DÖNEM: 23                            CİLT: 17                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

84’üncü Birleşim

1 Nisan 2008 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in, Kayseri’de gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan yatırımlar ile Sultan Sazlığı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun yıkımına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

3.- Karabük Milletvekili Cumhur Ünal’ın, Karabük Demir-Çelik İşletmelerinin kuruluşunun 71’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı  konuşması

IV.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Genel Kurulun 1/4/2008 Salı ve 2/4/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/116) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/38)

 VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125)

2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun; Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; 3201 Sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119)

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, lisanslı kullanılan yazılımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/1727)

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, avukatların yargı dokunulmazlığına ve hukuki güvenliğe ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/1853)

3.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Yatağan ilçesinin adliye binası ihtiyacına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/1872)

4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir kişinin hastane borcundan dolayı ceza aldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/1930)

5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Cumhurbaşkanınca cezası kaldırılan mahkumlara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/1937)

6.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’nın yeni mahkeme ve adli personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/1938)

7.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bahşişle ilgili açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/1971)

8.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, Çerkezköy’deki derelerin kirliliğine ve arındırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/1982)

9.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’da yabancılara satılan taşınmaz miktarına,

- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, bazı personelin arsa ve TOKİ konutu edinimi ve gri pasaport kullanımıyla ilgili iddialara,

- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bahşiş konusundaki açıklamasına,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun bahşiş ile ilgili açıklamasına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/1993, 1994, 1995, 1996)

10.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’in tarihi eserlerine ve turizm bölgesi olmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2033)

11.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Tarsus’ta yaşanan bazı saldırılara ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2060)

12.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2069)

13.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2070)

14.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2098)

15.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2099)

16.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır’da yaylaların küçükbaş hayvancılığa kapatılmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2146)

17.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve  Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2174)

18.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, nüfusları mevsimlere göre farklılık gösteren belediyelerin ödeneklerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2175)

19.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara,

- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, çevre kirliliği oluşturduğu iddia edilen bir deterjan firmasına,

- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman Çamgazi Sulama ve Derivasyon Tesisi Projesine,

- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Melen Çayı’ndan su temini projesine

İlişkin soruları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/2179, 2180, 2181, 2256)

20.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, şehit ve malûl yakınlarının kamuda istihdamına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2198)

21.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2226)

22.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2231)

23.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/2232)

24.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Meclis Enformasyon ve Telekomünikasyon Sistemleri (METSİS) Projesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2655)

25.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, oylama öncesi yapılan sesli duyurulara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2657)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Seydişehir Eti Alüminyum AŞ’nin özelleştirilmesindeki belirsizliğin yarattığı sorunlara,

Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, 22 Mart Dünya Su Günü’ne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, TOKİ’nin tatil köyleri inşa etme projesine ilişkin gündem dışı konuşmasına, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.

 

Konya Milletvekili Atilla Kart, Seydişehir Eti Alüminyum AŞ’nin özelleştirilmesiyle ilgili açılan iptal davasına ilişkin bir konuşma yaptı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12 Milletvekilinin, 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125),

2’nci sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/478) (S. Sayısı: 93),

3’üncü sırasında bulunan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/480) (S. Sayısı: 94),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

 

4’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 3201 Sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin, Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi’nin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119), görüşmelerine başlanılarak tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı, birinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü.

 

1 Nisan 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.59’da son verildi.

 

                              

 

Meral AKŞENER

 

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

Harun TÜFEKCİ

 

Bursa

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

 

 

Ağrı

 

 

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                                              No.: 116

II.- GELEN KÂĞITLAR

28 Mart 2008 Cuma

Tasarılar

1.- Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/551) (Anayasa; Tarım, Orman ve Köyişleri; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008)

2.- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/552) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;  İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Makedonya Cumhuriyeti Çevre ve Fiziksel Planlama Bakanlığı Arasında Çevre Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/553) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008)

Teklif

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/191) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.3.2008)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, dövizli askerlik hizmeti uygulamasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/520) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2008)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Vakıflar Kanunu kapsamında iade edilecek taşınmazlara ve tazminat ödeneceği iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/521) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, sözleşmeli personel istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/522) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, şehit ve gazi yakınlarının istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/523) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tüketicilerin yaygın şikayetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/524) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

6.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, rüzgar enerjisi santrallerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/525) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

7.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Akhisar Devlet Hastanesi ek bina inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

8.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Manisa’daki sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/527) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/528) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/529) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, iplik ithalatında uygulanan vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/530) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kırklareli Tarım İl Müdürlüğünde çalışan ziraat mühendislerinin sınava tabi tutulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/531) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, GAP Acil Eylem Planı kapsamındaki yatırımlara ilişkin Devlet bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/532) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

14.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, camilerin elektrik giderlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) sözlü soru önergesi (6/533) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

15.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, fındık ithalat iznine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/534) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

16.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, TOKİ’nin inşaat sektöründeki yerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/535) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

17.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, SHÇEK yurtlarında yaşanan bazı olaylara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) sözlü soru önergesi (6/536) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

18.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, bal ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/537) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

19.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, başhekim yardımcılarının sayılarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/538) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO’ya bağlı bölge müdürlüğü olup olmadığına ve bir kadroya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/539) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO çalışanlarının sağlık sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/540) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, eşdeğer ilaçlara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/541) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

23.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, teşhis ve tedavide kullanılan ilaçlara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/542) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, yolsuzluk operasyonlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/543) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Merkezi Uzlaşma Komisyonuna yapılan müracaatlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

26.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Ankara’daki dilencilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/545) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

27.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TCDD arazilerindeki imar değişikliklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/546) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

28.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Gar Önü Kavşak Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/547) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

29.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, dane mısır destekleme primine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/548) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

30.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesince bastırılan İstanbul Bültenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/549) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

31.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, buğday stoku ve un fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/550) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

32.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya-Kemer karayoluna yapılacak tünellere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/551) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

33.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Akseki İlçesinin su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/552) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

34.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, İzmir-Ankara hızlı tren projesine ve tren kazalarına yönelik çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/553) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

35.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki okul ve öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/554) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

36.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki bir baraj inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/555) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

37.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’ye yeni bir devlet hastanesi yapımına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/556) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

38.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki bir karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/557) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

39.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki bir karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/558) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

40.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki bir karayolunun bölünmüş yol yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/559) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

41.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde Üniversitesine ek ödenek verilmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/560) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

42.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, bazı belediye ve köylerin Çiftlik Belediyesine katılım sürecine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

43.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’deki yatırımlara, yeşil kartlılara ve yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/562) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

44.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Çamardı İlçesinde yeni bir baraj yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

45.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, bir bedesten ve kervansarayın restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/564) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

46.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde Kalesinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/565) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

47.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/566) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

48.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hayvansal üretimin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/567) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

49.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şeker ithalatına ve kaçakçılığına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) sözlü soru önergesi (6/568) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

50.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, İller Bankası Genel Müdür Yardımcılarının atama şartlarına uyup uymadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/569) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

51.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürüne ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/570) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karayolu yük taşımacılığı belgelerinden dolayı kesilen cezalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/571) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite mezunlarından polis alımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/572) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

54.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliğindeki bir düzenlemeye ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/573) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

55.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da bir üstgeçitteki büfelerin kiralanmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/574) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

56.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, doktorların aldıkları ücrete ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/575) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

57.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, engellilerin ağız ve diş sağlığı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) sözlü soru önergesi (6/576) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

58.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Çivril Devlet Hastanesindeki bir ölüm olayına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/577) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun Gümrük Başmüdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2385) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

2.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, doğum ve ölüm kayıtlarının bazı siyasi partilere verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2386) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

3.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Cumhurbaşkanlığı Köşkünde EXPO organizasyonu konusunda yapılan toplantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2387) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

4.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, YÖK Başkanına zırhlı makam aracı tahsisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2388) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

5.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Kalkınma Ajanslarının kurulması çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2389) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, yasa dışı örgütlenmelerle mücadele konusundaki bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2390) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

7.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, bir GSM operatörünün yönetim kuruluna ve Millî Eğitim Bakanlığıyla protokol imzalayıp imzalamadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2391) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

8.- Balıkesir Milletvekili Ergun Aydoğan’ın, yurt dışı ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2392) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

9.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir operasyonun gizli bilgi ve belgelerinin deşifre edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2393) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

10.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Tuzla tersaneler bölgesinde yaşanan sorunlara ve deniz dolgusu projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2394) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

11.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, afla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2395) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

12.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, yasa dışı telefon dinlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2396) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

13.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, denetimi Sayıştay’a geçen KİT’lere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2397) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

14.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir öğretmen hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2398) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

15.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2399) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

16.- Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş’un, emekli maaşlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2400) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

17.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Aşağı Seyhan Ovası Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2401) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

18.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Batman’da petrol ve benzinin toprağa sızdığı iddialarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2402) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

19.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki deniz dolgusu projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2403) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

20.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresunspor’a verilen bir cezaya ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/2404) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

21.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, İvrindi 7 Eylül Stadının onarımına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/2405) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

22.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, TPAO ile bir enerji grubu arasında doğalgaz elektrik santrali konusunda gizli anlaşma imzalandığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2406) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

23.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Amasra-B sahasındaki kömür varlıklarının işletme hakkı kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2407) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

24.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirket ve iştirakleri genel müdürlerinin aylık toplantılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2408) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

25.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün yol ve çevre düzeni sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2409) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün yol ve çevre düzeni sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2410) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

27.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Marmaris’teki bir madencilik faaliyetine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2411) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

28.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Batman Belediyesine sel zararının karşılanması için aktarılacak ödeneğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2412) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

29.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, terör ve terörle mücadeleden doğan zararların tespiti ve telafisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2413) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

30.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da yaşanan bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2414) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

31.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Milas’ın bazı köylerinde tarımsal sulama amaçlı elektrik şebekesi yapılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2415) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

32.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Manisa TEDAŞ’a elektrik borcu olan kurumlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2416) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

33.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, köy elektrifikasyon şebekesinin yenilenmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2417) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

34.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki deniz dolgusu projesinin onayına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2418) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, belirli kıdem sürelerini tamamlayan Tarım Kredi Kooperatifleri personelinin iş akdinin feshine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2419) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

36.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Marmaris’teki bir madencilik faaliyetinin basra çamına ve bal üretimine verdiği zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2420) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

37.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’taki destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2421) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

38.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, taşımacılık sektöründeki korsan firma sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2422) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

39.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün ana yol bağlantısının trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2423) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

40.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki deniz dolgusu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2424) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

41.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, serbest bölgelerdeki firmaların sigorta primi ödemelerine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/2425) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

42.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, enflasyon hesabına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/2426) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

43.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki özürlülerin rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/2427) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008)

44.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, bazı milletvekillerinin telefonlarının dinlendiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2428) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008)

45.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, yayınlanan bazı gizli ses kayıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2429) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

46.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, Maliye Bakanının aldığı bir ödüle ve yurt dışı seyahatine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2430) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

47.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Emniyet Teşkilatı personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2431) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

48.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Ergani ve Maden bakır yataklarının işletilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2432) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

49.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İnsan Hakları Danışma Kurulunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2433) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

50.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2434) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

51.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, İnsan Hakları Danışma Kurulunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2435) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

52.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, milli gelir hesaplama yöntemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2436) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

53.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Merkez Bankası personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2437) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

54.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, İstanbul’daki bir kavşak projesinin iptal edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2438) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

55.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, İnsan Hakları Başkanlığının düzenleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2439) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

56.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, gizli ses kayıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2440) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

57.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Dışişleri Konutundaki tadilata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2441) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

58.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, sulama birliklerinin desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2442) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

59.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Manisa İl Özel İdaresince yapılan ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2443) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

60.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, GAP’ın bitirilebilmesi için hedeflenen programa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2444) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

61.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Abdullah Öcalan’a yapılan harcamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2445) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

62.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2446) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

63.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TCK’nın 301 inci maddesine göre yapılan yargılamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2447) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

64.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2448) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

65.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2449) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

66.- Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, ithal ürünlerde ödeme tutarının tespitine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2450) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

67.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2451) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

68.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, SSK İzmir Sağlık İşleri İl Müdürlüğüyle ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2452) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

69.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yerel yönetim kuruluşlarının sosyal güvenlik kurumlarına olan borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2453) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

70.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2454) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

71.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Ergene Havzasında çevre kirliliğine yol açan tesislerin denetimine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2455) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

72.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2456) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

73.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesine uygulanan doğalgaz tarifesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2457) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

74.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Taksim Metro İstasyonundaki bir sergiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2458) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

75.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, av tüfeklerindeki ruhsatlandırmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2459) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

76.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Derbent Belediyesindeki işçilerden bir kısmının iş akitlerinin feshine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2460) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

77.- Samsun Milletvekili Suat Binici’nin, bir köyün bağlı olduğu ilçeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2461) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

78.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2462) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

79.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, belediyelerin açtığı koruma evlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2463) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

80.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, TCDD Gar Meydanına köprülü kavşak yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2464) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

81.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki belediyelerin çevre düzenleme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2465) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

82.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, metrobüs yolu projesi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2466) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

83.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Turgutlu Belediyesinin özel okullara kitap bağışına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2467) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

84.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman İl Özel İdaresince kullandırılan mikro kredilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2468) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

85.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan’ın, Kaşgarlı Mahmut’un tanıtımına ve kabrinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2469) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

86.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2470) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

87.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2471) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

88.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Niğde’nin turizm potansiyelinin değerlendirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2472) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

89.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, yurt dışında basılması için destek sağlanan kitaplara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2473) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

90.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik tüketiminden alınan KDV’nin hesabına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2474) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

91.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Spor Toto Teşkilatının eksik vergi ödediği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2475) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

92.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, turizmde transfer ulaşım ücretlerindeki KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2476) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

93.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’daki ilköğretim okullarında derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2477) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

94.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’daki ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2478) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

95.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki bir değişikliğe ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2479) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

96.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’da ikili eğitim verilen liselere ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2480) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

97.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’daki liselerde derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2481) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

98.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2482) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

99.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’da ikili eğitim verilen ilköğretim okullarına ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2483) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

100.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da açılan eğitim kurumlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2484) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

101.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir öğretmen hakkındaki iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2485) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

102.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2486) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

103.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki bir düzenlemeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2487) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

104.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2488) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

105.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki idari bölümlerle ilgili düzenlemeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2489) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

106.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, katkı ve öğrenim kredilerinin geri ödemesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2490) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

107.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2491) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

108.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Turgutlu Belediyesinin özel okullara kitap bağışına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2492) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

109.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Tıp Kurumu Derneği hakkında yapılan şikayete ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2493) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

110.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, tüp bebek tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2494) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

111.- Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2495) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

112.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2496) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

113.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, doktorların bazı sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2497) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

114.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, mısır üretimindeki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2498) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

115.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, buğdaydaki fiyat politikasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2499) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

116.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2500) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

117.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Aydın’da kuraklıktan zarar gören çiftçilerin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2501) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

118.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, nakliyecilikte aranan bir belgenin alımında süre uzatımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2502) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

119.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Şebinkarahisar yolu üzerindeki Eğribel geçidine tünel yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2503) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

120.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2504) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

121.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, Karadeniz Sahil Yolunun Giresun geçişine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2505) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

122.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2506) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

123.- Kastamonu Milletvekili Musa Sıvacıoğlu’nun, Kastamonu’daki tarihi bir binaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/2507) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

124.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, YÖK Başkanının BDDK’da danışmanlık yapıp yapmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/2508) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

125.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yabancıların iştirak yoluyla ortak oldukları şirketlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2509) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008)

126.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2510) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

127.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2511) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

128.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2512) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

129.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TRT Hatay Radyosunun kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2513) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008)

130.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumuna ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2514) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008)

131.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Millî Saraylar Daire Başkanlığı yönetimi ile bazı bürokrat ve personel hakkındaki iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2515) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2008)

132.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Uşak Eşme Kışladağ altın madeni işletmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2516) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

133.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesindeki feminizm ile ilgili yazıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2517) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

134.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, özel bir sağlık kuruluşuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2518) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

135.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, eczacıların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2519) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

136.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, İstiklal Savaşının son gazisinin Devlet Mezarlığına defnedilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2520) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

137.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Tekirdağ ve Ergene Havzasındaki çevre kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2521) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

138.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Kirazlıköprü Barajı ve Hidroelektrik Santraline ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2522) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

139.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya’daki hava kirliliğine ve kömür kullanımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2523) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

140.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan İlçesine yapılacak termik santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2524) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

141.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, doğalgazda eksik tedarike ve akaryakıt tüketimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2525) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

142.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, OSB’lere uygulanan doğalgaz iskonto oranına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2526) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

143.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, özelleştirilen Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş. personelinin durumuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2527) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

144.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Muğla ve Aydın’daki maden arama faaliyetlerine ve orman tahribatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2528) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

145.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki mültecilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2529) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

146.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gürsu İlçesindeki bir gölete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2530) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

147.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesinin yoksul ve muhtaçlara yardımlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2531) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

148.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, İstanbul Büyükşehir Belediyesince basılan bir kitaba ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2532) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

149.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, valilik ve belediyelerce yapılacak olan stratejik il planlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2533) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

150.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Beyoğlu Tarlabaşı kentsel dönüşüm projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2534) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

151.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, 1993 yılında Digor’da meydana gelen olayların sonuçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2535) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

152.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Antalya’daki belediyelerin borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2536) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

153.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, bazı illerdeki çeşitli trafik verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2537) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

154.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Ulukışla Darboğaz Beldesindeki kayak evi projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2538) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

155.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Pamukkale’deki bir kazı çalışmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2539) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

156.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2540) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

157.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gemlik İlçesine denizcilik lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2541) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

158.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur İl Millî Eğitim Müdürünün gazete alımı konusundaki elektronik postasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2542) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

159.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2543) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

160.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, son on yılda yapılan öğrenci yurtlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2544) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

161.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, öğretmenlerin alan değişikliği ile ilgili bir genelgeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2545) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

162.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, Adıyaman Üniversitesine yönelik çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2546) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

163.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, lise son sınıf öğrencilerinin alan değiştirme mağduriyetlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2547) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

164.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Akseki Devlet Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2548) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

165.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2549) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

166.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, hak etmeyen kişilere yeşil kart verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2550) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

167.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, et sektöründeki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2551) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

168.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Mersin Limanı toz toplama ihalesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2552) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

169.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, TMO’nun savaş stoklarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2553) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

170.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık ekim alanlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2554) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

171.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, mısır destekleme fiyatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2555) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

172.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, bal ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2556) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

173.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Çukurova’daki üreticilerin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2557) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

174.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, buğday üretimine ve TMO’nun buğday alımlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2558) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

175.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şekerpancarı üretimine ve şeker ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2559) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

176.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, zeytin hastalık ve zararlıları ile mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2560) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

177.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’da uygulanan alternatif ürün programına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2561) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

178.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, bal üreticiliği ve ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2562) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

179.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, Adıyaman’daki bazı sulama projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2563) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

180.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, hayvan besiciliğinde hormon kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2564) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

181.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, hayvancılık tesislerinin mali sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2565) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

182.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, THY Bursa Satış Müdürlüğünün kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2566) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

183.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde-Çiftlik karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2567) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

184.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2568) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

185.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, Adıyaman bağlantılı bazı yollara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2569) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

186.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yerel yönetim kuruluşlarının Hazine alacağı niteliğindeki borçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2570) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

187.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, Sosyal Güvenlik Kurumunda Başkanlık Müşavirliği kadrolarına atanmış sayılanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2571) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

188.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, TRT’deki atamalara ve bazı programlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2572) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008)

189.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2573) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

190.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, tarımsal sulamadan doğan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2574) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

191.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Büyükşehir Belediyesinin mali durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2575) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

192.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir komisyon salonundaki resme ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2576) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.2.2008)

193.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2577) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

194.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, mahkum edilmiş eski milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2578) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

195.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, hastanelerde hizmet satın alma yoluyla istihdam edilen kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2579) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

196.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Et ve Balık Kurumu işçilerine sendika üyeliği konusunda baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2580) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

197.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, çiftçi borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2581) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

198.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, Yüksek Denetleme Kurulundaki atama ve yer değiştirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2582) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

199.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, sanal kumar sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2583) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

200.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, kapatma davası sonrası bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2584) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

201.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir öğretmen hakkındaki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2585) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/3/2008)

202.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, F tipi cezaevlerindeki sohbet hakkı uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2586) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

203.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, F tipi cezaevlerindeki disiplin uygulamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2587) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

204.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2588) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

205.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2589) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

206.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Bandırma’da kurulacak çimento fabrikasının yer seçimine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2590) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

207.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Samsat Pompaj Sulaması 1 inci kısım inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2591) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

208.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı teftiş raporuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/2592) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

209.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, vakıflara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/2593) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

210.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, 4875 sayılı Kanun kapsamındaki yabancı şirketlerin edindikleri taşınmazlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2594) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

211.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, bir konferansta yaptığı konuşmaya ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2595) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

212.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, TRT yönetimine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2596) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

213.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’deki personel alımı duyurusuna ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2597) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

214.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’deki bir yarışma programına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2598) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

215.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ANTEN AŞ’ye ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2599) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

216.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Genel Müdürünün görevlendirdiği danışmanlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2600) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

217.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’deki bir programa ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2601) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

218.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TRT’de siyasi partilerle ilgili haberlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2602) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

219.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, haksız olarak yeşil kart alanların takibatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2603) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008)

220.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, belediyelerin personel giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2604) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

221.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin araç kiralamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2605) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

222.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Ankara’da tahsil edilen taşınmaz kültür varlıklarının korunması katkı payına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2606) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

223.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sanayi ve tıbbi atık tesislerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2607) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

224.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2608) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

225.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2609) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

226.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2610) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

227.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Ankara’da bir caddedeki çalışmalarla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2611) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

228.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Atatürk Havalimanında toplanan kalabalığa konuşma yapmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2612) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

229.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sulama birliklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2613) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

230.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kiraya verdiği büfelere yaptığı bir tebligata ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2614) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

231.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bazı vali ve emniyet müdürlerinin bazı kamu kurumlarının yönetim kurullarında görev aldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2615) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

232.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bir belediye başkanının beyanat ve icraatlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2616) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

233.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, İGDAŞ ve İSKİ’nin ihale verdiği firmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2617) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

234.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara’da gece yarısından sonra toplu taşıma hizmeti verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2618) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

235.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yunus Emre Vakfının yönetimine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2619) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

236.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2620) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

237.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2621) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

238.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, TOKİ’nin villa kentler ve tatil köyleri projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2622) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

239.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, kadrolu sanatçıların yerel yönetimlere devredileceği iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2623) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

240.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, vergi dairelerinin mükellefe baskı yaptığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2624) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

241.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yabancılara toprak satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2625) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

242.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2626) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

243.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, er ve erbaşlara ödenen operasyon tazminatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2627) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

244.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TOKİ’ye devredilecek Hazine arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2628) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

245.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Bursa ve Balıkesir’de satılan ya da kiralanan Hazine arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2629) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

246.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2007 merkezi bütçe gelirleri ve harcamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2630) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

247.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Ceyhan İlçesindeki bir okul müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2631) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

248.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2632) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

249.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2633) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

250.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, özürlü ve engelli çocukların eğitimi konusundaki bir iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2634) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

251.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Pendik Harmandere Endüstri Meslek Lisesi inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2635) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

252.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bir ilköğretim okulundaki fişleme iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2636) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

253.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir öğretmen hakkındaki bir iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2637) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

254.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, sağlık kuruluşlarında türbanlı personel çalıştığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2638) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

255.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2639) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

256.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2640) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

257.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Ayakta Teşhis ve Tedavi Merkezlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2641) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

258.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, ürün desteklemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2642) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

259.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, mısır desteğinin azaltıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2643) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

260.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Bursa ve Balıkesir’de mera kapsamından çıkartılan arazilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2644) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

261.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Diyarbakır’daki kuraklığa ve tarla fareleriyle mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2645) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

262.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Eskişehir ve Kütahya-Afyonkarahisar bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2646) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

263.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya bağlantılı bazı karayolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2647) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

264.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki bazı karayolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2648) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

265.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2649) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

266.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2650) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

267.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, bakımı yapılan THY uçaklarıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2651) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

268.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Başbakanın ve Diyanet İşleri Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/2652) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

269.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Almanya’da hayatını kaybeden bir Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2653) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008)

270.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru hattına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2654) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)

271.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Meclis Enformasyon ve Telekomünikasyon Sistemleri (METSİS) Projesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2655) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

272.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, lojman kullanımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2656) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008)

273.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, oylama öncesi yapılan sesli duyurulara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2657) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/3/2008)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, 2022 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık maaşı alan kişilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1843)

2.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, doktor açığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1929)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, sulama birliklerinin borçlarına ve desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1931)

4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Fener Rum Patrikhanesiyle ilgili açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1932)

5.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’ya havaalanı yapımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1936)

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, kayıt dışı imalathanelerin denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1939)

7.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, iş kazaları ile iş güvenliği ve işçi sağlığının korunması denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1940)

8.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da yeni bir balıkçı pazarı ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1949)

9.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Ankara Çayyolu semtindeki otobüs hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1950)

10.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Ankara’nın bazı semtlerinde don sebebiyle yaşanan su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1951)

11.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Erasmus Avrupa öğrenci değişim programında yaşanan sorunlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1956)

12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir-Edremit yoluna ve Balıkesir-İzmir hızlı tren çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1962)

13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Edremit Körfez Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1963)

14.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, cep telefonlarının dinlenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1964)

15.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana Numune Hastanesinde acil bir hastaya müdahale edilememesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1967)

16.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, asbestli gemi sökümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1970)

17.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Cumhurbaşkanının yurt dışı seyahatlerinde verilen hediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1972)

18.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Haliç Tersanesindeki yıkıma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1974)

19.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Katar ziyaretinde verilen hediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1977)

20.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Türkiye Futbol Federasyonu Başkan adayı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1978)

21.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün araç ve personelinin değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1979)

22.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’da yeni ilçe kurulup kurulmayacağına ve kapatılacak belediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1981)

23.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, AK Parti kısaltmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1984)

24.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Açık Lise sınavlarında kılık-kıyafet ile ilgili düzenlemelere ve uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1986)

25.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, emekli maaşlarından yapılan bir kesintiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1998)

26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki iş güvenliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1999)

27.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, iş göremez raporu bulunanların emeklilik haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2000)

28.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Bursa’da işsizlik oranının artışına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2001)

29.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, korsan taksilere ve taksi şoförlerinin sosyal güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2011)

30.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara Gölbaşı’nda yaşanan elektrik kesintilerine ve alt yapı eksikliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2012)

31.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Karaisalı’daki kireç ocaklarının çevreye etkisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2013)

32.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta Belediyesince bastırılan bir kitaba ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2015)

33.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir cinayetin faillerinin yakalanamamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2016)

34.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Haliç Tersanesindeki yıkıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2017)

35.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki öğretmenevi inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2018)

36.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Celal Bayar’ın anıt mezarının bakım ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2019)

37.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı ülkelerden gelen kadın turistlere kötü muamele yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2020)

38.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, bir derneğin şube başkanının tutuklanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2021)

39.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’da belediyelerin çevre düzenlemesi çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2022)

40.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Abant Gölünün korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2023)

41.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’daki bir caddede imar planına aykırı yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2024)

42.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Vedat Dalokay Hal Kompleksinin güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2025)

43.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır ve çevre illerde eğitimdeki başarısızlığa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2026)

44.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, özel tiyatroların desteklenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2036)

45.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mut İlçesinin mecburi hizmet bölgesi kapsamına alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2037)

46.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Datça Devlet Hastanesinin uzman doktor ve ek bina ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2038)

47.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, muz üretimi ve ithalatı rakamları karşısında ülkemize muz girişine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2041)

48.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Milas’a zeytin ve zeytinyağı müzesi kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2042)

49.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, mısır ve pamuk destekleme prim ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2043)

50.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2044)

51.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’de don olayından etkilenen üreticilere ve tarım girdilerindeki fiyat artışına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2045)

52.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, K2 belgesi indirimli tarife süresinin uzatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2046)

53.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mut bağlantılı karayollarını genişletme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2047)

54.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, PTT’deki yeniden yapılandırmaya ve çalışanların özlük haklarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2048)

55.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, pazar esnafının almak zorunda kaldığı nakliyecilik belgelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2049)

56.- Antalya Milletvekili Atila Emek’in, Antalya’da devredilen maden arama ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2050)

57.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, TPAO’ya yapılan bir atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2059)

58.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, dağıtılan kömür torbalarından patlayıcı madde çıktığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2061)

59.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, zorunlu din derslerine ve Alevilere yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2062)

60.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun’un, ABD Ankara Büyükelçisi ve Adana Konsolosunun Hatay’ı ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2063)

61.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya’da türbanlı küçük kızların bazı etkinliklerde yer almasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2064)

62.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Ayazma’daki kentsel dönüşüm projesinden etkilenen kiracıların durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2065)

63.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bazı belediyelerin gelirlerinin nüfus verilerine göre azaltılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2066)

64.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, suç unsurları içeren internet sitelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2068)

65.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, nüfus verilerinin belediye il ve özel idareleri gelirlerine etkisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2075)

66.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Bingöl Belediyesinin davacı personele yönelik uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2076)

67.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Afyonkarahisar’da yaşanan bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2077)

68.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, Aydın’daki bazı belediyelerin kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2078)

69.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, AŞTİ’de taksilerden kaynaklanan olumsuzluklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2079)

70.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, AŞTİ’de alınan otopark ücretine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2080)

71.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van İlindeki belediyelerin çevre düzenlemesi çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2081)

72.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana hafif raylı taşıma sistemi projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2082)

73.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesinin meslek ve beceri kurslarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2083)

74.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, araçların çekilmesi ve bazı trafik levhaları uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2084)

75.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara’da verilen doğalgazın kalorifik değerinin düşük olduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2085)

76.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesine verilen paylara ve yapılan yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2086)

77.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana Celal Bayar köprülü kavşağının tadilatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2087)

78.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Söğütözü Kongre ve Ticaret Merkezi inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2088)

79.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2093)

80.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2094)

81.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Dicle’deki bir meslek yüksek okulunun eğitime açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2096)

82.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars İline Tıp Fakültesi Hastanesi açılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2100)

83.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Gazipaşa’daki bir köyün sulama suyu sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2102)

84.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, çiftçi mallarına zarar verenlere ceza uygulama yetkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2103)

85.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ana arı destekleme primlerinin ödemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2104)

86.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2105)

87.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2106)

88.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, küresel kriz riskine karşı alınan tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2107)

89.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, çalışanlarının sendikal faaliyetlerini engelleyen bir şirkete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2109)

90.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Dicle Barajı üzerine köprü yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2114)

                                                                                                                                               No.:  117

31 Mart 2008 Pazartesi

Teklifler

1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 31 Milletvekilinin; Gider Vergileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/192) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008)

2.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 32 Milletvekilinin; Sivas Madımak Otelinin “Aydınlanma Müzesi”ne Dönüştürülmesine Dair Kanun Teklifi (2/193) (Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008)

3.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 30 Milletvekilinin; Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/194) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008)

Tezkereler

1.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/374) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.3.2008)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/375) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.3.2008)

 

                                                                                                                                               No.:  118

1 Nisan 2008 Salı

Teklifler

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 Milletvekilinin; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/195) (Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008)

2.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva ve 2 Milletvekilinin; 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/196) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.3.2008)

3.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve 3 Milletvekilinin; İki İlçe ve Anamur Adıyla Yeni Bir İl Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/197) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.3.2008)

1 Nisan 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce Danışma Kurulunda grup başkan vekili arkadaşlarımızla da yaptığımız görüşmeler neticesinde, bu haftaki Başkan Vekili olarak, uygulamalarımızda, arkadaşlarımıza sadece kendi sürelerini kullandıracağım. Yani beş dakikalık süresi olan  arkadaş beş dakika konuşacak, on dakikalık süresi olan arkadaş on dakika konuşacak. Bunun haricinde ek bir dakikalık süreyi bu hafta kullandırmayacağız, çok yoğun çalışmalarımız  var. Bunu bilgilerinize arz ediyorum ve takdirlerinize sunuyorum.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hiç konuşturmasaydınız Sayın Başkan!

BAŞKAN – Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Kayseri’de yapılan yatırımlar ve Sultan Sazlığı konusunda söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Yaşar Karayel’e aittir.

Sayın Karayel, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in, Kayseri’de gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan yatırımlar ile Sultan Sazlığı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseri’ye yapılan yatırımlar ve Sultan Sazlığı ile ilgili konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Anadolu’nun en güzel şehirlerinden biri olan Kayseri, ekonomisi, ticareti, sanayisiyle kendine yeten bir şehir olmakla birlikte devletin yapması gereken yatırımlardan yeteri kadar pay alamamaktadır. Bunun için, devletten alabileceği yatırımlarla alakalı büyük projelerin hayata geçirilmesi esastır.

Bununla birlikte, Kayseri kuzey çevre yolu tamamlanarak, şehrin büyük ölçüde trafik yoğunluğu rahatlayarak şehirler arası trafik şehrin dışına alınmıştır.

Kayseri’nin olmazsa olmaz projelerinden birisi, Kayseri’yi ikiye bölen demir yolu projesinin bitmiş olan kuzey çevre yolunun kenarına alınarak, çift hatlı olarak, Kayseri’yi gelişim alanı olarak daha yaşanabilir bir şehir hâline getirecektir. Bunun için Devlet Demiryollarıyla birlikte Ulaştırma Bakanlığımız şehir içinden geçen Devlet Demiryolları ağının çift hatlı olarak kuzey çevre yolu kenarına alınmasını kararlaştırmış, bununla birlikte de 1 milyon 164 bin metrekarelik alan acil kamulaştırma alanı olarak ilan edilmiş ve Bakanlar Kurulu kararı için Bakanlar Kuruluna sevk edilmiştir.

Ayrıca, Devlet Demiryollarının yine Boğazköprü mevkisinde yapacağı lojistik köy Kayseri için çok önemlidir. Bu bölgede yapılacak lojistik köyle birlikte şehir içinde bulunan bütün ağır yük taşıtları burada ikame edilecek, konteyner ve tır taşımacılığıyla tamamen OSB bölgesiyle birlikte buradan şehirlere, şehirler arasına ve limanlara kolayca ulaşılabilecektir.

Ayrıca, Kayseri’nin olmazsa olmaz projelerinden biri, Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi kapsamı içerisinde Yerköy’e kadar ulaşan Şefaatli-Kayseri arasındaki hızlı tren projesinin yapılmasıdır. Buranın avan projesi için ve yapım projesi için ihaleye çıkılmış, projenin yapımından itibaren de yapım projesine başlanacaktır.

En önemli projelerden birisi de Çevre ve Ulaşım Projesidir. Çevre projelerinin en önemlisi Develi civarında bulunan Sultan Sazlığı’dır. Adını ünlü Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki sultanların avlak yeri olmasından alan  Sultan Sazlığı,  Develi, Yahyalı, Yeşilhisar ilçeleri arasında kalan 319 bin hektarlık kapalı alanı kapsamaktadır. Sultan Sazlığı’ndaki sulak alan ekosistemi 1940’lı yıllara kadar kendi kendini yürütürken, 40’lı yıllarda sıtmayla mücadele, 50’li yıllarda da toprak reformuyla burasına insan eli değmiş, buradaki doğal yapı bozulmuştur. 1971 yılında farkına varılan bu alan da yaban hayatı koruma sahası olarak ilan edilmiş, 83 yılında yürürlüğe giren Millî Parklar Kanunu çerçevesinde en katı koruma statüsü olan tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir.

Sultan Sazlığı, uluslararası anlamda da önemli bir sulak alandır. Bir sulak alanın Ramsar Sözleşmesi’ne göre uluslararası anlamda önemli olduğunun kabul edilebilmesi için uluslararası sulak alanlar için belirlenen dört kriterden birinin olması gerekirken, Sultan Sazlığı’nda üç ana kriter belirlenmiştir. Bitki ve hayvan, su kuşları ve balıklar temelinde getirilen kriterler bu özellikleri taşımaktadır. Toplam 251 kuş türüne sahip olan 17.200 hektarlık Ramsar alanı olarak ilan edilen bu alan 2006 yılında 24. 523 hektarlık alan olarak Sultan Sazlığı Millî Parkı olarak ilan edilmiştir. Biyolojik çeşitlilik bakımından 367 bitki türünün olduğu tespit edilmiştir.

Hayvan zenginliği içinde kuş türlerinin Sultan Sazlığı içinde ayrı bir önemi vardır. 600 bin su kuşunu bu çevrelerde görmek mümkündür. Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden biri olan Sultan Sazlığı’nın kurtarılması için Çevre Bakanlığınca gerekli projeler yapılarak uygulamaya konulmuştur.

Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden olan Sultan Sazlığı yıllardır yeterli su olmaması, küresel ısınma nedeniyle kurumaya terk edilmiş, yaşanan kuraklık sazlık alanda canlıların yaşamasına engel olmaya başlamıştır. Buranın kurtarılması için Çevre ve Orman Bakanlığı ile Sultan Sazlığı Çevre Belediyeler Birliğince projeler oluşturulmaktadır.

Buraların kurtarılması için en önemli projelerinden birisi de Zamantı Tüneli’nin gerçekleşmesidir. Kayseri Develi 2. Merhale Sulama Projesi kapsamında yer alan Zamantı Irmağı’nın suyunu Develi Ovası’na aktaracak proje tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu büyük projenin, on altı yıl içinde 10.860 metrekarelik kısmının 2.860 metrekaresi delinebilmiş, AK Partinin dört yıllık dönemi içerisinde ise kalan kısmı tamamlanmıştır. Tünel işi bittikten sonra, tünelin içinde 40 santimlik betonlama çalışmaları yapıldıktan sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karayel, teşekkür cümlenizi alayım, buyurun.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Hani ek süre vermeyecektin?

YAŞAR KARAYEL (Devamla) – Bu kapsamda bu projeye destek veren bütün yetkililere, başta Bakanımız olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum.

Kayseri’ye ve tüm yöre halkına hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, heyecanlanmanızı gerektirecek bir şey yok. Nezaket planında teşekkür edin dedim yani. Bir sonraki arkadaşa da veririm. Bunun için bir problem mi var yani?

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, verin, verin.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hatta daha fazla verin Sayın Başkan.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Başkan, “ek süre vermeyeceğim” dediniz ama.

BAŞKAN – Evet, vermedim ek süre, sadece teşekkür için açtım yani. Bunu problem hâline mi getiriyorsunuz?

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Kayseri ili ile alakalı hususları açıklamak ve Kayseri’de Bakanlığımızca yapılan ve yapılmakta olan yatırımlar konusunda bilhassa -az önce Değerli Kayseri Milletvekilimiz Sultan Sazlığı’ndan bahsetti- Sultan Sazlığı ile ilgili gelişmeleri yüce Meclisimize aktarmak maksadıyla söz almış bulunuyorum. Hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Esasen Bakanlığıma bağlı bütün birimlerin katılımıyla 17 Şubat 2008 tarihinde, yoğun bir kar yağışı olduğu bir günde, Kayseri’ye giderek, Kayseri’de bir koordinasyon toplantısı yaparak Kayseri’deki bütün çalışmaları -Sayın Milletvekilim de biliyor- gözden geçirmiştik.

Hakikaten Kayseri’de Hükûmetimiz son beş yılda önemli yatırımlara imzasını atmıştır. Ben sadece, burada -zaman sınırlı olduğu için- birkaçını misal olarak sizlere arz etmek istiyorum:

Kayseri’deki hidroelektrik potansiyel büyük ölçüde tamamlanmıştır. Çamlıc, Bünyan, Pınarbaşı, Karasu Molu, Zamantı Bahçelik Hidroelektrik Santralleri işletmeye alınmıştır.

Sayın Başbakanımız tarafından açılan Yamula Barajı ve Hidroelektrik Santrali enerji üretiminde ve sulama suyu temininde çok önemli bir yatırımdır.

Kayseri ilinde tarıma elverişli 670.584 hektar arazinin 607.316 hektarlık kısmı sulanabilir arazidir. Bakanlığıma bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından etüt edilen 332.018 hektarlık alanın 150.283 hektarlık kısmının ekonomik olarak sulanabilir olduğu belirlenmiştir.

Sulama projelerinden Bünyan-Karacaören Projesi’nin de ön inceleme çalışmaları tamamlanmış, Yamula Projesi kapsamındaki Kalaba-Seyfe Sulaması ile Yamula Barajı Mansap Cazibe ve Pompaj Sulaması Planlaması tamamlanmış olup proje yapımı devam etmektedir. Proje tamamlandıktan sonra hemen ihale edilecektir.

Kayseri iline yılda 253 milyon metreküp içme ve kullanma suyu temin edecek olan Kayseri Kenti İçme ve Kullanma Suyu Projesi ön inceleme çalışmaları tamamlanmış ve gerekli içme suyu Kayseri Büyükşehir Belediyesine tahsis edilmiştir. Tahsis tarihi 7 Şubat 2008 tarihidir ve aynı zamanda yer altı suyu tahsisi de Kayseri Büyükşehir Belediyemize yapılmıştır. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi yatırımlarını hızlı bir şekilde tamamlayacaktır.

Ayrıca, Kayseri ilinde bugüne kadar ikmal edilen 105 adet taşkın koruma projesiyle 73 adet meskûn mahal ve 7.800 hektarlık alan -bu projeler sayesinde- taşkınlardan korunmuştur.

Develi 1. Merhale Projesi ile bugüne kadar sulanan 18.346 hektar alandan geriye 34.305 hektarlık alanın da Develi 2. Merhale Projesi kapsamında sulanmasını hedefliyoruz. Develi Kapalı Havzasına, ovanın kendi su kaynaklarından karşılanmayan ortalama 114 milyon metreküp su Zamantı Irmağı’ndan -biraz önce sayın milletvekilim bahsetti- bir regülatör ve bir tünel ve iletim kanallarıyla devredilmek yani Zamantı Tüneli’nden tamamen dağın delinerek Sultan Sazlığı istikametine aktarılmak suretiyle bu su orada kullanılacaktır.

Kayseri’nin Develi ilçesi sınırları içerisinde bulunan Zamantı regülatörü ve derivasyon tüneli inşaatı 6/9/1991 tarihinde ihale edilmiş ve 23 Haziran 1992 tarihinde işe başlanmış olup geçen süre zarfında ancak çok cüzi bir miktar tünel açılmış olmasına rağmen, bilhassa son dört yılda tünel inşaatına ağırlık verilmek suretiyle, 1 Aralık 2007 tarihi itibarıyla 10.700 metrelik tünelin tamamı açılmıştır. Regülatör inşaatına şu anda devam ediyoruz. Tünelin 2008 yılında tablaması yapılacak ve böylece, Zamantı Tüneli’nden, Kayseri ovalarına, Develi ovalarına, Sultan Sazlığı’na yılda 114 milyon metreküp su aktarılacaktır. Gerçekten çok önemli.

Yer altı suları açısından da kısaca bilgi vermek istiyorum. Yer altı sulamaları kapsamında Develi, Yahyalı ve Yeşilhisar ilçeleri sınırları içerisinde 2’nci merhale sulama sahasının 2.037 hektarlık alanın 90 adet yer altı suyu sulama kuyusu ile sulanması planlandı. Ancak bunlardan, 90 adet kuyudan, şu ana kadar 73 tanesini açabildik. Geri kalan kısımları da kısa zamanda açılacak ve böylece çalışmalar tamamlanacaktır.

Bir de Sarımsaklı Yenileme Projesi’nden, müsaade ederseniz -Kayseri için çok önemli olduğu için- bahsetmek istiyorum. Sarımsaklı Yenileme Projesi kapsamında bugüne kadar 69.164 metre kanal yenilemesiyle Sarımsaklı Barajı’ndan ana tahliyesi olan ve Kayseri ili içerisinden geçen ve aynı zamanda da Kayseri ilinin doğu ve batı kuşaklama  kanallarının da ana tahliyesi olan kanalın meskûn bölge içinden geçen 3.625 metrelik kısmı çift taraflı beton istinat duvarlı olarak yapılmıştır. Gerçekten bu, Kayseri’nin taşkınlardan korunması istikametinde çok önemli bir yatırım olmuştur. Zaten Kayserililer bunu bilmektedir. Geriye kalan bin metrelik kanal yenilemesi işi 2008 yılında tamamlanacaktır.

Sarımsaklı yer altı suyu kuyu yenileme işi devam etmektedir. Ayrıca, Sarımsaklı Barajı’nın eskiyen bölümlerinin yenilenmesi işinin de ihalesi yapılmış olup 2008 yılı içinde bu yenileme işleri de tamamlanacaktır.

Bir de Sarıoğlan Barajı’ndan bahsedeyim: Yıllardan beri Kayseri’de sürüncemede bekleyen Sarıoğlan Barajı, bilindiği üzere tamamlanmıştır. Sarıoğlan Projesi kapsamında Kestuvan ve Düzencik çayları üzerinde inşa edilen bu barajda depolanan takriben 26 milyon metreküp su ile ovada 6.123 hektarlık alan sulanacaktır ve sulama da modern sulama sistemiyle gerçekleştirilecektir. Sarıoğlan Barajı, biliyorsunuz 5 Kasım 2006 tarihinde tamamlanmış ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından o tarihlerde açılışı yapılmıştır.

Bahçelik Projesi’nden de kısaca bahsetmek istiyorum çünkü Bahçelik Projesi, gerçekten Kayseri için, Kayseri Ovası’nın sulanması için en önemli projelerden birisidir. Proje kapsamında Zamantı Nehri üzerinde inşa edilen Bahçelik Barajı’nda -ki bu baraj da Hükûmetimiz zamanında tamamlanmıştır- depolanan yaklaşık 216 milyon metreküp suyla Köprübaşı-Ekrek, Bünyan-Sarıoğlan, Tomarza, Develi-Frakdin, Tacin, Kayseri-Ağırnas ve Pazarören-Samağır ünitelerinde toplam 49.033 hektarlık, bu birtakım sonradan ilavelerle 58.544 hektarlık bir alanın sulanması sağlanacaktır. Projenin su kaynağı olan Bahçelik Barajı işletmede olup ana iletim kanalının birinci kısım inşaatı 13.500 metre olarak tamamlanmış, geri kalanı da 2008 yılı içinde bitirilecektir.

Kayseri’de küçük su işleri kapsamında 5 adet taşkın koruma işi, 6 adet yer üstü suyu sulaması ve 3 adet gölet inşaatı yer almaktadır. Söz konusu işler programlandığı şekilde yürütülüp özellikle 160 hektarlık alan ve 4 adet meskûn mahal taşkınlardan korunacak ve ayrıca 3.825 hektarlık alan sulanacaktır.

Müsaadenizle, bir de Sultan Sazlığı’yla ilgili -çok önemli olduğu için- kısa bir bilgi vermek istiyorum: Sultan Sazlığı Kayseri’nin ve Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından birisidir; özellikle kuşların göç yolu üzerinde olduğu için dünyada sayılı sulak alanlar arasında yer almaktadır. Sultan Sazlığı’ndaki 17.200 hektar büyüklüğündeki bu alan, biyolojik çeşitliliğin korunması, ekolojik ortamın sürdürülebilmesi ve doğal kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının sağlanması gayesiyle 1988 yılında “Tabiatı koruma alanı” ilan edilmişti ancak alan büyüklüğü daha sonra 24,500 hektara yükseltilerek, yine aynı Kanun çerçevesinde, 17 Mart 2006 tarihinde “Sultan Sazlığı Millî Parkı” ilan edilmiştir. Millî Park, aynı zamanda doğal sit ve Ramsar alanıdır.

İç Anadolu bozkır eko sistemi içerisinde, Develi, Yahyalı, Yeşilhisar ilçeleri arasında kapalı bir havzada bulunan ve sahip olduğu tabii değerleri hem ulusal hem de uluslararası öneme sahip olan fakat son yıllarda yaşadığı birtakım kuraklık tehlikesiyle yok olma noktasına gelen Sultan Sazlığı Millî Parkı ve Ramsar alanının bu problemlerine kalıcı çözümler getirmek maksadıyla, özellikle Küresel Çevre Fonu’ndan (GEF) sağlanan desteklerle GEF-2 Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi uygulamaya konulmuştur.

Alan için diğer planlama süreçlerinden farklı olarak, havza bazında katılımcı ve bütüncül bir planlama yaklaşımı benimsenmiştir. Hazırlanan taslak Yönetim Planı 2004 ve 2005 yıllarında hem mahalli düzeyde hem de ulusal düzeyde ilgi gruplarıyla paylaşılmış ve paylaşım toplantılarından elde edilen neticeler plana dâhil edilerek Taslak Final Yönetim Planı hazırlanmıştır. 2006 yılında ise yine diğer planlama süreçlerinden farklı olarak sektörel ve kurumsal odaklı yerel düzeyde taslak Final Yönetim Planı’nın  müzakere sürecine başlanmıştır. Yani biz bu planları hazırlarken, bölgesiyle oturarak, katılımcı bir anlayışla bu planları gözden geçiriyoruz. Nitekim, yerel düzeyde gerçekleştirilen müzakere sonucunda üzerinde uzlaşılan konular yönetim planına entegre edilerek Final Yönetim Planı hazırlanmış ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu’nda “millî parklar için düzenlenecek plan için uzun devreli gelişme planı” ibaresinin yer alması sebebiyle Yönetim Planı içerisinde yer alan “bölgeleme” bölümü Uzun Devreli Gelişme Planı’na entegre edilerek, Sultan Sazlığı Millî Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı 2007 yılı -yani geçen yıl- temmuz ayında hazırlandı ve ağustos ayında bütün ilgili bakanlıklara gönderilmek suretiyle görüşlerine sunulmuştur. Bütün bakanlıklardan gelen görüşler neticesinde Yönetim Planı’yla ilgili olarak özellikle Kayseri’de, başta Kayseri Valimiz olmak üzere milletvekillerimizin, ilgili kurum ve kuruluşların, yerel yönetim ve yöre halkının temsilcilerinin, yani bütün muhtarlar ve belediye başkanlarının da katılımıyla 17 Şubat 2008 günü tanıtım ve bilgilendirme toplantısı yapılmış ve bu bilgilendirme toplantısında alınan birtakım görüşler, tavsiyeler, tenkitler neticesinde Uzun Devreli Gelişim Programı ve Yönetim Planı tamamlanmış ve 6 Mart 2008 tarihinde Bakanlığımız tarafından onaylanmıştır.

Ben, bu Sultan Sazlığı Uzun Devreli Gelişim Planı’nın ve Yönetim Planı’nın başta Kayseri halkımız olmak üzere bütün vatandaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Ayrıca şunu ifade etmek istiyorum: Özellikle Zamantı Tüneli’nin, yani 10.700 metre uzunluktaki dev Zamantı Tüneli’nin açılmış olması buradaki su eksikliğini de karşılayacaktır aynı zamanda. Çünkü Zamantı Irmağı’ndaki sular gerektiği zaman hem sulama için hem de Sultan Sazlığı sulak alanının da korunması için kullanılacaktır diye düşünüyorum.

Ben tabii zamanım sınırlı olduğu için, Sultan Sazlığı Millî Parkı ve Ramsar alanı olan bu projede yapılması gereken hususlardan burada bahsetmeyeceğim, zaman içinde fırsat buldukça özellikle bunları vurgulamak istiyorum.

Ancak burada şunu da belirtmemde fayda var: Maalesef, Kayseri ilimiz orman varlığı bakımından en fakir iller arasında. Bakanlığımız bunu da dikkate alarak, özellikle beş yıllık plan kapsamında, Kayseri’mizde yılda takriben 5 bin hektarlık bir alanın ağaçlandırma yapılmasını taahhüt etmiştir, inşallah bunu da gerçekleştirecektir. Bakın, burada ilan ediyorum, 2012 yılı sonuna kadar 28.150 hektarlık bir alan Kayseri’de ağaçlandırılacaktır, bunun planları yapılmıştır. Buradan bu müjdeyi de vermek istiyorum.

Bunun dışında, çevreyle alakalı özellikle birtakım projeler var, onların detayına girmek istemiyorum ama burada ben bir hususu belirtmeden de geçemeyeceğim. Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen -projelerinde de- bir nebze benim şahsen katkımın olduğu Kayseri Atık Su Arıtma Tesisi hakikaten Kayseri için mükemmel olmuştur. Şu anda çok iyi bir verimle çalışmaktadır. Ben bundan dolayı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımızı tebrik ediyorum.

Diğer atık su arıtma tesisleri var; Yahyalı, Yeşilhisar, Develi ilçeleri. Bu konuda da gerekli her türlü desteği vereceğimizi ben belirtmek istiyorum.

Ayrıca, Kayseri’deki ziyaretimizde, orada tavuk çiftliklerinden ortaya çıkan birtakım atıkların da bertaraf edilmesi, arıtılması konusunda destek vereceğimizi de ifade ettiğimi burada belirtmek istiyorum.

Bunun dışında son olarak şunu söyleyeyim: Kayseri’ye Çevre ve Orman Bakanlığı olarak biz 2008 yılında takriben 39 milyon YTL yani 39 trilyon Türk lirası bir yatırım yapmayı planladık. Bunlar arasında, az önce söylediğim gibi, Devlet Su İşlerinin yatırımları, sulama yatırımları, baraj-gölet yatırımları, yer altı suyu sulamaları, ayrıca ağaçlandırma çalışmaları; bir de biraz önce bahsettiğim üzere, Doğa Koruma Millî Parklar Genel Müdürlüğümüzün Sultan Sazlığı ve diğer sulak alanlarla ilgili yapacağı yatırımlar yer almaktadır.

Bunların başta Kayseri halkımız olmak üzere bütün vatandaşlarımıza hayırlı olmasını gönülden diliyorum. Biz de elimizden geldiği kadar, Bakanlık olarak, başta Kayseri olmak üzere bütün ülkemize her türlü konularda, kendi konularımızda, mesuliyet altındaki konularımızda desteği vereceğimizi, çalışacağımızı, yardımcı olacağımızı belirtiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosuyla ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Çetin Soysal’a aittir.

Sayın Soysal, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun yıkımına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Muhsin Ertuğrul ile ilgili söz almış bulunuyorum. Ancak -vakti de iyi kullanmak istiyorum- dışarıda barikatlar var. Sosyal güvenlik yasasını protesto etmek isteyen demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinin önünde barikatlar olduğunu, demokrasi ve özgürlük adına da bunu protesto etmek istiyorum bu vesileyle.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Müdahale etmişler, müdahale.

ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, İstanbul Şehir Tiyatrosu ve Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu… Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkılıyor. Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu maalesef, yeniden bir ranta mahkûm ediliyor. Oraları bugün bir yoğunluk içerisinde yeni bir kongre vadisi yapılmayla karşı karşıya. Bununla ilgili, Mimarlar Odası, Şehir Planlamacıları Odası, sanatçılar, İstanbul’a duyarlı insanlar maalesef  seslerini duyuramayacak hale geldiler. Öyle bir hâle geldiler ki Muhsin Ertuğrul yıkılacak ve yerine yapılacak olan kongre vadisi İstanbul’a bir yoğunluk getirecek. İstanbul’u yaşanmaz hâle getiren, gelmesine neden olan bu yoğunluk, aynı şekilde, oralarda, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun olduğu bölgede, Harbiye’de yeni bir yoğunlukla karşı karşıya kalacak.

Değerli arkadaşlarım, bu proje hiçbir kurum ve kuruluşun görüşü alınmadan, maalesef, oraya bir yoğunluk getirmesiyle beraber, yine sanata, kültüre dönük de bir olumsuzluğu beraberinde getirecektir. İktidarla Belediye kol kola, İstanbul’a yaptıkları ihanetler zincirine yeni bir halka daha ekliyor. Ne uğruna? Rant uğruna. Kenti yağmalıyorlar, tiyatro sahnelerini yıkıyorlar, kenti yoğunlaştırıyorlar.

İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu burayı sit alanı ilanı ediyor ama ne oluyorsa oluyor, üç beş ay sonra aynı kurul kararı değişiyor, aynı kurul projeye onay veriyor. İhale, yangından mal kaçırırcasına, jet hızıyla yapılıyor. Bu acil ihaleler, İhale Kanunu’nun 21/B maddesine göre, doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal kaybı tehlikesiyle, beklenmeyen ve idare tarafından öngörülmeyen olayların ortaya çıkması üzerine ivedi olarak yapılması zorunludur ama İstanbul’da bizim gördüğümüz, hatta sadece sizin gördüğünüz bir acil neden mi var? Maalesef yok.

Değerli arkadaşlar, Mimarlar Odası, Şehir Tiyatrosu oyuncuları dava açıyor ama Belediye hukuka saygılı değil. Hukuk, Belediyenin yıkımını durduramıyor. Hukuki süreç işlerken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bildiğini okuyor ve maalesef, zaten yeşil alanları rant uğruna yok edilen İstanbullu, yüzlerce ağaç, adına “kongre vadisi” denen binalar için feda ediliyor.

İstanbul bir kültür kenti. İstanbul kültür kenti olmaktan çıkartılıyor. UNESCO’nun bu konuda uyarıları var. Aynı şekilde, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosuyla ilgili, kentin silüetini bozacağı ve kenti yoğunlaştıracağı için, aynı şekilde uyarıda bulunacak, çünkü UNESCO, tarihî miras listesinden bizi çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

Bakın, bunlardan birkaçının örneğini vereyim; verdiğim soru önergesinin yanıtında da bu var: Dubai kuleleri, Haydarpaşa yüksek katlı binaları, Galataport, Haliç Köprüsü projelerinin, Four Seasons Oteli’nin genişletilme çalışmaları, bunlar her biri, bizi tarihî miras kültürel listesinden çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya bırakırken, şimdi yenisi ekleniyor. Muhsin Ertuğrul da bizi bu noktada sıkıntıya düşürecektir. Ne zaman? 2010 Kültür Başkenti olan İstanbul’a dönük.

Değerli arkadaşlarım, bugün tiyatrolarla ilgili, bu hakkı kendinizde nasıl görüyorsunuz bilmem ama Muhsin Ertuğrul’u yıkan anlayış kenti yoğunlaştıran anlayıştır. Kenti yoğunlaştıran anlayış da rant anlayıştır. Burada soruyorum: Neden ihale apar topar yapılmış? İhale hangi usulle yapılmıştır? İhaleyi hangi şirket almıştır? İhale bedeli ne kadardır? Keşif bedeli ne kadardır? Bu sorulara yanıt arıyorum. Çünkü burada “kurum ve kuruluş”tur olmadan kente dönük bir ihaneti maalesef görüyoruz. “Dubai Towers”lar vesaire… O rezidans ve otel çılgınlığı, rezidans çılgınlığı… Kültüre dönük 2 metre kazdığında Osmanlıyı, 4 metre kazdığında Bizans’ı, 6 metre kazdığında Roma’yı üç büyük imparatorluğa başkentlik etmiş İstanbul’un kültürel dokusuna da ihanet ediyorsunuz, kentin, yoğunlaştırarak, deprem, trafik gibi sorunlarına çözüm bulmayarak da ihanet ediyorsunuz ve buna dönük de bir haksızlığı hayata geçiriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Ve bunu ne yazık ki rant uğruna yapıyorsunuz. (AK Parti sıralarından “Bu bölümleri kırk kere kazmışlar.” sesi)

Hayır, ben İstanbul’da yaşıyorum, İstanbul’un ne olduğunu biliyorum, İstanbul’daki plan tadillerini biliyorum, İstanbul’da su sarnıçlarının üzerine nasıl kültürel ihanetin yapıldığını biliyorum, bunları görüyorum, İstanbul’da yaşayan bir insan olarak görüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, ne yazık ki İstanbul’u yok ediyorsunuz, İstanbul’a yazık ediyorsunuz. Ama İstanbul bunu affetmeyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Soysal, konuşmanızı, cümlenizi tamamlayınız.

ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Peki.

Sözlerimi bir şiirle tamamlamak istiyorum, çünkü şiiri çok seven bir grupla karşı karşıya olduğumuz için, Başbakan da sevdiği için…

Boşuna çekilmedi bunca acılar

Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle

Parklarınla, köprülerinle, meydanlarınla

Bekle bizi İstanbul

Haramilerin saltanatını yıkacağız

Bekle o günler gelsin gelsin İstanbul

Sen bize layıksın biz de sana layığız canım İstanbul

Yani, burada, İstanbul’a ihanet edenlere atfolunur.

Saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, gündem dışı konuşmaya Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; herkes müsterih olsun, Türkiye’de bir süreden beri her alanda haramilerin saltanatını yıkıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ne kadar iddialı laflar bunlar.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) -Haramilerin saltanatını yıktığımız için de olur olmaz sesler geliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Haramiler iktidara geldi.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, İstanbul bomboşken, İstanbul’un her tarafı çim sahayken neredeyse, Dolmabahçe Sarayı’nın arkasına stadyum yapan…

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yapma bunu! Yapma bunu, yazık edersin…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …ve sonra 1945 yılında ve sonra adını Atatürk’e nazire olsun diye “İnönü Stadyumu” koyan anlayışın…

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Kendine ihanet edersin. Yakışmıyor bu sana…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …şimdi İstanbul’la ilgili duyarlılığı paylaşmış olmasını sevinçle karşılıyorum. Sevinçle karşılıyorum İstanbul’la ilgili bir duyarlılığı hissetmeye başlamış olmasını. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Geçmişine saygısızlık ediyorsun.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hepinizden rica ediyorum, lütfen değerli arkadaşlarım, İstanbul’la ilgili, Türkiye’yle ilgili konuşurken yapıcı bir mantık içinde ne yapıldığını gerçekten irdeleyerek, gerçekten iyi ile kötüyü birbirinden ayırmaya çalışarak değerlendirmeler yapalım. Yapılan her şeyi kötü gösterme anlayışı şimdiye kadar hiç itibar görmedi, bundan sonra da görmeyecek.

Bakınız, şu anda Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Meteoroloji arsasını konuşalım.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Biraz daha dikkatli konuşalım bu konuda.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İzin verin…

…daha iyisi yapılmak üzere –açık ve net- ve bir yıl içinde…

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yoğunluk kazandırıyorsunuz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hiçbir yoğunluk kazanmıyor.

Sevgili arkadaşlarım, kâğıt ortada, kalem ortada, plan ortada, harita ortada, koruma kurulları ortada, idare mahkemeleri ortada, hepsi ortada…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bir tane daha yap. Bir tane fazla yapsanız ne olur?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Gelin, büyükşehrin başlattığı bir projedir, ama satır satır, sayfa sayfa ben de isterseniz size anlatabilirim. HABITAT’tan bu yana, yani on yıldan bu yana İstanbul’da bir “kongre vadisi” tartışması var.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) -  Yeri orası değil.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Ve bu HABITAT’tan bu yana süren ihtiyacın, şu anda, önümüzdeki yıllarda, 2009’da, 2010’da İstanbul’a taşıyacağı yoğunluk da hesaplanarak olabileceği kadar yer altları değerlendirilmeye çalışarak ve İstanbul’un oteller ve mevcut kongre merkezleriyle bağlantısı değerlendirilerek bir proje geliştiriliyor. Bu proje içinde –bakın, iddiayla söylüyorum ve tutanaklara geçiriyorum- Lütfi Kırdar’ın silüetini aşmayacak biçimde bugünkü Muhsin Ertuğrul…

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yerin altı…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yerin üstüne çıkmayın, yerin altına çıkmayın… Bu memlekette iyi bir şey yapılmayacak mı yani?

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yoğunluk kazandıracak Sayın Bakan.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yoğunluk arttırılmıyor.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yoğunluk kazandırıyor.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanı dinleyelim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bakınız, size resmî belgeler söylüyorum, yoğunluk arttırılmıyor. Şu anda 600 kişilik bir salon var orada. Bu salon, mevcut salon, tadilatla tiyatro salonu yapılmış bulunan bir salon. Yani daha önce sergi salonu diye başlamış, sonra tadil edilerek içine tiyatro salonu yerleştirilmiş. Tiyatro salonu, sahne boşluğu açısından, sahne yüksekliği açısından, tiyatro salonu açısından, bugünkü tiyatroların kullanması gereken mekânlar açısından yetersiz bir salon.

Kongre vadisi yenilenirken Muhsin Ertuğrul da, 600 kişiyi -sanatçı arkadaşlarımızdan gelen talep bu noktada sınırlı kaldığı için- aşmayacak bir kapasite içinde ama fuayesiyle, sirkülasyon alanlarıyla, içindeki sergi salonlarıyla, kütüphane ve idari bölümleriyle modern bir tiyatro hüviyetine kavuşturuluyor.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Ulaşım ve yoğunluk…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hedef şudur: Hedef, bu sene başlamak ve 2009’un içinde Muhsin Ertuğrul’u yine “Muhsin Ertuğrul Tiyatro Salonu” adıyla, Muhsin Ertuğrul’a, adına, anısına daha yakışır bir tiyatro salonuyla İstanbul’a armağan etmektir.

Şimdi, bunun bağıracak, tartışacak, yoğunluk artırıyor falan diye burada, önünde gösteri yaptıracak nesi var?

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yoğunluk artırıyor Sayın Bakanım. Buna yoğunluk artırımı demek haksızlık mı?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yani bu ülkede yeni bir şey yapılmayacak mı? Bir şey yenilenmeyecek mi? Bir şey geliştirilmeyecek mi? Bir şey eğer teknik açıdan, tarih açısından yetersizse iyileştirilmeyecek mi, güzelleştirilmeyecek mi?

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Siz İstanbul’u bilmiyor musunuz Sayın Bakanım? Trafik sorunu alabildiğine geçmiş, kentin en yoğun…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bakın, 600 kişilik salon, yine 600 kişilik salon olarak kalıyor değerli kardeşim yani rakam… Okuma yazmanız var herhâlde değil mi? Rakam da biliyorsunuz, 600 kişilik salon, yine 600 kişilik salon oluyor ama daha modern. Bunu mimarlar, bunu sanattan gerçekten anlayan...

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Ulaşım ve yoğunluk sorunu var.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ve bu proje şehir tiyatrolarıyla birlikte yapılıyor. Sanatçı arkadaşlarımızın danışmasıyla, görüşmesiyle…

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Tabii biliyoruz onların kim olduğunu.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Böyle bir usulümüz yok Sayın Başkan. Yani kürsüde konuşan arkadaş, sürekli olarak oradan bir arkadaşın konuşmasına muhatap olmamalı herhâlde. Böyle bir usul yok.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Başkan gerekirse müdahale eder. Başkan müdahale eder.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Evet, ben de rica ediyorum canım. Ben de rica ediyorum Başkana, hatırlatıyorum, rica ediyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Başkan görevini yapar.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakınız, birkaç hususu bu vesileyle paylaşmak istiyorum sizinle. Şimdi, Muhsin Ertuğrul’la ilgili tartışma budur. Yani Muhsin Ertuğrul, bugünkü silüeti aşmadan, bugünkü kapasiteyi aşmadan daha modern bir hüviyete kavuşturuluyor ve gelecek yıl içinde İstanbul’un sanat hayatına armağan edilmek, katılmak istiyor aynı isimle, fakat daha güzel bir resim ve içerikle.

“Tiyatro salonları yıkılıyor, sanat mekânları daraltılıyor, sanat mekânları azaltılıyor bu iktidar döneminde” diye bir söylem var. Bakın, şu yeni Hükûmet dönemi yedinci ayını dolduruyor. Yedinci ayın içinde İstanbul’da Kartal’da bir yeni tiyatro açtık, “Bülent Ecevit” ismiyle, Bülent Ecevit Sahnesi. Daha önce, Sevgili Bülent Ecevit rahmetli olunca adı bir sokağa verilmek istenmiş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kartal Belediyesi, AK Partili belediye başkanlarımız, demişler ki: “Sayın Bülent Ecevit’in adı bir sokağa değil, bir sanat merkezine verilmelidir.” ve İstanbul’da çok görkemli bir sanat merkezinin adı, kültür merkezinin adı “Bülent Ecevit Kültür Merkezi.” Mart ayında bazı milletvekili arkadaşlarımla birlikte ilk gecesini yaptık. Kartal’da artık bir devlet tiyatrosu sahnesi var. Altmış yıldan beri, cumhuriyetten beri Anadolu yakasında bir devlet tiyatrosu sahnesi yoktu. 28 Aralıkta, geçen yılın son günlerinde Beykoz’da bir sahne açtık, Feridun Karakaya Sahnesi. Kadıköy Belediyesinin açılışını yaptığı Süreyya Sinema Salonu var. Büyük ölçüde Özel İdarenin, emlak vergisi kaynaklarıyla yapılmıştır. Orayı da aynı zamanda bir Devlet Opera ve Balesinin sahnesi hâline getiriyoruz. Ayın 11’inde oranın da…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Yatırım belediye tarafından finanse edilmiştir. 

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Özel İdarenin kaynaklarıyla finanse edilmiştir.

MUSTAFA ÖZYÜREK                (İstanbul) – Hayır, Kadıköy Belediyesi tarafından.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Rakam rakam resmî belgelerini, açılış gecesi herkesin ve İstanbul kamuoyunun ve medyanın bilgisine sunacağım. Bunlar İstanbul’la ilgili. Yakında Anadolu yakasında, Avrupa yakasında yeni tiyatro salonları geliyor. Bu son altı ayın icraatları bunlar. Samsun’da senfoni, Devlet Opera Balesi sahnemizi açıyoruz. Devlet tiyatrosunu sabit hâle getiriyoruz Samsun’da ve Mamak’ta Ankara’da devlet tiyatroları yeni bir sahne açıyor, yakında Keçiören’de yeni bir sahne açıyor, altı ayın içinde.

Hani bu İktidar sanat merkezlerini azaltıyordu? Hani bu İktidar sanata sırtını dönüyordu? Onun için lütfen, bunları söylerken, bunları sorgularken, bunları yargılarken…

ÇETİN  SOYSAL (İstanbul) – Keşke söz hakkım olsa da size cevap verebilsem.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …ya elinizi vicdanınıza koyunuz. Ya gerçekten mahcup olacağınız cevaplar alırsınız.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) - Yok hayır… Orada kenti yoğunlaştırma…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bence iyi sorgulayın, vicdanınıza sorun, önce vicdanınızda hüküm verin, ondan sonra bunları getirip bu kürsüde bize sormaya çalışın.

Bir kez daha söylüyorum: Muhsin Ertuğrul’un hatırasına da İstanbul’un kültür yaşamına da biz, şimdiye kadar gelmiş geçmiş herkesten daha fazla saygılıyız.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Yoğunluk kazandırıyorsunuz, yaşanmaz hâle getiriyorsunuz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Anadolu’da kültürün yaygınlaşması için, kültürün, sanatın bir elitin inhisarına hapsedilmemesi için, büyük illerin seçkinci mekânlarına hapsedilmemesi için, büyük illerin çevresindeki çeperlerinde yaşayanların ayağına götürülmesi için büyük bir gayret içindeyiz.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – UNESCO niye uyarıyor Sayın Bakan?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Kültür ve sanat, sadece büyük kentlerin zengin mekânlarında yaşayanların değil, bütün Anadolu halkının hakkıdır diye düşünüyoruz. Anadolu’nun her tarafına kültür-sanat birimlerini taşıma konusunda çok yoğun, çok içtenlikli bir gayretimiz var. Bu çerçevede, UNESCO’nun dikkati de bizi fevkalade sevindiriyor. UNESCO’nun dikkatini aynen paylaşıyoruz.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – UNESCO niye uyarıyor?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Aynen paylaşıyoruz. Her noktayı adım adım biz de izliyor ve gözlüyoruz.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sultanahmet’teki oteli de söylüyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – UNESCO bizi denetlemese bile, biz şimdiye kadar İstanbul’da yapılanların farkındayız. İstanbul’u, gerçekten, adına, tarihine yakışır bir biçimde dünyaya karşı bir emanet olarak taşıyarak alıp getirdiğimizin farkındayız ve dünyanın önüne 2010’da İstanbul’u fevkalade güzel yüzüyle, tarihine, doğasına yakışır biçimde sunma konusunda çok ciddi bir gayret ve kararlılık içindeyiz.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Gündem dışı üçüncü söz, Karabük Demir Çelik İşletmeleri ve Karabük’ün 71’inci kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Karabük Milletvekili Sayın Cumhur Ünal’a aittir.

Sayın Ünal, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Karabük Milletvekili Cumhur Ünal’ın, Karabük Demir-Çelik İşletmelerinin kuruluşunun 71’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı  konuşması

CUMHUR ÜNAL (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Nisan Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve Karabük’ün 71’inci kuruluş yıl dönümü olması nedeniyle bugün gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Öncelikle bana bu konuşma fırsatını veren Sayın Başkana teşekkür ediyor, yüce Meclisi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ülkemizin ilk entegre demir çelik tesisi olan Karabük Demir Çelik İşletmeleri, bundan tam yetmiş bir yıl önce 3 Nisan 1937 tarihinde, o zamanlar kırk haneli bir köy olan Karabük’te kurulmuştur. Bu nedenle her yıl 3 Nisan tarihi, Karabük’ümüzde Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve Karabük’ün Kuruluş Yıl Dönümü olarak kutlanmaktadır.

Ulu Önder Atatürk’ün sanayileşme yolunda aldığı devrim kararı üzerine, İkinci Dünya Savaşı öncesi dünyada büyük bir savaş tehlikesinin olduğu bir dönemde güvenlik açısından tabii korumalı bir bölge olan Türkiye’nin ilk entegre demir çelik tesisinin yeri için ve demir çelik endüstrisinin en temel iki hammaddesi olan maden kömürü havzasının Zonguldak’a ve sahile yakınlığı, demir yolu güzergâhında bulunuşu ve stratejik uygunluğu nedeniyle Karabük seçilmiş, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizatihi talimatlarıyla temelinin 3 Nisan 1937 tarihinde atıldığı Karabük Demir Çelik İşletmeleri, Karabük’te kurulmuş bulunmaktadır. Demir çelik fabrikasının inşaatı sürerken, diğer taraftan Karabük şehrinin de temelleri atılmıştır.

Karabük Demir Çelik İşletmeleri kuruluşundan itibaren hızlı bir şekilde büyümüş, ülkemizin yıllardır inşaat demirinden demir çelik profiline, demir yolu rayından her türlü demir çelik döküm mamulüne, sacdan çelik konstrüksiyona kadar her türlü demir çelik ürün ihtiyacını karşılamış, üretmiş olduğu ürün ve mühendislik hizmetleriyle ülkemizin inşasına çok büyük katkıları bulunmuş olup 1965 yılında Ereğli’de kurulan Ereğli Demir Çelik İşletmelerinin ve 1977 yılında kurulan İskenderun Demir Çelik İşletmelerinin kuruluşunda Karabük Demir Çelik İşletmelerinin çok büyük katkıları bulunmuştur. Bu tesiste yetişen mühendis, usta ve işçiler bizatihi bu yeni tesislerde görevlendirilerek, ülkemize daha büyük yeni demir çelik tesislerinin kazandırılmasına vesile olmuş ve Türkiye’deki sanayi hareketinin öncüsü ve okulu olmuştur.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Karabük 1953 yılında ilçe, 6 Haziran 1995 tarihinde de Türkiye’nin 78’inci ili olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra oluşan ilk şehir olduğu için Karabük bir cumhuriyet şehri olup şehir planının da fabrikayla birlikte çizildiği cumhuriyetin ilk ve tek planlı sanayi kenti hüviyetini taşımaktadır.

Karabük, ilk sanayi şehri olmanın yanında çevresi ve ilçeleriyle birlikte tarihî, kültürel değerleri ve doğal güzellikleri ile de öne çıkmaktadır. Bu kültürel zenginlikler içerisinde özellikle yaşayan tarih Safranbolu’muz 1994 yılında UNESCO tarafından “Dünya Miras Kentleri” listesine alınmıştır.

Orman varlığıyla dikkat çeken Yenice ilçemiz, Hadrianapolis antik şehri ile Eskipazar ilçemiz, kaya mezarlarıyla Ovacık ilçemiz ve büyüleyen doğasıyla Eflani ilçemiz Karabük’ümüzün incileri gibi sıralanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Nisanlar Karabüklüler için ayrı bir anlam ve önem ifade etmektedir. Çünkü bu tarih, adının ölümsüzleşmesini, “Ağır sanayinin beşiği.” unvanını almasını sağlamıştır.

Sözlerimi bitirirken Kardemir ve Karabük’ün kuruluşunun 71’inci yıl dönümünü kutluyor ve daha nice yıllar bölge ve ülke ekonomisine katkıda bulunmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle, Kardemir’e ve dolayısıyla Karabük ve yöresine katkıda bulunan Hükûmetimize ve tüm yetkililere şahsım ve yöre milletvekilleri adına teşekkür eder, bu heyecanı sizlerle paylaşırken, bu güzel günümüze sizleri de davet eder, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

IV.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Genel Kurulun 1/4/2008 Salı ve 2/4/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu önerisi

        No: 30                                                                                     Tarihi: 1.4.2008

Genel Kurulun 1.4.2008 Salı ve 2.4.2008 Çarşamba günkü Birleşimlerinde sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve Genel Kurulun 1.4.2008 Salı günkü Birleşiminde 15:00-21:00; 2.4.2008 Çarşamba ve 3.4.2008 Perşembe günkü Birleşimlerinde ise 13:00-21.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca önerilmiştir.

 

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı V.

 

Bekir Bozdağ

 

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Adalet ve Kalkınma Partisi

 

Cumhuriyet Halk Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

 

Mehmet Şandır

 

Selahattin Demirtaş

 

Milliyetçi Hareket Partisi

 

Demokratik Toplum Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisi aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, Paris’ten hoş geldiniz, dün Çankaya’nın uçağıyla siz de oradaydınız, EXPO 2015’te. Tabii…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Danışma Kurulu önerisiyle ilgili olarak…

KAMER GENÇ (Devamla) – Seni ne ilgilendirir?

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Beni ilgilendirir.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, bunu susturuyor musunuz?

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Boş laflarla meşgul etme.

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra, Meclis Başkanı, Bülent Arınç’ı almış Suudi Arabistan’a gidiyor. Görüyorsunuz sayın milletvekilleri, memleket güllük gülistanlık. Çankaya’dakiler kendi yandaşlarını dolduruyorlar Paris’e götürüyorlar, ötekileri Suudi Arabistan’a götürüyorlar. Memleketin her tarafı… Uçaklarla gidiliyor, geliniyor, harcırahlar alınıyor, ama bu memleketin insanları açlıktan kırılıyor ve geliyoruz burada da, Sosyal Güvelik Yasası “aman bu işçileri mezarda emekli edelim, bu çalışanları mezarda emekli edelim” diye… Gruplar da nedense bu kanunun bir an önce çıkması için söz birliği yapıyorlar. Bu, gerçekten iyi bir davranış biçimi değildir.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta Kıbrıs’ta önemli birtakım görüşmeler oldu. Kıbrıs’ta, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat “Ben, Kıbrıs Türk tarafı…” diyor. Hâlbuki, Kıbrıs’ta Türklerin bu meseleyi çözmesi için bir sıkıntısı yok, Kıbrıs’ta bağımsız bir Türk devleti var. Orada iki ayrı devletin kurulması gerekirken, dili ayrı, dini ayrı, ırkı ayrı, her şeyi ayrı iki devlet kurulması gerekirken, maalesef, orada Cumhurbaşkanlığına gelen kişi “Türk tarafı” diyor, “Ben KKTC Cumhurbaşkanıyım.” demiyor. Şimdi, bunları birileri çıkıp bu Mecliste… Çünkü, Kıbrıs, Türk milletinin onurudur, haysiyetidir. Burada ne yapılıyor ne yapılmıyor, bunları bilmemiz lazım değerli milletvekilleri. Burada Hükûmet diye varsa… İşte, Dışişleri Bakanını -geçen gün dedim- mumla arıyoruz, bir gazete ilanı verelim. Bir gün gelmedi daha Meclise.

Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde hukuk işlerse kimsenin bundan rahatsız olmaması lazım. Bir Avrupa Birliğinin küstah birtakım söylemleri var: “Efendim, Türkiye’de herkesin güveneceği bir adalet sistemi yok.” Sen kimsin yaa! Ne demek yani Türkiye’de herkesin güvenebileceği adalet diye bir şey yok! Sen kimsin! Senin memleketinde herkesin güvendiği bir adalet mi var? Sen üç aylık bebeği anasından babasından ayıracak kadar zalim uygulamalar içindeyken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının seyahat özgürlüğünü kendi ülkende en amansız ve en zalimane önlerken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının aksine… Peki, yani Türkiye’de bir yüksek mahkeme eğer kendi görevini yapıyorsa buna müdahale mi edeceksin? Sen kimsin buna dil uzatıyorsun ey Avrupalı! Efendim, ötekisi de “Avrupa Birliği süreci zedelenir.” diyor. Zedelenirse zedelensin! Yani, biz Türkiye’de hukuku işletmeyeceğiz, beyefendiler… Avrupa Birliği ilişkilerini zedeliyoruz... Sen zaten şimdiye kadar Avrupa Birliği olarak Türkiye’ye ne verdin kardeşim, bir söyleyin bakalım ne verdin? İşte, EXPO 2015 Paris’teki oylamada gösterdiniz Türkiye’ye bakış açısını. 6 defa İtalya’da bunu yapıyorsunuz ama Türkiye’ye gelince bunu vermiyorsunuz. Böyle şey olur mu?

Sevgili milletvekilleri, bakın, Türkiye’de bugün hükümet yok. Şimdi, birileri çıkıyor, yargıya dil uzatıyor. Kim buna cevap verecek? Kim verecek arkadaşlar? Bence, önce bu Hükûmet varsa çıkıp bunun ağzının payını vermeliydi: Türkiye’nin adaletine güvenilir, Türkiye’de adalet vardır, hâkim vardır, hukuk vardır... Ayrıca, ben seninle hukuk işletmemek için Avrupa Birliği için müzakere edeceğim dedim mi? Hukukun işlemediği yerde aslında kaba kuvvet vardır. Hukukun işlemediği yerde aslında militarizm vardır. Hâl bu kadar ortada iken, berrakken, ondan sonra adamlar çıkıyor ve bizim en kıymetli varlıklarımıza, en dokunulmaz müesseselerimize haince, hunharca, hayâsızca laf atıyorlar, hakarette bulunuyorlar, Türkiye’de bunlara cevap veren kimse yok! Kim verecek? Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin hakkını, menfaatini kim koruyacak değerli milletvekilleri? Kim koruyacak? Sokaktaki işçi mi koruyacak! İşte, işçiler gelmiş, hak arıyorlar, her tarafa barikat kuruluyor! Bu devleti yöneten insanlar eğer Türkiye Cumhuriyeti devletine sahip çıkmıyorlarsa lütfen o makamlarını bıraksınlar.

Biraz önce, birisi burada “haramileri yıkıyoruz” dedi. Yahu bakın, ben size iki tane misal vereyim arkadaşlar. Ziraat Bankası Ülkere yüklü bir döviz kredisi veriyor. Döviz düşünce, bu defa Ülkerin yetkilisini getiriyorlar, Ziraat Bankasının Genel Müdürü yapıyorlar. Ne yapıldı bu kredi, çıksın birisi, burada söylesin. Harami midir, değil midir?

Bakın, İstanbul Esenler’de Albayraklar firması -Kemer Parkı Evleri- on yedi katlı, on dört blok ve üç bin yedi yüz konut yapıyor. Kaçak yapıyor! Nereye yapıyor? 60 metre uzunluğunda, 11 gözlü Avasköy Su Kemeri’nin üzerine yapıyor! Bunlar harami değil de, neler harami beyler! Neler harami! Daha binlerce şey biliyorum.

İstanbul’da, sizin bir milletvekiliniz elli dört katlı, 100 bin metrekarelik bir iş hanı yapıyor. Bu para nereden geliyor sayın milletvekilleri? Nereden geliyor? Bunların vergileri ödendi mi?

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Sen mali polis misin?

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunlar nereden geliyor? İşte, niye siz denetimden kaçıyorsunuz? İç Tüzük’ün 98’inci maddesinde, her hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde iki saat soru sorulur, soruya cevap verilir deniliyor. Gensorunun, Meclis araştırmasının, Meclis soruşturmasının buralarda gelip müzakere edilmesi lazım. Âdeta, artık İç Tüzük’ü rafa kaldırmışsınız ve işlemez bir hâle sokmuşsunuz.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – O zaman siz de uyuyor musunuz? Danışma Kurulu önerisi üzerinde görüşüyor musunuz?

KAMER GENÇ (Devamla) - Daha senin bana laf atabilmen için çok ekmek yemen lazım, fırında çok ekmek yemen lazım. Çünkü sen daha kısa donla gezerken ben bu Parlamentoda görev yapıyordum. Onun için, yani herkes biraz haddini bilmeli. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sen az gelirsin sen. 10 tane Kamer az gelir bana.

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, lütfen… Sayın Genç, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, Danışma Kurulunun neyi… Ben Meclisin çalışmasını söylüyorum, denetimi söylüyorum, denetimi getirelim. Bu denetimi, işte burada çıkıp da Hükûmet, efendim… Bakın, Hükûmet çıkıp da burada hesap vermeli. Sizin Maliye Bakanınız burada çıkıyor “Efendim, benim çocuklarımın çalıştığı şirkete ben bir sözleşme imzaladıktan sonra gelen 30 bin dolar var ya, inceleme elemanı yetkisi dışında inceleme yapmıştır.” Ya, o zaman… Arkasından da diyor ki: “Efendim, bu arkadaş inkâr etti.” Bakın, ben vergi denetmenliği yaptım, bir kişinin evvela gidip ifadesini aldığınız zaman o doğruyu söyler. Sonra, birileri gidip onu tazyik edince, birtakım menfaatler sağlayınca ifadeyi değiştiriyor. Türkiye’de artık bunu bilmeyen kişiler yok değerli milletvekilleri.

Şimdi, siz bu sicille bu memlekette gelir, yani hükûmet ederken “Biz de haramileri kaldırdık.” O işte, İstanbul’da elli ve 100 bin metrekarelik inşaat yapan kişinin devletten aldığı bedava mülkler ortada. Peki, milletin malını, emeğini çalıyorsunuz, getiriyorsunuz yandaşlarınıza bedava veriyorsunuz, ondan sonra çıkıp da burada dürüstlükte bulunmaya kimsenin hakkı yok sayın milletvekilleri. Lütfen, burada çıkıp konuşan insanlar neyi söylediklerini kulakları duysun. Hem arkan kirli olacak hem de yiğitlik yapacaksın; bu böyle olmaz değerli milletvekilleri.

Şimdi bu Meclisi… Bakın, yine İstanbul’dan bir vatandaş bana telefon ediyor, diyor ki: “İstanbul Maltepe’de Başıbüyük Mahallesi’nde üç bin yedi yüz konut var.” Şimdi, kaç gündür İstanbul polisi burayı boşaltmak için zorluyor bu insanları, hepsi de burada inşaat yapmışlar. Neymiş, 3.700 aileyi atacaklar, TOKİ gelip burada inşaat yapacak. Yahu, bundan daha büyük zulüm var mı? Beyler, efendiler yani siz -adam yıllarca orada emek sarf etmiş- 3.700 tane aileyi getireceksiniz polis zoruyla, devlet zoruyla atacaksınız, onun yerine de getirip ondan sonra kendi yandaşlarınıza rant kapılarını açacaksınız. Türkiye bu zihniyetle, bu şekliyle yönetiliyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye savunulmuyor. O Avrupa Birliğinin, o kişilerin söylediği sözler de bu Hükûmetin sözleridir. Gidiyor oraya, diyorlar ki: “Sen şimdi çık de ki, efendim -Avrupa Birliği- eğer sen şu işleri halletmezsen, ben seninle müzakereyi keseceğim.” Bu tamamen sizden kaynaklanan ve onlara uçurulan bilgilerdir. Geçmişte Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti devletini ayakta tutan ne kadar kurumları varsa, müesseseleri varsa, hep çıkıyorlardı, bunları ortadan kaldırmaya yönelik sizlerden isteklerde bulunuyorlardı. Bir tek türban konusunda sizin isteğinizi yapmadı. Yani, işte, “Efendim, Kemalizmi yıkın.” dedi; “Efendim, ordunun gücünü yıkın.” dedi. Kim diyor bunu? Türkiye’deki hükûmet edenler, Türkiye’nin ciddi müesseselerini ortadan kaldırmak için, maalesef, işte böyle onlara jurnallikte bulunuyor. Onlar da ortaya çıkıp bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine konuşmalar yapıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, cümlenizi tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu şekilde bir yönetim olmaz.

Değerli milletvekilleri, yine ben Türkiye Büyük Millet Meclisinden rica ediyorum, böyle, bu devletin kaynaklarını, kendi uçaklarını alıp da insanları getirip eğlendirmeyin. Bülent Arınç niye Suudi Arabistan’a gidiyor? Hangi sıfatla gidiyor?

Bir de Sayın Başkan, bir şey rica edeceğim: Şu alt koridordan geçerken orada, bu Bülent Arınç’ın yaptığı camlı mekânlar var. Mesela, benim ilimde bir tane eldiven koymuşlar, bütün iller şey ediyor. Orayı her gün aşağı yukarı 10 tane işçi çeşitli temizlik maddesiyle siliyorlar. Yahu bunları kırdırın atın Sayın Başkan. Gerçekten, oraya sarf edilen…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç, cümleyi tamamladınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Peki efendim, teşekkürler.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde Sayın Tayfun İçli.

Buyurun Sayın İçli. (DSP sıralarından alkışlar)

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; yine bir salı günü, yine bir Danışma Kurulu önerisi ve Danışma Kurulu önerisinin altında, biraz daha açık söylüyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi Sayın Grup Başkan Vekilinin imzası, Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin imzası, Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilinin imzası ve Sayın Demokratik Toplum Partisi Grup Başkan Vekilinin imzası var.

Sizler her salı böyle Danışma Kurulu önerisi getirdiğiniz sürece, Danışma Kurulu olmadı AKP grup önerisi getirmeye çalıştığınız sürece, ben de her salı günü burada, çıkacağım, konuşacağım.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa…

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Bizce hiçbir mahzuru yok, tabii ki konuşabilirsiniz.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sizce mahzuru yok, biliyorum zaten. Çünkü, bu bir duyarlılık meselesi, ülke meselelerine duyarlılık meselesi ve milletvekilliği sorumluluğunu hissedebilme meselesi. Bunu hissetmiyorsanız, sizin için sorun olmayabilir. Ama, bilmeniz için bazı şeyleri anlatmaya çalışacağım.

Anayasa, madde 98. Burada yapılan, İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci maddesinde düzenlenen, salı günleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme işlevini eğer gruplar, gruplar olmadı AKP Grubu ortadan kaldırmaya çalışırsa, Anayasa’nın amir hükmü olan 98’inci maddesinde tanımlanan milletvekillerinin, Meclisin yürütmeyi denetleme işlevini ortadan kaldırmış olursunuz. Yasa koyucu, sizlerden çok çok önce, bizlerin belki de ağabeyleri -biraz evvel Sayın Kamer Genç söyledi- bizler belki kısa pantolonla dolaşırken yasama Meclisinde faaliyet gösteren çok değerli milletvekilleri, yasama organı, kanun koyucu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli işlevlerinden birisinin, sadece yasa çıkarmak değil, aynı zamanda da yürütme organını denetleme gereğini hissetmiş, Anayasa’nın amir hükmü, Anayasa hükmü hâline getirmiş. Bununla da yetinmemiş, İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci maddelerinde, milletvekillerinin, yasama organının yürütmeyi denetlemesini öngörmüş.

Her şeyden önce, bizim kendimize, yaptığımız işe saygımız olması lazım ve bu makamlarda oturan çok değerli arkadaşlarımızın, fert olarak      -bırakın siyasi partiyi- milletvekillerine saygı göstermesi lazım. Bütün milletvekilleri Türkiye’nin milletvekilleridir ama aynı zamanda da temsil ettikleri ilin sorunlarını, ilin sıkıntılarını dillendirmek, takip etmekle görevlidir. Milletvekillerinin asli görevlerinden birisi denetim görevini yerine getirmektir.

AKP’yi, grup önerisi getirdiği zaman eleştiriyordum. Şimdi diğer siyasi parti gruplarını da eleştiriyorum. Muhalefet demek uzlaşabilecek konularda uzlaşmaktır. Türkiye’nin gerçek gündeminde olan konuları halkın bilgisinden öteye götürmek değildir.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 98’inci maddesi ve İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci maddelerinde tanımlanan hükümleri ifade ettikten sonra -izin verirseniz- neden yürütmenin, neden Hükûmetin, görüşülmesi gereken konuları Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminden uzaklaştırdığı ve siz çok değerli milletvekillerinin bazı konuları neden dillendirmek istememelerinin nedenlerini kısa da olsa açıklamak, arz etmek isteyeceğim sizlere.

Değerli arkadaşlarım, birazdan, bu Danışma Kurulu önerisinin içerisinde gündeme gelen -kısa adı- Sosyal Güvenlik Yasası’nı görüşeceğiz. AKP dışındaki bütün siyasi partilere baktığımız zaman Sosyal Güvenlik Yasası’nı eleştiriyorlar, hem Cumhuriyet Halk Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisi hem de Demokratik Toplum Partisi. Peki, eleştirdiğimiz böyle bir yasanın AKP’nin sayısal çoğunluğuyla, bir an evvel, apar topar geçmesinde bu ülkenin yararı var mı? Çok saygı duyduğum Kılıçdaroğlu, bir sendikamızın, TÜRK-İŞ’in, AKP’nin ön bahçesi olduğunu söylüyor.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Evet.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Evet, ben de katılıyorum, arka bahçesi değil.

AGÂH KAFKAS (Çorum) – Ayıp ediyorsun!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Peki, o zaman, TÜRK-İŞ’in dillendirmek istemediği, dillendirmekten kaçınmak istediği birtakım gerçekleri, biz milletvekilleri olarak -doğrudur yanlıştır- inandığımız doğrultuda ifade etmek bizim hakkımız değil mi? O zaman niye Danışma Kurulu önerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin imzasını burada görüyoruz? Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımız, bu Sosyal Güvenlik Yasası, maddeler geldiği zaman eleştirecekler. Tutanaklara geçmesi bir şey ifade etmiyor ki, AKP, her olayda olduğu gibi, sayısal çoğunluğuna dayanarak istediği yasayı apar topar geçiriyor. O zaman, biz, muhalefet mi ediyoruz? Gerçeklerin söylenmesini niye bazı, birtakım şeylerle uzatıyoruz? Keza, aynı şey Demokratik Toplum Partisi için de söz konusu.

Değerli arkadaşlarım, halka bazı konuları oy kaygısıyla veyahut başka kaygılarla eleştirmek muhalefetin görevi değildir. Muhalefetin görevi, gerçekleri ifade etmektir. AKP’nin ekmeğine yağ sürmek muhalefet değildir. Ama geçen sefer de Danışma Kurulu önerisi olarak geldi -sanki iktidar partisi gibi- bugün de Danışma Kurulu önerisini görüyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben, sizleri çok seviyorum, birlikte de çalıştık, sizlerle birlikte, belirli kanunların çıkmasında AKP’li milletvekilleriyle de birlikte. Ülke yararına ise onur duyuyorum ama yapmayın, Anayasa’nın 98’inci maddesindeki milletvekillerinin denetleme hakkını almayın. Benim grubum yok diye, benim söz hakkım -yirmi dakika- sizler gibi yok diye, beni, Demokratik Sol Parti milletvekilleri veya bağımsızları Türkiye Büyük Millet Meclisinde yokmuş gibi davranmaya hakkınız yoktur. Bugün benim içindir, yarın sizin içindir, yarın başka siyasi partiler içindir. Demokrasiyi savunuyorsak, demokrasinin belirli ilkelerini savunmakla yükümlüyüz.

Eskişehir’deydim, taşıyıcıların yanına gittim, kamyoncu esnafının yanına gittim, sadece Eskişehir değil, Türkiye'nin her yerinde cinnet geçiyorlar cinnet, gözleri dönmüş hepsinin. Kamyonları, ekmek paraları kamyonları çifte vergiden, şundan bundan el konuluyor. Mazot yerine 10 numara yağ yakıyorlarmış. Evine ekmek parası götüremiyor ama ekmek parası hacizli vergi borcundan, şundan bundan borcundan. Üretmeyen adam borcunu nasıl ödesin?

Şimdi, bu sorun, taşıyıcıların, kamyoncuların sorunu sadece Eskişehir’de değil, Türkiye'nin her yerinde. Eğer ben Bakanlar Kurulundaki arkadaşlarıma bu meseleyi taşımazsam, bu denetleme görevini yapmazsam, ben milletvekili olarak görevimi yapıyorum kabul edebilir miyim?

Evet, biraz evvel Sayın Kamer Genç söyledi, Avrupa Parlamentosundan önüne gelen laf söylüyor, önüne gelen, ağzı olan konuşuyor. Türk adalet sistemine eleştiriler yöneltiyorlar. Sanki kendi hukuk sistemleri ahım şahım bir şeymiş gibi benim hukuk sistemime laf söylüyor. Doğrudur, benim hukuk sistemim çok doğru çalışmayabilir, bunu bizler düzeltiriz yasama organı olarak. Ama Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılamak, Türk yargı sistemini aşağılamak onların haddi değil. Sayın Adalet Bakanım, lütfen bunlara yanıt verin. Sayın Dışişleri Bakanım, lütfen bunlara yanıt verin. Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, lütfen, belirli konularda bu Türkiye Büyük Millet Meclisini özel gündemle toplayalım, bunları konuşalım.

Kıbrıs konusunda Avrupa Parlamentosunun abuk sabuk birtakım şeyleri çıktığı zaman, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde hangi görüşte olursa olsun, milletvekilleri oy birliğiyle bir bildiri yayınlamıştır, Kıbrıs konusunda, başka konularda. O Avrupa Parlamentosu, sözde Ermeni soykırım tasarısını ön koşul olarak getiriyor. Avrupa Parlamentosu yine önümüze abuk sabuk birtakım şeyler getiriyor, birçok milletvekili arkadaşın haberi bile yok. Ama biz onları belirli konularda muhatap almaya kalkıyoruz. Yani söylenecek, bu Hükûmete soracak çok şeyimiz var.

Siz benim anayasal hakkımı, Anayasa’nın 98’inci maddesinde tanımlanan hakkımı, İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci maddelerinde milletvekili olarak bana tanınmış hakkımı, sayısal çoğunluklarınıza güvenerek, Danışma Kurulu kararı alarak engelleyemezsiniz. Salı günleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme günüdür. Ancak çok önemli, istisnai durumlarda Danışma Kurulu önerisi getirilmek suretiyle, grup önerisi getirilmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerini değiştirebilirsiniz. Sayısal çoğunluğunuza dayanarak her şeyi yapabileceğinize inanmayın. İnandığınız zaman, bazı iddianamelerle, sonra, haksızlığa uğradığınızı zannedersiniz.

Hatırlarsanız, Anayasa değişikliği çalışmalarında rahmetli Bülent Ecevit’in bir sözünü aktarmıştım, bazı arkadaşlar da burada bana öfke göstermişti. “Demokrasi keyfîlik değil.” demiştim, “Demokraside uyulması gereken kurallar vardır.” demiştim, “Anayasa’nın hükümleri arkasından dolanılmaz.” demiştim. Ama “Olmaz.” dediniz ve Ecevit rahmetli, nur içinde yatsın- “Birileri gelir, düdüğü çalar.” demişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İçli, cümlenizi tamamlayınız efendim.

Buyurun.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ama, onu bir lafım olarak, bir yakışıksız itham olarak algılamıştınız.

Ama, benim burada ifade etmek istediğim, Anayasa’ya herkesin, özellikle yasama organının siz değerli mensuplarının uyması gerekir, benim uymam gerekir. Onun için, tekrar burada Anayasa’ya, İç Tüzük’e uyulması gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İçli.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, Danışma Kurulu önerisi lehinde söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Okay lehinde...

Danışma Kurulu önerisi lehinde Ankara Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Türkiye için, çalışan kesimleri çok yakından ilgilendiren Sosyal Güvenlik Yasası ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’yla ilgili bir görüşme yapacağız. Bu konuda Parlamentoda grubu bulunan dört siyasi parti, Danışma Kurulu toplantısında bu haftanın çalışma programında bir uzlaşma sağladılar. Sağlanan uzlaşma bugün saat 15.00-21.00, yarın ve perşembe günü için de 13.00-21.00 arasında Parlamentonun bu yasayı görüşmesinde bir mutabakat var.

Ancak, Danışma Kurulu önerisini fırsat bilerek hem geçen hafta hem de bu hafta aleyhte söz alan değerli milletvekili arkadaşlarım, sanki Sosyal Güvenlik Yasası’nda da Cumhuriyet Halk Partisinin veya diğer grubu bulunan muhalefet partililerinin iktidardaki siyasal partiyle, AKP’yle bir işbirliği içerisindeymişçesine burada partimize yönelik haksız ve kamuoyunu yanıltan biçimdeki açıklamalarını açıkçası yadırgıyorum. Bizim vardığımız mutabakat, Parlamentonun çalışma saati ve zaman dilimiyle ilgilidir.

Bir an için bu, Danışma Kurulu önerisi olarak gelmese o zaman Parlamento çoğunluğunu elinde tutan siyasal parti Danışma Kurulunda mutabakata varılamadığı için grup önerisi olarak getirir, grup önerisi aleyhine iki tane on dakikalık konuşmayı biz yaparız, ama bugüne kadar geçmiş uygulamalardan da gördüğümüz gibi, grup önerisiyle Parlamentonun çalışma düzeni yine iktidardaki parti tarafından belirlenmiş olur.

Bu yasaya Cumhuriyet Halk Partisinin nasıl muhalefet ettiği tüm kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Geçen parlamento döneminde bu Yasa’yı Anayasa Mahkemesine götüren yine Cumhuriyet Halk Partisidir. Keza bu yasaya ilişkin Plan Bütçe görüşmelerinde en sert ve en yoğun muhalefeti yapan yine Cumhuriyet Halk Partisidir, ama bu serbest kürsü olduğu için ve değerli halkımız, vatandaşlarımız da bizi dinlediği için “Siyaset adına kim önüme gelirse ben eleştireyim. Eh, vatandaş da bizi dinliyor ve böylece kimi muhalefet partilerini de bir tarafa sıkıştırayım ve bu fırsattan istifade ederek puan kazanayım.” anlayışını içimize sindirmemiz mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, geçen hafta da tümü üzerinde grubumuzun bir milletvekili tarafından şahsı adına söz talebinde bulunulduğunda da biz grubu olmayan siyasi parti olan Demokratik Sol Parti sözcüsüne şahsı adına söz verdiğimizde yine bu eleştiriye muhatap olduk. Kaldı ki, Parlamentonun çalışma düzeniyle ilgili olarak, kimi zaman bu Parlamentoda denetleme görevi haftada iki gün yapılıyor. Nitekim, Kuzey Irak’la ilgili olarak Parlamentoda perşembe günü bizim genel görüşme talebimiz görüşüldü, oysa, o perşembeden önceki salı günü de çevre konusunda araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili araştırma önergeleri görüşüldü.

Şimdi, bunların hepsini bir kalemde atıp, sanki Sosyal Güvenlik Yasası’yla ilgili Parlamentoda grubu bulunan tüm partiler bir araya gelmiş, bir an evvel, apar topar, bu yasanın çıkması için katkı veriyorlarmış…

Ayrıca, İç Tüzük uyarınca görüşülmekte olan yasa altı bölüm hâlinde görüşülüyor ama yüz yetmiş iki maddesi görüşülüyor. Her bir maddesinde de ayrı ayrı tartışma imkânı var. Dileyen arkadaşım buraya gelir ve değişiklik önergesini verir, söz hakkı da vardır.

Zannedilmesin ki… “Parlamentoda söz hakkımız kısıtlanıyor.” diyorlar. Oysa, İç Tüzük uyarınca söz hakkı kısıtlanan gruplar, gruba ait olan milletvekilleri şahsı adına önerge veremezken, grubu olmayan veya bağımsız milletvekilleri her zaman için burada önerge verebilir ve konuşabilir.

Açıkçası, burada ifade edilen hususların, bizleri izleyen ve dinleyen vatandaşlarımız tarafından hep beraber aynı kefeye konularak, çalışma düzenine ilişkin bir Danışma Kurulu önerisini de vesile kılarak, muhalefette bulunan partilerin Sosyal Güvenlik Yasası’na  destek veriyormuş gibi ifade edilmesini şık bulmuyorum, doğru bulmuyorum.

Bu vesileyle Danışma Kurulu önerisinin sadece ve sadece Meclisin çalışma düzenine ilişkin olduğunu bir kez daha hem bizleri izleyen vatandaşlarımızla hem de yüce heyetle bu düşüncelerimi paylaşmak için söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Okay.

Danışma Kurulu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre  verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/116) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/38)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/116 Esas Numaralı, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim, 45 gün içinde komisyonlarda sonuçlandırılmadığından, İç Tüzük’ün 37. maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.

        Saygılarımla.

                                                                                                            Yılmaz Ateş

                                                                                                                Ankara

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 1965 yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun bazı maddeleri belki o günün koşullarında uygundular ama bugün maalesef, aradan geçen kırk küsur yıl içerisinde, günümüzün koşullarının dışında kalmışlardır. O nedenle, bizim, benim bu kanun teklifim de belki daha ayıklanması gereken birçok maddesi varken sadece çok sırıtan bir maddesinin artık yürürlükten kaldırılmasını öngörmektedir.

Ona değinmeden önce, değerli arkadaşlar, birkaç dakika sonra, Sosyal Güvenlik Kanun Tasarısı görüşülecek. Orada, maalesef, çalışanların hakları geri alınmaktadır. Şu anda yüz binlerce kamu çalışanı bunu protesto etmektedirler. Hükûmete önerimiz, bu kamu çalışanlarının kazanılmış haklarına dokunulmamasıdır. Örneğin, yıpranma hakkı olan bir madde var. Orada, günün yirmi dört saati görev yapmakla mükellef olan basın emekçilerinin yıpranma hakları ellerinden alınmaktadır ama diğer kesime dokunulmamaktadır. Acaba bu basın çalışanları, kalem ve mikrofon taşımak yerine, ellerinde kalem tutmak, mikrofon tutmak yerine, acaba silah tutsalardı bu haklarını koruyabilirler miydi noktasına gelmiş bulunuyoruz.

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Hiç yakışmadı bu ifade.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) – Elbette ki güvenlik güçlerimizin haklarına dokunulmamasından memnun oluyoruz. Ama sadece güvenlik güçlerinin bu hakkına dokunmayıp günün yirmi dört saati görev yapmakla mükellef olan basın emekçilerinin bu hakkına el uzatılmasını da anlamak mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifimize konu olan sorun şudur: Devlet memurları resmî tatil ve izin günlerinde de eğer il dışına çıkarlarsa, ilgili amirinden izin alma mecburiyeti var. Bunun kaldırılmasını biz öneriyoruz, öneriyorum.

Bu konu, 2004 yılında da, şu anda Adalet Bakanımız olan Sayın Mehmet Ali Şahin de Başbakan Yardımcısı olarak Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonuyla mutabakata varmış, bunun kaldırılması konusu da imza altına alınmış, ama aradan dört yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen hâlen bu düzenleme yapılmamıştır.

Bizim önerimiz, benim önerim, bu 657 sayılı Kanun’un 125’inci maddesinin (C) bendinin (g) fıkrasının yürürlükten kaldırılmasını öngörmektedir. Kamu çalışanları sendikalarıyla da Hükûmet mutabakata vardığına göre, bunun kaldırılmasında bir sakınca görülmemektedir. Hizmetine ihtiyaç duyulan kamu görevlileri için bir düzenleme yapılabilir veya ilgili amirinin iznine bağlı kalınabilir, ama onun dışında kaldırılmasında büyük yarar var. Çünkü şöyle de bir aksaklık oluyor; keyfî bir uygulama doğuyor. Amiri, il dışına çıktın diye kimisi hakkında işlem yapıyor, kimisi hakkında yapmıyor, bu da çifte standart getiriyor.

Ayrıca, bu çağda, kişilerin, teknolojinin, yani iletişim ve ulaşım teknolojisinin geliştiği noktada, geldiği bugünkü noktada, artık il dışına çıkamazsınız, izin alın öyle çıkın demek de günümüzün koşullarıyla bağdaşmamaktadır. Ayrıca, bu, insanlarımızın seyahat etme özgürlüğüne de aykırı bir durumdur. O nedenle, iktidarıyla muhalefetiyle, günümüzün koşullarına aykırı olan bu konuyla ilgili düzenlemeyi yapmamızda yarar olduğuna inanıyorum.

Şimdiden destekleriniz için teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ateş.

Hükûmet adına Adalet Bakanımız Sayın Mehmet Ali Şahin, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Ateş’in İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma isteğiyle üzerinde konuşma yaptığı değişiklik teklifi konusunda Hükûmet olarak görüşlerimi sizlere kısaca arz etmek için huzurunuzdayım.

Biraz önce Sayın Ateş de ifade etti, daha önceki Bakanlığım döneminde Devlet Personelden de sorumluydum. Devlet Memurları Kanunu’nun yeniden gözden geçirilmesi, yeni bir anlayışla yeniden düzenlenmesi konusunda uzun süren bir çalışma yapmıştık, tabii, kamu görevlilerini temsil eden sendika ve konfederasyonlarımızla bu taslak üzerinde uzun bir çalışma gerçekleştirmiştik ancak bazı maddelerinde kamu görevlileriyle anlaşma sağlayamamıştık. Şimdi bu görevi Sayın Başesgioğlu arkadaşımız yürütüyor. Zannediyorum çok yakın bir zamanda yeni bir devlet memurları kanunu tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelecektir.

Bizim bu taslağımızda da -biraz önce Sayın Ateş’in gündeme getirdiği- Devlet Memurları Kanunu’nun 125’inci maddesinin (C) bendinin (g) fıkrası kaldırılmaktadır. O ne demek? Biraz önce kendisi de ifade etti, 125’inci madde devlet memurlarına uygulanacak disiplin cezalarıyla ilgili bir maddedir. Aylıktan kesme cezası uygulanacak olan devlet memurlarının işlediği suçlardan bir tanesi de amirinin izni olmaksızın çalıştığı il sınırları dışına çıkmaktır. Artık -biraz önce Sayın Ateş de ifade etti, biz de öteden beri aynı düşünüyoruz- böyle bir düzenlemeye Devlet Memurları Kanunu’nda gerek olmamalıdır. Aynı zamanda geçici 20’nci madde de böyle bir düzenleme öngörmektedir.

Doğrudan gündeme alınmasına Hükûmet olarak bizim herhangi bir itirazımız yok ancak şunu ifade edeyim: Devlet Memurları Kanunu’yla ilgili bir tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelecek, zaten o tasarı içerisinde bu düzenleme var. Türkiye Büyük Millet Meclisi tabii ki gündemine hâkimdir, böyle tek maddelik bir değişikliği görüşür, kanunlaştırabilir mi? O, tamamen Genel Kurulun inisiyatifindedir ama benim kişisel düşüncem, bir bütün olarak Devlet Memurları Kanunu burada görüşülürken bütün bu düzenlemeleri birlikte yapmanın daha doğru olduğu kanaatindeyim. Kişisel olarak ve Hükûmetin bir üyesi olarak Sayın Ateş’in 37’ye göre vermiş olduğu bu teklifin doğrudan gündeme alınmasında bana göre herhangi bir sakınca yok, ben de destekliyorum çünkü doğru bir düzenlemedir. Gerçekten, böyle bir düzenlemeyi bizim daha önceden yapmamız gerekiyordu ama hemen şunu ifade edeyim ki Devlet Memurları Kanunu’nda çokça yapılması gereken, bundan daha fazla, kamu görevlilerini rahatsız eden maddeler de vardır. Bütün bunları inşallah önümüzdeki süreçte gerçekleştiririz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Evet, önerge üzerinde, Ankara Milletvekili Sayın Zekeriya Akıncı.

Sayın Akıncı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken, gasbedilmek istenen haklarını koruma uğrunda ve karartılmak istenen geleceklerini karartmama uğrunda hak arama mücadelesini sürdüren bütün emekçi yurttaşlarımızı da saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, Sayın Bakana teşekkür ediyorum ama bir de umudum ve beklentim var kendisinden. Konuşmasını tamamlarken, memurlarla, kamu çalışanlarıyla ilgili yapılması gereken çok şeyin olduğunu söyledi. İnanıyorum ki yapılması gereken o çok şeyin içinde, onlara –siz dikkatle bakıyorsunuz tabii- grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkını vermek de olsun. Böyle bir beklenti içerisinde kamu çalışanları var, bunu da…

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Anayasa değişikliği gerekiyor Zekeriya Bey.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Peki… Bununla ilgili… Anayasa değişiklikleri yapmak sizin için çok zor değil canım.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Birlikte yaparız.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bunu da yapıveririz, bir şey olmaz, beraberce.

Değerli arkadaşlarım, teklifin özü şudur: Açıklanan maddede, kamu çalışanlarının yani bu “657’ye tabi memur” diye tanımladığımız kamu emekçilerinin, ikamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terk etmeleri bir ceza uygulaması gerektiriyor. Ek 20’nci maddede: “Devlet memurları ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terk edebilir.” deniyor, biz bunların kaldırılmasını istiyoruz. Kuşkusuz yapılacak çok şeyler var ama yine de artık uygulaması neredeyse mümkün olmaktan çıkmış bu düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirmekte kamu çalışanları açısından da onların amirleri açısından da yarar var diye düşünüyoruz.

Bunun tabi birkaç temel nedeni var, Sayın Ateş açıkladı, bir iki ilave yapmak istiyorum: 1965 yılında Yasa çıktığında belki ülkemizde yüz binlerle ifade edilebilecek bir sayıda kamu çalışanımız vardı ama bugün belki milyonlarla ifade edilecek düzeyde. Yani bir kontrol mekanizmasının oluşmasının ne kadar zor olduğunu açıklayabilmek için söylüyorum. O günlerde belki nüfusumuz 35 milyon civarındaydı, bugün 70 milyon yani nüfusumuz 2 katına yakın çıktı. Dolayısıyla insanların toplumsal, ekonomik yaşam içerisindeki ilişkileri değişti, ihtiyaçları değişti, kamu çalışanlarının da öyle. Değişen bu koşullarda doğan yeni ihtiyaçlara yanıt verebilmek için de bu düzenleme ihtiyaç. Kaldı ki, artık o yıllarda olduğu gibi ulaşımda, iletişimde ve benzeri konularda herhangi bir sıkıntı da yaşanmıyor. Ulaşım son derece kolay, iletişim son derece kolay ve ayrıca belki bir başka önemli etken sayarsınız, o dönemde il sayımız altmış yedi idi, şimdi seksen bire ulaştı. Yani bu Yasa çıktığından beri il sayımızda olağanüstü artışlar oldu. Yani Kırıkkale, Ankara’nın bir ilçesiydi. Şimdi, Ankara-Kırıkkale arasındaki bir küçük bir seyahat bile bu sözü edilen Yasa’ya tabi duruma gelmiş oldu ya da işte Kars, Ardahan, Iğdır üç vilayete birden dönüştü; Bolu, Düzce gibi… Yani Bolu-Düzce arasındaki bir mütevazı seyahat için bile bir izin, bir acil iş için bile bir izin gerekiyor. Eğer bu mümkün olamıyorsa tabi onun hemen arkasından cezai uygulamalar başlıyor. Bazen bu uygulamalar keyfiyete dönüşebiliyor.

Dolayısıyla hiç kuşkusuz Hükûmetin kamu çalışanlarına dönük bir derli toplu, geniş kapsamlı yasa düzenlemesi hazırlığı olabilir. Bu konuda çalışmaları vardır kuşkusuz. Ama ben bunu eğer yanlış anımsamıyorsam Sayın Bakanım, değerli arkadaşlarım; Acil Eylem Planı’nda da vardı Hükûmetin, birkaç yıl önce açıklamış olduğu.

O nedenle, eğer sizler de uygun görürseniz, bu teklifimizin doğrudan gündeme alınmasında yarar var diye düşünüyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akıncı.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12 Milletvekilinin, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin aynı konudaki kanun teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

 GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin aynı konudaki kanun teklifleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun; Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; 3201 Sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve birinci bölümde yer alan 2’nci madde üzerinde verilen üç önergeden ilk iki önergenin işlemleri tamamlanarak reddedilmişti. Şimdi, 2’nci madde üzerindeki üçüncü ve son önergeyi okutup, işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 2. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki d ve e bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ediyoruz.

“d) Ev hizmetlerinde çalışanlar

e) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular”

 

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

Sevahir Bayındır

 

Diyarbakır

Şırnak

Şırnak

 

Selahattin Demirtaş

Akın Birdal

Aysel Tuğluk

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Diyarbakır

 

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

 

 

Siirt

Bitlis

 

                                 

(x) 119 S. Sayılı Basmayazı 27/3/2008 tarihli 83’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Demirtaş, Sayın Tuğluk mu konuşacak?

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Gültan Kışanak konuşacak.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili Sayın Gültan Kışanak.

Buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili görüşlerimizi aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda, bu yasayla birlikte mağdur edilecek, şimdiye kadar kazanılmış hakları olan fiilî hizmet süreleri ellerinden alınacak olan basın emekçilerimiz de burada. Onların taleplerinin, haklı taleplerinin takipçisi olacağını belirtiyor, mücadelelerinde başarılar diliyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, yoksulları sosyal güvenlik sistemi dışına büyük ölçüde çıkartan bu yasayı biz bugün burada görüşürken, vekiller olarak biz bu yasayı burada görüşürken bize vekâlet veren, yani asıl olan halka bu Meclisin önünde basın açıklaması yapma hakkı bile tanınmadı. Bunu şiddetle kınıyorum.

Emekçiler, bugün, bu yasayla gasbedilen haklarına ilişkin itirazlarını dile getirmek üzere iş bırakma eylemi yaptılar ve alanlara çıktılar ama ne yazık ki bulundukları her yerde önleri panzerlerle, polis barikatlarıyla kesilerek bu demokratik haklarını kullanmaları engellendi.

Bu emekçi arkadaşlarımızın bulunduğu birkaç noktayı biraz önce ziyaret ettik. Meclisin Dikmen kapısı önünde biriken grubun diğer gruplarla buluşması önlendi. Akay Caddesi’nde bir grup, polis panzerleriyle çevrilerek ablukaya alındı, Güven Park’ta başka bir grup, Numune Hastanesi önünde sağlık işçileri…

Hükûmete sormak istiyoruz: Demokrasilerde halka tanınan rol,  sadece seçimden seçime sandığa gidip oy vermek midir? Böyle bir demokrasi parmak demokrasisi olmaz mı? Böyle bir demokrasi, çoğunluğun, halkın demokratik kanallarını kapatma hakkını kullanarak demokrasiyi işlevsiz kılması anlamına gelmez mi? Bütün bunları sorgulaması gerektiğini düşünüyoruz Hükûmetin.

Siz bir yasa çıkartmaya çalışıyorsunuz ama hakları engellenenlerin, gasp edilenlerin de en azından bunlara itiraz etme hakkı olmalı. Demokrasi, halkın katılımına imkân tanıyan bir sistemdir. Demokrasilerde halka sadece seçimden seçime sandığa gitme rolü tanınmaz. Demokrasilerde halk örgütlenir, toplu olarak da tek tek olarak da toplu olarak da görüşlerini ifade etme, yasa yapma süreçlerine aktif olarak katılma, önerilerini dile getirme hakkı tanınmıştır.

Bugün gelişmiş demokrasilerde, aslında halka, yani bize vekâlet verenlere vekâletini geri alma, geriye çağırma hakkı bile tanınmışken bizde Meclisin önünde basın açıklaması hakkı bile tanınmamasını şiddetle kınıyorum. Emekçilerin mücadelesinin başarıyla sonuçlanacağına inanıyorum, buradan hepsini saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, değişiklik önergesi verdiğimiz madde sigortalı sayılan iş kollarını tanımlıyor ve biz sigortalı işler kapsamı dışında tutulan kadınların da -birçok maddede bu var- bu kapsama alınması için böyle bir değişiklik önergesi verdik. Çünkü, kadınlar işverene ait işlerde eş olarak çalışıyorlarsa sosyal güvenlik şemsiyesi dışındalar. Ev içindeki emekleri görülmüyor. Bütün bunların yanı sıra, ücretli olarak başka evlerde çalıştıkları zaman bile sosyal güvenlik kapsamı dışındalar. Bu nedenle, verdiğimiz bu değişiklik önergesiyle, çoğunlukla kadınların çalıştığı ev hizmetlerinin sosyal güvenlik kapsamına, uzun vadeli sigorta kolları kapsamına alınmasını öneriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kışanak, konuşmanızı -cümlenizi- tamamlayınız.

Buyurun.

GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) - Ayrıca, tutuklu ve hükümlülerin çalıştırıldığı atölyelerde de bir emek ilişkisi söz konusudur, bir emek harcanmaktadır, bir değer üretilmektedir. Bu işte çalışan kişilerin de uzun vadeli sigorta kapsamına alınması gerekmektedir. Aksi hâlde, sadece ve sadece tutuklu ya da hükümlü oldukları için çalışmaktan dolayı elde etmeleri gereken emeklilik hakları gaspedilmiş olmaktadır. Bu nedenle, tutuklu ve hükümlülerin atölyelerde çalışmalarının da uzun vadeli sigorta kolları kapsamına alınması gerektiğini öneriyoruz. Bunu destekleyeceğinizi umuyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılması öngörülen 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5. maddesinin (f) bendinin aşağıdaki şekilde madde metnine tekrar eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Hakkı Suha Okay

Ali Oksal

 

İstanbul

Ankara

Mersin

 

Ergün Aydoğan

Hulusi Güvel

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Balıkesir

Adana

Malatya

 

Hüseyin Ünsal

 

 

 

Amasya

 

 

“f) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.”

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 3. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 5. maddesinin a fıkrası ile bu maddeye eklenen g fıkrasının çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.

 

Selahattin Demirtaş

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Şırnak

 

Akın Birdal

Sevahir Bayındır

Aysel Tuğluk

 

Diyarbakır

Şırnak

Diyarbakır

 

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

 

 

Siirt

Bitlis

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım son iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri ayrı ayrı okutup birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3. maddesi ile 5510 sayılı yasanın 5. maddesinin (g) fıkrasının değiştirilmesine ilişkin hükmün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. 27/03/2008

                                                                                                             Ufuk Uras

                                                                                                               İstanbul

“Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesi ile, 5510 sayılı Kanunun 5. maddesine eklenen (g) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

 

Oktay Vural

Beytullah Asil

Muharrem Varlı

 

İzmir

Eskişehir

Adana

 

Mustafa Kalaycı

Alim Işık

 

 

Konya

Kütahya

 

“g) Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında uzun ve kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.”

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyette iki önerge vardır, bu önergelere katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uras, konuşacak mısınız efendim?

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Prensip olarak siyasi partilerin kapatılmasına karşıyız. Türkiye’de siyaset sorunları siyasetle çözülmeli. Adalet ve Kalkınma Partisiyle ilgili kapatma davası açılınca zannettim ki hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden yola devam etmek yerine, mesela geniş bir demokratik mutabakatla her şey yeniden ele alınabilir. Çünkü gördük ki bugün şu anda Kızılay’da coplanan işçiler, sendikalar, meslek örgütlerinin iradesine rağmen, sadece kendimiz için bir şey isteyerek Türkiye’de kalıcı barış, kalıcı yasaları çıkaramıyoruz. Hakeza “nevroz”da bir kere daha gördük ki bölgede yurttaşlarımıza ilişkin vahşi ve saldırgan tutumun siyasi sorumluluğunu üstlenerek, bir gün, gün geldiğinde kendi başımıza kalmak istemiyorsak, ahlaklı olmanın, erdemli olmanın, başkasının yanağına indirilen yumruğun kendi yanağımıza indirilmek demek olduğunu gördüğümüzde sorunlar çözülecek. Ama görünen o ki hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Zaman zaman, Sayın Bakan, bu yasa tasarısıyla ilgili bazı görüşlerin ideolojik olduğunu ileri sürdü. Biliyorsunuz “izm”lerin en kötüsü aslında egoizmdir, yani içimizdeki şeytandır. İçimizdeki şeytanı taşlamanın tam da yanı, hazır burada basın mensubu arkadaşlarımız da bulunmuşken, hazır Kızılay’da sendikalar, meslek örgütleri “Bir kere daha düşünün.” diye bize yönelirken, hazır hâlâ kolu kırık çocuklarımız gözetim altında ve üzerine gidilmiyorken şapkayı başımızın önüne koymaktır.

Şimdi çok açık bir şekilde görülüyor ki bütçeden aktarılan kaynakların abartılması, açık ve kara delik olarak nitelendirilmesi gerçeklerin üzerini örtmekten başka bir şeye yaramamaktadır. Çok açık bir şekilde devlet katkısı olmaksızın insanca bir yaşam, sosyal güvenliğin teminat altına alınması mümkün değildir.

Ülkemizin sosyal güvenlik sistemi tamamen prim sistemine dayalı olup devletin katkısı öngörülmemişti. Oysa sosyal güvenliğin finansmanında devletin katkısı sosyal devletin olmazsa olmaz gereğidir. Örneğin, değişik sosyal güvenlik sistemlerine sahip Avrupa Birliği ülkelerinde sosyal güvenlik harcamalarının yüzde 37’si devlet tarafından finanse edilmektedir. Ülkemizde ise sosyal güvenlik sisteminde mali sorunların ortaya çıktığı 1990’ların ortalarına kadar devletin sosyal güvenliğe katkısı gündeme gelmedi. Tam tersine, sosyal güvenlik kurumları, ucuz borçlanma kaynağı olarak devlete katkı yaptı. Özellikle SSK fonları düşük faizli hazine kâğıtlarına plase edilerek devlet tarafından yağmalandı. Kaynakların yağmalanması, siyasi müdahaleler, iş gücüne katılım ve istihdam oranının düşüklüğü, kayıt dışı istihdamın büyümesi ve devlet desteğinin olmaması gibi nedenlerle sosyal güvenlik sisteminin mali yapısında 90’lı yılların başında sorunlar ortaya çıkmaya başladı ve 90’lı yılların ortalarından itibaren bütçeden sosyal güvenlik kurumlarına kaynak aktarılmaya başlandı.

Şimdi, bu katkıların millî gelire oranı 2006 yılı itibarıyla 3,3 olup, on üç yıllık cari ortalaması ise yüzde 2,5’tir. Bilindiği gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti tarafından Nisan 2005’te IMF’ye sunulan “Niyet Mektubu”nda bu oranın yüzde 1’e düşürülmesi taahhüt edilmiştir.

Şimdi, emekli aylıklarının güncellenmesinde büyümeyi dikkate almaya yanaşmayan Başbakan, ESK konuşmasında, cari tutarı 84 milyar YTL olan on üç yıllık transferlerin hazine borçlanma faiziyle güncellendiğini iddia ederek 851 milyar YTL’ye yükseltti ve bunun, kamu borç stokunun 3,5 katı olduğunu söyledi. Oysa aynı dönemde yapılan faiz ödemelerinden hiç söz etmedi Sayın Başbakan. Aynı dönemde, cari fiyatlarla 341 milyar YTL faiz ödendi. Başbakanın güncelleme kat sayısıyla faiz ödemeleri 3 trilyon YTL’ye yaklaşıyor. Sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların on üç yıllık cari ortalaması yüzde 2,5 iken faiz ödemelerinin aynı dönemde ortalama yüzde 12,6’ya ulaştığını görüyoruz. Üstelik, sosyal güvenliğe aktarılan kaynaklarla faiz ödemelerini ilişkilendirmenin de mümkün olmadığını biliyoruz. İddia edildiğinin aksine, borçları ve faizleri sosyal güvenliğe aktarılan kaynaklar artırılmış olamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uras, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Tabii, tamamlıyorum.

Bütçeden sosyal güvenliğe yüzde 0,6 kaynağın aktarıldığı 94 yılında faiz ödemelerinin oranı yüzde 7 ile neredeyse bugünkü düzeydedir.

Türkiye, sosyal güvenlik harcamaları yüzünden borçlanmamış, tersine, ağır borç ve faiz yükü yüzünden “sosyal devlet”in gerekleri yerine getirilmemiştir. Asıl ideolojik olan, asıl geniş kesimlerin aleyhine olan yaklaşım budur.

Bugün devlet işverene destek verdiğinde biz buna “teşvik” diyoruz, çiftçiye destek verdiğinde “sübvansiyon” diyoruz, aynı vakaya değişik ve farklı kelimeler kullanıyoruz. O yüzden bugün yapılması gereken, Kızılay’daki sesle “nevroz”da duyduğumuz çığlığı yan yana getirmek, kimlik talepleriyle, ezilenlerin taleplerine duyarlı olduğunu bu Meclisin kanıtlamasını sağlamaktır.

Teşekkür ederim. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uras.

Diğer önerge sahipleri adına…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Mustafa Kalaycı konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Verdiğimiz önergede, daha doğrusu, 5510 sayılı Kanun’un 5’inci maddesine Plan ve Bütçe Komisyonunda eklenen (g) bendinde, ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki iş yerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen işçilerin sigortalı sayılması, ancak kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinden yararlanmaları düzenlenmiştir.

Biz burada, uzun vadeli sigorta kollarından da yararlanmasını önergeyle teklif ediyoruz. Zira Kanun’da gerçi bu süreleri isteğe bağlı sigortalı olarak borçlanabilme imkânı var, ancak işçilerimizin gelir düzeyleri böyle bir isteğe bağlı sigorta primini ödeyecek düzeyde olmadığından bundan muhtemelen yararlanamayacaklar. Böyle olunca da prim ödeme gün sayısını doldurmaları altmış beş yaş haddine kadar dahi mümkün olamayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, ben burada bir konuyu düzeltmek için bu altmış beş yaş meselesini tekrar anlatacağım: Sayın Bakanımız, altmış beş yaş uygulamasının 2036 yılından sonra kademeli bir şekilde yürürlüğe gireceğini söylüyor. AKP Grubu adına konuşan Sayın Ünal Kacır, yine “Kanunun yürürlük tarihinden sonra işe girecekler için 2036 yılına kadar emekli yaş sınırında değişiklik yoktur.” diyor.

Perşembe günü ben, “Bu konuda milleti kandırmayalım.” dedim, kanunun çok açık olduğunu, on sekiz ilâ otuz yaş arası yeni işe girecek sigortalıların elli sekiz-altmış yaş değil, altmış beş yaşa tabi olduğunu söyledim. Ama benden sonra tekrar AKP Grubu adına söz alan Sayın Ünal Kacır “Yok öyle bir şey, bundan sonra işe girecek olanlar için emeklilik yaş sınırı altmış beş değildir.” diyor, “2044-2046 arasında gündeme gelecek” diyor.

Arkadaşlar, bu, sizlerin çıkardığı kanun, 5510 sayılı Kanun. Bunu yani yorumlama sıkıntısı da yok. Burada tamamen bir hesap meselesi. Yani, okuduğunuzu anlamakta da mı güçlük çekiyorsunuz? Ben bunu anlamıyorum. Hele ki Sayın Bakanım, ben, sizin bunu açıklamamanızı yadırgıyorum. Yani yanınızdaki bürokrat arkadaşlarım çok iyi biliyor bu meseleyi. 28’inci maddede diyor ki:

“İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;

a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları…”

Devamında, (b) bendinde de  bu yaş hadleri 2036 ilâ 2037 arasında kadın ise 59, erkek ise 61 diye kademelendirilerek gidiyor.

Şimdi çok basit bir hesap yapalım: Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra bu yıl işe giren on sekiz yaşında birisi 2036-2037 yılında kırk altı-kırk yedi yaşını doldurabiliyor. Kanun’da elli dokuz-altmış bir yaşını doldurursa emekli olabilir diyor, yani olamıyor. 2038-2039’a gidiyoruz: Kırk sekiz-kırk dokuz yaşını doldurabiliyor, Kanun’da altmış-altmış iki yaşın doldurulmasını öngörüyor. 2040-2041’e gidiyoruz, altmış bir-altmış üç yaşın doldurulmasını istiyor Kanun, ama on sekiz yaşında işe giren sigortalı ancak elli-elli biri doldurabiliyor. Yine 2042-2043’te sigortalı ancak elli iki-elli üç yaşını doldurabiliyor, ama Kanun altmış iki-altmış dört yaş öngörüyor. Bu şekilde gidiyor.

Tüm bunları çok basit bir hesap yoluyla açıklamak mümkün. Yani buna yorum yapmaya, hiçbir şeye gerek yok. Biz burada doğru bildiklerimizi vatandaşlarımıza anlatıyoruz. O nedenle, kimseyi aldatmayalım diyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin lügatinde milleti kandırma esasına dayalı siyaset anlayışı yoktur, kendinizle bizi karıştırmayın diyorum. Başbakanınız doğru konuşmuyor, AKP grup temsilciniz doğru konuşmuyor, Bakanınız doğru konuşmuyor. Yani, işiniz gücünüz vatandaşlarımızı yanlış yönlendirmek. Kanunda çok açık arkadaşlar. On sekiz yaş ve otuz yaşın altında bu kanunun yürürlük tarihinden sonra işe gereceklerde yaş haddi altmış beştir. Bunu tekrar, net olarak söylüyorum.

Bir diğer konu, Emek Platformuyla yapılan uzlaşmayla ilgili ben şunu söyleyeceğim:  Yapılan uzlaşma sadece mevcut…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, cümlenizi tamamlayınız.

Buyurun.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – …sigortalıların bazı haklarını korumaya yönelik hükümler içeriyor. Yani, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizin, gelecekteki sigortalıların haklarında hiçbir iyileşme sağlamıyor. Ben o nedenle buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum: Bu kanun yürürlüğe girmeden, on sekiz yaşın altındaki dahi çocuklarınızı sigortalı ettirin. Niye? Erkekse beş yıl, kızsa yedi yıl yaş haddinden avantajı var. Maaş bağlama oranında, ilk on yıl yüzde 3 olacağı için, yüzde 10 maaş bağlama oranında avantajı var. Emeklilikte çalışırsa da maaşı kesilmeyecek. Yani, tüm bunlar ortadayken, bu nedenle, sigortalı olmayan çocuklarınız varsa hemen sigortalı ettirin diyorum. Hele ki memur yapabilirseniz çocuklarınızı bu kanun yürürlüğe girmeden, çok daha avantajlı bir duruma geliyor. Yani, getirdiğiniz düzenleme bu.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, ben cümle tamamlamak için verdim, ama bu, ek, ilave süreleri de geçiyor. Lütfen, teşekkür ediniz Genel  Kurula.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Peki.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sağ olun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekilimizi dinledik.

Şunu ifade etmek istiyorum: Bildiğiniz gibi, şu anda, 2000 yılında işe başlayan vatandaşımız, çalışmaya başlayan vatandaşımız altmış yaşında emekli olmak durumundadır. Bakınız, 2008 demiyorum. 2000 yılında o günün hükûmetinin çıkardığı yasa gereği, işe başlayan vatandaşlarımıza -2001, 2002, 2008’deyiz şu anda- elli sekiz-altmış yaş emekliliği var. Biz bütün kamuoyuna açık ve net deklare ettik, dedik ki: Bu altmış yaş uygulaması 2028 yılında kademeli olarak gerçekleşiyor. 2028 yılında altmış yaş emekliliği kademeli olarak gerçekleşecek. Bugün kırk dört-kırk yedi yaşında vatandaşlarımız emekli oluyorlar -bu yıl itibarıyla söylüyorum- ve bu kademe 2028’e kadar altmışa varacak. Bu konuda hiçbir değişim yok, hiçbir değişiklik yok. 2028’e kadar vatandaşlarımız kaç yaşında emekli olacaklarsa şu anda, bu yasa bu vatandaşlarımız için hiçbir düzenleme getirmiyor yaş olarak, bu bir.

İki: Bu düzenlemede 2028 yılında altmış yaş sonlanırken biz bunu 2036’ya çıkardık. 2036’ya kadar altmış yaş emekliliği devam edecektir. Altmış beş nedir? Altmış beş yaşı, 2036’dan sonra 2048’e kadar bir uygulamadır. Şimdi, biz şunu söylüyoruz: Bu yüzyılı planlamamız gerekiyor diyoruz Türkiye olarak. Bize yakışan budur, Parlamentoya yakışan budur, bir.

İki: Sayın Hatibin, Değerli Milletvekilinin az önce belirttiği konuya gelince, bu düzenlemeyi biz sosyal taraflarla, hatta siyasi partileri ziyaretimizde görüştüğümüzde burada çok ince bir nüans ayarına ihtiyaç olduğunu gördük. Şundan dolayı: Vatandaş yirmi yaşında bugün işe başladığı zaman 2028 yılında prim gün sayısını dolduruyor. 2028 yılında emeklilik yaşı altmış. Oysa vatandaşımız yirmi yaşında işe başlamış, 2028’e kadar çalışmış, şu andaki uygulama gereği de altmış yaşında emekli olması gerekiyor. Bu vatandaşımız bugünkü sistem gereği yaşı beklemesi gerektiğinden yeni bir kademeye, yeni bir altmış beş yaş kademesi yaşamasın diye biz bunu, önergeyi muhalefet partilerimizle de birlikte verelim dedik ve 2036 yılına kadar emekli olacak olan vatandaşlarımız bugünkü yürürlükteki sisteme göre altmış yaşında emekli olacaklardır. Bunu net bir şekilde ifade ediyorum, bu önergeyi de birlikte vereceğiz. Onun için, bu önerge belki sizlere ulaşmamıştır. Bu, sosyal taraflarla, siyasi partilerle paylaştığımız bir düzenlemedir, onu özellikle bir açıklamayı uygun buldum.

Tekrar ediyorum: Sistem içerisinde olan vatandaşları, şu anda emekliliği bekleyen, kademelenmiş, 2028’e, 2030’a kadar emekli olacak vatandaşları ilgilendirmeyen bir düzenlemedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapacak arkadaşımız.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Efendim?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Benim söylediklerim mevcut düzenlemeyle ilgili. Şu anki mevcut düzenleme, on sekiz yaşında işe giren birisinin, yeni kanun yürürlüğe girdikten sonra altmış beş yaşında emekli olması söz konusu, ama Sayın Bakan “Önerge vereceğiz.” diyor, “Bu durumu düzelteceğiz.” diyor. O zaman… Ama mevcut düzenleme, şu anda altmış beş yaşı öngörüyor.

BAŞKAN – Tamam, tutanaklara geçti. Sayın Kalaycı, teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 5. maddesinin a fıkrasıyla bu maddeye eklenen g fıkrasının çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.

                                                                        Selahattin Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, katılamıyoruz, çünkü bu önergenin gereği yerine getirilince, Türk işçilerinin sosyal güvenliklerinin nasıl sağlanacağını belirsiz hâle getiriyor. Belirli olan bir şeyi belirsizliğe dönüştürdüğü için katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Demirtaş?

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Nezir Karabaş konuşacak.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu önergenin 87’nci maddeye göre işleme konulmaması lazım çünkü madde 3’te değiştirilen 5510 sayılı Kanun’un o maddesinin (a) fıkrası yok. Bakarsanız, önergede bu (a) fıkrasını çıkarmayı düşünüyorlar. Komisyonun çoğunluğu olursa ancak…

BAŞKAN – Evet, madde metninde olduğunu ifade ediyor arkadaşlarımız. Metinde olan o maddeyi değiştiriyor, onun için işleme alıyoruz.

Buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, (a) fıkrası yok Sayın Başkan.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – 5510’da var, 5510… Bırakırsanız, arkadaşımız açıklayacak. İşleme  alınmış zaten.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; verdiğimiz önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, “nevroz” kutlamaları esnasında Van, Hakkâri, Yüksekova ve Siirt’te uygulanan aşırı ve hukuk dışı şiddete dikkat çekmek istiyorum. Demokratik hakkını kullanmak isteyen insanlara yönelik hedef gözeterek ateş edilmiş, işkenceye varan uygulamalarla 2 kişi yaşamını yitirmiş, yüzlercesi yaralanmıştır. Bugün Van’da yaralananlardan birinin daha yaşamını yitirmesiyle yaşamını yitiren kişi sayısı 3’e çıkmıştır. Sokakta ve evlerde uygulanan bu işkenceler Hükûmet tarafından ısrarla görmezden gelinmiş, olağan sayılmaya çalışılmıştır. Yetkilerini aşan ve görevlerini kötüye kullanan hiçbir resmî yetkili  hakkında işlem yapılmamıştır. Ölümlerden ve işkencelerden sorumlu kişiler hakkında soruşturma açılması için İçişleri Bakanlığı ve bu illerin savcılarını göreve davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortasındaki değişiklikler üzerine  geçen haftadan görüşmeler sürüyor. Ben bu konuda şuna dikkat çekmek istiyorum: Şimdi, hepimiz her söylememizde “Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devledir.” diyoruz. Hepinizin bildiği gibi geçmiş hükûmetler döneminde de özellikle yaygınlaştırılarak, AK Parti Hükûmetleri döneminde belli bir yasaya, belli bir ödeme biçimine bağlı olmayan, başta Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu olmak üzere birçok fondan vatandaşa ödeme yapılmaktadır. Bu ödeme biçimi, Türkiye’de iktidara bağlılığı, Türkiye’de hükûmete bağlılığı geliştiriyor. Bu, insanların siyasi iradesini geliştirmesini, siyasi tercihini kullanmasını engelliyor. Bu, sosyal devlet ve sosyal devletten hak isteyen, talep eden kişi yerine dilenci kültürünü geliştiriyor. Onun için, bu yasa görüşülürken, bu yasadan önce, mevcut tüm ödemelerin belli bir ödeme takvimi ve yasa altına alınması, onun için sosyal aile yardımı ve ödemesiz primler yasasının çıkarılması gerekiyordu.

Şimdi, Başbakan çıkıp, Sayın Başbakan, valilere, kaymakamlara “Resmî araçlarla kömür dağıtsın.” diyor. Burada tüm milletvekilinin kapısına her gün onlarca insan, hastası olduğunu, belli işi için geldiğini, aç olduğunu, otel parası olmadığını söylüyor. Peki, bizler, vatandaşa ödenen sosyal güvenlik, bugününü ve geleceğini garanti altına alacak ödemelere kara delik diyorsak, bu vatandaşımızın bu durumunu, içinde bulunduğu bu durumu nasıl çözeceğiz? Yani hepimiz, tüm milletvekilleri, başta iktidar milletvekili olmak üzere, vatandaşın bu talepleriyle karşılaşmıyor muyuz? Onun için, bir an önce, başta Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu olmak üzere bu tür ödemelerin hepsi yasal güvenceye bağlanmalıdır.

Şimdi arkadaşlar da belirttiler, diğer genelgelerde de vardı. Yurt dışında çalışan işçiler uzun vadeli sigorta iş kollarına tabi değil ve burada şu gerekçe ileri sürülüyor: İşverenlerin rekabet gücünü artırma. Şimdi, böyle bir mantık olabilir mi? Siz işverenlerinizin rekabet gücünü artırmayı, ağır şartlarda emeğiyle geçinen insanların, işçinin geleceğinden, onun çocuklarının geleceğinden sağlıyorsunuz. Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? Onun için, biz, bu önergenin kabul edilmesini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) - …yurt dışında çalışan işçilerin mutlaka uzun vadeli iş kollarına tabi tutulmasını ve geleceklerinin garanti altına alınmasını istiyoruz. Eğer işverenlere rekabet güçlerinin artırılmasına yönelik bir çalışma yapılacaksa onu da bu Meclise getirirsiniz, devletin hazinesinden, devletin diğer olanaklarından karşılanır diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karabaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılması öngörülen 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5. maddesinin (f) bendinin aşağıdaki şekilde madde metnine tekrar eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                            Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları

“f) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Ünsal…

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 119 sıra sayılı kanunun 3’üncü maddesindeki değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergeye geçmeden evvel üç konudaki görüşümü aktarmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün gazetelerden öğrendik. Dünkü tarih itibarıyla terörle mücadelede 1 yüzbaşı, 2 tane astsubayın şehit olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Milletimize rahmet, şehit ailelerine başsağlığı diliyorum.

Bu arada, Meclis kapısında açıklama yapmak isteyen emekçilerimize ve meslek örgütlerine izin verilmemiş. Bu konuyu öğrendik, üzüldük. Polisin izin vermemesini de CHP Grubu adına kınıyoruz.

Yine, ben de gazetecilik eğitimi alan birisi olarak, basın emekçilerinin haklarının bu yasayla ortadan kaldırılması… Basın emekçilerinin nasıl çalıştıklarını hep beraber biliyoruz; yirmi dört saat görev yapıyorlar, gece gündüz. Hem yazılı basın hem görsel basın bize çok hizmet veriyorlar. Ama bugün gelinen noktada onların haklarının bu yasayla ellerinden alınması söz konusu. Bu konudaki hassasiyetinize de dikkat çekerek, bu hakların alınmaması konusundaki hassasiyetlere tüm Meclisin dikkatini çekmek istiyorum. Bu basın emekçileriyle ilgili yapılabilecek her türlü yasal desteği hep beraber yapmamız isteğimi bir kez daha dile getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, 119 sıra sayılı kanunun 3’üncü maddesindeki önerge değişikliğimizin amacı şu: Tasarının 3’üncü maddesi 5510 sayılı Yasa’nın (f) bendini ortadan kaldırmakta. Kaldırılan (f) bendini -isterseniz- bir okumak istiyorum: “25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.” hükmüdür. Yani, burada, 4’üncü maddenin (a) bendinde sigortalı sayılmayı akdeden hizmet akdi, çalışanları, normal sigortalı çalışanları tarif etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, getirilen yasa, zaten malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklarını hak etme koşullarını, ülkemizin çalışma hayatına uygun düşmeyecek şekilde ağırlaştırmaktadır. İş akdi kendi isteği dışında feshedilenlerin bir yıl içinde işe girmelerini olanaksız kılmaktadır. Dolayısıyla, geliri olmayan -yani bir yıl içinde işe giremiyorlar- bu kesimlerin isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri ve malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ödemeleri de olanaksızdır.

Burada, önceki Yasa’da bu primlerin ödenmesi söz konusu idi, şimdi biz bunu geri alıyoruz. Bizim önerimiz de, bu önergede, İŞKUR tarafından bu primlerin ödenerek, işsiz kaldığı süre içerisinde prim gün sayılarını tamamlamalarının sağlanmasını istiyoruz. Bunu bir sosyal devlet gereği olarak düşünüyoruz. Siz bu şekliyle önergeyi reddedecek olursanız, sosyal devleti bir kenara bırakacak olacaksınız.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında yer verilen “sosyal hukuk devleti” ilkesinin gereği, toplumun yoksul ve gereksinim duyan insanlarına devletçe yardım yapılmasıdır. Bu yardımı, maalesef, son zamanlarda, özellikle AKP, kömür, makarna ve salça olarak algılamıştır. Bu yardımlar tabii ki olacaktır. Bizler bu yardımlara karşı değiliz. Ama, 60’ıncı Hükûmetin sosyal politikalar olarak yaygınlaştırdığı ve siyasallaştırdığı uygulamalar, sosyal devlet kurallarına göre yürütülmemektedir. Kamu kaynakları geçici ve keyfî nitelikten arındırılmamıştır, yapılan yardımlar eşit ve nesnel ölçülere göre ulaştırılmamaktadır. Bu yardımları siyasal organizasyon ve yararlanma görüntüsünden mutlaka çıkarmalısınız. Sosyal yardımlar iane ve bağışlama görüntüsü yerine, yurttaşın devletten isteme hakkının kapsamında olmalıdır. Bu, bir anlayış, ama esas sosyal devlet anlayışımıza gelince, işte bu yasadaki önergeyi biz ortaya koyuyoruz. İşsiz kalan bir sigortalının işsizlik süresi içinde prim ödeme gün sayısını tamamlayabilmesi bir sosyal devlet anlayışıdır. Önerge de bu doğrultuda verilmiştir. Bu doğrultuda ele alınmasını da sizlerden talep ediyoruz.

Eğer bu önergeler önemsenmez ve Cumhuriyet Halk Partisinin uyarıları dikkate alınmazsa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – Tamamlıyorum.

…60, 59 ve 58’inci Hükûmetlerin genel tavrını ortaya koyacaksınız demektir. Bu önergeler Hükûmetin… Sosyal devleti dışlayan piyasacı devleti önceleyen düşüncelerini devam ettireceksiniz demektir. Sosyal devlet eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için vardır, piyasacı devlet ise devleti piyasanın gereklerine göre düzenler.

Değerli arkadaşlarım, biz bu yasayı çıkarırken, IMF’nin, Dünya Bankasının ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası para kuruluşlarının direktifleri doğrultusunda değil, Türkiye gerçeklerini -zaten Başbakanın da bu konuda demeci var- göz önüne alarak çıkarmak zorundayız. Bu konudaki uyarılarımızı dikkate almanızı diliyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 3’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 4 üzerinde iki adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesi ile değiştirilmek istenen 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının a, b ve c bentlerinin tamamen, ı bendinde ise “tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar” ibaresinin yasa metninden çıkartılmasını teklif ediyoruz.

 

Selahattin Demirtaş

Nuri Yaman

Akın Birdal

 

Diyarbakır

Muş

Diyarbakır

 

Ayla Akat Ata

Pervin Buldan

Osman Özçelik

 

Batman

Iğdır

Siirt

 

Hamit Geylani

 

Özdal Üçer

 

Hakkâri

 

Van

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 4. maddesi ile 5510 sayılı yasanın 6. Maddesinin değiştirilmesini öngören (c), (k) bentlerinin yasa tasarısı metninden çıkarılmasını, 5510 sayılı yasanın 6. maddesinin (d) ve (j) bentlerinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                                          27/03/2008

                                                                                                           Ufuk Uras

                                                                                                             İstanbul

Değişiklik Teklifi:

Madde 4- 5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c), (h) ve (k) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; yerine (c) (k) bentlerinin yasa tasarısı metninden çıkarılmasını ve (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; (j) bendi yürürlükten kaldırılmış, yerine (d) (j) bentlerinin yasa metninden çıkartılmasını ve (l) bendindeki “kamu düzeninin” ibaresi, “ilgili mevzuatının” şeklinde değiştirilmiştir.

“h) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gerekenlerden 18 yaşını doldurmamış olanlar,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uras, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; Mecliste biz yemin ederken sosyal hukuk devleti için yemin ettik, zekât ve sadaka devleti için yemin etmedik.

Üç sosyal güvenlik kurumuna 2006 yılı itibarıyla aktarılan kaynağın millî gelire oranı sadece yüzde 3,3’tür. Açık ve kara delik olarak ilan edilen oran işte tamamıyla bundan ibarettir. Yaklaşık 60 milyon yurttaşa aktarılan bu kaynağın yanına devletin diğer sosyal güvenlik harcamalarını -yeşil kart ve işsizlik sigortası devlet katkısı gibi- eklersek de bu oran ancak birkaç puan yükselebilir. Oysa bu oranlar, Türkiye’nin üyelik müzakereleri yaptığı AB ortalamasının çok ama çok altındadır. Avrupa Birliği ülkelerinde sosyal güvenlik ve sağlığa hükûmet bütçesinden ayrılan pay, millî gelirin yüzde 26’sına yaklaşmaktadır. Bu arada, Avrupa’da sosyal güvenlik haklarını budamak isteyen hükûmetlerin ciddi tepkilerle de karşılaştığını hepimiz izliyoruz. Yani, var olan sosyal devleti savunmanın ötesinde, bizim, zaten olmayan, kırıntısı olanın çok daha artırılmasına yönelik bir talebimiz var.

Verilere bakınca mızrağın çuvala sığmadığını çok açık bir şekilde görüyoruz ve maalesef yine İktidar, Hükûmet bildiğini okumaya devam ediyor. Sayın Başbakan “reform yapılmazsa sistem çöker” iddiasını yeniliyor. Oysa hangi ölçüt açısından bakarsak bakalım, sosyal güvenlik için yapılan harcamaların millî gelire oranı veya sosyal güvenliğin finansmanına devlet katkısının oranı, Türkiye’nin sosyal güvenliğe ayırdığı kaynakların oranı, kıyas kabul edilemez bir biçimde düşüktür. Reform yasasıyla bu oranlar daha da açık bir şekilde düşecektir. Başbakanın dediğinin aksine, bu sosyal güvenlik reformu yapılırsa işte o zaman sosyal devlet çökecektir. Asıl tartışılması gereken, sağlık ve sosyal güvenliğe bütçeden ayrılan kaynağın oranıdır, Hükûmet rakamları çarpıtmaktadır ve bu konuyu tartışmaktan kaçınmaktadır. Reform yasasının bütün parametreleri, devletin sosyal güvenliğe yaptığı katkıyı daha da azaltmayı hedeflemektedir. O yüzden bugün sendikalarımız, meslek örgütlerimiz Kızılay Meydanı’ndadır, o yüzden belki bunun bedeli olarak coplarla, biber gazlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu yasa, zaten küçük ve sınırlı olan sosyal devleti daha da küçültmeyi hedeflemektedir. Yeni liberalizm ile muhafazakârlığı harmanlayan bir parti olarak Adalet ve Kalkınma Partisi, tasfiye ettiği sosyal devlet yerine zekât ve sadaka devletini koymaktadır.

Sosyal güvenlik sisteminin ciddi sorunları olduğunu biliyoruz. Finansman, kapsam, norm ve standart birliği ve kurumsal yapı bu sorunların başlıcalarıdır. Sosyal güvenlik hakkını ve sistemini korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen gerçek bir reforma ihtiyaç vardır, ama Adalet ve Kalkınma Partisinin sosyal güvenliği ve sağlığı ticarileştirip yoksul ve yoksun yurttaşları piyasaya, cemaatlere ve hayır kurumlarına terk eden yaklaşımıyla hiçbir şekilde reform olmaz.

Değişiklik tekliflerini şu ana kadar okuma fırsatı bulamadım, çünkü nasıl olsa okunsa da “hayır” diyorsunuz. Ama bu teklifin gerekçesinin önemli olduğunu düşünüyorum: “Bu değişiklik teklifi ile amaç sigorta kapsamı dışında bırakılan yoksul ve korunmaya muhtaç çalışanların; ev hizmetlerinde çalışanların, prime esas günlük kazancı 30 günden az olan esnafın, Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri ile niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanların da yasa kapsamına alınması”nı içeriyor.

Takdirlerinize sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uras.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesi ile değiştirilmek istenen 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının a, b ve c bentlerinin tamamen, ı bendinde ise “tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar” ibaresinin yasa metninden çıkartılmasını teklif ediyoruz.

                                                                      Selahattin Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahipleri adına Batman Milletvekili Sayın Ayla Akat.

Buyurun Sayın Akat. (DTP sıralarından alkışlar)

AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce geçen hafta içerisinde Türkiye'nin her tarafında yaşanan ama Batman, Siirt, Yüksekova, Hakkâri’de gölge düşen “nevroz” kutlamalarında yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekmek istiyorum. Aradan belki bir hafta geçti ama bugün üçüncü ölüm yaşandı ve ölüm sayısının artma ihtimali de oldukça yüksektir. Bizler, ölümlerden ve işkencelerden sorumlu olan kişilerin bir an önce bulunup yargılanmasını ve bu vesileyle de İçişleri Bakanlığı ve cumhuriyet savcılarını da görevin başına davet ediyoruz.

Önergemiz üzerinde konuşmak üzere söz hakkı almış bulunuyorum. Önergenin belki de diğer önergelerden biz kadınlar açısından farkı, bugüne kadar devlet güvenlik şemsiyesi altında yer almayan kadınların bugün itibarıyla tekrar Meclis gündemimizde Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı tartışılırken ifade edilme şansı bulmasıdır.

Biz a, b, ve c bentlerinin tamamen kaldırılmasını istedik, çünkü sosyal sigortadan yararlanmayan eşin ev içerisinde çoğunlukla kadın olduğunu biliyoruz. Biz, ev içerisinde, küçük işletmelerde çalışan işçilerin, çoğunlukla aile bireyleri içerisinde sosyal güvenlik yardımından yararlanmayan eşlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu biliyoruz ve bunu cinsiyet eşitliği politikalarına aykırı buluyoruz, çocuk işçiliğini özendirdiğini düşünüyoruz.

Şöyle değerlendirebiliriz: Bu talepte bulunurken de bir sosyal güvenlik sisteminden beklenenleri esas alıyoruz. Nedir sosyal güvenlik sisteminden beklenen? Toplumsal yaşamda var olan eşitsizlikleri görerek ve devletin yeniden dağıtım rolünü kullanarak ülkedeki tüm vatandaşları insan onuruna yakışır bir şekilde yaşlılık, doğum, ebeveynlik ve işsizlik dönemi sonrası, kaza ve engellilik koşullarında gelir, bakım güvencesi ve ölüm durumunda da arkada kalanlara gelir güvencesi sağlamasıdır. Oysaki, mevcut tasarı sadece sosyal haklar kümesini daraltmakla kalmakta, iddia edilenin tam tersine nüfusun birçok kesimini kapsamamaktadır. Devletin yeniden dağıtıcı rolü gittikçe artan oranda belli gruplara ve sadece geçici dönemler için verilen sosyal yardımlara dönüşerek dar bir alana sıkıştırılmaktadır. Oysa, daha özgürlükçü ve eşitlikçi bir topluma doğru evrilmenin önemli koşullarından biri, insanların erişebildiği sosyal haklar kümesinin genişletilmesidir.

Sosyal güvenlikten dışlanan grupların başında ise az önce de belirttiğimiz üzere kadınlar gelmektedir. Kadınlar kendileri sosyal güvenlik kapsamına alınmayıp, eğer eşleri ya da babaları sosyal güvenlik şemsiyesi altındaysa bunlara bağımlı kalmak durumunda bırakılmaktadırlar. Öncelikle, tasarı kadınların emek verdikleri bakım hizmetlerini yok saymaktadır. Kadınlar gelir getirici bir işte çalışsınlar ya da çalışmasınlar, sigortalı olsunlar ya da olmasınlar, aile ve toplumun ihtiyaç duyduğu bakım hizmetlerinin -bunun içinde evin her türlü hizmeti, çocuk ve yaşlı bakımı ve hasta bakımı da bulunmaktadır- hemen hemen tümünü üstlenmiş durumdadırlar. Oysa, bu hizmetlerin büyük bir çoğunluğu, kamunun, işverenin ve erkeklerin yapması gereken ama yapmadığı işlerdir. Bir yandan bütçe yetersizlikleri ve IMF’nin şart koştuğu faiz dışı fazla hedefleri bahane edilerek sosyal hizmetler daraltılmakta, diğer yandan küresel rekabet koşulları bahane edilerek işveren yükümlülükleri azaltılmaktadır. Böylelikle bu kesimlerin gittikçe artan oranda yerine getirmekten kaçındıkları sorumlulukların ikamesi olan bakım hizmeti, hacmi ve yoğunluğu artarak kadınların üzerine yıkılmaktadır. Bu durum, kadınların ev kadını rollerini de pekiştirmektedir. Kadınlar ev işlerine daha fazla emek sarf etmek zorunda kaldıkça gelir getirici işlere de yönelememektedirler. Oysaki, hepinizin, hepimizin birlikte yaşadıkları kadınlar, doğdukları andan itibaren “kız çocuğu”, “anne”, “eş” olarak değişik sıfatları bulunan, çalışan ortamda da “çalışan kadın” gibi ayrı bir sıfatı bulunan kadınlar, sosyal güvenlik şemsiyesinden de eşit oranda yararlanmak durumundadırlar. Her gün, sabah uykudan kalktığında çocuğuna bakmak durumunda kalan, ona yemek yapmak durumunda kalan, evini temizlemek durumunda kalan ve üretici bir faaliyet içinde bulunup el işleriyle uğraşan kadının bir günlük faaliyeti içerisinde bulunan her eylemi, esasında bir üretim alanına çekilmesi için bir gerekçedir. Yemek yapımından tutalım çocuk bakımına, çocuk bakımından tutalım ev işlerine, ev işlerinden tutalım el emeğine kadar hepsi birer üretim alanıdır ve her biri birer iş koludur. Amacımız, kadını evden çıkarıp üretim alanlarına çekip kadını sosyalleştirmek olmalıyken, kadının ev içerisindeki yükümlülüğünü artıran bir şekilde ve eşitsiz ortamda bırakarak, önceliği ev içerisinde yaşayan diğer bireylere bıkarak ev içine hapsetmek bugünün Türkiye’sinde bugün tartışılan sosyal güvenlik yasa tasarımızın konusu olmamalıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akat, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

AYLA AKAT ATA (Devamla) – Ve yine tasarı, ev içinde ya da dışında, ücret ve gelir karşılığı çalışan birçok kadını da sosyal güvenlik sisteminin dışında bırakmaktadır. Bunun içerisinde çalışan kadınlar olduğu gibi, asgari ücret altında çalışan mevsimlik işçiler, gündelikçi kadınlar olduğu gibi, bunun dışında, yine, eşleri ve babalarının sosyal güvenliğine bağlı olarak çalışan kadınlar da bulunmaktadır.

Son olarak, bu tasarı, kişiler arasındaki farklılıkları ve eşitsizlikleri büyük ölçüde görmezden gelmektedir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında şöyle denilmektedir: “Farklı durumda olanlara -yani eşit olmayanlara- farklı kurallar uygulanması -yani eşit olmayanların eşitsizliği- eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.” Eşit olmayanlara eşitmiş gibi davranılması, toplumdaki eşitsizliklerin büyümesine yol açacaktır. Bu tasarı, farklılıkların tanınıp eşitlik pratiklerinin içine yerleştirildiği bir sistemden uzaktır. Kadınlar, erkekler; düşük gelirliler, yüksek gelirliler; çalışmaya çok erken yaşta başlayanlar, üniversiteyi bitirdikten sonra başlayanlar gibi birçok farklılık ve eşitsizlik bu tasarıda yok sayılmaktadır.

Saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul…

HASAN MACİT (İstanbul) – Karar yeter sayısı Başkanım...

BAŞKAN – Tamam, arayacağım.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

HASAN MACİT (İstanbul) – İktidar, muhalefete güvenerek yasa çıkarmasın.

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.32

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.45

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet  yerinde.

4’üncü maddenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı maddede iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Ünal Kacır

Veysi Kaynak

 

Giresun

İstanbul

Kahramanmaraş

 

Fatih Arıkan

Öznur Çalık

Fatma Şahin

 

Kahramanmaraş

Malatya

Gaziantep

“a) İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün,”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

 

Oktay Vural

Kemalettin Nalcı

Mustafa Kalaycı

 

İzmir

Tekirdağ

Konya

 

Beytullah Asil

Muharrem Varlı

Alim Işık

 

Eskişehir

Adana

Kütahya

“a) İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, çalışmaya başlattıkları tarihten itibaren en geç bir gün,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Kemalettin Nalcı konuşacak.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Tekirdağ Milletvekili Sayın Kemalettin Nalcı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesinin (a) bendi hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, inşaat sektörünün içinde bulunmuş olduğu problemleri biliyoruz. İnşaat sektöründe çalışmalar çoğunlukla taşeron sistemiyle yapılmakta olduğu için bu sigorta süresinin bir gün sonra yapılmasıyla ilgili önergemizdeki grubumuzun belirlemiş oldu karar şudur:

Bakın sayın milletvekilleri, bugün inşaat sektörü diğer sektörlere benzemez. İnşaat sektöründe, taahhüt sektöründe yapılan işlerde taşeron firma kullanılmaktadır. Taşeron firmayı da kontrol etmek, denetlemek asıl müteahhit firmaya düşmektedir. Aynı gün içinde alınan işçiyi denetlemek imkânı yok. Bunun içindir ki, bunun, en geç bir gün içinde yapılmasını Genel Kurula sunmuş bulunmaktayız.

Sektörün içinde bulunmuş olduğu sıkıntılar sadece bununla sınırlı değildir. Bakın, sayın milletvekilleri, inşaat sektörü şu anda zaten bir darboğazdan geçmekte. Sigorta yükleri ve belirtilmiş bulunan inşaattaki asgari işçilik oranlarıyla birlikte inşaat sektörü üzerinde çok büyük bir yük vardır. Çıkan iş kazalarında ve bunların önlenmesinde ve müteahhit firmanın mesuliyetinin daha azaltılması için bu sürenin en az bir gün olarak değiştirilmesini Genel Kuruldan talep etmekteyiz. Bunun için gereğinin yapılması için sizlerden destek bekliyoruz.

Saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Nalcı, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge  kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                           Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

“a) İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tarım ve balıkçılık işyerlerinin özelliği nedeniyle sigortalıların çalışmaya başlamalarındaki bildirimlerde uygulamada ortaya çıkan sorunların çözülmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Öznur Çalık

Bekir Bozdağ

 

Giresun

Malatya

Yozgat

 

Veysi Kaynak

Fatih Arıkan

 

 

Kahramanmaraş

Kahramanmaraş

 

 “3 – 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı alt bendi kapsamına girenlerden, şahıs şirketlerinden kollektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetIerinin sona erdiği tarihten, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluğundan kaydının silindiği tarihten, limited şirket ortaklarından hisselerinin tamamını devreden sigortalıların, hisse devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği tarihten, iflas veya tasfiye durumu ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın talep etmesi halinde, mahkeme kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği, ortakların talepte bulunmaması halinde, mahkemece iflasın kapatılmasına karar verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerin ortaklıklarının ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten,"

BAŞKAN –Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5510 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ortaklarının sigortalılıklarının başlangıcı ile ilgili yapılan düzenlemeye paralel olarak bu sigortalıların sigortalılıklarının sona erişi ile ilgili hüküm bulunmaması hâlinde uygulamada sorun çıkacağı düşünüldüğünden bu maddede düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8’inci maddede önerge yoktur.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 9. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 15. maddesinin ikinci fıkrasında geçen, “…doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik hâlinde ise ilk on haftalık süreye kadar…” ibareleri yerine, “doğumdan sonraki ilk 13 haftalık, çoğul gebelik hâlinde ise ilk 15 haftalık süreye kadar…” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.

 

Selahattin Demirtaş

Gültan Kışanak

Pervin Buldan

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Iğdır

 

Hasip Kaplan

Akın Birdal

Sevahir Bayındır

 

Şırnak

Diyarbakır

Şırnak

 

Aysel Tuğluk

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

 

Diyarbakır

Siirt

Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Efendim, İş Kanunu’na bir tezat teşkil edecek. Bildiğiniz gibi, sekiz hafta doğumdan önce, sekiz hafta da doğumdan sonra geçici iş göremezlik izni var. Bu çerçevedeki düzenlemeye aykırılık teşkil edeceği için katılamıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sayın Pervin Buldan konuşacaklar.

BAŞKAN – Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili.

Buyurun sayın Buldan. (DTP sıralarından alkışlar)

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama başlamadan önce, geçen hafta içerisinde yapılan “nevroz” kutlamalarında Van, Hakkâri, Yüksekova ve Siirt’te uygulanan şiddetten, yine 3 vatandaşımızın ölümünden, işkencelerden, tutuklamalardan ve gözaltılarından sorumlu kişiler hakkında soruşturma açılması için İçişleri Bakanını ve cumhuriyet başsavcılarını göreve davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere canlılar âleminde doğumdan sonra ebeveyn bakımına en uzun süre ihtiyaç duyulan varlık insandır. Doğumdan sonra bebeğin sağlıklı yaşaması açısından anne ve baba bakımına ihtiyacı söz konusudur ve bu bakım da uzun bir süreyi kapsamaktadır. Sadece çocuğun doğal gelişiminin sağlıklı olabilmesi için bile, uzmanlar tarafından, farklı besin desteği olmadan ilk altı ay zorunlu emzirme süresi öngörülmektedir. Nitekim, bu da çocuğun anneye olan bağımlılığının en doğal ifadesidir.

Bunun yanı sıra çocuğun yaşama kazandırılması sürecinde yetişkin bakımına gereksinimi vardır. Zira, şu anda içinde bulunduğumuz toplum yapısı itibarıyla çocukların yaşama ve topluma kazandırılması, daha uzun vadede de ailenin sorumluluğu içinde bulunmaktadır. Bu nedenle, hamilelik esnasında ve doğum sonrasında bu bakımın gerçekleştirilebileceği yeterli süreye, baba da dâhil olmak üzere özellikle annenin ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle, görüşmekte olduğumuz kanun teklifini bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz bir zorunluluktur.

Mevcut durumda, talep ederse annenin ek olarak ücretsiz izin kullanma hakkı da mevcuttur. Ancak, kadınlarımız zaten ev içerisinde hiçbir maddi karşılığı olmayan bir emek sarf etmektedirler. Doğumla beraber sarf edilen ev içi emeğine ek olarak çocuk bakımı da anneye büyük bir yük getirmektedir. Bu nedenle, bu süreçte kadının aslında artarak sarf ettiği emeğine karşılık kamusal gelirinden de yoksun bırakılması, zaten emeği görmezden gelinen kadınlar için ciddi bir olumsuzluk yaratmaktadır.

Bu noktada şunu söylemek gerekir: Unutulmamalıdır ki, ataerkil toplumlarda özellikle kadına yüklenmiş olan bu görev, yani çocuğun bakımı sadece anneyi ilgilendiren bir husus değildir. Nitekim, toplumumuza sağlıklı bireylerin kazandırılabilmesi açısından bu noktada gerekli ihtiyaçların karşılanması aynı zamanda devleti de ilgilendirmektedir ve bu, sosyal hukuk devletinde asli bir yükümlülüktür. Bu açıdan kıyaslama yaparken de toplumsal refah düzeyi daha ileri olan devletler örnek alınmalıdır. Örneğin, İsveç’te çocukları olan anne ve baba birer yıl doğum izni kullanabiliyor. Baba isterse izin hakkını anneye devredebiliyor, böylelikle de kadın isterse iki yıl süreyle maaşının yüzde 80’ini alarak çocuğunu büyütebiliyor. Yine baktığımız zaman doğum izni Danimarka’da elli hafta, İtalya’da kırk yedi hafta, Finlandiya’da kırk dört hafta, İngiltere’de kırk haftadır.

Ülkemizde kamusal alanda çalışmakta olan kadın sayısı gelişmiş ülkelere oranla zaten çok az bir oranı kapsamaktadır ve bu alanda çalışan kesimin maddi olanakları oldukça kısıtlıdır. Bu açıdan, bebeğin maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasına devletin etkin destek sunması gerektiğini göz önünde bulundurmalıyız. Hükûmet temsilcileri bu konuda çocuk sayısıyla değil, bu çocukların sağlıklı yaşamları ve gelecekleri için gerekli koşulların sağlanmasıyla mükelleftirler.

Bu nedenle, Demokratik Toplum Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik teklifimizle doğum izninin doğumdan sonra ilk on üç haftalık, çoğul gebelik hâlinde ise ilk on beş haftaya kadar şeklinde düzenlenmesini talep ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Buldan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ve üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Nurettin Canikli                      Bekir Bozdağ                      Öznur Çalık

                         Giresun                                 Yozgat                               Malatya

 

                                           İhsan Koca                      Ahmet Öksüzkaya

                                             Malatya                                 Kayseri

d) Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi,”

“Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinde geçerli olan ve Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden emzirme ödeneği verilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 16.maddesinin üçüncü fıkrası ile birinci fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

 

Oktay Vural

Şenol Bal

Mustafa Kalaycı

 

İzmir

İzmir

Konya

 

Beytullah Asil

Muharrem Varlı

Alim Işık

 

Eskişehir

Adana

Kütahya

16/3. fıkra: “Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan, kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.”

d) Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara, evlenme ödeneği verilmesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 10. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, dördüncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Birgen Keleş

Esfender Korkmaz

Faik Öztrak

 

İstanbul

İstanbul

Tekirdağ

 

Gürol Ergin

Ali Rıza Öztürk

Ali İhsan Köktürk

 

Muğla

Mersin

Zonguldak

 

Bülent Baratalı

Bayram Meral

 

 

İzmir

İstanbul

 

“Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.”

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 10. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 16. maddesinin üçüncü fıkrasında geçen, “…doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında…” ibaresi yerine “…doğum tarihinden itibaren altı ay süre ile o ayki asgari ücretin üçte biri tutarında…” ibarelerinin eklenmesini.

119 sıra sayılı kanun tasarısının 10. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasının a ve b bentlerinde geçen, “…120 gün…” ibaresi yerine “…30…” ibaresinin eklenmesini teklif ediyoruz.

119 sıra sayılı kanun tasarısının 10. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 16. maddesinin birinci fıkrasının d bendinde geçen, “…kız…” ibaresinin çıkarılmasını teklif ediyoruz.

Teklif Edenler:

 

Selahattin Demirtaş

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Şırnak

 

Aysel Tuğluk

Sırrı Sakık

Ayla Akat Ata

 

Diyarbakır

Muş

Batman

 

Osman Özçelik

Nezir Karabaş

Ufuk Uras

 

Siirt

Bitlis

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz, ama bu konuyla ilgili ufak bir açıklama yapmak istiyorum.

Bu emzirme ödeneği, bildiğiniz gibi en çok tartışılan, konuşulan, belki de yasanın ruhunu kenara bıraktık, özünü kenara bıraktık. Ağırlıklı olarak manşetlere bu konu taşındı ve değerlendirildi. Bildiğiniz gibi şu anda emzirme ödeneği SSK’lı olarak çalışanlara verilen, 50 YTL olarak verilen bir ödenek şu anda. Bu, 5510 sayılı Yasa’da altı aylık bir ödenek olarak 1 milyar 200 civarında bir ödenek verilmiş fakat o Yasa yürürlüğe girmedi bildiğiniz gibi. Daha sonra bununla ilgili asgari ücretin üçte 1’i diye bir düzenlemeyi biz bu tasarıya koyduk, yani 203 YTL olarak -bunları açık şekilde ifade etmek istiyorum- bunu biz düzenlemeye koyduk. Sonra Emek Platformu’nda bütün sosyal taraflarla bir araya geldik ve onlarla yaptığımız değerlendirmeden şöyle bir karar çıktı: Bildiğiniz gibi Sosyal Güvenlik Kurumunun Yönetim Kurulu var. O Yönetim Kurulu içerisinde sosyal taraflar var. Sosyal Güvenlik Yönetim Kurulu kararı ve Bakan onayı ile her yıl belirlenecek emzirme ödeneği şeklinde yasada yer alması konusunda ittifak sağladık.

Tabii -bu önergeleriniz okundu- saygı duyuyorum ama ben de Bakanlık olarak tüm sosyal taraflarla böyle bir mutabakatın sağlandığını da bu vesileyle ifade etmek istiyorum ve bu önergeye de katılmadığımı ifade ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Evet, Sayın Demirtaş

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Ufuk Uras konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Uras. (DTP sıralarından alkışlar)

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; şimdi, bütün sosyal kesimlerin katıldığı bir mutabakat varsa ve burada bunun ötesinde bir öneri de bulunuyorsa bence bunu değerlendirmek gerek. Ortada şu yasa tasarısıyla ilgili kabul edilebilir bir mutabakat olsaydı bugün sendikalar, meslek örgütleri Kızılay’da ve Meclisin kapısında ne arıyorlardı? Bütün bu meselelere baktığımızda aslında 1848 Arazi Kanunnamesi kadınların erkeklerle eşitliğinden gelen kazanımlarının bir örneğini burada görüyoruz. Bir kere daha vurguluyorum: Kendimize değil, herkese hak ve özgürlük perspektifini içselleştirdiğimiz zaman, o büyük toplumsal ve demokratik mutabakatı sağladığımız zaman sorunlar çözülecek; yoksa, ülkenin sigortasını attırmaya devam edeceğiz.

Aslında, yine, bizim zaten “piyasacılık, liberalizm” dediğimiz şey, ağır sıklet ve tüy sıklette yarışan iki sporcuya aynı kuralın uygulanması değil midir? Siz zannediyorsunuz ki bugün yaygın olan neoliberal amentü üzerinden bu yasaların şekillenmesi doğal ama neoliberalizmin kalelerinde şimdi neoliberalizmin kendisi sorgulanıyor. “Neoliberalizmi nasıl aşarız?” diyorlar, şirketleri koruyorlar, korumacılık yapıyorlar. Beş yıl sonra buraya geldiği zaman bu yeni eğilimler, siz treni kaçırmış olacaksınız. Ne söylerseniz söyleyin, bugün, Birleşmiş Milletler insani yaşam endeksinde Türkiye 81’inci sıradadır. 170 ülke içerisinde 81’inci sırada olmamız, insanca koşullara yönelik değişikliklerde ne denli duyarlı olmamız gerektiğini gösteriyor.

Hazır, Sayın Bakan gerekçelere ilişkin polemik yapmaya başlamışken ben de bugüne kadar neleri kabul etmediğini kısaca ifade edeyim: Mesela, yasa tasarısı gayrisafi yurt içi hasıla değişim hızının yüzde 30’unun dikkate alınmasını öngörerek emeklilerin ulusal gelirdeki artıştan pay almasını engellemektedir dedik. Oysa, emekliler bu ülkenin yurttaşları olarak herkes gibi ulusal gelir artışından pay almalıdır dedik. Bu payın yüzde 30 ile sınırlandırılması zaten düşük olan emekli aylıklarının düşük kalmasına ve görece düşmesine yol açacaktır dedik. Tasarıda öngörülen oran Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır dedik. Yapılan değişiklikle, aktif sigortalılık döneminde prim yatıran sigortalının gerçek ücretlerinin korunarak yaşlılık aylığının gerçek ücretine yakın değerler üzerinden bağlanması, yaşlılık aylığı aldığı pasif dönemde zorunlu giderlerinin bir kısmı olsun yaşlılık aylığıyla karşılanması sağlanmak istenmektedir dedik, bunu reddettiniz. Son yıllarda iş adamları tarafından yurt dışından alınan iş sayıları artmış, yurt dışına götürülen işçiler, sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerdeki çalışmalarından dolayı, 506 sayılı Yasa döneminde, sadece topluluk sigortası hükümlerine göre uzun vadeli sigorta kollarından yararlanabilmişler, geçirdikleri iş kazaları karşısında korumasız kalmışlardır dedik. Tasarı ise getirdiği hükümle, tam aksini yapmakta, bu kez de yurt dışında çalışanları uzun vadeli sigorta kollarından yararlanamaz konuma düşürmektedir dedik. Değişiklikle bu sakınca ortadan kaldırılarak sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerdeki çalışmalardan dolayı sigortalılara kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının tamamından yararlanma olanağı getirilmiştir dedik, e bunu da reddettiniz.

Bu değişiklik teklifiyle de ayrım yapılmaksızın kız ve erkek çocuklara evlenme ödeneği verilmesi amaçlanmaktadır. Evlenme ödeneğinde kız ve erkek çocuklar arasında ayrım yapılması eşitlik ilkesine aykırıdır.

Öte yandan, değişiklik teklifiyle, altı ay süreyle emzirme yardımı verilmesi öngörülmüştür. Yasa tasarısıyla emzirme ödeneği bir defaya düşürülmüştür diye altını çiziyoruz.

Şimdi, burada önerilen bütün bu temaların ne kadar çalışanlar açısından, emekliler açısından ve diğer meslek grupları açısından olumlu olduğu ortada. Ama dediğim gibi, “deforme etme”nin adı “reforme etme” olunca, IMF talepleri doğrultusunda hazırlanan taslaktan şaşmama konusunda taahhütname verince, sosyal güvenliğe ayrılan kaynaklar bütçeye yük oluyor, makroekonomik dengeler bozuluyor iddiası kamuoyunda yutturulmaya çalışıldıkça adım atmak mümkün olmuyor. Zaten bu reformun amacı, özü itibarıyla sosyal güvenliğe ve sağlığa ayrılan kamusal kaynakları yani bütçe katkısını azaltmaktadır. Bunu kamuoyuna nasıl tarif edersek edelim işin özü değişmemektedir. Daha önce de vurguladım, beyaz kitapta on yıllık toplam sosyal güvenlik katkısı bir yıllık millî gelire ve o yılın borç stokuna oranlanarak bir felaket tablosu çizildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uras, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Tamamlıyorum.

Peki “Neden son on yılın toplam faiz ödemeleri hiç dikkate alınmadı?” diyoruz, bunlar yanıtsız kalıyor.

Bu mesele şeye benziyor: Temel’le Fadime beş yıldır beraber yaşamışlar, Temel demiş ki: “Evlenelim.” Fadime de demiş ki: ”Ya Temel bizi kim alır?” Bence bu pişkinlikle bu işlerin üzerine gitmemiz zor gibi gözüküyor.

Hepimize kolay gelsin. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Uras çok teşekkür ediyorum. Yani, doğrusu bu konuları enine boyuna biz de çok konuşmak isteriz, ama bölümler hâlinde görüşüldüğü için fırsat buldukça bu şekilde, ama bölümlerde de ağırlıklı bir şekilde değerlendireceğiz.

Bakınız, yasa çok daha derinlemesine bir incelenmiş olsaydı, bence bu eleştirilerin çok haksız olduğunu siz de kabul edecektiniz. Mesela, kız ve erkek çocuklar arasında ayrım yaptığımızı söylüyorsunuz. Bu doğru değil. Bakınız, erkek çocuk evlenince, medeni hâlinde değişim olunca bu ölüm aylığı kesilmiyor, kesilmeyince tekrar erkek çocuğu ifade etmeye gerek yok ki; ama, kız çocuğu evlenince ölüm aylığı kesiliyor, onun için kız çocuğu ifade ediyoruz. Ama, tekrar ediyorum, bunlar gazetelerde işi bilip bilmeyenler tarafından rastgele değerlendirildiği için, siz de bunları doğru kabul ediyorsunuz ve bu şekilde kürsüden ifade edince yeni bir yanlış meydana geliyor.

Ben, diğer konuda, güncelleme katsayısıyla ilgili olarak da… Bakınız, bu hesapları Parlamentoda bulunan bütün arkadaşlar oturup birlikte yapmamız gerekiyor. Güncelleme katsayısında gelişme hızından pay alınmasını Anayasa Mahkemesi istemiştir. Anayasa Mahkemesi, güncellemeye, ülkenin gelişme hızından pay verilmesi konusunda iptal gerçekleştirmiştir. Nasıl vereceksiniz gelişme hızından payı? Tabii ki devletimizin verileri var, gelişme hızıyla ilgili, sosyal kesimlerin paylarıyla ilgili ortada veriler var. Biz de bu verileri baz alarak, daha sonra da sosyal taraflarla görüşerek 26,3 olan bu veriyi, yani çalışanların lehine 26,3 olan veriyi yüzde 30’la sosyal taraflarla görüşerek çıkardık. “Efendim, bunu yüzde 50 yapalım, yüzde 80 yapalım, yüzde 100 yapalım” talebini saygıyla karşılıyoruz, sosyal taraflar bunu da istediler. Ama Türkiye'nin imkânları, ücret ve emekli ücret dengesi açısından, sosyal politikalar açısından bakacak olursak, sosyal güvenlik politikası açısından bakacak olursak ne kadar isabetli ve doğru bir iş yaptığımızı göreceksiniz.

Yurt dışına giden işçilerle ilgili olarak da şunu ifade etmek istiyorum, ana sıkıntı şudur bakınız: Daha önce bu kapsamda, yani sosyal güvenlik anlaşmamız olmayan ülkelere işçiler götürülürken hem GSS hem de uzun vadeli sigorta kapsamında olmalarını hepimiz istiyoruz. Fakat burada bir sıkıntı yaşandı. Maliyetler ve rekabette sıkıntı yaşadığı için işverenler Türk işçilerini götürmemeye başladılar. Yani ülkemizin işçilerini değil, dışarıdan, diğer ülkelerin işçilerini çalıştırmaya başladılar. Onun için biz, bu düzenlemede, sosyal güvenlik anlaşmamız olmayan ülkelere götürülen işçilerin genel sağlık sigortasının gerek burada olan çocuklarına, ailesine gerekse kendisi için varlığını muhafaza ettik. Ama, uzun vadeliyle ilgili olarak da Türk işçilerinin yurt dışında bu imkândan istifade etmeleri açısından “isteğe bağlı” şekle dönüştürdük.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Ben de teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 10. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, dördüncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                        M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

“Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Baytok konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Nesrin Baytok buyurun, önerge sahipleri adına. (CHP sıralarından alkışlar)

NESRİN BAYTOK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yasanın “emzirme yardımı” diye bilinen maddesi üzerindeki değişiklik önergemiz hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, burada 70 milyonu ilgilendiren bir yasayı ele alırken bir an durup iyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz diye düşünmeyi sizlere teklif ediyorum. Geçen hafta Cargill Yasası görüşülürken iktidar partisinin bir sayın grup başkan vekili, burada, muhalefet milletvekillerinin kendilerine hazırlanıp verilmiş metinleri okuduklarını iddia etmişti. İtirazlar üzerine de şekerle, pancarla ilgili konuşan milletvekili olarak beni işaret etmişti. Şu anda bu konuya girmemin sebebi, bu sözlerin sahibi Sayın Elitaş’ın da aralarında bulunduğu AKP Grubu, Hükûmetin kendilerine yazıp verdiği yasa tasarılarını hiç düşünmeden aynen kabul edip geçirmektedir; öyle ki Lozan Anlaşması’na aykırı maddeleri bile bulunan Vakıflar Yasası böyle geçirilmiştir.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sizin düşünceniz!

NESRİN BAYTOK (Devamla) – Cargill Yasası sırasında konu olan şeker pancarı üretimi rakamları ise Sayın Elitaş’ı değil, beni haklı çıkarmaktadır. Yüce Meclisteki bu tartışmanın ardından geçen hafta perşembe günü TÜİK, resmî üretim rakamlarını açıkladı. Buna göre, şeker pancarı üretimi Sayın Elitaş’ın iddia ettiği gibi 17 milyon ton değil, benim konuşmamda belirttiğim gibi 12 milyon ton olarak gerçekleşti bir önceki yıla göre yüzde 14 düşüşle. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekiline, karşısında kadın milletvekili görünce “rahatça sataşırım” düşüncesinde olmaması gerektiğini hatırlatmak isterim. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma metniyle ilgili, kendi gruplarında nasıl çalıştıkları ile de ilgili değilim ancak insan şu sözleri hatırlamadan edemiyor: Kişi karşısındakini nasıl bilirmiş? Kendi gibi. Haklı çıkmak için yüksek perdeden bağırmak veya sözlü de olsa saldırmak gerekmez. Şu yüce Meclis kürsüsünde sadece doğruları ve değerlendirmelerinizi ifade ediniz yeterlidir. Haklılığınızı ve gücünüzü vicdanınızdan ve söylediklerinizin doğruluğundan alırsınız.

Sayın milletvekilleri, bakınız, Başbakanlığın yayınladığı ve 2005 Nisanında bütün milletvekillerine gönderdiği “Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform” başlıklı beyaz kitapçığın “Teşekkür” bölümünde Başbakanlık ne diyor: “Dünya Bankasından Anita Schwarz ve Mukesh Chawla’ya teşekkür ederiz.

Yine, şu andaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik 1999 Ağustosunda yüce Meclisin 52’nci Birleşiminde bakınız ne demiş: “Bu kürsüden bir iktidar partisi milletvekili ‘IMF’nin dediğine razı olduk, IMF’ye teslim olduk.’ der mahiyette ifadede bulundular.” Sayın Çelik’in o günlerde söylediğini biz şimdi iktidar partisine soruyoruz: IMF’yle, Dünya Bankasıyla el ele, kol kola bu yasayı Meclisten geçirirken, başta söylediğim gibi, bir an durup, iyi mi yapıyoruz, kötü mü yapıyoruz diye düşünmez misiniz?

Sayın milletvekilleri, bakalım İktidar Grubu, Sayın Elitaş’ın deyimiyle, ellerine yazılıp verilmiş yasa tasarısını nasıl ele alıyor? Şu anda görüştüğümüz maddede olduğu gibi, ellerine Hükûmet tarafından yazılıp verilmiş olduğu şekliyle mi, yoksa yüce Meclisin iradesinin çalışması sonucu değiştirilebilmiş şekliyle mi geçecek? Yani, annelere verdiğimiz emzirme ödeneğini azaltıp şartlarını ağırlaştıracak mıyız, yoksa bizim önergemiz doğrultusunda değiştirme imkânı bulabilecek miyiz? Sayın Başbakanın söylediği gibi aileler en az 3 çocuk sahibi olacaklarsa, emzirme ödeneğini bir nevi kaldırmak anlamına gelecek bu düzenleme ne demek oluyor? Bu yasa olduğu gibi geçerse, altı ay boyunca ödenmesi gereken emzirme yardımı teke indiriliyor. Ayrıca, bu yardımı alabilmek için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az yüz yirmi gün kısa vadeli sigorta primi ödenmiş olması gerekiyor.

Bu yüce Meclisin kürsüsünden Sayın Başbakana soruyorum: Bu çelişkiyi nasıl izah ediyorlar? Bir yandan çocuk yapmayı teşvik edeceksiniz, bir yandan da doğan çocuğun en temel ihtiyacı olan emzirme yardımını altıdan teke düşüreceksiniz, ödeme şartlarını ağırlaştıracaksınız ve bunu da içinize sindireceksiniz. Bu anlayışı kınıyoruz.

Bu nedenle, “doğumdan sonraki altı ay süresince” ibaresinin madde metnine eklenmesini ve emzirme ödeneği verilmesini yüz yirmi gün prim ödeme koşuluna bağlayan 16’ncı maddenin dördüncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Baytok, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

NESRİN BAYTOK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Her yönüyle hakları gaspeden, Anayasa’nın 2’nci ve 60’ıncı maddelerinde emredici olarak ifadesini bulan sosyal devlet anlayışını ortadan kaldıran bu tasarıya karşı çıktığımızı bir kez daha ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 16. maddesinin üçüncü fıkrası ile birinci fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

                                                                                    Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

16/3. fıkra: “Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan, kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.”

d) Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara, evlenme ödeneği verilmesi.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Osman Durmuş konuşacak efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş; buyurun Sayın Durmuş. (MHP sıralarından alkışlar)

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; önerge üzerinde söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, anne sütü, bebeğin beslenmesinin temel gıdasıdır. Tüm dünyadaki veriler, bilim adamları, bebeğin ilk altı ayda yalnızca anne sütüyle beslenmesini önermektedirler.

Yine bilimsel verilere göre bebeğin, bir diğer ifadeyle erişkin insanın beyninin yüzde 75’i ilk bir yıl içinde gelişmesini tamamlamaktadır. Dolayısıyla insan için olmazsa olmaz organ olan beynin gelişmesini tamamlayacak bu sürede annenin gıdasını kesiyorsunuz, o annenin memesindeki süte muhtaç, en az günde 8 defa her iki saatte 1 anne sütü emmek zorunda olan bebeğin rızkını kesiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bir önceki Kanun, 5510 sayılı Kanun AKP Hükûmeti tarafından çıkarıldı. Siz aynı mehter takımı gibisiniz, bir önce getirdiğinizi geri alıyorsunuz. Altı ay süt parasını siz getirdiniz, aradan ne geçti de bunu geri alıyorsunuz? IMF bunu geri alın mı dedi? Bebeğin oyu yok da onun için mi alıyorsunuz? Yeni mi fark ettiniz? Bu çok acı ve çirkin bir durum. (MHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, insanı diğer memelilerden ayıran en büyük özelliği beyninin niteliğidir, zekâsıdır. Bu gelişmeyi sağlayacak olan besin de sadece anne sütüdür. Yüzde 75’lik bölümü.

Anne sütünün bir başka özelliği var: Sayın Adıyaman Milletvekili geçenlerde komisyonda ifade etti, annem fukaraydı, aç kalıyordu, sütü yoktu, beni doyuramıyordu, komşu kadınlar sırayla beni emzirdiler dedi. Ben de şanslıymışsınız dedim. Çünkü çok ciddi farklı bağışıklılık elemanlarını almışsınız dedim. Anne sütü, annenin bebekliğinden erişkin yaşa kadar geçirdiği bütün hastalıklar, karşılaştığı rahatsızlar ve onların antijenlerine karşı korunma mekanizmaları, antikorlar oluştururlar. Bebek ilk altı ayda annesinin hastalıklara karşı direncini alır ve öncelikle altı ay, sonra da iki yıl hastalıklara karşı dirençlidir. Aşıları ondan sonra başlatırız, altı aydan sonra. Gıdaları da altı aydan sonra başlatırız, peynir, yumurta, benzeri… Dolayısıyla bu süt parası, Sayın Bakanım, olmazsa olmazdır. Bu bebekler yarınımızdır, geleceğimizdir.

Değerli milletvekilleri, üzülerek ifade edeyim, Türkiye’de doğuran anne yoksul annedir. Sosyal statüsü yüksek insanlar 1 bebeği ya doğuruyor ya doğurmuyor. Ama fukara ve yoksullar, özellikle de yüzde 95’i yoksulluk sınırında olan memurlar -aldıkları ücretler ortada- memur ailesi nasıl doyuracak, bu bebeği nasıl doyuracak? Hele hele büyük aile olmuşsa, evde bir de cimri bir kayınvalide varsa, gelinin içtiği süte göz dikecek, sıkıntı yaratacak. O kaynanadan kötü duruma düşeceksiniz. Yapmayın, yanlış yapıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, on dokuz-otuz beş yaş grubu fertil dönem, doğurgan dönemdir. Türkiye’deki kadınların yüzde 76’sı işsiz. Bu yaş grubu erkeklerin de yüzde 25’i işsiz ve bebek sahibi olan bunlar. Bu parayı kesmemelisiniz. Bu, doğru değil. Lütfen, yaptığınız yanlıştan dönün.

Değerli milletvekilleri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Durmuş, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Biraz evvel belli notlar aldım, onlara da bakmak istiyorum.

Ağzı var dili yok bebeğin hakkını korumak zorundayız. Bu, çok önemli. Yine özellikle 3 bebek tavsiye eden Sayın Başbakan, 1 bebeğin rızkını kesiyor, 3’ünü nasıl verecek? Onun için biz “Anneler ölmesin, bebekler yaşasın” diye kampanya yaptık. Burada tüm anne adaylarına söylüyorum: Üç yıldan önce doğurmayın. Çünkü kendi rezervlerinizi bebeğinize veriyorsunuz, hem siz ölüm riskine girersiniz hem yeni, sık doğan bebekleriniz. Hükûmet de süt paranızı kesiyor. O bebekler risk altında. Verdiklerini geri alıyorlar. Melih Gökçek’in 10 katrilyon, balon, top diye dağıttıklarını bu bebeklerden esirgemeyin, yanlış yaparsınız. Türkiye’nin geleceği bakımından bu çok önemli.

Bebeklerimizin beyin gelişmesini tamamlayalım diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Durmuş’a, Sayın Bakanımıza da teşekkür ediyorum.

Sayın Baytok da… Emzirme konusuna yine, ısrarla arkadaşlarımız değiniyorlar. Şimdi, bir taraftan diyoruz ki uzlaşma olsun… “Sosyal taraflarla ne yapıyorsunuz?” En çok tartışılan konu, ben…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakan Bey, dışarıda çok miting var…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Hayır, hayır. Biz sosyal…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Peki niye gaz bombası atıldı? Hangi uzlaşma? Bizi kandırmayın yani!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Şimdi bakınız, o konuyla ilgili de ben size izah ederim.

Bakınız 19 madde önümdedir, büyük ihtimalle de genişçe bir şekilde kürsüden açıklamak istiyorum. Neler konuştuk, neler yapıyoruz? Bunları açık bir şekilde burada ifade edeceğiz. Bugün yürüyenler niçin yürüdüler, bunları konuşacağız. Onlar için… Yalnız şu anda Sayın Durmuş’un, Sayın Bakanın konuşmaları çerçevesinde birkaç şeyi söylemek istiyorum. Benim bildiğim mehter takımı tabii iki sağa gider, sağa bakar; iki sola gider ama ileri gider, mehter takımının hiç geri gittiğini bilmiyorum. Onu bir kere belirtmek istiyorum.

İkincisi: Bakınız, emzirme yardımı dediğimiz emzirme ödeneği şu anda 50 YTL ve yalnız SSK çalışanlarına bu ödenek veriliyor.

Şimdi, efendim 5510’u söylüyorsunuz muhalefet olarak, saygı duyalım. Ama bakınız...

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Resmî Gazete’de yayımlandı Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Ama getirdiğimizi de bir tartışalım. Şu anda 8 milyon 497 bin SSK’lı olarak çalışan vatandaşımız var. Emeklisine var mı emzirme yardımı? Yok.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Emekli doğurmaz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Hayır, otuz sekiz yaşında emekli ederseniz…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Emekli doğurmaz Sayın Bakan, yapma, yeni icat çıkarma.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – İşte, Türkiye’de doğurur. Çünkü otuz sekiz yaşında emekli yaptık.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – O çocuk sakat doğar.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Yani kusura bakmayın, bu veriler bizde var.

Bak, bir şey söylemeye çalışıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, toparlayınız lütfen.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Tabii efendim.

Esas mesele şu: Emeklileri de dâhil ederek, esas yaptığınız şey, BAĞ-KUR’lu 3 milyon 300 bin çalışanı da emzirme yardımı alma, emzirme ödeneği alma kapsamına aldık.

Şimdi, yasanın hiç olumlu yanı yok mu diye söylüyorum. Olumsuz söyleyeceğiniz ne vardır? 50 YTL alırken şu anda, Kurumda bulunan, sivil toplum örgütlerinden oluşan Sosyal Güvenlik Kurumunun belirleyeceği bir ücret, bir ödenek verilecektir ve bu BAĞ-KUR’luları da içine alıyor, SSK’lıları da içine alıyor, emeklileri de içine alıyor.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Geriye gidiş olacak mı Sayın Bakan?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Emekli almıyor Sayın Bakan, yapmayın!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Yani geriye gitme hiç yok, devamlı ileri gidilecektir mehter takımı gibi. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (MHP sıralarından “kabul edildi” sesleri, gürültüler)

Arkadaşlar, bir dakika.

Ben, “Kabul edenler, etmeyenler…” Yani “Kabul edilmiştir veya edilmemiştir” diye bir şey söylemedim ki niye heyecanlanıyoruz. (MHP ve DTP sıralarından gürültüler)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kapıları kapatalım, oyları sayalım…

BAŞKAN - Tamam, tekrar  sayayım.

Kabul edenler… (MHP sıralarından gürültüler) Evet, kabul edenleri bir göreyim efendim…

Kabul edenler ellerini kaldırırlarsa sayacağım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, kapılardan girenler oluyor. Bu olmaz ama Sayın Başkan, bu haksızlık.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayılacak ya, sayılacak ya. Hayret bir şey, sayılmadan olur mu ya.

BAŞKAN – Evet, kabul etmeyenler… Evet, önerge kabul edilmemiştir.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, bu tavrınız maalesef siyasi etik kurallarına uymuyor. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ve üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                           Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

“d) Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi,”

“Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinde geçerli olan ve Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden emzirme ödeneği verilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Evlenme ödeneğinin sadece kız çocuklarına verilmesi amacıyla değişiklik yapılmıştır.

Yine emzirme ödeneğinin miktarının Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan tarafından onanan tarife üzerinden verilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’inci madde üzerinde dört adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 18. maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

 

Oktay Vural

Mustafa Kalaycı

Beytullah Asil

 

İzmir

Konya

Eskişehir

 

Muharrem Varlı

Alim Işık

 

 

Adana

Kütahya

 

“İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir.”

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 11. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 18. maddesinin b bendinin ve aynı maddenin son fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz:

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılardan hastalık sigortasına tabi olanların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için;

"İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17. maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının yatarak ve ayaktan tedavilerde üçte ikisidir."

 

Selahattin Demirtaş

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Şırnak

 

Akın Birdal

Sevahir Bayındır

Aysel Tuğluk

 

Diyarbakır

Şırnak

Diyarbakır

 

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

İbrahim Binici

 

Siirt

Bitlis

Şanlıurfa

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım son iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri ayrı ayrı okutup, birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın çerçeve 11 inci maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 18 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Harun Öztürk

Hasan Erçelebi

Hasan Macit

 

İzmir

Denizli

İstanbul

 

A.Jale Erbaş

Kamer Genç

Hüseyin Mert

 

İstanbul

Tunceli

İstanbul

"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek hastalığı ya da analık halinde geçici iş göremezlik ödeneği yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir."

"İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 11. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 18 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Faik Öztrak

Gürol Ergin

Esfender Korkmaz

 

Tekirdağ

Muğla

İstanbul

 

Bayram Meral

Birgen Keleş

Bülent Baratalı

 

İstanbul

İstanbul

İzmir

 

Yaşar Ağyüz

Ali Rıza Öztürk

 

 

Gaziantep

Mersin

 

“4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek hastalığı ya da analık hâlinde geçici iş göremezlik ödeneği, yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı hâlinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının ise üçte ikisidir.”

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki ilk önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının temel yasa tasarısı şeklinde getiriliş biçimine parti olarak yaptığımız itiraza muhalefet partili arkadaşlarımızdan alınganlık gösterildiğini gördük. Ancak şunu ifade etmeliyiz ki gerçekten bu yasa 5510 sayılı Yasa olsaydı ve ilk kez burada görüşülüyor olsaydı bu yasayı temel yasa olarak görüşebilirdik. Ancak 5510 sayılı Yasa’nın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kimi hükümleriyle ilgili olarak yapılan bir düzenleme olması dolayısıyla temel yasa olma vasfını kaybetmiştir. Dolayısıyla muhalefet partili arkadaşlarımızın iktidar partisi grubuna vermiş oldukları uzlaşı desteğinin yerinde olmadığını ifade etmeliyim.

Değerli arkadaşlar, önergemizle ilgili olarak geçici iş göremezlik ödeneğinin maddedeki mantığı üzerinde durmak istiyorum.

Bir kere, Hükûmet getirdiği tasarıda SSK ve BAĞ-KUR’lular için geçici iş göremezlik ödeneği düzenlerken,  memurlar için “maluliyet aylığı” şeklinde bir düzenlemeye yer vermek durumunda kaldı. Dolayısıyla, öngördüğü hedefi, yani tek çatı altında norm ve standart birliğini bu konuda sağlayamadı.

İkinci husus: Görüşmekte olduğumuz maddede iş göremezlik ödeneği, iş kazası ve meslek hastalığını, hastalık ve analık hallerini sigorta eden kısa vadeli bir sigorta koludur ve bu sigorta kolunun primlerini işveren yatırmaktadır. İşçi bu durumlarla karşılaştığında, doksan gün sigorta primi ödemiş olması koşuluyla ve… BAĞ-KUR’lularda da yine yeni bir kıstas getiriliyor, norm ve standarttan ayrılıyoruz ve “BAĞ-KUR’lularda geçici iş göremezlik hâlinin ortaya çıkması durumunda prim borcu olup olmadığına bakarız.” diyoruz. Yani burada da norm ve standart birliğini sağlayamadık.

Peki, geçici iş göremezlik ödeneğini niye getiriyoruz? Saydığımız durumlarla karşılaşan işçi işine gidemediği zaman işveren işçisine ücret ödemiyor. Yani bu kısa vadeli sigorta kolundan, bu iş kazası ve meslek hastalığı ve diğer hâller meydana geldiğinde bu hâllerin devamı süresince iş göremezlik ödeneğinin ödenmesi gerekiyor. İşin mantığı, hastalık hâli sırasındaki geçici gelir kaybının sigorta kolunca karşılanmasıdır. Mantık bu olunca, tedavinin ayakta mı yoksa yatarak mı yapılıp yapılmadığına bakılarak sigorta kolunun ödenecek iş göremezlik ödeneğini belirlemesi doğru değildir. Hükûmet şunu diyebilir: “Efendim, 506 sayılı Kanun’da da öyle düzenleme vardı.” diyebilirsiniz. Ancak geçmişteki düzenlemelerin hepsinin doğru ve öğretiye uygun olduğunu söylememiz de mümkün değildir. Geçmişte yanlış yapılmış ise o yanlışlar üzerine bina inşa etmeye devam etmememiz gerekiyor.

Sayın Bakan temel yasayla ilgili olarak kendisi de burada bir yakınmada bulundu. Gerçekten de değerli arkadaşlar, 30 maddeyi birlikte görüşüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda detaylı incelemeler yapmış olmamıza rağmen, görüştüğümüz maddenin aniden hangi konuyu düzenlediği konusunda bizler de gerçekten bir anda durumun farkına varamayabiliyoruz. Dolayısıyla, Genel Kurulun bu görüşme usulü çerçevesinde yasanın tam olgunlaşmış bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş olması da bu usulle mümkün görülmemektedir. Sayın Bakanın bu eleştirilerine katılıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Bu yakınmayı yeterli ve doğru bulmuyorum. Dolayısıyla, Hükûmet olarak son derece ciddi bir sosyal güvenlik tasarısı üzerinde tartışıyoruz. Diğer maddelerde buna ilişkin düşüncelerimi açıklamaya devam edeceğim. Dolayısıyla bunun tek tek görüşülüp ne yaptığımızın farkına vararak değerlendirmemizin yerinde olacağını söylemek istiyorum, ama çok geç.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Efendim, teşekkür ederim.

Şimdi, bu madde son derece önemli bir düzenleme yani belki de hiç tenkit edilmemesi gereken bir düzenleme diye ifade etmek istiyorum. Şundan dolayı: Bu maddede iki iyileştirme var. Bunlardan biri, SSK mensubu olan vatandaşlarımız geçici iş göremezlik ödeneği alabilmeleri için yüz yirmi gün prim ödemeleri gerekirken bunu doksan güne çekiyoruz. Bir iyileştirme bu.

İkinci iyileştirme: Geçici iş göremezlik ödeneği BAĞ-KUR’lularda yoktu, BAĞ-KUR’luları da şimdi kapsama alıyoruz. Dolayısıyla, olması gereken, sosyal devlete, çağdaş bir devlete yaraşan bir düzenlemeyi bu maddeye koymuş bulunuyoruz. Sayın milletvekilimizin değerlendirmeleri de ağırlıklı bu istikametteydi.

Ben de teşekkür ediyorum. Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Diğer önerge sahipleri adına bir konuşma olacak mı Sayın Okay?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Ağyüz konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Tasarı’nın çerçeve 11’inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 18’inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. CHP Grubu adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bir önceki maddede emzirme ödeneğinin, doğum yapan, çocuk bakmak zorunda olan annelerimiz için, kadınlarımız için çok önemli bir ödenek olduğunun bilincinde olmamıza rağmen, bu 10’uncu madde konusunda verilen önergeye sahip çıkmayan AK Partili kadın milletvekillerimizi de anlamadığımı beyan etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan her önergeye cevap veriyor ve özellikle de bağırarak cevap veriyor. Yasaya inanmamazlığı olan insanlar, inanmadıklarını gösterebilmek için en önemli unsur böyle bağırarak konuşmaktır. Dışarıda eylem yapanlara karşı çıkıyor, onları umursamıyor. Masa başına oturuyor bir zaman kazanmak için, çok cüzi ödünlerle sosyal güvenlik yasasını toplumsal uzlaşı şeklinde sunmaya çalışıyor ama bugün Dikmen Kapısı’na gelmek isteyen, bu yasadan etkilenecek olan çalışanların önünde barikatlar kuruluyor. Buraya gelen gazeteci arkadaşlarımız hizmet zammının kendilerinden esirgendiğini protesto etmek için geliyorlar, onu görmezlikten geliyorsunuz.

Şimdi, bu yasa keşke iktidar partisi milletvekillerinin önünde olsa da bu yasadaki maddeyi okumak zorunda kalmasaydım. Çünkü iktidar milletvekilleri, eğer zorunlu olarak sayı istenmese, kifayet sayısı istenmese, tenezzül edip burada bulunmayacaklar. Çünkü bu yasanın önemini bilmiyorlar yani önemini okumamışlar, 3 tane Grup Başkan Vekili, 1 tane Sayın Bakan.

Yasada, geçici iş göremezlik ödeneğinin tutarı, yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısı deniyor, ayakta tedavide günlük kazancın üçte 2’si olarak belirleniyor. Biz diyoruz ki: Geçici iş göremezlik ödeneği hiçbir şart, koşul aranmadan ödensin ve yatarak tedaviler dâhil günlük kazancın üçte 2’sinden az olmaması gerektiğini savunuyoruz ve bunu öneriyoruz. Bu değişiklik için de sizin siyasi vicdanınıza, bilginize, becerinize sığınarak buna destek olmanızı istiyoruz, başta Sayın Bakan olmak üzere.

Sayın Bakan ucundan kıyısından diyor ki: “Yüz yirmi gündü doksan güne getirdik. BAĞ-KUR’luları da ilave ettik. “ Çok büyük ulufe vermişsiniz Sayın Bakanım. Verilen hak… Neden değişiklik öneriyoruz? Çünkü geçici iş göremezlik ödeneği, hastalık nedeniyle çalışamayan sigortalının çalışamadığı sürede asgari ihtiyaçlarını karşılamak için verilen sosyal bir haktır, sosyal güvenlik sistemine konulan bir haktır. Bu hakkın prim gününe esas bağlanması bir hakkın kullanılmasını sınırlamaktır. Hani siz diyorsunuz ki, biz… İşte, bir gecede kişi başına düşen geliri 9 bin dolara çıkardınız. Bu kadar bonkörsünüz. Bu cimrilik yakışıyor mu AK Parti İktidarına? Yani Allah’ın bir lütfusunuz Türkiye’nin başına, bir gecede 9 bin dolara çıkardığınız kişi başı gelir için bu kadar rahat konuşurken iş göremezlik ödeneğini niye üçte 2’ye çıkarmakta zorlanıyorsunuz değerli arkadaşlarım?

Maaşta ve sağlıkta hak kaybı yaratıyor bu yasa. O nedenle IMF’nin istediği ve toplumsal gerçeğimize uymayan bir yasadır. Bunu her Anayasadan dönen yasada yapıyorsunuz. Bunda da… 5510 sayılı Yasa’dan daha geri bir yasadır bu yasa. 5510 sayılı Yasa’da kazanılmış hakları gasbediyorsunuz. Bunu huy hâline getirdiniz. Sekiz aydır bu Mecliste Anayasa Mahkemesinden dönen yasalarla Cumhurbaşkanlığı, o günün Cumhurbaşkanı, saygın Cumhurbaşkanlığı döneminde iade edilen yasalardan başka bir şey görüşülmüyor ve Anayasa’dan dönen yasaları da noktasını, virgülünü değiştirme tenezzülünde bulunmadan getiriyorsunuz arkadaşlar. Bu, topluma hakarettir, bu Meclise hakarettir. Sosyal devlet özünü kaybettiniz bu yasanın.

Şimdi, bu yasanın ve iktidar partisinin amacı ne? Halkın geçimini, geleceğini ve sağlığını iyileştirmek değil kesinlikle. Amaç, sosyal güvenlik hakkını kısıtlamak, emekli aylıklarını düşürmek, sağlık hakkını uzun vadede paralı hâle getirmektir. Paralı hâle getirmek için gösterilen bir yasal tasarıdır bu değerli arkadaşlarım. Her alanda yaşattığınız gibi bu yasayla da kaos yarattınız. Sokaklarda, iş yerlerinde iş barışı kalmadı, gelecek güvencesi kalmadı, iş huzuru kalmadı. İnsanlar geleceğine güvence içerisinde bakamıyorlar değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Hâlbuki günümüzde daha çok huzura, daha çok barışa ihtiyaç olduğunu söyleyenler de sizlersiniz değerli arkadaşlarım.

Bakın, ekonomik başarısızlık ve olumsuzluk kaos yaratılarak gizlenmeye çalışılmaz değerli arkadaşlar. Ne yazık ki ülkemizde gerçek gündem yoksulluk, işsizlik, açlık. Fabrikalar kapanıyor. Kendi seçim bölgemden geliyorum, 17 bin işçi işten çıkarılmış. Sulama suyu elektriğini ödeyemeyen çiftçiler sulama yapamıyorlar. Kuraklık nedeniyle Tarım Bakanı kılını kıpırdatamıyor. Türkiye Toprak Mahsulleri Ofisi buğday alamıyor değerli arkadaşlar. Açtığı ihalede, fiyat yüksek diye ihale alamıyor ama üç ay önce alması gereken buğday 300 dolardı, bugün 600 dolar değerli arkadaşlarım ve bunun bedeli, bunun hesabı bu genel müdürden sorulmuyor. Böyle bir ortam içerisindeyiz.

Ekonomi iyi diyorsunuz, gelir arttı diyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ama insanların gelirleri maalesef buharlaştı.

Ben bu önergeye destek vermeniz dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.

Sosyal devlet özünü kaybeden bir yasa olduğu için de grubum ve şahsım adına ret vereceğim için çalışanlar adına, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T B M M Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 11. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 18. maddesinin b bendinin ve aynı maddenin son fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılardan hastalık sigortasına tabi olanların hastalık sebebiyle iş görmezliğe uğraması halinde, geçici iş görmezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için;

“İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17. maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının yatarak ve ayaktan tedavilerde üçte ikisidir.”

                                                                  Selahattin Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Demirtaş, kim konuşacak?

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Gültan Kışanak.

BAŞKAN – Sayın Gültan Kışanak, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 11’inci maddesine ilişkin verdiğimiz değişiklik önergesine dair grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, burada, tartıştığımız iki tane temel konu var. Birincisi, geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanabilmek için doksan gün prim ödemiş olma ön şartının getirilmiş olması. Bu ne demek oluyor? Bir kişi işe girdi, bir ay sonra hastalandı ve doktor raporuyla tedavi olması gerektiği ve çalışmaması gerektiği belirtildi. Bu kişiye denilecek ki: “Sen son bir yıl içerisinde doksan günlük prim ödememişsin, onun için ben, senin bu raporlu olduğun süreler içerisinde sana hiçbir ödeme yapmayacağım, sen geçici iş göremezlik ödeneğini almayı hak etmedin.” Peki bu durumda işveren ne yapacak? Bu durumda işveren, muhtemelen bunu, işten çıkartmak için bir zemin olarak kullanacak. İşte getirdiğimiz bu doksan gün prim ödeme şartı, ön koşulu, insanların hastalıkları hâllerinde tedavi olmaları hakkını da elinden alacaktır böylece. Çünkü işten çıkartılan kişi sağlık sigortasından da yararlanamayacaktır. Bu madde bu nedenle kabul edilemez.

Şimdi, geçmişte de benzer uygulamalar vardı. Neden vardı? Çünkü şöyle varsayılıyordu: Bir kişi aslında hasta, tedavi olması gerekiyor. Onun için gidecek bir müteahhit bulacak, yanında kendini sigortalı gösterecek, doksan günü de doldurmadan daha ilk ayında gelecek tedavi olmaya başlayacak, geçici iş göremezlik ödeneği alacak. Şimdi, Sayın Bakanımız diyor ki: Biz herkesi genel sağlık sigortası kapsamına alıyoruz. Eğer biz herkesi genel sağlık sigortası kapsamına alıyorsak hasta bir kişinin tedavi masraflarını karşılamak üzere böyle bir hileli yola başvurmasına da gerek kalmayacaktır. O zaman bu maddenin bir işlevi ve anlamı da yoktur genel sağlık sigortası açısından baktığımızda. Bu ne yapmaktadır? Bir kişinin hastalık hâlinde geçici olarak gelir elde edemediği durumlarda sosyal güvenlik sisteminin ona sağladığı bir hakkı kullanamaması için konulmuş bir engel hâline gelmektedir. Bu engelin bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Bu, işlevsiz bir pozisyondadır, sadece, bir hakkın kullanılmasını engeller niteliktedir. Bu nedenle bunun kaldırılmasını öneriyoruz.

Bu maddede tartıştığımız ikinci konu nedir? Yatarak tedavilerde ve ayakta tedavilerde kişilerin aldığı geçici iş göremezlik ödeneğinin farklı oranlarda hesaplanmasıyla ilgilidir. Bu da şu demek oluyor: Bir kişi hasta oldu, doktora gitti. Doktor ona “Al şu ilaçları kullan, ama evinde otur, istirahat et, çalışma.” dedi. Bu kişinin maaşının üçte 1’ini kesiyoruz. Ama bu kişi çok daha hasta, hastaneye yatması lazım, tedavisini hastanede sürdürmesi lazım; o zaman yarısını kesiyoruz.

Bu durumda hasta kişi ne yapacak? Doktoruna diyecek ki: “Doktorum, ne olur beni hastaneye yatırma. Ben zaten üç kuruş para alıyorum, bunu da kesmesinler. Ben evde gider iğnelerimi yaptırırım.” Ve yaptıramayacak.

Bu durum da, yatarak hastaların ücretlerinin yarısının kesilmesine, onların sağlık haklarından vazgeçmelerine ve doğru düzgün tedavi görme imkânlarının ortadan kaldırılmasına yol açacaktır.

İşte bu iki madde, aslında bizim Bakanımızla ve Sayın AKP Hükûmetiyle anlaşamadığımız, bu yasanın felsefesiyle ilgili bir konudur. Bu yasa, gelir artırıcı-gider azaltıcı bir maksatla hazırlanmıştır. Bu yasa, çalışan her kişiye sağlanan sosyal güvenliğe bir yük gözüyle bakmaktadır. Bu yasa, kişilere, eğer sen hastaneye yatıyorsan daha çok masrafın oluyor kuruma, o zaman ben de senin maaşını çok keserim demektir. İşte felsefesi yanlıştır. Biz bu nedenle buna karşı çıkıyoruz.

Biraz önce yine Bakanımız evlenme ödeneğiyle ilgili bir açıklama yaptı, dedi ki: “Yanlış anlaşılıyor, işte, erkek çocukları evlenseler dahi, medeni hâlleri değişse bile onların aldığı maaş kesilmediği için biz onlara evlenme ödeneği vermiyoruz.”

Böylece sanki kız çocukları ile erkek çocukları dengeleniyormuş gibi bir mantıkla sunmaya çalıştı. Burada da felsefik olarak anlaşamadığımız noktalar var. Sayın Bakanımızın anlamak istemediği konu şu: Yasa bu şekilde düzenlendiğinde mantığı şu demek oluyor: Erkek çocuk o aileye bakmakla yükümlü kişidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kışanak, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) – Medeni hâli değişse bile biz onun aldığı aylığı kesmiyoruz yirmi beş yaşına kadar. Ama kız çocuğunun on sekiz yaşından itibaren, medeni hâli değiştiği andan itibaren onunkini kesiyoruz, çünkü o, aileden çıkıp gidiyor. İşte, kız çocuğuna ve erkek çocuğuna sosyal olarak biçilen rollerle ilgili bir problemimiz var. Eğer bir ailede bakmak durumunda olan, bakıma muhtaç kişiler varsa buna kız çocuğu da bakabilir, erkek çocuğu da bakabilir. İkisinin de o zaman maaşlarının kesilmemesi gerekir. Eğer evlenme ödeneği bir sosyal haksa her ikisinin de evlenme hâlinde ödenmesi gerekir. Oysa mantık olarak şöyle bakılıyor: Kızlar çeyiz almak zorundalar, biz onlara çeyiz parası veriyoruz, erkeklere de ailenin bakmakla yükümlü oldukları kişilere bakma görevi veriyoruz.

İşte bizim itiraz ettiğimiz nokta budur. Biz, bu görev tanımlarına karşı çıkıyoruz. Kız ve erkek çocukları sosyal olarak aynı yükümlülüklerle yükümlü olmalıdırlar ve sosyal güvenlik sistemi içerisinde de aynı haklara sahip olmalıdırlar.

BAŞKAN – Sayın Kışanak, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) – İşte, biz, bu nedenle, gerçekten, AKP Hükûmetine ve Sayın Bakanımıza bizim itirazlarımızın felsefik ve sosyolojik nedenlerini de anlamalarını öneriyoruz.

Hepinize teşekkür ediyoruz. (DTP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Şimdi, yasa, tabii bir bütün olarak değerlendirilmiyor. Tekrar ediyorum, bakınız, bu maddede de değerli arkadaşımızın değerlendirmeleri gerçekten yanlış. Şimdi, diyorlar ki: “Herkes genel sağlık sigortası kapsamında. Nasıl oluyor şimdi bu? Geçici iş göremezlik durumuyla karşı karşıya kalan bir vatandaş doksan gün prim ödememişse, ne olacak bunun hâli?”

Biz diyoruz ki, yasa zaten genel sağlık sigortasını da kapsam altına aldığına göre, bununla ilgili düzenlemeler bunun içinde var ama bütün olarak bakarsanız bunu bulursunuz, bütün olarak bakmazsanız bu konuda çözüm elde edemezsiniz ve baktığınız noktadan değerlendirmeler yaparsınız. Şimdi, acil hâllerde herkes genel sağlık sigortası kapsamındadır.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Acil hâllerde ama, acil hâllerde!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Evet, bulaşıcı hastalık…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Ölüme yaklaştığınız zaman!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Hayır, bakınız, geçici iş göremezlikten bahsediyoruz. Vatandaş acil bir durumla karşı karşıya kaldı. Bu vatandaşla ilgili geneldeki kuralımız şu: Bir ay sigortalı olan vatandaşımız, GSS kapsamında sağlıktan istifade edecek, çalışan vatandaşımız bakınız. Ama, bugün öyle değil. Bugün iki yüz kırk gün, BAĞ-KUR’lu prim ödemek zorunda, doksan gün, SSK’lı prim ödemek zorunda ki sağlıktan istifade edebilsin. Bunu bir aya çekiyoruz. Diyelim ki, bir ay öncesinde yani bu primi ödemeden bir acil durumu oldu, rahatsızlık oldu. Ne olacak bu vatandaşımızın hâli? Bugünkü düzende, bugünkü uygulamada bunun cevabı yok, buna çare yok. Doksan gün prim ödemedi mi SSK’lı, dışarıdasınız. Cebinde para varsa tedavi olursunuz. İki yüz kırk gün prim ödemediniz mi BAĞ-KUR’lu, dışarıdasınız, tedavi hakkınız yok. Bunları biz otuz güne indiriyoruz, otuz güne indirmekle de kalmıyoruz, acil bir durum olursa, bir bulaşıcı hastalık olursa, meslek hastalığı olursa, bugün olduğu gibi grev ve lokavt durumundan dolayı olursa, bu vatandaşlarımız otuz gün şartı da aranmaksızın GSS kapsamındadırlar.

Arkadaşlar, lütfen, yani bu düzenlemenin maalesef konjonktürel olarak birçok maddesi başka taraflara çekilmeye çalışılıyor. Bu düzenleme köklü bir düzenlemedir. Sosyal güvenlik sistemimiz… Ha, şunu da söylemiyorum: Dört dörtlük bir düzenlemedir, eksiği yoktur diye başından beri söylemedim. Her safhasında katkılara açık olduğumuzu söyledim. Ama, az önce bahsedilen emzirmeden tutunuz geçici iş göremezliğe varıncaya kadar ve şu andaki acil hâller durumu da dâhil hiçbir eksiği, kusuru yoktur. Vatandaşımız GSS (Genel Sağlık Sigortası) kapsamındadır, hangi hâlde olursa olsun.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 18. maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

                                                                           Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

 “İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak bir arkadaş var mı?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Alim Işık konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik yapılmasına yönelik kanun tasarısının 11’inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanun’un 18’inci maddesinin üçüncü fıkrasının düzeltilmesini amaçlayan Milliyetçi Hareket Partisi önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve bizleri televizyonları başında izleyen değerli milletimizi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarının 11’inci maddesinin üçüncü fıkrasında aynen şöyle denilmektedir: “İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, yatarak tedavilerde 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının yarısı, ayaktan tedavilerde ise üçte ikisidir.” Buna karşılık 31/5/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Geçici iş göremezlik ödeneği” başlıklı 18’inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise şöyle söylemektedir: ”İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir.” Bizim önergemizde de geçici iş göremezlik ödeneğinin AKP’nin 59’uncu Hükûmet döneminde, yani iki yıl önce yasalaştırdığı hâliyle devam edilmesi teklif edilmektedir. Yani yeni tasarıda, yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısına indirilen, ayaktan tedavilerde ise üçte ikisi olarak öngörülen geçici iş göremezlik ödeneğinin tedaviler arasında ayrım yapılmaksızın, hastanın günlük kazancının üçte 2’si olarak devam ettirilmesi önerilmektedir.

Görüşülmekte olan tasarıda, söz konusu ödenek 2/3’ten yarıya, yani ½’ye indirilerek 1/3’lük bir tasarruf öngörülmekte. Hangi hastalarda? Yatarak tedavilerde. Yapılacak bu tasarruf, yatarak tedavi gören hastaların incitilmesine değecek bir tasarruf değildir, diğer yandan sosyal devlet anlayışıyla da kesinlikle örtüşmemektedir. Hastalık nedeniyle çalışamayan bir kişinin, çalışamadığı sürede asgari ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için sosyal güvenlik sistemine konulan bir hak olan geçici iş göremezlik ödeneğinde kısıtlamaya gidilmesi, hasta yatağındaki birçok çalışanın rencide edilmesine neden olmakta, diğer yandan hastalığın verdiği ıstıraba ek olarak devletine olan güven duygusunun da zayıflamasına yol açmaktadır.

Açlık sınırının yaklaşık 700 yeni Türk lirası/ay, yoksulluk sınırının da yaklaşık 2.300 yeni Türk lirası/ay olduğu değişik kesimlerce ifade edilen günümüzde, kamu çalışanlarının çok büyük bir bölümü ne yazık ki yoksulluk sınırının altında ücret almakta, yani kısacası yoksul durumdadır.

Sosyal devletin en önemli görevlerinden birisi de yoksuluna el uzatarak, onun elinden tutmaktır. Bu değişiklikle, bırakınız elden tutmayı, daha önce yoksula uzatılmış devlet eli geri çekilmekte, hastanın eli de âdeta 1/3 oranında kesilerek kısaltılmaktadır.

Bugün sokaklara dökülen binlerce vatandaşımızın bu tasarıya olan tepkilerini duymazlıktan gelemeyiz. Bugünün gençleri ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmanın hepimizin görevi olduğunu bir kez de ben hatırlatmak isterim.

Bu yanlıştan dönülmesi amacıyla vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin kabul edilmesini diler, yüce Meclise ve milletimize saygılarımı sunarım.

İyi akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 11’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

HASAN MACİT (İstanbul) – Karar yeter sayısı Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tamam Sayın Macit.

Maddeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 12. maddesinin madde çerçevesinde “dördüncü” ibaresinden önce gelmek üzere “üçüncü fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş,” ibaresinin eklenmesini ve madde metnine aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Faik Öztrak

Gürol Ergin

Esfender Korkmaz

 

Tekirdağ

Muğla

İstanbul

 

Bayram Ali Meral

Bülent Baratalı

Ali Rıza Öztürk

 

İstanbul

İzmir

Mersin

 

Birgen Keleş

Halil Ünlütepe

 

 

İstanbul

Afyonkarahisar

 

“Sürekli iş göremezlik geliri, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katının %70’inden az olamaz.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Halil Ünlütepe efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe.

Buyurun Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; çok geniş bir kesimi ilgilendiren bir yasal düzenlemeyi yapmaya çalışıyoruz. Bu yasa tasarısı, sosyal devlet ilkesiyle çok yakından ilgilidir. Ayrıca, yasa tasarısı ile ilgili, toplumda çok ciddi bir bilgi kirliliği de vardır. Yasanın uygulamasından etkilenen sosyal taraflar ile siyasi iktidar arasında, yasanın yorumunda, birbirlerini yalan söylemekle itham edecek duruma gelinmiştir. Sayın Başbakanın da açıklamalarında taraf olmasına da dikkatinizi çekmek istiyorum.

Sevgili arkadaşlar, kamuoyuna “reform” olarak sunulan, getirdiği yeni  düzenleme ile çalışanlar arasında eşitliği bozan, sağlık sistemine çalışanlar açısından ağır yükler getiren, emekliliği mezara taşıyan, kazanılmış hakları geriye götüren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nı görüşüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, bu yasa tasarısını, IMF ve Dünya Bankasının isteğine göre hazırlamıştır.

Mecliste bugün bu yasa görüşülürken yasanın uygulanmasından etkilenecek olan emekçiler, çalışanlar, meydanlarda eylem içindeler. Çalışanlar yasanın olumsuzluklarına dikkati çekebilmek için iş bırakma eylemini sürdürüyorlar. Bu yasanın uygulamasından etkilenecek olanlar bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine alınmamakta. Türkiye Büyük Millet Meclisinin önü, etrafı güvenlik güçlerince çevrilmiş durumda. Böyle bir ortamda bir yasal düzenleme yapmayı takdirlerinize sunuyorum.

Hak arama özgürlüğünün nasıl engellendiğini, bu yasadan etkilenecek olanların yasa tasarısının olumsuzluklarını anlatmakta nasıl zorluklarla karşılaştıklarını üzülerek görüyoruz. Açıkçası, sosyal taraflardan bir tarafın, Sayın Başbakanın belirttiği gibi yeni birtakım haklar getiren bir yasayı değil, kazanılmış haklarını yok eden bir yasayı bugün burada görüşüyoruz. Eğer Sayın Başbakanımızın söylediği gibi, bu, yeni birtakım sosyal hakları getirmiş olsaydı, niye binlerce insan meydanlarda bugün iş bırakacaktı? Niye binlerce insan polisten cop yemeyi göze alacaktı? Hakikaten burada taraflardan biri yalan söylüyor. Yani Sayın Başbakanın söylediği gibi, taraflardan biri yalan söylüyor. Bu, topluma olan güvensizliği yaratır. Bu Meclis halkın Meclisidir. Bu Meclisin dinleyiciler bölümü gelenlere açık olmalıydı. Kimden gizliyoruz? Kimden kaçırıyoruz? Nereye varmak istiyoruz? Bu yasa sosyal devlet ilkesini ayaklar altına alan bir yasadır. Anayasa’nın 60’ıncı maddesinde açıkça şu söylenmektedir: “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” Biz ise insanları sosyal güvenlikten dışlamaya çalışan bir yeni düzenlemeye doğru gidiyoruz. Bu yasa tasarısı, demin de söylediğim gibi, eğer aynen kabul edilirse devletimizin temel niteliklerinden olan sosyal devlet ilkesinden ciddi bir şekilde uzaklaşılacağına dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bu yasa tasarısı görüşülürken infaz koruma memurları, fiilî hizmet zammından niçin yararlanamadıklarını herhâlde sizden soracaktır. Cezaevlerinin iç güvenliğinden sorumlu, toplumca tecrit edilen tutuklu ve hükümlülerin ıslahını sağlamaya çalışan infaz koruma memurları fiilî hizmet zammından faydalanmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak faydalanmaları yönünde gerekli önerileri de Meclise sunacağız. Yerel yönetimlerde çalışan zabıta memurlarının fiilî hizmet zammından yararlandırılmamalarını da anlamakta zorlandığımızı belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, yıllardır kendi emeğini ortaya koyarak sabahın 6’sında dükkânını açan bir esnaf, emekliliğinin keyfini çıkartmak isteyecektir herhâlde. Fakat bugün Türkiye’de, görebildiğimiz kadarıyla, emekli olanların yüzde 50’si yeni bir işte çalışmaktadır. Bu ise Türkiye’deki sosyal güvenlik sisteminin getirdiği bir sıkıntıyı ortaya çıkartmaktadır.

Bizim bu önerimizle… İş yerinde çalışırken iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle çalışma gücünü kaybeden vatandaşlarımız da toplumun korunmaya muhtaç bireyleridir. Bunlara bağlanacak olan gelirlerde alt sınır uygulaması kaldırılmamalıdır. Eğer, alt sınır uygulaması kaldırılırsa yürürlükteki mevzuata göre yüzde 25 iş göremezlik derecesiyle bağlanabilen gelir tutarına ulaşılması zor bir durum olacaktır. Biraz önce Sayın Bakanımız, doksan gün prim yatırılması gerekirken otuz güne düşürdüklerini söylüyorlar. Peki otuz gün yatırılmazsa ne olacak? Gene bakmayacaksınız. Ee acil serviste bakıyoruz… Acil insan bir ayağı çukurda olan bir insandır, eğer ona da bakmayacaksanız artık sizin de bizim de burada durmamıza hiç gerek yok.

BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, efendim, ben cümlelerini tamamlamak için vekil arkadaşlara süre veriyorum, ama ekrana bakıyorum, hep bir dakikayı çok geçiyor. Lütfen…

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Hemen bağlıyorum, tamam Sayın Başkanım.

Dolayısıyla, Sayın Bakan, o konuda toplumu yanıltıcı bir bilgi vermektedir, o konudan kendisini kurtarmasının çok daha iyi olacağı inancıyla tümünüzü saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 12’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.22

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş GÜRKAN (Adana)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet  yerinde.

13’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 13. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 25. maddesinde geçen “…%60…” oranının “…%50…” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.

 

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

Sevahir Bayındır

 

Diyarbakır

Şırnak

Şırnak

 

Selahattin Demirtaş

Akın Birdal

Aysel Tuğluk

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Diyarbakır

 

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

Nuri Yaman

 

Siirt

Bitlis

Muş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 13. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25 inci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Faik Öztrak

Gürol Ergin

Esfender Korkmaz

 

Tekirdağ

Muğla

İstanbul

 

Bülent Baratalı

Ali Rıza Öztürk

Birgen Keleş

 

İzmir

Mersin

İstanbul

 

Metin Arifağaoğlu

Bayram Meral

 

 

Artvin

İstanbul

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Okay

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Metin Arifağaoğlu konuşacak.

BAŞKAN – Metin Arifağaoğlu, Artvin Milletvekilimiz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Tasarı’nın 13’üncü maddesiyle ilgili önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri “reform tasarısı” diye halka sunulmaya çalışılan ve şu anda görüşülmekte olan tasarı, bugüne kadar yaşanılan sorunları çözmüyor. Kayıt dışı işçi çalıştırmayı önlemek için öncelikle SSK prim nispetlerini düşürmek gerekmektedir. İşçi ve işveren prim nispetleri iş kolları durumuna göre değişiklik göstermekle birlikte, ortalama yüzde 35 civarındadır. Bu yüksek primle kayıt dışı çalışmanın önüne geçemezsiniz, yaşanan sorunları çözme yolunda mesafe alamazsınız.

Değerli milletvekilleri, önergemizle, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 25’inci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. İkinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını neden istiyoruz? Maddenin birinci fıkrasını bilgilerinize sunmak istiyorum. Bakınız, birinci fıkra şöyle diyor: “…iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün az yüzde 60’ını kaybettiği kurum sağlık kurulunca tespit edilen sigortalı malûl sayılır.” Bu  fıkra ile çalışan bir işçi iş kazası veya meslek hastalığı sonucu kazanma gücünü yüzde 60 kaybederse malulen emekli olabiliyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi, çalışan arkadaşlar, şayet, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle kazanma gücünün yüzde 60’ını kaybederse malulen emekli oluyor. Ancak, bakınız, madde metninden çıkarmak istediğimiz ikinci fıkra ne diyor: “…sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün yüzde 60’ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özrü nedeniyle malûllük aylığından yararlanamaz.” diyor. Yani, şunu söylemek istiyor ikinci fıkra: Çalışan -ikinci fıkrayla- doğuştan engelli olan, doğuştan kazanma gücünü yüzde 60 kaybeden bir işçi, çalışırken bunun doğuştan engelli olduğu veya doğuştan yüzde 60 kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, birinci fıkradaki gibi, çalışan bir sigortalının meslek hastalığı veya iş kazası neticesi yüzde 60 kazanma gücünü kaybetmesi hâlinde elde ettiği hakkı elde edemiyor.

Şimdi, burada bir haksızlık var arkadaşlar. Biri çalışırken yüzde 60 çalışma gücünü kaybediyor, yani, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle; öbürü doğuştan engelli, çalışırken doğuştan engelli, ama diğerinin hakkına sahip olamıyor. Biz bu önergemizle bu haksızlığın önüne geçemeye çalışıyoruz ve mutlaka bu haksızlığı bu Meclis düzeltmelidir diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, zaten engelliler… Biliyorsunuz, yasa nedeniyle çalışan her 100 işçi için 3 engelli ve 3 ağır hükümlü çalışabiliyor. Zaten zor şartlar altında bir işe girme imkânını bulmuş bir engelliye niçin öbür çalışıp da iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle çalışma gücünü kaybedene aynı hakkı vermiyoruz? Biz bu önergemizle bu haksızlığı önlemeye çalışıyoruz.

Bakınız değerli milletvekilleri, iktidar milletvekilleri zaman zaman bu kürsüye çıkarak, muhalefete seslenerek önergeniz varsa getirin diyorsunuz. Biz birçok önerge getirdik. Bunun gibi nice haksızlıkları önleyecek önergeler getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz. Bizim önergemize ret oyu verdiğinizi bu millet görüyor. Bu millet kendi terazisinde tartıyor.

Değerli milletvekilleri, 25’nci maddenin ikinci fıkrasını madde metninden çıkarırsak, doğuştan engelli olanlarla iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle engelli duruma düşenler aynı hakka sahip olsunlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) – Bu haksızlığı önleme konusunda duyarlılık göstererek önergemize destek vereceğinizi umut ediyor, hepinizi en içten sevgilerle, saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arifağaoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 13. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 25. maddesinde geçen “…%60…” oranının “…%50…” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.

                                                               Gültan Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Demirtaş?

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sayın Nuri Yaman konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Nuri Yaman, Muş Milletvekilimiz, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

M. NURİ YAMAN (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesi hakkında Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

Daha önceki maddelerle ilgili konuları görüşürken, değerli arkadaşlarımın da değindiği gibi, geçen hafta “nevroz” kutlamaları esnasında Van, Hakkâri, Yüksekova ve Siirt’te uygulanan aşırı ve hukuk dışı şiddete sizlerin, değerli milletvekillerimin dikkatlerini de çekmek istiyorum. Tamamıyla bayram havasında demokratik bir hakkı kullanmak isteyen insanlara yönelik -hedef göstererek- ateşli silah kullanılması ve işkenceye varan uygulamalar neticesinde de bugün bir yurttaşımızın da ölümü sonucunda 3 kişi yaşamını yitirmiştir. Uygulanan bu işkenceler Hükûmet tarafından ısrarla görmezden gelinmiş, olağan sayılmaya çalışılmış, yetkilerini aşan ve görevlerini kötüye kullanan hiçbir resmî yetkili ya da kamu görevlisi hakkında bugüne kadar tek bir soruşturma bile açılmamıştır. Ölümlerden ve işkencelerden sorumlu kişiler hakkında soruşturma açılması için Sayın İçişleri Bakanını ve cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 13’üncü maddesi, 5510 sayılı ve 31/5/2006 tarihli Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Malûl sayılma” başlığı altında düzenlenen 25’inci maddesini yeniden düzenlemiştir. Bilindiği gibi, malulen emeklilik, iştirakçilerin vücutlarında meydana gelen arızalar veya uğradıkları tedavisi imkânsız hastalıklar sebebiyle vazifelerini yapamayacak duruma gelmeleri hâlinde uygulanan bir emeklilik işlemidir. Belirtilen sebeplerle çalışamayacak duruma düşenlere “malul” denilmekte ve meydana geliş sebeplerine göre de adi malullük, vazife malullüğü ve harp malullüğü şeklinde üç türe ayrılmaktadır.

Bu 13’üncü maddenin ilk paragrafı kimlerin malul sayılacağı konusunda açıklık getirmiştir.

Aslında bu önerimizle, Anayasa’mızın 2’nci maddesinde tanımlanan sosyal devlet ilkesinin yerine getirilmesi amaçlanmaktadır. Sosyal devlet, insanları, kişisel ve ailevi krizlere yol açabilecek hastalık, yaşlılık, işsizlik gibi belirli sosyal riskleri karşılayabilecek güce kavuşturmak suretiyle kişiler ve aileler için var olan güvensizlik alanını daraltarak ve nihayet statü ya da sınıf ayrımı yapmaksızın tüm vatandaşlara belirli sosyal hizmetleri en iyi şekilde sunmayı garanti eden devlet demektir. Üstelik, üzerinde görüşme yaptığımız madde, toplumun geneliyle ilgili değil, yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan çalışma gücünü kaybeden insanlarla ilgilidir ve sırf bu nedenle bile çok daha fazla hassasiyet gösterilecek bir durumdur. Çünkü güçsüzlerini koruyamayan bir devlet, bırakın sosyal devlet olmayı devlet olma vasıflarını dahi yerine getiremiyor demektir. Bu nedenle, çalışanların malul olabilmeleri için aranan çalışma gücü ya da meslek kazanma gücünün yüzde 60 oranında kaybedilmesi alt sınırının yüzde 50’ye düşürülmesi gerektiği inancındayız ve bu konuyla ilgili değişiklik önergemizi Genel Kurula bu nedenle sunmuş bulunmaktayız.

Siz değerli milletvekillerimizin bu önergeyi destekleyeceğinizi umarken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yaman, konuşmanızı tamamlayınız.

M. NURİ YAMAN (Devamla) - Yine aynı düzenlemenin 13’üncü maddesinin altıncı fıkrasında 2006 tarihli Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c)  bendinde sayılan sigortalılardan, personel kanunlarına tabi olmayanların hastalık sebebiyle malûl sayılmalarına esas alınacak hastalık süresi konusunda kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun hastalık iznine ilişkin hükümleri uygulanır denilmektedir.

Bu bentte yer alan “…Kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar...” ifadesi de bu yasanın kabul edileceğiyle ilgili peşin bir yargı taşımakta ve bize göre de Parlamentonun iradesini bir noktada ipotek altına almaktadır.

Bu nedenle, bu değişiklik teklifinin tarafınızdan da uygun görüleceğini umuyor, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaman.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 13’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 14 üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 14. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Esfender Korkmaz

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Ali Rıza Öztürk

Faik Öztrak

Mustafa Özyürek

 

Mersin

Tekirdağ

İstanbul

 

Gürol Ergin

Bülent Baratalı

Birgen Keleş

 

Muğla

İzmir

İstanbul

 

Rahmi Güner

Bayram Meral

 

 

Ordu

İstanbul

 

“b) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 14. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 26. maddesinin ikinci fıkrasının b bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“b) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması”

 

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

Sevahir Bayındır

 

Diyarbakır

Şırnak

Şırnak

 

Aysel Tuğluk

Selahattin Demirtaş

Akın Birdal

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Diyarbakır

 

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

Sırrı Sakık

 

Siirt

Bitlis

Muş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 26. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

 

Oktay Vural

Mithat Melen

Mustafa Kalaycı

 

İzmir

İstanbul

Konya

 

Alim Işık

Muharrem Varlı

Beytullah Asil

 

Kütahya

Adana

Eskişehir

“b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olması,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır, kim konuşacak?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Mithat Melen konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Melen, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MİTHAT MELEN (İstanbul) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, herhâlde, Türkiye'nin en önemli yasası; hepimizi ilgilendiriyor, burada bizleri bile ilgilendiriyor. Biz kendimiz için bile bir yasa çıkarırken pek fazla düşündüğümüzü ve pek fazla üzerinde durduğumuzu zannetmiyorum.

Aslında, yasanın çıkarılması için üç tane önemli neden var: Bir tanesi, ekonomik yaklaşım. Ekonomik yaklaşımla bakarsanız, bu yasanın, gerçekten Türk ekonomisinin önemli iki tane sorunu olan faiz ve sosyal sigortalar yükünü ortadan kaldırması gerekiyor önce. Çok önemli bir şey bu, Hükûmete  düşen de zor bir görev. “Ben yaptım, sen yaptın”dan çok geçmişin bir birikimi de var bunda. Ama bunu değiştirmek, yeni bir yapıya kavuşturmak, önce ekonomisiyle ilgili bu işin; bu işin daha ekonomik bir yapıda gelişmesi önemli.

Şimdi, böyle bir yaklaşımla bu kanuna yaklaşıldığını pek çok zannetmiyorum, çünkü ekonomik yaklaşım bir parça ihmal edilmiş durumda. Onun yerine daha gerçekçi bir yaklaşım belki gerekliydi. O da -gerçekçi yaklaşım- tabii Türkiye'nin şartlarında, bugünün şartlarında çok olumlu sonuç veremedi, çünkü gerçekçi yaklaşırsanız, dünyayla bunu eşitlemeye kalkarsanız o yükler daha da ağırlaşabilir. 75 milyon nüfusun, cidden, sosyal barışın, ekonominin ve piyasa ekonomisinin yapısını bozması itibarıyla, özellikle insan kaynağı ve düzgün insan kaynağı yetiştirmek için, gerçekten yılların birikintisinin çok önemi var. Bunu düzeltmek de sanıldığı kadar kolay değil. Ama son yaklaşım, politik yaklaşım herkesi memnun etmek; işte, sokaktakini, bizi, herkesi. İşte, herkesi memnun edeceğim diye kimseyi memnun etmeyip bu yasayı da çok anlaşılmaz bir hâle getirdiğimizi fark etmemiz lazım.

Dört sayfa süren maddeler var. Dört sayfa süren maddeyi anlamak o kadar güç bir iş ki, uzman olmak gerekiyor. Yarın da bu konuda o kadar fazla ihtilaf çıkacak ki... Yani, ben göremeyeceğim bunun ekonomik olduğunu, uygulandığını ama, Sayın Bakan, inşallah görür ve uygulamada sıkıntı çekmez. Çünkü hakikaten zor. Onun için, bütün bunları bir tarafa atıp, belki bu kanunda onun için değişiklik önergesi veriyoruz. Özellikle bu maddenin (b) fıkrasıyla ilgili -ki, bu 14’üncü maddenin (b) fıkrasını 5510 sayılı Kanun’dan kopya edip o Kanun’un belirli yerlerini değiştiriyor bu kanun ama- burada, özellikle malullere, malul sigortalılara bu hakkı tanımakta belki yarar var. Yani bunda bir parça... Hani var ya bizim yaklaşımımız, ağanın eli tutulmaz; belki Sayın Bakanın, Sayın Komisyonun eli tutulmaz. Bu, on yıldan beri sigortada bulunup, toplam bin sekiz yüz gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için, beş yıldan beri sigortalı bulunup dokuz yüz günlük bir hak tanımakta -yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri bildirilmiş olması şartıyla- gerek görüyoruz. Çünkü, zaten ekonomikliğini kaybetmiş bir yasada, bence, böyle bir taviz vermekle çok daha fazla zarar etmemiş olur Hükûmet ve biz, hepimiz.

Bu arada da Türkiye’de, önemli bir biçimde -özellikle Türkiye terör mücadelesi içerisinde- gerçekten “malullük” meselesi önem kazanıyor. Hatta, bir araştırma komisyonu şu anda ortada. Bilhassa Sosyal Sigortaların malullük konusunda önemli meseleleri var. Onun için, bu kanunda bu değişikliğin kabul edilmesinin, toplamda büyük bir sıkıntıya neden olmayacağı kanısındayız. Kanunun bu yönde değiştirilmesi için veya bu maddenin bu yönde en azından değiştirilmesinin düşünülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkatlerini çekmek istiyorum. Niye? Çünkü bu kanun hepimizin kanunu. Ayrıca bu işin çözümünün sokakta değil de Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunun da idraki içinde olmamız gerekiyor. Sosyal baskı başka bir şey. Ama bu işin çözümünün bizlerin sorumluluğunda -başta Hükûmet olmak üzere- olmasında hakikaten yarar var. Çünkü bu kanun hiç kimsenin değil, Türkiye'nin meselesi. Sağlıklı ve düzgün insan kaynağı yetiştirmek ve onlara güven sağlamak zorundayız.

Saygılarla arz ediyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Melen.

Önergeyi oylarınıza…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 14. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 26. maddesinin ikinci fıkrasının b bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“b) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması”

                                                                    Gültan Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kışanak

Sayın Demirtaş, siz mi konuşacaksınız?

Buyurun.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Divan, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, 5510 sayılı bir yasa var, daha önceki uygulamalar var ve işte, geçen haftadan bu yana görüşmekte olduğumuz değişiklik kanunu var. Bütün bunları bir arada değerlendirip yasayı bütüncül bir şekilde anlayabilmek, değerlendirebilmek de kolay bir iş değil. Sayın Bakan bu konuda muhalefet partilerinin yönelttiği eleştirilere karşı “Yasayı bütünüyle inceleyip anlasanız, aslında eleştirileriniz çok haklı değil, eleştirileriniz yersizdir.” diye bazen serzenişte bulunuyor ama, yani bu yasayı bütünlüklü olarak anlayabilen kaç kişi var Genel Kurulda, bu yetkinlikte kaç kişi var bilmiyorum ama, bu yasayı tümüyle anlayabilmek için hukukçu olmak yeterli değil,  sosyal güvenlik alanında da uzman olmak gerekiyor aynı zamanda. Dolayısıyla, yani bir yandan bu yoğunluk içerisinde bu yasayı -ne getiriyor, ne götürüyor- tümüyle anlamaya çalışıyoruz, bir yandan da eksik bulduğumuz yönleri eleştirerek, önergeler vererek tamamlamaya çalışıyoruz. En azından, yaptığımız yasa, sosyal taraflar tümüyle, bütün maddeler üzerinde anlaşmadığı için, sosyal tarafların da ihtiyacını, taleplerini karşılayabilecek hâle gelsin diye büyük bir uğraş veriyoruz.

Ama diğer arkadaşlarımın da dile getirdiği gibi, bugün, bu yasa üzerinde tümüyle uzlaşmamış, anlaşmamış sosyal tarafların demokratik bir hakkını kullanmak üzere Güven Park’a, Kızılay’a yürümeleri, orada basın açıklamaları yapma istekleri -sonrasında demokratik olmayan- yine güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımıyla engellenmeye çalışıldı. Bu yasaya karşı çıkan emekçilerin, gaz bombalarıyla, coplarla, düşüncelerini açıklamaları veya eleştirilerini sunmaları bir yönüyle engellenmeye çalışıldı. Bu durumun haksız bir durum olduğunu ve kabul edilemez olduğunu, protesto ettiğimizi ben de ifade etmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan ısrarla “Bu sosyal güvenlik şemsiyesi, çatısı altında herkes bulunacak, hiç kimse dışında kalmayacak, en azından sağlık hizmetlerinden istisnasız herkes yararlanacak.” diye ifade ediyor ama bazı maddelerde öylesine kısıtlayıcı, engelleyici düzenlemeler var ki haklı olarak şunu soruyoruz: Yani madem herkes bütün haklardan yararlanacak, madem herkes sosyal güvenlik şemsiyesi, çatısı altında olacak bir şekilde, işte, malullere ilişkin prim veya prime dayalı her türlü borcu olanlara ilişkin, iş göremezlik durumu olanlara ilişkin bu kadar ağır ve engelleyici düzenlemeleri neden yapıyoruz o hâlde? Önceki 5510 sayılı Yasa’da bile tanınmış olan hakları bu değişiklik yasasıyla geriye çekiyoruz, süreleri yükseltiyoruz, prim ödeme gün sayısını yükseltiyoruz, yine çalışma gün sayısını yükseltiyoruz. Dolayısıyla, yani bir yandan “Herkes zaten bu haklardan faydalanacak.” diyoruz, ama öbür taraftan özellikle sosyal güvenliğin temel amacı olan bakıma muhtaç olan insanların devlet tarafından sosyal güvenceye, sosyal korumaya alınması amacını güden bu yasada yine bu kesimlere yönelik ağır düzenlemeler getiriyoruz. Bunlardan biri de işte bu değişiklik önergesi verdiğimiz maddede değerli arkadaşlar. Yani madem malullük durumuna düşen insanları koruyacağız, o hâlde bu kişilerle ilgili, prim ödeme gün sayısı veya çalışma süreleriyle ilgili daha düşük günler öngörerek bu yasa tasarısında, bu maddede daha düşük primler öngörerek daha ciddi bir koruma sağlayabiliriz. En azından 5510 sayılı Yasa’daki düzenlemeye benzer düzenlemeler yapılabilir. Beş yılık hizmet süresi ve dokuz yüz günlük prim ödeme gün sayısı bizce yeterli olmalıdır. Zaten malulen emekli olan insanlar çalışma gününü doldurmadığı için emekli maaşını hak ettikleri zaman da çok düşük emekli maaşları alacaklar. Bu yasayla emekli aylığı bağlama oranı zaten düşüyor, bir de malulen emeklileri düşündüğümüzde iyiden iyiye zor duruma sokmuş olacağız. Eğer bu maddedeki, bu düzenlemedeki değişiklik önergeleri kabul edilmezse değerli arkadaşlar, maalesef ki yasanın sosyal amacı, özellikle korunmaya muhtaç olan maluller, çocuklar, yaşlılar gibi kesimleri görmezden gelen, yani emekçileri bir tarafa bıraktık, onların hakları zaten korunmuyor ama sosyal güvenliğin temel amacı olan bu kesimleri koruma amacını da bu maddelerle görmezden gelmiş olacağız, onların aleyhine, onların çıkarına olmayan düzenlemelere imza atmış olacağız.

Biz, DTP Grubu olarak, değişiklik önergesi vererek bu duruma bir kez daha dikkat çekmek istedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Demirtaş, konuşmanızı tamamlayınız.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) - Önergemize destek vereceğinizi umut ederek, hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı tasarının çerçeve 14. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                    M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

“b) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Okay

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Rahmi Güner

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güner. (CHP sıralarından alkışlar)

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın 14’üncü maddesinin değiştirilmesi hususunda vermiş olduğumuz önerge hususunda CHP Grubu adına konuşuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün görüşülmekte olan kanun, Türkiye’nin hem şimdiki durumunu hem geleceğini tayin eden bir kanun tasarısı fakat bugün, bu kanun tasarısı görüşülürken dikkatimi çeken bir konu var: Muhalefet partileri önergeleriyle, konuşmalarıyla, bu kanunun içeriğini, bu kanunun Türkiye’nin geleceğini nasıl tayin edeceğini açıkça ortaya koymaktalar fakat dikkatimi çeken bir husus daha var, iktidar parti milletvekilleri salonda bulunmadıkları gibi, karar sayısı talep edildiğinde salona gelip parmak kaldırıyorlar. Sayın Başkan, şunu açıkça söylüyorum: Neye parmak kaldırdıklarını, niçin bu önergeleri reddettiklerini hiçbirisinin bildiğini tahmin etmiyorum ve bilmiyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısında malul aylığının bağlanması için on yıl ve bin sekiz yüz gün çalışma şartı öngörülmekte. Biz, bunun, gerçekten çalışamaz durumda olan bir emekçinin, bir çalışanın mağdur olacağı görüşündeyiz. O nedenle, bu on yıllık sürenin beş yıllık ve bu çalışma süresinin de yine dokuz yüz gün olarak değiştirilmesi konusunda bu talepte bulunmuş oluyoruz.

Değerli arkadaşlarım, şunu da belirtmek istiyorum: Bu kanun tasarısına karşı, burada birçokları söylediler, Sayın Bakan 16/8/1999 tarihinde, bu tasarının Türkiye’ye büyük bir yük getireceğini, bu tasarının Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmadığını ama IMF’in ve Dünya Bankasının baskısı ile gündeme geldiğini o zamanki hükûmete karşı bizzat konuşma yapmıştır. Konuşmanın metni burada değerli arkadaşlarım. Ve şimdi, ve bu kanunun çok daha yeterli olduğunu, tasarının yeterli olduğu ve tasarının geçmesi gerektiği üzerinde görüş belirtmektedirler. Hatta, o zaman ki muhalefet partisinden olan Sayın Bakanın da katılmış olduğu bir önerge var Mecliste. Bu önergede elli ve elli beş yaş önerilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi ise altmış beş yaş gündeme gelmekte. Altmış beş yaş sorulduğunda yetkili Sayın Bakan şunu söylemekte, “Bu sizi ilgilendirmiyor, çocuklarınızı ilgilendiriyor. Siz niye bu kadar üzerinde duruyorsunuz?” diye de demeçleri var değerli arkadaşlarım. Bu, Türkiye’nin geleceğini, Türkiye’nin gelecek nesillerinin hayat garantisini, yaşama garantisini tamamen ortadan kaldıran bir kanun tasarısı değerli arkadaşlarım. Biz, çocuklarımızın mutluluğu için yaşıyoruz, çocuklarımızın geleceği için burada çalışıyoruz. Biz, çocuklarımızın geleceği ve Türkiye’nin geleceği için buradayız ve bütün mücadelemizin özü buradadır değerli arkadaşlarım. Töhmet altında kalmak istemiyoruz, ileride vebal altında kalmak istemiyoruz. Bunu babalara söylüyorum, annelere söylüyorum değerli arkadaşlarım. Demin burada bir oylama oldu. Sayın anneler, iktidar partisi milletvekili hanımlar süt parasına karşı çıktılar değerli arkadaşlarım. Bu, Türkiye’nin geleceği için çok daha sıhhatli çok daha gürbüz çok daha zeki çocuklarımızın yetişmesi için bir teklifti, maalesef aleyhinde oy kullandılar.

Değerli arkadaşlarım, bir platformdan gelen, bugün sokaklarda bu mücadeleyi veren, kendileri için ve çocukları için mücadele veren Emek Platformunun yöneticilerinin nasıl baskı altında olduğunu, nasıl konuşturulmamak istendiğini, nasıl eylemlerinin engellendiğini bizzat gördük. İşte, biz vebal altında kalmak istemiyoruz. Aynı platformdakilerden, aynı şekilde emeğiyle çalışan, alın teriyle çalışan, emeğin en yüce değer olduğu dünyamızda bu Emek Platformunda çalışan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güner, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

RAHMİ GÜNER (Devamla) - …bir kesimden bana bir şiir geldi, onu okumak istiyorum ve bitireceğim:

“Sen de mi onursuz ve bencil çıktın baba!

Hani senin her şeyindim, hani yaşama sevincindim, hani kırlarda açan çiçektim, hani umutsuz ve yoksul gecelerin sabahına güneştim.

Demek ki hepsi yalanmış. Demek ki hepsi dolanmış. Beni ve öteki çocukları kandırmışsınız günler geceler boyunca.

Oysa nasıl güvenmiştim sana. O yedi başlı korkunç ejderhayı bile yeneceğimi düşünmüştüm sen tutunca ellerimden.

Oysa sen ellerini kirletmeyi seçtin. Bana bile ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.’ dedin.

Ne yazık ki sen türünün tek örneği değilsin. Bugünlerde birçok ana baba, çocuklarına sıkça söyledikleri ‘Senin için canımı bile veririm.’ sözü yerine ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.’ demekte.

Biliyorum buraya kadar söylediklerimi anlamazlıktan geldi. Bu çocuk ne saçmalıyor böyle dedin.

Öyleyse daha açık anlatayım Baba!

Adına sosyal güvenlik reformu diyorlar.

Dönen o kadar soygunun, yolsuzluğun bütçede yeri varken benim sağlıklı kalabilmem için ödenecek üç kuruşu yük olarak görüp, bu yükten kurtulmak siz büyüklerin yapmak zorunda olduğu reform.

Şimdi o reformun içinde senin sesini kısmak için sana ‘Bu reform seni çok etkilemiyor, asıl çocuklarını etkiliyor’ diyorlar ve sen de bundan memnun kalıp sesini çıkartamıyorsun.”

BAŞKAN – Sayın Güner, bu şiir mi, metin mi?

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Değerli arkadaşlarım… 

BAŞKAN - Sayın Güner, şu anda bir buçuk dakikayı geçtik. Ben cümlelerinizi tamamlamak için veriyorum ama süreyi vermediğim için…

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Tamam, tamamlıyorum.

BAŞKAN - Bundan sonra zorunlu olarak hiç vermeyeceğim yani öyle görünüyor.

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Bitiriyorum efendim, bitiriyorum.

BAŞKAN – Lütfen.

RAHMİ GÜNER (Devamla) – “Demek sana değil bana ‘mezarda emeklilik’ vaat ettiklerinde sessiz kalıp sonra bana dönüp ‘canımın içi’ diyebiliyorsun.

Demek sana değil bana daha kısıtlanmış içi boşaltılmış bir sosyal güvenlik vaat ettiklerinde ‘oğlum/kızım’ diyebiliyorsun.

Vicdanen böyle bir rüşveti nasıl böyle kabul edebildin.”

BAŞKAN – Sayın Güner, sözünüzü keseceğim, iki dakikayı geçti efendim, lütfen…

RAHMİ GÜNER (Devamla) – “Benim geleceğim karartılırken nasıl böyle sessiz kalabildin!

Çek elini baba benden.

Al sana baba bana hediye ettiğin gelecek! Sesini çıkarmadığın gelecek!”

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Siz, Türk milletinin geleceğini kararttınız! 

RAHMİ GÜNER (Ordu) –  Onları anlamazsınız, anlasanız zaten bunu yapmazsınız. 

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Türk milletini anlamayan sizsiniz!

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Şiir de şiir olsa bari!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Kanundan haberiniz yok, hiçbir şeyden haberiniz yok!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum arkadaşlar: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Evet, madde 14’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 15’inci madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 15. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 27 nci maddesinde yer alan “9000” ibarelerinin “kamu görevlileri dışında 7000” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M.Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Faik Öztrak

Gürol Ergin

Esfender Korkmaz

 

Tekirdağ

Muğla

İstanbul

 

Bülent Baratalı

Ali Rıza Öztürk

Birgen Keleş

 

İzmir

Mersin

İstanbul

 

Bayram Meral

Hüseyin Ünsal

Tansel Barış

 

İstanbul

Amasya

Kırklareli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 15. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 27. maddesinde geçen “… 9000 gün…” ibareleri yerine “…7000 gün…” ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ediyoruz.

Teklif Edenler:

 

Gültan Kışanak

Hasip Kaplan

Sevahir Bayındır

 

Diyarbakır

Şırnak

Şırnak

 

Selahattin Demirtaş

Akın Birdal

Aysel Tuğluk

 

Diyarbakır

Diyarbakır

Diyarbakır

 

Osman Özçelik

Mehmet Nezir Karabaş

 

 

Siirt

Bitlis

 

                     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Bekir Bozdağ

Veysi Kaynak

 

Giresun

Yozgat

Kahramanmaraş

 

Fatih Arıkan

Fatma Şahin

Öznur Çalık

 

Kahramanmaraş

Gaziantep

Malatya

 

Agâh Kafkas

 

 

 

Çorum

 

 

                     

"Madde 15- 5510 sayılı Kanunun 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

'Madde 27- Malûllük aylığı; prim gün sayısı 9000 günden az olan sigortalılar için 9000 gün üzerinden, 9000 gün ve daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için 9000 prim gün sayısı 7200 gün olarak uygulanır.

Malûllük aylığı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların;

a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,

b) MalüI sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanların ise, maluliyetleri sebebiyle görevlerinden ayrıldıkları tarihi,

takip eden ay başından itibaren başlar.

Malullük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malullük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir ve bu Kanuna tabi olarak çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait prim alınır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malullük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya sevk edilenlere; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malullüğünün devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışıyorsa görevinden ayrıldığı tarihi, diğerlerine ise istek tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malullük aylığı hesaplanarak bağlanır.

Bu durumdakilerden ilk bağlanan malullük aylığına esas prim ödeme gün sayısı;

a) 9000 günün üzerinde olanların aylıkları 30 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanarak hesaplanır.

b) 9000 günden az olanların aylıkları ise, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılan artışlar uygulanmak suretiyle aylığın başlangıç tarihi itibariyle hesaplanan tutarının emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı toplamının emeklilik öncesi prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü ile emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmi aylığın toplamından oluşur. Emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmi aylık, emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı toplamı ve emeklilik sonrası çalışmaya ait prime esas kazançları üzerinden bu maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan aylığın emeklilik sonrası prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır. Yeni aylık, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılan artışlar uygulanmak suretiyle bulunan tutarın altında olamaz.

Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerinde belirtilen 9000 prim gün sayısı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için 7200 gün olarak uygulanır.’”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dört önergeden bahsetmiştim, dördüncü önerge geri çekildiği için üç önergeyi okuttum.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

AGÂH KAFKAS (Çorum) – Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AGÂH KAFKAS (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubu tarafından verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Başkanım, kıymetli arkadaşlarım; bugün burada çalışmasına devam ettiğimiz yasa, Türkiye'deki bütün insanları ilgilendiren bir yasa ve uzunca bir serüveni olan bir yasa. Türkiye'de bir ortak aklın ortaya çıkması konusunda bir çabanın ürünü olarak bugün buradayız.

Bildiğiniz gibi geçen dönem 5510 sayılı Kanun’u çıkardık, Anayasa Mahkemesi tarafından belli maddeleri iptal edildikten sonra, yeniden Bakanlığımız tarafından uzun bir hazırlık sürecinden ve sosyal taraflarla yapılan çalışmalardan sonra yeniden Meclisimizin gündemine getirildi.

Meclisin gündemine getirilen bu yasanın da en önemli maddelerinden bir tanesi, özellikle, benim, bugün, şu anda üzerinde durmak istediğim olay, emeklilik hakkında ödenecek prim gün sayısıydı.

Bildiğiniz gibi, 5510 sayılı Kanun’la prim ödeme gün sayısı Türkiye genelinde yedi bin güne kademeli olarak geçiş sağlanmış, sonra 5510’la bu dokuz bin gün prim ödeme gün sayısına çıkarılmıştı.

Şimdi, bu yasayla önemli bir gelişmeyi meydana getirmiş durumdayız. Türkiye'de demokrasinin işleyişinin, sosyal tarafların demokratik zemini kullanarak nasıl iş yaptıklarının ve Hükûmetin ve Bakanlığımızın demokratik talepler karışsındaki duyarlılığının en güzel, en somut örneğini burada görmemiz mümkündür. Bir ortak akıl sonucunda Emek Platformu bileşenleriyle uzun bir süre müzakereler sürdürülerek ki onların on dokuz maddeden oluşan itirazları vardı, bunların her birisi üzerinde çeşitli, uzun müzakereler sürdürülmüş ve birçoğunda da mutabakata varılmıştır. Buradaki en önemli unsur yıllardır eleştiri konusu olan… Dokuz bin gün prim gün sayısını Türkiye'deki emekçilerin, özellikle SSK’lıların tamamlama imkânının zor olacağına dair çok ciddi anlamda eleştiriler vardı ki bu yasanın temel parametrelerinden bir tanesi yaşsa, bir tanesi de prim gün sayısıdır. Prim gün sayısında hep… Demin… 5510 sayılı Yasa’dan geriye gidişi filan konuşuyoruz. İşte bu devrim niteliğinde bir geriye gidiştir, ileriye adım atmaktır. Yani dokuz bin gün prim yedi bin iki yüz güne indirilmiştir...

HASİP KAPLAN (Şırnak) –  İşçiler 14 Martta yürüyünce oldu.

 AGÂH KAFKAS (Devamla) – … yani bin sekiz yüz gün geri çekilmiştir ve bunlar Emek Platformuyla da el sıkışarak yapılmıştır. Ama bizim…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Kafkas, kim yaptı dokuz bin günü?

AGÂH KAFKAS (Devamla) – Herkesle el sıkışmak, herkesle uzlaşmak temel amacınızdır ama kimi insanlar vardır ve kimi gruplar vardır ki kendisiyle bile anlaşmaktan korkan insanlarla anlaşma zemini yakalama imkânınız bazen olmuyor olabilir. O nedenle burada yedi bin iki yüz gün prim esası teşkil edilmiştir ve kazanılmış haklar burada önemli oranda korunmuştur ve yaşla ilgili… Yarın sabah sanki buraya çıkanlar dokuz bin gün primi alacaklar, altmış beş yaşına kadar da emekli olacaklar. Türkiye'de böyle bir panik havası yaratıldı. Böyle bir şeyin olmadığı ortada. Yedi bin iki yüz güne indirilmiştir prim gün sayısı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Daha inmedi efendim, daha inmedi.

AGÂH KAFKAS (Devamla) – Bugün çalışanların yaşla ilgili bir problemleri yoktur, yarın olanların yoktur. On yıl içerisinde gireceklerin de altmış beş yaş diye bir problemlerinin olmadığı ortadadır. Buna rağmen artık bu ülkede bir sosyal güvenlik sisteminde yapılması gereken önemli bir düzenlemenin onurunu hep beraber yaşayacakken, hep beraber, hepimiz bunu yapmış olmaktan dolayı onurlu yaşayacakken, bunun istismarından artık hep beraber vazgeçiyor olmamız lazım diye düşünüyorum. Yani, yarın sabah dokuz bin gün filan, yok altmış beş, yok… Kimsenin kazanılmış haklarına da dokunulmuyor. Yedi bin iki yüz gün prim gün sayısı esas alınmaktadır ki bu bence… Burada, Sayın Bakanın şahsında, bütün ekibini kutluyorum, Hükûmetimizi kutluyorum, çünkü Emek Platformuyla demokratik bir ortamda oturulup onlarla uzun bir müzakerenin sonucunda bir ortak aklın ortaya çıkmasını gerçekleştirmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kafkas, son cümlelerinizi alayım.

Buyurun.

AGÂH KAFKAS (Devamla) - Çünkü, demokrasilerin olmazsa olmazı sivil toplum örgütleridir. Sivil toplum örgütlerinin demokratik mekanizmaların içerisinde demokratik haklarını aramasının bütün yolları açıktır meşru zeminlerde, hukuk sistemimizde bunların hepsi vardır ve o zeminleri de bu Hükûmet sonuna kadar bunlara açmıştır ve onun sonucunda da bir uzlaşma sağlanmıştır.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Vatandaş niye yürüyor?

AGÂH KAFKAS (Devamla) - Ben emeği geçen herkesi kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AKİF AKKUŞ (Mersin) - Vatandaş niye yürüyor, niye?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kafkas.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, hatip, prim ödeme gün sayısının yedi bin iki yüze indirildiğini söyledi. Yedi bin iki yüze henüz indirilmiş değil, bu konuda sadece önerge okundu. Ama, eğer hatip doğruyu söylemek isterse, prim ödeme gün sayısı, şu anda, 5510 sayılı Yasa’ya göre dokuz bin gündür. Bunu yüce Meclisin bilgisine sunmak istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce kabul etmiş olduğunuz önergeyle çerçeve 15’inci maddenin düzenlediği 5510 sayılı Kanun’un 27’nci maddesi tümüyle değiştirilmiştir. Bu nedenle, aynı maddede değişiklik öngören son iki önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır. Önergeleri işlemden kaldırıyorum.

15’inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde beş adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 16. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasının a bendinde geçen “… En az 9.000 gün…” ibaresi yerine “… En az 7.000 gün…” ibarelerinin eklenmesini, ikinci fıkranın b bendinin çıkarılmasını, üçüncü fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini, yedinci fıkrada geçen, “… 55…” ibaresinin “… 50…” olarak düzeltilmesini, sekizinci fıkrada geçen “… 55…” ibaresinin, ”… 50…” olarak değiştirilmesini teklif ediyoruz.

“Sigortalılar ikinci fıkranın a bendinde yer alan yaş hadlerine 60 yaşını geçmemek üzere üç yıl eklenmek ve adlarına en az 5.400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler”

 

Ufuk Uras

Selahattin Demirtaş

Gültan Kışanak

 

İstanbul

Diyarbakır

Diyarbakır

 

Hasip Kaplan

Sırrı Sakık

Ayla Akat Ata

 

Şırnak

Muş

Batman

 

Osman Özçelik

Nezir Karabaş

 

 

Siirt

Bitlis

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 16’ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Bekir Bozdağ

Öznur Çalık

 

Giresun

Yozgat

Malatya

 

İhsan Koca

Ahmet Öksüzkaya

Agâh Kafkas

 

Malatya

Kayseri

Çorum

“Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiş, üçüncü fıkrasına “yaş hadlerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “65 yaşını geçmemek üzere” ibaresi eklenmiş, yedinci fıkrasındaki “50” ibaresi, “55” şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dokuzuncu fıkrasındaki “prim ve her türlü borcunun” ibaresi, “prim ve prime ilişkin her türlü borcunun” şeklinde değiştirilmiştir.

“Ancak, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7.200 gün olarak uygulanır.”

“Ancak yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınır.”

“Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 16. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Malatya

İstanbul

 

Esfender Korkmaz

Birgen Keleş

Faik Öztrak

 

İstanbul

İstanbul

Tekirdağ

 

Gürol Ergin

Bülent Baratalı

Ali Rıza Öztürk

 

Muğla

İzmir

Mersin

 

Bayram Meral

Tansel Barış

 

 

İstanbul

Kırklareli

 

“Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendindeki “9000” ibaresinin “kamu görevlileri hariç 7000” şeklinde, üçüncü fıkrasına “yaş hadlerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “65 yaşını geçmemek üzere” ibaresi eklenmiş, yedinci fıkrasındaki “50” ibaresi, “55” şeklinde, beşinci ve sekizinci fıkraları aşağıdaki şekilde, dokuzuncu fıkrasındaki “prim ve her türlü borcunun” ibaresi, “prim ve prime ilişkin her türlü borcunun” şeklinde değiştirilmiştir.

“( ) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) Birinci derecede özürlü olan sigortalılar en az 15 yıldan beri sigortalı olmak ve 3600 gün,

b) İkinci derecede özürlü olan sigortalılar en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve 4000 gün prim,

c) Üçüncü derecede özürlü olan sigortalılar 20 yıldan beri sigortalı olmak ve 4400 gün

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.”

( Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

 

Süleyman L. Yunusoğlu

Erkan Akçay

Mustafa Kalaycı

 

Trabzon

Manisa

Konya

 

Reşat Doğru

Recep Taner

 

 

Tokat

Aydın

 

“Madde 16 - 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında belirtilen “3960 gün” ibaresi “3700 gün”, beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen “4320 gün” ibaresi “3700 gün” ve (b) bendinde belirtilen “4680 gün” ibaresi “4100 gün” şeklinde değiştirilmiştir.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 7000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Sigortalılar, kadın ise 58 erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve adlarına en az 4500 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın çerçeve 16 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 28 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Harun Öztürk

A. Jale Ağırbaş

Hüseyin Mert

İzmir

İstanbul

İstanbul

Hasan Erçelebi

Hasan Macit

Kamer Genç

Denizli

İstanbul

Tunceli

“Madde 16 - 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

Madde 28- Yaşlılık sigortasından sigortalıya sağlanan haklar şunlardır:

a) Yaşlılık aylığı bağlanması.

b) Toptan ödeme yapılması.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 7000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Sigortalılar, ikinci fıkrada yer alan yaş hadlerine iki yıl eklenmek ve adlarına en az 4500 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının:

a) %50 ilâ %59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 3900 gün.

b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4200 gün.

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olmak şartıyla ikinci fıkradaki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.

Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan beri çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 53 olarak uygulanır.

50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunması şarttır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz madde, yasanın en önemli maddelerinden birisi ve kurgulama olarak da sosyal güvenlik açıklarının önlenmesine yönelik bir tedbir olarak düşünülmüş ve emekliliği zorlaştırmak suretiyle masrafların azalacağı belirtilmiş. Ancak geneli üzerinde yaptığımız görüşmelerde de ifade ettiğimiz üzere sadece gider azaltıcı önlemler değil, şu anda Bakanlığın takip etmesi gereken kayıt dışı ekonomi ve sosyal güvenlik kuruluşlarına bildirilen prim gelirlerinin tahsili gibi önemli bir görevi var. Bunları yapmayarak emekliliği güçleştirmek sosyal güvenlik sistemine sosyal devletin bakış açısı olamaz.

Şimdi, yaşla ilgili olarak mevcut duruma göre bir tespit yaptığımızda, hem mevcut duruma hem Sayın Bakanın sosyal güvenlik reformuyla ilgili olarak açıklayıcı kitapçığındaki rakamlar karşılaştırıldığında şöyle bir tablo çıkıyor: Devlet Planlama Teşkilatının 2007 yılında özel ihtisas komisyonu olarak hazırladığı raporda doğuşta yaş beklentilerine göre, o gün için yaptığı hesaplamalara göre, altmış beş yaşı dikkate alındığında, erkeğin emekli olduktan sonra 3,3 yıl, kadının da emekli olduktan sonra 8,1 yıl emekli maaşı alabileceğini söylemiştik.

Şimdi, Sayın Bakan bu kitapçıkta  bir başka hesap yapıyor ve 2040 yılındaki yaşam beklentisini dikkate alarak bir rakam çıkarıyor ve bu rakamları Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıyor. Ben Almanya ve Türkiye’yi esas alarak, yani erkekte ve kadında altmış beş yaşın uygulandığı Almanya’yı ve Türkiye’yi esas alarak, Devlet Planlama Teşkilatının düzenlediği rapordaki yılı ve Sayın Bakanın kitapçıkta sunduğu yılları karşılaştırdığımızda şöyle bir tablo çıkıyor: Yani, önümüzdeki otuz iki yıl içerisinde Almanya’da erkeklerin yaşında 8,2’lik bir artış bekleniyor, kadınların yaşında 5,5’lik bir artış bekleniyor. Türkiye’de ise bu rakamların erkeklerde 10,7 ve kadınlarda 9,9 olduğu söyleniyor. Buna, şu açıdan, yaş ilerledikçe diğerinin öbürünü yakalama şansı fazla olabilir diye bakabiliriz. Ancak, önümüzdeki dönemde olaylara üç çocuk yaklaşımıyla bakarsak, istikrarsız yönetimleri ve istikrarsız büyümeyi dikkate alırsak, bu aktüeryal hesapların ortaya konulmasındaki güvenilirliği sorgulamamız lazım ve o günkü yaşı da bugünden sorgulamak mümkün, çünkü kadınlarda 2 kat daha yaşlanmış, doğuşta yaşam beklentisinin artmış olduğunu görüyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, doğru olan neydi? Şimdi, sosyal taraflarla da görüştünüz, yani bir mutabakat aradınız ve bu mutabakatta komisyona getirdiğiniz tasarının iki ayağı olduğunu söylediniz. Yani, olmazsa olmaz iki ayağından bahsettiniz. Bu ayaklardan birisi altmış beş yaş idi, diğeriyse dokuz bin iş günüydü ve bunlardan hiçbir şekilde taviz verilemeyeceğini belirttiniz, ancak, dokuz bin iş gününü yedi bin iki yüze çekiyorsunuz. Şimdi burada iyi yapıyorsunuz, ancak, şu dengeyi gözetmeniz gerekiyor: Yaşla prim ödeme gün sayısı arasındaki bağlantı son derece önemli. Şunun için önemli: Çünkü, prim ödeme gün sayısını doldurduğunda insanlar, yaşı beklerken kayıt dışına geçeceklerdir. Yani, elli sekiz-altmış yaş ve yedi bin-yedi bin iki yüz prim ödeme gün sayısı doğru bir tercihtir ve dolayısıyla, bunun üzerinde oynanmamalı ve sistemin buna uyum sağlamasına fırsat verilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Bir hususu dile getirmek istiyorum: Sayın Bakan, bu bulunduğu yerden, 99’da sistemi eleştirirken, devletin kayıtlarına vâkıf olmadığı için öyle bir eleştiri yönelttiğini, ancak bugün sistemi tanıdığını ve bunun yapılması gerektiğini söyledi. Ben şunu dikkatlerinize getirmek istiyorum: Sayın Bakanın samimi ifadesi, o gün için itirafı doğruydu, o gün için yaptığı yanlıştı. Gerçekten, bugün için de vâkıf olduğunu söylüyor ama sistem son derece karmaşık. Ben yine vâkıf olamadığı düşüncesiyle bugün de yanlış yaptığını söylüyor, zamanın bizi yanıltmasını beklediğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

                                                                    Süleyman Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları

“Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında belirtilen “3960 gün” ibaresi “3700 gün”, beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen “4320 gün” ibaresi “3700 gün” ve (b) bendinde belirtilen “4680 gün” ibaresi “4100 gün” şeklinde değiştirilmiştir.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 7000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Sigortalılar, kadın ise 58 erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve adlarına en az 4500 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Şandır?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Beytullah Asil konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Siz orada sadece düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz.” diyerek övdüğü Millî Mücadele’mizin ve çatısı altında bulunduğumuz Büyük Millet Meclisinin ilk zaferi olan İnönü Zaferi’nin 87’nci yılı kutlu olsun. İnönü Zaferi ile yüce milletimiz mağlubiyetine ve mağduriyetine nokta koymuş ve birbirini takip eden zaferlerle Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşılmıştır. Bu zaferleri bize armağan eden aziz şehitlerimizin ruhları önünde saygıyla eğiliyorum.

Bu zaferin 87’nci yıl dönümünü bugün Metristepe’de, Bözüyük Şehitliği’nde ve Eskişehir’in İnönü ilçesinde coşkuyla kutladık. İnönü Belediye Başkanımız Sayın İsmail Karaköse, İnönü halkının İstiklal Madalyası’nı hak ettiğini, yüce Meclisin de bu hakkı kendilerine teslim etmesini istiyor. Hepinize saygıyla arz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesinde 5510 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının değiştirilmesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, sosyal devlet olmanın gereklerinden biri olan sosyal güvenlik hakkının düzenlendiği Anayasa’mızın 60’ıncı maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” denilmektedir. Buna rağmen, görüşmekte olduğumuz bu tasarının ruhunu oluşturan emekli, dul ve yetimlerine yapılan aylık ve diğer ödemelerin azaltılması yoluyla sistemin açıklarını kapatma mantığını bu maddede de görüyoruz. Oysa olması gereken, yaşlılık, hastalık, malullük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari hayat düzeylerinin korunması amaçlanmalıdır.

Sosyal güvenlik, insanların bulundukları toplumda insan onuruna yakışır bir şekilde, başkalarına muhtaç olmadan yaşamalarının teminatıdır. Görüşmeye çalıştığımız önümüzdeki kanun tasarısı bu bakış açısını göz ardı eden teknik bir düzenlemedir. Toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren böylesine önemli bir yasa tasarısında sosyal yönler göz ardı edilirse bu kanun tasarısının toplumun geniş kesimlerine benimsetilmesi çok zor olur ve bunun sonucunda da toplumda oluşacak tepkiler nedeniyle bir iki yıl içinde bu kanun, ucundan köşesinden düzeltilmek üzere tekrar yüce Meclisin huzuruna gelir. Nitekim, bundan önce bu şekilde çıkarılan yasalarda olduğu gibi, bu Meclis, bu yasayı mükemmele yakın bir düzenlemeyle çıkarmaya, gerçek bir sosyal güvenlik reformu yapmaya muktedirdir. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Gerçekten de bu tasarı bu şekilde yasalaşırsa -ki öyle gözüküyor- önümüzdeki bir iki yıl içinde bunun düzeltilmesi için çeşitli tasarılarla önümüze getirilmesi kaçınılmazdır. Bu şekilde yapılacak düzenlemeler bu defa da yasanın bütünlüğünü ortadan kaldıracaktır.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik sisteminde yeni düzenlemeler yapılması konusunda toplumda oluşmuş fikir birliği vardır, bu sistemin geldiği gibi gitmeyeceği konusunda mutabakat birliği vardır, muhalefet partilerinin yasaya olumlu katkı yapma konusunda irade beyanları vardır. Bu gerçekler ortadayken, toplumun, parlamenterlerin içine sinmeyen, pek çok ayağı sakat, kendi içerisinde tutarsızlıkları olan bu yasa tasarısını ısrarla, acele bu Meclisten geçirme çabası anlaşılır değildir. Kayıt dışı istihdamın önlenmesi konusunda etkin yapısal tedbirler bu yasa tasarısında yoktur. Bilgi işlem teknolojisinden de yararlanılarak ilgili kamu kurum/kuruluşları ve meslek odaları arasında sağlıklı bir bilgi akış sistemi ve koordinasyon sağlanamamıştır. Sistemin en önemli gereği olan güçlü bir denetim mekanizması oluşturulamamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Asil, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, vakit çok geç değildir. Maddeler üzerinde verdiğimiz ve vereceğimiz önergelere destek olun. İnsanımızın, genç kuşaklarımızın geleceğe umutla bakmasını sağlayalım. 11 milyon çalışanı kayıt altına almak için gerekli yasal ve idari düzenlemeleri yapalım. Grup Başkan Vekilimiz Sayın Mehmet Şandır’ın geçmiş aylarda yaptığı bir konuşmada dediği gibi: Yeriniz mi dar, yeniniz mi dar? Yeriniz darsa yer açalım, yeniniz darsa yeninizi açalım. Yeter ki bu milletin hayrına olacak yasa tasarılarını bu Meclise getirin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Asil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 16. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                      M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

“Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendindeki “9000” ibaresinin “kamu görevlileri hariç 7000” şeklinde, üçüncü fıkrasına “yaş hadlerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “65 yaşını geçmemek üzere” ibaresi eklenmiş, yedinci fıkrasındaki “50” ibaresi, “55” şeklinde, beşinci ve sekizinci fıkraları aşağıdaki şekilde, dokuzuncu fıkrasındaki “prim ve her türlü borcunun” ibaresi, “prim ve prime ilişkin her türlü borcunun” şeklinde değiştirilmiştir.

“( ) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) Birinci derecede özürlü olan sigortalılar en az 15 yıldan beri sigortalı olmak ve 3600 gün,

b) İkinci derecede özürlü olan sigortalılar en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve 4000 gün prim,

c) Üçüncü derecede özürlü olan sigortalılar 20 yıldan beri sigortalı olmak ve 4400 gün

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.”

( Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yaşar Ağyüz konuşacak.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Divan üyeleri hep aynı partiden. Olmaz ki!

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Sayın Yaşar Ağyüz.

Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 16’ncı maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi için CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, birinci konuşmamda, bu yasanın her yönüyle sağlıkta ve sosyal güvenlikte bir yıkım yasası olduğunu söylemiştim. Şimdi bu yasadan özürlüler de nasibini alıyor; prim ödeme gün sayısıyla alıyor, yaşı “elliden elli beşe çıkarma” taktiğiyle alıyor.

Demin, Sayın AKP Grubu bir öneri verdi ve her zaman yapıldığı gibi, Anayasa değişikliğinde –türbanda- bayan milletvekilleri konuştu, bugün de çalışanların hak kaybını sağlayan yasada da maalesef bir sendikacı arkadaşımız konuştu. Dışarıda sendikacılar, çalışanlar mücadele ederken, sayın arkadaşımız, yedi bin iki yüz güne düşen prim gün sayısını, bir ulufeymiş, kendilerine bir bağışmış gibi buradan söyledi.

Bir kere, bu ifade altmış beş yaşı ortadan kaldırmıyor. Emek Platformunun protokolü, ne demek istediği burada. Emek Platformu diyor ki: “Yedi bin iki yüz tamam.” Yalnız şunu diyor: “Ancak prim gün sayısının kademeli olarak artması nedeniyle, prim gün sayısını doldurduğu hâlde emeklilik yaşını doldurmadığı için emekli aylığına hak kazanamayan sigortalıların emeklilik yaşını doldurduğu yılda Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’yla belirlenen altmış beş yaş koşulu aranmaksızın emekli olmasına olanak sağlanmıştır.”

Şimdi, ya bu önergenizi açacaksınız -Emek Platformuyla protokole bağlanmamasına rağmen öneri olarak sunulur hâle getireceksiniz- veyahut da yedi bin iki yüz güne düşen prim gün sayısının altmış beş yaşı ortadan kaldırmadığını açık ve net söyleyeceksiniz değerli arkadaşlarım.

Şimdi bakın “sosyal devlet” diyoruz. Sosyal devlet, yaşlısına, emeklisine bakamaz ise, özürlüsünü koruyamaz ise, özürlülerini devlete el açar hâle getirir ise “sosyal devlet” kavramından bahsedilebilir mi? Özürlüler toplumun korunmaya muhtaç bireyleri ise, sosyal güvenlik açıklarının azaltılması amacıyla bunların mevcut haklarının kaldırılması ya da geriye götürülmesi sosyal devlet anlayışıyla bağdaşır mı değerli arkadaşlarım?

Bu yasa, önergelerle adam olmaya niyeti olmayan bir yasa, bunu açık söyleyelim. Zaten önergeleri de dikkate aldığınız yok ne kadar sosyal özü olursa olsun. Deveye sormuşlar “Boynun niye eğri?” Deve demiş ki: “Nerem doğru ki?” Bu yasanın hiçbir doğru yanı yok ki. Sosyal devleti ortadan kaldıran, halkı yoksullaştıran, emeklilik yaşını artıran, prim gün sayısını artıran bir yasa değerli arkadaşlarım. O nedenle, bu yasanın önergelerle değişeceği düşüncesinde olmamamıza rağmen -yön gösterici, uyarıcı, eğer kabul görürse de yasanın adam gibi bir yasa olmasını sağlamak için- diğer muhalefet partileri gibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu da önergelerle bu yasaya bir çekidüzen vermek istiyor, ama nafile.

Değerli arkadaşlarım bir yasanın reform olması için iyileştirmeyi hedeflemesi lazım. Bu yasada iyileştirme yok. 5510 sayılı Yasa’dan daha geriye gidiş var değerli arkadaşlarım. Hak kayıplarının adı ne zamandan beri reform oldu? Bakın, Sayın Bakan da yetkililer de diyorlar ki: “Sosyal güvenlik reformunu, açıkların sürdürülemez olduğu gerekçesiyle kabul edilir kılmaya mecburuz.”

Peki, değerli arkadaşlarım, ülkemizin 2007 yılı sosyal güvenlik açığı   -SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı- toplam 25 milyar 400 milyon resmî rakamlara göre. Kayıt dışı istihdam ne kadar? TÜİK’in açıkladığı kayıt dışı istihdam ne kadar? Sizin kurumunuz bu. Yanlış nüfus sayımı yapsa da gene ona da bir kulp bulursunuz. Kayıt dışı istihdam 9 milyon 938 bin kişi. Bunlar kayıt içine dâhil edildiği takdirde -edilme cesareti, çabası- İşsizlik Fonu’nun bu amaçla kullanılması sağlanır ise, gelir vergisi ve sigorta primlerinin yaratacağı rakam bu açığı kapatacak noktadadır değerli arkadaşlarım. Onun için, yaptığınız aflarla kaçakçıları korumayı biliyorsunuz, 70 bin kişiyi bir saatte affediyorsunuz, trilyonları çiziyorsunuz. Ama emekliye, ama genç yaşta emekli olması gereken insanlara kapıyı kapatıyorsunuz, özürlülere kapıyı kapatıyorsunuz. Sosyal devletle sizin alakanız yok. Sağlıkta ve diğer yönde sosyal devleti ortadan kaldırıyorsunuz. Zaten sosyal devletin yerine sadaka devletini ihya ettiniz. Bunu seçimlerde gördük, diğer zamanlarda gördük. Yeşil kart bunun parçasıdır, kömür dağıtımı bunun parçasıdır, falan filan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, birkaç saniyenizi rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz dolmak üzere. Sayın Ağyüz cümlesini tamamlayacak.

Sayın Ağyüz’ün konuşmasını tamamlamasına kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Ağyüz, konuşmanızı tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu yasayla artık sosyal bir hak olmaktan çıkmıştır değerli arkadaşlarım ve değerli arkadaşlarım, bu yasanın kapsamına neden İşsizlik Sigortası Fonu dâhil edilmiyor? Neden Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma bu tek çatı altına dâhil edilmiyor? Çünkü onlar partizanca kullanılacak kaynaklar olarak kullanılıyor. Bir tanesiyle devlet açıklarını kapatacaksınız, kurum açıklarını kapatacaksınız; bir tanesiyle de kömür ve iaşe dağıtacaksınız değerli arkadaşlarım.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, konuşmanızı tamamlayınız efendim. Süremiz doldu.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Açlık sınırının 697 YTL olduğu bir yerde her 5 kişiden 1’i işsiz ise bu yasanın sosyal özü yoktur. Bu yasa ülke gerçeklerine uymamaktadır ve emekliler için mezarda emekliliği getiren bir yasadır, özürlüleri de mezarda öldürecek bir yasadır.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 2 Nisan 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Size ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 21.02

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.