DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ CİLT : 20 99’uncu Birleşim 6 Mayıs 2008 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarının ölüm yıl dönümüne ve 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen
olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı 2.- Burdur
Milletvekili Mehmet Alp’in, Burdur’un düşman işgalinden kurtuluşunun 88’inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması 3.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, 1 Mayısta İstanbul’da
meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A)
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- Denizli
Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/10) (S. Sayısı: 145) 2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca’nın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/109) (S.
Sayısı: 146) B)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Turizmi
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporları (1/551) (S. Sayısı: 217) V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
TEZKERELER 1.- İzlanda
Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/417) B)
ÖNERGELER 1.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelere Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
(2/74) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45) VI.-
SEÇİMLER A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1.- (10/27, 34,
37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim VII.-
MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖN GÖRÜŞMELER 1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin,
termik santrallerin çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3) 2.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü ve 38 milletvekilinin, Trakya ve İstanbul ilinde
çevre konularındaki gelişmelerin Ergene Çevre Düzeni Havza Planı’na etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/8) 3.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 23 milletvekilinin, Kırklareli ili Vize
ilçesindeki bir arazi ile ilgili iddiaların ve bu arazi üzerinde kurulması
planlanan çimento fabrikasının çevre üzerindeki muhtemel etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/12) 4.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur
ve 23 milletvekilinin, Adana’daki lagünlerin karşı karşıya bulunduğu çevresel
risklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/28) 5.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22
milletvekilinin, Bartın’da kurulması planlanan termik santralin olumlu ve
olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31) 6.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik
faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz etkilerinin önlenmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/33) 7.- Konya
Milletvekili Hasan Angı ve 19 milletvekilinin, Konya
Kapalı Havzası’ndaki su kaynaklarının karşı karşıya bulunduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38) 8.- Konya
Milletvekili Orhan Erdem ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber Göllerindeki
kirlilik ve diğer çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/42) 9.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki
madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/47) 10.- Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin,
Büyük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/56) 11.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevreye
ve turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri yetiştiriciliğinin
çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59) 12.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe
ve 23 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre kirliliğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/62) 13.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama
faaliyetlerinin hukuki durumu ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/64) 14.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki kirlenmenin
önlenmesi ve Van ilinde turizmin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/65) 15.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 26 milletvekilinin, Küçük Menderes Nehri’ndeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/68) 16.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 24 Milletvekilinin,
Artvin Cerattepe’deki madencilik faaliyetlerinin
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71) 17.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan ve 21 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre sorunlarının araştırılarak
gölün korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/84) 18.- Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki çevre sorunlarının ve
gölün potansiyelinin araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/87) 19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23
milletvekilinin, başta Afşin Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/89) 20.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner
ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98) 21.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre ve
turizm üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/101) 22.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 39
milletvekilinin, denizlerdeki kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/119) 23.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kahramanmaraş'ta Narlı
Ovası'na kurulması planlanan katı atık depolama tesisinin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/145) 24.- Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurt ve 23 milletvekilinin, Eğirdir Gölü ve
Havzası’ndaki çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146) VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba’nın, sözlerini yanlış aksettirdiği iddiasıyla
konuşması IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, BOTAŞ soruşturmasıyla ilgili bir iddiaya ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2169) 2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Mavi Hat Operasyonu
soruşturma safhasıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet
Ali Şahin’in cevabı (7/2247) 3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, YÖK’e atanan bir
danışmana ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2248) 4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, lojman kullanımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/2656) 5.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, bir operasyonda bazı kişilerin gözaltına
alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/2660) 6.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, SPK Başkanının bir uzmanın sicilini geçmişe
yönelik düzelttiği iddiasına, SPK Başkanının
temsil harcaması adı altında yaptığı harcamalara ve bir lojmanın kullanımına, SPK Başkanının
yaptığı bazı atamalara İlişkin soruları
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/2668, 2669, 2670) 7.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, Çanakkale Deniz Zaferi törenlerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2673) 8.- Antalya
Milletvekili Atila Emek’in, Antalya Vakıflar Bölge
Müdürlüğünün dağıttığı yardım paketlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/2693) 9.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
kadın mülkî idare amirlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/2721) 10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/2731) 11.- Adana
Milletvekili Mustafa Vural’ın, mısır prim desteğinin düşürülmesine, - Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, buğday ve mısır
piyasasına, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/2744, 2745) 12.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, İskenderun Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2754) 13.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir Başkan Müşavirine ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/2759) 14.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, Devlet Malzeme Ofisi
bölge müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2767) 15.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, Gelir İdaresi Başkanlığının yöneticilerine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı
(7/2792) 16.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, gelir uzmanlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2793) 17.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan,
bakanlar ve kamu görevlilerine verilen hediyelere ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2795) 18.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, motorlu araç sayısına ve akaryakıt
satışlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı (7/2818) 19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray-Sultanhanı
beldesinin ilçe yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/2844) 20.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Diyarbakır İl Özel İdaresine ve belediyelere vergi
gelirinden verilen paya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2849) 21.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, görevden uzaklaştırılan bir bürokrata ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/2925) 22.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
Osmaniye’de yapılacak çimento fabrikasının yer seçimine ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/2928) 23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2929) 24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/2930) 25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2931) 26.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/2932) 27.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Iğdır’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2933) 28.- İstanbul
Milletvekili Ümit Şafak’ın, mükelleflere vergi matrah artırımı baskısı
yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/2936) 29.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İhlas
Holding’in vergi borcuyla ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2937) 30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, bir
lisenin yapımı dolayısıyla vergi istisnasından yararlanılıp yararlanılmadığına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/2938) 31.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/2977) 32.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, SHÇEK yuva ve yurtlarındaki bazı olaylara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/2984) 33.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, bir yerel gazetedeki iş başvurusu ilanına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek’in cevabı (7/3023) 34.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, çakı taşımasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3025) 35.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, bazı bakanlarla ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in
cevabı (7/3090) I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 13.04’te açılarak sekiz oturum yaptı. Birinci Oturum Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir tarihî eserle ilgili sözlü sorusuna Kültür
ve Turizm Bakanlığının verdiği cevaba, Eskişehir
Milletvekili Emin Nedim Öztürk’ün, Yunus Emre’yi Anma
Haftası’na, İlişkin gündem
dışı konuşmalarına, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay
cevap verdi. Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici, yasama ve denetim faaliyetlerine esas olan İç Tüzük
uygulamalarına ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı. Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay,
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
konuşmasında partisine, Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın konuşmasında
şahsına, Sataştığı
iddiasıyla birer konuşma yaptılar. Trabzon
Milletvekili Asım Aykan’ın (3/105) (S. Sayısı: 142), Düzce
Milletvekili Metin Kaşıkoğlu’nun (3/106) (S. Sayısı:
143), Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın (3/107) (S. Sayısı: 144), Yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları Genel
Kurulun bilgisine sunuldu. Gemi inşa
sanayisindeki iş güvenliği ve çalışma şartları sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/121, 129, 132,
134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi Genel
Kurulun bilgisine sunuldu. Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş
ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/180) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin
gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/549) (S. Sayısı:
216) görüşmelerine devam edilerek ikinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmeleri
tamamlandı. Saat 15.00’te
toplanmak üzere, birinci oturuma 14.50’de son verildi.
İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci
Oturum Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/549) (S. Sayısı:
216) görüşmeleri tamamlanarak kabul edilip kanunlaştığı açıklandı. 2’nci sırasında
bulunan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve
Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/480)
(S. Sayısı: 94) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi. 3’üncü sırasında
bulunan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın
(1/551) (S. Sayısı: 217) görüşmelerine başlanılarak 2’nci maddesine kadar kabul
edildi. Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Trabzon Milletvekili
M. Akif Hamzaçebi’nin, Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürek’in, Konuşmalarında
şahıslarına sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar. 6 Mayıs 2008 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 22.50’de son verildi.
No.:139 II.- GELEN KÂĞITLAR 2
Mayıs 2008 Cuma Tasarılar 1.- Hukuk
Muhakemeleri Kanunu Tasarısı (1/574) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.4.2008) 2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı (1/575) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.4.2008) 3.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı (1/576) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2008) Raporlar 1.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı
Tezkereleri (1/514) (S. Sayısı: 220) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008) (GÜNDEME) 2.- Coğrafi
İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/497) (S. Sayısı: 221) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008) (GÜNDEME) 3.- Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun;
Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin ve 18 Milletvekilinin; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/544, 2/75, 2/135, 2/150) (S.
Sayısı: 222) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008)
(GÜNDEME) No.:140 6
Mayıs 2008 Salı Teklifler 1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemir’in; 2 Temmuz Gününün Sevgi ve
Hoşgörü Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/231) (İçişleri; Plan ve
Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.4.2008) 2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/232) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.4.2008) 3.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın; 5442 Sayılı İl İdaresi
Kanunun 2 nci Maddesi (D) Fıkrasına (3) Numaralı
Bendin Eklenerek Değiştirilen Adların Kullanılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/233) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2008) 4.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman
ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/234)
(Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.4.2008) 5.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Üreticilere Kullandırılan ve
Sorunlu Hale Gelen Tarımsal Kredilerin Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/235) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.4.2008) 6.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/236) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2008) Tezkereler 1.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak’ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/411)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2008) 2.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/412) (Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008) 3.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylan’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/413) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008) 4.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/414) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008) 5.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylan’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/415) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008) 6.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/416) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.5.2008) Rapor 1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/568) (S. Sayısı: 223) (Dağıtma tarihi: 6.5.2008) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergeleri 1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, denizi dolduran bir
firmaya kesilen cezaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/656) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Karaman-Konya Kalkınma
Ajansının kurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/657) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/4/2008) 3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Avrupa’dan Konya’ya
direkt uçak seferleri yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/658) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 4.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, bir derneğe ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/659) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 5.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’deki personel alımına ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/660) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir okulda yaşanan bir
olaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/661) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/4/2008) 7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, elektrik borcu nedeniyle
kapanan sulama kuyularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/662)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 8.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, çiftçilere verilen
desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/663) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, kapalı sistem sulamaya
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/664) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 10.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un, Aksaray Organize Sanayi Bölgesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/665) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008) 11.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un, bir ilköğretim okulunun yapımı ile ilgili bir
iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/4/2008) 12.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un, bir ilköğretim okulunun programdan
çıkartılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/667) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/4/2008) 13.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Mustafakemalpaşa’daki bazı sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 14.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un, bir ilköğretim okulunun yapılacağı köyün
seçimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/669)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 15.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
sulama kanallarının bakımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 16.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
mevsimlik işçilerin taşınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/671) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 17.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
özel güvenlik kurumlarının görev ve yetkilerine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/672) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) Yazılı Soru Önergeleri 1.- İstanbul Milletvekili
Hüseyin Mert’in, polis maaşlarının iyileştirilmesine ve polis alımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3226) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 2.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, kanser vakalarındaki artışa ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3227) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 3.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, orman yangınlarıyla mücadeleye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3228) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bölünmüş yol yapımıyla ilgili bazı hususlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3229) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bazı yakınlarının ticari işleriyle ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3230) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/4/2008) 6.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürk’ün, Pina
Yarımadasındaki yangına ve deniz dolgusuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3231) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 7.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya’da kalkınma ajansı
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3232) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008) 8.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, Asi Nehrindeki su yetersizliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3233) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 9.- Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, AKPM Başkanının bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3234) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 10.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Sağlık Bakanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3235) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 11.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, İngilizcede Türkiye’ye karşılık kullanılan
kelimeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3236) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/4/2008) 12.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Bingöl Adaklı deprem
konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3237) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık
ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3238) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3239) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3240) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 16.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir baraj
projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 17.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Marmara Denizinden kum çıkarıldığı iddiasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3242) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/4/2008) 18.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, şiddet ve istismara
maruz kalan çocuklara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi
(7/3243) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 19.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kadına yönelik
şiddete ve kadın istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/3244) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 20.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, polis eğitim
merkezlerine öğrenci alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3245) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 21.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, altyapı çalışmalarından mağdur olan
işyerlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 22.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3247) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3248) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3249) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3250) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 26.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Elazığ’ın Maden İlçesindeki Saat Kulesi ve Hükümet
Konağının onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3251) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı
Genel Sekreterliği çalışanlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3252) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 28.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3253) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 29.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3254) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 30.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3255) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 31.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3256) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 32.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3257) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 33.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, bir lisede öğrencilere
izletilen bir filme ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3258) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008) 34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, brode ve nakış dalının meslek kapsamına alınmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3259) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/4/2008) 35.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Hizan İlçesindeki eğitim imkanlarına ve bazı
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3260)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 36.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, ilköğretim müfettişliği mülakatına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3261) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/4/2008) 37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3262) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 38.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3263) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 39.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3264) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 40.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, Kamu Hastane Birlikleri Kanunu Tasarısındaki
düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3265)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008) 41.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3266) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 42.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3267) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3268) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3269) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 45.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, personel alımına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3270) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 46.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, süt üreticilerinin desteklenmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3271) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 47.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bitkisel yağ üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3272)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 48.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, damlama sulama sisteminin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3273) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 49.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TMO’dan pirinç alan firmalara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3274) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 50.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, damızlık sığır ithalatına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3275)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 51.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, TMO’nun bir
şirkete pirinç satışına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3276) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 52.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, çiftçilerin tarım ve
kredi kooperatiflerine borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3277) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 53.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, bir karayolunun ıslahına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3278) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008) 54.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir’in ulaşım sorunlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3279) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 55.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3280) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 56.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3281) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 57.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3282) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 58.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3283) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 59.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3284) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 60.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, personel alımına
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/3285) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008) 61.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, KOSGEB’e personel
alımına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 62.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, 1 Mayıs’ın resmi tatil olmasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/3287)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008) 63.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in Cumhurbaşkanının mal bildirimine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3288) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.4.2008) 6 Mayıs 2008 Salı BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.03 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99’uncu Birleşimini
açıyorum. Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim. Gündem dışı ilk söz, yaşam hakkıyla ilgili söz isteyen Muş Milletvekili
Sırrı Sakık’a aittir. Buyurun Sayın Sakık. (DTP sıralarından
alkışlar) III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI 1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm yıl dönümüne
ve 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bana söz verdiği için tekrar Sayın Başkanıma
teşekkür ediyorum. Bugün 6 Mayıs 2008. 6 Mayısların Türkiye tarihinde çok önemli bir
yeri var, bizim açımızdan da çok önemli bir tarih. Bundan otuz altı yıl önce
Türkiye devrimci hareketinin öncü kadrolarından Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının
ölüm yıl dönümü. Buradan onları rahmetle anıyoruz. Onların anıları bize hep
ışık tutacak. Onlar bu ülkenin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için, ölümden
hiç gözünü kırpmadan, canları cellatların önünde
“Yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği.” diyorlardı, “Yaşasın tam bağımsız
Türkiye.” diyorlardı, “Yaşasın işçiler.” diyordu, “Yaşasın köylüler.” diyordu.
Eminim ki 1970’lerdeki, 1972’deki bu tespitler hâlen bugün Türkiye’mizin
gündeminde ve önemini de koruyor. O dönem Denizleri ipe gönderen anlayış bu Parlamentoda “3’e Değerli arkadaşlar, bundan beş gün önce İstanbul’da 1 Mayıs
kutlamaları vardı. Orada hep birlikte bulunduk ve polisin nasıl emek cephesine
karşı acımasız bir şekilde hareket ettiğini ve acımasız bir şekilde onlara gaz
bombası ve cop kullandığını hep birlikte gördük. Dünyanın dört bir yanında da
işçilerin bayramı olan 1 Mayıs kutlanıyordu, hiçbir yerde İstanbul’daki vahşet
yoktu. Sayın Başbakanın ve Sayın İçişleri Bakanının ve İstanbul Valisinin ve
Emniyet Müdürünün emek cephesine uygun gördüğü tek şey bunlardı. Şimdi, siz
halkın arasına gittiğinizde demokrasi ve özgürlüklerden bahsediyorsunuz ama bir
taraftan demokrasinin ipine sarılmanız gerekirken, evet, sarıldığınız tek şey
bu silah ve şiddettir. Siz karar vereceksiniz, ya demokratik bir ülke ve
demokrasinden yana tavır alacaksınız ya da bir polis ülkesi olmaya karar
vereceksiniz çünkü acımasız bir şekilde “Nevroz”dan tutun 1 Mayıs kutlamasına
kadar halkın üzerine acımasız bir şekilde ateş eden güvenlik güçleri var. Bu
gücü Sayın Başbakandan alıyorlar, bu gücü Sayın İçişleri Bakanından alıyorlar.
(DTP sıralarından alkışlar) Ve şunu söylüyoruz: Demokrasi bir gün size de lazım. Siz, sözüm
ona, polislerin insan hakları dersi aldığını söylüyorsunuz, sözüm ona,
polislerin demokrasiden ve hukuktan pay aldığını söylüyorsunuz ama ne yazık ki
polis, hayatın her alanında şiddet uyguluyor, sadece “nevroz”da değil, sadece
İstanbul’da değil, Sakarya’da. Bakın, İstanbul’da 10 binleri yere yatıran
güvenlik güçleri, Sakarya’da bir şenlikte bin insanı rehin alan 150 kişiye
karşı neden gücünüzü kullanmadınız? Orada insanlar yaşamını yitirdi. Polis,
Esenboğa’da VIP’te terör estiriyor. Sevgili arkadaşlar, bize karşı ve halkımıza karşı… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Sakık, devam
edin. SIRRI SAKIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın arkadaşlar, polis, halkımıza karşı, emek cephesine karşı,
özgürlük cephesine karşı fütursuzca bir şekilde güç kullanıyor ve hayatın her
alanında şiddete başvurursanız sonuç alamazsınız. Bizim tek varlığımız
onurumuzdur, bize atalarımızdan miras kalan tek şey budur. Bize karşı bu
güçlerinizi kullanarak bizi yıldırmaya çalışıyorsanız yanılırsınız. Bundan
sonra bizim muhatabımız, polis veyahut da İstanbul Valisi, polis şefleri değil,
Başbakandır ve İçişleri Bakanıdır. Eğer bu kesimlerden bize karşı saygı yoksa
bu noktada bizden de saygı beklemeyin bundan sonra. Hepinize bu duygularla teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU (Bursa) – Ne diyorsun? ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Tehdit mi ediyorsunuz? Ne yapıyorsunuz? BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sakık. Gündem dışı ikinci söz, Burdur ilinin kurtuluşu hakkında söz
isteyen Burdur Milletvekili Mehmet Alp’e aittir. Buyurun Sayın Alp. (AK Parti sıralarından alkışlar) AHMET YENİ (Samsun) – Türkiye çok saygı gösterdi size! SIRRI SAKIK (Muş) – Ne diyorsun? Ne söylüyorsun? AHMET YENİ (Samsun) – Biraz daha konuşun! Konuşun orada! SIRRI SAKIK (Muş) – Sen de istersen eline al bir copu, bizi linç
edin! AHMET YENİ (Samsun) – Biraz daha konuşun, biraz daha! SIRRI SAKIK (Muş) – Var mı? BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen… SIRRI SAKIK (Muş) – Bir tek gücünüz buna yetiyorsa hodri meydan! BAŞKAN – Sayın Sakık… Sayın Sakık… SIRRI SAKIK (Muş) – Linç edebilirsiniz ama onurumuzu
çiğneyemezsiniz! (AK Parti sıralarından gürültüler) MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elâzığ) – Otur yerine! SIRRI SAKIK (Muş) – Sen otur yerine be! Sen otur be! Ahlaksız! BAŞKAN - Sayın Alp, devam eder misiniz. Sayın Alp,
konuşmanıza devam eder misiniz. SIRRI SAKIK (Muş) – Demokrasiden pay almamışsın, onun için zoruna
gidiyor! Polis kökenli olduğun için, değil mi? Sizin yüzünüzdendir zaten, ülke
demokrasiyle… (AK Parti sıralarından gürültüler) MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elazığ) – Ne biçim konuşuyorsun be! BAŞKAN – Sayın Sakık… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yeterince konuştunuz, oturun lütfen,
yeter artık. BAŞKAN - Devam edin efendim siz. 2.- Burdur Milletvekili Mehmet
Alp’in, Burdur’un düşman işgalinden kurtuluşunun 88’inci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması MEHMET ALP (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Kurtuluş Savaşı’nda Kuvayımilliye’ye
erzak, silah ve asker yardımında bulunan illerin en başında gelen Burdur ilimizin
düşman işgalinden kurtuluş günü olarak kabul edilen 6 Mayıs 1920 tarihinin
88’inci yılı münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. Burdur, Batı Akdeniz Bölgesi’nde Afyon ile Ege Bölgesi’ne, Isparta
ile İç Anadolu Bölgesi’ne açılan kara yolu bağlantılarını sağlayan çok önemli
bir coğrafi konumdadır. Kütahya-Afyon üzerinden gelen kara yolu Burdur’dan
geçerek Antalya’ya ulaşır. Ayrıca demir yolu ulaşımında da bir uç nokta
durumundadır. Burdur, güneyde Antalya, batıda Denizli, güneybatıda Muğla, doğu
ve kuzeyde Isparta ve Afyon illeriyle çevrilidir ve irili ufaklı on dört mavi
göl arasında yer alır. Tarih öncesinden beri yerleşim alanı olması ve il sınırları içinde
birçok antik kent bulunmasına karşılık, günümüzde Burdur, nüfus yoğunluğu -32,2
kilometrekare- ve nüfus artış oranı da -yılda on binde 74- Türkiye
ortalamalarının altında olan bir ilimizdir. Bu durum geçim kaynaklarının çoğu
yörelerinden kısıtlı olan ilimizden komşu illere, özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde
yer alan illere yönelen iç göçlerle ilgilidir. Bunun neticesinde kimi ilçelerin
nüfuslarında 1985’ten bu yana azalma olmuştur. Ancak kentleşme öncesi dönemlere
nazaran artmış, kentte yaşayan nüfus genel nüfusun yüzde 60’ını geçmiştir.
Burdur’un kırsal kesimlerindeki nüfus yüzde 10’a yakın bir azalma göstererek
100 binler civarına düşmüştür. Tarih boyunca Anadolu’daki en önemli ekonomik
bölgelerden biri olan Akdeniz sahil şeridine inen yolların üzerinde olması
sebebiyle deniz ticaretine yaptığı katkıyla antik çağlardan beri Burdur önemli
bir şehir olmuştur. 1522’de Burdur Tirkemiş ilçesinin
merkezi durumundadır. Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir. 1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak
Konya ilinin Isparta kaymakamlığına bağlanmıştır. 1872 yılında Burdur sancak
olmuştur. Burdur’un ilk sancak beyi Mehmet İzzet Paşa’dır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katıldığı 1914 yılında
Burdur’da şiddetli bir deprem olmuş, yaklaşık 4 bin kişi ölmüş ve şehrin önemli
yapıları bu depremde maalesef yıkılmıştır. Burdurlular birkaç yıl bu kötü
şartlar altında yaşamışlardır. Osmanlı Devleti kıtalara yayılan bir devletti. Sınırları çok
genişti. Ticaret yolları başka yerlere kaydığından, Anadolu’nun Akdeniz
kıyıları önemini kaybetmeye başlamıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgi ile
neticelenmesinden sonra Sevr Anlaşması sonucu Antalya’yı işgal eden
İtalyanların ilk yaptıkları işlerden biri de Anadolu içlerine bu şehri bağlayan
yolu kontrol etmek ve Bucak, Çeltikçi, Burdur’a yerleşmek olmuştur. İtalyanlar,
Antalya’ya asker çıkardıklarında Burdur’a gelerek merkez komutanlığı kurdular.
Akdeniz sahillerinin 1950’lerden sonra kavuşacağı önemi düşman o zaman fark
etmiş olacak ki Burdur’a yerleşip başka yerlere girmek için fazlaca bir çaba
göstermiştir. 1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükûmet merkezi olan İstanbul’a bağlanmıştır.
Burdur, düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’mizde 1923 yılında il olmuştur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Burdur, uzun süre çevresiyle
bağlantısını sağlayan yolların yetersiz oluşunun sıkıntısını çekmiş, sapa
kalmış bir ilimizken günümüzde bu durum büyük ölçüde düzelmiştir. İl merkezinde
bir şube hattıyla demir yolu ağına, düzgün kara yollarıyla da Ege Bölgesi’ne ve
Çeltikçi beli üzerinden Antalya’ya bağlanmış, ilçeleriyle de bağlantısı
sağlanmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Alp. MEHMET ALP (Devamla) – Sanayi ve ticaret şehri olma yolunda ilerleyen
Burdur’da şeker fabrikası, süt fabrikası, süt mandıraları, et kombinası,
makarna, irmik, un ve yem fabrikaları, ambalaj sandığı fabrikaları, gül yağı
fabrikası, zirai aletler ve son zamanlarda da gelişen mermercilik sektörüyle
artan mermer fabrikaları bulunmaktadır. Güzel sanatlar adına Burdur bünyesinde birçok eğitim veren özel
kuruluş vardır. Tiyatro, sinema gibi dallarda yetişmiş birçok ünlü sanatçılar
bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 1’inci Dönem vekilliği yaparak
ilimizi temsil etmiş ve İstiklal Marşı’mızın yazarı,
millî şair ve düşünür Âkif’ten adını alan, 2006
yılında açılan Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur’un eğitim ve
kültür şehri olma yolunda attığı büyük ve önemli bir adımdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca söz ettiğimiz Burdur
ilimizin her geçen gün gelişip ilerleyerek güzelleştiğini görmenin sevinci ve
yüce Meclisimizde ilimizi temsil etmenin hakkının gururuyla kıymetli hemşehrilerime en derin sevgi ve saygılarımı sunar, sizlere
saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Alp. Gündem dışı üçüncü söz, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda İstanbul’da
yaşanan olaylar hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Şahin Mengü’ye aittir. Buyurun Sayın Mengü. (CHP sıralarından
alkışlar) 3.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen olaylara
ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
huzurlarınıza 1 Mayısta İstanbul’da yaşanan olaylarla ilgili görüşlerimi
açıklamak üzere geldim. Ancak sözlerime başlamadan evvel, otuz altı yıl önce
bir hukuk skandalıyla idama mahkûm edilmiş, maalesef bu yüce Meclisin bir
bölümünün aynı hukuk skandalına destek vermesiyle darağacında hayatlarını
kaybetmiş 3 devrimci gençlik önderi Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı
saygıyla anıyorum. Değerli milletvekilleri, 1 Mayısta İstanbul’da uygulanan zulmün ve
vahşetin mağduru olmuş bir milletvekili olarak huzurlarınızdayım. Televizyon
kanallarına yansıyan, her gece ekranlarda seyrettiğimiz, yerde yatan genç bir
kadının tekmelenmesi, hiçbir şeyden habersiz turistin sırtında patlayan cop,
olayın çok çok basit kısmıdır. Olay çok daha
vahimdir. Sabahın saat 09.00’unda biz DİSK Genel Merkezine gittiğimiz saatte,
saat 06.30’da DİSK Genel Merkezinin önce tazyikli suyla tahrip edildiği,
arkasından maalesef kullanılmaması gereken, her yerde kullanmayı Türk polisinin
âdet hâline getirdiği biber gazı bombasıyla bombalanmış bir genel merkez
binasına girdik. Biz içeride bulunurken 9 milletvekilinin bulunduğu binaya aynı
fütursuzlukla tekrar bomba atılmıştır. İçimizde baypas geçirmiş bir
arkadaşımızın geçirdiği sıkıntıya, DİSK yöneticilerinin ambulans istemesine
rağmen iki saat süreyle ambulans bile gönderilmemiştir. Değerli milletvekilleri, İstanbul’da yaşanan olaylara baktığınız
zaman, İstanbul polisinin bir hafta süreyle 1 Mayısta meydanlara çıkacak
insanlara karşı şartlandırılmış olduğunu görüyorsunuz. Polisin sicil
numaralarının görülmemesi için ya söktürüldüğünü veya üzerlerine giydikleri
diğer giysilerle bu numaraların okunamayacak hâle geldiğini görüyorsunuz. Yani suç işleyen
polisi… Tahmin ediyorum Sayın Bakan o turisti coplayan polisi arıyordur,
bulması mümkün değil çünkü o kişiyi teşhis edeceğiniz hiçbir sicil numarası
yoktur. Yerde yatan insanı tekmeleyen polisi bulmanız mümkün değildir. Bu bu sene olmuyor, 1 Mayıs 1977’de de aynı olayları
seyrettik. Değerli milletvekilleri, Cenevre Konvansiyonu’na göre kullanılması
yasaklanmış, harpte kullanılması yasaklanmış olan biber gazı maalesef
Türkiye’de yoğun olarak kullanılmaktadır. Konvansiyon’a bakarsanız,
Konvansiyon, biber gazı, bu tip gaz bombalarının iç kalkışmalarda
kullanılabileceğini amirdir. Yalnız, İstanbul’da 1 Mayısta tek bir silah yoktur.
Özellikle tazyikli suya maruz kalan, içine gaz bombası atılan DİSK binasının
içinde bayrak flaması taşıyan bir parmak kalınlığında sopa bile yoktu. İçinde
milletvekillerinin olduğu bir binaya hiç sıkılmadan gaz bombası atıldı. Bugün Sayın Başbakan, sizin grubunuzda “1.500 kişiyi bulup
yürüyemediler.” dedi. İstanbul’da o gün kullanılan gaz bombası sayısını biliyor
musunuz? Bin beş yüz elli. Bir kişiye demek ki bir bombadan fazla düşüyor. Bin
beş yüz elli tane bomba kullanılmış. Bunun herhangi bir şekilde demokratlıkla
alakası var mı? Sizin demokrasi anlayışınız sadece size mi demokratlık?
İnsanların… Her şeyde Avrupa Birliğinin değer yargılarına sarıldığınızı
söylüyorsunuz. Özellikle bunlardan bir tanesi, kendiniz de açıkladınız, “Dengeli güç
kullanacağız.” dediniz. Daha baştan güç kullanacağınızı herkese ilan ettiniz.
Kullanılan güç dengeli falan değildi. Polisin kullandığı güç vahşetti, vahşet!
İçinde yaşadım, insanların nasıl coplandığını bire bir yaşadım, bire bir
gördüm, hiçbir füturları yok. Eğer bir hastaneye bomba atacak kadar gözü
dönmüşse polisin bunu hep beraber oturup tartışmamız ve konuşmamız lazım.
Hastaneye atılmış. Bir babanın, bir aylık, bir yıllık, kaç yaşında olduğunu
bilemediğim, çok ufak çocuğunu kurtarmak için sarf ettiği çaba, muhakkak,
tahmin ediyorum sizlerin de vicdanını sızlatmıştır. Ama bir polisi,
numaralarını söktürerek, sicillerini söktürerek alanlara sürüklüyorsanız provokasyonu siz yapıyorsunuz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Mengü. ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Orada provokasyon
yoktu. Provokasyon varsa bunu maalesef Başbakan, kifayetsiz Vali, kifayetsiz
muhteris Emniyet Müdürü yaptı. Bu insanlardan muhakkak hesap sormak gerekir.
Vali ve Emniyet Müdürünün duraksamadan görevden alınması gerekir. Eğer bir siyasi partinin bir il binasına girmeye bugün göz
yumarsak, yarın, unutmayın, size de vururlar, sizin binalarınıza da girerler.
İktidar, kimse için devamlı ve kalıcı değildir. Yarın, o patlayan coplar sizin
partililerinizin de kafasında patlar. Polis, elbette, kalkışma varsa, kanuna aykırılık varsa gereğini
yapar. Ama İstanbul’da daha hiçbir olay olmadan, yürüyüşün başlamasından üç
saat evvel siz, binasında bekleyen insanların üstüne tazyikli su sıkıp
üstlerine gaz bombası atıyorsanız bunun tedbirle bir alakası yoktur. Bu bir
vahşettir. Bu, hukuk devletiyle bağdaşmaz. Bu, sizin çok sevindiğiniz, her
fırsatta savunduğunuz Avrupa Birliği ilkeleriyle hiç bağdaşmaz. Bu sözlerime son veriyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Mengü. Gündem dışı konuşmalara İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay cevap
verecek. Buyurun Sayın Atalay. (AK Parti sıralarından alkışlar) İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1 Mayısla ilgili olarak Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü’nün gündem dışı konuşması vesilesiyle söz almış
bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da 1 Mayısın öncesinde ve
sonrasında her platformda konuyla ilgili değişik yorum ve değerlendirmeler
yapılmaktadır. Bu gündem dışı konuşma vesilesiyle ben de bazı hususları yüce
Meclis çatısı altında bir kez daha siz değerli milletvekillerimizle ve
kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, 1 Mayıs,
işçilerin ve işçi örgütlerinin çalışma şartlarının, ücretlerinin ve sosyal
haklarının iyileştirilmesine yönelik talepleri sonrası ortaya çıkmış, 18’inci
yüzyıldan itibaren de kutlanan bir gündür ve Türkiye’de de 1 Mayıs işçi, emekçi
ve çalışanlar tarafından “birlik ve dayanışma günü” olarak kutlanmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde belli yerlerde başlamış ama 1923 yılında 1
Mayıs günü yasal olarak “işçi bayramı” ilan edilmiştir. 1 Haziran 1935 yılında
yayımlanan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile “bahar bayramı”
olarak genel tatil günlerine dâhil edilmiş, 1980 sonrası yapılan düzenlemeyle
ise ulusal bayram ve tatil günleri yeniden düzenlenmiş ve 1 Mayıs bu düzenleme
içerisinde yer almamıştır. Yani resmî bir kutlama günü değildir 1 Mayıs. Ancak Hükûmetimizin kısa süre önce çıkardığı kararnameyle tekrar
resmen kutlama günü hâline gelmiştir. Ama, gayriresmî olarak da 1 Mayıs her sene belli çerçevede
kutlanmıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii işin hukuki temelini
burada, Meclis çatısı altında sizlerle, biraz detaylı olarak şöyle paylaşmak
istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunun gereği olarak da
devlet-vatandaş ilişkileri ve toplumsal yaşama ilişkin esas ve usuller belli
yasal temellere dayandırılmıştır. Bu yasal temellere uyulması, kamu düzeninin
sağlanması için bir tercih zorunluluğudur. Aksi takdirde, hukuk devletinden,
kamu düzeninden bahsedilmesi mümkün olmayacağı gibi, toplumda huzur ve barışın
tesis edilmesinden de bahsedilemez. Bir defa, Anayasa’mıza göre herkes önceden izin almadan, silahsız
ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı
ve gösteri yürüyüşü hakkı, ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve
usuller kanunda gösterilir. Anayasa güvencesinde olan bu hakkın kullanılmasının
ayrıntıları, bizim hukuk sistemimizde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla düzenlenmiştir. İl ve ilçelerde
hangi meydan, yol ve açık yerlerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacağı,
toplanma ve dağılma yerleri, izlenecek güzergahlar,
vali ve kaymakamlar tarafından, mevzuatta yazılı ilkeler çerçevesinde
belirlenmekte ve önceden ilan edilmektedir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak
isteyenler de bu esaslar çerçevesinde talepte bulunmakta ve kendilerine bu
alanlar tahsis edilmektedir. Yasal çerçevede yapılan bütün toplantı ve gösteri
yürüyüşleri için bu prosedür yerleşmiştir ve
uygulanmaktadır. Bu yolu izleyen herkes için ülke genelinde hiçbir sıkıntı
yaşanmamıştır, yaşanmamaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet
olarak 1 Mayısın ülkemizde huzur ve barış içerisinde kutlanması için her türlü
tedbir alınmıştır. Bunu bütün netliğiyle ifade ediyorum. Bu güzel ve anlamlı
günün barış, kardeşlik ve dayanışma duygularının güçlenmesine katkı sağlayacağı
inancımızı biz hep muhafaza ettik, açıkladık ve tekrarladık. Bu çerçevede, 21 Nisan 2008 tarihinde Bakanlar Kurulumuzda 1
Mayısın Emek ve Dayanışma Günü olarak en iyi şekilde değerlendirilmesi ve
kutlanması amacıyla karar aldık ve bu kararı Resmî Gazete’de yayımlayarak
kamuoyuna duyurduk. Dikkatinizi çekerim, ilk defa Türkiye’de Hükûmetimiz, bu günü emekle birleştirdi “Emek Günü” olarak
ilan etti ve bundan sonra da resmî bir gün olarak resmî günler programımızın
içine dâhil etmiş oldu ve biz de -hem Çalışma Bakanımız hem biz İçişleri
Bakanlığı- genelge yayınladık, bütün illerimizde, ilçelerimizde, bütün
ülkemizde huzur ve güven içinde bu günün kutlanması için her türlü tedbirin
alınmasını talep ettik. Türkiye genelinde, gerek 1 Mayısı Emek ve Dayanışma Günü olarak
kutlamak isteyen vatandaşlarımızın sağduyusu, gerekse aldığımız güvenlik
tedbirleri sonucu bazı istisnalar dışında amacına uygun kutlamalar yapılmıştır
ve hiçbir yerde izin sorunu yaşanmamıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle ifade ediyorum:
Türkiye’nin hiçbir yerinde herhangi bir kuruluşumuz veya bir düzenleme komitesi
“Biz şurada 1 Mayısı kutlayacağız” diye talepte bulunduysa kendisine mutlaka
izin verilmiştir, bunun aksi hiçbir yerde söz konusu olmamıştır ve 1 Mayıs Emek
ve Dayanışma Günü 58 ilimizde 89 yasal etkinlikle kutlanmıştır. Bu
etkinliklerden 43 açık hava toplantısı ve 46 basın açıklaması yasalara uygun
olarak yapılmıştır. Bu etkinliklere bizim tespitlerimize göre ülkemiz genelinde
100 binin üzerinde vatandaşımız katılmıştır. Size şöyle, bazı illerimizden de örnekler vermek istiyorum yani
katılımın fazla olduğu, rakamın binin üzerinde olduğu: Adana’da Eğitim-Sen
düzenlemiş, 6 bin kişi katılmıştır. Ankara’da iki yerde yapılmış, KESK adına
düzenleme kurulu, oraya 9 bin kişi katılmış; Hak-İş adına 15 bin civarında
katılım olmuştur Tandoğan Meydanı’nda. Antalya’da KESK düzenlemiş ve 3.300 kişi
katılmıştır. Artvin’de ÖDP düzenlemiş, bin kişi katılmıştır. Balıkesir’de
Şeker-İş adına düzenleme yapılmış, 4.500 kişi katılmıştır. Bursa’da
Osmangazi’de 1.100 kişi katılmıştır. Çanakkale, KESK adına düzenleme yapılmış,
3 bin kişi katılmıştır. Denizli’de merkezde KESK düzenlemiş, bin kişi
katılmıştır. Diyarbakır’da Türk-İş’e bağlı sendikaların oluşturduğu bir Emek
Platformu düzenlemiş ve 2 binin üzerinde katılım olmuştur. Eskişehir’de Türk-İş
adına düzenleme kurulu toplantıyı organize etmiş ve 6 bin kişi katılmıştır.
Gaziantep’te Türk-İş, DİSK, Genel - İş Sendikası birlikte düzenlemiş 2 bin
civarı katılım olmuştur. Hatay’da Büro Emekçileri Sendikası düzenlemiş, 3 bin
kişi katılmıştır ve birçok şehrimizde, İzmir’de mesela Türk-İş, KESK birlikte
düzenlemiş, 10 binin üzerinde katılım olmuştur.
Kocaeli’nde KESK, Eğitim-Sen düzenlemiş, yine 2 binin üzerinde katılım söz
konusudur. Malatya’da KESK ve Türk-İş birlikte düzenlemiş, Mersin’de Türk - İş
düzenlemiş, 5 bin civarında katılım olmuştur. Görüleceği gibi hemen hemen bütün
illerimizde -ben sadece bazı örnekler burada saymış oldum, Trabzon, Samsun
bunlara diğer örnekler olarak eklenebilir- ülkemizde elli sekiz ilimizde 1
Mayıs anılmış, kutlanmış ve halaylarla, coşkularla, bir kardeşlik ve dayanışma
günü olarak, bir emek günü olarak, gerçekten, tam anlamına da uygun şekilde
değerlendirilmiştir. Maalesef bütün gayret ve çabamıza rağmen, özellikle
İstanbul’da, bu olumlu tabloya gölge düşürecek bazı girişimlere, tabii,
rastlanılmıştır. Bu ilimizde, izin istenilmemiş ve izin verilmemiş, talep
edilen, ısrar edilen bir meydanda 1 Mayıs kutlanmak için organizasyonlar
yapılmıştır. Ben, İstanbul’la ilgili, size, şunu ilk elden, doğru bilgi olarak,
gerçekten bütün ayrıntısıyla burada arz etmek istiyorum ve bu doğru
bilgilendirmenin önemli olduğuna da inanıyorum. Değerli milletvekilleri,
toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin mevzuatın verdiği yetki çerçevesinde,
ilgili birimlerin görüşleri alınarak İstanbul Valiliğince toplantı ve gösteri
yürüyüşleri için belirlenerek ilan edilen ve yıllardır kullanılan alanlar
bellidir. Bunlar dört tanedir: Kadıköy, Şişli Çağlayan, Zeytinburnu Kazlıçeşme ve Kartal’dır. Bugüne kadar, izinli tüm toplantı
ve gösteri yürüyüşleri, siyasi partilerimizin mitingleri için de bu alanların
tahsis edildiği bilinmektedir. En son, nevruz kutlamaları için de DTP’ye bu alan, Kazlıçeşme tahsis
edilmiş ve orada kutlamışlardır. Yasal çerçevede talep edilen herkese tahsis
edilmesi için bunların önünde hiçbir engel yoktur ve bu durum, bu yıl da
defalarca kamuoyuna açıklanmıştır. Ne yazık ki bu durum bilinmesine rağmen,
geçen yıllarda olduğu gibi, bu yıl da Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs mitingi yapma
konusunda ısrarlı taleplerle karşılaşılmıştır. Bu talepler, Taksim Meydanı’nın
İstanbul ilinde toplantı ve gösteri yürüyüşü amacıyla ayrılmış yerden olmaması
nedeniyle ilgili Valilikçe olumlu karşılanmamıştır ve esasen, 1978 yılından bu
yana da bu alanda hiçbir resmî izinli toplantıya izin verilmemiştir, zaten
talep de söz konusu olmamıştır. Aradan geçen uzun yıllar içerisinde, Taksim Meydanı’nın toplantı
ve gösteri yürüyüşleri için kullandırılmamasının iyi tahlil edilmesi gerektiğine
inanıyorum. Bu süreçte, bakın, pek çok parti iktidar olmuş ama hiçbir dönemde
bu ilke değiştirilmemiştir, bu uygulama değiştirilmemiştir; yani 1978’den
günümüze kadar. Bunun rasyonel sebepleri vardır. Kuşkusuz bizim yaptığımız
değerlendirmelerde de geçmiş yıllardaki yaşananlar, uygulamalar, hassasiyetler
göz önüne alınmıştır; rastgele bir karar değildir. Bilindiği üzere Taksim Meydanı trafik akışının merkezi konumunda
ve pek çok yönden giriş-çıkış yapılabilen bir meydandır, denetimi çok zordur. İş
yerlerinin, halkımızın ve yabancı turistlerin yoğun olarak bulunduğu âdeta
İstanbul’un kalbi konumunda bir alandır. Bu alanın miting amacıyla kullanılması
durumunda ekonomik ve sosyal yaşamın her yönüyle olumsuz etkilenmesi gerçeği
göz ardı edilemezdi. Daha uygun alanlarda, güvenli ortamlarda bayram havası
içerisinde 1 Mayıs kutlaması yapılması mümkün iken Taksim Meydanı’nda bu kadar
ısrarcı olunmasını da sizlerin ve kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Bakın, bu konuda gerçekten olanca çaba sarf edilmiştir. ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yılbaşı kutlaması neden yapılıyor? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Kendileriyle
görüşülmüştür ve bu, günlerce önce açıklanmıştır. İstanbul’da 2007 yılında
yaşanan tatsız ve üzücü olayların tekrar yaşanmaması için Sayın Başbakanımız
başta olmak üzere Hükûmet olarak konuya hep olumlu
yaklaştığımızı sağduyu sahibi herkes kabul edecektir. Taksim’de miting yapma
arzusunda olan ve bu niyetini her fırsatta açıklayan sendika temsilcilerimizle,
değişik kişilerle, işçi temsilcilerimizle, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere
her düzeyce defalarca görüşme yapılmış, bu talebin uygun olmayacağı
gerekçeleriyle birlikte açıklanmıştır. Bu görüşmelerde özellikle sendika
temsilcilerine “Yasal olarak belirlenmiş miting alanlarında 1 Mayıs kutlaması
yapılsın, biz de katılalım, şölen içinde yapılsın, her desteği verelim, her
tedbiri alalım.” diye ifadeler daima yapılmıştır, kendileriyle görüşmelerde bu
açıklamalarımız uzun uzun kendilerine yapılmıştır. Ve
hatırlanacağı gibi, bütün bu görüşmelerden sonra, değerlendirmelerden sonra 30
Nisan günü Çalışma Bakanımızla ben, birlikte basın toplantısı yaptık.
Gerekçeleriyle, 1 Mayısta İstanbul’da Taksim’de kutlamaların yapılmayacağını,
niçin yapılmayacağını, hepsini açıkladık. Yani bilinmez bir durum yoktu, herkes
her şeyi biliyordu, bütün taraflar biliyordu, kamuoyu biliyordu. Bu
toplantımızda, Taksim alanının niçin kullandırılmayacağı yönündeki
gerekçelerimizi de kamuoyumuzla paylaştık, ama ısrarcı olundu. Tabii, bu karar
açıklanırken de burayla ilgili tedbirler de alındı, alınması da tabii bir
şeydir ve İstanbul’da alınan güvenlik önlemleri ve yaşanabilecek muhtelif
olumsuzluklardan vatandaşlarımızın ve öğrencilerin mağdur olmaması için de
ilave tedbirler de alınmıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mayıs öncesi alınan
tedbirler kapsamında yapılan şifahi görüşmeler dışında, ilin emniyet ve
asayişinden, kamu düzeninden sorumlu olan Valilik tarafından sendikalarımızın
yetkililerine yazıyla da bu durum bildirilmiştir. Bu yazıda, özellikle Taksim
Meydanı’nda miting yapılmasının yasal açıdan mümkün olmadığı, bu meydanda
yapılacak bir gösteri nedeniyle halkımızın huzur ve sükûnunun bozulabileceği,
genel güvenliğin ve kamu düzeninin ciddi şekilde olumsuz etkileneceği,
açıklanan meydanlarda miting yapılması durumunda her türlü kolaylığın
gösterileceği hususlarına da yer verilmiştir. Kutlama etkinlikleri ve mitingin
yasal olarak belirlenen yerlerde yapılması kaydıyla sendika yöneticisi ve
temsilcilerinin Taksim’e gelebilecekleri, burada hem saygı duruşu hem anıta
çelenk konulması etkinliğini ve faaliyetini de yapabilecekleri, bu konuda da
her türlü desteğin verileceği kendilerine ifade edilmiştir. Taksim Meydanı’nın
yasal miting alanı olmaması yanında, burada yapılacak geniş katılımlı bir
organizasyonun, bazı terör örgütleri ve uzantılarının eylem yapması için müsait
bir ortam oluşturabileceği yönünde güvenlik birimlerinin uyarıları da olmuştur.
İstihbarat birimlerimizin çalışmaları ve elde ettikleri duyumlar da güvenlik
birimlerinin endişelerini teyit etmiştir. Bu istihbari
bilgiler arasında, çok sayıda yasa dışı örgüt mensubunun provokasyon amacıyla İstanbul’a gelecekleri, 1
Mayıs günü yapılacak gösteriler esnasında güvenlik güçleriyle çatışacakları
gibi önemli ayrıntılar da yer almaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, şunu çok içten
duygularla ifade etmek istiyorum: Ciddi şekilde endişe edilmiştir. Biz Bakanlık
olarak önümüze gelen veriler ve bilgilerden ciddi şekilde endişe ettik. Ben, en
üst seviyede bu bilgileri sendika yöneticilerimize, konfederasyonların
başkanlarına ilk elden de kendim ifade ettim; Bakanlığıma davet ettim ve
bunları kendileriyle de paylaştım. Yani, eğer bir şey olmadıysa tedbirler
alındığı içindir. Alınan tedbirler önleyici olmuştur. Bakın, unutmayalım ki eğer
emniyet tedbirleri alınmasaydı çok daha vahim şeyler de olabilirdi. Biz
sorumluluk sahibi kişiler, gelen bilgiler çerçevesinde bu tedbirleri almakla
görevliyiz. ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Korkuyla siyaset yapılmaz. Milleti
korkutmayın. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Eğer bu tedbirleri
almasaydık o zaman görevimizi yapmamış olurduk, o zaman görevimizi ihmal etmiş
olurduk. EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) – Binanın içine bomba neresinde var
Sayın Bakan? SIRRI SAKIK (Muş) – Hastaneye bomba atma nerede var? BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen dinler misiniz. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hükûmetimizin yasal çerçevede,
huzur, barış ve bayram havasında bir kutlama yapılması yönündeki irade, istek
ve çabalarına rağmen istenmeyen bazı olaylar yaşanmıştır. Göstericilerin
uyarıları dikkate almaması, özellikle yasa dışı örgüt mensuplarının taşlı
sopalı ve molotofkokteylli saldırılara devam
etmesi üzerine korsan gösterilere mevzuat çerçevesinde müdahale edilmiştir. SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sabahın altı buçuğunda korsan mı
vardı? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bu müdahaleler sırasında
öncelikle gerekli uyarılar yapılmış, bu uyarıların dikkate alınmaması durumunda
da kademeli olarak diğer tedbirler uygulanmıştır. Çıkan olaylarda 533 kişi
gözaltına alınmıştır. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bir gün sonra hepsi de bırakıldı. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - İfadeleri alınan… 2911
sayılı Yasa’ya muhalefetten 165 kişi hakkında başlatılan adli süreç devam
etmektedir. SIRRI SAKIK (Muş) – Hastaneye bomba atıyorsunuz. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bu 165 kişiden 11’inin
daha önce terör örgütü mensubu olmaktan ve diğerlerinin başka sebeplerle
yargılandığı… SIRRI SAKIK (Muş) – Ankara Esenboğa’daki teröre ne diyorsunuz?
Milletvekilinin cebinde bomba arayan polise ne diyorsunuz? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) –…ayrıca haklarında işlem
yapılan bu kişilerden büyük çoğunluğunun işçi olmadığı da tespit edilmiştir.
Çoğu yerde polisin karşısına işçiler değil, yasa dışı örgüt mensupları
çıkmıştır. Ben, bütün sendikalarımızı, bütün milletvekillerimizi, bütün
siyasi parti temsilcilerimizi tenzih ediyorum, ayırıyorum ama böyle ortamların
yasa dışı bazı unsurlar için…(CHP ve DTP sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen
dinler misiniz. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - …fırsat vereceğini ve
bunu değerlendireceklerini zaten biliyorduk. Eğer bunlar meydana gelemediyse, o
alana çıkamadıysa, Taksim Alanı’na ve daha ileri bazı bizi üzecek olaylar
meydana gelmediyse, bunların çok önceden en ücra köşelerde oraya çıkmasının
önlenmiş olmasıdır. GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Siz istemediniz ama halk üzüldü. SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakanım, Sakarya’ya cevap verin,
Esenboğa’daki teröre cevap verin. Biz mağduru koruyoruz, sizinle paylaşıyoruz,
Müsteşarınızın haberi var. BAŞKAN – Sayın Sakık…Sayın Sakık… İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, yine yakalananlarda tabanca, molotofkokteyli, sopalar,
sapanlar, bilyeler… ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – DİSK binasında var mıydı Sayın Bakan? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bu bilyeler nasıl,
biliyor musunuz? Sapanın içine bilye koyuyorlar, kalkanları bile deliyor,
metalleri bile deliyor. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yerde yatan kadın tekmelendi Sayın
Bakan. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - O tür şeyler var
elimizde. (CHP ve DTP sıralarından gürültüler) Yani bakın, bakın değerli
arkadaşlar, DİSK binasına bomba atılmamıştır, DİSK binasında arama
yapılmamıştır. Sendikalarımız, katiyen… SIRRI SAKIK (Muş) – Biz oradaydık, biz, biz. CHP’li
milletvekilleri, DSP’li milletvekilleri, DTP’li
milletvekilleri hep beraber oradaydık. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Bakan, milletvekilleri oradaydı
bomba atıldığında. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Hiçbir parti binasına
bomba falan atılmamıştır. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sicil numaralarını niye söktürdünüz? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bir de şunu ifade etmek
istiyorum: Bakın, polise çok yükleniyoruz. Polis hepimizin güvenliği için var.
Polis bize de lazım. Polisimiz kendisine verilen… ÖZDAL ÜÇER (Van) – Polise emrederseniz onlar da yapar. BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Bakın, süreyi uzatma
mecburiyeti oluyor. Lütfen… Buyurun Sayın Bakan. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, burada şunu ifade ediyoruz… ÖZDAL ÜÇER (Van) - Kayıtlarda var, polis diyor ki: “Biz talimat
aldık.” Buna ne diyeceksiniz? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – İzin verirseniz, biz bunu
da ifade ediyoruz. Burada hiçbirimizin arzu etmediği görüntüler olmuştur.
Bunları hiçbirimiz tasvip etmeyiz. Ülkemizde bu görüntülerin hiçbirisinin
olmasını istemeyiz ve şu anda bir ekip kuruldu, bunlar üzerinde de çalışılıyor.
Ama bakın, polisimiz değerlidir ve hepimizin güvenliği için vardır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz tamamlandı efendim. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, ben ilk
konuşmaya da cevap vermedim. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine
göre yerimden çok kısa bir söz istiyorum. BAŞKAN – Bir dakika efendim. Sayın Bakan konuşmasını bitirmedi
henüz. Sayın Bakan, iki konuşmaya birden mi cevap vereceksiniz? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bana beş dakika kadar
süre verirseniz, iki konuşmayı birleştireyim. (CHP sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Dinlemek istemiyor musunuz? Sayın Bakanım, dinlemek istemiyorlar, şey yapalım… AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, biz dinlemek istiyoruz. BAŞKAN – Sayın Bakan, size üç dakika süre veriyorum. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1 Mayısta ülke genelinde ve İstanbul’da yaşanan olayları ben
kısaca özetlemeye çalıştım. Biz Hükûmet olarak, 1
Mayısta yasal çerçevede, usulüne uygun olarak kutlama yapmak isteyenlerin
etkinliklerini rahatça gerçekleştirmelerini başından beri hep arzu ettik ve bu
doğrultuda tüm güvenlik tedbirlerini aldık. Hiçbir vatandaşımızın incinmesini,
üzülmesini istemedik, alınan tedbirler de bunun içindir. Bunu isteyenlere de
fırsat verilmemesi konusunda kararlılığımızı muhafaza ettik. Ancak, İstanbul
gibi mega bir kentte belirlenmiş kurallara aykırı
olarak etkinlik düzenleyeceğini tüm ikazlara ve görüşmelere rağmen kamuoyuna
açıklayan ve bu yönde hazırlık yapan, hatta teşebbüste bulunan kişi ve
örgütlere karşı da yasaların verdiği yetki çerçevesinde tedbirler alınmıştır.
Bu müdahaleler sırasında vatandaşlarımızın zarar görmemesi için azami gayret
gösterilmiştir. Şunu bütün açıklığıyla ifade etmek isterim ki: Bu tedbirler
alınmasaydı çok daha fazla üzüleceğimiz vahim olaylar olabilirdi. Geçmiş
yılları da hatırlarsak bunu daha iyi anlayabiliriz. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Turistler ne oldu, turistler? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bakın, ben tek tek olaylara girmiyorum, vaktim yeterli değil ama
turistlerle ilgili, diğer tek tek olaylarla ilgili
İstanbul Valiliği zaten açıklama yapıyor. Bir de ekip kuruldu, araştırmalar
yapılıyor. Eğer bir haksızlık, bir yanlışlık varsa onlar üzerine de gidilir.
Ama ben yine de şunu ifade ediyorum: Bizi çok daha üzecek olaylar olmamıştır. OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Hiç olmazdı… İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Eski yılları hatırlayın
değerli milletvekillerimiz, yani hiçbir yerde bizi daha çok üzecek olay
olmamıştır. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sendika başkanlarına teşekkür borçlusunuz. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, sendika
başkanlarımızın, payı olanların, daha ileri seviyede olay olmamasında katkısı
olanların -polisimiz de dâhil, sendikacılarımız da dâhil- hepsine teşekkür
ederim. Biz nice günler, 1 Mayıslar yaşamışız… Ölüm yok, ileri bir
yaralanma yok küçük şeyler dışında. Bazı istemediğimiz görüntüler var, bunu
hiçbirimiz arzu etmeyiz. Bakın, bugün Başbakanımız da söyledi, bu görüntüleri
biz de arzu etmezdik. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sorumlulara ne yapacaksınız? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ama biz bu görüntüler
olmasın diye çok uğraştık, çok çaba sarf ettik, görüşmeler yaptık, rica ettik.
Bu sene Emek Bayramı ilan ettik ve istedik ki ülkemizin her tarafında Emek
Bayramı, Emek Günü kutlayalım. OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Bayramı zehir ettiniz ama! İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ama bu talebimiz yeterli
karşılık bulmadı. Bütün dileğimiz, benim şahsi dileğim de bir daha bunlar
olmasın ve gelecek yıllarda… BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - …inşallah daha huzurlu,
daha olaysız 1 Mayıslar kutlamamızı dilerim. Hepinize teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) AHMET YENİ (Samsun) – Polisimizi de alkışlıyoruz, polisimizi! BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, yerimden söz istiyorum çok
kısa. BAŞKAN – Buyurun Sayın Mengü. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Bakan dedi ki: “Bomba
atılmamıştır.” Yürüyüşten üç saat evvel Taksim Meydanı’na ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – Ne işiniz var! ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Ben her sendikaya giderim… BAŞKAN – Sayın Milletvekili… Evet, Sayın Mengü, bana hitap
ediyorsunuz, lütfen. Buyurun. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) - Sayın Bakan benim hiçbir sözüme cevap
vermedi, yuvarlak laflarla… Yakasındaki numaralar sökülmüş polisle ilgili ne
yapıyorlar? Bir araştırma yaptığını söylüyor. Adamlar ortada, yerde yatan
insanlar var, şuur kaybı var. Hiç bunların sorumlusu yok mu? Sayın Bakan
sorumlu değil mi? BAŞKAN – Efendim, kendi takdirleridir, ben bir şey diyemem, ne
şekilde cevap verdiyse bilemem ben. Evet, teşekkür ederim. SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, özür diliyorum. Benim Sayın Bakanıma sorularım vardı.
Esenboğa’da milletvekilinin cebinde bomba arayan oradaki ilgiliyi sorguladı mı?
Sayın Müsteşarın bu konudan haberi var. Sakarya’daki olup bitenleri aktardım,
bu konuda bize cevap vermedi. MUSTAFA ELİTAŞ (KAYSERİ) – Sözlü soruları görüşmüyoruz Sayın
Başkan! İç Tüzük’e göre gündem dışı konuşmaya Sayın Bakan cevap verdi. BAŞKAN – Sayın Sakık, bakın, böyle bir
usulümüz yok, yani cevap verdi vermedi, ben müdahale edemem ki! Ben müdahale
edemem efendim “Niye vermedin?” diyemem yani! SIRRI SAKIK (Muş) - Bizim bulunduğumuz alana bomba atıldı, ama
“Bomba atılmadı.” diyor. Biz nasıl inanacağız? Bütün söylediklerine nasıl
inanacağız? Biz oradaydık, bombalandı DİSK Genel Merkezi ve buna rağmen “Bomba
atılmadı.” diyor. BAŞKAN – Tamam tunaklara geçti efendim. Buyrun efendim. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Yerinizden, çok kısa efendim. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan. Değerli milletvekilleri, tabii, Adapazarı’yla
ilgili, Sakarya’yla ilgili daha önce açıklama yaptık, takip edilmedi herhâlde.
Gönderdik, inceleme yaptırıyoruz, çok geniş boyutlu, sadece o olayı değil, daha
kapsamlı bir çalışma yaptırıyoruz. O gün de olayı haber aldığımız anda, ilk
başlarda haber aldık, valimiz oradaydı. Ben, burada telefonun başında, herkes
evine sağ salim huzurla ulaşana kadar orayı da takip ettik. Olayla her
safhasında… SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakan, insanlar yedi saat rehin kaldı,
ölüm var ortada, ölüm! İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Bakın, bunu en iyi siz
biliyorsunuz. SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakan, ölüm var, ölüm! BAŞKAN – Sayın Sakık, böyle bir usulümüz
yok. Lütfen dinler misiniz. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Müsaade eder
misiniz. Sizler konuştunuz, cevap veriyorum izin
verirseniz. BAŞKAN –Lütfen! Lütfen! İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Efendim, havaalanıyla
ilgili her şeyi biliyorum, olayı siz de biliyorsunuz. Bir yanlışlıktır, kasti
hiçbir şey değildir, VIP dışında meydana gelmiştir. Olayı da biliyorum,
müdahale edilmiştir, siz de o gün müdahale edildiğini biliyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bakın, burası bizim güzel ülkemiz ve
huzurla yaşamak istiyoruz. Yanlışlık varsa üzerine gideriz ama yanlışlık
olmaması için önceden her tedbiri almalıyız. İstanbul’la ilgili ekip kuruldu, çalışma yapılıyor. Nerede ne
olmuş hepsini bileceğiz, hepsini göreceğiz. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bu ekip bizi dinleyecek mi, bu ekip bana da
soracak mı? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ama bütün polis
teşkilatımızı burada zan altında tutmayalım. Polisimizi de korumak bizim
görevimiz, yüce Meclisin görevidir. Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan. Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında iki
adet raporu vardır. Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan ortak muhalefet
şerhi son raporun ardından okunacaktır. Şimdi raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım: IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1.- Denizli Milletvekili Mehmet
Salih Erdoğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/10) (S. Sayısı: 145) (x) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Müessir fiil suçunu işlediği iddia olunan Denizli Milletvekili
Mehmet Salih Erdoğan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler 2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca’nın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/109) (S.
Sayısı: 146) (xx) (x) 145 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir. (xx) 146 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia
olunan Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Baþbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Muhalefet Şerhi: Karma Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair
kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz; (1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel
sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı
maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk diktasına dayalı bir
anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği
görülmektedir. Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt.
maddelerindeki hükümlere göre; Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya
dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine
karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya
kapsamını da göz önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın
niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76.
maddesinde düzenlenmiş olan “Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir
suçlamanın söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar
verecek ve rapor hazırlayacaktır. Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır.
Delillerin tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir. Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2
ayrı sonucu olacaktır. Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden,
Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir. (2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla
Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu
dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz.
Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak
gereğini duyuyoruz. Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar
sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir. Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış
uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte
tıkanmalara yol açmaktadır. Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru
bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir. Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi
İktidar tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve
kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı
Müsteşarı gibi) için bir sığınma mercii haline getirilebilmiştir. Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı
Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya
sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır. Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde
önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun
yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna
girerek olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir
Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan
altında kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz.
Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası
uygulaması sonucunda, adı geçen Milletvekili de “âdil yargılanma hakkını”
kullanamamaktadır. Öte yandan; haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu
taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan
Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim
yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Türkiye’nin “karanlık suç ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve
bağlantılı dosyaların yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili meçhul
cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek
boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki; aradan geçen 8-10
yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri karşımıza
çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı aşamasından
itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin
yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. Acz ifade eden ve
ibret verici olan bir diğer gelişme ise; henüz iddianamesi dahi
düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir. Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın
ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir. (3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22.
Yasama Döneminde yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu
esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir. Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen
toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla
istismar etme girişimi içindedir. Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama
Döneminde, Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır. Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP
Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi
kirliliği ve karartma yaratarak; DTP’li Milletvekillerinin
şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek
suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır. Böyle bir süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir
oldu-bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir. Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması
gerekmektedir. Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli
sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını
kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla,
yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır. Anayasa’nın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar
yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar
verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan
irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen
maddeler çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır. TBMM Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda
görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı
aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve
Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz. (4) Açıklanan sebeplerle; AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz
bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve
kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet
kavramını zedelemektedir. Bu anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması
konusunda “ilkeli ve tutarlı” davranılmasının önemini bir kez daha
vurguluyoruz. Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün,
hukukta yeri yoktur. Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise,
Anayasanın 76 ncı maddesidir. Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan,
yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu
takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır.
Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam
etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz. Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali
anlamına gelir. 76 ncı madde ölçütünün dışında kalan
suçlar yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da
değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir. Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının
bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle
ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu
değildir. Kamu görevlileri
hakkında “soruşturma izni” kavramı söz konusudur. Soruşturma izni
ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü
içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı
denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin dokunulmazlığı
değil, belli usul dairesinde yargılanması söz konusudur. Nitekim, yakın tarihte
rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar,
beraat etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin
söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye
yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin
dışında; görev yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun
varlığı da ayrı bir gerçektir. Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin
mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur. En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise
veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek
istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık
olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı
olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet,
soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve
kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir. Soruşturma izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22.
Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır
tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de
önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz. Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp,
dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla;
dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla engellemektedir. Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri
yoktur. Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun
AKP’li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına
muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz. 20.03.2008
MUHALEFET
ŞERHİ 3/109 no ile işlem gören Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Koca’nın dokunulmazlığının kaldırılması isteğinin dönem
sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda
arz edilmiştir. Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi
ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır.
Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve uydurma
isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi
bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir. Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin
meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine
sahip olmaları yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan
korunmalarını temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul
kanununa muhalefet ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı
milletvekilleri hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge
farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu
kurumlarını dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan
olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların
dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden oldukları
anlaşılmaktadır. Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna,
meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır. Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla
karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse
yazısız bir kural haline gelmiştir. Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının
siyasallaştığı hâkim savcıların bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin
de dokunulamazlığının bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde
korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiç birisi
gerçekçi bulunmamaktadır. Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da
yapılabilmektedir. İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını
kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman
ana muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu
tavrın devamı halinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün
vatandaşlarımıza “yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı
getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır. AKP’nin diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu
gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını
AKP kaldırmak istemiştir de engel olan mı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan
yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki
sıfatını istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız. Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin
aklanmalarının önü açılmış olacaktır. Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü
dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal
itibariyle de haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılarak adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği
inancıyla muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu sunuşla ilgili söz
istedim. BAŞKAN – Neyle ilgili? KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sunuşlarla ilgili. BAŞKAN – Efendim? KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sunuşlarla ilgili yerimden kısa bir
açıklama yapmak istiyorum. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yeni yeni
usul ihdas ediyor! BAŞKAN – Böyle bir usul var mı Sayın Genç? KAMER GENÇ (Tunceli) - Var efendim. BAŞKAN – Yok efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Nasıl yok? BAŞKAN – Sunuşların neyine itiraz ediyorsunuz, anlamadım. KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bu sunuşlarla ilgili bir fikir
beyan etmek istiyorum. AKP milletvekili Osman Yağmurdereli
Kızılay Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmemiştir. Sekiz ay bu Yönetim
Kurulu üyeliğinde kalmıştır. Bunu burada açıklasam daha iyi olur. İç Tüzük’ün 137’nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının, Anayasa’nın 82’nci maddesine göre, milletvekilliğiyle
bağdaşmayan işleri yapmaya ısrar eden milletvekilinin milletvekilliğinin
düşmesi için Anayasa Karma Komisyonuna bunu bildirmesi lazım. Meclis Başkanlık
Divanı bugüne kadar bu arkadaşla ilgili… BAŞKAN – Tamam Sayın Genç, tutanaklara geçti efendim; buyurun. Osman Yağmurdereli’yle ilgili değil
efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet ama bu da dokunulmazlıkla ilgili
efendim. BAŞKAN – Getirilmemişse efendim ne yapayım? KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Başkanlık Divanını ikaz ediyorum,
bu görev sizin. BAŞKAN – Tamam, ikazınız göz önüne alınacaktır. KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye Başkanlık Divanı görevini yapmıyor
efendim? BAŞKAN – Tamam… KAMER GENÇ (Tunceli) – Meclis Başkanlık Divanı niye bu görevini
yapmıyor? İç Tüzük’ün 137’nci maddesine göre bu görev Başkanlık Divanınındır
efendim. Fakat Başkanlık Divanı niye görevini ihmal ediyor, İç Tüzük’ü yerine
getirmiyor? Onu söylüyorum efendim. BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım: V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI A) TEZKERELER 1.- İzlanda Parlamentosu ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/417) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca, İzlanda Parlamentosu ile
TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulması hususu Genel Kurul’un tasvibine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım, peki. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.11 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 16.24 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul
edilmiştir. Karar yeter sayısı vardır. İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım: B) ÖNERGELER 1.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuş’un, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ekli
Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/74) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 2/74 Esas numaralı “Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelere ekli cetvellerden değişiklik yapılması hakkında Kanun Teklifi”miz İç Tüzük’ün 37. maddesi “45 gün içerisinde
Komisyon tarafından sonuçlandırılması gerekir” demesine rağmen, henüz
Komisyonda beklemektedir. Bu Kanun Teklifimizin İç Tüzük 37’ye göre doğrudan TBMM Genel
Kurul Gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. Prof.
Dr. Akif Akkuş Mersin BAŞKAN – Teklif sahibi Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş,
buyurun. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2547
sayılı, 28/3/1983 tarih ve 2809 sayılı Kanun’a ilişkin
hükümlere tabi olmak üzere Tarsus’ta “Tarsus Üniversitesi” adlı bir üniversitenin
kurulmasına dair verdiğimiz kanun teklifiyle ilgili MHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, deniliyor ki: “İlçelerde üniversite
kurulması söz konusu değil, illerde kuralım.” Ancak, Tarsus’a baktığımız zaman,
Tarsus, il merkezlerinden elli tanesinden daha büyük bir şehrimiz. Toplam -ilçe
sınırları içerisinde köyler, kasabalar dâhil olmak üzere- 350 bin nüfusa sahip
ve bu durumu, bu konumuyla da yirmi beş tane il sınırı içerisindeki nüfustan
daha fazla bir nüfusa sahip bulunan ilçemiz. Çukurova’nın batı bölgesinde kurulmuş ve bugüne kadar konumunu
muhafaza etmiş en eski yerleşim birimlerinden birisidir. İlk çağlardan bugüne
gelişmiş bir kent olduğu tarihî kaynaklardan ve arkeolojik kazılardan ortaya
çıkartılan Tarsus, sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla tarihî süreç
içerisinde yerli Anadolu kültürünün yanı sıra hem Doğu hem de Batı kültürüne ev
sahipliği yapmış bir ilçemizdir. Tarsus’un tarihi günümüzden sekiz bin yıl
önceye kadar gitmektedir. Tabii, bu değerlerin bir kısmı -Tarsus’un bu tarihî
zenginlikleri- yüzeysel kalıntılar olarak yaşarken çok daha fazlası gün yüzüne
çıkartılmayı beklemektedir. Bu tarihî ve kültürel dokunun ortaya çıkartılması
ve dünya medeniyetine katılması Tarsus Üniversitesinin katkılarını
beklemektedir. Tarsus, antik çağda büyük bir gelişme gösterdi. Tarım ve ticaretin
yanı sıra, Tarsus Irmağı taranarak büyük gemilerin bu akarsuda sefer
yapmalarının sağlanmasıyla Doğu Akdeniz, deniz ve kara yollarının birleştiği
büyük bir ticaret ve kültür merkezi hâline geldi. Yine, bu dönemde kentin
nüfusunun 450 bin kişiyi aştığı sanılmaktadır. Yine, tarihî kayıtlardan
gördüğümüz, baktığımız zaman anlaşıldığı kadarıyla Tarsus, uzunca bir süre
dünyanın en büyük kenti olarak da kaldı. Bunun yanında, yine, Tarsus’un büyük
şehir özelliği kazandığı dönemde iki yüz bin ciltlik bir kütüphanenin bulunduğu
görülmektedir. Yine, Tarsus, Orta Çağ’da Osmanlılar döneminde bu önemini
korumuş şehirlerimizden birisidir. 19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren dünya ticaret sistemine
Mersin’in limanı yoluyla bağlantı kurmuş olan Tarsus, bu dönemde kültür,
ticaret ve özellikle tarım ve tarıma bağlı ekonomide büyük gelişmeler
sağlamıştır. Milattan önce 5000 yılına dayanan tarihinde görkemli dönemler
yaşayan, çeşitli uygarlıklara kent merkezliği yapan, Doğulu kervanların uğrak
yeri ve ticaret merkezi olan ilçe bu ticari özelliğini günümüzde de
korumaktadır. Tarsus ekonomisinde tarım önemli bir gelir kaynağıdır. Ayrıca,
Tarsus, kendine has kültürel değerleri yanında ilk hidroelektrik üretiminin
yapıldığı ve ülkemizde sokakların elektrik enerjisiyle aydınlatıldığı ilk
şehrimizdir. 1902 yılında sokakları hidroelektrikten üretilen elektrik
enerjisiyle tanışmış bir şehrimiz. İstanbul buna ancak 1905 yılında
kavuşmuştur. Yine Tarsus bir ilkler şehridir, ilk büyük dokuma fabrikasının
Tarsus’ta kurulduğunu görüyoruz. Günümüzde şehrin içerisinde üç noktada kazılar
yapılmakta ve zengin arkeolojik doku ortaya çıkartılmaya çalışılmaktadır.
Yaşadığımız dünyada… Tarsus’ta kurulacak Tarsus üniversitesinde okuyacak öğrencilerin… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Akkuş. AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim. …özellikle son yıllarda yaşam koşullarının değişmesi, bunun
yanı sıra yaşanılan kent karmaşası, kişilerin psikolojik ve fizyolojik
rahatsızlıklarının artması gibi sıkıntılardan kurtulacak ve huzurlu bir ortamda
öğrenimlerine devam edeceklerdir çünkü Tarsus’ta ulaşım kolaydır, yaşama
koşulları diğer illere göre çok daha rahattır, son dönemlerde ev pansiyonculuğu
yaygınlaşmıştır, sürekli gelişmekte olan bir kentimizdir. Sosyal, kültürel ve doğal özellikleri, bunun yanında gelenekleri
bakımından çok zengindir, yerel yönetimin her bakımdan desteği tamdır, ılıman
bir iklime sahip ucuz bir şehirdir, turizm açısından oldukça zengindir, denize Değerli milletvekilleri, Tarsus’ta mevcut bir teknik eğitim
fakültesi bulunmaktadır ancak bu fakülte fiziki bakımdan birkaç fakülteyi daha
kaldıracak durumdadır. Bütün bunlardan dolayı Tarsus üniversitesinin
kurulmasına dair teklifimize destek vermenizi istirham ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş. Bir milletvekili sıfatıyla, şahsı adına, Amasya Milletvekili Avni Erdemir. Buyurun Sayın Erdemir. (AK Parti
sıralarından alkışlar) AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarsus’a üniversite kurulmasıyla ilgili verilen kanun teklifi üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepimizin bildiği gibi,
yükseköğretimin amacı, ülkenin bilim politikasına, toplumun yüksek düzeyde ve
çeşitli kademelerdeki insan gücü gereksinimine göre öğrencileri ilgi ve
yetenekleri doğrultusunda yetiştirmek, bilimsel alanlarda araştırma yapmak,
bilim ve tekniğin ilerlemesini sağlayan her türlü yayını yapmak, hükûmetçe istenecek inceleme ve araştırmaları
sonuçlandırarak düşünceleri bildirmek, Türk toplumunun genel seviyesini
yükseltici ve kamuoyunu aydınlatıcı verileri sözle ve yazıyla halka yaymak ve
yaygın eğitim hizmetinde bulunmaktır. Değerli arkadaşlarım, buna göre üniversitenin görevi, bilgi
üretmek, bilgiyi öğretmek ve üretilen bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak bilginin
ülke kalkınması ve gelişmesi için kullanılmasını sağlamaktır. Bu yönüyle
üniversiteler, ülkenin bilime, teknolojiye, özgürlüklere, gelişmeye açılan
kapılarıdır. İşte, bunu bilen AK Parti İktidarı, bütçeden en büyük payı eğitime
ayırmış, üniversitede öğrenim gören öğrenci sayısını artırmak ve üniversite
kapısındaki yığılmayı engellemek için politikalar geliştirmiştir. Bu amaçla,
önce 15 ilimizde, daha sonra 17 ilimizde toplam 32 devlet üniversitesi
kurulmuştur. Bu yıl da üniversitesi olmayan 9 ilimizde üniversite kurarak
toplam 41 ilimizi üniversiteyle buluşturmuş olacağız. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tarsus’a gel, Tarsus’a! AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Bu, şunu gösteriyor: 81 ilimizin 41’i, AK
Parti İktidarında üniversiteye kavuşmuş olacaktır. Bu dönemde 7 adet de özel
üniversite kurulmuş olup AK Parti İktidarında 2008 yılı itibarıyla toplam 48
üniversite açılmış olacaktır. Değerli arkadaşlar, AK Parti İktidarında üniversite sayısında
olduğu gibi öğretim elemanı sayısında da önemli artışlar olmuştur. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Tarsus’tan bahset. AVNİ ERDEMİR (Devamla) – 2003 ile 2007 yılları arasında profesör
sayısı 2.586, doçent sayısı 749, yardımcı doçent sayısı 3.223, öğretim
görevlisi sayısı 2.257, okutman sayısı 781, uzman sayısı 5.049, araştırma
görevlisi sayısı ise 3.071 artmıştır. Değerli arkadaşlar, yine iktidarımız döneminde üniversite
öğrencilerimizin bursları artırılmış, öğrenci yurtlarında önemli iyileştirmeler
yapılmıştır. Bütün bu yapılanlar yeter mi? Elbette yetmez. İlköğretim ve
ortaöğretimde “Haydi kızlar okula!” diyerek 250 bin kız evladımızı eğitimle
tanıştıran, 110 bin dersliği eğitime kazandıran… FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tarsus’a evet mi, hayır mı? AVNİ ERDEMİR (Devamla) – …554 bin bilgisayarı öğrencilerimizin
hizmetine sunan, “Her şey özürlüler için” diyerek… OKTAY VURAL (İzmir) – Tarsus’tan bahset ya! AVNİ ERDEMİR (Devamla) – …özürlülere sahip çıkan iktidarımız,
inşallah üniversite kapılarındaki yığılmayı kaldırarak, ülkemizde yükseköğrenim
görmek isteyen bütün yavrularımıza üniversite kapılarını da açacaktır. Açılan
41 üniversite bunun içindir, üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını
karşılamak üzere yurt dışına gönderilen öğrencilerimiz bunun içindir. 81 ilimizin 41’inde üniversite kurmak nasıl AK Parti İktidarına
nasip olmuşsa, yeterli altyapı hazırlandıktan sonra gelecekte Tarsus gibi
üniversiteyi hak eden büyük ilçelerimize üniversite kurmak da inşallah AK Parti
İktidarına nasip olacaktır, diyor; başta bu kanun teklifini veren arkadaşımız
olmak üzere yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – “Evet” diyor musun Tarsus’a?
Evet mi, hayır mı? AKİF AKKUŞ (Mersin) – “Evet” diyor. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdemir. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir. Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz. VI.- SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM 1.- (10/27, 34, 37, 40, 102) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN – Zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağ üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda
boş olan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Manisa
Milletvekili İsmail Bilen aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soruları
görüşmüyor ve gündemin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler” kısmına
geçiyoruz. 11 Mart 2008 tarihinde görüşmelerine başladığımız ve yarım
kalan çevre ve çevre kirliliğinin önlenmesi konusundaki (10/3, 8, 12, 28, 31,
33, 38, 42, 47, 56, 59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145 ve
146) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birlikte yapılan
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖN GÖRÜŞMELER 1.- Kahramanmaraş Milletvekili
Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin, termik
santrallerin çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3) (x) 2.- Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü ve 38 milletvekilinin, Trakya ve İstanbul ilinde çevre konularındaki
gelişmelerin Ergene Çevre Düzeni Havza Planı’na etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/8) (x) 3.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barış ve 23 milletvekilinin, Kırklareli ili Vize ilçesindeki bir arazi ile
ilgili iddiaların ve bu arazi üzerinde kurulması planlanan çimento fabrikasının
çevre üzerindeki muhtemel etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12)
(x) 4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 23
milletvekilinin, Adana’daki lagünlerin karşı karşıya bulunduğu çevresel
risklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/28) (x) 5.- Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Bartın’da
kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31) (x) 6.- Çanakkale Milletvekili Ahmet
Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin
araştırılarak çevreye olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/33) (x) 7.- Konya Milletvekili Hasan Angı ve 19 milletvekilinin, Konya Kapalı Havzası’ndaki su
kaynaklarının karşı karşıya bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/38) (x) 8.- Konya Milletvekili Orhan Erdem
ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber Göllerindeki kirlilik ve diğer çevre
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/42) (x) 9.- Çanakkale Milletvekili Mustafa
Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik
faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47)
(x) 10.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehri’ndeki
kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/56)
(x) 11.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhan ve 25 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevreye ve turizme olumsuz
etkilerinin araştırılarak su ürünleri yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/59) (x) 12.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23 milletvekilinin,
Eber Gölü’ndeki çevre kirliliğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/62)
(x) 13.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki durumu ile
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/64) (x) 14.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse ve 23 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki kirlenmenin önlenmesi ve Van ilinde
turizmin geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/65) (x) 15.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı ve 26 milletvekilinin, Küçük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/68) (x) 16.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 24 Milletvekilinin, Artvin Cerattepe’deki madencilik faaliyetlerinin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71) (x) 17.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 21 milletvekilinin,
Eber Gölü’ndeki çevre sorunlarının araştırılarak gölün korunması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/84) (x) 18.- Van Milletvekili Kayhan
Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki çevre sorunlarının ve gölün
potansiyelinin araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/87) (x) 19.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin, başta Afşin
Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/89) (x) 20.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner ve 25
milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/98) (x) 21.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre ve turizm üzerindeki
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/101) (x) 22.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve 39 milletvekilinin, denizlerdeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/119) (x) 23.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kahramanmaraş'ta Narlı Ovası'na kurulması
planlanan katı atık depolama tesisinin çevreye etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/145) (x) 24.- Isparta Milletvekili Haydar
Kemal Kurt ve 23 milletvekilinin, Eğirdir Gölü ve Havzası’ndaki çevre
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146)(x) BAŞKAN – Hükûmet? Buradalar. Sayın milletvekilleri, araştırma önergeleri üzerinde önerge sahibi
olarak söz sırası Konya Milletvekili Orhan Erdem’e aittir. Buyurun Sayın Erdem. (AK Parti sıralarından alkışlar) ORHAN ERDEM (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bir havza içerisinde yer alan Akşehir Gölü ve Eber Gölü’nün
kirliliğinin önlenmesi ve korunmasıyla ilgili tedbirlerin alınması ve yasal
düzenlemelerin oluşturulması amacıyla 28 milletvekili arkadaşımızla Anayasa’nın
98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105‘inci maddeleri uyarınca verdiğimiz 10/42 sıra
sayılı Meclis araştırması açılması önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu önergemiz konusunda 28 milletvekilimizin dışında da hepimizin
duyarlılığının olduğuna inanıyorum. Bilhassa tüm Konya milletvekillerimiz ve
Afyon milletvekillerimiz de AK Partiden bu konuda bize destek olmuşlardır.
Hızla gelişen ülkemiz de dünyada olduğu gibi artık kendi doğal varlıklarını ve
zenginliklerini istediği gibi kullanma, israf etme lüksüne sahip değildir.
Ülkemiz aynı zamanda bir tarım ülkesidir ancak son yıllarda gerek erozyon
gerekse kuraklık, ayrıca yakın zamana kadar bilinçsizce atıklarımızın göle, nehire, denize akıtılması ve vahşi sulama yöntemleri sonucu
çölleşme tehlikesi içinde biz de dünyadaki birçok ülke gibi kalmış durumdayız.
Değişen iklim şartları ve yanlış sulama teknikleri de Türkiye'nin her yerinde
olduğu gibi Konya’mızda yer altı sularını ve gölleri de tehlikeye sokmuştur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, dünyamız, önlemler alınmadığı
takdirde hızla çölleşmeye doğru gitmektedir. Bu sebepledir ki topraklarımızın,
sularımızın, göllerimizin, tüm doğal kaynaklarımızın kıymetini bilmeli,
şimdiden gereken tedbirleri almalıyız. Bugün ülkemizde hızla gelişme nedeniyle
doğal kaynakların israfı söz konusudur. Doğal çevrenin önemli bir parçası olan
göllerin korunması ve faydalı hâle getirilmesi lüzumu artık tartışılmayan bir
konudur. Ancak bu konuda yapılması gerekenleri yapmak, tüm çevre konularında
olduğu gibi, kolay değildir. Gelişmekte olan ülkeler için çevre sorunları zaman
zaman lüks bile görünmekte iken günümüzde bu,
ülkelerin en önemli temel sorunu hâline gelmiştir. Bu iki gölün de bulunduğu Konya’ya coğrafi yapı bakımından
bakıldığında, ülkemizin en büyük ili olan Konya’mız DSİ Genel Müdürlüğünün IV.
Bölge Müdürlüğüne bağlı bir alanda. Akşehir ve Eber Gölü bu bölgenin dışında,
XVIII. Bölgeye verilmiştir. Çünkü Akşehir ve Eber -Akşehir Konya tarafında,
Eber Afyon bölgesinde olmak üzere- aynı havzada olmaları dolayısıyla bu bölge
kapsamında yer almıştır. Her iki göl birbirleriyle çok bağlantılı sulak
alanlardır. (x) (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38, 42, 47, 56,
59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145 ve 146) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerine 11 Mart 2008 tarihli 75’inci
Birleşimde başlanmıştır. Bu konuda, Eber Gölü’yle ilgili, Afyon Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe ve yine Afyon Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan önergeler vererek geçmiş günlerde
konuştular. Ama onlar Eber Gölü ile sadece konuyu ele aldılar, kısmen Akşehir
Gölü’ne de atıfta bulundular. Ancak bu havza tek tek
ele alınması mümkün olmayan, Eber-Akşehir Havzası olarak dikkate alınarak araştırma
yapılması gereken bir bölgedir. Göllere bakarsak, Eber Gölü -Türkiye'nin on iki büyük gölünden
biri- 150 kilometrekareden bugün çok daha küçük metrajlara inmiş. Derinliği 7
metrelerden 4 metrelere ve bugün birkaç metrelere kadar inmiştir. Göl nilüferlerle
dolu, sazlıkları, kuşlarıyla bir doğa güzelliğinden bugün, kirlenmeler ve
çekilmeler nedeniyle bir çevre felaketi noktasındadır. Aynı şekilde Akşehir
Gölü de 350 kilometrekareden bugün 35 kilometrekareye inmiş; derinlik 7
metreden 2-3 metreye inmiş ve geçen yıl tamamen kuruma noktasına gelmiştir. Her
iki göl de bu doğal güzellikleriyle, kuş cenneti olan yapılarıyla her gölette,
gölde olduğu gibi kamışları, sazlıkları, balık yapılarıyla artık yok olma
noktasına gelmiştir. Bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı 2005 yılında Akşehir ve Eber
Göllerinin bozulan ekolojik dengesinin yeniden tesis
edilmesi için uygun bir şekilde yönetilecek ve bu konudaki alınan önlemleri
yürütecek bir araştırmanın ilk adımını atmıştır. 2005 yılı sonunda ihale edilen
bu çalışma yirmi dört aylık ihaleyi alan firma tarafından tamamlanmış ve 2007
yılı sonunda bitirilmiştir. Bilimsel bir çalışma ve yöre halkıyla yapılan
toplantılar sonucu yedi ideal hedef ve yirmi altı uygulama hedefi, doksan sekiz
faaliyet belirtilmiştir. Bu çalışmadan dolayı Değerli Çevre ve Orman Bakanımıza
ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu önergemizle de yapılan bu çalışmanın daha geniş bir anlamda
diğer göller ve Türkiye iklim şartları da değerlendirilerek bu belirtilen
sonuçlara hızla gidileceğine inanıyorum. Yine Akşehir Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığının ortak
yürüttüğü, bölgenin tamamını kapsayan damlama sulama projelerine de önem
verilmesini rica ediyoruz. Çünkü bu yolla yer altı suları ve göl yüzeyindeki
sularda yükselmenin olacağı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Değerli milletvekilleri, tüm doğal kaynaklarımız ve çevre
sorunları önemlidir. Verilen bütün önergelerde benzer sorunlar mevcuttur. Ancak
bizim önergemizde yer alan Akşehir Gölü, bu yıl sekiz yüzüncü doğum yıl
dönümünü kutladığımız Nasreddin Hoca’nın da
fıkralarına konu olan bir gölümüzdür. Yaşatılan bu soyut mirasın değeri “Nasreddin Hoca” adına her yıl düzenlenen etkinliklerde
kutlanmaktadır. Artık fıkralara konu olan göle yoğurt mayalayarak “ya tutarsa”
diyecek gölümüz ne yazık ki kalmamış veya göletler hâlinde ufak çukurlara
inmiştir. Bizler, bu dünyadaki küresel ısınma, iklimsel değişikliklerin
getirdiği etkilere bir şey diyemiyoruz. Bunlara, tabii ki dünyadaki tüm
ülkelerin yapacağı anlaşmalarla uymaları noktasındaki hassasiyetlerini
bekliyoruz. Ancak dar bölge kapsamında bu göletlerin olduğu, göllerin olduğu,
sulak alanların olduğu bölgelerde artık, bir an önce yapılan bilimsel
çalışmaların ve bu konudaki sulama teknikleri olsun, diğer kirlilikleri
önleyici çalışmalara hızla gidilmesi gerektiğine inanıyorum ve bu konuda çok
değerli Çevre Bakanımızın birikiminin ve vizyonunun da
buna önayak olacağına inanıyorum. Eber ve Akşehir dışında yine Konya’da Çavuşçugöl,
Beyşehir, Ereğli Sazlıkları ve krater gölü, Karapınar’da hepsin de aynı
sıkıntıları da yaşamakta, çekmekteyiz. Yine, bugün 350 kilometrekareden 35 kilometrekarelere, yer yer 3,5 kilometrekarelere inen gölümüzün bir de yıllardır
süregelen kıyı kenar çizgisi sorunu mevcuttur. Bugün gölün kurtarılmasını
düşünüyoruz ama zamanında çizilen bir göl kenar çizgisinden dolayı da yaklaşık
40 bin kişi mahkemelerle uğraşmaktadır. Bu konuda son yıllarda İnsan Hakları
Mahkemesinin aldığı bir kararla bu tip iptal edilen tapuların bedelinin de
ödenmesi gerekmektedir. Bu konunun ilgili bakanlığın, Bayındırlık Bakanlığının
ve Çevre Bakanımızın da önayak olarak bir an önce düzeltilmesini rica ediyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Erdem. ORHAN ERDEM (Devamla) – Teşekkür ediyorum. Birleştirilerek yapılacak bu önergelerin inşallah Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kabulünden sonra, çevre sorunlarının giderilmesi noktasındaki
hassasiyet ve çalışmaların hızla süreceğine inanıyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdem. Söz sırası Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk’te.
Buyurun Sayın Ertürk. (AK Parti
sıralarından alkışlar) AHMET ERTÜRK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ege Bölgesi’nde Afyon’un Dinar ilçesinden çıkan ve takiben Denizli
ilimize ve Aydın ilimize ve bereketli Büyük Menderes Vadisi’ndeki ovaları,
toprakları sulayarak Ege Denizi’ne ulaşan Büyük Menderes Nehri’mizde
oluşan kirlilikler konusunda bir araştırma önergesi vermiştik ve bu önergemiz
üzerine, Büyük Menderes Nehri’nin gerek çevreden gelen atıkları gerekse Uşak
ilimizdeki deri sanayisinden kaynaklanan, Banaz Çayı’ndan kaynaklanan
kirlilikler ve gerekse Denizli ilimizden, Çürüksu
Çayı’ndan gelen kirlilikler ve çevredeki çeşitli sanayi tesislerinin
etkileşimleri ile bilhassa Aydın Ovası’nı sulayan ve pamuk bölgesinde, meyve
sebze bahçelerinin yoğun olduğu, narenciye üretiminin pik noktada, had noktada
yapıldığı, çilek üretiminin yapıldığı, meyve sebze ve hayvancılıkla ilgili yem
bitkileri ekilişlerinin yapıldığı bu ovadaki kirlilik üzerine ben de söz almış
bulunuyorum. Çevre Bakanlığımız Uşak’taki deri sanayisinden kaynaklanan
atıkların temizlenmesi için orada çok güzel bir çalışma yaptı ve o çalışma
sonucunda, artık, Uşak’taki, Uşak ilimizdeki deri sanayicilerinin arıtma
tesislerinden ötürü kirliliklerinin Büyük Menderes Nehri’ne, Banaz Çayı
marifeti, daha az nispette geldiğini ve hatta hiç gelmediğini görüyoruz. Denizli’deki tekstil sanayicilerimizin de arıtma tesislerinin
kurulması noktasında Bakanlığımızın çalışmalarını takip ediyoruz. Hatta,
Bakanlığımız, yurt dışından Norveç, Hollanda gibi devletlerle ortaklaşa bir konsorsiyum oluşturmak suretiyle, geçenlerde vilayetimize
yabancı heyetler geldi ve o heyetlerle beraber Büyük Menderes Nehri’ndeki bu
son yıllarda kuraklıkla beraber artan ve daha belirgin hâle gelen bu kirliliğin
önlenmesi yönünde müspet çalışmaları biz de izliyoruz, takip ediyoruz. Bir de jeotermal kaynaklar var bölgemizde. Bu Ege Bölgesi’ndeki
jeotermal kaynaklardan bor atığı meydana çıkmaktadır. Bu bor atığı marifetiyle
de narenciye bahçelerimizdeki portakal, limon, greyfurt gibi narenciye ürünleri
fevkalade etkilenmektedir. Tabii, bütün bunlar derlenip toplandığında,
nehirdeki kirlilikten… Tarımla uğraşan çiftçiler, nehrin bazen o berrak suyunun
artık farklı renklerde aktığını da görmektedirler. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, tarımda olmazsa olmaz
şartlardan olan ve Devlet Su İşleri teşkilatımızın sulama birliklerimiz
marifetiyle çiftçilere ulaştırdıkları tarımsal sulama sularımızın yetişen
bitkilerin ana kaynağını oluşturması hasebiyle mutlaka temiz olmasını
istiyoruz. 530 kilometreye ulaşan Büyük Menderes Nehri’ndeki bu mevcut
tekstil atıklarından, deri atıklarından ve gerek belediyelerin evsel
atıklarından ve gerekse sanayi tesislerindeki kimyasal atıklardan kaynaklanan
bu kirliliğin temizlenmesi yönünde gerekli çalışmaların olgunlaştırılması ve bu
çalışmalar sonucunda da daha temiz su kaynaklarıyla daha sağlıklı ürünler
üretilmesinin temin edilmesini diliyoruz. Bu konuda Bakanlığımızın çalışmalarını, yerel birimlerimizin
çalışmalarını ve Büyük Millet Meclisimizdeki çevreyle ilgili araştırma
komisyonu kurulması yönündeki çalışmaları, biz de yol açıcı bir fırsat olması
bakımından değerli arkadaşlarımızla bu önergeyi vermiş bulunuyoruz ve hayırlı
olmasını diliyorum. Daha temiz bir çevrede, daha sağlıklı ortamda insanlarımızın
yaşamak hakkıdır. Biz siyasetçilerin görevi ve ödevi de o ortamları
sağlamaktır. Hükûmetimizin, bilhassa Çevre
Bakanlığımızın bu konudaki duyarlılığı için ben teşekkür ediyorum. Daha farklı bir çalışma ortamında, bu tip çalışmalarımızda katkıda
bulunmak için bu önergemizi vermiş bulunuyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ertürk. Söz sırası, Van Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan’da.
Yoklar herhâlde. Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza
sunacağım… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısının aranmasını
istiyoruz. BAŞKAN – Karar yeter sayısının aranmasını mı istediniz? K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet. BAŞKAN – Meclis araştırması açılmasını kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur. On dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.57 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.08 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Çevre konusunda görüştüğümüz araştırma önergeleri üzerinde bir
Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunun oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, Meclis araştırması açılması hususunu tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Araştırma önergesi kabul edilmiştir. Meclis araştırması yapacak komisyonun 21 üyeden kurulmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
üye seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer alan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporları (1/551) (S. Sayısı:217)(x) BAŞKAN – Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Şimdi, 2’nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2- 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1)
numaralı bendi ile (C) ve (D) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(l) Hazineye ait olan yerler Maliye Bakanlığınca, Bakanlığa
tahsis edilir. Hazine adına tescili yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerle, kapanan yollar ve yol fazlalarının resen tescili, talep
tarihinden başlayarak en geç bir ay içinde tamamlanır. Hazine mülkiyetinde
yeterli alanın bulunmadığı durumlarda, 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman
sayılan yerlerden; a) Sağlık turizmine yönelik fizik tedavi tesisi veya rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı
tesisler yapılabilmesi için iklimsel ve çevresel zorunluluk bulunan, (x) 217 S. Sayılı
Basmayazı 1/5/2008 tarihli
98’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir. b) Termal turizmine yönelik jeotermal kaynakları bulunan, c) Kış turizmi kapsamında uygun yapı ve tesislerin yapılabileceği
yeterli pist uzunluğunu ve gerekli rakımı sağlayan, d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal turizm ve
benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği çevresel ve sosyal
anlamda imkan sağlayan, e) Golf turizmine yönelik olarak uygun iklim yapısı ve topografik özellikler dikkate alınarak uluslararası
standartlara uygun tesisler gerçekleştirilmesine imkan
sağlayan, f) Kıyıların coğrafi ve fiziksel yapısı nedeniyle kumsallardan,
doğal manzaradan, çevresel zenginlikten, biyolojik çeşitlilikten yararlanma
bakımından alt yapı ve üst yapı tesisi konusunda kolaylık sağlayan, g) Kruvaziyer ve yat gibi deniz
turizmine yönelik olarak kıyıdan başka bir yerde gerçekleştirilmesi mümkün
olmayan, h) Uluslararası yarışmaların yapılabileceği turizm amaçlı spor
tesisleri yapılabilmesi için uygun iklim yapısı veya coğrafi özellikler
sağlayan, yerler talep tarihinden
başlayarak en geç bir ay içerisinde Çevre ve Orman Bakanlığınca, Bakanlığa
tahsis edilir. Bu Kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde; a) Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman
sayılan yerlerin %1’ini geçemez. b) Yapılaşmaya esas inşaat hakkı, emsal (E) 0.30’u geçemez. c) Turizm yatırımı için tahsis edilen orman alanının üç katı kadar
alanın ağaçlandırma bedeli ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım bedeli,
yatırımcı tarafından Orman Genel Müdürlüğü hesabına, doğrudan belirtilen
ağaçlandırma ve bakım işlerinde kullanılmak şartıyla gelir olarak kaydedilir ve
kaydedilen tutar karşılığı ödenek öngörülür. Belirtilen bedelin
yatırılmadığının tespiti halinde, yatırımcıya turizm yatırımı veya işletmesi
belgesi verilmez.” “C. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara
tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar
ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar ile saydamlık,
güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı
ilkeleri doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine
bağlı olmaksızın müştereken tespit edilir. D. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazları (C) fıkrası uyarınca
tespit edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere
tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmazlar üzerinde bağımsız ve sürekli
nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı
tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde, alt yapıyı
gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın
uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık
tarafından yapılır.” BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz istemi vardır. İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bihlun
Tamaylıgil’e aittir. Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP
sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sayın Başkan, sizi ve Meclisin
değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. Biraz evvel burada, 1 Mayıs ve 1 Mayısın yaşananlar ve neticeleri
konusunda hem milletvekili arkadaşlarımız hem de Sayın Bakanımız açıklamalarda
bulundu. Bugün bir turizm teşvik konusunu görüşüyoruz ve 1 Mayıs, Türkiye
açısından baktığımızda turizm sezonunun açılış tarihi ve o tarihte ne
görüyoruz? Turistlerin dövüldüğü, coplandığı bir manzara! Dünyaya bakıyoruz,
yüz otuz dört ülkeye, coşku, festival ve o festivalin içerisinde yaşanan bir
kutlama. Değerli arkadaşlar, ben İstanbul Milletvekiliyim ve çok merak
ediyorum, bundan üç yıl önce İstanbul Fatih Camii’nde “Hizb-ut
Tahrir” adındaki bir örgüt, yayın araçlarını kurarak cumhuriyete ve Atatürk’e
bugüne kadar olmuş en ağır hakaretleri içeren bir konuşma yapıyor ve arkasından
o camiden çıkıp gidiyor. Ona bakan, bir müdahalede bulunmayan bir güvenlik
yaklaşımı, bugün hâlâ hiçbir şey yapmamış, sadece kendi genel merkezinde bir
araya gelmiş emekçilerin sendikasına müdahil oluyor. Varın gerisini siz
düşünün! Başka bir şey demiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, turizm, Türkiye açısından bacasız sanayi. Bu
bacasız sanayinin, tabii ki maliyetler açısından baktığınızda önemli sorunları
var ama girdiler açısından baktığınızda, döviz kaynağı yaratırken ihracattaki
gibi yüzde 70’lerin üzerine varmış olan bir ithal girdisi yok. Turizm
geliştirilmeli, genişletilmeli, desteklenmeli. Avrupa bazında en önemli
değerlere sahip, kültürüyle, deniziyle, tabiatıyla, doğal varlıklarıyla bir
ülkede yaşıyoruz ve ülkeyi pazarlamak, sadece varını yoğunu satmak değil, onun
ürettiği kaynakları hizmet sektöründe iyi bir şekilde, verimli şekilde
kullanmaktır. Bugün Türkiye’ye baktığınızda, iki sene önce 2023 Strateji Raporu
açıklandı. Rapor, bir tahsis raporu hâlindeydi, bir belgeydi. Bugün de
uygulamalarını görüyoruz ve o raporda diyordu ki sevgili arkadaşlar: “Eğer
Türkiye Avrupa Birliğine girerse kişi başı turizm geliri 1.300 dolar olacak.”
Normal şartlarda -çünkü normal üstü görünen şartlar
Avrupa Birliğine giriş- normal şartlarda hedefimiz 1.100 dolar. Siyah puntolarda verilmiş olan bir de kriz vardı. Krizde de kişi
başı gelir 680 dolar. Bugün Türkiye’ye baktığınızda turizm kişi başı geliri 600
dolar civarındadır. Herhâlde Sayın Bakanım ve Bakanlık yetkililerimiz de bunu
doğrular. Turist sayımız 23 milyona çıkmış. Adette verimlilik, adette artış
sağlamak değil; esas, gelenden, gelen turistten önemli ölçüde zenginleştirici
turizm faaliyeti yapmaktadır. Bugün… Pardon Sayın Başkanım, arkadaşlarım sohbet ediyorlar, ama biz
turizmi konuşuyoruz, önemli bir konu konuşuyoruz; uyarırsanız çok sevineceğim. BAŞKAN – Lütfen hatibi dinler misiniz efendim, lütfen. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Duymadılar bile! BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Duymadılar herhâlde Sayın Başkanım. RASİM ÇAKIR (Edirne) – Onlar zaten anlamaz, sen bize anlat! BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Turizmle ilgili olarak tabiidir ki
teşvik gerekmektedir. Turizmi teşvik etmek için konaklama vergisini hasılattan yüzde 3’lerle alarak turizm teşviki olmaz. 1
milyon 200 bin kapasiteli bir ülkede yeni yatırımlar için belli bir program
ortaya koyarken onun projelendirilmesini iyi yapmadan turizm teşviki olmaz.
Turizmin önünde, 2008 yılında yaşanacak sorunlar var. Haa,
adet artıyor… Hayır, zenginleştiren turizmi yaratmamız lazım. Ama ne yapıyoruz?
Bugün, turizmin teşvikinde ilk önce konuştuğumuz konu ormanlarla ilgili
düzenleme. Bugün baktığımız zaman, elimizdeki değişiklik Anayasa
Mahkemesinden iptal olunan ve bir yıl içinde gerekli değişikliklerin yapılması
gereken bir kanun tasarısı. Bunun içinde ne var? Çok geniş kapsamlı kamu yararı
ve gereklilik, zorunluluk hâllerinin yasal düzenleme olarak belirlenmesi talebi
var. Peki, ne yapmışız? Yaptığımız: O genel çerçeveyi daha da genelleştiren bir
uygulamayla yasa değişikliği yaptık, “Biz bunu sınırlandırdık.” diye Meclisin
önüne getirilen bir yasa tasarısı.
Bakınız, ormanlarda kamu yararı ve kamu yararının ne şekilde işleyeceği
zaten Anayasa’da gösterilmiş. Tabiidir ki turizm istihdam yaratır, turizm
ülkeye döviz getirir, bir kamu yararı vardır ama ormanların kamu yararı da
üstün kamu yararıdır. Ben size bir örnek göstereceğim; bundan üç, dört ay önce
Antalya’da çekilmiş bir resim, üstün kamu yararını gösterecek. Bakınız burası
deniz -Milliyet gazetesindendir bu- burası orman ve üstün kamu yararı
sağlıyoruz! Buyurun manzara ve manzara bu ve biz üstün kamu yararı sağlıyoruz!
Belli bir kıyı şeridinde orman arazisinin, kamu açısından baktığınızda yararını
ne derece
artıracak bir uygulama yapıyoruz? Değerli arkadaşlar, bu yasa içerisinde her il için yüzde 1’lik bir alan belirlenmiş.
Bugün Türkiye'deki ormanların yüzde 49’u verimsiz ormandır. Bir kere, bu orman
verimli alandan mı, kıyı şeridinden mi, nereden olacak? Sayın Çevre ve Orman
Bakanı yeni bir açıklama yaptı, dedi ki: “Biz, 2012’ye kadar 1/100.000’lik
ölçekten sonra orman ve turizm amaçlı programımızı, planımızı yapacağız.” Bugün
2008 ve biz, tahsis için ormanlara izin veriyoruz. Diğer taraftan, baktığınızda
bu kanun içerisinde kesilen ormanlar… Bu, hemen aklıma sizin eski -şimdi
muhalefet olan- bakanınızı getirdi “Hasan almaz basan alır.” diyordu. Öyle hâle
gelmiş ki “Hasan kesmez basan keser.” hâlinde bir orman kıyım kanunu… Şimdi, baktığınızda, bir de uygulama noktasını değerlendirelim.
Burada sekiz tane, eski, gereklilik açısından baktığınızda sekiz tane sınırlama
ortaya çıkmış ve içinde “kruvaziyer ve yat limanı
işletmeciliği” deniyor. Hemen gelin… Sayın Bakan belki hatırlamaz -o dönemlerde
çünkü bu kitabı, yani Karşı Siyaset kitabıyla ilgili hazırlıklarını yapıyordu,
buradan da pasajlar okuyacağım- o zaman Egeport olayı
vardı. Egeport’ta ne oldu? Biz Ege Denizi’ni bir
işletmeye kiraladık; yetmedi, çünkü aldığı yerler kiralandı. Danıştay -idari
mahkeme- iptal etti, burayı alan kişiler “Biz, gerekirse kanun çıkartır bunu
yaparız.” dediler ve bir torba yasada, Meclis tatile girerken o torba yasa
içinde istedikleri kanunu çıkarttılar ve Ege Denizi’ni kiralama imkânını sağladınız.
Şimdi sıra geldi ormanlara demek ki. Yetmedi, Ege Denizi; şimdi sıra
ormanlarda. Böyle kanuni düzenlemeler yapılıyor, bunlara çok dikkat etmeniz
gerekiyor arkadaşlar. Bakınız, ormanları kestirecek, onun yerine, işte bedeli ödenecek,
bakımı yapılacak. Bugün, Sayın Bakan bir İstanbul Kemerburgaz’a gidin, bedeli
ödenmiş taş ocaklarının kaç tanesinin üzerinde orman alanı kapatılmış veyahut
85’ten beri 235 bin dönüm yanan ormanın yüzde kaçı ağaçlandırılmış? Sadece yüzde 17’si, yasal zorunluluk olduğu hâlde. Şimdi, bu
gerçekleri görmeden böyle geniş orman talanı getirecek bir yaklaşımı ortaya
koymak son derece zararlı. Tabiidir ki turizm Türkiye için gerekli, yatırım yapmak önemli.
Orman, ekoloji, ormanın kendi değerleri ama ormanı
sadece bir ağaç olarak görmeden. Bakınız, ormanda kültürel miras olarak, doğal
miras olarak ve ürün çeşidi olarak çok önemli ayrımlar var. Bu ayrımları
dikkate almadan nasıl bir değerlendirme, nasıl bir tahsis yapılabilir? Bakınız, bunu nasıl dikkate almıyor? İstanbul’da Yedikule
Zindanları var. Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı birbirine düştü çünkü
Yedikule Zindanlarındaki bütün tarihî ağaçlar kesildi ve Maliye Bakanlığı
tarafından kısa dönemli kira olarak otuz yıllığına kiralandı. Hâlâ davası devam
ediyor. Herhâlde ilgileniyorsunuz Sayın Bakan. Bir diğer örnek mi vereyim tahsislerle ilgili: Bomonti
Tekel Bira Fabrikası, şimdi Lara… Bir de Lara var. Biliyorsunuz, ihalesini Sayın Başbakan kendi
tesislerinde konakladığı bir firma kazandı. Hani, bu yasanın içinde de var,
geride kalmış, başlamış, ön izin almış tekrar izin verilecek yatırımlar
içerisinde. Bu projelerde bir fiyatlandırma problemi, önce düşük fiyattan
satılıyor, arkasından iptal, 5 katlık, 4 katlık artış fiyatlarda. Bu niye
yapılıyor? Bu asgari fiyatlandırmayı Bakanlık, acaba yanlış mı yapıyor sizin
kadronuz yoksa bakın, itiraz etmeyin, biz düşüğe sattık ama ondan sonra yüksek satmayı
da biliriz, deyip birilerini susturmak için mi yapılıyor? Bunlar çok önemli, bundan sonra yaşayacağınız süreç açısından da
çok çok önemli ve turizmin devamlı olması için, koyda
bir mavi yolculuğu, o yeşilin içinde yaşayabilmek için bazı değerlere çok
dikkat edilmesi gerekiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Bitireceğim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, herhâlde 2007 yılı başında bu kitabı bitirdiler ve
ilk baskısı 2007 ve 2003 yılında Ordu’da bir Türkiye tablosu çiziyor yani şu an
idaresinde, hükûmetinde bulunduğu Türkiye. Aynı yönetim, aynı iktidar. Topladığı vergi gelirleri
borçlarının faizlerini ödemeye yetmeyen, hukuksuzluk ve yolsuzluk
tartışmalarıyla boğuşan, genç nüfusu işsiz, eğitimi kalitesiz, doğası
yağmalanan ve tahrip edilen, insan hakları ve çevre sorunları karşısında
yeterince duyarlı olmayan Türkiye tablosu. “Seksen yıl sonra görmek istediğimiz
tablo bu değil.” diyor Sayın Bakan. Herhâlde 2007 yılında bunu açıkladıktan
sonra, bunları düzeltmek için belli tercihlerde bulundu. Değerli arkadaşlar, sağ yumruk kaldırılarak, kırk yıllık
düşünceleri değiştirerek bir hamasi, kraldan çok kralcı tavırlar olabilir. Ama
ben bu yakamdaki rozeti Deniz için, Yusuf için, Hüseyin için, onların özgürlük
uğruna yaptıkları mücadeleyi tekrar anmak için sonuna dek taşıyacağım. Hepinizi saygıyla selamlarım. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu. Buyurun Sayın Tanrıkulu. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarı, turizmcilerimizin
bugün çok acil olarak ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin maalesef en başında yer
almamaktadır. Tabii biz isterdik ki turizm sektörümüzün yıllardır dile
getirdiği sorunlara burada teker teker çözümler
bulabilelim. Ancak, 23’üncü Dönem başladığından bu yana turizm konusunda
önümüze gelen çalışma, gele gele, orman alanlarının
turizme tahsisi olmuştur. Türk turizmi Türkiye’de sağlanan istihdamın, özellikle de
geliştirilen yeni istihdamın önemli bir bölümünü gerçekleştirmektedir. 2
milyondan fazla kişiye doğrudan ve dolaylı olarak iş sağlayan bu sektör
ekonominin en önemli sektörlerinden bir tanesidir. Kendisinden başka yaklaşık
yirmi iki sektörü daha etkileyen yapısı dolayısıyla Türk ekonomisine canlılık
kazandıran bir sektör olması açısından da ülkemiz için çok hayati bir önem
göstermektedir. Bu bağlamda birkaç rakam vererek sektörümüzün önemini sizlere
aktarmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl içerisinde yani 2007 yılı içerisinde, ülkemize
gelen turist sayısı 23 milyon civarında, bunun da yaklaşık 1,1 milyonu günübirlikçilerden
meydana geliyor. Yine, 2007 yılında Türkiye’den dışarı çıkan turist sayısı ise
9 milyon civarında. Gelir bakımından turizmi değerlendirdiğimizde değerli
milletvekilleri, 2007 yılında 18,5 milyar dolar olarak gözüküyor ama bunun
netine indiğimiz zaman yani cari işlemler dengesinde diğer görünmeyenleri
düştüğümüz zaman, 14 milyar dolar civarında bir gelirimizin olduğu ortada.
Ancak, bu turist sayısı ve toplam turizm gelirinde artışlar olsa da, 2007
yılında turist başına ortalama Türkiye’nin kazanabildiği harcama miktarı, son
on beş yılın en düşük düzeyine gelerek 608 dolar civarına inmiştir. Bu rakam,
1992 yılından bugüne kadar en düşük rakamdır ve sayın
Bakanlığın, Kültür ve Turizm Bakanlığının özellikle dikkat etmesi gereken alarm
noktası burasıdır. Turist çekmeye yönelik “her şey dâhil” gibi kampanyaların da
etkisiyle, hem birim fiyatların düşmesi hem de turist profilinde
düşük gelirlilerin öne çıkması sonucunda sektörün kâr marjında gerilemeler
olmuş ve aynı zamanda da sektörde yaratılan katma değerde de ciddi miktarda
düşüşler olmuş. Bu rakamları da Türkiye İstatistik Kurumunun bütün verilerinden
toplamamız ve almamız mümkün. Değerli milletvekilleri, bugün dünyada yükselen turizm konsepti, deniz, doğa, tarih ve otantik kültür dörtlemesinin
hepsini birden içine alıyor ve bu anlayış bütün ilgili kesimler tarafından da
kabul görüyor. Tabii, yine buna paralel olarak estetik planlama ve çevre
duyarlılığı konusu da turizm alanında son yıllarda üzerinde hassasiyetle
durulan konuların en başında gelmektedir. Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin 6831 sayılı Orman
Kanunu’nun 17’nci maddesinin üçüncü fıkrasını 2002 yılında iptal etmesinin
hemen ardından 2004 yılında 5192 sayılı bir Kanun yapılmış ve bu Kanun’un
17’nci maddesi de yeniden düzenlenmiştir. İşte bu düzenlemeye göre orman
alanlarında bazı tesislerin bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret
olması hâlinde izin verilmesi artık söz konusudur. Maddenin düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, artık 6831 sayılı
Orman Kanunu uyarınca orman alanlarının turizme tahsisi söz konusu değildir.
Orman Kanunu yönüyle açıklığa kavuşan bu durum, maalesef Turizmi Teşvik Kanunu
açısından aynı düzenlemelere kavuşturulamamıştır. Turizmi Teşvik Kanunu’nun
8’nci maddesinde taşınmaz malların turizm amaçlı kullanımına yer verilmiş ve
ormanlar da bu kapsamda ele alınmıştır. İşte buna göre turizm alan ve
merkezleri içinde kalan orman alanları, Bakanlığın talebi üzerine, Çevre ve
Orman Bakanlığınca Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilecektir. Değerli milletvekilleri, bu genel değerlendirmelerin ışığında
tasarının 2’nci maddesinin amacına hemen baktığımız zaman, ilke olarak
ormanlarımız potansiyel bir arsa olarak görülmektedir. Kesilen ormanın birkaç
katı büyüklüğünde bir başka yerde ağaç dikilmesi sadece ve sadece kozmetik bir
makyajdan öteye gitmeyecektir. Bu tip anlayışlar zaten ormanlarımıza sadece
ağaç olarak bakmak ve ormanı kendi ekosistemi içerisinde bilimsel bir yapı
olarak görmekten uzaktır. Öte yandan, orman alanlarının turizme tahsisine ilişkin
olarak yapılan bireysel işlemlerin idari yargı yerlerinde de denetlenecek
olması Anayasa’ya uygunluk denetiminin yapılabilmesine de engel teşkil etmez.
Zira Anayasa’ya çok geniş bir yetkiyle sokulmaya çalışılan bu Turizmi Teşvik
Kanunu’nun değişen 8’inci maddesi, ormanlara özel bir önem veren ve bu konuda
da çok ayrıntılı hükümler içeren Anayasa’mızın 169’uncu maddesinin ruhuyla da
bağdaşmamaktadır. Nitekim, biz, komisyon
çalışmalarındaki teklifimizle, tahsis edilecek orman alanlarının hangi turizm faaliyetlerine
konu olacağını ve bunun sınırlamasını sağlamak üzere, Anayasa Mahkemesinin
öngördüğü sınırlamalara ve kriterlere uygun olarak, biraz da uyum sağlamak
için, metinden bu ilgili kısmın çıkartılmasını da temin ettik. Değerli milletvekilleri, ülkemizin ormanlarının yüzde 93’ü
doğaldır ve biraz önce de belirttiğim gibi, ormanlar bir ekosistem bütünü
içerisinde yaşarlar. Tabii, ormanlara sürdürülebilir ekolojik
dengeyi sağlayabilmek ve bu gözle bakabilmek için de ormanı önce orman
olarak korumak, Anayasa’mızın da belirttiği gibi bir zorunluluktur. Kaldı ki
yasama organının, ormanların hangi hâllerde turizm alanlarına tahsis
edileceğine ilişkin hiçbir belirleme yapmaksızın veya herhangi bir sınır
koymaksızın konuyu idareye bırakması gene Anayasa’mızın 7’nci maddesine de
aykırı düşmektedir. Değerli milletvekilleri, tasarının 2’nci maddesi, bu görüştüğümüz
maddeye göre turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek devlet ormanı sayılan
alanın toplam genişliği de illerin orman olarak kabul edilen alanının yüzde
1’ini geçemeyecek. Tabii, görünürde bu rakam kolaylıkla küçümsenebilir ama ben
size Türkiye çapında bu rakamın toplam 2,1 milyon dönüm orman alanına tekabül
ettiğini söylersem belki hepimizin kafasında şimşekler çakabilir. Örneğin, gene
bu düzenlemeyle, Antalya’da 111 bin, Çanakkale’de 53 bin ve İzmir’de de 48 bin
dönüm genişliğinde orman alanı turizm yatırımlarına tahsis edilebilecektir.
Maddeyle, anılan bu alanlarda yüzde 30 da yapılaşmaya izin verildiği göz önünde
bulundurulursa, gene çeşitli yapılaşmalarla, orman ekosistemindeki
değişikliklerle getirilecek ormanların üzerindeki yükün boyutu da ortaya çıkar.
Tabii, alınacağı söylenen tedbirler ne kadar hayata geçirilecektir? Maalesef bu
belli değildir. Maden Kanunu’nda da aynı şeyleri yaşadık. Biliyorsunuz, işgal
edilen maden sahalarında da gene karşılığında birtakım ağaçlandırmalar ve orman
yapılacağı düzenlemesi vardı ama bugün gelin görün ki Türkiye’nin birçok yerine
baktığımız zaman maalesef bütün orman alanları altüst edilmiş durumda. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak kültür ve turizm konusundaki
her çalışmanın, bu ülkenin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi ve
zenginleştirilmesi için her türlü çalışmanın yanında olacağını ve bu anlamda
değerlendirileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, gerek kültür-sanat gerekse de
turizmle ilgili bütün tespit ve tekliflerimizin parti taassubu olmaksızın
yapılmış görüşler olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Esasen, biz burada
sadece turizm konusundaki tespit ve politikaları tartışsak dahi bu saatlerce
zaman alabilecektir. Ancak burada önemli olan, sürekli yeni teklifler,
politikalar getirmek ve üretmek değil, bizce bunların bir an önce hayata
geçirilip sektörün yararına sunmak olmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu, devam
edin. AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım. Turizm sektörümüzün gelişimi konusunda son olarak partimizin
grubunun görüşlerini şu şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum: Çağdaş, çevreye
duyarlı ve estetik planlamaya dikkat eden, gerekli yapılan bütün
güncellemelerin içinde olduğu bütün çalışmaların bu yüce çatı altında en kısa
sürede görüşüleceği inancıyla hepinizi şahsım ve partim adına bir kez daha
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanrıkulu. Şahısları adına ilk söz Uşak Milletvekili Nuri Uslu’ya
aittir. Buyurun Sayın Uslu. (AK Parti sıralarından alkışlar) NURİ USLU (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Turizmi Teşvik Kanunu’nda değişiklik yapan Kanun Tasarısı’nın
2’nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Şimdi, bu kanun tasarısı niçin hazırlanmıştır, onunla ilgili
hafızaları bir tazelemek istiyorum. Değerli milletvekilleri, orman alanlarından turizm tesislerine
tahsisi, 2003 yılına gelene kadar iki bakanlık ayrıca yapıyordu. Orman
Bakanlığı kendisi tahsis yapıyordu, ayrıca Turizm Bakanlığı tarafından da
tahsisler yapılıyordu. Böyle olunca, orman alanlarından turizm için yapılan
tahsislerde haksız bir rekabet oluşmaya başladı. Orman alanları belli bir kriter ve belli bir değerler içerisinde değerlendirilerek
tahsisleri yapılamıyordu. 2003 yılında Turizmi Teşvik Kanunu hazırlanırken biz,
Orman Bakanlığı olarak “Bu bir turizm işidir, bu tahsisler de Turizm Bakanlığı
tarafından yapılsın.” dedik. Turizm Bakanlığıyla yapılan görüşmelerimizin
neticesinde, orman alanlarından turizm alan ve bölgelerine tahsis edilecek
yerler Turizmi Bakanlığına tahsis edilecek, Turizm Bakanlığı da burayı,
hazırlayacağı yönetmelikler ve kriterler çerçevesinde
iş adamlarına tahsis edecekti. Turizm Teşvik Kanunu’nda bu şekilde hazırlama
yapıldı ancak Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Niçin iptal etti? İptal
gerekçesi şu: “Ormanlar yönünden orman, üstün kamu yararı taşımaktadır.”
gerekçesiyle bu maddeyi iptal etti. Şimdi, değerli milletvekilleri, üstün kamu yararı, bazen, bazı
yerde, bazı hâllerde ormanlarda olur, bazı yerde turizmde olur, bazı yerde
sanayide olur, bazı yerde de tarımda olur. Şimdi, orman yenilenebilir bir kaynaktır. Ormanı bu bozkırlarda da
kurabiliriz ve bu nedenle de Çevre ve Orman Bakanlığı çok geniş alanlarda
ağaçlandırmalar başlatmış ve bu, hızlı bir şekilde de çok büyük miktarlarda da
devam etmektedir. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Nerede, nerede? Bana bir örnek göster! NURİ USLU (Devamla) - 2002 yılına kadar yapılan ağaçlandırma,
erozyon kontrolü çalışmaları, mera ıslahı çalışmaları yılda 75 bin hektar iken
2003 yılından itibaren bu 125 bin hektara, 175 bin hektara… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yanan ormanı söyle! Kaç hektar orman
yandı? NURİ USLU (Devamla) - …375 bin hektara, 2007 yılında da tam 400
bin hektara çıkarılmıştır. HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Rehabilitasyon… NURİ USLU (Devamla) – “Ormanlar talan oluyor, ormanlar
dağıtılıyor…” Bunlar, tamamen yanlış düşüncelerdir. HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Rehabilitasyonu dâhil etme! NURİ USLU (Devamla) – Ormanlar, bizim, milletimizin kaynağıdır.
Ormanları da… AKİF AKKUŞ (Mersin) – Millî varlıklarımızdır… NURİ USLU (Devamla) – Ormanlar bizim millî varlıklarımızdır. BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen dinler misiniz. NURİ USLU (Devamla) – 6831 sayılı Kanun’da, aynı zamanda
Anayasa’mızın 169’uncu maddesinde “ormanlar daraltılamaz”, “ormanların
mülkiyeti devrolunamaz” denilmektedir. Ormanlar, tamamen kontrol altına
alınmıştır. Aslında, geçen haftaki görüşmelerimizde MHP’den Sözcü arkadaşımız
Sayın Şandır da söyledi, o da orman mühendisidir, benim büyüğümdür, saygı
duyuyorum. Bir kere, şunu bilmek lazım: Orman teşkilatından, orman idaresinden
bir şey almak çok zordur. FEVZİ TOPUZ (Muğla) – O lafta kaldı. NURİ USLU (Devamla) - Bir kere, orman, Orman Kanunu ve ormancılık
politikası ta 1945’li yıllardan itibaren… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Uslu, tamamlar mısınız. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yasayla alıyorsun. Zaten fark yok ki,
yasayla alıyorsun. NURİ USLU (Devamla) - ...Ormancılık Yasası’nda daha çok ormanların
korunması yönünde… Ama insanlar göz ardı edilmiştir. Şimdi bu kanunlarla -biraz
insanı- “Her şey insan içidir.” diyerek “Ormanlar da, ovalar da, yaylalar da
insan içindir.” diyerek, bu daha çok gündeme getiriliyor. Turizmi Teşvik Kanunu’yla beraber “deniz, kum ve tesis” olan
turizm anlayışının, artık bundan sonra, 21’inci yüzyılda, turizm, ekoloji, tarih, kültür, folklor ve bütün değerleri de
kapsayan bir turizm olarak geliştirilmesi gerekiyor. İşte o nedenle, aslında
Anayasa Mahkemesinin belirtmiş olduğu gerekçeleri de gündeme alarak bu yasada
şu getiriliyor: Bir kere, kamu yararının zorunlu kıldığı hâllerde ancak
ormandan turizme tahsis yapılır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Uslu, konuşma süreniz bitti. NURİ USLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Şahısları adına ikinci söz, Bursa Milletvekili Sayın
Necati Özensoy’a aittir. Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından
alkışlar) NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu kanun görüşülmeye başladığında, kanunun tümü üzerinde
soru-cevap kısmında Sayın Bakana “Bu kanun Turizmi Teşvik Kanunu değil,
ormanları kesme, ormanları bir anlamda yok etme kanunu. Bununla ilgili, yine
Bursa’da benim bildiğim bir hazır proje var. Bunun dışında Türkiye’de başka
projeler var mı?” diye bir soru sordum. Sayın Bakanımız çok incindiğini ifade
etti. Ancak, buraya çıkan konuşmacılar da dâhil olmak üzere, bu kanunun
maddelerine de baktığımızda, burada turizmle alakalı teşvikte ne KDV indirimi
ne turizmde çalışanların istihdamında herhangi bir indirim… Yani buna benzer
turizmi teşvik edecek herhangi bir teşvike rastlamıyoruz. Sadece orman
alanlarının turizme tahsis edilmesiyle alakalı bir kanun çıkartıyoruz.
Dolayısıyla bu orman alanlarının yüzde 1’ini de… Bir anlamda, zaruret de olsa,
demek ki bu bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bu anlamda, orman alanlarıyla alakalı
da bu tahsisler gerçekleşecek ve orman alanlarının yaklaşık yüzde 1’i yok
olacak demektir. Ben Bursa’dan bahsettim. Bursa’yla ilgili biz parti olarak bir
2023 Yeşil Metropol Bursa Hareket Planı hazırladık. Çok
kapsamlı bir plan. Bununla alakalı, burada isminden de belli olduğu
gibi, Bursa yeşil Bursa. Bu yeşilliğini de Bursa elbette ormanlarından alıyor.
Bursa’ya Ankara’dan, Mezitler’den girdiğiniz zaman, o
Mezitler’den İnegöl’e kadar baktığınızda, Bursa’nın
sınırlarında yeşilin hemen hemen bütün tonlarını görebilirsiniz.
Bir rivayete göre “Hızır Aleyhisselam Bursa’da yeşil
torbasını düşürdü.” derler. Bu güzellikler, yani Bursa’nın güzelliği
dolayısıyla bu ormanlarından gelmektedir. Bu ifade ettiğim planda yine, Bursa’ya bu güzelliğini veren
Uludağ’la alakalı yetki kargaşasından bahsettik. Bu Teşvik Yasası’nda öncelikle
ormanları tahsisten ziyade, yönetmeliklerde bu tür alanların yetkisinin kimde
olduğunu çözmemiz lazım. Bakın, Bursa Uludağ’da Büyükşehir Belediyesi,
jandarma, Millî Parklar Müdürlüğü, İl Turizm Müdürlüğü, İl Özel İdaresi gibi
yedi kurum yetkili ve sorumludur. Dolayısıyla, bu yetki karmaşası içerisinde
neler yapıldığı, ne hâllere gelindiği ortadadır. Yine, son yıllarda Uludağ’a gideniniz varsa, burada yine turizm
yapmak adına, Uludağ birçok yere, birçok mahfele
peşkeş çekilmiş ve maalesef, Uludağ yok olmak üzeredir. Yine, yaptığımız bu planda Bursa’nın su planından bahsetmişiz.
Yine, Evliya Çelebi Bursa’yı dolaştıktan sonra Seyahatname’sinde derki:
“Velhasıl Bursa sudan ibarettir.” Ama günümüzde, maalesef, Bursa sudan ibaret
değil. Çünkü, Uludağ’daki yapılaşmadan, oradaki çarpık
yapılaşmadan kaynaklanan bir durum söz konusu ve önümüzdeki yıllarda Bursa,
Uludağ’dan gelen, Bursa’nın bütün su ihtiyacını karşılayan o havzanın
kirlenmesiyle belki de susuz kalacak, belki de dışarıdan su arayışları
içerisine girecek. Değerli milletvekilleri, Bursa’yla alakalı, yine bu yasanın
arkasından, bahsettiğim teleferik projesi tartışılıyor. Teleferik, şu anda
Bursa’nın “Teleferik” diye anılan yerinden Sarıalan’a
kadar olan bir proje, yıllar önce yapılmış. Ama yeni bir projeden bahsediliyor,
bu da Oteller bölgesine kadar uzanan bir proje. Ancak, bunlar konuşulurken
mevcut projenin üzerine Sarıalan’dan, ilaveden
bahsedilmiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Özensoy, devam
edin. NECATİ ÖZENSOY (Devamla) – Yeni bir hattan ve hatta her istasyonda
yeni tesislerden, yeni konaklama tesislerinden bahsediliyor, bu proje
konuşuluyor. Dolayısıyla, bu yasa hayata geçtikten sonra, yine bu turizmcilerin
gelip “teleferik hattı yapacağız” diye Bursa’ya bir tahribat daha vermesine
müsaade etmemeliyiz. Dolayısıyla, bu hakka sahip olacak, bu yatırımı yapacak
insanların Uludağ’ın o güzel böğrüne bir hançer daha saplamasına müsaade
etmemeliyiz. Bu projeler elbette kamu yararı taşıyan projeler olmalı. Kamu
yararı demek, para kazanmak, birilerine para kazandırmak değildir. Kamu yararı,
yarınlarda ülkemizi nasıl bulduysak, topraklarımızı nasıl bulduysak,
ormanlarımızı nasıl bulduysak çocuklarımıza, onlara öyle ülkemizi bırakmak
demektir. Bu konuda milletvekillerimizin hassasiyetini rica ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Toplam süreniz on dakika. Buyurun Sayın Öztürk, ilk soru sizin. HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Hazine mülkiyetinde
yeterli alanın bulunmadığı durumlarda maddede sayılan turizm yatırımları için
ormanlık alandan tahsis yapacaksınız. Hazinenin mülkiyetinde
olmamakla birlikte devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde müsait
yer varsa buradan tahsis yapmadan doğrudan ormanlık alandan tahsis yapılması,
Anayasa Mahkemesinin tahsis için aradığı zorunluluk veya kaçınılmazlık
koşulunun yerine getirilmemiş olduğu anlamına gelmez mi? Anayasa Mahkemesinin
aradığı koşulların gerçekleşmesi için tasarıdaki mevcut hükmün “hazine
mülkiyetinde ve orman dışında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde
yeterli alanın bulunmadığı durumlarda” şeklinde değiştirilmesi gerektiğine
inanıyor musunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk. Sayın Varlı… MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana sormak istiyorum: Yılankale
ve Anavarza Kalesi Adana’nın iki önemli turizm merkezlerindendir. Buralar şu
anda, ne yazık ki, turistlerimizin rahatça ziyaret edebileceği, rahatça
gezebileceği bir ortama getirilememiştir. Buraların ihtiyacını karşılayacak
ödeneği ayırıp buraları ne zaman turistlerin rahat dolaşabileceği, rahat
gezebileceği bir alan hâline getireceksiniz? Bu konudaki düşüncelerinizi
alabilir miyiz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Varlı. Sayın Paksoy… MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım, Kahramanmaraş ilimiz kültürel dokusu, doğal
güzellikleri ve tarihî yapısıyla ülkemizin önde gelen illerinden biridir. Ancak
yatırım olarak 2008 yılında herhangi bir ödenek ayrılmış görünmemektedir. 2009
yılı için planlanan bir çalışmanız olacak mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Paksoy. Soru sorma işlemi tamamlanmıştır. Sayın Bakan, buyurun. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Çok teşekkür
ederim arkadaşlar, hem konuşan arkadaşlarımıza grup adına ve kişisel olarak hem
de soru soran arkadaşlarımıza. Şimdi, Sayın Öztürk, galiba ilk soruda,
hazine mülkiyetinde yeterli arazi yoksa, orman sayılan
yerlerden tahsiste bulunacağımızı söyledi. Aslında onun bir ön şartı daha var.
Hâlen kanunda olduğu için biz burada yeniden zikretmedik ama maddenin bütünü
okuduğunuz zaman çıkıyor. Biz gelişigüzel, orman sayılan yerleri hazine
mülkiyetinde yeterli alan bulunmadığı zaman tahsis etmiyoruz. Maddenin asıl
başlığı şöyle: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm
merkezlerinde Bakanlığın talebi üzerine imar planları yapılmış ve turizme
ayrılmış yerlerdeki taşınmaz mallardan… Yani bir ön şartı daha var. Orada,
kültür ve turizm koruma gelişim bölgesi olacak, turizm merkezi olacak veya ve
Bakanlığın talebi üzerine imar planları yapılmış ve turizme ayrılmış yerler
olacak. Bu alanlarda hazine mülkiyetinde yeterli alan yoksa,
orman sayılan yerlerden tahsise geçiyoruz. Yoksa,
gelişigüzel, herhangi bir orman sayılan yeri tahsise geçmiyoruz. İkincisi, Anayasa Mahkemesi de… Bir arkadaşımız,
2002 günlü kararında Anayasa Mahkemesinin, hangi hizmetler için orman sayılan
yerlerin tahsis edileceğini tadat ettiğini; bunun karayolları, telefon,
elektrik, su, gaz, petrol, boru isale hatları, savunma tesisleri gibi,
sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerine ilişkin bina ve tesisler olduğunu
ve bu durum karşısında artık ormandan bir turizm tesisi tahsisi
yapılamayacağını söyledi. Anayasa Mahkemesinin kararını okursanız eğer
bu yorumun haklı olmadığını, açıkça Anayasa Mahkemesini zikrettiğini
görürsünüz. Bu konuyu iyi niyetle irdeleyen bütün arkadaşlarımdan mahkeme
kararını dikkatlice okumalarını çok rica ediyorum. Diyor ki: “Önemli olan
husus, bu hizmetlere ilişkin bina ve tesislerin Devlet ormanları üzerinde bulunması
veya yapılmasındaki kamu yararının orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini
zorunlu hale getirmesidir. Bu çerçevede, kamu yararının zorunlu kıldığı
hallerde turizm yatırımları için de Devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı
tesis edilebileceği kuşkusuzdur.” Anayasa Mahkemesi kararı söylüyor ve yine
devamında: “… turizmin teşvik edilmesinde kamu yararı
bulunduğu ve zorunlu olduğu ölçüde devlet orman alanlarının turizme tahsisinin
gerektiği yadsınamaz…” Anayasa Mahkemesi kararını okuduğumuz zaman bu yorumların,
bu kaygıların ve bu değerlendirmelerin çok da doğru olmadığı gözüküyor. Arkadaşlarım Adana’yla ilgili ve Kahramanmaraş’la ilgili sorular
yönelttiler. Bizim de bütün çabamız zaten, Türkiye’nin mümkün olduğu kadar
tarihsel ve kültür varlıklarını da ortaya çıkarmaya çalışmak ve bu tarihsel ve
kültür varlıklarını da turizmin hizmetine sunabilmek. Yakında ben bu dönem
içinde Mardin’e, Urfa’ya ve birçok yere gidebildim ama Kahramanmaraş’ta,
örneğin, henüz bir değerlendirme yapma şansım olmadı, yakın bir gelecekte onu
gerçekleştireceğim. Kahramanmaraş, bazı ürünlerini uluslararası piyasaya
çıkarmayı başarmış bir ilimiz. Böylece önemli bir potansiyeli taşıdığını
herkese kabul ettirmiş bulunan bir ilimiz. Elbette oradaki, kendiliğinden
yaptığı bu tanıtımı destelemek ve bir marka kent hâline getirmek bizim için
asli görevlerden birisidir. Aynı şekilde, Anavarza Kalesi’nin önemini biliyorum ama ne yazık
ki Bakanlığımızın imkânları bütün bu ören yerlerinin, bütün bu tarihsel
merkezlerin hak ettiği ölçülerde -ki hak ettiğini çok kabul ediyorum- ve kısa
bir süre içinde ortaya çıkarılması, restorasyonunun
tamamlanması ve bizim insanımızın, dünya insanının hizmetine sunulması
konusunda henüz imkân vermiyor. Ama elimizden geldiği kadar kaynakları doğru
kullanmaya çalışarak ve bu yasa gibi vesilelerle yeni kaynaklar da üretmeye
çalışarak, herhangi bir savurganlıktan özenle sakınmaya çalışarak, tarihsel
mekânları ve doğal güzellikleri turizmin hizmetine sunmak konusunda bir gayreti
hep birlikte paylaşıyoruz. Geçen defa da söyledim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuya
eleştirel yaklaşan arkadaşlarımızın da bizim de ortak çabamız, turizmin, doğayı
tahrip etmeden, tarihi tahrip etmeden, insanımız için yararlı, ülkemiz için
yararlı bir sektör hâline dönüştürülmesidir. Büyük bir dikkatle bunu yapmaya
çalışıyoruz. “Birçok konu vardı turizmin beklediği ama bu gündeme geldi.” dedi
bir arkadaşımız. Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı var ve Anayasa
Mahkemesinin iptal kararından sonra bize verilmiş bir süre var ve bundan sonra
Türkiye’de durmuş bulunan bir turizm yatırımları tablosuyla karşı karşıyayız. O
yüzden, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu süre içinde bizim de bu
düzenlemeyi yapmamız gerekiyor ve bir kez daha altını çizerek söylüyorum:
Anayasa Mahkemesinin kararı bizim tarafımızdan ve bütün bu konuda danışmamız
gereken çevreler tarafından dikkatlice okunmuştur, altı çizilmiştir. Burada,
her arkadaşımızın uyarısını tekrar dikkatle değerlendirmeye hazırız ama Anayasa
Mahkemesi kararının gerekçelerine ve Türkiye’nin gerçeklerine uygun ve
Türkiye’nin yararına uygun bir yasa çıkarma faaliyeti içindeyiz. Arz ederim. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Madde üzerinde soru-cevap işlemi tamamlanmıştır. Madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı (1/551) esas numaralı Tasarının
Çerçeve 2 nci maddesi ile düzenlenen 2634 Sayılı Kanunun
8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinin ikinci paragrafının (a)
bendinde yer alan “%1’ini” ibaresinin “binde 5’ini” olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı kanun tasarısının 2’nci
maddesinin “Bu kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;” başlığı
altındaki c fıkrasında 3 katının 5 olarak değiştirilmesini devamla, ancak Golf,
futbol sahası, voleybol, basketbol ve hentbol sahaları için 3 katı kadar
ibaresinin madde metnine eklenmesini talep ederiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin;
A fıkrasının 1'inci paragrafındaki "kapanan yollar ve yol
fazlasının resen tescili" ibaresinin metinden çıkarılmasını, A fıkrasının 2'nci paragrafının a bendindeki "Turizme tahsis
edilecek alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin %1'ini
geçemez" hükmünün % 0,5'ini geçemez olarak değiştirilmesini, C fıkrasındaki "2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 6831
sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın" hükmünün "2886 ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanunları hükümlerine bağlı ve 6831 sayılı Orman Kanunu
hükümlerine bağlı olarak” şeklinde değiştirilmesini, D fıkrasındaki "Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel
kişilere" yerine “Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilerle yabancı ortaklı
tüzel kişilere" olarak düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım
efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı "Turizm Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı" sının çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. Harun
Öztürk İzmir "Madde 2 - 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A)
fıkrasının (1) numaralı bendi ile (C) ve (D) fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "(1) Hazineye ait olan yerler Maliye Bakanlığınca, Bakanlığa
tahsis edilir. Hazine adına tescili yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerle, kapanan yollar ve yol fazlarının resen tescili, talep
tarihinden başlayarak en geç bir ay içinde tamamlanır. Bakanlığa yapılacak tahsislerle ilgili olarak; a) Sağlık turizmine yönelik fizik tedavi tesisi veya rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı
tesisler yapılabilmesi için iklimsel ve çevresel zorunluluk bulunan, b) Termal turizmine yönelik jeotermal kaynakları bulunan, c) Kış turizmi kapsamında
uygun yapı ve tesislerin yapılabileceği yeterli pist uzunluğunu ve gerekli
rakımı sağlayan, d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal turizm ve
benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği çevresel ve sosyal
anlamda imkân sağlayan, yerlerin orman alanı
içinde kalması, söz konusu yerlerin başka koşul aranmadan turizm amacıyla
tahsis edilebileceği anlamına gelmez. Bu yerlerin turizm amacıyla tahsis
edilebilmesi için turizm alanı veya bölgesi ilan edilen yerler kapsamında
olması, orman olarak muhafaza edilmesinden daha üstün bir kamu yararının
bulunması, daha önce ormandan yapılmış tahsis alanlarından yatırımı henüz
başlamamış alan bulunmaması ve amenajman planlarında gerekli değişikliklerin
yapılması koşulları aranır. Bu koşulların varlığı hâlinde söz konusu yerler
talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içerisinde Çevre ve Orman
Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir. Bu Kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde; a) Turizme tahsis edilecek
alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin % 0,5’ini geçemez. b) Yapılaşmaya esas inşaat
hakkı, ormanın en zayıf yerinde ve toplu olmak üzere yüzde 6'yı geçemez. c) Turizm yatırımı için tahsis edilen orman alanının üç katı kadar
alanın ağaçlandırma bedeli ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım bedeli,
yatırımcı tarafından Orman Genel Müdürlüğü hesabına, doğrudan belirtilen
ağaçlandırma ve bakım işlerinde kullanılmak şartıyla yılı içinde bir taraftan gelir
diğer taraftan ödenek kaydedilir. Belirtilen bedelin yatırılmadığının tespiti
hâlinde, yatırımcıya turizm yatırımı veya işletmesi belgesi verilmez. C. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara
tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar
ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar ile saydamlık,
güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı
ilkeleri doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından genel hükümlere göre sonuçlandırılır. D. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazları (C) fıkrası uyarınca
tespit edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere
tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmazlar üzerinde bağımsız ve sürekli
nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı
tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde, alt yapıyı
gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın
uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık
tarafından yapılır.” BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN – Söz istemi var mı? Gerekçeyi mi okutalım Sayın Öztürk? Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Çerçeve 2 nci maddenin
anayasaya aykırı olduğu düşünülmektedir. İşbu değişiklik önergesi ile tasarının
anayasaya aykırılıkları giderilmeye çalışılmıştır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin;
A fıkrasının 1’inci paragrafındaki “kapanan yollar ve yol
fazlasının resen tescili” ibaresinin metinden çıkarılmasını, A fıkrasının 2’nci paragrafının a bendindeki “Turizme tahsis
edilecek alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin yüzde 1’ini
geçemez” hükmünün yüzde 0,5’ini geçemez olarak değiştirilmesini, C fıkrasındaki “2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 6831 sayılı
Orman Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın” hükmünün “2886 ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunları hükümlerine bağlı ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı
olarak” şeklinde
değiştirilmesini, D fıkrasındaki “Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere”
yerine “Türk uyruklu gerçek ve tüzel
kişilerle yabancı ortaklı tüzel kişilere” olarak düzenlemesini arz ve teklif
ederiz. Mustafa
Enöz (Manisa) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Hayır efendim. BAŞKAN – Söz istemi var mı? Buyurun Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar) ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı tasarının
2’nci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili Hükûmetin ve Komisyonun katılmaması nedeniyle açıklama
gereği için huzurlarınızda bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olduğumuz tasarının genel
gerekçesinde “…sektörde faaliyette bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişilere
kamu imkânlarını uygulanan mevzuat çerçevesi içerisinde sunmaktadır.”
denmektedir. Bunu tasarının geneli hakkında şahsım adına konuşma yaparken de
ifade etmiştim. Uygulanmakta olan mevzuat Kamu İhale Kanunu ve kanunları, tahsis
edeceğimiz arazi orman arazisiyse orman arazilerinin sevk ve idaresine yönelik
işlemleri hukuk devleti olan ülkemizde, devletimizde kanunla tanımlayacağımız
için, bu işleri tanımlayan bir kanun. Eğer bu tasarının 2’nci
maddesinin (C) paragrafındaki “Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların
yatırımcılara tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine
ilişkin esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar
ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli
kullanımı…” ilkelerini bu saydığım üç kanun sağlamıyorsa o zaman bu kanun
tasarısını görüşmeden önce Kamu İhale Kanunları ile Orman Kanunu’nu getirip
tasarının 2’nci maddesinin (C) fıkrasında ifade edilen saydamlık, eşitlik, kamu
kaynaklarının kullanılmasında hakkaniyetin sağlanmasını sağlayacak doğrultuda
düzenleyelim, ondan sonra bu kanun tasarısını görüşelim. Mevcut Kamu
İhale Kanunları şeffaflığı sağlamıyor mu? En son çıkan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nu burada, Mecliste,
şimdi AKP sıralarında oturan en az 40-50 milletvekilinin katkısıyla,
iştirakiyle ve onların oylarıyla kabul ettik. Onlar muhalefetteydi ve bu
söylediğim ilkeler adına bu arkadaşlarımız Türkiye için çok hayırlı bir kanun
çıkardığımızı ifade ettiler. İfadeleri de tutanaklarda mevcut. Şimdi biz bu
kanunların neyine güvenmiyoruz da, şeffaflık ilkesini, üç bakanlığın
bürokratının kendi süzgeçlerini de işin içine katarak sağlayacağı ilkeler
doğrultusunda tahsisi öngörüyoruz? Bütün bunları iyi değerlendirmek
durumundayız. Değerli milletvekilleri, bugün haber portallarına
bir haber düştü: “Yarın Vladimir Putin
görevi bırakıyor. Bırakmadan önce bugün şok bir imza attı.” diye. Stratejik
önemi olan işlerde yabancılara asla ne inceleme ne araştırma ne yatırım yapma
hakkı tanımayan bir kanunu imzalayarak yarın görevi teslim edecek.
Topraklarımız da çok kıymetli, bizim için stratejik. Bu itibarla, yabancılara
arazileri tahsis edelim, ama gidip dünyanın hiçbir yerinde -başka ülkeler için
biz yabancı durumundayız- Türkiye’de kurduğumuz bir şirket aracılığıyla yatırım
yapamayız. Gidin yapın! Yapamazsınız. Ancak, o ülkede kurmuş olduğunuz bir
şirket varsa, yani siz örneğin Almanya için yabancısınız, siz, Almanya için
yabancı olmanız nedeniyle, Türkiye’de kurduğunuz bir şirket aracılığıyla
yatırım yapamazsınız, fakat orada kuracağınız bir şirketle yatırım yaparsınız.
Biz de diyoruz ki bu önergemizle: Yabancı uyrukluların kuracakları şirketler
veya onların ortak olduğu şirketlere arazi tahsisi yapalım. Yapalım, turizmde
genişlemeyi sağlayalım. Bizim önerimiz, yabancılara doğrudan doğruya bu
tahsisin yapılmasının doğru olmayacağı. Niçin? Yabancıların yurt dışında kurmuş
olduğu şirketler gelir buraya, arazi tahsisi alırlar, yurt dışında kurmuş
olduğu turizm şirketleri aracılığıyla parasını oradan tahsil etmek üzere
turisti Türkiye’ye getirirler, burada güneşten, denizden faydalandırır,
giderken… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Akcan, devam edin. ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) -
Türk turizminin genel yapısı her şey dâhil sistemi olduğu için, otele
iner, otelden çıkar gider süresi bittiğinde. Karşılıklı vergilerin önlenmesine
dair bir anlaşma
da imzalanmışsa eğer ülkenizle o ülke arasında… Para orada toplandı, her şey
orada, vergi de orada, Türkiye'de sadece asgari ücretli işçileri kullanarak
hizmet alımından yararlanırlar, benim kaynaklarımı bu şekilde kullanmış
olurlar. Eğer Türkiye'de yabancıların kurduğu şirketler, Türkiye'de kurulmuş
şirketler esas alınırsa, burada vergilendirilecek, kaynaklar burada kalacaktır.
Bu itibarla, önergemizde en önemli husus bu. Daha başka önergelerde de her ilin kendi bünyesindeki orman
varlığının yüzde 1’inden fazlasının tahsis edilemeyeceği hükmü yarı yarıya
azaltılıyor, benim önergemde de bu vardı, bunu aşağı çekmek gerektiği
düşüncesiyle bu önerge verilmiştir. Önergemize desteğinizi bekler, yüce heyetinize saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akcan. Önergeyi oylarınıza… HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyoruz. BAŞKAN - … sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı kanun tasarısının 2’nci
maddesinin “Bu kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;” başlığı
altındaki c fıkrasında 3 katının 5 olarak değiştirilmesini devamla, ancak Golf,
futbol sahası, voleybol, basketbol ve hentbol sahaları için 3 katı kadar
ibaresinin madde metnine eklenmesini talep ederiz. R.
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? KÜLTÜR TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkanım,
katılmıyoruz. Bir de izin verirseniz, bir cümleyle, biraz önceki önergeyle
ilgili bir bilgi vermek istiyorum. Biz, bir önceki önergenin konusu olan alanlarda maddede sadece
yazım düzeltmesi yaptık, yani ne “Türk ve yabancı uyruklular” kavramını biz
getirdik ne de “belli İhale ve Orman Yasası’ndan muaf olma” hükmünü biz
getirdik, bunların hiçbirini yeni getirmedik, hepsi Kanun’da var. Bir yanlış
anlaşılma olmasın. Bu önergeye katılmıyoruz. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Önerge üzerinde söz isteyen var mı? RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Evet. BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan. RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. Önergemize Sayın Bakan ve Komisyon katılmadı ama siz değerli
milletvekillerinin katılacağını zannediyorum. Şöyle ki, değerli arkadaşlarım,
bu yasa Komisyona geldiğinde “Tahsis edilen alanlar için, kesilecek her ağaç
için mahallinde iki ağaç veyahut da ağaç dikilecek yer yoksa orman dairesinin
göstereceği herhangi bir alanda 4 misli ağaç dikilir.” deniyordu. Yani “ağaç
dikiyoruz” ibaresi yanlış, fidan dikiyoruz. Keseceğimiz ağaçlar yüz yıllık, iki
yüz yıllık, asırlık ağaçlar, doğa güzeli, birer abide eseri. O ağaçlar yerine
fidan dikeceğiz. Bu fidanlar bir aylık, iki aylık fidanlar. Biz dedik ki
Komisyonumuza geldiğinde… Biz tali komisyonuz Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu. O Komisyonda bizim sayısal çoğunluğumuza göre
yapacağımız herhangi bir şey yok. Milliyetçi Hareket Partisiyle Cumhuriyet Halk
Partisi bir önerge verdik. Bu yasa bu şekilde olmaz ancak… “Bu alanlarda 5
misli ağaç, fidan dikilir ve beş yılda bu fidanların dikimi o tahsisi kullanan
işletme tarafından bakılır.” ibaresini ekledik. Ancak Bayındırlık Komisyonunda
bu tekrar “üç yıl” olarak değiştirilmiş. Biz burada, ağaç kesmenin, yaş
kesmenin baş kesme olduğunu biliyoruz. Komisyonunuz bu tartışmadan sonra…
Televizyonlarda tartışmalar oldu. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk
Partisi el ele vermiş, kesilen ağaçlar yerine ağaç dikilmesini öneriyor, bu
ormanları, bu ekolojik sistemi bir daha nasıl
yakalarız diye… Bizim o Komisyonda -5 biz, artı 2 de arkadaşlarımız- 7 üyeyle
yapacağımız başka bir şey yoktu. Ben vatandaşlarımızı uyarıyorum burada. Ancak
burada, ağaç kesilen yerlerin 2 misli anlamında, 5 misli anlamında bir
önergeyle bu yasaya bir güzellik katmak istedik. Burada da golf sahalarının
büyük olduğu, hentbol sahalarının büyük olduğu, voleybol sahalarının büyük
olduğu, bunların 5 misli alanlara orman dikilemeyeceği öneriliyor. Tamam, biz
onları kabul ediyoruz. Onlar 3 misli olarak kalsın ama turizm anlamında, bina
anlamında tahsis edilen yerlerin en az 5 misli bir orman alanına ilgili işletme
fidan dikecek, ağaç dikmeyecek. Bu fidanları öyle çok fidanlar da değil; 3
lira, 5 lira. Beş yıllık bakımını da üstlenerek Orman Genel Müdürlüğüne
parasını yatıracak ve bunu yaptığı sürece o turizm tahsisiyle ilgili işletme
ruhsatı verilecek. Önergemiz bu mealdedir. Yani, bu kesilecek yerlerdeki her ağaç…
Biliyorsunuz öyle ağaçlar vardır bölgelerde, gerçekten bir abidedir ama turizme
gereklidir, istihdam yaratmak istiyoruz, turizmi geliştirmek istiyoruz, bu
ağacın kesilmesi gerekiyor. O ağaç binlerce fidan demek. Yıllara meydan okumuş,
doğaya meydan okumuş, o taşın arasından çıkmış bir filiz asırlık ağaç olmuş. O
ağacı koruyamıyoruz, tesis için kesiyoruz ama onun karşılığında da orman
idaresinin göstereceği alanlarda 5 misli bir fidan dikim sahası… Bunun çok
büyük bir maliyeti yok. Önergemiz bu yöndedir. Biz, orman alanlarının artırılmasından yanayız. Sizler de
çevrecisiniz, sizler de ağacı seviyorsunuz, sizler de yeşili seviyorsunuz,
bizler de ağacı seviyoruz, bizler de yeşili seviyoruz. Amacımız bu cennet
vatana, tekrar bu kaybettiğimiz güzellikler geri gelmez ama ona muadil
ağaçlandırma alanlarını tahsis edelim istiyoruz. O tartışmalarda gerçekten
bizler sanki çevreci değiliz, yeşili sevmiyoruz, ağacı sevmiyoruz gibi bir
algılama oluşturuldu ama bu Parlamento düzeyinde oyunuz kadar konuşuyorsunuz. Yani,
aslanın kedi tarafından boğulduğu yer burası çünkü oyumuz kadar konuşuyoruz.
Bunu sizlere söylemiyorum, vatandaşlarımıza söylüyorum. Onun için, bu
önergemizin siz değerli milletvekilleri tarafından kabul edilmesini öneriyor,
tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan. HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Arayacağım efendim. Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı (1/551) esas numaralı Tasarının
Çerçeve 2 nci maddesi ile düzenlenen 2634 Sayılı
Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinin ikinci
paragrafının (a) bendinde yer alan “%1’ini” ibaresinin “binde 5’ini” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutuyoruz efendim? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe… BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum. Gerekçe: Değişiklikle il genelinde tahsis edilebilecek alanların azami
sınırının düşürülerek, tahsis edilebilecek orman alanlarının daha fazla
daraltılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, maddeyi oylamadan önce Komisyonun bir
düzeltme talebi vardır. BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, 2’nci maddenin (C) bendinde “ile” kelimesinin
virgülle değiştirilmesi, redaksiyon noktasında bir talebimiz var. BAŞKAN – Teşekkürler. Tutanaklara geçti efendim. 2’nci maddeyi kabul edilen önerge ve Komisyon tarafından yapılan
düzeltme doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
2’nci madde Kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3- 2634 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "MADDE 10- Belgeli işletmelerin uygulayacakları fiyat
tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler Bakanlıkça
belirlenir." BAŞKAN – Madde üzerine gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Fevzi Topuz’a aittir. Buyurun Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri, doğal, kültürel ve tarihî özellikleri
nedeniyle çekim merkezi olan alanlarda turizmin gelişmesi, bölge ve ülke
ekonomisine önemli katkılar getirmektedir. Ancak, bu gelişme, çoğu zaman, kısa
vadede çok gelir getirme anlayışı ile turistik çekiciliği oluşturan unsurların
korunması amacına ters düşmektedir. Ülkemiz doğal kaynakları turizm sektörünün
hizmetine sunulurken koruma-kullanma dengesinin kullanma lehine bozulduğu ve
birçok turistik yörenin, doğal çevrenin fiziki ve doğal altyapı eşiklerinin
aşıldığı yaşanarak görülmektedir. Turizm sektöründeki gelişmenin ne yazık ki
yatak sayısı ile ilişkilendirildiği ve başlangıçta hazırlanan fiziki plan ve
kararların büyük ölçüde yatak sayısında artış sağlayacak bir şekilde revize
edildiği bilinmektedir. Yaşanan bu planlı değişiklik taşıma kapasitelerini
zorlamakta ve doğal çevrenin bozulmasına neden olmaktadır. Değerli milletvekilleri, tarih, kültür, doğal çevre değerlerini
dikkate almayan bir turizm anlayışı, kendisini ortaya çıkaran bu değerlerin
ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Sürdürülebilir turizm kalkınması, doğal
çevrenin, tarihî ve kültürel değerleri korunmasıyla sağlanabilmektedir. Ancak,
bugün ortaya konulan uygulamalar, ülkemizin ormanlarının, yaylalarının,
kıyıların, zengin tarih ve kültürel mirasımızın her geçen gün bir parçasının
yok edilmesine neden olmaktadır. Sayıştay Başkanlığının “Kıyıların Kullanımının Planlanması ve
Denetimi” başlıklı 3/10/2006 tarihli raporunda
görüleceği üzere “Yapılaşmalar kıyı bölgelerimizde olanca hızıyla devam
etmekte, kıyı kesimlerimiz çarpık kentleşme ve ikinci konut alanlarıyla
betonlaşmakta, ormanlarımız yanmakta, yangınlar da çevre kalitesini
bozmaktadır.” denilmektedir. Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmeti, bu olupbiteni sadece izlemekle yetinmektedir. Örneğin, 22’nci
Dönemde orman yangınları hakkında verilen araştırma önergesinin işleme
alınmaması buna örnektir. Kamuoyunun tepkisini ölçmek üzere geçen dönem
kamuoyuna servis edilen Kıyı Yasası’nın, kıyı dolgu alanı ve su alanında imar
planı kararı ile neredeyse her türlü kullanım için yatırımcıya teslim edilme
girişimleri, söz konusu tasarının Sayıştay Başkanlığının uyarılarına karşın
aynı niyetle yakında önümüze getirileceği aşikârdır. 4916
sayılı Yasa ile kimi turizm tesislerinin plan dışı uygulamalarının yasal hâle
getirilmesi; ülke turizmine sağladığı katma değeri tartışmasız olan, ancak
yerel yönetimler ve turizm kuruluşlarınca taşıma kapasitesinin dolduğu
uyarıları; 85 bin yatağa sahip Bodrum’a dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla
Koç tarafından 100 bin yatak daha önerilmesi; turizm bölgelerinde, kıyılarda,
orman alanlarında, sit alanlarında, meralarda, birinci sınıf tarım
arazilerinde, ilgili kuruluşların uygun görüşlerine başvurmaksızın, hatta ÇED
raporuna dahi gerek duyulmadan her türlü madencilik faaliyetlerine açılması;
tasarı ile ormanların yüzde 1’inin turizme tahsis edilmesi ve ormanlarda
gerçekleştirilecek yapılaşma oranının kent merkezlerindeki gibi yüzde 30’a
yükseltilmesi, AKP Hükûmetini anlatmakta, turizme
bakış açısını ortaya koymaktadır. Değerli milletvekilleri, her türlü doğal kaynağın koruma-kullanma
dengesi gözetilmeksizin aşırı ve dengesiz kullanımının ortaya çıkardığı çevre
sorunları, insanlar dâhil tüm canlıları tehdit etmektedir. Üniversitelerin,
sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının televizyon ekranlarına ve gazete
sayfalarına yansıyan bilimsel veri ve belgelerinden duyuyor ve görüyoruz. Oysa
doğal kaynakların kullanımda kullanma ve koruma dengesinin sağlandığı, doğal ve
kültürel çevrenin korunduğu ölçüde turizm sektörünün de var olmaya devam
edeceğini hâlâ anlamadığımız ve AKP Hükûmetinin
anlayamadığı anlaşılmaktadır. Ne yazık ki, kısa vadede çok kâr etme anlayışının
ortaya koyduğu politika, turizmin sürdürülebilirliğini tehlikeye atmaktadır. Zira, sürdürülebilir turizm ve yaşatılan çevre
politikalarının ve stratejilerinin bilimsel doğrularla desteklenmesinin
ötesinde bu doğruların yaşama geçmesi için güçlü bir iradeye ve turizm ahlak
anlayışına gerek vardır. Bugün görülmektedir ki ormanlar, kıyılar ve sit alanları,
yaylalar, sulak alanlar, tarım arazileri gibi doğal varlıklarımız, işgal eden
ve amacı dışında kullanan ve tahrip edenlerden korunacağına, plansız
kullananlar, aşırı kullananlar ya da tahrip edenler lehine çıkarılan yasal
düzenlemelerle ne yazık ki yok edilmekte ve önlem alınamamaktadır. AKP Hükûmetinin bugün her ne kadar orman
arazilerinin turizm yatırımlarına tahsisinde kamu yararı bulunduğu
düşünülebilirse de, ormanların orman olarak korunmasındaki kamu yararının daha
öncelikli, üstün nitelikte olduğu açıktır. Anayasa Mahkemesinin kararlarına karşı ülkemizin ulusal
değerlerine dayatılan bu tasarı, ormanlarımızın, yaylalarımızın, kıyılarımızın
ve diğer doğal varlıklarımızın daha da tahrip ve talan edilmesinin önünü
açacaktır. Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinde
değişiklik yapan tasarıda “Belgeli işletmelerin uygulayacakları fiyat
tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler Bakanlıkça
belirlenir." denilmektedir. Değerli arkadaşlarım, tasarının bu maddesini değerlendirmeden önce
bu maddeyle doğrudan ilgili olduğunu düşündüğüm bazı uygulamaları sizlerle
paylaşmak istiyorum: Bunlardan biri, bugün uygulanmakta olan “her şey dâhil”
sisteminin uygulanması. Bir diğeri, yabancıların satın aldıkları evleri gizlici
kiraya vermeleri. Üçüncüsü ise, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu olaya
bakışıdır. Kendinden başka kırk dokuz sektöre iş alanı yaratan turizm
sektörünün “her şey dâhil” uygulaması, üzülerek söylemek gerekir ki, birçok iş
yeri ve işletmenin kapanmasına ve işsizliğe neden olmuştur. Ülke turizmine
etkileri ve sonuçları düşünülmeden uygulamaya sokulan “her şey dâhil” sistemin
otellerde doluluk oranlarını yükselttiğini ancak sayısal anlamdaki bu artışın
turizm gelirlerine yansımadığı bilinmektedir. Son yıllarda turist sayısı
artarken kişi başına gelir azalıyor. “Türkiye, fakir turist cenneti” başlığıyla
yer alan haberler, ilgililerin bu konudaki şikâyetleri ulusal basınımızdan
eksik olmamaktadır. Bunun dışında, yabancıların Türkiye’de aldıkları evlere
ülkelerinden turist gönderdikleri ve parayı kendi ülkelerinde tahsil ederek
vergi kaçırdıkları ulusal basınımızda yer almaya devam etmektedir. AKP Hükûmetinin izlediği bu yanlış
politika ve stratejinin ortaya çıkardığı gerçek, Antalya’da ve Muğla’da
yüzlerce tesisin satışa çıkarılması olmuştur. Turizm bölgelerinde mayıs ve
haziran aylarında oteller 2-3 dolara turizm rehberleri tarafından
pazarlanmaktadır. Hatta kimi tesisler, otelleri bedava müşterilere vererek içki
satışına umut bağlamaktadır. Görüleceği üzere, turizm sektörü serbest piyasa
anlayışına fiilen terk ve teslim edilmiştir. Değerli arkadaşlarım, eşsiz doğal güzelliğe sahip ülkemizde Kültür
ve Turizm Bakanlığı otellerimizin 2-3 euroya günlük
maliyetle satılmasına göz yumarken serbest piyasa ekonomisi yaklaşımıyla
uluslararası sözleşmelerde taraf olduğumuz sosyal turizm anlayışına ters
düşmektedir. Değerli arkadaşlarım, Muğla’nın Güllük Körfezi’nde koruma
altındaki Halep çamları bulunan Pina Yarımadası’nda
tatil köyü yapacak olan MNG firmasının kendisine tahsis ettiği 85 dönümlük
orman arazisi dışında denizi toprak ve cürufla doldurmasına tanık olmuşuzdur.
Kaçak dolgunun ardından şirket, Güllük Limanı Başkanlığınca 10 bin YTL, Milas
Kaymakamlığınca 11.500, Muğla İl Özel İdaresince de 25 bin YTL’lik para cezasına
çarptırılmıştır. “Denizi doldurduk ceza bekliyoruz.” açıklaması yapan şirket
yetkilileri, 23 Mart 2008 tarihinde… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Topuz. FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkan. …Doğan Haber Ajansı: “Şu anda denizi doldurmak için iznimiz yok.
Ancak ocak ayının başlarında Bodrum Liman Başkanlığı başta olmak üzere yedi
bakanlığa -denizi doldurduk ve- iskele yapmak için projelerimizi yollayıp
gerekli izinleri almaya çalışıyoruz. On gün içinde tüm yasal izinleri almış
oluruz.” Değerli arkadaşlarım, yine bu tarihten sonra, dün itibarıyla,
bugün medyada da görüleceği üzere “İzin almadı ama doldurdu”yu
kaldırmadık. Ancak bu yapılan çevre katliamında kimlerden destek alındığı ve 5
Mayıs 2008 tarihli kamuoyuna geçtiği, haberlerde öğrenilmiştir. Bu yarımadanın,
firma tarafından yapılan bu dolgunun izin alacağını bilmiş ki dün itibarıyla bu
bölgenin izni Turizm Bakanlığı tarafından imzalanmıştır. Değerli arkadaşlarım, turizme bakış açımız “Önce yap sonradan izin
alırız.” anlayışıyla devam ettiği müddetçe bu ülkede ne orman kalır ne bir şey.
Değerli Başkan, bu kanun tasarısının geri çekilmesi ümidiyle yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Topuz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Ali Torlak. Buyurun Sayın Torlak. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, yayımlandığı
1982 yılından bu yana turizm için gerekli olan konaklama ve turizmin sektörel gelişimine katkı sağlamıştır. Ancak Anayasa
Mahkemesinin 7 Mayıs 2007 tarihinde iptal ettiği yasanın ve yargı kararının
sonunda oluşan boşluğun ülke turizmine maliyeti ağır olmuştur. Bu kapsamda
Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararı doğrultusunda orman sayılan
yerleri turizme kazandırmak ve iptal edilen kuralların doğuracağı hukuksal
boşluğu gidermek amacıyla 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nda birtakım
değişikliklerin yapılması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptalinden önce meydana gelen belirsizlikler
üzerine birçok turizm tesisi tahsis ve yatırım noktasında durdurulmuştur.
Dolayısıyla turizm gibi çok hassas ve uluslararası pazara hizmet sunulan
sektöre bu tedirginlik büyük zarar vermiştir. Anayasa Mahkemesi iptalinden önce
başlamış olan projelerin tüm tahsislerinin yeniden hayata geçirilebilmesi ülke
ekonomisi için önemlidir. Turizmi Teşvik Kanunu’nu tartışırken orman
arazilerinin kullanımını bu maksatla sorgulamamız lazım. Yani merkezinde
insanımızın çıkarını, menfaatini, mutluluğunu, huzurunu düşünerek, öncelikli
olarak ele alarak orman arazilerinin turizme tahsisi düşünülmelidir. Gelişmeyi,
kalkınmayı planlarken doğal varlığı da korunması gereken bir varlık olarak ele
alıp bunu yok etmeden koruyarak gelecek nesillere taşımalıyız. Sürdürülebilir
kalkınmanın genel hatlarıyla açıklaması budur ve bu uygulamanın yasa koyucu
olarak yüce Meclisin görevi olduğu kanaatindeyim. Bugün üzerinde görüşmeler yaptığımız yasa tasarısının 3’üncü
maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 2634 sayılı Yasa’nın 10’uncu
maddesine değişiklik getirmektedir. Bu değişiklikle “Belgeli işletmelerin
uygulayacakları fiyat tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel
ilkeler Bakanlıkça belirlenir.” denilmektedir. Maddenin önceki hâlinde ise
uygulanacak tarifelerin her yılın temmuz ayı sonuna kadar Bakanlığa gönderilme
zorunluluğu ile belirlenmiş esaslara göre hazırlanmamış tarifelerin
uygulanamayacağı konusunda bağlayıcı ve önleyici hükümler bulunmaktadır.
Serbest piyasa koşullarının gerektirdiği fiyat esnekliği ve serbestliğini
sağlamak gerekçesiyle düzenlendiği iddia edilen bu madde, işletmeciler için
şimdi Bakanlıktaki bazı makamlara mahkûm edilmek istenmektedir. Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası’nın
Anayasa Mahkemesince iptal gerekçesi içinde yer almayan bu maddenin tasarıya
koyulmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Anayasa Mahkemesinin söz konusu
Yasa’nın iptalini içeren 7 Mayıs 2007 tarihli kararı gerekçesinde, Anayasa’nın
169’uncu maddesinde ormanların devletçe korunmasına verilen özel önem ve uzun
dönemdeki yaşamsal kamu yararı karşısında ormanların orman olarak korunmasında
üstün kamu yararı bulunduğu ifade edilmiştir. Aynı kararda ormanların turizm
amaçlı yatırımlara tahsisinin ancak üstün kamu yararı bulunması ve zorunluluk
hâllerinde mümkün olabileceğine yer verilmiştir. Aksi hâlde üstün kamu yararını
içermeyen ormanların hangi hâllerde turizm yatırımlarına tahsis edileceğine
ilişkin hiçbir belirleme yapmayan bir düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olacağı da
Anayasa Mahkemesinin kararında açık bir ifadeyle yer almıştır. Özetle, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 10’uncu maddesinden
hiç bahsedilmemiştir. Yani bu maddenin içerdiği konunun herhangi bir şekilde
iptali söz konusu değildir. Yasa’nın iptal gerekçesi olan keyfî uygulamaları önleme konusu, bu
kez de tasarının görüştüğümüz maddesinde Bakanlığa keyfî uygulamalar sağlayacak
niteliktedir. Değerli milletvekilleri, Bakanlık, işletmecilerinde tamamen kendi
direktiflerine göre hareket etmelerini sağlayacak düzenlemeler yapmak üzere bu
tasarıya bu maddeyi eklemiştir. Turizm yatırımcısının elini kolunu bağlayacak
tasarının bu maddesi aynı zamanda Bakanlığa istediğini yapma imkânı
sağlayacaktır çünkü burada müdahale eden işletmecinin en önemli ve en esas
konusudur. Yani onu ayakta tutacak gelirinin belirlenmesidir. Oysa maddenin
önceki hâlinde yasa koyucu kuralları ve esasları açık olarak belirlemiştir.
Onaylatma tarihini bile yasaya koyarak keyfiyetin önüne geçecek tedbirler
almıştır. Zaten yasaların da gerekçesi bu değil midir? Yürütmeye yol gösterecek
vatandaşın hangi kurallar içinde yönetileceğini belirtmektir. Bu esasları
değiştirmek için, hiçbir gerekçe olmadan, sadece serbest piyasa ekonomisi
koşullarını göstermek yasanın değişmesi için gerek ve yeter şart değildir,
olamaz da. Değerli milletvekilleri, Hükûmet yerli
yatırımcıya eziyet, yabancıya ülkeyi bilinçsizce açmak anlayışından
vazgeçmelidir. Turizmden vazgeçmek mümkün değil. Ancak bu yapılacak çalışmanın
neler getirebileceği, hangi turizm çeşidinin ülke menfaatlerine uygunluğu iyi
araştırılmalıdır. Turizmi salt kıyı ve güneş turizmi olmaktan çıkarıp ülke
sathına yaygınlaştırmak ve çeşitlendirmek için birtakım yeni yatırım imkânları
açmak ve yatırımcının önündeki engelleri kaldırmak gereklidir. Aslında bu da
devletin görevidir. Tabii ki bu yatırımlar yapılırken doğal ve tarihsel çevreye uyumlu
olmak ve bu alanların, özellikle de ormanların korunması bir ön şart olarak
gözetilmelidir. Bölgelere uygun turizmin çeşitliliği belirlenmelidir. Bu
konuda, turizmdeki özel sektör ve kamu yetkilileriyle birlikte bir program
dâhilinde ortak hareket edilmelidir. Aksi durumda ekolojik
dengenin bozulması kaçınılmaz olacaktır. Değerli milletvekilleri, turizm olgusunu ciddi biçimde benimseyip
yaşama geçiren gelişmiş ülkelerin kabul ettiği en önemli konu, turizm
yatırımlarının denetimli ve planlı yapılmasıyla insanın kıyı ve doğayla baş
başa kalmasını sağlayacak projeler gerçekleştirilmesidir. Bunu
gerçekleştirirken sürdürülebilir ekolojik dengenin
korunmasının hedeflenmesi çok önemli ve vazgeçilmez bir husustur.
Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ekolojik dengeyle
birlikte düşünülmelidir. Bir yerden elde edilecek gelir, telafisi mümkün
olmayan büyük zararları gelecek nesillere taşımak gibi bir talihsizliği
birlikte getirebilir. Devlet, vatandaşlarının sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama ve doğal kaynaklardan yararlanma hakkını sürdürülebilir bir ekolojik dengeyi gözeterek sağlamakla yükümlüdür. Değerli milletvekilleri, yabancı yatırımcıyı büyük bir coşkuyla
ülkeye getirenler, kendi yatırımcımıza zorluk üzerine zorluk çıkarmaya devam
etmektedirler. Oysa ekonomimizin temel direği olan turizm yatırımcılarımızın
işletmelerine engel olmak yerine onları desteklemeli ve gelişmelerini
destekleyici tedbirler alınmalıdır. Öncelik yapılacaksa yerli yatırımcıya
yapılmalı, turizmde teşvik uygulanacaksa, yardım edilecekse Türk yatırımcıya
verilmelidir. Önce kendi vatandaşımıza iş imkânı sağlanmalı, yabancı yatırım
gelsin diye değerlerimizden vazgeçilmemelidir. İktidar, her konuda olduğu gibi turizm konusunda da “Bacasız
sanayimizi geliştirdik, hedef 23 milyon turist.” gibi hamasi sözler ve popülist politikalardan vazgeçip gerçeklerle ilgilenmelidir.
Gerçekler, sadece turizmcimizin değil, sanayicimizin, tarım ve iş imkânlarıyla
uğraşan yatırımcılarımızın da çektiği sıkıntılardır. Gerçekler, halkımızın
sanal rakamlarla oyalanmasıdır. Tasarı bu hâliyle kanunlaşırsa yapılacak uygulamalar şeffaflıktan
uzak ve bu nedenle de kamu vicdanını yaralayacak sonuçlar doğurabilir. Değerli milletvekilleri, tasarı içinde yer alan diğer maddelerde
olduğu gibi, taşınmazların tahsisi, irtifak hakkı tesisi, bu konulardaki
esaslar, haklar ve her türlü şartların belirlenmesi gibi konulara ilave olarak
ücret tarifelerinin hazırlanması esaslarının da ilgili Bakanlığın tasarrufuna
bırakılması, yasa hükümleri dışında ve şeffaflıktan uzaklaşmak anlamına
gelmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Torlak. D. ALİ TORLAK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri, metinle, turizm yatırımcısı her iktidar
döneminde Bakanlık bürokratlarının insafına kalmış konumda olacaktır. Her dönem
ayrı uygulamalar gelebilecek, her dönem ayrı yatırımcılar birilerinin esiri
olmaya devam edeceklerdir. Bu kapsamdaki Turizmi Teşvik Kanunu’nun 3’üncü
maddesinin tasarıdan çıkarılmasını ve yasadaki eski şekliyle uygulamaya devam
edilmesinin daha yararlı olacağını ifade etmek isterim. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Torlak. AK Parti Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Sait Açba. Buyurun Sayın Açba. AK PARTİ GRUBU ADINA SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Ak Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Turizm sektörü, Türkiye’de gerçekten en önemli sektörlerimizden
biri, Türkiye ekonomisinin dinamizmi açısından en dinamik sektör ama bu
dinamizmin alternatif turizm alanlarındaki yeni alanların daha çok
yaygınlaştırılması ile daha da artırılmasına ihtiyaç var. Bu bağlamda, Türkiye
açısından çok önemli bir potansiyel olan ve bilhassa dış dünyaya da
açılabilecek, sadece iç turizm açısından değil, dış turizme de hitap edecek
tarzda termal turizm kaynakları üzerinde, şu anda mevcut potansiyelimizin
yeterince değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir. Ama dış pazar dikkate
alındığında, yine iç pazarımız da dikkate alındığında mevcut tesislerimizin
kalitesi ve su kalitesi dikkate alındığında, gerçekten, bu alan Türkiye
açısından geleceğe dönük olarak turizm sektörünün dinamizmini artıracak en
etkili alanlardan biridir. Bilindiği gibi, Türkiye'nin termal kaynaklar yönünden çok ciddi
bir potansiyeli vardır. Bu potansiyelde, son AK Parti dönemi içinde MTA’nın
yapmış olduğu araştırmalarla, yine Turizm Bakanlığımızın yapmış olduğu
araştırmalarla bu alanda tamamıyla gerekli envanter
ortaya çıkarılmıştır ve mevcut kaynaklarımızın hızlı bir şekilde turizmin
emrine verilmesi ve yine termal kaynaklarımızın alternatif bir şekilde,
turizmin yanı sıra, ısıtma ve diğer taraftan, özellikle Türkiye’de yükselen
sektör olarak nitelendirebileceğimiz teknolojik sera alanında da yoğun bir
şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Şu anda, termal turizm açısından gerçekten Türkiye’de iç pazarda
ciddi bir hareketlilik olduğu gibi, dış pazar açısından çok büyük bir
potansiyel vardır. Çünkü, daha önceki Turizm
Bakanımızla birlikte bazı Avrupa ülkelerindeki termal tesisleri ve kaynakları
incelemeye gittiğimizde gördük ki Türkiye’nin termal su kalitesi yönüyle,
kalite yönünden tamamıyla Avrupa ülkelerinin önündedir. Diğer taraftan, tesis
kalitesi itibarıyla tamamıyla bu ülkelerin önünde olduğu açıktır. Diğer taraftan, Avrupa ülkelerinde, bilhassa sosyal güvenlik
kurumlarının desteğiyle, bilhassa sağlık turizmine yönelik olarak ciddi anlamda
bu yöne bir yöneliş söz konusudur. Tabii, sadece Avrupa’daki kaynaklar ve
Avrupa’daki tesisler buna cevap verememektedir. Hatta Avrupa’daki tesislerin
kalitesi düşük ve su kaynaklarının kalitesi düşüktür ve uygulanan fiyatlar da
gerçekten Türkiye’deki fiyatlarla kıyaslandığında oldukça yüksek fiyatlardadır.
Onun için, bilhassa dış pazar açısından Avrupa ülkelerindeki, bilhassa sosyal
güvenlik kurumları desteğinde bu alanın çok iyi şekilde kavranmasına ihtiyaç
vardır. Diğer taraftan, Orta Doğu ülkelerinde de ciddi anlamda termal
turizme yönelik bir yöneliş vardır. Bilhassa Körfez ülkelerinden yönelişe
baktığımızda, işin seyri Macaristan’a ve Çekoslovakya’ya doğru yönlenmektedir.
Ancak, Türkiye’nin mevcut kaynakları dikkate alındığında bu yönelişin yönünün
değiştirilmesi de mümkündür. Bilhassa, Körfez ülkelerinin Türkiye’de hem
yatırım yapması ve Türkiye’deki bu tesislerden faydalanması açısından çok ciddi
bir potansiyel vardır ve bu potansiyelin kavranmasında hem Turizm
Bakanlığımıza, hem de bu alanda yatırım yapan işletmecilerimize büyük görevler
düşmektedir. Şu anda, bilhassa termal turizm konusunda Türkiye’de tabii pek çok
öne çıkan il vardır. Bu iller arasında en öne çıkan illerden bir tanesinin de Afyonkarahisar olduğunu ifade edebiliriz. Şu anda üç tane
beş yıldızlı otel hüviyetinde ifade edebileceğim şehir merkezindeki hoteller, yine diğer ilçelerde de mevcut tesisler vardır ve
bu otellerimiz şu anda sadece iç turizme değil, dış turizme de açılmışlardır.
Yani, en son inşa edilen Korel Otel Hollanda’yla
yapılan, sosyal güvenlik kuruluşlarıyla yapılan anlaşma çerçevesinde dış
turizme açılmıştır. Yine en son, geçen, önceki hafta Almanya’yla, Alman sosyal
güvenlik kurumuyla yapılan anlaşma çerçevesinde Almanya’ya açılmıştır ve
nisandan itibaren hasta trafiği başlamıştır. Nisandan itibaren Hollandalı
hastalar şehrimizi ziyaret etmişler ve buradaki termal tedaviden, bilhassa romatizmal tedaviden faydalanmışlar ve bundan sonra da her
aya ilişkin sürekli olarak, sağlık turizmine yönelik olarak hızlı bir akımın
olduğunu açıkça ifade edebiliriz. Bunun her geçen gün gittikçe artacak bir
şekilde olduğunu da yine ilave etmemiz gerekir. Tabii bir taraftan ülke çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor.
Turizmdeki çeşitliliğin yanı sıra bir de ülke çeşitlendirmesine ihtiyaç var.
Örneğin Afyonkarahisar’da yapılan yatırımlar
arasında, bilhassa termal alanda golf termal ilk defa Afyonkarahisar’da
hayata geçmektedir. Bu yaz, bu ay sonunda fiilen yatırımı başlayacaktır,
Katar-Türk ortaklığıyla bir golf termal, sekiz delikli bir golf termal yatırımı
başlayacak ve iki yıl sonunda neticelenecektir. Bunun yanı sıra Hollandalı yatırımcılarla yaptığımız zirveler
sonucunda şu ana kadar bu alanda da ciddi mesafeler kat ettik. Bizzat hastaları
gönderdikleri gibi sosyal güvenlik kurumları, oradaki bazı sosyal güvenlik
kurumlarıyla yine Afyonkarahisar’daki bazı
yatırımcılar arasında ortak yatırım kararı alınmıştır. Hollandalılar bilhassa
fiziksel engellilerle ilgili olarak, yine romatizmal
hastalıklar, geriatri boyutunda yine bu hizmetleri almak üzere ortak bir
yatırım, 36 milyon avroluk bir yatırım yapma peşindedirler. Tabii bunun yanı sıra diğer yerli yatırımcılarımız bilhassa, hızlı
bir şekilde, bilhassa sosyal güvenlik kurumlarını dikkate alarak ve Orta
Doğu’daki mevcut potansiyeli dikkate alarak yeni yatırımlarını devam
ettirmektedirler. Tabii bu alanda Turizm Bakanlığımıza da büyük görevler
düşmektedir çünkü sadece termal turizmin olması tek başına yeterli değildir.
Her ilde, mevcut diğer alternatif turizm kaynaklarının da -ne yapılması lazım-
devreye sokulması lazım ki ilimizde de özellikle Frigya
döneminden kalan tarihî doku ve yine Sandıklı yakınlarında bulunan “Türkiye'nin
ikinci büyük kanyonu” dediğimiz Tokalı Kanyonu’nun da termal turizmle birlikte entegre olduğu bir ortamda şüphesiz buradaki atmosfer daha
hızlı bir şekilde gelişebilecektir. Tabii, bir de sıcak suyun özellikle teknolojik seralarda kullanımı
konusunda ciddi anlamda Afyonkarahisar’ımızın da
hızlı adımlar attığının altını çizmemiz mümkündür. Seraların genelde nerelerde
yoğunlaştığını hepimiz biliyoruz ama termale dayalı sera yapıldığı takdirde,
buradaki potansiyel ve uluslararası alanda rekabet edebilme açısından gerçekten
yüksek bir potansiyel vardır -rekabette bir numara olabiliyoruz böyle bir
kaynağı kullanmak suretiyle- ve bununla ilgili, şehrimizde özellikle üç ayrı
havzada teknolojik serayla ilgili yatırımlar başlamıştır. Tabii, termale dayalı
en büyük teknolojik seranın Dikili’de olduğunu hepimiz biliyoruz, Agrobay’ın yaptığı üretim. Tabii, bu üretimin daha büyüğü
şu anda Afyon Sandıklı’da yapılmaktadır. Yine buna benzer iki yatırım alanı da
şu anda yatırıma açılmaktadır. Ancak, şunu ilave etmem gerekir. Perşembe günkü oturumda Sayın
Akcan’ın kayıtlara geçen bir ifadesi vardı, burada, bu ifadede şu yer alıyordu
Sandıklı’da yapılan yatırımla ilgili olarak “Tahsiste bazı yanlış kararlar
verildiği...” şeklinde ve “Yatırımcının yatırımdan vazgeçtiği konusunda dilekçe
verdiği…” konusunda. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Yanlış
dilekçe verme söz konusu olmadığı gibi, buradaki istihdam yönünden de öngörülen
rakamlar gerçek dışı rakamlar değildir iddia edildiği gibi. Şu anda, burada
yapılacak yatırımın büyüklüğüyle ilgili net bilgiyi verecek olursak hedeflenen
350 bin metrekarelik bir alandır. Hazineden tahsis edilen kaynak 215 dönümlük
kaynaktır ama yatırımcı kendi imkânlarıyla 95 dönümlük bir alana da sahiptir.
Şu anda, 311 dönümlük bir alan fiilen yatırımcıya tahsis edilmiştir, kendi
aldıklarıyla beraber. Tabii, bu alana ilave olarak yatırımcının da satın
alacağı yeni alanları da ilave etmek suretiyle -hedeflemiş olduğu yatırım
miktarı- 350 dönümlük bir kapalı alan hedeflemektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Açba. SAİT AÇBA (Devamla) – Tabii, burada istihdam çok denebilir. Ama istihdam açısından şunun açıkça belirtilmesi lazım: Hangi ürünü
üreteceğinize bağlı. Yani domates üretiyorsanız, biber üretiyorsanız
istihdam dönüm başına farklıdır. Ama burada bu yatırımcı fide üretimi
yapmaktadır, fide üretimi yapacaktır. Fide üretiminde de istihdam açısından
gerçekten en yoğun istihdamın olduğu seracılık alanında alan fide üretimidir ki
ortalama olarak zaten 1,3 nispetinde -yani 1 dönümde- işçi çalıştırma taahhüdü
vardır. Bu, Türkiye’deki standartlara da uygundur ve sektörün standartlarına da
uygundur. Örneğin, Antalya’da bir işletmeyi ben yakından tanıyorum, 7 bin
metrekarelik alanda sadece 30 kişi çalıştırmaktadır, 7 bin metrekarede.
Dolayısıyla 300 bin metrekarede oranlarsanız daha ciddi, yüksek rakamlara
çıktığı da açıktır. Dolayısıyla bu hususların kayıtlarda… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SAİT AÇBA (Devamla) - …düzeltilmesine ihtiyaç var diye
düşünüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Açba,
teşekkür ederim. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan… BAŞKAN - Buyurun Sayın Akcan. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, Sayın Sözcü ismimi zikrederek perşembe günü Genel Kurulu yanlış
bilgilendirdiğimi ifade etmiştir ve kendisi benimle ilgili yanlış bilgi
vermiştir. Eğer izin verirseniz açıklamak istiyorum. BAŞKAN – Yerinizden, lütfen yerinizden efendim. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Oradan, müsaade ederseniz. BAŞKAN – Hayır efendim, yerinizden kısa bir açıklama yapın lütfen.
Zaten süreyi doldurmak üzereyiz efendim. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – O
zaman mikrofonu açın. OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmaya göre buradan vermeniz lazım. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sataşma, Sayın Başkanım. BAŞKAN – Lütfen, ne fark eder ki. Bir şey fark etmiyor ki. Oradan
da açıklama yapabilirsiniz. OKTAY VURAL (İzmir) - Kürsüde sataşılana kürsüde cevap verilir. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, sataşma. Tutanaklara geçmesi lazım. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yanlış sizin verdiğiniz bilgi. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Elitaş, lütfen. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Düzeltme var, sataşma yok. K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Düzeltme değil. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Hayır, düzeltme değil. Verdiği bilgi yanlış Sayın Açba’nın. BAŞKAN – Düzeltme yapıyorsunuz, bir açıklama yapıyorsunuz. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Düzeltme değil. Ne münasebet. Hayır efendim, ben öyle
bir şey demedim, benim demediğimi dedi. BAŞKAN – Sayın Akcan, mikrofona konuşun daha iyi efendim. Mikrofon önünüzde açık. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… BAŞKAN – Açık mikrofon efendim, açık. Mikrofonunuz açık. OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu uygulamanın istisna
olması lazım, kürsüden vermeniz gerekiyor sataşma sebebiyle. VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Afyonkarahisar
Milletvekili Sait Açba’nın, sözlerini yanlış
aksettirdiği iddiasıyla konuşması ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; perşembe günü yaptığım konuşmada bir
uygulamaya esas olarak bir tahsis yapıldığını, bu tahsiste istihdam düzeyi göz
önüne alındığını, birinci tahsisten sonra da yatırımcının başka bir yerdeki
yatırımı gerekçe göstererek belli bir süre yatırım yapamayacağı için müsaade
istediğini -belli bir süre içinde işe başlama söz konusu, o sürede
başlayamamaya bağlı olarak, nihayet başlamamıştır henüz yatırıma daha üzerinden
bir yıl geçmesine rağmen, o izne bağlı olarak başlamamıştır- izin istediğini,
yatırıma başlayamadığı hâlde, birinci tahsisle ilgili yatırıma başlayamadığı
hâlde ikinci bir tahsis daha yapıldığını ifade ettim ben. Tahsisten vazgeçtiği hâlde bir tahsis daha, yatırımdan vazgeçtiği
hâlde bir tahsis daha yapıldığını söylemedim. Tutanaklar orada. Bu bakımdan,
Sayın Açba Genel Kurulu yanlış bilgilendirmiştir. Teknolojik sera… Fidelikler teknolojik sera değildir, fideliktir.
Fidelik yapmak ayrı şey, teknolojik sera yapmak ayrı şeydir. Yatırımcıya arazi… BAŞKAN – Sayın Akcan, çok uzadı. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bunu
söylemek zorundayım Sayın Başkan. Yatırımcıya, arazi, teknolojik sera yapacağı için tahsis
edilmiştir. Teknolojik seralar, toprakta yapılan yetiştiriciliğin yapıldığı
seralara göre emek yoğun değil, otomasyon yoğun seralardır, insan sayısı
azaltılmıştır ve bu bakımdan kurulmuş olan seraları Türkiye'nin her tarafında,
Antalya da başta olmak üzere görebiliriz. BAŞKAN – Sayın Akcan, lütfen… Kısa bir açıklama istiyordum.
Lütfen… ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bu
itibarla, yapılan tahsisler, kesinlikle, tahsisi yapılmak istenen insana
uydurulmak suretiyle yapılmıştır. Yüce heyeti bilgilendirmek istedim. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Anlaşılmıştır, teşekkür ederim. Tutanaklara geçti
efendim. Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz doldu. Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 7 Mayıs 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 19.00 |
|