DÖNEM: 23 CİLT:
22 YASAMA YILI:
2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 115’inci
Birleşim 10 Haziran 2008 Salı İ Ç İ N D E K İ L
E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMALAR IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, Güneydoğu Anadolu’nun tarım sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı 2.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Türkiye İstatistik
Kurumu tarafından açıklanan 2008 yılı enflasyon oranına ve memur maaşlarının bu
orana göre artırılmasına ilişkin gündem dışı konuşması 3.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, Amasya Genelgesi ve 12 Haziran Amasya
Uluslararası Kültür ve Sanat Etkinlikleri Haftası’na ilişkin gündem dışı
konuşması V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler 1.- Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/151) (S. Sayısı: 188) 2.- Ordu
Milletvekilleri Eyüp Fatsa ve Enver Yılmaz’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/152) (S. Sayısı: 189) 3.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykal’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/153) (S. Sayısı: 190) 4.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/155) (S. Sayısı: 191) 5.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/156) (S.
Sayısı: 192) 6.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/157) (S. Sayısı: 193) 7.- Adana
Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/158) (S.
Sayısı: 194) 8.- Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/159) (S. Sayısı: 195) 9.- Mersin
Milletvekili Ali Oksal’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/160) (S. Sayısı: 196) 10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/161) (S.
Sayısı: 197) 11.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/162) (S.
Sayısı: 198) 12.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/163) (S. Sayısı: 199) 13.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/164) (S. Sayısı: 200) 14.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/165) (S. Sayısı: 201) 15.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/166) (S. Sayısı: 202) B) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı: 219) VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- Bahreyn
Temsilciler Meclisi Başkanı Halife Bin Ahmed Al-Dahrani ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/458) 2.- Çin Halk
Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri Komisyonu Başkanı ve beraberindeki
parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuğu olarak resmî
temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/459) 3.- Ukrayna
Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere
ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/460) 4.- (10/27, 34,
37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, komisyonun
görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/461) B) Önergeler 1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/543) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/56) 2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın (6/645) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/57) 3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 08.05.2006 Tarihli ve
3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/22) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/58) 4.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2.5.1972 Tarih ve
1586 Sayılı “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın Ölüm Cezalarının
Yerine Getirilmesine Dair Kanunun” Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun
Teklifi’nin (2/66) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/59) C) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 21 milletvekilinin,
demir-çelik fiyatlarındaki artışın inşaat ve imalat sektörlerine etkisinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185) 2.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 21 milletvekilinin,
Ergene Çevre Düzeni Havza Planı çerçevesinde yaşanan gelişmelerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/186) 3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokat ilinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/187) D) Meclis Soruşturması Önergeleri 1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57
milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye
ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve
gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz
yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları; bu eylemlerinin Türk
Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine uyduğu iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/2) VII.-
ÖNERİLER A) Siyasi Parti Grubu Önerileri 1.- Genel Kurulun
10/6/2008 Salı ve 11/6/2008 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve gündemdeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli’nin, konuşmasında
Parlamentoya hakaret ettiği gerekçesiyle konuşması 2.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin konuşmasında geçen İsmet İnönü ile ilgili
bölümü Rize Milletvekili Lütfi Çırakoğlu’nun teyit
etmesi nedeniyle konuşması IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, işkence ve zor
kullanma yetkisinin aşılmasıyla suçlanan kamu görevlilerine ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2887) 2.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
ceza infaz kurumları personelinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2992) 3.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Elâzığ’ın Maden ilçesindeki saat kulesi ve hükûmet konağının onarımına ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3251) 4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Vakıflar Kanunu uyarınca taşınmaz
edinimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/3290) 5.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Sabah-ATV ihale
bedelinin finansmanına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/3292) 6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Sabah-ATV ihalesinin finansmanına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/3295) 7.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Sabah-ATV ihalesini alan şirkete ve sağladığı
krediye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nazım Ekren’in cevabı (7/3328) 8.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, mevsimlik işçilerin
sosyal güvenliklerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı (7/3335) 9.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, GAP’ın finansmanında İşsizlik Fonunun
kullanılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nazım Ekren’in cevabı (7/3337) 10.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, Çin’de Hereke
halılarının taklidinin yapılıp aynı isimle satıldığı iddiasına ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/3364) 11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’nin doğal ve turistik zenginliklerinin
tanıtımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/3367) 12.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun,
Kayseri’deki yerel yönetimlerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı paya
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/3407) 13.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, TOKİ’nin
kullandığı kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı (7/3421) 14.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki bir TOKİ projesinde oluşan
mağduriyete ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı (7/3473) 15.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir imam hakkında
inceleme yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı
(7/3489) 16.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Bandırma Müftüsü
hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı
(7/3490) 17.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun,
küçük işletmelerin korunmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3627) 18.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, tüketicilerin
bilinçlendirilmesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan’ın cevabı (7/3680) 19.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana gezisine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in
cevabı (7/3702) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 13.06’da açılarak yedi oturum yaptı. Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner,
Isparta ilinin sorunlarına, Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut, Adana’nın Karataş
ilçesinde meydana gelen sel felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara, Hatay
Milletvekili Mustafa Öztürk, Dünya Çevre Günü’ne, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Dünya Çevre
Günü’ne; Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı, Anayasa
Mahkemesinin türban konusunda vereceği karar ne olursa olsun tüm kesimler ve
kişilerce bu kararın saygıyla karşılanması gerektiğine, İlişkin birer
konuşma yaptılar. Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik
sektöründeki sorunların (10/208), Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 39 milletvekilinin, Köye Dönüş Projesi’nin
uygulanmasında yaşanan sorunların (10/209), İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel
istismarın (10/210), Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 240 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi kabul edildi. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın (1/541) (S. Sayısı: 219) görüşmelerine devam edilerek
10’uncu maddesine kadar kabul edildi, 10’uncu maddesi üzerinde bir süre
görüşüldü. İstem üzerine
yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 10
Haziran 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 20.23’te son
verildi.
No.: 162 II.- GELEN KÂĞITLAR 6 Haziran 2008 Cuma Tasarı 1.- Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/597) (Çevre; Avrupa
Birliği Uyum ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2008) Raporlar 1.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/157) (S. Sayısı: 193) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008)
(GÜNDEME) 2.- Adana
Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/158) (S.
Sayısı: 194) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008) (GÜNDEME) 3.- Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/159) (S. Sayısı: 195) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008)
(GÜNDEME) 4.- Mersin
Milletvekili Ali Oksal’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/160) (S. Sayısı: 196) (Dağıtma
tarihi: 6.6.2008) (GÜNDEME) 5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/161) (S.
Sayısı: 197) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008) (GÜNDEME) 6.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/162) (S.
Sayısı: 198) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008) (GÜNDEME) 7.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/163) (S. Sayısı: 199) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008)
(GÜNDEME) 8.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/164) (S. Sayısı: 200) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008)
(GÜNDEME) 9.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/165) (S. Sayısı: 201) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008)
(GÜNDEME) 10.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/166) (S. Sayısı: 202) (Dağıtma tarihi: 6.6.2008)
(GÜNDEME) No.: 163 9 Haziran 2008 Pazartesi Meclis Soruşturması Önergesi 1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu
ve 57 Milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye
ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve
gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfi şekilde ihlal edilmesine göz
yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları; bu eylemlerinin Türk
Ceza Kanununun 257 nci maddesine uyduğu iddiasıyla,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında,
Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri
uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.6.2008) (Dağıtma tarihi: 9.6.2008) Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri 1.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Vakıflar Bölge
Müdürlüğünün vakıf zeytinliğini kiralamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3157) 2.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kilis’teki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3158) 3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karabük’teki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3159) 4.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3160) 5.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3161) 6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3162) 7.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3163) 8.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3164) 9.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3165) 10.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, BM Güvenlik Konseyi seçimlerine yönelik
çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3172) 11.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, taşınmaz mal ediniminde karşılıklılık ilkesinin
uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3173) 12.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, yabancı sahil güvenlik
güçlerinin Türk balıkçılarına müdahalelerine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3174) 13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Osmaniye’deki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3175) 14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Nevşehir’deki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3176) 15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3177) 16.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3178) 17.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3179) 18.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3180) 19.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin bazı
kurumlara olan borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3181) 20.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Yenimahalle Belediyesinin bir şirketine, bina
tadilatına ve ilan harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3182) 21.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, çevreyi olumsuz
etkileyen faaliyetlerin turizme etkisine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3187) 22.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Nevşehir’deki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3189) 23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Batman’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3190) 24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’taki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3191) 25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Osmaniye’deki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3192) 26.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3193) 27.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3194) 28.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3195) 29.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3196) 30.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3197) 31.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Türk dilinin etkin
ve doğru kullanımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3198) 32.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, atamaları iptal edilen yöneticilere ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3200) 33.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkun’un, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin
temizlenmesine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3201) 34.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kilis’teki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3203) 35.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karabük’teki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3204) 36.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Çankırı’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3205) 37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3206) 38.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3207) 39.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3208) 40.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3209) 41.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, özel hastaneler yönetmeliğindeki değişikliklere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3210) 42.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, atama ve görev yeri değişikliklerinde sendika
üyeliğinin dikkate alındığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3211) 43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Çankırı’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3214) 44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Iğdır’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3215) 45.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3216) 46.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3217) 47.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3218) 48.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana ve Mersin’de
yeni bir havaalanı yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3219) 49.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, polis maaşlarının iyileştirilmesine ve polis
alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3226) 50.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, kanser vakalarındaki artışa ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3227) 51.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, orman yangınlarıyla mücadeleye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3228) 52.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bölünmüş yol yapımıyla ilgili bazı hususlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3229) 53.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, Asi Nehrindeki su yetersizliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3233) 54.- Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, AKPM Başkanının bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3234) 55.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Sağlık Bakanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3235) 56.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, İngilizcede Türkiye’ye karşılık kullanılan
kelimeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3236) 57.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Bingöl Adaklı deprem
konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3237) 58.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3238) 59.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3239) 60.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3240) 61.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Marmara Denizinden kum çıkarıldığı iddiasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3242) 62.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, polis eğitim
merkezlerine öğrenci alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3245) 63.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, altyapı çalışmalarından mağdur olan
işyerlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246) 64.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3247) 65.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3248) 66.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3249) 67.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3250) 68.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı
Genel Sekreterliği çalışanlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3252) 69.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, bir lisede öğrencilere
izletilen bir filme ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3258) 70.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, brode ve nakış dalının meslek kapsamına alınmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3259) 71.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Hizan İlçesindeki eğitim imkanlarına
ve bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3260)
72.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, ilköğretim müfettişliği mülakatına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3261) 73.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3262) 74.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3263) 75.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3264) 76.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, Kamu Hastane Birlikleri Kanunu Tasarısındaki
düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3265) 77.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3266) 78.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3267) 79.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3268) 80.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3269) 81.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir karayolunun
ıslahına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3278) 82.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir’in ulaşım sorunlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3279) 83.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3280) 84.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3281) 85.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3282) 86.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3283) 87.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3284) 88.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3289) 89.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, Zonguldak İl Özel
İdaresinin bir birimine personel alımına ve unvan değişikliklerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3291) 90.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, kiraz üreticilerinin sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3293) 91.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, mayın ve bomba tuzaklarında şehit ve malul olan
güvenlik görevlilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3296) 92.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun’un, 23 Nisan kutlamalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3297) 93.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Çağlayan Göleti
projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3300) 94.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin’in, orkinos balığı çiftliklerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3301) 95.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Ankara Radyosundaki
yöneticilere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/3303) 96.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bazı belediye
başkanlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3307) 97.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in, Siirt’te inanç
turizminin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3309) 98.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, sokakta yaşayan ve eğitim alamayan çocuklara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3310) 99.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, bazı okullarda dini
içerikli film seyrettirildiği iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3311) 100.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Gümüşhane İl Millî Eğitim Müdürlüğüne yapılan
görevlendirmeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3312) 101.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, Anadolu liselerine öğretmen atamalarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3313) 102.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, üst düzey yönetici
atamalarına, bina tadilatına ve bazı taşınmazlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3318) 103.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3319) 104.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Karadeniz
Bölgesindeki kanser vakalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3320) 105.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Katar’a yapılan resmi ziyaretlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3321) 106.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, Gümüşhacıköy İlçesindeki yolsuzluk iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3322) 107.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, çevreyle ilgili bir konuda idari yargıya
başvuran bir öğretmenin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3323) 108.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bazı ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3325) 109.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3327) 110.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Cumhurbaşkanının şehit ailelerine yaptığı
bağışlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3329) 111.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir arazi ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3330) 112.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesine
yapılan ödeme ve kesintilere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3331) 113.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Bingöl’de deprem sonrası verilen kredilerin geri
ödemelerinde yaşanan zorluklara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3332) 114.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yabancılara satılan
gayrimenkullere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3333)
115.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yabancılara satılan
arazilere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3334) 116.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, BAĞ-KUR’dan emekli olmak isteyenlerin yaşadığı bazı sorunlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3336) 117.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, bir ihale bedelinin
finansmanına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3338) 118.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, kaçak ve kayıp elektrik kullanımına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3342) 119.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in, Siirt’te işletilen bir
maden ocağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3344) 120.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Atatürk Hava Limanı yoluna ve bir arazinin
kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3345) 121.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, belediyelerin lale
dikimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3346) 122.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, 1 Mayıs 1977 Taksim
olaylarının aydınlatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3347) 123.- Manisa Milletvekili
Ahmet Orhan’ın, alkometre ve hız ölçüm aletlerinin kalibrasyon
belgelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3348) 124.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Silivri’deki bir
okul arsasının plan değişikliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3349) 125.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Samsun Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3350) 126.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Konya Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3351) 127.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sakarya Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3352) 128.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Kayseri Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3353) 129.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3354) 130.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3355) 131.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3356) 132.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Antalya Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3357) 133.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Bursa Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3358) 134.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Gaziantep Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3359) 135.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Erzurum Büyükşehir
Belediyesinin yönetim ve danışman kadrolarında çalışan kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3360) 136.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bazı büyükşehir
belediyelerinin lale dikimine ve Antalya Büyükşehir Belediyesinin ithal palmiye
ağacı alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3361) 137.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, belediyelerin verdiği
burslara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3362) 138.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in, Siirt’teki kültür
varlıklarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3363) 139.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Burdur’daki kazı çalışmalarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3365) 140.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür
Yardımcısına yapılan ek ödemelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3366) 141.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, vekaleten ve geçici
görevlendirilen idarecilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3368) 142.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’nin eğitim kurumlarının yeniden
düzenlenmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3369) 143.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, sınav ve kılavuz
ücretlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3370) 144.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Seyitgazi
İlçesinde öğrenci taşımacılığı yapan esnafın hak edişlerinin ödenmesine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3371) 145.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir lise müdürünün görevden alınmasına ve
yerine yapılan atamaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3372) 146.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, eğitim kurumlarına yönetici atamalarında yargı
kararlarının uygulanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3373) 147.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, eczanelerin
alacaklarının geç ödenmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3374) 148.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, aile hekimliği uygulamalarında
yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3375) 149.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, tarım ürünleri
fiyatlarındaki artışa ve hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3376) 150.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’de tarım ve hayvancılığın desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3377) 151.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Tarım Sigortaları
Kanunu uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3378) 152.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, tahıl ürünlerinin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3379) 153.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Bursa ve Balıkesir’de mera kapsamından çıkartılan
alanlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3380) 154.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, kamyonlarda yolcu
taşınmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3381) 155.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Ankara-İstanbul hızlı tren projesi konusunda
sunulan bir bildiriye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3382) 156.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın,
Bartın-Amasra ayrımı Arıt-Aydınlar yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3383) 157.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, karayolu taşımacılığında tonaj kontrolüne ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3384) No.: 164 10 Haziran 2008 Salı Tasarı 1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/598) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.6.2008) Teklifler 1.- Kars
Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/272) (Plan ve Bütçe ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.6.2008) 2.- Kastamonu
Milletvekili Hasan Altan ve 2 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/273) (Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2008) 3.- Sivas
Milletvekili Hamza Yerlikaya ve 2 Milletvekilinin;
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/274) (Plan ve Bütçe ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.6.2008) Raporlar 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı
ve Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/366) (S. Sayısı: 241) (Dağıtma
tarihi: 10.6.2008) (GÜNDEME) 2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (GTÖ)
Arasında GTÖ Orta Asya Alt Bölge Ofisi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/397) (S. Sayısı: 242) (Dağıtma tarihi:
10.6.2008) (GÜNDEME) 3.- Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile
Avustralya Tarım, Balıkçılık ve Ormancılık Bakanlığı Arasındaki Tarım Alanında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/411) (S.
Sayısı: 243) (Dağıtma tarihi: 10.6.2008) (GÜNDEME) 10 Haziran 2008 Salı BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK
(Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115’inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama süresi üç
dakikadır. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekilline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz Güneydoğu Anadolu’da tarımda yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’e aittir. Buyurunuz Sayın
Ergin. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın
milletvekilleri -lütfen biraz sakin olursanız- çok uğultu oluyor, konuşmacıyı
rahat dinleyemeyeceğiz. Buyurunuz
efendim. IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları 1.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, Güneydoğu
Anadolu’nun tarım sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı GÜROL ERGİN
(Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 Haziran 2008 tarihinde
Şanlıurfa’da düzenlediğimiz Tarım ve Çiftçi Kurultayı’ndaki gözlemlerimizi,
bölge halkının sıkıntılarını ve bu sıkıntıların giderilmesi için neler
düşündüğümüzü sizlere aktarmak ve Hükûmeti göreve
davet etmek amacıyla söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan
sizi, değerli milletvekillerini, Güneydoğu Anadolu’nun çilekeş halkını ve büyük
milletimi saygıyla selamlıyor; yakın tarihte ağabeyini yitiren Sayın Tarım
Bakanımıza başsağlığı ve sabır, değerli ağabeyine Allah’tan rahmet diliyorum. Değerli
milletvekilleri, bizzat yaptığımız incelemeler ve Güneydoğu illerinden gelen
çiftçilerimizin Tarım Kurultayı’nda ifade ettikleri yalın gerçekler, bölgede
tam bir afet yaşandığını göstermektedir. Sayın Başkan, bu
gürültüde eğer konuşuluyorsa konuşayım. BAŞKAN – Sayın
Ergin, demin ikaz etmiştim ama… Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sakin olursanız… HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) - Hocam, sizi dikkatle dinliyoruz. BAŞKAN - Bir
uğultu oluyor Genel Kurulda, o yüzden konuşmacıyı rahat dinleyemiyoruz. Buyurunuz Sayın
Ergin. GÜROL ERGİN
(Devamla) – Bir buçuk dakikam da gitti bu arada. BAŞKAN – İlave
ederiz efendim. Buyurunuz. GÜROL ERGİN
(Devamla) – Sağ olun. Bugün Güneydoğu
Anadolu bir afet bölgesidir. Hükûmet bu gerçeği kabul
etmeli, buna göre önlem almalıdır. Kuraklık hem bitkisel üretimi hem de
hayvancılığı vurmuştur. Kuru koşullarda üretilen buğday ve arpada kayıp yüzde
100’e yakın olup, kırmızı mercimekte kayıp yüzde 60’lardadır. Güneydoğu
çiftçisinin üretim kaybı buğdayda 2 milyon ton, arpada 1 milyon 400 bin ton,
mercimekte 250 bin ton dolayındadır. Fıstık
üreticileri de büyük sıkıntı içindedir. Güneydoğu Fıstık Tarım Satış
Kooperatifi üç yıldan bu yana taban fiyatı vermemekte, ayrıca, alım da
yapmamaktadır. Fıstık üreticisi tüccara teslim olmuş durumdadır. Çiftçi tam
anlamıyla bitiktir. Hükûmetin, tohumluk
yardımı yapma, Ziraat Bankası ve tarım krediye olan borçları bir yıl erteleme
kararı çiftçi için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Çünkü,
çiftçinin, tohumu ekecek, gübre ve mazot alacak durumu yoktur. Çiftçinin
yalnızca yüzde 15 ila 20’si Ziraat Bankasına, büyük çoğunluğu özel bankalara
borçludur ve toprakları, sahipleri artık yabancılar olan bu bankalara ipoteklidir.
Ziraat Bankasının kredi vermek için iki memur kefil ve şehirde ev, arsa
teminatı istemesi çiftçileri özel bankalara gitmeye mecbur bırakmaktadır.
Çiftçinin özel bankaya borcu, Ziraat Bankasına olan borcundan çok daha
fazladır. Ayrıca bölge
çiftçisinin elektrik borcu bugün 1 milyar yeni Türk lirasını aşmıştır. Sulamalarda büyük
adaletsizlik vardır. Çiftçi, devletin getirdiği su için dekar
başına 10 yeni Türk Lirası öderken, kendi olanaklarıyla kuyu açan, enerji hattı
çeken, trafo kuran, trafo panosu yaptıran, motopomp alan, elektrik motoru alan,
ayrıca boru hattı çeken, tüm bu masraflar için 100 ila 300 milyar lira harcayan
çiftçi, açtığı kuyudan bir dekar toprağın sulaması için 70 ila 100 yeni Türk
lirası elektrik parası ödemektedir. Bu açık bir haksızlıktır. Bu
haksızlığın giderilmesi Hükûmetin görevi olmalıdır.
Bu haksızlık, çiftçilerin bir kısmını kaçak elektrik kullanmak zorunda
bırakmakta, bir kısmının da elektrik parasını ödeyemeyip, sürekli borçlanmasına
neden olmaktadır. Meralar
yeşermediği için hayvancılık yapanlar da sıkıntılıdır. Köylü, kuraklıktan ötürü
bakamadığı hayvanlarını yok pahasına elden çıkarmaktadır. Saman ve yem
fiyatları astronomik artmıştır. Köylünün hayvancılık yapma takati kalmamıştır. GAP yatırımları
hemen tamamen durmuştur. Bölgede çoktan bitirilmesi gereken sulama yatırımları
gerçekleştirilmemiş, altı yılda yalnızca 55 bin hektar alana su götürülmüştür.
Çiftçinin kuraklıktan ötürü yaşadığı sıkıntıda Köy Hizmetlerini kapatan, sulama
yatırımlarını ihmal eden, toprağı su ile buluşturmayan AKP Hükûmetlerinin
inkâr edilemez sorumluluğu ve büyük vebali vardır. Esnaf da çiftçi kadar
sıkıntıda olup piyasada yaprak kıpırdamamaktadır. Değerli
milletvekilleri, Güneydoğu’nun tarım ve çiftçi sorunlarının çözümü için bölge
derhâl afet bölgesi ilan edilmeli, çiftçinin tüm zararı acilen karşılanmalıdır.
Çiftçinin özel bankalara, gübreciye, akaryakıtçıya, piyasaya olan borcunu
ödeyebilmesi için, Ziraat Bankası, borcunu ertelediği çiftçiye yeni kredi
açmalıdır. Dekara 7 yeni Türk lirasına indirilen ve 3,5 yeni Türk liralık kısmı
ödenen doğrudan gelir desteğinin kalan kısmı bölge çiftçisine hemen
ödenmelidir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayın. Buyurunuz. GÜROL ERGİN
(Devamla) – Özellikle sulamada kullanılan elektrik ucuzlatılmalı, elektrik
borçlarının faizleri silinip ana borç üç yılı ödemesiz olarak yeniden
taksitlendirilmedir. Çiftçinin tarım kredi ve Ziraat Bankasına olan borcu da
faizleri silinerek yeniden yapılandırılmalıdır. Nakliyecilerden istenen
gereksiz belgeler kaldırılmalı, nakliyeci bir kamyon için yılda 6 bin yeni Türk
lirasını bulan yükten ve gereksiz bürokrasiden kurtarılmalıdır. Nakliyecilerden
ne için akıllı olup olmadıklarına dair belge istendiği bu kürsüden
açıklanmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar) GAP sulamalarına gerekli kaynak
ayrılarak 1,5 milyon hektar toprak hızla suya kavuşturulmalı, GAP bir refah ve
barış projesi olarak değerlendirilmelidir. Mayınlı araziler, temizlendikten
sonra yerli yabancı şirketlere değil, bölgenin topraksız köylülerine, devletin
tüm kaynaklarından yararlandırılarak organik tarım yapmak üzere verilmelidir. Bu arada genel
bir soruna da değineceğim. Değerli arkadaşlarım, buğday hasadı başlayalı yirmi
günü geçti hâlâ buğday taban fiyatı belli değildir. Bugün Türkiye’de buğday
çeşitli yörelerde 530 ila 575 bin lira arasında satılmaktadır. Bu yılın
maliyeti 480 bin lira dolayındadır, fiyatın mutlaka 600 bin lira olarak
açıklanması zorunluluğu vardır. Değerli
milletvekilleri, bu konuşmamda tarımın çok daha fazla olan genel sorunlarına
değinmedim, yalnızca Güneydoğu’da yaşanan sorunları sizlere aktarmaya çalıştım.
Hükûmeti çözümler
konusunda göreve davet ediyor, sizleri, Güneydoğulu kardeşlerimi ve yüce
milletimi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Ergin. Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap verecektir. Buyurunuz Sayın
Eker. (AK Parti sıralarından alkışlar) TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Muğla Milletvekili Sayın Gürol
Ergin’in gündem dışı konuşmasına cevap vermek için huzurlarınızdayım. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; son yıllarda dünyanın da gündeminde olan küresel ısınma
ve kuraklık geçen sene Türkiye'nin belirli bölgelerini, bu sene de Güneydoğu
Anadolu Bölgesi başta olmak üzere yine bazı illerimizi maalesef olumsuz
etkilemiştir. Uzun yıllar
ortalamasına göre aslında oldukça düşük düzeyde seyreden yağışlar, Güneydoğu dışındaki
diğer illerde geçtiğimiz yıla göre bir artış kaydetmiştir. Örneğin,
Meteorolojinin kayıtlarına göre genel ortalamada geçen yıla göre yüzde 6 ilave
yağış alınmıştır, ki bu, 1 Ekim 2007 ile 31 Mayıs 2008
tarihleri arasındaki yağışı göstermektedir. Geçen yıla göre genel ortalama
yüzde 6 artmasına rağmen, uzun yıllar ortalamasına göre yine de yüzde 9,4
oranında bir yağış azalması söz konusu. Tabii, kuşkusuz bunun yol açtığı,
özellikle açık alanlarda yapılan hububat üretimi başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde ciddi bir kuraklık problemi maalesef var. Bizim Hükûmet olarak, çiftçimizin karşı karşıya bulunduğu bu
üretim kaybı ve gelir kaybı sebebiyle uğrayacağı zarardan dolayı, yeniden
tarlaya gitmesini, yeniden üretim yapmasını temin etmek maksadıyla bir
“kuraklık desteği ödemesi” yapacağımızı, buna dair bir prensip kararı
aldığımızı ben daha önce ilan etmiştim. Şu safhada
Türkiye’de, hem Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hem de Türkiye'nin diğer
bölgelerinde -var ise- kuraklıkla ilgili problem yaşayan illerde bu tespit
çalışmaları devam etmektedir. Bu tespit çalışmalarının tamamlanmasını
müteakiben, hem kredi borçlarının -Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerine olan borçların- ertelenmesi hem de en azından bir tohumluk
yardımı -çiftçinin yeniden tohum ekmesini, yeniden üretim yapmasını temin
edecek şekilde bir tohumluk yardımı- yapılması, bu konuda destek ödemesiyle
ilgili prensip kararımız uygulamaya girecektir. Tabii, bu konuyla ilgili
çalışmalar devam ediyor. Bildiğiniz gibi,
Türkiye'nin, şu an itibarıyla Hatay ve Çukurova başta olmak üzere Akdeniz’de
hububat hasadı başlamıştır ve Çukurova’da rekolte,
hamdolsun, oldukça iyi bu sene, önceki yıllara nispetle. Bunu da özellikle
vurgulamak istiyorum, verim oldukça iyi. Diğer bölgelerde, tabii önümüzdeki
haftalarda, yavaş yavaş, rekolte
belli olacak, netleşecek. Bizim yaptığımız
tahminlere göre ve bugünkü durum, bugünkü şart itibarıyla, genel anlamda,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki şiddetli kuraklığa rağmen diğer bölgelerdeki
olumlu gelişmeler hesaba katıldığında Türkiye'nin bir önceki yıla göre daha
yüksek bir hububat rekoltesi beklediğini ifade etmek
istiyorum. Yani, buğdayda 18 milyon ton civarında bir rekolte
beklentisi var. Bu da bizim iç ihtiyacımızı, tüketim ihtiyacımızı karşılayacak
düzeydedir, tabii, eğer, bugünlerde, bu haftalarda ciddi bir başka tabii afet yaşamazsak, ki inşallah yaşamayacağız. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’yle ilgili Sayın
Milletvekilimizin, Sayın Ergin’in belirttiği hususlarla ilgili de sizlere bazı
bilgiler sunmak istiyorum. Evet, bu sene özellikle hububatta kuraklığa bağlı olarak bir
üretim kaybı söz konusu. Ama, uzun vadede,
aslında, GAP’ın niye bitirilmediği ve bundan sonra hangi plan dâhilinde
bitirilmesi gerektiği tam da bugünlerde konuşulması zaten gereken bir konuydu.
Biz de Hükûmet olarak, geçtiğimiz haftalarda Sayın
Başbakanın Diyarbakır’da GAP Eylem Planı’nı açıklamasıyla, ileriye dönük olarak
bu sorunun tamamen çözülmesi yönünde bir irade ortaya koymuş durumdayız. Nedir
bu? Türkiye'nin en büyük sulama projesinin -ki 1,8 milyon hektar alan demektir-
devreye girmesiyle birlikte, bu, Türkiye’de üretimi en az -üretim değeri
itibarıyla- 4-5 kat artıracak, geliri artıracak bir projedir. 1,8 milyon hektar
alandan bugüne kadar, başlangıcından bugüne kadar, sadece 272 bin hektar alan
sulamaya açılmıştır. Yeni GAP Eylem Planı’nda 308 bin hektarı Diyarbakır’da,
300 bin hektarı Mardin’de, 105 bin hektarı Şanlıurfa’da, 99 bin hektarı
Adıyaman’da, 36 bin hektarı Batman’da, 30 bin hektarı da Gaziantep’te olmak
üzere, toplam 883 bin hektar alanın 2008-2012 dönemi içerisinde sulamaya
açılacağını, bu arada bu planımızda ortaya koymuş bulunuyoruz. Bu plan,
kuşkusuz… Tabii, GAP projesi sadece bir sulama projesinden ibaret değildir.
Türkiye'nin en büyük, dünyanın da en büyük projelerinden bir tanesidir. Çünkü
bu proje bir entegre kalkınma projesidir, bütün
sektörleri bir arada değerlendiren, hem ekonomik kalkınmayı hem sosyal
gelişmeyi hem altyapı yatırımlarını hem de kurumsal kapasite geliştirilmesini
dikkate alan, bütün sektörleri -eğitim, sağlık, altyapı, tarım, hepsi- bir
arada değerlendirilen bir projedir. Bildiğiniz gibi,
bu projenin devreye girmesi, özellikle küresel ısınma ve küresel kuraklık
tehdidiyle karşı karşıya bulunduğumuz bu dönemde sulama yatırımlarının devreye
girmesi bizim açımızdan çok önemli bir meseledir. Bununla
ilgili olarak da bugüne kadar Türkiye’de değişik defalar birtakım projeler,
planlar sunuldu ama hiçbirisi bu defa açıklanan GAP Eylem Planı gibi, tarihi
belli, sorumlu kuruluşu belli, iş birliği yapılacak kuruluşu belli, hedefi
belli, kaynağı belli ve kaynağı ayrılmış şekilde bu kadar detaylı, yetmiş üç
tedbirden oluşan bir eylem paketi olarak bu kadar somut hiçbir dönemde, hiçbir
şekilde ortaya konmadı. Değerli
milletvekilleri, bu projeyle ilgili olarak, tabii, 26,7 milyar YTL’lik bir
finansman ihtiyacı var ve 2008-2012 döneminde inşallah bu para harcanmış
olacak. Hem cazibe merkezleri oluşturulması hem teşvik politikalarının gözden
geçirilmesi hem KOBİ destekleriyle kümelenmenin hayata geçirilmesi, kalkınmada
teknoparkların kurulması, kültür, turizm yatırımlarının gerçekleşmesi, doğal
kaynaklar ve yenilenebilir enerjiyle -tarım sektörleri itibarıyla- ekonomik
kalkınmanın gerçekleştirilmesi buradaki ana başlıklardan birkaç tanesi. Sosyal
gelişme altında yine eğitim, istihdam, sağlık, sosyal hizmet ve yardımlar başta
olmak üzere, toplum hayatını ilgilendiren birçok alanda yapılacak olan
faaliyetler detaylı bir şekilde projelendirilmiş ve tedbirleri tanımlanmıştır. Keza,
altyapıyla ilgili sadece sulama değil, biraz önce arz ettiğim gibi, 1 milyon
hektar civarındaki arazinin sulanması değil, enerji, ulaştırma ve fiziki
altyapıyla ilgili de yine altyapı geliştirme çalışmaları burada
öngörülmektedir. Bunlarla ilgili ayrılacak kaynaklar vesaire tamamı ortaya
konmuştur. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz, bütün
çiftçilerimizle ilgili olarak tabii, üretim imkânlarını artırma, maliyetleri
düşürme konusunda çiftçimize yardımcı olmak maksadıyla, bildiğiniz gibi, önemli
miktarda bir tarımsal destek ödemesi yapmakta ki, bu yılın bütçesi 5,3 milyar
YTL civarında. Bunun önemli bir kısmı bugüne kadar ödendi. Özellikle Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’ndeki pamuk üreticileri başta olmak üzere Türkiye'nin birçok
bölgesindeki yağlı tohum üreticilerini ilgilendiren ödemeler bugünlerde
yapılmakta. Bugün itibarıyla son on gün içerisinde yirmi bir ilimize 261 milyon
YTL yağlı tohum ödemesi yapıldı. İllerden icmaller geldikçe peyderpey bunların
parası ödenmekte ki, bu ay sonu itibarıyla inşallah yağlı tohum ödemeleri
tamamlanmış olacaktır ve doğrudan gelir desteğinin kalan miktarı da ağustos ayı
içerisinde ödenecek ve ağustos itibarıyla 5 milyar 300 milyon YTL ödenmiş
olacaktır. Yani yıl bitmeden, ağustos ayı içerisinde bu yıla ait bütçe
ödeneklerimizin büyük bir kısmı kullanılmış olacak, tarımsal destekleme
yönünden. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, hububat sezonu şu anda açıldı. Biraz önce de
söylediğim gibi, Akdeniz başta olmak üzere birçok ilimizde bu üretim yapılıyor
ve bildiğiniz gibi, biz taban fiyat uygulamasını zaten yapmıyoruz. Ya ne
yapıyoruz? Müdahale fiyatı belirliyoruz. Bunu da çiftçinin lehine olsun, çiftçi
için faydalı olduğunu düşündüğümüz bir uygulama olarak değerlendiriyoruz. Çünkü
başlangıç itibarıyla fiyatlar yüksek ve arz arttıkça, tabii, fiyatta oynama
meydana gelebiliyor. Tabii, şu an itibarıyla fiyatlar üreticiyi memnun edecek
düzeyde serbest piyasada şekilleniyor. Eğer fiyatlar düşerse biz zaten o eşiğe
gelmeden oraya müdahale eder, çiftçi lehine gerekli teşebbüsü yapar, gerekli
adımları atarız. Tabiatıyla,
üreticilerimizin, bu sezonda, özellikle elektrikle sulama yapan
üreticilerimizin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bu geçiş döneminde, onların
sorunlarıyla da ilgileniyoruz. Borçları olanların borçlarının yapılandırılması
yoluyla, en azından belirli ödemeler yaptıkları takdirde, ödemelerini
gerçekleştirdiklerinde onların elektriği kesilmemekte, böylece üretim süreçleri
devam etmektedir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hayvancılıkla ilgili olarak da tabii, bizim aslında
hem kaçakçılığın önlenmesi hem Türkiye’deki hayvanların kayıt altına alınması
yönünde aldığımız birtakım tedbirler var. Bu hem Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanunu
çerçevesinde alınan tedbirler hem de buna bağlı olarak –ki, 30 Haziranda bir
yeni uygulama başlatacağız- bu konudaki cezalar ağırlaştırılıyor, müeyyideler
ağırlaştırılıyor. Bundan sonra, 30 Haziran tarihi itibarıyla 0-6 aylık
buzağıların kayıt işlemi şartı getiriliyor. Çünkü kaçakların önlenmesi,
hayvanların bir yerden bir yere nakledilirken muhakkak suretle kayıt altına
alınmış ve kulaklarının küpelenmiş olmasına biz önem
veriyoruz ve ağırlaştırılmış müeyyidelerle bunun, bu tür kaçak hayvan
hareketlerinin veya kayıt dışılığın önüne geçilmesi yönünde tedbir getiriyoruz.
Bu nedenle de, hem Kabahatler Kanunu çerçevesinde verilen cezaları biz bu
safhada bununla ilgili yeterli görüyoruz ama hayvan sağlığı zabıtası
çerçevesinde yeni uygulamalarımız var, Türkiye’de hayvancılığın özellikle kayıt
altına alınmasını temin noktasında. Bu nedenle, Meclis gündeminden öğrendiğim
kadarıyla, Sayın Öğüt’ün bugün 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanunu’na
bir madde eklenmesiyle ilgili bir teklifinin öne alınması yönünde bir teklifi
var. Biz, bu şartlar altında, cezalarda yapılan artırımların yeterli olacağını
düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili, zaten Bakanlık olarak gerekli tedbirleri
alıyoruz. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarımla ilgili olarak, son olarak ilave etmek
istediğim bir konu da, şu anda güncel olan bir konu. Bazı basın yayın
organlarında da bu ifade edildi, Rusya Federasyonu’na yapılan meyve-sebze
ihracatıyla ilgili bir gelişme; o konuda da bilgi sunmak istiyorum. Öncelikle, 7
Haziran itibarıyla Rusya Federasyonu Türkiye’nin beş ürününü,
ki, bunlar domates, patates, patlıcan, üzüm ve limon bu ürünler; bunlarla
ilgili bir kısıtlama kararı aldığını bize bildirdi. Biz de zaten o tarih
itibarıyla bu ürünleri göndermiyoruz Rusya’ya. Burada öncelikle şunu ifade
etmek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti’nin laboratuvarları
en son, modern cihazlarla donatılmıştır ve Avrupa Birliği standartlarıyla biz
çalışıyoruz. Avrupa Birliği standartlarında yaptığımız üretim, yaptığımız
denetim ve laboratuvar sonuçlarını… Avrupa Birliğine
tamamen sorunsuz olarak gönderiliyor. Rusya Federasyonu’na son iki yılda 30 bin
partide biz mal gönderdik. Bunlardan sadece, bir defa 52, bir defa da 56 tane
bildirimde bulunuldu. Bunların hepsinin şahit numunesini biz tutuyoruz, beş ay
süreyle. Şahit numuneleri inceledik ve bizden kaynaklanan hiçbir sorun yok,
bunu kendilerine bildirdik. Bir yöntem farklılığı olabilir diye kendilerini
buraya davet ettik. Bir mutabakat zaptı imzalamayı teklif ettik, tekliflerimizi
şu anda onlar değerlendiriyorlar. Bu konuda,
kamuoyunda, özellikle, efendim işte Rusya’ya zehirli mallar gidiyor, oradan
geri geliyor, bu da Türkiye vatandaşına yediriliyor gibi bir iki gazetede bugün
bir haber vardı, bunlar kesinlikle doğru değildir. Bu şekilde ne bir ürün
gidiyor ne de Türkiye’nin içerisinde bu tür ürünler satılıyor. Bunu özellikle
altını çizerek vurgulamak istiyorum ki biz basın açıklaması da bu konuyla
ilgili zaten yaptık. Bu konuda da vatandaşlarımızın hiçbir
şekilde endişe duymaması lazım. Bu, ticari bir konudur ve şu anda da
zaten domates belirli sezonunun sonuna gelmiş durumda, üzüm sezonu henüz
açılmadı. Dolayısıyla bu manada da Avrupa Birliğine Rusya’ya verdiğimizin 2
katı mal satıyoruz, 600 milyon dolarlık, oraya, sebze-meyve satıyoruz. Bir
sorunumuz yok. Standartlarımız da, laboratuvarlarımızda
en modern cihazlarla dünyadaki en son, Dünya Sağlık Örgütünün, Avrupa
Birliğinin kabul ettiği standartlardadır. Biz de bunları sıkı sıkıya takip
ediyoruz, izliyoruz. Vatandaşlarımın da bunu bilmesini istiyorum. Değerli
milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Eker. Gündem dışı
ikinci söz, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan 2008 yılı enflasyon
oranı ve memur maaşlarının bu orana göre arttırılmasıyla ilgili söz isteyen
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’a aittir. Buyurunuz Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar) 2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın,
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan 2008 yılı enflasyon oranına ve
memur maaşlarının bu orana göre artırılmasına ilişkin gündem dışı konuşması ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İstatistik Kurumumuzun
2008 yılındaki Hükûmetin öngördüğü ve Türkiye
İstatistik Kurumunun tespit ettiği enflasyon oranlarıyla ilgili sosyal
kesimlerde meydana gelen mağduriyetlerle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Kıymetli
milletvekilleri, yönetmek, yönetebilmek bazı vasıflar ve özellikler ister.
Öngörmek, öngörülerin doğruluğu yönetebilmenin en birincil şartlarındandır ve
çok önemlidir. Yönetenin öngörüleri doğru olmazsa bundan yönetilenler çok büyük
mağduriyetlere uğrarlar. Meydana gelen bu mağduriyetlerin sorumlusu da
öngörüsüz olanlardır. Öngörüsüz olan yönetimlerin mağduriyetlerini gidermek de
mutlaka onlara düşmelidir. AKP Hükûmeti, bilhassa son üç yıldır Türkiye’yi, yanlış
öngörülerin, yılbeyıl büyüdüğü hissedilen ekonomik
sıkıntıların içinde kıvranmaya mahkûm etmektedir. Hükûmetin
açıkladığı enflasyon ve diğer hedef rakamlar bir yanlış tercih ve yönetme
zaafından dolayı büyük mağdur kesimler yaratmıştır. Ücretliler, memur, emekli,
dul, yetim bunun en yoğun kesimidir. Buradaki en önemli yanlış tercih, Türkiye
İstatistik Kurumu rakamlarına göre ücrete zam yapılmasıdır. Bu, doğru bir
tercih değildir. Çünkü Türkiye İstatistik Kurumunun enflasyon hesaplamasına
esas olan 454 kalemin içerisinde vatandaşın kullandığı çok nadir kalemler
bulunmaktadır. Esas olan zorunlu tüketim maddelerinden oluşan 84 kalemdir ki,
hatta bu 84 kalemin içinde bile hayati derecede önemli olan, günbegün kullanmak
mecburiyetinde olduğumuz bazı kalemler Türkiye’de İstatistik Kurumunun
rakamlarının çok üzerinde artışlar göstermiştir. Dolayısıyla en basitinden bir
örnek vermemiz gerekirse 2007 yılında TÜİK’in
enflasyonu yüzde 8,39 iken 84 kalemden oluşan zorunlu tüketim maddelerinde
10,73 olmuştur enflasyon. Yani buradaki kastımız şudur ki TÜİK’in
enflasyonu ile Ayşe Teyze’nin mutfağındaki enflasyon çok farklı konumdadır. 2008 yılı hedef
enflasyonu yüzde 4 olarak açıklanmıştır ve ücretlilere 2+2 olarak zam
öngörülmüştür. Oysa, daha beşinci ayda, TÜİK’in gerçekleşen enflasyonu beşinci ay itibarıyla yüzde
6,38 olmuştur. Yani yıllık hedefi daha beşinci ayda yüzde 2,38 aşmıştır.
Zorunlu tüketim maddelerindeki artış ise yüzde 9,13 olmuştur. Buna ücretlilerin
dayanması mümkün değildir. Ücretler hemen gözden geçirilmeli, adaletin temini
için en azından, artış, zorunlu tüketim maddelerindeki artış oranı ile TÜİK’in 454 kaleminden oluşan artışın ortalaması alınarak
ücretlilerin durumu iyileştirilmelidir. Ayrıca, enflasyon
oranında yapılan zam belki ücretlilerin gününü korumaya yöneliktir. Haklı bir
zam yapılmış olsa bile, bunun da yeterli olması mümkün değildir kıymetli
milletvekilleri; çünkü ücretliler sadece zorunlu tüketim maddelerindeki
enflasyon oranında zam alsalar bile netice itibarıyla büyümeden pay
alamamaktadırlar. Bunun da ayrıca düzeltilmesi gerekmektedir. Yani ücretliler
aslında çok mağdur olmaktadır. İkinci olarak da
en çok mağdur olan kesimler, öngörüsüz yönetimden bugün ekonomik durumun ne
noktaya geldiğine baktığımızda, iş dünyası da altüst olmuştur. Açıklanan yıllık
enflasyon hedeflerine göre, bilhassa gıdada ve diğer alanlarda -inşaat
alanında- Hükûmetin açıkladığı enflasyon oranlarına
göre birtakım anlaşmalara giren kurumlar, kişiler, politikalarını bunlara göre
çizenler, bugün çok mağdur duruma düşmüşlerdir. Aşağı yukarı beş bin dolayında
gıda işi yapan şirket bugün iflasla karşı karşıyadır çünkü gıdadaki artışlar
çok yoğun yaşanmaktadır. Bunların düzeltilmesi gerekmektedir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Eğer Hükûmet bunlara doğru teşhis koyup sorumluluğunu idrak edip
bunları düzeltmek istiyorsa, dünü bugünü karıştırmadan… Biliyorum ki, Sayın
Bakan gelecek, birtakım şeyler söyleyecektir, ama Sayın Bakana en iyi cevap,
dünle bugünün kıyaslanmasında kredi kartı borçlarındaki artış, karşılıksız
çeklerdeki artış, protestolu senetlerin miktarında ve sayısındaki artış iyice
düşünmeyi, doğru düşünmeyi ve bu noktadaki mağduriyetleri gidermeyi gerektirmektedir.
2007 yılındaki protestolu senet sayısı, daha üçüncü ay, dördüncü ay sonu
itibarıyla üçte 1’ini 2007 yılına göre aşmış, 493.500 sayısına ulaşmıştır.
Karşılıksız çekler, kredi kartı borçları ve protestolu senetlerin tutarı daha
bugünden üçte 1’ini aşmıştır. Bunların iyileştirilmesi, öngörüsü sağlam olmayan
Hükûmete düşmektedir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi bağlayınız. ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Uzunırmak. Gündem dışı
üçüncü söz, Amasya Tamimi hakkında söz isteyen Amasya Milletvekili Hüseyin
Ünsal’a aittir. Buyurunuz Sayın
Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar) 3.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, Amasya Genelgesi
ve 12 Haziran Amasya Uluslararası Kültür ve Sanat Etkinlikleri Haftası’na
ilişkin gündem dışı konuşması HÜSEYİN ÜNSAL
(Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Amasya Genelgesi ve Amasya
12 Haziran Uluslararası Kültür ve Sanat Etkinlikleri Haftası nedeniyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Mondros Mütarekesi ve Sevr Anlaşmaları ile Osmanlı
Devleti’yle birlikte bu devletin asıl dayanağı olan Türk milleti de yok farz
edilmek istenmiştir. Yok sayılmak istenilen Türk
milletinin kurtuluş direnişini uygulamak için, Gazi Mustafa Kemal Paşa, altı ay
boyunca görevli olduğu İstanbul’dan Anadolu’ya geçmek için çok çaba sarf etmiş,
nihayet 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelerek ilk adımı atmıştır. Bu ilk adımla
birlikte Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun, Havza ve Amasya’daki faaliyetleri
isyan olarak kabul edilmiş, Dahiliye Nazırı Ali Kemal,
İstanbul Hükûmetinin bu kararını bütün ülkeye
duyurmuştur. 12 Haziran 1919’da Amasya’ya gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa, 22
Haziran 1919 günü yayınlanan Amasya Tamimi ile ileride kuracağı Türkiye
Cumhuriyeti’nin şeklini de neredeyse Amasya Tamimi’nde belirtmiş ve oluşturmaya
çalışmıştır. İzin verirseniz,
Amasya Tamimi’nin ilk paragrafını da okumak istiyorum: “Vatanın bütünlüğü,
milletin istiklali tehlikededir. İstanbul Hükûmeti
üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Milletin
istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” diyerek Amaysa Tamimi’nin
yani genelgesinin bugün anlaşılabilen çok güzel sonuçları ortaya çıkmıştır. Amasya
Genelgesi’nde, o güne kadar sözü edilmek istenmeyen, çekinilen, hatta korkulan
“ulusallık”, “bağımsızlık” ve “egemenlik” kavramları ile “millet”, “millî
irade” ve “milliyetçilik” kavramları ısrarla vurgulanmıştır. Genelge
incelendiğinde, şahsilik ve bölgecilik yoktur, birlik ve beraberlik anlayışı
vurgulanmıştır; etnik ve mezhepsel ayrımcılık yoktur, askerî, mahallî ve mülki
birliktelik vurgulanmıştır. Milletin bağımsızlığı ve vatanın bütünlüğü
konusunda birlik ve beraberlik vurgulaması vardır. Günümüzde ise
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözünün ışığında sadakati üzerine
yemin ettiğimiz Anayasa’nın şekil verdiği kurum ve kuruluşlar, ulusal egemenlik
konusunda alacağı kararlarda tartışmasız hukuku ön plana alırlar. Hukuka saygı
millî egemenliğin vazgeçilmez şartıdır. Anayasa’nın vücut bulduğu kuvvetler
ayrılığı prensibi Türk milleti adına hareket eden güçlerin çatışması ile değil,
dayanışması ile yerini bulacaktır. Amasya
Genelgesi’yle yola çıkılan ulusal seferberliğin en büyük eseri cumhuriyetimizin
en temel dayanağı olan yasama, yargı ve yürütme şüphesiz tüm kararlarını Türk
milleti adına almaktadır. Siyasetçiler, yürütme erki yani “iktidar” ile “millî
egemenlik” kavramlarını bir tutmak gibi bilimsel bir yanılgıya düşmemelidirler.
Bu yanılgı toplumda çok derin yaralara, belki de çatışmalara yol açabilir.
Yürütme erki, yasama erkini sadece istenilen, arzu edilen yasaların çıktığı yer
olarak değil, aynı zamanda kendisini denetleyen, kontrol eden eşit bir
mekanizma olarak görmelidir. İşte bu anlayışla
hareket eden bizler, Amasya Genelgesi’nden yola çıkan Ulu Önder Atatürk ve onun
yol arkadaşlarının kurduğu bu değerli çatıda Türkiye Büyük Millet Meclisinin biz
üyeleri, milletten aldığı yetkileri kullanırken kürsü dokunulmazlığı hariç,
milletvekilliği dokunulmazlığından artık ayrılmak zorundayız. Millî mücadele
için yola çıkan başta Gazi Mustafa Kemal Paşa ve onun silah arkadaşlarının
emperyalizme karşı vermiş olduğu mücadele zor şartlarda idi, sıkıntılı şartlara
idi ve dokunulmazlık yoktu, hatta İstanbul Hükûmetince
yakalanma emri vardı, yani dokunulmak isteniyordu. Bugün çağdaş bir
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve demokratik bir üye ülke olma yolunda ilerleyen
Türkiye’ye ve onun Meclisine dokunulmazlık zırhı yakışmamaktadır. Eğer
değerlendirilirse, milletin hassasiyeti bu konu üzerindedir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 12 Haziran 2008 Perşembe gününden başlayarak, 22
Haziran 2008 Pazar gününe kadar sürecek olan Amasya 12 Haziran Uluslararası
Atatürk ve Kültür Sanat Etkinlikleri düzenlenmiştir. Amasya Valiliği ve
Belediyesince düzenlenen bu etkinlikler Amasya ilimizin tarihî ve doğa
güzelliklerine ayrı bir katkı sunmuştur. Bu etkinliklerin
yapıldığı kentimiz Amasya’mız, kurulduğu tarihten bu güne kadar yaşadığı tüm
uygarlıkları ve o uygarlıklardan bize kalan kültür mirasını hâlâ yaşatan bir
müze, ender bir kültür merkezidir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurun. HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Rusya’sından
Hindistan’ına kadar, Kazakistan’dan Romanya’sına kadar, uluslararası spor,
kültür, folklor ve bilim adamlarının katıldığı Amasya 12 Haziran Kültür ve
Sanat Etkinliği yıllar geçtikçe daha da coşkuyla kutlanmaktadır. Bu bilgiyi de
konuşmam nedeniyle sizlere aktarmayı bir görev sayıyorum. Saygılarımla Genel
Kurulu selamlıyorum. Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Ünsal. Şimdi, gündeme
geçiyoruz. Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır. Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında 15 adet raporu vardır. Raporların muhalefet
şerhleri aynı olduğundan ortak muhalefet şerhi son raporun altında okunacaktır. Şimdi, raporları
sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım. V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler 1.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu’nun yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/151) (S.
Sayısı: 188) (x) 2.- Ordu Milletvekilleri Eyüp Fatsa ve Enver Yılmaz’ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/152) (S.
Sayısı: 189) (x) 3.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/153) (S.
Sayısı: 190) (x) 4.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/155) (S.
Sayısı: 191) (x) 5.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/156) (S.
Sayısı: 192) (x) 6.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/157) (S.
Sayısı: 193) (x) 7.- Adana Milletvekili Dengir Mir
Mehmet Fırat’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/158) (S. Sayısı: 194) (x) 8.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/159) (S.
Sayısı: 195) (x) 9.- Mersin Milletvekili Ali Oksal’ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/160) (S.
Sayısı: 196) (x) 10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/161) (S.
Sayısı: 197) (x) 11.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/162) (S.
Sayısı: 198) (x) 12.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun’un yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/163) (S.
Sayısı: 199) (x) 13.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/164) (S.
Sayısı: 200) (x) 14.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun’un yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/165) (S.
Sayısı: 201) (x) 15.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/166) (S.
Sayısı: 202)(x) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Tedbirsizlik ve
dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme suçunu işlediği iddia olunan Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz,
isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu
hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Havaya silah ile
ateş etmek suçunu işlediği iddia olunan Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Havaya silah ile
ateş etmek suçunu işlediği iddia olunan Ordu Milletvekili Enver Yılmaz hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. (x)
188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202 S.
Sayılı Basmayazılar tutanağa eklidir. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Ordu Milletvekili
Enver Yılmaz hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Hakaret suçunu
işlediği iddia olunan Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnad olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Hakaret suçunu işlediği
iddia olunan Samsun Milletvekili Haluk Koç hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnad olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Samsun Milletvekili Haluk Koç hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına İhaleye fesat
karıştırmak suçunu işlediği iddia olunan İzmir Milletvekili Bülent Baratalı
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması
talebini iletmiştir. Karma
Komisyonumuz, isnad olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak İzmir Milletvekili Bülent Baratalı hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Kamu görevlisine
karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği iddia olunan Samsun Milletvekili
Haluk Koç hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Samsun
Milletvekili Haluk Koç hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Hakaret suçunu
işlediği iddia olunan Adana Milletvekili Dengir Mir
Mehmet Fırat hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Adana Milletvekili
Dengir Mir Mehmet Fırat hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 298 sayılı Seçim
Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Taksirle ölüme
sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan Mersin Milletvekili Ali Oksal
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Mersin
Milletvekili Ali Oksal, Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının dönem
sonuna kadar devam etmesi talebini iletmiştir. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Mersin
Milletvekili Ali Oksal hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Kamu görevlisine
görevinden dolayı alenen hakaret suçunu işlediği iddia olunan İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen hakkında düzenlenen
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Alenen hakaret
suçunu işlediği iddia olunan İzmir Milletvekili Kemal Anadol
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İzmir Milletvekili
Kemal Anadol hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Basın yoluyla
hakaret suçunu işlediği iddia olunan Hatay Milletvekili Gökhan Durgun hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Hatay Milletvekili
Gökhan Durgun hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Taksirle yaralama
suçunu işlediği iddia olunan Edirne Milletvekili Rasim Çakır hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Edirne
Milletvekili Rasim Çakır Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının
kaldırılması talebini iletmiştir. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Edirne
Milletvekili Rasim Çakır hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Kişiler arasında
rıza dışında kayda alınan aleni olmayan konuşmaların diğer kişilere verilmesi,
basın-yayın yoluyla yayımlanması suçunu işlediği iddia olunan Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Hatay Milletvekili
Gökhan Durgun hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gerçeğe aykırı
mal beyanında bulunmak suçunu işlediği iddia olunan Zonguldak Milletvekili
Polat Türkmen hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Muhalefet Şerhi Karma
Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair kararına aşağıda
yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz; (1)
Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut
Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğü'nün 131 ve devamı maddelerinin,
düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla
uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Aynı anlayış ve
uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği görülmektedir. Bilindiği gibi,
TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki
hükümlere göre; Karma Komisyon,
olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da
kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu
değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz önünde
bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın niteliği gibi hususları
genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan
“Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup
olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek ve rapor
hazırlayacaktır. Bunu yaparken, bir
yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin tartışmasından özenle
kaçınmak gerekmektedir. Bu âdil ve
objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır. Karma Komisyon
ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve
talimatlar doğrultusunda karar vermiştir. (2) 22. Yasama
Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden
siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek
istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki,
her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz. Hükümet kaynaklı
olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük
açık bir şekilde ihlâl edilmektedir. Hukuka aykırı
olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki;
kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol açmaktadır. Bu yanlış
uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün
olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir. Dokunulmazlık
kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk
tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye kullanıldığı içindir ki; TBMM
belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59.
Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir sığınma
mercii haline getirilebilmiştir. Anılan kişi
hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine
intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı
anlaşılmaktadır. Keza, AKP Mersin
Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması gereken bir
dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle sonuçlanan
trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia
edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli
bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği sıfatı
ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı geçen Milletvekili
de “âdil yargılanma hakkını” kullanamamaktadır. Öte yandan;
haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma biletlerinde
kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle ilgili
yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması
süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Türkiye’nin “karanlık suç
ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların yargılaması
bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak
işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının ortaya
çıkarılmamış olması sebebiyledir ki; aradan geçen 8-10
yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri
karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı
aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından
servislerin yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. Acz ifade eden ve
ibret verici olan bir diğer gelişme ise; henüz iddianamesi dahi
düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir. Böyle bir tablo
ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde, demokrasinin
geleceği bakımından da endişe vericidir. (3) Hükümet,
dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı
hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde
yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir. Hükümet, 23.
Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir. Çoğunluk
diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis
bünyesinde giderek tırmanmaktadır. Gelinen süreçte,
kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve
sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma
yaratarak; DTP’li Milletvekillerinin şahsında,
dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü
sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır. Böyle bir
süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir oldu - bitti, bir
emrivaki yaratmak istediği görülmektedir. Bu girişimlere,
demokrasi ve hukuk adına engel olunması gerekmektedir. Böyle bir girişim
kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan
yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi bir
mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli
sürecini başlatacaktır. Anayasa’nın 83/2
ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına
intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma
Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir.
Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde
değerlendirmesini yapacaktır. TBMM Başkanlığına
intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden,
Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında, Mahkemelerine veya
Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale
olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz. (4) Açıklanan
sebeplerle; AKP Grubunun,
çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği
bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz
bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir. Bu anlatımlarımız
çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda “ilkeli ve tutarlı”
davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz. Hukuk, kurallarla
çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur. Dokunulmazlıklar
konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı
maddesidir. Bu madde
kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan, yargılama sürecinin devam
etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle
Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün
olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve
tutarlılığı söz konusu olamaz. Böyle bir durum,
Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir. 76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise;
dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek, dosya
safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir. Bu aşamada, diğer
kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini
değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri
hakkında dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri hakkında
“soruşturma izni” kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından
verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde,
adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı
denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin dokunulmazlığı
değil, belli usul dairesinde yargılanması söz konusudur. Nitekim, yakın tarihte
rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar,
beraat etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin
söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye
yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin
dışında; görev yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun
varlığı da ayrı bir gerçektir. Bir kez daha
ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği uygulanan bir
hukuksal durumdur. En nihayet,
soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten
düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek istiyorsa; bu
yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep
ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı
hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma
izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel
yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir. Soruşturma
izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa
Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından
sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade
ediyor ve vurguluyoruz. Görüldüğü gibi;
Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel
çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini
toptan bir anlayışla engellemektedir. Böyle bir anlayış
ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur. Tüm bu
sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda, kişisel
çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun AKP’li üyelerinin çoğunluk
diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan
ediyoruz.
Muhalefet Şerhi 3/166 no ile
işlem gören Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in dokunulmazlığının
kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk kararına
muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir. Milletvekili
dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir
hukuki müessese olarak yer almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği
gereği birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu
nedenle birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara
sahiptir. Ancak
dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin meclis kürsüsündeki
konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları
yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan anlaşıldığı üzere
sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet
ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri hakkında
sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek
açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak,
suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati
duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan olmayı milletvekili olmayı kamu
görevi bile yapamayacak olan insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu
müessesenin istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır. Bu durum kamu
vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge
düşürmekte, derin yaralar açmaktadır. Çağdaş
demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan
siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir
kural haline gelmiştir. Dokunulmazlıkların
kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının siyasallaştığı hâkim savcıların
bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının bulunduğu,
milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu gerekçeleri ile karşı
çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiç birisi gerçekçi bulunmamaktadır. Her kurum
içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine
geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine referans
gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu
tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın devamı
halinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza “yargı
siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı getirecektir ki bu
durum kaosa yol açacaktır. AKP’nin diğer
kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten uzaktır.
Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin itibarının
korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki sıfatını
istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız. Bu sayede
haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının önü açılmış
olacaktır. Bütün bu
nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü dokunulmazlığı
şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de
haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak
adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet
şerhimizi arz ediyoruz.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır, ayrı ayrı
okutup bilgilerinize sunacağım. VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Halife Bin Ahmed Al-Dahrani ve beraberindeki
heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/458) 06
Haziran 2008 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı'nın 28 Mayıs 2008 tarih ve 28 sayılı Kararı ile
Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Halife Bin Ahmed
Al-Dahrani ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret
etmesi uygun bulunmuştur. Söz konusu heyetin
ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul'un
bilgilerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı 2.- Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri
Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/459) 06
Haziran 2008 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna TBMM Başkanlık
Divanı'nın 14 Mayıs 2008 tarih ve 27 sayılı Kararı ile,
Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin konuğu
olarak resmi temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur. Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanun'un 7 nci Maddesi gereğince Genel Kurul'un
bilgisine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı 3.- Ukrayna Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/460) 06
Haziran 2008 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna TBMM Başkanlık
Divanı'nın 14 Mayıs 2008 tarih ve 27 sayılı Kararı ile,
Ukrayna Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento
heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin konuğu olarak resmi temaslarda
bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur. Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanun'un 7 nci Maddesi gereğince Genel Kurul'un
bilgisine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair iki tezkere vardır, ayrı ayrı
okutuyorum: B) Önergeler 1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/543) esas numaralı
sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/56) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü
sorular kısmının 189 uncu sırasında yer alan (6/543) esas numaralı sözlü soru
önergemi geri alıyorum. Gereğini
saygılarımla arz ederim. Reşat
Doğru Tokat 2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın
(6/645) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/57) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü
sorular kısmının 280 inci sırasında yer alan (6/645) esas numaralı sözlü soru
önergemi geri alıyorum. Gereğini
saygılarımla arz ederim. İsmet
Büyükataman Bursa BAŞKAN – Sözlü
soru önergeleri geri verilmiştir. Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri
okutuyorum: C) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin
Nalcı ve 21 milletvekilinin, demir-çelik fiyatlarındaki artışın inşaat ve
imalat sektörlerine etkisinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Demir çelik fiyatlarının artması ile inşaat ve imalat sektörüne
olumsuz etkilerini araştırmak, olumsuzlukları gidermek için alınması gereken
önlemleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz. 14.05.2008 1) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) 2) Mithat Melen (İstanbul) 3) Murat Özkan (Giresun) 4) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) 5) Akif Akkuş (Mersin) 6) Kadir Ural (Mersin) 7) Hamza Hamit Homriş (Bursa) 8) Mustafa Kalaycı (Konya) 9) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir) 10) Hasan Çalış (Karaman) 11) Ahmet Orhan (Manisa) 12) Mümin İnan (Niğde) 13) Beytullah Asil (Eskişehir) 14) D. Ali Torlak (İstanbul) 15) Reşat Doğru (Tokat) 16) Emin Haluk Ayhan (Denizli) 17) Necati Özensoy (Bursa) 18) Hasan Özdemir (Gaziantep) 19) Muharrem Varlı (Adana) 20) Şenol Bal (İzmir) 21) Yılmaz Tankut (Adana) 22) Alim Işık (Kütahya) Gerekçe: Demir-çelik
ürünlerindeki fiyat artışı ocak ayından bu yana yüzde 100'ü geçtiği
görülmektedir. Geçen yıl 80 Ykr olan inşaat demirinin
fiyatı 1 YTL 95 Ykr'ye çıkmıştır. Fiyat artışları,
inşaattan, imalat ve üretim sektörüne birçok alanı olumsuz etkilemektedir.
İmalatçılar vadeli mal alamaz duruma gelmiş, ana hammadde olan demiri almakta
güçlük çeken fabrikalar ya üretimi durdurmaya, ya da eleman çıkararak küçülmeye
başlamışlardır. Demir ve çelik alımlarındaki uzun vadelerin tamamen
geçerliliğini yitirmiştir. Demir
fiyatlarının artması inşaat sektörünü de olumsuz etkilemektedir. Yeni inşaat
yapımları durma noktasındadır. Birçok müteahhit
anahtar teslim sözleşme yaptığından dolayı iflas noktasına gelmektedir.
İnşaatlarını durdurmayan firmalar ise bu zamları konut fiyatlarına
yansıtacaktır. "Türkiye'deki
demir fiyatlarının, dünyadaki demir fiyatlarından farklı bir şekilde arttığı
gözlemlenmektedir. Dolar bazında, euro bazında bir
artış olmadığı ancak YTL bazında fiyat artışı olduğu genel bir kanıdır. Bu da
demir-çelik üreticilerinin keyfî bir şekilde fiyat açıkladığını ortaya
koymaktadır. Dünyadaki fiyat artışı, ülkemizdeki artışla aynı oranda
olmamaktadır. Oluşan tabloda demir-çelikte haksız kazanç ve tekelleşme olduğu
gözlemlenmektedir. Demir-çelik
fiyatlarının aşırı zamlanmasının sebebi olarak Çin gösterilmektedir. Uzakdoğulu
ekonomi devinin aşırı büyümesi ve Türkiye'deki demir-çeliğin de bu ülkeye ihraç
edilmesi, fiyatların artışı için bir sebep olarak görülmektedir. Çin Halk
Cumhuriyeti'nin piyasadan çok miktarda kütük alması sonucu demir fiyatlarına
gelen zamların diğer bir sebebi olarak gösterilmektedir. Çin'in de devreye
girmesiyle haddecilerin, piyasaya arz edilen inşaat demirinin fiyatını
yükselttiği söylenmektedir. İhracat
bağlantıları neden gösterilerek iç piyasanın ihtiyacı göz ardı edilmekte ve
sektörde kriz oluşturulması ile inşaat sektörü çıkmaza sürüklenmektedir. İnşaat
sektöründeki bu durum yatırımların yavaşlamasına ve iflasa neden olabileceği
gibi sosyal problemleri de beraberinde getirecektir." Konuyla ilgili
çözüm yollarının araştırılması ve olumsuzlukların giderilmesi için alınması
gereken önlemleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılması gerekmektedir. 2.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin
Nalcı ve 21 milletvekilinin, Ergene Çevre Düzeni Havza Planı çerçevesinde
yaşanan gelişmelerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/186) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına TRAKAB’ın (Trakya Kalkınma
Birliği) ve İMP’nin (İstanbul Metro Politan) Trakya’daki planlama çalışmaları ile ilgili
konuların araştırılması amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz. 1) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) 2) Beytullah Asil (Eskişehir) 3) Hüseyin Yıldız (Antalya) 4) Metin Ergun (Muğla) 5) Yılmaz Tankut (Adana) 6) Muharrem Varlı (Adana) 7) Mehmet Ekici (Yozgat) 8) Akif Akkuş (Mersin) 9) Münir Kutluata (Sakarya) 10) Cemaleddin Uslu (Edirne) 11) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş) 12) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale) 13) Ümit Şafat (İstanbul) 14) Emin Haluk Ayhan (Denizli) 15) Necati Özensoy (Bursa) 16) Mustafa Enöz (Manisa) 17) Reşat Doğru (Tokat) 18) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) 19) Ahmet Orhan (Manisa) 20) Rıdvan Yalçın (Ordu) 21) Hamza Hamit Homriş (Bursa) 22) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) Genel Gerekçe: 57. Hükümet
döneminde Trakya Üniversitesine yaptırılan 1/100.000 ölçekli Ergene Çevre
Düzeni Havza Planı 59. Hükümet döneminde Çevre Bakanlığı tarafından
onaylanmıştır. Daha sonra 1/100.000'lik plana uyumlu 1/25.000'lik alt planların
yapılması Çevre Bakanlığı tarafından TRAKAB (Trakya Kalkınma Birliği) üç ilin
(Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli) Valilerinin, Belediye Başkanlarının ve İl Özel
İdarelerinin üye olduğu kuruluşa devredilmiştir. TRAKAB ise bu yetkiyi planları
bedelsiz yapmayı teklif eden İstanbul Büyükşehir Belediyesine devretme kararını
almıştır. Bugün İMP, Trakya
Üniversitesi'nin hazırladığı raporlara riayet etmeden kendi bildiğince, tamamen
İstanbul Belediyesi'nin menfaatlerini göz önünde tutarak, Trakya'yı hiçe
sayarak, Trakya'yı yok etme pahasına bir rapor hazırlamaktadır. İstanbul'u en
fazla sıkıştıran sorunların, dezavantajlı sanayilerin ve buna bağlı iş gücünün
ivedilikle Trakya'ya kaydırılması seçeneği ön plana çıkarılmaktadır. Hazırlanan plana
katkıda bulunması amacı ile üç ilimizin tüm il merkezleri ve ilçelerinde vizyon toplantıları yapılmış ve bu toplantılarda kararlar
alınmıştır. Yapılan bu vizyon toplantılarına
katılımlar zaman zaman az sayıda olmuş ve dolayısıyla
bu toplantılar tüm kurumların görüşlerini yansıtmamaktadır. İMP ile İl ve
İlçelerimizde yapılan bilgilendirme toplantılarında İMP'nin
hazırladığı plan ile vizyon toplantılarında çıkan
kararların birçok yerde örtüşmediği ve bundan dolayı İl ve İlçe Belediye
Başkanları ile İMP yetkililerinin mutabık olmakta zorlandıkları görülmüştür. Çevre ve Orman
Bakanlığı, Ergene Havzası Planı'nı yapan Trakya Üniversitesine bilgi dahi
vermeden Plan kararlarını sürekli değiştirmektedir. Plan, onayından bir yıl
sonra 7 kez değiştirilmiştir. Plan dahilinde, Ergene Havzası'nda bulunan tarım arazileri
yeniden sınıflandırılmış ve tarımsal olarak kullanılamayacak yerler zaman zaman tarım arazisi, 1. derecede tarım arazisi olabilecek
yerler ise imara açılacak yerler olarak gösterilmiştir. Ergene Havzası'nı
kirlilikten kurtarabilecek çalışmaların yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Kısaca özetlemeye
çalıştığımız durumların Trakya'da sanayileşme ve nüfus yoğunluğunu artırmaya
yönelik bir sonuç doğuracağı ve Trakya'nın geleceği ile ilgili telafisi
olamayacak olumsuzluklara yol açabileceği aşikardır.
Böylesine önemli stratejik bir karar TRAKAB ve İMP yönetimine bırakılmayacak
kadar ciddidir. Yapılan plan, tüm Trakya'da yaşayan yaklaşık 10 milyon insanı
ve sadece üç ilimize önümüzdeki 3-4 sene içerisinde göç etmesi düşünülen 2
milyon insanı ilgilendirmektedir. Dolayısıyla konunun Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir komisyon oluşturularak incelenip sağlıklı bir sonuca
ulaştırılması gerekmektedir. Yukarıda
gerekçesi sunulan sorunların varlığının ve boyutlarının tespiti ve bunların
çözümü hususunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98.
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin,
Tokat ilinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/187) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gerekçesini ekte
belirttiğimiz üzere, Tokat İlinin genel sorunlarının araştırılarak,
alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98. ve İç Tüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması yapılmasını arz ederiz. 1) Reşat Doğru (Tokat) 2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Beytullah Asil (Eskişehir) 4) Yılmaz Tankut (Adana) 5) Osman Durmuş (Kırıkkale)
6) Recai Yıldırım (Adana)
7) Hasan Özdemir (Gaziantep)
8) Ali Uzunırmak (Aydın) 9) Metin Ergun (Muğla) 10) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir) 11) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
12) D. Ali Torlak (İstanbul) 13) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) 14) Akif Akkuş (Mersin)
15) Hasan Çalış (Karaman)
16) Alim Işık (Kütahya) 17) Cemaleddin Uslu (Edirne) 18) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) Muharrem Varlı (Adana)
21) Mustafa Enöz (Manisa) Gerekçe: Tokat, Karadeniz
Bölgesi ile iç Anadolu Bölgesi arasında geçit bölgesi olan bir ilimizdir. ilimiz, 6000 yıllık
mazisi boyunca birçok medeniyeti üzerinde barındırmaktadır. Zengin kültürel
miras içersinde, Tokat Kalesi, Taşhan, Hıdırlık köprüsü, Alipaşa hamamı
ve Alipaşa Camii, Sulusaray'daki Sebaptapolis
yerleşim bölgesi, Kral Sezar'ın Zile' ye kadar gelmiş olması, Zile kalesi,
Erbaa'daki Horoz tepesi ve Silahtarpaşa camisi ile
Danişmentliler Beyliği'ne Başkentlik yapan Niksar ilçemiz Tokat'ımızın tarihi
ve kültürel zenginliklerinin başlıcalarıdır. Sulusaray ve
Reşadiye termal kaynakları ile Pazar ilçesindeki doğa harikası Ballıca mağarası
ve Niksar, Başçiftlik, Reşadiye yaylalarımız doğal zenginliklerimizdir. Tokat, cumhuriyetIe birlikte başlayan kalkınma hamleleriyle Turhal
Şeker Fabrikası, Sigara Fabrikası ve Almus Barajının kurulması ile ülke
ekonomisindeki yerini almaya başlamış, özelleştirme çalışmaları neticesinde tek
kamu yatırımı Turhal Şeker Fabrikası kalmıştır. Tokat 2000
yılından 2007 yılına kadar 200.000 kişi göç vermiştir. Bugün 620.722 olan
nüfusunun % 56,5'i şehirlerde, % Tokat ekonomisi
büyük ölçüde tarıma ve tarıma dayalı sanayiye bağlıdır. Coğrafi özellikleri
olarak, 230 metreden Yeşilırmak ve
kolları tarafından sulanmakta olan Tokat ilinin, zengin bir tarımsal üretim
potansiyeli vardır. Tarım sektörünün 2007 yılında ekonomiye katkısı 1.500.000
YTL. dir. Ekonomisi
ağırlıklı olarak tarıma dayalı olarak gelişmekte olan Tokat İlinde, gölet ve
sulama kanalları gibi sulama altyapılarının yeterince geliştirilememiş
olmasının yanında taşkın koruma çalışmalarının da yetersizliği nedeniyle tarım
alanları tehdit altında kalmaktadır. Organize Sanayi
Bölgelerinin bitirilememesi nedeniyle, Tokat Sanayisi yeterince gelişememiştir.
Bu nedenledir ki 2000-2007 yılları arsında ilimizden 200.000 kişi göç etmiştir.
İlde işsizlik oranı yüksektir. İş kur kayıtlarına göre, 2008 yılı itibarı ile
Mart ayında iş başvurusu yapan 575 kişiden 43, Nisan ayında iş başvurusunda
bulunan 400 kişiden sadece 14 kişi işe yerleştirilmiştir. Tokat, Ulaşım ağı
bakımından Kuzeyi Güneye ve Doğuyu batıya özellikle İstanbul'a bağlayan
karayollarımızın geçtiği kavşakta olmasına rağmen ulaşım altyapısı yetersizdir.
Tokat çevre yolu, Tokat-Turhal arası raylı sistem, Zile-Alaca yolu,
Tokat-Niksar ve Niksar-Ünye yol çalışmalarının bitirilememiş olması başlıca
problemler olarak varlığını sürdürmektedir. İlimizdeki
Gaziosmanpaşa üniversitesinin çözüm bekleyen problemleri mevcuttur. Üniversite
Hastanesi, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi ile Güzel Sanatlar Fakültesi halen
açılamamıştır. Bu çerçevede,
Tokat ilinde, sürdürülebilir ve topyekün kalkınmayı
temin etmek, istihdam ve üretimi arttırmak, sosyal refahı yükseltmek amacıyla,
sanayi, turizm, tarım, eğitim, sağlık, madencilik v.b alanlarında yapılabilecek
olan yatırımların belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98. ve İç Tüzüğün 104 ve
105. maddeleri gereğince Melis Araştırması yapılması uygun olacaktır. BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır. Zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan (10/27,34,37,40,102) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının Komisyonun görev süresinin uzatılmasına
dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum: A) Tezkereler (Devam) 4.- (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırma
Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin
tezkeresi (3/461) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Zeytin ve
Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan
Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Genel Kurul'un
22.01.2008 tarihli ve 907 sayılı kararı ile Araştırma Komisyonuz kurulmuştur. Çalışmalarına
11.03.2008 tarihinde başlayan (10/27,34,37,40,102)
Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonumuz, Anayasa ve TBMM İçtüzüğü
uyarınca Meclis Genel Kurulunun 907 Sayılı kararı ile kendine verilmiş olan 3
aylık süre içerisinde, araştırma konusunun kapsamlı olması nedeniyle,
çalışmalarını tamamlayamamıştır. Alınan 1'nolu
karar gereğince Komisyonumuzun çalışmalarını tamamlaması için İçtüzüğün 105.
maddesi uyarınca çalışma süremizin bittiği 11.06.2008 tarihinden itibaren 1
aylık ek süre istenmesi hususunun, Yüce Genel Kurulun onaylarına sunulmasını
saygılarımla arz ederim. Ahmet
Edip Uğur Balıkesir Komisyon
Başkanı BAŞKAN – İç
Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay
içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince
Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir. Meclis Soruşturması
önergesi vardır. Önerge bastırılıp 09/06/2008
tarihinde sayın üyelere dağıtılmıştır. Meclis
soruşturması önergesini okutuyorum: D) Meclis Soruşturması Önergeleri 1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı dinlemelere
zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması
ile haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfî şekilde
ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları;
bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine uyduğu iddiasıyla,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Anayasa ve ulusalüstü insan hakları
belgelerinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ve korunmasına
ilişkin hakların yoğun ve keyfi şekilde ihlal edilmesine göz yuman, emniyet
güçleri içinde özel birimler eliyle yasal olmayan dinleme yapılmasının zeminini
oluşturan ve himaye eden ve bu eylemleri ile Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi uyarınca görevini kötüye kullanan Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay hakkında
Anayasanın 100 üncü, TBMM İçtüzüğünün 107 nci
maddeleri gereğince Meclis Soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
Gerekçe: Özel hayatın
gizliliği ve korunması, Anayasanın 20 ve devam eden maddelerinde garanti altına
alınmış, haberleşme hürriyeti başlıklı 22 nci
maddesinde, "Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin
gizliliği esastır." hükmüne yer verilmiştir. İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi
kararlarında da, bu hak, özel ve evrensel olarak hüküm ve güvence altına
alınmıştır. Ceza Muhakemesi
Kanununda iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması konusunda düzenleme
getirilmiş, Türk Ceza Kanununun 132 ve devam eden maddelerinde de bu konudaki
ihlallere uygulanacak cezai hükümler belirlenmiştir. Buna karşın, AKP
hükümetleri döneminde, aralarında YÖK Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili,
gazeteciler ve komutanların da bulunduğu çok sayıda kişinin iletişimi dinlenmiş
ve medya aracılığı ile kamuoyuna aktarılmıştır. Bunlarla birlikte soruşturmanın
gizliliği ilkesi ve bu konuda yargı kararları olmasına karşın, devam eden
davalara ilişkin emniyet güçlerinin elinde bulunan dinleme kayıtları, belli bir
zamanlama içinde, bazı gazetelere servis edilmiş, siyasi iktidarın politikaları
lehine kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha iddianame hazırlanmadan
dinleme kayıtlarının dinci ve siyasi iktidara yakın medyaya servis yapılması,
ya istihbarat birimleri ya da bazı emniyet görevlilerinin kayıtları servis ettiği
olasılıklarını ortaya koymaktadır. İçişleri Bakanı dinleme kayıtlarını medyaya
servis eden Emniyet içindeki özel örgütlenmenin ortaya çıkarılması noktasında
ciddi hiçbir çaba içerisine girmemiştir. Sonuç olarak yaşanan olaylarda
dinlemenin nasıl yapıldığı ve medyaya servis edildiği hala aydınlatılamamıştır.
Siyasi iktidar, yasa dışı dinlemelerin üstüne gideceğine, iletişimi dinlenen
kişileri açıklama yapmaya davet etmiş, kayıt altına alınan konuşmalarının suç
unsuru taşıdığını belirterek, sindirme politikası uygulamıştır. Son olarak, Ana
Muhalefet Partisinin Genel Sekreteri Sayın Önder Sav ile Bolu eski Valisi
arasında CHP Genel Merkezinde gerçekleşen bir görüşmenin içeriğine ilişkin
bilgiler, siyasi iktidara yakın bir gazetede 26 Mayıs 2008 tarihinde yayınlanmıştır.
Siyasi iktidar,
dinleme olayının ortaya çıktığı 26 Mayıs 2008 tarihinden, CHP Genel Başkanı
Sayın Deniz Baykal'ın olayı kamuoyuna aktardığı 28 Mayıs 2008 tarihine kadar
hiçbir açıklama yapmamış, olayın araştırılması için hiçbir girişimde bulunmamıştır.
Güvenlik
önlemlerinin çok sıkı olduğu, çok sayıda kamera ile izlenen CHP Genel
Merkezinin, ancak devletlerin sahip olabileceği yüksek teknoloji gerektiren
araçlarla dinlenebileceği yalın bir gerçektir. Sayın Önder Sav ile konuğunun,
CHP Genel Merkezinde görüşme yapacağı saatin önceden tespit edilmesinin,
dinleme yapılmadan gerçekleştirilemeyeceği de açıktır. Yurttaşlarının temel hak
ve özgürlüklerini korumak devletin görevidir. Ancak, ortada somut ve belgeli
bir dinleme olayı olmasına karşın, siyasi iktidar ile aynı düşünceyi paylaştığı
gazete tarafından işbirliği içinde olayın karartılmak istendiği görülmektedir. Emniyet Genel
Müdürlüğü içinde dinlemelere ilişkin birimlerde yurtdışında yaşayan bir kişinin
örgütlenmeye gittiği devlet belgelerine yansımıştır. Bununla birlikte bu özel
dinleme birimlerinin siyasi iktidar tarafından himaye edildiği yapılan
atamalardan anlaşılmaktadır. AKP hükümeti
döneminde kabul edilen, 3.7.2005 tarihli 5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunla "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı"
kurulmuş ve dinlemelerin bu Başkanlık tarafından tek bir merkezden yürütülmesi
öngörülmüştür. Adı geçen Yasa'da Telekomünikasyon İletişim Başkanının, Başbakan
tarafından atanması ve denetim faaliyetlerinin Başbakanın özel olarak
yetkilendireceği kişi veya komisyon tarafından yapılması hüküm altına
alınmıştır. Yine 5397 sayılı Yasaya dayalı olarak çıkarılan Telekomünikasyon
iletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmeliğin 17 nci maddesi uyarınca, "Başkanlık faaliyetleriyle
ilgili olarak talep edildiğinde derhal Başbakana bilgi vermek" Başkanlığın
görevleri arasında sayılmıştır. Sonuç olarak Türkiye'de iletişimin dinlenmesi
ve bu dinlemelerin denetimi konusunda Başbakana geniş bir yetki tanınmıştır.
Denetimin Başbakanın özel olarak yetkilendireceği kişi ya da komisyon
tarafından yapılması ve dinlemeye ilişkin birimin başkanının geleneklere aykırı
şekilde Cumhurbaşkanı devreden çıkarılarak Başbakan tarafından atanması AKP
iktidarının dinlemeleri kendi tekeline alma eğilimini ortaya koymaktadır. Bu
düzenleme demokratik içerikten yoksun, baskı rejimlerine özgü bir girişimdir.
Başbakanın yetkilendireceği kişi ya da komisyondan Başbakanın himaye ettiği ya
da işbirliği içinde olduğu dinlemeleri engellemesini beklemek gerçeklerle
bağdaşmaz. Bununla birlikte 5397 sayılı Yasa dayanak alınarak Türkiye'deki
tüm kişilerin iletişiminin izlenmesine ilişkin alınan genel kararlar,
Anayasanın 20 nci maddesi ve devamındaki maddeler ile
güvenceye alınan özel hayatın gizliliği ve korunması ilkesinin ihlali olduğu
gibi iletişimi izlenecek kişilerin mevzuatla açık bir şekilde belirlenmesini
içeren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına da aykırıdır. Bu durum AKP
hükümetleri döneminde, ulusal ve ulusal üstü mevzuatla güvenceye alınmış temel
hak ve özgürlüklerin sistematik, yoğun ve keyfi olarak ihlal edildiği bir süreç
yaşandığını ortaya koymaktadır. Yasal olmayan
dinlemeler ve bunlara ilişkin kayıtların dinci ve siyasi iktidara yakın medyaya
servis edilmesi olaylarında, CHP Genel Sekreteri Sayın Önder Sav'ın dinlenmesi
ne son olaydır ne de önlem alınmaz ve suçlular bulunmazsa son olay olacaktır.
Dinlemelerin Ana Muhalefet Partisi ve onun Genel Sekreteri Sayın Önder Sav'a
kadar ulaşması, Anayasanın 68 inci maddesinde, demokratik siyasi hayatın
vazgeçilmez unsurları olarak tanımlanan siyasi partiler üzerinde oluşturulan
baskıyı ve rejimin içinde bulunduğu tehlikeyi göstermektedir. Konuşmaları
dinlenilen ve medyaya servis edilen kesimlerin konumları ve siyasi iktidar yandaşı
olmadıkları düşünüldüğünde, belirli siyasi amaçlara ulaşmak için, belli
kişileri ve kurumları yıpratma sonucuna yönelik olarak bu girişimlerin
yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Yaşanan bu
olaylar, sıradan bir polisiye olay ya da lokal bir
insan hakları ihlali değildir. Temel hak ve özgürlüklerin, siyasi hedeflere
ulaşmak üzere, siyasi iktidarın kamu içinde örgütlediği ve himaye ettiği özel
birimler eliyle ihlalidir. Yasa dışı dinleme
olaylarının Anayasa ve TBMM İçtüzüğü ile geniş yetkilerle donatılmış bir
soruşturma komisyonu tarafından ele alınması sonuca ulaşılması noktasında önem
taşımaktadır. Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Sayın
Beşir Atalay hakkında Anayasanın 100 üncü, TBMM içtüzüğünün 107 nci maddeleri gereğince Meclis Soruşturması açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz. BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Anayasa’nın
100’üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde
görüşür ve gizli oyla karara bağlar.” hükmü uyarınca soruşturma önergesinin
görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır. Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati : 16.33 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 16.54 BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK
(Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım. VII.- ÖNERİLER A) Siyasi Parti Grubu Önerileri 1.- Genel Kurulun 10/6/2008 Salı
ve 11/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve
gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK
Parti Grubu önerisi 10/6/2008 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulu,
10.6.2008 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim. Mustafa
Elitaş Kayseri AK
Parti Grup Başkan Vekili Öneri: Genel Kurulun
10.6.2008 Salı ve 11.6.2008 Çarşamba günkü Birleşimlerinde sözlü sorular ve
diğer denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan
238 ve 93 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 4 ve 5 inci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi; Çalışma
saatlerinin, 10.6.2008 Salı
günü (bugün) 15:00 - 21:00 11.6.2008
Çarşamba günü 13:00 - 20:00 12.6.2008
Perşembe günü 13:00 - 20:00 Saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesi, Önerilmiştir. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, öneri üzerine iki lehte, çok sayıda aleyhte başvuru var. Kura
çekeceğimiz için şimdi, önce, lehtekilere sırayla söz veriyorum. Sakarya
Milletvekili Sayın Ayhan Sefer Üstün... MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Lehte Turan Kıratlı, konuşacak efendim. BAŞKAN –
Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlı, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakika. TURAN KIRATLI
(Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti grup önerisi
üzerinde, lehinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın
milletvekilleri, bilindiği gibi parti grup başkan vekillerimiz hemen her hafta
bir araya gelerek Parlamentonun haftalık çalışmasıyla alakalı karar
almaktadırlar. Bu zamana kadar çoğunlukla çalışma programı hakkında uzlaşma
temin edilmektedir ancak bu hafta Parlamentonun çalışma programıyla alakalı oy birliği
temin edilememiştir. Bu itibarla grubumuz bu öneriyi getirmiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisine bilhassa bugünlerde, bu dönemde oldukça çok sayıda kanun
tasarı ve teklifleri gelmiştir. Vatandaşlarımız seçim bölgelerine gittiğimizde
bizlere sorarak, ayrıca buraya bizzat gelerek, telefonla, her vesileyle bu
kanun tasarı ve tekliflerinin bir an önce kanunlaşması için dört gözle bizden
haber beklemektedirler. Bize düşen de vatandaşlarımızın heyecanla bekledikleri,
onların sorunlarına çözüm bulacak olan bu tasarı ve teklifleri bir an önce
kanunlaştırmaktır. Bu öneriyle de getirilmek
istenen, gündemdeki iki tasarının yerinin değiştirilmesi ve sözlü soru
önergelerinin alınmaması tarzındadır. Vatandaşlarımızın, ülkemizin menfaatine
olacak tasarıları, teklifleri bir an önce kanunlaştırmak için bu önerinin doğru
bir şey olduğunu ifade ediyor, desteğinizi bekliyor, hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Kıratlı. Sayın
milletvekilleri, aleyhinde konuşacak olan milletvekillerini söylüyorum: İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Manisa Milletvekili Mustafa Enöz. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ben de lehte istiyorum o zaman. BAŞKAN – Lehte
olanlar başvurmuştu efendim. Kura çekildiği için, ben, ikinciyi onun için
okudum. Lehte Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün. OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Efendim, bir lehte, bir aleyhte konuşturuyorsunuz. Geleneğimizi
uyguluyorsunuz. BAŞKAN – Hayır,
lehinde konuşmaya açmıştık efendim, lehinde devam ediyorum. OKTAY VURAL
(İzmir) – Öyle mi, tamam efendim. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Aleyhteki çekilmiş sayılacak. ÜNAL KACIR
(İstanbul) - Bir aleyhte, bir lehte söz verseniz de biz de cevap versek olmaz
mı? OKTAY VURAL
(İzmir) – Ben aleyhte konuşacaktım. BAŞKAN – Peki. Aleyhte Sayın
Oktay Vural, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar) OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün Danışma Kurulu toplantısında hem
Meclis gündeminin hem de çalışma saatlerinin düzenlenmesi konusunda AKP’nin
önerisi üzerine bir araya geldik ancak Danışma Kurulunda oy birliğini temin
edemedik. Danışma Kurulunda oy birliğini temin edemememizin sebepleri arasında
Milliyetçi Hareket Partisinin duruşu şuydu: Elbette, Parlamentonun çalışmaları
açısından önümüzde yaz dönemine giriyoruz. Bu dönemde Hükûmetin ve Türkiye’yi yönetme sorumluluğunda olan
çoğunluk partisinin birtakım tercihleri olabilir ama Türkiye’de muhalefetin de
denetim konularını dikkate alması ve özellikle sözlü soruların da salı ve
çarşamba günleri görüşülmesi gerektiğini, bu konuda bir uzlaşma olursa biz
bununla ilgili bir Danışma Kurulu önerisine imza atabileceğimizi ifade ettik
ama kendilerince gösterdikleri sebeple bu konuda bir uzlaşma temin edemedik. Bu
bakımdan, AKP Grubunun bir grup önerisiyle karşı karşıyayız. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, tabii bugün millî iradenin tesis ettiği ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinden çıkan iradenin tartıştırıldığı böylesine bir ortamda millî irade ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamentoda kendi hukukuna sahip çıkmalıdır.
Gerçekten, eğer biz Parlamentoda, İç Tüzük’le belirlenmiş hukukumuzu beraber,
birlikte savunma iradesini gösterirsek, bu yönüyle… Burada, sadece bir çoğunluk
iradesi değil ama aynı zamanda İç Tüzük çerçevesinde, İç Tüzük’ün de esasını dikkate
alacak şekilde, muhalefetin de denetim yapmasını dikkate alacak tarzda bir
gündem belirleseydik, gerçekten bunun son derece anlamlı olacağını düşünüyorum. Değerli
arkadaşlarım, eğer biz bu İç Tüzük’e sahip çıkmaz da muhalefetin denetim
yapmasını fiilen ortadan kaldırırsak nasıl olacak? Burada beraber, birlikte,
herkes kendi fikirleri doğrultusunda, beraber, birlikte bu Meclisi
yönetmelidir. Sayısal çoğunluğa dayalı olarak, muhalefetin denetim yapmasını,
soru sormasını ve sadece araştırma komisyonu kurulanlarla ilgili önergeleri
görüşmemiz, doğrudan doğruya muhalefeti yok saymak ve yok etmek anlayışıdır.
Sadece kanunlarda görüşmek, görüş ve düşüncelerimizi paylaşmak değildir
denetim. Denetim, aynı zamanda Anayasa’mızda öngörülmüş soru müessesesi çerçevesinde
ve İç Tüzük’te belirlenmiş esaslar çerçevesinde, burada milletvekilinin
yürütmeye soru yöneltebilmesini temin etmektir. Bugün bu Danışma Kuruluyla
fiilen yok sayıyorsunuz. Nasıl olacak
değerli arkadaşlarım? Bir taraftan, bir başkalarının millî iradeyi yok
saydığını düşünerek eleştirilerimizi yöneltirken kendi içimizdeki hukuk
içerisinde muhalefeti yok sayan bir anlayışa burada parmak kaldırırsak,
beraber, birlikte Parlamento hukukuna sahip çıktığımızı nasıl gösteririz? O bakımdan, bu
konu gerçekten önemlidir çünkü değerli arkadaşlarım, İç Tüzük’ümüz aynen şunu
söylüyor: “Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük
gereği zorunluklar hariç…” Şimdi, İç
Tüzük’ün gerektirdiği bir zorunluluk var mı bugün? Yok. Anayasa’nın
gerektirdiği bir zorunluluk var mı? Yok. “…haftanın en az iki gününde,
birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla…” Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzük emrediyor, bunun Danışma Kurulu kararıyla yok edilmesi
mümkün değildir. Size soruyorum değerli milletvekilleri… “…birleşimin başında,
haftanın iki günü birer saatten az olmamak şartıyla…” diye söylüyor, şart
koymuş. Şimdi, biz bu şartı yok sayıyoruz. Peki, bu fiilen, kendi aramızdaki
hukuku, Parlamentonun iç işleyişini sağlayan bir İç Tüzük uygulamasını parmak çoğunluğuyla
yok saymak demokrasiyle bağdaşır mı, millî iradeyle bağdaşır mı, bize oy veren
vatandaşlarımızın hukukuyla bağdaşır mı? Onları yok saymak, bağdaşır mı?
Dolayısıyla, bugün geldiğimiz bu noktada, aslında, Danışma Kurulunun bu
önerisinin, artık fiilen bir İç Tüzük ihlali olduğunu dikkate alarak, gündeme
alınmaması gerekmektedir. Çünkü İç Tüzük’ümüzün 98’inci maddesi -tekrar
okuyorum- “…birleşimin başında, haftanın iki günü birer saatten az olmamak
şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayı ile belli bir süre
ayrılır.” diyor. Demek ki, Danışma Kurulunun görüşebileceği husus hangi gün
olabileceği, bir saatten fazla olup olmayacağı hususudur. Bugün sözlü soruları
yok sayıyoruz. Kaç birleşimde… Geçenlerde Mustafa Bey iletti: 115 birleşimde,
112 birleşimde, işte, 15-20 birleşim, galiba, sözlü sorular okunmuş ya da dile
getirilmiş. Değerli
arkadaşlarım, Parlamentoda iktidar ve muhalefetle birlikte Parlamento oluşur.
Milletin hukuku ancak bu şekilde oluşabilir. Muhalefetin olmadığı bir parlamentonun,
yürütmenin sorgulanmadığı bir parlamentonun, açıkçası, demokratik işlevini
yerine getirmesi konusunda sürekli sorgulamalar yapılmak zorunda kalınır. Bu
bakımdan, biz, özellikle Danışma Kurulunun da bu konuda sözlü soruların
sorulmaması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yapamayacağını düşünüyoruz. Çünkü
amir bir hüküm vardır, emredici bir hüküm vardır, bu emredici hükmün gereğini
yapmak lazım. Bir saat, değerli milletvekilleri, bir saat sözlü sorular
konuşulacak. Bakan buradaysa cevaplar. Aslında, sayın bakanların bütün bu
sorulara cevapları vardır. Şimdi Danışma Kurulunu görüşüyoruz; iki lehte, iki
aleyhte; yaklaşık kırk beş, elli dakika, bir saatlik bir süre. Değerli
arkadaşlarım, muhalefetin bir saat müddetle soru sormasını engelleyelim derken,
bu konuda parlamenterlerimizin ortaya çıkarttığı haklı endişelerden dolayı
Danışma Kurulunda oy birliği sağlanmadığı için, grup önerisi konusunda yine bir
saatimiz gidiyor. Bunun mantıklı bir tarafı var mı? Gelin, beraber, birlikte
oluşturalım. Bu Parlamentoda denetim görüşülmelidir ve konuşulmalıdır.
Anayasa’mız ve İç Tüzük’ümüz gereği haftanın iki gününde sözlü sorular
sorulmalıdır, bir saat, değerli arkadaşlarım, bir saat… Bir saat sayın bakana
milletvekilimiz soru soracak, bir saat. Eğer Parlamentoda partiler arasında bir
uzlaşma temin edilebilirse yasama faaliyetlerinde, inanın ki bir saatlik
denetimden vazgeçmek uğruna, aslında, bu konuşmalarda daha fazla tasarruf
yapabilme imkânımız bile vardır. O bakımdan, çoğunluk partisini bu konuda, bu
yasama döneminin sonuna gelirken tekrar uyarıyorum: Sözlü sorulardan
vazgeçmenin amacı zaman kazanmak değil değerli arkadaşlarım. Biraz önce
söyledim, zaman kazanmak olsaydı oy birliği ile getirirdik, sözlü sorular
sorulurdu, diğer milletvekili arkadaşlarımız da Parlamento hukuku açısından
katkı sağlardı bir saat boyunca, biz şu anda sözlü soruları bitirmiştik. O bakımdan, bugün
burada Danışma Kurulumuzun sözlü soruları artık yok sayan ve salı ve çarşamba
günleri ya da haftada en az iki gün birleşimin başında sözlü soru sorulmamasını
fiilen mümkün hâle getiren bu önerileri çoğunluk iradesiyle yapmamız mümkün
değil. Eğer biz hukukumuzu buradaki çoğunlukla, oldubittilerle yok sayarsak
başkaları da Parlamento hukuku hakkında kendilerince karar verebilirler. Onun
için bu konu bence önemli bir konudur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin iç
işleyişi muhalefetin yaklaşımları açısından… Denetim konularının
görüşülmesinden imtina eden bir meclis olarak burada bulunmamamız gerekir.
Burada siyasi partilerimizin hepsinin, şu ya da bu kanunda konuşma süreleri,
gündeme alma ya da çalışma saatlerinin uzatılması konusunda makul bir anlayışla
bu Parlamentoyu çalıştırmaya kararlı olduğunu düşünüyorum ben. Bu kararlılığı
beraber, birlikte oluşturmamız gerekir. Umarım ki bundan sonraki Danışma
Kurulunda ve yasama yıllarında, yasama dönemlerinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde sözlü soru sorulmasını fiilen imkânsız hâle getiren, çoğunluk
iradesiyle bu hakkı yok sayan grup önerileri oylanmaz. Aslında Başkanlık
Divanının bu önerileri dikkate almaması gerekmektedir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. OKTAY VURAL
(Devamla) – Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, eğer bir iç tüzük şart koşuyorsa
şart şarttır. Bu şarta uymak lazım. Danışma Kurulu sadece
bir saatin ötesinde ya da İç Tüzük, Anayasa gereği zorunlu hâller dışında
yetkiyle bunu yok sayıyorsa benim hukukumu da yok sayıyorsunuz. Muhalefetin
hukukunu yok sayamazsınız. Yok saymak demokrasi
olmuyor. Demokrasi hepimizin hukukuna sahip çıkmakla oluyor. Onun için,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu bakış açısıyla, bugünkü AKP grup
önerisinin aleyhinde oy kullanacağımızı ifade etmek istiyorum. Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Vural. Grup önerisinin
lehinde Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün. Buyurunuz Sayın
Üstün. (AK Parti sıralarından alkışlar) AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK Parti grup önerisinin
lehinde söz aldım. Sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, bugün Danışma Kurulu toplanmış, ancak gündem üzerinde bir birlik
sağlanamamış, dolayısıyla AK Parti Grubu kendi grup önerisini sunmuştur. Burada
benden önce çıkan konuşmacı, Meclisin denetim faaliyetlerini yapmadığı, özel
olarak da sözlü soruların bu dönemde ihmal edildiği şeklinde beyanlarda
bulunmuştur. Bu beyanat doğru değildir değerli arkadaşlar. Bu Meclisimiz yeri
geldiği zaman denetim faaliyetlerini yapmıştır, yeri geldiği zaman yasama
faaliyetlerini yapmıştır. Bunun böyle olmadığı istatistiklerden de bellidir.
Elimde son dokuz ay içerinde, yani bu 23’üncü Dönemden itibaren yaptığımız
denetim faaliyetleriyle ilgili rakamlar mevcuttur. Bakın, en çok konuşulan,
yani “Sözlü soruları sorma imkânımız verilmiyor.” iddiasına ilişkin olarak,
istatistikte, son dokuz ayda, 23’üncü Dönemde 329 sözlü soruya cevap
verilmiştir. Şimdi bu rakam aklınızda kalsın, 329 sayısı. Geriye doğru
gittiğimizde, 18’inci Dönemde üç yıl on aylık süre içerisinde –bakın, dokuz
aylık değil- 98 tane sözlü soruya cevap verilmiştir bu Mecliste. Atlayarak
gidelim. 20’nci Dönemde, üç yıl üç aylık dönemde 353 tane sözlü soruya cevap
verilmiştir. 21’inci Dönemde 467 tane sözlü soruya cevap verilmiştir. Kaç
yılda? Üç yıl altı ayda. Bu Meclis, 23’üncü Dönem Meclisi ise daha dokuz ayda
329 tane sözlü soruya cevap vermiştir, Bakanlarımız cevaplamışlardır. Şimdi
“Sözlü sorular cevaplanmıyor, denetim faaliyeti yapılmıyor.” denilebilir mi
arkadaşlar bu rakamlar karşısında? Elbette denilemez. Yine diğer
denetim faaliyetlerine bakalım. Örneğin araştırma önergelerine bakalım
arkadaşlar. Bakın, dokuz ay içerisinde 53 tane araştırma önergesi bu Mecliste
görüşülmüş. 20’nci Dönemde 69 tane, 21’inci Dönemde -dikkatinizi çekerim
arkadaşlar, 21’inci Dönemde- 44 tane araştırma önergesi görüşülebilmiş. Kaç
yılda? Üç yıl altı ayda. Yani biz dokuz ayda görüştüğümüzü, onlar üç yıl dokuz
ayda görüşememişler, durum bu. Diğer denetim
faaliyetlerine baktığımızda da böyle arkadaşlar. Yani bu Meclis, elbette, yeri
geldiği zaman denetim faaliyetlerini de yapmıştır, yeri geldiği zaman yasama
faaliyetlerini de yapmıştır. Ancak ne hazindir ki, bakın, biraz sonra
görüşeceğimiz TRT Kanunu üç haftadan beri burada görüşülüyor, yasama
faaliyetidir. 7’nci maddesine kadar sayı tuttum, kaç tane konuşma yapılmış
diye, tam 120 konuşma yapılmış arkadaşlar. 7’nci maddesine kadar, 120 değerli
milletvekilimiz kalkmış, burada görüşlerini ifade etmiştir. 7’nci maddesinden
sonra artık ben de saymayı bıraktım. Şimdi, eğer böyle
bir yasama çalışması yürüteceksek, elbette, denetim faaliyetlerini biraz göz
ardı edebiliriz, biraz saatleri uzatabiliriz çünkü milletimiz bizden dertlerine
çözüm arıyor, kendi sorunlarına ilişkin kanunların da çıkmasını talep ediyor. O bakımdan,
bugünkü gündeme ilişkin önerimizde saatleri öncelikle düzenliyoruz. Değerli
arkadaşlar, bugün 15.00-21.00, çarşamba ve perşembe 13.00-20.00, 13.00-20.00
olarak inşallah çalışacağız. Bunun yanı sıra, işte, salı ve çarşamba günkü
gündemde sözlü soruların görüşülmemesini… Çünkü geçtiğimiz dokuz ayda,
gerçekten, bu Meclis, yeterince sözlü soruyu cevaplamıştır bakanlarımız,
yeterince denetim faaliyetini yapmıştır. O bakımdan, bu sözlü soruların
görüşülmemesini öneriyoruz. Yine, gündeme kaldığımız yerden devam etmek üzere,
inşallah yasama çalışmalarına devam edeceğiz. O bakımdan,
tekrar ediyorum, bu Meclis yeri geldiği zaman denetim faaliyetlerini fazlasıyla
yapmıştır, yeri geldiği zaman da yasama çalışmalarını yürütmüştür. İnşallah
bugün bu önerimiz kabul edilirse TRT Kanunu’ndan başlamak üzere sırasıyla diğer
kanunları görüşeceğiz. Ben AK Parti grup
önerisinin lehinde söz aldım, tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Üstün. Grup önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli. Buyurunuz Sayın
İçli. (DSP sıralarından alkışlar) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, devir mi var, kura mı çektiniz? BAŞKAN – Devir
var efendim. Buyurunuz. H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle konuşma hakkını bana devreden
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili arkadaşıma ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grubuna şükranlarımı sunuyorum. Biraz evvel AKP
sıralarından Sayın Başkana laf atmalar oldu “Nereden çıktı?” diye. Ben her salı
konuştuğum için artık salı günleri, özellikle grup toplantılarında… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan kura çekti, nereden geldi diye… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – …çok sayıda başvuru olmuş, ne yazık ki kurada da çıkamadık. Değerli
arkadaşlarım, yine aleyhinde konuşuyorum, biraz evvel AKP Grubunun önerisinin
lehinde konuşan arkadaşlar denetim faaliyetlerinin yapıldığından söz etti.
Sayın Oktay Vural neden yapılmadığının gerekçelerini anlattığı için tekrar bu
konuya değinmek istemiyorum. Ancak AKP grup önerisine baktığınız zaman iki yasa
teklifi veya tasarısının dördüncü ve beşinci sıraya alınmasını öneriyorlar. Değerli
arkadaşlarım, daha önceki grup önerilerinde daha üst sıralara getirdikleri kanun
tasarı ve teklifleri dururken şimdi alttan Yükseköğretim Kanunu’yla ilgili
kanunları sıraya koymuşlar. Bakın, daha önce grup önerisiyle gelen hangi
kanunlar artık geriye kaydırılıyor? Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı -ki temel
kanun olarak görüşülmesi yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuyla kabul
edilmiş- sıraya girmiş, o şimdi öteleniyor. Başka başka
yasalar da öteleniyor. Ben hep onu söylüyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi
ciddi bir kurum. Yani her hafta onun gündemi böyle keyfilikle değişmez.
Türkiye’nin gündeminde… Gerçekten Türkiye’nin gündemini
ilgilendiren konuların burada görüşülmesi lazım, halkı ilgilendiren konuların
burada görüşülmesi lazım. Böyle olmuyor. Biraz evvel Sayın
Vural onu söyledi. Şimdi, çalışma saatlerini 13.00 ile 20.00 arası yapmışsınız.
Bir saat sözlü sorular sorulsa AKP ne kaybeder? Hiçbir şey kaybetmez. Bakın, İç
Tüzük’ün amir hükümleriyle oynarsanız, Parlamentonun yasama hukukuyla
oynarsanız başınıza çok işler gelir. Bunu öncelikle belirteyim. Değerli
arkadaşlar… HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Ne gelir ya? Ne gelir? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Neler geleceğini birazdan size açıklayacağım. Bakın, bugün,
birkaç gündür, Anayasa Mahkemesinin kararı açıklandıktan sonra kıyametler
kopuyor. Anayasa Mahkemesi hakkında akla gelmedik sözler söyleniyor, hakaretler
ediliyor. Anayasa’nın 10’uncu ve 42’nci maddesi bu Genel Kurulda konuşulurken
ben kendi görüşümü ifade ettim, yapmayın dedim, bu Meclis her şeye kadir
değildir. Bu Meclisin kendisinin uyması gerektiği kurallar vardır dedim ama her
şeyi sizlerin yapabileceğinize inanıyorsunuz. ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Ne alakası var? HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Öyle bir şey yok. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, laf atmayın, dinleyin. Bakın, ben sizi
dinliyorum. Bakın… (AK Parti
sıralarından gürültüler) Peki arkadaşım, her
şeyi yapmaya kadirseniz al bayrağımızı değiştirebilir misiniz? ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) – Ne alakası var? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Türk Bayrağı’nı Millî Takım’ın forması gibi turkuaz
rengine çevirebilir misiniz? Çeviremezsiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Lütfen… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Başkent Ankara’yı İstanbul yapabilir misiniz? Yapamazsınız. Bakın,
bunları yapamazsınız. Devletin üniter devlet yapısını
federal yapıya çevirebilir misiniz? ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Millet sana oy vermeyecek, asla! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Çeviremezsiniz. Bu, Anayasa’nın 3’üncü maddesinde açıkça
belirtilmiş. Sizi uyardık. HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Çok maharetlisiniz! ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Millet onay vermeyecek! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Anayasa’nın değişmez, değiştirilmesi de teklif edilemez hükümlerine
dokunamazsınız dedik. Yine onu yaptınız. BAŞKAN – Sayın
İçli… Sayın İçli… H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sayın Başkanım, müdahale eder misiniz. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler) H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Şimdi, dinlemeyi bilin. Öyle kendiniz çalıp kendiniz oynamakla
olmaz. BAŞKAN –
Konuşmacıyı lütfen sakin dinleyiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler) MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Gündeme gel, gündeme! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Dinleyeceksiniz… Dinlemek zorundasınız! BAŞKAN – Sayın
İçli… Sayın İçli, siz de konuya geliniz lütfen. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Laf atma timleriyle buradaki hatibi susturamazsınız. HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Sen kendine bak! Kendin olarak gelebiliyorsan gel, başkasıyla
buraya gelme! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Milletvekilleri her şeyden önce birbirine saygı göstermek zorunda. BAŞKAN – Sayın
İçli… Sayın İçli… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın, neler yapıyorsunuz? Neler yapıyorsunuz? HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Buraya isminle gel! HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Kendi ambleminle gel! MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Kendine gel, kendine! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - 411 milletvekili değil, 550 milletvekili Anayasa’nın değişmez,
değiştirilmesi teklif edilemez hükümlerini değiştiremez! (AK Parti sıralarından
gürültüler) AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Kim değiştirdi? Kendi kendine konuşma! MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Kendine gel! BAŞKAN – Sayın
İçli… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Ya, gelin… Şimdi, bakın,
Anayasa Mahkemesi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra faşist rejimlere tepki olarak
dünya hukuk sisteminde yerini almıştır. Anayasa yargısını bilmiyorsunuz. (AK
Parti sıralarından gürültüler) BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Yazıklar olsun! MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e uygun hareket etmiyor. AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Konuya gel… BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Elinizdeki Anayasa’nın belirli paragraflarını okuyorsunuz. MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, müdahale edin, konuya gelsin! BAŞKAN – Sayın
İçli… Sayın İçli… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – İstediğiniz kadar bağırın, ben burada size saatlerce laf
yetiştiririm. Sayın Başbakan
diyor ki… BAŞKAN – Sayın İçli, beni dinliyor musunuz. Lütfen... H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Efendim… BAŞKAN – Lütfen
konuya geliniz, lütfen… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Konuyla alakalı konuşmuyor. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Efendim konuya geleceğim ama… BAŞKAN – Tamam,
buyurunuz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Siz de, bakın, benim zamanımı durdurun, laf atıyorlar. BAŞKAN – Sakin
olunuz lütfen. Konuşmacıyı sakin dinleyiniz. Buyurunuz
efendim. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Milletvekili İç Tüzük’e uygun hareket etmiyor. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Benim insicamım… Bana laf atmak suretiyle… BAŞKAN –
Buyurunuz efendim. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Efendim, bana müdahale etmeyeceksiniz Sayın Başkanım. BAŞKAN –
Buyurunuz efendim. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Laf atan milletvekillerine müdahale edeceksiniz. (AK Parti
sıralarından gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Lütfen… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – …ve benim sürem de kaçıyor. AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Konuya gel! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Konuya geliyorum. MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Siz zaten her şeyi ihlal etmekle meşgulsünüz! BAŞKAN – Sayın
İçli, buyurun. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Konu, Türkiye’nin gündemi. Türkiye’nin gündemi. Konuya geliyorum. Türkiye’nin
gündemi neymiş? Yürütmenin faaliyetleri yargı tarafından denetleniyormuş.
Neymiş? Yasamanın faaliyetleri Anayasa Mahkemesi tarafından denetleniyormuş.
Doğrudur, bu Anayasa’nın amir hükmüdür. Peki, yargının
faaliyetleri kim tarafından denetlenecekmiş? Sayın Başbakan onu söylüyor.
Hayretler içindeyim. HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – MHP konuşamadıklarını sana mı konuşturuyor? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Sayın İyimaya’nın bugünlerde görüşülen
görüşünün kendisine ait olmayıp, Sayın Başbakanın aklından çıktığını, bunun
görüşüldüğünü, bugün Sayın Başbakanın talihsiz açıklamalarından öğreniyorum. SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) – Orayı oku, orayı! Arkandaki yazıyı oku! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Yargıyı denetlemek kimin haddine? (AK Parti sıralarından
gürültüler) Demokrasilerde… Bakın, Anayasa, Başbakan… AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – O yetki milletin! BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Başbakan, Anayasa’nın 6’ncı maddesinin birinci fıkrasını okuyor.
Okuyun, okuyun, okuyun… (AK Parti sıralarından gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan! Sayın Başkan! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın “…yetkili organları eliyle kullanır.” diyor. Egemenliğin
kullanılması, hiçbir surette bir kişiye… Başbakana mı ait egemenliğin
kullanılması? (AK Parti sıralarından gürültüler) ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Bir sınıfa, bir zümreye devredilemez diyor. Bu
kadar basit. İşinize geldiği gibi okumayın ve Anayasa’nın 7’nci maddesi
yasama yetkisi. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, lütfen, Sayın Milletvekilini İç Tüzük’e uymaya davet
ediniz! BAŞKAN – Sayın
İçli, lütfen konuya geliniz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Konuya geliyorum. BAŞKAN - Davet
ediyorum efendim. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Laf atmayı kessinler, konuya geleyim. (AK Parti sıralarından
gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, bizi İç Tüzük’le ilgili eleştiren Sayın Milletvekili
İç Tüzük’e uymalı. BAŞKAN – Sakin
olunuz lütfen sayın milletvekilleri. Lütfen konuya
geliniz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Ben atılan laflara cevap veriyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Lütfen
siz konunuzu konuşun, atılan laflarla karşılıklı konuşmayınız. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Laf atmaktan vazgeçsinler, ben de gündeme geleyim. (AK Parti
sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Lütfen
konunuza geliniz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Geliyorum, geliyorum. Sabredin, sabredin. AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Başbakana cevap veriyorsun sen! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Sabredin, bunların hepsi… Bunların hepsi bakın…(AK Parti
sıralarından gürültüler) FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Başbakana cevap vermek senin haddine
mi! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Buraya geliyorum… Hiç laf atmayın, laf atmayın. BAŞKAN – Sayın
İçli, lütfen karşılıklı konuşmayınız. HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Kendin olarak otur orada, kendin olarak. Oy CHP’nin, sen orada
oturuyorsun. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Evet, evet, ben kendim olarak… Burayı tek başınıza, keyfî
yönetemezsiniz. Bura yüce Meclistir. HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Kendini temsil et, kendi ambleminle çık oraya. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın, burada benim konuşmamı engellemek için önergeler
veriyorsunuz. BAŞKAN – Sayın
Milletvekili, lütfen sakin dinleyiniz. Sayın İçli… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bir de her şeyden önce bir milletvekilini dinlemeyi öğreneceksiniz.
AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Millete hakaret ediyorsun. HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Kendi ambleminle çık. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Hanım milletvekilisiniz, oradan laf atmayacaksınız, laf! (AK Parti
sıralarından gürültüler) Buraya çıkıp konuşacaksınız. Bir sataşma varsa cevap
vereceksiniz. Ben tek başıma size yeterim, tek başıma. Kimseden korkum yok. Hiç
laf atmaya… (AK Parti sıralarından gürültüler) BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Kimsin sen! Kimsin sen! FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Sen kimsin! BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, sakin olun. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Gel, ne var! Gel! Gel bakayım! Gel! Tabii, ben laf olarak… (Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik’in kürsü önüne yürümesi,
AK Parti sıralarından gürültüler) BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Kimsin sen! Kimsin sen! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Ben milletvekiliyim, milleti temsil ediyorum. Beni öyle
hakaretlerle, tahriklerle korkutamazsınız! Korkutamazsınız! (AK Parti
sıralarından gürültüler) FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Saygısız adam! BAŞKAN – İdare
amirleri… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Yargıya karşı, milletin… Parlamento hukukuna karşı böyle tavır
takınamazsınız. AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Millete karşı geliyorsun! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Böyledir. Ben millete karşı değilim, ben milletin vekiliyim. Bana
hakaret edemezsiniz! (AK Parti sıralarından gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım… BAŞKAN – Sakin
olun lütfen. BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Çık dışarıya! Çık dışarıya! MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e davet edin bunu! İç Tüzük’e davet edin.
Milletvekili olma iradesini bilmeyen adam bu kürsüye çıkmasın. BAŞKAN – Sakin
olun lütfen. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bana öyle söylemeyin. Hakaret ediyorsunuz. Siz sürekli laf atıyorsunuz,
dinleyeceksiniz. (AK Parti sıralarından bir grup milletvekilinin kürsü önüne
yürümesi, gürültüler) (Kürsü önünde
toplanmalar) BAŞKAN – Lütfen
yerinize oturun. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Ben tek başıma yeterim. Hiç öyle değil. Tek başıma yeterim. (AK
Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, sakin dinlemeyi öğrenin, lütfen. Sonra cevap verirsiniz. Niçin
böyle yapıyorsunuz? (Gürültüler) H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) –Tabii, ne var, sizden mi korkacağım! Sayın Başkan,
bakın, ben tahrik ediliyorum burada. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Efendim, konuyla ilgili konuşmuyor. BAŞKAN –
Yerlerinize oturunuz lütfen. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Ben elimde Anayasa’yla kendi görüşlerimi ifade ediyorum. Tahammül
göstermelisiniz. Konuyla ilgili konuşuyorum. Niye konuyla ilgili konuşmayayım.
(Gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Konuyla alakalı konuşmuyor. Meclis iradesiyle ilgili konuşuyor. BAŞKAN – Oturuma
ara veriyorum on beş dakika, oturmayı öğrenene kadar; iyi günler. Kapanma Saati: 17.27 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.47 BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK
(Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verdiği öneri
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi öneriyi
oylarınıza sunuyorum… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım, biraz önce… H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkan, üç dakikam vardı, ara verdiniz. İzin verirseniz
kendimi ifade etmem için… Üç dakikam vardı, ara verdiniz. (AK Parti
sıralarından gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Hâlâ yalan söylüyor “Üç dakikam vardı.” diye. Burada bir dakika
gösteriyor. BAŞKAN – Sayın
İçli, son bir dakikanız vardı ve konuşmanızı tamamladığınızı varsayıyorum ben.
Lütfen… H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, varsayamazsınız. Bir dakikam var, bir dakikada
Genel Kurula teşekkür edeyim. BAŞKAN – Sayın
İçli, konuşmanızı yeterince açıklıkla ve netlikle yaptınız ve konuşmanız
tamamlanmıştır. Bu konudaki tartışmaları sona erdiriyorum, oylamaya geçiyorum.
Çok iyi şekilde biliyorsunuz ki oturuma ara verdikten sonra tekrar söz
veremeyeceğim. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım… H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, bir dakikam varken… (AK Parti sıralarından
gürültüler) İzin verir
misiniz kendimi ifade edeyim? Sayın Başkanım,
on dakika konuştuğumuza göre, bir dakika diye ifade ettiniz. Genel Kurulu
germek diye değil, kendimi ifade edeyim, bir dakikada kapatayım. Bu benim
hakkım. İç Tüzük gereğince ben on dakika konuşurum, yeterli sayamazsınız. (AK
Parti sıralarından gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan... H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Hakaret etmedim. Hakaret etsem beni ikaz ederdiniz. Üslubumda bir
bozukluk yoktur. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün gerekli maddesine göre Sayın
Milletvekilini birkaç kere uyardınız. Sayın Milletvekilini uyarmanıza rağmen,
parlamento hukukuna uygun bir konuşma yapmamıştır. Lütfen… Parlamentoyu itham
altında bırakan bir konuşma yapmıştır. Milletvekili olarak, bu Parlamentonun
bir üyesi olarak, AK Parti Grubu adına değil, sadece milletin bana yüklediği
şerefli görevi yerine getirmek için söz istiyorum. H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir)
– Bakın, hiç Parlamentoyu ben… BAŞKAN – Şimdi…
Bir dakika sayın milletvekilleri, bu konuyu kapatmıyorsunuz. O zaman bir
dakikada Tayfun İçli sözünü bitirsin, sonra da siz cevabını veriniz. Buyurunuz
efendim. (DSP sıralarından alkışlar) H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından gürültüler) Bakın değerli
milletvekili arkadaşlarım… HÜSEYİN GÜLSÜN
(Tokat) – Özür mü dileyecek acaba?! ALİ KOYUNCU
(Bursa) – Özür dile. BAŞKAN – Sadece
bir dakika Sayın İçli. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın, hâlâ laf… Efendim başlarken laf atmaya… Olmaz... BAŞKAN – Lütfen
sakin dinleyiniz, lütfen… Siz konuşmanızı
lütfen Genel Kurula yapınız ve bitirin. Karşılıklı konuşmayınız. Lütfen siz
konuşmanıza devam edin. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Sayın Başkanım… Evet... Peki efendim. (AK Parti sıralarından “Seni
dinlemeye mecbur muyuz?” sesleri) Bakın, ben
milletvekiliyim, burada konuşurum. Gündemde şu olması gerekir: Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemi yargı organını güçlendirmek olmalıdır. (AK Parti
sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU
(Bursa) – Sen önce yasamayı güçlendireceksin. ORHAN ERDEM
(Konya) – Sen önce yasamayı kurtar. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Benim kanaatim bu. Tam bağımsız bir yargı olmalı. Yargı ne kadar
bağımsız olursa o ülkede o kadar demokrasi gelişir. (AK Parti sıralarından
gürültüler) ORHAN ERDEM
(Konya) – Milletin egemenliğine sahip çık. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sen Parlamentoya hakaret ediyorsun. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bu benim düşüncem. Siz bunun aksi düşüncedeyseniz, çıkarsınız,
burada konuşursunuz. Ama ben burada konuşurken bana hakaret etmek, laf atmak,
benim dikkatimi dağıtmak doğru değildir. Ben burada yüce Parlamentonun
yetkilerini kısıtlayalım demedim. Ben Anayasa’yı böyle algılıyorum. Bunu
söylüyorum. Bakın, düşünce
özgürlüğünü savunan bizler, burada yasa çıkarıyoruz ama kürsü dokunulmazlığı
olan milletvekilinin düşüncesini ifade etmesine tahammül edemiyoruz. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Teşekkür
ediyorum. RECEP KORAL
(İstanbul) – Ne alakası var senin söylediklerinin bizim şeyle! Hakaret
ediyorsun, sonra da “düşünce” diyorsun. BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın İçli. BAŞKAN - Buyurun
Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar) Üç dakika süre
veriyorum, buyurunuz. VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin,
konuşmasında Parlamentoya hakaret ettiği gerekçesiyle konuşması MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım, biraz önce konuşan Sayın Milletvekilim, sadece bir
dakikalık süresini İç Tüzük ve grup önerimizle ilgili kısma ayırdı, geriye
kalan kısmını tamamen gündem dışı olan bir meseleye ve Parlamentosunun
iradesini hakir gören, Parlamentonun iradesini hiçe sayan bir konuda
konuşmasını tamamladı. Lütfen… Ben burada AK Parti Grubu adına değil, milleti
tarafından seçilmiş, Türk milletinin temsilcisi ve arkada yazan egemenliğin bir
temsilcisi, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletvekilinindir.” diyen iradenin
temsilcisi olarak burada konuşuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bakınız, Anayasa
Mahkemesinin verdiği karara hepimiz uymak zorundayız, saygı duyarız duymayız
ama nasıl ki yasama organının verdiği karar tartışılıyorsa Anayasa Mahkemesinin
verdiği karar da her zaman tartışılabilir. (AK Parti sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli)
– Sayın Başkan, siz sataşmadan söz vermediniz mi? MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Anayasa Mahkemesinin… 148’inci madde açık ve net şekilde
düzenlemiş, Anayasa’nın 6’ncı maddesi de erkler ayrılığı ilkesini ortaya
koymuş: Yasama, yürütme ve yargı. Hepimiz bu Anayasa’ya bağlı olmak zorundayız.
Anayasa Mahkemesi, 411 milletvekilinin gizli oyuyla, 400 milletvekilinin
teklifiyle ve buraya koyduğumuz kupalar içerisine, kimin hangi partiden verdiği
belli olmayan, AK Partiden vermiş olabilir, Cumhuriyet Halk Partisinden,
Milliyetçi Hareket Partisinden, DTP’den ve diğer
partilerden de bu 411 milletvekilinin özgür iradesiyle verdiği bir oy ortada.
(CHP sıralarından gürültüler) OKTAY VURAL
(İzmir) – Biz verdik, biz 70 milletvekili de verdik. MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Ama 411 milletvekilinin yasama görevini yerine getirirken Anayasa
Mahkemesinin, Anayasa’daki yetki aşımını ortaya koyup burada Sayın
Milletvekilinin Anayasa Mahkemesinin bizlerin özgür iradesine vurduğu gemi,
açıkçası, savunmasını milletvekili adına, milletvekilleri adına utançla
izlediğimi ifade etmek istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Şimdi,
seçilememişsiniz… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili, Parlamento
kürsüsünden… HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesi mi sataştı Elitaş’a
da Anayasa Mahkemesine cevap veriyor! Siz kendinize ilişkin sataşmaya cevap
verin Sayın Elitaş! BAŞKAN – Sayın Elitaş… MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Seçilememişsiniz, gelmişsiniz bir partinin sırtına binmişsiniz. (AK
Parti sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar) BAŞKAN – Sayın Elitaş… MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Bir partinin imkânlarıyla gelmişsiniz, seçilmişsiniz, şimdi de
-konuşma hakkını elde edememişsiniz- yine bir partinin imkânlarıyla gelip
buraya konuşuyorsunuz. Allah aşkına siz kendi başınıza bir şey yapamaz mısınız?
Muhakkak asalak olmak zorunda mısınız? (AK Parti sıralarından alkışlar, DSP ve
CHP sıralarından gürültüler) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, yani hiçbir parlamentere kimse “asalak”
sözünü kullanamaz. Böyle bir şey olamaz! Efendim, olur mu öyle şey! MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Başkan, size de görevinizi hatırlatıyorum. BAŞKAN – Sayın Elitaş, ben de size… Konuşmanızı lütfen sataşma
boyutlarında bırakınız. MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Başkan, size de görevinizi hatırlatıyorum. H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkan, müdahale edin. MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Bakınız, Sayın Başkan, İç Tüzük, milletvekillerinin bu kürsüde
nasıl konuşacaklarını açık ve net ifade ediyor. KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) – Ama İç Tüzük asla “asalak” sözünü kullanmayı öngörmüyor. Öyle şey
mi olur Sayın Elitaş, istirham ederim! BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen, o sözcükleri düzeltirseniz… MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – İç Tüzük… RECAİ BİRGÜN
(İzmir) – Asalaklar! (Gürültüler) MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) – Otur lan yerine! Kes sesini! ALİ KOYUNCU
(Bursa) – Otur yerine! BAŞKAN – Sakin
olun sayın milletvekilleri! Sayın Elitaş, lütfen sözcüğünüzü,
“asalak” kelimesini düzeltir misiniz. Sayın Elitaş, buyurunuz. Lütfen… MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Başkan, İç Tüzük uygulamasını hatibin sözlerini keserek
yaptınız. MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) – Kimin asalak olduğu belli! Millet Meclisinde herkes biliyor kimin
asalak olduğunu! (Gürültüler) MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - İç Tüzük 66’ncı ve 67’nci maddeye göre hatibin sözlerini kestiniz
ama hatibe dokuz dakika konuşma imkânı verdiniz. Sayın Başkan, lütfen, burada
İç Tüzük’ü uygulamaya davet ediyorum. İç Tüzük’ü uygulamadığınızdan dolayı,
gerekli gereksiz, milletvekilleri çeşitli konularda burada fikirlerini ifade
ediyorlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisini olmadık şekilde geriyorlar. Ben,
size İç Tüzük’ün çeşitli maddelerine uymanızı hatırlatıyorum. İnşallah, bundan
sonraki dönemde… BAŞKAN – Ben de
Sayın Elitaş, lütfen… MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - …İç Tüzük’le ilgili kurallara harfiyen uyacağınızı ümit ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Lütfen
ayrılmayınız kürsüden Sayın Elitaş. Ben de size İç
Tüzük’ün kuralı gereği, temiz bir dil kullanmanızı “asalak” kelimesini, lütfen,
sehven söylediğinizi, düzeltmenizi rica edeceğim. (DSP sıralarından alkışlar) ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) – Onun özrünü dilesin. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkanım, efendim, Sayın Grup Başkan Vekili kürsüye giden hatiplerin
sözünü kesiyor ve grubu kavgaya tahrik ediyor. Bir de Anayasa Mahkemesine
hakaret etti. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, gene parazit yapıyor, şu adamı susturun lütfen. KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Anayasa Mahkemesi Meclisin iradesine gem vurdu.” dedi. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Seni ilgilendiren ne var? KAMER GENÇ
(Tunceli) – Anayasa Mahkemesi yüce bir mahkemedir, onun Anayasa Mahkemesine dil
uzatmaya hakkı yok efendim. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, tartışma burada son bulmuştur. KAMER GENÇ (Tunceli)
– Ama, madem tartışma açtınızsa burada konuşalım
efendim. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama Anayasa Mahkemesine hakaret etmeye hakkı yok. BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) – Anayasa Mahkemesi seni sözcü mü seçti? BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, kimsenin Anayasa Mahkemesine hakaret etmeye hakkı yoktur tabii
ki. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre… III.- YOKLAMA (CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz efendim. MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) – Kalkın ayağa! AKİF EKİCİ
(Gaziantep) – Saygılı ol! HAKKI SUHA OKAY
(İzmir) – İç Tüzük’ün gereğini yapıyoruz, alay konusu bir şey yok. SELÇUK AYHAN
(İzmir) – Alışmışsınız talimatla oturup kalkmaya, herkesi kendiniz gibi
görüyorsunuz. BAŞKAN – Evet,
yoklama talebi… Sayın Öğüt, Sayın
Korkmaz, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Okay, Sayın Gök, Sayın Ayhan, Sayın Karaibrahim,
Sayın Özensoy, Sayın Bingöl… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istenirken en az 20
milletvekilinin ayağa kalkarak bu yoklamayı isteyeceğinin İç Tüzük’ün hükmü
olduğunu Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna hatırlatırsanız sevinirim. BAŞKAN – Evet,
biz gereğini yapıyoruz efendim, onlar da görüyorlar. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili tek başına kalktı da emir
komutayla kalkıyor gibi geliyor. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Arkadaşlar böyle alaycı tavırla “ayağa kalkın” falan
diyorlar da onu… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Arkadakiler ayağa kalkmadı da onun için uyarıyor arkadakileri. BAŞKAN – Sayın
Barış, Sayın Mengü, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Ekici, Sayın Aslanoğlu, Sayın Baratalı, Sayın
Ünsal, Sayın Arat, Sayın Güner, Sayın Serter, Sayın Yıldız. Yoklama için
yeterli sayı vardır. Adlarını okuduğum
sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum. Yoklama için üç
dakika süre veriyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır. VII.- ÖNERİLER (Devam) A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam) 1.- Genel Kurulun 10/6/2008 Salı
ve 11/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve
gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK
Parti Grubu önerisi (Devam) BAŞKAN - Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. Şimdi, İç
Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım. İlk önergeyi
okutuyorum: VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) Önergeler (Devam) 3.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, 08.05.2006 Tarihli ve 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/22) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/58) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 2/22 Esas
Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün
37. Maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 08.01.2008 Ensar Öğüt Ardahan BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakikadır. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)
– Teşekkür ederim. Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; kaçak hayvancılıkla ilgili vermiş olduğum kanun teklifi
üzerine konuşma yapacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce, hayvancılıkla uğraşan köylülerimiz şu
anda… BAŞKAN – Bir
dakika Sayın Öğüt. Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz daha sakin dinler misiniz konuşmacıyı, çok uğultu
geliyor Genel Kuruldan. Buyurunuz. ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – …yaylalarına çıkmaktadırlar. Yaylalarına çıkan köylülerimiz,
maalesef yollar bozuk olduğu için traktörle bile zorlanıyorlar. Şu anda, Doğu
ve Güneydoğu’da tek geçim kaynağı olan hayvancılık, yaylacılık sezonu başlamış
ancak iş makineleri olmadığı için -özellikle benim ilim Ardahan’da iş
makinelerinin eksik olması, Kars’ta ve Doğu Anadolu’da iş makinelerinin eksik
olması nedeniyle- yayla yolları yapılmadığı için insanlar perişan durumda. Eğer
iş makinesi bulursa bu defa mazot istiyorlar köylüden. Köylüler yoksul, fakir
insanlar, mazot da veremiyorlar. Mazot biliyorsunuz, orada 3 milyon küsur oldu.
Şimdi böyle bir durumda ben istirham ediyorum Hükûmetten:
Derhâl, köylüler yaylalarına çıkarken iş makinelerini göndersinler, iş
makinelerini çoğaltsınlar ve mazot paralarını da devlet versin. Değerli
arkadaşlar, kaçak hayvancılığa gelince: Geçen dönem de ben birkaç kanun teklifi
verdim, kabul edilmedi. Türkiye’de ne yazık ki köylümüzün tek geçim kaynağı
olan hayvancılık ölmüş durumdadır. Hayvancılıkla geçinen insanlarımız artık,
hayvanı para etmediği için göç etmiş, hem büyük şehirde perişan olmuş hem
köyde. Böyle bir ortamda hayvancılıkla ilgili bazı rakamlar vereceğim değerli
arkadaşlar: Şimdi, Türkiye’de 2010 yılında 98 bin ton kırmızı et açığı var.
Evet, bu, Türkiye Ziraat Odası Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’ın da beyanıdır.
Yani, 2010 yılında 98 bin ton açık olacak, 2025 yılındaysa, arkadaşlar, 327 bin
ton açık oluyor. Yani Türkiye, on yedi yıl sonra, artık, ete muhtaç kalacak,
dışarıdan kırmızı et veya hayvan getirmek mecburiyetinde kalacak. Ama şu anda
bu açığı kapatmak için maalesef, Hükûmet, köylüye
destek verip köylüyü, hayvancılığını geliştirmesi gerekirken kaçakçılara göz
yumuyor, günde 150 bin tane kaçak hayvan geliyor. Bunu, hayvan kooperatifi
başkanı da söylüyor, sadece ben demiyorum. Değerli
arkadaşlar, kaçak hayvancılığı önlemenin yolu, kanun teklifi ile
kanunlaştırmaktır. Şimdi, daha önceki kanunda şu var: Eğer kaçak hayvanı
getiren kişi yakalanırsa üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılıyor, bir de 200 YTL ile 2 bin YTL para cezası alıyor. Ama, benim getirmiş olduğum kanun teklifim de şudur: İki
yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilsin, 10 bin YTL ile 50 bin YTL arasında
da para cezası verilsin. Bu, caydırıcıdır. Bu yasa teklifim kabul edilirse
özellikle İran ve Irak üzerinden gelen kaçak hayvan önlenmiş olur. Sadece kaçak
hayvan gelmiyor değerli arkadaşlar, gemilerle, tırlarla
ve otobüslerle kaçak et geliyor. Onun ötesinde, yine hayvan kooperatifi
başkanının açıkladığı şey, domuz eti kaçak geliyor. Niçin geliyor? Sosis,
salamda kullanılmak için. Evet, domuz eti de kaçak geliyor. Şimdi, bu kaçağı
önlemek için, değerli arkadaşlar, caydırıcı kanun çıkartmamız lazım. Caydırıcı
kanun çıkartmanın da yolu Büyük Millet Meclisidir. Türkiye’nin nüfusunun üçte
1’ine yakını köylü, köylünün büyük bölümü hayvancılıkla geçiniyor. Eğer hayvanı
da para etmezse, değerlendirilemezse o zaman köylü perişan durumda oluyor. Şimdi, düşünün,
yemler, yem bitkileri ve diğer ürünler yüzde 150- yüzde 160 artmış. Bir adam… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – Bir köylü, hayvanına saman yedirecek, ot yedirecek, yem yedirecek,
çobanı var, bakacak. Onun maliyeti, kışı bahar yaptığın zaman, dananın parasını
geçiyor ve köylü zararda. Şu anda Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere bütün
Türkiye’de hayvancılıkla iş yapan insanların çoğu icradan iflas etmiştir,
çoğunun evine icra gelmiştir. Ziraat Bankasından kredi almışsa Ziraat Bankası
evine icra götürmüştür, tarım krediden kredi almışsa tarım kredi evine icra
götürmüştür. Bu nedenle, bu
kanun teklifinin kabul edileceğini umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Öğüt. Önerge üzerinde
söz, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na ait. Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum. Sayın Öğüt’ün verdiği teklife destek olmak için konuşma aldım. Değerli
arkadaşlarım, 1983’lü yıllarda -Antep milletvekilleri vardır- sadece
Gaziantep’ten bir firma yılda 200 milyon dolar ihracat yapardı -firmanın ismini
vermek istemiyorum- Türkiye’den canlı hayvan ihracatı yapardı. Orada en az yedi
sekiz tane firma vardı. Bırakın kaçak hayvan girmesini, bu ülke yılda yaklaşık
1 milyar dolarlık canlı hayvan ihraç ederdi. Anadolu’nun her tarafından
toplarlar bu canlı hayvanları ve onları bir ay-iki ay vadeli alırlar, ihraç
ederler, parasını öderlerdi. Bu bir sektördü. Daha sonra yaşanan terör,
birtakım olaylar, yaylaların köylüye açılmaması, sektörü yok etti arkadaşlar.
Türkiye hayvancılığa… Yani biz yok ettik hayvancılığı başta ve başladı kaçak
hayvan gelmeye ve bugün günde yüz elli bin tane kaçak hayvan geliyor
arkadaşlar. Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin yaylaları bizim, bu ülkenin suyu bizim, toprağı bizim.
Biz yetiştirmek zorundayız, ihraç etmek zorundayız. Ama maalesef bunu
yapamadığımız gibi, bir başka ülkenin kaçak hayvanlarını buraya sokuyoruz. Değerli
arkadaşlar, şimdi başladık, kene ithal ediyoruz. Ülkede bir kene krizi
yaşanıyor. Ama hiç kimseden ses yok. Kongo’dan, oradan buradan şimdi bir de
kaçak keneler gelmeye başladı. İki: Bir de hormonlu domatesler üreticiyi yok
etti arkadaşlar. “Hormonlu domates” kavramı çıkarıldı, Antalya’da bazı
yörelerde domates üreticileri artık domatesi denize dökmeye başladı arkadaşlar.
Yani bu ülkenin
birtakım değerleri böyle yok ediliyor. Bu ülke bizim, üretici bizim. Zaten
hayvan üreticileri yem almaktan âciz, zaten ülkede
bir kuraklık yaşanıyor, kuraklıktan dolayı akaryakıt parasını, gübre parasını ve
diğer paraları ödeyemez hâlde köylü. Yani bir dirhem buğday çıkmadı, arpa
çıkmadı, bir kuruş para ödeyecek ürünü almadı ki ödesin. Ülke
bu durumda. Bu nedenle, Sayın
Öğüt’ün verdiği teklifi, arkadaşlar, bu ülkenin yetiştiricisine daha bir imkân
sağlamak için, ülkedeki hayvanın para etmesi için… Ve bugün, baktığınız zaman,
yem fiyatları almış yürümüş ama Et Balık Kurumu hâlâ görevini yapamıyor.
Üreticiye peşin ödeme yapmıyor ve bir şekilde, arada 1.500 lira fark var,
piyasadaki et fiyatları ile Et Balık Kurumunun arasında 1.500 lira eksik
kalıyor. Yani “Bana hayvan getirmeyin.” diyor Et Balık Kurumu. Arkadaşlar, bu
ülkenin üreticisinin birtakım fiyatlarını -serbest ekonomi olabilir ama- bu
ülkenin üreticisinin haklarını korumak da Hükûmetin
görevidir. Yani, bir şekilde, hayvan teşviki konusunda yetiştirme bedelleri
yedi sekiz aydır ödemiyor. Yani üretici elindeki buzağısını satmak zorunda
kalıyor ve bir şekilde sorun devam ediyor. Bu ülke bizim
arkadaşlar. Eğer biz bu ülkedeki hayvan yetiştiricilerini iyi örgütleyip
bunları teşvik etmezsek, bugün yüz eli bin hayvan, yarın iki yüz elli bin
hayvan olur. Zaten yaylara çıkma izninde sorunlar var. Değerli
arkadaşlarım, hep beraber bu yasaya… Yani, yurt dışından kim kaçak hayvan
getiriyorsa, yurt dışından bu ülkeye kim kaçak hayvan veya kaçak et sokuyorsa
bunlara ceza verdirmek hepimizin görevi olmalıdır. Bu,
hepimizin sorumluluğu. Sayın Öğüt yasasında diyor ki: “Yurt dışından her
kim ki kaçak hayvan ve kaçak et getirirse buna bu cezalar yetmiyor, biraz daha
ağırlaştıralım.” Dediğimiz bu. Tüm arkadaşlarımızın, hepimizin üreticisi var,
hepimizin üreticilerine destek olmak zorundayız. Diliyorum ki yüce Meclis bu
yasaya destek olur ve bir şekilde yurt dışından kaçak et ve canlı hayvan
getirenler biraz daha ağırlaştırılmış cezayla vazgeçerler. Dilediğimiz bu. Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Aslanoğlu. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: 4.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
2.5.1972 Tarih ve 1586 Sayılı “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın
Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Kanunun” Yürürlükten Kaldırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/66) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/59) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 2/66 esas
numaralı Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37. maddesi uyarınca doğrudan gündeme
alınması konusunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. Bülent
Baratalı İzmir BAŞKAN – Önerge
üzerine Sayın Baratalı, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar) BÜLENT BARATALI
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 9/11/2007 tarih ve (2/66)
esas numaralı Kanun Teklifi’min süresi içinde Genel
Kurul gündemine alınmaması nedeniyle İç Tüzük’ün 37’nci maddesi gereğince söz
almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken sizleri saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlarım, süre çok kısa da olsa biraz dertleşmek, sohbet etmek, vicdanları
sızlatan bir acıyı sizlerle paylaşmak için karşınızdayım. Toplumların kökenini
insanların ihtiyaçları, devletin kökenini ise güç belirler. Ama güç akılla
birleşmediği zaman güçsüzlüğe dönüşmeye mahkûmdur. Şöyle bir yoklayın coğrafya
ve tarih bilginizi, on altı devlet kurmuş başka bir ulus var mı acaba dünyada?
Ulus olarak en büyük övüncümüzdür tarihte on altı devleti kurmak.
Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda on altı Türk devletinin bayrakları vardır. İçinde
bulunduğumuz bu Genel Kurul salonunda on altı tane avize bulunmaktadır, on altı
devlet kurduğumuz için. Ama nedense hiç kimse on altı devletin neden
yıkıldığını dillendirmez, araştırmaz ve sorgulamaz, yapılan yanlışlıklardan ve
hainliklerden bahsetmez, söz etmez. Oysa binlerce yıllık kültürlere ev
sahipliği yapmış olan, toprağı, suyu, havasıyla çeşitli uygarlıklara beşiklik
etmiş verimli ve bereketli Anadolu topraklarında hainler de en az kahramanlar
kadar çoktur. Mayasında özgürlük, bağımsızlık, yurt sevgisi, dostluk, kardeşlik
ve dayanışma vardır. Ama bunlarla birlikte her dönem yaban ve ayrık otları da
kök salmıştır bu topraklara, tıpkı Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde
olduğu gibi, tıpkı günümüzde olduğu gibi. Acı da olsa
yaşananlar öğretmiştir ki bireyler yanlış yapabilir ancak yöneticilerin, karar
vericilerin ve uygulayıcıların böyle bir lüksü yoktur yani erk sahipleri yanlış
yapamaz. Ülkeyi ya da toplumu yönetenler, yasama, yürütme ve yargıyı ellerinde
bulunduranlar yanlışlık yapamaz, yaparlarsa bedelleri çok ağır olur. Çok değil
bundan otuz altı yıl önce gerçekleştirilen idamlar da erk sahiplerinin yapmış
olduğu yanlışların en çarpıcı örneklerinden biridir. “Tarih 6 Mayıs
1972, Ağızları bıçak
açmıyordu. Gözler kör,
kulaklar sağırdı. Hüküm verildi,
kalemler kırıldı. Deniz, Yusuf ve
Hüseyin… Gencecik 3 fidan. İdam edildi.” Yusuf ve Hüseyin
on beş-yirmi dakikalık bir süreçten sonra can verirken, benim sınıf arkadaşım
Deniz Gezmiş, 1.91’lik o yiğit tam elli iki dakika süreyle ölüme karşı direndi,
ölüme karşı da savaş verdi. Böylesi korkunç bir işkenceyi düşünmek hepimizin
tüylerini biliyorum ki diken diken etmiştir ama
maalesef bu doğrudur. Çağdaş demokrasilerde idamlar insanlık suçudur, ama 2
Mayıs 1972’deki Meclis, maalesef bu suça iştirak etmiş ve bu suçu hukuki hâle
getirmiştir. Bu arkadaşların
suçları neydi? Gençtiler, bilgili, birikimli, her şeyden önemlisi
yurtseverdiler. Zenginlik peşinde koşmadılar. Arabaları, yatları, katları
olmadı ama idealleri vardı. Bu ideal, hepimizin olduğu gibi 68 kuşağının tam
bağımsızlık idealiydi. Değerli
arkadaşlar, düşünüyorlardı, sorguluyorlardı, tartışıyorlardı, öyle yapıldı.
“Hırsızlık, yolsuzluk, yoksulluk, savurganlık bitsin.” diyor, demokrasi ve
adalet istiyorlardı, aynen şimdi olduğu gibi. Şimdi aradan geçen otuz altı yıl
sonra hepimiz diyoruz ki veya bazı arkadaşlarımız diyor ki: “Ne kadar
haklılarmış.” Bugün ülkemizin tam bağımsız olduğunu söylemek sanıyorum hepimiz
için bile mümkün değildir. Ama 68 kuşağının tek amacı bu tam bağımsızlıktı. Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifim bir itibar iadesi talebi
değildir. Çünkü bunların toplumda zaten itibarları vardır. Bugün onlar
anılıyor. Ama o gün onların idamına el kaldıranların ülkede esamisi bile
okunmuyor. Mahkeme Savcısının “Onlar mahkemeye iyi davransalardı indirim
uygulanır, cezaları müebbede çevrilebilirdi.” diye bir peşin yargısı ve hukuk
dışı kararını ortaya koymaktadır. Yapacağınız
tercihle, otuz altı yıl sonra da olsa bu ön yargılı karara, hukuk dışı
yanlışlığa ortak olmayalım. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. BÜLENT BARATALI
(Devamla) – Sizlerden bu talebin gündeme alınmasını diliyor ve izin verirseniz
bir şiir okumak istiyorum. Şiirin ismi: Mare Nostrum, “Bizim Deniz”
demek. “En uzun koşuysa
elbet Türkiye’de de devrim O, onun en güzel
yüz metresini koştu, En sekmez luverin namlusundan fırlayarak… En hızlısıydı
hepimizin, En önce göğüsledi
ipi… Acıyorsam sana
anam avradım olsun Ama aşk olsun
sana çocuk, aşk olsun.” Teklifimin
gündeme alınmasını tekrar diler, hepinize saygılar sunarım. (CHP ve DTP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Baratalı. Önerge üzerine
ikinci söz, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e
ait. Buyurunuz Sayın Öztürk.(CHP sıralarından alkışlar) ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bülent Baratalı ve
arkadaşlarının verdiği önergeyle ilgili ben de söz almış bulunuyorum. Özellikle
1968-1972, 12 Eylül sürecini yaşayanlar ya da yaşamayıp bu süreci sonradan
okuyanlar ya da televizyonda “Hatırla Sevgili” dizisini izleyenler, bağımsız
mahkemelerin olmadığı, güvenceli yargıçların bulunmadığı zamanlarda ne olduğunu
çok acı bir şekilde göreceklerdir. Bundan kırk yıl
önce Avrupa’da, Amerika’da esen gençlik rüzgârları Türkiye’yi de etkilemiştir.
Amerika ve Avrupa ülkeleri bunları demokrasi içerisinde çözmüş ama ülkemizdeki
gençlik hareketleri mevcut iktidardan idamla, kanla, tankla, topla
susturulmuştur. 68-72 sürecinin liderleri bizde öldürülmüş, idam sehpalarına
çekilmiş, kimileri de katledilerek öldürülmüş ama Avrupa’da o kuşağın
temsilcileri bakan olmuştur. Değerli
milletvekilleri, 68 kuşağının temsilcilerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan bundan tam otuz altı yıl bir ay dört gün önce şafak vakti idam
sehpasına çekilmişlerdir. Onları yargılayan mahkemelerin bağımsız olmadığı,
hâkimlerin de yargıç güvencesine sahip olmadığı, bugün hangi siyasal düşünceden
olursa olsun tüm hukukçular tarafından kabul edilmektedir. Onlar aslında
yargılanmamışlardır, onlar 353 sayılı Askerî Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama
Usulü Hakkındaki Kanun’la kurulan, bu Kanun’a göre yürütülen, emir ve
talimatları zamanın sıkıyönetim komutanlarından alan mahkemelerce, sözüm ona
yargılanır gibi yapılmışlardır. Avukatların ilk duruşmada sundukları Anayasa’ya
aykırılık iddiaları dinlenilmemiştir. Yargılama sürecinde avukatlar bile
sorguya çekilmiştir, avukatlar bile tutuklanmıştır, hatta idamdan sonra bile
avukatların yargılaması daha devam ettirilmiştir. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Aynen sizin gibi. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, insanlar birbirleriyle konuşarak anlaşırlar,
hayvanlar ise tokuşarak, koklaşarak anlaşırlar. Ben düşüncelerimi burada ifade
ediyorum. Siz düşüncelere katılmayabilirsiniz ama demokratlıktan, özgürlükten
bahsedenler, karşıdaki düşünceleri istemeseler de, sevmeseler de o düşünceleri
hazmetmesini bilmelidirler diye düşünüyorum. Değerli
arkadaşlarım, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ne için mücadele
ettiği bugün bellidir. Ne için asıldığı da zamanın Mahkeme Başkanı Ali Elverdi’nin idamlar bittikten sonra avukatlara söylediği
“Siz avukat olarak elinizden gelen her şeyi yaptınız, ama bu iş başka iş.”
demesiyle daha da anlaşılmaktadır. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – 60 İhtilali’nin Mahkeme Başkanı da aynı şeyi
söylemişti. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – 60 İhtilali’ni de söylüyorum, demagoji yapmaya gerek yok. Olağanüstü dönemlerde… Bir
ülkede hukuksuzluk, keyfîlik varsa mutlaka o dönemlerde olağanüstü yönetimler
vardır. Ben 60 İhtilali’ni de söylüyorum. Ben idam
cezalarına karşıyım. İdam cezaları bu ülkede ceza hukuku açısından teknik
değildir. Ben tüm ihtilalleri söylüyorum değerli
arkadaşım. Sevgili
arkadaşlarım, şimdi Deniz Gezmişler, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanları anlamak
lazım. Otuz yıl geçtikten sonra daha hâlâ onları anlamamışlarsa buna bizim
diyecek hiçbir lafımız yoktur. Bakın, Hüseyin
İnan idam sehpasında “Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve
bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan
sonra da bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve
yaşasın devrimciler.” demiştir. Değerli
arkadaşlarım, o dönem bunlara isnat edilen suç, Türk Ceza Kanunu 146/1’inci
maddesiydi. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Oysa bu maddenin bu suçta tanımlanan suç tipi, unsurları olmadığını
o dönemde yargılayanlar da biliyor, bugünkü hukukçular da biliyor. O nedenle,
Meclis o zaman bir karar vermiştir. Bu karar yanlıştır. Bu kararın yanlış
olduğunu o gün ellerini kaldıran milletvekilleri söylemişlerdir. Şimdi yapılması
gereken, demokrasi adına, özgürlükler adına, insan hakları adına, o zaman
alınmış yanlış kararın geri alınmasıdır, düzeltilmesidir. O nedenle, Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmelerine ilişkin Yasa’nın
yürürlükten kaldırılmasına ilişkin bu teklife destek vermek, oy vermek, bunun
doğrudan gündeme alınmasını sağlamak bir demokratlık görevidir, bir
yurtseverlik görevidir. Hepinizin desteğini bekliyorum. Hepinize saygılar
ve sevgiler sunuyorum. (CHP ve DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Öztürk. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. On dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati: 18.27 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 18.54 BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK
(Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum. Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer
alan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) B) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı: 219) (x) BAŞKAN –
Komisyon? Yerinde. Hükûmet? Yerinde. Geçen birleşimde
10’uncu madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmış ve İç Tüzük’ün 72’nci maddesine
göre verilen önerge işleminde kalınmıştı. Şimdi önergeyi tekrar okutup
oylarınıza sunacağım. Önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 219 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesinin görüşmelerinin İç Tüzük’ün 72’nci maddesi
uyarınca devam etmesini arz ederiz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel karar yeter sayısı… BAŞKAN – Peki,
arayacağız efendim. Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır; kabul edilmemiştir. 10’uncu madde
üzerinde beş önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutuyorum:
(x) 219 S. Sayılı
Basmayazı 09/05/2008 tarihli
102’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
“Madde 10 – 2954
sayılı Kanunun; 31 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “Yayın Denetleme Kurulu
Başkanlığı” ibaresi “Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı”
şeklinde değiştirilmiş, 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e)
bentleri, 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi; 13 üncü maddesinin
beşinci fıkrasının (b) bendi, 14 üncü maddesi, 25 inci maddesi, geçici 1 inci,
geçici 2 nci, geçici 3 üncü, geçici 4 üncü, geçici 5
inci, geçici 7 nci, geçici 8 inci, geçici 9 uncu,
geçici 10 uncu maddesi ile 13/04/1994 tarihli ve 3984
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 24 üncü
maddesinin dördüncü fıkrası ve Geçici 8 inci maddesinin birinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.” BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım önergenin metni biraz önce okunan önergeyle
aynı olduğundan sadece imza sahiplerini okutuyorum:
BAŞKAN – Şimdi
okutacağım üç önergenin metinleri de aynı olduğundan üç önergenin işlemlerini
ve oylamalarını birlikte yapacağım. İstemleri hâlinde, önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim. İlk önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 10’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
“Madde 10- 2954
sayılı Kanunun; 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri, 13
üncü maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi ve 25 inci maddeleri ile 13/04/1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve
Geçici 8’inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.” BAŞKAN – İkinci
önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
BAŞKAN – Üçüncü
önergenin imza sahibini okutuyorum: Kamer
Genç Tunceli BAŞKAN - En son
okuttuğum aynı mahiyetteki üç önergeye Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Katılamıyoruz
efendim. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Öğüt konuşacak efendim. BAŞKAN – Sayın Ensar Öğüt, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar) ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; vermiş olduğum önergem üzerine
söz almış bulunuyorum. TRT’nin
Türkiye’miz ve dışarıda yaşayan Türkler için çok önem taşıdığını biliyorum.
Ancak, TRT’nin Türk toplumunun gelenek ve göreneklerine göre çok fazla doğru
program yapmadığına inanıyorum. Bir de en önemlisi, TRT’nin Türkiye’nin
gerçeklerini yansıtan programlar yapmadığını düşünüyorum. Şimdi burada
açıklıyorum: Türkiye’de, Doğu Anadolu’da, Güneydoğu’da bu kadar yoksul ve işsiz
insan varken; Doğu Anadolu’da, Güneydoğu’da köylerde yol yokken, köylerde su
yokken, Doğu Anadolu’nun 16 ilinde 2,5 milyon insanın tuvaleti ve banyosu
yokken, TRT bu programları niye yapmıyor? Bu, çok önemli değerli arkadaşlar. İnsanlar göç
vermiş, bölgeler boşalmış, köyler yıkılmış, TRT bu programları yapmıyor, farklı
programlar yapıyor. Şimdi, Sayın
Genel Müdürden rica ediyorum, sizden istirham ediyorum: Anadolu’nun her
tarafında festivaller yapılıyor, bu festivallere lütfen çok geniş yer verin o
bölgenin kalkınmasını istiyorsanız. İşte, Ardahan’da Bal Festivali yapılıyor.
Ardahan’ın balı çok meşhur ama tanıtamıyoruz. Malatya’nın kayısısı çok meşhur
ama fazla tanıtılamıyor. Şimdi, burada saydığınız zaman; Antalya’nın portakalı
meşhur, Trakya’nın başka şeyi meşhur, her yerin meşhur bir şeyi var. Yani, ben
şunu söylüyorum: Anadolu’da üretilen, köylünün ürettiği, alın teriyle ürettiği
mamullerin festivalleri olurken bunları TRT tanıtsın, göç vermiş, büyük
şehirlere oturmuş insanlar memleket özlemleriyle hiç olmazsa yaz tatillerini
memlekette geçirsinler. Şimdi, bizim,
Damal’da Atatürk izinde ve gölgesinde bir festivalimiz var. Buna hiç, doğru
dürüst TRT önem vermiyor. Ben buradan söylüyorum. TRT niçin var? Türkiye
Cumhuriyeti devletini kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün her yıl Damal’da dağlara
düşen gölgesi var. Hiçbir lidere nasip olmamış; Allah, hiçbir lidere, kendi
kurtarmış olduğu topraklarında güneş batarken kendisini doğurmamış. İnsan
eliyle yapılamayacak kadar mükemmel bir tablo. Akşam saat 18.00 sularında
dağların gölgesine Atatürk çıkıyor; şunu tanıtamıyoruz. Doğu Anadolu yoksul,
işsiz. E, bunu tanıtsak iç turizm, dış turizm o bölgeye gittiği zaman, o zaman
o bölge kalkınacak; sadece Damal, Ardahan değil. Ardahan’da Bal Festivali,
Göle’de Kaşar Festivali… Mesela benim kendi bölgem olduğu için söylüyorum. Kaşar peyniri tamamen organik. Göle Festivali’ne her yıl
50-60 bin kişi gelir, doğru dürüst bir tanıtım olmaz. Posof’ta Halk Ozanları
Festivali olur. Şimdi Çıldır’da Göl Festivali’miz
var. Bunları tanıtamıyoruz. Kars’ta var, Ağrı’da var, Van’da var, Iğdır’da var.
Şimdi, Iğdır’ın kayısısı hakikaten çok kaliteli. Yani,
bugün Malatyalılar alınmasın ama Mevlüt’çüğüm,
Iğdır’ın kayısısı çok kaliteli. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, karşılaştırma yapma, sakın ola ki ona girme! Sen
Ardahan’dan konuş Ardahan’dan! ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – Belki sizinki dayanıklı ama bizimki çok kaliteli. İnanın, yemin
ediyorum… Bunların tanıtımıyla ilgili, Sayın Genel Müdürümden ben istirham ediyorum… Şimdi, bizim
bölge… Bakın, bütün dünya organik tarıma gidiyor, ekolojik
tarıma gidiyor. Doğu ve Güneydoğu’da etimiz de organik, sütümüz de organik,
peynirimiz de organik, balımız da organik, her şey organik. Ee,
bunların tanıtımını yapmıyoruz, her türlü karışımlı olan gıda maddelerini
çocuklarımıza yediriyoruz! Ama burada TRT’ye bir görev düşüyor, bunu tanıtsın. Bir de bir şey
diyeyim arkadaşlar: Anadolujete binen var mı? Anadolujet uçakları çıktı; biliyorsunuz, Türk Hava
Yollarının birlikte olduğu uçak. Yahu, değerli arkadaşlar, ben o uçakla
yolculuk ettim, utandım. “Anadolu” ismini lütfen ya kaldırsınlar ya da doğru
dürüst hizmet versinler. Şimdi, biniyorsunuz uçağa, bir su veriyorlar bir de
kek. Orada, Kars’a giderken bir vatandaş dedi ki: ”Ya bir çay içeyim, ben çay
içmek istiyorum.” “Çay veremeyiz.” dediler. “Kahve…” “Kahve de yok.” Böyle bir
şey olabilir mi arkadaşlar ya? Yani, çay ve kahve… “Kahvenin kırk yıl hatırı
var.” derler ya. Yani, Anadolujet TRT’de reklam
yapıyor: ”Anadolujete binin.” Tamam, hepimiz binelim,
devletin kuruluşu ama kardeşim, yani, lütfen, sizden rica ediyorum… Yani, bu
tutanaklardan ilgili sayın bakan alsın, bu AnadolujJete
talimat versin. Anadolu’nun topraklarını vatan yapan ve Anadolu’nun kahrını
çeken, bu ülkenin temel taşı olan insanlara hizmet bir suyla olmaz, ayıptır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayın. ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – Destekliyorsunuz değil mi, sağ olun, Polat’çığım
teşekkür ederim. Bak, hemen Zonguldak destekledi. Şimdi, değerli
arkadaşlar, toparlayacak olursak, memleket bizim, ülke bizim, insanlar da
bizim, bu Meclis de bizim. Bizi seçti insanlar, getirdi buraya, kanun
çıkarsınlar, Türkiye’yi iyi yönetsinler, kavga etmesinler… Biz kavga etmeden
birbirimizi dinleyeceğiz, medeni insanlar gibi anlayacağız, hoşgörüyle,
sağduyuyla birbirimize yaklaşacağız ve de ülkeye hizmet edeceğiz. İşte, ben, Anadolujetin bundan sonra daha iyi hizmet edeceğine
inanıyorum ama TRT’nin bütün Anadolu’ya, Edirne’den Ardahan’a kadar, bütün
festivalleri, bütün etkinlikleri vererek, bölge insanlarına büyük katkı
sunacağını umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Öğüt. Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum. Gerekçe: Anayasa’nın
133’üncü maddesindeki özerklik ilkesine uygun olarak TRT personelinin özlük
haklarının Kurum Yönetim Kurulu tarafından belirlenmesi amaçlanmıştır. BAŞKAN - Sayın
Genç, aynı mahiyetteki üç önergenin üçüncü söz sahibi. Buyurunuz. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı Radyo
Televizyon Kanunu’nun 10’uncu maddesiyle ilgili olarak verdiğim bir önerge
üzerine, önergemi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. Değerli
milletvekilleri, geçen perşembe günü Duisburg’da
Tuncelilerin bir tanışma toplantısı vardı, Almanya’ya gittim. Almanya’da
havaalanından inince, Alman polisi daha ben uçağın kapısındayken -elimde
kırmızı pasaport var- “dur” dedi. Ondan sonra… FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) – Biz de çıkıyoruz. KAMER GENÇ
(Devamla) - Herhâlde siz tembihlemişsiniz. Oraya adam… O polisin de herhâlde
siz kulağına bir şeyler üfürmüşsünüz! Ondan sonra “Ne
var?” dedim. “Efendim, dönüş biletini göster.” dedi. Bakın, o kadar çok
basitleştiriyorsunuz ki olayları… Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir
parlamenteriyim, kırmızı pasaport taşıyorum. Benim Türkiye Cumhuriyeti
devletinin şerefine uygun bir muameleyle karşı karşıya kalmam lazım. Bu, sizin…
Tabii, bu devletin şerefi, onuru, haysiyeti, dışarıdaki görüntüsü birileri için
belki bir değer ifade etmez ama benim için çok değer ifade eder. Yani o polise
tokadı yapıştıracaktım. Özellikle de olay yaratacaktım ki hele gelsin de beni
şey etsinler. Şimdi, bu
devletin dış işleri politikasını izleyen, nerede, kim var ya? Yani şimdi ben bu
sene 2 defa gittim yurt dışına, ikisinde de kırmızı pasaport görünce kan gören
boğaya dönüyor, Türk pasaportunu görünce. Bunlar önemli. Size bir şeyler
söylemek istiyorum, ister anlayın ister anlamayın. RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Dışişleri Bakanı şikâyet etmiştir seni! KAMER GENÇ
(Devamla) - Bunu gidin, kendi Dışişlerinize söyleyin, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bir parlamenterine gösterilmesi gereken saygıyı göstersinler. Siz
onları VIP’ten geçiriyorsunuz, özel şeylerden
geçiriyorsunuz… Sizin için bir değer ifade etmeyebilir ama benim için değer
ifade ediyor. Değerli
milletvekilleri, şimdi, TRT gibi çok saygıdeğer bir kurum… Türkiye'nin
kurumlarının saygıdeğer olabilmesi için başına gelen yöneticilerin de
saygıdeğer olması lazım. İşte -Sayın Başkan geçen hafta yine TRT kanunu
görüşülüyordu- ben olsaydım… Meclis Başkan Vekilliği koltuğunda oturan arkadaşa
“TRT Genel Müdürünü bu salondan çıkar.” dedim. Niye “çıkar” dedim? Buraya
gelen, bu Hükûmetin yanında oturan bürokratlar
Türkiye Büyük Millet Meclisine saygı göstermek zorundadır. Kendisi, kendi
maaşıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine yanlış bilgi verdi. (AK Parti
sıralarından gülüşmeler) Bakın beyler, ben size ciddi söylüyorum. Ben otuz
senedir bu kürsüde konuşuyorum. Ben alaylı bir şey konuşmuyorum. Burada bu
kişilerin… Eğer böyle bir işlem yapılsaydı bundan sonra buraya gelen müsteşar
da, genel müdür de, bürokrat da burada bu Parlamentonun en azından bir ağırlığı
olduğunu, en ufak bir hata yaptığı zaman burada Meclis Başkanı olan kişinin
kendisi tarafından bir tepki gösterileceğini bilir ve ona göre de burada
ayağını denk alırdı. Ama yapılmadı. Neyse, yapılmadı, devam edin. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, ben burada geçen hafta da konuştum, Sayın Bakan “Efendim,
Aleviler adına seni protesto ediyorum.” dedi. Böyle bir şey yok. Ben zaten
ayrımcılığa dayalı bir lafı ağzıma almak istemiyorum. Ama inanmanızı istiyorum,
ister inanın ister inanmayın. Bakın, Sabah gazetesinin Avrupa şeyinde “Tunceli
toplantısında meydanda 12 bin kişi var.” Getirip size gazetenin kupürünü gösterebilirim. O kişilerin karşısında konuştum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğinden, bütünlüğünden bahseden bir insanım daima.
Bu memleketin haysiyeti hepimizin haysiyeti, birliği ve bütünlüğü… Ama, şimdi, bu memlekette bunu korumak için herkesin kendine
bir çeki düzen vermesi lazım. Ben dedim ki: “Sayın Bakan, bakın, mesela bana
buradan geçen hafta bir şey geldi. Bu TRT Genel Müdürü 500 tane geçici işçiden
12 işçinin sözleşmesini yenilememiş, 12’si de Alevi! Bunları yaparsanız, bakın,
sıkıntı yaratır memlekette.” Yahu, artık… Bakın, size söyleyeyim, siz bir
zamanlar bu kürsülerden bağırıyordunuz “İmam-hatip mezunlarını bir göreve
almıyorlar.” diye. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Öyle bir şey yok. KAMER GENÇ
(Devamla) – Ama, şimdi aynı bağırtıyı yaptığınıza göre
Alevi inançlı insanlara karşı da ayrımcılık etmeyin. Bunu söylemek de bizim
hakkımız. Bunu ayrımcılık yapmak için demiyorum. Doğru dürüst işlemler yapalım
diyoruz… Ha, şimdi çıksın, burada söylesin aksini. Ama eğer yalan söylerse, ben
bunun hesabını size sorarım. AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Senin söylediğin yanlış oldu. KAMER GENÇ
(Devamla) – Ya, ben sana söz söylüyorum… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. KAMER GENÇ
(Devamla) – İşte, diyorum ki: “500 tane geçici işçinin içinden 12 tane geçici
işçinin mukavelesini yenilememiş, 12’si de Alevi.” AHMET YENİ
(Samsun) – Nereden biliyorsun? KAMER GENÇ
(Devamla) – Bana öyle bilgi geldi. AHMET YENİ
(Samsun) – Yanlış söylemişler. KAMER GENÇ (Devamla)
– Yanlış bilgiyse çıksın söylesin be kardeşim! Sen vekili misin onun? Çıksın
söylesin. (AK Parti sıralarından gürültüler) Yani, şimdi ben size buradan bir
şeyler söylüyorum. Bakın, böyle yani… Bakın, sizin daha
sinirleriniz bozulmuş. Bence siz kendinizi rehabilite
edin. Yahu, şimdi burada da insanları konuşturmuyorsunuz. Bu olur mu sayın
milletvekilleri? İktidar partisindekiler konuşmaz, muhalefetin sesini dinler.
Siz böyle devam ederseniz bu iktidarınıza devam edemezsiniz. Rica ediyorum
yahu! Şimdi burada, bugün milletvekili arkadaşımız çıktı, daha ağzından laf
çıkmadan başladınız saldırmaya. Ee, peki, biz bu
kürsüden neyi konuşacağız? Onun için, bu
Genel Müdürün TRT’nin başına gelmesi TRT için çok büyük şanssızlık. Tamamen
taraflı, ön yargılı, kendi adamlarını işe alan, TRT’nin yayın politikasını dumura uğratan, o TRT’ye en ufak bir değer kazandırmayan bir
kişi. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ
(Devamla) – Böyle bir kişiyi siz nasıl Genel Müdürlüğe getiriyorsunuz? Beyler
yani… BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç. KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, daha sürem dolmadı. Bir dakikam var herhâlde. BAŞKAN – Son bir
dakikanızı verdim efendim. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yani, o bakımdan, böyle bir kişiyi Genel Müdürlükte tutmakla, ne kendinize
ne memleketinize ne milletinize fayda sağlamazsınız. Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Genç. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir. Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önergenin metinleri aynı olduğundan iki
önergenin işlemlerini ve oylamalarını birlikte yapacağım. İstemleri hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim. Buyurunuz. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları “Madde 10 – 2954 sayılı Kanunun; 31 inci
maddesinin birinci fıkrasında geçen “Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı” ibaresi
“Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı” şeklinde değiştirilmiş;
4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri, 10 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi; 13 üncü maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi,
14 üncü maddesi, 25 inci maddesi, geçici 1 inci, geçici 2 nci,
geçici 3 üncü, geçici 4 üncü, geçici 5 inci, geçici 7 nci,
geçici 8 inci, geçici 9 uncu, geçici 10 uncu maddesi ile 13/04/1994
tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve Geçici 8 inci maddesinin birinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.” BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılıyoruz efendim. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan. BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 5 inci
maddesi ile 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde
değişikliğe gidilmiş Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı kaldırılarak Yayın
Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı kurulmuştur. Bu sebeple 31 inci
maddede değişiklik gerekmektedir. 2954 sayılı
Kanunun söz konusu geçici maddeleri, 2954 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14/11/1983 ve 01/01/1984 tarihlerine rastlayan yeniden
yapılanma düzenlemelerine yönelik hukuki metinler olduğundan, tereddüt
oluşmaması için yürürlükten kaldırılması öngörülmüştür. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Karar yetersayısı istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Peki. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arıyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir. Kabul edilen
önerge doğrultusunda 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 11’inci maddeyi
okutuyorum: MADDE 11- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN – 11’inci
madde üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal. Buyurunuz Sayın
Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye
Radyo Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı’nın 11’inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlarım, bu kanunun 1’inci maddesinde konuşurken Türkiye’de 59’uncu Hükûmetin yaptığı ve her zamanki gibi sözde bıraktığı
İletişim Şûrası notlarından bir aktarma yapmıştım. İletişim Şûrası 20-21 Şubat
2003, Kamu Yayıncılığı ve TRT Komisyonu Raporları’ndan sizlere bir pasajı
tekrar aktarmak istiyorum. Bu pasajlardan bir tanesinde, TRT’nin diğer yayın
kuruluşlarından farklı olarak frekanslar dışında kamusal kaynakları kullanan
anayasal bir kamu kuruluşu olarak toplumun bütününe yönelik sorumluluk ve
yükümlülükleri olduğu ifade ediliyor. 2003 yılında bu ifade yapılmış ve bugüne
kadar da gelinmiş. Yani bir beş yıl aradan geçmiş. Burada ne demek
isteniyor? Toplum, bu Kurumuna, her harcadığı elektrikten yüzde 2 pay veriyor.
Dolayısıyla elektriğini tüketen ve her Türk vatandaşın tamamına hitap eden bir
yayıncılık yapma gereği TRT’nin vardır. Eğer bu yayıncılık anlayışını bir parti
veya bir düşünce adına yaparsa, toplumu yaralar. Yani TRT, yüzde 40’ların yayın
aracı değildir, buna çok dikkat etmek gerekiyor. Bir pasaj daha:
“TRT bütün yurttaşlar için kamu gücü ve kamusal kaynaklar kullanarak işleyen
bir kamu kurumudur. Bütün yurttaşların vergi niteliğindeki kaynaklardan finanse
edilen bu hizmet, hiçbir ayrım yapmadan, Anayasa’daki eşitlik ilkesi gereği
bütün yurttaşları kapsamalı; hükûmetin değil, tüm
toplumun sesi olmalıdır.” Şimdi ben bunu pasaj olarak okumamış olsam sanki
kendi sözümmüş gibi algılayacaksınız. Ama bu, 2003 yılının İletişim Şûrasından
çıkan bir karar. Değerli
arkadaşlarım, burada TRT’nin yayıncılığıyla ilgili böyle bir karar çıkmış.
Bundan itibaren de aynı anlayış ve mantık maalesef de devam etmiş. Nedir bu
kararlar? Bunlar da Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın içerisine de konulmuş. Bir konu daha:
“TRT’nin yapması gereken kamusal yayıncılık hizmetinin, devletin eğitim, sağlık
hizmetleri gibi kâr amacına yöneltilmeyen, rating
endişesi gütmeyen, devletin kaynaklarıyla karşılanan yansız, özerk ve laik bir
hizmet olması.” Vurgulanan konulardan bir tanesi. Bakın,
TRT’de biz çoğu zaman seyrediyoruz, izliyoruz, izlediğimizde bir şeyleri
görüyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yeterli yayın yapılmadığını
görüyoruz. Son zamanlarda hepimizi ilgilendiriyor, hepimizi üzüyor, Tuzla
tersanelerindeki ölümleri hep beraber izliyoruz. Bunun nedenleriyle ilgili
ciddi bir yayın yapıldığına hepimiz şahit olduk mu? Olamadık. Bakın, mensubu
bulunduğum Amasya’nın, Çorum’un, Karabük’ün çevresinde –şu anda Kırıkkale’ye de
sirayet etti- bir kene vakası var. Bu konuyla ilgili, mücadeleyle ilgili bir
ciddi yayın var mı? Yok. Dolayısıyla bu konulara eğilinmesi
gerektiğini de buradan tekrar hatırlatmak istiyorum. Yapılan yayınlara
baktığımızda, bir kanalın eğitim, sağlık konularıyla ilgili yeterli yayıncılık
yapmadığını görmekteyiz. Bu kanunla Avrupa kamu yayıncılarını izlediğimizde ne
kadar yetersiz kaldığını da göreceğiz. Şûranın laik
yayıncılık adına yapmış olduğu tavsiyeye de Kurumun hassasiyet göstermesi
gerektiğini bir kez daha Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hatırlatmak
istiyorum. Bu konuyla alakalı olarak bu kürsüde konuşma yapan İzmir
Milletvekilimiz Sayın Bülent Baratalı bir miktar değinmişti. Biraz da ben bu
konuyla ilgili açıklama yapmak istiyorum. Değerli
arkadaşlarım, 23/5/2008, TRT’de bir haber veriliyor:
“Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, üniversitelerde baş örtüsü serbestliği
getiren Anayasa değişikliğinin iptaline ilişkin davanın haziran ayının ilk
haftası görüşüleceğini söyledi.” Bu tarihte hem bir mahkeme süreci sürüyor hem
de bu konu baş örtüsü değil, türban ve burada yanlı
bir yayın görüyoruz. İkincisi, yine…
“Haşim Kılıç Anayasa Mahkemesine gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
-Altını çiziyorum bundan sonra- Özgürlüklerin kapsamını genişleten Anayasa
değişikliğinin bazı maddelerinin iptali veya yok sayılmasına karar
verilmesine…” Ve haber devam ediyor. Neyin
özgürlükleri genişletildi? Ve özgürlüklerin genişletilmesi değil, devletin
temel bir ilkesine saldırı olduğu nihayet ortaya çıktı. TRT’nin yapmış
olduğu… (AK Parti sıralarından gürültüler) ASIM AYKAN
(Trabzon) – O sizin görüşünüz… HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Efendim, gelin konuşun, cevap verin. ASIM AYKAN
(Trabzon) – Size göre… Sizin kafanız öyle! HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Siz de gelin, size göre neyse konuşmanız, cevap verin. Bakın, TRT bu
konuda yanlış yayın yapmıştır; bu konuda uyarıyoruz. Ve TRT’deki
kadrolaşmayla ilgili çok yeterli laflar söylendi, bu konuyla ilgili çok özel
şeyler söylememize gerek yok. Yalnız, TRT’yle ilgili yapılan bir uyarıyı da
yine Şûradan, Şûra yayınlarından söylüyoruz. Şûra, artık, bu konuyla ilgili
fakülte mezunlarının TRT’de çalışmasını öneriyor. Bu konuyla ilgili hiçbir
gayret olmamış. Ve haber alıyoruz ki, TRT’de Haber Müdürlüğüne laborant, Yayın
Dairesi Başkanlığına ilahiyat fakültesi mezunları geliyor. Bu konuda hassas
olmalıyız, bu konudaki hassasiyetimizi de ortaya koymalıyız. Çalışanların
kendi örgütleri aracılığıyla yönetime katılmaları, yeterli sendikadan iki
üyenin yönetim kurulunda bulunması gerektiği yine bir şûra kararı olarak çıkmış
ve Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın içerisine alındığı hâlde bu yasada bunu
görmemiz, çalışanların katkısını görmemiz mümkün değil. Değerli
milletvekilleri, demokratik ülkelerde en temel yönetim anlayışı çalışanların
yönetime katılması, örgütlü görüşlerin, sendikaların iş yerine sahip çıkması…
Bu anlayış Avrupa Birliği sürecinin yaşandığı bir ülkede üstelik kamu
yayıncılığı yapan bir kurum için geçerli değil midir? Her alanda demokrasiyi ön
plana çıkaran, demokratik yaşamı öneren Hükûmet,
çalışanların bu isteklerine daima sırt çevirmiştir. Burada kamu
yayıncılığıyla ilgili objektifliğini ortaya koyacak. Biz kamu yayını yapan bir
sürü kuruluşlar biliyoruz ve dünyada bunların hepsini de izliyoruz. BBC muhabirinin Tony Blair’e sorduğu soru
cesaretini, acaba Türkiye’de bir TRT muhabirinin sorma şansı var mı diye de
sizlere soruyorum ve buradan şuna gelmek istiyorum: TRT’nin muhabirinin
mikrofonu uzatıp, acaba Sayın Başbakana “Sayın Başbakan, damadınızın yöneticisi
olduğu şirkete Türkiye’nin en büyük holdinglerine verilmeyen krediler
veriliyor. Bu konuda bir sözünüz var mı?” deme şansı var mı? Veya “Maliye
Bakanının çocukları özelleştirme kurumlarından ihale alan firmalardan iş
alıyorlar, haksız rekabet sonucu kazanç elde ediyorlar?” sorusunu sorma hakkı
var mı TRT muhabirinin? Veya “Şahsınızın ve Ulaştırma Bakanınızın oğulları gemi
işlerinde olmadık mesafeler, kârlar aldılar?” diye bu konuda soru sorma hakkı
var mı? Veya çok basit bir şeyde, demin de anlatmaya çalıştığım “Dokunulmazlık
zırhı nedeniyle hakkınızda ve bazı parti yöneticisi milletvekilleri hakkında
davalar adliyenin raflarında tozlanıyor. Dokunulmazlıkla ilgili düşünceniz?” deme
şansı acaba bir TRT muhabirinin var mı? İşte özerk
TRT’cilik ve editöryal bağımsızlık dediğimiz şey,
İtalya’nın RAİ’sinde, İngiltere’nin BBC’sinde,
Fransa’nın televizyonunda var. Ama, maalesef, hep
özenle oraya, Avrupa Birliği diye koşuyoruz, öykünüyoruz ama bu konuyla hiçbir
tedbiri bu yasada almadığımızı da ciddi bir şekilde görüyoruz. Değerli
arkadaşlar, Sayın Bakanımıza da bu konuda madem bu TRT yasası gelmişken, bir
fırsat geçmişken de bir konuyu da aktarmak istiyorum. Bundan sonra buraya
yönetici atarken, ayrıca TRT’yi tanıyan yöneticiler atayın. Bakın, Yönetim
Kurulu üyeleri TRT Genel Müdürüne rapor hazırlıyorlar ve bu raporlarını da
imzalayarak 4/10/2007 tarihinde veriyorlar. Bakın, bu
raporlardan bir tanesi Sayın Bakanım, bu, TRT’ye 4/10/2007
tarihinde hazırlanan bir rapor. Dört numaralı bent: “Müzik arşivleri daire
başkanları uhdesinde bulunan arşiv materyalinin tam bir envanterinin
çıkarılması…” Buraya yönetici olmuş, üç senedir yöneticilik yapıyor, ama TRT’de
müzik arşivleri dairesi başkanlığı olmadığını, TRT’nin bir Yönetim Kurulu üyesi
bilmiyor; bu, olacak şey değil, anlaşılır değil! Dolayısıyla TRT Yönetim Kurulu
oluşturulurken her zaman için, başından da söylüyoruz, Danıştay’ın size
uyarıları da var, o uyarıları da göz önüne alarak gerçekten objektif kriterlerle yöneticilerin atanması gerekir diyoruz. Danıştay, açılan
bir dava sonucu TRT’yle ilgili görüşünü şu şekilde açıklıyor: “TRT yayınlarının
tarafsızlığından anlaşılması gereken, Kurumun yayınlarında, idari vesayeti
altında olduğu yürütme organı da dâhil, hiç kimseden emir almaması; toplumsal,
siyasi, etik, inançsal... hiçbir kurum ve kuruluşun
yanında yer almaması ve sadece Türk hukuk düzeninin temel ilkelerine ve
mesleğin evrensel kurallarına uygun bir yayıncılık faaliyetinde bulunmasıdır.”
diye Danıştay, kararlarında TRT’nin işleviyle ilgili bir karar veriyor. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; TRT’nin programlarıyla ilgili burada yeteri kadar
konuşma yapıldı… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Lütfen,
sözlerinizi tamamlayın. HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) - Bizler burada editöryal bağımsızlığın
sağlanması ve TRT’nin herkesin, 70 milyon insanın, evet, açtığı zaman bu haber
objektiftir, bu program hepimizin kültürünü yansıtıyor, Türkiye’yi yansıtıyor
demesinin tek nedeni, burada çok ciddi bir tavır alarak TRT’yi objektif bir
kurum hâline getirmeniz. Getirmezseniz, beş yıllık iktidarınız boyunca
getirdiğiniz bu durumdan bir beş yıl sonra tekrar tartışma durumuna geçeceğiz
ve herkesin parasıyla, tükettiği elektrik paralarıyla, aldığı televizyonlara
ödediği bandrollerle, halkın kendiliğinden ödediği
kendi yayın kuruluşunu, bir kamu yayıncılığı anlayışı içerisinde izleme olanağı
bulamayacağız. Dolayısıyla, bu kanunun yeterli bir şekilde bağımsız bir
anlayışı, tarafsız, özerk ve editöryal bağımsızlığı
sağlayacak bir anlayışı getirmeyeceğini söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ünsal. 11’inci madde
üzerinde, gruplar adına ikinci söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’a aittir. (MHP
sıralarından alkışlar) Buyurunuz Sayın
Şandır. MHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın sonuna
geldik. Gerçekten yirmi beş yıl gecikmeyle, Türkiye için, Türk milletinin
geleceği açısından çok önemli bir kurumun işleviyle, fonksiyonuyla, görevlerini
yerine getirmesiyle ilgili yapılması gereken düzenlemelerin bu kadar gecikilmiş
olması tüm ülkeyi yöneten siyasi iktidarlar açısından bir handikap
olsa gerek. Zaman değişti, devir değişti, teknik değişti, dünya dengeleri
değişti. Dolayısıyla, Türk milletinin kültür değerlerini
gelecek nesillere aktarabileceği en önemli kamu kurumu olarak -diğer özel
televizyonlara böyle bir sorumluluk yüklemeye hakkımız yok ama- Türk milleti
adına görev yapan TRT’nin, Türk kültürünün değerlerini, kendin olmak, kendimize
ait değerlerimizi yaşatmak konusunda vazgeçilmez, önemli, stratejik değerde
görevi olan TRT’nin kanununun bu kadar uzun süre hiç dokunulmadan devam
ettirilmiş olması gerçekten Türkiye’de siyasetin, yönetimin zaafının en çarpıcı
örneklerinden biridir. Şimdi, siyasi
iktidar olarak beş yıl sonra, gerekçesi kendine ait, bu Kanun’da bazı
değişiklikleri düşünmüş ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun tasarısı
olarak sunmuş. Ama ne yazık ki incelediğimizde gördüğümüz hadise şudur: Bu
konuda yapılan değişiklikler ne çağı anlamak ne çağın getirdiği yeni misyonu kavramaktan çok uzaktır. Üç maddelik bir kanun
olarak gelmiştir. Sonra komisyonda, alt komisyonda tüm milletvekillerinin, tüm
gruplara ait milletvekillerinin gayretiyle bu kanun bir şekle getirilmiştir. Bize göre TRT’nin
misyonunu tanımlamakta bu kanun yeterli değildir.
Türkiye’nin gelecek öngörüsünü yani vizyonunu
tanımakta bu kanun yeterli değildir. Yayın ilkelerine hiç dokunulmamış.
Dolayısıyla, TRT, devletin herhangi bir kurumu gibi, atamaların nasıl
yapılacağını, yönetimin nasıl yapılacağını belirleyecek değişikliklerle çağa
ayak uyduracak bir kurum değildir. Bu sebeple, biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, bu kanunun yeterli olmadığını, bu kanunun hazırlanmasında,
hazırlayanların meselenin önemini müdrik olmadıklarını düşünüyoruz. TRT
yönetimini ve TRT’den sorumlu Sayın Bakanı bu konuyu yeniden düşünmeye… Yeni bir yüzyılın
başındayız, yeni bir binyılın başındayız. Küreselleşme denen bir olgu hayatın
her alanını kuşatmış bulunuyor. Değerli milletvekilleri, şuradan Tekrar ediyorum:
Bu kanun tasarısını hazırlayan yönetimin, TRT’nin misyonunun
ve Türkiye’nin gelecek vizyonunun idrakinde olmadığı kanaatindeyim. Bir fırsat
kaçırılmaktadır. Bu kanun çok daha kapsamlı, çok daha anlamlı, kucaklayıcı bir
şekilde hazırlanmalıydı. Değerli
milletvekilleri, biz, alt Komisyonda ve komisyonda bu kanuna çok ciddi katkılar
vermeye çalıştık. Bazı yanlış ve eksik gördüğümüz hususları da burada iktidar
partisinin grubuyla anlaşarak, bazı değişiklik önergeleri vererek düzeltmeye
çalıştık. Bazı adaletsizlikler vardı, düzeltmeye çalıştık. Bu noktada
“Uygundur, katılıyoruz.” diyerek meseleye destek veren Sayın Bakana, Sayın
Komisyona teşekkür etmiştim daha önce. Ancak bir yanlışı da ifade etmemiz
lazım: Bakınız, 6’ncı maddede bir önerge verildi. Bu önergenin altında imzası
olan arkadaşlarımızın hassasiyetine saygı duyuyorum, tepkilerine de saygı
duyuyorum ancak hangi gerekçe ile Türkçenin dışında bir başka lehçeyi, dili
TRT’nin resmî yayınlarına yerleştiriyorsunuz? Değerli
arkadaşlar, bir millet yaratmanın metotları bellidir, çok evrenseldir.
Emperyalizm dediğimiz hadise, kimlikleri, farklılıkları kimlikleştirerek,
kimlikleri resmîleştirerek milletleri, toplulukları milletleştirir ve
milletleri parçalar. Bütün Afrika’yı böyle parçaladılar, bütün Osmanlı
coğrafyasını böyle parçaladılar. Bu coğrafyada yaşayan herkes bizim
kardeşimizdir. Kimse kimseden rahatsız değildir. Herkes keyfine nasıl geliyorsa
öyle türkü söylesin, öyle konuşsun. Hangi hakla, halkımızın bir kısmını bir
başka kimlikle tanımak, onları ayrıştırma hakkına sahiptir… Değerli
arkadaşlar, Türkçe dışındaki dillerde sürekli yayın yapılması, bu yayının
eğitime taşınması bu ülkeyi parçalayacak, iyi niyetli, cehenneme giden
taşlardır. Lütfen, tekrar düşünün. Kimse kimseden rahatsız değil. İsteyen
Kürtçe konuşuyor, isteyen Arapça konuşuyor, isteyen ana dili neyse, lehçesi
neyse onunla konuşuyor. Niye gerekli görüyorsunuz bu milleti Kürt, Türk, Arap,
Laz, Çerkez diye ayırmaya? Bu Anayasa’nın üzerine yemin ettik. Bu Anayasa’nın
neresinde “Kürt vatandaşlarım” yazıyor? Neresinde “Kürt milletvekillerim” diye
bir ifade var? Değerli dostlar,
yanlış yapıyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz. Böyle yaparak ne Avrupa Birliği üyesi
olabiliriz ne bu küreselleşme denen hadiseye entegre
olabiliriz. Kendi onurumuzla… Bakınız değerli
milletvekilleri, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin egemenliğine saldırıya
hep birlikte tepki gösteriyoruz. Burada, millet adına yasama görevimizin
cumhuriyetimizin temel niteliklerini değiştirmeyi amaçlayan bir eylem olarak
değerlendirilmesine hep beraber karşı çıkıyoruz ama eğer siz bu milletin
egemenliğine sahip çıkmazsanız, bu milleti farklılıklarına dayalı ayrıştırmayı
bir politika olarak getirip milletin önüne “hukuk” diye koyarsanız yanlış
yapmış olursunuz. Yanlış yaptılar, koca bir coğrafyayı paramparça parçalayıp
devleti yıktılar. Değerli dostlar,
birbirimizle farklılıklarımız olabilir, politikalarımız ayrı olabilir ama
inanınız ki ortak paydamız, bizi burada var eden sebep bu milletin kimliğine,
egemenliğine, bu devletin bağımsızlığına ve bu Anayasa’ya sahip çıkmaktır. Şimdi, Sayın
Dışişleri Bakanının bir beyanı var, diyor ki: “Eğer devlet kanalında Kürtçe
yayın yaparsanız bu ikinci bir resmî dil olur.” Bunu sayın iktidarın Dışişleri
Bakanı söylüyor. Ee, ne değişti de şimdi sayın
iktidarın milletvekillerinin imzasıyla verilen önergeyle kanunun 6’ncı
maddesinde TRT’nin bir kanalının yirmi dört saat boyunca bir lehçede yayın
yapmasını kabul ettiniz? Elinizi vicdanınıza koyun, millet huzurundaki
sorumluluğunuzun idrakinde bu hususu yeniden dikkate alınız. Bu, doğru
olmamıştır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen,
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bir önerge veriyoruz. Bu önerge, bu
önergenin kabul edildiği 6’ncı maddenin yürürlüğünün ertelenmesi hususudur.
Tekrar düşünmeniz, tekrar değerlendirmeniz açısından bir fırsat olarak, bir
süre kazanmak açısından bu önergemizi lütfen kabul ediniz. Tarihî bir yanlıştan
geri döneceksiniz. Bakın, bir milletvekili bu kürsüden –not aldım,
tutanaklardan okuyabilirsiniz- “TRT’nin bir kanalına yirmi dört saat Kürtçe
yayın hakkı verildi.” diyor. Değiştirdiğiniz önergeyle maddenin başlığını da
değiştirdiniz “eğitim ve öğrenim” kelimelerini de eklediniz. Üç gün sonra
TRT’de, yalnız türkü söylemek için değil, haber vermek için değil millî
eğitimde eğitim için de Türkçenin dışında bir dilin talebi olursa, bir dilin
kabul edilmesi talebi olursa ne yapacaksınız? Yanlış yapıyorsunuz, bu yanlış
çok tarihî ve stratejik bir yanlışlıktır. Geliniz, bu yanlışlıktan dönünüz. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Şandır, lütfen sözlerinizi bitiriniz. MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum efendim. Zannediyorum
maksadım anlaşılmıştır. Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Şandır. 11’inci madde
üzerine şahsı adına Siirt Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu. Buyurunuz Sayın Helvacıoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar) M. YILMAZ
HELVACIOĞLU (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmeleri
tamamlanmış bulunan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın geneli üzerinde söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlamadan evvel hepinize saygılar sunuyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, şu anda görüşmekte olduğumuz TRT Kanunu Tasarısı’nın
görüşmelerinde, değerli katkılarınızla yasalaşma sürecinin sonuna gelmiş
bulunmaktayız. Tasarının yasalaşma sürecindeki gelişmeleri
hatırlayacak olursak: Ülkemizdeki telekomünikasyon, bilgisayar ve yayıncılık
hizmetlerindeki bütünleşme ve sayısal yayın teknolojisindeki ilerlemeler, 2954
sayılı Kanun’da değişiklik yapmayı zorunlu hâle getirmiş; bu husus, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından kabul edilen uzun vadeli strateji
ve Sekizinci Beş Yıllık (2001-2005) Kalkınma Planı ile Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu raporlarında özellikle vurgulanmıştır. Tasarıyla
getirilen düzenlemelerle, uluslararası radyo ve televizyon kurum ve
kuruluşlarıyla yapılan anlaşma, sözleşme ve protokollerin yanı sıra Türkiye
sınırları içinde yayın yapan yerel, bölgesel, ulusal radyo ve televizyon kurum
ve kuruluşlarıyla da sözleşme, anlaşma ve protokoller imza etmenin önü
açılmıştır. Yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda aranacak nitelikler,
teknolojik gelişmeler de dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir. Bu çerçevede,
televizyon, radyo, haberleşme, bilgisayar, telekomünikasyon, elektronik, kitle
iletişimi, hukuk, işletme, iktisat, maliye, ekonomi, sanat, kültür alanları,
yeni belirlenen nitelikler olarak ortaya çıkmıştır. Daire başkanlıklarının
görev ve fonksiyonları gözden geçirilerek görev ve fonksiyonu kalmayan daire
başkanlıkları kaldırılmış; birbirinin tamamlayıcısı veya devamı niteliğinde
olan, benzer işleri yapan, görev ve yetkileri iç içe olan, gereksiz kadro ve
maliyetlere neden olan daire başkanlıkları da birleştirilmiştir. Taşra
teşkilatının görev ve fonksiyonları gözden geçirilerek hantal yapıya bürünen
bölge müdürlükleri kaldırılmış, yerine daha küçük ve fonksiyonel müdürlükler ve
haber bürolarının kurulması sağlanmıştır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Avrupa Birliğine üye ülkelerin yanı sıra diğer birçok
ülkede, resmî dil dışında farklı dil ve lehçelerde yayın imkânı tanınmıştır.
Kamu yayıncısı olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun da evrensel kültür ve
bilim eserlerinin oluşmasına katkısı olan yabancı diller ile Türk
vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil
ve lehçelerde herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın yayın yapması hususu
çağdaş yayıncılığın gereği olarak ortaya çıkmıştır. Dünyanın en
önemli kriz merkezlerinin kavşağında yer alan ülkemizin, bölgesinde meydana
gelen gelişmelere karşı politikalar belirleyip harekete geçmesinin zorunluluğu
hayati bir önem arz etmektedir. Günümüzde içe kapanmaya devam eden, inisiyatif almayan ve teknolojik gelişmeyi takip etmeyen
yönetimlerin dünya sahnesinde etkin güç olabilmeleri bir yana, kendi
coğrafyasında sözünün dinlenmesi bile olası değildir. Bilişim çağını
yaşadığımız 21’inci asırda dünya olağanüstü gelişmeler ve yenilikler yaparken
Türkiye gibi bir devletin asrımızın en önemli ve etkin aracı olan medyayla
iletişimin sayısız olanaklarını göz ardı ederek bunları yadsıması düşünülemez.
Eğer ülkemiz dünya sahnesinde etkin rol oynayıp hadiseleri şekillendirmek,
karşılaştığı uluslararası sorunlarla mücadelede diğer devletlerin desteğini
almak istiyorsa çok geç kalmış olduğu medya alanında gerekli adımlar atıp bir
an önce çok dilli televizyon ve medya yayıncılığına başlaması gerekmektedir. Bu
sebeple de farklı dil ve lehçelerde yayın imkânı getirilerek bu alanın etkili
bir şekilde kullanılacağına, ülkemizde önemli sosyal fayda sağlanacağına
inancım sonsuzdur. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarıyla istihdam şekilleri yeniden düzenlenmiştir.
Kurumda radyo-televizyon yayın, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini yürütmek
üzere yeni bir sözleşmeli personel uygulaması kabul edilmiştir. Yönetim
Kurulunca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde istisnai ve zaruri durumlarda
yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilecektir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız. M. YILMAZ
HELVACIOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 9’uncu
maddesinde kabul edilen önerge ile Kurumda görev yapan geçici personelin
sözleşmeli personel statüsünde istihdamlarının önü açılmıştır. Bu imkândan
yaklaşık 500 personel yararlanacaktır. Bu önemli bir gelişmedir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir taraftan yepyeni bir sözleşmeli personel
uygulamasına yönelik düzenlemeler getirilirken, bir taraftan da 1984 yılında
yürürlüğe giren ve hâlen uygulanmakta olan işçi sayılmayan sözleşmeli personel
uygulamasına da son verilmektedir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle, TRT Kanunu değişikliğinin
ülkemize yararlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Helvacıoğlu. Şahsı adına
ikinci söz Bitlis Milletvekili Cemal Taşar’a ait. Buyurunuz Sayın
Taşar. (AK Parti sıralarından alkışlar) CEMAL TAŞAR
(Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı TRT
Kanunu’ndaki değişikliklerden 11’inci madde üzerinde şahsım adına söz almış
buluyorum. Bu vesileyle millet iradesinin temsil edildiği yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, tabii ki, yapılan her değişikliğin bir ihtiyaçtan
kaynaklandığı malumlarımızdır. Bugün, inşallah son görüşmelerini yapmış
olduğumuz TRT Kanunu’ndaki bu değişikliğin de günümüz ihtiyaçlarına cevap
verebilecek şekilde düzenlenmesi gerektiği inancıyla kaç gündür çalışıyoruz.
Tabii, medyada meydana gelen değişiklikler, bilişim ve iletişim
teknolojisindeki değişiklikler sonucu TRT’de de yeniden bir yapılanmanın
kaçınılmaz olduğu ortadadır. Günlerdir bunu konuşuyoruz, bunu tartışıyoruz. Burada yıllardan
beri hantal bir yapının oluşmasından dolayı artık bir rekabet gücünün de
azaldığının farkındayız. Yeniden bir yapılanmayla çağdaş ve sistemli bir yapı
oluşacağı kanaati hasıl olmuştur. Milletleri millet
yapan en önemli unsurlardan biri onların folklorik özellikleri, onların
kültürleridir. Bu folklorik özellikleri, bu kültürel yapıyı gelecek
nesillerimize aktarabileceğimiz en önemli unsurlardan birisi de medyadır ve
bizim millî medyamız olan TRT’dir. Çok açık ve samimiyetle şunu söylemek
istiyorum: TRT’nin bütün programlarını, ailenizle, çocuklarınızla, eşinizle hiç
yüzünüz kızarmadan izleyebilirsiniz. Yani milletimizin hassasiyetlerini
gözeten, milletimizin millî varlığını, benliğini ortaya koyan gayet güzel eserler
ortaya konulmuştur. Bundan dolayı da TRT yetkililerine teşekkür ediyoruz. İnşallah bu
tasarıyla daha güzel bir yapılanma, daha etkin bir yapılanma oluşacağı
inancındayız. Bundan dolayı da
bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen bütün arkadaşlarıma, siz değerli
milletvekillerine teşekkür ediyorum. Bu tasarının öncelikle, TRT’ye, halkımıza,
milletimize hayırlar getirmesini diliyorum, bu vesileyle yüce Meclisi en derin
saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Taşar. Sayın
milletvekilleri, şimdi on dakikalık soru-cevap işlemine geçeceğim. Biliyorsunuz
bunun beş dakikası sorulara, beş dakikası cevaba ayrılıyor. Şimdi, sırayla,
Sayın Gök, Sayın Bingöl, Sayın Barış, Sayın Süner ve
Sayın Özkan’a söz vereceğim. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ben burada şeye girmiştim, silmişler efendim.
Protesto ediyorum. BAŞKAN – Burada
görüyorum efendim, fakat demin… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama ben yeni girdim. BAŞKAN – Bir
dakika Sayın Genç. …demin sistem
kilitlendi, deminki sıraya göre ben tekrar açıldığında onu veriyorum. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama ben çoktan girmiştim. BAŞKAN – Evet,
liste vardı onun için… Evet, buyurunuz
Sayın Gök. İSA GÖK (Mersin)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Bakan,
İnternet Protokol TV, yani IPTV yayınına başlamak için Türk Telekom çalışma
yapıyor. Arşivinden yararlanmak için TRT ile görüşmeler yapılıyor mu? 2) Telekom
Yönetim Kurulu üyesi olan Sayın Şahin bu görüşmelerde TRT’nin çıkarlarını mı
savunuyor, Telekom’un çıkarlarını mı? 3) TRT arşivi
cumhuriyet arşividir. Bu arşiv Telekom’a açılacak, bir özel şirkete. Görüşmeler
devam ederken Yayın Arşivleri Dairesi Başkanı Turgay Çakımcı görevinden alınmış
mıdır alınmamış mıdır; alınmışsa da niye alınmıştır? Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Gök. Sayın Barış… TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Bakanım,
dünyada şu anda büyük bir organizasyon yaşanmaktadır, Avrupa Futbol
Şampiyonası. 2 milyara yakın insan, belki de daha fazla, bu şampiyonayı
izlemektedir. Ülkemiz de bu şampiyona içerisinde yer almaktadır. Benim sorum şu:
Halkımızın içinde bulunduğu ekonomik koşullar, tiyatroya, sinemaya veya başka
yerlere gitmeye engel olmaktadır. Elde kalan bir tek televizyon var. Acaba TRT bu
naklen yayınları, bu şampiyonayı niye vermemektedir? İhale yapıldı da çok
pahalı mı gelmiştir? TRT, halka hizmet için yok mudur? TRT, halkın vergileriyle
ayakta duran bir kurum değil midir, bir hizmet kurumu değil midir? Bu nedenle
soruyorum: Bu naklen yayınlar TRT’den niye verilmemektedir? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Barış. Sayın Bingöl… TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Sayın Bakana sormak istiyorum: Seslendirme sanatçıları çok ciddi
sorunla karşı karşıya. Maalesef diksiyon ve benzeri birtakım özellikleri haiz
olmayan birileri rahatlıkla seslendirme yapabiliyorlar. Bu da profesyonel
seslendirme sanatçılarına yapılan bir haksızlık olduğu gibi, tiyatro ve sinema
eserlerinin kalitesini düşürebilmekte. Beyhan Saranlar, Mehmet Ataylar, Rüştü
Asyalılar, Macide Tanırlar ve daha birçoğu artık seslendirme yapmıyorlar.
Maalesef seslendirme sanatçılarının hakları gasbediliyor.
Acaba Seslendirme Sanatçıları Meslek Birliği adı altında bir düzenleme
yapılarak, burada verilecek eğitim sonrasındaki sertifikalarla, seslendirme
sanatçıları sanatçıları profesyonel bir kimliğe
büründürülebilir mi? Bunu yapmayı düşünür müsünüz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bingöl. Sayın Süner… TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Başkan, Sayın Bakana sormak istiyorum: TRT yurt dışı bürolara
atama yaparken eski dönemlerde dil bilme şartı aranırdı. Fakat İbrahim Şahin
döneminde dil bilme şartı ortadan kalkmış gibi görünüyor. Haber Daire
Başkanlığına getirilen Ahmet Çavuşoğlu, daha önce,
dil bilmemesine rağmen Kahire bürosuna dokuz ay gönderildi mi? Kahire bürosuna Çavuşoğlu’ndan sonra yine dil bilmemesine rağmen Haber
Program Müdür Yardımcısı Meryem Uysal atandı mı? Yine TRT Brüksel Bürosuna
Yavuz Yorulmaz, Berlin Bürosuna Yalçın Güler dil bilmemelerine rağmen atandılar
mı? Atandılarsa dil bilmeyen bir kişi haber takip etme konusunda TRT adına
nasıl çalışma yapacak? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Süner. Sayın Özkan… RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sayın Bakan, görüştüğümüz
TRT yasasında “Haber Dairesi”nin adı “Haber ve Spor Dairesi” olarak
değiştiriliyor. Bu değişiklikteki amaç, görevden aldığınız Haber Dairesi başkan
yardımcılarının mahkeme kararıyla görevlerine dönmesinin önüne geçmek için
midir? Yani hukuka karşı hile mi yapılmak isteniyor? Bu arada göreve
dönmek için mahkeme kararı alan eski Haber Dairesi Başkan Yardımcısı Avni Küpeli’yi görevine iade etmeyi düşünüyor musunuz? TRT
mahkeme kararlarını uygulayacak mı? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan. Buyurunuz Sayın
Bakan. MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkanım, sorulara yazılı olarak
cevap vereceğiz. Zabıtlar fevkalade iyi incelenerek en iyi şekilde cevap
verilecektir. Arz ederim. (CHP
sıralarından “Soru sormaya devam edelim Sayın Başkan, zaman var.” sesleri) BAŞKAN – O zaman,
süremiz var, sorulara devam ediyorum. Sayın Köse… ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana
soruyorum: TRT Washington Bürosuna atanan Mustafa Erdem’e ABD Hükûmetince çalışma izni neden verilmedi? İzin verilmeme
nedenleri arasında irticai neden mi bulunuyor? İkinci sorum:
Biraz önce konuşan hatibin dediklerine göre… Sözleşmesi yapılmayan 12 kişinin
Alevi olduğunu söyledi. Gerçekten ispatlanırsa TRT Genel Müdürünü görevden
almayı düşünüyor musunuz? BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Köse. Sayın Çöllü… HÜSNÜ ÇÖLLÜ
(Antalya) – 29 Şubat 2008 tarihinde Haber Dairesi Başkanlığı görevine
getirdiğiniz Ahmet Çavuşoğlu 22 Temmuz seçimlerinden
önce de Haber Müdürlüğü görevine getirilerek, bir anlamda muhalefet
partilerinin TRT’de sesini kısmakla mı görevlendirildi? Haber Daire
Başkanı Ahmet Çavuşoğlu ve Haber Daire Başkanı Atilla
Tunga’nın eşleri türbanlı mı? TRT’de üst bir göreve
gelmek için eşlerin türbanlı mı olması gerekiyor? BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Çöllü. MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) – Çok ayıp bu soru ya! RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Yapana ayıp olmuyor da sorana mı ayıp? BAŞKAN – Sayın
Genç… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Efendim,
özellikle son zamanlarda TRT’de Anayasa Mahkemesi düşmanlığı yapan bazı kişiler
programlara çıkarılmakta. Mesela dün bir program seyredildi. Burada birisi
çıkıyor, 9 tane Anayasa Mahkemesi üyesine “çoban” diyor. TRT Genel Müdürü
bunların çoban olduğunu kabul ediyor mu? Etmiyorsa o zaman bu yüce mahkemenin
üyelerine hakaret eden kişileri bir daha programa almama konusunda bir karar
verecek mi? Sayın Bakana soruyorum. İki: TRT Haber
Dairesi Başkanlığınca kaç kişiye götürü bedelle hizmet alım sözleşmesi
yapılmıştır? Hangi ünitelerde hangi görevlerle istihdam edilmektedir? Bunlardan
kaçı İbrahim Şahin döneminde alınmıştır? Bu kişiler hangi özel niteliklerinden
dolayı Kurumda istihdam edilmektedir? TRT’den önce çalıştıkları yan
kuruluşların adı ve bu kuruluşlarda yaptıkları görevler nelerdir? Götürü
bedelle hizmet alımı sözleşmesiyle istihdam edilenlerin isimleri ve bunlara
ödenen ücretler nedir? Bu kişilere… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç. Sayın Şandır… MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma sormak istiyorum: TRT, özellikle Türk
coğrafyasında, Orta Asya’da ve Orta Doğu’da çok yaygın izlenmektedir. Ancak
yeterince yayın yapılmadığı gibi, bu coğrafyanın özelliklerine dayalı, buraya
hitap edecek programların olmadığı gibi geçen hafta Suriye’de yaptığım
ziyaretler sırasında çok yaygın şekilde şikâyet aldım. TRT’nin gerçekten
sınırlarımız ötesinde yaşayan, bize mensubiyet duyan insanlara karşı da bir
sorumluluğunun olması gerekir. Bu konunun dikkate alınmasını istiyorum. Bu
konuda herhangi bir hazırlık var mı, bir program var mı, bunu öğrenmek
istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Şandır. Sayın İnce… MUHARREM İNCE
(Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. TRT sanatçılarının
Kurum dışında çalıştırıldıkları zaman TRT’nin 4 milyar para istediği doğru mu?
Yani bir TRT sanatçısı bir ildeki bir amatör musiki derneğine gittiği zaman 4
milyar lira TRT’ye verecek. TRT bu göreviyle menajerlik
mi yapmaktadır, yoksa tüccar TRT anlayışının bir yansıması mıdır bu, bunu
öğrenmek istiyorum. Bir de, çeşitli
bakanlıkların özel kalem müdürlüklerinden ve müşavirlik kadrolarından TRT’ye
zıplama kadrosu olarak kimler, hangi bakanlıktan TRT’ye geçirilmiştir, bu
kişileri öğrenmek istiyorum. BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın İnce. Soru-cevap
işlemimiz sona ermiştir. İSA GÖK (Mersin)
– Sorum vardı Sayın Başkan. BAŞKAN – Siz daha
önce, ilk başta sordunuz efendim. 11’inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
219 S. Sayılı Kanun tasarısının 11. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz. “Madde 11: Bu
Kanunun 6. maddesinin son fıkrası dışındaki maddeler yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Katılamıyoruz
efendim. BAŞKAN – Hükûmet? MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim. OKTAY VURAL
(İzmir) – Mehmet Şandır Bey konuşacak. BAŞKAN – Sayın
Şandır, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar) MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 11’inci maddede
grubum adına yaptığım konuşmanın devamı niteliğinde konuşacağım. Orada da ifade
etmiştim bir önerge vereceğimizi. Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanunun 6’ncı maddesinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu milletvekillerinin verdiği bir önergeyle şöyle bir
değişiklik yapıldı, denildi ki: “6’ncı maddedeki değişiklik, 2954 sayılı
Yasa’nın 20'nci maddesinin öncelikle başlığını değiştiriyor.” Başlığı -bize
göre hiç gerek yokken- “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve açıköğretim
yayınları ile eğitim ve öğretim amaçlı yayınlar ve diğer yayınlar” şeklinde
değiştiriyor. Buna niye gerek duydular, bu gerçekten cevaplandırılması gereken
bir husus. İkinci husus
-itiraz ettiğimiz husus- bu önergeyle 21’inci maddenin son fıkrası olarak:
“Kurum tarafından Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde yayın
yapılabilinir.” diye bir madde eklediler. Değerli dostlar
-demin de ifade ettim- bu iyi niyetli verilmiş bir madde olabilir, bir önerge
olabilir ama bilesiniz ki bugünü anlamak, geleceği öngörebilmek, bugünün
geçmişteki iz düşümünü doğru tanımlamakla mümkündür. Geçmişte yaşananları yok
sayarak ne bugünü anlayabilirsiniz ne muhtemeli, geleceği tahmin edebilirsiniz. Bakınız -demin de
arz ettim- koca bir imparatorluğu farklılıkların üzerinden kimlikleştirerek, o
kimlikleri resmîleştirerek milletleştirdiler, o milletlerin egemenliğinin
mücadelesi sonunda da koca Osmanlı İmparatorluğu parçalandı. Aynı şeyi
Afrika’da yaptılar, aynı şeyi şimdi başka yerlerde yapıyorlar. Bir millet yaratabilmenin
çok temel aracı olarak bir lehçeyi yanı başındakinden ayırarak onu dil hâline
getirmekle bir topluluğu milletleştirirler. Bir topluluğu millet hâline
getirdiğiniz takdirde de onun egemenliğini vermek, o egemenliğin devletini
tanımak mecburiyetindesiniz. Bugün değil ama elli yıl sonrasını düşünün. Hiç
kimse diyemezdi ki Orta Doğu bölgesi Osmanlı’ya kılıç çekecek ve devletin
yıkılmasına doğrudan katılacak. Değerli
milletvekilleri, bunun böyle olduğunu demin de okudum. Bu İktidarın Dışişleri
Bakanı çok açık, net ifade ediyor, diyor ki: “Devlet kanalında Türkçenin
dışında bir dili yayın programına alırsanız ikinci bir resmî dil yaratırsınız.”
Değerli milletvekilleri, bu, Meclisin görevi, hepimizin görevi. Tekrar ediyorum: Hiç kimse kimseden rahatsız değil. Değerli
Milletvekilim, bakınız, siz çocuğunuza İngilizce öğretirken, İngilizce
öğrenmesi için kolejlere gönderirken, yani Kürtçe konuşulmasından, Arapça
konuşulmasından, bir başka lehçenin konuşulmasından kim rahatsızlık duyuyor da
bugün, bugün, yani beş yıl sonra buna gerek görüyorsunuz ve TRT Kanunu’na böyle
bir madde ekliyorsunuz? Bu maddenin amacını anlamıyor musunuz? Bu doğru
olmamıştır, bu yanlış olmuştur. Verdiğimiz önergeyle diyoruz ki: Geliniz,
Kurumun, Türkçenin yanı sıra başka dil ve lehçelerde yayın yapabilmesini
erteleyelim, yeniden düşünelim, yeniden düşünelim. Dolayısıyla bu ülkenin
birlik ve beraberliğini korumaya, bu cumhuriyeti korumaya yemin etmiş
milletvekilleri olarak tarihte örneği yaşanmış bir sürece katkı vermeyiniz.
Yarın çocuklarınız, yarın tarih sizi bugünkü iyi niyetinizden dolayı mahkûm
edecektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak iyi niyetle uyarıyoruz -bir
suçlama değil- bir yanlış yapıldığını ifade ediyoruz. İnanıyorum ki içinizden
birçok milletvekili de bu yanlışın farkındadır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayın. MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Ama grup kararı, bazı verilen sözler, bu “Avrupa Birliğine
uyacağız” aldatması maalesef insanımızı birbirinden ayırıyor. Ne olur, farklılıkların
farkında olarak birlikte yaşamayı güçlendiren, bunu cazibe merkezi hâline
getiren politikalara öncelik veremez miyiz? RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) – Bu, efendim bu. MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bu değil Sayın Milletvekilim, bu değil. Hiç kimse kimseden
rahatsız değil. İnsanlarımızı dilinden, mezhebinden dolayı birbirinden
ayırmanın adı bölücülüktür. Bunu bu Meclise yakıştıramam, bunu hiç kimseye
yakıştıramam. Gelin, bu önergeyi kabul ediniz ve bu yanlıştan geri dönelim,
düşünelim, tekrar kanun getirmek mümkün ama bu yürürlülüğü bu önergeyle
durduralım. Çok teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Şandır. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 11’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul
edilmiştir. 12’nci maddeyi
okutuyorum: MADDE 12- Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN – 12’nci
madde üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’ye ait. Buyurunuz Sayın
İnce. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. On beş gündür bu
kürsüde TRT sürekli eleştirildi. Ben teşekkürle başlıyorum TRT Genel Müdürüne
ve TRT yönetimine. Her ne kadar basın toplantısı yaptığımda kameraman gelip
muhabir gelmese de beni yakından izledikleri için -herhâlde hakkımda bir
belgesel çekecekler- seçim bölgem başta olmak üzere, Ankara’da yakından beni
izledikleri için kendilerine çok teşekkür ediyorum. Bu belgeseli de dört gözle
bekliyorum ve öncelikle şunu söylemek istiyorum: Mesela, benim bir
teyzemin oğlu yok; Devlet Demiryollarında yönetici, Telekom’da yönetici,
Telekom’un yıllık 1,5 trilyonluk etinin alımı için şu firmadan alacaksınız diye
öneren bir teyzemin oğlu yok. Eğer böyle bir belgesel çekecekseniz, o
teyzesinin oğlu kiminse, bence, belgeselin giriş kısmına da lütfen, bu
ayrıntıyı unutmayın diyorum. Sayın milletvekilleri,
burada çeşitli sorular sorduk. Bu sorulara cevapları, tabii ki Sayın Genel
Müdür Sayın Bakana aktardı, Sayın Bakan da Genel Kurula, dolayısıyla halkımıza,
milletimize anlattı. Peki, bu verilen bilgiler doğru muydu? Giriş sürecinden
itibaren anlatmak istiyorum. Birincisi, Sayın
Genel Müdür, RTÜK’e yaptığı başvuruda Telekom ve Telekom’un iştiraklerindeki
görevlerini yazmamış. RTÜK’e verdiği CV’si elimde. Bu
CV’sinde feragat ettiği iştirakçi kuruluşlarla ilgili
hiçbir görevini yazmamış. Şimdi, diyorum ki:
Bu görevini yazmamışsa ne olacak? Ben, yarın sabah suç duyurusunda bulunuyorum.
Türk Ceza Kanunu madde 206: “Bir resmî belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan
kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya
adli para cezası ile cezalandırılır.” Ben, Sayın Genel Müdürün daha görevine
başlarken RTÜK’e öz geçmişini bildirirken bu görevlerini bildirmediği için
yarın suç duyurusunda bulunuyorum. Şimdi, o feragat
ettiği işlere de geleceğim, sırasıyla. Sayın
milletvekilleri, yine benim öğrenmek istediklerim var. 12-14 Mart 2008
tarihlerinde İngiltere’de yapılan IPTV Dünya Forumu toplantısına hangi kimlikle
gitmiştir Sayın Genel Müdür? Telekom yöneticisi kimliğiyle mi, TRT yöneticisi
kimliğiyle mi ve eğer Telekom yöneticisi kimliğiyle gittiyse, ayrıca TRT’den
harcırah almış mıdır? Bu milletin temsilcisi olarak bunları öğrenmek istiyorum. Haber Dairesi
Başkanlığına getirilen kişiyle ilgili çeşitli sorular soruldu. Ben bir tane
daha sorayım: El Ezher’de eğitim gördü mü? Tercih
sebebiniz bu mu? Bunları öğrenmek istiyoruz. Yine bir başka
konu, bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum. Şu açıklayacağım konuyu sizin
vicdanlarınıza bırakıyorum: Bakınız, TRT’de “Ezberbozan”
diye program yapan bir kişi, Tamer Korkmaz. Sayın Bakan, sizin de takdirlerinize
bırakıyorum bunu. Siz, yarın bu ülkenin askerleriyle, generalleriyle,
paşalarıyla yan yana olacaksınız. Bakın, bu ülkeyi kuran iki kişiden birisi
olan İsmet İnönü’ye ne yazmış TRT’de “Ezberbozan”
programını yapan Tamer Korkmaz adlı kişi, 8/6/2008
günü, iki gün önce. Yazının üst kısmında Ertuğrul Özkök’ü
eleştiriyor. Ondan sonra diyor ki: “Böylelikle, aynen İsmet İnönü gibi bu
millete düşman olduğunu kanıtlıyor.” LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Doğru. (CHP sıralarından “Yuh” sesleri) MUHARREM İNCE
(Devamla) – İsmet İnönü bu millete düşman mıydı da “Doğru” diyorsun. Düşman
mıydı? LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Millet karar verir. MUHARREM İNCE
(Devamla) - İsmet İnönü bu millete düşman mıydı da “Doğru” diyorsun oradan.
Yazıklar olsun be! LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Sana yazıklar olsun! MUHARREM İNCE
(Devamla) – Yazıklar olsun. Bu ülkenin Meclisinde, bu ülkenin Meclisinde İsmet
İnönü için “Bu millete düşman” diyebiliyorsun. Sana yazıklar olsun. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Sana yazıklar olsun! MUHARREM İNCE
(Devamla) – Sana yazıklar olsun! LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Yalova’nın Kaymakamı, sana yazıklar olsun! MUHARREM İNCE
(Devamla) – Yalova Kaymakamını sana gönderdim ben. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Ben sana gönderirim. MUHARREM İNCE
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu ülkede İsmet İnönü’ye “Millete düşman”
diyen bir kişi, bu ülkenin, bu devletin kanalında program yapıyorsa takdir
sizin. Benim muhatabım Genel Müdür değil, benim muhatabım siyasetçi. Bunun
hesabını elbet bir gün gelecek vereceksiniz. Verilen bilgiler,
Sayın Genel Müdürün Sayın Bakana aktardığı bilgiler doğru mu, yanlış mı? Bakın,
iddia ediyorum buradan: Alınan personel sayısı 21 değil 69’dur; 21’i kadrolu,
33’ü götürü bedel hizmet sözleşmeli, 15’i geçici işçidir. Bu Genel Kurul
yanıltılmaktadır, halkımız yanıltılmaktadır. Yine Sayın Genel Müdür açıklamış,
“TRT Ankara Radyosunda 200 tane genel müdür var” demiş; müdür sayısı 18. Burada
verdiği bilgi de doğru değil. Şimdi gelelim
diğer verdiği bilgilere. Geçtiğimiz hafta burada ben konuşurken sendikacılara
baskı yapıldığını söyledim. Sayın Genel Müdür de Sayın Bakana “Hayır, böyle bir
şey yok.” dedi. Bakın, merak ediyorsa Sayın Bakan belgeler elimde, tutanaklar
elimde. Bakın, 12/5/2008 tarihli gizli yazı, 9 Mayıs
2008 tarihindeki tutanak ve… ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) – Gizli yazı nasıl eline geldi? MUHARREM İNCE
(Devamla) – Tabii benim elime gelecek, ben ana muhalefet partisinin
milletvekiliyim. Milletvekilliği yan gelip yatma yeri değildir, çalışıyorum
ben. (CHP sıralarından alkışlar) Tabii bana gelecek, kime gelecek? Ben çiğ
yemedim ki karnım ağrısın. İhaleden avanta almadım, iş takibi yapmadım; adam
gibi milletvekilliği yapıyorum. Tabii bana gelecek bilgi, belgeler. Tabii bana
gelecek, sana mı gelecek? (CHP sıralarından alkışlar) Değerli
arkadaşlarım, bakın, Sayın Genel Müdür Başbakanlık Genelgesini dahi dinlemiyor.
Başbakanlık 2003/37 sayılı Genelge’sinde şöyle diyor: “Sendika ve konfederasyon
yöneticileriyle, aylıksız izinli sayılan şube yöneticilerinin il dışına
çıkışlarında izin almalarına gerek yoktur.” Böyle bir Başbakanlık genelgesi
olmasına rağmen sendikacılara, izin almadan kent dışına çıktın diye soruşturma
açılıyor. Değerli arkadaşlarım, TRT’de bir keyfîlik söz konusudur. Şimdi gelelim bu
maaş olayına, fazla zamanım yok maaşı açıklayayım. Herkes sordu “TRT Genel
Müdürü kaç para maaş alıyor?” diye, cevap yok. Ben kürsüye geldim, cevap yok.
Gizli oturum istedik, kapalı oturum istedik, cevap yok. Sonra ne olduysa…
Bakın, ticaret sicili kayıtları elimizde: Assist
Rehberlik, Argela Yazılım, İnnova
Bilişim; 1 milyar bundan, 1 milyar bundan, 5 milyar ondan, 8 milyar
Telekom’dan; 6,296 TRT’den. Sonra, Sayın Bakan çıktı geçen gün, burada,
“Bunlardan feragat etmiş.” dedi. Bakın değerli
arkadaşlarım, biz bu kadar sorduk. Bir: Ne zaman feragat etti? Tutanakları tek tek inceledim, acaba kaçırdım mı diye... Mademki Assist başta olmak üzere -oradan 5 milyar çünkü- bu tür
yönetim kurulu üyeliklerinden aldığı paralardan feragat etmişse, ne zaman
feragat etti? Huzur hakkı aldı mı? Genel Müdürlüğe başladığı günden bu yana,
başladığı ilk gün daha, feragat etti mi? Ne zaman etti? Yani biz bunları
gündeme getirince mi feragat etti? Ben feragate mi inanacağım, sözle söylenen
bir şeye mi inanacağım, elimdeki ticaret sicil kaydına mı inanacağım? Benim
elimde bunlar resmî belge. Yani çalışırsanız sizin de olur elinizde bu tür
belgeler. Bunlar burada yazılı. Telekom’dan 8 milyar alıyor. Öger Telekom’dan para alıyor mu? Sayın Bakan, merak
ediyorum ben bunları. Ben feragat dilekçesini görmek istiyorum. Bu feragat
dilekçesinin tarihi ne zaman? OKTAY VURAL
(İzmir) – Tarihsiz! MUHARREM İNCE
(Devamla) – Tarihi yok… Kimse söylemiyor... Yani biz, on beş gündür, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, burada bütün arkadaşlarım, kürsüye gelen her arkadaşım,
soru soran her arkadaşım ısrarla bunu soruyor, ısrarla cevap alamıyoruz.
Feragat… Neden feragat etti? Yani feragat edecekse, buralardan ücret
almayacaksa -angarya anayasal bir suçtur- bu kadar işi niye yapıyorsunuz
bedava? Bunları öğrenmek bizim hakkımız. Yine, Telekom’ (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen,
sözlerinizi tamamlayınız. Buyurunuz. HAYRETTİN ÇAKMAK
(Bursa) – Önerge getirin… MUHARREM İNCE
(Devamla) – Öyle bir talebimiz yok, istediğimizden değil ama TRT’deki araçları
beğenmeyip de Telekom’dan son model arabaya binmesini söylüyorum ben. Bizim
öyle bir talebimiz yok. Allah’a şükür, şoförlüğümüz de var, arabamızı
kullanıyoruz. Talebi olanlar düşünsün. Değerli
arkadaşlarım, ben tekrar tekrar şunu söylüyorum,
konuşmamın başında söylediğimi belki anlaşılmamıştır diye bir daha
hatırlatıyorum: Benimle ilgili belgesel çekimlerinde bir teyze oğlunu araştırın
lütfen. Acaba bu teyze oğlu, Telekom’daki ve Devlet Demiryollarındaki yönetici
olan bu teyze oğlu “Şu firmadan et alacaksınız.” diye Telekom'a 1,5 trilyonluk
et aldırdı mı aldırmadı mı? Böyle bir tavsiyede, böyle bir baskıda bulundu mu
bulunmadı mı? Ben de bunun belgeselini yakında açıklayacağım. Benim
belgeselimde çıksa çıksa aslan gibi yürekli bir fizik
öğretmeni çıkar, başka bir şey çıkmaz. Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın İnce. HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… BAŞKAN -
Buyurunuz. HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Efendim, biraz evvel Değerli Hatip konuşma yaparken, İsmet İnönü’yle
ilgili bölümde, AKP sıralarından bir arkadaş “bu milletin düşmanı” lafını
“Doğru.” diye teyit etti ve bu, tutanaklara geçti. Bu konuda izin verirseniz,
yerimden açıklama yapmak istiyorum. BAŞKAN - Buyurun
efendim. VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam) 2.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha
Okay’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin
konuşmasında geçen İsmet İnönü ile ilgili bölümü Rize Milletvekili Lütfi Çırakoğlu’nun teyit etmesi nedeniyle konuşması HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Bu Parlamentoda
bu TRT Yasası görüşülürken TRT Genel Müdürünün, hatiplerin konuşmasına müstehzi
bir eda ile cevap verdiği, konuşmaları öyle izlediği söylendiğinde, AKP
sıralarından 4-5 tane arkadaşım yerinden söz talebinde bulunarak “Burada
konuşma hakkı olmayan kişiler aleyhine konuşulmasın.” demişlerdi. Şimdi, çok daha
hazin bir tabloyu yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu
Mustafa Kemal’in en yakın silah arkadaşı, Garp Cephesi Komutanı, Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı, Cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal’le birlikte bu ülkenin
kuruluşunda büyük emeği olan İsmet İnönü’yle ilgili, gerçekten düşük düzeydeki
bir yazıya, bu Parlamentonun içerisinden, bu Parlamentonun kuruluşunda emeği
olan İsmet İnönü’ye ilişkin “Türk milletinin düşmanı” lafına “Doğru.” diyen bir
parlamenterin olmasını şaşkınlıkla izledim. Bu parlamenteri kınıyorum. Aslında bunu bir tek Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
olarak ben değil, bu Parlamentoda bulunan tüm milletvekillerinin, İsmet
İnönü’ye karşı yapılan bu saygısızlığı kınaması gerektiğini düşünüyorum ve
bundan sonra herkes haddini bilsin, denini bilsin ve konuşurken, laf atarken ne
söylediğini, kime söylediğini, nasıl söylediğini kontrol etsin diyorum ve bu
parlamenter arkadaşımın da bu kürsüden özür dilemesini bekliyorum. Özür
dilemesini bekliyorum. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Özür dilesin Sayın Başkan. HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Evet,
Sayın Milletvekili… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Gel buraya… (CHP ve AK Parti sıralarından birbirlerinin
üzerine yürümeler, gürültüler) ZEYİD ASLAN
(Tokat) – Ne artistlik yapıyorsun orada? BAŞKAN - Lütfen
sakin olun… (CHP ve AK Parti sıralarından gürültüler) Sayın milletvekilleri,
lütfen sakin olun… Sayın Okay… Sayın Okay, Sayın
Milletvekili sizin bu talebinizi yerine getirmiyor. Özür dilemek istemiyor
herhâlde, gelmediğine göre. HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Bu düzeysiz konuşma tutanaklara geçsin. Bu, tutanaklara geçsin. Bu
Mecliste İsmet İnönü’ye “millet düşmanı” diyen birilerinin olduğu tutanaklara
geçsin. (CHP ve AK Parti sıralarından gürültüler) AKİF EKİCİ
(Gaziantep) – O mavi gömlekli, mavi gömlekli… Gülme! Kalk ayağa! BAŞKAN - Sakin
olun sayın milletvekilleri… On dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati: 20.25 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 20.53 BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK
(Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum. V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam) 1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219) (Devam) BAŞKAN – 219 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz ama
Komisyon ve Hükûmet yerinde yok. (CHP sıralarından
alkışlar) Ertelenmiştir. Sayın
milletvekilleri, demin Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından atılmış olan o
sözü bir Meclis Başkan Vekili olarak kınadığımı belirtiyorum. İsmet İnönü, bu
ülkenin Kurtuluş Savaşı’nın en önemli komutanlarından birisidir, Türkiye
Cumhuriyeti’nin de İkinci Cumhurbaşkanıdır ve çok partili rejimi Türk demokrasi
hayatına kazandıran bir isimdir. Bunu kınadığımı belirtiyorum. Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 11 Haziran 2008
Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 20.54 |
|