek geçtiğimiz dönemlerde, 57’nci Hükûmet
zamanında alışveriş merkezleri ve büyük mağazalarla ilgili olarak bir kanun
taslağı hazırlamıştık ancak bu yasa 2002 erken seçimlerinden önce maalesef Meclisimizin
Genel Kuruluna gelemedi ve yasalaşamadı. 57’nci Hükûmet
zamanında bu alanda göstermiş olduğumuz gayreti bizden sonra iş başına gelen hükûmetler, üzülerek ifade etmeliyim ki, maalesef
gösterememiştir. Aradan geçen altı yıllık süre zarfında bu konuda gerekli
adımlar atılamamış, yasanın çıkacağı yönünde çeşitli zamanlarda sadece sonuç
alınamayan vaatlerde bulunulmuştur. Ülkemizde özellikle büyük şehirlerimizde tüketim maddeleriyle
ihtiyaç malzemelerinin beraberce satışının yapıldığı alışveriş merkezlerinin
sayısı da hızla artmaktadır. Bu noktada 1998 yılında “hiper”,
“süper” veya “zincir marketler” diye söylediğimiz marketlerin sayısı 2.135 iken
bu rakam 2008 yılında 8.252’ye ulaşmış durumdadır. Değerli milletvekilleri, büyük mağazaların sahip oldukları piyasa
hâkimiyeti dolayısıyla ürünleri kendi markalarıyla pazarlama eğilimleri,
çevrelerinde yerleştikleri çeşitli meslek ve sanat kollarında faaliyette
bulunan esnaf ve sanatkârlarımızla küçük ve orta boy işletmelerin yapılarının
bozulmaları ve piyasadan da çekilmeleri sonucunu doğurmaktadır. Önceleri sadece
bakkal, manav gibi gıda sektörünün sorunuymuş gibi takdim edilen bu değişim,
sektöre her alanda giren perakendeci zincir gıdadan mobilyaya, elektronik
eşyadan inşaat malzemelerine kadar her alanı kaplamıştır. Yapılan bir
araştırmaya göre, Nielsen araştırma şirketinin
yaptığı araştırmaya göre, süper marketlerin sigara hariç tüm hızlı tüketim
ticaretinden aldığı pay geçtiğimiz on yılda yüzde 54 yükselirken, geleneksel
ticaret yapan, yani orta market ve bakkallar dediğimiz kesimin aldığı pay da 26
puan düşüş göstererek yüzde 36’ya gerilemiş durumdadır. Yine bu araştırmaya göre, 1998 yılında yaklaşık 167 bin olan
bakkal ve orta market sayısı yüzde 23 azalarak 2008 yılında 128 bine gerilemiş
durumdadır. Tabii bu düşüşte de en çok payı maalesef bakkallarımız almıştır. Alışveriş merkezlerinin gittikçe hız kazanan gelişim süreci doğal
olarak beraberinde bazı sorunları ve sıkıntıları da getirecektir. Yerleşim
merkezlerinde kurulan ve büyük mağaza olarak adlandırılan alışveriş merkezleri
yeterli otoparklarının olmaması, kira ücretlerinde fahiş fiyatların istenmesi,
yerli markalardan daha çok yabancı, ithal markaların tercih edilmesi ve
alışveriş merkezinin hem ortak hem de reklam giderlerinin oldukça yüksek olması
gibi sebeplerden esnafımız tarafından sorunlar hâlinde bütün yetkililere
belirtilmektedir. İşte buna en somut örnek de geçtiğimiz hafta içerisinde, hem
Trabzon’da hem Ankara’da ve tabii ki İstanbul’da bulunan büyük, tanınmış
alışveriş merkezlerindeki esnafımızın kepenk kapatması durumudur. Gelişmiş ülkelerde büyük mağazacılığın gelişim sürecinde de tabii
bizdeki gibi benzer sorunlar yaşanmış ancak oralarda yapılan hukuki
düzenlemelerle bu sorunların giderilmesine de çalışılmıştır. Bu hukuki
düzenlemeler sonucunda, bu tür alışveriş merkezlerinin büyüklüklerine göre,
zamanla, şehircilik açısından ve trafik yoğunluğu bakımından dikkate alınarak
yerleşim merkezlerinin dışında veya belirlenen yerlerinde yapılmalarına
gidilmiştir. Değerli milletvekilleri, kanun teklifimiz ile bu konudaki yasal
boşluğun giderilmesi ve ülkemizdeki ticari hayatın daha rasyonel, akılcı bir
şekilde verimli ve sağlıklı hâle getirilmesi ve geleceğe dönük çağdaş
gelişmeler ışığında da dünya örneklerinin ülkemiz açısından uygulanması esas
alınmıştır. Diğer yandan kanun teklifimiz ile kamu yararının korunması ve
rekabet hukuku açısından da büyük mağazaların hukuki bir… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu, devam
edin. AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım. …zeminde, rekabet şartlarına uygun olarak ve Avrupa Birliği
normları da dikkate alınarak, çağdaş bir ortamda ticari faaliyetlerini
sürdürmeleri amaçlanmıştır. Teklifimizdeki düzenlemelerle tüketici haklarının, esnaf ve
sanatkârlarla küçük işletmelerin, yani KOBİ’lerin, büyük mağazaların çeşitli
adlar altında tedarikçisi konumunda bulunan küçük işletmelerin, orta
büyüklükteki işletmelerin istismar edilmeleri de önlenmeye çalışılmıştır. Hazırladığımız teklifimiz KOBİ’lerimizin ve tüketicilerimizin
korunmasına yönelik olarak, politika belirleme ve buna bağlı hukuki
düzenlemeler yapma yetkisini de gözeterek esnaf ve sanatkârımızın da onayını
alan bir çalışma olmuştur. Teklifimizin doğrudan Genel Kurul gündemine alınması yönünde Genel
Kurulumuzun desteğini talep ederek, yıllardır mağdur durumda bulunan esnaf ve
sanatkârımızın yüzünü güldüreceğiniz inancıyla, tekrar hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanrıkulu. Önergenin lehinde Bursa Milletvekili Necati Özensoy. Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından
alkışlar) NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İzmir Milletvekilimiz Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu
tarafından hazırlanan Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük
Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Teklifi üzerinde şahsım adına görüşlerimi belirtmek üzere söz aldım. Sizleri en
iyi dileklerimle selamlıyorum. Doğrudan Genel Kurula indirilmesini istediğimiz teklif ülkemizin
sosyal ve ekonomik dokusunu yakından ilgilendirmektedir. Aslında aynı konuda
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanmış bir kanun tasarısı ve ana
muhalefet partisi tarafından hazırlanmış bir kanun teklifi de vardır. Bu teklif
ve tasarılar büyük market ve alışveriş merkezlerine bir düzenleme getirerek,
küçük esnafın, sanatkârın, KOBİ’ler ve tüketicilerin korunmasını
amaçlamaktadır. Tasarı ve teklifler incelendiğinde bu konuda bir fikir birliği
olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, esnaf ve sanatkârımızın, tüketici
derneklerimizin çıkmasını arzuladığı bu kanun bir türlü Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülememektedir. Tasarı ve tekliflerin görüşülmemesinin, Genel
Kurulun huzuruna getirilmemesinin nedenini herhâlde AKP Grubu ve AKP Hükûmeti izah edecektir. Bu kanunun çıkmasını sabırsızlıkla bekleyen esnaf ve sanatkârımız,
büyük market ve alışveriş merkezlerinin Hükûmet
üzerinde lobicilik yaparak yasanın çıkmasına engel olduklarını düşünmektedir.
AKP, altı yıllık iktidarı boyunca yaptığı gibi, esnaf ve sanatkârın,
KOBİ’lerin, tüketicinin yanında yer almayı seçmemiş, büyük sermayenin yanında
saf tutmayı tercih etmiştir. İki yıl önce hazırlanan tasarının hâlen
kanunlaştırılamamış olmasının başka bir izahı yoktur. Kanun, sayılarının dört beş bini bulduğu tahmin edilen büyük
market ve alışveriş merkezlerinin açılış ve çalışma şartlarını düzenlemektedir.
Teklif ile bu tür yerlerin şehir dışına taşınması, pazar günü ve resmî tatil
günlerinde çalışmaması, akşam saat sekizde kapanması öngörülmektedir. Bütün bu
tedbirler bakkal, kasap, tuhafiye, ayakkabıcı gibi küçük esnafımızın biraz
rahatlamasını sağlamayı amaçlamaktadır. Büyük marketlerin neden olduğu sorun, sadece perakende satış yapan
küçük esnafımızla bitmemektedir. Büyük marketlerin işleyiş tarzı, üretim yapan
küçük esnaf ve sanatkârlarımızı, KOBİ’lerimizi, hatta sanayicilerimizi zora
sokmaktadır. Küçük üretici ve KOBİ’lerin ürünlerini büyük market ve alışveriş
zincirlerine sokma şansları neredeyse yoktur. Küçük üreticilerden raf parası, stand parası, rafta öne çıkarma parası gibi paralar
istenmekte, Sevgililer Günü, Anneler Günü, yılbaşı, vesaire gibi zamanlarda
onlardan ayrıca ücret talep edilmektedir. Bütün bu maliyeti göze alıp büyük
marketlerde raflara çıkmayı başaran üreticiler, bu sefer de marketlerin kendi
markaları altında fason olarak ürettikleri ürünlerle haksız rekabete
uğramaktadırlar. Diğer taraftan, alınan ürünlerin paraları çok uzun vadelere
yayılmakta, küçük üretici bu devasa sermaye karşısında haksız taleplere “Evet”
demek zorunda kalmaktadır. Büyük marketler ve mağazaların kendi markaları adı
altında sattıkları fason ürünlerde kalitenin düşmesi de ayrı bir sorundur. Sonuç olarak, büyük market ve mağazalar bugünkü durumlarıyla esnaf
ve sanatkârımıza, KOBİ’lerimize, küçük üreticilerimize büyük zarar vermektedir.
Büyük mağazalar sokak aralarına kadar yayılmaya devam ettikçe, yetinmeyip
ellerinde kalan son kullanma tarihi yaklaşmış ürünleri ve kalitesiz, fason
ürünleri sattıkları ucuzluk marketleri açtıkça, ülkemizin temel direği olan
esnaf ve sanatkâr tamamen çökecektir. Esnaf ve sanatkârın çökmesi, ekonomi
içinden çekilip büyük marketlerde çalışan eleman durumuna gelmesi, sosyal
dokumuza da büyük zarar verecektir. Milletimizi, Anadolu’yu ayakta tutan Ahilik
kültürü de büyük marketlerle birlikte yok olacaktır. Amacımız, büyük market ve mağazaları sokak aralarından çıkararak
şehrin dokusuna, mimarisine, trafiğine zarar vermeyecek noktalara taşıyarak
küçük esnafımızın da yaşamasını sağlamaktır, küçük üreticinin haksız rekabete
maruz kalmasını dolayısıyla yok olup gitmesini önlemektir. Eylül ayında kredi kartı borcunu ödemeyenlerin ve geç ödeyenlerin
oranının ağustos ayına göre yüzde 40 arttığı tespit edilmiştir. AKP İktidarının
ekonomik politikaları sonucu vatandaşımız bankalara, kredi kartlarına borçlu
hâle gelmiştir. Krizle birlikte kredi kartı felaketi hızlanarak, katlanarak
büyüyecek, yeni sosyal sorunlar ortaya çıkacaktır. Anadolu’da veresiye defterleri yeniden ortaya çıkmaya başladı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. NECATİ ÖZENSOY (Devamla) – Teşekkür ederim. Öyle görünüyor ki büyük şehirlerimizdeki mahalle bakkalları da
birkaç ay içerisinde veresiye defterlerini yeniden açacaklar. Gelin, ekonomik
kriz ve haksız rekabet onları tamamen yok etmeden bu kanunu çıkaralım, kriz
dönemlerinde önemli sosyal görevler üstlenen küçük esnafımızı da kurtaralım. Gelin, siz de bakkalımızın, kasabımızın, manavımızın, KOBİ’mizin
yanında yer alın. İktidarınız boyunca hep paranın, büyük sermayenin,
uluslararası şirketlerin, kartellerin, tekellerin yanında saf tuttunuz, bir
kerecik de olsa milletin yanında, doğru yerde saf tutun, teklifi doğrudan
gündeme alalım ve kanunlaştıralım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy. Sayın Susam, sisteme girmişsiniz, bir şey mi diyeceksiniz? MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Katkıda bulunacağım Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkanım, direkt gündeme alınması
istenen kamuoyundaki adıyla “hipermarket yasası” veya “perakende sisteminin
düzenlenmesiyle ilgili yasa”yla ilgili burada yüce Meclisin huzurunda Adalet
Bakanımız, Sanayi ve Ticaret Bakanımızdan aldığı sözle, geçen sene aralık
ayında bu yasanın bu Mecliste görüşüleceğinin sözünü vermişti. Bu sözü şu an
yerine getirmenin tam zamanıdır. AKP’li bütün Meclis üyeleri de bunun
tanığıdır. Bir yıl geçmiş olmasına rağmen bu yasayı Mecliste görüşmemek kriz
içerisindeki esnaf sanatkârı düşünmemek anlamına gelir. Meclisteki hiçbir
parlamenterin böyle bir düşüncede olmadığına inanıyorum. O nedenle bütün
arkadaşlarımı bu yasaya destek vermeye davet ediyorum. BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Susam, anlaşılmıştır. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir. Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz. VIII.- SEÇİMLER A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim 1.- KİT Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim BAŞKAN - KİT Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Toplum Partisi
Grubuna düşen bir üyelik için Siirt Milletvekili Osman Özçelik
aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz. IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, İzmir’deki sanayicilere ucuz elektrik
sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/255) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok. Bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzük’ün
98’inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge
gündemden çıkarılmıştır. 2.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuş’un, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı analizine ilişkin Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmen’den sözlü soru önergesi (6/266)
ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok. Bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzüğün
98’inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge
gündemden çıkarılmıştır. 3.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Akseki Kütüphanesinden Konya’ya gönderilen yazma
eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/292) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya-Yamansaz
bölgesinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/326) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 5.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir’in, Gaziantep’e kültür ve kongre merkezi yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/401) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir ansiklopedide Türkiye haritasının
yanlış gösterilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/404) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 7.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ilgaz Dağında turizmin geliştirilmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/465) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Gar Önü Kavşak Projesine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/547) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı 9.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir yörenin kültür ve turizm koruma ve gelişim
bölgesi yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/578) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı 10.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, bir türbenin durumuna ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/600) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 11.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, denizi dolduran bir firmaya kesilen cezaya
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/656) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulut’un, Gönen’de kurulması planlanan çimento fabrikasına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/726) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı 13.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Alanya’daki yunus gösteri merkezinin yer seçimine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/735) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Anıt Parkı projesine ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/856) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın
Ertuğrul Günay, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 3,
10, 30, 32, 75, 133, 160, 175, 222, 279, 285 ve 374’üncü sıralarındaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim. Tayfur
Süner Antalya Antalya’nın Akseki İlçe Kütüphane Müdürlüğü’nde bulunan 332 adet
nadir yazma eser dijital ortama aktarılması ve onarımının yapılması için Konya
Bölge Yazma ve Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü’ne gönderilmiştir. Bu eserlerin
261 adedi 12/04/2005, 61 adedi 04/10/2005 tarihinde
ilgili birime teslim edilmiştir. Soru 1: Bu eserlerin gönderilmesinin üzerinden 2-2,5 yıl geçmesine
rağmen neden hâlâ bir sonuç alınamamıştır? Soru 2: Bu eserler ne zaman Akseki Kütüphanesi’ndeki yerlerini
alacaklardır? Soru 3: Tarihî eser kaçakçılığının yoğun olarak yaşandığı
ülkemizde, bu değerli eserlerin akıbetini merak etmekteyim. Eserlerin
gönderildiği Bölge Müdürlüğü’nde ne gibi koruma tedbirleri bulunmaktadır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim. Tayfur
Süner Antalya Antalya kent merkezinin Soru 1: Kuşların barınma ihtiyacını karşılayan bu gibi bölgeler,
Avrupa’da yapay olarak oluşturulmaktadır. Bizde ise bu alanlar doğal olarak
var. Hiç olmazsa Yamansaz’ın kalan kısmının korunması
için bir çalışma yapılmakta mıdır? Soru 2: Her yıl milyonlarca insan kuş gözlemi için buralara
gelmektedir. Eko turizminin daha da gelişmesi açısından bu bölgenin üstünde
ciddiyetle durulması gerekmez midir? Soru 3: Yamansaz’da kamulaştırma
yapılıp, kooperatiflere satılan bölümlerin geri alınarak bu bölgenin korunması
sağlanamaz mıdır? Bu konuda yapılan bir çalışmanız var mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğini saygılarımla arz ederim. Hasan
Özdemir Gaziantep Gaziantep, sanayi ve ticaret alanında olduğu kadar sosyal ve
kültürel bakımdan da Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin merkezi konumundadır. Fakat
her geçen gün daha da büyüyen ilimizde bir Kültür ve Kongre Merkezinin
bulunmayışı önemli bir eksikliktir. Bu eksiklik, sosyal ve kültürel alanda
yapılacak faaliyetler ve sunulacak hizmetlere engel olmaktadır. Bu çerçevede; 1) Bakanlık olarak Gaziantep ilimizin bu büyük eksikliğini
gidermeye yönelik bir Kültür ve Kongre Merkezi yapma projeniz var mı? Varsa bu
proje, ne zaman uygulamaya konulacaktır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Kültür ve Turizm Bakanı Sayın
Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 21/01/2008 Mehmet
Serdaroğlu Kastamonu İç ve dış mihraklarca ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, her geçen
gün farklı bir boyut ve mahiyet kazanmaktadır. Son olarak bilim ve bilgi kaynağı olması gereken, bugüne kadar
öyle bildiğimiz “ansiklopediler” de bilim ve bilginin dışına çıkarak, politika
yapmaya başlamışlardır. Brıtannıca “ansiklopedisi”
Güneydoğu’yu, Doğu’nun bir bölümünü, İstanbul’un bir bölgesini ve İç
Anadolu’nun bazı yerlerini Kürdistan toprağı göstererek, bir büyük skandala
imza atmıştır. Sorular: 1) Böyle asılsız ve terbiyesizce bir iddiada bulunan Britannica ansiklopedisini devlet ve okul kütüphanelerinden
çıkarmayı düşünüyor musunuz? 2) Britannica Ansiklopedisinin yurt
içine girişi, yurt içinde basımı, yayını ve satışını ve internet erişimini
engellemek için girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz? 3) Ülkemizde ve dünyada bilgi kirliliği yaratan ve bölücü
faaliyetlere alet olan sözde ansiklopedi hakkında tazminat davası açmayı
düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 11/02/2008 Mehmet
Serdaroğlu Kastamonu Bakanlığınız tarafından hazırlanan Türkiye Turizm Stratejisi
(2023) eylem planında, ülkemizin 2023 yılına kadar turizm stratejisi
belirlenmektedir. Rapor ile ülkemiz turizm gelişim koridorlarına ayrılmakta,
kış koridoru, zeytin koridoru, yayla koridoru, inanç koridoru gibi belirlenen
yerlerde yapılacak çalışmalar detaylı olarak anlatılmaktadır. Kış koridoru
olarak Erzincan, Erzurum, Ağrı, Kars ve Ardahan illerini içine alan bölge
belirlenmiştir. Kastamonu ile Çankırı illeri sınırları arasında yer alan Ilgaz
Dağı, ülkemizin önemli kış turizm merkezlerinden birisi olmasının yanında,
sahip olduğu doğal güzellikleri ile dört mevsim turizme elverişlidir.
Kastamonu-Ilgaz, Türkiye Turizm Stratejisi (2023) raporunun hiçbir yerinde yer
almamaktadır. Sorular 1- Ilgaz Dağı Türkiye Turizm Stratejisi (2023) raporunda neden yer
almamaktadır? 2- Kocaeli Kartepe, Bolu Kartalkaya ve Çankırı-Kastamonu Ilgaz’ı içine alan yeni bir
kış koridoru oluşturmayı düşünüyor musunuz? 3- Ilgaz Dağı’nda özellikle kış turizmini geliştirmeye yönelik
herhangi bir çalışmanız var mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. Yaşar
Ağyüz Gaziantep 1- TCDD Ankara Garı ve Meydanı Cumhuriyetin ve Başkent Ankara’nın
kültürel ve tarihî simgesidir. Anılan bölgede Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca “Gar Önü
Kavşak Projesi” imar tadilatı yapıldığı ve bu projeye, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca onay
verildiği doğru mudur? 2- Anılan Kurul projeyi onaylarken hangi kriterleri
esas almıştır? Tescilli yapıları ve Ankara’nın kültürel kent kimliğini yok edici
projeye müdahale etmeyi düşünüyor musunuz? 3- Ankara için düşündüğünüz, eski kent kimliğini simgeleyen
yapılara ve bölgelere sahip çıkma düşüncenize aykırı değil mi? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Mustafa
Enöz Manisa Dünya tarihinde paranın ilk defa Lidyalılar tarafından basıldığı
yer olan Sart Beldesi Manisa İli Salihli İlçe sınırları içerisinedir. Bu bölge
medeniyetlere ev sahipliği yapan tarihi bir bölgededir. Bölgede şifalı
kaplıcalar ve tabii güzelliğe sahip Bozdağlar
bulunmaktadır. Sorular: 1 - Bozdağları da içine alan bölgeyi
Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi yapmayı düşünüyor musunuz? 2 - Bölgenin Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi yapılması
için Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim. Tayfur
Süner Antalya Antalya Emiri Hamitoğlu
Yunus Bey’in torunu Mehmet Bey tarafından 1377 yılında yaptırılan Antalya’nın
tarihi Kaleiçi semtinde bulunan Selçuklu dönemine ait Zincirkıran Mehmet Bey
Türbesi, bakımsızlık nedeniyle çöplüğe dönmüştür. Soru 1: Bu türbenin bakımının yapılması ve korunması konusunda
Bakanlığınız tarafından bir çalışma yapılmakta mıdır? Soru 2: Yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği
tarihi bir türbenin bu durumda olmasının mantıklı bir açıklaması var mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Akif
Ekici Gaziantep Bodrum Güllük Körfezi Pina
Yarımadası’nda izinsiz olarak denizi dolduran MNG Holding’e turizme yaptığı
katkılardan dolayı plaket verilmiştir. Verilen plaketi, “Denizi doldurduk cezamızı bekliyoruz, 30 yıllık
büyük bir şirketiz. İzni nasılsa alırız.” diyen firma yetkilisi Sinan
Karaağaçlı almıştır. Doğayı, denizi katlederek turizme ve çevreye zarar veren bir
firmaya plaket vermek bir anlamda çevre katliamına AKP
Hükümetinin onay vermesi demek oluyor. 1. Yasaları hiçe sayarak, bildiğini okuyan bu firmaya plaket verilmesi, yapılan yasadışı davranışı ödüllendirmek
anlamına gelir. Bu ödülün, desteğin sebebi nedir? 2. Denize çöp poşeti atana 5.000 YTL ceza kesilirken, denizi
dolduran bu firmaya bu zamana kadar 21 bin 500 YTL gibi az bir ceza
kesilmesinin sebebi nedir? 3. Turizm Bakanlığının bu ve buna benzer ihlallerde yaptırımı
nedir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda belirtilen sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim. 08.05.2008 Ahmet
Duran Bulut Balıkesir Son günlerde Balıkesir iline ait Gönen ilçesinde kurulması
planlanan çimento fabrikalarıyla ilgili olarak yöre halkını tedirgin eden bazı
haberler ulusal ve yerel basına yansımıştır. Ülkemizde kaplıca turizminin merkezlerinden biri olan Gönen’de
çevreyi kirleten, çevreyi kirleteceği kaçınılmaz olan çimento fabrikasının
yapımının önlenmesi konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim. Tayfur
Süner Antalya Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Türkler Beldesi’nde, bir “yunus
gösteri merkezi” yapılmaktadır. Gösteri merkezinin yapıldığı yer, Kargı
Çayı’nın denize döküldüğü, mavi bayraklı bir plajdadır. Bir cazibe merkezi
oluştururken diğer cazibeleri yok etmemek gerektiği düşüncesindeyim. Bu doğru
bir yatırımdır, ancak yer seçimi çok yanlıştır. Böyle bir yeri bu amaçla
kullanmak, buradaki doğal güzellikleri yok edecektir. Soru 1) Mavi bayraklı bir plaja bu
tesisin inşası şart mıdır? Bu yatırım yapılırken gerekli araştırmalar yapılmış
mıdır? Tesis yapıldıktan sonra da mavi bayrak korunabilecek midir? Soru 2) Gösteri merkezinin yapılacağı
yerde oluşacak çevre felaketinin sorumlusu kim olacaktır? Soru 3) Böyle bir yatırımın yapılması,
ilçemize ne gibi bir turistik katkı sağlayacaktır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda belirtilen soruların Kültür ve Turizm Bakanı Sayın
Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. Alim Işık Kütahya Bilindiği gibi Kütahya ili Dumlupınar ilçesi, Kurtuluş Savaşı
mücadelesinde canını veren 137 bin dolayında şehidimizin yattığı ve onların
anısına Dumlupınar Şehitliği’nin bulunduğu tarihî ve kültürel zenginliklere
sahip bir ilçemizdir. Bu tarihî ve kültürel zenginliklerin gelecek nesillere
aktarılması ve ilçenin daha geniş kitlelere tanıtılmasında önemli bir yer
tutacak olan Dumlupınar Anıt Parkı’nın, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına
yetiştirilerek Sayın Bakanımızca açılacağı yönünde yerel basında ve medyada
değişik haberler yer almaktadır. Bu konuyla ilgili olarak: 1) Dumlupınar Anıt Parkı Projesi ve yapımına ilişkin çalışmalar ne
aşamadadır? 2) Projenin büyüklüğü ve maliyeti nedir? 3) Sayın Cumhurbaşkanımızın 26-30 Ağustos 2008 tarihlerinde Zafer
Bayramı kutlamalarına katılacağı haberleri doğru mudur? 4) Projenin Sayın Cumhurbaşkanımızın ilçeyi ziyaretlerine
yetiştirilerek açılışını yapması mümkün müdür? 5) Zafer Bayramı kutlamalarının bir Devlet Töreni şeklinde
yapılması mümkün müdür? 6) Dumlupınar ilçemizle ilgili Bakanlığınızca yürütülen diğer
çalışmalar nelerdir? BAŞKAN – Soruları Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay cevaplayacaklar. Buyurun Sayın Günay. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; arkadaşlarımızın sorularına kısaca cevap vermeye
çalışacağım. Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Akif Ekici, Bodrum Güllük Körfezi Pina Yarımadası’nda izinsiz olarak denizi dolduran bir
şirketin görevlisine plaket verilmesinden, ödül
verilmesinden bahsederek bir soru yöneltmiş. Aslında bir ödül değil, bir plaket takdimi; o bölgede turizm yatırımı yapanlara
gelişigüzel verilmiş bulunan, bir anlamda sırayla verilmiş bulunan bir plaket
takdimi. Bizim Bakanlığımızla herhangi bir ilgisi yok, Bakanlığın imzası olan
bir plaket değil. Burada verilen cezayı da Çevre
Müdürlüğü düzenliyor. Bu açıdan da bizimle ilgisi yok. Sadece o alanda bir
proje getirildi, daha sonra izinsiz olarak doldurulan alanın biz eski hâle
getirilmesini istedik arazinin, eski hâle getirildikten sonra ancak projeyi
incelemeye alacağımızı söyledik. O açıdan, izinsiz olarak işlem yapan firma şu
anda zaman açısından da, başka açılardan da zararlı durumda. Kütahya Milletvekilimiz Sayın Profesör Alim
Işık’ın Dumlupınar ilçesiyle ilgili soruları var. Dumlupınar önemli bizim için
tabii. Biz orada çeşitli etkinlikler yapıyoruz Dumlupınar Anıtı, Dumlupınar
Zaferi ile ilgili olarak. Yeni bir alan düzenlemesi önerisi vardı, fakat orada
İlk Hedef Anıtı var hemen yakın çevrede ve ayrıca Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Ahmet Duran Bulut’un sorusu var
Balıkesir ili Gönen ilçesinde kurulması planlanan çimento fabrikasıyla ilgili.
Konuyu tetkik ettik. Bu alan, çimento fabrikası kurulması planlanan alan bizim
Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilan ettiğimiz Balıkesir Gönen termal turizm
merkezi ve Balıkesir Gönen Ekşidere termal turizm
merkezi sınırları dışında kalıyor. Bu çerçevede bizim yapabileceğimiz bir şey
yok, bir müdahale… Turizm bölgesi, turizm ilan edilmiş alan içinde olmadığı
için bizim müdahale imkânımız yok. Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Hasan Özdemir’in sorusu var.
Gaziantep ilinde bir kültür ve kongre merkezi yapılmasına ilişkin bir proje yok
şu anda. Sadece belediyemizle ve özel idaremizle bir temasımız var birlikte bir
kültür merkezi yapma konusunda. Gaziantep’te son derece önemli kültür
girişimleri var, restorasyon projeleri var; sanıyorum
bir büyük müze çalışması var, arkasından kültür ve kongre merkezini de yapma
imkânını önümüzdeki yıl belki programa alma imkânını bulacağız. Ne yazık ki geçmiş
dönemlerde asıl büyük merkezler biraz ihmal edilerek siyasi tercihlerle,
yetkili, görevli arkadaşlarımızın tercihleriyle bir kültür ve kongre merkezini
taşıyamayacak olan bazı merkezlere kongre ve kültür merkezleri yapılmış,
ihtiyacı olan merkezlerde ne yazık ki bir plan ve proje çalışması bile
yapılmamış. Şimdi, en azından bu tercih yanlışlıklarını ortadan kaldırmaya
çalışıyoruz. Manisa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Enöz’ün
sorusu var. Salihli sınırları içinde Sart beldesi… Burada Bozdağlarını
içine alan bölgeyi kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi yapmayı düşünüyor
musunuz diye. Evet, yaptık bunu 13/3/2008 tarihli
Resmî Gazete’de yayınlandı Bakanlar Kurulu kararıyla. Sayın Milletvekilimizin
bahsettiği bölgeyi Manisa Salihli Kurşunlu termal turizm merkezi olarak ilan
ettik; arkadaşlarımızın dikkatine, duyarlılığına teşekkür ederim. Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Serdaroğlu’nun
sorusu var, “Ilgaz Dağı, turizm stratejisi çerçevesinde nasıl düşünülüyor? Bu
çerçevede bir kış turizmi aksı düşünüyor musunuz?” diye. Bizim turizm stratejimizde Bolu, Kastamonu, Çankırı aksı, bir kış
turizmi aksı olarak düşünülüyor zaten. Biz, bu bölgede planlama çalışmaları
yapıyoruz. Bir master plan hazırlığı içindeyiz ve master plan hazırlığı çerçevesinde burada ulaşım akslarını,
pist akslarını tespit etmeye çalışıyoruz. Kış turizmi, bizim, Türkiye’de
turizmi çeşitlendirme çerçevesi içinde önem verdiğimiz alanlardan birisidir.
Bunu özellikle altını çizerek belirtmek istiyorum. Yine Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Serdaroğlu’nun
bir başka sorusu var. Ana Britannica’nın son
nüshalarında Türkiye'nin bazı bölgelerini haksız biçimde sıfatlandıran,
niteleyen, isimlendiren birtakım uygunsuz düzenlemelerin olduğunu ve bunların
kütüphanelerimizde bulunmaması gerektiğini ve bunların yayından kaldırılması
gerektiğini ve bu konuda ne yaptığımızı soruyor. Biz, bir kez, böyle bir çarpık düzenlemeleri içeren yeni yayınlar
almadık. Bizdeki eski nüshalarda bu tür bir harita tahrifatı yok -eski
nüshalarda- yeni nüshaları da kütüphanelerimize sokmadık. Tabii bu alanda
yapılan yayınlarla ilgili, Türkiye'nin birliği, bütünlüğüyle ilgili konularda
cumhuriyet savcılarına ve mahkemelere yetki düşüyor ama biz kendi yetki
alanımız içinde bu tür yayınları, bu tür tahrifatları kendi kütüphanelerimize
sokmuyoruz. Bu yayın da bizim kütüphanelerimizde yok. Antalya Milletvekilimiz Sayın Tayfur Süner’in
sorusu var, Türkler beldesinde Yunus Gösteri Merkezi yapıldı ve onun mahzurlu
olup olmadığına ilişkin. Türkler beldesi, bizim Alanya batısı turizm merkezi
kapsamımızda gerçekten. Burada, bu bölgelerde ilk Yine Sayın Tayfur Süner’in bir başka
sorusu var, Kaleiçi semtinde Selçuklu Dönemine ait Zincirkıran Mehmet Bey
Türbesi bakımsızlık nedeniyle kötü durumda diye. İdi, benim bilgilerime göre
idi, ben de bir süre önce böyle bir gözlem yapmıştım aynı şekilde ve hatta o
lokma parmaklıkların arkasına yurttaşlarımızın ellerindeki birtakım yiyecek
artıklarını attığını da görmüştüm. Ama Kaleiçi’nde -Sayın Milletvekilimiz de
biliyor herhâlde- çok ciddi bir yeniden yapılanma çalışması, bir restorasyon çalışması yapıldı ve o çerçeve içinde temizlik
de sağlandı. Hatta bakım da sağlandı Vakıflar tarafından. Ama ben bu soru
üzerine “Tekrar acaba bir kirlenme var mı?” diye buraya dikkat çerçevesinde
arkadaşlarıma soru yönelttim. Yani yeniden oranın durumuna bakmak için bir
girişimde bulundum. Ama Kaleiçi’ne eski hâline göre -sanıyorum ki herkes kabul
eder- bu yıl için de, geçen yıl için de çok ciddi biçimde kaynak aktardık,
emlak vergileri yüzde 10 payından özel idare aracılığıyla Antalya Büyükşehir
Belediyesine ve Kaleiçi şu anda Antalya’da insanların gezebileceği, tarihsel
dokuyu hissedebileceği bir mekân hâline dönüştü. Yunus Bey’in torunu
Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi’ni de bu çerçevede yeniden dikkat altında
tutacağımızı Sayın Milletvekilimize bir kez daha belirtmek istiyorum. Yine Sayın Süner’in bir başka sorusu
var, Antalya Akseki İlçe Kütüphane Müdürlüğünde bulunan bazı eserlerin Konya’ya
götürüldüğüne ilişkin. Doğrudur, Akseki Kütüphanesinde 2005’te yapılan bazı
denetim çalışmalarında kütüphane koşullarının bu kitapların, yazma eserlerin
korunmasıyla ilgili çok elverişli olmadığı tespit edildi. Orayı şu anda iyi
hâle getirmek konusunda bir çalışma, sınırlı bir çalışma yapılıyor. Konya’ya
alınmıştı bunlar. Konya Kütüphanesi bu açılardan mükemmel durumda hem güvenlik
açısından hem korunma açısından, iklim koşulları, kitapların korunmasını
sağlayacak olan iklim koşulları açısından oldukça iyi durumda. Tabii, bu vesileyle söylemek istiyorum: Konya Kütüphanesi aslında
bir tip eski okul yapılarına benzeyen, bir dönemin ortaokul, lise yapılarına
benzeyen bir betonarme yapı. Aslında Konya’da tarihî mekânlar var, bunlardan
bir tanesi Konya Lisesi. Konya Lisesinden mezun olan arkadaşlarımız bir nostaljik tepki gösteriyorlar ama Konya Lisesini belki yazma
eserler kütüphanesi hâline getirmek -iklim şartlarını da yaratarak, teknik
şartları da yaratarak belki tarihî mekânı- hem yazma eserlere hem o okula daha
uygun olacak diye düşünüyorum. Bunu bu vesileyle söylüyorum, soruyla doğrudan
ilgili değil ama biz Akseki’nin bir an önce bu eserlerin korunabileceği
koşullara uydurulması ve eserlerin yerine döndürülmesi konusunda bir gayret
içindeyiz. Yine Sayın Tayfur Süner’in bir başka
sorusu var. Antalya Yamansaz bölgesi 161 farklı kuş
türüne ev sahipliği yapıyor. Burada bir yapılaşma olmasın ve bu özellikler
korunsun diye dikkatini belirtiyor Sayın Milletvekilimiz, ben de paylaşıyorum. Yamansaz bölgesi, 13/5/2007
tarihli ve 25461 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Antalya Kemerağzı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi
kapsamında yer alıyor. Biz bu bölgede, bölgeye yönelik olarak yeni bir
yapılaşma kararı katiyen getirmedik, getirmiyoruz ve tam tersine, bu bölgenin
korunması için bir yasal çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz, bu alanı korumaya
çalışıyoruz. Tabii, alanın bir ekoturizm bölgesi
olarak geliştirilmesi için Çevre ve Orman Bakanlığının da bizimle iş birliğine
ihtiyacı var, ama şu anda yapılaşma konusunda bizim verdiğimiz, yapılaşmayı
çoğaltacak herhangi bir karar, düzenleme yok, vermek niyetinde de kesinlikle
değiliz. Bu kuş cennetini, bu ekoturizm alanını
korumak niyet ve kararındayız. Son olarak, sanıyorum, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün bir sorusu var Ankara’da Gençlik Parkı, Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Ankara Garı ve Meydanı çevresinde yapılan bir
yer altı geçidiyle, bir alt geçitle ilgili. Bu alt geçitle ilgili köprülü
kavşak projesi geldi önce, bizim kurullarımız bu projeyi, yüksek hızlı tren gar
projesi çalışmasıyla birlikte mütalaa edilmek üzere iade ettiler ve sanıyorum
proje tadil edildi, yeniden geldi ve kurulun önerisi doğrultusunda tadil edildikten
sonra bu kez geçti. Ben kullanıyorum o yolu. Doğrusu Devlet Demiryolları Garı’nın,
tarihî garın tarihsel siluetini bozacak bir yükseklik oluşmadı. Yani yer altına
girildi ve çıkıldı. Alanda bir yükseklik oluşmadı. O yüzden ne Gençlik Parkı
yönünde ne Devlet Demiryolları yönünde bir siluet bozulması olmadı. Sayın Milletvekilimiz Ankara’nın bu tarihsel mekanının
korunup gözetilmesi konusundaki dikkatimize işaret ediyor ve “Bununla
bağdaşıyor mu?” diyor. Doğrusu bir görünür rahatsızlık olmuyor ama ben o
çevrede yapılacak daha çok fazla iş olduğunu düşünüyorum. O çevrede
kaldırılması gereken bazı, örneğin Selim Sırrı Tarcan
spor kompleksi gibi artık bir beton yığınına dönüşmüş, bir demir yığınına
dönüşmüş olan ve o mekânla, o tarihsel ve sanat alanı, kültür alanı yapmaya
çalıştığımız mekanla bağdaşmayan bazı yapıların
kaldırılması ve mekânın tarihsel dokusunun ortaya çıkarılmasını önemsiyorum. İstasyondan baktığınız zaman, benim hayalim, doğrusu, Kale’nin
görülebileceği bir aks, Ankara Kalesi’nin görülebileceği bir aksın ortaya
çıkarılması. Ankara Kalesi de bence cumhuriyetin başkenti Ankara’nın simgesi
olabilecek bir yer. Özellikle çevresinin bakımıyla birlikte ve üzerinde
dalgalanan o bayrağıyla birlikte bir simge olarak, gerçekten tarihsel ve doğal
bir simge olarak gözüksün istiyoruz. Bu çerçevede yaptığımız çalışmalara bu
köprülü kavşağın daha doğrusu bu yer altı geçidinin herhangi bir engeli
olmadığı… Benim, Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; sorulara vereceğim
cevaplar, fazla zamanınızı almadan, kısaca bunlar. Arkadaşlarıma, size teşekkür ederim. Sevgilerimi, saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Sayın Vural, sisteme girmişsiniz. Bir şey mi diyeceksiniz? OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, efendim. BAŞKAN – Buyurun. OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, bazı milletvekillerimizin
suallerini cevaplandırdı. Şu anda burada yoklar Sayın Mehmet Serdaroğlu, Mustafa Enöz, Ahmet
Duran Bulut ve Alim Işık Bey komisyon toplantıları
münasebetiyle Ankara dışında görevli oldukları için burada bulunamadılar. Cevaplarından dolayı teşekkür ederiz milletvekillerimiz adına. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Vural. Sayın Süner… TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Bakanıma Akseki Kütüphanesiyle
ilgili biraz bilgi vermek istiyorum: Akseki Kütüphanesinde daha önceden
herhangi bir tedbir alınmamıştı kitaplar için. Her kitap için ayrı bir cam
bölme yapıldı, alarm sistemi yapıldı. Bütün bu tedbirler alındıktan sonra
asansör sistemi yapıldı. Gerekli dekorasyon yapıldı gerekli tedbirler alındı, nöbetçi
kondu. Ondan sonra, eserleri bakıma alacağız diye iki-iki buçuk yıl önce bu
eserler alındı tamamen dizayn bittikten sonra. Fakat tarihî eser kaçakçılığı yoğun bir şekilde Türkiye'nin her
tarafında varken, dört tarafı dağlarla çevrili Akseki’de gerekli tedbirler
alınmışken, bu eserlerin alınıp götürülmesine bir anlam veremiyorum. Dijital
ortama aktarılacak, bakımı yapılacak ve gerisin geri verilecekti. Devamlı
Kaymakam Bey’i arayıp taciz ediyorum. Bu kitapların Akseki’ye gönderilmesiyle
ilgili herhangi bir tedbir alınacaksa, ne gibi tedbir noksanlığı varsa,
tarafımdan tekeffül edilecek. Lütfen, bu tarihî eser kapsamında olan kitaplar
Akseki’ye geri gitsin Sayın Bakanım. Yamansaz’la ilgili
bilgileriniz için teşekkür ediyorum. Yalnız, kooperatiflere tahsisler yapılmış Yamansaz’da. Binalar tamamen eğri, gidip yerinde
görebilirsiniz. İki tane bina tam 90 derece eğim vaziyette, oturulmayacak
durumda. O binaların derhâl yıkılıp Yamansaz’ın
kurtarılması lazım. Yapılaşma hâlâ devam ediyor, doldurulma hâlâ devam ediyor. Yamansaz’a lütfen sahip çıkın. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Yok, teşekkür
ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederiz. Sayın milletvekilleri, “Sözlü Sorular” kısmının 1 ve 2’nci
sıralarında yer alan sorular üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İç
Tüzük’ün 98’inci maddesine göre yazılıya çevrilmişti. Şimdi bu sorulardan 2’nci sıradaki soru önergesinin sahibi Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’a söz vereceğim. OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Akif Bey yok şu anda. Eğer
Sayın Bakanın sorularından sonra fırsat verirseniz… Şu anda yoklar, gelmek
üzereler efendim. “Sözlü Sorular” bölümünün sonunda verirseniz… 15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesinin banka şubesi ihtiyacına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’den
sözlü soru önergesi (6/312) BAŞKAN – Soruyu cevaplandıracak Bakan? Yok. Ertelenmiştir. 16.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu’ya havaalanı, liman ve çevre yolları
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/315) ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 17.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Karataş yoluna ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/396) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı 18.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Ankara Otoyol Projesi’nin Pozantı-Ulukışla
ve Pozantı- Kemerhisar kısımlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/398) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı 19.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom’da personelin güvenlik
soruşturmalarının yapılıp yapılmadığına ve haberleşme güvenliğine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/434) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 20.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom ihale şartnamesi taahhütlerinin
yerine getirilip getirilmediğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/443) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı 21.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, TCDD’de çalışan mevsimlik işçilere ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/453) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 22.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, demir yollarındaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı 23.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Manisa’daki bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/473) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 24.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Turhal-Tokat demir yolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/511) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı 25.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, İstanbul-Muş seferini yapan uçaktaki bir arızaya
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/513) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 5, 25,
27, 54, 62, 68, 78, 80, 102 ve 104’üncü sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda yer alan sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim. Rahmi
Güner Ordu Soru 1) Ordu ve Giresun halkının ülkemiz
ve uluslararası ülkelere ulaşmasını sağlayacak Ordu havaalanının yapılması için
proje dâhil herhangi bir çalışma yapılıyor mu? Soru 2) Ordu ili Türkiye'nin sayılı ihraç
yapan illerindendir. Ordu limanı yapılması için çalışmalarınız var mıdır? Ne
aşamadadır? Soru 3) Ordu sahil yolu trafik
yoğunluğunun artması nedeniyle sağlık ve trafik açısından tehlikeli durum arz
etmektedir. Yine çevre yolunun geçecek olduğu güzergâhtaki taşınmaz malikleri
mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu çevre yolu çalışmalarınız var mıdır? Varsa ne
aşamadadır? Soru 4) Ünye çevre yolunun yapımına
başlanmıştır, fakat hiçbir gelişme yoktur. Yapımın ne aşamada olduğu konusunda
bilgi vermenizi arz ederim. Soru 5) Dereyolu’nun
Topçam beldesinden itibaren Mesudiye ve Koyulhisar’ı
birleştirecek çalışmalarımız var mıdır? Varsa ne aşamadadır? Soru 6) Fatsa ilçemizin sahil yolu, Doğu Karadeniz ve Kafkaslar ve
Türki cumhuriyetlere geçiş sağlayan yoldur. Bu yol
trafik kazalarının artması ve ayrıca sağlık nedeniyle ilçemiz için tehlike arz
etmektedir. Fatsa çevre yolu çalışmalarınız var mıdır? Varsa ne aşamadadır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. Yılmaz
Tankut Adana Yıllardır hükûmetinizin acil eylem
planında olmasına rağmen bir türlü bitirilemeyen Adana-Karataş yolu Adana
tarımı ve turizmi açısından son derece önem arz etmektedir. Bu çerçevede; 1) Bu bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır? Yolun bitirilmesi
neden bu kadar gecikmiştir? 2) Çukurova’nın hasretle beklediği bu yol için 30 milyon YTL’lik
ödenek gerektiği bildirilmektedir. Bu kadar bir kaynağı bulamamakta mısınız? 3) Çalışmalar ne zaman bitirilecek ve yol ne zaman kullanıma
açılacaktır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. Yılmaz
Tankut Adana Adana-Ankara Otoyol Projesi, Türkiye'nin en önemli projelerinden
biri olup, ülkenin batısı ile doğusunu, güneyi ile kuzeyini daha ulaşılabilir
kılmaktadır. Bize göre bu Proje’nin en önemli kısmı Pozantı-Ulukışla bölümüdür.
Bu nedenle özellikle projenin bu kısmına daha çok önem ve öncelik verilmesi
gerekmektedir. Bu çerçevede; 1) Aynı tarihlerde ihale edilen bazı projeler hızlandırılarak
bitime yakın hâle getirilirken, Pozantı-Ulukışla, Pozantı-Kemerhisar
arasındaki otoyol neden ihmal edildi? 2) Bu Proje’nin “Yılan hikâyesinden” kurtarılıp hangi tarihte
gerçekleştirileceğini söyleyebilir misiniz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Mustafa
Enöz Manisa Türk Telekom’un % 55’i özelleştirme yolu ile 15.11.2005 tarihinde
Dubai Merkezli Oger firmasına devredilmiştir. Türk
Telekom’da o tarihten sonra personel hareketleri yeni yönetim tarafından
yapılmaktadır. Sorular: 1) Özellikle millî güvenlikle ilgili telefonların haberleşme
güvenliği nasıl sağlanmaktadır? 2) Türk Telekom’da göreve başlatılan personelle ilgili “Türk Tekelom çalışanlarının istihdamında mevcut yasa hükümlerine
göre güvenlik soruşturması yaptırılır” hükmü uygulanmakta mıdır? 3) Türk Telekom’da yönetim kurulu dâhil olmak üzere yabancı
uzmanların güvenlik soruşturması yapılmakta mıdır? Yapılıyorsa prosedür ne şekilde işlemektedir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Mustafa
Enöz Manisa Türk Telekom’un % 55’i özelleştirme yoluyla 15.11.2005 tarihinde
Dubai merkezli Oger firmasına devredilmiştir. Sorular: 1) Türk Telekom’un % 55’ini alan Oger
firmasının ihale şartnamesi, hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan iş planları
nelerdir? Oger firması imzalanmış olan taahhütlerini
yerine getirmekte midir? Bu sözleşmelerdeki taahhütlerin yerine getirilip
getirilmediği hakkında denetimler yapılmakta mıdır? 2) Türk Telekom’un özelleşmeden önce devlete ödediği gelir vergisi
ile özelleştikten sonra devlete ödediği gelir vergi arasında kamunun lehine bir
gelişme olmuş mudur? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda belirtilen sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim. Muharrem
Varlı Adana Devlet Demiryolları bünyesinde mevsimlik işçi olarak çalışan
personel genellikle 179 gün çalıştırılarak maddi ve manevi kayba uğramalarına
neden olunmaktadır. Bu durumda olan çalışanlar; 1) Niçin 11 ay yerine 179 gün çalıştırılmaktadır? 2) Mevsimlik işçi konumundaki bu çalışanların daimi statüye
alınması düşünülmekte midir? 3) 2005-2007 yıllarında daimi kadroya yerleştirilen vasıfsız işçi
ve Endüstri Meslek Lisesi mezunlarının sayısı ne kadardır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
11.2.2008 Akif
Ekici Gaziantep Demir yolları ile seyahat, kaza riski az olduğu için pek çok
vatandaşımız tarafından tercih edilmektedir. Ama son yıllarda meydana gelen
kazalarla bu durumun tersi bir tablo ortaya çıkmıştır. Hızlı tren projesini
eski altyapı üzerine monte etmeye çalışan Hükûmet,
tarihin en büyük tren kazalarından birine sebep olmuştur. 22 Temmuz 2004’te
Pamukova’da meydana gelen kaza sonucunda 41 kişi hayatını kaybetti, onlarca
kişi yaralandı. Kütahya’da meydana gelen kazada da 9 vatandaşımız hayatını
kaybetti. Her tren kazasının ardından teknik mazeretler yaratılmaya çalışılıyor
ya da fatura makinistlere kesilmek isteniyor. Kütahya’daki kazanın ardından da
aynı senaryolar yazıldı. 1) 2002 yılından beri demir yolları ile ilgili yapılan çalışmalar
ne aşamadadır? Yeni yapılan demir yolu var mıdır? Eski demir yolu ağının yüzde
kaçlık diliminde yenileme ve bakım çalışması yapılmıştır? 2) Demiryollarındaki personel sayısının yaklaşık 42 binden 30
binlere kadar gerilediği söylenmektedir. Bu konudaki son durum nedir? 3) Hükümetin Devlet Demiryollarını 2009 yılında satacağı yönünde
haberler basında yer almaktadır. Bu haberlerin doğruluk payı nedir? 4) Önümüzdeki dört yıllık sürede demir yollarının iyileştirilmesi
için yapılacak çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Mustafa
Enöz Manisa
Hükûmetinizce ülkemizde
bölünmüş yol çalışmalarına büyük önem verildiği ve çok hızlı bir şekilde bu
çalışmaların devam ettiği sık sık dile
getirilmektedir. Manisa ilimizdeki çalışmalara bakıldığında ilimizin bu
çalışmalar kapsamında olduğunu söylemeniz mümkün değildir. Sorular: 1) Manisa İli, Kula-Salihli-Manisa bölünmüş yol çalışması ve
Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolu için Bakanlığınız 2008 yılı bütçesinden ne
kadar ödenek ayrılmıştır? 2) Söz konusu yolları ne zaman tamamlamayı düşünüyorsunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Dr.
Reşat Doğru Tokat
Soru: Turhal – Tokat arasında demir yolu yapılması için yapılmış
olan fizibilite çalışmalarının sonucu nedir, Turhal – Tokat arasında demir yolu
yapılacak mıdır, yapılacaksa hangi tarihte yapılması planlanmaktadır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.02.2008 Akif
Ekici Gaziantep
25.02.2008 tarihinde THY’nin İstanbul-Muş seferini yapan
“Marmaris” isimli uçağı, 82 yolcusuyla birlikte Muş’a indiğinde kapısının
“yırtık” olduğu anlaşılmıştır. Yırtılmanın, Atatürk Havalimanında meydana
geldiği belirtilirken, uçuş güvenliği tehlikesi düşüncesi ile dönüş seferinden
vazgeçilmiştir. Uçuşlarda kontrolleri yapan personellerin ihmali, geri dönüşü
mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkartabilir. Bu olay; uçak ile yolculuk yapmayı
düşünen insanlarımızın aklına, yolcular ölseydi de ondan sonra mı gerekli
tedbirler alınacaktı? şeklinde sorular getirmektedir.
Son dönemlerdeki uçak kazaları, gerekli hassasiyetin gösterilmemesi
vatandaşlarımızı, uçağa binmekten korkar hale getirmiştir. 1) Uçak havalanmadan önce gerekli inceleme neden dikkatli bir
şekilde yapılmadı? Gerekli inceleme yapıldı ise neden “yırtık” kapı ile uçuş
gerçekleştirildi? 2) Bu ihmalin sorumluları kimlerdir? Bu sorumlular hakkında şu ana
kadar herhangi bir yasal işlem yapıldı mı? 3) Son dönemlerdeki hava yolu, demir yolu ve kara yollarındaki
trafik kazalarını göz önünde bulundurursak; Ulaştırma Bakanlığının
“Ulaştırmayla yakından ilgilenmediği ortaya çıkıyor.” Siz, bu görüşe katılıyor
musunuz? BAŞKAN – Soruları Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım cevaplayacaklardır. Buyurun Sayın Yıldırım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; milletvekillerimizin sorularını cevaplandırmak üzere
karşınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Soruları sırayla cevaplandıracağım. Ordu Milletvekili Sayın Rahmi Güner’in
sözlü soru önergesi, Ordu ve Giresun arasına bir havaalanı yapımıyla ilgilidir.
Diğer bir soru, Ordu’ya liman yapımıyla ilgilidir. Üçüncü soru da Ordu çevre
yoludur. Dördüncü: Ünye çevre yolu. Beşinci: Dereyolu’nun Topçam bölgesinden
itibaren Mesudiye, Koyulhisar’ı birleştirecek çalışmadan söz etmektedir.
Ayrıca, Fatsa ilçesi sahil yolunun, Doğu Karadeniz ve Kafkaslara geçiş yapan
yolun, Fatsa çevre yolunun durumu sorulmaktadır. Bakanlığımızca Ordu ve Giresun illerinin hava ulaşım ihtiyacını
karşılamak üzere denizden dolgu yapmak suretiyle bir havaalanı projesi… Esasen,
ilgili illerin valiliklerinin il özel idaresi tarafından 1997 yılında
başlatılan bir çalışma var. Bu çalışmada fazla bir mesafe kat edilememiş. 2002
yılına geldiğimizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle de Bakanlar Kurulu
kararıyla, diğer havaalanlarında olduğu gibi, bu da yatırımdan çıkarılmıştır.
Bildiğiniz gibi, ondan sonra Karadeniz sahil yolunda çok ciddi çalışmalar… RAHMİ GÜNER (Ordu) – Giresun Valiliği tekrar özel idareden
tahsisat ayırmak suretiyle bunun yapımına… BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen… Böyle bir usulümüz yok
efendim. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim, izin
verirseniz, ben sırayla, kronolojik sıraya göre gidiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım, devam edin. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, daha sonra,
tabii, gerek Trabzon gerekse Samsun Çarşamba’da havaalanımız mevcut olup
Karadeniz sahil yolunun altyapı ve fiziki standartları da çok
geliştirildiğinden şu anda Ordu’dan Çarşamba’ya bir saat on beş dakikada, yine
Giresun’dan da Trabzon’a bir saatte gidilebilir hâle gelmiştir. Dolayısıyla
kısa ve orta dönem hava ulaşım ihtiyacı bu iki havaalanımızdan illerimiz
itibarıyla mümkün hâle gelmiştir, rahatlıkla yapılabilmektedir. Şu aralar da
gerek Ordu’dan gerekse Giresun’dan düzenli otobüs seferleri konma çalışmaları
bir özel firma tarafından gerçekleştirilme aşamasındadır. Bununla beraber “OR-Gİ” adı verilen Giresun-Ordu arasında denizden
doldurulacak havaalanıyla ilgili tekrar bir etüt çalışması yapımı konusunda
ilgili illerin valilikleri müracaatta bulunmuş, konu Bakanlığımızda
değerlendirilmektedir. Bu arada Sayın Milletvekilimizin ifade ettiği veçhile, bu il
valilerimizin kendi imkânlarıyla burada dolgu faaliyeti içerisine gireceklerini
de duymuş bulunuyoruz. Özetle orta ve uzun vadede yapılan çalışmanın,
fizibilitenin ortaya koyduğu sonuçlar doğrultusunda bu havaalanı dikkate
alınacaktır. Diğer sorumuz Ordu Limanı. Şimdi, bu bölgedeki limanlara göz
attığımızda Hopa, Rize, Trabzon, Giresun, Samsun, Sinop, İnebolu, Bartın
limanlarındaki ortalama yük elleçleme oranı yüzde 30
ile 50 arasında değişiyor yani yarı kapasitede çalışıyor limanlarımız. Bu
limanlarımız yarı kapasitede çalışırken bölge içinde çok yakın mesafede yeni
büyük bir limanın yapılması tabiatıyla fizibıl
değildir. Bu limanlarımızda kapasite kullanımının artmasıyla birlikte, Ordu
limanı da dikkate alınacaktır. Bunu böylece ifade etmiş olalım. Ordu çevre yolu: Projesi yapıldı, onaylandı, ihale hazırlıkları
devam ediyor. Ünye çevre yolunda maalesef kamulaştırmayla ilgili ciddi
sorunlarımız var, bunları çözmeye çalışıyoruz yerleşim alanları içerisinde,
kamulaştırma sorunu olmayan bölgelerde köprü inşaatları devam etmektedir. Ordu-Ulubey-Gölköy-Mesudiye-Koyulhisar güzergâhı: Bu güzergâh,
kuzeyi güneye bağlayan önemli bir güzergâhtır. Kuzey TETEK yoluna oradan da
doğuya, batıya bağlayan önemli bir koridor olarak görüyoruz ve bu koridora
önümüzdeki yıllarda daha fazla önem vereceğiz. Burada proje çalışmaları devam
ediyor. Ordu tarafında 2 kilometrede, Topçam
civarında 10 kilometrede ayrıca yapım çalışmaları sürdürmekteyiz. Ama dediğim
gibi 2009 ve devam eden yıllarda bu koridoru öncelikli bir koridor olarak ele
alacağız. Fatsa çevre yolu: İhale hazırlıkları yapılıyor. 2008’de projesi
yapılıyor, bitecek ve 2009’da da bunun programa alınması söz konusu olacak. Diğer bir sorumuz: Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut’un “Bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır?” sorusu.
Bu yol hangi yol? Adana-Karataş yoluyla ilgili soru soruluyor ve yine bu yolun
ne zaman biteceği sorulmaktadır. Bu yolun toplam uzunluğu Yine, Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut’un
bir başka sorusu da Adana-Ankara Otoyol Projesi, daha doğrusu Adana-Pozantı-Kemerhisar projesinin Ulukışla-Pozantı kısmıdır. Bununla ilgili kısaca şunu söylemek mümkündür: Bu, esasen
Adana-Pozantı üzerinden Ankara’ya kadar otoyol olarak planlanmış ve on kesim
olarak da ihale edilmiş bir yoldur. Ancak, yine 2002 tarihinde alınan Bakanlar
Kurulu kararıyla proje yatırımdan çıkarılmıştır. Fakat oradaki trafik yoğunluğu
dikkate alınarak Kemerhisar-Pozantı-Niğde yol
bağlantısı dâhil Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’ün
soru önergesi de Telekom’la ilgili, Telekom’un -blok satışı yüzde 55’le- özelleştirilmeden
sonra taahhütlerini yerine getirip getirmediği şeklinde bir sorudur. Bununla
ilgili şunu söylemek istiyorum: Türk Telekom’un yüzde 55’i blok hâlinde
satılmış, yirmi yıl süreyle esasında. Hizmet görev sözleşmesi imtiyaz
sözleşmesine dönmüş, yirmi yıl sonra tekrar bütün varlıklarıyla, altyapısıyla
devlete geri dönecektir. Bunun dışında yüzde 14,6’sı da geçtiğimiz aylarda
halka arz edilmiştir. Böylece kamunun elinde yüzde 30 küsur bir pay vardır,
azınlık payı vardır. Dolayısıyla bundan sonra gerek kamuoyuna açık olması
bakımından Sermaye Piyasası Kurulu denetimindedir gerekse yüzde 55 blok
satıştan dolayı da Özelleştirme İdaresi ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığı
-şu andaki yeni ismi çıkan Kanun’a göre Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı-
tarafından takip edilmektedir. Bunun bilgisini vermiş olalım. Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’ün
bir başka sorusu: “Manisa ili, Kula-Salihli-Manisa bölünmüş yol çalışmaları ne
durumdadır?” diye soruluyor. Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolu 2008 başlangıç
ödeneği 1 milyon YTL iken yıl içinde verilen ödenekle bu miktar 4 milyon YTL’ye
çıkmıştır. Kula-Salihli kesimi bu yıl sonu itibarıyla
tamamen bitmiş olacaktır. Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolunun yapımı devam
etmektedir ve 2008 sonu gerçekleşmesi yüzde 64 mertebesinde beklenmektedir.
Dolayısıyla 2009’da da çalışmaları devam ettirerek bu yolu bitirmiş olacağız. Bir başka soru, yine Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu, demiryollarıyla ilgili bir soru:
“İzmir-Ankara arası hızlı tren projesi var mı? Tren kazalarıyla ilgili ne gibi
tedbirler alınıyor?” Bakanlığımız bağlı Genel Müdürlüğü DLH tarafından
Ankara-Polatlı-Afyonkarahisar-Uşak-İzmir Demiryolu
Projesi’nin uygulama projeleri 2007’de ihale edilmiştir. 2008 yılında işin
yapımı, proje çalışmaları başlamıştır. Bu proje çalışmaları tamamlandıktan
sonra, gayet tabii ki bütçe imkânlarıyla, yapımı cihetine de gidilecektir. Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı’nın
sorusu, Demiryollarında mevsimlik işçilerle ilgili bir sorudur. Bildiğiniz gibi,
5620 sayılı Kanun’la 220 bin civarında geçici işçi daimi kadroya alınmıştır. Bu
kanunda bir madde vardır, o da: “Bundan böyle herhangi bir kurumda geçici işçi
çalıştırma imkânı yoktur ama işin özelliğine göre mevsimlik işçi
çalıştırılabilir. Bunların çalışma süresi asla ve asla mevsimin dışında olamaz,
yani altı ayı geçemez.” denmektedir. Yüz yetmiş dokuz günün sırrı da buradadır,
yani yüz yetmiş dokuz gün azami çalıştırabilirsiniz. Bu, kanundan gelen bir
yükümlülüktür. Ama yıllardan beri, geçmiş dönemlerde işe alınmış, geçici
statüde çalışmış, belediyelerde, kamu kuruluşlarında, merkezî idarede bulunan
220 bin işçinin bu sorunu yine Hükûmetimizin
girişimi, Meclisin tensibiyle çözüme kavuşmuş ve bunlar daimi statüye
geçmiştir. Bu bağlamda, Demiryollarından da 2.500’ün üzerinde, 2.668 vasıfsız,
593 endüstri meslek lisesi olmak üzere 3.261 işçi de daimi kadroya geçmiştir.
Bunlar da, durumu ihtilaflı olan bazı çalışanların da durumları
değerlendirilmektedir. Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşü alınmıştır. Bunların
da daimi kadroya geçirilme çalışmaları sürdürülmektedir. Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekici’nin
sorusu demir yolu kazalarıyla ilgili. “Demir yollarıyla ilgili yapılan
çalışmalar ne durumda? Yeni demir yolu var mı? Eski demir yolu ağının yüzde kaçında
yenileme yapıldı? Demiryollarındaki personel sayısının durumu? Demiryollarının
2009’da satılacağı yönünde haberler var ve önümüzdeki dört yılda Demiryolları
için neler düşünülüyor?” Kapsamlı bir soru. Kısa zaman içerisinde şu kadarını
söyleyebilirim: Demiryollarının 2002 yılı sonu, 2003 yılı başında 37.165 olan
personel sayısı bugün itibarıyla 30.085’tir. Bu azalma emeklilik dolayısıyla
olmuştur. Bu süre içerisinde Demiryollarına makinist dışında herhangi bir alım
olmamıştır. Tabii, bunlara ayrıca geçici statülerin daimi kadroya geçirilmesini
de ilave etmek gerekir. 1998-2002 yılları arasında demir yollarında yapılan yol miktarı
16,5 kilometredir. 2002-2007 yılları arasında toplam biten yeni yol uzunluğu 26
kilometredir. Bu dönemde İltisak hattı 2002’den önce hiç yok. 2007’ye kadar, 2002-2007
arasında 40 kilometrelik iltisak hattı yapılmıştır. İltisak hattından kastımız
fabrikalara, limanlara, büyük üretim tesislerine olan bağlantılardır. Bunlar da
bu dönemde gerçekleştirilmiş. Esasen demir yollarındaki taşımanın 13 milyondan
23 milyona çıkmasının arkasındaki gerçek de budur. Demiryolları Genel Müdürlüğünce -burası çok dikkat çekici, değerli
milletvekilleri- 2002-2007 yılları arasında toplam demir yolu ağımızın yüzde
8’inde yenileme yapılmışken bu dönemde yüzde 51’inde yenileme yapılmış. TCDD Genel Müdürlüğünün 2013’e kadar yapılacak projeleri de kısaca
şudur: Ankara-İstanbul, Ankara-Eskişehir arası bitmiştir. Test çalışmaları
hâlen devam etmektedir. Ankara-Konya, altyapısı bitmiş, üstyapı çalışmaları
devam etmektedir. Bu iki yol tek başına 742 kilometredir. Ankara-Sivas,
Sivas-Yerköy arası ihale edilmiştir, işe başlama aşamasındadır. Ankara-İzmir,
Bursa-Osmaneli, Halkalı-Bulgaristan projeleri hazırlanmış, bazıları bitmiş,
bazıları devam ediyor. Önümüzdeki dört yıl içerisinde çalışma yapacağımız
hatlardır. Daha birçok proje var. Kent içi ulaşım için şunu yapıyoruz: Marmararay
İstanbul’da, İzmir’de Egeray belediyeyle birlikte,
Ankara’da da Başkentray. Bunlar önümüzdeki dört yıl
içerisinde tamamlanacak ve toplu ulaşıma ciddi anlamda katkı sağlayacaktır.
Buna tabii Kars-Tiflis Projesi’ni, Tekirdağ Limanı’nı Avrupa hattına bağlayacak
Tekirdağ-Muratlı ve Kemalpaşa hattını İzmir-Uşak hattına bağlayacak 30
kilometrelik hattı da ilave etmemiz lazım. Daha birçok detay var, vakit
sıkışıklığından geçiyorum. Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekici’nin
soru önergesi; Türk Hava Yollarında 24 Şubat 2008’de bir sefer sonrası, bagaj
arabalarını çeken aracın çarpması neticesinde kapakta çatlak ve çizik oluşmuş.
Muş’ta transit bakımı esnasında bu çizik, çatlak tespit edilmiş. Bunun üzerine
Muş’a yetkili personel gelmiş, tamirat bakımı yapıldıktan sonra uçak seferine
devam etmiştir. Bunlar normal hava olaylarıdır. Esasen her gün binin üzerinde,
Türk semalarında uçak uçmaktadır. Uçakların her sefer öncesi rutin bakımlarını
yapmak işletmenin, uçucu personelin temel görevleri arasındadır. Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü de periyodik kontrollerini yapmaktadır, örnekleme
usulü. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım, devam edin. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - O bakımdan,
uçuşlardaki seyrüsefer emniyetinde ciddi bir sıkıntı söz konusu değildir. Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sözlü soru önergesi
Tokat-Turhal demir yolu hakkındadır. Tokat-Turhal demir yolu hattının
fizibilite çalışması 2006 Haziranında başladı ve avan
proje çalışması tamamlandı. Bu demir yolu projesinin uygulama projesi ihalesi
ve yer teslimi de yapıldı fizibıl çıktığı için. Proje
çalışmalarına başlandı. 2009’un ilk çeyreğinde uygulama projeleri de
tamamlanacak. Ondan sonra yapımı için kaynak arayacağız ve yapımını
gerçekleştireceğiz. Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün
sorusu, Demiryolları Ankara Garı meydanında -cumhuriyetin başkenti Ankara’nın-
burada bir kavşak yaptı belediye, bununla ilgili -esasen bu soru Sayın Kültür
ve Turizm Bakanımıza da tevdi edildi- bu kavşağın yapımıyla ilgili, alt geçidin
yapımıyla ilgili Demiryollarından da görüş alınmış. Demiryolları gara giden
yaya yolunun genişletilmesi, ağaçların korunması, gar kavşağının hem yaya hem
de araçlara uygun düzeltilmesi kaydıyla olumlu görüş vermiş ve bu geçit de bir
buçuk iki ay gibi bir sürede tamamlanarak oradaki trafiğin rahatlatılması
sağlanmıştır. Tabii, aynı şekilde Gaziantep gar sahasıyla ilgili de soru var.
Buradaki çalışma Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanının muvafakat ve uygun
görüşleri alınmak suretiyle Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından 2006
Aralığında onaylanan bir imar planıdır. Devlet Demiryollarının yürüttüğü
planlama çalışmalarında demir yolları kadar kentin sosyal ve teknik altyapı
gereksinimleri de göz önünde bulundurulmaktadır. Esasen Demiryollarının tek
başına bir imar çalışma faaliyeti yoktur. Bunlar ya belediyelerle -İmar
Kanunu’nun 8’inci maddesi- veya Bayındırlık Bakanlığıyla birlikte yapılan
çalışmalardır. Antalya Milletvekili Sayın Tayfur Süner’in
sorusu: Bu Kemer-Antalya yolunda üç tünel var, bu tünellerin akıbeti soruluyor.
Biliyorsunuz, Kemer-Antalya yolu birkaç yıl önce ulaşıma açıldı ancak millî
park bölgesinde yer alan üç tane tünel inşaatı gecikti gerekli izinlerin
ikmalinde ortaya çıkan sorunlardan dolayı ama bunları da aştık. Şu anda üç
tünelde de çalışmalar devam etmektedir ve bu tüneller için şu ana kadar, 2007
yılında, 2008 yılında 8,5 trilyon bir para harcanmıştır ama bir güzel haberim
var: 2009’un Haziran, Temmuz aylarında bu tüneller de tamamen bitmiş olacak ve
Antalya-Kemer yolunda hiçbir sorunumuz kalmayacaktır. Arz ederim. Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım. Sayın Doğru, sisteme girmişsiniz. Buyurun. REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. 102’nci sıradaki soru önergeme vermiş olduğu cevaptan dolayı Sayın
Bakana teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Demir yolları Tokat ili sınırları içerisinde Yıldızeli’den
Zile ve Turhal istikametine gitmektedir. Ancak Tokat ili ile Turhal arasında
yoğun yerleşim merkezleri yanında Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve ayrıca Pazar
ilçesi bulunmaktadır. Ayrıca, burada, Tokat ve Turhal’a ait organize sanayi
bölgeleri de bulunmaktadır. Bu hattaki trafik yoğunluğunun yoğun bir şekilde
olmasından dolayı da zaman zaman çok büyük trafik
kazalarına sebep olunmaktadır. Toplu taşımanın yapılabilmesi dolayısıyla bu
hattın acil ihtiyaç olduğu bir gerçektir. 2001 yılındaki 57’nci Hükûmet zamanında fizibilite çalışmaları başlamış, daha
sonraki dönemde de -Sayın Bakanın ifadesiyle- bitirilmiş olduğu ifade
edilmiştir. Bu çalışmaların bitirilmiş olması güzel bir şeydir ama inşallah,
umut ediyoruz ki 2009 yılında da bu çalışmalar yani oradaki hattın yapılmasıyla
ilgili çalışmalar başlayacaktır diye ifade ettiler. Tokat halkı olarak bunu hararetle beklemiş olduğumuzu ifade
ediyor, Sayın Bakana açıklamalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Doğru. Sayın Vural, sorularda isminiz yok. Bir şey mi diyeceksiniz? OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, hayır. Cevaplandırırken milletvekillerimiz burada yoktu, onun için… BAŞKAN – Buyurun. OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Adana Milletvekilimiz Sayın Yılmaz Tankut ve Manisa Milletvekilimiz Mustafa Enöz’ün sözlü soruları cevaplandırılırken burada
bulunamadılar, önceden haberleri yoktu. Diğer taraftan da bugün itibarıyla
Ankara dışında görevli bulunduklarından dolayı Genel Kurulda bulunamadılar.
Cevaplarından dolayı Sayın Bakana milletvekillerimiz adına teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Vural. Sayın Ağyüz, siz de aynı şekilde… Evet,
ne diyeceksiniz efendim? YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, sorduğum soruya… BAŞKAN – Soru sorma imkânınız yok efendim. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sorduğum soruya… BAŞKAN – Sizin yok ki burada sorunuz. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sordum, var efendim; Sayın Bakan cevap
verdi. BAŞKAN – Efendim, elimdeki listede Ağyüz
ismi yok. Sayın Bakanım kendiliğinden vermiş. Aslında cevap vermesi gereken
şeye de cevap vermedi. Onu şimdi tekrar kürsüye davet edeceğim. Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün,
Türk Telekom’da personelin güvenlik soruşturmalarının yapılıp yapılmadığına ve
haberleşme güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanına sözlü soru önergesi vardır.
Bu, listede var. Sayın Bakanımız onu bu sefer atlamışlardır. Ona cevap
verecekler. Buyurun efendim. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. Kusura bakmayın bir karışıklık oldu. Listede olmayan soruyu da
cevaplamış olduk Sayın Ağyüz’ün ama bu arada listede
olan bir soruyu atlamışız. Bunu düzeltmek için huzurlarınızdayım. Türk Telekom’un yüzde 55 hissesinin satışından sonra alınacak
personelde güvenlik soruşturması yapılmakta mıdır veya buradaki uygulama nedir
diye, soru özetle böyledir. Türk Telekom Genel Müdürlüğünde özelleştirme öncesi ve hâlen millî
güvenlik açısından önem arz eden birimlerde çalışan personel aynı statüyle
çalışmaya devam etmektedir. Bu birimlerde istihdam edilecek personelin
özelleştirme öncesinde olduğu gibi şimdi de güvenlik soruşturması
yapılmaktadır. 12 Nisan 2000 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
giren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırma Yönetmeliği gereği bu soruşturmalar
bugün de aynen devam etmektedir. Ayrıca, Türk Telekom’da, hizmetlerin gizliliğinin ve öneminin
vurgulandığı göz önüne alındığında, görev alan ve alacak personel hakkındaki
güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının kamu güvenliği
açısından zorunlu olduğu aşikâr olup bu hüküm hâlen uygulanmaya devam
etmektedir. Kısaca bu konuda herhangi bir uygulama farklılığı söz konusu
değildir. Bilgilerinize arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Sayın Ağyüz, sorunuz cevaplandırılmış.
Sisteme girmişsiniz, soracak mısınız bir şey? YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Evet efendim. BAŞKAN – Buyurun. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim. Sayın
Bakanımıza da teşekkür ederim. Yalnız, onda bir bilgi eksikliği var. Bu, Devlet Demiryollarının
Ankara Garı önce kurul tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
tarafından reddedilmiş, karşı çıkılmış. Sonradan ne değişti de “evet” denildi?
Benim sorumun içeriğinde bu ihmal edildi. Bilerek değil tabii. İkincisi de Devlet Demiryollarının arazileri sürekli planlanıyor.
Biliyorsunuz, bu araziler boş ve yeşil alan olarak değerlendirilmesi gereken
arazilerken sanıyorum satılacak ve çok yüksek imar rantları
geliyor oraya, yükseklik olarak, sosyal donatı eksikliği olarak. Bunu ben bir
eksiklik olarak görüyorum. O nedenle sorumu sormuştum. Bu imar planları
yapılırken özellikle kent bütünü, sosyal donatı alanları maalesef düşünülmüyor;
tamamen kâr amacı, tamamen gelir getirici amaçlarla planlanıyor. Bunu sakıncalı
görmüştüm. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağyüz. Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Kısa bir açıklama
yapayım. BAŞKAN – Tabii, tabii açıklama yapın. Buyurun efendim. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Ağyüz’e. Efendim, tabii doğru, başlangıçta uygun görülmemiş. Orada ifade
ettim. Herhâlde dikkatten kaçtı. Bazı şartlar öne sürülmüş ve o şartlar yerine
getirildikten sonra imar planı uygun görülmüş. Birinci husus
bu. İkinci husus, Devlet Demiryolları zarar eden bir kuruluşumuz, yani
yıllardır ihmale uğramış bir kuruluşumuz ama demir yolları bu ülke için çok
önemli, insanımız için çok önemli. Bir yandan ihmal edilmiş, altyapı yapılması
lazım, kaynak sıkıntımız var. Dolayısıyla Demiryolları, ellerinde bulunan
arsaları geçtiği illerin belediyeleriyle, kentin sosyal, kültürel dokusunu da
dikkate alarak imar planı yapmaktadır. Bu imar planlarında elde edilen kaynakla
da yol yapımlarını gerçekleştirmektedir. Yoksa, tabii
ki, yapılan işin sosyal boyutu, çevre boyutu olmadan yapılmasına hiçbirimizin
gönlü razı gelmez. Ama atıl olarak tutulması da doğru değildir, işgal ediliyor.
Eğer siz sahip çıkmazsanız o araziler işgal ediliyor, çarpık yapılarla maalesef
uğraşmak zorunda kalıyoruz. Şu anda, binlerce, işgal edilmiş Demiryolu
arazilerinde dava süreçleri devam etmektedir. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Sayın milletvekilleri, 2’nci sırada yer alan sözlü sorusu üç
birleşim içinde cevaplandırılamayan Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş’a söz
vereceğim. Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 2.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuş’un, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı analizine ilişkin Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmen’den sözlü soru önergesi (6/266)
ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (Devam) AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, tabii, on gün sonra tam bir yıl olacak bir soru önergesi
vermişiz. Bugün “Sıra geldi.” deniliyor. Tabii o bir yıl önce şartlar
bugünkünden değişik gibi görünse de, aşağı yukarı, meyve-sebze ihracatında
hemen aynı konular gündeme geliyor ve aynı konular üzerinde de bu bakımdan
durmakta fayda vardır diye düşünüyorum. Şimdi, konu şuydu: Mersin, bildiğiniz gibi yoğun bir şekilde meyve
ve sebzenin üretildiği bir yer, bir ilimiz, hem il genelinde hem de ilçeler
genelinde insanların büyük bir kısmının gelir kaynağı, geçim kaynağı sebze ve
meyveden olmaktadır. Ancak, geçen yıl başlayan bir uygulama -özellikle ihracat
alanlarında, sınır kapılarında meydana gelen bir durum- yaş sebze ve meyvelerde
ilaç kalıntısı var mı yok mu analizi isteniyor. Hatırlarsanız, o günlerde
Türkiye’den giden birkaç tır geri çevrilmişti, patlıcan ve biberler geri
çevrilmişti. Bunun üzerine de biz bunu belirtmiştik. Tabii bu ilaç kalıntısı
tahlilleri, analizleri daha önce partiler hâlinde yapılıyordu yani 100 tonluk,
200 tonluk bir kısım için yapılmaktaydı. Bu sırada dediler ki: “Her tır başına
analiz yapacağız.” Tabii bunun, her tır başına analizin yapılması birçok
sıkıntıların ortaya çıkmasına sebep oldu ve bunun için de bunların önlenmesiyle
ilgili bir tedbirin alınıp alınamayacağı konusunda bir soru sorulmuştu. Değerli milletvekilleri, ülkemiz yaş sebze ve meyve üretimi
bakımından dünyanın önemli üretim ülkelerinden birisidir. Ancak ihracat oranı
genel ihracat içerisinde oldukça düşüktür ki yüzde 5’ler civarındadır. Hâlbuki, özellikle kuzey komşularımız, işte Rusya’nın
dağılmasıyla ortaya çıkan ülkeler, daha uzaktaki “Baltık ülkeleri” diye bilinen
ülkeler, bunlar meyve ve sebzenin son derece az üretildiği -iklim şartlarından
dolayı tabii- yerler. Buralara biz iyi bir ihracat politikası ile bu
ürünlerimizi gönderebiliriz ve vatandaşlarımızın emeği karşılığını bulmuş olur.
Yaş meyve ve sebze sektörü herhangi bir ithal girdisi olmadan
-tabii belki ilaçta, belki gübrede dolaylı birtakım girdiler bulunmakla
beraber- 1,5 milyar dolarlık net döviz girdisi sağlayarak büyük bir katma değer
yaratmaktadır. Tabii sektör aynı zamanda emek yoğun bir sektördür. Emek yoğun
sektör olmasından dolayı da yaklaşık 15 milyon civarında insanımıza iş ve aş
sağlayan bir faaliyet alanı hâlinde bulunmaktadır ve son zamanlarda bu üretim
alanlarının birçoğu KOBİ niteliği kazandı. Ya aile şirketleri yahut da birkaç
kişinin bir araya gelerek kurduğu şirketler hâlinde meyve ve sebze
ihracatçıları bulunmakta. Ancak son zamanlarda dünya ekonomisi derinliği nerede
ve ne zaman duracağı belli olmayan krizle sarsılmış durumdadır. Burada bakıyoruz, bu üreticilerimiz üretim yaparken yarısını kendi
kaynaklarından kullandıkları gibi bir de kredi çekmektedirler. Tabii döviz
kredi faizleri kriz öncesi yüzde 5-6 oranındayken bugün yüzde 11-12
seviyelerine çıktı. Ancak bankalar hepinizin de bildiği gibi -mutlaka size de
geliyordur haberler- artık kredi de vermiyor. Kredi vermek için tabiri caizse
bin dereden su getirilmesini istiyor. Bu bakımdan büyük bir sıkıntı içerisinde
bulunmaktadırlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Akkuş, son bir dakikanız. AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim. İşte az önce belirttiğim tarzda Rusya Federasyonu’na yapılan
ihracatta her tır yüklemesi için analiz istenmektedir. Analiz ücretleri de
oldukça yüksek tutulmaktadır. Bu, tabii maliyeti artırmaktadır. Oraya rubleyle
satıyor götüren kişi ama burada döviz karşılığı onları ödüyor. Dolayısıyla
ruble-dolar hesabı neticesinde de ihracatçı oldukça zorlanmaya başlamıştır.
İhracatçı zorlanınca elbette ki üretici de ne yapacaktır? Zorlanacaktır.
Üretici de bugün gerçekten çok büyük sıkıntılar içerisinde bulunmaktadır. Onun için bu mali sıkıntının giderilmesini sağlamak için geçmiş
yıllardan bekleyen ve kullanılmamış olan hak edişlerin 2008-2009 sezonunda üzüm
ve turunçgil ihracatçılarına ödenmesi, planlanan hak
edişlerin bir defaya mahsus olarak nakit ödenmesi buna bir kolaylık
getirecektir diyoruz ve bu nakit ödemenin yapılmasını istiyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş. AKİF AKKUŞ (Devamla) – Peki. Aslında, tabii, bu konuda konuşulacak şeyler var ama zaman dolduğu
için konuşamıyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş. Sayın milletvekilleri, sözlü soru görüşmeleri için ayrılan bir saatlik
süre tamamlanmıştır. Birleşime on beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 18.11 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 18.29 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Alınan karar gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer alan, Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları
Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) (x) BAŞKAN – Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Geçen birleşimde, birinci bölümde yer alan maddelerin önerge
işlemi yapılarak oylanmasına başlanmıştı. 1’nci madde üzerindeki üç önergeden
birinci önerge reddedilmiş, maddeyi tümüyle değiştiren ikinci önerge kabul
edilmişti. Maddeyi tümüyle değiştiren ikinci önergenin kabul edilmiş olması
nedeniyle, üçüncü önerge olan, Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır ve
arkadaşlarının önergesini işlemden kaldırıyorum. 1’inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda… KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan. KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Otur yerine ya! İkide bir karar
yeter sayısı… BAŞKAN – İstemek hakkı efendim, niye kızıyorsunuz, isteyecek tabii.
Herkes görevini yapıyor. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) Karar yeter sayısı arayacağım. 1’inci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, saydım 60 kişi var Sayın Başkan.
Sayar mısınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Efendim, 2 tane Divan Kâtibi üyemiz var. (x) 253 S. Sayılı Basmayazı 13/11/2008 tarihli
17’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sayalım efendim. Ben saydım
60 kişi var. BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 2’nci madde üzerinde iki önerge
vardır. KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu kadar tek taraflı yönetilmez ki! Olmaz
ki böyle! Divanda 3 tane AKP’li var. Divan Kâtibinin birinin
değişmesi lazım. Sayın Başkan, Başkanlığı taraflı yönetiyorsunuz. BAŞKAN – Ben tarafsız yönetiyorum. 2 tane Divan Kâtibi üyem var
efendim, onlara güvenirim ben. Siz güvenmiyorsanız o ayrı. KAMER GENÇ (Tunceli) – Divanda 3 tane AKP’li var. BAŞKAN – Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme alacağım. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Divan Kâtibinin değişmesi
lazım. BAŞKAN – İlk önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan tasarının 2. maddesinde yer alan “istekli
olabilecek” ve “çerçeve anlaşma” kavramlarının tasarıdan çıkarılmasını
öneriyoruz. 18 Kasım 2008
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesine eklenen tanımın aşağıdaki şekildeki değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Çerçeve anlaşma: Bir veya aralarında hiyerarşik ilişki
veya idari vesayet ilişkisi olması kaydıyla insan sağlığıyla ilgili hizmet
sunan birden fazla idare ile sayısı üçten az olmayan istekliler arasında,
ihtiyacı süreklilik arz eden mal ve hizmetlerin, 24 aylık süre içinde
gerçekleştirilecek alımları için fiyat ve mümkün olan hallerde öngörülen
miktarların tespitine ilişkin şartları belirleyen anlaşmayı,” BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN – Önerge sahipleri, konuşacak mısınız? HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Ergün Aydoğan
konuşacak. BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydoğan. ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu İhale
Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın 2’nci maddesinde verilen önerge üzerinde görüşlerimi belirteceğim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında iktidara gelen AKP Hükûmeti, göreve başladığı ilk günden bu yana, yürürlüğe
giren 4734 sayılı İhale Yasası’na karşı olumsuz bir tavır geliştirerek yeni
Yasa’yı eski hâline dönüştürmek için çeşitli vesilelerle açıklamalar yapmış,
yeni İhale Yasası’nın işlevsiz olduğu, yatırım yapmayı engellediği yönünde
görüşler ortaya atılmıştır. Bu yasa ile gerçekten kamu kaynaklarını doğru, yerinde, şeffaf,
kontrol edilebilir bir şekilde kullanmak mı istiyoruz yoksa birtakım istisnalar
yaratarak birilerine çıkar sağlamak peşinde mi koşuyoruz? İhale süreçlerinde
geçmişte yaşadığımız çok fazla olumsuzluk olduğu, idare tarafından yapılan
usulsüzlükler neticesinde zengin olanların olduğu, kamu ihalelerinin yeni
zenginler yarattığı bir gerçek. Şimdi yapmamız gereken, doğru, net, anlaşılır,
boşluk bırakmayan, istisnalar yaratarak takdire yer vermeyen bir ihale mevzuatı
hazırlamaktır. “Yolsuzlukların damarına girdik.” demekle bir türlü bunlar
olmuyor. Uygulamada bunları hayata katmak, ihale sistemini kendi zenginini
yaratma, kendi yandaşına çıkar sağlama uğruna değiştirmek gerçekten yazıktır.
Bu Hükûmet iktidara geldiğinden bugüne 4734 sayılı
Kamu İhale Yasası’na 13 defa müdahale edildiği, şimdi 14’üncü değişikliğin
yapıldığı, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ise 4’üncü defa değişmektedir. Sorunları çözmeyip zorlaştıran Avrupa Birliği uyum müktesebatında
uyumdan söz edilse de tasarı incelendiğinde bunun böyle olmadığı açıkça
görülmektedir. 2002 yılından bu yana İktidar tarafından çıkarılan hemen hemen bütün kanunlar Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında
tutulmaktadır. Bu tasarıyla sağlık hizmetleri alımları da kanun kapsamı dışına
çıkarılmaktadır, şeffaflığı, denetimi, görev alanı gittikçe daraltılmaktadır, suistimal ve suistimal
iddialarına açık olacaktır. İhbarlar sonucu başlattığı resen incelemelerde
iptal kararı alamayan ve dosyayı ilgili idareye göndermekle yetinen Kamu İhale
Kurulu, bu tür ihbarların incelenmesinde tamamen devre dışı kalacaktır. Tasarıda sakıncalı gördüğümüz bir diğer önemli husus ise
ihalelerdeki herhangi bir olumsuzlukta yapılacak şikâyet işlemlerinin hem maddi
hem de manevi yönde zorlaştırılmasıdır. Yine, haber alma, yayma özgürlüğünün etkili aracı olan
medya, özgürlükler rejimi olarak nitelendirilen çağdaş demokrasilerde yerel
medyanın çok önemli olduğu, bu yasayla birlikte demokrasinin akciğeri olan
yerel basının da susturulmak istendiği, ihalelerin ortadan kaldırılarak
elektronik ihale ile yerel basının gelir kaynağının yüzde 40’ını oluşturan bu
kaynaktan mahrum edileceği de yine bu yasayla görülmektir. İdareler hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymadan ihaleleri iptal
edebileceklerdir. Keyfî olarak iptal edilse bile iptal edilen bu ihale hiçbir
şekilde şikâyet edilemiyor. Yasada böyle bir keyfiyet sınırlayıcı herhangi bir
düzenleme yok. İtirazen şikâyet yolunun kapatılması
doğru değildir. Bu düzenleme hak arama hürriyeti önünde bir engel teşkil
etmektedir. Daha önceki düzenlemelerde, 4 Ocak 2002 tarihinde, AKP
milletvekilinin Genel Kurulda yaptığı konuşmadan bazı bilgiler aktarmak
istiyorum. Bakın ne diyor: “Yasalar değişiyor, bakanlar değişiyor, hükûmetler değişiyor, partiler değişiyor. Değişmeyen bir
şey var. Gayrimeşru paranın gücü değişmiyor. O kadar güçlü ki bu para,
partileri yıpratıyor, kanunları yıpratıyor, liderleri yıpratıyor ama bu sermaye
katlanarak yoluna devam ediyor. Katlandıkça zevk alıyor, güçleniyor, her tarafa
elini kolunu uzatmaya çalışıyor. Bunlara, bakan dayanmıyor, partiler
dayanmıyor, hükûmetler dayanmıyor; hepsini bu
gayrimeşru sermaye yıpratıyor, bitiriyor, eğitiyor, eğriltiyor ama engel
tanımıyor nedense.” (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydoğan. ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Bunu söyleyen, 4 Ocak 2002 tarihinde,
AKP’li bir milletvekili. Türkiye bu Kanun’dan neden rahatsız? İhale Yasası sık sık neden değiştiriliyor? Kanun’un sık sık
değiştirilmesi, tarikat-siyaset-bürokrat üçlüsünün ihalelerde etkili olma
mücadelesidir, kısacası rant savaşıdır. Tasarı
kanunlaşırsa işin ehli olmayan, sermaye sahibi ve sicilini dahi tutabilecek bir
odası bulunmayan yüklenicilere iş kazandırılacaktır. Tasarının genelinde, kamu
ihalelerinin işinin ehli olmayan sermaye sahiplerine verilmesi, Kamu İhale
Yasası’nın rekabet ve eşit muamele ilkelerini ortadan kaldırarak idarelerin
istismara açık, ihalesiz ve gösterme ihalelerle adrese teslim ihale yolunun
açılması gözükmektedir. İhalede önemli olan rekabetin sağlanmasıdır. Dosya alıp
da teklif vermeyenler sorgulanıyor. Siyasi yandaşlık esasına göre ihalelerin
yapıldığı neticesiyle karşı karşıyayız. “Kârsız iş alan firma arsız olur.”
gerçeğini unutmamak lazımdır. Teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aydoğan. Önergeyi oylarınıza… KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Arayacağım efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru sayın! BAŞKAN – Ben saymıyorum, Divan Kâtipleri sayıyor efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divan yanlış teşekkül etmiş. BAŞKAN – Oturur musunuz. Tamam, bana işimi öğretmeyin. Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayar mısınız. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Var, var, Sayın Başkanım, var.
Saymaları on dakika sürer Sayın Başkanım, çok kalabalık zaten. (AK PARTİ sıralarından “Var, var!” sesleri) BAŞKAN – “Var” demekle olmaz. Elektronik cihazla oylama yapacağım. Buyurun, üç dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN – Evet, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir
efendim. Diğer önergeyi… OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bir konuda… BAŞKAN – Buyurun. OKTAY VURAL (İzmir) – Acaba Sayın Kâtip Üyemiz bu kararın
oylamasına katıldı mı, katılmadı mı? BAŞKAN – Onu bilemiyorum. OKTAY VURAL (İzmir) – Elektronik cihazdan bir bakar mısınız
lütfen. BAŞKAN – Göstermiyor ki burada. Zaten fazla,
sayı da çok fazla. OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, fazla olup olmaması önemli değil,
katıldı mı katılmadı mı, o bakımdan… KAMER GENÇ (Tunceli) – Panolarda gösterin. Panolar niye oraya
konuldu? BAŞKAN – Sayın Vural, burada gözükmüyor ki, gözüken bir şey yok
yani burada. Sadece sonuç alıyoruz biz. Sonuç alıyoruz sadece, sonuç. MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kimin ne oy verdiği belli olmuyor mu? BAŞKAN – İsim yazmıyor efendim, isim yok ki orada. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan tasarının 2. maddesinde yer alan “istekli
olabilecek” ve “çerçeve anlaşma” kavramlarının tasarıdan çıkarılmasını
öneriyoruz. 18 Kasım 2008 Akın
Birdal (Diyarbakır) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Buyurun Sayın Birdal. AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan. Değerli arkadaşlar, kendi hâlimize de gülüyoruz yani Genel Kurul
salonunda az önce 30-40 arkadaş varken ve aynı anda doluyoruz ve iyi antrenman
yapıyoruz -ileride belki- gerçekten koridorlarda çok hızlı hareket ediyoruz.
Belki yarın maraton yarışında falan da ödül alırsınız. ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – İşine bak! NURETTİN AKMAN (Çankırı) – İki aydır Mecliste yoktun! AKIN BİRDAL (Devamla) – Şimdi, daha önce, geçmişte bu tür
yasa tasarıları falan getirilirken, yasalar getirilirken Türkiye Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin bu konuda çalışmaları, görüşleri, önerileri falan
alınırdı çünkü aklın ve bilimin yol göstericiliğine inanılır ve güvenilirdi ama
şimdi ne aklın ne bilimin yol göstericiliği değil, rahlemiz başka şey olmuş:
Çıkar, ekonomik haksız kazançlar, kimlere bilmem neyi kazandırırız… O nedenle, biz yine Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
ve Makine Mühendisleri Odasının bu yasa tasarısına ilişkin kaygılarını ve
görüşlerini buraya sunmayı da gerekli gördük. Görüşülmekte olan tasarının 2’nci maddesiyle yapılacak değişikliğe
ilişkin vermiş olduğumuz önerge üstüne söz almış bulunuyorum. Görüşülen ve
değiştirilmesi istenen 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 2002 yılında kabul edilmiş
yani altı yıl önce. Hazırlanma gerekçesi de 1999 depremiyle ortaya çıkan ve müteahhitlik hizmetinin daha iyi bir noktaya gelmesi
amacıyla ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum gerekçeleriyle hazırlanmış. Gelin
görün ki tam 13 kez bu yasa değiştirilmiş. Şimdi, akla geliyor “13 kez değişikliğin nedeni ne olabilir?”
diye. Acaba müteahhitlik hizmetlerinde bir gelişme mi
var da bizim göremediğimiz ya da anlayamadığımız, yoksa Avrupa Birliği
müktesebatı mı değişti? Hiçbiri olmadı. O zaman tek seçenek var: Çıkar
gruplarının baskısı ve bunun sonucu o grupların gözetilmesi ve korunmasıdır.
İstenilen değişikliklere baktığımızda idarenin takdir yetkisini neredeyse
sınırsızca artıran bölümler bulunmaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne değin bilinen,
kullanılan, hukuksal metin hâline gelmiş, gelenek hâline gelmiş kavramların
dışında metinler, kavramlar yasa tekniğini zorlar bir hâlde eklenmiştir. Bu
değişiklikle de “istekli” tanımının yanı sıra “istekli olabilecek” tanımı da
getirilmekte, hukuksal bir kavram olan “çerçeve sözleşme” kavramı yerine
“çerçeve anlaşma” gibi ne olduğu çok belli olmayan kavramlar kullanılmaktadır.
Bu tip değişiklikler öznel karar almayı kolaylaştıracak değişikliklerdir. Oysa
yasa tekniği açısından daha nesnel zemin oluşturacak kavramların söz konusu
olması gerekmektedir. Bu gerekçelerimizin dikkate alınarak önerimiz, tasarının 2’nci
maddesinde yer alan “istekli olabilecek” ve “çerçeve anlaşması” tanımlarının
tasarıdan çıkarılmasıdır. Önerimiz budur. Ayrıca, az önce, Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Arkadaşımız yoksulluğun ve açlığın azaldığını söylüyor. Oysa bugün
gazetelere, bültenlere bakarsak bu haber bile bu bilgiyi doğrulamıyor. Örneğin
Türk İstatistik Enstitüsü, işsizlik oranının yüzde 9,8’e çıktığını gösteriyor
bugün. Örneğin geçen yıl işsiz sayısı Ağustos 2008 döneminde geçen yılın aynı
dönemine göre 207 bin kişi artarak 2 milyon 409 bin işsiz sayısına ulaşmıştır
ki bu resmî rakamlar. Gayriresmî rakamların fotoğrafını
da görmek için örneğin bir Anafartalar Caddesi’ne çıkarsak ya da Kadıköy Altıyol’a bir çıkarsak gerçekten kepenklerin peş peşe nasıl
kapatıldığını görürüz. Bu, birilerinin protesto edilmesi için değil, sadece
açlığın, yoksulluğun, kiraların ve verginin ödenememesinin sonucudur. Ben daha iki gün önce Diyarbakır’daydım yine. Gerçekten
Diyarbakır’da İplik semti -ki Diyarbakırlı vekil arkadaşlarımız var, bilirler- Benusen, Şehitlik Mahallesi’nde bütün kahveler, arkadaşlar,
tıklım tıklım dolu. İşsizlik, yoksulluk, açlık ve
insan onurunu gerçekten zedeleyen bir tablo ile karşı karşıyayız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Birdal, devam
edin. AKIN BİRDAL (Devamla) – O nedenle çıkarılan yasalar ve tasarılar
biraz adil, eşitlikçi, insan haklarına, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara
bağlı ve biraz da vicdanının sesini duyarak olmalıdır. Bu umutla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Birdal. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir. 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir. 3’üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında 63’üncü
maddeye göre söz istiyorum. Divanı usulüne göre oluşturmamışsınız, 3’ünüz de AKP’lisiniz.
Bakın, Divan Kâtiplerinin en azından 1’inin muhalefet partisinden olması lazım.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Otur yerine! KAMER GENÇ (Tunceli) – Bırak be! Sana ne! Sana mı danışılacak!
Bırak! Sus! BAŞKAN – Dinler misiniz… Dinler misiniz… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Divanı usulüne göre
oluşturmadığınız için tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum
efendim. BAŞKAN – Dinler misin beni bir dakika. KAMER GENÇ (Tunceli) – Dinleyeyim, peki. BAŞKAN – Aslında bugün Murat Özkan Bey görevliydi. Kendisi
rahatsız olduğu için doktora gitmiş. Yaşar Tüzün Bey
yurt dışında. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divan taraflı hareket ediyor.
Biraz önce burada 30 kişi varken 139 kişi gösterdi. BAŞKAN – Yaşar Tüzün Bey yurt dışında.
Başka türlü Divanı teşekkül ettiremeyiz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, Divanı usulüne göre
oluşturmak Başkanlık Divanının görevidir. BAŞKAN – Oturtmuşuz efendim. Her arkadaşımız aynı değerdedir
efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Lütfen, tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye
göre söz istiyorum efendim. BAŞKAN – Madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım. “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı…” KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, 63’üncü maddeye göre
beni dinlemek zorundasınız. 63’üncü maddeye göre tutumunuz hakkında söz
istiyorum efendim. “…Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
değişiklik…” KAMER GENÇ (Tunceli) – Evvela benimle ilgili, isteğimi karara
bağlayın, ondan sonra konuşun. BAŞKAN – Getir Yaşar Bey’i yurt dışından. Allah Allah! KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü madde açık. Ben tutumunuz hakkında söz istiyorum. BAŞKAN – Yaşar Bey yok, Murat Bey yok. Çalıştırmayalım mı? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? Karışıklık yapmıyorum, siz
karışıklık yapıyorsunuz. Ben İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine göre sizi Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışma usullerine davet etmek için tutumunuz hakkında söz
istiyorum. BAŞKAN – Önergelerden sonra… KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeyi okuyun efendim MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, çalışma usullerine aykırı
bir şey yok. KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeye göre şey edin. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Divan Kâtipleri oraya oturmuş. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divanı… Yani böyle bir şey olur mu Sayın Başkan? Söz verin 63’üncü maddeye
göre, tutumunuz hakkında konuşayım efendim. BAŞKAN – Gel konuş bakalım ne diyorsun. Bir dakika… KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, on dakika, on dakika… BAŞKAN – İki dakika söz veriyorum size. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – İki dakika söz veriyorum size. KAMER GENÇ (Tunceli) – İki dakika değil. 63’e göre söz aldım, on
dakika Sayın Başkan, İç Tüzük açık. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 63’e göre vermiyor. BAŞKAN – On dakika konuşacak mısın yani? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? BAŞKAN – On dakika mı konuşacaksın? KAMER GENÇ (Tunceli) – On dakika, on dakika, evet. BAŞKAN – Buyurun, hadi on dakika konuşun. XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER 1.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, Divanın usulüne göre oluşturulmadığı iddiası hakkında KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir çalışma usulü var.
Bu çalışma usulü neye göre belirleniyor? İç Tüzük’e göre belirleniyor. Bu İç
Tüzük burada seksen senedir uygulanıyor. Şimdi, Başkan burada keyfî hareket etti. Biraz önce ben karar
yeter sayısını istedim, burada 30 kişi vardı. Tabii, Divanda 3 tane AKP’li
olunca… Burada AKP Grup Başkan Vekili hemen gidiyor, Divan Kâtibine müdahale
ediyor, gördüm ben, “Niye sen hemen ‘Karar yeter sayısı vardır.’ demiyorsun?”
diyor. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Nerede öyle yapıyoruz? KAMER GENÇ (Devamla) – Mustafa Bey, bunlar gözden kaçmıyor. Sen
her türlü şeyi yapabilirsin ama benim orada gözüm senin üzerinde. Yani
keyfîlikler yapabilirsin… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben “Sayı kaç?” diye sordum. KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu, şimdi karar alıyorsunuz… 340 tane
milletvekilisiniz. Gelin, burada oturun, kanunu çıkarın. Biz, siz oturdunuz da
karar yeter sayısı olduğu hâlde yok mu dedik? Şimdi, bakın, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce bir kurumdur.
Bu kurumun çatısı altında görev yapan herkesin bu yüceliğe katkıda bulunması
lazımdır. Bu yüceliğe katkıda bulunmak için her şeyin başı dürüstlüktür
arkadaşlar, dürüstlük. Yani hangi görevde olursanız olun, o görevi dürüstlükle
yapmak zorundasınız. Hele hele bu Başkanlık Divanında
oturan gerek Divan üyesi arkadaşlarımız olsun gerekse Başkan Vekili olsun,
kesinlikle dürüstlükten ayrılmaması lazım. Yani, şurada eğer… ALİ KOYUNCU (Bursa) – Başkan dürüst davranıyor. KAMER GENÇ (Devamla) – Burada eğer 139 kişi yoksa onu demesi
lazım. Sonra sizin göreviniz değil ki sevgili Divan üyeleri, Sevgili
Başkan; siz geliyorsunuz, hakkıyla orada oturuyorsunuz, görev yapıyorsunuz.
Ötekiler nerede? Bakanlar nerede bakanlar? Hangi işlerinin, hangi eğlencenin
peşinde koşuyorlar? Nerede bu bakanlar yahu? Nerede bu bakanlar kardeşim
nerede? Bu Hükûmet nerede? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Memlekette işsizlik, pahalılık her şey almış gitmiş; insanlar aç,
yoksul, çıplak. Ondan sonra biz, gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisini
toplayalım, burada bunlara çare bulalım diyoruz, yok ortada, Tayyip Bey
ailesini toplamış gitmiş New York sokaklarında sincapla konuşuyor. Yani
sincapla konuşmak Türkiye'nin meselelerini hâlletmeyi
sağlamıyor ki. Yani aile efradını sen uçağa dolduruyorsun… Şimdi, bunlar eskiden böyle yapamazlardı değerli milletvekilleri,
milletvekilliğinin sorumluluğu vardı. Devlet parası öyle herkese helal olacak
para değil. O devletin bütçesinden paraları keserek, uçakları götürerek en
lüks… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın Genç, Başkanlığın tutumu hakkında söz istediniz. KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, tabii, bu da sizin… Ama buradan
oraya geliyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Nereye geliyorsunuz? KAMER GENÇ (Devamla) – Sizin tutumunuza geleceğim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU (Bursa) – Başkan dürüst davranıyor! KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın ama dürüstlük… İşte, size dürüstlük
dersini veriyorum. Yani diyorum ki… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU (Bursa) – Ayıp be ayıp! KAMER GENÇ (Devamla) – Burada hangi kafadan konuşursanız konuşun
beni susturamazsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Dolayısıyla, şimdi, burada gelip de bu kürsüde oturmuyorsunuz.
Ondan sonra, Genel Kurul salonunda oturmuyorsunuz. Buradaki, Başkanlık
Divanındaki insanları yalancılığa ve gerçek dışı şeyleri yapmaya zorluyorsunuz.
Bu, en büyük ayıptır. Buradaki, Divanda oturan arkadaşlar… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU (Bursa) – Dürüst ol! KAMER GENÇ (Devamla) – Ben, mesela bu kürsüyü yedi sene idare ettim.
Ben bu kürsüyü idare ederken daima kendimi Tanrı’nın huzurunda ibadet eden bir
insan gibi görüyordum. MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Dürüst sen misin! KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu sizler anlamazsınız çünkü bu kürsü çok
yüce bir kürsüdür. Bu milletin kürsüsünde eğer dürüst, namuslu, doğru
davranırsanız oradan her şey doğru dürüst çıkar ama taraflı davranırsanız…
Taraflı davranmak insanlığa yakışmayan bir davranıştır. Hiçbir kimse…
Milletvekili olarak biz burada siyaset yapıyoruz. Yani sizin bir sürü suistimalleriniz var. İşte, İhale Kanunu’nu getirmişsiniz.
Dürüstlükleri kaldırıyorsunuz, şikâyetleri kaldırıyorsunuz. Temel kanun kabul
ettiniz. E, niye? Çünkü biz… Tabii nasıl olsa en güzel soygun ihalelerde
oluyor. E, ihalelerde soygun yapılırken hiç olmazsa yargıdan kaçalım, ondan
sonra kimse bunlara itiraz etmesin. E, ben neyim? Ben bugün güçlüyüm, her türlü
şeyi yaparım. Bu, size bu hakkı vermez. Bakın, geçmişte sizin partili eski milletvekillerinizin burada
yaptığı konuşmaları getirirsem buraya, burada oturamazsınız siz. Şimdi, değerli milletvekilleri, çoğunluk hiçbir şey ifade etmez,
güç hiçbir şey ifade etmez, önemli olan adalet, hak. Hak,
hukuk, adalet her şeyin başında. Bir zamanlar burada Erbakan, sizin
piriniz diyordu ki: “Sizi siyonistlerin uşakları sizi!”
Ne oldu siz şimdi İsrail’in peşinde koşuyorsunuz, işte gidip de ondan sonra
Irak’ta… MEHMET TUNÇAK (Bursa) – Divanla ne alakası var? KAMER GENÇ (Devamla) – …en o masum İslam ülkelerinin kanına giren
Bush’un koluna giriyorsunuz, ona bilmem hizmet ediyorsunuz. BAŞKAN – Sayın Genç… NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Suistimal
ediyor kürsüyü Sayın Başkan! MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, gündeme davet edelim! KAMER GENÇ (Devamla) – Bu nasıl Müslümanlık? Bu nasıl dürüstlük?
Bu ne kadar doğruluk? BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç… KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında
konuşuyorum, bir dinleyin bakalım… BAŞKAN – Neyi dinleyeceğim? Neyi dinleyeceğim ben? KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, dinleyeceksiniz ki tutumunuza… BAŞKAN – Nereye gittiniz biliyor musunuz? KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, size çok ciddi şeyler söylüyorum.
Diyorum ki o kürsüyü yönetirken çok dürüst davranacaksınız. BAŞKAN – Aynı dürüstlükteyim. KAMER GENÇ (Devamla) – En azından, burada… Bu dürüst davranmanın
birinci şeyi de bu Divanda bir defa muhalefet partili Divan üyesi olacak. Yani
Divanın en önemli adaletli tezahürü… BAŞKAN – Açıklamamı dinlemediniz herhâlde, açıklamamı
dinlemediniz. KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, dinledim. Bir Divan üyesinin özrü
varsa başka bir Divan üyesini getirirsiniz. BAŞKAN – Yok işte, yok efendim, 2 tane CHP’den Divan üyesi var… KAMER GENÇ (Devamla) – Olur mu canım! O zaman olmaz, o zaman
Divanı toplayamazsınız. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sen otur, sen geç! KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, o zaman Divanı toplayamazsınız
arkadaşlar çünkü Divan tek taraflı olamaz. BAŞKAN – Öyle bir sistem yok. KAMER GENÇ (Devamla) – Divan tek bir partinin güdümünde olamaz. Bu
Parlamento kurulduğu günden beri bu sistemle kurulmuştur. Şimdi, en azından,
işte biraz önce gördük, 40 milletvekili varken “139 kişi var...” Böyle şey olur mu! Ondan sonra AKP’li Grup Başkan Vekili
geldi, Divan üyesi arkadaşa diyor ki: “Yahu, niye karar yeter sayısı var
demiyorsun.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Mustafa Bey demedi mi? Dinine
imanına. Geldin, burada söyledin bu hanım arkadaşa… Bak, Mustafa Bey, senin aklın bu gibi şeylere ermez, bir daha da
böyle yollara tevessül etme, burada herkes senin hareketini görüyor. Ondan
sonra… NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Soru sormak için senden izin mi
alacağız? KAMER GENÇ (Devamla) – Çoğunluğunuz varsa gelin oturun arkadaş.
Siz gelip oturdunuz da biz size şey mi çıkardık? Bak bizim konuşmamamız için
her türlü tedbiri alıyorsunuz ama hiç olmazsa buraya gelin. ALİ KOYUNCU (Bursa) – Sayın Genç, senden daha fazla konuşan var
mı? KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, bütün yurt dışı ilişkilerde hep siz
gidiyorsunuz. Dostluk gruplarında bütün AKP’liler toplanmış. Bugüne
kadar -Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usulünü Sayın Başkan özellikle
size de hatırlatmak istiyorum- bakın dostluk grupları bundan önce yurt dışına
gittikleri zaman Meclis bütçesinden para almıyorlardı ama sizin Başkanlık
Divanınızın yanlış uygulamaları nedeniyle AKP’li milletvekilleri bütün
devletlerin dostluk gruplarını almışlar, paralarını devletin bütçesinden,
Meclisin bütçesinden alıyorlar, gidip yurt dışında keyiflerine bakıyorlar. Şu
anda en azından 50 tane AKP’li milletvekili yurt dışında. Peki, bu parayı niye
veriyorsunuz Sayın Başkan? Ben size sormak istiyorum: Bu hak mıdır, adalet
midir? Adam yurt dışına gidip geziyorsa kendi cebinden parasını versin efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Arkadaşlar gezmeye gitmiyorlar. KAMER GENÇ (Devamla) – Belki eşlerini de getiriyorlar, çocuklarını
da getiriyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olmaz! NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sen yurt dışına gittiğin zaman
gezmeye mi gidiyorsun? KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Meclis bütçesi bu
şekilde talan edilmez efendim. Bu, Meclis bütçesinin talan edilmesi
meselesidir. Onun için, Sayın Başkan, özellikle size de rica ediyorum, Sayın
Başkanımıza da söyleyin, bu yurt dışına gitme paralarını Meclis bütçesinden
ödemesin. Yani bu tamamen Meclis bütçesinden yapılan usulsüz bir harcamadır.
Böyle bir şey olur mu? Ondan sonra Meclisi usulüne göre çalıştırın. Yani sizin göreviniz,
siz orada oturuyorsunuz bakın, dokuz saat oturuyorsunuz, bunlar da gelsin
otursun efendim. Niye gelip oturmuyor? Nerede, hangi işlerin peşinde
koşuyorlar? Eğlence yerlerine mi gidiyorlar, oyun yerlerine mi gidiyorlar,
kahvehanelerde mi geziyorlar, bürokratları, gidip de devlet dairelerinde mi
geziyorlar? Bakın, ben tek başıma buradayım, yüzde 100 Meclise katılıyorum.
Bağımsız milletvekiliyim, yüzde 100 katılımla geliyorum. Siz de yüzde 50’yle
gelin. Yüzde 50 -340 kişi- 170 kişi eder, değil mi? Onun için, bakın, en
azından bizi örnek alın. Sizden rica ediyorum… Sayın Başkanım, ben her gün burada stres içinde olmak zorunda
mıyım? Tunceli halkı bana oy vermiş, buraya göndermiş, benim sağlığım da çok
önemli ama o kadar keyfîlikler yapılıyor ki, AKP’liler o kadar keyfîlikler
yapıyor ki, o kadar büyük suistimaller yapıyor ki, o
kadar devletin malı talan ediliyor ki bu benim kimyamı bozuyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kimyan var mı senin? KAMER GENÇ (Devamla) – Ben çıkıp da bunlara karşı mücadele etmek
zorunda mıyım? Ben sizden rica ediyorum, her şeyin başına… Yani bizden
beklemeyin. Siz de kendi aranızda öz tenkit yapın, öz eleştiri yapın. Yani
sizin, görüyorum, grup toplanıyor, ondan sonra, grup bittikten sonra hemen
dağılıyor. Grubunuzu bir kapalı toplayın. Bu memleketin sorunları nedir? Bu
memlekette ne suistimaller yapılıyor? Bunları siz
dile getirin, biz burada dile getirmeyelim arkadaşlar, getirmeyelim. Onun için, Sayın Başkanım, sizden rica ediyorum, bu Divanı evvela
usulüne göre oluşturun. Divan usulüne göre oluşturulmuyorsa o zaman Meclis
çalışmasın efendim çünkü tek taraflı hareket ediliyor ve AKP Grubu başkan
vekilleri Divandaki kendi Divan üyelerini baskı altında tutuyorlar. Arkadaşlarımız
her ne kadar doğru çalışmaya gayret etseler de yarın öbür gün işte aday
gösterme zamanı gelince hemen “Sen partiyi korumadın, listeden sildim seni.”
diyecek. Böyle de olmaz çünkü insanların içinde bu korku var. Bu korkuyla
insanları hareket etme zorunda bırakmayın ve insanları adalet duygusu
içerisinde çalışmaya… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… BAŞKAN – Bir dakika efendim, ben bir açıklama yapayım da… Değerli milletvekilleri, Başkanlık Divanının nöbet çizelgesi
düzenlenirken mutlaka muhalefet partisinden birisinin olması gerekiyor, bunu
biz de kabul ediyoruz ama maalesef bugün Murat Özkan arkadaşımız, sıhhati
elvermediği için Sayın Fatma Hanım’la yer değiştirdiler. Yaşar Tüzün Bey de yurt dışında olduğu için Divanı muhalefetle
teşekkül ettirme imkânımız olmadı. Yoksa biz de biliyoruz bunlara dikkat
etmenin gerektiğini ama ben her arkadaşıma güveniyorum. Burada hangi partiden
olursa olsun, zannetmiyorum ki usulsüz bir hareket yapsınlar, ben de onlara
güvenerek bu işi yapıyorum. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım… BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurun efendim. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Niçin söz verdiniz Sayın Başkan? BAŞKAN – Tutumum hakkında mı konuşacaksınız? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tutumunuz hakkında, lehinde… BAŞKAN – Buyurun. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “Mustafa Elitaş,
buyurun…” Niçin söz verdiniz Sayın Başkan? BAŞKAN – Tutumum hakkında konuşacak. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Demedi ki o, demedi ki... MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söyledim, söyledim Nevzat Bey, onu
söyledim. BAŞKAN – Söyledi, söyledi, yazısı var burada, yazı gönderdi. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, Sayın Tunceli Milletvekilimiz burada biraz önce konuşurken,
tutumunuz hakkında, İç Tüzük’ün kendisine verdiği yetkiyi kullanarak burada bir
konuşma istedi ama sizin yaptığınız uygulamada, Başkanlık Divanının oluşmasında
İç Tüzük’e aykırı herhangi bir işlem olmadığından dolayı, açıkçası, Sayın
Konuşmacıya usul hakkındaki verdiğiniz söz, esasen, İç Tüzük’e aykırı bir
konuşmadır. Öte yandan, Sayın Konuşmacı madem İç Tüzük’ü bu kadar fazlasıyla
bildiğini iddia ediyor, İç Tüzük’ün gerekli maddelerinin burada
uygulanabileceğini de muhakkak, herhâlde hatırında tutması gerekir. Bakın, İç Tüzük’ün 66’ncı maddesi: “Başkanın söz kesmesi. Kürsüdeki üyenin sözü ancak Başkan tarafından, kendisini İçtüzüğe
uymaya ve konudan ayrılmamaya davet etmek için kesilebilir. İki defa yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin
aynı birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan tarafından
Genel Kurula teklif olunabilir. Genel Kurul görüşmesiz işaret oyuyla karar verir.” Yine, İç Tüzük’ün 67’nci maddesi... Yedi yıl burada Meclis Başkan
Vekilliğini yaptığını iddia eden birisinin, herhâlde bunları da çok iyi bilmesi
gerekir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Senden iyi biliyorum. MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bildiği hâlde burada söylemiyorsa,
açıkçası, bilgilerini kötü niyetle kullandığının ifadesidir. 67’nci madde:
“Konuşma üslûbu. Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan
derhal, temiz bir dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta
ısrar ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o kimseyi
o birleşimde salondan çıkartabilir. Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler
varsa, Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için o yazı veya önergeyi
sahibine geri verir.” 22 Temmuzdan bu tarafa her gün kürsüye çıkmayı alışkanlık hâline
getiren bir şahıs, burada, maalesef Başbakana, Cumhurbaşkanımıza ağza
alınmayacak… Milletvekillerimizi başka yerlerde iş takip ediyor diye suçlayıp,
iftira etmesi, açıkçası, İç Tüzük maddesinin uygulanmasını gerektiren bir
esastır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biraz evvel, Kâtip Üyemiz Fatma Hanım karar yeter sayısının var
olduğunu söylemesine rağmen, diğer üyemiz Yusuf Bey karar yeter sayısının var
olmasını söylemesine rağmen, siz, Başkanlık Divanında tereddüdünüzü ortaya
koyup elektronik sistemle oylama yaptınız. Elektronik sistemde yapılan oylamada
milletvekili arkadaşlarımızın burada var olduğu mevcut olmasına rağmen, arkadan
birisinin “30 kişi, 40 kişi var.” diye, gözleri eğer bozuksa, âmâysa,
buradakini seçemiyorsa sizin ona uymanız gerekmez diye düşünüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Burada karar yeter sayısı varken milletvekilinin -o
Milletvekilinin- Genel Kurulu çalıştırmamak şeklindeki azmini açıkçası
Başkanlık Divanının bu şekilde uygun görmesi… Benim buradaki itirazım onadır ve
nitekim, eğer elektronik oylamada karar yeter sayısı
olmamış olsaydı açıkça bu şekli, iddiayı ileri sürebilirdi ama karar yeter
sayısı var olduğunu bildiğimiz hâlde burada sadece Genel Kurulu oyalamak
maksatlı yapılan bir durumdur. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, lehte söz aldı, aleyhte
konuşuyor! MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, biraz önceki konuşmacı
İç Tüzük’ü size hatırlatıyor. Ben de İç Tüzük’ün ilgili maddelerini burada
milletvekiline yakışmayacak üslupla konuşanlara uygulamanızı istirham ediyorum,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Elitaş. OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, lehte mi söz verdiniz
aleyhte mi? Aleyhte konuştular da o bakımdan… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte konuştum ben. BAŞKAN – Lehte konuştu efendim. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Olur mu efendim, sizi de ikaz etti,
sizin uygulamanızı eleştirdi. BAŞKAN – Dinlemediniz herhâlde “Karar yeter sayısı var.” dediler
efendim. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Karar yeter sayısı var.” dedim Sayın
Başkana. MEHMET ŞANDIR (Mersin) – 67’yi uygulamamakla suçladın ama Başkanı. BAŞKAN – Yani efendim, o dediğiniz maddeleri uygulamaya kalksam
Sayın Genç’in bu Kurulda hiç oturmaması lazım maalesef. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, uygulayın o zaman
öyleyse! BAŞKAN – Bunu da ben istemiyorum, yapmak istemiyorum, gerekirse
yaparım da. Ama hep şundan bahsediyor… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, “Âmâ” dedi bana! BAŞKAN – Bir dakika dinler misiniz beni. Hep az konuştuğundan bahsediyor. Ben tutanakları araştırdım, bugün
Mecliste en fazla konuşan arkadaşımız Sayın Genç, 421 defa, belki bugünküyle
425 defa konuşmuştur. Yani neyi şikâyet ediyorsun, kimi kime şikâyet ediyorsun kardeşim!
Kimi kime şikâyet ediyorsun! 425 defa bu kürsüde sen konuşmuşsun, yetmez mi
sana! Devam edeceksen et ama hakaret edemezsin kimseye! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hakaretlerini sana iade ederler, iade ederler, sana iade ederler. Bak
bunu söyleyeyim, iade ederler sana. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Lütfen. Bak, uygularım ben, ilelebet buraya giremezsiniz.
Yani bunu söyleyeyim, her gelişinizde atarım sizi dışarıya,!
Her gelişinizde atarım sizi dışarıya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir daha
buyurun konuşun bakayım, yapın! Ben de buradayım, siz de buradasınız! Tamam!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Keser misiniz lütfen! Oturur musunuz yerinize!. Oturun bakayım! Sırıtıyorsun! Niye sırıtıyorsun! Sırıtacak bir
şey var mı! Bana bu lafları deseler ben bilirim, ne yaparım kimseye…
Sırıtmadan başka bir şeyin yok senin be! 425 defa burada konuşuyorsun, hâlen
şikâyette, hâlen şikâyette… Terbiyesini bozdun bu Meclisin sen ya! Terbiyesini,
düzenini bozdun. Ayıp! Utanıyorum eve gittiğimde ya! Utanıyorum ya! KAMER GENÇ (Tunceli) – O laflar yakışıyor mu size. BAŞKAN – Milletin yüzüne bakmaktan utanıyorum senin yüzünden.
Yirmi senedir bu kürsülerdeyiz, yirmi senedir bir tek kişiyle ben münakaşa
etmedim senin haricinde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, bu üslup olmadı ama. BAŞKAN – Ama icap ederse her şeyi yaparım, her münakaşayı yaparım
sizinle. Buyurun dışarıda konuşalım, buyurun. (“Ara verin” sesleri) Hayır, niye beş dakika ara veriyorum, devam ediyoruz. X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam) 1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları
Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) (Devam) BAŞKAN – Dört tane önerge var. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 3 – 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
üçüncü fıkrasındaki “tüzel kişiliğin” ibaresinden önce gelmek üzere “en az üç
yıldır” ibaresi eklenmiş, üçüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. “2) İstekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren bir
sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin
olarak; a) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü
yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet
işleriyle ilgili deneyimi gösteren belgeler. b) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü
yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet
işlerinde sözleşme bedelinin en az % 80’i oranında denetlenen ya da yönetilen
işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler. c) Devam eden yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde; ilk
sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son onbeş
yıl içinde gerçekleşme oranı toplam sözleşme bedelinin en az % 80’ine ulaşan ve
kusursuz olarak gerçekleştirilen, denetlenen veya yönetilen işlerle ilgili
deneyimi gösteren belgeler. d) Son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet
alımlarına ilişkin deneyimi gösteren belgeler. e) Devredilen işlerde sözleşme bedelinin en az % 80’inin
tamamlanması şartıyla, son on beş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri
ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleri ve son beş yıl
içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarıyla ilgili deneyimi
gösteren belgeler.” “Denetim ve yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler en
fazla beşte bir oranında dikkate alınır.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 3 - 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin; birinci
fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
üçüncü fıkrasındaki "tüzel kişiliğin" ibaresinden önce gelmek üzere
"en az bir yıldır" ibaresi eklenmiş, üçüncü fıkrasının son cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "2) İstekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren
bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere
ilişkin olarak; a) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü
yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet
işleriyle ilgili deneyimi gösteren belgeler, b) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü
yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet
işlerinde sözleşme bedelinin en az % 80'i oranında denetlenen ya da yönetilen
işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler, c) Devam eden yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde; ilk
sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son onbeş
yıl içinde gerçekleşme oranı toplam sözleşme bedelinin en az % 80'ine ulaşan ve
kusursuz olarak gerçekleştirilen, denetlenen veya yönetilen işlerle ilgili
deneyimi gösteren belgeler, d) Son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet
alımlarına ilişkin deneyimi gösteren belgeler, e) Devredilen işlerde sözleşme bedelinin en az % 80’inin
tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde geçici
kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili
hizmet işleri ve son on beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet
alımlarıyla ilgili deneyimi gösteren belgeler,” "Denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler ilk
beş yıl en fazla beşte bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek kişiler ile
tüzel kişiliğin en az beş yıldır yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis
ve mimarların iş denetleme nedeniyle alacakları belgeler tam olarak, yönetim
faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte bir oranında dikkate
alınır. " BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğu için
birlikte okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan tasarının 3. maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
öneriyoruz. 18 Kasım 2008
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN – Buyurun Sayın Öğüt. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Kamu
İhale Yasası’nın 3’üncü maddesi üzerine vermiş olduğum önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bu 3’üncü maddede mühendis ve mimarların
hakları ellerinden alınıyor. Bunun alınmaması için haklarının tam olarak
sayılması gerekiyor. Bunu Sayın Bakanın bilgilerine arz ediyorum. Şimdi, Kamu İhale Yasası’yla ilgili çok şey söylemek lazım ama
1993’te -yani on beş yıl önce- Ardahan-Ardanuç yolu ihale yapıldı. Hâlen
bitmedi Sayın Bakanım. Sayın Başbakanımız geçen sene Ardahan’a geldiğinde o
yolun duble olması ve bir an evvel de bitmesi, doğu
illeriyle Karadeniz’in birbirine bağlanması talimatını verdi ama ne yazık ki
yol duble olmuyor Sayın Bakanım. Ben sizden arz ediyorum ve size de
güveniyorum. Kars-Tiflis demir yolunun törenini nasıl yaptıysanız bu yolun da
açılışını yapacağınıza inanıyorum ve istirham ediyorum. Hakikaten, Doğu Anadolu
ile Karadeniz’in birbirine bağlanması için Ardahan-Ardanuç yolunun kesinlikle
bitirilmesi lazım. Eğer bitirilirse Karadeniz doğuya, doğu Karadeniz’e açıldığı
zaman inanın orada çok büyük ticari sirkülasyon
olacaktır. Değerli arkadaşlar, geçen dönem Ardahan’a üniversite kurulmasıyla
ilgili kanun teklifi vermiştim -arkadaşlarımız da verdi, teşekkür ediyorum-
yüce Meclis kabul etti ama şu ana kadar hiçbir şekilde Ardahan’da bina
yapılması için ihale yapılmadı, kamulaştırma da yapılmadı. 2009 yılında öğrenci
almak için üniversite bina bulamıyor. Şu anda Valiliğin mevcut binası da 23
Şubat İlköğretim Okuluna verildi, oraya taşındı. Hakikaten rektör çok çaresiz
bir şekilde orada bina arıyor. Şimdi, kalkınmamış bölgelerde ve ağır kış koşulları olan, hızlı
göç olan bölgelerde hızlı bir şekilde binaların ihale yapılması, binaların
yapılması, bitirilmesi lazım. Yani üniversite kanununu buradan çıkardık ama
bina olmayınca, öğrenci almayınca o bölgede göç durmuyor. Bölgede zaten esnaf
perişan, tüccar perişan, hayvancılık yapan perişan… Alan yok, satan yok. Bir de
bir kriz yaşıyoruz. O bakımdan, sizden istirham ediyorum Sayın Bakanım: Ardahan
Üniversitesinin binalarının yapılması için bir an evvel ihale yapılmasını arz ediyorum.
Bu bizim için çok önem, hayati önem taşıyor. Ben Kızılay Genel Başkanı Sayın Tekin Küçükali’ye
çok teşekkür ediyorum. Kızılay için Ardahan’a beş katlı bir bina yaptı. Şu anda
o binayı üniversiteye veriyoruz. Sağ olsun Başkan da onayladı. O binada geçici
olarak üniversite barınacak ama bu yetmiyor. Bunun bir an evvel, derhâl, sadece
Ardahan değil, Doğu ve Güneydoğu’da ve diğer illerde yeni kurulacak
üniversitelerin binalarının ihalesi yapılıp ve bu ihaleden sonuçta
üniversitelerin orada hizmet görmesi gerekiyor arkadaşlar. Ben bu 3’üncü madde üzerindeki önergemin kabul edilerek, bizim
temel taşımız olan mühendis ve mimarların haklarının korunacağını umuyor;
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Diğer önerge için konuşmak isteyen var mı efendim? FATMA KURTULAN (Van) – Gerekçe… BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Yapılmak istenen değişiklikle mimar ve mühendislerin müteahhitlik hizmeti vermesi zorlaştırılmakta, ihalelere
girmeleri engellenmekte, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını kötüye
kullanılabilecek zemin oluşturmaktadır. Bu nedenle bu maddenin tasarıdan
çıkarılması gerekmektedir. BAŞKAN – Her iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları Madde 3 – 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
üçüncü fıkrasındaki “tüzel kişiliğin” ibaresinden önce gelmek üzere “en az bir
yıldır” ibaresi eklenmiş, üçüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. “2) İstekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren bir
sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin
olarak; a) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü
yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet
işleriyle ilgili deneyimi gösteren belgeler, b) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü
yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet
işlerinde sözleşme bedelinin en az % 80’i oranında denetlenen ya da yönetilen
işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler, c) Devam eden yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde; ilk
sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son onbeş
yıl içinde gerçekleşme oranı toplam sözleşme bedelinin en az yüzde 80’ine
ulaşan ve kusursuz olarak gerçekleştirilen, denetlenen veya yönetilen işlerle
ilgili deneyimi gösteren belgeler, d) Son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarına
ilişkin deneyimi gösteren belgeler, e) Devredilen işlerde sözleşme bedelinin en az yüzde 80’inin
tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde geçici
kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili
hizmet işleri ve son on beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet
alımlarıyla ilgili deneyimi gösteren belgeler,” “Denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler ilk beş
yıl en fazla beşte bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek kişilerle tüzel
kişiliğin en az beş yıldır yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis veya
mimarların iş denetleme nedeniyle alacakları belgeler tam olarak, yönetim
faaliyeti nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte bir oranında dikkate
alınır.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutuyoruz? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Öngörülen değişiklikle yapım ve yapımla ilgili hizmet
işlerinde ihale veya ön yeterlik tarihinden itibaren son onbeş
yıl, mal ve hizmet işlerinde ise son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşmeye
bağlı olarak gerçekleştirilen işler yönünden, gerçekleştirme miktarına bağlı
oransal uygulamadan vazgeçilerek, biten ve devam eden işler için ayrı ayrı düzenleme yapılmaktadır. Denetim ve yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgelerin düzenlenmesi
ve değerlendirilmesi esaslarında değişiklik yapılarak iş deneyim belgeleri
bakımından uygulamadan ortaya çıkan ve rekabet ortamını bozan sonuçların
ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, maddeyi tümüyle değiştirdi
bir önceki önerge. Oylandı. OKTAY VURAL (İzmir) – İşlemden kaldırın. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çekeceğiz onu. BAŞKAN – Diğer önergeyi çekiyor zaten. KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman okumayın. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O önergeyi geri çekiyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN – Sabırsız olmayın, yazıyor elimde. KAMER GENÇ (Tunceli) – Allah Allah!
Doğrusunu söylüyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – 3’üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 4’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan tasarının 4. maddesinde yer alan “örgütlü suç”
deyiminin tasarıdan çıkarılarak yerine “organize suç” kavramının yer almasını
öneriyoruz. 18 Kasım 2008
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN – Sayın Birdal, gerekçeyi mi
okutalım, konuşacak mısınız? AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarıda organize suç yerine örgütlü suç kavramının kullanılması
akla değişik sorular getirmektedir. Oysa “organize suç” kavramı yasalarda yer
almış, emniyet müdürlüklerinin buna ilişkin birimleri oluşmuş ve çalışmaktadır.
Örgütlü suç kavramı ise takdir yetkisi ile kullanılabilecek öznel
değerlendirmelere yol açabilecek bir kavramdır. Bu nedenle tasarıda önergemiz
çerçevesinde değişiklik yapılması gerekmektedir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza… III. - YOKLAMA (MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı) OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı yoktur efendim.
Yoklama istiyoruz. BAŞKAN – Sayalım efendim, 20 kişi tespit edelim. Sayın Akkuş, Sayın Şandır, Sayın Vural, Sayın Doğru, Sayın
Özdemir, Sayın Çalış… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben de katılıyorum. BAŞKAN – …Sayın Sipahi, Sayın Coşkun, Sayın Akcan, Sayın Yunusoğlu, Sayın Nalcı, Sayın Varlı, Sayın Bal, Sayın Ergun, Sayın Taner, Sayın Korkmaz, Sayın Güvel, Sayın Öztürk, Sayın
Sönmez, Sayın Genç. Yoklama için üç dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı yeter sayımız vardır. X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam) 1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları
Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) (Devam) BAŞKAN – 4’üncü madde üzerinde verilen önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir. 5’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5 inci
maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin dördüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“İdareler, mali yıl içinde yapmayı öngördükleri ihaleler için Kamu
İhale Bülteninde ön ilan yapabilirler. Bu ihalelerden, yaklaşık maliyeti eşik
değerlerin altında kalanların ilanlarının en az bir yerel gazetede yayımlanması
zorunludur. Uluslararası ilan yapılan haller dâhil ön ilan yapılması halinde
kırk günlük ilan ve davet süreleri yirmidört güne
kadar indirilebilir.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Öğüt konuşacak. BAŞKAN – Buyurun Sayın Öğüt. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu
İhale Yasası’nın 5’inci maddesi üzerinde vermiş olduğum önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, Türkiye’de “ihale” dediğiniz zaman hemen
yolsuzluklar ve usulsüzlükler akla geliyor ve sonradan da bir sürü insan
cezaevine giriyor. Ancak bugün Kamu İhale Yasası’nın şeffaflığını tartışıyoruz.
Şeffaf olması lazım, herkesin duyması lazım. Ancak
Kamu İhale Yasası’nı çıkarırken -36 maddeden oluşuyor- 36 madde, madde madde tartışılması gerekirken, madde madde
tartışılmıyor, iki bölüm hâlinde temel yasa anlamında tartışılıyor. Yani burada
bile açık ve şeffaf değiliz. O bakımdan bu yasa çıktığı zaman -burada
söylüyorum, tutanaklara da giriyor- sakat doğacaktır. Sakat oluyor, çünkü
maddeler açık açık tartışılıp eksiklikler
tamamlanmıyor. Verilen önergeler de kabul edilmiyor. O zaman şeffaflıktan
bahsetmenin bir anlamı yok. Kamu İhale Yasası’nda yeni bir değişiklik de, Resmî Gazete’de ilan
yok, kamu ihale bülteninde ilan yapılacak. Bizim önerimiz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak diyoruz ki, açık ve şeffaf olabilmesi için Kamu İhale
Yasası’nın, bir malın ihalesi yapıldığı zaman herkes tarafından duyulması
lazım. İhale bültenini kim alacak, kim duyacak, kim görecek, kim ihaleye
girecek, o ihalede eşit bir şekilde nasıl yarış yapılacak? Hiç mümkün değil,
bunu siz de takdir edersiniz, müteahhitlik yapan
arkadaşlarımız var. Yani Kamu İhale Yasası’ndaki Kamu İhale Kurumunun
yayımlamış olduğu ihale bültenini kim takip edecek? O nedenle, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak diyoruz ki, gelin, bu açık bir şekilde, yerel basını
güçlendirmek adına bütün yerel basında yayımlansın, yerel basında yayımlandığı
gibi yerel televizyonlarda da yayınlansın; sadece, antenli, karasal yayını olan
kablolu TV’de değil, uydudan yayın yapan televizyonlardan da yayınlansın. Açık
ve şeffaf, herkes bilsin, bir yerde bir şey yapılacaksa herkes hazırlığını
yapsın ve gitsin, katılsın arkadaşlar. Eğer bu böyle olursa, o zaman, yerel
anlamda, bizi temsil eden illerdeki, ilçelerdeki gazeteler, televizyonlar
güçlenir, ekonomik anlamda daha iyi olur ve devlet de onları beslemiş olur. Şimdi, hiç kimse bilmeyecek, duymayacak, Kamu İhale Yasası’na göre
sadece bülten olarak yayınladığınızda, ihaleye o işi takip edenlerin dışında
kimse girebilir mi giremez mi? Giremez. O zaman, kim takip edecek? Herkes
edemez. Herkesin bilmesi için, açık ve şeffaf olabilmek için, Sayın Bakanım, bu
önergemin kabul edilmesini arz ediyorum. Bu önergem kabul edilirse, yerel
basındaki bütün televizyonlar ve gazetelerde duyulacak, herkes bilecek, herkes
gelecek, işin uzmanı girecek ve işi hak eden kazanmış olacaktır. Bu nedenle ben bir de Kamu İhale Yasası’yla ilgili şunu
söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, yine Doğu ve Güneydoğu’da ihaleler yapılıyor.
Türkiye'nin her yerinde yapılıyor. Bakın, batıyla doğu arasında çok fark var.
Batıyla doğu arasında ne fark var? Doğuda iklim şartları var, yedi sekiz ay
kış. Hayat duruyor. Kasımın 15’inden itibaren, şu anda, orada hiçbir şekilde
inşaat yapılmıyor ve duruyor. İhalesi yapılmış işlerin mutlak surette
paralarının tamamı şubat ayında Doğu ve Güneydoğu’daki müteahhitlere
veya valiliklere gönderilirse, o zaman o beş altı aylık sezon çok iyi
değerlendirilir ve oradaki işler biter. Şimdi İzmir’deki bir müteahhit
on iki ay çalışıyor, İstanbul’da on iki ay çalışıyor ama Ardahan’da, Kars’ta,
Hakkâri’de, Muş’ta altı ay çalışıyor müteahhitler. O bakımdan Sayın Bakanım,
oradaki ödenekleri daha hızlı bir şekilde, daha toplam bir şekilde ödememiz
lazım ki oradaki vatandaşlarımızın işi yapılsın, oradaki işler yürüsün. Zaten
şimdi Türkiye'nin coğrafyasına baktığınız zaman kalkınmamış bölgelerde, Doğu ve
Güneydoğu’da kış ağır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Öğüt, devam edin. ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Göç hızlı bir şekilde devam ediyor. Büyük
şehirlerde çarpık bir şehirleşme büyüyor. Bu nedenle arkadaşlar, Doğu ve
Güneydoğu’da ağır kış koşulları olan yerlerin ödeneklerinin mutlak surette,
hızlı bir şekilde en az şubat veya mart ayında yapılması gerekiyor. Bir de demin atladım, gazetelerde, televizyonlarda yayınlanırken
yerel radyolarda da yayınlanması lazım çünkü yerel radyolar her eve giriyor. O
bakımdan yerel radyolarda da yayınlanarak daha şeffaf bir şekilde Kamu İhale
Yasası’nı çıkartmış olacağımıza inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğüt. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir. 5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 6’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum: T.B.M. Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı yasa tasarısının 6. maddesine
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Cümle: Ancak bu suretle davet edilecek istekli sayısı üç kişiden
az olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümle ile
birinci fıkrasının son cümlesini değiştiren cümlenin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN – Sayın Okay… HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Yaşar Ağyüz
konuşacaklar. BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 253 sıra sayılı yasanın 6’ncı maddesinde verdiğimiz önerge
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım. Değerli arkadaşlar, 4734 sayılı Yasa ve 4735 sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu’nun değişiklik sayısını bizler unuttuk, on dokuzuncu mu
oldu, yirminci mi oldu, şaştık kaldık. İlk düzenleme yapılırken “AB yasalarına,
AB’ye uyum” adı altında geldi ama AB’ye uyum sağlayamadı. Siyasi yandaşlara
uyum sağlamak için de sürekli değiştirilen bir yasayla karşı karşıyayız. Yine
alelacele gelen, sivil toplum örgütlerine, mühendis odalarına sorulmadan,
sorgulanmadan, onların eleştirileri göz önüne alınmadan getirilen bir yasayla
karşı karşıyayız. Halkın gündeminde bu yasa var mı? Halkı bu yasa
ilgilendiriyor mu? Hayır. Ne alakası var? Belediye seçimlerine yakın tıkanan
bazı ihalelerin önünü yandaşlarınıza açmak için alelacele bu yasal düzenlemeyi
getiriyorsunuz. Bunun lâmı cimi yok, halkın gündeminde yoksulluk var, yolsuzluk
var, ekonomik kriz var ama siz gündeminize maalesef “İhaleleri nasıl adrese
teslim şeklinde getiririm”i almışsınız. Bu, çok
yanlıştır. Bu, içinde yaşadığımız topluma çok ağır hakarettir. Biz krizle
uğraşırken, krizle mücadele etmemiz gerekirken bu tür yandaş yasalarla
uğraşırsak bunun adı toplumu inkâr etmektir. Bakın, bu yasayla yaptığınız değişiklikler yetmiyormuş gibi
getirdiğiniz özelliğe bakın: Belli istekliler arasında teklif vermek için
ihaleye hepsi davet edilirdi eskiden. Şimdi? İdare kriter
açıklayacak. Neye göre açıklayacak idare kriteri?
Siyasi baskının, idare baskısının olduğunu hep açık seçik bilmiyor muyuz
ihalelerde? O nedenle, bu tarafgir bir yasadır. Liste oluşturmak için idareye
geniş yetki veriyorsunuz. Belli istekliler arasında ihale usulünü
genişletiyorsunuz. “Eşik değer” dediğimiz olay var. Eşik değerin yarısını belli
istekliler arasında ihale kapsamına açıyorsunuz. 10 trilyondur bunun eşik
değeri, yarısı 5 trilyon değerli arkadaşlar. Böyle bir umursamaz, böyle bir
laçka içerisinde adrese teslimi amaçlayan bir yasa görülmemiştir. “İdareler
yeterli olan tüm isteklileri ihaleye davet etmek zorunda değildir.” diyorsunuz.
Bu bir kere katılımcılığa aykırı bir olaydır. Mühendislerin haklarını gasbettiğiniz gibi şimdi de katılımcılığı önlemeye
çalışıyorsunuz. Sizler de gazete okuyorsunuz. Yolsuzluğa inananların sayısı yüzde
62’ye ulaşmış değerli arkadaşlar. Yolsuzluklar nerede yapılıyor? İhalelerde
yapılıyor. Şeffaflık var mı? Yok. Katılımcılık var mı? Yok. İlan var mı? Yok. 3
istekliyi çağırıyor, TOKİ de böyle yapıyor, belediyeler de böyle yapıyor,
özellikle AKP’li büyükşehir belediyeleri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu
usulle seksen beş tane ihale vermiş değerli arkadaşlar, 208 trilyon miktarı. Bu
kadar vurdumduymazlık olur mu? Yasalar ne için çıkar? Toplumu rahatlatmak için,
bu yasaların hitap ettiği kesimi rahatlatmak için. Zaten, TOKİ siyasi
yandaşlara ihale vermekle ünlendi, şimdi bu yasa değişikliği ile de okulları,
sağlık ocaklarını, onarımları falan da siyasi yandaşlarına verme tekeli
içerisine alıyorsunuz. Bunun kabul edilebilir yanı yoktur. Hepiniz bilirsiniz ki bizim gibi az gelişmiş ülkelerde, gelişmekte
olan ülkelerde, otomotiv sektörüyle inşaat sektörü lokomotif sektördür ama
bunları ölüme mahkûm ettiniz, bunlar için özel paketler hazırlanması lazımken
bunları görmezlikten geliyorsunuz. Bakın, geçenlerde çıkarılan fiyat farkı
kararı vardı, ne oldu? Hâlen KİK’te bekliyor. İnşaat
sektörünü rahatlatmadan, yüz bin kalem işin olduğu inşaat sektöründe işsizliği
pompalayarak bu krizin altından kalkamazsınız. Gazeteler SOS veriyor, inşaat
sektörü SOS veriyor ama biz gelmişiz, adrese teslim yasayla uğraşıyoruz. Önergemizin bu doğrultuda kabul edilip değişmesi lazım. Bu
yasa kayırmalı bir yasadır, bu yasa adrese teslim yasasıdır, açıkça söylüyorum,
adrese teslim yasasıdır. Bugüne kadar bu yasa kapsamından çıkardığınız değişik
kurumlar oldu, petrolü çıkardınız, boru hatlarını çıkardınız, daha bir sürü işi
çıkardınız ihale kapsamından, bu da yetmedi, şimdi yeniden bir düzenleme
yapıyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu yasanın adil, şeffaf, katılımcı
olmayacağı, mühendislik kesimine ve tanımı yapılmamış mühendislik kesimine
hiçbir katkıda bulunamayacağı açık ve seçiktir. Zaten iktidar olduğunuz günden
bugüne kadar hiçbir sorunu çözemediğiniz gibi, bu sorunu da kangren
edeceksiniz, yeniden üç beş ay sonra bu sorunu çözmek için gündeme
getireceksiniz. Yazıktır, Meclisin verdiği mesaiye yazıktır, toplumu meşgul
etmemize yazıktır değerli arkadaşlarım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz. YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) –Toplumun gerçek gündemini iktidarın
yakalaması lazım, iktidarın başının, Başbakanın, Sayın Başbakanın yakalaması
lazım. Ama maalesef, gerçek gündem gizleniyor, suni gündemlerle uğraşıyoruz.
Hedefiniz, yerel seçimleri nasıl alırız, yerel seçimlere giderken belediyeleri
nasıl rant aracı olarak kullanırız, hedef bu.
Başbakanın hedefi de, Sayın Başbakanın hedefi de “Şu belediyeyi nasıl alırım,
şu belediyeyi nasıl alırım…” Mevcutları koruyun da hâlinize şükredin. Karneniz
kötü, sınıfta kaldınız, 2009 seçiminde de bu vatandaş size tasdiknameyi elinize
verecek. Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sana verdiği gibi! AHMET YENİ (Samsun) – Sözlerini sakla! BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: T.B.M. Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı yasa tasarısının 6. maddesine
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Cümle: Ancak bu suretle davet edilen istekli sayısı üç kişiden az
olamaz. BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 253
sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde verdiğim önergem üzerinde
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, tabii, İhale Kanunu çok önemli bir kanun.
Burada devletin harcamalarının şeffaf, dürüst, doğru, devletin ve milletin
menfaatlerini en iyi şekilde gözetecek, vurgun vurulmayacak ve hizmetin de en
iyi şekilde, en kaliteli şekilde kamu yararını sağlayabilecek nitelikte
yapılması lazım. Getirilen kanun acaba bu nitelikte midir? Zaten burada 2007’den beri, yani AKP’nin temmuz seçiminden beri
getirdiği birçok kanunda, efendim, bu kanuna göre yapılacak ihaleler, alımlar
2886 sayılı Kanun ve Kamu İhale Kanunu’na tabi değil, Sayıştay denetimine tabi
değil, bizim amirlerimizin denetimine tabi. Birçok ihale yapıldı. İşte, ATV ve Sabah ihalesi yapıldı, buna 6
kişi müracaat etti. Tayyip Erdoğan gitti, havaalanında ötekileri gördü, dedi
ki: “Bu ihaleye katılmayacaksınız.” Tek kişi geldi katıldı. Yine nükleer
enerjiyle ilgili bir ihale yapıldı, 5-6 kişi katıldı. Ne hile, ne oyunlar
döndüyse orada, getirdiler tek kişiye verdiler, ki
15-20 milyar dolarlık bir ihale. Şimdi, burada siyasi iktidar… NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayal görmeye başladın Kamer Bey,
yine başladın hayallere. KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu hayalleri siz görüyorsunuz. Şimdi, bak, biraz önce bir maddede, önerge verdiniz. Sen ayrı
verdin, Mustafa Bey ayrı verdi. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Başbakanın kiminle ne konuştuğunu sen
nereden biliyorsun? Kaç milyar dolar? BAŞKAN – Sayın Canikli, lütfen… KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi ondan sonra burada ben müdahale
etmeseydim iki önergeyi de birden işleme koyacaktınız, ben müdahale ettim. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biz çekmeye hazırdık, çekecektik. KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu çekmedin. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çekecektik! KAMER GENÇ (Devamla) – Orada okudu, ben müdahale ettim, ondan
sonra sen geldin dedin ki: “Yahu benim önergemi niye işleme koymadınız?” NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Daha önce konuştuk, çekecektik. KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, aynı grubun iki grup başkan
vekilisiniz… NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çekecektik… BAŞKAN –Sayın Canikli, lütfen… KAMER GENÇ (Devamla) – …aynı maddeyi değişik değişik
veriyorsunuz. Niye? Çünkü menfaat grupları ayrı. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ne menfaati ya! KAMER GENÇ (Devamla) – Çünkü çatışan menfaat grupları ayrı.
Yani böyle olunca birileri sana diyor:
“Yahu şu menfaat grubuna uygun bir önerge ver.” Öteki, şuna diyor: “Onun
menfaat grubuna göre, holdinglere göre bir önerge ver.” NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – En iyi sen yaparsın o işleri! En iyi
sen yaparsın! KAMER GENÇ (Devamla) – Ee veriyorsunuz
burada… Zaten son anda önergeleri veriyorsunuz, önergelerle ne geldiği belli
değil, hangi menfaat grubunun menfaatlerinin korunduğu belli değil. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin uzmanlık alanın! KAMER GENÇ (Devamla) – Devleti hangi yük altına koyduğu belli
değil. Ondan sonra da biz de burada müdahale edince… Başkanlık Divanı sizde,
grup sizde, ondan sonra da başlıyorsunuz laf söylemeye. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Türkçe bilmiyor musun? Biz konuştuk
daha önce, çekeceğimizi söyledik! KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra burada AKP Grup Başkan Vekili
çıkıyor hakaret ediyor bize, Sayın Başkana da tavsiyede bulunuyor: “Yahu İç
Tüzük’te böyle kullanılıyor.” Evvela sen İç Tüzük’e riayet et. Senin burada
konuştuğun kelimeleri kulağın duyuyor mu? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hepsini duyuyor! KAMER GENÇ (Devamla) – Kulaklar herhâlde bazı şeyleri duymuyor. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin konuştuklarını kulağın duyuyor
mu? KAMER GENÇ (Devamla) – Keşke imkânımız olsa da sizinle bu
Parlamentoda değil de dışarıda bir karşılaşalım da, o zaman televizyon
kanallarında istediğimizi konuşalım Mustafa Bey, benimle çatışanın sonu felaket
olur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Vay be! KAMER GENÇ (Devamla) – Sen bunu bil! Çünkü ben seni… Bakın
birtakım insanların cemaziyelevvelini iyi takip
ederim. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin cemaziyelevvelini
herkes biliyor! KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için lütfen… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu millet biliyor senin geçmişini! KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu tabii ben Sayın Başkanımı da özellikle
üzmek de istemiyorum. Sayın Başkan, yani inanmanızı istiyorum. Ama bu sizin
grubunuzun, onların keyfî davranışları… Yani o benim konuşmalarımdan sonra alıp
da bana söyledikleri sözleri bir dikkate alırsanız, tabi ondan sonra sataşmadan
dolayı da söz almadığım için işte bu insanlar böyle sorumsuz hareket ediyorlar
ve gücü de Başkanlık Divanından alıyorlar. AHMET YENİ (Samsun) – Hakaret etme! KAMER GENÇ (Devamla) – Ben burada daima doğruları savunuyorum.
Hangi menfaat şebekesinin peşinde gidiyorum? Ben hiçbir holdingle ilgili burada
önerge veriyor muyum? Vermiyorum. Ben daima burada Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hazinesinin lehine önerge veriyorum, bunu herkes de biliyor. Ama
birileri, tabii ki birtakım holdinglerin, menfaat gruplarının, şebekelerin
burada menfaatini koruyan önergeler vermeye kalktıkları zaman da onlara karşı
sert, onların anlayacağı dilde, onları halka anlatacak şekilde burada
söylüyorum. Biz onu söylüyoruz. Geçmişte yapılan ihalelerde ne yapılıyor? Efendim, benim önergem şu: Diyorum ki hiç olmazsa bir ihaleye en
az 3 kişi davet edilsin. Yani bunda bir anormallik var mı? Ha, bu geldiği
zaman, tabii belediyelere nasıl gidiyor… Belediyeler, en büyük ihaleleri
yapıyor, kendi yandaşlarını davet ediyorlar, ondan sonra onlara istedikleri
fiyattan veriyorlar. Yahu görüyoruz kardeşim, bir gün belediye buradaki bir kaldırımı
yapıyor, ertesi gün veya bir iki ay sonra o kaldırımı söküyor, oraya getiriyor
koyuyor. Yahu bu memleket bu kadar zengin mi, bu memleket bu kadar israfa
elverişli bir servete sahip mi değerli milletvekilleri? İnsanlarda
Allah korkusu olması lazım, vicdan olması lazım. Böyle bir şey olmaz
yahu! Yani işte şu belediyelerce yapılan o ağaç dikmelerini vicdanları kabul
ediyor mu? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Evet, son dakikanız… KAMER GENÇ (Devamla) – Yani ne kadar ağaç alındığı belli değil, ne
kadar dikildiği belli değil, kaç lira verildiği belli değil. Yahu, bu devlet bu
kadar sizin devri iktidarınızda, bu devlet hiçbir zaman bu kadar talana ve
soyguna uğramadı. Yani bunu söylemek benim hakkım kardeşim. Görüyorum, insanlar
görüyor gözleriyle, bu milletimin parası o kadar heba ediliyor ki, o kadar boş
yere harcanıyor ki, o kadar yandaşlara veriliyor ki. İşte seçimler zamanı
geldiğinde, ondan sonra altınları dağıt, kömürleri dağıt, paketleri dağıt, oy
al. Bu haram bir davranıştır. Haram üzerine kurulan bir olay, sonucu
felakettir. Bir AKP Genel Merkez binanızı hangi parayla yaptınız, 500-600
trilyon liralık bina, yani hangi parayla yaptınız yahu? O arsayı nasıl aldınız?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Girersin İnternet sitesine, orada
görürsün, hepsi var. KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, haram paralarla yapılan bir mekânda
yapılan işler hayırla sonuçlanmaz. Bunu size söyleyeyim. Onu hangi parayla
yaptınız? Bakın, asırlık partiler var, yok böyle bir şey. Bunu neyle
getirdiniz? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu açıklayın… BAŞKAN – Kürsüyü lütfen terk edin. NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok basit Kamer Bey, uğraşmaya gerek
yok, İnternet hesabında partinin hesabına girersin, görürsün. Partinin
hesabında hepsi var, kuruşuna kadar. Senin yaptıkların gibi değil, her şey
şeffaf. Girer görürsün ama görmek istemiyorsun ki. KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının aranmasını da
istiyorum. BAŞKAN – Arayacağım karar yeter sayısını. Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı arayacağım. Önergeyi kabul edenler… Önergeyi kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir. 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 19 Kasım 2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince
saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 19.56 |
|