DÖNEM: 23 CİLT: 30 YASAMA YILI: 3 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 12’nci
Birleşim 4 Kasım 2008 Salı İ Ç İ N D E K İ L
E R I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ II.- GELEN KÂĞITLAR III.- YOKLAMA IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
Isparta’nın ekonomik, sosyal ve çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması 2.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, özelleştirme
sonrasında Telekom’daki işçilerin işten çıkarılmaları ve emekliliğe
zorlanmalarına ilişkin gündem dışı konuşması 3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, doğal gaza yapılan
zamlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Güler’in cevabı V.- AÇIKLAMALAR 1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Telekom’da çalışan işçilerin zorla emekliye sevk
edilmek istendiğine ilişkin açıklaması 2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının cevabıyla
ilgili açıklaması VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) TEZKERELER 1.- Slovakya
Ulusal Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin davetine icabetle bu ülkeye resmî
ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu, AB Uyum Komisyonu ve
Türkiye-Slovakya Parlamentolararası Dostluk Grubu
üyelerinden müteşekkil Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca
isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/575) B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 21 milletvekilinin, Manavgat’ın Karabük köyünde
yaşanan bir orman yangınının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275) 2.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman ve 36 milletvekilinin, Merinos
Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yolsuzluk yapıldığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/276) C) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ 1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve 19 milletvekilinin, Sulama Birliklerinin sorunları konusunda bir genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/7) D) ÖNERGELER 1.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Sözleşmeli Statüde Görev
Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/85)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/91) VII.- ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 4-5
Kasım 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü
sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmemesine; 4 Kasım 2008 Salı günkü birleşimde 296 sıra sayılı
Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman
ve 29 Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk
ve 20 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin,
Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili
Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel
Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin
Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/27, 34, 37, 40, 102) (S.
Sayısı: 296) B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi
Arasında İki Yıllık İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı : 88) IX.- SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1.- Millî Savunma
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim X.- OYLAMALAR 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
oylaması XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, Ürgüp’te düzenlenen
karikatür yarışmasının son yıllarda yapılmamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/4712) 2.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Şırnak’taki kömür ocaklarındaki kazalara ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in
cevabı (7/4721) 3.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir hastaya
önerilen ilacın teminine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/4733) 4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, darbe girişimi iddialarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4759) 5.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir hastanedeki bebek ölümlerine ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/4927) 6.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, bir holding yönetim
kurulu başkanına yönelik açıklamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4946) 7.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bilgi toplama konusunda gazetelerde çıkan
haberlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı (7/4960) 8.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, medya ile ilişkilerine
yönelik iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4962) 9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bakanların soru
önergelerine verdikleri cevaplara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4970) 10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, oğlu ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4971) 11.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, mal varlığına, bir
derneğin denetimine ve bir grupla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/4983) 12.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Almanya’daki bir
dernekle ilgili dava çerçevesindeki gelişmelere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5123) 13.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, dinleme konusunda verilen bilgilere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in
cevabı (7/5138) 14.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, kamuoyunda tartışılan
bazı iddialara ve açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/5208) 15.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, milletvekillerine PTT aracılığıyla gönderilen bir
dokümana ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/5504) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 13.00’te açılarak dört oturum yaptı. Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınar,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23’üncü Dönem Üçüncü Yasama Yılının hayırlı
olmasını dileyen ve Cumhuriyet Bayramını kutlayan bir konuşma yaptı. Kars Milletvekili
Zeki Karabayır ile, İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz, Kars’ın 88’inci
kurtuluş gününe ilişkin birer konuşma yaptılar; Elâzığ
Milletvekili Tahir Öztürk, Elâzığ’ın kalkınmışlık
düzeyine ve Başbakanın Elâzığ’a yaptığı ziyarete ilişkin gündem dışı bir
konuşma yaptı. Asya Parlamenter
Asamblesi Türk Grubu’nda boş bulunan 2 üyelik için AK PARTİ Grup Başkanlığınca
aday gösterilen Malatya Milletvekili Mehmet Şahin’in ve MHP Grup Başkanlığınca
aday gösterilen Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın,
Asya Parlamenter
Asamblesi Türk Grubu üyeliğinden istifa eden İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın yerine CHP Grup Başkanlığınca aday gösterilen Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Adaylıklarının
TBMM Başkanlık Divanı kararlarıyla uygun bulunduğuna, Fransa Senatosu
Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonu; Rusya Federasyonu Federal Meclisi
Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi; Sudan Millî Meclisi
Dışişleri Komisyonu; Cezayir Ulusal Halk Meclisi Dışişleri, İşbirliği ve Göç
Komisyonu heyetlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî
temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna, İlişkin Başkanlık
tezkereleri, Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine
ilişkin tezkeresi; Genel Kurulun
bilgisine sunuldu. Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 25 Milletvekilinin, İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 25 Milletvekilinin, Bazı
hastanelerdeki bebek ölümlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri
(10/273), (10/274) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Avusturya Ulusal Meclisi Başkanı Barbara
Prammer’in davetine icabet etmek üzere, beraberinde
Parlamento heyetiyle Avusturya’ya resmî ziyarette bulunmasına, Birleşmiş
Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UH-HABITAT) Başkanlığınca Çin Halk
Cumhuriyetinde düzenlenecek olan “4. Dünya Kent Forumu”na ismen davet edilen
Elâzığ Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Sözcüsü Hamza Yanılmaz’ın
anılan foruma katılmasına, İlişkin Başkanlık
tezkereleri kabul edildi. Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler "
kısmının: Özel Gündemde Yer Alacak İşler Bölümünün 1’inci sırasında bulunan,
Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29
Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve
20 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin,
Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili
Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel
Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve
105’inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin
Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun (10/27, 34, 37, 40, 102)
(S. Sayısı: 296) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi. 2’nci sırasında
bulunan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet
Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu (1/537)
(S. Sayısı: 236), 3’üncü sırasında
bulunan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu (1/608)
(S. Sayısı: 266), 4’üncü sırasında
bulunan, 1.8.2008 Tarihli ve 5803 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve Anayasanın
89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu (1/638) (S. Sayısı: 297), 5’inci sırasında
bulunan, Posta Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu (1/491) (S. Sayısı: 230), 6’ncı sırasında
bulunan, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile
Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin; Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu (2/266, 2/268) (S. Sayısı: 257), 7’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları (1/543) (S. Sayısı: 263), 8’inci sırasında
bulunan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
(1/526) (S. Sayısı: 218), 9’uncu sırasında
bulunan, Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
(1/569) (S. Sayısı: 239), Raporlarının
görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından
ertelendi. 10’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/277) (S. Sayısı: 88) görüşmeleri tamamlandı; tasarının
tümü üzerinde elektronik cihazla yapılan iki açık oylamada da toplantı yeter
sayısı bulunamadığından, 4 Kasım 2008 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 15.57’de son verildi.
No.: 17 II.- GELEN KÂĞITLAR 31 Ekim 2008 Cuma Teklifler 1.- Kırşehir
Milletvekili Mikail Arslan ve 2 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/321) (Adalet;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.10.2008) 2.- Samsun Milletvekili
Osman Çakır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/322) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.10.2008) 3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un; Çukurova Elektrik Anonim Şirketi (ÇEAŞ) Küçük
Ortaklarının Mağduriyetlerinin Giderilmesine Dair Kanun Teklifi (2/323)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2008) 4.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert ve 4 Milletvekilinin; Türk Halk Bilimi Kurumu Kanunu
Teklifi (2/324) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2008) 5.- Uşak
Milletvekili Nuri Uslu’nun; 6831 Sayılı Orman
Kanununa Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/325) (Çevre ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.10.2008) 6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 20 Milletvekilinin; 5237
Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/326)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2008) Raporlar 1.- Kuzey Atlantik Antlaşmasına
Hırvatistan Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/654) (S.
Sayısı: 299) (Dağıtma tarihi: 31.10.2008) (GÜNDEME) 2.- Kuzey Atlantik Antlaşmasına
Arnavutluk Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/655) (S.
Sayısı: 300) (Dağıtma tarihi: 31.10.2008) (GÜNDEME) No.: 18 3 Kasım 2008 Pazartesi Sözlü Soru Önergeleri 1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bir şirketin bazı iş ve işlemlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1008) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Avrupa Konseyinin yolsuzlukla ilgili bir raporuna
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1009) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, gözaltına alınan bir kişinin ölümüne ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1010) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ihracattan sağlanan dövize ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1011) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, TAEK’e personel alındığı iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1012) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Avrupa Konseyinin
yolsuzlukla ilgili bir raporuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1013) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün sulama
suyu ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1014)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 8.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün sulama
suyu ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 9.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İznik çöplüğünün
taşınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1016)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 10.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1017) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 11.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
DSİ’nin sulama birliklerine devrettiği su kanallarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1018) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/10/2008) 12.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
çek alacaklılarının mağduriyetine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1019) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat Kalesindeki restorasyon
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1020)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 14.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, İETT’nin VIP otobüsü kiralamasıyla ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1021) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil programları
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi
(6/1022) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Dil Bayramının okullarda kutlanmasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1023) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2008) 17.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, işyerlerinde Türkçe ad kullanılması kararı alan
belediyelerin teşvikine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1024) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 18.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, aile kurumunun korunması ile ilgili çalışmalara
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) sözlü soru önergesi (6/1025) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 19.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Orta Asya Türk devletlerindeki Türkçe eğitim
veren okulların denetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1026) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, çocuklara yönelik yayınların denetimine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1027) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 21.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, anaokullarında Türkçe ile ilgili çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2008) 22.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk dünyasında ortak alfabe ve tarih
çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1029)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 23.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Yunus Emre Kültür Vakfının çalışmalarına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1030) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2008) 24.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, belediyelerin kurduğu şirketlere ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1031) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 25.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Bakanlık logosuyla birlikte kullanılan bir
slogana ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1032) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/10/2008) 26.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, kuraklıkla ilgili
kararnamenin uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1033) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 27.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, AK Parti
Gümüşhane İl Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1034) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 28.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Doğanyurt
Lisesinin öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1035) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 29.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, ek ödemeler sonrasında kamu çalışanları
arasındaki ücret dengesizliğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1036) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 30.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki okulların spor salonu ihtiyacına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1037) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/10/2008) 31.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yükseköğrenim
öğrencilerinin yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1038) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 32.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY dış hat seferlerinde
bazı gazetelerin alınmadığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1039) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 33.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Topkapı Sarayındaki
personel durumuna
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1040)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 34.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, ulaşımda akaryakıt
desteği sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1041)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 35.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, kuraklık tespit çalışmalarına ve ödemelere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1042) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 36.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, belediyelerin denetimine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1043) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/10/2008) 37.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
çiftçilerin kuraklık zararlarının ödenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1044)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) Yazılı Soru Önergeleri 1.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, sicil affına rağmen esnafa kredi başvurusunda
sorun yaşatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5296)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, yurt dışındaki mevduatın ülkemize çekilmesine
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5297)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 3.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Avrupa Konseyi
Yolsuzluklarla Mücadele Komisyonunun Türkiye raporuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5298) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 4.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’de
gerçekleştirilen TOKİ projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5299) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 5.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Almanya’daki bir dernekle ilgili dava
çerçevesindeki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5300)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 6.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Avrupa Konseyinin yolsuzluklarla ilgili
bir raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5301) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/10/2008) 7.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, imar değişikliklerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5302) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 8.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bedelsiz sağlık hizmeti alabileceklerle
ilgili uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5303)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli ve geçici
personelin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5304) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 10.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün iç
yollarının asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5305) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 11.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Edirne’nin turizmde marka şehir yapılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5306) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 12.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, uyuşturucu
maddelerin ülkemiz üzerinden geçişine ve uyuşturucu anketine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5307) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 13.- Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, bazı gazete ve
yayınlara uygulanan kapatma ve yayın durdurma cezalarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5308) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 14.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, bir Alman şirketinin rüşvet verdiği iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5309) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2008) 15.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Metris Cezaevinde mahkumların
okumalarına izin verilen gazetelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5310) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, bir
raporda belirtilen şüpheli ölüm olaylarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5311) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yapı İşleri Genel
Müdürlüğünün Adana İl Özel İdaresine yönelik işlerine ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5312) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 18.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Tuzla’daki bir
arazinin aplikasyon krokisine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5313) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 19.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, İŞKUR’un meslek
edindirme kursları için hizmet alımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5314) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 20.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, kot taşlamada çalışan
işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5315) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 21.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, SSK ve Bağ-Kur’lulardan
alınan sağlık primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5316) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 22.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, teknolojik atıkların bertarafına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5317) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/10/2008) 23.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, Kocaeli-Uzunçiftlik beldesinde kurulacak olan demir-çelik
fabrikasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5318)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 24.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, teröre karşı alınacak tedbirlerle ilgili
açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/5319) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 25.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Aktütün saldırısıyla
ilgili açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil
Çiçek) yazılı soru önergesi (7/5320) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 26.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT personel yönetmeliğindeki bir düzenlemeye
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/5321)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 27.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, TRT personel
yönetmeliğindeki bir düzenlemeye ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın)
yazılı soru önergesi (7/5322) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 28.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hazine Müsteşarlığının TRT raporundaki
hususlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/5323) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 29.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Nutuk hakkında
yaptığı bir konuşmaya ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru
önergesi (7/5324) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 30.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, yaş sebze ve meyve ihracatında Rusya ile yaşanan
sorunun doğurduğu mağduriyete ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/5325) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2008) 31.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, CE uygunluk belgesi
verilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen)
yazılı soru önergesi (7/5326) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 32.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, enerjideki fiyatlandırmaya ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5327) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 33.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, kamu kurum ve kuruluşlarına dağıtılacak
olan tasarruflu ampullere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5328) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 34.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Emniyet
Müdürlüğündeki bir işkence iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5329) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 35.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İETT arazisi ihalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5330) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 36.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İSKİ ana
borusundan kaçak su alındığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5331) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 37.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Valiliğine alınan makam araçlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5332) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2008) 38.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Beykoz Belediyesinin bir ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5333) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 39.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Sarıkamış’a bağlı
köylerin yol sorunlarına ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5334) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 40.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, belediyelerin yaptığı bazı ödemelere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5335) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 41.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Deniz Feneri Derneğinin faaliyetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5336) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 42.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kağızman’a bağlı
köylerin yol sorunlarına ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5337) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 43.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köy yolundaki
genişletme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5338) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 44.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İznik bağlantılı
bazı yollardaki iyileştirme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5339) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir Belediyesinin
tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5340) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 46.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, bürokratlara
görevlendirilen korumalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5341) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 47.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, bir derneğe yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5342) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 48.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, SEKA özelleştirmelerine ve Giresun SEKA kağıt
fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5343) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/10/2008) 49.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, sermaye gelirlerine, işsizlik fonundan transfer ve
faiz harcamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5344)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 50.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün elektrik
direklerinin değiştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5345) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 51.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman Öğretmenevine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5346) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2008) 52.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir okul müdürü
hakkındaki soruşturmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5347) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 53.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’taki kapalı okullara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5348) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 54.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, kapatılması düşünülen bir devlet hastanesine
onarım yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5349)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 55.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir başhekim hakkındaki iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5350) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 56.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, Ege Bölgesinde pamuk tarımının desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5351) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2008) 57.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, tarım sektöründeki
küçülmeye ve tarımsal üretimin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5352)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 58.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in,
ithal süt ürünlerinde melamin maddesi kontrolüne
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5353) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 59.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, GSM şebekesi
bulunmayan bir köye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5354)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 60.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, havaalanlarındaki sağlık hizmetlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5355) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 61.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu iline ayrılan
yatırım ödeneklerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5356) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2008) 62.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İznik Stadyumunun
hizmete açılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/5357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 63.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5358) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 64.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, küresel mali
krize karşı alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5359) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 65.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da yapılan
sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5360) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2008) 66.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Büyük Ortadoğu Projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5361) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 67.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bazı orta dalga radyo vericilerinin
kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5362) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/10/2008) 68.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, TMO’nun Fiskobirliğe
fındık satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5363) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2008) 69.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, milli maçların Ankara’da oynanmamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5364) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 70.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Almanya’da bir
dernekle ilgili dava çerçevesindeki soruşturmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5365) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 71.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, kamu
çalışanlarına verilen ek ödemelerin belirlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5366) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 72.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, göçmen ve mültecilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5367) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 73.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, adli emanet paralarının değerlendirilmesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5368) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2008) 74.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, aile mahkemelerine atanan psikolog, pedagog ve
sosyal çalışmacılara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 75.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir genelgeyle DSİ’nin
yargı harçlarından muaf tutulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5370) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 76.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, cezaevlerindeki hukuk
dışı ve keyfi uygulama iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5371) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 77.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, gözaltılardaki
ölüm olaylarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5372)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 78.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, yurt dışına çıktığı iddia edilen bir sanığa
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5373) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/10/2008) 79.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, basında çıkan bir toplantıdaki konuya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5374) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/10/2008) 80.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in,
tasarruf sahiplerini mağdur eden holdinglere yönelik çalışmalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5375) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 81.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, bir yargılamanın
uzamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5376) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2008) 82.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, bir üniversite
hastanesinde temizlik işçilerine yönelik uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5377) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 83.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, kamu çalışanlarına ek
ödeme yapılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5378) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 84.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Sosyal Güvenlik
Kurumunun bir tebliğine ve bilgi güvenliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5379) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 85.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Karacabey’deki bir
mevkiden deniz kumu çıkarılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5380) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 86.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin,
Afyonkarahisar’ın şebeke suyunun kalitesine ve bir
baraj yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5381)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 87.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Orhangazi’de kurulacak katı atık tesisinin
muhtemel etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5382) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 88.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, Milli Takımlar Teknik
Direktörü ve kadrosunun ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/5383) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/10/2008) 89.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, spor kulüplerine yapılan yardımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru
önergesi (7/5384) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 90.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, kadına yönelik şiddete ve sığınma evlerine
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5385)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 91.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Ağrı’da bir kadının
cinayete kurban gitmesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru
önergesi (7/5386) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 92.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, belli kesimlere doğalgaz ve elektrik yardımı
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5387) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2008) 93.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
Afşin-Elbistan Termik Santraline Sivas’tan kömür getirilmesine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5388) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/10/2008) 94.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, kayıp ve kaçak elektriğe
ve bir TEDAŞ görevlisinin öldürülmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5389) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 95.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, kömür dağıtımının Türkiye Kömür İşletmelerinin mali
durumuna etkisine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5390) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 96.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, petrol
fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5391)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 97.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Selim İlçesindeki bazı
köylerin yol sorunlarına ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5392) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 98.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, kadınlara yönelik şiddete ve sığınma evlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5393) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2008) 99.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin
tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5394) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 100.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürk’ün, İstanbul’daki bir
caddenin isminin değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5395) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 101.- Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, geçici ve gönüllü köy
korucularına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 102.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bazı toplumsal
olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5397) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/10/2008) 103.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli İl Özel İdaresine hibe edildiği
belirtilen makam araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5398) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 104.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, belediyelerin
denetimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5399)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 105.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan İlçesindeki bir
arsanın imar durumundaki değişikliğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5400) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 106.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Kartal’da yaşanan bir olaya ve polisin şiddet
uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 107.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Van’da Özbek mültecilerin sınır dışı edilmelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5402) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/10/2008) 108.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da görevlendirilecek
Özel Harekat Birimleri personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5403) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 109.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Susuz ilçesindeki bazı
köylerin yol sorununa ve su baskını riskine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5404) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 110.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, engellilerin alt ve üst geçitlerden daha rahat
yararlanmalarını sağlayacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5405) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 111.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Ankara Büyükşehir
Belediyesince toplu taşıma ücretlerine yapılan zamma ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5406) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 112.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, araç kundaklama olaylarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5407) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 113.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Çukurova Devlet
Senfoni Orkestrasının maddi sorunlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5408) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 114.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’daki tarihi
Kurşunlu Camiinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5409) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 115.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Karaköy’ün, turizm
gelirlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5410)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 116.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın
Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5411) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 117.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Kamu İhale Kurumuna Adıyaman’daki ihalelerle
ilgili olarak yapılan başvurulara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5412) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 118.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sigorta
sisteminde cinsiyetle ilgili bazı farklılıklara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5413) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 119.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, yurt dışında mevduatın ülkeye çekilmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5414) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/10/2008) 120.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Halkbankın Eskişehirspordan kombine bilet aldığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/5415) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 121.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, mermer ve doğal taş
sektörünün desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/5416) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2008) 122.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, Mustafa Kemal
Üniversitesindeki yurt kapasitesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5417) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 123.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğündeki bir
yöneticiye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 124.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, okullarda tasarruflu ampul alımı ihalesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5419) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/10/2008) 125.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, yeni
kurulan üniversitelerin ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5420) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 126.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Yurt-Kur’a bağlı öğrenci
yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5421)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 127.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın, bazı ilçelerindeki yurt sorununa
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5422) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/10/2008) 128.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Bodrum Devlet
Hastanesindeki basınç odasının çalışmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5423) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 129.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir soruşturmada göz
altına alınan bürokrata ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5424)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 130.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın bazı ilçelerdeki doktor ve ebe
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5425) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/10/2008) 131.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün
harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5426)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 132.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Kemalpaşa’da kuraklıktan etkilenen kiraz
üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5427) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 133.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki domates ve soğan üreticilerinin
sıkıntılarının giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5428) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 134.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, gübre ve ilaç maliyetlerinin azaltılmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5429) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 135.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık ekim alanlarına yönelik bir projeye ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5430) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 136.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Trabzon-Sohum arasında gemi ve uçak seferlerinin başlatılmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5431) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2008) 137.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, bir balıkçı barınağının
rıhtım düzenlemesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5432)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 138.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, teknelerin Türk
Bayrağı taşımasının teşvikine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5433) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 139.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, bir karayolundaki kontrol istasyonu kantarının
bozuk olduğu iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5434) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 140.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Aydın-Muğla karayolunun
bir bölümündeki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5435) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 141.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, THY uçak seferlerinde
bazı gazetelerin alınmadığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5436) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 142.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Pazar-Zile yolunun genişletilmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5437) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 143.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, akaryakıt fiyatlarıyla ilgili bir konuşmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5438) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/10/2008) 144.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, küresel mali
krize ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/5439)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 145.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da krizden
etkilenen esnafa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5440) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 146.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Erzurum-Trabzon yolunun
bölünmüş yol yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5441) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2008) 147.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, vakıf ve derneklere yurt dışından yapılan
yardımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/5442) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 148.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, TRT’nin açıköğretim yayınları için bedel istediği iddiasına ve bazı
programlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/5443) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 149.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, tayin edilen sendika yöneticilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5444) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 150.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, 57 nci Hükümet
dönemindeki ekonomik göstergelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5445) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 151.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, mal beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5446) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 152.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
Halkevleri Derneğinin kamu yararına dernek statüsünün kaldırılacağı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5447) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 153.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytok’un, Ankara’ya Kesikköprü Barajından getirilen suyun maliyetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5448) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 154.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, tekstil
sektöründeki sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5449)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 155.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, TOKİ’nin
güvenlik görevlilerine öncelik vermesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5450) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 156.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, yasama dokunulmazlığı dosyası TBMM’ye intikal
etmeyen milletvekillerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5451) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2008) 157.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir hakim hakkında
dava açılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 158.- İstanbul
Milletvekili Sabahat Tuncel’in,
Gebze M Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu ve hükümlüler arasında çıkan kavgaya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5453) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/10/2008) 159.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlığı
dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5454) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/10/2008) 160.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, SGK ile ilişiğini kesen
özel hastanelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5455) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 161.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, gözlük ve çerçeve bedellerindeki
uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5456) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 162.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, bazı diplomatik görüşmelere ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/5457)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 163.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, insan hakları ihlali
başvurularına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/5458) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 164.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2007 yılı ÜFE ve TÜFE artış oranlarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/5459) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 165.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2002 yılı ÜFE ve TÜFE artış oranlarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/5460) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 166.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2002 yılı milli gelir miktarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/5461) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 167.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, cari açığın
azaltılmasına yönelik tedbirlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/5462) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 168.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, kadın istihdamına yönelik projelere
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5463)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 169.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, bakımevinde kalan iki yaşlıya kötü muamele
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi
(7/5464) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 170.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Gemlik’te kurulması planlanan termik santrale
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5465)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 171.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, BOTAŞ’ın yargılanan bürokratlarına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5466) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/10/2008) 172.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
Afşin-Elbistan Termik Santrallerine Sivas-Kangal’dan kömür getirilmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5467)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 173.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Afşin-Elbistan
Termik Santrallerine eleman alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5468) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 174.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Halkevlerinin
kapatılmaya çalışıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5469) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2008) 175.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Van Emniyet Müdürlüğüne banka promosyon
gelirinden alınan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5470) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 176.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Niksar Kalesinin restorasyonuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5471) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 177.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’ta merkeze bağlı
bazı köylerin yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5472) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 178.- İzmir
Milletvekili Recai Birgün’ün, bir danışmanlık görevi
yapıp yapmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5473)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 179.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Döşemealtı
ilçesindeki bazı köylerin jandarma karakolu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5474) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 180.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytok’un, şehit cenazesi
törenlerindeki gözaltı olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5475) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 181.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, bir karakoldaki işkence
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5476) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/10/2008) 182.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir Belediyesindeki
bazı kadrolara ve kurulan şirketlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5477) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 183.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesindeki
bazı kadrolara ve kurulan şirketlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5478) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 184.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Erzurum Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5479)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 185.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Adana Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5480)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 186.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Ankara Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5481)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 187.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Antalya Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5482)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 188.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Bursa Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5483)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 189.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Gaziantep Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel
İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5484) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 190.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5485)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 191.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Kayseri Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5486)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 192.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Konya Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5487)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 193.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Sakarya Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5488)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 194.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel
İdare arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5489) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 195.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2008 yılları
arasında Samsun Büyükşehir Belediyesine bedelsiz verilen Hazine ve Özel İdare
arsa ve arazilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5490)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 196.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Fethiye’de yapılacak
kayak merkezine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5491) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 197.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’taki insanlık
anıtı inşaatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5492) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 198.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Mardin Kalesinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5493) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 199.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, elektrik zamlarının gerekçesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5494) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 200.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, özelleştirme
politikasına ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5495) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 201.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, THY çağrı merkezinin
kapatılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5496)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 202.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Frankfurt Kitap Fuarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5497) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2008) 203.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İnegöl Organize
Sanayi Bölgesinin kirlettiği bir dereye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5498) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 204.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, kapanan işyerlerine ve
küçük ölçekli sanayi kuruluşlarının kredi başvurularına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5499) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 205.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir uçak kazasının
inceleme raporuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5500)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 206.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Spor Toto Teşkilatı
personeline ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/5501) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/10/2008) 207.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, çiftçilerin desteklenmesine ve gübre
fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5502) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 208.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, insansız hava uçakları alımına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5503) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/10/2008) 209.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, milletvekillerine PTT aracılığıyla gönderilen bir
dokümana ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/5504) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/10/2008) Genel Görüşme Önergesi 1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve 19 Milletvekilinin, Sulama Birliklerinin sorunları konusunda Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/7) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2008) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 21 Milletvekilinin, Manavgat/Karabük köyünde
yaşanan bir orman yangınının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2008) 2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 36 Milletvekilinin,
Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yolsuzluk yapıldığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.10.2008) Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri 1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Almanya’da 9 Türkün
öldüğü yangın olayının soruşturmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4373) 2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY’nin bir broşüründeki
Türkiye haritasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4374) 3.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, fiyat farkı
esaslarının yeniden düzenlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4376) 4.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, elektrik zammına ve
alternatif enerji kaynaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4388) 5.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ege Bölgesinde kaybolan kişilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4395) 6.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Şarkikaraağaç İlçesindeki bazı köylerin kanalizasyon ve bir
kasabanın yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4397) 7.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’in
şebeke suyunun kalitesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4402) 8.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Kırım Kongo
kanamalı ateşine karşı alınan tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4403) 9.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da aile hekimliği
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4404) 10.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Kastamonu Doğum
ve Çocuk Hastanesinin kadro durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4405) 11.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Datça Devlet Hastanesinin
uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4406) 12.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Sabah-ATV’de
hissesi bulunan küçük yatırımcılara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/4417) 13.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, E-90 karayolunun iyileştirilmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4424) 14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, elektrik zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4426) 15.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, enerji üretimine ve
elektrik zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4427) 16.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığıyla ilgili bazı hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4428) 17.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon soruşturmasıyla
ilgili bilgilerin basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4436) 18.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, D-100
karayolundaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4451) 19.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya-Ankara hızlı tren projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4452) 20.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Bulgaristan ile taşımacılıkta yaşanan sorunlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4453) 21.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın’daki
bazı yolların iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4454) 22.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon
soruşturmasındaki bir yazışmanın basında çıkmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4459) 23.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4462) 24.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, köylere afet
yardımında ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4467) 25.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Düzce’de prefabrik konutlardaki depremzedelere
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4468) 26.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Bursa-Orhangazi
Belediyesince bir festivaldeki gösterilerin iptal edilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4472) 27.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, il özel
idarelerinin bölünmüş yol harcamalarına ve belediyelerin lale dikimine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4473) 28.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, KÖYDES ihale ilanlarının yayınlanmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4476) 29.- Bursa Milletvekili
Abdullah Özer’in, soruşturma açılan ve görevden alınan belediye başkanlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4478) 30.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, büyükşehir
belediyelerinin borçlarına ve kamudan alacaklarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4479) 31.- İzmir
Milletvekili Erdal Kalkan’ın, İzmir’in içme suyunda arsenik olduğu iddialarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4482) 32.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, keneyle mücadeleye ve bir
açıklamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4483) 33.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, keneyle mücadeleye ve Karabük’teki Kırım
Kongo kanamalı ateşi vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4485) 34.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa Büyükşehir Belediyesinin şoförlük hizmeti
alımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4491) 35.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bir soruşturmayla ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4493) 36.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Yükseköğretim
Kurumunda görevlendirilen bazı kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4497) 37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Mudanya İlçesindeki deprem riskine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4502) 38.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul ve
Ankara Büyükşehir Belediyelerinin su sayacı ihalelerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4513) 39.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Tuzla Aydınlı
Koyunda yapılan dolgulara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4527) 40.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Kırım Kongo
kanamalı ateşi vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4529) 41.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, maden arama ruhsat ve işletme izni verilen
şirketlerdeki hisse durumuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4555) 42.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, bazı projelerle ilgili
uluslararası tahkim davalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4557) 43.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye Elektrik
Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu raporuna ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4558) 44.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Afyonkarahisar İli
Çevre Hizmet Birliğinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4561) 45.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir stadyum inşaatı ve
bağlantı yolu yapımıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4562) 46.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4563) 47.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstinye Devlet
Hastanesi Başhekiminin görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4573)
48.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan’ın, bazı karayollarının yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4577) 49.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekom
tarifelerindeki haksız uygulama iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4578) 50.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Atatürk
Havalimanında metro levhalarının bulunmamasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4579) 51.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4580) No.: 19 4 Kasım 2008 Salı Teklifler 1.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy ve 2 Milletvekilinin;
Bursa İlinin Büyükorhan, Harmancık, Keles ve Orhaneli
İlçelerinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifi
(2/327) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.10.2008) 2.- Uşak
Milletvekili Nuri Uslu’nun; 4122 Sayılı Milli
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununa Bir (1) Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/328) (Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2008) 3.- Mersin
Milletvekili Zafer Üskül ve 12 Milletvekilinin; 5275
Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/329) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.10.2008) 4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin; Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik Enerjisi
Tarifelerine İlişkin Kanun Teklifi (2/330) (Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2008) 5.- Gaziantep
Milletvekili Fatma Şahin ve 16 Milletvekilinin; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun
105 inci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/331) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.10.2008) Tezkereler 1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/573) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2008) 2.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/574) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.10.2008) Rapor 1.- Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/657) (S. Sayısı: 302) (Dağıtma tarihi: 4.11.2008)
(GÜNDEME) 4 Kasım 2008 Salı BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12’nci Birleşimini açıyorum. III. - Y O K L A M A BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama süresi üç
dakikadır. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz, Isparta ilinin sorunları hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’e aittir. Buyurunuz Sayın Coşkuner. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta’nın ekonomik, sosyal ve çevre
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması MEVLÜT COŞKUNER
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Isparta’nın sorunları için
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama
geçmeden önce şu yaşanmış bir hikâyeyi anlatmaya çalışacağım: Kombassan’a para kaptıran vatandaşlardan bir tanesi bana
şöyle anlattı, dedi ki: “Kombassan’a para kaptırdık
ve Kombassan yöneticilerinden bir mektup aldık ‘Bizim için dua edin, para kazanalım, bunları
ödeyeceğiz.’ ve mektubun arkasında da sabır duası yazılmış.” Dilerim ki
Isparta’nın sorunlarına da Sayın Bakanlarımız, Sayın Başbakan ve AKP
milletvekilleri duyarsız kalıp bize sabır duası göndermezler. Değerli
dostlarım, arkadaşlarım; bugün, Isparta, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi
kan ağlamaktadır. Isparta’da Sümer Halı kapatılmıştır. Devlet Malzeme Ofisi
kapatılmıştır. Halil Hamit Paşa Kütüphanesi kapatılmıştır. Tekel satış yeri
kapatılmıştır. Aksu adliyesi kapatılmıştır. Şarkikaraağaç
ve Yalvaç Toprak Mahsulleri Ofisi ajansları kapatılmış, yine Şarkikaraağaç
Cezaevi kapatılmıştır ve Şarkikaraağaç Orman İşletme Müdürlüğü kapatılmıştır. Şarkikaraağaç Veteriner Okulu kapatılmıştır. Senirkent
Cezaevi kapatılmıştır. Yine Senirkent, Gelendost ve yöresinde sağlık ocakları
kapatılmıştır. En acısı da Pamukkale Ekspresi maalesef seferlerine devam
etmemektedir ve bunun ötesinde de ayrıca, bu devlet tarafından kapatılanların yanında
özeller de terk etmiştir. Isparta Mensucat fabrikası Hindistan’a gitmiştir. Koteks fabrikası, yılların Koteks’i
kapanmıştır. ÜNMAK kalorifer tesisleri kapatılmıştır. Petek fabrikası
kapatılmıştır. Çam Tekstil Anonim Şirketi kapatılmıştır. İsmet Tekstil
kapatılmıştır. Üçtuğ kapatılmıştır. Üç Kardeşler
fabrikası kapatılmıştır. Bunların yarısı da maalesef işçi düşürmüşlerdir. Durum
bu iken, bu yetmezmiş gibi, bir de bizim Küçükhacılar’ımız
ve Büyükhacılar’ımız ve sizin de yüzde 80 oy
aldığınız bu köylerimizle beraber Aliköy’ümüzde önce
tapu kadastro gelmiş, sonra da orman kadastro gelmiş ve maalesef orman kadastro
bu tapulu köy arazilerine “burası benimdir” demiş, çevirmiş. Neden ki, iki
kadastro beraber çalışamıyor ve bunun ötesinde, Acaristanbul’a
gücünüz yetmezken, o köylerimizin evleri yıkılmaya gidiliyor. Tabii ki ben
Sayın Milletvekilimiz Sait Dilek’le görüştüğüm için kendisine -teşekkür
ediyorum- bunun detayına girmeyeceğim ama maalesef, burada on yedi köyümüz
yıkılmaktadır. Elbette ki hukukun verdiği karara saygılıyız ama bir de
idarecilik vardır. Kış ayına girerken bu insanların evlerini yıkmak, bunları
sokağa atmak, nereye gideceklerini bilmemek ve bunların odunu kömürü olsa bile,
yakacak sobası olsa bile, evi olmadığı için nerede kalacak, bunları çok iyi
düşünmeliyiz. Bu insanlar hayvancılıkla geçinmektedir, bu hayvanlarını nereye
koyacaklardır? Biz,
yetkililerden burasının yıkılmamasını talep ediyoruz. Ayrıca diyoruz ki,
buradaki evler, öyle gelişigüzel evler değil ve bu evler orman binası olabilir
ve sosyal devlet de bu evleri yıkılacak vatandaşları bahara kadar idare eder,
daha sonra da bu arkadaşlarımıza yardım yapar, evlerini yapar. Yıkmak kolay ama
onun yerine ne koyacaksınız? Bir şey koymuyor iseniz, işte, vatandaşın ıstırabı
da o alanlarda ve o köylerde miting alanlarına döner. Önümdeki gazetede, işte
söylüyor, bütün gazeteler de bunları yazıyor. O nedenle sevgili
milletvekillerim, bunlara duyarlı olmak durumundayız. Ayrıca, bizim
Yenice köyümüz var ve -her yöreden bir köy aldım- Gedikli köyü var, Akkeçili köyü var. Burada Çevre Bakanlığınca yürürlüğe
konulan… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz. MEVLÜT COŞKUNER
(Devamla) - Su kirliliği için burada 1/1.000’lik imar planı yapıyor fakat
insanların evleri yıkılmış, evlerini tamir bile edemiyorlar. Tadilat da mı
yapılamaz bu insanların oraya? O nedenle diyorum ki sevgili dostlarım,
köylerimiz perişandır ve yine 3083 sayılı sulama alanlarındaki arazi
düzenlemesine, toplu araziler konusunda, bizim Yenişarbademli’de çıkmasına
rağmen bu karar bu da iptal edilmiştir. Ayrıca, orada Türkiye’nin ikinci yer altı gölü vardır, bunun için de önerge verdim, değiştirilmedi.
Şöyle sözlerimi
bağlıyorum değerli arkadaşlar, 22’nci Dönem milletvekillerine söyledim:
Yalvaç’a bir kaymakam gelir, kaymakam dalgın ve o günkü telefon bugünkü telefon
değil. Bir ara telefon çalar, karşıdan bir ses gelir, kaymakam sorar: “Orası
nere?” der, “Köstük”, “Sen kimsin?”, “Köstüklü Mustuk” (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
tamamlayınız Sayın Coşkuner. MEVLÜT COŞKUNER
(Devamla) – “Orada işler nasıl Mustuk?” diye sorar ve
karşıdaki Mustuk “Fastık fustuk.” der. Türkiye’de bütün
insanların sorunu var. Sizin de altı yıldır bu Türkiye’deki insanlarımıza,
Türkiye’de yaşayan bütün toplum katmanlarına yaptığınız işler acı vericidir.
Yani kısacası, sizler fastıkla fustukla
uğraşıyorsunuz. Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Coşkuner. Gündem dışı
ikinci söz, Telekom’da çalışanların emekliye zorlanmaları ve işten
çıkarılmaları hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’na aittir. Buyurunuz Sayın Yazıcıoğlu. 2.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun,
özelleştirme sonrasında Telekom’daki işçilerin işten çıkarılmaları ve
emekliliğe zorlanmalarına ilişkin gündem dışı konuşması MUHSİN YAZICIOĞLU
(Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Telekom’dan işçi çıkartmalar ve emekliye zorlamalarla ilgili söz
almış bulunuyorum. Büyük Birlik
Partisi olarak özelleştirmeye karşı değiliz ancak özelleştirmeler yapılırken
stratejik kurumlarımızın özelleştirilmesinde millî hassasiyetlerimizin dikkate
alınmasını istiyoruz. Yine, bankalarımızın ve millî finans sektörümüzde yabancı
ağırlığının artmasından ve yabancıların kontrolüne geçmesinden ülke olarak endişe
duymaktayız. Burada bu iki hususu öncelikle belirtmek istiyorum. Konuşmamın konusu
özelleştirilen Telekom’da çalışanların yaşadıkları sıkıntılar olmakla birlikte
özelleşen diğer kurumlarda da bütün çalışanlar aynı mağduriyeti
yaşamaktadırlar. Özelleştirilen kurumlarda çalışan nitelikli personel işsiz
kalmakta veya kamu kurumlarında 4/C statüsünde geçici olarak çalıştırılmaktadır. Yıllarca emek
verdiği, ihtisaslaştığı işini kaybetmekte, nitelikli elemanken niteliksiz işçi
olmakta ve gelir seviyesi asgari ücretin dahi altına düşmektedir. Özelleştirmeler
yapılırken bu insanların hakkı ve hukuku korunmalıydı, birdenbire patronların
vicdanına bırakılmamalıydı. Bu konuda ve genelde 4/C’lilerin
şartlarını düzeltmek için kanun teklifi de vermiş bulunmaktayım. Dolayısıyla Hükûmetin bu konu üzerinde durarak 4/C’lilerin
mağduriyetini bir an evvel gidermesinde büyük yarar görmekteyim. Türk Telekom
hisselerinin yüzde 55’inin satışı suretiyle özelleştirilmesinin üzerinden üç
yıllık süre geçmiş olmasına rağmen personele yönelik uyguladığı olumsuz
politikalar hâlâ gündemi işgal etmektedir. Özelleştirme sonrasında yaptıkları
ilk icraat, Hükûmeti yanlarına alarak kamu
görevlilerini beş yıllığına Hariri Ailesi’nin şirketi olan Oger
Telekom kontrolündeki özel Türk Telekom’a kiralamaya imkân veren kanunun
çıkarılmasını sağlamak olmuştur. İş bununla bitmemiş, çalışanlara güven
vermeyen eylem ve uygulamaları meyvesini vererek ilk etapta 13 bin memurun
kamuya geçmesine çanak tutulmuştur. Böylece, ihaleyi alırken öngördükleri
personel sayısı taahhüdüne uymadan, kısa yoldan kârlarını artırabilecekleri bir
imkâna kavuşmuşlardır. İhale aşamasında Özelleştirme İdaresine verilen iş
planında 48 bin personel çalıştırmayı taahhüt ederken bugün personel sayısı 32
bin civarına inmiştir. Personel sayısının 20 bin civarında azalmasında en
önemli etki kamu kurumlarına nakledilen personelden kaynaklanmaktadır. Daha
sonraki sırayı ise getirdikleri teşviklerle iş sözleşmesi feshedilen personel
alınmaktadır. Personel devlete nakledilerek devletin milyar dolarlık bir yük
altına konulması sağlanmış, bu arada yıllarını ülkenin en kaliteli bir şekilde
haberleşmesini temin etmek için ülkesine harcamış olan vefakâr Telekom
personelinin başka kurumlarda işe yaramaz bir duruma sürüklenmiş olması sağlanmıştır.
Ne yazık ki hiç kimse bundan da rahatsızlık duymamıştır. Başka kamu
kurumlarına nakil imkânı olan personel bir taraftan gönderilmeye devam
edilirken bir taraftan da teşvik uygulamalarıyla personel sayısı azaltılmaya
devam edilmektedir. Adına her ne kadar “teşvik” dense de belirledikleri norm
kadronun statüsündeki personelin işine son verileceği yolunda personel arasında
yayılan dedikoduyla bu teşvikler zorlamaya dönüşmüştür. İnsanları
üzmeden, onları rahatsız etmeden, rızasını alarak bir teşvik sistemi
getirilmesinin neyi kötüdür diyebilirsiniz ancak burada amaç teşvik değil,
işten atma kriteri olarak bu yöntem kullanılmaktadır.
Biz insanların kendi gönlüyle emekli olmasına veya emekliye teşvik edilmesine
bir şey demiyoruz. Emekliye zorlamanın, dayatmanın karşısındayız. Bu tür
uygulamalar neticesinde çalışanlarda tedirginlik oluşmuş ve işini kaybetme
korkusu yaşamaktadırlar. Bu düşünceyle beni de ziyarete gelerek endişelerini
dile getirmişler ve bazı sorularına cevap aramışlardır. Şimdi buradan
soruyorum: Daha ne kadar personel azaltılacaktır? Teşvikten sonra kendi
kafalarındaki sayıya ulaşıncaya kadar personel işten atılmaya devam edecek
midir? Küresel ekonomik kriz bahane edilerek çalışan sayısında bir azalmaya
gidilecek midir? Bunların hepsi bizim de Türk Telekom çalışanlarının da
kafasında asılı duran sorulardır. Sonuç olarak,
bugünkü sonuçlara baktığımızda yabancı sermayenin gelmesi, istihdamın artması,
yatırımların çoğalması ve rekabetin geliştirilmesi… BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. MUHSİN YAZICIOĞLU
(Devamla) - …amacıyla yapılan özelleştirmelerin bu amaçlara maalesef hizmet
etmediği görülmektedir. Sonuçları itibarıyla özelleştirilen kurumlarda ortaya
konulan personel politikaları sayesinde istihdamın daralması ve devletin
yükünün artmasına sebep olunmaktadır. Ayrıca, bu
kuruluşlarımızı satın alan yabancılar elde ettikleri kârı yurt dışına transfer
ederek millî ekonomiye de zarar vermektedirler. Yukarıda
açıkladığım endişeleri ve özelleştirilen kuruluşlardaki çalışanların
mağduriyetlerini Hükûmetin dikkate alması dileğiyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Yazıcıoğlu. Gündem dışı
üçüncü söz, doğal gaza yapılan son zamlar hakkında söz isteyen Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e aittir. Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar) 3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
doğal gaza yapılan zamlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Dünya ülkelerinin çok ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya
geldiği bu süreçte, tüm ülkeler çalışanların üzerindeki ve üretimin üzerindeki
yükü asgariye indirmek için arka arkasına program uyguladıkları bir sırada,
Türkiye’de üretenlerin, üretimin üzerine, çalışanların üzerine nasıl yük
yükleyebiliriz çabaları içindedirler; ekonomik krizin faturası dar gelirli
çalışanlara ve sanayiye ve üretime yüklenmek istenmektedir. Sayın Başbakan, televizyonlarda çıkan konuşmasında, krizin dar
gelirli ve ücretlilere en az yansıtılması için büyük önem verdiklerini
belirtiyor. Nasıl büyük önem vermişler ki, bir gecede, herkesin uyuduğu bir
sırada doğal gaza konutlarda yüzde 22,5, sanayide ise yüzde 22 zam
yapmışlardır. Eğer bu krizin çalışanlara ve dar gelirlilere yansımaması için
büyük önem vermeselerdi ne kadar zam yapacaklardı acaba? Su uyur, düşman uyumaz
misaliyle zammı, herkesin uyuduğu tam gece yarısı saat 02.00’de yapmışlardır ve
böylece yılbaşından bu yana doğal gaza yapılan zam 82,15 olmuştur.
İnsanlarımız, yoksul halkımız kışa girerken, tenceresini kaynatırken, suyunu
ısıtırken ve ekmeğini pişirirken daha fazla zam, daha fazla para ödeyecek
demektir. Memurlara ve emeklilere 2009’un birinci yarısında yüzde 4, ikinci
yarısında yüzde 4,5 zam öngören Hükûmet, dünyada ve
doğal gaz fiyatları yüzde 40 arttığı bir ortamda ve yıllık enflasyonun da 11,99
olduğu bir süreçte yılbaşından bu yana yüzde 82 zam yapmıştır. Bu zammın temel
nedeni nedir değerli arkadaşlarım? Bu zam nereden çıktı? AKP döneminde
yoksulluk, işsizlik, zam, zulüm, işkence olağan sayılmaya başlandı. AKP
döneminde krizin faturasının çalışanların üzerine yüklenme olayı daha fazla
olağan sayılmaya başlandı. BOTAŞ’ı ayakta tutmak için yapılmıştır bu zam. Her
ne kadar Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı BOTAŞ Genel Müdürüyle
televizyonlara çıkıp bu zammın gerekçesini açıklarken, bunun dünyadaki doğal
gaz fiyatlarındaki, petroldeki artıştan ve kurlardaki artıştan meydana
geldiğini ileri sürse de ve bu zammın bundan dolayı olduğunu belirtse de bu
doğru değildir. Sayın Bakan, Elektrik Mühendisleri Odasını, Makine Mühendisleri
Odasını, muhalefeti, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini, TÜSİAD’ı,
ekonomistleri ve köşe yazarlarını hesap bilmemekle suçluyor. Hesabı sadece AKP Hükûmeti biliyor! BOTAŞ’ın
yöneticileri bugün nerede? Hapishanede. BOTAŞ dibine kadar pisliklerin
içerisinde boğulan bir kurum. BOTAŞ ayakta duramaz hâle gelmiş. BOTAŞ’ı ayakta
tutmak için bu zamlar yapılıyor değerli arkadaşlarım. Ankara Büyükşehir
Belediyesi Başkanı Sayın Melih Gökçek “500 milyon YTL’nin
lafı mı olur?” diyor. Lafı olmazsa Sayın Gökçek git o parayı öde. Neden
ödemiyorsunuz? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı BOTAŞ’a olan borçlarını,
Ankara halkı kullandığı doğal gazın bedelini ödemediği için mi ödeyemiyor?
Halkın ödediği doğal gaz paralarını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı başta
olmak üzere tüm belediyeler politik ve siyasal amaçları için, oy almak için,
poşet dağıtmak için kullanıyorlar, gösterişli konser organizasyonlarına fahiş
fiyatlarla sanatçılar getiriyorlar, bu paraları orada harcıyorlar ve halktan
topladıkları paraları BOTAŞ’a vermiyorlar. Hükûmet
de, bu paraların BOTAŞ’a ödenmesini sağlamak görevi var iken, borçlarını
siliyor, faizlerini siliyor değerli arkadaşlarım. Ankara halkı kullandığı doğal
gazın bedelini ödüyor, ancak ikinci kez ödemek zorunda kalıyor. Sırf BOTAŞ’ı
ayakta tutmak için yapılıyor. Bu hesabı Enerji Bakanının bildiği kadar bu
ülkenin teknik elemanları da biliyor, ekonomistleri de biliyor. Bugün AKP Hükûmeti halkı kandırmayı bir kenara bırakmalıdır. Ankara
Belediyesinin, Elektrik Üretim AŞ’nin BOTAŞ’a olan borçlarının niye tahsil
edilmediğini çıkıp Bakan açıklamalıdır. BOTAŞ’ın yöneticilerinin bugün
hapishanede ne işi vardır? Sayın Enerji Bakanı bunları açıklamalıdır değerli arkadaşlarım. Bakın, kömürün
tonu 300 YTL’den 800 YTL’ye
çıktı. Bu doğal gaza yapılan zam sadece doğal gaz zammı olarak değil,
arkasından elektrik zammı olarak halka gelecektir, halkımız… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız Sayın Öztürk. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – …daha fazla ödemek zorunda kalacaktır. Bu doğal gaz zammıyla 503
YTL asgari ücret alan bir işçimiz, bir çalışanımız nasıl bunu karşılayacaktır?
Bu doğal gaz zammıyla 100 metrekarelik bir odada Bu doğal gaz
zammıyla Sayın Başbakan IMF’nin bizim ümüğümüzü sıkacağını söylemişti ama AKP
İktidarı bu doğal gaz zammıyla halkın ümüğünü sıkmakla kalmadı, kalbine hançer
attı, hançer! Bu zamların daha arkası gelecek, iğneden ipliğe bütün zamların
arkası gelecek. Eğer AKP İktidarı “İşte zam, zulüm, işkence; işte AKP.”
dedirtmek istemiyor ise bu zamları geriye alsın. Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Öztürk. Sayın Genç,
sisteme girmişsiniz, nedir acaba? KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Telekom işçilerinin zorla işten atılmasına ilişkin
uygulamayla ilgili bir iki cümle söylemek için söz istiyorum. BAŞKAN – Sayın
Genç, katkı amacıyla yapacağınız açıklama için bir dakika söz veriyorum,
yerinizden. Buyurunuz lütfen. V.- AÇIKLAMALAR 1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Telekom’da çalışan
işçilerin zorla emekliye sevk edilmek istendiğine ilişkin açıklaması KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Aslında
Telekom’un yüzde 46’sı devlete aittir efendim ve Telekom’da çalışan üst
yöneticilerden ayda 80 milyar lira para alanlar var. Yönetim Kurulu üyeleri çok
fahiş ücret almaktadırlar ve çok büyük israf var. Yönetim Kurulu toplantıları
Türkiye’nin ve dünyanın en lüks otellerinde yapılmaktadır, fakat nedense
işçileri çağırıyorlar “İlle emekliye ayrılacaksın.” diyorlar. Şimdi, Telekom
tamamen özel teşebbüste değil ki, yani devletin de burada denetimi var, yine
özelleştirilirken bununla yapılan sözleşme var. Bu sözleşme kurallarına eğer
uymuyorsa Telekom, bunu lütfen özelleştirmeden çıkarsınlar efendim. İşçilere
büyük zulüm yapılıyor “İlle emekliye ayrılın.” deniliyor. Bu, insanları çok
mağdur ediyor. Teşekkür ederim
efendim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler cevap verecektir. Buyurunuz Sayın
Güler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam) A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI (Devam) 3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
doğal gaza yapılan zamlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (Devam) ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Saygıdeğer Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu doğal gaz
meselesiyle ilgili basında olsun, bu salonda olsun epey farklı şeyler ifade
ediliyor. Ben, bu noktaya bir açıklık getirmek amacıyla söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Doğal gaz,
bildiğiniz gibi, bizim büyük ölçüde, hatta büyük ölçüde de değil neredeyse
tamamen dışa bağımlı olduğumuz bir kaynak. Her ne kadar Türkiye Petrolleri yeni
dönemde, özellikle gelecek sene kendi karasularımızda petrol ve doğal gaz
aramalarına ve sondajlarına başlayacak. İki boyutlu, üç boyutlu sismik
çalışmalarımız bitti ve beklentimiz de gayet iyi. Tabii, burada, klasik
tabiriyle matkabın ucunun mutlaka o rezervlere değmesi lazım, onun için de
sondaj yapacağız. Bunları yaptığımız takdirde bu dışa bağımlılığımız da büyük
ölçüde inşallah ortadan kalkacak. Bu gibi dışa
bağlı olduğumuz kalemlerde, üstelik bir de para birimi dolar olduğu takdirde
kontrollerimiz dışında değişiklikler meydana gelebiliyor. Bu
tamamen dışımızda olan bir şey. Çünkü, dolar bize bağlı olan bir para
birimi değil. Petrol de maalesef bizim ürettiğimiz bir kaynak değil. Böyle
olunca, her iki kaynakta da dışa bağımlı olunca, mecburen, kuralları koyanlar
burada hâkim oluyor. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Doğal gaz alım fiyatlarını açıkla Sayın Bakan. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Şimdi, bu noktada kendi gazımızla -ki Akçakoca’da da bunu bulduk,
inşallah, Karadeniz’de olsun, İç Anadolu’da olsun sondajlarımız devam ediyor-
inşallah bu tip tartışmalar bundan sonra giderek azalacak. Onu özellikle
vurgulamak istedim. Doğal gaza
gelince, bildiğiniz gibi biz değişik kaynaklardan doğal gaz alıyoruz. Bu
aldığımız doğal gazın da fiyatları özel bir formülle hesaplanıyor. Burada
petroldeki türevler, formülün içinde yer alıyor. Tabii bu petrolün fiyatı
değişince bu türevler de değişiyor. O zaman buradaki parametreler, yani oradaki
rakamlar da değişiyor. Yalnız petrolden bir farklılığı var: Diyelim ki petrol
düştüğü zaman, hemen bizim petrol istasyonlarındaki fiyatlar bir hafta,
bilemediniz birkaç gün içinde değişebiliyor. Ancak doğal gazda mukavelelerin
şartına bağlı olarak altı ay veya dokuz ay geriden geliyor. Bu
işin kuralı böyle. Yani bu kural sadece bize ait değil. Bu, yıllık 1,5
trilyon dolarlık bir ciro. Dünyadaki doğal gaz piyasası 1,5 trilyon dolarlık
bir piyasa. Yani, burada kuralı koyan, daha çok, üreten firmalar ve bunun
zamanında da kuralları konmuş. Bizim burada yaklaşık yüzde 2’lik bir payımız
var. Tabii, yüzde 2’lik olunca da burada, daha çok, çoğunluğun tabi olduğu
kurallar geçerli oluyor. Bu bakımdan da fiyatlar altı ay, dokuz ay geriden
geliyor. İran kontratı dokuz ay geriden geliyor, Rus doğal gazı altı ay geriden
geliyor. Bir de buna Nijerya’yı, Cezayir’i, Azerbaycan’ı kattığınız zaman,
onlar da aynı şekilde, altı ay geriden geliyor. Öyle olunca, herhangi bir
değişiklik -eğer dolar paritesi sabit kalırsa,
değişmezse- altı veya dokuz ay ağırlığına bağlı olarak bizi etkiliyor. Bu,
denizlerin geç soğuyup geç ısınması gibi, yani bu şekilde geç intikal ediyor ve
bu da dediğim gibi, uluslararası doğal gaz piyasasının kurallarının gereği. O
bakımdan, bilhassa temmuz ayında yükselen doğal gaz fiyatlarının -ki 150
dolarlara ulaştı- şu andaki esintisi bu, dalgası. Onun için, bugünkü
hesaplamaları yaparken, o günkü katsayıların yansıması böyle oluyor. Bir de
yüzde 33 kadar da doların değeri arttı, 1,2’lerde olan Türk parası 1,6’ya
kadar, 1,7’ye kadar çıktı, sonra 1,5’e kadar düştü. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Son iki ay Sayın Bakan, son iki ay. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Misal olarak, biz Rusya’ya
dolar olarak ödüyoruz, vatandaşımızdan TL olarak alıyoruz. TL olarak aldığımız
parayı dolara çevirirken paritesi değiştiği için,
çarptığımız rakamlarda günün dolar değerinin etkisi oluyor. Böyle olunca da,
petrol fiyatlarında yaklaşık yüzde 120 kadar artış olduğu hâlde bu sene, bizim
bu yaptığımız düzenleme veya zam bunun daha altında, yüzde 60-70 civarında
oldu. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Yüzde 82,5. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bunu da, gayet tabii ki… Şunu
da söyleyeyim size, bazı yanlış bilinen doğrular var, doğru bilinen yanlışlar
var, onları da bu vesileyle düzeltmek istiyorum. Bir kere, daha evvelden,
bizden önce yüzde 28 kârlılık oranıyla satılırken, biz kârlılık oranını yüzde
8’e kadar düşürdük, şu anda sıfır kârla satıyoruz. Yani artan fiyatları
düşünerek, vatandaşımıza yük olmasın ama bir yandan kamu da zarar etmesin diye
sıfır kârla satıyoruz, doğal gazı satış şeyimiz bu. Yani -burada da artan
fiyatlar- hiç olmazsa bir kısmını fedakârlık yaparak biz alalım dedik. Bunu yaparken de
doğal gazda önemli yatırımlar yaptık yani 9 vilayet doğal gaz kullanırken 63
vilayete çıktı bu. Bu arada Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi, Şahdeniz gibi, Türkiye-Yunanistan-İtalya bağlantısı gibi
önemli projeleri, yer altı deposu gibi projeleri de
gerçekleştirdik. Çok şükür şu anda bizim iç hatlarımız 4 bin kilometrelerden 11
bin kilometreye çıktı, yani Onuncu Yıl Marşı’ndaki “Demir ağlarla ördük ana
yurdu dört baştan” ifadesini “Çelik borularla ördük ana yurdu dört baştan”
diyebiliriz. Netice itibarıyla, bunlarla hava kirliliğiyle mücadelede çok
önemli bir etken olan, bir uygar enerji kaynağı olan doğal gazı altmış üç
vilayete inşallah bu yılın sonunda ulaştıracağız. Diğer vilayetlerimiz de
peşinden gelecek yani 9 vilayetten 63 vilayete… Eğer doğal gazdan bu kadar
halkımızın şikâyeti olsaydı böyle bir teveccühü göstermezlerdi. Ayrıca temiz
bir kaynak bu. KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Hiç kimsenin şikâyeti yok! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Şimdi, burada bu kriz lafı… YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Krizden bahsediyorsun. Krizi sen yaratıyorsun Sayın Bakan, sen! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Enerji sektöründe, ben Bakan
oldum olalı “Bugün elektrik kesilecek, bugün doğal gaz kesilecek, kriz geliyor,
öldük, bittik.” derken çok şükür altıncı senede de hem elektriğimiz hem doğal
gazımız gayet iyi durumda. Bir miktar sularımızda eksiklik var ama onu da
inşallah enerji üretimi ile toparlayacağız. Bakın şu salonda -daha evvelden
lambalara bakacak olursak- bizden önceki dönemde yüz lamba yanarken, biz buna
altı yılda altmış lamba ekledik yani bizden önceki yüz lambaya altmış lamba
ekledik. Bu az bir şey değil yani, altı yıldaki durum bu. Ve üstelik doğal
gazda da 9 vilayeti öyle 10’a, 12’ye, 13’e çıkartmadık, 63’e çıkarttık. Yani
bunu isteyen olmasa… Bakın, milletin bu doğal gazdan bu kadar şikâyeti olsa
buna dönmez. Biz de burada cesur bir karar aldık. Ekonominin gereği neyse onu
yaptık, aksi takdirde BOTAŞ zarar edecekti. BOTAŞ’ın zararını yine vatandaştan
alacaktık yani yine neticede vatandaşımızdan alacaktık. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Bakan, alacakları niye tahsil etmiyorsunuz? K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – BOTAŞ’ın alacaklarını niye tahsil etmiyorsunuz Sayın Bakan? YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – BOTAŞ’ın alacakları ne oldu? K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – BOTAŞ’ın alacakları, alacakları… Özel bankalara ödediği faiz… ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - O bakımdan, burada dünyadaki
değişim… Doları artıran biz değiliz. Bakınız, doları artıran biz değiliz,
petrolü de artıran biz değiliz. SIRRI SAKIK (Muş)
– Melih Gökçek’i affeden sizsiniz. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Üstelik de sıfır kârla
satıyoruz. Sıfır kârla satıyoruz. Dolayısıyla… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, 130 dolardan 65 dolara geldi. Niye
düşürmüyorsunuz? Mazot hâlâ 3 bin lira. Kimin cebine gidiyor bu para? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yalnız, bakın… (CHP
sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar… YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – BOTAŞ’ın kaç yöneticisi hapiste? BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, biraz daha sakin dinleyiniz lütfen. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Resmin sadece yarısını
görüyorsunuz. Resme baktığınız zaman tamını görün. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Bu gerekçe değil. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – BOTAŞ’ın alacakları Sayın Bakan… Özel bankalara ödediği faiz… ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bakın, ben size hem petrolün
fiyatından hem doların paritesinden faydalanın
söylüyorum. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – BOTAŞ’ın alacağı ne kadar? Kaç yöneticisi hapiste? Biz bunu
bilmek istiyoruz. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Alacağız, onu da alacağız.
Alacaklarımızı alacağız. Alacaklar… Bakınız… YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – 10 milyar dolar… K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Ödediği faiz… Özel bankalara ödediği faiz… ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bir dakika… BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayınız. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - BOTAŞ’ın alacakları sağlam
müşterilerde, merak etmeyin, devlette. Devlette… (CHP sıralarından gürültüler) SÜLEYMAN LATİF
YUNUSOĞLU (Trabzon) – Ankara Belediyesi mi sağlam? YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Niye tahsil etmiyorsunuz? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Alacağız onları, alacağız
onları. Merak etmeyin. Bakınız, hem
belediyeciliği güzel yapacağız hem iktidarı iyi yöneteceğiz. Halkımız da bunu
zaten görüyor. Hava kirliliğiyle
mücadele dersek, en iyisini yaptık. Yenilenebilir enerji derseniz, sizlerin
daha evvel hiç yapmadığınız rüzgârları, güneşleri, suları devreye sokuyoruz. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Kendiniz şikâyetçisiniz, kendiniz. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bu, dışa bağımlılığın gereği.
Dışa bağımlılığın gereğindeki anlaşmalar da bizden önce imzalandı. Dolayısıyla,
biz bunları düzeltiyoruz. Zaten altı ay, dokuz ay sonra gelen bu fiyat farkı
neticede altı ay, dokuz ay sonra önümüze çıkacak. Yine yüz yüze bakacağız. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Seçim yatırımı yapıyorsunuz. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yine siz burada olacaksınız,
biz burada olacağız. Uzun süre böyle olacağız zaten de! Yani, netice
itibarıyla, biz bunları yansıması gerekince yansıtacağız. Ekonominin gereği
neyse bunu yapıyoruz çünkü… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Mazot niye düşmüyor Sayın Bakan? Mazot niye 3 bin lira
hâlâ? 130 dolardan 65 dolara geldi. Bu para kimin cebine gidiyor? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bakın, tek taraflı konuşmayın.
Mazotun fiyatı, bir de doların değeri… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - 130 dolardan 65 dolara geldi… ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İkisi beraber çarpılınca… Şeyi de söyleyin, doları da konuşun. Bunları
artıran biz değiliz. O bakımdan, buradaki… Bakın, size güzel
bir haber de vereyim. Belki muhabirlere de taze bir haber olur. Mesela bizim
hiç kullanmadığımız jeotermal vardı. Bugün, MTA, biraz önce, sıcağı sıcağına,
bir ihale yaptı ve Aydın Sultanhisar’da 19 milyon 50 bin dolara yaklaşık
değeri, 7,5 megavatlık olan jeotermal kaynağımızdan elektrik üretmek üzere ihalesini
yaptık. Daha evvelden bu jeotermal yerin altında duruyordu, biz de üzerinde
geziyorduk, bundan kimse faydalanmıyordu. Şimdi, altı tane sahayı birden
ihaleye çıkarttık, bunlar da ekonomimizin hizmetine girecek. İşte bunlar yerli
kaynağımız, işte vatanseverlik, milliyetçilik, memleketini, milletini sevmek bu
yerli kaynaklarla oluyor. Dışa bağımlı olunca da işte böyle zorluklar
çekiyoruz, onları da azaltmaya çalışıyoruz. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Hep “vilayetlere yayıyorum” diyorsun, hep “yaygınlaştırıyorum”
diyorsun, hiçbir şey yok. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - O bakımdan, biz şimdi bu yerli
şeyleri yapıyoruz. Öbür taraftan maliyetlerimiz -bakın, doğal gazın
geldiğimizdeki kullanılan miktarı 17 milyar metreküptü, şu anda 38, bu sene
40’la filan bitireceğiz bunu- bakınız, bu kadar arttığı hâlde biz eleman
sayımızda düşüşler meydana getirdik, işletmecilikte düşüşler meydana getirdik.
Hâlbuki bunu ikiye katlayınca normal olarak eleman sayısı da artar. Biz adam
doldurmadık, maliyetlerimize, masraflarımıza dikkat ettik, verimliliği hâkim
kıldık ve şu anda dikkat ederseniz sıfır kârla götürebiliyoruz, bu çok önemli
bir şey. Yani bu bakımdan BOTAŞ da şu anda dünyanın sayılı
başarılı şirketlerinden bir tanesi. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep)
– BOTAŞ’ın kredi borçları ne olacak? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, borç-alacak, kâr-zarar
ve nakit akışı üç ayrı ifadedir, birbiriyle karıştırmayın. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Bakan, BOTAŞ ne kadar kredi aldı özel bankalardan, ne kadar
faiz ödedi? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakınınız, borç-alacak ayrı bir
ifadedir, kâr-zarar ayrı bir ifadedir, nakit akışı ayrı bir ifadedir, birini
ondan, birini ondan alırsanız kafanız karışır. Muhasebenin “m”sini
bilen, finansmanın “f”sini bilen bu hataları yapmaz.
Onun için, zaten dikkat ederseniz büyük bir çoğunluk ses çıkartmıyor. Yani
büyük bir çoğunluk, sizler, siz değerli milletvekillerimiz kâr-zararın ne
olduğunu ayrı biliyorsunuz, nakit akışını ayrı biliyorsunuz… K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Soru soruyoruz Sayın Bakan: BOTAŞ ne kadar kredi aldı özel
bankalardan, ne kadar faiz ödedi? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - ...ayrıca da borç-alacak ayrı.
Onun için, dikkat ederseniz bir tek birkaç kişiden geliyor, onlarla da biz kısa
bir zaman içinde oturur bunları enine boyuna konuşuruz. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Bakan, 500 YTL asgari ücret alan bir kişi 320 YTL’yi nasıl ödeyecek? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İşletmecilik hakikaten hem
bilim hem sanat. BOTAŞ’ın da üç özelliği var: Bir tarafta yatırım özelliği var,
yatırımcı bir şirkettir, bir yandan işletmeci bir şirkettir, bir yandan da
servis şirketidir. Yatırımlarını geciktiremez, herhangi bir yatırım altı ay
gecikse hiçbir şey fark etmeyebilir ama BOTAŞ’ın yatırımları gecikirse burada
çok önemli problemler çıkar. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Hiçbir şey olmaz! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onun için, yatırım şirketidir,
9 vilayetten 63 vilayete çıkartmıştır, 4 bin kilometreden 11 bin kilometreye
çıkartmış çelik boruları. Burada rakamları konuşalım. Mühendisler iknaya çalışmaz, ispat eder. Dolayısıyla, bu,
bir kere yatırımcı bir şirkettir, başarılıdır. Bunu dünya âlem biliyor, Nabucco’suyla, Şah Denizi’yle biliyor. İkincisi,
işletmeci bir şirkettir, kâr-zararını iyi bilir. Şu ana kadar zarar etmemiştir.
Bakınız, yanlış bilinen bir şeyi daha düzeltmek istiyorum: BOTAŞ şu güne kadar
zarar etmemiştir ama bazılarına bakarsanız -korkunç bir bilgi kirliliği var-
BOTAŞ bitti, öldü filan denir ama BOTAŞ zarar etmeyen bir şirkettir. Şu anda da
artan fiyatlara göre halkımıza yük olmamak için sıfır kârla bugün itibarıyla
vermektedir. BOTAŞ’ın üçüncü
özelliği, servis şirketidir. Herhangi bir işte, dediğim gibi, gecikmeler
olabilir ama doğal gazı altı saniye dahi geciktiremezsiniz. Onun için servisi
tam yapması lazım. Burada da başarılıdır. O bakımdan, lütfen,
bir millî kuruluşumuz olan BOTAŞ’ı, BOTAŞ’ın yönetimini insafsızca
eleştirmeyelim. Çünkü, zaten az sayıda adamla
çalışıyor verimli olsun diye, bizler de bunun için gayretini gösteriyoruz. Sizi
üşütmeden, elektriğinizi eksik tutmadan bunları yapıyoruz. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Bakan, niye hapisteler yöneticiler? Ne işleri var hapiste? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bunlar, şöyle söyleyeyim:
Bakınız, bizim dönemde 60 bin ihale yaptım. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Hapiste ne işi var yöneticilerin? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, benim Bakanlığım
döneminde irili ufaklı 60 bin ihale yapıldı, 60 bin ihale. Bunların içinde bir
iki tane yanlış varsa -ki o da daha hâlâ hukuki süreç devam ediyordur- yapan
cezasını çeker ama şunu söyleyeyim… S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – BOTAŞ’ı düşünüyorsanız şu Ankara Belediyesinden parasını bir
alıverin! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - 520 tane de şirketi yasakladık
biz. 520 tane, şu anda benden hoşlanmayan adam var. Yani, bunları da yaptık. Dolayısıyla, biz
burada temiz geldik, temiz gideceğiz ve şu anda da gücümüzle çalışıyoruz, bütün
samimiyetimizle çalışıyoruz, gayretli bir şekilde gece gündüz çalışıyoruz. Bunu
da zaten sizler de görüyorsunuz, halkımız da görüyor. Bütün dünyada dışımızda
olan bir artışın yansımasıdır bu. Bundan dolayı herhangi bir “mali terör” lafı
yanlıştır... ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Dünyada yüzde 40, Sayın Bakan, zam artışı, yüzde 82,5 artış yaptınız.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Biraz haddini aşan bir
ifadedir. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Halkı bari kandırmayın ya! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Böyle bir şey söz konusu değil.
Halkın ümüğünü sıkma diye bir şey yoktur. Biz geçen yıl -2007’de- hiç zam
yapmadık mesela, gerekmedi, yapmadık. Gerekmediği için doğal gaza 2007’de
yapmadık. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Seçim vardı, seçim. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Seçim vardı. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Gerekmedi çünkü. Dolar
yerindeydi, petrol fiyatı da fazla oynamadı, yapmadık. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Hayır, 2007’de seçim vardı, seçim! Ondan. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hayır, hayır, hiç alakası yok.
Bakın, peki, önümüzde seçim var, niye yapıyoruz o zaman? Şimdi önümüzde seçim
var, niye yapıyoruz? SIRRI SAKIK (Muş)
– Martta indirirsiniz. S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Martta indireceksiniz. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bununla alakası yok. Bakın,
size saygılarımla ben bunları arz etmeye çalışıyorum. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – BOTAŞ’ın borcuna gelelim, BOTAŞ’ın borcuna! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Dünyada da… Size tekrar tekrar söyleyeyim, burada tablolar da var, zamanınızı
almamak için göstermedim ama… ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Bakan, BOTAŞ’ın yöneticileri nerede? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şöyle bir yanlış ifade
kullanılıyor: “Türkiye en pahalı elektriği kullanıyor, en pahalı doğal gazı
kullanıyor.” gibi bir ifade var, bu da külliyen yalan, yanlış, onu da
söyleyeyim size. Biz, en ucuz demiyorum, ama ucuzlar arasındayız. Bu artan
doğal gaza karşı, bu artan petrol fiyatlarına karşı, bu artan dolar paritesine karşı gene de ucuzlar arasındayız. Bunun sebebi
de şu: Yönetim, paranın idaresi, insanın idaresi ve biraz da gönül meselesi bu. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Onun için yönetimin tamamı hapishanelerde! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Eğer bu işe gönlünüzü
verirseniz, bu işi sadece bir iş olarak görmezseniz ve bir miktar ter, bir
miktar da sevinç gözyaşı olursa bu işler yürür. KADİR URAL
(Mersin) – Sayın Bakan… Millî Gazete’de yazıyor Sayın Bakan! Millî Gazete’de
yazıyor, Millî Gazete’de! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – O bakımdan, bakın, ben size,
OECD’nin fiyatları var… KADİR URAL
(Mersin) – Tamam, mahkemeye verin o zaman Millî Gazete’yi. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Eğer merak ederseniz, bakın, OECD’de biz en pahalı ülkeler arasındayken… NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – 2007 zamları burada, biz yemeyiz! KADİR URAL
(Mersin) – Sayın Bakanım, “2007’de zam yok.” diyorsunuz… ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, rakamlar burada. KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – İşte zam! BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, müdahale edin. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Dolayısıyla, ben size
Türkiye’nin uygun bir zamanda… Bunları enine boyuna konuşacak zamanımız da var.
Biz ne konuştuğumuzu bilen kişileriz. Neticede farklı da olsa, eğer yanlış da
varsa düzeltiriz. KADİR URAL
(Mersin) – Sayın Bakanım, yanlış bilgi veriyorsunuz. “2007’de yok.” diyorsunuz,
2007’de var zam. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Dolayısıyla, size şunu söylemek
istiyorum, bizim burada söylemek istediğimiz şey şu: Doğal gaz konusu, inşallah
kendi kaynağımızdan çıktığı takdirde ileride, burada böyle tartışmalar
olmayacak. Ama biz bir yandan enerji kaynaklarını çeşitlendirerek,
yenilenebilir enerjiye ağırlık vererek, rüzgâra, güneşe, suya, jeotermale
ağırlık verdiğimiz zaman doğal gazın payı da düşecek. Çünkü biz aldığımız doğal
gazın yarısını elektrik üretmekte kullanıyoruz. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Elektriğe ne zaman zam yapacaksınız Sayın Bakan? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yani şuradaki lambaların yarısı
doğal gazdan gidiyor. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Elektrik zammı ne zaman Sayın Bakan, elektrik zammı? ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Şimdi, bunun bir kısmı
önümüzdeki günlerde rüzgârdan üretilecek. NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Yarısını söndürelim o zaman. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Birkaç tane abajur jeotermalden
üretilecek, birkaç tanesi kömürden üretilecek. S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – İthal kömür olmasın! ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – O zaman doğal gazın payı
düşecek ve inşallah Meclisimiz de yerli kaynaklarla aydınlanacak. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Meclise, bize bakamıyorsunuz, havaya tavaya bakıyorsunuz! BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Güler. Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Buyurun. V.- AÇIKLAMALAR (Devam) 2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanının cevabıyla ilgili açıklaması OKTAY VURAL
(İzmir) – Biraz önce Sayın Bakan 2007’de zam yapılmadığını söyledi ama bugünkü
gazetelerde 31 Ocak 2007’de konutlarda 4,55; sanayide 4,59; 1 Haziran 2007’de
yüzde 7,4; Kasım 2007’de yüzde 9,52 ÖTV’ye yapılan
zamlardan bahsediliyor. Eğer zam yapılmamışsa, bu konuda gazeteye bir tekzip
gönderirseniz… Dolayısıyla, daha tutarlı olacağını düşünüyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Vural bu açıklamanız için. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Ben sizin BOTAŞ Genel Müdürü
olduğunuz zamandaki rakamları da biliyorum. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım. VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) TEZKERELER 1.- Slovakya Ulusal Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin
davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri
Komisyonu, AB Uyum Komisyonu ve Türkiye-Slovakya Parlamentolararası
Dostluk Grubu üyelerinden müteşekkil Parlamento heyetini oluşturmak üzere
gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/575) 30
Ekim 2008 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna Slovakya Ulusal
Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu, AB Uyum Komisyonu ve Türkiye-Slovakya Parlamentolararası Dostluk Grubu üyelerinden oluşan
parlamento heyetinin Slovakya'ya resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul'un 8
Ekim 2008 tarih ve 3 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkındaki 3620 Sayılı
Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Hamza Hamit Homriş Bursa Milletvekili Murat Mercan Eskişehir
Milletvekili Özlem Müftüoğlu Gaziantep Milletvekili Taha Aksoy İzmir
Milletvekili Canan Arıtman İzmir
Milletvekili BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır, okutuyorum. B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21
milletvekilinin, Manavgat’ın Karabük köyünde yaşanan bir orman yangınının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/275) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 31 Temmuz 2008
tarihinde Manavgat/Karabük köyünde başlayan, Serik/Karataş Köyünde iki
vatandaşımızın yanarak hayatını kaybettiği, 60 evin yanarak kül olduğu orman
yangını beş gündür söndürülemeyip, halen devam etmektedir. Son yıllarda yaşanan
Türkiye'nin en büyük orman yangınlarından biri olan bu yangınla ilgili olarak
gerekçede arz ettiğimiz nedenlerle, Anayasamızın 98, TBMM İç Tüzük’ümüzün 104
ve 105’inci maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 4/8/2008
Gerekçe: Antalya/Manavgat
ilçesi Karabük köyünde 31 Temmuz 2008 tarihinde çıkan yangın, 4 Ağustos 2008
tarihi itibariyle söndürülememiş, Manavgat'ın Çardak bölgesinde, Koru Dağı ve Karabucak mevkilerinde halen devam etmektedir. Geniş bir alanda
etkili olan bu yangında; Serik ilçemizin Karataş köyünde iki vatandaşımız
yanarak hayatını kaybetmiş, 60 ev yanarak kül olmuş, 88 ahır ile büyükbaş ve
küçükbaş hayvanlar da yanmıştır. Bu köydeki yangın süresince; "devletin
hiçbir yangın söndürme faaliyeti yapmadığı, beş gündür de; Karataş köyünü,
Orman Bakanı başta olmak üzere hiçbir bakanın gelip durumu yerinde görmediği,
devletin gerekli tedbirleri zamanında almadığı" muhtar ve köylüler
tarafından ifade edilmektedir. Sarıabalı köyünde de
altı ev yanmıştır. 3 Ağustos 2008 tarihinde
CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ve beraberindeki milletvekilleri; yangın
bölgesindeki incelemelerinde, Karataş köylülerinin, içler acısı durumunu ve
yaşamlarını bile sürdüremeyecek halde olduklarını, devletin acilen önlem
almasının gerekli olduğunu, bizzat yerinde tespit etmişlerdir. Son zamanlarda
Antalya başta olmak üzere, ülkemizdeki orman yangınlarının ciddi boyutlar
kazanması, küresel ısınmadan dolayı ileride çok daha vahim tehditlerin
oluşabileceği dikkate alınarak; 1-
Manavgat/Karabük köyünde başlayan yangının çıkış nedeni veya nedenlerinin
tespit edilmesi, 2 - Serik/Karataş
köyünün yanması sırasında neden yangın söndürme çalışması yapılmadığının
açıklığa kavuşturulması, 3 - Yangın
söndürmelerde ilk müdahalede gecikme olup olmadığı, 4 - Yangını
söndürme çalışmalarında gerekli araç ve gereçlerin yeterli olup olmadığı,
etkin, verimli ve koordineli çalışmaların yapılıp yapılmadığı, 5 - Yangından
zarar gören vatandaşların acil insani ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı,
6 - Manavgat ve
Serik'te bu yangında yanan alanın miktarı, Orman Bakanına göre dört bin hektar,
CHP heyetine brifing veren Orman Bakanlığı ilgilisine
göre sekiz bin hektar, basına göre de 14-15 bin hektar olarak açıklanmıştır.
Yanan alanın gerçek miktarının belirlenmesi, 7 - Yangın
alanlarının tekrar ormanlaştırılması ve yangından zarar gören vatandaşların
ekonomik, sosyal, psikolojik rehabilitasyonu ile köylerin tekrar iskanı için yapılması gerekenlerin tespit edilmesi, 8 - Orman
yangınlarının hızlı, etkili ve verimli bir şekilde söndürülememesinin ve
söndürme faaliyetlerinin sadece rüzgâra bağlı olarak açıklanmasının yanında,
Orman Bakanlığındaki kadrolaşmanın ve nitelikli eğitim verilmemesinin etkisinin
olup olmadığının araştırılması, 9 - Ulusal
düzeyde mevcut yapılan klasik yangın söndürme metotları yerine daha etkili
olabilecek alternatif yangın söndürme modellerinin oluşturulması için, Yurt içi ve yurt
dışında araştırma yapmak ve çözüm önerileri geliştirmek için, bir Meclis
araştırma komisyonunun kurulması gereklidir. 2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman
ve 36 milletvekilinin, Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde
yolsuzluk yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gerekçesini ekte
sunduğumuz Bursa İli Merinos Kumaş Fabrikalarının özelleştirilmesinde yapılan
yolsuzlukların araştırılması için Anayasa'nın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
) Gerekçe 1935 yılında
İsmet İnönü'nün temelini attığı Bursa Merinos Kumaş fabrikasının açılışını
Şubat 1938'de bu fabrikanın isim babası Atatürk yapmıştır. Cumhuriyet devri
sanayisinin sembol kuruluşu olarak yıllar boyunca üzerine düşeni yapmış olan
Bursa'daki Merinos Fabrikaları, Dünyadaki ve Türkiye'deki ekonomik süreç içinde
kapatılma noktasına kadar gelmiş ve kapatılmıştır Merinos Fabrikası
2005 yılına kadar dünyanın en kaliteli yünlü elbiselik kumaşlarını üretmiş, on
binlerce kişiye ekmek kapısı olmuştur. Yılları alan
özelleştirme süreci sonunda Merinos binaları ve arazisi Belediyeye
devredilmiştir. Daha önceki iktidarlar döneminde başlayan özelleştirme ve
kapanma safhalarında çeşitli nedenlerle kesintiler olmuştur. Son olarak 2004
yılında tam olarak Belediyeye devir işlemi gerçekleştirilebilmiştir. AKP'li iktidar
AKP'li belediyeye devir işlemini gerçekleştirmiş ve Bursa Büyükşehir Belediyesi
bu alanda bir çalışma başlatmıştır. Yine Merinos ismi ve markası da
özelleştirme idaresi tarafından para kazanmak için ihale ile satılmıştır. Belediyeye
verilen ve içinde çok büyük binaların bulunduğu tarihî Merinos Tesislerindeki
devasa binaların içleri restore edilerek her türlü salon yapma imkânı var iken,
Bursa Büyükşehir Belediyesi yeni bir inşaata başlamış ve trilyonlarca lirayı
bulan çok yanlış bir yatırım başlatılmıştır. Bu yatırım Bursa'nın öncelikli
ihtiyaçlarının yapılmasını da engellemiştir. Eski fabrika
binalarının da bulunduğu, hâlihazırda nefis bir tabiat parkı konumundaki bu
yerlere trilyonlar harcanarak Kongre ve Fuar Merkezi, Opera ve Bale Salonu,
Sinemalar, Nikah Salonu ve Açık Hava Tesisleri
yapılacağı açıklanmıştır. Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası ile yapılan bir protokol ile BTSO'nun 25
trilyonluk bir katkısı sağlanmış, diğer 25 trilyonu da Belediyece karşılanacak
olan yatırımın anlaşma yetki isteği Belediye Meclisinden oy çokluğu ile
geçirilmiştir. Bu protokol gereği 25 trilyonu BTSO tarafından karşılanmak üzere
50 trilyon gibi büyük bir rakamla yola çıkan belediye yönetiminin işgüzarlığı
sonucunda bu milletin şimdilik 150 trilyonu harcanmıştır. Bursa'nın
göbeğinde bulunan, Merinos Kumaş Fabrikası'nın 315 dönüm arsasına göz
dikenlerin istekleri doğrultusunda Özelleştirme Yüksek Kurulu fabrikanın makine
ve teçhizatını hurdacıya yüzde 20'si peşin, kalanı taksitle ödenmek üzere 3
milyon 825 bin YTL'ye satmıştır. 15.11.2007
tarihinde yapılan Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinde hiçbir evrak göstermeden
gündeme aldırılan ve alelacele oy çokluğu ile kabul ettirilen 20 milyon euroluk borçlanma yetkisi ile belediye yaklaşık 40
trilyonluk bir borca daha sokulmaktadır. Bütün bunların
yanında Atatürk'ün hizmete açtığı tarihi Merinos Tesisleri bankalara teminat
gösterilmektedir. Bu karar Bursa için bir ayıp olarak tarihe geçecektir. Bursa ilimiz için
çok önemli bir konu olan Merinos Kumaş Fabrikaları özelleştirme talanının
araştırılarak yapılan yolsuzlukların tespit edilmesi amacı ile bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir. BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır. Genel görüşme
açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum: C) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ 1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 19 milletvekilinin, Sulama Birliklerinin
sorunları konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/7) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Sulama birlikleri, su kaynaklarımızın rantabl kullanımı ve değerlendirilmesi
amacıyla oluşturulmuş, ancak, geçtiğimiz süreçte bu uygulama olumlu sonuç
vermemiş, birlikler özellikle TEDAŞ'a elektrik
borçları nedeniyle kapanma noktasına gelmiş, 15-20 yıl önce birliklere devir
edilen kanallar yok olmuş ve bu kanallarda çok önemli ölçüde su kaybı
yaşanmaktadır. Bu nedenle de sulamada önemli sorunlar yaşanmakta, yeterli
ölçüde sulanamayan araziler nedeniyle araziler kurumuş ve ürün alınamaz hâle
gelinmektedir. Özellikle DSİ
tarafından birliklere devir edilen sulama kanalları arasında haksız rekabet
oluşmakta. Elektrik enerjisi kullanan birliklerin üyeleri borçlarını ödeyemez
halde olup, bu birliklerimiz kapanma aşamasına gelmiştir. Sulama birlikleri
ile ilgili yeni önlemler alınmadıkça oluşan kuraklık nedeniyle su
kaynaklarımızın önemli ölçüde azaldığı bir süreçte insanlarımızın ve ülkemizin
çok önemli kayıplarla karşı karşıya geleceği bir gerçektir. Ülkemizin
içerisinde bulunduğu bu koşulların irdelenmesi amacıyla, Anayasanın 98., İçtüzüğün 102. ve 103. Maddeleri uyarınca Genel Görüşme
açılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemdeki
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki görüşme sırası
geldiğinde yapılacaktır. Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım. VII.- ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 4-5 Kasım 2008 Salı
ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmemesine; 4 Kasım 2008 Salı günkü birleşimde 296 sıra sayılı
Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu
Önerisi No: Tarih:
04.11.1008 Danışma Kurulunun
4 Kasım 2008 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bekir Bozdağ Kemal
Anadol Adalet ve Kalkınma
Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili Oktay
Vural Selahattin
Demirtaş Milliyetçi Hareket
Partisi Demokratik
Toplum Partisi Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili Öneriler: Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işler kısmında bulunan 297, 281, 114, 242, 251, 283, 42, 36, 287, 291, 288 ve
292 sıra sayılı; Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme
tezkeresi ile kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2, 4, 11, 12,
13, 15, 36, 37, 38, 39, 40 ve 41 inci sıralarına alınması, Gelen Kâğıtlar
Listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 302 sıra sayılı Bazı
Varlıkların Millî Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının ise 48
saat geçmeden bu kısmın 3. sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi, Genel Kurulun 4-5
Kasım 2008 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer
denetim konularının görüşülmemesi, 4 Kasım 2008 Salı günkü birleşimde 296 sıra
sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından
sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, Genel Kurulun; 4
Kasım 2008 Salı günkü (bugün) birleşimde 15:00-20:00
saatleri arasında, 5 ve 6 Kasım 2008 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde
ise 11:00-13:00 ile 14:00-20:00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi, Önerilmiştir. BAŞKAN – Danışma
Kurulu önerisinin lehinde Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak konuşmak istiyordu. Buyurunuz Sayın
Kaynak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime
başlamadan hepinizi saygıyla selamlıyorum. 4 saygıdeğer grup
başkan vekilimizin imzasıyla Genel Kurulumuza sunulan Danışma Kurulu önerisinin
aslında özü kasım ayını en verimli şekilde değerlendirmektir. Çünkü aralık
ayında bir uzun Kurban Bayramı tatili ve arkası sıra bütçe görüşmelerimiz
olacaktır. Genel Kurulumuzun
normalden daha uzun saatlerde çalışması öngörülmektedir. Bugün saat 20.00’ye
kadar, yarın ve perşembe günü ise saat 11.00’de Genel Kurulun çalışmalara
başlaması ve akşam yine 20.00’ye kadar çalışması öngörülmektedir. Yine, grup başkan
vekillerimizin, diğer parti gruplarının da iştirak ettiği öncelikte, önemde
yasalar belli bir sıralamaya tabi tutulmaktadır. Bu sebeple
Danışma Kurulu önerimizin kabulünü yüce Meclisten talep ediyoruz ve bu
vesileyle hepinize bir kez daha saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Kaynak. Danışma Kurulu
önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli. Buyurunuz Sayın
İçli. (DSP sıralarından alkışlar) H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulunun aleyhinde söz aldım. Elimdeki Danışma
Kurulu önerisi, biraz evvel de değerli milletvekili arkadaşımız okudu, aynen şu
ibareyi taşıyor: “Danışma Kurulunun 4 Kasım 2008 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantıda -altını çiziyorum- aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.” deniyor. Bu önerinin
altında Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanının imzası olduğu gibi, sayın
grup başkan vekillerinin de imzası var. Bakın, aşağıda,
değerli arkadaşlarım, hiçbir öneri yok. Aşağıda hiçbir öneri yok. Ekinde bir
öneri var! Diyeceksiniz ki
“Niye Türkçeye taktınız?” Söyleyeceğim. Bakın “Öneriler”
denmiş ekinde, bir kısım boş bırakılmış, görüşülecek 302 sayılı Bazı Varlıkların
Millî Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı el yazısıyla eklenmiş ve
bu öneriye baktığımız zaman, bu öneride karalamalar olduğu gibi, el yazısıyla
eklemeler var. Değerli
arkadaşlarım, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Burası ciddi bir kurum,
burası ciddi bir kurum. Bu öneri el
yazısıyla düzeltildikten sonra bir paraf atılmış. Parafın da sahibi kim biliyor
musunuz? Tek bir paraf var. AKP Grup Başkan Vekili arkadaşımız Bekir Bozdağ’ın -sanıyorum- imzası, parafı bu. Daha devlet
memuriyetine yeni başlayan kişiler dahi bilir: Eğer bir yazıda bir değişiklik
yapıldıysa, bir karalama, bir eklenti yapıldıysa herkesin parafının, imzasının
olması gerekir. Sayın Bekir Bozdağ’a güvenmemekten değil. Yanlış, konuşulanın dışında
bir ekleme yaptı demiyorum ama Sayın Başkan, siz de okutuyorsunuz. Böyle bir
şey olur mu? Böyle bir şey olur mu? Nokta nokta,
boşluk, bir kişi sonradan dolduruyor el yazılarıyla. Neyimiz var, neyi kaçırıyoruz,
neyin acelesi var? Bakın burada
diyor ki el yazısıyla eklemede: “Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan -nokta nokta kısmı- 302 sayılı kanun…” Şimdi
istettirdim, kavas arkadaş koşa koşa getirdi. Bu
kanun daha bize dağıtılmadı ama işin ilginç yanı “Gelen Kâğıtlar listesinde
yayımlanan…” deniyor. Gelen Kâğıtlar listesi elimizde. Gelen Kâğıtlar
listesinin en son sırasındaki kanunun sıra sayısı 300. Ne oluyoruz? Biz ne
yapıyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde? Buradaki 550 milletvekiline hiç mi
saygı gösterilmiyor? Özellikle Meclis Başkanını bu saygıya davet ediyorum,
Türkiye Büyük Meclisi Başkanını saygılı olmaya davet ediyorum. Kendi imzasıyla
gelen bir Danışma Kurulu önerisi bu şekilde mi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna getirilir? Öncelikle bunu ifade etmek istiyorum. İkincisi: Yine bu
Danışma Kurulu önerisinde Anayasa’mızın ve İç Tüzük’ümüzün bir amir hükmü olan
sözlü soruların görüşülmemesi tekrar gündeme getiriliyor. Ha, gerçi yazılı
sorulara Hükûmet cevap veriyor mu, verdiği cevaplar
ne derece yeterli, ayrı bir tartışma konusu. Sayın Milletvekili Süleyman
Yağız’ın ve birçok milletvekili arkadaşın verdiği yazılı sorulara Hükûmet cevap vermiyor ya da işine geldiği gibi cevap
veriyor. Geçen gün
Eskişehir’deydim. Eskişehir’in en önemli sorunlarından birisi
tramvay meselesinin genişletilmesi meselesi. 2008 Yatırım Programı’na
aldıramadık. 2009 Yatırım Programı’na aldırmak için elimizden gelen çabayı
gösteriyoruz. Ama Hükûmet kendisinden olmayan
belediyeleri cezalandırmak pahasına Eskişehir halkını cezalandırmaya kalkıyor.
Bana Eskişehir’deki vatandaşlarımız soruyor, “Sayın Milletvekilim, sen
Eskişehir Milletvekilisin, niye bu sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getirmiyorsun?” diyor. Benim partimin grubu yok. Ben ancak böyle
zamanlarda söz alabiliyorum. Ben, Hükûmete bu
partizanca davranmasının hesabını soramayacak mıyım Anayasa’ya göre denetleme
hakkı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda? Ben hangi ortamlarda
sesimi duyuracağım? Ben buraya niçin geldim? Halk beni niçin buraya gönderdi? Önerge veriyorum,
torbaya dâhil oluyor, 60-70 milletvekilinin arasında kuraya tabi tutuluyorum.
Geçen gün Sayın Başkan sizin Başkanlığınızda, tezkere konusunda, okunduktan bir
gün sonra verdim, bir baktım Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız Sayın Onur Öymen konuştu, bir de MHP’li arkadaşımıza kura çıktı. Ne
kadar tesadüftür? Ha, çok değerli bilgilerinden yararlandım, çok saygı
duyuyorum o milletvekili arkadaşlarımıza. Ama, ben,
başka bir siyasi partinin mensubu olarak kendi görüşlerimi burada ifade
edemeyecek miyim? Hangi ortamda ifade edeceğim ben bu görüşlerimi? Gündem… Şimdi
yine bakıyorum. Gündemde ne değişiyor değerli arkadaşlarımız? Biraz önce
lehinde konuşan arkadaşımız, aralık ayının çok yoğun geçeceğini söylüyor.
Bakın, İstatistik Kurumuyla ilgili bir kanun tasarısı, Dernekler Kanunu’yla
ilgili kanun tasarısı, Sudan Cumhuriyeti bilimsel ve teknolojik araştırmayla
ilgili bir kanun tasarısı gündeme geliyor Türkiye’nin çok önemli gündemi olduğu
bugünlerde. Değerli
arkadaşlarım, Türkiye’nin gündemi… Kabul edersiniz etmezsiniz, halkımız ekmeğe
muhtaç duruma düşürüldü. Biraz evvel Sayın Bakanı dinledim doğal gazla ilgili.
Sayın Eskişehir Milletvekili Maliye Bakanımız Kemal Bey de açıklamalarında
“Girdiler sadece doğal gaz girdisi mi?” diye başka bir bakış açısıyla olaya
yaklaştı. Doğal gaza zam geldiği zaman ekmeğe de zam gelir, her şeye zam gelir.
Elektriğe zam geldiği zaman, mazota, benzine zam geldiği zaman her şeye zam
gelir. Eskişehir’deki
sanayicilerle, tüccarlarla görüşüyoruz, cinnet sınırındalar, anahtarlarını
teslim edecek durumdalar. Bankalara her şeyi ipotekli. Vatandaşlarımız
kredi kartıyla bankalara ipotekli. Dalga dalga… Bir
sene önce söylemiştim: Türkiye 9 şiddetinde ekonomik depremle karşı karşıya,
ilgilileri uyarıyorum, olayı geçiştirmeyin, ne gibi tedbirler alacaksak alalım,
bu vatan bizim vatanımızdır dedim, seslendim. Şimdi, biraz evvel Sayın Bakan
“Eğer bir ülke dışa bağımlı olursa doğal gaza da zam gelir, elektriğe de zam
gelir.” dedi. Sayın Bakanım siz orada Hükûmet olarak
oturuyorsunuz, dışa bağımlılığı azaltmak sizin göreviniz. Yaptıklarınızla
övünüyorsunuz, siz Hükûmetsiniz, siz yapacaksınız,
halk sizi yapmanız için iktidar etti, onun için hükûmetsiniz.
Ağlamak için… YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Yapmadığınız için sizi de indirdi. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla)
– Evet, yapmadığımız için bizi de indirdi. Demokrasiler budur. Ama
demokrasilerde gerçeği saptırmak, olayları hafife almak, çok büyük, telafisi
mümkün olmayan zararlara götürür. Köylü ağlıyor. Sadece bu değil, mazot,
benzin, gübre, her türlü şeyden dolayı çiftçi, esnaf, sanayici ağlıyor,
yırtınıyor. Ama ne kanunu getiriyoruz -zamanı geldiğinde konuşacağız- her tür
kara para. Bilenler, ekonomistler bunu söylüyor. Neymiş? Borcumuzu
çevirebilmek için sıcak paraya ihtiyacımız varmış da o. Siz hovardaca yetmiş
dokuz yılda 200 milyar doları 550 milyar dolara getirirken -Sayın Bakanın
tabiriyle- dışa bağımlı bir hâle getirmediniz mi? Bankaların yüzde 50’si civarı
yabancılara gittiği zaman siz getirmediniz mi? Ülkenin yüz akı kuruluşlarını
böyle babalar gibi sattığınız zaman siz getirmediniz mi bunları? Şimdi
dışa bağımlı hâle getirilmiş de, doğal gaza tabiymişiz de, elektrik böyleymiş
de… Çocukların bile güleceği olayın bana Türkiye Büyük Millet Meclisinde böyle
anlatılmasından ben hicap duyuyorum, hicap. YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Banka mı bıraktınız? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – “Banka mı bıraktınız?” İşte, Sayın Başbakanınız açıklıyor,
Başbakanınız, bakanlarınız. 2001 yılında alınan o tedbirler sayesinde
bankacılık bugün sapasağlam ayakta duruyor. Elli yılın… Sizin yanınızda oturan
arkadaşlarınız başka siyasi partilerde görevliyken o bankaları o arkadaşlarınız
getirdi. Onlar gökten gelmedi o yanınızda AKP’li olarak oturan arkadaşlarınız,
başka siyasi partilerde görev yapıyorlardı. Nereden? Sayın Meclis Başkanı Sayın
Köksal Toptan hangi siyasi partide görev yaptı? ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Bankalar ne zaman batmıştı? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – İşte onu söyleyeceğim, onu söylüyorum. 1999-2001 yılı. Onun
bedelini Türk halkı öylesine bir manipülasyonla
algıladı, evet cezalandırdı. ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Yani sizin döneminizde battı değil mi? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Ben ona bir şey demiyorum, halkın iradesine saygım sonsuz ama yalan
söylemek çok tehlikeli, gerçekleri saklamak çok tehlikeli, “Bize bir şey olmaz
canım.” demek çok tehlikeli, bir gün önce söylediğinizi ertesi gün kendinizin
tekzip etmesi çok tehlikeli. O zaman halk “Ya bir ülkenin başbakanı, bakanları
bunu söylüyorsa…” Saygı duyduğu için devlete gerekli tedbirleri almaz. O zaman
doğruları söyleyeceksiniz. Bakın, madem her
şey güllük gülistanlık da bu kara parayı, mafya parası mı, terörist parası mı,
uyuşturucu parası mı, fuhuş parası mı, ne olduğu belli olmayan paraları
getirebilmek için istediği güvenceyi neden getirmeye çalışıyorsunuz?
Ekonomistler bunu söylüyor. Ben ekonomist değilim, ben hukukçuyum, ben hukukun
ahlaki boyutlarına, etik boyutlarına bakarım. O zaman bunun cevabını vermek
durumundasınız. Bakın, reel
sektör, bütün fabrikalar kan ağlıyor, sadece TÜSİAD değil, Türkiye’nin 100
büyük iş adamı değil. Bugün büyük yatırımlarımız çok ciddi sıkıntı içerisinde. İsterdim ki
Türkiye’ye getirdiğiniz bu gündeme… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurun. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Peki Sayın Başkanım. O fabrikalarımızı
üretime nasıl teşvik edebiliriz? İşçi çıkartıyorlar. Eskişehir’de daha bir
günde 1.100 işçi çıkartıldı. Türkiye’nin her yerinde işçi çıkartılıyor.
İşçilere baskı uygulandığına dair duyumlar alıyoruz: “Yarı ücrete çalış, bak,
ücretsiz çalış, şöyle izin verelim…” Bunları çözmek Hükûmetin
görevidir. Hükûmet “Ben bunu getirdim, şunu yaptım,
şu kadar duble yol yaptım.” demekle övünecek tabii ki,
işi o, onun için hükûmet, biz onun için muhalefetiz.
Yapacak, ağlamayacak! Şu gelen ekonomik krize çare bulmak, şu sıkıntıya çare
bulmak Hükûmetin görevi. Onun için, muhalif bir
milletvekili olarak bu söylediklerime alınmayacaksınız. Bu söylediklerimi
lütfen dikkate alın. Ben birçok konuşmamda bir yıldır bunları işaret etmeye
çalışıyorum. Ama görüyorum ki hâlâ işte Sudan Cumhuriyeti’yle arasındaki
birtakım şeyler, başka başka yasalar ve -çok özür
dilerim Sayın Başkan- on iki tane yasa gelmiş, ben burada bilmece çözme
durumunda kaldım. Bir dakika önce önüme gelen bu grup
önerisini önceden bilmesi lazım milletvekillerinin. On iki tane kanun.
Ne olduklarını inanın çözemedim. Buna da hassasiyet gösterilmesini rica
ediyorum. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
İçli, lütfen tamamlayınız. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın İçli. Danışma Kurulu
önerisinin lehinde Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ. Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin
lehinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabii, danışma
kurulları, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerimizin Meclisin çalışma
programı ve çalışma konuları, çalışma saatleri üzerinde vardıkları uzlaşmanın
somut bir şeklidir. Ben, bu vesileyle, böylesi bir uzlaşmaya imkân sağladıkları
için hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna hem Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna
hem de DTP Grubuna teşekkür ediyorum. Çünkü güzel bir örnek ortaya konuldu.
Amaç, Türkiye’mize hizmet etmek, milletin ihtiyaçlarına Meclisten cevap veren
yasaların belirli bir ahenk içerisinde çıkmasına katkıda bulunmaktır. Tabii, Danışma
Kurulu önerileri getirilirken üzerinde birtakım imla hataları olabilir,
yazışmalarda eksiklikler, noksanlıklar olabilir. Bunlar kasta mahsus şeyler
değildir, birtakım nedenlerden kaynaklanabilir ama kesin olan bir şey var, bu
tür eksikliklerin hiçbirisi bir kasıt sonucu değildir. İkincisi: Burada
esasa müteallik de bir eksiklik söz konusu değildir, sadece birtakım ifadelerin
daha düzgün kullanılmasıyla ilgili bir konudur. Üçüncüsü: Bu konu
Meclis Başkanlık Divanının bilgisi dâhilinde ve diğer grup başkan
vekillerimizin de görüşü ve onayı dâhilinde olan bir konudur. Yani diğer
grupların aldatılarak, kandırılarak yapıldığı gibi herhangi bir şey söz konusu
değildir. Dördüncüsü:
Değerli arkadaşlar, tabii Mecliste, bizim parlamenter sistemde gruplar esaslı
bir İç Tüzük uygulaması söz konusu. Grup olduğu zaman söz sahiplerinin,
partilerin söz hakları ve söz imkânları daha fazla oluyor. Ancak
milletvekillerine göre söz dağılımını yaptığınız zaman 550’ye bölün siz
konuşulan süreleri, çalışılan süreleri, bir milletvekiline Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir yasama dönemi içerisinde toplam ne kadar konuşma süresi düşüyor,
ne kadar konuşabilir, hangi kanunda ne kadar fikir ileri sürebilir, bunun
değerlendirilmesini de ben yüksek vicdanlarınıza bırakıyorum. Ama burada
bireysel olarak istatistiklere baktığınızda en çok -gruplardan hariç-
milletvekilleri bazında kimlerin konuştuğu çok net ortaya çıkacaktır. Önemli
olan konuşmaksa burada milletin faydasına olan birtakım şeyleri milletin
dikkatine sunmaktır, doğru olan da odur. Ben bu kürsüden bunun yapıldığına
inanıyorum. Bu vesileyle, konuşarak katkı sunan bütün arkadaşlarımıza da
teşekkür ediyorum. Gündemin dışına
çıkmak gibi bir niyetim yok ama bir şeyi sadece ifade edip huzurlarınızdan
ayrılacağım. O da şu: Belediyelerle ilgili, AK PARTİ döneminde bir ayrımla
ilgili söylenen söz. İşin doğrusu yadırgadım. Bütün belediye başkanları bunun
şahididir. Ayrım yapılmayan, AK PARTİ’den seçilen bir
belediye başkanına ne kadar gitmişse başka bir partiden seçilen belediye
başkanına da o kadar gitmiştir. ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Aydın) – Ayıp, ayıp! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bu konuda aksini söyleyen, meydan burada, kürsü burada, der ki:
“Bizim belediyemize şöyle haksızlık yapıldı İller Bankası tahsisatlarından,
başka şeylerden.“ Getirir belgesini burada koyar. (MHP sıralarından gürültüler)
Ama ben bir şeyi biliyorum: Belediyeler arasındaki ayrımcılığın nasıl yapıldığı
da geçmişin tarih sayfalarında sabittir. Ben bu vesileyle,
Danışma Kurulu önerisinin lehinde oy kullanacağımı ifade ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bozdağ. Danışma Kurulu
önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili Kamer Genç. Buyurunuz Sayın
Genç. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, geçen perşembe günü burada alınan bir karar gereğince saat
1’le gece yani 13.00’le 24.00 arası çalışılacaktı. Maalesef, saat 4’e
geldiğinde siz Meclisi tatil ettiniz. Daha on saat çalışma süresi vardı, on
saat ve sizi… Bilmiyorsunuz üstelik de… Geçmişte bizim uygulamalarımız vardı.
Eğer, bir konu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar yeter sayısı bulunur,
toplantı yeter sayısına ulaşılmazsa o geçilir, arkasından gelen konuya geçilir.
Burada binlerce uygulamalarımız var. Hem bilmiyorsunuz hem de bilen insanları
yadırgıyorsunuz, suçlamaya kalkıyorsunuz. Yani, on saat Meclisi erken tatil
etmenin bir günahı yok mu? Bir grup olarak sizin bir günahınız yok mu? Öğrenin
bunları, İç Tüzük’ü öğrenin. Nerede, ne zaman hareket edileceğini öğrenin,
burada ona göre hareket edin. Yani hayret ettim. On saat bir Meclis erken tatil
edilir mi? Geçmişte yüzlerce uygulamalarımız var. Yani ben bu Meclisi
yönettiğim zaman bu Meclis en rantabl nasıl
çalışıyorsa uygulamaları öyle yaptık ve size böyle bir Meclis teslim ettik. Değerli
milletvekilleri, şimdi AKP Grubu adına konuşan arkadaş diyor ki: “Biz,
belediyeler arasında ayrım yapmadık.” Ben kendisine soruyorum. Maliye
Bakanlığının belediyelere verdiği parayı açıkla. Tamam, açıkla ki bir görelim.
Aynı ilçenin aynı AKP’li belediyesine 300 milyar, ötekisine 15 milyar
gönderdiğiniz görülecek. Yani bu kadar insanları kandırmayın. Parlamentoda,
milletin karşısında konuşuyorsunuz. Biraz önce Bakanınız, Enerji Bakanınız
konuşuyor burada. Doğal gaza, ya insanlarda Allah korkusu kaybolsa bile bir
gecede bu kadar zam yapmaz! Sen memura, emekliye yüzde 2 zam veriyorsun ve gece
kalkıyorsun, yüzde 22 zam yapıyorsun. Bu, Allah korkusunun yok olduğunu sizde
gösteriyor. Değerli
milletvekilleri, şimdi bir de diyor ki: “Efendim, seneye biz bundan
vazgeçeceğiz.” Ya şimdi milleti öyle cahil yerine koyuyorlar ki arkadaşlar. Sen
Mavi Akım projesini imzalamışsın, doğal gaz çevrim santrallerini zorunlu
imzalamışsın. Sen orada garanti vermişsin adamlara: Ben elektriği alsam da
almasam da, doğal gaz versen de vermesen de şu kadar sana para ödeyeceğim.
Sonra diyoruz ki: Enerji Bakanı, burada sen doğal gaz alım fiyatlarını açıkla.
Açıklamıyorsun. Çünkü senin de burada birtakım gizlemek istediğin menfaatler
var. Yani, şimdi bu memlekette herkesin gerçeği bilmesi
lazım. Değerli
milletvekilleri, insanları kandırarak, yalan söyleyerek… Burada çıkıp
konuşuyorsunuz, bize de sataşıyorsunuz, yalan da söylüyorsunuz ama bize söz
hakkı vermiyorsunuz. Şimdi
değerli milletvekilleri, aslında şu Parlamento, bakın… Bu hafta
baktık, televizyonlara bakıyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir kan çölü,
kanlı… Sokaklarda insanlar birbirini öldürüyor, ateş ediliyor, ondan sonra
gazetecilerin arabaları tahrip ediliyor, ondan sonra… Şimdi, bir parti
lideri, genel başkanı çıkıyor, parti kongrelerine gidiyor. Neyle gidiyor?
Devletin uçaklarıyla gidiyor. Gidersen kendi paranla git! BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Açılışlara gidiyor, açılışlara. KAMER GENÇ
(Devamla) - Sen kimin parasıyla gidiyorsun, parti kongresini yapıyorsun? BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Parti kongresi değil, açılışlara gidiyor, toplu açılışlara gidiyor. KAMER GENÇ
(Devamla) – Bakın, Tunceli’yle ilgili… Tunceli’de… ORHAN KARASAYAR
(Hatay) – Rahatsız mı oldun Tunceli’ye gitmesinden? KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben rahatsız olmadım ve gitmedim de, Tunceli’ye de gitmedim.
Tunceli’de, Tunceli halkına haksızlık yapıldı. ORHAN KARASAYAR
(Hatay) – Rahatsız olmuşa benziyorsun. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu, şimdi, senin kafan ermiyor ki. Böyle bir şeylerden ben
rahatsız olmam ki. Tayyip her zaman gitsin
Tunceli’ye, gitsin görsün. Ben kimsenin bir yere gitmesinden rahatsız olmam.
Buyursun, hatta seçimlerde de gelsin, seçimlerde de gelsin. Hele kim kiminle
şimdi… Bakın, şimdi,
Tunceli’de sanki bir harp sahası vardı da gösterildi. Olayın özü şu sayın
milletvekilleri: Şimdi, Tunceli’nin dağ tepelerinde özel tim gözetleme kulesi
vardır. Olabilir. Orada bir ateş açılmış, o özel tim gözetleme… Bir gün önceden. Şimdi, oraya ateş edilmiş. Olabilir,
olmayabilir. Efendim, şimdi bakın, sizin oradaki getirdiğiniz memurlar, kişiler
var ya, göze girmek için… Şimdi, orada bir ateş edilebilir, yani dağın
tepesinde. Olmaz mı? Olur ama şimdi, dağın tepesinde,
ateş etti, bitirdi. SAFFET KAYA
(Ardahan) – Niye ateş ediliyor? KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, kardeşim, git kes işte. Dağın tepesinde, olabilir. Yani,
PKK var dağlarda, inkâr mı edeyim yani? SAFFET KAYA
(Ardahan) – Öyle söylesene. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu, şimdi, neyse… Benim zamanım az da, size, ondan sonra… Orada bir ateş
ediliyor. Tamam, karşılıklı ateş ediyor. Kardeşim, sanki Tunceli’de harp var. Yok böyle bir şey. Değerli
milletvekilleri, hatta Tunceli’de esnaf kepenk kapattırmaya zorlandı, esnaf
kepenk kapatmadı ve okullarda, dairelerde, memurlardan imza almışlar, ille AKP
Genel Başkanının kongresine gideceksin, karşılayacaksın. Böyle bir anlayış olur
mu? Böyle bir anlayış olmaz
sayın milletvekilleri. Kongrelerinize gidiyorsanız, cebinizden
parayı verirsiniz, gidersiniz. Devletin uçaklarını orada kullanamazsınız,
devletin helikopterlerini kullanamazsınız. Şimdi, Tayyip Erdoğan çıkıyor, diyor ki… Yani, şimdi bu izlenim
yaratılıyor: Yahu bu adam ne kadar korkusuz, yahu her yere gidiyor. Yok öyle bir şey. Sayın
milletvekilleri, Tayyip Erdoğan’a sormak istiyorum:
Sen iktidara geldiğin 2002 yılında, Türkiye’nin her tarafına herkes rahatça
gitmiyor muydu? Demek ki sen bu Türkiye’yi bu duruma getirdiğine göre, sen bu
devleti yönetecek bir basireti, kabiliyeti, kişiliği göstermemişsin. Bunun bir
yolu var: İstifa et. Yani şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, evvela, bizim nazara almamız gereken
Türkiye’nin birliği ve bütünlüğüdür. Burada herkes aklını
başına toplaması lazım. Oy adına her şey yapılmaz. Oy, bugün birileri
alır birileri… Ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliği ve bütünlüğü
hepimizin şerefi ve onurudur, bunu korumak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti
devletinin dış görüntüsü bunu göstermesi lazım ama şimdi AKP’yle DTP girmişler
birbiriyle yarışa. Efendim, böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Şimdi, buraya
birileri, bir partinin bir fikri varsa… Sen şimdi federasyon mu getirmek
istiyorsun? Tamam kardeşim federasyon getirmek
istiyorsan gidersin halka, oy alırsın, gelir değiştirirsin ama ille benim
dediğim olmadı diye silah alıp da efendim sokağa dökülenler… Arkadaşlar, bunlar
desteklenemez, bunlar gerçekten Türkiye için çok sıkıntı yaratıyor. Tayyip Erdoğan çıkıyor diyor ki: “Efendim, vatandaş
pompalıyla icabında kendisini savunabilir.” Bu söylenebilir mi arkadaşlarım, bu
söylenebilir mi? Böyle laflar söylenir mi? Devletin güvenlik kuvvetleri var.
Eğer birisi silahı alıp da vatandaşın malına canına taciz ediyorsa onu
koruyacak devletin silahlı güçleridir. Yoksa ki “Ey vatandaşlar, siz de
kendinizi… Silahla karşılık verin.” denilen bir söylem… Bu Türkiye’ye yapılacak
en büyük kötülüktür. Bunu herkesin kavraması lazım. YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Çarpıtıyorsun, çarpıtıyorsun. KAMER GENÇ
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, hepimiz vicdanlarımızın sesini
dinleyelim. Bakın seksen beş yılda bu cumhuriyet bugüne geldi. Yani her gün bu
cumhuriyetin öne gitmesi lazım, büyümesi lazım, gelişmesi lazım. Teknoloji
artıyor, ilim artıyor, insanlar eğitim yapıyor, çağdaş eğitim yapıyor ama biz
bir türlü ilerleyemiyoruz. BAŞKAN – Sayın
Genç, konumuza gelelim lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Niye ilerleyemiyoruz? Akıl mantığı ön safa çıkarmadığımız için şey
ediyoruz. Yani şu devlette kimin kimden şikâyeti var sevgili milletvekilleri,
kimin kimden? Yani neden bu insanlar birbirlerine düşman gibi baksınlar? Neden
birtakım çocuklar çıksınlar kendi polisine taş atsınlar değerli
milletvekilleri? Bunu vicdan kabul eder mi? Biz yıllarca bu memlekette birlik
ve bütünlük içinde yaşamış, kanımız, canımız bir, yani bir ağacın dalları gibi
bir gövdeye kaynaşmış insanlarız. Hangi düşüncelerle bunları yapıyoruz? Bunları
yapmayalım. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşmanlarını lütfen
sevindirmeyelim. Herkesin bir sorumluluk alması lazım. Yani
ille iktidara gelmek, ille oy almak hiçbir şey ifade etmez; önemli olan
insanların vicdanlarıdır, haysiyetleridir. İşte, Amerika gitmiş Irak’ta… Bakın,
ne onlarda haysiyet bırakıyor ne bir şey bırakıyor. Yani en güzel şey de
bağımsızlıktır, bir ülkenin onurunu korumaktır. Şimdi, değerli
milletvekilleri, bence, burada bugün konuşulması gereken, işte bu terör
olaylarıydı. Bu Meclisin görevi ne? Arkadaş, nedir bu olayın esası? Bunları
konuşalım, buna bir çare bulalım. Yani burada kanunları çıkarmak bir şey ifade
etmiyor. Bir kanun getirmişsiniz, Bazı Varlıkların Millî Ekonomiye
Kazandırılması… Ne yapacaksınız? Kemal Bey’in vergi kaçakçılığıyla ilgili bazı
suçlarını affedeceksiniz. Bu, bu kadar basit. Efendim,
birtakım vergi kaçakçılarının Türkiye’de kazandığı paraları yurt dışına
gönderecekler, onlar da getirecekler, 2009’da vergiye tabi tutmayacaklar, yani
göreceksiniz bunları. Şimdi, bakın,
şimdiye kadar AKP İktidarının getirdiği kanunlar hiçbir zaman… Bakın,
özelleştirmeyle ilgili kanunlar olsun, millî varlıkların satılmasıyla ilgili
olsun, ihaleyle ilgili olsun, bu memleketin geleceğine bir güvence değil,
bilakis memleketi talan eden bir düşünceyle bunlar hazırlanıyor. Değerli
milletvekilleri, işte görüyorsunuz, mesela Türkiye’de tasarruf diye bir şey
kalmamış. BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) – Evet. Şimdi, bir parti
başkanı bir yere gitti diye on binlerce güvenlik kuvveti mensupları seferber
edilir mi? Bilmem, devletin on binlerce aracı oraya seferber edilir mi?
Devletin uçakları bunun için kullanılır mı? Kullanılmaz ki! Yani bu, eğer… Bakın sayın
milletvekilleri, geçmişte devleti yöneten insanlarda ar vardı, edep vardı,
utanma vardı, sorumluluk vardı. Şimdi, bu düşünceleri taşıyan insanlar iktidar
olduğu zaman bunların hiçbiri yapılmıyordu. Bunlar çok önemli şeyler. Yani,
ben, bu devletin beş kuruşuna el uzattığım zaman, acaba orada kazandığım o para
bana, aileme gelecekte -hani bir inancımız var ya- helal mi olur, haram mı
olur? Bunlar haram şeyler. Devlet malına el uzatanın, eğer insan gücü bunun
elini kırmasa bile, bizim inandığımız kadarıyla ilahî güç karşısında, yarın,
onu, sürüm sürüm ailesinin burnundan çıkarır. O bakımdan, bu
Türkiye’yi çok kötü yönetiyorsunuz. Lütfen, gelin, bu, evvela şu memlekette
insanların arasındaki kardeşlik duygularını pekiştirecek şeylerle uğraşalım. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
tamamlayınız sözünüzü. KAMER GENÇ
(Devamla) – Zamanımız olmadığı için çok konuşamıyorum. Saygılar
sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç. Danışma Kurulunun
önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir. İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır;
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım. VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) D) ÖNERGELER 1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün;
Sözleşmeli Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkında Kanun
Teklifi’nin (2/85) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/91) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Sözleşmeli
Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya Atanmaları Hakkındaki Kanun
teklifimin iç tüzüğün 37. maddesi gereği doğrudan gündeme alınmasını arz
ederim. Yaşar
Tüzün Bilecik BAŞKAN – Önerge
üzerine, teklif sahibi Yaşar Tüzün, Bilecik
Milletvekili konuşacaktır. Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakikadır Sayın Tüzün. YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözleşmeli statüde görev yapan
öğretmenlerimizin kadroya atanmaları hakkında kanun teklifi üzerinde
görüşlerimi aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Sevgili
arkadaşlar, eğitimin vazgeçilmez unsuru öğretmendir ve eğitimin niteliği
öğretmenin niteliği ile doğru orantılıdır. Öğretmenlik mesleği düzenlilik ve
süreklilik gerektirir. Ancak, son zamanlarda, özellikle Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidara geldiği günden bugüne kadar bir sözleşmeli statüsü
tutturulmuş, herkes buradan yola çıkarak yeni istihdam şeklini belirlemiştir.
4/B sözleşmeli statüsü 2002 yılından önce neredeyse hiçbir iktidar tarafından,
kimse tarafından bilinmeyen ve mecbur kalmadıkça kullanılmayan bir statüydü.
Son altı yıldır, 657 sayılı Kanun’a tabi memur statüsünde istihdam yerine 4/B
sözleşmeli istihdam şekli yaygınlaşmıştır. Yine son zamanlarda Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından yapılan öğretmen atamalarında sözleşmeli istihdamın tercih
edilmesinin, Bakanlığın temel politikası hâline geldiğini hepimiz biliyoruz.
Yarın 5 Kasım veya bu hafta içerisinde bile yine 13 bin yeni sözleşmeli
öğretmen ataması yapılacağını biliyoruz, duyuyoruz. Bu hafta içerisinde de
Bakanlık bunu ispatlayacak. Şu an Millî
Eğitim Bakanlığında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında,
Sağlık Bakanlığında ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında 100 binin üzerinde
sözleşmeli statüde çalışan kamu görevlisi bulunmaktadır. Bu sayıdaki bir
personel grubunun sorunlarının dikkate alınarak sonuçlandırılması zorunluluk
hâline gelmiştir. Değerli
arkadaşlarım, sorunların esas kaynağı ise 4/B sözleşmeli çalıştırma usul ve
esaslarının 1977 yılında Bütçe Kanunu’nda yer alan maddeye dayanılarak
yürürlüğe girmesi ve çok kısıtlı, ama bakın çok kısıtlı sayıda personeli hedef
alarak hazırlanmıştır. 4/B statüsü hazırlanırken işin geçiciliği düşünülmüş ve
bu statüde çalışanların emekli olabileceği ve emekli ikramiyesi talep edeceği
hesaplanmamıştır. Diğer taraftan
ise 4/B personelin nakil hakkının ve iş güvencesinin olmaması, sosyal
haklarının düşüklüğü orta vadede ciddi sorunları da ortaya çıkarmıştır.
Sözleşmeli personellerin sözleşmeleri her yıl ocak ayında yenilenmektedir yani
sigorta dâhil her sene giriş çıkış işlemi yapılmaktadır. Uzun süreli sözleşme
yapılmamaktadır. Sözleşmeli personeller, tüm kamu kuruluşlarında, “Bakın, siz
sözleşmelisiniz, dolayısıyla, sizin yapacağınız en ufak bir yanlışlıkta
sözleşme hakkınız feshedilir.” kaygısı ve düşüncesiyle, ilgili amir ve
müdürleri tarafından açıkçası tehdit edilmektedir. Aynı iş yerinde aynı işi
yapan personeller arasındaki çalışma statüsü ayrıcalıkları; personeller
arasında, maalesef, huzursuzluk, psikolojik çöküş, hizmet kalitesinde düşüklük
gibi iş disiplini açısından da sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunların
kaldırılması için sözleşmeli personele kadro verilmesi zorunluluk hâline
gelmiştir. Sözleşmeli olarak
ya da kadrolu olarak atananlar arasında atama şeklinde bir farklılık yoktur
değerli arkadaşlarım yani her ikisinin de, KPSS dediğimiz bu sınava girerek,
KPSS sonuçlarına göre atamaları yapılmıştır. Dolayısıyla, sözleşmelilere kadro
verilmesi konusundaki girişimimiz bugüne kadar olmuştur. Yüce Meclis az sonra
yapacağı oylamayla da bu sorunu kökten çözecektir diye düşünüyorum. Değerli
arkadaşlarım, yine öğretmenlerimizin bulunduğu sendikaların, başta Eğitim-Sen,
Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen gibi sendikalarımızın Danıştay 12. Dairesinde açmış
olduğu davalar sonucunda da yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştır. Ama maalesef
ilgili bakanlık tarafından da… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) – Sonuç olarak, değerli arkadaşlarım, bu haksız uygulamayı sona
erdirebilmek amacıyla hazırlamış olduğumuz kanun teklifinin lehinde oy
kullanarak öğretmenlerimiz arasındaki bu statü farkının giderilmesine yardımcı
olmanızı ve katkı vermenizi diliyorum. Değerli
arkadaşlarım, kasım ayındayız. Bildiğiniz gibi 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Öğretmenler Günü öncesi, sözleşmeli statüdeki öğretmenlerimize kadro müjdesi
vereceğimizi ve öğretmenlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesi için gerekli
çalışmayı yaparak öğretmenlerimize Öğretmenler Günü hediyesi vereceğimizi ve
vereceğinizi umut ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Tüzün. Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal. Buyurunuz Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar) ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Teşekkür ediyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, Sözleşmeli Statüde Görev Yapan Öğretmenlerin Kadroya
Atanmaları Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz
almış bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Kısa bir süre
önce başladığımız yeni yasama döneminde ülkemiz ve vatandaşlarımız için iyi
şeyler yapmak en büyük dileğimizdir. Ancak, herkes tarafından
bilindiği gibi, bundan önceki ve yeni dönemde mevcut Hükûmet,
milletvekili çoğunluğuyla birlikte, halkın yararına olmayan, vatandaşı
sıkıntıya sokan yasaları çıkartmış ve vatandaşlarımızın yoksulluğu ve
yolsuzluğu konusunda herhangi bir çalışma ortaya koyamamış, bunlara yoksulluğu
ve yolsuzluğu artırmış, öncelikle kendi yandaşlarını koruyarak Atatürk ilke ve
devrimleriyle cumhuriyet kazanımlarını yok etme çabası içerisinde olmuştur. Türkiye'miz iyi
yönetilememiştir ve yönetilememektedir. Siyasi iktidar kendi yandaşlarını
ödüllendirme adına ehliyetsiz ve beceriksiz kişileri önemli mevkilere
getirmiştir. Türkiye kendi hâlinde sürüklenen bir ülke hâline gelmiştir. Bu Hükûmet Türkiye'nin hakkını, hukukunu savunamamış,
yoksulluğa, işsizliğe çare olamamıştır ve “Kökünü kazıyacağız.” dediği
yolsuzluklara bulaşma rekoru kırmıştır. Bu iktidarın halkımıza, sade
vatandaşımıza, ülkemize bir faydası olmadığı açıkça görülmüştür. Zaten kendi
siyasi çıkarlarını düşünenlerin bu ülkeye faydası olmamıştır, olamaz da. Özellikle,
Atatürk devrimlerini yok sayan, çağdaş eğitimi rafa kaldıran ve millî olmaktan
çıkartan, eğitimi dinselleştirmek isteyen, çağdaş ve laik olan tüm çalışanları
tasfiye ederek kendi yandaşlarını köşe başlarına yerleştiren, ders kitaplarının
özünü değiştiren Millî Eğitim Bakanının ise bu ülkeye hiçbir faydası yoktur. Bu Millî Eğitim Bakanı, şeriat ve tarikat heveslilerini köşe
başlarına yerleştirmiş, liyakate önem vermemiştir; yapılan atamalarda liyakate
önem vermemiş, mesleki bilgi ve kariyeri asla ön planda tutmamış ve kadrolaşma
esas alınmıştır ve yine bu Sayın Bakan, yasalara aykırı kurs açanlara ve
oralarda kaçak çalışan öğretmenlere verilen cezaları ortadan kaldırarak kaçak
kursları özendirmiştir. Atatürkçü düşünceyi değiştirme çabaları olduğu gözlenen
Millî Eğitim Bakanı cumhuriyetle, Atatürk devrimleriyle hesaplaşmak
istemektedir. Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde ne yazık ki iş barışı kalmamıştır, çalışanlar huzursuzdur,
mutsuzdur, günlük çalışma yaşamları artık işkenceye dönüşmüştür. Okullarımızda
dinci faaliyetler artmış, kitaplar bilimsel içerikten yoksun bırakılmıştır. YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Neresi burası, Türkiye mi? ALİ KOÇAL
(Devamla) - İlgili ilgisiz birtakım kişilerin yazdığı dinsel içerikli kitaplar
öğrencilere serbestçe dağıtılmaktadır. Açılan kaçak kursların sayısı belli
değildir. Kur’an kursları Diyanet İşleri
Başkanlığının gözetim ve denetiminden çıkmış, tarikat ve cemaatlerin eline
geçmiştir. Talim Terbiye Kurulunun işlevi değiştirilmiştir. Ders kitaplarının
incelenmesi görevi Mesleki Teknik ve Din Eğitimi Genel Müdürlüğüne
bırakılmıştır. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün yapısı değiştirilmiştir.
Birçok yasada sık
sık değişiklik yapılarak, çoğu zaman da hukuk
çiğnenerek yapılan atamalarda AKP’nin kendi görüşüne uygun bir eğitim sistemi
yaratılmak istenmektedir ve yine bu Bakan döneminde Atatürk düşmanlığı öne
çıkmış, Atatürk devrimlerine ve cumhuriyete karşı olanlar ne yazık ki prim
yapmıştır. Ramazan ayında okul kantinleri kapatılmış, okul salonlarında toplu
namaz kılınması için öğrenciler zorlanmış ve ders saatleri namaz saatlerine
göre değiştirilmiştir… (AK PARTİ sıralarından “Yalan, yalan!” sesleri) ASIM AYKAN
(Trabzon) – Yalan! Bir sürü yalan konuştun yani! ERTEKİN ÇOLAK
(Artvin) – Beş dakikadır yalan söylüyorsun! ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sen inanıyor musun bunlara? YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Kanun teklifiyle ilgili konuş. ALİ KOÇAL
(Devamla) - Köy okulları bir bir kapatılmış, aydınlanma devrimi… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. ALİ KOÇAL
(Devamla) - Bu Millî Eğitim Bakanı
sadece eğitime değil, eğitim emekçisi öğretmenlere de çok büyük zararlar
vermiştir. Sözleşmeli öğretmen görevlendirerek öğretmen üzerinde korku ve baskı
uygulamıştır. Öğretmenin sendikalı olmasını istememektedir. Bu Bakan
döneminde, çok değerli milletvekilleri, okul servisleri, özellikle denetimden
uzak tutulmuştur. SBS sınavları ve atama yönetmeliklerinde sık sık değişiklikler yapılarak ilgililer mağdur edilmiştir. Sınıfların
kalabalığı aynı şekilde devam etmektedir. Tekli öğretime geçilememiştir. Eğitim
paralı hâle dönüştürülmüştür. Anayasa’nın eğitimle ilgili maddeleri ihlal
edilmiştir. Aile birliklerinin işlevi değiştirilmiştir. Veliler okullara para
vermek zorunda bırakılmıştır ve okullarda yeterli personel yoktur. Birçok okul
bakımsızlıktan dökülmektedir. Birçok okulun temizliğini öğrenciler ve
öğretmenler yapmaktadır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Koçal, lütfen, sözlerinizi tamamlayınız. ALİ KOÇAL
(Devamla) - Yatılı okullarımız kuruluş
amaçlarından uzaklaşmıştır. Tüm bu
nedenlerle, bu Millî Eğitim Bakanının görevi bırakması en doğrusudur. Bu düşüncelerle,
bu yasa teklifimize, yasa teklifimizin gündeme alınmasına olumlu oy
vereceğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Koçal. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati : 16.48 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati : 17.09 BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER : Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12’nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. Gündemin “Özel
Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz. Bu kısımda yer alan Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman
ve 29 milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk
ve 20 milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin,
Balıkesir Milletvekili Edip Uğur ve 23 milletvekilinin ve Muğla Milletvekili
Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin önergeleri üzerine zeytin ve zeytinyağı ile
diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın
98’inci, İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca kurulan (10/27,
34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki
genel görüşmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz. VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman
ve 29 Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk
ve 20 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin, Balıkesir
Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol
Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların
Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin
Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/27, 34, 37, 40, 102) (S.
Sayısı: 296) (x) BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde. Konuşma süreleri,
Komisyon, Hükûmet ve siyasi parti grupları için
yirmişer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için onar dakikadır. Geçen birleşimde
önerge sahipleri olarak 3 milletvekili konuşmuştu. Şimdi söz sırası önerge
sahibi olarak Manisa Milletvekili İsmail Bilen’e
aittir. Sayın Bilen… Yok. Diğer önerge
sahiplerinden Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak. Buyurunuz Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakikadır. (x)
296 S. Sayılı Basmayazı 21/10/2008
tarihli 8’inci Birleşim Tutanağına eklidir. ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer
bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu Raporu üzerinde önerge sahibi arkadaşlarım adına söz aldım. Hepinizi
en derin saygılarımla selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum. Değerli
arkadaşlar, üzülerek hemen konuşmamın başında bir şeyi ifade etmek istiyorum.
Mutlaka ki zeytinyağı çok sağlıklı bir gıdadır. Bunu bütün dünya ve gıda
uzmanları artık kabullenmiştir ve dünyada yükselen bir değerdir gıda açısından.
Dolayısıyla, bugün ne yazık ki, biz zeytinyağının üretimi ve zeytinin
üretimiyle ilgili problemlerin, sorunların araştırılmasını önerge olarak
vermiştik, Tarım Bakanı yok burada, herhâlde Sağlık Bakanı zeytinyağının gıda
olarak çok sağlıklı olduğundan haberdar olmak istediği için bakan koltuğuna
oturdu, gene de teşekkür ediyoruz tabii ki. Dolayısıyla, AKP Hükümetinin… İSMAİL ÖZGÜN
(Balıkesir) - Yine de teşekkür et sen. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) - Kıymetli arkadaşlar, konuşulacak çok mesele var. Biz
milletvekilleriyiz. Elbette ki sistemimizin gereği olarak Meclis yasama ve
denetim faaliyetlerini sürdürürken içerisinden çoğunluğa dayalı bir yürütme
çıkartır ama siz milletvekillerinin -her ne kadar iktidar milletvekili de
olsanız- yürütmenin birtakım eksiklerine ve yanlışlarına sahip çıkmak
mecburiyetinde olmadığınızı kabullenmeniz gerekir. O zaman milletvekilliği bir
anlam kazanır. Bugün yürütme maalesef
bu işlerin ciddiyetinde değildir. Dolayısıyla, buradan ders çıkartması
gerektiği hâlde, komisyon üç yüz küsur sahifelik bir rapor hazırlamıştır ve bu,
Meclis iradesidir ama yürütme, Tarım Bakanı yerine karşımıza Sağlık Bakanını
getirmiştir. Bunu, siz kıymetli milletvekillerinin de aynı şekilde eleştirmesi
gerektiği kanaatini… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sağlık Bakanı yok! ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Sağlık Bakanı da mı gitti? DEVLET BAKANI
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Ben varım. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Oo maşallah! Hoş geldiniz Sayın Bakanım,
hoş geldiniz! DEVLET BAKANI
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Hoş bulduk. Hayırlı akşamlar diliyorum. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben konuşmamda… BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Konunun kiminle ilgili olduğunu bilmiyorsunuz Sayın Uzunırmak, rastgele
konuşuyorsunuz. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Tabii ki hep Hükûmet saklandığı için,
gözümüzün önünde değil, gözümüzün önünde olsa görürüz; yan tarafa saklanmış Hükûmet, saklanıyor hep. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Ezbere konuştuğundan göremiyorsun. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – İşte, tabii ki ezbere konuşmak önemlidir, bilerek konuşmak
önemlidir. Maalesef, siz konuşamıyorsunuz bunları çünkü Hükûmetin
baskısı altına girmişsiniz, milletvekili iradeniz yok sizin. Siz, yürütmenin kulu
kölesi olmuşsunuz. Çünkü, doğru olmayan beyanlara siz
karşı gelemiyorsunuz, yürütmenin beyanlarına. Dolayısıyla,
bakın, ben konuşmama başlarken her şeyden önce komisyonumuzdaki uzmanlara ve
çalışanlara, gelip komisyonumuza bilgi veren bütün kuruluşlara, kurumlara,
bunların çalışanlarına, gittiğimizde illerde bizi ağırlayanlara teşekkür etmek
istiyorum. Bu rapor çok büyük emek karşılığında hazırlanmıştır. Bu emeğe
saygının olması gerekir. Dolayısıyla, bu saygıyı göremediğim için üzüldüğümü
ifade etmek istiyorum. Kıymetli
arkadaşlar, tabii ki üretmek, bir bilgiyi, bir kültürü, bir teknolojiyi
gerektirir. Üretmek bir emek ister, üretmek bir kültürdür. Ne yazık ki bugünkü
yürütmenin başında olan arkadaşlarımız üretim kültürünü yok etmekteler ve
üzülerek ifade ediyorum ki bu kültür yok olduğunda yeniden üretim kültürünü
oluşturabilmek için uzun yıllar bir nesil yetiştirmemiz gerektiği kanaatine
sahibim. Nihayet dış
ticaret Bakanımız gelmiş. Elbette ki çok güzel bir şey. 50
milyar doların üzerinde dış ticaret açığı verdiğimiz ülkemizde bizim zeytin,
zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlardan dış ticarete yılda ödediğimiz 1 milyar
400 milyon dolardır kıymetli arkadaşlar. Saygıdeğer
milletvekilleri, kalkınmanın en birincil şartı üretimdir. Üretmek çok
önemlidir. Elbette ki ticareti esas alan dünyamızda birtakım ülkeler de vardır.
Bu bir tercihtir: Üretim veya ticaret. Ticareti esas alan ülkelerin dış ticaret
rakamlarına baktığımızda dış ticareti artı vermelidir ki o zaman bu ticaretten
kazandığıyla ülke insanına bir refah getirsin. Ama Türkiye üretimi bitirmiş,
ticareti de gereği gibi yapamamakta, dış ticareti 50 milyar dolarlarla
açıklanan rakamlarla açık vermektedir. Dolayısıyla bu, tutarlı bir yönetim
değildir. Kıymetli
arkadaşlar, üretirken her şeyden önce bizim üretim mantığını ve üretim
kalitesini doğru olarak teşhis edip bu yönde üretimi geliştiren tedbirler
almamız gerekir. Zeytin, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlarla ilgili üretim,
tarımsal üretimdir. Bugünkü Hükûmetin tarıma bakış
açısını biz tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Konya’da sektörden sorumlu olan
Bakanın “Gözünü toprak doyursun.” diye çiftçiyi azarlamasından tanıyoruz.
Nereden tanıyoruz? Sayın Başbakanın Mersin’de “Anamız ağladı.” diyen çiftçiye
“Al ananı git lan buradan!” demesinden tanıyoruz.
Nereden tanıyoruz? Erzurum’da meydanda, Sayın Başbakanın, ağlayan çiftçiye “Bu
memleket yatıp kalkıp size mi çalışacak?” demesinden anlıyoruz. İşte tarımsal
üretime, tarıma bakış açısı budur. Tabii ki bununla
bitmiyor. Bu Hükûmetin becerdiği çok önemli bir şey var:
Rakamları yalan söylettirerek halkı kandırmak. Rakamları yalan
söylettiriyorlar. Tarım Bakanı, ümit ederim ki, zaman içerisinde gelecektir.
Hatta ve hatta, Tarım Bakanlığı bütçesinde konuşurken
bu meseleleri tartışacağız inşallah ve gerçek rakamların, gerçek desteklerin
neler olduğunu göreceğiz. Kıymetli
arkadaşlar, gübrenin 35 bin liradan 110-120 bin liraya çıktığı ve üretim
miktarlarının düştüğü bir Türkiye’de zeytin ve zeytinyağıyla ilgili primler de
düşmüştür. İşte Mecliste iktidar milletvekili arkadaşlarımızın da olduğu
Komisyonun raporlarındaki tespitinden görülmektedir. 2000 yılında 115 bin ton
zeytinyağı olmasına rağmen prim 28 senttir. 2004’te bu miktar 94.264’e
düşmüştür ve zeytinyağı primi de 25 kuruşa düşmüştür. Yani şunu söylemek
mümkündür: Düşen üretim miktarının karşılığında siz daha çok prim verme
imkânına sahipsiniz aynı miktar ödeneği ayırsanız ve dolayısıyla teşvik etmeniz
gerekir. Oysaki düşen üretim miktarıyla birlikte prim miktarı da düşürülmüştür
kıymetli arkadaşlar. Dolayısıyla, yürütmedeki arkadaşlarımızın verdikleri
rakamlar hiçbir zaman doğruyu ve gelişmeyi ifade etmemektedir. Kıymetli
arkadaşlar, bizim zeytin ve zeytinyağına ve diğer bitkisel yağlara bakış açımız
şudur: Her şeyden önce biz, iç tüketim olarak da düşünsek, ülkemiz insanının
güvenilir gıda, kaliteli gıda ile beslenmesini temin etmek durumundayız.
Dolayısıyla, zeytin ve zeytinyağı her şeyden önce güvenli ve kaliteli bir
gıdadır. Bunu bütün dünya kabullenmiştir. Diğer yandan
meseleye baktığımızda, kıymetli arkadaşlar, ülkenin kalkınması, bugün dünyada
yaşanan bir kriz var diye artık bazı arkadaşlarımızın da aklını başına getirdi
ki, kendi öz kaynaklarımızın daha iyi değerlendirilmesiyle daha kısa yoldan
mümkündür. Dolayısıyla, Allah’ın, tabiatın, coğrafyanın, iklimin bize avantaj
kıldığı birtakım sektörler lokomotif sektörler olarak desteklenmelidir ve
dolayısıyla zeytin ve zeytinyağı bizim dünyada üretici olarak ilk dördün içinde
olduğumuz bir üründür. Dolayısıyla özellikli olarak desteklenmelidir. Hele hele dünyada kalkınabilmemiz için benim arkadaşlarıma
teklif ettiğim bir konu var ki, zeytin, fındık, incir, mermer, bor, krom gibi
birtakım madenlerimiz, birtakım ürünlerimiz millî ürün olarak ilan edilmelidir
ve bunlarda bir ölçü konulmalıdır. Dünya rezervlerinin veya dünya pazarlarının
belli bir miktarını elimizde bulundurduğumuz ürünler ve madenler millî ürün
olarak ilan edilmeli ve bunlar en uç noktalarına kadar katma değer ve istihdam
yaratarak… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Korunmalıdır. BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – …işlenebilir kılınmalı, korunmalı, desteklenmeli ve
yönlendirilmelidir. Ancak o zaman biz rekabet şansını yakalayabiliriz. Kıymetli
arkadaşlar, incirde, benim bölgemin ürünü olan incirde, biz dünya pazarlarının
aşağı yukarı yüzde 65’ine sahibiz ve bunun yüzde 80’e yakını Aydın’da
üretiliyor ama dünyada piyasa yapıcı değiliz. Fındıkta, dünya pazarlarının,
dünya üretiminin hemen hemen hepsine sahibiz ama
piyasa yapıcı değiliz. Bu alanlarda tohumu toprağa koyduğumuzdan randıman ve rekolteyi, kaliteli üretimi, standart ve çok üretimi teşvik
eden dünya pazarlarındaki raflara varıncaya kadar da sahip çıkan, destekleyen,
yönlendiren bir politikanın gelişmesinde fayda vardır. Bu açıdan önemli
gördüğüm bir konuyu ifade etmek istiyorum: Eğer pazar paylarımızı kaybetmememiz
için dâhilde işleme rejimi de ülke üretimine zarar vermeden desteklenebilirse
bu noktada da… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN –Lütfen
tamamlayınız, bitiriniz. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – …dış ticaret Bakanımızın burada olması bir avantajdır ama buradaki
hassas konuya dikkat etmek gerekir. Dış pazarlarda tüccarımız raflarını
kaybettiği, pazar paylarını kaybettiği gün Türkiye’deki ürettiğimizin dışarıya
satılamadığında para etmemesi ihtimaldir, doğaldır. Dolayısıyla, bu işin
toprağa bitkinin dikildiğinden dünya pazarlarındaki raflara varıncaya kadar
tüccarımızı, üreticimizi, bütün bu zincirin halkalarındaki her unsuru koruyan,
kollayan, teşvik eden bir rejim içerisinde ve bu gözle ele alınmasında fayda
vardır. İnşallah, Sayın
Bakan -Tarım Bakanı gelse daha iyi olurdu ama- bu raporun iyi
değerlendirilmesini, üreticimize, tüccarımıza, sanayicimize hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum çalışanlara ve emeği geçenlere. Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Uzunırmak. Önerge sahipleri
adına Manisa Milletvekili İsmail Bilen. Buyurunuz Sayın
Bilen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İSMAİL BİLEN
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile
diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Komisyonumuz raporunu
tamamlayıp sizlere de dağıttı. Önerge sahipleri adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, benden önceki arkadaşlarım da konuşmalarında değinmişlerdi, sözün
tekrarından da kaçınarak sektörün birkaç sorununu sizinle paylaşmak istiyorum.
Önerilerimizi de raporlarımızda dile getirmiştik. İnşallah, bu, üreticimize,
müstahsilimize, sanayicimize, tüccarımıza yol gösterici olacaktır. Buradan hem Hükûmetimize hem de sektöre reel çözüm önerilerinde de
bulunmuştuk. İnşallah, bu rapor ülkemize hayırlı olur. Değerli
arkadaşlar, maalesef Türk tarımının yapısal ciddi sorunları bulunmakta,
dolayısıyla da bu sektör içerisinde hem zeytin ve zeytinyağı hem de bitkisel
yağlar, yağlı tohum bitkileri ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmakta. Zeytin ve
zeytinyağındaki belli başlı sorunlar taklit, tağşiş, pazarlama, karasu gibi
sorunlarla birlikte yine bitkisel yağlarla yağlı tohum bitkilerindeki
sorunlarımız da üretim eksikliği ve üretim alanlarının darlığı sorunları. Bu
ciddi manada geçmiş dönemlerde ihmal edilmiş sektör olan tarım sektörü -ne
planlamada ne de yapılandırmada- yönlendirmede eksiklikler bulunmasına rağmen
ve zaman zaman da popülizmle
buraları oy depoları, alanı olarak görüldüğü için de bir planlamaya gidilmemiş
ve ülkenin arz fazlası olan ürünler… Âdeta ülkeyi idare edenler veya hükûmetler tarafından bu yığınlar arz fazlası ürünlere
yönlendirilmiş ve bu arz fazlası ürünler zaman içerisinde ya yakılmış ya
çöplüklere dökülmüş, hem millî servet heder edilmiş hem de sektöre ciddi manada
bir çözüm önerilememiş ve getirilememiştir. Dolayısıyla bu
alanlarda bir planlama yapılmadığı için de -raporumuzda da belirttik- bu
alanların yeniden belirlenmesi ve Tarım Bakanlığımızın da uygulamalarıyla, bu
alanlardaki desteklemeleriyle üreticimizi, müstahsilimizi ülkenin arz eksiği
olan bu ürünlere yönlendirerek millî servetin ülkemizde kalmasını, döviz
kaynaklarımızın ülkemizde kalmasını ve müstahsilimize yönlendirilmesini
sağlamıştır. Bunlardan belli başlıcalarını daha önce de konuşmuştuk. Gerek 22’nci
Dönemde kurulan Komisyonumuz gerekse 23’üncü Dönemde kurulmuş bulunan
Komisyonumuzla ülkemizin birçok bölgesini, birçok şehrini dolaştık. Müstahsille
ve bilim çevreleriyle, üreticilerle, sanayicilerle, sektörün içerisinde bulunan
tüccarlarla karşılaştıkları sorunları ve bu sorunların çözümü noktasında
alınabilecek tedbirleri birlikte konuştuk. Tarım
Bakanlığımız tarım sektörünün yeniden yapılandırılmasında ciddi adımlar atmış,
ülkenin arz eksiği bulunan ürünlere müstahsilin yönlendirilmesinde yönlendirici
primleri devreye sokmuştur. Benden önceki arkadaşım primlerin zaman içerisinde
eksiltildiğini, arz eksiği olmasına rağmen eksiltildiğini ifade etmişti.
Doğrudur, zaman içerisinde bunlar olabilir. Yönlendirici primden maksat da
zaten ülkenin arz eksiği olan ürünü daha fazla destekleyerek müstahsili oraya kanalize etmek, oraya yönlendirmek olmalıdır. Yine müstahsilin eline geçen bu ürünlerden elde edeceği geliri,
katma değeri artırmak adına Tarım Bakanlığının kırsal kalkınma projeleriyle
devreye soktuğu yüzde 50 hibe destekli kredilerle sektör hem canlanmış hem de
ürünümüz mamul hâle getirilerek iç piyasaya veya ihraca sunulur hâle, hazır
hâle getirilmiş ve dolayısıyla müstahsilin ürünü biraz daha iç piyasada
değerlenme imkânı bulmuştur. Verilen primle,
aynı zamanda arz eksikliği olan alanlarda, özellikle zeytin fidanlarında ve
zeytin alanlarında ciddi oranlarda artış sağlanmış. İktidara geldiğimiz dönemde
100 milyon adet olan ağaç sayımız yaklaşık yüzde 50’ler nispetinde artarak 150
milyon adet ağaca ulaşılmıştır. Bununla birlikte hem zeytin üretimi hem de
zeytinyağı üretimi önümüzdeki yıllarda ciddi manada artacaktır. Peki, bu artışa
paralel olarak, bu artıştan elde edilecek mamulün dışarıya veya iç pazara mamul
bir hâlde satılmasına yönelik bu kırsal kalkınma proje desteklerinin yanında
başka neler verilmiştir? Müstahsile yine üründeki verimliliği artıracak damlama
sulama projeleriyle, sıfır faizli ve uzun vadeli, yaklaşık beş yıl geri ödemeli
desteklemeler yapılmış ve müstahsil nispeten arz fazlası olan ürünlerden buraya
kanalize edilmiştir. Kendi şehrimle, seçim bölgemle ilgili örnekler de vermeye kalkacak
olursam, geçmişte arz fazlası olan tütüne yönlendirilen müstahsil aile başına Bu, yine İç Anadolu Bölgemizde alternatif ürün olabilecek, işte,
mısırdır, soyadır, kanoladır, ayçiçeğidir, teşvik
edilmesi, desteklenmesi gerekirken, ikinci ürün olarak belki ekilmesi teşvik
edilmesi gerekirken, yönlendirici primle müstahsilin teşvik edilmesi, buraya
yönlendirilmesi, hedeflenmesi gerekirken maalesef bu da eksik bırakılmış ve
bunun karşılığında da yaklaşık 1,7 milyar dolarlık ya da 1,7 katrilyon liralık
bir döviz kaynağının lüzumsuz bir şekilde yurt dışına çıkmasına vesile
olunmuştur. Yıllar içerisinde
hem zeytinde hem bitkisel yağlarda ve zeytinyağı ile bitkisel yağ açıklarında
olumlu mesafeler kat edilmiş olmasına rağmen arzulanan noktaya gelinememiş ve
dolayısıyla da raporumuzda bunun da teşvik edilmesi, desteklenmesi hem
Hükümetimize hem de Tarım Bakanlığımıza önerilmiştir. Tarım sektörünün
önündeki ciddi sorunlardan bir tanesi de makineleşmemesidir. Tarım
sektörünün yine zeytin ve zeytinyağı da dâhil olmak üzere, bitkisel yağlar da
dâhil olmak üzere sanayileşmemesi veya makineleşmemesi nedeniyle ciddi bir
gelir kaybı söz konusu olmuş ve dolayısıyla da burasının teşvik edilmesi, bu
makineleşmenin veya sanayileşmenin desteklenmesi gerekirken bunun ihmal edilmiş
olması da müstahsile birtakım sıkıntılar getirmiş, elde ettiği ürünü hemen
yakın bölgesinde değerlendirebileceği bir sanayi tesisi bulunmadığı için de
pazar bulamamış ve dolayısıyla da ertesi sene bu üründen vazgeçer hâle
gelmiştir. Zeytinyağında da
dâhil olmak üzere demiştim, zeytinyağında da çok önemli olan bir husus, zeytin
toplandıktan hemen sonra, mümkünse hemen aynı gün sıkılmalı. Aksi takdirde,
zeytindeki gecikmeden ya da sıkılmadan sonraki gecikmeden kaynaklanan asit
oranının yüksekliği dışarıda bize rekabet şansı tanımamış ya da rekabet
edebileceğimiz ülkelerle rekabet edebilme imkânını kaybetmiş duruma, pozisyona
düşmüş olmamızdı. Bu hususta da hem bölgemizde, Akdeniz’den, Marmara’dan
yaklaşık -kendi ilim de dâhil olmak üzere- kırkın üzerinde bir tesis
desteklenmiş ve aynı zamanda bu tesislerin bölgelere dağılımı da teşvik
edilmiştir. Dolayısıyla da buradan elde edilecek ürünün, mahsulün sıcağı
sıcağına hemen, mümkünse aynı gün, değilse ertesi günlerde sıkılması
vesilesiyle üründeki kalite de artırılmış ve dolayısıyla da ihracattaki pazar
payımız da, şansımız da artırılmıştır. Yine, zeytin ve
zeytinyağındaki desteklemelerin eksik kaldığı yönündeki bilgi de tam doğru
değil, isabetli değil. Demin söylemiştim, dekar başına yapılan desteklemelerde,
yağlık fidanlarda 250 milyon -lira bu yıl için söylüyorum- dekar başına 100
milyon lira da sofralık zeytinlerde destekleme yapılmış ama geçmişte hem
sofralıkta hem de yağlıkta… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. İSMAİL BİLEN
(Devamla) - …toplam 250 milyon liralık dekar başına bir destekleme söz konusu
olmuştur. Yine, hazırlanan
tebliğ kapsamında sofralık zeytin için, farklı kalemlerde, tescilli Türk
markalarıyla ihraç edilmesi durumunda ton başına 125 ile 200 dolar arasında bir
destekleme öngörülmüştür. Bunun dışında yine zeytinyağı için tescilli markalar
ile “Made in Turkey”
ibaresiyle ihraç edilmesi durumunda, farklı ambalaj büyüklüklerine göre
değişmek üzere, ton başına 175 ile 400 dolar arasında bir destekleme yapılmıştır.
Burada ambalaj küçüldüğünde destekleme daha fazla artmaktadır. Dolayısıyla da
yurt dışına büyük tonajlı veya büyük meblağlı yağ ihracını engelleyerek küçük
ambalajlarda, tüketime yönelik ihraç desteklenmek istenmiştir, hedeflenmiştir.
İnanıyorum ki raporumuzdan olumlu sonuçlar çıkacaktır ve hazırlanan bu raporda
emeği geçen arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Bu raporun müstahsilimize,
sanayicimize, ihracatçımıza, tüccarımıza ve ülkemize hayırlara vesile olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bilen. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan
konuşacaktır. Buyurunuz Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu Raporu üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; zeytin varsılın da yoksulun da sofrasında
olan, hepimizin bildiği bir ürün. Bu, şu anda da görüşülmekte olan konuyla
ilgili, sağlığı nedeniyle biraz önce Sağlık Bakanımız, ihracatı nedeniyle dış
ticaretten sorumlu Bakanımız, şu anda da esas konunun tarafı olan Tarım Bakanı
burada. Bu da gösteriyor ki bu zeytin ve zeytinyağı, bitkisel yağlar gerçekten
ülkemiz açısından son derece önemli. Ama bu Araştırma Komisyonunun en zayıf
taraflarından birisi de zeytin ve zeytinyağının diğer bitkisel yağlarla aynı
potada değerlendiriliyor olması. Bize göre -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
bize göre- bu bir eksiklik diye görüyorum. Değerli
arkadaşlar, zeytin, Akdeniz havzasının ve uygarlığının sembolü zeytin ağacı,
altı yedi bin yıllık tarihin derinliklerinden yakın dönemlere kadar tüm
uygarlıklarda önemi öne çıkmıştır. Zeytinin öyküsüne tüm
kutsal kitaplarda rastlamak mümkün. Arkeolojik ve jeolojik bulgular,
buluntular ve efsanelerde zeytinin tarihselliği ayrı bir önemdedir. Zeytin, uzun ömürlü, yeşil yapraklı, dikensiz bir bitki. Baharın
sonlarına doğru çiçek açan, etli ve yağlı meyveleriyle bildiğimiz, varsılın ve
yoksulun sofrasından eksik etmediği bir bitki zeytin. Bol miktarda protein,
yağ, vitamin, kalsiyum, flor, kükürt, magnezyum içermektedir. Ülkemizde
sofralık zeytin sektörünün çok eski geçmişi olmasına rağmen bugüne kadar küçük
aile işletmeciliği bazında faaliyet göstermiştir. Sofralık zeytin sektörü,
dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelişme sürecindedir. Zeytinyağı,
zeytin ağacının olgun meyvelerinden mekanik yolla elde edilen, oda sıcaklığında
sıvı olan, berrak, yeşilden sarıya değişen renkte, kendine özgü tat ve kokuda,
doğal olarak tüketilebilen bitkisel kaynaklı önemli bir yağdır. Bu yağ,
yüzyıllar boyunca insanlar için bir besin kaynağı olmuştur. Gerek ham
maddesinin üretimi sırasında fazlaca el emeğine ihtiyaç göstermesi gerekse
taneden elde ediliş safhasında diğer tohum yağlarına kıyasla ayrıcalıklı bir
teknoloji gerektirmesi ve beslenme yönünden üstün nitelikli olarak doğal hâlde
tüketilebilmesidir. Zeytinyağı bir meyve suyu olması nedeniyle daima diğer
bitkisel yağlara kıyasla daha yüksek bir ekonomik değer bulmuştur. Zeytin,
zeytinyağının sayısız sorunları olduğunu bu Araştırma Komisyonu da gösterdi.
Burada, üretim primi, zeytinyağının sorunları, üretici sorunları, tüketici
sorunları, AB ile ilgili sorunlar, örgütlenme birlikleri, fidancılık gibi çok
sayıda zeytin ve zeytinyağının sorunları olduğunu biliyoruz. Zeytin,
zeytinyağı ülkemiz ekonomisi ve halkımızın beslenmesi yönünden önemi büyük olan
tarımsal ürünümüzdür. Türkiye’de zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmakta olup son yıllarda yapılan bilimsel
araştırmalar zeytinyağının üstün niteliklerini açıkça ortaya çıkarttığından
dünyada zeytinyağına önemli yönelim gözlenmektedir. Bu nedenle dünya zeytinyağı
fiyatları artış trendi göstermektedir. Türkiye’nin bu alanda yapabileceği
girişimler mümkün, üretimi ve ihracatını artırma potansiyeline de sahiptir. Bu
potansiyelin büyük ölçekli değerlere dönüştürülebilmesi için IMF ve AB
kıskacından kurtulup tarımımızın ve üreticimizin sorunlarına kendi
çözümlerimizi üretmemiz yönünde Hükûmet adım
atmalıdır. Hatta tarım desteklerini kısmak yerine artırmalıdır. Yıllardır
sadece tarım satış kooperatiflerinin taban fiyatları ile popülist
yaklaşımlarla hareket edilmiş ve bunun sonucunda birliklerin iflası ve yüzlerce
trilyon zarar söz konusu olmuştur. Devlet eliyle ticaret devri kapanmalıdır.
Tarım Bakanlığı tarafından yürürlüğe sokulan ürün konseyleri ne yazık ki mevcut
yönetmelikler çerçevesinde sivil inisiyatiften uzak,
sektörü kucaklayacak yapıda değildir. Zeytin-zeytinyağına
fiyat belirlenirken maliyetler göz önünde tutulmalı, zeytinyağı primi üretim
maliyetine eklenerek, çiftçi kârı dikkate alınarak belirlenmelidir. AB
ülkelerindeki uygulama örnek alınmalıdır. En büyük üretici olan AB’de
zeytinciliğe verilen toplam üretim desteği 2,350 milyar avrodur.
Ortalama yıllık üretime bağlı olarak bu destek zeytinyağında kilo başına 1,3 avro. Ülkemizde bu yıl verilen üretim primi zeytinyağında
kilo başına 20 yeni kuruştur. Biraz önce konuşmacı arkadaşlarımız da bu dönemde
zeytin ve zeytinyağı üreticisine ciddi desteklerin verildiğini ne yazık ki
söyledi. Oysa rakamlara baktığımızda, üretimin ilk uygulamaya başlandığı yıl
verilen prim 40 sent, yani 50 yeni kuruş iken, bugün 20 yeni kuruş olduğunu
görüyoruz. Bu da AKP’nin tarım ve zeytinciliğe bakışıdır diye düşünüyoruz.
Üretim primi ne yazık ki bugüne kadar hep üreticiye yönelik bir mavi boncuk
uygulaması olarak görüldü. Aslında üretim primi üreticiyi ürün fiyatlarındaki spekülasyona karşı koruyan, piyasa dengesine ve istikrarlı
mal tedarikine imkân tanıyan bir sistem olmalıdır. Bugünkü koşullarda üretim
primi zeytinyağında asgari kilo başına 1 YTL olmalıdır ve unutulmamalıdır ki,
bu prim rakamıyla kayıt altına alınacak olan sistemin yaratacağı direkt ve
endirekt vergilerle bütçe en az yüzde 60 azalacaktır. Avrupa Birliği
kilo başına uyguladığı yüksek primle hem üreticisini desteklemekte, piyasa
fiyatını da uyguladığı prim haddini baskı altına alarak, tüketicisinin mümkün
olan asgari fiyatlarda zeytinyağına ulaşmasını sağlamaktadır. Verilen primler
maliyetlere destek anlamında son derece yetersizdir. Yağ bitkileri üretiminde
başlıca üretim maliyetleri tohumluk, gübre, zirai ilaç, mazot ve işçilik
sayılabilir. Üretim girdilerinde gübre ve mazot devlet tarafından
desteklenmeli, gübrede uygulanan KDV oranı yüzde 1’e indirilmelidir. En son
yaptığımız çalışmada, bölgemizdeki ekiciler, yükselen girdi maliyetleri
nedeniyle bu dönem zeytinlerini sürdüremeyeceğini ve gübre atamayacağını ne
yazık ki söylemektedir. 2008 yılının
sonlarına yaklaştığımız bugünlerde, Komisyon Raporu’nda da yer alan, 2007
yılında zeytinyağı üreticilerine destekleme primlerinin ödenmediği
görülmektedir. Zeytin sektörünün bir ülkede gelişmesi ya müteşebbislerin bu
dinamikleri fark etmesiyle ya da devlet politikasıyla olmaktadır. İspanya
devlet eliyle, hatta zorlamayla zeytinciliğine hamle yaptırmış ve bugün
karşılığını hem üreticisi hem de devlet kat kat
almaktadır. Sektörün öncelikli beklentisi devletin varlığını ve ilgisini
hissetmektir. Sektörde toplam
başarı için yapılması gerekli olanlar elbette bunlarla sınırlı değildir. İç
tüketimin artırılması, zeytinyağında haksız rekabetin önlenmesi, zeytinyağı
stoklama sorunlarının çözümlenmesi ve en önemlisi, Türk zeytinciliğinin
uluslararası kuruluşlara katılımı yoluyla dünyada daha iyi bir noktada
konumlandırılması da çözüm bekleyen sorunlar arasındadır. 2007-2008
sezonunda, 31 Mart 2008 tarihi itibarıyla 34 milyon 421 bin 122 Amerika doları
tutarında zeytinyağı ihraç edilebildi. Geçen sezon aynı zaman diliminde yapılan
ihracat 86 milyon 796 bin 137 dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracattaki
gerileme oranı yüzde 60’ı geçti. Türkiye 1 Ekim 2007-31 Mart 2008 tarihleri
arasında 56 milyon 955 bin 759 dolarlık zeytin ihraç etme başarısını
gösterirken geçen sezon ise 45 milyon 708 bin 238 dolarlık zeytin ihracatı
yapmıştır. Türkiye sofralık
zeytin ihracatında ise deyim yerinde ise yerinde saymıştır. İlerleme
kaydedilememiştir. Zeytin ihracatçıları 2007-2008 sezonunun ilk beş aylık
döneminde yüzde 11’lik artışla 56 milyon 955 bin 759 dolara ulaşırken siyah
zeytin ihracatı 47 milyon 622 bin dolar, yeşil zeytin ihracatı ise 9 milyon 333
bin dolar olmuştur. Ülkemizde gerçekleştirilen sofralık siyah ve yeşil zeytin
ihracatına ilişkin istatistikler incelendiğinde, Romanya ve Bulgaristan’ın
siyah sofralık zeytinde ihracat pazarımızın yüzde 50-55’ini oluşturduğu
görülmektedir. İri kalibrajlı zeytinde sıkıntı olduğu gözlenmektedir. Kaliteye yönelik
olumsuzlukları etkilerinden arındırıcı hasat sistemleri de geliştirilmelidir.
Makineli hasat esas alınmalı, sırıkla hasat periyodisite
şiddetini arttıran en önemli etken olduğundan mutlaka terk edilmelidir. Zeytin
zararlıları ve hastalıkları ile mücadelede devlet katkısı en etkin biçimde,
sonuçları yönünden izlenmelidir. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanun ve bu Kanuna dayalı olarak çıkarılan tüzük
hükümleri kesinlikle tam olarak uygulanmalıdır. Yasa kapsamındaki alanlar
turizm, konut yapımı, sanayi ve maden araması gibi faaliyetlere kesinlikle
kapatılmalıdır. Özellikle var yıllarında hasat ekim aylarında başlayıp en geç ocak 15’te bitirilmelidir. Zeytinyağı
üretimi sırasında oluşan kara suyun tüm zeytinci ülkelerde önemli çevre
sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Bu ülkelerin hiçbirinde kara suyun
arıtılmasında bugüne kadar tatmin edici bir sonuca ulaşılamamıştır. Zeytinyağında
yıllardan beri önlenemeyen tağşişin, yani diğer bitkisel yağların zeytinyağına
karıştırılmasıyla gerçekleştirilen hilenin önlenebilmesi için denetlemelerin
daha etkili yapılmasını ve uygulanacak yaptırımların caydırıcı olmasını
sağlamalıyız. Bu konuda kanun teklifimizi de Meclisimize sunduk. Ülke genelinde
zeytinyağı tüketiminin, hâlen nüfusun önemli bir kesiminin zeytinyağı tüketim
alışkanlığının oluşmaması da dikkate alınarak, tüketimi artırmak amacıyla reklam ve tanıtım kampanyaları düzenlenmelidir. Zeytinyağı
ülkemizde birçok vatandaşımız tarafından bilinmemekte, tüketimi o nedenle kişi
başı Yine, diğer bazı
tarımsal ürünlerde olduğu gibi zeytinyağında da arz talep sağlayıcı stok
kuruluşları oluşturulmalıdır. Zeytinyağı dış alımına izin verilmemelidir. Şu
anda dış ticaretten sorumlu Sayın Bakanımızın da burada olduğu bir ortamda, bu
taleplerle sıkça karşılaştık. Biz zeytin ve zeytinyağı üreticisi olan bir ülke
olarak kesinlikle zeytinyağı dış alımına izin verilmemesi gerektiğini
düşünüyoruz. Ambalajlı ve
dökme zeytinyağı dış satımının ortaya koyduğu avantaj ve dezavantajlar
karşılaştırılarak dış satımı artıracak, ayrıca katma değeri ve dış satım
gelirini yükseltecek kararların alınması gerekmektedir. 1996 yılında
üyeliğinden ayrıldığımız Uluslararası Zeytinyağı Konseyine yeniden üye
olunmalıdır. Buradan da hangi nedenlerle çıktığımızı bir türlü anlayabilmiş
değiliz. Zeytinyağı üretiminde Uluslararası Zeytinyağı Konseyinin belirlediği
standartlara uyumda azami özen gösterilmelidir. Yeni getirilecek
bir kısım teşviklerle dış satımın artırılması ve zeytinyağında uygulanan gümrük
vergilerinin Türkiye menşeli yağlar için kaldırılması veya düşürülmesi yönünde
çabalar ortaya konulmalıdır. Tarımın ve
zeytinin içinde bulunduğu girdi fiyatlarını sürekli söylüyoruz. Şu anda da yine bölgemizde yaptığımız bir çalışma sonrasında zeytin
üreticisinin içinde bulunduğu durumu özetleyen son derece çarpıcı bir rakamı
sizlerle paylaşmak istiyorum: 2001 yılında Yine, zeytin ve
zeytinyağında yaşanan sorunların en önemlilerinden birisi de ilaçlama olduğu…
Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğimiz, Ayvalık,
Burhaniye, Edremit, Gömeç, Havran olmak üzere Körfez bölgesinde beş ilçede
bulunan zeytinlik alanların zeytin sineği zararlısına karşı ilaçlanması
amacıyla kurulmuş olup bu amaç doğrultusunda her yıl 650 bin dekar saha ve
yaklaşık 11 milyonun üzerinde zeytin ağacı ilaçlanmaktadır. Güney Marmarabirlikle kıyaslandığında onların yaklaşık 10 katı
daha büyük saha ilaçlanmaktadır. Bölgemizde hâkim
çeşit Ayvalık yağlık çeşidi olup ürün, bölgemizdeki yaklaşık yüz yirmi adet büyüklü
küçüklü yağ fabrikalarında işlenmektedir. Birliğimize üye yaklaşık 30 bin
üretici bulunmaktadır. Güney Marmara zeytinlik sahalarında hâkim çeşit ise
Gemlik sofralık çeşidi olup alıcısı Marmarabirlik
olması nedeniyle ilaçlamada sorunun yaşanmadığı… Birliğin
yaşayabilmesi, tahsilatların kaynağından kesilmesi
zorunludur. Bunun için ya zeytinyağı fabrikaları işledikleri ürün için
aldıkları bedeli artırıp ilave ilaçlama bedeli alıp birliğe ödeyecekler ya da
devlet ilaçlama desteği verip bunu doğrudan birliğe ödemelidir. Fidancılıkla
ilgili, Komisyon Raporu’na göre, 2002 yılında 101.600 zeytin ağacı var iken 1
milyon 800 ton zeytin üretilmiştir. 2006 yılında ise ağaç sayısı 129.265’e
çıkmış olmasına rağmen zeytin üretimi 34 bin ton düşerek 1 milyon 766 bin 740
tona düşmüş, gerilemiştir. Ülkemiz zeytin
üretiminde sürekli ilerleme göstermesi gerekirken rakamlarda gözüken bu
gerilemenin sebebinin bir an önce araştırılması gerekmektedir. Zeytin ağacı
sayımızın AB’ye girmeden mümkün olduğu kadar artırılması hedeflenirken,
desteklemeyle dikime hız verilmesi sağlanmışken, 15 Şubat 2007 tarih ve 2007/15
no.lu değişiklik tebliği ile desteklemenin Gemlik çeşidinde 45 YTL/dekar olarak
düşürülmesi ve diğer çeşitlerde aynı kalmasından sonra bu tablo değişmiştir.
Gemlik çeşidinin çok fazla ve adaptasyonun iyi olmadığı yerlere bile dikilmesi
bu konuda bir tedbir almayı gerektirmiştir. Hâlbuki uzun yıllardır Gemlik
fidanının diğer çeşitlerin fidanına göre açık arayla önde gittiği, yüzde 80-90
oranına sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Tedbirlerin en az beş yıl önce veya
desteklemenin ilk uygulandığı yıl alınması uygun olmalı. Zeytinlik alanların
artırılması politikasıyla bir bakıma çelişen bu karar, beklenmeyen ani ve biraz
da sert bir müdahale hem fidancıları hem de dikicileri mağdur etmiştir. Nitekim
piyasadaki fidanların yüzde 86’sı Gemlik iken, sezonun yarısında diğer
çeşitlere ait sınırlı sayıda sertifikalı fidan var iken, desteklemedeki bu
değişiklikle dikimin hızlı devam etmesi zorlaşmıştır. Ayrıca, tebliğe güvenerek
bahçe tesis edenler mağdur olmuştur. Fidancıların etiketleri elde kalmıştır.
Diğer taraftan fidan fiyatları düşmüş, fidancıların bir kısmı iflas etmiş,
fakirleşmiştir. Destekleme süresi
2007 sonunda bitti ve yenisi henüz çıkmadı. Sonuç olarak bu
sezon da biterken belirsizlik devam etmiştir. Fidancılar üretim planlaması
yapamamıştır. Sertifikalı üretim için beyanname verme zamanı geldiği
bugünlerde, geçen yılın sertifikaları elinde kalan fidancılar kararsız ve zor
durumdadır. Destekleme tebliğlerinin çıkış zamanı ile üretim ve dikim sezonu
uyuşmamaktadır. Bu nedenle de hem piyasa istikrarı hem de üretim planlaması
açısından yarar getirdiğini söylemek zor. Fiyat ve primlerin ilanları en geç
hasat sezonu başında ilan edilmelidir. Var yılı-yok yılı ortalaması 12,5 kilo
olan zeytin ağacının verimli ağaç ortalaması 25 kilo zeytine yükseltilebilmesi
için uygun bakım, gübreleme, budama ve sulama ile periyodisitenin
olabildiğince azalması amaçlanmalıdır. Bu yıllarda oluşan fiyat istikrarsızlığı
önlenmelidir. Birlikler, sabit
maliyetleri kontrol altına alacak şekilde, AB’deki örnekleri paralelinde
serbest piyasa koşullarında varlıklarını sürdürecek şekilde tekrar
yapılandırılmalıdır. Üreticinin ürünü
stoklaması serbest bırakılmalı ancak stok edeceği mekânlarda ticari
işletmelerde aranan hijyen ve gıda güvenliği koşulları
aranmalıdır. Bu koşullarda stok yapamayacak üreticilerin yağlarını
yağhanelerden doğrudan satmaları teşvik edilmelidir. Üreticinin doğrudan satış
yapması, haksız rekabet ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından ele
alınmalıdır. Kara su konusunda
yerel yönetimlerin çözüm seçenekleri üretmede katılımcı olmaları, yağhanelerin
atık suları konusunda yerel kolektif çözüm üretmeleri gerekmektedir. Zeytinyağı
stoklama konusunda yeni yatırımlar desteklenmelidir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. ERGÜN AYDOĞAN
(Devamla) – Meclis Araştırma Komisyonunca hazırlanan rapor, sonuçta sektörün
sorunlarına ışık tutmuş, çözüm önerilerini sıralamıştır ancak Hükûmet, yasama organının bu çabasına karşı kayıtsız
kalmamalıdır. Ülkenin genel ekonomik politikalarına çözüm aramadan tarımın
sorunlarına çözüm bulunması mümkün değildir. Tarımın sorunlarına topluca çözüm
tasarlamadan zeytin ve zeytinyağı üreticisinin sorunlarına çözüm bulmak da
mümkün değildir. Burada, tarımda yaşanan, ticarette yaşanan bütün sorunların zeytin
ve zeytinyağında da yaşandığını ne yazık ki görüyoruz. Zeytin ve zeytinyağı,
diğer bitkisel yağlara… Tabii, bu konuya henüz girilemedi çünkü biraz önce
söylediğim gibi bu, zeytin ve zeytinyağının diğer bitkisel yağlarla aynı
komisyonda oluşturulmuş olması kesinlikle doğru değildir. O diğer bitkisel
yağların da ayrıca değerlendirilmesini ve bu konuda çalışmaların yapılmasını
Meclisimize öneriyoruz. Değerli
arkadaşlar, zeytin ve zeytinyağının… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. ERGÜN AYDOĞAN
(Devamla) – Evet, bu Araştırma Komisyonunun sektörün ve üreticilerimizin içinde
bulunduğu sorunları çözmesini en içten dileklerimizle diliyoruz ve bu
üreticilerimizin mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini bekliyoruz. Yeni başlayan
2008-2009 sezonunda şu anda Marmara’da üretim başladı, Marmarabirlik
Kooperatifi de yarın alımlara başlayacak. Manisa bölgesinde ilk yağlar alınmaya
başlandı. Bölgemizdeki üretimler de devam ediyor. Geçmiş dönemde
yaşanan sorunların bu dönemde yaşanmamasını, ülkemizin, çiftçimizin,
tüccarımızın, sanayicimizin, ihracatçımızın tümünün bu yaşanan sıkıntılarının
sona ermesini ve onlara iyilikler getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Aydoğan. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman.
Buyurunuz Sayın Büyükataman. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi partilerimizin
müşterek iradesiyle kurulan Komisyonumuz dört ay boyunca özveriyle çalışmış,
konunun tüm taraflarıyla istişare ederek üreticiden, tüketiciye herkesi
dinlemiştir. Sunduğumuz teklif üzerine oluşturulan zeytin ve zeytinyağı ile
diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılmasıyla ilgili kurulan
Komisyon çeşitli bölgelerdeki zeytin üreticileri, sektör temsilcileri ve ilgili
kuruluşların uzmanlarıyla yaptığı değerlendirmelerin de sonucu olarak raporunu
hazırlamıştır. Öncelikle, bu
raporun oluşturulması sırasında uyumlu çalışmaları nedeniyle başta Komisyon
Başkanımız olmak üzere komisyon üyesi arkadaşlarımıza, uzmanlarımıza ve emeği
geçen bütün personel arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Raporun,
üreticimiz ve sektör yanında konu hakkında derli toplu bir belge olması
nedeniyle önümüzdeki süreçte araştırmalar için kaynak niteliğinde yararlar
sağlayacağını da umut ediyorum. Değerli
milletvekilleri, ülkemizde bitkisel yağ tüketiminin yüzde 80’ini ayçiçeği yağı
oluşturmaktadır. Toplam bitkisel yağ tüketimi 1,3 ila 1,4 milyon ton
dolaylarındadır. Geriye kalan tüketim ise diğer bitkisel yağlardan
oluşmaktadır. Bitkisel yağ üretiminde ülkemizde açığın kapatılması ve dünya
pazarında sağlam bir yer edinebilmesi yağlı tohumlu bitkilerin ekim alanlarının
artırılması ve üreticinin, çiftçinin teşvik edilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun
yanı sıra ülkemizde sulama ve su kaynakları da yetersiz kalmaktadır. Ülkemizde yağlı
tohumlu bitkilerin üretiminin yetersizliğinden dolayı bitkisel yağ ihtiyacının
önemli bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Özellikle zeytinyağı,
ayçiçeği yağı, soya yağı ve kanola yağı bitkisel yağ
üretiminin artırılması konusundaki en önemli kaynaklar olarak kabul
edilmektedir. Bitkisel yağ üretim kapasitesinin artırılması hem döviz kaybının
önlenmesi hem de barındırılan potansiyelden yararlanılarak ihracat gelirlerinin
artırılması bakımından önem taşımaktadır. Ayçiçeği yağının
400-450 bin tonluk bölümü ülkemizde üretilirken geri kalan yaklaşık 400 bin
tonluk ihtiyaç ise maalesef ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bununla birlikte
son on beş yılda ayçiçeğinde ekim alanları ve üretim miktarında yüzde 50
civarında azalma görülmektedir. Saygıdeğer
milletvekilleri, zeytinle ilgili politikaların önemli bir kısmı, genel olarak
tarım politikası ve devletin piyasa gözetim ve denetim fonksiyonuyla birlikte
düşünülmesi gereken politikalardır; aksi takdirde, yapılacak politikalar gerçek
manada politika olmayacak, geçici tedbirlerden ileri gidemeyecektir. Bu
yaklaşım içerisinde, zeytin politikasıyla ilgili aşağıda ifade edeceğim görüş
ve öneriler bir plan ve bütünlük içerisinde uygulanmalıdır. Serbest piyasa
şartlarına uygun bir hal kanunu ve yönetmeliği düzenlenmeli, ülkemizdeki
hallerin sayı ve sistemleri belirli bir düzene sokulmalı, ambalajlı ve
ambalajsız tarım ürünlerinin -fiziki olarak girmesine gerek bırakmaksızın-
üretildiği bölgeden nihai satış noktasına kadar elektronik ortamda takip edileceği
elektronik veri sistemi oluşturulmalıdır. Hâlihazırda, hallerin yapısı tarım
ürünlerinin takibini sağlamaya uygun olmadığı gibi, fiziki kontrole dayanan
sistem yürümemektedir. Oluşturulacak yeni hal mekanizması, bütün tarım
ürünlerinin tam anlamıyla elektronik ortamda piyasanın da oluşmasına katkıda
bulanacağı gibi, gerekli altyapı oluşturulduktan sonra, üreticiyle nihai satış
noktası arasındaki aracıların sayısı en aza indirgenecek, hem üretici hem de
tüketicinin yararına piyasa oluşturulması sağlanacak, tarım ürünleri nihai
satış noktalarına en kısa süre ve şekilde girebilecek, prosedürler
de azaltılacaktır. Yeni hal
mevzuatında, salamura edilmiş ambalajlı ve dökme zeytin de üreticiden satışa
kadar her aşamada bir ürün kimliğine sahip olmalıdır. Hal uygulaması, aynı
zamanda zeytini de kapsamalıdır. Zeytinde olduğu gibi, bütün tarım ürünlerinde
her türlü destek uygulamaları… Fiziki ortamın ikinci planda olduğu bu yeni hal
sisteminde kayıt dışılığın da önüne geçecek bir sistem oluşturulmalıdır. Tarım
ürünleri destekleri de satış ve yeni hal sistemiyle entegre
olarak düzenlenmelidir. Devletimiz, çağdaş bir hal sistemi ve piyasa
gözetim, denetim sistemi oluşturmak suretiyle serbest piyasa şartları
içerisinde işleyen bir mekanizma oluşturduğu takdirde mevcut sorunların bir
kısmı ortadan kalkacaktır. Saygıdeğer
milletvekilleri, birbiriyle entegre politikalarla
birlikte, kayıtsız çiftçi BAĞ-KUR sistemi ve stopajı kesilmemiş ürünün piyasaya
girişi mutlaka engellenmelidir. Mazot, sulama ve ürün destekleri dâhil her
türlü destek, kayıt altına alınmış bu ürün miktarı üzerinden yapılmalıdır. Devletimizin
kuruluşundan beri stratejik görevler ifa eden tarım satış birlikleri sistemi
radikal şekilde reorganize edilerek yeniden
fonksiyonel hâle getirilmeli ve başta zeytincilik olmak üzere tarım kesiminde
bunlardan daha faal olarak faydalanılmalıdır. Bölgeciliğin
ortadan kaldırılması, verimliliğin artırılması amacıyla birliklere bağlı
kooperatiflerin şubeye dönüşerek ve birlik delegeleri arasından il encümeni
benzeri yetkili bir kurul oluşturulmalıdır. Bu yaklaşım içerisinde birliklere
tarım politikasında daha aktif görevler verilmeli, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca birlikler üzerinde daha etkin bir denetim sistemi
oluşturulmalıdır. Zeytin alım ve
satımında kalibre sayısının fazlalığı piyasada ve üretici nezdinde
mağduriyetlere sebep olmaktadır. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının yapacağı düzenlemelerde kalibre sınıflamasıyla ilgili net
düzenlemeler yapılmalıdır. Zeytin arazileri
yalnız malikin değil milletin hazinesidir. Zeytinliklerin birleştirilerek
parçalı arazilerin büyütülmesi teşvik edilmeli, bölünmesi engellenirken
birleştirilmesiyle ilgili devirlerde vergi kolaylıkları sağlanmalıdır. Devletin e-Devlet
Dönüşüm Kapısı Projesi kapsamında kooperatif ve birlikler ile ziraat odaları
başta olmak üzere, işlemler elektronik ortamda takip edilmeli, oluşturulan veri
düzenine tapu, vergi, borsa, BAĞ-KUR işlemleri de dâhil edilerek politikalar bu
kapsamda oluşturulmalıdır. Değerli
milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, diğer ilgili kurumlar ve Devlet Planlama Teşkilatı bu konuya
özellikle eğilmelidir. Yukarıda
açıkladığım çeşitli uygulamalarla birlikte, yıllık arz miktarı kayıt yoluyla
tespit edilerek verileri tutulmalı, politikaların üretilmesinde mutlaka
istifade edilmelidir. Ülkemizde zeytin
üretimi, yıllık 280 bin tonu sofralık olmak üzere, toplam 880 bin ton
civarındadır. Türkiye zeytin tüketimi ise ortalama 171 bin ton civarındadır.
Ortalama ihracatımız ise 63 bin ton civarında bulunmaktadır. Bu durumda bile
yaklaşık 46 bin ton zeytin üretim fazlası görülmektedir ancak zeytin fidan
dikiminin teşvik edilmesi bu üretim fazlasını daha da artıracak ve zeytin
tarımının da sonunun gelmesine neden olacaktır. Bu gidişle, önümüzdeki yıllarda
üretilen zeytin arttıkça fiyatlar düşecektir. Bugün 110 milyon adet olan ağacın
2012 yılında 200 milyon ağaç olmasının planlandığı resmî açıklamalarda yer
almaktadır. Bu şartlar
altında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının havzalara
göre ürün planlamasına derhâl geçmesi gerekmektedir. Gemlik tipi zeytinin ekolojik yetişme alanı Güney Marmara havzasıdır. Gemlik tipi
zeytinin bu havza dışına hızla yaygınlaştırılmasının teşvik edilmesinden
vazgeçilmeli, her havzanın kendine has zeytin türü teşvik edilmelidir. Ayrıca,
havzalar itibarıyla var olması gereken fidan sayısı belirlenmeli ve buna göre zeytinliklerin
genişlemesi de durdurulmalıdır. Zeytinlikler
sertifikalandırılmalıdır, planlanmalıdır, zeytin üreticisine alternatif gelir
kaynakları oluşturacak kırsal kalkınma programları oluşturulmalıdır. Girdi fiyatları
bilindiği gibi sürekli artmaktadır. Mazot, ilaç ve gübre destekleri satıştaki
kayıtlı ürün miktarına orantılı olarak yapılmalıdır. Zeytin salamura
suyu ve zeytinyağı kara suyunun arıtılması için oldukça ağır bir çevre mevzuatı
bulunmakla birlikte optimum işletme maliyetlerine
uygun tesis kurulması mevcut bilimsel araştırmalara göre henüz ne yazık ki
sağlanamamıştır. Çevre mevzuatının bu durum dikkate alınarak gözden
geçirilmesi, arıtma tesisleri için yapılacak çalışmaların desteklenmesi, zeytin
bölgelerindeki tesislerin belirli bir plan dâhilinde bir araya toplanması
gerekmektedir. Üreticinin aşırı
ve bilinçsiz ilaç ve gübre kullanımını ortadan kaldırmak için ilçe tarım
müdürlükleri, ziraat odası ve birliklerce müşterek bilinçlendirme faaliyetleri
yapılmalı, bunlar için kısıtlama ve standartlar getirilmeli, gübre ve ilaç
kullanımını azaltmak için yapılan araştırma faaliyetlerine destek verilmelidir.
Salamura
havuzlarındaki gayrisıhhi şartlar giderilmeli,
havuzlamaya mutlaka standartlar getirilerek denetlenmelidir. Markalı ve
ambalajlı zeytin satışları kayıtlı ekonomiye katkı sağlayacağı gibi
zeytinciliğin geleceğine de yarar sağlayacaktır. Bu nedenle, genel teşvik,
vergi ve diğer uygulamalarda başta birlikler olmak üzere bu tür firmalara imkân
sağlanmalıdır. Sulama imkânları
artırılmalıdır. Zeytinliklerin yüzde 10 ila 15’lik kısmı ancak sulanmaktadır.
Sulama yapılan alanlarda da salma sulama yerine damlama sulama yapılmalı ve
yine bu konuda gerekli teşvikler mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca, hiç sulama
imkânı bulunmayan yerler çoğunlukta olup buralara sulama için proje
hazırlanmalıdır. Değerli
milletvekilleri, sofralık zeytinde kayıt dışı ve standartlara uygun olmayan
ürünün piyasaya sunulması kesin ve kararlı bir şekilde mutlaka önlenmeli ve
haksız rekabet ortadan kaldırılmalıdır. Özellikle sağlığa zararlı merdiven altı
işletmelerine, taklitçilere sıkı kontrol ve yaptırımlar getirilmeli, ilgili
yasalar uygulanmalıdır. Ambalajlama tesisi olan firmalara özel destekler
uygulanmalıdır. Küçük ölçekli
tarım sektörünün orta ve büyük ölçekli işletmeler hâline dönüştürülmesine
yönelik, devlet tarafından gerekli yasal çerçeve oluşturulmalı ve tarımda orta
ve büyük işletmeler teşvik edilmelidir. Marmara
Bölgesi’nin sofralık zeytininin değerlendirilmesine yönelik büyük önemi olan
bir taze zeytin borsası oluşturulmalı ve lisanslı depolarla birlikte ticaret
borsalarının etkinliğini artıracak düzenlemeler yapılmalıdır. Sofralık
zeytindeki kayıt dışının yani merdiven altı üretimin kontrol altına alınması ve
haksız rekabetin önüne geçilmesi için sektörün mutlaka envanteri
çıkartılmalıdır. Ayrıca, hâlen taslak metin hâlinde olan sofralık zeytin
tebliği en kısa zamanda yayınlanmalıdır. Saygıdeğer
milletvekilleri, dünyada zeytin ağaç varlığı ve dane zeytin üretimine paralel
olarak zeytin üreten önemli ülkeler: İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan,
Amerika Birleşik Devletleri, Fas, Suriye ve peşinden Mısır gelmektedir.
Türkiye, sofralık zeytin üretiminde Avrupa Birliği ülkesi İspanya’dan sonra
ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde siyah
sofralık zeytin üretimiyle ilk sırada bulunmaktadır. Tüccarların, Gemlik,
Orhangazi, İznik ve Mudanya ilçeleri yerine, Akhisar gibi Gemlik tipi zeytinin
yeni dikim alanlarından zeytin almayı ve bu zeytinleri Bursa ili sınırları
içerisinde havuzlamak suretiyle Güney Marmara Bölgesi zeytini olarak piyasaya
sunmaya hazırlandıkları bölgemizde maalesef gözlenmektedir. Sayın
milletvekilleri, zeytin üreticisinin en önemli sorunu olan, maliyet-fiyat
dengesini etkileyen belli başlı unsurları burada kısaca özetlemekte fayda
görüyorum. Zeytincilik doğal
özelliği gereği başka tür ziraatçılığa pek de uygun olmayan, görece verimsiz,
susuz, yamaç arazilerde yapılmaktadır. Tarihî uygulamalarında bu yerler bir
sıra zeytin ağacı ve bir sıra üzüm gibi alternatifiyle birlikte ekilmekteyken,
bugün zeytinlikler sadece zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Özellikle Mudanya,
Gemlik ve Erdek ilçelerindeki zeytinliklerin sulama imkânları hiç olmadığı gibi
önemli bir kısmı nem etkisinden de yeterince yararlanamamaktadır. Doğal özelliği
gereği de aşırı iri olmayan Gemlik tipi zeytinin irilik derecesine göre
vasıflandırılmak suretiyle fiyatlandırılması, sulama imkânları kısıtlı olan bu
ilçelerdeki zeytin üreticisinin, maliyetinin altında kalmasında büyük bir etken
olmaktadır. İri zeytinin maliyeti kurtaran fiyatı bulması üreticiyi aşırı ve
bilinçsiz şekilde gübre ve ilaç kullanmaya itmektedir. Bu kullanış son yıllarda
Gemlik tipi zeytinin yapısında önemli derecede bozulmalara sebep olmuştur.
Zeytinde metal ve kimyevi maddelerde artış gözlenirken, daha havuzlama
aşamasında zeytinde çürüme ve bozulmalar görünmeye başlanmıştır. İlaçlama
hataları, hasat sırasında yapılan hatalarla birleşince, bu bölgelerdeki
zeytinle ilgili ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Ayrıca birlik, havuzlama ve satış
sırasındaki fire ve bozulmalar nedeniyle de ciddi şekilde zararlara
uğramaktadır. Değerli
milletvekilleri, dört aylık süre içerisinde üniversitelerden, ilgili kamu
kuruluşlarından, tarım satış birliklerinden, sanayicilerden pek çok kişiyi
dinledik. Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu bölgelerine giderek meseleye farklı
yönlerden, hatta birbirine göre karşı taraftan bakan kişilerle bir araya
gelerek çok geniş katılımlı toplantılar düzenledik. Bu çalışmalar sırasında
Komisyon olarak çok değerli bilgiler elde ettik. Sorunları ve önerileri bir
beyin jimnastiği içerisinde toparlayıp birlikte süzgeçten geçirme imkânı
bulduk. Bu raporun bundan sonra yapılacak çalışmalarda gerek Hükûmete gerekse ilgili kamu kuruluşlarına ciddi ölçülerde
katkı sağlayacağını düşünüyorum. Saygıdeğer
milletvekilleri, özetlemek gerekirse, 29 arkadaşımızla beraber verdiğimiz
teklif üzerine heyetimizin, yüce Meclisin de katkılarıyla kurulan komisyon
tarafından hazırlanan raporda zeytin hastalıkları, çevre ve arıtma sorunu, gıda
güvenliği sorunu, kayıt dışı ekonomi, üründeki dönemsel arz-talep dengesizliği,
zeytinliklerin yaygınlaşmasındaki sorunlar gibi pek çok konuya değinmeye
çalıştık. Elbette ki komisyon üyelerimizin çalışmalar sırasında dikkatini çeken
konularla alakalı bireysel ve grup hâlinde kanun teklifleri de olacaktır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. İSMET BÜYÜKATAMAN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum. Ancak icra makamının Hükûmet olduğunu,
tespit edilen birtakım sorunların muhatabı olan ilgili kamu kuruluşlarının
yapması gereken çalışmalar bulunduğunu ve bu konuda vatandaşımızın,
üreticilerimizin ciddi bir beklenti içerisinde olduğunu ve bu Komisyonda yer
alan iktidarı ve muhalefetiyle bütün milletvekili arkadaşlarımızın attığı
imzaya sahip çıkması ve konuların takipçisi olması gerektiğini de özellikle
ifade ederek, hazırlanan bu raporun üreticimize, milletimize hayırlara vesile
olmasını temenni ederken, bu konudaki çalışmalarda emeği geçen bütün
arkadaşlarımı canı gönülden tebrik ediyor, yüce heyetinizi en derin saygı ve
hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Büyükataman. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün. Buyurunuz Sayın
Özgün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU
ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin
ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz bu rapor iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde zeytin ve zeytinyağı,
ikinci bölümünde ise diğer bitkisel yağlar yer almaktadır. Rapor incelendiği
zaman görülmektedir ki sektörle ilgili olarak bütün kesimlerle görüşülmüştür.
Hepsinden bilgi alınmış, sorunlar detaylı bir şekilde konuşulmuştur. Gerek kamu
kesimi gerekse özel sektör temsilcileri toplantılara gelerek önemli katkılarda
bulunmuşlardır. Komisyon ayrıca
sorunları yerinde dinlemek ve görmek üzere de Ankara dışında çalışmalar
yapmıştır. Ege Bölgesi, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde incelemelerde
bulunmuş ve toplantılar yapmıştır. Bu toplantılara da üreticiler, sanayiciler,
kooperatifler, birlik temsilcileri, odalar, borsalar, resmî makamlar,
üniversite yetkilileri herkes katılarak kendi görüşlerini ifade etmiş, katkı
vermişlerdir. Değerli
arkadaşlar, insan beslenmesinde yağ önemli bir yere sahiptir. Dengeli ve
sağlıklı beslenmenin gereği olarak Dünya Sağlık Teşkilatının tavsiyesi, günlük
toplam enerji ihtiyacının yüzde 25 ila 30’unun yağlardan sağlanmasıdır. Zeytincilik,
cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli dallarından biri olmuştur. Uzun
yıllar süren çabalar sonucu ülkemizde zeytincilik büyük bir hızla gelişmiştir.
Yeni, bakımlı, sağlıklı ve verimli bahçeler ile sofralık zeytin ve zeytinyağı
işleme tesislerine sahip olunmuştur. Ancak zeytinciliğe verilen bu önem 1950’li
yıllardan sonra biraz zayıflamış, azalmış ve günümüze doğru da zeytin ağaçları
sökülmesine kadar varmıştır. Ancak Hükûmetimizin 2006
yılında başlayan teşvik kapsamında 10 dekardan az olmamak ve sertifikalı fidan
olmak koşuluyla dekara 250 YTL verilmesi fidan üretimini ve dikilen fidan
sayısını da artırmıştır. Ancak İspanya’nın 1970’li yıllarda başlattığı gibi,
belli bir plan ve program çerçevesinde yapılması, yani her bölge ve yöre için
ayrı çeşit budama ve terbiye şekli gibi teknik konuların bir standarda
bağlanmış olması da gelecek açısından büyük fayda sağlayacaktır. Diğer tarım
dallarında teknolojinin gelişmesine rağmen bu durum zeytin ve zeytinyağı
üretimine tam anlamıyla yansıyamamıştır. Verimin düşük, maliyetin yüksek olduğu
yıllarda üreticinin geliri düşük olmuştur. Verimi ve kârlılığı artırıcı
tedbirler alınmaya devam etmelidir. Hükûmetimiz, Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı çerçevesinde makine ve ekipman
alımlarını desteklemektedir. Bu makine ve ekipman
alımı kapsamına zeytin hasadında kullanılan makine ve ekipmanların da alınması
sağlanmalıdır. Artık sırıkla zeytin hasadından vazgeçilerek makinelerle bu
hasadın yapılması gerekmektedir. Değerli
arkadaşlar, zeytinyağı zeytinin preslenmesiyle elde
edilen, herhangi bir kimyasal işleme tabi tutulmadan ve doğrudan tüketilebilen
doğal bir meyve suyudur. Bitkisel yağlar içerisinde fiziksel metotlarla
üretilebilen tek yağ olması zeytinyağının sahip olduğu bir ayrıcalıktır. Son
yıllarda bu özelliği nedeniyle sadece üretimi yapılan ülkelerde değil, sağlıklı
yaşam idealini ilke edinen ülkelerde de tüketilmeye başlanılmıştır. Her zeytin
meyvesi yaklaşık ağırlığının yüzde 18’i oranında yağ içerir. Dünya zeytin
üretimi incelendiğinde genelde artan eğilim görülmektedir. Zeytinyağı
üretiminin son on sekiz yıl ortalamasına baktığımız zaman yüzde 49’unu İspanya,
yüzde 30’unu İtalya, yüzde 19’unu Yunanistan, yüzde 7’sini Tunus, yüzde 4,8’ini
Türkiye, yüzde 4,6’sını Suriye üretmektedir. Görüldüğü gibi sıralamada 5’inci
yerdeyiz. Ülkemizdeki en
kaliteli zeytinyağları da Balıkesir ilimizin Ege Körfezi’ndeki ilçelerimizde
üretilmektedir. Ülkemizin ana üretim hedefi natürel sızma zeytinyağının
üretiminin artırılması olmalıdır. Bunun için ağaçtan şişeye kadar üretimin her
aşamasında verim ve kaliteye etki eden bütün faktörlere dikkat edilmelidir.
Ülkemizde natürel sızma yağ üretimi yüzde 25 ila 30, rafine yağ üretimi ise
yüzde 70-75 civarındadır. Oysa diğer önemli yağ üreticisi ülkelerde durum tam
tersidir. Natürel yağ üretimi yüzde 80-90 oranındadır. Bu durum zeytinyağı
ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Zeytinyağı
sektörü farklı işletme tesislerinden oluşmaktadır. Entegre tesislerin yanı sıra
sadece zeytin sıkma tesisleri, rafine yağ üretimi tesisleri, yağ dolum
tesisleri bulunmaktadır. Hükûmetimiz, Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Programı kapsamında hibe yardımlarla zeytinyağı tesislerini
de desteklemektedir ve son zamanlarda çok sayıda yeni tesis ve fabrikalar
açılmıştır. Önemli zeytinyağı
üreticisi konumunda olan ülkemizde kişi başına düşen tüketim yaklaşık 1
kilogramdır. Diğer ülkelere şöyle baktığımızda, Yunanistan’da Ülkemiz
zeytinyağını İtalya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Suudi
Arabistan gibi ülkelere ihraç etmektedir ve zeytinyağı ihracatı dış ticaretimiz
açısından da son derece önemlidir. Buradaki hedefimiz, kaliteli üretim ve
ambalajlı zeytinyağı ihracatı olmalıdır. Değerli
arkadaşlar, zeytinyağı maliyetlerindeki artışa bağlı olarak TARİŞ Zeytin ve
Zeytinyağı Birliği alım fiyatlarında da bir artış gözlenmekte olup, devlet
tarafından verilen prim destekleriyle zeytinyağı üreticilerinin maliyetlerinin
üstünde bir gelir elde etmeleri için çalışılmaktadır. Zeytinden elde
edilen bir diğer ürün sofralık zeytindir. Sofralık zeytin üretiminde Marmara
Bölgesinin ayrı bir yeri vardır. Çünkü bu bölgede üretilen zeytinin yüzde 80’i
siyah sofralık olarak gözlenmekte ve çeşit olarak da Gemlik çeşidi ilk sırayı
almaktadır. Sofralık zeytin üretimi 2001-2002 yıllarında 100 bin ton
civarındayken, bugün 185 bin ton civarına gelmiş bulunmaktadır. Türkiye’de
üretimin önemli bir miktarı tüketime yönlendirilmekte, işleme tekniğindeki
farklılıktan dolayı ihraçta aynı başarıyı gösterememekteyiz. Genellikle yüksek
tuz içeren işletme tekniğiyle, başta Avrupa Birliği ülkelerinin, büyük tüketici
ve ithalatçı ülkelerin damak zevkine hitap edilememektedir. Bu bakımdan bu konu
üzerinde durulmalıdır. Aynı zamanda büyük kalibreli zeytin üretimi de teşvik
edilmelidir. İhracatımızı daha
çok Türklerin yaşadığı Avrupa Birliği ülkelerine yaptığımız da görülmektedir. Zeytin ve
zeytinyağı sektörü için en önemli konuların başında prim ve diğer destekler
gelmektedir. Zeytinyağı üreticilerine, dönemsel olarak değişmekle birlikte,
destekleme primi adı altında doğrudan kilogram başına yapılan desteklerin
tutarları belirlenirken iç ve dış piyasa fiyatları, üretim maliyetleri, bütçe
imkânları göz önünde bulundurulmaktadır. 2002 yılında kilogram başına verilen
prim 17,5 yeni kuruştur. 2007 yılında verilen prim ise kilogram başına 20 yeni
kuruştur. 2008-2009 sezonu için oluşacak fiyatlar da dikkate alınmak suretiyle
üreticiyi teşvik edecek, tatmin edecek bir prim açıklaması da üreticiler
tarafından beklenmektedir. Değerli
arkadaşlar, zeytinyağı ve sofralık zeytin üreticilerine ayrıca genel bir
destekleme sistemi olan doğrudan gelir desteği kapsamında 2000 yılından bu yana
destek yapılmıştır. Zeytin üreticilerine prim desteği ve doğrudan gelir desteği
ödemelerinin yanında 2003 yılından itibaren mazot ve gübre desteği de
sağlanmaktadır. Sertifikalı
zeytin fidanı kullanımının artırılarak, sağlıklı fidanlarla en az 10 dekar
kapama zeytin bahçesi tesisinin yaygınlaştırılması amacıyla 2006 yılından
itibaren zeytin üreticileri desteklenmektedir. Sertifikalı fidan destekleriyle
yaklaşık son üç yılda 30 milyon zeytin fidanı dikimi gerçekleştirilerek, zeytin
ağaç varlığı ve alanı artırılmıştır. Ayrıca, Dünya
Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması çerçevesinde ülkemizde ihracat desteği verilebilecek
kırk dört ürün grubu içerisinde zeytinyağı ve sofralık zeytin ihracatında ihraç
iadesi ödemesi yapılmaktadır. Küçük ambalajlarda ve markalı olarak yapılan ihracatta
daha yüksek ihracat iadesi ödemesi verilmektedir. Ülkemizin
zeytincilikteki güçlü avantajını koruyabilmek için uluslararası platformlarda
yer alarak teknolojik gelişmeleri takip etmesi, Türk zeytincilik sektörü
menfaatlerine uygun politikalar oluşturması, bunların savunulması, kabul
ettirilmesi gerekmektedir. Bunun için de uluslararası kuruluşa üye olunması
zeytincilik sektörümüzün bir ihtiyacı olarak görülmektedir. Sektörde
karşılaşılan bazı sorunlara da değinmek istiyorum: Bir defa,
öncelikle, zeytincilik sektörüne verilen önem daha çok artırılmalı, üretimi,
verimi ve kaliteyi artırıcı destekler daha çok teşvik edilmelidir. Zeytincilik
konusunda tek araştırma enstitüsü olan Bornova Zeytincilik Araştırma
Enstitüsünün millî projeleri yürütebilecek yeterli kalifiye elemana, araştırıcı
ve mali desteğe daha çok ihtiyacı var, bunun yapılması gerekir. Zeytin üretimi ve
sanayisinin yaygın olduğu bölgelerde eğitim kuruluşlarının açılması teşvik
edilmelidir. 4086 sayılı
Kanun’un 5’inci maddesinde zeytinlik sahalarının daraltılamayacağı hüküm altına
alınmıştır. Bu düzenleme konusunda uygulamada da
gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum. Zeytinyağına
diğer yağların karıştırılarak satışının engellenmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından denetimler artırılmalıdır. Lisanslı
depoculuk sisteminin ürün ihtisas borsalarına işlerlik kazandırılması
gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak teşvik ve desteklere de önem
verilmelidir. Zira, üretim kadar ürünün sağlıklı
koşullarda saklanması, pazarlanması da o derece önemlidir. Tarım
sektöründeki en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan tarımın kayıt
altına alınması konusunda üretici örgütlerinden faydalanılmalıdır. Birlik
yönetimlerinin denetlenmesi ve yanlış yapan yönetimin cezalandırılması üretici
güveninin tekrar kazandırılmasını sağlayacaktır. Denetim sorunu
için bağımsız denetim mekanizmalarının da işletilmesi sağlanmalıdır. Yaprak ve toprak
analizine dayalı gübrelemeyi teşvik edici önlemlerin acilen alınması
gerekmektedir. Damlama sulama
yönteminin kullanımını zaten Hükûmetimiz teşvik
ediyor, zeytincilikte de
bunun teşvik edilmesi gerekir. Çeşit bitki
fizyolojisine uygun budama yapılmalıdır. Özellikle yaşlı ağaçları gençleştirme
budaması desteği olmalıdır. Zeytinyağı
tüketimini artırmak için tanıtım faaliyetlerine önem verilmelidir. Sofralık zeytine
de prim verilmelidir, ihracata uygun sofralık zeytin çeşitlerinin
yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Bu raporun ikinci
bölümünde yer alan yağlı tohum bitkileri konusuna da kısaca değinmek istiyorum:
Yağlı tohumlu
bitkiler, tohumlarındaki yağ ile gıda sanayisine ham madde sağlayan ürünler
olarak tanımlanabilir. Ülkemizde yağlı tohumlu bitkilerde görülen en büyük
sorun üretim yetersizliğidir. Üretimin yetersiz olmasının en önemli nedeni ise
yağlı tohum ekim alanlarının artırılamaması ve yağlı tohum bitkilerinin rekabet
ettikleri ürünlere göre veriminin düşük olmasından gelmektedir. Ülkemizde
bitkisel yağ üretimi büyük oranda ayçiçeği ve pamuğa bağlıdır. Bu iki üründeki
dalgalanmalar yağ üretimini olumsuz etkilemektedir. Bu bakımdan, yağ bitkileri
üretimini çeşitlendirmek amacıyla ülkemizin çeşitli bölgelerine adapte
olabilecek yağ bitkileri teşvik edilmelidir. Yağlı tohumlu
bitkilerde üretim bir plan dâhilinde yürütülmelidir, gereken yağlı tohum
üretimini karşılayacak şekilde ekim yaptırılmalıdır. Üretici
birliklerinin sözleşmeli üretim yapmalarını teşvik etmeli ve üretici birlikleri
de üretici adına sözleşme yapabilmelidir. Ekim alanları
genişletilmelidir; yağışın yeterli olduğu bölgelerde kışlık kolza, ayçiçeği
nispeten kurak ve verimsiz topraklarda aspir ekimi
yapılabilir. Gerek birinci gerekse ikinci ürün olarak sulanabilir alanlarda
soya kolaylıkla ekilebilir. Sertifikalı tohum
desteği soya ve pamuk yanında kolza ve aspir için de,
aynı zamanda ayçiçeği için de verilmelidir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tüm tarım ürünlerini bünyesinde
bulunduran, bu ürünlere ilişkin tüm politikaları belirleyen bir noktaya
getirilmelidir. Konuşmamın son
bölümünde, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinden biraz bahsetmek
istiyorum: Kooperatif ve birliklerin
yeniden yapılandırılması 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri
Hakkında Kanun’la düzenlenmiş ve özerk bir yapıya kavuşturulmuştur. 30/7/2004 tarihinde silinen DFİF borcu 1 milyar 362 milyon
306 bin YTL’dir bu tarım satış kooperatifleri birliklerinin.
6/3/2008 tarihi itibarıyla -bakıyoruz hesaplarına-
kredi bakiyesi 632 milyon 500 bin YTL’ye ulaşmış
bulunmaktadır. 4572 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra kullanılan DFİF
kredileri 1 milyar 467 milyon 900 bin YTL civarındadır. Bu durum tarım satış
kooperatifleri ve birliklerinin durumunu açıkça orta yere koymaktadır. Yeniden
yapılandırma için yapılan gayretler henüz tam amacına ulaşmış bulunmamaktadır.
Bu konu üzerinde de hassasiyetle durulmalıdır. Tarım satış kooperatiflerine ve
birliklerine 4572 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle başlayan yeniden
yapılandırma döneminde sağlanan desteklerin başında ayrıca istihdam fazlası
personelin işten çıkartılması neticesi personele ödenen kıdem ve ihbar
tazminatlarının karşılanması da vardır. Değerli
arkadaşlar, bu rapor inşallah bitkisel yağ sanayimizin geleceği, zeytin ve
zeytinyağı sektörümüzün geleceği açısından ışık tutacaktır, Hükûmetimizin
bundan sonraki çalışmalarına katkısı olacaktır. Raporun hazırlanmasında emeği
geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Raporun herkes için, bütün
taraflar için, üreticilerimiz için, ihracatçımız için, sanayicimiz için,
tüketicilerimiz için faydalı olacağı kanaatimi arz etmek istiyorum. Değerli
arkadaşlar, hayat boyu başarılarımızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve sağlam,
mutluluklarımızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi sürekli,
yaşamımızın zeytinyağı ile daha sağlıklı ve güzel olması dileklerimle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. Hayırlı akşamlar
diliyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Özgün. Şahsı adına
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz konuşacaktır. Buyurunuz Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar) MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer
bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın
milletvekilleri, dünyaya baktığımızda, yüzde 98’i Akdeniz çanağında olmak
üzere, 900 milyon kadar zeytin ağacının bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu ağaç
varlığının 140 milyon dolayındaki sayısı ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemiz,
dünyanın önemli zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeleri arasında yer
almaktadır. Değerli
milletvekilleri, ülkelerin ekonomilerinde tarım çok önemli ve özel bir yere
sahiptir. Ülkemiz ekonomisine katkısı açısından tarımsal ürünlerimize
baktığımızda büyük öneme sahip ürünlerimizden biri de zeytindir. Ülkemiz,
dünyada zeytin üretiminde dördüncü, sofralık zeytin üretiminde ikinci ve
zeytinyağı üretiminde de beşinci sırada olmasına rağmen, dünya tüketiminde
yüzde 2,8 ile tüketici ülkeler arasında en son sıralarda yer almaktadır. Ülkemiz,
dünya zeytin üretiminin yüzde 8,48’ini, zeytinyağı üretiminin yüzde 5’ini,
sofralık zeytin üretiminin ise yüzde 11,2’sini gerçekleştirmektedir. Kişi başı
zeytinyağı tüketimi Yunanistan’da 21, İspanya’da 12, İtalya ve Tunus’ta Değerli
milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı, Avrupa Birliği tarım sektörü içerisinde
bu ülkelerle rekabet edebileceğimiz ürünlerden birisidir. Dünyada çoğu ülke
zeytinciliğin gelişmesi için üreticilerine teşvikler vermektedir. Ülkemizde ise
zeytincilik yapan üreticilerimiz oldukça zor durumda bulunmaktadır. İzmir, Aydın,
Muğla, Balıkesir, Bursa, Manisa, Çanakkale, Tekirdağ, Hatay, Adana illerimiz
önemli zeytin üretici illerimizdir. Ülkemizde yaklaşık 500 bin aile geçimini
zeytincilikten sağlamaktadır. Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi zeytin, belirli işlemlerden sonra sofralık
zeytin olarak tüketilen ya da belirli yöntemlerle yağı çıkarılmak suretiyle
tüketilen gıda maddesidir. Dünyada zeytin ağacı varlığı ve dane zeytin
üretimine paralel olarak sofralık zeytin üreten önemli ülkeler İspanya,
Türkiye, İtalya, Yunanistan, Fas, Suriye ve Mısır’dır. Türkiye, sofralık zeytin
üretiminde AB ülkesi İspanya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye,
dünya sofralık zeytin üretiminde siyah sofralık zeytin üretimi ile ilk sırada
yer alırken yeşil sofralık zeytin üretiminde İspanya ilk sırada yer
almaktadır. Değerli
milletvekilleri, zeytin üreticisinin en önemli sorunu olan maliyet dengesini
etkileyen belli başlı unsurları kısaca özetlemek ve çözüm önerilerini sizlerle
paylaşmak istiyorum. Zeytincilik,
doğal özelliği gereği başka tür ziraatçılığa pek de uygun olmayan, genelde
susuz ve yamaç arazilerde yapılmaktadır. Zeytinciliğin
girdi maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklanan sorunlara, ilgili çiftçi
kuruluşları ile beraber Hükûmetçe, sorumluluk
bilinciyle çözüm üretilmesi gerekmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının zeytin üretimi ile ilgili, özellikle
Gemlik tipi zeytin fidanı dağıtarak uyguladığı politika eksiktir. Bunun yerine,
diğer tür sofralık zeytin türlerinin doğal havzalarında yaygınlaştırılarak
alternatif çeşitlerin artırılmasının daha doğru bir politika olacağı inancını
taşımaktayım. Ağaç başına düşen verimi artırmaya yönelik çalışmalar yapılması,
ARGE faaliyetlerine destek verilmesi, toprak analizleri yapılarak bunlardan
elde edilen sonuçlara göre üreticilere yardımcı olunması, il tarım müdürlüğünün
sahaya inerek burada çalışmalar yapması, sulama sorununun DSİ ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından müştereken çözümlenmesi ve
bu sorunun çözümüyle birlikte damlama sulama yönteminin desteklenmesi gerekmektedir.
Genel tarım
politikasıyla ilgili olmakla beraber küçük arazilerin birleştirilmesi,
arazilerin böldürülmemesi, sofralık zeytinde destek uygulanması hâlinde bu
desteğin satışla da irtibatlandırılarak böylece
kayıtlı ekonominin teşvik edilmesi gibi tedbirlerin de alınması gerekmektedir. Özellikle
herhangi bir marka ambalajlı üretim, ülkemiz için değer oluşturma, ekonominin
kayıt altına alınması gibi bir sorunu bulunmayan tüccarlar karşısında, kayıtlı
çalışan kuruluşlarımız oldukça zorlanmaktadır. Bu nedenle, zeytin teşvik,
vergi, çevre ve diğer politikaların oluşturulmasında markalı, ambalajlı ve
kayıtlı çalışan kurumlara katkı sağlayacak şekilde program ve düzenlemeler
yapılması önem taşımaktadır. Ülke genelinde
kesin toplam zeytin ağacı sayısı bilinmediği için, üretim ve tüketimde
bölgelere göre sağlıklı istatistikler yapılamamaktadır. Bu bağlamda, ciddi
şekilde bölge ağaç sayımları yapılmalıdır. Sektör hakkında sağlıklı bilgilere
ve doğru rakamlara ulaşılması gerekmektedir. Sofralık zeytin
sektöründeki zeytinliklerin küçük ve aile tipi işletmelerden oluşması
maliyetleri yükseltmekte, bu da rekabet gücünü azaltmaktadır. Fidan dikiminde
bölgelere uygun cins fidanların seçilmesi ve bu doğrultuda dikimlerin yapılması
ve de üreticilerin bu konuda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Gübre kullanımı
bilinçsizce yapılmaktadır. Zeytinliklerin bölgelere göre toprak, gübre haritası
çıkarılmalı; yapılacak olan toprak ve yaprak analizleri sonuçları doğrultusunda
gübreleme prosedürü oluşturulmalıdır. Zeytinliklerin
yüzde 10-15’lik kısmı sulanmaktadır. Sulama yapılan alanlarda da salma sulama
yerine damlama sulama yapılması teşvik edilmelidir. Zeytin üretiminde
ağaç başına verim düşüklüğüne yol açmamak için toprağın işlenmesi hususunda
üreticilerimiz bilinçlendirilmeli, bunun için öncelikle mazot, gübre ve sair
maliyetlerin azaltılması için politikalar üretilmelidir. Türkiye’de büyük can ve ekonomik kayıplara sebep olan kalp ve
damar hastalıklarıyla mücadelenin en etkili ve ekonomik yolunun halkımızı bu
hastalığa karşı uyarmak ve bilinçlendirmek olduğundan hareketle, zeytinyağının
vücuttaki ana damarlarda ve kılcal damarlardaki kireçlenmeyi önleyerek damar
sertliğinin oluşmasına engel olduğu, ayrıca dolaşımdaki kanda kolesterol
parçacıklarının oluşmasını da önlediği bilinmektedir. Bu hususlar da göz önüne alınarak zeytinyağının iç tüketiminin
arttırılması amacıyla zeytinin insan sağlığı ve beslenmedeki önemi tanıtım ve reklam kampanyalarıyla sağlanmalıdır. Sofralık zeytinde
kayıt dışının ve standartlara uygun olmayan ürünün piyasaya sunulması kesin ve
kararlı biçimde önlenmeli ve haksız rekabet ortadan kaldırılmalıdır. İhracat
iadesi yardımları sürdürülmelidir. Sofralık zeytin üretim sektöründe altyapı
genelde küçük ve aile tipi işletmelerden oluşmakta ve maliyetleri
yükseltmektedir. Bu nedenle yükselen maliyetler karşısında sofralık kalitede
olmayan zeytinler, kısa zamanda nakde dönüştürmek amacıyla, hijyenik
olmayan koşullarda erken olgunlaştırma uygulamalarına başvurulmaktadır. Bu tür
standart dışı üretimin ve yarattığı olumsuzlukların önlenmesi gerekmektedir. Ayrıca piyasada
üretim izni olmadan zeytin işleyip pazarlayanların etkin şekilde denetlenmesi
hem tüketici sağlığı hem de sektörün geleceği açısından çok önemlidir.
Birliklerin sermaye yapılarını güçlendiren ve finansman sorunlarına çözüm getiren
çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda özellikle
kooperatif-birlik ayrışmasını engelleyici, mümkün mertebe güçlü bir kurumsal
yapı oluşturmaya müsait düzenlemelere yer verilmelidir. Zeytinyağının
sağlıksız koşullarda uzun süreli depolanması sonucu oluşan kalite kayıpları her
yıl büyük ekonomik zararlara yol açmaktadır. Bunun için lisanslı depoculuğun
teşvik edilmesi gerekmektedir. Zeytincilik ihtisas organize sanayi bölgelerinin
bir an önce faaliyete geçirilmesi ve teşvik edilmesi gereklidir. Zeytinyağı
ihracatı 2007-2008 sezonunda bir önceki sezona göre yüzde 60’lık bir düşüşle
34,5 milyon dolarlık bir ihracat gerçekleştirilmiştir. Ülkemizdeki ham madde
fiyatlarının yüksekliği ve döviz kurlarının düşüklüğü üst üste gelince Türkiye
dünya zeytin piyasalarında fiyat tutturamaz ve ihracat yapamaz konuma
gelmiştir. Bu konuda hükûmetçe acil tedbirler
alınmalıdır. Bunun yanı sıra
ülkemiz pazarlama stratejisini gözden geçirerek yeni pazarlama stratejileri
hayata geçirilmelidir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) – Teşekkür ederim. Sektör, genel
gıda fuarlarındaki fark edilme çabası yerine uluslararası ihtisas fuarlarında
yerini almalıdır. Son yıllarda
dünya genelinde yeni plantasyonlar ve üretimde belirgin bir artış
görülmektedir. Zeytinyağı ve zeytine yönelik ilginin artmasına rağmen uzun
vadede sektörün talep açısından sıkıntıya girme riski bulunmaktadır. Bu
bağlamda, ülkemizde yaygın bulunan küçük ölçekli tepelik, yamaçlık ve ekstansif zeytinliklerin rekabet imkânı ve katma değer hasılatının artırılması, kırsal turizm gibi yeni gelir
kaynakları yaratılması ve organik zeytin ve zeytinyağı işletmeleri üretimi
önemli fırsatlar sunabilir. Bunlar teşvik edilmelidir. Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Enöz. Komisyon adına,
Komisyon Başkanı Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur konuşacaktır. Buyurunuz Sayın
Uğur. (10/27, 34, 37,
40, 102) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI AHMET EDİP UĞUR
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile
diğer bitkisel yağların sorunlarını tespit etmek ve çözüm yollarını araştırmak
amacıyla oluşturulan Komisyonumuzun Raporu üzerinde komisyon olarak söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım. İnsan
beslenmesinde yağ önemli bir rol almaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin
gereği olarak Dünya Sağlık Teşkilatı günlük toplam enerji ihtiyacının yüzde
25-30’unun yağlardan alınmasını önermektedir. Türkiye’nin
önemli tarımsal ihraç ürünlerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz
potansiyeli dikkate alındığında, mevcut sorunların çözüme kavuşturulmasıyla
özellikle de Avrupa Birliğine katılım sürecinde tarım sektörümüz için rekabet
gücü olan ürünlerden biridir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Meclisimizin kararıyla, ülkemiz zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların sorunlarını tespit etmek ve çözüm
yollarını araştırmak amacıyla oluşturulan Komisyonumuz, çalışmalarına 11 Mart
2008 tarihinde başlamıştır. Komisyonumuz dört aylık çalışma süresi içerisinde
üreticiden ihracatçıya kadar zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağların üretimi ve
ticaretinde yaşanan tüm sorunları araştırmış, alınması gereken önlemleri
belirleyerek Meclisimizin önüne bir rapor hâlinde getirmiş, siz değerli
milletvekillerinin takdirine takdim etmiştir. Zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağlar olmak üzere iki bölümden oluşan raporumuz,
zeytincilik ve yağlı tohumlu bitkiler ve bitkisel yağlar konusundaki
politikaların oluşturulmasında karar alıcılara önemli bir yol haritası niteliği
taşımasının yanı sıra ilgili kamu kurum ve kuruluşları için de
yararlanılabilecek temel bir çalışma olmuştur. Bu çalışmanın sorunların
çözümüne katkıda bulunması en büyük temennimizdir. Değerli milletvekilleri,
zeytin ve zeytinyağı, insanoğlu yeryüzünde var olduğu günden bu yana vardır;
gıda maddesi olarak vardır, ticari anlamda bilinmektedir. Semavi kitaplarda da
adı geçen, bin yaşına kadar yaşayabilen, barışın simgesi olmuş ölümsüz bitki
zeytinin ana vatanı Yukarı Mezopotamya’ya kadar Anadolu topraklarıdır. İnsan
sağlığı için değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan zeytinin endüstriyel
değeri de gıda değeri kadar önemlidir. Bu değeri gün geçtikçe artmaktadır.
Ancak, bu değer artışıyla birlikte zeytinin sorunları da gün yüzüne
çıkmaktadır. Zeytincilik
cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli faaliyet alanlarından biri
olmuştur. Zeytincilik seferberliğinin başlatılmasıyla birlikte 1937 yılında
Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuş, uzun yıllar süren bu
faaliyetler sonucunda zeytinciliğimiz hızla gelişmiş ve bu gayretler
sayesindedir ki yurt dışında eğitim görmüş uzmanlara, yeni, bakımlı, sağlıklı
ve verimli bahçeler ile sofralık zeytin ve zeytinyağı işletme tesislerine sahip
olunmuştur. 2006 yılında
başlayan teşvik kapsamında 10 dekardan az olmamak ve sertifikalı fidan olmak
koşuluyla dekara 250 YTL prim, daha sonra 100 YTL; Gemlik çeşidinde 40 YTL prim
verilmesi fidan üretimini ve dikilen zeytin fidanı sayısını artırmıştır.
Türkiye 650 bin hektarlık alan üzerinde yüz elli milyon adet zeytin ağacı
varlığına sahiptir. Bu zeytin ağacı varlığıyla yılda 1 milyon 800 bin ton
zeytin üretimi gerçekleşmiştir ve ülkemizin hedefi iki yüz milyon zeytin
ağacıdır. Özellikle son yıllarda yapılan desteklemeler neticesinde Türkiye
zeytin ağacı varlığında önemli artışlar sağlamıştır. Bu artışlarda özellikle
dikim sıklığının artmasıyla alan olarak artışa göre ağaç sayısı artışı daha
fazla olmuştur. Ülkemizde yılda
ortalama 100 ve 150 bin ton arasında zeytinyağı üretimi vardır. Dünyadaki
zeytinyağı üretimi de 2 milyon 800 bin ile 3 milyon ton arasındadır. Yine
ülkemiz 70 bin ton, kişi başına 1 kilo zeytinyağı tüketiyor; diğer, kalan
yağları yılda 60 bin ile 90 bin ton arasında da ihraç ediyoruz. Yine sofralık
zeytin üretimimiz 270 bin ton civarında, dünyada ise 1 milyon 800 bin ton
sofralık zeytin üretimi var. Sofralık zeytinimizde de yine yılda 60 ile 90 bin
ton arasında bir ihracatımız var. Diğer ülkelerdeki
gelişmeleri göz önüne aldığımızda, zeytinciliğin bu ülkeler seviyesine
getirilebilmesi için devletin yetkili organlarının faaliyette bulunması
gerektiği düşünülmektedir. Çünkü üreticiler yeni bilgi ve teknolojiler yönünden
eksiktirler. Dolayısıyla, bilinçsiz yapılan tarım, bilinçsiz sofralık ve yağlık
işleme ile birleşince verim ve kalite düşüklüğü meydana gelmektedir. Verimin az
olması da toplam üretim maliyetini artırmakta, tüketimi ise azaltmaktadır.
Ayrıca kalitenin düşük olması da sofralık zeytin ve zeytinyağının tüketimini
azaltan etkenler arasındadır. Avrupa Birliğinin
zeytincilik sektörüne verdiği desteklerin oldukça yüksek olması da maliyetler
açısından uluslararası rekabette ülkemiz açısından dezavantaj oluşturmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde yüksek gümrük vergileri nedeniyle ambalajlı olarak
satılamayan Türk zeytinyağları için gerekli bürokratik çalışmalar düzenlenmeli,
gerekirse dökme ihracat için de kota alınmalıdır. Dünyada zeytin ve
zeytinyağı üretimi yapan bütün ülkelerin üye olduğu ve dünya ticaretinde
standartları belirleyen bir kurum olan Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK)
üyeliğinden ülkemizin 1998 yılında ayrılması nedeniyle teknik ve ekonomik
anlamda dünya zeytinciliğiyle olan ilişkiler yavaşlamış ve zayıflamıştır.
Ülkemizin yeniden UZK üyeliği için gerekli olan iç hukuk onay süreci de
tamamlanamamıştır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ülkemizde üretiliyor ancak
tüketilmiyor. Biz ülke olarak üreten ve tüketemeyen bir bölgeyiz. Zeytinyağı
ancak üretilen bölgelerde tüketiliyor. Zeytinyağını
sorun olmaktan kurtarmak için öncelikle tanıtımını iyi yapmamız gerekiyor.
Besin değerini, sağlığımıza olan yararlarını insanımıza çok iyi anlatmalıyız.
Kişi başına -bütün arkadaşlar ifade ettiler- 1 kilo zeytinyağı tüketiyoruz.
Genç ağaçların, yeni dikilen ağaçların da meyve vermesiyle önümüzdeki üç dört
yıl içinde zeytinyağı üretimimiz 250-300 bin tonlara gelecek. Yunanistan Reklam ve tanıtımın
önemini belirtmek için bir örnek vermek istiyorum: Bugün ülkemizde mısır özü
yağı 140 bin ton tüketiliyor ve Türkiye mısır özü yağında dünyanın en büyük
ithalatçı ülkesi. Yıllarca “Mısır özü yağı sağlığımıza çok yararlıdır, kalbimiz
için iyidir.” diye bütün doktorların tavsiyesi mısır özü yağının kullanılması
yönündeydi. Türkiye’de mısır özü yağı kullanımında bir alışkanlık meydana geldi
ve bugün dünyada bir numaralı ithalatçı ülke Türkiye. Biz kişi başına mısır özü
yağı tüketiminde Avrupa Birliğinden de Amerika’dan da öndeyiz. Mısır özü yağını
140 bin ton tüketiyoruz, zeytinyağını 70 bin ton tüketiyoruz. Hâlbuki
zeytinyağı sağlığımız için, kalbimiz için, her şeyimiz için bize daha yararlı.
Onun için, bizim en az mısır özü yağı kadar zeytinyağına önem vermemiz, reklamını yapmamız, tanıtmamız gerektiğine inanıyorum. Bu Komisyon
çalışmaları sürecinde zeytinyağı üreten bütün bölgelerin şikâyeti taklit ve
tağşiştir, yani zeytinyağı içine ucuz yağ karıştırılarak bu karışık yağları
ucuz fiyata zeytinyağı olarak satmaktır. 5179 sayılı
Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 29’uncu maddesine ek yapmak suretiyle
cezaların ağırlaştırılmasını sağlayan ve caydırıcı olması beklenen bir
düzenleme kanun teklifi hâlinde hazırlanarak bütün grupların iştirakiyle Meclis
Başkanlığına sunulmuş bulunmaktadır. Yine aynı teklif
içerisinde 6831 sayılı Orman Kanunu’na bir madde eklenerek yabani
zeytinliklerin aşılanması, makilik alanlarda ve orman arazilerinde bulunan
yabani ve ehil zeytin ağaçlarıyla ilgili bir düzenlemeyle de zeytinliklerin
ekonomiye kazandırılması hedeflenmiştir. Huzurunuza geldiğinde destek ve
katkılarınızı beklemekteyiz. Değerli
milletvekilleri, insan beslenmesinde enerji, hayvan beslenmesinde protein ve
yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılan yağlı tohumlu bitkiler son
yıllarda özellikle biyodizel üretimine ham madde
sağlanması nedeniyle dünyada ve ülkemizde yağ bitkilerinin önemi giderek artmaktadır.
Yağlı tohumlu bitkiler, tohumlarındaki yağ ile gıda sanayisine, yağı alındıktan
sonra küspesiyle yem sanayisine ham madde sağlayan ürünler olarak
tanımlanabilir. Dünyada bitkisel
yağ üretimi 2007 yılında yaklaşık 130 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu 130
milyon ton yağ, 400 milyon ton yağlı tohumdan elde edilmiştir. Dünyada 42
milyon ton palm yağı, 39 milyon ton soya yağı, 19
milyon ton ayçiçeği yağı, 5 milyon ton pamuk yağı, 2,3 milyon ton mısır yağı ve
10 milyon ton diğer yağlar tüketilmektedir. Biraz önce de
ifade ettim: Mısır özü yağı bütün dünyada 2,3 milyon ton tüketiliyor,
zeytinyağı 3 milyon ton tüketiliyor. Fakat biz maalesef zeytinyağını tüketmiyor
da mısır özü yağı tüketiyoruz. Türkiye’ye geldiğimizde Türkiye ne kadar yağlı
tohum ve yağ üretiyor, buna bakalım: Türkiye’de 850 bin ton ayçiçeği, 1 milyon
ton çiğit, 50 bin ton kanola, 30 bin ton soyayla 2
milyon tona yakın bir yağlı tohum üretimimiz var. Bu yağlı tohumlardan 500 ile
550 bin ton arasında bir yağ elde ediyoruz. Peki, Türkiye ne
tüketiyor? 675 bin ton ayçiçeği yağı, 135 bin ton mısır yağı, 30 bin ton kanola, 45 bin ton pamuk ve 15 bin ton soyayla 950 bin ton likit sıvı yağ. Buna 550 bin ton tükettiğimiz margarini
ilave edersek ve bunun yanında yem sanayisi, boya sanayisi, sabun sanayisi ve biyodizele giden 200 bin ton bitkisel yağı da ilave
ettiğimizde ülke olarak tüketimimiz 1 milyon 700 bin ton bitkisel yağ. 500 bin
tonunu kendi kaynaklarımızdan üretiyoruz, 1 milyon 200 bin tonunu da ithal
yoluyla karşılıyoruz. Bitkisel yağ ihtiyacımızın yüzde 70’i ithal yoluyla
karşılanıyor. 2007 yılında
ödediğimiz döviz 1 milyar 700 milyon dolar, 2008’e baktığımızda, dünyada yağ
fiyatları arttı gıda krizi, enerji krizi dolayısıyla. 2008 yılında sekiz ayda,
bitkisel yağ, yağlı tohumlar ve türevlerine ödediğimiz döviz 2 milyar 35 milyon
dolar; yıl sonuna kadar bunun 2,5 milyar dolar olması
beklenmektedir. Bu rakamların da, bizim bitkisel yağa, yağlı tohumlara ne kadar
önem vermemiz gerektiğini gösterdiğine inanıyorum. Ülkemizde yağ
sanayi 5 milyon ton yağlı tohum işleme, 1,5 milyon ton rafine ve 1 milyon ton
margarin üretim kapasitesine sahiptir. Tarımsal ürün fiyatları dünya
piyasalarında 2006 yılında yükselmeye başlamış ve artış eğilimi 2007 yılına
kadar devam etmiştir. İçinde bulunduğumuz 2008’in ilk altı ayında tarihinin en
yüksek seviyesine ulaşmış, daha sonra hasat döneminin başlamasıyla fiyatlarda
önce artış durmuş ve sonra da gerileme başlamıştır. Şöyle ki: Küresel ısınma ve
bunun getirdiği kuraklığa bağlı olarak verim kaybından dolayı ürün arzında
sorunlar yaşanmıştır. 2007 yılı ve 2008 yılı ilk yarısında dünya gıda
fiyatlarındaki bu gelişmeler doğal olarak ülkemizi de etkilemiştir. Bilhassa
yağlı tohum ve ham yağ gibi ihtiyacının yüzde 70’ini dışarıdan karşılayan, net
ithalatçı durumunda olan ülkemizi, dolayısıyla tüketici durumundaki Türk
insanını olumsuz etkilemiştir. Petrol
fiyatlarıyla, bitkisel yağ fiyatları iniş-çıkışları paralellik göstermektedir.
Son ekonomik kriz, petrol fiyatlarının temmuz ayından bu yana yarı yarıya
düşmesi, bitkisel yağ fiyatlarını da yarı yarıya düşürmüştür. Bütün bu
gelişmelere bağlı olarak, dünya ülkeleri tarıma yeni anlamlar ve misyonlar yüklemekte, ciddi bir güç kaynağı olarak yeniden
yorumlamaktadırlar. Dünyada şu anda gelinen noktada, bazı tarımsal ürünler,
yalnızca canlıların gıda maddesi olarak değil, yakıt olma özelliğinin keşfiyle
endüstrinin ve dolayısıyla enerji sektörünün ilgi alanına girmiştir; hatta
tarımına da “enerji tarımı” ifadesi kullanılmaya başlanmıştır. En önemli
problem, yağlı tohumda üretim yetersizliğidir. Yıllardır yağlı tohumlar ikinci
plana atılarak ülke olarak tahıl birinci planda tutulmuştur. Dolayısıyla,
korumalarda da yağlı tohumlar geri plana kalmıştır. Gümrük vergilerindeki
uygulamalar bunu açıkça göstermektedir. Dünya Ticaret Örgütü ile 1996 yılında
yapılan anlaşmada, tahıllar ve yağlı tohumlarda gümrük vergileri belirlenirken
tahıl gümrük vergileri yüksek tutulmuş; buğdayda, mısırda, arpada yüzde 180’e
kadar gümrük vergisi artırılabilirken, yağlı tohumlarda en yüksek yüzde 27’de
kalmıştır. Dolayısıyla gümrük vergisi düşük olduğundan ithalat cazip hâle gelmiş,
düşük fiyatla yağlı tohum ithal edilebildiğinden çiftçimiz, üreticimiz yağlı
tohum ekmemiştir. Yine, yağlı
tohumlar ve yağla ilgili tarım satış kooperatiflerinin sayısının fazlalığı, bu
birliklerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı olması ve yeniden yapılanmalarını
tamamlayamamaları tarımı iki başlı hâle getirmektedir. Dolayısıyla tahıllar ve
yağlı tohumlar arasında bir denge kurulamamaktadır. Değerli
milletvekilleri, üzerinde düşünülmesi gereken husus, ülkemizin birçok bölgesi
yağlı tohum bitkileri üretim potansiyeline sahip olduğu hâlde, insan
beslenmesinde temel madde olan bitkisel yağı üreten stratejik ve ekonomik
değeri yüksek bir sektörün dışa bağımlı bırakılmasıdır. Bunun için acilen
yapılması gerekenler: Bütün tarım ürünleri tek bakanlığın çatısı altında
toplanmalı, Tarım Bakanlığı tüm tarım ürünlerinin tek sahibi ve sorumlusu
olmalıdır. Türkiye, eğitim ve sağlık alanında yaptıklarını tarım kesiminde de
yapmalıdır. Artık, ihtiyaçtan fazla tahıl üretiminden vazgeçip ülkemiz için
stratejik ürün hâline gelen yağlı tohum üretiminin artırılması hedeflenmelidir.
Yağlı tohum işlendikten sonra kalan küspe protein kaynağıdır ve hayvan yeminin
ham maddesidir. Ülkemiz, yağlı tohum üretimi düşük olunca, yağlı tohum ham yağı
yanında küspe ithalatçısı da olmaktadır. Yağlı tohum
bitkileri üretim alanları kısa vadede en az 1 misli genişletilmeli, bunun için
de GAP üretim deseninde mutlaka yağlı tohum bitkileri yer almalıdır. Nadas
alanlarında yağlı tohumlu bitkilerin üretimine geçilmelidir. Sulu alanlarda
alternatif ürün olarak yağlı tohum bitki üretimi devreye sokulmalıdır. Yağlı tohumlara
destek parite ve piyasa şartları dikkate alınarak
belirlenmeli veya devam etmelidir. Desteklemenin ana hedefi üretimi yönlendirme
olmalı. Bu amaçla, destekleme primleri mutlaka yazlık mahsuller, mısır, pamuk,
ayçiçeği, çeltik ekilmeden önce açıklanmalıdır. Destekleme primleri, gelir
rekabeti yağlı tohumlar lehine olacak şekilde, dekar başına verim ve parite göz önüne alınarak belirlenmelidir. Sonuç olarak
değerli arkadaşlar, Komisyonumuzun yaptığı çalışmalar sonunda, yukarıda
anlatılan sorunlar tek tek tespit edilmiş ve çözüm
yolları önerilmiştir. En önemli sorun ARGE, eğitim ve yayım faaliyetlerine her
kademede ihtiyaç duyulduğudur. Komisyonumuzun
yaptığı çalışmanın üreticinin, tüccarın, sanayicinin sorunlarına çözüm olmasını
diler, Komisyonumuzda görev yapan değerli Komisyon uzmanlarına büyük özveriyle
hazırlamış oldukları rapor için ve bu çalışmada emeği geçen herkese
Komisyonumuz adına teşekkür ederiz. Bu arada
belirtmekte fayda var: 22’nci Dönemde aynı amaçla kurulan komisyonda görev
yapan değerli milletvekilleri ile uzmanların hazırlamış olduğu rapor
raporumuzun temelini teşkil etmiştir, kendilerine de buradan teşekkürlerimi
sunuyorum ve sözlerimi burada bitirirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Uğur. Hükûmet adına Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmen konuşacaktır. Buyurunuz Sayın Tüzmen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün, tabii en
eski, ilk kültür bitkilerinden birini tartışıyoruz. Açıkçası,
Komisyonumuzun Raporu’nda da belirtildiği gibi, tamamıyla Anadolu’nun
yetiştirdiği bir ürün, anavatanı Anadolu. Bu tartışmaları yaparken de
bunun üretimi var, ihracatı var. Dolayısıyla, ilgili bakanlarımızın hepsi, az
evvel gördüğünüz gibi, buradaydı. Bizde açıkçası Hükûmetin
bütün üyeleri hiçbir zaman saklanmaz, her tarafa yetişmeye çalışır, koşar. Dolayısıyla,
işin ihracat boyutu iyi olduğu için… Ancak ben o milletvekilimizi de şu anda
burada göremiyorum, herhâlde o saklandı. Neyse, yani biz buradayız, biz her
zaman buradayız onu söyleyeyim. Şimdi, tabii ki
bizim için işin esas noktası ilk defa bu sene -önemli bir tarım ürünü ve
işlenmiş tarım ürünü olarak baktığımız zaman sanayi mamulü de sayıldığı için
iki tarafta da önemli- inşallah 10 milyar doların üzerinde ihracat rakamını
Türkiye’ye tarım ürünlerinde kazandıracağız. Bu, tarihinde ilk defa olacak,
daha önceki senelerde biliyorsunuz buna hiçbir zaman ulaşamamıştık. Tabii,
bizim için önemli olan millî hasılamızın yaklaşık
yüzde 77’sini oluşturan ve istihdamın da yüzde 26’sını sağlayan tarım
sektörünün ihracat potansiyelinin tam olarak kullanılması. Eğer bu ürün
Anadolu’nun ürünüyse, ana vatanı tamamıyla Anadolu’ysa bizim hedefimiz burada
zeytin ve zeytinyağında dünya liderliğidir. Hedefi böyle koymamız lazım. Şimdi,
tamamıyla bu hedef doğrultusunda ne çalışma yapabileceğiz, birazdan onları da
sizlere belirtmeye çalışacağım. Şu anda biz yılda
ortalama 200-250 milyon dolar döviz geliri elde ediyoruz, dünya üretiminde
beşinciyiz, ihracatında dördüncüyüz. Tabii, geçen sezon zeytinyağında yok yılı
dönemini yaşadık. Bizim için, İspanya’da gerçekleşen yüksek rekolte
ve Tunus’un ülkemize nazaran daha düşük fiyatla dış pazarlara zeytinyağı arz
etmesi, yurt dışında ülkemiz zeytinyağına yönelik talebin yüksek fiyatlar
nedeniyle düşük kalması sonucu sezonun sonunda zeytinyağı ihracatımızda bir
miktar düşüş oldu ancak özellikle 1 Ocak-31 Ekim arasında geçen ay toplam yüzde
17’lik aylık ihracat artışı var zeytinyağında. Biz önümüzdeki sezonda da bu
işi, ihracat artışını gerçekleştireceğiz. Yalnız, bir noktaya dikkat çekmek
istiyorum: Yok yılında bizim de dışarıdan bu ürünü alıp dünya pazarlarında
raflara geçtiğimiz andan itibaren raflarda kalıcılığımızı sağlamamız için
dâhilde işleme rejimi kapsamında bu ürünü alıp işleyip ihracatını yapmamız
lazım. Biz hiçbir şekilde ithalata izin vermediğimiz zaman, yok yılında rafları
besleyemiyoruz. Dünya pazarlarına giriyoruz, kendi ürünümüzü o raflarda devamlı
hâle getirmemiz lazım. Çekiliyoruz bir sezon, diğer sezon tekrar girmek mümkün
değil. Başka ülkeler, kendi paketleriyle, bakıyorsunuz bütün raflarda yerlerini
almış oluyorlar. Şimdi, 2007
yılında, markalı ve kutulu zeytinyağı ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 8
oranında arttı ve genel zeytinyağı ihracatından aldığı pay yüzde 31’e yükseldi.
Bu artış trendi, markalı ve kutulu zeytinyağı ihracatımızın potansiyeline ve
sektörün geleceği açısından taşıdığı öneme işaret ediyor. Tabii, 2007 yılında,
tarım ürünleri ihracatımızda yüzde 2,6 bir pay aldı, 247 milyon dolar
seviyesine ulaştı zeytin ve zeytinyağı. Son yıllarda artan zeytin fidan dikimi,
bunun olumlu etkisi, sektörün yüksek gayretleriyle, genel tarım ürünleri
ihracatımızda önde gelen lokomotif ürünlerden biri olacak. Tabii, yüksek
gelir düzeyli olan ülkelerde çok tüketiliyor, ABD, Kanada, Avustralya, Japonya,
buralarda hızlı bir şekilde artış var. Bu talep artarken üretim artışı o kadar
fazla değil. Dolayısıyla, ülkemiz markalı, kutulu zeytinyağı ihracatı,
önümüzdeki senelerde iyi takip edebilirsek bu eğriyi, ciddi bir atılım yapacak.
Tabii, ham madde
arzının istikrarlı bir şekilde sürdürülebilmesi için, az evvel söyledim, yani
bu var ve yok yılındaki gerek dâhilde işleme rejimi kapsamında yapılacak
çalışmalar gerekse sektörde stoklama yardımı yapılması gerekiyor. İhracat, tabii burada hedeflerin başında. Kendi markasını yaratan, üretimde insan sağlığından ve kaliteden
taviz vermeyerek tüketici tercihlerini ve uluslararası standartları karşılamaya
odaklanmış bir üretim stratejisinin benimsenmesinin son derece önemli olduğunu
düşünüyorum. Biz, ülkemize düşen bütün bu görevlerin tamamı içerisinde
ihracatımızın önünü açmak için gayret sarf ediyoruz. Bu çerçevede, giderek
hassaslaşan tüketici talepleri karşısında katma değeri yüksek ve markalaşmaya
yönelik sektörlere öncelik vermemiz gerekiyor. Katma değeri
yüksek Türk markalı zeytin ve zeytinyağına uluslararası taahhütlerimiz
çerçevesinde mümkün olan en yüksek miktarda ihracat iadesi sağlanmaya başlandı.
Değerli konuşmacılar az evvel de bu konularda bazı saptamalar yaptılar. Ancak
markalaşma faaliyetlerine yeni bir ivme kazandırılabilmesi, firmalarımızın reklam tanıtım ve pazarlama giderlerine uzun süreli ve
yüksek oranlı destekler getirilmesiyle mümkün. 3 Nisan 2007 tarihinde ülkemiz
zeytin ve zeytinyağının dünyada daha bilinir hâle gelmesi, bu değerli üründe
markalaşmanın arzulanan seviyeye ulaşması ve katma değeri yüksek şekilde hedef
pazarlarda satılmasını sağlamak amacıyla ilk defa bir Zeytin ve Zeytinyağı
Tanıtım Komitesini kurmuş bulunmaktayız. Bu önemlidir. Değerli
milletvekillerimiz hatırlayacaklardır, geçmişte Fındık Tanıtım Grubu
oluşturmuştuk. Oluşturduğumuz bütün bu tanıtım gruplarında ürünlerin
pazarlamasını dışarıda özel bir gayretle yaptığımız için ciddi ihracat
artışları sağladık. Zeytinyağında da durum bu. Yani
tabii, iç tüketimi artırmamız lazım, bu da bir kampanyaya bağlı; dışarıdaki
tüketim artışına cevap vermemiz lazım, bu da bir kampanyaya bağlı. Amacımız,
Komite vasıtasıyla geleneksel ihraç ürünlerimizden olan zeytin ve zeytinyağının
iç ve dış tüketimi ile ihracatını artırmak, ARGE ve tanıtım çalışmalarını
organize etmek ve yürütmek. Zeytin ve
zeytinyağı için önümüzdeki 2008-2009 var yılı sezonunda yaklaşık 160 bin ton
zeytinyağı rekoltesi bekleniyor. Bu ürünün uygun
fiyatla pazarlanabilmesi ve pazarlarımızı genişletmek amacıyla, yurt dışında
sektörde önde gelen fuarlara iştirak edilmesi ve uluslararası sektör
dergilerinde reklam verilmesi kararlaştırılarak
zeytinyağımızın en iyi şekilde tanıtımının yapılması yönünde faaliyetler
başladı. Ayrıca -değerli
milletvekilleri, hepinizi davet ediyorum- 7 Kasımda Mut’ta, Mersin’de
Zeytinyağı Festivalini başlatıyoruz. Burada gerçekten ürünlerin bu aşamada,
üretim aşamasından pazarlanmasına kadar geçen süreci iyi bir şekilde, dünya
fiyatlamasına uygun bir şekilde, hangi noktalardan geçtiğini görebilmek
açısından son derece önemli bir çalışma. Dünyaca ünlü, konusuna hâkim, bu
zeytin ve zeytinyağı konusundaki bütün bilim adamları, akademisyenler ve
ihracatçıları da bu bölgemize davet ederek önemli bir uluslararası etkinlik
sağlamış olacağız. Şimdi, burada az
evvel söylediğim gibi, 10 milyar dolar tarım ürünleri ihracatı ilk defa bu
sene gerçekleşecek. Tıpkı geçmişte yaptığımız gibi, geçen sene 100 milyar
doları aşan ihracat rakamımız gibi bu da Türkiye için bir ilk olacak. Amacımız,
bu sırada, herkesin söz ettiği kriz ortamında dahi ihracatın sürdürülebilir
artışını devam ettirebilmek. Bunun için de küçük-büyük demeden bütün
sektörlerde ihracat artışının kalıcı hâle getirilebilmesi için çalışmaları hep
birlikte sürdürüyoruz çünkü sektörel ve bölgesel
pazarlamayı çok iyi bir şekilde yapmamız gerekiyor. Türkiye,
bugünlerde bütün dünyada yaşanan sıkıntıları en az hasarla atlatabilmek
amacıyla -bizim- Asya ülkeleri stratejisini, Afrika ülkeleri stratejisini ve
komşu ve çevre ülkeler stratejisini iyi bir şekilde uygulayabildiği için sektör
ve pazar çeşitlenmesini gerçekten çok iyi bir şekilde başarabildiği için, bütün
bunlar da uluslararası akademik çevreler tarafından tamamıyla teyit edildiği,
doğrulandığı için güzel bir çalışmayı sergilemiş oldu geçtiğimiz dönemde. Şimdi
bu dönemde de bunu sizlerin de desteğiyle devam ettirmeyi planlıyoruz.
Açıkçası, bizim açımızdan şu ana kadar gelinen noktada yüzde 30’luk bir ihracat
artışını sürdürebilirsek bu sene de ülkemiz için bütün komşu ve çevre ülkelerdeki
pazar payını artırarak yolumuza devam edebileceğiz. Bizim için tabii
ki bazı pazarlarda azalma, bazı pazarlarda da artış oranları var. Mesela,
Avrupa Birliği geleneksel pazarında eskiden yüzde 56’lık bir oranımız varken şu
anda yüzde 49’a düştü, ancak bunun yerinde bakıyorsunuz yüzde 11 pay
alabildiğimiz bir coğrafyada yüzde 85 ihracat artışları gerçekleştirdik. Asya
ülkelerine ihracat artışımız yüzde 85 oranında arttı, Afrika ülkelerine ihracat
artışımız yüzde 65 oranında attı. Yani birtakım dengelemeleri yapmasaydık
bugünlerde bu kadar rahat konuşamazdık. Ancak tabii bunlar yeterli değil,
devamını da getirmemiz lazım. Bunun için her ürünü, tıpkı burada Komisyonumuzun
hazırladığı gibi bu raporda, bizim bütün zeytin, zeytinyağı ürünlerini de bu
ihraç ürünleri içerisinde, geleceği olan ihraç ürünleri içerisinde, artış
trendi olan ihraç ürünleri içerisinde iyi bir şekilde değerlendirmemiz lazım. Ben, sözlerime
son verirken, zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan dönüşüm ve gelişime
katkısı olan herkese teşekkür etmek istiyorum. Yüce Meclisimiz, bugün gündeme
aldığımız raporla, bu değerli ürünlerin üretiminin ve ihracatının desteklenmesi
açısından yeni açılımlar, yeni görüşler ortaya koymuştur. Önemli bir katkı söz
konusudur. Hükûmetimiz ve sektörde faaliyet gösteren
tüm aktörler için bu rapor değerlidir ve yol gösterici niteliği söz konusudur. Hükûmet adına, raporun
oluşumunda emeği geçen tüm arkadaşlarımıza içtenlikle teşekkür ediyor ve yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Tüzmen. Şahsı adına
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut konuşacaktır. Buyurunuz Sayın
Bulut. (MHP sıralarından alkışlar) AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytinyağıyla ilgili, zeytin
üretimiyle ilgili oluşturulan Komisyonun hazırlamış olduğu rapor hakkında söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağının tarihi hakkında, ülkemizdeki rekoltenin miktarı hakkında hem Komisyon raporlarında hem
değerli milletvekillerimiz burada geniş bilgiler verdiler. Bununla ilgili bir
araştırma komisyonu kurulması şüphesiz çok büyük bir ihtiyaçtan kaynaklandı.
Çünkü zeytin üreticileri, Türkiye’de belirli bölgelerde, zeytinin tanesinin fiyatını,
zeytinyağının fiyatını kendileri belirlemekten mahrum insanlardır. Bu insanlar,
yine devletin kurmuş olduğu daha önceki birlikler vasıtasıyla… Şimdi o
birlikler daha farklı bir statüye kavuşturuldu. Ancak bu birliklerin zeytinin,
zeytin üreticisinin, zeytinyağının, zeytin ağacının sorunlarını bilmek, takip
etmek, bu konuda yardımcı olmak, katkıda bulunmak adına yeterli bir
katkılarının olmadığı bir gerçektir. Zeytin ağacı
sökülüp dikilmez. Türkiye'nin zeytin ve zeytinyağıyla ilgili bir millî stratejisi
de yok. Ülkedeki rekolteyi iç piyasada biz tüketemez
iken, dünyaya yağı satamaz iken elimizde dışarıdan ham yağ ithali konusunda
petrolden sonra en büyük dövizi bu yağ piyasasına aktardığımız hâlde Hükûmetimiz bu sene, geçen sene dönüm başına 250 YTL desteklemede
bulunarak ülkede yeni zeytinlik alanlarının açılmasını istedi. Bu konuda birçok
alana yeni zeytin ağaçları dikildi. Bu, bu yönde vatandaşı teşvik eden, bu
yönde vatandaşa destek vererek zeytin ağacı dikilmesine sebep olan Hükûmeti ve Parlamentoyu bu anlamda ciddi bir sorumluluk
altına sokuyor. Çünkü biz kendi ürettiğimiz yağı iç piyasamızda bitiremiyoruz,
tüketemiyoruz. Türkiye’de ihtiyaçtan fazla zeytinyağı üretiliyor ve üreticiler
hep “Ya, bu ordu şu kadar yağ tüketiyor. Bu ordu dışarıdan
dövizle çiçek yağı alıp askere yedireceğine bu artan zeytinyağını alıp çiçek
yağıyla karıştırıp 1 kilo harcayacağına Türkiye Gümrük
Birliğine girmiş, bununla ilgili bir sürü sorumluluk yüklenmiş. Avrupa Birliği,
Gümrük Birliği Anlaşması’nı kabul eden Türkiye, Suriye Avrupa’ya gümrüksüz
zeytinyağı satmak için kota almışken, Filistin Avrupa’ya gümrüksüz yağ
satabilmek için kota almışken, Türkiye Cumhuriyeti Bu anlamda,
değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı üreticisi, sorunları nasıl dile
getiririz, nasıl ifade ederiz diye bölgelerinin milletvekillerine,
pantolonlarına, paçalarına, ceketlerine yapışmakta, “Allah aşkına, şu zeytinin
hakkını Mecliste koruyun, savunun.” diye yalvarmaktalar. Bu ihtiyaçtan doğarak
bu Komisyon kuruldu. Bu Komisyon, evet, ciddi çalışmalar yaptıklarını
kitaplardan görüyorum ama bir de gerçeği size anlatmak istiyorum. Ben Balıkesirliyim,
Gömeçliyim, Ayvalıklıyım. Değerli Komisyon üyelerimiz bölgeye geldiklerinde,
öyle zannediyorum, hiçbir üretici yoktu toplantı esnasında; sadece fabrika
sahipleri, büyük zeytinlik sahipleri… Küçük üreticiyi hiç ben orada görmedim.
Bu bahsettiğim paneller de öyledir. Dinleyenlerin içerisinde yazlığa gelmiş bir
sürü tatilcilerimiz, orasının, yörenin belediye başkanı çıkar, ahkâm keser;
ticaret odası başkanı kalkar, konuşur ama zeytin üreticisine… Haziran ayında
zeytine sinek gelmiştir, meyveyi delmiştir, büyümektedir, ilaç atamaz. Bir
birlik kurulmuştur. Hükûmet de bunu sırtından
atmıştır “Falanca birlik bu ilacı yapacak.” demiştir. Birlik “Çiftçiden parayı
toplayamıyorum, o yüzden ilaç yapamıyorum.” sığınması içerisine girmiştir.
Meyve mahvolur. 300 ton elde edilecekken ürün, zeytin sineğiyle hasat
yapılamadığı için 100 tona düşer. Kaybolan millî servettir. O vatandaşın yağı,
zeytini değil, millî servettir. Onun için, üretici diyor ki: “Vekilim, biz bu
20 kuruşu istemiyoruz Allah aşkına, bunu devlet ilaçlasın, bu para da ona
kalsın. Ama bizim zeytinimizin hem asidi yükseliyor hem rekoltesi
düşüyor. Haziran ayında ilaçlansın. Sinek geldiğinde ilaçlansın.” Bakıyorsunuz,
eylül ayında tırrrt uçaklar ilaçlama yapıyor. Nereden
çıktı diye insan şaşırıyor. Marmarabirlik uçakları
göndermiş. Zaten meyve kurtlanmış, kurt onu yemiş. İlaç yapsan ne olur, yamasan
ne olur! Ne oluyor? Bu
hafta Balıkesir’in Marmara Adası’ndaydım. Marmara Adası’nda da ifade
ettiklerine göre, oraya gidip de yatan ilk milletvekiliyim. İki gece yattım
orada. O insanların hâlini gördüm. Oradaki insanların bu yanlış ilaçlamadan
kaynaklanan Ada’da arının kalmadığını, kelebeğin kaybolduğunu, organik
yapılmadığı için bu ilaçlama, çevreye ve tabiata büyük zarar verdiğini ifade
ediyorlar. Yani anlayacağınız, birileri iş yapıyorum diye görünüyor, öbürleri
de iş yaptık diye seviniyor ama ne yapılan bir iş var ne de bu probleme çözüm
var. Bu bakımdan,
Parlamentonun bu noktada nasıl bir çözüm getireceğini bilemiyorum. Buna çözüm
getirecek olan Hükûmet. Değerli Komisyon Başkanım, hemşehrim, Balıkesirli, kendisi yağla iç içe. Evet,
zeytinci değil, zeytinyağcı değil, zeytinin tüccarı ama biliyor zeytin kaça
alınır, kaça mal olur. Zeytin üreticisinin sorunlarını yakından bilen insanlar.
Hükûmete büyük görev düşüyor. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. AHMET DURAN BULUT
(Devamla) – Hükûmet, zengin tüccar, kendine güvenen,
parası cebinde, cebi şişkin tüccar edasıyla hadiseye bakmayıp, toplumcu
düşünerek, toplumun çıkarlarını düşünerek, varsın Türkiye’de üç kuruş fazla
gitsin ama benim çiftçimin cebine gitsin… Suriye’de ucuz olabilir, başka yerden
ucuz getirebilirsin, getirme onu, getirme, bunun ithalatını serbest bırakma ama
Türkiye’deki yağı bitir, bitsin, ondan sonra getir, sen para yine kazan. Ama
benim çiftçimi sıkıştırıp, yağın parasını dibe vurdurup ondan sonra da bu
noktada belirli fiyat belirleyip vatandaşı, çiftçiyi çaresiz bırakma diye
düşünüyorum. Bu vesileyle, bu
zeytinin sorunlarının gündeme gelmiş olması, Parlamentoda görüşülmüş olması
bile yine bir olumlu adımdır. Umuyorum ve diliyorum, Hükûmetimiz
bu raporu değerlendirir. Çiftçinin, zeytin üreticisinin ve bizlere, insanlığa
emanet edilen, hakları korunması gereken, susuz kaldığında “beni sulayın”
diyemeyen ama asırlardır bonkörcesine insanlığa, o yağı damlata damlata insanlara ilaç gibi sunan o zeytinin hakkını
korumak adına yüce heyetin katkıda bulunmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bulut. Zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmeler
tamamlanmıştır. Sayın
milletvekilleri, şimdi gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz. IX.- SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1.- Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN – Millî
Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1
üyelik için Diyarbakır Milletvekili M. İhsan Arslan
aday gösterilmiştir. Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Gündemin
“Oylaması Yapılacak İşler” kısmında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 88 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın tümünün oylamasını yapacağız. VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık
Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/277) (S. Sayısı: 88) (x) BAŞKAN - Daha
önce yaptığımız oylamada açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması
kabul edilmişti. Şimdi oylama için beş dakika süre vereceğim ve başlatacağım. Oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik
cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü
Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu: Kullanılan oy
sayısı : 266 Kabul : 266 (xx) Böylece, tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz dolmak üzere olduğundan, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 5 Kasım 2008
Çarşamba günü saat 11.00’de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati : 19.46 (x)
88 S. Sayılı Basmayazı 30 Ekim 2008 tarihli 11’inci
Birleşim Tutanağına eklidir. (xx) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir. |
|