DÖNEM: 23                            CİLT: 31                    YASAMA YILI: 3

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

18’inci Birleşim

18 Kasım 2008 Salı

 

İ Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet alımına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, mısır ve pamuk üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması

3.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yapılan konuşmalara cevaben açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Çin Halkı Siyasi Danışma Konferansı Başkanı JIA Qinglin ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/597)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Makedonya Cumhuriyeti Meclis Başkanı Trajko Veljanoski’nin ve Arnavutluk Halk Meclisi Başkanı Jozefina Topalli’nin davetine icabet etmek üzere beraberinde Parlamento heyetiyle Makedonya ve Arnavutluk’a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/598)

3.- Avrupa Parlamentosu ve Fransa’nın AB dönem başkanlığı tarafından 20-21 Kasım 2008 tarihlerinde Strazburg’da gerçekleştirilecek olan “Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma” konulu Parlamenter toplantısına ismen davet edilen Yozgat Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Kâtip Üyesi Osman Coşkun’un icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/599)

 

B) Önergeler

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün (6/958, 6/963) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/95)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/1003) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/96)

3.- Muş Milletvekili Nuri Yaman’ın, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/97)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/199) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/98)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinin gürüşülmesine, 25-26 Kasım 2008 ile 2-3 Aralık 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- KİT Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’deki sanayicilere ucuz elektrik sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)

2.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den sözlü soru önergesi (6/266) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması

3.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Akseki Kütüphanesinden Konya’ya gönderilen yazma eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/292) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya-Yamansaz bölgesinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/326) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

5.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e kültür ve kongre merkezi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/401) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir ansiklopedide Türkiye haritasının yanlış gösterilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/404) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

7.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ilgaz Dağında turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/465) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Gar Önü Kavşak Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/547) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

9.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir yörenin kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/578) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

10.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, bir türbenin durumuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/600) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

11.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, denizi dolduran bir firmaya kesilen cezaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/656) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Gönen’de kurulması planlanan çimento fabrikasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/726) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

13.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Alanya’daki yunus gösteri merkezinin yer seçimine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/735) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Anıt Parkı projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/856) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesinin banka şubesi ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’den sözlü soru önergesi (6/312)

16.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu’ya havaalanı, liman ve çevre yolları yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/315) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

17.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Karataş yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/396) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

18.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Ankara Otoyol Projesi’nin Pozantı-Ulukışla ve Pozantı- Kemerhisar kısımlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/398) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

19.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom’da personelin güvenlik soruşturmalarının yapılıp yapılmadığına ve haberleşme güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/434) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

20.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom ihale şartnamesi taahhütlerinin yerine getirilip getirilmediğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/443) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

21.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, TCDD’de çalışan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/453) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

22.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, demir yollarındaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

23.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Manisa’daki bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/473) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Turhal-Tokat demir yolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/511) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

25.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, İstanbul-Muş seferini yapan uçaktaki bir arızaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/513) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253)

 

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Divanın usulüne göre oluşturulmadığı iddiası hakkında

 

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, yakacak yardımı dağıtımlarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/4766)

2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İstanbul’un su ihtiyacının karşılanmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/4823)

3.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun’un, Türk Patent Enstitüsü yönetimine yönelik iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/4904)

4.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, en düşük memur maaşına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/4940)

5.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TOKİ’nin reklam ve tanıtım hizmetleri alım ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4934)

6.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bir uydu yayınındaki bölücü propaganda iddiasına,

- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, CHP Grup Başkan Vekilinin basın toplantılarının TRT haber bülteninde yayınlanmasına,

- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Genel Müdürünün bir açıklamasına,

- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, TRT’nin bazı birimlerinin kapatılacağı iddiasına ve personele yönelik bazı uygulamalara,

- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, TRT bölge müdürlüklerindeki personelin emekliliğe zorlandığı iddiasına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/4825), (7/4826), (7/4827), (7/4828), (7/4829)

7.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, RTÜK Başkanının TOKİ’den konut alımıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4966)

8.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Amasya Vakıflar İl Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/4967)

9.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, AK Parti Genel Merkezinde verilen bir iftar yemeğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4974)

10.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, kamu idarelerinin bütçelerinden yardım yapılan sivil toplum kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/4977)

11.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, TRT Antalya Radyosunun kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/4979)

12.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, maden arama ruhsatı verilen bir alanın tahrip edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/5003)

13.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Millî Takımlar Teknik Direktörüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/5014)

14.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’ye alınan bazı personelin yakınlıklarına,

- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir türkünün aslının tespitine,

- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TRT’ye personel alımı için açılan sınava,

- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, TRT’de yayınlanan bir programa

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/5015), (7/5016), (7/5017), (7/5120)

15.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5117)

16.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Ceyhan’a rafineri kurulması ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5129)

17.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’da yeşil kartlılara yapılan nakdî yardıma ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5131)

18.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, bir şirkette işten çıkarılan bazı işçilere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/5145)

19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarihî bir camiye lojman yapımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5154)

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir cami restorasyonuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/5155)

21.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’daki büyük orman yangınına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/5221)

22.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, bir ödenek aktarım talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/5264)

23.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/5271)

24.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, yapılan dersliklere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/5274)

25.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığı üslerinde golf sahası yapımına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/5293)

26.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, esnaf ve sanatkârın korunmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’nın cevabı (7/5294)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

13 Kasım 2008 Perşembe

TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak yedi oturum yaptı.

 

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Kurtuluş Savaşı son gazisi Mustafa Şekip Birgöl’e Tanrı’dan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileyen bir konuşma yaptı.

 

İstanbul Milletvekili Mithat Melen, Dünya Diyabet Günü’ne,

Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Malatya’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına,

Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, araç muayene istasyonlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 24 milletvekilinin, polisin hukuk dışı şiddet uygulaması konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/283) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/657) (S. Sayısı: 302) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.

 

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılan Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/584) (S. Sayısı: 253) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak bölümlere geçilmesi kabul edildi, birinci bölümün 1’inci maddesi üzerinde verilen önergelerin görüşmelerine başlanıldı.

 

18 Kasım 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.50’de son verildi.

 

 

 

Meral Akşener

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Harun Tüfekci

Fatoş Gürkan

 

 

Konya

Adana

 

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

Fatma Salman Kotan

Canan Candemir Çelik

Yusuf Coşkun

 

Ağrı

Bursa

Bingöl

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                 No.:  25

II.- GELEN KÂĞITLAR

14 Kasım 2008 Cuma

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş’in; Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/332) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.2008)

2.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/333) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.2008)

Tezkereler

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/588) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2008)

2.- İstanbul Milletvekili Necat Birinci’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/589) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

3.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/590) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

4.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/591) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

5.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/592) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

6.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/593) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

7.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/594) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

8.- Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/595) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

9.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/596) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2008)

18 Kasım 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER : Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet alımı konusunda söz isteyen Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’e aittir.

Buyurun Sayın Özçelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet alımına ilişkin gündem dışı konuşması

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamudan serbest diş hekimlerinin hizmet alması hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Diş ve diş eti hastalıklarının insan sağlığını ne kadar etkilediği hepimiz tarafından bilinmektedir. Sağlık, önce ağızdan başlayıp gülen dişlerle devam ettirilmelidir. Toplumun diş ve diş eti hastalıklarının tedavisi için kamunun serbest diş hekimlerinden hizmet almasından başka akılcı yol yoktur. Başta muayenehaneler olmak üzere özel sağlık kuruluşlarından diş hekimliği hizmeti alınması, ülke kaynaklarının verimli kullanılması ve halkın talebine karşılık verilmesi açısından zorunluluktur.

Ülkemizde aktif olarak yaklaşık 20 bin diş hekimi çalışmaktadır. Diş hekimlerinin yüzde 67’si serbest, yüzde 20’si kamu ve serbest, yüzde 13’ü sadece kamuda çalışmaktadır. Bu rakamlar çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında diş hekimliği hizmetlerinin yaklaşık yüzde 90’ının serbest çalışan diş hekimleri tarafından verildiği görülecektir.

Gelişmiş ülkelerde kişi başı ağız-diş sağlığı harcaması 150 dolar iken ülkemizde bu rakamın 15 dolar dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Sağlık Bakanlığımız, 2002 yılında 13 olan ağız ve diş sağlığı merkezlerinin sayısını 2008 yılı Eylül ayı itibarıyla 117’ye, yine 2002 yılında 1.465 olan ünit sayısını 2008 yılı Eylül ayı itibarıyla 3.772’ye çıkarmıştır. Bu çalışmalar güzeldir, yerindedir ama 2007 yılında bu merkezlerde dolgu, kanal tedavisi, diş çekimi, protez, detertraj işlem sayısı 11 milyon 559 bin 561 olmuştur. Hâlbuki ihtiyaç duyulan, yapılması gereken yıllık işlem 329 milyon 200 bin dolayındadır.

Ağız ve diş sağlığı merkezlerinde hâlihazırda yapılması gereken dolgunun yüzde 1’i, diş çekiminin yüzde 11’i, kanal tedavisinin yüzde 3’ü yapılabilmektedir. Yaklaşık 16 bin muayenehanede dolgunun yüzde 99’u, diş çekiminin yüzde 89’u, kanal tedavisinin yüzde 97’sinin yapılması gerekmektedir. İşte, hizmet satın alma gerçekleşirse halkımız ağız ve diş sağlığını iyileştirmede hızlı mesafe almış olacaktır. Ağız ve diş sağlığı merkezlerinde yapılan işlemlerin yüzde 30’u mükerrer yapım olup, tekrar serbestte yapılmaktadır.

Ayrıca, 16 bin muayenehanede çalışan personelin durumu değerlendirilmeli, yüzde 8 KDV ve yüzde 20 gelir vergisi dikkate alınmalı, diş laboratuvarlarının ve diş malzeme depolarının gelirlerindeki artış sonucu hizmet satın alımı gerçekleşirse maliye açısından büyük bir gelir elde edilmiş olacaktır.

Peki, serbest diş hekiminden hizmet nasıl satın alınacak? Diş hekimleri her işlemin başlangıçta satın alınmasını istemiyorlar. Diş muayenesi, röntgen filmi, diş çekimi, kompozit dolgu, amalgam dolgular, diş eti temizliği, total ve hareketli protez, yer tutucu işlemlerinde tedavi miatları belirlenmiş, bir yılda, iki yılda, üç yılda diye sınırlandırılıp, sağlık uygulama tebliğindeki oranlarla kamunun yapacağı ödemeler tespit edilip hizmet satın alma gerçekleştirilmelidir. Sistem, muayenehaneler ile ağız ve diş sağlığı merkezleri arasında kurulacak bilgisayar programı, vatandaşlık numaraları ile denetleme yapılması düşünülebilir.

Sistemin kamuya maliyetinin bilinebilmesi açısından 5-15 yaş grubuna yıllık dört girişim işlemi, 16-45 yaş grubuna yıllık üç girişim, 45 yaş üstü gruba yıllık iki girişim işlem sayısı temelinde kota sistemi getirilmelidir. Sistem içerisinde yer alan bireyler resmî sağlık kurumundan alacağı mevcut durum tespiti tutanağı ile serbest diş hekimine başvurup tedavi bitiminde yapılan işlemlerin tıbbi kontrolü, mevcut durum tespiti yapan kurumun diş hekimi tarafından yapılabilir.

Halkın diş hekimliği hizmetlerine erişmesi, diş hekimliği hizmetlerinin sunumunun tıbbi kurallara uygunluğu, diş hekimliği harcamalarının maliyet-yarar anlayışına uygun olması ve resmî-özel insan gücü kaynaklarının birlikte değerlendirilmesi noktalarında sürdürülebilir bir sistemin kurulması ülke ve toplum için bir kazanım olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özçelik, son bir dakikanız.

BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) – Avrupa ülkelerinde diş hekimliği hizmetlerinin büyük kısmı, resmî kurumlarda çalışmayan, özel muayenehanelerdeki diş hekimleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Çoğu Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran yüzde 83’tür. Bazı ülkelerde, Portekiz, Belçika, Lüksemburg, İzlanda, Almanya, İspanya ve Malta’da bu tür çalışan diş hekimlerinin oranı yüzde 95, yüzde 100’dür. Başbakanımızın talimatları doğrultusunda Sağlık Bakanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, serbest diş hekimlerinin sınırlı oranda kamudan hizmet satın almasına olumlu bakmaktadır. Maliye Bakanlığınca bütçe imkânları değerlendirildiğinde maliyenin yararına olacağı görülecektir.

Son olarak, kamunun serbest diş hekiminden hizmet satın alınması sistemine pilot uygulama ile bir ilimizde başlanabileceğini teklif ediyorum. Bunu pilot uygulayacak illerimiz de şu anda mevcuttur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özçelik, süreniz doldu.

BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Ağız ve Diş Sağlığı Haftası vesilesiyle söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’ye aittir.

Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; her yıl 22-27 Kasım arasında kutlanan Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinize saygılarımı sunarım.

Değerli milletvekilleri, bilimsel diş hekimliğinin 100’üncü yılını kutlaması nedeniyle Ağız ve Diş Sağlığı Haftası büyük önem taşımaktadır. Diş hekimliği bilimsel olarak ülkemizde oldukça iyi bir konumdadır. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyoruz.

Değerli üyeler, sağlık, insanın en önemli ve kutsal hakkıdır. Sindirim sisteminde vücudun en önemli giriş yolu olan ağız ve dişlerin sağlığı, genel sağlığın, yaşam fonksiyonlarının, yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır. Bundan dolayı diş hekimleri insan sağlığının korunmasında çok önemli bir role sahiptirler.

Sayın milletvekillerim, 5-17 yaş grubu çocukların yüzde 60’ında diş ve diş eti enfeksiyonu nedeniyle büyüme ve gelişim yetersizliği görülmektedir. Yine diş ve dişeti hastalığı olan 39-49 yaş grubunda koroner kalp hastalığı görülme riskinin 3 ila 7 kat fazla olduğu ve kötü ağız hijyenine sahip bireylerde kronik sindirim sistemi hastalıklarına yakalanma riskinin 4-5 kat fazla olduğu bilimsel olarak tespit edilmiştir

Sayın milletvekilleri, görüldüğü gibi ağız ve diş sağlığı konusu önemle ele alınmalı ve incelenmelidir.

Sağlık Bakanlığının istihdam ettiği diş hekimi sayısı 5.500 kişidir. Kamu kuruluşlarımızda çalışan meslektaşlarımızın halkın diş ve diş eti hastalıkları ile ilgili talebini karşılama olanağı yoktur.

Devletin, kamu kaynaklarını en iyi biçimde kullanması açısından, tam bir otomasyon ile başta muayenehaneler olmak üzere serbest çalışan diş hekimlerinden hizmet satın alması, halkın ve diş hekimlerinin talepleri ile örtüşmektedir.

Türk Dişhekimleri Birliği, bu konuya dikkatleri çekebilmek için bir imza kampanyası başlattı. Toplamda 20 bine yakın imza toplandı. Bu 20 bin, Türkiye’de mevcut olan diş hekimi sayısını göstermektedir. Ayrıca 11 Ekim 2008 tarihinde Türk Dişhekimleri Birliği Sayın Başbakan ile bir de görüşme yaptı. Bunun üzerine iki bakanlık temsilcileri ve Türk Dişhekimleri Birliği yetkilileri 15 Ekimde bir araya geldi. Bu buluşmanın ardından tam otuz dört gün geçti ama henüz bir sonuç alınamamıştır. Dileğimiz, bu sürede çalışmaların devam ettiği yönündedir. Hükûmetin bu sese kulak vermesini diliyorum.

Değerli milletvekilleri, hiçbir branşta sağlık hizmeti alınırken sevke gerek duyulmamaktadır. Bunun tek istisnası diş hastalarıdır.

Diğer bir sıkıntı ise, Türk Dişhekimleri Birliğinin yayınlamış olduğu asgari ücret tarifesi ile Maliye Bakanlığının açıkladığı diş tedavi yardımı arasında rakamsal anlamda oldukça büyük bir farkın bulunmasıdır. Bunun düzeltilmesi için dava açılmış ve dava da kazanılmıştır. Yalnız bu sefer de Sosyal Güvenlik Kurumu buna engel olmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde sevkler durmuş durumdadır. Hastalar tedavi olabilmek için aylarca sıra beklemektedir. Dolayısıyla hem hastalar hem de doktorlar mağdur olmaktadır. Bu nedenle hekimler sorunlarıyla boğuşmaktan kendi günlerini unutmuş durumdalar. Hükûmet bu konuda bir an önce düzenlemeye gitmelidir. Diş hekimleri bizim hekimlerimiz, hastalar bizim hastalarımızdır. “Bana ne”ci bir anlayışla görmezden gelinerek bu sorun çözülemez.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki ağız ve diş hastalarının en önemli sorunlarından birisi ise hastanın hizmete zor ulaşmasıdır. Bu durumun önüne bir an önce geçilmeli ve hastanın hizmete ulaşımının kolaylaştırılması sağlanmalıdır.

İş gücü kaybının önlenmesi ve diş hekimliği hizmet kalitesinin artırılması için Türk Dişhekimleri Birliği yetkilileriyle bir an önce bir araya gelinmelidir.

Değerli milletvekilleri, bu sektörde çalışan azımsanmayacak miktarda diş teknisyenleri vardır. Bu diş teknisyenleri kanserojen bir ortamda çalışıyorlar. Bu personelimizin döner sermaye veyahut da diğer özlük hakları yönünden güçlendirilmesi için bir çalışma yapılmasını sayın bakanlarımızdan özellikle rica ediyorum.

Sözlerime son vermeden önce Yusuf Has Hâcib’in şu özlü sözleriyle konuşmamı bitirmek istiyorum: “Hekim bütün hastalık ve illetlere devacıdır. Bu adam sana lazımdır. Hayat işi onsuz eğleşmez. Hayatta oldukça insan yine hastalanır. Hekim hastalığa bakarsa tedavi eder. Hastalık insana ölüm rehberidir. Hekimi kendine yakın ve iyi tut ve onun haklarını koru.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Köse, tamamlayanız.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Değerli milletvekilleri, diş hekimi bir milletvekili arkadaşınız olarak ben de Türk Diş Hekimleri Günü’nü kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köse.

Gündem dışı üçüncü söz mısır ve pamuk üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Muharrem Varlı’ya aittir.

Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, mısır ve pamuk üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mısır ve pamuk üreticilerinin problemleri hakkında söz aldım, onların sıkıntılarını dile getirmeye çalışacağım. Mısır ve pamuk hasadı ülkemizde yüzde 90 oranında tamamlandı ama çiftçimizin sıkıntıları ne yazık ki bitmedi, bitmek de bilmiyor. Yarınından endişeli, acaba gübremi alıp tarlaya atabilecek miyim, traktöre mazot koyup tarlamı sürebilecek miyim endişesiyle, morali bozuk, yarınından endişe taşıyan bir hayat yaşamaktadır.

Mısırda, özellikle ikinci ürün mısırda Çukurova’da bazı haşerelerden ve iklim şartlarının olumsuz gitmesinden dolayı zaten verim azlığı yaşanmıştır. Bir de fiyatların kötü oluşu, çiftçimizi çok sıkıntı içerisinde bırakmış, perişan etmiştir. Ofisin devreye sokulması, Ofisin mısır alması, çiftçi tarafından olumlu karşılanmıştır. Ancak, ödeme konusunda verilen söz yerine getirilmemiş, “yirmi gün” sözü verilmiş ama hâlâ -elli-elli beş günü bulan- alacaklı çiftçi, parasını tahsil edememiştir. Bu da hem serbest piyasa açısından hem de çiftçinin kendi ekonomisi açısından çiftçiye çok büyük sıkıntılar vermektedir.

Değerli milletvekilleri, zaten geçen yıl mısır primleri düşürüldü. 67 bin liradan 20 bin liraya düşürülmüştü. “Bu yıl yüzde 100 artış yaptık.” diyor Sayın Bakan, 40 bin liraya yükseltildi ama mısır primleri geçen yılki fiyatı hâlâ yakalayamadı. Bu sıkıntı yaşanırken, bir de iç piyasadaki durgunluk, dışarıdan getirilen ithal mısır, çiftçinin tam belini büktü, çok büyük sıkıntılar içerisine soktu.

Çiftçinin en büyük sıkıntısı maliyet girdileri, özellikle gübre. Gübre tam çiftçiye lazım olduğu zaman, çiftçi ekim yapacağı, ürününe gübre vereceği zaman en yüksek fiyatı buluyor, tavan yapıyor. Şu anda üre gübresi serbest piyasada 650 bin liraya düştü ama üre gübresi çiftçiye lazım değil. En az iki ay daha çiftçiye lazım değil. Peki, 650 bin lira fiyat kurtarıyorsa, neden çiftçiye lazım olduğu zaman 650 bin liradan satmıyoruz bu gübreyi veya Hükûmet neden bunun dengesini kuramıyor? Ha diyeceksiniz ki: “Ham maddesi dışarıdan geliyor, ithal geliyor, biz ne yapalım?” O zaman, şu anda 650 bin liraysa, doların yükselmesine rağmen 650 bin liraysa, yarın buğdaya gübre atılacağı zaman, üre gübresi atılacağı zaman da 650 bin liradan satılmasını temin edin. Şu anda taban gübresi 1 milyon 300 bin lira. Aslında, üre gübresi taban gübresinden daha pahalı bir gübre ama taban gübresi şu anda çiftçiye lazım, buğday ekiyor, buğdayının taban gübresini atması için çiftçiye lazım, taban gübresi en yüksek fiyatta. Yarın üre gübresi de aynı fiyatı bulacak, bakın, görün. Üre gübresi de 1 milyon 200, 1 milyon 300 bin lirayı bulacak yeniden, 650 bin liradan oralara çıkacak. Hükûmetin bunlara bir çözüm bulması lazım.

Yine, akaryakıt fiyatları, biz bunları dile getirdiğimizde, Hükûmet yetkilileri dünyadaki akaryakıt fiyatlarının yüksek olduğundan bahsediyorlardı, böyle bir gerekçe buluyorlardı kendilerine. Şu anda, varili 57-58 dolara düştü. Niye yansıtmıyorsunuz bunu Türk çiftçisine, Türk insanına? Aynı seviyede, on yıl önceki rakamlarla, çiftçi 500 bin lira daha aşağıya mazot yakıyordu, hatta bazen 1 milyon lira aşağıya mazot yakıyordu ama şu anda, dünyadaki akaryakıt fiyatları, petrol fiyatları düşmesine rağmen, hâlâ Türkiye’deki fiyatlarda gıdım gıdım bir düşme var, bir bakıyorsunuz birden bire yükseliyor, bir bakıyorsunuz 2-3 bin lira aşağıya düşüyor.

Yine, bu Hükûmet 2002 seçimlerinde “Çiftçiye ucuz mazot vereceğiz.” propagandası yaptı, “Mavi mazot vereceğiz çiftçiye.” dediler. Ucuz mazot vermeyi bırakın, o günden almış oldukları mazot fiyatını en az 4 misli, 5 misli yükselterek çiftçiye mazot verdiler. Böyle bir anlayış olur mu?

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – 4-5 misli olur mu?

MUHARREM VARLI (Devamla) – Olur, olur tabii.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Varlı, son bir dakika.

MUHARREM VARLI (D evamla) - Şimdi, Sayın Bakan çıkacak, biraz sonra burada bize cevap verecek, işte rakamlarla milletin kafasını karıştıracak. O rakamların birçoğu da doğru değil, onları da biliyoruz ama biz çözüm istiyoruz. Yani çiftçiye gübre desteği verildiğinden bahsediliyor. Çiftçiye verilen gübre desteği çiftçinin kullandığının yüzde 1’i değil. Çiftçiye verilen akaryakıt desteği çiftçinin kullandığı akaryakıtın yüzde 1’i değil. Siz böyle mi çiftçiyi koruyorsunuz? Çiftçilerin hepsi tarlalarını ipotek ettirerek bankalardan kredi alıyor şu anda. Tarlasını ekebilmek için bankadan kredi almak zorunda, başka türlü çaresi yok zaten. Onun için, Hükûmetin mutlaka bu konularda bir çözüm üretmesi lazım. Çiftçilerimiz üreten insanlarımızdır, ülkemize kaynak sağlayan insanlarımızdır. Üreten insanlarımızı desteklemek mecburiyetimiz vardır. Eğer üreten insanlarımızı desteklemezsek hazır yiyici bir toplum hâlinde yaşamaya devam ederiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Varlı.

Gündem dışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; gündem dışı konuşma yapan Sayın Varlı’ya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şunu ifade etmek istiyorum: Bizim tabii burada, benim de, Hükûmet üyesi diğer bütün arkadaşlarımın da söyledikleri rakamlar kafa karıştırmaya değil, aslında kafa karışıklığı olanlara doğru bilgileri sunmak üzere -bu rakamları söylüyoruz- söylenen rakamlar ve bu rakamlar aslında devletin kayıtlarında var olan dolayısıyla her türlü denetime de açık, gerçek, doğru rakamlardır. Dolayısıyla benim daha ne söyleyeceğimi bilmeden benim konuşacaklarımla ilgili bu şekilde bir ifadede bulunulmasını da tabii talihsizlik olarak değerlendiriyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çukurova bölgesi, Türkiye’nin tabii, tarımsal üretim potansiyeli yönünden en verimli, en zengin bölgelerinden bir tanesi, hatta en önemlisi. Birçok endüstri ürünü Çukurova’dan kaynaklanmış ve Çukurova’dan Türkiye’nin diğer bölgelerine yayılmıştır.

Şimdi, Değerli Milletvekilimiz Sayın Varlı’nın bahsettiği pamuk ve mısır ekilişleriyle ilgili, bunlarla ilgili sorunlar çerçevesinde size bazı bilgiler sunmak isterim.

Türkiye, Çukurova’da mesela mısır ekilişinde 138 bin hektar alandan 189 bin hektar alana çıktı. Ne kadar süre içerisinde? 2002’den bu yana. Artış oranı yüzde 36. Fark ne? 51 bin hektar. Çukurova için söylüyorum sadece, yani Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay ve Kahramanmaraş illerinin toplam mısır üretimi 935 bin tondan 1 milyon 600 bine tona çıktı. Artış oranı yüzde 72 ve Türkiye, bu geçen zaman içerisinde, örneğin mısırda daha önce tüketiminin ancak yarısını karşılayabilirken, alınan tedbirler ve desteklerle, uygulanan doğru politikalarla bugün 4 milyon 200 bin ton, 4 milyon 300 bin ton üretim seviyesine geldi ve bunda da, biraz önce söylediğim gibi, Çukurova bölgesindeki yüzde 72’lik üretim artışının da büyük payı var, büyük etkisi var.

Şimdi, pamukla ilgili olarak da rakamlar vereyim: Pamukta da 147 bin hektar alandan -yine Çukurova’nın bu biraz önce saydığım beş iline ait toplam üretim alanı, ekiliş alanı- 115 bin hektar alana bir düşüş var. Yani pamukta bir miktar, yaklaşık 32 bin hektar alan pamuktan çıkış var ama mısırda 51 bin hektar alan yeni ekiliş alanı. Bir miktar tabii, pamuktan mısıra kayma var. Bunun da tabii, birtakım sebepleri var. Bir: Mısır ekiminin, mısır tarımının, mısır ziraatının pamuğa göre daha kolay olması. Bununla ilgili gerek dünyadaki gerek Türkiye’deki birtakım gelişmelerin bunda etkisi var. Ancak pamuktaki bu ekiliş alanının azalması, yani 32 bin hektar alan azalmış olması altı yıl içerisinde aslında Çukurova bölgesindeki pamuk üretiminde bir azalmaya sebebiyet vermemiş. Nasıl? Çünkü verim artmış. Yani 1 hektardan alınan pamuk miktarında ciddi bir artış meydana gelmiş ve 555 bin tondan, 587 bin tona çıkmış…

SÜLEYMAN TURAN ÇİRKİN (Hatay) – Hayalî primler onlar Sayın Bakanım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Hayalî prim değil bu, üretim.

…ve buradaki artış yüzde 6. Yani 32 bin hektar daha az alanda pamuk ekilmesine rağmen Çukurova’da, Çukurova’nın pamuk üretiminde yüzde 6 bir artış var. Bu nasıl oluyor? Bu da biraz önce söylediğim gibi verim artışı, kullanılan teknoloji, yapılan, yeni devreye giren modern tarım teknikleri, bunlara ait destekler ve bunlarla ilgili üretim politikalarının, destekleme politikalarının sayesinde bu noktaya gelmiş. İkisinde de hem pamukta hem mısırda Çukurova açısından üretimde ve ekilişte böyle bir durum var, bunu yüce Meclisin bilgisine arz etmek isterim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, muhtelif zamanlarda ben bu kürsüde sizlere bilgi sundum bu konularla ilgili. Bizim, gerçekte Türkiye'nin ihtiyacı olan ürünlerle ilgili, özellikle arz açığı olan ürünlerle ilgili uyguladığımız politikalar, aldığımız kararlar doğru ve desteklememizi de biz o şekilde, o ölçüde değiştirdik. Nasıl? Örneğin, Türkiye’de sadece 186 milyon YTL yağlı tohumlara prim desteği ödenirken 2002 yılında, biz bunu 1,2-1,3 milyar YTL’ye kadar çıkardık. Bundan tabii ki pamuk da mısır da nasip aldı. Mesela, mısırda eskiden destekleme primi yoktu, biz başlattık. Biz başlattık bunu 2005 yılında ve ondan beri de bu devam ediyor.

Şimdi, pamukta, 2008 yılında -348 bin lira/kilogram eski parayla- 34,8 yeni kuruş kilogramda destek primi biz öngördük; 2009 yılında bu 360 bin lira yani 36 yeni kuruş olarak ödenecek. Tabii, burada diğer destekler ayrıca ödeniyor. Yani, herhangi bir zirai üretim yapana, gerek mazot desteği gerek gübre desteği gerekse diğer desteklemeler ayrıca veriliyor. Bu, sadece prim. Niye primi veriyoruz buraya? Çünkü, bu ürünlerle ilgili bizim arz açığımız var da onun için. Biz bu ürünlerin Türkiye’de daha verimli ve daha yüksek miktarda üretilmesini arzu ediyoruz. Mısırda da mesela 2008 yılında 2 yeni kuruş, kilograma, biz prim ödüyoruz, 2009 yılı içerisinde bu 4 yeni kuruşa çıkıyor. Tabii bu sağlanan bütçe imkânları çerçevesinde yapılan bir ödeme.

Şimdi, Çukurova’da 2003 yılında örneğin pamuk için 40 milyon prim veriliyordu, 2008 yılında 142 milyon ödendi. Bu sadece Çukurova için. Türkiye için söylüyorum, kütlü pamuk prim ödemeleri, 2002 yılında 140 milyon YTL iken 2008 yılında 646 milyon YTL ödendi. Yani, bu kadar, kütlü pamuk primlerinde bir artış var.

Şimdi, biz tabii, gerek prim gerek mazot gerek gübre ve diğer destekleri -ki bu yıla kadar doğrudan gelir desteği ödüyorduk, diğer birtakım destekler vardı- belirlerken de maliyeti hesaplamak suretiyle ödüyoruz ve pamukta geçen sene desteğin maliyeti karşılama oranı da yüzde 45. Yani 100 liralık maliyetin 45 lirası destek olarak tarafımızdan, Hükûmet tarafından ödeniyor.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakanım, Çukurovalı dinliyor bunu.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bu da son derece önemli.

Mısır için söylüyorum: Mısırda da arkadaşlar, 2005 yılında biz prim ödemesine başladık. Biraz önce de söyledim. Çukurova’da 2005 yılında 32 milyon YTL ödemiştik. Bugüne kadar 262 milyon YTL Çukurova’ya biz mısır için prim ödedik, sadece Çukurova çiftçisine. Ayrıca mısırda da desteklerin maliyeti karşılama oranı yüzde 18. Yani mısır üreticisi 100 lira üretim maliyetine katlanıyorsa bunun 18 YTL’si destek olarak kendisine ödeniyor.

Burada, tabii, bu şekildeki ödemelerin hem üretime hem kaliteye büyük etkisi var. Biz, tabii, ithalat-ihracatla, dış ticaret politikasıyla ilgili olarak da Türkiye’deki sanayinin hem ihtiyacını hem üretimini dikkate almak suretiyle burada uygun ticaret politikaları takip ediyoruz. Örneğin, geçtiğimiz ilkbaharda dünyadaki birtakım gelişmeler, psikolojik faktörler ve ticaret politikaları sebebiyle biz mısır ithalatına kolaylık sağladık ama Türkiye’de mevcut durumdaki rekolteyi görür görmez biz bir karar aldık ve bu, geçtiğimiz günlerde Resmî Gazete’de yayımlandı, mısıra tekrar yüzde 130 oranında gümrük vergisi uygulaması getirdik. Niye? Çünkü Türkiye’deki mısır üreticisini bu şekilde daha emniyet altına alalım, burada onlar lehine daha bir gelişme olsun diye bu kararı da aldık. Yani bunu da özellikle Sayın Varlı’nın bilmesini istiyorum çünkü biraz önce dedi ki burada: “Efendim ithalat devam ediyor.” Arkadaşlar, devam etmiyor, yüzde 130 gümrük vergisiyle eğer birisi ithal ediyorsa ki bu Türkiye’nin fiyatlarının çok çok üzerinde çok yüksek bir maliyet demektir, bunu da zaten kimse yapmıyor.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Çiftçide mısır kalmadı Sayın Bakanım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Değerli milletvekilleri, mısırla ilgili, mısır alımlarıyla ilgili bir miktar geçtiğimiz haftalarda bir aksama oldu, onu da geçen hafta itibarıyla biz tekrar kaynak temin ettik ve ödemeler tekrar başladı. Diğer tarımsal ürünlerle ilgili olarak da, yani fındıkla ilgili olarak da, mısırla ilgili olarak da şu anda ödemeler yapılıyor. O konuda da herhangi bir sorun yok.

Değerli Milletvekilimiz, gübre, mazottan bahsetti. Tabii dünyada son haftalarda, son aylarda gübrede çok ciddi bir azalma meydana geldi ve bu Türkiye’ye de yansıyor. Biz tabii, Hükûmet olarak da, devlet olarak da gübre ticaretiyle de, gübre fiyatıyla da doğrudan ilgili değiliz, ilişkili değiliz çünkü bu -serbest piyasada şekillenen- bütünüyle ithalata dayalı bir sektör olması hasebiyle de serbest piyasada şekilleniyor. Ancak biz ne yapabiliriz? Dünyada eğer önemli artış varsa bu ürünlerde -ki var maalesef, gübrede de, mazotta da çok ciddi artışlar meydana geldi- biz Hükûmet olarak 2003-2004 yılından itibaren mazot desteği ödemeye başladık ve 2008’e kadar 1,9 milyar YTL destek ödedik mazot desteği adı altında. 2009 yılında da programımız 583 trilyon lira, 583 milyon YTL yine bir mazot desteği Türk çiftçisine ödenecek. Kimyevi gübrede de 2005’te yine kimyevi gübre desteği ödemesine başladık. 2005’te 271 milyon YTL, 2007’de 342 milyon YTL, 2008’de 342 milyon YTL, toplam 955 milyon YTL ödeme yapıldı. 2009’da da 737 milyon YTL, eski parayla 737 trilyon lira kimyevi gübre desteği de ödenecektir 2009 yılı içerisinde.

Biz, tabii, mısır için de pamuk için de ve diğer Türkiye'nin hem tarım sektörünün hem endüstrinin, sanayinin kullandığı bütün ürünlerle ilgili sağlıklı, çok daha iyi kalitede, daha yüksek kalitede bir üretim yapılması için desteklere devam ediyoruz. Bu sene de kuraklık desteğiyle birlikte, yıl sonu itibarıyla 5,9 milyar YTL Türk çiftçisine bizim ödediğimiz destek 2008 yılı içerisinde. 2009 yılı programı da geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü, kabul edildi Tarım Bakanlığının bütçesi. Yine 5,5 milyar YTL civarında bir destek. Yıl içerisinde imkân olursa bu daha da artırılır gelişmelere göre.

Türk tarımı bu imkânlarla, bu desteklerle büyüyor, gelişiyor. Sorunu yok mu? Elbette ki sorunları var ama o sorunlar kalıcı sorunlardır ve yapısal sorunlardır. Yapısal sorunları da çözmek için bizim ayrıca projelerimiz, desteklerimiz var.

Ben, tarımla ilgili bana bu fırsatı verdiği için de gündem dışı konuşma yapan Sayın Varlı’ya teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın Coşkun, sisteme girmişsiniz, neyle ilgili efendim?

HAKAN COŞKUN (Osmaniye) – Katkı yapmak istiyorum Sayın Başkan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Böyle bir usul yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Katkı yapmak için…

Yerinizden kısa bir açıklama…

Buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması

HAKAN COŞKUN (Osmaniye) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanıma biz mısır üreticilerinin verilen fiyatlarla zarar ettiğinden bahsediyoruz ne yazık ki Sayın Bakan mısır üretimini nasıl artırdığından bahsediyor. Lütfen, mısır üretimini artırdıysanız biz sevinir, sizi burada alkışlarız ama mısır üreticileri zarar ediyorsa seneye bu düşecek demektir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Varlı, buyurun.

2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, benim ithalatın hâlâ devam ettiğini söylediğimi belirtti kürsüden. İthalat daha öncesinde gerçekleşti. Sizin çıkarmış olduğunuz o Gümrük Vergisi Yasası da ne yazık ki çiftçinin, efendim, hasat bittikten, mahsulü elinden çıkardıktan sonra o vergiyi koydunuz, çiftçinin hiçbir işine yaramadı. Eğer çiftçinin durumu bu kadar iyiyse Sayın Bakanımı bölgeye davet ediyorum, benim misafirim olsun, ziraat odalarını, çiftçilerimizi bir dolaşalım, bakalım memnuniyetleri nelermiş Sayın Bakanıma kendileri anlatsınlar.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Cevap vereyim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Soru-cevap şekline döndü Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

3.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yapılan konuşmalara cevaben açıklaması

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle tabii böyle bir usul yok, onu ifade etmek istiyorum. Çünkü geçen hafta içerisinde de yine böyle gündem dışılar oldu ve gündem dışılar yapıldıktan sonra değerli milletvekilleri yerinden söz alıp bu şekilde sorular hatta soruyorlar. Böyle bir usul yok.

Şimdi ben buna cevap verdim. Bir, ben sürekli çiftçilerimizin içerisindeyim, devamlı çiftçilerle beraberim. İki gün önce de yine Adana’dan bir grup çiftçiyle birlikteydim. Siz hiç endişe buyurmayın. Biz Türkiye'nin her yerinde, her zaman, her türlü, tarım sektöründe her türlü üretimi yapan arkadaşlarla birlikteyiz. Sorunları var. O sorunları biz biliyoruz, o sorunları çözmek için de biz uğraşıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

MUHARREM VARLI (Adana) – Beraber gidelim, beraber.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Efendim, milletvekillerine söz verişimin sebebi İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesidir. Yerinden söz isteyenlere kısa bir açıklama yapma imkânı tanıyorum efendim onun için.

Gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 3, 10, 30, 32, 75, 133, 160, 175, 222, 279, 285 ve 374’üncü sıralarındaki ve Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 5, 25, 27, 54, 62, 68, 78, 80, 102 ve 104’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Çin Halkı Siyasi Danışma Konferansı Başkanı JIA Qinglin ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/597)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nın 6 Kasım 2008 tarih ve 34 sayılı Kararı ile Çin Halkı Siyasi Danışma Konferansı Başkanı Sayın JIA Qinglin ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki tezkere vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün (6/958, 6/963) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/95)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 465 ve 470’inci sıralarında yer alan (6/958) ve (6/963) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/1003) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/96)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 509. sırasında yer alan (6/1003) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

BAŞKAN – Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Komisyondan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:

3.- Muş Milletvekili Nuri Yaman’ın, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/97)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi Bulunduğum KİT Komisyonundaki görevimden istifa ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Nuri Yaman

                                                                                                                    Muş

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi daha vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

A) Tezkereler (Devam)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Makedonya Cumhuriyeti Meclis Başkanı Trajko Veljanoski’nin ve Arnavutluk Halk Meclisi Başkanı Jozefina Topalli’nin davetine icabet etmek üzere beraberinde Parlamento heyetiyle Makedonya ve Arnavutluk’a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/598)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın, Makedonya Cumhuriyeti Meclis Başkanı Trajko Veljanoski’nin ve Arnavutluk Halk Meclisi Başkanı Jozefina Topalli’nin vaki davetlerine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Makedonya ve Arnavutluk’a resmî ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.43

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.57

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Avrupa Parlamentosu ve Fransa’nın AB dönem başkanlığı tarafından 20-21 Kasım 2008 tarihlerinde Strazburg’da gerçekleştirilecek olan “Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma” konulu Parlamenter toplantısına ismen davet edilen Yozgat Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Kâtip Üyesi Osman Coşkun’un icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/599)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu ve Fransa’nın AB dönem başkanlığı tarafından 20-21 Kasım 2008 tarihlerinde Strazburg’ta gerçekleştirilecek olan “Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma” konulu Parlamenter toplantıya Yozgat Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Kâtip Üyesi Osman Coşkun davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkileri’nin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun”un 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edil-miştir.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VII- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine, 25-26 Kasım 2008 ile 2-3 Aralık 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No.: 43                                                                                             Tarihi: 18.11.2008

Danışma Kurulunun 18 Kasım 2008 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

            Mustafa Elitaş                                                                       Hakkı Suha Okay

   Adalet ve Kalkınma Partisi                                                        Cumhuriyet Halk Partisi

        Grubu Başkanvekili                                                                Grubu Başkanvekili

              Oktay Vural                                                                          Fatma Kurtulan

    Milliyetçi Hareket Partisi                                                       Demokratik Toplum Partisi

        Grubu Başkanvekili                                                                Grubu Başkanvekili

Öneriler:

Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında bulunan 251, 229, 236, 242, 271, 299, 300, 227, 266, 230, 257 ve 96 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 üncü sıralarına alınması, diğer işlerin sırasının ise buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun 18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek, gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesi,

Genel Kurulun 25-26 Kasım 2008 ile 2-3 Aralık 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerde Sözlü Sorular ve Diğer Denetim konularının görüşülmemesi,

Genel Kurulun;

18 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde 15:00-20:00,

19 Kasım 2008 Çarşamba günkü birleşiminde 11:00-20:00,

20 Kasım 2008 Perşembe günkü birleşiminde 11:00-20:00,

25 Kasım 2008 Salı günkü birleşiminde 15:00-23:00,

26 Kasım 2008 Çarşamba günkü birleşiminde 11:00-23:00,

27 Kasım 2008 Perşembe günkü birleşiminde 11:00-23:00,

02 Aralık 2008 Salı günkü birleşiminde 15:00-23:00,

03 Aralık 2008 Çarşamba günkü birleşiminde 11:00-23:00,

04 Aralık 2008 Perşembe günkü birleşiminde 11.00-23.00 saatleri arasında çalışması,

04 Aralık 2008 Perşembe günkü birleşiminde 96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu Tasarısının görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 05 Aralık 2008 Cuma günü de Kanun Tasarı ve Tekliflerini görüşmek üzere saat 14.00’te toplanması ve 23.00’e kadar çalışmalarını sürdürmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulunun önerisi aleyhinde, Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.

Sayın İçli, buyurun efendim.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde görüşlerimi bildirmek üzere söz aldım. Hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli Başkanım, on beş gün önce yine benzer bir Danışma Kurulu önerisi gelmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ciddiyete davet etmiştim, çünkü gelen Danışma Kurulu önerisinde -ki sizin de önünüzde var- Sayın Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın ve grup başkan vekili arkadaşlarımızın hepsinin isim ve imzaları var ve bu metinde “aşağıdaki önerilerin” denildikten sonra, aşağıda bir öneri göremiyorsunuz, ekte bir öneri görüyorsunuz. Yine, bu ekte görülen öneride Sayın Meclis Başkanının ve grup başkan vekillerinin imzası veyahut parafı yok, sadece Sayın Mustafa Elitaş’ın, AKP Grup Başkan Vekili olan arkadaşımızın bir imzası var, sizin de önünüzdedir. Şekil açısından eğer “aşağıda” deniyorsa mutlaka aşağıda yer alması gerektiği gibi, ekte sunulan öneride de Sayın Meclis Başkanının ve grup başkan vekillerinin imzası bulunması gerekir. Ben, burada, Sayın Elitaş’a güvenmiyorum anlamında bir açıklamada bulunmuyorum ama bu, işin şeklidir, bu, işin ciddiyetidir. Ben tekrar huzurunuzda öncelikle bu eleştirimi yöneltiyorum Değerli Başkanım.

Değerli Başkanım, her hafta bir Danışma Kurulu önerisi geliyor. Grup başkan vekillerinin ittifak ederek önümüze getirdikleri Danışma Kurulu önerisi ve bu gelen kâğıtlar bir yazboz tahtasına dönüşmüş durumda. Danışma Kurulunda deniliyor ki: “Türkiye’nin bu haftaki en önemli gündemi şunlardır, şu kanunları görüşeceğiz.” Sonra bakıyoruz, bir hafta sonra, o çok çok önemli denilen ve burada sayın milletvekillerinin oyuna sunulan bütün öneri tepetaklak ediliyor, altüst ediliyor, yepyeni bir öneriyle geliniyor. Örneğin, geçen hafta 3’üncü, 4’üncü, 5’inci, 6’ncı sıraya alınan, Danışma Kurulu önerisiyle alınan kanun tasarıları 11, 12, 13’üncü sıralara getiriliyor.

Yine bakıyoruz, Danışma Kurulu önerisi içerisinde çok önemli diye getirilen kanunlardan, bakıyorsunuz, İskân Kanunu’nda değişiklik, Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ile ilgili bir yasa, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının teşkilatı hakkındaki bir değişiklik, sonra bakıyorsunuz Hırvatistan ve Arnavutluk’la ilgili bir uluslararası sözleşmenin onaylanmasıyla ilgili bir kanun tasarısı önümüze getiriliyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bunlar önemsiz değil -her seferinde, her salı günü görüşüyoruz- mutlaka her kanun tasarı ve teklifi önemlidir, ama acil diye her hafta önümüze getirilen, yazboz tahtası yapılan bu gelen kâğıtlar listesini artık ben sizin takdirlerinize bırakıyorum ve bu gelen Danışma Kurulu önerisinde 14 tane kanun tasarı ve teklifinin 5 Aralığa kadar görüşüleceği söyleniyor ve en son, 14’üncü yasa olarak Türk Ticaret Kanunu’nun görüşülmesi ve görüşmeler tamamlanıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışması bizlerden isteniyor.

Değerli arkadaşlarım, Türk Ticaret Kanunu, bilebildiğim kadarıyla, 1.500 maddeden ibaret ve temel kanun olarak görüşülecek ve bu diğer kanunlar da öyle. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan milletvekilleri olarak bu kanunları ne zaman inceleyeceğiz de ne zaman şey yapacağız? Neden bu süratle bu kadar önemli kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriliyor ve Danışma Kurulu önerisi olarak getiriliyor? Biz geçen hafta önümüze getirilen takvime göre kendimizi hazırlamıştık ama bakıyoruz, bugün gelen Danışma Kuruluyla başka bir takvim önümüze getiriliyor. Bu nedenle de Danışma Kurulu önerisine katılmam mümkün değil değerli milletvekili arkadaşlarım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye'nin gündemi bu önümüze getirilenlerden çok daha farklı. Bakın, dün Kayseri Sanayi Odası Başkanı Sayın Mustafa Boydak -gazete de manşetten girmiş- “Başbakanım, bizi harcama.” diye feryat ediyor. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Sayın Tanıl Küçük de aynı şeyi söylüyor, diyor ki: “Sanayici bitti.” “Biz burada tüm Anadolu kaplanlarının temsilcileri olarak onlar adına konuşuyoruz.“ diyorlar. İçimizde, milletvekili arkadaşlarımızın içinde sanayici arkadaşlarımız da var. Bakın, sanayi odası başkanları “Bizi harcamayın, tedbir alın, işi ciddiye alın.” diyor.

Ben Eskişehir Milletvekiliyim. Haberlerde izlemişsinizdir, Eskişehir’in İnönü ilçesinde faaliyet gösteren Yurtbay Seramik Fabrikası ve birçok fabrika kapanıyor, işçiler çıkartılıyor. Kendi öz kaynaklarıyla ayakta durabilen Yurtbay Seramik doğal gaza gelen, elektriğe gelen zamlardan dolayı ayakta duramıyor. Eskişehir’de sürekli işçi çıkartılıyor, Türkiye'nin her yerinde, “Anadolu kaplanları” diye tabir ettiğimiz sanayi kentlerimizde her gün yüzlerce işçi çıkartılıyor ve sanayicimiz “Bize destek olun, Hükûmet olarak bizi ciddiye alın.” diyor.

Sanayicimiz bunu diyor ama Maliye Bakanımız Sayın Unakıtan 18 Kasım tarihli gazeteye geçen demecinde “Bu kriz özel sektörü disipline eder.” diyor. Maliye Bakanımız diyor ki: “2001 krizi kamuyu disipline etti, bu kriz de özel sektörümüzü disipline eder, terbiye eder.” Okumuşsunuzdur, detaylarına girmiyorum. Hükûmetin Maliye Bakanı, kan ağlayan, “Bizi harcamayın.” diyen sanayicimize bir Maliye Bakanı bunu nasıl söyler? Bakın, bugün açıklanan resmî rakamlar, TÜİK’in rakamlarına göre yüzde 9,8 olarak belirlenen işsizlik, aslında umudunu iş aramaktan yitiren kişiler dâhil edildiğinde ve eksik istihdam diye sayılan günübirlik iş arayan kişiler dâhil edildiğinde işsizlik oranının yüzde 18,6 olduğunu söylüyor. Bu oran geçtiğimiz aylarla ilgili istatistiki rakamlar değerli milletvekili arkadaşlarım. Eğer bu Anadolu kaplanlarının söylediği gibi, “Bizi harcamayın.” diyen Anadolu kaplanlarının söylediği gibi fabrikalar eğer kapanacak olursa bu işsizler ordusuna milyonlar dâhil olacak değerli arkadaşlarım. Bizlerin görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi bu feryat içinde olan iş adamlarımıza, esnafımıza, köylümüze, emeklimize çare bulmak, onlarla ilgili kanunlar çıkarmak değerli arkadaşlarım.

Şimdi, önümüze bakıyoruz on dört tane kanun tasarısı geliyor -biraz evvel size özetledim- Arnavutluk’la bir sözleşme, Hırvatistan’la bir sözleşme, Sanayi Bakanlığının görev ve teşkilatıyla ilgili bir kanun; önemlidir, evet önemlidir. Bugün Sanayi Bakanımız, esnaf ve zanaatkârlarla ilgili olarak Hükûmetin, bir kredi olanağı sağladığını söylüyor, bunu takdirle karşılıyorum ama o kredisinin hangi koşullarda verileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Garantili esnafa verecekler krediyi. Esnaf bitmiş. Hepiniz okuyorsunuz, büyük kentlerdeki alışveriş merkezlerindeki esnaf kepenk kapatıyor ve kira sözleşmelerinin yeniden ele alınması için, işverenlerle masaya oturmak için pazarlık arayışı içerisinde. Esnaf kepengini kapatırsa, ki neden kapatıyor? Emeklisinde, işçisinde, memurunda para yok. Bakıyoruz, doğal gaza yüzde 82 zam yapılmış. İşte, Yurtbay Seramik gibi seramik fabrikalarını kapatmanın nedeni sanayide doğal gaza yapılan dayanılmaz yüzde 80-82 oranındaki zam. E, peki, elektrik? Son bir yıl içinde yüzde 57, elektriğe zam yapılmış. Diğer girdiler, mazot, benzin gibi diğer girdiler…

Bakın, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği kendi sanayicisini, esnafını, köylüsünü koruyabilmek için ekonomik tedbirler aldı. Bir milletvekili olarak, vatandaşların sözcüsü olarak benim de Hükûmetten beklentim bununla ilgili tedbirlerin alınması ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin bu şekilde oluşturulmasını talep etmek benim hakkım. Her hafta, her salı buraya çıkıyorum, ısrarla bunu işaret ediyorum ama önümüze gelen Danışma Kurulu önerilerinde bu feryada yanıt bulacak yasa tasarı ve teklifleri gelmiyor. Sayın Başbakan “IMF’yle anlaşma yapmayacağız, ümüğümüzü sıktırmayacağız.” diyor, ama bakıyoruz Amerika’da IMF Başkanıyla oturmuşlar anlaşmışlar. Öyle anlaşılıyor, onu göreceğiz önümüzdeki günlerde, ümüğümüzün nasıl sıkılıp sıkılmadığını da göreceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın İçli, tamamlayın.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, toparlıyorum.

Şimdi, demir tavında dövülür. Zamanında tedbir almazsanız çok acı sonuçlarla karşılaşılır. Sayın Başbakanım hani bir şarkı söylüyordu “Beraber yürüdük biz bu yollarda.” diye, değil mi? Şimdi bakın, sanayici -biraz evvel isimlerini verdim- esnaf kan ağlıyor ve artık öyle bir şarkı söylüyor ki… Hepsinin ağzından şu şarkı çıkıyor değerli arkadaşlarım: “İnleyen nağmeler ruhumu sardı.” Sayın Başbakanın da sanayicinin, esnafın, köylünün bu söylediği şarkıyı dikkate almasını diliyorum, “İnleyen nağmeler ruhumu sardı.” şarkısını dikkate almasını diliyorum.

Sabrınız için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İçli.

Danışma Kurulu önerisinin lehinde, Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül.

Sayın Gönül, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisi lehinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyeti ve aziz milletimi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Danışma Kurulu önerisi ile ilgili, çalışma saatleri, gündeme alınacak konular, çalışma gündemiyle ilgili birtakım konuşmaları her hafta burada yapmaktayız ama bu seferki Danışma Kurulu önerisinde, gördüğüm kadarıyla, üç haftalık bir çalışma programı, saatleri ve gündeme alınacak konular belirlenmiş. Bu noktada, ben, bu kararın çok isabetli olduğunu düşünüyorum. Her hafta her hafta bu işin yapılmasından ziyade, böyle aylık Danışma Kurulu önerisiyle gündemin belirlenmesinin çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Bu noktada, emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Bu hafta, bugünden sonra 11.00-20.00, önümüzdeki iki hafta da 11.00-23.00 saatleri arasında çalışacağız.

Ben, bu Danışma Kurulu önerisinin hayırlı olmasını temenni ediyorum, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gönül.

Danışma Kurulu önersinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Kamer Genç.

Sayın Genç, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; salı, yeni bir hafta başı, bir Danışma Kurulu kararı yeniden geldi, bunun üzerinde aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

İç Tüzük’ün 54’üncü maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi salı, çarşamba, perşembe günleri saat 15.00 ile 19.00 arasında toplanır.” diyor. Şimdi, temmuzdan beri, 27 Temmuzdan beri, buradayız, görev yapıyoruz, maalesef İç Tüzük’ün bu maddesi askıya alındı ama, değiştirin o zaman. Yani bizim burada Danışma Kurulu kararı nedeniyle çıkıp konuşmamızdan maalesef büyük rahatsızlık duyuyorlar. O zaman İç Tüzük’ün o maddesini değiştirin, işte, “AKP İktidarı ne zaman isterse Meclisi çalıştırır ne zaman istemezse çalıştırmaz.” deyin. O daha olur. Tabii, gerçekten bütün keyfîlikler bu Meclisin çatısı altında hüküm sürüyor.

Değerli milletvekilleri, ben geçen hafta Hamburg’a gittim. Orada Alevi Bektaşi dernekleri kuruluşunun 20’nci yılını kutluyorlardı. Orada vatandaşlarımızın bize en önemli intikal ettirdiği şikâyetlerden birisi bu çifte vatandaşlık. Çifte vatandaşlıktan dolayı Almanya’daki vatandaşlarımız çok büyük sıkıntı duyuyorlar. Özellikle diyorlar ki: Yani birçok ülkede çifte vatandaşlık olduğu hâlde çifte vatandaşlığa geçen vatandaş kendi ülkesinin vatandaşlığından çıkarılmaya zorlanmıyor. Tabii, aslında biz de bu konuda bir kanun teklifi verebiliriz ama iktidar partisi bu şekilde çifte vatandaşlığa geçen vatandaşlarımızın Türk vatandaşlığından çıkmasını zorunlu hâle getirmezse bence isabetli olur. Yine, diğer bir talepleri: İşte, buraya öğretmenler dört yıllığına falan geliyor dediler fakat çocuklar beş yıl okuyorlar. İşte, beşinci yıl öğretmen değişince çok defa o öğrenciler üzülüyor. Yani 1’den almış çocuğu 4’üncü sınıfa kadar getirmiş. Hâlbuki 5’inci sınıfa kadar getirip de ondan sonra tayini yapılsa iyi olur dediler. Ben de olur dedim, bu isteklerinizi Genel Kurulda dile getirmeye çalışacağım...

Değerli milletvekilleri, dünyada ve Türkiye’de çok ciddi bir ekonomik buhranın olduğunu artık herkesin bilmesi lazım. İşte, gidildi IMF’yle de anlaşıldı. Yine gazetelerin yazdığına göre galiba 9-10 milyar dolarlık bir para alınacak. Yine, bilmiyoruz tabii, AKP’nin en önem verdiği kesim işsiz, muhtaç değil. Daha ziyade büyük sermaye grupları onların zamanında bayağı büyüdü. İnşallah, buradan gelecek bu 10 milyar dolar hiç olmazsa KOBİ kredilerine verilirse veya muhtaç esnafa verilirse mutlu oluruz, kendilerini tebrik ederiz.

Şimdi kömür dağıtma meselesine gelelim. Bugün sabahleyin Sincan’dan bir hanım geldi, “Benim 2 tane işsiz kızım var, yüksekokul mezunu” dedi. “Bana, işte. Kızlarını işe alacağız ama başını örteceksin, ayrıca gelip bize oy vereceksin diyorlar.” Vallahi dedim, o tam bir…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ayıp!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu ayıbı ben yapmıyorum, onu söyleyen yapıyor. Yani yiğitliğiniz varsa gidelim… Ben getireyim bu hanımı size, o zaman, ayıp mıdır, ayıbı yapan… Yani siz de biliyorsunuz ki siz insanların evine gidiyorsunuz, kömür verirken Kur’an üzerine yemin ettiriyorsunuz ve ille oy verdiriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bırak canım, öyle şey mi olur ya?

AHMET YENİ (Samsun) – Nerede? Orada mıydınız?

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Yalan konuşuyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Allah belasını versin mi yalan söyleyenin? Yani versin mi?

Bakın, bunun çok altında kalacaksınız. Bunları her vesilede getireceğim.

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Yalan konuşuyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bana bir vatandaş geldi. Diyor ki: “Benim 2 tane kızım var Sincan’da. Geliyorlar, ‘Kızlarını işe alacağız, başını örteceksin.’ diyorlar.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yalan söylüyorlar!

AHMET YENİ (Samsun) – Vatandaş değil, yalan konuşuyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yalan nerede? Sizin uygulamalarınız böyle yani. O bakımdan, uygulamalarınız böyle.

Sonra, eğer kömür dağıtacaksınız, gıda dağıtacaksınız, yani bunun bir kıstasını koyun. Bir sosyal devlet anlayışına uygun olarak devlette bir kanun getirelim, yani muhtaç olan insanlara, çalışmayan insanlara bir asgari ücretle bir maaş verelim her aileye, bu olur biter. Ama yani şimdi getirip de birileri… Valiler, kaymakamlar -tabii hepsi değil ama büyük bir yerde- maalesef AKP’nin militan adamları gibi çalışıyorlar. Gidiyorlar, muhtaç…

AHMET YENİ (Samsun) – Valilere hakaret etme!

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, hakaret makaret ettiğim yok, ben biliyorum kimlerin nerede yaptıklarını. Ben diyorum ki…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen… Bakın, müdahale etmek durumunda kalıyorum diye diyorum. Lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Sayın Başkanım, ben müdahale edecek bir şey söylemedim ki...

BAŞKAN – Hayır efendim, bu kadar konuşmacı geldi kürsüye, kimseye müdahale etmedim dikkat ederseniz ama siz geldiniz, yine müdahale edeceğim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır, müdahale edecek bir şey söylemedim ki…

BAŞKAN – Ederim efendim, ederim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben sosyal devlet yapısının düzelmesi konusunda bir düzenleme getirelim diyorum.

BAŞKAN – Efendim, konuyla ilgili değil. Gündem dışı söz alın, vereyim o zaman.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bu Meclisin en geniş söz alınacak yeri burası.

BAŞKAN – Tamam, buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu, Meclisin çalışma usulünü belirleyen Danışma Kurulu raporudur. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarıyla ilgili enine boyuna her şey dile getirilir.

BAŞKAN – Hem Danışma Kurulunu tek bir parti almadı.

KAMER GENÇ (Devamla) – Memleketin öncelikli meseleleri nelerdir? Ben diyorum ki: Memleketin öncelikli meselesi, bugün memleketin içinde bulunan işsizler, insanlarımızın fakruzaruret içinde olmaları, aç olmaları…

BAŞKAN – Tamam, Sayın İçli de aynı şeyi söyledi, müdahale etmedim efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – İşte bunları getirelim burada düzenleyelim diyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun devam edin.

KAMER GENÇ (Devamla) - Siz de müdahale etmeyin lütfen.

BAŞKAN – Ederim efendim, ederim. Gündem dışına çıkarsanız ederim efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani maalesef mahalleler geziliyor, köyler geziliyor, yani işte kömürler dağıtılıyor. Ben diyorum ki: Bu dağıtmaya bir kanun getirelim -Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama yapıyor ya, kanun yapıyor ya, onu anlatıyorum- bu kanunu yapalım. Böyle, bir tane, işte, mülki idarelerin keyfine göre gidip de “Efendim, bizden misiniz, şundan mısınız…” Ayrıca, Kuran üzerinde de yemin ettirmeyelim bu insanlara. Hakikaten, işsiz olan insanların da onurlarıyla oynamayalım, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşına kanunların getirdiği objektif kıstaslar seviyesinde yardımcı olalım. Bunda anormal bir şey yok ki...

İşte, görüyorsunuz, her gün ihalelerde ne çeteler ortaya çıkıyor, gazeteleri okuyorsunuz… Bu kadar çetecinin olduğu bir memlekette yani hiç mi bir güne bir gün bir bakanın, bir şeyin sorumluluğu yok. Yazmış gazetenin birisi, bir tane tarikatçı örgütün toplantısına Hariciye Bakanlığının arabasıyla birileri gidiyor. Peki, bu Hariciye Bakanının da bir sorumluluğu yok mudur? Yani devletin makam arabasını getirip de kendi tarikatı için kullanan insanların yok mu? Bu memlekette bu kadar faili meçhul cinayetler varken, birtakım güvenlik kuvvetleri insan öldürürken, bu İçişleri Bakanının sorumluluğu yok mu? Cezaevlerinde insanlar işkenceyle ölürken Adalet Bakanının sorumluluğu yok mu? Yani bunları burada dile getirmesek… İşte, Meclis çalışmalarında bunlar burada dile gelecek Sayın Başkan. Onun için, burada dile getirmemiz lazım ama tabii karşımızda Hükûmet yok.

Geçen hafta burada bir kanun çıkardınız, bütün kaçakçıların kaçakçılık cezalarını affettiniz, vergi affını getirdiniz. Ya, bu öyle bir cinayettir ki Türkiye maliyesine karşı işlenen en büyük cinayet! Yani getirdiniz, adam küçük bir varlık beyan edecek Maliyeye, ondan sonra 1/1/2008 tarihinden önceki bütün hesapları incelenmeyecek. Böyle bir şey olur mu? Burada bunu defalarca söyledik ama maalesef dinleyen yok.

Şimdi, bu krizi atlatmanın… Yani bari size bilgi verelim: Bakın, şimdi şu sırada devletin muhakkak küçük esnafa bol miktarda kredi vermesi lazım. Bana göre, asgari ücreti 1 milyar yapalım çünkü sayın milletvekilleri, piyasada ne kadar hareketlilik olursa kriz o kadar rahat atlatılabilir. Yarın, bilmem, bir Çalık grubuna 750 milyon dolar kredi verip de o paraların nereye gittiğini getireceğimize o 750 milyar lirayı getirsek, şu Kızılay’da, İstanbul’da vatandaşlara dağıtsak, o 750 milyon dolar 10 defa dönse piyasa da canlanır, vatandaş da kâr eder, esnaf da kâr eder, işçi de işini bulur, fabrikalar da kapanmaz. Bunlar akıl ve mantığa dayanan önlemlerdir, söylemlerdir ama, tabii -birileri ille birtakım kişiler kendisine- korku içinde yasama faaliyetleri yerine getirilirse orada akıl, mantık, izan hâkim olmaz.

Şimdi, Kemal Derviş Türkiye’ye geldiği zaman IMF ile anlaştılar, 16 milyar dolar para alındı. Ben bunu çok iyi biliyorum. Ona denildi ki: Ya, bu 16 milyar doların 1 milyar dolarını getirelim şurada KOBİ’lere verelim.” “Yok, ben bütün bu paraları yabancı bankaların alacaklarına vereceğim.” dedi. Yani Türkiye geçmişte böyle yönetildi. Ben de size diyorum ki yani bakın, devlet özel teşebbüsün dışa karşı olan borçlarından dolayı devlet garantisi getiriyorsunuz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun devam edin, bir dakikanız var.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, önemli olan, bu ülkenin insanlarının dertlerine bir çare bulunmasıdır. Bu çareyi de bulmak için böyle inkârcı bir politika dışında bazı gerçekleri kabul etmemiz lazım. Memleketimizde işsizlik artıyor. Maliye Bakanı, maalesef, burada, yani en zorunlu ödemeleri yapmıyor. İşte, ben, her vesileyle söylüyorum: Doğu, Güneydoğu’da terörde zarar gören insanların zararları için aşağı yukarı iki seneye yakındır bir kuruş ödenmiyor. O zaman niye kanun çıkardınız kardeşim? Bu insanlara 3 milyar, 5 milyar para vermiyorsunuz. Bu, utanılacak bir şey. Doğru dürüst bir hizmet gitmiyor. Ondan sonra, neymiş, bütçeyi fazla verdireceğim… Yahu, bütçeyi sıkmakla bir yere gidemezsiniz. En iyisi yatırım… Yani üretmeyen bir memleketin sonu felakettir. IMF’nin kurallarına teslim olursanız, IMF size diyecek ki: “Tarımı öldür, fabrikalarını kapat, dış ülkelerden yüksek faizle para al ki ekonomi batsın.” Onların size önerecekleri yol budur. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin buna el koymasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç.

Danışma Kurulu önerisinin lehinde, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş.

Sayın Elitaş, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Danışma Kurulu önerimize katkı sağlayan siyasi partilerimizin değerli grup başkan vekillerine teşekkür ediyorum. Aleyhte ilk söz alan Sayın İçli’nin de ifade ettiği gibi, bu hafta süreçte üç haftalık bir Danışma Kurulunu belirledik. Bu Danışma Kurulu önerimizde bugünden itibaren gündemin sıralarında bulunan kanun tasarı, tekliflerinin görüşülmesine devam etmek, bugün ve yarın sözlü sorulara Sayın Bakanların cevap vermesi, arkasından 25 Ekimden itibaren Türk Ticaret Kanunu’nu –ki, 1540 madde, 52 bölüm hâlinde görüşmeyi tasarladığımız Türk Ticaret Kanunu’nu- bir an önce, 5 Aralık tarihine kadar yasalaştırıp hizmete sunmayı düşünüyoruz.

Bugün Kamu İhale Kanunu’nu görüşeceğiz. Kamu İhale Kanunu daha önce aldığımız karar çerçevesinde temel yasa olarak değerlendirildi. Toplam 39 madde 2 bölüm hâlinde görüşülecek. Yarın Türkiye İstatistik Kurumu Kanunu ki Kamu İhale Kanunu’ndan sonraki süreçte 6 madde hâlinde. İskan Kanunu’nda değişiklik yapan kanun tasarısını 11’inci sıradan 3’üncü sıraya aldık. Yine, zirai karantina ve zirai mücadele ile ilgili kanun teklifi veren arkadaşlarımız ve kanun tasarısını 42’nci sıradan 4’üncü sıraya aldık. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun 3’üncü sıradan kendiliğinden 5’inci sıraya gelmiş oldu. Yine, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Kanun Tasarısı 10’uncu sıradan 6’ncı sıraya, Avrupa Topluluğu rekabet edilebilirlik ve yenilik çerçevesindeki program 31’inci sıradan 7’nci sıraya; Kuzey Atlantik Anlaşması, Hırvatistan’la ilgili ve Arnavutluk’la ilgili anlaşmalar, uluslararası sözleşmeler de 167’nci ve 168’inci sıradan gündemin 8’inci ve 9’uncu sırasına alındı.

Bu arada, değerli grup başkan vekillerimizin katkılarına da tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum. 3 Aralık, Birleşmiş Milletlerin engellilerle ilgili sözleşmesinin kabul günü. Bu konuda Sayın Bakanımız Nimet Çubukçu’nun ricalarını değerli grup başkan vekillerimiz kabul ettiler ve 3 Aralığa denk gelecek şekilde, inşallah olağanüstü bir durum olmazsa 227 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nı görüşmeyi, kanunlaştırmayı arzu ediyoruz. Sonra da gündemin sırasındaki gelen süreçte devam edeceğiz. Arkasından, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasıyla ilgili kanun tasarısı, Posta Kanunu ile ilgili kanun tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 milletvekilinin, Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Teklifleri sırasıyla görüşülecek. Bu sürecin bitiminde de, 25 Kasımdan itibaren, 5 Aralık Cuma günü yani bayramdan önceki son hafta bu kanun tasarılarını bitirmeyi arzu ediyoruz. Katkıda bulunacak milletvekili arkadaşlarımıza, katkıda bulunan siyasi partilere, gruplara şimdiden teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, uzun zamandır, hep uzun süreli, Parlamentonun, gündemini yapmaya gayret ediyoruz ama hem siyasi parti gruplarının haftalık gündem yapma arzuları, istekleri hem de zaman içerisinde Hükûmetten gelen kanun tasarı ve tekliflerinin öne alınması taleplerinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin bugüne kadarki geleneği çerçevesinde her hafta hemen hemen Danışma Kurulu, sadece bütçe görüşmeleri hariç olmak üzere, devam etmiş. Biz, bu dönemde, 23’üncü Dönemde çeşitli kereler, iki haftalık, üç haftalık Danışma Kurulu önerilerini gündeme getirdik ve genelde de bu aldığımız öneriler çerçevesinde, Danışma Kurulunun önerisi çerçevesinde de gündemi oluşturmaya gayret ettik ve uyduk. Bu sefer de üç haftalık bir gündem oluşturmaya çalışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, burada, Danışma Kurulunun önerisi aleyhine söz alan sayın milletvekillerim küresel ekonomide ortaya çıkan krizle ilgili, Hükûmetin alması gereken tedbirlerle, bir kısım yapıcı öneriler ama bir kısım da hiç önerilerle alakası olmayan, sadece gündemi işgal edebilmek ve vatandaşın bu süreç içerisinde dünyadaki küresel krizin Türkiye’ye yansımasını engelleyebilmek için gayret gösteren Hükûmete yardım etme çabası ve gayreti içerisinde olması gerekirken, psikolojik olumsuzluğu daha da arttıracak, panik havasını gündeme getirecek ve bundan Amerika Birleşik Devletleri’nde çıkan bir yangından, terleyen bir dünyadan daha olumsuz bir etki sağlamasına imkân verecek söylemlerde bulunmak ekonomiye hiç katkı sağlayacak bir pozisyon da değildir.

Bakın, AK PARTİ iktidara geldiği dönemde fakir ve muhtaç insan sayısı 18 milyon idi. AK PARTİ iktidara geldiği bugün itibarıyla fakir ve muhtaç insan sayısı 12 milyona düşmüştür. Biz fakir ve muhtaç insan sayısını arttırmadık, azalttık. “Sosyal Devlet” ilkesi, Anayasa’mızın 2’nci maddesinde vücut bulan “Sosyal Devlet” ilkesi bugüne kadar hiç kimse tarafından düşünülmemiş ama AK PARTİ İktidarı döneminde 18 milyon olan fakir ve muhtaç insanlara, ki 1984 yılında kurulmuş, halk arasında “Fak Fuk Fon” diye ifade edilen bu fonu çalıştırıp fakir ve muhtaç insanlarına kamu kaynaklarını en iyi şekilde ulaştırabilmek, o insanların yaralarına merhem olabilmek, o insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla bu Fon bugüne kadar hakkaniyetli şekilde uygulanmaya çalışılmış. Bunu kim yapmış? Devletin valisi ve kaymakamları tarafından yapılmış. Devletin valisi ve kaymakamlarına “Militan” diyen bir zihniyetin burada hangi çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu vali ve kaymakamlar bundan önceki süreçte çeşitli imtihanları geçmişler, kaymakamlık yapmışlar, hükûmetler tarafından valiliğe getirilmişler ve bunlar 2002 yılından önce de valilik yapıyorlardı, kaymakamlık yapıyorlardı ve bu insanlar o yörede tarafsızlığı yapıp hiç kimseyi gözetmeden, korumadan sadece muhtaç olan insanlara bu imkânı sağlayabilmek için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Sağduyuyla hareket eden devletin valisine, kaymakamına “Militan.” diyen zihniyeti, açıkçası, bu kürsüde savunma imkânı olmayan valiler adına kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Danışma Kurulu önerimizin kabul edileceği inancıyla hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bu öneri bütün partilerin mutabakatıyla gelmiştir. Bu bakımdan, daha önceki konuşmacıların sorularına cevap vermek amacıyla Danışma Kurulu önerisi hakkında ifadeleri, bu Danışma Kurulu önerisinde imzası bulunan siyasi parti olarak Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmiyor. Dolayısıyla, eğer imzamız var ise bu konuda sataşmadan dolayı söz alarak parti adına cevap verdirilirse daha uygun olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü hepimizin imzası var burada.

BAŞKAN – Efendim, İç Tüzük buna müsaade etmiyor. İki tane aleyhte, iki tane lehte söz verme hakkımız var. Başka söz veremeyiz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim sözlerimi de…

BAŞKAN – Efendim, hiçbir şey yok. Sizin sözlerinizin yanında hafif kalır.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika efendim…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Grup Başkan Vekili beni itham ederek bir laf söyledi.

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, beni dinler misiniz?

BAŞKAN – …okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, beni dinler misiniz?

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/199) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/98)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

25.03.2008 tarihinde Başkanlığınıza sunmuş olduğum…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yahu duymuyor musun sen?

“…ve 07.04.2008 tarihi itibariyle Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'na havale edilen (2/199) esas numaralı "Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifim", süresi içinde görüşülmediğinden TBMM İçtüzüğü'nün 37'nci maddesi gereğince doğrudan TBMM Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                     Ahmet Kenan Tanrıkulu

                                                                                                                   İzmir”

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.

Sayın Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’mizin İç Tüzük’ün 37’nci maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’mızın 173’üncü maddesinde yer alan “Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” amir hükmünü gözeterek geçtiğimiz dönemlerde, 57’nci Hükûmet zamanında alışveriş merkezleri ve büyük mağazalarla ilgili olarak bir kanun taslağı hazırlamıştık ancak bu yasa 2002 erken seçimlerinden önce maalesef Meclisimizin Genel Kuruluna gelemedi ve yasalaşamadı. 57’nci Hükûmet zamanında bu alanda göstermiş olduğumuz gayreti bizden sonra iş başına gelen hükûmetler, üzülerek ifade etmeliyim ki, maalesef gösterememiştir. Aradan geçen altı yıllık süre zarfında bu konuda gerekli adımlar atılamamış, yasanın çıkacağı yönünde çeşitli zamanlarda sadece sonuç alınamayan vaatlerde bulunulmuştur.

Ülkemizde özellikle büyük şehirlerimizde tüketim maddeleriyle ihtiyaç malzemelerinin beraberce satışının yapıldığı alışveriş merkezlerinin sayısı da hızla artmaktadır. Bu noktada 1998 yılında “hiper”, “süper” veya “zincir marketler” diye söylediğimiz marketlerin sayısı 2.135 iken bu rakam 2008 yılında 8.252’ye ulaşmış durumdadır.

Değerli milletvekilleri, büyük mağazaların sahip oldukları piyasa hâkimiyeti dolayısıyla ürünleri kendi markalarıyla pazarlama eğilimleri, çevrelerinde yerleştikleri çeşitli meslek ve sanat kollarında faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârlarımızla küçük ve orta boy işletmelerin yapılarının bozulmaları ve piyasadan da çekilmeleri sonucunu doğurmaktadır. Önceleri sadece bakkal, manav gibi gıda sektörünün sorunuymuş gibi takdim edilen bu değişim, sektöre her alanda giren perakendeci zincir gıdadan mobilyaya, elektronik eşyadan inşaat malzemelerine kadar her alanı kaplamıştır. Yapılan bir araştırmaya göre, Nielsen araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre, süper marketlerin sigara hariç tüm hızlı tüketim ticaretinden aldığı pay geçtiğimiz on yılda yüzde 54 yükselirken, geleneksel ticaret yapan, yani orta market ve bakkallar dediğimiz kesimin aldığı pay da 26 puan düşüş göstererek yüzde 36’ya gerilemiş durumdadır.

Yine bu araştırmaya göre, 1998 yılında yaklaşık 167 bin olan bakkal ve orta market sayısı yüzde 23 azalarak 2008 yılında 128 bine gerilemiş durumdadır. Tabii bu düşüşte de en çok payı maalesef bakkallarımız almıştır.

Alışveriş merkezlerinin gittikçe hız kazanan gelişim süreci doğal olarak beraberinde bazı sorunları ve sıkıntıları da getirecektir. Yerleşim merkezlerinde kurulan ve büyük mağaza olarak adlandırılan alışveriş merkezleri yeterli otoparklarının olmaması, kira ücretlerinde fahiş fiyatların istenmesi, yerli markalardan daha çok yabancı, ithal markaların tercih edilmesi ve alışveriş merkezinin hem ortak hem de reklam giderlerinin oldukça yüksek olması gibi sebeplerden esnafımız tarafından sorunlar hâlinde bütün yetkililere belirtilmektedir. İşte buna en somut örnek de geçtiğimiz hafta içerisinde, hem Trabzon’da hem Ankara’da ve tabii ki İstanbul’da bulunan büyük, tanınmış alışveriş merkezlerindeki esnafımızın kepenk kapatması durumudur.

Gelişmiş ülkelerde büyük mağazacılığın gelişim sürecinde de tabii bizdeki gibi benzer sorunlar yaşanmış ancak oralarda yapılan hukuki düzenlemelerle bu sorunların giderilmesine de çalışılmıştır. Bu hukuki düzenlemeler sonucunda, bu tür alışveriş merkezlerinin büyüklüklerine göre, zamanla, şehircilik açısından ve trafik yoğunluğu bakımından dikkate alınarak yerleşim merkezlerinin dışında veya belirlenen yerlerinde yapılmalarına gidilmiştir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifimiz ile bu konudaki yasal boşluğun giderilmesi ve ülkemizdeki ticari hayatın daha rasyonel, akılcı bir şekilde verimli ve sağlıklı hâle getirilmesi ve geleceğe dönük çağdaş gelişmeler ışığında da dünya örneklerinin ülkemiz açısından uygulanması esas alınmıştır.

Diğer yandan kanun teklifimiz ile kamu yararının korunması ve rekabet hukuku açısından da büyük mağazaların hukuki bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu, devam edin.

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

…zeminde, rekabet şartlarına uygun olarak ve Avrupa Birliği normları da dikkate alınarak, çağdaş bir ortamda ticari faaliyetlerini sürdürmeleri amaçlanmıştır.

Teklifimizdeki düzenlemelerle tüketici haklarının, esnaf ve sanatkârlarla küçük işletmelerin, yani KOBİ’lerin, büyük mağazaların çeşitli adlar altında tedarikçisi konumunda bulunan küçük işletmelerin, orta büyüklükteki işletmelerin istismar edilmeleri de önlenmeye çalışılmıştır.

Hazırladığımız teklifimiz KOBİ’lerimizin ve tüketicilerimizin korunmasına yönelik olarak, politika belirleme ve buna bağlı hukuki düzenlemeler yapma yetkisini de gözeterek esnaf ve sanatkârımızın da onayını alan bir çalışma olmuştur.

Teklifimizin doğrudan Genel Kurul gündemine alınması yönünde Genel Kurulumuzun desteğini talep ederek, yıllardır mağdur durumda bulunan esnaf ve sanatkârımızın yüzünü güldüreceğiniz inancıyla, tekrar hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.

Önergenin lehinde Bursa Milletvekili Necati Özensoy.

Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir Milletvekilimiz Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından hazırlanan Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına görüşlerimi belirtmek üzere söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.

Doğrudan Genel Kurula indirilmesini istediğimiz teklif ülkemizin sosyal ve ekonomik dokusunu yakından ilgilendirmektedir. Aslında aynı konuda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanmış bir kanun tasarısı ve ana muhalefet partisi tarafından hazırlanmış bir kanun teklifi de vardır. Bu teklif ve tasarılar büyük market ve alışveriş merkezlerine bir düzenleme getirerek, küçük esnafın, sanatkârın, KOBİ’ler ve tüketicilerin korunmasını amaçlamaktadır.

Tasarı ve teklifler incelendiğinde bu konuda bir fikir birliği olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, esnaf ve sanatkârımızın, tüketici derneklerimizin çıkmasını arzuladığı bu kanun bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülememektedir. Tasarı ve tekliflerin görüşülmemesinin, Genel Kurulun huzuruna getirilmemesinin nedenini herhâlde AKP Grubu ve AKP Hükûmeti izah edecektir.

Bu kanunun çıkmasını sabırsızlıkla bekleyen esnaf ve sanatkârımız, büyük market ve alışveriş merkezlerinin Hükûmet üzerinde lobicilik yaparak yasanın çıkmasına engel olduklarını düşünmektedir. AKP, altı yıllık iktidarı boyunca yaptığı gibi, esnaf ve sanatkârın, KOBİ’lerin, tüketicinin yanında yer almayı seçmemiş, büyük sermayenin yanında saf tutmayı tercih etmiştir. İki yıl önce hazırlanan tasarının hâlen kanunlaştırılamamış olmasının başka bir izahı yoktur.

Kanun, sayılarının dört beş bini bulduğu tahmin edilen büyük market ve alışveriş merkezlerinin açılış ve çalışma şartlarını düzenlemektedir. Teklif ile bu tür yerlerin şehir dışına taşınması, pazar günü ve resmî tatil günlerinde çalışmaması, akşam saat sekizde kapanması öngörülmektedir. Bütün bu tedbirler bakkal, kasap, tuhafiye, ayakkabıcı gibi küçük esnafımızın biraz rahatlamasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Büyük marketlerin neden olduğu sorun, sadece perakende satış yapan küçük esnafımızla bitmemektedir. Büyük marketlerin işleyiş tarzı, üretim yapan küçük esnaf ve sanatkârlarımızı, KOBİ’lerimizi, hatta sanayicilerimizi zora sokmaktadır. Küçük üretici ve KOBİ’lerin ürünlerini büyük market ve alışveriş zincirlerine sokma şansları neredeyse yoktur. Küçük üreticilerden raf parası, stand parası, rafta öne çıkarma parası gibi paralar istenmekte, Sevgililer Günü, Anneler Günü, yılbaşı, vesaire gibi zamanlarda onlardan ayrıca ücret talep edilmektedir. Bütün bu maliyeti göze alıp büyük marketlerde raflara çıkmayı başaran üreticiler, bu sefer de marketlerin kendi markaları altında fason olarak ürettikleri ürünlerle haksız rekabete uğramaktadırlar. Diğer taraftan, alınan ürünlerin paraları çok uzun vadelere yayılmakta, küçük üretici bu devasa sermaye karşısında haksız taleplere “Evet” demek zorunda kalmaktadır. Büyük marketler ve mağazaların kendi markaları adı altında sattıkları fason ürünlerde kalitenin düşmesi de ayrı bir sorundur.

Sonuç olarak, büyük market ve mağazalar bugünkü durumlarıyla esnaf ve sanatkârımıza, KOBİ’lerimize, küçük üreticilerimize büyük zarar vermektedir. Büyük mağazalar sokak aralarına kadar yayılmaya devam ettikçe, yetinmeyip ellerinde kalan son kullanma tarihi yaklaşmış ürünleri ve kalitesiz, fason ürünleri sattıkları ucuzluk marketleri açtıkça, ülkemizin temel direği olan esnaf ve sanatkâr tamamen çökecektir. Esnaf ve sanatkârın çökmesi, ekonomi içinden çekilip büyük marketlerde çalışan eleman durumuna gelmesi, sosyal dokumuza da büyük zarar verecektir. Milletimizi, Anadolu’yu ayakta tutan Ahilik kültürü de büyük marketlerle birlikte yok olacaktır.

Amacımız, büyük market ve mağazaları sokak aralarından çıkararak şehrin dokusuna, mimarisine, trafiğine zarar vermeyecek noktalara taşıyarak küçük esnafımızın da yaşamasını sağlamaktır, küçük üreticinin haksız rekabete maruz kalmasını dolayısıyla yok olup gitmesini önlemektir.

Eylül ayında kredi kartı borcunu ödemeyenlerin ve geç ödeyenlerin oranının ağustos ayına göre yüzde 40 arttığı tespit edilmiştir. AKP İktidarının ekonomik politikaları sonucu vatandaşımız bankalara, kredi kartlarına borçlu hâle gelmiştir. Krizle birlikte kredi kartı felaketi hızlanarak, katlanarak büyüyecek, yeni sosyal sorunlar ortaya çıkacaktır.

Anadolu’da veresiye defterleri yeniden ortaya çıkmaya başladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

NECATİ ÖZENSOY (Devamla) – Teşekkür ederim.

Öyle görünüyor ki büyük şehirlerimizdeki mahalle bakkalları da birkaç ay içerisinde veresiye defterlerini yeniden açacaklar. Gelin, ekonomik kriz ve haksız rekabet onları tamamen yok etmeden bu kanunu çıkaralım, kriz dönemlerinde önemli sosyal görevler üstlenen küçük esnafımızı da kurtaralım.

Gelin, siz de bakkalımızın, kasabımızın, manavımızın, KOBİ’mizin yanında yer alın. İktidarınız boyunca hep paranın, büyük sermayenin, uluslararası şirketlerin, kartellerin, tekellerin yanında saf tuttunuz, bir kerecik de olsa milletin yanında, doğru yerde saf tutun, teklifi doğrudan gündeme alalım ve kanunlaştıralım.

Sizleri en iyi dileklerimle selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy.

Sayın Susam, sisteme girmişsiniz, bir şey mi diyeceksiniz?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Katkıda bulunacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkanım, direkt gündeme alınması istenen kamuoyundaki adıyla “hipermarket yasası” veya “perakende sisteminin düzenlenmesiyle ilgili yasa”yla ilgili burada yüce Meclisin huzurunda Adalet Bakanımız, Sanayi ve Ticaret Bakanımızdan aldığı sözle, geçen sene aralık ayında bu yasanın bu Mecliste görüşüleceğinin sözünü vermişti. Bu sözü şu an yerine getirmenin tam zamanıdır. AKP’li bütün Meclis üyeleri de bunun tanığıdır. Bir yıl geçmiş olmasına rağmen bu yasayı Mecliste görüşmemek kriz içerisindeki esnaf sanatkârı düşünmemek anlamına gelir. Meclisteki hiçbir parlamenterin böyle bir düşüncede olmadığına inanıyorum. O nedenle bütün arkadaşlarımı bu yasaya destek vermeye davet ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Susam, anlaşılmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- KİT Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - KİT Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Toplum Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Siirt Milletvekili Osman Özçelik aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’deki sanayicilere ucuz elektrik sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.

Bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzük’ün 98’inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

2.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den sözlü soru önergesi (6/266) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.

Bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzüğün 98’inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

3.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Akseki Kütüphanesinden Konya’ya gönderilen yazma eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/292) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya-Yamansaz bölgesinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/326) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

5.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e kültür ve kongre merkezi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/401) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir ansiklopedide Türkiye haritasının yanlış gösterilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/404) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

7.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Ilgaz Dağında turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/465) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Gar Önü Kavşak Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/547) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

9.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir yörenin kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/578) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

10.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, bir türbenin durumuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/600) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

11.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, denizi dolduran bir firmaya kesilen cezaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/656) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Gönen’de kurulması planlanan çimento fabrikasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/726) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

13.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Alanya’daki yunus gösteri merkezinin yer seçimine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/735) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Anıt Parkı projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/856) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 3, 10, 30, 32, 75, 133, 160, 175, 222, 279, 285 ve 374’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Tayfur Süner

                                                                                                                  Antalya

Antalya’nın Akseki İlçe Kütüphane Müdürlüğü’nde bulunan 332 adet nadir yazma eser dijital ortama aktarılması ve onarımının yapılması için Konya Bölge Yazma ve Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü’ne gönderilmiştir. Bu eserlerin 261 adedi 12/04/2005, 61 adedi 04/10/2005 tarihinde ilgili birime teslim edilmiştir.

Soru 1: Bu eserlerin gönderilmesinin üzerinden 2-2,5 yıl geçmesine rağmen neden hâlâ bir sonuç alınamamıştır?

Soru 2: Bu eserler ne zaman Akseki Kütüphanesi’ndeki yerlerini alacaklardır?

Soru 3: Tarihî eser kaçakçılığının yoğun olarak yaşandığı ülkemizde, bu değerli eserlerin akıbetini merak etmekteyim. Eserlerin gönderildiği Bölge Müdürlüğü’nde ne gibi koruma tedbirleri bulunmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Tayfur Süner

                                                                                                                  Antalya

Antalya kent merkezinin 14 km. doğusunda olan “Yamansaz” bölgesi, endemik bitkilere ve 161 farklı kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Burası, son zamanlardaki yoğun yapılaşma sonucu âdeta beton yığınına dönmüştür. Zemininde çamur tabakası bulunması ve taban suyu seviyesinin yüksek olması, buraya yapılan binaları en riskli yapılar arasına sokmaktadır. Bununla birlikte, böylesine doğal güzelliği olan ve göçmen kuşların dinlenme noktası olan bu bölgede yapılaşmanın bir an önce durdurulması ve bölgenin koruma altına alınması gerekmektedir.

Soru 1: Kuşların barınma ihtiyacını karşılayan bu gibi bölgeler, Avrupa’da yapay olarak oluşturulmaktadır. Bizde ise bu alanlar doğal olarak var. Hiç olmazsa Yamansaz’ın kalan kısmının korunması için bir çalışma yapılmakta mıdır?

Soru 2: Her yıl milyonlarca insan kuş gözlemi için buralara gelmektedir. Eko turizminin daha da gelişmesi açısından bu bölgenin üstünde ciddiyetle durulması gerekmez midir?

Soru 3: Yamansaz’da kamulaştırma yapılıp, kooperatiflere satılan bölümlerin geri alınarak bu bölgenin korunması sağlanamaz mıdır? Bu konuda yapılan bir çalışmanız var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

Gaziantep, sanayi ve ticaret alanında olduğu kadar sosyal ve kültürel bakımdan da Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin merkezi konumundadır. Fakat her geçen gün daha da büyüyen ilimizde bir Kültür ve Kongre Merkezinin bulunmayışı önemli bir eksikliktir. Bu eksiklik, sosyal ve kültürel alanda yapılacak faaliyetler ve sunulacak hizmetlere engel olmaktadır.

Bu çerçevede;

1) Bakanlık olarak Gaziantep ilimizin bu büyük eksikliğini gidermeye yönelik bir Kültür ve Kongre Merkezi yapma projeniz var mı? Varsa bu proje, ne zaman uygulamaya konulacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 21/01/2008

                                                                                                        Mehmet Serdaroğlu

                                                                                                               Kastamonu

İç ve dış mihraklarca ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, her geçen gün farklı bir boyut ve mahiyet kazanmaktadır.

Son olarak bilim ve bilgi kaynağı olması gereken, bugüne kadar öyle bildiğimiz “ansiklopediler” de bilim ve bilginin dışına çıkarak, politika yapmaya başlamışlardır.

Brıtannıca “ansiklopedisi” Güneydoğu’yu, Doğu’nun bir bölümünü, İstanbul’un bir bölgesini ve İç Anadolu’nun bazı yerlerini Kürdistan toprağı göstererek, bir büyük skandala imza atmıştır.

Sorular:

1) Böyle asılsız ve terbiyesizce bir iddiada bulunan Britannica ansiklopedisini devlet ve okul kütüphanelerinden çıkarmayı düşünüyor musunuz?

2) Britannica Ansiklopedisinin yurt içine girişi, yurt içinde basımı, yayını ve satışını ve internet erişimini engellemek için girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?

3) Ülkemizde ve dünyada bilgi kirliliği yaratan ve bölücü faaliyetlere alet olan sözde ansiklopedi hakkında tazminat davası açmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 11/02/2008

                                                                                                        Mehmet Serdaroğlu

                                                                                                               Kastamonu

Bakanlığınız tarafından hazırlanan Türkiye Turizm Stratejisi (2023) eylem planında, ülkemizin 2023 yılına kadar turizm stratejisi belirlenmektedir. Rapor ile ülkemiz turizm gelişim koridorlarına ayrılmakta, kış koridoru, zeytin koridoru, yayla koridoru, inanç koridoru gibi belirlenen yerlerde yapılacak çalışmalar detaylı olarak anlatılmaktadır. Kış koridoru olarak Erzincan, Erzurum, Ağrı, Kars ve Ardahan illerini içine alan bölge belirlenmiştir.

Kastamonu ile Çankırı illeri sınırları arasında yer alan Ilgaz Dağı, ülkemizin önemli kış turizm merkezlerinden birisi olmasının yanında, sahip olduğu doğal güzellikleri ile dört mevsim turizme elverişlidir. Kastamonu-Ilgaz, Türkiye Turizm Stratejisi (2023) raporunun hiçbir yerinde yer almamaktadır.

Sorular

1- Ilgaz Dağı Türkiye Turizm Stratejisi (2023) raporunda neden yer almamaktadır?

2- Kocaeli Kartepe, Bolu Kartalkaya ve Çankırı-Kastamonu Ilgaz’ı içine alan yeni bir kış koridoru oluşturmayı düşünüyor musunuz?

3- Ilgaz Dağı’nda özellikle kış turizmini geliştirmeye yönelik herhangi bir çalışmanız var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

1- TCDD Ankara Garı ve Meydanı Cumhuriyetin ve Başkent Ankara’nın kültürel ve tarihî simgesidir.

Anılan bölgede Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca “Gar Önü Kavşak Projesi” imar tadilatı yapıldığı ve bu projeye,

Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca onay verildiği doğru mudur?

2- Anılan Kurul projeyi onaylarken hangi kriterleri esas almıştır?

Tescilli yapıları ve Ankara’nın kültürel kent kimliğini yok edici projeye müdahale etmeyi düşünüyor musunuz?

3- Ankara için düşündüğünüz, eski kent kimliğini simgeleyen yapılara ve bölgelere sahip çıkma düşüncenize aykırı değil mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Mustafa Enöz

                                                                                                                  Manisa

Dünya tarihinde paranın ilk defa Lidyalılar tarafından basıldığı yer olan Sart Beldesi Manisa İli Salihli İlçe sınırları içerisinedir. Bu bölge medeniyetlere ev sahipliği yapan tarihi bir bölgededir. Bölgede şifalı kaplıcalar ve tabii güzelliğe sahip Bozdağlar bulunmaktadır.

Sorular:

1 - Bozdağları da içine alan bölgeyi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi yapmayı düşünüyor musunuz?

2 - Bölgenin Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi yapılması için Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Tayfur Süner

                                                                                                                  Antalya

Antalya Emiri Hamitoğlu Yunus Bey’in torunu Mehmet Bey tarafından 1377 yılında yaptırılan Antalya’nın tarihi Kaleiçi semtinde bulunan Selçuklu dönemine ait Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi, bakımsızlık nedeniyle çöplüğe dönmüştür.

Soru 1: Bu türbenin bakımının yapılması ve korunması konusunda Bakanlığınız tarafından bir çalışma yapılmakta mıdır?

Soru 2: Yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği tarihi bir türbenin bu durumda olmasının mantıklı bir açıklaması var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                Akif Ekici

                                                                                                                Gaziantep

Bodrum Güllük Körfezi Pina Yarımadası’nda izinsiz olarak denizi dolduran MNG Holding’e turizme yaptığı katkılardan dolayı plaket verilmiştir. Verilen plaketi, “Denizi doldurduk cezamızı bekliyoruz, 30 yıllık büyük bir şirketiz. İzni nasılsa alırız.” diyen firma yetkilisi Sinan Karaağaçlı almıştır.

Doğayı, denizi katlederek turizme ve çevreye zarar veren bir firmaya plaket vermek bir anlamda çevre katliamına AKP Hükümetinin onay vermesi demek oluyor.

1. Yasaları hiçe sayarak, bildiğini okuyan bu firmaya plaket verilmesi, yapılan yasadışı davranışı ödüllendirmek anlamına gelir. Bu ödülün, desteğin sebebi nedir?

2. Denize çöp poşeti atana 5.000 YTL ceza kesilirken, denizi dolduran bu firmaya bu zamana kadar 21 bin 500 YTL gibi az bir ceza kesilmesinin sebebi nedir?

3. Turizm Bakanlığının bu ve buna benzer ihlallerde yaptırımı nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 08.05.2008

                                                                                                        Ahmet Duran Bulut

                                                                                                                 Balıkesir

Son günlerde Balıkesir iline ait Gönen ilçesinde kurulması planlanan çimento fabrikalarıyla ilgili olarak yöre halkını tedirgin eden bazı haberler ulusal ve yerel basına yansımıştır.

Ülkemizde kaplıca turizminin merkezlerinden biri olan Gönen’de çevreyi kirleten, çevreyi kirleteceği kaçınılmaz olan çimento fabrikasının yapımının önlenmesi konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Tayfur Süner

                                                                                                                  Antalya

Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Türkler Beldesi’nde, bir “yunus gösteri merkezi” yapılmaktadır. Gösteri merkezinin yapıldığı yer, Kargı Çayı’nın denize döküldüğü, mavi bayraklı bir plajdadır. Bir cazibe merkezi oluştururken diğer cazibeleri yok etmemek gerektiği düşüncesindeyim. Bu doğru bir yatırımdır, ancak yer seçimi çok yanlıştır. Böyle bir yeri bu amaçla kullanmak, buradaki doğal güzellikleri yok edecektir.

Soru 1) Mavi bayraklı bir plaja bu tesisin inşası şart mıdır? Bu yatırım yapılırken gerekli araştırmalar yapılmış mıdır? Tesis yapıldıktan sonra da mavi bayrak korunabilecek midir?

Soru 2) Gösteri merkezinin yapılacağı yerde oluşacak çevre felaketinin sorumlusu kim olacaktır?

Soru 3) Böyle bir yatırımın yapılması, ilçemize ne gibi bir turistik katkı sağlayacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bilindiği gibi Kütahya ili Dumlupınar ilçesi, Kurtuluş Savaşı mücadelesinde canını veren 137 bin dolayında şehidimizin yattığı ve onların anısına Dumlupınar Şehitliği’nin bulunduğu tarihî ve kültürel zenginliklere sahip bir ilçemizdir. Bu tarihî ve kültürel zenginliklerin gelecek nesillere aktarılması ve ilçenin daha geniş kitlelere tanıtılmasında önemli bir yer tutacak olan Dumlupınar Anıt Parkı’nın, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına yetiştirilerek Sayın Bakanımızca açılacağı yönünde yerel basında ve medyada değişik haberler yer almaktadır. Bu konuyla ilgili olarak:

1) Dumlupınar Anıt Parkı Projesi ve yapımına ilişkin çalışmalar ne aşamadadır?

2) Projenin büyüklüğü ve maliyeti nedir?

3) Sayın Cumhurbaşkanımızın 26-30 Ağustos 2008 tarihlerinde Zafer Bayramı kutlamalarına katılacağı haberleri doğru mudur?

4) Projenin Sayın Cumhurbaşkanımızın ilçeyi ziyaretlerine yetiştirilerek açılışını yapması mümkün müdür?

5) Zafer Bayramı kutlamalarının bir Devlet Töreni şeklinde yapılması mümkün müdür?

6) Dumlupınar ilçemizle ilgili Bakanlığınızca yürütülen diğer çalışmalar nelerdir?

BAŞKAN – Soruları Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay cevaplayacaklar.

Buyurun Sayın Günay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; arkadaşlarımızın sorularına kısaca cevap vermeye çalışacağım.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Akif Ekici, Bodrum Güllük Körfezi Pina Yarımadası’nda izinsiz olarak denizi dolduran bir şirketin görevlisine plaket verilmesinden, ödül verilmesinden bahsederek bir soru yöneltmiş. Aslında bir ödül değil, bir plaket takdimi; o bölgede turizm yatırımı yapanlara gelişigüzel verilmiş bulunan, bir anlamda sırayla verilmiş bulunan bir plaket takdimi. Bizim Bakanlığımızla herhangi bir ilgisi yok, Bakanlığın imzası olan bir plaket değil. Burada verilen cezayı da Çevre Müdürlüğü düzenliyor. Bu açıdan da bizimle ilgisi yok. Sadece o alanda bir proje getirildi, daha sonra izinsiz olarak doldurulan alanın biz eski hâle getirilmesini istedik arazinin, eski hâle getirildikten sonra ancak projeyi incelemeye alacağımızı söyledik. O açıdan, izinsiz olarak işlem yapan firma şu anda zaman açısından da, başka açılardan da zararlı durumda.

Kütahya Milletvekilimiz Sayın Profesör Alim Işık’ın Dumlupınar ilçesiyle ilgili soruları var. Dumlupınar önemli bizim için tabii. Biz orada çeşitli etkinlikler yapıyoruz Dumlupınar Anıtı, Dumlupınar Zaferi ile ilgili olarak. Yeni bir alan düzenlemesi önerisi vardı, fakat orada İlk Hedef Anıtı var hemen yakın çevrede ve ayrıca 1 kilometre mesafede de Dumlupınar Anıtı var. Bu arada, yetersiz bir alanda üçüncü bir anıt düzenlemesinin bir anlamda israf olacağı ve alanın da uygun olmayacağı bizim arkadaşlarımız tarafından saptandı. O açıdan bu projeye destek vermedik, ama onun dışında çevre düzenlemesi için sınırlı miktarda, belediyeye yardımda bulunduk bu yıl içinde ve Kütahya ilindeki, Dumlupınar ilçesindeki bütün tarihsel varlığın envanterini de çıkardık.

Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Ahmet Duran Bulut’un sorusu var Balıkesir ili Gönen ilçesinde kurulması planlanan çimento fabrikasıyla ilgili. Konuyu tetkik ettik. Bu alan, çimento fabrikası kurulması planlanan alan bizim Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilan ettiğimiz Balıkesir Gönen termal turizm merkezi ve Balıkesir Gönen Ekşidere termal turizm merkezi sınırları dışında kalıyor. Bu çerçevede bizim yapabileceğimiz bir şey yok, bir müdahale… Turizm bölgesi, turizm ilan edilmiş alan içinde olmadığı için bizim müdahale imkânımız yok.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Hasan Özdemir’in sorusu var. Gaziantep ilinde bir kültür ve kongre merkezi yapılmasına ilişkin bir proje yok şu anda. Sadece belediyemizle ve özel idaremizle bir temasımız var birlikte bir kültür merkezi yapma konusunda. Gaziantep’te son derece önemli kültür girişimleri var, restorasyon projeleri var; sanıyorum bir büyük müze çalışması var, arkasından kültür ve kongre merkezini de yapma imkânını önümüzdeki yıl belki programa alma imkânını bulacağız. Ne yazık ki geçmiş dönemlerde asıl büyük merkezler biraz ihmal edilerek siyasi tercihlerle, yetkili, görevli arkadaşlarımızın tercihleriyle bir kültür ve kongre merkezini taşıyamayacak olan bazı merkezlere kongre ve kültür merkezleri yapılmış, ihtiyacı olan merkezlerde ne yazık ki bir plan ve proje çalışması bile yapılmamış. Şimdi, en azından bu tercih yanlışlıklarını ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.

Manisa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu var. Salihli sınırları içinde Sart beldesi… Burada Bozdağlarını içine alan bölgeyi kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi yapmayı düşünüyor musunuz diye. Evet, yaptık bunu 13/3/2008 tarihli Resmî Gazete’de yayınlandı Bakanlar Kurulu kararıyla. Sayın Milletvekilimizin bahsettiği bölgeyi Manisa Salihli Kurşunlu termal turizm merkezi olarak ilan ettik; arkadaşlarımızın dikkatine, duyarlılığına teşekkür ederim.

Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Serdaroğlu’nun sorusu var, “Ilgaz Dağı, turizm stratejisi çerçevesinde nasıl düşünülüyor? Bu çerçevede bir kış turizmi aksı düşünüyor musunuz?” diye.

Bizim turizm stratejimizde Bolu, Kastamonu, Çankırı aksı, bir kış turizmi aksı olarak düşünülüyor zaten. Biz, bu bölgede planlama çalışmaları yapıyoruz. Bir master plan hazırlığı içindeyiz ve master plan hazırlığı çerçevesinde burada ulaşım akslarını, pist akslarını tespit etmeye çalışıyoruz. Kış turizmi, bizim, Türkiye’de turizmi çeşitlendirme çerçevesi içinde önem verdiğimiz alanlardan birisidir. Bunu özellikle altını çizerek belirtmek istiyorum.

Yine Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Serdaroğlu’nun bir başka sorusu var. Ana Britannica’nın son nüshalarında Türkiye'nin bazı bölgelerini haksız biçimde sıfatlandıran, niteleyen, isimlendiren birtakım uygunsuz düzenlemelerin olduğunu ve bunların kütüphanelerimizde bulunmaması gerektiğini ve bunların yayından kaldırılması gerektiğini ve bu konuda ne yaptığımızı soruyor.

Biz, bir kez, böyle bir çarpık düzenlemeleri içeren yeni yayınlar almadık. Bizdeki eski nüshalarda bu tür bir harita tahrifatı yok -eski nüshalarda- yeni nüshaları da kütüphanelerimize sokmadık. Tabii bu alanda yapılan yayınlarla ilgili, Türkiye'nin birliği, bütünlüğüyle ilgili konularda cumhuriyet savcılarına ve mahkemelere yetki düşüyor ama biz kendi yetki alanımız içinde bu tür yayınları, bu tür tahrifatları kendi kütüphanelerimize sokmuyoruz. Bu yayın da bizim kütüphanelerimizde yok.

Antalya Milletvekilimiz Sayın Tayfur Süner’in sorusu var, Türkler beldesinde Yunus Gösteri Merkezi yapıldı ve onun mahzurlu olup olmadığına ilişkin. Türkler beldesi, bizim Alanya batısı turizm merkezi kapsamımızda gerçekten. Burada, bu bölgelerde ilk 50 metre içinde, kıyı kenar çizgisinin ilk 50 metresi içinde yeşil alan, çocuk bahçesi, gezinti alanları, dinlenme tesisleri yönetmeliklerle ancak yapılabiliyor. İkinci 50 metrelik alanda ise toplumun yararlanmasına açık günübirlik turizm yapı ve tesisleri, taşıt yolları, açık otoparklar, arıtma tesisleri yer alabiliyor. Bu bahsedilen tesis, ikinci 50 metre içinde planlanmış. Tabii ikinci 50 metre içinde bir inşaat yoğunluğunun da olmaması gerekiyor. Orada -turizm bölgesi olduğuna göre- yoğunluğu, betonlaşmayı önlememiz ve yoğunluğu korumamız gerekiyor. Bu ikinci günübirlik alanlar içinde aslında yüzde 20 yapılaşma koşulu, biz bunu yüzde 5’e çekmişiz. Yani yapılaşma yoğunluğu gözükmesin diye, yüzde 20’ye kadar yapı yapma imkânı varken biz bunu yüzde 5’e çekmişiz ve böylece bunu azaltmaya çalışmışız. Tabii ikinci 50 metre içinde bu tür tesisleri bir ölçüde de yapmak gerekiyor. Çünkü yaygın bir şikâyet de turistlerin otellerden çıkmadığı ve dışarı çıktıklarında hiçbir sosyal aktivite, hiçbir kültür aktivitesi, hiçbir eğlence aktivitesi bulamadıkları doğrultusunda. O yüzden buraya bir denge götürmek gerekiyor. Yani bir yandan ilk 50, ilk 100 metre içinde yapılaşmayı gözü tırmalayacak ve turizm niteliğini kaldıracak ölçüye vardırmamak gerekiyor -ki yüzde 5’e çekmişiz biz bunu- ikinci olarak da tabii insanların bir miktar dışarı çıktıklarında yararlanabilecekleri bir eğlence aktivitesi, bir spor aktivitesi de olmak ve sağlamak gerekiyor. Bu çerçeve içinde bu alanı gözetiyoruz.

Yine Sayın Tayfur Süner’in bir başka sorusu var, Kaleiçi semtinde Selçuklu Dönemine ait Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi bakımsızlık nedeniyle kötü durumda diye. İdi, benim bilgilerime göre idi, ben de bir süre önce böyle bir gözlem yapmıştım aynı şekilde ve hatta o lokma parmaklıkların arkasına yurttaşlarımızın ellerindeki birtakım yiyecek artıklarını attığını da görmüştüm. Ama Kaleiçi’nde -Sayın Milletvekilimiz de biliyor herhâlde- çok ciddi bir yeniden yapılanma çalışması, bir restorasyon çalışması yapıldı ve o çerçeve içinde temizlik de sağlandı. Hatta bakım da sağlandı Vakıflar tarafından. Ama ben bu soru üzerine “Tekrar acaba bir kirlenme var mı?” diye buraya dikkat çerçevesinde arkadaşlarıma soru yönelttim. Yani yeniden oranın durumuna bakmak için bir girişimde bulundum. Ama Kaleiçi’ne eski hâline göre -sanıyorum ki herkes kabul eder- bu yıl için de, geçen yıl için de çok ciddi biçimde kaynak aktardık, emlak vergileri yüzde 10 payından özel idare aracılığıyla Antalya Büyükşehir Belediyesine ve Kaleiçi şu anda Antalya’da insanların gezebileceği, tarihsel dokuyu hissedebileceği bir mekân hâline dönüştü. Yunus Bey’in torunu Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi’ni de bu çerçevede yeniden dikkat altında tutacağımızı Sayın Milletvekilimize bir kez daha belirtmek istiyorum.

Yine Sayın Süner’in bir başka sorusu var, Antalya Akseki İlçe Kütüphane Müdürlüğünde bulunan bazı eserlerin Konya’ya götürüldüğüne ilişkin. Doğrudur, Akseki Kütüphanesinde 2005’te yapılan bazı denetim çalışmalarında kütüphane koşullarının bu kitapların, yazma eserlerin korunmasıyla ilgili çok elverişli olmadığı tespit edildi. Orayı şu anda iyi hâle getirmek konusunda bir çalışma, sınırlı bir çalışma yapılıyor. Konya’ya alınmıştı bunlar. Konya Kütüphanesi bu açılardan mükemmel durumda hem güvenlik açısından hem korunma açısından, iklim koşulları, kitapların korunmasını sağlayacak olan iklim koşulları açısından oldukça iyi durumda.

Tabii, bu vesileyle söylemek istiyorum: Konya Kütüphanesi aslında bir tip eski okul yapılarına benzeyen, bir dönemin ortaokul, lise yapılarına benzeyen bir betonarme yapı. Aslında Konya’da tarihî mekânlar var, bunlardan bir tanesi Konya Lisesi. Konya Lisesinden mezun olan arkadaşlarımız bir nostaljik tepki gösteriyorlar ama Konya Lisesini belki yazma eserler kütüphanesi hâline getirmek -iklim şartlarını da yaratarak, teknik şartları da yaratarak belki tarihî mekânı- hem yazma eserlere hem o okula daha uygun olacak diye düşünüyorum. Bunu bu vesileyle söylüyorum, soruyla doğrudan ilgili değil ama biz Akseki’nin bir an önce bu eserlerin korunabileceği koşullara uydurulması ve eserlerin yerine döndürülmesi konusunda bir gayret içindeyiz.

Yine Sayın Tayfur Süner’in bir başka sorusu var. Antalya Yamansaz bölgesi 161 farklı kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Burada bir yapılaşma olmasın ve bu özellikler korunsun diye dikkatini belirtiyor Sayın Milletvekilimiz, ben de paylaşıyorum. Yamansaz bölgesi, 13/5/2007 tarihli ve 25461 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Antalya Kemerağzı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi kapsamında yer alıyor. Biz bu bölgede, bölgeye yönelik olarak yeni bir yapılaşma kararı katiyen getirmedik, getirmiyoruz ve tam tersine, bu bölgenin korunması için bir yasal çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz, bu alanı korumaya çalışıyoruz. Tabii, alanın bir ekoturizm bölgesi olarak geliştirilmesi için Çevre ve Orman Bakanlığının da bizimle iş birliğine ihtiyacı var, ama şu anda yapılaşma konusunda bizim verdiğimiz, yapılaşmayı çoğaltacak herhangi bir karar, düzenleme yok, vermek niyetinde de kesinlikle değiliz. Bu kuş cennetini, bu ekoturizm alanını korumak niyet ve kararındayız.

Son olarak, sanıyorum, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz’ün bir sorusu var Ankara’da Gençlik Parkı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Ankara Garı ve Meydanı çevresinde yapılan bir yer altı geçidiyle, bir alt geçitle ilgili. Bu alt geçitle ilgili köprülü kavşak projesi geldi önce, bizim kurullarımız bu projeyi, yüksek hızlı tren gar projesi çalışmasıyla birlikte mütalaa edilmek üzere iade ettiler ve sanıyorum proje tadil edildi, yeniden geldi ve kurulun önerisi doğrultusunda tadil edildikten sonra bu kez geçti.

Ben kullanıyorum o yolu. Doğrusu Devlet Demiryolları Garı’nın, tarihî garın tarihsel siluetini bozacak bir yükseklik oluşmadı. Yani yer altına girildi ve çıkıldı. Alanda bir yükseklik oluşmadı. O yüzden ne Gençlik Parkı yönünde ne Devlet Demiryolları yönünde bir siluet bozulması olmadı.

Sayın Milletvekilimiz Ankara’nın bu tarihsel mekanının korunup gözetilmesi konusundaki dikkatimize işaret ediyor ve “Bununla bağdaşıyor mu?” diyor. Doğrusu bir görünür rahatsızlık olmuyor ama ben o çevrede yapılacak daha çok fazla iş olduğunu düşünüyorum. O çevrede kaldırılması gereken bazı, örneğin Selim Sırrı Tarcan spor kompleksi gibi artık bir beton yığınına dönüşmüş, bir demir yığınına dönüşmüş olan ve o mekânla, o tarihsel ve sanat alanı, kültür alanı yapmaya çalıştığımız mekanla bağdaşmayan bazı yapıların kaldırılması ve mekânın tarihsel dokusunun ortaya çıkarılmasını önemsiyorum.

İstasyondan baktığınız zaman, benim hayalim, doğrusu, Kale’nin görülebileceği bir aks, Ankara Kalesi’nin görülebileceği bir aksın ortaya çıkarılması. Ankara Kalesi de bence cumhuriyetin başkenti Ankara’nın simgesi olabilecek bir yer. Özellikle çevresinin bakımıyla birlikte ve üzerinde dalgalanan o bayrağıyla birlikte bir simge olarak, gerçekten tarihsel ve doğal bir simge olarak gözüksün istiyoruz. Bu çerçevede yaptığımız çalışmalara bu köprülü kavşağın daha doğrusu bu yer altı geçidinin herhangi bir engeli olmadığı…

Benim, Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; sorulara vereceğim cevaplar, fazla zamanınızı almadan, kısaca bunlar.

Arkadaşlarıma, size teşekkür ederim. Sevgilerimi, saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın Vural, sisteme girmişsiniz. Bir şey mi diyeceksiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, bazı milletvekillerimizin suallerini cevaplandırdı. Şu anda burada yoklar Sayın Mehmet Serdaroğlu, Mustafa Enöz, Ahmet Duran Bulut ve Alim Işık Bey komisyon toplantıları münasebetiyle Ankara dışında görevli oldukları için burada bulunamadılar.

Cevaplarından dolayı teşekkür ederiz milletvekillerimiz adına.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Vural.

Sayın Süner

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Bakanıma Akseki Kütüphanesiyle ilgili biraz bilgi vermek istiyorum: Akseki Kütüphanesinde daha önceden herhangi bir tedbir alınmamıştı kitaplar için. Her kitap için ayrı bir cam bölme yapıldı, alarm sistemi yapıldı. Bütün bu tedbirler alındıktan sonra asansör sistemi yapıldı. Gerekli dekorasyon yapıldı gerekli tedbirler alındı, nöbetçi kondu. Ondan sonra, eserleri bakıma alacağız diye iki-iki buçuk yıl önce bu eserler alındı tamamen dizayn bittikten sonra.

Fakat tarihî eser kaçakçılığı yoğun bir şekilde Türkiye'nin her tarafında varken, dört tarafı dağlarla çevrili Akseki’de gerekli tedbirler alınmışken, bu eserlerin alınıp götürülmesine bir anlam veremiyorum. Dijital ortama aktarılacak, bakımı yapılacak ve gerisin geri verilecekti. Devamlı Kaymakam Bey’i arayıp taciz ediyorum. Bu kitapların Akseki’ye gönderilmesiyle ilgili herhangi bir tedbir alınacaksa, ne gibi tedbir noksanlığı varsa, tarafımdan tekeffül edilecek. Lütfen, bu tarihî eser kapsamında olan kitaplar Akseki’ye geri gitsin Sayın Bakanım.

Yamansaz’la ilgili bilgileriniz için teşekkür ediyorum. Yalnız, kooperatiflere tahsisler yapılmış Yamansaz’da. Binalar tamamen eğri, gidip yerinde görebilirsiniz. İki tane bina tam 90 derece eğim vaziyette, oturulmayacak durumda. O binaların derhâl yıkılıp Yamansaz’ın kurtarılması lazım. Yapılaşma hâlâ devam ediyor, doldurulma hâlâ devam ediyor. Yamansaz’a lütfen sahip çıkın.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Yok, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın milletvekilleri, “Sözlü Sorular” kısmının 1 ve 2’nci sıralarında yer alan sorular üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzük’ün 98’inci maddesine göre yazılıya çevrilmişti.

Şimdi bu sorulardan 2’nci sıradaki soru önergesinin sahibi Mersin Milletvekili Akif Akkuş’a söz vereceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Akif Bey yok şu anda. Eğer Sayın Bakanın sorularından sonra fırsat verirseniz… Şu anda yoklar, gelmek üzereler efendim. “Sözlü Sorular” bölümünün sonunda verirseniz…

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesinin banka şubesi ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’den sözlü soru önergesi (6/312)

BAŞKAN – Soruyu cevaplandıracak Bakan? Yok.

Ertelenmiştir.

16.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu’ya havaalanı, liman ve çevre yolları yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/315) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

17.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Karataş yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/396) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

18.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Ankara Otoyol Projesi’nin Pozantı-Ulukışla ve Pozantı- Kemerhisar kısımlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/398) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

19.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom’da personelin güvenlik soruşturmalarının yapılıp yapılmadığına ve haberleşme güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/434) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

20.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom ihale şartnamesi taahhütlerinin yerine getirilip getirilmediğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/443) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

21.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, TCDD’de çalışan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/453) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

22.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, demir yollarındaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

23.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Manisa’daki bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/473) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Turhal-Tokat demir yolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/511) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

25.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, İstanbul-Muş seferini yapan uçaktaki bir arızaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/513) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 5, 25, 27, 54, 62, 68, 78, 80, 102 ve 104’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Rahmi Güner

                                                                                                                    Ordu

Soru 1) Ordu ve Giresun halkının ülkemiz ve uluslararası ülkelere ulaşmasını sağlayacak Ordu havaalanının yapılması için proje dâhil herhangi bir çalışma yapılıyor mu?

Soru 2) Ordu ili Türkiye'nin sayılı ihraç yapan illerindendir. Ordu limanı yapılması için çalışmalarınız var mıdır? Ne aşamadadır?

Soru 3) Ordu sahil yolu trafik yoğunluğunun artması nedeniyle sağlık ve trafik açısından tehlikeli durum arz etmektedir. Yine çevre yolunun geçecek olduğu güzergâhtaki taşınmaz malikleri mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu çevre yolu çalışmalarınız var mıdır? Varsa ne aşamadadır?

Soru 4) Ünye çevre yolunun yapımına başlanmıştır, fakat hiçbir gelişme yoktur. Yapımın ne aşamada olduğu konusunda bilgi vermenizi arz ederim.

Soru 5) Dereyolu’nun Topçam beldesinden itibaren Mesudiye ve Koyulhisar’ı birleştirecek çalışmalarımız var mıdır? Varsa ne aşamadadır?

Soru 6) Fatsa ilçemizin sahil yolu, Doğu Karadeniz ve Kafkaslar ve Türki cumhuriyetlere geçiş sağlayan yoldur. Bu yol trafik kazalarının artması ve ayrıca sağlık nedeniyle ilçemiz için tehlike arz etmektedir. Fatsa çevre yolu çalışmalarınız var mıdır? Varsa ne aşamadadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Yılmaz Tankut

                                                                                                                   Adana

Yıllardır hükûmetinizin acil eylem planında olmasına rağmen bir türlü bitirilemeyen Adana-Karataş yolu Adana tarımı ve turizmi açısından son derece önem arz etmektedir.

Bu çerçevede;

1) Bu bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır? Yolun bitirilmesi neden bu kadar gecikmiştir?

2) Çukurova’nın hasretle beklediği bu yol için 30 milyon YTL’lik ödenek gerektiği bildirilmektedir. Bu kadar bir kaynağı bulamamakta mısınız?

3) Çalışmalar ne zaman bitirilecek ve yol ne zaman kullanıma açılacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Yılmaz Tankut

                                                                                                                   Adana

Adana-Ankara Otoyol Projesi, Türkiye'nin en önemli projelerinden biri olup, ülkenin batısı ile doğusunu, güneyi ile kuzeyini daha ulaşılabilir kılmaktadır.

Bize göre bu Proje’nin en önemli kısmı Pozantı-Ulukışla bölümüdür. Bu nedenle özellikle projenin bu kısmına daha çok önem ve öncelik verilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede;

1) Aynı tarihlerde ihale edilen bazı projeler hızlandırılarak bitime yakın hâle getirilirken, Pozantı-Ulukışla, Pozantı-Kemerhisar arasındaki otoyol neden ihmal edildi?

2) Bu Proje’nin “Yılan hikâyesinden” kurtarılıp hangi tarihte gerçekleştirileceğini söyleyebilir misiniz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Mustafa Enöz

                                                                                                                  Manisa

Türk Telekom’un % 55’i özelleştirme yolu ile 15.11.2005 tarihinde Dubai Merkezli Oger firmasına devredilmiştir. Türk Telekom’da o tarihten sonra personel hareketleri yeni yönetim tarafından yapılmaktadır.

Sorular:

1) Özellikle millî güvenlikle ilgili telefonların haberleşme güvenliği nasıl sağlanmaktadır?

2) Türk Telekom’da göreve başlatılan personelle ilgili “Türk Tekelom çalışanlarının istihdamında mevcut yasa hükümlerine göre güvenlik soruşturması yaptırılır” hükmü uygulanmakta mıdır?

3) Türk Telekom’da yönetim kurulu dâhil olmak üzere yabancı uzmanların güvenlik soruşturması yapılmakta mıdır? Yapılıyorsa prosedür ne şekilde işlemektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Mustafa Enöz

                                                                                                                  Manisa

Türk Telekom’un % 55’i özelleştirme yoluyla 15.11.2005 tarihinde Dubai merkezli Oger firmasına devredilmiştir.

Sorular:

1) Türk Telekom’un % 55’ini alan Oger firmasının ihale şartnamesi, hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan iş planları nelerdir? Oger firması imzalanmış olan taahhütlerini yerine getirmekte midir? Bu sözleşmelerdeki taahhütlerin yerine getirilip getirilmediği hakkında denetimler yapılmakta mıdır?

2) Türk Telekom’un özelleşmeden önce devlete ödediği gelir vergisi ile özelleştikten sonra devlete ödediği gelir vergi arasında kamunun lehine bir gelişme olmuş mudur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Muharrem Varlı

                                                                                                                   Adana

Devlet Demiryolları bünyesinde mevsimlik işçi olarak çalışan personel genellikle 179 gün çalıştırılarak maddi ve manevi kayba uğramalarına neden olunmaktadır.

Bu durumda olan çalışanlar;

1) Niçin 11 ay yerine 179 gün çalıştırılmaktadır?

2) Mevsimlik işçi konumundaki bu çalışanların daimi statüye alınması düşünülmekte midir?

3) 2005-2007 yıllarında daimi kadroya yerleştirilen vasıfsız işçi ve Endüstri Meslek Lisesi mezunlarının sayısı ne kadardır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 11.2.2008

                                                                                                                Akif Ekici

                                                                                                                Gaziantep

Demir yolları ile seyahat, kaza riski az olduğu için pek çok vatandaşımız tarafından tercih edilmektedir. Ama son yıllarda meydana gelen kazalarla bu durumun tersi bir tablo ortaya çıkmıştır. Hızlı tren projesini eski altyapı üzerine monte etmeye çalışan Hükûmet, tarihin en büyük tren kazalarından birine sebep olmuştur. 22 Temmuz 2004’te Pamukova’da meydana gelen kaza sonucunda 41 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Kütahya’da meydana gelen kazada da 9 vatandaşımız hayatını kaybetti. Her tren kazasının ardından teknik mazeretler yaratılmaya çalışılıyor ya da fatura makinistlere kesilmek isteniyor. Kütahya’daki kazanın ardından da aynı senaryolar yazıldı.

1) 2002 yılından beri demir yolları ile ilgili yapılan çalışmalar ne aşamadadır? Yeni yapılan demir yolu var mıdır? Eski demir yolu ağının yüzde kaçlık diliminde yenileme ve bakım çalışması yapılmıştır?

2) Demiryollarındaki personel sayısının yaklaşık 42 binden 30 binlere kadar gerilediği söylenmektedir. Bu konudaki son durum nedir?

3) Hükümetin Devlet Demiryollarını 2009 yılında satacağı yönünde haberler basında yer almaktadır. Bu haberlerin doğruluk payı nedir?

4) Önümüzdeki dört yıllık sürede demir yollarının iyileştirilmesi için yapılacak çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Mustafa Enöz

                                                                                                                  Manisa

Hükûmetinizce ülkemizde bölünmüş yol çalışmalarına büyük önem verildiği ve çok hızlı bir şekilde bu çalışmaların devam ettiği sık sık dile getirilmektedir. Manisa ilimizdeki çalışmalara bakıldığında ilimizin bu çalışmalar kapsamında olduğunu söylemeniz mümkün değildir.

Sorular:

1) Manisa İli, Kula-Salihli-Manisa bölünmüş yol çalışması ve Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolu için Bakanlığınız 2008 yılı bütçesinden ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2) Söz konusu yolları ne zaman tamamlamayı düşünüyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Turhal – Tokat arasında demir yolu yapılması için yapılmış olan fizibilite çalışmalarının sonucu nedir, Turhal – Tokat arasında demir yolu yapılacak mıdır, yapılacaksa hangi tarihte yapılması planlanmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.02.2008

                                                                                                                Akif Ekici

                                                                                                                Gaziantep

25.02.2008 tarihinde THY’nin İstanbul-Muş seferini yapan “Marmaris” isimli uçağı, 82 yolcusuyla birlikte Muş’a indiğinde kapısının “yırtık” olduğu anlaşılmıştır. Yırtılmanın, Atatürk Havalimanında meydana geldiği belirtilirken, uçuş güvenliği tehlikesi düşüncesi ile dönüş seferinden vazgeçilmiştir.

Uçuşlarda kontrolleri yapan personellerin ihmali, geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkartabilir. Bu olay; uçak ile yolculuk yapmayı düşünen insanlarımızın aklına, yolcular ölseydi de ondan sonra mı gerekli tedbirler alınacaktı? şeklinde sorular getirmektedir. Son dönemlerdeki uçak kazaları, gerekli hassasiyetin gösterilmemesi vatandaşlarımızı, uçağa binmekten korkar hale getirmiştir.

1) Uçak havalanmadan önce gerekli inceleme neden dikkatli bir şekilde yapılmadı? Gerekli inceleme yapıldı ise neden “yırtık” kapı ile uçuş gerçekleştirildi?

2) Bu ihmalin sorumluları kimlerdir? Bu sorumlular hakkında şu ana kadar herhangi bir yasal işlem yapıldı mı?

3) Son dönemlerdeki hava yolu, demir yolu ve kara yollarındaki trafik kazalarını göz önünde bulundurursak; Ulaştırma Bakanlığının “Ulaştırmayla yakından ilgilenmediği ortaya çıkıyor.” Siz, bu görüşe katılıyor musunuz?

BAŞKAN – Soruları Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım cevaplayacaklardır.

Buyurun Sayın Yıldırım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekillerimizin sorularını cevaplandırmak üzere karşınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Soruları sırayla cevaplandıracağım.

Ordu Milletvekili Sayın Rahmi Güner’in sözlü soru önergesi, Ordu ve Giresun arasına bir havaalanı yapımıyla ilgilidir. Diğer bir soru, Ordu’ya liman yapımıyla ilgilidir. Üçüncü soru da Ordu çevre yoludur. Dördüncü: Ünye çevre yolu. Beşinci: Dereyolu’nun Topçam bölgesinden itibaren Mesudiye, Koyulhisar’ı birleştirecek çalışmadan söz etmektedir. Ayrıca, Fatsa ilçesi sahil yolunun, Doğu Karadeniz ve Kafkaslara geçiş yapan yolun, Fatsa çevre yolunun durumu sorulmaktadır.

Bakanlığımızca Ordu ve Giresun illerinin hava ulaşım ihtiyacını karşılamak üzere denizden dolgu yapmak suretiyle bir havaalanı projesi… Esasen, ilgili illerin valiliklerinin il özel idaresi tarafından 1997 yılında başlatılan bir çalışma var. Bu çalışmada fazla bir mesafe kat edilememiş. 2002 yılına geldiğimizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle de Bakanlar Kurulu kararıyla, diğer havaalanlarında olduğu gibi, bu da yatırımdan çıkarılmıştır. Bildiğiniz gibi, ondan sonra Karadeniz sahil yolunda çok ciddi çalışmalar…

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Giresun Valiliği tekrar özel idareden tahsisat ayırmak suretiyle bunun yapımına…

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen… Böyle bir usulümüz yok efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim, izin verirseniz, ben sırayla, kronolojik sıraya göre gidiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, daha sonra, tabii, gerek Trabzon gerekse Samsun Çarşamba’da havaalanımız mevcut olup Karadeniz sahil yolunun altyapı ve fiziki standartları da çok geliştirildiğinden şu anda Ordu’dan Çarşamba’ya bir saat on beş dakikada, yine Giresun’dan da Trabzon’a bir saatte gidilebilir hâle gelmiştir. Dolayısıyla kısa ve orta dönem hava ulaşım ihtiyacı bu iki havaalanımızdan illerimiz itibarıyla mümkün hâle gelmiştir, rahatlıkla yapılabilmektedir. Şu aralar da gerek Ordu’dan gerekse Giresun’dan düzenli otobüs seferleri konma çalışmaları bir özel firma tarafından gerçekleştirilme aşamasındadır.

Bununla beraber “OR-Gİ” adı verilen Giresun-Ordu arasında denizden doldurulacak havaalanıyla ilgili tekrar bir etüt çalışması yapımı konusunda ilgili illerin valilikleri müracaatta bulunmuş, konu Bakanlığımızda değerlendirilmektedir.

Bu arada Sayın Milletvekilimizin ifade ettiği veçhile, bu il valilerimizin kendi imkânlarıyla burada dolgu faaliyeti içerisine gireceklerini de duymuş bulunuyoruz. Özetle orta ve uzun vadede yapılan çalışmanın, fizibilitenin ortaya koyduğu sonuçlar doğrultusunda bu havaalanı dikkate alınacaktır.

Diğer sorumuz Ordu Limanı. Şimdi, bu bölgedeki limanlara göz attığımızda Hopa, Rize, Trabzon, Giresun, Samsun, Sinop, İnebolu, Bartın limanlarındaki ortalama yük elleçleme oranı yüzde 30 ile 50 arasında değişiyor yani yarı kapasitede çalışıyor limanlarımız. Bu limanlarımız yarı kapasitede çalışırken bölge içinde çok yakın mesafede yeni büyük bir limanın yapılması tabiatıyla fizibıl değildir. Bu limanlarımızda kapasite kullanımının artmasıyla birlikte, Ordu limanı da dikkate alınacaktır. Bunu böylece ifade etmiş olalım.

Ordu çevre yolu: Projesi yapıldı, onaylandı, ihale hazırlıkları devam ediyor.

Ünye çevre yolunda maalesef kamulaştırmayla ilgili ciddi sorunlarımız var, bunları çözmeye çalışıyoruz yerleşim alanları içerisinde, kamulaştırma sorunu olmayan bölgelerde köprü inşaatları devam etmektedir.

Ordu-Ulubey-Gölköy-Mesudiye-Koyulhisar güzergâhı: Bu güzergâh, kuzeyi güneye bağlayan önemli bir güzergâhtır. Kuzey TETEK yoluna oradan da doğuya, batıya bağlayan önemli bir koridor olarak görüyoruz ve bu koridora önümüzdeki yıllarda daha fazla önem vereceğiz. Burada proje çalışmaları devam ediyor. Ordu tarafında 2 kilometrede, Topçam civarında 10 kilometrede ayrıca yapım çalışmaları sürdürmekteyiz. Ama dediğim gibi 2009 ve devam eden yıllarda bu koridoru öncelikli bir koridor olarak ele alacağız.

Fatsa çevre yolu: İhale hazırlıkları yapılıyor. 2008’de projesi yapılıyor, bitecek ve 2009’da da bunun programa alınması söz konusu olacak.

Diğer bir sorumuz: Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut’un “Bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır?” sorusu. Bu yol hangi yol? Adana-Karataş yoluyla ilgili soru soruluyor ve yine bu yolun ne zaman biteceği sorulmaktadır. Bu yolun toplam uzunluğu 49 kilometre. Çok önceden başlanmış bir yol ancak 2002 yılına kadar 10 kilometrelik kısmı yapılmış, 2003-2008 yıllarında da 16 kilometrelik kısmı tamamlanmış; şu anda da 15 kilometre bitirilmiş ve asfaltlama çalışmaları yapılıyor. Dolayısıyla, geriye kalan 15 kilometrelik kısmını da 2009’da tamamlayacağız, yolu tamamen trafiğe açmış olacağız.

Yine, Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut’un bir başka sorusu da Adana-Ankara Otoyol Projesi, daha doğrusu Adana-Pozantı-Kemerhisar projesinin Ulukışla-Pozantı kısmıdır.

Bununla ilgili kısaca şunu söylemek mümkündür: Bu, esasen Adana-Pozantı üzerinden Ankara’ya kadar otoyol olarak planlanmış ve on kesim olarak da ihale edilmiş bir yoldur. Ancak, yine 2002 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararıyla proje yatırımdan çıkarılmıştır. Fakat oradaki trafik yoğunluğu dikkate alınarak Kemerhisar-Pozantı-Niğde yol bağlantısı dâhil 55 kilometre ana yol, 66 kilometresi bağlantı yolu olmak üzere bu kısmı biz tekrar yatırıma aldık, yapımını da devam ettiriyoruz. Şu an itibarıyla, bu sene sonunda bu yolu trafiğe açıyoruz. Bu, Türkiye'nin çok önemli bir yolu. Bu sene, sadece bu sene o yola harcadığımız para 336 trilyondur. Yani, bu yola, daha önce, başından beri harcanan toplam paradan daha fazla bir parayı bu sene içerisinde harcadık ve bu yolu, yılan hikâyesi denen bu yolu bu sene trafiğe açıyoruz. Bunun müjdesini de veriyorum. Tabii, bazı bağlantı yolları falan henüz bitmedi, bağlantı yolları bilahare olacak ama ana koridoru açtığımızda burası fevkalade rahatlayacak. Çünkü çok zor bir arazi burası, oldukça zor bir arazi; birçok tüneller var, viyadükler var. Bütün bunları bu sene yoğun bir çalışmayla tamamlamış olduk.

Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’ün soru önergesi de Telekom’la ilgili, Telekom’un -blok satışı yüzde 55’le- özelleştirilmeden sonra taahhütlerini yerine getirip getirmediği şeklinde bir sorudur. Bununla ilgili şunu söylemek istiyorum: Türk Telekom’un yüzde 55’i blok hâlinde satılmış, yirmi yıl süreyle esasında. Hizmet görev sözleşmesi imtiyaz sözleşmesine dönmüş, yirmi yıl sonra tekrar bütün varlıklarıyla, altyapısıyla devlete geri dönecektir. Bunun dışında yüzde 14,6’sı da geçtiğimiz aylarda halka arz edilmiştir. Böylece kamunun elinde yüzde 30 küsur bir pay vardır, azınlık payı vardır. Dolayısıyla bundan sonra gerek kamuoyuna açık olması bakımından Sermaye Piyasası Kurulu denetimindedir gerekse yüzde 55 blok satıştan dolayı da Özelleştirme İdaresi ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığı -şu andaki yeni ismi çıkan Kanun’a göre Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı- tarafından takip edilmektedir. Bunun bilgisini vermiş olalım.

Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’ün bir başka sorusu: “Manisa ili, Kula-Salihli-Manisa bölünmüş yol çalışmaları ne durumdadır?” diye soruluyor. Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolu 2008 başlangıç ödeneği 1 milyon YTL iken yıl içinde verilen ödenekle bu miktar 4 milyon YTL’ye çıkmıştır. Kula-Salihli kesimi bu yıl sonu itibarıyla tamamen bitmiş olacaktır. Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolunun yapımı devam etmektedir ve 2008 sonu gerçekleşmesi yüzde 64 mertebesinde beklenmektedir. Dolayısıyla 2009’da da çalışmaları devam ettirerek bu yolu bitirmiş olacağız.

Bir başka soru, yine Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu, demiryollarıyla ilgili bir soru: “İzmir-Ankara arası hızlı tren projesi var mı? Tren kazalarıyla ilgili ne gibi tedbirler alınıyor?” Bakanlığımız bağlı Genel Müdürlüğü DLH tarafından Ankara-Polatlı-Afyonkarahisar-Uşak-İzmir Demiryolu Projesi’nin uygulama projeleri 2007’de ihale edilmiştir. 2008 yılında işin yapımı, proje çalışmaları başlamıştır. Bu proje çalışmaları tamamlandıktan sonra, gayet tabii ki bütçe imkânlarıyla, yapımı cihetine de gidilecektir.

Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı’nın sorusu, Demiryollarında mevsimlik işçilerle ilgili bir sorudur. Bildiğiniz gibi, 5620 sayılı Kanun’la 220 bin civarında geçici işçi daimi kadroya alınmıştır. Bu kanunda bir madde vardır, o da: “Bundan böyle herhangi bir kurumda geçici işçi çalıştırma imkânı yoktur ama işin özelliğine göre mevsimlik işçi çalıştırılabilir. Bunların çalışma süresi asla ve asla mevsimin dışında olamaz, yani altı ayı geçemez.” denmektedir. Yüz yetmiş dokuz günün sırrı da buradadır, yani yüz yetmiş dokuz gün azami çalıştırabilirsiniz. Bu, kanundan gelen bir yükümlülüktür. Ama yıllardan beri, geçmiş dönemlerde işe alınmış, geçici statüde çalışmış, belediyelerde, kamu kuruluşlarında, merkezî idarede bulunan 220 bin işçinin bu sorunu yine Hükûmetimizin girişimi, Meclisin tensibiyle çözüme kavuşmuş ve bunlar daimi statüye geçmiştir. Bu bağlamda, Demiryollarından da 2.500’ün üzerinde, 2.668 vasıfsız, 593 endüstri meslek lisesi olmak üzere 3.261 işçi de daimi kadroya geçmiştir. Bunlar da, durumu ihtilaflı olan bazı çalışanların da durumları değerlendirilmektedir. Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşü alınmıştır. Bunların da daimi kadroya geçirilme çalışmaları sürdürülmektedir.

Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekici’nin sorusu demir yolu kazalarıyla ilgili. “Demir yollarıyla ilgili yapılan çalışmalar ne durumda? Yeni demir yolu var mı? Eski demir yolu ağının yüzde kaçında yenileme yapıldı? Demiryollarındaki personel sayısının durumu? Demiryollarının 2009’da satılacağı yönünde haberler var ve önümüzdeki dört yılda Demiryolları için neler düşünülüyor?”

Kapsamlı bir soru. Kısa zaman içerisinde şu kadarını söyleyebilirim: Demiryollarının 2002 yılı sonu, 2003 yılı başında 37.165 olan personel sayısı bugün itibarıyla 30.085’tir. Bu azalma emeklilik dolayısıyla olmuştur. Bu süre içerisinde Demiryollarına makinist dışında herhangi bir alım olmamıştır. Tabii, bunlara ayrıca geçici statülerin daimi kadroya geçirilmesini de ilave etmek gerekir.

1998-2002 yılları arasında demir yollarında yapılan yol miktarı 16,5 kilometredir. 2002-2007 yılları arasında toplam biten yeni yol uzunluğu 26 kilometredir. Bu dönemde 514 kilometre yol bakımı yapılmıştır. 2002-2007 yılları arasında toplam 1.138 kilometre yol bakımı gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde 12 bin kilometre yol tamiratı, buraj yapılmış. 1998-2002 arasında 12 bin kilometre buraj, yani yol tamiratı yapılmışken 2002-2007 arasında 22 bin kilometre yol yenilemesi yapılmıştır.

İltisak hattı 2002’den önce hiç yok. 2007’ye kadar, 2002-2007 arasında 40 kilometrelik iltisak hattı yapılmıştır. İltisak hattından kastımız fabrikalara, limanlara, büyük üretim tesislerine olan bağlantılardır. Bunlar da bu dönemde gerçekleştirilmiş. Esasen demir yollarındaki taşımanın 13 milyondan 23 milyona çıkmasının arkasındaki gerçek de budur.

Demiryolları Genel Müdürlüğünce -burası çok dikkat çekici, değerli milletvekilleri- 2002-2007 yılları arasında toplam demir yolu ağımızın yüzde 8’inde yenileme yapılmışken bu dönemde yüzde 51’inde yenileme yapılmış.

TCDD Genel Müdürlüğünün 2013’e kadar yapılacak projeleri de kısaca şudur: Ankara-İstanbul, Ankara-Eskişehir arası bitmiştir. Test çalışmaları hâlen devam etmektedir. Ankara-Konya, altyapısı bitmiş, üstyapı çalışmaları devam etmektedir. Bu iki yol tek başına 742 kilometredir. Ankara-Sivas, Sivas-Yerköy arası ihale edilmiştir, işe başlama aşamasındadır. Ankara-İzmir, Bursa-Osmaneli, Halkalı-Bulgaristan projeleri hazırlanmış, bazıları bitmiş, bazıları devam ediyor. Önümüzdeki dört yıl içerisinde çalışma yapacağımız hatlardır. Daha birçok proje var.

Kent içi ulaşım için şunu yapıyoruz: Marmararay İstanbul’da, İzmir’de Egeray belediyeyle birlikte, Ankara’da da Başkentray. Bunlar önümüzdeki dört yıl içerisinde tamamlanacak ve toplu ulaşıma ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Buna tabii Kars-Tiflis Projesi’ni, Tekirdağ Limanı’nı Avrupa hattına bağlayacak Tekirdağ-Muratlı ve Kemalpaşa hattını İzmir-Uşak hattına bağlayacak 30 kilometrelik hattı da ilave etmemiz lazım. Daha birçok detay var, vakit sıkışıklığından geçiyorum.

Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekici’nin soru önergesi; Türk Hava Yollarında 24 Şubat 2008’de bir sefer sonrası, bagaj arabalarını çeken aracın çarpması neticesinde kapakta çatlak ve çizik oluşmuş. Muş’ta transit bakımı esnasında bu çizik, çatlak tespit edilmiş. Bunun üzerine Muş’a yetkili personel gelmiş, tamirat bakımı yapıldıktan sonra uçak seferine devam etmiştir. Bunlar normal hava olaylarıdır. Esasen her gün binin üzerinde, Türk semalarında uçak uçmaktadır. Uçakların her sefer öncesi rutin bakımlarını yapmak işletmenin, uçucu personelin temel görevleri arasındadır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü de periyodik kontrollerini yapmaktadır, örnekleme usulü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - O bakımdan, uçuşlardaki seyrüsefer emniyetinde ciddi bir sıkıntı söz konusu değildir.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sözlü soru önergesi Tokat-Turhal demir yolu hakkındadır. Tokat-Turhal demir yolu hattının fizibilite çalışması 2006 Haziranında başladı ve avan proje çalışması tamamlandı. Bu demir yolu projesinin uygulama projesi ihalesi ve yer teslimi de yapıldı fizibıl çıktığı için. Proje çalışmalarına başlandı. 2009’un ilk çeyreğinde uygulama projeleri de tamamlanacak. Ondan sonra yapımı için kaynak arayacağız ve yapımını gerçekleştireceğiz.

Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün sorusu, Demiryolları Ankara Garı meydanında -cumhuriyetin başkenti Ankara’nın- burada bir kavşak yaptı belediye, bununla ilgili -esasen bu soru Sayın Kültür ve Turizm Bakanımıza da tevdi edildi- bu kavşağın yapımıyla ilgili, alt geçidin yapımıyla ilgili Demiryollarından da görüş alınmış. Demiryolları gara giden yaya yolunun genişletilmesi, ağaçların korunması, gar kavşağının hem yaya hem de araçlara uygun düzeltilmesi kaydıyla olumlu görüş vermiş ve bu geçit de bir buçuk iki ay gibi bir sürede tamamlanarak oradaki trafiğin rahatlatılması sağlanmıştır.

Tabii, aynı şekilde Gaziantep gar sahasıyla ilgili de soru var. Buradaki çalışma Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanının muvafakat ve uygun görüşleri alınmak suretiyle Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından 2006 Aralığında onaylanan bir imar planıdır. Devlet Demiryollarının yürüttüğü planlama çalışmalarında demir yolları kadar kentin sosyal ve teknik altyapı gereksinimleri de göz önünde bulundurulmaktadır. Esasen Demiryollarının tek başına bir imar çalışma faaliyeti yoktur. Bunlar ya belediyelerle -İmar Kanunu’nun 8’inci maddesi- veya Bayındırlık Bakanlığıyla birlikte yapılan çalışmalardır.

Antalya Milletvekili Sayın Tayfur Süner’in sorusu: Bu Kemer-Antalya yolunda üç tünel var, bu tünellerin akıbeti soruluyor. Biliyorsunuz, Kemer-Antalya yolu birkaç yıl önce ulaşıma açıldı ancak millî park bölgesinde yer alan üç tane tünel inşaatı gecikti gerekli izinlerin ikmalinde ortaya çıkan sorunlardan dolayı ama bunları da aştık. Şu anda üç tünelde de çalışmalar devam etmektedir ve bu tüneller için şu ana kadar, 2007 yılında, 2008 yılında 8,5 trilyon bir para harcanmıştır ama bir güzel haberim var: 2009’un Haziran, Temmuz aylarında bu tüneller de tamamen bitmiş olacak ve Antalya-Kemer yolunda hiçbir sorunumuz kalmayacaktır.

Arz ederim. Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.

Sayın Doğru, sisteme girmişsiniz.

Buyurun.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

102’nci sıradaki soru önergeme vermiş olduğu cevaptan dolayı Sayın Bakana teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

Demir yolları Tokat ili sınırları içerisinde Yıldızeli’den Zile ve Turhal istikametine gitmektedir. Ancak Tokat ili ile Turhal arasında yoğun yerleşim merkezleri yanında Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve ayrıca Pazar ilçesi bulunmaktadır. Ayrıca, burada, Tokat ve Turhal’a ait organize sanayi bölgeleri de bulunmaktadır. Bu hattaki trafik yoğunluğunun yoğun bir şekilde olmasından dolayı da zaman zaman çok büyük trafik kazalarına sebep olunmaktadır. Toplu taşımanın yapılabilmesi dolayısıyla bu hattın acil ihtiyaç olduğu bir gerçektir. 2001 yılındaki 57’nci Hükûmet zamanında fizibilite çalışmaları başlamış, daha sonraki dönemde de -Sayın Bakanın ifadesiyle- bitirilmiş olduğu ifade edilmiştir. Bu çalışmaların bitirilmiş olması güzel bir şeydir ama inşallah, umut ediyoruz ki 2009 yılında da bu çalışmalar yani oradaki hattın yapılmasıyla ilgili çalışmalar başlayacaktır diye ifade ettiler.

Tokat halkı olarak bunu hararetle beklemiş olduğumuzu ifade ediyor, Sayın Bakana açıklamalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Doğru.

Sayın Vural, sorularda isminiz yok. Bir şey mi diyeceksiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, hayır. Cevaplandırırken milletvekillerimiz burada yoktu, onun için…

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Adana Milletvekilimiz Sayın Yılmaz Tankut ve Manisa Milletvekilimiz Mustafa Enöz’ün sözlü soruları cevaplandırılırken burada bulunamadılar, önceden haberleri yoktu. Diğer taraftan da bugün itibarıyla Ankara dışında görevli bulunduklarından dolayı Genel Kurulda bulunamadılar. Cevaplarından dolayı Sayın Bakana milletvekillerimiz adına teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Vural.

Sayın Ağyüz, siz de aynı şekilde… Evet, ne diyeceksiniz efendim?

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, sorduğum soruya…

BAŞKAN – Soru sorma imkânınız yok efendim.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sorduğum soruya…

BAŞKAN – Sizin yok ki burada sorunuz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sordum, var efendim; Sayın Bakan cevap verdi.

BAŞKAN – Efendim, elimdeki listede Ağyüz ismi yok. Sayın Bakanım kendiliğinden vermiş. Aslında cevap vermesi gereken şeye de cevap vermedi. Onu şimdi tekrar kürsüye davet edeceğim.

Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Türk Telekom’da personelin güvenlik soruşturmalarının yapılıp yapılmadığına ve haberleşme güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanına sözlü soru önergesi vardır. Bu, listede var. Sayın Bakanımız onu bu sefer atlamışlardır. Ona cevap verecekler.

Buyurun efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Kusura bakmayın bir karışıklık oldu. Listede olmayan soruyu da cevaplamış olduk Sayın Ağyüz’ün ama bu arada listede olan bir soruyu atlamışız. Bunu düzeltmek için huzurlarınızdayım.

Türk Telekom’un yüzde 55 hissesinin satışından sonra alınacak personelde güvenlik soruşturması yapılmakta mıdır veya buradaki uygulama nedir diye, soru özetle böyledir.

Türk Telekom Genel Müdürlüğünde özelleştirme öncesi ve hâlen millî güvenlik açısından önem arz eden birimlerde çalışan personel aynı statüyle çalışmaya devam etmektedir. Bu birimlerde istihdam edilecek personelin özelleştirme öncesinde olduğu gibi şimdi de güvenlik soruşturması yapılmaktadır. 12 Nisan 2000 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırma Yönetmeliği gereği bu soruşturmalar bugün de aynen devam etmektedir.

Ayrıca, Türk Telekom’da, hizmetlerin gizliliğinin ve öneminin vurgulandığı göz önüne alındığında, görev alan ve alacak personel hakkındaki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının kamu güvenliği açısından zorunlu olduğu aşikâr olup bu hüküm hâlen uygulanmaya devam etmektedir. Kısaca bu konuda herhangi bir uygulama farklılığı söz konusu değildir. Bilgilerinize arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın Ağyüz, sorunuz cevaplandırılmış. Sisteme girmişsiniz, soracak mısınız bir şey?

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim. Sayın Bakanımıza da teşekkür ederim.

Yalnız, onda bir bilgi eksikliği var. Bu, Devlet Demiryollarının Ankara Garı önce kurul tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları tarafından reddedilmiş, karşı çıkılmış. Sonradan ne değişti de “evet” denildi? Benim sorumun içeriğinde bu ihmal edildi. Bilerek değil tabii.

İkincisi de Devlet Demiryollarının arazileri sürekli planlanıyor. Biliyorsunuz, bu araziler boş ve yeşil alan olarak değerlendirilmesi gereken arazilerken sanıyorum satılacak ve çok yüksek imar rantları geliyor oraya, yükseklik olarak, sosyal donatı eksikliği olarak. Bunu ben bir eksiklik olarak görüyorum. O nedenle sorumu sormuştum. Bu imar planları yapılırken özellikle kent bütünü, sosyal donatı alanları maalesef düşünülmüyor; tamamen kâr amacı, tamamen gelir getirici amaçlarla planlanıyor. Bunu sakıncalı görmüştüm. Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağyüz.

Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Kısa bir açıklama yapayım.

BAŞKAN – Tabii, tabii açıklama yapın.

Buyurun efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz’e.

Efendim, tabii doğru, başlangıçta uygun görülmemiş. Orada ifade ettim. Herhâlde dikkatten kaçtı. Bazı şartlar öne sürülmüş ve o şartlar yerine getirildikten sonra imar planı uygun görülmüş. Birinci husus bu.

İkinci husus, Devlet Demiryolları zarar eden bir kuruluşumuz, yani yıllardır ihmale uğramış bir kuruluşumuz ama demir yolları bu ülke için çok önemli, insanımız için çok önemli. Bir yandan ihmal edilmiş, altyapı yapılması lazım, kaynak sıkıntımız var. Dolayısıyla Demiryolları, ellerinde bulunan arsaları geçtiği illerin belediyeleriyle, kentin sosyal, kültürel dokusunu da dikkate alarak imar planı yapmaktadır. Bu imar planlarında elde edilen kaynakla da yol yapımlarını gerçekleştirmektedir. Yoksa, tabii ki, yapılan işin sosyal boyutu, çevre boyutu olmadan yapılmasına hiçbirimizin gönlü razı gelmez. Ama atıl olarak tutulması da doğru değildir, işgal ediliyor. Eğer siz sahip çıkmazsanız o araziler işgal ediliyor, çarpık yapılarla maalesef uğraşmak zorunda kalıyoruz. Şu anda, binlerce, işgal edilmiş Demiryolu arazilerinde dava süreçleri devam etmektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, 2’nci sırada yer alan sözlü sorusu üç birleşim içinde cevaplandırılamayan Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş’a söz vereceğim.

Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den sözlü soru önergesi (6/266) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (Devam)

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, on gün sonra tam bir yıl olacak bir soru önergesi vermişiz. Bugün “Sıra geldi.” deniliyor. Tabii o bir yıl önce şartlar bugünkünden değişik gibi görünse de, aşağı yukarı, meyve-sebze ihracatında hemen aynı konular gündeme geliyor ve aynı konular üzerinde de bu bakımdan durmakta fayda vardır diye düşünüyorum.

Şimdi, konu şuydu: Mersin, bildiğiniz gibi yoğun bir şekilde meyve ve sebzenin üretildiği bir yer, bir ilimiz, hem il genelinde hem de ilçeler genelinde insanların büyük bir kısmının gelir kaynağı, geçim kaynağı sebze ve meyveden olmaktadır. Ancak, geçen yıl başlayan bir uygulama -özellikle ihracat alanlarında, sınır kapılarında meydana gelen bir durum- yaş sebze ve meyvelerde ilaç kalıntısı var mı yok mu analizi isteniyor. Hatırlarsanız, o günlerde Türkiye’den giden birkaç tır geri çevrilmişti, patlıcan ve biberler geri çevrilmişti. Bunun üzerine de biz bunu belirtmiştik. Tabii bu ilaç kalıntısı tahlilleri, analizleri daha önce partiler hâlinde yapılıyordu yani 100 tonluk, 200 tonluk bir kısım için yapılmaktaydı. Bu sırada dediler ki: “Her tır başına analiz yapacağız.” Tabii bunun, her tır başına analizin yapılması birçok sıkıntıların ortaya çıkmasına sebep oldu ve bunun için de bunların önlenmesiyle ilgili bir tedbirin alınıp alınamayacağı konusunda bir soru sorulmuştu.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz yaş sebze ve meyve üretimi bakımından dünyanın önemli üretim ülkelerinden birisidir. Ancak ihracat oranı genel ihracat içerisinde oldukça düşüktür ki yüzde 5’ler civarındadır. Hâlbuki, özellikle kuzey komşularımız, işte Rusya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan ülkeler, daha uzaktaki “Baltık ülkeleri” diye bilinen ülkeler, bunlar meyve ve sebzenin son derece az üretildiği -iklim şartlarından dolayı tabii- yerler. Buralara biz iyi bir ihracat politikası ile bu ürünlerimizi gönderebiliriz ve vatandaşlarımızın emeği karşılığını bulmuş olur.

Yaş meyve ve sebze sektörü herhangi bir ithal girdisi olmadan -tabii belki ilaçta, belki gübrede dolaylı birtakım girdiler bulunmakla beraber- 1,5 milyar dolarlık net döviz girdisi sağlayarak büyük bir katma değer yaratmaktadır. Tabii sektör aynı zamanda emek yoğun bir sektördür. Emek yoğun sektör olmasından dolayı da yaklaşık 15 milyon civarında insanımıza iş ve aş sağlayan bir faaliyet alanı hâlinde bulunmaktadır ve son zamanlarda bu üretim alanlarının birçoğu KOBİ niteliği kazandı. Ya aile şirketleri yahut da birkaç kişinin bir araya gelerek kurduğu şirketler hâlinde meyve ve sebze ihracatçıları bulunmakta. Ancak son zamanlarda dünya ekonomisi derinliği nerede ve ne zaman duracağı belli olmayan krizle sarsılmış durumdadır.

Burada bakıyoruz, bu üreticilerimiz üretim yaparken yarısını kendi kaynaklarından kullandıkları gibi bir de kredi çekmektedirler. Tabii döviz kredi faizleri kriz öncesi yüzde 5-6 oranındayken bugün yüzde 11-12 seviyelerine çıktı. Ancak bankalar hepinizin de bildiği gibi -mutlaka size de geliyordur haberler- artık kredi de vermiyor. Kredi vermek için tabiri caizse bin dereden su getirilmesini istiyor. Bu bakımdan büyük bir sıkıntı içerisinde bulunmaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akkuş, son bir dakikanız.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

İşte az önce belirttiğim tarzda Rusya Federasyonu’na yapılan ihracatta her tır yüklemesi için analiz istenmektedir. Analiz ücretleri de oldukça yüksek tutulmaktadır. Bu, tabii maliyeti artırmaktadır. Oraya rubleyle satıyor götüren kişi ama burada döviz karşılığı onları ödüyor. Dolayısıyla ruble-dolar hesabı neticesinde de ihracatçı oldukça zorlanmaya başlamıştır. İhracatçı zorlanınca elbette ki üretici de ne yapacaktır? Zorlanacaktır. Üretici de bugün gerçekten çok büyük sıkıntılar içerisinde bulunmaktadır.

Onun için bu mali sıkıntının giderilmesini sağlamak için geçmiş yıllardan bekleyen ve kullanılmamış olan hak edişlerin 2008-2009 sezonunda üzüm ve turunçgil ihracatçılarına ödenmesi, planlanan hak edişlerin bir defaya mahsus olarak nakit ödenmesi buna bir kolaylık getirecektir diyoruz ve bu nakit ödemenin yapılmasını istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Peki. Aslında, tabii, bu konuda konuşulacak şeyler var ama zaman dolduğu için konuşamıyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru görüşmeleri için ayrılan bir saatlik süre tamamlanmıştır.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.11

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.29

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde, birinci bölümde yer alan maddelerin önerge işlemi yapılarak oylanmasına başlanmıştı. 1’nci madde üzerindeki üç önergeden birinci önerge reddedilmiş, maddeyi tümüyle değiştiren ikinci önerge kabul edilmişti. Maddeyi tümüyle değiştiren ikinci önergenin kabul edilmiş olması nedeniyle, üçüncü önerge olan, Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır ve arkadaşlarının önergesini işlemden kaldırıyorum.

1’inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Otur yerine ya! İkide bir karar yeter sayısı…

BAŞKAN – İstemek hakkı efendim, niye kızıyorsunuz, isteyecek tabii. Herkes görevini yapıyor. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

Karar yeter sayısı arayacağım.

1’inci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, saydım 60 kişi var Sayın Başkan. Sayar mısınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, 2 tane Divan Kâtibi üyemiz var.

                                 

(x) 253 S. Sayılı Basmayazı 13/11/2008 tarihli 17’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sayalım efendim. Ben saydım 60 kişi var.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 2’nci madde üzerinde iki önerge vardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu kadar tek taraflı yönetilmez ki! Olmaz ki böyle! Divanda 3 tane AKP’li var. Divan Kâtibinin birinin değişmesi lazım. Sayın Başkan, Başkanlığı taraflı yönetiyorsunuz.

BAŞKAN – Ben tarafsız yönetiyorum. 2 tane Divan Kâtibi üyem var efendim, onlara güvenirim ben. Siz güvenmiyorsanız o ayrı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Divanda 3 tane AKP’li var.

BAŞKAN – Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Divan Kâtibinin değişmesi lazım.

BAŞKAN – İlk önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 2. maddesinde yer alan “istekli olabilecek” ve “çerçeve anlaşma” kavramlarının tasarıdan çıkarılmasını öneriyoruz. 18 Kasım 2008

 

Akın Birdal

Nuri Yaman

Osman Özçelik

 

Diyarbakır

Muş

Siirt

 

Hamit Geylani

Pervin Buldan

İbrahim Binici

 

Hakkâri

Iğdır

Şanlıurfa

 

 

Özdal Üçer

 

 

 

Van

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine eklenen tanımın aşağıdaki şekildeki değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Hakkı Suha Okay

Metin Arifağaoğlu

Yaşar Ağyüz

Ankara

Artvin

Gaziantep

Tayfur Süner

Ergün Aydoğan

Fevzi Topuz

Antalya

Balıkesir

Muğla

“Çerçeve anlaşma: Bir veya aralarında hiyerarşik ilişki veya idari vesayet ilişkisi olması kaydıyla insan sağlığıyla ilgili hizmet sunan birden fazla idare ile sayısı üçten az olmayan istekliler arasında, ihtiyacı süreklilik arz eden mal ve hizmetlerin, 24 aylık süre içinde gerçekleştirilecek alımları için fiyat ve mümkün olan hallerde öngörülen miktarların tespitine ilişkin şartları belirleyen anlaşmayı,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, konuşacak mısınız?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Ergün Aydoğan konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydoğan.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinde verilen önerge üzerinde görüşlerimi belirteceğim. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında iktidara gelen AKP Hükûmeti, göreve başladığı ilk günden bu yana, yürürlüğe giren 4734 sayılı İhale Yasası’na karşı olumsuz bir tavır geliştirerek yeni Yasa’yı eski hâline dönüştürmek için çeşitli vesilelerle açıklamalar yapmış, yeni İhale Yasası’nın işlevsiz olduğu, yatırım yapmayı engellediği yönünde görüşler ortaya atılmıştır.

Bu yasa ile gerçekten kamu kaynaklarını doğru, yerinde, şeffaf, kontrol edilebilir bir şekilde kullanmak mı istiyoruz yoksa birtakım istisnalar yaratarak birilerine çıkar sağlamak peşinde mi koşuyoruz? İhale süreçlerinde geçmişte yaşadığımız çok fazla olumsuzluk olduğu, idare tarafından yapılan usulsüzlükler neticesinde zengin olanların olduğu, kamu ihalelerinin yeni zenginler yarattığı bir gerçek. Şimdi yapmamız gereken, doğru, net, anlaşılır, boşluk bırakmayan, istisnalar yaratarak takdire yer vermeyen bir ihale mevzuatı hazırlamaktır. “Yolsuzlukların damarına girdik.” demekle bir türlü bunlar olmuyor. Uygulamada bunları hayata katmak, ihale sistemini kendi zenginini yaratma, kendi yandaşına çıkar sağlama uğruna değiştirmek gerçekten yazıktır. Bu Hükûmet iktidara geldiğinden bugüne 4734 sayılı Kamu İhale Yasası’na 13 defa müdahale edildiği, şimdi 14’üncü değişikliğin yapıldığı, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ise 4’üncü defa değişmektedir.

Sorunları çözmeyip zorlaştıran Avrupa Birliği uyum müktesebatında uyumdan söz edilse de tasarı incelendiğinde bunun böyle olmadığı açıkça görülmektedir. 2002 yılından bu yana İktidar tarafından çıkarılan hemen hemen bütün kanunlar Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında tutulmaktadır. Bu tasarıyla sağlık hizmetleri alımları da kanun kapsamı dışına çıkarılmaktadır, şeffaflığı, denetimi, görev alanı gittikçe daraltılmaktadır, suistimal ve suistimal iddialarına açık olacaktır. İhbarlar sonucu başlattığı resen incelemelerde iptal kararı alamayan ve dosyayı ilgili idareye göndermekle yetinen Kamu İhale Kurulu, bu tür ihbarların incelenmesinde tamamen devre dışı kalacaktır.

Tasarıda sakıncalı gördüğümüz bir diğer önemli husus ise ihalelerdeki herhangi bir olumsuzlukta yapılacak şikâyet işlemlerinin hem maddi hem de manevi yönde zorlaştırılmasıdır.

Yine, haber alma, yayma özgürlüğünün etkili aracı olan medya, özgürlükler rejimi olarak nitelendirilen çağdaş demokrasilerde yerel medyanın çok önemli olduğu, bu yasayla birlikte demokrasinin akciğeri olan yerel basının da susturulmak istendiği, ihalelerin ortadan kaldırılarak elektronik ihale ile yerel basının gelir kaynağının yüzde 40’ını oluşturan bu kaynaktan mahrum edileceği de yine bu yasayla görülmektir.

İdareler hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymadan ihaleleri iptal edebileceklerdir. Keyfî olarak iptal edilse bile iptal edilen bu ihale hiçbir şekilde şikâyet edilemiyor. Yasada böyle bir keyfiyet sınırlayıcı herhangi bir düzenleme yok. İtirazen şikâyet yolunun kapatılması doğru değildir. Bu düzenleme hak arama hürriyeti önünde bir engel teşkil etmektedir.

Daha önceki düzenlemelerde, 4 Ocak 2002 tarihinde, AKP milletvekilinin Genel Kurulda yaptığı konuşmadan bazı bilgiler aktarmak istiyorum. Bakın ne diyor: “Yasalar değişiyor, bakanlar değişiyor, hükûmetler değişiyor, partiler değişiyor. Değişmeyen bir şey var. Gayrimeşru paranın gücü değişmiyor. O kadar güçlü ki bu para, partileri yıpratıyor, kanunları yıpratıyor, liderleri yıpratıyor ama bu sermaye katlanarak yoluna devam ediyor. Katlandıkça zevk alıyor, güçleniyor, her tarafa elini kolunu uzatmaya çalışıyor. Bunlara, bakan dayanmıyor, partiler dayanmıyor, hükûmetler dayanmıyor; hepsini bu gayrimeşru sermaye yıpratıyor, bitiriyor, eğitiyor, eğriltiyor ama engel tanımıyor nedense.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydoğan.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Bunu söyleyen, 4 Ocak 2002 tarihinde, AKP’li bir milletvekili.

Türkiye bu Kanun’dan neden rahatsız? İhale Yasası sık sık neden değiştiriliyor? Kanun’un sık sık değiştirilmesi, tarikat-siyaset-bürokrat üçlüsünün ihalelerde etkili olma mücadelesidir, kısacası rant savaşıdır. Tasarı kanunlaşırsa işin ehli olmayan, sermaye sahibi ve sicilini dahi tutabilecek bir odası bulunmayan yüklenicilere iş kazandırılacaktır. Tasarının genelinde, kamu ihalelerinin işinin ehli olmayan sermaye sahiplerine verilmesi, Kamu İhale Yasası’nın rekabet ve eşit muamele ilkelerini ortadan kaldırarak idarelerin istismara açık, ihalesiz ve gösterme ihalelerle adrese teslim ihale yolunun açılması gözükmektedir. İhalede önemli olan rekabetin sağlanmasıdır. Dosya alıp da teklif vermeyenler sorgulanıyor. Siyasi yandaşlık esasına göre ihalelerin yapıldığı neticesiyle karşı karşıyayız. “Kârsız iş alan firma arsız olur.” gerçeğini unutmamak lazımdır.

Teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aydoğan.

Önergeyi oylarınıza…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru sayın!

BAŞKAN – Ben saymıyorum, Divan Kâtipleri sayıyor efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divan yanlış teşekkül etmiş.

BAŞKAN – Oturur musunuz. Tamam, bana işimi öğretmeyin.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayar mısınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Var, var, Sayın Başkanım, var. Saymaları on dakika sürer Sayın Başkanım, çok kalabalık zaten.

(AK PARTİ sıralarından “Var, var!” sesleri)

BAŞKAN – “Var” demekle olmaz.

Elektronik cihazla oylama yapacağım.

Buyurun, üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Evet, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir efendim.

Diğer önergeyi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bir konuda…

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Acaba Sayın Kâtip Üyemiz bu kararın oylamasına katıldı mı, katılmadı mı?

BAŞKAN – Onu bilemiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Elektronik cihazdan bir bakar mısınız lütfen.

BAŞKAN – Göstermiyor ki burada. Zaten fazla, sayı da çok fazla.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, fazla olup olmaması önemli değil, katıldı mı katılmadı mı, o bakımdan…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Panolarda gösterin. Panolar niye oraya konuldu?

BAŞKAN – Sayın Vural, burada gözükmüyor ki, gözüken bir şey yok yani burada. Sadece sonuç alıyoruz biz. Sonuç alıyoruz sadece, sonuç.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kimin ne oy verdiği belli olmuyor mu?

BAŞKAN – İsim yazmıyor efendim, isim yok ki orada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 2. maddesinde yer alan “istekli olabilecek” ve “çerçeve anlaşma” kavramlarının tasarıdan çıkarılmasını öneriyoruz. 18 Kasım 2008

                                                                                         Akın Birdal (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Birdal.

AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, kendi hâlimize de gülüyoruz yani Genel Kurul salonunda az önce 30-40 arkadaş varken ve aynı anda doluyoruz ve iyi antrenman yapıyoruz -ileride belki- gerçekten koridorlarda çok hızlı hareket ediyoruz. Belki yarın maraton yarışında falan da ödül alırsınız.

ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – İşine bak!

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – İki aydır Mecliste yoktun!

AKIN BİRDAL (Devamla) – Şimdi, daha önce, geçmişte bu tür yasa tasarıları falan getirilirken, yasalar getirilirken Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin bu konuda çalışmaları, görüşleri, önerileri falan alınırdı çünkü aklın ve bilimin yol göstericiliğine inanılır ve güvenilirdi ama şimdi ne aklın ne bilimin yol göstericiliği değil, rahlemiz başka şey olmuş: Çıkar, ekonomik haksız kazançlar, kimlere bilmem neyi kazandırırız… O nedenle, biz yine Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin ve Makine Mühendisleri Odasının bu yasa tasarısına ilişkin kaygılarını ve görüşlerini buraya sunmayı da gerekli gördük.

Görüşülmekte olan tasarının 2’nci maddesiyle yapılacak değişikliğe ilişkin vermiş olduğumuz önerge üstüne söz almış bulunuyorum. Görüşülen ve değiştirilmesi istenen 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 2002 yılında kabul edilmiş yani altı yıl önce. Hazırlanma gerekçesi de 1999 depremiyle ortaya çıkan ve müteahhitlik hizmetinin daha iyi bir noktaya gelmesi amacıyla ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum gerekçeleriyle hazırlanmış. Gelin görün ki tam 13 kez bu yasa değiştirilmiş.

Şimdi, akla geliyor “13 kez değişikliğin nedeni ne olabilir?” diye. Acaba müteahhitlik hizmetlerinde bir gelişme mi var da bizim göremediğimiz ya da anlayamadığımız, yoksa Avrupa Birliği müktesebatı mı değişti? Hiçbiri olmadı. O zaman tek seçenek var: Çıkar gruplarının baskısı ve bunun sonucu o grupların gözetilmesi ve korunmasıdır. İstenilen değişikliklere baktığımızda idarenin takdir yetkisini neredeyse sınırsızca artıran bölümler bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne değin bilinen, kullanılan, hukuksal metin hâline gelmiş, gelenek hâline gelmiş kavramların dışında metinler, kavramlar yasa tekniğini zorlar bir hâlde eklenmiştir. Bu değişiklikle de “istekli” tanımının yanı sıra “istekli olabilecek” tanımı da getirilmekte, hukuksal bir kavram olan “çerçeve sözleşme” kavramı yerine “çerçeve anlaşma” gibi ne olduğu çok belli olmayan kavramlar kullanılmaktadır. Bu tip değişiklikler öznel karar almayı kolaylaştıracak değişikliklerdir. Oysa yasa tekniği açısından daha nesnel zemin oluşturacak kavramların söz konusu olması gerekmektedir.

Bu gerekçelerimizin dikkate alınarak önerimiz, tasarının 2’nci maddesinde yer alan “istekli olabilecek” ve “çerçeve anlaşması” tanımlarının tasarıdan çıkarılmasıdır. Önerimiz budur.

Ayrıca, az önce, Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Arkadaşımız yoksulluğun ve açlığın azaldığını söylüyor. Oysa bugün gazetelere, bültenlere bakarsak bu haber bile bu bilgiyi doğrulamıyor. Örneğin Türk İstatistik Enstitüsü, işsizlik oranının yüzde 9,8’e çıktığını gösteriyor bugün. Örneğin geçen yıl işsiz sayısı Ağustos 2008 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 207 bin kişi artarak 2 milyon 409 bin işsiz sayısına ulaşmıştır ki bu resmî rakamlar. Gayriresmî rakamların fotoğrafını da görmek için örneğin bir Anafartalar Caddesi’ne çıkarsak ya da Kadıköy Altıyol’a bir çıkarsak gerçekten kepenklerin peş peşe nasıl kapatıldığını görürüz. Bu, birilerinin protesto edilmesi için değil, sadece açlığın, yoksulluğun, kiraların ve verginin ödenememesinin sonucudur.

Ben daha iki gün önce Diyarbakır’daydım yine. Gerçekten Diyarbakır’da İplik semti -ki Diyarbakırlı vekil arkadaşlarımız var, bilirler- Benusen, Şehitlik Mahallesi’nde bütün kahveler, arkadaşlar, tıklım tıklım dolu. İşsizlik, yoksulluk, açlık ve insan onurunu gerçekten zedeleyen bir tablo ile karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Birdal, devam edin.

AKIN BİRDAL (Devamla) – O nedenle çıkarılan yasalar ve tasarılar biraz adil, eşitlikçi, insan haklarına, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara bağlı ve biraz da vicdanının sesini duyarak olmalıdır.

Bu umutla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Birdal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum.

Divanı usulüne göre oluşturmamışsınız, 3’ünüz de AKP’lisiniz. Bakın, Divan Kâtiplerinin en azından 1’inin muhalefet partisinden olması lazım.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Otur yerine!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bırak be! Sana ne! Sana mı danışılacak! Bırak! Sus!

BAŞKAN – Dinler misiniz… Dinler misiniz…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Divanı usulüne göre oluşturmadığınız için tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Dinler misin beni bir dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Dinleyeyim, peki.

BAŞKAN – Aslında bugün Murat Özkan Bey görevliydi. Kendisi rahatsız olduğu için doktora gitmiş. Yaşar Tüzün Bey yurt dışında.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divan taraflı hareket ediyor. Biraz önce burada 30 kişi varken 139 kişi gösterdi.

BAŞKAN – Yaşar Tüzün Bey yurt dışında. Başka türlü Divanı teşekkül ettiremeyiz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, Divanı usulüne göre oluşturmak Başkanlık Divanının görevidir.

BAŞKAN – Oturtmuşuz efendim. Her arkadaşımız aynı değerdedir efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Lütfen, tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, 63’üncü maddeye göre beni dinlemek zorundasınız. 63’üncü maddeye göre tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.

“…Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda değişiklik…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evvela benimle ilgili, isteğimi karara bağlayın, ondan sonra konuşun.

BAŞKAN – Getir Yaşar Bey’i yurt dışından. Allah Allah!

KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü madde açık. Ben tutumunuz hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN – Yaşar Bey yok, Murat Bey yok. Çalıştırmayalım mı?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim? Karışıklık yapmıyorum, siz karışıklık yapıyorsunuz.

Ben İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine göre sizi Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine davet etmek için tutumunuz hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN – Önergelerden sonra…

KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeyi okuyun efendim

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, çalışma usullerine aykırı bir şey yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeye göre şey edin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Divan Kâtipleri oraya oturmuş.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divanı…

Yani böyle bir şey olur mu Sayın Başkan? Söz verin 63’üncü maddeye göre, tutumunuz hakkında konuşayım efendim.

BAŞKAN – Gel konuş bakalım ne diyorsun.

Bir dakika…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, on dakika, on dakika…

BAŞKAN – İki dakika söz veriyorum size.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim?

BAŞKAN – İki dakika söz veriyorum size.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İki dakika değil. 63’e göre söz aldım, on dakika Sayın Başkan, İç Tüzük açık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 63’e göre vermiyor.

BAŞKAN – On dakika konuşacak mısın yani?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim?

BAŞKAN – On dakika mı konuşacaksın?

KAMER GENÇ (Tunceli) – On dakika, on dakika, evet.

BAŞKAN – Buyurun, hadi on dakika konuşun.

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Divanın usulüne göre oluşturulmadığı iddiası hakkında

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir çalışma usulü var. Bu çalışma usulü neye göre belirleniyor? İç Tüzük’e göre belirleniyor. Bu İç Tüzük burada seksen senedir uygulanıyor.

Şimdi, Başkan burada keyfî hareket etti. Biraz önce ben karar yeter sayısını istedim, burada 30 kişi vardı. Tabii, Divanda 3 tane AKP’li olunca… Burada AKP Grup Başkan Vekili hemen gidiyor, Divan Kâtibine müdahale ediyor, gördüm ben, “Niye sen hemen ‘Karar yeter sayısı vardır.’ demiyorsun?” diyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Nerede öyle yapıyoruz?

KAMER GENÇ (Devamla) – Mustafa Bey, bunlar gözden kaçmıyor. Sen her türlü şeyi yapabilirsin ama benim orada gözüm senin üzerinde. Yani keyfîlikler yapabilirsin…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben “Sayı kaç?” diye sordum.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu, şimdi karar alıyorsunuz… 340 tane milletvekilisiniz. Gelin, burada oturun, kanunu çıkarın. Biz, siz oturdunuz da karar yeter sayısı olduğu hâlde yok mu dedik?

Şimdi, bakın, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce bir kurumdur. Bu kurumun çatısı altında görev yapan herkesin bu yüceliğe katkıda bulunması lazımdır. Bu yüceliğe katkıda bulunmak için her şeyin başı dürüstlüktür arkadaşlar, dürüstlük. Yani hangi görevde olursanız olun, o görevi dürüstlükle yapmak zorundasınız. Hele hele bu Başkanlık Divanında oturan gerek Divan üyesi arkadaşlarımız olsun gerekse Başkan Vekili olsun, kesinlikle dürüstlükten ayrılmaması lazım. Yani, şurada eğer…

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Başkan dürüst davranıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Burada eğer 139 kişi yoksa onu demesi lazım.

Sonra sizin göreviniz değil ki sevgili Divan üyeleri, Sevgili Başkan; siz geliyorsunuz, hakkıyla orada oturuyorsunuz, görev yapıyorsunuz. Ötekiler nerede? Bakanlar nerede bakanlar? Hangi işlerinin, hangi eğlencenin peşinde koşuyorlar? Nerede bu bakanlar yahu? Nerede bu bakanlar kardeşim nerede? Bu Hükûmet nerede? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Memlekette işsizlik, pahalılık her şey almış gitmiş; insanlar aç, yoksul, çıplak. Ondan sonra biz, gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisini toplayalım, burada bunlara çare bulalım diyoruz, yok ortada, Tayyip Bey ailesini toplamış gitmiş New York sokaklarında sincapla konuşuyor. Yani sincapla konuşmak Türkiye'nin meselelerini hâlletmeyi sağlamıyor ki. Yani aile efradını sen uçağa dolduruyorsun…

Şimdi, bunlar eskiden böyle yapamazlardı değerli milletvekilleri, milletvekilliğinin sorumluluğu vardı. Devlet parası öyle herkese helal olacak para değil. O devletin bütçesinden paraları keserek, uçakları götürerek en lüks… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Genç, Başkanlığın tutumu hakkında söz istediniz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, tabii, bu da sizin… Ama buradan oraya geliyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Nereye geliyorsunuz?

KAMER GENÇ (Devamla) – Sizin tutumunuza geleceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Başkan dürüst davranıyor!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın ama dürüstlük… İşte, size dürüstlük dersini veriyorum. Yani diyorum ki… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Ayıp be ayıp!

KAMER GENÇ (Devamla) – Burada hangi kafadan konuşursanız konuşun beni susturamazsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Dolayısıyla, şimdi, burada gelip de bu kürsüde oturmuyorsunuz. Ondan sonra, Genel Kurul salonunda oturmuyorsunuz. Buradaki, Başkanlık Divanındaki insanları yalancılığa ve gerçek dışı şeyleri yapmaya zorluyorsunuz. Bu, en büyük ayıptır. Buradaki, Divanda oturan arkadaşlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Dürüst ol!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben, mesela bu kürsüyü yedi sene idare ettim. Ben bu kürsüyü idare ederken daima kendimi Tanrı’nın huzurunda ibadet eden bir insan gibi görüyordum.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Dürüst sen misin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu sizler anlamazsınız çünkü bu kürsü çok yüce bir kürsüdür. Bu milletin kürsüsünde eğer dürüst, namuslu, doğru davranırsanız oradan her şey doğru dürüst çıkar ama taraflı davranırsanız… Taraflı davranmak insanlığa yakışmayan bir davranıştır. Hiçbir kimse… Milletvekili olarak biz burada siyaset yapıyoruz. Yani sizin bir sürü suistimalleriniz var. İşte, İhale Kanunu’nu getirmişsiniz. Dürüstlükleri kaldırıyorsunuz, şikâyetleri kaldırıyorsunuz. Temel kanun kabul ettiniz. E, niye? Çünkü biz… Tabii nasıl olsa en güzel soygun ihalelerde oluyor. E, ihalelerde soygun yapılırken hiç olmazsa yargıdan kaçalım, ondan sonra kimse bunlara itiraz etmesin. E, ben neyim? Ben bugün güçlüyüm, her türlü şeyi yaparım. Bu, size bu hakkı vermez.

Bakın, geçmişte sizin partili eski milletvekillerinizin burada yaptığı konuşmaları getirirsem buraya, burada oturamazsınız siz.

Şimdi, değerli milletvekilleri, çoğunluk hiçbir şey ifade etmez, güç hiçbir şey ifade etmez, önemli olan adalet, hak. Hak, hukuk, adalet her şeyin başında. Bir zamanlar burada Erbakan, sizin piriniz diyordu ki: “Sizi siyonistlerin uşakları sizi!” Ne oldu siz şimdi İsrail’in peşinde koşuyorsunuz, işte gidip de ondan sonra Irak’ta…

MEHMET TUNÇAK (Bursa) – Divanla ne alakası var?

KAMER GENÇ (Devamla) – …en o masum İslam ülkelerinin kanına giren Bush’un koluna giriyorsunuz, ona bilmem hizmet ediyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Genç…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Suistimal ediyor kürsüyü Sayın Başkan!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, gündeme davet edelim!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu nasıl Müslümanlık? Bu nasıl dürüstlük? Bu ne kadar doğruluk?

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında konuşuyorum, bir dinleyin bakalım…

BAŞKAN – Neyi dinleyeceğim? Neyi dinleyeceğim ben?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, dinleyeceksiniz ki tutumunuza…

BAŞKAN – Nereye gittiniz biliyor musunuz?

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, size çok ciddi şeyler söylüyorum. Diyorum ki o kürsüyü yönetirken çok dürüst davranacaksınız.

BAŞKAN – Aynı dürüstlükteyim.

KAMER GENÇ (Devamla) – En azından, burada… Bu dürüst davranmanın birinci şeyi de bu Divanda bir defa muhalefet partili Divan üyesi olacak. Yani Divanın en önemli adaletli tezahürü…

BAŞKAN – Açıklamamı dinlemediniz herhâlde, açıklamamı dinlemediniz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, dinledim. Bir Divan üyesinin özrü varsa başka bir Divan üyesini getirirsiniz.

BAŞKAN – Yok işte, yok efendim, 2 tane CHP’den Divan üyesi var…

KAMER GENÇ (Devamla) – Olur mu canım! O zaman olmaz, o zaman Divanı toplayamazsınız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sen otur, sen geç!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, o zaman Divanı toplayamazsınız arkadaşlar çünkü Divan tek taraflı olamaz.

BAŞKAN – Öyle bir sistem yok.

KAMER GENÇ (Devamla) – Divan tek bir partinin güdümünde olamaz. Bu Parlamento kurulduğu günden beri bu sistemle kurulmuştur. Şimdi, en azından, işte biraz önce gördük, 40 milletvekili varken “139 kişi var...” Böyle şey olur mu! Ondan sonra AKP’li Grup Başkan Vekili geldi, Divan üyesi arkadaşa diyor ki: “Yahu, niye karar yeter sayısı var demiyorsun.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Mustafa Bey demedi mi? Dinine imanına. Geldin, burada söyledin bu hanım arkadaşa…

Bak, Mustafa Bey, senin aklın bu gibi şeylere ermez, bir daha da böyle yollara tevessül etme, burada herkes senin hareketini görüyor. Ondan sonra…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Soru sormak için senden izin mi alacağız?

KAMER GENÇ (Devamla) – Çoğunluğunuz varsa gelin oturun arkadaş. Siz gelip oturdunuz da biz size şey mi çıkardık? Bak bizim konuşmamamız için her türlü tedbiri alıyorsunuz ama hiç olmazsa buraya gelin.

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Sayın Genç, senden daha fazla konuşan var mı?

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, bütün yurt dışı ilişkilerde hep siz gidiyorsunuz. Dostluk gruplarında bütün AKP’liler toplanmış. Bugüne kadar -Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usulünü Sayın Başkan özellikle size de hatırlatmak istiyorum- bakın dostluk grupları bundan önce yurt dışına gittikleri zaman Meclis bütçesinden para almıyorlardı ama sizin Başkanlık Divanınızın yanlış uygulamaları nedeniyle AKP’li milletvekilleri bütün devletlerin dostluk gruplarını almışlar, paralarını devletin bütçesinden, Meclisin bütçesinden alıyorlar, gidip yurt dışında keyiflerine bakıyorlar. Şu anda en azından 50 tane AKP’li milletvekili yurt dışında. Peki, bu parayı niye veriyorsunuz Sayın Başkan? Ben size sormak istiyorum: Bu hak mıdır, adalet midir? Adam yurt dışına gidip geziyorsa kendi cebinden parasını versin efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Arkadaşlar gezmeye gitmiyorlar.

KAMER GENÇ (Devamla) – Belki eşlerini de getiriyorlar, çocuklarını da getiriyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olmaz!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sen yurt dışına gittiğin zaman gezmeye mi gidiyorsun?

KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Meclis bütçesi bu şekilde talan edilmez efendim. Bu, Meclis bütçesinin talan edilmesi meselesidir. Onun için, Sayın Başkan, özellikle size de rica ediyorum, Sayın Başkanımıza da söyleyin, bu yurt dışına gitme paralarını Meclis bütçesinden ödemesin. Yani bu tamamen Meclis bütçesinden yapılan usulsüz bir harcamadır. Böyle bir şey olur mu?

Ondan sonra Meclisi usulüne göre çalıştırın. Yani sizin göreviniz, siz orada oturuyorsunuz bakın, dokuz saat oturuyorsunuz, bunlar da gelsin otursun efendim. Niye gelip oturmuyor? Nerede, hangi işlerin peşinde koşuyorlar? Eğlence yerlerine mi gidiyorlar, oyun yerlerine mi gidiyorlar, kahvehanelerde mi geziyorlar, bürokratları, gidip de devlet dairelerinde mi geziyorlar?

Bakın, ben tek başıma buradayım, yüzde 100 Meclise katılıyorum. Bağımsız milletvekiliyim, yüzde 100 katılımla geliyorum. Siz de yüzde 50’yle gelin. Yüzde 50 -340 kişi- 170 kişi eder, değil mi? Onun için, bakın, en azından bizi örnek alın. Sizden rica ediyorum…

Sayın Başkanım, ben her gün burada stres içinde olmak zorunda mıyım? Tunceli halkı bana oy vermiş, buraya göndermiş, benim sağlığım da çok önemli ama o kadar keyfîlikler yapılıyor ki, AKP’liler o kadar keyfîlikler yapıyor ki, o kadar büyük suistimaller yapıyor ki, o kadar devletin malı talan ediliyor ki bu benim kimyamı bozuyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kimyan var mı senin?

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben çıkıp da bunlara karşı mücadele etmek zorunda mıyım? Ben sizden rica ediyorum, her şeyin başına… Yani bizden beklemeyin. Siz de kendi aranızda öz tenkit yapın, öz eleştiri yapın. Yani sizin, görüyorum, grup toplanıyor, ondan sonra, grup bittikten sonra hemen dağılıyor. Grubunuzu bir kapalı toplayın. Bu memleketin sorunları nedir? Bu memlekette ne suistimaller yapılıyor? Bunları siz dile getirin, biz burada dile getirmeyelim arkadaşlar, getirmeyelim.

Onun için, Sayın Başkanım, sizden rica ediyorum, bu Divanı evvela usulüne göre oluşturun. Divan usulüne göre oluşturulmuyorsa o zaman Meclis çalışmasın efendim çünkü tek taraflı hareket ediliyor ve AKP Grubu başkan vekilleri Divandaki kendi Divan üyelerini baskı altında tutuyorlar. Arkadaşlarımız her ne kadar doğru çalışmaya gayret etseler de yarın öbür gün işte aday gösterme zamanı gelince hemen “Sen partiyi korumadın, listeden sildim seni.” diyecek. Böyle de olmaz çünkü insanların içinde bu korku var. Bu korkuyla insanları hareket etme zorunda bırakmayın ve insanları adalet duygusu içerisinde çalışmaya…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir dakika efendim, ben bir açıklama yapayım da…

Değerli milletvekilleri, Başkanlık Divanının nöbet çizelgesi düzenlenirken mutlaka muhalefet partisinden birisinin olması gerekiyor, bunu biz de kabul ediyoruz ama maalesef bugün Murat Özkan arkadaşımız, sıhhati elvermediği için Sayın Fatma Hanım’la yer değiştirdiler. Yaşar Tüzün Bey de yurt dışında olduğu için Divanı muhalefetle teşekkül ettirme imkânımız olmadı. Yoksa biz de biliyoruz bunlara dikkat etmenin gerektiğini ama ben her arkadaşıma güveniyorum. Burada hangi partiden olursa olsun, zannetmiyorum ki usulsüz bir hareket yapsınlar, ben de onlara güvenerek bu işi yapıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurun efendim.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Niçin söz verdiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Tutumum hakkında mı konuşacaksınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tutumunuz hakkında, lehinde…

BAŞKAN – Buyurun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “Mustafa Elitaş, buyurun…” Niçin söz verdiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Tutumum hakkında konuşacak.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Demedi ki o, demedi ki...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söyledim, söyledim Nevzat Bey, onu söyledim.

BAŞKAN – Söyledi, söyledi, yazısı var burada, yazı gönderdi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Tunceli Milletvekilimiz burada biraz önce konuşurken, tutumunuz hakkında, İç Tüzük’ün kendisine verdiği yetkiyi kullanarak burada bir konuşma istedi ama sizin yaptığınız uygulamada, Başkanlık Divanının oluşmasında İç Tüzük’e aykırı herhangi bir işlem olmadığından dolayı, açıkçası, Sayın Konuşmacıya usul hakkındaki verdiğiniz söz, esasen, İç Tüzük’e aykırı bir konuşmadır.

Öte yandan, Sayın Konuşmacı madem İç Tüzük’ü bu kadar fazlasıyla bildiğini iddia ediyor, İç Tüzük’ün gerekli maddelerinin burada uygulanabileceğini de muhakkak, herhâlde hatırında tutması gerekir.

Bakın, İç Tüzük’ün 66’ncı maddesi: “Başkanın söz kesmesi.

Kürsüdeki üyenin sözü ancak Başkan tarafından, kendisini İçtüzüğe uymaya ve konudan ayrılmamaya davet etmek için kesilebilir.

İki defa yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan tarafından Genel Kurula teklif olunabilir.

Genel Kurul görüşmesiz işaret oyuyla karar verir.”

Yine, İç Tüzük’ün 67’nci maddesi... Yedi yıl burada Meclis Başkan Vekilliğini yaptığını iddia eden birisinin, herhâlde bunları da çok iyi bilmesi gerekir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Senden iyi biliyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bildiği hâlde burada söylemiyorsa, açıkçası, bilgilerini kötü niyetle kullandığının ifadesidir. 67’nci madde: “Konuşma üslûbu.

Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan derhal, temiz bir dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o kimseyi o birleşimde salondan çıkartabilir.

Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa, Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için o yazı veya önergeyi sahibine geri verir.”

22 Temmuzdan bu tarafa her gün kürsüye çıkmayı alışkanlık hâline getiren bir şahıs, burada, maalesef Başbakana, Cumhurbaşkanımıza ağza alınmayacak… Milletvekillerimizi başka yerlerde iş takip ediyor diye suçlayıp, iftira etmesi, açıkçası, İç Tüzük maddesinin uygulanmasını gerektiren bir esastır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biraz evvel, Kâtip Üyemiz Fatma Hanım karar yeter sayısının var olduğunu söylemesine rağmen, diğer üyemiz Yusuf Bey karar yeter sayısının var olmasını söylemesine rağmen, siz, Başkanlık Divanında tereddüdünüzü ortaya koyup elektronik sistemle oylama yaptınız. Elektronik sistemde yapılan oylamada milletvekili arkadaşlarımızın burada var olduğu mevcut olmasına rağmen, arkadan birisinin “30 kişi, 40 kişi var.” diye, gözleri eğer bozuksa, âmâysa, buradakini seçemiyorsa sizin ona uymanız gerekmez diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Burada karar yeter sayısı varken milletvekilinin -o Milletvekilinin- Genel Kurulu çalıştırmamak şeklindeki azmini açıkçası Başkanlık Divanının bu şekilde uygun görmesi… Benim buradaki itirazım onadır ve nitekim, eğer elektronik oylamada karar yeter sayısı olmamış olsaydı açıkça bu şekli, iddiayı ileri sürebilirdi ama karar yeter sayısı var olduğunu bildiğimiz hâlde burada sadece Genel Kurulu oyalamak maksatlı yapılan bir durumdur.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, lehte söz aldı, aleyhte konuşuyor!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, biraz önceki konuşmacı İç Tüzük’ü size hatırlatıyor. Ben de İç Tüzük’ün ilgili maddelerini burada milletvekiline yakışmayacak üslupla konuşanlara uygulamanızı istirham ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Elitaş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, lehte mi söz verdiniz aleyhte mi? Aleyhte konuştular da o bakımdan…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte konuştum ben.

BAŞKAN – Lehte konuştu efendim.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Olur mu efendim, sizi de ikaz etti, sizin uygulamanızı eleştirdi.

BAŞKAN – Dinlemediniz herhâlde “Karar yeter sayısı var.” dediler efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Karar yeter sayısı var.” dedim Sayın Başkana.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – 67’yi uygulamamakla suçladın ama Başkanı.

BAŞKAN – Yani efendim, o dediğiniz maddeleri uygulamaya kalksam Sayın Genç’in bu Kurulda hiç oturmaması lazım maalesef.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, uygulayın o zaman öyleyse!

BAŞKAN – Bunu da ben istemiyorum, yapmak istemiyorum, gerekirse yaparım da. Ama hep şundan bahsediyor…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, “Âmâ” dedi bana!

BAŞKAN – Bir dakika dinler misiniz beni.

Hep az konuştuğundan bahsediyor. Ben tutanakları araştırdım, bugün Mecliste en fazla konuşan arkadaşımız Sayın Genç, 421 defa, belki bugünküyle 425 defa konuşmuştur.

Yani neyi şikâyet ediyorsun, kimi kime şikâyet ediyorsun kardeşim! Kimi kime şikâyet ediyorsun! 425 defa bu kürsüde sen konuşmuşsun, yetmez mi sana! Devam edeceksen et ama hakaret edemezsin kimseye! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hakaretlerini sana iade ederler, iade ederler, sana iade ederler. Bak bunu söyleyeyim, iade ederler sana.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen. Bak, uygularım ben, ilelebet buraya giremezsiniz. Yani bunu söyleyeyim, her gelişinizde atarım sizi dışarıya,! Her gelişinizde atarım sizi dışarıya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir daha buyurun konuşun bakayım, yapın! Ben de buradayım, siz de buradasınız! Tamam! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Keser misiniz lütfen! Oturur musunuz yerinize!. Oturun bakayım!

Sırıtıyorsun! Niye sırıtıyorsun! Sırıtacak bir şey var mı! Bana bu lafları deseler ben bilirim, ne yaparım kimseye… Sırıtmadan başka bir şeyin yok senin be! 425 defa burada konuşuyorsun, hâlen şikâyette, hâlen şikâyette… Terbiyesini bozdun bu Meclisin sen ya! Terbiyesini, düzenini bozdun. Ayıp! Utanıyorum eve gittiğimde ya! Utanıyorum ya!

KAMER GENÇ (Tunceli) – O laflar yakışıyor mu size.

BAŞKAN – Milletin yüzüne bakmaktan utanıyorum senin yüzünden. Yirmi senedir bu kürsülerdeyiz, yirmi senedir bir tek kişiyle ben münakaşa etmedim senin haricinde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, bu üslup olmadı ama.

BAŞKAN – Ama icap ederse her şeyi yaparım, her münakaşayı yaparım sizinle. Buyurun dışarıda konuşalım, buyurun. (“Ara verin” sesleri)

Hayır, niye beş dakika ara veriyorum, devam ediyoruz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) (Devam)

BAŞKAN – Dört tane önerge var.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

İsmail Göksel

Ahmet Öksüzkaya

 

Giresun

Niğde

Kayseri

 

Soner Aksoy

 

Nusret Bayraktar

 

Kütahya

 

İstanbul

Madde 3 – 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasındaki “tüzel kişiliğin” ibaresinden önce gelmek üzere “en az üç yıldır” ibaresi eklenmiş, üçüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“2) İstekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olarak;

a) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleriyle ilgili deneyimi gösteren belgeler.

b) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işlerinde sözleşme bedelinin en az % 80’i oranında denetlenen ya da yönetilen işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler.

c) Devam eden yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde; ilk sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde gerçekleşme oranı toplam sözleşme bedelinin en az % 80’ine ulaşan ve kusursuz olarak gerçekleştirilen, denetlenen veya yönetilen işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler.

d) Son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarına ilişkin deneyimi gösteren belgeler.

e) Devredilen işlerde sözleşme bedelinin en az % 80’inin tamamlanması şartıyla, son on beş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleri ve son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarıyla ilgili deneyimi gösteren belgeler.”

“Denetim ve yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte bir oranında dikkate alınır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Elitaş

S. Nevzat Korkmaz

Reşat Doğru

 

Kayseri

Isparta

Tokat

 

Kemalettin Nalcı

Akif Akkuş

Behiç Çelik

 

Tekirdağ

Mersin

Mersin

 

Abdülkadir Akcan

 

Hasan Çalış

 

Afyonkarahisar

 

Karaman

Madde 3 - 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin; birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasındaki "tüzel kişiliğin" ibaresinden önce gelmek üzere "en az bir yıldır" ibaresi eklenmiş, üçüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"2) İstekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olarak;

a) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleriyle ilgili deneyimi gösteren belgeler,

b) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işlerinde sözleşme bedelinin en az % 80'i oranında denetlenen ya da yönetilen işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler,

c) Devam eden yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde; ilk sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde gerçekleşme oranı toplam sözleşme bedelinin en az % 80'ine ulaşan ve kusursuz olarak gerçekleştirilen, denetlenen veya yönetilen işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler,

d) Son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarına ilişkin deneyimi gösteren belgeler,

e) Devredilen işlerde sözleşme bedelinin en az % 80’inin tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleri ve son on beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarıyla ilgili deneyimi gösteren belgeler,”

"Denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler ilk beş yıl en fazla beşte bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek kişiler ile tüzel kişiliğin en az beş yıldır yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis ve mimarların iş denetleme nedeniyle alacakları belgeler tam olarak, yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte bir oranında dikkate alınır. "

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğu için birlikte okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Hakkı Suha Okay

Metin Arifağaoğlu

Yaşar Ağyüz

 

Ankara

Artvin

Gaziantep

 

Tayfur Süner

Fevzi Topuz

Ensar Öğüt

 

Antalya

Muğla

Ardahan

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 3. maddesinin tasarıdan çıkarılmasını öneriyoruz. 18 Kasım 2008

 

Akın Birdal

M. Nuri Yaman

Osman Özçelik

 

Diyarbakır

Muş

Siirt

 

Hamit Geylani

İbrahim Binici

Özdal Üçer

 

Hakkâri

Şanlıurfa

Van

 

 

Pervin Buldan

 

 

 

Iğdır

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Kamu İhale Yasası’nın 3’üncü maddesi üzerine vermiş olduğum önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu 3’üncü maddede mühendis ve mimarların hakları ellerinden alınıyor. Bunun alınmaması için haklarının tam olarak sayılması gerekiyor. Bunu Sayın Bakanın bilgilerine arz ediyorum.

Şimdi, Kamu İhale Yasası’yla ilgili çok şey söylemek lazım ama 1993’te -yani on beş yıl önce- Ardahan-Ardanuç yolu ihale yapıldı. Hâlen bitmedi Sayın Bakanım. Sayın Başbakanımız geçen sene Ardahan’a geldiğinde o yolun duble olması ve bir an evvel de bitmesi, doğu illeriyle Karadeniz’in birbirine bağlanması talimatını verdi ama ne yazık ki yol duble olmuyor Sayın Bakanım. Ben sizden arz ediyorum ve size de güveniyorum. Kars-Tiflis demir yolunun törenini nasıl yaptıysanız bu yolun da açılışını yapacağınıza inanıyorum ve istirham ediyorum. Hakikaten, Doğu Anadolu ile Karadeniz’in birbirine bağlanması için Ardahan-Ardanuç yolunun kesinlikle bitirilmesi lazım. Eğer bitirilirse Karadeniz doğuya, doğu Karadeniz’e açıldığı zaman inanın orada çok büyük ticari sirkülasyon olacaktır.

Değerli arkadaşlar, geçen dönem Ardahan’a üniversite kurulmasıyla ilgili kanun teklifi vermiştim -arkadaşlarımız da verdi, teşekkür ediyorum- yüce Meclis kabul etti ama şu ana kadar hiçbir şekilde Ardahan’da bina yapılması için ihale yapılmadı, kamulaştırma da yapılmadı. 2009 yılında öğrenci almak için üniversite bina bulamıyor. Şu anda Valiliğin mevcut binası da 23 Şubat İlköğretim Okuluna verildi, oraya taşındı. Hakikaten rektör çok çaresiz bir şekilde orada bina arıyor.

Şimdi, kalkınmamış bölgelerde ve ağır kış koşulları olan, hızlı göç olan bölgelerde hızlı bir şekilde binaların ihale yapılması, binaların yapılması, bitirilmesi lazım. Yani üniversite kanununu buradan çıkardık ama bina olmayınca, öğrenci almayınca o bölgede göç durmuyor. Bölgede zaten esnaf perişan, tüccar perişan, hayvancılık yapan perişan… Alan yok, satan yok. Bir de bir kriz yaşıyoruz.

O bakımdan, sizden istirham ediyorum Sayın Bakanım: Ardahan Üniversitesinin binalarının yapılması için bir an evvel ihale yapılmasını arz ediyorum. Bu bizim için çok önem, hayati önem taşıyor.

Ben Kızılay Genel Başkanı Sayın Tekin Küçükali’ye çok teşekkür ediyorum. Kızılay için Ardahan’a beş katlı bir bina yaptı. Şu anda o binayı üniversiteye veriyoruz. Sağ olsun Başkan da onayladı. O binada geçici olarak üniversite barınacak ama bu yetmiyor. Bunun bir an evvel, derhâl, sadece Ardahan değil, Doğu ve Güneydoğu’da ve diğer illerde yeni kurulacak üniversitelerin binalarının ihalesi yapılıp ve bu ihaleden sonuçta üniversitelerin orada hizmet görmesi gerekiyor arkadaşlar.

Ben bu 3’üncü madde üzerindeki önergemin kabul edilerek, bizim temel taşımız olan mühendis ve mimarların haklarının korunacağını umuyor; hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Diğer önerge için konuşmak isteyen var mı efendim?

FATMA KURTULAN (Van) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılmak istenen değişiklikle mimar ve mühendislerin müteahhitlik hizmeti vermesi zorlaştırılmakta, ihalelere girmeleri engellenmekte, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını kötüye kullanılabilecek zemin oluşturmaktadır. Bu nedenle bu maddenin tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Her iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

Madde 3 – 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasındaki “tüzel kişiliğin” ibaresinden önce gelmek üzere “en az bir yıldır” ibaresi eklenmiş, üçüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“2) İstekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olarak;

a) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleriyle ilgili deneyimi gösteren belgeler,

b) Son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işlerinde sözleşme bedelinin en az % 80’i oranında denetlenen ya da yönetilen işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler,

c) Devam eden yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde; ilk sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde gerçekleşme oranı toplam sözleşme bedelinin en az yüzde 80’ine ulaşan ve kusursuz olarak gerçekleştirilen, denetlenen veya yönetilen işlerle ilgili deneyimi gösteren belgeler,

d) Son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarına ilişkin deneyimi gösteren belgeler,

e) Devredilen işlerde sözleşme bedelinin en az yüzde 80’inin tamamlanması şartıyla, son onbeş yıl içinde geçici kabulü yapılan yapım işleri ile kabul işlemleri tamamlanan yapımla ilgili hizmet işleri ve son on beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan mal ve hizmet alımlarıyla ilgili deneyimi gösteren belgeler,”

“Denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler ilk beş yıl en fazla beşte bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek kişilerle tüzel kişiliğin en az beş yıldır yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis veya mimarların iş denetleme nedeniyle alacakları belgeler tam olarak, yönetim faaliyeti nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte bir oranında dikkate alınır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutuyoruz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Öngörülen değişiklikle yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde ihale veya ön yeterlik tarihinden itibaren son onbeş yıl, mal ve hizmet işlerinde ise son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşmeye bağlı olarak gerçekleştirilen işler yönünden, gerçekleştirme miktarına bağlı oransal uygulamadan vazgeçilerek, biten ve devam eden işler için ayrı ayrı düzenleme yapılmaktadır. Denetim ve yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgelerin düzenlenmesi ve değerlendirilmesi esaslarında değişiklik yapılarak iş deneyim belgeleri bakımından uygulamadan ortaya çıkan ve rekabet ortamını bozan sonuçların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, maddeyi tümüyle değiştirdi bir önceki önerge. Oylandı.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşlemden kaldırın.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çekeceğiz onu.

BAŞKAN – Diğer önergeyi çekiyor zaten.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman okumayın.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sabırsız olmayın, yazıyor elimde.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Allah Allah! Doğrusunu söylüyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 4. maddesinde yer alan “örgütlü suç” deyiminin tasarıdan çıkarılarak yerine “organize suç” kavramının yer almasını öneriyoruz. 18 Kasım 2008

 

Akın Birdal

M. Nuri Yaman

Osman Özçelik

 

Diyarbakır

Muş

Siirt

 

Hamit Geylani

İbrahim Binici

Özdal Üçer

 

Hakkari

Şanlıurfa

Van

 

 

Pervin Buldan

 

 

 

Iğdır

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Birdal, gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız?

AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarıda organize suç yerine örgütlü suç kavramının kullanılması akla değişik sorular getirmektedir. Oysa “organize suç” kavramı yasalarda yer almış, emniyet müdürlüklerinin buna ilişkin birimleri oluşmuş ve çalışmaktadır. Örgütlü suç kavramı ise takdir yetkisi ile kullanılabilecek öznel değerlendirmelere yol açabilecek bir kavramdır. Bu nedenle tasarıda önergemiz çerçevesinde değişiklik yapılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza…

III. - YOKLAMA

(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı yoktur efendim. Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Sayalım efendim, 20 kişi tespit edelim.

Sayın Akkuş, Sayın Şandır, Sayın Vural, Sayın Doğru, Sayın Özdemir, Sayın Çalış…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben de katılıyorum.

BAŞKAN – …Sayın Sipahi, Sayın Coşkun, Sayın Akcan, Sayın Yunusoğlu, Sayın Nalcı, Sayın Varlı, Sayın Bal, Sayın Ergun, Sayın Taner, Sayın Korkmaz, Sayın Güvel, Sayın Öztürk, Sayın Sönmez, Sayın Genç.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayımız vardır.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/584) (S. Sayısı: 253) (Devam)

BAŞKAN – 4’üncü madde üzerinde verilen önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hakkı Suha Okay

Metin Arifağaoğlu

Yaşar Ağyüz

 

Ankara

Artvin

Gaziantep

 

Tayfur Süner

Fevzi Topuz

Ensar Öğüt

 

Antalya

Muğla

Ardahan

“İdareler, mali yıl içinde yapmayı öngördükleri ihaleler için Kamu İhale Bülteninde ön ilan yapabilirler. Bu ihalelerden, yaklaşık maliyeti eşik değerlerin altında kalanların ilanlarının en az bir yerel gazetede yayımlanması zorunludur. Uluslararası ilan yapılan haller dâhil ön ilan yapılması halinde kırk günlük ilan ve davet süreleri yirmidört güne kadar indirilebilir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Öğüt konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Yasası’nın 5’inci maddesi üzerinde vermiş olduğum önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de “ihale” dediğiniz zaman hemen yolsuzluklar ve usulsüzlükler akla geliyor ve sonradan da bir sürü insan cezaevine giriyor. Ancak bugün Kamu İhale Yasası’nın şeffaflığını tartışıyoruz. Şeffaf olması lazım, herkesin duyması lazım. Ancak Kamu İhale Yasası’nı çıkarırken -36 maddeden oluşuyor- 36 madde, madde madde tartışılması gerekirken, madde madde tartışılmıyor, iki bölüm hâlinde temel yasa anlamında tartışılıyor. Yani burada bile açık ve şeffaf değiliz. O bakımdan bu yasa çıktığı zaman -burada söylüyorum, tutanaklara da giriyor- sakat doğacaktır. Sakat oluyor, çünkü maddeler açık açık tartışılıp eksiklikler tamamlanmıyor. Verilen önergeler de kabul edilmiyor. O zaman şeffaflıktan bahsetmenin bir anlamı yok.

Kamu İhale Yasası’nda yeni bir değişiklik de, Resmî Gazete’de ilan yok, kamu ihale bülteninde ilan yapılacak. Bizim önerimiz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki, açık ve şeffaf olabilmesi için Kamu İhale Yasası’nın, bir malın ihalesi yapıldığı zaman herkes tarafından duyulması lazım. İhale bültenini kim alacak, kim duyacak, kim görecek, kim ihaleye girecek, o ihalede eşit bir şekilde nasıl yarış yapılacak? Hiç mümkün değil, bunu siz de takdir edersiniz, müteahhitlik yapan arkadaşlarımız var. Yani Kamu İhale Yasası’ndaki Kamu İhale Kurumunun yayımlamış olduğu ihale bültenini kim takip edecek? O nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki, gelin, bu açık bir şekilde, yerel basını güçlendirmek adına bütün yerel basında yayımlansın, yerel basında yayımlandığı gibi yerel televizyonlarda da yayınlansın; sadece, antenli, karasal yayını olan kablolu TV’de değil, uydudan yayın yapan televizyonlardan da yayınlansın. Açık ve şeffaf, herkes bilsin, bir yerde bir şey yapılacaksa herkes hazırlığını yapsın ve gitsin, katılsın arkadaşlar. Eğer bu böyle olursa, o zaman, yerel anlamda, bizi temsil eden illerdeki, ilçelerdeki gazeteler, televizyonlar güçlenir, ekonomik anlamda daha iyi olur ve devlet de onları beslemiş olur.

Şimdi, hiç kimse bilmeyecek, duymayacak, Kamu İhale Yasası’na göre sadece bülten olarak yayınladığınızda, ihaleye o işi takip edenlerin dışında kimse girebilir mi giremez mi? Giremez. O zaman, kim takip edecek? Herkes edemez. Herkesin bilmesi için, açık ve şeffaf olabilmek için, Sayın Bakanım, bu önergemin kabul edilmesini arz ediyorum. Bu önergem kabul edilirse, yerel basındaki bütün televizyonlar ve gazetelerde duyulacak, herkes bilecek, herkes gelecek, işin uzmanı girecek ve işi hak eden kazanmış olacaktır.

Bu nedenle ben bir de Kamu İhale Yasası’yla ilgili şunu söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, yine Doğu ve Güneydoğu’da ihaleler yapılıyor. Türkiye'nin her yerinde yapılıyor. Bakın, batıyla doğu arasında çok fark var. Batıyla doğu arasında ne fark var? Doğuda iklim şartları var, yedi sekiz ay kış. Hayat duruyor. Kasımın 15’inden itibaren, şu anda, orada hiçbir şekilde inşaat yapılmıyor ve duruyor. İhalesi yapılmış işlerin mutlak surette paralarının tamamı şubat ayında Doğu ve Güneydoğu’daki müteahhitlere veya valiliklere gönderilirse, o zaman o beş altı aylık sezon çok iyi değerlendirilir ve oradaki işler biter. Şimdi İzmir’deki bir müteahhit on iki ay çalışıyor, İstanbul’da on iki ay çalışıyor ama Ardahan’da, Kars’ta, Hakkâri’de, Muş’ta altı ay çalışıyor müteahhitler. O bakımdan Sayın Bakanım, oradaki ödenekleri daha hızlı bir şekilde, daha toplam bir şekilde ödememiz lazım ki oradaki vatandaşlarımızın işi yapılsın, oradaki işler yürüsün. Zaten şimdi Türkiye'nin coğrafyasına baktığınız zaman kalkınmamış bölgelerde, Doğu ve Güneydoğu’da kış ağır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öğüt, devam edin.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Göç hızlı bir şekilde devam ediyor. Büyük şehirlerde çarpık bir şehirleşme büyüyor. Bu nedenle arkadaşlar, Doğu ve Güneydoğu’da ağır kış koşulları olan yerlerin ödeneklerinin mutlak surette, hızlı bir şekilde en az şubat veya mart ayında yapılması gerekiyor.

Bir de demin atladım, gazetelerde, televizyonlarda yayınlanırken yerel radyolarda da yayınlanması lazım çünkü yerel radyolar her eve giriyor. O bakımdan yerel radyolarda da yayınlanarak daha şeffaf bir şekilde Kamu İhale Yasası’nı çıkartmış olacağımıza inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğüt.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

T.B.M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı yasa tasarısının 6. maddesine aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Cümle: Ancak bu suretle davet edilecek istekli sayısı üç kişiden az olamaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 Sıra Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümle ile birinci fıkrasının son cümlesini değiştiren cümlenin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Hakkı Suha Okay

Metin Arifağaoğlu

Yaşar Ağyüz

 

Ankara

Artvin

Gaziantep

 

Tayfur Süner

 

Fevzi Topuz

 

Antalya

 

Muğla

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Okay

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Yaşar Ağyüz konuşacaklar.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 253 sıra sayılı yasanın 6’ncı maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, 4734 sayılı Yasa ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun değişiklik sayısını bizler unuttuk, on dokuzuncu mu oldu, yirminci mi oldu, şaştık kaldık. İlk düzenleme yapılırken “AB yasalarına, AB’ye uyum” adı altında geldi ama AB’ye uyum sağlayamadı. Siyasi yandaşlara uyum sağlamak için de sürekli değiştirilen bir yasayla karşı karşıyayız. Yine alelacele gelen, sivil toplum örgütlerine, mühendis odalarına sorulmadan, sorgulanmadan, onların eleştirileri göz önüne alınmadan getirilen bir yasayla karşı karşıyayız. Halkın gündeminde bu yasa var mı? Halkı bu yasa ilgilendiriyor mu? Hayır. Ne alakası var? Belediye seçimlerine yakın tıkanan bazı ihalelerin önünü yandaşlarınıza açmak için alelacele bu yasal düzenlemeyi getiriyorsunuz. Bunun lâmı cimi yok, halkın gündeminde yoksulluk var, yolsuzluk var, ekonomik kriz var ama siz gündeminize maalesef “İhaleleri nasıl adrese teslim şeklinde getiririm”i almışsınız. Bu, çok yanlıştır. Bu, içinde yaşadığımız topluma çok ağır hakarettir. Biz krizle uğraşırken, krizle mücadele etmemiz gerekirken bu tür yandaş yasalarla uğraşırsak bunun adı toplumu inkâr etmektir.

Bakın, bu yasayla yaptığınız değişiklikler yetmiyormuş gibi getirdiğiniz özelliğe bakın: Belli istekliler arasında teklif vermek için ihaleye hepsi davet edilirdi eskiden. Şimdi? İdare kriter açıklayacak. Neye göre açıklayacak idare kriteri? Siyasi baskının, idare baskısının olduğunu hep açık seçik bilmiyor muyuz ihalelerde? O nedenle, bu tarafgir bir yasadır. Liste oluşturmak için idareye geniş yetki veriyorsunuz. Belli istekliler arasında ihale usulünü genişletiyorsunuz. “Eşik değer” dediğimiz olay var. Eşik değerin yarısını belli istekliler arasında ihale kapsamına açıyorsunuz. 10 trilyondur bunun eşik değeri, yarısı 5 trilyon değerli arkadaşlar. Böyle bir umursamaz, böyle bir laçka içerisinde adrese teslimi amaçlayan bir yasa görülmemiştir. “İdareler yeterli olan tüm isteklileri ihaleye davet etmek zorunda değildir.” diyorsunuz. Bu bir kere katılımcılığa aykırı bir olaydır. Mühendislerin haklarını gasbettiğiniz gibi şimdi de katılımcılığı önlemeye çalışıyorsunuz.

Sizler de gazete okuyorsunuz. Yolsuzluğa inananların sayısı yüzde 62’ye ulaşmış değerli arkadaşlar. Yolsuzluklar nerede yapılıyor? İhalelerde yapılıyor. Şeffaflık var mı? Yok. Katılımcılık var mı? Yok. İlan var mı? Yok. 3 istekliyi çağırıyor, TOKİ de böyle yapıyor, belediyeler de böyle yapıyor, özellikle AKP’li büyükşehir belediyeleri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu usulle seksen beş tane ihale vermiş değerli arkadaşlar, 208 trilyon miktarı. Bu kadar vurdumduymazlık olur mu? Yasalar ne için çıkar? Toplumu rahatlatmak için, bu yasaların hitap ettiği kesimi rahatlatmak için. Zaten, TOKİ siyasi yandaşlara ihale vermekle ünlendi, şimdi bu yasa değişikliği ile de okulları, sağlık ocaklarını, onarımları falan da siyasi yandaşlarına verme tekeli içerisine alıyorsunuz. Bunun kabul edilebilir yanı yoktur.

Hepiniz bilirsiniz ki bizim gibi az gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelerde, otomotiv sektörüyle inşaat sektörü lokomotif sektördür ama bunları ölüme mahkûm ettiniz, bunlar için özel paketler hazırlanması lazımken bunları görmezlikten geliyorsunuz. Bakın, geçenlerde çıkarılan fiyat farkı kararı vardı, ne oldu? Hâlen KİK’te bekliyor. İnşaat sektörünü rahatlatmadan, yüz bin kalem işin olduğu inşaat sektöründe işsizliği pompalayarak bu krizin altından kalkamazsınız. Gazeteler SOS veriyor, inşaat sektörü SOS veriyor ama biz gelmişiz, adrese teslim yasayla uğraşıyoruz. Önergemizin bu doğrultuda kabul edilip değişmesi lazım. Bu yasa kayırmalı bir yasadır, bu yasa adrese teslim yasasıdır, açıkça söylüyorum, adrese teslim yasasıdır. Bugüne kadar bu yasa kapsamından çıkardığınız değişik kurumlar oldu, petrolü çıkardınız, boru hatlarını çıkardınız, daha bir sürü işi çıkardınız ihale kapsamından, bu da yetmedi, şimdi yeniden bir düzenleme yapıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bu yasanın adil, şeffaf, katılımcı olmayacağı, mühendislik kesimine ve tanımı yapılmamış mühendislik kesimine hiçbir katkıda bulunamayacağı açık ve seçiktir. Zaten iktidar olduğunuz günden bugüne kadar hiçbir sorunu çözemediğiniz gibi, bu sorunu da kangren edeceksiniz, yeniden üç beş ay sonra bu sorunu çözmek için gündeme getireceksiniz. Yazıktır, Meclisin verdiği mesaiye yazıktır, toplumu meşgul etmemize yazıktır değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) –Toplumun gerçek gündemini iktidarın yakalaması lazım, iktidarın başının, Başbakanın, Sayın Başbakanın yakalaması lazım. Ama maalesef, gerçek gündem gizleniyor, suni gündemlerle uğraşıyoruz. Hedefiniz, yerel seçimleri nasıl alırız, yerel seçimlere giderken belediyeleri nasıl rant aracı olarak kullanırız, hedef bu. Başbakanın hedefi de, Sayın Başbakanın hedefi de “Şu belediyeyi nasıl alırım, şu belediyeyi nasıl alırım…” Mevcutları koruyun da hâlinize şükredin. Karneniz kötü, sınıfta kaldınız, 2009 seçiminde de bu vatandaş size tasdiknameyi elinize verecek.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sana verdiği gibi!

AHMET YENİ (Samsun) – Sözlerini sakla!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T.B.M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı yasa tasarısının 6. maddesine aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Cümle: Ancak bu suretle davet edilen istekli sayısı üç kişiden az olamaz.

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 253 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde verdiğim önergem üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, tabii, İhale Kanunu çok önemli bir kanun. Burada devletin harcamalarının şeffaf, dürüst, doğru, devletin ve milletin menfaatlerini en iyi şekilde gözetecek, vurgun vurulmayacak ve hizmetin de en iyi şekilde, en kaliteli şekilde kamu yararını sağlayabilecek nitelikte yapılması lazım. Getirilen kanun acaba bu nitelikte midir?

Zaten burada 2007’den beri, yani AKP’nin temmuz seçiminden beri getirdiği birçok kanunda, efendim, bu kanuna göre yapılacak ihaleler, alımlar 2886 sayılı Kanun ve Kamu İhale Kanunu’na tabi değil, Sayıştay denetimine tabi değil, bizim amirlerimizin denetimine tabi.

Birçok ihale yapıldı. İşte, ATV ve Sabah ihalesi yapıldı, buna 6 kişi müracaat etti. Tayyip Erdoğan gitti, havaalanında ötekileri gördü, dedi ki: “Bu ihaleye katılmayacaksınız.” Tek kişi geldi katıldı. Yine nükleer enerjiyle ilgili bir ihale yapıldı, 5-6 kişi katıldı. Ne hile, ne oyunlar döndüyse orada, getirdiler tek kişiye verdiler, ki 15-20 milyar dolarlık bir ihale.

Şimdi, burada siyasi iktidar…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayal görmeye başladın Kamer Bey, yine başladın hayallere.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu hayalleri siz görüyorsunuz.

Şimdi, bak, biraz önce bir maddede, önerge verdiniz. Sen ayrı verdin, Mustafa Bey ayrı verdi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Başbakanın kiminle ne konuştuğunu sen nereden biliyorsun? Kaç milyar dolar?

BAŞKAN – Sayın Canikli, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi ondan sonra burada ben müdahale etmeseydim iki önergeyi de birden işleme koyacaktınız, ben müdahale ettim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biz çekmeye hazırdık, çekecektik.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu çekmedin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çekecektik!

KAMER GENÇ (Devamla) – Orada okudu, ben müdahale ettim, ondan sonra sen geldin dedin ki: “Yahu benim önergemi niye işleme koymadınız?”

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Daha önce konuştuk, çekecektik.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, aynı grubun iki grup başkan vekilisiniz…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çekecektik…

BAŞKAN –Sayın Canikli, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – …aynı maddeyi değişik değişik veriyorsunuz. Niye? Çünkü menfaat grupları ayrı.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ne menfaati ya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Çünkü çatışan menfaat grupları ayrı. Yani böyle olunca birileri sana diyor: “Yahu şu menfaat grubuna uygun bir önerge ver.” Öteki, şuna diyor: “Onun menfaat grubuna göre, holdinglere göre bir önerge ver.”

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – En iyi sen yaparsın o işleri! En iyi sen yaparsın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ee veriyorsunuz burada… Zaten son anda önergeleri veriyorsunuz, önergelerle ne geldiği belli değil, hangi menfaat grubunun menfaatlerinin korunduğu belli değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin uzmanlık alanın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Devleti hangi yük altına koyduğu belli değil. Ondan sonra da biz de burada müdahale edince… Başkanlık Divanı sizde, grup sizde, ondan sonra da başlıyorsunuz laf söylemeye.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Türkçe bilmiyor musun? Biz konuştuk daha önce, çekeceğimizi söyledik!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra burada AKP Grup Başkan Vekili çıkıyor hakaret ediyor bize, Sayın Başkana da tavsiyede bulunuyor: “Yahu İç Tüzük’te böyle kullanılıyor.” Evvela sen İç Tüzük’e riayet et. Senin burada konuştuğun kelimeleri kulağın duyuyor mu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hepsini duyuyor!

KAMER GENÇ (Devamla) – Kulaklar herhâlde bazı şeyleri duymuyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin konuştuklarını kulağın duyuyor mu?

KAMER GENÇ (Devamla) – Keşke imkânımız olsa da sizinle bu Parlamentoda değil de dışarıda bir karşılaşalım da, o zaman televizyon kanallarında istediğimizi konuşalım Mustafa Bey, benimle çatışanın sonu felaket olur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Vay be!

KAMER GENÇ (Devamla) – Sen bunu bil! Çünkü ben seni… Bakın birtakım insanların cemaziyelevvelini iyi takip ederim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin cemaziyelevvelini herkes biliyor!

KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu millet biliyor senin geçmişini!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu tabii ben Sayın Başkanımı da özellikle üzmek de istemiyorum. Sayın Başkan, yani inanmanızı istiyorum. Ama bu sizin grubunuzun, onların keyfî davranışları… Yani o benim konuşmalarımdan sonra alıp da bana söyledikleri sözleri bir dikkate alırsanız, tabi ondan sonra sataşmadan dolayı da söz almadığım için işte bu insanlar böyle sorumsuz hareket ediyorlar ve gücü de Başkanlık Divanından alıyorlar.

AHMET YENİ (Samsun) – Hakaret etme!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben burada daima doğruları savunuyorum. Hangi menfaat şebekesinin peşinde gidiyorum? Ben hiçbir holdingle ilgili burada önerge veriyor muyum? Vermiyorum. Ben daima burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesinin lehine önerge veriyorum, bunu herkes de biliyor. Ama birileri, tabii ki birtakım holdinglerin, menfaat gruplarının, şebekelerin burada menfaatini koruyan önergeler vermeye kalktıkları zaman da onlara karşı sert, onların anlayacağı dilde, onları halka anlatacak şekilde burada söylüyorum. Biz onu söylüyoruz. Geçmişte yapılan ihalelerde ne yapılıyor?

Efendim, benim önergem şu: Diyorum ki hiç olmazsa bir ihaleye en az 3 kişi davet edilsin. Yani bunda bir anormallik var mı? Ha, bu geldiği zaman, tabii belediyelere nasıl gidiyor… Belediyeler, en büyük ihaleleri yapıyor, kendi yandaşlarını davet ediyorlar, ondan sonra onlara istedikleri fiyattan veriyorlar.

Yahu görüyoruz kardeşim, bir gün belediye buradaki bir kaldırımı yapıyor, ertesi gün veya bir iki ay sonra o kaldırımı söküyor, oraya getiriyor koyuyor. Yahu bu memleket bu kadar zengin mi, bu memleket bu kadar israfa elverişli bir servete sahip mi değerli milletvekilleri? İnsanlarda Allah korkusu olması lazım, vicdan olması lazım. Böyle bir şey olmaz yahu! Yani işte şu belediyelerce yapılan o ağaç dikmelerini vicdanları kabul ediyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, son dakikanız…

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani ne kadar ağaç alındığı belli değil, ne kadar dikildiği belli değil, kaç lira verildiği belli değil. Yahu, bu devlet bu kadar sizin devri iktidarınızda, bu devlet hiçbir zaman bu kadar talana ve soyguna uğramadı. Yani bunu söylemek benim hakkım kardeşim. Görüyorum, insanlar görüyor gözleriyle, bu milletimin parası o kadar heba ediliyor ki, o kadar boş yere harcanıyor ki, o kadar yandaşlara veriliyor ki. İşte seçimler zamanı geldiğinde, ondan sonra altınları dağıt, kömürleri dağıt, paketleri dağıt, oy al. Bu haram bir davranıştır. Haram üzerine kurulan bir olay, sonucu felakettir. Bir AKP Genel Merkez binanızı hangi parayla yaptınız, 500-600 trilyon liralık bina, yani hangi parayla yaptınız yahu? O arsayı nasıl aldınız?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Girersin İnternet sitesine, orada görürsün, hepsi var.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, haram paralarla yapılan bir mekânda yapılan işler hayırla sonuçlanmaz. Bunu size söyleyeyim. Onu hangi parayla yaptınız? Bakın, asırlık partiler var, yok böyle bir şey. Bunu neyle getirdiniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu açıklayın…

BAŞKAN – Kürsüyü lütfen terk edin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok basit Kamer Bey, uğraşmaya gerek yok, İnternet hesabında partinin hesabına girersin, görürsün. Partinin hesabında hepsi var, kuruşuna kadar. Senin yaptıkların gibi değil, her şey şeffaf. Girer görürsün ama görmek istemiyorsun ki.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının aranmasını da istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım karar yeter sayısını.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Önergeyi kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 19 Kasım 2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 19.56

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.