DÖNEM: 23 CİLT: 17 YASAMA YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 84’üncü
Birleşim 1 Nisan 2008 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.- Kayseri Milletvekili
Yaşar Karayel’in, Kayseri’de gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan
yatırımlar ile Sultan Sazlığı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı 2.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun yıkımına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 3.- Karabük Milletvekili
Cumhur Ünal’ın, Karabük Demir-Çelik İşletmelerinin kuruluşunun 71’inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması IV.- ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Genel Kurulun 1/4/2008 Salı ve 2/4/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde
sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Önergeler 1.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş’in, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin (2/116) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/38) VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve
Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda
ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse’nin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155, 2/186)
(S. Sayısı: 125) 2.- Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve
19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa
Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun; Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen
5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın;
3201 Sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”da
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı
ve 24 Milletvekilinin 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119)
VII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Jale Ağırbaş’ın, lisanslı kullanılan yazılımlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/1727) 2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, avukatların yargı dokunulmazlığına ve
hukuki güvenliğe ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı
(7/1853) 3.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Yatağan ilçesinin adliye binası ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/1872) 4.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir kişinin
hastane borcundan dolayı ceza aldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/1930) 5.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Cumhurbaşkanınca cezası kaldırılan mahkumlara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/1937) 6.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya’nın yeni mahkeme ve adli
personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı
(7/1938) 7.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, bahşişle ilgili açıklamalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özak’ın cevabı (7/1971) 8.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
Çerkezköy’deki derelerin kirliliğine ve arındırılmasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/1982) 9.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’da yabancılara satılan taşınmaz miktarına, - Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, bazı personelin arsa ve TOKİ konutu edinimi
ve gri pasaport kullanımıyla ilgili iddialara, - Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür’ün, bahşiş konusundaki açıklamasına, - İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu’nun bahşiş ile ilgili açıklamasına, İlişkin soruları ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/1993, 1994, 1995, 1996) 10.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Mersin’in tarihi eserlerine ve
turizm bölgesi olmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2033) 11.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Tarsus’ta yaşanan bazı saldırılara
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2060) 12.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2069) 13.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özak’ın cevabı
(7/2070) 14.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2098) 15.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2099) 16.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Iğdır’da yaylaların küçükbaş hayvancılığa kapatılmasına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2146) 17.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2174) 18.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuş’un, nüfusları mevsimlere göre farklılık gösteren belediyelerin
ödeneklerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/2175) 19.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara, - Kocaeli Milletvekili Hikmet
Erenkaya’nın, çevre kirliliği oluşturduğu iddia
edilen bir deterjan firmasına, - Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, Adıyaman Çamgazi Sulama ve
Derivasyon Tesisi Projesine, - Giresun Milletvekili Murat
Özkan’ın, Melen Çayı’ndan su temini projesine İlişkin soruları ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/2179, 2180,
2181, 2256) 20.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, şehit ve malûl yakınlarının kamuda
istihdamına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2198) 21.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2226) 22.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2231) 23.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Mehmet Aydın’ın cevabı (7/2232) 24.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, Meclis Enformasyon ve Telekomünikasyon Sistemleri (METSİS)
Projesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2655) 25.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, oylama öncesi yapılan sesli duyurulara ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/2657) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat
14.00’te açılarak üç oturum yaptı. Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı, Seydişehir Eti Alüminyum AŞ’nin özelleştirilmesindeki belirsizliğin
yarattığı sorunlara, Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, 22 Mart Dünya Su Günü’ne, İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar. Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz’un, TOKİ’nin tatil köyleri inşa etme projesine
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi. Konya Milletvekili Atilla
Kart, Seydişehir Eti Alüminyum AŞ’nin özelleştirilmesiyle ilgili açılan iptal
davasına ilişkin bir konuşma yaptı. Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci
sırasında bulunan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12
Milletvekilinin, 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 4733 Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin (1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125), 2’nci sırasında bulunan,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın (1/478) (S. Sayısı: 93), 3’üncü sırasında bulunan,
Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/480) (S.
Sayısı: 94), Görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi. 4’üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Devlet Memurları
Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün,
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve
19 Milletvekilinin, 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa
Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen
5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
3201 Sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”da
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı
ve 24 Milletvekilinin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin,
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi’nin
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı:
119), görüşmelerine başlanılarak tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı, birinci
bölümü üzerinde bir süre görüşüldü. 1 Nisan 2008 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.59’da son verildi.
No.: 116 II.- GELEN KÂĞITLAR 28 Mart 2008 Cuma Tasarılar 1.- Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/551) (Anayasa; Tarım, Orman ve Köyişleri; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008) 2.- Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/552)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.3.2008) 3.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre
ve Orman Bakanlığı ile Makedonya Cumhuriyeti Çevre ve Fiziksel Planlama
Bakanlığı Arasında Çevre Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/553) (Çevre ve
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008) Teklif 1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/191) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.3.2008) Sözlü Soru Önergeleri 1.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
dövizli askerlik hizmeti uygulamasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/520) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2008) 2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Vakıflar Kanunu
kapsamında iade edilecek taşınmazlara ve tazminat ödeneceği iddiasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi
(6/521) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, sözleşmeli
personel istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/522)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, şehit ve gazi
yakınlarının istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/523) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 5.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış’ın, tüketicilerin yaygın şikayetlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/524) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 6.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalış’ın, rüzgar enerjisi santrallerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/525) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/3/2008) 7.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz’ün, Akhisar Devlet Hastanesi ek bina
inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/3/2008) 8.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz’ün, Manisa’daki sağlık personeli açığına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/527) (Başkanlığa geliş tarihi:
7/3/2008) 9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, kredi kartı faiz
oranlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/528) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/3/2008) 10.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz’ün, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/529) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, iplik ithalatında
uygulanan vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/530) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kırklareli Tarım
İl Müdürlüğünde çalışan ziraat mühendislerinin sınava tabi tutulmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/531) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, GAP Acil Eylem
Planı kapsamındaki yatırımlara ilişkin Devlet bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/532) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/3/2008) 14.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, camilerin elektrik giderlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) sözlü soru
önergesi (6/533) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 15.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, fındık ithalat iznine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/534) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 16.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, TOKİ’nin inşaat sektöründeki yerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/535) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 17.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, SHÇEK yurtlarında yaşanan bazı olaylara ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet Çubukçu) sözlü soru önergesi (6/536) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 18.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, bal ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/537) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 19.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, başhekim yardımcılarının sayılarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/538) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO’ya bağlı
bölge müdürlüğü olup olmadığına ve bir kadroya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TMO
çalışanlarının sağlık sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/540) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 22.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, eşdeğer ilaçlara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 23.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, teşhis ve tedavide kullanılan ilaçlara ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/542) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 24.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, yolsuzluk operasyonlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/543) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 25.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Merkezi Uzlaşma Komisyonuna yapılan müracaatlara ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 26.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, Ankara’daki dilencilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/545) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 27.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz’ün, TCDD arazilerindeki imar
değişikliklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 28.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Gar Önü Kavşak Projesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/547) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/3/2008) 29.- Adana Milletvekili
Kürşat Atılgan’ın, dane mısır destekleme primine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/548)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 30.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesince
bastırılan İstanbul Bültenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/549) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 31.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz’ün, buğday stoku ve un fiyatlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/550) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 32.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, Antalya-Kemer karayoluna yapılacak
tünellere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/551) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/3/2008) 33.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, Akseki İlçesinin su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/552) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 34.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz’ün, İzmir-Ankara hızlı tren projesine ve
tren kazalarına yönelik çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/553) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 35.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki okul ve öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/554) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 36.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki bir baraj inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/555) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 37.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’ye yeni bir devlet hastanesi yapımına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/556) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 38.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki bir karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/557) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 39.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki bir karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/558) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 40.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki bir karayolunun bölünmüş yol yapılmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/559) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 41.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde Üniversitesine ek ödenek verilmesine ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/560) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 42.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, bazı belediye ve köylerin Çiftlik Belediyesine katılım sürecine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/3/2008) 43.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde’deki yatırımlara, yeşil kartlılara ve yapılan yardımlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/562) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 44.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Çamardı İlçesinde yeni bir baraj yapımına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 45.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, bir bedesten ve kervansarayın restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/564) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/3/2008) 46.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde Kalesinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
sözlü soru önergesi (6/565) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 47.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/566) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 48.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hayvansal üretimin desteklenmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/567) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 49.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şeker ithalatına ve kaçakçılığına ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) sözlü soru önergesi
(6/568) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 50.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal’ın, İller Bankası Genel Müdür
Yardımcılarının atama şartlarına uyup uymadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/569) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 51.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz’ün, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürüne
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/570) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/3/2008) 52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karayolu yük taşımacılığı belgelerinden dolayı
kesilen cezalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite mezunlarından polis alımına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/572) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/3/2008) 54.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliğindeki bir düzenlemeye ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/573) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 55.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, Antalya’da bir üstgeçitteki
büfelerin kiralanmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 56.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış’ın, doktorların aldıkları ücrete ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/575) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 57.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, engellilerin ağız ve diş sağlığı
sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) sözlü soru önergesi
(6/576) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 58.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Çivril Devlet Hastanesindeki bir ölüm
olayına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/3/2008) Yazılı Soru Önergeleri 1.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun Gümrük Başmüdürlüğünün kapatılacağı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2385) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/3/2008) 2.- Ankara Milletvekili
Nesrin Baytok’un, doğum ve ölüm kayıtlarının bazı
siyasi partilere verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2386) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 3.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhan’ın, Cumhurbaşkanlığı Köşkünde EXPO organizasyonu konusunda yapılan
toplantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2387) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/3/2008) 4.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, YÖK Başkanına zırhlı makam aracı tahsisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2388) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 5.- Konya Milletvekili Atilla
Kart’ın, Kalkınma Ajanslarının kurulması çalışmalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2389) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 6.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürek’in, yasa dışı örgütlenmelerle
mücadele konusundaki bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2390) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 7.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş’in, bir GSM operatörünün yönetim kuruluna ve Millî Eğitim
Bakanlığıyla protokol imzalayıp imzalamadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2391) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 8.- Balıkesir Milletvekili Ergun Aydoğan’ın, yurt dışı
ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2392) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/3/2008) 9.- Manisa Milletvekili Şahin
Mengü’nün, bir operasyonun gizli bilgi ve
belgelerinin deşifre edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2393) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 10.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Tuzla tersaneler bölgesinde yaşanan sorunlara ve deniz dolgusu
projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2394) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/3/2008) 11.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı’nın, afla ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2395) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 12.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin’in, yasa dışı telefon dinlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2396) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 13.- Ankara Milletvekili
Nesrin Baytok’un, denetimi Sayıştay’a geçen KİT’lere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2397) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 14.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin’in, bir öğretmen hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2398) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 15.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2399) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 16.- Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş’un, emekli
maaşlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2400) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 17.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut’un, Aşağı Seyhan Ovası Projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2401) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/3/2008) 18.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldız’ın, Batman’da petrol ve benzinin toprağa sızdığı iddialarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2402) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/3/2008) 19.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki deniz dolgusu projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2403) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/3/2008) 20.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, Giresunspor’a verilen bir cezaya
ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı
soru önergesi (7/2404) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 21.- Balıkesir Milletvekili
Hüseyin Pazarcı’nın, İvrindi 7 Eylül Stadının
onarımına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/2405) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 22.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, TPAO ile bir enerji
grubu arasında doğalgaz elektrik santrali konusunda gizli anlaşma imzalandığı
iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2406) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 23.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Amasra-B sahasındaki
kömür varlıklarının işletme hakkı kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2407) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 24.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirket ve iştirakleri genel
müdürlerinin aylık toplantılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2408) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 25.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, bir köyün yol ve çevre düzeni sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2409) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 26.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, bir köyün yol ve çevre düzeni sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2410) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 27.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun’un, Marmaris’teki bir madencilik faaliyetine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2411)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 28.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldız’ın, Batman Belediyesine sel zararının karşılanması için aktarılacak
ödeneğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2412) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/3/2008) 29.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldız’ın, terör ve terörle mücadeleden doğan zararların tespiti ve
telafisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2413)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 30.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da yaşanan bir olaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2414) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 31.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun’un, Milas’ın bazı köylerinde tarımsal sulama
amaçlı elektrik şebekesi yapılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2415) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 32.- Manisa Milletvekili
Ahmet Orhan’ın, Manisa TEDAŞ’a elektrik borcu olan
kurumlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2416) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/3/2008) 33.- Trabzon Milletvekili
Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, köy elektrifikasyon
şebekesinin yenilenmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2417) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 34.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki deniz dolgusu projesinin onayına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2418) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/3/2008) 35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, belirli kıdem
sürelerini tamamlayan Tarım Kredi Kooperatifleri personelinin iş akdinin
feshine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2419) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 36.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun’un, Marmaris’teki bir madencilik faaliyetinin basra çamına ve bal üretimine verdiği zarara ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2420)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 37.- Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş’ın, Kars’taki destekleme ödemelerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2421) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 38.- Bursa Milletvekili Hamza
Hamit Homriş’in, taşımacılık sektöründeki korsan
firma sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 39.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, bir köyün ana yol bağlantısının trafik güvenliğine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2423) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 40.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki deniz dolgusu projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2424) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/3/2008) 41.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelik’in, serbest bölgelerdeki firmaların sigorta primi ödemelerine
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru
önergesi (7/2425) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 42.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, enflasyon hesabına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/2426) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 43.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki özürlülerin rehabilitasyon
hizmetlerinden yararlanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/2427) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/3/2008) 44.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldız’ın, bazı milletvekillerinin telefonlarının dinlendiği iddiasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2428) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/3/2008) 45.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürek’in, yayınlanan bazı gizli ses
kayıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2429) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/3/2008) 46.- Kocaeli Milletvekili
Hikmet Erenkaya’nın, Maliye Bakanının aldığı bir
ödüle ve yurt dışı seyahatine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2430)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 47.- Bursa Milletvekili Hamza
Hamit Homriş’in, Emniyet Teşkilatı personelinin özlük
haklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2431)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 48.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, Ergani ve Maden bakır yataklarının işletilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2432) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 49.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İnsan Hakları Danışma Kurulunun
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2433) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/3/2008) 50.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı
ve KHK taslaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2434)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 51.- Samsun Milletvekili
Osman Çakır’ın, İnsan Hakları Danışma Kurulunun faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2435) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 52.- Mersin Milletvekili İsa
Gök’ün, milli gelir hesaplama yöntemine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2436) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 53.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Merkez Bankası
personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2437) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/3/2008) 54.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, İstanbul’daki bir kavşak projesinin iptal edildiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2438) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 55.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, İnsan Hakları Başkanlığının
düzenleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2439)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 56.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, gizli ses kayıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2440) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 57.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin’in, Dışişleri Konutundaki tadilata ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2441) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 58.- Erzincan Milletvekili
Erol Tınastepe’nin, sulama birliklerinin
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2442) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/3/2008) 59.- Manisa Milletvekili
Şahin Mengü’nün, Manisa İl Özel İdaresince yapılan
ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2443) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/3/2008) 60.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, GAP’ın bitirilebilmesi için hedeflenen programa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2444) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 61.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, Abdullah Öcalan’a yapılan harcamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2445) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 62.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut’un, 22 nci
dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2446) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/3/2008) 63.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, TCK’nın 301 inci maddesine
göre yapılan yargılamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2447) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 64.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2448) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 65.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2449) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 66.- Mardin Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, ithal ürünlerde ödeme tutarının tespitine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2450) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/3/2008) 67.- Manisa Milletvekili
Ahmet Orhan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2451) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 68.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhan’ın, SSK İzmir Sağlık İşleri İl Müdürlüğüyle ilgili iddialara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 69.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, yerel yönetim kuruluşlarının sosyal
güvenlik kurumlarına olan borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2453) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 70.- Samsun Milletvekili
Osman Çakır’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2454) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 71.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Ergene
Havzasında çevre kirliliğine yol açan tesislerin denetimine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2455) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 72.- Kırıkkale Milletvekili
Osman Durmuş’un, 22 nci
dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2456)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 73.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Çerkezköy
Organize Sanayi Bölgesine uygulanan doğalgaz tarifesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2457) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 74.- Osmaniye Milletvekili
Hakan Coşkun’un, Taksim Metro İstasyonundaki bir sergiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2458) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 75.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, av tüfeklerindeki ruhsatlandırmaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2459) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 76.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Derbent Belediyesindeki işçilerden bir kısmının iş akitlerinin
feshine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2460) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/3/2008) 77.- Samsun Milletvekili Suat
Binici’nin, bir köyün bağlı olduğu ilçeye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2461) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 78.- Manisa Milletvekili
Ahmet Orhan’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2462) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 79.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, belediyelerin açtığı koruma evlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2463) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/3/2008) 80.- Ankara Milletvekili
Nesrin Baytok’un, TCDD Gar Meydanına köprülü kavşak
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2464) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/3/2008) 81.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Aksaray’daki belediyelerin çevre düzenleme çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2465) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 82.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, metrobüs yolu projesi ihalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2466) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/3/2008) 83.- Manisa Milletvekili
Şahin Mengü’nün, Turgutlu Belediyesinin özel okullara
kitap bağışına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2467)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 84.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, Adıyaman İl Özel İdaresince kullandırılan mikro kredilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2468) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/3/2008) 85.- Trabzon Milletvekili
Asım Aykan’ın, Kaşgarlı
Mahmut’un tanıtımına ve kabrinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2469) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 86.- İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi’nin, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2470) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 87.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2471) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 88.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Niğde’nin turizm potansiyelinin değerlendirilmesine ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2472) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 89.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, yurt dışında basılması için destek sağlanan kitaplara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2473) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/3/2008) 90.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik tüketiminden alınan
KDV’nin hesabına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2474)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 91.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Spor Toto Teşkilatının eksik
vergi ödediği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2475)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 92.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun’un, turizmde transfer ulaşım ücretlerindeki KDV
oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2476) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/3/2008) 93.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Elazığ’daki ilköğretim okullarında derslik açığına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2477) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 94.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Elazığ’daki ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilere ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2478) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/3/2008) 95.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki bir değişikliğe
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2479) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/3/2008) 96.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Elazığ’da ikili eğitim verilen liselere ve sınıflardaki ortalama
öğrenci sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2480)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 97.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Elazığ’daki liselerde derslik açığına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2481) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 98.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Özel Öğretim Kurumları
Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2482) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 99.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Elazığ’da ikili eğitim verilen ilköğretim okullarına ve
sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2483) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 100.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana’da açılan eğitim kurumlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2484) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/3/2008) 101.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, bir öğretmen hakkındaki iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2485) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 102.- Sivas Milletvekili
Muhsin Yazıcıoğlu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2486) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/3/2008) 103.- Zonguldak Milletvekili
Ali Koçal’ın, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki
bir düzenlemeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2487)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 104.- Samsun Milletvekili
Osman Çakır’ın, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2488) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 105.- Mersin Milletvekili İsa
Gök’ün, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki idari bölümlerle ilgili
düzenlemeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2489)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 106.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, katkı ve öğrenim kredilerinin geri
ödemesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2490)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 107.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2491) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 108.- Manisa Milletvekili
Şahin Mengü’nün, Turgutlu Belediyesinin özel okullara
kitap bağışına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/3/2008) 109.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Tıp Kurumu Derneği hakkında
yapılan şikayete ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2493)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 110.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, tüp bebek tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2494) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 111.- Aydın Milletvekili
Ertuğrul Kumcuoğlu’nun, 22 nci
dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/3/2008) 112.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2496) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 113.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Jale Ağırbaş’ın, doktorların bazı sorunlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2497) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 114.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlı’nın, mısır üretimindeki sorunlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2498) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 115.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, buğdaydaki fiyat politikasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2499)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 116.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, 22 nci
dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2500) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 117.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atay’ın, Aydın’da kuraklıktan zarar gören çiftçilerin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2501) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 118.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, nakliyecilikte aranan bir belgenin alımında
süre uzatımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2502)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 119.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, Şebinkarahisar yolu üzerindeki Eğribel
geçidine tünel yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2503) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 120.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahi’nin, 22 nci dönemde hazırlanan ve
görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2504) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 121.- Giresun Milletvekili
Eşref Karaibrahim’in, Karadeniz Sahil Yolunun Giresun
geçişine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2505) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/3/2008) 122.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2506) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 123.- Kastamonu Milletvekili
Musa Sıvacıoğlu’nun, Kastamonu’daki tarihi bir binaya
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/2507) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 124.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, YÖK Başkanının BDDK’da danışmanlık yapıp yapmadığına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru
önergesi (7/2508) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 125.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yabancıların iştirak yoluyla
ortak oldukları şirketlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/2509) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/3/2008) 126.- Bursa Milletvekili
Hamza Hamit Homriş’in, 22 nci
dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2510) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/3/2008) 127.- Mersin Milletvekili
Akif Akkuş’un, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2511) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 128.- Osmaniye Milletvekili
Hakan Coşkun’un, 22 nci dönemde hazırlanan ve görüş
bildirilen kanun tasarısı ve KHK taslaklarına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2512) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 129.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, TRT Hatay Radyosunun kapatılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2513) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/3/2008) 130.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, tasfiye halindeki
İhlas Finans Kurumuna ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru
önergesi (7/2514) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/3/2008) 131.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Millî Saraylar Daire Başkanlığı yönetimi ile bazı bürokrat
ve personel hakkındaki iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/2515) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2008) 132.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras’ın, Uşak Eşme Kışladağ altın madeni
işletmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2516) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 133.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbatur’un, Diyanet İşleri Başkanlığının
internet sitesindeki feminizm ile ilgili yazıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2517) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 134.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, özel bir sağlık kuruluşuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2518) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 135.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl’ün, eczacıların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2519) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 136.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, İstiklal Savaşının son gazisinin
Devlet Mezarlığına defnedilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2520) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 137.- Tekirdağ Milletvekili
Enis Tütüncü’nün, Tekirdağ ve Ergene Havzasındaki
çevre kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2521) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 138.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Kirazlıköprü
Barajı ve Hidroelektrik Santraline ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2522) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 139.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Konya’daki hava kirliliğine ve kömür kullanımına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2523) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 140.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuz’un, Yatağan İlçesine yapılacak termik santrale ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2524) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 141.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, doğalgazda eksik tedarike ve akaryakıt tüketimine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2525) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/3/2008) 142.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahi’nin, OSB’lere uygulanan doğalgaz iskonto
oranına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2526) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 143.- Muğla Milletvekili
Metin Ergun’un, özelleştirilen Menderes Elektrik
Dağıtım A.Ş. personelinin durumuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2527) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 144.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atay’ın, Muğla ve Aydın’daki maden arama faaliyetlerine ve orman
tahribatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2528) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 145.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki mültecilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2529) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 146.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gürsu İlçesindeki bir gölete
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2530) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 147.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesinin
yoksul ve muhtaçlara yardımlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2531) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 148.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbatur’un, İstanbul Büyükşehir
Belediyesince basılan bir kitaba ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2532) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 149.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuz’un, valilik ve belediyelerce yapılacak olan stratejik il planlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2533) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 150.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, Beyoğlu Tarlabaşı kentsel dönüşüm
projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2534) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/3/2008) 151.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, 1993 yılında Digor’da meydana gelen olayların
sonuçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2535)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 152.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal’ın, Antalya’daki belediyelerin
borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2536)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 153.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, bazı illerdeki çeşitli trafik
verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2537)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 154.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbatur’un, Ulukışla Darboğaz Beldesindeki
kayak evi projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2538) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 155.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbatur’un, Pamukkale’deki bir kazı
çalışmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 156.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2540) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 157.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gemlik İlçesine denizcilik lisesi açılıp açılmayacağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2541) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 158.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur İl Millî Eğitim Müdürünün gazete alımı
konusundaki elektronik postasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2542) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 159.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2543) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 160.- Aydın Milletvekili
Özlem Çerçioğlu’nun, son on yılda yapılan öğrenci
yurtlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2544)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 161.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, öğretmenlerin alan değişikliği ile
ilgili bir genelgeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2545) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 162.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, Adıyaman Üniversitesine yönelik
çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 163.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, lise son sınıf öğrencilerinin alan
değiştirme mağduriyetlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2547) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 164.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, Akseki Devlet Hastanesinin personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2548) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/3/2008) 165.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2549) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 166.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, hak etmeyen kişilere yeşil kart verilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2550) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 167.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbatur’un, et sektöründeki sorunlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2551) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 168.- Osmaniye Milletvekili
Hakan Coşkun’un, Mersin Limanı toz toplama ihalesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2552)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 169.- Osmaniye Milletvekili
Hakan Coşkun’un, TMO’nun savaş stoklarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2553) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 170.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, fındık ekim alanlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2554) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 171.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, mısır destekleme fiyatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2555)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 172.- Muğla Milletvekili
Metin Ergun’un, bal ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2556)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 173.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Çukurova’daki üreticilerin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2557) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 174.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, buğday üretimine
ve TMO’nun buğday alımlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2558) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 175.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şekerpancarı üretimine ve şeker ithalatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2559) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 176.- Balıkesir Milletvekili
Hüseyin Pazarcı’nın, zeytin hastalık ve zararlıları
ile mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2560) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 177.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, Adıyaman’da uygulanan alternatif ürün programına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 178.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, bal üreticiliği ve ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 179.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, Adıyaman’daki bazı sulama
projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2563) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 180.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, hayvan besiciliğinde hormon
kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2564) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 181.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, hayvancılık tesislerinin mali
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2565) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 182.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, THY Bursa Satış Müdürlüğünün kapatılıp kapatılmayacağına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2566) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 183.- Niğde Milletvekili
Mümin İnan’ın, Niğde-Çiftlik karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2567) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 184.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2568) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 185.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, Adıyaman bağlantılı bazı yollara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2569) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/3/2008) 186.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, yerel yönetim kuruluşlarının Hazine
alacağı niteliğindeki borçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek)
yazılı soru önergesi (7/2570) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 187.- Aydın Milletvekili
Özlem Çerçioğlu’nun, Sosyal Güvenlik Kurumunda
Başkanlık Müşavirliği kadrolarına atanmış sayılanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2571) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 188.- Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemir’in, TRT’deki atamalara ve bazı
programlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/2572) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/3/2008) 189.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2573) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 190.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, tarımsal sulamadan doğan elektrik
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2574) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/3/2008) 191.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Büyükşehir Belediyesinin
mali durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2575) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/3/2008) 192.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelik’in, bir komisyon salonundaki resme ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2576) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.2.2008) 193.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2577) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 194.- Bursa Milletvekili
Hamza Hamit Homriş’in, mahkum edilmiş eski
milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2578) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 195.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş’in, hastanelerde hizmet satın alma yoluyla istihdam edilen kişilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2579) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 196.- İstanbul Milletvekili
Bayram Ali Meral’in, Et ve Balık Kurumu işçilerine sendika üyeliği konusunda baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2580)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 197.- Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi’nin, çiftçi borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2581) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/3/2008) 198.- İstanbul Milletvekili
Hüseyin Mert’in, Yüksek Denetleme Kurulundaki atama ve yer değiştirmelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2582) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 199.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, sanal kumar sorununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2583) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 200.- Mersin Milletvekili İsa
Gök’ün, kapatma davası sonrası bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2584) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 201.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, bir öğretmen hakkındaki bir iddiaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2585) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/3/2008) 202.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, F tipi cezaevlerindeki sohbet hakkı uygulamasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2586) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 203.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, F tipi cezaevlerindeki
disiplin uygulamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2587)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 204.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2588) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 205.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2589) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 206.- Balıkesir Milletvekili
Hüseyin Pazarcı’nın, Bandırma’da kurulacak çimento
fabrikasının yer seçimine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2590) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 207.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, Samsat Pompaj Sulaması 1 inci kısım inşaatına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2591) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 208.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı teftiş raporuna ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/2592)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 209.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, vakıflara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/2593)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 210.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuz’un, 4875 sayılı Kanun kapsamındaki yabancı şirketlerin edindikleri
taşınmazlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi
(7/2594) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 211.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürek’in, bir konferansta yaptığı konuşmaya
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2595)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 212.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, TRT yönetimine ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2596) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/3/2008) 213.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, TRT’deki personel alımı duyurusuna ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2597) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 214.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, TRT’deki bir yarışma programına ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2598) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 215.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, ANTEN AŞ’ye ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı
soru önergesi (7/2599) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 216.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, TRT Genel Müdürünün görevlendirdiği danışmanlara ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2600) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/3/2008) 217.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, TRT’deki bir programa ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) yazılı soru önergesi (7/2601) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 218.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, TRT’de siyasi partilerle ilgili
haberlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/2602) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 219.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, haksız olarak yeşil kart alanların takibatına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2603) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/3/2008) 220.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, belediyelerin personel giderlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2604) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/3/2008) 221.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin araç kiralamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2605) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 222.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Ankara’da tahsil edilen taşınmaz kültür varlıklarının
korunması katkı payına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2606) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 223.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, sanayi ve tıbbi atık tesislerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2607) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/3/2008) 224.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş’in, terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2608) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/3/2008) 225.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2609) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 226.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2610) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 227.- Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay’ın,
Ankara’da bir caddedeki çalışmalarla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2611) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 228.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Atatürk Havalimanında toplanan
kalabalığa konuşma yapmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2612) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 229.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, sulama birliklerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2613) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 230.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kiraya verdiği büfelere
yaptığı bir tebligata ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2614)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 231.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, bazı vali ve emniyet müdürlerinin bazı kamu kurumlarının
yönetim kurullarında görev aldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2615) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 232.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, bir belediye başkanının beyanat ve icraatlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2616) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/3/2008) 233.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, İGDAŞ ve İSKİ’nin ihale verdiği firmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2617) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 234.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl’ün, Ankara’da gece yarısından sonra toplu taşıma hizmeti
verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 235.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Yunus Emre Vakfının yönetimine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2619) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 236.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2620) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 237.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2621) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 238.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuz’un, TOKİ’nin villa kentler ve tatil
köyleri projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2622) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 239.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, kadrolu sanatçıların
yerel yönetimlere devredileceği iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2623) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 240.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, vergi dairelerinin mükellefe baskı
yaptığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2624)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 241.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yabancılara toprak satışına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2625) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 242.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2626) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 243.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahi’nin, er ve erbaşlara ödenen operasyon tazminatına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2627) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 244.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, TOKİ’ye devredilecek Hazine
arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2628) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/3/2008) 245.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, Bursa ve Balıkesir’de satılan ya da kiralanan Hazine
arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2629) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/3/2008) 246.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, 2007 merkezi bütçe gelirleri ve
harcamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2630)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 247.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Ceyhan İlçesindeki bir okul müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2631) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 248.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2632) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 249.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2633) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 250.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, özürlü ve engelli çocukların eğitimi
konusundaki bir iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2634) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 251.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, Pendik Harmandere Endüstri Meslek
Lisesi inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 252.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, bir ilköğretim okulundaki fişleme iddialarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2636) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 253.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir öğretmen hakkındaki bir iddiaya
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2637) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/3/2008) 254.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı’nın, sağlık kuruluşlarında türbanlı
personel çalıştığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2638) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 255.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2639) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 256.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2640) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 257.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, Ayakta Teşhis ve Tedavi Merkezlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2641) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/3/2008) 258.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, ürün desteklemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2642)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 259.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelik’in, mısır desteğinin azaltıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2643)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 260.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, Bursa ve Balıkesir’de mera kapsamından çıkartılan arazilere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2644) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 261.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, Diyarbakır’daki kuraklığa ve tarla fareleriyle mücadeleye
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2645) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 262.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Eskişehir ve Kütahya-Afyonkarahisar bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2646) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 263.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya bağlantılı bazı karayolu çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2647) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/3/2008) 264.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki bazı karayolu çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2648) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/3/2008) 265.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2649) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 266.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bayburt’taki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2650) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 267.- İzmir Milletvekili
Recai Birgün’ün, bakımı yapılan THY uçaklarıyla
ilgili bir iddiaya ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2651)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 268.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Başbakanın ve Diyanet
İşleri Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru
önergesi (7/2652) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 269.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Almanya’da hayatını kaybeden bir Türk vatandaşına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2653) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/3/2008) 270.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru hattına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2654)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008) 271.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, Meclis Enformasyon ve Telekomünikasyon Sistemleri (METSİS)
Projesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/2655) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/3/2008) 272.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, lojman kullanımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2656) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/3/2008) 273.- İzmir Milletvekili Oğuz
Oyan’ın, oylama öncesi yapılan sesli duyurulara
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2657)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/3/2008) Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri 1.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptan’ın, 2022 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık maaşı alan kişilere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1843) 2.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, doktor açığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1929) 3.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, sulama birliklerinin borçlarına ve desteklenmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1931) 4.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Fener Rum Patrikhanesiyle ilgili açıklamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1932) 5.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya’ya havaalanı yapımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1936) 6.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras’ın, kayıt dışı imalathanelerin denetimlerine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1939) 7.- Manisa Milletvekili Şahin
Mengü’nün, iş kazaları ile iş güvenliği ve işçi
sağlığının korunması denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1940) 8.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Adana’da yeni bir balıkçı pazarı
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1949) 9.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Ankara Çayyolu
semtindeki otobüs hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1950) 10.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Ankara’nın bazı semtlerinde don
sebebiyle yaşanan su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1951) 11.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Erasmus
Avrupa öğrenci değişim programında yaşanan sorunlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1956) 12.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir-Edremit yoluna ve Balıkesir-İzmir hızlı tren
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1962) 13.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Edremit Körfez Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1963) 14.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, cep telefonlarının dinlenmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1964) 15.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Adana Numune Hastanesinde acil bir
hastaya müdahale edilememesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1967) 16.- Balıkesir Milletvekili
Hüseyin Pazarcı’nın, asbestli gemi sökümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1970) 17.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin’in, Cumhurbaşkanının yurt dışı seyahatlerinde verilen hediyelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1972) 18.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Haliç Tersanesindeki yıkıma ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1974) 19.- Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz’un, Katar ziyaretinde verilen hediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1977) 20.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, Türkiye Futbol Federasyonu Başkan adayı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1978) 21.- Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz’un, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün araç ve personelinin
değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1979) 22.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’da yeni ilçe kurulup
kurulmayacağına ve kapatılacak belediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1981) 23.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, AK Parti kısaltmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1984) 24.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Açık Lise sınavlarında kılık-kıyafet
ile ilgili düzenlemelere ve uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1986) 25.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, emekli maaşlarından yapılan bir kesintiye
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1998) 26.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesindeki iş güvenliğine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1999) 27.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, iş göremez raporu bulunanların
emeklilik haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2000) 28.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Bursa’da işsizlik oranının artışına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2001) 29.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, korsan taksilere ve taksi şoförlerinin sosyal güvenliğine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2011) 30.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl’ün, Ankara Gölbaşı’nda yaşanan elektrik kesintilerine ve alt yapı
eksikliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2012) 31.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Karaisalı’daki kireç ocaklarının
çevreye etkisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2013) 32.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta
Belediyesince bastırılan bir kitaba ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2015) 33.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, bir cinayetin faillerinin yakalanamamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2016) 34.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Haliç Tersanesindeki yıkıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2017) 35.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana’daki öğretmenevi inşaatına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2018) 36.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Celal Bayar’ın anıt mezarının
bakım ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2019) 37.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı ülkelerden gelen kadın turistlere
kötü muamele yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2020) 38.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın, bir derneğin şube başkanının
tutuklanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2021) 39.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Bursa’da belediyelerin çevre düzenlemesi çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2022) 40.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Abant Gölünün korunmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2023) 41.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Adana’daki bir caddede imar planına
aykırı yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2024) 42.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbatur’un, Vedat Dalokay
Hal Kompleksinin güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2025) 43.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır ve çevre illerde
eğitimdeki başarısızlığa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2026) 44.- Manisa Milletvekili
Şahin Mengü’nün, özel tiyatroların desteklenmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2036) 45.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Mut İlçesinin mecburi hizmet
bölgesi kapsamına alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2037) 46.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun’un, Datça Devlet Hastanesinin uzman doktor ve
ek bina ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2038) 47.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, muz üretimi ve ithalatı rakamları
karşısında ülkemize muz girişine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2041) 48.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun’un, Milas’a zeytin ve zeytinyağı müzesi
kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2042) 49.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, mısır ve pamuk destekleme prim
ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2043) 50.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, tarımsal destekleme ödemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2044) 51.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür’ün, Denizli’de don olayından etkilenen
üreticilere ve tarım girdilerindeki fiyat artışına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2045) 52.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, K2 belgesi
indirimli tarife süresinin uzatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2046) 53.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Mut bağlantılı karayollarını
genişletme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2047)
54.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
PTT’deki yeniden yapılandırmaya ve çalışanların özlük haklarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2048) 55.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, pazar esnafının almak zorunda kaldığı nakliyecilik
belgelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2049) 56.- Antalya Milletvekili Atila Emek’in, Antalya’da devredilen maden arama
ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2050) 57.- Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz’un, TPAO’ya yapılan bir atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2059) 58.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, dağıtılan kömür torbalarından
patlayıcı madde çıktığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2061) 59.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin, zorunlu din derslerine ve Alevilere yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2062) 60.- Hatay Milletvekili
Gökhan Durgun’un, ABD Ankara Büyükelçisi ve Adana Konsolosunun Hatay’ı
ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2063) 61.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptan’ın, Antalya’da türbanlı küçük kızların bazı etkinliklerde yer
almasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2064) 62.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Ayazma’daki kentsel dönüşüm
projesinden etkilenen kiracıların durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2065) 63.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, bazı belediyelerin gelirlerinin
nüfus verilerine göre azaltılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2066) 64.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş’in, suç unsurları içeren internet sitelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2068) 65.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, nüfus verilerinin belediye il ve özel idareleri gelirlerine
etkisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2075) 66.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın, Bingöl Belediyesinin davacı
personele yönelik uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2076) 67.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın, Afyonkarahisar’da
yaşanan bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2077) 68.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlu’nun, Aydın’daki bazı belediyelerin kapatılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2078) 69.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl’ün, AŞTİ’de taksilerden kaynaklanan
olumsuzluklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2079) 70.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl’ün, AŞTİ’de alınan otopark ücretine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2080) 71.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van İlindeki belediyelerin çevre düzenlemesi çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2081) 72.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana hafif raylı taşıma sistemi
projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2082) 73.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesinin
meslek ve beceri kurslarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2083) 74.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, araçların çekilmesi ve bazı trafik levhaları uygulamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2084) 75.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl’ün, Ankara’da verilen doğalgazın kalorifik
değerinin düşük olduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2085) 76.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesine
verilen paylara ve yapılan yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2086) 77.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in, Adana Celal Bayar köprülü kavşağının
tadilatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2087) 78.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş’in, Söğütözü Kongre ve Ticaret Merkezi
inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2088) 79.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2093) 80.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2094) 81.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın, Dicle’deki bir meslek yüksek
okulunun eğitime açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2096) 82.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars İline Tıp Fakültesi Hastanesi
açılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2100) 83.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner’in, Gazipaşa’daki bir köyün sulama suyu
sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2102) 84.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, çiftçi mallarına zarar verenlere ceza uygulama
yetkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2103) 85.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ana arı destekleme primlerinin ödemesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2104) 86.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2105) 87.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, Van’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2106) 88.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, küresel kriz riskine karşı alınan tedbirlere ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2107) 89.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğan’ın, çalışanlarının sendikal
faaliyetlerini engelleyen bir şirkete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2109) 90.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın, Dicle Barajı üzerine köprü
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2114) No.: 117 31 Mart 2008 Pazartesi Teklifler 1.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş ve 31 Milletvekilinin; Gider Vergileri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/192) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008) 2.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 32 Milletvekilinin; Sivas Madımak Otelinin
“Aydınlanma Müzesi”ne Dönüştürülmesine Dair Kanun Teklifi (2/193) (Plan ve
Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.3.2008) 3.- Kırklareli Milletvekili
Tansel Barış ve 30 Milletvekilinin; Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/194) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008) Tezkereler 1.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/374) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.3.2008) 2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/375) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.3.2008) No.: 118 1 Nisan 2008 Salı Teklifler 1.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 31 Milletvekilinin; Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/195)
(Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2008) 2.- İstanbul Milletvekili
Lokman Ayva ve 2 Milletvekilinin; 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve
Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/196) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.3.2008) 3.- Mersin Milletvekili Behiç
Çelik ve 3 Milletvekilinin; İki İlçe ve Anamur Adıyla Yeni Bir İl Kurulmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/197) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.3.2008) 1 Nisan 2008 Salı BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşimini açıyorum. Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz. BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, biraz önce Danışma Kurulunda grup başkan vekili
arkadaşlarımızla da yaptığımız görüşmeler neticesinde, bu haftaki Başkan Vekili
olarak, uygulamalarımızda, arkadaşlarımıza sadece kendi sürelerini
kullandıracağım. Yani beş dakikalık süresi olan arkadaş beş dakika konuşacak, on
dakikalık süresi olan arkadaş on dakika konuşacak. Bunun haricinde ek bir
dakikalık süreyi bu hafta kullandırmayacağız, çok yoğun çalışmalarımız var. Bunu bilgilerinize arz ediyorum
ve takdirlerinize sunuyorum. GÜROL ERGİN (Muğla) – Hiç
konuşturmasaydınız Sayın Başkan! BAŞKAN – Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk söz,
Kayseri’de yapılan yatırımlar ve Sultan Sazlığı konusunda söz isteyen Kayseri
Milletvekili Sayın Yaşar Karayel’e aittir. Sayın Karayel, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.- Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in, Kayseri’de gerçekleştirilen
ve gerçekleştirilmesi planlanan yatırımlar ile Sultan Sazlığı’na ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı YAŞAR KARAYEL (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseri’ye yapılan yatırımlar ve Sultan
Sazlığı ile ilgili konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Anadolu’nun en güzel
şehirlerinden biri olan Kayseri, ekonomisi, ticareti, sanayisiyle kendine yeten
bir şehir olmakla birlikte devletin yapması gereken yatırımlardan yeteri kadar
pay alamamaktadır. Bunun için, devletten alabileceği yatırımlarla alakalı büyük
projelerin hayata geçirilmesi esastır. Bununla birlikte, Kayseri kuzey
çevre yolu tamamlanarak, şehrin büyük ölçüde trafik yoğunluğu rahatlayarak şehirler arası trafik şehrin dışına alınmıştır. Kayseri’nin olmazsa olmaz
projelerinden birisi, Kayseri’yi ikiye bölen demir yolu projesinin bitmiş olan
kuzey çevre yolunun kenarına alınarak, çift hatlı olarak, Kayseri’yi gelişim
alanı olarak daha yaşanabilir bir şehir hâline getirecektir. Bunun için Devlet
Demiryollarıyla birlikte Ulaştırma Bakanlığımız şehir içinden geçen Devlet
Demiryolları ağının çift hatlı olarak kuzey çevre yolu kenarına alınmasını
kararlaştırmış, bununla birlikte de 1 milyon 164 bin metrekarelik alan acil
kamulaştırma alanı olarak ilan edilmiş ve Bakanlar Kurulu kararı için Bakanlar
Kuruluna sevk edilmiştir. Ayrıca, Devlet
Demiryollarının yine Boğazköprü mevkisinde yapacağı
lojistik köy Kayseri için çok önemlidir. Bu bölgede yapılacak lojistik köyle
birlikte şehir içinde bulunan bütün ağır yük taşıtları burada ikame edilecek, konteyner ve tır taşımacılığıyla tamamen OSB bölgesiyle
birlikte buradan şehirlere, şehirler arasına ve
limanlara kolayca ulaşılabilecektir. Ayrıca, Kayseri’nin olmazsa
olmaz projelerinden biri, Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi kapsamı içerisinde
Yerköy’e kadar ulaşan Şefaatli-Kayseri arasındaki hızlı tren projesinin
yapılmasıdır. Buranın avan projesi için ve yapım
projesi için ihaleye çıkılmış, projenin yapımından itibaren de yapım projesine
başlanacaktır. En önemli projelerden birisi
de Çevre ve Ulaşım Projesidir. Çevre projelerinin en önemlisi Develi civarında
bulunan Sultan Sazlığı’dır. Adını ünlü Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki
sultanların avlak yeri olmasından alan Sultan Sazlığı, Develi, Yahyalı, Yeşilhisar ilçeleri arasında
kalan 319 bin hektarlık kapalı alanı kapsamaktadır. Sultan Sazlığı’ndaki sulak
alan ekosistemi 1940’lı yıllara kadar kendi kendini yürütürken, 40’lı yıllarda
sıtmayla mücadele, 50’li yıllarda da toprak reformuyla burasına insan eli
değmiş, buradaki doğal yapı bozulmuştur. 1971 yılında farkına varılan bu alan
da yaban hayatı koruma sahası olarak ilan edilmiş, 83 yılında yürürlüğe giren
Millî Parklar Kanunu çerçevesinde en katı koruma statüsü olan tabiatı koruma
alanı olarak ilan edilmiştir. Sultan Sazlığı, uluslararası
anlamda da önemli bir sulak alandır. Bir sulak alanın Ramsar
Sözleşmesi’ne göre uluslararası anlamda önemli olduğunun kabul edilebilmesi
için uluslararası sulak alanlar için belirlenen dört kriterden birinin olması
gerekirken, Sultan Sazlığı’nda üç ana kriter
belirlenmiştir. Bitki ve hayvan, su kuşları ve balıklar temelinde getirilen kriterler bu özellikleri taşımaktadır. Toplam 251 kuş türüne
sahip olan 17.200 hektarlık Ramsar alanı olarak ilan
edilen bu alan 2006 yılında 24. 523 hektarlık alan olarak Sultan Sazlığı Millî
Parkı olarak ilan edilmiştir. Biyolojik çeşitlilik bakımından 367 bitki türünün
olduğu tespit edilmiştir. Hayvan zenginliği içinde kuş
türlerinin Sultan Sazlığı içinde ayrı bir önemi vardır. 600 bin su kuşunu bu
çevrelerde görmek mümkündür. Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden biri olan
Sultan Sazlığı’nın kurtarılması için Çevre Bakanlığınca gerekli projeler
yapılarak uygulamaya konulmuştur. Türkiye’nin önemli kuş
cennetlerinden olan Sultan Sazlığı yıllardır yeterli su olmaması, küresel
ısınma nedeniyle kurumaya terk edilmiş, yaşanan kuraklık sazlık alanda
canlıların yaşamasına engel olmaya başlamıştır. Buranın kurtarılması için Çevre
ve Orman Bakanlığı ile Sultan Sazlığı Çevre Belediyeler Birliğince projeler
oluşturulmaktadır. Buraların kurtarılması için
en önemli projelerinden birisi de Zamantı Tüneli’nin
gerçekleşmesidir. Kayseri Develi 2. Merhale Sulama Projesi kapsamında yer alan Zamantı Irmağı’nın suyunu Develi Ovası’na aktaracak proje
tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu büyük projenin, on altı yıl içinde 10.860
metrekarelik kısmının 2.860 metrekaresi delinebilmiş, AK Partinin dört yıllık
dönemi içerisinde ise kalan kısmı tamamlanmıştır. Tünel işi bittikten sonra,
tünelin içinde 40 santimlik betonlama çalışmaları
yapıldıktan sonra… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Karayel,
teşekkür cümlenizi alayım, buyurun. BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) –
Hani ek süre vermeyecektin? YAŞAR KARAYEL (Devamla) – Bu
kapsamda bu projeye destek veren bütün yetkililere, başta Bakanımız olmak üzere
tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum. Kayseri’ye ve tüm yöre halkına
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Saygıdeğer
arkadaşlarım, heyecanlanmanızı gerektirecek bir şey yok. Nezaket planında
teşekkür edin dedim yani. Bir sonraki arkadaşa da veririm. Bunun için bir
problem mi var yani? ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Sayın Başkan, verin, verin. MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Hatta daha fazla verin Sayın Başkan. BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) –
Sayın Başkan, “ek süre vermeyeceğim” dediniz ama. BAŞKAN – Evet, vermedim ek
süre, sadece teşekkür için açtım yani. Bunu problem hâline mi getiriyorsunuz? Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar) ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Kayseri ili ile alakalı hususları açıklamak ve Kayseri’de
Bakanlığımızca yapılan ve yapılmakta olan yatırımlar konusunda bilhassa -az
önce Değerli Kayseri Milletvekilimiz Sultan Sazlığı’ndan bahsetti- Sultan
Sazlığı ile ilgili gelişmeleri yüce Meclisimize aktarmak maksadıyla söz almış
bulunuyorum. Hepinizi hürmetle selamlıyorum. Esasen Bakanlığıma bağlı
bütün birimlerin katılımıyla 17 Şubat 2008 tarihinde, yoğun bir kar yağışı
olduğu bir günde, Kayseri’ye giderek, Kayseri’de bir koordinasyon toplantısı
yaparak Kayseri’deki bütün çalışmaları -Sayın Milletvekilim de biliyor- gözden
geçirmiştik. Hakikaten Kayseri’de Hükûmetimiz son beş yılda önemli yatırımlara imzasını
atmıştır. Ben sadece, burada -zaman sınırlı olduğu için- birkaçını misal olarak
sizlere arz etmek istiyorum: Kayseri’deki hidroelektrik
potansiyel büyük ölçüde tamamlanmıştır. Çamlıc,
Bünyan, Pınarbaşı, Karasu Molu, Zamantı
Bahçelik Hidroelektrik Santralleri işletmeye alınmıştır. Sayın Başbakanımız tarafından
açılan Yamula Barajı ve Hidroelektrik Santrali enerji üretiminde ve sulama suyu
temininde çok önemli bir yatırımdır. Kayseri ilinde tarıma
elverişli Sulama projelerinden Bünyan-Karacaören Projesi’nin de ön inceleme çalışmaları
tamamlanmış, Yamula Projesi kapsamındaki Kalaba-Seyfe Sulaması ile Yamula
Barajı Mansap Cazibe ve Pompaj Sulaması Planlaması tamamlanmış olup proje
yapımı devam etmektedir. Proje tamamlandıktan sonra hemen ihale edilecektir. Kayseri iline yılda 253
milyon metreküp içme ve kullanma suyu temin edecek olan Kayseri Kenti İçme ve
Kullanma Suyu Projesi ön inceleme çalışmaları tamamlanmış ve gerekli içme suyu
Kayseri Büyükşehir Belediyesine tahsis edilmiştir. Tahsis tarihi 7 Şubat 2008
tarihidir ve aynı zamanda yer altı suyu tahsisi de Kayseri Büyükşehir
Belediyemize yapılmıştır. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon
İdaresi yatırımlarını hızlı bir şekilde tamamlayacaktır. Ayrıca, Kayseri ilinde bugüne
kadar ikmal edilen 105 adet taşkın koruma projesiyle 73 adet meskûn mahal ve
7.800 hektarlık alan -bu projeler sayesinde- taşkınlardan korunmuştur. Develi 1. Merhale Projesi ile
bugüne kadar sulanan Kayseri’nin Develi ilçesi
sınırları içerisinde bulunan Zamantı regülatörü ve
derivasyon tüneli inşaatı 6/9/1991 tarihinde ihale
edilmiş ve 23 Haziran 1992 tarihinde işe başlanmış olup geçen süre zarfında
ancak çok cüzi bir miktar tünel açılmış olmasına rağmen, bilhassa son dört
yılda tünel inşaatına ağırlık verilmek suretiyle, 1 Aralık 2007 tarihi
itibarıyla 10.700 metrelik tünelin tamamı açılmıştır. Regülatör
inşaatına şu anda devam ediyoruz. Tünelin 2008 yılında tablaması
yapılacak ve böylece, Zamantı Tüneli’nden, Kayseri
ovalarına, Develi ovalarına, Sultan Sazlığı’na yılda 114 milyon metreküp su
aktarılacaktır. Gerçekten çok önemli. Yer altı suları açısından da
kısaca bilgi vermek istiyorum. Yer altı sulamaları kapsamında Develi, Yahyalı
ve Yeşilhisar ilçeleri sınırları içerisinde 2’nci merhale sulama sahasının
2.037 hektarlık alanın 90 adet yer altı suyu sulama kuyusu ile sulanması
planlandı. Ancak bunlardan, 90 adet kuyudan, şu ana kadar 73 tanesini
açabildik. Geri kalan kısımları da kısa zamanda açılacak ve böylece çalışmalar
tamamlanacaktır. Bir de Sarımsaklı Yenileme
Projesi’nden, müsaade ederseniz -Kayseri için çok önemli olduğu için- bahsetmek
istiyorum. Sarımsaklı Yenileme Projesi kapsamında bugüne kadar Sarımsaklı yer altı suyu kuyu
yenileme işi devam etmektedir. Ayrıca, Sarımsaklı Barajı’nın eskiyen
bölümlerinin yenilenmesi işinin de ihalesi yapılmış olup 2008 yılı içinde bu
yenileme işleri de tamamlanacaktır. Bir de Sarıoğlan Barajı’ndan
bahsedeyim: Yıllardan beri Kayseri’de sürüncemede bekleyen Sarıoğlan Barajı,
bilindiği üzere tamamlanmıştır. Sarıoğlan Projesi kapsamında Kestuvan ve Düzencik çayları üzerinde inşa edilen bu
barajda depolanan takriben 26 milyon metreküp su ile ovada 6.123 hektarlık alan
sulanacaktır ve sulama da modern sulama sistemiyle gerçekleştirilecektir.
Sarıoğlan Barajı, biliyorsunuz 5 Kasım 2006 tarihinde tamamlanmış ve Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından o tarihlerde açılışı yapılmıştır. Bahçelik Projesi’nden de
kısaca bahsetmek istiyorum çünkü Bahçelik Projesi, gerçekten Kayseri için,
Kayseri Ovası’nın sulanması için en önemli projelerden birisidir. Proje kapsamında Zamantı Nehri üzerinde
inşa edilen Bahçelik Barajı’nda -ki bu baraj da Hükûmetimiz
zamanında tamamlanmıştır- depolanan yaklaşık 216 milyon metreküp suyla
Köprübaşı-Ekrek, Bünyan-Sarıoğlan, Tomarza, Develi-Frakdin, Tacin, Kayseri-Ağırnas ve Pazarören-Samağır ünitelerinde toplam 49.033 hektarlık, bu birtakım
sonradan ilavelerle 58.544 hektarlık bir alanın sulanması sağlanacaktır. Projenin
su kaynağı olan Bahçelik Barajı işletmede olup ana iletim kanalının birinci
kısım inşaatı Kayseri’de küçük su işleri
kapsamında 5 adet taşkın koruma işi, 6 adet yer üstü suyu sulaması ve 3 adet
gölet inşaatı yer almaktadır. Söz konusu işler programlandığı şekilde yürütülüp
özellikle 160 hektarlık alan ve 4 adet meskûn mahal taşkınlardan korunacak ve
ayrıca 3.825 hektarlık alan sulanacaktır. Müsaadenizle, bir de Sultan
Sazlığı’yla ilgili -çok önemli olduğu için- kısa bir bilgi vermek istiyorum:
Sultan Sazlığı Kayseri’nin ve Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından
birisidir; özellikle kuşların göç yolu üzerinde olduğu için dünyada sayılı
sulak alanlar arasında yer almaktadır. Sultan Sazlığı’ndaki İç
Anadolu bozkır eko sistemi içerisinde, Develi, Yahyalı, Yeşilhisar ilçeleri
arasında kapalı bir havzada bulunan ve sahip olduğu tabii değerleri hem ulusal
hem de uluslararası öneme sahip olan fakat son yıllarda yaşadığı birtakım
kuraklık tehlikesiyle yok olma noktasına gelen Sultan Sazlığı Millî Parkı ve Ramsar alanının bu problemlerine kalıcı çözümler getirmek
maksadıyla, özellikle Küresel Çevre Fonu’ndan (GEF) sağlanan desteklerle GEF-2
Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi uygulamaya konulmuştur. Alan için diğer planlama
süreçlerinden farklı olarak, havza bazında katılımcı ve bütüncül bir planlama
yaklaşımı benimsenmiştir. Hazırlanan taslak Yönetim Planı 2004 ve 2005
yıllarında hem mahalli düzeyde hem de ulusal düzeyde ilgi gruplarıyla
paylaşılmış ve paylaşım toplantılarından elde edilen neticeler plana dâhil
edilerek Taslak Final Yönetim Planı hazırlanmıştır. 2006 yılında ise yine diğer
planlama süreçlerinden farklı olarak sektörel ve
kurumsal odaklı yerel düzeyde taslak Final Yönetim Planı’nın müzakere sürecine başlanmıştır. Yani
biz bu planları hazırlarken, bölgesiyle oturarak, katılımcı bir anlayışla bu
planları gözden geçiriyoruz. Nitekim, yerel düzeyde gerçekleştirilen müzakere
sonucunda üzerinde uzlaşılan konular yönetim planına entegre
edilerek Final Yönetim Planı hazırlanmış ve 2873 sayılı Millî Parklar
Kanunu’nda “millî parklar için düzenlenecek plan için uzun devreli gelişme
planı” ibaresinin yer alması sebebiyle Yönetim Planı içerisinde yer alan
“bölgeleme” bölümü Uzun Devreli Gelişme Planı’na entegre edilerek, Sultan
Sazlığı Millî Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı 2007 yılı -yani geçen yıl-
temmuz ayında hazırlandı ve ağustos ayında bütün ilgili bakanlıklara
gönderilmek suretiyle görüşlerine sunulmuştur. Bütün
bakanlıklardan gelen görüşler neticesinde Yönetim Planı’yla ilgili olarak
özellikle Kayseri’de, başta Kayseri Valimiz olmak üzere milletvekillerimizin,
ilgili kurum ve kuruluşların, yerel yönetim ve yöre halkının temsilcilerinin,
yani bütün muhtarlar ve belediye başkanlarının da katılımıyla 17 Şubat 2008
günü tanıtım ve bilgilendirme toplantısı yapılmış ve bu bilgilendirme
toplantısında alınan birtakım görüşler, tavsiyeler, tenkitler neticesinde Uzun
Devreli Gelişim Programı ve Yönetim Planı tamamlanmış ve 6 Mart 2008 tarihinde
Bakanlığımız tarafından onaylanmıştır. Ben, bu Sultan Sazlığı Uzun
Devreli Gelişim Planı’nın ve Yönetim Planı’nın başta Kayseri halkımız olmak
üzere bütün vatandaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ayrıca şunu ifade etmek
istiyorum: Özellikle Zamantı Tüneli’nin, yani Ben tabii zamanım sınırlı
olduğu için, Sultan Sazlığı Millî Parkı ve Ramsar
alanı olan bu projede yapılması gereken hususlardan burada bahsetmeyeceğim,
zaman içinde fırsat buldukça özellikle bunları vurgulamak istiyorum. Ancak burada şunu da
belirtmemde fayda var: Maalesef, Kayseri ilimiz orman varlığı bakımından en
fakir iller arasında. Bakanlığımız bunu da dikkate alarak, özellikle beş yıllık
plan kapsamında, Kayseri’mizde yılda takriben 5 bin hektarlık bir alanın
ağaçlandırma yapılmasını taahhüt etmiştir, inşallah bunu da gerçekleştirecektir.
Bakın, burada ilan ediyorum, 2012 yılı sonuna kadar 28.150 hektarlık bir alan
Kayseri’de ağaçlandırılacaktır, bunun planları yapılmıştır. Buradan bu müjdeyi
de vermek istiyorum. Bunun dışında, çevreyle
alakalı özellikle birtakım projeler var, onların detayına girmek istemiyorum
ama burada ben bir hususu belirtmeden de geçemeyeceğim. Kayseri Büyükşehir
Belediyesi tarafından gerçekleştirilen -projelerinde de- bir nebze benim şahsen
katkımın olduğu Kayseri Atık Su Arıtma Tesisi hakikaten Kayseri için mükemmel
olmuştur. Şu anda çok iyi bir verimle çalışmaktadır. Ben bundan dolayı Kayseri
Büyükşehir Belediye Başkanımızı tebrik ediyorum. Diğer atık su arıtma
tesisleri var; Yahyalı, Yeşilhisar, Develi ilçeleri. Bu konuda da gerekli her
türlü desteği vereceğimizi ben belirtmek istiyorum. Ayrıca, Kayseri’deki
ziyaretimizde, orada tavuk çiftliklerinden ortaya çıkan birtakım atıkların da
bertaraf edilmesi, arıtılması konusunda destek vereceğimizi de ifade ettiğimi
burada belirtmek istiyorum. Bunun dışında son olarak şunu
söyleyeyim: Kayseri’ye Çevre ve Orman Bakanlığı olarak biz 2008 yılında
takriben 39 milyon YTL yani 39 trilyon Türk lirası bir yatırım yapmayı
planladık. Bunlar arasında, az önce söylediğim gibi, Devlet Su İşlerinin
yatırımları, sulama yatırımları, baraj-gölet yatırımları, yer altı suyu
sulamaları, ayrıca ağaçlandırma çalışmaları; bir de biraz önce bahsettiğim
üzere, Doğa Koruma Millî Parklar Genel Müdürlüğümüzün Sultan Sazlığı ve diğer
sulak alanlarla ilgili yapacağı yatırımlar yer almaktadır. Bunların başta Kayseri
halkımız olmak üzere bütün vatandaşlarımıza hayırlı olmasını gönülden
diliyorum. Biz de elimizden geldiği kadar, Bakanlık olarak, başta Kayseri olmak
üzere bütün ülkemize her türlü konularda, kendi konularımızda, mesuliyet
altındaki konularımızda desteği vereceğimizi, çalışacağımızı, yardımcı
olacağımızı belirtiyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Gündem dışı ikinci söz,
Muhsin Ertuğrul Tiyatrosuyla ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Çetin Soysal’a aittir. Sayın Soysal, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar) 2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun
yıkımına ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Muhsin Ertuğrul ile ilgili
söz almış bulunuyorum. Ancak -vakti de iyi kullanmak istiyorum- dışarıda barikatlar
var. Sosyal güvenlik yasasını protesto etmek isteyen demokratik kitle
örgütlerinin temsilcilerinin önünde barikatlar olduğunu, demokrasi ve özgürlük
adına da bunu protesto etmek istiyorum bu vesileyle. SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Müdahale etmişler, müdahale. ÇETİN SOYSAL (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, İstanbul Şehir Tiyatrosu ve Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu…
Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkılıyor. Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu maalesef,
yeniden bir ranta mahkûm ediliyor. Oraları
bugün bir yoğunluk içerisinde yeni bir kongre vadisi yapılmayla karşı karşıya. Bununla
ilgili, Mimarlar Odası, Şehir Planlamacıları Odası, sanatçılar, İstanbul’a
duyarlı insanlar maalesef
seslerini duyuramayacak hale geldiler. Öyle bir hâle geldiler ki
Muhsin Ertuğrul yıkılacak ve yerine yapılacak olan kongre vadisi İstanbul’a bir
yoğunluk getirecek. İstanbul’u yaşanmaz hâle getiren, gelmesine neden olan bu
yoğunluk, aynı şekilde, oralarda, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun olduğu bölgede,
Harbiye’de yeni bir yoğunlukla karşı karşıya kalacak. Değerli arkadaşlarım, bu
proje hiçbir kurum ve kuruluşun görüşü alınmadan, maalesef, oraya bir yoğunluk
getirmesiyle beraber, yine sanata, kültüre dönük de bir olumsuzluğu beraberinde
getirecektir. İktidarla Belediye kol kola, İstanbul’a yaptıkları ihanetler
zincirine yeni bir halka daha ekliyor. Ne uğruna? Rant uğruna. Kenti
yağmalıyorlar, tiyatro sahnelerini yıkıyorlar, kenti yoğunlaştırıyorlar. İstanbul 2 Numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu burayı sit alanı ilanı ediyor ama ne oluyorsa
oluyor, üç beş ay sonra aynı kurul kararı değişiyor, aynı kurul projeye onay
veriyor. İhale, yangından mal kaçırırcasına, jet hızıyla yapılıyor. Bu acil
ihaleler, İhale Kanunu’nun 21/B maddesine göre, doğal afetler, salgın
hastalıklar, can ve mal kaybı tehlikesiyle, beklenmeyen ve idare tarafından
öngörülmeyen olayların ortaya çıkması üzerine ivedi olarak yapılması zorunludur
ama İstanbul’da bizim gördüğümüz, hatta sadece sizin gördüğünüz bir acil neden
mi var? Maalesef yok. Değerli arkadaşlar, Mimarlar
Odası, Şehir Tiyatrosu oyuncuları dava açıyor ama Belediye hukuka saygılı
değil. Hukuk, Belediyenin yıkımını durduramıyor. Hukuki süreç işlerken,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bildiğini okuyor ve maalesef, zaten yeşil
alanları rant uğruna yok edilen İstanbullu, yüzlerce
ağaç, adına “kongre vadisi” denen binalar için feda ediliyor. İstanbul
bir kültür kenti. İstanbul kültür kenti
olmaktan çıkartılıyor. UNESCO’nun bu konuda uyarıları var. Aynı şekilde, Muhsin
Ertuğrul Tiyatrosuyla ilgili, kentin silüetini
bozacağı ve kenti yoğunlaştıracağı için, aynı şekilde uyarıda bulunacak, çünkü
UNESCO, tarihî miras listesinden bizi çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya
bırakıyor. Bakın, bunlardan birkaçının
örneğini vereyim; verdiğim soru önergesinin yanıtında da bu var: Dubai
kuleleri, Haydarpaşa yüksek katlı binaları, Galataport,
Haliç Köprüsü projelerinin, Four Seasons
Oteli’nin genişletilme çalışmaları, bunlar her biri, bizi tarihî miras kültürel
listesinden çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya bırakırken, şimdi yenisi
ekleniyor. Muhsin Ertuğrul da bizi bu noktada sıkıntıya düşürecektir. Ne zaman?
2010 Kültür Başkenti olan İstanbul’a dönük. Değerli arkadaşlarım, bugün
tiyatrolarla ilgili, bu hakkı kendinizde nasıl görüyorsunuz bilmem ama Muhsin
Ertuğrul’u yıkan anlayış kenti yoğunlaştıran anlayıştır. Kenti yoğunlaştıran
anlayış da rant anlayıştır. Burada soruyorum: Neden
ihale apar topar yapılmış? İhale hangi usulle yapılmıştır? İhaleyi hangi şirket
almıştır? İhale bedeli ne kadardır? Keşif bedeli ne kadardır? Bu sorulara yanıt
arıyorum. Çünkü burada “kurum ve kuruluş”tur olmadan kente dönük bir ihaneti
maalesef görüyoruz. “Dubai Towers”lar vesaire… O rezidans ve otel çılgınlığı, rezidans çılgınlığı… Kültüre
dönük Hayır, ben İstanbul’da
yaşıyorum, İstanbul’un ne olduğunu biliyorum, İstanbul’daki plan tadillerini
biliyorum, İstanbul’da su sarnıçlarının üzerine nasıl kültürel ihanetin
yapıldığını biliyorum, bunları görüyorum, İstanbul’da yaşayan bir insan olarak
görüyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, ne
yazık ki İstanbul’u yok ediyorsunuz, İstanbul’a yazık ediyorsunuz. Ama İstanbul
bunu affetmeyecektir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Soysal,
konuşmanızı, cümlenizi tamamlayınız. ÇETİN
SOYSAL (Devamla) – Peki. Sözlerimi bir şiirle
tamamlamak istiyorum, çünkü şiiri çok seven bir grupla karşı karşıya olduğumuz
için, Başbakan da sevdiği için… Boşuna çekilmedi bunca acılar Büyük ve sakin
Süleymaniye’nle bekle Parklarınla, köprülerinle,
meydanlarınla Bekle bizi İstanbul Haramilerin saltanatını
yıkacağız Bekle o günler gelsin gelsin İstanbul Sen bize layıksın biz de sana
layığız canım İstanbul Yani, burada, İstanbul’a
ihanet edenlere atfolunur. Saygılarımı, sevgilerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Evet, gündem dışı konuşmaya
Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay cevap
vereceklerdir. Buyurun Sayın Bakanım. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; herkes müsterih olsun, Türkiye’de bir süreden beri her alanda
haramilerin saltanatını yıkıyoruz. MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Ne kadar iddialı laflar bunlar. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) -Haramilerin saltanatını yıktığımız için de olur olmaz
sesler geliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Haramiler iktidara geldi. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, İstanbul bomboşken,
İstanbul’un her tarafı çim sahayken neredeyse, Dolmabahçe Sarayı’nın arkasına
stadyum yapan… ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yapma bunu! Yapma bunu, yazık edersin… KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …ve sonra 1945 yılında ve sonra adını Atatürk’e
nazire olsun diye “İnönü Stadyumu” koyan anlayışın… ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Kendine ihanet edersin. Yakışmıyor bu sana… KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …şimdi İstanbul’la ilgili duyarlılığı paylaşmış
olmasını sevinçle karşılıyorum. Sevinçle karşılıyorum İstanbul’la ilgili bir
duyarlılığı hissetmeye başlamış olmasını. (AK Parti sıralarından alkışlar) ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Geçmişine saygısızlık ediyorsun. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hepinizden rica ediyorum, lütfen değerli
arkadaşlarım, İstanbul’la ilgili, Türkiye’yle ilgili konuşurken yapıcı bir
mantık içinde ne yapıldığını gerçekten irdeleyerek, gerçekten iyi ile kötüyü
birbirinden ayırmaya çalışarak değerlendirmeler yapalım. Yapılan her şeyi kötü
gösterme anlayışı şimdiye kadar hiç itibar görmedi, bundan sonra da görmeyecek. Bakınız, şu anda Muhsin
Ertuğrul Tiyatrosu… MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Meteoroloji arsasını konuşalım. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Biraz daha dikkatli konuşalım bu konuda. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İzin verin… …daha iyisi yapılmak üzere
–açık ve net- ve bir yıl içinde… ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yoğunluk kazandırıyorsunuz. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hiçbir yoğunluk kazanmıyor. Sevgili arkadaşlarım, kâğıt
ortada, kalem ortada, plan ortada, harita ortada, koruma kurulları ortada,
idare mahkemeleri ortada, hepsi ortada… MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Bir tane daha yap. Bir tane fazla yapsanız ne olur? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Gelin, büyükşehrin başlattığı bir projedir, ama
satır satır, sayfa sayfa
ben de isterseniz size anlatabilirim. HABITAT’tan bu
yana, yani on yıldan bu yana İstanbul’da bir “kongre vadisi” tartışması var. ÇETİN SOYSAL (İstanbul)
- Yeri orası değil. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Ve bu HABITAT’tan bu yana
süren ihtiyacın, şu anda, önümüzdeki yıllarda, 2009’da, 2010’da İstanbul’a
taşıyacağı yoğunluk da hesaplanarak olabileceği kadar yer altları
değerlendirilmeye çalışarak ve İstanbul’un oteller ve mevcut kongre
merkezleriyle bağlantısı değerlendirilerek bir proje geliştiriliyor. Bu proje
içinde –bakın, iddiayla söylüyorum ve tutanaklara geçiriyorum- Lütfi Kırdar’ın silüetini aşmayacak biçimde bugünkü Muhsin Ertuğrul… ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yerin altı… KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yerin üstüne çıkmayın, yerin altına çıkmayın… Bu
memlekette iyi bir şey yapılmayacak mı yani? ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yoğunluk kazandıracak Sayın Bakan. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yoğunluk arttırılmıyor. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yoğunluk kazandırıyor. BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Sayın Bakanı dinleyelim. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bakınız, size resmî belgeler söylüyorum, yoğunluk
arttırılmıyor. Şu anda 600 kişilik bir salon var orada. Bu salon, mevcut salon,
tadilatla tiyatro salonu yapılmış bulunan bir salon. Yani daha önce sergi
salonu diye başlamış, sonra tadil edilerek içine tiyatro salonu yerleştirilmiş.
Tiyatro salonu, sahne boşluğu açısından, sahne yüksekliği açısından, tiyatro
salonu açısından, bugünkü tiyatroların kullanması gereken mekânlar açısından
yetersiz bir salon. Kongre vadisi yenilenirken
Muhsin Ertuğrul da, 600 kişiyi -sanatçı arkadaşlarımızdan gelen talep bu
noktada sınırlı kaldığı için- aşmayacak bir kapasite içinde ama fuayesiyle, sirkülasyon alanlarıyla, içindeki sergi salonlarıyla,
kütüphane ve idari bölümleriyle modern bir tiyatro hüviyetine kavuşturuluyor. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Ulaşım ve yoğunluk… KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Hedef şudur: Hedef, bu sene başlamak ve 2009’un
içinde Muhsin Ertuğrul’u yine “Muhsin Ertuğrul Tiyatro Salonu” adıyla, Muhsin
Ertuğrul’a, adına, anısına daha yakışır bir tiyatro salonuyla İstanbul’a
armağan etmektir. Şimdi, bunun bağıracak,
tartışacak, yoğunluk artırıyor falan diye burada, önünde gösteri yaptıracak
nesi var? ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yoğunluk artırıyor Sayın Bakanım. Buna yoğunluk artırımı demek haksızlık mı? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yani bu ülkede yeni bir şey yapılmayacak mı? Bir şey
yenilenmeyecek mi? Bir şey geliştirilmeyecek mi? Bir şey eğer teknik açıdan,
tarih açısından yetersizse iyileştirilmeyecek mi, güzelleştirilmeyecek mi? ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Siz
İstanbul’u bilmiyor musunuz Sayın Bakanım? Trafik sorunu alabildiğine geçmiş,
kentin en yoğun… KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bakın, 600 kişilik salon, yine 600 kişilik salon
olarak kalıyor değerli kardeşim yani rakam… Okuma yazmanız var herhâlde değil
mi? Rakam da biliyorsunuz, 600 kişilik salon, yine 600 kişilik salon oluyor ama
daha modern. Bunu mimarlar, bunu sanattan gerçekten anlayan... ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Ulaşım ve yoğunluk sorunu var. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ve bu proje şehir tiyatrolarıyla birlikte yapılıyor.
Sanatçı arkadaşlarımızın danışmasıyla, görüşmesiyle… ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Tabii biliyoruz onların kim olduğunu. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Böyle bir usulümüz yok Sayın Başkan. Yani kürsüde
konuşan arkadaş, sürekli olarak oradan bir arkadaşın konuşmasına muhatap
olmamalı herhâlde. Böyle bir usul yok. MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Başkan gerekirse müdahale eder. Başkan müdahale eder. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Evet, ben de rica ediyorum canım. Ben de rica
ediyorum Başkana, hatırlatıyorum, rica ediyorum. MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Başkan görevini yapar. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakınız, birkaç hususu bu
vesileyle paylaşmak istiyorum sizinle. Şimdi, Muhsin Ertuğrul’la ilgili
tartışma budur. Yani Muhsin Ertuğrul, bugünkü silüeti
aşmadan, bugünkü kapasiteyi aşmadan daha modern bir hüviyete kavuşturuluyor ve
gelecek yıl içinde İstanbul’un sanat hayatına armağan edilmek, katılmak istiyor
aynı isimle, fakat daha güzel bir resim ve içerikle. “Tiyatro salonları yıkılıyor,
sanat mekânları daraltılıyor, sanat mekânları azaltılıyor bu iktidar döneminde”
diye bir söylem var. Bakın, şu yeni Hükûmet dönemi
yedinci ayını dolduruyor. Yedinci ayın içinde İstanbul’da Kartal’da bir yeni
tiyatro açtık, “Bülent Ecevit” ismiyle, Bülent Ecevit Sahnesi. Daha önce, Sevgili Bülent Ecevit rahmetli olunca adı bir sokağa
verilmek istenmiş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kartal Belediyesi, AK
Partili belediye başkanlarımız, demişler ki: “Sayın Bülent Ecevit’in adı bir
sokağa değil, bir sanat merkezine verilmelidir.” ve İstanbul’da çok görkemli
bir sanat merkezinin adı, kültür merkezinin adı “Bülent Ecevit Kültür Merkezi.”
Mart ayında bazı milletvekili arkadaşlarımla birlikte ilk gecesini
yaptık. Kartal’da artık bir devlet tiyatrosu sahnesi var. Altmış yıldan beri,
cumhuriyetten beri Anadolu yakasında bir devlet tiyatrosu sahnesi yoktu. 28
Aralıkta, geçen yılın son günlerinde Beykoz’da bir sahne açtık, Feridun Karakaya Sahnesi. Kadıköy Belediyesinin açılışını yaptığı
Süreyya Sinema Salonu var. Büyük ölçüde Özel İdarenin, emlak vergisi
kaynaklarıyla yapılmıştır. Orayı da aynı zamanda bir Devlet Opera ve Balesinin
sahnesi hâline getiriyoruz. Ayın 11’inde oranın da… MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Yatırım belediye tarafından finanse edilmiştir.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Özel İdarenin kaynaklarıyla finanse edilmiştir. MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Hayır, Kadıköy
Belediyesi tarafından. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Rakam rakam resmî
belgelerini, açılış gecesi herkesin ve İstanbul kamuoyunun ve medyanın
bilgisine sunacağım. Bunlar İstanbul’la ilgili. Yakında Anadolu yakasında,
Avrupa yakasında yeni tiyatro salonları geliyor. Bu son altı ayın icraatları
bunlar. Samsun’da senfoni, Devlet Opera Balesi sahnemizi açıyoruz. Devlet
tiyatrosunu sabit hâle getiriyoruz Samsun’da ve Mamak’ta Ankara’da devlet
tiyatroları yeni bir sahne açıyor, yakında Keçiören’de yeni bir sahne açıyor,
altı ayın içinde. Hani bu İktidar sanat
merkezlerini azaltıyordu? Hani bu İktidar sanata sırtını dönüyordu? Onun için
lütfen, bunları söylerken, bunları sorgularken, bunları yargılarken… ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) – Keşke söz hakkım olsa da size cevap verebilsem. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - …ya elinizi vicdanınıza koyunuz. Ya gerçekten mahcup
olacağınız cevaplar alırsınız. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) - Yok
hayır… Orada kenti yoğunlaştırma… KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bence iyi sorgulayın, vicdanınıza sorun, önce
vicdanınızda hüküm verin, ondan sonra bunları getirip bu kürsüde bize sormaya
çalışın. Bir kez daha söylüyorum:
Muhsin Ertuğrul’un hatırasına da İstanbul’un kültür yaşamına da biz, şimdiye
kadar gelmiş geçmiş herkesten daha fazla saygılıyız. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Yoğunluk kazandırıyorsunuz, yaşanmaz hâle getiriyorsunuz. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Anadolu’da kültürün yaygınlaşması için, kültürün,
sanatın bir elitin inhisarına hapsedilmemesi için,
büyük illerin seçkinci mekânlarına hapsedilmemesi için, büyük illerin
çevresindeki çeperlerinde yaşayanların ayağına götürülmesi için büyük bir
gayret içindeyiz. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
UNESCO niye uyarıyor Sayın Bakan? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Kültür ve sanat, sadece büyük kentlerin zengin mekânlarında
yaşayanların değil, bütün Anadolu halkının hakkıdır diye düşünüyoruz.
Anadolu’nun her tarafına kültür-sanat birimlerini taşıma konusunda çok yoğun,
çok içtenlikli bir gayretimiz var. Bu çerçevede, UNESCO’nun dikkati de bizi
fevkalade sevindiriyor. UNESCO’nun dikkatini aynen paylaşıyoruz. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
UNESCO niye uyarıyor? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Aynen paylaşıyoruz. Her noktayı adım adım biz de izliyor ve gözlüyoruz. ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Sultanahmet’teki oteli de söylüyor. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – UNESCO bizi denetlemese bile, biz şimdiye kadar
İstanbul’da yapılanların farkındayız. İstanbul’u, gerçekten, adına, tarihine
yakışır bir biçimde dünyaya karşı bir emanet olarak taşıyarak alıp
getirdiğimizin farkındayız ve dünyanın önüne 2010’da İstanbul’u fevkalade güzel
yüzüyle, tarihine, doğasına yakışır biçimde sunma konusunda çok ciddi bir
gayret ve kararlılık içindeyiz. Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ederim arkadaşlar.
(AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. Gündem dışı üçüncü söz,
Karabük Demir Çelik İşletmeleri ve Karabük’ün 71’inci kuruluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Karabük Milletvekili Sayın Cumhur Ünal’a aittir. Sayın Ünal, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar) 3.- Karabük Milletvekili Cumhur Ünal’ın, Karabük Demir-Çelik
İşletmelerinin kuruluşunun 71’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması CUMHUR ÜNAL (Karabük) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Nisan Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve
Karabük’ün 71’inci kuruluş yıl dönümü olması nedeniyle bugün gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Öncelikle bana bu konuşma fırsatını veren Sayın Başkana
teşekkür ediyor, yüce Meclisi ve sizleri saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; ülkemizin ilk entegre demir çelik tesisi
olan Karabük Demir Çelik İşletmeleri, bundan tam yetmiş bir yıl önce 3 Nisan
1937 tarihinde, o zamanlar kırk haneli bir köy olan Karabük’te kurulmuştur. Bu
nedenle her yıl 3 Nisan tarihi, Karabük’ümüzde Karabük Demir Çelik
İşletmelerinin ve Karabük’ün Kuruluş Yıl Dönümü olarak kutlanmaktadır. Ulu Önder Atatürk’ün
sanayileşme yolunda aldığı devrim kararı üzerine, İkinci Dünya Savaşı öncesi
dünyada büyük bir savaş tehlikesinin olduğu bir dönemde güvenlik açısından
tabii korumalı bir bölge olan Türkiye’nin ilk entegre
demir çelik tesisinin yeri için ve demir çelik endüstrisinin en temel iki
hammaddesi olan maden kömürü havzasının Zonguldak’a ve sahile yakınlığı, demir
yolu güzergâhında bulunuşu ve stratejik uygunluğu nedeniyle Karabük seçilmiş,
cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizatihi
talimatlarıyla temelinin 3 Nisan 1937 tarihinde atıldığı Karabük Demir Çelik
İşletmeleri, Karabük’te kurulmuş bulunmaktadır. Demir çelik fabrikasının
inşaatı sürerken, diğer taraftan Karabük şehrinin de temelleri atılmıştır. Karabük Demir Çelik
İşletmeleri kuruluşundan itibaren hızlı bir şekilde büyümüş, ülkemizin
yıllardır inşaat demirinden demir çelik profiline,
demir yolu rayından her türlü demir çelik döküm mamulüne, sacdan çelik
konstrüksiyona kadar her türlü demir çelik ürün ihtiyacını karşılamış, üretmiş
olduğu ürün ve mühendislik hizmetleriyle ülkemizin inşasına çok büyük katkıları
bulunmuş olup 1965 yılında Ereğli’de kurulan Ereğli Demir Çelik İşletmelerinin
ve 1977 yılında kurulan İskenderun Demir Çelik İşletmelerinin kuruluşunda
Karabük Demir Çelik İşletmelerinin çok büyük katkıları bulunmuştur. Bu tesiste
yetişen mühendis, usta ve işçiler bizatihi bu yeni tesislerde
görevlendirilerek, ülkemize daha büyük yeni demir çelik tesislerinin
kazandırılmasına vesile olmuş ve Türkiye’deki sanayi hareketinin öncüsü ve
okulu olmuştur. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Karabük 1953 yılında ilçe, 6 Haziran 1995 tarihinde de
Türkiye’nin 78’inci ili olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra oluşan ilk şehir
olduğu için Karabük bir cumhuriyet şehri olup şehir planının da fabrikayla
birlikte çizildiği cumhuriyetin ilk ve tek planlı sanayi kenti hüviyetini
taşımaktadır. Karabük, ilk sanayi şehri
olmanın yanında çevresi ve ilçeleriyle birlikte tarihî, kültürel değerleri ve
doğal güzellikleri ile de öne çıkmaktadır. Bu kültürel zenginlikler içerisinde
özellikle yaşayan tarih Safranbolu’muz 1994 yılında UNESCO tarafından “Dünya
Miras Kentleri” listesine alınmıştır. Orman varlığıyla dikkat çeken
Yenice ilçemiz, Hadrianapolis antik şehri ile
Eskipazar ilçemiz, kaya mezarlarıyla Ovacık ilçemiz ve büyüleyen doğasıyla
Eflani ilçemiz Karabük’ümüzün incileri gibi sıralanmaktadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 3 Nisanlar Karabüklüler için ayrı bir anlam ve önem ifade
etmektedir. Çünkü bu tarih, adının ölümsüzleşmesini, “Ağır sanayinin beşiği.”
unvanını almasını sağlamıştır. Sözlerimi bitirirken Kardemir
ve Karabük’ün kuruluşunun 71’inci yıl dönümünü kutluyor ve daha nice yıllar
bölge ve ülke ekonomisine katkıda bulunmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle,
Kardemir’e ve dolayısıyla Karabük ve yöresine katkıda bulunan Hükûmetimize ve tüm yetkililere şahsım ve yöre milletvekilleri
adına teşekkür eder, bu heyecanı sizlerle paylaşırken, bu güzel günümüze
sizleri de davet eder, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ünal. Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır. Danışma Kurulunun bir önerisi
vardır; okutup oylarınıza sunacağım: IV.- ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Genel Kurulun 1/4/2008 Salı ve 2/4/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile denetim konularının
görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu önerisi No: 30 Tarihi:
1.4.2008 Genel Kurulun 1.4.2008 Salı
ve 2.4.2008 Çarşamba günkü Birleşimlerinde sözlü sorular ile denetim
konularının görüşülmeyerek Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve
Genel Kurulun 1.4.2008 Salı günkü Birleşiminde 15:00-21:00;
2.4.2008 Çarşamba ve 3.4.2008 Perşembe günkü Birleşimlerinde ise 13:00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesinin Genel Kurulun onayına sunulması
Danışma Kurulunca önerilmiştir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim. Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç. Sayın Genç, buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisi aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan, Paris’ten hoş
geldiniz, dün Çankaya’nın uçağıyla siz de oradaydınız, EXPO 2015’te. Tabii… HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Danışma Kurulu önerisiyle ilgili olarak… KAMER GENÇ (Devamla) – Seni
ne ilgilendirir? HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Beni ilgilendirir. KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın
Başkan, bunu susturuyor musunuz? HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Boş laflarla meşgul etme. BAŞKAN – Sayın Milletvekili,
lütfen… KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan
sonra, Meclis Başkanı, Bülent Arınç’ı almış Suudi
Arabistan’a gidiyor. Görüyorsunuz sayın milletvekilleri, memleket güllük
gülistanlık. Çankaya’dakiler kendi yandaşlarını dolduruyorlar Paris’e
götürüyorlar, ötekileri Suudi Arabistan’a götürüyorlar. Memleketin her tarafı…
Uçaklarla gidiliyor, geliniyor, harcırahlar alınıyor, ama bu memleketin
insanları açlıktan kırılıyor ve geliyoruz burada da, Sosyal Güvelik Yasası
“aman bu işçileri mezarda emekli edelim, bu çalışanları mezarda emekli edelim”
diye… Gruplar da nedense bu kanunun bir an önce çıkması için söz birliği
yapıyorlar. Bu, gerçekten iyi bir davranış biçimi değildir. Değerli milletvekilleri,
geçen hafta Kıbrıs’ta önemli birtakım görüşmeler oldu. Kıbrıs’ta, Cumhurbaşkanı
Mehmet Ali Talat “Ben, Kıbrıs Türk tarafı…” diyor. Hâlbuki,
Kıbrıs’ta Türklerin bu meseleyi çözmesi için bir sıkıntısı yok, Kıbrıs’ta
bağımsız bir Türk devleti var. Orada iki ayrı devletin kurulması gerekirken,
dili ayrı, dini ayrı, ırkı ayrı, her şeyi ayrı iki devlet kurulması gerekirken,
maalesef, orada Cumhurbaşkanlığına gelen kişi “Türk tarafı” diyor, “Ben KKTC
Cumhurbaşkanıyım.” demiyor. Şimdi, bunları birileri çıkıp bu Mecliste… Çünkü, Kıbrıs, Türk milletinin onurudur, haysiyetidir.
Burada ne yapılıyor ne yapılmıyor, bunları bilmemiz lazım değerli milletvekilleri.
Burada Hükûmet diye varsa… İşte, Dışişleri Bakanını
-geçen gün dedim- mumla arıyoruz, bir gazete ilanı verelim. Bir gün gelmedi
daha Meclise. Şimdi, değerli
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde hukuk işlerse kimsenin bundan rahatsız olmaması
lazım. Bir Avrupa Birliğinin küstah birtakım söylemleri var: “Efendim,
Türkiye’de herkesin güveneceği bir adalet sistemi yok.” Sen kimsin yaa! Ne demek yani Türkiye’de herkesin güvenebileceği
adalet diye bir şey yok! Sen kimsin! Senin memleketinde herkesin güvendiği bir
adalet mi var? Sen üç aylık bebeği anasından babasından ayıracak kadar zalim
uygulamalar içindeyken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının seyahat özgürlüğünü
kendi ülkende en amansız ve en zalimane önlerken, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarının aksine… Peki, yani Türkiye’de bir yüksek mahkeme eğer
kendi görevini yapıyorsa buna müdahale mi edeceksin? Sen kimsin buna dil
uzatıyorsun ey Avrupalı! Efendim, ötekisi de “Avrupa Birliği süreci zedelenir.”
diyor. Zedelenirse zedelensin! Yani, biz Türkiye’de hukuku işletmeyeceğiz,
beyefendiler… Avrupa Birliği ilişkilerini zedeliyoruz... Sen zaten şimdiye
kadar Avrupa Birliği olarak Türkiye’ye ne verdin kardeşim, bir söyleyin bakalım
ne verdin? İşte, EXPO 2015 Paris’teki oylamada gösterdiniz Türkiye’ye bakış
açısını. 6 defa İtalya’da bunu yapıyorsunuz ama Türkiye’ye gelince bunu
vermiyorsunuz. Böyle şey olur mu? Sevgili milletvekilleri,
bakın, Türkiye’de bugün hükümet yok. Şimdi, birileri çıkıyor, yargıya dil
uzatıyor. Kim buna cevap verecek? Kim verecek arkadaşlar? Bence, önce bu Hükûmet varsa çıkıp bunun ağzının payını vermeliydi:
Türkiye’nin adaletine güvenilir, Türkiye’de adalet vardır, hâkim vardır, hukuk
vardır... Ayrıca, ben seninle hukuk işletmemek için Avrupa Birliği için
müzakere edeceğim dedim mi? Hukukun işlemediği yerde aslında kaba kuvvet
vardır. Hukukun işlemediği yerde aslında militarizm vardır. Hâl bu kadar ortada
iken, berrakken, ondan sonra adamlar çıkıyor ve bizim en kıymetli
varlıklarımıza, en dokunulmaz müesseselerimize haince, hunharca, hayâsızca laf
atıyorlar, hakarette bulunuyorlar, Türkiye’de bunlara cevap veren kimse yok!
Kim verecek? Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin hakkını, menfaatini kim
koruyacak değerli milletvekilleri? Kim koruyacak? Sokaktaki işçi mi koruyacak!
İşte, işçiler gelmiş, hak arıyorlar, her tarafa barikat kuruluyor! Bu devleti
yöneten insanlar eğer Türkiye Cumhuriyeti devletine sahip çıkmıyorlarsa lütfen
o makamlarını bıraksınlar. Biraz önce, birisi burada
“haramileri yıkıyoruz” dedi. Yahu bakın, ben size iki tane misal vereyim
arkadaşlar. Ziraat Bankası Ülkere yüklü bir döviz
kredisi veriyor. Döviz düşünce, bu defa Ülkerin
yetkilisini getiriyorlar, Ziraat Bankasının Genel Müdürü yapıyorlar. Ne yapıldı
bu kredi, çıksın birisi, burada söylesin. Harami midir, değil midir? Bakın, İstanbul Esenler’de Albayraklar firması
-Kemer Parkı Evleri- on yedi katlı, on dört blok ve üç bin yedi yüz konut
yapıyor. Kaçak yapıyor! Nereye yapıyor? İstanbul’da, sizin bir
milletvekiliniz elli dört katlı, 100 bin metrekarelik bir iş hanı yapıyor. Bu
para nereden geliyor sayın milletvekilleri? Nereden geliyor? Bunların vergileri
ödendi mi? AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Sen mali polis misin? KAMER GENÇ (Devamla) – Bunlar
nereden geliyor? İşte, niye siz denetimden kaçıyorsunuz? İç Tüzük’ün 98’inci
maddesinde, her hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde iki saat soru sorulur,
soruya cevap verilir deniliyor. Gensorunun, Meclis
araştırmasının, Meclis soruşturmasının buralarda gelip müzakere edilmesi lazım.
Âdeta, artık İç Tüzük’ü rafa kaldırmışsınız ve işlemez bir hâle sokmuşsunuz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – O zaman siz de uyuyor musunuz? Danışma
Kurulu önerisi üzerinde görüşüyor musunuz? KAMER GENÇ (Devamla) - Daha
senin bana laf atabilmen için çok ekmek yemen lazım, fırında çok ekmek yemen
lazım. Çünkü sen daha kısa donla gezerken ben bu Parlamentoda görev yapıyordum.
Onun için, yani herkes biraz haddini bilmeli. (CHP sıralarından alkışlar) HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sen az gelirsin sen. 10 tane Kamer az
gelir bana. BAŞKAN – Sayın Aydoğan, lütfen… Sayın Genç, lütfen… KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın,
Danışma Kurulunun neyi… Ben Meclisin çalışmasını söylüyorum, denetimi
söylüyorum, denetimi getirelim. Bu denetimi, işte burada çıkıp da Hükûmet, efendim… Bakın, Hükûmet
çıkıp da burada hesap vermeli. Sizin Maliye Bakanınız burada çıkıyor “Efendim,
benim çocuklarımın çalıştığı şirkete ben bir sözleşme imzaladıktan sonra gelen
30 bin dolar var ya, inceleme elemanı yetkisi dışında inceleme yapmıştır.” Ya,
o zaman… Arkasından da diyor ki: “Efendim, bu arkadaş inkâr etti.” Bakın, ben
vergi denetmenliği yaptım, bir kişinin evvela gidip
ifadesini aldığınız zaman o doğruyu söyler. Sonra, birileri gidip onu tazyik
edince, birtakım menfaatler sağlayınca ifadeyi değiştiriyor. Türkiye’de artık
bunu bilmeyen kişiler yok değerli milletvekilleri. Şimdi, siz bu sicille bu
memlekette gelir, yani hükûmet ederken “Biz de
haramileri kaldırdık.” O işte, İstanbul’da elli ve 100 bin metrekarelik inşaat
yapan kişinin devletten aldığı bedava mülkler ortada. Peki, milletin malını,
emeğini çalıyorsunuz, getiriyorsunuz yandaşlarınıza bedava veriyorsunuz, ondan
sonra çıkıp da burada dürüstlükte bulunmaya kimsenin hakkı yok sayın
milletvekilleri. Lütfen, burada çıkıp konuşan insanlar neyi söylediklerini
kulakları duysun. Hem arkan kirli olacak hem de yiğitlik yapacaksın; bu böyle
olmaz değerli milletvekilleri. Şimdi bu Meclisi… Bakın, yine
İstanbul’dan bir vatandaş bana telefon ediyor, diyor ki: “İstanbul Maltepe’de Başıbüyük Mahallesi’nde üç bin yedi yüz konut var.” Şimdi,
kaç gündür İstanbul polisi burayı boşaltmak için zorluyor bu insanları, hepsi
de burada inşaat yapmışlar. Neymiş, 3.700 aileyi atacaklar, TOKİ gelip burada
inşaat yapacak. Yahu, bundan daha büyük zulüm var mı? Beyler, efendiler yani
siz -adam yıllarca orada emek sarf etmiş- 3.700 tane aileyi getireceksiniz
polis zoruyla, devlet zoruyla atacaksınız, onun yerine de getirip ondan sonra
kendi yandaşlarınıza rant kapılarını açacaksınız.
Türkiye bu zihniyetle, bu şekliyle yönetiliyor. Değerli milletvekilleri,
Türkiye savunulmuyor. O Avrupa Birliğinin, o kişilerin söylediği sözler de bu Hükûmetin sözleridir. Gidiyor oraya, diyorlar ki: “Sen
şimdi çık de ki, efendim -Avrupa Birliği- eğer sen şu işleri halletmezsen, ben
seninle müzakereyi keseceğim.” Bu tamamen sizden kaynaklanan ve onlara uçurulan
bilgilerdir. Geçmişte Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti devletini ayakta
tutan ne kadar kurumları varsa, müesseseleri varsa, hep çıkıyorlardı, bunları
ortadan kaldırmaya yönelik sizlerden isteklerde bulunuyorlardı. Bir tek türban
konusunda sizin isteğinizi yapmadı. Yani, işte, “Efendim, Kemalizmi
yıkın.” dedi; “Efendim, ordunun gücünü yıkın.” dedi. Kim diyor bunu?
Türkiye’deki hükûmet edenler, Türkiye’nin ciddi
müesseselerini ortadan kaldırmak için, maalesef, işte böyle onlara jurnallikte
bulunuyor. Onlar da ortaya çıkıp bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti devleti
aleyhine konuşmalar yapıyorlar. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Genç,
cümlenizi tamamlayınız. KAMER GENÇ (Devamla) – Bu
şekilde bir yönetim olmaz. Değerli milletvekilleri, yine
ben Türkiye Büyük Millet Meclisinden rica ediyorum, böyle, bu devletin
kaynaklarını, kendi uçaklarını alıp da insanları getirip eğlendirmeyin. Bülent Arınç niye Suudi Arabistan’a gidiyor? Hangi sıfatla
gidiyor? Bir de Sayın Başkan, bir şey
rica edeceğim: Şu alt koridordan geçerken orada, bu Bülent Arınç’ın
yaptığı camlı mekânlar var. Mesela, benim ilimde bir tane eldiven koymuşlar,
bütün iller şey ediyor. Orayı her gün aşağı yukarı 10 tane işçi çeşitli
temizlik maddesiyle siliyorlar. Yahu bunları kırdırın atın Sayın Başkan.
Gerçekten, oraya sarf edilen… BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Genç, cümleyi tamamladınız. KAMER GENÇ (Devamla) – Peki
efendim, teşekkürler. Saygılar sunuyorum. (CHP ve
DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde Sayın Tayfun İçli. Buyurun Sayın İçli. (DSP
sıralarından alkışlar) H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) –
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; yine bir salı günü, yine bir Danışma Kurulu
önerisi ve Danışma Kurulu önerisinin altında, biraz daha açık söylüyorum,
Adalet ve Kalkınma Partisi Sayın Grup Başkan Vekilinin imzası, Sayın Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin imzası, Sayın Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekilinin imzası ve Sayın Demokratik Toplum Partisi Grup Başkan
Vekilinin imzası var. Sizler her salı böyle Danışma
Kurulu önerisi getirdiğiniz sürece, Danışma Kurulu olmadı AKP grup önerisi
getirmeye çalıştığınız sürece, ben de her salı günü burada, çıkacağım,
konuşacağım. Değerli arkadaşlarım,
Anayasa… M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
– Bizce hiçbir mahzuru yok, tabii ki konuşabilirsiniz. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Sizce mahzuru yok, biliyorum zaten. Çünkü, bu bir
duyarlılık meselesi, ülke meselelerine duyarlılık meselesi ve milletvekilliği
sorumluluğunu hissedebilme meselesi. Bunu hissetmiyorsanız, sizin için sorun
olmayabilir. Ama, bilmeniz için bazı şeyleri anlatmaya
çalışacağım. Anayasa, madde 98. Burada
yapılan, İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci maddesinde düzenlenen, salı günleri
Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme işlevini eğer gruplar, gruplar olmadı
AKP Grubu ortadan kaldırmaya çalışırsa, Anayasa’nın amir hükmü olan 98’inci
maddesinde tanımlanan milletvekillerinin, Meclisin yürütmeyi denetleme işlevini
ortadan kaldırmış olursunuz. Yasa koyucu, sizlerden çok çok önce, bizlerin belki de ağabeyleri -biraz evvel Sayın
Kamer Genç söyledi- bizler belki kısa pantolonla dolaşırken yasama Meclisinde
faaliyet gösteren çok değerli milletvekilleri, yasama organı, kanun koyucu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli işlevlerinden birisinin, sadece yasa
çıkarmak değil, aynı zamanda da yürütme organını denetleme gereğini hissetmiş,
Anayasa’nın amir hükmü, Anayasa hükmü hâline getirmiş. Bununla da
yetinmemiş, İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci maddelerinde, milletvekillerinin,
yasama organının yürütmeyi denetlemesini öngörmüş. Her şeyden önce, bizim
kendimize, yaptığımız işe saygımız olması lazım ve bu makamlarda oturan çok
değerli arkadaşlarımızın, fert olarak
-bırakın siyasi partiyi- milletvekillerine saygı göstermesi lazım. Bütün
milletvekilleri Türkiye’nin milletvekilleridir ama aynı zamanda da temsil
ettikleri ilin sorunlarını, ilin sıkıntılarını dillendirmek, takip etmekle
görevlidir. Milletvekillerinin asli görevlerinden birisi denetim görevini yerine
getirmektir. AKP’yi, grup önerisi
getirdiği zaman eleştiriyordum. Şimdi diğer siyasi parti gruplarını da
eleştiriyorum. Muhalefet demek uzlaşabilecek konularda uzlaşmaktır. Türkiye’nin
gerçek gündeminde olan konuları halkın bilgisinden öteye götürmek değildir. Değerli
arkadaşlarım, Anayasa’nın 98’inci maddesi ve İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci
maddelerinde tanımlanan hükümleri ifade ettikten sonra -izin verirseniz- neden
yürütmenin, neden Hükûmetin, görüşülmesi gereken
konuları Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminden uzaklaştırdığı ve siz çok
değerli milletvekillerinin bazı konuları neden dillendirmek istememelerinin
nedenlerini kısa da olsa açıklamak, arz etmek isteyeceğim sizlere. Değerli arkadaşlarım,
birazdan, bu Danışma Kurulu önerisinin içerisinde gündeme gelen -kısa adı-
Sosyal Güvenlik Yasası’nı görüşeceğiz. AKP dışındaki bütün siyasi partilere
baktığımız zaman Sosyal Güvenlik Yasası’nı eleştiriyorlar, hem Cumhuriyet Halk
Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisi hem de Demokratik Toplum Partisi. Peki,
eleştirdiğimiz böyle bir yasanın AKP’nin sayısal çoğunluğuyla, bir an evvel,
apar topar geçmesinde bu ülkenin yararı var mı? Çok saygı duyduğum Kılıçdaroğlu, bir sendikamızın, TÜRK-İŞ’in,
AKP’nin ön bahçesi olduğunu söylüyor. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Evet. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Evet, ben de katılıyorum, arka bahçesi değil. AGÂH KAFKAS (Çorum) – Ayıp
ediyorsun! H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Peki, o zaman, TÜRK-İŞ’in dillendirmek istemediği,
dillendirmekten kaçınmak istediği birtakım gerçekleri, biz milletvekilleri
olarak -doğrudur yanlıştır- inandığımız doğrultuda ifade etmek bizim hakkımız
değil mi? O zaman niye Danışma Kurulu önerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin
imzasını burada görüyoruz? Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımız, bu Sosyal
Güvenlik Yasası, maddeler geldiği zaman eleştirecekler. Tutanaklara geçmesi bir
şey ifade etmiyor ki, AKP, her olayda olduğu gibi, sayısal çoğunluğuna
dayanarak istediği yasayı apar topar geçiriyor. O zaman, biz, muhalefet mi
ediyoruz? Gerçeklerin söylenmesini niye bazı, birtakım şeylerle uzatıyoruz?
Keza, aynı şey Demokratik Toplum Partisi için de söz konusu. Değerli arkadaşlarım, halka
bazı konuları oy kaygısıyla veyahut başka kaygılarla eleştirmek muhalefetin
görevi değildir. Muhalefetin görevi, gerçekleri ifade etmektir. AKP’nin
ekmeğine yağ sürmek muhalefet değildir. Ama geçen sefer de Danışma Kurulu
önerisi olarak geldi -sanki iktidar partisi gibi- bugün de Danışma Kurulu
önerisini görüyorum. Değerli arkadaşlarım, ben,
sizleri çok seviyorum, birlikte de çalıştık, sizlerle birlikte, belirli
kanunların çıkmasında AKP’li milletvekilleriyle de birlikte. Ülke yararına ise
onur duyuyorum ama yapmayın, Anayasa’nın 98’inci maddesindeki
milletvekillerinin denetleme hakkını almayın. Benim grubum yok diye, benim söz
hakkım -yirmi dakika- sizler gibi yok diye, beni, Demokratik Sol Parti
milletvekilleri veya bağımsızları Türkiye Büyük Millet Meclisinde yokmuş gibi
davranmaya hakkınız yoktur. Bugün benim içindir, yarın sizin içindir, yarın
başka siyasi partiler içindir. Demokrasiyi savunuyorsak, demokrasinin belirli
ilkelerini savunmakla yükümlüyüz. Eskişehir’deydim,
taşıyıcıların yanına gittim, kamyoncu esnafının yanına gittim, sadece Eskişehir
değil, Türkiye'nin her yerinde cinnet geçiyorlar cinnet, gözleri dönmüş
hepsinin. Kamyonları, ekmek paraları kamyonları çifte vergiden, şundan bundan
el konuluyor. Mazot yerine 10 numara yağ yakıyorlarmış. Evine ekmek parası
götüremiyor ama ekmek parası hacizli vergi borcundan, şundan bundan borcundan.
Üretmeyen adam borcunu nasıl ödesin? Şimdi, bu sorun,
taşıyıcıların, kamyoncuların sorunu sadece Eskişehir’de değil, Türkiye'nin her
yerinde. Eğer ben Bakanlar Kurulundaki arkadaşlarıma bu meseleyi taşımazsam, bu
denetleme görevini yapmazsam, ben milletvekili olarak görevimi yapıyorum kabul
edebilir miyim? Evet, biraz evvel Sayın Kamer
Genç söyledi, Avrupa Parlamentosundan önüne gelen laf söylüyor, önüne gelen,
ağzı olan konuşuyor. Türk adalet sistemine eleştiriler yöneltiyorlar. Sanki
kendi hukuk sistemleri ahım şahım bir şeymiş gibi benim hukuk sistemime laf
söylüyor. Doğrudur, benim hukuk sistemim çok doğru çalışmayabilir, bunu bizler
düzeltiriz yasama organı olarak. Ama Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılamak,
Türk yargı sistemini aşağılamak onların haddi değil. Sayın Adalet Bakanım,
lütfen bunlara yanıt verin. Sayın Dışişleri Bakanım, lütfen bunlara yanıt
verin. Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, lütfen, belirli konularda bu
Türkiye Büyük Millet Meclisini özel gündemle toplayalım, bunları konuşalım. Kıbrıs konusunda Avrupa
Parlamentosunun abuk sabuk birtakım şeyleri çıktığı zaman, bu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde hangi görüşte olursa olsun, milletvekilleri oy birliğiyle bir
bildiri yayınlamıştır, Kıbrıs konusunda, başka konularda. O Avrupa
Parlamentosu, sözde Ermeni soykırım tasarısını ön koşul olarak getiriyor.
Avrupa Parlamentosu yine önümüze abuk sabuk birtakım şeyler getiriyor, birçok
milletvekili arkadaşın haberi bile yok. Ama biz onları belirli konularda
muhatap almaya kalkıyoruz. Yani söylenecek, bu Hükûmete
soracak çok şeyimiz var. Siz benim anayasal hakkımı,
Anayasa’nın 98’inci maddesinde tanımlanan hakkımı, İç Tüzük’ün 96, 97, 98’inci
maddelerinde milletvekili olarak bana tanınmış hakkımı, sayısal
çoğunluklarınıza güvenerek, Danışma Kurulu kararı alarak engelleyemezsiniz.
Salı günleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme günüdür. Ancak çok
önemli, istisnai durumlarda Danışma Kurulu önerisi getirilmek suretiyle, grup
önerisi getirilmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerini
değiştirebilirsiniz. Sayısal çoğunluğunuza dayanarak her şeyi yapabileceğinize
inanmayın. İnandığınız zaman, bazı iddianamelerle, sonra, haksızlığa
uğradığınızı zannedersiniz. Hatırlarsanız, Anayasa
değişikliği çalışmalarında rahmetli Bülent Ecevit’in bir sözünü aktarmıştım,
bazı arkadaşlar da burada bana öfke göstermişti. “Demokrasi keyfîlik değil.”
demiştim, “Demokraside uyulması gereken kurallar vardır.” demiştim,
“Anayasa’nın hükümleri arkasından dolanılmaz.” demiştim. Ama “Olmaz.” dediniz
ve Ecevit rahmetli, nur içinde yatsın- “Birileri gelir, düdüğü çalar.” demişti. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın İçli,
cümlenizi tamamlayınız efendim. Buyurun. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ama, onu bir lafım olarak, bir yakışıksız itham olarak algılamıştınız.
Ama, benim
burada ifade etmek istediğim, Anayasa’ya herkesin, özellikle yasama organının
siz değerli mensuplarının uyması gerekir, benim uymam gerekir. Onun için,
tekrar burada Anayasa’ya, İç Tüzük’e uyulması gerektiğini bir kez daha ifade
ediyorum. Beni dinlediğiniz için
hepinize sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın İçli. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Sayın Başkan, Danışma Kurulu önerisi lehinde söz talep ediyorum. BAŞKAN – Sayın Okay lehinde... Danışma Kurulu önerisi
lehinde Ankara Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay. Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar) HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Türkiye için, çalışan
kesimleri çok yakından ilgilendiren Sosyal Güvenlik Yasası ve Genel Sağlık
Sigortası Yasası’yla ilgili bir görüşme yapacağız. Bu konuda Parlamentoda grubu
bulunan dört siyasi parti, Danışma Kurulu toplantısında bu haftanın çalışma
programında bir uzlaşma sağladılar. Sağlanan uzlaşma bugün saat 15.00-21.00,
yarın ve perşembe günü için de 13.00-21.00 arasında Parlamentonun bu yasayı
görüşmesinde bir mutabakat var. Ancak,
Danışma Kurulu önerisini fırsat bilerek hem geçen hafta hem de bu hafta aleyhte
söz alan değerli milletvekili arkadaşlarım, sanki Sosyal Güvenlik Yasası’nda da
Cumhuriyet Halk Partisinin veya diğer grubu bulunan muhalefet partililerinin
iktidardaki siyasal partiyle, AKP’yle bir işbirliği içerisindeymişçesine burada
partimize yönelik haksız ve kamuoyunu yanıltan biçimdeki açıklamalarını
açıkçası yadırgıyorum. Bizim vardığımız mutabakat,
Parlamentonun çalışma saati ve zaman dilimiyle ilgilidir. Bir an
için bu, Danışma Kurulu önerisi olarak gelmese o zaman Parlamento çoğunluğunu
elinde tutan siyasal parti Danışma Kurulunda mutabakata varılamadığı için grup
önerisi olarak getirir, grup önerisi aleyhine iki tane on dakikalık konuşmayı
biz yaparız, ama bugüne kadar geçmiş uygulamalardan da gördüğümüz gibi, grup
önerisiyle Parlamentonun çalışma düzeni yine iktidardaki parti tarafından
belirlenmiş olur. Bu yasaya Cumhuriyet Halk
Partisinin nasıl muhalefet ettiği tüm kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Geçen
parlamento döneminde bu Yasa’yı Anayasa Mahkemesine götüren yine Cumhuriyet
Halk Partisidir. Keza bu yasaya ilişkin Plan Bütçe görüşmelerinde en sert ve en
yoğun muhalefeti yapan yine Cumhuriyet Halk Partisidir, ama bu serbest kürsü
olduğu için ve değerli halkımız, vatandaşlarımız da bizi dinlediği için
“Siyaset adına kim önüme gelirse ben eleştireyim. Eh, vatandaş da bizi dinliyor
ve böylece kimi muhalefet partilerini de bir tarafa sıkıştırayım ve bu
fırsattan istifade ederek puan kazanayım.” anlayışını içimize sindirmemiz
mümkün değildir. Değerli arkadaşlarım, geçen
hafta da tümü üzerinde grubumuzun bir milletvekili tarafından şahsı adına söz
talebinde bulunulduğunda da biz grubu olmayan siyasi parti olan Demokratik Sol
Parti sözcüsüne şahsı adına söz verdiğimizde yine bu eleştiriye muhatap olduk.
Kaldı ki, Parlamentonun çalışma düzeniyle ilgili olarak, kimi zaman bu
Parlamentoda denetleme görevi haftada iki gün yapılıyor. Nitekim,
Kuzey Irak’la ilgili olarak Parlamentoda perşembe günü bizim genel görüşme
talebimiz görüşüldü, oysa, o perşembeden önceki salı günü de çevre konusunda
araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili araştırma önergeleri görüşüldü. Şimdi, bunların hepsini bir
kalemde atıp, sanki Sosyal Güvenlik Yasası’yla ilgili Parlamentoda grubu
bulunan tüm partiler bir araya gelmiş, bir an evvel, apar topar, bu yasanın
çıkması için katkı veriyorlarmış… Ayrıca, İç Tüzük uyarınca
görüşülmekte olan yasa altı bölüm hâlinde görüşülüyor ama yüz yetmiş iki
maddesi görüşülüyor. Her bir maddesinde de ayrı ayrı
tartışma imkânı var. Dileyen arkadaşım buraya gelir ve değişiklik önergesini
verir, söz hakkı da vardır. Zannedilmesin ki…
“Parlamentoda söz hakkımız kısıtlanıyor.” diyorlar. Oysa,
İç Tüzük uyarınca söz hakkı kısıtlanan gruplar, gruba ait olan milletvekilleri
şahsı adına önerge veremezken, grubu olmayan veya bağımsız milletvekilleri her
zaman için burada önerge verebilir ve konuşabilir. Açıkçası, burada ifade edilen
hususların, bizleri izleyen ve dinleyen vatandaşlarımız tarafından hep beraber
aynı kefeye konularak, çalışma düzenine ilişkin bir Danışma Kurulu önerisini de
vesile kılarak, muhalefette bulunan partilerin Sosyal Güvenlik Yasası’na destek
veriyormuş gibi ifade edilmesini şık bulmuyorum, doğru bulmuyorum. Bu vesileyle Danışma Kurulu
önerisinin sadece ve sadece Meclisin çalışma düzenine ilişkin olduğunu bir kez
daha hem bizleri izleyen vatandaşlarımızla hem de yüce heyetle bu düşüncelerimi
paylaşmak için söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Okay. Danışma Kurulu önerisi
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Danışma Kurulu önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Saygıdeğer milletvekilleri,
İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım: V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Önergeler 1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/116) İç Tüzük’ün 37’nci
maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/38) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 2/116 Esas Numaralı, Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim, 45 gün
içinde komisyonlarda sonuçlandırılmadığından, İç Tüzük’ün 37. maddesi gereğince
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim. Saygılarımla. Yılmaz
Ateş Ankara BAŞKAN – Önerge sahibi olarak
Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, 1965
yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun bazı maddeleri
belki o günün koşullarında uygundular ama bugün maalesef, aradan geçen kırk
küsur yıl içerisinde, günümüzün koşullarının dışında kalmışlardır. O nedenle,
bizim, benim bu kanun teklifim de belki daha ayıklanması gereken birçok maddesi
varken sadece çok sırıtan bir maddesinin artık yürürlükten kaldırılmasını
öngörmektedir. Ona değinmeden önce, değerli
arkadaşlar, birkaç dakika sonra, Sosyal Güvenlik Kanun Tasarısı görüşülecek.
Orada, maalesef, çalışanların hakları geri alınmaktadır. Şu anda yüz binlerce
kamu çalışanı bunu protesto etmektedirler. Hükûmete
önerimiz, bu kamu çalışanlarının kazanılmış haklarına dokunulmamasıdır.
Örneğin, yıpranma hakkı olan bir madde var. Orada, günün yirmi dört saati görev
yapmakla mükellef olan basın emekçilerinin yıpranma hakları ellerinden
alınmaktadır ama diğer kesime dokunulmamaktadır. Acaba bu basın çalışanları,
kalem ve mikrofon taşımak yerine, ellerinde kalem tutmak, mikrofon tutmak
yerine, acaba silah tutsalardı bu haklarını koruyabilirler miydi noktasına
gelmiş bulunuyoruz. NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) –
Hiç yakışmadı bu ifade. YILMAZ ATEŞ (Devamla) –
Elbette ki güvenlik güçlerimizin haklarına dokunulmamasından memnun oluyoruz.
Ama sadece güvenlik güçlerinin bu hakkına dokunmayıp günün yirmi dört saati
görev yapmakla mükellef olan basın emekçilerinin bu hakkına el uzatılmasını da
anlamak mümkün değildir. Değerli arkadaşlar, kanun
teklifimize konu olan sorun şudur: Devlet memurları resmî tatil ve izin
günlerinde de eğer il dışına çıkarlarsa, ilgili amirinden izin alma mecburiyeti
var. Bunun kaldırılmasını biz öneriyoruz, öneriyorum. Bu konu, 2004 yılında da, şu
anda Adalet Bakanımız olan Sayın Mehmet Ali Şahin de Başbakan Yardımcısı olarak
Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonuyla mutabakata varmış, bunun
kaldırılması konusu da imza altına alınmış, ama aradan dört yıla yakın bir süre
geçmiş olmasına rağmen hâlen bu düzenleme yapılmamıştır. Bizim önerimiz, benim önerim,
bu 657 sayılı Kanun’un 125’inci maddesinin (C) bendinin (g) fıkrasının
yürürlükten kaldırılmasını öngörmektedir. Kamu çalışanları sendikalarıyla da Hükûmet mutabakata vardığına göre, bunun kaldırılmasında
bir sakınca görülmemektedir. Hizmetine ihtiyaç duyulan kamu görevlileri için
bir düzenleme yapılabilir veya ilgili amirinin iznine bağlı kalınabilir, ama
onun dışında kaldırılmasında büyük yarar var. Çünkü şöyle de bir aksaklık
oluyor; keyfî bir uygulama doğuyor. Amiri, il dışına çıktın diye kimisi hakkında
işlem yapıyor, kimisi hakkında yapmıyor, bu da çifte standart getiriyor. Ayrıca, bu çağda, kişilerin,
teknolojinin, yani iletişim ve ulaşım teknolojisinin geliştiği noktada, geldiği
bugünkü noktada, artık il dışına çıkamazsınız, izin alın öyle çıkın demek de
günümüzün koşullarıyla bağdaşmamaktadır. Ayrıca, bu, insanlarımızın seyahat
etme özgürlüğüne de aykırı bir durumdur. O nedenle, iktidarıyla muhalefetiyle,
günümüzün koşullarına aykırı olan bu konuyla ilgili düzenlemeyi yapmamızda
yarar olduğuna inanıyorum. Şimdiden destekleriniz için
teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ateş. Hükûmet adına
Adalet Bakanımız Sayın Mehmet Ali Şahin, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar) ADALET BAKANI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın
Ateş’in İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma isteğiyle
üzerinde konuşma yaptığı değişiklik teklifi konusunda Hükûmet
olarak görüşlerimi sizlere kısaca arz etmek için huzurunuzdayım. Biraz önce Sayın Ateş de
ifade etti, daha önceki Bakanlığım döneminde Devlet Personelden de sorumluydum.
Devlet Memurları Kanunu’nun yeniden gözden geçirilmesi, yeni bir anlayışla
yeniden düzenlenmesi konusunda uzun süren bir çalışma yapmıştık, tabii, kamu
görevlilerini temsil eden sendika ve konfederasyonlarımızla bu taslak üzerinde
uzun bir çalışma gerçekleştirmiştik ancak bazı maddelerinde kamu görevlileriyle
anlaşma sağlayamamıştık. Şimdi bu görevi Sayın Başesgioğlu
arkadaşımız yürütüyor. Zannediyorum çok yakın bir zamanda yeni bir devlet
memurları kanunu tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelecektir. Bizim bu taslağımızda da
-biraz önce Sayın Ateş’in gündeme getirdiği- Devlet Memurları Kanunu’nun
125’inci maddesinin (C) bendinin (g) fıkrası kaldırılmaktadır. O ne demek?
Biraz önce kendisi de ifade etti, 125’inci madde devlet memurlarına uygulanacak
disiplin cezalarıyla ilgili bir maddedir. Aylıktan kesme cezası uygulanacak
olan devlet memurlarının işlediği suçlardan bir tanesi de amirinin izni
olmaksızın çalıştığı il sınırları dışına çıkmaktır. Artık -biraz önce Sayın
Ateş de ifade etti, biz de öteden beri aynı düşünüyoruz- böyle bir düzenlemeye
Devlet Memurları Kanunu’nda gerek olmamalıdır. Aynı zamanda geçici 20’nci madde
de böyle bir düzenleme öngörmektedir. Doğrudan gündeme alınmasına Hükûmet olarak bizim herhangi bir itirazımız yok ancak şunu
ifade edeyim: Devlet Memurları Kanunu’yla ilgili bir tasarı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin önüne gelecek, zaten o tasarı içerisinde bu düzenleme var.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tabii ki gündemine hâkimdir, böyle tek maddelik
bir değişikliği görüşür, kanunlaştırabilir mi? O, tamamen Genel Kurulun inisiyatifindedir ama benim kişisel düşüncem, bir bütün
olarak Devlet Memurları Kanunu burada görüşülürken bütün bu düzenlemeleri
birlikte yapmanın daha doğru olduğu kanaatindeyim. Kişisel olarak ve Hükûmetin bir üyesi olarak Sayın Ateş’in 37’ye göre vermiş
olduğu bu teklifin doğrudan gündeme alınmasında bana göre herhangi bir sakınca
yok, ben de destekliyorum çünkü doğru bir düzenlemedir. Gerçekten, böyle bir
düzenlemeyi bizim daha önceden yapmamız gerekiyordu ama hemen şunu ifade edeyim
ki Devlet Memurları Kanunu’nda çokça yapılması gereken, bundan daha fazla, kamu
görevlilerini rahatsız eden maddeler de vardır. Bütün bunları inşallah
önümüzdeki süreçte gerçekleştiririz. Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakanım. Evet, önerge üzerinde, Ankara
Milletvekili Sayın Zekeriya Akıncı. Sayın Akıncı, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar) ZEKERİYA AKINCI (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlarken, gasbedilmek istenen haklarını koruma uğrunda ve karartılmak
istenen geleceklerini karartmama uğrunda hak arama mücadelesini sürdüren bütün
emekçi yurttaşlarımızı da saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, Sayın Bakana teşekkür
ediyorum ama bir de umudum ve beklentim var kendisinden. Konuşmasını
tamamlarken, memurlarla, kamu çalışanlarıyla ilgili yapılması gereken çok şeyin
olduğunu söyledi. İnanıyorum ki yapılması gereken o çok şeyin içinde, onlara
–siz dikkatle bakıyorsunuz tabii- grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkını
vermek de olsun. Böyle bir beklenti içerisinde kamu çalışanları var, bunu da… ADALET BAKANI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Antalya) – Anayasa değişikliği gerekiyor Zekeriya Bey. ZEKERİYA AKINCI (Devamla) –
Peki… Bununla ilgili… Anayasa değişiklikleri yapmak sizin için çok zor değil
canım. ADALET BAKANI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Antalya) – Birlikte yaparız. ZEKERİYA AKINCI (Devamla) –
Bunu da yapıveririz, bir şey olmaz, beraberce. Değerli arkadaşlarım,
teklifin özü şudur: Açıklanan maddede, kamu çalışanlarının yani bu “657’ye tabi
memur” diye tanımladığımız kamu emekçilerinin, ikamet ettiği ilin hudutlarını
izinsiz terk etmeleri bir ceza uygulaması gerektiriyor. Ek 20’nci maddede:
“Devlet memurları ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili
amirin izniyle terk edebilir.” deniyor, biz bunların kaldırılmasını istiyoruz.
Kuşkusuz yapılacak çok şeyler var ama yine de artık uygulaması neredeyse mümkün
olmaktan çıkmış bu düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirmekte kamu çalışanları
açısından da onların amirleri açısından da yarar var diye düşünüyoruz. Bunun tabi birkaç temel
nedeni var, Sayın Ateş açıkladı, bir iki ilave yapmak istiyorum: 1965 yılında
Yasa çıktığında belki ülkemizde yüz binlerle ifade edilebilecek bir sayıda kamu
çalışanımız vardı ama bugün belki milyonlarla ifade edilecek düzeyde. Yani bir
kontrol mekanizmasının oluşmasının ne kadar zor olduğunu açıklayabilmek için
söylüyorum. O günlerde belki nüfusumuz 35 milyon civarındaydı, bugün 70 milyon
yani nüfusumuz 2 katına yakın çıktı. Dolayısıyla insanların toplumsal, ekonomik
yaşam içerisindeki ilişkileri değişti, ihtiyaçları değişti, kamu çalışanlarının
da öyle. Değişen bu koşullarda doğan yeni ihtiyaçlara yanıt verebilmek için de
bu düzenleme ihtiyaç. Kaldı ki, artık o yıllarda olduğu gibi ulaşımda,
iletişimde ve benzeri konularda herhangi bir sıkıntı da yaşanmıyor. Ulaşım son
derece kolay, iletişim son derece kolay ve ayrıca belki bir başka önemli etken
sayarsınız, o dönemde il sayımız altmış yedi idi, şimdi seksen bire ulaştı.
Yani bu Yasa çıktığından beri il sayımızda olağanüstü artışlar oldu. Yani
Kırıkkale, Ankara’nın bir ilçesiydi. Şimdi, Ankara-Kırıkkale arasındaki bir
küçük bir seyahat bile bu sözü edilen Yasa’ya tabi duruma gelmiş oldu ya da
işte Kars, Ardahan, Iğdır üç vilayete birden dönüştü; Bolu, Düzce gibi… Yani
Bolu-Düzce arasındaki bir mütevazı seyahat için bile bir izin, bir acil iş için
bile bir izin gerekiyor. Eğer bu mümkün olamıyorsa tabi onun hemen arkasından
cezai uygulamalar başlıyor. Bazen bu uygulamalar keyfiyete dönüşebiliyor. Dolayısıyla hiç kuşkusuz Hükûmetin kamu çalışanlarına dönük bir derli toplu, geniş
kapsamlı yasa düzenlemesi hazırlığı olabilir. Bu konuda çalışmaları vardır
kuşkusuz. Ama ben bunu eğer yanlış anımsamıyorsam Sayın Bakanım, değerli
arkadaşlarım; Acil Eylem Planı’nda da vardı Hükûmetin,
birkaç yıl önce açıklamış olduğu. O nedenle, eğer sizler de
uygun görürseniz, bu teklifimizin doğrudan gündeme alınmasında yarar var diye
düşünüyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Akıncı. Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. Alınan karar gereğince sözlü
soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. 1’inci
sırada yer alan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın ve 12 Milletvekilinin, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin aynı
konudaki kanun teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse’nin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155, 2/186)
(S. Sayısı: 125) BAŞKAN – Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. 2’nci
sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün,
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin aynı konudaki kanun
teklifleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve
19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa
Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun; Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen
5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın;
3201 Sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”da
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı
ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı:
119) (x) BAŞKAN – Komisyon? Yerinde. Hükûmet?
Yerinde. Sayın milletvekilleri, geçen
birleşimde birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve birinci bölümde
yer alan 2’nci madde üzerinde verilen üç önergeden ilk iki önergenin işlemleri
tamamlanarak reddedilmişti. Şimdi, 2’nci madde üzerindeki üçüncü ve son önergeyi
okutup, işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum: TBMM Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 2. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki d ve e bentlerinin
eklenmesini arz ve teklif ediyoruz. “d) Ev hizmetlerinde
çalışanlar e) Hizmet akdi ile
çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde
oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve
tutuklular”
(x) 119 S.
Sayılı Basmayazı 27/3/2008
tarihli 83’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir. BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) –Katılmıyoruz
Sayın Başkan. BAŞKAN – Katılmıyorsunuz. Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Demirtaş, Sayın Tuğluk mu konuşacak? SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Gültan Kışanak
konuşacak. BAŞKAN – Önerge üzerinde
Diyarbakır Milletvekili Sayın Gültan Kışanak. Buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar) GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili
görüşlerimizi aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Şu anda, bu yasayla birlikte
mağdur edilecek, şimdiye kadar kazanılmış hakları olan fiilî hizmet süreleri
ellerinden alınacak olan basın emekçilerimiz de burada. Onların taleplerinin,
haklı taleplerinin takipçisi olacağını belirtiyor, mücadelelerinde başarılar
diliyorum. (DTP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri,
yoksulları sosyal güvenlik sistemi dışına büyük ölçüde çıkartan bu yasayı biz
bugün burada görüşürken, vekiller olarak biz bu yasayı burada görüşürken bize
vekâlet veren, yani asıl olan halka bu Meclisin önünde basın açıklaması yapma
hakkı bile tanınmadı. Bunu şiddetle kınıyorum. Emekçiler, bugün, bu yasayla gasbedilen haklarına ilişkin itirazlarını dile getirmek
üzere iş bırakma eylemi yaptılar ve alanlara çıktılar ama ne yazık ki
bulundukları her yerde önleri panzerlerle, polis barikatlarıyla kesilerek bu
demokratik haklarını kullanmaları engellendi. Bu emekçi arkadaşlarımızın
bulunduğu birkaç noktayı biraz önce ziyaret ettik. Meclisin Dikmen kapısı
önünde biriken grubun diğer gruplarla buluşması önlendi. Akay
Caddesi’nde bir grup, polis panzerleriyle çevrilerek ablukaya alındı, Güven
Park’ta başka bir grup, Numune Hastanesi önünde sağlık işçileri… Hükûmete sormak
istiyoruz: Demokrasilerde halka tanınan rol,
sadece seçimden seçime sandığa gidip oy vermek midir? Böyle bir
demokrasi parmak demokrasisi olmaz mı? Böyle bir demokrasi, çoğunluğun, halkın
demokratik kanallarını kapatma hakkını kullanarak demokrasiyi işlevsiz kılması
anlamına gelmez mi? Bütün bunları sorgulaması gerektiğini düşünüyoruz Hükûmetin. Siz bir yasa çıkartmaya
çalışıyorsunuz ama hakları engellenenlerin, gasp edilenlerin de en azından
bunlara itiraz etme hakkı olmalı. Demokrasi, halkın katılımına imkân tanıyan
bir sistemdir. Demokrasilerde halka sadece seçimden seçime sandığa gitme rolü
tanınmaz. Demokrasilerde halk örgütlenir, toplu olarak da tek tek olarak da toplu olarak da görüşlerini ifade etme, yasa
yapma süreçlerine aktif olarak katılma, önerilerini dile getirme hakkı
tanınmıştır. Bugün gelişmiş
demokrasilerde, aslında halka, yani bize vekâlet verenlere vekâletini geri alma,
geriye çağırma hakkı bile tanınmışken bizde Meclisin önünde basın açıklaması
hakkı bile tanınmamasını şiddetle kınıyorum. Emekçilerin mücadelesinin
başarıyla sonuçlanacağına inanıyorum, buradan hepsini saygıyla selamlıyorum.
(DTP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri,
değişiklik önergesi verdiğimiz madde sigortalı sayılan iş kollarını tanımlıyor
ve biz sigortalı işler kapsamı dışında tutulan kadınların da -birçok maddede bu
var- bu kapsama alınması için böyle bir değişiklik önergesi verdik. Çünkü, kadınlar işverene ait işlerde eş olarak
çalışıyorlarsa sosyal güvenlik şemsiyesi dışındalar. Ev içindeki emekleri
görülmüyor. Bütün bunların yanı sıra, ücretli olarak başka evlerde çalıştıkları
zaman bile sosyal güvenlik kapsamı dışındalar. Bu nedenle, verdiğimiz bu
değişiklik önergesiyle, çoğunlukla kadınların çalıştığı ev hizmetlerinin sosyal
güvenlik kapsamına, uzun vadeli sigorta kolları kapsamına alınmasını
öneriyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kışanak, konuşmanızı -cümlenizi- tamamlayınız. Buyurun. GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) -
Ayrıca, tutuklu ve hükümlülerin çalıştırıldığı atölyelerde de bir emek ilişkisi
söz konusudur, bir emek harcanmaktadır, bir değer üretilmektedir. Bu işte
çalışan kişilerin de uzun vadeli sigorta kapsamına alınması gerekmektedir. Aksi
hâlde, sadece ve sadece tutuklu ya da hükümlü oldukları için çalışmaktan dolayı
elde etmeleri gereken emeklilik hakları gaspedilmiş
olmaktadır. Bu nedenle, tutuklu ve hükümlülerin atölyelerde çalışmalarının da
uzun vadeli sigorta kolları kapsamına alınması gerektiğini öneriyoruz. Bunu
destekleyeceğinizi umuyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum.
(DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 2’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 3’üncü madde üzerinde dört
adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılması öngörülen 31.5.2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5.
maddesinin (f) bendinin aşağıdaki şekilde madde metnine tekrar eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
“f) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu
gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin
hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.” TBMM
Başkanlığına 119 sıra
sayılı kanun tasarısının 3. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 5. maddesinin a fıkrası ile bu maddeye eklenen g
fıkrasının çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım son iki önerge aynı mahiyettedir.
Önergeleri ayrı ayrı okutup birlikte işleme alacağım.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim. Önergeleri
okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3. maddesi ile
5510 sayılı yasanın 5. maddesinin (g) fıkrasının değiştirilmesine ilişkin
hükmün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. 27/03/2008 Ufuk
Uras İstanbul “Ülkemiz
ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt
dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar
hakkında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası
hükümleri uygulanır.” Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesi ile,
5510 sayılı Kanunun 5. maddesine eklenen (g) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
“g) Ülkemiz ile sosyal
güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki
işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında
uzun ve kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri
uygulanır.” BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı
mahiyette iki önerge vardır, bu önergelere katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Uras,
konuşacak mısınız efendim? MEHMET UFUK URAS (İstanbul) –
Evet efendim. BAŞKAN – Buyurun. (DTP
sıralarından alkışlar) MEHMET UFUK URAS (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli vekiller; Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Prensip
olarak siyasi partilerin kapatılmasına karşıyız. Türkiye’de siyaset sorunları
siyasetle çözülmeli. Adalet ve Kalkınma Partisiyle ilgili kapatma davası
açılınca zannettim ki hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden yola devam
etmek yerine, mesela geniş bir demokratik mutabakatla her şey yeniden ele
alınabilir. Çünkü gördük ki bugün şu anda Kızılay’da coplanan işçiler,
sendikalar, meslek örgütlerinin iradesine rağmen, sadece kendimiz için bir şey
isteyerek Türkiye’de kalıcı barış, kalıcı yasaları çıkaramıyoruz. Hakeza
“nevroz”da bir kere daha gördük ki bölgede yurttaşlarımıza ilişkin vahşi ve
saldırgan tutumun siyasi sorumluluğunu üstlenerek, bir gün, gün geldiğinde
kendi başımıza kalmak istemiyorsak, ahlaklı olmanın, erdemli olmanın, başkasının
yanağına indirilen yumruğun kendi yanağımıza indirilmek demek olduğunu
gördüğümüzde sorunlar çözülecek. Ama görünen o ki hiçbir şey olmamış gibi
kaldığımız yerden devam ediyoruz. Zaman zaman,
Sayın Bakan, bu yasa tasarısıyla ilgili bazı görüşlerin ideolojik olduğunu
ileri sürdü. Biliyorsunuz “izm”lerin en kötüsü
aslında egoizmdir, yani içimizdeki şeytandır. İçimizdeki şeytanı taşlamanın tam
da yanı, hazır burada basın mensubu arkadaşlarımız da bulunmuşken, hazır
Kızılay’da sendikalar, meslek örgütleri “Bir kere daha düşünün.” diye bize
yönelirken, hazır hâlâ kolu kırık çocuklarımız gözetim altında ve üzerine
gidilmiyorken şapkayı başımızın önüne koymaktır. Şimdi çok açık bir şekilde
görülüyor ki bütçeden aktarılan kaynakların abartılması, açık ve kara delik
olarak nitelendirilmesi gerçeklerin üzerini örtmekten başka bir şeye
yaramamaktadır. Çok açık bir şekilde devlet katkısı olmaksızın insanca bir
yaşam, sosyal güvenliğin teminat altına alınması mümkün değildir. Ülkemizin sosyal güvenlik
sistemi tamamen prim sistemine dayalı olup devletin katkısı öngörülmemişti.
Oysa sosyal güvenliğin finansmanında devletin katkısı sosyal devletin olmazsa
olmaz gereğidir. Örneğin, değişik sosyal güvenlik sistemlerine sahip Avrupa
Birliği ülkelerinde sosyal güvenlik harcamalarının yüzde 37’si devlet
tarafından finanse edilmektedir. Ülkemizde ise sosyal güvenlik sisteminde mali
sorunların ortaya çıktığı 1990’ların ortalarına kadar devletin sosyal güvenliğe
katkısı gündeme gelmedi. Tam tersine, sosyal güvenlik kurumları, ucuz borçlanma
kaynağı olarak devlete katkı yaptı. Özellikle SSK fonları düşük faizli hazine
kâğıtlarına plase edilerek devlet tarafından
yağmalandı. Kaynakların yağmalanması, siyasi müdahaleler, iş gücüne katılım ve
istihdam oranının düşüklüğü, kayıt dışı istihdamın büyümesi ve devlet
desteğinin olmaması gibi nedenlerle sosyal güvenlik sisteminin mali yapısında
90’lı yılların başında sorunlar ortaya çıkmaya başladı ve 90’lı yılların
ortalarından itibaren bütçeden sosyal güvenlik kurumlarına kaynak aktarılmaya
başlandı. Şimdi, bu katkıların millî
gelire oranı 2006 yılı itibarıyla 3,3 olup, on üç yıllık cari ortalaması ise
yüzde 2,5’tir. Bilindiği gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti
tarafından Nisan 2005’te IMF’ye sunulan “Niyet Mektubu”nda bu oranın yüzde 1’e
düşürülmesi taahhüt edilmiştir. Şimdi, emekli aylıklarının
güncellenmesinde büyümeyi dikkate almaya yanaşmayan Başbakan, ESK konuşmasında,
cari tutarı 84 milyar YTL olan on üç yıllık transferlerin hazine borçlanma
faiziyle güncellendiğini iddia ederek 851 milyar YTL’ye yükseltti ve bunun,
kamu borç stokunun 3,5 katı olduğunu söyledi. Oysa aynı dönemde yapılan faiz
ödemelerinden hiç söz etmedi Sayın Başbakan. Aynı dönemde, cari fiyatlarla 341
milyar YTL faiz ödendi. Başbakanın güncelleme kat sayısıyla faiz ödemeleri 3
trilyon YTL’ye yaklaşıyor. Sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların on üç yıllık
cari ortalaması yüzde 2,5 iken faiz ödemelerinin aynı dönemde ortalama yüzde
12,6’ya ulaştığını görüyoruz. Üstelik, sosyal
güvenliğe aktarılan kaynaklarla faiz ödemelerini ilişkilendirmenin de mümkün
olmadığını biliyoruz. İddia edildiğinin aksine, borçları ve faizleri sosyal
güvenliğe aktarılan kaynaklar artırılmış olamaz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Uras,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. MEHMET UFUK URAS (Devamla) –
Tabii, tamamlıyorum. Bütçeden sosyal güvenliğe
yüzde 0,6 kaynağın aktarıldığı 94 yılında faiz ödemelerinin oranı yüzde 7 ile
neredeyse bugünkü düzeydedir. Türkiye, sosyal güvenlik
harcamaları yüzünden borçlanmamış, tersine, ağır borç ve faiz yükü yüzünden
“sosyal devlet”in gerekleri yerine getirilmemiştir. Asıl ideolojik olan, asıl
geniş kesimlerin aleyhine olan yaklaşım budur. Bugün devlet işverene destek
verdiğinde biz buna “teşvik” diyoruz, çiftçiye destek verdiğinde “sübvansiyon”
diyoruz, aynı vakaya değişik ve farklı kelimeler kullanıyoruz. O yüzden bugün
yapılması gereken, Kızılay’daki sesle “nevroz”da duyduğumuz çığlığı yan yana
getirmek, kimlik talepleriyle, ezilenlerin taleplerine duyarlı olduğunu bu
Meclisin kanıtlamasını sağlamaktır. Teşekkür ederim. (DTP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Uras. Diğer önerge sahipleri adına… MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Mustafa Kalaycı konuşacak efendim. BAŞKAN – Sayın Kalaycı,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 3’üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. Verdiğimiz önergede, daha
doğrusu, 5510 sayılı Kanun’un 5’inci maddesine Plan ve Bütçe Komisyonunda
eklenen (g) bendinde, ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde
iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki iş yerlerinde çalıştırılmak üzere
götürülen işçilerin sigortalı sayılması, ancak kısa vadeli sigorta kolları ile
genel sağlık sigortası hükümlerinden yararlanmaları düzenlenmiştir. Biz burada, uzun vadeli sigorta
kollarından da yararlanmasını önergeyle teklif ediyoruz. Zira Kanun’da gerçi bu
süreleri isteğe bağlı sigortalı olarak borçlanabilme imkânı var, ancak
işçilerimizin gelir düzeyleri böyle bir isteğe bağlı sigorta primini ödeyecek
düzeyde olmadığından bundan muhtemelen yararlanamayacaklar. Böyle olunca da
prim ödeme gün sayısını doldurmaları altmış beş yaş haddine kadar dahi mümkün
olamayacaktır. Değerli arkadaşlarım, ben
burada bir konuyu düzeltmek için bu altmış beş yaş meselesini tekrar
anlatacağım: Sayın Bakanımız, altmış beş yaş uygulamasının 2036 yılından sonra
kademeli bir şekilde yürürlüğe gireceğini söylüyor. AKP Grubu adına konuşan
Sayın Ünal Kacır, yine “Kanunun yürürlük tarihinden
sonra işe girecekler için 2036 yılına kadar emekli yaş sınırında değişiklik
yoktur.” diyor. Perşembe günü ben, “Bu konuda
milleti kandırmayalım.” dedim, kanunun çok açık olduğunu, on sekiz ilâ otuz yaş
arası yeni işe girecek sigortalıların elli sekiz-altmış yaş değil, altmış beş
yaşa tabi olduğunu söyledim. Ama benden sonra tekrar AKP Grubu adına söz alan
Sayın Ünal Kacır “Yok öyle bir şey, bundan sonra işe
girecek olanlar için emeklilik yaş sınırı altmış beş değildir.” diyor,
“2044-2046 arasında gündeme gelecek” diyor. Arkadaşlar, bu, sizlerin
çıkardığı kanun, 5510 sayılı Kanun. Bunu yani yorumlama sıkıntısı da yok. Burada tamamen bir hesap meselesi. Yani, okuduğunuzu
anlamakta da mı güçlük çekiyorsunuz? Ben bunu anlamıyorum. Hele ki Sayın
Bakanım, ben, sizin bunu açıklamamanızı yadırgıyorum. Yani yanınızdaki bürokrat
arkadaşlarım çok iyi biliyor bu meseleyi. 28’inci maddede diyor ki: “İlk defa bu Kanuna göre
sigortalı sayılanlara; a) Kadın ise 58, erkek ise 60
yaşını doldurmuş olmaları…” Devamında, (b) bendinde de bu yaş hadleri
2036 ilâ 2037 arasında kadın ise 59, erkek ise 61 diye kademelendirilerek
gidiyor. Şimdi çok basit bir hesap
yapalım: Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra bu yıl işe giren on sekiz yaşında
birisi 2036-2037 yılında kırk altı-kırk yedi yaşını doldurabiliyor. Kanun’da
elli dokuz-altmış bir yaşını doldurursa emekli olabilir diyor, yani olamıyor.
2038-2039’a gidiyoruz: Kırk sekiz-kırk dokuz yaşını doldurabiliyor, Kanun’da
altmış-altmış iki yaşın doldurulmasını öngörüyor. 2040-2041’e gidiyoruz, altmış
bir-altmış üç yaşın doldurulmasını istiyor Kanun, ama on sekiz yaşında işe
giren sigortalı ancak elli-elli biri doldurabiliyor. Yine 2042-2043’te
sigortalı ancak elli iki-elli üç yaşını doldurabiliyor, ama Kanun altmış
iki-altmış dört yaş öngörüyor. Bu şekilde gidiyor. Tüm
bunları çok basit bir hesap yoluyla açıklamak mümkün. Yani buna
yorum yapmaya, hiçbir şeye gerek yok. Biz burada doğru bildiklerimizi
vatandaşlarımıza anlatıyoruz. O nedenle, kimseyi aldatmayalım diyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin lügatinde milleti kandırma esasına dayalı siyaset
anlayışı yoktur, kendinizle bizi karıştırmayın diyorum. Başbakanınız doğru
konuşmuyor, AKP grup temsilciniz doğru konuşmuyor, Bakanınız doğru konuşmuyor.
Yani, işiniz gücünüz vatandaşlarımızı yanlış yönlendirmek. Kanunda çok açık
arkadaşlar. On sekiz yaş ve otuz yaşın altında bu kanunun yürürlük tarihinden
sonra işe gereceklerde yaş haddi altmış beştir. Bunu tekrar, net olarak
söylüyorum. Bir diğer konu, Emek
Platformuyla yapılan uzlaşmayla ilgili ben şunu söyleyeceğim: Yapılan uzlaşma sadece mevcut… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kalaycı,
cümlenizi tamamlayınız. Buyurun. MUSTAFA KALAYCI (Devamla) –
…sigortalıların bazı haklarını korumaya yönelik hükümler içeriyor. Yani,
geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizin, gelecekteki sigortalıların
haklarında hiçbir iyileşme sağlamıyor. Ben o nedenle buradan vatandaşlarımıza
sesleniyorum: Bu kanun yürürlüğe girmeden, on sekiz yaşın altındaki dahi
çocuklarınızı sigortalı ettirin. Niye? Erkekse beş yıl, kızsa yedi yıl yaş
haddinden avantajı var. Maaş bağlama oranında, ilk on yıl yüzde 3 olacağı için,
yüzde 10 maaş bağlama oranında avantajı var. Emeklilikte çalışırsa da maaşı
kesilmeyecek. Yani, tüm bunlar ortadayken, bu nedenle, sigortalı olmayan
çocuklarınız varsa hemen sigortalı ettirin diyorum. Hele ki memur
yapabilirseniz çocuklarınızı bu kanun yürürlüğe girmeden, çok daha avantajlı
bir duruma geliyor. Yani, getirdiğiniz düzenleme bu. BAŞKAN – Sayın Kalaycı, ben
cümle tamamlamak için verdim, ama bu, ek, ilave süreleri de geçiyor. Lütfen,
teşekkür ediniz Genel
Kurula. MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) – Peki. Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sağ olun. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakanım. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekilimizi dinledik. Şunu ifade etmek istiyorum:
Bildiğiniz gibi, şu anda, 2000 yılında işe başlayan vatandaşımız, çalışmaya
başlayan vatandaşımız altmış yaşında emekli olmak durumundadır. Bakınız, 2008
demiyorum. 2000 yılında o günün hükûmetinin çıkardığı
yasa gereği, işe başlayan vatandaşlarımıza -2001, 2002, 2008’deyiz şu anda-
elli sekiz-altmış yaş emekliliği var. Biz bütün kamuoyuna açık ve net deklare
ettik, dedik ki: Bu altmış yaş uygulaması 2028 yılında kademeli olarak
gerçekleşiyor. 2028 yılında altmış yaş emekliliği kademeli olarak
gerçekleşecek. Bugün kırk dört-kırk yedi yaşında vatandaşlarımız emekli
oluyorlar -bu yıl itibarıyla söylüyorum- ve bu kademe 2028’e kadar altmışa
varacak. Bu konuda hiçbir değişim yok, hiçbir değişiklik yok. 2028’e kadar
vatandaşlarımız kaç yaşında emekli olacaklarsa şu anda, bu yasa bu
vatandaşlarımız için hiçbir düzenleme getirmiyor yaş olarak, bu bir. İki: Bu düzenlemede 2028
yılında altmış yaş sonlanırken biz bunu 2036’ya çıkardık. 2036’ya kadar altmış
yaş emekliliği devam edecektir. Altmış beş nedir? Altmış beş yaşı, 2036’dan
sonra 2048’e kadar bir uygulamadır. Şimdi, biz şunu söylüyoruz: Bu yüzyılı
planlamamız gerekiyor diyoruz Türkiye olarak. Bize yakışan budur, Parlamentoya
yakışan budur, bir. İki: Sayın Hatibin, Değerli
Milletvekilinin az önce belirttiği konuya gelince, bu düzenlemeyi biz sosyal
taraflarla, hatta siyasi partileri ziyaretimizde görüştüğümüzde burada çok ince
bir nüans ayarına ihtiyaç olduğunu gördük. Şundan
dolayı: Vatandaş yirmi yaşında bugün işe başladığı zaman 2028 yılında prim gün
sayısını dolduruyor. 2028 yılında emeklilik yaşı altmış. Oysa vatandaşımız
yirmi yaşında işe başlamış, 2028’e kadar çalışmış, şu andaki uygulama gereği de
altmış yaşında emekli olması gerekiyor. Bu vatandaşımız bugünkü sistem gereği
yaşı beklemesi gerektiğinden yeni bir kademeye, yeni bir altmış beş yaş
kademesi yaşamasın diye biz bunu, önergeyi muhalefet partilerimizle de birlikte
verelim dedik ve 2036 yılına kadar emekli olacak olan vatandaşlarımız bugünkü
yürürlükteki sisteme göre altmış yaşında emekli olacaklardır. Bunu net bir
şekilde ifade ediyorum, bu önergeyi de birlikte vereceğiz. Onun için, bu önerge
belki sizlere ulaşmamıştır. Bu, sosyal taraflarla, siyasi partilerle
paylaştığımız bir düzenlemedir, onu özellikle bir açıklamayı uygun buldum. Tekrar ediyorum: Sistem
içerisinde olan vatandaşları, şu anda emekliliği bekleyen, kademelenmiş,
2028’e, 2030’a kadar emekli olacak vatandaşları ilgilendirmeyen bir
düzenlemedir. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapacak arkadaşımız. MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkanım… BAŞKAN – Efendim? MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Benim söylediklerim mevcut düzenlemeyle ilgili. Şu anki mevcut düzenleme, on
sekiz yaşında işe giren birisinin, yeni kanun yürürlüğe girdikten sonra altmış
beş yaşında emekli olması söz konusu, ama Sayın Bakan “Önerge vereceğiz.”
diyor, “Bu durumu düzelteceğiz.” diyor. O zaman… Ama mevcut düzenleme, şu anda
altmış beş yaşı öngörüyor. BAŞKAN – Tamam, tutanaklara
geçti. Sayın Kalaycı, teşekkür ederim. Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 5. maddesinin a fıkrasıyla bu maddeye eklenen g fıkrasının
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz. Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılamıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, katılamıyoruz, çünkü bu önergenin
gereği yerine getirilince, Türk işçilerinin sosyal güvenliklerinin nasıl
sağlanacağını belirsiz hâle getiriyor. Belirli olan bir şeyi belirsizliğe
dönüştürdüğü için katılamıyoruz. BAŞKAN – Sayın Demirtaş? SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Nezir Karabaş konuşacak. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bu önergenin 87’nci maddeye göre işleme konulmaması lazım çünkü madde
3’te değiştirilen 5510 sayılı Kanun’un o maddesinin (a) fıkrası yok.
Bakarsanız, önergede bu (a) fıkrasını çıkarmayı düşünüyorlar. Komisyonun
çoğunluğu olursa ancak… BAŞKAN – Evet, madde metninde
olduğunu ifade ediyor arkadaşlarımız. Metinde olan o maddeyi değiştiriyor, onun
için işleme alıyoruz. Buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, (a) fıkrası yok Sayın Başkan. SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – 5510’da var, 5510… Bırakırsanız, arkadaşımız açıklayacak. İşleme alınmış zaten. MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
– Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; verdiğimiz önergenin gerekçesini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlamadan önce,
“nevroz” kutlamaları esnasında Van, Hakkâri, Yüksekova ve Siirt’te uygulanan
aşırı ve hukuk dışı şiddete dikkat çekmek istiyorum. Demokratik hakkını
kullanmak isteyen insanlara yönelik hedef gözeterek ateş edilmiş, işkenceye
varan uygulamalarla 2 kişi yaşamını yitirmiş, yüzlercesi yaralanmıştır. Bugün
Van’da yaralananlardan birinin daha yaşamını yitirmesiyle yaşamını yitiren kişi
sayısı 3’e çıkmıştır. Sokakta ve evlerde uygulanan bu işkenceler Hükûmet tarafından ısrarla görmezden gelinmiş, olağan
sayılmaya çalışılmıştır. Yetkilerini aşan ve görevlerini kötüye kullanan hiçbir
resmî yetkili hakkında
işlem yapılmamıştır. Ölümlerden ve işkencelerden sorumlu kişiler hakkında
soruşturma açılması için İçişleri Bakanlığı ve bu illerin savcılarını göreve
davet ediyorum. Değerli milletvekilleri,
sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortasındaki değişiklikler üzerine geçen
haftadan görüşmeler sürüyor. Ben bu konuda şuna dikkat çekmek istiyorum: Şimdi,
hepimiz her söylememizde “Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devledir.”
diyoruz. Hepinizin bildiği gibi geçmiş hükûmetler
döneminde de özellikle yaygınlaştırılarak, AK Parti Hükûmetleri
döneminde belli bir yasaya, belli bir ödeme biçimine bağlı olmayan, başta
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu olmak üzere birçok fondan vatandaşa ödeme
yapılmaktadır. Bu ödeme biçimi, Türkiye’de iktidara bağlılığı, Türkiye’de hükûmete bağlılığı geliştiriyor. Bu, insanların siyasi
iradesini geliştirmesini, siyasi tercihini kullanmasını engelliyor. Bu, sosyal
devlet ve sosyal devletten hak isteyen, talep eden kişi yerine dilenci kültürünü
geliştiriyor. Onun için, bu yasa görüşülürken, bu yasadan önce, mevcut tüm
ödemelerin belli bir ödeme takvimi ve yasa altına alınması, onun için sosyal
aile yardımı ve ödemesiz primler yasasının çıkarılması gerekiyordu. Şimdi, Başbakan çıkıp, Sayın
Başbakan, valilere, kaymakamlara “Resmî araçlarla kömür dağıtsın.” diyor.
Burada tüm milletvekilinin kapısına her gün onlarca insan, hastası olduğunu,
belli işi için geldiğini, aç olduğunu, otel parası olmadığını söylüyor. Peki,
bizler, vatandaşa ödenen sosyal güvenlik, bugününü ve geleceğini garanti altına
alacak ödemelere kara delik diyorsak, bu vatandaşımızın bu durumunu, içinde
bulunduğu bu durumu nasıl çözeceğiz? Yani hepimiz, tüm milletvekilleri, başta
iktidar milletvekili olmak üzere, vatandaşın bu talepleriyle karşılaşmıyor
muyuz? Onun için, bir an önce, başta Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu olmak
üzere bu tür ödemelerin hepsi yasal güvenceye bağlanmalıdır. Şimdi arkadaşlar da
belirttiler, diğer genelgelerde de vardı. Yurt dışında çalışan işçiler uzun
vadeli sigorta iş kollarına tabi değil ve burada şu gerekçe ileri sürülüyor:
İşverenlerin rekabet gücünü artırma. Şimdi, böyle bir mantık olabilir mi? Siz
işverenlerinizin rekabet gücünü artırmayı, ağır şartlarda emeğiyle geçinen
insanların, işçinin geleceğinden, onun çocuklarının geleceğinden sağlıyorsunuz.
Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? Onun için, biz, bu önergenin kabul
edilmesini… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı
tamamlayınız. Buyurun. MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla)
- …yurt dışında çalışan işçilerin mutlaka uzun vadeli iş kollarına tabi
tutulmasını ve geleceklerinin garanti altına alınmasını istiyoruz. Eğer
işverenlere rekabet güçlerinin artırılmasına yönelik bir çalışma yapılacaksa
onu da bu Meclise getirirsiniz, devletin hazinesinden, devletin diğer
olanaklarından karşılanır diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
(DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Karabaş. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılması öngörülen 31.5.2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5.
maddesinin (f) bendinin aşağıdaki şekilde madde metnine tekrar eklenmesini arz
ve teklif ederiz. Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları “f) 25/8/1999
tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden
yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun
vadeli sigorta kolları uygulanır.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu? KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Sayın Ünsal… BAŞKAN – Önerge sahipleri
adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal. Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar) HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 119 sıra sayılı kanunun 3’üncü
maddesindeki değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Önergeye geçmeden evvel üç
konudaki görüşümü aktarmak istiyorum. Değerli arkadaşlarım, bugün
gazetelerden öğrendik. Dünkü tarih itibarıyla terörle mücadelede 1 yüzbaşı, 2
tane astsubayın şehit olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Milletimize rahmet, şehit
ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu arada, Meclis kapısında
açıklama yapmak isteyen emekçilerimize ve meslek örgütlerine izin verilmemiş.
Bu konuyu öğrendik, üzüldük. Polisin izin vermemesini de CHP Grubu adına
kınıyoruz. Yine, ben de gazetecilik
eğitimi alan birisi olarak, basın emekçilerinin haklarının bu yasayla ortadan
kaldırılması… Basın emekçilerinin nasıl çalıştıklarını hep beraber biliyoruz;
yirmi dört saat görev yapıyorlar, gece gündüz. Hem yazılı basın hem görsel
basın bize çok hizmet veriyorlar. Ama bugün gelinen noktada
onların haklarının bu yasayla ellerinden alınması söz konusu. Bu
konudaki hassasiyetinize de dikkat çekerek, bu hakların alınmaması konusundaki
hassasiyetlere tüm Meclisin dikkatini çekmek istiyorum. Bu basın emekçileriyle
ilgili yapılabilecek her türlü yasal desteği hep beraber yapmamız isteğimi bir
kez daha dile getirmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, 119
sıra sayılı kanunun 3’üncü maddesindeki önerge değişikliğimizin amacı şu:
Tasarının 3’üncü maddesi 5510 sayılı Yasa’nın (f) bendini ortadan kaldırmakta.
Kaldırılan (f) bendini -isterseniz- bir okumak istiyorum: “25/8/1999
tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden
yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun
vadeli sigorta kolları uygulanır.” hükmüdür. Yani, burada, 4’üncü maddenin (a)
bendinde sigortalı sayılmayı akdeden hizmet akdi, çalışanları, normal sigortalı
çalışanları tarif etmektedir. Değerli arkadaşlarım,
getirilen yasa, zaten malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklarını hak etme
koşullarını, ülkemizin çalışma hayatına uygun düşmeyecek şekilde
ağırlaştırmaktadır. İş akdi kendi isteği dışında
feshedilenlerin bir yıl içinde işe girmelerini olanaksız kılmaktadır.
Dolayısıyla, geliri olmayan -yani bir yıl içinde işe giremiyorlar- bu
kesimlerin isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri ve malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları ödemeleri de olanaksızdır. Burada, önceki Yasa’da bu
primlerin ödenmesi söz konusu idi, şimdi biz bunu geri alıyoruz. Bizim önerimiz
de, bu önergede, İŞKUR tarafından bu primlerin ödenerek, işsiz kaldığı süre
içerisinde prim gün sayılarını tamamlamalarının sağlanmasını istiyoruz. Bunu
bir sosyal devlet gereği olarak düşünüyoruz. Siz bu şekliyle önergeyi
reddedecek olursanız, sosyal devleti bir kenara bırakacak olacaksınız. Değerli milletvekilleri,
cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında yer verilen “sosyal hukuk devleti”
ilkesinin gereği, toplumun yoksul ve gereksinim duyan insanlarına devletçe
yardım yapılmasıdır. Bu yardımı, maalesef, son zamanlarda, özellikle AKP,
kömür, makarna ve salça olarak algılamıştır. Bu yardımlar tabii ki olacaktır.
Bizler bu yardımlara karşı değiliz. Ama, 60’ıncı Hükûmetin sosyal politikalar olarak yaygınlaştırdığı ve
siyasallaştırdığı uygulamalar, sosyal devlet kurallarına göre
yürütülmemektedir. Kamu kaynakları geçici ve keyfî nitelikten
arındırılmamıştır, yapılan yardımlar eşit ve nesnel ölçülere göre
ulaştırılmamaktadır. Bu yardımları siyasal organizasyon ve yararlanma
görüntüsünden mutlaka çıkarmalısınız. Sosyal yardımlar iane ve bağışlama
görüntüsü yerine, yurttaşın devletten isteme hakkının kapsamında olmalıdır. Bu,
bir anlayış, ama esas sosyal devlet anlayışımıza gelince, işte bu yasadaki
önergeyi biz ortaya koyuyoruz. İşsiz kalan bir sigortalının işsizlik süresi
içinde prim ödeme gün sayısını tamamlayabilmesi bir sosyal devlet anlayışıdır.
Önerge de bu doğrultuda verilmiştir. Bu doğrultuda ele alınmasını da sizlerden
talep ediyoruz. Eğer bu önergeler önemsenmez
ve Cumhuriyet Halk Partisinin uyarıları dikkate alınmazsa… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Ünsal,
konuşmanızı tamamlayınız. HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) –
Tamamlıyorum. …60, 59 ve 58’inci Hükûmetlerin genel tavrını ortaya koyacaksınız demektir. Bu
önergeler Hükûmetin… Sosyal devleti dışlayan piyasacı
devleti önceleyen düşüncelerini devam ettireceksiniz demektir. Sosyal devlet
eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için vardır, piyasacı devlet ise devleti piyasanın
gereklerine göre düzenler. Değerli arkadaşlarım, biz bu
yasayı çıkarırken, IMF’nin, Dünya Bankasının ve Dünya Ticaret Örgütü gibi
uluslararası para kuruluşlarının direktifleri doğrultusunda değil, Türkiye
gerçeklerini -zaten Başbakanın da bu konuda demeci var- göz önüne alarak
çıkarmak zorundayız. Bu konudaki uyarılarımızı dikkate almanızı diliyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Madde 3’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 4 üzerinde iki adet
önerge vardır; önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 4. maddesi ile değiştirilmek istenen 31/05/2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasının a, b ve c bentlerinin tamamen, ı bendinde ise “tarım
işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar”
ibaresinin yasa metninden çıkartılmasını teklif ediyoruz.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 4. maddesi ile 5510
sayılı yasanın 6. Maddesinin değiştirilmesini öngören (c), (k) bentlerinin yasa
tasarısı metninden çıkarılmasını, 5510 sayılı yasanın 6. maddesinin (d) ve (j)
bentlerinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederim. 27/03/2008 Ufuk
Uras İstanbul Değişiklik Teklifi: Madde 4-
5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (c), (h) ve (k) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; yerine (c)
(k) bentlerinin yasa tasarısı metninden çıkarılmasını ve (h) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş; (j) bendi yürürlükten kaldırılmış, yerine (d) (j)
bentlerinin yasa metninden çıkartılmasını ve (l) bendindeki “kamu düzeninin”
ibaresi, “ilgili mevzuatının” şeklinde değiştirilmiştir. “h) 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gerekenlerden 18
yaşını doldurmamış olanlar,” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) –Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Uras, buyurun.
(DTP sıralarından alkışlar) MEHMET UFUK URAS (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli vekiller; Mecliste biz yemin ederken sosyal hukuk devleti
için yemin ettik, zekât ve sadaka devleti için yemin etmedik. Üç sosyal güvenlik kurumuna
2006 yılı itibarıyla aktarılan kaynağın millî gelire oranı sadece yüzde
3,3’tür. Açık ve kara delik olarak ilan edilen oran işte tamamıyla bundan
ibarettir. Yaklaşık 60 milyon yurttaşa aktarılan bu kaynağın yanına devletin
diğer sosyal güvenlik harcamalarını -yeşil kart ve işsizlik sigortası devlet
katkısı gibi- eklersek de bu oran ancak birkaç puan yükselebilir. Oysa bu
oranlar, Türkiye’nin üyelik müzakereleri yaptığı AB ortalamasının çok ama çok
altındadır. Avrupa Birliği ülkelerinde sosyal güvenlik ve sağlığa hükûmet bütçesinden ayrılan pay, millî gelirin yüzde
26’sına yaklaşmaktadır. Bu arada, Avrupa’da sosyal güvenlik haklarını budamak
isteyen hükûmetlerin ciddi tepkilerle de
karşılaştığını hepimiz izliyoruz. Yani, var olan sosyal devleti savunmanın
ötesinde, bizim, zaten olmayan, kırıntısı olanın çok daha artırılmasına yönelik
bir talebimiz var. Verilere bakınca mızrağın
çuvala sığmadığını çok açık bir şekilde görüyoruz ve maalesef yine İktidar, Hükûmet bildiğini okumaya devam ediyor. Sayın Başbakan
“reform yapılmazsa sistem çöker” iddiasını yeniliyor. Oysa hangi ölçüt
açısından bakarsak bakalım, sosyal güvenlik için yapılan harcamaların millî
gelire oranı veya sosyal güvenliğin finansmanına devlet katkısının oranı,
Türkiye’nin sosyal güvenliğe ayırdığı kaynakların oranı, kıyas kabul edilemez
bir biçimde düşüktür. Reform yasasıyla bu oranlar daha da açık bir şekilde
düşecektir. Başbakanın dediğinin aksine, bu sosyal güvenlik reformu yapılırsa
işte o zaman sosyal devlet çökecektir. Asıl tartışılması gereken, sağlık ve
sosyal güvenliğe bütçeden ayrılan kaynağın oranıdır, Hükûmet
rakamları çarpıtmaktadır ve bu konuyu tartışmaktan kaçınmaktadır. Reform
yasasının bütün parametreleri, devletin sosyal güvenliğe yaptığı katkıyı daha
da azaltmayı hedeflemektedir. O yüzden bugün sendikalarımız, meslek
örgütlerimiz Kızılay Meydanı’ndadır, o yüzden belki bunun bedeli olarak
coplarla, biber gazlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu
yasa, zaten küçük ve sınırlı olan sosyal devleti daha da küçültmeyi hedeflemektedir.
Yeni liberalizm ile muhafazakârlığı harmanlayan bir parti olarak Adalet ve
Kalkınma Partisi, tasfiye ettiği sosyal devlet yerine zekât ve sadaka devletini
koymaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin
ciddi sorunları olduğunu biliyoruz. Finansman, kapsam, norm ve standart birliği
ve kurumsal yapı bu sorunların başlıcalarıdır. Sosyal
güvenlik hakkını ve sistemini korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen gerçek bir
reforma ihtiyaç vardır, ama Adalet ve Kalkınma Partisinin sosyal güvenliği ve
sağlığı ticarileştirip yoksul ve yoksun yurttaşları piyasaya, cemaatlere ve
hayır kurumlarına terk eden yaklaşımıyla hiçbir şekilde reform olmaz. Değişiklik tekliflerini şu
ana kadar okuma fırsatı bulamadım, çünkü nasıl olsa okunsa da “hayır”
diyorsunuz. Ama bu teklifin gerekçesinin önemli olduğunu
düşünüyorum: “Bu değişiklik teklifi ile amaç sigorta kapsamı dışında bırakılan
yoksul ve korunmaya muhtaç çalışanların; ev hizmetlerinde çalışanların, prime
esas günlük kazancı 30 günden az olan esnafın, Askerlik hizmetlerini er ve
erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri ile niteliği
itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli
olarak çalışanların da yasa kapsamına alınması”nı
içeriyor. Takdirlerinize sunuyorum.
(DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Uras. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 4. maddesi ile değiştirilmek istenen 31/05/2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasının a, b ve c bentlerinin tamamen, ı bendinde ise “tarım
işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar”
ibaresinin yasa metninden çıkartılmasını teklif ediyoruz. Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Katılmıyoruz. BAŞKAN - Önerge sahipleri
adına Batman Milletvekili Sayın Ayla Akat. Buyurun Sayın Akat. (DTP sıralarından alkışlar) AYLA AKAT ATA (Batman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce geçen hafta
içerisinde Türkiye'nin her tarafında yaşanan ama Batman, Siirt, Yüksekova,
Hakkâri’de gölge düşen “nevroz” kutlamalarında yaşanan hukuksuzluğa dikkat
çekmek istiyorum. Aradan belki bir hafta geçti ama bugün üçüncü ölüm yaşandı ve
ölüm sayısının artma ihtimali de oldukça yüksektir. Bizler, ölümlerden ve
işkencelerden sorumlu olan kişilerin bir an önce bulunup yargılanmasını ve bu
vesileyle de İçişleri Bakanlığı ve cumhuriyet savcılarını da görevin başına
davet ediyoruz. Önergemiz üzerinde konuşmak
üzere söz hakkı almış bulunuyorum. Önergenin belki de diğer önergelerden biz
kadınlar açısından farkı, bugüne kadar devlet güvenlik şemsiyesi altında yer
almayan kadınların bugün itibarıyla tekrar Meclis gündemimizde Sosyal Güvenlik
Yasa Tasarısı tartışılırken ifade edilme şansı bulmasıdır. Biz a, b,
ve c bentlerinin tamamen kaldırılmasını istedik, çünkü sosyal sigortadan
yararlanmayan eşin ev içerisinde çoğunlukla kadın olduğunu biliyoruz. Biz, ev
içerisinde, küçük işletmelerde çalışan işçilerin, çoğunlukla aile bireyleri
içerisinde sosyal güvenlik yardımından yararlanmayan eşlerin kadınlar ve
çocuklar olduğunu biliyoruz ve bunu cinsiyet eşitliği politikalarına aykırı
buluyoruz, çocuk işçiliğini özendirdiğini düşünüyoruz. Şöyle değerlendirebiliriz: Bu
talepte bulunurken de bir sosyal güvenlik sisteminden beklenenleri esas
alıyoruz. Nedir sosyal güvenlik sisteminden beklenen? Toplumsal yaşamda var
olan eşitsizlikleri görerek ve devletin yeniden dağıtım rolünü kullanarak
ülkedeki tüm vatandaşları insan onuruna yakışır bir şekilde yaşlılık, doğum,
ebeveynlik ve işsizlik dönemi sonrası, kaza ve engellilik koşullarında gelir,
bakım güvencesi ve ölüm durumunda da arkada kalanlara gelir güvencesi
sağlamasıdır. Oysaki, mevcut tasarı sadece sosyal
haklar kümesini daraltmakla kalmakta, iddia edilenin tam tersine nüfusun birçok
kesimini kapsamamaktadır. Devletin yeniden dağıtıcı rolü gittikçe artan oranda
belli gruplara ve sadece geçici dönemler için verilen sosyal yardımlara
dönüşerek dar bir alana sıkıştırılmaktadır. Oysa, daha
özgürlükçü ve eşitlikçi bir topluma doğru evrilmenin
önemli koşullarından biri, insanların erişebildiği sosyal haklar kümesinin
genişletilmesidir. Sosyal güvenlikten dışlanan
grupların başında ise az önce de belirttiğimiz üzere kadınlar gelmektedir.
Kadınlar kendileri sosyal güvenlik kapsamına alınmayıp, eğer eşleri ya da
babaları sosyal güvenlik şemsiyesi altındaysa bunlara bağımlı kalmak durumunda
bırakılmaktadırlar. Öncelikle, tasarı kadınların emek verdikleri bakım
hizmetlerini yok saymaktadır. Kadınlar gelir getirici bir işte çalışsınlar ya
da çalışmasınlar, sigortalı olsunlar ya da olmasınlar, aile ve toplumun ihtiyaç
duyduğu bakım hizmetlerinin -bunun içinde evin her türlü hizmeti, çocuk ve
yaşlı bakımı ve hasta bakımı da bulunmaktadır- hemen hemen
tümünü üstlenmiş durumdadırlar. Oysa, bu hizmetlerin
büyük bir çoğunluğu, kamunun, işverenin ve erkeklerin yapması gereken ama
yapmadığı işlerdir. Bir yandan bütçe yetersizlikleri ve IMF’nin şart koştuğu
faiz dışı fazla hedefleri bahane edilerek sosyal hizmetler daraltılmakta, diğer
yandan küresel rekabet koşulları bahane edilerek işveren yükümlülükleri
azaltılmaktadır. Böylelikle bu kesimlerin gittikçe artan oranda yerine
getirmekten kaçındıkları sorumlulukların ikamesi olan bakım hizmeti, hacmi ve
yoğunluğu artarak kadınların üzerine yıkılmaktadır. Bu durum, kadınların ev
kadını rollerini de pekiştirmektedir. Kadınlar ev işlerine daha fazla emek sarf
etmek zorunda kaldıkça gelir getirici işlere de yönelememektedirler. Oysaki, hepinizin, hepimizin birlikte yaşadıkları kadınlar,
doğdukları andan itibaren “kız çocuğu”, “anne”, “eş” olarak değişik sıfatları
bulunan, çalışan ortamda da “çalışan kadın” gibi ayrı bir sıfatı bulunan
kadınlar, sosyal güvenlik şemsiyesinden de eşit oranda yararlanmak
durumundadırlar. Her gün, sabah uykudan kalktığında çocuğuna bakmak durumunda
kalan, ona yemek yapmak durumunda kalan, evini temizlemek durumunda kalan ve
üretici bir faaliyet içinde bulunup el işleriyle uğraşan kadının bir günlük
faaliyeti içerisinde bulunan her eylemi, esasında bir üretim alanına çekilmesi
için bir gerekçedir. Yemek yapımından tutalım çocuk bakımına, çocuk bakımından
tutalım ev işlerine, ev işlerinden tutalım el emeğine kadar hepsi birer üretim
alanıdır ve her biri birer iş koludur. Amacımız, kadını evden çıkarıp üretim
alanlarına çekip kadını sosyalleştirmek olmalıyken, kadının ev içerisindeki
yükümlülüğünü artıran bir şekilde ve eşitsiz ortamda bırakarak, önceliği ev
içerisinde yaşayan diğer bireylere bıkarak ev içine hapsetmek bugünün
Türkiye’sinde bugün tartışılan sosyal güvenlik yasa tasarımızın konusu
olmamalıydı. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Akat, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. AYLA AKAT ATA (Devamla) – Ve
yine tasarı, ev içinde ya da dışında, ücret ve gelir karşılığı çalışan birçok
kadını da sosyal güvenlik sisteminin dışında bırakmaktadır. Bunun içerisinde
çalışan kadınlar olduğu gibi, asgari ücret altında çalışan mevsimlik işçiler,
gündelikçi kadınlar olduğu gibi, bunun dışında, yine, eşleri ve babalarının
sosyal güvenliğine bağlı olarak çalışan kadınlar da bulunmaktadır. Son olarak, bu tasarı,
kişiler arasındaki farklılıkları ve eşitsizlikleri büyük ölçüde görmezden
gelmektedir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında şöyle denilmektedir: “Farklı
durumda olanlara -yani eşit olmayanlara- farklı kurallar uygulanması -yani eşit
olmayanların eşitsizliği- eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.” Eşit
olmayanlara eşitmiş gibi davranılması, toplumdaki eşitsizliklerin büyümesine
yol açacaktır. Bu tasarı, farklılıkların tanınıp eşitlik pratiklerinin içine
yerleştirildiği bir sistemden uzaktır. Kadınlar, erkekler; düşük gelirliler,
yüksek gelirliler; çalışmaya çok erken yaşta başlayanlar, üniversiteyi
bitirdikten sonra başlayanlar gibi birçok farklılık ve eşitsizlik bu tasarıda
yok sayılmaktadır. Saygılar sunuyorum. (DTP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Akat. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul… HASAN MACİT (İstanbul) – Karar
yeter sayısı Başkanım... BAŞKAN – Tamam, arayacağım. 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur. HASAN MACİT (İstanbul) –
İktidar, muhalefete güvenerek yasa çıkarmasın. BAŞKAN – Birleşime on dakika
ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.32 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 17.45 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. 4’üncü maddenin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım. Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır. 5’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 6’ncı maddede iki adet önerge
vardır, önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile düzenlenen 5510
sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“a)
İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en
geç çalışmaya başlatıldığı gün,” Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı
Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
“a) İnşaat işyerlerinde işe
başlatılacak sigortalılar için, çalışmaya başlattıkları tarihten itibaren en
geç bir gün,” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Kemalettin Nalcı konuşacak. BAŞKAN – Önerge sahipleri
adına Tekirdağ Milletvekili Sayın Kemalettin Nalcı,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı
maddesinin (a) bendi hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, inşaat
sektörünün içinde bulunmuş olduğu problemleri biliyoruz. İnşaat sektöründe
çalışmalar çoğunlukla taşeron sistemiyle yapılmakta olduğu için bu sigorta
süresinin bir gün sonra yapılmasıyla ilgili önergemizdeki grubumuzun belirlemiş
oldu karar şudur: Bakın sayın milletvekilleri,
bugün inşaat sektörü diğer sektörlere benzemez. İnşaat sektöründe, taahhüt
sektöründe yapılan işlerde taşeron firma kullanılmaktadır. Taşeron firmayı da
kontrol etmek, denetlemek asıl müteahhit firmaya
düşmektedir. Aynı gün içinde alınan işçiyi denetlemek imkânı yok. Bunun içindir
ki, bunun, en geç bir gün içinde yapılmasını Genel Kurula sunmuş bulunmaktayız.
Sektörün içinde bulunmuş
olduğu sıkıntılar sadece bununla sınırlı değildir. Bakın, sayın
milletvekilleri, inşaat sektörü şu anda zaten bir darboğazdan geçmekte. Sigorta
yükleri ve belirtilmiş bulunan inşaattaki asgari işçilik oranlarıyla birlikte
inşaat sektörü üzerinde çok büyük bir yük vardır. Çıkan iş kazalarında ve
bunların önlenmesinde ve müteahhit firmanın
mesuliyetinin daha azaltılması için bu sürenin en az bir gün olarak
değiştirilmesini Genel Kuruldan talep etmekteyiz. Bunun için gereğinin
yapılması için sizlerden destek bekliyoruz. Saygılarımı sunuyorum,
teşekkür ediyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sayın Nalcı, teşekkür
ediyorum. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile düzenlenen 5510
sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları “a) İnşaat, balıkçılık ve
tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya
başlatıldığı gün,” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Tarım ve balıkçılık
işyerlerinin özelliği nedeniyle sigortalıların çalışmaya başlamalarındaki
bildirimlerde uygulamada ortaya çıkan sorunların çözülmesi amacıyla düzenleme
yapılmıştır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge
istikametinde 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 7’nci madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile düzenlenen 5510
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“3 – 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (3) numaralı alt bendi kapsamına girenlerden, şahıs şirketlerinden kollektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer
ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetIerinin
sona erdiği tarihten, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite
ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluğundan kaydının silindiği tarihten,
limited şirket ortaklarından hisselerinin tamamını
devreden sigortalıların, hisse devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar
verildiği tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının
yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği tarihten, iflas veya tasfiye durumu
ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın talep etmesi halinde, mahkeme
kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile
tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği,
ortakların talepte bulunmaması halinde, mahkemece iflasın kapatılmasına karar
verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerin ortaklıklarının ise tasfiye kurulu
kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten," BAŞKAN –Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: 5510 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket
ortaklarının sigortalılıklarının başlangıcı ile ilgili yapılan düzenlemeye
paralel olarak bu sigortalıların sigortalılıklarının sona erişi ile ilgili
hüküm bulunmaması hâlinde uygulamada sorun çıkacağı düşünüldüğünden bu maddede
düzenleme yapılmıştır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge
istikametinde 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 8’inci maddede önerge yoktur. 8’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 9’uncu madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra
sayılı kanun tasarısının 9. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 15. maddesinin ikinci fıkrasında geçen,
“…doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik hâlinde ise ilk on
haftalık süreye kadar…” ibareleri yerine, “doğumdan sonraki ilk 13 haftalık,
çoğul gebelik hâlinde ise ilk 15 haftalık süreye kadar…” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Efendim, İş Kanunu’na bir tezat teşkil edecek.
Bildiğiniz gibi, sekiz hafta doğumdan önce, sekiz hafta da doğumdan sonra
geçici iş göremezlik izni var. Bu çerçevedeki düzenlemeye aykırılık teşkil
edeceği için katılamıyoruz. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Sayın Pervin Buldan konuşacaklar. BAŞKAN –
Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili. Buyurun sayın
Buldan. (DTP sıralarından alkışlar) PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama başlamadan önce, geçen hafta
içerisinde yapılan “nevroz” kutlamalarında Van, Hakkâri, Yüksekova ve Siirt’te
uygulanan şiddetten, yine 3 vatandaşımızın ölümünden, işkencelerden,
tutuklamalardan ve gözaltılarından sorumlu kişiler
hakkında soruşturma açılması için İçişleri Bakanını ve cumhuriyet
başsavcılarını göreve davet ediyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere canlılar âleminde doğumdan sonra ebeveyn bakımına
en uzun süre ihtiyaç duyulan varlık insandır. Doğumdan sonra bebeğin sağlıklı
yaşaması açısından anne ve baba bakımına ihtiyacı söz konusudur ve bu bakım da
uzun bir süreyi kapsamaktadır. Sadece çocuğun doğal gelişiminin sağlıklı
olabilmesi için bile, uzmanlar tarafından, farklı besin desteği olmadan ilk
altı ay zorunlu emzirme süresi öngörülmektedir. Nitekim,
bu da çocuğun anneye olan bağımlılığının en doğal ifadesidir. Bunun yanı sıra çocuğun
yaşama kazandırılması sürecinde yetişkin bakımına gereksinimi vardır. Zira, şu anda içinde bulunduğumuz toplum yapısı itibarıyla
çocukların yaşama ve topluma kazandırılması, daha uzun vadede de ailenin
sorumluluğu içinde bulunmaktadır. Bu nedenle, hamilelik esnasında ve doğum
sonrasında bu bakımın gerçekleştirilebileceği yeterli süreye, baba da dâhil
olmak üzere özellikle annenin ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifini bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak
değerlendirmemiz bir zorunluluktur. Mevcut durumda, talep ederse
annenin ek olarak ücretsiz izin kullanma hakkı da mevcuttur. Ancak,
kadınlarımız zaten ev içerisinde hiçbir maddi karşılığı olmayan bir emek sarf
etmektedirler. Doğumla beraber sarf edilen ev içi emeğine ek olarak çocuk
bakımı da anneye büyük bir yük getirmektedir. Bu nedenle, bu süreçte kadının
aslında artarak sarf ettiği emeğine karşılık kamusal gelirinden de yoksun
bırakılması, zaten emeği görmezden gelinen kadınlar için ciddi bir olumsuzluk
yaratmaktadır. Bu noktada şunu söylemek
gerekir: Unutulmamalıdır ki, ataerkil toplumlarda özellikle kadına yüklenmiş
olan bu görev, yani çocuğun bakımı sadece anneyi ilgilendiren bir husus
değildir. Nitekim, toplumumuza sağlıklı bireylerin
kazandırılabilmesi açısından bu noktada gerekli ihtiyaçların karşılanması aynı
zamanda devleti de ilgilendirmektedir ve bu, sosyal hukuk devletinde asli bir
yükümlülüktür. Bu açıdan kıyaslama yaparken de toplumsal refah düzeyi daha
ileri olan devletler örnek alınmalıdır. Örneğin, İsveç’te çocukları olan anne
ve baba birer yıl doğum izni kullanabiliyor. Baba isterse izin hakkını anneye
devredebiliyor, böylelikle de kadın isterse iki yıl süreyle maaşının yüzde
80’ini alarak çocuğunu büyütebiliyor. Yine baktığımız zaman doğum izni
Danimarka’da elli hafta, İtalya’da kırk yedi hafta, Finlandiya’da kırk dört
hafta, İngiltere’de kırk haftadır. Ülkemizde kamusal alanda
çalışmakta olan kadın sayısı gelişmiş ülkelere oranla zaten çok az bir oranı
kapsamaktadır ve bu alanda çalışan kesimin maddi olanakları oldukça kısıtlıdır.
Bu açıdan, bebeğin maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasına devletin etkin
destek sunması gerektiğini göz önünde bulundurmalıyız. Hükûmet
temsilcileri bu konuda çocuk sayısıyla değil, bu çocukların sağlıklı yaşamları
ve gelecekleri için gerekli koşulların sağlanmasıyla mükelleftirler. Bu nedenle, Demokratik Toplum
Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik teklifimizle doğum izninin
doğumdan sonra ilk on üç haftalık, çoğul gebelik hâlinde ise ilk on beş haftaya
kadar şeklinde düzenlenmesini talep ediyoruz. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Buldan. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 9’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 10’uncu madde üzerinde dört
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ve üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
d) Gelir bağlanmış olan kız
çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi,” “Analık
sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması
nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı
gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinde geçerli olan ve
Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden
emzirme ödeneği verilir.” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı
Kanunun 16.maddesinin üçüncü fıkrası ile birinci fıkrasının (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
16/3. fıkra: “Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı
olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan,
kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya
aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla
doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgari
ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.” d) Gelir
bağlanmış olan eş ve çocuklara, evlenme ödeneği verilmesi. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 10. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 16 ncı maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, dördüncü fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
“Analık
sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması
nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı
gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay
süresince her ay doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri
tutarında emzirme ödeneği verilir.” TBMM Başkanlığına 119 sıra
sayılı kanun tasarısının 10. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 16. maddesinin üçüncü fıkrasında geçen, “…doğum
tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında…” ibaresi yerine
“…doğum tarihinden itibaren altı ay süre ile o ayki asgari ücretin üçte biri
tutarında…” ibarelerinin eklenmesini. 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 10. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasının a ve b bentlerinde geçen,
“…120 gün…” ibaresi yerine “…30…” ibaresinin eklenmesini teklif ediyoruz. 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 10. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 16. maddesinin birinci fıkrasının d bendinde geçen, “…kız…”
ibaresinin çıkarılmasını teklif ediyoruz. Teklif Edenler:
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz, ama bu konuyla
ilgili ufak bir açıklama yapmak istiyorum. Bu emzirme ödeneği,
bildiğiniz gibi en çok tartışılan, konuşulan, belki de yasanın ruhunu kenara
bıraktık, özünü kenara bıraktık. Ağırlıklı olarak manşetlere bu konu taşındı ve
değerlendirildi. Bildiğiniz gibi şu anda emzirme ödeneği SSK’lı olarak
çalışanlara verilen, 50 YTL olarak verilen bir ödenek şu anda. Bu, 5510 sayılı
Yasa’da altı aylık bir ödenek olarak 1 milyar 200 civarında bir ödenek verilmiş
fakat o Yasa yürürlüğe girmedi bildiğiniz gibi. Daha sonra bununla ilgili
asgari ücretin üçte 1’i diye bir düzenlemeyi biz bu tasarıya koyduk, yani 203
YTL olarak -bunları açık şekilde ifade etmek istiyorum- bunu biz düzenlemeye
koyduk. Sonra Emek Platformu’nda bütün sosyal taraflarla bir araya geldik ve
onlarla yaptığımız değerlendirmeden şöyle bir karar çıktı: Bildiğiniz gibi
Sosyal Güvenlik Kurumunun Yönetim Kurulu var. O Yönetim Kurulu içerisinde
sosyal taraflar var. Sosyal Güvenlik Yönetim Kurulu kararı ve Bakan onayı ile
her yıl belirlenecek emzirme ödeneği şeklinde yasada yer alması konusunda
ittifak sağladık. Tabii -bu önergeleriniz
okundu- saygı duyuyorum ama ben de Bakanlık olarak tüm sosyal taraflarla böyle
bir mutabakatın sağlandığını da bu vesileyle ifade etmek istiyorum ve bu
önergeye de katılmadığımı ifade ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. Evet, Sayın Demirtaş… SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Ufuk Uras konuşacak efendim. BAŞKAN – Buyurun Sayın Uras.
(DTP sıralarından alkışlar) MEHMET UFUK URAS (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli vekiller; şimdi, bütün sosyal kesimlerin katıldığı bir
mutabakat varsa ve burada bunun ötesinde bir öneri de bulunuyorsa bence bunu
değerlendirmek gerek. Ortada şu yasa tasarısıyla ilgili kabul edilebilir bir
mutabakat olsaydı bugün sendikalar, meslek örgütleri Kızılay’da ve Meclisin
kapısında ne arıyorlardı? Bütün bu meselelere baktığımızda aslında 1848 Arazi
Kanunnamesi kadınların erkeklerle eşitliğinden gelen kazanımlarının bir
örneğini burada görüyoruz. Bir kere daha vurguluyorum: Kendimize değil, herkese
hak ve özgürlük perspektifini içselleştirdiğimiz zaman, o büyük toplumsal ve
demokratik mutabakatı sağladığımız zaman sorunlar çözülecek; yoksa,
ülkenin sigortasını attırmaya devam edeceğiz. Aslında, yine, bizim zaten
“piyasacılık, liberalizm” dediğimiz şey, ağır sıklet ve tüy sıklette yarışan
iki sporcuya aynı kuralın uygulanması değil midir? Siz zannediyorsunuz ki bugün
yaygın olan neoliberal amentü üzerinden bu yasaların
şekillenmesi doğal ama neoliberalizmin kalelerinde
şimdi neoliberalizmin kendisi sorgulanıyor. “Neoliberalizmi nasıl aşarız?” diyorlar, şirketleri
koruyorlar, korumacılık yapıyorlar. Beş yıl sonra buraya geldiği zaman bu yeni
eğilimler, siz treni kaçırmış olacaksınız. Ne söylerseniz söyleyin, bugün,
Birleşmiş Milletler insani yaşam endeksinde Türkiye 81’inci sıradadır. 170 ülke
içerisinde 81’inci sırada olmamız, insanca koşullara yönelik değişikliklerde ne
denli duyarlı olmamız gerektiğini gösteriyor. Hazır, Sayın Bakan
gerekçelere ilişkin polemik yapmaya başlamışken ben de
bugüne kadar neleri kabul etmediğini kısaca ifade edeyim: Mesela, yasa tasarısı
gayrisafi yurt içi hasıla değişim hızının yüzde 30’unun dikkate alınmasını
öngörerek emeklilerin ulusal gelirdeki artıştan pay almasını engellemektedir
dedik. Oysa, emekliler bu ülkenin yurttaşları olarak
herkes gibi ulusal gelir artışından pay almalıdır dedik. Bu payın yüzde 30 ile
sınırlandırılması zaten düşük olan emekli aylıklarının düşük kalmasına ve
görece düşmesine yol açacaktır dedik. Tasarıda öngörülen oran Anayasa’nın
eşitlik ilkesine aykırıdır dedik. Yapılan değişiklikle, aktif sigortalılık
döneminde prim yatıran sigortalının gerçek ücretlerinin korunarak yaşlılık
aylığının gerçek ücretine yakın değerler üzerinden bağlanması, yaşlılık aylığı
aldığı pasif dönemde zorunlu giderlerinin bir kısmı olsun yaşlılık aylığıyla
karşılanması sağlanmak istenmektedir dedik, bunu reddettiniz. Son yıllarda iş
adamları tarafından yurt dışından alınan iş sayıları artmış, yurt dışına
götürülen işçiler, sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerdeki
çalışmalarından dolayı, 506 sayılı Yasa döneminde, sadece topluluk sigortası
hükümlerine göre uzun vadeli sigorta kollarından yararlanabilmişler,
geçirdikleri iş kazaları karşısında korumasız kalmışlardır dedik. Tasarı ise
getirdiği hükümle, tam aksini yapmakta, bu kez de yurt dışında çalışanları uzun
vadeli sigorta kollarından yararlanamaz konuma düşürmektedir dedik. Değişiklikle
bu sakınca ortadan kaldırılarak sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan
ülkelerdeki çalışmalardan dolayı sigortalılara kısa ve uzun vadeli sigorta
kollarının tamamından yararlanma olanağı getirilmiştir dedik, e bunu da
reddettiniz. Bu değişiklik teklifiyle de
ayrım yapılmaksızın kız ve erkek çocuklara evlenme ödeneği verilmesi
amaçlanmaktadır. Evlenme ödeneğinde kız ve erkek çocuklar arasında ayrım
yapılması eşitlik ilkesine aykırıdır. Öte yandan, değişiklik
teklifiyle, altı ay süreyle emzirme yardımı verilmesi öngörülmüştür. Yasa
tasarısıyla emzirme ödeneği bir defaya düşürülmüştür diye altını çiziyoruz. Şimdi, burada önerilen bütün
bu temaların ne kadar çalışanlar açısından, emekliler açısından ve diğer meslek
grupları açısından olumlu olduğu ortada. Ama dediğim gibi, “deforme etme”nin adı “reforme etme”
olunca, IMF talepleri doğrultusunda hazırlanan taslaktan şaşmama konusunda
taahhütname verince, sosyal güvenliğe ayrılan kaynaklar bütçeye yük oluyor,
makroekonomik dengeler bozuluyor iddiası kamuoyunda yutturulmaya çalışıldıkça
adım atmak mümkün olmuyor. Zaten bu reformun amacı, özü itibarıyla sosyal
güvenliğe ve sağlığa ayrılan kamusal kaynakları yani bütçe katkısını
azaltmaktadır. Bunu kamuoyuna nasıl tarif edersek edelim işin özü
değişmemektedir. Daha önce de vurguladım, beyaz kitapta on yıllık toplam sosyal
güvenlik katkısı bir yıllık millî gelire ve o yılın borç stokuna oranlanarak
bir felaket tablosu çizildi. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Uras,
konuşmanızı tamamlayınız. MEHMET UFUK URAS (Devamla) –
Tamamlıyorum. Peki “Neden
son on yılın toplam faiz ödemeleri hiç dikkate alınmadı?” diyoruz, bunlar
yanıtsız kalıyor. Bu mesele şeye benziyor:
Temel’le Fadime beş yıldır beraber yaşamışlar, Temel demiş ki: “Evlenelim.”
Fadime de demiş ki: ”Ya Temel bizi kim alır?” Bence bu pişkinlikle bu işlerin
üzerine gitmemiz zor gibi gözüküyor. Hepimize kolay gelsin. (DTP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Buyurun. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Uras çok teşekkür ediyorum. Yani, doğrusu bu
konuları enine boyuna biz de çok konuşmak isteriz, ama bölümler hâlinde
görüşüldüğü için fırsat buldukça bu şekilde, ama bölümlerde de ağırlıklı bir
şekilde değerlendireceğiz. Bakınız, yasa çok daha
derinlemesine bir incelenmiş olsaydı, bence bu eleştirilerin çok haksız
olduğunu siz de kabul edecektiniz. Mesela, kız ve erkek çocuklar arasında ayrım
yaptığımızı söylüyorsunuz. Bu doğru değil. Bakınız, erkek çocuk evlenince,
medeni hâlinde değişim olunca bu ölüm aylığı kesilmiyor, kesilmeyince tekrar
erkek çocuğu ifade etmeye gerek yok ki; ama, kız
çocuğu evlenince ölüm aylığı kesiliyor, onun için kız çocuğu ifade ediyoruz. Ama, tekrar ediyorum, bunlar gazetelerde işi bilip
bilmeyenler tarafından rastgele değerlendirildiği için, siz de bunları doğru
kabul ediyorsunuz ve bu şekilde kürsüden ifade edince yeni bir yanlış meydana
geliyor. Ben, diğer konuda, güncelleme
katsayısıyla ilgili olarak da… Bakınız, bu hesapları Parlamentoda bulunan bütün
arkadaşlar oturup birlikte yapmamız gerekiyor. Güncelleme katsayısında gelişme
hızından pay alınmasını Anayasa Mahkemesi istemiştir. Anayasa Mahkemesi,
güncellemeye, ülkenin gelişme hızından pay verilmesi konusunda iptal
gerçekleştirmiştir. Nasıl vereceksiniz gelişme hızından payı? Tabii ki
devletimizin verileri var, gelişme hızıyla ilgili, sosyal kesimlerin paylarıyla
ilgili ortada veriler var. Biz de bu verileri baz
alarak, daha sonra da sosyal taraflarla görüşerek 26,3 olan bu veriyi, yani
çalışanların lehine 26,3 olan veriyi yüzde 30’la sosyal taraflarla görüşerek
çıkardık. “Efendim, bunu yüzde 50 yapalım, yüzde 80 yapalım, yüzde 100 yapalım”
talebini saygıyla karşılıyoruz, sosyal taraflar bunu da istediler. Ama
Türkiye'nin imkânları, ücret ve emekli ücret dengesi açısından, sosyal
politikalar açısından bakacak olursak, sosyal güvenlik politikası açısından
bakacak olursak ne kadar isabetli ve doğru bir iş yaptığımızı göreceksiniz. Yurt dışına giden işçilerle
ilgili olarak da şunu ifade etmek istiyorum, ana sıkıntı şudur bakınız: Daha
önce bu kapsamda, yani sosyal güvenlik anlaşmamız olmayan ülkelere işçiler
götürülürken hem GSS hem de uzun vadeli sigorta kapsamında olmalarını hepimiz
istiyoruz. Fakat burada bir sıkıntı yaşandı. Maliyetler ve rekabette sıkıntı
yaşadığı için işverenler Türk işçilerini götürmemeye başladılar. Yani ülkemizin
işçilerini değil, dışarıdan, diğer ülkelerin işçilerini çalıştırmaya
başladılar. Onun için biz, bu düzenlemede, sosyal güvenlik anlaşmamız olmayan
ülkelere götürülen işçilerin genel sağlık sigortasının gerek burada olan
çocuklarına, ailesine gerekse kendisi için varlığını muhafaza ettik. Ama, uzun vadeliyle ilgili olarak da Türk işçilerinin yurt
dışında bu imkândan istifade etmeleri açısından “isteğe bağlı” şekle
dönüştürdük. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Ben de teşekkür ediyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının çerçeve 10. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 16 ncı maddesinin üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, dördüncü fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları “Analık
sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması
nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı
gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay
süresince her ay doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri
tutarında emzirme ödeneği verilir.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) –
Sayın Baytok konuşacak. BAŞKAN – Sayın Nesrin Baytok buyurun, önerge sahipleri adına. (CHP sıralarından
alkışlar) NESRİN BAYTOK (Ankara) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yasanın “emzirme yardımı” diye bilinen
maddesi üzerindeki değişiklik önergemiz hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, burada
70 milyonu ilgilendiren bir yasayı ele alırken bir an durup iyi mi yapıyoruz
kötü mü yapıyoruz diye düşünmeyi sizlere teklif ediyorum. Geçen hafta Cargill Yasası görüşülürken iktidar partisinin bir sayın
grup başkan vekili, burada, muhalefet milletvekillerinin kendilerine hazırlanıp
verilmiş metinleri okuduklarını iddia etmişti. İtirazlar üzerine de şekerle,
pancarla ilgili konuşan milletvekili olarak beni işaret etmişti. Şu anda bu
konuya girmemin sebebi, bu sözlerin sahibi Sayın Elitaş’ın
da aralarında bulunduğu AKP Grubu, Hükûmetin
kendilerine yazıp verdiği yasa tasarılarını hiç düşünmeden aynen kabul edip
geçirmektedir; öyle ki Lozan Anlaşması’na aykırı maddeleri bile bulunan
Vakıflar Yasası böyle geçirilmiştir. FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sizin
düşünceniz! NESRİN BAYTOK (Devamla) – Cargill Yasası sırasında konu olan şeker pancarı üretimi
rakamları ise Sayın Elitaş’ı değil, beni haklı
çıkarmaktadır. Yüce Meclisteki bu tartışmanın ardından geçen hafta perşembe
günü TÜİK, resmî üretim rakamlarını açıkladı. Buna göre, şeker pancarı üretimi
Sayın Elitaş’ın iddia ettiği gibi 17 milyon ton
değil, benim konuşmamda belirttiğim gibi 12 milyon ton olarak gerçekleşti bir önceki
yıla göre yüzde 14 düşüşle. (AK Parti sıralarından gürültüler) Sayın milletvekiline,
karşısında kadın milletvekili görünce “rahatça sataşırım” düşüncesinde olmaması
gerektiğini hatırlatmak isterim. (CHP sıralarından alkışlar) Konuşma metniyle ilgili,
kendi gruplarında nasıl çalıştıkları ile de ilgili değilim ancak insan şu
sözleri hatırlamadan edemiyor: Kişi karşısındakini nasıl bilirmiş? Kendi gibi.
Haklı çıkmak için yüksek perdeden bağırmak veya sözlü de olsa saldırmak
gerekmez. Şu yüce Meclis kürsüsünde sadece doğruları ve değerlendirmelerinizi
ifade ediniz yeterlidir. Haklılığınızı ve gücünüzü vicdanınızdan ve
söylediklerinizin doğruluğundan alırsınız. Sayın milletvekilleri,
bakınız, Başbakanlığın yayınladığı ve 2005 Nisanında bütün milletvekillerine
gönderdiği “Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform” başlıklı beyaz kitapçığın
“Teşekkür” bölümünde Başbakanlık ne diyor: “Dünya Bankasından Anita Schwarz ve Mukesh Chawla’ya teşekkür ederiz.
Yine, şu andaki Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik 1999 Ağustosunda yüce Meclisin 52’nci
Birleşiminde bakınız ne demiş: “Bu kürsüden bir iktidar partisi milletvekili
‘IMF’nin dediğine razı olduk, IMF’ye teslim olduk.’ der mahiyette ifadede
bulundular.” Sayın Çelik’in o günlerde söylediğini biz şimdi iktidar partisine
soruyoruz: IMF’yle, Dünya Bankasıyla el ele, kol kola bu yasayı Meclisten
geçirirken, başta söylediğim gibi, bir an durup, iyi mi yapıyoruz, kötü mü
yapıyoruz diye düşünmez misiniz? Sayın milletvekilleri,
bakalım İktidar Grubu, Sayın Elitaş’ın deyimiyle,
ellerine yazılıp verilmiş yasa tasarısını nasıl ele alıyor? Şu anda
görüştüğümüz maddede olduğu gibi, ellerine Hükûmet
tarafından yazılıp verilmiş olduğu şekliyle mi, yoksa yüce Meclisin iradesinin
çalışması sonucu değiştirilebilmiş şekliyle mi geçecek? Yani, annelere
verdiğimiz emzirme ödeneğini azaltıp şartlarını ağırlaştıracak mıyız, yoksa
bizim önergemiz doğrultusunda değiştirme imkânı bulabilecek miyiz? Sayın
Başbakanın söylediği gibi aileler en az 3 çocuk sahibi olacaklarsa, emzirme ödeneğini
bir nevi kaldırmak anlamına gelecek bu düzenleme ne demek oluyor? Bu yasa
olduğu gibi geçerse, altı ay boyunca ödenmesi gereken emzirme yardımı teke
indiriliyor. Ayrıca, bu yardımı alabilmek için, doğumdan önceki bir yıl içinde
en az yüz yirmi gün kısa vadeli sigorta primi ödenmiş olması gerekiyor. Bu yüce Meclisin kürsüsünden
Sayın Başbakana soruyorum: Bu çelişkiyi nasıl izah ediyorlar? Bir yandan çocuk
yapmayı teşvik edeceksiniz, bir yandan da doğan çocuğun en temel ihtiyacı olan
emzirme yardımını altıdan teke düşüreceksiniz, ödeme şartlarını
ağırlaştıracaksınız ve bunu da içinize sindireceksiniz. Bu anlayışı kınıyoruz. Bu nedenle, “doğumdan sonraki
altı ay süresince” ibaresinin madde metnine eklenmesini ve emzirme ödeneği
verilmesini yüz yirmi gün prim ödeme koşuluna bağlayan 16’ncı maddenin dördüncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ediyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Baytok, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. NESRİN BAYTOK (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Her yönüyle hakları gaspeden, Anayasa’nın 2’nci ve 60’ıncı maddelerinde
emredici olarak ifadesini bulan sosyal devlet anlayışını ortadan kaldıran bu
tasarıya karşı çıktığımızı bir kez daha ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı
Kanunun 16. maddesinin üçüncü fıkrası ile birinci fıkrasının (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla. Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları 16/3. fıkra:
“Analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum
yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan, kendi
çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan
erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğumdan
sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin
üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.” d) Gelir bağlanmış olan eş ve
çocuklara, evlenme ödeneği verilmesi. BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Şandır,
gerekçeyi mi okutayım? MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Osman Durmuş konuşacak efendim. BAŞKAN – Önerge sahipleri
adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş; buyurun Sayın Durmuş. (MHP
sıralarından alkışlar) OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, anne
sütü, bebeğin beslenmesinin temel gıdasıdır. Tüm dünyadaki veriler, bilim adamları,
bebeğin ilk altı ayda yalnızca anne sütüyle beslenmesini önermektedirler. Yine bilimsel verilere göre
bebeğin, bir diğer ifadeyle erişkin insanın beyninin yüzde 75’i ilk bir yıl
içinde gelişmesini tamamlamaktadır. Dolayısıyla insan için olmazsa olmaz organ
olan beynin gelişmesini tamamlayacak bu sürede annenin gıdasını kesiyorsunuz, o
annenin memesindeki süte muhtaç, en az günde 8 defa her iki saatte 1 anne sütü
emmek zorunda olan bebeğin rızkını kesiyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bir
önceki Kanun, 5510 sayılı Kanun AKP Hükûmeti
tarafından çıkarıldı. Siz aynı mehter takımı gibisiniz, bir önce getirdiğinizi
geri alıyorsunuz. Altı ay süt parasını siz getirdiniz, aradan ne geçti de bunu
geri alıyorsunuz? IMF bunu geri alın mı dedi? Bebeğin oyu yok da onun için mi
alıyorsunuz? Yeni mi fark ettiniz? Bu çok acı ve çirkin bir durum. (MHP
sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri,
insanı diğer memelilerden ayıran en büyük özelliği beyninin niteliğidir,
zekâsıdır. Bu gelişmeyi sağlayacak olan besin de sadece anne sütüdür. Yüzde 75’lik bölümü. Anne sütünün bir başka
özelliği var: Sayın Adıyaman Milletvekili geçenlerde komisyonda ifade etti,
annem fukaraydı, aç kalıyordu, sütü yoktu, beni doyuramıyordu, komşu kadınlar
sırayla beni emzirdiler dedi. Ben de şanslıymışsınız dedim. Çünkü çok ciddi
farklı bağışıklılık elemanlarını almışsınız dedim. Anne sütü, annenin
bebekliğinden erişkin yaşa kadar geçirdiği bütün hastalıklar, karşılaştığı
rahatsızlar ve onların antijenlerine karşı korunma mekanizmaları, antikorlar
oluştururlar. Bebek ilk altı ayda annesinin hastalıklara karşı direncini alır
ve öncelikle altı ay, sonra da iki yıl hastalıklara karşı dirençlidir. Aşıları
ondan sonra başlatırız, altı aydan sonra. Gıdaları da altı aydan sonra
başlatırız, peynir, yumurta, benzeri… Dolayısıyla bu süt parası, Sayın Bakanım,
olmazsa olmazdır. Bu bebekler yarınımızdır, geleceğimizdir. Değerli milletvekilleri,
üzülerek ifade edeyim, Türkiye’de doğuran anne yoksul annedir. Sosyal statüsü
yüksek insanlar 1 bebeği ya doğuruyor ya doğurmuyor. Ama fukara ve yoksullar,
özellikle de yüzde 95’i yoksulluk sınırında olan memurlar -aldıkları ücretler
ortada- memur ailesi nasıl doyuracak, bu bebeği nasıl doyuracak? Hele hele büyük aile olmuşsa, evde bir de cimri bir kayınvalide
varsa, gelinin içtiği süte göz dikecek, sıkıntı yaratacak. O kaynanadan kötü
duruma düşeceksiniz. Yapmayın, yanlış yapıyorsunuz. Değerli milletvekilleri, on
dokuz-otuz beş yaş grubu fertil dönem, doğurgan
dönemdir. Türkiye’deki kadınların yüzde 76’sı işsiz. Bu
yaş grubu erkeklerin de yüzde 25’i işsiz ve bebek sahibi olan bunlar. Bu parayı
kesmemelisiniz. Bu, doğru değil. Lütfen, yaptığınız yanlıştan dönün. Değerli milletvekilleri… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Durmuş,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen. OSMAN DURMUŞ (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Başkanım. Biraz evvel belli notlar
aldım, onlara da bakmak istiyorum. Ağzı var dili yok bebeğin
hakkını korumak zorundayız. Bu, çok önemli. Yine
özellikle 3 bebek tavsiye eden Sayın Başbakan, 1 bebeğin rızkını kesiyor, 3’ünü
nasıl verecek? Onun için biz “Anneler ölmesin, bebekler yaşasın” diye kampanya
yaptık. Burada tüm anne adaylarına söylüyorum: Üç yıldan önce doğurmayın. Çünkü
kendi rezervlerinizi bebeğinize veriyorsunuz, hem siz ölüm riskine girersiniz
hem yeni, sık doğan bebekleriniz. Hükûmet de süt
paranızı kesiyor. O bebekler risk altında. Verdiklerini geri alıyorlar. Melih
Gökçek’in 10 katrilyon, balon, top diye dağıttıklarını bu bebeklerden
esirgemeyin, yanlış yaparsınız. Türkiye’nin geleceği
bakımından bu çok önemli. Bebeklerimizin beyin
gelişmesini tamamlayalım diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakanım. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Durmuş’a,
Sayın Bakanımıza da teşekkür ediyorum. Sayın Baytok
da… Emzirme konusuna yine, ısrarla arkadaşlarımız değiniyorlar. Şimdi, bir
taraftan diyoruz ki uzlaşma olsun… “Sosyal taraflarla ne yapıyorsunuz?” En çok
tartışılan konu, ben… HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakan
Bey, dışarıda çok miting var… ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Hayır, hayır. Biz sosyal… HASİP KAPLAN (Şırnak) - Peki
niye gaz bombası atıldı? Hangi uzlaşma? Bizi kandırmayın yani! ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Şimdi bakınız, o konuyla ilgili de ben size izah
ederim. Bakınız 19 madde önümdedir,
büyük ihtimalle de genişçe bir şekilde kürsüden açıklamak istiyorum. Neler
konuştuk, neler yapıyoruz? Bunları açık bir şekilde burada ifade edeceğiz.
Bugün yürüyenler niçin yürüdüler, bunları konuşacağız. Onlar için… Yalnız şu
anda Sayın Durmuş’un, Sayın Bakanın konuşmaları
çerçevesinde birkaç şeyi söylemek istiyorum. Benim bildiğim mehter takımı tabii
iki sağa gider, sağa bakar; iki sola gider ama ileri gider, mehter takımının
hiç geri gittiğini bilmiyorum. Onu bir kere belirtmek istiyorum. İkincisi: Bakınız, emzirme
yardımı dediğimiz emzirme ödeneği şu anda 50 YTL ve yalnız SSK çalışanlarına bu
ödenek veriliyor. Şimdi, efendim 5510’u
söylüyorsunuz muhalefet olarak, saygı duyalım. Ama bakınız... OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Resmî Gazete’de yayımlandı Sayın Bakan. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Ama getirdiğimizi de bir tartışalım. Şu anda 8
milyon 497 bin SSK’lı olarak çalışan vatandaşımız var. Emeklisine var mı
emzirme yardımı? Yok. OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Emekli doğurmaz. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Hayır, otuz sekiz yaşında emekli ederseniz… OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Emekli doğurmaz Sayın Bakan, yapma, yeni icat çıkarma. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – İşte, Türkiye’de doğurur. Çünkü otuz sekiz
yaşında emekli yaptık. OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – O
çocuk sakat doğar. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Yani kusura bakmayın, bu veriler bizde var. Bak, bir şey söylemeye
çalışıyorum. BAŞKAN – Sayın Bakanım,
toparlayınız lütfen. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Tabii efendim. Esas mesele şu: Emeklileri de
dâhil ederek, esas yaptığınız şey, BAĞ-KUR’lu 3
milyon 300 bin çalışanı da emzirme yardımı alma, emzirme ödeneği alma kapsamına
aldık. Şimdi, yasanın hiç olumlu
yanı yok mu diye söylüyorum. Olumsuz söyleyeceğiniz ne vardır? 50 YTL alırken
şu anda, Kurumda bulunan, sivil toplum örgütlerinden oluşan Sosyal Güvenlik
Kurumunun belirleyeceği bir ücret, bir ödenek verilecektir ve bu BAĞ-KUR’luları da içine alıyor, SSK’lıları da içine alıyor,
emeklileri de içine alıyor. MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Geriye gidiş olacak mı Sayın Bakan? OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Emekli almıyor Sayın Bakan, yapmayın! ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Yani geriye gitme hiç yok, devamlı ileri
gidilecektir mehter takımı gibi. (AK Parti sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (MHP sıralarından “kabul edildi”
sesleri, gürültüler) Arkadaşlar, bir dakika. Ben, “Kabul edenler,
etmeyenler…” Yani “Kabul edilmiştir veya edilmemiştir” diye bir şey söylemedim
ki niye heyecanlanıyoruz. (MHP ve DTP sıralarından gürültüler) HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Kapıları kapatalım, oyları sayalım… BAŞKAN - Tamam, tekrar sayayım. Kabul edenler… (MHP
sıralarından gürültüler) Evet, kabul edenleri bir göreyim efendim… Kabul edenler ellerini
kaldırırlarsa sayacağım. HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, kapılardan girenler oluyor. Bu olmaz ama Sayın Başkan, bu haksızlık. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayılacak ya, sayılacak ya. Hayret bir şey,
sayılmadan olur mu ya. BAŞKAN – Evet, kabul
etmeyenler… Evet, önerge kabul edilmemiştir. ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, bu tavrınız maalesef siyasi etik kurallarına uymuyor. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ve üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları “d) Gelir bağlanmış olan kız
çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi,” “Analık
sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması
nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı
gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinde geçerli olan ve
Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden
emzirme ödeneği verilir.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz efendim. BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) –
Gerekçe… BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Evlenme ödeneğinin
sadece kız çocuklarına verilmesi amacıyla değişiklik yapılmıştır. Yine emzirme ödeneğinin
miktarının Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan tarafından onanan tarife
üzerinden verilmesi amaçlanmıştır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge istikametinde
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. 11’inci madde üzerinde dört
adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 18.
maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Saygılarımla.
“İş
kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde
verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci
maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir.” TBMM
Başkanlığına 119 sıra
sayılı kanun tasarısının 11. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 18. maddesinin b bendinin ve aynı maddenin son
fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz: b) 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci madde kapsamındaki
sigortalılardan hastalık sigortasına tabi olanların hastalık sebebiyle iş
göremezliğe uğraması halinde, geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak
üzere her gün için; "İş
kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde
verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17. maddeye göre hesaplanacak günlük
kazancının yatarak ve ayaktan tedavilerde üçte ikisidir."
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım son iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri
ayrı ayrı okutup, birlikte işleme alacağım. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim. Önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın çerçeve 11 inci maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun
18 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek
hastalığı ya da analık halinde geçici iş göremezlik ödeneği yatarak tedavi süresince
veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu
aldıkları sürede ödenir." "İş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş
göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük
kazancının üçte ikisidir.” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının çerçeve 11. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 18 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek
hastalığı ya da analık hâlinde geçici iş göremezlik ödeneği, yatarak tedavi
süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat
raporu aldıkları sürede ödenir. İş kazası, meslek hastalığı,
hastalık ve sigortalı kadının analığı hâlinde verilecek geçici iş göremezlik
ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük
kazancının ise üçte ikisidir.” BAŞKAN – Aynı mahiyetteki ilk
önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısının temel yasa tasarısı şeklinde getiriliş biçimine
parti olarak yaptığımız itiraza muhalefet partili arkadaşlarımızdan alınganlık
gösterildiğini gördük. Ancak şunu ifade etmeliyiz ki gerçekten bu yasa 5510
sayılı Yasa olsaydı ve ilk kez burada görüşülüyor olsaydı bu yasayı temel yasa
olarak görüşebilirdik. Ancak 5510 sayılı Yasa’nın Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilen kimi hükümleriyle ilgili olarak yapılan bir düzenleme olması
dolayısıyla temel yasa olma vasfını kaybetmiştir. Dolayısıyla muhalefet partili
arkadaşlarımızın iktidar partisi grubuna vermiş oldukları uzlaşı desteğinin
yerinde olmadığını ifade etmeliyim. Değerli arkadaşlar,
önergemizle ilgili olarak geçici iş göremezlik ödeneğinin maddedeki mantığı
üzerinde durmak istiyorum. Bir kere, Hükûmet
getirdiği tasarıda SSK ve BAĞ-KUR’lular için geçici
iş göremezlik ödeneği düzenlerken,
memurlar için “maluliyet aylığı” şeklinde bir düzenlemeye yer vermek
durumunda kaldı. Dolayısıyla, öngördüğü hedefi, yani tek çatı altında norm ve
standart birliğini bu konuda sağlayamadı. İkinci husus: Görüşmekte
olduğumuz maddede iş göremezlik ödeneği, iş kazası ve meslek hastalığını,
hastalık ve analık hallerini sigorta eden kısa vadeli bir sigorta koludur ve bu
sigorta kolunun primlerini işveren yatırmaktadır. İşçi bu durumlarla
karşılaştığında, doksan gün sigorta primi ödemiş olması koşuluyla ve… BAĞ-KUR’lularda da yine yeni bir kıstas getiriliyor, norm ve
standarttan ayrılıyoruz ve “BAĞ-KUR’lularda geçici iş
göremezlik hâlinin ortaya çıkması durumunda prim borcu olup olmadığına
bakarız.” diyoruz. Yani burada da norm ve standart birliğini sağlayamadık. Peki, geçici iş göremezlik
ödeneğini niye getiriyoruz? Saydığımız durumlarla karşılaşan işçi işine
gidemediği zaman işveren işçisine ücret ödemiyor. Yani bu kısa vadeli sigorta
kolundan, bu iş kazası ve meslek hastalığı ve diğer hâller meydana geldiğinde
bu hâllerin devamı süresince iş göremezlik ödeneğinin ödenmesi gerekiyor. İşin
mantığı, hastalık hâli sırasındaki geçici gelir kaybının sigorta kolunca
karşılanmasıdır. Mantık bu olunca, tedavinin ayakta mı yoksa yatarak mı yapılıp
yapılmadığına bakılarak sigorta kolunun ödenecek iş göremezlik ödeneğini
belirlemesi doğru değildir. Hükûmet şunu diyebilir:
“Efendim, 506 sayılı Kanun’da da öyle düzenleme vardı.” diyebilirsiniz. Ancak
geçmişteki düzenlemelerin hepsinin doğru ve öğretiye uygun olduğunu söylememiz
de mümkün değildir. Geçmişte yanlış yapılmış ise o yanlışlar üzerine bina inşa
etmeye devam etmememiz gerekiyor. Sayın Bakan temel yasayla
ilgili olarak kendisi de burada bir yakınmada bulundu. Gerçekten de değerli
arkadaşlar, 30 maddeyi birlikte görüşüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda detaylı
incelemeler yapmış olmamıza rağmen, görüştüğümüz maddenin aniden hangi konuyu
düzenlediği konusunda bizler de gerçekten bir anda durumun farkına
varamayabiliyoruz. Dolayısıyla, Genel Kurulun bu görüşme usulü çerçevesinde
yasanın tam olgunlaşmış bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş olması
da bu usulle mümkün görülmemektedir. Sayın Bakanın bu eleştirilerine
katılıyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız. HARUN ÖZTÜRK (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkanım. Bu yakınmayı yeterli ve doğru
bulmuyorum. Dolayısıyla, Hükûmet olarak son derece
ciddi bir sosyal güvenlik tasarısı üzerinde tartışıyoruz. Diğer maddelerde buna
ilişkin düşüncelerimi açıklamaya devam edeceğim. Dolayısıyla bunun tek tek görüşülüp ne yaptığımızın farkına vararak
değerlendirmemizin yerinde olacağını söylemek istiyorum, ama çok geç. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öztürk. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum. BAŞKAN - Buyurun. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Efendim, teşekkür ederim. Şimdi, bu madde son derece
önemli bir düzenleme yani belki de hiç tenkit edilmemesi gereken bir düzenleme
diye ifade etmek istiyorum. Şundan dolayı: Bu maddede iki iyileştirme var.
Bunlardan biri, SSK mensubu olan vatandaşlarımız geçici iş göremezlik ödeneği
alabilmeleri için yüz yirmi gün prim ödemeleri gerekirken bunu doksan güne
çekiyoruz. Bir iyileştirme bu. İkinci iyileştirme: Geçici iş
göremezlik ödeneği BAĞ-KUR’lularda yoktu, BAĞ-KUR’luları da şimdi kapsama alıyoruz. Dolayısıyla, olması
gereken, sosyal devlete, çağdaş bir devlete yaraşan bir düzenlemeyi bu maddeye
koymuş bulunuyoruz. Sayın milletvekilimizin değerlendirmeleri de ağırlıklı bu
istikametteydi. Ben de teşekkür ediyorum. Sağ
olun. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakanım. Diğer önerge sahipleri adına
bir konuşma olacak mı Sayın Okay? HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Sayın Ağyüz konuşacak. BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar) YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı
Tasarı’nın çerçeve 11’inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 31.5.2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun
18’inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. CHP Grubu
adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Sözlerimin başında, bir
önceki maddede emzirme ödeneğinin, doğum yapan, çocuk bakmak zorunda olan
annelerimiz için, kadınlarımız için çok önemli bir ödenek olduğunun bilincinde
olmamıza rağmen, bu 10’uncu madde konusunda verilen önergeye sahip çıkmayan AK
Partili kadın milletvekillerimizi de anlamadığımı beyan etmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, Sayın
Bakan her önergeye cevap veriyor ve özellikle de bağırarak cevap veriyor.
Yasaya inanmamazlığı olan insanlar, inanmadıklarını
gösterebilmek için en önemli unsur böyle bağırarak konuşmaktır. Dışarıda eylem
yapanlara karşı çıkıyor, onları umursamıyor. Masa başına oturuyor bir zaman
kazanmak için, çok cüzi ödünlerle sosyal güvenlik yasasını toplumsal uzlaşı
şeklinde sunmaya çalışıyor ama bugün Dikmen Kapısı’na gelmek isteyen, bu
yasadan etkilenecek olan çalışanların önünde barikatlar kuruluyor. Buraya gelen
gazeteci arkadaşlarımız hizmet zammının kendilerinden esirgendiğini protesto
etmek için geliyorlar, onu görmezlikten geliyorsunuz. Şimdi, bu yasa keşke iktidar
partisi milletvekillerinin önünde olsa da bu yasadaki maddeyi okumak zorunda
kalmasaydım. Çünkü iktidar milletvekilleri, eğer zorunlu olarak sayı istenmese,
kifayet sayısı istenmese, tenezzül edip burada bulunmayacaklar. Çünkü bu
yasanın önemini bilmiyorlar yani önemini okumamışlar, 3 tane Grup Başkan
Vekili, 1 tane Sayın Bakan. Yasada, geçici iş göremezlik
ödeneğinin tutarı, yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısı deniyor, ayakta
tedavide günlük kazancın üçte 2’si olarak belirleniyor. Biz diyoruz ki: Geçici
iş göremezlik ödeneği hiçbir şart, koşul aranmadan ödensin ve yatarak tedaviler
dâhil günlük kazancın üçte 2’sinden az olmaması gerektiğini savunuyoruz ve bunu
öneriyoruz. Bu değişiklik için de sizin siyasi vicdanınıza, bilginize,
becerinize sığınarak buna destek olmanızı istiyoruz, başta Sayın Bakan olmak
üzere. Sayın Bakan ucundan
kıyısından diyor ki: “Yüz yirmi gündü doksan güne getirdik. BAĞ-KUR’luları da ilave ettik. “ Çok büyük ulufe vermişsiniz
Sayın Bakanım. Verilen hak… Neden değişiklik öneriyoruz? Çünkü geçici iş
göremezlik ödeneği, hastalık nedeniyle çalışamayan sigortalının çalışamadığı
sürede asgari ihtiyaçlarını karşılamak için verilen sosyal bir haktır, sosyal
güvenlik sistemine konulan bir haktır. Bu hakkın prim gününe esas bağlanması bir
hakkın kullanılmasını sınırlamaktır. Hani siz diyorsunuz ki, biz… İşte, bir
gecede kişi başına düşen geliri 9 bin dolara çıkardınız. Bu kadar bonkörsünüz.
Bu cimrilik yakışıyor mu AK Parti İktidarına? Yani Allah’ın bir lütfusunuz Türkiye’nin başına, bir gecede 9 bin dolara
çıkardığınız kişi başı gelir için bu kadar rahat konuşurken iş göremezlik
ödeneğini niye üçte 2’ye çıkarmakta zorlanıyorsunuz değerli arkadaşlarım? Maaşta ve sağlıkta hak kaybı
yaratıyor bu yasa. O nedenle IMF’nin istediği ve toplumsal gerçeğimize uymayan
bir yasadır. Bunu her Anayasadan dönen yasada yapıyorsunuz. Bunda da… 5510
sayılı Yasa’dan daha geri bir yasadır bu yasa. 5510 sayılı Yasa’da kazanılmış
hakları gasbediyorsunuz. Bunu huy hâline getirdiniz.
Sekiz aydır bu Mecliste Anayasa Mahkemesinden dönen yasalarla Cumhurbaşkanlığı,
o günün Cumhurbaşkanı, saygın Cumhurbaşkanlığı döneminde iade edilen yasalardan
başka bir şey görüşülmüyor ve Anayasa’dan dönen yasaları da noktasını,
virgülünü değiştirme tenezzülünde bulunmadan getiriyorsunuz arkadaşlar. Bu,
topluma hakarettir, bu Meclise hakarettir. Sosyal devlet özünü kaybettiniz bu
yasanın. Şimdi, bu yasanın ve iktidar
partisinin amacı ne? Halkın geçimini, geleceğini ve sağlığını iyileştirmek
değil kesinlikle. Amaç, sosyal güvenlik hakkını kısıtlamak, emekli aylıklarını
düşürmek, sağlık hakkını uzun vadede paralı hâle getirmektir. Paralı hâle
getirmek için gösterilen bir yasal tasarıdır bu değerli arkadaşlarım. Her
alanda yaşattığınız gibi bu yasayla da kaos
yarattınız. Sokaklarda, iş yerlerinde iş barışı kalmadı, gelecek güvencesi
kalmadı, iş huzuru kalmadı. İnsanlar geleceğine güvence içerisinde bakamıyorlar
değerli arkadaşlarım. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı
tamamlayınız. Buyurun. YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) –
Hâlbuki günümüzde daha çok huzura, daha çok barışa ihtiyaç olduğunu söyleyenler
de sizlersiniz değerli arkadaşlarım. Bakın, ekonomik başarısızlık
ve olumsuzluk kaos yaratılarak gizlenmeye çalışılmaz
değerli arkadaşlar. Ne yazık ki ülkemizde gerçek gündem yoksulluk, işsizlik,
açlık. Fabrikalar kapanıyor. Kendi seçim bölgemden geliyorum, 17 bin işçi işten
çıkarılmış. Sulama suyu elektriğini ödeyemeyen çiftçiler sulama yapamıyorlar.
Kuraklık nedeniyle Tarım Bakanı kılını kıpırdatamıyor. Türkiye Toprak Mahsulleri
Ofisi buğday alamıyor değerli arkadaşlar. Açtığı ihalede, fiyat yüksek diye
ihale alamıyor ama üç ay önce alması gereken buğday 300 dolardı, bugün 600
dolar değerli arkadaşlarım ve bunun bedeli, bunun hesabı bu genel müdürden
sorulmuyor. Böyle bir ortam içerisindeyiz. Ekonomi iyi diyorsunuz, gelir
arttı diyorsunuz. BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen konuşmanızı tamamlayınız. YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ama
insanların gelirleri maalesef buharlaştı. Ben bu önergeye destek
vermeniz dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. Sosyal devlet özünü kaybeden
bir yasa olduğu için de grubum ve şahsım adına ret vereceğim için çalışanlar
adına, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: T B M M
Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 11. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 18. maddesinin b bendinin ve aynı maddenin son fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz. b) 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılardan hastalık
sigortasına tabi olanların hastalık sebebiyle iş görmezliğe uğraması halinde,
geçici iş görmezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için; “İş kazası, meslek hastalığı,
hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik
ödeneği, 17. maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının yatarak ve ayaktan
tedavilerde üçte ikisidir.” Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Demirtaş, kim konuşacak? SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Gültan Kışanak. BAŞKAN – Sayın Gültan Kışanak, buyurun efendim.
(DTP sıralarından alkışlar) GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının
11’inci maddesine ilişkin verdiğimiz değişiklik önergesine dair grubumuzun
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Şimdi, burada, tartıştığımız
iki tane temel konu var. Birincisi, geçici iş göremezlik ödeneğine hak
kazanabilmek için doksan gün prim ödemiş olma ön şartının getirilmiş olması. Bu
ne demek oluyor? Bir kişi işe girdi, bir ay sonra hastalandı ve doktor
raporuyla tedavi olması gerektiği ve çalışmaması gerektiği belirtildi. Bu
kişiye denilecek ki: “Sen son bir yıl içerisinde doksan günlük prim
ödememişsin, onun için ben, senin bu raporlu olduğun süreler içerisinde sana
hiçbir ödeme yapmayacağım, sen geçici iş göremezlik ödeneğini almayı hak
etmedin.” Peki bu durumda işveren ne yapacak? Bu
durumda işveren, muhtemelen bunu, işten çıkartmak için bir zemin olarak
kullanacak. İşte getirdiğimiz bu doksan gün prim ödeme şartı, ön koşulu,
insanların hastalıkları hâllerinde tedavi olmaları hakkını da elinden alacaktır
böylece. Çünkü işten çıkartılan kişi sağlık sigortasından da
yararlanamayacaktır. Bu madde bu nedenle kabul edilemez. Şimdi, geçmişte de benzer
uygulamalar vardı. Neden vardı? Çünkü şöyle varsayılıyordu: Bir kişi aslında
hasta, tedavi olması gerekiyor. Onun için gidecek bir müteahhit
bulacak, yanında kendini sigortalı gösterecek, doksan günü de doldurmadan daha
ilk ayında gelecek tedavi olmaya başlayacak, geçici iş göremezlik ödeneği
alacak. Şimdi, Sayın Bakanımız diyor ki: Biz herkesi genel sağlık sigortası
kapsamına alıyoruz. Eğer biz herkesi genel sağlık sigortası kapsamına alıyorsak
hasta bir kişinin tedavi masraflarını karşılamak üzere böyle bir hileli yola
başvurmasına da gerek kalmayacaktır. O zaman bu maddenin bir işlevi ve anlamı
da yoktur genel sağlık sigortası açısından baktığımızda. Bu ne yapmaktadır? Bir
kişinin hastalık hâlinde geçici olarak gelir elde edemediği durumlarda sosyal
güvenlik sisteminin ona sağladığı bir hakkı kullanamaması için konulmuş bir
engel hâline gelmektedir. Bu engelin bir an önce kaldırılması gerekmektedir.
Bu, işlevsiz bir pozisyondadır, sadece, bir hakkın kullanılmasını engeller
niteliktedir. Bu nedenle bunun kaldırılmasını öneriyoruz. Bu maddede tartıştığımız
ikinci konu nedir? Yatarak tedavilerde ve ayakta tedavilerde kişilerin aldığı
geçici iş göremezlik ödeneğinin farklı oranlarda hesaplanmasıyla ilgilidir. Bu
da şu demek oluyor: Bir kişi hasta oldu, doktora gitti. Doktor ona “Al şu
ilaçları kullan, ama evinde otur, istirahat et, çalışma.” dedi. Bu kişinin maaşının
üçte 1’ini kesiyoruz. Ama bu kişi çok daha hasta, hastaneye yatması lazım,
tedavisini hastanede sürdürmesi lazım; o zaman yarısını kesiyoruz. Bu durumda hasta kişi ne
yapacak? Doktoruna diyecek ki: “Doktorum, ne olur beni hastaneye yatırma. Ben
zaten üç kuruş para alıyorum, bunu da kesmesinler. Ben evde gider iğnelerimi
yaptırırım.” Ve yaptıramayacak. Bu durum da, yatarak
hastaların ücretlerinin yarısının kesilmesine, onların sağlık haklarından
vazgeçmelerine ve doğru düzgün tedavi görme imkânlarının ortadan kaldırılmasına
yol açacaktır. İşte bu iki madde, aslında
bizim Bakanımızla ve Sayın AKP Hükûmetiyle
anlaşamadığımız, bu yasanın felsefesiyle ilgili bir konudur. Bu yasa, gelir
artırıcı-gider azaltıcı bir maksatla hazırlanmıştır. Bu yasa, çalışan her
kişiye sağlanan sosyal güvenliğe bir yük gözüyle bakmaktadır. Bu yasa,
kişilere, eğer sen hastaneye yatıyorsan daha çok masrafın oluyor kuruma, o
zaman ben de senin maaşını çok keserim demektir. İşte felsefesi yanlıştır. Biz
bu nedenle buna karşı çıkıyoruz. Biraz önce yine Bakanımız
evlenme ödeneğiyle ilgili bir açıklama yaptı, dedi ki: “Yanlış anlaşılıyor,
işte, erkek çocukları evlenseler dahi, medeni hâlleri değişse bile onların
aldığı maaş kesilmediği için biz onlara evlenme ödeneği vermiyoruz.” Böylece sanki kız çocukları
ile erkek çocukları dengeleniyormuş gibi bir mantıkla sunmaya çalıştı. Burada
da felsefik olarak anlaşamadığımız noktalar var.
Sayın Bakanımızın anlamak istemediği konu şu: Yasa bu şekilde düzenlendiğinde
mantığı şu demek oluyor: Erkek çocuk o aileye bakmakla yükümlü kişidir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kışanak, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) –
Medeni hâli değişse bile biz onun aldığı aylığı kesmiyoruz yirmi beş yaşına
kadar. Ama kız çocuğunun on sekiz yaşından itibaren, medeni hâli değiştiği
andan itibaren onunkini kesiyoruz, çünkü o, aileden çıkıp gidiyor. İşte, kız
çocuğuna ve erkek çocuğuna sosyal olarak biçilen rollerle ilgili bir
problemimiz var. Eğer bir ailede bakmak durumunda olan, bakıma muhtaç kişiler
varsa buna kız çocuğu da bakabilir, erkek çocuğu da bakabilir. İkisinin de o
zaman maaşlarının kesilmemesi gerekir. Eğer evlenme ödeneği bir sosyal haksa
her ikisinin de evlenme hâlinde ödenmesi gerekir. Oysa mantık olarak şöyle
bakılıyor: Kızlar çeyiz almak zorundalar, biz onlara çeyiz parası veriyoruz,
erkeklere de ailenin bakmakla yükümlü oldukları kişilere bakma görevi
veriyoruz. İşte bizim itiraz ettiğimiz
nokta budur. Biz, bu görev tanımlarına karşı çıkıyoruz. Kız ve erkek çocukları
sosyal olarak aynı yükümlülüklerle yükümlü olmalıdırlar ve sosyal güvenlik
sistemi içerisinde de aynı haklara sahip olmalıdırlar. BAŞKAN – Sayın Kışanak, lütfen konuşmanızı tamamlayınız. GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) –
İşte, biz, bu nedenle, gerçekten, AKP Hükûmetine ve
Sayın Bakanımıza bizim itirazlarımızın felsefik ve
sosyolojik nedenlerini de anlamalarını öneriyoruz. Hepinize teşekkür ediyoruz.
(DTP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Buyurun Sayın Bakanım. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Şimdi, yasa, tabii bir bütün
olarak değerlendirilmiyor. Tekrar ediyorum, bakınız, bu maddede de değerli
arkadaşımızın değerlendirmeleri gerçekten yanlış. Şimdi, diyorlar ki: “Herkes
genel sağlık sigortası kapsamında. Nasıl oluyor şimdi bu? Geçici iş göremezlik
durumuyla karşı karşıya kalan bir vatandaş doksan gün prim ödememişse, ne
olacak bunun hâli?” Biz diyoruz ki, yasa zaten
genel sağlık sigortasını da kapsam altına aldığına göre, bununla ilgili
düzenlemeler bunun içinde var ama bütün olarak bakarsanız bunu bulursunuz,
bütün olarak bakmazsanız bu konuda çözüm elde edemezsiniz ve baktığınız
noktadan değerlendirmeler yaparsınız. Şimdi, acil hâllerde herkes genel sağlık
sigortası kapsamındadır. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
- Acil hâllerde ama, acil hâllerde! ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Evet, bulaşıcı hastalık… KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
- Ölüme yaklaştığınız zaman! ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Hayır, bakınız, geçici iş göremezlikten
bahsediyoruz. Vatandaş acil bir durumla karşı karşıya kaldı. Bu vatandaşla
ilgili geneldeki kuralımız şu: Bir ay sigortalı olan vatandaşımız, GSS
kapsamında sağlıktan istifade edecek, çalışan vatandaşımız bakınız. Ama, bugün öyle değil. Bugün iki yüz kırk gün, BAĞ-KUR’lu prim ödemek zorunda, doksan gün, SSK’lı prim ödemek
zorunda ki sağlıktan istifade edebilsin. Bunu bir aya çekiyoruz. Diyelim ki,
bir ay öncesinde yani bu primi ödemeden bir acil durumu oldu, rahatsızlık oldu.
Ne olacak bu vatandaşımızın hâli? Bugünkü düzende, bugünkü uygulamada bunun
cevabı yok, buna çare yok. Doksan gün prim ödemedi mi SSK’lı, dışarıdasınız.
Cebinde para varsa tedavi olursunuz. İki yüz kırk gün prim ödemediniz mi BAĞ-KUR’lu, dışarıdasınız, tedavi hakkınız yok. Bunları biz
otuz güne indiriyoruz, otuz güne indirmekle de kalmıyoruz, acil bir durum
olursa, bir bulaşıcı hastalık olursa, meslek hastalığı olursa, bugün olduğu
gibi grev ve lokavt durumundan dolayı olursa, bu vatandaşlarımız otuz gün şartı
da aranmaksızın GSS kapsamındadırlar. Arkadaşlar, lütfen, yani bu
düzenlemenin maalesef konjonktürel olarak birçok
maddesi başka taraflara çekilmeye çalışılıyor. Bu düzenleme köklü bir
düzenlemedir. Sosyal güvenlik sistemimiz… Ha, şunu da söylemiyorum: Dört
dörtlük bir düzenlemedir, eksiği yoktur diye başından beri söylemedim. Her
safhasında katkılara açık olduğumuzu söyledim. Ama, az
önce bahsedilen emzirmeden tutunuz geçici iş göremezliğe varıncaya kadar ve şu
andaki acil hâller durumu da dâhil hiçbir eksiği, kusuru yoktur. Vatandaşımız
GSS (Genel Sağlık Sigortası) kapsamındadır, hangi hâlde olursa olsun. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 18.
maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Saygılarımla. Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları “İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve
sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte
ikisidir.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Şandır,
gerekçeyi mi okutayım, konuşacak bir arkadaş var mı? MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Alim Işık konuşacak. BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar) ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik yapılmasına yönelik kanun tasarısının
11’inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanun’un 18’inci maddesinin üçüncü fıkrasının
düzeltilmesini amaçlayan Milliyetçi Hareket Partisi önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve bizleri televizyonları başında izleyen değerli
milletimizi saygılarımla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan tasarının 11’inci maddesinin üçüncü fıkrasında aynen şöyle
denilmektedir: “İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının
analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, yatarak tedavilerde 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının yarısı, ayaktan
tedavilerde ise üçte ikisidir.” Buna karşılık 31/5/2006
tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun
“Geçici iş göremezlik ödeneği” başlıklı 18’inci maddesinin üçüncü fıkrasında
ise şöyle söylemektedir: ”İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı
kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte
ikisidir.” Bizim önergemizde de geçici iş göremezlik ödeneğinin AKP’nin 59’uncu
Hükûmet döneminde, yani iki yıl önce yasalaştırdığı
hâliyle devam edilmesi teklif edilmektedir. Yani yeni tasarıda, yatarak
tedavilerde günlük kazancın yarısına indirilen, ayaktan tedavilerde ise üçte
ikisi olarak öngörülen geçici iş göremezlik ödeneğinin tedaviler arasında ayrım
yapılmaksızın, hastanın günlük kazancının üçte 2’si olarak devam ettirilmesi
önerilmektedir. Görüşülmekte olan tasarıda,
söz konusu ödenek 2/3’ten yarıya, yani ½’ye indirilerek 1/3’lük bir tasarruf
öngörülmekte. Hangi hastalarda? Yatarak tedavilerde. Yapılacak bu tasarruf,
yatarak tedavi gören hastaların incitilmesine değecek bir tasarruf değildir,
diğer yandan sosyal devlet anlayışıyla da kesinlikle örtüşmemektedir. Hastalık
nedeniyle çalışamayan bir kişinin, çalışamadığı sürede asgari ihtiyaçlarını karşılayabilmesi
için sosyal güvenlik sistemine konulan bir hak olan geçici iş göremezlik
ödeneğinde kısıtlamaya gidilmesi, hasta yatağındaki birçok çalışanın rencide
edilmesine neden olmakta, diğer yandan hastalığın verdiği ıstıraba ek olarak
devletine olan güven duygusunun da zayıflamasına yol açmaktadır. Açlık sınırının yaklaşık 700
yeni Türk lirası/ay, yoksulluk sınırının da yaklaşık 2.300 yeni Türk lirası/ay
olduğu değişik kesimlerce ifade edilen günümüzde, kamu çalışanlarının çok büyük
bir bölümü ne yazık ki yoksulluk sınırının altında ücret almakta, yani kısacası
yoksul durumdadır. Sosyal devletin en önemli
görevlerinden birisi de yoksuluna el uzatarak, onun elinden tutmaktır. Bu
değişiklikle, bırakınız elden tutmayı, daha önce yoksula uzatılmış devlet eli
geri çekilmekte, hastanın eli de âdeta 1/3 oranında kesilerek kısaltılmaktadır.
Bugün sokaklara dökülen
binlerce vatandaşımızın bu tasarıya olan tepkilerini duymazlıktan gelemeyiz.
Bugünün gençleri ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmanın hepimizin görevi
olduğunu bir kez de ben hatırlatmak isterim. Bu yanlıştan dönülmesi
amacıyla vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin kabul edilmesini diler, yüce
Meclise ve milletimize saygılarımı sunarım. İyi akşamlar diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Madde 11’i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… HASAN MACİT (İstanbul) –
Karar yeter sayısı Sayın Başkanım. BAŞKAN – Tamam Sayın Macit. Maddeyi oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısını arayacağım. Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir. 12’nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının çerçeve 12. maddesinin madde çerçevesinde “dördüncü”
ibaresinden önce gelmek üzere “üçüncü fıkranın sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiş,” ibaresinin eklenmesini ve madde metnine aşağıdaki hükmün eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
“Sürekli iş göremezlik
geliri, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katının %70’inden az
olamaz.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu… KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Sayın Halil Ünlütepe efendim. BAŞKAN – Önerge sahipleri
adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe. Buyurun Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar) HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; çok
geniş bir kesimi ilgilendiren bir yasal düzenlemeyi yapmaya çalışıyoruz. Bu
yasa tasarısı, sosyal devlet ilkesiyle çok yakından ilgilidir. Ayrıca, yasa
tasarısı ile ilgili, toplumda çok ciddi bir bilgi kirliliği de vardır. Yasanın
uygulamasından etkilenen sosyal taraflar ile siyasi iktidar arasında, yasanın
yorumunda, birbirlerini yalan söylemekle itham edecek duruma gelinmiştir. Sayın
Başbakanın da açıklamalarında taraf olmasına da dikkatinizi çekmek istiyorum. Sevgili arkadaşlar, kamuoyuna
“reform” olarak sunulan, getirdiği yeni düzenleme ile çalışanlar arasında
eşitliği bozan, sağlık sistemine çalışanlar açısından ağır yükler getiren,
emekliliği mezara taşıyan, kazanılmış hakları geriye götüren Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nı görüşüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, bu yasa tasarısını, IMF ve Dünya Bankasının
isteğine göre hazırlamıştır. Mecliste bugün bu yasa
görüşülürken yasanın uygulanmasından etkilenecek olan emekçiler, çalışanlar,
meydanlarda eylem içindeler. Çalışanlar yasanın olumsuzluklarına dikkati
çekebilmek için iş bırakma eylemini sürdürüyorlar. Bu yasanın uygulamasından
etkilenecek olanlar bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine alınmamakta. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin önü, etrafı güvenlik güçlerince çevrilmiş durumda.
Böyle bir ortamda bir yasal düzenleme yapmayı takdirlerinize sunuyorum. Hak arama özgürlüğünün nasıl
engellendiğini, bu yasadan etkilenecek olanların yasa tasarısının
olumsuzluklarını anlatmakta nasıl zorluklarla karşılaştıklarını üzülerek
görüyoruz. Açıkçası, sosyal taraflardan bir tarafın, Sayın Başbakanın
belirttiği gibi yeni birtakım haklar getiren bir yasayı değil, kazanılmış
haklarını yok eden bir yasayı bugün burada görüşüyoruz. Eğer Sayın
Başbakanımızın söylediği gibi, bu, yeni birtakım sosyal hakları getirmiş
olsaydı, niye binlerce insan meydanlarda bugün iş bırakacaktı? Niye binlerce
insan polisten cop yemeyi göze alacaktı? Hakikaten burada taraflardan biri
yalan söylüyor. Yani Sayın Başbakanın söylediği gibi, taraflardan biri yalan
söylüyor. Bu, topluma olan güvensizliği yaratır. Bu Meclis halkın Meclisidir. Bu Meclisin dinleyiciler bölümü gelenlere açık
olmalıydı. Kimden gizliyoruz? Kimden kaçırıyoruz? Nereye varmak istiyoruz? Bu
yasa sosyal devlet ilkesini ayaklar altına alan bir yasadır. Anayasa’nın
60’ıncı maddesinde açıkça şu söylenmektedir: “Herkes, sosyal güvenlik hakkına
sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı
kurar.” Biz ise insanları sosyal güvenlikten dışlamaya çalışan bir yeni
düzenlemeye doğru gidiyoruz. Bu yasa tasarısı, demin de söylediğim gibi, eğer
aynen kabul edilirse devletimizin temel niteliklerinden olan sosyal devlet
ilkesinden ciddi bir şekilde uzaklaşılacağına dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu yasa tasarısı görüşülürken
infaz koruma memurları, fiilî hizmet zammından niçin yararlanamadıklarını
herhâlde sizden soracaktır. Cezaevlerinin iç güvenliğinden sorumlu, toplumca
tecrit edilen tutuklu ve hükümlülerin ıslahını sağlamaya çalışan infaz koruma
memurları fiilî hizmet zammından faydalanmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak faydalanmaları yönünde gerekli önerileri de Meclise sunacağız. Yerel
yönetimlerde çalışan zabıta memurlarının fiilî hizmet zammından
yararlandırılmamalarını da anlamakta zorlandığımızı belirtmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) –
Bağlıyorum Sayın Başkanım. Değerli arkadaşlar, yıllardır
kendi emeğini ortaya koyarak sabahın 6’sında dükkânını açan bir esnaf,
emekliliğinin keyfini çıkartmak isteyecektir herhâlde. Fakat bugün Türkiye’de,
görebildiğimiz kadarıyla, emekli olanların yüzde 50’si yeni bir işte
çalışmaktadır. Bu ise Türkiye’deki sosyal güvenlik sisteminin getirdiği bir
sıkıntıyı ortaya çıkartmaktadır. Bizim bu önerimizle… İş
yerinde çalışırken iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle çalışma gücünü
kaybeden vatandaşlarımız da toplumun korunmaya muhtaç bireyleridir. Bunlara
bağlanacak olan gelirlerde alt sınır uygulaması kaldırılmamalıdır. Eğer, alt
sınır uygulaması kaldırılırsa yürürlükteki mevzuata göre yüzde 25 iş göremezlik
derecesiyle bağlanabilen gelir tutarına ulaşılması zor bir durum olacaktır.
Biraz önce Sayın Bakanımız, doksan gün prim yatırılması gerekirken otuz güne
düşürdüklerini söylüyorlar. Peki otuz gün yatırılmazsa
ne olacak? Gene bakmayacaksınız. Ee acil serviste
bakıyoruz… Acil insan bir ayağı çukurda olan bir insandır, eğer ona da
bakmayacaksanız artık sizin de bizim de burada durmamıza hiç gerek yok. BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, efendim, ben cümlelerini tamamlamak için vekil
arkadaşlara süre veriyorum, ama ekrana bakıyorum, hep bir dakikayı çok geçiyor.
Lütfen… HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) –
Hemen bağlıyorum, tamam Sayın Başkanım. Dolayısıyla, Sayın Bakan, o
konuda toplumu yanıltıcı bir bilgi vermektedir, o konudan kendisini
kurtarmasının çok daha iyi olacağı inancıyla tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ünlütepe. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Madde 12’yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Birleşime on beş dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati: 19.22 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 19.39 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum. 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. 13’üncü madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum: TBMM Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 13. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 25. maddesinde geçen “…%60…” oranının “…%50…” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 13. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25 inci maddesinin ikinci fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını ve sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Okay… HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Metin Arifağaoğlu konuşacak. BAŞKAN – Metin Arifağaoğlu, Artvin Milletvekilimiz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar) METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı
Tasarı’nın 13’üncü maddesiyle ilgili önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri
“reform tasarısı” diye halka sunulmaya çalışılan ve şu anda görüşülmekte olan
tasarı, bugüne kadar yaşanılan sorunları çözmüyor. Kayıt dışı işçi çalıştırmayı
önlemek için öncelikle SSK prim nispetlerini düşürmek gerekmektedir. İşçi ve
işveren prim nispetleri iş kolları durumuna göre değişiklik göstermekle
birlikte, ortalama yüzde 35 civarındadır. Bu yüksek primle kayıt dışı
çalışmanın önüne geçemezsiniz, yaşanan sorunları çözme yolunda mesafe
alamazsınız. Değerli milletvekilleri,
önergemizle, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun
25’inci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını talep
ediyoruz. İkinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını neden istiyoruz?
Maddenin birinci fıkrasını bilgilerinize sunmak istiyorum. Bakınız, birinci
fıkra şöyle diyor: “…iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma
gücünün az yüzde 60’ını kaybettiği kurum sağlık kurulunca tespit edilen
sigortalı malûl sayılır.” Bu
fıkra ile çalışan bir işçi iş kazası veya meslek hastalığı sonucu
kazanma gücünü yüzde 60 kaybederse malulen emekli olabiliyor. Değerli milletvekilleri,
şimdi, çalışan arkadaşlar, şayet, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle
kazanma gücünün yüzde 60’ını kaybederse malulen emekli oluyor. Ancak, bakınız,
madde metninden çıkarmak istediğimiz ikinci fıkra ne diyor: “…sigortalı olarak
ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün yüzde
60’ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği
önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özrü
nedeniyle malûllük aylığından yararlanamaz.” diyor. Yani,
şunu söylemek istiyor ikinci fıkra: Çalışan -ikinci fıkrayla- doğuştan engelli
olan, doğuştan kazanma gücünü yüzde 60 kaybeden bir işçi, çalışırken bunun
doğuştan engelli olduğu veya doğuştan yüzde 60 kazanma gücünü kaybettiği
önceden veya sonradan tespit edilirse, birinci fıkradaki gibi, çalışan bir
sigortalının meslek hastalığı veya iş kazası neticesi yüzde 60 kazanma gücünü
kaybetmesi hâlinde elde ettiği hakkı elde edemiyor. Şimdi, burada bir haksızlık
var arkadaşlar. Biri çalışırken yüzde 60 çalışma gücünü kaybediyor, yani, iş
kazası veya meslek hastalığı nedeniyle; öbürü doğuştan engelli, çalışırken
doğuştan engelli, ama diğerinin hakkına sahip olamıyor. Biz bu önergemizle bu
haksızlığın önüne geçemeye çalışıyoruz ve mutlaka bu haksızlığı bu Meclis
düzeltmelidir diye düşünüyoruz. Değerli arkadaşlar, zaten
engelliler… Biliyorsunuz, yasa nedeniyle çalışan her 100 işçi için 3 engelli ve
3 ağır hükümlü çalışabiliyor. Zaten zor şartlar altında bir işe girme imkânını
bulmuş bir engelliye niçin öbür çalışıp da iş kazası veya meslek hastalığı
nedeniyle çalışma gücünü kaybedene aynı hakkı vermiyoruz? Biz bu önergemizle bu
haksızlığı önlemeye çalışıyoruz. Bakınız değerli
milletvekilleri, iktidar milletvekilleri zaman zaman
bu kürsüye çıkarak, muhalefete seslenerek önergeniz varsa getirin diyorsunuz.
Biz birçok önerge getirdik. Bunun gibi nice haksızlıkları önleyecek önergeler
getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz. Bizim önergemize ret oyu verdiğinizi
bu millet görüyor. Bu millet kendi terazisinde tartıyor. Değerli milletvekilleri,
25’nci maddenin ikinci fıkrasını madde metninden çıkarırsak, doğuştan engelli
olanlarla iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle engelli duruma düşenler aynı
hakka sahip olsunlar. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) –
Bu haksızlığı önleme konusunda duyarlılık göstererek önergemize destek
vereceğinizi umut ediyor, hepinizi en içten sevgilerle, saygılarla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Arifağaoğlu. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: TBMM Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun tasarısının
13. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun
25. maddesinde geçen “…%60…” oranının “…%50…” olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ediyoruz. Gültan Kışanak (Diyarbakır) ve
arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu? SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Demirtaş? SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
– Sayın Nuri Yaman konuşacak. BAŞKAN – Sayın Nuri Yaman,
Muş Milletvekilimiz, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar) M. NURİ YAMAN (Muş) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesi hakkında
Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinizi en
içten duygularımla selamlıyorum. Daha önceki maddelerle ilgili
konuları görüşürken, değerli arkadaşlarımın da değindiği gibi, geçen hafta
“nevroz” kutlamaları esnasında Van, Hakkâri, Yüksekova ve Siirt’te uygulanan
aşırı ve hukuk dışı şiddete sizlerin, değerli milletvekillerimin dikkatlerini
de çekmek istiyorum. Tamamıyla bayram havasında demokratik bir hakkı kullanmak
isteyen insanlara yönelik -hedef göstererek- ateşli silah kullanılması ve
işkenceye varan uygulamalar neticesinde de bugün bir yurttaşımızın da ölümü
sonucunda 3 kişi yaşamını yitirmiştir. Uygulanan bu işkenceler Hükûmet tarafından ısrarla görmezden gelinmiş, olağan
sayılmaya çalışılmış, yetkilerini aşan ve görevlerini kötüye kullanan hiçbir
resmî yetkili ya da kamu görevlisi hakkında bugüne kadar tek bir soruşturma
bile açılmamıştır. Ölümlerden ve işkencelerden sorumlu kişiler hakkında
soruşturma açılması için Sayın İçişleri Bakanını ve cumhuriyet savcılarını
göreve davet ediyoruz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 13’üncü maddesi, 5510 sayılı ve 31/5/2006
tarihli Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Malûl sayılma”
başlığı altında düzenlenen 25’inci maddesini yeniden düzenlemiştir. Bilindiği
gibi, malulen emeklilik, iştirakçilerin vücutlarında meydana gelen arızalar
veya uğradıkları tedavisi imkânsız hastalıklar sebebiyle vazifelerini
yapamayacak duruma gelmeleri hâlinde uygulanan bir emeklilik işlemidir.
Belirtilen sebeplerle çalışamayacak duruma düşenlere “malul” denilmekte ve
meydana geliş sebeplerine göre de adi malullük, vazife malullüğü ve harp
malullüğü şeklinde üç türe ayrılmaktadır. Bu 13’üncü maddenin ilk
paragrafı kimlerin malul sayılacağı konusunda açıklık getirmiştir. Aslında bu önerimizle,
Anayasa’mızın 2’nci maddesinde tanımlanan sosyal devlet ilkesinin yerine
getirilmesi amaçlanmaktadır. Sosyal devlet, insanları,
kişisel ve ailevi krizlere yol açabilecek hastalık, yaşlılık, işsizlik gibi
belirli sosyal riskleri karşılayabilecek güce kavuşturmak suretiyle kişiler ve
aileler için var olan güvensizlik alanını daraltarak ve nihayet statü ya da
sınıf ayrımı yapmaksızın tüm vatandaşlara belirli sosyal hizmetleri en iyi
şekilde sunmayı garanti eden devlet demektir. Üstelik, üzerinde görüşme
yaptığımız madde, toplumun geneliyle ilgili değil, yaşamlarını sürdürebilmek
için gerekli olan çalışma gücünü kaybeden insanlarla ilgilidir ve sırf bu
nedenle bile çok daha fazla hassasiyet gösterilecek bir durumdur. Çünkü
güçsüzlerini koruyamayan bir devlet, bırakın sosyal devlet olmayı devlet olma
vasıflarını dahi yerine getiremiyor demektir. Bu nedenle, çalışanların malul
olabilmeleri için aranan çalışma gücü ya da meslek kazanma gücünün yüzde 60
oranında kaybedilmesi alt sınırının yüzde 50’ye düşürülmesi gerektiği
inancındayız ve bu konuyla ilgili değişiklik önergemizi Genel Kurula bu nedenle
sunmuş bulunmaktayız. Siz değerli milletvekillerimizin
bu önergeyi destekleyeceğinizi umarken… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Yaman,
konuşmanızı tamamlayınız. M. NURİ
YAMAN (Devamla) - Yine aynı düzenlemenin 13’üncü maddesinin altıncı fıkrasında
2006 tarihli Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde sayılan sigortalılardan, personel
kanunlarına tabi olmayanların hastalık sebebiyle malûl sayılmalarına esas
alınacak hastalık süresi konusunda kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye
kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun hastalık iznine ilişkin hükümleri
uygulanır denilmektedir. Bu bentte yer alan “…Kendi
özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar...” ifadesi de bu yasanın kabul
edileceğiyle ilgili peşin bir yargı taşımakta ve bize göre de Parlamentonun
iradesini bir noktada ipotek altına almaktadır. Bu nedenle, bu değişiklik
teklifinin tarafınızdan da uygun görüleceğini umuyor, hepinizi en içten
duygularımla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yaman. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Madde 13’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 14 üzerinde üç önerge
vardır, önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının çerçeve 14. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“b) En az beş yıldan beri
sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olması,” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 14. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.5.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 26. maddesinin ikinci fıkrasının b bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. “b) En az beş yıldan beri
sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün veya başka birinin sürekli bakımına
muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi
aranmaksızın 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş
olması”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 26.
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
“b) En az on yıldan beri
sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına
muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri
sigortalı bulunup toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirmiş olması,” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Şandır, kim
konuşacak? MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Mithat Melen konuşacak efendim. BAŞKAN – Sayın Melen,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) MİTHAT MELEN (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasası, herhâlde, Türkiye'nin en önemli yasası; hepimizi
ilgilendiriyor, burada bizleri bile ilgilendiriyor. Biz kendimiz için bile bir
yasa çıkarırken pek fazla düşündüğümüzü ve pek fazla üzerinde durduğumuzu
zannetmiyorum. Aslında, yasanın çıkarılması
için üç tane önemli neden var: Bir tanesi, ekonomik yaklaşım. Ekonomik
yaklaşımla bakarsanız, bu yasanın, gerçekten Türk ekonomisinin önemli iki tane
sorunu olan faiz ve sosyal sigortalar yükünü ortadan kaldırması gerekiyor önce.
Çok önemli bir şey bu, Hükûmete düşen de zor bir
görev. “Ben yaptım, sen yaptın”dan çok geçmişin bir
birikimi de var bunda. Ama bunu değiştirmek, yeni bir yapıya
kavuşturmak, önce ekonomisiyle ilgili bu işin; bu işin daha ekonomik bir yapıda
gelişmesi önemli. Şimdi, böyle bir yaklaşımla
bu kanuna yaklaşıldığını pek çok zannetmiyorum, çünkü ekonomik yaklaşım bir
parça ihmal edilmiş durumda. Onun yerine daha gerçekçi bir yaklaşım belki
gerekliydi. O da -gerçekçi yaklaşım- tabii Türkiye'nin şartlarında, bugünün
şartlarında çok olumlu sonuç veremedi, çünkü gerçekçi yaklaşırsanız, dünyayla
bunu eşitlemeye kalkarsanız o yükler daha da ağırlaşabilir. 75 milyon nüfusun,
cidden, sosyal barışın, ekonominin ve piyasa ekonomisinin yapısını bozması
itibarıyla, özellikle insan kaynağı ve düzgün insan kaynağı yetiştirmek için,
gerçekten yılların birikintisinin çok önemi var. Bunu düzeltmek de sanıldığı
kadar kolay değil. Ama son yaklaşım, politik yaklaşım herkesi
memnun etmek; işte, sokaktakini, bizi, herkesi. İşte, herkesi memnun
edeceğim diye kimseyi memnun etmeyip bu yasayı da çok anlaşılmaz bir hâle
getirdiğimizi fark etmemiz lazım. Dört sayfa süren maddeler
var. Dört sayfa süren maddeyi anlamak o kadar güç bir iş ki, uzman olmak
gerekiyor. Yarın da bu konuda o kadar fazla ihtilaf çıkacak ki... Yani, ben
göremeyeceğim bunun ekonomik olduğunu, uygulandığını ama,
Sayın Bakan, inşallah görür ve uygulamada sıkıntı çekmez. Çünkü
hakikaten zor. Onun için, bütün bunları bir tarafa atıp, belki bu
kanunda onun için değişiklik önergesi veriyoruz. Özellikle bu maddenin (b)
fıkrasıyla ilgili -ki, bu 14’üncü maddenin (b) fıkrasını 5510 sayılı Kanun’dan
kopya edip o Kanun’un belirli yerlerini değiştiriyor bu kanun ama- burada, özellikle
malullere, malul sigortalılara bu hakkı tanımakta belki yarar var. Yani bunda
bir parça... Hani var ya bizim yaklaşımımız, ağanın eli tutulmaz; belki Sayın
Bakanın, Sayın Komisyonun eli tutulmaz. Bu, on yıldan beri sigortada bulunup,
toplam bin sekiz yüz gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede
malul olan sigortalılar için, beş yıldan beri sigortalı bulunup dokuz yüz
günlük bir hak tanımakta -yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri bildirilmiş
olması şartıyla- gerek görüyoruz. Çünkü, zaten
ekonomikliğini kaybetmiş bir yasada, bence, böyle bir taviz vermekle çok daha
fazla zarar etmemiş olur Hükûmet ve biz, hepimiz. Bu arada da Türkiye’de,
önemli bir biçimde -özellikle Türkiye terör mücadelesi içerisinde- gerçekten
“malullük” meselesi önem kazanıyor. Hatta, bir
araştırma komisyonu şu anda ortada. Bilhassa Sosyal Sigortaların malullük
konusunda önemli meseleleri var. Onun için, bu kanunda bu değişikliğin kabul
edilmesinin, toplamda büyük bir sıkıntıya neden olmayacağı kanısındayız.
Kanunun bu yönde değiştirilmesi için veya bu maddenin bu yönde en azından
değiştirilmesinin düşünülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkatlerini
çekmek istiyorum. Niye? Çünkü bu kanun hepimizin kanunu. Ayrıca
bu işin çözümünün sokakta değil de Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunun da
idraki içinde olmamız gerekiyor. Sosyal baskı başka bir şey. Ama
bu işin çözümünün bizlerin sorumluluğunda -başta Hükûmet
olmak üzere- olmasında hakikaten yarar var. Çünkü bu kanun hiç kimsenin değil,
Türkiye'nin meselesi. Sağlıklı ve düzgün insan kaynağı yetiştirmek ve onlara
güven sağlamak zorundayız. Saygılarla arz ediyorum
efendim. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Melen. Önergeyi oylarınıza… KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir, karar yeter
sayısı vardır. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 14. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.5.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 26. maddesinin ikinci fıkrasının b bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. “b) En az beş yıldan beri
sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün veya başka birinin sürekli bakımına
muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi
aranmaksızın 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş
olması” Gültan Kışanak (Diyarbakır) ve
arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Kışanak… Sayın Demirtaş,
siz mi konuşacaksınız? Buyurun. SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Divan, değerli
arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Doğrusu, 5510 sayılı bir yasa
var, daha önceki uygulamalar var ve işte, geçen haftadan bu yana görüşmekte
olduğumuz değişiklik kanunu var. Bütün bunları bir arada değerlendirip yasayı
bütüncül bir şekilde anlayabilmek, değerlendirebilmek de kolay bir iş değil.
Sayın Bakan bu konuda muhalefet partilerinin yönelttiği eleştirilere karşı
“Yasayı bütünüyle inceleyip anlasanız, aslında eleştirileriniz çok haklı değil,
eleştirileriniz yersizdir.” diye bazen serzenişte bulunuyor ama,
yani bu yasayı bütünlüklü olarak anlayabilen kaç kişi var Genel Kurulda, bu
yetkinlikte kaç kişi var bilmiyorum ama, bu yasayı tümüyle anlayabilmek için
hukukçu olmak yeterli değil, sosyal
güvenlik alanında da uzman olmak gerekiyor aynı zamanda. Dolayısıyla, yani bir
yandan bu yoğunluk içerisinde bu yasayı -ne getiriyor, ne götürüyor- tümüyle
anlamaya çalışıyoruz, bir yandan da eksik bulduğumuz yönleri eleştirerek,
önergeler vererek tamamlamaya çalışıyoruz. En azından, yaptığımız yasa, sosyal
taraflar tümüyle, bütün maddeler üzerinde anlaşmadığı için, sosyal tarafların
da ihtiyacını, taleplerini karşılayabilecek hâle gelsin diye büyük bir uğraş
veriyoruz. Ama diğer arkadaşlarımın da
dile getirdiği gibi, bugün, bu yasa üzerinde tümüyle uzlaşmamış, anlaşmamış
sosyal tarafların demokratik bir hakkını kullanmak üzere Güven Park’a,
Kızılay’a yürümeleri, orada basın açıklamaları yapma istekleri -sonrasında
demokratik olmayan- yine güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımıyla
engellenmeye çalışıldı. Bu yasaya karşı çıkan emekçilerin, gaz bombalarıyla,
coplarla, düşüncelerini açıklamaları veya eleştirilerini sunmaları bir yönüyle
engellenmeye çalışıldı. Bu durumun haksız bir durum olduğunu ve kabul edilemez
olduğunu, protesto ettiğimizi ben de ifade etmek istiyorum. Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Bakan ısrarla “Bu sosyal güvenlik şemsiyesi, çatısı
altında herkes bulunacak, hiç kimse dışında kalmayacak, en azından sağlık
hizmetlerinden istisnasız herkes yararlanacak.” diye ifade ediyor ama bazı
maddelerde öylesine kısıtlayıcı, engelleyici düzenlemeler var ki haklı olarak
şunu soruyoruz: Yani madem herkes bütün haklardan yararlanacak, madem herkes
sosyal güvenlik şemsiyesi, çatısı altında olacak bir şekilde, işte, malullere
ilişkin prim veya prime dayalı her türlü borcu olanlara ilişkin, iş göremezlik
durumu olanlara ilişkin bu kadar ağır ve engelleyici düzenlemeleri neden
yapıyoruz o hâlde? Önceki 5510 sayılı Yasa’da
bile tanınmış olan hakları bu değişiklik yasasıyla geriye çekiyoruz, süreleri
yükseltiyoruz, prim ödeme gün sayısını yükseltiyoruz, yine çalışma gün sayısını
yükseltiyoruz. Dolayısıyla, yani bir yandan “Herkes zaten bu haklardan
faydalanacak.” diyoruz, ama öbür taraftan özellikle sosyal güvenliğin temel
amacı olan bakıma muhtaç olan insanların devlet tarafından sosyal güvenceye,
sosyal korumaya alınması amacını güden bu yasada yine bu kesimlere yönelik ağır
düzenlemeler getiriyoruz. Bunlardan biri de işte bu değişiklik önergesi
verdiğimiz maddede değerli arkadaşlar. Yani madem malullük durumuna düşen
insanları koruyacağız, o hâlde bu kişilerle ilgili, prim ödeme gün sayısı veya
çalışma süreleriyle ilgili daha düşük günler öngörerek bu yasa tasarısında, bu
maddede daha düşük primler öngörerek daha ciddi bir koruma sağlayabiliriz. En
azından 5510 sayılı Yasa’daki düzenlemeye benzer düzenlemeler yapılabilir. Beş
yılık hizmet süresi ve dokuz yüz günlük prim ödeme gün sayısı bizce yeterli
olmalıdır. Zaten malulen emekli olan insanlar çalışma gününü doldurmadığı için
emekli maaşını hak ettikleri zaman da çok düşük emekli maaşları alacaklar. Bu
yasayla emekli aylığı bağlama oranı zaten düşüyor, bir de malulen emeklileri
düşündüğümüzde iyiden iyiye zor duruma sokmuş olacağız. Eğer
bu maddedeki, bu düzenlemedeki değişiklik önergeleri kabul edilmezse değerli
arkadaşlar, maalesef ki yasanın sosyal amacı, özellikle korunmaya muhtaç olan
maluller, çocuklar, yaşlılar gibi kesimleri görmezden gelen, yani emekçileri
bir tarafa bıraktık, onların hakları zaten korunmuyor ama sosyal güvenliğin
temel amacı olan bu kesimleri koruma amacını da bu maddelerle görmezden gelmiş
olacağız, onların aleyhine, onların çıkarına olmayan düzenlemelere imza atmış
olacağız. Biz, DTP Grubu olarak,
değişiklik önergesi vererek bu duruma bir kez daha dikkat çekmek istedik. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Demirtaş, konuşmanızı tamamlayınız. SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla)
- Önergemize destek vereceğinizi umut ederek, hepinizi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Demirtaş. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı tasarının çerçeve 14. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları “b) En az beş yıldan beri
sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olması,” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Okay… HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Rahmi Güner… BAŞKAN – Buyurun Sayın Güner. (CHP sıralarından alkışlar) RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın 14’üncü maddesinin
değiştirilmesi hususunda vermiş olduğumuz önerge hususunda CHP Grubu adına
konuşuyorum. Değerli
arkadaşlarım, bugün görüşülmekte olan kanun, Türkiye’nin hem şimdiki durumunu
hem geleceğini tayin eden bir kanun tasarısı fakat bugün, bu kanun tasarısı
görüşülürken dikkatimi çeken bir konu var: Muhalefet partileri önergeleriyle,
konuşmalarıyla, bu kanunun içeriğini, bu kanunun Türkiye’nin geleceğini nasıl
tayin edeceğini açıkça ortaya koymaktalar fakat dikkatimi çeken bir husus daha
var, iktidar parti milletvekilleri salonda bulunmadıkları gibi, karar sayısı
talep edildiğinde salona gelip parmak kaldırıyorlar. Sayın
Başkan, şunu açıkça söylüyorum: Neye parmak kaldırdıklarını, niçin bu
önergeleri reddettiklerini hiçbirisinin bildiğini tahmin etmiyorum ve
bilmiyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu kanun
tasarısında malul aylığının bağlanması için on yıl ve bin sekiz yüz gün çalışma
şartı öngörülmekte. Biz, bunun, gerçekten çalışamaz durumda olan bir emekçinin,
bir çalışanın mağdur olacağı görüşündeyiz. O nedenle, bu on yıllık sürenin beş
yıllık ve bu çalışma süresinin de yine dokuz yüz gün olarak değiştirilmesi
konusunda bu talepte bulunmuş oluyoruz. Değerli arkadaşlarım, şunu da
belirtmek istiyorum: Bu kanun tasarısına karşı, burada birçokları söylediler,
Sayın Bakan 16/8/1999 tarihinde, bu tasarının
Türkiye’ye büyük bir yük getireceğini, bu tasarının Türkiye’nin ihtiyaçlarından
doğmadığını ama IMF’in ve Dünya Bankasının baskısı
ile gündeme geldiğini o zamanki hükûmete karşı bizzat
konuşma yapmıştır. Konuşmanın metni burada değerli arkadaşlarım. Ve şimdi, ve bu kanunun çok daha yeterli olduğunu, tasarının
yeterli olduğu ve tasarının geçmesi gerektiği üzerinde görüş belirtmektedirler.
Hatta, o zaman ki muhalefet partisinden olan Sayın
Bakanın da katılmış olduğu bir önerge var Mecliste. Bu önergede elli ve elli
beş yaş önerilmektedir. Değerli arkadaşlarım, şimdi
ise altmış beş yaş gündeme gelmekte. Altmış beş yaş sorulduğunda yetkili Sayın
Bakan şunu söylemekte, “Bu sizi ilgilendirmiyor, çocuklarınızı ilgilendiriyor.
Siz niye bu kadar üzerinde duruyorsunuz?” diye de demeçleri var değerli
arkadaşlarım. Bu, Türkiye’nin geleceğini, Türkiye’nin gelecek nesillerinin
hayat garantisini, yaşama garantisini tamamen ortadan kaldıran bir kanun
tasarısı değerli arkadaşlarım. Biz, çocuklarımızın mutluluğu için yaşıyoruz,
çocuklarımızın geleceği için burada çalışıyoruz. Biz, çocuklarımızın geleceği
ve Türkiye’nin geleceği için buradayız ve bütün mücadelemizin özü buradadır
değerli arkadaşlarım. Töhmet altında kalmak istemiyoruz, ileride vebal altında
kalmak istemiyoruz. Bunu babalara söylüyorum, annelere söylüyorum değerli
arkadaşlarım. Demin burada bir oylama oldu. Sayın anneler, iktidar partisi
milletvekili hanımlar süt parasına karşı çıktılar değerli arkadaşlarım. Bu,
Türkiye’nin geleceği için çok daha sıhhatli çok daha gürbüz çok daha zeki
çocuklarımızın yetişmesi için bir teklifti, maalesef aleyhinde oy kullandılar. Değerli arkadaşlarım, bir
platformdan gelen, bugün sokaklarda bu mücadeleyi veren, kendileri için ve
çocukları için mücadele veren Emek Platformunun yöneticilerinin nasıl baskı
altında olduğunu, nasıl konuşturulmamak istendiğini, nasıl eylemlerinin
engellendiğini bizzat gördük. İşte, biz vebal altında kalmak istemiyoruz. Aynı
platformdakilerden, aynı şekilde emeğiyle çalışan, alın teriyle çalışan, emeğin
en yüce değer olduğu dünyamızda bu Emek Platformunda çalışan… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Güner, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. RAHMİ GÜNER (Devamla) - …bir
kesimden bana bir şiir geldi, onu okumak istiyorum ve bitireceğim: “Sen de mi onursuz ve bencil
çıktın baba! Hani senin her şeyindim, hani
yaşama sevincindim, hani kırlarda açan çiçektim, hani umutsuz ve yoksul
gecelerin sabahına güneştim. Demek ki hepsi yalanmış.
Demek ki hepsi dolanmış. Beni ve öteki çocukları kandırmışsınız günler geceler
boyunca. Oysa nasıl güvenmiştim sana.
O yedi başlı korkunç ejderhayı bile yeneceğimi düşünmüştüm sen tutunca
ellerimden. Oysa sen ellerini kirletmeyi
seçtin. Bana bile ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.’ dedin. Ne yazık ki sen türünün tek
örneği değilsin. Bugünlerde birçok ana baba, çocuklarına sıkça söyledikleri
‘Senin için canımı bile veririm.’ sözü yerine ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl
yaşasın.’ demekte. Biliyorum buraya kadar
söylediklerimi anlamazlıktan geldi. Bu çocuk ne saçmalıyor böyle dedin. Öyleyse daha açık anlatayım
Baba! Adına sosyal güvenlik reformu
diyorlar. Dönen o kadar soygunun,
yolsuzluğun bütçede yeri varken benim sağlıklı kalabilmem için ödenecek üç
kuruşu yük olarak görüp, bu yükten kurtulmak siz büyüklerin yapmak zorunda
olduğu reform. Şimdi o reformun içinde senin
sesini kısmak için sana ‘Bu reform seni çok etkilemiyor, asıl çocuklarını
etkiliyor’ diyorlar ve sen de bundan memnun kalıp sesini çıkartamıyorsun.” BAŞKAN – Sayın Güner, bu şiir mi, metin mi? RAHMİ GÜNER (Devamla) –
Değerli arkadaşlarım… BAŞKAN - Sayın Güner, şu anda bir buçuk dakikayı geçtik. Ben cümlelerinizi
tamamlamak için veriyorum ama süreyi vermediğim için… RAHMİ GÜNER (Devamla) –
Tamam, tamamlıyorum. BAŞKAN - Bundan sonra zorunlu
olarak hiç vermeyeceğim yani öyle görünüyor. RAHMİ GÜNER (Devamla) –
Bitiriyorum efendim, bitiriyorum. BAŞKAN – Lütfen. RAHMİ GÜNER (Devamla) –
“Demek sana değil bana ‘mezarda emeklilik’ vaat ettiklerinde sessiz kalıp sonra
bana dönüp ‘canımın içi’ diyebiliyorsun. Demek sana değil bana daha
kısıtlanmış içi boşaltılmış bir sosyal güvenlik vaat ettiklerinde ‘oğlum/kızım’
diyebiliyorsun. Vicdanen böyle bir rüşveti
nasıl böyle kabul edebildin.” BAŞKAN – Sayın Güner, sözünüzü keseceğim, iki dakikayı geçti efendim,
lütfen… RAHMİ GÜNER (Devamla) –
“Benim geleceğim karartılırken nasıl böyle sessiz kalabildin! Çek elini baba benden. Al sana baba bana hediye
ettiğin gelecek! Sesini çıkarmadığın gelecek!” Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Siz,
Türk milletinin geleceğini kararttınız! RAHMİ GÜNER (Ordu) – Onları anlamazsınız, anlasanız zaten bunu
yapmazsınız. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Türk
milletini anlamayan sizsiniz! HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Şiir de şiir olsa bari! BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… RAHMİ GÜNER (Ordu) – Kanundan
haberiniz yok, hiçbir şeyden haberiniz yok! BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum arkadaşlar: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Evet, madde 14’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
15’inci madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının çerçeve 15. maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 27 nci maddesinde yer alan
“
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 119 sıra
sayılı kanun tasarısının 15. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006
tarihli ve 5510 sayılı kanunun 27. maddesinde geçen “… 9000 gün…” ibareleri
yerine “…7000 gün…” ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ediyoruz. Teklif
Edenler:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 15- 5510 sayılı
Kanunun 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. 'Madde 27- Malûllük aylığı;
prim gün sayısı 9000 günden az olan sigortalılar için 9000 gün üzerinden, 9000
gün ve daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29
uncu madde hükümlerine göre hesaplanır. Sigortalı başka birinin sürekli
bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılır. Ancak,
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar
için 9000 prim gün sayısı 7200 gün olarak uygulanır. Malûllük aylığı, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki sigortalılar ile (c)
bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir
sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların; a) Malûl sayılmasına esas
tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini, b) MalüI
sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor
tarihini, c) 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanların ise, maluliyetleri
sebebiyle görevlerinden ayrıldıkları tarihi, takip eden ay
başından itibaren başlar. Malullük
aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında
çalışmaya başlayanların malullük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip
eden ödeme dönemi başında kesilir ve bu Kanuna tabi olarak çalıştıkları süre
zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81
inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık
sigortasına ait prim alınır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malullük aylığı
bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya sevk
edilenlere; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malullüğünün
devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında çalışıyorsa görevinden ayrıldığı tarihi, diğerlerine ise istek
tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malullük aylığı
hesaplanarak bağlanır. Bu durumdakilerden ilk
bağlanan malullük aylığına esas prim ödeme gün sayısı; a) 9000 günün üzerinde olanların
aylıkları 30 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanarak
hesaplanır. b) 9000 günden az olanların
aylıkları ise, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılan artışlar
uygulanmak suretiyle aylığın başlangıç tarihi itibariyle hesaplanan tutarının
emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı toplamının emeklilik öncesi
prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü ile emeklilik sonrası çalışmaya ait
kısmi aylığın toplamından oluşur. Emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmi aylık,
emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı toplamı ve emeklilik sonrası
çalışmaya ait prime esas kazançları üzerinden bu maddenin birinci fıkrasına
göre hesaplanan aylığın emeklilik sonrası prim ödeme gün sayısına orantılı
bölümü kadardır. Yeni aylık, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara
yapılan artışlar uygulanmak suretiyle bulunan tutarın altında olamaz. Yukarıdaki (a) ve (b)
bentlerinde belirtilen 9000 prim gün sayısı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için 7200 gün olarak uygulanır.’” BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, dört önergeden bahsetmiştim, dördüncü önerge geri çekildiği
için üç önergeyi okuttum. Komisyon önergeye katılıyor
mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum. AGÂH KAFKAS (Çorum) –
Konuşacağım Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun Sayın
Kafkas. (AK Parti sıralarından alkışlar) AGÂH KAFKAS (Çorum) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubu tarafından verilen önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli Başkanım, kıymetli
arkadaşlarım; bugün burada çalışmasına devam ettiğimiz yasa, Türkiye'deki bütün
insanları ilgilendiren bir yasa ve uzunca bir serüveni olan bir yasa.
Türkiye'de bir ortak aklın ortaya çıkması konusunda bir çabanın ürünü olarak
bugün buradayız. Bildiğiniz gibi geçen dönem
5510 sayılı Kanun’u çıkardık, Anayasa Mahkemesi tarafından belli maddeleri
iptal edildikten sonra, yeniden Bakanlığımız tarafından uzun bir hazırlık
sürecinden ve sosyal taraflarla yapılan çalışmalardan sonra yeniden
Meclisimizin gündemine getirildi. Meclisin gündemine getirilen
bu yasanın da en önemli maddelerinden bir tanesi, özellikle, benim, bugün, şu
anda üzerinde durmak istediğim olay, emeklilik hakkında ödenecek prim gün
sayısıydı. Bildiğiniz gibi, 5510 sayılı
Kanun’la prim ödeme gün sayısı Türkiye genelinde yedi bin güne kademeli olarak
geçiş sağlanmış, sonra 5510’la bu dokuz bin gün prim ödeme gün sayısına
çıkarılmıştı. Şimdi, bu yasayla önemli bir
gelişmeyi meydana getirmiş durumdayız. Türkiye'de demokrasinin işleyişinin,
sosyal tarafların demokratik zemini kullanarak nasıl iş yaptıklarının ve Hükûmetin ve Bakanlığımızın demokratik talepler
karışsındaki duyarlılığının en güzel, en somut örneğini burada görmemiz
mümkündür. Bir ortak akıl sonucunda Emek Platformu bileşenleriyle uzun bir süre
müzakereler sürdürülerek ki onların on dokuz maddeden oluşan itirazları vardı,
bunların her birisi üzerinde çeşitli, uzun müzakereler sürdürülmüş ve
birçoğunda da mutabakata varılmıştır. Buradaki en önemli unsur yıllardır
eleştiri konusu olan… Dokuz bin gün prim gün sayısını Türkiye'deki emekçilerin,
özellikle SSK’lıların tamamlama imkânının zor olacağına dair çok ciddi anlamda
eleştiriler vardı ki bu yasanın temel parametrelerinden bir tanesi yaşsa, bir
tanesi de prim gün sayısıdır. Prim gün sayısında hep… Demin… 5510 sayılı Yasa’dan
geriye gidişi filan konuşuyoruz. İşte bu devrim niteliğinde bir geriye
gidiştir, ileriye adım atmaktır. Yani dokuz bin gün prim yedi bin iki yüz güne
indirilmiştir... HASİP KAPLAN (Şırnak) – İşçiler 14 Martta yürüyünce oldu. AGÂH KAFKAS (Devamla) – … yani
bin sekiz yüz gün geri çekilmiştir ve bunlar Emek Platformuyla da el sıkışarak
yapılmıştır. Ama bizim… KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Sayın Kafkas, kim yaptı dokuz bin günü? AGÂH KAFKAS (Devamla) –
Herkesle el sıkışmak, herkesle uzlaşmak temel amacınızdır ama kimi insanlar
vardır ve kimi gruplar vardır ki kendisiyle bile anlaşmaktan korkan insanlarla
anlaşma zemini yakalama imkânınız bazen olmuyor olabilir. O nedenle burada yedi
bin iki yüz gün prim esası teşkil edilmiştir ve kazanılmış haklar burada önemli
oranda korunmuştur ve yaşla ilgili… Yarın sabah sanki buraya çıkanlar dokuz bin
gün primi alacaklar, altmış beş yaşına kadar da emekli olacaklar. Türkiye'de
böyle bir panik havası yaratıldı. Böyle bir şeyin olmadığı
ortada. Yedi bin iki yüz güne indirilmiştir prim gün sayısı. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Daha inmedi efendim, daha inmedi. AGÂH KAFKAS (Devamla) – Bugün
çalışanların yaşla ilgili bir problemleri yoktur, yarın olanların yoktur. On
yıl içerisinde gireceklerin de altmış beş yaş diye bir problemlerinin olmadığı
ortadadır. Buna rağmen artık bu ülkede bir sosyal güvenlik sisteminde yapılması
gereken önemli bir düzenlemenin onurunu hep beraber yaşayacakken, hep beraber,
hepimiz bunu yapmış olmaktan dolayı onurlu yaşayacakken, bunun istismarından
artık hep beraber vazgeçiyor olmamız lazım diye düşünüyorum. Yani, yarın sabah
dokuz bin gün filan, yok altmış beş, yok… Kimsenin kazanılmış haklarına da
dokunulmuyor. Yedi bin iki yüz gün prim gün sayısı esas alınmaktadır ki bu
bence… Burada, Sayın Bakanın şahsında, bütün ekibini kutluyorum, Hükûmetimizi kutluyorum, çünkü Emek Platformuyla demokratik
bir ortamda oturulup onlarla uzun bir müzakerenin sonucunda bir ortak aklın
ortaya çıkmasını gerçekleştirmişlerdir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kafkas, son
cümlelerinizi alayım. Buyurun. AGÂH KAFKAS (Devamla) - Çünkü, demokrasilerin olmazsa olmazı sivil toplum
örgütleridir. Sivil toplum örgütlerinin demokratik mekanizmaların içerisinde
demokratik haklarını aramasının bütün yolları açıktır meşru zeminlerde, hukuk
sistemimizde bunların hepsi vardır ve o zeminleri de bu Hükûmet
sonuna kadar bunlara açmıştır ve onun sonucunda da bir uzlaşma sağlanmıştır. AKİF AKKUŞ (Mersin) –
Vatandaş niye yürüyor? AGÂH KAFKAS (Devamla) - Ben
emeği geçen herkesi kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) AKİF AKKUŞ (Mersin) -
Vatandaş niye yürüyor, niye? BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kafkas. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Sayın Başkan, hatip, prim ödeme gün sayısının yedi bin iki yüze indirildiğini
söyledi. Yedi bin iki yüze henüz indirilmiş değil, bu konuda sadece önerge
okundu. Ama, eğer hatip doğruyu söylemek isterse, prim
ödeme gün sayısı, şu anda, 5510 sayılı Yasa’ya göre dokuz bin gündür. Bunu yüce
Meclisin bilgisine sunmak istiyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, biraz önce kabul etmiş olduğunuz önergeyle çerçeve 15’inci
maddenin düzenlediği 5510 sayılı Kanun’un 27’nci maddesi tümüyle
değiştirilmiştir. Bu nedenle, aynı maddede değişiklik öngören son iki önergeyi
işleme koyma imkânı kalmamıştır. Önergeleri işlemden kaldırıyorum. 15’inci maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir. 16’ncı madde üzerinde beş
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum: TBMM Başkanlığına 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 16. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasının a bendinde geçen “… En az 9.000
gün…” ibaresi yerine “… En az 7.000 gün…” ibarelerinin eklenmesini, ikinci
fıkranın b bendinin çıkarılmasını, üçüncü fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini, yedinci fıkrada geçen, “… 55…” ibaresinin “… 50…” olarak
düzeltilmesini, sekizinci fıkrada geçen “… 55…” ibaresinin, ”… 50…” olarak
değiştirilmesini teklif ediyoruz. “Sigortalılar ikinci fıkranın
a bendinde yer alan yaş hadlerine 60 yaşını geçmemek üzere üç yıl eklenmek ve
adlarına en az 5.400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler”
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 16’ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin ikinci fıkrasının (a)
ve (b) bentlerinin sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiş, üçüncü fıkrasına “yaş
hadlerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “65 yaşını geçmemek üzere” ibaresi
eklenmiş, yedinci fıkrasındaki “ “Ancak,
4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar
için prim gün sayısı şartı 7.200 gün olarak uygulanır.” “Ancak
yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün sayısı şartının
doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınır.” “Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından
yararlanabilmek için, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde
belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen
sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan
ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının
(c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan
emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.” Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 16. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde
16- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendindeki “ “( ) Kurumca yetkilendirilen
sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne
uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu,
Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının; a) Birinci derecede özürlü
olan sigortalılar en az 15 yıldan beri sigortalı olmak ve 3600 gün, b) İkinci derecede özürlü
olan sigortalılar en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve 4000 gün prim, c) Üçüncü derecede özürlü
olan sigortalılar 20 yıldan beri sigortalı olmak ve 4400 gün malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın
(a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar.
Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.” “(
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı
işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas
faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte
bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen
sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı
alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
“Madde 16
- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında belirtilen “3960 gün” ibaresi “3700
gün”, beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen “4320 gün” ibaresi “3700 gün”
ve (b) bendinde belirtilen “4680 gün” ibaresi “4100 gün” şeklinde
değiştirilmiştir. İlk defa
bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını
doldurmuş olmaları ve en az 7000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Sigortalılar,
kadın ise 58 erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve adlarına en az 4500 gün malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık
aylığından yararlanabilirler.” Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın
çerçeve 16 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı
kanunun 28 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Madde 16 - 5510 sayılı
Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Yaşlılık sigortasından
sağlanan haklar ve yararlanma şartları Madde 28- Yaşlılık
sigortasından sigortalıya sağlanan haklar şunlardır: a) Yaşlılık aylığı
bağlanması. b) Toptan ödeme yapılması. İlk defa bu Kanuna göre
sigortalı sayılanlara; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve
en az 7000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması
şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Sigortalılar, ikinci fıkrada
yer alan yaş hadlerine iki yıl eklenmek ve adlarına en az 4500 gün malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık
aylığından yararlanabilirler. Sigortalı
olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından
yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri
sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Kurumca yetkilendirilen
sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne
uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu,
Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının: a) %50 ilâ %59 arasında
olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 3900
gün. b) % 40 ilâ % 49 arasında
olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4200
gün. malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olmak şartıyla ikinci fıkradaki
yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü
madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler. Bakanlıkça tespit edilen
maden işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan
beri çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 53 olarak
uygulanır. 50 yaşını dolduran ve erken
yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları
taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar. Yukarıdaki fıkralarda
belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan,
(b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini
beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunması şarttır. Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun. HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz madde,
yasanın en önemli maddelerinden birisi ve kurgulama olarak da sosyal güvenlik
açıklarının önlenmesine yönelik bir tedbir olarak düşünülmüş ve emekliliği
zorlaştırmak suretiyle masrafların azalacağı belirtilmiş. Ancak geneli üzerinde
yaptığımız görüşmelerde de ifade ettiğimiz üzere sadece gider azaltıcı önlemler
değil, şu anda Bakanlığın takip etmesi gereken kayıt dışı ekonomi ve sosyal
güvenlik kuruluşlarına bildirilen prim gelirlerinin tahsili gibi önemli bir
görevi var. Bunları yapmayarak emekliliği güçleştirmek sosyal güvenlik
sistemine sosyal devletin bakış açısı olamaz. Şimdi,
yaşla ilgili olarak mevcut duruma göre bir tespit yaptığımızda, hem mevcut
duruma hem Sayın Bakanın sosyal güvenlik reformuyla ilgili olarak açıklayıcı
kitapçığındaki rakamlar karşılaştırıldığında şöyle bir tablo çıkıyor: Devlet
Planlama Teşkilatının 2007 yılında özel ihtisas komisyonu olarak hazırladığı
raporda doğuşta yaş beklentilerine göre, o gün için yaptığı hesaplamalara göre,
altmış beş yaşı dikkate alındığında, erkeğin emekli olduktan sonra 3,3 yıl,
kadının da emekli olduktan sonra 8,1 yıl emekli maaşı alabileceğini
söylemiştik. Şimdi, Sayın Bakan bu kitapçıkta bir başka
hesap yapıyor ve 2040 yılındaki yaşam beklentisini dikkate alarak bir rakam
çıkarıyor ve bu rakamları Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıyor. Ben Almanya ve Türkiye’yi esas alarak, yani erkekte ve kadında
altmış beş yaşın uygulandığı Almanya’yı ve Türkiye’yi esas alarak, Devlet
Planlama Teşkilatının düzenlediği rapordaki yılı ve Sayın Bakanın kitapçıkta
sunduğu yılları karşılaştırdığımızda şöyle bir tablo çıkıyor: Yani, önümüzdeki
otuz iki yıl içerisinde Almanya’da erkeklerin yaşında 8,2’lik bir artış
bekleniyor, kadınların yaşında 5,5’lik bir artış bekleniyor. Türkiye’de
ise bu rakamların erkeklerde 10,7 ve kadınlarda 9,9 olduğu söyleniyor. Buna, şu
açıdan, yaş ilerledikçe diğerinin öbürünü yakalama şansı fazla olabilir diye
bakabiliriz. Ancak, önümüzdeki dönemde olaylara üç çocuk yaklaşımıyla bakarsak,
istikrarsız yönetimleri ve istikrarsız büyümeyi dikkate alırsak, bu aktüeryal hesapların ortaya konulmasındaki güvenilirliği
sorgulamamız lazım ve o günkü yaşı da bugünden sorgulamak mümkün, çünkü
kadınlarda 2 kat daha yaşlanmış, doğuşta yaşam beklentisinin artmış olduğunu
görüyoruz. Şimdi, değerli arkadaşlar,
doğru olan neydi? Şimdi, sosyal taraflarla da görüştünüz, yani bir mutabakat
aradınız ve bu mutabakatta komisyona getirdiğiniz tasarının iki ayağı olduğunu
söylediniz. Yani, olmazsa olmaz iki ayağından bahsettiniz. Bu ayaklardan birisi
altmış beş yaş idi, diğeriyse dokuz bin iş günüydü ve bunlardan hiçbir şekilde
taviz verilemeyeceğini belirttiniz, ancak, dokuz bin iş gününü yedi bin iki
yüze çekiyorsunuz. Şimdi burada iyi yapıyorsunuz, ancak, şu dengeyi gözetmeniz
gerekiyor: Yaşla prim ödeme gün sayısı arasındaki bağlantı son derece önemli.
Şunun için önemli: Çünkü, prim ödeme gün sayısını
doldurduğunda insanlar, yaşı beklerken kayıt dışına geçeceklerdir. Yani, elli
sekiz-altmış yaş ve yedi bin-yedi bin iki yüz prim ödeme gün sayısı doğru bir
tercihtir ve dolayısıyla, bunun üzerinde oynanmamalı ve sistemin buna uyum
sağlamasına fırsat verilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) HARUN ÖZTÜRK (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız. HARUN ÖZTÜRK (Devamla) –
Teşekkür ediyorum. Bir hususu dile getirmek
istiyorum: Sayın Bakan, bu bulunduğu yerden, 99’da sistemi eleştirirken,
devletin kayıtlarına vâkıf olmadığı için öyle bir eleştiri yönelttiğini, ancak
bugün sistemi tanıdığını ve bunun yapılması gerektiğini söyledi. Ben şunu
dikkatlerinize getirmek istiyorum: Sayın Bakanın samimi ifadesi, o gün için
itirafı doğruydu, o gün için yaptığı yanlıştı. Gerçekten, bugün için de vâkıf
olduğunu söylüyor ama sistem son derece karmaşık. Ben yine vâkıf olamadığı
düşüncesiyle bugün de yanlış yaptığını söylüyor, zamanın bizi yanıltmasını
beklediğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öztürk. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla. Süleyman
Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları “Madde 16- 5510 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında belirtilen “3960 gün” ibaresi “3700 gün”,
beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen “4320 gün” ibaresi “3700 gün” ve (b)
bendinde belirtilen “4680 gün” ibaresi “4100 gün” şeklinde değiştirilmiştir. İlk defa bu Kanuna göre
sigortalı sayılanlara; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve
en az 7000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması
şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Sigortalılar, kadın ise 58
erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve adlarına en az 4500 gün malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından
yararlanabilirler.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Şandır? MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Beytullah Asil konuşacak efendim. BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar) BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Siz
orada sadece düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz.” diyerek
övdüğü Millî Mücadele’mizin ve çatısı altında bulunduğumuz Büyük Millet
Meclisinin ilk zaferi olan İnönü Zaferi’nin 87’nci yılı kutlu olsun. İnönü
Zaferi ile yüce milletimiz mağlubiyetine ve mağduriyetine nokta koymuş ve
birbirini takip eden zaferlerle Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşılmıştır. Bu
zaferleri bize armağan eden aziz şehitlerimizin ruhları önünde saygıyla eğiliyorum.
Bu zaferin 87’nci yıl
dönümünü bugün Metristepe’de, Bözüyük
Şehitliği’nde ve Eskişehir’in İnönü ilçesinde coşkuyla kutladık. İnönü Belediye
Başkanımız Sayın İsmail Karaköse, İnönü halkının
İstiklal Madalyası’nı hak ettiğini, yüce Meclisin de bu hakkı kendilerine
teslim etmesini istiyor. Hepinize saygıyla arz ediyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı
maddesinde 5510 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkralarının değiştirilmesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
sosyal devlet olmanın gereklerinden biri olan sosyal güvenlik hakkının
düzenlendiği Anayasa’mızın 60’ıncı maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkına
sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı
kurar.” denilmektedir. Buna rağmen, görüşmekte olduğumuz bu tasarının ruhunu
oluşturan emekli, dul ve yetimlerine yapılan aylık ve diğer ödemelerin
azaltılması yoluyla sistemin açıklarını kapatma mantığını bu maddede de
görüyoruz. Oysa olması gereken, yaşlılık, hastalık, malullük, kaza ve ölüm gibi
sosyal risklere karşı asgari hayat düzeylerinin korunması amaçlanmalıdır. Sosyal güvenlik, insanların
bulundukları toplumda insan onuruna yakışır bir şekilde, başkalarına muhtaç
olmadan yaşamalarının teminatıdır. Görüşmeye çalıştığımız önümüzdeki kanun
tasarısı bu bakış açısını göz ardı eden teknik bir düzenlemedir. Toplumun bütün
kesimlerini ilgilendiren böylesine önemli bir yasa tasarısında sosyal yönler
göz ardı edilirse bu kanun tasarısının toplumun geniş kesimlerine
benimsetilmesi çok zor olur ve bunun sonucunda da toplumda oluşacak tepkiler
nedeniyle bir iki yıl içinde bu kanun, ucundan köşesinden düzeltilmek üzere
tekrar yüce Meclisin huzuruna gelir. Nitekim, bundan
önce bu şekilde çıkarılan yasalarda olduğu gibi, bu Meclis, bu yasayı mükemmele
yakın bir düzenlemeyle çıkarmaya, gerçek bir sosyal güvenlik reformu yapmaya
muktedirdir. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Gerçekten de bu tasarı bu şekilde
yasalaşırsa -ki öyle gözüküyor- önümüzdeki bir iki yıl içinde bunun
düzeltilmesi için çeşitli tasarılarla önümüze getirilmesi kaçınılmazdır. Bu
şekilde yapılacak düzenlemeler bu defa da yasanın bütünlüğünü ortadan
kaldıracaktır. Değerli milletvekilleri,
sosyal güvenlik sisteminde yeni düzenlemeler yapılması konusunda toplumda
oluşmuş fikir birliği vardır, bu sistemin geldiği gibi gitmeyeceği konusunda
mutabakat birliği vardır, muhalefet partilerinin yasaya olumlu katkı yapma
konusunda irade beyanları vardır. Bu gerçekler ortadayken, toplumun,
parlamenterlerin içine sinmeyen, pek çok ayağı sakat, kendi içerisinde
tutarsızlıkları olan bu yasa tasarısını ısrarla, acele bu Meclisten geçirme
çabası anlaşılır değildir. Kayıt dışı istihdamın önlenmesi konusunda etkin
yapısal tedbirler bu yasa tasarısında yoktur. Bilgi işlem teknolojisinden de
yararlanılarak ilgili kamu kurum/kuruluşları ve meslek odaları arasında
sağlıklı bir bilgi akış sistemi ve koordinasyon sağlanamamıştır. Sistemin en
önemli gereği olan güçlü bir denetim mekanizması oluşturulamamıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Asil,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. BEYTULLAH ASİL (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, vakit çok geç değildir. Maddeler üzerinde verdiğimiz
ve vereceğimiz önergelere destek olun. İnsanımızın, genç kuşaklarımızın
geleceğe umutla bakmasını sağlayalım. 11 milyon çalışanı kayıt altına almak
için gerekli yasal ve idari düzenlemeleri yapalım. Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Mehmet Şandır’ın geçmiş aylarda yaptığı bir konuşmada
dediği gibi: Yeriniz mi dar, yeniniz mi dar? Yeriniz darsa yer açalım, yeniniz
darsa yeninizi açalım. Yeter ki bu milletin hayrına olacak yasa tasarılarını bu
Meclise getirin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Asil. KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar
yeter sayısının aranmasını istiyorum. BAŞKAN – Evet, önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 119 Sıra
Sayılı Tasarının çerçeve 16. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları “Madde
16- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendindeki “ “( ) Kurumca yetkilendirilen
sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne
uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu,
Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının; a) Birinci derecede özürlü
olan sigortalılar en az 15 yıldan beri sigortalı olmak ve 3600 gün, b) İkinci derecede özürlü
olan sigortalılar en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve 4000 gün prim, c) Üçüncü derecede özürlü
olan sigortalılar 20 yıldan beri sigortalı olmak ve 4400 gün malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın
(a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar.
Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.” “(
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı
işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas
faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte
bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen
sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı
alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Katılmıyoruz. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
– Yaşar Ağyüz konuşacak. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, Divan üyeleri hep aynı partiden. Olmaz ki! BAŞKAN – Önerge sahipleri
adına Sayın Yaşar Ağyüz. Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar) YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 16’ncı
maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi için CHP Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, birinci
konuşmamda, bu yasanın her yönüyle sağlıkta ve sosyal güvenlikte bir yıkım
yasası olduğunu söylemiştim. Şimdi bu yasadan özürlüler de nasibini alıyor;
prim ödeme gün sayısıyla alıyor, yaşı “elliden elli beşe çıkarma” taktiğiyle
alıyor. Demin, Sayın AKP Grubu bir
öneri verdi ve her zaman yapıldığı gibi, Anayasa değişikliğinde –türbanda-
bayan milletvekilleri konuştu, bugün de çalışanların hak kaybını sağlayan
yasada da maalesef bir sendikacı arkadaşımız konuştu. Dışarıda sendikacılar,
çalışanlar mücadele ederken, sayın arkadaşımız, yedi bin iki yüz güne düşen
prim gün sayısını, bir ulufeymiş, kendilerine bir bağışmış gibi buradan
söyledi. Bir kere, bu ifade altmış beş
yaşı ortadan kaldırmıyor. Emek Platformunun protokolü, ne
demek istediği burada. Emek Platformu diyor ki: “Yedi bin iki yüz
tamam.” Yalnız şunu diyor: “Ancak prim gün sayısının kademeli olarak artması
nedeniyle, prim gün sayısını doldurduğu hâlde emeklilik yaşını doldurmadığı
için emekli aylığına hak kazanamayan sigortalıların emeklilik yaşını doldurduğu
yılda Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’yla belirlenen altmış
beş yaş koşulu aranmaksızın emekli olmasına olanak sağlanmıştır.” Şimdi, ya bu önergenizi
açacaksınız -Emek Platformuyla protokole bağlanmamasına rağmen öneri olarak
sunulur hâle getireceksiniz- veyahut da yedi bin iki yüz güne düşen prim gün
sayısının altmış beş yaşı ortadan kaldırmadığını açık ve net söyleyeceksiniz
değerli arkadaşlarım. Şimdi bakın “sosyal devlet”
diyoruz. Sosyal devlet, yaşlısına, emeklisine bakamaz ise, özürlüsünü koruyamaz
ise, özürlülerini devlete el açar hâle getirir ise “sosyal devlet” kavramından
bahsedilebilir mi? Özürlüler toplumun korunmaya muhtaç bireyleri ise, sosyal
güvenlik açıklarının azaltılması amacıyla bunların mevcut haklarının
kaldırılması ya da geriye götürülmesi sosyal devlet anlayışıyla bağdaşır mı
değerli arkadaşlarım? Bu yasa, önergelerle adam
olmaya niyeti olmayan bir yasa, bunu açık söyleyelim. Zaten önergeleri de
dikkate aldığınız yok ne kadar sosyal özü olursa olsun. Deveye sormuşlar
“Boynun niye eğri?” Deve demiş ki: “Nerem doğru ki?” Bu yasanın hiçbir doğru
yanı yok ki. Sosyal devleti ortadan kaldıran, halkı yoksullaştıran, emeklilik
yaşını artıran, prim gün sayısını artıran bir yasa değerli arkadaşlarım. O
nedenle, bu yasanın önergelerle değişeceği düşüncesinde olmamamıza rağmen -yön
gösterici, uyarıcı, eğer kabul görürse de yasanın adam gibi bir yasa olmasını
sağlamak için- diğer muhalefet partileri gibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu da
önergelerle bu yasaya bir çekidüzen vermek istiyor, ama nafile. Değerli arkadaşlarım bir
yasanın reform olması için iyileştirmeyi hedeflemesi lazım. Bu yasada
iyileştirme yok. 5510 sayılı Yasa’dan daha geriye gidiş var değerli
arkadaşlarım. Hak kayıplarının adı ne zamandan beri reform oldu? Bakın, Sayın
Bakan da yetkililer de diyorlar ki: “Sosyal güvenlik reformunu, açıkların
sürdürülemez olduğu gerekçesiyle kabul edilir kılmaya mecburuz.” Peki, değerli arkadaşlarım,
ülkemizin 2007 yılı sosyal güvenlik açığı
-SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı- toplam 25 milyar 400 milyon resmî rakamlara
göre. Kayıt dışı istihdam ne kadar? TÜİK’in
açıkladığı kayıt dışı istihdam ne kadar? Sizin kurumunuz bu. Yanlış nüfus
sayımı yapsa da gene ona da bir kulp bulursunuz. Kayıt dışı istihdam 9 milyon
938 bin kişi. Bunlar kayıt içine dâhil edildiği takdirde -edilme cesareti,
çabası- İşsizlik Fonu’nun bu amaçla kullanılması sağlanır ise, gelir vergisi ve
sigorta primlerinin yaratacağı rakam bu açığı kapatacak noktadadır değerli
arkadaşlarım. Onun için, yaptığınız aflarla kaçakçıları korumayı biliyorsunuz,
70 bin kişiyi bir saatte affediyorsunuz, trilyonları çiziyorsunuz. Ama
emekliye, ama genç yaşta emekli olması gereken insanlara kapıyı kapatıyorsunuz,
özürlülere kapıyı kapatıyorsunuz. Sosyal devletle sizin alakanız yok. Sağlıkta
ve diğer yönde sosyal devleti ortadan kaldırıyorsunuz. Zaten sosyal devletin
yerine sadaka devletini ihya ettiniz. Bunu seçimlerde gördük, diğer zamanlarda
gördük. Yeşil kart bunun parçasıdır, kömür dağıtımı bunun parçasıdır, falan
filan… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ağyüz, birkaç saniyenizi rica edeyim. Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz dolmak üzere. Sayın Ağyüz cümlesini
tamamlayacak. Sayın Ağyüz’ün
konuşmasını tamamlamasına kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Buyurun Sayın Ağyüz, konuşmanızı tamamlayınız. YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu
yasayla artık sosyal bir hak olmaktan çıkmıştır değerli arkadaşlarım ve değerli
arkadaşlarım, bu yasanın kapsamına neden İşsizlik Sigortası Fonu dâhil
edilmiyor? Neden Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma bu tek çatı altına dâhil
edilmiyor? Çünkü onlar partizanca kullanılacak kaynaklar olarak kullanılıyor.
Bir tanesiyle devlet açıklarını kapatacaksınız, kurum açıklarını
kapatacaksınız; bir tanesiyle de kömür ve iaşe dağıtacaksınız değerli
arkadaşlarım. BAŞKAN – Sayın Ağyüz, konuşmanızı tamamlayınız efendim. Süremiz doldu. YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Açlık
sınırının 697 YTL olduğu bir yerde her 5 kişiden 1’i işsiz ise bu yasanın
sosyal özü yoktur. Bu yasa ülke gerçeklerine uymamaktadır ve emekliler için
mezarda emekliliği getiren bir yasadır, özürlüleri de mezarda öldürecek bir
yasadır. Hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 2 Nisan 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum. Size ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum. Kapanma Saati: 21.02 |
|