DÖNEM: 23                            CİLT: 19                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

98’inci Birleşim

1 Mayıs 2008 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir tarihî eserle ilgili sözlü sorusuna Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği cevaba ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

2.- Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk’ün, Yunus Emre’yi Anma Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

3.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, yasama ve denetim faaliyetlerine esas olan İç Tüzük uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

 

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/105) (S. Sayısı: 142)

2.- Düzce Milletvekili Metin Kaşıkoğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/106) (S. Sayısı: 143)

3.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/107) (S. Sayısı: 144)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216)

 

2.- Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/480) (S. Sayısı: 94)

3.- Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporları (1/551) (S. Sayısı:217)

 

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin  konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/410)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, şehitlerin kanuni mirasçılarına ve gazilere ödenen ikramiyeye ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2667)

2.- Trabzon Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlu’nun, sosyal güvenlik il müdürleri ve müdür yardımcılarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2755)

3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bir kitapla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı (7/2772)

4.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, TOKİ ihalelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/2814)

5.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, TOKİ’nin gelirlerine ve harcamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/2906)

6.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık için alınacağı iddia edilen uçak ve helikopterlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/2990)

7.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, milletvekillerinin Genel Kurul ve komisyonlardaki olumsuz davranışlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3223)

8.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, milletvekillerine tahsis edilen telefon ödeneğinin kullanımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3224)

9.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, milletvekillerine tahsis edilen telefon ödeneğinin kullanımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3225)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak dokuz oturum yaptı.

 

İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ, Ermeni iddialarının hukuki ve tarihî açıdan mesnetsizliği ile bu iddialara karşı uygulanması gereken uzun vadeli strateji önerilerine,

Adana Milletvekili Mustafa Vural, tekstil sektörünün sorunları ile alınması gereken önlemlere,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Akşehir-Yalvaç arasındaki yol inşaatının tamamlanamamasının yarattığı sorunlara ilişkin gündem dışı konuşmasına, Devlet Bakanı Mehmet Aydın cevap verdi.

 

Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilen:

Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince, Siirt Milletvekili Osman Özçelik hakkında aynı mahkemede görülen yargılamanın,

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasının,

Devam ettiğine ilişkin duyuru bilgiye sunuldu.

 

İstanbul Milletvekili Abdulkadir Aksu’nun (3/102) (S. Sayısı: 139),

Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin (3/103) (S. Sayısı: 140),

Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın (3/104) (S. Sayısı: 141),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın (6/555) ve (6/563),

Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın (6/581), (6/582) ve (6/583),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

 

Manisa Milletvekili Recai Berber’in, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, SHÇEK’e bağlı yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım, koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/177),

İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 23 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/178),

Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 milletvekilinin, Tunceli’de ölümle sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların araştırılması (10/179),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı,

Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (1/35, 43, 49, 70) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi okundu; komisyona bir ay ek süre verildiği,

Açıklandı.

 

İran Bayındırlık ve İskân Bakanının vaki davetlerine icabetle, Tahran’a gidecek olan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığındaki heyete katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Gemi inşa sanayisindeki iş güvenliği ve çalışma şartları sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliklerine, siyasi parti gruplarınca gösterilen adaylar seçildi.

 

Başkanlıkça, komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/480) (S. Sayısı: 94) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/549) ( S. Sayısı 216) görüşmelerine başlanılarak ikinci bölümüne kadar kabul edildi.

 

Komisyonların, Genel Kurulda komisyon sözcüleri tarafından temsil edilip edilemeyeceği hakkında usul görüşmesi yapıldı.

 

1 Mayıs 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 23.03’te son verildi.

 

 

 

 

 

 

Meral AKŞENER

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

Bilecik

 

Ağrı

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Murat ÖZKAN

 

 

 

Giresun

 

 

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                                                 No.: 138

II.- GELEN KÂĞITLAR

1 Mayıs 2008 Perşembe

Teklifler

1.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/228) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2008)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 Milletvekilinin; Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifi (2/229) (İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.4.2008)

3.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/230) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.4.2008)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, demir fiyatlarındaki artışa ve inşaat sektörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/622) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

2.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir kredi değerlendirme kuruluşunun notuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/623) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

3.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, temel gıda ürünleri fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/624) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

4.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tarım politikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/625) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hayvan yetiştiriciliği ve sağlığı programı mezunlarının istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) sözlü soru önergesi (6/626) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

6.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, kardelen çiçeklerinin korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/627) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, infaz ve koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/628) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

8.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, mısır prim fiyatlarına ve mısır ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/629) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, arazi toplulaştırmasındaki tapu sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/630) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

10.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, büyükbaş hayvan desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/631) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

11.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, YÖK Başkanına tahsis edilen zırhlı araca ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/632) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

12.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’nin teşkilat yapısı ve yayınlarıyla ilgili iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/633) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

13.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, inşaat sektöründeki durgunluğa ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/634) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

14.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, fiyat artışları karşısında piyasa denetimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/635) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO’nun buğday ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/636) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO’nun buğday ithalatının etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/637) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, buğday ve çeltik üretiminin artırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/638) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO’nun çeltik satışlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/639) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO’nun pirinç satışına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/640) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kırsal Kalkınma Programı projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/641) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, ithal pirincin niteliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/642) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa Üçtepeler mevkiindeki tarihi eser kalıntılarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/643) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, pirinçte gümrük vergisinin düşürüleceği iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/644) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

24.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’daki bazı fabrikaların kuyu suyu kullanımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/645) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, dünya zenginleri listesindeki kişilerin vergi borcu olup olmadığına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/646) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, dünya zenginleri listesindeki kişilerin TMSF’ye borcu olup olmadığına ve kamu bankalarında kredi kullanıp kullanmadıklarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/647) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

27.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin konut yaptığı arazilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/648) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

28.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, çiftçilerin ekonomik durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/649) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

29.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, dolu ve don olaylarına karşı tarım sigortasında yaşanan sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/650) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

30.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, doğrudan gelir desteğine ve ürün desteklemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/651) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

31.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, ürün desteklemelerinin açıklanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/652) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

32.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Adana’da özel bir sağlık kuruluşunda yaşanan bir olaya ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/653) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

33.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tekstil sektöründeki sorunlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/654) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

34.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’daki mermer ocaklarının çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/655) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, yardım paketi dağıtımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3087) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik işçi göçüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3088) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, üniversitelerde yaşanan bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3089) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

4.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, bazı bakanlarla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3090) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

5.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, kuru gıda fiyatlarındaki artışla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3091) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, özelleştirme programındaki bir bankadan bir grubun yüklü miktarda kredi başvurusu yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3092) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

7.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Türk Telekom ve Halkbank’ın halka arzına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3093) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

8.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Maliye Bakanının oğlu ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3094) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, açtığı ve hakkında açılan tazminat ve ceza davalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3095) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

10.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Projesine kaynak sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3096) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

11.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Cumhurbaşkanı ve Hükümetin kullanımı için uçak talep edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3097) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

12.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Maliye Bakanının oğlu hakkında basında çıkan bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3098) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

13.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bir yolun asfaltlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3099) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

14.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3100) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

15.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, pirinç ve çeltik ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3101) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

16.- Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu’nun, bazı eski belediye başkanları döneminde açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3102) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

17.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, cinsel tercihinden dolayı ayrımcılığa uğrayanlara yönelik çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3103) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

18.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3104) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

19.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir şirkete yönelik sendikal örgütlenme konusundaki iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3105) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

20.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, Aydın-İkizdere Barajı inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3106) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

21.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Marmaris’te açılacak manganez madeninin etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3107) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

22.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, SPK Başkanının makam aracı kullanımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3108) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

23.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, SPK Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3109) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

24.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, SPK Hukuk İşleri Daire Başkanlığına yapılan atamaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3110) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

25.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, akaryakıt şirketlerinin denetimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3111) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

26.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, BOTAŞ’ın bir ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3112) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

27.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ankara ve İstanbul’da köprü ve üst geçitlerdeki reklam panolarının kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3113) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

28.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, tazminat alamayan Emniyet Teşkilatı personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3114) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

29.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Osmaniye’de bir ilköğretim okulu binasının başka bir okula tahsisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3115) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

30.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, belediyelerin mahalli idareler kontrolörleri ve mülkiye müfettişlerince denetlenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3116) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

31.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki bir yolun onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3117) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

32.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki bazı tarihi yapıların korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3118) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

33.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, turizm ödüllerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3119) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

34.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, ürün desteklemelerini alamayan çeltik üreticilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3120) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

35.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Milas’ta kiralanan Hazine arazisindeki ağaç kesimine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3121) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

36.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Balıkesir’de Hazine arazileri satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3122) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

37.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yenişehir İlçesindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3123) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

38.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı ilköğretim okullarındaki gıda zehirlenmesi vakalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3124) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

39.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir okul müdürü hakkındaki soruşturma raporuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3125) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

40.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, eğitimde şiddet uygulanmasının önlenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3126) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

41.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3127) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

42.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir-Mavişehir’de okul yaptırılması amacıyla devredilen arsaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3128) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

43.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’ınn, İzmir’deki eğitim kurumlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3129) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

44.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, üniversite giriş sınavındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3130) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

45.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir’deki öğretmen sayısına ve açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3131) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

46.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’daki uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3132) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

47.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Sosyal Güvenlik Kurumunun işitme cihazları alımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3133) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

48.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, tıp ve dal merkezlerinden istenen uygunluk belgelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3134) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

49.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, tıp ve dal merkezleriyle ilgili yeni düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3135) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

50.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Sağlık 2008 Kongresine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3136) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

51.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir hastanede bir hastanın muayene edilmediği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3137) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

52.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, tarım ürünleri fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3138) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

53.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, TMO’nun buğday ve pirinç piyasasındaki rolüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3139) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

54.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, zirai ilaç kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3140) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

55.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, kaçak çay ticaretine ve çay piyasasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3141) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

56.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bazı ürünlerin rekoltelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3142) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

57.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TMO’nun buğday ve çeltik stokuna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3143) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

58.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, bazı tarım ürünlerinin üretim, tüketim ve dış ticaretine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3144) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

59.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, arıcılıktaki desteklemeye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3145) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

60.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, TMO’nun bazı tarım ürünlerini alım ve satımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3146) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

61.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, kiralanan bir Hazine arazisinde zeytin ağaçlarının kesilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3147) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

62.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, kuraklık nedeniyle çiftçilerin mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3148) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

63.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, tahıl ve bakliyat ürünleri üretimi ve dış ticareti ile fiyatlardaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3149) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

64.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, pirinç piyasasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3150) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

65.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, pirinç piyasasındaki gelişmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3151) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

66.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, merkez teşkilatı kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3152) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

67.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT haber müdürlüklerinde sözleşmeli olarak göreve başlatılan kişilere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3153) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

68.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, yerleşim alanları yakınında baz istasyonu kurulmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3154) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

69.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, temiz ve doğru Türkçe kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3155) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

70.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Kutlu Doğum  Haftası kutlamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3156) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

71.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün vakıf zeytinliğini kiralamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3157) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

72.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kilis’teki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3158) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

73.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karabük’teki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3159) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

74.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3160) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

75.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3161) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

76.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3162) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

77.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3163) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

78.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3164) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

79.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3165) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

80.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır’ın bir mahallesindeki altyapı sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3166) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

81.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Biga Ovasındaki sulama inşaatlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3167) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

82.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, kiralanan bir Hazine arazisindeki ağaç kesimlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3168) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

83.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Hac organizasyonunda meydana gelen aksaklık ve mağduriyetlere ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/3169) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

84.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Türkçenin doğru kullanımı ve korunması çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3170) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

85.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’da inşaatı biten bir yüzme havuzunun yıkılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/3171) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

86.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, BM Güvenlik Konseyi seçimlerine yönelik çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3172) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

87.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, taşınmaz mal ediniminde karşılıklılık ilkesinin uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3173) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

88.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, yabancı sahil güvenlik güçlerinin Türk balıkçılarına müdahalelerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3174) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

89.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Osmaniye’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3175) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

90.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Nevşehir’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3176) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

91.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3177) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

92.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3178) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

93.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3179) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

94.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3180) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

95.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin bazı kurumlara olan borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3181) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

96.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Yenimahalle Belediyesinin bir şirketine, bina tadilatına ve ilan harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3182) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

97.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Iğdır’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3183) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

98.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3184) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

99.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3185) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

100.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3186) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

101.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, çevreyi olumsuz etkileyen faaliyetlerin turizme etkisine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3187) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

102.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Güllük Körfezinde kaçak dolgu yapan turistik tesise ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3188) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

103.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Nevşehir’deki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3189) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

104.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Batman’daki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3190) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

105.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’taki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3191) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

106.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Osmaniye’deki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3192) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

107.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’daki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3193) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

108.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3194) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

109.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’daki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3195) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

110.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’deki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3196) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

111.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3197) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

112.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Türk dilinin etkin ve doğru kullanımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3198) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

113.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir okuldaki olayın soruşturmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3199) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

114.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, atamaları iptal edilen yöneticilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3200) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

115.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3201) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

116.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır’daki bir köyün arazilerinin kullanımı ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3202) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)

117.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kilis’teki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3203) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

118.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karabük’teki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3204) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

119.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Çankırı’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3205) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

120.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3206) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

121.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3207) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

122.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3208) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

123.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’teki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3209) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

124.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, özel hastaneler yönetmeliğindeki değişikliklere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3210) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

125.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, atama ve görev yeri değişikliklerinde sendika üyeliğinin dikkate alındığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3211) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

126.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, mevsimlik tarım işçilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3212) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

127.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’daki meraların kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3213) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

128.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Çankırı’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3214) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

129.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Iğdır’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3215) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/4/2008)

130.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3216) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

131.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3217) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

132.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3218) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/4/2008)

133.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana ve Mersin’de yeni bir havaalanı yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3219) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

134.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, THY’nin kurduğu yeni havayolu şirketine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3220) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

135.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir dere yatağından kum çıkarılmasının etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3221) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

136.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TEDAŞ’ın elektrik hatları ihalelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3222) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

137.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Milletvekillerinin Genel Kurul ve komisyonlardaki olumsuz davranışlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3223) Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)

138.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, Milletvekillerine tahsis edilen telefon ödeneğinin kullanımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3224) Başkanlığa geliş tarihi: 14/4/2008)

139.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Milletvekillerine tahsis edilen telefon ödeneğinin kullanımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3225) Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 Milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2008)

1 Mayıs 2008 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Kültür ve Turizm Bakanlığının bir açıklaması hakkında söz isteyen Yalova Milletvekili Muharrem İnce’ye aittir.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir tarihî eserle ilgili sözlü sorusuna Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği cevaba ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce tüm emekçilerin 1 Mayısını kutluyorum ve bugün İstanbul’da ceberut devlet anlayışını, faşist devlet anlayışını şiddetle kınıyorum. Bu görüntüleri hak etmediğimizi düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ve eğer İstanbul’un meydanlarında milletvekillerine omuz atılıyorsa, milletvekillerine biber gazı sıkılıyorsa iktidarın buradan payını alması gerektiğini düşünüyorum. Bugün, İstanbul’da sokağa çıkma yasağı var, kara ulaşımı, deniz ulaşımı felç ve böyle bir ortamda 12 Eylülcülerin bile yapmadığını bugün İstanbul’da devleti yönetenler yapmaktadır ve bu milletin kürsüsünden o pala bıyıklı Emniyet Müdürünü uyarıyorum “Gün gelecek bu hesabı sana soracağız.” diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ve yine, buradan, bu milletin kürsüsünden, sürekli olarak orantılı güç kullanmaktan söz eden İstanbul Valisine de “Orantılı güç kullanmanın yanında orantılı zekâ kullanmak da devlet görevlilerinin işi olmalıdır.” diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Kültür Bakanlığıyla ilgili gündeme taşıdığım konu, her şey 14 Kasım 2007 günü başladı. Bir soru önergesi verdim. Soru önergesinde bir tarihî eserin akıbetini sordum. Bana gelen cevapta 1976’dan beri akıbetinin bilinmediği şeklindeydi. Heykelin envanter numarası ise 83’le başlıyordu. Soru önergesini yineledim. İkinci gelen cevapta, 1986 ve 1993 yıllarında muhtelif zamanlarda tutanaklarda yazıldığı, muhafaza edildiği söyleniyor. Yani ikisi arasında müthiş bir çelişki vardı. “76’dan beri akıbeti bilinmeyen bir heykel 86’da ve 93’te nasıl tutanaklarda olur?” diye olayın üstüne gitmeye devam ettim ve soru önergesine cevap hazırlanırken elime bir belge geçti.

Sayın milletvekilleri, iktidar milletvekilleri de muhalefet milletvekilleri de, biz, yürütmeyi denetlemekle görevliyiz, hepimiz aynı görevi yapıyoruz.

Bakın, sayın genel müdür yardımcısı vekili kendi el yazısıyla şöyle bir not düşüyor: “Müze müdürlüklerinde yanlışlıklar var. Bu kadar ayrıntıya gerek var mı? Sayın Ayaz ve Sayın Yılmaz ile görüşüp daha yuvarlak ve geçiştirici ifadelerle cevap vermesini sağlayalım.” diyor.

Bakın arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bu, Meclis iradesine, millet iradesine, demokrasiye, hukuka saygısızlıktır. Bu, hepinize saygısızlıktır, hepimize saygısızlıktır. Neyi geçiştiriyorsunuz, neyi saklıyorsunuz? Sayın Bakan ne kadar millet iradesini temsil ediyorsa ben de o kadar millet iradesini temsil ediyorum. Sayın Bakanı denetlemek benim hakkım.

Şimdi, biliyorum ki “Bu belge Muharrem İnce’nin eline nasıl geçti?” diye onun peşinde koşacaklar. Oysa, Bakan, gerçek demokrat bir Bakan, kırmızı plaka demokratı olmayan bir Bakan derhâl o genel müdürü görevden almalıdır.

Değerli arkadaşlarım, Bakanlık 25/04’te bir açıklama yapıyor, böyle bir belgenin varlığını inkâr ediyor. 26/04’te ise Gazeteport Yazarı Sayın Melike İlgün’e bir açıklama gönderiyor ve bu belgenin, bu notun başka bir konuyla ilgili olduğunu söylüyor. Peki, diyelim ki benimle ilgili “Geçiştirici ifadeler kullanın.” değil. Peki, kiminle ilgili “Geçiştirici ifadeler kullanın.” talimatı verildi? Bu ülkenin Parlamentosunda bir muhalefet milletvekilinin yazılı soru önergesine bir bürokrat nasıl olur da “Yuvarlak ifadelerle, geçiştirici ifadelerle cevap verin.” diye not düşebilir, bunu takdirlerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, yine Bakanlık bu konuda bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında benim de adım vardı. Ben basın açıklamasında benim de adım vardı. Ben basın açıklamasını ajanslardan aldım. Bir gün sonra, danışmanım aracılığıyla ilgili Bakanlığı arattırdım, basın açıklamasını istedim, “Sayın Bakanın talimatı var, veremeyiz.” dediler.

Yine “27/03 tarihinde Genel Müdür Vekili kimdi?” diye sordurdum, “Sayın Bakanın talimatı var, bu konuda bilgi veremeyiz.” diyorlar.

Değerli arkadaşlarım, ben ihale istemiyorum, ben genel müdürlük istemiyorum, ben iş takipçiliği yapmıyorum, millet adına hesap soruyorum, millet adına denetim hakkımı kullanıyorum ama Sayın Bakan, ne yazık ki bunları yapamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bana gönderilende müze sayısı 98, resmî İnternet sayfasında 97. Kaç tane müzesinin olduğunu bile bilmeyen bir Bakanlıkla karşı karşıyayız.

Antalya Müze Müdürü boş görülüyor. Meğer, Sayın Abdülkadir Aksu’nun yakını orada müdürmüş. Bir kişi üç yerde müdür görülüyor, bazı yerlerde ikişer müdür görülüyor. Verilen cevapların hiçbirisi doğru değil.

23’üncü Dönemde 3.111 yazılı soru önergesi verilmiş ama bunların 1.077 tanesine zamanında cevap verilmemiş. Sayın Başbakan, 632 soru önergesinin muhatabı, 280 tanesini zamanında yanıtlamamış.

“Millet iradesi demek yüzde 47 oy demek.” diye, her zaman “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diye, milletin önünde devamlı söylüyorsunuz. Biz de millet iradesini temsil ediyoruz, anayasal hakkımızı kullanıyoruz, soru önergelerimize zamanında, adam gibi, doğru bir şekilde cevap verilmesini istiyoruz. Meclis Başkanlığının da bu konuda bakanları, Sayın Başbakanı uyarmasını talep ediyoruz.

Örnekleri çoğaltmam mümkün. İçişleri Bakanına üç yüz yetmiş üç soru önergesi verilmiş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, Yunus Emre Anma Günü münasebetiyle söz isteyen Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk’ün, Yunus Emre’yi Anma Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada hoşgörü ve sevginin sembolü olan büyük düşünür Yunus Emre’yi Anma Haftası vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlar ve bütün çalışanların bayramını kutlarım.

Milletlerin tarihinde derin izler bırakmış, yetişmiş ve gelecek nesillerin fikir ve his dünyasının şekillenmesinde, millî birlik ve beraberlik şuurunun bütün mevcudiyetiyle ruhlara işlenmesinde önemli bir rol ve misyon üstlenmiş abide şahsiyetler vardır ve hiç şüphesiz bunlardan birisi de Yunus Emre’dir.

Hepimizin bildiği gibi, Yunus’un evrensel felsefesi, tasavvufun en temel ilkesi olan insan sevgisidir. Belki de bugün yaşanan bütün çekişmelerin, anlamsız hırsların, hazımsızlık ve doyumsuzlukların temel çıkış noktası bu ulvi ve manevi değerden, yani sevgiden yoksun olunmasıdır.

Eskişehir Sarıköy’de doğan bu sevgi güneşi ülkemiz sınırlarını aşmış, tüm dünya insanlığına faziletli bir yaşam örneği sunmuş ve bir insanın bırakabileceği en büyük servet olan ölümsüz, eşsiz eserler bırakmıştır.

Değerli milletvekilleri, Yunus Emre şüphesiz ki kültürel tarihimizin en büyük mimarlarındandır. Türk dilinin özünde saklı zengin ifade kudretini kıvrak bir üslupla işleyen, içli ve özlü şiirleri hayranlıkla okunan, âdeta yudum yudum içilen bu halk şairinin adı asırlar boyu ruhumuza işlemiştir. İnsanları düşünmeye, duymaya ve bilhassa kendi kendileriyle hesaplaşmaya çağırmış ve Türk milletinin ruhunda derin bir sevgi ve aşk bırakmıştır.

Bakın, üstat ummanlar gibi açmış gönlünü ve tüm insanlığa Yunusça şöyle seslenmiştir:

"Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim, sevilelim

Bu dünya kimseye kalmaz."

Değerli milletvekilleri, en eski kaynaklara göre Yunus Emre’nin mezarı benim de doğduğum yer olan Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’de, bugünkü adıyla Yunus Emre beldesinde bulunmaktadır. 1957 yılından bu yana her yıl 6 Mayısta Yunus’un mezarı başında anma törenleri yapılmaktadır. Bu yıl yapılacak olan törenlerimize de hepinizi bu kürsüden davet ediyorum. Biliyorum ki, Yunus’un yaşadığı topraklarda, onun soluduğu havayı soluyarak onu mezarı başında anmak, farklı bir manevi lezzet ve heyecan duymamıza sebep olacaktır.

Bugün burada, değerli heyetimizin önünde Yunus Emre’den bahsetmek, onun fikirlerini milletin kürsüsünden sizlerle paylaşmak, bu çatı altında kısa da olsa Yunusça mesajlar verebilmek şüphesiz tarifi imkânsız bir mutluluktur.

Saygıdeğer milletvekilleri, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Şeyh Battal Gazi ve daha birçok isimle özdeşleşen Eskişehir, bu özelliğiyle tam bir kültür şehri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, Birinci Uluslararası Yunus Emre Sevgi ve Barışa Çağrı Proje Olimpiyatı, yani YUNEPO, yirmi iki ülke ve seksen projenin katılımıyla 2, 3 ve 4 Mayıs tarihlerinde Eskişehir’de gerçekleştirilecektir. Böylelikle Yunus Emre ve öğretileri, dünya çocuklarının kalemiyle barış ve sevgi projelerine dönüşüp Eskişehir’den tüm dünyaya yayılacaktır.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz toprakları Yunus gibi, Mevlânâ gibi, Mehmet Âkif gibi, Atatürk gibi birçok önemli şahsiyeti bağrında yetiştirmiş ve bu asil milletin hizmetine sunmuştur. Bizler bu mümtaz şahsiyetlerin torunları olarak hangi topraklarda ve hangi ulvi değerlerle bugünlere geldiğimizi unutmadan, bu millete yakışır biçimde, ruhumuzda hizmet aşkı ve şevkiyle tüm çekişmelerden ve anlamsız hırslardan sıyrılıp Yunusça düşünmeyi öğrenmeliyiz.

Onu anlayabilmek temennisiyle hepinize teşekkür eder, yüce heyetinizi tekrar saygıyla ve Yunusça selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk.

Gündem dışı her iki konuşmaya da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap verecek.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gündem dışı söz alan iki arkadaşımın konuştukları çerçevesinde ben de birkaç düşünceyi ifade etmek istiyorum.

Önce, bugün 1 Mayıs. 1 Mayısın mümkün olduğu kadar sükûnet içinde, esenlik içinde, güzellik içinde geçmesi hepimizin ortak dileği. Ne yazık ki bazı arkadaşlarımız 1 Mayısı bir emek bayramı, emeğin ve dayanışmanın ifade edileceği bir şenlik olmanın ötesinde ve dışında, bir siyasi gösteri vesilesi, bir toplumsal kargaşa vesilesi yapma konusunda ciddi bir kararlılık sergiliyorlar. Böyle yapmak isteyenlere bizim yapabileceğimiz, verebileceğimiz bir cevap yoktur, yasaların uygulanmasının ötesinde.

Bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum; On yıllardan bu yana dünyada evresel olarak her yerde kutlanan 1 Mayısın Türkiye’de kutlanması, anılması, konuşulması bir sıkıntı konusu hâline gelmişti. İlk kez bu Hükûmet, 60’ıncı Hükûmet, 21 Nisan günü, iki hafta önceki Bakanlar Kurulunda, oy birliğiyle, Mecliste 1 Mayıs konusunda verilen yasa önerilerinin akıbetini de beklemeksizin, 1 Mayısı “Emek ve Dayanışma Günü” olarak ifade etti. Bu, benim hatırladığım kadarıyla ilk kez bir cumhuriyet hükûmetinin 1 Mayısı bir siyasi gerdirme vesilesi olmanın dışına çıkarmak konusunda somut adım attığı ve günün anlam ve önemini gerçekten içselleştirdiğini ifade ettiği önemli bir kararlılığın ifadesidir. Sonra, ilgili arkadaşlarımız, bakan arkadaşlarımız -Sayın Başbakan da bu çalışmaya katıldı- 1 Mayısı kutlamak isteyen sendikacı arkadaşlarımıza bunun bir esenlik ve güzellik içinde, bir dayanışma günü olarak kutlanması konusunda ortak programlar yapılabileceğini ifade etti. Bu yıl Çalışma Bakanlığımız bir hazırlık başlattı; iş merkezlerinde, işçilerin bulunduğu yerde, okullarda, 1 Mayısı önemseyen, emeği, dayanışmayı önemseyen her mekânda, bir program çerçevesinde, günün anlamına, önemine ilişkin çalışmaların, kutlamaların, anmaların yapılabileceğine dönük bir program hazırlığı başlattı. Arkadaşlarımıza, sendikacı arkadaşlarımıza da Hükûmet, çeşitli yetkilileriyle, Taksim’de 1977’nin 1 Mayısında yaşanan olumsuz olayların, talihsiz olayların, acı olayların, üzüntü verici olayların olduğu yerde  bir tazim gösterisinde bulunmaları, çiçek koymaları konusunda bir imkân verilebileceği, yine Taksim Atatürk Anıtı’na çelenk konulması konusunda bir imkân verilebileceği, geniş kitlelerle; ama  büyük bir miting yapılacaksa, bu mitingin, büyük bir dayanışma gösterisi; büyük bir şenlik yapılacaksa, bunun İstanbul’da ilan edilmiş bulunan, daha önceden; milyonların toplanmasına elverişli olan, yüz binlerin toplanmasına elverişli olan alanlarda yapılmasının çok daha güzel olacağı söylendi. Kazlıçeşme’deKazlıçeşme’de seçimlerden önce biz 1 milyonu aşkın bir miting yaptık ve esenlikle, güzellikle. İstanbul’un trafiği rahatsız olmadı, İstanbul’un halkı rahatsız olmadı, çok güzel bir şenlik hâline dönüştü, milyonların toplandığı bir miting. Aynı şey Kazlıçeşme’de veya Çağlayan’da yapılabilir. Her yerde yapılabilir. Ama trafiği kilitlemeyelim, esnafın çalışmasını engellemeyelim; İstanbul’a bugün birkaç tane kruvaziyer yanaşıyor, onların Taksim’de alışveriş etmesini, İstanbul trafiğinin içinde boğulmalarını engellemeyelim; yakın çevredeki ulaşımı, hastaneye ulaşacak olan insanı, iş yerine gidecek olan insanı zorlamayalım diye bir ricada bulunuldu. Ama, bazı küçük gruplar, maalesef, sabah 100 kişi, 200 kişi, 300 kişi, 500 kişi toplandılar. Şu anda ne olduğunu çok bilmiyorum. Bütün temennim, yine de sağduyunun egemen olması ve gerçekten Hükûmetin attığı bu adımın ve uzattığı bu elin karşılık bulabilmesidir. Biz, 1 Mayısı bir emek günü, bir dayanışma günü olarak ilk defa ilan eden bir Hükûmetiz. Bununla müftehirim. İlk defa Türkiye’de bir hükûmet 1 Mayısı emek ve dayanışma günü ilan ediyor. Bunun onurunu bu Hükûmet taşıyacak. Umarım ki bugün bazı talihsiz gerdirmeler olmaz ve o gerdirmeler yasaların gerekli gördüğü muamelelerle karşılaşmak zorunda kalmaz.

Ben talihsiz olaylardan söz etmeyi, geçmişi kaşımayı çok sevmiyorum. Ama, mesela, 1978’in ya da 79’un 1 Mayısında, Ana Muhalefet Partisi Sayın Genel Başkanının da içinde olduğu bir Hükûmetin işbaşında bulunduğu bir 1 Mayıs’ta, DİSK Genel Başkanının, galiba, rahmetli Abdullah Baştürk’ün Merter’de ve bazı siyasi önderlerin, bazı sendika başkanlarının o zamanki o güçlü 1 Mayısın yapılması istenen Merter’de sokağa yüzüstü yatırıldığını hatırlıyorum. Sokağa yüzüstü yatırıldığını ve kıpırdamalarının engellendiğini hatırlıyorum. Bugün Merter’de 1 Mayıs…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz neredeydiniz o zaman Sayın Bakan?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Ben Parlamentoda üyeydim ve onu o zaman da eleştirdim, o zaman da eleştirdim.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Şimdi yatıran sensin.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bugün, tabii Türkiye gelişiyor, Türkiye evrimleşiyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz yatırıyorsunuz insanları.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin 60’ıncı Hükûmeti 1 Mayısı “Emek ve Dayanışma Günü” ilan etmiştir.(AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Tatil nerede, tatil? Tatil var mı?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Sanıyorum ki önümüzdeki günlerde de bütün Türkiye, bu 1 Mayısları gerçekten adına yakışır, emeğe yakışır, üretime yakışır, çalışmaya yakışır, topluma yakışır, barışa yakışır bir anlayışla kutlamayı başaracaktır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – 1 Mayıs tatil oldu, ne güzel!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Benim şöyle bir hayalim var: Şimdi, her 1 Mayıslarda ne yazık ki, birtakım talihsiz gerdirmeler oluyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Yalnız, hayalleriniz pozisyonunuza göre değişiyor Sayın Bakan. Pozisyonunuz değişince hayalleriniz de değişiyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Emek savunucularıyla, yine emekçi çocukları olan güvenlik güçlerinin görevlileri karşı karşıya geliyorlar ve çatışma ortamı yaşıyorlar. Benim hayalim aslında, bir 1 Mayısta, o emeği savunan delikanlılarla toplumda yine emekçi ailelerin çocukları olan güvenlik güçlerinin aynı davulun sesiyle halay tutabilecekleri gerçek bir bayramın, gerçek bir emek bayramının yaşanabilmesidir ve inşallah, her şeye rağmen, yakın yıllarda bunu da birlikte yaşayacağız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İkincisi, yine, bir arkadaşım dile getirdi. Galiba, bazı arkadaşlarımız bizim Bakanlığın çöp kutularını karıştırıyorlar, çöp kutularına atılmış olan birtakım notları karıştırıyorlar. Bunu, geçmiş yıllardaki kadrolaşmanın ne kadar derinlere indiğinin bir göstergesi olarak takdirlerinize sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu nereden geldi Sayın Bakan? Buna cevap ver, buna! Bırak çöp kutusunu.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Yani bir Genel Müdür Yardımcısı, milletvekilleri…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bunu siz de denetlemekle görevlisiniz. Bundan utanmalıyız, utanmalıyız! Utanmalıyız bundan! El yazısı var. El yazısı var burada, el yazısı.

İBRAHİM HASGÜR (İzmir) – Kes sesini, otur yerine!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu el yazısı…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Post it.

MUHARREM İNCE (Yalova) – …Abdullah Kocapınar’a ait değilse, ben milletvekilliğinden istifa edeceğim. Hadi, var mısınız? Var mısınız? Bu yazı Abdullah Kocapınar’a aitse siz görevden alacak mısınız? Siz istifa edecek misiniz?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Şimdi bakın, bazı arkadaşlarım…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Adli tıbba gidelim, el yazısı ona ait değilse ben istifa edeceğim! Erkek sözü, edeceğim! Var mısınız?

BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Bazı arkadaşlarımız…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Var mısın? Çöp kutusuymuş!

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Çöp kutusuna yanlış şey atılmış.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Bazı arkadaşlarımız kendi siyasi partilerindeki yükselmelerini belirli dönemlerdeki çıkışlara bağlamışlar. Mesela, kurultay… (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Resmî evrak bu.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Bazı arkadaşlarımız kurultay öncesi, yine böyle, işte çöp kutularından belge çıkararak parti meclisine aday oldular…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizin resmî evraklarınız çöp kutusunda ne geziyor?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …birinci sınavı geçtiler. Sanıyorum, şimdi MYK adaylığı gündemde. İkinci sınavın nasıl sonuçlanacağını hep beraber göreceğiz. Ciddi işlerle uğraşın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen hiçbir zaman sınavı geçemedin! Ben gene geçtim, sen hiçbir sınavı geçemedin!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ciddi işlerle uğraşın.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben geçtim.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Biz dimdik duruyoruz!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ciddi işlerle uğraşın.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben bakan olmak için partimi satmadım! Bakan olmak için partimi bırakmadım ben!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Doğruyu söylüyoruz Sayın Başkan. Sayın Bakan vitrine oynamaya alışkın.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben bırakmadım partimi.

BAŞKAN – Dinler misiniz lütfen. Sayın Bakan sizi dinledi siz de dinleyin.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, ben bir partiyi bırakmadım. Ben kararlılıkla….

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Biz birbirimizi tanıyoruz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sana yakışmaz, sana yakışmaz.

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap edin.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sana yakışmaz! Ben senin konuşacağın notları çok eline yazdım verdim, sana yakışmaz, sana yakışmaz! (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bakanlığın evrakları çöp kutusunda ne geziyor?

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Makam için bunlar yakışmıyor. Yakında buradan da çıkarsın.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, ben bugün neyi savunuyorsam aynı şeyleri hayatım boyunca savundum ama doğruların savunmasından rahatsız olanlar beni bir partinin üyeliğinden çıkardılar, ben de siyaset yapma hakkımı kullandım ve Türkiye’de yeni bir partiye katıldım; bundan ibaret. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Şimdi, izin verirseniz Yunus Emre’yle ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Yunus Emre bizim düşüncemizin, Anadolu Türk düşüncesinin…

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Biz beraber yürüdük!..

İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Dinlemesini bil, dinlemesini!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen burasını şov hâline getirmeyin, lütfen.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bak, her ikinize de çok ağır şeyler söylerim, utanırsınız.

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Söyleyemezsin, bana söyleyemezsin!

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen.

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Söyleyemezsin, bana söyleyemezsin!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Utanırsınız, çok ağır şeyler söylerim, utanırsınız.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Bana söylemeye yüzün var mı?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, sahte belge… Milletvekili olmak için insan arkadaşının aleyhine sahte belge düzenlemez. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Ayıp, ayıp!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Çok utanırsınız, utanırsınız.

RAHMİ GÜNER (Ordu) – İspat et! İspat et sahte belgeyi!

BAŞKAN – Sayın Bakan, Yunus Emre’den bahsedin lütfen efendim.

RAHMİ GÜNER (Ordu) – İspat edemezsen müfterisin!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Size, arkadaşlarım…

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Haram olsun sana!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Yunus Emre Anadolu’da Türk düşüncesinin en önemli ses bayraklarından birisidir. Bugün Türkiye’de Türkçe konuşuyorsak, bugün Balkanlarda, bugün Kafkasya’da, bugün bu coğrafyada, Türkiye’nin temelini oluşturduğu bu coğrafyada Türkçe dünyanın özgün, saygın, önemli dillerinden birisiyse burada Karamanoğlu Mehmet Bey’in emeğinden daha fazla belki Yunus Emre’nin emeği vardır.

Mevlânâ Anadolu’daki Türk düşüncesinin büyük isimlerinden birisidir ama Yunus Emre’nin, sevgili arkadaşlarım, Anadolu’da sekiz yüz yıl önce söylediği şiirler, söylediği düşünce bugün sadece Türkiye’de değil, dünyada ciddi karşılık bulan, dünyada ciddi anlamlar taşıyan bir derinlik taşımaktadır.

O açıdan, Mevlânâ Celâleddin Rûmî çok önemsenir; elbette, biz, geçen yıl, bu yıl onunla ilgili anma toplantıları yaptık ve yapmaya devam edeceğiz ama Mevlânâ Celâleddin Rûmî dönemin egemen kültürüne uygun biçimde Türkçe yazmamıştır. Onu, biz, bugün bir anlamda çevirileriyle içselleştirdik. Yunus Emre, bugün çocukların anlayacağı bir dil, sekiz yüz yıl önce, bugün bizim gençlerimizin, ilkokul öğrencilerimizin anlayacağı bir dili yaşatmayı bilmiş -Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ifadesiyle söylüyorum- bir Türkçenin büyük ses bayraklarından birisidir.

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Sayın Bakan, onların dili devam ediyor, biz sizin dilinizi anlayamıyoruz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bugün dünya dinleri barıştırmaya çalışıyor, bugün dünya kültürleri barıştırmaya çalışıyor, bugün dünya farklı kültürler arasında, medeniyetler arasında bir diyalog oluşturmaya çalışıyor. Bununla ilgili Birleşmiş Milletlerin ciddi gayretleri var, uluslararası organizasyonlar var.

Yunus Emre diyor ki: “Sen kendine ne istersen başkasına onu iste.”

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Kader birliği olunca tabii…

İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Nasıl milletvekili olduğunuzu ben biliyorum. Susun! Dinlemesini bilin önce, dinlemesini!

BAŞKAN – İbrahim Bey, lütfen…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Aman efendim, kimse burada partisini satmadı. Burada kimse milletvekili olmak için ideolojisini satmadı. Oturun oturduğunuz yerde! (CHP sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Özyürek

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –  Hem dönüp dinci partiden aday olacaksın hem de laf atacaksın.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, lütfen…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –  Var mı böyle numara! Yemezler!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sayın Başkanım… Vallahi, faşist…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Yemezler! Gel İstanbul’a…

BAŞKAN – Mikrofonu kapatayım, siz karşılıklı konuşun o zaman.

Buyurun… Kapatayım mı?

Sayın Bakanım, siz, lütfen, şey yapın.

Müdahale etmeyin efendim.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) – Adı “AK Parti”, dinci parti minci parti yok!

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – O bilir! O anladı… O anladı…

BAŞKAN – Onu dışarıda konuşursunuz efendim. Burası konuşulacak yer değil. Ne kadar ayıp şeyler yapıyorsunuz.

Sayın Bakan, buyurun.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, burada hoşgörünün bayrağını taşıyan bir isimden, Anadolu topraklarından ünü dünyaya çıkmış olan bir isimden, Türk düşüncesinin, İslam-Türk düşüncesinin, Anadolu topraklarının bir muhassalası olan bir isimden söz etmeye çalışıyorum.

BAŞKAN – Siz devam edin efendim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Arkadaşlarımız küçük polemiklerle bu tartışmayı, bu konuşmayı kesmeye çalışıyorlar. Hiç mi hoşgörüden nasibi olmayan bir gelenekten geliyorsunuz bunu anlayamıyorum doğrusu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Hoşgörünüzün ne olduğunu İstanbul’da gördük.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Gerçekten anlayamıyorum bunu, gerçekten.

Yani burada, 2002 yılında kurulmuş yüzde 34 oy almış, -sizin Parlamento dışında kaldığınız bir seçimde- 2007 yılında yedi düvele karşı yüzde 47 oy almış bir siyasi partiyi töhmet altında bırakmaya çalışıyorsunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Aynaya bakın önce! Aynaya bakın!

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sizin sayenizde… Sizin sayenizde…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bugün savunduğunuz hangi görüş partinizin programında yazıyor? Aynaya bakın! (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Siz oraya iltica ettiniz, iltica…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Halk düşmanlığıyla sosyal demokratlığı nasıl bağdaştırıyorsunuz? Millî irade karşıtlığıyla sosyal demokrasiyi nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Çok ağır şeyler söylemeyi, Yunus Emre’yi anlatmak için söz almışken, çok ağır şeyler söylemeyi yakıştırmam ama herkes konuşmadan önce aynaya bakmalıdır. Sonuçta, zaten hepimiz milletin karşısında aynaya çıkacağız ve hepimiz boyumuzun ölçüsünü alacağız, alacaksınız! (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Bakan, kitabınızdan pasajlar okuyorum, hiç böyle yazmıyorsunuz!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Orada yazdığım her şeyi ben kabul ediyorum.

Değerli arkadaşlarım…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bak ne diyor: “AKP yolsuzluk yapıyor.” yazmışsınız. Kitapta böyle yazıyor!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bana çatarak Baykal’ın gözüne gireceğini zannediyorsan yolun açık olsun. Yolun açık olsun, devam et. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Benim buna ihtiyacım yok!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Devam et, yolun açık olsun.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bak ne diyor, bak: “AKP’nin” diyor “Şehzadeler yolsuzluklar yapıyor.” diyor Ertuğrul Günay!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Öyle yazmışsın!

BAŞKAN – Sayın İnce, hiç yakışmadı size. Sayın İnce…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Öyle yazdın!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Al oku, al oku… Al oku, çok şey öğrenirsin. Geri kalan sayfaları da oku, çok şey öğrenirsin.

BAŞKAN – Sayın İnce…

MUHARREM İNCE (Yalova) – “AKP yolsuzluklar partisidir.” diyor, ben demiyorum.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Daha benden öğreneceğin çok şey… Öğrenirsin… Öğrenirsin daha çok şey…

BAŞKAN – Sayın İnce, oturur musun!

RECEP KORAL (İstanbul) – Müsaade edin de dinleyelim. Siz dinlemiyorsunuz, biz dinleyelim. Bu kadar da olmaz yani.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Tahrik etmeyeceksin…

BAŞKAN – Sayın İnce, böyle bir usul var mı yani? Konuşma anında, böyle bir usul var mı?

Sayın Bakanım, lütfen devam edin siz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bakın ne diyor:  “AKP ilkesiz, dürüstlükten uzak…”

BAŞKAN – Sayın İnce…

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Dikkatli konuşun, tahrik etmeyecek olan kişi Sayın Günay.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Kendisi yazmış. Ben yazmadımki. “Dürüstlükten uzak, saydamlıktan uzak, hazırlıksız, aceleci…”

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen milletvekiline hâkim olur musunuz.

Sayın İnce…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; arkadaşımı mazur görüyorum. Çünkü şöyle bir şeyi gördü: Mensup olduğu partide daha önce partinin yönetim kadrolarını, partinin Genel Başkanını hatta, adaylıkları, milletvekili adaylıklarını parayla pazarlamakla ağır biçimde kurultay kürsüsünden eleştiren…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Onu diyen şerefsizdir!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Onu diyen şu anda…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika müsaade eder misiniz. Sayın Bakan…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Onu diyen arkadaşımız şu anda partinizin Genel Başkanı tarafından çok önemli bir noktada görevlendirildi.

BAŞKAN – Sayın Bakan… Sayın Bakan…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şu anda görevlendirildi.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Benden bahsediyordunuz!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Onu örnek alıyorsun.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Benden bahsediyordunuz!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Onu örnek alıyorsun. Hayır, ben başka bir şey anlatıyorum. Bakın, partinin…

BAŞKAN – Sayın Bakan…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sayın Başkanım, özür dilerim, buna girmek istemem ama…

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen, polemik yaratmayın. Lütfen.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Partinin bunu, bunu… Bunu… Bunu…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Cumhuriyet Halk Partisinde adaylıklar parayla satılmaz. Sayın Başkan, bu ifadesini düzeltmesi gerekiyor.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, ama siz yapıyorsunuz bu işi ya!

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu ifadesini düzeltmesi gerekiyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İfademi aynen açıyorum… Açıyorum, açıyorum…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Cumhuriyet Halk Partisinde adaylıklar parayla satılmaz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İfademi açıyorum.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz AKP’den aday olmak için kaç para verdiniz?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hiç, bir kuruş vermedik. O sizin partide var. O sizin…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu ifadesini düzeltecek.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizde bedava mı?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hayır, özür dileyecek! Bir partiye böylesine hakaret olmaz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Kemal Unakıtan bedava verir mi adama bunu!

BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen… Sayın İnce…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şimdi, bu yöntemle devam ederseniz MHP’ye girersiniz, evet.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Kemal Unakıtan hayatta bedava vermez bunu.

İBRAHİM HASGÜR (İzmir) – Siz devam edin Sayın Bakan.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bu yöntemle devam ederseniz… Benim ne anlattığımı arkadaşlar çok iyi anladılar, o yüzden tepki gösterdiler. Ne anlattığımı... Çünkü, bu iddiayı ileri süren arkadaşım, kurultay eşiğinde sussun diye bir önemli görevle görevlendirildi. Şimdi, bazı arkadaşlarımız, aynı yöntemlerle seslerini yükseltiyorlar ki parti içinde yerlerini sağlamlaştırsınlar diye. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ABDURREZZAK ERTEN (İzmir) – Cumhuriyet Halk Partisini töhmet altında bırakıyorsunuz. Vitrin yapıyorsunuz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Anlattıklarımı basın yazdı ve satır satır belgelerim. Ama satır satır belgelerim, satır satır. Anlattıklarımı satır satır belgelerim. Bu kürsüde satır satır anlattıklarımı belgelerim. Anlattıklarımı…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Belgelemeyen namerttir!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şimdi, izin verirseniz, Yunus…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Belgelemeyen namerttir!

BAŞKAN – Sayın İnce, bu ne hırs ya! Niye böyle yapıyorsunuz ya!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Belgelesin buyursun!

BAŞKAN – Tamam, dışarıda istersiniz belgelemesini.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Cumhuriyet Halk Partisine hakaret edemez. Buyursun belgelesin. Buyursun belgelesin.

BAŞKAN – Tamam, şu anda mı belgeleyecek! Lütfen…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Haddini bilecek önce insan!

BAŞKAN – Lütfen oturun yerinize. Lütfen…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Parayla adaylık satılıyormuş!

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Sen sus!

MUHARREM İNCE (Yalova) – O zaman siz kaç para verdiniz, “Parayla adaylık satılıyor.” diyorsun?

BAŞKAN – Allah Allah!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sayın Başkan, ben…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Sen sus!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Çerçi, çekerim ifadeni, otur yerine!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; böyle bir…

BAŞKAN – Süreniz dolmak üzere Sayın Bakanım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ben süremi kullanmadım ki Sayın Başkan!

BAŞKAN – Ee, ama!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ben süremi kullanmadım ki! Arkadaşlar oturdukları yerden sürekli konuşuyorlar. Yani böyle bir usul Türkiye Büyük Millet Meclisinde hangi gelenekle bağdaşıyor, hangi görenekle bağdaşıyor bunu anlayabilmiş değilim!

BAŞKAN – Sayın Bakan, Yunus Emre’yi anlatmak zaten süreyle kısıtlı değil efendim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yunus Emre’nin ismine tahammülü yok demek ki bazı arkadaşlarımızın, bazı arkadaşlarımızın Yunus Emre’nin hoşgörüsüne tahammülü yok…

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – İstanbul’a bak hoşgörüye, İstanbul’a!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) –…bazı arkadaşlarımızın Yunus Emre’nin “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsin bu nice okumaktır!” sözüne tahammülü yok herhâlde! (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Ne konuştuğun belli değil!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen yaranmaya bak AKP’ye!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Yunus Emre gerçekten bizim düşüncemizin doruklarından birisidir. Eskişehir’de ayın 6’sında onunla ilgili anma toplantısı yapacağız, oraya gitmeye çalışacağım Parlamentodaki görevlerimizi aksatmadan.

Ayrıca, geçen dönem çıkmış bulunan bir yasa var Yunus Emre Enstitüsü konusunda. Nasıl İspanyollar Cervantes Enstitüsüyle, Almanlar Goethe Enstitüsüyle kendi dillerinin derinliğini dünyada anlatmaya çalışıyorlarsa, biz de Yunus Emre Enstitüsüyle bütün dünyada Türk dilinin derinliğini, Türk dilinin zenginliğini anlatmaya çalışacağız.

Ankara’daki en önemli, en prestijli mekânlarımızdan birisini Yunus Emre Enstitüsü olması için şu anda restore ediyoruz yani bir apartman katında, bakanlığın koridorunda herhangi birkaç odada böyle bir enstitü olmasın, bu enstitü gerçekten çok prestijli bir yapıda olsun diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Toparlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Çünkü Cervantes Enstitüsünü gördüm, aynı şekilde böyle bir yapıda çalışalım diye bir hazırlığımız var. Ve sanıyorum ki, bu yıl içinde başlayarak dünyanın çeşitli ülkelerinde Yunus Emre adıyla dil merkezlerini, enstitüleri açmaya çalışacağız.

Bir kez daha Yunus Emre’yi rahmetle anıyorum, bir kez daha Türk dilinin yaşaması için, Türk kültürünün yaşaması için, barış düşüncesinin, hoşgörü düşüncesinin, kardeşlik düşüncesinin yaşaması için emek vermiş olan, düşün üretmiş olan, gayret göstermiş olan, ebediyete intikal etmiş olan bütün büyüklerimizi sevgiyle ve rahmetle anıyorum. Onların anlayışının; onların barış, hoşgörü, kardeşlik anlayışının bugünlerde bize ışık tutmasını, nasibini almayanlara da nasiplenmeyi sağlamasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Okay.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın Cumhuriyet Halk Partisinin kurumsal kimliğine yönelik  haksız sataşması nedeniyle, partime yaptığı sataşma nedeniyle söz talebinde bulunuyorum.

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz efendim,  tutanakları getirteyim, bakıp söz vereceğim.

Gündem dışı üçüncü söz yasama ve denetim faaliyetlerine esas İç Tüzük uygulamalarıyla ilgili söz isteyen Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’ye aittir.

Buyurun Sayın Ekici. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, yasama ve denetim faaliyetlerine esas olan İç Tüzük uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Sayın Başkanı ve Genel Kurulu en içten saygılarımla selamlıyorum. Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. İşçi Bayramı’nın emek dünyasına hayırlara vesile olmasını dilerken, ciddi bir demokrasi özümsemesine hep  birlikte ihtiyacımızın olduğunu, Hükûmet ve sosyal taraflar olarak tekrar belirterek sözlerime başlıyorum.

Tabii, bu, demokrasinin özümsenmesi işi Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve Hükûmetten başlamalıdır diye düşünüyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bilgi edinme yolları ve denetim yolları Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nde belirtilmiştir. Bu denetim yollarından birisi olan yazılı soru yolu İç Tüzük’ün 99’uncu maddesinde de düzenlenmiştir.

Tabii, bu, belli süreleri ihtiva etmektedir. Nasıldır? İşte, on beş gün içinde cevaplandırılır, on gün tekit yazılır, Hükûmet ihtiyaç duyarsa, bir ayı geçmemek üzere geciktirebilir gibi hususları ihtiva etmektedir, ama burada kanun koyucu bir şeyi atlamıştır: Hükûmetin yazılı soru önergelerine cevap vermemesi hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin uygulayacağı yöntemi belirtmemiştir. Bu, kanun koyucunun nezaketidir aslında. Yani Hükûmetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin soru önergelerine cevap vermeme nezaketsizliği içinde bulunacağını kanun koyucu hesap edememiştir.

Ancak, maalesef, deminki hatip arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi yazılı ve sözlü soru önergelerimizin hiçbirine cevap alamıyoruz. İlk engelleme Meclis Başkanlığından başlıyor, arkasından Hükûmete intikal ediyor soru önergeleri, ısrar ederseniz -ki, benim başıma geldi- intikal ediyor. Bu sefer de Hükûmet… Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri Bakanına iki tane soru önergem var: Birisi 28/1/2008 tarihinde verilmiş, birisi 20/2/2008 tarihinde verilmiş, bugüne kadar hiç cevap alamadık.

Değerli arkadaşlarım, bu, öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine karşı gösterilmiş bir nezaketsizliktir. İkincil olarak da bir siyasi etik ve devlet adamlığı nosyonu eksikliğidir. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir ve milletvekilliği önemlidir. Sayın başbakanlar, sayın bakanlar milletvekili olmadan önce milletvekili olmak zorundadırlar. Dolayısıyla sadece Siirt seçimlerinde, Sayın Başbakanın Türkiye Büyük Millet Meclisine girdiği Siirt seçimlerinde yaşadığımız olayları dikkatinize alır, hatırlarsanız, milletvekilliğinin önemini anlarsınız.

Sayın Başbakanın kendi grubunda bulunan 340 sayın milletvekilinin isimlerini bilememek gibi bir lüksü olabilir, ama Sayın Başbakanın veya sayın bakanların muhalefeti yok saymak, muhalefetin yazılı veya sözlü soru önergelerini cevaplamamak gibi bir lüksü ve hakkı yoktur. Bu cevap da asgari bir nezakettir en azından. Muhalefete saygı göstermek asgari bir nezakettir. Biz denetim görevlerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapamazsak, bizim sorularımıza cevap verilmezse, şundan emin olun, biz Sayın Başbakana ve Sayın Dışişleri Bakanına her platformda bu soruları sorma yeteneğine sahip insanlarız. Ama istiyoruz ki, deminden Sayın Bakan demokrasiden, insan güzelliğinden, Yunus Emre’yi içselleştirmekten bahsediyor, çok kurallı bir şekilde, demokratik bir şekilde sorduğumuz sorulara lütfen cevap verin. En azından size yazdığımız mektuba cevap verin. Aksi takdirde, emin olun bu soruları kendi kadın kolları toplantılarında bile sorarız.

Dolayısıyla, ben Sayın Başbakanın soru önergelerimize cevap vermesini temenni ediyorum ve bunu rica ediyorum. Ve Sayın Dışişleri Bakanına ben ekümenikliği sormuşum, Patrikhaneyi sormuşum, Türk-Yunan ilişkilerini sormuşum. Bunu öğrenmek benim milletvekili olarak hakkımdır. Sayın Dışişleri Bakanı Amerikan projelerinin Arap ülkelerindeki taşeronluğunu yapmak yerine benim sorularıma cevap vermek zorundadır. (MHP sıralarından alkışlar) Onun için, değerli arkadaşlarım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ekici.

MEHMET EKİCİ (Devamla) – Ben sözlerimi toparlıyorum Sayın Başkan.

AKP Grubundaki arkadaşlarımdan rica ediyorum: Demokrasi herkese lazımdır. Şu Mecliste AKP Grubunda bugün oturan arkadaşlarımızın 30 kişi oturduğu dönemleri de hatırlıyoruz. Keser döner sap döner, hesaplar döner. Onun için, gerçekten demokrasinin işletilmesi için lütfen Sayın Başbakana ve Dışişleri Bakanına baskı kurun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ekici.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, sataşma nedeniyle bir söz talebi…

BAŞKAN – Ben tutanağı bekliyorum. Hiç endişeniz olmasın. Yani gelir gelmez şey yapacağım.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hayır, olur mu?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkanım, gündeme geçtikten sonra kıymeti kalmayabilir.

BAŞKAN – Ben oturumdan önce…

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ama şunu bilesiniz ki, açıkça Cumhuriyet Halk Partisinde adaylıkların parayla satıldığı söylendi. Bunu zatıaliniz duydu, Divan duydu. Bunu tutanaktan bir kez daha…

BAŞKAN – Biliyorum. Lütfen, tutanakları getirteyim, inanın vereceğim söz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, atlatmayın.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, ama bunu siz de duydunuz, siz yönetiyorsunuz. Bu tartışmalar niçin Sayın Başkan?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, söz vermek zorundasınız.

BAŞKAN – Efendim, zorunda değilim, İç Tüzük’e göre vereceğim, ama tutanakları okumak mecburiyetindeyim de.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – İç Tüzük’e göre zorundasınız.

BAŞKAN – “Zorundasınız” demeyin.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – İç Tüzük’e göre zorundasınız.

BAŞKAN – Oylamaya sunarım o zaman sataşma var mı yok mu diye. (CHP sıralarından gürültüler) Olur mu öyle? Ama yapmıyorum bunu.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Olur mu Sayın Başkan?

BAŞKAN – Yapmıyorum bakın.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Duyanlar duymayanlara, görenler görmeyenlere anlatsın.

BAŞKAN – Oturunuz lütfen, size söz vereceğim diyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ne zaman vereceksiniz?

BAŞKAN – Buradayız, gideceğimiz bir yer yok, buradayız nasıl olsa.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ne zaman vereceksiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Tutanakları bekliyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ne tutanağı? Duymadınız mı siz? Herkes duydu.

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Kulakları var duymayan.

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Çok tarafsızsınız! Grup başkan vekili gibisiniz!

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz efendim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında üç adet raporu vardır.

Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan, ortak muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.

Şimdi, raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/105) (S. Sayısı: 142) (x)

2.- Düzce Milletvekili Metin Kaşıkoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/106) (S. Sayısı: 143) (x)

3.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/107) (S. Sayısı: 144) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği iddia olunan Trabzon Milletvekili Asım Aykan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Trabzon Milletvekili Asım Aykan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                                  Burhan Kuzu

                                                                                                                      İstanbul

                                                                                                      Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avukatlık görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği iddia olunan Düzce Milletvekili Metin Kaşıkoğlu hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında  Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak  Düzce Milletvekili Metin Kaşıkoğlu hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                                  Burhan Kuzu

                                                                                                                      İstanbul

                                                                                                      Komisyon Başkanı ve üyeler

                                               

(x) 142, 143, 144 S. Sayılı Basmayazılar tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hakaret suçunu işlediği iddia olunan Konya Milletvekili Atilla Kart hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Konya Milletvekili Atilla Kart, Komisyonumuza sözlü olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Konya Milletvekili Atilla Kart hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                                  Burhan Kuzu

                                                                                                                      İstanbul

                                                                                                      Komisyon Başkanı ve üyeler

Muhalefet Şerhi

Karma Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz;

(1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır.

Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği görülmektedir.

Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki hükümlere göre;

Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan “Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek ve rapor hazırlayacaktır.

Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir.

Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.

Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir.

(2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.

Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir.

Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol açmaktadır.

Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir.

Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir sığınma mercii haline getirilebilmiştir.

Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır.

Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı geçen Milletvekili de “âdil yargılanma hakkını” kullanamamaktadır.

Öte yandan; haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Türkiye’nin “karanlık suç ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki;

aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.

Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme ise;

henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.

Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir.

(3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.

Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir.

Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır.

Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTP’li Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.

Böyle bir süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir oldu-bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.

Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması gerekmektedir.

Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır.

Anayasa’nın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.

TBMM Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.

(4) Açıklanan sebeplerle;

AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfî ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir.

Bu anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda “ilkeli ve tutarlı” davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.

Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.

Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı maddesidir.

Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.

Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir.

76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir.

Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri hakkında “soruşturma izni” kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde yargılanması söz konusudur.

Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat etmişler veya mahkûm olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.

Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.

En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hâle getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayriciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir.

Soruşturma izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz.

Görüldüğü gibi; Hükûmet, demokrasi arayışı içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla engellemektedir.

Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur.

Tüm bu sebeplerle; Hükûmet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun AKP’li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.

 

 

 

20.03.2008

 

 

 

 

 

Halil Ünlütepe

Turgut Dibek

Atilla Kart

 

Afyonkarahisar

Kırklareli

Konya

 

 

 

 

 

Şahin Mengü

Ali Rıza Öztürk

İsa Gök

 

Manisa

Mersin

Mersin

 

Rahmi Güner

Ali İhsan Köktürk

 

 

Ordu

Zonguldak

 

Muhalefet Şerhi

3/107 no ile işlem gören Konya Milletvekili Sn. Atilla Kart’ın dokunulmazlığının kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir.

Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.

Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin Meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan anlaşıldığı üzere sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan mahkumiyetleri halinde bırakınız bakan olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.

Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.

Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir kural haline gelmiştir.

Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının siyasallaştığı hâkim savcıların bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiçbirisi gerçekçi bulunmamaktadır.

Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza “yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.

AKP’nin diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de engel olan mı olmuştur.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.

Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının önü açılmış olacaktır.

Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.

 

Rıdvan Yalçın

Metin Çobanoğlu

Osman Ertuğrul

 

Ordu

Kırşehir

Aksaray

 

Behiç Çelik

Nevzat Korkmaz

Faruk Bal

 

Mersin

Isparta

Konya

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın Okay, tutanakları getirttim, okudum. Size 69’uncu maddeye göre söz vereceğim ama lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermemek kaydıyla.

Buyurun efendim.

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündem dışı söz talebinde bulunan Yalova Milletvekilimiz Sayın Muharrem İnce’nin Kültür Bakanlığından ibraz ettiği bir yazılı belgeye karşı bu konuda söz talebinde bulunan Sayın Bakan, Kültür Bakanlığındaki çöp sepetlerinin karıştırıldığını söyleyerek bu yazılı belgeyi geçiştirmek istedi.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir milletvekili, Kültür Bakanlığında çöp sepeti karıştırmaz ama Cumhuriyet Halk Partisinin attığı kimi çöpler Kültür Bakanlığındadır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, keza “Yunus Emre’yi anma günü, hoşgörü günü” diye söze başlayıp bir türlü aklından çıkaramadığı Cumhuriyet Halk Partisine yönelik tahrikkâr sözlerinden vazgeçmeyen Sayın Günay, bu söylem içerisinde de Cumhuriyet Halk Partisinde adaylıkların parayla belirlendiği gibi, gerçek dışı, tamamen iftira olan bir söylemde bulundu. Bunu ispat edemeyeceği malum ama bunu ispat edemeyen müfteridir.

Ancak şunu ifade etmek istiyorum: Kimi siyaset adamları, değişik siyasi partiler içerisinde yer alabilir, Cumhuriyet Halk Partisinden Demokratik Sol Partiye, Demokratik Sol Partiden Adalet ve Kalkınma Partisine geçebilir ama birileri geçmiş siyasi çizgisiyle kendisini kanıtlamak için, her fırsatta ve her vesileyle burada geçmişe yönelik ve geçmişte siyaset arkadaşlarına yönelik haksız, yersiz ve densiz suçlamada bulunma huyundan vazgeçmesi lazım. (CHP sıralarından alkışlar)

Bunu anlayışla karşılarım, bunu anlayışla karşılarım. Kendini ispat etmek istiyor olabilir, Bakanlık koltuğunda oturduğu üslubunu burada sürdürmek isteyebilir; keza, etkinliklerde sağ yumruğunu havaya kaldırarak ispat etmek isteyebilir. Ama size ispat edeceği ne varsa etsin ama Cumhuriyet Halk Partisine bulaşmasın; Cumhuriyet Halk Partisiyle yolu ayrılmıştır, Cumhuriyet Halk Partisinin iç siyasetinden söz etme hakkı hiç olmayan kişidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Okay.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, neydi?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Düzeltme yapmak istiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bizim de düzeltme hakkımız var.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Günay, siz CHP’de genel sekreterken adaylıklar için para aldınız mı? Siz aldıysanız bilemem.

EYÜP FATSA (Ordu) – Muharrem, seni genel başkan yardımcısı yapmazlar, çok çırpınma.

BAŞKAN – Çok kısa olarak, buyurun Sayın Bakan.

2.- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, ben geçmişte bu iddiayı basında yer aldıran ve basında yer aldıktan sonra kurultay kürsüsünde yüksek sesle dile getiren bazı arkadaşlarımızın bu kurultay eşiğinde önemli görevlerde değerlendirildiğini, buna bakarak bazı arkadaşlarımızın benzer yöntemler kullanabileceğini ve bunu mazur görebileceğimi söyledim. Bu iddiayı ben dile getirmedim. Geçmişte de, bugün de dile getirmedim. Bu iddia hem basında yer almıştır hem kurultay kürsüsünde partinin çok üst düzeyinde görev almış bulunan bir arkadaşımız tarafından dile getirilmiştir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Tüm iftiralar burada söylenecek mi?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Bütün bu iddiaları arkadaşlarımız…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sizinle ilgili iftiraları da biz burada mı söyleyelim? Ayıp değil mi? Böyle bir üslup var mı ya?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – …karşımda oturan arkadaşlarımız aynen biliyorlar, gerçekleriyle ve gerekçeleriyle biliyorlar. Bu kadar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Yani söylenen her iftira burada, Meclis kürsüsünde söylenecek mi?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Bakan için iftiraları da burada söyleyecek miyiz? Böyle bir üslup var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Efendim, yani çalışmamızı bırakalım, buna mı devam edelim yani? Bırakalım isterseniz, karşılıklı şey yapın efendim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Böyle bir üslup var mı? Ne hakla söz veriyorsunuz?

BAŞKAN – Nasıl söz vermem, açıklama yapacak Bakan? Olur mu?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Neyin açıklaması?

BAŞKAN – Açıklama değil, düzeltme yapıyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sizinle ilgili de bir ton iftira var. Burada bunları da mı konuşacağız? Bu iftiralarını ispat etmeyen namerttir, müfteridir. Sizi müfteri olarak ilan ediyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/410)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip üyelerini seçmek üzere 30.04.2008 günü saat 16.00’da B Blok 2. Kat 4. Banko’daki Araştırma Komisyonu Toplantı Salonunda 11 Üye ile toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

 

 

 

Mithat Melen

 

 

 

 

İstanbul

 

 

 

 

Komisyon Geçici Başkanı

 

 

 

 

 

 

 

Adı ve Soyadı

Seçim Bölgesi

Aldığı Oy

 

BAŞKAN

:

Mehmet Domaç

İstanbul

11

BAŞKANVEKİLİ

:

Fuat Bol

İstanbul

10

SÖZCÜ

:

Mehmet Beyazıt Denizolgun

İstanbul

11

KATİP

:

Abdurrahman Arıcı

Antalya

10

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis Araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Türkiye Cumhuriyeti petrol kaynaklarının milli menfaatlere uygun olarak, hızlı, sürekli ve etkili bir biçimde aranması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi ülkemizin bulunduğu konjonktürel yapısı gereği çok elzemdir.

Sınır komşularımız olan Irak, Suriye ve İran'da büyük ölçeklerde petrol rezervlerinin bulunmasından hareketle geliştirilen "Türkiye'nin altında bir petrol serveti yatıyor." söylemi sıkça gündeme getirilmektedir.

Yazılı basında sıkça görebildiğimiz yabancı petrol arama şirketlerinin uydular vasıtası ile uzaydan son teknolojileri kullanarak arama yapıldığını ve Türkiye'nin özellikle güneydoğusu ve her tarafında çok büyük petrol yataklarının var olduğu, "Türkiye'de petrol olduğunu Türk'ten başka herkes biliyor" tabiri kullanılması kamuoyunda, ülkemizde yeterince araştırma yapılmadığına dair sıkıntı yaratmaktadır.

Ülkemizde halen petrol üretiminin alındığı bölgelerde, daha önce arama çalışması yapılmış ve henüz arama çalışması hiç yapılmamış sahalarda yeni arama teknolojileri uygulanarak (örneğin 3-Boyutlu sismik gibi) yeniden aranması planları, arama çalışmalarında ne kadar derine inildiği ve daha önceden açılıp, ekonomik açıdan verimli olmaması sebep gösterilerek kapatılan kuyuların, son dönemde artan petrol fiyatları ile verimsiz küçük kuyuların bile cazip hale gelmesinden dolayı, bu kuyularda tespit edildiği söylenen ağır petrol (işlenmesi zor) rezervlerinin yeniden açılıp işletilmesi ve ayrıca mevcut petrol sahalarındaki üretilebilecek petrol rezervlerimizde uyguladığımız üretimi artırma yöntemleri ile (mesela; C02 enjeksiyonu uygulaması) var olan kaynaklarımızdan en verimli şekilde faydalanmanın ülke çıkarları için önem arz ettiğinden dolayı; Türkiye'de petrol kaynaklarının tespiti ve tamamen ülke çıkarları için en verimli şekilde kullanılması, bu konu çerçevesinde dünya ölçeklerine göre yeterli araştırma yapılıp yapılmadığı ve konuyla ilgili gerekli önlemlerin alınması amacı ile Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iç Tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.       

1) Kemalettin Göktaş                 (Trabzon)

2) Ahmet Gökhan Sarıçam        (Kırklareli)

3) Abdullah Veli Seyda             (Şırnak)

4) Agâh Kafkas                         (Çorum)

5) Mehmet Salih Erdoğan          (Denizli)

6) Cumhur Önal                         (Karabük)

7) Ali Koyuncu                          (Bursa)

8) Müjdat Kuşku                       (Çanakkale)

9) Abdurrahman Kurt                (Diyarbakır)

10) Abdurrahman Dodurgalı     (Sinop)

11) Sebahattin Karakelle            (Erzincan)

12) Sami Güçlü                          (Konya)

13) Muharrem Candan               (Konya)

14) Özkan Öksüz                       (Konya)

15) Hüsnü Tuna                         (Konya)

16) Abdullah Çetinkaya             (Konya)

17) Zeynep Dağı                        (Ankara)

18) Burhan Kayatürk                 (Ankara)

19) Faruk Septioğlu                   (Elâzığ)

20) Safiye Seymenoğlu              (Trabzon)

21) İlknur İnceöz                       (Aksaray)

22) Özlem Müftüoğlu                (Gaziantep)

23) Aşkın Asan                         (Ankara)

24) Birnur Şahinoğlu                 (Samsun)

25) Lütfi Çırakoğlu                    (Rize)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet buradalar.

Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm, geçici 9, 10, 11, 12, 13 ve 14’üncü maddeler dâhil, 14 ile 22’nci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen gruplar vardır.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’a aittir.

Buyurun Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

                           

(x) 216 S. Sayılı Basmayazı 30/4/2008 tarihli 97’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

CHP GRUBU ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasa Tasarısı’nın ikinci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, 1 Mayısta polis copu, biber gazı altında kalan emekçilere ve milletvekillerine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bir yasa, tüm ekonomik ve sosyal potansiyelini kullanabilen, topluma bu anlamda yarar getirebilen yasadır. Bugün görüşmekte olduğumuz yasa, maalesef, bu potansiyeli kullanan bir yasa değil; ekonomik ve sosyal yaklaşıma hâkim, sahip bir yasa değil; serbest muhasebeci ve mali müşavirlerle yeminli mali müşavirlerin potansiyel imkânlarını, bu mesleğin potansiyel imkânlarını kullanabilen bir yasa niteliğinde değil.

Değerli arkadaşlar, bu meslek mensupları, Türkiye’de özellikle vergi alanındaki kayıt dışılığı önlemede önemli bir fonksiyona sahip olabilir. Yine, bu meslek sahipleri Türkiye’de vergi bilincinin gelişmesi için önemli katkılar yapabilir. Ama maalesef, asıl hedef olması gereken bu iki hedef bu yasada gözetilmemiştir. Dolayısıyla, bu yasa, ekonomik ve sosyal içeriği olan, etkinliği olan bir yasa niteliğinde değildir.

Kayıt dışılığın önlenmesi, Türkiye’nin çok uzun zamandan beri üzerinde durduğu ve bu konuda mücadele ettiği bir olgudur, bir gerçektir. Ancak kayıt dışılığın önlenmesi, vergi kaçırmanın önlenmesi bilinçli bir mücadeleyle olur. Burada meslek sahiplerinden, bu anlamda meslek sahiplerinden yararlanmak mümkündür. Nasıl mümkündür? Onların yetki ve sorumluluklarını artırarak, Türkiye’de kayıt dışılıkla, vergi kaçırmayla mücadelede bu meslek sahiplerinden Türkiye’nin yararlanması mümkündür. Türkiye’de kayıt dışılıkla mücadele bilinçli yapılmıyor diyorum çünkü kayıt dışılıkla mücadele tehditle, zorla olmuyor, vesayetle olmuyor.

Değerli arkadaşlar, bu meslek sahiplerini ve bunların oluşturduğu odaları Maliye Bakanlığı vesayeti altına almak istiyor. Zaten vesayeti altında ama bunu artırmak istiyor.

Bakın, sınav sisteminde, mesleğe giriş sınavında “Maliye Bakanlığı bu sınavın adil, tarafsız ve mevzuatına uygun bir şekilde yapılması için gerekli tedbirleri alır.” diye bir cümle var. Şimdi, bunun anlaşılması mümkün değil. Çünkü, zaten sınavda iki tane Maliye denetim elemanı var. Buna rağmen, acaba, Maliyenin hedefi nedir, neden vesayet altına almak istiyor bu kurumu ve bu müesseseyi?

Şimdi, baroyu örnek verelim. Acaba baroyu da Adalet Bakanlığı aynı şekilde vesayet altında tutabiliyor mu? Yahut ticaret ve sanayi odalarına bakın. Ticaret ve sanayi odalarını, acaba Sanayi ve Ticaret Bakanlığı aynı anlamda vesayet altında tutuyor mu?

Değerli arkadaşlar, burada hedef bellidir, bu vesayetin amacı bellidir. Vesayetin amacı siyasi iktidarın bu odalara nüfuz etmesi ve bu odaları ele geçirmesi hedefidir. Şimdi, Maliye Bakanlığının bu vesayet anlayışı o kadar açık ve bariz ki her alanda kendisini gösteriyor yani böyle bir yaklaşım içinde olduğunu Bakanlığın her kademesinde görebiliyorsunuz.

Bakın, şimdi, bu yasa dolayısıyla denetim elemanlarının verdiği bir rapor var onu kısaca okuyayım; diyor ki: “Maliye Bakanlığının bir nevi ön inceleme görevini yapar bunlar; denetim elemanlarına, yapacakları işe yardımcı olmak üzere yasayla verilen yetkiyi kullanır.” Yani bir yerde kendi yardımcıları olarak görüyorlar bu denetim elemanları bu meslek mensuplarını. Arkadaşlar, bu anlayışla Türkiye'de vergi kaçağını önleyemezsiniz. Bu anlayışla, hiçbir şekilde yetki ve sorumluluk vermezseniz bu meslek mensuplarına, bunlardan gereği kadar yararlanamazsınız.

Şimdi, ikincisi: Toplumda vergi bilincinin gelişmesinde bu meslek mensuplarının önemli yararları olur çünkü toplumda vergi bilincinin gelişmesi, herkesi potansiyel suçlu olarak görmekten geçmez.

Bakın, yine Maliye Bakanlığının hesap uzmanları raporu var; orada diyor ki: “Altı yılda beyan edilen vergilerin 100 içinde oranı 46,5; verilmeyenlerin 53,5.” Yani, demek ki Türkiye’de kazananların beyan ettiği vergi, vergi kaçağının altında. Dolayısıyla, böyle bir yaklaşımla Türkiye’de vergi bilinci oluşmaz.

Değerli arkadaşlar, bir ülkede vergi bilincinin olması için devletin önce hizmet yapması lazım. Türkiye’de eğitim, sağlık, altyapı hizmetlerini devlet yeteri kadar yapamıyor, Hükûmet yeteri kadar kaynak ayırmıyor. Her ülkede kaynak kıttır ama önemli olan, kaynakların bazı alanlarda tercihli olarak ayrılmasıdır. Burada maalesef Hükûmet yeteri kadar kaynak ayırmıyor.

Ayrıca, değerli arkadaşlar, vergi veren insan hesap da sorabilmelidir ama Türkiye’de hesapları hep Başbakan soruyor. Diyor ki Başbakan: “Enflasyon tek haneye indi, ekonomi iyileşip büyüdü. Bunu siz görmüyorsunuz. Onlar, gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar.” diyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, vatandaş da diyor ki: “Yahu, maval okuma! Mazot kaç lira biliyor musun? Ben çiftçiyim yağ bile alamıyorum, sen bunları külahıma anlat.” diyor. Arkadaşlar, böyle bir hizmet anlayışı içerisinde vergi bilincinin oluşması mümkün değil.

Kaldı ki Sayın Başbakanın dili var, konuşuyor ama ne diyor? Diyor ki: “İhracat 36 milyardan 114 milyara çıktı.” Ama hiçbir zaman söylemiyor ki 2002 yılında dış ticaret açığı 16 milyar dolardı, şimdi 4 katına çıktı, 66 milyar dolara çıktı, bunu söylemiyor. Başbakanın dili var ama bunu söylemiyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, diyor ki: “107 milyar dolara çıktı, 114 milyara çıktı.” Ama yine Başbakan şunu göremiyor: Bakın, AKP’nin iktidar döneminde, 2003 yılından 2008 Marta kadar, Türkiye’den 6 milyar dolar, -doğrudan yatırımların- hani banka satın alan, şirket satın alanlar yurt dışına kaynak transfer etmiş. 17,2 milyar dolar, borsada oynayan, sıcak para kaynak transfer etmiş. 123,3 milyar dolar AKP İktidarı döneminde Türkiye cari açık vermiş yani kan kaybetmiş. IMF’ye 6 milyar dolar Türkiye faiz ödemiş bu süre içerisinde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Kamu dış borcu için yine Türkiye 24,3 milyar dolar faiz ödemiş. Özel sektör dış borcu için Türkiye 28,3 milyar dolar faiz ödemiş. Yani Türkiye AKP İktidarı döneminde 205 milyar dolar yurt dışına kaynak transfer etmiş.

Peki, bugüne kadar ne kadar ihracat yapmış? 376 milyar dolar. Görüyor musunuz arkadaşlar, yapılan ihracat kadar da neredeyse yurt dışına kaynak transfer edilmiş. Bu benim söylediğim değil, bu TÜİK’in rakamları. Şimdi, nasıl oluyor yani ihracatı gören bir Başbakan Türkiye'nin dışarıya kan kaybetmesini görmüyor. Yani gözü var görmüyor mu, kulağı var duymuyor mu? Yani bunu uzmanlardan öğrenip de dinlemiyor mu arkadaşlar? Onun için bir Başbakanın ağır konuşmaması lazım. Çünkü Araf Suresi’ne göre bu söyledikleri çok büyük hakarettir; muhaliflere, yazarlara, muhalefet edenlere, bu ülke için söz söyleyenlere çok büyük hakarettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kokmaz.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MHP Grubu adına Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız.

Buyurun Sayın Yıldız. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bugün 1 Mayıs, çalışanlarımızın 1 Mayıs bayramlarını kutluyorum. Cumartesi günü de Türk Milliyetçileri ve Türkçülük Günü’dür, Türk milliyetçilerinin ve Türkçülerin de Türkçülük Günü’nü kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, ülke ekonomimizin ve devletimizin en önemli gelir kaynağı olan vergilerin belirlenmesinde vatandaş ve vergi daireleri arasında önemli bir köprü görevi yapan muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleği yasası 1989 yılında çıkarılmıştır. Meslek yasaları içerisinde maalesef en son kabul edilen meslek yasasıdır. Yasa’nın kabul edilişi sürecinde ve Yasa’da daha sonra yapılan değişikliklerde olduğu gibi, bugün yapmakta olduğumuz değişiklikler de meslek mensuplarının tasarı ile ilgili görüşleri alınmadan gerçekleşecektir. Meslek mensuplarını da ilgilendiren yasa değişikliklerinde meslek mensupları, meslek odaları, meslek odaları birlikleri, bürokrasi ve siyasi otorite sıralamasıyla yapılacak yasalarda hatalar en aza indirgenecek, yasalarda sürekli değişiklik yapılmasının önüne geçilebilecektir. Bu şekil, toplumda zıtlaşma ve kutuplaşmaları da ortadan kaldıracaktır. Aksi durum, yani sizin yaptığınız, bürokrasinin, Hükûmetin düzenlemesi olacak ve sorunları da beraberinde getirecektir.

Biz gerçekleri ne kadar söylesek de siz AKP olarak bundan önceki yasalarda yaptığınız gibi bu yasayı da yanlışlarıyla beraber çıkaracaksınız ama biz de bıkmadan sizi uyarmaya ve halkımızı bilinçlendirmeye devam edeceğiz.

Hükûmetin teklif ettiği bu yasada Komisyonda yapılan değişiklikleri karşılaştırdığımızda görülecektir ki bundan önceki yasalarda yaptığınız gibi alelacele hazırlanmış bir yasadır. Muhalefet milletvekillerinin komisyondaki itirazları ve iktidar partisi milletvekillerinin bazı maddelerdeki uzlaşmalarıyla bazı iyileştirmeler de yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, oda seçimlerinin üç yıla çıkarılması, delege sayısının belirlenmesinde 25 meslek mensubu sayısının geçici 60 ve sonraki süreçte 75 olarak değiştirilmesi, meslek mensubu sayısı 250’yi geçen ilçelerde oda kurulabilmesi, serbest muhasebecilik unvanının kaldırılması doğru kararlar olmuştur. Bu doğru kararlar için, başta Bakanlığımızın bürokrasisi ve Sayın Maliye Bakanımıza, bu konuda emeği geçen diğer iktidar partisi milletvekillerine de yirmi beş yıl serbest muhasebeci mali müşavirlik yapmış bir meslektaş olarak teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının bugünlerde gündeme getirilmesi, önümüzdeki ay yapılacak oda genel kurullarının  dönemine rastlaması nedeniyle etik olmamıştır. Tasarı, bugün itibarıyla ülke genelindeki 74 bin meslek mensubunun yaşadığı sorunlara çözüm getirecek hükümleri de içermemektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarıdaki oda, birlik, yönetim, denetim ve disiplin kurullarına seçilecek üyelerin fiilen çalışma ve üç yıllık kıdem şartı eşitlik ilkesine aykırı olup odaların üyesi olan aidatını ödeyen üyelerin seçilme haklarının elinden alınması anlamını taşımaktadır. Bu da hukuka ve demokratik teamüllere aykırıdır.

Yönetim kurulu üyelerinin iki dönem için seçilmesi de aynı şekilde hukuka ve demokratik teamüllere aykırıdır.

Ayrıca, staj süresinin üç yıla çıkarılması da yine mesleğe katılacak meslek mensupları için kayıp yıllar anlamına gelebilmektedir. Bundan önceki süreçte iki yıllık staj süresi vardı. Bu iki yıllık staj süresinde, zaten stajı bittikten sonra hiçbir meslektaşımız bir kezde alamamakta, üçüncü ve dördüncü yıllara stajları sarkabilmekte, mesleğe katılmaları sarkabilmekte ve diğer meslek mensuplarıyla ilgili serbest muhasebeci mali müşavirlik mesleği aleyhine olumsuz bir yapı olmaktadır. Bu şu demektir: Meslek mensupları hayata birkaç yıl geç başlayabilmektedir. Kaldı ki stajını tamamlayan meslek mensupları, kendilerini de bu mesleği yapabilme yetisini görmediği sürece zaten mesleğe başlamaları da söz konusu olamamaktadır.

Ayrıca, yine, bu düzenlemeyle eğitim mecburiyeti getirilmekte. Bu eğitim mecburiyetinin Bakanlık tarafından düzenleneceği ifade edilmektedir. Bu, tabii ki ucu açık bir tekliftir. Bunun neleri kapsayacağı bilinmemektedir. Eğer, serbest muhasebeci mali müşavirlerin düzenlenecek olan eğitim seminerlerine katılma mecburiyetinin arkasından meslekte yasaklamalar getirilecekse bu, tabii ki sıkıntı yaratabilecektir.

Sayın Bakanım, serbest muhasebeci mali müşavirler odaları cumartesinden başlayarak kongrelerine başlayacaklardır. Şu anda kongrelerini yapma hazırlığında olan meslek mensupları bir tereddüt içerisindedir. 3568 sayılı Yasa’da Bakanlığın yetkisi vardır. Kongrenin en az bir ay ertelenerek, bu meslek mensuplarının önünü görmesinin sağlanması faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, vergi mevzuatlarında çok sık yapmakta olduğumuz değişiklikler, meslek mensuplarımızın iş yükünü sürekli artırmakta ancak ülke ekonomisindeki belirsizlikler ve daralmalar nedeniyle meslek mensupları, hizmetleri karşılığı olan ücretlerini almakta zorluklar yaşamaktadır. Meslek mensuplarının ücretlerinin alınmasının yasal bir hâle getirilmesi, hem meslek mensuplarını rahatlatacak hem de vergi gelirlerinin artmasını sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 1989 yılında çıkarılan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasası, daha sonraki yapılan düzenlemeler ve bugün görüştüğümüz düzenlemelerde de, çoğunluğu oluşturan 70 bin serbest muhasebeci mali müşavir meslek mensubu değil, 2.900 yeminli mali müşavirin sorunlarının çözümü üzerine düzenlenmektedir. Elbette yeminli mali müşavirlerinin de sorunlarının çözümü üzerine düzenlenmektedir. Elbette yeminli mali müşavirlerin de sorunlarının çözülmesi gerekmektedir, ancak mesleğin çoğunluğunu oluşturan 70 bin meslek mensubunun sorunlarının çözümünün öncelik taşıyor olması gerekiyor.

Ülkemizde tüm siyasiler ve meslek örgütleri tüm konuşmalarında demokrasiden, demokratik teamüllerden bahsederler. İşte, burada, hepimizin gördüğü ve bildiği gibi, özellikle TÜRMOB’da da, TÜRMOB üst Birlik 9 kişiden oluşmakta, 5 yeminli mali müşavir ve 4 serbest muhasebeci mali müşavir, madde 35’tir 3568’de. Yine 3568’de madde 38 ile Disiplin Kurulu için 3 yeminli mali müşavir, 2 serbest muhasebeci mali müşaviri işaret etmektedir. Madde 39’da da Denetleme Kurullarının 2 yeminli mali müşavir, 1 serbest muhasebeci mali müşavirden oluşacağı belirlenmiştir.

Şimdi, baktığımız zaman, TÜRMOB üst birliğinin oluşturulmasında 2.900 meslek mensubu olan yeminli mali müşavirlerin sayısal olarak çoğunlukta olmasının ne kadar demokratik olduğunu siz değerli milletvekillerinin takdirine bırakıyorum. Umuyorum ki bu yasa henüz geçmeden Bakanlığımız ve AKP’nin değerli grup başkan vekilleri bir önerge getirerek bunun da düzenlemesini yapmalarında fayda olduğunu düşünüyorum. Bu önergeyi biz verdiğimiz takdirde yine kabul edilmeyecektir. Bunun değerlendirilmesi gerekiyor, çünkü 2.900 kişilik yeminli mali müşavirlere 70 bin kişilik meslek mensupları yönettirilmektedir. Bu tablo demokratik değildir, bu tablo adaletli değildir, mesleğe de hiçbir katkısı bulunmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, dünkü görüşmemizde, AKP Grup Başkan Vekilimiz, meslek mensuplarının sayısal olarak çokluğundan ve iş yetersizliğinden bahsetmiştir. Ülkemizde gayrimenkul sermaye iradı mükellefi 764 bindir, basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefi sayısı 750 bindir, kurumlar vergisi mükellefi 640 bin, gelir vergisi mükellefi 1 milyon 725 bin olmak üzere 2 milyon 465 bin gelir ve kurumlar vergisi mükellefi vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yıldız.

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – 70 bin civarında meslek mensubunun tamamının da mesleği icra etmediğini kabul edecek olursak, iş sayısı yeterlidir. Ancak, meslek icra edenlerin haklarının korunması noktasında sıkıntılar yaşanmaktadır, bunların giderilmesi, bu meslek mensuplarının geleceğiyle ve ülkemizin vergi gelirlerinin artırılması noktasında, kayıp ve kaçağın önlenmesi noktasında faydalı olacağı kanaatiyle, bundan sonra yapılacak olan düzenlemelerin, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasası ile ilgili diğer yasalar da göz önüne alınarak, meslek mensuplarının da katkıları alınarak düzenlenmesinin daha faydalı olacağını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yıldız.

Gruplar adına başka söz talebi yok.

Şahısları adına ilk söz, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’ya aittir.

Sayın Kızılcıklı, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu yasa tasarısı, yaklaşık 70 bin meslek mensubumuzu ilgilendiren ve bugüne kadar bu görevlerini en iyi şekilde yapan arkadaşlarımızı çok yakından ilgilendiren bir yasa tasarısı. Burada, yeni değişikliklerle, 1989’dan beri uygulanan 3568 sayılı Yasa’da ilk defa değişiklikler yapılıyor, çünkü yaklaşık yirmi yıllık bir süreç içerisinde bazı aksaklıklar ve uygulamada çıkan sıkıntılar ortaya çıkmıştır, anlaşılmıştır. Bununla ilgili yeni düzenlemeler getiren ve meslek mensuplarımızın birçok konuda yıllardır tartıştığı, bir türlü yasalaştıramadığı, hayata geçiremediği bazı konuların bu tasarıyla çözüme kavuştuğunu görüyoruz. Bunun için de meslek mensupları olarak, doğrusunu söylemek gerekirse, çok sevinçliyiz.

İkinci bölümde yer alan oda organlarında görev almak için en az üç yıl kıdem mecburiyeti -hem de Birlik yönetimi için de aynısı- söz konusu. Tabii, bizi temsil edecek insanların, yönetici vasfını kazanacak arkadaşlarımızın mesleğin sıkıntılarını bilmesi, mesleğin içerisinden gelmesi ve bu mesleğe çok daha fazla katkı sağlayacağı düşüncesiyle bunu hep istiyorduk, konuşuyorduk. Bugün için bunun yapılıyor olması, yapılmış olması gerçekten memnuniyet verici diye düşünüyorum. Bu anlamda büyük avantaj getiriyor.

Yine, seçimlerin iki yıl yerine üç yılda yapılacak olması önemli bir sıkıntıyı ortadan kaldırıyor değerli arkadaşlarım. Çünkü biz, bir yıl mali genel kurul yapıyoruz, bir yıl seçimli genel kurul yapıyoruz; ertesi yıl gene mali genel kurul yapıyoruz, bir sonraki yıl gene seçimli genel kurul yapıyoruz. Aslında, her sene genel kurul yapan, enerjisini, kaynaklarını bu şekilde buralara yansıtmak zorunda kalan odalar hâline gelmiş idik. Şimdi iki yıl yerine üç yılda yapılacak olması, bu anlamda oda yönetimlerini rahatlatacak, daha güzel çalışmalar ve daha fazla üretimler, daha büyük performanslar ortaya konulacak.

Aynı zamanda, yine -burada da, ikinci bölümdeki maddelerin birisinde de- mali tablolar sürekli yayınlanacak ve böylelikle mali genel kuruluna gerek kalmayacak. Yıl içinde bir önceki yılın mali tablosu yıl sonuna kadar sürekli İnternet sitesinde yayınlanmış olacak. Böylelikle iki yılda bir yaptığımız mali genel kurulları da ortadan kalkmış olacak. Üç yılda bir hem mali genel kurulu hem seçimli genel kurulunu bir arada yapmış olacağız. Bu da oda yönetimlerine büyük rahatlık getirecek.

Yine, çok fazla delegeyle Ankara’da toplanmak zorunda kalıyorduk. Çünkü 25 üyeye 1 delege sistemi 1989’da getirilmişti. O gün üye sayısı yeterliydi. O günkü üye sayısı şartlarında belki bu çok normaldi, ama şu anda üye sayıları çok yükseldiği için meslekte, 75 üyeye 1 delege verilmek suretiyle, delege sayıları 1.300’lü rakamlara gelmiştir. Dolayısıyla 2 binli rakamların altından aşağıya inmiştir. Bunlar da önemlidir diye düşünüyorum. Çünkü bu kadar fazla üyeyi burada bir toplantıya getirdiğiniz zaman, onların masrafları, ağırlanması, toplantının süresi, gerçekten, TÜRMOB tarafından da sıkıntılı bir ortama gidiyordu. O açıdan da onun ortadan kalkıyor olması gerçekten önemlidir diye düşünüyorum.

Yine, meslekle ilgili meslek içi geliştirme kurslarının sürekli yapılacak olması ve bu kurslara sürekli katılımın sağlanacak olması -mecburi katılım hâline getiriliyor- çok önemli. Böylelikle, sürekli değişen mesleğimizde, sürekli yenilenen mesleğimizde, dünyadaki gelişmeleri, Türkiye’deki gelişmeleri ve Maliye Bakanlığında yeni çıkan yasaları, yönetmelikleri, genelgeleri de çok kısa zamanda takip etmek ve meslektaşımız da kendisini sürekli geliştirmek, yenilemek mecburiyetinde kalacak, bu da mesleğimize ve mesleği uygulayanlara çok önemli katkılar sağlayacak diye düşünüyorum. O açıdan, eğitimin sürekli hâle getirilmesi, buraya katılımın mecburi olması, gerçekten, bizim için sevindirici bir gelişmedir, önemli bir gelişmedir ve bu gelişmenin devam etmesi tabii ki hepimiz için avantajdır.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Buyurun.

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Son olarak şunu söylemek istiyorum: Yasayla, “serbest muhasebeci” unvanı ortadan kaldırılacak, ikinci bölümdeki maddelerde de yer aldığı gibi. Bu arkadaşlarımızın durumu ne olacak? Bunu çok tartıştık, işte “Kazanılmış hakkı koruyalım.” denildi. Hatta bazıları dedi ki: “Bunları direkt serbest muhasebeci mali müşavir yapalım, sınavsız yapalım.” Ama bunun çok doğru olmayacağını düşünüyoruz. Çünkü bu arkadaşlarımızın da gerekli yeterliliğe ulaşması lazım. Bu da bir kursla yapılacak. Odalar ve TÜRMOB tarafından altı aylık bir kursa tabi tutulacak bu arkadaşlar ve üç yıl içinde 5 defa sınava tabi tutulmak suretiyle, böylelikle, kendilerinin “serbest muhasebeci mali müşavir” unvanını kazanması sağlanmış olacak, kazanamayanların da “serbest muhasebeci” unvanı devam ettirilmiş olacak.

Ben, bu tasarının, mesleğimize ve meslek mensuplarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum, yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kızılcıklı.

Şahısları adına ikinci söz, Alaattin Büyükkaya, İstanbul Milletvekili.

Sayın Büyükkaya, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın ikinci bölümü hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Mali Müşavirlik Kanunu, vergi denetimi, verginin düzenli bir şekilde alınması ve mükelleflerin yanlış yapmaması konusunda -bilerek değil bilmeden yanlış yapmamaları konusunda- önemli açılım getirmiş ve Türk mali sistemine büyük faydalar sağlamıştır. Bunun inkâr edilemez bir yeri vardır.

Bugün bu tasarı niye geldi? Bir ihtiyaçtan doğdu.

1) Geçmişteki uygulamalara bakıldı. Bu uygulamalarda görülen bazı aksaklıklar gündeme getiriliyordu. Bunların düzeltilmesini amaçlayan bir tasarı.

2) Meslek odalarında -ki bu sadece birine has değil, Türkiye’de bir hastalık- özellikle kanunla kurulan meslek odalarında bir grup bir yönetimi ele geçirdi mi, büyük ölçüde, diğerlerinin, mesleğin hukukunu korumak yerine, biraz ideolojik yaklaşarak belli bir kesimin hukukunu korumaya dönük davranışlar içine giriliyor ve bu durum da meslek mensupları arasında büyük ölçüde huzursuzluğa sebep olmaktadır.

Dolayısıyla, burada da tam olmasa bile kısmen, meslek mensupları arasında hakça temsili hedef alan düzenlemeler yapıldı ve böylece, meslek mensuplarının daha adil bir yönetimle karşı karşıya kalmalarına, herkesin sesini duyurmasına ve mesleğin gelişmesi yönünde bir gayretin ortaya konmasına dönük düzenlemeler yapıldı.

Ben, ayrıca başka bir noktadan çok mutluyum, onu da belirtmeliyim: Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuda farklı görüşler vardı. Bir alt komisyon kurmadan, kendi içimizde belirli konular görüşülerek bir dengeye oturtuldu ve bir mutabakat sağlanarak da Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti. Dolayısıyla ben bütün partilere bu manada teşekkür ediyorum.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Mutabakat orada! Ne çalışılıyor, bakın!

ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) – Ben teşekkür ediyorum emeği geçenlere.

Dolayısıyla, ülkemiz için hayırlı bir tasarı ortaya çıktığını düşünüyorum ve inşallah bu tasarıyla meslek mensuplarımız daha da önemli görevler yüklenecekler. Kayıt dışılığın azaltılması yönünde de bence önemli bir mesafenin alınmasına yardımcı olacak bir tasarı.

Hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Sizlere de saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Büyükkaya.

Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aracılığınızla sormak istiyorum: Hemen biraz önce, iktidar partisine mensup Değerli Konuşmacı, Plan ve Bütçe Komisyonunda oluşturulan çalışma grubunda belli bir mutabakat sağlandığını, dolayısıyla bu yasaya ihtiyaç olduğunu belirtti. Ancak dün, Yönetim Kurulunun teşkiliyle ilgili olarak 4 üyenin Maliye Bakanı tarafından, üniversiteden bildirilen 2 üyeden 1’inin Maliye Bakanı tarafından, Birliğin, TÜRMOB’un bildirdiği 4 adaydan 2’sinin Maliye Bakanı tarafından belirlenerek bu mutabakatın bozulduğu ortaya çıkıyor.

Şimdi, ne yapmak istediğini muhalefet partili arkadaşlarımız sürekli söylediler. Dolayısıyla bütün üyeleri Maliye Bakanı seçerek Birlikte, TÜRMOB’da ne yapmak istiyor? Cevabını Genel Kurul ve millet öğrenmek ister diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk.

Sayın milletvekilleri, başka soru sormak isteyen arkadaşımız yok, sayın milletvekilimiz yok.

Sayın Bakanım, buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, tabii burada Meclisin kanun yapma iradesi vardır ve tensip buyurduğu takdirde yüce Meclis, ona göre hareket edilecektir.

Arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.50

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Meral Hanım’ın ani bir işi çıkması nedeniyle -bir yakını rahatsızmış- bugün nöbeti ben tutacaktım, ama Sayın Cumhurbaşkanımızın Makedonya seyahati vesilesiyle onu yolcu etmeye gittim. Meclis Başkanımız da İstanbul’da. Onun için Eyyüp Bey kısa bir görev yaptı. Onu bilgilerinize, takdirlerinize sunuyorum.

İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylayacağım.

14’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışan” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Ayşe Türkmenoğlu

Çağla Aktemur Özyavuz

 

 

Konya

Şanlıurfa

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 14. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 39. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Mevlüt Coşkuner

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Isparta

İstanbul

 

Muharrem İnce

R. Kerim Özkan

Tayfur Süner

 

Yalova

Burdur

Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 14. Maddesinin tasarı metninden çıkarılarak buna göre düzenlenmesini arz ederiz.

 

Ahmet Orhan

Alim Işık

Beytullah Asil

 

Manisa

Kütahya

Eskişehir

 

Hasan Özdemir

Cemaleddin Uslu

 

 

Gaziantep

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kanunun maddeler arası uyumu için.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.06

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma Salman KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

216 Sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

14’üncü madde üzerinde verilen Ahmet Orhan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

III.- Y O K L A M A

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz. (AK Parti sıralarından “16 kişi var.” sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen...

Oylamadan önce yoklama talebi vardır, o talebi yerine getireceğim.

Oylamadan önce yoklama talebi vardır, o talebi yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın Korkmaz, Sayın Emek, Sayın Coşkuner, Sayın Arat, Sayın Tamaylıgil, Sayın Çakır, Sayın Paçarız, Sayın Güner, Sayın Karaibrahim, Sayın Binici, Sayın Küçük, Sayın İnce, Sayın Vural, Sayın Uzunırmak, Sayın Atılgan, Sayın Torlak, Sayın Enöz, Sayın Aksoy.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.-Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi 14’üncü madde üzerinde verilen Ahmet Orhan ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 14. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 39. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                             M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; böyle, durmadan yoklama istemek, karar yeter sayısı istemek bizim de istediğimiz bir husus değil. Ama arkadaşlarımız, acaba bu uyumsuzluğun nedeni ne diye biraz düşündüler mi bilemiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda on gün süreyle müzakere edildi. Bazen özel çalışma grupları kurulmak suretiyle, bazen Komisyonda uzun tartışmalar sonunda Hükûmetle, AKP Grubuyla, MHP Grubuyla, CHP Grubuyla ve şu anda burada olmayan değerli arkadaşlarımız DTP Grubuyla birlikte bir mutabakata vardık. Ama şimdi görüyoruz ki, iktidar partisi, verdiği önergelerle, on gün uğraşılarak Plan ve Bütçe Komisyonunda sağlanmış olan uzlaşmayı, mutabakatı yok sayıyor, Hükûmet tasarısında Plan ve Bütçe Komisyonunda itiraz ettiğimiz, yeni bir yöntemde uzlaştığımız uzlaşmayı yok sayıyor, Hükûmet tasarısını aynen bir önergeyle getiriyor.

Değerli arkadaşlarım, bu, bırakınız Parlamentodaki bir birlikte çalışma üslubu olarak, bu, insanların birbiriyle ilişkisi açısından bile son derece sakıncalı bir durumdur. Peki, bu iktidar partisine halk nasıl güvensin? Plan ve Bütçe Komisyonunda biz bundan sonra gelecek tasarılarda nasıl bir katkı sağlayabiliriz?

Burada değerli arkadaşımız Alaattin Büyükkaya, kalktı, büyük bir iyi niyetle “Çok mutluyum, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu alanda bir mutabakat sağladık ve ona göre de tasarı geldi. Biz, bazı konuları içimize sindirememiş olmakla beraber, bir uzlaşmayla çıksın diye bir noktaya gelmiştik. Ama şimdi görüyorum ki bu yok.” dedi.

Değerli arkadaşlarım, siyasette de, insani ilişkilerde de herkes her zaman birbirine muhtaçtır. Ama, siz yukarıda uzlaşma sağlayacaksınız, buraya gelip bir önergeyle o uzlaşmayı yok sayacaksınız.

Ben burada merak ediyorum. Sayın Özgün orada oturuyor, Sayın Maliye Bakanımız orada, Sayın Müsteşarımız orada. Niçin o zaman farklı bir noktada uzlaşma sağladınız? Sayın Müsteşarın yazdırdığı metin üzerinde Sayın Komisyon Başkanının odasında saatlerce niçin müzakereler yaptık, şöyle mi yazalım böyle mi yazalım?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Rol... Rol… Aktör… Aktör…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Madem bu mutabakata uymayacaktınız Sayın Bakan, o Komisyonu on gün niçin meşgul ettiniz? Bu yazık değil mi, bu ayıp değil mi? İnsan ilişkilerinde bu var mı?

Değerli arkadaşlarım, bu İktidar bu davranışıyla güvenilmez bir iktidar olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Şimdi, bakınız değerli arkadaşlarım, ne yapmaya çalışıyorlar: Daha önce de söyledim, Bin üyeli bir oda, diyelim küçük çaplı, orta çaplı bir odamız. Bu bin üyeli odada 800 oyu bir liste alacak, 200 oyu bir liste alacak, 5 kişi seçilecekse, o 800 oy alan aday seçilemeyecek, 200 oy alan seçilmiş olacak. Bunu hukukla bağdaştırmak mümkün mü değerli arkadaşlarım? Böylesi yanlış, çarpık bir düzenlemenin Anayasa Mahkemesinden dönmesi çok doğal değil mi? Siz, 800 oy alan bir üyenin hakkını yok sayarak 200 oy alan üyeyi nasıl seçilmiş kabul edebilirsiniz? Böyle bir mantık var mı? Böyle bir üye var mı?

Yirmi senedir bir uyum içinde çalışmakta olan TÜRMOB camiası bu önergeyle dinamitlenmiş oluyor. Bursa Odası, Meslekte Birlik Grubunun, AKP’ye yakın grubun kazandığı bir oda. Çağdaş Gruptan bir başka üye oraya girmiş. Gidin, sorun, konuşun. Bir ahenk var mı aralarında?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) -  Burada, odalarda ve TÜRMOB’da olması gereken ahengi ortadan kaldıracak, az oy alan üyeyi çok oy alanın yerine seçilmiş sayacak bir düzenleme hukuka da aykırıdır, hakkaniyete de aykırıdır ve Plan ve Bütçe Komisyonunda vardığımız mutabakatı yok sayan bu anlayışın etik dışı bir anlayış olduğunu ifade ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışan” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                    Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

 BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN -  Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Söz istiyorum.

BAŞKAN -  Buyurun Sayın Canikli. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; imzam bulunan önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bazı şeyleri netleştirmemiz gerekiyor: Bu tasarı Komisyonda görüşülürken gerçekten Sayın Özyürek’in belirttiği gibi gayriresmî, formel olmayan bir ekip oluşturuldu ve orada üzerinde çalışmalar yapıldı.

Bu çalışmalardan önce benim de katıldığım bir oturumda veya bir görüşmede tartışma konusu olan, biraz sonra görüşmesini yapacağımız 15’inci maddeyle ilgili ben Hükûmet tasarısından geri adım atmamızın mümkün olmadığını çok net ifade ettim. Şimdi, söylenmeyen şu var: Bu 15’inci maddeyi tıkamak amacıyla, Cumhuriyet Halk Partisi Komisyonda yedi yüz tane önerge verdi. Burada ve muhtemelen, yani anladığım kadarıyla da Komisyondan bir an önce geçmesi ve… Çünkü tıkandı sistem orada. Yedi yüz tane önerge. Elbette, İç Tüzük’e göre olabilir, verilebilir, ona hiç kimsenin bir itirazı olamaz, ancak veriliş amacı -yedi yüz tane önerge- belli ki bunun tıkanması, bu maddenin geçmesinin, verilmiş olan bir hakkın kullanılarak engellenmesi. Yani, önerge hakkı niye veriliyor komisyonda ya da Genel Kurulda milletvekillerine? Katkı sağlamak, kendi kanaatlerini, görüşlerini, düzeltilmesini istedikleri hususları önergeler vasıtasıyla iletmek üzere bu hak veriliyor, sistemi tıkamak amacıyla verilmiyor. Daha önce de yapıldı. Dolayısıyla, bütün konuşmalarda bu gerçek veya bu husus hep atlanıyor. Yani yedi yüz tane önerge verildiği ve 15’inci maddeyi tıkamak amacıyla verilen bu önergeler ifade edilmiyor burada. Onunla birlikte değerlendirilmesi lazım değerli arkadaşlar. Yani, orada bu konuda bir mutabakat söz konusu değil. Diğer konularla oluşmuş…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu metin ne?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama burada öyle anlaşılıyor ki…

MUSTAFA ÖZYÜREK ( İstanbul) – Komisyon üyelerinin imzası ne burada?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – O yedi yüz tane önergenin tıkama girişimini aşma amacıyla yapılmış. Olay budur.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Yani uyutuyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Mutabakat nedir?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kandırdınız mı muhalefeti?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar -hem ben orada çok net olarak ifade ettim- mutabakat şudur: Normal şartlar altında, gerçekten özgür iradeleriyle ve zorlayıcı, haksız bir baskı altında kalmadan, iradenin fesat edilmemesi şartıyla…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Peki, o zaman bütün önergeleri...

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …ortaya çıkan bir mutabakat varsa bu mutabakat gerçekten uyulması gereken mutabakattır, buna hiç kimsenin bir itirazı olamaz ve bugüne kadar da AK Parti Grubu bu çerçevede yaptığı bütün mutabakatlara uymuştur.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Önergeyi kaldırmak için.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – AK Parti Grubu mutabakatlarına sadıktır, bundan sonra da sadık olmaya devam edecektir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu ne?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani burada yedi yüz tane önerge vermek ne kadar doğalsa…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sözden dönmek de o kadar doğal!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – … ve bu yolla bu iradeyi zorlamaksa, iradeyi baskı altına almaksa… Değerli arkadaşlar, olayı böyle değerlendirmek lazım. Lütfen.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İtiraf edin, sizi kandırdık deyin, itiraf edin.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, ne getiriyoruz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Açıkça itiraf edin, kandırdık deyin.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Daha doğrusu, Hükûmet tasarısındaki hâlidir bu, getirilen önerge de orijinal hâlidir. Ne getiriliyor? Biraz önce Sayın Özyürek belirtti, Diyelim 3 tane liste girdi: Bir liste yüzde 40 oy aldı -bunlar fiilen olan olaylar- bir tanesi yüzde 30 aldı, bir tanesi yüzde 30 aldı. O yüzde 40 alan, yönetim kurulu üyeliklerinin tamamını, delegelerin tamamını tek başına elde ediyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Baraj koyun.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ne getiriyor düzenleme? Yüzde 40 alan yönetim kurulu üyeliğinin yüzde 40’ına sahip olsun…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – TOBB’da niye yapmadınız aynı şeyi?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - …yüzde 30 alan yüzde 30’una sahip olsun, diğer yüzde 30 alan da yüzde 30’una sahip olsun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – TOBB’da niye yapmadınız?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Olay budur.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Öbür örgütlerde niye yapmadınız?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Getirdiğimiz veya getirilen önerge bunu içermektedir, başka bir şey değil. Yani, baktığınız zaman aslında demokratik anlayışın yansıtılmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla bahsedildiği gibi bir karmaşa söz konusu değildir.

Ha şu da var, bakın: Bu, bütün odalar için uygulanacaktır değerli arkadaşlar. Yani, biraz önce Sayın Özyürek de belirtti. Her türlü görüşü olan veya farklı görüşler tarafından yönetilen odalar vardır, hepsi için uygulanacaktır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Artık kimse inanmaz size.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şu görüşe sahip odada böyle uygulanacaktır, diğer odada böyle uygulanacaktır diye bir şey söz konusu değil, olması da mümkün değil zaten.

Dolayısıyla getirilen düzenleme adildir. Bir mutabakatın bozulması söz konusu olamaz. Biz mutabakatı bozmayız ancak burada bir iradenin zorlanması, baskı altına alınması vardır. Olay bundan ibarettir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Güvenilmez bir iktidar, güvenilmez bir durum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… (CHP ve MHP sıralarından “karar yeter sayısı” sesleri)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Geç kaldılar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… (CHP ve MHP sıralarından “yok” sesleri) Karar yeter sayısı yoktur. Kabul etmeyenler… Orada da yok.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.39

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.52

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

14’üncü madde üzerinde verilen, Nurettin Canikli ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylayacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Bu madde üzerindeki kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı tasarının çerçeve  15’inci maddesinde düzenlenen 3568 Sayılı Kanunun 40’ıncı maddesine eklenen “Bu süre içinde yazılı olarak başvuranlar” ibaresinin “Bu süre içinde ilçe seçim kuruluna yazılı olarak başvuranlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Erkan Akçay

Ümit Şafak

 

Konya

Manisa

İstanbul

 

Nevzat Korkmaz

Recep Taner

Akif Akkuş

 

Isparta

Aydın

Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Anlaşılmıyor Sayın Başkan. Yani ne okunuyor anlayamıyoruz.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Biz anlıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Siz çok uyanıksınız da biz anlayamıyoruz.

BAŞKAN – Evet, Sayın Özyürek, daha ağır okutalım efendim.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 15’inci Maddesinin birinci fıkrasının “Seçimler tek ve ortak liste ile yapılır. Oda ve birlik organlarına ve Birlik temsilciliğine aday olmak isteyenler 12 saat önce yazılı olarak Divan Başkanlığı’na başvururlar. Divan Başkanları adayları kura çekerek belirlenen soyadına göre alfabetik sıraya dizerek Seçim Kurulu’na teslim eder.” şeklinde değiştirilmesini ve son fıkrasının tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Muharrem İnce

Ahmet Küçük

 

İstanbul

Yalova

Çanakkale

 

Ali Rıza Ertemür

Mevlüt Coşkuner

R. Kerim Özkan

 

Denizli

Isparta

Burdur

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Mustafa Ataş

Enver Yılmaz

 

Giresun

İstanbul

Ordu

 

A. Emin Önen

Abdullah Çalışkan

 

 

Şanlıurfa

Kırşehir

 

"Madde 15- 3568 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, mevcut onbirinci fıkra madde metninden çıkarılmıştır.

Seçimlerde, üyeler bağımsız aday olabilecekleri gibi, aralarında oluşturacakları grupların listelerinden de aday olabilirler. Kurul üyelikleri ve Birlik genel kurul temsilcilikleri için ayrı oy pusulaları oluşturulur. Oy pusulalarında, grup listelerinden aday olanlar ilgili grup ismi altında, bağımsız adaylar ise ayrıca listelenir. Oy pusulaları, hangi kurul üyeliği için hangi grup ya da bağımsız adaya oy verileceğini gösterecek şekilde hazırlanır, grup isimlerinin ve bağımsız adayların adları yanına işaret konacak kare şeklinde kutulara yer verilmek suretiyle çoğaltılır, ilçe seçim kurulu mührü ile mühürlendikten sonra kullanılır. Oylar pusulada yer alan grup ya da bağımsız adayların ismi yanındaki kutu işaretlenmek suretiyle kullanılır. Oy verme işlemi, gizli oy açık tasnif esaslarına göre yapılır. Üye listesinde adı yazılı bulunmayan meslek mensubu oy kullanamaz. Oylar, oy verenin kimliğini resmî kuruluşlarca verilen belgeyle ispat etmesinden ve listedeki isminin karşısındaki yeri imzalamasından sonra kullanılır. Oylar, üzerinde ilçe seçim kurulu mührü bulunan ve oy verme sırasında sandık kurulu başkanı tarafından verilecek zarflara konulmak suretiyle kullanılır. Mühürsüz oy pusulası ve zarfla kullanılan oylar geçersiz sayılır.

Seçime katılan grupların ve bağımsız adayların adları alt alta ve aldıkları geçerli oy hizalarına yazılır. Grupların oy sayıları, önce bire, sonra ikiye, sonra üçe... şeklinde devam edilmek suretiyle, yedekler dâhil o kurulun çıkaracağı üye ve Birlik Genel Kurul temsilcisi sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar ile bağımsız adayların aldıkları oylar ayrım yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Kurul asil ve yedek üyelikleri ile Birlik Genel Kurul asil ve yedek temsilcilikleri, gruplara ve bağımsız adaylara rakamların büyüklük sırasına göre tahsis olunur. Son kalan üye veya temsilcilik için oyların eşit olması hâlinde, bunlar arasında ad çekilmek suretiyle tahsis yapılır. Kurul üyeliği ve Birlik genel kurulu temsilciliklerinin gruplara tahsisi oy pusulasında yer verilen sıralamaya göre yapılır.

Üyeler, oda veya birlik yönetim, denetleme ve disiplin kurullarından sadece birinde görev alabilirler."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Canikli

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Oda ve Birlik organlarının seçim esaslarına ilişkin yapılan değişiklikle, demokrasinin gereği olan temsilde adaletin sağlanmasına ve katılımcı yönetimlerin oluşmasına yönelik düzenlemeler yapılmakta, seçime iştirak eden grupların ve bağımsız üyelerin aldıkları oy oranında kurullarda üyelik ve birlik temsilcisi çıkarmalarına imkân sağlanmaktadır. Böylece, hâlen uygulanan demokratik olmayan çoğunluk sistemi uygulamasının sakıncaları giderilmektedir.

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Toplantı yeter sayısı isteyeceğiz eğer bittiyse gerekçe.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz. O zaman 20 kişilik…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı…

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Toplantı yeter sayısı, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Okay, Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın Süner, Sayın Emek, Sayın Coşkuner, Sayın Baytok, Sayın Küçük, Sayın Çöllü, Sayın Karaibrahim, Sayın Yıldız, Sayın Tamaylıgil, Sayın Arat, Sayın Ünsal, Sayın Dibek, Sayın Ağyüz, Sayın Ekici, Sayın Seçer, Sayın Öztürk, Sayın Mert.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. İsmini yazdığım ve okuduğum, Genel Kurula arz ettiğim arkadaşlar lütfen sisteme girmesinler.

Yoklama için üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Kâtip Üye arkadaşlarımızın da gördüğü gibi ekrana giren milletvekili sayısı 168’dir. 20 tane de yoklama isteyen milletvekili arkadaşımız vardır. Dolayısıyla toplantı yeter sayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, evet, şimdi 15 inci madde üzerinde Sayın Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 15’inci madde tümüyle değiştirilmiş olduğundan, İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Şafak ve İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek ve arkadaşlarının önergelerini işleme koyma imkânı kalmamıştır. Bu nedenle önergeleri işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi kabul edilen önergeyle birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve onaltıncı maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanunun 41 inci maddesine eklenen fıkralarda geçen “Ocak ayı sonuna kadar bildirmekle yükümlüdür” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “Mart ayı sonuna kadar bildirmekle yükümlüdür” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 S. Sayılı tasarının 16. maddesinin son fıkrasındaki “ocak ayı” ibaresinin “şubat ayı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

M. Akif Hamzaçebi

Bihlun Tamaylıgil

 

İstanbul

Trabzon

İstanbul

 

Kemal Demirel

R. Kerim Özkan

 

 

İstanbul

Burdur

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı kanun tasarısının 16. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasındaki “Ocak ayı sonuna kadar” ifadesinin “Şubat ayı sonuna kadar” olarak değiştirilmesini arz ederim.

 

Ahmet Orhan

Alim Işık

Beytullah Asil

 

Manisa

Kütahya

Eskişehir

 

Cemaleddin Uslu

Hasan Özdemir

Recep Taner

 

Edirne

Gaziantep

Aydın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Recep Taner Bey…

BAŞKAN – Sayın Taner, buyurun efendim.

RECEP TANER (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla işçilerimizin, 3 Mayıs Milliyetçiler Günü dolayısıyla Türk milliyetçilerinin günlerini kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle 3568 sayılı Kanun’un 41’inci maddesinde geçen “Odaların faaliyet raporlarını ve maliyet tablolarını Ocak ayı sonuna kadar teslim ederler ve yayımlarlar.” ibaresinin “Şubat ayı sonuna kadar” şeklinde değiştirilmesini önermekteyiz.

Değerli milletvekilleri, 1989 yılında yürürlüğe giren 3568 sayılı Kanun’a tabi olan meslek mensuplarının takip etmekte oldukları mevzuat sayısı doksanın üzerindedir. Başta vergi yasaları ve sosyal güvenlik yasaları olmak üzere, yapılan birçok yeni düzenleme meslek mensuplarının yükünü her geçen gün artırmaktadır.

Farklı kurum ve kuruluşlarla müşterek bir çalışma içinde olmak zorunda olan meslek mensupları, SSK’dan BAĞ-KUR’a, vergi dairelerinden bölge çalışma müdürlüklerine, defterdarlıktan meslek odalarına kadar birçok farklı kurumlarla muhatap olmaktadırlar.

Meslek mensuplarının iktidardan beklentisi, oda seçimlerine müdahaleden ziyade, haksız rekabet, tozpembe ekonomik tablolara rağmen yapılamayan tahsilat, vergi kargaşası, yetki ve mesleğe dışarıdan haksız girişler, kayıt dışı çalışmalar gibi sorunlardır.

70 binin üzerinde bulunan meslek mensupları, mükellefler ile Gelir İdaresi ve sosyal güvenlik kuruluşları arasında köprü görevi görmektedir. Hatta “matrah artırımı” veya “rızai beyan” adı altında salınan salmaları tahsil etme konusunda da mükellefleri ikna etmek için çalışma yapmaktadırlar. Ama buna rağmen Sayın Bakanımız meslek mensuplarının sorunları yerine yandaşlarının sorunlarına çözüm bulmak için bu konudaki seçimlerle ilgili düzenlemeleri gündeme getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, dünden bugüne görüşmekte olduğumuz yasada değişiklik yapılması düşünülen 20 maddenin hemen hemen 10 tanesi seçimlerle ilgilidir. Düzenlemeler TÜRMOB yönetimi ve oda yönetimlerini ilgilendirdiği hâlde maalesef onların görüş ve önerileri alınmadan, tıpkı birçok çıkan kanunda olduğu gibi masa başı düzenlemelerle düzenlenmektedir. Konunun ilgili taraflarının görüşü alınmadan yaptığınız düzenlemelerin birçoğu genelgelerle ve tebliğlerle düzeltilmeye çalışılırken, inanıyorum ki bu kanunu da herhâlde yakın bir zamanda yeniden Meclis gündemine getirerek, yaptığınız yanlışları düzeltmek zorunda kalacaksınız.

Değerli milletvekilleri, birazdan geçici 11’inci maddede vereceğimiz bir değişiklik önergesi var. Bu önergeyle “serbest muhasebeci” unvanı almış ve faaliyetine devam eden meslek mensuplarımızın, TÜRMOB tarafından verilecek olan uyum eğitiminin sonunda, sınav şartı aranmaksızın “serbest muhasebeci mali müşavir” unvanını kullanabilmeleri yönünde talebimiz olacak. Şimdiden desteklerinizi beklediğimizi belirtmek isterim.

Bugün serbest meslek mensupları maalesef ekonomik olarak da, sosyal olarak da, statü olarak da zor durumdalar. Mademki “serbest muhasebecilik” unvanı ortadan kaldırılıyor, bundan sonra yeni serbest muhasebeciler çıkmayacak, o zaman şu anda bu unvanı kullanan arkadaşlarımıza bu yetkinin verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında bizleri desteklemenizi beklemekte ve heyetinizi en içten duygularla selamlamaktayım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Taner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 S. Sayılı tasarının 16. maddesinin son fıkrasındaki “ocak ayı” ibaresinin “şubat ayı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                               Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce kabul edilen bir önergeyle 3568 sayılı Yasa’nın 40’ıncı maddesi değiştirilmiş oldu ve böylece Hükûmet tasarısında yer alan nispi temsil olarak isimlendirebileceğimiz bir seçim sistemini ilk kez olmak üzere bir sivil toplum örgütünün organlarının seçimine dâhil ettik.

Önerge okunurken önergenin gerekçesinde yer alan bir cümle son derece ilginçti. Aynen okuyorum: “Böylece hâlen uygulanan demokratik olmayan çoğunluk sistemi uygulamasının sakıncaları giderilmektedir.” Önergenin gerekçesinde ifade edilen bu demokratik olmayan temsil sistemi hâlen, bildiğim kadarıyla bütün siyasi partilerin iç tüzüklerinde vardır. AKP’nin iç tüzüğünde vardır, Cumhuriyet Halk Partisinin iç tüzüğünde vardır, sanıyorum diğer siyasi partilerin iç tüzüklerinde de vardır. Kendi siyasi partilerimizde, siyasi partilerin organlarının seçiminde kullandığımız, demokratik bulduğumuz, savunduğumuz bir seçim sistemini iktidar partisi kendisine yakışan bir anlayışla burada getirip bir sivil toplum örgütünün seçimine müdahale etmek amacıyla, bugüne kadarki seçimleri kaybeden bir grubun seçimlerde önünü açmak amacıyla sisteme dâhil etmiştir.

Hele iktidar partisi Grup Başkan Vekilinin burada o düzenlemeye ilişkin olarak yapmış olduğu açıklamayı, savunmayı büyük bir üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim.

Kendisini Maliyeden tanıdığım ve birlikte çalıştığım bu Grup Başkan Vekili arkadaşımızın, âdeta “Plan ve Bütçe Komisyonunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak siz çok fazla sayıda önerge verdiniz, biz de size orada yalan söyledik.” anlamına gelebilecek bir cümleyle düzenlemeyi savunmasını, siyasi ahlak adına üzüntü verici buldum.

Siyasette eğer böyle bir anlayış varsa, ben bu siyasette yokum değerli arkadaşlar. İktidar partisinin Grup Başkan Vekili, Cumhuriyet Halk Partisinin İç Tüzük’ten doğan haklarını kullanarak vermiş olduğu önergelere bakarak “Siz çok fazla sayıda önerge verdiniz, biz de size orada takiye yaptık, yalan söyledik, burada şimdi asıl kafamızdakini uyguluyoruz.” derse, bu AKP tarzı siyaset olur. Değerli arkadaşlar, bu siyaset tarzını kınıyorum.

Önergenin kendi iç tutarlılığı da yoktur. “Demokratik olmayan çoğunluk sistemine son veriyoruz.” diyor önerge. Sayın Grup Başkan Vekili de öyle diyor. Sadece delege seçiminde kullanılmayacak bu sistem, odaların yönetim organlarının teşekkülünde, birliğin yönetim organının teşekkülünde de aynı sistem uygulanacak.

Eğer bu sistemi biz siyasete uygularsak, aynı şekilde demokratik olmayan bu çoğunluk sistemine son verip nispi temsili siyasette uygularsak, Cumhuriyet Halk Partisinin bugün hükûmette olması gerekir.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Mecliste, Mecliste.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Efendim, bakın, siz, sadece TÜRMOB Genel Kurulunun delegelerini oluşturmakta bu yöntemi kullanmıyorsunuz, TÜRMOB’un Yönetim Kurulunun teşkilinde de aynı yöntemi kullanıyorsunuz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Odalar da aynısı!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu çifte standarttır.

Şimdi, burada toplantı yeter sayısı istiyoruz, karar yeter sayısı istiyoruz, bunlar İç Tüzük’ün muhalefet partilerine vermiş olduğu haklardır. Şimdi, “siz çok fazla sayıda, çok kez toplantı yeter sayısı istiyorsunuz” diye, sizin bizi âdeta bir başka muameleye tabi tutmanız mı gerekir? Veya Sayın Kamer Genç’in konuşmasını beğenmiyorsunuz diye, onu linç eden bir anlayışın komisyondaki, bu tasarıdaki yansıması bu mudur? Linç edemediğiniz yerde gelip yalan söylemek midir değerli arkadaşlar? Yakıştıramıyorum. Sayın Canikli, yakıştıramıyorum size. Gerçekten…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Öyle bir şey söz konusu değil. Ben olmayan bir şeyi söylemedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Hayır… Siz açık konuştuğunuz için teşekkür ederim. Açık konuştunuz. “Komisyonda, siz bizi baskı altına aldınız, biz de size…”

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Siz beyefendisiniz, yakışmıyor size.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Efendim, Sayın Canikli benim Maliyede muavinim olan bir arkadaşımdır. Ona en azından, bunu, bu ilişki nedeniyle de söyleme hakkım olduğunu düşünüyorum değerli arkadaşlar.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – İyi yetiştirememişsiniz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yanlış söylüyorsunuz Sayın Hamzaçebi, yanlış söylüyorsunuz. Yalan söz konusu değil.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu olmadı, bakın bu olmadı. Demokrasiye yakışmayan bir siyaset tarzıdır bu. Bu siyaset tarzını burada savunmayı ben doğru bulmuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi, tamamlayın konuşmanızı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu tasarıyı Maliye Bakanlığına da yakıştıramadığımı ifade etmek isterim. Bu tasarıyı hazırlamakla görevli birime bu talimatı veren siyasileri de bu camianın takdirine sunuyorum; Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve TÜRMOB camiasının takdirine sunuyorum.

Maliye Bakanlığı, bir meslek örgütünün seçimine müdahale edecek düzenlemeleri yapmaz. Maliye Bakanlığındaki hiçbir teknik arkadaşımın bu düzenlemeye inandığı kanaatinde değilim. Ama, onlara bu talimatı vererek “Bunu hazırlayın.” talimatını vererek, böyle bir örneği Türk siyasetine getirip sokan Sayın Maliye Bakanını da kınıyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Sayın Başkan, biz kınandık, bir cevap…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan Sayın Muhalefet Milletvekilimiz beni kınadı. Onun için, ben de hiç olmadı bir açıklama yapayım dedim.

Değerli arkadaşlar, TÜRMOB yasa tasarısı uzun yıllardan beri uygulanıyor ve bu uygulama sırasında da bazı, zaman zaman karşılaştığımız problemlerin çözülmesi için burada bir çok yasa tasarısı getiriyoruz. Çünkü, problemler çıkmış, o problemleri burada düzelteceğiz.

Şimdi, bu yasa tasarısını hazırlarken biz herkesin de görüşünü aldık. Sayın muhalefet partisi, Cumhuriyet Halk Partisinin dışında kimse bu kadar bu Kanun’un değişmesine tepkili değil.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Niye? Milliyetçi Hareket Partisi de tepkili.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – O kadar değil.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Haydi!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – O kadar değil Sayın Özyürek, ben burada hepsine bakıyorum.

ATİLA EMEK (Antalya) – Nasıl ölçüyorsunuz Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Şimdi, burada bu tepki, acaba niye bu kadar tepki oluyor? Meslek mensuplarında bu tepki yok. Cumhuriyet Halk Partisinde bir tepki, bir telaş gidiyor. Efendime söyleyeyim, evet, burada bütçede kabul edilen her şey burada kabul edilecek mi? Bu Meclisin bir kararı var. Meclis karar verir öyle yapar, karar verir böyle yapar. “Meclisin biz iradesine saygılıyız” diyoruz ya, nerede kaldı bu? Meclis ne karar verirse onu kabul edeceğiz; burası yasama organıdır.

Şimdi, yıllardan beri tutturulmuş çarşaf liste. Çarşaf liste gel, kaç tane aldıysa, en yüksek alanın hepsi seçiliyor. Adam orada o çarşaf listenin içerisinde en fazla reyi de alsa o garip seçilemiyor, onun sesi de çıkmıyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Nerede? Öyle bir sistem yok. Nereden çıktı?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Öyle öyle, sistem öyle, bana şimdi konuşmayın.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Şu anda çarşaf liste uygulanmıyor zaten Sayın Bakan. Uygulanan sistem yöntemini bile bilmeden mütalaada bulunuyorsunuz.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Efendime söyleyeyim, geliyor bir tanesi, geliyor oyluyor. Orada onun 3 katı da oy alsa kimse oraya giremiyor; bu olmaz ki.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

Buyurun.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Şimdi, bu adaletsizliği kaldırıyoruz ve meslek mensupları da -burada birçok meslek mensubu da var- bundan da çok memnunlar, bunun da değiştirilmesini istiyorlar. Biz topluma kulak veriyoruz, toplumun ihtiyaçlarına da cevap veriyoruz. Mesele budur. Bunu çok fazla… Telaşları neden onu da anlamıyorum. Kimse telaşlanmasın, biz bunu yapıyoruz. Bu Meclisin…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hukuku çiğniyorsunuz da onun için telaşlıyız.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Hayır efendim, hukuksuzluğu önlüyoruz biz burada.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hukuku çiğniyorsunuz.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Biz hukuksuzluğu önlüyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Çok oy alanın yerine az oy alanı seçiyorsunuz. Böyle bir sistem yok.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Sayın Özyürek, siz niye bu kadar telaşlanıyorsunuz yahu? Sayın Özyürek, acaba buradan bir bağlantınız var mı, bir şeyiniz var mı ben size soruyorum?

BAŞKAN – Sayın Bakan, karşılıklı görüşmeyelim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ben oranın Onursal Başkanıyım. Bağlantımı herkes biliyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Soruyorum, varsa söyleyin burada. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Hamzaçebi grubumuzu ve şahsımı yalan söylemekle itham etti ve ciddi bir sataşma söz konusu…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Canikli, sadece konuyla ilgili olarak açıklamada bulunun.

Buyurunuz efendim.

4.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Aslında biraz önce ifade ettim ama altını çizerek tekrar söylemek istiyorum Sayın Hamzaçebi’nin bu ağır ithamı çerçevesinde. O toplantıda, o görüşmede Sayın Hamzaçebi de vardı. Henüz daha Komisyondaki görüşmeler başlamadan önce 15’inci maddeyle ilgili  -tasarının Hükûmetten geldiği hâliyle 15’inci maddeyle ilgili- bundan bizim geri adım atmamızın kesinlikle mümkün olmadığını AK Parti Grubu adına orada ifade ettim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Peki, bu imzalar ne? Bu imzalar ne?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sayın Hamzaçebi de oradaydı. AK Parti Grubu adına, AK Parti Grup Başkan Vekili olarak ifade ettim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu 25 kişi niye imza atmış?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ve burada da, bu Genel Kurulda da orada söylediğim söz çerçevesinde ve o doğrultuda, o paralelde şu anda hareket ediliyor değerli arkadaşlar. Nerede çelişki? Hele o ifadeyi kullanmasını da gerçekten Sayın Hamzaçebi’ye yakıştıramadım.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Peki, bu 25 kişi ne?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Meslektaşımız, çok güzel çalışmalar yapıyoruz birlikte, katkı sağlayan da bir arkadaşımız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Aydoğan, niçin imzaladınız o zaman? Her şeyi Canikli’ye sorarak imzalayacaksanız…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ancak, elbette eleştirebilirsiniz, her şeyi söyleyebilirsiniz ama hem de haksız ve yanlış bir şekilde, o ifadeyi gerçekten kendisine yakıştıramadım, yadırgadım. Ve kendisi de orada, bulunduğu bir ortamda bunu ifade ettim. AK Parti olarak bizim bundan geriye adım atmamızın mümkün olmadığını söyledim. Adım atılmış Komisyonda, şimdi düzeltiyoruz. Olay budur, bundan ibarettir ve o paralellik söz konusudur. Geriye adım atma, mutabakatı bozma kesinlikle söz konusu değildir değerli arkadaşlar. AK Parti mutabakatı bozmaz. Biz grup olarak, AK Parti Grubu olarak verdiğimiz sözün her zaman arkasında olmuşuzdur, yanında olmuşuzdur. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Bakanımız da söyledi, ben de söyledim. Bakın değerli arkadaşlar, getirilen düzenleme adil bir düzenlemedir, daha adil bir düzenlemedir. Şu andaki birçok odada -ki TÜRMOB’un Yönetim Kurulu belirleyici ağırlığa, etkiye sahip, sayı itibarıyla birçok odada- yüzde 40’ın altında oy almalarına rağmen, liste olarak giriliyor ve tüm yönetim kurulu üyeliklerini belirliyorlar; TÜRMOB Yönetim Kurulu üyeliklerini belirleyecek delegelerin de tümünü belirliyorlar. Uygulama böyle. Peki, bu adil mi değerli arkadaşlar, soruyorum size? Girsin o arkadaşlarımız da onlara oy veren o insanları temsil etmek üzere yönetime de girsinler, delege olarak da tercihlerini kullansınlar. Bunun neresi yanlış? Sanki, nispi temsilden böyle bir sisteme dönülüyormuş gibi bir hava oluşturuluyor. Hâlbuki biz düzeltiyoruz, daha demokratik bir hâle getiriyoruz değerli arkadaşlar. Bunun herhangi bir yanlışlığı yok.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, Sayın Canikli açıklamasında, benim de bulunduğum bir ortamda “Ben bunu ifade ettim.” diyerek aslında benim söylemediğim bir şeyi ben söylemişim gibi bir açıklamada bulundu. İç Tüzük’e göre söz hakkı istiyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben söyledim. Sizin söylediğinizi söylemedim, sadece sizin bulunduğunuzu söyledim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ama “Kabul etti.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – “Kabul etti.” demiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır… Ben söz veririm…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – “Kabul etti.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Arkadaşlar, aslında benim anladığım şu: Sayın Canikli “Sizin olduğunuz ortamda, bu sözleri orada söyledim.” anlamına söyledi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O ortamda bulunup bulunmadığını söylesin. Aksine bir şey söylemedim ki, yorum da yapmadım.

BAŞKAN – Açıklama yapacaksanız, buyurun.

5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Konu şöyledir: Sayın Canikli tasarıyı görüşeceğimiz gün Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi. Ancak, kendisiyle Sayın Başkanın odasında biz ikili bir görüşme yaptık. Bu ikili görüşme dışında, tasarının o maddesine veya diğer maddelerine yönelik olarak yaptığımız görüşmelerin hiçbirisinde olmamıştır Sayın Canikli. Dolayısıyla, Sayın Canikli’nin kendisine mahsus o görüşü Plan ve Bütçe Komisyonundaki iktidar partisini temsil eden arkadaşlarımıza yansımamış olacak ki, biz, iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımızla 15’inci maddenin değişikliği üzerinde mutabık kaldık. Şimdi, konuyu doğru açıklayalım.

Şimdi, Sayın Canikli siz derseniz ki: “Biz, orada çok sayıda önerge verdiniz, o nedenle öyle yaptık.” Siz iktidar partisisiniz. Adalet Komisyonunda da diğer komisyonlarda da bizim arkadaşlarımız çok sayıda önerge veriyorlar. Mertlik, bu önergeleri göğüsleyip, ona göre orada iktidar partisine yakışan mücadeleyi yapmaktır. Sayısal çoğunluğunuz vardır. Orada öyle deyip, sonra oradan aşağıda vazgeçmek siyasi ahlaka yakışmaz.

Sayın Canikli’yi rencide etmek amacıyla bir konuşma yapma arzusunda değildim. Biraz önceki kelimelerimde “yalan söylemek” gibi, işin özünü yansıtmak amacıyla bazı kelimeleri kullandım. Sayın Canikli’yi kırma amacım kesinlikle yoktur, o nedenle o kelimelerimi geri alıyorum. Ama işin özü değişmiyor, o kelimeleri geri alıyorum ama...

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Gerçek dışı beyanlar kullandı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – …işin özü bu, gerçek dışı beyan, öyle diyelim. Orada söylenenin Genel Kurulda şimdi tersi yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, durumu bilgilerinize sunuyorum. Sayın Başkana söz hakkı verdiği için teşekkür ediyorum.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, konunun muhatabı olan arkadaşlarımızın konuşmalarını dinlediniz. Genel Kurul ve dinleyenler gerekli takdiri kullanacaklardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve onaltıncı maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanunun 41 inci maddesine eklenen fıkralarda geçen “Ocak ayı sonuna kadar bildirmekle yükümlüdür” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “Mart ayı sonuna kadar bildirmekle yükümlüdür” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve onyedinci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde geçen “eğitim seminerlerine katılmaları zorunludur” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “eğitim seminerlerine katılmaları isteğe bağlıdır” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul

TBMM Başkanlığı’na

216 sıra sayılı tasarının 17. çerçeve maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Meslekî geliştirme eğitimi planlamasında üniversitelerden görüş ve destek istenir.”

 

Mustafa Özyürek

R. Kerim Özkan

Mevlüt Coşkuner

 

İstanbul

Burdur

Isparta

 

Bihlun Tamaylıgil

Kemal Demirel

 

 

İstanbul

Bursa

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; şimdi, artık, tartışmanın özü ortaya çıktı. AKP Grubunun, Plan ve Bütçe Komisyonunda uzlaştığı, kabul ettiği bir mutabakattan burada döndüğü açıkça ortaya çıkmıştır. Sayın Canikli “Ben bundan dönüleceğini daha önce söylemiştim.” diyor. E peki, burada 25 tane AKP milletvekilinin imzası var. Onlar niçin bunu imzalamışlar? Herhâlde, bundan sonra komisyon üyeleri imza atarken Sayın Canikli’ye soracaklar “Aşağıda dönecek misin dönmeyecek misin, bunu imzalayalım mı imzalamayalım mı?” Ama biz AKP’yi biliyoruz değerli arkadaşlarım. AKP bir takiye partisidir. O nedenle de sürekli insanları uyuturlar, kandırırlar. Burada da bu kandırmanın çok açık bir delilini yaşıyoruz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Nasıl “AKP takiye partisi” diyorsun ya!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Takiye ortada değerli arkadaşlarım, takiye yaşıyoruz, takiye bu. (AK Parti sıralarından gürültüler) Takiye bu, AKP’nin takiyesi bu. Başka nasıl olur, takiye bu işte. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlarım, bizim bu konudaki hassasiyetimizi Sayın Bakan yadırgıyor. Bu konudaki hassasiyetimizin nedeni şudur değerli arkadaşlarım:

1) Yirmi yıldır gayet düzgün şekilde yürüyen bir odalar ve TÜRMOB sistemini siz burada bozuyorsunuz.

2) Hukuka aykırı olarak, az oy alan kimseyi çok oy almış gibi bir yöntem getiriyorsunuz. Bu yöntem, Türkiye’de hiçbir sivil toplum örgütünde ve siyasi partide uygulanmayan hukuk dışı bir yöntemdir.

3) Sayın Bakan diyor ki: “Sizin bir ilginiz mi var, bir ilişkiniz mi var?”

Değerli arkadaşlarım, ben bu örgütün on bir yıl genel başkanlığını yaptım ve kuruluş aşamasından bugüne kadar -arkadaşlarımla birlikte- bir noktaya getirdik ve Sayın Bakanın da bulunduğu bir genel kurulda bu örgüt, oy birliğiyle bana onursal başkanlık vermiştir.

Bu camianın çıkarlarını, bu camianın doğrularını savunmak benim görevimdir. Biz, bu görevi yapıyoruz. Ayrıca, hukuka aykırı düzenlemelere karşı da net bir şekilde tavrımızı ortaya koyuyoruz.

Sayın Canikli’nin verdiği, muhtemelen Bakanlık bürokratlarının hazırladığı bu önergeyi kabul ettiniz. Şimdi, daha önce bizim önerdiğimiz, AKP’li çoğunluğun da kabul ettiği çarşaf listeye karşı yapılan itirazın temeli şu idi: Deniliyordu ki, “İşte, İstanbul odasında çok sayıda delege var. O delegeleri teker teker işaretlemek çok uzun vakit alır, fiilen uygulanamaz. Onun için biz ona karşı çıkıyoruz” diyorlar. Ama, Sayın Canikli’nin açıklamalarından ortaya çıktı ki: “Ben zaten başlarken nispi temsili getirmeye karar vermiştim. Öbür tarafı sizi uyutma, oyalama kısmıydı.” diyor. Onlar anlaşıldı. Şimdi, burada diyorsunuz ki: “Oylar, pusulada yer alan grup ya da bağımsız adayların ismi yanındaki kutu işaretletmek suretiyle kullanılır.”

Değerli arkadaşlarım, şimdi, blok listeye yazacağınız her ismin yanına kutu koyacaksınız ve sandığa giren herkes oraya işaret koyacak. İstanbul odasını alırsanız, 500 civarında insanın karşısına işaret koyacaksınız. Bunu niçin yapıyorsunuz? Bir anlamı yok. Ama, oy verme sistemini bile bilmiyorsunuz, oylama sistemini bilmiyorsunuz. Ama, bu konularda yıllardır emek vermiş bir arkadaşınız öneri sunduğu zaman, eleştiri getirdiği zaman “Ne ilişkin var?” diyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, biraz olup bitenlere bakınız, biraz seçim sistemini görünüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özyürek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Hem AKP’de hem diğer partilerde bu şekilde çoğunluk sistemiyle oy veriyorsunuz. Şimdi, bu çoğunluk sistemi antidemokratiktir diye bir görüş ileri sürmek kendi partinizi de harcamaktır. Ama, bunlar niye yapılıyor? Arkadaşlarımız çok kolay milletvekili oldukları için, ne ilçe kongreleri yaşıyorlar ne il kongreleri yaşıyorlar, Sayın Başbakan listeye koyar koymaz gelip buraya oturuyorlar, ondan sonra seçim sistemi düzenlemeye kalkarlar, o zaman sonuç böyle olur değerli arkadaşlarım. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Uygulanamayacak bir seçim sistemini getirdiniz, hayırlı uğurlu olsun!

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama isteyen arkadaşlarımın isimlerini tespit ediyorum: Sayın Okay, Sayın Özyürek, Sayın Çakır, Sayın Çöllü, Sayın Dibek, Sayın Coşkuner, Sayın Tamaylıgil, Sayın Küçük, Sayın Güner, Sayın Arat, Sayın Bingöl, Sayın Yıldız, Sayın Abdulaziz Yazar, Sayın Seçer, Sayın Köktürk, Sayın Karaibrahim, Sayın Paçarız, Sayın Tütüncü, Sayın Topuz, Sayın Ağyüz, Sayın Öğüt, Sayın Hamzaçebi, Sayın Arslan, Sayın Durgun, Sayın Binici.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yoklama için üç dakikalık süre vereceğim ve yoklama işlemini başlatıyorum.

İsmini okuduğum arkadaşlar lütfen sisteme girmesinler.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve onyedinci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde geçen “eğitim seminerlerine katılmaları zorunludur” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “eğitim seminerlerine katılmaları isteğe bağlıdır” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri? Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve onsekizinci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanunun 45 inci maddesine eklenen fıkrada geçen “iş elde etmek” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “her türlü menfaat elde etmek” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                Ramazan Başak

                                                                                                                      Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 18. Maddesinin ikinci fıkrasındaki “Meslek mensupları, iş elde etmek için reklam sayılabilecek faaliyetlerde bulunamazlar” ifadesinin kanun tasarısı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

 

Ümit Şafak

Ahmet Orhan

Alim Işık

 

İstanbul

Manisa

Kütahya

 

Beytullah Asil

Cemaleddin Uslu

Akif Akkuş

 

Eskişehir

Edirne

Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Şafak, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nda değişiklik yapan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 18’inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, bu yasa 75 bin civarında meslek mensubunu ilgilendirmektedir. Tasarı ile kanunun adı “Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu” olarak değiştirilmektedir.

Sözlerimin başında, Sayın Bakanın ve Sayın Canikli’nin konuşmalarına istinaden bir iki hususa işaret etmek istiyorum. Sayın Bakanımız “CHP’den başka grupların tepkisi yok.” dedi.

Ben, meslek mensubu bir milletvekili olarak Mecliste huzurlarınızdayım. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, memleketin hayrına olan bütün kanunlarda duruşunu net olarak belirlemiştir.

Ancak, anlayamadığım bir şey var: Birkaç gün evvel görüşülen Türk’e hakaret yasasında sabah dört buçuğa kadar çakılı olan 250 AKP milletvekili… 3568 sayılı Yasa’da değişiklik yapan tasarının görüşülmesi sırasında, zaman zaman karar yeter sayısını, zaman zaman toplantı yeter sayısını bulamıyor. Sayın Bakanın ve AKP Grubunun bu yasaya da ne kadar önem verdiğini burada hep birlikte görüyoruz! (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, “nispi temsil sistemi” bir metottur, temsil için iyi de bir metottur. Ancak, Sayın Canikli’nin açıkladığı “Biz, yedi yüz tane önergeyi gördük ve yasayı geçirmek için bir uzlaşmaya oturduk.” samimi itirafını -bu “kandırma” olarak da ifade edilebilir- doğru bulmadığımı da ifade etmek istiyorum. Zaman zaman, Sayın Bakanıma da Sayın Canikli’ye de Milliyetçi Hareket Partisinin düşüncelerini ifade ettim, bu yasanın yürürlük maddesinde sıkıntı vardır. Bu hafta beş odamızın kongresi vardır. Oda başkanları Meclis kulisinde bizlerle görüşmektedirler ve “Biz eski yasaya mı, yoksa değiştirilmekte olan yeni yasaya göre mi kongre yapacağız?” diye bizlere sormaktadırlar. Buna ne Hükûmet ne TÜRMOB Genel Başkanı ne de oda başkanları hiçbir cevap bulamamaktadırlar. Hükûmetin bu konudaki görüşü, iktidarın bu konudaki görüşü “Bir başlayalım, bir uygulamayı görelim, hata olursa düzeltiriz.” şeklinde olmuştur.

Bir de yasanın serbest muhasebeciliği kaldırmayı sınava bağlaması, üç yıl içerisinde 5 sefer yapılacak sınavla ilgili, Sayın Bakanım “Meslek mensuplarından bir tepki yok.” dediği için ifade ediyorum; şimdi, yasa serbest muhasebecilik unvanını kaldırıyor. Serbest muhasebecilere üç yıl içerisinde, staj sonrasında 5 sefer imtihana girerek serbest muhasebeci mali müşavirlik unvanını veriyor. Sınavda başarılı olamayanlar mesleği yapmaya devam edecekler ama ne serbest muhasebecilik unvanına sahip olabilecekler ne de serbest muhasebeci mali müşavirlik unvanını kazanmış olacaklar. Oysaki hâlen mesleği fiilen yapan çalışanlar listesinde kayıtlı olan serbest muhasebecilere -ki bunların Türkiye’deki sayısı 20 bin civarındadır- doğrudan doğruya, yasalaşmadan itibaren, bu serbest muhasebeci mali müşavirlik unvanının verilmesi, yasada, kanaatimizce daha doğru olacaktır.

Yalnız, burada bir şey daha ifade etmek istiyorum: Sayın Bakanın açıklamasından, çarşaf listeyi komisyondan gelen şekilde anlamadığını anladım. Çarşaf listede de az oy alanlar seçilmeyecekti. Çarşaf listede, ilçe seçim kurulu hâkimi oyları sıraladıktan sonra, en yüksek oydan itibaren, orada en fazla oy alan 9 tane yönetim kurulu üyesi seçilecekti. Bunu, Sayın Bakanın komisyondan gelen metni anlamadığını düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şafak, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ÜMİT ŞAFAK (Devamla) – Sayın milletvekilleri, 3568 sayılı Yasa, serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlik mesleğini düzene sokan çok önemli bir yasadır. Odalarımız ve TÜRMOB, tek düzen hesap planının oturmasında ve meslek mensuplarının yetişmesinde çok önemli görevler yapmıştır. Meslek mensuplarımız vergi tahakkukundan verginin toplanmasına, vergi barışından matrah artırımına kadar çok önemli çalışmalara imza atmışlardır.

Büyük fedakârlıklarla çalışan meslek mensuplarımız yıllardır mali tatil talebinde bulunmaktadırlar. Şu anda hiçbir işe yaramayan bir mali tatil vardır ama meslek mensuplarımız bundan memnun değillerdir. Yılın herhangi bir ayında –bu, temmuz olabilir, ağustos olabilir- meslek mensuplarımızın ve vergi mükelleflerinin, hiçbir surette, hiçbir beyannameyi mali tatil ilan edildiği zaman vermemesi hâli, takip eden ayda iki aylık vergi beyannamelerini vermesi hâli mali tatil anlamına gelir. Bunu da meslek mensuplarımız bizlerden talep etmişlerdir.

Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun, var olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve onsekizinci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanunun 45 inci maddesine eklenen fıkrada geçen “iş elde etmek” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “her türlü menfaat elde etmek” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                Ramazan Başak

                                                                                                                      Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı tasarının 19. maddesinde “üç yıl için seçilen 5 asil 5 yedek üye sayısı üye sayısı 5 bini aşan odalarda 7 asil 7 yedek” cümlesinin 5 bini aşan odalarda” cümlesinden sonra gelmek üzere “8 asil 8 yedek” değişmesini teklif ediyoruz.

 

Ali Uzunırmak

Erkan Akçay

Osman Durmuş

 

Aydın

Manisa

Kırıkkale

 

Ümit Şafak

Osman Çakır

 

 

İstanbul

Samsun

 

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, 19’uncu madde üzerinde şimdi okutacağım Hükûmetin önergesi, İstanbul Milletvekili Sayın Hüseyin Mert ve arkadaşlarının önergesini de kapsamaktadır. Bu nedenle iki önergeyi birlikte işleme alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Kemal Unakıtan

                                                                                                                 Maliye Bakanı

Madde 19- 3568 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer alan “”Serbest Muhasebecilik”,”, “”Serbest Muhasebeci”,”; 3 üncü  maddesinde yer alan “serbest muhasebeci”; 45 inci maddesinde yer alan “Serbest muhasebeciler,”, “serbest muhasebecilerin ve”, “serbest muhasebecilik,”,  46 ncı maddesinde yer alan “serbest muhasebeciler,” ibareleri madde metinlerinden çıkarılmış; 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının  (f) bendinde geçen “Yıllık bütçeyi” ibaresi “Bütçeyi” şeklinde, “20 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yılda bir defa” ibaresi “üç yılda bir” şeklinde, 21 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “iki yıl için seçilen beş asıl ve beş yedek” ibaresi “üç yıl için  seçilen, üye sayısı binin altında olan odalarda beş asıl ve beş yedek, üye sayısı bin ilâ beş bin arasında olan odalarda yedi asıl ve yedi yedek, üye sayısı beş bini aşan odalarda ise dokuz asıl ve dokuz yedek” şeklinde, “34 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan  “her yıl” ibaresi “üç yılda bir” şeklinde, 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri,” ibaresi “Birlik Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri, Kanunun seçilmeye ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla” şeklinde, aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “yeminli mali müşavirler” ibaresinin “en az beş yıl süreyle yeminli mali müşavirlik yapmış olanlar” şeklinde, 49 uncu maddesinin ikinci  fıkrasında yer alan “12/4, 13, 15/4, 43/1, 43/2, 44 ve 45 inci maddenin birinci fıkrası hükümlerine” ibaresi “12/4, 13, 15/4, 41/2, 43/1, 43/2 ve 45 inci maddenin birinci ve beşinci fıkrası hükümlerine” şeklinde ve “50 nci maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde yer alan “sınav komisyonları ile geçici kurulun” ibaresi “sınav komisyonlarının” şeklinde değiştirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 19. Maddesinde yer alan “41/2,” ibaresinin “41/2, 45/5,” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hüseyin Mert

Mustafa Vural

Harun Öztürk

 

İstanbul

Adana

İzmir

 

 

Tayfun İçli

 

 

 

Eskişehir

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılmıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, önergeyle ilgili olarak, usul hakkında söz istiyorum.

Dün burada Sayın Kamer Genç’in itiraz ettiği bir önerge vardı. Hükûmet tasarısında yer almayan bir maddeyi değiştiren bir önergeydi. Başkan Vekili onu işleme koymadı, Hükûmet tasarısında yer almadığı için. Sayın Kamer Genç’in itirazı “bu olabilir” şeklindeydi ama kabul görmedi.

Şimdi, bu okunan önergeyle, 3568 sayılı Yasa’nın 20 ve 21’inci maddelerinde değişiklik öngörülüyor. Bu iki madde Hükûmet tasarısında bulunmamaktadır. Eğer, Başkanlık Divanının tutumu dünkü gibi devam edecekse o ibarelerin oylanmaması gerekir efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tasarıda yer almayan bir madde.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ya da komisyonun salt çoğunlukla orada olması gerekir efendim.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Sayın Başkan, bu konuda biz de bir açıklama yapabilir miyiz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.58

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

19’uncu madde  üzerinde verilmiş önergeler okunmuştu. Hükûmetin ve aynı mahiyetteki milletvekili arkadaşlarımızın önergeleri vardı.

Sayın Komisyon, önergelere katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Takdire bırakıyorsunuz.

Sayın Mert, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN MERT (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.

Kuşkusuz tüm meslekler ve meslek mensupları gibi, gerek kişisel gerek toplumsal ve gerekse mesleki etik kuralları içerisinde hareket etmektedir serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirler de. Tabii, aynı zamanda, gerekli ve yeterli mesleki beceri ve bilgiyle donatılmışlardır.

Kendi mesleğimiz gibi, bu meslek mensupları gibi, tüm mesleğin mensuplarına, tüm mesleklerin mensuplarına da saygı duyuyoruz.

Bu mesleğin mensupları en üst derecedeki bilgi ve sosyal sorumluluk bilinciyle oldukça saygın bir konumdadırlar Türkiye’de. Tabii, bunun nedeni, meslek mensuplarının, meslek mensubu olana kadar genel ve mesleki anlamda iyi bir eğitim görmeleri, meslek mensubu olmadan önce pratiğe yönelik staj yapmaları ve ciddi bir eleme sürecinden geçmeleri bu konuda son derece önemlidir ama hepsinden önemlisi, bu meslek mensuplarının belirleyici özelliklerinden biri olan kamu yararına hareket etme sorumluluğu taşımalarıdır ve bu anlamda da, yine, bu meslek mensupları her zaman bu mesleğin gereğini yerine getirmişler ve halk arasındaki deyimiyle tüyü bitmemiş yetimin hakkını her zaman savunmuşlardır sonuna kadar.

İşte, böyle bir mesleğin yasasını görüşüyoruz. Etik kurallar içerisindeki yasasını görüşüyoruz, ama etik olmayan bir şekilde görüştüğümüze inanıyorum, çünkü komisyonda farklı konuşulan şeyler burada çok farklı noktalara çekildi ve farklı önergelerle oldukça önemli değişiklikler yapıldı.

Bu mesleğe ait etiklerden bir tanesi, iş elde etmek için reklam sayılabilecek faaliyetlerde bulunmaması, tabela veya basılı kâğıtlarında ruhsatnameyle belirlenen mesleki unvanları dışında başka bir sıfat kullanmamaları yani reklam yasağı dediğimiz yasak vardır bu meslek içerisinde. Daha önce, hâlihazırda geçerli olan 3568 sayılı Yasa’da bu 44’üncü maddede ifade edilmekteydi fakat biraz önce, çerçeve 17’nci maddede, biz, bu 44’üncü maddeyi tamamen değiştirdik ama bu maddenin içeriği 45’inci maddenin sonuna ilave bir fıkra olarak getirildi. Yalnız buna paralel olarak ceza hükümlerini içeren 49’uncu madde içerisinde bu değişiklik yapılmadı. Dolayısıyla bu şekliyle yasalaştığı takdirde bir reklam yasağı olacak, ancak cezai yaptırımlar içerisinde herhangi bir ceza hükmü olmayacak. Önerimiz, bu durumun düzeltilmesiyle ilgilidir.

Aslında yalnızca bu değil, çok sayıda önerge verdik ama konuşma hakkı ve önerge hakkı kalmadığı için iki üç tane önergeyle ancak sizlerin karşısına çıkabiliyoruz.

Müsaade ederseniz, çok kısa olarak, sizlere, daha değişmesi gereken, bu anlamda -bakın, bu gerçekten değişmesi gereken, muhakkak olmazsa olmazlardan bir tanesi- bunun gibi olması gereken bir iki şeyi daha hatırlatmak istiyorum. Staj süresini iki yıldan üç yıla çıkarttık Avrupa Birliğine uyum amacıyla. Ama Avrupa Birliğinde, bakın, Avrupa Birliğinin resmî gazetesi elimde, Haziran 2006 tarihli ve orada diyor ki: “Asgari üç yılı kapsayan bir pratik eğitim süreci tamamlaması gerekmektedir meslek mensuplarının. Söz konusu pratik eğitimin en az üçte 2’sini kapsayan bir bölümü bir yasal denetçi ya da denetim firmasında tamamlanacaktır.” Yani bu ne demek? Üç sene yapacak Avrupa’daki meslek adayı olan bir meslek mensubu, üç sene staj yapacak ama bunun iki senesini fiilî staj yapacak, geri kalan bir yılının altı ayını eğitimle, altı aynı da sınav süreci içerisinde tamamlayacak. Ama, bu yasa bu şekilde yasalaşırsa bu mesleğin mensubu adayı kardeşlerimiz bundan sonra üç yıl fiilen staj yapmak zorunda kalacak. Bunun üzerine altı ay eğitim görecek, altı ay da veya daha fazla da bir sınav süreci yaşayacaktır.

Bunun gibi bakın, daha önce de söylendi, mali genel kurulu her yıl yapılıyor, seçimli genel kurulları iki yılda bir yapılıyordu. Şimdi üç yıla çıkartıldı seçimli genel kurul. Fakat mali genel kurullar her yıl devam etmek zorunda. Hâlbuki gerek meslek mensuplarının enerjisini, zamanını boşa harcamamak adına bu üç yıla çıkartılabilir ya da böyle bir olanak sağlanabilir diye düşünüyorum meslek mensuplarına veya odalara. Zaten her yıl ocak ayının sonuna kadar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Mert, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

HÜSEYİN MERT (Devamla) –…İnternet üzerinden mali yapıları, mali raporları zaten yayınlanacak, genel kurul üyeleri zaten bunları oradan izleyeceklerdir.

Bir maddeyi daha söylemek istiyorum. 3568 sayılı Yasa’nın 40’ıncı maddesinin ikinci fıkrasında “…görüşmelerin, cumartesi günü akşamına kadar sonuçlanmasını ve seçimlerin ertesi günü olan pazar gününün dokuz-onyedi saatleri arasında yapılmasını…” şeklinde bir hüküm var.

Hâlbuki, küçük şehirlerde uzak ilçelerden gelen delegeleri düşünerek bu süre bir güne indirilebilir. Uzak ilçelerden gelen delegasyonu rahatlatmak amacıyla böyle bir şey söylüyorum. Boşu boşuna oralarda, otellerde kalmanın ya da gelip tekrar ilçesine iki kez gidip gelmenin bir anlamı yok diye düşünüyorum.

Önergeme destek olacağınızı düşünüyorum, saygılarımla teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mert.

Hükûmetin önergesinin gerekçesini okutuyorum.

Buyurun…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz önce -ara verdiğiniz zaman- bir sayın milletvekili, bunun komisyon ve tasarı metninde olmadığını dolayısıyla bunun için komisyonun salt çoğunlukla karar vermesi gerektiğini ifade etti. Siz de on dakika ara verdiniz.

Şimdi, Başkanlığınız bu konuda, yapacağınız uygulamayla ilgili Genel Kurula bir izahatta bulunursa İç Tüzük’e göre bir işlem yapıp yapmadığımızı açıkça ortaya koymuş oluruz. Yani uygulamayı öğrenmek…

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ilgili arkadaşlarımızla da gerektiği şekilde görüştük, Maliyedeki arkadaşlarımız ve bizim Kanunlar Kararlardaki arkadaşlarımızla da.

Burada diğer maddelerde ifade edilen bazı değişiklikler var yani süreyle ilgili olan değişiklikler var. Mesela geçici madde 11… 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “her yıl” ibaresi “üç yılda bir” şeklinde olarak değiştiriliyor. Burada ifade bütünlüğünün sağlanması, kanun çıktıktan sonra yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci arkadaşlarımızın uygulamalarında bir sıkıntı olmaması için yapılmış olan teknik bir düzenleme olarak mütalaa…

OKTAY VURAL (İzmir) – 21’inci madde, 20’nci madde…

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Sayın Başkanım, bu bir İç Tüzük şeyidir, dolayısıyla bundan sonraki uygulamalar açısından, özellikle çok yanlış bir uygulama olur. Eğer, değiştirilmek isteniyorsa, Komisyon salt çoğunluğuyla katılsın, dolayısıyla böyle İç Tüzük’e uygun hâle getirelim.

Bundan sonra da karşımıza tasarıda bulunmayan birtakım hususlarla ilgili oylamalar gelecektir. Bu durum da açık İç Tüzük ihlali olur. Bundan sonra da olur. Bu bakımdan Komisyonun salt çoğunlukla katılarak çözümlemesi daha uygun olur. Sadece 35’inci madde değil, 20’nci madde de, 21’inci madde de var burada. Bu, Komisyonda da görüşülmedi.

BAŞKAN – Sayın Vural, izahatınız için teşekkür ediyorum, nezaketinize teşekkür ediyorum ve uyarıcı açıklamalarınız için. Burada, zaten 21’inci madde var. Burada olan bir hususu önergeyle birlikte düzenleyerek tekamül ettiriyoruz. Yani olmayan bir maddeyi ihdas etmek gibi veya olmayan bir maddeye atıf gibi bir şey söz konusu değildir. Başkanlığın…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bakın, 87’nci maddenin dördüncü fıkrasında “Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan…” Ki, yoktur. “…ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin…” Siz, ilgisi olduğunu söylüyorsunuz, doğrudur, ilgisiz olduğunu söylemiyoruz. “…değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılır.” deniyor.

BAŞKAN – Şimdi, bakınız Sayın Vural, 34’üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “Her yıl” ifadesi “üç yılda bir” olarak zaten değişmiş. Anlatabildim mi? Buradaki durum da aynı şekildedir, yani burada olmayan bir maddenin değiştirilmesi anlamındaki bir ifade yok. Onu teknik olarak arkadaşlarla yine görüşme imkânı olursa izah ederiz…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, 20’nci madde var mı Komisyon metninde?

BAŞKAN – Efendim, bakın, buradaki 34’üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “Her yıl” ifadesi “üç yılda bir” olarak değişmiş, yani burada…

OKTAY VURAL (İzmir) – 21’inci madde var mı efendim?

BAŞKAN – Var.

OKTAY VURAL (İzmir) – 21’inci madde Komisyon metninde var mı?

BAŞKAN – Var, mesela, bakın, 19’uncu maddenin alt bendine dikkat ederseniz, son satırında “41/2” ibaresi eklemiş. 21’inci maddenin birinci fıkrasında yer alan…

OKTAY VURAL (İzmir) – 20’nci madde…

BAŞKAN – Ne?..

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bakın bu neden önemli: Eğer siz bunu dördüncü fıkra çerçevesinde değerlendirip de dördüncü fıkraya göre bir işlem yapmazsanız, bu uygulama İç Tüzük’e aykırı olur. O bakımdan söylüyorum.

BAŞKAN -  Şimdi, bakınız Sayın Vural, şu bakımdan söylüyorum. Ben yine teşekkür ediyorum size. 34’üncü…

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman bunun bu dördüncü fıkra çerçevesindeki bir uygulama olmadığını, bununla ilişkili olmadığını lütfen tutanaklara sokunuz. Bu uygulamanızın dördüncü fıkranın farklı bir yorumunu ve bundan sonra da farklı bir şekilde uygulanmasını sağlayacak bir uygulama olmadığını tutanaklarda Başkanlık görüşü olarak ortaya koymanız gerekmektedir.

BAŞKAN -  Değil Sayın Vural. Şimdi, burada bakınız bir bütünlüğü sağlıyoruz. Biraz önce de madde metninde ifade ettim, biraz önce de okudum, yani burada maddeler konusunda, olmayan bir maddeye bir ifade eklenmesi, değiştirilmesi konusundaki herhangi bir husus yok. Siz o konuda müsterih olunuz. Başkanlık olarak…

OKTAY VURAL (İzmir) – Nasıl yok efendim, anlamıyorum ki!

BAŞKAN -  Yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, olmayan bir madde var, olmayan bir maddede bir şeyi değiştiriyorsunuz! Bundan sonra da karşımıza…

BAŞKAN -  Şimdi bakınız Sayın…

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman komisyona gerek yok!

BAŞKAN -  Burada bakın şimdi, yeni bir madde olduğunda, siz onu kastediyorsanız, bu dediğiniz husus yerine getirilir. Sizinle o hususta aynı düşünüyoruz. Fakat, burada daha önceden düzeltilmiş olan bir husus var, dolayısıyla yeni bir madde yok. Yani maddelerin oradaki yılları arasında bir birlik sağlıyoruz. Başka türlü olursa…

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman zabıtlara girmesi açısından…

BAŞKAN -  Girdi, girdi.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Değiştirilmesi öngörülmeyen husus yok” deyin, 20’nci maddeyle ilgili bir düzenleme öngörülmüyor. Öngörülüyor mu? Öngörülmüyor. Öngörülmeyen bir maddeyi değiştiriyorsunuz. Bu, kanaatime göre İç Tüzük’e aykırıdır ve bunun da açıkçası Başkanlık olarak bu şekilde yorumlanması doğru değildir. Usuli işlemlerdir bunlar. Böyle bir şey olur mu canım! Getirin ondan sonra hepsini, yeni tasarı getirin geçirin buradan. Öyle bir şey olur mu! Bakanlar Kurulu bile farkında değil, tasarıda yok!

BAŞKAN -  Peki teşekkür ediyorum Sayın Vural.

Evet, Hükûmetin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe: Her yıl yapılması öngörülen oda genel kurulunun Birlik genel kurulunda olduğu gibi üç yılda bir yapılması, bunun sonucu olarak da “yıllık bütçe” ibaresindeki “yıllık” kelimesinin madde metninden çıkarılması, ayrıca odalardaki üye sayısının fazlalığının yönetim kurulunun iş yükünü artırdığı hususu dikkate alınarak, üye sayısına göre kademeli olarak seçilecek üye sayısı artırılarak daha katılımcı yönetimlerin oluşması, Birlik Genel Kuruluna katılacak Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerinin, sadece genel kurula katılma ve oy kullanma haklarının mevcut olduğu, kurullara seçilebilmek için ise Kanunun seçilmeye ilişkin öngördüğü şartları taşımaları gerektiği hususunun açıklığa kavuşturulması ve Birlik Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilmek için en az beş yıl yeminli mali müşavirlik yapma şartının aranması, 44 üncü maddenin değişmesi nedeniyle reklam yasağına uymayanlara ilişkin cezanın madde metnine eklenmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Hükûmetin ve Hüseyin Mert ve arkadaşlarının önergelerini birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı tasarının 19. maddesinde “üç yıl için seçilen 5 asil, 5 yedek üye sayısı 5 bini aşan odalarda 7 asil 7 yedek…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu biraz önce oyladığınız önerge, en aykırı önergeydi. Dolayısıyla, şimdi bu önergeyi işleme koymakla…

BAŞKAN – Doğru, doğru, koymamamız lazım, doğru söylüyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani koymamanız gerekiyor.

BAŞKAN – Doğru söylüyorsunuz.

Evet, Sayın Vural’ın ikazı da doğru.

Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 19’uncu madde tümüyle değiştiğinden, bu maddede değişiklik öngören Aydın Milletvekilimiz Sayın Ali Uzunırmak ve arkadaşlarının önergesinin işlemden kaldırılması gerekmektedir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda 19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 20 -geçici madde 9- üzerinde beş adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 20 nci maddesiyle 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Fatih Arıkan

Mehmet Ceylan

 

Giresun

Kahramanmaraş

Karabük

 

Sedat Kızılcıklı

Metin Kaşıkoğlu

 

 

Bursa

Düzce

 

“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlardan 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi tamamlamamış bulunanlar, usul ve esasları Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek ve Bakanlıkça yapılacak özel yeminli mali müşavirlik sınavında başarılı olmaları kaydıyla, yeminli mali müşavir unvanını almaya hak kazanırlar. Ancak, bunların yeminli mali müşavir ruhsatını alabilmeleri için 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki süreyi tamamlamaları şarttır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının” çerçeve 20 inci maddesinin Geçici Madde 9 uncu maddesinin (b) fıkrasının aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                              Muhsin Yazıcıoğlu

                                                                                                                        Sivas

b) Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında sayılan konularda profesörlük unvanını almış olanlar için yeminli mali müşavirlik,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 20 nci maddesi ile düzenlenen Geçici 9’uncu maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

b) Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış (Başbakanlık Müfettişleri dâhil) ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlardan 9’uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen süreyi tamamlamış olanlar, inceleme yetkisini aldıktan sonra anılan bentte belirtilen süreyi tamamlamış olan Defterdar, Gelir İdaresi Başkanlığında Vergi Dairesi Başkanı ve Daire Başkanı ile aynı maddenin ikinci fıkrasında sayılan konularda profesörlük unvanı almış olanlar için yeminli mali müşavirlik, sınav şartı aranmaz.

 

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

Erkan Akçay

 

Isparta

Konya

Manisa

 

Beytullah Asil

Recep Taner

Akif Akkuş

 

Eskişehir

Aydın

Mersin

 

 

Mustafa Enöz

 

 

 

Manisa

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 20. Maddesindeki geçici 9. Maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Dr. Hasan Erçelebi

Hüseyin Mert

Harun Öztürk

 

Denizli

 İstanbul

İzmir

b) Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış olanlardan 9 uncu maddenin birinci fıkrasının  (a) bendinde belirtilen süreyi tamamlamış olanlar ile 3568 sayılı kanunun 5. Maddesinin (a) bendinde sayılan konularda öğretim üyesi veya öğretim üyesi adayı olanlar için profesörlük ünvanını aldıklarında yeminli mali müşavirlik;

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı’nın çerçeve 20’nci maddesi ile 3568 sayılı Kanuna eklenen Geçici 9’uncu maddesinin;

“Geçici Madde 9 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte;

a) Türkiye genelinde mali denetim yapan kamu bankalarının müfettişleri, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış olanlardan mesleki yeterlilik sınavına tabi olanlar ile 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan konularda öğretim üyesi veya görevlisi olarak çalışmış olanlar için serbest muhasebeci mali müşavirlik,

b) Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış olanlardan mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile aynı maddenin ikinci fıkrasında sayılan konularda profesörlük unvanını almış olanlar için yeminli mali müşavirlik,

sınav şartı aranmaz.”

Şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Mustafa Özyürek

Yaşar Ağyüz

 

Trabzon

İstanbul

Gaziantep

 

Ahmet Küçük

Muharrem İnce

Ali Rıza Ertemür

 

Çanakkale

Yalova

Denizli

 

Mevlüt Coşkuner

Tayfur Süner

 

 

Isparta

Antalya

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Ağyüz konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3568 sayılı Yasa’da değişiklik yapan tasarının ek 9’uncu maddesi için söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, dünden beri tartışılan bu yasada, meslek yasasında iyileştirmelerin hedeflendiği iddia ediliyor, yenileşmenin yapılacağı iddia ediliyor ve bu yasa, bir arkadaşımızın da söylediği gibi, Maliye Bakanlığının öncelikli işiymiş gibi gündeme getiriliyor ve komisyonda görüşülen, karar altına alınan madde, 15’inci madde burada önerge ile değiştiriliyor. Şimdi, komisyonu kale almayan bir başkan vekili burada bunu haksız yere savunmak durumunda kalıyor.

Değerli arkadaşlarım, önerge vermek her siyasi parti grubunun doğal hakkıdır ama o önergeleri geriye çektirmek için, diskalifiye etmek için takiye yapmak iktidarın olağan alışkanlığı hâline gelmiştir. Niye gelmiştir? Daha önce de bunları gördük biz, Sayın Unakıtan’da gördük. Mesela bundan günler önce diyordu ki: “Uluslararası kriz bizi etkilemez. Babalar gibi satacak malımız var.” Bugün diyor ki: “Hiç kimse büyüme beklemesin, gelişme beklemesin, enflasyon yüzde 4’te kalmayacak.” Şimdi, bu alışkanlığı her yerde devam ettirmek zorunda değilsiniz ki siz. Sayın Başbakan da günlerce “Ofer’le görüşmedim.” dedi, sonra dedi ki: “Görüştüm” Günlerdir tartışılan bir Sabah-ATV var. Herkes cevap bekliyor. Buna cevap vermeniz gerekirken, Sayın Maliye Bakanı oğlunun hesabını vermesi gerekirken, burada bu yasaya diyor ki: “Ben toplumsal bir sorunu çözüyorum.” Kimin toplumsal sorunu bu? 70 bin, meslek grubunun içinde, kayıt dışının sorunu varken, kayıt içerisine alınması sorunu varken, sadece seçimleriyle uğraşmak kimin sorunu?

Bakın, dokuz buçuk aydır buradayız, yetmiş bir tane yasa gelmiş Meclise. Ben didik didik ettim yasaları, bir tane halk için, bir tane tarım için, bir tane emekçi için, bir tane esnaf için yasa yok! Maliye Bakanı işine geldiği zaman af yasası getiriyor. Geçenlerde, amme alacaklarının affını getirdi, 70 bin kişiyi affetti, verenlerle vermeyenler şu günde bir adaletsizlikle karşı karşıya kaldılar. Bu mu sizin adaletiniz? Partinizin adında “Adalet” yazıyor, bu mu adaletiniz? 70 bin kişinin temsilcileri dışarıda, arkadaşlarımızla görüşüyorlar ama siz, bir yerlerden bu odaları nasıl ele geçiririz… Bu odaları ele geçirmek marifet değil, ülke sorunlarına çözüm getirmektir olan ama vizyonunuz yok, ufkunuz daraldı. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için, dünyanızda halk yok sizin, bu tür ıvır zıvır şeylerle uğraşıyorsunuz. Halkın gündeminde olan maddeleri buraya taşıyamıyorsunuz arkadaşlar, buraya taşıyamıyorsunuz. Ancak kişisel sorunları çözmek için, kişisel beklentisi olan kişilerin sorununu çözmek için uğraşıyorsunuz.

Bu yasayla niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Verelim çok güvenilir, Maliyeyi teslim ettiğimiz Kemal Unakıtan’a yetki, odaların temsilcilerini, başkanlarını, yönetimini, disiplinini Sayın Unakıtan atasın. Tek maddelik bir yasa! Niye uğraştırıyorsunuz bizi? Önergelerle uğraştırıyorsunuz, konuşmalarla uğraştırıyorsunuz.

Bugün 1 Mayıs. Sıhhiye Meydanında polis baskısı, Taksim Meydanında polis baskısı, içeriye atılanlar, gözaltına alınanlar ama siz burada bir odayı nasıl kuşatırım, bir meslek odasını nasıl ele geçiririm havası içerisindesiniz. Bunlar çok yanlış şeyler değerli arkadaşlarım.

Bugün ülkede ciddi sorunlar var. Ülkemiz uluslararası krizin tehdidi altındayken, cari açık had safhaya varmışken, bütçe açığı had safhadayken, niye yalanlamıyor Sayın Bakan? “Bütçe açığı yoktur.” diye günlerdir gazetelerde yazıyor. Dış ticaret açığı tırmanmış iken, her türlü açık var iken, her türlü açığı yaratan bir Hükûmet iken…

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Muhalefet açığı var, muhalefet!

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - …vizyonsuz, sorunları çözemeyen bir konumdasınız değerli arkadaşlarım. Onun için de gündemi bu tür maddelerle işgal ediyorsunuz. Her gün fakslar geliyor. Kuraklık tehdidi altında bulunan çiftçilerimiz feveran ediyorlar, elektrik borcu altında inim inim inleyen çiftçilerimiz feveran ediyorlar, siftahsız kepenk kapatan esnaf feveran ediyor. Kredi borçları, kredi faizleri artmış. Ama sizin dünyanızda onlar yok. Kredi kartından dolayı intihar eden insanların sorunu sizi meşgul etmiyor. Sizi “Kime Vakıfbank’tan, Halk Bankasından uzun kredi verebilirim?” bu meşgul ediyor ve bunu silmek için de -Sayın Sanayi Bakanı çok iyi niyetli olabilir- iki bin işletmeye 150 milyon YTL krediyi ulufe olarak çıkarıyorsunuz, sırf ATV’yi silmek için, Katar’da yapılan pazarlığı silmek için. İşte, bu vizyon… Bu açıklar varken, bunlarla uğraşmanız lazımken uğraşmıyorsunuz ve ülkemiz SOS veriyor, ekonomik olarak SOS veriyor değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, konuşmanızı tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Bu açıkların üzerine gidemeyen Maliye Bakanı şimdi bu yasalarla uğraşıyor. Ama bu yasalar çare getirmez. Bu arada da oğlu -hayırlı olsun- gübre ithalatında rekor kırmış, daha da başarılar dileriz. Çünkü bu dünyada, bu ülkede veliahtlara prim var, ortaklara prim var, yandaşlara prim var.

Ama değerli arkadaşlarım, şunu hatırlatıyorum: Lütfen halkın sorunlarını gündeme getiriniz, esnafın, çiftçinin, ezilen insanların sorununu gündeme getiriniz, asgari ücretliyi gündeme getiriniz ve biz de onlarla beraber size destek olalım.

Bu açıkların yanında yaşanan en büyük açık da ne biliyor musunuz? Maalesef, Hükûmetinizde yaşanan akıl açığı var. Bunu kapatmak da hiç mümkün değil değerli arkadaşlarım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Muhalefet açığı var.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Onu sen anlayamazsın.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 20. Maddesindeki geçici 9. Maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Hasan Erçelebi (Denizli) ve arkadaşları

b) Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış olanlardan 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen süreyi tamamlamış olanlar ile 3568 sayılı kanunun 5. Maddesinin a bendinde sayılan konularda öğretim üyesi veya öğretim üyesi adayı olanlar için profesörlük unvanını aldıklarında yeminli mali müşavirlik;

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle emekçilerimizin 1 Mayıs Bayramını kutluyorum. Hükûmetin 1 Mayıs için aldığı önlemlerin güvenlik önlemi olmaktan çıktığını düşünüyoruz. Hükûmetin tutumu emeğin sesini kısmaya saldırıdır, eleştiriye tahammülsüzlüktür. Bu tutumu nedeniyle Hükûmeti kınıyor, İçişleri Bakanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını istifaya davet ediyoruz. Hükûmetten gücünü emekçilerin Taksim’de bayram yapmalarını engellemeye değil, sınırdan sızmaya devam eden teröristlere karşı göstermesini bekliyoruz.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Gösteriyor, gösteriyor…

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının niye gündeme geldiğini değerli konuşmacılar açıkladılar. Dolayısıyla, gizli saklı hiçbir şeyiniz kalmadı ve millet de takip etti. Bu girişimin seçme ve seçilme özgürlükleri üzerinde oynayarak, nispi temsil ile çok oy alan yerine az oy alan üyeyi delege yaparak, oluşturacağı sınav komisyonu ile mesleğe partizanca girişin yolunu açarak, sınavsız mesleğe girecek olan muhalif görüşleri engelleyerek, ele geçiremediği oda ve TÜRMOB yönetimine Hükûmetin, AKP’nin sızma girişimidir. Ancak hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Değerli arkadaşlar, tasarıyla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaşamamamız gereken bir olayı yaşadık. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, ihtisas komisyonlarından gelen tasarılarla ilgili olarak herhangi bir değişiklik yapamayacak demek değildir, bunu kastetmiyoruz. Elbette, Türkiye Büyük Millet Meclisi, komisyonlardan gelen tasarılarla ilgili olarak en iyi şekli vermek üzere katkıda  bulunacaktır. Ancak yadırgadığımız ve etik bulmadığımız, komisyona gelen Hükûmet tasarısı üzerinde oluşturulan çalışma grubunda Hükûmet temsilcisi arkadaşların da bizlerle birlikte çaba göstererek çalışmaları ve o çalışmalar sırasında gerçekten düzgün  bir yasa olması için çaba göstermeleri ve metinler hazırlamaları ve üzerlerinde tartışmaları ve bunları düşündüğümde, ister istemez orada, o arkadaşlarımızın bize karşı rol yapmış oldukları gerçeğini Genel Kurulda öğrenmiş bulunmak beni son derece üzdü ve dolayısıyla bundan sonra ihtisas komisyonlarında, alt komisyonlarda muhalefet partisi olarak gerekli desteği verebilecek durumda olduğumuzu düşünemiyorum ben çünkü neye “evet”  deyip, neye “hayır” dedikleri konusunda emin olmadığım için.

Değerli arkadaşlar, burada Sayın Canikli’nin “Ben ilgili arkadaşlara söyledim, Hükûmet tasarısından kesinlikle taviz verilmeyecektir.” sözünü de ihtisas komisyonu üyelerine, başkanına ve diğer üyelere, Türkiye Büyük Millet Meclisine büyük bir saygısızlık olarak değerlendirdiğimi ifade etmek zorundayım. Çünkü öteden beri şu söyleniyor: Güçler ayrılığından üç ayaktan ikisi, uzun süredir -yürütme ve yasama organları- yasama organı yürütmenin güdümüne girmiştir. Dolayısıyla, kimlikli olarak, kimliğine sahip çıkarak yasama faaliyetini yerine getirememektedir. Hükûmetten gelen tasarıları ve teklifleri kabul eden ve parmak kaldırarak kabul eder konuma gelmiştir. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Aynen öyle zaten!

BAŞKAN – Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Şimdi, üzücü ve endişe verici, demokrasimiz açısından, bir başka önemli nokta: Bu üç ayaktan iki ayak birbirine yapışık hâle gelince, ister istemez buradan çıkan yasalar Anayasa Mahkemesi önünde birikmek zorunda kalmakta ve ne kadar çok iptal başvurusu giderse o kadar iptal çıkma ihtimali artmaktadır ve dolayısıyla, yasama organı ve yürütme karşısında Anayasa Mahkemesi ve yargı hedef konumuna gelmektedir ve tehlikeli olarak yapacağımız bir husus da şimdi bu üçüncü ayağı da etkisiz hâle getirmek üzere yapılacak girişimlerdir.

Düşüncelerimi ifade etmeye çalıştım.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Tamam Sayın Kılıçdaroğlu, karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.52

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 18.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

İstanbul Milletvekili Sayın Hüseyin Mert ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 20 nci maddesi ile düzenlenen Geçici 9’uncu maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

b) Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış (Başbakanlık Müfettişleri dâhil) ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlardan 9’uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen süreyi tamamlamış olanlar, inceleme yetkisini aldıktan sonra anılan bentte belirtilen süreyi tamamlamış olan Defterdar, Gelir İdaresi Başkanlığında Vergi Dairesi Başkanı ve Daire Başkanı ile aynı maddenin ikinci fıkrasında sayılan konularda profesörlük unvanını almış olanlar için yeminli mali müşavirlik, sınav şartı aranmaz.

                                                                                       Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır, kim konuşacak?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Erkan Akçay konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının geçici 9’uncu maddesinin (b) bendiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik bir kariyer mesleğidir, kendine özgü formasyonu olan bir meslektir, statüsünün de bu kariyere uygun olması gerekir. Maliyecilik veya vergicilik de yüzlerce yılın içinden süzülüp gelen, kendine özgü mesleki kültürü, formasyonu ve gelenekleri olan rafine bir kariyer mesleğidir.

Maliyecilik, vergicilik ve benzeri meslekler ile mali müşavirlik birbirine yakın, birbiriyle ilgili, fakat tamamen ayrı iki meslektir, kulvarları farklıdır. Bu yüzden, mali müşavirliği benzeri mesleklerin bir yan mesleği, yedeği, stepnesi ve hatta arka bahçesi gibi görmemek gerekmektedir. Ancak 1989 yılında yürürlüğe giren 3568 sayılı meslek Yasası, maalesef bu meslekler arasındaki ince ayrımı yapamamış, namütenahi geçiş imkânı tanıyan düzenlemeler getirmiştir ve bu düzenlemeler beraberinde bazı haksızlıkları da getirmiştir. Bu durumdan Maliye Bakanlığı ziyadesiyle kadro zafiyetine ve erozyonuna uğramış ve kadro bakımından zarar görmüştür. 3568 sayılı Yasa’nın bu konudaki özensizliği nedeniyle, çok haksız ve adaletsiz bir tablo ortaya çıkmıştır. Bu tablodan en fazla haksızlığa uğrayan kesim de defterdarlar olmuştur.

Değerli arkadaşlar, hepiniz bilirsiniz ki defterdar bir ilde Maliye Bakanının temsilcisi olarak görev yapmaktadır. Defterdar ilin en büyük mal memuru olup, aynı zamanda hazinenin de temsilcisidir. Bir ilde vergilerin toplanmasından, bütçe harcamalarının yapılmasından ve millî emlakin idaresinden sorumludur. Defterdarlar, ayrıca, çeşitli kanunlardan kaynaklanan pek çok görev ve fonksiyonu üstlenmiştir. Defterdarlar, binlerce personelin istihdam edildiği çok sayıda birimin yöneticisidir; aynı zamanda il idare kurulu üyesi ve il idare şube başkanıdır. Defterdarların mesleki birikimi, kurumsal kültürü, tecrübesi, yetkileri, görev ve fonksiyonları yeminli mali müşavirlik mesleğini yürütme kapasitesinin çok üzerindedir ve oldukça da fevkindedir, mevzuatı günü gününe takip etmektedirler.

3568 sayılı Yasa, muhasebenin “M”sini, maliyenin “M”sini ve verginin “V”sini bilmeyen bazı unvanlara yeminli mali müşavirlik hakkını 1989 yılında tanımış, ancak defterdarlar mesleki hayatını muhasebe, vergi, vergi incelemesi içinde geçirmiş, vergi incelemeleri yapmış, hatta vergi incelemesini bizzat yapmanın ötesinde, vergi incelemesini ve vergi denetimlerini yaptırtmış, vergiyi bütün boyutlarıyla yönetmiş, sorumluluğunu taşımış, binlerce belki de on binlerce “mukteza” dediğimiz vergi ve mali konularda yazılı görüş vermiş, devletin bir ildeki en büyük mal memurudur ve ildeki Maliye Bakanının temsilcisine bu hak verilmemiştir. Bu, son derece haksız, adaletsiz ve insafsız bir durumdur. Bu ülkede yeminli mali müşavirliği en fazla hak eden meslek ve unvanların başında defterdarlar gelmektedir. Yüzlerce yılın birikimini, kültürünü, geleneğini taşıyan, Türkiye'nin yüz akı bürokratı olan defterdarların, lütfen, kıymetini bilelim.

Değerli milletvekilleri, bu önergemiz bir haksızlığı ve adaletsizliği giderecektir.

Önergemizin kabulünü diliyor, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının” çerçeve 20 nci maddesinin Geçici Madde 9 uncu maddesinin (b) fıkrasının aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                              Muhsin Yazıcıoğlu

                                                                                                                        Sivas

b) Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında sayılan konularda profesörlük unvanını almış olanlar için yeminli mali müşavirlik,

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu önerge ile kanunda öngörülen meslekte on yılını tamamlayanların şartı kaldırılmış olmaktadır. Böylece kanun yürürlüğe girdiğinde on yılını tamamlamamış olan muhasebecilerin de ruhsat alma hakkı verilmiş olmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 20 nci maddesiyle 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlardan 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi tamamlamamış bulunanlar, usul ve esasları Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek ve Bakanlıkça yapılacak özel yeminli mali müşavirlik sınavında başarılı olmaları kaydıyla, yeminli mali müşavir unvanını almaya hak kazanırlar. Ancak, bunların yeminli mali müşavir ruhsatını alabilmeleri için 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki süreyi tamamlamaları şarttır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kanunun yürürlük tarihinden önce 10 yılını doldurmuş olanların müktesep hakları korunurken, mesleki yeterlilik sınavını vermiş ancak 10 yılını doldurmamış olanlar yönünden herhangi bir düzenleme yapılmadığı takdirde uygulamada birçok hukuki ihtilafın yaratılması kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda olanlar için daha yumuşak bir geçiş dönemini teminen özel bir sınava tabi olmalarına yönelik hükümlere yer verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 9’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 10 üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

TBM Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı yasa tasarısının 20. maddesine bağlı geçici 10. maddedeki (iki) ibaresinin (üç) olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                                                                                                   Kamer Genç

                                                                                                                       Tunceli

TBMM Başkanlığına,

216 s. sayılı tasarının 20. maddesinin geçici 10. maddesinde “görevlerinde bulunanlar, aradan iki seçim dönemi” cümlesinin bölümünün “görevlerinde bulunanlar aradan bir seçim dönemi” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ali Uzunırmak

Erkan Akçay

Muharrem Varlı

 

Aydın

Manisa

Adana

 

Rıdvan Yalçın

Cemaleddin Uslu

 

 

Ordu

Edirne

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına çerçeve 20 nci maddesiyle 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Mustafa Elitaş

Fatih Arıkan

 

Giresun

Kayseri

Kahramanmaraş

 

Sedat Kızılcıklı

Ali Kul

Mehmet Ceylan

 

Bursa

Bursa

Karabük

“Geçici Madde 10 - 1/4/2008 tarihinden sonra yapılan seçimlerden itibaren üst üste iki seçim döneminde iki defa oda veya Birlik Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilemezler.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Maddede yer alan “üst üste iki dönem oda veya Birlik Yönetim Kurulu başkanlığı görevlerinde bulunanlar” ibaresine açıklık getirilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 20’nci maddeye bağlı geçici 10’uncu madde tümüyle değiştirilmiş olduğundan, Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak ve arkadaşlarıyla, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in aynı maddeye ilişkin önergelerini işleme koyma imkânı kalmamıştır. Bu nedenle önergeleri işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 11 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 20 nci maddesiyle 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici 11 inci maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Kemal Unakıtan

                                                                                                                 Maliye Bakanı

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce; serbest muhasebeci unvanını almış olanlar ile serbest muhasebecilik stajına devam edenlerden başarılı olanlar; altı ayı geçmemek üzere, TÜRMOB tarafından verilen mesleki uyum eğitimine katılarak bu eğitimi tamamladıkları tarihten itibaren beş yıl içinde yapılacak özel serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavlarına beş defa girebilirler. Bu sınavlarda başarılı olanlar, serbest muhasebeci mali müşavir unvanını almaya hak kazanırlar. Mesleki uyum eğitiminin konuları ve ücreti ile yapılacak özel sınavın usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile TÜRMOB tarafından müştereken belirlenir."

"Bu madde uyarınca serbest muhasebeci mali müşavir unvanını almaya hak kazananların;

a) Yeminli mali müşavirlik sınavına katılabilmeleri için 9 uncu maddede belirtilen şartlara,

b) İlgili kanunları uyarınca bağımsız denetçi unvanıyla denetim yapabilmeleri için söz konusu mevzuatta belirtilen şartlara,

ilave olarak 5 inci maddenin (A) fıkrasının (a) bendinde belirtilen eğitim şartını taşımaları zorunludur."

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 20 nci maddesinde düzenlenmekte olan geçici 11 inci Maddesinin “bu Maddenin yürürlüğe girdiği tarihte fiilen serbest muhasebecilik yapanlara, serbest muhasebeci mali müşavir unvanı verilir” şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

 

Ümit Şafak

Kürşat Atılgan

Kemallettin Nalcı

 

İstanbul

Adana

Tekirdağ

 

Beytullah Asil

Necati Özensoy

Recep Taner

 

Eskişehir

Bursa

Aydın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Recep Taner…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Taner. (MHP sıralarından alkışlar)

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesinin geçici 11’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Vermiş olduğumuz değişiklik önergesi, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun geçici 11’inci maddesinde düzenlenmekte olan serbest muhasebecilerin “serbest muhasebeci mali müşavir” unvanı almalarının şartlarının iyileştirilmesi için verilmiş olan bir değişiklik önergesidir. 3568 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 1989 yılında olduğu gibi hak sahibi olan, bağımsız çalışan ve fiilî olarak mesleki faaliyetine devam eden serbest muhasebecilerin TÜRMOB tarafından verilecek olan mesleki uyum eğitimine katılmalarını ve eğitimin sonunda da sınav şartına bağlı olmaksızın “serbest muhasebeci mali müşavir” unvanını kullanmalarını talep etmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, ön lisans seviyesinde öğrenim görmüş olanlar ile ticaret liseleri, maliye meslek liselerinden mezun olanların dört ve altı yıllık staj süreleri neticesinde veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmalarına rağmen serbest muhasebeci mali müşavir olma haklarını kullanmayan, serbest muhasebecilerle iş farkları olmadığı için o unvanı alan arkadaşlarımızın “serbest muhasebeci”lik unvanları bu kanun ile ortadan kaldırılmaktadır. Unvanlar ortadan kaldırıldığı hâlde bu serbest muhasebecilere mesleklerine devam edebilme imkânı verilmektedir. Bu kanunen bir çelişkidir. Hem unvan olmayacak hem mesleki faaliyetlerine devam edebilecekler.

Sayıları 30 bin civarında olan serbest muhasebeciler mesleğin esas çilesini çeken, genelde orta ve küçük ölçekli işletmeler ile esnaf kesiminin defterlerini tutan, vergi ve sosyal güvenlik kurumu ile ilgili yükümlülükleri yerine getiren, aylık, dönemsel veya yıllık beyannameleri düzenleyen serbest muhasebeciler, bu faaliyetlerinin yanında serbest muhasebeci mali müşavirlerin ve yeminli mali müşavirlerin de imza koydukları, tasdik ettikleri belgeleri hazırlayan kesimdir. Yasa’nın 2’nci maddesinde serbest muhasebecilerin yapabileceği işler, defterleri tutmak, bilanço kâr-zarar tablosu ve beyannameler ile diğer belgeleri düzenlemek olarak belirtilmektedir. Muhasebeciler, uzun yıllardır vergi dairelerinin yardımcı elemanı olarak, geçmişte kurum memurları tarafından yapılan birçok işlemi de yapmaya devam etmektedir. Devletin vergisinin tahakkukundan tahsilatına, mükellefin resmî defter ve beyannamelerinde çıkan kazancın haricinde getirilen düzenlemelerle vergi barışlarına, matrah artırımlarına, rızai beyanlara ve sosyal güvenlik kurumlarıyla ilgili yükümlülükleri de yapan, devlet ile mükellef arasında köprü görevi gören kişilerdir.

Değerli milletvekilleri, serbest muhasebeciler ile serbest muhasebeci mali müşavirler arasındaki iş yükü hemen hemen aynıdır. Zira, 2’nci maddenin (b) ve (c) bentlerinde yazılı olan muhasebe sistemlerini kurmak, işletmecilik, finans, mali mevzuatla ilgili inceleme, tahlil, denetim gibi işlere genelde orta ölçeğin üzeri büyük işletmelerde ihtiyaç duyulmaktadır. Bu işletmelerde de yeminli mali müşavirler bulunduğundan bu işlemler onlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Muhasebeciler ve müşavirler işin mutfağında üretim yaparken yeminli mali müşavirler de bu üretileni servis ederek bahşişi toplamaktadırlar. Gelin, hep birlikte, 30 bin civarındaki serbest muhasebecilerin sesine kulak verelim ve yıllardır bu mesleğin kahrını çekenleri bu düzenlemeyle rahatlatalım. Eğer ki ille sınav şartı deniyorsa kamu kurum ve kuruluşlarından sınavsız olarak şartları yerine getirdiği için meslek mensubu serbest muhasebeci mali müşavir olanları da serbest muhasebecilere uygulandığı gibi sınava tabi tutalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Taner.

RECEP TANER (Devamla) – O kamu kurum ve kuruluşlarındaki imza yetkileriyle, bugüne kadar belki hiç sigorta bildirgesi doldurmadan, bir hesabın açılış kapanışını yapmadan, hesap planını doğru dürüst öğrenmeden kalkıp da yetki verdiğimiz, sınavsız olarak yetkilendirdiğimiz kişileri de, gelin onları da sınava tabi tutalım.

Değerli milletvekilleri, düzenlememizin, değişiklik önergemizin kabulü konusunda desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 20 nci maddesiyle 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici 11 inci maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Kemal Unakıtan

                                                                                                                 Maliye Bakanı

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce; serbest muhasebeci unvanını almış olanlar ile serbest muhasebecilik stajına devam edenlerden başarılı olanlar; altı ayı geçmemek üzere, TÜRMOB tarafından verilen mesleki uyum eğitimine katılarak bu eğitimi tamamladıkları tarihten itibaren beş yıl içinde yapılacak özel serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavlarına beş defa girebilirler. Bu sınavlarda başarılı olanlar, serbest muhasebeci mali müşavir unvanını almaya hak kazanırlar. Mesleki uyum eğitiminin konuları ve ücreti ile yapılacak özel sınavın usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile TÜRMOB tarafından müştereken belirlenir. "

"Bu madde uyarınca serbest muhasebeci mali müşavir unvanını almaya hak kazananların;

a) Yeminli mali müşavirlik sınavına katılabilmeleri için 9 uncu maddede belirtilen şartlara,

b) İlgili kanunları uyarınca bağımsız denetçi unvanıyla denetim yapabilmeleri için söz konusu mevzuatta belirtilen şartlara,

ilave olarak 5 inci maddenin (A) fıkrasının (a) bendinde belirtilen eğitim şartını taşımaları zorunludur. "

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz.

Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe: Tasarıyla serbest muhasebecilik unvanının kaldırılması nedeniyle bu unvanla mesleki faaliyette bulananlara geçiş döneminde, mesleki uyum eğitimine katılmaları ve yapılacak özel sınavda başarılı olmaları şartıyla serbest muhasebeci mali müşavir unvanını almaya hak kazanmalarına imkân tanınması amaçlanmaktadır. Ayrıca, mesleki faaliyetlerde kalitenin belli bir düzeyde tutulmasının sağlanabilmesi açısından, bu maddeye göre serbest muhasebeci mali müşavir olma imkânı getirilenlerin, ilgili kanunlar uyarınca bağımsız denetim yapabilmeleri ve yeminli mali müşavirlik sınavına girebilmeleri için gerekli eğitim şartını sağlamaları amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 11’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 12 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 12 maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Hamit Homriş

Recep Taner

Kemalettin Nalcı

 

Bursa

Aydın

Tekirdağ

 

Beytullah Asil

Reşat Doğru

 

 

Eskişehir

Tokat

 

Geçici madde 12- 31.12.2008 tarihinden önce;

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve yirminci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici onikinci maddesinin birinci fıkrasında geçen “birinci derece” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                                                Ramazan Başak

                                                                                                                      Şanlıurfa 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kanun tekniğine uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 12 maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                 Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) ve arkadaşları

Geçici Madde 12- 31.12.2008 tarihinden önce;

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Nalcı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesinin geçici 12’nci maddesinde vermiş olduğumuz bir değişiklik önergesi doğrultusunda söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, meslek mensupları Maliye ve mükellefler arasında köprü görevi görmektedir. Serbest muhasebeciler ve serbest muhasebeci mali müşavirler gece gündüz çalışarak hizmet vermekte, bilanço, gelir tablosu ve diğer mali tabloları hazırlayarak beyannamelere imza atmaktadır. Yeminli mali müşavirler de bu mali tabloları tasdik etmektedir. Maliye Bakanının mükelleflere de meslek mensubuna da güvenmediği görülmektedir. Meslek mensubunun düzenlediği gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinden doğan gelirlerin yetersiz olduğunu söyleyen Maliye yetkilileri mükellefleri sahte beyana, naylon fatura kesmeye zorlamaktadır.

Esnaflar Maliyenin denetim elemanları tarafından “Matrah artırımı yapmazsanız başınız dolaşır.” şeklinde örtülü tehdide maruz bırakılmakta ve kanunsuz matrah artırımına zorlanmaktadır. AKP İktidarı döneminde tehditle matrah artırımı adına “rızaen tarhiyat.” adı verilmiştir. Normal vergisini ve çalıştırdığı işçinin normal sigorta primini ödeyemeyen vergi mükelleflerine “gönüllü uyumluluk” ya da “rızaen tarhiyat” adı altında haksız vergiler salınmaktadır.

Sayın milletvekilleri, esnafın ve tüccarın durumu zordadır. Zor şartlarda ayakta kalma savaşı vermektedir. Vergi borçlarından dolayı banka hesaplarına el konulmasından dolayı çeklerini ödeyemeyen esnaf ve tüccar, bankalar tarafından kara listeye alınmaktadır ve ticari hayatı bitme noktasına kadar gelmektedir. Bu gerçekten haksız bir uygulamadır. Acaba, devlet borcunu ödemediği zaman vatandaş devlete bu uygulamayı yapabiliyor mu?

Sayın milletvekilleri, 216 sıra sayılı Yasa Tasarısı’yla yapılmak istenen değişiklikler de aceleye getirilmiştir. Yasa ile yapılmak istenen düzenlemelerde eksiklik ve karışıklık vardır. Yürürlük maddesi mutlaka değişmeli ve bu değişiklikler, bu sene içinde yapılacak olan oda kongrelerinde uygulanmamalıdır.

Bu kanun, meslek örgütü ve mensupları tarafından uygun görülmemiştir. Ayrıca, cumartesi günü yapılacak kongreye, odalar, ilçe seçim kuruluna listelerini vermiş olup, yasa metnini de hâkimliklere vermiş bulunduğundan, çıkan bu yasa ile nasıl diğer seçimler yapılacaktır? Bu, kaosa neden olmayacak mıdır? Zaten, bu kanun tasarısı, muhasebecinin sorunlarına değil, yaklaşan seçimlere endeksli bir kanun olması meslek sahiplerini üzmüştür.

Önergemize destek olmanız dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 12’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 13 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve yirminci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici onüçüncü maddesinde geçen “üç temsilciye” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “dört temsilciye” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı tasarının 20. maddesindeki geçici madde 13’teki “üyelerin altmışta biri oranında Birlik Genel Kurul temsilcisi ve aynı sayıya kadar yedek temsilci seçer” hükmünün “üyelerin ellide biri oranında Birlik genel kurul temsilcisi seçer” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

R. Kerim Özkan

Mevlüt Coşkuner

 

İstanbul

Burdur

Isparta

 

Kemal Demirel

Rasim Çakır

 

 

Bursa

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, siz mi konuşacaksınız?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; iki gündür bu görüşmelerimizi dışarıdan izleyen insanlar bazı konularda hayrete düşmüşlerdir. Teknik bir konu, muhasebeyle ilgili, mali müşavirlikle ilgili bir konu niçin bu kadar tartışılır, niçin sürekli karar yeter sayıları istenir, niçin hararetli tartışmalara neden olur?

Değerli arkadaşlarım, daha önce de ifade ettiğimiz gibi bunun bir temel nedeni var, o da iktidarın verdiği sözden, varılan mutabakattan caymış olmasıdır. Plan ve Bütçe Komisyonunda özellikle “nispi temsil” diye adlandırılan seçim sistemiyle ilgili bir noktada, çarşaf liste olması noktasında bir uzlaşma sağlanmıştı. Komisyonda 25 AKP’li milletvekilinin imzaladığı, Sayın Bakanın ve Bakanlık mensuplarının kabul ettiği bir uzlaşma metninden iktidar burada dönmüştür, burada caymıştır. Böylece bir güven bunalımı Meclise, özellikle muhalefet partilerine egemen olmuştur. Bu güvensizlik içinde bu çalışmaları yapıyoruz. Bu güvensizlik de çalışmalarımıza yansıdı.

Peki, buradaki bizim muhalefetimizin, bizim karşı duruşumuzun temel nedenleri nedir?

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, iktidarın “nispi temsil” diye getirdiği yöntem, az oy alanı çok oy alan yerine seçtirme yöntemidir. Bir örnekle bunu anlatırsam: Bin üyesi olan bir odada 5 kişilik yönetim kurulu seçimi yapılıyor. 800 üye o 5 kişiye oy veriyor, 200 kişi de öbür listeye oy veriyor. Şimdi getirilen yöntemde, “nispi temsil” diye arkadaşlarımızın getirdikleri yöntemde, 800 oy alanın yerine 200 oy alan seçiliyor. Peki, orada 800 oy almış olan kişi -hangi listede olursa olsun- seçilmeyip de 200 oy alanı seçmiş gibi gösterirseniz, bu, şahıs hukukuyla bağdaşır mı; bu, Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle bağdaşır mı? Bizim itirazımızın temel noktası budur. Bu, Anayasa’ya aykırıdır; bu, hukuka aykırıdır ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yasaya saygımız gereği, hukuka saygımız gereği, konuyu Anayasa Mahkemesine götürmek, taşımak zorundayız.

Bir diğer önemli neden: Yirmi yıldır bir düzen içinde çalışan odaların ve Birliğin düzeni burada bozulmak istenmektedir. “İşte, şu kadar kıdemi olan seçilir, bu kadar kıdemi olan seçilemez.”, “Fiilen çalışan seçilir, fiilen çalışmayan seçilmez” gibi, iktidarın, belli şahısları hedef alan, belli kişilerin adaylığını önlemeye dönük, şahsa mahsus düzenlemeleri buraya getirmiş olmasıdır. Bizim buradaki kaygımız, hukuk kaygımızdır. Bizim buradaki kaygımız, bir sivil toplum örgütünün keyfî bir şekilde yönetilmemesi ve ele geçirilmemesidir. Sivil toplum örgütlerinin üyelerin iradesine göre yönetilmesi, üyeler istediğini seçip istediğini seçmeyebilir ilkesinin hayata geçirilmesidir. Fakat, iktidar “Mademki TÜRMOB’daki şu ana kadar görevde olan gruplar bana mesafeli, öyleyse ben de oraya bana yakın ekipleri yerleştiririm.” anlayışıyla bu düzenlemeyi getirmektedir.

Bu düzenleme öyle bir zamanda gelmektedir ki değerli arkadaşlarım, bu hafta sonu, cumartesi, pazar günleri pek çok odanın kongresi yapılacaktır. Diğer odaların kongre süreci de başlamıştır, üye listeleri yani seçmen listeleri askıya çıkmıştır. Siz, tam seçim sürecine başlanmışken, tam seçime başlamışken seçimin kurallarını değiştiriyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Bu son derece yanlıştır ve hukuk dışıdır. Şimdi, geliniz –önergemiz de var- seçimle ilgili maddeleri gelecek seçimlerden itibaren uygulayalım, başlamış olan bu seçimler eski hükümlere göre yapılsın diyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve yirminci maddesi ile düzenlenen 3568 sayılı Kanuna eklenen geçici onüçüncü maddesinde geçen “üç temsilciye” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “dört temsilciye” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                       İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kanunun amacına uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 13’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 14’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni bir geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

20. Maddesinin son fıkrası olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Recep Taner

Süleyman L. Yunusoğlu

Mustafa Kalaycı

 

Aydın

Trabzon

Konya

 

Erkan Akçay

Hüseyin Yıldız

 

 

Manisa

Antalya

 

Geçici Madde 15- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte;

Türkiye genelinde, kamu veya özel sektörde muhasebe denetimi veya mali denetim yapan Bakanlık Merkez Denetim elemanlarından mesleki yeterlilik sınavına girmiş olanlardan 10 yıllık süreyi tamamlamış olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartı aranmaz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde ile Türkiye geleninde gerek kamu sektörü gerekse özel sektörde muhasebe denetimi yapan veya Türkiye genelinde mali denetim yapan ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olan bakanlık merkez denetim elemanlarından 10 yıllık mesleki süreyi tamamlayanlara sınava girmeden yeminli mali müşavirlik hakkı tanınmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, geçici madde 9, geçici madde 10, 11, 12, 13, 14’üncü maddelerin bağlı olduğu çerçeve 20’nci maddeyi geçici maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 21 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığı’na

216 S. Sayılı tasarının 21’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Bu Kanunda Birlik temsilci sayısı ile seçim yöntemi ile ilgili hükümler 2008 yılından sonra yapılan seçimlerde uygulanır. Diğer maddeler bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.”

 

Mustafa Özyürek

Rasim Çakır

R. Kerim Özkan

 

İstanbul

Edirne

Burdur

 

Bihlun Tamaylıgil

Mevlüt Coşkuner

 

 

İstanbul

Isparta

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Özyürek, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben, bu önergemize Hükûmetin katılacağını beklerdim çünkü -biraz önce de açıkladım- şu anda pek çok odanın kongre süreci başlamış ve bu hafta sonu, Konya gibi, Mersin gibi büyük odalarımız kongrelerini yapacaklar. Onlar 25 üyeye 1 delege hesabıyla TÜRMOB’a gidecek, delegelerini seçecekler. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra kongresini yapan odalarda ise 60 kişiye 1 delege seçilecek.

Şimdi, daha küçük bir oda, delege sayısı itibarıyla daha büyük odadan daha çok delege çıkaracak. Bu çelişki ancak bir ertelemeyle, yani seçimlerle ilgili hükümleri, kongresi bu ay içinde yapılacak odalara uygulamamakla aşılabilir. Fakat, iktidarın böyle bir derdi yok “İsteyen eski hükme göre yapsın isteyen yeni hükme göre yapsın, çıkacak kargaşa da çıkarsa çıksın.” mantığıdır.

Değerli arkadaşlarım, iktidarlar, hükûmetler düzeni sağlamakla görevli organlardır. Siz, çıkardığınız kanunla düzensizliği teşvik ediyorsunuz. Umarım ve dilerim ki Sayın Cumhurbaşkanı bu yasayı geri göndermek suretiyle, ortaya çıkacak bu kargaşayı önleme fırsatını Türkiye Büyük Millet Meclisine verir.

Her şeye rağmen, bu yasa bu şekliyle çıkacaksa, ben bütün muhasebe camiasının büyük bir sağduyuyla, mesleklerine, odalarına ve TÜRMOB’a      -Birliklerine- sahip çıkmalarını istiyorum. Onlar, sağduyularıyla, engin tecrübeleriyle, odalarını ve Birliklerini bir kargaşaya sokmaktan alıkoyacaklardır ve TÜRMOB camiasının iktidarın bir arka bahçesi olmasını kesinlikle önleyeceklerine ben inanıyorum ve öyle inanıyorum ki, hukuk dışı, Anayasa’ya aykırı pek çok hükümler içeren bu yasa yüce Mahkemeden de dönecektir. O zaman, burada tartışmasını yaptığımız pek çok konuda arkadaşlarım mahcup olacaklardır.

Biz büyük bir özveriyle, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunda günlerce çalışarak bu tasarıyı, bütün camianın kabul edebileceği, hukuk sistemine uygun bir hâle getirmiştik. Ama burada verilen önergelerle sistem bozuldu. “Nispi temsil” gibi -biraz önce söylediğim gibi- az oy alanın seçildiği, çok oy alanın seçilemeyeceği bir yöntem ilk defa hukuk sistemimize girdi. Şu ana kadar hiçbir sivil toplum örgütünde, hiçbir odada, hiçbir birlikte böyle bir yöntem yok. Ama, iktidar sözcüleri “Bunu TÜRMOB’da böyle başlattık, baroda da bunu uygulayacağız, Mimar Mühendis Odaları Birliğinde de bunu uygulayacağız.” demek suretiyle, bu yanlışı yaygınlaştırmak istediklerini ortaya koymuşlardır.

O vardığımız mutabakattan dönüşümüzün nedeni için Sayın Canikli -AKP Grup Başkan Vekili- dedi ki: “Ben ondan dönüleceğini zaten size söylemiştim.”

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben öyle bir şey söylemedim Sayın Özyürek. Lütfen yapmayın.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Peki, onu söylemiştiniz de “oda sayıları beşten yediye çıksın, bu yeter.” diye herkesin imzaladığı o komisyon kararına rağmen, niçin onları artırıyoruz?

Değerli arkadaşlarım, AKP aklına bazı şeyleri koymuş, bu camiayı, TÜRMOB camiasını nasıl ele geçireceğini hesaplamış. Ona, o hedefe ulaşmak için verdiği sözden dönmek, takiye yapmak AKP için çok doğal, çok mübah. Bu anlayışla bugün buralarda belli çoğunlukları sağlayabilirsiniz ama önemli olan, görevde çoğunluğunuzla belli sonuçları almak değil, Türkiye’de hayırla yad edilmektir. Ben öyle inanıyorum ki muhasebe camiası bu düzenlemelerden sonra sizi asla hayırla yad etmeyecektir. Önemli olan, hukuka uygun, hakkaniyete uygun…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – …milletin istediği, camianın istediği düzenlemelerdir. Ama burada muhasebe camiası bir kenara bırakılmıştır, hak, hukuk bir tarafa bırakılmıştır, sadece ve sadece bir sivil toplum örgütünü AKP’nin arka bahçesi yapmaya dönük düzenlemeler yapılmıştır. Ben bu düzenlemelerin hukuktan döneceğini, yargıdan döneceğini tahmin ediyorum ve diliyorum.

Şu ana kadar bu yasanın daha iyi çıkması yönünde muhalefet partilerinin gösterdiği çabaya, emeğe şükranlarımı sunuyorum. AKP’li arkadaşlarımıza da günlerce -on gün- çalışarak vardığımız mutabakatı bozdukları için teessüflerimi ve üzüntülerimi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, Sayın Özyürek biraz önce ismimi zikrederek takiye yaptığımızdan bahsetti.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hayır, daha önce takiye yaptığını burada kendisi söylemişti zaten.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli. (AK Parti sıralarından alkışlar)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

6.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bu konu üzerinde en az, sanıyorum üç defa konuşma yaptık. Oradaki görüşmeleri, tartışmaları, kanaatlerimizi ayrıntılı olarak ifade ettik, ama anlaşılamamış tam olarak sanıyorum ya da bazı arkadaşlarımız anlamak istemiyorlar, anlamakta zorluk çekiyorlar. Tekrar burada belirtmekte fayda var.

Değerli arkadaşlar, işin özü şudur: Bu tasarı Komisyona gelmiştir, Komisyona geldiğinde bütün siyasi partilerimizin temsilcilerinin katıldığı gayriresmî bir toplantı yapılmıştır. Toplantı resmî değildir. Yani bir görüşme yapılmıştır Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın odasında ve daha sonra da özel görüşmeler yapılmıştır. Orada, AK Parti Grubu adına şahsım, bu maddenin, yani tartışılan maddenin, tasarının 15’inci maddesinin Hükûmet tasarısında geldiği şekliyle korunması gerektiğini, düşüncemizin bu olduğunu ifade ettim. Bunu defalarca söyledim orada. Şu anda burada da o söylediğimiz düşünce doğrultusunda hareket ediyoruz, farklı bir şey yapmıyoruz. Biz takiyeyi bilmeyiz, böyle bir geçmişimiz, geleneğimiz yok. Ama, takiye konusunda uzman olanlar varsa onu bilemem.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Hiç olmadı! Bravo!

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bravo!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tabii, o  kadar çok sık kullanılıyor ki bu ifadeler, bu kelimeler.

Biz orada söylediğimizi burada yapıyoruz. Sanıyorum takiye bu olmasa gerekir. Takiye başka bir şey. Bizim geçmişimizde uygulanmadığı için çok da yabancı bir kelime, çok da yabancı bir içerik.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – AKP’nin temel simgesidir o.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama, bazı arkadaşlarımız o kadar kullanıyor ki, anlaşılıyor ki takiye konusunda, uygulama konusunda çok büyük tecrübelere sahipler.

Şimdi bakın arkadaşlar, getirilen bu seçim sisteminde, nispi temsilde, azınlığın ya da az oy alanın çoğunluğu alması gibi bir şey söz konusu değil. Yanlış aktarılmak isteniyor ya da özellikle öyle ifade ediliyor.

Olay şu: Örneğin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Peki, benim misalime göre anlat. Bin oy… 800 alan mı seçilir, bin alan mı seçilir?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Onu da söyleyeceğim, aynı örneği vereceğim. Yani, Sayın Özyürek’in örneğinde bin tane üye oy kullanıyor, 800 tanesi bir gruptan, bir görüşten bir listeyi destekliyor, 200 tanesi başka bir listeyi destekliyor. Sayın Özyürek “Bunun tamamını 800 kişi alsın.” diyor. 

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Elbette. Oradaki 5  kişi de 800 oy almış.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Biz de diyoruz ki: Hayır. oranlayalım. 5 yönetim kurulu üyesinden 4 tanesini bu 800’ü destekleyen liste alsın, onun listesinde bulunan insanlar yönetim kurulu üyesi olsun, o 200 tane kişi de 1 tane yönetim kurulu üyesi alsın diyoruz, söylediğimiz bu. Daha uç bir örnek vereyim ben size. Bunun aynen uygulaması var çünkü, aynen böyle. Üç liste var; bir liste yüzde 45, bir liste yüzde 25, bir liste yüzde 30. Yüzde 55, iki tane liste ayrı ayrı girdiği için hiç delege alamıyor ya da yönetim kuruluna üye sokamıyor; ama, yüzde 45’i alan, sayısı olan, çoğunluğu olan liste tamamını alıyor. Bu mu demokrasi, bu mu adalet? Biz adaleti sağlıyoruz değerli arkadaşlar, biz adaleti getiriyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – AKP’de seçimleri böyle mi yapıyorsunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Canikli, teşekkür ediyorum.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S.Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 21’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

22’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının yirmiikinci maddesinde geçen “Bakanlar Kurulu” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “Maliye Bakanlığı” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ali Rıza Öztürk

M. Akif Hamzaçebi

Turgut Dibek

 

Mersin

Trabzon

Kırklareli

 

Enis Tütüncü

Kemal Kılıçdaroğlu

 

 

Tekirdağ

İstanbul

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)– Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu yasa tasarısıyla ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Ancak, her konuda olduğu gibi zaten baştan sona da antidemokratik bir anlayışla hazırlanmış bir yasa. AKP’nin ve Başbakanın ve AKP ve Başbakanın demokrat olduğunu ileri süren sözüm ona aydınların demokrasilerinin bugün İstanbul Şişli’de DİSK binasına ve diğer binalara atılan kimyasal gazlarla akıtılan gözyaşlarıyla bu demokrasi barutlarının ıslandığı bugün tescil edilmiştir.

Bugüne kadar, 1976’dan bu yana ben 1 Mayıs Uluslararası İşçi Bayramı’na, kutlamalarına katılırım. İlk defa bugün, bu yıl, Uluslararası İşçi Bayramı’na devletin gücünün ispat edildiği bir arena hâline getirilmiştir. Kendi yandaşlarının yaptığı uygulamalar konusunda son derece hoşgörülü olan ve o konuda özgürlüklerden bahseden bir siyasal iktidar, Uluslararası İşçi Bayramı ve mücadele gününde Türkiye’yi bu işçilere, emekçilere zindan etmiştir. Hani siz demokrattınız, hani siz yasakçı değildiniz, hani siz Avrupa Birliği kriterlerini uyguluyordunuz.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Maddeye gel maddeye.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bakın arkadaşlar, saat daha 6.30’dan itibaren, DİSK binasına polisler kimyasal gaz atmıştır ve bunu yaşadık.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Kimyasal gaz ne ya?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Milletvekilleri orada olduğu hâlde, kimyasal gazlar atılmaya devam edilmiştir.

Bugün uluslararası dayanışma günüdür, bugün İşçi Bayramı’dır, bugün 1 Mayıstır. Dünyada 134 tane ülkede, sizin çok övündüğünüz Avrupa Birliğinin omurgasını oluşturan ülkelerde, en geniş meydanlarda bu bayram kutlanmaktadır. 1 Mayıs Taksim Meydanı’nda kutlanmayacak da nerede kutlanacak? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde geniş meydanlar işçiye kapatılmıştır? Bugün en işlek meydanlar bu bayramlara açılmıştır. Bir yılbaşını kutluyorsunuz, diğer bayramları kutluyorsunuz da, İşçi Bayramı’nın kutlanmasına engel nedir?

 Kaldı ki, mesele de bu değildir değerli arkadaşlarım.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Muhasebe, muhasebe…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Daha insanların baştan hareket kabiliyetlerini ortadan kaldırmak üzere, insanların hanelerine tecavüz edilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, sözünüzü kesmek istemem ama, lütfen, önergenize de değinirseniz…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Başkanım, bu bir demokrasi anlayışıdır. Demokrasinin olmadığı bir yerde hiçbir şeyden bahsedemezsiniz. Yasakçı anlayışı kaldırmaktan söz ediyorsunuz, yasaklara karşı olduğunuzdan söz ediyorsunuz ama bugün, hiçbir gücü olmayan, iktisaden güçsüz olan işçilerin üzerine, sendikaların üzerine, Emek Platformunun üzerine polis salıyorsunuz, cop salıyorsunuz, panzerler salıyorsunuz. Sizin demokrasi anlayışınız işte budur. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin demokrasi anlayışınız 1 Mayıs 2008 günü iflas etmiştir, iflas! Bunu herkes gördü, sizin de görmenizi isterdim. Oraya gitseydiniz, sokaklar, her taraf polisle dolu.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Polisler emekçi değil mi?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Kafeteryaların dışarılarına gazlar atılıyor, değerli arkadaşlarım. Öbek öbek görülen yerde gazlar atılıyor. Bakın, Emniyet Müdürümüz, Valimiz ve İçişleri Bakanımız “Çatışma çıkacak.” demişti. Demek ki çatışma çıkartmak için her yolu denediler.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Ama, sendikaların, Emek Platformunun sağduyulu davranışları sonucunda bir olay çıkmadı.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Muhasebe, muhasebe…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ben ne konuşacağımı çok iyi biliyorum. Siz önce demokrasiye gelin, demokrasiye. “Demokrasi”yi siz söylemiyor musunuz? Türban özgürlüğünü, değişikliği yaparken “demokrasi, Avrupa Birliği kriterleri”, 301’i yaparken “demokrasi”, Vakıflar Yasası’nı getirirken bu Mecliste “insan hakları, özgürlük, Avrupa Birliği istiyor.” Ama, bugün 134 tane ülkede kutlanıyor. Bugün siz bunu…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Türkiye’de de kutlanıyor.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Sizin gücünüz hiçbir gücü olmayan halka yetiyor. Sizin gücünüz emekçiye yetiyor. Sizin gücünüz alın terine yetiyor. AKP İktidarı alın terine, emeğe, emekçiye ne kadar karşı olduğunu açık ve seçik göstermiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – O yüzden iktidar yaptı.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bugüne kadar AKP’yi ve Başbakanı demokrat olarak ilan eden sözüm ona aydınlar da, artık, 1 Mayıs 2008’den sonra, İstanbul’da yaşanan bu utanç verici olaylardan sonra oturup bir kez daha düşüneceklerine inanıyorum ben.

Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın uluslararası işçi sınıfının dayanışma günü!

Saygılar sunuyorum. [CHP sıralarından alkışlar, AKP sıralarından alkışlar (!), gürültüler]

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

Sayın Öztürk, konuşmanızda kimyasal gaz kullanıldığını söylediniz. Kimyasal gazın ne anlama geldiğini ben -mühendis değilim- bilmiyorum, ama burada herhâlde kastı aşan bir cümle oldu.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ben bilmiyorum… Sayın Başkanım, ben orada insanların, milletvekillerinin gözlerinin yaşartıldığına…

BAŞKAN - Hayır, göz yaşartıcı gazı anladım da “kimyasal gaz” ifadesi…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Biz kapatarak girdik oraya. Mahsur kaldık, mahsur.

BAŞKAN - Evet “göz yaşartıcı gaz” demek istediniz galiba, ben öyle yorumladım.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümünün oylanmasından önce oyunun rengini belirtmek üzere lehte Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı.

Buyurun Sayın Kızılcıklı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz sonra oylayacağımız bu yasa tasarısıyla mesleğimiz ve meslektaşlarımız birçok kazanımlar elde etmiştir. Bunlardan birisi meslekte unvanların birleştirilmesi ki yıllardır biz bunu konuşuyorduk. Serbest muhasebecilik mesleği kaldırılmak suretiyle serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kategorilerinde birleştiriliyor. Bu arada serbest muhasebecilere de beş yılda beş sınav hakkı verilmek suretiyle, kazanamayanların da serbest muhasebeciliği devam etmek suretiyle müktesep hakları korunuyor.

Yine, bazı kategorilerde uygulanan yeminli mali müşavir olmak, mali müşavir olmak için bazılarına sınav şartsız bir şekilde bunlar veriliyordu. Herkese sınav şartı getiriliyor. Bu da yıllardır istenilen bir konuydu.

Yine, genel kurulların iki yılda değil de üç yılda bir yapılır hâle gelmesi ve böylelikle sürekli genel kurullar yapan odalardan ayrışmamız ve bundan kurtulmamız, meslektaşlarımız adına sevindirici bir gelişmedir.

Başkanlık seçiminin iki dönemle sınırlı olması ve iki dönem geçmedikçe tekrar başkan seçilemeyecek olması da yönetim kademelerinde kadro değişikliği, yeni bir enerji ve yeni bir üretim anlayışını meydana getireceği açısından önemlidir diye düşünüyoruz.

Yönetim kadrolarına aday olmak için bu mesleği en az üç yıl yapmış olma şartı getirilmesi bizim de talep ettiğimiz bir konuydu ve yine yeminli mali müşavirlik sınav komisyonunda önceden YÖK’e 3, Maliye Bakanlığına 2, TÜRMOB’a da 2 üye veriliyordu. Yeni değişiklikle YÖK’e 2, Maliye Bakanlığına 2, TÜRMOB’a 3 üye verilmek suretiyle TÜRMOB’un bu komisyondaki ağırlığı, yani mesleğimizin, meslektaşlarımızın bu komisyondaki ağırlığı artırılmıştır. Bu da çok olumlu bir gelişme olarak ortaya çıkmaktadır.

Odaların yönetim kurulu üyeleri, üye sayılarına göre 5, 7 ve 9’a çıkarılmaktadır. Bu da oda yönetimini idare edebilme açısından olumludur.

Çok fazla delegelerle genel kurul yapıyorduk çünkü o günkü şartlarda 25 üyeye 1 delege veriliyordu ve 2 binleri aşkın delegelerle Ankara’da genel kurullar yapmak durumunda kalıyorduk. Şimdi, 75 üyeye 1 delege vermek suretiyle, bunun da 1.300’lü, 1.400’lü rakamlarda tutulması genel kurulları kolaylaştıracak bir çalışmadır diye düşünüyorum.

Ayrıca şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim: Zaman zaman deniliyor ki “Sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmadan bu yasa tasarısı hazırlanmıştır.” Böyle bir şey yoktur çünkü bu yasa tasarısı TÜRMOB’a gönderilmiştir.” TÜRMOB bu konuyla ilgili defalarca başkanlar toplantısı yapmıştır, oda başkanlarıyla toplantılar yapmıştır. Bu yasa tasarısını defalarca toplantıda ele almıştır. Bununla ilgili rapor hazırlamıştır. Bu raporunu kitapçık hâline getirmiştir. Bizlere dahi ulaştırmıştır. Dolayısıyla bu süreç gayet uzun tutulmuştur. Demokratik bir süreç çalıştırılmıştır. Herkesin katkı vermesi sağlanmıştır. Mümkün olduğu nispette de bunlardan faydalanılmıştır.

Tabii ki mesleğimiz adına, meslektaşlarımız adına birçok olumlu gelişme olan bu yasa tasarısını desteklediğimi, lehte oy vereceğimi ifade ediyorum.

Maliye Bakanlığına, hazırlayanlara teşekkür ediyorum ve mesleğimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Sizleri de saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Oyunun rengini belirtmek üzere, aleyhte, İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk.

Buyurun Sayın Öztürk. (DSP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Kabul etmek üzere olduğumuz tasarı, mesleğin sorunlarını çözmeyi amaçlamamaktadır, AKP’nin iktidarını pekiştirme planlarının bir parçasıdır, seçme ve seçilme özgürlüğüne indirilmiş bir darbedir, dünyaya bu konuda kötü anlamda örnek bir tasarıdır, örgütlenme özgürlüğüne müdahaledir, ihtisas komisyonlarında ve Genel Kurulda görüşmeler sırasında beklenen uzlaşma kültürünün gelişmesine indirilmiş bir darbedir, siyasi etikle bağdaşmayan gelişmeler sonucunda yasalaşmaktadır. Bütün bunlar, toplumu gerginliklerden çıkaracak, taraflar arasında var olan güvensizlik duygusunu ortadan kaldıracak çabalara ne yazık ki hizmet etmemiştir. Yeni bir AKP uzlaşma anlayışını yaşadık bu tasarıda. Yani “Uzlaşmaya açığız, benim dediğime gelirseniz ne ala, gelmezseniz yine benim dediğim olacak.”

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanın TÜRMOB’un talep etmediği düzenlemeleri yapmak için acele etmek yerine, görev alanına dönüp ülkenin giderek derinleşen krizine çözümler aramasını bekliyor halkımız. Peki, yapılması gereken bu iken Sayın Bakan ne yapıyor? “Küreselleşme oldu, böyle oldu.” diyor. “Eskisi gibi daha yüksek büyüme oranları beklemeyin.” diyor. “Enflasyon yükselecek, yükselebilir, buna hazırlıklı olun.” diyor. Buna göre dar gelirliler ve işsizler, ne yazık ki bugüne kadar AKP döneminde olduğu gibi yine başlarının çaresine bakacaklar.

Sayın Bakan, bütün bunları söylüyorsunuz. O zaman da millet dönüp size demez mi ki “Her şey küreselleşmeye bağlı da siz niye orada oturuyorsunuz?” Evet, bunun cevabını da hazırlamanız gerekiyor.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Siz dışarıdan bakan getirdiniz!

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, başarı varsa hükûmete ait, başarısızlık varsa vallahi bizden değil, dünyadaki gelişmeler böyle!

Artık bu masallarla milletin daha fazla aklının çelinmesi mümkün değil diyor, yasaya oyumun renginin “hayır” olacağını belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Serbest muhasebeciler ve yeminli mali müşavirler camiasına ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.

Sayın Bakanın çok kısa bir teşekkür konuşması olacaktır.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Sayın Başkanın da duyurduğu gibi, çok önemli bir yasa tasarısını kanunlaştırmış bulunuyorsunuz. İki günden beri de yoğun bir çalışma sergiliyorsunuz. Bundan dolayı yüce Meclisin bütün üyelerine teşekkür ediyorum. Bu, fevkalade önemli.

Değerli arkadaşlar, burada, gerek iktidar gerek muhalefet partilerinden sözcülerin konuştuğu gibi, anlayışta bir değişiklik getiriliyor. Bu da nedir? Demokratikleşme alanında, adalet alanında, hukuka uyma alanında bir adım daha atıyoruz.

Şimdi, burada sanki adaletsizlik var gibi sunuldu bazı sözcüler tarafından ama sivil toplum örgütlerinde bütün görüşler dile getirilmeli arkadaşlar. Bazı görüşlerin dile getirilip bazı kimselerin susturulması fevkalade antidemokratiktir. Yani, mevcut sistem antidemokratik bir sistemdi. Çıkıyor birisi, bir liste yapıyor, listede çoğunluğu alınca bütün onlar seçiliyor, diğerleri seçilmiyor. Eğer oradaki sistem aynen burada da yapılsa sayın sözcüler burada milletvekili olarak oturamazlardı. Geliyorlar, bunu şey ediyorlar ama…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ne alakası var?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Bayağı alakası var.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sizin yönteminize göre bizim Bakanlar Kurulunda oturmamız gerekirdi o zaman.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Burada alaka çok önemli. Neden? Orada temsil edilen kimse sesini duyursun, herkes sesini duyursun. Herkes gelsin, o sivil toplum örgütünün daha iyi olması için görüşünü ortaya koysun. Bundan daha iyi ne var? Ha, sen konuşamazsın… Bizde çarşaf liste var, o aldı mı ötekiler konuşamaz. Olmaz böyle şey. Şimdi bunu değiştirdiğinizden dolayı sizi tebrik ediyorum.

Bir de şimdi, benden önce konuşan sayın sözcü de bir konudan bahsetti, işte enflasyon yükselecek… Evet, ne olacaksa biz gerçekleri söylüyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Söylemek değil, önlemek önemli Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) -  Bizden önce, hele o sayın milletvekilinin hiç konuşmaması lazım. Onlar dünyadaki gelişmelere bakmadılar, yağ kuyrukları oldu. Öyle mi? Hem de kimin zamanında? Sayın Ecevit’in zamanında. Tüp kuyrukları oldu, benzin bulunamadı. Şimdi milletimiz her şeyi buluyor.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, rahmetli Ecevit hakkında konuşmayınız.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, bu bir teşekkür konuşması, lütfen tamamlayınız konuşmanızı.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) – Neden? Biz dünyayı da takip ediyoruz, Türkiye’yi de takip ediyoruz, ülkemize mevcut şartlar dâhilinde en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Zaten milletimiz de bunu biliyor.

Ben bu vesileyle hepinize tekrar teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.12

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma Salman KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

2’nci sırada yer alan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/480) (S. Sayısı: 94)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

3.- Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporları(1/551) (S. Sayısı:217) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 217 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde Başkanlığımıza intikal eden söz talebi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi’ye aittir.

Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 8’inci maddesinin ormanların turizm yatırımı gerçekleştirilmek amacıyla yatırımcılara tahsisini düzenleyen hükümleri Anayasa Mahkemesinin 7 Mayıs 2007 tarihinde aldığı bir karar sonucunda iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı 24/11/2007 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Mahkeme Hükûmete, hükümlerin iptal edilmiş olması nedeniyle bir boşluk yaşanmaması açısından yeniden düzenleme yapılması amacıyla bir yıllık süre vermiştir. Yani kararın yürürlüğü, kararın Resmî Gazete’de yayımından bir yıl sonra olacaktır. Hükûmetin hazırlayıp getirmiş olduğu ve şimdi görüşmelerine başladığımız tasarı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında ortaya koyduğu gerekçeleri karşılama iddiasıyla ve iptal kararının yaratacağı boşluğu doldurma gerekçesiyle hazırlanmıştır. Bu nedenle, tasarıyı değerlendirirken, tasarının Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu iptal gerekçelerini gerçekten karşılayıp karşılamadığının ciddi bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, turizm hiç şüphesiz önemli bir sektördür. Ülkemize yıllık katkısı 20 milyar dolara yakındır. Geçen yılki katkı 18,5 milyar dolar düzeyindedir ve Türkiye, gerekli yatırımları yapması ve teşvikleri vermesi hâlinde çok kısa bir sürede bu  20 milyar doların çok çok üzerine çıkabilecek bir potansiyele sahiptir.

Turizm sektörü, düşük maliyetle istihdam sağlayan, düşük maliyetle döviz girdisi sağlayan önemli bir sektördür. Nitelikli iş gücü talep etmesi nedeniyle istihdama bir başka yönden de olumlu katkısı vardır. Bu nedenle, ekonomiye katkısı son derece önemlidir. Ayrıca, dünya barışına sağladığı katkı nedeniyle de siyasi açıdan son derece önemli bir sektördür. Bu olumlu özelliklerine karşın turizm sektörünün yatırımcılar açısından cazibesini azaltan birtakım faktörler vardır. Turizm sektörü, yatırımcı açısından, yatırımın geri dönüşünün çok uzun zaman aldığı bir sektördür, yani sermaye-hasıla oranı son derece yüksek bir sektördür.

Yine, turizm sektörü, siyasi, sosyal, ekonomik olaylar nedeniyle kırılgan bir yapıya sahiptir. Bütün bu olaylardaki, bu konulardaki herhangi bir risk, herhangi bir belirsizlik doğrudan sektörü olumsuz şekilde etkilemekte ve ülkelerin turizm gelirlerinin düşmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle, yatırımcı açısından gerçekte riskli bir sektördür. Bu özellikleri nedeniyle sektörün devlet desteğine ihtiyacı vardır. Özellikle Türkiye'de turizm sektörünün gelişmesini devletin mutlak bir şekilde sağlaması gerekir. Türkiye'de bu amaçla zaman zaman çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. 1950 yılında turizm sektörü bir endüstri olarak görülmüş ve o zaman 6086 sayılı Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Bu Kanun uygulamasını 1982 yılına kadar yaşamış ve 1982 yılında, hâlen uygulanmakta olan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu yürürlüğe girmiştir. Turizmi Teşvik Kanunu’nun turizm sektörü açısından getirdiği en önemli yenilik, en önemli teşvik, hazineye ait taşınmazların turizm yatırımcılarına turizm yatırımı gerçekleştirmek amacıyla tahsisidir. Bu, son derece önemli bir uygulamadır. Bu uygulamanın üzerine, 85’ten itibaren başlayan kaynak kullanımı destekleme primi -ki bu prim uygulaması 91 yılına kadar devam etmiştir- 91 yılından sonra, 95 yılına kadar uygulanan fon kaynaklı kredi uygulamaları -ki düşük faizli kredilerdir- arazi tahsisiyle birlikte değerlendirildiğinde, gerçekten turizm sektöründe Türkiye’nin bugün geldiği noktada önemli rolü olan düzenlemelerdir, önemli rolü olan uygulamalardır.

Değerli arkadaşlar, bu nedenle turizm sektörüne teşvik gerçekten devam etmelidir. Ancak biraz önce saydığım teşviklerden, nakit bazlı, kredi bazlı olan destekler bugün için yoktur. Bugün Hükûmetin elinde, -hükûmetlerin elinde veya sadece bugünkü Hükûmetin elinde değil bundan önceki Hükûmette de farklı değildi- turizm sektörü açısından teşvik adına kalmış olan tek araç, arazi tahsisidir, hazine taşınmazlarının yatırımcılara tahsisidir. Bu devam etmelidir değerli arkadaşlar. Zaten Turizmi Teşvik Kanunu yürürlüktedir, bu konuda herhangi bir sorun yoktur. Sorun, Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında ormanların turizm yatırımı amacıyla turizm yatırımcılarına hangi şartlarla tahsis edileceğindedir.

Anayasa Mahkemesinin, Turizmi Teşvik Kanunu’nun ormanların turizm yatırımcılarına tahsisine ilişkin hükümlerini iptal ederken ortaya koyduğu gerekçe, dayandığı gerekçe, Anayasa’nın 169’uncu maddesinin devlete vermiş olduğu ormanları koruma görevidir. Anayasa’nın 169’uncu maddesi, ormanların korunması, sahalarının genişletilmesi bağlamında devlete ciddi görevler vermiştir. Bu amaçla devlet gerekli kanunları koyacaktır, gerekli tedbirleri alacaktır. Devletin görevi, ormanların sahalarının daraltılmasını önlemek değil -bu tabii ki görev- tam tersine bu sahaların genişletilmesini sağlamaktır. Yine aynı maddede, “Devlet ormanlarının mülkiyeti hiçbir şekilde devrolunamaz” hükmü vardır, “İşletmesi devlete aittir.” hükmü vardır. Devlet ormanları olsun, diğer ormanlar olsun, bütün ormanların gözetimi konusunda devlet görevlidir, devletin temel bir görevi vardır. Devlet ormanları zaman aşımı yoluyla mülk edinilemez ve devlet ormanları kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

İşte, Anayasa Mahkemesinin Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8’inci maddesindeki hükümleri iptal ederken dayandığı gerekçe, Anayasa’nın 169’uncu maddesinde yer alan “Ormanlar kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.” hükmüdür. Bunu açmak istiyorum yani bu vesileyle Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesini sizlere sunmak istiyorum: Turizm yatırımında da bir kamu yararı vardır. Sonuçta, yatırım bu toplum içindir, bu toplum içindir, bu ülke içindir; bu ülkeye döviz girdisi sağlayacak olan, bu ülke insanını istihdam edecek olan bir yatırımdır. Bunda kamu yararı olmadığını hiç kimse söyleyemez ancak Anayasa’nın 169’uncu maddesindeki ormanların korunması yönündeki devletin görevi dikkate alındığında, 169’uncu maddedeki kamu yararının turizm yatırımındaki kamu yararına kıyasla daha üstün olduğu ortaya çıkar. Buna “üstün kamu yararı” diyoruz. Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde bu çok açık bir biçimde yer almaktadır. O hâlde ne yapılmalıdır? Ormanlar hiçbir şekilde turizm yatırımına tahsis edilemez mi? Hayır, tabii ki edilebilir ama bunun için bu yatırımın kaçınılmaz ve zorunlu olduğunun ortaya konulması gerekir.

Değerli arkadaşlar, işte bu tasarıyı değerlendirirken aramamız gereken budur. Ormanlar tekrar bu tasarıyla turizm yatırımlarına açılırken gerçekten kaçınılmaz ve zorunlu bir şekilde ormanlarda yapılması gereken turizm yatırımları için mi düzenleme yapılmaktadır, yoksa tasarı turizm yatırımlarının tüm çeşidi, tüm türleri için mi düzenleme yapmaktadır? Tasarıya baktığımda, Anayasa Mahkemesinin öngördüğü “kaçınılmazlık ve zorunluluk” ilkelerinin tasarıda yer almadığını görüyorum. Turizm yatırımının bütün türleri için ormanlar bu tasarıya göre yatırımcılara tahsis edilebilecek konumdadır.

Sayın Bakana sormak istiyorum, Hükûmete sormak istiyorum: Eskiden, yani 2634 sayılı Kanun’un iptal edilen hükümlerinin iptal edilmesinden önce yapılabildiği hâlde şimdi yapılamayacak olan bir turizm yatırımı var mıdır? Hangi turizm yatırımı için bu tasarıyla sınırlama getirilmiştir, yasak getirilmiştir? Yani yapılamayacak turizm yatırımları nelerdir? Bunun cevabı tasarıda yoktur.

Tasarının 2’nci maddesi tam sekiz grup yatırım türü saymıştır: Sağlık turizmine yönelik yatırımlar, termal turizm, kış turizmi, ekoturizm, golf turizmi ve bunun dışında birtakım yatırımlar. Bunların bir kısmı için “ormanlarda yapılabilir” değerlendirmesini yapabiliriz. Kış turizmi, doğal olarak rakımı yüksek olan yerlerde yapılacağı için oralarda orman vardır, kar vardır, onların ormanlarda yapılma zorunluluğu ortaya çıkabilir, doğrudur. Bunu termal turizm için de söyleyebilirsiniz. Sağlık turizmine yönelik tanımlamada tasarıda yeteri kadar sınırlama var, herhangi bir tereddüt olduğu kanaatinde değilim o noktada. Ama, size sunmak istediğim şu yatırım türünde hiçbir sınırlama olmadığını ve ormanların tamamen turizm yatırımına bu düzenleme nedeniyle açıldığını söylemek istiyorum. Bakın, 2’nci maddenin (f) bendinde sayılan yatırım türü şudur: Kıyıların coğrafi ve fiziksel yapısı nedeniyle kumsallardan, doğal manzaradan, çevresel zenginlikten, biyolojik çeşitlilikten yararlanma bakımından kolaylık sağlayan yatırımlar için ormanlar tahsis edilebilecektir. Uluslararası yarışmaların yapılabileceği tesislerin yapılması açısından ormanlar tahsis edilebilecektir. Kruvaziyer ve yat turizmi açısından ormanlar tahsis edilebilecektir.

Bu saydığım yatırım türlerinin ormanda yapılma zorunluluğuna ilişkin tasarıda hiçbir ölçü yoktur. Bu düzenleme, 2’nci maddedeki bu kapsamı geniş düzenleme, bu nedenle hâlen Anayasa’ya aykırılığı devam eden bir düzenlemedir. Anayasa’ya aykırılık giderilmiş olmamaktadır.

Şimdi, Sayın Bakan belki diyebilir ki: Biz birtakım sınırlamalar getirdik, genel sınırlamalar getirdik, diyebilir. Bu sınırlamalar nelerdir, size hemen söyleyeyim: Efendim, bir kere, orman sayılan yerlerin turizm yatırımına tahsis edilebilmesi için hazine arazisinin olmaması şartını arıyoruz, diyecektir; doğru, tasarıda var. Turizme tahsis edilecek alan, o ildeki orman sayılan alanların yüz ölçümünün yüzde 1’ini geçemeyecektir, diyecektir; tasarıda var, böyle bir sınırlama var.

Bu iki sınırlamayı çok kısaca değerlendirmek istiyorum: Bir kere, turizm alan ve merkezlerinde turizm yatırımı yapılmaktadır, ormanlık yerler dışında tabii ki. Ormanlık yerler de tabii, turizm alan ve merkezi ilan edilmiş olabilir. Turizm alan ve merkezlerinde, sanıldığı kadar bol hazine arazisi yoktur.

İkincisi, yüzde 1’lik sınır. Yüzde 1’lik sınır, değerli arkadaşlar, küçümsenecek bir sınır değildir. Sayın Bakan bunu komisyon görüşmeleri sırasında son derece küçümsedi. Bürokrasinin kendisine getirdiği yüzde 1’lik sınırı görünce “Nasıl bunun içine sığacağız?” şeklinde bir yaklaşımda bulunduğunu söyledi. Hükûmetin komisyonda verdiği oranları sizlere söylemek istiyorum. Hâlen orman olan, orman açısından zengin olan iki büyük ilimizde turizm yatırımı amacıyla tahsis edilmiş ormanlık alanın tutarı nedir, oranı nedir daha doğrusu? Bakın, bu, Antalya’da binde 2, Muğla’da on binde 5’tir. Yani, tasarı böyle yasalaşırsa Antalya’da bugün turizm yatırımı yapılmış ormanlık alanın 5 katı daha bir alan, Muğla’da bugün turizm yatırımı yapılmış alanın 20 katı daha bir alan, turizm yatırımcılarına tahsis edilecektir.

Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi diyor ki: Bu sınırlar değil önemli olan. Kaçınılmaz ve zorunlu olacak; kış turizmi gibi, işte, sağlık turizminde birtakım sınırlar koymuşsunuz, onun gibi. Bu sınırlar tasarıda yoktur değerli arkadaşlar. Bu tasarı karadan denize bakanların hazırladığı tasarıdır, denizden karaya, ormana bakanların tasarısı değildir. Onlar baksaydı Ege’deki o mavi yolculuk koylarını göreceklerdi.

Turizm yatırımı amacıyla Sayın Bakanın gözünde orman sadece bir arazi parçası olarak gözükmektedir. Değerli arkadaşlar, bunun adı ormandır. Tabii ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı ormana bu gözle bakacaktır. Orman Bakanlığında olsaydı bu görev, inanıyorum ki Orman Bakanlığı bu gözle bakmayacaktı, ormanları koruma gözüyle de bakacaktı. Şimdi ormanları koruma kaygısı bir kenara atılmış durumdadır.

Marmaris’teki, Datça’daki, Bozburun’daki, o mavi yolculuğun en güzel koylarındaki, Selimiye’deki o doğal güzellikler sadece bugünkü neslin malı mıdır? Bugüne mi aittir, bugünkü Hükûmetin midir bunlar sadece? Bunlar bütün toplumundur, gelecek nesillerindir. Bunlar bugünkü kısa dönemli döviz girdisi uğruna birtakım yatırımlara feda edilemez.

Değerli arkadaşlar, turizme arazi tahsisine devam edelim, ama ormanları turizm yatırımına tahsis ederken Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu ilkeleri bir kenara atmayalım. Kaçınılmaz ve zorunlu olsun bu yatırım, o şartla yapalım. Aksi takdirde ormanlar elimizden çıkacaktır değerli arkadaşlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esasen Kültür ve Turizm Bakanlığının turizm yatırımları konusunda özellikle bu dönemde gösterdiği yaklaşımı yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. Konumuz ormanlar, ormanları konuşuyoruz, değerlendiriyoruz, maddeler üzerinde de konuşacağız. Hatırlayacaksınız çok kısa bir süre önce Sultanahmet’te bir saray kalıntısı üzerine bir otelin yapılması söz konusu oldu. Ben o zaman Sayın Bakandan buna şiddetli bir tepki göstermesini bekledim. Sadece “Bir bakalım, inceleyelim.” mesajını, demecini gazetelerde okudum, sonra kayboldu gitti ve ondan sonra bir karşı propaganda: Efendim, o saray kalıntısının altından çıkacak olan eserler hemen yanda yapılacak bir arkeolojik parkta sergilenecekmiş.

Değerli arkadaşlar, Sultanahmet gibi üç imparatorluğun başkenti olan İstanbul’un merkezinde, göbeğinde olan bir yerleşim yerinde bir saray kalıntısının üzerinde çelik ayaklar üzerine bir otel yapmayı nasıl savunabiliriz? Dünyanın önüne nasıl çıkabiliriz? İşte bu anlayış bugün ormanları sınırsız bir şekilde turizm yatırımlarına açmak için karşımıza bir tasarı getirmiştir. Tasarının hiçbir şekilde doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. Tasarıda bu kapsamı genişleten düzenlemeler çıkarılmadığı sürece tasarının Türk turizmine yarar değil zarar getireceğini ifade ediyorum. Ormanların güzelliğini kaybettiğimiz zaman, Ege’deki, Akdeniz’deki, Muğla’daki, Antalya’daki, Türkiye’nin diğer yörelerindeki orman varlığımızın o doğal güzelliğini kaybettiğimiz zaman bundan turizm zarar görecektir, Türkiye zarar görecektir. Kısa dönemde birtakım yatırımcılar bundan para kazanacak olabilir, ama uzun dönemde toplum kaybedecektir.

Değerli arkadaşlar, dünyanın gündemine 1990’lı yıllarda giren bir “sürdürülebilir kalkınma” kavramı vardır. 1992 yılında Türkiye’nin de katıldığı Rio Zirvesi’yle bütün ülkelerin benimsediği bir “sürdürülebilir kalkınma” kavramı var. Bunun daha bir ileri aşaması da bu sektör için sürdürülebilir turizmdir. Yani, çevresel faktörlerin, doğal zenginliklerin, doğal kaynakların, üretim sürecine, üretimin planlanması, kalkınma sürecine bir faktör olarak yansımasıdır. Gelişmeyi, kalkınmayı planlarken doğal varlığı da korunması gereken bir varlık olarak ele alıp, bunu yok etmeden koruyarak gelecek nesillere aktarmaktır. Sürdürülebilir kalkınmanın izahı budur. Bakanlığımız bunu çok iyi bilir, ama sürdürülebilir kalkınma kavramının bu tasarıda en küçük  bir izini görmüyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerimi burada bitiyorum, konuşma sürem de zaten sona eriyor ama tasarının Türk turizmine yarar getirmeyeceğini tekrar bir kez daha ifade ediyorum. Sözlerimi burada bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Evet, Milliyetçi Hareket  Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Öncelikle yüce heyetinizi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, her yönüyle önemli bir konuyu ve aslında zorunlu bir kanun değişikliğini görüşüyoruz. Kanun tasarısı, tali komisyon olarak Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda, esas komisyon olarak da Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda kapsamlı bir şekilde tartışılmış -okuduğum kadarıyla- ve iktidar partisi, muhalefet partisi milletvekilleri yoğun bir şekilde tasarıya katkıda bulunmuşlar. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da biz, her iki komisyonda komisyon üyesi arkadaşlarımızın katkılarını, önergelerini, muhalefet şerhleriyle bu önemli konuya ve bu önemli kanun tasarısına yoğun bir şekilde katıldığımızı, önergelerle katkı verdiğimizi ifade ederek sözlerime başlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 12/3/1982 tarihinden bu yana, hazineye ait yerler ile orman sayılan yerler, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve buna bağlı olarak çıkartılan yönetmelikler çerçevesinde turizm yatırımcılarına tahsis edilegelmiştir. Türkiye turizminin bugünkü seviyelerine gelmesinde bu uygulamanın, bu Kanun’un gerçekten çok yoğun katkıları olmuştur. Bunun dışında, devletin, hükûmetin kararlarıyla, turizm yatırımcıları düşük faizli kredilerle ve birtakım fon kullandırmalarla da desteklenmiştir. Ama sonuç itibarıyla, 2007 yılı sonu itibarıyla, Türk turizmi gerçekten iyi bir noktaya gelmiştir. Kabul etmek lazım ki gelirleriyle, altyapısıyla, kapasitesiyle Türk turizmi, bugün dünya turizminde önemli bir yere ulaşmıştır. 2007 yılı sonu itibarıyla ülkemize pasaportlu ziyaretçi sayısı –aldığım rakamlar doğruysa- 23 milyon 341 bin kişiye, turizmden elde edilen gelir ise 18,5 milyar doların üzerine çıkmıştır. Bunu önemsememiz lazım. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yani 2023 yılında bu rakamları 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelire taşıyabilmek için bizim turizmi teşvik etmemiz ve bu anlamda, bu yasayı geliştirerek çıkarmamız gibi bir zorunluluk olduğu kanaatindeyim.

Turizmi salt kıyı ve güneş turizmi olmaktan çıkarıp, ülke sathına yaygınlaştırmak ve çeşitlendirmek için birtakım yeni yatırım imkânları açmak ve yatırımcıların önündeki engelleri kaldırmak gereklidir diye düşünüyorum. Aslında bu, devletin de görevidir. Tabii ki bu yatırımlar yapılırken doğal ve tarihsel çevreyle uyumlu olmak ve bu alanların, özellikle de ormanların korunması bir ön şart olarak gözetilmelidir.

Turizm olgusunu ciddi biçimde benimseyip yaşama geçiren tüm çağdaş ülkelerin kabul ettiği gibi, önemli olan husus, turizm yatırımları denetimli ve planlı yapılmalı, insanın kıyı ile ve doğayla baş başa kalmasını sağlayacak projeler gerçekleştirilmelidir. Bu amacı gerçekleştirirken sürdürülebilir ekolojik dengenin korunmasının hedeflenmesi çok önemli ve vazgeçilmez bir husustur. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ekolojik dengeyle birlikte düşünülmelidir. Bir yerden elde edilecek gelir, telafisi mümkün olmayan büyük zararları gelecek nesillere taşımak gibi bir talihsizliği birlikte getirebilir. Devlet, vatandaşlarının sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama ve doğal kaynaklardan yararlanma hakkını sürdürülebilir bir ekolojik dengeyi gözeterek sağlamakla yükümlüdür.

Değerli milletvekilleri, günümüzde turizm, ekonomik ve kültürel katkıları itibarıyla ülkeler açısından başlı başına bir değer olarak varlığını sürdürmektedir. Turizm sektörü ülkemizin ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunmakta ve her şeyden önemlisi büyük oranda istihdam yaratmaktadır. Bugün ülkemizin çok önemli bir ekonomik ve sosyal sorunu olan işsizliğin çözümü noktasında, maliyeti en az ve gerçekleşmesi en yakın sürede olan yatırım kolu turizm yatırımıdır. Devlet turizm sektöründe özel teşebbüsün önünü açmalı ve iş birliği anlamında destek olmalıdır. Bu kapsamda sektörde faaliyette bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişilere kamu imkânlarını uygulanan mevzuat çerçevesinde sunmak doğru bir yaklaşımdır, desteklenmelidir.

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 1982 yılından beri turizm sektörünün ülke gündemine gelmesine, turizm için gerekli olan konaklama, seyahat organizasyonlarının gelişmesine ve turizmin sektörel gelişimine katkı sağlamıştır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8’inci maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “ormanlar” sözcüğü, (1) numaralı bendin (b) alt bendinin tamamıyla, (c) ve (d) fıkralarının ormanlar yönünden iptaline 7/5/2007 tarih, Esas 2006/169 ve Karar 2007/55 sayılı Karar ile karar verilmiştir. Ayrıca, kararda iptal edilen kuralların doğuracağı hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edici nitelikte görülmesinden dolayı iptal hükümlerinin, kararın 24/11/2007 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi de kararlaştırılmıştır. Yargı kararını tartışmıyorum ama yargı kararının sonunda oluşan boşluğun turizme, ülke turizmine maliyeti de ağır olmuştur.

Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı doğrultusunda, orman sayılan yerleri turizme kazandırmak ve iptal edilen kuralların doğuracağı hukuksal boşluğu gidermek amacıyla 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nda, işte bugün görüşmekte olduğumuz birtakım değişikliklerin yapılması bir zorunluluk hâline gelmiştir.

Bu kanun tasarısıyla turizm amaçlı tahsis edilen orman alanlarına, turizm sektörünün özellik ve ihtiyaçları da dikkate alınarak sınırlamalar da getirilmiştir. Bu sınırlamaların yeterli olmadığını, kapsamının çok geniş olduğunu yani turizme tahsis edilme gerekçeleri olarak ortaya konulan hususların, yani kanun tasarısının 2’nci maddesindeki çeşitliliğin çok geniş olduğunu ve tanımların çok muğlak olduğunu burada ifade etmemiz gerekir.

Değerli milletvekilleri, ormanların korunması kamu yararının üstüne çıkmamalıdır. “Üstün kamu yararı” tanımı bir hukuksal tanım olarak yargımıza veya hukukumuza girmiştir. Ben, tabii, öncelikle ormanların korunması, geliştirilmesi hassasiyetiyle hem bireysel olarak hem de siyaset olarak meseleye bakmak durumundayım, çünkü ormanlar, yerine konulabilmesi en güç olan kamu varlıklarıdır. Kaybedilmelerinin yansımaları çok büyük maliyetler getirmektedir. Onun için, ormanların korunması ve geliştirilmesi öncelikli bir görev ve üstün kamu yararı hassasiyetidir.

Ancak, ormanların korunması insanların yararının üstünde de düşünülmemelidir. Bizim ormancılık mevzuatımız, ormancılık eğitimimiz, ormancılık işletmemiz ve ormancılık politikalarımızın merkezinde ne yazık ki insan yoktur. Ormancılık ormancılık için yapılır, ormancılık ormanları korumak adına yapılır. Orman mühendisi Sayın Müsteşar arkadaşım bu konuyu çok detaylı bilen insandır.

İşte, bu yanlış anlayış, bu yanlış kurgu, maalesef ormanlarımızın ne korunmasını ne geliştirilmesini sağlayabilmiştir. Ormanlarımızı ne politikalarla ne de hukukla bugüne kadar yeterince koruyabildiğimizi söylemek mümkün değil. Bu konuda birinci derecede görevli olan orman mühendislerini, Orman Genel Müdürlüğünü, tüm orman teşkilatını buradan saygıyla selamlıyorum. Ama bir sonuç olarak, biz, maalesef ormancılık anlayışımız, politikalarımız ve kurgumuzda yapılanma, bilgilenme, teşkilat yapılanmasında insan merkezli bir anlayış yoktur. Ormancılık anlayışımızda insan ormana zarar veren en önemli faktördür. Dolayısıyla, turizmi teşvik kapsamında ormanla bu konunun ilişkisini tartışırken aslında, ormancılığın bu doğru olmayan yaklaşımını sorgulamak lazım.

Şimdi, muhtemelen önümüzdeki günlerde yine gündeme gelecek olan 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesinin konusu yine bu yanlış anlayışla maalesef ertelene ertelene bugün ülkemiz açısından, toplumumuz açısından aşılamaz bir sorun hâline gelmiştir. İşte, Turizmi Teşvik Kanunu’nu tartışırken orman arazilerinin kullanımını bu maksatla sorgulamamız lazım. Yani, merkezine insanımızın çıkarını, menfaatini, mutluluğunu, huzurunu düşünerek, bunu öncelikleyerek orman arazilerinin turizme tahsisini düşünmeliyiz, hukukileştirmeliyiz.

Bu kanun tasarısı, zannediyorum böyle bir hassasiyeti de çok önceliklememiştir. Yani, bu kanunun hazırlanmasında bir ormancı milletvekilinin  veya uzmanın çalıştığını söyleyebilmek çok mümkün değil, gözükmüyor, ben göremedim Sayın Bakan, ben onu göremedim ama şu hadise var: Gerçekten turizm ülke kalkınması için, insanımızın geçimi için, işsizliği aşabilmek için, girdisinin büyük kısmı yerli olan, gelirinin büyük kısmı ülkemizde kalan çok önemli bir sektör ve çok büyük potansiyele sahip olduğumuz bir sektör olarak turizme kamu arazilerinin tahsis edilmesi bence doğru bir politikadır, geliştirilerek, sınırları doğru belirlenerek yapılmalıdır. Ama bu noktada, ormanların korunmasını, korunmayla faydalanmayı bir dengede tutarak bu kanuna yerleştirmemiz lazım. Yeterince bu konu, zannediyorum, önemli bir tarafı olması hesabıyla, ormancı ayağı eksik bir kanun olmuştur. Bir defa, 2’nci maddedeki çeşitlilikte, yani orada ifade edilmesi gereken “kaçınılmaz ve zorunlu hâller” çok dikkatle takip edilmemiştir. “Üstün kamu yararı” değerlendirmesi Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesidir. Yarın bu kanun uygulanmaya başlandığında, turizm yatırımlarında yeni bir dönem başladığında, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeniden iptal edilmesi yönünde bir ihtimal hem turizme hem ülkemize çok ciddi zarar verecektir. Dolayısıyla, bu kanunun hazırlanmasında, bu Genel Kurul çalışmasında ne kadar katkı verebiliriz, onu bilemiyorum. Ama gerek 2’nci maddedeki çeşitlilik kaçınılmaz ve zorunlu olmak hâllerinin çok dışına taşmıştır, tanımlar da çok muğlak olmuştur, uygulayıcıları yönlendirecek, sınırlandıracak bir açıklığa sahip değildir. Bu sebeple, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bazı önergeler vererek bu kanuna katkı vermeye çalışacağız.

Ancak, daha önce konuşan arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, getirilen sınırlamalar bence doğru değil. Yani, bir ildeki orman varlığının… Orman varlığı dediğimiz yalnız ağaç değil, “toprağıyla beraber ormandır” diye 6831 sayılı Orman Kanunu’nun tanımına giren alanın tamamı ve inanınız ki, turizm yatırımı yapabileceğimiz bölgelerin yüzde 50’sidir. Mersin’in yüzde 50’si orman olarak tanımlanmaktadır. İşte, bu yüzde 50’lik miktarın yüzde 1’ini turizm yatırımlarına tahsis etmeye kalkarsanız, bir yanlışı, çok sıkıntılı bir yanlışı yapmış olursunuz.

Değerli Bakanım, Turizm Bakanlığının değerli bürokratlarına şunu hatırlatmak lazım: Turizmi teşvik kapsamında orman arazilerinin tahsisinde koruma hassasiyeti ormancılık açısından değildir, turizm açısındandır. Orman olmazsa turizmin bir ayağı sakat kalır. Yani, binalardan oluşan, inşaatlardan oluşan bir turizm kompleksi turist için çok cazip olmaz. Yeşiliyle, deniziyle, doğasıyla, tarihî kalıntılarıyla turizm bir konsepttir, bir komplekstir. Siz yüzde 1’i yüzde 30 emsalle turizme açar, arada orman kalmasını, yeşil kalmasını engellerseniz turizme hizmet etmiş olmazsınız. Yüzde 1’lik oran çok yüksektir. İktidar partisinin değerli grup yöneticilerine ve milletvekillerine de ifade ediyorum. Ormancı arkadaşımız burada. Orman arazilerinin il bazında turizme tahsis edilecek miktarının yüzde 1 olarak tutulması çok yüksek olmuştur, bu yüzde yarıma düşürülmelidir; aslında o da yüksektir.

Mesela bunda bir örnek verilmesi gerekirse, bir rakam olarak söylemek imkânımız olursa, mesela bugün bir turizm cenneti olan Antalya’mızda -muhtemel, kaç bin, kaç yüz bin yatak var- devasa bir turizm kompleksi olan Antalya ilinde orman arazilerinin kullanılma miktarı binde 2’dir. Siz bunu yüzde 1’e çıkartmaya kalkarsanız yeşile hasret kalırsınız. Bu doğru olmamıştır Sayın Bakanım. Elimizde imkânımız vardır. Bu kadar çok araziye ihtiyaç yok ayrıca turizm yatırımı için. Turizm yatırımı için doğaya ihtiyaç var, vatandaşın kullanım alanına, yaşam alanına ihtiyaç var.

Dolayısıyla, eğer imkân olursa, mümkün olursa bu yüzde 1’lik kullanım alanını yüzde yarıma düşürmek lazım. Yetmediği takdirde bu Meclis buradadır. Elli yıl sonra belki 50 milyon turistlik bir yatak kapasitesinde belki araziye ihtiyaç olacaktır ama şimdiki hâliyle binde 2’lik bir alan bile Antalya’da yetişmiş, Muğla’da ise bu rakam on binde 5’tir. Her tarafı orman olan Muğla’da turizme tahsis edilen arazi miktarı, orman arazisi miktarı on binde 5’tir. Bunu şimdi yüzde 1’e çıkardığınız takdirde, işte Bodrum, Marmaris için söylediğiniz “Her taraf taşa dönüştü.” dediğiniz hadise tüm kıyıları kaplayacaktır. Bu, ormancılığa zarardan çok turizme zarar verecektir. Bu hususa özellikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak dikkatinizi çekiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun değişikliği yapılmalıydı, çünkü Anayasa Mahkemesinin iptalinden sonra birçok turizm tahsisi, yatırımı, projesi durdurulmuştur. Dolayısıyla, turizm gibi çok hassas ve uluslararası yatırıma, uluslararası yatırımcılara ve uluslararası pazara sunulan bir sektörde bu tedirginlik zarar verir. Anayasa Mahkemesinin iptalinden önce başlamış olan tüm projelerin, tüm tahsislerin yeniden hayata geçirilebilmesi, ülke ekonomisi için gereklidir. Bu noktada, Mersin ili Tarsus-Kazanlı bölgesindeki 10 bin yataklık turizm kompleksinin tahsisleri yapılmıştır; arazi tahsisleri yapılmıştır, ihaleleri yapılmıştır, turizm yatırımı başlayacaktır, iki yıl sonra 10 bin yataklık bir turizm kompleksine sahip olacakken, bu yatırım, Anayasa Mahkemesinin bu iptali dolayısıyla, bugün maalesef başlayamamaktadır.

Bunun için, bu kanun değişikliğinin çıkarılmasını, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, demin söylediğim endişelerle birlikte desteklediğimizi ifade ediyorum. Bunun için, Sayın Bakanımızın, aslında… Zannediyorum genel bir uzlaşma var. Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Sözcüsünün de bu yönde cümlelerini duydum, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ben de ifade ediyorum. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu kanun bir zorunluluktur, bir gerekliliktir, ülke ekonomisi için gereklidir; bunu destekleyelim. Ama, bu tedbirleri alarak destekleyelim. Sonuç itibarıyla, kaş yapalım derken göz çıkartmayalım. Ormansız turizm olmaz ve bu emsalde, yüzde 30 emsal gibi bir yapılanma izni, zannediyorum, turizm sektörünün kendi kriterlerine de uygun değildir. Bu sebeple, geliniz, bu kanunu…

Kanunun içerisinde birtakım muğlaklıklar da var. Özen gösterilmemiş Sayın Bakanım, arz edeceğim birazdan. Cümle düşüklüğü var, kelime yanlışlığı var, anlam yanlışlığı var. Çok önemli bir kanun, uluslararası düzlemde bir uygulamayı başlatacaksınız bu kanunla; uygulamacıları çok sıkıntıya düşürecek değerlendirmeler var. Bu kanunun gerçekleşmesinde, kesinleşmesinde acele etmeyelim, doğru tanzim edelim. Sonuç itibarıyla, bir genel mutabakatı güzele, faydaya ve doğruya ulaştıralım diyorum.

Kanunun hayırlı olmasını temenni ediyor; hazırlayanlara teşekkür ediyor, sizlere saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

AK Parti Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Yaşar Karayel... (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turizm Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. Şahsım ve grubum adına sizleri saygıyla selamlarım.

Günümüzün en önemli sektörlerinden biri olan turizm ekonomik, kültürel katkıları itibarıyla ülkeler açısından da başlı başına bir değer olarak önemini korumaktadır. Bu doğrultuda, ülkemizin ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunmakta olan turizm sektörü, devlet ve özel sektörün iş birliği hâlinde faaliyette bulunmaktadır.

Bu kapsamda, turizm sektörünün dinamik yapısının bilincinde olan Kültür ve Turizm Bakanlığımız, sektörde faaliyette bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişilere kamu imkânlarını uygulanan mevzuat çerçevesinde sunmaktadır.

Günümüzde turizm sektörü, ulusal ve uluslararası düzeyde önem kazanmakta olup, turizmin diğer sektörlere canlılık kazandırması, kazanılan döviz gelirlerinin ihracat ve gayrisafi millî hasıla içindeki payı ve yarattığı istihdam imkânları turizme verilen önemin artmasına sebep olmaktadır.

Turizm Teşvik Kanunu ile sektöre özel bir önem verilerek, sektörün yeniden örgütlenmesi ve atılımı için yasal ve kurumsal zemin hazırlanmıştır. Ayrıca, ülkemizin anılan Kanun’dan sonraki dönemlerde uluslararası turizm pazarındaki etkinliği ve önemi de artmıştır.

Turizm olgusunu ciddi bir şekilde benimseyip hayata geçiren tüm çağdaş ülkelerin kabul ettiği gibi, denetimli ve planlı turizm tesisleri ile insanın kıyıyla ve doğayla baş başa kalmasını sağlayacak projelerin gerçekleştirilmesi, bu amacı gerçekleştirirken de koruma ve kullanma prensibini gözeterek, sürdürülebilir ekolojik dengenin hedeflenmesi benimsenmiştir.

Hükûmet olarak bu yapılandırma sürecinde turizme elverişli kamu arazilerini turizm yatırımcısına sunan, altyapı tesislerini kuran, turizm işletmelerini çeşitlendiren, standardize eden, yerli ve yabancıyı teşvik eden ve bunlarla birlikte sorunlarına çözüm üreten denetleyici bir yol izlenmektedir.

Bilindiği üzere Anayasa’mız, idari kurum ve kuruluşlara görev ve yetki alanlarına ilişkin kanunların uygulanabilirliğini artırmak için yasa maddeleri doğrultusunda ve bu maddelerle çelişmeyen yönetmelikler yapma yetkisi vermiştir. Bu doğrultuda hazırlanan Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkındaki Yönetmelik 28/4/1983 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliğin 1’inci maddede açıkladığı gibi, 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu’nun 8’inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar belirtilmekte olup, bu amacı gerçekleştirmek için de turizm bölge, alan ve merkezlerinde imar planları ile turizme ayrılmış taşınmaz malların kamulaştırma, bakanlığa tahsis, tapuya tescil, yatırımcıya tahsis, kiralama gibi idari işlemlere ilişkin hususları düzenlemektedir.

Tahsis işlemleri ülkemizde turizmin geliştirilmesi yönünde en önemli araç konumundadır. Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik’in “Ormanlar” başlıklı 7’nci maddesi, orman vasıflı kamu arazilerinin Bakanlığın tasarrufuna alınmasına ilişkin hususları düzenlemektedir. 11’inci maddesinde ise tahsis talepleri ve değerlendirilmesi hususu açıklandıktan sonra, yatırımcılara ek alan tahsis edilmesine ilişkin hükümler içermektedir.

2634 sayılı Kanun’dan sonra, turizm sektöründe faaliyet gösteren birçok firmaya turizm amaçlı tahsis yapılmıştır. Ayrıca turizmin çeşitlendirilmesi ve on iki aya yayılması da politikalarımızın çerçevesindedir. Termal turizmin ve kış turizminin gelişmesi en önemli projelerimizden olup kış turizmi ve termal turizmin master planı çerçevesinde yirmi dokuz alanda çalışma yapılmıştır.

Kayseri Erciyes Dağı’nda, Erciyes Dağı yeni kış sporları turizm projesi ve burada yapılacak büyük yatırımlara destek veren Sayın Bakanımıza ve Müsteşarımıza ve tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum.

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8’inci maddesi kapsamında turizm amaçlı tahsis gerçekleştirilen, orman sayılan yerlere ilişkin turizm sektörünün özellik ve ihtiyaçları da dikkate alınarak sınırlamalar getirilmiştir. Bu çerçevede kamu yararının zorunlu kıldığı hâllerde 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre orman sayılan yerlerin tahsisinde orman, ağaç varlığında olabilecek azalmaya karşı, kesilenden fazla ağaç dikimi, ormanın gençleştirilmesi, yatırımla sağlanacak istihdam ve elde edilecek turizm gelirlerinden kaynaklanan üstün kamu yararının varlığı şartıyla, üzerinde turizm yatırımları için izin verilmesi zorunluluk şartıyla belli ölçüt ve sınırlamalara yer verilmiştir.

Bu tasarıyla ilk defa, yirmi beş yıldır uygulanan tahsislere orman alanlarında belli sınırlama getirilmekte ve ormanlarımızın daha da gelişmesine katkı sağlanmaktadır.

4957 sayılı Kanun ile “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesi” kavramı oluşturulmuş, bu kavram sınırları dâhilinde turizm kentleri, projelerinin temel hedefi içerisinde farklı turizm türlerini barındıran, sosyal ve teknik altyapısı tamamlanmış, ülkemizin dünya turizminde rekabet gücünü artıracak büyük turizm bölgelerinin özel sektör dinamizmi ve yatırımcılığının teşvik edilerek geliştirilmesi hedeflerimizdendir.

Anayasa’nın 169’uncu maddesinde “…ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.” denilmektedir. Kamu yararının zorunlu kıldığı hâllerde turizm yatırımları için de devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebileceği kuşkusuzdur. Bu hüküm, Anayasa Mahkemesi kararında da yer almıştır.

Bu Kanun’un bugün yeniden gündeme gelmesinin sebebi nedir? Bir sivil toplum kuruluşunun Danıştay 6. Dairesi nezdinde Kamu Arazilerinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik’in 7 ve 11’inci maddelerinin iptali ve bu maddelerin dayanağı olan 2634 sayılı Yasa’nın 8’inci maddesinin, A/1, A1/(b), (C), (D) fıkralarının iptali amacıyla Anayasa Mahkemesine başvurulması talebiyle dava açılmıştır. Danıştay 6. Dairesi gerekli bilgi ve belgeleri tedarik ettikten sonra konuyu esastan incelemiş olup 05/12/2006 tarih ve E.2005/5371 no.lu ara kararıyla 2634 sayılı Yasa’nın 8’inci maddesinin (A) fıkrasının, 1, 1/(b), (C), (D) bentlerinde yer alan düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısıyla Kanun’un Anayasa Mahkemesine iletilmesi ve Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararı gelinceye kadar yürütmenin durdurulması talebinin kabulüne karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi de bu doğrultuda karar vermiş, yeni düzenleme için de bir yıllık süre tanımıştır.

Ayrıca, Anayasa’nın 169’uncu maddesi doğrultusunda, orman sayılan yerlerde daraltılmaya gidilmemesi için, Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi, Turizm Merkezi ve Turizm Alanı sınırlarının il idari sınırı göz önüne alınarak il genelindeki toplam orman varlığının yüzde 1’ini geçmeyecek şekilde bir orman arazisinin turizme tahsis edilebileceği şeklinde alan sınırlaması getirilmiştir. İnşaat emsal değerinin yüzde 30 olarak verilmesiyle de yapılaşma sınırlaması getirilmiştir. Turizm yatırımı için tahsis edilen orman alanlarının 3 katı kadar alanın ağaçlandırma bedeli ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım bedeli yatırımcı firma tarafından, Orman Genel Müdürlüğü hesabına, doğrudan belirtilen ağaçlandırma ve bakım işlerinde kullanılmak şartıyla gelir olarak sağlanmıştır. Belirtilen bedelin yatırılmadığının tespiti hâlinde yatırımcıya turizm yatırımı veya işletme belgesinin de verilmeyeceği öngörülmüştür.

Bu tasarıda, Türkiye Turizm Stratejisi-2023 Kavramsal Eylem Planı çerçevesinde planlanan farklı turizm türleri için, turizm tesisinin bulunduğu alanın fiziki ve doğal durumu nedeniyle başka yerde yer almasının mümkün olmaması, jeotermal kaynak, yeterli rakım, iklimsel ve çevresel gereklilik gibi zorunluluklar çerçevesinde alternatif alan bulunmaması durumunda turistik işletmelerin ihtiyaçlarını gidermeye yönelik, işletmenin ekonomik olarak yürütülebilmesinin temin edilmesi, uluslararası standartta spor yarışmalarına yönelik faaliyetlerin desteklenmesi gibi hususlar dikkate alınarak uygun ve yeterli miktarda Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmaması hâlinde orman mülkiyetinde bulunan yerlerin tahsis edilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Burada da ormanlar açısından bir kısıtlama söz konusudur.

2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu, 1982 yılından beri turizm sektörünün ülke genelinde gelişmesine, turizm için gerekli olan konaklama, yeme-içme, eğlence ve seyahat organizasyonlarının gelişmesine büyük katkısı olmuştur.

Dünyada ve ülkemizde değişen ve gelişen turizm sektörünün temel dinamiklerini belirleyen ana esasların ve genel işleyiş içerisindeki sektörel aktörlerin turizmde söz sahibi olmaları ve katılımcı, belirleyici nitelik kazanmaları hususları dikkate alındığında uzmanlığın ön plana çıkması zorunlu bir hâl almıştır. Bu bağlamda tesislerde, Bakanlıkça yapılan denetimlerde, teknik veya belli bir uzmanlık gerektiren konular ortaya çıkması hâlinde, bu hususlarda tespitlerin Bakanlıkça gerekli görülmesi hâlinde konusunda uzman kişilere yaptırılması da amaçlanmıştır.

2634 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesinin (a) bendi gereği, belgesi iptal edilen bir tesis kısa süre içerisinde mevcut eksikliklerini gidererek tekrar belge başvurusunda bulunabilmektedir. Yapılan düzenleme ile belgelendirme işlemlerindeki gereksiz iş yükünün ortadan kaldırılması ve sınırsız para cezası uygulaması sistemiyle mevzuata aykırı faaliyette bulunan bir işletmenin mevcut eksikliklerini gidermesi yönünden caydırıcı olması da ayrıca hedeflenmiştir.

Aynı zamanda, bu yasada yükümlülüklerini kısmen tamamlamış bulunan ön izinli veya ön izinli yükümlülüklerini tamamlayarak kesin tahsis aşamasına gelen veya adına kesin tahsis işlemi yapılmış olup irtifak hakkı kurulmayan yatırımcılar bulunmaktadır. Anılan girişimci veya yatırımcıların tahsise konu taşınmaz üzerinde yapılması zorunlu işlemleri kısmen veya tümüyle tamamlamış bulunmaları nedeniyle emek, sermaye ve zaman kaybına sebep olmaması amacıyla tahsislerin getirilen yeni şartlara uygun duruma getirilmesi hâlinde kaldığı yerden devamı da öngörülmüştür.

Anayasa Mahkemesinin 07/05/2007 tarih ve E.2006/169, K.2007/55 sayılı iptal Kararı doğrultusunda 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile kamu arazisinin turizm yatırımlarına tahsisine ilişkin olarak anılan taslak kapsamında hangi durumlarda orman sayılan yerlerin turizm amaçlı tahsis edilebileceğini öngören kriterler de belirlenmiştir.

Devletin, doğal ve kültürel değerleri korumanın yanı sıra insanın maddi ve manevi  değerlerini, seyahat özgürlüğünü, sağlık ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını, kıyı ve doğal kaynaklardan yararlanma hakkını da planlı ve dengeli biçimde korumakla yükümlü olduğunu belirtmek gerekir.

Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı doğrultusunda orman sayılan yerleri turizme kazandırmak ve iptal edilen kuralların doğuracağı hukuksal boşluğu gidermek amacıyla 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nda birtakım değişiklik yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Günümüzde uluslararası turizmin, rekabetin gerektirdiği açılımları ve ulusal turizmin gelişmesini sağlamak, Avrupa Birliğine uyum süreci içinde yapılan yeni yasal düzenlemelerle uyumun temini ve uygulamada karşılaşılan güçlüklerin giderilmesi için ihtiyaç duyulan değişiklikler için bu tasarı yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi de göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.

Kanun’un uygulandığı yirmi beş yıl içerisinde… Biliyorsunuz bu Kanun ihtilal döneminde hazırlanmış, Anayasa oylamasından da önce çıkarılmıştır. Yirmi beş yıldır hizmet veren bu Kanun’la Türk turizmi bugünkü seviyeye gelmiştir. Bundan sonra yapılacak bu değişikliklerle de Türk turizmi gerçek manada ulaşmak istediği yere ulaşacaktır. Kanun’un uygulandığı yirmi beş yıl içerisinde ülkemizde turizm yatırımları ciddi boyutlara ulaşmış, ülkemiz dünya turizm gelirlerinden de üzerine düşen payı almaya başlamıştır.

Son yıllarda ülkemize 24 milyona yakın turist gelerek 18,5 milyar doların üzerinde bir gelir temin edilmiştir. 2023 yılı için hedeflenen 50 milyon turist ve 2 katı da gelir temin etmektir. Bunun için de turizm yatırımlarının kum, güneş, termal, tarih, kültür, spor ve golf gibi, çeşitlemelere de özen gösterilerek geliştirilmesi gerekmektedir.

Turizm ve hizmet sektörünün önder kuruluşlarıyla, Bakanlığımız yetkilerinin bir araya gelerek hazırlamış olduğu bu kanunun milletimize, devletimize ve turizmcilerimize hayırlı olmasını dileyerek sizlere saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karayel.

Şahsı adına Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak.

Buyurun Sayın Başak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RAMAZAN BAŞAK (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Saygıdeğer milletvekilleri, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi Sayın Meclis Başkan Vekilimizin şahsında saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün yaşadığımız dünyada turizm tüm ülkeler tarafından önemsenmekte ve bu turizmden, bu büyük pastadan pay alınmak için büyük çaba sarf edilmektedir. Çünkü, turizm, ülkeler açısından kültürel alandan ekonomik alana kadar geniş bir yelpazede büyük önem arz etmektedir. Turizm, ülkelere sağladığı ekonomik gelirin dışında, istihdam noktasında çok büyük bir katkı sağlamaktadır. Ülkemizde şu anda yüz binlerce genç kardeşimiz turizm sektörü içerisinde iş imkânı bulmaktadırlar.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemiz de bu hızlı gelişmeye ayak uydurmak amacıyla turizmdeki bu gelişmeleri yakından takip etmekte ve bu gelişmeleri çok kısa süre içerisinde turizmdeki diğer sektörlerle birleştirmeyi hedef edinmiş bulunmaktadır.

Bunlara bir örnek vermek istiyorum: Turizmi çeşitlendirmek istiyoruz. Antalya’yı yani kum ve deniz turizmini gözünüzün önüne getirirseniz ülkemizde yüz binlerce yatak kapasitesine sahip otellerimiz, maalesef ve maalesef, ancak ve ancak yılın on iki ayının dört ayını dolu geçirmektedirler. İşte, bunları yakından bilen Hükûmetimiz turizmi çeşitlendirmek amacıyla sağlık turizminden tutun doğa turizmine kadar gerekli her alanda teşvik ve desteklerini sürdürmektedir.

Bununla ilgili çok yakın bir zamanda benim de konuşmacı olarak katıldığım sağlık ve medikal turizmiyle ilgili edindiğim bir iki gözlemi oradaki bu işin içerisinde olan sektör temsilcilerinde gördüğüm bir iki talebi ben sizlerle paylaşmak istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda sağlık turizminin dünyadaki  payı  -altını çizerek söylüyorum- 100 milyar dolar civarında. Eğer Hükûmetimizin bu samimi destekleri neticesinde inşallah çok kısa bir süre içerisinde bu pastadan ülkemiz, evet, 10 milyar dolar civarında bir pay almış olacaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, turizmin ülkelerin tanıtımı için önemine birkaç kelimeyle değinmeden geçmek istemiyorum. Sadece Antalya’yı tanıtmıyoruz, sadece Muğla’yı tanıtmıyoruz; Trabzon’da –üniversiteyi Trabzon’da okuduğum için- Sumela Manastırı’nı da tanıtıyoruz, Adana’yı da tanıtıyoruz, peygamberler şehri olan dinî turizm açısından çok büyük bir öneme sahip olan Şanlıurfa’yı da tanıtıyoruz, dünyanın en eski üniversitesini bünyesinde bulunduran Harran’ı da tanıtıyoruz. Bu ülkedeki seksen bir ilin içerisinde bulunan tarihî, turistik, dinî bütün bölgeleri dünyaya tanıtmak için gece gündüz çalışıyoruz.

İşte, bu bağlamda geçmiş hükümetlerin samimi çalışmalarını devam ettirmek için gece gündüz çalışan Adalet ve Kalkınma Partisinin Hükûmetinin turizmi nereden nereye getirdiğini birkaç kelimeyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda, ülkemiz, dünyada en çok turist çeken ülkeler sıralamasında sekizinci sırada. Ha yeterli mi? Emin olun değil. Buradaki tüm partilerin desteğiyle birlikte, inşallah, biz dünyada birinci olmasak bile ikinci, üçüncü ülke olmak için bürokratlarımızla, Sayın Bakanımızın şahsında, gece gündüz çalışıyoruz.

Bakın, saygıdeğer milletvekilleri, Hükûmetimiz, turizm sektöründe faaliyet gösteren firmaları desteklemek amacıyla çok yakın zamanda, 1 Ocak 2008 tarihinde turizmdeki KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’lere düşürdü.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu ne demek biliyor musunuz? Benim Antalya’daki turizmci kardeşim, yarıştığımız Yunanistan’daki, İspanya’daki turizmciye karşı yüzde 10 civarında bir avantaj sağladı. Yani bu ve benzeri çalışmalara devam edeceğiz. Zaten şu teşvik paketinin temel amacı da bu saygıdeğer milletvekilleri. Turizmcimizin elini güçlendirmek. Turizmcimizin yarıştığımız diğer ülkelerdeki turizmcilerle mücadelesine destek vermek.

Bakın, biraz önce de belirttim, geçmiş hükûmetlerin hepsine, bu ülkeye, bu millete, bu Parlamento çatısı altında yapmış oldukları desteklerden dolayı minnet ve şükranlarımı sunuyorum ama bu beş buçuk yıl içerisinde turizmi nereden nereye getirdiğimizi, gerek ekonomik açıdan gerekse turist sayısı açısından, ben, tüm bizi izlemekte olan vatandaşlarımla birlikte sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.

Bakın, saygıdeğer milletvekilleri, 1999 yılında ülkemiz 7,4 milyon turist çekmekte. 2001 yılında 11,6 milyon turist ülkemizi ziyaret etmiş ama hamdolsun bu samimi çalışmalarımız neticesinde 2007 yılında 22 milyon turist ülkemizi ziyaret etmiş ve Allah’ın izniyle, şu anda, kısa süre içerisinde, 2008 yılı içerisindeki hedefimiz de en az 26 milyon turisti bu ülkeye çekmek. Çünkü bu ülkede o kadar büyük güzellikler var ki, bu ülkede o kadar büyük imkânlar var ki bu rakamı yakalamamamız içten bile değil.

Saygıdeğer milletvekilleri, ekonomik açıdan da  birkaç kelimeyle sözlerimi sonlayıp huzurunuzdan ayrılacağım. Yine 2001 yılında 7,6 milyar dolar dolayında, ülkemizi ziyaret eden turistler bu ülke ekonomisine katkı sağlamış. Ama, bu samimi ve gece gündüz çalışmaların sonrasında -şu anda 2007 yılındaki rakamları söylüyorum- Türkiye’ye gelen 22 milyon turistin Türkiye Cumhuriyeti ekonomisine katkısı 18 milyar dolar. 7,6 milyar dolar nerede, 18 milyar dolar nerede? Ha yeterli mi? Emin olun yeterli değil. Bu rakamı 20 milyar dolara, 30 milyar dolara, 50 milyara dolara çıkarabilecek güçteyiz.

Saygıdeğer milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz bu tasarı ve bugüne kadar AK Parti tarafından yapılan bütün düzenlemeler ülkemizin turizm sektöründe hak ettiği yeri alması içindir. Bu süreçte bizlere desteğini veren, ben, tüm muhalefet partilerine, bu Meclis çatısı altında bulunan tüm milletvekillerime teşekkürlerimi sunuyorum ve bu tasarının, turizm sektörü başta olmak üzere ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şahsı adına ikinci konuşmacı Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan.

Sayın Akcan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarıya, tali komisyon olarak tasarıyı ele alan Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda da eğilme fırsatı bulduk. Orada da bütün arkadaşlar, tasarının en iyi şekilde çıkması ve Türk turizmine değer katacak faaliyetlere zemin hazırlaması için ciddi gayret gösterdi. Yani, bu tasarı bütün partiler tarafından önemsenen ve çıkarılmasının hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanılan bir tasarı.

Bu tasarıda ele alınan hususlar, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisimizde tasarı olarak gelip kanunlaşmış bir başka kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümlerinin yeniden düzenlenerek ele alındığı bir tasarı.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının şüphesiz kanunlaşmasını istiyoruz. Ancak ifade ettiğim gibi, Anayasa Mahkemesinin genel olarak iptal gerekçelerinin ortadan kaldırılarak bir daha bu doğrultuda bir işlem görmeyecek şekilde çıkması önemlidir.

Eğer bu tasarı kanunlaşırsa turizmimiz ivme kazanacak, ciddi bir kamu yararı sağlanacak, içinde yaşadığımız global ekonomik krizin olumsuz etkilerinin ülkemizde en aza indirilmesi sağlanacak, büyüme etkilenecek, büyümenin olması hâlinde ciddi sıkıntılar yaratan ve özellikle son iki üç yılda dozu her geçen yıl artarak devam eden işsizliğe çare olunacak ve istihdamı artıracak etkiler yapacak.

Tasarıyı, belki hizmet sektöründe -turizmin hizmet sektörü olması itibarıyla- doğrudan istihdamı artırıcı etkisi söz konusu olabilir ama dolaylı olarak, turistin geldiği zaman yararlanacağı doğal imkânların ötesinde gıda tüketimi nedeniyle ve başta gıda sektöründe istihdamın, gıda tüketimine olan talebin artması, gıda ürünlerine olan talebin artmasına bağlı olarak, gıda sektöründe istihdamın artmasını sağlayacak.

En önemlisi ise, gerçekten, uygulanan yanlış politikalarla ciddi sıkıntılar içerisinde bulunan tarım sektöründe karnını doyuramadığı için üretimden vazgeçen çiftçilerimizin gıda üretiminin ham maddesini temin etmek üzere tarımsal üretimi gerçekleştirmek için yeniden üretime dönme fırsatı doğacak diye önemsiyoruz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak.

Bu nedenlerle, biz, bu kanun tasarısı çıksın, kanunlaşsın diyoruz ama Anayasa Mahkemesinin daha önceki kanunu iptalinde öngörülen, Anayasa’nın 169’uncu maddesine göre “Ormanları korumak devletin temel görevidir.” hükmü ve “Ormanlarda kamu yararının gerektirdiği haller dışında irtifak hakkına konu işlemler yapılamaz…” Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 169’uncu maddesindeki bu ilkeyi esas alarak “Ormanlarda turizm tesisi kurulmasında bir kamu yararı var ise de, ormanları korumak gibi devletin diğer görevini dikkate alırsak, ormanları korumak konusundaki kamu yararı daha üstündür.” gerekçesine dayanarak iptal ettiği hükümlerin, yeniden iptale sebep vermeyecek şekilde tasarıda ele alınmamış olduğunu görüyoruz. Sıkıntı burada.

Eğer, üstün kamu yararını tasarıda ortaya koyamazsak, yarın muhtemel bir iptal davasında, bu görüşmeler sırasında tutanaklara üstün kamu yararının varlığını ispatlayacak hükümleri işleyemezsek, yeniden iptal söz konusu olacak. Bu itibarla, bu noktaya dikkat etmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının 2’nci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinde  “Hazineye ait olan yerler Maliye Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir. Hazine adına tescili yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle, kapanan yollar ve yol fazlalarının resen tescili…” gibi âdeta  ilkokulda yazı yazdığımız defterin kenar süsü gibi olan, kenar süsü mahiyetindeki hükümleri koyarak üstün kamu yararını ispatlayamayız. Sanki orman arazilerinin tahsisi bu tasarıda üçüncü, dördüncü planda ele alınıyormuş gibi gösterilerek iptale engel olacak bir gerekçe yaratılması zor diye düşünüyorum. Bu hususun ciddi şekilde kanun tasarısı görüşmelerinde ortadan kaldırılması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının 2’nci maddesinin (C)  fıkrası, üzerinde durmamız gereken bir husus. (C) fıkrasında ne diyor: “Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazların yatırımcılara tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerindeki irtifak hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele…” Altını çizerek söylüyorum: “… saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanım ilkeleri doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre Orman Bakanlığı tarafından Devlet İhale Kanunları ve Orman Kanunu göz önüne alınmaksızın, bu Kanun hükümlerine bağlı kalınmaksızın müştereken tespit edilecek bir kuralla tahsisler gerçekleştirilir.” İşin özü bu.Yani bu tasarıda iki Kamu İhale Kanunu 2886 ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunları ile 6831 sayılı Orman Kanunu’nu devre dışı bırakıyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu usulle AKP iktidarları döneminde tespit edilmiş usullere göre tahsisler yapılıyor. Ben size tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Asla hiçbirinizin vicdanen bu söylediklerime sıcak bakacağınızı düşünmüyorum. Kesinlikle, bu, aklımın köşesinden geçmez. En az benim kadar hassassınız diyorum. Bunun doğruluğunu tasdik ediyorum, inanın. Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde “hayırlı işler” yapma adına çıkarılmış kanunlara dayalı olarak arazi tahsisi yapılır. “Hayırlı iş” jeotermal enerjiyle teknolojik sera yapmaktır. Bunu şu Mecliste alkışlamayacak hiçbir milletvekili yoktur. Ama bu amaçla arazi tahsisi yapılır. Kim yapar bunu? İldeki tahsis komisyonu. Bu komisyona çok sayıda müteşebbis başvurur. Bir müteşebbise tahsis yapılır. Bu müteşebbisin 300, 400, 500 dekar, yani 300 bin, 400 bin, 500 bin metrekare mertebesinde aynı amaçlı, aynı imkânlardan yararlanan Manisa ilinde de yatırımları vardır. Tahsis o kişiye yapılır. Tahsiste parametre, çalıştıracağı adam sayısı: Ben 80 diyorum, o 380 diyor. Peki bunun gerçeği ne? Bir seranın içerisinde gereğinden fazla adam çalıştırırsanız seraya zarar verirsiniz. Ama gereğinden az da adam çalıştırırsanız hasadı toplayamazsınız, hasat yapamazsınız, vaktinde toplayamazsınız bunu. Öyleyse bunun bir normu var. Ama o sayıyı fazla verdi diye bu şahsa veya bu yatırımcıya tahsis edilir. Aradan belli bir zaman geçer, yeniden, aynı mahalde bir tahsis olayı gündeme gelir. Birinci tahsis miktarı 114 bin metrekare, ikinci tahsis de 100 bin metrekare. Aynı şahıslara tahsis edilir aynı gerekçeyle. Bu arada çok enteresan bir başka olay olur. Bu yatırımcıya yapılan ilk tahsisten sonra yatırımcı dilekçe verir tahsis komisyonuna: “Benim başka işlerim de olduğu için iki sene yatırım yapmayacağım. Müsaade edilmesi.” der, tahsis komisyonu müsaade eder. Bu müsaadeden sonra yatırım yapamayacağını deklare etmiş olan bu yatırımcıya ikinci talebinde de 100 bin metrekare arazi verilir. Niye? “Ben öyle istedim.” “Peki, neye göre yaptın?” sorusunu soran öteki talep edenlere -tatmin edici veya değil, fark etmez- hiçbir cevap verilmez; “Atın dosyayı, cevap vermeye bile değmez bunlara.” denir. Bu bir partizanlıktır. Zira yatırımcılar arasında ismi gözükmese de 22’nci Dönemde milletvekilliği yapmış, benim de çok sevdiğim bir arkadaşım vardır. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akcan, konuşmanızı tamamlayınız.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, eğer bunun kurallarını koymazsak, şeffaflığı burada yazmazsak, söylemezsek, bu kanunda şuna göre olacağını ifade etmezsek, artık bu uygulamalar millet önünde itimat edilirliğini, güvenirliğini kaybetmiştir. Bugün siyaseten, yarın başka nedenlerle, canınızın istediği gibi tahsis yapılır.

Değerli milletvekilleri, bakın, kanun tasarısının genel gerekçesinin birinci paragrafında “Sektörde faaliyette bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişilere kamu imkânlarını uygulanan mevzuat çerçevesinde sunmaktır.” diyor. Uygulanan mevzuat çerçevesinde, kamu imkânlarını adil, şeffaf biçimde sunmak gerekir. Uygulanan mevzuat, kamu ihale kanunlarıdır. Bu kanunlara göre uygulamayı gerçekleştirmezseniz, buradaki gerekçenize ters düşen bir uygulama yapmış olursunuz. Yani kanun tasarısı kanunlaşacak, siz istediğiniz gibi mevzuat geliştireceksiniz. Böyle bir şey olamaz! Tasarı bunu emrediyor, genel gerekçe ama tersini söylüyor, mevcut uygulanan mevzuat çerçevesi içinde uygulama yapmaktan bahsediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akcan…

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bu olumsuzlukların düzeltilerek kanunlaşması hâlinde, kanun tasarısının hayırlı olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 81 ve 60’ıncı maddelerine göre yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Kaptan…

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, birinci sorum: Belek ormanlarında kaç ağaç kesildi? Siz basında çıkan bilgilere göre 160 bin ağaç kesildi dediniz, soru önergelerine verdiğiniz cevapta 110 bin ağaç kesildi dediniz. Genel Müdür 80 bin ağaç kesildi dedi. TEMA yetkilileri 500 bin ağaç kesildi dediler. Bunun hangisi doğru? Hangisi doğru olursa olsun ağaç kesmek yanlış değil mi? Ağaç kesmeden golf alanları yapılamıyor mu?

İkinci sorum: Antalya turizmi, taş ocaklarıyla, mermer ocaklarıyla, balık çiftlikleriyle, ormanların kesilmesiyle -Finike Turunçova Treşe mevkisinde birinci derece arkeolojik sit alanına mermer ocağı izni verildiği gibi- Antalya’nın tarihi de, kültürü de, coğrafyası da, tarımı da, turizmi de yok edilmektedir.

Sayın Bakan, Kültür ve Turizm Bakanı olarak Antalya’da özel bir önlem alacak mısınız?

BAŞKAN – Sayın Kaptan, teşekkür ediyorum.

Sayın Tütüncü…

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aracılığınızla Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum:

Birinci sorum: Bu tasarıya göre kamu yararı kavramı hangi durumları kapsamaktadır? Yani kamu yararı kavramının içeriği nedir ve bu kamu yararı kavramı içeriğinin yasayla belirlenmesi Anayasa açısından zorunluluk değil midir? Bu tespiti hangi gerekçe ile idareye bırakmayı öngörüyorsunuz?

İkinci sorum: Son yıllardaki bazı gelişmelere rağmen turizm teknik altyapısında çok önemli eksiklikler bulunmaktadır. Bu eksiklikler Sayın Bakana göre öncelikleri itibarıyla hangileridir ve bu eksiklikler…

BAŞKAN – Sayın Tütüncü, teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanıma birkaç sorum var:

1) Bu yasanın çıkması hâlinde ne kadarlık bir orman arazisinin turizm tesisleri yapımı için kullanılacağı tahmin edilmektedir?

2) Hâlen orman alanlarında tesis edilmek üzere Bakanlığınıza yapılmış kaç adet ve kaç hektarlık turizm tesisi başvurusu bulunmaktadır? Bu başvurular hangi illerimizdedir?

3) Kütahya, Afyon ve Bursa gibi illerimizde bulunan termal kaplıca tesislerimizin turizm teşviki kapsamında genişletilmesi ve tanıtılması konusunda Bakanlığınızda hangi tür teşvik çalışmaları bulunmaktadır?

4) Anadolu’da Kütahya, Bilecik, Bursa gibi illerimizde var olan tarihî ve kültürel değerlerimizin tanıtımı amacıyla nasıl bir teşvik politikası izlemektesiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özensoy

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, bu kanunun genel ruhuna baktığımızda, turizmi teşvikten ziyade ormanları kesmeye teşvik kanunu gibi gözüküyor. Daha önce de Toprak Koruma Kanunu çıkardık ama “Cargill Yasası” adı altında anıldı, artık tarihe de öyle geçti.

Bursa Uludağ biliyorsunuz turizm bölgesi ama orası da talan edilmeye başlandı. Şimdi yeni bir proje var, Teleferik Projesi, Sarıalan’dan tesislere kadar, oteller bölgesine kadar uzatılacak ve çeşitli tesisler de yapılacak. Bu kanunla işte böyle ısmarlama projelere yol mu açılıyor? Bunun dışında başka projeler mi var? Onu merak ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Taner…

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakanım, görüşmekte olduğumuz bu kanunun 2’nci maddesinin (d) fıkrasıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tasarrufuna geçecek olan taşınmazların yabancılara tahsis edilmesinin önü açılmakta. Şu anda, yerli turizmcilerin en büyük sıkıntısı olan “her şey dâhil” turizmi bu yabancılara tahsis yapıldığı zaman daha da artmayacak mı? Bunun önünü açmış olmayacak mıyız?

Bir ikinci soru: Turizmin Aydın’daki en önemli alanları olan Kuşadası ve Didim’in balık çiftlikleri yönünden açılması turizmi baltalayan bir gerekçe değil midir? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Serdaroğlu

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, ülkemizde turizm yatırımları genel olarak Akdeniz ve Ege’de yoğunlaşmıştır. Turizm, refah payının ve zenginliğin artırılmasında yeri olan önemli bir sektördür. Dolayısıyla, turizm gelirleri ve turizmin istihdama olan katkısı bu bölgelerle sınırlı kalmaktadır. Diğer bölgelerimizin de turizm pastasından yararlanması bir haktır. Bu dengeyi de sağlayacak iktidarlardır.

Bu sebeple Sayın Bakanıma soruyorum: Turizmin bölgelere paylaştırılması bu tasarıda yer almamıştır. Bu konuda bu tasarıya bir madde ilave etmeyi veya Turizmi Teşvik Yasası’nda bu manada bir değişikliğin yapılacağı bir tasarıyı düşünüyor musunuz?

Ayrıca, turizmin onlarca çeşidine sahip olan Kastamonu ve benzer illerimiz ile bölgelerimizin de turizmden pay alması için hedefleriniz, önlemleriniz ve çalışmalarınız var mı?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Sıvacıoğlu

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, somut olarak birkaç tane soruyu zatıalinize yöneltmek istiyorum.

Öncelikle, Kastamonu Kalesi için 148 milyar lira gibi bir proje bedeli herhâlde ayrıldı, bunun için teşekkür ediyorum.

Ayrıca, Taşköprü’de Pompei-Polis kazıları Bakanlar Kurulu kararıyla da devam ediyor, bunun devamını bekliyoruz.

Ağlı Kalemiz var, birinci derecede arkeolojik sit alanıdır. 2005 yılında bu proje çalışmaları için Bakanlığınıza müracaat olmuş idi. Bununla ilgili proje çalışmaları hangi aşamadadır?

Bir de dünyanın en önemli sıcak noktalarından birisi, Küre Dağları Millî Parkları içerisinde Ilgarini Mağarası. Bu mağaramızın kurtarılması için Bakanlığımızın herhangi çalışması var mıdır? Çünkü defineciler orada gece gündüz define arıyorlar.

Ayrıca, Kastamonu’nun yayla turizmi açısından -gerçekten orman alanı bakımından da yüzde 65 miktarındadır- yaylalar için özel bir programınız var mı?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Köktürk…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Bakanım, bugün, hepimizin bildiği gibi 1 Mayıstı, coşkuyla kutlanması gereken bir bayram. Hükûmetinizin olayları gerginleştirmesi sonucu gerçekten büyük bir üzüntüyle kutlandı ve bu arada İstanbul’daki turistlerin de dayak yediğine ilişkin haberler cep telefonlarımıza mesaj olarak geldi. İstanbul’da turistlerin dayak yediği haberi doğru mudur? Şayet doğruysa Turizm Bakanı olarak turizmi nasıl geliştirmeyi, büyütmeyi düşünüyorsunuz?

Ayrıca, yine, bir Kabine üyesi olarak… Bugün İstanbul’a gidenler memleketlerine geri dönemiyor, arabalar bağlanmış, emniyet tarafından bağlanmış, serbest bırakılmıyor ve İstanbul’a gidenler sokaklarda perişan bir hâlde. Bu konudaki düşüncenizi öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, buyurun.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Turizmi Teşvik Kanunu’nda değişiklik öngören bu çalışmamızın başlangıcından bu yana söz alan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımız, esas itibarıyla turizmin önemini vurguladılar; bütün kişisel ya da grup adına konuşan arkadaşlarım, ülkemiz için ihmal edilmez bir sektör olduğunun altını çizdiler ve bizim de şahsen ve hep birlikte, ekip olarak paylaştığımız bir kaygıyı dile getirdiler.

Yaşadığımız bir olay var: 1982 yılından bu yana yürürlükte bulunan Turizm Teşvik Yasası ormanlar açısından 2007 yılında yapılan bir baro başvurusu, bir Danıştay kararı, arkasından bir Anayasa Mahkemesi kararıyla iptale uğradı ve şimdi Anayasa Mahkemesi kararı gereğince biz yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı ile karşı karşıyayız. Bu düzenlemeyi yapmaz, zamanında yapmaz, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine uygun biçimde yapmazsak aynı sorunları, aynı sıkıntıları, aynı duraksamaları yeniden yaşarız. O yüzden, destekleyen arkadaşlarım da, itiraz eden arkadaşlarım da esas itibarıyla hem turizm sektörünün gelişmesi ihtiyacına işaret ettiler hem Anayasa Mahkemesinin yeni bir iptal sorunuyla bizi karşı karşıya bırakmaması için dikkat edilmesi gereken noktaların altını çizdiler. Sorularda da arkadaşlarımız esas itibarıyla bu noktalar üzerinde durdular. Ben genel çerçeve üzerinde, genel sorular üzerinde bilgi vermeye çalışacağım. Eksik bıraktığım hususlar varsa arkadaşlarıma yazılı olarak yanıtlarını takdim etmeye çalışacağım.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, biz esas itibarıyla… Bazı arkadaşlarımız belki maddeleri yeteri kadar dikkatlice okuma fırsatı bulamadılar. Bu müzakere sırasında bu imkânı hep birlikte bulacağız. Bazı arkadaşlarımız, bizim getirdiğimiz sınırlamaları sanki yeni bir imkân veriyormuşuz, yeni bir kapı, olmayan yeni bir olanak açıyormuşuz gibi değerlendirdiler ki bu fevkalade haksızdır. Yasa metinlerini karşı karşıya koyduğumuz zaman önümüze açıkça göreceğiz ki Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği ve şimdi bizim yeni düzenlediğimiz maddenin eski şeklinde orman arazilerinin turizme tahsisiyle ilgili hiçbir sınır yoktur. Yani uygun kamu arazisi bulunması hâlinde bile siz ormanı tahsis edebiliyordunuz ya da ormanlarla ilgili, bir ilde, herhangi bir sınırlama öngörmeksizin tahsis edebiliyordunuz ve geçmiş yıllarda, yapılaşma için, bizim birazdan görüşeceğimiz maddelerdeki emsale bağlı kalmaksızın tahsis yapabiliyordunuz. Şimdi biz, esas itibarıyla Turizmi Teşvik Kanunu’nda teşviki bazı sınırlara bağlamaya çalışıyoruz. Neden bağlamaya çalışıyoruz? Burada biraz önceden bu yana konuşan arkadaşlarımızın duyarlılığını biz de aynen paylaşıyoruz. Denizlerimiz temiz olmadan sürdürülebilir turizm olmaz, yeşilimiz korunmadan sürdürülebilir turizm olmaz, tarihimiz korunmadan sürdürülebilir turizm olmaz ve sadece deniz kıyılarını ve sadece yeşilimizi dünyaya veya insanımıza sunarak yine sürdürülebilir turizm olmaz. Turizmin olabilmesi, sürdürülebilir olabilmesi için bütün bunların birlikte korunması gerekir ve bir koruma-kullanma dengesinin kurulması gerekir.

Esasen Anayasa’mız da bunu öngörüyor, esasen Anayasa Mahkemesi kararımız da bunu öngörüyor. Anayasa’mız 169’uncu maddesinde kamu yararı hâlinde ormanlarda irtifak hakkı olabileceğini söylüyor. Burada iptal konusu… Geçmiş dönemde, yani 82’den 2007’ye kadar yürürlükte bulunan mevcut Yasa’da bir sınır öngörmeksizin ormanlar üzerinde irtifak hakkı kurulmasını tamamen idarenin takdirine bırakan, idarenin yapacağı düzenlemelere bırakan bir uygulama vardı. “İdareye bu kadar geniş bir takdir hakkı verilemez, burada hangi alanda ne yapmak istiyorsanız, hangi ihtiyaçtan doğduğuyla ilgili bir çerçeve çizmek durumundasınız.” dedi.

Birazdan yapacağımız müzakerelerin iyi anlaşılması için Anayasa Mahkemesi kararından birkaç alıntı yapmak istiyorum. O zaman, bazı görüşlerin ya da bazı soruların aslında burada bizim öngörmediğimiz bir çerçevede sürdürüldüğünü hep birlikte anlama şansına kavuşacağız. Anayasa Mahkemesi kararından okuyorum: “Anayasa’nın 169’uncu maddesinin ikinci fıkrasında; ‘Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz’ hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, kamu yararının bulunması halinde Devlet ormanlarının irtifak hakkına konu olabileceği açıktır.” Devam ediyor Anayasa Mahkemesi kararı: “Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasındaki kamu yararının orman arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirmesi bir ihtiyaç. Bu çerçevede, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde turizm yatırımları için de Devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebileceği kuşkusuzdur.” Tekrar ediyorum: “Kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde turizm yatırımları için de Devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebileceği kuşkusuzdur.” Burada diyor, itiraz edilen konu hangi hallerin kaçınılmaz ve zorunlu sayılabileceğinin eski yasada hiçbir biçimde düzenlenmemiş olmasıdır. Şimdi biz, bu dikkati sergilemeye çalışıyoruz ve burada birtakım turizm alanlarını tek tek tadat ediyoruz, tek tek sayıyoruz.

Her iki komisyonda arkadaşlarımızla uzun müzakereler yaptık, Orman Komisyonunda  -sanıyorum- sadece Sayın Akcan’ın muhalefetiyle ve farklı bir konuda muhalefetiyle bu yasa oy birliğiyle geçti. Muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımın içinden bu yasayı desteklediğini açıklayan arkadaşlarım çıktı. Turizme verdikleri önemi ve bu yasanın bir ihtiyaç olduğunu zikrettiler, teşekkür ediyorum kendilerine. Asıl komisyonda, Turizm  Komisyonunda da bunları uzun uzun tartıştık ve Turizm Komisyonunda örneğin  2’nci maddesinde termal turizmi, kış turizmi, yat turizmi, sağlık turizmi vesaire diye çeşitli turizm dallarını saydıktan sonra  “ve benzeri” diye bir genel düzenleme vardı. Komisyondaki arkadaşlarımızın önerisi üzerine bu ucu açık olan, bu hangi ihtiyaç ne zaman doğarsa  dönsün, yasama meclisi onun adını zikretsin anlayışıyla, Komisyonda birlikte iktidar ve muhalefet, o ucu açık olabileceği varsayılan ve bizi Anayasa Mahkemesi karşısında yeni bir tartışmaya götürebileceği varsayılan ifadeyi de kaldırdık. Yani komisyondaki arkadaşlarımızın esaslı önerilerini dikkate aldık. Bu akşam da bu müzakerede arkadaşlarımızın paylaştığı ortak kaygıları dikkate alırız.

Şuna ben çok inanıyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyeleri, Türkiye'nin kalkınmasını istiyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyeleri, Türkiye'nin gelişmesini istiyorlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyeleri, kendi bölgelerine de -biraz önce bir değerli arkadaşımın haklı biçimde ifade ettiği gibi- bu dünyadaki gelişen sektörden kendi bölgelerine de refah payı ulaşsın, istihdam imkânı ulaşsın, kalkınmadan onlar da yararlansın, turizmin getireceği sosyal gelişmeden onlar da yararlansın istiyorlar. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Yani ormanlara dokunmadan da turizm yapmak, evet, mümkündür. Yani sınırlı deniz kıyılarımız var, şairin söylediği gibi öyle sonsuz değil, sınırlı deniz kıyılarımız var. Onlar, işte deniz kıyıları betona döner. Bizim turizmimiz de oraya tıkanır ama biz istiyoruz ki Anadolu’daki mimari örneklerimiz de, Anadolu’daki arkeolojik zenginliklerimiz de, Anadolu’daki doğal güzelliklerimiz de bilinsin. O zaman, turizmi farklı alanlara yaymamız gerekiyor.

Bir değerli arkadaşım “Hükûmet, turizmin imkânlarını nasıl yayacak, nasıl teşvik edecek geri kalmış bölgelere?” dedi. Bu yasa, onu öngörüyor. Bakın, birkaç ay önce ben Sarıkamış’a gittim. Sarıkamış inanılmaz bir kış turizmi potansiyeli taşıyor fakat bir teleferik hattı yapılmış, ikinci telesiyej hattı bu yasaya takılmış ve bekliyor. Mersin’de aynı sorunlarımız var. Mersin’de yapılmış bulunan, başka yörelerde yapılmış bulunan tahsisler, bir bölümüyle orman arazisine girdiği için ne yazık ki durmuş vaziyette.

Yani bir kez daha söylüyorum: Ormanı yok ederek, ormanı tüketmeye çalışarak, ormanı keserek… Bir arkadaşımın sözünden gerçekten çok incindim. Ben, daha önce de huzurlarınızda zikrettim, ağaç dikmeyi ibadet kadar seven, ağacı büyütmeyi ibadet kadar seven, önemli sayan bir arkadaşınızım. Yani ormanı yok ederek bir ülkede turizm olmayacağını da biliyorum. Yeşili yok ederek, maviyi kirleterek, doğayı, insanı, bunları çiğneyerek turizm olmayacağını biliyorum.

Biz burada sınırlar getiriyoruz. Birazdan maddelere geçildiğinde, maddeler gerekçeleriyle teker teker okunduğunda yeni sınırlar… Lütfen eski metinle yeni metni yan yana koyalım ve bakalım: Eski metinde olmayan, orman kullanmakla ilgili, orman arazisi kullanmakla ilgili, hatta -Sayın Şandır’ın yaptığı uyarıyı çok dikkate alarak söylüyorum- orman sayılan yerleri korumakla ilgili, üzerinde bir tek ağaç olmasa bile orman sayılan yerleri korumakla ilgili fevkalade bir dikkat getiriyoruz.

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, Sayın Bakan genel bir açıklama yapıyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Genel bir çerçeve çizmek zorundayım çünkü…

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Ben “Belek’te kaç ağaç kesildi?” dedim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Yazılı olarak… Ben size cevap verdim, eksik kalan hususlara da yazılı olarak cevap vereceğim. Böyle bir usulümüz var.

Son bir noktaya değinmek istiyorum: Yap-işlet-devret sistemi nedeniyle yabancı sermayeye imkân verilmesinin Türkiye'nin aleyhine olabileceğini bir arkadaşım zikretti. Biz böyle bir düzenleme getirmiyoruz. Bu düzenleme tümüyle eski kanun maddesinin aynısıdır. Biz orada “taşınmaz mallar” yerine “taşınmazlar” deyimini getiriyoruz, “mallar” yerine, orada altı çizilmiştir siyahla… Yani yasada o hükümler var, Meclise arz ettiğimiz metinde o hükümler var fakat o hükümler eski kanun hükümleri. Biz orada sadece siyahla altı çizilmiş bulunan “Bakanlığın tasarrufuna geçen taşınmazlar” bir de “taşınmaz mallar” yerine “taşınmazlar” deyimlerini getiriyoruz. Biz o maddede sadece bir redaksiyon düzeltmesi yaptık.

Bakınız, yirmi beş yıldan beri bu Yasa bu hâliyle uygulandı. Türkiye’deki turizm yatırımlarının yüzde 95’i bizim sermayemizdir.

İki: Biz kimseye mülkiyet vermiyoruz bu kanunda. Burada yabancının veya yerlinin yaptığı yine Turizmi Teşvik Kanunu’nun başka maddelerine göre sonuçta hiçbir bedel ödenmeksizin tümüyle devletimizindir ve milletimizindir. Değerli arkadaşlarım…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, süreniz doldu. Diğer sorulara yazılı cevap verirsiniz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Tabii, eksik olan hususlarda arkadaşlarıma yazılı bilgi takdim etmek isterim.

Ama iyi niyetli bir müzakere yaptığımız takdirde Türkiye'nin yararına bir çalışma yaptığımızın herkes tarafından kabul edileceğine inancımı ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1- 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 3 üncü maddesinin (l) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“l) Sınıflandırma: Turizm işletme belgeli tesislerin asgari nitelikler, kapasite, fizikî özellikler, kullanılan malzeme standardı, işletme ve hizmet kalitesi ile personelinin nitelikleri ve eğitim düzeyi gibi ölçütlerinin, iki Bakanlık kontrolörü ile bir sektör temsilcisinin, sektör temsilcisinin bulunamadığı hallerde üç Bakanlık kontrolörünün yer aldığı Sınıflandırma Komisyonunca değerlendirilerek sınıfının Bakanlıkça belirlenmesini,”

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz.

Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, toplum yararı, kamu yararı göz ardı edilen, Anayasa Mahkemesinin ret gerekçelerine uyulmayan ve her türlü dengeyi bozduğu gibi ekolojik dengeyi bozmayı da kafasına koymuş bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Öyle bir yasa tasarısı ki içinde muhalefet partilerinin muhalefet şerhi yasadan fazla; yedi sayfa muhalefet şerhi var, dört sayfa kanunun kendisi.

Değerli arkadaşlarım, bu yasaya, ormanları ağaç olarak görürseniz, ağaçları da odun olarak görürseniz “evet” diyebilirsiniz. Ama ormanları doğal varlık olarak görmemek, insan olan hiçbir kimsenin mantığına yatacak bir olay değildir.

Değerli arkadaşlarım, ormanlarımız doğal varlıklarsa Anayasa’nın 56’ncı maddesini niye göz ardı ediyorsunuz? Anayasa’nın 169’uncu maddesini niye göz ardı ediyorsunuz?

Ben diğer konulara girmeden Sayın Bakanın çelişkisini söylemek istiyorum. Sayın Bakan diyor ki “Bu yetkiden bozuldu.” Hayır, öyle değil. Bakın, ormanların turizm yatırımına tahsisinin hangi hâllerde kaçınılmaz veya zorunlu sayıldığına dair herhangi bir ölçüte yasada yer verilmemiştir. Yine verilmiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığına öyle bir yetki veriliyor ki Bakanlığın kapısından geçen insanı çevir, dilekçesini al “Nereyi istiyorsun?” de, bakanın onayıyla verebiliyorsun.

Bakan diyor ki: “Hazineye uygun araziler yoksa…” Bunun kıstası ne? Benim mesleğim harita mühendisliği. Bunun kıstası ne Sayın Bakan? Daha dün biz Çevre ve Orman Bakanlığındaydık. Yüzde 90 kadastro bitmiş, yüzde 20 tescil var. Yüzde 70’i tescil olmamış ormanı sen bir başkasına nasıl tahsis edebilirsin, bu yetkiyi nasıl alabilirsin? Yasamanın üzerine yürütme ne zaman geçer? Yeter, bu Anayasa’ya kafanızı vurmaktan usanmadınız mı? Parti olarak vuruyorsunuz, kanun olarak vuruyorsunuz ama yine geliyor Anayasa’ya ters yasalar.

Değerli arkadaşlarım, biraz, yargıya, yargı kararlarına saygılı olmaya çalışın. Doğal zenginliklerimizi altın aramalarıyla mahvettiniz, maden arama izinleriyle mahvettiniz. Yargı kararlarına uymuyorsunuz. Sultanahmet’teki otel için Danıştay kararı çıktı, ne yaptın Sayın Bakan? Cumhuriyetin meydanı, tarihî kimliği Gar Binası önüne katlı kavşak yapılıyor, ne yaptın Sayın Bakan? Soru önergemiz var, Sayın Bakan ne diyor biliyor musun: “Kültür-Tabiat Varlıkları Kurulu buna onay vermiştir.” Siz niye orada oturuyorsunuz? Kültür-Tabiat Varlıklarını sizin anladığınız gerekçelerle karar verecek doğrultuda insanlarla doldurursanız, savunamazsınız.

Bugün, seçim bölgem Gaziantep’te Sof Dağı, maden ocaklarıyla, taş ocaklarıyla işgal ediliyor. Nurdağı’nda maden arama izniyle işgal ediliyor Nurdağı Ormanı. Şimdi, ormanları çoğaltmak, artırmak bizim görevimizse, bunu korumak da siyasi hükûmetin ve tüm hükûmetlerin görevi olmalıdır değerli arkadaşlarım.

Biz de elbet turizm gelişsin diyoruz, doğrudur. Zaten sizin turizmi geliştirmekten başka çareniz yok, çünkü hiçbir denge bırakmadınız ki ekonomik denge altüst oldu; bankalar dengesi Çalık sayesinde altüst oldu, özelleştirmelerle Maliye Bakanı altüst etti, Maliye Bakanının oğlu altüst etti. Dağıttığınız odun, kömür de kalmadı herhâlde ki, bu devre seçimlerde odun kömürüne göz diktiniz ki 3 katı mı, 5 katı mı orman diktirme şartıyla ormanların kesimini pazarlıyorsunuz. Bu, pazarlıkçı ve talan yasasıdır, bunun adı budur değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Açıp yasayı okuyun lütfen. Hanginiz okudunuz iktidar partisinin üyeleri? Demin, burada bir sözcü konuştu, Komisyondan. Komisyonda sen orman arazisinin 5 katına çıkarılmasından yanaydın. Niye 2 katına oy verdin sevgili arkadaşım? Niye komisyon üyeleri, alt komisyona üye seçilsin dediğinde Komisyon Başkanımız her türlü şeyi yaparak alt komisyon kurdurmadı?

Değerli arkadaşlarım, turizm hizmet sektörüdür, doğrudur ama ben ormanları kestirip yerine orman dikeceğim dersen bu, kaba tabiriyle, iftiradır.

Bakın, 1985 yılından bugüne kadar 234 bin hektar orman yanmış. Yüzde kaçı yenilenmiş? 17’si yenilenmiş. Hangi güçle, hangi olanakla kesilen ormanın yerini yenileyeceksiniz? Bu mantıkla bu yasayı savunmak mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Ekonomik dengeyi bozuyorsunuz, iklim değişikliğine önayak olan orman kesimini yaratıyorsunuz, oradaki orman köylüsü belki ileride büyük ölçüde sıkıntıya düşecek, onu daha çok sıkıntıya koyuyorsunuz ve yetkiyi elinize alıyorsunuz.

Ben, şu soruma cevap istiyorum: Çevre ve Orman Bakanlığında verilen brifing mi doğrudur sizin ifadeniz mi doğrudur? Bunun ikisini kanıtlamak zorundasınız. Orman Bakanlığı “Benim haberim yok. Bu yasa bana sorulmadan getirildi.” diyor. Siz de diyorsunuz ki: “Ben tahsisleri alacağım.” Hangi tahsisi alacaksınız? Acaba sıraya girmiş dilekçeler mi var Sayın Bakan, ben bunu merak ediyorum. Acaba golf sahasını Antalya’da alıp da 20 milyon dolar hava parasıyla satan insan sırada mı bekliyor? Yoksa damadın bulunduğu o şirkete tahsisler mi verildi? Ben bunları bilmek istiyorum. Bu, turizmi özendiren, artıran bir yasa değil, orman katliamını, orman talanını yaratan bir yasadır.

Sonra bizim bu yasaya ve Hükûmetin uygulamalarına güvenimiz yok.

Bugün tarihî bir fırsat kaçırdınız, 1 Mayısı ve Taksim’i normalleştirme yetkiniz varken, olanağınız varken kana buladınız. Sıhhiye kana bulandı, Taksim kana bulandı, arabalar bağlı. İçişleri Bakanlığından ses seda yok, yetkililerden ses seda yok. İşte siz  bunu yaparsınız, ekonomik dengeyi bozarsınız, kredi dengesini bozarsınız, seçimden seçime de sağlamaya çalıştığınız bir denge var, o da yarattığınız yoksulluğu istismar ederek odun, kömür, bakliyat dağıtarak.

Aman dikkat edin bak, bakliyatta kriz var şu anda, yandaşlarınıza söyleyin, kredi verdiklerinize, biraz bakliyat stoku yapsınlar. 28 Mart seçiminden sonra yaya kalırsınız değerli arkadaşlar.

Biz niye bu yasaya karşıyız? Bazı bakanlıklarınızda yaptığınız ihale ve yolsuzluk karnelerinizin kötü olması bizi ürkütüyor, Enerji Bakanlığında verilen haksız ihaleler bizi ürkütüyor, 1,5 milyar dolarlık, damadın şirketine ihalesiz verdiğiniz petrol boru hattı ihalesi bizi ürkütüyor, şurada aldığınız ihalesiz verme yetkisi bizi ürkütüyor. Bu işte samimiyet yok, bu işte art niyet var, bu işte orman yağmalanması var, bu işte orman talanı var. O nedenle biz bu yasaya karşı çıkıyoruz. Getirin adam gibi, üzerinde konuşalım, çerçevesi çizilsin, bölge planlaması yapılsın, orman alanları belli olsun. Ama geçmiş yasadan farklı şunu niye getiriyorsun Sayın Bakan: Jeotermal alanlar ile yaylaları açmayı niye ilave ediyorsun? Bunun için de bir talep mi var? Hangi yayla açılacak, bunu benim bilmem doğal hakkım. Siz planlamayı yaparsınız, teklif almaya çıkarsınız, 3 kişi girer, rekabetle olur bu iş. Ama bu işi sizin yetkinize vereceksek biz, buradaki yasama yetkimizi size bu amaçla kullandırtmayız Sayın Bakan.

Onun için değerli arkadaşlarım, bu yasa kamu yararına değildir, bu yasa ekolojik dengeyi bozacak bir yasadır ve bu yasayla orman alanları büyük ölçüde talan edilecektir değerli arkadaşlarım. O bakımdan, bu yasanın geri çekilmesinde ben büyük fayda görüyorum; kamu yararı açısından fayda görüyorum, Hükûmet açısından fayda görüyorum, toplum açısından fayda görüyorum.

Gelin Sayın Bakan, inatlaşmayın. Anayasa Mahkemesi kararlarının, iptal kararlarının hiçbiri yerine getirilmemiştir. Ben hukukçu değilim ama okuyunca anlayabilecek bir yeteneğim var. Bu yasa Anayasa Mahkemesinden yine dönecektir. Ama siz söz verdiğiniz insanlara karşı “Ne yapayım arkadaş, ben taze Bakanım, sözlerimi yerine getiremedim Bakan olarak. Yasa getirdim, geçmedi.” dememek için bu yasada direniyorsanız, o da sizin takdirinizdir değerli arkadaşlarım. Bu yasa çıkarmak, geçmişte mensubu olduğunuz CHP’yle uğraşmaya benzemez! Teknik ister, doygunluk ister, siyasi etik ister bu yasayı çıkarmak! (CHP sıralarından alkışlar)

Onun için değerli arkadaşlarım, bu tür konulara dikkat edin ve Komisyonda başka konuşan arkadaşlarım da maalesef burada başka konuşmasınlar.

Biz bu yasadan niye endişe duyuyoruz? İhalelerle verdiğiniz şeyler kayırmacı. Bir özelleştirme furyanız var. Önce özelleştirmeye giren kişiyi teke düşürüyorsunuz. Neyle düşürüyorsunuz? Eskiden bu işi yeraltı örgütü dediğimiz insanlar yapardı ama şimdi Hükûmetin kendisi yapıyor kendisi. (CHP sıralarından alkışlar) Teke düşürüyorsunuz sonra da  teke düşürüp ihaleyi verdiğiniz insana “Gel arkadaş, finans sıkıntısı çekme. 375 milyon dolar buradan, 375 milyon dolar buradan.” diye finansını da siz veriyorsunuz. O zaman özelleştirmelere bir madde koyun: “Özelleştirmeyle ihaleyi alan insanın finans sıkıntısı Hükûmetçe karşılanır.” Hükûmet iç güçlerle karşılamazsa, iç kaynaklarla karşılamazsa Katar var, bilmem başka yerler var!

Değerli arkadaşlarım, yaptığınız yanlış, yaptığınız yanlış. Gemi karaya oturdu. Halkın yararına olmayan yasalarla uğraşmayın. Deminki konuşmamda da söyledim, yetmiş bir yasa çıkardınız, çoğu af yasası bunun Halk yok, esnaf yok, çiftçi yok -kuraklıktan mağdur olmuş çiftçi, bunları düşünün- emekçi yok. Emekçiyi zaten bugün de  tarih sayfalarından sildiniz ve maalesef yaptığınız uygulamayla da gelecekte tarihin kara sayfalarında yer alacaksınız değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Ağyüz.

Buyurun.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Şimdi, bu yasaların böyle peş peşe gelmesi… Elbette ki olumlu yasalar olsa biz de buna yapıcı eleştirilerimizi sunup katkı da sunmak isteriz.

Bakın, bir “Cargill Yasası” getirdiniz, Cargill’e af çıkardınız, tarım arazilerini öldürdünüz. Bir Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun getirdiniz, 70 bin kişiyi affettiniz. BAĞ-KUR’da prim borcu olup ailesini tedavi ettiren insanı düşünmediniz, sigortalıyı düşünmediniz, asgari ücretliyi düşünmediniz. Şimdi, elektrik borçlarında dığıl dığıl dönen -Antep tabiriyle- insanları mağdur ediyorsunuz, düşünmüyorsunuz.

Onun için, bu yasada kamu yararı yoktur, toplum yararı yoktur, ülke yararı yoktur. Bu yasa, yabancılara ve yerlilere orman alanlarını talan ettiren bir yasadır. Onun için bu yasaya ret vermek her milletvekilinin boynunun borcudur.

Hepinize bu duygularla saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Erdal Sipahi.

Buyurun Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ben, Milliyetçi Hareket Partisi adına, bu yasa tasarısının 1’inci maddesinde bazı tespit ettiğimiz hususlara değineceğim, ardından da konunun geneli hakkında milletvekili bulunduğum İzmir ilinden örnekler vermek suretiyle konuşmamı sürdüreceğim.

1’inci maddede “Sınıflandırma” başlığı altında “Turizm işletme belgeli tesislerin asgari nitelikler, kapasite, fizikî özellikler, kullanılan malzeme standardı, işletme ve hizmet kalitesi ile personelinin nitelikleri ve eğitim düzeyi gibi ölçütlerinin, iki Bakanlık kontrolörü ile bir sektör temsilcisinin, sektör temsilcisinin bulunamadığı hallerde üç Bakanlık kontrolörünün yer aldığı Sınıflandırma Komisyonunca değerlendirilerek sınıfının Bakanlıkça belirlenmesini.” gibi bir husus yer almaktadır.

Sayın Bakan, ben bu madde hakkında iki konuya değineceğim ve bu iki konuda, tarafınızca mantıklı bulduğum değişikliklerin yapılmasını sizlerden talep edeceğim.

“Efendim, bununla ilgili neden değişiklik önergesi vermediniz?” diye belki soracaksınız. Son iki haftada partim adına verdiğim dört değişiklik önergesinde, benim artık “Meclis geleneği” adını verdiğim, komisyon “hayır”, Hükûmet “hayır”, milletvekili arkadaşlarım “hayır” konusundaki hususlara o kadar alıştım ki, bu konuyla ilgili önereceğim hususların gene aynı alışkanlığa kurban gitmemesi için bunların size bildirilmesini ve eğer uygun buluyorsanız bu değişikliklerle ilgili gerekli tedbirlerin tarafınızdan alınmasını arzu edeceğim.

Bunlardan bir tanesi şu: Bu iki Bakanlık kontrolörü ile bir sektör temsilcisinin alternatifi olarak, sektör temsilcisinin bulunamadığı hâllerde üç Bakanlık kontrolörünce sınıflandırma yapılması konusunda bir dipnot düşmüşsünüz 1’inci maddenin sonuna.

Sayın Bakan, benim şahit olduğum bazı olaylarda, bu işin tamamı bürokratlar ve resmî görevliler tarafından yapıldığında, bir sektördeki kişiler tarafından, kuruluşlar tarafından, otel sahipleri tarafından belki bu konudaki resmî görevlilere duyulan aşırı bir hassasiyet belki alerjiden olacak, her seferinde, bu arkadaşların konularının fazla uzmanı olmadığı, konuları lüzumundan fazla didikledikleri, bazılarına hoşgörülü davranırken diğerleri konusunda aşırı hassasiyet göstererek bu konuda hatalar yaptıkları, konuyu sektör sorumluları kadar bilmedikleri, hatta hatta -tenzih ediyorum ama- bazı görevlilerin rüşvet gibi konuları bu sınıflandırma bahanesiyle gündeme getirdikleri konusunda sektörde yaygın bir kanaat var; belki haklı belki haksız.

Kaldı ki bu sektör artık o  kadar genişledi ve gelişti ki her gittiğiniz yerde bu sektörle ilgili bir temsilcinin bulunması, yoksa, gerekirse bir başka yerden getirilmesi alternatifi her hâlükârda var. Bu, hem devlet görevlilerini birtakım ithamlardan, belki haksız ithamlardan kurtaracak hem de sektör temsilcileri bu konuda artık kendilerini o kadar geliştirdikler ki, onların daha geniş açılı, daha geniş perspektifli yaklaşımlarıyla belki daha doğru kararlar verilecek. Onun için, ben, bu “sektör temsilcisinin bulunamadığı hâl” konusunun çıkarılıp, muhakkak iki bakanlık görevlisi ile bir sektör temsilcisinin her hâlükârda bu sınıflandırmada bulunmasını size teklif ediyorum Sayın Bakan.

Diğer önereceğim konu, bu sınıflandırmayla ilgili aranacak özelliklerde çok temel bir konu unutulmuş; bu da güvenlik. Çağımızda, günümüzde, özellikle bu terörle ilgili son gelişmeler dikkate alındığında -ki, bazı örnekler vereceğim biraz sonra- güvenliğin de her hâlükârda bu aranacak standartların arasına bir faktör olarak alınması, değerlendirilmesi ve yapılacak standardizasyona bir temel veri olarak değerlendirilmesini talep ediyorum Sayın Bakan.

Evet, şimdi, İzmir’den örnekler vererek konunun bütünü üzerindeki hususlara geçeceğim. İzmir, malumunuz, Türkiye'nin üçüncü büyük ve çok vasıflı bir kentidir. Ticaret, tarım, sanayi, ihracat, liman, eğitim, sağlık, fuar, sahil, tarih kenti gibi özelliklerinin yanında, ülke turizminin öncü kentlerinden birisidir. Yatak sayısı Avrupa rakamlarıyla uyumlu ve Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ancak, gelen turist sayısı ve özellikle yatak işgal oranı gittikçe düşmektedir. Bu, aslında İzmir ile beraber Türkiye’nin tamamında bir sorun olmaya başlamıştır. Gelen turist sayısı göreceli olarak sürekli fazlalaşmaktadır, ancak çoğu Bergama, Efes gibi tarihî zenginlikleri olan yerlere günübirlik ziyaretler yapan, yatak işgal etmeyen, gittikçe daha az harcayan bir yapı arz etmeye başlamıştır.

Bir örneği Türkiye geneliyle vereyim size: 2002 yılında gelen turist sayısı, Türkiye’ye, 13 milyon 216 bin ve dünya turizm gelirlerine oranımız yüzde 2,5. Dört yıl sonra 2006’da bu rakam 19 milyon 819 bine çıkmış, yani 6 milyon 650 bin kadar artmış. Buna karşılık dünya turizminden elde ettiğimiz gelir yüzde 2,5’tan yüzde 2,3’e düşmüş. Dolayısıyla, turizm konusunda birtakım gelişmeler yaparken, acaba, sorun yeni tesiste mi, yatak sayısında mı, yoksa başka alanlarda mı aramak gerekiyor konusunu bir kere daha ben takdirlerinize sunuyorum. Kaldı ki gelenlerden bir kısmının para bırakması bir yana, bıraktığı ahlaki çöküntü ve maddi konularda neler götürdükleri hususunu da takdirlerinize sunuyorum.

Evet, bu yatak sayısında azalma, ama gelenleri artırma konusundaki yapı bir yana, turizm potansiyeli olan İzmir ili ile ilgili bir başka konuyu dikkatlerinize sunacağım. İzmir’in uluslararası bir havaalanı var. Bu havaalanından bu turizm gereğince her gün onlarca, yüzlerce dış uçuş yapılması gerekiyor. Ama bakıyorsunuz, yaz mevsiminde, turizmin yüksek, sıcak mevsiminde bir Milas-Bodrum Havaalanı’na inen uçak sayısı İzmir’in 3-5 katı. Sadece Kuşadası Limanı’na gelen kruvaziyer gemi sayısı İzmir Limanı’nın 3-5 katı. O hâlde bir yerlerde bir sakatlık var. İzmir nasıl bir turizm kenti? Hatta biliyorsunuz İzmir’deki Ticaret Odasının ve turizmle ilgili derneklerin kruvaziyer gemilerle gelenlerden ayakbastı parası alınmaması konusunda teklifleri var. Yani turizm konusunda İzmir öyle bir hâle geldi ki Sayın Bakan, bırakın para almayı, neredeyse gelenlerin üzerine para verecek hâle geldik.

İzmir gittikçe bir iç turizm merkezi, daha doğrusu yazlıkçı şehri görüntüsü arz etmeye başladı. Turizm geliri gittikçe düştüğünden tüm sahil ilçelerinin, daha doğrusu turistik sayılan ilçelerin nüfusları azalıyor.

“İç göç” deyince doğudan batıya olanına “evet”, iç kesimlerden sahile olanlara da “evet” ama sayın milletvekilleri, turizm kenti olan Bergama, Dikili, Foça, Karaburun, Çeşme, Urla, Menderes, Seferihisar, buralardaki nüfusun azalmasını nasıl izah edeceğiz? Türkiye’deki turizmin en önemli yerleşim birimlerinden birisi bu ilçelerimiz. Turizmden en fazla gelir sağlaması ve dolayısıyla iç göç talep etmesi gereken yerler, ama buralarda nüfus azalıyor. Bunu nasıl izah edeceğiz? Ben izahını bulamıyorum.

Bu yetmiyormuş gibi son Belediyeler Yasası’yla önemli yazlıkçı yerleşim birimlerimizden bazılarını da âdeta cezalandırdık. Örnek: 1879’da belediye olan Yeni Foça, sayenizde şu anda mahalle hâline getirildi. 30-40 bin yazlıkçı nüfusunun hizmeti nasıl sağlanacak? Ben cevabını bulamıyorum.

İzmir’i tekrar dünyanın tanıyacağı bir turizm kenti yapma şansı ayağımıza kadar gelmişti. Neydi? EXPO 2015’ti. Maalesef Katar gibi yakın dostlarımızın da oyuyla bu şansı kaybettik. Katar keşke “el Sabah” gazetesine kredi vereceğine EXPO 2015 için “evet” oyu verseydi.

Altı yıldır iktidarımızın âdeta cezalandırdığı İzmir, son anda belediye seçimi aşkıyla, EXPO dışında kalmaktan son çırpınmayla maalesef kurtulamadı ve kaderini yenemedi, yani son çırpınma fayda etmedi. Amacım EXPO için suçlu aramak değil, ama İzmir’in hayal kırıklığında herkes şapkayı önüne koymalı, “Nerede hata yaptım? Bundan sonra ne yaparım?”ı düşünmelidir. Öyle üç beş tane yabancı heyeti dansözlerle, bavullar dolusu hediyelerle ağırlayıp EXPO kazanacağını zannetmenin doğru olmadığını öğrendik veyahut da -Hükûmetimizi tenzih ediyorum ama- birçok ilgilinin, görevlinin, yetkilinin, EXPO kazanacağız diye eline valizini, çantasını alıp dünyanın dört bucağını dolaşmasıyla EXPO kazanılmayacağını herhâlde öğrendik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sipahi, buyurun, tamamlayın konuşmanızı.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Neler öneriyorsunuz?

Mutlaka EXPO ve benzeri bir tanıtım organizasyonu İzmir’e kazandırılmalı ve bu hayal kırıklığı tamir edilmelidir.

Turizmde en önemli konulardan birisi ulaşımdır. İzmir tam bir ulaşım felci yaşamaktadır, çevre yoluyla, iç yollarıyla. Bu konudaki zafiyetler giderilmelidir.

Sahil ilçelerinde yazlıkçılık yanında dış turizm odaklı cazibe yerleri oluşturulmalıdır. Tarihî yerlere gelen -Efes gibi, Bergama gibi- günübirlikçi turistleri kısa süreli de olsa İzmir’de geceleyecek organizasyonlar mutlaka düşünülmelidir.

Kısacası, iç turizm ve yazlıkçılık yanında, dış turizm geliştirilmeli ve bu dış turizm, inanç, kültür, kongre, spor, yat turizmi gibi değişik türlerde alternatifli hâle getirilmelidir.

Turizmin temel unsurları, ulaşım, iletişim, çevre koruma, özellikle güvenlik boyutları dikkate alınmalıdır. 2004’te Kuşadası’ndaki bir bombalamada Kuşadası’nın bir günde turistlerce nasıl boşaldığını yaşamış bir insanım. Bu güvenlik boyutunu özellikle dile getiriyorum.

Son olarak orman konusuna gireceğim. Yeşilimiz gittikçe azalıyor, mavimiz gittikçe kirleniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Hem orman hem turizm diyelim, ama bir öncelik varsa önce orman diyelim.

Ben, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, sayın Meclise saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sipahi.

Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk.

Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir)-  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarı, gerçekten ekonomimiz için istihdam kapasitesi yaratma yönünden önemli, buna “hayır” demek mümkün değil. Ancak orman köylüsüyle ilgili -tabii, bu Turizm Bakanlığının görevi değil- buradaki düzenlemelerle ilgili orman köylüsü için de bazı konular da düşünebilirdik diye değerlendiriyorum.

Şimdi, konuyu açıklığa kavuşturmadan önce, Sayın Bakan da Anayasa’daki koruma hükümlerine değindi. “Devlet, ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.” diyor. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak geçmiş Orman Yasası’ndaki düzenlemeleri ve Turizm Yasası’ndaki düzenlemeleri ve bu düzenlemelere ilişkin Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarını birlikte değerlendirdiğimizde, önümüzde Orman Yasası’nın 17’nci maddesinde yapılan düzenlemeyle ilgili Anayasa Mahkemesi iptal kararından sonra yapılan düzenlemede, Anayasa Mahkemesi kararındaki gerekçeler doğrultusunda somut düzenlemeler ortaya konulduğu için son yapılan düzenleme iptal edilmedi. Dolayısıyla bu yasa çerçevesinde yaptığımız düzenlemenin de Orman Yasası’ndaki 17’nci maddede yaptığımız son düzenlemeye uygun bir düzenleme olması gerekiyor.

Orman Yasası’nın 17’nci maddesindeki düzenleme, Koç Üniversitesine yapılan tahsis dolayısıyla bir şekilde Anayasa Mahkemesine götürülmüştü ve iptal edilmişti 2002 Aralık ayında. Daha sonra, biraz önce söylediğim 5192 sayılı yasal düzenlemeyle oradaki kamu yararına yapılacak tahsislerle ilgili konu açıklığa kavuşturuldu. Dolayısıyla bizim buradan hareket noktamızın Orman Yasası’nın 17’nci maddesinde yapılan ve Anayasa Mahkemesince iptal edilmeyen düzenlemeyi esas almamız gerekiyor. Orada, Anayasa Mahkemesi kamu yararının yanı sıra, zorunluluk veya kaçınılmazlık ölçütlerine de yasada yer verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Çünkü kamu yararı tek başına yeterli değil. Niçin yeterli değil? Ormanların bizatihi orman olarak durmaları da bir kamu yararı ölçütünü taşıyor. Dolayısıyla, bir başka kamu yararıyla birlikte karşılaştırdığımızda, ayrıca zorunluluk veya kaçınılmazlık ölçütlerinin de yasada bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

Şimdi, 2’nci madde ile ilgili ifade edeceğim görüşler ama belki değerlendirme fırsatı olur diye ifade etmek istiyorum. Burada, bu zorunluluğu karşılamak üzere aslında dört konu düzenlenmiş, tahsis yapılacak sektörler tek tek sayılmış. Bize göre, bunun yeterli olmadığını düşünüyoruz, tasarruf yapılabilirse tasarruf yapılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, turizm alan ve bölgesi ilan edilen yerlerde tahsis yapılacak şeklinde bir sınırlamanın uygun olacağını düşünüyoruz. Diğer taraftan, o bölgede daha önce yapılmış tahsisler var ve herhangi bir şekilde yatırıma dönüşmemiş ise o bölgelerde yeni tahsisler verilmemesine ilişkin birtakım düzenlemeler yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Diğer taraftan, hazinenin mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı koşulu getiriliyor. Bunun, kanaatimce uygun bir düzenleme olmadığını düşünüyorum bu zorunluluk ve kaçınılmazlık yönünden. Orman içinde yapılması konusunda bir zorunluluk ve kaçınılmazlık olduğu şeklinde ifade edilmesinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

…daha doğru olacağını değerlendiriyorum. Bunları, Anayasa’nın zorunluluk ve kaçınılmazlık koşulunu yerine getirebilmemiz için söylemeye çalışıyorum.

Diğer taraftan, tahsis edilecek ormanlık alanın yüzde 1’i geçmeyeceği konusunda Sayın Bakanlığın sanıyorum bir değerlendirmesi, bu konuda, vardır. Şu andaki yapılan tahsislerin ve bu tahsislerden yatırıma henüz dönüşmemiş olan alanların bilindiğini düşünüyorum ve ormanlık alanla ilgili yüzde 1 alana baktığımızda, Türkiye genelinde 210.660 hektarlık bir alana tekabül ediyor. Bu, bugün için ne kadar?

Diğer maddeyle ilgili görüşlerimizi açıklarken ilave görüşlerimi sunacağım.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Işık...

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanıma yine birkaç sorum var.

1) Ülkemizde turizm işletme belgeli tesislerimizin sayısı, toplam yatak kapasitesi ve ortalama doluluk oranı güncel değerleri nasıldır?

Bu bağlamda, mevcut tesis kapasitemiz ve uygun genişleme alanları turizm hedeflerinize yetmediği için mi orman alanlarının turizm amaçlı tahsisi düşünülmektedir?

2) Sizin de çok yakından bildiğiniz gibi, Kütahya ilimizin Domaniç Hayme Ana, Dumlupınar Şehitliği, Çavdarhisar Aizonai Harabeleri ve benzeri gibi, ülkemizin çok değerli tarih ve kültür varlıklarının turizm amaçlı değerlendirilmesi konusunda özel bir çalışmanız bulunmakta mıdır?

Son sorum: 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının devlet töreni şeklinde Kütahya Dumlupınar ilçesi ve Zafertepe Çalköy bölgesinde kutlanması konusunda düşünceniz nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Sayın Köktürk…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Bakanım, hem Turizm Bakanı olmanız sıfatıyla hem de Bakanlar Kurulunun sorumlu bir üyesi olmanız sıfatıyla iki soru yöneltmiştim ancak sorularıma yanıt alamadım. Diğer bir biçimde yeniden sormak istiyorum: Sabah dörde kadar çalışarak İstanbul’un kültür başkenti olması yönünde yasa çıkarttık bildiğiniz gibi. Kültür başkenti olan İstanbul’da bugün turistlerin yaşadığı, halkımızın yaşadığı muameleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Bir sorum daha var.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Erken kesildi Başkanım.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Bugün İstanbul’a gidenler geri dönemiyorlar Sayın Bakanım. Valiyle karşılaşamıyoruz, ulaşamıyoruz. İçişleri Bakanına ulaşamıyoruz. Zonguldak’tan gelen hemşehrilerimiz

BAŞKAN – Sayın Köktürk, burada ekran açık ama sizin orada mikrofonunuzda bir sıkıntı oldu galiba. Siz sisteme girin, ben size biraz sonra tekrar söz vereyim.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Tamam Sayın Başkan.

Sayın Tütüncü…

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Turizm sektöründe bazı yabancı tur operatörlerinin çok hızlı bir biçimde büyüdükleri, güçlendikleri görülüyor. Hem fiyat açısından etkinler hem de koşulları belirliyorlar. Bunun önlenmesi için acaba Bakanlık ne düşünmektedir, nasıl bir politikalar seti öngörmektedir?

İkinci sorum Sayın Başkan: Yabancı ülkelerin çoğunda dış turizmin tanıtılması amacıyla özel sektörle kamu sektörü bir araya geliyorlar ve ulusal turizm örgütleri oluşturuyorlar. Türkiye bu konuda niçin geri kalmaktadır ve bu eksikliğin ne şekilde, nasıl bir zamanlamayla, nasıl bir programlamayla giderilmesi düşünülmektedir?

Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Öztürk

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Bakanım, iki sorum var.

Birincisi, geçmişte 1 Mayısın İşçi Bayramı olması için kanun teklifi vermiş bir milletvekili olarak, bugün İstanbul’da ve Ankara’da işçilere yapılan uygulamaları içinize sindirebiliyor musunuz?

İkinci sorum da, özellikle Silifke’yle Aydıncık, Anamur’u içeren Gazipaşa’ya kadar olan bölge, turizm potansiyeli bakımından çok yüksek bir bölge. Bu bölgedeki turizmi harekete geçirebilmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Sayın Köktürk…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Bakanım, ikinci sorum da şudur: Bugün 1 Mayıs nedeniyle İstanbul’a giden insanlarımız, emekçilerimiz otobüsleriyle geriye dönemiyor. Otobüsler şu an emniyet tarafından bağlanmış durumda. Siz Kabinenin sorumlu bir bakanısınız. İçişleri Bakanına ulaşamıyoruz, Valiye ulaşamıyoruz, Emniyet Müdürüne ulaşamıyoruz. Ben bir Zonguldak Milletvekili olarak, Zonguldak’tan giden ancak araçların bağlanması nedeniyle Zonguldak’a gidemeyen insanların sorunlarına çözüm bulamıyorum. Kabinenin bir bakanı olarak, oy aldığınızı, destek aldığınızı sürekli olarak vurguladığınız halkımızın, emekçilerimizin sorunlarına karşı kendinizi sorumlu hissetmiyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Öğüt…

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, kış turizmi denince Doğu Anadolu akla geliyor. Siz de Sarıkamış’a gittiniz bu kış. Ardahan Yalnızçam Uğurludağ’da pist alanı var ama yeterli derecede uzun değil. Bununla ilgili, Ardahan Yalnızçam Uğurludağ’ın pistinin uzatılmasıyla ilgili bir ödenek ayırdınız mı? Ayırmadıysanız, en kısa zamanda ayırmayı düşünüyor musunuz? Çünkü bölgemizde, biliyorsunuz, sanayi ve yatırım olmadığı için, güzel ormanlarımızın içinde olan Yalnızçam Uğurludağ’ın pist alanının uzatılarak turizme açılmasını öneriyoruz. Bu konuyla ilgili düşüncenizi almak istiyorum efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, buyurun.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Değerli arkadaşlarım, tekrar teşekkür ederim sorusu olan arkadaşlarımıza.

Sayın Işık, toplam tesis sayımız 4.800 şu anda Türkiye’de; toplam yatak Bakanlığımızdan belgeli 558 bin, yatırım belgeli 241 bin, belediye belgeli 430 bin; toplam 1 milyon 230 bin yatak var, yatırım belgeli, belediye belgeli ve turizm belgeli. Eksik bıraktığım noktalar olursa tamamlamaya çalışırım.

30 Ağustosun kutlanması konusunda bu yıl daha kapsamlı bir çalışma yapmaya hazırlanıyoruz. Bir projemiz var. 30 Ağustos çerçevesinde birkaç yerde kutlamalar yapılıyor. Elbette Dumlupınar var ama 30 Ağustosu da kapsayan hafta içinde bizim topraklarımız için önemli iki olayı birlikte yaşıyoruz. Aynı coğrafyada aşağı yukarı, birkaç komşu ilde, birkaç sınır ilçede hem Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna vesile olan Kurtuluş Savaşı’nın zafer noktaları var hem de Anadolu topraklarındaki Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna tanıklık etmiş olan tarihsel topraklar var. Bir “kurtuluş ve kuruluş” ya da “kuruluş ve kurtuluş” haftası düzenlemesi projesi yapıyoruz ve birkaç ili katarak, Bilecik’i, Kütahya’yı, Afyon’u, Bursa’yı, Eskişehir’i katarak, bu illerde üniversiteleri, yerel yönetimleri, sivil toplum örgütlerini katarak kapsamlı, daha kapsamlı bir çalışma yapmak istiyoruz.

Ben geçen yıl göreve başlar başlamaz önce Hayme Ana Şenliklerine sonra da Söğüt Şenliklerine gittim. İtiraf etmem gerekiyor ki o anlama uygun çapta henüz değillerdi, yani bir yayla şenliği çerçevesinde idi bunlar. Ağustos ayının içinde başlayıp eylül ayının ilk haftasında sonuçlanacak olan daha kapsamlı alan ve mekân düzenlemeleriyle ve fikrî içerikle bir yeni çalışma planlıyoruz. Bunu önümüzdeki tarihlerde hep birlikte paylaşacağımızı sanıyorum.

Yabancı tur operatörlerinin… Tabii turizm sektörü özel olarak şu anda. Artık Türkiye’de kamu turizm alanında yol göstericilik yapmaya çalışıyor, özendiricilik yapmaya çalışıyor, bu akşam yapmaya çalıştığımız gibi. Esas itibarıyla özel sektör var ve biz özel sektörün ciddi bir altyapıya kavuşması konusunda bir gayret içindeyiz. Bu yasada, şimdi, sınıflandırmayla ilgili, arkadaşlarımız bazı eleştiriler söylediler. Biz, 4’üncü maddede şu anda elimizdeki bazı yetkileri turizm sektörünün teşkilatlarıyla, meslek örgütleriyle paylaşmaya çalışıyoruz. Bazı denetimleri onlarla, bazı rehberlik hizmetlerini onlarla, bazı eğitim hizmetlerini onlarla paylaşarak sektörü çok daha fazla bu işin içine katmaya çalışıyoruz.

Tanıtım faaliyetlerini birkaç yıldan bu yana özel sektörle birlikte yapmaya çalışıyoruz. Devlet olarak çok ciddi bir tanıtım bütçesi ayırmaya çalışıyoruz sınırlı bütçemizin içinde ama özel sektörle iş birliği yapıyoruz. Ve özel sektörün hukuki bir temele kavuşması konusunda da ciddi bir arayışımız, ciddi bir çalışmamız var.

Bir anlamda biz özel sektörün bu alandaki gücünü artırıcı, bir yol gösterici, bir moderatör olarak Bakanlığı; engelleyici değil, kolaylaştırıcı… Ama bir tek şartla, her yerde söylediğimi burada da söylüyorum, doğayı korumak, tarihsel varlığı korumak ve kaliteyi korumak şartıyla bir moderatör, bir yol gösterici olarak kendimizi vasıflandırıyoruz.

Arkadaşlarım, bizim, daha önce Bakanlığımızın yapmış olduğu ve bu yıl içinde, 2007 yılı içinde basıp dağıttığımız -sanıyorum bütün Parlamento üyesi arkadaşlarımızla da paylaştık. Eline ulaşmayan varsa hemen takdim etmeye hazırım- bir strateji çalışmamız olmuştu. Strateji, 2023’e dönük yani cumhuriyetin 100’üncü yılına dönük, bir de 2013’e dönük eylem planı.

Bu, esas itibarıyla turizmi çeşitlendirmeyi ve turizmi Türkiye sathına yaymayı amaçlamayan bir çalışma. Orada Mersin’i de, orada Ardahan’ı da yani kış turizmini de, yeni alternatif kıyı turizmi imkânlarını da, termal turizm imkânlarını da, sağlık turizmi imkânlarını da, tarih turizmi, inanç turizmi güzergâhlarını da, çeşitli ürün kategorilerini öne çıkaran üretim güzergâhlarını da bir biçimde Türkiye’nin turizm çeşitliliği içine katmaya çalışıyoruz.

Demin bir arkadaşım konuşmasında ifade etti, bu yılki rakamlar yani 2007 sonu itibarıyla yaşadığımız rakamlar Türkiye için önemli rakamlar, 23,5 milyon seviyesinde. Geçmişten bu yana emek veren bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ben, bu sonucun sadece son altı ayını paylaştım. Ama itiraf etmemiz gerekiyor ki, Türkiye gibi bir ülke için bunlar az tabii. Yani, sadece Roma’nın 20 milyon ziyaretçi aldığını kabul ediyorsak, görüyorsak Türkiye’nin hakikaten 50 milyon gibi bir hedef koyması ve çok yüksek bir gelir hedefi koyması ve bunu olabileceği kadar Türkiye sathına yayması gerekiyor. Bu akşam burada yapmaya çalıştığımız çalışma da bunun alt yapısının gerektirdiği alanlardan birisi.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bitiriyorum.

Demin bir değerli arkadaşım “Her aklınıza gelen orman alanını mı tahsis edeceksiniz?” diye sorguladı. Öyle değil. Zaten, biz şimdi burada düzeltme yaptığımız maddeleri getirdik. Maddenin bütününü okuduğunuz zaman öyle olmadığı, burada zikredilmeyen başka bazı sınırların da olduğu gözüküyor. Mesela birazdan konuşacağımız maddenin asıl başlığı: “Kültür ve turizm koruma ve gelişme bölgelerinde ve turizm merkezlerinde…” Yani, hangi alanlarda ormanla ilgili biz tahsis yapacağız? “Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm merkezlerinde” diye kendimizi sınırladığımız daha üst bir başlık da var.

Bu yüzden, bir kez daha rica ediyorum: Yapmaya çalıştığımız, sektörde çalışanlarla birlikte yapmaya çalıştığımız ve Türkiye sathına turizmin yayılması amacıyla yapmaya çalıştıklarımızdır. Tekrar takdirlerinize sunuyorum.

Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununun, görüşülmekte olan 217 sıra sayılı “Turizm Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı” sının çerçeve 1 inci maddesi ile değişik 3 üncü maddesinin (l) bendinde yer alan ”sektör temsilcisinin bulunamadığı hallerde üç Bakanlık kontrolörünün” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                  Harun Öztürk

                                                                                                                         İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim. Bu, sektörle birlikte yaptığımız bir düzenlemedir, katılmıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Öztürk, buyurun.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergemizi vermekteki amacımız: Turizmde, bir turizm bölgesinde tahsis yapacak isek ve o bölgede turizm sektörünün bir temsilcisi yok ise zaten tahsis yapmamamız lazım. Dolayısıyla mutlaka tahsis yapılacak yerlerle ilgili olarak turizm sektöründen de bir temsilcinin bulunması amacıyla önergeyi vermiştik. Takdirlerinize sunarız.

Şimdi, biraz önce söylediğim hususlardan birisiyle ilgili olarak 2’nci maddede “Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda” ibaresi, biraz önceki konuşmamda açıkladığım gerekçeler nedeniyle sıkıntı yaratabilir iptal başvurusunda. Bu ifadenin “ormanlık alanda yapılmalarında zorunluluk veya kaçınılmazlık olması durumlarında 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre orman sayılan yerlerden” şeklinde sayacaklarımızı saymamızın daha uygun olacağını düşünüyorum.

Yüzde 1’le ilgili olarak getirdiğimiz sınırlamanın da bir şekilde, yani Anayasa Mahkemesine götürüldüğü takdirde “Bak, biz kendimizi sınırlıyoruz.” şeklinde biraz yapay ve zorlama bir gerekçe olduğunu ve fazla olduğunu düşünüyorum.

Bununla ilgili olarak özel ormanlarda 1987 yılına kadar yapılaşmaya izin verilmiyordu ve şu haklı gerekçelerle, yani “Biz bir yangın kulübesi de özel orman alanımıza yapmayalım mı?” gerekçesiyle gündeme geldi ve burada yüzde 6 bir yapılaşma izni Yasa’ya girdi. Ancak ne yazık ki, uygulamada gördük, İstanbul’da bazı özel orman alanlarında yüzde 6 yapılaşmanın yüzde 94’e, yüzde 94 olması gereken orman alanının da yüzde 6’ya fiilen indiğini görebildik. Dolayısıyla, yasada yer alan bu oran hem uygulamada kontrol edilemeyecek birtakım sıkıntıları beraberinde taşıyabilir hem de yeni yasal düzenlemelere altlık oluşturabilir. Buna dikkatinizi çekmek istedim.

Fidan dikimi zorunluluğu elbette getirilmeli. Ancak, yeterli olmadığını düşünüyoruz. Çünkü yüz-yüz yirmi yılda yetişen bir orman ağacının yerine taze bir fidan dikilmesi üç katı, beş katı, bu rakamlar, kaybettiğimiz orman ağaçlarının yanında bir şey ifade etmemektedir. Bunun bilincinde olmamız gerekiyor.

Bir diğer konu, tahsis edilen yerlerde yapılacak yatırımın Turizm Bakanlığına sunulacak projelerin değerlendirilmesinde ve o konuya ilişkin koşulların getirilmesinde ormanın zayıf olduğu alanlarda bu yapılaşmaya izin verilmesinin ve bu yapılaşma izninin de… Eğer teknik olarak yanlış ifade etmiyorsam -yüzde 30 şeklinde tasarıda belirtilen şey aynı şeyi mi ifade ediyor bilemiyorum teknik olarak- yüzde 30 yapılaşmayı çok fazla bir yapılaşma olarak düşünüyorum.

Bir diğer konu: Yüce Meclisin huzuruna sürekli olarak getirilen yasalarda Devlet İhale Yasası ve Kamu İhale Yasası’ndan muaf tutulma konusunda düzenlemeler getiriliyor. Hükûmetin bu durumu toplu olarak değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer söz konusu yasalarda yatırımcıyı engelleyen birtakım hususlar ve hükümler var ise genel olarak bunların düzeltilmesi, dolayısıyla ayrı ayrı yasal düzenlemelerle bu yasaların kapsamı dışına çıkılmamasının uygun olacağı düşüncesiyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.45

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.49

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

217 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Çalışma saatimizin de dolmasına çok az süre kaldığından, alınan karar gereğince, 6 Mayıs 2008 Salı günü çevre ve çevre kirliliği ile ilgili araştırma önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati: 22.50

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.