DÖNEM: 23                                                                                                                                                                                                        YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 20

99’uncu Birleşim

6 Mayıs 2008 Salı

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm yıl dönümüne ve 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı

2.- Burdur Milletvekili Mehmet Alp’in, Burdur’un düşman işgalinden kurtuluşunun 88’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı

 

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve    Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/10) (S. Sayısı: 145)

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/109) (S. Sayısı: 146)

B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporları (1/551) (S. Sayısı: 217)

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- İzlanda Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/417)

B) ÖNERGELER

1.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/74) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45)

 

VI.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A)  ÖN GÖRÜŞMELER

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin, termik santrallerin çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)

2.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü ve 38 milletvekilinin, Trakya ve İstanbul ilinde çevre konularındaki gelişmelerin Ergene Çevre Düzeni Havza Planı’na etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/8)

3.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 23 milletvekilinin, Kırklareli ili Vize ilçesindeki bir arazi ile ilgili iddiaların ve bu arazi üzerinde kurulması planlanan çimento fabrikasının çevre üzerindeki muhtemel etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12)

4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 23 milletvekilinin, Adana’daki lagünlerin karşı karşıya bulunduğu çevresel risklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/28)

5.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Bartın’da kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)

6.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/33)

7.- Konya Milletvekili Hasan Angı ve 19 milletvekilinin, Konya Kapalı Havzası’ndaki su kaynaklarının karşı karşıya bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38)

8.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber Göllerindeki kirlilik ve diğer çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/42)

9.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47)

10.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/56)

11.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevreye ve turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59)

12.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre kirliliğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/62)

13.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki durumu ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/64)

14.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki kirlenmenin önlenmesi ve Van ilinde turizmin geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/65)

15.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 26 milletvekilinin, Küçük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/68)

16.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 24 Milletvekilinin, Artvin Cerattepe’deki madencilik faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71)

17.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 21 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre sorunlarının araştırılarak gölün korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/84)

18.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki çevre sorunlarının ve gölün potansiyelinin araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/87)

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin, başta Afşin Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/89)

20.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98)

21.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre ve turizm üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/101)

22.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 39 milletvekilinin, denizlerdeki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/119)

23.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kahramanmaraş'ta Narlı Ovası'na kurulması planlanan katı atık depolama tesisinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/145)

24.- Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt ve 23 milletvekilinin, Eğirdir Gölü ve Havzası’ndaki çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146)

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba’nın, sözlerini yanlış aksettirdiği iddiasıyla konuşması

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, BOTAŞ soruşturmasıyla ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2169)

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Mavi Hat Operasyonu soruşturma safhasıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2247)

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, YÖK’e atanan bir danışmana ilişkin sorusu ve  Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2248)

4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, lojman kullanımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2656)

5.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bir operasyonda bazı kişilerin gözaltına alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2660)

6.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, SPK Başkanının bir uzmanın sicilini geçmişe yönelik düzelttiği iddiasına,

SPK Başkanının temsil harcaması adı altında yaptığı harcamalara ve bir lojmanın kullanımına,

SPK Başkanının yaptığı bazı atamalara

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in  cevabı (7/2668, 2669, 2670)

7.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Çanakkale Deniz Zaferi törenlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2673)

8.- Antalya Milletvekili Atila Emek’in, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün dağıttığı yardım paketlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2693)

9.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, kadın mülkî idare amirlerine ilişkin sorusu  ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2721)

10.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/2731)

11.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, mısır prim desteğinin düşürülmesine,

- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, buğday ve mısır piyasasına,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/2744, 2745)

12.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, İskenderun Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2754)

13.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir Başkan Müşavirine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2759)

14.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Devlet Malzeme Ofisi bölge müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2767)

15.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Gelir İdaresi Başkanlığının yöneticilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2792)

16.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, gelir uzmanlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2793)

17.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan, bakanlar ve kamu görevlilerine verilen hediyelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2795)

18.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, motorlu araç sayısına ve akaryakıt satışlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı (7/2818)

19.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray-Sultanhanı beldesinin ilçe yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2844)

20.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Diyarbakır İl Özel İdaresine ve belediyelere vergi gelirinden verilen paya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2849)

21.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, görevden uzaklaştırılan bir bürokrata ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2925)

22.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, Osmaniye’de yapılacak çimento fabrikasının yer seçimine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2928)

23.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2929)

24.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2930)

25.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2931)

26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2932)

27.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Iğdır’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2933)

28.- İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, mükelleflere vergi matrah artırımı baskısı yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2936)

29.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İhlas Holding’in vergi borcuyla ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2937)

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, bir lisenin yapımı dolayısıyla vergi istisnasından yararlanılıp yararlanılmadığına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2938)

31.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/2977)

32.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, SHÇEK yuva ve yurtlarındaki bazı olaylara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/2984)

33.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, bir yerel gazetedeki iş başvurusu ilanına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3023)

34.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, çakı taşımasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3025)

35.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, bazı bakanlarla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3090)

 

I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.04’te açılarak sekiz oturum yaptı.

Birinci Oturum

Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir tarihî eserle ilgili sözlü sorusuna Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği cevaba,

Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk’ün, Yunus Emre’yi Anma Haftası’na,

İlişkin gündem dışı konuşmalarına, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi.

Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, yasama ve denetim faaliyetlerine esas olan İç Tüzük uygulamalarına ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın konuşmasında partisine,

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın konuşmasında şahsına,

Sataştığı iddiasıyla birer konuşma yaptılar.

Trabzon Milletvekili Asım Aykan’ın (3/105) (S. Sayısı: 142),

Düzce Milletvekili Metin Kaşıkoğlu’nun (3/106) (S. Sayısı: 143),

Konya Milletvekili Atilla Kart’ın (3/107) (S. Sayısı: 144),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gemi inşa sanayisindeki iş güvenliği ve çalışma şartları sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/549) (S. Sayısı: 216) görüşmelerine devam edilerek ikinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlandı.

Saat 15.00’te toplanmak üzere, birinci oturuma 14.50’de son verildi.

 

 

Eyyüp Cenap GÜLPINAR

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

Bilecik

 

Bursa

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Oturum

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/549) (S. Sayısı: 216) görüşmeleri tamamlanarak kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

2’nci sırasında bulunan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/480) (S. Sayısı: 94) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

3’üncü sırasında bulunan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/551) (S. Sayısı: 217) görüşmelerine başlanılarak 2’nci maddesine kadar kabul edildi.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin,

Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in,

Konuşmalarında şahıslarına sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar.

6 Mayıs 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 22.50’de son verildi.

 

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

Yaşar TÜZÜN

 

Ağrı

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Yusuf COŞKUN

 

Harun TÜFEKCİ

 

Bingöl

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

No.:139

II.- GELEN KÂĞITLAR

2 Mayıs 2008 Cuma

Tasarılar

1.- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı (1/574) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.4.2008)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı (1/575) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2008)

3.- Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı (1/576) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2008)

Raporlar

1.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/514) (S. Sayısı: 220) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008) (GÜNDEME)

2.- Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/497) (S. Sayısı: 221) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008) (GÜNDEME)

3.- Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun; Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 18 Milletvekilinin; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/544, 2/75, 2/135, 2/150) (S. Sayısı: 222)  (Dağıtma tarihi: 2.5.2008) (GÜNDEME)

 

No.:140

6 Mayıs 2008 Salı

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in; 2 Temmuz Gününün Sevgi ve Hoşgörü Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/231) (İçişleri; Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.4.2008)

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/232) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 22.4.2008)

3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunun 2 nci Maddesi (D) Fıkrasına (3) Numaralı Bendin Eklenerek Değiştirilen Adların Kullanılması Hakkında Kanun Teklifi (2/233) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2008)

4.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/234) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.4.2008)

5.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Üreticilere Kullandırılan ve Sorunlu Hale Gelen Tarımsal Kredilerin Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/235) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.4.2008)

6.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/236) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2008)

Tezkereler

1.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/411) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2008)

2.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/412) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2008)

3.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/413) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2008)

4.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/414) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2008)

5.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/415) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2008)

6.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/416) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2008)

Rapor

1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223) (Dağıtma tarihi: 6.5.2008) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, denizi dolduran bir firmaya kesilen cezaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/656) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

2.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Karaman-Konya Kalkınma Ajansının kurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/657) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

3.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Avrupa’dan Konya’ya direkt uçak seferleri yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/658) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

4.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bir derneğe ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/659) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

5.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’deki personel alımına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/660) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

6.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir okulda yaşanan bir olaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/661) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, elektrik borcu nedeniyle kapanan sulama kuyularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/662) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

8.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, çiftçilere verilen desteklemelere ilişkin Tarım ve     Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, kapalı sistem sulamaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/664) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

10.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, Aksaray Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/665) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

11.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, bir ilköğretim okulunun yapımı ile ilgili bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

12.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, bir ilköğretim okulunun programdan çıkartılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/667) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

13.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’daki bazı sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

14.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, bir ilköğretim okulunun yapılacağı köyün seçimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/669) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, sulama kanallarının bakımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, mevsimlik işçilerin taşınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/671) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

17.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, özel güvenlik kurumlarının görev ve yetkilerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/672) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, polis maaşlarının iyileştirilmesine ve polis alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3226) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

2.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, kanser vakalarındaki artışa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3227) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

3.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, orman yangınlarıyla mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3228) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bölünmüş yol yapımıyla ilgili bazı hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3229) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

5.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bazı yakınlarının ticari işleriyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3230) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

6.- İzmir Milletvekili Harun Öztürk’ün, Pina Yarımadasındaki yangına ve deniz dolgusuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3231) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

7.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’da kalkınma ajansı kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3232) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

8.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, Asi Nehrindeki su yetersizliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3233) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

9.- Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, AKPM Başkanının bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3234) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

10.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Sağlık Bakanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3235) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

11.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, İngilizcede Türkiye’ye karşılık kullanılan kelimeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3236) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/4/2008)

12.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Bingöl Adaklı deprem konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3237) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

13.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3238) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

14.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3239) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

15.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3240) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

16.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir baraj projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3241) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

17.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Marmara Denizinden kum çıkarıldığı iddiasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3242) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

18.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, şiddet ve istismara maruz kalan çocuklara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3243) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

19.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kadına yönelik şiddete ve kadın istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3244) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

20.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, polis eğitim merkezlerine öğrenci alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3245) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

21.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, altyapı çalışmalarından mağdur olan işyerlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

22.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3247) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

23.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3248) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

24.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3249) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

25.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3250) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

26.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Elazığ’ın Maden İlçesindeki Saat Kulesi ve Hükümet Konağının onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3251) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

27.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreterliği çalışanlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3252) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

28.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3253) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

29.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3254) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

30.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3255) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

31.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3256) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

32.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3257) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

33.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, bir lisede öğrencilere izletilen bir filme ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3258) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

34.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, brode ve nakış dalının meslek kapsamına alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3259) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

35.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Hizan İlçesindeki eğitim imkanlarına ve bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3260) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

36.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ilköğretim müfettişliği mülakatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3261) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

37.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3262) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

38.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3263) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

39.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3264) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

40.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Kamu Hastane Birlikleri Kanunu Tasarısındaki düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3265) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

41.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3266) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

42.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3267) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

43.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3268) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

44.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3269) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

45.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, personel alımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3270) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

46.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, süt üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3271) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

47.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bitkisel yağ üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3272) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

48.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, damlama sulama sisteminin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3273) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

49.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TMO’dan pirinç alan firmalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3274) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

50.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, damızlık sığır ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3275) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

51.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, TMO’nun bir şirkete pirinç satışına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3276) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

52.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, çiftçilerin tarım ve kredi kooperatiflerine borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3277) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

53.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir karayolunun ıslahına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3278) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

54.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir’in ulaşım sorunlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3279) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

55.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3280) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

56.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3281) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

57.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3282) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

58.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3283) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

59.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3284) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

60.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, personel alımına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/3285) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

61.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, KOSGEB’e personel alımına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3286) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

62.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 1 Mayıs’ın resmi tatil olmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/3287) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)

63.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in Cumhurbaşkanının mal bildirimine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3288) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.4.2008)

 

 

6 Mayıs 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99’uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, yaşam hakkıyla ilgili söz isteyen Muş Milletvekili Sırrı Sakık’a aittir.

Buyurun Sayın Sakık. (DTP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm yıl dönümüne ve 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bana söz verdiği için tekrar Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum.

Bugün 6 Mayıs 2008. 6 Mayısların Türkiye tarihinde çok önemli bir yeri var, bizim açımızdan da çok önemli bir tarih. Bundan otuz altı yıl önce Türkiye devrimci hareketinin öncü kadrolarından Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm yıl dönümü. Buradan onları rahmetle anıyoruz. Onların anıları bize hep ışık tutacak. Onlar bu ülkenin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için, ölümden hiç gözünü kırpmadan, canları cellatların önünde “Yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği.” diyorlardı, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye.” diyorlardı, “Yaşasın işçiler.” diyordu, “Yaşasın köylüler.” diyordu. Eminim ki 1970’lerdeki, 1972’deki bu tespitler hâlen bugün Türkiye’mizin gündeminde ve önemini de koruyor.

O dönem Denizleri ipe gönderen anlayış bu Parlamentoda “3’e 3” diye bağırıyordu. Adnan Mendereslerin ve arkadaşlarının ölümüne, 3 devrimci lideri ve öncü kadroyu darağacına gönderdiler. O gün Deniz cellatların önünde şunu söylüyordu: “Biz bugün burada yaşamımızı feda edeceğiz ama bizi ölüme gönderenler, el kaldıranlar her gün onursuzluğuyla ölecekler.” Ve biz buradan diyoruz ki: Nasıl ki Adnan Menderes ve arkadaşlarının o uğradığı haksızlık giderildiyse, bu Parlamento, Deniz ve arkadaşlarının da uğradığı haksızlığı bir an önce telafi etmelidir. Diliyorum, umuyorum ki 23’üncü Dönem Parlamento bu konuda öncülük eder ve biz geçmişimizle yüzleşmekten korkmayız.

Değerli arkadaşlar, bundan beş gün önce İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları vardı. Orada hep birlikte bulunduk ve polisin nasıl emek cephesine karşı acımasız bir şekilde hareket ettiğini ve acımasız bir şekilde onlara gaz bombası ve cop kullandığını hep birlikte gördük. Dünyanın dört bir yanında da işçilerin bayramı olan 1 Mayıs kutlanıyordu, hiçbir yerde İstanbul’daki vahşet yoktu. Sayın Başbakanın ve Sayın İçişleri Bakanının ve İstanbul Valisinin ve Emniyet Müdürünün emek cephesine uygun gördüğü tek şey bunlardı. Şimdi, siz halkın arasına gittiğinizde demokrasi ve özgürlüklerden bahsediyorsunuz ama bir taraftan demokrasinin ipine sarılmanız gerekirken, evet, sarıldığınız tek şey bu silah ve şiddettir. Siz karar vereceksiniz, ya demokratik bir ülke ve demokrasinden yana tavır alacaksınız ya da bir polis ülkesi olmaya karar vereceksiniz çünkü acımasız bir şekilde “Nevroz”dan tutun 1 Mayıs kutlamasına kadar halkın üzerine acımasız bir şekilde ateş eden güvenlik güçleri var. Bu gücü Sayın Başbakandan alıyorlar, bu gücü Sayın İçişleri Bakanından alıyorlar. (DTP sıralarından alkışlar)

Ve şunu söylüyoruz: Demokrasi bir gün size de lazım. Siz, sözüm ona, polislerin insan hakları dersi aldığını söylüyorsunuz, sözüm ona, polislerin demokrasiden ve hukuktan pay aldığını söylüyorsunuz ama ne yazık ki polis, hayatın her alanında şiddet uyguluyor, sadece “nevroz”da değil, sadece İstanbul’da değil, Sakarya’da. Bakın, İstanbul’da 10 binleri yere yatıran güvenlik güçleri, Sakarya’da bir şenlikte bin insanı rehin alan 150 kişiye karşı neden gücünüzü kullanmadınız? Orada insanlar yaşamını yitirdi. Polis, Esenboğa’da VIP’te terör estiriyor.

Sevgili arkadaşlar, bize karşı ve halkımıza karşı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sakık, devam edin.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın arkadaşlar, polis, halkımıza karşı, emek cephesine karşı, özgürlük cephesine karşı fütursuzca bir şekilde güç kullanıyor ve hayatın her alanında şiddete başvurursanız sonuç alamazsınız. Bizim tek varlığımız onurumuzdur, bize atalarımızdan miras kalan tek şey budur. Bize karşı bu güçlerinizi kullanarak bizi yıldırmaya çalışıyorsanız yanılırsınız. Bundan sonra bizim muhatabımız, polis veyahut da İstanbul Valisi, polis şefleri değil, Başbakandır ve İçişleri Bakanıdır. Eğer bu kesimlerden bize karşı saygı yoksa bu noktada bizden de saygı beklemeyin bundan sonra.

Hepinize bu duygularla teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Ne diyorsun?

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Tehdit mi ediyorsunuz? Ne yapıyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sakık.

Gündem dışı ikinci söz, Burdur ilinin kurtuluşu hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Mehmet Alp’e aittir.

Buyurun Sayın Alp. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Türkiye çok saygı gösterdi size!

SIRRI SAKIK (Muş) – Ne diyorsun? Ne söylüyorsun?

AHMET YENİ (Samsun) – Biraz daha konuşun! Konuşun orada!

SIRRI SAKIK (Muş) – Sen de istersen eline al bir copu, bizi linç edin!

AHMET YENİ (Samsun) – Biraz daha konuşun, biraz daha!

SIRRI SAKIK (Muş) – Var mı?

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen…

SIRRI SAKIK (Muş) – Bir tek gücünüz buna yetiyorsa hodri meydan!

BAŞKAN – Sayın Sakık… Sayın Sakık

SIRRI SAKIK (Muş) – Linç edebilirsiniz ama onurumuzu çiğneyemezsiniz! (AK Parti sıralarından gürültüler)

MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elâzığ) – Otur yerine!

SIRRI SAKIK (Muş) – Sen otur yerine be! Sen otur be! Ahlaksız!

BAŞKAN - Sayın Alp, devam eder misiniz. Sayın Alp, konuşmanıza devam eder misiniz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Demokrasiden pay almamışsın, onun için zoruna gidiyor! Polis kökenli olduğun için, değil mi? Sizin yüzünüzdendir zaten, ülke demokrasiyle… (AK Parti sıralarından gürültüler)

MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elazığ) – Ne biçim konuşuyorsun be!

BAŞKAN – Sayın Sakık

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yeterince konuştunuz, oturun lütfen, yeter artık.

BAŞKAN - Devam edin efendim siz.

2.- Burdur Milletvekili Mehmet Alp’in, Burdur’un düşman işgalinden kurtuluşunun 88’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET ALP (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kurtuluş Savaşı’nda Kuvayımilliye’ye erzak, silah ve asker yardımında bulunan illerin en başında gelen Burdur ilimizin düşman işgalinden kurtuluş günü olarak kabul edilen 6 Mayıs 1920 tarihinin 88’inci yılı münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Burdur, Batı Akdeniz Bölgesi’nde Afyon ile Ege Bölgesi’ne, Isparta ile İç Anadolu Bölgesi’ne açılan kara yolu bağlantılarını sağlayan çok önemli bir coğrafi konumdadır. Kütahya-Afyon üzerinden gelen kara yolu Burdur’dan geçerek Antalya’ya ulaşır. Ayrıca demir yolu ulaşımında da bir uç nokta durumundadır. Burdur, güneyde Antalya, batıda Denizli, güneybatıda Muğla, doğu ve kuzeyde Isparta ve Afyon illeriyle çevrilidir ve irili ufaklı on dört mavi göl arasında yer alır.

Tarih öncesinden beri yerleşim alanı olması ve il sınırları içinde birçok antik kent bulunmasına karşılık, günümüzde Burdur, nüfus yoğunluğu -32,2 kilometrekare- ve nüfus artış oranı da -yılda on binde 74- Türkiye ortalamalarının altında olan bir ilimizdir. Bu durum geçim kaynaklarının çoğu yörelerinden kısıtlı olan ilimizden komşu illere, özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yer alan illere yönelen iç göçlerle ilgilidir. Bunun neticesinde kimi ilçelerin nüfuslarında 1985’ten bu yana azalma olmuştur. Ancak kentleşme öncesi dönemlere nazaran artmış, kentte yaşayan nüfus genel nüfusun yüzde 60’ını geçmiştir. Burdur’un kırsal kesimlerindeki nüfus yüzde 10’a yakın bir azalma göstererek 100 binler civarına düşmüştür. Tarih boyunca Anadolu’daki en önemli ekonomik bölgelerden biri olan Akdeniz sahil şeridine inen yolların üzerinde olması sebebiyle deniz ticaretine yaptığı katkıyla antik çağlardan beri Burdur önemli bir şehir olmuştur.

1522’de Burdur Tirkemiş ilçesinin merkezi durumundadır. Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir.

1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak Konya ilinin Isparta kaymakamlığına bağlanmıştır. 1872 yılında Burdur sancak olmuştur. Burdur’un ilk sancak beyi Mehmet İzzet Paşa’dır.

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katıldığı 1914 yılında Burdur’da şiddetli bir deprem olmuş, yaklaşık 4 bin kişi ölmüş ve şehrin önemli yapıları bu depremde maalesef yıkılmıştır. Burdurlular birkaç yıl bu kötü şartlar altında yaşamışlardır.

Osmanlı Devleti kıtalara yayılan bir devletti. Sınırları çok genişti. Ticaret yolları başka yerlere kaydığından, Anadolu’nun Akdeniz kıyıları önemini kaybetmeye başlamıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgi ile neticelenmesinden sonra Sevr Anlaşması sonucu Antalya’yı işgal eden İtalyanların ilk yaptıkları işlerden biri de Anadolu içlerine bu şehri bağlayan yolu kontrol etmek ve Bucak, Çeltikçi, Burdur’a yerleşmek olmuştur. İtalyanlar, Antalya’ya asker çıkardıklarında Burdur’a gelerek merkez komutanlığı kurdular. Akdeniz sahillerinin 1950’lerden sonra kavuşacağı önemi düşman o zaman fark etmiş olacak ki Burdur’a yerleşip başka yerlere girmek için fazlaca bir çaba göstermiştir.

1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükûmet  merkezi olan İstanbul’a bağlanmıştır. Burdur, düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’mizde 1923 yılında il olmuştur.

Sayın  Başkan, değerli milletvekilleri; Burdur, uzun süre çevresiyle bağlantısını sağlayan yolların yetersiz oluşunun sıkıntısını çekmiş, sapa kalmış bir ilimizken günümüzde bu durum büyük ölçüde düzelmiştir. İl merkezinde bir şube hattıyla demir yolu ağına, düzgün kara yollarıyla da Ege Bölgesi’ne ve Çeltikçi beli üzerinden Antalya’ya bağlanmış, ilçeleriyle de bağlantısı sağlanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Alp.

MEHMET ALP (Devamla) – Sanayi ve ticaret şehri olma yolunda ilerleyen Burdur’da şeker fabrikası, süt fabrikası, süt mandıraları, et kombinası, makarna, irmik, un ve yem fabrikaları, ambalaj sandığı fabrikaları, gül yağı fabrikası, zirai aletler ve son zamanlarda da gelişen mermercilik sektörüyle artan mermer fabrikaları bulunmaktadır.

Güzel sanatlar adına Burdur bünyesinde birçok eğitim veren özel kuruluş vardır. Tiyatro, sinema gibi dallarda yetişmiş birçok ünlü sanatçılar bulunmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 1’inci Dönem vekilliği yaparak ilimizi temsil etmiş ve İstiklal Marşı’mızın yazarı, millî şair ve düşünür Âkif’ten adını alan, 2006 yılında açılan Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur’un eğitim ve kültür şehri olma yolunda attığı büyük ve önemli bir adımdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca söz ettiğimiz Burdur ilimizin her geçen gün gelişip ilerleyerek güzelleştiğini görmenin sevinci ve yüce Meclisimizde ilimizi temsil etmenin hakkının gururuyla kıymetli hemşehrilerime en derin sevgi ve saygılarımı sunar, sizlere saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Alp.

Gündem dışı üçüncü söz, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda İstanbul’da yaşanan olaylar hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Şahin Mengü’ye aittir.

Buyurun Sayın Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, 1 Mayısta İstanbul’da meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurlarınıza 1 Mayısta İstanbul’da yaşanan olaylarla ilgili görüşlerimi açıklamak üzere geldim. Ancak sözlerime başlamadan evvel, otuz altı yıl önce bir hukuk skandalıyla idama mahkûm edilmiş, maalesef bu yüce Meclisin bir bölümünün aynı hukuk skandalına destek vermesiyle darağacında hayatlarını kaybetmiş 3 devrimci gençlik önderi Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı saygıyla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, 1 Mayısta İstanbul’da uygulanan zulmün ve vahşetin mağduru olmuş bir milletvekili olarak huzurlarınızdayım. Televizyon kanallarına yansıyan, her gece ekranlarda seyrettiğimiz, yerde yatan genç bir kadının tekmelenmesi, hiçbir şeyden habersiz turistin sırtında patlayan cop, olayın çok çok basit kısmıdır. Olay çok daha vahimdir. Sabahın saat 09.00’unda biz DİSK Genel Merkezine gittiğimiz saatte, saat 06.30’da DİSK Genel Merkezinin önce tazyikli suyla tahrip edildiği, arkasından maalesef kullanılmaması gereken, her yerde kullanmayı Türk polisinin âdet hâline getirdiği biber gazı bombasıyla bombalanmış bir genel merkez binasına girdik.

Biz içeride bulunurken 9 milletvekilinin bulunduğu binaya aynı fütursuzlukla tekrar bomba atılmıştır. İçimizde baypas geçirmiş bir arkadaşımızın geçirdiği sıkıntıya, DİSK yöneticilerinin ambulans istemesine rağmen iki saat süreyle ambulans bile gönderilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, İstanbul’da yaşanan olaylara baktığınız zaman, İstanbul polisinin bir hafta süreyle 1 Mayısta meydanlara çıkacak insanlara karşı şartlandırılmış olduğunu görüyorsunuz. Polisin sicil numaralarının görülmemesi için ya söktürüldüğünü veya üzerlerine giydikleri diğer giysilerle bu numaraların okunamayacak hâle geldiğini görüyorsunuz. Yani  suç işleyen polisi… Tahmin ediyorum Sayın Bakan o turisti coplayan polisi arıyordur, bulması mümkün değil çünkü o kişiyi teşhis edeceğiniz hiçbir sicil numarası yoktur. Yerde yatan insanı tekmeleyen polisi bulmanız mümkün değildir. Bu bu sene olmuyor, 1 Mayıs 1977’de de aynı olayları seyrettik.

Değerli milletvekilleri, Cenevre Konvansiyonu’na göre kullanılması yasaklanmış, harpte kullanılması yasaklanmış olan biber gazı maalesef Türkiye’de yoğun olarak kullanılmaktadır. Konvansiyon’a bakarsanız, Konvansiyon, biber gazı, bu tip gaz bombalarının iç kalkışmalarda kullanılabileceğini amirdir. Yalnız, İstanbul’da 1 Mayısta tek bir silah yoktur. Özellikle tazyikli suya maruz kalan, içine gaz bombası atılan DİSK binasının içinde bayrak flaması taşıyan bir parmak kalınlığında sopa bile yoktu. İçinde milletvekillerinin olduğu bir binaya hiç sıkılmadan gaz bombası atıldı.

Bugün Sayın Başbakan, sizin grubunuzda “1.500 kişiyi bulup yürüyemediler.” dedi. İstanbul’da o gün kullanılan gaz bombası sayısını biliyor musunuz? Bin beş yüz elli. Bir kişiye demek ki bir bombadan fazla düşüyor. Bin beş yüz elli tane bomba kullanılmış. Bunun herhangi bir şekilde demokratlıkla alakası var mı? Sizin demokrasi anlayışınız sadece size mi demokratlık? İnsanların… Her şeyde Avrupa Birliğinin değer yargılarına sarıldığınızı söylüyorsunuz. Özellikle bunlardan bir tanesi, kendiniz  de açıkladınız, “Dengeli güç kullanacağız.” dediniz. Daha baştan güç kullanacağınızı herkese ilan ettiniz. Kullanılan güç dengeli falan değildi. Polisin kullandığı güç vahşetti, vahşet! İçinde yaşadım, insanların nasıl coplandığını bire bir yaşadım, bire bir gördüm, hiçbir füturları yok. Eğer bir hastaneye bomba atacak kadar gözü dönmüşse polisin bunu hep beraber oturup tartışmamız ve konuşmamız lazım. Hastaneye atılmış. Bir babanın, bir aylık, bir yıllık, kaç yaşında olduğunu bilemediğim, çok ufak çocuğunu kurtarmak için sarf ettiği çaba, muhakkak, tahmin ediyorum sizlerin de vicdanını sızlatmıştır. Ama bir polisi, numaralarını söktürerek, sicillerini söktürerek alanlara sürüklüyorsanız provokasyonu siz yapıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Mengü.

ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Orada provokasyon yoktu. Provokasyon varsa bunu maalesef Başbakan, kifayetsiz Vali, kifayetsiz muhteris Emniyet Müdürü yaptı. Bu insanlardan muhakkak hesap sormak gerekir. Vali ve Emniyet Müdürünün duraksamadan görevden alınması gerekir.

Eğer bir siyasi partinin bir il binasına girmeye bugün göz yumarsak, yarın, unutmayın, size de vururlar, sizin binalarınıza da girerler. İktidar, kimse için devamlı ve kalıcı değildir. Yarın, o patlayan coplar sizin partililerinizin de kafasında patlar.

Polis, elbette, kalkışma varsa, kanuna aykırılık varsa gereğini yapar. Ama İstanbul’da daha hiçbir olay olmadan, yürüyüşün başlamasından üç saat evvel siz, binasında bekleyen insanların üstüne tazyikli su sıkıp üstlerine gaz bombası atıyorsanız bunun tedbirle bir alakası yoktur. Bu bir vahşettir. Bu, hukuk devletiyle bağdaşmaz. Bu, sizin çok sevindiğiniz, her fırsatta savunduğunuz Avrupa Birliği ilkeleriyle hiç bağdaşmaz.

Bu sözlerime son veriyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Mengü.

Gündem dışı konuşmalara İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay cevap verecek.

Buyurun Sayın Atalay. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mayısla ilgili olarak Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü’nün gündem dışı konuşması vesilesiyle söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da 1 Mayısın öncesinde ve sonrasında her platformda konuyla ilgili değişik yorum ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu gündem dışı konuşma vesilesiyle ben de bazı hususları yüce Meclis çatısı altında bir kez daha siz değerli milletvekillerimizle ve kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, 1 Mayıs, işçilerin ve işçi örgütlerinin çalışma şartlarının, ücretlerinin ve sosyal haklarının iyileştirilmesine yönelik talepleri sonrası ortaya çıkmış, 18’inci yüzyıldan itibaren de kutlanan bir gündür ve Türkiye’de de 1 Mayıs işçi, emekçi ve çalışanlar tarafından “birlik ve dayanışma günü” olarak kutlanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde belli yerlerde başlamış ama 1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak “işçi bayramı” ilan edilmiştir. 1 Haziran 1935 yılında yayımlanan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile “bahar bayramı” olarak genel tatil günlerine dâhil edilmiş, 1980 sonrası yapılan düzenlemeyle ise ulusal bayram ve tatil günleri yeniden düzenlenmiş ve 1 Mayıs bu düzenleme içerisinde yer almamıştır. Yani resmî bir kutlama günü değildir 1 Mayıs. Ancak Hükûmetimizin kısa süre önce çıkardığı kararnameyle tekrar resmen kutlama günü hâline gelmiştir. Ama, gayriresmî olarak da 1 Mayıs her sene belli çerçevede kutlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii işin hukuki temelini burada, Meclis çatısı altında sizlerle, biraz detaylı olarak şöyle paylaşmak istiyorum:

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunun gereği olarak da devlet-vatandaş ilişkileri ve toplumsal yaşama ilişkin esas ve usuller belli yasal temellere dayandırılmıştır. Bu yasal temellere uyulması, kamu düzeninin sağlanması için bir tercih zorunluluğudur. Aksi takdirde, hukuk devletinden, kamu düzeninden bahsedilmesi mümkün olmayacağı gibi, toplumda huzur ve barışın tesis edilmesinden de bahsedilemez.

Bir defa, Anayasa’mıza göre herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. Anayasa güvencesinde olan bu hakkın kullanılmasının ayrıntıları, bizim hukuk sistemimizde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla düzenlenmiştir. İl ve ilçelerde hangi meydan, yol ve açık yerlerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacağı, toplanma ve dağılma yerleri, izlenecek güzergahlar, vali ve kaymakamlar tarafından, mevzuatta yazılı ilkeler çerçevesinde belirlenmekte ve önceden ilan edilmektedir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak isteyenler de bu esaslar çerçevesinde talepte bulunmakta ve kendilerine bu alanlar tahsis edilmektedir. Yasal çerçevede yapılan bütün toplantı ve gösteri yürüyüşleri için bu prosedür yerleşmiştir ve uygulanmaktadır. Bu yolu izleyen herkes için ülke genelinde hiçbir sıkıntı yaşanmamıştır, yaşanmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet olarak 1 Mayısın ülkemizde huzur ve barış içerisinde kutlanması için her türlü tedbir alınmıştır. Bunu bütün netliğiyle ifade ediyorum. Bu güzel ve anlamlı günün barış, kardeşlik ve dayanışma duygularının güçlenmesine katkı sağlayacağı inancımızı biz hep muhafaza ettik, açıkladık ve tekrarladık.

Bu çerçevede, 21 Nisan 2008 tarihinde Bakanlar Kurulumuzda 1 Mayısın Emek ve Dayanışma Günü olarak en iyi şekilde değerlendirilmesi ve kutlanması amacıyla karar aldık ve bu kararı Resmî Gazete’de yayımlayarak kamuoyuna duyurduk. Dikkatinizi çekerim, ilk defa Türkiye’de Hükûmetimiz, bu günü emekle birleştirdi “Emek Günü” olarak ilan etti ve bundan sonra da resmî bir gün olarak resmî günler programımızın içine dâhil etmiş oldu ve biz de -hem Çalışma Bakanımız hem biz İçişleri Bakanlığı- genelge yayınladık, bütün illerimizde, ilçelerimizde, bütün ülkemizde huzur ve güven içinde bu günün kutlanması için her türlü tedbirin alınmasını talep ettik.

Türkiye genelinde, gerek 1 Mayısı Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlamak isteyen vatandaşlarımızın sağduyusu, gerekse aldığımız güvenlik tedbirleri sonucu bazı istisnalar dışında amacına uygun kutlamalar yapılmıştır ve hiçbir yerde izin sorunu yaşanmamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle ifade ediyorum: Türkiye’nin hiçbir yerinde herhangi bir kuruluşumuz veya bir düzenleme komitesi “Biz şurada 1 Mayısı kutlayacağız” diye talepte bulunduysa kendisine mutlaka izin verilmiştir, bunun aksi hiçbir yerde söz konusu olmamıştır ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü 58 ilimizde 89 yasal etkinlikle kutlanmıştır. Bu etkinliklerden 43 açık hava toplantısı ve 46 basın açıklaması yasalara uygun olarak yapılmıştır. Bu etkinliklere bizim tespitlerimize göre ülkemiz genelinde 100 binin üzerinde vatandaşımız katılmıştır.

Size şöyle, bazı illerimizden de örnekler vermek istiyorum yani katılımın fazla olduğu, rakamın binin üzerinde olduğu: Adana’da Eğitim-Sen düzenlemiş, 6 bin kişi katılmıştır. Ankara’da iki yerde yapılmış, KESK adına düzenleme kurulu, oraya 9 bin kişi katılmış; Hak-İş adına 15 bin civarında katılım olmuştur Tandoğan Meydanı’nda. Antalya’da KESK düzenlemiş ve 3.300 kişi katılmıştır. Artvin’de ÖDP düzenlemiş, bin kişi katılmıştır. Balıkesir’de Şeker-İş adına düzenleme yapılmış, 4.500 kişi katılmıştır. Bursa’da Osmangazi’de 1.100 kişi katılmıştır. Çanakkale, KESK adına düzenleme yapılmış, 3 bin kişi katılmıştır. Denizli’de merkezde KESK düzenlemiş, bin kişi katılmıştır. Diyarbakır’da Türk-İş’e bağlı sendikaların oluşturduğu bir Emek Platformu düzenlemiş ve 2 binin üzerinde katılım olmuştur. Eskişehir’de Türk-İş adına düzenleme kurulu toplantıyı organize etmiş ve 6 bin kişi katılmıştır. Gaziantep’te Türk-İş, DİSK, Genel - İş Sendikası birlikte düzenlemiş 2 bin civarı katılım olmuştur. Hatay’da Büro Emekçileri Sendikası düzenlemiş, 3 bin kişi katılmıştır ve birçok şehrimizde, İzmir’de mesela Türk-İş, KESK birlikte düzenlemiş, 10 binin üzerinde katılım olmuştur.  Kocaeli’nde KESK, Eğitim-Sen düzenlemiş, yine 2 binin üzerinde katılım söz konusudur. Malatya’da KESK ve Türk-İş birlikte düzenlemiş, Mersin’de Türk - İş düzenlemiş, 5 bin civarında katılım olmuştur.

Görüleceği gibi hemen hemen bütün illerimizde -ben sadece bazı örnekler burada saymış oldum, Trabzon, Samsun bunlara diğer örnekler olarak eklenebilir- ülkemizde elli sekiz ilimizde 1 Mayıs anılmış, kutlanmış ve halaylarla, coşkularla, bir kardeşlik ve dayanışma günü olarak, bir emek günü olarak, gerçekten, tam anlamına da uygun şekilde değerlendirilmiştir. Maalesef bütün gayret ve çabamıza rağmen, özellikle İstanbul’da, bu olumlu tabloya gölge düşürecek bazı girişimlere, tabii, rastlanılmıştır. Bu ilimizde, izin istenilmemiş ve izin verilmemiş, talep edilen, ısrar edilen bir meydanda 1 Mayıs kutlanmak için organizasyonlar yapılmıştır.

Ben, İstanbul’la ilgili, size, şunu ilk elden, doğru bilgi olarak, gerçekten bütün ayrıntısıyla burada arz etmek istiyorum ve bu doğru bilgilendirmenin önemli olduğuna da inanıyorum. Değerli milletvekilleri, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin mevzuatın verdiği yetki çerçevesinde, ilgili birimlerin görüşleri alınarak İstanbul Valiliğince toplantı ve gösteri yürüyüşleri için belirlenerek ilan edilen ve yıllardır kullanılan alanlar bellidir. Bunlar dört tanedir: Kadıköy, Şişli Çağlayan, Zeytinburnu Kazlıçeşme ve Kartal’dır. Bugüne kadar, izinli tüm toplantı ve gösteri yürüyüşleri, siyasi partilerimizin mitingleri için de bu alanların tahsis edildiği bilinmektedir. En son, nevruz kutlamaları için de DTP’ye bu alan, Kazlıçeşme tahsis edilmiş ve orada kutlamışlardır. Yasal çerçevede talep edilen herkese tahsis edilmesi için bunların önünde hiçbir engel yoktur ve bu durum, bu yıl da defalarca kamuoyuna açıklanmıştır. Ne yazık ki bu durum bilinmesine rağmen, geçen yıllarda olduğu gibi, bu yıl da Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs mitingi yapma konusunda ısrarlı taleplerle karşılaşılmıştır. Bu talepler, Taksim Meydanı’nın İstanbul ilinde toplantı ve gösteri yürüyüşü amacıyla ayrılmış yerden olmaması nedeniyle ilgili Valilikçe olumlu karşılanmamıştır ve esasen, 1978 yılından bu yana da bu alanda hiçbir resmî izinli toplantıya izin verilmemiştir, zaten talep de söz konusu olmamıştır.

Aradan geçen uzun yıllar içerisinde, Taksim Meydanı’nın toplantı ve gösteri yürüyüşleri için kullandırılmamasının iyi tahlil edilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu süreçte, bakın, pek çok parti iktidar olmuş ama hiçbir dönemde bu ilke değiştirilmemiştir, bu uygulama değiştirilmemiştir; yani 1978’den günümüze kadar. Bunun rasyonel sebepleri vardır. Kuşkusuz bizim yaptığımız değerlendirmelerde de geçmiş yıllardaki yaşananlar, uygulamalar, hassasiyetler göz önüne alınmıştır; rastgele bir karar değildir.

Bilindiği üzere Taksim Meydanı trafik akışının merkezi konumunda ve pek çok yönden giriş-çıkış yapılabilen bir meydandır, denetimi çok zordur. İş yerlerinin, halkımızın ve yabancı turistlerin yoğun olarak bulunduğu âdeta İstanbul’un kalbi konumunda bir alandır. Bu alanın miting amacıyla kullanılması durumunda ekonomik ve sosyal yaşamın her yönüyle olumsuz etkilenmesi gerçeği göz ardı edilemezdi. Daha uygun alanlarda, güvenli ortamlarda bayram havası içerisinde 1 Mayıs kutlaması yapılması mümkün iken Taksim Meydanı’nda bu kadar ısrarcı olunmasını da sizlerin ve kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.

Bakın, bu konuda gerçekten olanca çaba sarf edilmiştir.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yılbaşı kutlaması neden yapılıyor?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Kendileriyle görüşülmüştür ve bu, günlerce önce açıklanmıştır. İstanbul’da 2007 yılında yaşanan tatsız ve üzücü olayların tekrar yaşanmaması için Sayın Başbakanımız başta olmak üzere Hükûmet olarak konuya hep olumlu yaklaştığımızı sağduyu sahibi herkes kabul edecektir. Taksim’de miting yapma arzusunda olan ve bu niyetini her fırsatta açıklayan sendika temsilcilerimizle, değişik kişilerle, işçi temsilcilerimizle, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere her düzeyce defalarca görüşme yapılmış, bu talebin uygun olmayacağı gerekçeleriyle birlikte açıklanmıştır. Bu görüşmelerde özellikle sendika temsilcilerine “Yasal olarak belirlenmiş miting alanlarında 1 Mayıs kutlaması yapılsın, biz de katılalım, şölen içinde yapılsın, her desteği verelim, her tedbiri alalım.” diye ifadeler daima yapılmıştır, kendileriyle görüşmelerde bu açıklamalarımız uzun uzun kendilerine yapılmıştır. Ve hatırlanacağı gibi, bütün bu görüşmelerden sonra, değerlendirmelerden sonra 30 Nisan günü Çalışma Bakanımızla ben, birlikte basın toplantısı yaptık. Gerekçeleriyle, 1 Mayısta İstanbul’da Taksim’de kutlamaların yapılmayacağını, niçin yapılmayacağını, hepsini açıkladık. Yani bilinmez bir durum yoktu, herkes her şeyi biliyordu, bütün taraflar biliyordu, kamuoyu biliyordu. Bu toplantımızda, Taksim alanının niçin kullandırılmayacağı yönündeki gerekçelerimizi de kamuoyumuzla paylaştık, ama ısrarcı olundu. Tabii, bu karar açıklanırken de burayla ilgili tedbirler de alındı, alınması da tabii bir şeydir ve İstanbul’da alınan güvenlik önlemleri ve yaşanabilecek muhtelif olumsuzluklardan vatandaşlarımızın ve öğrencilerin mağdur olmaması için de ilave tedbirler de alınmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mayıs öncesi alınan tedbirler kapsamında yapılan şifahi görüşmeler dışında, ilin emniyet ve asayişinden, kamu düzeninden sorumlu olan Valilik tarafından sendikalarımızın yetkililerine yazıyla da bu durum bildirilmiştir. Bu yazıda, özellikle Taksim Meydanı’nda miting yapılmasının yasal açıdan mümkün olmadığı, bu meydanda yapılacak bir gösteri nedeniyle halkımızın huzur ve sükûnunun bozulabileceği, genel güvenliğin ve kamu düzeninin ciddi şekilde olumsuz etkileneceği, açıklanan meydanlarda miting yapılması durumunda her türlü kolaylığın gösterileceği hususlarına da yer verilmiştir. Kutlama etkinlikleri ve mitingin yasal olarak belirlenen yerlerde yapılması kaydıyla sendika yöneticisi ve temsilcilerinin Taksim’e gelebilecekleri, burada hem saygı duruşu hem anıta çelenk konulması etkinliğini ve faaliyetini de yapabilecekleri, bu konuda da her türlü desteğin verileceği kendilerine ifade edilmiştir. Taksim Meydanı’nın yasal miting alanı olmaması yanında, burada yapılacak geniş katılımlı bir organizasyonun, bazı terör örgütleri ve uzantılarının eylem yapması için müsait bir ortam oluşturabileceği yönünde güvenlik birimlerinin uyarıları da olmuştur. İstihbarat birimlerimizin çalışmaları ve elde ettikleri duyumlar da güvenlik birimlerinin endişelerini teyit etmiştir. Bu istihbari bilgiler arasında, çok sayıda yasa dışı örgüt mensubunun provokasyon  amacıyla İstanbul’a gelecekleri, 1 Mayıs günü yapılacak gösteriler esnasında güvenlik güçleriyle çatışacakları gibi önemli ayrıntılar da yer almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, şunu çok içten duygularla ifade etmek istiyorum: Ciddi şekilde endişe edilmiştir. Biz Bakanlık olarak önümüze gelen veriler ve bilgilerden ciddi şekilde endişe ettik. Ben, en üst seviyede bu bilgileri sendika yöneticilerimize, konfederasyonların başkanlarına ilk elden de kendim ifade ettim; Bakanlığıma davet ettim ve bunları kendileriyle de paylaştım. Yani, eğer bir şey olmadıysa tedbirler alındığı içindir. Alınan tedbirler önleyici olmuştur. Bakın, unutmayalım ki eğer emniyet tedbirleri alınmasaydı çok daha vahim şeyler de olabilirdi. Biz sorumluluk sahibi kişiler, gelen bilgiler çerçevesinde bu tedbirleri almakla görevliyiz.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Korkuyla siyaset yapılmaz. Milleti korkutmayın.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Eğer bu tedbirleri almasaydık o zaman görevimizi yapmamış olurduk, o zaman görevimizi ihmal etmiş olurduk.

EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) – Binanın içine bomba neresinde var Sayın Bakan?

SIRRI SAKIK (Muş) – Hastaneye bomba atma nerede var?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen dinler misiniz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin yasal çerçevede, huzur, barış ve bayram havasında bir kutlama yapılması yönündeki irade, istek ve çabalarına rağmen istenmeyen bazı olaylar yaşanmıştır. Göstericilerin uyarıları dikkate almaması, özellikle yasa dışı örgüt mensuplarının taşlı sopalı ve molotofkokteylli  saldırılara devam etmesi üzerine korsan gösterilere mevzuat çerçevesinde müdahale edilmiştir.

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sabahın altı buçuğunda korsan mı vardı?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bu müdahaleler sırasında öncelikle gerekli uyarılar yapılmış, bu uyarıların dikkate alınmaması durumunda da kademeli olarak diğer tedbirler uygulanmıştır. Çıkan olaylarda 533 kişi gözaltına alınmıştır.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bir gün sonra hepsi de bırakıldı.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - İfadeleri alınan… 2911 sayılı Yasa’ya muhalefetten 165 kişi hakkında başlatılan adli süreç devam etmektedir.

SIRRI SAKIK (Muş) – Hastaneye bomba atıyorsunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bu 165 kişiden 11’inin daha önce terör örgütü mensubu olmaktan ve diğerlerinin başka sebeplerle yargılandığı…

SIRRI SAKIK (Muş) – Ankara Esenboğa’daki teröre ne diyorsunuz? Milletvekilinin cebinde bomba arayan polise ne diyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) –…ayrıca haklarında işlem yapılan bu kişilerden büyük çoğunluğunun işçi olmadığı da tespit edilmiştir. Çoğu yerde polisin karşısına işçiler değil, yasa dışı örgüt mensupları çıkmıştır.

Ben, bütün sendikalarımızı, bütün milletvekillerimizi, bütün siyasi parti temsilcilerimizi tenzih ediyorum, ayırıyorum ama böyle ortamların yasa dışı bazı unsurlar için…(CHP ve DTP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen dinler misiniz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - …fırsat vereceğini ve bunu değerlendireceklerini zaten biliyorduk. Eğer bunlar meydana gelemediyse, o alana çıkamadıysa, Taksim Alanı’na ve daha ileri bazı bizi üzecek olaylar meydana gelmediyse, bunların çok önceden en ücra köşelerde oraya çıkmasının önlenmiş olmasıdır.

GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Siz istemediniz ama halk üzüldü.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakanım, Sakarya’ya cevap verin, Esenboğa’daki teröre cevap verin. Biz mağduru koruyoruz, sizinle paylaşıyoruz, Müsteşarınızın haberi var.

BAŞKAN – Sayın Sakık…Sayın Sakık

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, yine yakalananlarda tabanca, molotofkokteyli, sopalar, sapanlar, bilyeler…

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – DİSK binasında var mıydı Sayın Bakan?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bu bilyeler nasıl, biliyor musunuz? Sapanın içine bilye koyuyorlar, kalkanları bile deliyor, metalleri bile deliyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yerde yatan kadın tekmelendi Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - O tür şeyler var elimizde. (CHP ve DTP sıralarından gürültüler) Yani bakın, bakın değerli arkadaşlar, DİSK binasına bomba atılmamıştır, DİSK binasında arama yapılmamıştır. Sendikalarımız, katiyen…

SIRRI SAKIK (Muş) – Biz oradaydık, biz, biz. CHP’li milletvekilleri, DSP’li milletvekilleri, DTP’li milletvekilleri hep beraber oradaydık.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Bakan, milletvekilleri oradaydı bomba atıldığında.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Hiçbir parti binasına bomba falan atılmamıştır.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sicil numaralarını niye söktürdünüz?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bir de şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, polise çok yükleniyoruz. Polis hepimizin güvenliği için var. Polis bize de lazım. Polisimiz kendisine verilen…

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Polise emrederseniz onlar da yapar.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Bakın, süreyi uzatma mecburiyeti oluyor. Lütfen…

Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, burada şunu ifade ediyoruz…

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Kayıtlarda var, polis diyor ki: “Biz talimat aldık.” Buna ne diyeceksiniz?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – İzin verirseniz, biz bunu da ifade ediyoruz. Burada hiçbirimizin arzu etmediği görüntüler olmuştur. Bunları hiçbirimiz tasvip etmeyiz. Ülkemizde bu görüntülerin hiçbirisinin olmasını istemeyiz ve şu anda bir ekip kuruldu, bunlar üzerinde de çalışılıyor. Ama bakın, polisimiz değerlidir ve hepimizin güvenliği için vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz tamamlandı efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, ben ilk konuşmaya da cevap vermedim.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre yerimden çok kısa bir söz istiyorum.

BAŞKAN – Bir dakika efendim. Sayın Bakan konuşmasını bitirmedi henüz.

Sayın Bakan, iki konuşmaya birden mi cevap vereceksiniz?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bana beş dakika kadar süre verirseniz, iki konuşmayı birleştireyim. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Dinlemek istemiyor musunuz?

Sayın Bakanım, dinlemek istemiyorlar, şey yapalım…

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, biz dinlemek istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakan, size üç dakika süre veriyorum.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mayısta ülke genelinde ve İstanbul’da yaşanan olayları ben kısaca özetlemeye çalıştım. Biz Hükûmet olarak, 1 Mayısta yasal çerçevede, usulüne uygun olarak kutlama yapmak isteyenlerin etkinliklerini rahatça gerçekleştirmelerini başından beri hep arzu ettik ve bu doğrultuda tüm güvenlik tedbirlerini aldık. Hiçbir vatandaşımızın incinmesini, üzülmesini istemedik, alınan tedbirler de bunun içindir. Bunu isteyenlere de fırsat verilmemesi konusunda kararlılığımızı muhafaza ettik. Ancak, İstanbul gibi mega bir kentte belirlenmiş kurallara aykırı olarak etkinlik düzenleyeceğini tüm ikazlara ve görüşmelere rağmen kamuoyuna açıklayan ve bu yönde hazırlık yapan, hatta teşebbüste bulunan kişi ve örgütlere karşı da yasaların verdiği yetki çerçevesinde tedbirler alınmıştır. Bu müdahaleler sırasında vatandaşlarımızın zarar görmemesi için azami gayret gösterilmiştir.

Şunu bütün açıklığıyla ifade etmek isterim ki: Bu tedbirler alınmasaydı çok daha fazla üzüleceğimiz vahim olaylar olabilirdi. Geçmiş yılları da hatırlarsak bunu daha iyi anlayabiliriz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Turistler ne oldu, turistler?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bakın, ben tek tek olaylara girmiyorum, vaktim yeterli değil ama turistlerle ilgili, diğer tek tek olaylarla ilgili İstanbul Valiliği zaten açıklama yapıyor. Bir de ekip kuruldu, araştırmalar yapılıyor. Eğer bir haksızlık, bir yanlışlık varsa onlar üzerine de gidilir. Ama ben yine de şunu ifade ediyorum: Bizi çok daha üzecek olaylar olmamıştır.

OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Hiç olmazdı…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Eski yılları hatırlayın değerli milletvekillerimiz, yani hiçbir yerde bizi daha çok üzecek olay olmamıştır.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sendika başkanlarına teşekkür borçlusunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, sendika başkanlarımızın, payı olanların, daha ileri seviyede olay olmamasında katkısı olanların -polisimiz de dâhil, sendikacılarımız da dâhil- hepsine teşekkür ederim.

Biz nice günler, 1 Mayıslar yaşamışız… Ölüm yok, ileri bir yaralanma yok küçük şeyler dışında. Bazı istemediğimiz görüntüler var, bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz. Bakın, bugün Başbakanımız da söyledi, bu görüntüleri biz de arzu etmezdik.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sorumlulara ne yapacaksınız?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ama biz bu görüntüler olmasın diye çok uğraştık, çok çaba sarf ettik, görüşmeler yaptık, rica ettik. Bu sene Emek Bayramı ilan ettik ve istedik ki ülkemizin her tarafında Emek Bayramı, Emek Günü kutlayalım.

OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Bayramı zehir ettiniz ama!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ama bu talebimiz yeterli karşılık bulmadı. Bütün dileğimiz, benim şahsi dileğim de bir daha bunlar olmasın ve gelecek yıllarda…

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - …inşallah daha huzurlu, daha olaysız 1 Mayıslar kutlamamızı dilerim.

Hepinize teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Polisimizi de alkışlıyoruz, polisimizi!

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, yerimden söz istiyorum çok kısa.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Mengü.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Bakan dedi ki: “Bomba atılmamıştır.” Yürüyüşten üç saat evvel Taksim Meydanı’na 4 kilometre mesafedeki DİSK binasının içindeydik. Benle beraber 9 tane  daha milletvekili vardı. İçeri bomba atıldı… (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)

ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – Ne işiniz var!

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Ben her sendikaya giderim…

BAŞKAN – Sayın Milletvekili…

Evet, Sayın Mengü, bana hitap ediyorsunuz, lütfen.

Buyurun.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) - Sayın Bakan benim hiçbir sözüme cevap vermedi, yuvarlak laflarla… Yakasındaki numaralar sökülmüş polisle ilgili ne yapıyorlar? Bir araştırma yaptığını söylüyor. Adamlar ortada, yerde yatan insanlar var, şuur kaybı var. Hiç bunların sorumlusu yok mu? Sayın Bakan sorumlu değil mi?

BAŞKAN – Efendim, kendi takdirleridir, ben bir şey diyemem, ne şekilde cevap verdiyse bilemem ben.

Evet, teşekkür ederim.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, özür diliyorum.  Benim Sayın Bakanıma sorularım vardı. Esenboğa’da milletvekilinin cebinde bomba arayan oradaki ilgiliyi sorguladı mı? Sayın Müsteşarın bu konudan haberi var. Sakarya’daki olup bitenleri aktardım, bu konuda bize cevap vermedi.

MUSTAFA ELİTAŞ (KAYSERİ) – Sözlü soruları görüşmüyoruz Sayın Başkan! İç Tüzük’e göre gündem dışı konuşmaya Sayın Bakan cevap verdi.

BAŞKAN – Sayın Sakık, bakın, böyle bir usulümüz yok, yani cevap verdi vermedi, ben müdahale edemem ki! Ben müdahale edemem efendim “Niye vermedin?” diyemem yani!

SIRRI SAKIK (Muş) - Bizim bulunduğumuz alana bomba atıldı, ama “Bomba atılmadı.” diyor. Biz nasıl inanacağız? Bütün söylediklerine nasıl inanacağız? Biz oradaydık, bombalandı DİSK Genel Merkezi ve buna rağmen “Bomba atılmadı.” diyor.

BAŞKAN – Tamam tunaklara geçti efendim. Buyrun efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Yerinizden, çok kısa efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, tabii, Adapazarı’yla ilgili, Sakarya’yla ilgili daha önce açıklama yaptık, takip edilmedi herhâlde. Gönderdik, inceleme yaptırıyoruz, çok geniş boyutlu, sadece o olayı değil, daha kapsamlı bir çalışma yaptırıyoruz. O gün de olayı haber aldığımız anda, ilk başlarda haber aldık, valimiz oradaydı. Ben, burada telefonun başında, herkes evine sağ salim huzurla ulaşana kadar orayı da takip ettik. Olayla her safhasında…

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakan, insanlar yedi saat rehin kaldı, ölüm var ortada, ölüm!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Bakın, bunu en iyi siz biliyorsunuz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakan, ölüm var, ölüm!

BAŞKAN – Sayın Sakık, böyle bir usulümüz yok. Lütfen dinler misiniz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Müsaade eder misiniz. Sizler konuştunuz, cevap veriyorum izin verirseniz.

BAŞKAN –Lütfen! Lütfen!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Efendim, havaalanıyla ilgili her şeyi biliyorum, olayı siz de biliyorsunuz. Bir yanlışlıktır, kasti hiçbir şey değildir, VIP dışında meydana gelmiştir. Olayı da biliyorum, müdahale edilmiştir, siz de o gün müdahale edildiğini biliyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bakın, burası bizim güzel ülkemiz ve huzurla yaşamak istiyoruz. Yanlışlık varsa üzerine gideriz ama yanlışlık olmaması için önceden her tedbiri almalıyız.

İstanbul’la ilgili ekip kuruldu, çalışma yapılıyor. Nerede ne olmuş hepsini bileceğiz, hepsini göreceğiz.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bu ekip bizi dinleyecek mi, bu ekip bana da soracak mı?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ama bütün polis teşkilatımızı burada zan altında tutmayalım. Polisimizi de korumak bizim görevimiz, yüce Meclisin görevidir.

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında iki adet raporu vardır.

Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan ortak muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.

Şimdi raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım:

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/10) (S. Sayısı: 145) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Müessir fiil suçunu işlediği iddia olunan Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                             Burhan Kuzu

                                                                                                                 İstanbul

                                                                                                 Komisyon Başkanı ve üyeler

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/109) (S. Sayısı: 146) (xx)

                           

(x) 145 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(xx) 146 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia olunan Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Baþbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur

                                                                                                             Burhan Kuzu

                                                                                                                 İstanbul

                                                                                                 Komisyon Başkanı ve üyeler

 

Muhalefet Şerhi:

Karma Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz;

(1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır.

Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği görülmektedir.

Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki hükümlere göre;

Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan “Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek ve rapor hazırlayacaktır.

Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir.

Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.

Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir.

(2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.

Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir.

Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol açmaktadır.

Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir.

Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir sığınma mercii haline getirilebilmiştir.

Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır.

Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı geçen Milletvekili de “âdil yargılanma hakkını” kullanamamaktadır.

Öte yandan; haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Türkiye’nin “karanlık suç ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki;

aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.

Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme ise;

henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.

Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir.

(3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.

Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir.

Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır.

Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTP’li Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.

Böyle bir süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir oldu-bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.

Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması gerekmektedir.

Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır.

Anayasa’nın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.

TBMM Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.

(4) Açıklanan sebeplerle;

AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir.

Bu anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda “ilkeli ve tutarlı” davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.

Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.

Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı maddesidir.

Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.

Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir.

76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir.

Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri  hakkında “soruşturma izni” kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde yargılanması söz konusudur.

Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.

Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.

En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir.

Soruşturma izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz.

Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla engellemektedir.

Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur.

Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun AKP’li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.

                                                                                                               20.03.2008

 

Halil Ünlütepe

Turgut Dibek

Atilla Kart

 

Afyonkarahisar

Kırklareli

Konya

 

İsa Gök

Ali Rıza Öztürk

Ali İhsan Köktürk

 

Mersin

Mersin

Zonguldak

 

Rahmi Güner

 

Şahin Mengü

 

Ordu

 

Manisa

 

 

 

 

                                                             MUHALEFET ŞERHİ

3/109 no ile işlem gören Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca’nın dokunulmazlığının kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir.

Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.

Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan anlaşıldığı üzere sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.

Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.

Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir kural haline gelmiştir.

Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının siyasallaştığı hâkim savcıların bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiç birisi gerçekçi bulunmamaktadır.

Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza “yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.

AKP’nin diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de engel olan mı olmuştur.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.

Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının önü açılmış olacaktır.

Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.

                       

 

Rıdvan Yalçın

Metin Çobanoğlu

Osman Ertuğrul

 

Ordu

Kırşehir

Aksaray

 

Faruk Bal

S. Nevzat Korkmaz

Behiç Çelik

 

Konya

Isparta

Mersin

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu sunuşla ilgili söz istedim.

BAŞKAN – Neyle ilgili?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sunuşlarla ilgili.

BAŞKAN – Efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sunuşlarla ilgili yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yeni yeni usul ihdas ediyor!

BAŞKAN – Böyle bir usul var mı Sayın Genç?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Var efendim.

BAŞKAN – Yok efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Nasıl yok?

BAŞKAN – Sunuşların neyine itiraz ediyorsunuz, anlamadım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bu sunuşlarla ilgili bir fikir beyan etmek istiyorum.

AKP milletvekili Osman Yağmurdereli Kızılay Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmemiştir. Sekiz ay bu Yönetim Kurulu üyeliğinde kalmıştır. Bunu burada açıklasam daha iyi olur.

İç Tüzük’ün 137’nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının, Anayasa’nın 82’nci maddesine göre, milletvekilliğiyle bağdaşmayan işleri yapmaya ısrar eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi için Anayasa Karma Komisyonuna bunu bildirmesi lazım. Meclis Başkanlık Divanı bugüne kadar bu arkadaşla ilgili…

BAŞKAN – Tamam Sayın Genç, tutanaklara geçti efendim; buyurun.

Osman Yağmurdereli’yle ilgili değil efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet ama bu da dokunulmazlıkla ilgili efendim.

BAŞKAN – Getirilmemişse efendim ne yapayım?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Başkanlık Divanını ikaz ediyorum, bu görev sizin.

BAŞKAN – Tamam, ikazınız göz önüne alınacaktır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye Başkanlık Divanı görevini yapmıyor efendim?

BAŞKAN – Tamam…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Meclis Başkanlık Divanı niye bu görevini yapmıyor? İç Tüzük’ün 137’nci maddesine göre bu görev Başkanlık Divanınındır efendim. Fakat Başkanlık Divanı niye görevini ihmal ediyor, İç Tüzük’ü yerine getirmiyor? Onu söylüyorum efendim.

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- İzlanda Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/417)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca, İzlanda Parlamentosu ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel Kurul’un tasvibine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım, peki.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 16.11

 İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.24

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir. Karar yeter sayısı vardır.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

B) ÖNERGELER

1.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/74) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/74 Esas numaralı “Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere ekli cetvellerden değişiklik yapılması hakkında Kanun Teklifi”miz İç Tüzük’ün 37. maddesi “45 gün içerisinde Komisyon tarafından sonuçlandırılması gerekir” demesine rağmen, henüz Komisyonda beklemektedir.

Bu Kanun Teklifimizin İç Tüzük 37’ye göre doğrudan TBMM Genel Kurul Gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                       Prof. Dr. Akif Akkuş

                                                                                                                  Mersin

BAŞKAN – Teklif sahibi Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş, buyurun.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2547 sayılı, 28/3/1983 tarih ve 2809 sayılı Kanun’a ilişkin hükümlere tabi olmak üzere Tarsus’ta “Tarsus Üniversitesi” adlı bir üniversitenin kurulmasına dair verdiğimiz kanun teklifiyle ilgili MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, deniliyor ki: “İlçelerde üniversite kurulması söz konusu değil, illerde kuralım.” Ancak, Tarsus’a baktığımız zaman, Tarsus, il merkezlerinden elli tanesinden daha büyük bir şehrimiz. Toplam -ilçe sınırları içerisinde köyler, kasabalar dâhil olmak üzere- 350 bin nüfusa sahip ve bu durumu, bu konumuyla da yirmi beş tane il sınırı içerisindeki nüfustan daha fazla bir nüfusa sahip bulunan ilçemiz.

Çukurova’nın batı bölgesinde kurulmuş ve bugüne kadar konumunu muhafaza etmiş en eski yerleşim birimlerinden birisidir. İlk çağlardan bugüne gelişmiş bir kent olduğu tarihî kaynaklardan ve arkeolojik kazılardan ortaya çıkartılan Tarsus, sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla tarihî süreç içerisinde yerli Anadolu kültürünün yanı sıra hem Doğu hem de Batı kültürüne ev sahipliği yapmış bir ilçemizdir. Tarsus’un tarihi günümüzden sekiz bin yıl önceye kadar gitmektedir. Tabii, bu değerlerin bir kısmı -Tarsus’un bu tarihî zenginlikleri- yüzeysel kalıntılar olarak yaşarken çok daha fazlası gün yüzüne çıkartılmayı beklemektedir. Bu tarihî ve kültürel dokunun ortaya çıkartılması ve dünya medeniyetine katılması Tarsus Üniversitesinin katkılarını beklemektedir.

Tarsus, antik çağda büyük bir gelişme gösterdi. Tarım ve ticaretin yanı sıra, Tarsus Irmağı taranarak büyük gemilerin bu akarsuda sefer yapmalarının sağlanmasıyla Doğu Akdeniz, deniz ve kara yollarının birleştiği büyük bir ticaret ve kültür merkezi hâline geldi. Yine, bu dönemde kentin nüfusunun 450 bin kişiyi aştığı sanılmaktadır. Yine, tarihî kayıtlardan gördüğümüz, baktığımız zaman anlaşıldığı kadarıyla Tarsus, uzunca bir süre dünyanın en büyük kenti olarak da kaldı. Bunun yanında, yine, Tarsus’un büyük şehir özelliği kazandığı dönemde iki yüz bin ciltlik bir kütüphanenin bulunduğu görülmektedir. Yine, Tarsus, Orta Çağ’da Osmanlılar döneminde bu önemini korumuş şehirlerimizden birisidir.

19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren dünya ticaret sistemine Mersin’in limanı yoluyla bağlantı kurmuş olan Tarsus, bu dönemde kültür, ticaret ve özellikle tarım ve tarıma bağlı ekonomide büyük gelişmeler sağlamıştır. Milattan önce 5000 yılına dayanan tarihinde görkemli dönemler yaşayan, çeşitli uygarlıklara kent merkezliği yapan, Doğulu kervanların uğrak yeri ve ticaret merkezi olan ilçe bu ticari özelliğini günümüzde de korumaktadır.

Tarsus ekonomisinde tarım önemli bir gelir kaynağıdır. Ayrıca, Tarsus, kendine has kültürel değerleri yanında ilk hidroelektrik üretiminin yapıldığı ve ülkemizde sokakların elektrik enerjisiyle aydınlatıldığı ilk şehrimizdir. 1902 yılında sokakları hidroelektrikten üretilen elektrik enerjisiyle tanışmış bir şehrimiz. İstanbul buna ancak 1905 yılında kavuşmuştur. Yine Tarsus bir ilkler şehridir, ilk büyük dokuma fabrikasının Tarsus’ta kurulduğunu görüyoruz. Günümüzde şehrin içerisinde üç noktada kazılar yapılmakta ve zengin arkeolojik doku ortaya çıkartılmaya çalışılmaktadır. Yaşadığımız dünyada…

Tarsus’ta kurulacak Tarsus üniversitesinde okuyacak öğrencilerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akkuş.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

…özellikle son yıllarda yaşam koşullarının değişmesi, bunun yanı sıra yaşanılan kent karmaşası, kişilerin psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklarının artması gibi sıkıntılardan kurtulacak ve huzurlu bir ortamda öğrenimlerine devam edeceklerdir çünkü Tarsus’ta ulaşım kolaydır, yaşama koşulları diğer illere göre çok daha rahattır, son dönemlerde ev pansiyonculuğu yaygınlaşmıştır, sürekli gelişmekte olan bir kentimizdir. Sosyal, kültürel ve doğal özellikleri, bunun yanında gelenekleri bakımından çok zengindir, yerel yönetimin her bakımdan desteği tamdır, ılıman bir iklime sahip ucuz bir şehirdir, turizm açısından oldukça zengindir, denize 12 kilometre uzaklıkta olan el değmemiş ülke köşelerimizden bir tanesidir.

Değerli milletvekilleri, Tarsus’ta mevcut bir teknik eğitim fakültesi bulunmaktadır ancak bu fakülte fiziki bakımdan birkaç fakülteyi daha kaldıracak durumdadır. Bütün bunlardan dolayı Tarsus üniversitesinin kurulmasına dair teklifimize destek vermenizi istirham ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş.

Bir milletvekili sıfatıyla, şahsı adına, Amasya Milletvekili Avni Erdemir.

Buyurun Sayın Erdemir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarsus’a üniversite kurulmasıyla ilgili verilen kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepimizin bildiği gibi, yükseköğretimin amacı, ülkenin bilim politikasına, toplumun yüksek düzeyde ve çeşitli kademelerdeki insan gücü gereksinimine göre öğrencileri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirmek, bilimsel alanlarda araştırma yapmak, bilim ve tekniğin ilerlemesini sağlayan her türlü yayını yapmak, hükûmetçe istenecek inceleme ve araştırmaları sonuçlandırarak düşünceleri bildirmek, Türk toplumunun genel seviyesini yükseltici ve kamuoyunu aydınlatıcı verileri sözle ve yazıyla halka yaymak ve yaygın eğitim hizmetinde bulunmaktır.

Değerli arkadaşlarım, buna göre üniversitenin görevi, bilgi üretmek, bilgiyi öğretmek ve üretilen bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak bilginin ülke kalkınması ve gelişmesi için kullanılmasını sağlamaktır. Bu yönüyle üniversiteler, ülkenin bilime, teknolojiye, özgürlüklere, gelişmeye açılan kapılarıdır. İşte, bunu bilen AK Parti İktidarı, bütçeden en büyük payı eğitime ayırmış, üniversitede öğrenim gören öğrenci sayısını artırmak ve üniversite kapısındaki yığılmayı engellemek için politikalar geliştirmiştir. Bu amaçla, önce 15 ilimizde, daha sonra 17 ilimizde toplam 32 devlet üniversitesi kurulmuştur. Bu yıl da üniversitesi olmayan 9 ilimizde üniversite kurarak toplam 41 ilimizi üniversiteyle buluşturmuş olacağız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tarsus’a gel, Tarsus’a!

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Bu, şunu gösteriyor: 81 ilimizin 41’i, AK Parti İktidarında üniversiteye kavuşmuş olacaktır. Bu dönemde 7 adet de özel üniversite kurulmuş olup AK Parti İktidarında 2008 yılı itibarıyla toplam 48 üniversite açılmış olacaktır.

Değerli arkadaşlar, AK Parti İktidarında üniversite sayısında olduğu gibi öğretim elemanı sayısında da önemli artışlar olmuştur.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Tarsus’tan bahset.

AVNİ ERDEMİR (Devamla) – 2003 ile 2007 yılları arasında profesör sayısı 2.586, doçent sayısı 749, yardımcı doçent sayısı 3.223, öğretim görevlisi sayısı 2.257, okutman sayısı 781, uzman sayısı 5.049, araştırma görevlisi sayısı ise 3.071 artmıştır.

Değerli arkadaşlar, yine iktidarımız döneminde üniversite öğrencilerimizin bursları artırılmış, öğrenci yurtlarında önemli iyileştirmeler yapılmıştır. Bütün bu yapılanlar yeter mi? Elbette yetmez. İlköğretim ve ortaöğretimde “Haydi kızlar okula!” diyerek 250 bin kız evladımızı eğitimle tanıştıran, 110 bin dersliği eğitime kazandıran…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tarsus’a evet mi, hayır mı?

AVNİ ERDEMİR (Devamla) – …554 bin bilgisayarı öğrencilerimizin hizmetine sunan, “Her şey özürlüler için” diyerek…

OKTAY VURAL (İzmir) – Tarsus’tan bahset ya!

AVNİ ERDEMİR (Devamla) – …özürlülere sahip çıkan iktidarımız, inşallah üniversite kapılarındaki yığılmayı kaldırarak, ülkemizde yükseköğrenim görmek isteyen bütün yavrularımıza üniversite kapılarını da açacaktır. Açılan 41 üniversite bunun içindir, üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak üzere yurt dışına gönderilen öğrencilerimiz bunun içindir.

81 ilimizin 41’inde üniversite kurmak nasıl AK Parti İktidarına nasip olmuşsa, yeterli altyapı hazırlandıktan sonra gelecekte Tarsus gibi üniversiteyi hak eden büyük ilçelerimize üniversite kurmak da inşallah AK Parti İktidarına nasip olacaktır, diyor; başta bu kanun teklifini veren arkadaşımız olmak üzere yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – “Evet” diyor musun Tarsus’a? Evet mi, hayır mı?

AKİF AKKUŞ (Mersin) – “Evet” diyor.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdemir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VI.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağ üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda boş olan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Manisa Milletvekili İsmail Bilen aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soruları görüşmüyor ve  gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler” kısmına geçiyoruz.

11 Mart 2008 tarihinde görüşmelerine başladığımız ve yarım kalan çevre ve çevre kirliliğinin önlenmesi konusundaki (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38, 42, 47, 56, 59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145 ve 146) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birlikte yapılan görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖN GÖRÜŞMELER

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin, termik santrallerin çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3) (x)

2.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü ve 38 milletvekilinin, Trakya ve İstanbul ilinde çevre konularındaki gelişmelerin Ergene Çevre Düzeni Havza Planı’na etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/8) (x)

3.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 23 milletvekilinin, Kırklareli ili Vize ilçesindeki bir arazi ile ilgili iddiaların ve bu arazi üzerinde kurulması planlanan çimento fabrikasının çevre üzerindeki muhtemel etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12) (x)

4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 23 milletvekilinin, Adana’daki lagünlerin karşı karşıya bulunduğu çevresel risklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/28) (x)

5.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Bartın’da kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31) (x)

6.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/33) (x)

7.- Konya Milletvekili Hasan Angı ve 19 milletvekilinin, Konya Kapalı Havzası’ndaki su kaynaklarının karşı karşıya bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38) (x)

8.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber Göllerindeki kirlilik ve diğer çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/42) (x)

9.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47) (x)

10.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/56) (x)

11.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevreye ve turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59) (x)

12.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre kirliliğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/62) (x)

13.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki durumu ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/64) (x)

14.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki kirlenmenin önlenmesi ve Van ilinde turizmin geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/65) (x)

15.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 26 milletvekilinin, Küçük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/68) (x)

16.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 24 Milletvekilinin, Artvin Cerattepe’deki madencilik faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71) (x)

17.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 21 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre sorunlarının araştırılarak gölün korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/84) (x)

18.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölü’ndeki çevre sorunlarının ve gölün potansiyelinin araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/87) (x)

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin, başta Afşin Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/89) (x)

20.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98) (x)

21.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre ve turizm üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/101) (x)

22.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 39 milletvekilinin, denizlerdeki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/119) (x)

23.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kahramanmaraş'ta Narlı Ovası'na kurulması planlanan katı atık depolama tesisinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/145) (x)

24.- Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt ve 23 milletvekilinin, Eğirdir Gölü ve Havzası’ndaki çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146)(x)

BAŞKAN – Hükûmet? Buradalar.

Sayın milletvekilleri, araştırma önergeleri üzerinde önerge sahibi olarak söz sırası Konya Milletvekili Orhan Erdem’e aittir.

Buyurun Sayın Erdem. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN ERDEM (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bir havza içerisinde yer alan Akşehir Gölü ve Eber Gölü’nün kirliliğinin önlenmesi ve korunmasıyla ilgili tedbirlerin alınması ve yasal düzenlemelerin oluşturulması amacıyla 28 milletvekili arkadaşımızla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105‘inci maddeleri uyarınca verdiğimiz 10/42 sıra sayılı Meclis araştırması açılması önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergemiz konusunda 28 milletvekilimizin dışında da hepimizin duyarlılığının olduğuna inanıyorum. Bilhassa tüm Konya milletvekillerimiz ve Afyon milletvekillerimiz de AK Partiden bu konuda bize destek olmuşlardır. Hızla gelişen ülkemiz de dünyada olduğu gibi artık kendi doğal varlıklarını ve zenginliklerini istediği gibi kullanma, israf etme lüksüne sahip değildir. Ülkemiz aynı zamanda bir tarım ülkesidir ancak son yıllarda gerek erozyon gerekse kuraklık, ayrıca yakın zamana kadar bilinçsizce atıklarımızın göle, nehire, denize akıtılması ve vahşi sulama yöntemleri sonucu çölleşme tehlikesi içinde biz de dünyadaki birçok ülke gibi kalmış durumdayız. Değişen iklim şartları ve yanlış sulama teknikleri de Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Konya’mızda yer altı sularını ve gölleri de tehlikeye sokmuştur.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, dünyamız, önlemler alınmadığı takdirde hızla çölleşmeye doğru gitmektedir. Bu sebepledir ki topraklarımızın, sularımızın, göllerimizin, tüm doğal kaynaklarımızın kıymetini bilmeli, şimdiden gereken tedbirleri almalıyız. Bugün ülkemizde hızla gelişme nedeniyle doğal kaynakların israfı söz konusudur. Doğal çevrenin önemli bir parçası olan göllerin korunması ve faydalı hâle getirilmesi lüzumu artık tartışılmayan bir konudur. Ancak bu konuda yapılması gerekenleri yapmak, tüm çevre konularında olduğu gibi, kolay değildir. Gelişmekte olan ülkeler için çevre sorunları zaman zaman lüks bile görünmekte iken günümüzde bu, ülkelerin en önemli temel sorunu hâline gelmiştir.

Bu iki gölün de bulunduğu Konya’ya coğrafi yapı bakımından bakıldığında, ülkemizin en büyük ili olan Konya’mız DSİ Genel Müdürlüğünün IV. Bölge Müdürlüğüne bağlı bir alanda. Akşehir ve Eber Gölü bu bölgenin dışında, XVIII. Bölgeye verilmiştir. Çünkü Akşehir ve Eber -Akşehir Konya tarafında, Eber Afyon bölgesinde olmak üzere- aynı havzada olmaları dolayısıyla bu bölge kapsamında yer almıştır. Her iki göl birbirleriyle çok bağlantılı sulak alanlardır.

                          

(x)   (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38, 42, 47, 56, 59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145 ve 146) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerine 11 Mart 2008 tarihli  75’inci Birleşimde başlanmıştır.

Bu konuda, Eber Gölü’yle ilgili, Afyon Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe ve yine Afyon Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan önergeler vererek geçmiş günlerde konuştular. Ama onlar Eber Gölü ile sadece konuyu ele aldılar, kısmen Akşehir Gölü’ne de atıfta bulundular. Ancak bu havza tek tek ele alınması mümkün olmayan, Eber-Akşehir Havzası olarak dikkate alınarak araştırma yapılması gereken bir bölgedir.

Göllere bakarsak, Eber Gölü -Türkiye'nin on iki büyük gölünden biri- 150 kilometrekareden bugün çok daha küçük metrajlara inmiş. Derinliği 7 metrelerden 4 metrelere ve bugün birkaç metrelere kadar inmiştir. Göl nilüferlerle dolu, sazlıkları, kuşlarıyla bir doğa güzelliğinden bugün, kirlenmeler ve çekilmeler nedeniyle bir çevre felaketi noktasındadır. Aynı şekilde Akşehir Gölü de 350 kilometrekareden bugün 35 kilometrekareye inmiş; derinlik 7 metreden 2-3 metreye inmiş ve geçen yıl tamamen kuruma noktasına gelmiştir. Her iki göl de bu doğal güzellikleriyle, kuş cenneti olan yapılarıyla her gölette, gölde olduğu gibi kamışları, sazlıkları, balık yapılarıyla artık yok olma noktasına gelmiştir.

Bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı 2005 yılında Akşehir ve Eber Göllerinin bozulan ekolojik dengesinin yeniden tesis edilmesi için uygun bir şekilde yönetilecek ve bu konudaki alınan önlemleri yürütecek bir araştırmanın ilk adımını atmıştır. 2005 yılı sonunda ihale edilen bu çalışma yirmi dört aylık ihaleyi alan firma tarafından tamamlanmış ve 2007 yılı sonunda bitirilmiştir. Bilimsel bir çalışma ve yöre halkıyla yapılan toplantılar sonucu yedi ideal hedef ve yirmi altı uygulama hedefi, doksan sekiz faaliyet belirtilmiştir. Bu çalışmadan dolayı Değerli Çevre ve Orman Bakanımıza ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Bu önergemizle de yapılan bu çalışmanın daha geniş bir anlamda diğer göller ve Türkiye iklim şartları da değerlendirilerek bu belirtilen sonuçlara hızla gidileceğine inanıyorum.

Yine Akşehir Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığının ortak yürüttüğü, bölgenin tamamını kapsayan damlama sulama projelerine de önem verilmesini rica ediyoruz. Çünkü bu yolla yer altı suları ve göl yüzeyindeki sularda yükselmenin olacağı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, tüm doğal kaynaklarımız ve çevre sorunları önemlidir. Verilen bütün önergelerde benzer sorunlar mevcuttur. Ancak bizim önergemizde yer alan Akşehir Gölü, bu yıl sekiz yüzüncü doğum yıl dönümünü kutladığımız Nasreddin Hoca’nın da fıkralarına konu olan bir gölümüzdür. Yaşatılan bu soyut mirasın değeri “Nasreddin Hoca” adına her yıl düzenlenen etkinliklerde kutlanmaktadır. Artık fıkralara konu olan göle yoğurt mayalayarak “ya tutarsa” diyecek gölümüz ne yazık ki kalmamış veya göletler hâlinde ufak çukurlara inmiştir.

Bizler, bu dünyadaki küresel ısınma, iklimsel değişikliklerin getirdiği etkilere bir şey diyemiyoruz. Bunlara, tabii ki dünyadaki tüm ülkelerin yapacağı anlaşmalarla uymaları noktasındaki hassasiyetlerini bekliyoruz. Ancak dar bölge kapsamında bu göletlerin olduğu, göllerin olduğu, sulak alanların olduğu bölgelerde artık, bir an önce yapılan bilimsel çalışmaların ve bu konudaki sulama teknikleri olsun, diğer kirlilikleri önleyici çalışmalara hızla gidilmesi gerektiğine inanıyorum ve bu konuda çok değerli Çevre Bakanımızın birikiminin ve vizyonunun da buna önayak olacağına inanıyorum.

Eber ve Akşehir dışında yine Konya’da Çavuşçugöl, Beyşehir, Ereğli Sazlıkları ve krater gölü, Karapınar’da hepsin de aynı sıkıntıları da yaşamakta, çekmekteyiz.

Yine, bugün 350 kilometrekareden 35 kilometrekarelere, yer yer 3,5 kilometrekarelere inen gölümüzün bir de yıllardır süregelen kıyı kenar çizgisi sorunu mevcuttur. Bugün gölün kurtarılmasını düşünüyoruz ama zamanında çizilen bir göl kenar çizgisinden dolayı da yaklaşık 40 bin kişi mahkemelerle uğraşmaktadır. Bu konuda son yıllarda İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı bir kararla bu tip iptal edilen tapuların bedelinin de ödenmesi gerekmektedir. Bu konunun ilgili bakanlığın, Bayındırlık Bakanlığının ve Çevre Bakanımızın da önayak olarak bir an önce düzeltilmesini  rica ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Erdem.

ORHAN ERDEM (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Birleştirilerek yapılacak bu önergelerin inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünden sonra, çevre sorunlarının giderilmesi noktasındaki hassasiyet ve çalışmaların hızla süreceğine inanıyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdem.

Söz sırası Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk’te.

Buyurun Sayın Ertürk. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ERTÜRK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ege Bölgesi’nde Afyon’un Dinar ilçesinden çıkan ve takiben Denizli ilimize ve Aydın ilimize ve bereketli Büyük Menderes Vadisi’ndeki ovaları, toprakları sulayarak Ege Denizi’ne ulaşan Büyük Menderes Nehri’mizde oluşan kirlilikler konusunda bir araştırma önergesi vermiştik ve bu önergemiz üzerine, Büyük Menderes Nehri’nin gerek çevreden gelen atıkları gerekse Uşak ilimizdeki deri sanayisinden kaynaklanan, Banaz Çayı’ndan kaynaklanan kirlilikler ve gerekse Denizli ilimizden, Çürüksu Çayı’ndan gelen kirlilikler ve çevredeki çeşitli sanayi tesislerinin etkileşimleri ile bilhassa Aydın Ovası’nı sulayan ve pamuk bölgesinde, meyve sebze bahçelerinin yoğun olduğu, narenciye üretiminin pik noktada, had noktada yapıldığı, çilek üretiminin yapıldığı, meyve sebze ve hayvancılıkla ilgili yem bitkileri ekilişlerinin yapıldığı bu ovadaki kirlilik üzerine ben de söz almış bulunuyorum.

Çevre Bakanlığımız Uşak’taki deri sanayisinden kaynaklanan atıkların temizlenmesi için orada çok güzel bir çalışma yaptı ve o çalışma sonucunda, artık, Uşak’taki, Uşak ilimizdeki deri sanayicilerinin arıtma tesislerinden ötürü kirliliklerinin Büyük Menderes Nehri’ne, Banaz Çayı marifeti, daha az nispette geldiğini ve hatta hiç gelmediğini görüyoruz.

Denizli’deki tekstil sanayicilerimizin de arıtma tesislerinin kurulması noktasında Bakanlığımızın çalışmalarını takip ediyoruz. Hatta, Bakanlığımız, yurt dışından Norveç, Hollanda gibi devletlerle ortaklaşa bir konsorsiyum oluşturmak suretiyle, geçenlerde vilayetimize yabancı heyetler geldi ve o heyetlerle beraber Büyük Menderes Nehri’ndeki bu son yıllarda kuraklıkla beraber artan ve daha belirgin hâle gelen bu kirliliğin önlenmesi yönünde müspet çalışmaları biz de izliyoruz, takip ediyoruz.

Bir de jeotermal kaynaklar var bölgemizde. Bu Ege Bölgesi’ndeki jeotermal kaynaklardan bor atığı meydana çıkmaktadır. Bu bor atığı marifetiyle de narenciye bahçelerimizdeki portakal, limon, greyfurt gibi narenciye ürünleri fevkalade etkilenmektedir. Tabii, bütün bunlar derlenip toplandığında, nehirdeki kirlilikten… Tarımla uğraşan çiftçiler, nehrin bazen o berrak suyunun artık farklı renklerde aktığını da görmektedirler.

Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, tarımda olmazsa olmaz şartlardan olan ve Devlet Su İşleri teşkilatımızın sulama birliklerimiz marifetiyle çiftçilere ulaştırdıkları tarımsal sulama sularımızın yetişen bitkilerin ana kaynağını oluşturması hasebiyle mutlaka temiz olmasını istiyoruz.

530 kilometreye ulaşan Büyük Menderes Nehri’ndeki bu mevcut tekstil atıklarından, deri atıklarından ve gerek belediyelerin evsel atıklarından ve gerekse sanayi tesislerindeki kimyasal atıklardan kaynaklanan bu kirliliğin temizlenmesi yönünde gerekli çalışmaların olgunlaştırılması ve bu çalışmalar sonucunda da daha temiz su kaynaklarıyla daha sağlıklı ürünler üretilmesinin temin edilmesini diliyoruz.

Bu konuda Bakanlığımızın çalışmalarını, yerel birimlerimizin çalışmalarını ve Büyük Millet Meclisimizdeki çevreyle ilgili araştırma komisyonu kurulması yönündeki çalışmaları, biz de yol açıcı bir fırsat olması bakımından değerli arkadaşlarımızla bu önergeyi vermiş bulunuyoruz ve hayırlı olmasını diliyorum.

Daha temiz bir çevrede, daha sağlıklı ortamda insanlarımızın yaşamak hakkıdır. Biz siyasetçilerin görevi ve ödevi de o ortamları sağlamaktır. Hükûmetimizin, bilhassa Çevre Bakanlığımızın bu konudaki duyarlılığı için ben teşekkür ediyorum.

Daha farklı bir çalışma ortamında, bu tip çalışmalarımızda katkıda bulunmak için bu önergemizi vermiş bulunuyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ertürk.

Söz sırası, Van Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan’da.

Yoklar herhâlde.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yeter sayısının aranmasını mı istediniz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Meclis araştırması açılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 16.57

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.08

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çevre konusunda görüştüğümüz araştırma önergeleri üzerinde bir Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunun oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, Meclis araştırması açılması hususunu tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Araştırma önergesi kabul edilmiştir.

Meclis araştırması yapacak komisyonun 21 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporları (1/551) (S. Sayısı:217)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi, 2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendi ile (C) ve (D) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(l) Hazineye ait olan yerler Maliye Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir. Hazine adına tescili yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle, kapanan yollar ve yol fazlalarının resen tescili, talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içinde tamamlanır. Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda, 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman sayılan yerlerden;

a) Sağlık turizmine yönelik fizik tedavi tesisi veya rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı tesisler yapılabilmesi için iklimsel ve çevresel zorunluluk bulunan,

                          

(x) 217 S. Sayılı Basmayazı 1/5/2008 tarihli 98’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

b) Termal turizmine yönelik jeotermal kaynakları bulunan,

c) Kış turizmi kapsamında uygun yapı ve tesislerin yapılabileceği yeterli pist uzunluğunu ve gerekli rakımı sağlayan,

d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal turizm ve benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği çevresel ve sosyal anlamda imkan sağlayan,

e) Golf turizmine yönelik olarak uygun iklim yapısı ve topografik özellikler dikkate alınarak uluslararası standartlara uygun tesisler gerçekleştirilmesine imkan sağlayan,

f) Kıyıların coğrafi ve fiziksel yapısı nedeniyle kumsallardan, doğal manzaradan, çevresel zenginlikten, biyolojik çeşitlilikten yararlanma bakımından alt yapı ve üst yapı tesisi konusunda kolaylık sağlayan,

g) Kruvaziyer ve yat gibi deniz turizmine yönelik olarak kıyıdan başka bir yerde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan,

h) Uluslararası yarışmaların yapılabileceği turizm amaçlı spor tesisleri yapılabilmesi için uygun iklim yapısı veya coğrafi özellikler sağlayan,

yerler talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içerisinde Çevre ve Orman Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir.

Bu Kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;

a) Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin %1’ini geçemez.

b) Yapılaşmaya esas inşaat hakkı, emsal (E) 0.30’u geçemez.

c) Turizm yatırımı için tahsis edilen orman alanının üç katı kadar alanın ağaçlandırma bedeli ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım bedeli, yatırımcı tarafından Orman Genel Müdürlüğü hesabına, doğrudan belirtilen ağaçlandırma ve bakım işlerinde kullanılmak şartıyla gelir olarak kaydedilir ve kaydedilen tutar karşılığı ödenek öngörülür. Belirtilen bedelin yatırılmadığının tespiti halinde, yatırımcıya turizm yatırımı veya işletmesi belgesi verilmez.”

“C. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın müştereken tespit edilir.

D. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazları (C) fıkrası uyarınca tespit edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmazlar üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde, alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından yapılır.”

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz istemi vardır.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bihlun Tamaylıgil’e aittir.

Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sayın Başkan, sizi ve Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Biraz evvel burada, 1 Mayıs ve 1 Mayısın yaşananlar ve neticeleri konusunda hem milletvekili arkadaşlarımız hem de Sayın Bakanımız açıklamalarda bulundu. Bugün bir turizm teşvik konusunu görüşüyoruz ve 1 Mayıs, Türkiye açısından baktığımızda turizm sezonunun açılış tarihi ve o tarihte ne görüyoruz? Turistlerin dövüldüğü, coplandığı bir manzara! Dünyaya bakıyoruz, yüz otuz dört ülkeye, coşku, festival ve o festivalin içerisinde yaşanan bir kutlama.

Değerli arkadaşlar, ben İstanbul Milletvekiliyim ve çok merak ediyorum, bundan üç yıl önce İstanbul Fatih Camii’nde “Hizb-ut Tahrir” adındaki bir örgüt, yayın araçlarını kurarak cumhuriyete ve Atatürk’e bugüne kadar olmuş en ağır hakaretleri içeren bir konuşma yapıyor ve arkasından o camiden çıkıp gidiyor. Ona bakan, bir müdahalede bulunmayan bir güvenlik yaklaşımı, bugün hâlâ hiçbir şey yapmamış, sadece kendi genel merkezinde bir araya gelmiş emekçilerin sendikasına müdahil oluyor. Varın gerisini siz düşünün! Başka bir şey demiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, turizm, Türkiye açısından bacasız sanayi. Bu bacasız sanayinin, tabii ki maliyetler açısından baktığınızda önemli sorunları var ama girdiler açısından baktığınızda, döviz kaynağı yaratırken ihracattaki gibi yüzde 70’lerin üzerine varmış olan bir ithal girdisi yok. Turizm geliştirilmeli, genişletilmeli, desteklenmeli. Avrupa bazında en önemli değerlere sahip, kültürüyle, deniziyle, tabiatıyla, doğal varlıklarıyla bir ülkede yaşıyoruz ve ülkeyi pazarlamak, sadece varını yoğunu satmak değil, onun ürettiği kaynakları hizmet sektöründe iyi bir şekilde, verimli şekilde kullanmaktır.

Bugün Türkiye’ye baktığınızda, iki sene önce 2023 Strateji Raporu açıklandı. Rapor, bir tahsis raporu hâlindeydi, bir belgeydi. Bugün de uygulamalarını görüyoruz ve o raporda diyordu ki sevgili arkadaşlar: “Eğer Türkiye Avrupa Birliğine girerse kişi başı turizm geliri 1.300 dolar olacak.” Normal şartlarda -çünkü normal üstü görünen şartlar Avrupa Birliğine giriş- normal şartlarda hedefimiz 1.100 dolar.

Siyah puntolarda verilmiş olan bir de kriz vardı. Krizde de kişi başı gelir 680 dolar. Bugün Türkiye’ye baktığınızda turizm kişi başı geliri 600 dolar civarındadır. Herhâlde Sayın Bakanım ve Bakanlık yetkililerimiz de bunu doğrular. Turist sayımız 23 milyona çıkmış. Adette verimlilik, adette artış sağlamak değil; esas, gelenden, gelen turistten önemli ölçüde zenginleştirici turizm faaliyeti yapmaktadır. Bugün…

Pardon Sayın Başkanım, arkadaşlarım sohbet ediyorlar, ama biz turizmi konuşuyoruz, önemli bir konu konuşuyoruz; uyarırsanız çok sevineceğim.

BAŞKAN – Lütfen hatibi dinler misiniz efendim, lütfen.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Duymadılar bile!

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Duymadılar herhâlde Sayın Başkanım.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Onlar zaten anlamaz, sen bize anlat!

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Turizmle ilgili olarak tabiidir ki teşvik gerekmektedir. Turizmi teşvik etmek için konaklama vergisini hasılattan yüzde 3’lerle alarak turizm teşviki olmaz. 1 milyon 200 bin kapasiteli bir ülkede yeni yatırımlar için belli bir program ortaya koyarken onun projelendirilmesini iyi yapmadan turizm teşviki olmaz. Turizmin önünde, 2008 yılında yaşanacak sorunlar var. Haa, adet artıyor… Hayır, zenginleştiren turizmi yaratmamız lazım. Ama ne yapıyoruz? Bugün, turizmin teşvikinde ilk önce konuştuğumuz konu ormanlarla ilgili düzenleme.

Bugün baktığımız zaman, elimizdeki değişiklik Anayasa Mahkemesinden iptal olunan ve bir yıl içinde gerekli değişikliklerin yapılması gereken bir kanun tasarısı. Bunun içinde ne var? Çok geniş kapsamlı kamu yararı ve gereklilik, zorunluluk hâllerinin yasal düzenleme olarak belirlenmesi talebi var. Peki, ne yapmışız? Yaptığımız: O genel çerçeveyi daha da genelleştiren bir uygulamayla yasa değişikliği yaptık, “Biz bunu sınırlandırdık.” diye Meclisin önüne getirilen bir yasa tasarısı.  Bakınız, ormanlarda kamu yararı ve kamu yararının ne şekilde işleyeceği zaten Anayasa’da gösterilmiş. Tabiidir ki turizm istihdam yaratır, turizm ülkeye döviz getirir, bir kamu yararı vardır ama ormanların kamu yararı da üstün kamu yararıdır.

Ben size bir örnek göstereceğim; bundan üç, dört ay önce Antalya’da çekilmiş bir resim, üstün kamu yararını gösterecek. Bakınız burası deniz -Milliyet gazetesindendir bu- burası orman ve üstün kamu yararı sağlıyoruz! Buyurun manzara ve manzara bu ve biz üstün kamu yararı sağlıyoruz! Belli bir kıyı şeridinde orman arazisinin, kamu açısından baktığınızda yararını ne  derece artıracak bir uygulama yapıyoruz?

Değerli arkadaşlar, bu yasa içerisinde her il için  yüzde 1’lik bir alan belirlenmiş. Bugün Türkiye'deki ormanların yüzde 49’u verimsiz ormandır. Bir kere, bu orman verimli alandan mı, kıyı şeridinden mi, nereden olacak? Sayın Çevre ve Orman Bakanı yeni bir açıklama yaptı, dedi ki: “Biz, 2012’ye kadar 1/100.000’lik ölçekten sonra orman ve turizm amaçlı programımızı, planımızı yapacağız.” Bugün 2008 ve biz, tahsis için ormanlara izin veriyoruz. Diğer taraftan, baktığınızda bu kanun içerisinde kesilen ormanlar… Bu, hemen aklıma sizin eski -şimdi muhalefet olan- bakanınızı getirdi “Hasan almaz basan alır.” diyordu. Öyle hâle gelmiş ki “Hasan kesmez basan keser.” hâlinde bir orman kıyım kanunu…

Şimdi, baktığınızda, bir de uygulama noktasını değerlendirelim. Burada sekiz tane, eski, gereklilik açısından baktığınızda sekiz tane sınırlama ortaya çıkmış ve içinde “kruvaziyer ve yat limanı işletmeciliği” deniyor. Hemen gelin… Sayın Bakan belki hatırlamaz -o dönemlerde çünkü bu kitabı, yani Karşı Siyaset kitabıyla ilgili hazırlıklarını yapıyordu, buradan da pasajlar okuyacağım- o zaman Egeport olayı vardı. Egeport’ta ne oldu? Biz Ege Denizi’ni bir işletmeye kiraladık; yetmedi, çünkü aldığı yerler kiralandı. Danıştay -idari mahkeme- iptal etti, burayı alan kişiler “Biz, gerekirse kanun çıkartır bunu yaparız.” dediler ve bir torba yasada, Meclis tatile girerken o torba yasa içinde istedikleri kanunu çıkarttılar ve Ege Denizi’ni kiralama imkânını sağladınız. Şimdi sıra geldi ormanlara demek ki. Yetmedi, Ege Denizi; şimdi sıra ormanlarda. Böyle kanuni düzenlemeler yapılıyor, bunlara çok dikkat etmeniz gerekiyor arkadaşlar.

Bakınız, ormanları kestirecek, onun yerine, işte bedeli ödenecek, bakımı yapılacak. Bugün, Sayın Bakan bir İstanbul Kemerburgaz’a gidin, bedeli ödenmiş taş ocaklarının kaç tanesinin üzerinde orman alanı kapatılmış veyahut 85’ten beri 235 bin dönüm yanan ormanın yüzde kaçı ağaçlandırılmış? Sadece yüzde 17’si, yasal zorunluluk olduğu hâlde. Şimdi, bu gerçekleri görmeden böyle geniş orman talanı getirecek bir yaklaşımı ortaya koymak son derece zararlı.

Tabiidir ki turizm Türkiye için gerekli, yatırım yapmak önemli. Orman, ekoloji, ormanın kendi değerleri ama ormanı sadece bir ağaç olarak görmeden. Bakınız, ormanda kültürel miras olarak, doğal miras olarak ve ürün çeşidi olarak çok önemli ayrımlar var. Bu ayrımları dikkate almadan nasıl bir değerlendirme, nasıl bir tahsis yapılabilir?

Bakınız, bunu nasıl dikkate almıyor? İstanbul’da Yedikule Zindanları var. Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı birbirine düştü çünkü Yedikule Zindanlarındaki bütün tarihî ağaçlar kesildi ve Maliye Bakanlığı tarafından kısa dönemli kira olarak otuz yıllığına kiralandı. Hâlâ davası devam ediyor. Herhâlde ilgileniyorsunuz Sayın Bakan.

Bir diğer örnek mi vereyim tahsislerle ilgili: Bomonti Tekel Bira Fabrikası, şimdi Lara… Bir de Lara var. Biliyorsunuz, ihalesini Sayın Başbakan kendi tesislerinde konakladığı bir firma kazandı. Hani, bu yasanın içinde de var, geride kalmış, başlamış, ön izin almış tekrar izin verilecek yatırımlar içerisinde. Bu projelerde bir fiyatlandırma problemi, önce düşük fiyattan satılıyor, arkasından iptal, 5 katlık, 4 katlık artış fiyatlarda. Bu niye yapılıyor? Bu asgari fiyatlandırmayı Bakanlık, acaba yanlış mı yapıyor sizin kadronuz yoksa bakın, itiraz etmeyin, biz düşüğe sattık ama ondan sonra  yüksek satmayı da biliriz, deyip birilerini susturmak için mi yapılıyor?

Bunlar çok önemli, bundan sonra yaşayacağınız süreç açısından da çok çok önemli ve turizmin devamlı olması için, koyda bir mavi yolculuğu, o yeşilin içinde yaşayabilmek için bazı değerlere çok dikkat edilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Bitireceğim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, herhâlde 2007 yılı başında bu kitabı bitirdiler ve ilk baskısı 2007 ve 2003 yılında Ordu’da bir Türkiye tablosu çiziyor yani şu an idaresinde, hükûmetinde bulunduğu Türkiye. Aynı yönetim, aynı iktidar. Topladığı vergi gelirleri borçlarının faizlerini ödemeye yetmeyen, hukuksuzluk ve yolsuzluk tartışmalarıyla boğuşan, genç nüfusu işsiz, eğitimi kalitesiz, doğası yağmalanan ve tahrip edilen, insan hakları ve çevre sorunları karşısında yeterince duyarlı olmayan Türkiye tablosu. “Seksen yıl sonra görmek istediğimiz tablo bu değil.” diyor Sayın Bakan. Herhâlde 2007 yılında bunu açıkladıktan sonra, bunları düzeltmek için belli tercihlerde bulundu.

Değerli arkadaşlar, sağ yumruk kaldırılarak, kırk yıllık düşünceleri değiştirerek bir hamasi, kraldan çok kralcı tavırlar olabilir. Ama ben bu yakamdaki rozeti Deniz için, Yusuf için, Hüseyin için, onların özgürlük uğruna yaptıkları mücadeleyi tekrar anmak için sonuna dek taşıyacağım.

Hepinizi saygıyla selamlarım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.

Buyurun Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarı, turizmcilerimizin bugün çok acil olarak ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin maalesef en başında yer almamaktadır. Tabii biz isterdik ki turizm sektörümüzün yıllardır dile getirdiği sorunlara burada teker teker çözümler bulabilelim. Ancak, 23’üncü Dönem başladığından bu yana turizm konusunda önümüze gelen çalışma, gele gele, orman alanlarının turizme tahsisi olmuştur.

Türk turizmi Türkiye’de sağlanan istihdamın, özellikle de geliştirilen yeni istihdamın önemli bir bölümünü gerçekleştirmektedir. 2 milyondan fazla kişiye doğrudan ve dolaylı olarak iş sağlayan bu sektör ekonominin en önemli sektörlerinden bir tanesidir. Kendisinden başka yaklaşık yirmi iki sektörü daha etkileyen yapısı dolayısıyla Türk ekonomisine canlılık kazandıran bir sektör olması açısından da ülkemiz için çok hayati bir önem göstermektedir. Bu bağlamda birkaç rakam vererek sektörümüzün önemini sizlere aktarmak istiyorum.

Geçtiğimiz yıl içerisinde yani 2007 yılı içerisinde, ülkemize gelen turist sayısı 23 milyon civarında, bunun da yaklaşık 1,1 milyonu günübirlikçilerden meydana geliyor. Yine, 2007 yılında Türkiye’den dışarı çıkan turist sayısı ise 9 milyon civarında.

Gelir bakımından turizmi değerlendirdiğimizde değerli milletvekilleri, 2007 yılında 18,5 milyar dolar olarak gözüküyor ama bunun netine indiğimiz zaman yani cari işlemler dengesinde diğer görünmeyenleri düştüğümüz zaman, 14 milyar dolar civarında bir gelirimizin olduğu ortada. Ancak, bu turist sayısı ve toplam turizm gelirinde artışlar olsa da, 2007 yılında turist başına ortalama Türkiye’nin kazanabildiği harcama miktarı, son on beş yılın en düşük düzeyine gelerek 608 dolar civarına inmiştir. Bu rakam, 1992 yılından bugüne kadar en düşük rakamdır ve sayın Bakanlığın, Kültür ve Turizm Bakanlığının özellikle dikkat etmesi gereken alarm noktası burasıdır.

Turist çekmeye yönelik “her şey dâhil” gibi kampanyaların da etkisiyle, hem birim fiyatların düşmesi hem de turist profilinde düşük gelirlilerin öne çıkması sonucunda sektörün kâr marjında gerilemeler olmuş ve aynı zamanda da sektörde yaratılan katma değerde de ciddi miktarda düşüşler olmuş. Bu rakamları da Türkiye İstatistik Kurumunun bütün verilerinden toplamamız ve almamız mümkün.

Değerli milletvekilleri, bugün dünyada yükselen turizm konsepti, deniz, doğa, tarih ve otantik kültür dörtlemesinin hepsini birden içine alıyor ve bu anlayış bütün ilgili kesimler tarafından da kabul görüyor. Tabii, yine buna paralel olarak estetik planlama ve çevre duyarlılığı konusu da turizm alanında son yıllarda üzerinde hassasiyetle durulan konuların en başında gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17’nci maddesinin üçüncü fıkrasını 2002 yılında iptal etmesinin hemen ardından 2004 yılında 5192 sayılı bir Kanun yapılmış ve bu Kanun’un 17’nci maddesi de yeniden düzenlenmiştir. İşte bu düzenlemeye göre orman alanlarında bazı tesislerin bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması hâlinde izin verilmesi artık söz konusudur.

Maddenin düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, artık 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca orman alanlarının turizme tahsisi söz konusu değildir. Orman Kanunu yönüyle açıklığa kavuşan bu durum, maalesef Turizmi Teşvik Kanunu açısından aynı düzenlemelere kavuşturulamamıştır. Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8’nci maddesinde taşınmaz malların turizm amaçlı kullanımına yer verilmiş ve ormanlar da bu kapsamda ele alınmıştır. İşte buna göre turizm alan ve merkezleri içinde kalan orman alanları, Bakanlığın talebi üzerine, Çevre ve Orman Bakanlığınca Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu genel değerlendirmelerin ışığında tasarının 2’nci maddesinin amacına hemen baktığımız zaman, ilke olarak ormanlarımız potansiyel bir arsa olarak görülmektedir. Kesilen ormanın birkaç katı büyüklüğünde bir başka yerde ağaç dikilmesi sadece ve sadece kozmetik bir makyajdan öteye gitmeyecektir. Bu tip anlayışlar zaten ormanlarımıza sadece ağaç olarak bakmak ve ormanı kendi ekosistemi içerisinde bilimsel bir yapı olarak görmekten uzaktır. Öte yandan, orman alanlarının turizme tahsisine ilişkin olarak yapılan bireysel işlemlerin idari yargı yerlerinde de denetlenecek olması Anayasa’ya uygunluk denetiminin yapılabilmesine de engel teşkil etmez. Zira Anayasa’ya çok geniş bir yetkiyle sokulmaya çalışılan bu Turizmi Teşvik Kanunu’nun değişen 8’inci maddesi, ormanlara özel bir önem veren ve bu konuda da çok ayrıntılı hükümler içeren Anayasa’mızın 169’uncu maddesinin ruhuyla da bağdaşmamaktadır. Nitekim, biz, komisyon çalışmalarındaki teklifimizle, tahsis edilecek orman alanlarının hangi turizm faaliyetlerine konu olacağını ve bunun sınırlamasını sağlamak üzere, Anayasa Mahkemesinin öngördüğü sınırlamalara ve kriterlere uygun olarak, biraz da uyum sağlamak için, metinden bu ilgili kısmın çıkartılmasını da temin ettik.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin ormanlarının yüzde 93’ü doğaldır ve biraz önce de belirttiğim gibi, ormanlar bir ekosistem bütünü içerisinde yaşarlar. Tabii, ormanlara sürdürülebilir ekolojik dengeyi sağlayabilmek ve bu gözle bakabilmek için de ormanı önce orman olarak korumak, Anayasa’mızın da belirttiği gibi bir zorunluluktur. Kaldı ki yasama organının, ormanların hangi hâllerde turizm alanlarına tahsis edileceğine ilişkin hiçbir belirleme yapmaksızın veya herhangi bir sınır koymaksızın konuyu idareye bırakması gene Anayasa’mızın 7’nci maddesine de aykırı düşmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarının 2’nci maddesi, bu görüştüğümüz maddeye göre turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek devlet ormanı sayılan alanın toplam genişliği de illerin orman olarak kabul edilen alanının yüzde 1’ini geçemeyecek. Tabii, görünürde bu rakam kolaylıkla küçümsenebilir ama ben size Türkiye çapında bu rakamın toplam 2,1 milyon dönüm orman alanına tekabül ettiğini söylersem belki hepimizin kafasında şimşekler çakabilir. Örneğin, gene bu düzenlemeyle, Antalya’da 111 bin, Çanakkale’de 53 bin ve İzmir’de de 48 bin dönüm genişliğinde orman alanı turizm yatırımlarına tahsis edilebilecektir. Maddeyle, anılan bu alanlarda yüzde 30 da yapılaşmaya izin verildiği göz önünde bulundurulursa, gene çeşitli yapılaşmalarla, orman ekosistemindeki değişikliklerle getirilecek ormanların üzerindeki yükün boyutu da ortaya çıkar. Tabii, alınacağı söylenen tedbirler ne kadar hayata geçirilecektir? Maalesef bu belli değildir. Maden Kanunu’nda da aynı şeyleri yaşadık. Biliyorsunuz, işgal edilen maden sahalarında da gene karşılığında birtakım ağaçlandırmalar ve orman yapılacağı düzenlemesi vardı ama bugün gelin görün ki Türkiye’nin birçok yerine baktığımız zaman maalesef bütün orman alanları altüst edilmiş durumda.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak kültür ve turizm konusundaki her çalışmanın, bu ülkenin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi ve zenginleştirilmesi için her türlü çalışmanın yanında olacağını ve bu anlamda değerlendirileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, gerek kültür-sanat gerekse de turizmle ilgili bütün tespit ve tekliflerimizin parti taassubu olmaksızın yapılmış görüşler olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Esasen, biz burada sadece turizm konusundaki tespit ve politikaları tartışsak dahi bu saatlerce zaman alabilecektir. Ancak burada önemli olan, sürekli yeni teklifler, politikalar getirmek ve üretmek değil, bizce bunların bir an önce hayata geçirilip sektörün yararına sunmak olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu, devam edin.

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Turizm sektörümüzün gelişimi konusunda son olarak partimizin grubunun görüşlerini şu şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum: Çağdaş, çevreye duyarlı ve estetik planlamaya dikkat eden, gerekli yapılan bütün güncellemelerin içinde olduğu bütün çalışmaların bu yüce çatı altında en kısa sürede görüşüleceği inancıyla hepinizi şahsım ve partim adına bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.

Şahısları adına ilk söz Uşak Milletvekili Nuri Uslu’ya aittir.

Buyurun Sayın Uslu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NURİ USLU (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Turizmi Teşvik Kanunu’nda değişiklik yapan Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Şimdi, bu kanun tasarısı niçin hazırlanmıştır, onunla ilgili hafızaları bir tazelemek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, orman alanlarından turizm tesislerine tahsisi, 2003 yılına gelene kadar iki bakanlık ayrıca yapıyordu. Orman Bakanlığı kendisi tahsis yapıyordu, ayrıca Turizm Bakanlığı tarafından da tahsisler yapılıyordu. Böyle olunca, orman alanlarından turizm için yapılan tahsislerde haksız bir rekabet oluşmaya başladı. Orman alanları belli bir kriter ve belli bir değerler içerisinde değerlendirilerek tahsisleri yapılamıyordu. 2003 yılında Turizmi Teşvik Kanunu hazırlanırken biz, Orman Bakanlığı olarak “Bu bir turizm işidir, bu tahsisler de Turizm Bakanlığı tarafından yapılsın.” dedik. Turizm Bakanlığıyla yapılan görüşmelerimizin neticesinde, orman alanlarından turizm alan ve bölgelerine tahsis edilecek yerler Turizmi Bakanlığına tahsis edilecek, Turizm Bakanlığı da burayı, hazırlayacağı yönetmelikler ve kriterler çerçevesinde iş adamlarına tahsis edecekti. Turizm Teşvik Kanunu’nda bu şekilde hazırlama yapıldı ancak Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Niçin iptal etti? İptal gerekçesi şu: “Ormanlar yönünden orman, üstün kamu yararı taşımaktadır.” gerekçesiyle bu maddeyi iptal etti.

Şimdi, değerli milletvekilleri, üstün kamu yararı, bazen, bazı yerde, bazı hâllerde ormanlarda olur, bazı yerde turizmde olur, bazı yerde sanayide olur, bazı yerde de tarımda olur.

Şimdi, orman yenilenebilir bir kaynaktır. Ormanı bu bozkırlarda da kurabiliriz ve bu nedenle de Çevre ve Orman Bakanlığı çok geniş alanlarda ağaçlandırmalar başlatmış ve bu, hızlı bir şekilde de çok büyük miktarlarda da devam etmektedir.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Nerede, nerede? Bana bir örnek göster!

NURİ USLU (Devamla) - 2002 yılına kadar yapılan ağaçlandırma, erozyon kontrolü çalışmaları, mera ıslahı çalışmaları yılda 75 bin hektar iken 2003 yılından itibaren bu 125 bin hektara, 175 bin hektara…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yanan ormanı söyle! Kaç hektar orman yandı?

NURİ USLU (Devamla) - …375 bin hektara, 2007 yılında da tam 400 bin hektara çıkarılmıştır.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Rehabilitasyon…

NURİ USLU (Devamla) – “Ormanlar talan oluyor, ormanlar dağıtılıyor…” Bunlar, tamamen yanlış düşüncelerdir.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Rehabilitasyonu dâhil etme!

NURİ USLU (Devamla) – Ormanlar, bizim, milletimizin kaynağıdır. Ormanları da…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Millî varlıklarımızdır…

NURİ USLU (Devamla) – Ormanlar bizim millî varlıklarımızdır.

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen dinler misiniz.

NURİ USLU (Devamla) – 6831 sayılı Kanun’da, aynı zamanda Anayasa’mızın 169’uncu maddesinde “ormanlar daraltılamaz”, “ormanların mülkiyeti devrolunamaz” denilmektedir. Ormanlar, tamamen kontrol altına alınmıştır.

Aslında, geçen haftaki görüşmelerimizde MHP’den Sözcü arkadaşımız Sayın Şandır da söyledi, o da orman mühendisidir, benim büyüğümdür, saygı duyuyorum. Bir kere, şunu bilmek lazım: Orman teşkilatından, orman idaresinden bir şey almak çok zordur.

FEVZİ TOPUZ (Muğla) – O lafta kaldı.

NURİ USLU (Devamla) - Bir kere, orman, Orman Kanunu ve ormancılık politikası ta 1945’li yıllardan itibaren…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uslu, tamamlar mısınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yasayla alıyorsun. Zaten fark yok ki, yasayla alıyorsun.

NURİ USLU (Devamla) - ...Ormancılık Yasası’nda daha çok ormanların korunması yönünde… Ama insanlar göz ardı edilmiştir. Şimdi bu kanunlarla -biraz insanı- “Her şey insan içidir.” diyerek “Ormanlar da, ovalar da, yaylalar da insan içindir.” diyerek, bu daha çok gündeme getiriliyor.

Turizmi Teşvik Kanunu’yla beraber “deniz, kum ve tesis” olan turizm anlayışının, artık bundan sonra, 21’inci yüzyılda, turizm, ekoloji, tarih, kültür, folklor ve bütün değerleri de kapsayan bir turizm olarak geliştirilmesi gerekiyor. İşte o nedenle, aslında Anayasa Mahkemesinin belirtmiş olduğu gerekçeleri de gündeme alarak bu yasada şu getiriliyor: Bir kere, kamu yararının zorunlu kıldığı hâllerde ancak ormandan turizme tahsis yapılır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Uslu, konuşma süreniz bitti.

NURİ USLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahısları adına ikinci söz, Bursa Milletvekili Sayın Necati Özensoy’a aittir.

Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun görüşülmeye başladığında, kanunun tümü üzerinde soru-cevap kısmında Sayın Bakana “Bu kanun Turizmi Teşvik Kanunu değil, ormanları kesme, ormanları bir anlamda yok etme kanunu. Bununla ilgili, yine Bursa’da benim bildiğim bir hazır proje var. Bunun dışında Türkiye’de başka projeler var mı?” diye bir soru sordum. Sayın Bakanımız çok incindiğini ifade etti. Ancak, buraya çıkan konuşmacılar da dâhil olmak üzere, bu kanunun maddelerine de baktığımızda, burada turizmle alakalı teşvikte ne KDV indirimi ne turizmde çalışanların istihdamında herhangi bir indirim… Yani buna benzer turizmi teşvik edecek herhangi bir teşvike rastlamıyoruz. Sadece orman alanlarının turizme tahsis edilmesiyle alakalı bir kanun çıkartıyoruz. Dolayısıyla bu orman alanlarının yüzde 1’ini de… Bir anlamda, zaruret de olsa, demek ki bu bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bu anlamda, orman alanlarıyla alakalı da bu tahsisler gerçekleşecek ve orman alanlarının yaklaşık yüzde 1’i yok olacak demektir.

Ben Bursa’dan bahsettim. Bursa’yla ilgili biz parti olarak bir 2023 Yeşil Metropol Bursa Hareket Planı hazırladık. Çok kapsamlı bir plan. Bununla alakalı, burada isminden de belli olduğu gibi, Bursa yeşil Bursa. Bu yeşilliğini de Bursa elbette ormanlarından alıyor. Bursa’ya Ankara’dan, Mezitler’den girdiğiniz zaman, o Mezitler’den İnegöl’e kadar baktığınızda, Bursa’nın sınırlarında yeşilin hemen hemen bütün tonlarını görebilirsiniz. Bir rivayete göre “Hızır Aleyhisselam Bursa’da yeşil torbasını düşürdü.” derler. Bu güzellikler, yani Bursa’nın güzelliği dolayısıyla bu ormanlarından gelmektedir.

Bu ifade ettiğim planda yine, Bursa’ya bu güzelliğini veren Uludağ’la alakalı yetki kargaşasından bahsettik. Bu Teşvik Yasası’nda öncelikle ormanları tahsisten ziyade, yönetmeliklerde bu tür alanların yetkisinin kimde olduğunu çözmemiz lazım. Bakın, Bursa Uludağ’da Büyükşehir Belediyesi, jandarma, Millî Parklar Müdürlüğü, İl Turizm Müdürlüğü, İl Özel İdaresi gibi yedi kurum yetkili ve sorumludur. Dolayısıyla, bu yetki karmaşası içerisinde neler yapıldığı, ne hâllere gelindiği ortadadır.

Yine, son yıllarda Uludağ’a gideniniz varsa, burada yine turizm yapmak adına, Uludağ birçok yere, birçok mahfele peşkeş çekilmiş ve maalesef, Uludağ yok olmak üzeredir.

Yine, yaptığımız bu planda Bursa’nın su planından bahsetmişiz. Yine, Evliya Çelebi Bursa’yı dolaştıktan sonra Seyahatname’sinde derki: “Velhasıl Bursa sudan ibarettir.” Ama günümüzde, maalesef, Bursa sudan ibaret değil. Çünkü, Uludağ’daki yapılaşmadan, oradaki çarpık yapılaşmadan kaynaklanan bir durum söz konusu ve önümüzdeki yıllarda Bursa, Uludağ’dan gelen, Bursa’nın bütün su ihtiyacını karşılayan o havzanın kirlenmesiyle belki de susuz kalacak, belki de dışarıdan su arayışları içerisine girecek.

Değerli milletvekilleri, Bursa’yla alakalı, yine bu yasanın arkasından, bahsettiğim teleferik projesi tartışılıyor. Teleferik, şu anda Bursa’nın “Teleferik” diye anılan yerinden Sarıalan’a kadar olan bir proje, yıllar önce yapılmış. Ama yeni bir projeden bahsediliyor, bu da Oteller bölgesine kadar uzanan bir proje. Ancak, bunlar konuşulurken mevcut projenin üzerine Sarıalan’dan, ilaveden bahsedilmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özensoy, devam edin.

NECATİ ÖZENSOY (Devamla) – Yeni bir hattan ve hatta her istasyonda yeni tesislerden, yeni konaklama tesislerinden bahsediliyor, bu proje konuşuluyor. Dolayısıyla, bu yasa hayata geçtikten sonra, yine bu turizmcilerin gelip “teleferik hattı yapacağız” diye Bursa’ya bir tahribat daha vermesine müsaade etmemeliyiz. Dolayısıyla, bu hakka sahip olacak, bu yatırımı yapacak insanların Uludağ’ın o güzel böğrüne bir hançer daha saplamasına müsaade etmemeliyiz. Bu projeler elbette kamu yararı taşıyan projeler olmalı. Kamu yararı demek, para kazanmak, birilerine para kazandırmak değildir. Kamu yararı, yarınlarda ülkemizi nasıl bulduysak, topraklarımızı nasıl bulduysak, ormanlarımızı nasıl bulduysak çocuklarımıza, onlara öyle ülkemizi bırakmak demektir.

Bu konuda milletvekillerimizin hassasiyetini rica ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Toplam süreniz on dakika.

Buyurun Sayın Öztürk, ilk soru sizin.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda maddede sayılan turizm yatırımları için ormanlık alandan tahsis yapacaksınız. Hazinenin mülkiyetinde olmamakla birlikte devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde müsait yer varsa buradan tahsis yapmadan doğrudan ormanlık alandan tahsis yapılması, Anayasa Mahkemesinin tahsis için aradığı zorunluluk veya kaçınılmazlık koşulunun yerine getirilmemiş olduğu anlamına gelmez mi? Anayasa Mahkemesinin aradığı koşulların gerçekleşmesi için tasarıdaki mevcut hükmün “hazine mülkiyetinde ve orman dışında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda” şeklinde değiştirilmesi gerektiğine inanıyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk.

Sayın Varlı…

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Yılankale ve Anavarza Kalesi Adana’nın iki önemli turizm merkezlerindendir. Buralar şu anda, ne yazık ki, turistlerimizin rahatça ziyaret edebileceği, rahatça gezebileceği bir ortama getirilememiştir. Buraların ihtiyacını karşılayacak ödeneği ayırıp buraları ne zaman turistlerin rahat dolaşabileceği, rahat gezebileceği bir alan hâline getireceksiniz? Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Varlı.

Sayın Paksoy

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Kahramanmaraş ilimiz kültürel dokusu, doğal güzellikleri ve tarihî yapısıyla ülkemizin önde gelen illerinden biridir. Ancak yatırım olarak 2008 yılında herhangi bir ödenek ayrılmış görünmemektedir. 2009 yılı için planlanan bir çalışmanız olacak mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Paksoy.

Soru sorma işlemi tamamlanmıştır.

Sayın Bakan, buyurun.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim arkadaşlar, hem konuşan arkadaşlarımıza grup adına ve kişisel olarak hem de soru soran arkadaşlarımıza.

Şimdi, Sayın Öztürk, galiba ilk soruda, hazine mülkiyetinde yeterli arazi yoksa, orman sayılan yerlerden tahsiste bulunacağımızı söyledi. Aslında onun bir ön şartı daha var. Hâlen kanunda olduğu için biz burada yeniden zikretmedik ama maddenin bütünü okuduğunuz zaman çıkıyor. Biz gelişigüzel, orman sayılan yerleri hazine mülkiyetinde yeterli alan bulunmadığı zaman tahsis etmiyoruz. Maddenin asıl başlığı şöyle: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm merkezlerinde Bakanlığın talebi üzerine imar planları yapılmış ve turizme ayrılmış yerlerdeki taşınmaz mallardan… Yani bir ön şartı daha var. Orada, kültür ve turizm koruma gelişim bölgesi olacak, turizm merkezi olacak veya ve Bakanlığın talebi üzerine imar planları yapılmış ve turizme ayrılmış yerler olacak. Bu alanlarda hazine mülkiyetinde yeterli alan yoksa, orman sayılan yerlerden tahsise geçiyoruz. Yoksa, gelişigüzel, herhangi bir orman sayılan yeri tahsise geçmiyoruz.

İkincisi, Anayasa Mahkemesi de… Bir arkadaşımız, 2002 günlü kararında Anayasa Mahkemesinin, hangi hizmetler için orman sayılan yerlerin tahsis edileceğini tadat ettiğini; bunun karayolları, telefon, elektrik, su, gaz, petrol, boru isale hatları, savunma tesisleri gibi, sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerine ilişkin bina ve tesisler olduğunu ve bu durum karşısında artık ormandan bir turizm tesisi tahsisi yapılamayacağını söyledi. Anayasa Mahkemesinin kararını okursanız eğer bu yorumun haklı olmadığını, açıkça Anayasa Mahkemesini zikrettiğini görürsünüz. Bu konuyu iyi niyetle irdeleyen bütün arkadaşlarımdan mahkeme kararını dikkatlice okumalarını çok rica ediyorum. Diyor ki: “Önemli olan husus, bu hizmetlere ilişkin bina ve tesislerin Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasındaki kamu yararının orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirmesidir. Bu çerçevede, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde turizm yatırımları için de Devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebileceği kuşkusuzdur.” Anayasa Mahkemesi kararı söylüyor ve yine devamında: “… turizmin teşvik edilmesinde kamu yararı bulunduğu ve zorunlu olduğu ölçüde devlet orman alanlarının turizme tahsisinin gerektiği yadsınamaz…” Anayasa Mahkemesi kararını okuduğumuz zaman bu yorumların, bu kaygıların ve bu değerlendirmelerin çok da doğru olmadığı gözüküyor.

Arkadaşlarım Adana’yla ilgili ve Kahramanmaraş’la ilgili sorular yönelttiler. Bizim de bütün çabamız zaten, Türkiye’nin mümkün olduğu kadar tarihsel ve kültür varlıklarını da ortaya çıkarmaya çalışmak ve bu tarihsel ve kültür varlıklarını da turizmin hizmetine sunabilmek. Yakında ben bu dönem içinde Mardin’e, Urfa’ya ve birçok yere gidebildim ama Kahramanmaraş’ta, örneğin, henüz bir değerlendirme yapma şansım olmadı, yakın bir gelecekte onu gerçekleştireceğim. Kahramanmaraş, bazı ürünlerini uluslararası piyasaya çıkarmayı başarmış bir ilimiz. Böylece önemli bir potansiyeli taşıdığını herkese kabul ettirmiş bulunan bir ilimiz. Elbette oradaki, kendiliğinden yaptığı bu tanıtımı destelemek ve bir marka kent hâline getirmek bizim için asli görevlerden birisidir.

Aynı şekilde, Anavarza Kalesi’nin önemini biliyorum ama ne yazık ki Bakanlığımızın imkânları bütün bu ören yerlerinin, bütün bu tarihsel merkezlerin hak ettiği ölçülerde -ki hak ettiğini çok kabul ediyorum- ve kısa bir süre içinde ortaya çıkarılması, restorasyonunun tamamlanması ve bizim insanımızın, dünya insanının hizmetine sunulması konusunda henüz imkân vermiyor. Ama elimizden geldiği kadar kaynakları doğru kullanmaya çalışarak ve bu yasa gibi vesilelerle yeni kaynaklar da üretmeye çalışarak, herhangi bir savurganlıktan özenle sakınmaya çalışarak, tarihsel mekânları ve doğal güzellikleri turizmin hizmetine sunmak konusunda bir gayreti hep birlikte paylaşıyoruz.

Geçen defa da söyledim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuya eleştirel yaklaşan arkadaşlarımızın da bizim de ortak çabamız, turizmin, doğayı tahrip etmeden, tarihi tahrip etmeden, insanımız için yararlı, ülkemiz için yararlı bir sektör hâline dönüştürülmesidir. Büyük bir dikkatle bunu yapmaya çalışıyoruz.

“Birçok konu vardı turizmin beklediği ama bu gündeme geldi.” dedi bir arkadaşımız. Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı var ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra bize verilmiş bir süre var ve bundan sonra Türkiye’de durmuş bulunan bir turizm yatırımları tablosuyla karşı karşıyayız. O yüzden, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu süre içinde bizim de bu düzenlemeyi yapmamız gerekiyor ve bir kez daha altını çizerek söylüyorum: Anayasa Mahkemesinin kararı bizim tarafımızdan ve bütün bu konuda danışmamız gereken çevreler tarafından dikkatlice okunmuştur, altı çizilmiştir. Burada, her arkadaşımızın uyarısını tekrar dikkatle değerlendirmeye hazırız ama Anayasa Mahkemesi kararının gerekçelerine ve Türkiye’nin gerçeklerine uygun ve Türkiye’nin yararına uygun bir yasa çıkarma faaliyeti içindeyiz.

Arz ederim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Madde üzerinde soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde üzerinde dört adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı (1/551) esas numaralı Tasarının Çerçeve 2 nci maddesi ile düzenlenen 2634 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinin ikinci paragrafının (a) bendinde yer alan “%1’ini” ibaresinin “binde 5’ini” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Elitaş

Mehmet Nil Hıdır

Mehmet Şandır

 

Kayseri

Muğla

Mersin

 

Nuri Uslu

Ramazan Başak

Abdulkerim Aydemir

 

Uşak

Şanlıurfa

Ağrı

 

 

Abdurrahman Arıcı

 

 

 

Antalya

 

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı kanun tasarısının 2’nci maddesinin “Bu kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;” başlığı altındaki c fıkrasında 3 katının 5 olarak değiştirilmesini devamla, ancak Golf, futbol sahası, voleybol, basketbol ve hentbol sahaları için 3 katı kadar ibaresinin madde metnine eklenmesini talep ederiz.

 

R. Kerim Özkan

Turgut Dibek

Osman Kaptan

 

Burdur

Kırklareli

Antalya

 

Şevket Köse

 

Mevlüt Coşkuner

 

Adıyaman

 

Isparta

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin;

A fıkrasının 1'inci paragrafındaki "kapanan yollar ve yol fazlasının resen tescili" ibaresinin metinden çıkarılmasını,

A fıkrasının 2'nci paragrafının a bendindeki "Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin %1'ini geçemez" hükmünün % 0,5'ini geçemez olarak değiştirilmesini,

C fıkrasındaki "2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın" hükmünün "2886 ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunları hükümlerine bağlı ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olarak” şeklinde değiştirilmesini,

D fıkrasındaki "Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere" yerine “Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilerle yabancı ortaklı tüzel kişilere" olarak düzenlenmesini arz ve teklif ederim.

 

Mustafa Enöz

Prof. Dr. Abdülkadir Akcan

Hasan Çalış

 

Manisa

Afyonkarahisar

Karaman

 

Necati Özensoy

 

Rıdvan Yalçın

 

Bursa

 

Ordu

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı "Turizm Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı" sının çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Harun Öztürk

                                                                                                                    İzmir

"Madde 2 - 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendi ile (C) ve (D) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(1) Hazineye ait olan yerler Maliye Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir. Hazine adına tescili yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle, kapanan yollar ve yol fazlarının resen tescili, talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içinde tamamlanır.

Bakanlığa yapılacak tahsislerle ilgili olarak;

a) Sağlık turizmine yönelik fizik tedavi tesisi veya rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı tesisler yapılabilmesi için iklimsel ve çevresel zorunluluk bulunan,

b) Termal turizmine yönelik jeotermal kaynakları bulunan,

c) Kış turizmi kapsamında uygun yapı ve tesislerin yapılabileceği yeterli pist uzunluğunu ve gerekli rakımı sağlayan,

d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal turizm ve benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği çevresel ve sosyal anlamda imkân sağlayan,

yerlerin orman alanı içinde kalması, söz konusu yerlerin başka koşul aranmadan turizm amacıyla tahsis edilebileceği anlamına gelmez. Bu yerlerin turizm amacıyla tahsis edilebilmesi için turizm alanı veya bölgesi ilan edilen yerler kapsamında olması, orman olarak muhafaza edilmesinden daha üstün bir kamu yararının bulunması, daha önce ormandan yapılmış tahsis alanlarından yatırımı henüz başlamamış alan bulunmaması ve amenajman planlarında gerekli değişikliklerin yapılması koşulları aranır. Bu koşulların varlığı hâlinde söz konusu yerler talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içerisinde Çevre ve Orman Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir.

Bu Kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;

a) Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin % 0,5’ini geçemez.

b) Yapılaşmaya esas inşaat hakkı, ormanın en zayıf yerinde ve toplu olmak üzere yüzde 6'yı geçemez.

c) Turizm yatırımı için tahsis edilen orman alanının üç katı kadar alanın ağaçlandırma bedeli ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım bedeli, yatırımcı tarafından Orman Genel Müdürlüğü hesabına, doğrudan belirtilen ağaçlandırma ve bakım işlerinde kullanılmak şartıyla yılı içinde bir taraftan gelir diğer taraftan ödenek kaydedilir. Belirtilen bedelin yatırılmadığının tespiti hâlinde, yatırımcıya turizm yatırımı veya işletmesi belgesi verilmez.

C. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından genel hükümlere göre sonuçlandırılır.

D. Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazları (C) fıkrası uyarınca tespit edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmazlar üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde, alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından yapılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Söz istemi var mı?

Gerekçeyi mi okutalım Sayın Öztürk?

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Çerçeve 2 nci maddenin anayasaya aykırı olduğu düşünülmektedir. İşbu değişiklik önergesi ile tasarının anayasaya aykırılıkları giderilmeye çalışılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin;

A fıkrasının 1’inci paragrafındaki “kapanan yollar ve yol fazlasının resen tescili” ibaresinin metinden çıkarılmasını,

A fıkrasının 2’nci paragrafının a bendindeki “Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin yüzde 1’ini geçemez” hükmünün yüzde 0,5’ini geçemez olarak değiştirilmesini,

C fıkrasındaki “2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın” hükmünün “2886 ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunları hükümlerine bağlı ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olarak” şeklinde  değiştirilmesini,

D fıkrasındaki “Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere” yerine  “Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilerle yabancı ortaklı tüzel kişilere” olarak düzenlemesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Mustafa Enöz (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Söz istemi var mı?

Buyurun Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı tasarının 2’nci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili Hükûmetin ve Komisyonun katılmaması nedeniyle açıklama gereği için huzurlarınızda bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olduğumuz tasarının genel gerekçesinde “…sektörde faaliyette bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişilere kamu imkânlarını uygulanan mevzuat çerçevesi içerisinde sunmaktadır.” denmektedir. Bunu tasarının geneli hakkında şahsım adına konuşma yaparken de ifade etmiştim.

Uygulanmakta olan mevzuat Kamu İhale Kanunu ve kanunları, tahsis edeceğimiz arazi orman arazisiyse orman arazilerinin sevk ve idaresine yönelik işlemleri hukuk devleti olan ülkemizde, devletimizde kanunla tanımlayacağımız için, bu işleri tanımlayan bir kanun. Eğer bu tasarının 2’nci maddesinin (C) paragrafındaki “Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı…” ilkelerini bu saydığım üç kanun sağlamıyorsa o zaman bu kanun tasarısını görüşmeden önce Kamu İhale Kanunları ile Orman Kanunu’nu getirip tasarının 2’nci maddesinin (C) fıkrasında ifade edilen saydamlık, eşitlik, kamu kaynaklarının kullanılmasında hakkaniyetin sağlanmasını sağlayacak doğrultuda düzenleyelim, ondan sonra bu kanun tasarısını görüşelim. Mevcut Kamu İhale Kanunları şeffaflığı sağlamıyor mu?

En son çıkan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nu burada, Mecliste, şimdi AKP sıralarında oturan en az 40-50 milletvekilinin katkısıyla, iştirakiyle ve onların oylarıyla kabul ettik. Onlar muhalefetteydi ve bu söylediğim ilkeler adına bu arkadaşlarımız Türkiye için çok hayırlı bir kanun çıkardığımızı ifade ettiler. İfadeleri de tutanaklarda mevcut. Şimdi biz bu kanunların neyine güvenmiyoruz da, şeffaflık ilkesini, üç bakanlığın bürokratının kendi süzgeçlerini de işin içine katarak sağlayacağı ilkeler doğrultusunda tahsisi öngörüyoruz? Bütün bunları iyi değerlendirmek durumundayız.

Değerli milletvekilleri, bugün haber portallarına bir haber düştü: “Yarın Vladimir Putin görevi bırakıyor. Bırakmadan önce bugün şok bir imza attı.” diye. Stratejik önemi olan işlerde yabancılara asla ne inceleme ne araştırma ne yatırım yapma hakkı tanımayan bir kanunu imzalayarak yarın görevi teslim edecek. Topraklarımız da çok kıymetli, bizim için stratejik. Bu itibarla, yabancılara arazileri tahsis edelim, ama gidip dünyanın hiçbir yerinde -başka ülkeler için biz yabancı durumundayız- Türkiye’de kurduğumuz bir şirket aracılığıyla yatırım yapamayız. Gidin yapın! Yapamazsınız. Ancak, o ülkede kurmuş olduğunuz bir şirket varsa, yani siz örneğin Almanya için yabancısınız, siz, Almanya için yabancı olmanız nedeniyle, Türkiye’de kurduğunuz bir şirket aracılığıyla yatırım yapamazsınız, fakat orada kuracağınız bir şirketle yatırım yaparsınız. Biz de diyoruz ki bu önergemizle: Yabancı uyrukluların kuracakları şirketler veya onların ortak olduğu şirketlere arazi tahsisi yapalım. Yapalım, turizmde genişlemeyi sağlayalım. Bizim önerimiz, yabancılara doğrudan doğruya bu tahsisin yapılmasının doğru olmayacağı. Niçin? Yabancıların yurt dışında kurmuş olduğu şirketler gelir buraya, arazi tahsisi alırlar, yurt dışında kurmuş olduğu turizm şirketleri aracılığıyla parasını oradan tahsil etmek üzere turisti Türkiye’ye getirirler, burada güneşten, denizden faydalandırır, giderken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akcan, devam edin.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) -  Türk turizminin genel yapısı her şey dâhil sistemi olduğu için, otele iner, otelden çıkar gider süresi bittiğinde. Karşılıklı vergilerin önlenmesine dair bir  anlaşma da imzalanmışsa eğer ülkenizle o ülke arasında… Para orada toplandı, her şey orada, vergi de orada, Türkiye'de sadece asgari ücretli işçileri kullanarak hizmet alımından yararlanırlar, benim kaynaklarımı bu şekilde kullanmış olurlar. Eğer Türkiye'de yabancıların kurduğu şirketler, Türkiye'de kurulmuş şirketler esas alınırsa, burada vergilendirilecek, kaynaklar burada kalacaktır.

Bu itibarla, önergemizde en önemli husus bu. Daha başka önergelerde de her ilin kendi bünyesindeki orman varlığının yüzde 1’inden fazlasının tahsis edilemeyeceği hükmü yarı yarıya azaltılıyor, benim önergemde de bu vardı, bunu aşağı çekmek gerektiği düşüncesiyle bu önerge verilmiştir.

Önergemize desteğinizi bekler, yüce heyetinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akcan.

Önergeyi oylarınıza…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN - … sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı kanun tasarısının 2’nci maddesinin “Bu kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;” başlığı altındaki c fıkrasında 3 katının 5 olarak değiştirilmesini devamla, ancak Golf, futbol sahası, voleybol, basketbol ve hentbol sahaları için 3 katı kadar ibaresinin madde metnine eklenmesini talep ederiz.

                                                                                        R. Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

KÜLTÜR TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz.

Bir de izin verirseniz, bir cümleyle, biraz önceki önergeyle ilgili bir bilgi vermek istiyorum.

Biz, bir önceki önergenin konusu olan alanlarda maddede sadece yazım düzeltmesi yaptık, yani ne “Türk ve yabancı uyruklular” kavramını biz getirdik ne de “belli İhale ve Orman Yasası’ndan muaf olma” hükmünü biz getirdik, bunların hiçbirini yeni getirmedik, hepsi Kanun’da var. Bir yanlış anlaşılma olmasın.

Bu önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önerge üzerinde söz isteyen var mı?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Önergemize Sayın Bakan ve Komisyon katılmadı ama siz değerli milletvekillerinin katılacağını zannediyorum. Şöyle ki, değerli arkadaşlarım, bu yasa Komisyona geldiğinde “Tahsis edilen alanlar için, kesilecek her ağaç için mahallinde iki ağaç veyahut da ağaç dikilecek yer yoksa orman dairesinin göstereceği herhangi bir alanda 4 misli ağaç dikilir.” deniyordu. Yani “ağaç dikiyoruz” ibaresi yanlış, fidan dikiyoruz. Keseceğimiz ağaçlar yüz yıllık, iki yüz yıllık, asırlık ağaçlar, doğa güzeli, birer abide eseri. O ağaçlar yerine fidan dikeceğiz. Bu fidanlar bir aylık, iki aylık fidanlar. Biz dedik ki Komisyonumuza geldiğinde… Biz tali komisyonuz Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu. O Komisyonda bizim          sayısal çoğunluğumuza göre yapacağımız herhangi bir şey yok. Milliyetçi Hareket Partisiyle Cumhuriyet Halk Partisi bir önerge verdik. Bu yasa bu şekilde olmaz ancak… “Bu alanlarda 5 misli ağaç, fidan dikilir ve beş yılda bu fidanların dikimi o tahsisi kullanan işletme tarafından bakılır.” ibaresini ekledik. Ancak Bayındırlık Komisyonunda bu tekrar “üç yıl” olarak değiştirilmiş. Biz burada, ağaç kesmenin, yaş kesmenin baş kesme olduğunu biliyoruz. Komisyonunuz bu tartışmadan sonra… Televizyonlarda tartışmalar oldu. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi el ele vermiş, kesilen ağaçlar yerine ağaç dikilmesini öneriyor, bu ormanları, bu ekolojik sistemi bir daha nasıl yakalarız diye… Bizim o Komisyonda -5 biz, artı 2 de arkadaşlarımız- 7 üyeyle yapacağımız başka bir şey yoktu. Ben vatandaşlarımızı uyarıyorum burada. Ancak burada, ağaç kesilen yerlerin 2 misli anlamında, 5 misli anlamında bir önergeyle bu yasaya bir güzellik katmak istedik. Burada da golf sahalarının büyük olduğu, hentbol sahalarının büyük olduğu, voleybol sahalarının büyük olduğu, bunların 5 misli alanlara orman dikilemeyeceği öneriliyor. Tamam, biz onları kabul ediyoruz. Onlar 3 misli olarak kalsın ama turizm anlamında, bina anlamında tahsis edilen yerlerin en az 5 misli bir orman alanına ilgili işletme fidan dikecek, ağaç dikmeyecek. Bu fidanları öyle çok fidanlar da değil; 3 lira, 5 lira. Beş yıllık bakımını da üstlenerek Orman Genel Müdürlüğüne parasını yatıracak ve bunu yaptığı sürece o turizm tahsisiyle ilgili işletme ruhsatı verilecek. Önergemiz bu mealdedir. Yani, bu kesilecek yerlerdeki her ağaç… Biliyorsunuz öyle ağaçlar vardır bölgelerde, gerçekten bir abidedir ama turizme gereklidir, istihdam yaratmak istiyoruz, turizmi geliştirmek istiyoruz, bu ağacın kesilmesi gerekiyor. O ağaç binlerce fidan demek. Yıllara meydan okumuş, doğaya meydan okumuş, o taşın arasından çıkmış bir filiz asırlık ağaç olmuş. O ağacı koruyamıyoruz, tesis için kesiyoruz ama onun karşılığında da orman idaresinin göstereceği alanlarda 5 misli bir fidan dikim sahası… Bunun çok büyük bir maliyeti yok. Önergemiz bu yöndedir.

Biz, orman alanlarının artırılmasından yanayız. Sizler de çevrecisiniz, sizler de ağacı seviyorsunuz, sizler de yeşili seviyorsunuz, bizler de ağacı seviyoruz, bizler de yeşili seviyoruz. Amacımız bu cennet vatana, tekrar bu kaybettiğimiz güzellikler geri gelmez ama ona muadil ağaçlandırma alanlarını tahsis edelim istiyoruz. O tartışmalarda gerçekten bizler sanki çevreci değiliz, yeşili sevmiyoruz, ağacı sevmiyoruz gibi bir algılama oluşturuldu ama bu Parlamento düzeyinde oyunuz kadar konuşuyorsunuz. Yani, aslanın kedi tarafından boğulduğu yer burası çünkü oyumuz kadar konuşuyoruz. Bunu sizlere söylemiyorum, vatandaşlarımıza söylüyorum. Onun için, bu önergemizin siz değerli milletvekilleri tarafından kabul edilmesini öneriyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı (1/551) esas numaralı Tasarının Çerçeve 2 nci maddesi ile düzenlenen 2634 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinin ikinci paragrafının (a) bendinde yer alan “%1’ini” ibaresinin “binde 5’ini” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutuyoruz efendim?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Değişiklikle il genelinde tahsis edilebilecek alanların azami sınırının düşürülerek, tahsis edilebilecek orman alanlarının daha fazla daraltılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, maddeyi oylamadan önce Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, 2’nci maddenin (C) bendinde “ile” kelimesinin virgülle değiştirilmesi, redaksiyon noktasında bir talebimiz var.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Tutanaklara geçti efendim.

2’nci maddeyi kabul edilen önerge ve Komisyon tarafından yapılan düzeltme doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- 2634 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 10- Belgeli işletmelerin uygulayacakları fiyat tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler Bakanlıkça belirlenir."

BAŞKAN – Madde üzerine gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Fevzi Topuz’a aittir.

Buyurun Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, doğal, kültürel ve tarihî özellikleri nedeniyle çekim merkezi olan alanlarda turizmin gelişmesi, bölge ve ülke ekonomisine önemli katkılar getirmektedir. Ancak, bu gelişme, çoğu zaman, kısa vadede çok gelir getirme anlayışı ile turistik çekiciliği oluşturan unsurların korunması amacına ters düşmektedir. Ülkemiz doğal kaynakları turizm sektörünün hizmetine sunulurken koruma-kullanma dengesinin kullanma lehine bozulduğu ve birçok turistik yörenin, doğal çevrenin fiziki ve doğal altyapı eşiklerinin aşıldığı yaşanarak görülmektedir. Turizm sektöründeki gelişmenin ne yazık ki yatak sayısı ile ilişkilendirildiği ve başlangıçta hazırlanan fiziki plan ve kararların büyük ölçüde yatak sayısında artış sağlayacak bir şekilde revize edildiği bilinmektedir. Yaşanan bu planlı değişiklik taşıma kapasitelerini zorlamakta ve doğal çevrenin bozulmasına neden olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, tarih, kültür, doğal çevre değerlerini dikkate almayan bir turizm anlayışı, kendisini ortaya çıkaran bu değerlerin ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Sürdürülebilir turizm kalkınması, doğal çevrenin, tarihî ve kültürel değerleri korunmasıyla sağlanabilmektedir. Ancak, bugün ortaya konulan uygulamalar, ülkemizin ormanlarının, yaylalarının, kıyıların, zengin tarih ve kültürel mirasımızın her geçen gün bir parçasının yok edilmesine neden olmaktadır.

Sayıştay Başkanlığının “Kıyıların Kullanımının Planlanması ve Denetimi” başlıklı 3/10/2006 tarihli raporunda görüleceği üzere “Yapılaşmalar kıyı bölgelerimizde olanca hızıyla devam etmekte, kıyı kesimlerimiz çarpık kentleşme ve ikinci konut alanlarıyla betonlaşmakta, ormanlarımız yanmakta, yangınlar da çevre kalitesini bozmaktadır.” denilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmeti, bu olupbiteni sadece izlemekle yetinmektedir. Örneğin, 22’nci Dönemde orman yangınları hakkında verilen araştırma önergesinin işleme alınmaması buna örnektir. Kamuoyunun tepkisini ölçmek üzere geçen dönem kamuoyuna servis edilen Kıyı Yasası’nın, kıyı dolgu alanı ve su alanında imar planı kararı ile neredeyse her türlü kullanım için yatırımcıya teslim edilme girişimleri, söz konusu tasarının Sayıştay Başkanlığının uyarılarına karşın aynı niyetle yakında önümüze getirileceği aşikârdır. 4916 sayılı Yasa ile kimi turizm tesislerinin plan dışı uygulamalarının yasal hâle getirilmesi; ülke turizmine sağladığı katma değeri tartışmasız olan, ancak yerel yönetimler ve turizm kuruluşlarınca taşıma kapasitesinin dolduğu uyarıları; 85 bin yatağa sahip Bodrum’a dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç tarafından 100 bin yatak daha önerilmesi; turizm bölgelerinde, kıyılarda, orman alanlarında, sit alanlarında, meralarda, birinci sınıf tarım arazilerinde, ilgili kuruluşların uygun görüşlerine başvurmaksızın, hatta ÇED raporuna dahi gerek duyulmadan her türlü madencilik faaliyetlerine açılması; tasarı ile ormanların yüzde 1’inin turizme tahsis edilmesi ve ormanlarda gerçekleştirilecek yapılaşma oranının kent merkezlerindeki gibi yüzde 30’a yükseltilmesi, AKP Hükûmetini anlatmakta, turizme bakış açısını ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, her türlü doğal kaynağın koruma-kullanma dengesi gözetilmeksizin aşırı ve dengesiz kullanımının ortaya çıkardığı çevre sorunları, insanlar dâhil tüm canlıları tehdit etmektedir. Üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının televizyon ekranlarına ve gazete sayfalarına yansıyan bilimsel veri ve belgelerinden duyuyor ve görüyoruz. Oysa doğal kaynakların kullanımda kullanma ve koruma dengesinin sağlandığı, doğal ve kültürel çevrenin korunduğu ölçüde turizm sektörünün de var olmaya devam edeceğini hâlâ anlamadığımız ve AKP Hükûmetinin anlayamadığı anlaşılmaktadır. Ne yazık ki, kısa vadede çok kâr etme anlayışının ortaya koyduğu politika, turizmin sürdürülebilirliğini tehlikeye atmaktadır. Zira, sürdürülebilir turizm ve yaşatılan çevre politikalarının ve stratejilerinin bilimsel doğrularla desteklenmesinin ötesinde bu doğruların yaşama geçmesi için güçlü bir iradeye ve turizm ahlak anlayışına gerek vardır.

Bugün görülmektedir ki ormanlar, kıyılar ve sit alanları, yaylalar, sulak alanlar, tarım arazileri gibi doğal varlıklarımız, işgal eden ve amacı dışında kullanan ve tahrip edenlerden korunacağına, plansız kullananlar, aşırı kullananlar ya da tahrip edenler lehine çıkarılan yasal düzenlemelerle ne yazık ki yok edilmekte ve önlem alınamamaktadır.

AKP Hükûmetinin bugün her ne kadar orman arazilerinin turizm yatırımlarına tahsisinde kamu yararı bulunduğu düşünülebilirse de, ormanların orman olarak korunmasındaki kamu yararının daha öncelikli, üstün nitelikte olduğu açıktır.

Anayasa Mahkemesinin kararlarına karşı ülkemizin ulusal değerlerine dayatılan bu tasarı, ormanlarımızın, yaylalarımızın, kıyılarımızın ve diğer doğal varlıklarımızın daha da tahrip ve talan edilmesinin önünü açacaktır.

Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinde değişiklik yapan tasarıda “Belgeli işletmelerin uygulayacakları fiyat tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler Bakanlıkça belirlenir." denilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, tasarının bu maddesini değerlendirmeden önce bu maddeyle doğrudan ilgili olduğunu düşündüğüm bazı uygulamaları sizlerle paylaşmak istiyorum: Bunlardan biri, bugün uygulanmakta olan “her şey dâhil” sisteminin uygulanması. Bir diğeri, yabancıların satın aldıkları evleri gizlici kiraya vermeleri. Üçüncüsü ise, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu olaya bakışıdır. Kendinden başka kırk dokuz sektöre iş alanı yaratan turizm sektörünün “her şey dâhil” uygulaması, üzülerek söylemek gerekir ki, birçok iş yeri ve işletmenin kapanmasına ve işsizliğe neden olmuştur. Ülke turizmine etkileri ve sonuçları düşünülmeden uygulamaya sokulan “her şey dâhil” sistemin otellerde doluluk oranlarını yükselttiğini ancak sayısal anlamdaki bu artışın turizm gelirlerine yansımadığı bilinmektedir. Son yıllarda turist sayısı artarken kişi başına gelir azalıyor. “Türkiye, fakir turist cenneti” başlığıyla yer alan haberler, ilgililerin bu konudaki şikâyetleri ulusal basınımızdan eksik olmamaktadır. Bunun dışında, yabancıların Türkiye’de aldıkları evlere ülkelerinden turist gönderdikleri ve parayı kendi ülkelerinde tahsil ederek vergi kaçırdıkları ulusal basınımızda yer almaya devam etmektedir.

AKP Hükûmetinin izlediği bu yanlış politika ve stratejinin ortaya çıkardığı gerçek, Antalya’da ve Muğla’da yüzlerce tesisin satışa çıkarılması olmuştur. Turizm bölgelerinde mayıs ve haziran aylarında oteller 2-3 dolara turizm rehberleri tarafından pazarlanmaktadır. Hatta kimi tesisler, otelleri bedava müşterilere vererek içki satışına umut bağlamaktadır. Görüleceği üzere, turizm sektörü serbest piyasa anlayışına fiilen terk ve teslim edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, eşsiz doğal güzelliğe sahip ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı otellerimizin 2-3 euroya günlük maliyetle satılmasına göz yumarken serbest piyasa ekonomisi yaklaşımıyla uluslararası sözleşmelerde taraf olduğumuz sosyal turizm anlayışına ters düşmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Muğla’nın Güllük Körfezi’nde koruma altındaki Halep çamları bulunan Pina Yarımadası’nda tatil köyü yapacak olan MNG firmasının kendisine tahsis ettiği 85 dönümlük orman arazisi dışında denizi toprak ve cürufla doldurmasına tanık olmuşuzdur. Kaçak dolgunun ardından şirket, Güllük Limanı Başkanlığınca 10 bin YTL, Milas Kaymakamlığınca 11.500, Muğla İl Özel İdaresince de 25 bin YTL’lik para cezasına çarptırılmıştır. “Denizi doldurduk ceza bekliyoruz.” açıklaması yapan şirket yetkilileri, 23 Mart 2008 tarihinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Topuz.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkan.

…Doğan Haber Ajansı: “Şu anda denizi doldurmak için iznimiz yok. Ancak ocak ayının başlarında Bodrum Liman Başkanlığı başta olmak üzere yedi bakanlığa -denizi doldurduk ve- iskele yapmak için projelerimizi yollayıp gerekli izinleri almaya çalışıyoruz. On gün içinde tüm yasal izinleri almış oluruz.”

Değerli arkadaşlarım, yine bu tarihten sonra, dün itibarıyla, bugün medyada da görüleceği üzere “İzin almadı ama doldurdu”yu kaldırmadık. Ancak bu yapılan çevre katliamında kimlerden destek alındığı ve 5 Mayıs 2008 tarihli kamuoyuna geçtiği, haberlerde öğrenilmiştir. Bu yarımadanın, firma tarafından yapılan bu dolgunun izin alacağını bilmiş ki dün itibarıyla bu bölgenin izni Turizm Bakanlığı tarafından imzalanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, turizme bakış açımız “Önce yap sonradan izin alırız.” anlayışıyla devam ettiği müddetçe bu ülkede ne orman kalır ne bir şey.

Değerli Başkan, bu kanun tasarısının geri çekilmesi ümidiyle yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Topuz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Ali Torlak.

Buyurun Sayın Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, yayımlandığı 1982 yılından bu yana turizm için gerekli olan konaklama ve turizmin sektörel gelişimine katkı sağlamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 7 Mayıs 2007 tarihinde iptal ettiği yasanın ve yargı kararının sonunda oluşan boşluğun ülke turizmine maliyeti ağır olmuştur. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararı doğrultusunda orman sayılan yerleri turizme kazandırmak ve iptal edilen kuralların doğuracağı hukuksal boşluğu gidermek amacıyla 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nda birtakım değişikliklerin yapılması bir zorunluluk hâline gelmiştir.

Anayasa Mahkemesinin iptalinden önce meydana gelen belirsizlikler üzerine birçok turizm tesisi tahsis ve yatırım noktasında durdurulmuştur. Dolayısıyla turizm gibi çok hassas ve uluslararası pazara hizmet sunulan sektöre bu tedirginlik büyük zarar vermiştir. Anayasa Mahkemesi iptalinden önce başlamış olan projelerin tüm tahsislerinin yeniden hayata geçirilebilmesi ülke ekonomisi için önemlidir. Turizmi Teşvik Kanunu’nu tartışırken orman arazilerinin kullanımını bu maksatla sorgulamamız lazım. Yani merkezinde insanımızın çıkarını, menfaatini, mutluluğunu, huzurunu düşünerek, öncelikli olarak ele alarak orman arazilerinin turizme tahsisi düşünülmelidir. Gelişmeyi, kalkınmayı planlarken doğal varlığı da korunması gereken bir varlık olarak ele alıp bunu yok etmeden koruyarak gelecek nesillere taşımalıyız. Sürdürülebilir kalkınmanın genel hatlarıyla açıklaması budur ve bu uygulamanın yasa koyucu olarak yüce Meclisin görevi olduğu kanaatindeyim.

Bugün üzerinde görüşmeler yaptığımız yasa tasarısının 3’üncü maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 2634 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesine değişiklik getirmektedir. Bu değişiklikle “Belgeli işletmelerin uygulayacakları fiyat tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler Bakanlıkça belirlenir.” denilmektedir. Maddenin önceki hâlinde ise uygulanacak tarifelerin her yılın temmuz ayı sonuna kadar Bakanlığa gönderilme zorunluluğu ile belirlenmiş esaslara göre hazırlanmamış tarifelerin uygulanamayacağı konusunda bağlayıcı ve önleyici hükümler bulunmaktadır. Serbest piyasa koşullarının gerektirdiği fiyat esnekliği ve serbestliğini sağlamak gerekçesiyle düzenlendiği iddia edilen bu madde, işletmeciler için şimdi Bakanlıktaki bazı makamlara mahkûm edilmek istenmektedir.

Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası’nın Anayasa Mahkemesince iptal gerekçesi içinde yer almayan bu maddenin tasarıya koyulmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Anayasa Mahkemesinin söz konusu Yasa’nın iptalini içeren 7 Mayıs 2007 tarihli kararı gerekçesinde, Anayasa’nın 169’uncu maddesinde ormanların devletçe korunmasına verilen özel önem ve uzun dönemdeki yaşamsal kamu yararı karşısında ormanların orman olarak korunmasında üstün kamu yararı bulunduğu ifade edilmiştir. Aynı kararda ormanların turizm amaçlı yatırımlara tahsisinin ancak üstün kamu yararı bulunması ve zorunluluk hâllerinde mümkün olabileceğine yer verilmiştir. Aksi hâlde üstün kamu yararını içermeyen ormanların hangi hâllerde turizm yatırımlarına tahsis edileceğine ilişkin hiçbir belirleme yapmayan bir düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olacağı da Anayasa Mahkemesinin kararında açık bir ifadeyle yer almıştır.

Özetle, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 10’uncu maddesinden hiç bahsedilmemiştir. Yani bu maddenin içerdiği konunun herhangi bir şekilde iptali söz konusu değildir.

Yasa’nın iptal gerekçesi olan keyfî uygulamaları önleme konusu, bu kez de tasarının görüştüğümüz maddesinde Bakanlığa keyfî uygulamalar sağlayacak niteliktedir.

Değerli milletvekilleri, Bakanlık, işletmecilerinde tamamen kendi direktiflerine göre hareket etmelerini sağlayacak düzenlemeler yapmak üzere bu tasarıya bu maddeyi eklemiştir. Turizm yatırımcısının elini kolunu bağlayacak tasarının bu maddesi aynı zamanda Bakanlığa istediğini yapma imkânı sağlayacaktır çünkü burada müdahale eden işletmecinin en önemli ve en esas konusudur. Yani onu ayakta tutacak gelirinin belirlenmesidir. Oysa maddenin önceki hâlinde yasa koyucu kuralları ve esasları açık olarak belirlemiştir. Onaylatma tarihini bile yasaya koyarak keyfiyetin önüne geçecek tedbirler almıştır. Zaten yasaların da gerekçesi bu değil midir? Yürütmeye yol gösterecek vatandaşın hangi kurallar içinde yönetileceğini belirtmektir. Bu esasları değiştirmek için, hiçbir gerekçe olmadan, sadece serbest piyasa ekonomisi koşullarını göstermek yasanın değişmesi için gerek ve yeter şart değildir, olamaz da.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet yerli yatırımcıya eziyet, yabancıya ülkeyi bilinçsizce açmak anlayışından vazgeçmelidir. Turizmden vazgeçmek mümkün değil. Ancak bu yapılacak çalışmanın neler getirebileceği, hangi turizm çeşidinin ülke menfaatlerine uygunluğu iyi araştırılmalıdır. Turizmi salt kıyı ve güneş turizmi olmaktan çıkarıp ülke sathına yaygınlaştırmak ve çeşitlendirmek için birtakım yeni yatırım imkânları açmak ve yatırımcının önündeki engelleri kaldırmak gereklidir. Aslında bu da devletin görevidir.

Tabii ki bu yatırımlar yapılırken doğal ve tarihsel çevreye uyumlu olmak ve bu alanların, özellikle de ormanların korunması bir ön şart olarak gözetilmelidir. Bölgelere uygun turizmin çeşitliliği belirlenmelidir. Bu konuda, turizmdeki özel sektör ve kamu yetkilileriyle birlikte bir program dâhilinde ortak hareket edilmelidir. Aksi durumda ekolojik dengenin bozulması kaçınılmaz olacaktır.

Değerli milletvekilleri, turizm olgusunu ciddi biçimde benimseyip yaşama geçiren gelişmiş ülkelerin kabul ettiği en önemli konu, turizm yatırımlarının denetimli ve planlı yapılmasıyla insanın kıyı ve doğayla baş başa kalmasını sağlayacak projeler gerçekleştirilmesidir. Bunu gerçekleştirirken sürdürülebilir ekolojik dengenin korunmasının hedeflenmesi çok önemli ve vazgeçilmez bir husustur. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ekolojik dengeyle birlikte düşünülmelidir. Bir yerden elde edilecek gelir, telafisi mümkün olmayan büyük zararları gelecek nesillere taşımak gibi bir talihsizliği birlikte getirebilir. Devlet, vatandaşlarının sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama ve doğal kaynaklardan yararlanma hakkını sürdürülebilir bir ekolojik dengeyi gözeterek sağlamakla yükümlüdür.

Değerli milletvekilleri, yabancı yatırımcıyı büyük bir coşkuyla ülkeye getirenler, kendi yatırımcımıza zorluk üzerine zorluk çıkarmaya devam etmektedirler. Oysa ekonomimizin temel direği olan turizm yatırımcılarımızın işletmelerine engel olmak yerine onları desteklemeli ve gelişmelerini destekleyici tedbirler alınmalıdır. Öncelik yapılacaksa yerli yatırımcıya yapılmalı, turizmde teşvik uygulanacaksa, yardım edilecekse Türk yatırımcıya verilmelidir. Önce kendi vatandaşımıza iş imkânı sağlanmalı, yabancı yatırım gelsin diye değerlerimizden vazgeçilmemelidir.

İktidar, her konuda olduğu gibi turizm konusunda da “Bacasız sanayimizi geliştirdik, hedef 23 milyon turist.” gibi hamasi sözler ve popülist politikalardan vazgeçip gerçeklerle ilgilenmelidir. Gerçekler, sadece turizmcimizin değil, sanayicimizin, tarım ve iş imkânlarıyla uğraşan yatırımcılarımızın da çektiği sıkıntılardır. Gerçekler, halkımızın sanal rakamlarla oyalanmasıdır.

Tasarı bu hâliyle kanunlaşırsa yapılacak uygulamalar şeffaflıktan uzak ve bu nedenle de kamu vicdanını yaralayacak sonuçlar doğurabilir.

Değerli milletvekilleri, tasarı içinde yer alan diğer maddelerde olduğu gibi, taşınmazların tahsisi, irtifak hakkı tesisi, bu konulardaki esaslar, haklar ve her türlü şartların belirlenmesi gibi konulara ilave olarak ücret tarifelerinin hazırlanması esaslarının da ilgili Bakanlığın tasarrufuna bırakılması, yasa hükümleri dışında ve şeffaflıktan uzaklaşmak anlamına gelmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Torlak.

D. ALİ TORLAK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, metinle, turizm yatırımcısı her iktidar döneminde Bakanlık bürokratlarının insafına kalmış konumda olacaktır. Her dönem ayrı uygulamalar gelebilecek, her dönem ayrı yatırımcılar birilerinin esiri olmaya devam edeceklerdir. Bu kapsamdaki Turizmi Teşvik Kanunu’nun 3’üncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını ve yasadaki eski şekliyle uygulamaya devam edilmesinin daha yararlı olacağını ifade etmek isterim.

Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Torlak.

AK Parti Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba.

Buyurun Sayın Açba.

AK PARTİ GRUBU ADINA SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Ak Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Turizm sektörü, Türkiye’de gerçekten en önemli sektörlerimizden biri, Türkiye ekonomisinin dinamizmi açısından en dinamik sektör ama bu dinamizmin alternatif turizm alanlarındaki yeni alanların daha çok yaygınlaştırılması ile daha da artırılmasına ihtiyaç var. Bu bağlamda, Türkiye açısından çok önemli bir potansiyel olan ve bilhassa dış dünyaya da açılabilecek, sadece iç turizm açısından değil, dış turizme de hitap edecek tarzda termal turizm kaynakları üzerinde, şu anda mevcut potansiyelimizin yeterince değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir. Ama dış pazar dikkate alındığında, yine iç pazarımız da dikkate alındığında mevcut tesislerimizin kalitesi ve su kalitesi dikkate alındığında, gerçekten, bu alan Türkiye açısından geleceğe dönük olarak turizm sektörünün dinamizmini artıracak en etkili alanlardan biridir.

Bilindiği gibi, Türkiye'nin termal kaynaklar yönünden çok ciddi bir potansiyeli vardır. Bu potansiyelde, son AK Parti dönemi içinde MTA’nın yapmış olduğu araştırmalarla, yine Turizm Bakanlığımızın yapmış olduğu araştırmalarla bu alanda tamamıyla gerekli envanter ortaya çıkarılmıştır ve mevcut kaynaklarımızın hızlı bir şekilde turizmin emrine verilmesi ve yine termal kaynaklarımızın alternatif bir şekilde, turizmin yanı sıra, ısıtma ve diğer taraftan, özellikle Türkiye’de yükselen sektör olarak nitelendirebileceğimiz teknolojik sera alanında da yoğun bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz.

Şu anda, termal turizm açısından gerçekten Türkiye’de iç pazarda ciddi bir hareketlilik olduğu gibi, dış pazar açısından çok büyük bir potansiyel vardır. Çünkü, daha önceki Turizm Bakanımızla birlikte bazı Avrupa ülkelerindeki termal tesisleri ve kaynakları incelemeye gittiğimizde gördük ki Türkiye’nin termal su kalitesi yönüyle, kalite yönünden tamamıyla Avrupa ülkelerinin önündedir. Diğer taraftan, tesis kalitesi itibarıyla tamamıyla bu ülkelerin önünde olduğu açıktır.

Diğer taraftan, Avrupa ülkelerinde, bilhassa sosyal güvenlik kurumlarının desteğiyle, bilhassa sağlık turizmine yönelik olarak ciddi anlamda bu yöne bir yöneliş söz konusudur. Tabii, sadece Avrupa’daki kaynaklar ve Avrupa’daki tesisler buna cevap verememektedir. Hatta Avrupa’daki tesislerin kalitesi düşük ve su kaynaklarının kalitesi düşüktür ve uygulanan fiyatlar da gerçekten Türkiye’deki fiyatlarla kıyaslandığında oldukça yüksek fiyatlardadır. Onun için, bilhassa dış pazar açısından Avrupa ülkelerindeki, bilhassa sosyal güvenlik kurumları desteğinde bu alanın çok iyi şekilde kavranmasına ihtiyaç vardır.

Diğer taraftan, Orta Doğu ülkelerinde de ciddi anlamda termal turizme yönelik bir yöneliş vardır. Bilhassa Körfez ülkelerinden yönelişe baktığımızda, işin seyri Macaristan’a ve Çekoslovakya’ya doğru yönlenmektedir. Ancak, Türkiye’nin mevcut kaynakları dikkate alındığında bu yönelişin yönünün değiştirilmesi de mümkündür. Bilhassa, Körfez ülkelerinin Türkiye’de hem yatırım yapması ve Türkiye’deki bu tesislerden faydalanması açısından çok ciddi bir potansiyel vardır ve bu potansiyelin kavranmasında hem Turizm Bakanlığımıza, hem de bu alanda yatırım yapan işletmecilerimize büyük görevler düşmektedir.

Şu anda, bilhassa termal turizm konusunda Türkiye’de tabii pek çok öne çıkan il vardır. Bu iller arasında en öne çıkan illerden bir tanesinin de Afyonkarahisar olduğunu ifade edebiliriz. Şu anda üç tane beş yıldızlı otel hüviyetinde ifade edebileceğim şehir merkezindeki hoteller, yine diğer ilçelerde de mevcut tesisler vardır ve bu otellerimiz şu anda sadece iç turizme değil, dış turizme de açılmışlardır. Yani, en son inşa edilen Korel Otel Hollanda’yla yapılan, sosyal güvenlik kuruluşlarıyla yapılan anlaşma çerçevesinde dış turizme açılmıştır. Yine en son, geçen, önceki hafta Almanya’yla, Alman sosyal güvenlik kurumuyla yapılan anlaşma çerçevesinde Almanya’ya açılmıştır ve nisandan itibaren hasta trafiği başlamıştır. Nisandan itibaren Hollandalı hastalar şehrimizi ziyaret etmişler ve buradaki termal tedaviden, bilhassa romatizmal tedaviden faydalanmışlar ve bundan sonra da her aya ilişkin sürekli olarak, sağlık turizmine yönelik olarak hızlı bir akımın olduğunu açıkça ifade edebiliriz. Bunun her geçen gün gittikçe artacak bir şekilde olduğunu da yine ilave etmemiz gerekir.

Tabii bir taraftan ülke çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor. Turizmdeki çeşitliliğin yanı sıra bir de ülke çeşitlendirmesine ihtiyaç var. Örneğin Afyonkarahisar’da yapılan yatırımlar arasında, bilhassa termal alanda golf termal ilk defa Afyonkarahisar’da hayata geçmektedir. Bu yaz, bu ay sonunda fiilen yatırımı başlayacaktır, Katar-Türk ortaklığıyla bir golf termal, sekiz delikli bir golf termal yatırımı başlayacak ve iki yıl sonunda neticelenecektir.

Bunun yanı sıra Hollandalı yatırımcılarla yaptığımız zirveler sonucunda şu ana kadar bu alanda da ciddi mesafeler kat ettik. Bizzat hastaları gönderdikleri gibi sosyal güvenlik kurumları, oradaki bazı sosyal güvenlik kurumlarıyla yine Afyonkarahisar’daki bazı yatırımcılar arasında ortak yatırım kararı alınmıştır. Hollandalılar bilhassa fiziksel engellilerle ilgili olarak, yine romatizmal hastalıklar, geriatri boyutunda yine bu hizmetleri almak üzere ortak bir yatırım, 36 milyon avroluk bir yatırım yapma peşindedirler.

Tabii bunun yanı sıra diğer yerli yatırımcılarımız bilhassa, hızlı bir şekilde, bilhassa sosyal güvenlik kurumlarını dikkate alarak ve Orta Doğu’daki mevcut potansiyeli dikkate alarak yeni yatırımlarını devam ettirmektedirler. Tabii bu alanda Turizm Bakanlığımıza da büyük görevler düşmektedir çünkü sadece termal turizmin olması tek başına yeterli değildir. Her ilde, mevcut diğer alternatif turizm kaynaklarının da -ne yapılması lazım- devreye sokulması lazım ki ilimizde de özellikle Frigya döneminden kalan tarihî doku ve yine Sandıklı yakınlarında bulunan “Türkiye'nin ikinci büyük kanyonu” dediğimiz Tokalı Kanyonu’nun da termal turizmle birlikte entegre olduğu bir ortamda şüphesiz buradaki atmosfer daha hızlı bir şekilde gelişebilecektir.

Tabii, bir de sıcak suyun özellikle teknolojik seralarda kullanımı konusunda ciddi anlamda Afyonkarahisar’ımızın da hızlı adımlar attığının altını çizmemiz mümkündür. Seraların genelde nerelerde yoğunlaştığını hepimiz biliyoruz ama termale dayalı sera yapıldığı takdirde, buradaki potansiyel ve uluslararası alanda rekabet edebilme açısından gerçekten yüksek bir potansiyel vardır -rekabette bir numara olabiliyoruz böyle bir kaynağı kullanmak suretiyle- ve bununla ilgili, şehrimizde özellikle üç ayrı havzada teknolojik serayla ilgili yatırımlar başlamıştır. Tabii, termale dayalı en büyük teknolojik seranın Dikili’de olduğunu hepimiz biliyoruz, Agrobay’ın yaptığı üretim. Tabii, bu üretimin daha büyüğü şu anda Afyon Sandıklı’da yapılmaktadır. Yine buna benzer iki yatırım alanı da şu anda yatırıma açılmaktadır.

Ancak, şunu ilave etmem gerekir. Perşembe günkü oturumda Sayın Akcan’ın kayıtlara geçen bir ifadesi vardı, burada, bu ifadede şu yer alıyordu Sandıklı’da yapılan yatırımla ilgili olarak “Tahsiste bazı yanlış kararlar verildiği...” şeklinde ve “Yatırımcının yatırımdan vazgeçtiği konusunda dilekçe verdiği…” konusunda. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Yanlış dilekçe verme söz konusu olmadığı gibi, buradaki istihdam yönünden de öngörülen rakamlar gerçek dışı rakamlar değildir iddia edildiği gibi. Şu anda, burada yapılacak yatırımın büyüklüğüyle ilgili net bilgiyi verecek olursak hedeflenen 350 bin metrekarelik bir alandır. Hazineden tahsis edilen kaynak 215 dönümlük kaynaktır ama yatırımcı kendi imkânlarıyla 95 dönümlük bir alana da sahiptir. Şu anda, 311 dönümlük bir alan fiilen yatırımcıya tahsis edilmiştir, kendi aldıklarıyla beraber. Tabii, bu alana ilave olarak yatırımcının da satın alacağı yeni alanları da ilave etmek suretiyle -hedeflemiş olduğu yatırım miktarı- 350 dönümlük bir kapalı alan hedeflemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Açba.

SAİT AÇBA (Devamla) – Tabii, burada istihdam çok denebilir. Ama istihdam açısından şunun açıkça belirtilmesi lazım: Hangi ürünü üreteceğinize bağlı. Yani domates üretiyorsanız, biber üretiyorsanız istihdam dönüm başına farklıdır. Ama burada bu yatırımcı fide üretimi yapmaktadır, fide üretimi yapacaktır. Fide üretiminde de istihdam açısından gerçekten en yoğun istihdamın olduğu seracılık alanında alan fide üretimidir ki ortalama olarak zaten 1,3 nispetinde -yani 1 dönümde- işçi çalıştırma taahhüdü vardır. Bu, Türkiye’deki standartlara da uygundur ve sektörün standartlarına da uygundur. Örneğin, Antalya’da bir işletmeyi ben yakından tanıyorum, 7 bin metrekarelik alanda sadece 30 kişi çalıştırmaktadır, 7 bin metrekarede. Dolayısıyla 300 bin metrekarede oranlarsanız daha ciddi, yüksek rakamlara çıktığı da açıktır. Dolayısıyla bu hususların kayıtlarda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAİT AÇBA (Devamla) - …düzeltilmesine ihtiyaç var diye düşünüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Açba, teşekkür ederim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Akcan.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, Sayın Sözcü ismimi zikrederek perşembe günü Genel Kurulu yanlış bilgilendirdiğimi ifade etmiştir ve kendisi benimle ilgili yanlış bilgi vermiştir. Eğer izin verirseniz açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden, lütfen yerinizden efendim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Oradan, müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Hayır efendim, yerinizden kısa bir açıklama yapın lütfen. Zaten süreyi doldurmak üzereyiz efendim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – O zaman mikrofonu açın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmaya göre buradan vermeniz lazım.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sataşma, Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Lütfen, ne fark eder ki. Bir şey fark etmiyor ki. Oradan da açıklama yapabilirsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Kürsüde sataşılana kürsüde cevap verilir.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sataşma. Tutanaklara geçmesi lazım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yanlış sizin verdiğiniz bilgi.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Elitaş, lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Düzeltme var, sataşma yok.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Düzeltme değil.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Hayır, düzeltme değil. Verdiği bilgi yanlış Sayın Açba’nın.

BAŞKAN – Düzeltme yapıyorsunuz, bir açıklama yapıyorsunuz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Düzeltme değil. Ne münasebet. Hayır efendim, ben öyle bir şey demedim, benim demediğimi dedi.

BAŞKAN – Sayın Akcan, mikrofona konuşun daha iyi efendim. Mikrofon önünüzde açık.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

BAŞKAN – Açık mikrofon efendim, açık. Mikrofonunuz açık.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu uygulamanın istisna olması lazım, kürsüden vermeniz gerekiyor sataşma sebebiyle.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba’nın, sözlerini yanlış aksettirdiği iddiasıyla konuşması

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; perşembe günü yaptığım konuşmada bir uygulamaya esas olarak bir tahsis yapıldığını, bu tahsiste istihdam düzeyi göz önüne alındığını, birinci tahsisten sonra da yatırımcının başka bir yerdeki yatırımı gerekçe göstererek belli bir süre yatırım yapamayacağı için müsaade istediğini -belli bir süre içinde işe başlama söz konusu, o sürede başlayamamaya bağlı olarak, nihayet başlamamıştır henüz yatırıma daha üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, o izne bağlı olarak başlamamıştır- izin istediğini, yatırıma başlayamadığı hâlde, birinci tahsisle ilgili yatırıma başlayamadığı hâlde ikinci bir tahsis daha yapıldığını ifade ettim ben. Tahsisten vazgeçtiği hâlde bir tahsis daha, yatırımdan vazgeçtiği hâlde bir tahsis daha yapıldığını söylemedim. Tutanaklar orada. Bu bakımdan, Sayın Açba Genel Kurulu yanlış bilgilendirmiştir.

Teknolojik sera… Fidelikler teknolojik sera değildir, fideliktir. Fidelik yapmak ayrı şey, teknolojik sera yapmak ayrı şeydir. Yatırımcıya arazi…

BAŞKAN – Sayın Akcan, çok uzadı.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bunu söylemek zorundayım Sayın Başkan.

Yatırımcıya, arazi, teknolojik sera yapacağı için tahsis edilmiştir. Teknolojik seralar, toprakta yapılan yetiştiriciliğin yapıldığı seralara göre emek yoğun değil, otomasyon yoğun seralardır, insan sayısı azaltılmıştır ve bu bakımdan kurulmuş olan seraları Türkiye'nin her tarafında, Antalya da başta olmak üzere görebiliriz.

BAŞKAN – Sayın Akcan, lütfen… Kısa bir açıklama istiyordum. Lütfen…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bu itibarla, yapılan tahsisler, kesinlikle, tahsisi yapılmak istenen insana uydurulmak suretiyle yapılmıştır.

Yüce heyeti bilgilendirmek istedim. Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Anlaşılmıştır, teşekkür ederim. Tutanaklara geçti efendim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz doldu.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Mayıs 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 19.00

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.