DÖNEM: 23                            CİLT: 30                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

12’nci Birleşim

4 Kasım 2008 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta’nın ekonomik, sosyal ve çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, özelleştirme sonrasında Telekom’daki işçilerin işten çıkarılmaları ve emekliliğe zorlanmalarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, doğal gaza yapılan zamlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Telekom’da çalışan işçilerin zorla emekliye sevk edilmek istendiğine ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının cevabıyla ilgili açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- Slovakya Ulusal Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu, AB Uyum Komisyonu ve Türkiye-Slovakya Parlamentolararası Dostluk Grubu üyelerinden müteşekkil Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/575)

B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21 milletvekilinin, Manavgat’ın Karabük köyünde yaşanan bir orman yangınının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 36 milletvekilinin, Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yolsuzluk yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276)

C) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 19 milletvekilinin, Sulama Birliklerinin sorunları konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/7)

D) ÖNERGELER

1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Sözleşmeli Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/85) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/91)

 

VII.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 4-5 Kasım 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde  sözlü  sorular  ve diğer denetim konularının görüşülmemesine; 4 Kasım 2008 Salı günkü birleşimde 296 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/27, 34, 37, 40, 102) (S. Sayısı: 296)

B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında  İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı : 88)

 

IX.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

X.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında  İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Ürgüp’te düzenlenen karikatür yarışmasının son yıllarda yapılmamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/4712)

2.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Şırnak’taki kömür ocaklarındaki kazalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/4721)

3.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir hastaya önerilen ilacın teminine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/4733)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, darbe girişimi iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4759)

5.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir hastanedeki bebek ölümlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/4927)

6.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, bir holding yönetim kurulu başkanına yönelik açıklamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4946)

7.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bilgi toplama konusunda gazetelerde çıkan haberlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4960)

8.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, medya ile ilişkilerine yönelik iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4962)

9.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bakanların soru önergelerine verdikleri cevaplara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4970)

10.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, oğlu ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4971)

11.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, mal varlığına, bir derneğin denetimine ve bir grupla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4983)

12.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Almanya’daki bir dernekle ilgili dava çerçevesindeki gelişmelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5123)

13.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, dinleme konusunda verilen bilgilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5138)

14.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, kamuoyunda tartışılan bazı iddialara ve açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5208)

15.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, milletvekillerine PTT aracılığıyla gönderilen bir dokümana ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/5504)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23’üncü Dönem Üçüncü Yasama Yılının hayırlı olmasını dileyen ve Cumhuriyet Bayramını kutlayan bir konuşma yaptı.

Kars Milletvekili Zeki Karabayır ile,

İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz,

Kars’ın 88’inci kurtuluş gününe ilişkin birer konuşma yaptılar;

Elâzığ Milletvekili Tahir Öztürk, Elâzığ’ın kalkınmışlık düzeyine ve Başbakanın Elâzığ’a yaptığı ziyarete ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

Asya Parlamenter Asamblesi Türk Grubu’nda boş bulunan 2 üyelik için AK PARTİ Grup Başkanlığınca aday gösterilen Malatya Milletvekili Mehmet Şahin’in ve MHP Grup Başkanlığınca aday gösterilen Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın,

Asya Parlamenter Asamblesi Türk Grubu üyeliğinden istifa eden İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın yerine CHP Grup Başkanlığınca aday gösterilen Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın,

Adaylıklarının TBMM Başkanlık Divanı kararlarıyla uygun bulunduğuna,

Fransa Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonu; Rusya Federasyonu Federal Meclisi Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi; Sudan Millî Meclisi Dışişleri Komisyonu; Cezayir Ulusal Halk Meclisi Dışişleri, İşbirliği ve Göç Komisyonu heyetlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna,

İlişkin Başkanlık tezkereleri,

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkeresi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 25 Milletvekilinin,

İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 25 Milletvekilinin,

Bazı hastanelerdeki bebek ölümlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/273), (10/274) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Avusturya Ulusal Meclisi Başkanı Barbara Prammer’in davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle Avusturya’ya resmî ziyarette bulunmasına,

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UH-HABITAT) Başkanlığınca Çin Halk Cumhuriyetinde düzenlenecek olan “4. Dünya Kent Forumu”na ismen davet edilen Elâzığ Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Sözcüsü Hamza Yanılmaz’ın anılan foruma katılmasına,

İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler " kısmının:

Özel Gündemde Yer Alacak İşler Bölümünün 1’inci sırasında bulunan, Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun (10/27, 34, 37, 40, 102) (S. Sayısı: 296) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

2’nci sırasında bulunan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu (1/537) (S. Sayısı: 236),

3’üncü sırasında bulunan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu (1/608) (S. Sayısı: 266),

4’üncü sırasında bulunan, 1.8.2008 Tarihli ve 5803 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu (1/638) (S. Sayısı: 297),

5’inci sırasında bulunan, Posta Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu (1/491) (S. Sayısı: 230),

6’ncı sırasında bulunan, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin; Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu (2/266, 2/268) (S. Sayısı: 257),

7’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları (1/543) (S. Sayısı: 263),

8’inci sırasında bulunan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu (1/526) (S. Sayısı: 218),

9’uncu sırasında bulunan, Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu (1/569) (S. Sayısı: 239),

Raporlarının görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

10’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/277) (S. Sayısı: 88) görüşmeleri tamamlandı; tasarının tümü üzerinde elektronik cihazla yapılan iki açık oylamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından,

4 Kasım 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 15.57’de son verildi.

                                                                       

Eyyüp Cenap GÜLPINAR

 

 

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Harun TÜFEKCİ

 

Bilecik

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                                No.: 17

II.- GELEN KÂĞITLAR

31 Ekim 2008 Cuma

Teklifler

1.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan ve 2 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/321) (Adalet; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri  Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.10.2008)

2.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/322) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.10.2008)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif  Paksoy ve Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un; Çukurova Elektrik Anonim Şirketi (ÇEAŞ) Küçük Ortaklarının Mağduriyetlerinin Giderilmesine Dair Kanun Teklifi (2/323) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2008)

4.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert ve 4 Milletvekilinin; Türk Halk Bilimi Kurumu Kanunu Teklifi (2/324) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2008)

5.- Uşak Milletvekili Nuri Uslu’nun; 6831 Sayılı Orman Kanununa Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/325) (Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2008)

6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 20 Milletvekilinin; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/326) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2008)

Raporlar

        1.- Kuzey Atlantik Antlaşmasına Hırvatistan Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/654) (S. Sayısı: 299) (Dağıtma tarihi: 31.10.2008) (GÜNDEME)

        2.- Kuzey Atlantik Antlaşmasına Arnavutluk Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/655) (S. Sayısı: 300) (Dağıtma tarihi: 31.10.2008) (GÜNDEME)

 

                                                                                                                                        No.: 18

3 Kasım 2008 Pazartesi

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir şirketin bazı iş ve işlemlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1008) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Avrupa Konseyinin yolsuzlukla ilgili bir raporuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1009) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, gözaltına alınan bir kişinin ölümüne ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1010) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

4.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ihracattan sağlanan dövize ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1011) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, TAEK’e personel alındığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1012) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

6.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Avrupa Konseyinin yolsuzlukla ilgili bir raporuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1013) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün sulama suyu ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1014) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

8.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün sulama suyu ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

9.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İznik çöplüğünün taşınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1016) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1017) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin sulama birliklerine devrettiği su kanallarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1018) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

12.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, çek alacaklılarının mağduriyetine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1019) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat Kalesindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1020) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

14.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İETT’nin VIP otobüsü kiralamasıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1021) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

15.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil programları yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/1022) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Dil Bayramının okullarda kutlanmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1023) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

17.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, işyerlerinde Türkçe ad kullanılması kararı alan belediyelerin teşvikine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1024) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

18.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, aile kurumunun korunması ile ilgili çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından  (Nimet Çubukçu) sözlü soru önergesi (6/1025) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Orta Asya Türk devletlerindeki Türkçe eğitim veren okulların denetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1026) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, çocuklara yönelik yayınların denetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1027) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

21.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, anaokullarında Türkçe ile ilgili çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1028) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk dünyasında ortak alfabe ve tarih çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1029) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

23.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Yunus Emre Kültür Vakfının çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1030) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

24.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, belediyelerin kurduğu şirketlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1031) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

25.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Bakanlık logosuyla birlikte kullanılan bir slogana ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1032) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

26.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, kuraklıkla ilgili kararnamenin uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1033) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

27.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK Parti Gümüşhane İl Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1034) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

28.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Doğanyurt Lisesinin öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1035) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

29.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ek ödemeler sonrasında kamu çalışanları arasındaki ücret dengesizliğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1036) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

30.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki okulların spor salonu ihtiyacına  ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1037) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

31.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yükseköğrenim öğrencilerinin yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1038) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

32.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY dış hat seferlerinde bazı gazetelerin alınmadığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1039) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

33.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Topkapı Sarayındaki personel durumuna  ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1040) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

34.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, ulaşımda akaryakıt desteği sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1041) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

35.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, kuraklık tespit çalışmalarına ve ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1042) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

36.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, belediyelerin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1043) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

37.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, çiftçilerin kuraklık zararlarının ödenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1044) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, sicil affına rağmen esnafa kredi başvurusunda sorun yaşatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5296) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, yurt dışındaki mevduatın ülkemize çekilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5297) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

3.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Avrupa Konseyi Yolsuzluklarla Mücadele Komisyonunun Türkiye raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5298) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

4.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’de gerçekleştirilen TOKİ projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5299) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

5.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Almanya’daki bir dernekle ilgili dava çerçevesindeki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5300) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Avrupa Konseyinin yolsuzluklarla ilgili bir raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5301) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

7.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, imar değişikliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5302) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bedelsiz sağlık hizmeti alabileceklerle ilgili uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5303) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli ve geçici personelin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5304) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

10.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün iç yollarının asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5305) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

11.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Edirne’nin turizmde marka şehir yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5306) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

12.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, uyuşturucu maddelerin ülkemiz üzerinden geçişine ve uyuşturucu anketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5307) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

13.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un, bazı gazete ve yayınlara uygulanan kapatma ve yayın durdurma cezalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5308) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

14.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bir Alman şirketinin rüşvet verdiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5309) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

15.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Metris Cezaevinde mahkumların okumalarına izin verilen gazetelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5310) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, bir raporda belirtilen şüpheli ölüm olaylarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5311) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

17.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün Adana İl Özel İdaresine yönelik işlerine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5312) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

18.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Tuzla’daki bir arazinin aplikasyon krokisine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5313) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

19.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, İŞKUR’un meslek edindirme kursları için hizmet alımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5314) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

20.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, kot taşlamada çalışan işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5315) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

21.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, SSK ve Bağ-Kur’lulardan alınan sağlık primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5316) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

22.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, teknolojik atıkların bertarafına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5317) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

23.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, Kocaeli-Uzunçiftlik beldesinde kurulacak olan demir-çelik fabrikasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5318) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

24.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, teröre karşı alınacak tedbirlerle ilgili açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/5319) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

25.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Aktütün saldırısıyla ilgili açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/5320) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

26.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT personel yönetmeliğindeki bir düzenlemeye ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/5321) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

27.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, TRT personel yönetmeliğindeki bir düzenlemeye ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/5322) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

28.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hazine Müsteşarlığının TRT raporundaki hususlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/5323) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

29.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Nutuk hakkında yaptığı bir konuşmaya ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/5324) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

30.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, yaş sebze ve meyve ihracatında Rusya ile yaşanan sorunun doğurduğu mağduriyete ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/5325) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

31.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, CE uygunluk belgesi verilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/5326) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

32.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, enerjideki fiyatlandırmaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5327) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

33.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, kamu kurum ve kuruluşlarına dağıtılacak olan tasarruflu ampullere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5328) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

34.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Emniyet Müdürlüğündeki bir işkence iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5329) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

35.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İETT arazisi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5330) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

36.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İSKİ ana borusundan kaçak su alındığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5331) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

37.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Valiliğine alınan makam araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5332) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

38.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Beykoz Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5333) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

39.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Sarıkamış’a bağlı köylerin yol sorunlarına ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5334) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

40.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, belediyelerin yaptığı bazı ödemelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5335) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

41.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Deniz Feneri Derneğinin faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5336) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

42.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kağızman’a bağlı köylerin yol sorunlarına ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5337) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

43.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köy yolundaki genişletme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5338) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

44.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İznik bağlantılı bazı yollardaki iyileştirme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5339) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

45.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir Belediyesinin tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5340) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

46.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, bürokratlara görevlendirilen korumalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5341) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

47.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bir derneğe yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5342) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

48.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, SEKA özelleştirmelerine ve Giresun SEKA kağıt fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5343) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

49.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, sermaye gelirlerine, işsizlik fonundan transfer ve faiz harcamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5344) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

50.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün elektrik direklerinin değiştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5345) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

51.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman Öğretmenevine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5346) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

52.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir okul müdürü hakkındaki soruşturmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5347) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

53.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’taki kapalı okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5348) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

54.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, kapatılması düşünülen bir devlet hastanesine onarım yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5349) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

55.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir başhekim hakkındaki iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5350) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

56.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, Ege Bölgesinde pamuk tarımının desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5351) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008)

57.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, tarım sektöründeki küçülmeye ve tarımsal üretimin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5352) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

58.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, ithal süt ürünlerinde melamin maddesi kontrolüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5353) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

59.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, GSM şebekesi bulunmayan bir köye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5354) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

60.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, havaalanlarındaki sağlık hizmetlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5355) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

61.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu iline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5356) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008)

62.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İznik Stadyumunun hizmete açılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/5357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

63.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5358) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

64.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, küresel mali krize karşı alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5359) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

65.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da yapılan sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5360) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

66.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Büyük Ortadoğu Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5361) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

67.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bazı orta dalga radyo vericilerinin kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5362) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

68.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, TMO’nun Fiskobirliğe fındık satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5363) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

69.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, milli maçların Ankara’da oynanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5364) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

70.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Almanya’da bir dernekle ilgili dava çerçevesindeki soruşturmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5365) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

71.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, kamu çalışanlarına verilen ek ödemelerin belirlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5366) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

72.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, göçmen ve mültecilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5367) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

73.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, adli emanet paralarının değerlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5368) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

74.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, aile mahkemelerine atanan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacılara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5369) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

75.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir genelgeyle DSİ’nin yargı harçlarından muaf tutulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5370) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

76.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, cezaevlerindeki hukuk dışı ve keyfi uygulama iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5371) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

77.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, gözaltılardaki ölüm olaylarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5372) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

78.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, yurt dışına çıktığı iddia edilen bir sanığa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5373) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

79.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, basında çıkan bir toplantıdaki konuya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5374) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

80.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, tasarruf sahiplerini mağdur eden holdinglere yönelik çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5375) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

81.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, bir yargılamanın uzamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5376) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

82.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, bir üniversite hastanesinde temizlik işçilerine yönelik uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5377) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

83.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, kamu çalışanlarına ek ödeme yapılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5378) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

84.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Sosyal Güvenlik Kurumunun bir tebliğine ve bilgi güvenliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5379) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

85.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Karacabey’deki bir mevkiden deniz kumu çıkarılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5380) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

86.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Afyonkarahisar’ın şebeke suyunun kalitesine ve bir baraj yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5381) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

87.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Orhangazi’de kurulacak katı atık tesisinin muhtemel etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5382) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

88.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Milli Takımlar Teknik Direktörü ve kadrosunun ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/5383) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

89.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, spor kulüplerine yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/5384) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

90.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kadına yönelik şiddete ve sığınma evlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5385) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

91.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Ağrı’da bir kadının cinayete kurban gitmesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5386) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

92.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, belli kesimlere doğalgaz ve elektrik yardımı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5387) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008)

93.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin-Elbistan Termik Santraline Sivas’tan kömür getirilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5388) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

94.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, kayıp ve kaçak elektriğe ve bir TEDAŞ görevlisinin öldürülmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5389) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

95.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, kömür dağıtımının Türkiye Kömür İşletmelerinin mali durumuna etkisine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5390) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

96.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, petrol fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5391) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

97.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Selim İlçesindeki bazı köylerin yol sorunlarına ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5392) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

98.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kadınlara yönelik şiddete ve sığınma evlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5393) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

99.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5394) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

100.- İzmir Milletvekili Harun Öztürk’ün, İstanbul’daki bir caddenin isminin değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5395) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

101.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un, geçici ve gönüllü köy korucularına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5396) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

102.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bazı toplumsal olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5397) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

103.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli İl Özel İdaresine hibe edildiği belirtilen makam araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5398) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

104.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, belediyelerin denetimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5399) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

105.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan İlçesindeki bir arsanın imar durumundaki değişikliğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5400) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

106.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Kartal’da yaşanan bir olaya ve polisin şiddet uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5401) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

107.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Van’da Özbek mültecilerin sınır dışı edilmelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5402) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

108.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da görevlendirilecek Özel Harekat Birimleri personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5403) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

109.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Susuz ilçesindeki bazı köylerin yol sorununa ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5404) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

110.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, engellilerin alt ve üst geçitlerden daha rahat yararlanmalarını sağlayacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5405) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

111.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesince toplu taşıma ücretlerine yapılan zamma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5406) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

112.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, araç kundaklama olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5407) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

113.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasının maddi sorunlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5408) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

114.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’daki tarihi Kurşunlu Camiinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5409) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

115.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Karaköy’ün, turizm gelirlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5410) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

116.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5411) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

117.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Kamu İhale Kurumuna Adıyaman’daki ihalelerle ilgili olarak yapılan başvurulara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5412) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

118.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sigorta sisteminde cinsiyetle ilgili bazı farklılıklara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5413) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

119.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, yurt dışında mevduatın ülkeye çekilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5414) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

120.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Halkbankın Eskişehirspordan kombine bilet aldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/5415) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

121.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, mermer ve doğal taş sektörünün desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/5416) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

122.- Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, Mustafa Kemal Üniversitesindeki yurt kapasitesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5417) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

123.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğündeki bir yöneticiye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5418) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

124.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, okullarda tasarruflu ampul alımı ihalesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5419) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

125.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, yeni kurulan üniversitelerin ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5420) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

126.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Yurt-Kur’a bağlı öğrenci yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5421) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

127.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın, bazı ilçelerindeki yurt sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5422) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

128.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Bodrum Devlet Hastanesindeki basınç odasının çalışmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5423) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

129.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir soruşturmada göz altına alınan bürokrata ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5424) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

130.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın bazı ilçelerdeki doktor ve ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5425) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

131.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5426) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

132.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Kemalpaşa’da kuraklıktan etkilenen kiraz üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5427) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

133.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki domates ve soğan üreticilerinin sıkıntılarının giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5428) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

134.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, gübre ve ilaç maliyetlerinin azaltılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5429) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

135.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık ekim alanlarına yönelik bir projeye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5430) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

136.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Trabzon-Sohum arasında gemi ve uçak seferlerinin başlatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5431) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

137.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, bir balıkçı barınağının rıhtım düzenlemesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5432) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

138.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, teknelerin Türk Bayrağı taşımasının teşvikine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5433) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

139.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, bir karayolundaki kontrol istasyonu kantarının bozuk olduğu iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5434) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

140.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Aydın-Muğla karayolunun bir bölümündeki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5435) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

141.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, THY uçak seferlerinde bazı gazetelerin alınmadığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5436) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

142.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Pazar-Zile yolunun genişletilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5437) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

143.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, akaryakıt fiyatlarıyla ilgili bir konuşmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5438) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

144.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, küresel mali krize ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/5439) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

145.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da krizden etkilenen esnafa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5440) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

146.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Erzurum-Trabzon yolunun bölünmüş yol yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5441) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008)

147.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, vakıf ve derneklere yurt dışından yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/5442) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

148.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, TRT’nin açıköğretim yayınları için bedel istediği iddiasına ve bazı programlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/5443) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

149.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, tayin edilen sendika yöneticilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5444) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

150.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, 57 nci Hükümet dönemindeki ekonomik göstergelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5445) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

151.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, mal beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5446) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

152.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Halkevleri Derneğinin kamu yararına dernek statüsünün kaldırılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5447) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

153.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, Ankara’ya Kesikköprü Barajından getirilen suyun maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5448) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

154.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, tekstil sektöründeki sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5449) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

155.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, TOKİ’nin güvenlik görevlilerine öncelik vermesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5450) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

156.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, yasama dokunulmazlığı dosyası TBMM’ye intikal etmeyen milletvekillerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5451) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008)

157.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir hakim hakkında dava açılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5452) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

158.- İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel’in, Gebze M Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu ve hükümlüler arasında çıkan kavgaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5453) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

159.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlığı dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5454) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

160.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, SGK ile ilişiğini kesen özel hastanelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5455) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

161.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, gözlük ve çerçeve bedellerindeki uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5456) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

162.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bazı diplomatik görüşmelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/5457) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

163.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, insan hakları ihlali başvurularına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/5458) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

164.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2007 yılı ÜFE ve TÜFE artış oranlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/5459) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

165.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2002 yılı ÜFE ve TÜFE artış oranlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/5460) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

166.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2002 yılı milli gelir miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/5461) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

167.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, cari açığın azaltılmasına yönelik tedbirlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/5462) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

168.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kadın istihdamına yönelik projelere ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5463) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

169.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, bakımevinde kalan iki yaşlıya kötü muamele yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5464) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

170.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Gemlik’te kurulması planlanan termik santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5465) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

171.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, BOTAŞ’ın yargılanan bürokratlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5466) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

172.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Afşin-Elbistan Termik Santrallerine Sivas-Kangal’dan kömür getirilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5467) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

173.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Afşin-Elbistan Termik Santrallerine eleman alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5468) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

174.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Halkevlerinin kapatılmaya çalışıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5469) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008)

175.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Van Emniyet Müdürlüğüne banka promosyon gelirinden alınan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5470) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

176.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Niksar Kalesinin restorasyonuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5471) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

177.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’ta merkeze bağlı bazı köylerin yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5472) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

178.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, bir danışmanlık görevi yapıp yapmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5473) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

179.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Döşemealtı ilçesindeki bazı köylerin jandarma karakolu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5474) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

180.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, şehit cenazesi törenlerindeki gözaltı olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5475) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

181.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, bir karakoldaki işkence iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5476) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

182.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir Belediyesindeki bazı kadrolara ve kurulan şirketlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5477) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

183.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesindeki bazı kadrolara ve kurulan şirketlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5478) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

184.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Erzurum Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5479) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

185.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Adana Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5480) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

186.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Ankara Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5481) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

187.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Antalya Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5482) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

188.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Bursa Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5483) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

189.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Gaziantep Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5484) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

190.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5485) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

191.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Kayseri Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5486) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

192.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Konya Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5487) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

193.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Sakarya Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5488) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

194.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5489) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

195.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları arasında Samsun Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5490) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

196.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Fethiye’de yapılacak kayak merkezine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5491) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

197.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’taki insanlık anıtı inşaatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5492) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

198.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Mardin Kalesinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5493) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

199.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, elektrik zamlarının gerekçesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5494) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

200.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, özelleştirme politikasına ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5495) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

201.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, THY çağrı merkezinin kapatılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5496) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

202.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Frankfurt Kitap Fuarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5497) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008)

203.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İnegöl Organize Sanayi Bölgesinin kirlettiği bir dereye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5498) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

204.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, kapanan işyerlerine ve küçük ölçekli sanayi kuruluşlarının kredi başvurularına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5499) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

205.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir uçak kazasının inceleme raporuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5500) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

206.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Spor Toto Teşkilatı personeline ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/5501) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008)

207.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, çiftçilerin desteklenmesine ve gübre fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5502) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

208.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, insansız hava uçakları alımına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5503) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008)

209.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, milletvekillerine PTT aracılığıyla gönderilen bir dokümana ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi  (7/5504) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/10/2008)

Genel Görüşme Önergesi

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 19 Milletvekilinin, Sulama Birliklerinin sorunları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/7) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2008)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21 Milletvekilinin, Manavgat/Karabük köyünde yaşanan bir orman yangınının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2008)

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 36 Milletvekilinin, Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yolsuzluk yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2008)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Almanya’da 9 Türkün öldüğü yangın olayının soruşturmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4373)                                          

2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY’nin bir broşüründeki Türkiye haritasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4374)                                          

3.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, fiyat farkı esaslarının yeniden düzenlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4376)                                          

4.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, elektrik zammına ve alternatif enerji kaynaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4388)                                           

5.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ege Bölgesinde kaybolan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4395)                                          

6.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Şarkikaraağaç İlçesindeki bazı köylerin kanalizasyon ve bir kasabanın yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4397)                                          

7.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’in şebeke suyunun kalitesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4402)                                          

8.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Kırım Kongo kanamalı ateşine karşı alınan tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4403)                                           

9.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da aile hekimliği uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4404)                                          

10.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Kastamonu Doğum ve Çocuk Hastanesinin kadro durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4405)                                          

11.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Datça Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4406)                                          

12.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Sabah-ATV’de hissesi bulunan küçük yatırımcılara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/4417)       

13.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, E-90 karayolunun iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4424)                                          

14.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, elektrik zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4426)                                          

15.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, enerji üretimine ve elektrik zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4427)                                          

16.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığıyla ilgili bazı hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4428)                                          

17.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bilgilerin basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4436)                                          

18.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, D-100 karayolundaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4451)                                          

19.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya-Ankara hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4452)                                          

20.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Bulgaristan ile taşımacılıkta yaşanan sorunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4453)                                          

21.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın’daki bazı yolların iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4454)                                          

22.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon soruşturmasındaki bir yazışmanın basında çıkmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4459)                                          

23.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4462)                                          

24.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, köylere afet yardımında ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4467)                                          

25.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Düzce’de prefabrik konutlardaki depremzedelere ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4468)                                          

26.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Bursa-Orhangazi Belediyesince bir festivaldeki gösterilerin iptal edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4472)                                          

27.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, il özel idarelerinin bölünmüş yol harcamalarına ve belediyelerin lale dikimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4473)

28.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, KÖYDES ihale ilanlarının yayınlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4476)                                          

29.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, soruşturma açılan ve görevden alınan belediye başkanlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4478)                                          

30.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, büyükşehir belediyelerinin borçlarına ve kamudan alacaklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4479)                                          

31.- İzmir Milletvekili Erdal Kalkan’ın, İzmir’in içme suyunda arsenik olduğu iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4482)                                          

32.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, keneyle mücadeleye ve bir açıklamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4483)                                          

33.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, keneyle mücadeleye ve Karabük’teki Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4485)                                          

34.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa Büyükşehir Belediyesinin şoförlük hizmeti alımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4491)                                          

35.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bir soruşturmayla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4493)                                          

36.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Yükseköğretim Kurumunda görevlendirilen bazı kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4497)                                           

37.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mudanya İlçesindeki deprem riskine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4502)                                          

38.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin su sayacı ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4513)                                          

39.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Tuzla Aydınlı Koyunda yapılan dolgulara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4527)                                          

40.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4529)                                           

41.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, maden arama ruhsat ve işletme izni verilen şirketlerdeki hisse durumuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4555)                                          

42.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bazı projelerle ilgili uluslararası tahkim davalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4557)                                          

43.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu raporuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4558)                                          

44.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Afyonkarahisar İli Çevre Hizmet Birliğinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4561)                                          

45.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir stadyum inşaatı ve bağlantı yolu yapımıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4562)                                          

46.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4563)                                          

47.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstinye Devlet Hastanesi Başhekiminin görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4573)                                           

48.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, bazı karayollarının yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4577)                                          

49.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekom tarifelerindeki haksız uygulama iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4578)                                          

50.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Atatürk Havalimanında metro levhalarının bulunmamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4579)                                          

51.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4580)

                                                                                                                                        No.: 19

4 Kasım 2008 Salı

Teklifler

1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy ve 2 Milletvekilinin; Bursa İlinin Büyükorhan, Harmancık, Keles ve Orhaneli İlçelerinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifi (2/327) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.10.2008)

2.- Uşak Milletvekili Nuri Uslu’nun; 4122 Sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununa Bir (1) Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/328) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2008)

3.- Mersin Milletvekili Zafer Üskül ve 12 Milletvekilinin; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/329) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2008)

4.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik Enerjisi Tarifelerine İlişkin Kanun Teklifi (2/330) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2008)

5.- Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin ve 16 Milletvekilinin; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 105 inci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/331) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.10.2008)

Tezkereler

1.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/573) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2008)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/574) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2008)

Rapor

1.- Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/657) (S. Sayısı: 302) (Dağıtma tarihi: 4.11.2008) (GÜNDEME)

 

4 Kasım 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN  (Ağrı), Canan CANDEMİR ÇELİK  (Bursa)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12’nci Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama süresi üç dakikadır.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Isparta ilinin sorunları hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’e aittir.

Buyurunuz Sayın Coşkuner. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta’nın ekonomik, sosyal ve çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Isparta’nın sorunları için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama geçmeden önce şu yaşanmış bir hikâyeyi anlatmaya çalışacağım: Kombassan’a para kaptıran vatandaşlardan bir tanesi bana şöyle anlattı, dedi ki: “Kombassan’a para kaptırdık ve Kombassan yöneticilerinden bir mektup aldık  ‘Bizim için dua edin, para kazanalım, bunları ödeyeceğiz.’ ve mektubun arkasında da sabır duası yazılmış.” Dilerim ki Isparta’nın sorunlarına da Sayın Bakanlarımız, Sayın Başbakan ve AKP milletvekilleri duyarsız kalıp bize sabır duası göndermezler.

Değerli dostlarım, arkadaşlarım; bugün, Isparta, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi kan ağlamaktadır. Isparta’da Sümer Halı kapatılmıştır. Devlet Malzeme Ofisi kapatılmıştır. Halil Hamit Paşa Kütüphanesi kapatılmıştır. Tekel satış yeri kapatılmıştır. Aksu adliyesi kapatılmıştır. Şarkikaraağaç ve Yalvaç Toprak Mahsulleri Ofisi ajansları kapatılmış, yine Şarkikaraağaç Cezaevi kapatılmıştır ve Şarkikaraağaç Orman İşletme Müdürlüğü kapatılmıştır. Şarkikaraağaç Veteriner Okulu kapatılmıştır. Senirkent Cezaevi kapatılmıştır. Yine Senirkent, Gelendost ve yöresinde sağlık ocakları kapatılmıştır. En acısı da Pamukkale Ekspresi maalesef seferlerine devam etmemektedir ve bunun ötesinde de ayrıca, bu devlet tarafından kapatılanların yanında özeller de terk etmiştir. Isparta Mensucat fabrikası Hindistan’a gitmiştir. Koteks fabrikası, yılların Koteks’i kapanmıştır. ÜNMAK kalorifer tesisleri kapatılmıştır. Petek fabrikası kapatılmıştır. Çam Tekstil Anonim Şirketi kapatılmıştır. İsmet Tekstil kapatılmıştır. Üçtuğ kapatılmıştır. Üç Kardeşler fabrikası kapatılmıştır. Bunların yarısı da maalesef işçi düşürmüşlerdir. Durum bu iken, bu yetmezmiş gibi, bir de bizim Küçükhacılar’ımız ve Büyükhacılar’ımız ve sizin de yüzde 80 oy aldığınız bu köylerimizle beraber Aliköy’ümüzde önce tapu kadastro gelmiş, sonra da orman kadastro gelmiş ve maalesef orman kadastro bu tapulu köy arazilerine “burası benimdir” demiş, çevirmiş. Neden ki, iki kadastro beraber çalışamıyor ve bunun ötesinde, Acaristanbul’a gücünüz yetmezken, o köylerimizin evleri yıkılmaya gidiliyor.

Tabii ki ben Sayın Milletvekilimiz Sait Dilek’le görüştüğüm için kendisine -teşekkür ediyorum- bunun detayına girmeyeceğim ama maalesef, burada on yedi köyümüz yıkılmaktadır. Elbette ki hukukun verdiği karara saygılıyız ama bir de idarecilik vardır. Kış ayına girerken bu insanların evlerini yıkmak, bunları sokağa atmak, nereye gideceklerini bilmemek ve bunların odunu kömürü olsa bile, yakacak sobası olsa bile, evi olmadığı için nerede kalacak, bunları çok iyi düşünmeliyiz. Bu insanlar hayvancılıkla geçinmektedir, bu hayvanlarını nereye koyacaklardır?

Biz, yetkililerden burasının yıkılmamasını talep ediyoruz. Ayrıca diyoruz ki, buradaki evler, öyle gelişigüzel evler değil ve bu evler orman binası olabilir ve sosyal devlet de bu evleri yıkılacak vatandaşları bahara kadar idare eder, daha sonra da bu arkadaşlarımıza yardım yapar, evlerini yapar. Yıkmak kolay ama onun yerine ne koyacaksınız? Bir şey koymuyor iseniz, işte, vatandaşın ıstırabı da o alanlarda ve o köylerde miting alanlarına döner. Önümdeki gazetede, işte söylüyor, bütün gazeteler de bunları yazıyor. O nedenle sevgili milletvekillerim, bunlara duyarlı olmak durumundayız.

Ayrıca, bizim Yenice köyümüz var ve -her yöreden bir köy aldım- Gedikli köyü var, Akkeçili köyü var. Burada Çevre Bakanlığınca yürürlüğe konulan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - Su kirliliği için burada 1/1.000’lik imar planı yapıyor fakat insanların evleri yıkılmış, evlerini tamir bile edemiyorlar. Tadilat da mı yapılamaz bu insanların oraya? O nedenle diyorum ki sevgili dostlarım, köylerimiz perişandır ve yine 3083 sayılı sulama alanlarındaki arazi düzenlemesine, toplu araziler konusunda, bizim Yenişarbademli’de çıkmasına rağmen bu karar bu da iptal edilmiştir. Ayrıca, orada Türkiye’nin ikinci yer altı gölü vardır, bunun için de önerge verdim, değiştirilmedi.

Şöyle sözlerimi bağlıyorum değerli arkadaşlar, 22’nci Dönem milletvekillerine söyledim: Yalvaç’a bir kaymakam gelir, kaymakam dalgın ve o günkü telefon bugünkü telefon değil. Bir ara telefon çalar, karşıdan bir ses gelir, kaymakam sorar: “Orası nere?” der, “Köstük”, “Sen kimsin?”, “Köstüklü Mustuk

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız Sayın Coşkuner.

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) – “Orada işler nasıl Mustuk?” diye sorar ve karşıdaki MustukFastık fustuk.” der.

Türkiye’de bütün insanların sorunu var. Sizin de altı yıldır bu Türkiye’deki insanlarımıza, Türkiye’de yaşayan bütün toplum katmanlarına yaptığınız işler acı vericidir. Yani kısacası, sizler fastıkla fustukla uğraşıyorsunuz.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Coşkuner.

Gündem dışı ikinci söz, Telekom’da çalışanların emekliye zorlanmaları ve işten çıkarılmaları hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’na aittir.

Buyurunuz Sayın Yazıcıoğlu.

2.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, özelleştirme sonrasında Telekom’daki işçilerin işten çıkarılmaları ve emekliliğe zorlanmalarına ilişkin gündem dışı konuşması

MUHSİN YAZICIOĞLU (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Telekom’dan işçi çıkartmalar ve emekliye zorlamalarla ilgili söz almış bulunuyorum.

Büyük Birlik Partisi olarak özelleştirmeye karşı değiliz ancak özelleştirmeler yapılırken stratejik kurumlarımızın özelleştirilmesinde millî hassasiyetlerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Yine, bankalarımızın ve millî finans sektörümüzde yabancı ağırlığının artmasından ve yabancıların kontrolüne geçmesinden ülke olarak endişe duymaktayız. Burada bu iki hususu öncelikle belirtmek istiyorum.

Konuşmamın konusu özelleştirilen Telekom’da çalışanların yaşadıkları sıkıntılar olmakla birlikte özelleşen diğer kurumlarda da bütün çalışanlar aynı mağduriyeti yaşamaktadırlar. Özelleştirilen kurumlarda çalışan nitelikli personel işsiz kalmakta veya kamu kurumlarında 4/C statüsünde geçici olarak  çalıştırılmaktadır. Yıllarca emek verdiği, ihtisaslaştığı işini kaybetmekte, nitelikli elemanken niteliksiz işçi olmakta ve gelir seviyesi asgari ücretin dahi altına düşmektedir.

Özelleştirmeler yapılırken bu insanların hakkı ve hukuku korunmalıydı, birdenbire patronların vicdanına bırakılmamalıydı. Bu konuda ve genelde 4/C’lilerin şartlarını düzeltmek için kanun teklifi de vermiş bulunmaktayım. Dolayısıyla Hükûmetin bu konu üzerinde durarak 4/C’lilerin mağduriyetini bir an evvel gidermesinde büyük yarar görmekteyim.

Türk Telekom hisselerinin yüzde 55’inin satışı suretiyle özelleştirilmesinin üzerinden üç yıllık süre geçmiş olmasına rağmen personele yönelik uyguladığı olumsuz politikalar hâlâ gündemi işgal etmektedir. Özelleştirme sonrasında yaptıkları ilk icraat, Hükûmeti yanlarına alarak kamu görevlilerini beş yıllığına Hariri Ailesi’nin şirketi olan Oger Telekom kontrolündeki özel Türk Telekom’a kiralamaya imkân veren kanunun çıkarılmasını sağlamak olmuştur. İş bununla bitmemiş, çalışanlara güven vermeyen eylem ve uygulamaları meyvesini vererek ilk etapta 13 bin memurun kamuya geçmesine çanak tutulmuştur. Böylece, ihaleyi alırken öngördükleri personel sayısı taahhüdüne uymadan, kısa yoldan kârlarını artırabilecekleri bir imkâna kavuşmuşlardır. İhale aşamasında Özelleştirme İdaresine verilen iş planında 48 bin personel çalıştırmayı taahhüt ederken bugün personel sayısı 32 bin civarına inmiştir. Personel sayısının 20 bin civarında azalmasında en önemli etki kamu kurumlarına nakledilen personelden kaynaklanmaktadır. Daha sonraki sırayı ise getirdikleri teşviklerle iş sözleşmesi feshedilen personel alınmaktadır. Personel devlete nakledilerek devletin milyar dolarlık bir yük altına konulması sağlanmış, bu arada yıllarını ülkenin en kaliteli bir şekilde haberleşmesini temin etmek için ülkesine harcamış olan vefakâr Telekom personelinin başka kurumlarda işe yaramaz bir duruma sürüklenmiş olması sağlanmıştır. Ne yazık ki hiç kimse bundan da rahatsızlık duymamıştır.

Başka kamu kurumlarına nakil imkânı olan personel bir taraftan gönderilmeye devam edilirken bir taraftan da teşvik uygulamalarıyla personel sayısı azaltılmaya devam edilmektedir. Adına her ne kadar “teşvik” dense de belirledikleri norm kadronun statüsündeki personelin işine son verileceği yolunda personel arasında yayılan dedikoduyla bu teşvikler zorlamaya dönüşmüştür.

İnsanları üzmeden, onları rahatsız etmeden, rızasını alarak bir teşvik sistemi getirilmesinin neyi kötüdür diyebilirsiniz ancak burada amaç teşvik değil, işten atma kriteri olarak bu yöntem kullanılmaktadır. Biz insanların kendi gönlüyle emekli olmasına veya emekliye teşvik edilmesine bir şey demiyoruz. Emekliye zorlamanın, dayatmanın karşısındayız. Bu tür uygulamalar neticesinde çalışanlarda tedirginlik oluşmuş ve işini kaybetme korkusu yaşamaktadırlar. Bu düşünceyle beni de ziyarete gelerek endişelerini dile getirmişler ve bazı sorularına cevap aramışlardır.

Şimdi buradan soruyorum: Daha ne kadar personel azaltılacaktır? Teşvikten sonra kendi kafalarındaki sayıya ulaşıncaya kadar personel işten atılmaya devam edecek midir? Küresel ekonomik kriz bahane edilerek çalışan sayısında bir azalmaya gidilecek midir? Bunların hepsi bizim de Türk Telekom çalışanlarının da kafasında asılı duran sorulardır.

Sonuç olarak, bugünkü sonuçlara baktığımızda yabancı sermayenin gelmesi, istihdamın artması, yatırımların çoğalması ve rekabetin geliştirilmesi…

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MUHSİN YAZICIOĞLU (Devamla) - …amacıyla yapılan özelleştirmelerin bu amaçlara maalesef hizmet etmediği görülmektedir. Sonuçları itibarıyla özelleştirilen kurumlarda ortaya konulan personel politikaları sayesinde istihdamın daralması ve devletin yükünün artmasına sebep olunmaktadır.

Ayrıca, bu kuruluşlarımızı satın alan yabancılar elde ettikleri kârı yurt dışına transfer ederek millî ekonomiye de zarar vermektedirler.

Yukarıda açıkladığım endişeleri ve özelleştirilen kuruluşlardaki çalışanların mağduriyetlerini Hükûmetin dikkate alması dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yazıcıoğlu.

Gündem dışı üçüncü söz, doğal gaza yapılan son zamlar hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e aittir.

Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, doğal gaza yapılan zamlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünya ülkelerinin çok ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya geldiği bu süreçte, tüm ülkeler çalışanların üzerindeki ve üretimin üzerindeki yükü asgariye indirmek için arka arkasına program uyguladıkları bir sırada, Türkiye’de üretenlerin, üretimin üzerine, çalışanların üzerine nasıl yük yükleyebiliriz çabaları içindedirler; ekonomik krizin faturası dar gelirli çalışanlara ve sanayiye ve üretime yüklenmek istenmektedir. Sayın Başbakan, televizyonlarda çıkan konuşmasında, krizin dar gelirli ve ücretlilere en az yansıtılması için büyük önem verdiklerini belirtiyor. Nasıl büyük önem vermişler ki, bir gecede, herkesin uyuduğu bir sırada doğal gaza konutlarda yüzde 22,5, sanayide ise yüzde 22 zam yapmışlardır. Eğer bu krizin çalışanlara ve dar gelirlilere yansımaması için büyük önem vermeselerdi ne kadar zam yapacaklardı acaba? Su uyur, düşman uyumaz misaliyle zammı, herkesin uyuduğu tam gece yarısı saat 02.00’de yapmışlardır ve böylece yılbaşından bu yana doğal gaza yapılan zam 82,15 olmuştur. İnsanlarımız, yoksul halkımız kışa girerken, tenceresini kaynatırken, suyunu ısıtırken ve ekmeğini pişirirken daha fazla zam, daha fazla para ödeyecek demektir. Memurlara ve emeklilere 2009’un birinci yarısında yüzde 4, ikinci yarısında yüzde 4,5 zam öngören Hükûmet, dünyada ve doğal gaz fiyatları yüzde 40 arttığı bir ortamda ve yıllık enflasyonun da 11,99 olduğu bir süreçte yılbaşından bu yana yüzde 82 zam yapmıştır. Bu zammın temel nedeni nedir değerli arkadaşlarım? Bu zam nereden çıktı?

AKP döneminde yoksulluk, işsizlik, zam, zulüm, işkence olağan sayılmaya başlandı. AKP döneminde krizin faturasının çalışanların üzerine yüklenme olayı daha fazla olağan sayılmaya başlandı. BOTAŞ’ı ayakta tutmak için yapılmıştır bu zam. Her ne kadar Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı BOTAŞ Genel Müdürüyle televizyonlara çıkıp bu zammın gerekçesini açıklarken, bunun dünyadaki doğal gaz fiyatlarındaki, petroldeki artıştan ve kurlardaki artıştan meydana geldiğini ileri sürse de ve bu zammın bundan dolayı olduğunu belirtse de bu doğru değildir. Sayın Bakan, Elektrik Mühendisleri Odasını, Makine Mühendisleri Odasını, muhalefeti, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini, TÜSİAD’ı, ekonomistleri ve köşe yazarlarını hesap bilmemekle suçluyor. Hesabı sadece AKP Hükûmeti biliyor!

BOTAŞ’ın yöneticileri bugün nerede? Hapishanede. BOTAŞ dibine kadar pisliklerin içerisinde boğulan bir kurum. BOTAŞ ayakta duramaz hâle gelmiş. BOTAŞ’ı ayakta tutmak için bu zamlar yapılıyor değerli arkadaşlarım.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Melih Gökçek “500 milyon YTL’nin lafı mı olur?” diyor. Lafı olmazsa Sayın Gökçek git o parayı öde. Neden ödemiyorsunuz? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı BOTAŞ’a olan borçlarını, Ankara halkı kullandığı doğal gazın bedelini ödemediği için mi ödeyemiyor? Halkın ödediği doğal gaz paralarını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere tüm belediyeler politik ve siyasal amaçları için, oy almak için, poşet dağıtmak için kullanıyorlar, gösterişli konser organizasyonlarına fahiş fiyatlarla sanatçılar getiriyorlar, bu paraları orada harcıyorlar ve halktan topladıkları paraları BOTAŞ’a vermiyorlar. Hükûmet de, bu paraların BOTAŞ’a ödenmesini sağlamak görevi var iken, borçlarını siliyor, faizlerini siliyor değerli arkadaşlarım. Ankara halkı kullandığı doğal gazın bedelini ödüyor, ancak ikinci kez ödemek zorunda kalıyor. Sırf BOTAŞ’ı ayakta tutmak için yapılıyor. Bu hesabı Enerji Bakanının bildiği kadar bu ülkenin teknik elemanları da biliyor, ekonomistleri de biliyor. Bugün AKP Hükûmeti halkı kandırmayı bir kenara bırakmalıdır. Ankara Belediyesinin, Elektrik Üretim AŞ’nin BOTAŞ’a olan borçlarının niye tahsil edilmediğini çıkıp Bakan açıklamalıdır. BOTAŞ’ın yöneticilerinin bugün hapishanede ne işi vardır? Sayın Enerji Bakanı bunları açıklamalıdır değerli arkadaşlarım.

Bakın, kömürün tonu 300 YTL’den 800 YTL’ye çıktı. Bu doğal gaza yapılan zam sadece doğal gaz zammı olarak değil, arkasından elektrik zammı olarak halka gelecektir, halkımız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Öztürk.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …daha fazla ödemek zorunda kalacaktır. Bu doğal gaz zammıyla 503 YTL asgari ücret alan bir işçimiz, bir çalışanımız nasıl bunu karşılayacaktır? Bu doğal gaz zammıyla 100 metrekarelik bir odada 300 metreküp aylık doğal gaz tüketildiğini varsayarsak bu 321 YTL eder. Bunun elektrik ve su faturasını da koyduğumuz zaman, asgari ücretli bir adamın alacağı paranın hepsi oraya gitmektedir değerli arkadaşlarım.

Bu doğal gaz zammıyla Sayın Başbakan IMF’nin bizim ümüğümüzü sıkacağını söylemişti ama AKP İktidarı bu doğal gaz zammıyla halkın ümüğünü sıkmakla kalmadı, kalbine hançer attı, hançer! Bu zamların daha arkası gelecek, iğneden ipliğe bütün zamların arkası gelecek. Eğer AKP İktidarı “İşte zam, zulüm, işkence; işte AKP.” dedirtmek istemiyor ise bu zamları geriye alsın.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.

Sayın Genç, sisteme girmişsiniz, nedir acaba?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Telekom işçilerinin zorla işten atılmasına ilişkin uygulamayla ilgili bir iki cümle söylemek için söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, katkı amacıyla yapacağınız açıklama için bir dakika söz veriyorum, yerinizden.

Buyurunuz lütfen.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Telekom’da çalışan işçilerin zorla emekliye sevk edilmek istendiğine ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aslında Telekom’un yüzde 46’sı devlete aittir efendim ve Telekom’da çalışan üst yöneticilerden ayda 80 milyar lira para alanlar var. Yönetim Kurulu üyeleri çok fahiş ücret almaktadırlar ve çok büyük israf var. Yönetim Kurulu toplantıları Türkiye’nin ve dünyanın en lüks otellerinde yapılmaktadır, fakat nedense işçileri çağırıyorlar “İlle emekliye ayrılacaksın.” diyorlar.

Şimdi, Telekom tamamen özel teşebbüste değil ki, yani devletin de burada denetimi var, yine özelleştirilirken bununla yapılan sözleşme var. Bu sözleşme kurallarına eğer uymuyorsa Telekom, bunu lütfen özelleştirmeden çıkarsınlar efendim. İşçilere büyük zulüm yapılıyor “İlle emekliye ayrılın.” deniliyor. Bu, insanları çok mağdur ediyor.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler cevap verecektir.

Buyurunuz Sayın Güler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI (Devam)

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, doğal gaza yapılan zamlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (Devam)

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu doğal gaz meselesiyle ilgili basında olsun, bu salonda olsun epey farklı şeyler ifade ediliyor. Ben, bu noktaya bir açıklık getirmek amacıyla söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğal gaz, bildiğiniz gibi, bizim büyük ölçüde, hatta büyük ölçüde de değil neredeyse tamamen dışa bağımlı olduğumuz bir kaynak. Her ne kadar Türkiye Petrolleri yeni dönemde, özellikle gelecek sene kendi karasularımızda petrol ve doğal gaz aramalarına ve sondajlarına başlayacak. İki boyutlu, üç boyutlu sismik çalışmalarımız bitti ve beklentimiz de gayet iyi. Tabii, burada, klasik tabiriyle matkabın ucunun mutlaka o rezervlere değmesi lazım, onun için de sondaj yapacağız. Bunları yaptığımız takdirde bu dışa bağımlılığımız da büyük ölçüde inşallah ortadan kalkacak.

Bu gibi dışa bağlı olduğumuz kalemlerde, üstelik bir de para birimi dolar olduğu takdirde kontrollerimiz dışında değişiklikler meydana gelebiliyor. Bu tamamen dışımızda olan bir şey. Çünkü, dolar bize bağlı olan bir para birimi değil. Petrol de maalesef bizim ürettiğimiz bir kaynak değil. Böyle olunca, her iki kaynakta da dışa bağımlı olunca, mecburen, kuralları koyanlar burada hâkim oluyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğal gaz alım fiyatlarını açıkla Sayın Bakan.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Şimdi, bu noktada kendi gazımızla -ki Akçakoca’da da bunu bulduk, inşallah, Karadeniz’de olsun, İç Anadolu’da olsun sondajlarımız devam ediyor- inşallah bu tip tartışmalar bundan sonra giderek azalacak. Onu özellikle vurgulamak istedim.

Doğal gaza gelince, bildiğiniz gibi biz değişik kaynaklardan doğal gaz alıyoruz. Bu aldığımız doğal gazın da fiyatları özel bir formülle hesaplanıyor. Burada petroldeki türevler, formülün içinde yer alıyor. Tabii bu petrolün fiyatı değişince bu türevler de değişiyor. O zaman buradaki parametreler, yani oradaki rakamlar da değişiyor. Yalnız petrolden bir farklılığı var: Diyelim ki petrol düştüğü zaman, hemen bizim petrol istasyonlarındaki fiyatlar bir hafta, bilemediniz birkaç gün içinde değişebiliyor. Ancak doğal gazda mukavelelerin şartına bağlı olarak altı ay veya dokuz ay geriden geliyor. Bu işin kuralı böyle. Yani bu kural sadece bize ait değil.

Bu, yıllık 1,5 trilyon dolarlık bir ciro. Dünyadaki doğal gaz piyasası 1,5 trilyon dolarlık bir piyasa. Yani, burada kuralı koyan, daha çok, üreten firmalar ve bunun zamanında da kuralları konmuş. Bizim burada yaklaşık yüzde 2’lik bir payımız var. Tabii, yüzde 2’lik olunca da burada, daha çok, çoğunluğun tabi olduğu kurallar geçerli oluyor. Bu bakımdan da fiyatlar altı ay, dokuz ay geriden geliyor. İran kontratı dokuz ay geriden geliyor, Rus doğal gazı altı ay geriden geliyor. Bir de buna Nijerya’yı, Cezayir’i, Azerbaycan’ı kattığınız zaman, onlar da aynı şekilde, altı ay geriden geliyor. Öyle olunca, herhangi bir değişiklik -eğer dolar paritesi sabit kalırsa, değişmezse- altı veya dokuz ay ağırlığına bağlı olarak bizi etkiliyor. Bu, denizlerin geç soğuyup geç ısınması gibi, yani bu şekilde geç intikal ediyor ve bu da dediğim gibi, uluslararası doğal gaz piyasasının kurallarının gereği. O bakımdan, bilhassa temmuz ayında yükselen doğal gaz fiyatlarının -ki 150 dolarlara ulaştı- şu andaki esintisi bu, dalgası. Onun için, bugünkü hesaplamaları yaparken, o günkü katsayıların yansıması böyle oluyor. Bir de yüzde 33 kadar da doların değeri arttı, 1,2’lerde olan Türk parası 1,6’ya kadar, 1,7’ye kadar çıktı, sonra 1,5’e kadar düştü.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Son iki ay Sayın Bakan, son iki ay.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Misal olarak, biz Rusya’ya dolar olarak ödüyoruz, vatandaşımızdan TL olarak alıyoruz. TL olarak aldığımız parayı dolara çevirirken paritesi değiştiği için, çarptığımız rakamlarda günün dolar değerinin etkisi oluyor. Böyle olunca da, petrol fiyatlarında yaklaşık yüzde 120 kadar artış olduğu hâlde bu sene, bizim bu yaptığımız düzenleme veya zam bunun daha altında, yüzde 60-70 civarında oldu.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yüzde 82,5.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bunu da, gayet tabii ki… Şunu da söyleyeyim size, bazı yanlış bilinen doğrular var, doğru bilinen yanlışlar var, onları da bu vesileyle düzeltmek istiyorum. Bir kere, daha evvelden, bizden önce yüzde 28 kârlılık oranıyla satılırken, biz kârlılık oranını yüzde 8’e kadar düşürdük, şu anda sıfır kârla satıyoruz. Yani artan fiyatları düşünerek, vatandaşımıza yük olmasın ama bir yandan kamu da zarar etmesin diye sıfır kârla satıyoruz, doğal gazı satış şeyimiz bu. Yani -burada da artan fiyatlar- hiç olmazsa bir kısmını fedakârlık yaparak biz alalım dedik.

Bunu yaparken de doğal gazda önemli yatırımlar yaptık yani 9 vilayet doğal gaz kullanırken 63 vilayete çıktı bu. Bu arada Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi, Şahdeniz gibi, Türkiye-Yunanistan-İtalya bağlantısı gibi önemli projeleri, yer altı deposu gibi projeleri de gerçekleştirdik. Çok şükür şu anda bizim iç hatlarımız 4 bin kilometrelerden 11 bin kilometreye çıktı, yani Onuncu Yıl Marşı’ndaki “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” ifadesini “Çelik borularla ördük ana yurdu dört baştan” diyebiliriz. Netice itibarıyla, bunlarla hava kirliliğiyle mücadelede çok önemli bir etken olan, bir uygar enerji kaynağı olan doğal gazı altmış üç vilayete inşallah bu yılın sonunda ulaştıracağız. Diğer vilayetlerimiz de peşinden gelecek yani 9 vilayetten 63 vilayete… Eğer doğal gazdan bu kadar halkımızın şikâyeti olsaydı böyle bir teveccühü göstermezlerdi. Ayrıca temiz bir kaynak bu.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Hiç kimsenin şikâyeti yok!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Şimdi, burada bu kriz lafı…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Krizden bahsediyorsun. Krizi sen yaratıyorsun Sayın Bakan, sen!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Enerji sektöründe, ben Bakan oldum olalı “Bugün elektrik kesilecek, bugün doğal gaz kesilecek, kriz geliyor, öldük, bittik.” derken çok şükür altıncı senede de hem elektriğimiz hem doğal gazımız gayet iyi durumda. Bir miktar sularımızda eksiklik var ama onu da inşallah enerji üretimi ile toparlayacağız. Bakın şu salonda -daha evvelden lambalara bakacak olursak- bizden önceki dönemde yüz lamba yanarken, biz buna altı yılda altmış lamba ekledik yani bizden önceki yüz lambaya altmış lamba ekledik. Bu az bir şey değil yani, altı yıldaki durum bu. Ve üstelik doğal gazda da 9 vilayeti öyle 10’a, 12’ye, 13’e çıkartmadık, 63’e çıkarttık. Yani bunu isteyen olmasa… Bakın, milletin bu doğal gazdan bu kadar şikâyeti olsa buna dönmez. Biz de burada cesur bir karar aldık. Ekonominin gereği neyse onu yaptık, aksi takdirde BOTAŞ zarar edecekti. BOTAŞ’ın zararını yine vatandaştan alacaktık yani yine neticede vatandaşımızdan alacaktık.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Bakan, alacakları niye tahsil etmiyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – BOTAŞ’ın alacaklarını niye tahsil etmiyorsunuz Sayın Bakan?

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – BOTAŞ’ın alacakları ne oldu?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – BOTAŞ’ın alacakları, alacakları… Özel bankalara ödediği faiz…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - O bakımdan, burada dünyadaki değişim… Doları artıran biz değiliz. Bakınız, doları artıran biz değiliz, petrolü de artıran biz değiliz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Melih Gökçek’i affeden sizsiniz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Üstelik de sıfır kârla satıyoruz. Sıfır kârla satıyoruz. Dolayısıyla…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, 130 dolardan 65 dolara geldi. Niye düşürmüyorsunuz? Mazot hâlâ 3 bin lira. Kimin cebine gidiyor bu para?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yalnız, bakın… (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – BOTAŞ’ın kaç yöneticisi hapiste?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz daha sakin dinleyiniz lütfen.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Resmin sadece yarısını görüyorsunuz. Resme baktığınız zaman tamını görün.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Bu gerekçe değil.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – BOTAŞ’ın alacakları Sayın Bakan… Özel bankalara ödediği faiz…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bakın, ben size hem petrolün fiyatından hem doların paritesinden faydalanın söylüyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – BOTAŞ’ın alacağı ne kadar? Kaç yöneticisi hapiste? Biz bunu bilmek istiyoruz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Alacağız, onu da alacağız. Alacaklarımızı alacağız. Alacaklar… Bakınız…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – 10 milyar dolar…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ödediği faiz… Özel bankalara ödediği faiz…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bir dakika…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayınız.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - BOTAŞ’ın alacakları sağlam müşterilerde, merak etmeyin, devlette. Devlette… (CHP sıralarından gürültüler)

SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) – Ankara Belediyesi mi sağlam?

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Niye tahsil etmiyorsunuz?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Alacağız onları, alacağız onları. Merak etmeyin.

Bakınız, hem belediyeciliği güzel yapacağız hem iktidarı iyi yöneteceğiz. Halkımız da bunu zaten görüyor.

Hava kirliliğiyle mücadele dersek, en iyisini yaptık. Yenilenebilir enerji derseniz, sizlerin daha evvel hiç yapmadığınız rüzgârları, güneşleri, suları devreye sokuyoruz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Kendiniz şikâyetçisiniz, kendiniz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bu, dışa bağımlılığın gereği. Dışa bağımlılığın gereğindeki anlaşmalar da bizden önce imzalandı. Dolayısıyla, biz bunları düzeltiyoruz. Zaten altı ay, dokuz ay sonra gelen bu fiyat farkı neticede altı ay, dokuz ay sonra önümüze çıkacak. Yine yüz yüze bakacağız.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Seçim yatırımı yapıyorsunuz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yine siz burada olacaksınız, biz burada olacağız. Uzun süre böyle olacağız zaten de! Yani, netice itibarıyla, biz bunları yansıması gerekince yansıtacağız. Ekonominin gereği neyse bunu yapıyoruz çünkü…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Mazot niye düşmüyor Sayın Bakan? Mazot niye 3 bin lira hâlâ? 130 dolardan 65 dolara geldi. Bu para kimin cebine gidiyor?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bakın, tek taraflı konuşmayın. Mazotun fiyatı, bir de doların değeri…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - 130 dolardan 65 dolara geldi…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İkisi beraber çarpılınca…  Şeyi de söyleyin, doları da konuşun. Bunları artıran biz değiliz. O bakımdan, buradaki…

Bakın, size güzel bir haber de vereyim. Belki muhabirlere de taze bir haber olur. Mesela bizim hiç kullanmadığımız jeotermal vardı. Bugün, MTA, biraz önce, sıcağı sıcağına, bir ihale yaptı ve Aydın Sultanhisar’da 19 milyon 50 bin dolara yaklaşık değeri, 7,5 megavatlık olan jeotermal kaynağımızdan elektrik üretmek üzere ihalesini yaptık. Daha evvelden bu jeotermal yerin altında duruyordu, biz de üzerinde geziyorduk, bundan kimse faydalanmıyordu. Şimdi, altı tane sahayı birden ihaleye çıkarttık, bunlar da ekonomimizin hizmetine girecek. İşte bunlar yerli kaynağımız, işte vatanseverlik, milliyetçilik, memleketini, milletini sevmek bu yerli kaynaklarla oluyor. Dışa bağımlı olunca da işte böyle zorluklar çekiyoruz, onları da azaltmaya çalışıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hep “vilayetlere yayıyorum” diyorsun, hep “yaygınlaştırıyorum” diyorsun, hiçbir şey yok.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - O bakımdan, biz şimdi bu yerli şeyleri yapıyoruz. Öbür taraftan maliyetlerimiz -bakın, doğal gazın geldiğimizdeki kullanılan miktarı 17 milyar metreküptü, şu anda 38, bu sene 40’la filan bitireceğiz bunu- bakınız, bu kadar arttığı hâlde biz eleman sayımızda düşüşler meydana getirdik, işletmecilikte düşüşler meydana getirdik. Hâlbuki bunu ikiye katlayınca normal olarak eleman sayısı da artar. Biz adam doldurmadık, maliyetlerimize, masraflarımıza dikkat ettik, verimliliği hâkim kıldık ve şu anda dikkat ederseniz sıfır kârla götürebiliyoruz, bu çok önemli bir şey. Yani bu bakımdan BOTAŞ da şu anda dünyanın sayılı başarılı şirketlerinden bir tanesi.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – BOTAŞ’ın kredi borçları ne olacak?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, borç-alacak, kâr-zarar ve nakit akışı üç ayrı ifadedir, birbiriyle karıştırmayın.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Bakan, BOTAŞ ne kadar kredi aldı özel bankalardan, ne kadar faiz ödedi?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakınınız, borç-alacak ayrı bir ifadedir, kâr-zarar ayrı bir ifadedir, nakit akışı ayrı bir ifadedir, birini ondan, birini ondan alırsanız kafanız karışır. Muhasebenin “m”sini bilen, finansmanın “f”sini bilen bu hataları yapmaz. Onun için, zaten dikkat ederseniz büyük bir çoğunluk ses çıkartmıyor. Yani büyük bir çoğunluk, sizler, siz değerli milletvekillerimiz kâr-zararın ne olduğunu ayrı biliyorsunuz, nakit akışını ayrı biliyorsunuz…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Soru soruyoruz Sayın Bakan: BOTAŞ ne kadar kredi aldı özel bankalardan, ne kadar faiz ödedi?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - ...ayrıca da borç-alacak ayrı. Onun için, dikkat ederseniz bir tek birkaç kişiden geliyor, onlarla da biz kısa bir zaman içinde oturur bunları enine boyuna konuşuruz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Bakan, 500 YTL asgari ücret alan bir kişi 320 YTL’yi nasıl ödeyecek?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İşletmecilik hakikaten hem bilim hem sanat. BOTAŞ’ın da üç özelliği var: Bir tarafta yatırım özelliği var, yatırımcı bir şirkettir, bir yandan işletmeci bir şirkettir, bir yandan da servis şirketidir. Yatırımlarını geciktiremez, herhangi bir yatırım altı ay gecikse hiçbir şey fark etmeyebilir ama BOTAŞ’ın yatırımları gecikirse burada çok önemli problemler çıkar.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Hiçbir şey olmaz!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onun için, yatırım şirketidir, 9 vilayetten 63 vilayete çıkartmıştır, 4 bin kilometreden 11 bin kilometreye çıkartmış çelik boruları. Burada rakamları konuşalım. Mühendisler iknaya çalışmaz, ispat eder.

Dolayısıyla, bu, bir kere yatırımcı bir şirkettir, başarılıdır. Bunu dünya âlem biliyor, Nabucco’suyla, Şah Denizi’yle biliyor.

İkincisi, işletmeci bir şirkettir, kâr-zararını iyi bilir. Şu ana kadar zarar etmemiştir. Bakınız, yanlış bilinen bir şeyi daha düzeltmek istiyorum: BOTAŞ şu güne kadar zarar etmemiştir ama bazılarına bakarsanız -korkunç bir bilgi kirliliği var- BOTAŞ bitti, öldü filan denir ama BOTAŞ zarar etmeyen bir şirkettir. Şu anda da artan fiyatlara göre halkımıza yük olmamak için sıfır kârla bugün itibarıyla vermektedir.

BOTAŞ’ın üçüncü özelliği, servis şirketidir. Herhangi bir işte, dediğim gibi, gecikmeler olabilir ama doğal gazı altı saniye dahi geciktiremezsiniz. Onun için servisi tam yapması lazım. Burada da başarılıdır.

O bakımdan, lütfen, bir millî kuruluşumuz olan BOTAŞ’ı, BOTAŞ’ın yönetimini insafsızca eleştirmeyelim. Çünkü, zaten az sayıda adamla çalışıyor verimli olsun diye, bizler de bunun için gayretini gösteriyoruz. Sizi üşütmeden, elektriğinizi eksik tutmadan bunları yapıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Bakan, niye hapisteler yöneticiler? Ne işleri var hapiste?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bunlar, şöyle söyleyeyim: Bakınız, bizim dönemde 60 bin ihale yaptım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hapiste ne işi var yöneticilerin?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, benim Bakanlığım döneminde irili ufaklı 60 bin ihale yapıldı, 60 bin ihale. Bunların içinde bir iki tane yanlış varsa -ki o da daha hâlâ hukuki süreç devam ediyordur- yapan cezasını çeker ama şunu söyleyeyim…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – BOTAŞ’ı düşünüyorsanız şu Ankara Belediyesinden parasını bir alıverin!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - 520 tane de şirketi yasakladık biz. 520 tane, şu anda benden hoşlanmayan adam var. Yani, bunları da yaptık.

Dolayısıyla, biz burada temiz geldik, temiz gideceğiz ve şu anda da gücümüzle çalışıyoruz, bütün samimiyetimizle çalışıyoruz, gayretli bir şekilde gece gündüz çalışıyoruz. Bunu da zaten sizler de görüyorsunuz, halkımız da görüyor. Bütün dünyada dışımızda olan bir artışın yansımasıdır bu. Bundan dolayı herhangi bir “mali terör” lafı yanlıştır...

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Dünyada yüzde 40, Sayın Bakan, zam artışı, yüzde 82,5 artış yaptınız.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Biraz haddini aşan bir ifadedir.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Halkı bari kandırmayın ya!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Böyle bir şey söz konusu değil. Halkın ümüğünü sıkma diye bir şey yoktur. Biz geçen yıl -2007’de- hiç zam yapmadık mesela, gerekmedi, yapmadık. Gerekmediği için doğal gaza 2007’de yapmadık.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Seçim vardı, seçim.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Seçim vardı.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Gerekmedi çünkü. Dolar yerindeydi, petrol fiyatı da fazla oynamadı, yapmadık.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır, 2007’de seçim vardı, seçim! Ondan.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hayır, hayır, hiç alakası yok. Bakın, peki, önümüzde seçim var, niye yapıyoruz o zaman? Şimdi önümüzde seçim var, niye yapıyoruz?

SIRRI SAKIK (Muş) – Martta indirirsiniz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Martta indireceksiniz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bununla alakası yok. Bakın, size saygılarımla ben bunları arz etmeye çalışıyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – BOTAŞ’ın borcuna gelelim, BOTAŞ’ın borcuna!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Dünyada da… Size tekrar tekrar söyleyeyim, burada tablolar da var, zamanınızı almamak için göstermedim ama…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Bakan, BOTAŞ’ın yöneticileri nerede?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şöyle bir yanlış ifade kullanılıyor: “Türkiye en pahalı elektriği kullanıyor, en pahalı doğal gazı kullanıyor.” gibi bir ifade var, bu da külliyen yalan, yanlış, onu da söyleyeyim size. Biz, en ucuz demiyorum, ama ucuzlar arasındayız. Bu artan doğal gaza karşı, bu artan petrol fiyatlarına karşı, bu artan dolar paritesine karşı gene de ucuzlar arasındayız. Bunun sebebi de şu: Yönetim, paranın idaresi, insanın idaresi ve biraz da gönül meselesi bu.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Onun için yönetimin tamamı hapishanelerde!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Eğer bu işe gönlünüzü verirseniz, bu işi sadece bir iş olarak görmezseniz ve bir miktar ter, bir miktar da sevinç gözyaşı olursa bu işler yürür.

KADİR URAL (Mersin) – Sayın Bakan… Millî Gazete’de yazıyor Sayın Bakan! Millî Gazete’de yazıyor, Millî Gazete’de!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – O bakımdan, bakın, ben size, OECD’nin fiyatları var…

KADİR URAL (Mersin) – Tamam, mahkemeye verin o zaman Millî Gazete’yi.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Eğer merak ederseniz, bakın, OECD’de biz en pahalı ülkeler arasındayken…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – 2007 zamları burada, biz yemeyiz!

KADİR URAL (Mersin) – Sayın Bakanım, “2007’de zam yok.” diyorsunuz…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, rakamlar burada.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – İşte zam!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, müdahale edin.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Dolayısıyla, ben size Türkiye’nin uygun bir zamanda… Bunları enine boyuna konuşacak zamanımız da var. Biz ne konuştuğumuzu bilen kişileriz. Neticede farklı da olsa, eğer yanlış da varsa düzeltiriz.

KADİR URAL (Mersin) – Sayın Bakanım, yanlış bilgi veriyorsunuz. “2007’de yok.” diyorsunuz, 2007’de var zam.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Dolayısıyla, size şunu söylemek istiyorum, bizim burada söylemek istediğimiz şey şu: Doğal gaz konusu, inşallah kendi kaynağımızdan çıktığı takdirde ileride, burada böyle tartışmalar olmayacak. Ama biz bir yandan enerji kaynaklarını çeşitlendirerek, yenilenebilir enerjiye ağırlık vererek, rüzgâra, güneşe, suya, jeotermale ağırlık verdiğimiz zaman doğal gazın payı da düşecek. Çünkü biz aldığımız doğal gazın yarısını elektrik üretmekte kullanıyoruz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Elektriğe ne zaman zam yapacaksınız Sayın Bakan?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yani şuradaki lambaların yarısı doğal gazdan gidiyor.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Elektrik zammı ne zaman Sayın Bakan, elektrik zammı?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Şimdi, bunun bir kısmı önümüzdeki günlerde rüzgârdan üretilecek.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Yarısını söndürelim o zaman.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Birkaç tane abajur jeotermalden üretilecek, birkaç tanesi kömürden üretilecek.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İthal kömür olmasın!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – O zaman doğal gazın payı düşecek ve inşallah Meclisimiz de yerli kaynaklarla aydınlanacak.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Meclise, bize bakamıyorsunuz, havaya tavaya bakıyorsunuz!

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Güler.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının cevabıyla ilgili açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz önce Sayın Bakan 2007’de zam yapılmadığını söyledi ama bugünkü gazetelerde 31 Ocak 2007’de konutlarda 4,55; sanayide 4,59; 1 Haziran 2007’de yüzde 7,4; Kasım 2007’de yüzde 9,52 ÖTV’ye yapılan zamlardan bahsediliyor. Eğer zam yapılmamışsa, bu konuda gazeteye bir tekzip gönderirseniz… Dolayısıyla, daha tutarlı olacağını düşünüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural bu açıklamanız için.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Ben sizin BOTAŞ Genel Müdürü olduğunuz zamandaki rakamları da biliyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- Slovakya Ulusal Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu, AB Uyum Komisyonu ve Türkiye-Slovakya Parlamentolararası Dostluk Grubu üyelerinden müteşekkil Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/575)

                                                                                                                        30 Ekim 2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Slovakya Ulusal Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu, AB Uyum Komisyonu ve Türkiye-Slovakya Parlamentolararası Dostluk Grubu üyelerinden oluşan parlamento heyetinin Slovakya'ya resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul'un 8 Ekim 2008 tarih ve 3 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.

                                                                                                              Köksal Toptan

                                                                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                   Başkanı

Hamza Hamit Homriş           Bursa Milletvekili

Murat Mercan                       Eskişehir Milletvekili

Özlem Müftüoğlu                 Gaziantep Milletvekili

Taha Aksoy                          İzmir Milletvekili

Canan Arıtman                      İzmir Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır, okutuyorum.

B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21 milletvekilinin, Manavgat’ın Karabük köyünde yaşanan bir orman yangınının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

31 Temmuz 2008 tarihinde Manavgat/Karabük köyünde başlayan, Serik/Karataş Köyünde iki vatandaşımızın yanarak hayatını kaybettiği, 60 evin yanarak kül olduğu orman yangını beş gündür söndürülemeyip, halen devam etmektedir. Son yıllarda yaşanan Türkiye'nin en büyük orman yangınlarından biri olan bu yangınla ilgili olarak gerekçede arz ettiğimiz nedenlerle, Anayasamızın 98, TBMM İç Tüzük’ümüzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 4/8/2008

1) Osman Kaptan

 (Antalya)

2) Atila Emek 

(Antalya)

3) Mehmet Sevigen

 (İstanbul)

4) Tayfur Süner 

(Antalya)

5) Hüsnü Çöllü 

(Antalya)

6) Ramazan Kerim Özkan 

(Burdur)

7) Gürol Ergin 

(Muğla)

8) Ali Rıza Öztürk

(Mersin)

9) Turgut Dibek 

(Kırklareli)

10) Kemal Demirel 

(Bursa)

11) Abdulaziz Yazar 

(Hatay)

12) Orhan Ziya Diren 

(Tokat)

13) Halil Ünlütepe

 (Afyonkarahisar)

14) İsa Gök 

(Mersin)

15) Ahmet Ersin

(İzmir)

16) Mevlüt Coşkuner 

(Isparta)

17) Mehmet Ali Özpolat

(İstanbul)

18) Mehmet Ali Susam 

(İzmir)

19) Ali Rıza Ertemür

(Denizli)

20) Canan Arıtman 

(İzmir)

21) Ali İhsan Köktürk

(Zonguldak)

22) Tekin Bingöl

(Ankara)

Gerekçe:

Antalya/Manavgat ilçesi Karabük köyünde 31 Temmuz 2008 tarihinde çıkan yangın, 4 Ağustos 2008 tarihi itibariyle söndürülememiş, Manavgat'ın Çardak bölgesinde, Koru Dağı ve Karabucak mevkilerinde halen devam etmektedir.

Geniş bir alanda etkili olan bu yangında; Serik ilçemizin Karataş köyünde iki vatandaşımız yanarak hayatını kaybetmiş, 60 ev yanarak kül olmuş, 88 ahır ile büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar da yanmıştır. Bu köydeki yangın süresince; "devletin hiçbir yangın söndürme faaliyeti yapmadığı, beş gündür de; Karataş köyünü, Orman Bakanı başta olmak üzere hiçbir bakanın gelip durumu yerinde görmediği, devletin gerekli tedbirleri zamanında almadığı" muhtar ve köylüler tarafından ifade edilmektedir. Sarıabalı köyünde de altı ev yanmıştır.

3 Ağustos 2008 tarihinde CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ve beraberindeki milletvekilleri; yangın bölgesindeki incelemelerinde, Karataş köylülerinin, içler acısı durumunu ve yaşamlarını bile sürdüremeyecek halde olduklarını, devletin acilen önlem almasının gerekli olduğunu, bizzat yerinde tespit etmişlerdir.

Son zamanlarda Antalya başta olmak üzere, ülkemizdeki orman yangınlarının ciddi boyutlar kazanması, küresel ısınmadan dolayı ileride çok daha vahim tehditlerin oluşabileceği dikkate alınarak;

1- Manavgat/Karabük köyünde başlayan yangının çıkış nedeni veya nedenlerinin tespit edilmesi,

2 - Serik/Karataş köyünün yanması sırasında neden yangın söndürme çalışması yapılmadığının açıklığa kavuşturulması,

3 - Yangın söndürmelerde ilk müdahalede gecikme olup olmadığı,

4 - Yangını söndürme çalışmalarında gerekli araç ve gereçlerin yeterli olup olmadığı, etkin, verimli ve koordineli çalışmaların yapılıp yapılmadığı,

5 - Yangından zarar gören vatandaşların acil insani ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı,

6 - Manavgat ve Serik'te bu yangında yanan alanın miktarı, Orman Bakanına göre dört bin hektar, CHP heyetine brifing veren Orman Bakanlığı ilgilisine göre sekiz bin hektar, basına göre de 14-15 bin hektar olarak açıklanmıştır. Yanan alanın gerçek miktarının belirlenmesi,

7 - Yangın alanlarının tekrar ormanlaştırılması ve yangından zarar gören vatandaşların ekonomik, sosyal, psikolojik rehabilitasyonu ile köylerin tekrar iskanı için yapılması gerekenlerin tespit edilmesi,

8 - Orman yangınlarının hızlı, etkili ve verimli bir şekilde söndürülememesinin ve söndürme faaliyetlerinin sadece rüzgâra bağlı olarak açıklanmasının yanında, Orman Bakanlığındaki kadrolaşmanın ve nitelikli eğitim verilmemesinin etkisinin olup olmadığının araştırılması,

9 - Ulusal düzeyde mevcut yapılan klasik yangın söndürme metotları yerine daha etkili olabilecek alternatif yangın söndürme modellerinin oluşturulması için,

Yurt içi ve yurt dışında araştırma yapmak ve çözüm önerileri geliştirmek için, bir Meclis araştırma komisyonunun kurulması gereklidir.

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 36 milletvekilinin, Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yolsuzluk yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz Bursa İli Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yapılan yolsuzlukların araştırılması için Anayasa'nın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) İsmet Büyükataman 

(Bursa)

2) Necati Özensoy 

(Bursa)

3) Hamza Hamit Homriş

(Bursa)

4) Beytullah Asil

(Eskişehir)

5) Süleyman Latif Yunusoğlu

(Trabzon)

6) Mehmet Serdaroğlu 

(Kastamonu)

7) Alim Işık 

(Kütahya)

8) Hasan Çalış 

(Karaman)

9) Osman Durmuş 

(Kırıkkale)

10) Münir Kutluata 

(Sakarya)

11) Mehmet Şandır 

(Mersin)

12) Cumali Durmuş

(Kocaeli)

13) Ali Uzunırmak 

(Aydın)

14) Erkan Akçay 

(Manisa)

15) Osman Ertuğrul 

(Aksaray )

16) Muharrem Varlı

(Adana)

17) Mehmet Günal 

(Antalya)

18) Hakan Coşkun 

(Osmaniye)

19) Mithat Melen 

(İstanbul)

20) Reşat Doğru 

(Tokat)

21) Mustafa Kalaycı 

(Konya)

22) Mustafa Enöz 

(Manisa)

23) Ahmet Kenan Tanrıkulu

(İzmir)

24) Ahmet Orhan

(Manisa)

25) Recep Taner

(Aydın)

26) Mümin İnan

(Niğde)

27) Metin Ergun

(Muğla)

28) Ertuğrul Kumcuoğlu

(Aydın)

29) Zeki Ertugay

(Erzurum)

30) Oktay Vural

(İzmir)

31) D. Ali Torlak

(İstanbul)

32) Kürşat Atılgan

(Adana)

33) Murat Özkan

(Giresun)

34) Akif Akkuş

(Mersin)

35) Kamil Erdal Sipahi

(İzmir)

36) Behiç Çelik

(Mersin)

37) Mehmet Akif Paksoy

(Kahramanmaraş

)

Gerekçe

1935 yılında İsmet İnönü'nün temelini attığı Bursa Merinos Kumaş fabrikasının açılışını Şubat 1938'de bu fabrikanın isim babası Atatürk yapmıştır.

Cumhuriyet devri sanayisinin sembol kuruluşu olarak yıllar boyunca üzerine düşeni yapmış olan Bursa'daki Merinos Fabrikaları, Dünyadaki ve Türkiye'deki ekonomik süreç içinde kapatılma noktasına kadar gelmiş ve kapatılmıştır

Merinos Fabrikası 2005 yılına kadar dünyanın en kaliteli yünlü elbiselik kumaşlarını üretmiş, on binlerce kişiye ekmek kapısı olmuştur.

Yılları alan özelleştirme süreci sonunda Merinos binaları ve arazisi Belediyeye devredilmiştir. Daha önceki iktidarlar döneminde başlayan özelleştirme ve kapanma safhalarında çeşitli nedenlerle kesintiler olmuştur. Son olarak 2004 yılında tam olarak Belediyeye devir işlemi gerçekleştirilebilmiştir.

AKP'li iktidar AKP'li belediyeye devir işlemini gerçekleştirmiş ve Bursa Büyükşehir Belediyesi bu alanda bir çalışma başlatmıştır. Yine Merinos ismi ve markası da özelleştirme idaresi tarafından para kazanmak için ihale ile satılmıştır.

Belediyeye verilen ve içinde çok büyük binaların bulunduğu tarihî Merinos Tesislerindeki devasa binaların içleri restore edilerek her türlü salon yapma imkânı var iken, Bursa Büyükşehir Belediyesi yeni bir inşaata başlamış ve trilyonlarca lirayı bulan çok yanlış bir yatırım başlatılmıştır. Bu yatırım Bursa'nın öncelikli ihtiyaçlarının yapılmasını da engellemiştir.

Eski fabrika binalarının da bulunduğu, hâlihazırda nefis bir tabiat parkı konumundaki bu yerlere trilyonlar harcanarak Kongre ve Fuar Merkezi, Opera ve Bale Salonu, Sinemalar, Nikah Salonu ve Açık Hava Tesisleri yapılacağı açıklanmıştır.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ile yapılan bir protokol ile BTSO'nun 25 trilyonluk bir katkısı sağlanmış, diğer 25 trilyonu da Belediyece karşılanacak olan yatırımın anlaşma yetki isteği Belediye Meclisinden oy çokluğu ile geçirilmiştir. Bu protokol gereği 25 trilyonu BTSO tarafından karşılanmak üzere 50 trilyon gibi büyük bir rakamla yola çıkan belediye yönetiminin işgüzarlığı sonucunda bu milletin şimdilik 150 trilyonu harcanmıştır.

Bursa'nın göbeğinde bulunan, Merinos Kumaş Fabrikası'nın 315 dönüm arsasına göz dikenlerin istekleri doğrultusunda Özelleştirme Yüksek Kurulu fabrikanın makine ve teçhizatını hurdacıya yüzde 20'si peşin, kalanı taksitle ödenmek üzere 3 milyon 825 bin YTL'ye satmıştır.

15.11.2007 tarihinde yapılan Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinde hiçbir evrak göstermeden gündeme aldırılan ve alelacele oy çokluğu ile kabul ettirilen 20 milyon euroluk borçlanma yetkisi ile belediye yaklaşık 40 trilyonluk bir borca daha sokulmaktadır.

Bütün bunların yanında Atatürk'ün hizmete açtığı tarihi Merinos Tesisleri bankalara teminat gösterilmektedir. Bu karar Bursa için bir ayıp olarak tarihe geçecektir.

Bursa ilimiz için çok önemli bir konu olan Merinos Kumaş Fabrikaları özelleştirme talanının araştırılarak yapılan yolsuzlukların tespit edilmesi amacı ile bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Genel görüşme açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

C) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 19 milletvekilinin, Sulama Birliklerinin sorunları konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sulama  birlikleri, su kaynaklarımızın rantabl kullanımı ve değerlendirilmesi amacıyla oluşturulmuş, ancak, geçtiğimiz süreçte bu uygulama olumlu sonuç vermemiş, birlikler özellikle TEDAŞ'a elektrik borçları nedeniyle kapanma noktasına gelmiş, 15-20 yıl önce birliklere devir edilen kanallar yok olmuş ve bu kanallarda çok önemli ölçüde su kaybı yaşanmaktadır. Bu nedenle de sulamada önemli sorunlar yaşanmakta, yeterli ölçüde sulanamayan araziler nedeniyle araziler kurumuş ve ürün alınamaz hâle gelinmektedir.

Özellikle DSİ tarafından birliklere devir edilen sulama kanalları arasında haksız rekabet oluşmakta. Elektrik enerjisi kullanan birliklerin üyeleri borçlarını ödeyemez halde olup, bu birliklerimiz kapanma aşamasına gelmiştir.

Sulama birlikleri ile ilgili yeni önlemler alınmadıkça oluşan kuraklık nedeniyle su kaynaklarımızın önemli ölçüde azaldığı bir süreçte insanlarımızın ve ülkemizin çok önemli kayıplarla karşı karşıya geleceği bir gerçektir.

Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu koşulların irdelenmesi amacıyla, Anayasanın 98., İçtüzüğün 102. ve 103. Maddeleri uyarınca Genel Görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu

(Malatya)

2) Ensar Öğüt

(Ardahan)

3) Mevlüt Coşkuner

(Isparta)

4) Halil Ünlütepe

(Afyonkarahisar)

5) Mehmet Ali Özpolat

(İstanbul)

6) Ramazan Kerim Özkan

(Burdur)

7) Abdullah Özer

(Bursa)

8) Mehmet Ali Susam

(İzmir)

9) Ahmet Ersin

(İzmir)

10) İsa Gök

(Mersin)

11) Gürol Ergin

(Muğla)

12) Turgut Dibek

(Kırklareli)

13) Ali Rıza Ertemür

(Denizli)

14) Canan Arıtman

(İzmir)

15) Ali İhsan Köktürk

(Zonguldak)

16) Tekin Bingöl

(Ankara)

17) Hikmet Erenkaya

(Kocaeli)

18) Akif Ekici

(Gaziantep)

19) Hüseyin Ünsal

(Amasya)

20) Ali Koçal

(Zonguldak)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki görüşme sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 4-5 Kasım 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmemesine; 4 Kasım 2008 Salı günkü birleşimde 296 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:                                                                                                  Tarih: 04.11.1008

Danışma Kurulunun 4 Kasım 2008 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                                           Köksal Toptan

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                Başkanı

                   Bekir Bozdağ                                                              Kemal Anadol

         Adalet ve Kalkınma Partisi                                            Cumhuriyet Halk Partisi

              Grubu Başkanvekili                                                     Grubu Başkanvekili

                    Oktay Vural                                                           Selahattin Demirtaş

          Milliyetçi Hareket Partisi                                            Demokratik Toplum Partisi

              Grubu Başkanvekili                                                     Grubu Başkanvekili

Öneriler:

Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında bulunan 297, 281, 114, 242, 251, 283, 42, 36, 287, 291, 288 ve 292 sıra sayılı; Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2, 4, 11, 12, 13, 15, 36, 37, 38, 39, 40 ve 41 inci sıralarına alınması, Gelen Kâğıtlar Listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 302 sıra sayılı Bazı Varlıkların Millî Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının ise 48 saat geçmeden bu kısmın 3. sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun 4-5 Kasım 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmemesi, 4 Kasım 2008 Salı günkü birleşimde 296 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,

Genel Kurulun; 4 Kasım 2008 Salı günkü (bugün) birleşimde 15:00-20:00 saatleri arasında, 5 ve 6 Kasım 2008 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 11:00-13:00 ile 14:00-20:00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisinin lehinde Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak konuşmak istiyordu.

Buyurunuz Sayın Kaynak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime başlamadan hepinizi saygıyla selamlıyorum.

4 saygıdeğer grup başkan vekilimizin imzasıyla Genel Kurulumuza sunulan Danışma Kurulu önerisinin aslında özü kasım ayını en verimli şekilde değerlendirmektir. Çünkü aralık ayında bir uzun Kurban Bayramı tatili ve arkası sıra bütçe görüşmelerimiz olacaktır.

Genel Kurulumuzun normalden daha uzun saatlerde çalışması öngörülmektedir. Bugün saat 20.00’ye kadar, yarın ve perşembe günü ise saat 11.00’de Genel Kurulun çalışmalara başlaması ve akşam yine 20.00’ye kadar çalışması öngörülmektedir.

Yine, grup başkan vekillerimizin, diğer parti gruplarının da iştirak ettiği öncelikte, önemde yasalar belli bir sıralamaya tabi tutulmaktadır.

Bu sebeple Danışma Kurulu önerimizin kabulünü yüce Meclisten talep ediyoruz ve bu vesileyle hepinize bir kez daha saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaynak.

Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.

Buyurunuz Sayın İçli. (DSP sıralarından alkışlar)

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulunun aleyhinde söz aldım.

Elimdeki Danışma Kurulu önerisi, biraz evvel de değerli milletvekili arkadaşımız okudu, aynen şu ibareyi taşıyor: “Danışma Kurulunun 4 Kasım 2008 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda -altını çiziyorum- aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.” deniyor.

Bu önerinin altında Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanının imzası olduğu gibi, sayın grup başkan vekillerinin de imzası var.

Bakın, aşağıda, değerli arkadaşlarım, hiçbir öneri yok. Aşağıda hiçbir öneri yok. Ekinde bir öneri var!

Diyeceksiniz ki “Niye Türkçeye taktınız?” Söyleyeceğim.

Bakın “Öneriler” denmiş ekinde, bir kısım boş bırakılmış, görüşülecek 302 sayılı Bazı Varlıkların Millî Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı el yazısıyla eklenmiş ve bu öneriye baktığımız zaman, bu öneride karalamalar olduğu gibi, el yazısıyla eklemeler var.

Değerli arkadaşlarım, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Burası ciddi bir kurum, burası ciddi bir kurum.

Bu öneri el yazısıyla düzeltildikten sonra bir paraf atılmış. Parafın da sahibi kim biliyor musunuz? Tek bir paraf var. AKP Grup Başkan Vekili arkadaşımız Bekir Bozdağ’ın -sanıyorum- imzası, parafı bu. Daha devlet memuriyetine yeni başlayan kişiler dahi bilir: Eğer bir yazıda bir değişiklik yapıldıysa, bir karalama, bir eklenti yapıldıysa herkesin parafının, imzasının olması gerekir.

Sayın Bekir Bozdağ’a güvenmemekten değil. Yanlış, konuşulanın dışında bir ekleme yaptı demiyorum ama Sayın Başkan, siz de okutuyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? Böyle bir şey olur mu? Nokta nokta, boşluk, bir kişi sonradan dolduruyor el yazılarıyla. Neyimiz var, neyi kaçırıyoruz, neyin acelesi var?

Bakın burada diyor ki el yazısıyla eklemede: “Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan -nokta nokta kısmı- 302 sayılı kanun…” Şimdi istettirdim, kavas arkadaş koşa koşa getirdi. Bu kanun daha bize dağıtılmadı ama işin ilginç yanı “Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan…” deniyor. Gelen Kâğıtlar listesi elimizde. Gelen Kâğıtlar listesinin en son sırasındaki kanunun sıra sayısı 300. Ne oluyoruz? Biz ne yapıyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde? Buradaki 550 milletvekiline hiç mi saygı gösterilmiyor? Özellikle Meclis Başkanını bu saygıya davet ediyorum, Türkiye Büyük Meclisi Başkanını saygılı olmaya davet ediyorum. Kendi imzasıyla gelen bir Danışma Kurulu önerisi bu şekilde mi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna getirilir? Öncelikle bunu ifade etmek istiyorum.

İkincisi: Yine bu Danışma Kurulu önerisinde Anayasa’mızın ve İç Tüzük’ümüzün bir amir hükmü olan sözlü soruların görüşülmemesi tekrar gündeme getiriliyor. Ha, gerçi yazılı sorulara Hükûmet cevap veriyor mu, verdiği cevaplar ne derece yeterli, ayrı bir tartışma konusu. Sayın Milletvekili Süleyman Yağız’ın ve birçok milletvekili arkadaşın verdiği yazılı sorulara Hükûmet cevap vermiyor ya da işine geldiği gibi cevap veriyor.

Geçen gün Eskişehir’deydim. Eskişehir’in en önemli sorunlarından birisi tramvay meselesinin genişletilmesi meselesi. 2008 Yatırım Programı’na aldıramadık. 2009 Yatırım Programı’na aldırmak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Ama Hükûmet kendisinden olmayan belediyeleri cezalandırmak pahasına Eskişehir halkını cezalandırmaya kalkıyor. Bana Eskişehir’deki vatandaşlarımız soruyor, “Sayın Milletvekilim, sen Eskişehir Milletvekilisin, niye bu sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmiyorsun?” diyor. Benim partimin grubu yok. Ben ancak böyle zamanlarda söz alabiliyorum. Ben, Hükûmete bu partizanca davranmasının hesabını soramayacak mıyım Anayasa’ya göre denetleme hakkı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda? Ben hangi ortamlarda sesimi duyuracağım? Ben buraya niçin geldim? Halk beni niçin buraya gönderdi?

Önerge veriyorum, torbaya dâhil oluyor, 60-70 milletvekilinin arasında kuraya tabi tutuluyorum. Geçen gün Sayın Başkan sizin Başkanlığınızda, tezkere konusunda, okunduktan bir gün sonra verdim, bir baktım Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız Sayın Onur Öymen konuştu, bir de MHP’li arkadaşımıza kura çıktı. Ne kadar tesadüftür? Ha, çok değerli bilgilerinden yararlandım, çok saygı duyuyorum o milletvekili arkadaşlarımıza. Ama, ben, başka bir siyasi partinin mensubu olarak kendi görüşlerimi burada ifade edemeyecek miyim? Hangi ortamda ifade edeceğim ben bu görüşlerimi?

Gündem… Şimdi yine bakıyorum. Gündemde ne değişiyor değerli arkadaşlarımız? Biraz önce lehinde konuşan arkadaşımız, aralık ayının çok yoğun geçeceğini söylüyor. Bakın, İstatistik Kurumuyla ilgili bir kanun tasarısı, Dernekler Kanunu’yla ilgili kanun tasarısı, Sudan Cumhuriyeti bilimsel ve teknolojik araştırmayla ilgili bir kanun tasarısı gündeme geliyor Türkiye’nin çok önemli gündemi olduğu bugünlerde.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin gündemi… Kabul edersiniz etmezsiniz, halkımız ekmeğe muhtaç duruma düşürüldü. Biraz evvel Sayın Bakanı dinledim doğal gazla ilgili. Sayın Eskişehir Milletvekili Maliye Bakanımız Kemal Bey de açıklamalarında “Girdiler sadece doğal gaz girdisi mi?” diye başka bir bakış açısıyla olaya yaklaştı. Doğal gaza zam geldiği zaman ekmeğe de zam gelir, her şeye zam gelir. Elektriğe zam geldiği zaman, mazota, benzine zam geldiği zaman her şeye zam gelir.

Eskişehir’deki sanayicilerle, tüccarlarla görüşüyoruz, cinnet sınırındalar, anahtarlarını teslim edecek durumdalar. Bankalara her şeyi ipotekli. Vatandaşlarımız kredi kartıyla bankalara ipotekli. Dalga dalga… Bir sene önce söylemiştim: Türkiye 9 şiddetinde ekonomik depremle karşı karşıya, ilgilileri uyarıyorum, olayı geçiştirmeyin, ne gibi tedbirler alacaksak alalım, bu vatan bizim vatanımızdır dedim, seslendim. Şimdi, biraz evvel Sayın Bakan “Eğer bir ülke dışa bağımlı olursa doğal gaza da zam gelir, elektriğe de zam gelir.” dedi. Sayın Bakanım siz orada Hükûmet olarak oturuyorsunuz, dışa bağımlılığı azaltmak sizin göreviniz. Yaptıklarınızla övünüyorsunuz, siz Hükûmetsiniz, siz yapacaksınız, halk sizi yapmanız için iktidar etti, onun için hükûmetsiniz. Ağlamak için…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yapmadığınız için sizi de indirdi.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Evet, yapmadığımız için bizi de indirdi. Demokrasiler budur. Ama demokrasilerde gerçeği saptırmak, olayları hafife almak, çok büyük, telafisi mümkün olmayan zararlara götürür. Köylü ağlıyor. Sadece bu değil, mazot, benzin, gübre, her türlü şeyden dolayı çiftçi, esnaf, sanayici ağlıyor, yırtınıyor. Ama ne kanunu getiriyoruz -zamanı geldiğinde konuşacağız- her tür kara para. Bilenler, ekonomistler bunu söylüyor. Neymiş? Borcumuzu çevirebilmek için sıcak paraya ihtiyacımız varmış da o. Siz hovardaca yetmiş dokuz yılda 200 milyar doları 550 milyar dolara getirirken -Sayın Bakanın tabiriyle- dışa bağımlı bir hâle getirmediniz mi? Bankaların yüzde 50’si civarı yabancılara gittiği zaman siz getirmediniz mi? Ülkenin yüz akı kuruluşlarını böyle babalar gibi sattığınız zaman siz getirmediniz mi bunları? Şimdi dışa bağımlı hâle getirilmiş de, doğal gaza tabiymişiz de, elektrik böyleymiş de… Çocukların bile güleceği olayın bana Türkiye Büyük Millet Meclisinde böyle anlatılmasından ben hicap duyuyorum, hicap.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Banka mı bıraktınız?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – “Banka mı bıraktınız?” İşte, Sayın Başbakanınız açıklıyor, Başbakanınız, bakanlarınız. 2001 yılında alınan o tedbirler sayesinde bankacılık bugün sapasağlam ayakta duruyor. Elli yılın… Sizin yanınızda oturan arkadaşlarınız başka siyasi partilerde görevliyken o bankaları o arkadaşlarınız getirdi. Onlar gökten gelmedi o yanınızda AKP’li olarak oturan arkadaşlarınız, başka siyasi partilerde görev yapıyorlardı. Nereden? Sayın Meclis Başkanı Sayın Köksal Toptan hangi siyasi partide görev yaptı?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bankalar ne zaman batmıştı?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – İşte onu söyleyeceğim, onu söylüyorum. 1999-2001 yılı. Onun bedelini Türk halkı öylesine bir manipülasyonla algıladı, evet cezalandırdı.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yani sizin döneminizde battı değil mi?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ben ona bir şey demiyorum, halkın iradesine saygım sonsuz ama yalan söylemek çok tehlikeli, gerçekleri saklamak çok tehlikeli, “Bize bir şey olmaz canım.” demek çok tehlikeli, bir gün önce söylediğinizi ertesi gün kendinizin tekzip etmesi çok tehlikeli. O zaman halk “Ya bir ülkenin başbakanı, bakanları bunu söylüyorsa…” Saygı duyduğu için devlete gerekli tedbirleri almaz. O zaman doğruları söyleyeceksiniz.

Bakın, madem her şey güllük gülistanlık da bu kara parayı, mafya parası mı, terörist parası mı, uyuşturucu parası mı, fuhuş parası mı, ne olduğu belli olmayan paraları getirebilmek için istediği güvenceyi neden getirmeye çalışıyorsunuz? Ekonomistler bunu söylüyor. Ben ekonomist değilim, ben hukukçuyum, ben hukukun ahlaki boyutlarına, etik boyutlarına bakarım. O zaman bunun cevabını vermek durumundasınız.

Bakın, reel sektör, bütün fabrikalar kan ağlıyor, sadece TÜSİAD değil, Türkiye’nin 100 büyük iş adamı değil. Bugün büyük yatırımlarımız çok ciddi sıkıntı içerisinde.

İsterdim ki Türkiye’ye getirdiğiniz bu gündeme…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurun.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Peki Sayın Başkanım.

O fabrikalarımızı üretime nasıl teşvik edebiliriz? İşçi çıkartıyorlar. Eskişehir’de daha bir günde 1.100 işçi çıkartıldı. Türkiye’nin her yerinde işçi çıkartılıyor. İşçilere baskı uygulandığına dair duyumlar alıyoruz: “Yarı ücrete çalış, bak, ücretsiz çalış, şöyle izin verelim…” Bunları çözmek Hükûmetin görevidir. Hükûmet “Ben bunu getirdim, şunu yaptım, şu kadar duble yol yaptım.” demekle övünecek tabii ki, işi o, onun için hükûmet, biz onun için muhalefetiz. Yapacak, ağlamayacak! Şu gelen ekonomik krize çare bulmak, şu sıkıntıya çare bulmak Hükûmetin görevi. Onun için, muhalif bir milletvekili olarak bu söylediklerime alınmayacaksınız.

Bu söylediklerimi lütfen dikkate alın. Ben birçok konuşmamda bir yıldır bunları işaret etmeye çalışıyorum. Ama görüyorum ki hâlâ işte Sudan Cumhuriyeti’yle arasındaki birtakım şeyler, başka başka yasalar ve -çok özür dilerim Sayın Başkan- on iki tane yasa gelmiş, ben burada bilmece çözme durumunda kaldım. Bir dakika önce önüme gelen bu grup önerisini önceden bilmesi lazım milletvekillerinin. On iki tane kanun. Ne olduklarını inanın çözemedim. Buna da hassasiyet gösterilmesini rica ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İçli, lütfen tamamlayınız.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.

Danışma Kurulu önerisinin lehinde Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ.

Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, danışma kurulları, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerimizin Meclisin çalışma programı ve çalışma konuları, çalışma saatleri üzerinde vardıkları uzlaşmanın somut bir şeklidir. Ben, bu vesileyle, böylesi bir uzlaşmaya imkân sağladıkları için hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna hem Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna hem de DTP Grubuna teşekkür ediyorum. Çünkü güzel bir örnek ortaya konuldu. Amaç, Türkiye’mize hizmet etmek, milletin ihtiyaçlarına Meclisten cevap veren yasaların belirli bir ahenk içerisinde çıkmasına katkıda bulunmaktır.

Tabii, Danışma Kurulu önerileri getirilirken üzerinde birtakım imla hataları olabilir, yazışmalarda eksiklikler, noksanlıklar olabilir. Bunlar kasta mahsus şeyler değildir, birtakım nedenlerden kaynaklanabilir ama kesin olan bir şey var, bu tür eksikliklerin hiçbirisi bir kasıt sonucu değildir.

İkincisi: Burada esasa müteallik de bir eksiklik söz konusu değildir, sadece birtakım ifadelerin daha düzgün kullanılmasıyla ilgili bir konudur.

Üçüncüsü: Bu konu Meclis Başkanlık Divanının bilgisi dâhilinde ve diğer grup başkan vekillerimizin de görüşü ve onayı dâhilinde olan bir konudur. Yani diğer grupların aldatılarak, kandırılarak yapıldığı gibi herhangi bir şey söz konusu değildir.

Dördüncüsü: Değerli arkadaşlar, tabii Mecliste, bizim parlamenter sistemde gruplar esaslı bir İç Tüzük uygulaması söz konusu. Grup olduğu zaman söz sahiplerinin, partilerin söz hakları ve söz imkânları daha fazla oluyor. Ancak milletvekillerine göre söz dağılımını yaptığınız zaman 550’ye bölün siz konuşulan süreleri, çalışılan süreleri, bir milletvekiline Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir yasama dönemi içerisinde toplam ne kadar konuşma süresi düşüyor, ne kadar konuşabilir, hangi kanunda ne kadar fikir ileri sürebilir, bunun değerlendirilmesini de ben yüksek vicdanlarınıza bırakıyorum. Ama burada bireysel olarak istatistiklere baktığınızda en çok -gruplardan hariç- milletvekilleri bazında kimlerin konuştuğu çok net ortaya çıkacaktır. Önemli olan konuşmaksa burada milletin faydasına olan birtakım şeyleri milletin dikkatine sunmaktır, doğru olan da odur. Ben bu kürsüden bunun yapıldığına inanıyorum. Bu vesileyle, konuşarak katkı sunan bütün arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.

Gündemin dışına çıkmak gibi bir niyetim yok ama bir şeyi sadece ifade edip huzurlarınızdan ayrılacağım. O da şu: Belediyelerle ilgili, AK PARTİ döneminde bir ayrımla ilgili söylenen söz. İşin doğrusu yadırgadım. Bütün belediye başkanları bunun şahididir. Ayrım yapılmayan, AK PARTİ’den seçilen bir belediye başkanına ne kadar gitmişse başka bir partiden seçilen belediye başkanına da o kadar gitmiştir.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Ayıp, ayıp!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bu konuda aksini söyleyen, meydan burada, kürsü burada, der ki: “Bizim belediyemize şöyle haksızlık yapıldı İller Bankası tahsisatlarından, başka şeylerden.“ Getirir belgesini burada koyar. (MHP sıralarından gürültüler) Ama ben bir şeyi biliyorum: Belediyeler arasındaki ayrımcılığın nasıl yapıldığı da geçmişin tarih sayfalarında sabittir.

Ben bu vesileyle, Danışma Kurulu önerisinin lehinde oy kullanacağımı ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bozdağ.

Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili Kamer Genç.

Buyurunuz Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçen perşembe günü burada alınan bir karar gereğince saat 1’le gece yani 13.00’le 24.00 arası çalışılacaktı. Maalesef, saat 4’e geldiğinde siz Meclisi tatil ettiniz. Daha on saat çalışma süresi vardı, on saat ve sizi… Bilmiyorsunuz üstelik de… Geçmişte bizim uygulamalarımız vardı. Eğer, bir konu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar yeter sayısı bulunur, toplantı yeter sayısına ulaşılmazsa o geçilir, arkasından gelen konuya geçilir. Burada binlerce uygulamalarımız var. Hem bilmiyorsunuz hem de bilen insanları yadırgıyorsunuz, suçlamaya kalkıyorsunuz. Yani, on saat Meclisi erken tatil etmenin bir günahı yok mu? Bir grup olarak sizin bir günahınız yok mu? Öğrenin bunları, İç Tüzük’ü öğrenin. Nerede, ne zaman hareket edileceğini öğrenin, burada ona göre hareket edin. Yani hayret ettim. On saat bir Meclis erken tatil edilir mi? Geçmişte yüzlerce uygulamalarımız var. Yani ben bu Meclisi yönettiğim zaman bu Meclis en rantabl nasıl çalışıyorsa uygulamaları öyle yaptık ve size böyle bir Meclis teslim ettik.

Değerli milletvekilleri, şimdi AKP Grubu adına konuşan arkadaş diyor ki: “Biz, belediyeler arasında ayrım yapmadık.” Ben kendisine soruyorum. Maliye Bakanlığının belediyelere verdiği parayı açıkla. Tamam, açıkla ki bir görelim. Aynı ilçenin aynı AKP’li belediyesine 300 milyar, ötekisine 15 milyar gönderdiğiniz görülecek. Yani bu kadar insanları kandırmayın. Parlamentoda, milletin karşısında konuşuyorsunuz. Biraz önce Bakanınız, Enerji Bakanınız konuşuyor burada. Doğal gaza, ya insanlarda Allah korkusu kaybolsa bile bir gecede bu kadar zam yapmaz! Sen memura, emekliye yüzde 2 zam veriyorsun ve gece kalkıyorsun, yüzde 22 zam yapıyorsun. Bu, Allah korkusunun yok olduğunu sizde gösteriyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi bir de diyor ki: “Efendim, seneye biz bundan vazgeçeceğiz.” Ya şimdi milleti öyle cahil yerine koyuyorlar ki arkadaşlar. Sen Mavi Akım projesini imzalamışsın, doğal gaz çevrim santrallerini zorunlu imzalamışsın. Sen orada garanti vermişsin adamlara: Ben elektriği alsam da almasam da, doğal gaz versen de vermesen de şu kadar sana para ödeyeceğim. Sonra diyoruz ki: Enerji Bakanı, burada sen doğal gaz alım fiyatlarını açıkla. Açıklamıyorsun. Çünkü senin de burada birtakım gizlemek istediğin menfaatler var. Yani, şimdi bu memlekette herkesin gerçeği bilmesi lazım.

Değerli milletvekilleri, insanları kandırarak, yalan söyleyerek… Burada çıkıp konuşuyorsunuz, bize de sataşıyorsunuz, yalan da söylüyorsunuz ama bize söz hakkı vermiyorsunuz. Şimdi  değerli milletvekilleri, aslında şu Parlamento, bakın… Bu hafta baktık, televizyonlara bakıyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir kan çölü, kanlı… Sokaklarda insanlar birbirini öldürüyor, ateş ediliyor, ondan sonra gazetecilerin arabaları tahrip ediliyor, ondan sonra…

Şimdi, bir parti lideri, genel başkanı çıkıyor, parti kongrelerine gidiyor. Neyle gidiyor? Devletin uçaklarıyla gidiyor. Gidersen kendi paranla git!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Açılışlara gidiyor, açılışlara.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sen kimin parasıyla gidiyorsun, parti kongresini yapıyorsun?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Parti kongresi değil, açılışlara gidiyor, toplu açılışlara gidiyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, Tunceli’yle ilgili… Tunceli’de…

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Rahatsız mı oldun Tunceli’ye gitmesinden?

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben rahatsız olmadım ve gitmedim de, Tunceli’ye de gitmedim. Tunceli’de, Tunceli halkına haksızlık yapıldı.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Rahatsız olmuşa benziyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu, şimdi, senin kafan ermiyor ki. Böyle bir şeylerden ben rahatsız olmam ki. Tayyip her zaman gitsin Tunceli’ye, gitsin görsün. Ben kimsenin bir yere gitmesinden rahatsız olmam. Buyursun, hatta seçimlerde de gelsin, seçimlerde de gelsin. Hele kim kiminle şimdi…

Bakın, şimdi, Tunceli’de sanki bir harp sahası vardı da gösterildi. Olayın özü şu sayın milletvekilleri: Şimdi, Tunceli’nin dağ tepelerinde özel tim gözetleme kulesi vardır. Olabilir. Orada bir ateş açılmış, o özel tim gözetleme… Bir gün önceden. Şimdi, oraya ateş edilmiş. Olabilir, olmayabilir. Efendim, şimdi bakın, sizin oradaki getirdiğiniz memurlar, kişiler var ya, göze girmek için… Şimdi, orada bir ateş edilebilir, yani dağın tepesinde. Olmaz mı? Olur ama şimdi, dağın tepesinde, ateş etti, bitirdi.

SAFFET KAYA (Ardahan) – Niye ateş ediliyor?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, kardeşim, git kes işte. Dağın tepesinde, olabilir. Yani, PKK var dağlarda, inkâr mı edeyim yani?

SAFFET KAYA (Ardahan) – Öyle söylesene.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu, şimdi, neyse… Benim zamanım az da, size, ondan sonra…

Orada bir ateş ediliyor. Tamam, karşılıklı ateş ediyor. Kardeşim, sanki Tunceli’de harp var. Yok böyle bir şey.

Değerli milletvekilleri, hatta Tunceli’de esnaf kepenk kapattırmaya zorlandı, esnaf kepenk kapatmadı ve okullarda, dairelerde, memurlardan imza almışlar, ille AKP Genel Başkanının kongresine gideceksin, karşılayacaksın. Böyle bir anlayış olur mu? Böyle bir anlayış olmaz  sayın milletvekilleri. Kongrelerinize gidiyorsanız, cebinizden parayı verirsiniz, gidersiniz. Devletin uçaklarını orada kullanamazsınız, devletin helikopterlerini kullanamazsınız.

Şimdi, Tayyip Erdoğan çıkıyor, diyor ki… Yani, şimdi bu izlenim yaratılıyor: Yahu bu adam ne kadar korkusuz, yahu her yere gidiyor. Yok öyle bir şey.

Sayın milletvekilleri, Tayyip Erdoğan’a sormak istiyorum: Sen iktidara geldiğin 2002 yılında, Türkiye’nin her tarafına herkes rahatça gitmiyor muydu? Demek ki sen bu Türkiye’yi bu duruma getirdiğine göre, sen bu devleti yönetecek bir basireti, kabiliyeti, kişiliği göstermemişsin. Bunun bir yolu var: İstifa et.

Yani şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, evvela, bizim nazara almamız gereken Türkiye’nin birliği ve bütünlüğüdür. Burada herkes aklını başına toplaması lazım. Oy adına her şey yapılmaz. Oy, bugün birileri alır birileri… Ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliği ve bütünlüğü hepimizin şerefi ve onurudur, bunu korumak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış görüntüsü bunu göstermesi lazım ama şimdi AKP’yle DTP girmişler birbiriyle yarışa. Efendim, böyle bir şey olur mu arkadaşlar?

Şimdi, buraya birileri, bir partinin bir fikri varsa… Sen şimdi federasyon mu getirmek istiyorsun? Tamam kardeşim federasyon getirmek istiyorsan gidersin halka, oy alırsın, gelir değiştirirsin ama ille benim dediğim olmadı diye silah alıp da efendim sokağa dökülenler… Arkadaşlar, bunlar desteklenemez, bunlar gerçekten Türkiye için çok sıkıntı yaratıyor. Tayyip Erdoğan çıkıyor diyor ki: “Efendim, vatandaş pompalıyla icabında kendisini savunabilir.” Bu söylenebilir mi arkadaşlarım, bu söylenebilir mi? Böyle laflar söylenir mi? Devletin güvenlik kuvvetleri var. Eğer birisi silahı alıp da vatandaşın malına canına taciz ediyorsa onu koruyacak devletin silahlı güçleridir. Yoksa ki “Ey vatandaşlar, siz de kendinizi… Silahla karşılık verin.” denilen bir söylem… Bu Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Bunu herkesin kavraması lazım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Çarpıtıyorsun, çarpıtıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, hepimiz vicdanlarımızın sesini dinleyelim. Bakın seksen beş yılda bu cumhuriyet bugüne geldi. Yani her gün bu cumhuriyetin öne gitmesi lazım, büyümesi lazım, gelişmesi lazım. Teknoloji artıyor, ilim artıyor, insanlar eğitim yapıyor, çağdaş eğitim yapıyor ama biz bir türlü ilerleyemiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Genç, konumuza gelelim lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Niye ilerleyemiyoruz? Akıl mantığı ön safa çıkarmadığımız için şey ediyoruz. Yani şu devlette kimin kimden şikâyeti var sevgili milletvekilleri, kimin kimden? Yani neden bu insanlar birbirlerine düşman gibi baksınlar? Neden birtakım çocuklar çıksınlar kendi polisine taş atsınlar değerli milletvekilleri? Bunu vicdan kabul eder mi? Biz yıllarca bu memlekette birlik ve bütünlük içinde yaşamış, kanımız, canımız bir, yani bir ağacın dalları gibi bir gövdeye kaynaşmış insanlarız. Hangi düşüncelerle bunları yapıyoruz? Bunları yapmayalım. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşmanlarını lütfen sevindirmeyelim. Herkesin bir sorumluluk alması lazım. Yani ille iktidara gelmek, ille oy almak hiçbir şey ifade etmez; önemli olan insanların vicdanlarıdır, haysiyetleridir. İşte, Amerika gitmiş Irak’ta… Bakın, ne onlarda haysiyet bırakıyor ne bir şey bırakıyor. Yani en güzel şey de bağımsızlıktır, bir ülkenin onurunu korumaktır.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bence, burada bugün konuşulması gereken, işte bu terör olaylarıydı. Bu Meclisin görevi ne? Arkadaş, nedir bu olayın esası? Bunları konuşalım, buna bir çare bulalım. Yani burada kanunları çıkarmak bir şey ifade etmiyor. Bir kanun getirmişsiniz, Bazı Varlıkların Millî Ekonomiye Kazandırılması… Ne yapacaksınız? Kemal Bey’in vergi kaçakçılığıyla ilgili bazı suçlarını affedeceksiniz. Bu, bu kadar basit. Efendim, birtakım vergi kaçakçılarının Türkiye’de kazandığı paraları yurt dışına gönderecekler, onlar da getirecekler, 2009’da vergiye tabi tutmayacaklar, yani göreceksiniz bunları.

Şimdi, bakın, şimdiye kadar AKP İktidarının getirdiği kanunlar hiçbir zaman… Bakın, özelleştirmeyle ilgili kanunlar olsun, millî varlıkların satılmasıyla ilgili olsun, ihaleyle ilgili olsun, bu memleketin geleceğine bir güvence değil, bilakis memleketi talan eden bir düşünceyle bunlar hazırlanıyor.

Değerli milletvekilleri, işte görüyorsunuz, mesela Türkiye’de tasarruf diye bir şey kalmamış.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet.

Şimdi, bir parti başkanı bir yere gitti diye on binlerce güvenlik kuvveti mensupları seferber edilir mi? Bilmem, devletin on binlerce aracı oraya seferber edilir mi? Devletin uçakları bunun için kullanılır mı? Kullanılmaz ki! Yani bu, eğer…

Bakın sayın milletvekilleri, geçmişte devleti yöneten insanlarda ar vardı, edep vardı, utanma vardı, sorumluluk vardı. Şimdi, bu düşünceleri taşıyan insanlar iktidar olduğu zaman bunların hiçbiri yapılmıyordu. Bunlar çok önemli şeyler. Yani, ben, bu devletin beş kuruşuna el uzattığım zaman, acaba orada kazandığım o para bana, aileme gelecekte -hani bir inancımız var ya- helal mi olur, haram mı olur? Bunlar haram şeyler. Devlet malına el uzatanın, eğer insan gücü bunun elini kırmasa bile, bizim inandığımız kadarıyla ilahî güç karşısında, yarın, onu, sürüm sürüm ailesinin burnundan çıkarır.

O bakımdan, bu Türkiye’yi çok kötü yönetiyorsunuz. Lütfen, gelin, bu, evvela şu memlekette insanların arasındaki kardeşlik duygularını pekiştirecek şeylerle uğraşalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız sözünüzü.

KAMER GENÇ (Devamla) – Zamanımız olmadığı için çok konuşamıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.

Danışma Kurulunun önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) ÖNERGELER

1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Sözleşmeli Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/85) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/91)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sözleşmeli Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkındaki Kanun teklifimin iç tüzüğün 37. maddesi gereği doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

                                                                                                              Yaşar Tüzün

                                                                                                                   Bilecik

BAŞKAN – Önerge üzerine, teklif sahibi Yaşar Tüzün, Bilecik Milletvekili konuşacaktır.

Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır Sayın Tüzün.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözleşmeli statüde görev yapan öğretmenlerimizin kadroya atanmaları hakkında kanun teklifi üzerinde görüşlerimi aktarmak üzere söz almış bulunuyorum.

Sevgili arkadaşlar, eğitimin vazgeçilmez unsuru öğretmendir ve eğitimin niteliği öğretmenin niteliği ile doğru orantılıdır. Öğretmenlik mesleği düzenlilik ve süreklilik gerektirir. Ancak, son zamanlarda, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği günden bugüne kadar bir sözleşmeli statüsü tutturulmuş, herkes buradan yola çıkarak yeni istihdam şeklini belirlemiştir. 4/B sözleşmeli statüsü 2002 yılından önce neredeyse hiçbir iktidar tarafından, kimse tarafından bilinmeyen ve mecbur kalmadıkça kullanılmayan bir statüydü. Son altı yıldır, 657 sayılı Kanun’a tabi memur statüsünde istihdam yerine 4/B sözleşmeli istihdam şekli yaygınlaşmıştır. Yine son zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan öğretmen atamalarında sözleşmeli istihdamın tercih edilmesinin, Bakanlığın temel politikası hâline geldiğini hepimiz biliyoruz. Yarın 5 Kasım veya bu hafta içerisinde bile yine 13 bin yeni sözleşmeli öğretmen ataması yapılacağını biliyoruz, duyuyoruz. Bu hafta içerisinde de Bakanlık bunu ispatlayacak.

Şu an Millî Eğitim Bakanlığında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında, Sağlık Bakanlığında ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında 100 binin üzerinde sözleşmeli statüde çalışan kamu görevlisi bulunmaktadır. Bu sayıdaki bir personel grubunun sorunlarının dikkate alınarak sonuçlandırılması zorunluluk hâline gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, sorunların esas kaynağı ise 4/B sözleşmeli çalıştırma usul ve esaslarının 1977 yılında Bütçe Kanunu’nda yer alan maddeye dayanılarak yürürlüğe girmesi ve çok kısıtlı, ama bakın çok kısıtlı sayıda personeli hedef alarak hazırlanmıştır. 4/B statüsü hazırlanırken işin geçiciliği düşünülmüş ve bu statüde çalışanların emekli olabileceği ve emekli ikramiyesi talep edeceği hesaplanmamıştır.

Diğer taraftan ise 4/B personelin nakil hakkının ve iş güvencesinin olmaması, sosyal haklarının düşüklüğü orta vadede ciddi sorunları da ortaya çıkarmıştır. Sözleşmeli personellerin sözleşmeleri her yıl ocak ayında yenilenmektedir yani sigorta dâhil her sene giriş çıkış işlemi yapılmaktadır. Uzun süreli sözleşme yapılmamaktadır. Sözleşmeli personeller, tüm kamu kuruluşlarında, “Bakın, siz sözleşmelisiniz, dolayısıyla, sizin yapacağınız en ufak bir yanlışlıkta sözleşme hakkınız feshedilir.” kaygısı ve düşüncesiyle, ilgili amir ve müdürleri tarafından açıkçası tehdit edilmektedir. Aynı iş yerinde aynı işi yapan personeller arasındaki çalışma statüsü ayrıcalıkları; personeller arasında, maalesef, huzursuzluk, psikolojik çöküş, hizmet kalitesinde düşüklük gibi iş disiplini açısından da sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunların kaldırılması için sözleşmeli personele kadro verilmesi zorunluluk hâline gelmiştir.

Sözleşmeli olarak ya da kadrolu olarak atananlar arasında atama şeklinde bir farklılık yoktur değerli arkadaşlarım yani her ikisinin de, KPSS dediğimiz bu sınava girerek, KPSS sonuçlarına göre atamaları yapılmıştır. Dolayısıyla, sözleşmelilere kadro verilmesi konusundaki girişimimiz bugüne kadar olmuştur. Yüce Meclis az sonra yapacağı oylamayla da bu sorunu kökten çözecektir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, yine öğretmenlerimizin bulunduğu sendikaların, başta Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen gibi sendikalarımızın Danıştay 12. Dairesinde açmış olduğu davalar sonucunda da yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştır. Ama maalesef ilgili bakanlık tarafından da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Sonuç olarak, değerli arkadaşlarım, bu haksız uygulamayı sona erdirebilmek amacıyla hazırlamış olduğumuz kanun teklifinin lehinde oy kullanarak öğretmenlerimiz arasındaki bu statü farkının giderilmesine yardımcı olmanızı ve katkı vermenizi diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, kasım ayındayız. Bildiğiniz gibi 24 Kasım Öğretmenler Günü. Öğretmenler Günü öncesi, sözleşmeli statüdeki öğretmenlerimize kadro müjdesi vereceğimizi ve öğretmenlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesi için gerekli çalışmayı yaparak öğretmenlerimize Öğretmenler Günü hediyesi vereceğimizi ve vereceğinizi umut ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzün.

Zonguldak Milletvekili Ali Koçal.

Buyurunuz Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sözleşmeli Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Kısa bir süre önce başladığımız yeni yasama döneminde ülkemiz ve vatandaşlarımız için iyi şeyler yapmak en büyük dileğimizdir. Ancak, herkes tarafından bilindiği gibi, bundan önceki ve yeni dönemde mevcut Hükûmet, milletvekili çoğunluğuyla birlikte, halkın yararına olmayan, vatandaşı sıkıntıya sokan yasaları çıkartmış ve vatandaşlarımızın yoksulluğu ve yolsuzluğu konusunda herhangi bir çalışma ortaya koyamamış, bunlara yoksulluğu ve yolsuzluğu artırmış, öncelikle kendi yandaşlarını koruyarak Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyet kazanımlarını yok etme çabası içerisinde olmuştur.

Türkiye'miz iyi yönetilememiştir ve yönetilememektedir. Siyasi iktidar kendi yandaşlarını ödüllendirme adına ehliyetsiz ve beceriksiz kişileri önemli mevkilere getirmiştir. Türkiye kendi hâlinde sürüklenen bir ülke hâline gelmiştir. Bu Hükûmet Türkiye'nin hakkını, hukukunu savunamamış, yoksulluğa, işsizliğe çare olamamıştır ve “Kökünü kazıyacağız.” dediği yolsuzluklara bulaşma rekoru kırmıştır. Bu iktidarın halkımıza, sade vatandaşımıza, ülkemize bir faydası olmadığı açıkça görülmüştür. Zaten kendi siyasi çıkarlarını düşünenlerin bu ülkeye faydası olmamıştır, olamaz da.

Özellikle, Atatürk devrimlerini yok sayan, çağdaş eğitimi rafa kaldıran ve millî olmaktan çıkartan, eğitimi dinselleştirmek isteyen, çağdaş ve laik olan tüm çalışanları tasfiye ederek kendi yandaşlarını köşe başlarına yerleştiren, ders kitaplarının özünü değiştiren Millî Eğitim Bakanının ise bu ülkeye hiçbir faydası yoktur. Bu Millî Eğitim Bakanı, şeriat ve tarikat heveslilerini köşe başlarına yerleştirmiş, liyakate önem vermemiştir; yapılan atamalarda liyakate önem vermemiş, mesleki bilgi ve kariyeri asla ön planda tutmamış ve kadrolaşma esas alınmıştır ve yine bu Sayın Bakan, yasalara aykırı kurs açanlara ve oralarda kaçak çalışan öğretmenlere verilen cezaları ortadan kaldırarak kaçak kursları özendirmiştir. Atatürkçü düşünceyi değiştirme çabaları olduğu gözlenen Millî Eğitim Bakanı cumhuriyetle, Atatürk devrimleriyle hesaplaşmak istemektedir.

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde ne yazık ki iş barışı kalmamıştır, çalışanlar huzursuzdur, mutsuzdur, günlük çalışma yaşamları artık işkenceye dönüşmüştür. Okullarımızda dinci faaliyetler artmış, kitaplar bilimsel içerikten yoksun bırakılmıştır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Neresi burası, Türkiye mi?

ALİ KOÇAL (Devamla) - İlgili ilgisiz birtakım kişilerin yazdığı dinsel içerikli kitaplar öğrencilere serbestçe dağıtılmaktadır. Açılan kaçak kursların sayısı belli değildir. Kur’an kursları Diyanet İşleri Başkanlığının gözetim ve denetiminden çıkmış, tarikat ve cemaatlerin eline geçmiştir. Talim Terbiye Kurulunun işlevi değiştirilmiştir. Ders kitaplarının incelenmesi görevi Mesleki Teknik ve Din Eğitimi Genel Müdürlüğüne bırakılmıştır. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün yapısı değiştirilmiştir.

Birçok yasada sık sık değişiklik yapılarak, çoğu zaman da hukuk çiğnenerek yapılan atamalarda AKP’nin kendi görüşüne uygun bir eğitim sistemi yaratılmak istenmektedir ve yine bu Bakan döneminde Atatürk düşmanlığı öne çıkmış, Atatürk devrimlerine ve cumhuriyete karşı olanlar ne yazık ki prim yapmıştır. Ramazan ayında okul kantinleri kapatılmış, okul salonlarında toplu namaz kılınması için öğrenciler zorlanmış ve ders saatleri namaz saatlerine göre değiştirilmiştir… (AK PARTİ sıralarından “Yalan, yalan!” sesleri)

ASIM AYKAN (Trabzon) – Yalan! Bir sürü yalan konuştun yani!

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Beş dakikadır yalan söylüyorsun!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sen inanıyor musun bunlara?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kanun teklifiyle ilgili konuş.

ALİ KOÇAL (Devamla) -  Köy okulları bir bir kapatılmış, aydınlanma devrimi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİ KOÇAL (Devamla) -  Bu Millî Eğitim Bakanı sadece eğitime değil, eğitim emekçisi öğretmenlere de çok büyük zararlar vermiştir. Sözleşmeli öğretmen görevlendirerek öğretmen üzerinde korku ve baskı uygulamıştır. Öğretmenin sendikalı olmasını istememektedir.

Bu Bakan döneminde, çok değerli milletvekilleri, okul servisleri, özellikle denetimden uzak tutulmuştur. SBS sınavları ve atama yönetmeliklerinde sık sık değişiklikler yapılarak ilgililer mağdur edilmiştir.

Sınıfların kalabalığı aynı şekilde devam etmektedir. Tekli öğretime geçilememiştir. Eğitim paralı hâle dönüştürülmüştür. Anayasa’nın eğitimle ilgili maddeleri ihlal edilmiştir. Aile birliklerinin işlevi değiştirilmiştir. Veliler okullara para vermek zorunda bırakılmıştır ve okullarda yeterli personel yoktur. Birçok okul bakımsızlıktan dökülmektedir. Birçok okulun temizliğini öğrenciler ve öğretmenler yapmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Koçal, lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

ALİ KOÇAL (Devamla) -  Yatılı okullarımız kuruluş amaçlarından uzaklaşmıştır.

Tüm bu nedenlerle, bu Millî Eğitim Bakanının görevi bırakması en doğrusudur.

Bu düşüncelerle, bu yasa teklifimize, yasa teklifimizin gündeme alınmasına olumlu oy vereceğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyoruz Sayın Koçal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.48

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER : Fatma SALMAN KOTAN  (Ağrı), Canan CANDEMİR ÇELİK  (Bursa)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda yer alan Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Edip Uğur ve 23 milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin önergeleri üzerine zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca kurulan (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve  20  Milletvekilinin, Bursa Milletvekili  Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/27, 34, 37, 40, 102) (S. Sayısı: 296) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Konuşma süreleri, Komisyon, Hükûmet ve siyasi parti grupları için yirmişer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için onar dakikadır.

Geçen birleşimde önerge sahipleri olarak 3 milletvekili konuşmuştu. Şimdi söz sırası önerge sahibi olarak Manisa Milletvekili İsmail Bilen’e aittir.

Sayın Bilen… Yok.

Diğer önerge sahiplerinden Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.

Buyurunuz Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

                                       

(x) 296 S. Sayılı Basmayazı 21/10/2008 tarihli 8’inci Birleşim Tutanağına eklidir.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerinde önerge sahibi arkadaşlarım adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, üzülerek hemen konuşmamın başında bir şeyi ifade etmek istiyorum. Mutlaka ki zeytinyağı çok sağlıklı bir gıdadır. Bunu bütün dünya ve gıda uzmanları artık kabullenmiştir ve dünyada yükselen bir değerdir gıda açısından. Dolayısıyla, bugün ne yazık ki, biz zeytinyağının üretimi ve zeytinin üretimiyle ilgili problemlerin, sorunların araştırılmasını önerge olarak vermiştik, Tarım Bakanı yok burada, herhâlde Sağlık Bakanı zeytinyağının gıda olarak çok sağlıklı olduğundan haberdar olmak istediği için bakan koltuğuna oturdu, gene de teşekkür ediyoruz tabii ki. Dolayısıyla, AKP Hükümetinin…

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Yine de teşekkür et sen.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Kıymetli arkadaşlar, konuşulacak çok mesele var. Biz milletvekilleriyiz. Elbette ki sistemimizin gereği olarak Meclis yasama ve denetim faaliyetlerini sürdürürken içerisinden çoğunluğa dayalı bir yürütme çıkartır ama siz milletvekillerinin -her ne kadar iktidar milletvekili de olsanız- yürütmenin birtakım eksiklerine ve yanlışlarına sahip çıkmak mecburiyetinde olmadığınızı kabullenmeniz gerekir. O zaman milletvekilliği bir anlam kazanır.

Bugün yürütme maalesef bu işlerin ciddiyetinde değildir. Dolayısıyla, buradan ders çıkartması gerektiği hâlde, komisyon üç yüz küsur sahifelik bir rapor hazırlamıştır ve bu, Meclis iradesidir ama yürütme, Tarım Bakanı yerine karşımıza Sağlık Bakanını getirmiştir. Bunu, siz kıymetli milletvekillerinin de aynı şekilde eleştirmesi gerektiği kanaatini…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sağlık Bakanı yok!

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Sağlık Bakanı da mı gitti?

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Ben varım.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Oo maşallah! Hoş geldiniz Sayın Bakanım, hoş geldiniz!

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Hoş bulduk. Hayırlı akşamlar diliyorum.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben konuşmamda…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Konunun kiminle ilgili olduğunu bilmiyorsunuz Sayın Uzunırmak, rastgele konuşuyorsunuz.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Tabii ki hep Hükûmet saklandığı için, gözümüzün önünde değil, gözümüzün önünde olsa görürüz; yan tarafa saklanmış Hükûmet, saklanıyor hep.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ezbere konuştuğundan göremiyorsun.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – İşte, tabii ki ezbere konuşmak önemlidir, bilerek konuşmak önemlidir. Maalesef, siz konuşamıyorsunuz bunları çünkü Hükûmetin baskısı altına girmişsiniz, milletvekili iradeniz yok sizin. Siz, yürütmenin kulu kölesi olmuşsunuz. Çünkü, doğru olmayan beyanlara siz karşı gelemiyorsunuz, yürütmenin beyanlarına.

Dolayısıyla, bakın, ben konuşmama başlarken her şeyden önce komisyonumuzdaki uzmanlara ve çalışanlara, gelip komisyonumuza bilgi veren bütün kuruluşlara, kurumlara, bunların çalışanlarına, gittiğimizde illerde bizi ağırlayanlara teşekkür etmek istiyorum. Bu rapor çok büyük emek karşılığında hazırlanmıştır. Bu emeğe saygının olması gerekir. Dolayısıyla, bu saygıyı göremediğim için üzüldüğümü ifade etmek istiyorum.

Kıymetli arkadaşlar, tabii ki üretmek, bir bilgiyi, bir kültürü, bir teknolojiyi gerektirir. Üretmek bir emek ister, üretmek bir kültürdür. Ne yazık ki bugünkü yürütmenin başında olan arkadaşlarımız üretim kültürünü yok etmekteler ve üzülerek ifade ediyorum ki bu kültür yok olduğunda yeniden üretim kültürünü oluşturabilmek için uzun yıllar bir nesil yetiştirmemiz gerektiği kanaatine sahibim.

Nihayet dış ticaret Bakanımız gelmiş. Elbette ki çok güzel bir şey. 50 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı verdiğimiz ülkemizde bizim zeytin, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlardan dış ticarete yılda ödediğimiz 1 milyar 400 milyon dolardır kıymetli arkadaşlar.

Saygıdeğer milletvekilleri, kalkınmanın en birincil şartı üretimdir. Üretmek çok önemlidir. Elbette ki ticareti esas alan dünyamızda birtakım ülkeler de vardır. Bu bir tercihtir: Üretim veya ticaret. Ticareti esas alan ülkelerin dış ticaret rakamlarına baktığımızda dış ticareti artı vermelidir ki o zaman bu ticaretten kazandığıyla ülke insanına bir refah getirsin. Ama Türkiye üretimi bitirmiş, ticareti de gereği gibi yapamamakta, dış ticareti 50 milyar dolarlarla açıklanan rakamlarla açık vermektedir. Dolayısıyla bu, tutarlı bir yönetim değildir.

Kıymetli arkadaşlar, üretirken her şeyden önce bizim üretim mantığını ve üretim kalitesini doğru olarak teşhis edip bu yönde üretimi geliştiren tedbirler almamız gerekir. Zeytin, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlarla ilgili üretim, tarımsal üretimdir. Bugünkü Hükûmetin tarıma bakış açısını biz tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Konya’da sektörden sorumlu olan Bakanın “Gözünü toprak doyursun.” diye çiftçiyi azarlamasından tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Sayın Başbakanın Mersin’de “Anamız ağladı.” diyen çiftçiye “Al ananı git lan buradan!” demesinden tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Erzurum’da meydanda, Sayın Başbakanın, ağlayan çiftçiye “Bu memleket yatıp kalkıp size mi çalışacak?” demesinden anlıyoruz. İşte tarımsal üretime, tarıma bakış açısı budur.

Tabii ki bununla bitmiyor. Bu Hükûmetin becerdiği çok önemli bir şey var: Rakamları yalan söylettirerek halkı kandırmak. Rakamları yalan söylettiriyorlar. Tarım Bakanı, ümit ederim ki, zaman içerisinde gelecektir. Hatta ve hatta, Tarım Bakanlığı bütçesinde konuşurken bu meseleleri tartışacağız inşallah ve gerçek rakamların, gerçek desteklerin neler olduğunu göreceğiz.

Kıymetli arkadaşlar, gübrenin 35 bin liradan 110-120 bin liraya çıktığı ve üretim miktarlarının düştüğü bir Türkiye’de zeytin ve zeytinyağıyla ilgili primler de düşmüştür. İşte Mecliste iktidar milletvekili arkadaşlarımızın da olduğu Komisyonun raporlarındaki tespitinden görülmektedir. 2000 yılında 115 bin ton zeytinyağı olmasına rağmen prim 28 senttir. 2004’te bu miktar 94.264’e düşmüştür ve zeytinyağı primi de 25 kuruşa düşmüştür. Yani şunu söylemek mümkündür: Düşen üretim miktarının karşılığında siz daha çok prim verme imkânına sahipsiniz aynı miktar ödeneği ayırsanız ve dolayısıyla teşvik etmeniz gerekir. Oysaki düşen üretim miktarıyla birlikte prim miktarı da düşürülmüştür kıymetli arkadaşlar. Dolayısıyla, yürütmedeki arkadaşlarımızın verdikleri rakamlar hiçbir zaman doğruyu ve gelişmeyi ifade etmemektedir.

Kıymetli arkadaşlar, bizim zeytin ve zeytinyağına ve diğer bitkisel yağlara bakış açımız şudur: Her şeyden önce biz, iç tüketim olarak da düşünsek, ülkemiz insanının güvenilir gıda, kaliteli gıda ile beslenmesini temin etmek durumundayız. Dolayısıyla, zeytin ve zeytinyağı her şeyden önce güvenli ve kaliteli bir gıdadır. Bunu bütün dünya kabullenmiştir.

Diğer yandan meseleye baktığımızda, kıymetli arkadaşlar, ülkenin kalkınması, bugün dünyada yaşanan bir kriz var diye artık bazı arkadaşlarımızın da aklını başına getirdi ki, kendi öz kaynaklarımızın daha iyi değerlendirilmesiyle daha kısa yoldan mümkündür. Dolayısıyla, Allah’ın, tabiatın, coğrafyanın, iklimin bize avantaj kıldığı birtakım sektörler lokomotif sektörler olarak desteklenmelidir ve dolayısıyla zeytin ve zeytinyağı bizim dünyada üretici olarak ilk dördün içinde olduğumuz bir üründür. Dolayısıyla özellikli olarak desteklenmelidir. Hele hele dünyada kalkınabilmemiz için benim arkadaşlarıma teklif ettiğim bir konu var ki, zeytin, fındık, incir, mermer, bor, krom gibi birtakım madenlerimiz, birtakım ürünlerimiz millî ürün olarak ilan edilmelidir ve bunlarda bir ölçü konulmalıdır. Dünya rezervlerinin veya dünya pazarlarının belli bir miktarını elimizde bulundurduğumuz ürünler ve madenler millî ürün olarak ilan edilmeli ve bunlar en uç noktalarına kadar katma değer ve istihdam yaratarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Korunmalıdır.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – …işlenebilir kılınmalı, korunmalı, desteklenmeli ve yönlendirilmelidir. Ancak o zaman biz rekabet şansını yakalayabiliriz.

Kıymetli arkadaşlar, incirde, benim bölgemin ürünü olan incirde, biz dünya pazarlarının aşağı yukarı yüzde 65’ine sahibiz ve bunun yüzde 80’e yakını Aydın’da üretiliyor ama dünyada piyasa yapıcı değiliz. Fındıkta, dünya pazarlarının, dünya üretiminin hemen hemen hepsine sahibiz ama piyasa yapıcı değiliz. Bu alanlarda tohumu toprağa koyduğumuzdan randıman ve rekolteyi, kaliteli üretimi, standart ve çok üretimi teşvik eden dünya pazarlarındaki raflara varıncaya kadar da sahip çıkan, destekleyen, yönlendiren bir politikanın gelişmesinde fayda vardır. Bu açıdan önemli gördüğüm bir konuyu ifade etmek istiyorum: Eğer pazar paylarımızı kaybetmememiz için dâhilde işleme rejimi de ülke üretimine zarar vermeden desteklenebilirse bu noktada da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN –Lütfen tamamlayınız, bitiriniz.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – …dış ticaret Bakanımızın burada olması bir avantajdır ama buradaki hassas konuya dikkat etmek gerekir. Dış pazarlarda tüccarımız raflarını kaybettiği, pazar paylarını kaybettiği gün Türkiye’deki ürettiğimizin dışarıya satılamadığında para etmemesi ihtimaldir, doğaldır. Dolayısıyla, bu işin toprağa bitkinin dikildiğinden dünya pazarlarındaki raflara varıncaya kadar tüccarımızı, üreticimizi, bütün bu zincirin halkalarındaki her unsuru koruyan, kollayan, teşvik eden bir rejim içerisinde ve bu gözle ele alınmasında fayda vardır. 

İnşallah, Sayın Bakan -Tarım Bakanı gelse daha iyi olurdu ama- bu raporun iyi değerlendirilmesini, üreticimize, tüccarımıza, sanayicimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum çalışanlara ve emeği geçenlere.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.

Önerge sahipleri adına Manisa Milletvekili İsmail Bilen.

Buyurunuz Sayın Bilen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan  sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Komisyonumuz raporunu tamamlayıp sizlere de dağıttı. Önerge sahipleri adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, benden önceki arkadaşlarım da konuşmalarında değinmişlerdi, sözün tekrarından da kaçınarak sektörün birkaç sorununu sizinle paylaşmak istiyorum. Önerilerimizi de raporlarımızda dile getirmiştik. İnşallah, bu, üreticimize, müstahsilimize, sanayicimize, tüccarımıza yol gösterici olacaktır. Buradan hem Hükûmetimize hem de sektöre reel çözüm önerilerinde de bulunmuştuk. İnşallah, bu rapor ülkemize hayırlı olur.

Değerli arkadaşlar, maalesef Türk tarımının yapısal ciddi sorunları bulunmakta, dolayısıyla da bu sektör içerisinde hem zeytin ve zeytinyağı hem de bitkisel yağlar, yağlı tohum bitkileri ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmakta.

Zeytin ve zeytinyağındaki belli başlı sorunlar taklit, tağşiş, pazarlama, karasu gibi sorunlarla birlikte yine bitkisel yağlarla yağlı tohum bitkilerindeki sorunlarımız da üretim eksikliği ve üretim alanlarının darlığı sorunları. Bu ciddi manada geçmiş dönemlerde ihmal edilmiş sektör olan tarım sektörü -ne planlamada ne de yapılandırmada- yönlendirmede eksiklikler bulunmasına rağmen ve zaman zaman da popülizmle buraları oy depoları, alanı olarak görüldüğü için de bir planlamaya gidilmemiş ve ülkenin arz fazlası olan ürünler… Âdeta ülkeyi idare edenler veya hükûmetler tarafından bu yığınlar arz fazlası ürünlere yönlendirilmiş ve bu arz fazlası ürünler zaman içerisinde ya yakılmış ya çöplüklere dökülmüş, hem millî servet heder edilmiş hem de sektöre ciddi manada bir çözüm önerilememiş ve getirilememiştir.

Dolayısıyla bu alanlarda bir planlama yapılmadığı için de -raporumuzda da belirttik- bu alanların yeniden belirlenmesi ve Tarım Bakanlığımızın da uygulamalarıyla, bu alanlardaki desteklemeleriyle üreticimizi, müstahsilimizi ülkenin arz eksiği olan bu ürünlere yönlendirerek millî servetin ülkemizde kalmasını, döviz kaynaklarımızın ülkemizde kalmasını ve müstahsilimize yönlendirilmesini sağlamıştır.

Bunlardan belli başlıcalarını daha önce de konuşmuştuk. Gerek 22’nci Dönemde kurulan Komisyonumuz gerekse 23’üncü Dönemde kurulmuş bulunan Komisyonumuzla ülkemizin birçok bölgesini, birçok şehrini dolaştık. Müstahsille ve bilim çevreleriyle, üreticilerle, sanayicilerle, sektörün içerisinde bulunan tüccarlarla karşılaştıkları sorunları ve bu sorunların çözümü noktasında alınabilecek tedbirleri birlikte konuştuk.

Tarım Bakanlığımız tarım sektörünün yeniden yapılandırılmasında ciddi adımlar atmış, ülkenin arz eksiği bulunan ürünlere müstahsilin yönlendirilmesinde yönlendirici primleri devreye sokmuştur. Benden önceki arkadaşım primlerin zaman içerisinde eksiltildiğini, arz eksiği olmasına rağmen eksiltildiğini ifade etmişti. Doğrudur, zaman içerisinde bunlar olabilir. Yönlendirici primden maksat da zaten ülkenin arz eksiği olan ürünü daha fazla destekleyerek müstahsili oraya kanalize etmek, oraya yönlendirmek olmalıdır.

Yine müstahsilin eline geçen bu ürünlerden elde edeceği geliri, katma değeri artırmak adına Tarım Bakanlığının kırsal kalkınma projeleriyle devreye soktuğu yüzde 50 hibe destekli kredilerle sektör hem canlanmış hem de ürünümüz mamul hâle getirilerek iç piyasaya veya ihraca sunulur hâle, hazır hâle getirilmiş ve dolayısıyla müstahsilin ürünü biraz daha iç piyasada değerlenme imkânı bulmuştur.

Verilen primle, aynı zamanda arz eksikliği olan alanlarda, özellikle zeytin fidanlarında ve zeytin alanlarında ciddi oranlarda artış sağlanmış. İktidara geldiğimiz dönemde 100 milyon adet olan ağaç sayımız yaklaşık yüzde 50’ler nispetinde artarak 150 milyon adet ağaca ulaşılmıştır. Bununla birlikte hem zeytin üretimi hem de zeytinyağı üretimi önümüzdeki yıllarda ciddi manada artacaktır.

Peki, bu artışa paralel olarak, bu artıştan elde edilecek mamulün dışarıya veya iç pazara mamul bir hâlde satılmasına yönelik bu kırsal kalkınma proje desteklerinin yanında başka neler verilmiştir? Müstahsile yine üründeki verimliliği artıracak damlama sulama projeleriyle, sıfır faizli ve uzun vadeli, yaklaşık beş yıl geri ödemeli desteklemeler yapılmış ve müstahsil nispeten arz fazlası olan ürünlerden buraya kanalize edilmiştir.

Kendi şehrimle, seçim bölgemle ilgili örnekler de vermeye kalkacak olursam, geçmişte arz fazlası olan tütüne yönlendirilen müstahsil aile başına 200 kilogram tütün ekerken, tütünden elde ettiği gelirle de geçinemezken, bu alanlara zeytin fidanları dikilmiş, bu alanlarda müstahsil şimdi zeytinle tanışmış ve zeytinden elde ettiği gelirle hiç olmazsa ailesini geçindirebilecek bir seviyeye gelmiştir. Böylelikle, aynı zamanda, bu arz fazlası olan tütüne verilen parayla alınan -tütün- zaman içerisinde -yaklaşık beş yılla sekiz yıl veya on yıl arasında- arz fazlası olan ürünler yakılmak zorunda kalmış, millî servet de, tarım sektörüne aktarılması gereken kaynak da maalesef yakılmış, heder edilmiş ve dolayısıyla potansiyel değerlendirilememiştir.

Bu, yine İç Anadolu Bölgemizde alternatif ürün olabilecek, işte, mısırdır, soyadır, kanoladır, ayçiçeğidir, teşvik edilmesi, desteklenmesi gerekirken, ikinci ürün olarak belki ekilmesi teşvik edilmesi gerekirken, yönlendirici primle müstahsilin teşvik edilmesi, buraya yönlendirilmesi, hedeflenmesi gerekirken maalesef bu da eksik bırakılmış ve bunun karşılığında da yaklaşık 1,7 milyar dolarlık ya da 1,7 katrilyon liralık bir döviz kaynağının lüzumsuz bir şekilde yurt dışına çıkmasına vesile olunmuştur.

Yıllar içerisinde hem zeytinde hem bitkisel yağlarda ve zeytinyağı ile bitkisel yağ açıklarında olumlu mesafeler kat edilmiş olmasına rağmen arzulanan noktaya gelinememiş ve dolayısıyla da raporumuzda bunun da teşvik edilmesi, desteklenmesi hem Hükümetimize hem de Tarım Bakanlığımıza önerilmiştir.

Tarım sektörünün önündeki ciddi sorunlardan bir tanesi de makineleşmemesidir. Tarım sektörünün yine zeytin ve zeytinyağı da dâhil olmak üzere, bitkisel yağlar da dâhil olmak üzere sanayileşmemesi veya makineleşmemesi nedeniyle ciddi bir gelir kaybı söz konusu olmuş ve dolayısıyla da burasının teşvik edilmesi, bu makineleşmenin veya sanayileşmenin desteklenmesi gerekirken bunun ihmal edilmiş olması da müstahsile birtakım sıkıntılar getirmiş, elde ettiği ürünü hemen yakın bölgesinde değerlendirebileceği bir sanayi tesisi bulunmadığı için de pazar bulamamış ve dolayısıyla da ertesi sene bu üründen vazgeçer hâle gelmiştir.

Zeytinyağında da dâhil olmak üzere demiştim, zeytinyağında da çok önemli olan bir husus, zeytin toplandıktan hemen sonra, mümkünse hemen aynı gün sıkılmalı. Aksi takdirde, zeytindeki gecikmeden ya da sıkılmadan sonraki gecikmeden kaynaklanan asit oranının yüksekliği dışarıda bize rekabet şansı tanımamış ya da rekabet edebileceğimiz ülkelerle rekabet edebilme imkânını kaybetmiş duruma, pozisyona düşmüş olmamızdı. Bu hususta da hem bölgemizde, Akdeniz’den, Marmara’dan yaklaşık -kendi ilim de dâhil olmak üzere- kırkın üzerinde bir tesis desteklenmiş ve aynı zamanda bu tesislerin bölgelere dağılımı da teşvik edilmiştir. Dolayısıyla da buradan elde edilecek ürünün, mahsulün sıcağı sıcağına hemen, mümkünse aynı gün, değilse ertesi günlerde sıkılması vesilesiyle üründeki kalite de artırılmış ve dolayısıyla da ihracattaki pazar payımız da, şansımız da artırılmıştır.

Yine, zeytin ve zeytinyağındaki desteklemelerin eksik kaldığı yönündeki bilgi de tam doğru değil, isabetli değil. Demin söylemiştim, dekar başına yapılan desteklemelerde, yağlık fidanlarda 250 milyon -lira bu yıl için söylüyorum- dekar başına 100 milyon lira da sofralık zeytinlerde destekleme yapılmış ama geçmişte hem sofralıkta hem de yağlıkta…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

İSMAİL BİLEN (Devamla) - …toplam 250 milyon liralık dekar başına bir destekleme söz konusu olmuştur.

Yine, hazırlanan tebliğ kapsamında sofralık zeytin için, farklı kalemlerde, tescilli Türk markalarıyla ihraç edilmesi durumunda ton başına 125 ile 200 dolar arasında bir destekleme öngörülmüştür. Bunun dışında yine zeytinyağı için tescilli markalar ile “Made in Turkey” ibaresiyle ihraç edilmesi durumunda, farklı ambalaj büyüklüklerine göre değişmek üzere, ton başına 175 ile 400 dolar arasında bir destekleme yapılmıştır. Burada ambalaj küçüldüğünde destekleme daha fazla artmaktadır. Dolayısıyla da yurt dışına büyük tonajlı veya büyük meblağlı yağ ihracını engelleyerek küçük ambalajlarda, tüketime yönelik ihraç desteklenmek istenmiştir, hedeflenmiştir. İnanıyorum ki raporumuzdan olumlu sonuçlar çıkacaktır ve hazırlanan bu raporda emeği geçen arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Bu raporun müstahsilimize, sanayicimize, ihracatçımıza, tüccarımıza ve ülkemize hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bilen.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; zeytin varsılın da yoksulun da sofrasında olan, hepimizin bildiği bir ürün. Bu, şu anda da görüşülmekte olan konuyla ilgili, sağlığı nedeniyle biraz önce Sağlık Bakanımız, ihracatı nedeniyle dış ticaretten sorumlu Bakanımız, şu anda da esas konunun tarafı olan Tarım Bakanı burada. Bu da gösteriyor ki bu zeytin ve zeytinyağı, bitkisel yağlar gerçekten ülkemiz açısından son derece önemli. Ama bu Araştırma Komisyonunun en zayıf taraflarından birisi de zeytin ve zeytinyağının diğer bitkisel yağlarla aynı potada değerlendiriliyor olması. Bize göre -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bize göre- bu bir eksiklik diye görüyorum.

Değerli arkadaşlar, zeytin, Akdeniz havzasının ve uygarlığının sembolü zeytin ağacı, altı yedi bin yıllık tarihin derinliklerinden yakın dönemlere kadar tüm uygarlıklarda önemi öne çıkmıştır. Zeytinin öyküsüne tüm kutsal kitaplarda rastlamak mümkün. Arkeolojik ve jeolojik bulgular, buluntular ve efsanelerde zeytinin tarihselliği ayrı bir önemdedir. Zeytin, uzun ömürlü, yeşil yapraklı, dikensiz bir bitki. Baharın sonlarına doğru çiçek açan, etli ve yağlı meyveleriyle bildiğimiz, varsılın ve yoksulun sofrasından eksik etmediği bir bitki zeytin. Bol miktarda protein, yağ, vitamin, kalsiyum, flor, kükürt, magnezyum içermektedir.

Ülkemizde sofralık zeytin sektörünün çok eski geçmişi olmasına rağmen bugüne kadar küçük aile işletmeciliği bazında faaliyet göstermiştir. Sofralık zeytin sektörü, dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelişme sürecindedir.

Zeytinyağı, zeytin ağacının olgun meyvelerinden mekanik yolla elde edilen, oda sıcaklığında sıvı olan, berrak, yeşilden sarıya değişen renkte, kendine özgü tat ve kokuda, doğal olarak tüketilebilen bitkisel kaynaklı önemli bir yağdır. Bu yağ, yüzyıllar boyunca insanlar için bir besin kaynağı olmuştur. Gerek ham maddesinin üretimi sırasında fazlaca el emeğine ihtiyaç göstermesi gerekse taneden elde ediliş safhasında diğer tohum yağlarına kıyasla ayrıcalıklı bir teknoloji gerektirmesi ve beslenme yönünden üstün nitelikli olarak doğal hâlde tüketilebilmesidir. Zeytinyağı bir meyve suyu olması nedeniyle daima diğer bitkisel yağlara kıyasla daha yüksek bir ekonomik değer bulmuştur.

Zeytin, zeytinyağının sayısız sorunları olduğunu bu Araştırma Komisyonu da gösterdi. Burada, üretim primi, zeytinyağının sorunları, üretici sorunları, tüketici sorunları, AB ile ilgili sorunlar, örgütlenme birlikleri, fidancılık gibi çok sayıda zeytin ve zeytinyağının sorunları olduğunu biliyoruz.

Zeytin, zeytinyağı ülkemiz ekonomisi ve halkımızın beslenmesi yönünden önemi büyük olan tarımsal ürünümüzdür. Türkiye’de zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmakta olup son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar zeytinyağının üstün niteliklerini açıkça ortaya çıkarttığından dünyada zeytinyağına önemli yönelim gözlenmektedir. Bu nedenle dünya zeytinyağı fiyatları artış trendi göstermektedir. Türkiye’nin bu alanda yapabileceği girişimler mümkün, üretimi ve ihracatını artırma potansiyeline de sahiptir. Bu potansiyelin büyük ölçekli değerlere dönüştürülebilmesi için IMF ve AB kıskacından kurtulup tarımımızın ve üreticimizin sorunlarına kendi çözümlerimizi üretmemiz yönünde Hükûmet adım atmalıdır. Hatta tarım desteklerini kısmak yerine artırmalıdır. Yıllardır sadece tarım satış kooperatiflerinin taban fiyatları ile popülist yaklaşımlarla hareket edilmiş ve bunun sonucunda birliklerin iflası ve yüzlerce trilyon zarar söz konusu olmuştur. Devlet eliyle ticaret devri kapanmalıdır. Tarım Bakanlığı tarafından yürürlüğe sokulan ürün konseyleri ne yazık ki mevcut yönetmelikler çerçevesinde sivil inisiyatiften uzak, sektörü kucaklayacak yapıda değildir.

Zeytin-zeytinyağına fiyat belirlenirken maliyetler göz önünde tutulmalı, zeytinyağı primi üretim maliyetine eklenerek, çiftçi kârı dikkate alınarak belirlenmelidir. AB ülkelerindeki uygulama örnek alınmalıdır. En büyük üretici olan AB’de zeytinciliğe verilen toplam üretim desteği 2,350 milyar avrodur. Ortalama yıllık üretime bağlı olarak bu destek zeytinyağında kilo başına 1,3 avro. Ülkemizde bu yıl verilen üretim primi zeytinyağında kilo başına 20 yeni kuruştur. Biraz önce konuşmacı arkadaşlarımız da bu dönemde zeytin ve zeytinyağı üreticisine ciddi desteklerin verildiğini ne yazık ki söyledi. Oysa rakamlara baktığımızda, üretimin ilk uygulamaya başlandığı yıl verilen prim 40 sent, yani 50 yeni kuruş iken, bugün 20 yeni kuruş olduğunu görüyoruz. Bu da AKP’nin tarım ve zeytinciliğe bakışıdır diye düşünüyoruz. Üretim primi ne yazık ki bugüne kadar hep üreticiye yönelik bir mavi boncuk uygulaması olarak görüldü. Aslında üretim primi üreticiyi ürün fiyatlarındaki spekülasyona karşı koruyan, piyasa dengesine ve istikrarlı mal tedarikine imkân tanıyan bir sistem olmalıdır. Bugünkü koşullarda üretim primi zeytinyağında asgari kilo başına 1 YTL olmalıdır ve unutulmamalıdır ki, bu prim rakamıyla kayıt altına alınacak olan sistemin yaratacağı direkt ve endirekt vergilerle bütçe en az yüzde 60 azalacaktır.

Avrupa Birliği kilo başına uyguladığı yüksek primle hem üreticisini desteklemekte, piyasa fiyatını da uyguladığı prim haddini baskı altına alarak, tüketicisinin mümkün olan asgari fiyatlarda zeytinyağına ulaşmasını sağlamaktadır. Verilen primler maliyetlere destek anlamında son derece yetersizdir. Yağ bitkileri üretiminde başlıca üretim maliyetleri tohumluk, gübre, zirai ilaç, mazot ve işçilik sayılabilir. Üretim girdilerinde gübre ve mazot devlet tarafından desteklenmeli, gübrede uygulanan KDV oranı yüzde 1’e indirilmelidir. En son yaptığımız çalışmada, bölgemizdeki ekiciler, yükselen girdi maliyetleri nedeniyle bu dönem zeytinlerini sürdüremeyeceğini ve gübre atamayacağını ne yazık ki söylemektedir.

2008 yılının sonlarına yaklaştığımız bugünlerde, Komisyon Raporu’nda da yer alan, 2007 yılında zeytinyağı üreticilerine destekleme primlerinin ödenmediği görülmektedir. Zeytin sektörünün bir ülkede gelişmesi ya müteşebbislerin bu dinamikleri fark etmesiyle ya da devlet politikasıyla olmaktadır. İspanya devlet eliyle, hatta zorlamayla zeytinciliğine hamle yaptırmış ve bugün karşılığını hem üreticisi hem de devlet kat kat almaktadır. Sektörün öncelikli beklentisi devletin varlığını ve ilgisini hissetmektir.

Sektörde toplam başarı için yapılması gerekli olanlar elbette bunlarla sınırlı değildir. İç tüketimin artırılması, zeytinyağında haksız rekabetin önlenmesi, zeytinyağı stoklama sorunlarının çözümlenmesi ve en önemlisi, Türk zeytinciliğinin uluslararası kuruluşlara katılımı yoluyla dünyada daha iyi bir noktada konumlandırılması da çözüm bekleyen sorunlar arasındadır.

2007-2008 sezonunda, 31 Mart 2008 tarihi itibarıyla 34 milyon 421 bin 122 Amerika doları tutarında zeytinyağı ihraç edilebildi. Geçen sezon aynı zaman diliminde yapılan ihracat 86 milyon 796 bin 137 dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracattaki gerileme oranı yüzde 60’ı geçti. Türkiye 1 Ekim 2007-31 Mart 2008 tarihleri arasında 56 milyon 955 bin 759 dolarlık zeytin ihraç etme başarısını gösterirken geçen sezon ise 45 milyon 708 bin 238 dolarlık zeytin ihracatı yapmıştır.

Türkiye sofralık zeytin ihracatında ise deyim yerinde ise yerinde saymıştır. İlerleme kaydedilememiştir. Zeytin ihracatçıları 2007-2008 sezonunun ilk beş aylık döneminde yüzde 11’lik artışla 56 milyon 955 bin 759 dolara ulaşırken siyah zeytin ihracatı 47 milyon 622 bin dolar, yeşil zeytin ihracatı ise 9 milyon 333 bin dolar olmuştur. Ülkemizde gerçekleştirilen sofralık siyah ve yeşil zeytin ihracatına ilişkin istatistikler incelendiğinde, Romanya ve Bulgaristan’ın siyah sofralık zeytinde ihracat pazarımızın yüzde 50-55’ini oluşturduğu görülmektedir. İri kalibrajlı zeytinde sıkıntı olduğu gözlenmektedir.

Kaliteye yönelik olumsuzlukları etkilerinden arındırıcı hasat sistemleri de geliştirilmelidir. Makineli hasat esas alınmalı, sırıkla hasat periyodisite şiddetini arttıran en önemli etken olduğundan mutlaka terk edilmelidir. Zeytin zararlıları ve hastalıkları ile mücadelede devlet katkısı en etkin biçimde, sonuçları yönünden izlenmelidir. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve bu Kanuna dayalı olarak çıkarılan tüzük hükümleri kesinlikle tam olarak uygulanmalıdır. Yasa kapsamındaki alanlar turizm, konut yapımı, sanayi ve maden araması gibi faaliyetlere kesinlikle kapatılmalıdır. Özellikle var yıllarında hasat ekim aylarında başlayıp en geç ocak 15’te bitirilmelidir.

Zeytinyağı üretimi sırasında oluşan kara suyun tüm zeytinci ülkelerde önemli çevre sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Bu ülkelerin hiçbirinde kara suyun arıtılmasında bugüne kadar tatmin edici bir sonuca ulaşılamamıştır.

Zeytinyağında yıllardan beri önlenemeyen tağşişin, yani diğer bitkisel yağların zeytinyağına karıştırılmasıyla gerçekleştirilen hilenin önlenebilmesi için denetlemelerin daha etkili yapılmasını ve uygulanacak yaptırımların caydırıcı olmasını sağlamalıyız. Bu konuda kanun teklifimizi de Meclisimize sunduk.

Ülke genelinde zeytinyağı tüketiminin, hâlen nüfusun önemli bir kesiminin zeytinyağı tüketim alışkanlığının oluşmaması da dikkate alınarak, tüketimi artırmak amacıyla reklam ve tanıtım kampanyaları düzenlenmelidir. Zeytinyağı ülkemizde birçok vatandaşımız tarafından bilinmemekte, tüketimi o nedenle kişi başı 1 litre olduğu, oysa Tunus’ta -Akdeniz ülkesinde- 7 litre, Yunanistan’da 20 litrenin üzerinde olduğunu rakamlar göstermektedir.

Yine, diğer bazı tarımsal ürünlerde olduğu gibi zeytinyağında da arz talep sağlayıcı stok kuruluşları oluşturulmalıdır. Zeytinyağı dış alımına izin verilmemelidir. Şu anda dış ticaretten sorumlu Sayın Bakanımızın da burada olduğu bir ortamda, bu taleplerle sıkça karşılaştık. Biz zeytin ve zeytinyağı üreticisi olan bir ülke olarak kesinlikle zeytinyağı dış alımına izin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Ambalajlı ve dökme zeytinyağı dış satımının ortaya koyduğu avantaj ve dezavantajlar karşılaştırılarak dış satımı artıracak, ayrıca katma değeri ve dış satım gelirini yükseltecek kararların alınması gerekmektedir.

1996 yılında üyeliğinden ayrıldığımız Uluslararası Zeytinyağı Konseyine yeniden üye olunmalıdır. Buradan da hangi nedenlerle çıktığımızı bir türlü anlayabilmiş değiliz. Zeytinyağı üretiminde Uluslararası Zeytinyağı Konseyinin belirlediği standartlara uyumda azami özen gösterilmelidir.

Yeni getirilecek bir kısım teşviklerle dış satımın artırılması ve zeytinyağında uygulanan gümrük vergilerinin Türkiye menşeli yağlar için kaldırılması veya düşürülmesi yönünde çabalar ortaya konulmalıdır.

Tarımın ve zeytinin içinde bulunduğu girdi fiyatlarını sürekli söylüyoruz. Şu anda da yine bölgemizde yaptığımız bir çalışma sonrasında zeytin üreticisinin içinde bulunduğu durumu özetleyen son derece çarpıcı bir rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum: 2001 yılında 50 kilogram zeytinyağına karşılık 20 çuval, yani 1 ton amonyum sülfat gübre satın alabilen çiftçi, bugün 50 kilogram zeytinyağına karşılık ancak 5 çuval, yani 250 kilogram amonyum sülfat satın alabilmektedir. Bu sonucu ve süreci yaratan, ülkenin gübre ve zirai mücadele ilacı bağlamında dışa bağımlılığın dayattığı bir açmazdır. Zirai Donatım Kurumu ve İGSAŞ özelleştirmesinin acı gerçeklerinin sonuçlarını burada da görüyoruz.

Yine, zeytin ve zeytinyağında yaşanan sorunların en önemlilerinden birisi de ilaçlama olduğu… Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğimiz, Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Gömeç, Havran olmak üzere Körfez bölgesinde beş ilçede bulunan zeytinlik alanların zeytin sineği zararlısına karşı ilaçlanması amacıyla kurulmuş olup bu amaç doğrultusunda her yıl 650 bin dekar saha ve yaklaşık 11 milyonun üzerinde zeytin ağacı ilaçlanmaktadır. Güney Marmarabirlikle kıyaslandığında onların yaklaşık 10 katı daha büyük saha ilaçlanmaktadır.

Bölgemizde hâkim çeşit Ayvalık yağlık çeşidi olup ürün, bölgemizdeki yaklaşık yüz yirmi adet büyüklü küçüklü yağ fabrikalarında işlenmektedir. Birliğimize üye yaklaşık 30 bin üretici bulunmaktadır. Güney Marmara zeytinlik sahalarında hâkim çeşit ise Gemlik sofralık çeşidi olup alıcısı Marmarabirlik olması nedeniyle ilaçlamada sorunun yaşanmadığı…

Birliğin yaşayabilmesi, tahsilatların kaynağından kesilmesi zorunludur. Bunun için ya zeytinyağı fabrikaları işledikleri ürün için aldıkları bedeli artırıp ilave ilaçlama bedeli alıp birliğe ödeyecekler ya da devlet ilaçlama desteği verip bunu doğrudan birliğe ödemelidir.

Fidancılıkla ilgili, Komisyon Raporu’na göre, 2002 yılında 101.600 zeytin ağacı var iken 1 milyon 800 ton zeytin üretilmiştir. 2006 yılında ise ağaç sayısı 129.265’e çıkmış olmasına rağmen zeytin üretimi 34 bin ton düşerek 1 milyon 766 bin 740 tona düşmüş, gerilemiştir.

Ülkemiz zeytin üretiminde sürekli ilerleme göstermesi gerekirken rakamlarda gözüken bu gerilemenin sebebinin bir an önce araştırılması gerekmektedir.

Zeytin ağacı sayımızın AB’ye girmeden mümkün olduğu kadar artırılması hedeflenirken, desteklemeyle dikime hız verilmesi sağlanmışken, 15 Şubat 2007 tarih ve 2007/15 no.lu değişiklik tebliği ile desteklemenin Gemlik çeşidinde 45 YTL/dekar olarak düşürülmesi ve diğer çeşitlerde aynı kalmasından sonra bu tablo değişmiştir. Gemlik çeşidinin çok fazla ve adaptasyonun iyi olmadığı yerlere bile dikilmesi bu konuda bir tedbir almayı gerektirmiştir. Hâlbuki uzun yıllardır Gemlik fidanının diğer çeşitlerin fidanına göre açık arayla önde gittiği, yüzde 80-90 oranına sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Tedbirlerin en az beş yıl önce veya desteklemenin ilk uygulandığı yıl alınması uygun olmalı. Zeytinlik alanların artırılması politikasıyla bir bakıma çelişen bu karar, beklenmeyen ani ve biraz da sert bir müdahale hem fidancıları hem de dikicileri mağdur etmiştir. Nitekim piyasadaki fidanların yüzde 86’sı Gemlik iken, sezonun yarısında diğer çeşitlere ait sınırlı sayıda sertifikalı fidan var iken, desteklemedeki bu değişiklikle dikimin hızlı devam etmesi zorlaşmıştır. Ayrıca, tebliğe güvenerek bahçe tesis edenler mağdur olmuştur. Fidancıların etiketleri elde kalmıştır. Diğer taraftan fidan fiyatları düşmüş, fidancıların bir kısmı iflas etmiş, fakirleşmiştir.

Destekleme süresi 2007 sonunda bitti ve yenisi henüz çıkmadı.

Sonuç olarak bu sezon da biterken belirsizlik devam etmiştir. Fidancılar üretim planlaması yapamamıştır. Sertifikalı üretim için beyanname verme zamanı geldiği bugünlerde, geçen yılın sertifikaları elinde kalan fidancılar kararsız ve zor durumdadır. Destekleme tebliğlerinin çıkış zamanı ile üretim ve dikim sezonu uyuşmamaktadır. Bu nedenle de hem piyasa istikrarı hem de üretim planlaması açısından yarar getirdiğini söylemek zor. Fiyat ve primlerin ilanları en geç hasat sezonu başında ilan edilmelidir. Var yılı-yok yılı ortalaması 12,5 kilo olan zeytin ağacının verimli ağaç ortalaması 25 kilo zeytine yükseltilebilmesi için uygun bakım, gübreleme, budama ve sulama ile periyodisitenin olabildiğince azalması amaçlanmalıdır. Bu yıllarda oluşan fiyat istikrarsızlığı önlenmelidir.

Birlikler, sabit maliyetleri kontrol altına alacak şekilde, AB’deki örnekleri paralelinde serbest piyasa koşullarında varlıklarını sürdürecek şekilde tekrar yapılandırılmalıdır.

Üreticinin ürünü stoklaması serbest bırakılmalı ancak stok edeceği mekânlarda ticari işletmelerde aranan hijyen ve gıda güvenliği koşulları aranmalıdır. Bu koşullarda stok yapamayacak üreticilerin yağlarını yağhanelerden doğrudan satmaları teşvik edilmelidir. Üreticinin doğrudan satış yapması, haksız rekabet ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından ele alınmalıdır.

Kara su konusunda yerel yönetimlerin çözüm seçenekleri üretmede katılımcı olmaları, yağhanelerin atık suları konusunda yerel kolektif çözüm üretmeleri gerekmektedir. Zeytinyağı stoklama konusunda yeni yatırımlar desteklenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Meclis Araştırma Komisyonunca hazırlanan rapor, sonuçta sektörün sorunlarına ışık tutmuş, çözüm önerilerini sıralamıştır ancak Hükûmet, yasama organının bu çabasına karşı kayıtsız kalmamalıdır. Ülkenin genel ekonomik politikalarına çözüm aramadan tarımın sorunlarına çözüm bulunması mümkün değildir. Tarımın sorunlarına topluca çözüm tasarlamadan zeytin ve zeytinyağı üreticisinin sorunlarına çözüm bulmak da mümkün değildir. Burada, tarımda yaşanan, ticarette yaşanan bütün sorunların zeytin ve zeytinyağında da yaşandığını ne yazık ki görüyoruz. Zeytin ve zeytinyağı, diğer bitkisel yağlara… Tabii, bu konuya henüz girilemedi çünkü biraz önce söylediğim gibi bu, zeytin ve zeytinyağının diğer bitkisel yağlarla aynı komisyonda oluşturulmuş olması kesinlikle doğru değildir. O diğer bitkisel yağların da ayrıca değerlendirilmesini ve bu konuda çalışmaların yapılmasını Meclisimize öneriyoruz.

Değerli arkadaşlar, zeytin ve zeytinyağının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Evet, bu Araştırma Komisyonunun sektörün ve üreticilerimizin içinde bulunduğu sorunları çözmesini en içten dileklerimizle diliyoruz ve bu üreticilerimizin mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini bekliyoruz.

Yeni başlayan 2008-2009 sezonunda şu anda Marmara’da üretim başladı, Marmarabirlik Kooperatifi de yarın alımlara başlayacak. Manisa bölgesinde ilk yağlar alınmaya başlandı. Bölgemizdeki üretimler de devam ediyor.

Geçmiş dönemde yaşanan sorunların bu dönemde yaşanmamasını, ülkemizin, çiftçimizin, tüccarımızın, sanayicimizin, ihracatçımızın tümünün bu yaşanan sıkıntılarının sona ermesini ve onlara iyilikler getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman.

Buyurunuz Sayın Büyükataman. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi partilerimizin müşterek iradesiyle kurulan Komisyonumuz dört ay boyunca özveriyle çalışmış, konunun tüm taraflarıyla istişare ederek üreticiden, tüketiciye herkesi dinlemiştir. Sunduğumuz teklif üzerine oluşturulan zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılmasıyla ilgili kurulan Komisyon çeşitli bölgelerdeki zeytin üreticileri, sektör temsilcileri ve ilgili kuruluşların uzmanlarıyla yaptığı değerlendirmelerin de sonucu olarak raporunu hazırlamıştır.

Öncelikle, bu raporun oluşturulması sırasında uyumlu çalışmaları nedeniyle başta Komisyon Başkanımız olmak üzere komisyon üyesi arkadaşlarımıza, uzmanlarımıza ve emeği geçen bütün personel arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Raporun, üreticimiz ve sektör yanında konu hakkında derli toplu bir belge olması nedeniyle önümüzdeki süreçte araştırmalar için kaynak niteliğinde yararlar sağlayacağını da umut ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde bitkisel yağ tüketiminin yüzde 80’ini ayçiçeği yağı oluşturmaktadır. Toplam bitkisel yağ tüketimi 1,3 ila 1,4 milyon ton dolaylarındadır. Geriye kalan tüketim ise diğer bitkisel yağlardan oluşmaktadır. Bitkisel yağ üretiminde ülkemizde açığın kapatılması ve dünya pazarında sağlam bir yer edinebilmesi yağlı tohumlu bitkilerin ekim alanlarının artırılması ve üreticinin, çiftçinin teşvik edilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun yanı sıra ülkemizde sulama ve su kaynakları da yetersiz kalmaktadır.

Ülkemizde yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin yetersizliğinden dolayı bitkisel yağ ihtiyacının önemli bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Özellikle zeytinyağı, ayçiçeği yağı, soya yağı ve kanola yağı bitkisel yağ üretiminin artırılması konusundaki en önemli kaynaklar olarak kabul edilmektedir. Bitkisel yağ üretim kapasitesinin artırılması hem döviz kaybının önlenmesi hem de barındırılan potansiyelden yararlanılarak ihracat gelirlerinin artırılması bakımından önem taşımaktadır.

Ayçiçeği yağının 400-450 bin tonluk bölümü ülkemizde üretilirken geri kalan yaklaşık 400 bin tonluk ihtiyaç ise maalesef ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bununla birlikte son on beş yılda ayçiçeğinde ekim alanları ve üretim miktarında yüzde 50 civarında azalma görülmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, zeytinle ilgili politikaların önemli bir kısmı, genel olarak tarım politikası ve devletin piyasa gözetim ve denetim fonksiyonuyla birlikte düşünülmesi gereken politikalardır; aksi takdirde, yapılacak politikalar gerçek manada politika olmayacak, geçici tedbirlerden ileri gidemeyecektir. Bu yaklaşım içerisinde, zeytin politikasıyla ilgili aşağıda ifade edeceğim görüş ve öneriler bir plan ve bütünlük içerisinde uygulanmalıdır.

Serbest piyasa şartlarına uygun bir hal kanunu ve yönetmeliği düzenlenmeli, ülkemizdeki hallerin sayı ve sistemleri belirli bir düzene sokulmalı, ambalajlı ve ambalajsız tarım ürünlerinin -fiziki olarak girmesine gerek bırakmaksızın- üretildiği bölgeden nihai satış noktasına kadar elektronik ortamda takip edileceği elektronik veri sistemi oluşturulmalıdır. Hâlihazırda, hallerin yapısı tarım ürünlerinin takibini sağlamaya uygun olmadığı gibi, fiziki kontrole dayanan sistem yürümemektedir. Oluşturulacak yeni hal mekanizması, bütün tarım ürünlerinin tam anlamıyla elektronik ortamda piyasanın da oluşmasına katkıda bulanacağı gibi, gerekli altyapı oluşturulduktan sonra, üreticiyle nihai satış noktası arasındaki aracıların sayısı en aza indirgenecek, hem üretici hem de tüketicinin yararına piyasa oluşturulması sağlanacak, tarım ürünleri nihai satış noktalarına en kısa süre ve şekilde girebilecek, prosedürler de azaltılacaktır.

Yeni hal mevzuatında, salamura edilmiş ambalajlı ve dökme zeytin de üreticiden satışa kadar her aşamada bir ürün kimliğine sahip olmalıdır. Hal uygulaması, aynı zamanda zeytini de kapsamalıdır. Zeytinde olduğu gibi, bütün tarım ürünlerinde her türlü destek uygulamaları… Fiziki ortamın ikinci planda olduğu bu yeni hal sisteminde kayıt dışılığın da önüne geçecek bir sistem oluşturulmalıdır. Tarım ürünleri destekleri de satış ve yeni hal sistemiyle entegre olarak düzenlenmelidir. Devletimiz, çağdaş bir hal sistemi ve piyasa gözetim, denetim sistemi oluşturmak suretiyle serbest piyasa şartları içerisinde işleyen bir mekanizma oluşturduğu takdirde mevcut sorunların bir kısmı ortadan kalkacaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, birbiriyle entegre politikalarla birlikte, kayıtsız çiftçi BAĞ-KUR sistemi ve stopajı kesilmemiş ürünün piyasaya girişi mutlaka engellenmelidir. Mazot, sulama ve ürün destekleri dâhil her türlü destek, kayıt altına alınmış bu ürün miktarı üzerinden yapılmalıdır.

Devletimizin kuruluşundan beri stratejik görevler ifa eden tarım satış birlikleri sistemi radikal şekilde reorganize edilerek yeniden fonksiyonel hâle getirilmeli ve başta zeytincilik olmak üzere tarım kesiminde bunlardan daha faal olarak faydalanılmalıdır.

Bölgeciliğin ortadan kaldırılması, verimliliğin artırılması amacıyla birliklere bağlı kooperatiflerin şubeye dönüşerek ve birlik delegeleri arasından il encümeni benzeri yetkili bir kurul oluşturulmalıdır. Bu yaklaşım içerisinde birliklere tarım politikasında daha aktif görevler verilmeli, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca birlikler üzerinde daha etkin bir denetim sistemi oluşturulmalıdır.

Zeytin alım ve satımında kalibre sayısının fazlalığı piyasada ve üretici nezdinde mağduriyetlere sebep olmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yapacağı düzenlemelerde kalibre sınıflamasıyla ilgili net düzenlemeler yapılmalıdır.

Zeytin arazileri yalnız malikin değil milletin hazinesidir. Zeytinliklerin birleştirilerek parçalı arazilerin büyütülmesi teşvik edilmeli, bölünmesi engellenirken birleştirilmesiyle ilgili devirlerde vergi kolaylıkları sağlanmalıdır.

Devletin e-Devlet Dönüşüm Kapısı Projesi kapsamında kooperatif ve birlikler ile ziraat odaları başta olmak üzere, işlemler elektronik ortamda takip edilmeli, oluşturulan veri düzenine tapu, vergi, borsa, BAĞ-KUR işlemleri de dâhil edilerek politikalar bu kapsamda oluşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, diğer ilgili kurumlar ve Devlet Planlama Teşkilatı bu konuya özellikle eğilmelidir.

Yukarıda açıkladığım çeşitli uygulamalarla birlikte, yıllık arz miktarı kayıt yoluyla tespit edilerek verileri tutulmalı, politikaların üretilmesinde mutlaka istifade edilmelidir.

Ülkemizde zeytin üretimi, yıllık 280 bin tonu sofralık olmak üzere, toplam 880 bin ton civarındadır. Türkiye zeytin tüketimi ise ortalama 171 bin ton civarındadır. Ortalama ihracatımız ise 63 bin ton civarında bulunmaktadır. Bu durumda bile yaklaşık 46 bin ton zeytin üretim fazlası görülmektedir ancak zeytin fidan dikiminin teşvik edilmesi bu üretim fazlasını daha da artıracak ve zeytin tarımının da sonunun gelmesine neden olacaktır. Bu gidişle, önümüzdeki yıllarda üretilen zeytin arttıkça fiyatlar düşecektir. Bugün 110 milyon adet olan ağacın 2012 yılında 200 milyon ağaç olmasının planlandığı resmî açıklamalarda yer almaktadır.

Bu şartlar altında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının havzalara göre ürün planlamasına derhâl geçmesi gerekmektedir. Gemlik tipi zeytinin ekolojik yetişme alanı Güney Marmara havzasıdır. Gemlik tipi zeytinin bu havza dışına hızla yaygınlaştırılmasının teşvik edilmesinden vazgeçilmeli, her havzanın kendine has zeytin türü teşvik edilmelidir. Ayrıca, havzalar itibarıyla var olması gereken fidan sayısı belirlenmeli ve buna göre zeytinliklerin genişlemesi de durdurulmalıdır.

Zeytinlikler sertifikalandırılmalıdır, planlanmalıdır, zeytin üreticisine alternatif gelir kaynakları oluşturacak kırsal kalkınma programları oluşturulmalıdır.

Girdi fiyatları bilindiği gibi sürekli artmaktadır. Mazot, ilaç ve gübre destekleri satıştaki kayıtlı ürün miktarına orantılı olarak yapılmalıdır.

Zeytin salamura suyu ve zeytinyağı kara suyunun arıtılması için oldukça ağır bir çevre mevzuatı bulunmakla birlikte optimum işletme maliyetlerine uygun tesis kurulması mevcut bilimsel araştırmalara göre henüz ne yazık ki sağlanamamıştır. Çevre mevzuatının bu durum dikkate alınarak gözden geçirilmesi, arıtma tesisleri için yapılacak çalışmaların desteklenmesi, zeytin bölgelerindeki tesislerin belirli bir plan dâhilinde bir araya toplanması gerekmektedir.

Üreticinin aşırı ve bilinçsiz ilaç ve gübre kullanımını ortadan kaldırmak için ilçe tarım müdürlükleri, ziraat odası ve birliklerce müşterek bilinçlendirme faaliyetleri yapılmalı, bunlar için kısıtlama ve standartlar getirilmeli, gübre ve ilaç kullanımını azaltmak için yapılan araştırma faaliyetlerine destek verilmelidir.

Salamura havuzlarındaki gayrisıhhi şartlar giderilmeli, havuzlamaya mutlaka standartlar getirilerek denetlenmelidir.

Markalı ve ambalajlı zeytin satışları kayıtlı ekonomiye katkı sağlayacağı gibi zeytinciliğin geleceğine de yarar sağlayacaktır. Bu nedenle, genel teşvik, vergi ve diğer uygulamalarda başta birlikler olmak üzere bu tür firmalara imkân sağlanmalıdır.

Sulama imkânları artırılmalıdır. Zeytinliklerin yüzde 10 ila 15’lik kısmı ancak sulanmaktadır. Sulama yapılan alanlarda da salma sulama yerine damlama sulama yapılmalı ve yine bu konuda gerekli teşvikler mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca, hiç sulama imkânı bulunmayan yerler çoğunlukta olup buralara sulama için proje hazırlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, sofralık zeytinde kayıt dışı ve standartlara uygun olmayan ürünün piyasaya sunulması kesin ve kararlı bir şekilde mutlaka önlenmeli ve haksız rekabet ortadan kaldırılmalıdır. Özellikle sağlığa zararlı merdiven altı işletmelerine, taklitçilere sıkı kontrol ve yaptırımlar getirilmeli, ilgili yasalar uygulanmalıdır. Ambalajlama tesisi olan firmalara özel destekler uygulanmalıdır.

Küçük ölçekli tarım sektörünün orta ve büyük ölçekli işletmeler hâline dönüştürülmesine yönelik, devlet tarafından gerekli yasal çerçeve oluşturulmalı ve tarımda orta ve büyük işletmeler teşvik edilmelidir.

Marmara Bölgesi’nin sofralık zeytininin değerlendirilmesine yönelik büyük önemi olan bir taze zeytin borsası oluşturulmalı ve lisanslı depolarla birlikte ticaret borsalarının etkinliğini artıracak düzenlemeler yapılmalıdır.

Sofralık zeytindeki kayıt dışının yani merdiven altı üretimin kontrol altına alınması ve haksız rekabetin önüne geçilmesi için sektörün mutlaka envanteri çıkartılmalıdır. Ayrıca, hâlen taslak metin hâlinde olan sofralık zeytin tebliği en kısa zamanda yayınlanmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, dünyada zeytin ağaç varlığı ve dane zeytin üretimine paralel olarak zeytin üreten önemli ülkeler: İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri, Fas, Suriye ve peşinden Mısır gelmektedir. Türkiye, sofralık zeytin üretiminde Avrupa Birliği ülkesi İspanya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde siyah sofralık zeytin üretimiyle ilk sırada bulunmaktadır. Tüccarların, Gemlik, Orhangazi, İznik ve Mudanya ilçeleri yerine, Akhisar gibi Gemlik tipi zeytinin yeni dikim alanlarından zeytin almayı ve bu zeytinleri Bursa ili sınırları içerisinde havuzlamak suretiyle Güney Marmara Bölgesi zeytini olarak piyasaya sunmaya hazırlandıkları bölgemizde maalesef gözlenmektedir.

Sayın milletvekilleri, zeytin üreticisinin en önemli sorunu olan, maliyet-fiyat dengesini etkileyen belli başlı unsurları burada kısaca özetlemekte fayda görüyorum.

Zeytincilik doğal özelliği gereği başka tür ziraatçılığa pek de uygun olmayan, görece verimsiz, susuz, yamaç arazilerde yapılmaktadır. Tarihî uygulamalarında bu yerler bir sıra zeytin ağacı ve bir sıra üzüm gibi alternatifiyle birlikte ekilmekteyken, bugün zeytinlikler sadece zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Özellikle Mudanya, Gemlik ve Erdek ilçelerindeki zeytinliklerin sulama imkânları hiç olmadığı gibi önemli bir kısmı nem etkisinden de yeterince yararlanamamaktadır.

Doğal özelliği gereği de aşırı iri olmayan Gemlik tipi zeytinin irilik derecesine göre vasıflandırılmak suretiyle fiyatlandırılması, sulama imkânları kısıtlı olan bu ilçelerdeki zeytin üreticisinin, maliyetinin altında kalmasında büyük bir etken olmaktadır. İri zeytinin maliyeti kurtaran fiyatı bulması üreticiyi aşırı ve bilinçsiz şekilde gübre ve ilaç kullanmaya itmektedir. Bu kullanış son yıllarda Gemlik tipi zeytinin yapısında önemli derecede bozulmalara sebep olmuştur. Zeytinde metal ve kimyevi maddelerde artış gözlenirken, daha havuzlama aşamasında zeytinde çürüme ve bozulmalar görünmeye başlanmıştır.

İlaçlama hataları, hasat sırasında yapılan hatalarla birleşince, bu bölgelerdeki zeytinle ilgili ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Ayrıca birlik, havuzlama ve satış sırasındaki fire ve bozulmalar nedeniyle de ciddi şekilde zararlara uğramaktadır.

Değerli milletvekilleri, dört aylık süre içerisinde üniversitelerden, ilgili kamu kuruluşlarından, tarım satış birliklerinden, sanayicilerden pek çok kişiyi dinledik. Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu bölgelerine giderek meseleye farklı yönlerden, hatta birbirine göre karşı taraftan bakan kişilerle bir araya gelerek çok geniş katılımlı toplantılar düzenledik. Bu çalışmalar sırasında Komisyon olarak çok değerli bilgiler elde ettik. Sorunları ve önerileri bir beyin jimnastiği içerisinde toparlayıp birlikte süzgeçten geçirme imkânı bulduk. Bu raporun bundan sonra yapılacak çalışmalarda gerek Hükûmete gerekse ilgili kamu kuruluşlarına ciddi ölçülerde katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, özetlemek gerekirse, 29 arkadaşımızla beraber verdiğimiz teklif üzerine heyetimizin, yüce Meclisin de katkılarıyla kurulan komisyon tarafından hazırlanan raporda zeytin hastalıkları, çevre ve arıtma sorunu, gıda güvenliği sorunu, kayıt dışı ekonomi, üründeki dönemsel arz-talep dengesizliği, zeytinliklerin yaygınlaşmasındaki sorunlar gibi pek çok konuya değinmeye çalıştık. Elbette ki komisyon üyelerimizin çalışmalar sırasında dikkatini çeken konularla alakalı bireysel ve grup hâlinde kanun teklifleri de olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Ancak icra makamının Hükûmet olduğunu, tespit edilen birtakım sorunların muhatabı olan ilgili kamu kuruluşlarının yapması gereken çalışmalar bulunduğunu ve bu konuda vatandaşımızın, üreticilerimizin ciddi bir beklenti içerisinde olduğunu ve bu Komisyonda yer alan iktidarı ve muhalefetiyle bütün milletvekili arkadaşlarımızın attığı imzaya sahip çıkması ve konuların takipçisi olması gerektiğini de özellikle ifade ederek, hazırlanan bu raporun üreticimize, milletimize hayırlara vesile olmasını temenni ederken, bu konudaki çalışmalarda emeği geçen bütün arkadaşlarımı canı gönülden tebrik ediyor, yüce heyetinizi en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Büyükataman.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün.

Buyurunuz Sayın Özgün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan  sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz bu rapor iki bölümden oluşmaktadır.  Birinci bölümünde zeytin ve zeytinyağı, ikinci bölümünde ise diğer bitkisel yağlar yer almaktadır. Rapor incelendiği zaman görülmektedir ki sektörle ilgili olarak bütün kesimlerle görüşülmüştür. Hepsinden bilgi alınmış, sorunlar detaylı bir şekilde konuşulmuştur. Gerek kamu kesimi gerekse özel sektör temsilcileri toplantılara gelerek önemli katkılarda bulunmuşlardır.  Komisyon ayrıca sorunları yerinde dinlemek ve görmek üzere de Ankara dışında çalışmalar yapmıştır. Ege Bölgesi, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde incelemelerde bulunmuş ve toplantılar yapmıştır. Bu toplantılara da üreticiler, sanayiciler, kooperatifler, birlik temsilcileri, odalar, borsalar, resmî makamlar, üniversite yetkilileri herkes katılarak kendi görüşlerini ifade etmiş, katkı vermişlerdir.

Değerli arkadaşlar, insan beslenmesinde yağ önemli bir yere sahiptir. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin gereği olarak Dünya Sağlık Teşkilatının tavsiyesi, günlük toplam enerji ihtiyacının yüzde 25 ila 30’unun yağlardan sağlanmasıdır. 1 gram yağın 9,3 kalori verdiğini dikkate aldığımızda beslenmede yağın ne kadar önemli olduğu hemen anlaşılmaktadır. Elbette bu kalorinin önemli bölümü bitkisel ve sıvı yağlardan oluşması gerekmektedir. Son yıllarda dünyada sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları yanında uzun yaşama olan ilginin artması, insanların zeytin ve zeytinyağı tüketimini de artırmıştır. Üretici ülkeler için ekonomik ve sosyal açıdan önemli ürünlerden biri olan zeytin ve zeytinyağı, aynı zamanda Akdeniz’i simgeleyen kültürün de bir parçasıdır. Türkiye'nin önemli ihraç ürünlerinden birisi olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz potansiyeli dikkate alındığında, mevcut sorunların çözüme kavuşturulmasıyla, özellikle Avrupa Birliği katılım sürecinde tarım sektörümüz için rekabet gücü olan ürünlerimizden birisidir.

Zeytincilik, cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli dallarından biri olmuştur. Uzun yıllar süren çabalar sonucu ülkemizde zeytincilik büyük bir hızla gelişmiştir. Yeni, bakımlı, sağlıklı ve verimli bahçeler ile sofralık zeytin ve zeytinyağı işleme tesislerine sahip olunmuştur. Ancak zeytinciliğe verilen bu önem 1950’li yıllardan sonra biraz zayıflamış, azalmış ve günümüze doğru da zeytin ağaçları sökülmesine kadar varmıştır. Ancak Hükûmetimizin 2006 yılında başlayan teşvik kapsamında 10 dekardan az olmamak ve sertifikalı fidan olmak koşuluyla dekara 250 YTL verilmesi fidan üretimini ve dikilen fidan sayısını da artırmıştır. Ancak İspanya’nın 1970’li yıllarda başlattığı gibi, belli bir plan ve program çerçevesinde yapılması, yani her bölge ve yöre için ayrı çeşit budama ve terbiye şekli gibi teknik konuların bir standarda bağlanmış olması da gelecek açısından büyük fayda sağlayacaktır.

Diğer tarım dallarında teknolojinin gelişmesine rağmen bu durum zeytin ve zeytinyağı üretimine tam anlamıyla yansıyamamıştır. Verimin düşük, maliyetin yüksek olduğu yıllarda üreticinin geliri düşük olmuştur. Verimi ve kârlılığı artırıcı tedbirler alınmaya devam etmelidir.

Hükûmetimiz, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı çerçevesinde makine ve ekipman alımlarını desteklemektedir. Bu makine ve ekipman alımı kapsamına zeytin hasadında kullanılan makine ve ekipmanların da alınması sağlanmalıdır. Artık sırıkla zeytin hasadından vazgeçilerek makinelerle bu hasadın yapılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, zeytinyağı zeytinin preslenmesiyle elde edilen, herhangi bir kimyasal işleme tabi tutulmadan ve doğrudan tüketilebilen doğal bir meyve suyudur. Bitkisel yağlar içerisinde fiziksel metotlarla üretilebilen tek yağ olması zeytinyağının sahip olduğu bir ayrıcalıktır. Son yıllarda bu özelliği nedeniyle sadece üretimi yapılan ülkelerde değil, sağlıklı yaşam idealini ilke edinen ülkelerde de tüketilmeye başlanılmıştır.

Her zeytin meyvesi yaklaşık ağırlığının yüzde 18’i oranında yağ içerir. Dünya zeytin üretimi incelendiğinde genelde artan eğilim görülmektedir. Zeytinyağı üretiminin son on sekiz yıl ortalamasına baktığımız zaman yüzde 49’unu İspanya, yüzde 30’unu İtalya, yüzde 19’unu Yunanistan, yüzde 7’sini Tunus, yüzde 4,8’ini Türkiye, yüzde 4,6’sını Suriye üretmektedir. Görüldüğü gibi sıralamada 5’inci yerdeyiz.

Ülkemizdeki en kaliteli zeytinyağları da Balıkesir ilimizin Ege Körfezi’ndeki ilçelerimizde üretilmektedir. Ülkemizin ana üretim hedefi natürel sızma zeytinyağının üretiminin artırılması olmalıdır. Bunun için ağaçtan şişeye kadar üretimin her aşamasında verim ve kaliteye etki eden bütün faktörlere dikkat edilmelidir. Ülkemizde natürel sızma yağ üretimi yüzde 25 ila 30, rafine yağ üretimi ise yüzde 70-75 civarındadır. Oysa diğer önemli yağ üreticisi ülkelerde durum tam tersidir. Natürel yağ üretimi yüzde 80-90 oranındadır. Bu durum zeytinyağı ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir.

Zeytinyağı sektörü farklı işletme tesislerinden oluşmaktadır. Entegre tesislerin yanı sıra sadece zeytin sıkma tesisleri, rafine yağ üretimi tesisleri, yağ dolum tesisleri bulunmaktadır.

Hükûmetimiz, Kırsal Kalkınmayı Destekleme Programı kapsamında hibe yardımlarla zeytinyağı tesislerini de desteklemektedir ve son zamanlarda çok sayıda yeni tesis ve fabrikalar açılmıştır.

Önemli zeytinyağı üreticisi konumunda olan ülkemizde kişi başına düşen tüketim yaklaşık 1 kilogramdır. Diğer ülkelere şöyle baktığımızda, Yunanistan’da 21 kilogram, İtalya’da 11 kilogram, İspanya’da 13 kilogramdır. Türkiye’de zeytinyağı tüketimi gerek fiyat gerekse alışkanlıklar nedeniyle çok düşüktür. Bunun mutlaka artırılması gerekmektedir.

Ülkemiz zeytinyağını İtalya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Suudi Arabistan gibi ülkelere ihraç etmektedir ve zeytinyağı ihracatı dış ticaretimiz açısından da son derece önemlidir. Buradaki hedefimiz, kaliteli üretim ve ambalajlı zeytinyağı ihracatı olmalıdır.

Değerli arkadaşlar, zeytinyağı maliyetlerindeki artışa bağlı olarak TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği alım fiyatlarında da bir artış gözlenmekte olup, devlet tarafından verilen prim destekleriyle zeytinyağı üreticilerinin maliyetlerinin üstünde bir gelir elde etmeleri için çalışılmaktadır.

Zeytinden elde edilen bir diğer ürün sofralık zeytindir. Sofralık zeytin üretiminde Marmara Bölgesinin ayrı bir yeri vardır. Çünkü bu bölgede üretilen zeytinin yüzde 80’i siyah sofralık olarak gözlenmekte ve çeşit olarak da Gemlik çeşidi ilk sırayı almaktadır. Sofralık zeytin üretimi 2001-2002 yıllarında 100 bin ton civarındayken, bugün 185 bin ton civarına gelmiş bulunmaktadır.

Türkiye’de üretimin önemli bir miktarı tüketime yönlendirilmekte, işleme tekniğindeki farklılıktan dolayı ihraçta aynı başarıyı gösterememekteyiz. Genellikle yüksek tuz içeren işletme tekniğiyle, başta Avrupa Birliği ülkelerinin, büyük tüketici ve ithalatçı ülkelerin damak zevkine hitap edilememektedir. Bu bakımdan bu konu üzerinde durulmalıdır. Aynı zamanda büyük kalibreli zeytin üretimi de teşvik edilmelidir.

İhracatımızı daha çok Türklerin yaşadığı Avrupa Birliği ülkelerine yaptığımız da görülmektedir.

Zeytin ve zeytinyağı sektörü için en önemli konuların başında prim ve diğer destekler gelmektedir. Zeytinyağı üreticilerine, dönemsel olarak değişmekle birlikte, destekleme primi adı altında doğrudan kilogram başına yapılan desteklerin tutarları belirlenirken iç ve dış piyasa fiyatları, üretim maliyetleri, bütçe imkânları göz önünde bulundurulmaktadır. 2002 yılında kilogram başına verilen prim 17,5 yeni kuruştur. 2007 yılında verilen prim ise kilogram başına 20 yeni kuruştur. 2008-2009 sezonu için oluşacak fiyatlar da dikkate alınmak suretiyle üreticiyi teşvik edecek, tatmin edecek bir prim açıklaması da üreticiler tarafından beklenmektedir.

Değerli arkadaşlar, zeytinyağı ve sofralık zeytin üreticilerine ayrıca genel bir destekleme sistemi olan doğrudan gelir desteği kapsamında 2000 yılından bu yana destek yapılmıştır. Zeytin üreticilerine prim desteği ve doğrudan gelir desteği ödemelerinin yanında 2003 yılından itibaren mazot ve gübre desteği de sağlanmaktadır.

Sertifikalı zeytin fidanı kullanımının artırılarak, sağlıklı fidanlarla en az 10 dekar kapama zeytin bahçesi tesisinin yaygınlaştırılması amacıyla 2006 yılından itibaren zeytin üreticileri desteklenmektedir. Sertifikalı fidan destekleriyle yaklaşık son üç yılda 30 milyon zeytin fidanı dikimi gerçekleştirilerek, zeytin ağaç varlığı ve alanı artırılmıştır.

Ayrıca, Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması çerçevesinde ülkemizde ihracat desteği verilebilecek kırk dört ürün grubu içerisinde zeytinyağı ve sofralık zeytin ihracatında ihraç iadesi ödemesi yapılmaktadır. Küçük ambalajlarda ve markalı olarak yapılan ihracatta daha yüksek ihracat iadesi ödemesi verilmektedir.

Ülkemizin zeytincilikteki güçlü avantajını koruyabilmek için uluslararası platformlarda yer alarak teknolojik gelişmeleri takip etmesi, Türk zeytincilik sektörü menfaatlerine uygun politikalar oluşturması, bunların savunulması, kabul ettirilmesi gerekmektedir. Bunun için de uluslararası kuruluşa üye olunması zeytincilik sektörümüzün bir ihtiyacı olarak görülmektedir.

Sektörde karşılaşılan bazı sorunlara da değinmek istiyorum:

Bir defa, öncelikle, zeytincilik sektörüne verilen önem daha çok artırılmalı, üretimi, verimi ve kaliteyi artırıcı destekler daha çok teşvik edilmelidir.

Zeytincilik konusunda tek araştırma enstitüsü olan Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün millî projeleri yürütebilecek yeterli kalifiye elemana, araştırıcı ve mali desteğe daha çok ihtiyacı var, bunun yapılması gerekir.

Zeytin üretimi ve sanayisinin yaygın olduğu bölgelerde eğitim kuruluşlarının açılması teşvik edilmelidir.

4086 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinde zeytinlik sahalarının daraltılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu  düzenleme konusunda uygulamada da gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Zeytinyağına diğer yağların karıştırılarak satışının engellenmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından denetimler artırılmalıdır.

Lisanslı depoculuk sisteminin ürün ihtisas borsalarına işlerlik kazandırılması gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak teşvik ve desteklere de önem verilmelidir. Zira, üretim kadar ürünün sağlıklı koşullarda saklanması, pazarlanması da o derece önemlidir.

Tarım sektöründeki en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan tarımın kayıt altına alınması konusunda üretici örgütlerinden faydalanılmalıdır.

Birlik yönetimlerinin denetlenmesi ve yanlış yapan yönetimin cezalandırılması üretici güveninin tekrar kazandırılmasını sağlayacaktır.

Denetim sorunu için bağımsız denetim mekanizmalarının da işletilmesi sağlanmalıdır.

Yaprak ve toprak analizine dayalı gübrelemeyi teşvik edici önlemlerin acilen alınması gerekmektedir.

Damlama sulama yönteminin kullanımını zaten Hükûmetimiz teşvik ediyor, zeytincilikte de  bunun teşvik edilmesi gerekir.

Çeşit bitki fizyolojisine uygun budama yapılmalıdır. Özellikle yaşlı ağaçları gençleştirme budaması desteği olmalıdır.

Zeytinyağı tüketimini artırmak için tanıtım faaliyetlerine önem verilmelidir.

Sofralık zeytine de prim verilmelidir, ihracata uygun sofralık zeytin çeşitlerinin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.

Bu raporun ikinci bölümünde yer alan yağlı tohum bitkileri konusuna da kısaca değinmek istiyorum:

Yağlı tohumlu bitkiler, tohumlarındaki yağ ile gıda sanayisine ham madde sağlayan ürünler olarak tanımlanabilir. Ülkemizde yağlı tohumlu bitkilerde görülen en büyük sorun üretim yetersizliğidir. Üretimin yetersiz olmasının en önemli nedeni ise yağlı tohum ekim alanlarının artırılamaması ve yağlı tohum bitkilerinin rekabet ettikleri ürünlere göre veriminin düşük olmasından gelmektedir.

Ülkemizde bitkisel yağ üretimi büyük oranda ayçiçeği ve pamuğa bağlıdır. Bu iki üründeki dalgalanmalar yağ üretimini olumsuz etkilemektedir. Bu bakımdan, yağ bitkileri üretimini çeşitlendirmek amacıyla ülkemizin çeşitli bölgelerine adapte olabilecek yağ bitkileri teşvik edilmelidir.

Yağlı tohumlu bitkilerde üretim bir plan dâhilinde yürütülmelidir, gereken yağlı tohum üretimini karşılayacak şekilde ekim yaptırılmalıdır.

Üretici birliklerinin sözleşmeli üretim yapmalarını teşvik etmeli ve üretici birlikleri de üretici adına sözleşme yapabilmelidir.

Ekim alanları genişletilmelidir; yağışın yeterli olduğu bölgelerde kışlık kolza, ayçiçeği nispeten kurak ve verimsiz topraklarda aspir ekimi yapılabilir. Gerek birinci gerekse ikinci ürün olarak sulanabilir alanlarda soya kolaylıkla ekilebilir.

Sertifikalı tohum desteği soya ve pamuk yanında kolza ve aspir için de, aynı zamanda ayçiçeği için de verilmelidir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tüm tarım ürünlerini bünyesinde bulunduran, bu ürünlere ilişkin tüm politikaları belirleyen bir noktaya getirilmelidir.

Konuşmamın son bölümünde, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinden biraz bahsetmek istiyorum:

Kooperatif ve birliklerin yeniden yapılandırılması 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun’la düzenlenmiş ve özerk bir yapıya kavuşturulmuştur. 30/7/2004 tarihinde silinen DFİF borcu 1 milyar 362 milyon 306 bin YTL’dir bu tarım satış kooperatifleri birliklerinin. 6/3/2008 tarihi itibarıyla -bakıyoruz hesaplarına- kredi bakiyesi 632 milyon 500 bin YTL’ye ulaşmış bulunmaktadır. 4572 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra kullanılan DFİF kredileri 1 milyar 467 milyon 900 bin YTL civarındadır. Bu durum tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin durumunu açıkça orta yere koymaktadır. Yeniden yapılandırma için yapılan gayretler henüz tam amacına ulaşmış bulunmamaktadır. Bu konu üzerinde de hassasiyetle durulmalıdır. Tarım satış kooperatiflerine ve birliklerine 4572 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle başlayan yeniden yapılandırma döneminde sağlanan desteklerin başında ayrıca istihdam fazlası personelin işten çıkartılması neticesi personele ödenen kıdem ve ihbar tazminatlarının karşılanması da vardır.

Değerli arkadaşlar, bu rapor inşallah bitkisel yağ sanayimizin geleceği, zeytin ve zeytinyağı sektörümüzün geleceği açısından ışık tutacaktır, Hükûmetimizin bundan sonraki çalışmalarına katkısı olacaktır. Raporun hazırlanmasında emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Raporun herkes için, bütün taraflar için, üreticilerimiz için, ihracatçımız için, sanayicimiz için, tüketicilerimiz için faydalı olacağı kanaatimi arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, hayat boyu başarılarımızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve sağlam, mutluluklarımızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi sürekli, yaşamımızın zeytinyağı ile daha sağlıklı ve güzel olması dileklerimle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özgün.

Şahsı adına Manisa Milletvekili Mustafa Enöz konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, dünyaya baktığımızda, yüzde 98’i Akdeniz çanağında olmak üzere, 900 milyon kadar zeytin ağacının bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu ağaç varlığının 140 milyon dolayındaki sayısı ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemiz, dünyanın önemli zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeleri arasında yer almaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkelerin ekonomilerinde tarım çok önemli ve özel bir yere sahiptir. Ülkemiz ekonomisine katkısı açısından tarımsal ürünlerimize baktığımızda büyük öneme sahip ürünlerimizden biri de zeytindir. Ülkemiz, dünyada zeytin üretiminde dördüncü, sofralık zeytin üretiminde ikinci ve zeytinyağı üretiminde de beşinci sırada olmasına rağmen, dünya tüketiminde yüzde 2,8 ile tüketici ülkeler arasında en son sıralarda yer almaktadır. Ülkemiz, dünya zeytin üretiminin yüzde 8,48’ini, zeytinyağı üretiminin yüzde 5’ini, sofralık zeytin üretiminin ise yüzde 11,2’sini gerçekleştirmektedir. Kişi başı zeytinyağı tüketimi Yunanistan’da 21, İspanya’da 12, İtalya ve Tunus’ta 9 kilogram iken Türkiye’de maalesef sadece 1 kilogram civarındadır. Bunun sebepleri olarak zeytinyağındaki perakende fiyat yüksekliği ve en önemlisi, halkımızın bu yağı tüketme alışkanlığının olmaması gösterilebilir.

Değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı, Avrupa Birliği tarım sektörü içerisinde bu ülkelerle rekabet edebileceğimiz ürünlerden birisidir. Dünyada çoğu ülke zeytinciliğin gelişmesi için üreticilerine teşvikler vermektedir. Ülkemizde ise zeytincilik yapan üreticilerimiz oldukça zor durumda bulunmaktadır. İzmir, Aydın, Muğla, Balıkesir, Bursa, Manisa, Çanakkale, Tekirdağ, Hatay, Adana illerimiz önemli zeytin üretici illerimizdir. Ülkemizde yaklaşık 500 bin aile geçimini zeytincilikten sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi zeytin, belirli işlemlerden sonra sofralık zeytin olarak tüketilen ya da belirli yöntemlerle yağı çıkarılmak suretiyle tüketilen gıda maddesidir. Dünyada zeytin ağacı varlığı ve dane zeytin üretimine paralel olarak sofralık zeytin üreten önemli ülkeler İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan, Fas, Suriye ve Mısır’dır. Türkiye, sofralık zeytin üretiminde AB ülkesi İspanya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde siyah sofralık zeytin üretimi ile ilk sırada yer alırken yeşil sofralık zeytin üretiminde İspanya ilk sırada yer almaktadır. 

Değerli milletvekilleri, zeytin üreticisinin en önemli sorunu olan maliyet dengesini etkileyen belli başlı unsurları kısaca özetlemek ve çözüm önerilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Zeytincilik, doğal özelliği gereği başka tür ziraatçılığa pek de uygun olmayan, genelde susuz ve yamaç arazilerde yapılmaktadır.

Zeytinciliğin girdi maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklanan sorunlara, ilgili çiftçi kuruluşları ile beraber Hükûmetçe, sorumluluk bilinciyle çözüm üretilmesi gerekmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının zeytin üretimi ile ilgili, özellikle Gemlik tipi zeytin fidanı dağıtarak uyguladığı politika eksiktir. Bunun yerine, diğer tür sofralık zeytin türlerinin doğal havzalarında yaygınlaştırılarak alternatif çeşitlerin artırılmasının daha doğru bir politika olacağı inancını taşımaktayım.

Ağaç başına düşen verimi artırmaya yönelik çalışmalar yapılması, ARGE faaliyetlerine destek verilmesi, toprak analizleri yapılarak bunlardan elde edilen sonuçlara göre üreticilere yardımcı olunması, il tarım müdürlüğünün sahaya inerek burada çalışmalar yapması, sulama sorununun DSİ ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından müştereken çözümlenmesi ve bu sorunun çözümüyle birlikte damlama sulama yönteminin desteklenmesi gerekmektedir.

Genel tarım politikasıyla ilgili olmakla beraber küçük arazilerin birleştirilmesi, arazilerin böldürülmemesi, sofralık zeytinde destek uygulanması hâlinde bu desteğin satışla da irtibatlandırılarak böylece kayıtlı ekonominin teşvik edilmesi gibi tedbirlerin de alınması gerekmektedir.

Özellikle herhangi bir marka ambalajlı üretim, ülkemiz için değer oluşturma, ekonominin kayıt altına alınması gibi bir sorunu bulunmayan tüccarlar karşısında, kayıtlı çalışan kuruluşlarımız oldukça zorlanmaktadır. Bu nedenle, zeytin teşvik, vergi, çevre ve diğer politikaların oluşturulmasında markalı, ambalajlı ve kayıtlı çalışan kurumlara katkı sağlayacak şekilde program ve düzenlemeler yapılması önem taşımaktadır.

Ülke genelinde kesin toplam zeytin ağacı sayısı bilinmediği için, üretim ve tüketimde bölgelere göre sağlıklı istatistikler yapılamamaktadır. Bu bağlamda, ciddi şekilde bölge ağaç sayımları yapılmalıdır. Sektör hakkında sağlıklı bilgilere ve doğru rakamlara ulaşılması gerekmektedir.

Sofralık zeytin sektöründeki zeytinliklerin küçük ve aile tipi işletmelerden oluşması maliyetleri yükseltmekte, bu da rekabet gücünü azaltmaktadır. Fidan dikiminde bölgelere uygun cins fidanların seçilmesi ve bu doğrultuda dikimlerin yapılması ve de üreticilerin bu konuda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Gübre kullanımı bilinçsizce yapılmaktadır. Zeytinliklerin bölgelere göre toprak, gübre haritası çıkarılmalı; yapılacak olan toprak ve yaprak analizleri sonuçları doğrultusunda gübreleme prosedürü oluşturulmalıdır.

Zeytinliklerin yüzde 10-15’lik kısmı sulanmaktadır. Sulama yapılan alanlarda da salma sulama yerine damlama sulama yapılması teşvik edilmelidir.

Zeytin üretiminde ağaç başına verim düşüklüğüne yol açmamak için toprağın işlenmesi hususunda üreticilerimiz bilinçlendirilmeli, bunun için öncelikle mazot, gübre ve sair maliyetlerin azaltılması için politikalar üretilmelidir.

Türkiye’de büyük can ve ekonomik kayıplara sebep olan kalp ve damar hastalıklarıyla mücadelenin en etkili ve ekonomik yolunun halkımızı bu hastalığa karşı uyarmak ve bilinçlendirmek olduğundan hareketle, zeytinyağının vücuttaki ana damarlarda ve kılcal damarlardaki kireçlenmeyi önleyerek damar sertliğinin oluşmasına engel olduğu, ayrıca dolaşımdaki kanda kolesterol parçacıklarının oluşmasını da önlediği bilinmektedir. Bu hususlar da göz önüne alınarak zeytinyağının iç tüketiminin arttırılması amacıyla zeytinin insan sağlığı ve beslenmedeki önemi tanıtım ve reklam kampanyalarıyla sağlanmalıdır.

Sofralık zeytinde kayıt dışının ve standartlara uygun olmayan ürünün piyasaya sunulması kesin ve kararlı biçimde önlenmeli ve haksız rekabet ortadan kaldırılmalıdır. İhracat iadesi yardımları sürdürülmelidir. Sofralık zeytin üretim sektöründe altyapı genelde küçük ve aile tipi işletmelerden oluşmakta ve maliyetleri yükseltmektedir. Bu nedenle yükselen maliyetler karşısında sofralık kalitede olmayan zeytinler, kısa zamanda nakde dönüştürmek amacıyla, hijyenik olmayan koşullarda erken olgunlaştırma uygulamalarına başvurulmaktadır. Bu tür standart dışı üretimin ve yarattığı olumsuzlukların önlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca piyasada üretim izni olmadan zeytin işleyip pazarlayanların etkin şekilde denetlenmesi hem tüketici sağlığı hem de sektörün geleceği açısından çok önemlidir. Birliklerin sermaye yapılarını güçlendiren ve finansman sorunlarına çözüm getiren çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda özellikle kooperatif-birlik ayrışmasını engelleyici, mümkün mertebe güçlü bir kurumsal yapı oluşturmaya müsait düzenlemelere yer verilmelidir.

Zeytinyağının sağlıksız koşullarda uzun süreli depolanması sonucu oluşan kalite kayıpları her yıl büyük ekonomik zararlara yol açmaktadır. Bunun için lisanslı depoculuğun teşvik edilmesi gerekmektedir. Zeytincilik ihtisas organize sanayi bölgelerinin bir an önce faaliyete geçirilmesi ve teşvik edilmesi gereklidir.

Zeytinyağı ihracatı 2007-2008 sezonunda bir önceki sezona göre yüzde 60’lık bir düşüşle 34,5 milyon dolarlık bir ihracat gerçekleştirilmiştir. Ülkemizdeki ham madde fiyatlarının yüksekliği ve döviz kurlarının düşüklüğü üst üste gelince Türkiye dünya zeytin piyasalarında fiyat tutturamaz ve ihracat yapamaz konuma gelmiştir. Bu konuda hükûmetçe acil tedbirler alınmalıdır.

Bunun yanı sıra ülkemiz pazarlama stratejisini gözden geçirerek yeni pazarlama stratejileri hayata geçirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MUSTAFA ENÖZ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Sektör, genel gıda fuarlarındaki fark edilme çabası yerine uluslararası ihtisas fuarlarında yerini almalıdır.

Son yıllarda dünya genelinde yeni plantasyonlar ve üretimde belirgin bir artış görülmektedir. Zeytinyağı ve zeytine yönelik ilginin artmasına rağmen uzun vadede sektörün talep açısından sıkıntıya girme riski bulunmaktadır. Bu bağlamda, ülkemizde yaygın bulunan küçük ölçekli tepelik, yamaçlık ve ekstansif zeytinliklerin rekabet imkânı ve katma değer hasılatının artırılması, kırsal turizm gibi yeni gelir kaynakları yaratılması ve organik zeytin ve zeytinyağı işletmeleri üretimi önemli fırsatlar sunabilir. Bunlar teşvik edilmelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.

Komisyon adına, Komisyon Başkanı Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Uğur.

(10/27, 34, 37, 40, 102) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI AHMET EDİP UĞUR (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların sorunlarını tespit etmek ve çözüm yollarını araştırmak amacıyla oluşturulan Komisyonumuzun Raporu üzerinde komisyon olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

İnsan beslenmesinde yağ önemli bir rol almaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin gereği olarak Dünya Sağlık Teşkilatı günlük toplam enerji ihtiyacının yüzde 25-30’unun yağlardan alınmasını önermektedir. 1 gram yağ 9,3 kalori vermektedir. Beslenmede yağdan gelen kalorinin önemli bölümünü zeytinyağı ve bitkisel sıvı yağlar oluşturması gerekmektedir. Diğer yandan, son yıllarda dünyada sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları yanında uzun yaşama olan ilginin artması, insanların zeytin ve zeytinyağı tüketimini artırmıştır. Üretici ülkeler için ekonomik ve sosyal açıdan önemli bir ürün olan zeytin ve zeytinyağı, aynı zamanda Akdeniz’i simgeleyen kültürün de parçasıdır.

Türkiye’nin önemli tarımsal ihraç ürünlerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz potansiyeli dikkate alındığında, mevcut sorunların çözüme kavuşturulmasıyla özellikle de Avrupa Birliğine katılım sürecinde tarım sektörümüz için rekabet gücü olan ürünlerden biridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Meclisimizin kararıyla, ülkemiz zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların sorunlarını tespit etmek ve çözüm yollarını araştırmak amacıyla oluşturulan Komisyonumuz, çalışmalarına 11 Mart 2008 tarihinde başlamıştır. Komisyonumuz dört aylık çalışma süresi içerisinde üreticiden ihracatçıya kadar zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağların üretimi ve ticaretinde yaşanan tüm sorunları araştırmış, alınması gereken önlemleri belirleyerek Meclisimizin önüne bir rapor hâlinde getirmiş, siz değerli milletvekillerinin takdirine takdim etmiştir.

Zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağlar olmak üzere iki bölümden oluşan raporumuz, zeytincilik ve yağlı tohumlu bitkiler ve bitkisel yağlar konusundaki politikaların oluşturulmasında karar alıcılara önemli bir yol haritası niteliği taşımasının yanı sıra ilgili kamu kurum ve kuruluşları için de yararlanılabilecek temel bir çalışma olmuştur. Bu çalışmanın sorunların çözümüne katkıda bulunması en büyük temennimizdir.

Değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı, insanoğlu yeryüzünde var olduğu günden bu yana vardır; gıda maddesi olarak vardır, ticari anlamda bilinmektedir. Semavi kitaplarda da adı geçen, bin yaşına kadar yaşayabilen, barışın simgesi olmuş ölümsüz bitki zeytinin ana vatanı Yukarı Mezopotamya’ya kadar Anadolu topraklarıdır. İnsan sağlığı için değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan zeytinin endüstriyel değeri de gıda değeri kadar önemlidir. Bu değeri gün geçtikçe artmaktadır. Ancak, bu değer artışıyla birlikte zeytinin sorunları da gün yüzüne çıkmaktadır.

Zeytincilik cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli faaliyet alanlarından biri olmuştur. Zeytincilik seferberliğinin başlatılmasıyla birlikte 1937 yılında Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuş, uzun yıllar süren bu faaliyetler sonucunda zeytinciliğimiz hızla gelişmiş ve bu gayretler sayesindedir ki yurt dışında eğitim görmüş uzmanlara, yeni, bakımlı, sağlıklı ve verimli bahçeler ile sofralık zeytin ve zeytinyağı işletme tesislerine sahip olunmuştur.

2006 yılında başlayan teşvik kapsamında 10 dekardan az olmamak ve sertifikalı fidan olmak koşuluyla dekara 250 YTL prim, daha sonra 100 YTL; Gemlik çeşidinde 40 YTL prim verilmesi fidan üretimini ve dikilen zeytin fidanı sayısını artırmıştır. Türkiye 650 bin hektarlık alan üzerinde yüz elli milyon adet zeytin ağacı varlığına sahiptir. Bu zeytin ağacı varlığıyla yılda 1 milyon 800 bin ton zeytin üretimi gerçekleşmiştir ve ülkemizin hedefi iki yüz milyon zeytin ağacıdır. Özellikle son yıllarda yapılan desteklemeler neticesinde Türkiye zeytin ağacı varlığında önemli artışlar sağlamıştır. Bu artışlarda özellikle dikim sıklığının artmasıyla alan olarak artışa göre ağaç sayısı artışı daha fazla olmuştur.

Ülkemizde yılda ortalama 100 ve 150 bin ton arasında zeytinyağı üretimi vardır. Dünyadaki zeytinyağı üretimi de 2 milyon 800 bin ile 3 milyon ton arasındadır. Yine ülkemiz 70 bin ton, kişi başına 1 kilo zeytinyağı tüketiyor; diğer, kalan yağları yılda 60 bin ile 90 bin ton arasında da ihraç ediyoruz. Yine sofralık zeytin üretimimiz 270 bin ton civarında, dünyada ise 1 milyon 800 bin ton sofralık zeytin üretimi var. Sofralık zeytinimizde de yine yılda 60 ile 90 bin ton arasında bir ihracatımız var.

Diğer ülkelerdeki gelişmeleri göz önüne aldığımızda, zeytinciliğin bu ülkeler seviyesine getirilebilmesi için devletin yetkili organlarının faaliyette bulunması gerektiği düşünülmektedir. Çünkü üreticiler yeni bilgi ve teknolojiler yönünden eksiktirler. Dolayısıyla, bilinçsiz yapılan tarım, bilinçsiz sofralık ve yağlık işleme ile birleşince verim ve kalite düşüklüğü meydana gelmektedir. Verimin az olması da toplam üretim maliyetini artırmakta, tüketimi ise azaltmaktadır. Ayrıca kalitenin düşük olması da sofralık zeytin ve zeytinyağının tüketimini azaltan etkenler arasındadır.

Avrupa Birliğinin zeytincilik sektörüne verdiği desteklerin oldukça yüksek olması da maliyetler açısından uluslararası rekabette ülkemiz açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde yüksek gümrük vergileri nedeniyle ambalajlı olarak satılamayan Türk zeytinyağları için gerekli bürokratik çalışmalar düzenlenmeli, gerekirse dökme ihracat için de kota alınmalıdır.

Dünyada zeytin ve zeytinyağı üretimi yapan bütün ülkelerin üye olduğu ve dünya ticaretinde standartları belirleyen bir kurum olan Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK) üyeliğinden ülkemizin 1998 yılında ayrılması nedeniyle teknik ve ekonomik anlamda dünya zeytinciliğiyle olan ilişkiler yavaşlamış ve zayıflamıştır. Ülkemizin yeniden UZK üyeliği için gerekli olan iç hukuk onay süreci de tamamlanamamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ülkemizde üretiliyor ancak tüketilmiyor. Biz ülke olarak üreten ve tüketemeyen bir bölgeyiz. Zeytinyağı ancak üretilen bölgelerde tüketiliyor.

Zeytinyağını sorun olmaktan kurtarmak için öncelikle tanıtımını iyi yapmamız gerekiyor. Besin değerini, sağlığımıza olan yararlarını insanımıza çok iyi anlatmalıyız. Kişi başına -bütün arkadaşlar ifade ettiler- 1 kilo zeytinyağı tüketiyoruz. Genç ağaçların, yeni dikilen ağaçların da meyve vermesiyle önümüzdeki üç dört yıl içinde zeytinyağı üretimimiz 250-300 bin tonlara gelecek. Yunanistan 21 kilogram, İspanya 13 kilogram, İtalya 15 kilogram, Suriye bile kişi başına 4 kilogram yağ tüketiyor.

Reklam ve tanıtımın önemini belirtmek için bir örnek vermek istiyorum: Bugün ülkemizde mısır özü yağı 140 bin ton tüketiliyor ve Türkiye mısır özü yağında dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi. Yıllarca “Mısır özü yağı sağlığımıza çok yararlıdır, kalbimiz için iyidir.” diye bütün doktorların tavsiyesi mısır özü yağının kullanılması yönündeydi. Türkiye’de mısır özü yağı kullanımında bir alışkanlık meydana geldi ve bugün dünyada bir numaralı ithalatçı ülke Türkiye. Biz kişi başına mısır özü yağı tüketiminde Avrupa Birliğinden de Amerika’dan da öndeyiz. Mısır özü yağını 140 bin ton tüketiyoruz, zeytinyağını 70 bin ton tüketiyoruz. Hâlbuki zeytinyağı sağlığımız için, kalbimiz için, her şeyimiz için bize daha yararlı. Onun için, bizim en az mısır özü yağı kadar zeytinyağına önem vermemiz, reklamını yapmamız, tanıtmamız gerektiğine inanıyorum.

Bu Komisyon çalışmaları sürecinde zeytinyağı üreten bütün bölgelerin şikâyeti taklit ve tağşiştir, yani zeytinyağı içine ucuz yağ karıştırılarak bu karışık yağları ucuz fiyata zeytinyağı olarak satmaktır.

5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 29’uncu maddesine ek yapmak suretiyle cezaların ağırlaştırılmasını sağlayan ve caydırıcı olması beklenen bir düzenleme kanun teklifi hâlinde hazırlanarak bütün grupların iştirakiyle Meclis Başkanlığına sunulmuş bulunmaktadır.

Yine aynı teklif içerisinde 6831 sayılı Orman Kanunu’na bir madde eklenerek yabani zeytinliklerin aşılanması, makilik alanlarda ve orman arazilerinde bulunan yabani ve ehil zeytin ağaçlarıyla ilgili bir düzenlemeyle de zeytinliklerin ekonomiye kazandırılması hedeflenmiştir. Huzurunuza geldiğinde destek ve katkılarınızı beklemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, insan beslenmesinde enerji, hayvan beslenmesinde protein ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılan yağlı tohumlu bitkiler son yıllarda özellikle biyodizel üretimine ham madde sağlanması nedeniyle dünyada ve ülkemizde yağ bitkilerinin önemi giderek artmaktadır. Yağlı tohumlu bitkiler, tohumlarındaki yağ ile gıda sanayisine, yağı alındıktan sonra küspesiyle yem sanayisine ham madde sağlayan ürünler olarak tanımlanabilir.

Dünyada bitkisel yağ üretimi 2007 yılında yaklaşık 130 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu 130 milyon ton yağ, 400 milyon ton yağlı tohumdan elde edilmiştir. Dünyada 42 milyon ton palm yağı, 39 milyon ton soya yağı, 19 milyon ton ayçiçeği yağı, 5 milyon ton pamuk yağı, 2,3 milyon ton mısır yağı ve 10 milyon ton diğer yağlar tüketilmektedir.

Biraz önce de ifade ettim: Mısır özü yağı bütün dünyada 2,3 milyon ton tüketiliyor, zeytinyağı 3 milyon ton tüketiliyor. Fakat biz maalesef zeytinyağını tüketmiyor da mısır özü yağı tüketiyoruz. Türkiye’ye geldiğimizde Türkiye ne kadar yağlı tohum ve yağ üretiyor, buna bakalım: Türkiye’de 850 bin ton ayçiçeği, 1 milyon ton çiğit, 50 bin ton kanola, 30 bin ton soyayla 2 milyon tona yakın bir yağlı tohum üretimimiz var. Bu yağlı tohumlardan 500 ile 550 bin ton arasında bir yağ elde ediyoruz.

Peki, Türkiye ne tüketiyor? 675 bin ton ayçiçeği yağı, 135 bin ton mısır yağı, 30 bin ton kanola, 45 bin ton pamuk ve 15 bin ton soyayla 950 bin ton likit sıvı yağ. Buna 550 bin ton tükettiğimiz margarini ilave edersek ve bunun yanında yem sanayisi, boya sanayisi, sabun sanayisi ve biyodizele giden 200 bin ton bitkisel yağı da ilave ettiğimizde ülke olarak tüketimimiz 1 milyon 700 bin ton bitkisel yağ. 500 bin tonunu kendi kaynaklarımızdan üretiyoruz, 1 milyon 200 bin tonunu da ithal yoluyla karşılıyoruz. Bitkisel yağ ihtiyacımızın yüzde 70’i ithal yoluyla karşılanıyor.

2007 yılında ödediğimiz döviz 1 milyar 700 milyon dolar, 2008’e baktığımızda, dünyada yağ fiyatları arttı gıda krizi, enerji krizi dolayısıyla. 2008 yılında sekiz ayda, bitkisel yağ, yağlı tohumlar ve türevlerine ödediğimiz döviz 2 milyar 35 milyon dolar; yıl sonuna kadar bunun 2,5 milyar dolar olması beklenmektedir. Bu rakamların da, bizim bitkisel yağa, yağlı tohumlara ne kadar önem vermemiz gerektiğini gösterdiğine inanıyorum.

Ülkemizde yağ sanayi 5 milyon ton yağlı tohum işleme, 1,5 milyon ton rafine ve 1 milyon ton margarin üretim kapasitesine sahiptir. Tarımsal ürün fiyatları dünya piyasalarında 2006 yılında yükselmeye başlamış ve artış eğilimi 2007 yılına kadar devam etmiştir. İçinde bulunduğumuz 2008’in ilk altı ayında tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmış, daha sonra hasat döneminin başlamasıyla fiyatlarda önce artış durmuş ve sonra da gerileme başlamıştır. Şöyle ki: Küresel ısınma ve bunun getirdiği kuraklığa bağlı olarak verim kaybından dolayı ürün arzında sorunlar yaşanmıştır. 2007 yılı ve 2008 yılı ilk yarısında dünya gıda fiyatlarındaki bu gelişmeler doğal olarak ülkemizi de etkilemiştir. Bilhassa yağlı tohum ve ham yağ gibi ihtiyacının yüzde 70’ini dışarıdan karşılayan, net ithalatçı durumunda olan ülkemizi, dolayısıyla tüketici durumundaki Türk insanını olumsuz etkilemiştir.

Petrol fiyatlarıyla, bitkisel yağ fiyatları iniş-çıkışları paralellik göstermektedir. Son ekonomik kriz, petrol fiyatlarının temmuz ayından bu yana yarı yarıya düşmesi, bitkisel yağ fiyatlarını da yarı yarıya düşürmüştür. Bütün bu gelişmelere bağlı olarak, dünya ülkeleri tarıma yeni anlamlar ve misyonlar yüklemekte, ciddi bir güç kaynağı olarak yeniden yorumlamaktadırlar. Dünyada şu anda gelinen noktada, bazı tarımsal ürünler, yalnızca canlıların gıda maddesi olarak değil, yakıt olma özelliğinin keşfiyle endüstrinin ve dolayısıyla enerji sektörünün ilgi alanına girmiştir; hatta tarımına da “enerji tarımı” ifadesi kullanılmaya başlanmıştır.

En önemli problem, yağlı tohumda üretim yetersizliğidir. Yıllardır yağlı tohumlar ikinci plana atılarak ülke olarak tahıl birinci planda tutulmuştur. Dolayısıyla, korumalarda da yağlı tohumlar geri plana kalmıştır. Gümrük vergilerindeki uygulamalar bunu açıkça göstermektedir. Dünya Ticaret Örgütü ile 1996 yılında yapılan anlaşmada, tahıllar ve yağlı tohumlarda gümrük vergileri belirlenirken tahıl gümrük vergileri yüksek tutulmuş; buğdayda, mısırda, arpada yüzde 180’e kadar gümrük vergisi artırılabilirken, yağlı tohumlarda en yüksek yüzde 27’de kalmıştır. Dolayısıyla gümrük vergisi düşük olduğundan ithalat cazip hâle gelmiş, düşük fiyatla yağlı tohum ithal edilebildiğinden çiftçimiz, üreticimiz yağlı tohum ekmemiştir.

Yine, yağlı tohumlar ve yağla ilgili tarım satış kooperatiflerinin sayısının fazlalığı, bu birliklerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı olması ve yeniden yapılanmalarını tamamlayamamaları tarımı iki başlı hâle getirmektedir. Dolayısıyla tahıllar ve yağlı tohumlar arasında bir denge kurulamamaktadır.

Değerli milletvekilleri, üzerinde düşünülmesi gereken husus, ülkemizin birçok bölgesi yağlı tohum bitkileri üretim potansiyeline sahip olduğu hâlde, insan beslenmesinde temel madde olan bitkisel yağı üreten stratejik ve ekonomik değeri yüksek bir sektörün dışa bağımlı bırakılmasıdır. Bunun için acilen yapılması gerekenler: Bütün tarım ürünleri tek bakanlığın çatısı altında toplanmalı, Tarım Bakanlığı tüm tarım ürünlerinin tek sahibi ve sorumlusu olmalıdır. Türkiye, eğitim ve sağlık alanında yaptıklarını tarım kesiminde de yapmalıdır. Artık, ihtiyaçtan fazla tahıl üretiminden vazgeçip ülkemiz için stratejik ürün hâline gelen yağlı tohum üretiminin artırılması hedeflenmelidir. Yağlı tohum işlendikten sonra kalan küspe protein kaynağıdır ve hayvan yeminin ham maddesidir. Ülkemiz, yağlı tohum üretimi düşük olunca, yağlı tohum ham yağı yanında küspe ithalatçısı da olmaktadır.

Yağlı tohum bitkileri üretim alanları kısa vadede en az 1 misli genişletilmeli, bunun için de GAP üretim deseninde mutlaka yağlı tohum bitkileri yer almalıdır. Nadas alanlarında yağlı tohumlu bitkilerin üretimine geçilmelidir. Sulu alanlarda alternatif ürün olarak yağlı tohum bitki üretimi devreye sokulmalıdır.

Yağlı tohumlara destek parite ve piyasa şartları dikkate alınarak belirlenmeli veya devam etmelidir. Desteklemenin ana hedefi üretimi yönlendirme olmalı. Bu amaçla, destekleme primleri mutlaka yazlık mahsuller, mısır, pamuk, ayçiçeği, çeltik ekilmeden önce açıklanmalıdır. Destekleme primleri, gelir rekabeti yağlı tohumlar lehine olacak şekilde, dekar başına verim ve parite göz önüne alınarak belirlenmelidir.

Sonuç olarak değerli arkadaşlar, Komisyonumuzun yaptığı çalışmalar sonunda, yukarıda anlatılan sorunlar tek tek tespit edilmiş ve çözüm yolları önerilmiştir. En önemli sorun ARGE, eğitim ve yayım faaliyetlerine her kademede ihtiyaç duyulduğudur.

Komisyonumuzun yaptığı çalışmanın üreticinin, tüccarın, sanayicinin sorunlarına çözüm olmasını diler, Komisyonumuzda görev yapan değerli Komisyon uzmanlarına büyük özveriyle hazırlamış oldukları rapor için ve bu çalışmada emeği geçen herkese Komisyonumuz adına teşekkür ederiz.

Bu arada belirtmekte fayda var: 22’nci Dönemde aynı amaçla kurulan komisyonda görev yapan değerli milletvekilleri ile uzmanların hazırlamış olduğu rapor raporumuzun temelini teşkil etmiştir, kendilerine de buradan teşekkürlerimi sunuyorum ve sözlerimi burada bitirirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Uğur.

Hükûmet adına Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Tüzmen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün, tabii en eski, ilk kültür bitkilerinden birini tartışıyoruz. Açıkçası, Komisyonumuzun Raporu’nda da belirtildiği gibi, tamamıyla Anadolu’nun yetiştirdiği bir ürün, anavatanı Anadolu. Bu tartışmaları yaparken de bunun üretimi var, ihracatı var. Dolayısıyla, ilgili bakanlarımızın hepsi, az evvel gördüğünüz gibi, buradaydı. Bizde açıkçası Hükûmetin bütün üyeleri hiçbir zaman saklanmaz, her tarafa yetişmeye çalışır, koşar. Dolayısıyla, işin ihracat boyutu iyi olduğu için… Ancak ben o milletvekilimizi de şu anda burada göremiyorum, herhâlde o saklandı. Neyse, yani biz buradayız, biz her zaman buradayız onu söyleyeyim.

Şimdi, tabii ki bizim için işin esas noktası ilk defa bu sene -önemli bir tarım ürünü ve işlenmiş tarım ürünü olarak baktığımız zaman sanayi mamulü de sayıldığı için iki tarafta da önemli- inşallah 10 milyar doların üzerinde ihracat rakamını Türkiye’ye tarım ürünlerinde kazandıracağız. Bu, tarihinde ilk defa olacak, daha önceki senelerde biliyorsunuz buna hiçbir zaman ulaşamamıştık. Tabii, bizim için önemli olan millî hasılamızın yaklaşık yüzde 77’sini oluşturan ve istihdamın da yüzde 26’sını sağlayan tarım sektörünün ihracat potansiyelinin tam olarak kullanılması. Eğer bu ürün Anadolu’nun ürünüyse, ana vatanı tamamıyla Anadolu’ysa bizim hedefimiz burada zeytin ve zeytinyağında dünya liderliğidir. Hedefi böyle koymamız lazım. Şimdi, tamamıyla bu hedef doğrultusunda ne çalışma yapabileceğiz, birazdan onları da sizlere belirtmeye çalışacağım.

Şu anda biz yılda ortalama 200-250 milyon dolar döviz geliri elde ediyoruz, dünya üretiminde beşinciyiz, ihracatında dördüncüyüz. Tabii, geçen sezon zeytinyağında yok yılı dönemini yaşadık. Bizim için, İspanya’da gerçekleşen yüksek rekolte ve Tunus’un ülkemize nazaran daha düşük fiyatla dış pazarlara zeytinyağı arz etmesi, yurt dışında ülkemiz zeytinyağına yönelik talebin yüksek fiyatlar nedeniyle düşük kalması sonucu sezonun sonunda zeytinyağı ihracatımızda bir miktar düşüş oldu ancak özellikle 1 Ocak-31 Ekim arasında geçen ay toplam yüzde 17’lik aylık ihracat artışı var zeytinyağında. Biz önümüzdeki sezonda da bu işi, ihracat artışını gerçekleştireceğiz. Yalnız, bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Yok yılında bizim de dışarıdan bu ürünü alıp dünya pazarlarında raflara geçtiğimiz andan itibaren raflarda kalıcılığımızı sağlamamız için dâhilde işleme rejimi kapsamında bu ürünü alıp işleyip ihracatını yapmamız lazım. Biz hiçbir şekilde ithalata izin vermediğimiz zaman, yok yılında rafları besleyemiyoruz. Dünya pazarlarına giriyoruz, kendi ürünümüzü o raflarda devamlı hâle getirmemiz lazım. Çekiliyoruz bir sezon, diğer sezon tekrar girmek mümkün değil. Başka ülkeler, kendi paketleriyle, bakıyorsunuz bütün raflarda yerlerini almış oluyorlar.

Şimdi, 2007 yılında, markalı ve kutulu zeytinyağı ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 8 oranında arttı ve genel zeytinyağı ihracatından aldığı pay yüzde 31’e yükseldi. Bu artış trendi, markalı ve kutulu zeytinyağı ihracatımızın potansiyeline ve sektörün geleceği açısından taşıdığı öneme işaret ediyor. Tabii, 2007 yılında, tarım ürünleri ihracatımızda yüzde 2,6 bir pay aldı, 247 milyon dolar seviyesine ulaştı zeytin ve zeytinyağı. Son yıllarda artan zeytin fidan dikimi, bunun olumlu etkisi, sektörün yüksek gayretleriyle, genel tarım ürünleri ihracatımızda önde gelen lokomotif ürünlerden biri olacak.

Tabii, yüksek gelir düzeyli olan ülkelerde çok tüketiliyor, ABD, Kanada, Avustralya, Japonya, buralarda hızlı bir şekilde artış var. Bu talep artarken üretim artışı o kadar fazla değil. Dolayısıyla, ülkemiz markalı, kutulu zeytinyağı ihracatı, önümüzdeki senelerde iyi takip edebilirsek bu eğriyi, ciddi bir atılım yapacak.

Tabii, ham madde arzının istikrarlı bir şekilde sürdürülebilmesi için, az evvel söyledim, yani bu var ve yok yılındaki gerek dâhilde işleme rejimi kapsamında yapılacak çalışmalar gerekse sektörde stoklama yardımı yapılması gerekiyor.

İhracat, tabii burada hedeflerin başında. Kendi markasını yaratan, üretimde insan sağlığından ve kaliteden taviz vermeyerek tüketici tercihlerini ve uluslararası standartları karşılamaya odaklanmış bir üretim stratejisinin benimsenmesinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Biz, ülkemize düşen bütün bu görevlerin tamamı içerisinde ihracatımızın önünü açmak için gayret sarf ediyoruz. Bu çerçevede, giderek hassaslaşan tüketici talepleri karşısında katma değeri yüksek ve markalaşmaya yönelik sektörlere öncelik vermemiz gerekiyor.

Katma değeri yüksek Türk markalı zeytin ve zeytinyağına uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde mümkün olan en yüksek miktarda ihracat iadesi sağlanmaya başlandı. Değerli konuşmacılar az evvel de bu konularda bazı saptamalar yaptılar. Ancak markalaşma faaliyetlerine yeni bir ivme kazandırılabilmesi, firmalarımızın reklam tanıtım ve pazarlama giderlerine uzun süreli ve yüksek oranlı destekler getirilmesiyle mümkün. 3 Nisan 2007 tarihinde ülkemiz zeytin ve zeytinyağının dünyada daha bilinir hâle gelmesi, bu değerli üründe markalaşmanın arzulanan seviyeye ulaşması ve katma değeri yüksek şekilde hedef pazarlarda satılmasını sağlamak amacıyla ilk defa bir Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesini kurmuş bulunmaktayız. Bu önemlidir. Değerli milletvekillerimiz hatırlayacaklardır, geçmişte Fındık Tanıtım Grubu oluşturmuştuk. Oluşturduğumuz bütün bu tanıtım gruplarında ürünlerin pazarlamasını dışarıda özel bir gayretle yaptığımız için ciddi ihracat artışları sağladık. Zeytinyağında da durum bu. Yani tabii, iç tüketimi artırmamız lazım, bu da bir kampanyaya bağlı; dışarıdaki tüketim artışına cevap vermemiz lazım, bu da bir kampanyaya bağlı. Amacımız, Komite vasıtasıyla geleneksel ihraç ürünlerimizden olan zeytin ve zeytinyağının iç ve dış tüketimi ile ihracatını artırmak, ARGE ve tanıtım çalışmalarını organize etmek ve yürütmek.

Zeytin ve zeytinyağı için önümüzdeki 2008-2009 var yılı sezonunda yaklaşık 160 bin ton zeytinyağı rekoltesi bekleniyor. Bu ürünün uygun fiyatla pazarlanabilmesi ve pazarlarımızı genişletmek amacıyla, yurt dışında sektörde önde gelen fuarlara iştirak edilmesi ve uluslararası sektör dergilerinde reklam verilmesi kararlaştırılarak zeytinyağımızın en iyi şekilde tanıtımının yapılması yönünde faaliyetler başladı.

Ayrıca -değerli milletvekilleri, hepinizi davet ediyorum- 7 Kasımda Mut’ta, Mersin’de Zeytinyağı Festivalini başlatıyoruz. Burada gerçekten ürünlerin bu aşamada, üretim aşamasından pazarlanmasına kadar geçen süreci iyi bir şekilde, dünya fiyatlamasına uygun bir şekilde, hangi noktalardan geçtiğini görebilmek açısından son derece önemli bir çalışma. Dünyaca ünlü, konusuna hâkim, bu zeytin ve zeytinyağı konusundaki bütün bilim adamları, akademisyenler ve ihracatçıları da bu bölgemize davet ederek önemli bir uluslararası etkinlik sağlamış olacağız.

Şimdi, burada az evvel söylediğim gibi, 10 milyar dolar  tarım ürünleri ihracatı ilk defa bu sene gerçekleşecek. Tıpkı geçmişte yaptığımız gibi, geçen sene 100 milyar doları aşan ihracat rakamımız gibi bu da Türkiye için bir ilk olacak. Amacımız, bu sırada, herkesin söz ettiği kriz ortamında dahi ihracatın sürdürülebilir artışını devam ettirebilmek. Bunun için de küçük-büyük demeden bütün sektörlerde ihracat artışının kalıcı hâle getirilebilmesi için çalışmaları hep birlikte sürdürüyoruz çünkü sektörel ve bölgesel pazarlamayı çok iyi bir şekilde yapmamız gerekiyor. Türkiye, bugünlerde bütün dünyada yaşanan sıkıntıları en az hasarla atlatabilmek amacıyla -bizim- Asya ülkeleri stratejisini, Afrika ülkeleri stratejisini ve komşu ve çevre ülkeler stratejisini iyi bir şekilde uygulayabildiği için sektör ve pazar çeşitlenmesini gerçekten çok iyi bir şekilde başarabildiği için, bütün bunlar da uluslararası akademik çevreler tarafından tamamıyla teyit edildiği, doğrulandığı için güzel bir çalışmayı sergilemiş oldu geçtiğimiz dönemde. Şimdi bu dönemde de bunu sizlerin de desteğiyle devam ettirmeyi planlıyoruz. Açıkçası, bizim açımızdan şu ana kadar gelinen noktada yüzde 30’luk bir ihracat artışını sürdürebilirsek bu sene de ülkemiz için bütün komşu ve çevre ülkelerdeki pazar payını artırarak yolumuza devam edebileceğiz.

Bizim için tabii ki bazı pazarlarda azalma, bazı pazarlarda da artış oranları var. Mesela, Avrupa Birliği geleneksel pazarında eskiden yüzde 56’lık bir oranımız varken şu anda yüzde 49’a düştü, ancak bunun yerinde bakıyorsunuz yüzde 11 pay alabildiğimiz bir coğrafyada yüzde 85 ihracat artışları gerçekleştirdik. Asya ülkelerine ihracat artışımız yüzde 85 oranında arttı, Afrika ülkelerine ihracat artışımız yüzde 65 oranında attı. Yani birtakım dengelemeleri yapmasaydık bugünlerde bu kadar rahat konuşamazdık. Ancak tabii bunlar yeterli değil, devamını da getirmemiz lazım. Bunun için her ürünü, tıpkı burada Komisyonumuzun hazırladığı gibi bu raporda, bizim bütün zeytin, zeytinyağı ürünlerini de bu ihraç ürünleri içerisinde, geleceği olan ihraç ürünleri içerisinde, artış trendi olan ihraç ürünleri içerisinde iyi bir şekilde değerlendirmemiz lazım.

Ben, sözlerime son verirken, zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan dönüşüm ve gelişime katkısı olan herkese teşekkür etmek istiyorum. Yüce Meclisimiz, bugün gündeme aldığımız raporla, bu değerli ürünlerin üretiminin ve ihracatının desteklenmesi açısından yeni açılımlar, yeni görüşler ortaya koymuştur. Önemli bir katkı söz konusudur. Hükûmetimiz ve sektörde faaliyet gösteren tüm aktörler için bu rapor değerlidir ve yol gösterici niteliği söz konusudur.

Hükûmet adına, raporun oluşumunda emeği geçen tüm arkadaşlarımıza içtenlikle teşekkür ediyor ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzmen.

Şahsı adına Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Bulut. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytinyağıyla ilgili, zeytin üretimiyle ilgili oluşturulan Komisyonun hazırlamış olduğu rapor hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağının tarihi hakkında, ülkemizdeki rekoltenin miktarı hakkında hem Komisyon raporlarında hem değerli milletvekillerimiz burada geniş bilgiler verdiler. Bununla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması şüphesiz çok büyük bir ihtiyaçtan kaynaklandı. Çünkü zeytin üreticileri, Türkiye’de belirli bölgelerde, zeytinin tanesinin fiyatını, zeytinyağının fiyatını kendileri belirlemekten mahrum insanlardır. Bu insanlar, yine devletin kurmuş olduğu daha önceki birlikler vasıtasıyla… Şimdi o birlikler daha farklı bir statüye kavuşturuldu. Ancak bu birliklerin zeytinin, zeytin üreticisinin, zeytinyağının, zeytin ağacının sorunlarını bilmek, takip etmek, bu konuda yardımcı olmak, katkıda bulunmak adına yeterli bir katkılarının olmadığı bir gerçektir.

Zeytin ağacı sökülüp dikilmez. Türkiye'nin zeytin ve zeytinyağıyla ilgili bir millî stratejisi de yok. Ülkedeki rekolteyi iç piyasada biz tüketemez iken, dünyaya yağı satamaz iken elimizde dışarıdan ham yağ ithali konusunda petrolden sonra en büyük dövizi bu yağ piyasasına aktardığımız hâlde Hükûmetimiz bu sene, geçen sene dönüm başına 250 YTL desteklemede bulunarak ülkede yeni zeytinlik alanlarının açılmasını istedi. Bu konuda birçok alana yeni zeytin ağaçları dikildi. Bu, bu yönde vatandaşı teşvik eden, bu yönde vatandaşa destek vererek zeytin ağacı dikilmesine sebep olan Hükûmeti ve Parlamentoyu bu anlamda ciddi bir sorumluluk altına sokuyor. Çünkü biz kendi ürettiğimiz yağı iç piyasamızda bitiremiyoruz, tüketemiyoruz. Türkiye’de ihtiyaçtan fazla zeytinyağı üretiliyor ve üreticiler hep “Ya, bu ordu şu kadar yağ tüketiyor. Bu ordu dışarıdan dövizle çiçek yağı alıp askere yedireceğine bu artan zeytinyağını alıp çiçek yağıyla karıştırıp 1 kilo harcayacağına 750 gram harcama noktasında -zeytinyağının kalınlığını da düşünürseniz aynı hesaba gelir- bu neden alınmaz” diye kendi kendilerine düşünürler çiftçiler ama bunu bir el, hükûmetler, zeytin üreticisinin birlikleri bu konuyu bir yerlere taşıyıp bu noktada bir çözüm maalesef bulamazlar. Zeytin üretilen yerlerde ticaret odaları, belediyeler, festivallere, yanına garnitür olsun diye bir de “zeytin ve zeytinyağı” sorunları diye bir panel yaparlar, zeytin ve zeytinle hiç alakası olmayan kişiler oraya gelir, konuşma yapar. Zeytini sadece bölgeden geçerken ağaçlarda gören, zeytin nasıl toplanır, fabrikaya götürülür, nasıl orada ezilir, gavatacılık nasıl yapılır; o kışın soğuğunda, o kızlarımız, o ince parmaklarıyla tek tek, o milyarlarca zeytini yerden toplayarak, 10 lira yevmiye, günlük 10 lira, kimi yerlerde 15 lira yevmiyeyle bütün gün o zeytini tek tek toplarlar, kendilerinin, ailelerinin geçimleri için, gelinliklerine çeyiz yapabilmek için, o kışın soğuğunda, traktörlerin üstünde donarcasına o soğukta giderler, tek tek toplarlar, zeytinyağı fabrikalarında sıkılır. Bütün bu aşamalarda, bu zeytinci yağın kilosunu bilmez, kaça alınacağını bilmez. O güne kadar borçlanmıştır, zeytinde ödeyeceğim, demiştir; zeytin zamanı gelmiştir, yağını verir, neyin karşılığında olduğunu da bilmez. Türkiye’de yağ belirli kişilerin elindedir, yağ piyasaları belirli kişilerin tekelindedir. Onlar tayin ederler bu yağı, üreticiye sormadan, danışmadan. İspanya’da şu kadar, Fransa’da bu kadar derler. İspanya üreticisine kiloda 2.500 kuruş destekleme verir, Türkiye’de 20 kuruş verilir. Tabii, Türkiye’deki üretici elindeki yağı nasıl satsın bu fiyatla, Avrupa Birliğiyle nasıl rekabet yapsın değerli milletvekilleri?

Türkiye Gümrük Birliğine girmiş, bununla ilgili bir sürü sorumluluk yüklenmiş. Avrupa Birliği, Gümrük Birliği Anlaşması’nı kabul eden Türkiye, Suriye Avrupa’ya gümrüksüz zeytinyağı satmak için kota almışken, Filistin Avrupa’ya gümrüksüz yağ satabilmek için kota almışken, Türkiye Cumhuriyeti 1 kilogram gümrüksüz yağ satacak kotaya sahip değil. Nasıl Gümrük Birliği bu? Nasıl içine girmek istediğimiz ortaklık bu? Suriye’ye bunu tanıyorsun da bana neden tanımıyorsun? Bu tıpkı bizim Amerika ile Türkiye’nin müttefikliğine benziyor.

Bu anlamda, değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı üreticisi, sorunları nasıl dile getiririz, nasıl ifade ederiz diye bölgelerinin milletvekillerine, pantolonlarına, paçalarına, ceketlerine yapışmakta, “Allah aşkına, şu zeytinin hakkını Mecliste koruyun, savunun.” diye yalvarmaktalar. Bu ihtiyaçtan doğarak bu Komisyon kuruldu. Bu Komisyon, evet, ciddi çalışmalar yaptıklarını kitaplardan görüyorum ama bir de gerçeği size anlatmak istiyorum.

Ben Balıkesirliyim, Gömeçliyim, Ayvalıklıyım. Değerli Komisyon üyelerimiz bölgeye geldiklerinde, öyle zannediyorum, hiçbir üretici yoktu toplantı esnasında; sadece fabrika sahipleri, büyük zeytinlik sahipleri… Küçük üreticiyi hiç ben orada görmedim. Bu bahsettiğim paneller de öyledir. Dinleyenlerin içerisinde yazlığa gelmiş bir sürü tatilcilerimiz, orasının, yörenin belediye başkanı çıkar, ahkâm keser; ticaret odası başkanı kalkar, konuşur ama zeytin üreticisine… Haziran ayında zeytine sinek gelmiştir, meyveyi delmiştir, büyümektedir, ilaç atamaz. Bir birlik kurulmuştur. Hükûmet de bunu sırtından atmıştır “Falanca birlik bu ilacı yapacak.” demiştir. Birlik “Çiftçiden parayı toplayamıyorum, o yüzden ilaç yapamıyorum.” sığınması içerisine girmiştir. Meyve mahvolur. 300 ton elde edilecekken ürün, zeytin sineğiyle hasat yapılamadığı için 100 tona düşer. Kaybolan millî servettir. O vatandaşın yağı, zeytini değil, millî servettir. Onun için, üretici diyor ki: “Vekilim, biz bu 20 kuruşu istemiyoruz Allah aşkına, bunu devlet ilaçlasın, bu para da ona kalsın. Ama bizim zeytinimizin hem asidi yükseliyor hem rekoltesi düşüyor. Haziran ayında ilaçlansın. Sinek geldiğinde ilaçlansın.” Bakıyorsunuz, eylül ayında tırrrt uçaklar ilaçlama yapıyor. Nereden çıktı diye insan şaşırıyor. Marmarabirlik uçakları göndermiş. Zaten meyve kurtlanmış, kurt onu yemiş. İlaç yapsan ne olur, yamasan ne olur!

Ne oluyor? Bu hafta Balıkesir’in Marmara Adası’ndaydım. Marmara Adası’nda da ifade ettiklerine göre, oraya gidip de yatan ilk milletvekiliyim. İki gece yattım orada. O insanların hâlini gördüm. Oradaki insanların bu yanlış ilaçlamadan kaynaklanan Ada’da arının kalmadığını, kelebeğin kaybolduğunu, organik yapılmadığı için bu ilaçlama, çevreye ve tabiata büyük zarar verdiğini ifade ediyorlar. Yani anlayacağınız, birileri iş yapıyorum diye görünüyor, öbürleri de iş yaptık diye seviniyor ama ne yapılan bir iş var ne de bu probleme çözüm var.

Bu bakımdan, Parlamentonun bu noktada nasıl bir çözüm getireceğini bilemiyorum. Buna çözüm getirecek olan Hükûmet. Değerli Komisyon Başkanım, hemşehrim, Balıkesirli, kendisi yağla iç içe. Evet, zeytinci değil, zeytinyağcı değil, zeytinin tüccarı ama biliyor zeytin kaça alınır, kaça mal olur. Zeytin üreticisinin sorunlarını yakından bilen insanlar. Hükûmete büyük görev düşüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Hükûmet, zengin tüccar, kendine güvenen, parası cebinde, cebi şişkin tüccar edasıyla hadiseye bakmayıp, toplumcu düşünerek, toplumun çıkarlarını düşünerek, varsın Türkiye’de üç kuruş fazla gitsin ama benim çiftçimin cebine gitsin… Suriye’de ucuz olabilir, başka yerden ucuz getirebilirsin, getirme onu, getirme, bunun ithalatını serbest bırakma ama Türkiye’deki yağı bitir, bitsin, ondan sonra getir, sen para yine kazan. Ama benim çiftçimi sıkıştırıp, yağın parasını dibe vurdurup ondan sonra da bu noktada belirli fiyat belirleyip vatandaşı, çiftçiyi çaresiz bırakma diye düşünüyorum.

Bu vesileyle, bu zeytinin sorunlarının gündeme gelmiş olması, Parlamentoda görüşülmüş olması bile yine bir olumlu adımdır. Umuyorum ve diliyorum, Hükûmetimiz bu raporu değerlendirir. Çiftçinin, zeytin üreticisinin ve bizlere, insanlığa emanet edilen, hakları korunması gereken, susuz kaldığında “beni sulayın” diyemeyen ama asırlardır bonkörcesine insanlığa, o yağı damlata damlata insanlara ilaç gibi sunan o zeytinin hakkını korumak adına yüce heyetin katkıda bulunmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.

Zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Diyarbakır Milletvekili M. İhsan Arslan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin “Oylaması Yapılacak İşler” kısmında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 88 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın tümünün oylamasını yapacağız.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında  İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 88) (x)

BAŞKAN - Daha önce yaptığımız oylamada açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul edilmişti. Şimdi oylama için beş dakika süre vereceğim ve başlatacağım.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

Kullanılan oy sayısı :       266

Kabul                        :      266    (xx)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz dolmak üzere olduğundan, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 5 Kasım 2008 Çarşamba günü saat 11.00’de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 19.46

 

                                

(x) 88 S. Sayılı Basmayazı 30 Ekim 2008 tarihli 11’inci Birleşim Tutanağına eklidir.

(xx) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.