DÖNEM: 23                                                    CİLT: 23                                              YASAMA YILI: 2

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

124’üncü Birleşim

01 Temmuz 2008 Salı

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun, cemevlerine ilişkin gündem dışı konuşması ile İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in aynı konuda açıklaması ile Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı

2.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, 30 Haziran Emekliler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan, ülkemizdeki işsizlik sorununa ve uygulanmakta olan asgari ücrete ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’na ilişkin açıklası

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye hakkında yapılan görüşmelerde alınan karara ve yayınlanan bildirilere ilişkin açıklaması

3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın konuşmasında geçen bir ifade nedeniyle açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Ukrayna Parlamento Başkanı Arseniy Yatsenyuk’un resmî davetine icabetle yapacağı ziyarete katılacak olan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/481)

2.- Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan F. Gümrükçoğlu’nun İsviçre’ye yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/482)

3.- Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun İsrail’e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/483)

B) Önergeler

1.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın (6/579) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/68)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un (6/692) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/69)

3.- Tokat Milletvekili Osman Demir’in, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/71)

4.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar’ın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/72)

5.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Gider Vergileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/192) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/70)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 22 milletvekilinin, Malatya ilinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)

2.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz ve 23 milletvekilinin, Manisa ilinin sorunlarının araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)

VII.- MECLİS SORUŞTURMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve      İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla konuşması

 

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Çevre Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

B) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/203) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

 

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248)

 

XI- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, çay alım fiyatlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3537)

2.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun Limanı’na işlerlik kazandırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3539)

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yunusemre Vakfı Mütevelli Heyeti üyelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3547)

4.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, Türk Telekom’un satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3548)

5.- Manisa Milletvekili Erhan Akçay’ın, demir ve çelik fiyatlarındaki artışa ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3567)

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, demir-çelik fiyatlarındaki artışa ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3568)

7.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, gıda fiyatlarındaki artışa ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3579)

8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’da su ürünleri üretimindeki azalmaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3582)

9.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’da tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3583)

10.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı firmaların elektrik borçlarının yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3584)

11.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun’da kurulacak termik santrale ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/3598)

12.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, felsefe grubu öğretmenlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3612)

13.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir ilköğretim okulu müdürünün şiddet uyguladığı iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3617)

14.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, hayvancılıktaki destekleme uygulamalarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3631)

15.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Riva Havzasının korunmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3650)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’a il dışından otlatmaya getirilen hayvanlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3664)

17.- Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun, bazı kamu alacaklarının uzlaşma ile tahsiline ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3672)

18.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, denetlenen medya kuruluşlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3673)

19.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir lisenin müdürü ve bir öğretmen hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3675)

20.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Sümer Halının kapatılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3681)

21.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3714)

22.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, okul ulaşımında zorluk yaşayan öğrencilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3715)

23.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Anadolu Jet Projesi’ne ilişkin Ulaştırma Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3718)

24.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Anadolu Jet seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3719)

25.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da ödenmeyen arıcılık destek primlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3727)

26.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin’de su kullanım hakkı anlaşmalarına konu olan ırmaklara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3749)

27.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, FM Ulusal Frekans Planı’na,

- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, FM Ulusal Frekans Planı’na,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/3755, 3756)

28.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, finansal kiralamadaki KDV oranına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3771)

29.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı sendikalara kesilen aidatlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3772)

30.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un tarım ve hayvancılıktaki desteklemelere,

- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulamada kullanılan elektriğin kesilmesine ve çiçekçilik sektörüne,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3778, 3779)

31.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, öğretmenlerin ek ders ödemelerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3782)

32.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik dağıtım hatlarının yer altına alınmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3786)

33.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3787)

34.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’deki bazı görevlendirmelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/3790)

35.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne,

- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı iddialara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/3794, 3829)

36.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Yenişehir ilçesindeki bir köprü sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3800)

37.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3824)

38.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir sulak alan koruma bölgesinde golf tesisi ve villa yapılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3851)

39.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Karacabey sahillerinden kaçak kum çekilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3853)

40.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/3859)

41.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, hazır giyim sektörünün sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3889)

42.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Diyanet İşleri Başkanlığı personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı (7/3891)

43.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanının görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/3893)

44.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, tarımsal kalkınma kooperatif ve birliklerinin borçlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3918)

45.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki orman köylülerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3920)

46.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, kadın yöneticilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3941)

47.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/4140)

48.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Dolmabahçe Saray’ındaki bazı eşyaların Cumhurbaşkanlığınca istendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/4223)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak beş oturum yaptı.

Adana Milletvekili Necdet Ünüvar, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’ne,

Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Malatya’daki kara yolu çalışmalarına ve ulaşım alanındaki gelişmelere,

İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras, Emekliler Haftası’na,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle:

İzmir Milletvekili Oktay Vural,

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,

Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,

Birer konuşma yaptılar.

Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın (6/737), (6/754) ve (6/755) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 milletvekilinin, hayali ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak (10/230),

Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için (10/231),

Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 34 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun araştırılarak (10/232),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/568) (S. Sayısı: 223) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddeye ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden, ertelendi.

2’nci sırasında bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili  Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/241) (S.Sayısı: 248) görüşmelerine devam edilerek 6’ncı maddesine kadar kabul edildi, 6’ncı maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, konuşmasında Hükûmete sataştığı,

Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, sözlerinin yanlış anlaşıldığı,

İddiasıyla birer konuşma yaptılar.

İstem üzerine yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 1 Temmuz 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.09’da son verildi.

                                                           Nevzat PAKDİL

                                                             Başkan Vekili

            Murat ÖZKAN                                                                Fatma SALMAN KOTAN

                 Giresun                                                                                      Ağrı

                Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye

                                                                                                                                               No.:  177

II.- GELEN KÂĞITLAR

27 Haziran 2008 Cuma

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/616) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2008)

Teklifler

1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/291) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2008)

2.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in; Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik Enerjisi Tarifelerine İlişkin Kanun Teklifi (2/292) (Tarım, Orman ve Köyişleri; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2008)

3.- Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve Konya Milletvekili Hasan Angı’nın; 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/293) (Adalet ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.6.2008)

4.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/294) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.6.2008)

5.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 12 Milletvekilinin; 10.07.2004 Tarihli ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa Bir Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/295)        (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.6.2008)

Raporlar

1.- İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün; 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264) (Dağıtma tarihi: 27.6.2008) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İslam Konferansı Örgütü ve İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu Arasında İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumunun İstanbulda Kurulması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/594) (S. Sayısı: 265) (Dağıtma tarihi: 27.6.2008) (GÜNDEME)

 

 

 

                                                                                                                                               No.:  178

1 Temmuz 2008 Salı

Tezkereler

1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/478) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.6.2008)

2.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/479) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.6.2008)

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/480) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.6.2008)

Rapor

1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223’e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 1.7.2008) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, uygulama imkanı kalmayan kanunların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/819) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, yabancı bir firmanın teşvikten yararlanarak yatırım yapmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/820) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

3.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, faiz oranlarındaki artışın etkilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/821) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4140) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/05/2008)

2.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Suudi Arabistan’a tarım arazisi satılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4141) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

3.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4142) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

4.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, özelleştirilen sigara fabrikaları çalışanlarının Yaprak Tütün İşletmelerinde görevlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4143) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

5.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, basın ilanlarının yayımlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4144) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık’ta mülteci kabul merkezi açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4145) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

7.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının İzmir’in şebeke suyuyla ilgili açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4146) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

8.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Türk devlet ve topluluklarından gelen öğrencilerin desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4147) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

9.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Gazi Üniversitesi arazilerinin ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4148) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

10.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, yerel basının ilan gelirlerinden mahrum kalacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4149) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

11.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, SHÇEK’de yetişen gençlerin işe yerleştirilmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4150) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

12.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, akaryakıt kaçakçılığı konusundaki Meclis Araştırması Komisyonu raporundaki bulgu ve önerilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4151) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

13.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, MİT’in arşiv ve güvenlik soruşturmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4152) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yerel gazetelerde ilan yayımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4153) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

15.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, eğitim sistemiyle ilgili konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4154) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

16.- Ankara Milletvekili Mustafa Cihan Paçacı’nın, Diyarbakır, Batman, Siirt kalkınma projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4155) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

17.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bir köprü yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/4156) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

18.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/4157) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

19.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bazı çalışanların akrabalık durumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4158) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

20.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4159) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

21.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Tuzla’daki biyolojik arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4160) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

22.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Koçali Barajı çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4161) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

23.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4162) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

24.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Diyanet İşleri Başkanlığının hac ve umre hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/4163) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye morg inşasına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/4164) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

26.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, yerel gazetelerin desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/4165) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

27.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’nin işçi sayılmayan geçici personeline ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/4166) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

28.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Genel Müdürü ve yöneticilerinin İsviçre’ye maç izlemeye gitmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/4167) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

29.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/4168) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

30.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, SHÇEK’de yetişen gençlerin istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/4169) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

31.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Keçiören Atatürk Çocuk Yuvasının taşınacağı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/4170) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

32.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/4171) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

33.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, dini özgürlüklerle ilgili açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4172) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

34.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, dini özgürlüklerle ilgili açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4173) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

35.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4174) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

36.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, İstanbul’daki bir alanın imar durumundaki değişikliğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4175) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

37.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, araçlı koruma verilen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4176) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

38.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Acıpayam İlçesinde kutlama yapan gençlerin tutuklanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4177) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

39.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Taksim Metro İstasyonundaki bir sergiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4178) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

40.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mudanya’daki bazı köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4179) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

41.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün içinden akan derenin üzerinin kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4180) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

42.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin çeşitli yol ve metro çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4181) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

43.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bir köydeki sivrisinek sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4182) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

44.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Seyhan Nehri üzerindeki asma köprülerdeki turnikelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4183) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

45.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4184) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

46.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, iki elektrik şirketine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4185) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

47.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, memur maaş artışının yetersizliğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4186) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

48.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4187) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

49.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, dış kaynaklı kredi kullanımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4188) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

50.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Şarkikaraağaç İlçesindeki vekil yöneticilere ve öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4189) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

51.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’de 1 Mayıs etkinliğine katılan bazı öğretmenler hakkında soruşturma açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4190) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

52.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4191) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

53.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4192) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

54.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4193) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

55.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, keneden bulaşan hastalıkla mücadeleye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4194) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

56.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, ön izin belgesi verilen özel hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4195) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

57.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, bir hastane müdürü atamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4196) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

58.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, kamu ihalelerine yönelik iddiaların değerlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4197) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

59.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Ankara’da Kızılırmak’tan getirilen suyun kullanımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4198) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

60.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir müfettiş hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4199) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

61.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4200) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

62.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/4201) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

63.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/4202) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

64.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, kene ile mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4203) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)

65.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Selendi İlçesinde alternatif ürün yetiştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4204) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

66.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, kültür mantarı üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4205) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

67.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Biga’da çiftçilerin tabi afet sonucu uğradığı zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4206) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

68.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna yapılan proje ve faaliyet başvurularına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4207) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

69.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, tohumculuk piyasasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4208) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

70.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman çiftçisinin uğradığı zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4209) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

71.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, tarım ürünlerindeki ilaç kalıntısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4210) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

72.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, bir köprü yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4211) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

73.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa çevre yolu projesine ve bölünmüş yol yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4212) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

74.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4213) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

75.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, ATV-Sabah satış bedelinin finansmanına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/4214) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)

76.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Simena Antik Kentine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/4215) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

77.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak Vakıflar İl Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/4216) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

78.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4217) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

79.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4218) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

80.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/4219) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

81.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/4220) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

82.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/4221) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

83.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/4222) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)

84.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Dolmabahçe Sarayındaki bazı eşyaların Cumhurbaşkanlığınca istendiği iddiasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4223) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/05/2008

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 22 Milletvekilinin, Malatya İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2008)

2.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz ve 23 Milletvekilinin, Manisa İlinin sorunlarının araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2008)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 23 Milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2008)

 

1 Temmuz 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, cemevleri hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Çamuroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul milletvekili Reha Çamuroğlu’nun, cemevlerine ilişkin gündem dışı konuşması ile İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in aynı konuda açıklaması ile Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı

REHA ÇAMUROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına gündem dışı konuşmak üzere söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği üzere geçtiğimiz hafta burada 2 değerli milletvekilimizin soruları üzerine bir Sayın Başbakan Yardımcımızın cevabıyla bir kez daha cemevleri konusu gündeme geldi ve tartışıldı. Gelişen tartışma ve konu hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türkiye'de Alevilik ve Alevi vatandaşlarımızın sorun yahut talepleriyle ilgili çözüm arayışları gündeme geldiğinde biz sürekli ve ısrarla bir noktayı vurguladık. Bu husus şudur: Siyasetçiler bu meseleye dinsel değil sosyal bir hadise olarak yaklaşmalı ve konuyu böyle ele almalıdırlar. Alevilik ve Sünnilik söz konusu olduğunda yüzlerce yıldır devam edegelen ilahiyat tartışmalarının mevcudiyetini hepimiz biliriz. İlahiyat tartışmalarında tarafların birbirlerini ikna ettiklerine de nadiren rast gelinir. Söz konusu tartışmalar daha yüzlerce yıl devam edebilir ve bunda da bir sakınca aramaya gerek yoktur. Ama sosyal sorunlar çözüm beklerler. Çözülmeyen, çözülemeyen sosyal sorunlar birikir ve genellikle de yeni yeni sorunlar üretirler. İşte cemevleriyle ilgili tartışma da bu duruma bariz bir örnektir.

Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde, herhangi bir demokratik hükûmet, binlerce, yüz binlerce vatandaşının “Biz bu mekânlarda ibadet ediyoruz, bu yaptığımız ibadet, bu mekânlar da birer ibadethanedir.” şeklinde ortaya çıkan tanımlamasını tartışma konusu dahi yapmaksızın kabul eder ve gereğini yerine getirir.

Dünyanın hiçbir Hristiyan ülkesinde bir Protestan kilisesi Katolik kilisesinden onay alınarak kurulmaz, kurulamaz. Kaldı ki, binlerce vatandaş daha önce adı sanı duyulmamış bir dine dahi sahip olabilir ve bununla ilgili taleplerde de bulunabilirler. Demokratik ülkelerde siyasetçilerin görevi bu gibi durumlarda vatandaşların taleplerini dinlemek ve bunların gereğini yerine getirmektir. Önümüzdeki sorun budur. Beğenir yahut beğenmezsiniz, itikadınıza uyar yahut uymaz; cemevleri ibadethanedir, cemevlerinde ibadet yapılmaktadır ve bu vatandaşlarımız bizden hizmet beklemektedir.

Konu üzerinde şahsi görüşümü kısaca böyle özetledikten sonra, bu konuyu geçen hafta Meclis gündemine getiren Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarıma teşekkür ederken, Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliğine bir soru sormaktan kendimi alıkoyamayacağım: Bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki görüşü nedir? Cumhuriyet Halk Partisi cemevlerini ibadethane olarak görmekte ve kabul etmekte midir? Eğer cevap olumluysa, CHP bu konularla ilgili herhangi bir teklif çalışmasına sahip midir yahut olacak mıdır?

Hassasiyet belirten soruları Meclis gündemine taşımak elbette ki önemli bir görevdir. Fakat unutulmamalıdır ki, milletimiz bizden sadece sorular değil, aynı zamanda cevaplar ve çözümler beklemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın 2 Temmuz 2008. Bundan tam on beş yıl önce, Sivas ilimizde vahşi bir katliamla sarsıldık ve hemen arkasından, cenazeler henüz tümüyle kaldırılmamışken, bu kez 5 Temmuz 1993’te Erzincan’ın Başbağlar köyünde başka bir katliama tanık olduk. Her iki katliamda kaybettiğimiz insanlarımız bizim için eşit değerdedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Çamuroğlu, devam edin.

REHA ÇAMUROĞLU (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Hatta gönül isterdi ki, bu katliamları anan ve yıl dönümlerinde kınayan insanlarımız bu iki hadiseyi birlikte lanetlesinler. Çünkü, her iki olay birbirini izah etmektedir.

Ölmüşlerimiz ve geçmiş acılarımız kadar hatırlamamız gereken başka bir şey daha vardır: O da, gelecekte, barış, huzur ve demokrasi içinde bir arada yaşamak irademizdir. Bunun yolu, acılarımızı vakar içinde hatırlamaktır. Hiçbir ortak acımızın, belirli militan kesim ve gruplarca seçilmiş travmalar hâline getirilmesine ve bu acılardan yeni düşmanlıklar üretilmesine izin vermemeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çamuroğlu.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Anadol.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisinin ismini söyleyerek soru sormuştur.

BAŞKAN – Yerinizden cevap verebilirsiniz, buyurun.

Bir dakika süre veriyorum efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Cevabımız net, açık: Cumhuriyet Halk Partisi, cemevlerini ibadethane olarak kabul etmektedir, öyle görmektedir.

Bir: 22’nci Dönemde bu konuda kanun teklifi verilmiştir, bizim dışımızdaki oylarla reddedilmiştir.

İki: Şu anda, Mecliste, CHP’li milletvekilleri tarafından cemevlerinin ibadethane sayılması için verilen yasa önerimiz vardır. Şimdi ben çağrıda bulunuyorum: Danışma Kurulu toplansın, öncelikle görüşme kararı alalım ve cemevlerini ibadethane hâline getiren kanunu Mecliste kabul edelim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Anadol.

Gündem dışı konuşmaya Devlet Bakanı Sayın Said Yazıcıoğlu cevap vereceklerdir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bugün soru önergeleri görüşmeleri yok, ama gündeme soru önergeleri yazılmış. Başkanlık Divanı görevini biraz doğru dürüst yapsın, zatıalinizi kastetmiyorum. Bakın, Danışma Kurulu kararında soru önergeleri görüşmeleri yok. Buna rağmen, bu kadar kâğıt harcanmış.

İkincisi: Biraz önce konuşan AKP’li Milletvekiline geçen hafta Devlet Bakanı cevap verdi “Müslümanların ibadet yeri yalnızca camilerdir.” dedi “Yani, Aleviler camilere gitmediği için Müslüman değildir.” dedi.

BAŞKAN – Efendim, cevap verecekler şimdi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama efendim, ilgili Bakanın geçen haftaki ifadesi aynen öyle.

BAŞKAN – Bakalım aynı ifadeyi kullanacak mı efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – “Müslümanların ibadet yeri yalnızca camilerdir.” dedi. Bununla ne kastediyor, şimdi Bakan açıklasın efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Reha Çamuroğlu’nun biraz önceki konuşmasıyla ilgili bir iki hususa temas etmek için huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz konu, köklü, kökleri asırlarca öncelere giden ve kronikleşmiş bir sorunla ilgilidir. Tabii, öncelikle sorunun özünün ne olduğunu bilmekte fayda var, nereden kaynaklandığını bilmek lazım ki, sağlıklı bir çözüm üretilebilsin.

Bu konuyla ilgili belli bir uzlaşma zeminine varabilmek için belli konularda bir anlayış birliği de gerekmektedir. Konuyla ilgili, maalesef, çok farklı anlayışlar ve algılayışlar vardır. Çünkü, genellikle Alevi kesime mensup vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin düşünceleri, yazılı bir kaynaktan çok, kulaktan kulağa gelen, tevarüs eden bir kısım bilgilerden kaynaklanmaktadır. Onun için çok farklı algılamalar ve anlayışlar da zaman içerisinde olagelmiştir. Burada, tabii, asırların da büyük ihmali söz konusudur.

Peki, bu durumda ne yapılabilir? Öncelikle yavaş yavaş bir anlayış birliğine doğru artık gitmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bunun için, devletin ilgili kurumları, siyasetçilere bir görev düşüyorsa siyasetçiler, siyaset dışı araştırma kuruluşları, üniversiteler, ellerinden gelen her türlü çabayı, araştırmaları yapmak durumundadırlar. Şunu iftiharla söylemek gerekir ki, gerçekten, ülkemizde, özellikle son yıllarda bu konuda çok değerli bilimsel araştırmalar vardır. Bunların hepsinden yararlanmak suretiyle, konuyla ilgili bir görüş birliğine doğru yavaş yavaş gitmek gereğine işaret ediyorum.

Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığının özellikle son birkaç yılda başlattığı Alevi klasiklerinin yayınlanması konusuna da bir iki cümleyle temas etmek istiyorum. Bazıları çeşitli devirlerde yer yer ezberlenerek kulaktan kulağa, kuşaktan kuşağa aktarılan ve bugünlerde yayıma hazırlanan bir kısım eserler, tabii olarak dil, üslup ve kurgusu itibarıyla kaleme alındığı dönem ve coğrafyanın özelliklerini taşımakla birlikte, Orta Asya’dan Anadolu’ya, oradan Balkanlara kadar ulaşan Ahmet Yesevî, Hacı Bektaş Veli çizgisine mensup âlim, pir, ozan ve yol büyüklerinin, başta ilahi aşk, Hazreti Muhammed ve ehlibeyit sevgisi, Hazreti Ali ve onun soyundan gelen tertemiz insanlara övgü, yaratıcı ve yaratıklara karşı dostluk, hoşgörü, adalet, haksızlıkla mücadele olmak üzere inançtan ahlak ilkelerine kadar pek çok konuda değişik hayati konuyu ele alarak verdikleri mesajlar itibarıyla bugünün insanına çok şeyler kazandıracaktır. Kütüphanelerde yahut bazı ailelerin özel sandıklarında kendi hâline bırakılmış olan bu eserlerin -bazı istisnalar dışında- neşredilerek günümüz insanıyla buluşması bir türlü sağlanamamıştır. Kültür tarihçilerinden din görevlilerine kadar toplumumuzun her kesiminin yararlanacağı bu eserlerin bilimsel metotlarla neşrinin, ülkemizin zengin, dinî, fikrî, ahlaki, felsefi, bedii kültür mirasının tanınması ve muhafazasına vesile olacak sosyal ve kültürel bir hizmet olacağı açıktır. Bu eserlerin önemli bir kısmı Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından basılmış ve kamuoyumuzun istifadesine sunulmuştur. Bu çalışmalar devam etmektedir. Alevi düşüncesine mensup vatandaşlarımızla iş birliği ve istişare hâlinde belirlenen bu eserlerin yayınına devam edilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu konu gerçekten ülkemizde zaman zaman ortaya çıkan, herkesin kabullendiği bir sorundur. Burada herkesin de sorumluluğu vardır. Ancak bu konunun polemik konusu yapılmadan her kesimin katkı göstererek bir çözüme ulaştırılmaya çalışılmasında önemli yararlar var. Asırlarca önceye dayanan bir kısım farklı algılayışları artık bir kenara bırakıp önümüze bakmamız lazım, çözüm konusunda bir şeyler üretmemiz lazım. Dolayısıyla o zaman sistematik ve bilimsel bir üslupla çözüm bulmak gerekiyor. İyi niyetli çabalara, çalışmalara ve biraz da zamana elbette ihtiyaç vardır. Başlatılan çalışmalar çok önemli, acele etmeden ama sabırla ve karşılıklı diyalogla mutlaka daha uygun bir anlayış ortamına gideceğimize yürekten inanıyorum. Bu sorunu görmezden hiç kimse gelemez. Böyle bir sıkıntı varsa -ki var- o zaman ülkede yaşayan herkesin -siyasetçisiyle, bilim adamıyla, akademisyenleriyle, düşünürleriyle- bu konuda fikir üretmesi gerekmektedir. Ancak bunları göstermelik ve palyatif bir kısım tedbirlerle bir sonuca ulaştırabileceğimizi düşünüyorsak burada yanılırız. Bilimsel bir zemine dayalı ciddi ve tutarlı açılımlar gerekmektedir. Yapılmaya çalışılan da zaten budur. Ancak bu çabaların yeterli olduğunu söyleyebilmekten uzak durumdayız. Bu çabaların hiçbir siyasi polemik konusu yapılmadan, el birliğiyle, gönül birliğiyle, siyasetçi olarak iktidarı ve muhalefetiyle, siyaset dışında akademisyenlerle, araştırıcılarla, herkesle el ele vererek mutlaka bir noktaya getirilebileceğine inanıyorum.

Bunun, elbette, siyaset malzemesi yapılması doğru bir şey değil fakat ülkenin her sorunu bir şekilde gündeme getirilebilir; bunu siyasetçi de getirebilir, başkaları da getirebilir ancak önemli olan, soruna ciddi bir şekilde eğilerek, bilimsel bir zeminde, zaman içerisinde bütün tarafların da mutabık kalacağı bir çözüme ulaşabilmektir.

Dolayısıyla, bu konuda söylenecek pek çok söz vardır. Ben, daha fazla vaktinizi almamak bakımından ve yeni polemikler yaratmamak açısından burada bu sözlerimle iktifa etmek istiyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Soruya cevap bekliyoruz efendim. Biz CHP olarak cevabımızı verdik. Cemevi ibadethane mi değil mi bunu öğrenmek istiyoruz.

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Devamla) – Konuyu gündeme getireceği için değerli arkadaşımıza teşekkür ediyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Çamuroğlu, CHP’den cevabınızı aldınız, Hükûmete sorun.

REHA ÇAMUROĞLU (İstanbul) – Aldım, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Emekliler Günü münasebetiyle söz isteyen Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’e aittir.

Buyurun Sayın Köktürk. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, 30 Haziran Emekliler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi, 30 Haziran tarihi Emekliler Günü olarak kutlanmaktadır. Aslında hiç unutmamamız gereken emeklilerimizin sorunlarını ve çözüm önerilerini Emekliler Haftası’nda en azından beş dakika da olsa dile getirmek amacıyla gündem dışı söz almış bulunuyorum. Öncelikle, tüm emeklilerimizi yürekten saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Ayrıca, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nde insanlık dışı bir eylem sonucu yitirdiğimiz 35 aydın insanımızı bitmeyen sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. Bu menfur saldırıyı gerçekleştiren anlayış sahiplerini de buradan bir kez daha şiddetle kınıyorum, lanetliyorum. İçinden geçtiğimiz süreçte gelişmeler ne olursa olsun bu çağdışı anlayış sahipleri hiçbir zaman amaçlarına, hedeflerine ulaşamayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi “Bir milletin vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin yaşama kudretinin en önemli göstergesidir. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir toplumun istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.” Ancak bugün içinden geçtiğimiz süreçte diğer emek sahipleri gibi emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz hak ettikleri değeri alamamaktadır. Bunları üzüntüyle izliyoruz.

Türk-İş Araştırma Merkezinin açlık ve yoksulluk sınırı çalışmasının 2008 yılı Haziran ayı sonuçlarına göre bugün açlık sınırı 710, yoksulluk sınırı ise 2.315 YTL’dir. Haziran 2008 itibarıyla emekli taban aylıkları ise SSK 569, BAĞ-KUR 417, Emekli Sandığı 743 yeni Türk lirasıdır.

Değerli milletvekilleri, dolayısıyla, sonuçlar karşılaştırıldığında SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin yüzde 89’unun gelirinin açlık sınırının altında, tüm emeklilerimize baktığımızda ise tüm emeklilerimizin neredeyse tamamının gelirinin de yoksulluk sınırının altında olduğunu görüyoruz.

Yine, Sayın Başbakanımızın söylediğinin tersine, yılbaşından bu yana bir ailenin mutfak giderleri yüzde 45 artmış, süte yüzde 15, bakliyata yüzde 70, ete yüzde 12 zam gelmiş, bu gelişmeler karşısında Merkez Bankası enflasyon hedeflerini revize etmek zorunda kalmıştır.

Tüm bunlara karşın emeklimize ilk altı ay için yapılan zam yüzde 2’de kalmış, ikinci altı ay için de ancak yüzde 2’lik zam öngörülmüştür.

Değerli milletvekilleri, muktedirken sarf ettikleri tüm emek ve çabalara, yine Anayasa’mızın 2’nci maddesinde ifadesini bulan “sosyal devlet” anlayışının açık emredici hükümlerine rağmen emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz açlık ve sefaletle boğuşarak yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, dış çevrelerin taleplerini emir telakki eden siyasal iktidar, emeklilerimizin, dul ve yetimlerimizin sorunlarına gözlerini kapamaktadır.

Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü bütçesini bir anda 30 trilyondan 290 trilyona çıkartanların, medya kuruluşlarını satın alan, kendilerine yakın holdinglere neredeyse milyar dolarlara yakın kredileri devlet bankasından temin edenlerin, emeklimiz, dul ve yetimimiz söz konusu olduğunda “bütçe disiplini” kavramının arkasına nasıl gizlendiklerini, nasıl saklandıklarını hep beraber görüyoruz, gözlemliyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu hafta içerisinde yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacağımız, işçi emeklilerimiz arasındaki farklılığı giderecek, norm ve standardı sağlayacak, eski emeklilerimiz açısından var olan adaletsizliği kısmen de olsa ortadan kaldıracak intibak yasasını bu yasama dönemi içerisinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sunmuş ve Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı görüşmeleri sırasında bu konuda önerge vermiştik. Ancak bu önergelerimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin karşı çıkışı ve AKP’li milletvekillerinin karşı oylarıyla reddedildi. Ancak emeklimizi, dul ve yetimimizi yok sayan, açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesine mahkûm eden böyle bir anlayış kabul edilemez.

Kendi özel kalemine trilyonlar aktaran siyasal iktidar, emeklimizin, dul ve yetimlerimizin en haklı taleplerine gözlerini, kulaklarını kapatamaz. Açlık sınırında aylık alan emeklilerimizden hastanelerde katkı payı alınması ve hemen ödenmesi gereken Konut Edindirme Yardımı’na ilişkin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam ediniz Sayın Köktürk.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) – …ciddiyetten uzak açıklamaların yapılması kabul edilemez. Hükûmetin sayın bakanları tarafından, Atlantik ötesinden, emekli maaşlarının çok yüksek olduğuna dair açıklamalar da bu kadar açık gerçeklikler karşısında ancak aymazlık ve emeklimize yapılan ciddi bir saygısızlık olarak kabul edilebilir.

Sonuç olarak, iktidar partisi yöneticilerini başka işlerle uğraşmayı, toplumu germeyi, sağa sola mektup yazmayı ve cumhuriyet devrimlerine atıfta bulunarak suni travmalar yaratmayı bırakıp, açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verirken her gün ölüp ölüp dirilen emeklilerimizin, dul ve yetimlerimizin, işsiz insanlarımızın gerçek travmalarıyla uğraşmalarını, ilgilenmelerini bekliyoruz. Cumhuriyetin her türlü kazanımlarını, ülke topraklarımızı hovarda bir mirasyedi anlayışıyla harcayanlar, şayet bu ülke her şeye karşın yine de ayakta kalıyorsa bunu cumhuriyet devrimine ve onun büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu olduğunu bilmelidir, bunu hiç unutmamalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi ve tüm emeklilerimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köktürk.

Gündem dışı konuşmaya Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin cevap verecek.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk’ün Emekliler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması nedeniyle huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Yaşamlarının en dinamik, en verimli çağlarını devletimizin ve milletimizin hizmeti için harcayan emeklilerimizin, emeklilik dönemindeki yaşamlarında sağlıklı, huzurlu, müreffeh bir hayat sürmeleri tabii ki hepimizin en büyük arzusudur ve isteğidir. Ülkemizin kalkınmasına çok değerli hizmetler yapan emeklilerimize en iyi hayat şartlarını sağlamak sosyal devlet anlayışının da bir gereğidir. Hükûmet olarak çabamız da hep bu yönde olmuştur.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Mayıs 2008 tarihi itibarıyla 4 milyon 866 bin 806 SSK emeklisi, 1 milyon 724 bin 23 Emekli Sandığı emeklisi, 1 milyon 817 bin 578 BAĞ-KUR emeklisi olmak üzere toplam 8 milyon 408 bin 407 emeklimiz bulunmaktadır.

İktidara geldiğimiz günden bu yana emeklilerimizin yaşam standartlarını yükseltmek için büyük bir gayret ve çaba içerisinde olduk. 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine bağlanan aylıkların bir önceki ayın TÜFE oranı kadar artırılması düzenlenmiştir. Nitekim, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin aylıkları TÜFE oranında artırılmıştır. Emekli aylıklarının TÜFE oranında artırılmasının yetersiz kaldığı dikkate alınarak Hükûmetimizce 2003 yılından itibaren bu uygulamadan vazgeçilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, 2003’ten bu yana yapılan oransal artışlarla SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı emeklilerinin almış olduğu emekli maaşlarında ne kadar artışlar olduğu konusunda sizleri kısaca bilgilendirmek istiyorum. Sosyal Sigortadan emekli olan bir vatandaşımızın 2003 yılı başında almış olduğu emekli aylığı 257 milyon Türk lirasıydı. Şimdi bu rakam 536 milyon 900 Türk lirası mesabesine gelmiştir. Artış oranı yüzde 108,8’dir. BAĞ-KUR’dan emekli olan bir vatandaşımız 148 milyon asgari emekli aylığı alırken şu anda almış olduğu emekli aylığı BAĞ-KUR’lu vatandaşımızın 415 milyon Türk lirasıdır. Tabii, şimdiki para cinsinden söyleyecek olursak 415,7 YTL’dir. Peki, artış oranı nedir? Yüzde 179,6’dır.

BAĞ-KUR tarım sigortalısı bir vatandaşımızın emekli aylığı sadece 65 milyon Türk lirasıydı, şimdi 325 milyon Türk lirasıdır, artış yüzde 325,4’tür. Emekli Sandığında 377 YTL idi en düşük, asgari emekli aylığı, şu anda 713 milyon YTL’dir. Tabii ki artış oranı da yüzde 90 mesabesindedir.

Peki, bu süredeki, yani bu altı yıla yakın süredeki toplam TÜFE oranı, kümülatif TÜFE oranı, enflasyon oranı nedir? Yüzde 79,1’dir. Demek ki emekli aylıklarını bizim Hükûmetimiz, enflasyonun üzerinde artışlar sağlamak suretiyle, mümkün olduğu kadar, enflasyonun üzerinde tutmaya gayret etmiştir.

Değerli arkadaşlarım, emeklilerimizin sadece emekli aylıklarını enflasyonun üzerinde artırmakla yetinmemiştir Hükûmetimiz, hayatlarını kolaylaştırıcı daha birçok icraata da imza atmıştır.

Hepinizin bildiği üzere, emeklilerimizin en büyük çilesi, banka önlerindeki kuyruklardı. Emeklilerin kuyruk çilesine son vermek amacıyla, emekli maaşlarının PTT şubelerinden de ödenebilmesine imkân sağlanmıştır.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sadece elektrik faturasını söyle, elektrik faturasını!

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Geçtiğimiz haftalarda imzaladığımız diğer bir protokolle de 2022 sayılı Kanun’a göre aylık alan vatandaşlarımızın, aylıklarını PTT şubelerinden de alabilmeleri imkânı getirilmiştir. Aynı protokol çerçevesinde, Eylül 2008 itibarıyla seksen beş yaş üstü yaşlılarımıza ve yüzde 70’ten fazla özürlü olan vatandaşlarımıza aylıklarının evlerinde ödenmelerine imkân sağlanmaktadır. Yine, 2022 sayılı Kanun’a göre aylık alan altmış beş yaşından büyüklere yapılan aylık ödemelerinde çıkan ihtilaflardan dolayı tahakkuk ettirilen borçlar da silinmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli aylığı alan kişilerin vefat etmesi hâlinde, hak sahiplerine aylık bağlanması veya emekli olduktan sonra aylıklarında düzeltme yapılması gibi taleplerin, mahallindeki sigorta müdürlüklerince yerine getirilmesi sağlanarak zaman kaybı önemli ölçüde azaltılmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalı ve emeklilerin yalnızca SSK hastanelerinden yararlanmaları nedeniyle karşılaştıkları güçlükler, sevke ihtiyaç olmaksızın üniversite hastanelerinden de doğrudan yararlanma imkânı getirilerek giderilmiştir. Sigortalı ve emeklilerimizin en çok mağdur oldukları ilaç alımları anlaşmalı serbest eczanelerden ilaç temininin mümkün hâle getirilmesi suretiyle kolaylaştırılmıştır. BAĞ-KUR, sigortalı ve emeklilerimizin de üniversite hastanelerinden yararlanmalarında ödemeleri öncelikle kendileri yaparak bilahare kurumdan tahsil edilmesi yoluna gidilmesi nedeniyle karşılaşılan güçlük ve mağduriyetler de ortadan kaldırılmıştır. Tansiyon, şeker hastalığı gibi uzun süre ilaç kullanılmasını gerektiren hastalıklarda rapor ve reçete sadece bir kez düzenlenerek, her seferinde sağlık tesisine gidilme zorunluluğu kalmadan, iki yıl boyunca doğrudan eczaneye gidilerek üçer aylık miktarlarda ilaçların alınması sağlanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, SSK ve BAĞ-KUR’dan aylık almakta olan emekli ve hak sahipleriyle bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ilaç katkı paylarının almakta oldukları aylıklardan kesilmek suretiyle tahsil edilmesi uygulanmasına başlanmış, yapılan kesintilerin İnternet ortamında emeklilerce görüntülenmesine imkân sağlanmıştır. SSK’dan aylık, sürekli iş göremezlik geliri, malullük veya yaşlılık aylığı almakta olanlarla bunların geçindirmekle yükümlü oldukları kişilere 2004 yılında yapılan düzenleme ile yurt dışında tedavi olma imkânı getirilmiştir.

 SSK’da 1 Ocak 2008 tarihinde, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığında ise 7 Nisan 2008 tarihinden itibaren sağlık karnesi ibraz etme zorunluluğu kaldırılmıştır. Tüm emeklilerimizin sadece Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ibraz etmek suretiyle her türlü sağlık yardımını alabilmelerine imkân sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; elbette ki bu yaptıklarımızı hiçbir zaman nihai sonuç olarak görme anlayışında değiliz. Devletimizin imkânları elverdiği oranda sadece emeklilerimizin değil tüm çalışanlarımızın ve 70 milyon vatandaşımızın hayat şartlarını iyileştirmek en başta gelen görevimizdir ama şu bir gerçektir ki emeklilerimizin imkânları geçmişe oranla İktidarımız döneminde daha ileri seviyelere taşınmıştır ama bunu, biraz önce ifade ettiğim gibi, yeterli görmemiz mümkün değildir. Daha iyi şartlara kavuşmaları için çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Bakan, elektrik faturasını kim ödeyecek emeklilerin?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Bu vesileyle, emeklilerimizin Emekliler Haftası’nı kutluyor, ülkemize ve milletimize verdikleri hizmetlerden dolayı kendilerine bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Gündem dışı üçüncü söz, ülkemizdeki işsizlik sorunu ve asgari ücret hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Mümin İnan’a aittir.

Buyurun Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan, ülkemizdeki işsizlik sorununa ve uygulanmakta olan asgari ücrete ilişkin gündem dışı konuşması

MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ülkemizdeki işsizlik sorunları ve asgari ücret hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün en önemli sorunlarımızdan birisi olan işsizliğin insan yaşamı üzerinde önemli ölçüde ekonomik ve psikososyal sorunlara yol açtığı bilinmektedir. Son yıllarda küreselleşme ve ekonomide yeniden yapılanma adı altında uygulanan denetimsiz ve kontrolsüz aşırı liberal ekonomik politikalar Türkiye’de işsizliğin boyutlarını çok ciddi sorunlar çıkaracak bir düzeye yükseltmiştir.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre güya sürekli büyüyoruz. Dün de 2008 yılının ilk çeyreğindeki büyüme oranları yüzde 6,6 olarak açıklandı. Hâlbuki, aynı TÜİK 2008 dönemi itibarıyla yani 6,6 oranında büyüdüğümüz dönemdeki işsizlik oranını yüzde 11,6 olarak hesapladı. Bu hesaplamalara göre ülkemizdeki işsizlik oranları geçen yıllara göre sürekli artış göstermektedir. Üstelik iş bulma umudu olmayanlar, iş arayıp son üç ay içinde iş arama kanallarını kullanmayanlar ya da işe başlamaya hazır olup da iş aramayanlar, mevsimlik işsizler ve iş bulamayıp da ailelerinin yanında ücretsiz çalışanlar işsiz sayılmadığı için bu hesaplamalara dâhil edilmemektedir. Bu kesimler de dikkate alındığında, 2008’in ilk üç ayı içinde işsizlik oranının yaklaşık yüzde 25 düzeyine ulaştığı bir gerçektir.

Ülkemizde yaşanan işsizlik boyutlarında özellikle üniversite mezunu kişilerin hiç de azımsanmayacak bir şekilde önemli bir yere sahip olması, işsizliğin eğitim ya da başka bir sınırlamaya gidilerek açıklanmasının mümkün olmadığını göstermektedir.

Ülkemiz öyle bir hâle gelmiştir ki insanlar iş yapamaz, iş bulamaz durumdadırlar. Oysa gerçekten büyüme varsa işsizliğin azalması gerekmektedir. Son bir yılda ülkemizdeki tüm ekonomik göstergelerde bozulmalar vardır. Bir taraftan üretimdeki büyüme oranları düşmüş, diğer taraftan       enflasyon ve işsizlik oranları yükselmiştir. Dar gelirlinin enflasyonu ise zorunlu tüketim mallarındaki aşırı yükselmeler sebebiyle daha da fazla artmıştır. Bugün yürürlüğe giren elektrik zammı da bu göstergelerden bir tanesidir. Bu zamla birlikte sanayimizin artan maliyetleri ekonomimizin rekabet gücünü çok olumsuz etkileyecek, son dönemlerde sıkıntıya düşen sanayicilerimiz fabrikalarını kapatmak durumunda kalacaklardır. Nitekim Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Niğde’de de en büyük sanayi kuruluşlarından birisi olan Koyunlu İplik ve Halı Fabikası 1972’den bu yana ilk defa işçilerini, 600 işçisini ücretsiz izne çıkarmak durumunda kalmıştır. Maalesef uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu çiftçi ve esnaf kan ağlarken, sanayicimiz de bu duruma düşürülmüş ve bugün ekonomide gelinen noktada işsizlerin iş bulma şansı olmadığı gibi, çalışan insanlarımızın birçoğu da işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ülkemizin içinde bulunduğu şartlarda işsizlik acil çözüm bekleyen en önemli sosyal sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu sorunun ciddiye alınmaması ya da ertelenmesi toplumun tüm dengelerini altüst edecek, önemli toplumsal sıkıntılara yol açacaktır. Hiç vakit kaybetmeden üretim ve istihdamı arttırarak ülkemizin en önemli sorunu olan işsizliğe çare bulmak zorundayız.

Ayrıca, bu milletin vekilleri olarak, işsizliği çözmeye yönelik politikaların yanında, asgari ücretle çalışan ve aldığı parayla karnını bile doyuramayan vatandaşlarımızın aldığı ücretler konusunda da hemen bir iyileştirme ve çözüm arayışına gitmeliyiz. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yapmış olduğu araştırmalar sonunda, haziran ayında 710 YTL ile 750 YTL açlık sınırı olarak belirlenmiş, yoksulluk sınırı olarak da 2.300 YTL ile 2.400 YTL civarında hesaplanmıştır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı doğrultusunda bugünden itibaren yıl sonuna kadar geçerli olacak asgari ücret ise yüzde 5 artırılarak on altı yaşından küçükler için net 414,92 YTL’den 432,97 YTL’ye, on altı yaşından büyük bekâr bir işçi için -asgari geçim indirimi dâhil- net 481,55 YTL’den 503,26 YTL’ye yükseltilmiştir. Bu vatandaşlarımız aldıkları bu ücretle hangi ihtiyaçlarını karşılayabilirler? Bunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Yoksulluk sınırından vazgeçtik, neredeyse iki asgari ücretin toplamı ancak açlık sınırını karşılayacak durumdadır. Hiç kimsenin bu insanları açlık sınırında, altında yaşatmaya hakkı yoktur. Çünkü, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23’üncü maddesine göre…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam ediniz Sayın İnan.

MÜMİN İNAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

…“Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin eşit iş karşılığı eşit ücrete hakkı vardır. Çalışan her kimsenin, kendisine ve ailesine, insan haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.” denmektedir. Bunu sağlayacak olanlar da hükûmetlerdir. Bunun takdirini de saygıdeğer milletvekili arkadaşlarıma bırakıyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; bugünkü yönetim anlayışı, esnaf ve sanayici için eski tatlı kârların artık yok olduğu “Batan batar”, asgari ücret ve altında çalışanlar için ise “İsteyen çalışır, isteyen çalışmaz, dışarıdan asgari ücretin yarısına çalışacak milyonlar var.” diyerek bu acımasız küresel ekonominin Türkiye’deki uygulamalarına mahkûm etmekte ve tercih haklarını ortadan kaldırmaktadır.

Biz, bu sorunları çözmek için, milletvekili arkadaşlarımızla beraber, ortaya konulabilecek her türlü olumlu katkıya Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek vereceğimizi belirtir, bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnan.

Sayın Çöllü, sisteme girmişsiniz. Niçin?

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı nedeniyle kısa bir söz almak istiyorum, bugün bayram malumunuz.

BAŞKAN – Peki, bir dakikalık söz veriyorum size.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’na ilişkin açıklaması

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Efendim, denizlerdeki egemenlik haklarımızı geri alarak yurttaşlarımıza sunan Kabotaj Yasası, deniz kaynaklarımızın kullanılması ve denizciliğimizin gelişmesi için önemli bir süreci başlatmıştır. Yüce Atatürk’ün öngörüsüyle denizciliğimizin gelişmesi yönünde atılan başarılı adımların bugün aynı hızla sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Her alanda dünyayla yaşayan Türkiye’nin denizciliğe gereken önem ve önceliği vermesi ulusal bir zorunluluktur. Çünkü denizlerimiz çok büyük bir potansiyeli barındırmaktadır.

Bugün Yunanistan’ın kişi başına denizcilikten aldığı millî gelir 10 bin dolar iken Türkiye’nin 700 dolardır. Bu da, bizim denizcilik alanında almamız gereken daha çok yol olduğunu göstermektedir. Denizlerimizin korunması, denizcilik sektörünün taşımacılıktan gemi inşasına, liman hizmetlerinden deniz turizmine, küçük balıkçısına kadar tüm yönleriyle geliştirilmesi için çaba göstermeliyiz. Çünkü denizler yaşam kaynağıdır, geçim kaynağıdır, besin kaynağıdır, esin kaynağıdır.

Bu düşüncelerle, vatandaşlarımızın Kabotaj ve Denizcilik Bayramı’nı kutluyor, tüm denizcilerimize başarılar diliyorum.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çöllü.

Sayın milletvekilleri, Tunceli Milletvekili Kamer Genç, yazılı bir müracaatta bulunarak, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi ve son gelişmeler.” konusunda yapılan görüşmeler ve yayınlanan bildiri nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuyu ele alarak gerekli cevapları vermesini talep etmektedir.

Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görüşme usulleri ve gündemin oluşumu bellidir. Bu nedenle müracaat hakkında Başkanlığımızca yapılacak herhangi bir işlem şu anda yoktur Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim efendim. Bu konuda çok uygulamalarımız var. Bugün Avrupa Konseyi Parlamenterler…

BAŞKAN – Bir dakika dinler misiniz beni Sayın Genç

KAMER GENÇ (Tunceli) – Müsaade ederseniz, bir açıklama yapayım.

BAŞKAN - Çok istiyorsanız, 60’ıncı maddeye göre kısa bir açıklama yapın. Söz hakkı veriyorum.

Bir dakika konuşma süreniz.

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye hakkında yapılan görüşmelerde alınan karara ve yayınlanan bildirilere ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, gerek Avrupa Parlamentosu gerek Avrupa Konseyi Parlamenterler Birliği son aldıkları kararda Türk Parlamentosuna, Türk yargısına özellikle Bozcaada yani Türkiye’nin egemenliği altında bulunan bazı topraklara dil uzatmıştır. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak biz bu kişilerin, bu parlamentoların Türkiye’nin artık bu kadar hakaret edilecek bir ülke olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosuyla, yargısıyla, her kurumuyla en az Avrupa’daki parlamenterler kadar hukuka, insan haklarına, demokrasiye vâkıf olduklarını, bunların da hadlerini bilmesi gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosunun ve yargısının dil uzatılacak kurumlar olmadığını bu Parlamento olarak dile getirmemiz ve bunlara bir bildiriyle cevap vermemiz lazım. Bugüne kadar, maalesef, bu konuda yapılan dil uzatmalara karşı gerek Parlamentoda gerekse Hükûmetin ve çeşitli kurumlardan cevap verilmediği için işte Yargıtay Başkanlar Kurulu bildiri yayımladı ve ordudan zaman zaman ses çıktı. O kurumlara söz bırakmadan, Parlamentonun bu konuda Türkiye Cumhuriyeti devletinin en kutsal kurumu olarak olaya el koyması ve bunlara gerekli cevabı vermesi gerektiğine inanıyorum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

Okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Ukrayna Parlamento Başkanı        Arsheniy Yatsenyuk’un resmî davetine icabetle yapacağı ziyarete katılacak olan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/481)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Ukrayna Parlamento Başkanı Arseniy Yatsenyuk’un davetine icabetle, bir Parlamento heyetiyle beraber Ukrayna’ya resmi ziyarette bulunması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca, Genel Kurul’un 17 Haziran 2008 tarihindeki 118. birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan Kanun’un 2. Maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurul’un bilgisine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

Adı soyadı:                                          Seçim çevresi:                                    

1) Hüsnü Çöllü                                     Antalya Milletvekili (CHP)

2) Necati Özensoy                                Bursa Milletvekili (MHP)

3) İbrahim Yiğit                                    İstanbul Milletvekili (AK Parti)

4) Avni Doğan                                      Kahramanmaraş Milletvekili (AK Parti)

5) Hasan Kara                                       Kilis Milletvekili (AK Parti)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, şimdi, burada “grupları olan siyasi partiler” diye bahsediyor ama ne hikmetse DTP yok bu işin içerisinde. Bu nasıl bir adalet, nasıl bir anlayış? Yani sürekli bunlar aynen böyle sunuluyor Genel Kurulda ama içinde DTP yok.

BAŞKAN – Onun hesaplamasını nasıl yapıyorlar bilmiyorum, herhâlde orana göre yapıyorlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani bir grubu yok sayıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı.

SIRRI SAKIK (Muş) – Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı bir grubu yok sayıyor, demokrasiden ve hukuktan bahsediyor.

M. NURİ YAMAN (Muş) – Grup denince grubun bir hakkı doğar. “Grup” deyimi geçiyor, “grup” bir hakkı doğurur.

BAŞKAN – Özel bir görüşme yapın.

SIRRI SAKIK (Muş) – Yaptık, yok...

BAŞKAN – Peki.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın (6/579) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/68)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 187 nci sırasında yer alan (6/579) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Kürşat Atılgan

                                                                                                                   Adana

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un (6/692) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/69)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 285 inci sırasında yer alan (6/692) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                       Mehmet Akif Paksoy

                                                                                                           Kahramanmaraş

BAŞKAN – Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Komisyondan istifa önergeleri vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

3.- Tokat Milletvekili Osman Demir’in, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/71)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliği görevimden ayrılıyorum.

Gereğini arz ederim.

                                                                                                             Osman Demir

                                                                                                                   Tokat

4.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar’ın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/72)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çevre Komisyonu üyeliği görevimden ayrılıyorum.

Gereğini arz ederim.

                                                                                                          Nusret Bayraktar

                                                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 22 milletvekilinin, Malatya ilinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Malatya İl’inde yaşanan sorunların tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Oktay Vural                               (İzmir)

2) Osman Çakır                              (Samsun)

3) Necati Özensoy                          (Bursa)

4) Mehmet Şandır                           (Mersin)

5) Sabahattin Çakmakoğlu              (Kayseri)

6) Kamil Erdal Sipahi                     (İzmir)

7) Reşat Doğru                               (Tokat)

8) Süleyman Latif Yunusoğlu        (Trabzon)

9) Ahmet Bukan                             (Çankırı)

10) Kürşat Atılgan                          (Adana)

11) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

12 Mehmet Akif Paksoy                (Kahramanmaraş)

13) Osman Ertuğrul                        (Aksaray)

14) Mümin İnan                             (Niğde)

15) Ahmet Kenan Tanrıkulu           (İzmir)

16) Yılmaz Tankut                          (Adana)

17) Alim Işık                                  (Kütahya)

18) Hasan Çalış                              (Karaman)

19) Mustafa Kalaycı                       (Konya)

20) Recep Taner                             (Aydın)

21) Rıdvan Yalçın                          (Ordu)

22) Mithat Melen                            (İstanbul)

23) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

Gerekçe

Malatya İli Ekonomik, Sosyal ve Kültürel olarak her dönemde lokomotif olmuş ve Türkiye'nin bir kesitini oluşturmuştur. Malatya bu açıdan Türkiye'nin ve özellikle Doğu Anadolu'nun önemli bir cazibe merkezi olma potansiyeli taşımaktadır.

Ancak son yılarda başta tarım olmak üzere Malatya'nın ekonomik sorunları çığ gibi büyümüş, tarım, sanayi ve ticaret neredeyse durma noktasına gelmiş içler acısı bir vaziyettedir.

Adı Malatya ile özdeşleşen, 250 bin kişiye ekmek kapısı olan kayısı tarım alanında ilin en başta dile getirilmesi gereken problemidir. Bu konunun ayrıca araştırılması gerekmektedir.

Son yıllarda ülkemizde yaşanan genel kuraklık nedeniyle, Malatya %70 oranında etkilendiği halde, Güneydoğu illerine yönelik doğal afet ve teşvik kapsamına alınmaması bilhassa kayısı çiftçisini ciddi mağdur etmiştir.

Hükümetin ekonomi politikaları neticesi Malatya ekonomisine katkısı sınırlı olmuş, küçük-büyük bütün sanayi işletmeleri üretimde ciddi sıkıntılar yaşamış, kapasiteleri daralmış, işçi çıkarmaları çoğalmıştır.

Malatya'daki ticaret erbabı ve esnaf ayakta kalma ve yaşama mücadelesi vermektedir. Tüccar ve esnaf gelecekten ümitsiz, neredeyse ticaret durma noktasına gelmiştir. Altyapıya yönelik ise hiçbir yatırım ve faaliyet yapılmamış, sorunlar büyümüştür.

Malatya Sigara Fabrikası özelleştirilmiştir. Ancak bu özelleştirme ile çalışanların mağdur olacağına dair önemli endişeler bulunmaktadır. Bu fabrikanın Malatya'da çalışması ve istihdamını artırması gerekmektedir.

Devlet Demir Yolları tarafından Yeşilyurt ilçesinde 749 dekar alan üzerinde 1979 yılında yapımına başlanan vagon onarım fabrikası bugüne kadar atıl vaziyete kalmıştır. 2004 yılında DDY işletmesi Genel Müdürlüğünce vergi borcuna karşılık Milli Emlak'a devredilmiş ve Hazinece 5084 sayılı kanun gereğince değerlendirmeye çalışılmıştır. Ancak yatırımlara bedelsiz arsa tahsisi, binaları kapsamadığından bu mümkün olamamıştır.

Malatya belediyelerinin imar, su, kanalizasyon, doğalgaz, katı atık, ulaşım, arıtma tesisi gibi mahalli müşterek ihtiyaçlarının çağdaş yönetim anlayışına uygun olarak bütüncül bir yaklaşımla karşılanması, ancak idari ve ekonomik yönden güçlü bir yerel yönetim biriminin koordinesinde mümkün olabilecektir. Bu bakımdan Malatya belediyesinin Büyükşehir statüsüne alınması değerlendirilmelidir.

Malatya Erhaç Havaalanı fiziki kapasite itibariyle yeterli olduğundan, yine yurt dışında (ağırlıklı olarak Almanya'da) ikamet eden vatandaşlarımız ile işadamlarımızın talebi ve ilimizin sanayileşme ve ihracat potansiyeli dikkate alınarak, özellikle yaz aylarında ve hac mevsiminde Erhaç Havaalanı'nın uluslararası uçuşlara açılması önem taşımaktadır.

Malatya'da tarımsal potansiyel yüksek olmasına rağmen maalesef ödenek yetersizliği nedeniyle büyük sulama projeleri tamamlanamamıştır.

Diğer taraftan Malatya'nın ulaşım sorunları devam etmektedir.

Malatya'yı ilçelerine ve bölge illerine bağlayacak karayolu projelerinin tamamlanması gerekmektedir.

Yukarıda bahsedilen ciddi ekonomik sorunlara paralel olarak da işsizlik artmıştır. Resmi rakamlara göre işsizlik oranı %20'nin üzerindedir. Doğu ve güneydoğuda yaşanan güvenlik sorunu nedeniyle Malatya'ya ciddi oranda göç olmuştur. Bu da ilde çeşitli sıkıntılara neden olmaktadır.

Malatya'da eğitime gereken önem verilmemiş artan nüfus ve gelişen ihtiyaçlara uygun olarak gerekli yatırım yapılamamıştır. Okul ve derslik ihtiyaçları artarak devam etmiş, görülmemiş partizanlık örnekleri sergilenmiş, Milli ve manevi değerlerine bağlı eğitimciler üzerinde ciddi baskı ve yıldırma politikaları uygulanmıştır. Öte yandan Malatya için önemli bir cazibe merkezi olan İnönü Üniversitemizin bazı birimlerinin kadro kanunu çıkmadığından Üniversite yeterince büyüyememektedir. Özellikle Turgut Özal Tıp Merkezinin bölgede önemli bir potansiyel oluşturduğu dikkate alınarak, sorunlarının çözülmesi sadece Malatya açısından değil Doğu Anadolu açısından da büyük önem taşımaktadır.

Pek çok alanda olduğu gibi sağlık alanında da ne yaptığını bilmez sağlık uygulamaları çeşitli sıkıntılara yol açmıştır. Yolsuzluk iddialarında da ciddi sorunlar yaşanmaktadır.

Tüm bu nedenlerle Malatya ilinde yaşanan sorunların tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda Meclisimize büyük görev düşmektedir. Yüce Meclisimizin bu görevi yerine getirmesi için Meclis Araştırması yapılması gerekmektedir.

2.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz ve 23 milletvekilinin, Manisa ilinin sorunlarının araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Manisa İlinin sorunlarının araştırılarak, yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Mustafa Enöz                             (Manisa)

2) Oktay Vural                               (İzmir)

3) Mehmet Akif Paksoy                 (Kahramanmaraş)

4) Erkan Akçay                              (Manisa)

5) Ahmet Orhan                             (Manisa)

6) Kamil Erdal Sipahi                     (İzmir)

7) Necati Özensoy                          (Bursa)

8) Osman Ertuğrul                          (Aksaray)

9) Hasan Çalış                                (Karaman)

10) Akif Akkuş                              (Mersin)

11) Kürşat Atılgan                          (Adana)

12) Ali Uzunırmak                         (Aydın)

13) Süleyman Latif Yunusoğlu      (Trabzon)

14) Mustafa Kemal Cengiz             (Çanakkale)

15) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

16) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

17) Metin Çobanoğlu                     (Kırşehir)

18) Ahmet Bukan                           (Çankırı)

19) Recep Taner                             (Aydın)

20) Abdülkadir Akcan                    (Afyonkarahisar)

21) Tunca Toskay                           (Antalya)

22) Ahmet Kenan Tanrıkulu           (İzmir)

23) Bekir Aksoy                             (Ankara)

24) Alim Işık                                  (Kütahya)

Gerekçe

Manisa İlimiz tarımsal potansiyeli ve tarımsal üretimi ile ülkemizin önde gelen illerindendir. İlimizde halkımızın büyük bir çoğunluğu tarımla uğraşmakta, geçimlerini tarımdan elde etmektedirler. Çiftçilerimiz çok büyük sıkıntı içinde yaşamaktadırlar.

Üreticimiz Ziraat Bankasına, diğer bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine, tarımsal sulamada TEDAŞ'a olan borçlarını ödeyemez hale gelmişlerdir.

Dünyanın bir gıda kaosu ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı uluslararası kuruluşlar tarafından dile getirilmektedir. Hal böyle iken ülkemizde tarım kesimi hükümet tarafından destekleneceğine yok edilmeye çalışılmaktadır.

Bölgemizde alışılagelen tarım çeşitliliği dışında üretim yapılmamaktadır. Alternatif ürün deseni konusunda ilgili kurum ve kuruluşlarca gerekli araştırmalar yapılarak bölge çiftçisinin önü açılmalıdır.

Çiftçilerimizin bilinçlendirilerek toprağa uygun ürün deseninin doğru olarak tespit edilmesi, buna yönelik proje ve planların oluşturularak uygulamaya bir an önce geçilmesi gerekmektedir.

Bölgemizde organik tarımın yaygınlaştırılması, organik tarımla üretim gerçekleştiren çiftçilerimizin desteklenmesi gerekmektedir.

Gediz nehri bugün için kilometrelerce uzunlukta bir açık kanalizasyon isale hattına dönüşmektedir. Nehir flora ve faunasıyla can çekişmekte ve kendisiyle birlikte içinden geçtiği Ovayı da ölüme götürmektedir.

Arıtma yapılmaksızın nehre dökülen atıklar akarsuyun yoğun olarak kanserojen maddeler taşımasına neden olmakta, halk sağlığını da ciddi bir biçimde tehdit etmektedir.

Son yıllarda IMF politikaları ile tütün ekim alanları iyice daralmıştır. Başka ürün yetiştirme imkânı olmayan kırsal bölgelerimizde büyük bir yoksulluk yaşanmaktadır. İzlenen yanlış politikalar ve yetiştirilen tütünlerin satılamaması tütün ürünü yetiştiren köylülerimizi perişan etmiştir. Bu bölgelerde kısmen zeytinciliğe yönelme bulunmaktadır. Fidan temini ve dikiminde ekonomik zorluklar yaşanmakta olup, fidan temini ve dikiminin desteklenmesi gerekmektedir.

Gördes İlçemiz sınırları içerisinde yapılmakta olan Gördes Barajı, Salihli İlçemiz sınırları içerisinde Yeşilkavak Barajı, Selendi İlçesi Alan deresi üzerine yapılması planlanan Ayanlar Barajı, Alaşehir İlçesi Afşar Çayı üzerine yapılması planlanan Afşar II Barajı, Kırkağaç İlçesi Gelembe mevkiine kurulması düşünülen Çaltıcak Barajı, Ahmetli İlçesi Kelebek Deresi üzerine kurulması planlanan Kelebek Barajı, Gördes İlçesi Güneşli Beldesi İnderesi üzerine kurulması planlanan Güneşli Barajlarının bir an önce tamamlanması gerekmektedir.

Yine Alaşehir ilçesi Kavaklıdere çayı ile Zeytinçay ve Sakız dereleri üzerine gölet kurulması gerekmektedir.

Manisa ilimiz, tarihi doğal değerler bakımından oldukça zengin bir ildir. Paranın ilk defa basıldığı yer olan ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Sart beldesi Salihli ilçemiz sınırları içerisinde bu bölgede yer almaktadır. Yine bu bölgede beş çeşit termal su kaynakları ve Bozdağlar bulunmaktadır. Söz konusu bu bölgenin kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi yapılması, bölgenin gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Kula-Salihli-Manisa bölünmüş yol çalışması ile Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolunun bir an önce bitirilmesi gerekmektedir.

Manisa ilimizde bulunan Celal Bayar Üniversitesi 15 yıllık üniversitedir. Üniversitenin açık ve kapalı spor tesisleri inşaatı, kampüs altyapısı inşaatı, derslik ve merkezi birimler inşaatı gibi fiziki sorunları bulunmaktadır. Üniversitenin araştırma uygulama hastanesi halen bitirilememiştir, bunun için de yeterli ödenek temin edilmemiştir.

Açıklanan bu nedenlerle sorunların yerinde tespit edilerek konunun aydınlığa kavuşturulması ve gereken önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizdeki sokaklarda yaşamak veya çok küçük yaşlarda sokaklarda çalışmak durumunda olan çocukların içinde bulunduğu sorunların araştırılarak, sıkıntılarının giderilmesine yönelik çözümlerin geliştirilip alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                               (Niğde)

2) Mithat Melen                              (İstanbul)

3) Rıdvan Yalçın                            (Ordu )

4) Mehmet Şandır                           (Mersin)

5) Metin Çobanoğlu                       (Kırşehir)

6) Süleyman Turan Çirkin              (Hatay)

7) Ahmet Kenan Tanrıkulu             (İzmir)

8) Hasan Çalış                                        (Karaman)

9) İzzettin Yılmaz                           (Hatay)

10) Atila Kaya                                         (İstanbul)

11) Necati Özensoy                        (Bursa)

12) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

13) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

14) Münir Kutluata                         (Sakarya)

15) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

16) Ümit Şafak                               (İstanbul)

17) Kemalettin Nalcı                       (Tekirdağ)

18) Recep Taner                             (Aydın)

19) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

20) S. Nevzat Korkmaz                  (Isparta)

21) Kamil Erdal Sipahi                   (İzmir)

22) Yılmaz Tankut                          (Adana)

23) Ahmet Duran Bulut                  (Balıkesir)

24) Gürcan Dağdaş                        (Kars)

Gerekçe:

Ülkemizin hızlı bir değişim sürecine girmesiyle birlikte, sağlıksız bir kentleşme sonucunda toplum yapısındaki olumsuz değişikliklere paralel olarak bozulan aile yapısı, ekonomik yoksulluk ve köyden kente göç sonucu oluşan kültürel çatışma gibi sebeplerle bazı aileler toplumsal yaşamının dışına itilmişlerdir. Buna benzer toplumsal değişimler, büyük ümitlerle kente göçen insanlarımızın aile ilişkilerini olumsuz etkileyerek, çocuklarını başıboşluğa sürüklemektedir. Ayrıca boşanmalar, resmi nikâh olmaksızın yapılan evlilikler, değişik eşlerden olan çocuklar, ebeveynlerden birinin evi terk etmesi gibi nedenler de çocukların ruh halini olumsuz etkilemekte ve onları evlerini terk ederek sokaklarda yaşama arayışına itmektedir. Bu sorun yoğunlukla metropol illerde çok daha ileri boyutlara ulaşmıştır. Bu soruna, kısa bir süre içerisinde sistemli bir çözüm getirilememesi durumunda zaman içerisinde ülkemizin en önemli sosyal ve iç güvenlik sorunu haline gelmesi kaçınılmazdır. Bu çocukların bir bölümü, yoksulluk, aşırı kalabalık, fiziki ve ekonomik imkânsızlıklar, cinsel ya da duygusal istismar gibi etkenler nedeniyle aileleri ile sorun yaşamaktadır. Koşullara uyum sağlamak için gösterilecek çabalara karşın, acil olarak çok daha ciddi toplumsal tedbirler alınmazsa maalesef gelecekte de çocuklarımızın önemlice bir bölümü ülkemizdeki kentlerin sokaklarında yaşayan ve çalışan çocukların saflarına katılacaktır. Genellikle sokaktaki çocuklar, iki ana gruba ayrılarak ele alınmaktadır. Bunlar; sokakta çalışıp akşam evine dönen yani bir evi olan, akşamları düzenli olmasa da evine dönen çocuklar ile evi olmayan 24 saat sokakta yaşayan, ailesiyle ilişkileri kopuk olup geçimini sokaktan sağlayan çocuklar olarak gruplandırılmaktadırlar. Dönecek bir evi olmayan veya çeşitli sebeplerle evine dönmeyi reddeden bu çocuklar, zaman zaman suça bulaşıp, zaman zaman tiner, bali gibi uçucu ve uyuşturucu maddeler kullanan, ya da bunlara gereksinim duyan, sokağı mekân edinen çocuklardır. Bu çocukların aile, okul, çocuk kurumları gibi kendilerine karşı sorumluluğu olan kişi ya da kurumlarla hemen hemen hiç temasları bulunmamaktadır. Çeşitli nedenlerle evden kaçmış, aile ve toplumla bağları tamamen kopmuş olan bu çocuklar küçük gruplar halinde, kendilerine özgü kurallarıyla sokaklarda yaşamı seçmek zorunda kalmışlardır. Bu çocuk ve gençler sokakta, şiddet, fiziksel ve cinsel istismar, başkaları tarafından suç işlemeye zorlanmak, kronik-tehlikeli bulaşıcı hastalıklara yakalanmak, bakımsızlık sonucu oluşan hastalıklar, kaçırılma, öldürülme gibi tehlikelerle iç içe yaşamaktadırlar. Bu çocuklarımızın sayısının, en iyimser tahminlerle 7-8 bin civarında olduğu düşünülmektedir.

Sokakta çalışan çocuklar ise, ailesinin geçimine katkıda bulunmak ya da kendi masraflarını karşılamak için günün bir bölümünde sokakta çalışan çocuklardır. Mendil, sakız, su, kart satanlar, ayakkabı boyacılığı yapanlar, kırmızı ışıkta araba camı silenler, sabit noktalarda dilencilik yapanlar buna örnektir. Bunlar da maalesef sürekli, sokaklarda hak etmedikleri ve o yaştaki bir çocuğun baş edemeyeceği çeşitli davranış ve tehlikelerle yaşamak durumunda kalmakta eğitim imkânlarından mahrum bırakılmaktadırlar.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

A) Tezkereler (Devam)

2.- Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan F. Gümrükçoğlu’nun İsviçre’ye yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/482)

                                                                                                                20/6/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Uzm. Dr. Orhan F. Gümrükçüoğlu’nun, 19-24 Mayıs 2008 tarihlerinde Cenevre’de düzenlenen Dünya Sağlık Örgütü 61. Dünya Sağlık Asamblesi Toplantısı’na katılmak üzere bir heyetle birlikte 18-21 Mayıs 2008 tarihlerinde İsviçre’ye yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

Liste

Kemalettin Aydın                                                                         Gümüşhane Milletvekili

Rüstem Zeydan                                                                               Hakkâri Milletvekili

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum efendim.

 

Kapanma Saati: 16.06

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun İsrail’e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/483)

                                                                                                                27/6/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun, görüşmelerde bulunmak üzere 21-24 Mayıs 2008 tarihler arasında İsrail’e yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

BAŞKAN – Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

B) Önergeler (Devam)

5.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Gider Vergileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/192) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/70).

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/192 Esas Numaralı, “Gider Vergileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim” 45 gün içinde komisyonlarda sonuçlandırılmadığından, iç tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan genel kurul gündemine alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Yılmaz Ateş

                                                                                                                  Ankara

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak buyurun Sayın Ateş.

YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 1999 yılında ulus olarak yaşadığımız bir acı… Bildiğiniz gibi, depremden sonra GSM abonelerine yüzde 25 oranında bir özel iletişim vergisi konmuştu. Bunun uygulaması 2002 yılına kadar devam etmesi gerekirken, süresi 2 defa uzatıldı ve maalesef şu anda da kalıcı hâle getirildi. Dilerim ne ülkemize ne de dünyaya Tanrı bir daha böyle bir acı yaşatmaz. Ama bu acı nedeniyle toplumumuzun, ulusumuzun gösterdiği dayanışma duygusunun bir ranta çevrilerek yüzde 25 oranında sürekli bir hâle gelen vergiyi de sürdürmenin bir anlamı yok diye düşünüyorum.Bu oran, değerli arkadaşlar, Uganda’da yüzde 30, Zambiya’da yüzde 25, Tanzanya’da yüzde 29, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 15 ile 25 arasında değişirken maalesef ülkemizde yüzde 60’a varan bir zam, “vergi” adı altında bir zam uygulanmaktadır. Bu doğru bir yaklaşım değildir, bundan bir an önce dönülmesi gerekmektedir. O nedenle, kanun teklifimizin sayın milletvekilleri tarafından da desteklenmesini dilemekteyiz.

Değerli arkadaşlar, bu bir hukuksuzluk anlamına gelmektedir. Hukuksuzluğu sürdürmenin hiçbir anlamı yok. Bu hukuksuzluğu sürdürdüğümüz zaman bu hukuksuzluğun giderek yaşamımıza da girdiğini görmekteyiz.

Sayın Başkanın da hoşgörüsüne sığınarak, bu süre içinde de kalarak, değerli arkadaşlar, bugün 1 Temmuz, 2 Temmuz olaylarının on beşinci yıl dönümü. Bu aradan geçen on beş yıllık süre içerisinde maalesef gerçek failler yakalanıp yargının karşısına çıkarılamamıştır. Yine bu on beş yıllık süre içerisinde -Sayın Reha Çamuroğlu’nun da belirttiği gibi- orası, “Müze olsun.” talebi olmasına rağmen, bir dönerci, bir kebapçı dükkânı olarak o otel faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu bir insanlık ayıbıdır, bunun kaldırılması gerekir. Madımak Oteli’nin bir müze hâline getirilmesi lazım.

Yine arkadaşlarımız geçen dönemlerde de öneri vermişlerdi. Bir insan eğer “Benim ibadet yerim burasıdır.” derse, oraya devletin, iktidarların “Hayır, burası sizin inanç yeriniz değildir.” demesini doğrusu anlamak mümkün de değildir. O nedenle, cemevlerinin de bir an önce ibadet yeri olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Bu hukuksuzluk, değerli arkadaşlar, görüyoruz ki, sürdürülebilir bir hâle gelmiş. Bundan tam on üç ay önce, 12 Haziran 2007 tarihinde bir grup gazeteci tutuklandı, adına da “Ergenekon Operasyonu” denildi. Değerli arkadaşlar, ben 12 Martı yaşadım, 12 Eylülü yaşadım; birisinde öğrenci, birisinde gazeteciydim. Değerli arkadaşlar, çok sanıklı davalar görüldü; siyasi partiler davaları, dernek davaları, sendika davaları... Değerli arkadaşlar, on üç ay süren bir iddianame sürecini bugün Türkiye’de de, dünyada da bir hukuk sistemi yaşamamıştır.

Buna dayanılarak bugün yine birtakım aydınlarımız, sivil toplum örgütlerimizin başkanları, Atatürkçü Düşünce Derneğinin Başkanı, Ticaret Odası Başkanı, bir gazetemizin Ankara temsilcisi… Bir eski milletvekilinin de aranmakta ve tutuklanmak üzere olduğu belirtiliyor. Sayın iktidarın bunu sürdürmemesi gerekir. Yargıya intikal etmiş bir olay, denilebilir ama on üç ay süren bir iddianamenin ortaya çıkarılmaması da Türkiye'nin ayıbıdır. Bu ayıbı da yaşatmamak gerekir diye düşünüyorum.

Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlarken kanun teklifimize de desteklerinizin olmasını diliyorum. Tekrar saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ateş.

Evet, önerge üzerinde bir milletvekili olarak Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş ve arkadaşlarının İç Tüzük’ün 37’nci maddesi mucibince doğrudan gündeme alınmasını istedikleri Gider Vergileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Bilindiği gibi, 17 Ağustos depreminden sonra ülkemiz maddi ve manevi büyük acı ve yıkımlarla karşı karşıya kalmıştır. Binlerce insanımız ölmüş, yaralanmış, binlerce maddi hasarlı yıkımlar olmuştur. Zamanın Hükûmeti de yaraları sarmak amacıyla bazı ekonomik tedbirler almış olup bunlardan biri de cep telefonları abonelerinin yüzde 25 oranında özel iletişim vergisiyle muhatap edilmeleri olmuştur. Bu vergi geçici olarak konulmasına rağmen, bitiş tarihinden sonra iki kez uzatılmış ve bilahare kalıcı hâle gelmiştir, artık bu vergiler oturmuş ve bütçe kalemlerinde de ciddi bir gelir oluşturmuştur.

Bu nedenle mevcut durumun devamının ve mezkûr yasa teklifinin İç Tüzük 37’nci maddesine göre öncelikle görüşülmesinin aleyhinde olduğumu saygıyla arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tutan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda yer alan, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfi şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları; bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine uyduğu iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında, Anayasa’nın 100’üncü ve İç Tüzük’ün 107’nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin (9/2) esas numaralı önergesi üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.

VII.- MECLİS SORUŞTURMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)

BAŞKAN - Bu görüşmede, sırasıyla önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, şahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruşturma açılması istenmiş bulunan Başbakan veya Bakana söz verilecektir.

Konuşma süreleri onar dakikadır.

Meclis soruşturması önergesi Genel Kurulun 10/6/2008 tarihli 115’inci Birleşiminde okunmuş ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıştır. Bu nedenle, soruşturma önergesini tekrar okutmuyorum.

İlk söz, önerge sahibi olarak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir toplumu çağdaş kılan temel unsur o toplumda hukukun üstünlüğüne inanmaktır, hukukun üstünlüğünü temel kural olarak kabul etmek ve bunu yaşama geçirmektir. Eğer hukukun üstünlüğünü kâğıt üzerinde yapar, gerçekten yaşama geçirmezsek, hukukun üstünlüğü sadece kâğıt üzerinde kalır ve temel insan hakları büyük ölçüde ihlal edilmiş olur.

Türkiye'de öteden beri gündemden düşmeyen temel bir konu var. Haberleşme gizliliğinin ısrarla ihlal edildiği, bu konuda hükûmetlerin gerekli çabaları göstermediği, hatta Parlamentonun bu konuda gerekli çabaları göstermediği şeklinde yaygın bir kanaatin olduğunu da belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri, sadece bugüne özgü bir olay değil bu. Daha önce de telefon dinlemeleriyle ilgili olarak yine Parlamentoya pek çok konu gelmiş ve Parlamentoda tartışılmıştır. Hatta geçen, yine yasa dışı dinlemelerle ilgili yapmış olduğumuz bir toplantıda AKP’den değerli bir milletvekili Parlamentoda kurulan araştırma komisyonunun da sonuç alamadığını burada ifade etmişti. Gerçekten de 1997 yılında Parlamentoda kurulan araştırma komisyonunun sonuç bölümü aynen şöyle değerli milletvekilleri: “Komisyonumuz yaptığı çalışmalar sonunda, telefonların yasa dışı dinlendiği yolundaki yaygın kanaati gözlemlemiş ancak bu konuda kanıt elde edememiştir.” Araştırma komisyonu bile yaygın bir kanaat olduğunu gözlemlediğini raporunda ifade etmektedir ve o gün yapılan çalışma sonuçsuz bırakılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüde yine AKP’den grup başkan vekili bir arkadaşımız buraya gelerek dinlemelerin geçmişte çok dağınık bir ortam içinde yapıldığını, Jandarma Genel Komutanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Millî İstihbarat Teşkilatının farklı dinlemeler yaptıklarını ve bu dinlemelerin kontrol edilemediğini ve denetlenemediğini bu kürsüde ifade etmişti. Hatta -şöyle bir cümlesi var- Sayın Bozdağ’ın “İstedikleri gibi kullanıyorlardı ve toplum geçmişte bunun örnekleriyle doluydu.” diye bir açıklaması da var.

Değerli arkadaşlar, soruları yanıtlamak üzere kürsüye gelen İçişleri Bakanımız Sayın Beşir Atalay demokratikleşme sürecinin, insan hakları sürecinin güçlendirilmesi gerektiğini, özel hayata ne kadar önem verdiklerini, haberleşme ve iletişim özgürlüğüne ne kadar önem verdiklerini Parlamentoda dile getirmişti ve yine kendi ifadesiyle “İnsan özgürlüğünü, bireyin özel hayatını, demokrasiyi, açık toplumu her zerresine kadar savunan birisi olarak söylüyorum.” diyerek de altını çizmişti söylediklerinin. Ama Sayın Atalay’ın söylediği bir şey daha var, “Âdeta herkesi dinleme korkusu altında tutan, endişeye sokan bir ortama soktu son gelişmeler.” diye de bir açıklama yaptı.

Buna karşılık ne yapıldı? Parlamento buna karşılık ne yaptı? Değerli milletvekilleri, Parlamentoda bir yasa çıkardık. Yasanın temel noktası dinlemeyle ilgili olayların, olguların hukuk devletine özgü bir yapı içinde gerçekleşmesi ve bunun mutlaka yargı kararı içerisinde olmasıydı ve yine bu yasada yargı kararlarının içeriğinin ne olacağı da açıkça belirtilmiştir. Bakın, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodundan belirlenen düzenlemelerin de mahkeme kararında mutlaka olması gerektiği ifade ediliyordu.

Değerli arkadaşlar, yasayı Parlamento böyle çıkarmakla beraber, yürütme organı ve Sayın Başbakan bu yasaya aykırı bir uygulama yapmıştır ve yasa dışı dinlemelere ortam hazırlamıştır. Diyeceksiniz ki: “Nasıl oluyor bu?” Bu, mahkeme kararıyla da, Yargıtayın kararıyla da sabit hâle gelmiştir. Bakın, önce Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye genelinde bir izleme yetkisi almıştır. Arkasından Jandarma Genel Komutanlığı yine Türkiye genelinde bir izleme yetkisi almıştır.

Değerli milletvekilleri, yargı kararlarına baktığınızda, yapılan başvurulara baktığınızda telefonu dinlenecek kişi yok, telefon numarası yok, kimler olduğu belli değil. Ama Türkiye genelinde sanki Türkiye’deki herkes teröristmiş gibi, sanki Türkiye’de herkes yasa dışı bir örgütlenmenin içindeymiş gibi o mantıkta izleme alınmıştır. Peki, değerli arkadaşlar, Parlamentonun vermediği bir yetkiyi yürütme organı nasıl, bu kadar, yasalara aykırı olarak kullanabilir?

Şimdi, diyebilirsiniz ki…

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Yargı organı karar vermedi mi?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bakın, topu yargı organına atmaya gerek yok. Bizim muhatabımız burada yürütme organı. Yürütme organından birisi çıkar der ki: “Ben bu yasa dışı izlemeyle ilgili olarak onayı hazırlayanlar hakkında soruşturma açtım.” Der mi? Diyecek mi? Bekliyoruz.

Diğer konularla ilgili olarak Adalet Bakanlığı… Bakın, değerli milletvekilleri, Jandarma Genel Komutanlığı da aynı doğrultuda dinleme, izleme yetkisi aldıktan sonra Telekomünikasyon Kurumu bunun yasaya aykırı olduğunu iddia ederek Adalet Bakanlığına dilekçeyle başvuruyor. Diyor ki: “Jandarma Genel Komutanlığının aldığı izleme yetkisi Parlamentonun çıkardığı yasaya aykırıdır. Ağır ceza mahkemesi ancak kendi görev bölgesiyle sınırlı alanda izleme yetkisi verebilir, bu yetki de aşılmıştır.” Adalet Bakanlığı ne yapıyor? İşte Adalet Bakanlığının onayı burada değerli arkadaşlar. Adalet Bakanlığı, kamu yararına bunun bozulması, kanun yoluyla bozulması için dava açıyor ve dava Yargıtay kararıyla kesinleşiyor.

Şimdi gelelim asıl temel soruna değerli milletvekilleri. Telekomünikasyon Kurumu kime bağlı ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanını kim atar? Çıkan yasada Telekomünikasyon Kurumu doğrudan Sayın Başbakana bağlı ve Başbakan atıyor. Diyeceksiniz ki: “Bu kadar önemli bir görevde sadece Başbakanın değil Cumhurbaşkanın da onayı var.” Maalesef yok arkadaşlar. Cumhurbaşkanı bu atama sistemi içinde dışarıda tutulmuş vaziyette. Peki, diyeceksiniz ki: “Böyle bir yanlışlık olduğu zaman Sayın Başbakan denetim yollarını kullanacaktır.” Bakın, yasada denetim organını belirleme yetkisi de Sayın Başbakana tanınmıştır. Bana söyler misiniz, hem atama yetkisini hem denetim yetkisini bir kişi elinde bulundurursa orada demokrasiden, hukuktan, insan hakları ihlallerinin önleneceğinden söz edebilir misiniz? Böyle bir anlayış olabilir mi? Biz bu yasa buradan çıkarken bu eksikliklere dikkat çektik ve düzeltilmesini istedik ama Adalet ve Kalkınma Partisi “Hayır, biz bu yasayı böyle çıkaracağız.” dedi Şu anda bu yasa Anayasa Mahkemesinin gündemindedir, önümüzdeki günlerde bu konuda vereceği kararı bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Telekomünikasyon Kurumunun başvurusu ve Adalet Bakanlığının da itirazı üzerine bir karar veriyor. Verdiği karar şu: Mahkemenin verdiği karar yanlıştır, bütün herkes izleme kapsamına alınamaz, birinci nokta bu.

İkinci nokta şu: Siz, açıkça, kişinin adını, telefonlarını… Gerekçelendirerek ancak izin alabilirsiniz diyor, burada o yok.

Üç: İlgili yargıç, ağır ceza mahkemesi yargıcı ancak yargı çevresiyle sorumlu bir alanda görev ve yetki kullanabilir, Türkiye genelinde böyle bir yetkiyi kullanamaz.

Değerli milletvekilleri, bu yetki ortaya çıktıktan sonra, bu karar ortaya çıktıktan sonra, Emniyet Genel Müdürlüğünün de aynı konu hakkında bir onayı var. Şimdi, Sayın Başbakan harekete geçti mi? Hayır. Adalet Bakanlığı harekete geçti mi? Hayır. İçişleri Bakanı harekete geçti mi? Hayır. En son YARSAV’ın yaptığı başvuru var, Türkiye İşçi Partisinin yaptığı başvuru var. YARSAV’ın başvurusuna Sayın Bakanın verdiği bir yanıt var, diyor ki: “Bu konu incelenmektedir.”

Değerli milletvekilleri, konunun incelenmesi bir tarafa, bu izni alan Telekomünikasyon Kurumu, yani doğrudan doğruya Sayın Başbakana bağlı olan Telekomünikasyon Kurumu, acaba niçin Emniyet Genel Müdürlüğü için Adalet Bakanlığına başvurmamış da sadece Jandarma Genel Komutanlığı için başvurmuş? Bu herhâlde çok önemli bir soru olsa gerek ve bu sorunun yanıtını biz Sayın Bakandan, Sayın Başbakandan bekliyoruz.

Sayın Başbakan mademki olayın bu kadar içindedir, telekomünikasyonun denetiminden atanmasına kadar bütün alanların içindedir, o zaman Sayın Başbakan bunun sorumluluğunu sırtında taşımak zorundadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu, devam edin.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Az önce de söyledim, Yargıtay kararıyla yapılan işlemlerin Anayasa’ya aykırı olduğu, hukuk sistemine aykırı olduğu, bizim Parlamentonun 2005’te çıkarmış olduğu yasaya aykırı olduğunu da söylemiştir. Artık yasalarla aykırılık tescil edilmiştir. Sayın Başbakanın sorumluluğu çok büyüktür.

Sayın Başbakan diyor ki bugün AKP’nin grup toplantısında: “Efendim, soruşturma önergesi veriyorlar… Bu da havada kaldı.” Sayın Başbakanın bunun havada kalıp kalmadığını öğrenmesi için ya da bizim öğrenmemiz için gelip burada bunun hesabını vermesi lazım. Sayın Başbakan, siz, Telekomünikasyon Kurumu Başkanını nasıl atadınız? Bununla ilgili bir denetim yaptınız mı yapmadınız mı? Yargıtay kararı ortaya çıktıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü olayını kaldırdınız mı kaldırmadınız mı? Eğer bunu kaldırmadıysa, bu konuda bir adım atmadıysa, Sayın Başbakan hukuk sistemini katletmiş demektir, Sayın Başbakan Parlamentonun iradesinin aksine bir irade ortaya koyarak Türkiye genelinde bir izleme yapmış demektir.

Umuyorum ve diliyorum ki bir soruşturma komisyonu kurulur ve bütün bu gerçekler bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmış olur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kılıçdaroğlu.

Şahısları adına, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş.

Sayın Demirtaş, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, Sayın Başbakan ve Sayın İçişleri Bakanı hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, söz konusu önerge, en nihayetinde, temel hak ve özgürlüklerin kullanımıyla, temel hak ve özgürlüklere yaklaşımla, bakış açısıyla doğrudan ilgili, doğrudan ilintili bir soruşturma açılması önergesidir. Burada temel hak ve özgürlüklere Hükûmetin hangi pencereden baktığı meselesi sorgulanmalıdır, yani biz, insan haklarına, özgürlüklere güvenlik açısından mı bakıyoruz, özgürlük açısından mı bakıyoruz? Bu temel yaklaşım, hem Hükûmetin yasa tekliflerinde hem de idarenin, Hükûmetin uygulamalarında, iktidarın uygulamalarında çok bariz farklar yaratacak iki temel bakış açısıdır.

Türkiye’de şöyle bir kanaat geçmiş hükûmetler döneminde başlamış olmakla birlikte, AKP Hükûmetinin de uyguladığı politikalarla yerleşmiş, topluma kanıksatılmış bir anlayış vardır. Nedir o anlayış? Toplumun tümü tehdit altındadır. Tehdit baskısı vardır. Güvenlik problemi vardır. Dolayısıyla, bu çerçevede hükûmetin, devletin alacağı önlemler insan haklarına, hukuka aykırı olsa bile sizlerin, yani toplumun güvenliği adına yapıldığı için hoş görülmelidir anlayışı, güvenlikçi bakış anlayışı, maalesef ki, toplumda yer etmiş durumdadır. Bu anlayışın yer etmesine neden olan uygulamalar, AK PARTİ Hükûmeti döneminde, maalesef, yoğunlaşarak artmıştır. Örneğin, son yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de insanların yüzde 51’i işkenceye karşı olmadığını beyan etmiştir. Bu çok vahim bir durumdur. Nereden nereye gelindiğinin çok vahim bir örneğidir. Yani, toplumun insan haklarına olan saygısı, insan haklarına olan duyarlılığı giderek azalmakta, insan hakları ihlallerine karşı gösterilen refleksler giderek azalmaktadır.

Şimdi, ana muhalefet partisinin genel sekreterinin dinlendiği iddiaları elbette ki vahimdir. Bunun gibi, toplumda, çok ciddi insan hakları ihlalleri, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğine dair çok ciddi örnekler yaşanıyor. Neredeyse her gün, her hafta Türkiye’de vahim örneklerle karşılaşıyoruz. Ama buna karşı toplumsal refleksler oldukça zayıf. Özellikle toplumun reflekslerinin bu konuda zayıf olması, hassasiyetlerinin azalması için planlı, programlı yıllardır süren, devam eden projelerle, planlarla, maalesef ki, işte, toplumun yüzde 51’i işkenceyi hoşgörür, kabul edebilir hâle getirilmiş durumda. Eğer, bugün, Sayın Önder Sav’ın dinlendiği iddialarına karşı toplumda büyük bir infial uyanmıyorsa, bunun nedeni, işte, bu reflekslerin öldürülmüş olmasıdır. Peki, bu sadece Sayın Sav’la ilgili bir konu mudur? Hayır. İddia ediyorum, bugün Türkiye’de aktif siyaset içerisinde bulunan 550 milletvekilini de dâhil ederek belirtiyorum, sayın bakanları dâhil ederek belirtiyorum, yine üst düzey ordu veya sivil bürokrasisini dâhil ederek belirtiyorum; dinlenmediğini, izlenmediğini, fişlenmediğini, takip edilmediğini iddia eden varsa buyursun, Meclis kürsüsü burada. Bu duyguya sahip olmayan bir tek kişi varsa buyursun desin ki: “Benim bu konuda içim rahat.” “Evimin telefonu, cep telefonum, iş telefonum, mail’im, yediğim yemekler, kiminle oturup kalktığım, hangi toplantılara katıldığım takip edilmiyor, bu konuda benim içim çok rahattır.” diyen varsa buyursun burada ifade etsin, biz de saygı duyalım ona.

Sayın İçişleri Bakanı birazdan çıkacak, bu kürsüden konuşacak. Kendisi ifade etsin, İçişleri Bakanı olarak gerçekten içi rahat mı? (DTP sıralarından alkışlar) Telefonlarının dinlenmediğine dair, kendisinin izlenmediğine dair içi rahat mı? Valilerden, kaymakamlardan, Türkiye’nin bütün kentlerinde görev yapan valilerden, kaymakamlardan içi rahat mı diye sormak lazım. Fişlenmeyen, takip edilmeyen, izlenmeyen üst düzey kamu görevlisi, yetkilisi var mı merak ediyorum. Yani biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu da ifade etti, daha önce Meclis araştırma komisyonu bu konuda kamuoyunda yaygın bir kanaat olduğunu tespit ediyor ancak maalesef delil ortaya koyamıyor. Elbette ki bu işi yapan kılıfını da hazırlıyor, delil bırakmıyor, elbette ki Meclis araştırma komisyonu dahi maalesef ki o delillere ulaşamıyor. Ama hiç kimse, en azından Hükûmet bu konuda gerekli tedbirleri aldığı konusunda, sorumlular hakkında soruşturma yapıp cezalandırdığı konusunda bizleri ikna etmediği müddetçe toplumun içi rahat olmamalıdır. Bizim içimiz rahat değildir, hiç kimsenin de içi rahat olmamalıdır çünkü Türkiye’de özel hayatın gizliliği, özel hayatın mahremiyeti, buna saygı diye bir müessese, mesele yoktur.

Neden yoktur değerli arkadaşlar? Türkiye’de istihbarat çalışmaları birçok koldan yürütülür, emniyetin ayrı vardır, MİT’in ayrı vardır, Genelkurmayın ayrı vardır, jandarmanın ayrı vardır, hatta bilumum yabancı istihbarat örgütünün Türkiye’de faaliyetlerinin olduğu bilinir en azından. Dolayısıyla, en azından hangisi tarafından dinlendiğinizi bilmeden en azından bir tanesi tarafından izlendiğinizi, dinlendiğinizi her biriniz tahmin edersiniz.

Şimdi, bu kadar yetki karmaşası içerisinde her siyasal gücün ve aktörün, gücü eline geçirenin de kendi istihbarat örgütünü oluşturduğu bir sistemde elbette ki hiç kimse güvencede olmayacaktır. Bugün, dinlemeler, izlemeler, fişlemeler siyasi şantaj aracı olarak kullanılabilmektedir; ya basına sızdırılarak, kamuoyuna sızdırılarak ya da kapalı yöntemlerle siyasal şantaj aracı olarak dahi kullanılmaktadır.

Aslında kamusal güvenlik, devletin güvenliği, toplumun güvenliği, suçların önlenmesi açısından yapılması gereken istihbarat çalışmaları, maalesef, kişi hak ve özgürlüklerinin aleyhine çok rahat bir şekilde kullanılmaktadır. Bugün AK PARTİ Hükûmeti, yarın başka bir hükûmet gelir, onun istihbarat örgütü, birbirine karşı istihbarat savaşları ve bu savaş içerisinde yıpranan siyasiler, vatandaşlar, çiğnenen temel hak ve özgürlükler olacaktır.

Şimdi, bu konuda yargının da elbette ki belli sorumlulukları vardır. Ben şuna hiç tanık olmadım yani bir güvenlik biriminin savcı aracılığıyla mahkemeye başvurup da dinleme talebi ilettiğinde mahkemenin bunu reddettiğine dair bir karara, en azından -mutlaka örneği vardır ama- ben rastlamadım. Neredeyse her başvurana, ilgili kişiyle ilgili, maalesef ki rahatlıkla, dinleme kararları verilmektedir. Bu da son çıkarılan yasanın bu konuda yoruma açık olması, geniş yorumlanabilmesinden kaynaklıdır.

Ama dinleme kararları sadece ilgili kişiyle sınırlı kalmamakta değerli arkadaşlar, o kişiyle ilgili dinleme yapılırken şu veya bu şekilde onunla iletişime geçen herkesin görüşme kaydı kayıt altına alınmakta ve yine işin ilginç tarafı basına çok rahat bir şekilde sızdırılmaktadır.

Yine, gün geçmiyor ki değerli arkadaşlar “dinlemeye takıldı” haberleri basına yansımamış olsun. Bakın birkaç örnek var elimde: “Eski Bakan dinlemeye takıldı.” Bakan hakkında dinleme kararı yok, sadece dinlemeye takıldı. Konuşma detayları kelime kelime basına sızdırılmış değerli arkadaşlar. “Milletvekili dinlemeye takıldı.” “Hâkim, izin verdi, dinlemeye takıldı.” Ne konuşmuş basından okuyabilirsiniz. Yani normalde bunların gizli kalması lazım ve bu kişiyle ilgili dinleme kararı alınmadığı için imha edilmesi lazım. Bunu yapmayanların hepsi suçlu. Sayın Bakan çıkacak birazdan… Bunlarla ilgili, bunu yapanlarla ilgili tek bir idari soruşturma var mı, görevden alınan var mı merak ediyoruz. “Cinayet planı dinlemeye takıldı.” Takılmış yani, karar yok. “Aydın Doğan-Ergenekon bağlantısı da dinlemeye takıldı.” “Müdür dinlemeye takıldı.” Hakem Cem Deda dinlemeye takıldı.” “Polis şefi dinlemeye takıldı.” Takılmayan yok değerli arkadaşlar. Yani yaptığımız hangi görüşmenin güvenlikli olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok. Ya bizler hakkında dinleme kararı var ya da konuştuğumuz, iletişimde olduğumuz karşı tarafla ilgili dinleme kararı var. Dolayısıyla, hiç kimse, değerli arkadaşlar, bu sistem içerisinde kendini güvende hissetmemelidir, tavsiye etmiyorum. Sayın Bakan birazdan çıkar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Demirtaş, devam edin.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) – …bu kaygılarımızı giderir mi bilmiyorum ama, doğrusu -kimseden saklayacak bir şeyimiz yok ama-eşimizle dostumuzla konuşurken bile dikkat ediyoruz artık, çünkü bir gün sonra basından “Milletvekili dinlemeye takıldı.” diye haberleri okuyabiliriz.

Bu nedenle, bu kadar güvensiz bir ortamda, bu kadar güvenliğin ihlal edildiği, haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği bir ortamda müsaade edin Başbakan ve İçişleri Bakanı hakkında bir soruşturma açılsın, bunun sonucunu da hep birlikte görelim, hepimizin içi ondan sonra rahat etsin.

Hepinize saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Demirtaş.

Şahısları adına ikinci söz, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’a aittir.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin sayın grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve    İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay hakkında verdikleri soruşturma önergesi üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün toplumun ve ülkenin birçok sorunu varken, toplum kesimleri kendi sorunlarına çözüm beklerken, özellikle de bugün televizyonlarımız bir başka haberle inlerken Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin Meclisi gerçekten Türkiye’ye yakışmaz bir konuyu -kaçıncı defa oldu- tekrar konuşuyor.

Değerli milletvekilleri, bu sebeple, bizi izleyen değerli vatandaşlarımıza bugün, burada konuştuğumuz olayın anlamını ve içeriğini anlatmayı gerekli görüyorum. Sonra da birkaç sorum olacak.

Değerli milletvekilleri, soruşturma önergesinde şu hususlar iddia edilmektedir: Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları, yasa dışı dinleme yapanları himaye ettikleri ve özel hayatın ve haberleşme hürriyeti gizliliğinin yoğun ve keyfî bir şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları iddia edilmektedir. Bu sebeple görevlerini kötüye kullandıkları, böylece Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesini ihlal ettikleri ve cezalandırılmaları gerektiği talep edilmektedir. Soruşturma önergesi Anayasa’nın 100’üncü, İç Tüzük’ün 107’nci maddeleri uyarınca bugün gündemimize alındı. Bu sebeple bu konuyu tartışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu önerge ile ana muhalefet partimiz siyasi iktidar hakkında, bana göre, bize göre çok önemli, ciddi ve ağır iddialarda bulunmaktadır. Deniliyor ki -üç husus söyleniyor- biri, emniyet güçleri içinde oluşturulan özel birimler var veya Hükûmetin himayesinde bazı merkezler var. Bunlar, yasal olmayan yollarla, sürekli ve yaygın bir şekilde dinleme, izleme, takip, fişleme, dosyalama yapmaktadırlar. Bu iki husus, gerçekten üzerinde durulması, açıklığa kavuşturulması, kafalardaki bulanıklığın giderilmesi, cevabının verilmesi gereken, Türkiye’ye, Türkiye’yi Türk milleti adına yöneten siyasi iktidara atfedilmemesi gereken suçlardır, suçlamalardır, iddialardır, ithamlardır. Temel hak ve özgürlüklerin veya demokrasinin veya çağın çok temel değeri olan özel hayatın gizliliği ve demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan haberleşmenin gizliliği konusunda emniyet teşkilatları içinde, devlet birimleri içerisinde veya bazı özel merkezlerde sürekli ve yaygın şekilde dinleme, izleme, takip, fişleme ve zamanında kullanılmak üzere dosyalama yapıldığı iddiası ifade edilmektedir. Ayrıca, AKP Hükûmetinin de ve özellikle Sayın Başbakanla Sayın İçişleri Bakanının da bu kanun dışı eyleme zemin hazırladıkları, himaye ettikleri ve bu suçun işlenmesine göz yumdukları iddia edilmektedir. Bir kamu görevlisi olmak hasebiyle Sayın Başbakanın ve Sayın İçişleri Bakanının görevlerini ihmal ettikleri, bu sebeple de Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine göre, eğer soruşturma önergesi kabul edilirse, ucu Yüce Divana ulaşan bir yargı sürecine tabi tutulmaları istenmektedir.

Değerli vatandaşlarım, bugün burada görüştüğümüz konu budur, sizin vekilleriniz olarak bugün sizin gündeminizi değil, bir anlamda siyasetin sorununu, gündemini konuşmak durumunda kaldık.

Bunları, bu iddiaları önemsemek mecburiyetindeyiz, değerli milletvekilleri. Bu iddiaları iktidar partisi ile ana muhalefet partisinin çekişmesi olarak ifade edemeyiz, algılayamayız. Bu, bu Meclisin, bu ülkenin, bu milletin çok temel sorunları; ertelenmesi, ötelenmesinin maliyetinin çok daha büyük olacağına inandığım çok temel sorunları.

Değerli milletvekilleri, isnat edilen suça istenilen ceza, dikkatinizi çekmek istiyorum, isnat edilen suça istenilen ceza Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar” kısmının “Görevi kötüye kullanma” başlığını taşımaktadır. Yani, ana muhalefet partimiz, Türkiye’yi Türk milleti adına yönetmekle görevli ve yetkili iktidar partisinin Sayın Başbakanı ve İçişleri Bakanıyla ilgili millete ve devlete karşı suç işlediği iddiasıyla soruşturma önergesi vermiştir. Bunun cevabı verilmelidir. Maddeyi okumaya gerek görmüyorum. Burada ihmali olanlar ve bu hususlara aykırı davrananların üç yıla kadar cezalandırılmasının istendiğini içinizde bulunan avukat arkadaşlarımız biliyorlardır.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, son günlerde, uzun zamandan bu yana diyebiliriz, ama son günlerde yoğunlaşan bir şekilde her gün birçok gazetede birtakım izlemelerin ve dinlemelerin yapıldığı, fişlemelerin yapıldığı, işte, benden önceki sayın konuşmacının ifade ettiği gibi, takılma işleminin yaşandığı bir süreci yaşıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha önce de ifade ettik. Türkiye’ye yakışmaz, bize yakışmaz, çağa yakışmaz bir suçla bu ülke itham ediliyor. Aslında birbirimizle siyaset yaparken, birbirimizle boğuşurken Türkiye’ye haksızlık yaptığımızın farkında mıyız diye ara sıra durup düşünmek gerektiğini sizin takdirinize sunuyorum.

Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, demokrasi ve özgürlük için, ülkemizin geleceği açısından, insanımızın kendine güvenini, birbirine güvenini, vekillerine güvenini, temsilcilerine güvenini, kendisini yönetenlere güvenini kaybetmemesi için, bu karanlık tablonun, bu bulanık tablonun, bu havanın hızla izale edilmesini, ortadan kaldırılmasını ısrarla söyledik. Dedik ki: “Sayın Hükûmetimiz, Sayın İktidar Partisi Grubu, gelin, bu konuyu kendi üzerinize almayın. Bu konuyu ana muhalefetle iktidarın atışması konusu olmaktan çıkartalım, bu konuyu Meclisin konusu hâline getirelim. Bu ithamları ortadan kaldıralım, bu iddiaları ortadan kaldıralım.” Araştırma önergesi vermemizin sebebi buydu. Orada bir başka incelik vardı. Dedik ki: “Gelin, bu İç Tüzük’teki düzenlemenin de dışına çıkartarak, tüm Meclisi işin içerisine katarak, her partiden eşit sayıda, iki üyenin katılımıyla bir komisyon kurulsun, bu komisyon bu konuyu bütün detayıyla, tekniğiyle, hukukuyla incelesin, araştırsın ve çözüm üretsin. Dolayısıyla ülkemiz, Hükûmetimiz, devletimiz, bürokrasimiz bu suçla suçlanmaktan ve bu güvensiz ortamda yaşamaktan kurtarılsın.” Ama sayın iktidarımız maalesef bu konunun ya ciddiyetine inanmıyor ya da bu işi siyaset biliyor. Yani muhalefet partisinin kendisine çatmasının, kendisine rant getirmesini… Böyle bir hesabın içinde midir, anlamakta zorlanıyoruz.

İşte bugün, deminki ifade ettiğim anlamlarda çok ciddi bir suçlamayla bir soruşturmaya konu oluyorsunuz ve Türkiye bugün birçok anlamda kan ağlarken, çiftçisi, işçisi, memuru, esnafı, sanayicisi bir belirsizliğin girdabında, yarın ne olacak sorusunun cevabını ararken Türkiye Büyük Millet Meclisi, maalesef, bize yakışmaz, çağa yakışmaz böyle bir konuyu tartışmak mecburiyetinde kalıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük gereği tartışıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Size söylüyorum: Buna hakkınız yok, buna hakkımız yok değerli milletvekilleri. Bu ülkeyi kendi sorunlarımızla meşgul etmeye hakkımız yok. Bu sorunları geleceğe erteleme hakkımız da yok. Gelin, bu işi araştıralım. Araştıralım, sebeplerini bulalım, çözümlerini de birlikte oluşturalım. Gerekiyorsa Anayasa değişikliği, gerekiyorsa kanun değişikliği, gerekiyorsa kurum oluşturalım, özel, bağımsız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır, devam ediniz efendim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …kurumlar oluşturalım ve bu oluşturduğumuz kurumlarla bu suçlamadan ülkemizi kurtaralım diye teklif ettik ama ne hikmetse iktidar iktidardır, muhalefet muhalefettir, muhalefetin her söylediği bizim aleyhimizedir, katılmıyorum, reddediyorum yaklaşımıyla ciddiye almadınız, dikkate almadınız.

Şimdi, bugün bu soruşturma önergesini görüşmüş olmak inanınız ki bana zül geliyor, işkence geliyor. Ben kendime yakıştıramıyorum.

Değerli milletvekilleri, demin arkadaşımız sordu: İzlenmediğini, dinlenmediğini, takip edilmediğini, günün birinde kendisiyle ilgili bir dosyanın basına yansımayacağını garanti edebilecek kaç kişi var aramızda veya kaç sayın bakan var? Böyle bir endişenin, böyle bir korku tünelinin içinden geçirmeye, bu toplumu, bu güvensizlik ve korku içerisinde teslim almaya ne hakkımız var…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Bu sebeple, araştırmaya razı olmayan AKP’nin bu soruşturmayı reddederek cevabını da veremeyeceğini ifade ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Araştırma komisyonu kuruldu zaten.

Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sizin grubun konuşma hakkı var Sayın Elitaş, konuşun.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Milletvekili, biraz önceki konuşmasında iktidar partisinin ince ve derin hesaplar içerisinde olduğu şeklinde…

BAŞKAN – Biraz daha sesinizi yükseltin, arkadaşlar duyamıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yerimden müsaade ederseniz…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi konuda efendim?

BAŞKAN – Cevap verecek herhâlde, konusu belli.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ne diyor yani? Bizim dediğimizin hangisine katılmadınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmadan dolayı mı?

BAŞKAN – Sataşma değil herhâlde değil mi? Açıklama yapacak.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın konuşmasında geçen bir ifade nedeniyle açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kısa bir açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkanım.

Biraz önce konuşan Sayın Grup Başkan Vekilim iktidar partisinin bu, muhalefetin yaptığı yanlıştan dolayı veya bunu siyasi rant hâline döndürmek üzere ince bir hesap yaptığı şeklinde bir şüphenin oluştuğunu ifade etti. Şunu açık yüreklilikle ifade ediyoruz: Adalet ve Kalkınma Partisinin hiçbir partiyle ilgili ince, kalın, gizli hesabı yoktur. Her şeyimiz açık ve net milletle paylaşılmıştır.

Bunu ifade etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- MECLİS SORUŞTURMASI (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2) (Devam)

BAŞKAN – Şahısları adına Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç.

Sayın Tunç, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisine mensup bir grup milletvekilinin Sayın Başbakanımız ve İçişleri Bakanımız hakkında verdiği yasa dışı dinleme olaylarıyla ilgili Meclis soruşturması açılmasına dair önergesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Meclis soruşturmasıyla ülkemizde son zamanlarda özel hayatın gizliliği ve korunmasına ilişkin hakların yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumulduğu, emniyet güçleri içinde özel birimler eliyle yasal olmayan dinleme yapılmasının zemininin oluşturulduğu ve bu durumun Hükûmetimiz tarafından himaye edildiği iddia edilmektedir. Bu iddiayı ispat edecek en önemli delil olarak da CHP Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’ın CHP Genel Merkezinde bir merkez valisiyle yaptığı görüşmenin dinlenmesi ve basına yansıtılmış olması olarak gösterilmektedir.

Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: CHP’li milletvekillerinin vermiş olduğu soruşturma önergesi Anayasa’mız ve İç Tüzük’ümüz bakımından hukuki temeli olmayan bir önergedir çünkü ortaya atılan iddia bir soruşturma önergesi değil, bir araştırma önergesi konusudur. Bu iddialarla ilgili olarak AK PARTİ Grubu tarafından bir Meclis araştırma komisyonu kurulması önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş ve komisyon kurulmuştur. Bu komisyon, iddiaları enine boyuna araştıracak ve vardığı sonuca göre de Türkiye Büyük Millet Meclisi gereğini yapacaktır. Meclis araştırmasının devam ettiği bir konuda Meclis soruşturması açılmasının istenmesi, bu konunun tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasını istemek yerine, bu konuyu bahane ederek Hükûmetin ve AK PARTİ’nin yıpratılması, toplumu sanki yasa dışı dinlemeler varmış gibi endişeye sevk ederek ülkemizde bir kaos görüntüsünün oluşturulması amaçlanmaktadır.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Ulaştırma Bakanına sorarsanız yasa dışı dinlemeleri size anlatır efendim.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – CHP Genel Sekreteri Sayın Sav ile ilgili dinleme iddiaları detaylarıyla araştırılacaktır ancak ön bulgular, Sayın Sav’ın bir dinleme mağduru olmadığı, sadece bir gazetecinin telefon röportajıyla aradığında ona verdiği cevaptan sonra telefonunu kapatmayı becerememesinden (CHP sıralarından gürültüler) faydalanan karşı tarafın Sayın Genel Sekreter ile vali arasındaki görüşmeyi dinlemesinden kaynaklanmıştır.

Burada dinlemeye yetkili kamu görevlilerinin yasa dışı telefon dinlemesi ya da bir ortam dinlemesi mevcut değildir. Türk Telekom ve özel cep telefonu şirketi tarafından böyle bir tespitin varlığına rağmen AK PARTİ Grubu, bu hususun ve buna benzer yasa dışı dinlemeler ile ilgili iddiaların açıklığa kavuşturulması ve sorumluların tespiti için üzerine düşen görevi yapmış ve Meclis araştırma önergesi vermiş, bu konuda komisyonun kurulmasını sağlamıştır.

Değerli milletvekilleri, özel hayatın gizliliği ve korunmasıyla, haberleşme hürriyeti en temel insan hakkıdır. Bu hak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde garanti altına alınmış, Anayasa’mızın 20’nci ve 22’nci maddelerinde de yerini almıştır. Geçmişte maalesef ülkemizde bu hakkın ihlal edildiği yönünde yoğun şikâyetler gündemi meşgul etmiş ancak AK PARTİ İktidarına kadar hiçbir iktidar bu hakkı güvenceye alacak tedbirleri almamıştır.

AK PARTİ’yi bu konuda eleştirenlerin iktidar olduğu dönemlerde izleme ve dinleme konusunda tam bir kargaşanın olduğunu unutmamak gerekir. Dinlemeye ve istihbarat toplamaya yetkili olan kuruluşlarımız, özel şirketler ile bire bir muhatap olduğu için suistimale, yasa dışı dinlemelere ve izlemelere açık bir durum söz konusuydu, bir denetim mekanizması yoktu. AK PARTİ Hükûmeti bu durumu ortadan kaldırmak için, 2005 yılında, 5397 sayılı Yasa’nın çıkarılmasını sağladı. Bu yasayla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurularak bir denetim mekanizması oluşturuldu. Dinlemeye yetkili kuruluşlarımız, öncelikle yargıdan aldıkları izni Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına iletmekte, bu talep burada hukuki olarak incelendikten ve teknik tanımlaması yapıldıktan sonra telefon şirketlerine durum aktarılmaktadır. Bu şekilde düzene kavuşmuş olan telefon dinleme ve izleme sayesinde dinlemeye ve izlemeye yetkili kuruluşlarımız tarafından birçok olayın aydınlatılması sağlanmış, çeteler çökertilmiş, geçmişte faili meçhul olayların yoğun yaşandığı ülkemizde artık faillerin kısa sürede yakalanmaları sağlanmıştır. 5397 sayılı Yasa ile ortam dinlemesi de suç hâline getirilerek bu suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis olarak belirlenmiş, ortam dinlemesinin basın yoluyla deşifre edilmesi hâlinde veya bu suçun bir kamu görevlisi tarafından işlenmesi hâlinde cezanın yarı oranında artırılacağı hükme bağlanmıştır. Türk Ceza Kanunu’muzda kişisel verilerin kaydedilmesi, verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve başkasına verilmesi suç hâline getirilmiştir.

Temiz bir toplum için, şeffaf bir yönetim için gerekli düzenlemeleri yapan, bireyin özgürlüğünü esas alan, temel hak ve hürriyetler konusunda son derece hassas olan AK PARTİ’yi eleştirenler, kendileri iktidarda oldukları dönemlerde bu değişiklikleri maalesef gerçekleştirmemişlerdir.

Değerli milletvekilleri, bizler AK PARTİ olarak yasa dışı dinlemenin bir insan hakkı ihlali olduğuna inandığımız için, suç şüphesi olan kişinin yargı kararı olmadan dinlenemeyeceğini savunduğumuz için mevzuatımızda gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağladık. Bu konuyu bir düzene kavuşturmak için çalışmış bir iktidar olarak sanki hiçbir şey yapılmamış gibi tam aksine bu konuyla suçlanmamızın iyi niyetle bağdaşmadığını belirtmek istiyorum.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yargıtay kararından söz et, Yargıtay kararından.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Muhalefetin hedefi iktidar olmaktır. Ancak bunun yolu da çok çalışmaktan ve milletimizin desteğini almaktan geçer. Siyasi partilerimiz milletin desteğini meşru yollardan alabilmenin gayreti içerisinde olmalıdır. Sanal gündemler oluşturarak, suni tehditler ortaya atarak milletimizi etkilemek mümkün değildir. Ayrıca, böyle bir yol son derece tehlikeli bir yoldur. Hiç kimsenin -buna muhalefet partileri de dâhil- ülkemizde insanlarımızı tedirgin edecek aslı astarı olmayan iddialarla bir kaos ortamı oluşturmaya hakkı yoktur.

“70 milyon dinleniyor.” diyerek insanlarımızı tedirgin eden, güvenlik güçlerimizi, istihbarat teşkilatımızı ve devletin kurumlarını töhmet altına sokan açıklamalar bir siyasi lidere yakışmamaktadır.

Milletimizin değerlerine saygısızlık yaparak milletten özür bile dilemeyen ancak konuyu kendi dinlendiği iddiasıyla örtbas edeceğini zanneden bir Genel Sekretere sahip Cumhuriyet Halk Partisini bu millet ibretle izlemektedir. (CHP sıralarından gürültüler)

Hazineden aldığı yardımı usulüne uygun harcayamayan bir partinin iktidara geldiğinde, hazineyi teslim aldığında neler yapacağını bu millet tahmin etmekte hiç zorlanmamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Senin kafan ermez ona!

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Ülkemizdeki istikrarı bozmak için yaptığınız ayak oyunlarının bu millet tarafından karşılıksız bırakılacağını mı zannediyorsunuz?

NESRİN BAYTOK (Ankara) – İftiracısınız, iftiracısınız!

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Oluşturduğunuz tedirginliklerle faizlerin yükselmesine yol açmak, enflasyonu harekete geçirmek hoşunuza mı gidiyor?

NESRİN BAYTOK (Ankara) – İftira atmayın Cumhuriyet Halk Partisine.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz bostan korkuluğu musunuz?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Sizler, bu ülke ne olursa olsun, bu millet hangi sıkıntıya düşerse düşsün önemli değil, yeter ki iktidar olalım anlayışıyla muhalefetten kurtulacağınızı mı zannediyorsunuz?

Altı yıldır iktidardaki uygulamalarıyla ülkemizi Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için çalışan, hukuk ve demokratikleşme alanında gerçekleştirdiği reformlarla Avrupa Birliğiyle müzakere aşamasına getiren AK PARTİ’nin bu ülkede laikliğin de, demokrasinin de, adaletin de, kalkınmanın da teminatı olduğunu artık cümle âlemin bilmediğini mi zannediyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Milletimizin gündeminde hiç yer almayan suni tartışma ortamları oluşturarak AK PARTİ’yi farklı göstermeniz ve Hükûmeti yıpratmanız mümkün değildir. Bu soruşturma önergesi de bu amaçla verilmiştir. İyi niyetli bir önerge değildir.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sen nereden geldin, onu anlat.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Konunun araştırılmasını AK PARTİ istemiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi karar vererek bir araştırma komisyonu kurulmuştur. Muhalefete mensup milletvekillerimizin de görev yapacağı araştırma komisyonu bu konuyu enine boyuna araştıracak ve sonucuna göre yüce Meclisimiz gereğini yapacaktır.

Bu nedenle, soruşturma önergesinin aleyhinde olduğumu belirtmek istiyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tunç.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili olarak suç unsuru oluşturacak ifadeler kullanmıştır. İzin verirseniz cevap vermek istiyorum.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Evet. Tutanaklara bir bakın Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, bakın, ben… Bir dakika dinler misiniz beni efendim. Bir dakika dinleyin efendim, ben de konuşayım.

Bakın sayın… (CHP sıralarından gürültüler)

Bırakmıyorsunuz ki konuşayım efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, parti yöneticilerini beceriksizlikle suçlamıştır, dolayısıyla ben de cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, bakın, demin Sayın Tunç konuşmasında tamamıyla gündem dışı konuştu ve sataşmaya mahal verecek çok şeyler söyledi ama ben müdahale etmedim. Yani burada bir şey yok… (CHP sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, olur mu öyle şey!

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, olur mu öyle şey!

BAŞKAN – Buyurun, oradan cevap verin efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim…

BAŞKAN – Efendim, oradan cevap verin.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, ortalığı biz germek istemiyoruz ama lütfederseniz cevap vermek istiyorum. Sayın Başkan, sataşmaya yol açmadan cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Tamam, germek istemiyorsanız açın efendim mikrofonu, konuşun.

Buyurun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Açılmadı, bu mikrofon bozuk Sayın Başkan.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Burası senin babanın yeri mi, oradan anlat.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sataşmaya yanıt kürsüden olur, izin verirseniz iki dakikada yanıtlayıp ineceğim.

BAŞKAN – Meramınızı anlatırsınız siz oradan.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır, efendim, ben oradan anlatmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika buradan konuşun efendim, buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla konuşması

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkeye 65 bin Amerikan askerini getirip Irak’a savaş açmak isteyen kimdi? Adalet ve Kalkınma Partisi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, konuyla hiç alakası olmayan ve yalan ifadelerde bulunuyor, hep yalan ifadelerde bulunuyor.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Irak’ta 1 milyon Müslüman öldürüldü. Bunun sorumlusu kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Irak’ta binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi. Bunun sorumlusu kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz, bu projenin eş başkanı kim, bana söyler misiniz? Recep Tayyip Erdoğan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Milletvekili bir gerçeği tespit ediyor, alınganlık gösteriyorlar…

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Siz, 1 milyon Müslüman’ın öldürüldüğü, yüz binlerce kadına tecavüz edildiği bir ortamda eş başkanlığını yaptığınız bir projenin sahibisiniz!

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bize Müslümanlık dersi veremezsiniz! Hadi canım siz de! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VII.- MECLİS SORUŞTURMASI (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, son söz, hakkında soruşturma açılması istenen İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’a aittir.

Buyurun Sayın Atalay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakanımız ve şahsımla ilgili verilen soruşturma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Aslında, yüce Meclis çatısı altında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konu defalarca gündeme geldi ve ben de üç defa huzurunuzda bu konularla ilgili daha önce bilgi sunma imkânı buldum. Hatta, kısa süre önce bizzat kendi partimizin grubunca Meclis araştırması önergesi verildi ve bütün grupların desteğiyle de bu kabul edildi ve şu anda bu komisyon da kurulmuş durumda. İşte böyle bir ortamda tekrar Cumhuriyet Halk Partisinin böyle bir soruşturma önergesi vermesine doğrusu üzüldüm. (CHP sıralarından gürültüler)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, o komisyon bir kişi için. Bir kişi için komisyon mu kurulur, biz bütün Türkiye için diyoruz.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Bakan, üzülmeyin o kadar.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz bütün hukuk dışılıkların üzerine gideriz, biz çok açık bir partiyiz, biz şeffaf bir Hükûmetiz

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, siz böyle söylüyorsunuz da cemaat aynı şeyi yapmıyor ama!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Her konunun üzerine önce biz gideriz. Onun için bu iddialar gündeme geldiğinde ne yaptık? Araştırma önergesini biz verdik. (Gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yargıtay kararı ne diyor Sayın Bakan? Yasa dışı izleme olduğunu söylüyor.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri dinler misiniz lütfen… Lütfen dinleyin.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hatta ben burada yüce Meclisi bilgilendirmek için gündem dışı konuşmaya cevap verirken kendim gündeme getirdim, Sayın Başbakanımızın da olurunu alarak…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Bakan, “En iyisi konuşmak değil.” demediniz mi?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – …dedim ki: “Araştırma önergesini biz verelim ve eğer ülkemizde bu alanda, bu konuda bir sorun varsa, gerek hukuki düzenlemeler olarak gerek uygulamalar olarak bir sorun varsa bunun üzerine biz gidelim.” Komisyonu biz kurduk ve sizler de destek verdiniz.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Bakan, “konuşmayın” dediniz!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, burada tabii şuna çok üzülüyoruz: Bakın, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; göz bebeğimiz, Türkiye'nin temsil yeri. Burada tutup da Türkiye’yi herkesin dinlendiği, işkencelerin kol gezdiği, karanlık bir ülke olarak göstermek Türkiye’ye kötülüktür, Türkiye’ye iftiradır! (CHP sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Türkiye’de herkes izleniyor Sayın Bakan, 70 milyon insan izleniyor! Yargı kararı var! Yapmayın, etmeyin!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biraz önce bir parti sözcümüz…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Bakan, bu ülkeyi siz şikâyet ediyorsunuz!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben sakince cevap veriyorum.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – İzlemek mi kötü, izlememek mi!

BAŞKAN – Dinler misiniz lütfen.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, sizleri dinledik. Bir siyasi partimizin sözcüsü güvenlik-özgürlük dengesinden bahsetti. Ben İçişleri Bakanı olduğum günden beri bu iki kavramı çok kullanıyorum. Güvenlik ve özgürlük dengesini kuramazsanız, toplumda huzuru sağlayamazsınız. Güvenlik de özgürlük için vardır. Özgürce yaşamak için, korkusuzca vatandaşımızı yaşatmak için güvenliğe ihtiyacımız vardır. (CHP sıralarından gürültüler)

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Kaç sivil vatandaş öldürüldü, onu söyler misiniz!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Güvenlik ve özgürlük dengesini kurarsanız, orada gerçekten özgürce yaşarsınız. Biz bunu çok önemsiyoruz.

Bir söz söylediler işkenceyle ilgili. Bakın, biz AK PARTİ Hükûmeti olarak, iktidar olduğumuz yıl… Hatırlarsanız, biz 2002 Kasım ayında iktidar olduk, Aralık ayında Kopenhag Kriterleri görüşmesi vardı, toplantısı vardı ve biz ta o süreçte “işkenceye sıfır tolerans” diye bir ilkeyi ilan ettik. Ve ülkemizde baştan sona polis merkezlerimizde, karakollarımızda polis tutumunu değiştirmek için programlar uygulandı. Gidin, bakın, polis merkezleri ne kadar değişti. Artık eski karakollar falan değil, insani ortamlar oldu.

CANAN ARITMAN (İzmir) – Karakollarda insanlar ölüyor.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, bunları ülkemizin kazanımları olarak…

CANAN ARITMAN (İzmir) – Kim vurduya gidiyor insanlar.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ülkemizin kazanımları olarak, ülkemizin övünç vesileleri olarak sizler de anın, Avrupa’da falan, yurt dışında bunları anın.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Avrupa’ya ihbar eden sizsiniz Sayın Bakan!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şu anda, Türkiye’yle ilgili yurt dışında bir işkence davası söz konusu değil. Türkiye’yle ilgili uluslararası mahkemede işkence konusunda bir başvuru falan yok.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Hiç mi yok Sayın Bakan!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Tabii, bu konularla ilgili, arkadaşlarımız da değindiler. Aslında, kısa süre önce, iki yıl önce, hukuk açısından dinlemeyle ilgili, hukuka uygun işlemle ilgili düzenlemeyi bu Meclis yaptı, bütün mevzuatı gözden geçirdi, uygulamayı gözden geçirdi ve yeni bir sistem getirdi. Biz ne diyoruz? Bu araştırma önergemizle, -aslında burada da söyledim onu- eğer bu da yetersizse birilerini suçlayacağımıza, gelin, birlikte bunu ele alalım, yeniden değerlendirelim. Meclis komisyonumuz kuruldu. Meclis komisyonumuza çağrıda bulunduk: Alanınızı genişletin. Sadece Sayın Sav’la ilgili değil, Türkiye’deki yasal durumu gözden geçirelim, uygulamayı gözden geçirelim. Biz Hükûmet olarak, İçişleri Bakanlığı olarak bu komisyona bütün katkıyı vereceğiz. Yeniden sistemimizi gözden geçirelim. Eğer bir eksik varsa bunu giderelim. Bunu dürüstçe söylüyoruz. Birilerini gereksiz yere, haksız yere suçlamadan biz bunu söylüyoruz. Gelin, hep beraber bu komisyonu çalıştıralım.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, yargı kararlarının gereğini yapın, başka bir şey istemiyoruz biz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, bu olay nasıl gelişti? Bakın, süre kısa olduğu için, tabii şu birkaç cümleyi de ifade etmek istiyorum. Bu olay nasıl gelişti? Bu olay, Sayın Ana Muhalefet Partisi Genel Sekreterinin odasında bir merkez valisiyle görüşmesinin dinlendiğiyle ilgili iddialar üzerine gelişti. Aslında bunlar da aydınlandı. Yani, şu anda pek çok şey açıklandı. Yani, hani, bizde “özrü kabahatinden büyük” diye bir söz vardır. Aslında Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda özür dilemesi gerekir ama onu yapmıyorlar…

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, siz de mi Vakit gazetesinde dinleyenler arasındaydınız? Nereden biliyorsunuz bu kadar detayı?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Aksine, başta bir geri dönemediler, başta bir özür dileyemediler, ileri ileri devam ediyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi neden özür dileyecek? Bize bir açıklasın, bilelim efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, her kelimede kesmelerini icap ettirecek bir şey yok.

BAŞKAN –Tamamlasın efendim sözünü.

Sayın Bakanım, buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, önemli bir konuyu görüşüyoruz. Biz ilk günden itibaren şunu söyledik: Cumhuriyet Halk Partisi ne bununla ilgili bir suç duyurusunda bulundu ne savcıları göreve çağırdı ne bize başvurdu. Ne yaptı? Çıktı Sayın Genel Başkan, tecrübeli Genel Başkan, polisi suçladı, Başbakanı suçladı, Hükûmeti suçladı; İçişleri Bakanını, herkesi istifaya çağırdı.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Doğru.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hepsi yargı kararıyla…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “Bizim Genel Sekreterimiz dinlenmiştir. Efendim, bu, dinci bir gazeteye de servis yapılmıştır. Hükûmet istifa etsin.” dedi.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Doğru.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Daha hiçbir şey bilinmiyor, hiçbir araştırma yok, hiçbir çalışma yok, hiçbir aydınlanma yok. Olay oradan başladı ve doğrusu…

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, Türkiye’de tek dinlenen o mu acaba? Savcılar dinlendi, rektörler dinlendi. Onlardan niye bahsetmiyorsunuz? Provoke etmeyin.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz ne yaptık? Biz Hükûmetiz, biz sorumluluk taşıyoruz. Ben çıktım, basın toplantısı yaptım: Bu işin üzerine sizden çok biz gideceğiz. Bu ve benzerleri, sadece bunu da kastetmiyorum.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – O zaman onları da anlatın, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin nasıl dinlendiğini de anlatın.

BAŞKAN – Sayın Okay, lütfen…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hepsinin üzerine sizden çok biz gideceğiz, bunu aydınlatacağız. Hemen ne yaptım? Aynı gün Ankara Valisine talimat verdim “Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunun.” diye. Kendim de basın toplantısında savcıları göreve çağırdım ve aynı gün savcılık işe el koydu. Sonra, mülkiye müfettişlerinden heyet kurdum ve “Bunun idari boyutunu araştırın.” dedim. Sonra, işte Meclisimiz, parti grubumuz burada araştırma önergesi verdi, Meclisin içinde araştırma komisyonu kuruldu. İktidar daha ne yapabilirdi? İktidar çıkıp sadece konuşmuyor, bunu istismar etmiyor, siyaset malzemesi yapmıyor; iktidar çözmek için uğraşıyor, yanlışlık varsa düzeltmek için uğraşıyor değerli arkadaşlar. Yani, burada, eğer ana muhalefet partisinin ve iktidarın yaptıklarını kronolojik olarak şöyle bir peş peşe sıralasanız gerçekten hayretler içinde kalırsınız.

Bu araştırma önergesi bizim için önemli.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Soruşturma önergesi…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Tekrar burada, vakit kısa olduğu için, süre dolmak üzere olduğu için şunu söylüyorum: Bu araştırma önergemiz bizim için önemli. Bu konuda, Türkiye’deki bütün sistemi bir değerlendirelim, gözden geçirelim. Ama, Cumhuriyet Halk Partisi de burada emniyetimizi, polis teşkilatımızı haksız yere suçlayacağına, önce kendi partisindeki olayla ilgili gelişmeleri, en azından onu, en azından onunla ilgili bir özür dileme nezaketini göstersin. Milletimizden özür dilesin, bizden özür dilesin, Başbakanımızdan özür dilesin (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Meclisten özür dilesin, polis teşkilatımızdan özür dilesin “Biz yanılmışız.” desin. Yani, bakın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CANAN ARITMAN (İzmir) – Siz Türk milletinden özür dileyin, siz! Türkiye’yi ne hâle getirdiniz!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin bu iddialarıyla ilgili basın da çok şey yazdı. Ama, basın gerçekten erdem gösterdi ve çok kişi özür diledi sonunda. Yani, elimde bazı dökümleri var, şöyle birkaç tanesini izninizle okumak istiyorum.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Hangi gazete?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bir tanesi diyor ki…

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Hangisi?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “Önder Sav’ın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde yaptığı bu görüşmenin dinlenmesi…”

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Vatan gazetesi, Yeni Şafak gazetesi.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “…hepimizi ama hepimizi ilgilendiren muazzam bir hak ihlalidir. Ergenekon kadar mühimdir. Susurluk kadar ürkütücüdür.”

İki gün sonra: “Çuvalladık ey halkım.” Aynı yazar.

“Bütün sütunlarda Önder Sav’ın dinlenmesi olayıyla ilgili yazıp çizdiklerimden dolayı özür diliyorum. Deniz Baykal’ın kükremiş sel gibi bendini çiğneyip aşması karşısında yarım asırlık deneyime sahip koskoca siyasetçi… Herhâlde elinde sağlam veri olmadan böyle aşıp taşmaz diye düşünerek hata yaptım.” diyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Başka birisi, Sayın Ekşi: “Lakin ortada emniyete atfedilecek bir kusur olmadığı, Sav ile Serindağ arasındaki konuşmanın, Sav’ın kendi cep telefonunu kapatmayı ihmal etmesi sonucu…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ederim efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bitireyim.

BAŞKAN – Hayır efendim, teşekkür ederim, tamam efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “…söz konusu yayını yapanlar tarafından kaydedilip kamuoyuna yansıtıldığı ortaya çıktı.”

BAŞKAN – Tamam Sayın Bakan, teşekkür ederim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Hasan Cemal: “Telekulak skandalı dedik, oturup yazdık, ‘büyük birader’ kimse…” (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “…kulağından tutup ortaya çıkarın diye Hükûmete çağrı yaptık.” (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen! Kimseye müsamaha etmedim, size de etmem!

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, yakışıyor mu size!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “Şimdi devamını getirmek lazım, çünkü ortada bir faka basma durumu var.” (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, yakışıyor mu size! Yakışıyor mu kürsü işgali Sayın Bakan!

BAŞKAN – Sayın Bakanım, süre vermiyorum efendim… Süre vermiyorum efendim…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “CHP yetkileri de eğer inandırıcılık, güvenilirlik gibi hasletleri bir ölçüde olsun önemsiyorlarsa, kamuoyuna hesap vermek durumundadırlar.” (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, ara verin lütfen, Sayın Bakan kürsüden ayrılmıyor.

Size kürsü işgali yakışıyor mu! Olayı çarpıtmak yakışıyor mu! Yakışıyor mu hiç!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın milletvekilleri… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, lütfen ara verir misiniz!

Sayın Başkan, lütfen ara verin!

BAŞKAN – Oturur musunuz yerinize!

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, lütfen ara verin! Kürsü işgal eden bakan olur mu!

BAŞKAN – Oturur musunuz efendim!

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Kürsü işgal eden bakan olur mu hiç!

BAŞKAN – Oturun efendim! Oturun yerinize lütfen!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, kendisini savunması için bir süre vermeniz gerekir.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, benden önce 4 kişi konuştu.

BAŞKAN – Tamam efendim, meramınız anlaşılmıştır.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben bir iki dakika daha sadece toparlamak ve teşekkür etmek için söz istiyorum.

BAŞKAN – Son cümleniz olsun efendim. Bir dakika veriyorum. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözümü toparlıyorum. Aslında şahsımla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu soruşturma önergesi verdiği için daha az söyledim, çünkü buna üzüldüm. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, cihazları bozacaksınız. Cihazlar bozuluyor.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bu Mecliste araştırma önergesiyle kurulan komisyon bu konuları araştıracak ve gerekeni de biz Hükûmet olarak yapacağız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler; AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bu kadar tahammülsüzlük olmaz! Bir dakika konuşacak, lafını kesiyorsunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Başkanım, bu kadar tahammülsüz bir grup olmaz! Hem soruşturma önergesi veriyorlar hem de böyle…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Hayır efendim, böyle bir usul yok.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Tutumunuz hakkında söz istiyorum!

BAŞKAN – Hangi konuda istiyorsunuz efendim?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, her kürsüye çıkana en fazla bir dakika süre verdiniz… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, tutanaklara bakarsanız herkese söz vermem lazım.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – …ve bizler de bugüne kadar hep ona saygı gösterdik. Sayın Bakanın böyle bir ayrıcalığı yoktur.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sakık. Ne üzerine konuşuyorsunuz?

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, bugün gazetelere yansıyan bir konu var. Geçmişte de vahim şeyler yaşandı. Ordu ve Trabzon’da yine Kürt işçilerin bölgeye sokulmadığına dair gazetelere yansıyan bir konu var. Bununla ilgili Sayın Bakanıma bir şey sormak istiyorum.

BAŞKAN – Bunun konuyla ilgisi yok efendim. Şu anda ne alakası var efendim?

SIRRI SAKIK (Muş) – Biliyorum konuyla ilgisi yok. Ama bu işçilerin geçmişte nasıl orada saldırıya uğradığını biliyoruz. Sayın Bakanımızın bu konuda bilgisi var mıdır?

BAŞKAN – Tamam, anlaşılmıştır efendim. Teşekkür ederim.

Evet, Meclis soruşturması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Anayasa'nın 100'üncü maddesi gereğince oylamayı gizli oylama şeklinde yapacağız. Oylamaya başlamadan önce oylamanın yöntemiyle ilgili bazı açıklamalarda bulunacağım.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki Kâtip Üye Adana'dan başlayarak Denizli'ye kadar -Denizli dâhil- ve Diyarbakır'dan başlayarak İstanbul'a kadar -İstanbul dâhil- Hükûmet sırasındaki Kâtip Üye ise, İzmir'den başlayarak Mardin'e kadar -Mardin dâhil- ve Mersin'den başlayarak Zonguldak'a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere, üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.

Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.

Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettirdikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.

Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.

Şimdi, gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gizli oylamada Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yerine     İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in yerine Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yerine Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in yerine Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı?

Oyunu kullanmayan kalmadı herhâlde.

Oylama işlemi bitmiştir.

Kupaları lütfen kaldırın.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, (9/2) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı:                       435

Kabul :                                            120

Ret:                                                 305

Çekimser:                                          8

Boş:                                                   2

Böylece, Meclis soruşturması açılması kabul edilmemiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Çevre Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Tokat Milletvekili Osman Demir aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çevre Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Konya Milletvekili Muharrem Candan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.

B) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/203) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna Üye Seçimi

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yasa dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/203) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, listeyi okutup oylarınıza sunacağım.

CHP Genel Sekreterinin Yasa Dışı Dinlendiği İddiasının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/203)

Adı Soyadı                                                                                                    Seçim Çevresi

AK PARTİ (10)

Yılmaz Tunç                                                                                                  Bartın

Emin Nedim Öztürk                                                                                      Eskişehir

Halide İncekara                                                                                              İstanbul

Veysi Kaynak                                                                                                Kahramanmaraş

Hakkı Köylü                                                                                                  Kastamonu

Ali Öztürk                                                                                                     Konya

Ayşe Türkmenoğlu                                                                                        Konya

Ayhan Sefer Üstün                                                                                        Sakarya

Suat Kılıç                                                                                                       Samsun

Safiye Seymenoğlu                                                                                        Trabzon

CHP (3)

Tacidar Seyhan                                                                                              Adana

Tekin Bingöl                                                                                                  Ankara

Şahin Mengü                                                                                                 Manisa

MHP (2)

Hasan Özdemir                                                                                              Gaziantep

Osman Durmuş                                                                                             Kırıkkale

DTP (1)

İbrahim Binici                                                                                                Şanlıurfa

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Meclis Araştırma Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 1/7/2008 Salı günü (bugün) saat 19.00’da Halkla İlişkiler Binası B Blok 2’nci Kat 4’üncü Banko’da bulunan Meclis Araştırma Komisyonları Toplantı Salonu’nda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda ilan edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.11

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde 6’ncı madde üzerinde Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının verdikleri önergenin oylamasında kalmıştık.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi hatırlatmak için okutup, oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin "Denkleştirme ödeneği” başlıklı 6 ncı maddesine (2) numaralı fıkra olarak aşağıdaki fıkranın ilavesi ile mevcut (2) numaralı fıkranın numarasının (3) olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                             M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve

                                                                                                               arkadaşları

                                

(x) 248 S. Sayılı Basmayazı 25/6/2008 tarihli 122’nci Birleşim Tutanağına eklidir.

"(2) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının ayrıca binde 0,5'i Maliye Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi yüksek belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur. Bu ödenek nüfus sayımına göre tespit edilen nüfusuna kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus barındıran belediyelere dağıtılır. Nüfus sayımında tespit edilen nüfusa kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus barındıran belediyelerin tespiti ile dağıtımda uygulanacak esas ve usuller gerektiğinde bina ve bağımsız bölüm, otel yatağı, su ve elektrik abone sayıları gibi unsurlar da dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Maliye Bakanlığı bu ödeneği mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit halinde dağıtılmak üzere iller Bankası hesabına aktarır."

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı bulunamadığı için oylanmamıştı. Şimdi toplantı yeter sayısı aramanız gerekiyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Karar yeter sayısı istemiştiniz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır, hayır. İşlem toplantı yeter sayısında kaldı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ayağa kalkın arkadaşlar.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Niye kalkalım kardeşim!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, toplantı yeter sayısı var olduğu için açıldı bugün.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı efendim. Tutanağa bakın, tutanağa!

AHMET YENİ (Samsun) – Karar yeter sayısı istedi Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, tespit yapalım 20 kişi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Nasıl efendim? Tutanağa bakın.

BAŞKAN – Yok burada böyle bir şey.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bugün toplantı yeter sayısı var olduğu için açıldı Genel Kurul.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne alakası var ya! Önerge, önerge…

BAŞKAN – Sayın Anadol, yeniden istiyor musunuz?

III.- Y O K L A M A

(CHP ve DSP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet, evet.

BAŞKAN – Tamam, tespit edelim efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tamam, tespit edin.

BAŞKAN – Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Güner, Sayın Ağyüz, Sayın Ünlütepe, Sayın Karaibrahim, Sayın Altay, Sayın Keleş, Sayın Barış, Sayın Tütüncü, Sayın Koçal, Sayın Genç, Sayın Atay, Sayın Öztürk, Sayın Tan, Sayın Pazarcı, Sayın Koç, Sayın Demirel, Sayın Seçer.

20 kişi tamam efendim.

Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayımız vardır.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir.

7’nci maddeyi okutuyorum:

Kesinti yapılması

MADDE 7- (1) Bu Kanunda, il özel idareleri ve belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen paylar vergi hükmündedir.

(2) İl özel idareleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı kuruluşların ve bunlara ait tüzelkişilerin, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen Devlete olan borçları, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında tanımlanan Hazine alacağı niteliğindeki borçları, İller Bankasına olan borçları ile sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçlarına karşılık, bu idareler adına her ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden ayrılacak tutardan, alacaklı idarelerin talebi üzerine, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından kesinti yapılarak alacaklı idarelere ödenir.

(3) İl özel idareleri ve belediyeler ile bunların bağlı kuruluşları tarafından kanuni süresinde verilen gelir (stopaj) vergisi ile katma değer vergisi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergiler; bu vergilere ait beyannamenin verildiği aya ilişkin olarak, bu idareler adına genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paydan, bu madde uyarınca yapılacak tüm kesintilerden önce ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankasınca kesilerek ilgili vergi dairesine aktarılır. Bu şekilde tahsil edilen vergi, vade tarihinde tahsil edilmiş sayılır. Kesinti yoluyla tahsil edilemeyen vergilerin, kesintinin yapılması gereken ay içinde ilgili idareler tarafından ödenmesi halinde, tahsil edilen tutara ayrıca gecikme zammı hesaplanmaz. Bu hüküm, kanuni süresinde bildirilen sosyal güvenlik primleri ile emekli kesenekleri için de uygulanır. Bu şekilde tahsil edilen alacaklar, bildirimlerin yapıldığı tarihte tahsil edilmiş sayılır. Kesinti yoluyla tahsil edilemeyen prim ve emekli keseneklerinin, kesintinin yapılması gereken ay içinde borçlusu tarafından ödenmesi halinde, bu şekilde tahsil edilen tutara herhangi bir gecikme cezası ve gecikme zammı hesaplanmaz. Bu fıkranın uygulamasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(4) Genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden, il özel idareleri ve belediyeler adına aylık olarak ayrılacak tutardan, ikinci ve üçüncü fıkralara göre yapılacak kesintilerin toplamı, hiçbir şekilde ayrılan tutarların toplamının yüzde 40’ını aşamaz.

(5) Yapılacak kesintilerin oranlarını alacakların nev'ine göre ayrı ayrı veya topluca belirlemeye, kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve esasları tespit etmeye, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz.

Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Yasa Teklifi’ni geç kalınmış, yetersiz, dengesiz ama bir başlangıç olarak uygun, olumlu bir yasa olarak kabul ediyoruz.

Belediyeler, elbette ki tüm dünyada, kamu kaynaklarından aldıkları pay, devletten ayrılan vergi payı ve yarattıkları kendi öz kaynaklarıyla kendi programlarını ve bütçelerini oluştururlar.

AKP Hükûmeti işbaşına geldiğinden beri “vergi barışı” denilen bir afla tüm büyükşehir belediyelerinin bağlı şirketlerini temize çıkardı. 2004 yılında yaptığı yasal düzenlemelerle Bakanlar Kuruluna yetki vererek, tüm belediyelerin borçlarının silinmesi, taksitlendirilmesi, vesaire gibi işlemlerle de belediyelerini büyük ölçüde rahatlattı ve bu belediyelere şimdi kaynak aktaracağız. Ne zaman aktarıyoruz? Seçime çeyrek kala aktarıyoruz. Seçime çeyrek kala aktardığımız bu kaynağı seçim yatırımı olarak yorumlamamak için bir neden var mı? Yok. Niye? Özellikle büyük belediyelerin büyük işlerinin, büyük ihalelerinin ödenek yoksunluğu var. Büyük işler ve seçim yatırımı için yapılacak olan makyaj işler bitmeli ki, gıda yardımıyla, bisiklet yardımıyla, top yardımıyla, kavun, karpuz, patates, soğan yardımıyla oy alabilme şansını AKP artırabilsin. O nedenle bu yasa geç kalmış bir yasadır. Bu yasayı siz 2004 yılında diğer yasalarla birlikte getirmiş olsaydınız bizim de söyleyecek sözümüz olmazdı. Ama bakın, bugün bütçe açığını göze alarak, cari açığın tırmanmasını göze alarak 4,5-5 katrilyonu belediyelere aktarmayı göze alıyorsunuz ve iki üç gün önce yaptığınız yüzde 46’ya varan elektrik zammıyla asgari ücrete yaptığınız yüzde 5 zammı görmezlikten geliyorsunuz, emeklilere yaptığınız yüzde 2 zammı görmezlikten geliyorsunuz. Bunlara kaynak yok, ama popülist yaklaşımlarla yatırım yapan, kendi reklamlarını ofset baskılı 150 bin adet, 250 bin adet kitap bastırarak yapan belediyelere kaynak aktarmayı bir anda getirebiliyorsunuz.

Daha önce gazetelerde tartışıldı, kaynak yaratan vergi koyacaktınız. Baktınız ki kamuoyundan tepkiler var, bu tepkileri seçim üzeri göğüslemeyelim, bu seçimi de geçirelim anlayışı içerisinde vergileri geri çektiniz, şimdi kamudan pay ayırıyorsunuz. Kamudan pay ayırın, başüstüne ama bu saydığım insanların, kuraklıktan kıvrım kıvrım inleyen çiftçilerin, esnafın, çekini, senedini ödemeyen esnafın, asgari ücretle geçinen insanların ne günahı var? Bu insanlar elektrik faturalarını ödeyemeyecek durumdayken yüzde 46 zam yaptınız sene başından beri ve “Beş buçuk yıldır zam yapmadık.” diye övünüyorsunuz. Bu gerekçe değildir. İşinize geldiği zaman da ekonomik tıkanıklıkları, ekonomik nedenleri 1940’lara kadar giderek savunuyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisinin çok az iktidarı döneminde yaşanan, tüm dünyada yaşanan döviz ve global krizin etkisiyle hep enerji bunalımını göz önüne getiriyorsunuz. Ama beş buçuk yılda siz ne yaptınız enerji için? Bu son yaptığınız zamlar nedir biliyor musunuz? Özelleştirmeyle vereceğiniz şeylerin kâr rantını kamuoyunun önünde sergilemek için yapıyorsunuz bunu, ekmeği tatlandırmak için yapıyorsunuz bunu. Bunları ama söyleyemiyorsunuz değerli arkadaşlarım.

Peki, belediyeler bugüne kadar aldıkları kaynakları ve bundan sonra alacakları kaynakları nerede harcıyorlar? Soğan-patates alıp dağıtmakta harcıyorlar, karpuz-kavun dağıtmakta harcıyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir ilanını gördüm. 200 bin adet anahtar, 100 bin adet albüm ve bunların dağıtımı için 100 bin adet ambalaj, 100 bin adet kargo hizmeti diye evlenecek çiftlere, nikâh kıyacak çiftlere dağıtılmak üzere. Nikâh, büyükşehir belediyesinin asli görevi değil. Nikâh salonları da ilçe belediyelerinin genelde. Ama seçim yakın, propaganda yapılacak ve bunun maliyeti 3 trilyon 100 milyar değerli arkadaşlarım. Yazıktır, günahtır. Bir belediye başkanı -iktidar partisinden- ayda 150 bin adet ofset baskılı dergi bastırıyor, senelik maliyeti 1,5 trilyon. Buradaki görüşmeleri izlerken eski belediye başkanı olarak bazen şüpheyle bakıyorum. Diyor ki arkadaşlarımız: “Belediyelerde yapılan ihalelerde yolsuzluk yok.” Yolsuzluk yok da belediyelerinizin tümündeki ihaleler Kamu İhale Kanunu’nun 21’inci maddesinin (b) fıkrasına göre niye yapılıyor? (b) fıkrası nedir biliyor musunuz? Doğal afet, can kaybı, bu nedenlerle aciliyeti olan ihaleler. Hepsi mi böyle? 88 tane ihale büyükşehirde yapılmış. O kadar Ankara’da yapılmış ve bunlar Kamu İhale Kurumundan da geçiyor. Kamu İhale Kurumundaki bu yetkiler yetmiyormuş gibi, şimdi, sizler, Kamu İhale Kurumunun kanununu da değiştirmeye çalışıyorsunuz.

Yasalar, belediyelerin yapacağı görevleri sınırlandırmıştır. Belediyeler, kaynaklarına göre öncelikli hizmetleri yapmak zorundadır. Belediyeler, devletin yapacağı görevi yapamaz. Burs vermek, belediyenin öncelikli hizmetleri bittikten sonraki iştir. Ama bakıyorsunuz ki belediyeler “25 bin kişiye burs verdim, 15 bin kişiye burs verdim.” diye övünüyor değerli arkadaşlarım. Ankara susuzluktan kıvranırken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının karpuz dağıtmaya, patates dağıtmaya, soğan dağıtmaya hakkı yoktur. Bunun adı popülizmdir değerli arkadaşlarım.

İşte bunların denetimleri yapılması gerekirken, biz, tekrar, ilaveten kaynak veriyoruz ve kaynak verirken de dengesizliği yaratıyoruz. Küçük belediyeler, il belediyeleri daha az alacak, büyükşehir belediyeleri yine pastadan en büyük payı alacak değerli arkadaşlarım. O nedenle, bu yasadaki dağılım adaletsizdir, bu dağılımın adaletsiz olması da diğer belediyelere karşı büyük ayrıcalık yaratacaktır.

Bu arada, tabii, seçim üzeri bu tür yatırımları yapan belediyelere baktığınız zaman da, çok azı ana hizmetleri üretiyor, çok azı altyapıya yönelik hizmetlere dönmüş, hepsi makyaj. Billboardlara bakıyorsunuz, reklamlar, festivaller ve anlamsız yatırımlarla bu kaynaklar çarçur ediliyor değerli arkadaşlarım.

Kendi seçim bölgem Gaziantep’te, iktidar partisinin il başkanı ile belediye başkanını birbirine düşüren bir ihale var. Çok yanlı bir ihale. 23 Ocak 2008’de ihale yapılmış. İhalenin, alan şirketin ana sözleşmesi 23/1/2008’de Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanmış arkadaşlar ve bu şirketin sermayesi 5 bin YTL, aldığı ihale 10 milyon 138 bin avro değerli arkadaşlarım! Böyle bir mantık olabilir mi? Ve buna, il başkanı “şaibelidir” diyor, kamuoyu “şaibelidir” diyor, AKP Genel Merkezi el koymasına rağmen, hâlen ihale devam ediyor. Biz onun için bunlara karşıyız.

Ayrıca neler yapılıyor belediyelerde? Bol bol imar tadilatları yapılıyor. Yeşil alanlar rantiye alanlarına çevriliyor, yeşil alanlar bir bir ortadan kaldırılıyor ve “kentsel dönüşüm” adı altında, yasal altyapısı, yönetmeliği hazır olmamasına rağmen, Belediye Yasası’nın 73’üncü maddesine göre rantsal dönüşüm yapılıyor değerli arkadaşlarım. Orada, yenileştiriyorum diye, barınan insanları alıyorsunuz, kapıya koyuyorsunuz, eline üç beş kuruş veriyorsunuz, ondan sonra kentsel dönüşüm diye, en önemli rant getirecek merkezlerdeki arsaları, yandaşlarına belediyeler peşkeş çekiyorlar. İşte, Boğaz Köprüsü’ne 2 kilometre mesafedeki yer. Bakın, Ankara’daki gar… Ankara’da yaşıyoruz. Cumhuriyet kazanımlarıyla bu kadar uğraşmaya, AKP’lilerin ve AKP belediyelerinin hakkı yoktur. Ankara Garı cumhuriyet kazanımıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının olumsuz iki kararı var, üçüncü kararı olumlu. Niye? Araya birtakım siyasiler giriyor. Gidin bakın Ankara otogarının önüne, içleriniz, vicdanınız sızlar değerli arkadaşlarım. Galataport’u mu sayalım, Haydarpaşa Gar’ını mı sayalım, hangilerini sayalım? Binlerce yeşil alan gasbedildi bu dönemde. Bu belediyecilik değildir, bunun adı “çağdaş belediyecilik” değildir. Sonra da deniliyor ki çağdaş belediye! Çağdaş belediye, akan suyu olan, ulaşımı rahat olan, modern yollarıyla, kaldırımlarıyla bütünsellik içerisinde belediyedir. Kaldırımları söküp yapmak, asfaltı söküp -Gaziantep’te olduğu gibi- kilit taşı döşemek marifet değildir, kaynak israfıdır değerli arkadaşlarım.

O nedenle, bu yasayı biz olumlu görmemize rağmen yetersizdir, dengesizdir diye bağlarken bugün yaşanan bir olaya dikkatinizi çekmek istiyorum: Anayasa Mahkemesinde parti kapatma davasının sözlü savunması verilirken, yıllardır uzayan, bir yıldır uzayan ve destana dönen Ergenekon davası nedeniyle sayısız insan gözaltına alındı. Sabahleyin gözümüzü açtık, televizyonları açtık ki sayısız yazar, çizer, iş adamı, sivil toplum örgütü başkanları gözaltına alınmış. Bu olmaz değerli arkadaşlarım, bu olmaz. Ergenekon davasının bu kadar yıllarca sürmesine gerek yoktur. Bunu tehdit aracıyla kullanmak hukuka aykırı bir olaydır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözünüzü tamamlar mısınız Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ayrıca da değerli arkadaşlarım, AKP son günlerde Cumhuriyet Halk Partisiyle, cumhuriyetle ve Atatürk’le uğraşmayı kendisine görev edindi. Cumhuriyet Halk Partisinin 1 trilyon -haksız demeyelim- usulsüz yapılmış belgelerle harcaması sizi ilgilendirmez. Siz Başbakanlık Özel Kaleminin hesabına bakın, Büyükşehir Belediyesinin Özel Kaleminin hesabına bakın. Onları verin de ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisine söz söyleyin değerli arkadaşlarım.(CHP sıralarından alkışlar) Bizim yüz kızartıcı hiçbir şeyimiz yoktur, veremeyecek hiçbir hesabımız da yoktur. Hâlen 95-98 döneminin hesabını veremeyenler Cumhuriyet Halk Partisi hakkında, cumhuriyet hakkında, Atatürk hakkında konuşamazlar ve Atatürk devriminin altında da bu dingiller maalesef kalmaya mahkûmdur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağyüz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz.

Buyurun Sayın Cengiz.

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı kanunun 7’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 7’nci maddesi il özel idareleri ile belediyeler ve bu idarelere bağlı kuruluşların 6183 sayılı Amme Alacakları Kanunu ile 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun kapsamında tanımlanan;

1) Hazine alacağı niteliğindeki borçlar,

2) İller Bankasına olan borçlar,

3) Sosyal güvenlik kuruluşuna olan borçlar ile prim ve emeklilik kesenekleriyle ilgili yerel idare borçları olarak zikredilmektedir. Bu gibi borçlar, alacaklı idarelerin başvurusuyla borçlu yerel idarelerden Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından borçlu yerel idarelerin aylık paylarından kesinti yapılarak alacaklılara ödenmesi bu maddeyle hedeflenmiştir.

Tasarının 7’nci maddesinde de;

1) Borçların yapılandırılması, yerelde halkına gece gündüz hizmetkârlık yapan yerel yönetimlerin kamu hizmeti yapması, hem işveren hem de hizmet üreten yerel yönetimlerin borç yaratan fasıllarındaki kesintilerin daha makul seviyede tutulması daha doğru bir yaklaşım olacağı kanaatindeyim.

2) 7’nci maddenin dördüncü fıkrasında “Aylık pay tutarından kesinti yüzde 40’ı aşamaz.” denilmektedir. Bir eski belediye başkanı olarak bu tutarın yüzde 20-25’ler civarında belirlenmesi daha doğru ve daha makul bir yaklaşım olacağı kanaati taşımaktayım çünkü devletimizin alacaklı birimleri borç taksitlerini iki üç ay sonra geç alabilirler ama asla borçlarını alamama gibi bir olayla da karşı karşıya kalamazlar. Özellikle gece gündüz hizmet üreten halkımızın yirmi dört saat huzur ve mutluluğu için çalışan belediye başkan ve personelimizin diğer zaruri ve zorunlu hizmetleri olan harcamaları göz önüne alınacak olursa, bu yüzde 40 kesintilerin gerçekleşmesi hâlinde özellikle belediyelerimizde memurlarımız, işçilerimiz maaşlarını alamadıkları gibi, borca sebep bu kamu borçlarının o ayki yeni kesintileri ve ödenmesi gereken tutarlarını bile belediyelerimizin ödeme şansı kalmayacaktır. Bu durum ise, sorunların çok iyi irdelenmediği ve bu kanun tasarısında birazcık olsun belediyelerimiz penceresinden bakılmadığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Özellikle yerel yönetimlerden gelen biri olarak belediyecilik açısından tasarıyı incelediğimizde şu hususların belediyelerimizce ve onların temsilcisi olan belediye başkanlarımızca tasvip görmediğini ifade etmek isterim:

1) Büyükşehir belediyeleri ile diğer il belediyeleri, ilçe ve belde belediyeleri arasında gerçek manada kaynak, gelir dağıtımı ve paylaşımın adaletle sağlanamadığını tespit etmekteyiz.

2) Büyükşehir belediyelerimizin aldığı pay, diğer illerimizdeki belediyelerimizin kişi başı oranını 3 katı olarak da teşkil etmektedir. Bu da terazinin kantarının büyükşehir belediyeleri lehine ağdırdığını göstermektedir.

3) Kış nüfusu ile yaz nüfusu veya turizm mevsimi ile turizm mevsimi dışındaki belediyelerimizin nüfus hareketliliği, yerel idarelerimizin nüfus artış ve yoğunluğunun tasarıda dikkate alınmaması da çok büyük bir eksiklik olarak tarafımızdan tespit edilmiştir. Özellikle belediye paylarının dağıtımının kriterleri belirlenirken belediyelerimizin yaz ve kış turizmi gibi nüfus artırıcı ve diğer özgün koşullarının kriterler arasında yer alması daha doğru bir yaklaşım olacağı kanaatindeyiz.

İl özel idareleriyle belediye gelirlerinin yeniden düzenlenmesi ve artırılmasıyla ilgili olarak tasarıda, faturanın halkımıza ve esnafımıza kesilmemesi ve onlara da yansıtılmamasını önemli bir yaklaşım olarak görmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle belediye gelirleri içinde yer alan harç ve vergilere bakıldığında, özetle bazılarından örnek verilirse:

1) İmar işleri ruhsat harçları,

2) İş yeri açma ve çalıştırma harçları,

3) İş yeri hafta sonu çalışma, tatil günleri ruhsatı harcı, işgaliye harcı, emlak vergisi, çevre temizlik ve atık vergisi, belediye hizmetlerine katılım faturası, su faturaları, gaz faturaları ve belediye mülkleri kira faturaları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Harçlar, vergiler, faturalar, o yerleşim biriminde genelde halkımıza ve esnafımıza yüklenmiş belediye gelirleri olarak da her zaman bu kesime yüklenmiş ve bu kesimden tahsil edilmektedir. Halkımızın ve esnafımızın ekonomik travma geçirdiği bu süreçte, yerel yönetimlere kaynak genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılmasını da tasarının belki de en güzel yanı olarak belirlemekteyiz. Özellikle bu tasarının yerel yönetimlere çok büyük katkı sağlaması, yerel yönetimlerin genel bütçe vergi gelirlerinden desteklenmesi noktasında belediyelerimizin ve başkanlarımızın çok büyük bir sevinç kaynağını da görmekteyiz. Fakat bunun yanında, belediyelerimiz bu yasa tasarısıyla sevinirken, halkımızın ve esnafımızın da “Acaba bu payların daha sonra dönüp dolaşıp faturası bize gelir mi gelmez mi; yine, acaba bu fatura seçimlerden sonra bize tahvil edilir mi?” diye de yapmış olduğumuz görüşmelerde de özellikle halkımızın ve esnafımızın bir tedirginliği ve bir şüphesi de bulunmaktadır. Özellikle bu şüpheyi de -inanıyorum- giderecek gene Hükûmetimizdir. Hükûmetimizin, ileride bu faturayı halkımıza ve esnafımıza kesmemesi gerektiği ve daha sonra da bunun, bu bölüme, halka uzatılmaması gerektiğine inanıyoruz.

Artık, devletimizin ve yerel idarelerimizin ellerinin halkın ve esnafın cebine uzanma alışkanlığından vazgeçilmesi, diğer yerel kaynaklara yönelinmesi ve halkın şüphe ve endişelerinin giderilerek, yerel yönetimlerde ülkemizin özgün koşullarının irdelenerek bu özgün koşullar içinde de daha reel kaynaklara doğru uzanılması ve reel kaynakların yerel idarelere doğru kanalize edilmesinin en doğru yaklaşım olacağı düşüncesindeyiz.

Özellikle, belediyelerimize kaynak aktardığımız bu tasarıda da -eski bir yerel idareci olarak- belediye başkanlarımızın, belediye personelimizin ve belediye işçilerimizin, halkımızın mutluluğu ve refahı için gece gündüz, yirmi dört saat hizmet götüren bu personelin düşünülmemesini, bu personelin hatırlanmamasını da burada en büyük eksiklik olarak görmekteyim. Çünkü, imar işlerinden çöpüne, çöpünden kanalizasyonuna ve park bahçe işlerine kadar yirmi dört saat halka hizmet amacı güden yerel idarelerin hem memurları hem işçileri bu tasarıdan beklediğini alamamıştır, bu tasarıda beklediğini görememiştir.

Her ne kadar olumlu yönleri zikredilse de, özellikle bugün memur camiasının -memurların da içinden gelen biri olarak, memurları da temsil eden bir kişi olarak- son zamanlarda, altı yıldan beri memur camiamızın almış olduğu yüzde 6’lık zammın yüzde 25-30 olması gerektiğini hesaplamış bulunmaktayız.

Özellikle bu memurlarımızın, polisinden belediyenin çöpçüsüne kadar, gerçekten çok büyük bir sıkıntı içinde geçinmeye çalıştıklarını ve geçim kaynaklarının daraltıldığını, son beş altı yıldan beri de memurlara ve işçilere yönelik zammın hiçbir kesimi tatmin etmediğini ve tatmin etmemekle birlikte bütün memur kesiminin, işçi kesiminin kredilere ve borçlanmaya yönelik bir tenezzüle veya oraya doğru bir yönelimde olduğunu ve bütün katmanların borçlanmış olduğunu tespit etmiş bulunmaktayım. Bu tasarıyla da acaba bize bir şeyler düşer mi diyen çalışanlarımız da, personellerimiz de buradan, bu tasarıdan aradığını bulamamıştır. Bu tasarıyla da Meclisimiz, Hükûmetimiz memuruna, belediye işçisine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam ediniz Sayın Cengiz.

Buyurun.

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) – …hatta başkanına bir müjde verememenin de eski bir belediye başkanı olarak buradan burukluğunu yaşamaktayım.

İnanıyorum bu dilek ve temennilerimizi Hükûmetimiz duyar ve yerel yönetimlerde gece gündüz halkımızın huzurunu yirmi dört saat sağlama ve hizmetin idamesi açısından çalışan belediye çalışanlarını, memurlarını, işçilerini ve belediye başkanlarını memnun eder diyorum.

Bu tasarının yerel yönetimlere, il özel idarelerine ve belediyelerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum, Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Cengiz.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Nuri Yaman.

Sayın Yaman buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesiyle ilgili Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, bu nedenle hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

Maddeyle ilgili düşüncelerimizi açıklamadan önce bundan on beş yıl önce 2 Temmuz 1993 yılında gerçekten insanlık dışı bir uygulama ile 35 canımızın, demokrat, ilerici ve devrimci, bu ülkenin yetiştirdiği önemli evladının hunharca katledilişini de nefretle anarken, bu düşüncede olan kişilerin bundan sonra ülkemizde bu tür hareketlerde bulunmayacağı dileğini de belirtmeden geçemeyeceğim.

İnsanların bir arada, toplu olarak yaşamaları gereği ortak ihtiyaçlarının birlikte giderilmesi zorunluluğunu doğurmuştur. Yerel ölçekte üretilmesi ve yerine getirilmesi mümkün olan bu hizmetler mahalli müşterek hizmetler olarak kabul edilegelmektedir. Gerek Anayasa’mızda gerek Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Sözleşmesi’nde mahallî idarelerce yerine getirilecek görevler, bu kapsamda, mahallî müşterek hizmetler olarak benimsenmiştir.

Mahallî müşterek hizmetlerin yerine getirilmesinde idari özerkliğin olması yanında temel belirleyici öğe ise malî özerkliktir. Yerel yönetimlerin yani belediye, il özel idaresi ve hatta muhtarlıklarca bugün yerine getirilmesi öngörülen bu ortak hizmetler, malî kaynakların azlığı veya çokluğuna bağlı olarak hizmetin istenen düzeyde gerçekleştirilmesinde önemli bir kıstastır. Bugün ülkemizde saydığımız bu yerel yönetimler, mevcut yasalarla kendilerine verilen görevler sonucu elde ettikleri öz gelirleri bu hizmetlerin yerine getirilmesinde oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu nedenledir ki ulusal gelir kaynaklarının merkezî idare ile mahallî idareler arasında bu görev ve hizmetlerin yerine getirilmesinde paylaşılması sonucunu doğurmuştur. İşte, bu payın öz gelirlerine oranı ve yerel harcamalarının toplam kamu harcamaları içindeki payı gibi ölçütler mahallî idare özerkliğiyle de doğru orantılıdır.

Değerli milletvekilleri, mahallî idarelerin gelirlerine ilişkin olarak belediyelerle ilgili en önemli düzenleme, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’dur. Son olarak, bu Kanun’da öngörülen ve maktu vergi ve harçlar zaman içinde yüksek enflasyon nedeniyle gelir kaynağı olma özelliğini kaybettiği için, 2004 tarihli değişiklikle günün şartlarına uygun hâle dönüştürülmüştür. İl özel idarelerinde mahallî hizmetlerle ilgili kendi öz gelirlerini sağlamaya yönelik önemli bir düzenleme bugüne kadar yapılmamıştır. İl özel idarelerinin öz gelirleri ise 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda sayılan birkaç kalemde gösterilen ve bazı kanunlarda öngörülen ruhsat gelirleri ve paylardan ibarettir. Her iki mahallî idare birimi için de öz geliri en kapsamlı olan ise belediyelerdir.

İl özel idarelerinin öz gelirlerini, 5302 sayılı Kanun’da düzenlenen gelirlerden ziyade merkezî idareden yapılan transferler oluşturmaktadır. Belediyelerin gelirlerinin en önemli kalemleri ise biraz önce değindiğim Belediye Gelirleri Kanunu’nda belirtilen altı adet vergi ve on üç adet harçlardan alınan gelirler olup vergi ve harçlarda alt ve üst limitler konulmuş, bu limitler arasında miktar tespiti yetkisine, vergilerde belediye meclisleri, harçlarda ise Bakanlar Kurulu yetkili kılınmış bulunmaktadır. Belediyelerin vergi gelirlerinin herhangi bir hizmete bağlı olmadığı, harçların ise belediyelerin sunduğu hizmet karşılığı olarak alındığı… Başka bir gelir kaynağı olan ücretler ise ilgililerin istemesine bağlı olarak yapılan hizmet ve işler karşılığı alınan gelirlerdir. Belediyelerin vergi, harç, katılım payı ve ücretlerden alınan bu öz gelirlerinin dönemsel olarak toplam belediye gelirleri içindeki payları ise ortalama yüzde 14 ile yüzde 15 aralığının üzerine çıkamamaktadır.

Değinilen bu öz gelirlerin yapısı, toplam gelirlerine oranı, alınıp alınmamaları, tahsillerindeki sıkıntılar ise belediyenin bulunduğu bölgeye ve diğer bazı özelliklere göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki birçok il ve ilçe belediyelerinde, bilhassa belde belediyelerinde, söz konusu bu harçlar katılım payı, hizmet karşılığı alınan ücretler ile emlak vergisi gelirleri yok denecek ölçüde gerçekleştirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında ülkemizdeki belediyelerin büyük çoğunluğunun gelirlerinin önemli bir kısmı, merkezî bütçe vergi gelirlerinden bu idarelere yapılan transferlerden oluşmaktadır. Merkezî idareden mahallî idarelere pay ayrılması sistemi, bu yolla 2380 sayılı Kanun’a göre, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından belediyelere bugüne kadar verilen yüzde 6, il özel idarelerine yüzde 1,2 paylarının verilmemesi hâlinde birçok belediyenin personel maaşlarını dahi ödeyemeyecek konumda olacağı da bugün ülkemizde yaşanan bir olgudur. Yine, bir gerçektir ki il özel idare gelirlerinin yüzde 85’inin üzerindeki geliri de merkezî idare tarafından bu yolla gönderilen paylar ile karşılanmaktadır.

Bugün bile birçok belediye gelirlerinin yüzde 55’e varan bölümünün merkezî idarenin gönderdiği paydan oluştuğu ve bu oranın büyükşehirlerde yüzde 60’lar düzeyine çıkmış olduğu düşünüldüğünde ise bu paylardan yapılacak kesintilerin önemi daha da anlaşılır bir hâl almaktadır.

Yeni kanun tasarısıyla, genel bütçe vergi gelirlerinin yüzde 2,90’ının belediyelere, yüzde 2,65’inin büyükşehir ilçe belediyelerine, yüzde 1,15’inin il özel idarelerine verilmesi öngörülmekte; büyükşehir belediyesinin payının hesaplanmasında ise büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payın yüzde 30’u; büyükşehir belediyesi sınırları içinde toplanan vergi gelirleri tahsilatı toplamının yüzde 5’inin yüzde 70’i ilgili büyükşehir belediyesine, yüzde 30’u ise büyükşehir belediyeleri arasında nüfusa göre dağıtılacaktır. Bu düzenlemeye göre, yasa uygulamaya girdiğinde, belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden eskiye oranla yüzde 30 gibi bir artışın olacağı öngörülmektedir. Ancak bu dağıtım oranları değerlendirildiğinde, bundan önceki uygulamada olduğu gibi, yine aslan payının büyükşehir belediyelerine gittiği açık ve net olarak görülecektir. Bu nedenle, büyükşehir belediyesi sınırları içinde toplanan vergi gelirleri tahsilatı toplamının yüzde 5; paylarının da, büyükşehir belediyesi ilçe belediyesine belli bir oranda pay ayrılmasının veya büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan yüzde 30’luk payın yüzde 40 oranına çıkarılmasının daha adil olacağını belirtmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasal düzenlemeyle 7’nci madde kapsamında genel bütçeden gönderilen payların vergi hükmünde değerlendirilmesini olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirmekle beraber, 5393 sayılı Kanun’un 15’inci maddesi kapsamındaki “Belediyelerin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallarıyla, belediye tarafından da tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” hükmüne paralellik sağlanmak suretiyle bu gelirlerin haczedilmesi önlenmişse de tüm belediyelerin yıllardan beri gerek İller Bankasına olan borçları ve gerekse sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçlarına karşılık alacaklı idarelerin talebi üzerine ilgililerine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından bu borçları kesilerek alacaklı idarelere ödenmekte, bilhassa çok miktarda borcu olan küçük belediyeler için bir nevi haciz işlemi bu kurumlar tarafından yıllardan beri zaten yerine getirilmiş bulunmaktadır. Büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyelerin ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin yüzde 50’si bu kuruluşlara ait olan şirketlerin alacakları ile borçları hakkında takas, mahsup ve kesinti işlemleri de zaten 5216 sayılı Yasa’nın 3 ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun geçici maddesi kapsamında 2005 yılından bu yana devam edegelmektedir. Aynı konu bu kez Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen, devlete olan borçları ile 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki hazine alacağı niteliğindeki borçları ve İller Bankasına olan borçları ile sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçlarını da kapsayacak şekilde güncelleştirilerek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam ediniz Sayın Yaman.

M. NURİ YAMAN (Devamla) – …bilhassa bu tür borçları olan belediyelerin gelirlerinde büyük azalmaya ve hizmetlerinin aksamasına neden olacaktır. Bu uygulamanın genişletilmesi… İleride bu belediyelerin büyük mali sıkıntı içine girerek hizmet üretemez duruma geleceğini de belirtmeden geçemeyeceğim.

Yine, mayıs ayı sonu itibarıyla mahallî idarelerin hazineye 6 milyar 186 milyon YTL vadesi geçmiş borcu bulunduğu da göz önüne alındığında, bilhassa büyükşehir belediyelerinden Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu borç kapsamı içinde borcu rekor düzeyde ve yüzde 63 düzeyine ulaşmış bir durumdadır. Bu şekilde borcu bulunan belediyelerden Ankara Büyükşehir Belediyesinin artık, bundan sonra seçimlerde hangi paketleri dağıtacağını ve kimlere top vereceğini de gerçekten merak etmekteyiz. Bundan sonra bu uygulama ile büyükşehir belediyesinin, bilhassa Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu borçlarının ödenmesinin takipçisi olacağımızı belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yaman.

Madde üzerinde şahısları adına ilk söz, Balıkesir Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylan’a aittir.

Sayın Öztaylan… Yoklar.

İkinci sırada, Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan Altan.

Sayın Altan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN ALTAN (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.

Hükûmetimiz dönemine kadar, son yıllarda belediyeler büyük sıkıntılar içerisindeydi. Çoğu belediyemiz personel giderlerini karşılayamaz ve temel hizmetlerini veremez duruma gelmişti. Yetkilerinin kısıtlanması ve gelirlerinin düşmesi sonunda belediye başkanlarımız “1930 yılında ilk çıkan 1580 sayılı Belediye Kanunu’ndaki yetki ve haklar verilse başka bir şey istemeyiz.” diyorlardı. Geçmiş hükûmetler döneminde, belediyeler arasında siyasi ayrım yapılmış, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payların borçlarına karşılık muhalefetteki belediyelerden tamamına yakını kesilmiş, iktidar veya koalisyon ortağı olan siyasi partideki belediyelerden çok az miktarda veya hiç kesinti yapılmadan payları gönderilmiştir. Değişik bakanlıkların bütçelerine konulan ödenekler de proje karşılığı olarak, yine siyasi ayrım gözetilerek dağıtılmıştır. Hatta, iktidar veya koalisyon ortağı olan birçok belediye doğal bir afete maruz kalmadığı hâlde afet kapsamına alınarak payları 2 kat sayıdan 5 kat sayıya kadar artırılarak gönderiliyordu. Bu olayları belediye başkanlığım dönemlerinde bizzat yaşayan bir arkadaşınızım.

Hükûmetimiz döneminde bu ayrımcılıklar ve adaletsizlikler ortadan kaldırılmış, Belediye Gelirleri Kanunu güncelleştirilmiş -İller Bankası aracılığıyla yaptırılan proje karşılığı işlerde yıl içerisinde yüklenici firmaya ödenen hak ediş, yıl sonu itibarıyla yüzde 50 faiz ilave edilerek borç hanemize yazılıyordu- bu faiz oranları yüzde 6’lara çekilmiş, hiçbir siyasi ayrım yapılmadan genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylardan borçlarına karşılık yapılan kesinti yüzde 40 ile sınırlandırılmıştır. Kalan yüzde 60’ın da belediyelerimize gönderilmesiyle personel giderlerini karşılar ve temel hizmetlerini yürütür hâle getirilmişlerdir. Ayrıca Sayın Başbakanımızın talimatıyla çalışma sezonuna rastlayan haziran, temmuz, ağustos aylarında hiç kesinti yapılmadan belediyelerimizin payları gönderilmektedir. Bunlarla da yetinilmeyip kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması çerçevesinde 2004 yılında 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 2005 yılında 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile belediyeler ve il özel idareleri yeni bir anlayışla ele alınmış, bu idarelerin yetki, görev ve sorumluluklarında önemli ölçüde genişleme sağlanmıştır.

Şimdiyse, genişleyen bu sorumluluk alanlarında yerel yönetimlerimizin daha iyi hizmet verebilmesi için 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile gelirlerinin artırılması hedeflenmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun hazırlanırken merkezî idareden yapılan transferlerin mahallî idarelerin özerkliğini zedelemeyecek şekilde şartsız olması öngörülmüştür. Ekonominin içinde bulunduğu zorluklarla birlikte mali disiplinin sürdürülmesi ihtiyacıyla mahalli idarelerin artan görev, yetki ve sorumlulukları dengelenerek genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından belediyeler ve il özel idareleri için ayrılan pay, matrahı artırılarak önemli bir gelir transferine imkân vermiştir.

Kanunla getirilen en önemli yeniliklerden biri de genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılan payların dağıtım kriterinin değiştirilmesidir. Nüfus kriterine ilave olarak, yüz ölçümü, kırsal alan nüfusu, illerin gelişmişlik endeksine göre durumu yeni dağıtım kriterleri arasına alınmıştır. Böylece daha adil bir dağıtım sistemi getirilmiştir.

Bilindiği gibi çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine konulan özel hesaplardan mahallî idarelere projeye bağlı olarak veya şartsız aktarılan kaynaklar bu idareler arasında eşitsizliklere yol açmaktadır. Diğer taraftan, nüfusu 10 bin ve altında olan belediyeler diğerlerine göre daha fazla kaynak sıkıntısı çekmektedir. Hem bu eşitsizliğin önüne geçilmesi hem de nüfusu 10 binin altında olan belediyelere ek kaynak aktarılabilmesi için, özel hesapların tamamı kaldırılarak, Maliye Bakanlığı bütçesine konacak olan özel bir ödeneğin “denkleştirme ödeneği” adı altında bu belediyelere eşit şekilde dağıtılması öngörülmüştür.

Kanunda il özel idareleri ve belediyelere merkezî idareden gönderilecek paylardan, kanunlarda öngörülmesi hâlinde ve en fazla yüzde 40 oranında kesinti yapılabilmesi öngörülmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin Sayın Altan.

HASAN ALTAN (Devamla) – Böylece mahallî idarelere asgari düzeyde bir gelir garanti edilerek en azından temel hizmetlerin devamlılığı sağlanmış olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesiyle belediyelere gönderilecek paylardan yapılacak kesintiler konusunda temel hükümler ihdas edilmektedir. Öncelikle il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile bu kanunda ve diğer kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu ifade edilerek hukuki çerçevesi çizilmiş, bu gelirlerin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesinin son fıkrasındaki “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” hükmü uyarınca haczedilmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

Madde metninde yapılan başka bir düzenleme ise sosyal güvenlik primleri ile emekli kesenekleri ödenmesi konusunda yeni bir düzenleme getirmektedir. Buna göre, il özel idareleri ve belediyeler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Altan.

HASAN ALTAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür eder, ülkemize, milletimize ve yerel yönetimlerimize hayırlı olması dileklerimle saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahısları adına ikinci söz sırası İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bana verdi.

BAŞKAN – Size mi veriyor?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim de…

BAŞKAN – Efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim de söz hakkım var.

BAŞKAN – Size sıra gelmiyor ki, 2 kişi konuşacak zaten efendim. Allah Allah

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Öztürk’ten sonra benim efendim.

BAŞKAN – Konuşuyor musunuz Sayın Öztürk?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Hayır.

BAŞKAN – O zaman siz buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı yasa tasarısının 7’nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir demokratik ülkede, 200 katrilyonluk bütçede 18 katrilyon açık veren bir bütçeye, hükûmet hiçbir gelir kaynağını sağlamadan 7,5 katrilyon bir ek ödeme getiremez. Bu, ne ilimde var ne maliyede var ne de hiçbir akılda ve izanda yok.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Senin aklın ermez böyle şeylere!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, böyle bir yönetimle bu Türkiye nereye gidiyor? Bakın, biz, İçişleri Bakanı gitmiş, çünkü… (AK PARTİ sıralarından “Burada” sesleri)

Burada mı? Şimdi, bu kanunun müzakeresi sırasında, Ankara, İstanbul ve İzmit belediye başkanlarının borçlarını söyle dedim. Herhâlde, daha bugün söyleyecek bakalım. Dedim ki, Sayın Bakan, siz belediyelere eşit mi para dağıtıyorsunuz? “Tabii canım, bizden daha adil bir hükûmet olur mu?” dedi. Ama Sayın Bakan ben size bir teklifte bulunuyorum: Aynı ilde, bakın aynı ilde, AKP’li belediyelere 250 milyarla 300 milyar para yardımı yapmışsınız ama CHP’li, bağımsız, başka belediyelere bir kuruş yapmamışsınız. Ben bunu ispatlarsam siz kendinize nasıl bir değer biçersiniz? Ben söylüyorum size, yani aynı il sınırları dâhilinde AKP’li belediyelere 250 ile 300 milyar lira arasında para yardımı yapıyorsunuz ama diğer belediyelere bir kuruş yardım yapmıyorsunuz. Yani çıkıp da burada, böyle, insanları kandırmayın. “Efendim, biz o kadar adiliz ki…” Nerede adilsiniz kardeşim! Uygulamalarınızı keşke getirseniz de milletin karşısına çıksak da bunları konuşsak.

Sizin eski belediye başkanlığından gelen kişiler: “Efendim, biz şehirleri ağaçlandırıyoruz, çiçeklendiriyoruz…” Beyler, bu çiçeklendirme ve ağaçlandırmaya harcanan paralarla Türkiye ağaçlanır, Türkiye çiçeklenir. Bizim istediğimiz dürüst yönetim, dürüst yönetim beyler. Dürüst, Dürüst… Dürüstlük var ya, o dürüstlük kavramını sizlerin kavraması lazım. Yani, eğer bir yerde…

Bir harcama yapacağız, tabii ki şehirleri güzelleştireceğiz ama hangi maliyetlerle? Bakın, ben size öyle il başkanlarınızı söyleyebilirim ki –söylerim bunları zamanı geldikçe- beyler, devletten 17 ihale alıyor. İl başkanı ya, AKP’li il başkanı, özel usullerle alıyor.

Belediyeleriniz… Yahu şu Ankara Belediyesi, şurada, şu Meclisin önünde yaptığı kaldırımları bir yıkıyor bir söküyor, bir yıkıyor bir söküyor; ağaçları getiriyor, dikiyor söküyor, dikiyor söküyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kuruyor ağaçlar.

KAMER GENÇ (Devamla) – Beyler, bu memleketin parasını Yunanlılara harcatsanız, bu Yunanlılarda bir vicdan olur, der ki “Ya kardeşim, günahtır, bu memleketin kaynaklarını bu kadar hor kullanmayayım.”

Bu memlekette aç insan çok, çıplak insan çok. İnsanlar, her gün bize telefon ediyor, ağlıyor, sızlıyor “Sayın Milletvekilim, ben açım.” diyor. “Açım, Aç… Aç… Açım.” diyor. Ama Tayyip Erdoğan gibi gidip de devletin bankalarından 1 katrilyon lira para alıp kendi damadının şirketine vermiyor.

Beyler, sayın milletvekilleri; bakın, Türkiye bir bunalım içinde İktidarınız zamanında. Şimdi, 1 Temmuzda Meclisin tatile girmesi lazım. Hangi kanun için siz bizi burada bekletiyorsunuz? Yani biz devamlı buraya geleceğiz ve şey edeceğiz!

Bakın, bugün Türkiye’de çok saygıdeğer insanlar içeri alındı. Burada İçişleri Bakanına düşen, gelecekti Parlamento kürsüsüne “Ey milletvekilleri, bu memlekette bu insanlar içeri alınıyor.” diyecekti. Bugün Cumhuriyet gazetesinin Başyazarı Mustafa Balbay her gün okuduğum bir yazar. Benim gibi binlerce insan bu insanın fikirlerini okuyor. Niye bizi mahrum ediyorsunuz? Cumhuriyet gazetesinin Başyazarı İlhan Selçuk’u aldınız içeriye: ne çıktı ortaya?

Bakın, şimdi, ben size bir tavsiyede bulunuyorum. Anayasa Mahkemesinin üyelerini de alın içeriye.

BAŞKAN – Sayın Genç…Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Alın içeriye... Siz nasıl olsa iktidar gücüsünüz, alın onları da içeriye.

Bakın, mahkemelerde yapılan soruşturmalar bahanesiyle olayları insanların dikkatinden kaçırmayın. Türkiye’ye çok kötülük yapıyorsunuz. Emperyalist güçler Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti devletinin en güçlü organlarını yıkmaya çalışıyorlar. Bugün Avrupa Birliğinin, Avrupa Konseyinin, Avrupa Parlamentosunun aldığı kararlar ortada. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosuna hakaret ediyorlar, yargısına hakaret ediyorlar. Peki, niye… Bugün ben Meclis Başkanlığına bir önerge verdim, dedim ki: “Bunlara bir cevap verin.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, sürenizi veriyorum. Lütfen tamamlayın ve gündemden sapmayın efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben gündemden sapmıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Saptınız efendim, saptınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yalnız, fakat karşımda söz hakkımı verin efendim.

BAŞKAN – Saptınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır, sapmıyorum Sayın Başkan. Yani sapmamak için gayret sarf ediyorum da, fakat karşımda...

BAŞKAN – Tarzınız bu, tarzınız…

KAMER GENÇ (Devamla) – Kanunla ilgili konuşuyorum.

Ben burada İçişleri Bakanının kendisine birşey soruyorum: Ey İçişleri Bakanı -bir örnek getireceğim- siz aynı ilde AKP’li belediyelere 300 milyar para vermişsiniz, öteki partilere bir kuruş vermediniz. Var mısın buna? Var mısın?

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Nerede vermiş, nerede? Yerini söyle, nerede? Olmayan şeyi söylüyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evvela desin söyle… Ama buradaki konuşmalarını geri alsın. Onun için, şimdi İçişleri Bakanı kürsüye çıktığı zaman polisi suçluyorsunuz.

Sayın Bakan, polis bizim millî bir kurumumuzdur, polisin gölgesine sığınma. Polise yardım edeceksen onun maaşını artır, onun insanca yaşaması için koşulları temin et, kendisine lojman temin et, polisin kişilik kazanmasını temin et. Kim polisi suçluyor?

Efendim, böyle bahanelerle insanları kandırmayın. Bu millet sizin yaptığınız bu kandırmacaları yakında görecek ve diyorum ki, yakında bir erken seçim kararı alın da bakalım kim gelecek kim gelmeyecek.

Saygılar sunuyorum.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Göreceksin... Acele etme göreceksin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Sayın Korkmaz, buyurun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma sizin aracılığınızla şu soruyu yöneltmek istiyorum: Özel İdare Kanunu’na göre, “sözleşmeli personel ve işçiler hariç, başarı durumlarına göre memurların yüzde 10’unu ve memur aylık katsayısının gösterge rakamıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere encümen kararıyla yılda en az iki kez ikramiye ödenir” hükmünün, maalesef, objektif başarı kriterleriyle değerlendirme yapılmadığı için, “özel idare ve belediyelerde çalışan tüm kamu görevlilerine eşit olarak yılda iki maaş tutarında ikramiye encümen kararı ile ödenir” şeklinde değiştirilmesinin daha adil olacağını düşünüyoruz. Bu konuda Bakanlığınızca herhangi bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 1998 yılında –yanlış hatırlamıyorsam- 339 milyon dolar karşılığında ihalesi yapılan ve akabinde temeli atılarak inşasına başlanan Adana metrosu olarak tanımlanan hafif raylı sistem yaklaşık on yıldır bir türlü bitirilememiştir. Geçtiğimiz yıl içerisinde 200 milyon dolar daha ek kredi sağlandığı bildirilen Adana metrosuyla ilgili olarak çeşitli şaibe ve ithamlar Adana kamuoyunda değişik zaman ve zeminlerde dile getirilmiş, hâlen de getirilmeye devam edilmektedir. Bu hususlar çerçevesinde Hükûmet olarak Adana metrosu hakkında yeterince bilgiye sahip misiniz? Sahipseniz mahallî seçimlere kadar bir bölümünün hizmete açılacağı söylenen Adana metrosunun tamamının bitirilmesine yönelik bir tarih verebilir misiniz? Şayet yeterli bilgiye sahip değilseniz, Adana metrosunun inşaatıyla ilgili bilgileri edinip, Adana kamuoyunu aydınlatacak kesin ve kati bir tarih vermeyi düşünür müsünüz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Bakanlar Kurulu sırasında kim oturuyor, ona göre soru sorayım? Hükûmeti temsil edeni göremiyorum da…

BAŞKAN – Sayın İçişleri Bakanı oturuyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman kürsüden yaptığım konuşmayı tekrarlıyorum: Bir ilin hudutları içinde AKP’li belediyelere 250 ile 300 milyar para yardımı yapılmış, öteki partilere yapılmamış. Bu doğru mudur yanlış mıdır?

İkincisi: Ankara, İstanbul ve İzmit belediye başkanlarının borçları kaç liradır? Neden tahsil etmediniz şimdiye kadar?

Üç: Ankara, İstanbul ve yine İzmit belediyelerinin ağaçlandırmaya ve çiçeklendirmeye harcadığı paraların miktarı nedir?

Bu üçüncü haftadır soruyorum, bu sorularıma cevap versin efendim.

BAŞKAN – Tamam, teşekkürler.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, büyükşehir belediyeleri arasında haksızlığa uğrayan ve büyükşehir olmamış iller konusunda bir standart amacıyla bu Meclis bir yasa teklifi verirse öncelikle bu yasayı hemen komisyonlarda görüşülmek üzere ele aldırır mısınız? Buna olumlu bakar mısınız? Hak kaybına uğrayan, diğer büyükşehir olmayı hak etmiş, nüfusu bazı büyükşehirlerden daha fazla olan belediyelerin bu kaybını önlemeye hazır mısınız?

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Doğru, buyurun efendim.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: İl özel idarelerinde son zamanlarda ödenek sıkıntısı çekilmektedir. Bu yönlü olarak özellikle köy yolları gibi çeşitli çalışmalarda, hizmette sıkıntılar görülmektedir. Bu konu Tokat ilinde ciddi boyutlardadır. KÖYDES ve il özel idarelerine yakın bir zamanda ek bir kaynak aktarmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Kışanak, buyurun.

GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, aracılığınızla Bakanlığımıza sormak istiyorum: Cizre Belediyesinde uzun yıllardan beri devredilmiş olan Dicle Nehri kıyısındaki park, geçen hafta alelacele kıyı şeridinde olduğu bahanesiyle hazineye devredilmesi gerektiği yönünde bir karar alındı. Bununla da yetinilmeyip ihtiyati tedbir konularak parkta yapılmak istenen bir açılış önlendi. Çünkü açılması öngörülen şey, bu Mecliste haksızlığa uğrayıp yaka paça Meclis dışarısına çıkartılan ve tutuklanan Sayın Orhan Doğan’ın anısına, büyük bir mücadele, barış mücadelesi veren Sayın Orhan Doğan’ın anısına yapılan bir büsttü. Bu büstün açılış törenini önlemek adına, otuz yıldan beri belediyenin denetiminde olan, belediyenin binlerce liralık yatırım yaptığı, düzenlemesini yaptığı Cizre Parkı’nın hazineye ait olduğuna, kıyı şeridinde olduğuna dair üstünkörü bir karar alındı. Bunu nasıl değerlendiriyor Sayın Bakanımız, öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Bakan, sorular tamamlandı, buyurun cevap verebilirsiniz efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Korkmaz’ın sorusuyla ilgili, bu ikramiyelerle ilgili şu unda Bakanlığımızda yapılan, yürütülen bir çalışma yoktur, onu ifade edeyim.

Adana metrosuyla ilgili bilgi alıp Sayın Tankut’a sunacağım. Şu anda metroyla ilgili ayrıntılı bilgi elimde yok.

Belediyelere gönderilen ödeneklerle ilgili farklı uygulama konusunda bir milletvekilimizin sorusu var. Bu konuda biz hep şunu söylüyoruz, bir yanlış anlama olmasın: AK PARTİ Hükûmeti olarak Türkiye’deki bütün belediyelere İller Bankasından gönderilen ödenekler, hak ettikleri neyse, adaletli ve eşit şekilde gönderilmiştir, belediyeler arasında hiçbir fark gözetilmemiştir. Geçmiş yıllarda maalesef acı örnekleri olmuştur. “İktidar belediyesi”, “muhalefet belediyesi” gibi bir ayrım yapılmamıştır. İller Bankasından her belediyemiz alacağını bilmektedir ve o kendisine gönderilmektedir. Türkiye’de yaz aylarında bütün belediyelerimiz için kesintisiz ödenek gönderiyoruz, bu sene dört ay olarak karar verdik. Bu, hangi partiden seçilirse seçilsin, bütün belediyeler için geçerlidir. Şimdi gine belediye gelirlerini artırma yönünde bir teklif üzerinde çalışıyor Meclisimiz. Hepsi aynı oranda artacaktır, bir adaletsizlik olmayacaktır. Ben bunu ifade ediyorum, bunda gine ısrarlıyız.

Teşekkür ederim.

Diğer…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Bakan, benim sorularıma cevap vermediniz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ben cevaplarımı veriyorum.

Sayın Aslanoğlu’nun gündeme getirdiği konu: Şimdi…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ankara, İstanbul, İzmit ne oldu?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Onların daha sonra cevabını vereceğim, yanımda o bilgiler yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi ver, halk duysun işte.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Aslanoğlu’nun, tabii, gündeme getirdiği konu köklü bir konudur, büyükşehir ve diğer belediyeler ayırımı. Tabii, bu teklif Meclisimizde görüşülmeye başladığı günden itibaren, daha komisyon safhasından itibaren bu konu gündeme geliyor. Haklı olarak, nüfus büyüklükleri fazla olan illerimiz var. Büyükşehir konusunun tekrar değerlendirilmesi mümkün olur mu diye sordular. Ben şuna rahatça olumlu cevap verebiliyorum: Bu konu çalışılmalı, bu konu tekrar değerlendirilmeli, bir şekilde bu konu üzerinde Meclis durmalıdır, buna bir itirazım yok, onu ifade ediyorum. Varsa buradaki düzeltmeler, onlar yapılmalıdır.

Sayın Doğru’nun, il özel idarelerindeki ödenek sıkıntısıyla ilgili… Bilindiği gibi KÖYDES ödenekleri yeni gönderildi. Ama, tabii, şu da yine bilginizdedir: Bu teklif yasalaştığında, 1 Temmuzdan itibaren, yani bugünden itibaren il özel idarelerinin gelirleri de yüzde 50’nin üzerinde, yüzde 56 civarında artış gösterecektir. Bu da il özel idareleri için ciddi bir katkıdır, onu ifade etmek istiyorum.

Cizre olayıyla ilgili şu anda elimde bilgi yok, daha sonra bilgi sunacağım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.

Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı kanun tasarısının 7. maddesinin 4 numaralı fıkrasındaki “yüzde 40’nı” ibaresinin “yüzde 20’sini” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Hamit Geylani                     Selahattin Demirtaş                       Akın Birdal

                 Hakkâri                                 Diyarbakır                               Diyarbakır

          Sevahir Bayındır                         Nuri Yaman                              Sırrı Sakık

                   Şırnak                                       Muş                                         Muş

            Pervin Buldan                                                                       M. Nezir Karabaş

                    Iğdır                                                                                        Bitlis

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 7 nci maddesinin (5) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Gürol Ergin

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Trabzon

Muğla

Malatya

 

Yaşar Tüzün

Hüseyin Ünsal

Hikmet Erenkaya

 

Bilecik

Amasya

Kocaeli

 

Şevket Köse

 

R. Kerim Özkan

 

Adıyaman

 

Burdur

“(5) Yapılacak kesintilerin oranlarını alacakların nev’ine göre ayrı ayrı veya topluca belirlemeye, kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve esasları tespit etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

Arkadaşlar, yasaya bakın, başından beri her yetki Maliye Bakanlığında. Burada, getiriyoruz sonunda bir “Hazine” sokuyoruz, “Hazineye bakan Bakan.” Eğer bir yasada yukarıdan aşağıya bir düzen varsa, yani İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığına yetki vermişseniz, bir de burada “Hazineye bakan Bakan”ı niye sokuyorsunuz? Eğer bu konuda inisiyatif kullanılacaksa, bu konuda kararı tabii Bakanlar Kurulu ile birlikte Maliye Bakanına… Maddenin tümünde, yani bu yasanın başından beri “Her konuda yetkili Maliye Bakanı.” diyorsunuz, getiriyorsunuz, bir yerinde “Hazineye bakan Bakan.” diye sokuyorsunuz. Yani o zaman yasanın bütünlüğünü bozuyorsunuz. Bunu Komisyonda da söyledik. Eğer bir yetkiyi veriyorsanız… Biz vermeyin demiyoruz, yetkiyi Maliye Bakanına verin diyoruz. Çünkü yasayı uygulayan o, İçişleri Bakanlığıyla sürekli belediyeler konusunda… Yani burada, gelin, hiç değilse bir yerinde, bugüne kadar taksitlendirilmiş borçları onlar yaptılar ama bundan böyle -nasıl olsa kesiyorsunuz- artık devreden çıkarın Hazineye bakan Bakanı. Eğer bir yetki olacaksa Maliye Bakanının olsun. Bizim dediğimiz bu.

Değerli milletvekilleri, birkaç konuyu da dile getirmek istiyorum. Tabii, Sayın Bakan mevsimlik işçileri… Tabii, insanlara ekmek vermek, insanları çalıştırmak ve onlara aş, ekmek vermek hepimizin görevi. Belediyelere mevsimlik işçileri aldık ama sonra tümünü sürekli işçi hâline getirdik, çok güzel. Özellikle bunlar genelde kar mücadelesi nedeniyle kışın çalışan arkadaşlarımız, yani sürekli işçi hâline geldikleri için artık bu belediyelerimiz önemli ölçüde bunların maaşlarını ödeyemez hâle geliyorlar. Onun için, geçici işçiden sürekli işçi yaptığımız belediyelere en azından… Geçici işçilerden dolayı çok önemli bir mağduriyet hâli bu. Örneğin, 100 tane geçici işçiyi, siz, sürekli belediyenin -senede dört ay, beş ay çalışan arkadaşlarımız, biz de seviniriz böyle bir şeye ama- sırtına yıktığınız zaman bu belediyeler altından kalkamaz hâle gelirler.

Bu nedenle, en azından, geçici işçilerle ilgili olarak yaptığınız bu düzenlemede belediyelere mutlaka ilave bir katkı sağlamamız lazım. Altından…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Veriyoruz işte.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hiç vermiyorsunuz, ilgisi yoktur yani çünkü bunu İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı bir genelgeyle yaptı. İnsan çalıştırmak, insana ekmek vermek çok kutsal bir duygu ama o belediyelerin geleceğini düşünmediniz, bir kez daha dile getiriyorum.

Tabii, yine sokak aydınlatmaları hâlâ bir kaos olarak duruyor arkadaşlar. TEDAŞ, her ay belediyelere faturayı gönderiyor.

Arkadaşlar, sokak aydınlatmanın amacı vatandaşın güvenliğini sağlamaktır. Vatandaşın güvenliğini sağlamak belediyelerin görevi değildir, devletin görevidir. Geçen dönemde aynı bu konu oldu, yine her ay fatura gönderiyor belediyelere sokak aydınlatmasından dolayı TEDAŞ. Hâlâ bir kişi çıkıp da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Burada 2 kez gündeme getirdim. “Alınmayacak.” dediler ama arkadaşlar, TEDAŞ hâlâ belediyelere fatura gönderiyor. Ne yaptı belediyeler de? Döndüler “Siz benim bu kadar metrekare yerimi işgal ediyorsunuz.” dediler, TEDAŞ’a ihtarname çektiler. Devletin iki kurumunu kavga ettiriyorsunuz ve o ona faiz yürütüyor, o ona faiz yürütüyor.

Arkadaşlar, bu konuyu kesip atalım. Artık, TEDAŞ’ın elektrik bedellerini, sokak aydınlatma bedellerini belediyelerin ödemesi diye bir şey olamaz, hepiniz kabul ediyorsunuz, hepiniz evet diyorsunuz. Vatandaşın emniyetini sağlamak devletin görevidir, belediyenin görevi değildir ama TEDAŞ’tan dolayı haciz yapılan, artık yavaş yavaş haczedilen ve elektriği kesilen belediyeler yarın çıkacaktır. Ben bunu burada söylüyorum. Bir şekilde, artık bunu kesip atalım. Ya bu kanun içerisinde, bugüne kadar belediyelerin TEDAŞ’a olan birikmiş borçlarını artık bununla bugünden itibaren kesip… Sokak aydınlatması devletin görevidir, kamunun görevidir. Vatandaşın emniyetini sağlamak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakikamı vermediniz efendim.

BAŞKAN – Verdim bir dakikanızı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Peki efendim.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı kanun tasarısının 7. maddesinin 4 numaralı fıkrasındaki “yüzde 40’nı” ibaresinin “yüzde 20’sini” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Hamit Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

 İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Hamit Geylani

BAŞKAN – Buyurun Sayın Geylani. (DTP sıralarından alkışlar)

HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önergeye ilişkin sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yaklaşan yerel yönetimler seçimleri arifesinde günü kurtarma adına sunulan bu yama yasa önerisinin yerel yönetimlerin çözüm bekleyen devasa sorunlarına deva olamayacağı bilinmektedir. Çünkü sivil toplumun kendini yönetme modelinin güçlendirilmesi için evrensel ilkelerle ülke ve bölgelerin gerçekleriyle donanmış yerel yönetimler yasası artık bilişim çağının bir kaçınılmazıdır. Halktan yana, gerçekten demokratik bir yerel yönetim biçiminin kriterleri şeffaflık, dürüstlük, katılımcılık, etkinlik ve verimliliktir. Temel anlayış ise herkese eşit davranan, ademimerkeziyetçi ve sosyal adaletçi bir yaklaşım olmalıdır. Merkezî bütçeden yerel yönetimlere kaynak aktarımı ve kesintiler, bölgelerin kalkınmışlık, yoksulluk, kültürel, coğrafik ve demografik yapıları göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Dolayısıyla, denkleştirici adaletten ziyade dağıtıcı adaletin gerçekleştirilmesi gerekir.

Yerel yönetimler, özellikle de belediyeler son yıllarda hızlı kentleşmeye paralel olarak büyük bir önem kazanmışlardır. Yerel yönetimler, yalnız sosyal yarar sağlayan yerel hizmet kuruluşları değildir, aynı zamanda katılımcı demokrasilerin uygulama organlarıdır. Çağa yanıt olma noktasında da  demokratik ve özerk olmalarıyla ancak olanaklıdır. Bu projenin yaşamsal olduğunu düşünüyoruz. Bugün, merkezî yönetimin ekonomik baskısı ve aşırı vesayet denetimi yapıyı işlemez duruma getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Doğu ve Güneydoğu’daki illere güvenlik gerekçesiyle ama bize göre, devletin hukuk dışı baskısından kaynaklı kitlesel bir göç hadisesi yaşandı. Köylerin boşaltılmasıyla yaşanan göç olayları yurttaşı üretim ilişkilerinden koparmış, başta ekonomik olmak üzere, sağlık, işsizlik ve altyapı sorunlarıyla baş başa bırakmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; izin verirseniz, bu bağlamda, şimdi size seçim bölgem olan Hakkâri’den birkaç örnek vermek istiyorum. Hakkâri merkez ve ilçeleriyle tüm doğal afetlerin yaşadığı bir bölge ama hiçbir şekilde afet yardımlarından yararlandırılamıyor. Yoğun göç nedeniyle ortaya çıkan altyapı, işsizlik, sağlık sorunlarını ve diğer sorunları burada anlatmaya ne zaman yeter ne sözcükler kifayet eder.

Dağından, taşından su fışkıran bu coğrafyada, Hakkâri merkez ve ilçelerinde vatandaşa ancak günaşırı, birkaç saatliğine su verilebilmektedir. Hakkâri şehir merkezinin kanalizasyon şebekesi kırk yıl önceki nüfus yoğunluğuna  ve o günün koşullarına göre yapılmıştır. Bugün sorun, çağın ayıbı durumuna gelmiştir. Hakkâri Belediyesi her ay 673 bin YTL açıkla toplam 62 milyon YTL borca ulaşmıştır. Ayrıca personeline de yirmi dört aylık maaş borcu bulunmaktadır.

Yaklaşık 70 bin nüfuslu Yüksekova ilçesinde hâlen kanalizasyon sistemi bulunmamaktadır. Belediyenin 18 milyon YTL borcu olup personel aylıklarını da ödeyemez durumdadır.

Yine, 5 Kasım 2006 yılında can ve mal kaybına neden olan büyük sel felaketinin yaşandığı Şemdinli ilçe merkezinde yine benzer su, altyapı, kanalizasyon ve işsizlik sorunları çözüm beklemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam ediniz Sayın Geylani.

Buyurun.

HAMİT GEYLANİ (Devamla) – Belediyenin personeline olan borcu hariç 2 milyon 220 bin YTL borcu bulunmaktadır. Hakkâri’nin Çukurca ve diğer beldelerinde de aynı sorunlar yaşanmaktadır. Bize göre temel neden, bu belediyelerin DTP’li belediye olmalarından kaynaklıdır.

Özce anlattığımız bu sorunlara görüşülmekte olan yasa teklifiyle çözüm bulanamayacağını takdir edersiniz.

Önergemizde de belirttiğimiz gibi, 7’nci maddenin 4’üncü fıkrasındaki kesintilerin tümden kaldırılması, olmadığı takdirde yüzde 40’tan yüzde 20’ye indirilmesi gerektiğini öneriyoruz. Zaten yeteri kadar kaynak ayrılmayan yerel yönetimlerin bu tür kesintilerle daha da güç bir durumda kalacaklarını takdir edersiniz.

Bu nedenle, önerimizin kabul edilmesi dileğiyle, hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Geylani.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlükten kaldırılan mevzuat ve hükümler

MADDE 8- (1) a) 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun,

b) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile ikinci fıkrası,

c) 15/7/1963 tarihli ve 277 sayılı 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla, Belediyelere Verilen Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde Olduğuna Dair Kanun,

ç) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrası,

d) 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “tahsil edilen vergiden 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanun ile 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Kanuna göre mahalli idarelere pay verilmez” cümlesi,

yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) Diğer mevzuatta, 277 sayılı 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla, Belediyelere Verilen Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde Olduğuna Dair Kanun ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya.

Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu maddeyle, yürürlükten kaldırılan mevzuat hükümleri düzenlenmektedir. 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesi ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39’uncu maddesinde yapılan değişikliklerle pay matrahının kapsamı daraltılmış, yeni yapılan düzenlemelerle söz konusu kısıtlamalar kaldırılmış, petrol ürünleri üzerinden alınan özel tüketim vergisinin tamamı ve motorlu taşıtlardan alınan özel tüketim vergisinin yüzde 28’i, alkollü ve gazlı içeceklerden alınan özel tüketim vergisinin yüzde 60’ı, özel iletişim vergisi, şans oyunları vergisi ve özel işlem vergisinin tamamı havuza dâhil edilmiş olmaktadır. tasarının genelinde ise belediye gelirlerinin artırılması amaçlanmaktadır.

Aslında, belediye gelirlerinin artırılması hususu, üzerinde uzun uzun konuşulması, tartışılması ve yerel yönetim birimlerince ortak çerçeve oluşturularak aceleye getirilmemesi gereken bir konudur. Hizmetlerin paylaşılmasına paralel olarak, gelirin paylaşılması sorunu ciddi bir sorundur. Gelir paylaşımının dayanakları, ülke gerçeklerine göre, vatandaşların ve hizmet götürülen yerin ihtiyaçlarına uygun olarak tespit edilmesi gerekmektedir fakat önümüze gelen tasarıya baktığımızda, hangi belediyeden bir görüş alışverişinde bulunulduğunu, tasarının kimlerle konuşulup, tartışılıp hazırlandığını, hangi belediye başkanının bir önerisinin kabul gördüğünü bilemiyoruz.

Belediye gelirlerini artırmaya yönelik olduğu söylenen bu tasarı da, Türkiye’nin Avrupa Birliğine entegrasyon hedefi nedeniyle, yerel demokrasinin uluslararası kabul gören ilkelerine uymak amacıyla acilen önümüze konulmuş bir tasarıdır. İl özel idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi yasa tasarısıyla, yerel yönetimlerin gelirlerinde artış sağlanmaktadır ancak bu gelirin belediyeler arasındaki dağılım adaletsizliğini ortadan kaldırdığını söylemek mümkün değildir. Ayrıca amaç belediye gelirlerini artırmaksa 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda da ciddi çalışmalar yapılması gerekirdi.

Belediyelerin görevleri yasalarla belirlenirken herhangi bir ayrım gözetilmemişse de her belediyenin yerine getirmek zorunda olduğu hizmetlerin farklı olacağı kuşkusuzdur. Herhangi bir belediyenin nüfusu yanında yöredeki sanayi yoğunluğu, eğitim kurumlarının sayısı, gelişme hızı, üretim ve tüketim kapasitesi, ekonomik faktörler ve turizm, mahallî hizmetlerin niteliğini ve maliyetini etkileyen faktörlerdir. Bu etkenler gözetildiğinde belediyelerin hizmet maliyetlerinin nüfusla doğru orantılı olarak artmadığı gerçektir. Bu nedenle yerel yönetimlere yapılan mali yardımların, gelir farklılığı, gelir eşitsizliği, bölgeler arası gelişmişlik farkından kaynaklanan ihtiyaç farklılığını, yörenin mevsimsel nüfus farklılığından kaynaklanan sorunlarını giderici nitelikte olması gerekmektedir. Payların dağıtımında nüfus kriterleri yanında kalkınmışlık derecesi, mali kaynaklar, coğrafi konum, turistik oluşum gibi ölçütlerin de yer alması gerekmektedir.

Belediye ve il özel idarelerine 2008 yılı genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paya baktığımızda 2008 yılında net vergi gelirleri 174 milyon 615 bin YTL’dir. 2008 yılında mevcut duruma göre tüm mahallî idarelere 15 milyon 335 bin YTL aktarılmış, 2008 yılında kanun teklifinde belirtilen oranlar dâhilinde de tüm mahallî idarelere 19 milyon 710 bin YTL aktarılacaktır, aradaki fark 4 milyon 375 bin YTL’dir. Bu fark bize Türkiye’de sadece bu kanunun yürürlüğe girmesinden dolayı 4 milyon 375 bin YTL’lik bütçe açığı olacağını göstermektedir. Bu açığı kapatmanın yolu ise ya yeni vergiler oluşturmak ya da kamu harcama kalemlerinde tasarrufa gitmektir. Türkiye’de daha radikal önlemler alınmadığı takdirde belediye gelirlerinde meydana gelen artış tutarı yine garibanın sırtından çıkarılmaya çalışılacak, Türk insanı yeni vergilerle boğuşacaktır.

2007 yılı rakamlarına göre genel bütçe vergi gelirlerinin yüzde 8,5’u yerel yönetimlere aktarılmıştır. Tasarı bu oranın 2008 yılı için yüzde 11,8 olmasını öngörmektedir.

Yine tasarıda yer alan büyükşehir belediyelerine büyükşehir belediye sınırları içerisinde tahsil edilen genel bütçe vergi gelirlerinin yüzde 5’i ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30’unun büyükşehir belediye payı olarak ayrılması yönündeki düzenleme adil değildir. Bu düzenleme ile bazı büyükşehir belediyelerinin payları, özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin belediyelerinin payları diğerlerine göre önemli ölçüde artmış olacaktır. Bunun nedeni de bu illerimizde toplanan gelir vergileri tutarının diğer illerimize göre oldukça yüksek olmasıdır.

Turistik yörelerdeki belediyelerin yaz-kış mevsimleri arasındaki nüfus farklılığından kaynaklanan sorunları da tasarıda dikkate alınmamıştır.

Tasarıda yer alan bir diğer adaletsizlik ise… Kent nüfusunun yaklaşık yüzde 53’ü büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde yaşamaktadır. Yani büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde yaşayan pay dağılımına esas nüfusun yüzde 53’ü toplam transferlerin yüzde 71’ini alacaktır. Buna karşılık büyükşehir belediyesi sınırları dışında yaşayan pay dağıtımına esas nüfusun yüzde 46’sı ise toplam transferin yüzde 29’unu alacaktır. Bu rakamlar da mevcut sistemde dengesiz, adaletsiz bir yapının olduğunu göstermektedir.

Aslında, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda yapılacak ciddi düzenlemeler sonucunda belediyeler kendi gelirlerini kontrol altında tutmayı başarabileceklerdir. Bu konuda neredeyse bütün belediyelerimizin gelir artırımına yönelik çalışmaları bulunmakta ama bu birlikteliği sağlayacak bu çalışmalardan faydalanacak Hükûmet ortada bulunmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, konuşmamın başında da söylemiş olduğum gibi, dayatmalar karşısında önümüze getirilen ve belediye gelirlerini artırmaya yönelik olduğu söylenen bu tasarı, tamamen vatandaşlarımızın vergilerle, zamlarla boğulacağı bir tasarı olarak hazırlanmıştır. Hükûmet daha önce belediye gelirlerini artırabilmeyi, muhtelif harç oranlarını artırarak, emlak vergisi oranını, ilan ve reklam vergisi oranını, eğlence vergisi oranını, elektrik, gaz, tüketim vergisi oranını, konaklama vergisi oranını, çevre temizlik vergisi oranını, harcamalara katılma oranını artırarak yapmak istemiş fakat gördüğü tepkiler karşısında tasarıyı geri çekmiştir. Şimdi ise Hükûmet bu artışları farklı bir yöntemle yani belediye gelirlerini artırıyoruz diye tekrar yapmaktadır. Seçimlerin yaklaştığını ve vatandaşlarımızın tepkisini alacağını bilen Hükûmet, tasarıyı Avrupa Birliği dayatmaları karşısında farklı bir kılıfa sokarak önümüze getirmiştir.

Kaynak yaratılmadan, gelir elde edilmeden verilen, dağıtılan paralar başkasının parası olmayıp yine bizim ülkemizin parası olduğuna göre, bu tasarıda belediyelerin gelirinin arttığını içtenlikle söyleyebilmek doğru değildir. Hükûmet belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay vererek, sonuçta siz yapacağınız hizmetleriniz için borçlanmayın, Hükûmet olarak biz borçlanalım ve biz bu parayı vatandaşımızın sırtından çıkarırız demektedir.

Değerli arkadaşlar, bu düşüncelerimle, tasarının dayatma bir tasarı olduğunu, üzerinde hiç çalışılmadan, tartışılmadan, görüş alınmadan hazırlanmış bir tasarı olduğunu üzülerek belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edeniz Sayın Yalçınkaya, buyurunuz.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) – Bu yasa tasarısı, yerel seçimleri kazanmak için üstünkörü hazırlanmış bir siyasi yatırım yasasıdır. Gelir sağlamak adına hazırlanan bu yasa tasarısıyla sadece büyükşehir belediyelerinin geliri artmakta, diğer belediyelerin gelirleri eski gelirlerinden bile yoksun bırakılmaktadır.

2002 yılından bu yana Hükûmet olarak sosyal devleti yok ederek sadaka devleti yarattınız. 2004 yılından bu yana da AKP’li belediyeler, sosyal belediyeciliği yok ederek rant belediyeciliğini yarattı. Özelleştirmeler ile belediye kaynakları peşkeş çekildi. Bedelini de Türk halkı ödemiştir.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz.

Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Belediye ve Özel İdarelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’yle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kamu hizmeti tanımı, niteliği ve kimler tarafından verileceği hususu son otuz yılda büyük değişiklikler göstermiştir. İnsanların yaşam kalitesini etkileyen birçok temel hizmetler yanında kültürel ve sanatsal faaliyetlerden, sosyal yardım ve desteklere kadar birçok alan yerel yönetimlere bırakılmış, böylece insanların kendilerine sunulan hizmetlerin karar sürecinde yer alması sağlanmıştır.

Anayasa’mızın 127’nci maddesi, merkezî idarenin yerel yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisine sahip olduğunu belirtmiş, son fıkrasında da “Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.” demiştir. Buna rağmen belediye ve özel idarelere, artan görev ve sorumlulukları ile orantılı gelir kaynakları verilebildiğini söyleyemeyiz.

59’uncu ve 60’ıncı AKP Hükûmetleri eski bir belediye başkanı olan Sayın Erdoğan’ın Başbakanlığıyla yürütülmektedir. Beklenirdi ki sorumluluk ve gelir orantısı sağlansın. Ancak bugünkü gelinen noktada belediyeler, biraz da AKP’li popülist yönetim anlayışının etkisiyle borç batağına saplanmış, temel hizmetleri veremez, personel maaşlarını dahi ödeyemez duruma düşmüşlerdir. “Yerel yönetimleri ihya ettik.” diyenlerin belediyelerin eskiyi neden mumla arar hâle geldiklerini de açıklamak mecburiyetleri vardır. Vatandaşa hizmete talip olmuş belediye başkanlarının, seçmenleri önünde nasıl zor duruma düşürüldüğünü görmeleri lazımdır. Çareyi kolaycılıkta yani bu belediyelerin çoğunu kapatmakta bulan AKP İktidarının, çoğunluğunu kendi belediyelerinin oluşturduğu beldelerde hem belediye yönetimleriyle hem de AKP’yi oy istedikleri insanlarla helalleşmeleri gerekmektedir. Bir tarafta sadece boya badana dışında hizmet alamayan halk, diğer tarafta ücretlerini alamayan belediye çalışanları. Üzülerek belirtmemeliyim ki, belediyecilik en sıkıntılı günlerini yaşamaktadır.

Bu teklif 5216 sayılı Büyükşehir ve 5393 sayılı Belediye Kanunlarıyla birlikte Meclise getirilmiş olmalıydı. Bugün son derece geciktirilmiş bir teklifi görüşüyoruz. Herhâlde, AKP Hükûmetinin cumhuriyetimizin temel nitelikleriyle uğraşmak ve Atatürk inkılaplarını bir travma olarak görmek ve hizmet etmek yerine ülkeyi kaosa sürüklemek gibi çok daha önemli görevleri vardı.

Bu gecikmişlik belediyelerin sorunlarının daha da içinden çıkılamaz bir hâl almasına sebep olmuştur. Nitekim, bugün itibarıyla toplam 21 katrilyon liralık borçtan bahsedilmektedir ve bu borcun beşte 1’i tek başına AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesinindir. Bu Mecliste birkaç kez bu husus dile getirilmiş, Melih Gökçek’in devleti fütursuzca borçlandıran bu tavrı sorgulanmıştır. AKP, Sayın Gökçek’i gözden çıkarmış olmalı ki, kendi belediye başkanını savunmak gibi bir zahmete dahi katlanmamıştır. Galiba Sayın Gökçek AKP için miadını doldurmuş ve gözden çıkarılmış bir figürdür. Bu teklifin derde deva olamayacağı ortadadır ve dağ fare doğurmuştur.

Yerel yönetimleri güçlendirmek mi istiyorsunuz? Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok; yetki ve sorumlulukların sahibini net olarak belirler, kendi gelirlerini yaratır hâle getirir, merkezî bütçeden destekler, sonra da harcamaları kamu parasının kullanıldığı gerekçesinden hareketle devlet tüzel kişiliğince denetlersiniz.

Denilebilir ki altı yıllık devri AKP İktidarında bu temel hususlardan ne biri ne diğeri gerçekleştirilememiştir. Yapılan hiçbir şey yok mudur? Elbette vardır. İçme suyundan tutun da yol, trafik gibi hayati meseleler dururken en küçük yeşil alanlar dahi Lale Devri’ni aratmayacak biçimde lale ve çiçeklerle bezenmiş -ki bunun sadece İstanbullulara maliyeti trilyonlarca liradır- iklimi müsait olsun olmasın her yere palmiye ağaçları dikilmiş -ki bunların bir çoğu kurumuştur- olmadı plastik palmiye ağaçları satın alınmış, şehir dışlarına kadar kilit parke taşları döşenmiştir. Trilyonlarca liralık kamu parası yapılması zaruri o kadar hizmet dururken israf edilmiştir. Anlaşılmaktadır ki bu savurganlık tüm ülkede âdeta yandaşlarını zengin etmek, öte yandan da AKP siyasetini finans etmek, üzere yönlendirilmiştir.

Bu faaliyetlerin ortak özelliği oynak birim fiyatlarıdır, kim ne tutturursa. Belediyeler bu parayı nereden bulmuştur? Bu konuda da bazı bakanlıkların fonları devreye sokulmuş, tek elden çıkmış projeler üzerinden kaynaklar aktarılmıştır. Zengin ettikleri insanlar da 22 Temmuzda AKP’ye borçlarını sponsor olarak ödemişlerdir. Bu yağma ve talan süreci maalesef devam etmektedir.

Bu sürecin denetlenmesi engellenmiştir. Ne kadar zor bir işmiş ki milletin ihtiyacı olmayan Vakıflar Kanunu, TCK 301 gibi düzenlemeler gece yarısı getirilirken, hâlâ daha Sayıştay Kanunu Genel Kurula indirilmemiştir. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kuruluna, Mahallî İdareler Kontrolörler Kuruluna denetim yaptırılmamış, iç denetim, dış denetim gibi henüz kimsenin sınırlarını dahi tam olarak bilmediği bir sistem getirilmiştir.

Sonuç mu: Katrilyonlarca liralık ülke kaynağını kullanan AKP’li belediyeler denetlenememektedir. Defalarca söyledik, bu paralar kamunun parasıdır. Sesimizi duyuramadık. Galiba AKP’nin istediği tam olarak da bu. Harcayan ama hesap vermeyen bir idare. Durun bakalım bu saltanat nereye kadar sürecek? Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletimize taahhüdümüz var. Haram her kör kuruşun hesabını mutlaka soracağız er ya da geç. (MHP sıralarından alkışlar)

Belediyecilik, kullanılan yetkiler ve katrilyonlarca liralık kaynak kullanımı düşünüldüğünde hakikaten ciddi bir iş. Artık, bu hizmetleri sunan seçilmiş yerel yöneticilerin kamu yararı açısından seçilme yeterliliklerini tartışmak zamanı gelmedi mi değerli arkadaşlar?

Anadolu’nun hiçbir beldesinde artık eğitimli insan bulma sorunu kalmadı. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bazı belediye ve il genel meclislerinin, bulundukları yerlere ne kadar katkısı olabilir? Altı yıllık iktidarda, bu kadar hayati mevzular dururken AKP, küpünü doldurmaya, kendi sermaye sınıfını yaratmaya kalkışmıştır. Soruyorum size değerli arkadaşlar: Ülkemiz bu denli kaynak hovardalığı yapacak kadar zengin midir?

Değerli milletvekilleri, vatandaş yeterli ve kaliteli hizmet istiyor, hizmetin kimin tarafından görüldüğü de çok umrunda değil. Bazı hizmetleri merkezin taşra teşkilatlarıyla paylaşmanın zamanı geldi. Yerel yönetim reformu içerisinde, içinde valilikler, kaymakamlıklar, il ve bölge müdürlüklerini barındıran yerinden yönetim kuruluşlarını da değerlendirmemiz lazım. Bu birimleri de yetki ve kaynak açısından güçlendirmemiz gerekiyor.

Sayın Başbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken yaşadığınız kötü teftiş hatıralarını bir unutun, merkezî idareye karşı önyargılarınızdan bir vazgeçin, bir zamanlar bir travma yaşamış olabilirsiniz, artık merkezî ve yerel yönetimlerle birlikte tüm ülkeyi idare ettiğinize kendinizi lütfen bir inandırın.

Bu tasarı ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır, belirttik. Belli başlı eksikliklerini de sizlerle paylaşmak istiyorum: Öncelikle büyükşehir lehine bir pay dağıtımı söz konusudur. Diğer belediyelerin de, yürüttükleri hizmete yetecek kadar pay almaları sağlanmalıdır. Büyükşehir dışındaki altmış beş il belediyesi de kendi sınırları içinden toplanan vergi gelirlerinden pay almalıdır. İl belediyeleri, büyükşehir belediyelerinin, vatandaşlarına verdiği hizmetten farklı bir şey mi yapıyorlar? Bu düzeltme, aynı zamanda belediyeler arasındaki gelir uçurumunu da azaltacak, hizmetlerde standardizasyon sağlayacaktır. Hem özel idarelerin hem de belediyelerin toplam gelirleri içindeki öz gelirleri artırılmalı, bu idareler “baba parası yiyen evlat” konumundan çıkartılıp “evin giderlerine yardımcı olan evlat” durumuna getirilmelidir. Yerel yönetimlerin kendine yeter hâle getirilmesi hem hizmet-maliyet dengesinin kurulması hem de kendisine kaynak gönderen devletin kıymetinin bazı belediyelerce anlaşılması ve devlete meydan okumaktan vazgeçmelerinin temini açısından önemlidir.

Bölücülüğü şiar edinmiş bazı belediyelerin beş kuruşluk öz geliri yoktur. Belediye başkanı, maaşını dahi merkezden gönderilen paradan alır, öte yandan âdeta devletine, bayrağına hakaret etmeyi kendisine bir görev edinir. AKP ne yapar? Altı yıldır seyreder, cesaret verir. Bir an önce bu rezaletin önüne geçilmelidir.

Tasarıda özel idareye verilen paylar oldukça azdır. Bu idarelerin görevlerini ifa edecekleri gelire kavuşturulmaları sağlanmalıdır. Tıpkı Belediye Gelirleri Yasası gibi bağımsız özel idare gelirleri yasası çıkartılarak, vermiş oldukları iskân, inşaat, çalışma ruhsatı gibi hizmetler karşılığında harç, rüsum gibi gelirler toplayabilme imkânı kendilerine tanınmalıdır.

Bu yasa teklifini olumlu ancak yetersiz ve gecikmiş bulduğumuzu tekrarlarken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – …her ne suretle olursa olsun kamu kaynağı kullanan tüm merkezî ve yerel idarelerin süratle denetlenmesini, belediyecilik kisvesi altında ilindeki çocuklara temiz içme suyu hizmeti bile veremeyip, onların hayatına kasteden beceriksiz, aciz, hem kel hem fodul bir tarzla devlete söz söyleyen tüm belediye başkanlarının yasal sınırlarına çekilip işlerini yapmalarının sağlanmasını, direniyorsa da hizmet edecek birinin getirilmesi yönünde yargı sürecinin başlatılmasını beklediğimizi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal.

Sayın Birdal, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerine Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Ancak izninizle güncel iki konuya değinmek istiyorum. Birincisi, bugün bir görüşümüzün gazetede yer alması üzerine… Bölgemizde, biliyorsunuz, mevsimlik işçiler bu mevsimde Karadeniz’e giderler ve çoğu kez, geçmişte de tanık olduk, kimi mülki amirler ülkemizin bir yerinden gelen tarım işçilerine kentin kapısını kapatırlar ve geçen yıl da, yine yasama dönemi başlarken bölgemizden Karadeniz’e giden tarım işçilerinin trajedilerini yüce Meclise sunmuş ve burada, yasal önlemler alınması gerektiğini istemiştik ama ne yazık ki yine orada kaldı ve şimdi de, aldığımız birtakım bilgiler üzerine bir görüşü kamuoyuna bildirdik. Trabzon ve Ordu Valilerimizi, bölgemizden gelen işçilerin illere sokulmadığını insan hakları açısından, çalışma hakkı açısından eleştirmiştik. Bugün, Trabzon Valisi Sayın Nuri Okutan, böyle bir sorun olmadığına ve bütün Türkiye’nin her bir yanından gelen işçilerin Trabzon’da çalıştığına ilişkin az önce telefonla arayarak bilgi verdiler. Kendilerine teşekkür ediyorum. Umuyor ve diliyorum ki aynı uygulama Ordu ve başka kentlerimizde de olsun.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde olan başka bir olguyu da görmezlikten gelmemeliyiz. Nedir bu? Türkiye’nin bir temiz toplum olamayışının sancılarıdır. Örneğin, kimilerine göre değerlidir, kimilerine göre değersizdir ama bir durum vardır, olgu vardır. Nedir bu olgu? Türkiye’de hâlâ temiz bir toplum yaratılamayışıdır. Örneğin, az önceki Sayın Konuşmacı kendisini yargıç ve savcılar yerine koyarak kimi belediyelerimizi bölücü olarak ilan etmiştir. Kimi yargıç, savcılar da kendilerini yasama gücünün yerine koyup “Bu yasaları çıkaramazsınız” demektedirler. İşte, bu kaotik duruma yine son vermek gerekir. O nedenle, kuvvetler ayrılığının o kargaşası… Gerçekten, taşlar yerinden oynamıştır. Bunu nasıl oturtacağız? Nasıl oturtacağımızın karşılığı bellidir: Bu da, gerçekten, eksiksiz bir demokrasi, demokratik sivil bir anayasa ve oradan kaynağını alan yasalarla olacaktır. Yani hukukun üstünlüğüyle olacaktır. Hiç kimse dokunulmaz değildir ve herkes hukukun üstünlüğüne bağlı olmak durumundadır.

Şimdi, soğuk savaş döneminde NATO üyesi ülkelerde hepimiz biliyoruz ki hukuk dışı örgütler oluşmuştur. Bunun adı kimi yerde Gladio’dur, kimi yerde GAL’dir, kimi yerde kontrgerilladır. Ama soğuk savaş sonrası bütün bu NATO üyesi ülkelerde bu hukuk dışı örgütler dağıtılmıştır, minimize edilmiştir ve halkın iradesi olan yasama gücüne ve hukukun üstünlüğüne bağlı kılınmıştır.

Şimdi bizde sorun nedir? Hâlâ bu hukuk dışı örgütlerin varlığını kabul etmeyişimizden kaynaklanmaktadır. Var mıdır yok mudur? Vardır. O zaman bunu bir defa kabul edelim. Eğer gerçekten yüzde 87 halkın iradesini yansıtan bir Parlamentonun üzerinde irade yaratmaya kalkışan kaotik bir durum varsa işte bu, kaynağını buradan almaktadır. Bu nedenle, temiz toplum yaratmanın dört parametresi vardır, başka yerlerde böyle olmuştur: Birincisi, hukukun gücüdür; ikincisi, demokratik kamuoyunun gücüdür; üçüncüsü, o demokratik kamuoyunun gücünü yaratan özgür basındır; dördüncüsü ve en önemlisi de siyasi iradenin gücüdür.

Şimdi burada bir şeyler oluyor, kimileri savunuyor, kimileri karşı çıkıyor. Bu değer kimilerine göre vardır, kimilerine göre yoktur. O zaman eksiksiz bir demokrasiyi gelin biz hep beraber inşa edelim ve temiz bir toplum yaratma iradesini ve kararlılığını gösterelim. Bu da nasıl olacak? Tarihimizle biraz yüzleşerek olacak. Hâlâ darbeli, sabıkalı bir tarihimizle yüzleşmeden ve insanlığa karşı suç işlemiş olanları sanık sandalyesine oturtup sorgulamadan ve onları mahkûm etmeden biz burada bazen neyin değerli olup olmadığını daha çok tartışırız ya da halkın yüzde 80 iradesinin yansıdığı Parlamentonun üzerinde başka iradeler ve güçler yaratmaya kalkışırız. Bunları söyledikten sonra izninizle konumuza dönelim.

Şimdi, kuşku yok ki yerel yönetimler demokrasinin gelişmesi, uygulanması açısından çok önemli ve gerekli organlardır, ayrıca demokrasi okullarıdır. Gerçekten yerel yönetimlerin özgün, doğrudan demokrasiyle ve katılımla yönetilmesi, işte o demokrasi kültürünün inşasını da oluşturur ve bugün buralara da yansıtmış olur. Özellikle belediyelerin bütün yönetim kademelerinde seçimle işbaşına geliyor olması bu savımızı güçlendirmektedir. Ama, tam demokrasinin sadece beş yılda bir sandık başına gidip oyların kullanılmasıyla olmadığı da ne yazık ki görülmektedir.

Dolayısıyla, bu denli önemli kurumların mali yönden de güçlü olması beklenen bir durumdur. Bu anlamıyla yerel yönetimlerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı payı artıran bu yasa önerisi olumlu karşılanabilir. Ancak, dikkatle incelendiğinde -eğer öneri bu hâliyle geçerse- önerinin eşitsizliği, haksızlığı ve karmaşası iyice, açıkça görülebilecektir. Oysa yasa değişiklikleri, var olan yasanın yetersiz kalması, günün koşullarına uygun olmaması, ortaya çıkan adaletsiz, dengesiz ve eşitsiz durumu gidermek için yapılır. Bu yasa önerisi ise bırakalım eşitsizliği, dengesizliği gidermeyi, adil bir dağılım sağlamayı, tam aksine eşitsizliği ve dengesizliği artıran önemli düzenlemeler içermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi gelirlerinden alınacak payın yükseltilmesi, daha iyi hizmet verilmesi, yerel yönetimlerin görevlerini daha iyi yerine getirmeleri, halka daha ucuz ve kaliteli hizmet verilmesi sonucunu doğurmalıdır. Üstelik bu olgunun bütün yerel yönetimler için geçerli olması gerekmekte ve bu payın dağılımının adil olması gerekmektedir. Oysa öneriye baktığımızda, büyükşehir belediyelerinin payındaki artışın daha yüksek olduğu, diğer şehir ve ilçe belediye paylarındaki artışın daha düşük olduğu görülmektedir. Bu, belediyeler arasındaki zaten eşitsiz olan durumu daha da ağırlaştırmaktadır.

Önerinin yaratacağı başka bir olumsuzluk da büyükşehir belediyelerinin ilçe belediyelerinin gelirlerinden aldığı payın yükseltilecek olmasıdır. Böylelikle büyükşehir belediyelerinin vergi gelirlerinden aldığı pay, öneride belirtilen oranların çok üstünde olacaktır. Yasa önerisinin gerekçesinde eşitsizliğin giderilmesinden, dengesizliğin, önlenmesinden söz edilmektedir. Vergi gelirlerinden alınacak payların oranlarını her bir yerel yönetim için değişik saptarsanız eşitliği, dengeyi, adil dağılımı nasıl sağlayacaksınız? Payları düzenleyelim ki “Yerel yönetimler daha iyi hizmet versin.” diyebilelim. Burada ilçe belediyelerinin paylarından büyükşehir belediyesine kaynak aktarıyorsunuz. Peki ilçe belediyeleri bu durumda nasıl daha iyi hizmet verecek? Bu durum ilçe belediyeleri aleyhine bir dengesizlik yaratmayacak mı?

Bir de zamanın -hemen- darlığını dikkate alarak, kimi sahil bölgelerimizdeki ilçe belediyelerine ayrılan payın yetersizliği ve toplumun gerçekten yazlığa tatilcilerin gittikleri zaman gereksinmelerini karşılayamaması sorunu vardır. Örneğin Marmaris, Bodrum gibi yerleşim yerlerinin yaz nüfusu 300-400 bin iken kış nüfusu 30-40 bine düşmektedir. Pay dağılımı ise 30-40 bin kişilik nüfus esas alınarak yapılmaktadır. Bu hâliyle bu belediyelerimizin yazın hizmet vermesi neredeyse olanaksız hâle gelmektedir.

Bir başka örnek de bölgemizdeki yerel yönetimlerin durumudur. Bilindiği gibi bölgemizde gelir düzeyi düşük, işsizlik ve yoksulluk ise çok yüksek boyutlardadır. Üstelik boşaltılan köyler ve yerleşim yerleri nedeniyle kent merkezleri görülmemiş ölçüde göç almıştır. Özellikle Diyarbakır, Van ve Hakkâri illerinde göçle oluşan bir nüfus şişkinliği söz konusudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Birdal, devam ediniz.

AKIN BİRDAL (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bu durum, yetersiz olanaklarla hizmet veren bölgemizdeki yerel yönetimlerin çalışmalarını daha da güçleştirmektedir. Eğer bu önerinin bütün yurttaşlarımıza eşit hizmet verilecek bir düzenleme olmasını istiyorsak, bölgeler arası eşitsizliği, dengesizliği giderecek bir sonuç bekliyorsak nüfus dışında bu saydığım kıstasların da göz önüne alınması, değerlendirmelerde bunun da yer alması gerekmektedir ki bölgemizde bu yıl yaşanan kuraklığın, gerçekten, getireceği trajik sonuçları da Sayın Genel Kurulumuzun, yüce Meclisin değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bir ay sonra borçların geri ödenmesi durumunda gerçekten trajik sonuçlar yaşanacaktır.

Bu umutla, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Birdal.

Madde üzerinde şahsı adına ilk söz Giresun Milletvekili Hasan Sönmez’e aittir.

Sayın Sönmez, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) –  Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Ayrılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi il özel idarelerine ve belediyelere kanunlarla verilmiş olan yükümlülük ve sorumluluklar yine kanunlarla bu yerel yönetimlere verilen mali imkânlarla karşılanacak durumda değildir. Öteden beri özellikle belediyelerimiz kendilerine yüklenen yükümlülükleri yerine getirirken ciddi mali sıkıntılar içerisinde kıvranmakta idi. Bugün getirilen bu teklifle ve bu teklifin içeriğinde yüzde 40’ları aşan bir gelir artışıyla kanunlarca verilen yükümlülükleri daha rahat yerine getireceklerine inanıyorum ve inanıyorum ki bu kanun teklifi görüşülmeye başlandığı andan itibaren ülkemizde 3 bini aşkın belediye başkanı bu görüşmeleri izlemekte ve katkısı olan siz değerli milletvekillerine kanunlaştığında teşekkürlerini sunacaklardır.

Tabii ki belediyelere özellikle bazı kanunlarda verilen yükümlülükler yerine getirilmediği takdirde cezai müeyyide olarak hapis cezası bile öngörülmektedir. Ancak tabii ki belediyelerimiz ve il özel idarelerimiz bütün bunları mali imkânlarıyla yerine getirecektir. Örneğin, belediyelerimizin katı atık deponi alanı, arıtma tesisi -fenni deponi alanını kastediyorum- gibi yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde Çevre Kanunu’ndan getirilen ciddi müeyyideler vardır. Ancak, bugün ülkemizde bir anket yapılsa belediyelerimizin  büyük bir kısmında mali imkânsızlık nedeniyle bu sorumluluklar yerine getirilmemektedir. İnşallah bu getirilen imkânlarla  belediyelere yüklenen bu yükümlülükler yerine getirilecektir.

Ben kanun teklifinin hazırlanmasında emeği geçenlere ve görüşülme sırasında katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum ve hayırlı olmasını diliyorum teklif kanunlaştığı takdirde.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sönmez.

Şahsı adına ikinci söz Batman Milletvekili Ahmet İnal’a aittir.

Sayın İnal, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET İNAL (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi toplumun yüzde 70’ine yakını şehirlerde, yani belediye hudutları dâhilinde oturmaktadır. Belediyelerimizin ve il özel idarelerimizin hizmetleri sayılmayacak kadar her geçen gün artmaktadır. Teknoloji, iletişim, kültür, eğitim, üniversiteler, sosyal yapı, kadın sığınma evi, yaşlılar evi, çocuk sığınma evleri, ulaşım, trafik, metro, tramvay, deniz ulaşımı, çevre, hava kirliliği, park, bahçe, altyapı, su, kanalizasyon, barajlar, doğal gaz, toplantı kongre merkez ve sarayları, uluslararası kardeş  belediyecilik iş birliği, tarihî ve kültürel şehirler birliği gibi çok önemli görev ve fonksiyonları  üstlenmektedirler. Bu hizmetlerin sonucu belediye ve il özel idarelerimizin giderlerinde ciddi artışlar olmaktadır. Oysa, gelirleri mevcut kanunla sınırlı olup karşılanamamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de yerel yönetimler merkeziyetçi yapıdan uzaklaşmış, değişen şartlara ve vatandaşın beklentilerine daha hızlı cevap verebilen bir yapıya kavuşmuştur. Sizlerin de bildiği gibi, geçen dönem çıkarmaya başladığımız yerel yönetim reform yasalarıyla, yerel yönetimlerin yetkilerinin ve etkinliğinin artırılması hedeflenmiş idi. Buna göre merkezî idarenin görev ve işlevleri belirlendikten sonra geriye kalan her türlü mahalli nitelikli görev ve hizmetler yerel yönetimlerin sorumluluğuna bırakılmıştı.

Yaptığımız bu yasal düzenlemelerle görev, yetki ve sorumlulukları genişletilen yerel yönetimlerin bunlara paralel olarak kaynak ihtiyaçları da gittikçe artmaktadır. Yapılan bu yasal düzenlemelerle il özel idareleri çağdaş bir yerel yönetim birimi olarak bölgelerin kalkınmasında önemli görevler üstlenmiş olacaktır. Bu reform süreciyle il özel idarelerinin artan hizmet alanları ve sorumluluklarıyla birlikte gelirlerinin de aynı ölçüde artırılması gerekirdi. Bu nedenle görüşmekte olduğumuz teklif hazırlanarak gündemimize getirilmiştir.

Tasarının 8’inci maddesiyle il özel idarelerinin pay matrahını daraltıcı mevzuat hükümleri de ilgili kanunların metninden çıkarılmıştır.

2380 sayılı Kanun’un ek 3’üncü maddesinde, mahalli idarelere verilecek payların matrahına esas miktar, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından vergi idareleri düşüldükten sonra kalan kısmı ifade ediyordu. Bu pay matrahını daraltıcı mevzuat hükmü de kaldırılmıştır.

Ayrıca, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 23’üncü maddesinin (a) ve (b) bentleriyle ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. “Özel tüketim vergisi hasılatından belediyelere ve il özel idarelerine büyükşehir belediyelerine pay verilmez.” ibaresi kaldırılmaktadır. Bu kanunda yapılan düzenleme ile Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla Belediyelere Verilen Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde Olduğuna Dair Kanun’un ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’a yapılan atıflar bu kanuna yapılmış sayılacaktır. Böylelikle belediye ve il özel idarelerine genel bütçe gelirlerinden aktarma yapılırken matraha dâhil edilmeyen özel tüketim vergisiyle, özel iletişim vergisi tahsilatlarının da matraha dâhil edilerek gelirin arttırılması sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; il özel idareleri yüz elli yıldan beri çeşitli yasalar çerçevesinde var olmuştur. Bu süreçte de il özel idareleri sorumluluklarında bulunan hizmetleri görmek için yeterli kaynaklara da çoğu zaman sahip olamamışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İnal, konuşmanızı lütfen tamamlayın.

AHMET İNAL (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Sonuç olarak: Görüşmekte olduğumuz bu kanunla, yerel yönetimlere tüm Batı ülkelerinde olduğu gibi, hizmette öncelik tanıyıp onların gerekli kamu hizmetlerini verebilmeleri için bütçe harcama kalemlerinde gerekli düzenlemeleri yapmanın zamanının geldiği kanaatindeyiz.

Bu vesileyle, kanunun milletimiz, belediye ve özel idareler için hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnal.

Madde üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Soru soracak üyelerin isimlerini okuyorum: Sayın Bayındır, Sayın Kışanak, Sayın Genç, Sayın Kaplan, Sayın İnan.

Buyurun Sayın Bayındır.

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sayın Başkan, aracılığınızla Bakana sormak istiyorum. Şimdi yerel yönetimler ele alınıyor. Biraz önce farklı ithamlarda da bulundu ama yerel yönetimlere ilişkin şu ayrımcılığı sormak istiyorum: Mardin’in Ömerli ilçesinin arasından geçtiğinizde, kara yolları yapılmış, küçücük belde şehir görünümünde ama Silopi, Şırnak, Cizre, İdil’e baktığınızda, ipek yolu geçer ve kenar mahallelerine kadar yol yapılmış olmasına rağmen, bu ara, çevre yolu, kara yoluna bağlı bu yol yapılmıyor. Bu ayrımcılığı ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz diye sormak istiyorum.

İkincisi: İller Bankası bir ayda belediyelerden 100 trilyon kestiler. Bu para nereye aktarıldı? Yine, İller Bankası üç ayda bir 76 milyar lira ortaklık parası kesiyor. Bu ortaklık parasından Şırnak ve ilçeleri pay alıyor mu? Bu para nereye harcanıyor?

Yine, belediyeler özel bankalardan yüzde 1,5 faizle kredi alıyor, oysa İller Bankasından yüzde 0,5 faizle kredi almak mümkün. Yine, İller Bankası, özel bankalardan kredi alınması konusunda teminat oluyor. Peki, bu noktada, neden İller Bankası doğrudan kredi vermiyor? Yoksula harcanacak, halka harcanacak para neden daha yüksek faizlerle başka bankalardan alınıp özel sermayedarlara aktarılıyor? Bu politikayı sormak istiyorum.

Yine, yerel yönetimler ve ekoloji iç içedir. Özellikle son üç haftada, Gabar ve Bagok Dağları yakıldı. Doğaya bu kadar düşman olmayı gerektiren ne var? Bu doğa hepimizin. Ekolojik denge yerle bir oldu, kuraklık paşa başını almış götürüyor. Bütün bunlar bu doğaya olan düşmanlığımızdan değil mi? Bu da bu ormanları yakanlardan hesap soracak mısınız diye sormak istiyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Bakan, cevap vermek ister misiniz?

Sayın Genç mi?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet efendim.

BAŞKAN – Yok dediniz, ben de süreyi açmadım. O zaman herkese vereyim. Sayın Kışanak da var.

Ben süreyi açayım o zaman. Yalnız, Sayın Bayındır fazla soru sordu, onun için süre çok azaldı, birer dakikadan fazla vermeyeceğim, onu bilesiniz.

Sayın Kışanak, buyurun.

GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, Bakanımızdan şu konuda bir açıklama duymak istiyoruz: DTP’li belediyeler hakkında Kürtçeyi çeşitli vesilelerle kullandıklarına dair açılmış çok sayıda -sayısını artık unuttuğumuz- yüzleri geçen davalar var ve bu davalar İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporlar doğrultusunda açılıyor. Bu davalardan bir kısmı mahkemelerde beraatla sonuçlanmasına rağmen hâlâ ısrarla -Bakanlık müfettişleri- Kürtçe kullanımından dolayı, temizlik kampanyasında Kürtçe broşür bastırdılar diye, yeni yıl nedeniyle Kürtçe pankart astılar diye, “sersale” ve “pirozbe” dediler diye haklarında hâlâ dava açılmasına dair soruşturmalar var. En son olarak da Kürtçe nikâh kıydığı gerekçesiyle Diyarbakır Yenişehir Belediye Başkanımız hakkında Bakanlık müfettişi soruşturma…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kışanak.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, Sayın Bakan maalesef bizim sorduğumuz sorulara cevap vermiyor. Ben hâlâ ısrarlıyım: Ankara, İstanbul, İzmit belediyelerinin borçlarını bize söylesin ki halk duysun. İnkârcılıkla bir yere varamaz.

Benim belediyelere yaptığınız yardımları sorduğum, İller Bankasından yapılan dağıtım değil, Hazine ve Maliyenin ve Başbakanın özel kaleminden verilen paralar. Sayın Bakan, inkârcı olmayın, yiğit olun, cesaretli olun, halkın karşısına çıkın, yaptıklarınızın hesabını verin.

Ayrıca bizim Pülümür’ün Kozluca ve Elmalı köyleri üzerinde Erzincan ve Erzurum yolundan gelen iki tel köprü kesilmiştir. Buradan gelen birçok Almancı, köylüler var. Köylerin irtibatları kesilmiştir. Lütfen, bu iki köprüyü de en kısa zamanda yapmanızı rica ediyorum.

Sayın Başkan, maddede bir hata var, yazılış hatası var. Şu 1’inci maddenin (c) bendinde diyor ki: İşte şu tarihli ve “277 sayılı”, yine “5237 sayılı.” Yani böyle iki tane sayılı peş peşe çıkmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Redaksiyon…

Sayın Kaplan, soracak mısınız sualinizi?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Bakan, çok önemli görüyorum, Cizre’de bir park var ve Cizre’nin can damarıdır. Dicle Nehri’nin kıyısındadır bu park. Tam otuz yıldır, belediye, bu parkın bakımını yapar, bugüne kadar 1 trilyonun üstünde para harcamıştır. Yollarına, altyapılarına, duvarlarına, tuvaletlerine, çevresine kadar hepsini belediye yapmıştır. Ancak şimdi Kaymakamlık, hazine, Dicle Nehri kıyısında kıyı şeridi diye hazine adına tescil ve belediyeden alınması için dava açıyor ve bir yargıç da tatile çıkmadan, son gün ihtiyati tedbir kararı koydurarak belediyenin o parktaki faaliyetlerine son vermeye çalışıyor, veriyor. Şu an fiilen durum bu. Peki, parklara bakmayacaksa belediyeler, kıyı şeridi bahanesiyle halkın seçtiği belediye başkanları bakmayacaksa, yine Birca Belek, Cizre Kalesi tarihi ve kültür… Tarih ve kültür belediyelerin en…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

Sayın İnan…

ÖMER İNAN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, belediyelere İller Bankasından gönderilen parada esas kriter nüfus alınıyor. Hâlbuki Mersin’de bazı belediyelerin, yayla belediyelerinin, sahil belediyelerinin yazın nüfusu çok fazla, kışın nüfusu az. Dolayısıyla burada nüfus kriteri esas alınınca, bu belediyelere bir nevi haksızlık yapılmış oluyor. Acaba bu gibi belediyelerde konut esas alınamaz mı para gönderilirken? Bunu arz etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Bakanım, cevap vereceksiniz herhâlde, buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, vakit de az kaldı, kısa kısa cevap vermeye çalışayım.

Önce birincisi -Sayın Aslanoğlu’nun konuşmasında değindiği önemli bir konu olduğu için- bu belediyelerin şeylerle ilgili, sokak lambalarıyla ilgili, belediye ve il özel idarelerinin şu anda zor durumda olduğu bir konu var. Bu konuda Bakanlar Kurulumuz çalışıyor. Herhâlde bir iki hafta içinde bir kararname çıkacak ve bunlar tamamen hazineden karşılanacak, sokak lambalarıyla ilgili konu böylece kökten halledilmiş olacak. Onu ifade etmiş olayım.

Diğer sorulara gelince şöyle kısa kısa… Yerel yönetimlerle ilgili ayrımlardan söz ediliyor. Tabii, tam doğrusu… Yol yapımıyla, yollarla ilgili bir konudan Sayın Milletvekilimiz ifade ettiler ama o bölgeyi şöyle bir gözden geçirirlerse… Biz bölge farkı da gözetmeden ama özellikle de tabii, daha ihtiyacı fazla olan bölgelerimizde şu son beş yılda ne kadar yol yaptık, o gidilmez köylerin yolları bile asfalt oldu. Sayın Milletvekilim, ben o sizin ifade ettiğiniz yerlerin birçoğundan arabayla seyahat ederek gittim ve köy yollarının bile asfalt olduğunu gördüm.

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Cizre’ye ve Silopi’ye birlikte gidelim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Yani, biz, bu konuda hiçbir ayrım yapmadan… Biliyorsunuz, KÖYDES ödeneği de biraz nüfusa göre, biraz oradaki ihtiyaca göre gönderiliyor ve çok başarılı yürüyen bir şey.

Diğer sorular, DTP’li belediyelerle ilgili. Yani, o konuda müfettişlerle ilgili söylediklerinizde bir yanlış anlama var. Genellikle bu konular savcılıkların veya oradaki mülki idare temsilcilerinin şikayetleriyle olur.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Soruşturma izni veriyorsunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ondan sonra Bakanlık ancak o konularla ilgili işlem yapar. Onu da ifade edeyim.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Savcılar sizden soruşturma izni istiyor, veriyorsunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Savcılar isterler, savcılar tespit ederler, Bakanlığa başvururlar, işlemler öyle yürür. Yani, bizim kendimizin teftiş göndermemizle değil. Onu ifade edeyim.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Soruşturma izni vermeyin Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Diğer konularla ilgili… Doğrusu Cizre’deki park konusunu inceleteyim ben, bilgim yok. Yani, kaymakamlıkla belediye arasında anladığım kadarıyla yeni bir sorun var. O konuda bilgi edinelim. Eğer yapacağımız bir şey varsa da yaparız, müdahale etmemiz gerekiyorsa ederiz.

Son soruyla ilgili de Pülümür - Kozlu köprü meselesini not aldık, ilgileneceğiz; ben bilgi alacağım, gerekeni yaptıracağız.

İller Bankası payıyla ilgili Sayın İnan’ın… Tabii, yaz nüfusu kış nüfusu konusunda şu anda bir çalışmamız yok. Yalnız ben size şunu ifade edeyim değerli milletvekilleri son olarak: Hatırlayın, daha kısa süre önce, bir yıl öncesinde on yıl bekliyorduk nüfusumuzu öğrenmek için, on yıl. Yani on yılda bir nüfus sayımı yapılıyordu ve on yıl aynı nüfus sayımının sonucuna göre ödenekler geliyordu vesaire. Şimdi daha, tabii, çağdaş bir sistem getirdik ve artık her yılın başında o yörenin nüfusu belirlenmiş olacak. Böylece yerleşim yerlerimiz gerçekten ciddi bir problemi çözmüş oldular. Dileğimiz, bu yaz nüfusu kış nüfusu, konusunda da bir çalışma olsun, biz de o konuda düşünelim, eğer ona da bir çözüm bulabilirsek daha iyi olur diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Buyurun Sayın Bayındır.

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sayın Bakanımı davet ediyorum, birlikte bir kara yolu yolculuğu yapalım. On kilometre Silopi ve Cizre’yi dolaşalım, resmini de çekip gösterelim isterseniz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Efendim, parkı alıyorsunuz. Oraya 1 trilyon harcama yapılmış. Belediyenin elinden o park alınır mı?

BAŞKAN – Sayın Genç, sizin ileri sürdüğünüz şu kanunun adı öyle. Onun için yanlışlık yok efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kontrol edin efendim. Sayın Başkan, Kanunlar Kararlar…

BAŞKAN – Kontrol ettik efendim. Şimdi Kanunlar Dairesi de kontrol etti, kanunun adı öyle efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BOŞTOPÇU (Kocaeli) – Evet, evet.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, kanunun adı hem 277 sayılı…

BAŞKAN – Kanunun adı öyle efendim. Bakın, Komisyon da aynı görüşte, kanunun adı öyle efendim. Redaksiyon yapmıyorlar.

Tamam, buyurun efendim.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından “Geç kaldın.” sesleri)

BAŞKAN – Geçti efendim.

Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 2 Temmuz 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 20.52

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.