DÖNEM: 23                                                                                                                                                  YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 25

130’uncu Birleşim

15 Temmuz 2008 Salı

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

  III. - YOKLAMALAR

  IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, buğday hasadı ve Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday alımına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, hasat mevsiminde çiftçilerin durumuna ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

3.- Siirt Milletvekili M. Yılmaz Helvacıoğlu’nun, dış müteahhitlik hizmetlerine ilişkin gündem dışı konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- TBMM Başkanlığınca, Plan ve Bütçe Komisyonunun, (1/623) esas numaralı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın esas komisyon olarak kendisine havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/505)

2.- Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika Komitesinin vaki davetine istinaden, Hırvatistan’a resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/508)

3.- Çin Ulusal Halk Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonunun vaki davetine istinaden, Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/509)

4.- 264 sıra sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin geri verilmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının tezkeresi (3/506)

5.- (10/16, 19, 36, 41, 51, 103) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/507)

6.- Dilekçe Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesi talebinin uygun görüldüğüne ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/510)

7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Moldova’ya yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/511)

8.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Nahcıvan-Azerbaycan’a yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/512)

B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245)

2.- İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)

C) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ

1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş ve 21 milletvekilinin, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde hazırlanan Türkiye ile ilgili raporlar ve Türk heyetinin tutumu konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/6)

VI.- ÖNERİLER

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile (10/60), (10/63), (10/99), (10/242), (10/243), (10/244), (10/245) ve (10/246) esas numaralı deprem ile ilgili Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/07/2008 Salı günkü birleşiminde birleştirilerek birlikte yapılmasına; bu birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine; 237 ve 269 sıra sayılı Kanun Tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

 

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün; 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264)

2.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/363, 1/494) (S. Sayısı: 237)

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, dünya kültürel ve doğal miras alanlarının yönetimine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3508)

2.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, Seyhan’daki bir restoran inşaatına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3544)

3.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Karapınar İçme Suyu İnşaatı Projesi’ne ilişkin sorusu ve  İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3559)

4.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’da turizmin desteklenmesine ilişkin sorusu ve  Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3575)

5.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan zırhlı makam araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3585)

6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bir kilisenin restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3600)

7.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, Antakya Arkeoloji Müzesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3601)

8.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, korsan taksilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3654)

9.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’in turizm gelirleri ve yatırımlarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3666)

10.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş, Siirt ve Diyarbakır illerindeki yatırımlara ilişkin soruları ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/3677) (7/3678) (7/3679)

11.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3709)

12.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’daki yatırımların yeterliliğine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3713)

13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, emekliliğin finansmanına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/3724)

14.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, personelin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/3741)

15.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, serbest bölgelerdeki deri üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/3752)

16.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Emniyet Teşkilatı çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3763)

17.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Marmaris Festivali açılış törenine katılmamasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3804)

18.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3809)

19.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kuraklıktan etkilenen çiftçilere yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3810)

20.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3811)

21.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’taki belediyelerin prim borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk             Çelik’in cevabı (7/3849)

22.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, basın sektöründeki kayıt ve hukuk dışı uygulamalara ilişkin sorusu ve  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/3850)

23.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Halk Bankasının 70’inci yıl ilanlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/3856)

24.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Bodrum’da inşaat kat izninin artırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3894)

25.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, yeni düzenlemeler yürürlüğe girmeden sigortalanan çocuklara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı  (7/3904)

26.- İzmir Milletvekili Abdürrezzak Erten’in, otuz yaş üzeri çalışanların işten çıkarılacağı endişelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/3913)

27.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Kastamonu polis okulu inşaatına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3926)

28.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, Çınar ilçesindeki bir sit alanına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3931)

29.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, eğitim materyallerinden cinsiyetçi öğelerin ayıklanmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı            Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3939)

30.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir resim sergisiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/3962)

31.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, bir cami derneği denetimi ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı (7/4133)

32.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’nın cevabı (7/4187)

33.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesine ilişkin sorusu Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/4201)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 13.03’te açılarak yedi oturum yaptı.

Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Mersin ili Gülnar ilçesinde devam eden orman yangınına ilişkin gündem dışı konuşmasına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,

Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Dünya Hukuk Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşmasına Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin,

Cevap verdi.

Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, Dünya Nüfus Günü’ne ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Adana Milletvekili Kürşat Atılgan,

Uşak Milletvekili Nuri Uslu, Mersin ili Gülnar ilçesinde devam eden yangına ilişkin birer konuşma yaptılar.

Mersin Milletvekili İsa Gök, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu tarafından bazı ifadelerinin çarpıtıldığı gerekçesiyle bir açıklamada bulundu.

Yalova Milletvekili İlhan Evcin ve 20 milletvekilinin (10/242),

Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin (10/243),

İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 20 milletvekilinin, özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesindeki (10/244),

Deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün, 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in, Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264),

3’üncü sırasında bulunan İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 4 Milletvekili ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 24 Milletvekilinin, Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun ve Limanlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri (2/275, 2/264) (S. Sayısı: 261),

5’inci sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/573) (S. Sayısı: 232),

6’ncı sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısı (1/566) (S. Sayısı: 255),

İlgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

2’nci sırasında bulunan Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/598) (S. Sayısı: 256),

4’üncü sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1/5/2008 Tarihli ve 5760 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (1/583) (S. Sayısı: 231),

Yapılan görüşmelerden sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

15 Temmuz 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.48’de son verildi.

 

 

 

Şükran Güldal MUMCU

 

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

 

Konya

 

Bursa

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 

Yusuf COŞKUN

 

 

 

 

Bingöl

 

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

No.: 185

II.- GELEN KÂĞITLAR

11 Temmuz 2008 Cuma

Tasarılar

1.- Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu Kanunu Tasarısı (1/626) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2008)

2.- Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/627) (Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2008)

Tezkereler

1.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/497) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

2.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/498) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

3.- Diyarbarık Milletvekili Aysel Tuğluk’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/499) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

4.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/500) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

5.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/501) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

6.- Van Milletvekili Özdal Üçer ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/502) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

7.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/503) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/504) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)

Rapor

1.- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği Uyum ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/597) (S. Sayısı: 268) (Dağıtma tarihi: 11.7.2008) (GÜNDEME)

No.: 186

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Tasarı

1.- Türkiye İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/628) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2008)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3536)

2.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’da yapılacak balıkçı barınaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3538)

3.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Kulu’daki atıl kamu taşınmazlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3541)

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, yabancı ülke veya şirketlerden para yardımı alan vakıflara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3560)

5.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Türk Tabipler Birliği Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3561)

6.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul-Çavuşbaşı’ndaki kaçak yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3562)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün şebeke suyu projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3563)

8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun-Arsuz bölünmüş yoluna ve Çardak Yaylası yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3571)

9.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, kamyoncu esnafının sorunlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3572)

10.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın ziyaretine ve Bartın’daki enerji yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3576)

11.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Şırnak-Beytüşşebap’taki sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3578)

12.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Maliye Bakanının bir açıklamasına ve Antalya’daki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3586)

13.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun’un, Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3587)

14.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Tarlabaşı Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3589)

15.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, TOKİ Halkalı konutlarındaki toplu ulaşım sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3604)

16.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Gaziosmanpaşa Belediyesinin iş merkezine dönüştürülen bir binasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3605)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da itfaiye aracı ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3606)

18.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir görevde yükselme sınavına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3616)

19.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Havran İlçesinin köylerindeki ebe açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3619)

20.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Silifke Göğüs Hastanesi Projesine ve Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3620)

21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yeşil kartlıların sağlık giderlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3621)

22.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kadına ve çocuğa yönelik şiddete duyarlı personel çalıştırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3622)

23.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, TCDD’nin lojman tahsislerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3623)

24.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin-Antalya deniz taşımacılığı ve Mersin Hava Limanı projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3624)

25.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Silifke bağlantılı bazı yol projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3625)

26.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Bulgar güvenlik görevlilerinin Türk balıkçılara saldırmalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3626)

27.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin izlendiği ve dinlendiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3632)

28.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Başbakan korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3634)

29.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Başbakan korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3636)

30.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, türbanlı bir hekimin görev yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3637)

31.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’da kart içi ulaşımdaki kent uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3638)

32.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Başbakan korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3639)

33.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin izlendiği ve dinlendiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3640)

34.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3642)

35.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’daki belediyelerin borçlarına ve ödeneklerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3643)

36.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, yabancı uyruklu çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3646)

37.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’daki belediyelerin sosyal güvenlik prim borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3649)

38.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Güngören Belediyesinin bir reklam kampanyasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3655)

39.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3656)

40.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3657)

41.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ankara’da yapılan alışveriş merkezlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3658)

42.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3659)

43.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, bazı illerdeki trafiğe kayıtlı araç sayısına ve uygulanan cezalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3660)

44.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Pasinler Belediyesi işçilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3661)

45.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’daki belediyelerin İl Özel İdaresine olan borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3662)

46.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’da cadde ve sokaklardaki otopark uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3663)

47.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli’de 19 Mayıs’taki çelenk koyma törenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3676)

48.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3690)

49.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, ticari taksilerin il dışına çıkma şartlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3691)

50.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3692)

51.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3693)

52.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3694)

53.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, tren kazalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3695)

54.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3696)

55.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, liman hizmetleri tarifelerindeki artışlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3697)

56.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, kene ile mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3703)

57.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İngiltere Kraliçesinin gemisinin Türk Bayrağı çekmediği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3704)

58.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, İstanbul’da finans merkezi olarak belirlenen alana ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3705)

59.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Çubuk Barajı ve Çayının korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3710)

60.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, bilgisayar kullanımının sağlığa etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3716)

61.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3717)

62.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, bir kavşaktaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3720)

63.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Almanya’da yürütülen bir soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3729)

64.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Sultanbeyli Belediyesine yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3731)

65.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Türk Telekom hisselerinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3732)

66.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Bor madenciliğindeki bazı gelişmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3733)

67.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, hakkında soruşturma açılan müfettişlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3738)

68.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir doktorun görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3740)

69.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, teknikerlerin unvan kullanımındaki sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3743)

70.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl deprem konutlarının altyapısına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3747)

71.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, bazı açıklamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3757)

72.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, İsrail-Suriye arasındaki arabuluculukta su kaynakları konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3758)

73.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Mavi Hat Operasyonu kapsamında yargılanan bazı kişilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3760)

74.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’ya aktarılan KÖYDES ve BELDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3761)

75.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, asayiş suçlarına ve polise karşı işlenen suçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3762)

76.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özel harekat personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3764)

77.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özel harekat personelinin görevlendirildiği yerlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3765)

78.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Tekirdağ’a ayrılan KÖYDES ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3766)

79.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Beykoz’daki köy sağlık ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3773)

80.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, saha koordinatörlüğü uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3774)

81.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, acil servislerin personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3775)

82.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, hastanelere acil servis kapatma cezası verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3776)

83.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir doktorun görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3777)

84.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’daki uçak kazası mağduru ailelere yardım edilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3780)

85.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3781)

86.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, İstanbul’daki bir arazi spekülasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3791)

87.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, yeni hukuk fakülteleri kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3792)

88.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Temelli Beldesinin bazı mahallelerinin su sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3793)

89.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3795)

90.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3796)

91.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3797)

92.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, sağlık ve optik ödemeleri ile kurumsal yerleşmeye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798)

93.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799)

94.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, bir köyün su kaynağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801)

95.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3802)

96.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805)

97.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İvrindi’de ödüllendirilen personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3806)

98.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807)

99.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808)

100.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812)

101.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, THY Bursa Satış Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3813)

102.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)

103.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823)

104.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3825)

105.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3827)

 

 

No.: 187

15 Temmuz 2008 Salı

Rapor

1.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/589) (S. Sayısı: 269) (Dağıtma tarihi: 15.7.2008) (GÜNDEME)

 

No.: 187’ye Ek

15 Temmuz 2008 Salı

Raporlar

1.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/617) (S. Sayısı: 270) (Dağıtma tarihi: 15.7.2008) (GÜNDEME)

2.- Avrupa Topluluğunun Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programının (2007-2013) Girişimcilik ve Yenilik Özel Programına Türkiye Cumhuriyeti’nin Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/596) (S. Sayısı: 271) (Dağıtma tarihi: 15.7.2008) (GÜNDEME)

 

Genel Görüşme Önergesi

1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş ve 21 Milletvekilinin, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde hazırlanan Türkiye ile ilgili raporlar ve Türk heyetinin tutumu konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/6) (Başkanlığa geliş tarihi:10.7.2008)

 

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 19 Milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245) (Başkanlığa geliş tarihi:15.7.2008)

2.- İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 20 Milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246) (Başkanlığa geliş tarihi:15.7.2008)

15 Temmuz 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

 

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130’uncu Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda  hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN –Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 15.05

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.10

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

 

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Sayın milletvekilleri, gündem dışı, üç milletvekili arkadaşımız sizlere hitap edecekler fakat inanılmaz bir uğultu var. Bu arkadaşlarımızı dinlemek istemeyen arkadaşlarımız, onları izlemek istemeyenler lütfen dışarıda sohbetlerine çay içerek devam etsinler, daha iyi olur. (MHP sıralarından alkışlar)

Gündem dışı ilk söz, buğday hasadı ve Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday alımları hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoy’a aittir.

Buyurun Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, buğday hasadı ve Toprak Mahsulle-ri Ofisinin buğday alımına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buğday hasadı ve Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday alımı konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mayıs ayı içinde Çukurova’da başlayan buğday hasadı yurdumuzun değişik yörelerinde devam etmektedir. Hasat sona ermek üzeredir. Çiftçilerimiz ilkbahar aylarında dünya piyasalarında rekor seviyelere ulaşan buğday fiyatlarından da umutlanarak bu sene ürünlerini iyi bir fiyata satabileceklerini düşünmüşler, ancak çiftçinin umudunu Hükûmet hüsrana çevirmiştir. Çukurova ve Ege Bölgesi’nde 55-60 yeni kuruş civarında seyreden buğday fiyatları, AKP Hükûmetinin vurdumduymazlığı ve yanlış politikaları sonucu bugün serbest piyasada 46 yeni kuruşa kadar düşmüştür. Son bir yıldır buğday üretiminin ana girdileri olan gübrede yüzde 140, mazotta yüzde 40, tohumda yüzde 20 artış olmuştur. Girdi fiyatlarındaki bu artışlar buğday maliyetini yüzde 20 artırmıştır. Buna mukabil buğday fiyatlarındaki artış geçen yıla göre yüzde 12 civarında kalmıştır.

Sayın milletvekilleri, diğer bölgelerimize göre daha küçük alanlarda üretim yapan, daha az verim alan ve ürününü daha çok Toprak Mahsulleri Ofisine satan İç Anadolu çiftçisi perişandır. Çiftçimiz ne yapacağını, derdini kime anlatacağını bilemez olmuştur. Bu durumun tek sorumlusu Hükûmetinizdir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak hububat alım politikaları konusunda 6 Haziranda yaptığımız basın toplantısında Hükûmeti uyardık. Bugünkü sorunların yaşanmaması için, sorumluluk bilinciyle görüş ve önerilerimizi kamuoyuna açıkladık. Ancak Hükûmet görüşlerimize rağbet etmemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Sayın Başbakanı ve Hükûmeti tekrar göreve davet ediyoruz. Garip gurebâ edebiyatı yapacağınıza çiftçilerimizin dertleriyle uğraşın ve Toprak Mahsulleri Ofisinin bir an önce görevini yapmasını sağlayın.

Sayın milletvekilleri, Toprak Mahsulleri Ofisi, bu sene buğdayda müdahale alım fiyatlarını açıklayamadı, ancak geçtiğimiz günlerde aldığı bir kararla buğday için 50 yeni kuruş emanet alım fiyatı ilan etti ve bunun yüzde 30’unu peşin ödeyeceğini belirtti. Bu ülkede kimsenin çiftçimizi aldatmaya, kandırmaya hakkı yoktur. Nedir bu emanet alım, nereden çıkmıştır?

Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar Toprak Mahsulleri Ofisi, hasat döneminde böyle bir uygulama yapmamıştır. Gerçeği herkes bilmektedir, Toprak Mahsulleri Ofisinin finans problemi vardır. Toprak Mahsulleri Ofisi, Başbakanın bir inadı uğruna fındık piyasalarına girmiş ve bunun sonucu olarak yaklaşık 1,5 milyar YTL zarar etmiştir, bu yüzden piyasalara girememektedir. Hükûmet, bir an önce bu probleme el koymalı ve Toprak Mahsulleri Ofisinin finans problemini çözerek piyasalara girmesini ve ülkemizin ihtiyacı olan buğdayı alıp depolamasını sağlamalıdır. Dünya piyasalarında kış aylarında buğday fiyatlarının artacağı kesindir. Gelin, kış aylarında spekülatörlere kazandıracağınız parayı çiftçimize verin. Aksi takdirde, çiftçimiz gelecek sene bu buğdayı ekemeyecektir.

Diğer yandan, bugün, Toprak Mahsulleri Ofisinin emanet alım fiyatı, piyasalarda müdahale alım fiyatı olarak algılanmış, spekülatörlerin de müdahalesiyle fiyatlar emanet alım fiyatlarının altına düşmüştür. Bu nedenle, bu yanlış süratle düzeltilerek Toprak Mahsulleri Ofisi piyasaya bir an önce aktif olarak girmeli ve regülasyon görevini yerine getirmelidir. Regülasyon için Toprak Mahsulleri Ofisinin açıklayacağı fiyat da 65 yeni kuruştan aşağı olmamalıdır.

Sayın Bakan, bir televizyon programında, buğday fiyatlarının kritik seviyenin altına düşmesi hâlinde Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasaya müdahale edeceğini ifade etmiştir. Şimdi Sayın Bakana soruyorum: Bu kritik seviye nedir? Toprak Mahsulleri Ofisinin müdahale alım fiyatını açıklama zamanı gelmemiş midir? Yine Başbakan, bugün yaptığı bir açıklamada “Biz fiyat açıklarsak fiyatlar bugünkü fiyatların altına düşer, çiftçimiz fiyatlardan memnundur.” demiştir. Bu konuda ya Sayın Başbakan yanlış biliyor ya da Sayın Başbakana doğru bilgi verilmiyor. Çünkü fiyatlar geçen seneki alım fiyatları seviyesine düşmüştür. Çiftçi fiyatlardan memnun değildir. Çiftçimiz kan ağlamaktadır. Biz, Hükûmeti tekrar uyarıyoruz: Müdahale fiyatını bir an önce açıklayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) – Biraz daha geç kalınırsa zaten fiyat açıklamanın bir anlamı da kalmayacaktır.

Sayın milletvekilleri, biz bu yanlışları yaparken Avrupa Birliği, önümüzdeki yıllarda artacak olan buğday talebini karşılamak için gümrüksüz buğday ithalatı yapma süresini uzatmış, buğday alanlarının daraltılması uygulamasından vazgeçerek üretimin artırılmasını sağlayacak politikaları uygulamaya koymuştur. Ülkemiz de buğday üretiminin devamını sağlamak için gerekli tedbirleri almak zorundadır.

Sayın milletvekilleri, diğer yandan Hükûmet, zaten çiftçilerimize ödenmesi beklenen doğrudan gelir desteğinin yüzde 50’si, tohumluk, yem bitkileri desteği ve diğer ürünlerden bekleyen prim ve hayvancılık desteklerini bir an önce ödemelidir. Ayrıca, çiftçilerimizin tarımsal sulama amacıyla kullandıkları elektrik borçları da faizsiz ertelenmelidir.

Yine son günlerde basından öğrendiğimiz kadarıyla buğday piyasalarına girmeyen TMO 300 bin ton mısır ithalatını planlamış, bunun 150 bin tonunun Türkiye'ye teslim edildiği bildirilmiştir. Mısır hasadının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Paksoy.

MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) – Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, hasat mevsiminde çiftçilerin durumu hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebi’ye aittir.

Buyurun Sayın Erçelebi. (DSP sıralarından alkışlar)

2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, hasat mevsiminde çiftçilerin durumuna ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

HASAN ERÇELEBİ (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hasat mevsimi, harman zamanı olması nedeniyle çiftçilerimizin son durumu hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, tarımda kendi kendine yeten bir ülke konumundan hızla uzaklaşmaktadır. 2007 yılında yüzde 7,5’lik rekor düzeyde bir küçülmeyle Türk tarımı küçülmüştür. Tarımsal girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle geleceğe yönelik umutları da yok olmuştur Türk tarımının. Çiftçimizin en önemli girdilerinin başında gelen mazot fiyatları, son bir yılda yüzde 35, AKP’nin altı yıllık Hükûmeti döneminde 3,5 kat artmıştır. Çiftçilerimizin canını yakan mazot fiyatlarının bu kadar yüksek olması ise özel tüketim vergisi ve katma değer vergisidir. Çiftçilerimizin mazota ödediği her 100 YTL’nin 30 YTL’si ÖTV, 18 YTL’si ise KDV olarak devlete gitmektedir. Oysa AKP Hükûmeti, pırlantada ÖTV’yi de, KDV’yi de sıfır olarak belirlemiştir. Şimdi Hükûmete soruyorum: Çiftçilerimiz mazot yerine pırlanta mı kullansın? Milletimiz ekmek yerine pırlanta mı yesin?

Çiftçilerimizin temel girdilerinden bir diğeri olan gübrede durum daha vahimdir. Gübredeki artış geçen yıla göre yüzde 159’u geçmiştir. DAP gübresinin kilosu 2007 Ocak ayında 0,538 YTL iken, şu anda 1,950 YTL olmuştur; artış yüzde 350’dir. 20.20 gübre 2007 Ocak ayında 0,390 YTL iken şimdi 1,150 YTL’dir; artış yüzde 300’dür.

Mazot ve gübre fiyat artışlarına paralel olarak ürün fiyatlarında artış olmamıştır. Çiftçinin kara gün dostu olarak bilinen Toprak Mahsulleri Ofisinin yayımladığı kamuoyu açıklaması, işte bu açıklama, gerçekten çiftçimizin tefeciye teslim edilişinin ilanıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi, İlk defa, avans fiyat, emanet alım gibi ne anlama geldiği belli olmayan, çiftçimizle alay eden bir yaklaşım içerisindedir.

Bu kamuoyu açıklamasında, “Avans fiyat bir müdahale fiyatı değildir. Önümüzdeki günlerde piyasalardaki muhtemel gelişmeler değerlendirilerek müdahale fiyatı açıklanabilecektir” denilmektedir.

Yani, çiftçimiz öldükten sonra cenaze arabası mı göndereceksiniz Sayın Bakanım, öyle mi? Toprak Mahsulleri Ofisini ne zaman kapatacaksınız? Bütün bunlar, sanki kapatılmanın birer hazırlığı.

Hükûmetin yanlış tarım politikaları nedeniyle Türk çiftçisinin borçları 10 milyar YTL’yi aşmıştır. Ziraat Bankasının zorluk çıkarması sonucunda, çiftçi, özel yabancı bankalara topraklarını ipotek ederek borçlanmıştır. Şimdi, topraklarını borç aldığı bankalara vermek zorunda kalmaktadır. Çiftçilerimiz, doğdukları, doydukları topraklardan doyamadığı için göç etmektedir.

AKP Hükûmeti çiftçisine sahip çıkmazken üye olmaya çalıştığı AB çiftçisine tam destek vermektedir. AB, bütçesinin yüzde 40’ını tarımsal desteğe ayırmaktadır. Bugün Türk çiftçisi, dünyanın en pahalı mazotunu, en pahalı gübresini, en pahalı sulama elektriğini kullanmak durumundadır. Buna karşılık, Türk çiftçisine verilen destek her geçen gün azalmaktadır.

2007 güz döneminde dikilen sertifikalı fidanlar için destekleme hâlâ verilmemiştir ve bir ödeme planı da yoktur. Türkiye’de tarımda ciddi olarak bir çöküş süreci yaşanmaktadır. Anadolu’daki deyimle, çift artık bozuluyor.

Ey Hükûmet yetkilileri, benim ve çiftçilerimizin çığlıklarını duyuyor musunuz? Eğer çiftçiye kulak vermezseniz, milletimiz, vatandaşımız aç kalacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

HASAN ERÇELEBİ (Devamla) – Çiftçi üretmezse, ekip biçemezse ülke aç kalır. Çiftçilerimiz adına sizden talep ediyorum: Mazotta ÖTV’yi, KDV’yi kaldırın. Gübredeki KDV’yi kaldırın. Ziraat Bankasını yabancıya satma sevdasından vazgeçin, çiftçimizin bankası yapın. Ziraat Bankasının kapısına gelen çiftçilerimizi yabancı banka kapılarına kul etmeyiniz.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz cuma günü, arkadaşlarımla beraber, Gülnar ilçemizde meydana gelen üzücü orman yangın alanında incelemelerde bulundum. Gülnar ormanları zengin ekolojik yapısı ve 1.500 çeşit florasıyla dünyada eşi olmayan bir zenginliğimizdi. Şimdi, bu zenginlik, 100 hektarlık alanda yok olmuştur. Burada yaşayan vatandaşlarımız her şeyini kaybetmişlerdir. O yüzden Gülnar, köyleriyle birlikte afet bölgesi ilan edilmelidir, işsiz kalan gençlere iş olanakları verilmelidir. Kalıcı konutlar kış gelmeden hak sahiplerine verilmelidir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erçelebi.

Hükûmet adına Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker.

Buyurun Sayın Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Paksoy ve Sayın Erçelebi’nin yaptıkları gündem dışı konuşmalara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bulunduğumuz tarih itibarıyla Türkiye’de Akdeniz, Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde hububat hasadı yüzde 100 olarak tamamlanmıştır. İç Anadolu’da buğdayda yüzde 50 oranında, arpada yüzde 80; oranında Karadeniz’de yüzde 60 oranında buğday, yüzde 95 oranında arpa hasadı tamamlanmış, Doğu Anadolu Bölgesi’nde buğday hasadı henüz başlamayıp arpa yüzde 5 oranında gerçekleşmiştir. Türkiye’deki bütün bölgeleri, Türkiye ortalamasını dikkate aldığımızda da buğdayda yüzde 70 oranında hasat tamamlanmış, arpada ise yüzde 85 oranında tamamlanmıştır.

Burada, bu sene, tabii, bizim tespitlerimize göre Türkiye’de otuz beş vilayette, otuz beş vilayete ait, otuz beş ile ait iki yüz on ilçede belirli bir düzeyin üzerinde olmak üzere hububat ekilişleri kuraklıktan dolayı zarar görmüştür. Bu arada bu vatandaşlarımızla, bu çiftçilerimizle ilgili olarak da yapacağımız destekle ilgili kararname de dün Bakanlar Kurulunda imzalandı, tamamlandı, Sayın Cumhurbaşkanının imzasına, onayına sunuldu.

Biz, öncelikle bir daha, tabii, bu şekilde bir afetle, bir kuraklık problemiyle karşılaşmamayı umut ederek vatandaşlarımıza, ekilişleri zarar gören vatandaşlarımıza ödeme yapacağımızı yani sonbaharda bu vatandaşlarımızın tekrar tarlalarına gidip tekrar ekiliş yapabilmelerine imkân sağlayacak şekilde onlara hem tohumluk hem biraz da diğer girdilerini bir miktar desteklemek amacıyla bir parasal yardım yapıyoruz bu kararnameyle.

Ne yapıyoruz? Buğdayda dekar başına 22 YTL, buğday üreticisi için, buğday çiftçisi için dekar başına 22 YTL, mercimek keza 22 YTL, nohut 30 YTL, fiğ, burçak ve mürdümük diye bilinen yem bitkisi, yem bitkileri dekar başına 24 YTL ve arpada da dekar başına 13 YTL olmak üzere bir maddi destek, nakdî destek temin edilecektir. Bunun dışında, gerek Ziraat Bankası gerekse tarım kredi kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçları da kararnamenin yayımlandığı tarih itibarıyla bir yıl süreyle borçlar da ertelenmiş olacaktır. Tabii, geçen bu üç aylık süre içerisinde, miadı dolmuş ve takibe girmiş olan alacakları da kapsama alıyor.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, faizler ne olacak peki?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, biz, Türkiye’de şu ana kadar…

Tabii, arkadaşlarımız biraz da muhalefet olmanın rahatlığıyla konuşuyorlar. İşte “Efendim, ÖTV’yi kaldıralım, KDV’yi kaldıralım.” ...vesaire anlayışıyla yaklaşıyorlar. Tabii, bunların hiçbirisi gerçekçi değil. Bu arkadaşlarımızın iktidar olduğu dönemlerde Türkiye’deki faiz oranları da Türkiye’deki katma değer vergisi oranları da diğer vergilerdeki oranlar da vatandaşa da çiftçiye de bindirilen yükün ne kadar ağır olduğu, çok yakın bir tarih olması hasebiyle hafızalarda canlılığını hâlâ sürdürmektedir.

AHMET BUKAN (Çankırı) – Girdiler 4 misli arttı, buğday kaç misli arttı?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sizin verdiğiniz destek 1,8 milyar YTL idi. Türk çiftçisine verdiğiniz bütün destek buydu ve bunu biz 3 kat artırdık.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakan, o 2002’deydi, 2008’e geldik.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 2008’de de 3 kattan fazla arttı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toprak Mahsulleri Ofisi, bizim Hükûmetimiz döneminde ilk defa olarak 2005 yılında hububatta prim uygulaması başlattı ve ondan beri de devam ettiriyor. Yani biz, sadece piyasa fiyatı desteğiyle bir mekanizmanın işletilmesini doğru bulmuyoruz. Bu, ekonominin kuralları için de doğru değildir, memleketin kaynaklarının doğru kullanılması açısından da rasyonel bir tutum ve davranış değildir. Ya ne yapıyoruz? Biz, çiftçiyi, üretimini destekleyecek, imkânlarını artıracak, gelirini daha yüksek bir noktaya taşıyacak şekilde desteklemek suretiyle çiftçiye katkı sağlıyoruz.

Bakın, biz, 2005 yılında, 2006 yılında, 2007 yılında buğdaya, arpaya, çavdara, yulafa, çeltiğe prim uygulaması getirdik. Bu sene de 2008 yılı için de -ki bunu bugün sabahleyin açıkladım- buğdaya kilogram başına eski parayla 50 bin lira, yeni parayla 5 yeni kuruş, arpa, çavdar ve yulafa kilogram başına 4 yeni kuruş yani 40 bin lira, çeltiğe de 10 yeni kuruş prim uygulaması getiriyoruz bu yılın ürününe karşılık olarak.

Bir şey daha yapıyoruz…

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, gübre fiyatları yüzde 200…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …Cumhuriyet tarihinde ilk defa olarak baklagillere de biz prim uygulaması getiriyoruz. Bakın, nohut, mercimek ve kuru fasulyede de yine kilogram başına 10 yeni kuruşluk bir prim ödemesi kararı aldık ve onu da çiftçimize biz vereceğiz.

Değerli milletvekilleri, öte taraftan, gerek Polatlı, Konya, Eskişehir, Edirne ticaret borsalarını                -hububat alım borsaları buralar, alım satımın yapıldığı yerler- gerek bu dört merkezi gerekse Türkiye'nin hububat ekilişi yapılmış ve hububat alışverişi yapılan bütün bölgelerini biz gün gün takip ediyoruz, oradaki il, ilçe tarım müdürlüklerimiz, vatandaşlarımız, çiftçi örgütleri, çiftçiler vasıtasıyla, şu ana kadar. Bakın, makarnalık buğdaylarda Türkiye ortalamasını söylüyorum, Türkiye ortalamasındaki fiyatları söylüyorum: 750 ila 850 YTL, bazı yerlerde 900 YTL’nin üzerinde makarnalık buğdayın ton fiyatı.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Bakanım, Trakya’da 450.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, “Anadolu kırmızı sert buğday” dediğimizde de -ki barem olarak 1 kabul ediyoruz bunu, diğer buğdayları buna göre derecelendiriyoruz- 480 ila 680 arasında değişiyor.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Bizim buğdayları söylüyorsunuz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Kırmızı yarı sert, beyaz yarı sert buğdaylar 440 ile 550 YTL arasında değişiyor tonu fiyatları, arpa 430 ile 650 arasında değişiyor.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Bakan, Trakya’da 450.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bu fiyatlar gerek üretici maliyeti, üretici enflasyonu dikkate alındığında gerekse dünyadaki gelişmeler dikkate alındığında çiftçimiz açısından bu fiyatlar…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Makul… Öyle mi?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …iyi fiyatlardır, makul fiyatlardır.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Bravo Bakan, bravo!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, borsa fiyatlarında ise ortalama makarnalık buğdaylarda 795-800, ekmeklik buğdaylardan Anadolu kırmızı sert buğdayda 525 ile 565; kırmızı yarı sert, beyaz yarı sert buğdaylarda 455 ile 555 arasında şu anda borsalarda işlem görmektedir.

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Seni yanıltmışlar Sayın Bakan. Bu fiyatlar hangi borsada?

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Faizlerden bahsedin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 450 ile 515 arasında da arpa şu anda satılıyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bu tarife göre çiftçi zil takıp oynayacak sevincinden.

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Bir sayar mısınız, hangi borsada?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz her zaman çiftçinin yanında olduk.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Bakan, Trakya’ya beraber gidelim, çiftçi perişan orada.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bir şey çok kesindir, bir husus çok kesindir ki sizin döneminizden kesinlikle çiftçi daha iyidir.

NESRİN BAYTOK (Ankara) – Hangi dönem?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sizin döneminizden kesinlikle üretici daha iyi durumdadır. Onu da herkes biliyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hangi dönem bizim dönem?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, 2007 yılında buğdayda üretim maliyetinin yüzde 44’ü oranında biz destek sağladık. Üretim maliyetinin yüzde 44’ü destek olarak ödeniyor buğday üreticisine.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gözümüze bakarak konuş.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Arpanın yüzde 34’ü, yulafın yüzde 34’ü, çavdarın yüzde 35’i destek olarak ödenmektedir buğday ve diğer üreticilere.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim…

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Sayın Bakan, ben de çiftçiyim. Bana bakarak konuş, gözüme bakarak konuş.

BAŞKAN – Sayın Ekici, lütfen…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, yerinizden bu şekilde…

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Türkiye’yi mi anlatıyorsun, Türkiye’yi mi?

BAŞKAN – Sayın Ekici, lütfen…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Biraz saygılı olursanız daha iyi olur.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Borcumuz yüzünden.

BAŞKAN – Sayın Akkuş…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek hububat ürünleriyle ilgili gerekse baklagillerle ilgili bu seneki bizim üretimimiz… Tabii, geçen sene şiddetli bir kuraklık yaşandı Türkiye’de. Geçen sene 12,3-17,4 milyon ton civarında bir hububat rekoltesi bir buğday rekoltesi, daha doğrusu; aldık.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Geçen sene Çevre Bakanı “Kuraklık yok.” dedi bu kürsüden.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bu sene, geçtiğimiz yıla göre, kuraklığa rağmen verim artışı sebebiyle üretimimiz daha iyi. Yani bizim beklentimiz bunun 18 milyon ton civarında olacağı şeklinde. Dolayısıyla, Türkiye’nin tüketiminin 16,5 milyon ton civarında olduğu dikkate alındığında bu ihtiyacımızı, bu sene buğday üretimi ihtiyacımızı giderecek boyuttadır. Diğer ürünlerle ilgili olarak da örneğin mısırda yine bir üretim artışı bekleniyor. Geçen sene 3,5 milyon tonluk bir üretim hasadı vardı, mısırda bir üretim vardı. Bu sene bunun 4 milyon tondan az olmayacağı yönünde hesaplamalar yapılıyor.

Bütün bu gelişmelerle birlikte, Türkiye’nin bu, hâlen içinde bulunduğumuz hasat sezonunda üreticinin durumunu, fiyatların durumunu biz takip ediyoruz, gün gün takip ediyoruz.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Takip etseniz ne olacak, ne yapıyorsunuz ki? Ofis mal alıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Eğer herhangi bir müdahale gerekirse o müdahaleyi biz yaparız. Çiftçimizin hep yanında olduk, bundan sonra da yanında oluruz ve bugüne kadar yaşanan gelişmeler de aslında bunun böyle olduğunu…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Siz kimin kara gün dostu oldunuz; çiftçinin mi tüccarın mı?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Biz çiftçimizle mutluyuz. Çiftçimiz de bizden memnun. Memnuniyetini de gerektiği zaman zaten Türk çiftçisi dile getiriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dile getirmesi gerektiği zamanlarda dile getiriyor. Onda da sizin bir endişeniz olmasın.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Paramız yok diyemiyorsunuz, sizin buğdayınızı alamıyoruz diyemiyorsunuz, faize para ödeyeceğiz diyemiyorsunuz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Biz, bundan sonraki dönemde de  bu desteklere devam edeceğiz.

Sayın milletvekilleri, bugün itibarıyla bu seneki bütçemizin 5,4 milyar YTL; 5,4 katrilyon yani biraz önce konuşan değerli muhalefet mensubu milletvekillerimizin hükûmet olduğu döneme nispetle tam 3 kat daha fazla. Biz bunun 4,5 milyar YTL’sini bugün, 15 Temmuz itibarıyla Türk çiftçisine ödemiş durumdayız. Ağustos ayında da planlandığı gibi doğrudan gelir desteğinin kalan yarısı ödenecek, o şekilde zaten programlandı. Şu anda da ufak tefek, küçük desteklemeler dışında biz paranın tamamını bu saate kadar ödedik, bundan sonra da ödeyeceğiz.

Şimdi, geçen sene Türkiye tarımda şiddetli bir kuraklık yaşadı, tabii, bir küçülme tarımda, doğal olarak, bunun etkisini gösterdi ama bu sene 2008 yılı büyüme rakamları açıklandı ve ilk çeyrekte tarımdaki büyüme 5,6.

Şimdi, biraz önce bir arkadaşımız: “Efendim, Türkiye hızla kendine yeterli olan bir ülke olmaktan uzaklaşıyor.” diye bir şey söyledi. Arkadaşlar, tarımda kendi kendine yeterliliğin tanımı yok. Hiçbir zaman böyle bir şey olmadı. Bir söz vardır: Türkiye kendi kendine  yeten yedi ülkeden bir tanesidir. O yedi ülke, hadi bir tanesi Türkiye diyelim -ki öyle bir şey yoktu- ama o altı ülkeden bir tanesinin de kim olduğunu hiçbir zaman kimse açıklamadı. Hiçbir zaman Türkiye’de o kendi kendine yeten yedi ülkenin ikincisinin kim olduğunu hiç kimse açıklamadı. Şimdi, bunlar son derece, tabii, aslında çok tutarlı olmayan yaklaşımlar.

Türkiye, bugün, tarımsal üretimi itibarıyla beş yıl öncesinden çok daha iyidir. Beş yıl önce Türkiye’de üretilen tarımsal ürünlerin değeri 22 milyar dolar idi, bugün 50,6 milyar dolar. Beş yıl önce Türkiye 4 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyordu. Bugün 10 milyar dolar, yaklaşık, tarım ürünü ihraç ediyor. Beş yıl, sayemizde…

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayenizde köylünün buğdayı kaldı, sayenizde.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayemizde tabii. Bizim sayemizde Türkiye buğdayda kalite sorununu aştı. Bizim sayemizde aştı. Bizden önce, Türkiye, miktarda ihtiyacından fazla ürettiği hâlde ithalat yapıyordu. Bugün öyle bir şey yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Pirinçten bahset Sayın Bakan, pirinçten.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Pirincin üretimini 2 kat arttırdık. Pirincin üretimi 2 kat arttı. 320 bin tondan 650 bin tona çıktı pirinç üretimi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Yok, piyasada yok Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunu kim yaptı? AK PARTİ yaptı. Neyle yaptı? Destekle yaptı.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Sayın Bakanım, siz yazın Ofise…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bakın, siz hiç bu konularda bizimle yarışamazsınız, asla yarışamazsınız çünkü tarımın bütün göstergeleri sizden devraldığımız noktadan çok çok daha iyidir, çok çok daha iyi olacaktır. Hiç bundan…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bizden devralmadın ya! Allah, Allah! Kimden devraldın?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunu Türk milleti de biliyor, Türk çiftçisi de biliyor, Türk çiftçisi de biliyor, Türk milleti de biliyor, tüm seçmenler de biliyor. Dolayısıyla biz bundan sonra da Türk tarımını büyüteceğiz, büyütmeye devam edeceğiz, destek vermeye de devam edeceğiz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Muhalefette de yoktuk o zaman.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bu çiftçi de bizim, üretici de bizim. Bizimle onların arasına girmeyin, bizimle onların arasına giremezsiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TURGUT DİBEK (Kırklareli) –“Ofis tüccarın kara gün dostu” diye yazın budan sonra Ofis binalarına. Çiftçinin değil, tüccarın artık.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündem dışı üçüncü söz, dış müteahhitlik hizmetleri konusunda söz isteyen Siirt Milletvekili Sayın Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Helvacıoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Siirt Milletvekili M. Yılmaz Helvacıoğlu’nun, dış müteahhitlik hizmetlerine ilişkin gündem dışı konuşması

M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin hizmetler sektörü ihracatına katkıda bulunan başlıca sektörlerden biri olan yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin son yıllarda artan performansını değerlendirmek üzere şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinize saygılar sunuyorum.

Ülkemizin son yıllarda dış müteahhitlik hizmetlerinde gösterdiği yükselişin arkasında kamu ve özel sektör arasında sağlanan sürekli diyalog ve iş birliğiyle Hükûmetimizin etkin politikaları, vizyon sahibi sanayici ve iş adamlarının doğru stratejileri ve Hükûmetimizin desteğiyle olumsuz koşullara rağmen şartları zorlamaları ve üstün gayretleri yatmaktadır. Dış ticaret yoluyla dünyayla bütünleşen ülkelerin gelişip kalkındığını ve refah düzeylerinin arttığını görmekteyiz. Aynı şekilde, dış ticaret ile dünyaya açılan firmalar da büyümekte, yüksek katma değer ve istihdam yaratmaktadır.

Türk müteahhitliğinin yurt dışına açılması 1970’lerin ilk yarısında başlamıştır. Müteahhitlerimizin hizmetlerini ihraç ettikleri ilk ülke Libya olmuştur. Türk müteahhitleri Libya projelerine          gerekli teknolojiyi Avrupa ülkelerinden ithal ederek başlamışlardır. Daha sonra, büyümekte olan Türk müteahhitlik hizmetleri diğer uluslararası piyasalara Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt,  Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve İran gibi Orta Doğu ülkelerinden başlayarak girmişlerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk müteahhitleri tarafından 2003’te 3,55 milyar dolar, 2004’te 6,53 milyar dolar, 2005’te 9,79 milyar dolar, 2006’da 15,9 milyar dolar ve 2007 yılında yaklaşık 19,5 milyar dolar tutarında ihale üstlenilmiştir.

2003-2007 yılları arasında üstlenilen projelerin ülkelere göre dağılımına bakıldığında: Rusya Federasyonu yüzde 21,6 ile lider konumunu sürdürmüş, onu Libya yüzde 12,1; Katar yüzde 8,8; Kazakistan yüzde 7,3 ve Irak yüzde 6,1 ile izlemektedir. Bu dönemde göze çarpan diğer gelişmeler ise: Türkmenistan yüzde 4,9; Romanya yüzde 4,4; Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 4 ve Suudi Arabistan’da yüzde 3,9 yaşanan canlanmanın yanı sıra, Afganistan yüzde 2,9; Ürdün yüzde 2,6; Cezayir yüzde 2,6; Azerbaycan yüzde 2,3; Umman yüzde 2,3; Fas yüzde 1,9; İrlanda yüzde 1,6; Ukrayna yüzde 1,5; Tunus yüzde 1,1; Bulgaristan yüzde 1, İran yüzde 0,9; Gürcistan yüzde 0,8 yeni pazarlar olarak ortaya çıktıkları görülmektedir.

Son dönemde böylesine istikrarlı ve sağlıklı bir büyüme gerçekleştiren Türk müteahhitlik sektörü, aynı zamanda üstlenilen projelerin niteliği ve büyüklüğü açısından da olumlu yönde değişiklikler yaşamaktadır. Daha önceleri küçük ölçekli ve emek gerektiren yoğun teknolojiyle çalışan müteahhitlerimiz artık daha az sayıda ancak daha büyük ve entegre projeler üstlenmeye başlamışlardır. 2003-2007 yıllarında üstlenilen 58 milyar dolar değerindeki projelerin yaklaşık yarısını 200 milyon doların üzerinde projeler oluşturmaktadır.

Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri sektöründe bugüne kadar 105 milyar tutarındaki yaklaşık 4.200 adet projenin yüzde 98’i komşu ve çevre ülkelerde üstlenilmiştir. Son dönemde üstlenilen proje sayısında bir düşüş olmasına rağmen toplam proje bedeli yükselmekte, bu durum da Türk müteahhitlerinin artık yüksek katma değeri olan projelerle ilgilendiğini göstermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası müteahhitlik sektörünün önde gelen yayınlarından Engineering News Record dergisinin bir yıl içerisinde üstlenilen projelerin toplam bedeli üzerinden her yıl belirlediği dünyanın en büyük 225 müteahhitlik firmasını gösteren listede Türkiye 2007 yılında 22 firmayla Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’den sonra, bugün Başbakanımızın da grupta ifade ettiği gibi, üçüncü sırada yer almaktadır. Bu firmalardan ilk 6’sı söz konusu listede ilk 100 firma arasında yer almaktadır.

Yurt dışı müteahhitlik ve müşavirlik hizmetleri rejimi oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar, rejimin Sayın Başbakanın imzası ve Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Konseyi Kurulması Genelgesi şeklinde hayata geçirilmesiyle tamamlanmıştır. 20 Temmuz 2007 tarihinde yürürlüğe giren 2007/20 sayılı bu genelgeyle kamu ve özel sektör kuruluşlarınca müştereken belirlenecek hedef, stratejik plan ve politikalar doğrultusunda yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetleri alanında kamu kurum ve kuruluşlarının yetki ve sorumluluklarının belirlenmesiyle, özel sektörün bu çerçevede yürütülecek faaliyetlere etkin katılımı ana hedef olarak gösterilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Devamla) - Konsey, Maliye Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Planlama, Türkiye İnşaat Sanayicileri         İşveren Sendikası, Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği başkanlarının katılımıyla teşekkül ettirilmiştir. Konseyde yer alan özel sektör kuruluşlarının koordinasyonunun Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından sağlanması öngörülmüştür.

Son yıllarda geliştirilen etkin politikalarla, dört kıtada altmış beş ülkede, uluslararası müteahhitlik hizmetleri standartları en yüksek teknolojik araçlar kullanılarak çalışılmaktadır. Bugün ülkemiz, müteahhitlik hizmetleri ihraç eden dünyadaki başlıca ülkeler arasına girmeyi başarmıştır. Türk müteahhitliğinin güvenirliliği, yaratıcılığı ve maliyet avantajı ile uluslararası inşaat pazarında dünyanın en büyük müteahhitlik firmaları ile rekabet edebilecek düzeye gelmiş olması ülkemiz adına memnuniyet verici bir durumdur. Artarak devam etmesini diler, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Helvacıoğlu.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- TBMM Başkanlığınca, Plan ve Bütçe Komisyonunun, (1/623) esas numaralı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın esas komisyon olarak kendisine havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/505)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunun, 1/623 esas numaralı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 34’üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince kendisine esas olarak havale edilmesine ilişkin istemi, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca da uygun bulunduğundan, bu istem İç Tüzük’ün 34’üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Başkanlığımızca yerine getirilmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.

Okutuyorum:

2.- Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika Komitesinin vaki davetine istinaden, Hırvatistan’a resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/508)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika Komitesinin vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin, Hırvatistan’a resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul’un 3 Temmuz 2008 tarih ve 126 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

Metin Yılmaz                           Bolu Milletvekili

Murat Mercan                          Eskişehir Milletvekili

Abdurrezzak Erten                   İzmir Milletvekili

Hüseyin Tuğcu                         Kütahya Milletvekili

Metin Ergun                             Muğla Milletvekili

3.- Çin Ulusal Halk Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonunun vaki davetine istinaden, Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/509)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Çin Ulusal Halk Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin, 20-27 Temmuz 2008 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul’un 29 Nisan 2008 tarih ve 96 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

Ahmet İyimaya                         Ankara

İlknur İnceöz                            Aksaray

Mehmet Tunçak                       Bursa

Metin Çobanoğlu                     Kırşehir

Ali Öztürk                                Konya

Ali Rıza Öztürk                        Mersin

Yahya Akman                          Şanlıurfa

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Plan ve Bütçe Komisyonunun 264 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 88’inci maddesine göre Komisyona geri verilmesine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

4.- 264 sıra sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin geri verilmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının tezkeresi (3/506)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemde yer alan 264 sıra sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin tümüyle İçtüzüğün 88 inci maddesi gereğince Komisyonumuza iade edilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Sait Açba

                                                                                                           Afyonkarahisar

                                                                                            Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı

BAŞKAN – 264 sıra sayılı Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonuna geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır, okutuyorum:

B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin büyük bölümü 1. ve 2. derece deprem kuşağında yer almaktadır. 1999 yılında yaşadığımız felaketlerin ardından; büyüklüğü o kadar olmasa da bir çok depremler oldu. Üstelik olası bir Marmara depreminden de sürekli bahsediliyor.

1999'da Gölcük'te meydana gelen depremde, ölüm ve yaralanmaların büyük çoğunluğu binalardaki hatalar yüzünden meydana geldi. Yıkılan binalarda yüzlerce insan enkaz altında kaldı. Bu sayede, deprem bölgelerindeki binaların depreme dayanıklı olmadığı somut bir şekilde görüldü. Ancak, bu olayın üzerinden geçen zamana rağmen, bir çok deprem bölgesindeki binalar yine depreme dayanıksız olarak yükselmeye devam ediyor.

Halkın arasında ve medyada olası bir Marmara depremi ile ilgili çeşitli senaryolar sürekli tartışılıyor. Bilim adamları ve konunun uzmanları tarafından; Marmara'da olabilecek depremle ilgili çeşitli uyarılar yapılıp, zaman kaybedilmeden önlemlerin alınması gerektiği ile ilgili çalışmalar ortaya konulmuştur.

Marmara'da yaşanabilecek bir depremde özellikle İstanbul'un büyük hasar göreceği ortadadır. Bunun yanında denize kıyısı bulunan Bursa ili ve ilçelerinin de zarar göreceği bilim adamları tarafından açıklanmıştır. Mudanya, Gemlik, Karacabey ilçeleri, Marmara denizine kıyısı olduğu için etkilenme düzeyleri de fazla olacaktır.

Konunun uzmanlarının ortak görüşleri arasında; özellikle yerel yönetimlerin yapması gereken çalışmaları yapmadıkları ve gerekli maddi kaynakları depremden korunma ve önlem çalışmaları için ayırmadığı, depremlerle ilgili ulusal ve yerel strateji belirlenmediği, şehir planlamalarının siyasi çıkarlar yönünde şekillendiği, deprem bilinciyle hareket edilmeden, sürekliliği olan ve uygulanabilen politikalar üretilmediği konuları yer almaktadır.

Yaşanılan acıların yüreklerde bıraktığı yaralar halen kapanmadı. Maddi kayıpların telafi edilmesi bir şekilde hayatın devamını teşvik ettiyse de, yakınlarını depremde kaybedenlerin hayatları hep biraz eksik devam ediyor.

Özellikle Marmara bölgesinde; hızlı nüfus artışı, plansız ve denetimsiz şehirleşme göz önüne alındığında depremin neden olacağı yıkım tahmin edilenden yüksek olacağı ortadadır.

Depremlerle ilgili ulusal düzeyde harekete geçilmesi gerekmektedir. İmar ve Yapı Denetim Kanunları olmak üzere mevzuatta yapılması gereken değişiklikler acilen tamamlanmalıdır. Kamu görevlerini yerine getiren binalarla ilgili gerekli önlemler alınmalıdır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanacak olası bir deprem felaketi öncesinde; gerekli araştırmaların yapılarak, alınabilecek tedbirlerin, çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması konularında, Yüce meclisimizin ve halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Kemal Demirel                           (Bursa) 

2) Ali Rıza Öztürk                          (Mersin)

3) Fevzi Topuz                               (Muğla)

4) Ahmet Ersin                               (İzmir)

5) Ahmet Küçük                             (Çanakkale)

6) Sacid Yıldız                                (İstanbul)

7) Hulusi Güvel                              (Adana)

8) Mehmet Ali Özpolat                   (İstanbul)

9) Mevlüt Coşkuner                       (Isparta)

10) Rasim Çakır                             (Edirne)

11) Erol Tınastepe                          (Erzincan)

12) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

13) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

14)  Hikmet Erenkaya                     (Kocaeli)

15)  Mehmet  Ali Susam                (İzmir)

16) Muharrem İnce                         (Yalova)

17)  M. Akif Hamzaçebi                 (Trabzon)

18) İsa Gök                                    (Mersin)

19) Abdurrezzak Erten                   (İzmir)

20) Şevket Köse                             (Adıyaman)

2.- İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, 1999 Marmara Büyük Depreminden sonra İstanbul'da ve deprem felaketinin yaşandığı illerimizde bugüne kadar alınmış olan tedbirler ve bundan sonra ülkemizde yaşanabilecek deprem felaketiyle ilgili alınacak tedbirlerin tespit edilmesi ve yasal düzenlemelerle ilgili Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğini arz ederiz.

1) Mithat Melen                              (İstanbul)

2) Muharrem Varlı                         (Adana)

3) Oktay Vural                               (İzmir)

4) Gürcan Dağdaş                          (Kars)

5) Yılmaz Tankut                            (Adana)

6) Hakan Coşkun                           (Osmaniye)

7) Akif Akkuş                                (Mersin)

8) Ahmet Orhan                             (Manisa)

9) Erkan Akçay                              (Manisa)

10) Süleyman Nevzat Korkmaz      (Isparta)

11) Hüseyin Yıldız                         (Antalya)

12) Behiç Çelik                               (Mersin)

13) Mehmet Serdaroğlu                  (Kastamonu)

14) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

15) Ahmet Bukan                           (Çankırı)

16) Ahmet Kenan Tanrıkulu           (İzmir)

17) Mehmet Akif Paksoy               (Kahramanmaraş)

18) Yıldırım Tuğrul Türkeş            (Ankara)

19) Alim Işık                                  (Kütahya)

20) Şenol Bal                                  (İzmir)

21) İzzettin Yılmaz                         (Hatay)

Gerekçe

Yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı bilinmektedir.

Son 55 yıl içerisinde olan depremlerden 55 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 90 binden fazla vatandaşımız yaralanmış, 435 binden fazla bina yıkılmıştır.

İstanbul, Tekirdağ, Yalova, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Balıkesir, İzmir, Aydın, Uşak, Manisa, Isparta, Burdur, Denizli, Karabük, Bolu, Düzce, Çankırı, Amasya, Tokat, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Adıyaman, Muş, Bitlis, Siirt, Bilecik, Çanakkale, Osmaniye, Adıyaman, Hatay, Hakkâri illeri birinci derecede deprem bölgesi olarak bilinmektedir. Saymış olduğumuz bu kadar il risk altındayken AKP iktidarının hükûmet politikalarında depremle ilgili bir çalışma yapmadığı görülmektedir.

İstanbul ili, geçen tarih içerisinde birçok depremle karşı karşıya kalmıştır. En yıkıcı olan deprem Marmara Denizi yakınlarında 10 Eylül 1509 tarihinde olan 6,9 büyüklüğündeki Büyük İstanbul Depremidir. Bu depremden sonra İstanbul 22 Mayıs 1766, 1943, 1957, 1967 ve 17 Ağustos 1999 tarihlerinde büyük depremler yaşamıştır.

17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuştur. Bu depremde, resmî raporlara göre 17 bin 840 ölü, 43 bin 953 yaralı, 505 kişi de sakat kalmıştır. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar görmüştür. Resmî olmayan bilgilere göre ise, yaklaşık 50 bin ölü, ağır-hafif 100 bine yakın yaralı olmuştur. Ayrıca, 133 bin 683 çöken bina ile yaklaşık 600 bin kişiyi evsiz bırakmış, 16 milyon insan değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle, Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. 17 Ağustos 1999 depremi gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir.

Deprem bilimcileri, İstanbul'da çok yakın bir tarihte yeni bir deprem olabileceğine dikkat çekmektedirler. Bu bilimcilerin açıklamaları da göz önüne alınarak ve geçmişte yaşanan depremlerden sonuç çıkartılarak yüreklerin yanmaması, ocakların sönmemesi, maddi kayıpların en aza indirilmesi için imar ve yapı denetim kanunları başta olmak üzere İstanbul'da binalarla ilgili alınması gereken önlemler ve bu konuda yapılacak gerekli düzenlemeler hakkında bir Meclis Araştırmasının açılması elzem görülmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Genel görüşme açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

C) Genel Görüşme Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş ve 21 milletvekilinin, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde hazırlanan Türkiye ile ilgili raporlar ve Türk heyetinin tutumu konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/6)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin 23-27 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdiği toplantıda tartışılan Türkiye ile ilgili raporlardan birincisi "Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi: son gelişmeler" başlığını taşımaktadır. Bu Rapor, "Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi aleyhine gerçekleştirilen hukuki prosedür" adı ile yayınlanan 409 Sayılı yazılı deklarasyona dayanmaktadır. Raporun başlığı, demokratik kurumların işleyişi olsa da içeriği tamamen 409 Sayılı deklarasyon ile örtüşmektedir. Rapor, arada bir kuvvetler ayrılığından, yargının bağımsızlığından ve yargıya baskı yapılmamasından söz etmekte; ancak, yargıya baskı oluşturacak değerlendirmeler içermektedir. Parti kapatıldığı takdirde ekonomik, sosyal, kültürel ve dış politika konularında neler olacağını anlatmakta; bir anlamda yargıya gözdağı vermektedir. Ekonomik ve siyasi reformların hızlandırılmasını, yeni bir Anayasa hazırlanmasını ve bunun Venedik Komisyonu ile yakın bir işbirliği içinde yapılmasını önermektedir.

Anayasanın, insan hakları ile temel özgürlüklerin korunmasına önemli bir yer vermesini ve bu alanda Avrupa standartlarının benimsenmesini öneren Rapor, böylece, Türkiye'nin demokratik kurumlarının modernleşmesinin sağlanacağını ve reform sürecinin konsolide edileceğini belirtmektedir.

Raporun sonunda hâlen içinde bulunduğumuz denetim süreci sonrasındaki diyaloğun daha da yoğunlaştırılması, devlet kurumlarının demokratik işleyişindeki gelişmelerin ve Anayasa tasarısı hazırlanmasının yakından izlenmesi ve gerekirse Türkiye için denetim sürecinin yeniden başlatılması olasılığının düşünülmesi önerilmektedir.

Bu Rapor mevcut 71 kişiden üç yabancı uyruklunun çekimser ve üç Türk milletvekilinin de ret oyları dışında, oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Türkiye aleyhine değerlendirmeler, argümanlar, söylemler ve öneriler içeren bir Raporun AKP'li Türk milletvekillerinin önerisi ile gündeme gelmesi, onların yaptıkları konuşmalar ve olumlu oylarıyla desteklenmesi ve sonucun AKP'liler tarafından sevinçle karşılanması hüzün verici bir olaydır.

Gökçeada ve Bozcaada ile ilgili Raporun başlangıcı ise önce Yunanlıların AKPM'de verdiği bir önerge, daha sonra da AKP'li bir Türk parlamenterin bir Yunanlı parlamenter ile söz konusu adaları ziyaret etmesidir.

Hazırlanan Raporun objektif bir değerlendirme olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Başlangıçtaki çok kısa özette bile Türkiye suçlanmaktadır. Yunanlıların okullarının kapatıldığı, adada geniş çaplı kamulaştırmalar yapıldığı ve çeşitli aşağılamalara maruz kalındığı ifade edilmektedir.

Yunanlıların adalara geri dönüşünün teşvik edilmesi ve vatandaşlık hakkı elde etmeleri önerilmektedir. Yunanlıların adaları terk etmeleri sanki Türklerin suçuymuş gibi okulların açılmasından kiliselerin tamirine, altyapının tamamlanmasından adadan ayrılanlara eski topraklarının geri verilmesine kadar her türlü taviz istenmektedir. Yunanlıların kamulaştırılan mülkleri iade edilemediği takdirde, adalardan aynı değerde Hazine arazisi talep edilmektedir. Kadastro çalışmalarının yeniden yapılması önerilmektedir.

Asıl önemlisi, Raporda Lozan Barış Anlaşması çarpıtılmakta; Lozan'ın Yunanlılar lehine güçlü bir yerel otonomi getirdiği ifade edilmektedir. Oysa, Lozan'ın 14. maddesi açıktır. Gökçeada ve Bozcaada'nın Türkiye'nin egemenliği altında olduğu belirtilmektedir. Müslüman olmayan halka yerel yönetim ile şahıs ve malların korunması konularında güvence verecek ve yerli unsurlardan oluşacak özel bir idari düzenleme yapılacağı; polis gücünün de buna bağlı olacağı belirtilmektedir. Türk ve Yunanlılar arasında kararlaştırılan mübadele koşullarının Gökçeada ve Bozcaada'da uygulanmayacağı ifade edilmektedir.

Rapor mevcut 63 kişiden iki çekimser, 5 Türk ve 6 Azeri milletvekilinin ret oyları dışında, oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Bazı AKP'li milletvekilleri de kararı alkışlarla karşılamıştır.

Her iki Rapor da Türkiye'nin dış politikasının ne kadar ciddiyetten uzak bir şekilde yönetildiğini göstermektedir. Avrupa Konseyi'nde yabancı parlamenterler Türkiye karşıtlarının koşullandırmalarına terk edilmiş durumdadır. Türk Heyetindeki tutumun ve Türk dış politikasının yönetilme tarzının TBMM'de kapsamlı olarak görüşülmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

TBMM'de bu amaçla Anayasa'nın 98, içtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca Genel Görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

1)  Birgen Keleş                             (İstanbul)

2)  Haluk Koç                                 (Samsun)

3)  Bihlun Tamaylıgil                      (İstanbul)

4)  Fatma Nur Serter                       (İstanbul)

5)  Necla Arat                                 (İstanbul)

6)  Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

7)  Atila Emek                                (Antalya)

8)  Sacid Yıldız                               (İstanbul)

9)  Nevingaye Erbatur                    (Adana)

10) Abdullah Özer                          (Bursa)

11) Algan Hacaloğlu                      (İstanbul)

12) Enis Tütüncü                            (Tekirdağ)

13) Tayfur Süner                            (Antalya)

14) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

15) Yaşar Tüzün                             (Bilecik)

16) Rahmi Güner                            (Ordu)

17) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

18) Nesrin Baytok                          (Ankara)

19) Yaşar Ağyüz                            (Gaziantep)

20) Ali Koçal                                  (Zonguldak)

21) Kemal Kılıçdaroğlu                  (İstanbul)

22) Mustafa Özyürek                     (İstanbul)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki görüşme sırası geldiğinde yapılacaktır.

Uyuşturucu başta olmak üzere madde bağımlılığı ve kaçakçılığı sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/16, 19, 36, 39, 41, 51, 103) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

A) Tezkereler (Devam)

5.- (10/16, 19, 36, 41, 51, 103) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, Komusyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/507)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Uyuşturucu Başta Olmak Üzere Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılığı Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/6, 19, 36, 39, 41, 51, 103) Esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu; 22.04.2008 tarihinde göreve başlamıştır.

Anayasa ve İçtüzük gereği kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamayan Komisyonumuz, 22.07.2008 tarihinden itibaren 1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Prof. Dr. Necdet Ünüvar

                                                                                                                   Adana

                                                                                                         Komisyon Başkanı

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir  tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

6.- Dilekçe Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesi talebinin uygun görüldüğüne ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/510)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dilekçe Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebi Başkanlığımızca uygun görülmüş olup İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 16.11

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.24

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Efendim, karar yeter sayısı yok ki!

BAŞKAN – Var, var.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Saymadınız efendim. 134 kişi yok!

BAŞKAN – Başbakanlığın Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Moldova’ya yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/511)

                                                                                                                        10/7/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in, 12-13 Haziran 2008 tarihlerinde Kişinev’de yapılan Türkiye-Moldova Karma Ekonomik Komisyonu V. Dönem Toplantısına katılmak üzere, bir heyetle birlikte Moldova’ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

                                  Liste

Ali Uzunırmak                         Aydın Milletvekili

Eşref Karaibrahim                    Giresun Milletvekili

Mevlüt Akgün                          Karaman Milletvekili

Muharrem Candan                   Konya Milletvekili

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 134 kişinin olması lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gelin çalıştırın Meclisi; bir şey dediğimiz yok. Gelin, siz çalıştırın.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

8.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Nahcıvan-Azerbaycan’a yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/512)

                                                                                                                        10/07/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 4 Haziran 2008 tarihinde Nahçıvan-Azerbaycan’a yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

                                  Liste

Yaşar Eryılmaz                         Ağrı Milletvekili

Haluk İpek                               Ankara Milletvekili

Saffet Kaya                              Ardahan Milletvekili

Ali Güner                                 Iğdır Milletvekili

Mustafa Kabakcı                      Konya Milletvekili

Eyüp Fatsa                               Ordu Milletvekili

Gülşen Orhan                           Van Milletvekili

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu sunuşla ilgili bir şey söylemek istiyorum.

Tayyip Erdoğan her daim bir yabancı memlekete gidiyor efendim. Kendi yandaşlarını, milletvekillerini götürüyor. (AK PARTİ sıralarından “Otur yerine” sesleri) Devlet bizim verdiğimiz paralarla onlara harcırah ödüyor. Ben kendilerine haram ediyorum. Bu tezkerelerin okunmasına da karşıyım. Eğer birileri yurt dışına gidiyorlarsa kendi cebinden gitsinler efendim. Devletin parasıyla gitmesinler.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile (10/60), (10/63), (10/99), (10/242), (10/243), (10/244), (10/245) ve (10/246) esas numaralı deprem ile ilgili Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/07/2008 Salı günkü birleşiminde birleştirilerek birlikte yapılmasına; bu birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine; 237 ve 269 sıra sayılı Kanun Tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 15.07.2008 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                             Bekir Bozdağ

                                                                                                                  Yozgat

                                                                                              AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler kısmının 27, 29, 56, 189, 190 ve 191 inci sıralarındaki 10/60, 10/63, 10/99, 10/242, 10/243, 10/244 ile biraz önce okunan 10/245 ve 10/246 Esas numaralı deprem ile  ilgili Meclis Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 22.07.2008 Salı Günkü Birleşiminde birleştirilerek birlikte yapılması, bu birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi,

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 72, 64, 70, 4, 7, 3, 131, 164, 136, 49, 69 ve 163 üncü sıralarında yer alan 237, 137, 234, 255, 257, 232, 259, 268, 266, 89, 229 ve 267 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın; 1, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 14, 18, 20 ve 21 inci sıralarına alınması, Gelen Kağıtlar listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 269 sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden bu kısmın 3 üncü sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

237 ve 269 Sıra sayılı kanun tasarılarının İçtüzüğün 91. Maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekte yer alan cetvellerdeki şekliyle olması

Önerilmiştir.

237 Sıra Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi

Hak. Kanunda Değ. Yap. İlişkin Kan. Tas. 1/494

        Bölümler                                    Bölüm Maddeleri                                  Bölümdeki

                                                                                                                       Madde Sayısı

      1. Bölüm                                1-15 inci Maddeler                                                15

      2. Bölüm                                16-22 nci Maddeler                                               10

                                                     (Geçici 15, 16, 17, 18 inci Md.ler dahil)

                                                     Toplam Madde Sayısı                                            25

 

269 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

Yapılmasına Dair Kan. Tas. 1/589

        Bölümler                                    Bölüm Maddeleri                                  Bölümdeki

                                                                                                                       Madde Sayısı

      1. Bölüm                                1-28 inci Maddeler                                                28

      2. Bölüm                                29-49 uncu Maddeler                                            28

                                                     (29. Md.deki Geçici 7, 8, 9, 10

                                                     39.Md.deki Geçici 18,19

                                                     47.Md.den sonraki Geçici 1,2,3 Md.ler dahil)

                                                     Toplam Madde Sayısı                                            56

BAŞKAN – Öneri üzerinde lehte 2 kişi, aleyhte 5 kişi söz istemiştir.

Aleyhte söz isteyenlerle ilgili kura çekeceğim.

Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Öneri üzerinde lehte ilk söz Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan Sefer Üstün’e aittir.

Buyurun Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi lehinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, daha önce yüce Meclisin almış aldığı karar üzerine, biliyorsunuz, 31 Temmuz 2008 tarihine kadar yüce Meclisimiz çalışacak. Bu öneriyle birlikte neler getiriyoruz? Burada yine çalışma saatleri değişmemektedir. Çalışma saatlerimiz salı günleri 15.00-20.00 ve çarşamba ve perşembe günleri de 13.00-20.00 olarak devam etmektedir.

Kanun tasarı ve tekliflerinin sıralamasında bir değişiklik olacaktır. 1’inci sıraya 237 sıra sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı alınmaktadır. Onun yanı sıra, bir de 22 Temmuz 2008 Salı günkü birleşimde sekiz adet araştırma önergesinin görüşülmesini grubumuz önermektedir. Bu sekiz adet Meclis araştırması önergesi depremle alakalıdır. Bu önergeler, muhalefet tarafından da verilmiş, iktidardaki AK PARTİ milletvekillerimiz tarafından da verilmiştir. Bunlardan bir tanesi de bendenize aittir. 190’ıncı sıradaki (10/243) esas no.lu araştırma önergesini ben vermiş idim 21 arkadaşımızla birlikte. Dolayısıyla, bu araştırma önergelerini gündeme almak için öneride bulundukları için AK PARTİ Grup Başkan Vekillerine, Grubuna, ben buradan teşekkürü bir borç biliyorum. Çünkü, benim seçilmiş olduğum il bir deprem bölgesi ve burada, ne yazık ki son depremde büyük acılar yaşanmıştı, 5 bine yakın hemşehrimiz, vatandaşımız orada şehit olmuştu. Deprem şehidiydi bunlar. O bakımdan, ben, bir kez daha bu depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum ve yakınlarına da sabır diliyorum.

Bu, önemli bir gündem maddesidir, sadece Sakarya’yı ilgilendirmemektedir. Yurdumuzun çok büyük bir bölümü deprem riskiyle karşı karşıyadır. Depremin değişik unsurları vardır. Yani sadece binaların hasarlı olmasından veya binaların malzemesinden çalınmasından dolayı bu ağır fatura artmamaktadır. Özellikle 99 depreminde gördük ki “sıvılaşma” diye bir kavram belki ilk kez literatüre girdi. Dünyanın iki yerinde görüldü bu: Japonya’da Kobe’de ve bir de Türkiye’de Sakarya’da görüldü. Binaları ne kadar sağlam yaparsanız yapın, sıvılaşmadan kaynaklanan unsurdan dolayı binalar patır patır yıkıldı, devrildi.

O bakımdan, işte bunların bütün unsurlarıyla birlikte araştırılması için bu Meclis araştırması önergeleri bir dahaki hafta salı günü inşallah oylarınızla gündeme alınacak ve görüşülecek. Bu sebeple, ben AK PARTİ grup önerisi lehinde söz aldım ve oyum da lehinde olacaktır.

Yüce Meclisi bu vesileyle tekrar selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Üstün.

Aleyhte ilk söz sahibi Sayın Abdülkadir Akcan, söz hakkını İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural’a devretmiştir.

Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, yine bir hafta başı yeni bir grup önerisi… Her bir grup başkan vekilimizin çalışmaları o hafta o grup başkan vekilinin önerisiyle düzenleniyor. Aslında, geçen hafta da Sayın Nihat Ergün’ün önerisiyle 31 Temmuza kadar olan düzenlenmişti. Şimdi de bugün Sayın Bekir Bozdağ’ın bir grup önerisi var, o da bu hafta özellikle bir düzenleme öngörüyor.

Tabiatıyla, bu öngörüsüzlük, gerçekten Meclis çalışmalarında verimi son derece azaltan bir husus. O bakımdan ve bununla beraber -daha önceki eleştirilerimizi yenilemek istiyorum- muhalefetin soru sorma hakkını ortadan kaldırmaya yönelik girişimler ki bir hafta önce,  ayın 22’sinde sözlü soruların sorulması mümkün kılınmışken bu sefer tekrar 22’sinde sözlü soruların sorulmaması… Yani bu yaz boyunca muhalefet hiçbir zaman sözlü sorularla Hükûmete endişelerini iletemeyecek.

Şimdi, bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır, takdirlerinize sunuyorum. Yani, muhalefetin söz hakkını kısmak, muhalefet etmesini engellemek ve İç Tüzük’te sayısal çoğunluğu bu amaçla kullanmanın demokrasiyle uzaktan yakından ilgili olmadığını ve millî iradeye de saygısızlık olduğunu düşünüyorum, millete saygısızlık olduğunu düşünüyorum.

Bu çerçevede, böyle bir öneriyle, elbette, Hükûmetin bir çalışma programı sunması, öncelikleri dile getirmesi son derece önemli ama her hafta boyunca değişiyor. Ben daha önceki toplantıda  söylemiştim, bundan sonraki süreçte her hafta bir grup önerisiyle karşılaşacağız demiştim. İşte yeni bir grup önerisi.

Şimdi, tabii, Sayın Başkan, burada birkaç husus var: Benim kanaatime göre bu grup önerisinin Genel Kurulun oyuna sunulması mümkün değildir. Çünkü, birincisi “Gelen Kağıtlar listesinde yayınlanan 269 sıra sayılı Kanun Tasarısı” diyor. Gelen kâğıtlarda yayınlanmamış bu bir kere. Elimizde gelen kâğıtlar var. Bu gelen kâğıtların içerisinde bu yoktur. Dolayısıyla gelen kâğıtlar içerisinde yayınlanmamış olanı kırk sekiz saat geçmeden gündeme almak mümkün değildir, gelen kâğıtlarda yer almamıştır. İç Tüzük’e göre böyle bir önerinin oylanması mümkün değildir.

Bir başka konu daha var: İç Tüzük’ümüzün 52’nci maddesine göre “Genel Kurula sevk edilen bir komisyon raporu ya da herhangi bir metin, aksine karar alınmadıkça dağıtımı tarihinden itibaren kırksekiz saat geçmeden görüşülemez.” Bu Danışma Kurulunda “Kırk sekiz saat geçmeden görüşelim.” diyor. Ama burada siyasi parti grubunun bu konuda öneri yapması mümkün değil, ancak hükûmet ve esas komisyonun talebi hâlinde mümkündür. Burada şunu söylüyor: “…ilk sırasına geçirilmesi, Hükûmet veya esas komisyon tarafından gerekçeli olarak Genel Kuruldan istenebilir.” Burada Hükûmetin talebi yok, esas komisyonun talebi yok. İç Tüzük’te yer almayan bir Danışma Kuruluna istinaden bir grup önerisi getirilerek oylanması mümkün değildir. Dolayısıyla bu öneri keenlemyekûn, yok demektir. Olmayan bir öneri üzerinde konuşma, görüşme yapılması, karar alınması mümkün değildir. Dolayısıyla bu safhadan sonra Danışma Kurulu kararıyla dahi olmayacak çünkü İç Tüzük’ümüzde Danışma Kurulu ile ilgili… İç Tüzük’te Danışma Kurulunun görüşü alınması münasebetiyle olan hususlarda karar yetkisi vardır, burada Danışma Kurulunun bir yetkisi yoktur. Esas komisyonun ve Hükûmetin de kırk sekiz saat geçmeden gündeme alınmasına ilişkin bir önerisi de olmadığına göre ve bu öneri de İç Tüzük’e aykırı olduğuna göre, yetkisiz bir öneri olduğuna göre, Danışma Kurulunda bu konunun görüşülmesi de mümkün olmadığına göre, böyle bir öneriyle Genel Kurulun onayına sunulması İç Tüzük’ümüze göre mümkün değildir. O bakımdan Başkanlığınızın bu konuda bu grup önerisinin oylanamayacağı konusundaki karar alması ve görüşmelerin bu safhadan sonra da tamamlanması gerektiğini ben şahsen düşünüyorum. Yeni bir grup önerisi hazırlanması gerekmektedir eğer gerçekten bu yapılmak isteniyorsa. Yapılması gereken, 269 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesiyle ilgili talebin esas komisyon tarafından ya da Hükûmet tarafından talep edilmesini temin etmek ve ondan sonra oylamaktır. Bu öneri okunduğuna göre, öneride de bu şekilde başka türlü bir değişiklik yapılmayacağına göre bizim kanaatimize göre bu önerinin bu şekilde oylanması mümkün değildir.

Bu görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Önerinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyorum.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Söz konusu 269 sıra sayılı Rapor, bugün dağıtılmış ve bugünkü 187 no.lu gelen kâğıtlar listesinde ilan edilmiştir. Bu husustaki işleyiş ve uygulama daha evvel de bu yönde olduğundan önerinin işlemine devam edeceğiz.

Önerinin lehinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, 52’nci maddede, bu süre geçmeden gündeme alınması, hükûmet veya esas komisyon tarafından gerekçeli olarak Genel Kuruldan istenebilir deniyor. Hükûmetin ve esas komisyonun bir talebi olmadığına göre, İç Tüzük’ün hangi maddesine göre grup bu öneriyi gündeme getirmiştir? Dolayısıyla, bu konuda Başkanlığın… Ve bizde de yok efendim. Gelen kâğıtlarda, şu anda elimizde var, İnternet web sayfasında yayınlanan gelen kâğıtlarda yok. Cuma günü yayımlanmış 11 Temmuz tarihli gelen kâğıtlarda yer almamıştır. Dolayısıyla hâlen basımevinde baskıdadır. Bunu da ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Vural, haklısınız fakat bugüne kadarki uygulamalar bu yönde olduğu için devam ediyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kötü misal emsal olmaz efendim, kötü misal emsal olmaz. Yani, bugüne kadar uygulandı diye İç Tüzük’ün yerine… Yapmayın…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Suimisal emsal olmaz.

BAŞKAN – Şimdi, şöyle yapalım…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yani, grup başkan vekilinin İç Tüzük yazma hakkı yok efendim, olmaz!

BAŞKAN – Sayın Anadol, isterseniz, lehte ve aleyhte konuşmaları bitirelim, ondan sonra ben grup başkan vekillerini, üçünüzü davet ediyorum arkaya, orada… Oylama kısmına öyle geçeriz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Peki efendim.

BAŞKAN – Lehte ikinci söz, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ’a aittir.

Buyurun Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubunun verdiği grup önerisi üzerinde şahsımın görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, grup önerileri, Meclisimizin çalışması için, âdeta, geçmişten beri gelen uygulamalarla yerleşmiştir diyelim. Biz AK PARTİ olarak, bugüne kadar bunu Danışma Kurulu önerisi biçiminde getirme konusunda çok özen gösterdik. Her haftanın çalışması belirlenirken, salı günü olmadan, pazartesi günü bütün gruplarla gündemin belirlenmesi hususunda önceden istişareler yapılarak, değerlendirmeler yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulu talebinde bulunuluyor, bunlarda bir mutabakat sağlandığı takdirde de Genel Kurulda oylanmak suretiyle çalışma takvimi ona göre ayarlanıyor. Ancak zaman zaman gruplar arasında anlaşmazlıklar olduğu takdirde de grup önerileriyle gündem belirlemesi yapılıyor. Bundan önce defalarca yapıldığı gibi bugün de böylesi bir grup önerisiyle karşı karşıyayız.

Tabii, neden böyle bir grup önerisine gerek duyuldu? Birincisi, anlaşılamadığı için, ikincisi de “KEY ödemeleri” diye kamuoyunun yakından takip ettiği bir konu geçen haftanın gündeminde yoktu, onu öne almak ve bu arada da başka aciliyeti olan konuları öne çekmek adına böylesi bir öneriyle huzurlarınıza gelinmiştir.

Bu öneri İç Tüzük’e uygundur. İç Tüzük’e aykırı bizim bir iş yapmamız söz konusu değildir. Meclisimizin teamüllerine de uygundur. Zira biz, daha önce de muhalefet partilerinin değerli grup başkan vekilleriyle bir mutabakat yapmak suretiyle bu şekilde başkaca konuların görüşülmesini Danışma Kurulu önerisi olarak huzurlarınıza getirdik, oyladık, kabul edildi.

Söz konusu kanun tasarısı basılmıştır, dağıtılmıştır da. Gelen kâğıtlar listesinde yer almaması: Bu kırk sekiz saatlik süre geçmediği için yer almamaktadır. Esasında, grup önerimiz de, kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesine dair önerimiz de, bu kabul edildikten sonra da bu gelen kâğıtlar listesinde zannedersem yerini alacaktır. Bizim önerimiz İç Tüzük’e de uygun bir öneridir, Meclisin teamüllerine de uygun bir öneridir. Bu nedenle kabulünü diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.

Aleyhte son söz Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç’e aittir.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisi hakkında aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, İç Tüzük o kadar açık ki. 52’nci madde diyor ki: “Hükûmet ve esas komisyon isteyebilir.” Şimdi, AKP Grubu ne hükûmettir ne komisyondur. Bu artık… İlkokul talebesinin anlayabileceği bir lisanla yazılan bir şeyi yorumlamak kadar ilkel bir kafa kimse taşıyamaz. Böyle bir şey olur mu ya! 52’nci madde çok açık. Diyor ki: “Esas komisyon ve hükûmet isteyebilir.” Bunun kabul edilmemesi lazım.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, geçen hafta AKP grup önerisi getirdi. Aslında, ben, üç tane muhalefet partisi grubunun yerinde olsam her gün bir grup önerisi de biz getiririz, kırkar dakika, en azından, Mecliste, biz de burada düşüncelerimizi söyleriz. Ama, maalesef, AKP her hafta istediği gibi grup önerisini getiriyor ve bu Meclisi istediği gibi yönlendiriyor.

Şimdi, bakın, yirmi beş maddelik bir kanun tasarısı, teklifi temel kanun olmaz beyler. Siz Meclisi susturmak istiyorsunuz. Yani, temel kanunun, İç Tüzük’ün 91’inci maddesindeki temel ilkesi çok geniş bir halk kitlesini ilgilendiren, çok uzun bir inceleme yapılmış, komisyonlardan geçmiş bir kanun tasarısı, orada enine boyuna tartışılmış, burada da büyük bir kabul görmüş ve burada da tekrar bunu Genel Kurula getirip de madde madde görüşülmesinin pek fazla bir anlamı da kalmaz. Ama, siz, artık, Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırmak istemiyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunların konuşulmasından vazgeçiyorsunuz. Bu, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine aykırı.

Burada, zaman zaman gelmiyorsunuz, karar yeter sayısını istediğimiz zaman bize kızıyorsunuz, söz hakkımızı elimizden almak için her türlü hilelere başvuruyorsunuz. Yani bu Meclisi çalıştırma kararını aldınız. Niye aldınız? Ortada bir sebep yok, ortada çıkması acil bir kanun yok. Varsa getirin deyin ki: “Şu kanunlar acil.” Biz bunları bir an önce çıkaralım, bir tatile girelim. Şimdi, milletvekiliyiz, politikacıyız, gidip de kendi seçim bölgelerimizde gezmemiz lazım, insanlarla temas kurmamız lazım. Şimdi, siz burada kendi partinizden bir korkunuz var, “Milletvekilleri acaba partiden kopar mı, gidip de halkla içli dışlı olursa kopar mı?” diye böyle bir endişe taşıyorsunuz. Bu da sizin kendi probleminiz, bizim problemimiz değil ki.

Şimdi, değerli milletvekilleri, gerçekten AKP Hükûmeti yani halkın hiçbir problemiyle ilgilenmiyor. Bakın, biraz önce burada Tayyip Erdoğan’ın okunan yazıları var. Efendim, geziye gidiyor, yanında 10 tane, 12 tane AKP’li milletvekili götürüyor, devletin bütçesinden bunlara harcırah veriyor, her birisine belki 3 - 5 milyar para veriyor. Bakın, benim ilimde… Geçen sene 2007’nin yedinci ayında terör zararları diye bir kanun çıktı. Bu terör zararlarının vatandaşlara ödenmesi için, işte gidiliyor, onların terörden zararları tespit ediliyor. Evi yanmış, ağaçları yanmış, malını mülkünü kaybetmiş. Orada da komisyonlar bunlara çok cüzi -3 milyar, 5 milyar, 10 milyar- para verme kararını alıyor. Daha Tunceli ilinde 2007’nin yedinci ayından beri bekleyen alacaklılar var. Maliye Bakanı Kemal Bey diyor ki: “Ya, torbada para var.” E varsa ver.

Bakın, devlet hiçbir parasını masraf etmiyor, vergi tahsilatını yapmıyor, masraf yapmıyor, “Bütçe fazla veriyor…” Tabii ki sen hiçbir şey yapmazsan, yani sen bir vatandaşın 3 milyar, 5 milyar en zaruri ihtiyacını vermezsen ondan sonra da gidip de “Bütçe fazla veriyor.” mantığı olur mu? Ama öte tarafta kendi milletvekillerini alıp götürüyorsun uçaklarla, her birisine 10 - 15 milyar lira harcırah veriyorsun, para harcıyorsun. Bu hangi adalette var ya,  bu hangi adalette var? Ben onu sormak istiyorum.

Abdullah Gül daha dün Çankaya Köşkü’ne çıktı, her ay iki veya üç defa yurt dışına gidiyor, yanında birtakım, bir sürü insanlar getiriyor. Ayrıca da Çankaya Köşkü’ne 45 trilyonluk daha masraf yaptı. Böyle bir şey olur mu, bir devlet böyle kullanılır mı? Devletin ekonomik kaynakları böyle hurdahaş edilir mi, böyle israf edilir mi? Bu hangi dine, hangi imana, hangi ahlaka sığar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Amma atıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ondan sonra, vatandaşa, orada kendisinin en haklı, yaşamını devam ettirecek bir parayı vermiyorsunuz. Böyle bir idare biçimi olur mu?

Sayın milletvekilleri, işte bakın, Güneydoğudaki insanlar terörün altında inim inim inliyor. Burada eğer ödeme yapacaksanız zor durumda olan bu insanlara yardım etmemiz lazım. Adamlar aç. Aç kalınca, oradaki gençler işsiz kalınca ne oluyor? İşte, bir alternatifleri doğuyor, dağa gidiyor. Tabii, ben dağı tasvip etmiyorum, her vesileyle burada söylüyorum, “Dağa gitmek problemi halletmez. Dağa gitmek, başkalarına hizmet etmek demektir, ülkeye karşı, kendisine karşı, ailesine karşı en büyük haksızlık ve ihanet etmek demektir.” diyorum. Bunlara karşıyım ama değerli milletvekilleri, bu devletin kaynakları varsa bu işsiz insanlara bir çare bulmak lazım.

İşte, yayınlanıyor: “Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 11.” Sizin zamanınızda  cari açık 50 milyar dolara vurdu, dış ticaret açığı 70 milyar dolar. Şimdi, böyle nasıl devlet ediyorsunuz, nasıl devlet yönetiliyor?

Burada çıkılıyor… Efendim, bir “Ergenekon” çıkarmışsınız ortaya. Eğer Ergenekon, hakikaten, Türkiye’de işlenen faili meçhul bu cinayetleri ortaya çıkarırsa ben sizi tebrik ederim, size destek de veririz.

Tabii, Türkiye'nin son zamanlarda en büyük sorunu, maalesef, çok büyük miktarda faili meçhul cinayetlerin olmasıdır. Bu faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılması, her vicdan sahibi insanın, arkasında, dört elle sarılması gereken bir konudur ama Fethullah Gülen’le, Abdullah Gül’le, Tayyip Erdoğan’ın aleyhine konuşanlar hiçbir sebep yokken cezalandırma yoluna gidilirse bu tamamen olayı rayından saptırmak demektir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Efendim, ortada. Bakın, şimdi, içeriye alınanların bir kısmına bakarsanız, adam, zaman zaman, efendim, Fethullah Gülen’le ilgili bir işlem yapmışsa, savcılar gidip onların yakasına yapışıyor. Bunların delilleri ortada. Bunları gazeteler yazıyor, bunları her zaman yazıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ASIM AYKAN (Trabzon) – Savcılara hakaret ediyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, bu Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlettir. Bu büyük devletin şanına, şerefine uygun davranışlar içinde olmak lazım. Yoksa ondan sonra…

Sen iktidarsın. İktidarsan halka iyi hizmet et de seni millet desteklesin. Halka iyi hizmet etmeyeceksin, ondan sonra devletin kaynaklarını çarçur edeceksin.

Kanunları getiriyorsunuz, şimdi, biz milletvekili olarak bu kanunları gündemin sırasına göre okuyoruz, ona göre hazırlanıyoruz, bir bakıyorsunuz bugün başka bir kanun çıkıyor. Niye? Efendim, nasılsa kimse incelemesin de biz bu kanunları denetimden kaçıralım. Denetimden kaçırdığınız kanunların birçoğunda devletin trilyonları haksız olarak birtakım çevrelere kanalize ediliyor, onların ceplerine gidiyor. Suistimallerle dolu böyle birtakım işlemler yapılıyor.

Onun için, sayın milletvekilleri, bakın, şimdi, şurada bu memleketin çok ciddi sıkıntıları var. Bakın, çok büyük soygun var. Gelin, bir önerge verelim “Sizin İktidarınız zamanında hangi ihaleler kimlere verilmiş ve hangi usullerle verilmiş, kimler bundan pay almış?”

Geçen gün bir vatandaşım bana bir belge gönderdi, bir yerdeki AKP’li il başkanı on sekiz tane ihale almış. İhaleler hep sizin yandaşlarınıza veriliyor. Ondan sonra, devletin en temel maddelerini sattınız. İşte, Telekom'u sattınız, TÜPRAŞ’ı sattınız. Bakın, Telekom'u geçen gün satarken, işte, esasen maliyetin hesaplanmasını da satan kişiler kanalıyla tespit ediyorsunuz. Aslında, Telekom’un satışa sunulan hisselerinin toplamı -yani çok sabit olarak tespit ediyor- 5 milyar dolar düşük fiyatla tespit ediyor. Bu paralar kime gidiyor?

Ondan sonra, Bakanınız çıkıyor, burada diyor ki: “Biz vatandaşa 750 milyon ton kömür dağıttık.” Ya beyler… Sen kimsin ya! Sen, eğer bir parayı vatandaşa, fakir fukaraya dağıtacaksan buna bir kanun çıkarırsın, bu kanuna göre bütün Türkiye’deki o statüdeki o vatandaşlara dağıtırsın. Ama sen kendine oy toplamak için, kendine yandaş toplamak için devletin kaynaklarını eğer böyle keyfî olarak dağıtırsan bunun ismi… Bu, zimmetine para geçirmek demektir; bu, devlet malına el uzatmak demektir. O devlet malına uzatılan el de kırılır, onu da bilesiniz.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Biz ona “sosyal devlet” diyoruz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, sosyal devlet o değil işte.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Senin aklın ermez.

KAMER GENÇ (Devamla) – Gelin, işsizlik parasını, her aileye, çalışmayan her aileye ayda 400-500 milyon lira bir sosyal güvence verelim. İşte işsizlik parası veya yoksulluk parası. Ama siz ne yapıyorsunuz? Siz getiriyorsunuz, yemin ettiriyorsunuz insanlara “Bak, bu kömürü al, bu paketi al, ille oyunu partiye ver.” diyorsunuz. E bunu…

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Sen rüya görüyorsun, rüya.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu, kendi bakanınız şey ediyor.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Rüyanda gördün, rüyanda. 

KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra buraya gelen bakanlarınız… Biz kendisine soru soruyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Yine hayal görüyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Geçen gün, ibadethanelerde sarf edilen aydınlatma masraflarının Diyanet İşleri Başkanlığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, bir dakika ekliyorum, tamamlayın lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) - …bütçesinden ödenmesi konusunda önerge verdiniz. Ben Bakanınıza diyorum ki: Yahu, peki, cemevlerinde yapılan aydınlatma masrafları da bunun içine girer mi? “Ben yetkili değilim.” diyor. Bakın, düşünebiliyor musunuz, burada oturan Bakan, milletvekilinin sorduğu soruya “Ben yetkili değilim…” O zaman sen niye burada oturuyorsun? O zaman çık git! Git, buraya gelip de Türkiye Büyük Millet Meclisinin karşısında oturma! “Böyle, ben yetkili değilim…” Yani, bu kadar bir hükûmet acz içinde olamaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bakın, bu kadar bir grupsunuz. Lütfen, bu Meclisi çalıştırırsanız, bu memleketin menfaatine uygun olan yasaları getirelim, hep birlikte bunları en seri şekilde çıkaralım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)  Ama İç Tüzük’ü rafa kaldırarak… İç Tüzük’ün açık hükmüne rağmen gidip de efendim 52’nci maddeye göre esas komisyon ve Hükûmetin istediği bir konuyu grup başkan vekili olarak buraya nasıl getirirsiniz? Ya, biraz okuyun, biraz İç Tüzük okuyun, Anayasa’yı okuyun, getirdiğiniz kanunları okuyun. Bunları okumadan buraya getirirseniz durumunuz bu olur işte, utancınızdan çıkıp da burada konuşamazsınız. O bakımdan, biraz okuyun, bu Meclise biraz saygınlık gösterin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Aklına ne geliyorsa söylüyorsun. Olan bir şey yok.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Grup başkan vekillerini…

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Boş konuşuyorsun, boş.

KAMER GENÇ (Devamla) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Daha oylama yapmıyorum.

KAMER GENÇ (Devamla) – Oylamaya geçince…

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum, grup başkan vekilleriyle de görüşmek istiyorum.

                       

 

Kapanma Saati: 16.58

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer                     Üstün’ün; 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264)

BAŞKAN - 1’inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün; 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi komisyonca geri alındığından gündemden çıkarılmıştır.

1’inci sıraya alınan, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/363, 1/494) (S. Sayısı: 237) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

                          

(x) 237 S. Sayılı Basmayazı  tutanağa eklidir.

Komisyon raporu 237 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan’da.

Buyurun Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta, iki iktidar partisi milletvekilinin ve Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Nur Serter’in verdikleri kanun tekliflerini konuşmak üzere hazırlanmıştım. Bunların içinde yer alan bir düzenleme konut edindirme yardımı idi. Bugün, bu tasarının -bu teklifin daha doğrusu- geri çekildiğini -geçen hafta da öğrenmiştik geri çekildiğini ama- bugün bunun yerine yirmi iki maddelik, ekleriyle beraber otuz maddeye yakın bir Hükûmet tasarısının geldiğini ve bunun da içinde konut edindirme yardımının da düzenlendiğini görüyoruz.

Şimdi, burada iki bölüm hâlinde görüşülecek, maddeler üzerinde önergeler olacak, arkadaşlarım bu maddeler üzerinde bu önergeler vesilesiyle görüşlerini ifade edecekler. Büyük olasılıkla burada yapılacak görüşmelerde KEY’le ilgili, konut edindirme yardımıyla ilgili tartışmalar herhâlde ağırlık taşıyacak. Ama izin verirseniz, bu tasarının, bu teknik düzenlemenin bütünü hakkında da bazı şeyler söylemek istiyorum.

Bir kere, değerli arkadaşlarım, burada, bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun üzerine, esas itibarıyla bununla ilgili değişiklikler üzerine görüşeceğiz. Bu Kanun ve bundan daha sonra 5018 sayılı Kanun, Türkiye’de geçtiğimiz dönemlerde, mali disiplin ve esas olarak kamu yönetiminde saydamlık itibarıyla çok önemli iddialar taşıyan düzenlemeler olarak gündeme gelmiş idi. Yani bunun ne kadar uygulandığı, ne kadar bu alanda ilerleme kaydedildiği doğrusu çok tartışmalıdır. Hemen şu kadarını belirteyim: Bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a rağmen Türkiye’de bütçe hakkının burada kullanılmasıyla ilgili sıkıntılar, sorunlar hep oluyor. Örneğin, yürütme başlangıçta belirlediği bütçe açığına göre borçlanacak. İyi ama hangi bütçe açığına göre, tahmine göre mi, gerçekleşmeye göre mi? Burada önümüze getirilen bütçelerde başlangıç açığı hep yüksek gösteriliyor dolayısıyla yürütmeye borçlanma yetkisi bol kepçe veriliyor. Daha sonra açık daha düşük çıkıyor ama yürütme, Hazine, çok yüksek, ona kıyasla bütçe hakkımızı aşan, Parlamentonun devrettiği yetkiyi aşan oranlarda borçlanmaya devam edebiliyor.

Tabii, bugünkü tasarıyla, sınırlı olarak bakarsak, şunu söylemek mümkün birkaç madde hâlinde. Hemen hızla söyleyeyim: Bir kere bu 4749’la, Hazineden sorumlu Devlet Bakanına aşırı yetkiler veriliyor. Zaten 4749, sayılı Yasa’nın kendisi bu aşırı yetkilerle donanmış bir yasa idi, şimdi buna yeni eklemeler yapıyoruz. Örneğin, şimdi burada hemen 8’inci maddeyle ilgili baktığımızda yeni bir, aşırı bir yetki devri olayına tanıklık edebiliyoruz. Yani burada, maddede yer alan düzenlemeyle, ilgili bakana yasada belirlenen oranı 5 katına kadar artırma yetkisi veriliyor.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz biz 1984 yılında bir de Katma Değer Vergisi Kanunu çıkarmıştık. Bu Kanun’la yüzde 1 ile yüzde 40 arasında ya da standart oran yüzde 10’du, bunu 4 katına kadar artırmaya, yüzde 1’e kadar indirmeye yetki vermiştik biz Maliye Bakanına. Bir daha artık kırk sene boyunca bu konunun, bu katma değer vergisi oranının buraya gelmesi söz konusu olabilir mi? Yani resmen yasama organı bu konudaki düzenleme yetkisini devretmiştir. Hatta öyle devretmiştir ki, artık KDV’de yüzde 10 standart oranı bile bulunmamaktadır. Şimdi burada yeni, böyle “beş katına kadar” gibi çok yüksek katlarla verilen yetkiler var. Buna aslında biraz yarı mamul tasarı üretme meselesi diyebiliriz. Bu şuna benzer: Kuru fasulyeyi haşlarsınız, verirsiniz hükûmete. Hükûmetin bundan acaba fasulye yemeği mi yapacağını, piyaz mı yapacağını, yoksa aşureye mi katacağını bilemezsiniz. Biz böyle bir yasama organı mı olmak istiyoruz, yoksa, burada adı sanı konulmuş, tam olarak çıkmış, yasaların ne anlama geldiğini bilen bir yasama organı mı olmak istiyoruz; buna karar vermek durumundayız.

Şimdi, ikinci bir konu, yine bu tasarıyla ilişkili: Bütçenin gelir-gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin hazine alacağının terkinini düzenleyen maddeler var bu tasarı içinde. Örneğin, madde 18’in geçici 16’ncı maddesine baktığınızda, burada Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarıyla ilgili bir düzenleme göreceksiniz. Bu maddenin geçici 17’nci maddesine baktığınızda, TMSF ile ilgili düzenleme göreceksiniz. Bunlar tartışılabilir ama burada tartışılmaması gereken mesele, böylesine bir kamu mali yönetimi disiplininin bu kadar kolayca elden çıkarılması olayıdır.

Keza, gene bir başka düzenlemeye de geçebilirim bununla ilgili örnek olarak ama önce şunu söyleyeyim: Burada sadece 4749’a, yani şu an konuştuğumuz tasarıda -yasa değişikliği yapıyoruz- o Yasa’ya aykırılık değil, 5018 sayılı Yasa’ya da aykırılıklar olduğunu söylemek isterim. Çünkü, 5018 sayılı Yasa’da da bütçenin şeffaflığı açısından ve bazı gelir ve giderlerin, bütçenin gelir ve gider kalemleriyle ilişkilendirilmeksizin özel hesaplarda takibi için düzenleme yapılmasına izin verilmemektedir. Oysa, birçok torba kanun geldi önümüze, bunların hepsinde bu tür düzenlemeler yapılıyor, yani aslında âdeta yürütme şeffaflıktan kaçmaktadır, yani burada göstermelik olarak bize “şeffaflık, hesap verme, sorumlu” vesaire gibi birtakım tılsımlı sözcükler söyleniyor ama her vesileyle şeffaflıktan kaçan bir Hükûmetle karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlarım, bunun bir örneği de konut edindirme yardımıyla ilgili burada yapılan düzenleme. Şimdi, burada şeffaflıktan kaçış şu şekilde: Özel tertip birtakım tahvillerle, konut edindirme yardımından alacaklı olan hak sahiplerine bir destek. Nasıl? İşte, Emlak Bankası Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına, eğer onun yükümlülüğünü aşan şeyler söz konusu ise, bir hazine finansmanı                 -özel tahvillerle- öngörülüyor.

Ancak, ilginç olan, bu öngörü yapılırken, bu özel tertip devlet iç borçlanma senetlerinin, bu 4749 sayılı Yasa’nın 6’ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümleri uygulanmaz deniyor. Yani o 4749 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin ikinci fıkrası şunu düzenliyor, diyor ki: “Özel tertip devlet iç borçlanma senetleri ancak karşılığında ilgili yıl bütçe kanununda yeterli ödenek olması kaydıyla ihraç edilir. Yıl içinde ortaya çıkan ve önceden öngörülmeyen gelişmeler için özel tertip devlet iç borçlanma senedi ise ancak ödenek kalemleri arasında aktarma yapılarak ihraç edilebilir.” Şimdi, peki önceden nasıl öngörmediniz, onu merak ediyorum.

Konut edindirme yardımıyla ilgili düzenleme Türkiye’nin önüne geçen sene en son 30 Mayıs 2007 tarihinde apar topar getirildi ve çıkarıldı. Seçime iki aydan az bir zaman kala, seçim kararı almış bir parlamentodan çıkarıldı. Yani bilinen olay neydi: Bu ödemelerin en geç 2008’de yapılacağı. Peki niye 2008 bütçesinde buna ilişkin ödenekler konulmadı? Birinci soru bu. İkinci soru: Konulmadı diyelim, atladınız, belki 2009’a kalır dediniz, peki niye şimdi bütçenin kalemleri arasında aktarma yaparak kanuna uymuyorsunuz da, “Bu hüküm uygulanmaz.” diyorsunuz? Değerli arkadaşlarım, yani bir kere, daha önümüzü göremeyecek, altı ay sonrasını göremeyecek şekilde eğer ülkeyi yönetiyorsak burada çok ciddi bir sıkıntı vardır, ülkenin yönetilemediğini bu gösterir. Ama en azından bütçenin bu disiplinine uymak açısından iktidarın bugün bizim buradaki muhalefet eleştirisinde olduğundan daha özenli, daha dikkatli olması gerekmez mi? Bu soruyu size soruyorum.

Şimdi konut edindirme yardımıyla ilgili başka şeyler söylemek istiyorum bu vesileyle. Ama ona geçmeden bir şeyi daha söyleyeyim, bir konuya daha gireyim izninizle. Burada bu tasarının yaptığı, getirdiği düzenlemelerle bir mali yük ortaya çıkmaktadır. Peki bu mali yükle ilgili olarak 5018 sayılı Kanun gereğince niçin bizim bilgimize, orta vadeli program çerçevesinde en az üç yıllık bir dönem için hesaplanarak bilgimize sunulmamaktadır? Niçin, gene 5018’in öngördüğü şekilde, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığı bu bilgileri, bu görüşleri sunmamakta, bu tasarının ekine eklenmemektedir? Yani, burada bizim bütçe hakkımız ne olmaktadır? Bu soruyu umarım iktidar partisi milletvekilleri de kendilerine sorarlar. Ayrıca, “stratejik ölçüt” gibi birtakım muğlak kavramlar üzerinden yasa yapılmayacağını buradan ayrıca belirtmek isterim.

Efendim, konut edindirme yardımı meselesine gelirsek, bir kere şu çok ilginç: Geçen yıl mayıs ayında bu Yasa çıktı, ancak geçen yıl mayıs ayında Yasa çıktığında on bir ay önce komisyondan çıkmış bir yasayı çıkarmıştık. Yani konut edindirme yardımıyla ilgili tasarının komisyondan geçmesi 2006 yılında gerçekleşmiş iken, 2007 yılının Mayıs ayında yasası çıktı ve bu Yasa’da da şu düzenleme vardı: İşte, bu listeler hazırlanacak, bunlar için altı aylık süre veriliyor. Yetmezse Bakanlar Kurulu bir üç ay daha verecek, toplam dokuz ay sonra ödenecek. Peki, 30 Mayıs 2007’den bu yana kaç ay geçmiştir acaba? Bugün itibarıyla bakarsak, tam on üç buçuk ay geçmiştir. Peki, ortada bir liste falan var mı, hangi listeler var, ne kadar miktar para ödenecek, bu Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığındaki toplam net aktif değer nedir; bu konuyla ilgili herhangi birinizin bir bilgisi var mı? Yani ne kadarlık bir hak sahibi kitlesinden bahsediyoruz? Ne kadarlık  -bunların toplam net aktif değer varlıklarından- bu Gayrimenkul Yatırım Ortaklığında var olduğundan söz edebiliyor muyuz? Yani, dolayısıyla burada konut edindirme yardımı ile ilgili olan bilinmezler bilinenlerden çok daha fazla.

Şimdi, uygulamanın biraz daha yakın tarihli safahatına bakalım. Bir kere, geçen yıl 30 Mayısta, tam da seçim arifesinde bu tasarı geçirilerek, kanunlaştırılarak bir seçim malzemesi üretilmek istenmiştir. Bu seçim malzemesi üretilmiştir ama listelerin oluşturulmasına ilişkin tarih, yani yönetmeliğin çıkarılma tarihi 14 Ağustos 2007’dir. Yani, 22 Temmuzda seçimler olmuştur ve halkı aldatmak adına o seçimlerde bu kullanılmıştır: “Biz çıkardık kanunu, dağıtıyoruz ediyoruz, hazırlanıyor…” Ama listelerin hazırlanmasına ilişkin yönetmelik 14 Ağustos 2007 tarihinde çıkarılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, yani, şimdi, burada dokuz aylık bir süre veriliyor ama bu dokuz aylık sürenin iki buçuk ayı daha baştan, yönetmelik çıkmadığı için kaybediliyor. Hak sahipleri açısından bu ciddi bir olay çünkü acaba, gerçekten bu süre doğru kullanılabildi mi, bu sürede gerçekten alacaklar doğru hesaplanabildi mi? Yani, esas olarak 14 Ağustostan sonra başlaması gereken bir süreydi ve bu sürenin bitiminde de gerçekten her şey belli olmalıydı. Her şey diyorum çünkü Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığındaki taşınmazların değeri dokuz ay sonrasındaki değerine göre hesaplanıyor. Peki, bugün on dört ay geçtiğine göre, aradaki farkın, değerin hesabını kim verecek? Yani, dokuz ay sonrası, eğer hesaplarsanız mayıstan itibaren, bu yılın başlarında doluyordu. O zamandan bu zamana aktif değerler ne oldu? Şimdi, tabii, burada konu karışık bir konu ama ben mümkün olduğu kadar basitleştirerek biraz daha geliştirmeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, temmuzda hazinenin çok yüklü bir borç ödeme programı olduğu için, ödemelere geçilmesi için, temmuz ayının da atlatılması için iktidar elinden geleni yapmıştır. Yani, bugün itibarıyla temmuzun ikinci yarısına girdik. Ödemeler vesaire, küçük bir iki tane belki göstermelik şey yapılır, temmuz ayını da atlatmış bulunuyoruz. Yani, ağustos ayında, eğer olursa, ödemeler başlayacak gözüküyor. Peki ama nasıl olacak ve bunlar gerçekten hak sahiplerinin hak ettiği miktarlar olacak mı? Bugün Başbakan açıkladı AKP Grubunda, dedi ki: “2 milyar 855 milyon YTL dolayında bir para aktarılacak.” Peki, bunun ne kadarını acaba bugün burada geçirdiğimiz hazinenin devlet iç borçlanma senetleri üzerinden bu Fona, yani Konut Edindirme Yardımı Hesabına aktaracağız? Ne kadarını aktaracağız, bunu bilemiyoruz. Yani, hak sahipleri adına biriken paralar niçin 2 milyar 855 milyon mertebesine erişmemiştir? Bunun hesabını bize kim verecek? Çünkü –bugün, burada, birazdan değineceğim- en asgari hesaplamalar bile bu hesapta en az 6 milyar yeni Türk lirası dolayında bir kaynak olması gerektiğini gösteriyor.

Şimdi, Başbakan diyor ki: “2 milyar 855 milyon aktaracağız -yani yarısından az bu söylediğim miktarın- ama bu kadar da para yok, onun için hazineden buraya kaynak aktaracağız.” Yani hazine zararı ile, hazineyi zarara uğratarak biz bu hesaba para aktaracağız. Ama, peki, o hesapta en az olması gereken 6 milyar YTL nerede? Bunun hesabı nasıl görülecek?

Değerli arkadaşlarım, şimdi farazi şeyler var, 8,5 milyon kişiye ödeneceği söylendi. 8,5 milyon kişinin listesi var mı? Ben olduğuna inanmıyorum, bir. Varsa bile bunların önemli bölümünün bundan haberi olacağına inanmıyorum ve üç: Burada kişi başına 1 lira ile 1.391 lira arasında bir pay düşeceği söyleniyor. Yani 10 liranın altında alacağı olan birisinin gidip de bunu almak için zahmete gireceğini düşünüyor musunuz? Dolayısıyla burada “milyonlarca hak sahibi” dediğiniz o küçücük alacak sahipleri, dolmuş parasına değmediği için zaten bunu almayacaklar. Bu kadar gürültü koparmanın anlamı yok. Burada bu “hak sahibi” dediğiniz 8,5 milyon kişinin yarısına bile ödeme yapılamayacak. Onun yarısı kadarının da, yani dörtte 1’i kadarının da eline üç beş kuruş para geçecek. Ama gerçekten hak ettikleri para o mu olacak?

Bakın, şimdi, ben size işin özüyle ilgili birkaç soru daha sorayım: Şimdi, bu çıktığı andan itibaren, yani 1/1/1987’den itibaren, konut edindirme yardımı, devletin vatandaşı bir kandırma operasyonu olarak başlamıştır. O zamanki Bakan Mükerrem Taşçıoğlu “Herkesi konut sahibi yapacağız.” diyordu, “İsteyen, istemeyen herkesi yapacağız.” diyordu. Ne oldu? Bu fonda toplanan paraların sadece yüzde 1,6’sı hak sahiplerine şimdiye kadar -1995’e kadar süre içinde- ödendi. Yani bu tam anlamıyla devletin halkı aldatmasıydı. Ama şimdi bu “tasfiye operasyonu” adı altında yeni bir aldatma operasyonu yürütülmektedir, o nedenle de dikkatinizi buna çekmek istiyorum.

Şimdi -biliyorsunuz- 1999’dan itibaren bu hesapta işte 395 trilyon olduğu iddia edildi. Bu 395 trilyonun da 50 trilyonunu şahsi çabalarımla hesaba ben eklettirmiştim, bunu da ayrıca belirteyim, soranlara, merak edene anlatırım. Bu 395 trilyonun daha sonraki dönemlerde, geçen sene getirilen tasfiye yasasına göre faiz yürütülerek bugüne getirilmesi amaçlanmıyor. 395  trilyonu, 1999’dan alıp bugüne faiz yürütseniz en az 6 milyar YTL ediyor ya da 6 katrilyon. Bunu yapmıyorsunuz. Ne diyorsunuz? Bir formül üretiyorsunuz yasanızla ve diyorsunuz ki, o formüle göre -formülü anlatmayayım, çok zaman alacak ama- mevcut net aktif değer çok önemli, yani 1999 yılında 395 trilyon eski lirayla ya da 395 milyon lira olan para karşılığında bir gayrimenkul, bir taşınmaz, hak sahipleri adına Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı olarak teşkil edilmiş.  Yani, dolayısıyla o 395 trilyon artık ne olarak gözüküyor? O taşınmazların hissedarları olarak biz gözüküyoruz. Peki, o taşınmazların gerçek değeri doğru bir şekilde, ekspertiz değeri olarak hesaplanabiliyor mu? Yani, bunun ne olduğunu bilmiyoruz. Burada bir yasa tartışıyoruz, bu yasada o 395 trilyonluk, 1999 hesabıyla devredilen taşınmazlar bugün ne olmuştur? Bunu bilmiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bunu bilmiyoruz, yani bu konuda Toplu Konuttan yapılan bazı açıklamalar var, 3 katrilyon dolayında olduğu söyleniyor. Doğru mudur? Ben doğru olduğuna inanmıyorum.

Şimdi, -bazı şeyleri geçeceğim çünkü vaktim sınırlı ama- size şu kadarını söyleyeyim: Bir kere, Toplu Konut yönetiminde olan bu EGYO, yani Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığında 430 bin dönüm arsa vardır. Şimdi, buradaki mesele acaba nedir, bu soruyu soralım. “Bu hak sahiplerinin paralarını KEY olarak ödüyoruz” derken, bu 430 bin dönüm arsanın kalan bölümlerinin TOKİ’ye iyi bir şekilde, düşük maliyetlerle devredilmesinin amaçlanıp amaçlanmadığı konusunda net bir bilgiye sahip misiniz? Bir. İkincisi, 2003 sonrasında, yani AKP döneminde Toplu Konut, bu Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı elindeki taşınmazları çeşitli usulsüz, şaibeli işlemlere konu etmiştir. Bu, doğrudan doğruya Yüksek Denetleme Kurulu raporlarına geçmiştir. KİT Komisyonunda olan arkadaşlar bilirler, 2004-2005 raporlarını özellikle okuyunuz, orada nasıl şaibeli şekilde bizim adımıza kayıtlı bu arsaların -hak sahibi olanlar burada çoğunluktadır, ama Türkiye’de milyonlarca insan var- onlar adına bu taşınmazların nasıl peşkeş çekildiğini… Bu sözcüğe alerjisi olanlar varsa  ”peşkeş” tam yerine oturan bir kelimedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Bakınız, ne diyor Yüksek Denetleme Kurulu: “TOKİ tarafından idare edilen EGYO A.Ş. yöneticilerinin, hasılat paylaşımı modeliyle ihale edilen projelerde gerçekleştirdiği mevzuata aykırı, usulsüz işlem ve ihmal sonucunda, Şirketin kamusal varlıklarının, emsallerine göre bariz şekilde düşük fiyatlar uygulanmak suretiyle elden çıkarıldığı, bu şekilde SPK’nın 15. maddesi kapsamında Şirketin mal varlığında ve kârında azalmaya yol açıldığı tespit edilmiştir".

Yani 2004 öncesinde arsa sahibi olan TOKİ, yüzde 50 - yüzde 50 üzerinden bir hasılat paylaşımı yaparken, bu tarihten sonra yüzde 75 müteahhide, yüzde 25 TOKİ’nin ya da bizim o hissedarların olacak şekilde paylaşım yaptı. Buradan gelen zarar sadece 2004 için 774 trilyon liradır değerli arkadaşlarım. Bunun hesabını vermeden burada kalkıp da “Biz hak sahipleri lehine düzenleme yapıyoruz.” kimse diyemez, Başbakan da diyemez değerli arkadaşlarım. Bu bir peşkeştir, bu bir hak kaybıdır. Dolayısıyla, burada tıpkı zorunlu tasarrufta olduğu gibi bir yeni…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OĞUZ OYAN (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika daha alabilir miyim?

BAŞKAN – Alamazsınız.

Teşekkür ederim.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Konuşmacı,  “peşkeş”in İngilizcesini de söylerseniz Sayın Bakan ancak anlar!

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Oyan.

Gruplar adına ikinci söz Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan’da.

Buyurun Sayın Kaplan. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile ilgili olarak Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu bu görüşmeler esnasında Plan Bütçe Komisyonunda kafamıza takılan bazı sorular vardı. 4749 sayılı Yasa Tasarısı ile zaten ilgili Bakana ve Müsteşara verilen yetkiler daha da artırılıyor bu yasayla. Sonra, yönetmelik konusu olabilecek düzenlemeler var. Bunların hepsi tasarıya alınmış, yani yönetmelik konusu olan, daha önce düzenlenen... Eximbank borç yönetimi konuları oldukça ayrıntılı, detaylar var. Düzenlemeye giderken -yine tasarıda okuyoruz- gerekçelendirmede ikna edici bir gerekçe yok. Tasarıda, niye bunu yapıyoruz, niye gerek duyuyoruz, doğrusu onu da bulamıyoruz.

Verilen yetkilerin, şimdi tabii, hukuka uygunluğu, şeffaflık, denetlenebilirlik yönü çok önemli. Tasarı bu yönleriyle oldukça esnek ve somut olmayan bir tasarı. Şüphesiz yüce Meclisimiz bütçeyi onaylarken, görüşmelerde yetki verirken, yine, vereceği yetkiyle bütçe hesaplarına yansımayan sonuçları da bilmek ister. Bu nasıl bilgilendirilecek? Bakanlık, Müsteşarlık, ilgili Bakanlık bunu ne şekilde Meclise bilgi olarak sunacak? Meclis bunu nasıl denetleyecek? Bütçe kalemlerinde görülmediği için bu yönüyle bu tasarının bir ayağı eksik.

Bütçeye getirilecek mali yük konusunda da belirsizlik var. Çünkü bütçemizin durumu ortada zaten. Ne orta vadeli program ne de mali plan çerçevesinde en az bir üç yıllık öngörü yok. Yani, üç yıl içinde neler yapılmak isteniyor, ne kadar dış borç, ne kadar iç borçlanmaya gidilecek, ne götürecek, ne getirecek, bu konuda da bir öngörü yok.

Yine terkinler var. Bazı borçların, örneğin -16’ncı maddede geçiyor- üniversitelere ait borçların terkini. Bu, bütçe gelirlerinde ne kadar azalma yapıyor, neye yol açıyor, onu da tasarıda göremiyoruz.

Aslında, bu tasarının iki yanı çok enteresandır: Bir yanı KEY ödemeleridir -ona biraz değinmek istiyorum- bir de hibe projeleri konusu var.

Tabii ki, daha önce çıkan yasalarla karşılaştırdığımız zaman Napolyon’un Waterloo yenilgisi aklımıza geliyor. Waterloo yenilgisinde Napolyon’a “Ne istersin?” demişler. Bir tepe yapmışlar, üç yüz basamak merdiven, üstüne de bir aslan koymuşlar. Meşhur lafını etmiş orada, yenilince ne demiş? ”Para… Para… Para…” demiş. Aslında bu tasarı “Para… Para… Para…” tasarısı. Nasıl dış borç edinirim, nasıl iç borç edinirim tasarısıdır.

Şimdi, tabii ki Yap-İşlet-Devret Yasası’nı çıkardıysanız, Yap-İşlet-Devret Yasası çerçevesinde yapılacak yatırımlara para lazım. GAP projesine bütçede öngörülmemesine rağmen 12 milyarlık bir ödenek dört yıl gibi bir süre için öngörülüyorsa, orta vade planda yoksa, planlamada yoksa, bütçede yoksa, o parayı nereden bulacaksınız? O da yine dış borç, iç borç.

Yani, burada gerçekten… Enerji Piyasası Kanunu çıkmış, Elektrik Piyasası Kanunu çıkmış. Orada özel sektöre yönelik yine yatırım lazım. Yatırım yapacak şirket, şirkete para lazım. Şirkete para nasıl olsun? Bakana, müsteşara yetkiyi güçlendirelim; kolay ondan sonrası, krediler uygun görülür, verilir.

Şimdi, ben bu çerçevede bunu aldıktan sonra sadece şunu İktidara söylemek isterim özellikle yasa tasarısında yer alan hibe ve krediler konusunda: Şimdi bu hibe ve krediler konusunda özellikle iki maddede “hibe alma” ibaresinden sonra dış finansman temini, bunun güvencelendirilmesi olayı, Hazinenin güven vermesi, garantörlük durumu… Bunlar dikkate alındığı zaman, uygulamaya da baktığımız zaman birkaç gerçeği hatırlatmakta büyük yarar görüyorum.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi hizmet üretirken bu konuda nelerle karşılaşmış, bir bakalım: Şimdi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ürettiği projelerin önemli bir kısmını bütçesi az olduğu için dış hibe ve kredilerle gerçekleştirmiş. Örneğin kurumun atık su arıtma tesisi işletme hizmetleri, Diyarbakır Nihai Önlemler Projesi kapsamındaki program uygulanması için müşavirlik hizmetleri, vidanjörlerin rehabilitasyonu, içme suyu ve kanalizasyon malzeme ve ekipman temini, Diyarbakır Kanalizasyon Projesi kapsamındaki Aşama 3 ve SCADA bileşenleri, kanalizasyon bilgi sistemi için yazılım temini (GIS) ve Ana Kolektörler ve Pompa İstasyonları Projesi çalışmalarında dış kredi ve hibe kullanmıştır. Yani en önemli yatırımlarını yaparken Diyarbakır ana kent belediyesi bu saydığım alanlarda bunları kullanmıştır.

Şimdi, kullanamadıklarına ve engellenenlere bir göz atarsak, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde yürütülen programlar kapsamında hibe almaya hak kazanmış projeleri şunlar Diyarbakır’ın: GAP Bölgesinde Kültürel Mirası Geliştirme Programı kapsamında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Sur Belediyesi ve DESOP ortaklığında yürütülen Gazi Caddesi Rehabilitasyon Projesi ve Yenikapı  Sokak Rehabilitasyon Projesi.

Şimdi, tabii Sur Belediyesini de Belediye Encümeni de çok dilli belediyecilik yaptığı için görevden alındığı… İktidar, İçişleri Bakanının istemiyle ve Danıştayın verdiği kararla… Yani, tabii bu ayrı bir haksızlık konusu ama projeler de ortada duruyor.

Yine, Türkiye’de kültürel hakların desteklenmesi, Kültürel Girişimler Destek Hibe Programı kapsamında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Dicle-Fırat Kültür Merkezi ortaklığında yürütülen Dengbej ve Dengbej Geleneği Projesi. Bunu da geçtik.

GAP Bölgesel Kalkınma Programı -Kırsal Kalkınma Projesi kapsamında yine- ki Hükûmetimiz artık GAP’ı ciddiye aldığına göre bu projelere biraz ilgi duyması gerekir. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Veteriner Hekimler Odası ve Kırkkoyun Muhtarlığı ortaklığında ve GAP Bölge Kalkınma İdaresince uygulanan Kırkkoyun Entegre Kalkınma Projesi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Silvan Belediyesi ve GÜNTEYDER (Güneydoğu Tarımsal Eğitim Yayın ve Danışmanlık Hizmetleri Derneği) ortaklığında GAP Bölge Kalkınma İdaresi öncülüğünde uygulanan Silvan Karacalar köyündeki Kapari Çiftliğinin Özendirilmesi Projesi.

Göç alan Diyarbakır, Urfa, Erzurum ve Gaziantep kentlerinde Ekonomik ve Sosyal Entegrasyon Sorunlarının Çözümüne Destek Projesi kapsamında yine Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep Büyükşehir Belediyeleri, Urfa Belediyesi ve bu illerin valilikleri ortaklığında yürütülen Kentsel Gelişim Projesi.

Şimdi tamamlanamayan veya onay alınamayan hibe, kredi ve proje süreçlerine baktığımız zaman bu tasarıyla bu yetki de alındıktan sonra belediyelerin dış kredi ve hibe bulma konularında zorlandığı temel noktalar hazine garantisi ve söz konusu projelerin yatırım programında olmaması ya da yatırım programına alınamama gerekçeleridir. Yani bu projelerle ilgili kaynak bulunuyor, her şey yapılıyor ama hazine garantisi alınamıyor. Defalarca, belediyelerin ödeme koşullarına uygun vade ve faizle kredi bulunmasına rağmen bu gerekçeler yüzünden, kredi kuruluşlarıyla prensipte anlaşılmasına rağmen, sonuca bir türlü gidilemiyor. Krediler bir yana, belediye olarak alınan krediler dolayısıyla hak edilen bazı hibeler bile bürokratik engeller yüzünden alınamıyor.

Şimdi, Sayın Başbakana da sunulan bir raporda bu konudaki çarpıcı birkaç kredi hibe projesi konusundaki problemler şöyle aktarılmıştı: Örneğin, Kanalizasyon İşletme Eğitim Projesi için Almanya Kalkınma Bankası 500 bin euro hibe anlaşması yapmış Diyarbakır Belediyesiyle ancak Devlet Planlama Teşkilatının itirazı ve Dışişleri Bakanlığının ilgili bankaya iptal yazısı göndermesi üzerine askıya alınmıştır.

Şimdi, Dicle Vadisi Rehabilitasyonu Etüt Projesi için yine Türk-İspanyol Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü kapsamında 350 bin euro hibe sağlanmasına karar verilmesine rağmen, bu proje Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 2005 tarihli bir yazıyla yatırım programında olmaması nedeniyle -gerekçe gösterilmiş- reddedilmiş.

Şimdi, Diyarbakır kentinin entegre katı atık yönetim sistemi ihtiyacının karşılanmasına yönelik Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde yürütülen Yüksek Yatırımlı Çevre Yatırımlarının Planlanması Projesi kapsamında Çevre ve Orman Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Daire Başkanlığıyla ortak çalışmalar başlatılmış ve 2006 tarihinde Bakanlıkta yapılan toplantıya istinaden gönderilen Bakanlık Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Dairesi Başkanlığı yazısıyla talep edilen ilgili kararlar iletilmesine rağmen, proje katılım başvurusu yazılı olarak yapılmış, resmî değerlendirme listesine alınmış, buna rağmen bu projede de sorun yaşanmıştır ve ilk beş sıradaki bazı belediyelerden de daha uygun koşullarda olan projenin bütçesi 20 milyon 921 bin avro. Tabii, Diyarbakır’ın acilen ihtiyaç duyduğu iki proje, kredi konusunda prensipte anlaşılmasına rağmen, yine Hazine Müsteşarlığının 2006 Kasım tarihli yazılarında, Türk-Alman Hükûmetleri arasında yapılacak görüşmelerde ele alınmak üzere DİSKİ Genel Müdürlüğünden projelerin taraflara bildirilmesi istenmiş, 2006 Kasım tarihinde, kanalizasyon batı kolektörü -20 milyon euro- ile yağmur suyu şebekesi -20 milyon euro- projelerine ait bilgiler, hükûmetler arası müzakereler, hazırlık çalışmaları kapsamında değerlendirilmek üzere Hazine Müsteşarlığına gönderilmiş, ancak projeler değerlendirmeye alınmamış, belediyemizin kredi talepleri reddedilmiştir.

Şimdi, Suriçi Tramvay Projesi için Halk Bankasıyla 5 milyon euro, on beş yıl vadeli, beş yıl ödemesiz kredi anlaşması yapılmasına rağmen, İller Bankası Genel Müdürlüğü, 16 Mart 2005 tarihinde yazılı teminat veremeyeceğini bildirmiş ve proje şu an itibarıyla rafa kaldırıldı.

Diş İmplant Projesi’nde yine Güney Kore Büyükelçiliğinden yapılan proje çalışması reddedildi.

Kentsel Gelişim Projesi, yine Türkiye-Avrupa Birliği Mali İş Birliği Programı’nda sunulmuş, Avrupa Komisyonu Türkiye temsilciliğince Diyarbakır’a 9 milyon 926 bin euro hibe sağlanmasına karar verilmiş olmasına rağmen 18 Nisan 2005 tarihli Devlet Planlama Teşkilatı yazısında, hibenin on sekiz aylık eğitim giderleri dâhil yaklaşık 6 milyon euroya indirilmesi ve kalan miktarın diğer illere, Gaziantep, Şanlıurfa ve Erzurum’a dağıtılması kararlaştırılmış; Diyarbakır’a ayrılan bütçe 8 milyon 367 bin euroya çıkarılabilmiş, ancak proje yine reddedilmiştir.

Şimdi, Aziziye Kentsel Dönüşüm Projesi, yine Avrupa Konseyi Kalkınma Bankasından 30 milyon euro kredi anlaşması konusunda görüş birliğine varmış, yine Devlet Planlama Teşkilatı tarafından reddedilmiş.

Şimdi, bugünkü yasa tasarımızın “Hibe” bölümünde -tasarıda bu- burada yetkiler ilgili bakana, müsteşara, Hazineden sorumlu Bakana…

Peki, bu yetkiler varken bunca proje, bunca yatırım engellendi Diyarbakır’da. Şimdi bu yasayla bu yetkileri Bakan aldığı zaman veya müsteşar aldığı zaman, Diyarbakır kentinin muhalif belediye olması nedeniyle karşılıksız hibe olan bu parayı nasıl alacağı konusunda bir açıklama getirse Hükûmet çok sevineceğiz. Yani ne yapalım? Siz para vermiyorsunuz, biz buluyoruz “onu da alamazsınız” diyorsunuz. Yani, para da olmayınca hizmet olmuyor. Kaleyi alacaksınız “Alacağız” diyorsunuz. Gerçekten Napolyon’un bu sözünü isimlendirmek doğru olur bu yasa tasarısına; çünkü, o kadar karmaşık bir yasa tasarısı ki.

Şimdi, TMSF’nin borçlarını alacak hazine. Ondan sonraki gelecek gelirler hazineye intikal edecek. Bu tasarıya batık bankalar çaktırmadan sokulmuş. Şimdi, TMSF’nin getirisi ne? Ne kadar para getirdi? Ne kadar beklenti var? Kaç tane davası var? Ne kadar faizi var? Ne kadar gayrimenkulü var? Yani bu konuda Meclise herhangi bir bilgi vermeden bir çırpıda TMSF de burada hallediliyor.

Şimdi, üniversitelerle ilgili terkin olayı var. Terkinde ne kadar yük gelecek belli değil. Şimdi, bakanlarımızın… Zaten bu yasa bütün yetkiyi Bakanlar Kuruluna, bakanlara veriyor. Bakıyoruz “Binde 5 oranında” ibaresini diyor yüzde 1’ine kadar geliştirilmiş. Hem ölçüsüz bir artış, kurum için ikraz maliyetini artıran bir unsura dönüştürülüyor. Borçlanmanın maliyetini artırıcı bir taslak olmaktan öte, bankalar arasındaki rekabet açısından da haksız bir tasarı. 

Şimdi, bu tasarının içinde bir de geçici bir maddeyle KEY ödemeleri konulmuş. Bugün grup toplantısında dinledik. Sayın Başbakan dedi ki, 2 milyar 855 milyon YTL’lik konut edindirme yardımı ödemelerinin iki hafta içinde yapılacağını söyledi. Sayın Başbakan, daha tasarıyı bugün görüşüyoruz yani daha tasarı çıkmadan bu paranın miktarını nasıl belirlediniz?

Sonra, bu tasarıda bakıyoruz ki ödemenin kaynağını iç borçlanma hisse senetleri ile kaynak bulmaya ayrılmış. Hani bu KEY ödemeleri vatandaşı “Key”lemek için mi çıkarıldı diye bazen insan düşünüyor! Yani, 1987’den sonra dokuz sene, çalışan memurun, işçinin, ücretlinin parasını “Konut edindireceğim.” diye kestiler. Kestikten sonra da Emlak Bankasının fonuna yatırdılar. Bu parayı vereceklerdi sonra. Dokuz sene sonra Özal döneminde başlayan bu program uygulanamadı. AKP 59’uncu Hükûmet döneminde “Bunu ödeyeceğiz.” dedi. Şimdi vatandaş bekliyor, kendi kafasına göre bir hesap yapıyor, “Üç tane enflasyon, devalüasyon yaşamış ülke, benim o gün kesilen param bu kadar ediyor.” diyor, mülkiyet hakkına göre bir hesaplama yapıyor ama sanki yüzde 2 bin faizli geceler, o devalüasyonlar bu ülkede yaşanmamış, para pul olmamış gibi o kuruş ödemeleri üzerinden vatandaşa bir para ödenecek. Bu ödenirken de vatandaşın burnundan getiriliyor.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Karpuz satsa daha çok kazanırdı!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Çok yakın zamanda bakıyoruz -6 Ocak 2006- Sayın Bakan Şahin “Biz KEY hesaplarının tasfiyesi için ödemeleri yapacağız.” diyor. Şimdi, geçtik, hemen arkadan -23 Haziran 2006- Devlet Bakanı Babacan: “KEY parasını sadece reis alacak.” Verin de reis mi alır, reis olmayan birisi mi alır… Zaten reisler öldü, hepsi yaşlandı, emekliydiler zaten; geriye mirasçıları kaldı.

Yani, bu ödemelerin miktarına bakınca yaklaşık 9 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bu KEY ödemelerinde neyi neye göre hesaplayacaksınız? Deniliyor ki: “Vatandaşın beklentisi 1.300-1.500 YTL civarında.” Hayır… Uzmanlar diyor ki: “Dokuz yıl boyunca sistemde kalan birisi en fazla 600 YTL alır.” Bir başkası diyor: “Hayır, kişi başına düşen rakam 240 YTL.” Yani, şimdi, Sayın Başbakan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Tamam.

Şimdi, bu 2 milyar 855 milyon YTL neye göre hesaplandı? Bunun hesabının açıklanması lazım.

Sonra, 9 milyon tane KEY alacaklısı var, vatandaşımız. Bunu böldüğünüz zaman 2 milyarı, ne düşecek vatandaşa, vatandaş bunu nasıl alacak? Bu çok ciddi bir durum. Yani, şimdi, anladık, Özal döneminde, ANAP döneminde bu yasa çıkarıldı, uygulanamadı, sonuç alınamadı da altı senedir iktidar niye bu parayı vatandaşa geri ödemiyor? Mülkiyet hakkının ihlali diye bir şey vardır. Yarın, bu 9 milyon vatandaş bu ödediği paralarla ilgili gidip tespitini yaparsa; enflasyon, devalüasyon, faiz oranlarını hesaplarsa, bu hesaplar üzerinden Avrupa Mahkemesine de mülkiyet hakkının ihlalinden giderse, bu devlet 9 milyon vatandaşıyla mahkemelik olur; Avrupa Mahkemesinde mülkiyet hakkının ihlalinde. Yani bu KEY ödemeleri “keykey”lenmeden bir ödenirse, vatandaşa da bir açıklama getirilirse sanıyorum iyi olacak. Yani bu duygu okşamalarına yol açan bu açıklamalar biraz ters tepiyor diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 237 sıra sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geneli hakkında MHP Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinize saygılar sunuyorum.

İlk olarak, Alt Komisyon Başkanı ve Hazine yetkililerine mevcut bir kanunda yapılan değişikliklerin anlaşılabilir bir şekilde yazımını sağladıkları için teşekkür etmek istiyorum.

Bir diğer husus geri çekilen KEY ile ilgili teklif kanunlaşsaydı Hükûmetin bu tasarıyı yasalaştırma gibi bir problemi yoktu. Aynı tasarı daha önce de gelmiş ve yasalaşmamıştı.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısına geneli itibarıyla bakıldığında, hangi ihtiyaçtan dolayı 4749 sayılı Kanun’da değişikliğe gerek duyulmaktadır; bu, açık değil. Tasarının hem genel gerekçesinde hem de maddelere ait gerekçelerde somut ihtiyaç ortaya konulmamaktadır. Çok genel ifadelerde düzenlenmiş bir gerekçesi var. Kanun, hâlen yürürlükte olan hükümleriyle, ilgili Bakana ve Hazine Müsteşarlığına zaten çok büyük yetkiler vermiş ve yeni tasarıda da aynı yetkilerin tekrarı ve teferruatı niteliğinde düzenlemeler öngörülüyor. 4749 sayılı Kanun’un mevcut hükümleriyle ne yapılamaz iken bu tasarıyla yapılabilecek? Birisinin bunu net bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisine izah etmesi gerekiyor.

Tasarıyla ilgili ikinci husus, çok fazla detay düzenlemelere yer verilmesi. Biz ne yapıyoruz, kanun mu yapıyoruz, yoksa yönetmelik mi? Ülkenin esaslı sorunlarıyla ilgili düzenlemeler yerine, yönetmelikle düzenlenecek hususların Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilmesini doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu tasarıyla getirilen düzenlemelerin birçoğu, aslında yönetmeliklerle düzenlenebilecek hususlardır. Mesela, Eximbank ile ilgili tek bir işlem, uzun uzadıya kanunla düzenlenmeye çalışılıyor. Yine, borç yönetimiyle ilgili hususlar o kadar detay ki kavramlar birbirine karışıyor. Tüm bu işlem süreçleri kanuna ithal edilmeye çalışılıyor. Bu düzenlemeler, en fazla yönetmelik, hatta bazıları genelge düzeyindeki düzenlemelerdir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, stratejik, saydam ve hesap verilebilir yönetim anlayışını sağlamayı amaçlamış, bunun da uygulanabilmesi için birtakım ilkeler getirmiştir. Yani bir anlamda, kamu yönetiminin ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini de bilen bir yönetim anlayışına kavuşması için bazı kurallar koymuştur, hem de bu İktidar döneminde. Hatta, önce kanun çıkarılmış, daha  sonra -ilk defa herhâlde Türkiye'de oldu- Anayasa’ya uygun olmadığı için Anayasa değiştirilmiştir.

Bunlardan birisi de kanunun 14’üncü maddesinde gelir ve giderleri etkileyecek kanun tasarılarıyla ilgili düzenlemelerdir. Bu maddeye göre, “Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri; kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tasarılarının getireceği mali yükü (Mülga: Ödenek türleri itibarıyla) orta vadeli program ve mali plan çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için hesaplar ve tasarılara eklerler. Sosyal güvenliğe yönelik kanun tasarılarında ise en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir. Ayrıca, bu kanun tasarılarına Maliye Bakanlığı ile ilgisine göre Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı veya Hazine Müsteşarlığının görüşleri eklenir."

Komisyonumuzun huzurundaki kanun tasarısının birçok maddesi ya gelir azaltıcı ya da gider artırıcı veya yükümlülük altına sokacak hükümler içermektedir. Bu maddelerden örnekler verelim: Mesela, tasarının Türkiye İhracat Kredi Bankası ile ilgili düzenlemesinde, hem ülkemiz açısından özel önem arz eden ülkelerdeki kuruluşlara düşük faizli, düşük vadeli, düşük primli  nakdî veya gayrinakdî krediler ile ilgili uğranacak ve nihayetinde hazinece karşılanacak olan zararların, politik riskler nedeniyle uğranacak kredi, garanti ve sigorta işlemlerinden doğan ve nihayetinde hazinece karşılanacak olan zararların oluşturacağı mali yükün miktarının orta vadeli program ve mali plan çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için, en azından tahminî olarak hesaplanması ve tasarı ekinde sunulması gerekirdi.

Sayın Başkan, değerli üyeler; daha önce ilgili kuruluşlarla uzlaşılmış tutarlara ait yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurumlara yeniden uzlaşma getirilerek gelir azaltıcı bir niteliğe dönüşmekte. Bu durumda olan kurum ve kuruluşlar ile bu işlemden ne kadar bir gelir azalması bekleniyor? Bunun da getireceği mali yükün miktarının tasarıya eklenmesi gerekirdi.

Yine tasarıyla, 1/1/2006 tarihinden önce imzalanmış olup hazinece üstlenmiş olduğumuz üniversitelere ait borçlarının terkin yetkisi istenmektedir. Bu da yine bütçenin gelirlerini azaltıcı nitelikte bir düzenlemedir. Bunun da bütçeye getireceği yük neden hesaplanmamış, Komisyonun ve Genel Kurulun bilgisine sunulmamıştır?

5018 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi hükümleri, Parlamentonun bütçe hakkının kullanılmasını sağlamaktır. Bu hükümlere neden uyulmamaktadır? Tasarının maddelerdeki mali yük şayet hesaplanamaz deniyor ise, o takdirde Hazine Müsteşarlığı Bütçe Kanunu ile bu işlemler için hangi verilere ödenek talebinde bulunacak; getirilen tekliflerin uygulama sonuçları Parlamento tarafından nasıl denetlenecek? Dolayısıyla getiri ve götürüsü hesaplanmayan kanun tasarılarının Parlamentonun huzuruna getirilmesini her fırsatta dile getirdiğiniz millet idaresine olan inancınızın, saydam ve hesap verilebilir yönetim anlayışınızın samimiyetinin bir göstergesidir. Bu kavramlara gerçekten inanıyor iseniz, slogan olarak kullanmak marifet değildir. Bunlara sözde değil özde inanıyorsanız, kanun tasarılarının getireceği mali yükleri yüce Parlamentoya getirmiş olduğunuz tekliflere eklersiniz, Parlamentonun bütçe hakkının kullanılmasına ve millet iradesinin temsiline imkân verirsiniz, o zaman yapılan şeye saygı duyarız.

5018 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesiyle görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı arasında çok ciddi bir çelişki daha yaşanmaktadır. Kanun tasarılarına, Maliye Bakanlığıyla, ilgisine göre, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığının görüşlerinin de ekleneceği belirtilmektedir. Yani, merkezî yönetim bütçesine dâhil olan diğer kurumların gelir azaltıcı, gider artırıcı ve yükümlülük altına sokucu kanun tasarılarına ve bunların getireceği mali yüklere ilişkin Hazine Müsteşarlığının görüşünün alınmasının şartı getirilmektedir. Bu, gayet doğaldır. Ancak, ne gariptir ki, Hazine Müsteşarlığının kendisini ilgilendiren kanun tasarılarının bütçeye getireceği üç yıllık mali yükle ilgili ne bir hesap ne de bir görüş ortaya konmayacaktır. Buradan şu çıkmış olmuyor mu? Parlamento, bu nevi kanun tasarıları için Hazine Müsteşarlığının görüşlerine itibar edecek fakat Hazine Müsteşarlığından sorumlu Bakan, kendisiyle ilgili kanun tasarılarında Parlamentonun bütçe hakkına itibar etmeyecek. Diyelim ki tasarı kanunlaştı, hangi kamu idareleri uygulayacak? Hükûmet, bu hükümleri parti örgütleriyle mi uygulayacak? Tasarıdan Hazinenin bağlı olduğu Bakanın haberi var da, buna rağmen “mali yük falan anlamam” diyerek 5018’in 14’üncü madde hükümlerine uyulmuyorsa, burada hem kanun tanımazlık görünüyor… Ayrıca, kanunun amir hükümlerine itibar etmemenin müeyyidesiz kalmaması da gerekir. Şayet, koca bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesinden sorumlu olan Bakan tasarının mali yükünü hesaplayamıyoruz diyorsa, bu da, ülkemizin düşürüldüğü, Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin düşürüldüğü hâlleri göstermesi bakımından acı verici bir durumdur. Parlamentoya ciddiyet kazandıracak formülleri gelin hep birlikte işletelim.

Hülasa, millet iradesine itibar edilmeksizin “çoğunluk bizde” şeklindeki terörize edilmiş bir anlayışla getirilen kanun tasarılarıyla ilgili düzenlemelerin ülkeye fayda getirmeyeceğine inanıyoruz.

Sayın Başkan, sayın üyeler; tasarının maddelerinde de göze çarpan birtakım hususlara değinmek isterim. Tasarının 1’inci maddesinde “genel gider” tanımına “gecikme faiz ve cezaları” ibaresi eklenmektedir. Bu düzenlemenin gerekçesinden anladığımız kadarıyla, görev ihmali sonucu doğan gecikme faizi ve cezası gibi giderlerin devletten ödenmesi amaçlanıyor. Çünkü, devlete ait işletmelerden kaynaklanan tüm giderler zaten devlet tarafından karşılanmaktadır. Bu giderler, işlemlerin doğal sonucu değil de görevlilerin kusur ve ihmalinden kaynaklanıyorsa bunu devlete yüklemek hangi anlayışın sonucudur? Öte yandan, 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da yer alan hükümlere aykırıdır. Borç yönetiminin temel amaçlarından biri de borç servisinin zamanında gerçekleştirilmesini sağlayacak altyapının sağlanmasıdır.

Ayrıca, bu zafiyete neden olacak durumların önceden tespiti ve bu konuda gerekli önlemlerin alınması da Müsteşarlığın görev ve sorumluluğudur. Dolayısıyla, “genel gider” tanımında değişiklikle görevlilerin sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir düzenleme doğru değildir. Bu tanımın madde metninden çıkarılması veya yeniden düzenlenmesi gerekir.

Bir diğer husus: Bu kanun tasarısıyla “stratejik ölçüt” kavramı getirilmektedir. Bu ölçütün tespiti de yeni oluşturulan Borç ve Risk Yönetim Komitesine veriliyor. Bu Komitede Hazineden sorumlu Bakan ile Müsteşarlığın bürokratları yer alıyor. Birincisi, “Stratejik ölçüt” kavramı muğlak bir kavram. Bu kavramın kendisinin kriterlere ihtiyacı var. Şimdi siz “Bu işleri stratejik ölçütlere göre yaptık.” diyeceksiniz. Stratejik ölçütün tespitinde iç kontrol düzenlemeleri nerede? Bu ölçütü hem Sayın Bakan tespit edecek hem de uygulayacak; bunların birbirinden ayrıştırılması gerekir. Geliniz, böyle keyfî uygulamalara imkân veren düzenlemeleri bırakalım. Komitede yer alan bürokratları da töhmet altında bırakacak düzenlemelere de gitmeyelim. Yarın sizler gidersiniz veya dokunulmazlığınız devam eder, ama bürokratlar ortada kalır. Geliniz -şayet bir kriter ihtiyacı varsa, bunları her zaman lafını edip de içini doldurmadığınız, dolduramadığınız- gerçek anlamda şeffaf, açık, hesap verilebilir bir yapıyı birlikte kuralım. Bakanın etkisi altındaki bir komiteye değil, bağımsız bir tespit komitesi oluşturalım.

4749 sayılı Kanun’un 12’nci maddesindeki değişiklik önerisinde önemli bir husus daha var. Evvelce “Nakit, borç ve risk yönetiminde en düşük maliyeti sağlayacak en uygun borçlanma düzeyinin benimsenmesi.” ifadesi tasarıyla kaldırılarak “Orta ve uzun vadede en uygun maliyeti sağlayacak borçlanma yapısının oluşturulması.” ifadesi getirilmektedir. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. En düşük maliyeti sağlama ilkesi artık benimsenmiyor mu? Kısa dönemde maliyetlerini dikkate almayacak mısınız? Bugünden orta ve uzun dönem hesabını, yarınını görmeyen bir ortamda nasıl gerçekleştireceksiniz?

Bu maddeden herhalde şu amaçlanıyor: “Biz pek iyi yönetemiyoruz, bu arada hatalar yapacağız, bu hatalar sonunda birileri hesap sorarsa da, -hesabını kendinizin de bilmediği- orta, uzun dönemde nakit ve borç yönetimi planlaması yaptık, uygun maliyeti saptadık.” diyeceksiniz. Bu, samimiyetten uzak bir düzenlemedir.

Bir başka husus, 4749 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesine eklenen bir fıkrayla mahallî idarelerin, bağlı kuruluşların ve iktisadi teşebbüslerin borçlanması düzenleniyor. Kanun teklifinde, bu fıkrayla, sanki, belediye ve şirketlerine disiplin getiriliyormuş gibi görünen, ancak, bunlara yurt içi piyasalarda tahvil ihracı, uzun vadeli borçlanma imkânı veren bir düzenleme söz konusu. Bunlara verilen izinlerin hazine garantisi anlamına gelmeyeceği ifade edilmekle birlikte, geçmişteki uygulamalardan biliyoruz ki bu borçlar hazinenin sırtına yüklenecek. Bu yolu açmamalıyız.

Bu maddede başka bir husus: Belediye şirketleri 4749 sayılı Kanun’un kapsamı dışındaki şirketlerdir. Bu madde ile zımni olarak belediye şirketleri 4749 sayılı Kanun’un kapsamı içerisine alınmış olmuyor mu? Hâlbuki 4749 sayılı Kanun’un kapsamını düzenleyen 2’nci maddesinde belediye şirketleri sayılmamaktadır, saymak da doğru değildir. Zira bu şirketler, Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş ve faaliyet gösteren şirketlerdir. Bazı şirketlere belediyeler yüzde 3 - 5 gibi azınlık hisseleriyle iştirak etmektedir. Bunların durumu ne olacak? Bu gibi tartışmalı ortamlara meydan vermemeliyiz diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, sayın üyeler; bu tasarı ile Eximbank’a yeni görevler ve bunun sonucunda da görev zararları düzenlemesi yapılıyor. Bu maddede dikkat çeken birinci husus şudur: Eximbank ile ilgili düzenlemelerin yeri 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun değildir. Eximbank, 4749 sayılı Kanun’un yürütücüsü olan Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakana bağlı bir kuruluş değildir, Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakana bağlıdır. Bakana bağlansa dahi idari olarak Eximbank hangi kamu idaresine bağlı bir banka ise yapılacak düzenlemelerin de bu idari bağ gözetilerek yapılması gerekir. Bankadaki devletin ortaklık hakkı hangi kamu idaresi aracılığıyla temsil ediliyor ise o idarenin kanununda veya Eximbank’ın kanununda düzenleme yapılmalıdır, yetki ve sorumluluk ilişkisi paralel kurulmalıdır. Bu açıdan çelişkili bir durum var. Bu, sadece bağlı olma çelişkisi değil, aynı zamanda yönetimde karar alma, uygulama ve sonuçlarından kamuoyuna ve Parlamentoya hesap vermeyle ilgili birçok soruna da kaynaklık edecek bir çelişkidir. Bu nevi düzenlemeler devlet yapısını içinden çıkılamaz ve sorumsuz yönetim anlayışına sevk eder. O yüzden bu düzenlemeden de vazgeçilmelidir.

Maddeyle Eximbank’a peşinen zarar doğuracağı kabul edilen bir görev veriliyor. Bu anlayış Eximbank’ın bütün faaliyetlerini atalete sürüklemez mi? Nasılsa sonunda hazinenin sırtına yüklenecek olan zararlar Eximbank’a verilen diğer fonların verimli ve etkin kullanılmasını bozmaz mı? Evvelce sıkça rastlanan bir başka husus da Eximbank’ın diğer faaliyetlerinden doğan zararlar görev zararlarının arkasına gizlenebilirdi. Bu düzenlemeyle buna bir nevi çanak tutulmaktadır. Bu düzenleme de kabul edilemez. Hazinenin hâlen görev zararlarından kaynaklanan sorunları mevcutken bir yenisi daha eklenmemeli.

Diğer taraftan, Komisyonda eklenen maddelerde hazine alacaklarının bütçeye gelir-gider yazılmadan terkini uygulaması da benimsenmeyecek ve 4749 sayılı Kanun’da yer almaması gereken hususlardır.

Bu tasarıda yer alan KEY hesabına ilişkin düzenlemelerin hangi tasarıda yer alacağı hususu Hükûmeti bir hayli zorladı. Dört maddelik tekliften neden vazgeçtiğinizi kamuoyuna bir izah etseniz de kamuoyu da bunu iyice bir anlasa.

Buna ilave olarak “KEY ödemelerine haciz konulamayacağı” konusu, gelir dağılımının ne hâle geldiğini göstermesi açısından büyük önem kazanmıştır. Bu hükmü neden koydunuz teklife? Dar gelirlilerin hesaplarına ne kadar haciz geleceğini görmek istemiyor musunuz? Ekonomide çizdiğiniz pembe tabloların içinde böyle bir resim görmek istemiyor musunuz?

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yapılan her işte problem ortaya çıkarıyorsunuz.

Bakın, mahallî idarelere ilişkin yasada karşı çıktığımız hususlar oldu, dinlemediniz. Şimdi, Sayın Başbakan “Bu kaynakların bir kısmını memura verelim.” diyor. Ne yapacaksınız?

Hükûmetinizin de devlet hazinesine zarar verme anlayışından bu ülkeye ve devlet hazinesine faydalı olma anlayışına geçmesi temennisiyle ve ümidiyle yüce heyetinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Aydoğan.

Buyurun Sayın Aydoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 237 sıra sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Grubumuz ve şahsım adına yüce Meclisi ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, 1990’lı yıllardan 2000’li yılların başına kadar olan dönemde ülkemizin borç yükü hızla artmıştır. Siyasi istikrarsızlık ve ekonomik tedbirlerin kararlılıkla uygulanmaması nedeniyle Türkiye, üreten, istihdam eden, ihraç eden bir ülke olmak yerine borç alan, borcu borçla çeviren ve her geçen gün borcu daha da artarak uluslararası kuruluşlara bağımlı bir ülke hâline gelmiştir.

Bu dönemde oluşturulan çözüm önerileri ve yapılan çalışmalar, siyasi istikrarın sağlanamaması, yanlış politikalar uygulanması ya da oluşturulan politikaların kararlı uygulamalarla hayata geçirilememesi nedeniyle başarıya ulaşamamıştır. Bu dönemde borç sorununun giderek büyümesinin arkasındaki nedenlerden bir diğeri de bu konuda yeterli yasal düzenlemelerin yapılmamış olmasıdır.

Bugün bazı değişiklikler yapmak için görüşmekte olduğumuz 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun yasalaşmadan önce, borç idaresi, ilgili yılı bütçe kanunlarındaki hükümlerle yürütülmüş ve bu durum da borç idaresini müdahalelere son derece açık hâle getirmiş ve kırılganlığı artırmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hazinenin borç idaresini yetersiz bir yasal çerçeve içinde yürüttüğü dönemler aynı zamanda borç stokunun da hızlı bir şekilde arttığı dönemler olmuştur. Örnek vermek gerekirse, 1990 yılında 133 milyon YTL olan hazinenin toplam borç stoku 2001 yılı sonuna gelindiğinde 178 milyar YTL’ye ulaşmıştır. Bu artışın 114 milyar YTL’lik kısmı yaşadığımız krizin etkisiyle bir yılda borç stokuna eklenmiştir. ABD doları cinsinden baktığımızda da durum farklılık göstermemektedir. 1990 yılında hazine borç stoku 45,5 milyar ABD doları seviyesindeyken 2001 sonu itibarıyla 123,5 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Bu rakamlar on yıllık bir dönemde, dolar bazında 2,7 katlık bir artışa işaret etmektedir. Yaklaşık 30 milyar ABD doları seviyesindeki borç sadece bir yılda borç stokuna eklenmiştir. Bildiğiniz gibi borç stokunda görülen bu büyük artışlar, yıllarca devam eden yüksek bütçe açıkları, 2001 yılında bankacılık sektöründe yaşanan kriz neticesinde hazine tarafından TMSF’ye ikrazen ihraç edilen senetler, yıllardır biriken görev zararlarının hazinece karşılanması ve hazine tarafından verilmiş olan garantilerin ödemelerinin kuruluşlarca yerine getirilmemesi neticesinde hazine tarafından üstlenilmesi gibi nedenlerle ortaya çıkmıştır.

Kamu borçlanmasına yol açan en önemli unsurlardan birisi bütçe açıklarıdır. Türkiye’de bütçe açıklarının artmaya başlaması, daha çok 1990’lı yılların ikinci yarısı ile 2000, 2001 ve 2002 yıllarında olmuştur. Konsolide bütçe açığının gayrisafi millî hasılaya oranı 1991 yılında yüzde 5,3 seviyesindeyken, bu oran 1996 yılında yüzde 8,3 seviyesine, 2001 yılında yüzde 17,4 oranına ulaşmıştır. AB tanımlı genel Hükûmet bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ise 2001 yılında yüzde 24,5 olmuştur. AK PARTİ İktidarlarında bütçe açıklarında ciddi bir azalma trendi görülmüş, merkezî yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2007 yılında yüzde 1,6’ya, AB tanımlı genel hükûmet bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ise 2006 yılında yüzde 0,1’e, 2007 yılında ise yüzde -1,6’ya düşürülmüştür.

Kamu borçlanmasına neden olan ikinci unsur, sosyal güvenlik kuruluşlarının yol açtığı açıklar olmuştur. Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşlarının mali dengelerine bakıldığında, bu kuruluşların mali dengelerinin bozulması ve finansman güçlükleri çekmeleri 1990’lı yılların ortalarından sonra söz konusu olmaya başlamıştır. 2002’li yıllara gelindiğinde ise sosyal güvenlik kuruluşlarının verdiği finansman açıkları için bütçeden aktarılan kaynakların gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 3-4’lere ulaşmıştır.

AK PARTİ İktidarında, süreç içerisinde aktüeryal dengenin sağlanmasına ve sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesine yönelik yasal düzenlemelerle yapısal önlemler alınmıştır.

Sosyal güvenlik açıklarının en önemli nedenlerinden birisi, 1990’lı yılların başında emeklilik yaşı erkeklerde 55, kadınlarda 50 olmasına rağmen, 1992 yılından sonra emeklilik yaşının erkeklerde 43, kadınlarda 38’e çekilmesidir.

Kamu kesimi borçlanma gereği içerisinde payı olan üçüncü unsur KİT’lerin açıklarıdır. Bütçe imkânları ve mali disiplin gözetilmeksizin uygulanan popülist politikalar sonucu yapılan destekleme alımları ile 1990’lı yıllarda önemli görev zararları ortaya çıkmıştır. AK PARTİ İktidarlarında görev zararı uygulaması tamamen gündemden kalkmıştır.

Kamu kesimi genel dengesi içinde yer alan dördüncü unsur fonlardır. Fon uygulamaları kuruldukları yıllarda finansman fazlası verirken, 1990’lı yıllarda finansman açığı vermeye başlamıştır. Bu açıklara Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankalar nedeniyle TMSF’nin hazineden yaptığı 25,8 milyar dolarlık borçlanma sonucu doğan ve 2007 yılı sonu itibarıyla anapara artı faizlerle 74 milyar dolara ulaşan zararları eklemek gerekir. TMSF, hazineye AK PARTİ iktidarları döneminde 9,2 milyar dolar geri ödemede bulunmuştur. Hazine garantisinden doğan borçlar, bütçe dışında takip edilen borç anapara geri ödemeleri, kur farklarından doğan zararlar ve yap-işlet-devret sözleşmelerinin gerektirdiği finansmanların da bu açıklara dâhil edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, 1992-2002 yılları arasında iktidarda bulunan hükûmetlerin uyguladıkları politikalar sonucu ortaya çıkan bütçe açıkları, sosyal güvenlik açıkları, KİT açıkları, görev zararları ve fonların zararları ile TMSF’ye devredilen bankalar nedeniyle uğranılan zararlar, hazine garantili ödenmeyen borçlar nedeniyle Türkiye bu dönemde olağanüstü borçlu bir ülke hâline gelmiş; Türkiye’nin toplam kamu net borç stoku 2000 yılında 71 milyar 681 milyon YTL’ye, 2001 yılında 159 milyar 575 milyon YTL’ye ve 2002 yılı sonunda da 215 milyar 680 milyon YTL’ye ulaşmıştır.

ALİM IŞIK (Kütahya) – 2008 kaç oldu?

HALİL AYDOĞAN (Devamla) - 2007 yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam kamu net borç stoku ise 248 milyar 974 milyon YTL’dir. Borçlardaki bu artış da ağırlıklı olarak geçmiş iktidarların yaptığı borçların faizlerinden kaynaklanmaktadır.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Vekilim, 2007 kaç oldu, bir de onu söyleyin.

HALİL AYDOĞAN (Devamla) - Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarlarını kamu borçlarını artırmakla suçlayanlar, kendi iktidarları döneminde kamu borçlarını bir yılda yüzde 122 oranında, iki yılda ise yüzde 201 oranında artırdıklarını, AK PARTİ İktidarlarından önceki geçmiş iktidarlar döneminde de kamu borçlarının sürekli ve önemli miktarlarda artmış olduğunu bugün unutmuş görünmektedirler.

Sizlerle şimdi de iç borç stoku ve kamu brüt borç stoku ile ilgili artış oranlarını paylaşmak istiyorum: İç borç stokunun 2003 yılında yüzde 29,70; 2004 yılında yüzde 15,48; 2005 yılında yüzde 9,04; 2006 yılında yüzde 2,73; 2007 yılında yüzde 1,53 oranında arttığı, beş yıllık kümülatif artışın da yüzde 70,35 olduğu ve beş yıllık enflasyonun da dikkate alınması hâlinde iç borçlarda muhalefet partilerinin sayın lider ve  sözcülerinin söylemlerinin aksine reel bir artıştan söz edilmesi mümkün değildir. Kamu brüt borç stokunda 2003 yılında yüzde 15,61; 2004 yılında yüzde 11,76; 2005 yılında yüzde 5,46; 2006 yılında yüzde 4,28 oranında artış; 2007 yılında ise yüzde -2,97 oranında düşüş meydana gelmiştir. Beş yıllık kümülatif artış oranı ise yüzde 37,88’dir. Beş yıllık enflasyon oranı dikkate alındığında muhalefet partilerinin sayın lider ve sözcüleri görmeseler ya da göremeseler dahi kamu brüt borç stokunun reel olarak düştüğü açıkça görülmektedir.

Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının gerçekleştirdiği başarılı kamu borçlanma politikaları sonucu 2002 yılında yüzde 73,7 olarak gerçekleşen AB tanımlı borç stoku/ gayrisafi yurt içi hasıla oranı 2007 yılında yüzde 38,8 seviyesine gerileyerek AB-27 ortalamasının çok altına çekilmiştir. Net kamu borç stoku ise hem millî gelire oran olarak hem de mutlak değer olarak azaltılmıştır. Ayrıca 2007 yılında merkezî yönetim borç stoku da nominal olarak azaltılmış ve 2006 yılı sonundaki 345 milyar YTL’lik seviyesinden 2007 yılı sonunda 333 milyar YTL’ye gerilemiştir. Bunun yanı sıra nakit borçlanmaların vadesi 2002 yılında dokuz ay civarındayken, 2007 yılı sonunda otuz dört aya uzatılmıştır. Aynı dönemde faizler de yüzde 53,6’dan yüzde 18’e gerilemişken, ortaya çıkan siyasi belirsizlik nedeniyle bugün yüzde 22 civarındadır.

2006 yılından başlayarak yıllık borçlanma stratejileriyle aylık ihale programları kamuoyuna duyurularak şeffaflık ve öngörülebilirlik artırılmıştır. İlk defa yedi yıl vadeli DİBS ihracı yapılmış, enflasyona endeksli senetlerin üç ayda bir düzenli olarak ihracına başlanılmıştır. Farklı vade ve faiz yapılarında enstrümanlar ihraç edilmek suretiyle yatırımcı tabanı genişletilmiştir. İkinci piyasa likiditesini sağlamak üzere değişim ve geri alım ihaleleri aktif bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Özetle söylemek gerekirse, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarlarının sağladığı siyasi ve ekonomik istikrar sonucu bu dönemde borçların artış hızında çok önemli düşüşler sağlanmıştır. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetleri iktidarda olmasaydı, siyasi ve ekonomik istikrar da sağlanmamış olsaydı, Türkiye’nin toplam borçlarının bugünkünden çok daha yüksek seviyelerde olacağını da takdirlerinize sunmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmanın ön koşulu kararlı bir siyasi irade, istikrarlı bir ekonomik yapı ve güçlü bir hukuki çerçevenin olmasıdır. 2002 yılından bu yana uygulanan politikalar ile piyasa istikrarı sağlanmış, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile belirlenen borç idaresinin yasal çerçevesi           Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarları tarafından kararlılıkla uygulanmıştır. Bu kapsamda, borç ve risk yönetiminde sağlanan kazanımların devam ettirilebilmesi ve borç yönetimi politikalarının etkinliğinin daha da artırılabilmesine yönelik olarak 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hazırlanarak yüce Meclisimizin gündemine sunulmuştur.

Kanun tasarısı, kamu finansmanı ve kamu politikalarıyla ilgili olarak zaruri değişiklikler içermekte ve bu kapsamda kamu borç yönetiminin etkinliğini artıracak çok önemli düzenlemeler getirmektedir. Ayrıca söz konusu tasarı, AB müktesebatına uyum sağlanabilmesi açısından da önem arz etmektedir.

Tasarı ile 4749 sayılı Kanun’da 5018 sayılı Kanun’la getirilen düzenlemelere paralellik sağlanmaktadır. 4749 sayılı Kanun ile borç yönetiminin fonksiyonel yapısı da en iyi ülke uygulamalarına paralel şekilde yeniden tasarlanmıştır. Risk analizine dayalı borçlanma sistemine geçilmiş ve borç idaresi yeniden yapılandırılmıştır. Bu yeni yapı, borç yönetiminin etkinliğinin artırılmasını, performansa dayalı olarak hizmet vermesini ve iç kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesini hedeflemektedir. Hazine bünyesinde kurulan bu yeni yapı ile uluslararası platformda etkin bilgi alışverişi yapılarak en iyi ülke uygulamaları takip edilmektedir.

4749 sayılı Kanun’la Hazine Müsteşarlığına verilen görevlerin etkin bir şekilde koordinasyonunun sağlanmasını teminen Müsteşarlık bünyesinde faaliyet gösteren borç ve risk yönetimi komitesinin yasal altyapısı oluşturularak ve söz konusu komitenin devlet borcu, hazine garantileri, hazine alacak, risk ve nakit yönetiminin temel hedeflerinin belirlenmesine, etkinliğinin artırılmasına ve altyapısının geliştirilmesine yönelik kararları almakla görevli ve yetkili kılınması düzenlenmektedir.

Bankacılık sektöründe, kamu mevduat bankalarının özel mevduat bankalarıyla rekabet edebilir kılınması ve bu kapsamda özel kalkınma ve yatırım bankalarının bankacılık mevzuatı dışında herhangi bir sınırlama ile karşılaşmaksızın dış finansman ve garanti teminine ilişkin işlemleri gerçekleştirebilmelerine imkân tanınması, yalnızca kamu mevduat bankaları ile özel kalkınma ve yatırım bankalarının sağlayacakları dış imkân ve garantiler ile kamu yatırım ve kalkınma bankalarının bir yıl ve daha kısa vadeli dış imkân kullanabilmelerinin Hazine Müsteşarlığının izni dışında tutulması amacıyla değişiklik yapılmaktadır.

Borç yönetiminde etkinliğin artırılması ve portföyün risk yapısının iyileştirilmesini teminen türev araçların kullanılabilmesi için gerekli yasal altyapı güçlendirilmektedir.

Yapılan bir başka düzenlemeyle üniversitelerin 1/1/2006 tarihinden önce imzalanan hazine garantili kredilerine ilişkin olarak Müsteşarlıkça yapılan üstlenimler ile ikrazen kullandırılan kredilerinden doğan hazine alacaklarının ve anılan kuruluşların uzlaşma kapsamındaki hazine alacaklarının bu maddenin yürürlülük tarihi itibarıyla ödenmeyen bakiye tutarı terkin edilmektedir.

Ayrıca, tasarının “değiştirilen ibareler” başlıklı maddesiyle de üniversitelere dış borcun tahsisi imkânının sağlanması amaçlanmaktadır. 22/5/2007 tarihli ve 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun’un 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında hak sahiplerine talep etmeleri hâlinde ödemelerin nemasıyla birlikte nakit veya payları oranında Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı hisse senedi verilmek suretiyle yapılacağı düzenlenmektedir.

Söz konusu düzenleme kapsamında, hak sahiplerinin 29/12/1999 tarihi itibarıyla toplam alacaklarının Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ayni sermaye olarak devredilen taşınmaz karşılığından fazla oluşması hâlinde fazla tutar nemasıyla birlikte Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının yükümlülüğünü aşan kısım olacaktır.

Hazine Müsteşarlığı tarafından Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının yükümlülüğü için Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ikrazen devlet iç borçlanma senetleri, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının yükümlülüğünü aşan kısmı için ise özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebileceği öngörülmektedir.

Diğer bir düzenlemeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na 31/12/2007 tarihine verilen özel tertip devlet iç borçlanma senetlerinden doğmuş hazine alacaklarının bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin terkinine bakanın teklifi üzerine Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün, vadesi geçmiş hazine garantili kredilerinden Müsteşarlıkça yapılan üstlenmelerden ve ikrazen kullandırılan kredilerden doğan hazine alacakları kapsamındaki borcunun Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının finans imkânları ve öz kaynak seviyesi açısından ödenebilirlik ölçüsünü aşmış olması, bu itibarla vadesi geçmiş hazine alacaklarının Türkiye Cumhuriyeti devletinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakikalık süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

HALİL AYDOĞAN (Devamla) – Sayın Başkanım, şahsım adına da söz talebim vardı.

BAŞKAN – Siz görünmüyorsunuz şahsınız adına…

HALİL AYDOĞAN (Devamla) – Söylemişlerdi bana, ama…

BAŞKAN – Öyle verilmedi bana.

Siz devam edin lütfen.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Halil Bey, İmar Bankasının off shore’zedelerine de bir dokunun.

HALİL AYDOĞAN (Devamla) – Sonuç olarak: Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarları tarafından sürdürülen mali disiplin ve kararlı özelleştirme politikaları sayesinde toplam kamu açığına ilişkin Maastricht kriter tutturulmuş; AB tanımlı brüt kamu borç yükü, AB-27 ortalamalarının çok altına çekilmiştir.

Bugün gelinen noktada, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının temel hedefleri, borç dinamiğinin iyileştirilmesi, borçlanmalarda enstrüman çeşitliliğine gidilmesi, borç yükünün daha da makul düzeylere düşürülmesi, borç stokunun risklere karşı duyarlılığının azaltılması, bu suretle borç stokunun büyüklüğünü ve yapısının ekonomide bir risk unsuru olmaktan çıkarılmasıdır.

Sözlerime son verirken, bu kanun tasarısı ile getirilen düzenlemelerin, yüce Meclisimiz tarafından uygun görüldüğü takdirde, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi ve halkımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.

Şahıslar adına yirmi sekiz talep aynı anda gelmiştir. Çekilen kurada, ilk söz Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil’de, ikinci söz Gümüşhane Milletvekili Sayın Yahya Doğan’da. Üçüncü söz -şayet konuşmayan olursa- İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk olarak çıkmıştır.

İlk söz Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil.

Buyurun Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına görüşlerimi ifade etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, altıncı yılına giren AKP İktidarı, bu altı yıllık süre içerisinde iç ve dış borçları içinden çıkılamaz bir hâle getirmiş, bugün de borç yönetiminin düzenlenmesi maksadıyla önümüze bu yasa tasarısı getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisinin teslim aldığı tarihte Türkiye’nin iç ve dış borcu toplam 224 milyar dolar; 31/12/2007 tarihi itibarıyla baktığımızda, bu iç ve dış borç toplamı 447 milyar dolar; mayıs ayı itibarıyla -son veriler o yönde- iç ve dış borcumuzun toplamı 490 milyar dolar civarına ulaşmış ve bu süreç içerisinde iç ve dış borç toplamında, özel sektör borçları da dâhil, yüzde 100’ün üzerinde, yüzde 120’lere varan bir borçlanma artışı gerçekleşmiştir. Aynı zamanda, bu süreç içerisinde cumhuriyet döneminde kazanımlarımız olan sanayi şirketleri, hizmet sektöründe yer alan Telekom gibi şirketler özelleştirilmiş, milyarlarca dolar özelleştirme gelirleri elde edilmiştir. TÜPRAŞ, PETKİM, Telekom, ERDEMİR, Tekel, çimento fabrikaları, limanlar, arsalar satılmış, bunların karşılığında da devlet hazinesine belli değerde rakamlar girmiştir. Şimdi dönüp bakıyoruz, bu denli değerlerin satıldığı, borçlanmanın yüzde 120’lere ulaştığı günümüzde, son altı yıl içerisinde AKP Hükûmetinin bu sattığı, az önce saydığım TÜPRAŞ, PETKİM, Telekom, ERDEMİR, Tekel düzeyinde, herkes, elini vicdanına koysun, bir tek yatırımı söylesin.

Değerli arkadaşlarım, bu süre içerisinde bu denli büyük borçlanma ve elde edilen gelirler neticesinde de işsizlikte en ufak bir azalma olmamış, bugün itibarıyla son yirmi yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

Peki, bu rakamlar, bu yüksek borçlanma dış ticaret açığının önlenmesinde faydalı olmuş mudur diye baktığımızda da, bugün dış ticaret açığının hem tutarı hem de millî gelire oranı son yirmi beş yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Son yirmi beş yılda en yüksek dış ticaret açığı 1984 yılında yaşanmış. 1984 yılında 3 milyar dolar olan açığın 2008’de 65 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu rakamı 75 milyar dolar civarında da telaffuz eden ekonomistler mevcuttur.

Değerli milletvekilleri, bu denli borçlanma neticesinde enflasyon rakamlarına baktığımızda, enflasyon rakamları da hızla yükselmektedir. Bugün itibarıyla, son istatistiki veriler ayı olan haziran ayı itibarıyla, ÜFE’de yüzde 17’yi, TÜFE’de ise yüzde 10’u geçmiş durumdayız.

Değerli milletvekilleri, bu ekonomik verileri ifade ettikten sonra, acaba vatandaşın bütçesinde, vatandaşın cebinde bir rahatlık olmuş mudur diye baktığımızda, hemen, bugünkü gündemimizin başında tarım konusunda söz alan arkadaşlarımızın, milletvekillerinin sözleri akla geliyor. Bugün, köylü maalesef ne yapacağını şaşırmış vaziyettedir. Burada gündem dışı söz alan arkadaşlarımız, iyi niyetle, tarımdan geçinen nüfusun çok büyük sıkıntıda olduğunu, Toprak Mahsulleri Ofisinin buna derhâl müdahale etmesi gerektiğini, bugüne kadar üstlendiği düzenleyici rolü bugün de sürdürmesi gerektiğini ifade ettiler ama bunun karşısında Sayın Tarım Bakanı burada çıktı, hasadın yüzde kaçının Türkiye’de tamamlandığı konusunda bilgi verdi. Hamasi nutukları dinledik, “şu zaman şöyleydi, bu zaman böyle oldu” sözlerini işittik ama biz bugün burada arzu ederdik ki, Tarım Bakanı, Türkiye’de yanan tarım sektörünün, umudu tükenmiş Türk köylüsünün yüreğine biraz su serpsin. 1.300 liradan 3.350 liraya çıkarttıkları mazotu, bir şekilde tarım sektöründe daha farklı vergiler ile sunacağı müjdesini kendisinden bekledik. 300 bin lira civarında teslim aldıkları gübre fiyatlarının bugün 2 milyon liraya çıkması karşısında Hükûmetin ne gibi tedbirler aldığını burada ifade edip, iki ay sonra tarlasını ekecek çiftçinin gönlünü ferahlatmasını isterdik.

Değerli arkadaşlarım, tarımla ilgisi olmayan arkadaşlarımız bu sözlerin ne manaya geldiğini bilmeyebilir, o nedenle biraz açıklamak istiyorum. Geçen yıl ekim ayında tarlalarımızı ekerken 600 bin liradan satın aldığımız DAP gübresinin bugün 2 milyon lira olduğunu hatırlatmak isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) – Köylü, kara kara, tarlasını nasıl ekeceğini düşünüyor. Geçen gün tarım il müdürlüğündeydim, birçok çiftçinin “Oraya acaba şu kadar gübre atsak nasıl bir mahsul, verim azalışıyla karşılaşırız?” sorularını cevaplayan mühendislerle karşılaştım.

O nedenle, Hükûmetin konuları biraz daha ciddiye alarak politikalar üretmesi gerektiğini ifade ediyor, grubumuz adına konuşan arkadaşımızın temennisi ile sözlerimi bitirmek istiyorum: “Hükûmetinizin de devlet hazinesine zarar verme anlayışından bu ülkeye ve devletin hazinesine faydalı olma anlayışına geçmesi” temennisiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Asil.

Şahısları adına ikinci söz Gümüşhane Milletvekili Sayın Yahya Doğan’a aittir.

Buyurun Sayın Doğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, maalesef, geçen hafta şehit olan 3 polis evladımıza ve 13 Temmuz günü şehit düşen jandarma astsubay başçavuşumuza ve komando erimize Cenabı Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı dilerim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, ülkemizin ekonomi politikası uygulamalarında önemli görevleri üstlenmiş ve üstlenmekte olan Hazine Müsteşarlığımızın faaliyetlerini daha iyi bir şekilde yerine getirmesini hedeflemektedir. 4749 sayılı Kanun 2002 yılında yürürlüğe girmesinden itibaren uygulamadan kaynaklanan zaruri değişiklikleri içermekte ve bu kapsamda kamu finansmanının daha sağlıklı yapılmasını sağlayacak eksiklikleri tamamlamaktadır.

Tasarı ile genel olarak 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile getirilen düzenlemelere paralellik getirilmekte ve borç yönetiminin etkinliğinin artırılabilmesini teminen gerekli olan hukuki eş güdüm sağlanarak kurumsal ve idari koordinasyon iyileştirilmektedir.

4749 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklik ile Müsteşarlığın garantörlüğünde ve/veya ikrazen finansman talebinde bulunan kuruluşlar ile hibe sağlanan kuruluşların gerçek finansal durumunun ve kuruluşlara sağlanan kredilerin geri ödenebilmesi kabiliyetinin doğru tespit edilebilmesi ve dolayısıyla mali disiplininin sağlanabilmesini teminen bu işlemlere taraf olan -Kanun’un 2’nci maddesinde yer alan- kuruluşlardan her türlü bilgi ve belge istemeye Müsteşarlığın yetkili olduğu hususunda düzenleme yapılmaktadır. Kamu hazinedarlığına ilişkin olarak yapılan yeni düzenlemeyle Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlanması hususu da göz önünde tutulmuştur.

Kanundaki bir diğer değişiklikle kanunun ilgili maddelerinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin Müsteşarlıkça saptanması hâlinde Müsteşarlığın idari para cezası uygulamaya yetkili olduğu düzenlenmektedir.

Öte yandan, bir diğer düzenlemeyle hâlihazırda faaliyet gösteren borç  ve risk yönetim komitesinin yasal altyapısı oluşturulmaktadır. Hazinenin temel işlevi olan varlık ve yükümlülük yönetimi uluslararası standartlara uygun hâle getirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu KEY ödemeleri konusunda değerli konuşmacılar bir hayli hususa değindiler, izninizle ben de bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum. Bu konut edindirme yardımına ilişkin olarak çok kısa teknik bilgi vermek istiyorum ancak bir temel yanılgı var, onu öncelikle düzelteyim. Bu fon, çalışanların, işçi ve memurların, ücretlilerin, emeklilerin maaşlarından kesilerek oluşturulmuş, biriktirilmiş bir fon değildir. Bu konut edindirme yardımı hesapları mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca Emlak Bankası Anonim Şirketinde oluşturulmuş ve 1 Ocak 1987 tarihinde uygulanmasına başlanmıştır. Bu yardımdan devlet memurları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi 10 ve üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerinde çalışan işçilerin yararlandırılması amaçlanmıştır. Temel amaç, konutu bulunmayan düşük gelirlilere bir katkıda bulunmak idi.

Konut edindirme yardımına ilişkin esaslar, 3320 sayılı Kanun ile belirlinmiş olup, anılan Kanun uyarınca KEY tutarları hak sahipleri adına ilgili kurumlar ve işverenlerce tahakkuk ettirilecek, Türkiye Emlak Kredi Bankasına ait Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı adına açılacak Devlet Memurları ve Emeklileri Konut Edindirme Yardımı Hesabına ödenmiştir. Toplanan paraların devlet tahvili, hazine bonosu veya gelir ortaklığı senedine yatırılması suretiyle nemalandırılabileceği ve söz konusu hesaplarda toplanan paraların bakiyesinin altı ay vadeli mevduata uygulanan oranlarda faiz tahakkuk ettirileceği hükme bağlanmış idi.

Biraz önce değindiğim gibi, söz konusu hesaplar için memur ve işçilerden, onların maaşlarından herhangi bir kesinti yapılmamıştır. Biriken tutarlar, onlar adına işverenleri tarafından yatırılan miktarlardır. Yaklaşık dokuz yıl süren bu KEY ödemeleri, 11/11/1995 tarih ve 4130 sayılı Kanun ile son bulmuştur.

Uygulamada KEY hak sahiplerine ilişkin kimlik ve yatırılan yardım tutarlarını içeren bilgilerin derlenemediği ve bankaya ulaştırılamadığı görülmüş, konunun çözüme kavuşturulabilmesi için KEY hesaplarının tasfiyesine ilişkin 29 Aralık 1999 tarih ve 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe konulmuştur ve anılan Kanun Hükmünde Kararname de 3320 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır.

KEY hak sahipleri, adlarına yatırılan konut edindirme yardımı ve nemaları karşılığında Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının hissedarı durumuna gelmişlerdir. Hak sahiplerine hisse devrinin gerçekleşmesine kadar geçecek süre içinde bu hisselerin mali ve yönetimsel haklarının temsilcisi TOKİ olarak belirlenmiştir.

588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin uygulanmasına ilişkin esasları belirleyen 2000/575 sayılı Karar ile KEY hesaplarının tahakkuk ettirilmesi ve ilgili bankaya devretmekle görevli kurum ve kuruluşlar, hak sahipleri adına yapılan yardım tutarları ve emekli sigorta sicil numaralarının yer aldığı listeleri Emlak Bankası Anonim Şirketi Genel Müdürlüğüne iletmekle görevlendirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, sürenin kısalığı dolayısıyla ve teknik detaylara girince tamamını anlatamayacağım için şunu söylemek istiyorum: Maalesef devletin kayıtları o dönemlerde düzenli tutulmamıştır. Bu paralar kısmen toplanmış, kısmen toplanamamış, bazı kuruluşlar yatırmış -bunların içerisinde KİT’ler de vardır, özel kuruluşlar da vardır- sonuçta içinden çıkılmaz bir hâle gelinmiş ve neticede bu Kanun kaldırılmıştır. Aradan uzunca bir zaman geçmiş, konuyla ilgilenilmemiş, bu arada siyasi yapılanmada birtakım değişiklikler olmuş, kısacası konu gündemden düşmüştür. Biraz önce, çok değerli bir arkadaşımızın “Altı aydır iktidardaydınız, neden bunu yapmadınız?” sitemini pek anlamlı bulmuyorum.

Yeri gelmişken şunu söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti devleti, bırakınız kendi vatandaşlarına, dışarıdakilere Osmanlının borçlarını dahi taksitlerle de, az az da olsa ödemiştir ve bu paralar da son kuruşuna kadar ödenecektir.

Doğru hesaplamalar yapılabilmesi için gecikmeler olmuştur. İlk başlarda 1,5 milyon denilmiştir, 300 milyon, 400 milyon denilmiştir ama işin içerisine girince görülmüştür ki 8,5 milyon hak sahibi ve 3 katrilyona yakın, 3 milyar YTL’ye yakın bir meblağ tutmuştur. Dolayısıyla her türlü politik mülahazanın dışında bunu söylüyorum, Hükûmete gerçekten teşekkür edilmesi gerekiyor. Neredeyse “olmayan” hükmündeki bir parayı, şu zor şartlarda hak sahiplerine ödemek için sizin değerli katkılarınıza ihtiyaç vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

YAHYA DOĞAN (Devamla) – Kabul edeceğiniz bu yasa ile az da olsa, hak sahipleri alacaklarına kavuşacaklardır. Devletin itibarıdır söz konusu olan.

Yine benden önceki konuşmacı arkadaşımız, son altı yılda hiçbir şey yapılmadığını söylediler. Ben, vallahi acaba yanlış mı duydum diye bir tereddüde düştüm. Yani bir taraftan geçmişten  devralınan borçları hem de ağır şartlarla alınan borçları ödeyelim, batırılmış olan bankaların borçlarını faizleriyle birlikte ödeyelim, ondan sonra bunlar görmezlikten gelinsin.

Yapılan yatırımlar konusuna gelince de işte, havaalanlarını görüyorsunuz, otobanları görüyorsunuz. 7-8 bin kilometre duble yol yapıldı, bunlar görülüyor. Bunlar cevap niteliğinde değildir de yapılan işlerin de bir yerde takdir edilmesi lazım. Marifet iltifata tabidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.

YAHYA DOĞAN (Devamla) – Yani enflasyonun nereden nereye geldiğini, 120-150 bin derslik yapıldığını da unutmayalım.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Çiftçinin durumu nasıl, çiftçinin?

YAHYA DOĞAN (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum.

Bir dahaki konuşmamda bunu cevaplarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, tabii bu Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Hakkında Kanun Tasarısı 25 madde. Bunun temel kanun olarak nazara alınması gerçekten yüz kızartıcı bir durum.

Sorum şu: Bu yasa tasarısıyla kamu maliyesine getirilen yük ne kadardır? Bu kadar kamu maliyesine yük yüklüyorsunuz da bunun kaynağı nereden gelecek, gökten mi yağacak, onu öğrenmek istiyorum.

Ödenecek KEY miktarı kaç liradır? Kaç kişiye ve kişi başına ne miktar bir para ödeyeceksiniz?

Diğer bir sorum: TOKİ bu “Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı” adı altında faaliyette bulunan ve buraya yatırılan paralar dolayısıyla edinilen mülklerden ne kadarını almıştır, ne kadarını hangi usullerle satmıştır? Burada, Yüksek Denetleme Kurulunun raporunda belirtildiği gibi 743 trilyon zarar var mıdır? Bu zarar varsa bu nasıl karşılanacaktır?

Ayrıca, bu TOKİ nereden çıktı, devletin böyle en kıymetli mallarını alıyor, denetimsiz, hesapsız, istediklerini istedikleri fiyata satıyor, ihalelere giriyor, o ihaleleri aldıktan sonra istediği adamlara, yandaşlarına istedikleri fiyatlara veriyor. Bu bir arpalık sistemi değil midir, bu bir soygun sistemi değil midir? Buradaki soygunu önlemek için ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

Sorum bu kadar efendim.

BAŞKAN – Sayın Öztürk

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 2008 finansman programında 149,7 milyar YTL tutarındaki borç servisinin 35 milyar YTL’sini faiz dışı fazladan, 9,2 milyar YTL’sini de özelleştirme gelirlerinden borçlanma dışı kaynak olarak karşılamayı planladınız; borç servisinin 106,9 milyar YTL’lik kısmını da yeniden net borçlanmaya giderek karşılayacağınızı öngördünüz. Orta vadeli mali çerçevede faiz dışı fazlayı aşağıya çektiğinize, özelleştirme gelirlerini de kabul edilen yasalarla 2008 yılı başından itibaren, GAP başta olmak üzere, ulaştırma ve enerji yatırımlarına aktarmayı kararlaştırdığınıza göre bu kararlarınız faizlerin arttığı dönemde net borçlanma ihtiyacınızı yaklaşık 20 milyar YTL tutarında artırmış olmuyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, bu kanun tasarısı yasalaştığı takdirde şimdi yapamadığınız hangi işlemleri gerçekleştireceksiniz?

Daha önce KEY ödemelerine ilişkin düzenleme bu tasarıda iken sonradan teklif olarak getirilmiş ama şimdi yeniden bu tasarıda yer almıştır. Sizce hangisi daha gerçekçi olacaktır?

Yine bu tasarıyla borç yönetim komitesi kurmaktasınız. Bu şekilde daha kolay borçlanmayı mı amaçlamaktasınız?

Son olarak, borç yönetim komitesinde sizin bakan ve milletvekili olarak dokunulmazlığınız bulunmaktadır, ancak orada görev yapacak olan bürokrat arkadaşların dokunulmazlığı olmayacaktır. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Türkiye Cumhuriyeti devleti son yirmi yıllık dönemde ilk defa son altı yılda üst üste cari işlemler açığıyla karşı karşıya kalmıştır. 2002 yılında 0,6 milyar dolar olan cari açık, 2007 yılında yaklaşık 65 kat artarak 38 milyar dolara çıkmış, 2008 yılının ilk beş aylık verileri değerlendirildiğinde de yıl sonunda 80 kat artarak yaklaşık 51 milyar dolara çıkması beklenmektedir.

Bu bağlamda, bir: Türkiye ekonomisindeki giderek artan bu cari işlemler açığının kırılma noktası sizce nedir?

İki: Altı yıldır işbaşında olan AKP İktidarları döneminde özelleştirmeyle yapılan satışlara rağmen gerçekleşen toplam 165 milyar dolar dolayındaki cari açığın temel nedeni sizce  nedir?

Üç: Doğrudan yabancı sermaye girişi giderek yavaşladığına göre cari açığın finansmanını nasıl dengelemeyi planlıyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Varlı…

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu tasarının 5018 sayılı Kanun’a aykırılığı var mıdır, varsa hangileridir? En düşük maliyetle borçlanmadan neden vazgeçiyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Süner

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkanım, Sayın Bakana sormak istiyorum: 4749 sayılı Yasa’nın 8’inci maddesinde: “Hazine geri ödeme garantisi ve Hazine yatırım garantisi ile lehine garanti sağlanan taraftan verilecek her garanti için bir defaya mahsus olmak kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar garanti ücreti alınır.” denmektedir. Yapılmak istenen düzenlemeyle ilgili Bakana, yasada belirtilen oranı 5 katına kadar artırma yetkisi verilmektedir. Bu sizce doğru bir düzenleme midir? Bu düzenleme yasama yetkisinin devredilemeyeceği yönündeki Anayasa hükmüne aykırı değil midir?

BAŞKAN – Sayın Köse...

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Niçin 1987-1999 dönemi için hak sahiplerinin alacakları Emlak Bankasının altı aylık vadeli mevduat faizleri esas alınarak hazırlanmaktadır. Bilinmektedir ki, bu dönemde Emlak Bankası altı aylık vadeli mevduat faizleri düşük tutulmaktaydı. Niçin en büyük beş bankanın aylık vadeli mevduat faizlerinin ortalaması alınmamaktadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, bu yasanın geçici 18’inci maddesinde özellikle “… Emlak Konut Gayrimenkul Ortaklığı Anonim Şirketine ikrazen iç borçlanma senetleri ihraç edilebilir.” diyorsunuz. Acaba Türkiye’de mağdur olan İmar Bankası Offshore’zedeleri için de bir tahvil ihracını düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN –  Sayın Uzunırmak

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, 2001 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na alınan banka sayısı kaçtır? Bu bankaların hazineye maliyeti nedir ve bugün itibarıyla bu bankalardan kaç tanesi satılmıştır? Satışlardan hazineye irat kaydedilen nedir ve elde kalan bankaların sayısı ve bugünkü rayiç fiyatları ne arada düşünülmektedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Hıdır…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Sayın Bakanım, 14 katrilyon tasarruf kesintilerini geri ödediniz. Şimdi de 3 katrilyon konut edindirme kesintilerini geri ödüyorsunuz. Bu ödemeler öz kaynaklarımızdan mı yoksa dış borçla mı oluyor?

İkinci sorum da: TOKİ aracılığıyla son beş yılda yapılan 350 bin konut ve teslim edilen 170 bin konutu görmeyerek TOKİ’ye “soygun sistemi” diyen milletvekilleri sizce kör müdür?

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Hıdır, milletvekilleri, sizin hoşunuza gitmeyen eleştiriler yapabilirler. İlgililer, partinizin yönetimi, Sayın Bakan, sizler bunlara cevap verebilirsiniz ama milletvekillerini körlükle suçlamak da hiç şık olmadı.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Kamer Genç’e Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim olursa olsun…

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce komisyon düzeyinde ve bugünkü katkıları için bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Özellikle Plan ve Bütçe Komisyonundaki ana muhalefet partisinden arkadaşlara teşekkür ediyorum; gerçekten yasa bugün buraya gelmişse kendilerinin büyük katkısı vardır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Genç’in sorusuyla başlamak istiyorum. Şu ana kadar 8 milyon 493 bin 956 kişinin yararlanması, yani hak sahibi olarak belirlenmesi söz konusu. Onlar için ödenecek toplam tutar yaklaşık 2,8 milyar YTL, bunun yaklaşık 1,8 milyar YTL’si Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından yapılacaktır. Şu anda Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının yaklaşık 500 milyon liralık bir nakdi vardır. Hazine olarak biz kendilerine 1,3 milyar YTL ikraz, yani borç vereceğiz. Ayrıca, bunun ötesinde kalan yaklaşık 1 milyar YTL’yi, biz, bugün çıkacak yasa çerçevesi içerisinde yine hazine olarak üstleneceğiz.

Değerli arkadaşlar, burada ortalamalara bakarsanız, daha doğrusu ortalamalardan önce şunu söyleyeyim: Eğer bir çalışan, 1987 ve 1995 arası sürekli bir şekilde çalışmış ve işverenden kesintiler yapılmışsa, toplam olarak yaklaşık 1.391 lira -maksimum- alabilecektir, yani bütün süre çalışan birisinin alabileceği maksimum miktar yaklaşık 1.391 lira. Ortalamalar itibarıyla bakarsanız, SSK’lı olan birisi 271,8 lira alacak, Emekli Sandığı mensubu 496,4 lira alacak, diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi olan vatandaşlarımız ise…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir saniye.

Sayın milletvekilleri, sorular sordunuz, Sayın Bakan da cevap veriyor, dinlemeniz sizin adınıza faydalı olacaktır. Çok büyük bir gürültü var. Lütfen o gürültüyü aşağıya çekelim.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yani, toplamda hak sahiplerinin ortalama olarak yaklaşık 325,5 lira alması bekleniliyor.

Değerli arkadaşlar, tabii ki, TOKİ ile ilgili soru… Yani TOKİ, Türkiye’de ciddi bir şekilde konut açığını gidermeye çalışan ve önemli ölçüde de sosyal amaçlı çalışan bir kuruluş. Türkiye’nin bence en başarılı projelerinden bir tanesi diye ifade etmek lazım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru çalışıyor mu, dürüst çalışıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, Sayın Öztürk’ün sorusuna gelince; tabii ki, faiz dışı fazlayı biz geçen sene millî gelirin başlangıçta yüzde 4,2’si olarak öngörmüştük. Sonra bunu istihdam paketi lehine, GAP lehine ve mahallî idareler reformu lehine bu seneden başlayarak geçen senenin aynı düzeyine, yüzde 3,5’a indirdik. Tabii ki, bunun bir etkisi var, ama şöyle söyleyeyim ben size: Buradan aslında borç servisinde de bir miktar düşüş öngörüyoruz. Çünkü, bizim her zaman bir ihtiyat payımız söz konusu.

Ayrıca, hazinenin rezervleri de son derece güçlü arkadaşlar. Yani, en son baktığımda 18 milyar YTL civarında idi. Dolayısıyla, borçlanma tutarlarında çok büyük bir farklılık öngörmüyoruz.

Şunu da ifade edeyim: Son birkaç yıldır kamu sektörünün borçlanma gereğinin millî gelire oranı ya sıfır olmuştur ya da eksi olmuştur. Bununladır ki, bu nedenledir ki, Türkiye’de kamu borçları net bazda hem mutlak değer olarak hem de millî gelire oran olarak 2004’ten bu yana da bir düşüş göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, diğer bir soru vardı, KEY düzenlemesiyle ilgili olarak neden iki kez düzenleme durumunda kaldığımız…

Değerli arkadaşlar, tabii başlangıçta biz bu tasarıya koymuştuk fakat bu tasarı büyüktür, Meclisimizde zaman alabilir, ama bu arada hak sahiplerine bir an önce para ödensin diye, biz bunu ayrı bir düzenleme olarak… Daha doğrusu bir teklif olarak gelmişti, biz de destekledik ama komisyon düzeyinde -Komisyondaki muhalefet ve diğer arkadaşların da telkiniyle- bunun yasanın içerisine geçirilmesinin doğru olacağı söylendi. Biz de bunu uygun bulduk ve bu nedenle de bugün bu yasa içerisinde bu düzenlemeyi yapıyoruz.

Bu Borç Yönetimi Komitesi arkadaşlar, şu anda var olan bir komite, teknik bir komite. Bu teknik komiteyi yasal düzenleme içerisinde, o çerçeve içerisinde daha iyi bir tanıma kavuşturuyoruz.

Değerli arkadaşlar, cari açık Türkiye'de tabii ki ciddi bir sorun ve bunu biz ciddiye alıyoruz. O nedenledir ki son dönemlerde gerek istihdam paketi yoluyla Türkiye’deki firmaların rekabet gücünün artırılması gerek enerji piyasası reformuyla enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gerek ARGE reformuyla Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünlere geçişi gerekse diğer düzenlemelerle -yani sosyal güvenlik reformuyla tasarrufların artırılması gibi- aslında biz çok yönlü bir şekilde orta vadeli cari açığı makul düzeye çekecek bir çaba içerisindeyiz ve bu çabaların üç beş yıllık bir perspektifle ben Türkiye'ye büyük bir katkısının olacağını düşünüyorum.

Bizim gibi Avrupa Birliği ile yakınsama sürecinde olan aşağı yukarı bütün ülkelerde cari açık on yıl, on beş yıl ortalama yüzde 7 civarında seyretmiştir. Yani ben Doğu Avrupa, Orta Avrupa ülkelerini kastediyorum. Türkiye'nin de bundan hiçbir farkı yoktur. Eğer Türkiye siyasi istikrarı korur, reform sürecindeki bu ivmeyi devam ettirirse cari açığın önemli bir sorun olmaktan orta dönemde çıkacağını ben tahmin ediyorum.

Cari açık şu anda Türkiye'de yaklaşık millî gelirin yüzde 6’sı civarında. 2000 yılında da yüzde 5 civarındaydı yaklaşık olarak. Bugün, cari açığın Türkiye'nin önünde tabii ki büyümeyi sekteye uğratan bir faktör olmamasının arkasında cari açığın finansmanındaki kalitesinin yükselmesi söz konusudur. Hatırlarsanız, mesela 2000 yılında “kısa vadeli” diyebileceğimiz sıcak paranın cari açık finansmanına katkısı yüzde 60 civarındaydı. Bugün, mesela 2007 yılına baktığınız zaman, bu oranın yüzde 5’lerin bile altına düştüğünü görürsünüz. Cari açığın finansmanında esas olarak küresel doğrudan yatırımlar ve şirketlerimizin uzun vadeli borçlanmasının katkısı önemli ölçüde artmış, bu, yüzde 100’ler seviyesine bile varmıştır; ikisini topladığımız zaman. Tabii, şu dönemde küresel doğrudan yatırımlarda bir yavaşlama olduğu doğru ama şirketlerimizin orta, uzun vadeli borçlanma imkânları tabii ki devam etmektedir. Cari açığa kolaycı bir çözüm söz konusu değildir.

Arkadaşlar, mayıs ayı itibarıyla cari açık Türkiye’de 43 milyar dolar civarıdır. Yine mayıs ayı itibarıyla on iki aylık enerji ithalatımız 41,5 milyar dolardır. Bizim enerji ithalatımız 2002 yılında yaklaşık 9 milyar dolardı, bugün, herhâlde bu sene 50 milyar dolara varacaktır. Şimdi, takdir edersiniz ki, bu ne bir günde ortaya çıkan bir sorundur… Petrol fiyatlarının artışı, doğal gaz fiyatlarının artışı tabii ki bizim kontrolümüzde olan bir faktör değildir. Ama biz şu anda özellikle elektrikte dışa bağımlılığı azaltacak, rüzgârı, tabii ki suyu enerjiye dönüştürecek adımlar atıyoruz. Bunun ötesinde nükleer enerjiye tabii ki şu anda ortam hazırlıyoruz. Buna ek olarak da Türkiye’deki kömür kaynaklarının daha iyi bir şekilde kullanılmasına yönelik adımlar da atıyoruz.

Yani dolayısıyla şunu söylemek istiyorum. Cari açık, doğru, bir sorun Türkiye’de. Cari açığı azaltmanın yolu katma değeri yüksek ürünlere geçmek; ARGE’yi, inovasyonu, rekabet ortamını iyileştirmektir. Ama bu kısa dönemde tabii ki en iyi şey bizim, mali disiplini korumamız, fiyat istikrarı üzerine odaklanmamız, iş ortamını iyileştirmemizdir.

Değerli arkadaşlar, bu getirdiğimiz yasada 5018’e bir aykırı durum söz konusu değildir, en düşük maliyetten de hiçbir şekilde vazgeçmiyoruz. Tabii ki maliyetle risk arasında da bir dengeye oturtmamız lazım. Hatırlarsanız, 2002 yılında Türkiye'nin net borcunun, net kamu borcunun millî gelire oranı yüzde 61,5’tu ve dış veya dövize endeksli, döviz cinsinden borçların oranı yüzde 38’ler civarıydı, bugün 2007 yılı sonu itibarıyla, döviz cinsinden borcun net bazda millî gelire oranı yüzde 3’ün altına düşmüştür. Dolayısıyla, burada biz bir yandan riski düşüneceğiz bir yandan da tabii ki en ucuz borçlanma maliyetini düşüneceğiz. Burada önemli olan, bir dengenin sağlanmasıdır.

Değerli arkadaşlar, garanti için yüzde 1 ücret alınması, bunun yüzde 5’e kadar çıkartılması olayı. Çıkartılabilir, çıkartılacak diye bir kayıt yoktur. Burada, tabii ki orada verilen garantinin niteliği önemli. Bir de tabii ki ideal olarak biz son dönemlerde de hazine garantilerini en az düzeye düşürecek bir yaklaşım içerisindeyiz.

1987-1999 yılları arasında niçin altı aylık mevduat? Tabii, şunu söylemek lazım: 1987-1995 yılları arasında bu KEY ödemeleri nemalandırılmış. Kanunda Emlak Bankasının altı ay vadeli mevduatının esas alınacağı söylenmiştir değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bizim burada farklı bir uygulamaya geçmemiz söz konusu değildir. Hatta, biz, işçi lehine bir düzenleme yaptık. Çünkü o dönemde şöyle yapılmış: Özellikle Toplu Konut gibi, TEDAŞ gibi, onların hizmetine sunulmuş bir kaynak olarak ve onlar tarafından nemalandırılmış ve orada aslında işçi aleyhine bir düzenleme söz konusu iken biz tüm dönem için Emlak Bankasının altı ay vadeli mevduat faizini dikkate almışız. Bence, burada herhangi bir aykırılık söz konusu değildir.

Değerli arkadaşlar, şu anda, İmar Bankası offshore mevduat sahipleri için tabii ki herhangi bir düzenleme öngörmüyoruz.

Tabii ki yine bu bankalarla ilgili bir soru vardı. “Bize maliyeti ne kadar, ne kadar banka?” Takdir edersiniz ki bütün verileri şu anda yanımda yok. Değerli arkadaşımızın o sorusuna ben yazılı olarak cevap vereceğim.

Sayın Hıdır… Tabii, bu TOKİ için ben zaten yorumu yaptım arkadaşlar. TOKİ, gerçekten Türkiye’de özellikle tabii ki fakir kesim için, daha düşük ücretli kesim için çok önemli bir atılım içerisinde. Hem Türkiye ekonomisine büyük katkısı var hem de tabii ki çok kaliteli konut üretme ve hızlı bir şekilde üretme konusunda büyük bir katkısı olmuştur.

Değerli arkadaşlar, bu yaptığımız düzenlemelerde birkaç tane de eleştiri vardı. Müsaade ederseniz o konuda da bir iki şey söylemek istiyorum. Başlangıçta da aslında bir soru vardı. Bu  değişikliğe hangi somut ihtiyaçtan dolayı gerek duyulduğunun açık olmadığı tartışıldı.

Değerli arkadaşlar, bu yasal düzenlemenin birkaç sebebi vardır. Her şeyden önce, 5018’e uyum sağlamak istiyoruz. Diğer önemli bir sebep, AB müktesebatına uyum sağlanması, mesela kamu haznedarlığı konusunda.

Yine, tabii, KEY ödemeleri için  tahvil ihracını yapması bir zorunluluk arkadaşlar. Bu çerçevede, bu, yasada daha önce de düzenlenmişti.

Tahsil imkânı olmayan TMSF alacaklarının terkini ve fonun hazineye borçlarının ödenmesinde yeni bir yasal çerçevenin oluşturulması. Burada da, arkadaşlar, TMSF, tabii ki tahsil ettiği gelirleri bize aktarmaya devam edecek. Bunu kanunla düzenliyoruz. TMSF’nin bilançosu İnternet’te yayınlanıyor şeffaf bir şekilde, takip edilebilir.

Değerli arkadaşlar, yine, bu düzenleme ile Eximbank kredilerinin yasal çerçevesini oluşturması ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke limitlerinin belirlenmesi getiriliyor.

Bütün bunlar somut ihtiyaç değerli arkadaşlar.

Çok teşekkür ediyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, şu İmar Bankasına cevap vermediniz, offshore’zedelere.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Şu anda gündemimizde değil Değerli Arkadaşım.

BAŞKAN – Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Çalışma süremiz tamamlanmak üzere olduğundan, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Temmuz 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

 

Kapanma Saati: 19.45

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.