DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ CİLT : 16 74’üncü Birleşim 6 Mart 2008 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II.- GELEN KÂĞITLAR III.-
YOKLAMA IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Akbaş’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin gündem dışı
konuşması 2.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’un düşman
işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması 3.- Artvin
Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Artvin’in düşman
işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa Turgutlu Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141) 2.- Van
Milletvekili Özdal Üçer ve 19 milletvekilinin, Van
ilindeki enerji sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142) 3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 29 milletvekilinin,
tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/143) B)
TEZKERELER 1.- Sağlık Bakanı
Recep Akdağ’ın Kuveyt’e yaptığı resmî ziyarete
refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/337) VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/498) (S. Sayısı: 110) 2.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili
Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72) 3.- Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) 4.- Bursa
Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3
milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111) VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Sudan Devlet Başkanının ziyaretine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın cevabı (7/1724) 2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, doğalgaz yer altı depolama projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı
(7/1749) 3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, uzman jandarmaların
özlük haklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/1750) 4.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, bazı öğrencilere şiddet uygulandığı iddialarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1770) 5.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Eskişehir Millî
Eğitim Müdürlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1773) 6.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, açık lise sınavlarına katılan öğrencilerin
kıyafetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı
(7/1776) 7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, açık lise sınavlarına
katılan öğrencilerin kıyafetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1777) 8.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da bir ilköğretim okulunda başarılı
öğrencilere Kur’an-ı Kerim dağıtıldığı iddiasına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1778) 9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin’de kömür sahası
içindeki bir yolun kapatılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/1832) 10.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in Çalkaya Belediyesi
sınırlarındaki arazilere tapuda şerh konulmasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın
cevabı (7/1855) 11.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
liman ve sınır kapılarında gümrükleme işlemi için uzun süre bekletilen
kamyonlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/1966) 12.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir soru önergesinin cevaplandırılmamasına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/2056) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat
15.00’te açılarak dört oturum yaptı. Kırıkkale Milletvekili Turan
Kıratlı, TÜRKSAT uydusuna ve üretim sürecine, Adana Milletvekili Yılmaz Tankut, Adana Tekel Fabrikasındaki işçilerin sorunlarına, Eskişehir Milletvekili Emin
Nedim Öztürk, Avrupa Birliği ortak tarım politikası
çerçevesinde Türkiye’nin tarım politikasına, İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar. Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk haklarında yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda tanzim edilen ve TBMM Başkanlığına gönderilen
soruşturma dosyalarının Hükûmete geri verildiğine
ilişkin Başbakanlık tezkereleri okundu; Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden
kurulu karma komisyonda bulunan dosyaların Hükûmete
geri verildiği açıklandı. Gaziantep Milletvekili Akif
Ekici ve 21 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların
araştırılarak (10/138), Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, Muş Ovası’ndaki tarımsal üretimin araştırılarak
verimliliğin sağlanması için (10/139), Bitlis Milletvekili Mehmet
Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, kredi kartı ve bireysel kredi alanında
yaşanan sorunların araştırılarak (10/140), Alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunun 5/3/2008 Çarşamba günkü birleşiminde çalışmaların saat 24.00’e kadar
sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra
kabul edildi. Kocaeli Milletvekili Nihat
Ergün, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un
konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı. Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında bulunan,
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/498) (S. Sayısı: 110), 2’nci sırasında bulunan,
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/65) (S.
Sayısı: 72), Görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi. 3’üncü sırasında bulunan,
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/529) (S. Sayısı: 117)
görüşmelerine devam edilerek geçici madde 2’ye kadar kabul edildi. 4/3/2008 tarihli
AK Parti Grubu önerisiyle, 5/3/2008 Çarşamba günü Genel Kurulda görüşülecek
konu belirlenmişken bir başka konunun görüşülmesinin mümkün olamayacağı
gerekçesiyle Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
tutumu hakkında usul görüşmesi açıldı. Konya Milletvekili Faruk Bal
ve İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin konuşmasında şahıslarına sataştıkları
iddiasıyla birer konuşma yaptılar. 6 Mart 2008 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 00.07’de son
verildi.
No.: 114 II.- GELEN KÂĞITLAR 6 Mart 2008 Perşembe Tasarılar 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bitki Koruma
(Bitki Karantina) Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/530) (Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.2.2008) 2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/531) (Plan
ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008) 3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp
Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/532) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008) 4.- Müşterek
Taarruz Uçağının Üretimi, Desteklenmesi ve Sürekli İyileştirilmesine İlişkin
Mutabakat Muhtırası ve Buna Dair Mali Yönetim Esasları Dökümanının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/533) (Millî Savunma;
Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.2.2008) 5.-
Türkiye-Azerbaycan Uzun Vadeli Ekonomik ve Ticari İşbirliği Programı ve İcra
Planının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/534) (Plan ve
Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008) Teklifler 1.- Kocaeli
Milletvekili Cumali Durmuş ve 20 Milletvekilinin;
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/167) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.2.2008) 2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 3 Milletvekilinin;
Bursa İli Büyükşehir Kapsamında, Osmangazi İlçesinden Ayrılacak Emek ve Demirtaş Adıyla; Nilüfer İlçesinden Ayrılacak Görükle ve Çalı Adıyla Dört Yeni İlçe Kurulmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/168) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.2.2008) 3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun; Amasya İline Bağlı Ezinepazar
Adlı İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/169) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.2.2008) 4.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 31
Milletvekilinin; Amasya İline Bağlı Ezinepazar Adlı
Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/170) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.2.2008) Tezkere 1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (1/336) (Anayasa ve Adalet
Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.2.2008) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 Milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/02/2008) 2.- Van
Milletvekili Özdal Üçer ve 19 Milletvekilinin, Van
İlindeki enerji sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/02/2008) 3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 29 Milletvekilinin,
tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/02/2008) 6 Mart 2008 Perşembe BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşimini açıyorum. Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Saygıdeğer
milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce 4 Mart 2008 tarihli 72’nci
Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci
maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu
nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli
stenograflar ve yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica
ediyorum. Tutanak özeti
okunduktan sonra tekrar açık oturuma geçeceğiz. Şimdi, kapalı
oturuma geçmek üzere birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati: 14.01 İKİNCİ OTURUM (Kapalıdır) ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 14.18 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Kapalı
Oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle söz isteyen Balıkesir
Milletvekili Ayşe Akbaş’a aittir. Sayın Akbaş,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması AYŞE AKBAŞ
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü münasebetiyle şahsım adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle, yüce heyeti, Eliflerin, Satıların, Makbule Efelerin, Nene
Hatunların, Halide Ediplerin ve daha nice Türk annesinin gözyaşı ve alın
teriyle var ettiği yüce Meclisimizin bir üyesi olmanın şerefiyle saygıyla
selamlıyorum. Şehit anaları başta olmak üzere tüm analarımızın ellerinden
öpüyorum. “Ana başa taç
imiş, her derde ilaç imiş, bir evlat pir olsa da anaya muhtaç imiş.” Değerli
arkadaşlarım, hak ve hukuk mücadelesi insanlık tarihi kadar eskidir. 8 Mart
kadın hareketi 1857 yılına dayanan ve Amerika’da tekstil alanında çalışan
kadınların çalışma hayatındaki sorunlarını ifade ettiklerinde sert müdahale
karşısında düştükleri sıkıntıya tepki olarak ortaya çıkmış, Birleşmiş Milletler
tarafından da 1977 yılında Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmiştir. 8 Mart
dünyanın birçok yerinde kadınların eşitlik ve hak istedikleri, kadın olmalarından
dolayı karşılaştıkları sorunlara dikkat çektikleri birlik ve dayanışma günüdür.
Kadınlarımızın
eğitimine önem vermek, sosyal hayatının bütününde haklarını en iyi şekilde
kullandırmak hepimize düşen yüce bir görevdir. Onurlu ve vefalı Anadolu kadını
bunu fazlasıyla hak etmiştir. Yüce Önderimiz 1923 yılında Konya’da yaptığı
konuşmasında buna işaret ederek kadının hayatının bütününe damgasını vurduğunu
ifade etmiş ve birçok Avrupa ülkesinden önce kadınımıza hak ve imkânlar vererek
tüm dünyaya örnek olmuştur. Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; Türk hukuk reformunun temel taşlarının en büyüğü olarak
nitelendirilen Türk Medeni Kanunu Meclisimiz tarafından 1926 yılında kabul
edilmiştir. 1934’te seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle “eşitlik” ilkesi
siyasi hayatımıza girmiştir. Bugün, seçme hakkını rahatlıkla kullanmamıza
rağmen seçilme noktasında bir hayli geride kaldığımız açıktır. Kadınlarımızın
nüfusa oranlarına uygun temsil edilmesi durumunda kamusal alanda etkin bir
şekilde yer alacak, hoşgörü, uzlaşma ve toplumsal barış rahatlıkla tesis
edilebilecektir. Kadınlarımızın eğitim oranı yükseldikçe töre ve namus
cinayetleriyle intihar oranları düşecek, iş gücüne katılım ve toplumsal
refahtan pay alma oranları da artacaktır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyadaki yapılan işlerin üçte 2’sini kadınlar
yaparken toplam gelirin ancak yüzde 10’unu alabilmektedirler. Okuryazar
olmayanların yüzde 70’ini kadınlar oluşturmaktadır. Yoksulluk sınırının
altındakilerin yüzde 65’i yine kadınlardan meydana gelmektedir. Tüm bu
rakamlara sivil toplum örgütlerine katılım oranı yüzde 20, partilere katılım
oranı yüzde 13, sendikalara üyelik oranı ise yüzde 6 olduğu ilave edildiğinde
kadınlar aleyhine oluşan üzücü bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Toplumumuzun
değişik kesimlerinde görev alan çok sayıda başarılı kadın olmasına rağmen
parlamento ve mahallî idarelerde seçilerek hizmet veren kadınlarımızın azlığı
bizi üzmektedir. Fakat karamsar değilim. 1935 yılında Parlamentoda 18 kadın
milletvekili varken bugün bu sayı 50’ye çıkmıştır. Mahalli idarelerde
kadınımızın temsil oranı yüzde 1,5’lara düşmektedir. Her seçim
döneminde partilerin diline dolamaları ve gündemlerine almalarına rağmen
yapamadıkları bir işi başararak kadın milletvekili adayı sayısını arttırıp, bu
dönem 30 kadın milletvekilini Meclise taşıyan Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a huzurlarınızda teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Yapılan
araştırmalarda bir cinsin bir toplulukta temsil edilebilmesi için azınlığın
asgari yüzde 20 olması gerçeğinden hareketle, gelecek dönemde bu oranı yüzde
20’lere, mahallî idarelerde yüzde 10’lara yükseltilerek kadınlarımızın baş tacı
edilmesinin ve hak ettikleri şekilde temsil edilmesinin sağlanmasını içtenlikle
arzu ediyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK Parti olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel
Müdürlüğü, Aile Araştırma Kurumu Teşkilat Yasası’nın çıkarılması başta olmak
üzere… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN –
Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Akbaş. AYŞE AKBAŞ
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. …aile
mahkemelerinin kurulması, İş Kanunu’nda yapılan değişiklikler, Türk Ceza
Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle kadın ve çocuk hakları adına insan onuruna
yakışır düzenlemeler yapılmıştır. “Kadın erkek eşittir. Eşitsizlik durumunda
devlet gerekli müdahaleyi yapmakla yükümlüdür.” ifadesi ilave edilmiştir.
Kanaatimce, 1934 yılından sonra kadınımızın elde ettiği en büyük siyasi hak
budur. Ne acıdır ki,
bugün “Haydi kızlar okula.” kampanyalarıyla okula gitme teşvik edilirken, bir
yanda üniversite kapılarında, önyargılarla, okumak isteyen kızlarımıza
kapıların kapatılması kabul edilir değildir. Millet iradesinin tecelli ettiği
yerin kararı her şeyin üstündedir. Kanunlar önünde herkes eşittir. Lütfen,
artık bu ön yargıları bir yana bırakalım. İnsanımız güzeldir, güzel şeylere
layıktır. Toplumumuzun her bir ferdini bu duyarlılığa, bu hassasiyeti
düşünmeye, kanunlara ve millete saygılı olmaya davet ediyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; her şeye rağmen gelecekten umutluyum. Şairin dediğim
gibi: “Umuduma cemre düştü…” (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Akbaş, konuşmanızı tamamlayınız lütfen, teşekkür ediniz. ABDURRAHMAN DODURGALI
(Sinop) – Şiirini okusun… AYŞE AKBAŞ
(Devamla) – Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Tüm
kadınlarımızın 8 Mart Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum. Gündem dışı
ikinci söz Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’a
aittir. Sayın Ertugay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) 2.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın,
Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl
dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum, bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Aziz yurdumuzun
birçok ilinde, yöresinde kurtuluş bayramı olarak kutlanan bu günleri aslında
zafer günleri, zafer bayramları olarak kutlamanın daha doğru olacağını
düşünüyorum. Zira, bu günler Türk milletinin zulme,
haksızlığa, esarete baş kaldırdığı, bütün cihana Türk milletinin vatanın
bölünmesine asla müsaade etmeyeceğinin ilan edildiği ve dünyadaki bütün mazlum
milletlere örnek teşkil etmiş kutlu günlerdir. Değerli
milletvekilleri, Erzurum, Asya ve Avrupa arasında geçit yeri, doğuyu batıya
bağlayan tarihî İpek Yolu üzerinde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmanın
yanında, jeopolitik olarak tarih boyunca Anadolu’nun kilit taşı olmuş ve bu
konumundan dolayı da sürekli olarak çeşitli milletlerin saldırılarına uğrayagelmiş tarihî bir kentimizdir. Anadolu tarihiyle
uğraşan yazarların üzerinde birleştikleri önemli bir gerçek şudur: Erzurum
Yaylası’na hâkim olan milletler, bütün Anadolu’ya hâkim olurlar. Bu yaylayı
ellerinden çıkaran milletler er veya geç Anadolu’nun öteki kısımlarındaki
hâkimiyetlerini de kaybederler. Erzurum Yaylası coğrafyasının stratejik
öneminden kaynaklanan bu gerçek, Anadolu’nun beş bin yıllık tarihinde hiç
değişmemiştir ve değişmeyecektir. Onun içindir ki,
Büyük Önder Atatürk, Anadolu’nun birçok yerinde başlayan millî hareketler
içerisinde Erzurum’u seçerek oradaki hareketin başına geçmiş, yani devletin ve
cumhuriyetin kuruluşuna giden ilk adım Erzurum’da atılmıştır. 12 Mart 1918
tarihi, Türk’ün kalbi olan Erzurum’un esaretten hürriyete, ölümden hayata
kavuştuğu, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde nice canlar feda edilerek elde
edilen bir zafer günüdür. 12 Martın bir
beldenin, bir şehrin kurtuluşunu aşan bir anlamı vardır. Elbette ki, bütün
şehirlerimizin, bütün yörelerimizin, tüm Anadolu’nun kurtuluş günleri çok
önemlidir, çok anlamlıdır ve kahramanlıklarla doludur. Ancak, ülkenin
kurtuluşuna cumhuriyetin ve yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna
giden yol Erzurum’dan geçmiştir. Erzurum Kongresi’ne zemin hazırlayan tarihî
olay, 12 Mart Erzurum’un kurtuluşudur. Burada Kâzım
Karabekir Paşa’nın düzenli bir orduya komuta etmesi ve Atatürk’e “Ben ve
kolordum emrinizdeyiz Paşam.” sözü, tarihî bir dönüm noktası ve Millî
Mücadele’nin başlangıç noktasını teşkil etmiştir. Nitekim, Mustafa
Kemal Atatürk, 24 Nisan 1920’de Mecliste yaptığı konuşmada “Efendiler, hepinizin bildiği
gibi Temmuz 1919’da Erzurum’da Doğu Anadolu illerini kapsayan bir millî kongre
toplandı. Bu millî kongrenin koyduğu şartlar bilinmektedir. Fakat şimdiye kadar
yaptıklarımıza bir başlangıç sayıldığı için, size hatırlatmak üzere, önemli
noktaları tekrar edeceğim.” diyerek istiklâl mücadelesinin başlangıcından Büyük
Zafer’e kadar ne yapılmışsa hepsinin başlangıç yerinin Erzurum Kongresi ve
dolayısıyla Erzurum’un kurtuluşu olduğunu ortaya koymuştur. Büyük Önder’in
“Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir.”
dediği Erzurum Kongresi, Kuvayımilliye’nin amil,
millî iradenin hâkim kılınacağının ilan edildiği bir kongredir. “Azınlıklara
imtiyaz verilemez. Manda ve himaye kabul edilemez. Vatan bir bütündür,
parçalanamaz.” ültimatomunun bütün cihana haykırıldığı
bir dönüm noktasıdır. Değerli
milletvekilleri, bu kurtuluş günlerini anarken, şüphesiz, amacımız, tarihten
çıkarılan derslerin yeni nesillere aktarılması yanında bu ülkeye, yüce milletimize
karşı daha başka ve önemli sorumluluklarımızın olduğunun da hatırlatılmasıdır.
Düşman işgalinden milletimizin gücü, devletimizin inancı ve gücüyle kurtarılan
Erzurum, bugün bir başka düşmandan, fukaralıktan, işsizlikten kurtarılmayı
beklemektedir. Az gelişmişlikten, geri kalmışlıktan kurtarılmayı, insanca
yaşamanın şartlarının oluşturulmasını beklemektedir. Esnafı, çiftçisi, memuru,
emeklisi daha fazla hizmet beklemektedir. Sözlerimi burada
bitirirken, Millî Mücadele’de ve terörle mücadelede hayatını kaybeden aziz
şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyor, aziz hemşehrilerimin kurtuluş bayramlarını tebrik ediyorum. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun,
tamamlayın konuşmanızı. ZEKİ ERTUGAY
(Devamla) – Bu duygularla yüce heyetinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum ve
ayrıca, bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması hasebiyle bütün kadınlarımızın
Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum, kutluyorum. Tarihinde kadın kahramanı,
sosyal ve iktisadi hayatında kadınların yerinin çok olduğu bir büyük milletin
insanlarıyız, evlatlarıyız. Bu bakımdan, Dünya Kadınlar Günü’nün ülkemizde
kutlanması çok önemlidir. 8 Martın bütün kadınlarımıza hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Gündem
dışı üçüncü söz, 7 Mart Artvin’in kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’a aittir. Buyurun Sayın
Çolak. (AK Parti sıralarından alkışlar) 3.- Artvin Milletvekili Ertekin
Çolak’ın, Artvin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ERTEKİN ÇOLAK
(Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlarken yüce
Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bütün dünya kadınlarının bu gününü kutluyor
ve tebrik ediyorum. 7 Mart 2008
tarihi, cennet vatanımızın en güzel ve en yeşil illerinden biri olan serhat
ilimiz Artvin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümüdür. Ülkemizin
her köşesinde bütün Artvinliler dernek ve vakıflar aracılığıyla bu günü
kutlamaktadır. Ben de Artvin Milletvekili olarak milletimizin Meclisinden ve
milletimize ait olan bu kürsüden bütün hemşehrilerimizin
bu gününü kutluyor ve tebrik ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Artvin ve çevresi kırk yıl süreyle Rus esaretinde
kalmıştır. Türk ordusunun Çanakkale’de vermiş olduğu şanlı direniş
ve zaferden sonra, Rus ordusu müttefiklerinden destek alamamış ve Rus
Çarlığı’nın yıkılmasından sonra, 3 Mart 1918’de Osmanlı Devleti’yle Rusya
arasında yapılan anlaşma neticesinde, Kars, Ardahan ve Batum
sancaklarında halk oylamasına gidilmiş ve yüzde 99 gibi ezici bir çoğunlukla
ana vatan kabul edilmiş ve bu tarihte ana vatana katılmıştır. Ne yazık
ki bu kurtuluş uzun sürmemiş ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan
Mondros Mütarekesi’nden sonra bölgemiz, önce İngilizlerin, sonra da Gürcülerin
istilasına uğramıştır. Nihayet, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gürcistan’a
verdiği ültimatom neticesinde, 7 Mart 1921 tarihinde
Artvin artık ebedi olarak düşmanlardan temizlenmiştir. Elbette ki bu
kurtuluş kolay olmamıştır. Kırk yıllık Rus ve Ermeni zulmünü bölge halkı çok
iyi bilmektedir. Rus ve Ermenilere karşı Ardanuçlu kahramanların “Acı Elma”
direnişi, Şavşatlıların “Sahara ve Bilbilan” direnişleri, Arhavi, Hopa, Kemalpaşa, Borçka ve
Murgulluların “sahil” direnişleri, Yusufelili Molla Sabitlerin kahramanlıkları…
Emrindeki kuvvetlere cesaret vermek için “namerdin kurşunu bana işlemez”
diyerek şehadet şerbeti içen Artvinli Çil Hüseyin Ağa
oğulları, Kadir Ağaların ve Şükrü Beylerin unutulması mümkün değildir. Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; tarih boyunca ülkemiz üzerinde kirli ve hain planlar hep
olmuştur ancak yüce ordumuz ve yüce milletimiz bu planları hep bozmasını
bilmiştir. Bugün de, yarın da bu hain ve sinsi planlar olacaktır ancak ordumuz
ve milletimiz, her zaman bu hain tuzakları bozacak güce sahiptir. Bu vesileyle,
Kuzey Irak’tan yeni dönen kahraman ordumuzu ve Mehmetçiğimizi saygıyla
selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Anlam ve önemi
büyük olan 7 Mart Artvin’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl
dönümü münasebetiyle, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, bütün kahraman ve
şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, yüce Meclisi ve yüce milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çolak. Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel
Kurula Sunuşları vardır. Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri
okutuyorum: V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin,
Manisa Turgutlu Çaldağ nikel yatağının işletilmesi
konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/141) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 1970'li yıllarda
MTA tarafından bulunan, yeni sondaj çalışmaları ile rezerv miktarının 45 milyon
tonun üzerinde olduğu tahmin edilen, tonda 1.14% Nikel (Ni)
ve 0.05% Kobalt (Co) içeren, ekonomik ömrü ise 16 yıl
olarak öngörülen Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel
yatağının, Mart-2002'de işletme haklarını ele geçiren European
Nickel Şirketinin; Türkiye'de Bosphorus
Nickel Madencilik ve Sarde
Nikel adları altındaki şirketlerle faaliyette bulunduğu, bu arada 40.000 ton
sülfürik asit yatırımını da bir Çinli firmaya yaptırmak üzere anlaştığı ve bu
şekilde sülfürik asitle liç metodu uygulanarak nikel
ve kobalt üretimine müsaade edildiği kamuoyunca bilinmektedir. Buna göre; - Şirketin 15 yıllık üretim süresince Dünya Metal Borsasındaki
nikel fiyat artışı da göz önüne alındığında yaklaşık 47,7 milyon ton kaynaktan
460.000 ton saf nikel ve 25.200 ton saf kobalt elde edip buna karşılık 25
milyar dolarlık geliri yurt dışına transfer edeceği, bu paranın ancak 1,2
milyar dolarlık kısmının Türkiye'de kalacağı ve güncel mali hesabın ne
olduğunun bilinmediği; - İzabeyi dahi
ülkemizde yaptırmayan şirketin konsantreyi yurt dışına
götürüp orada izabe ettireceği ve geriye tamamen atığını bırakacağı, bu durumun
istihdama hiçbir katkısı olmayacağı, firmaya izabe tesisi kurma zorunluluğu
getirilmediği, en önemlisi de 1935 yılından bu yana ülkemizde bakır, krom,
alüminyum ve gümüş vs. izabe eden, asit üretimi konusunda da uzman kuruluş Eti
Maden vasıtasıyla bu üretimin yapılabilirliğinin araştırılmadan işletme
hakkının ulus ötesi şirkete devredildiği; -Nikel kobalt üretiminde asit liç metodunun rüzgarla çevreye
asit yağmuru oluşturarak çevre kirlenmesine yol açabileceği, bunun yerine
firmanın biraz daha pahalı olan konvansiyonel üretim metodunu tercihe neden
zorlanmadığı? Bu firmanın Avrupa'dan kovulduktan sonra deneme üretimini
Türkiye'de yapmaya karar verdiğinin bilinip bilinmediği? Bu yöntemin zengin
tarım alanlarına verebileceği zararın boyutlarının hesaplanıp hesaplanmadığı? -Asit üretimini
gerçekleştirecek firmanın üretim sırasında kaç kw
elektrik üreteceği, bundan ne kadar kâr hedeflendiğinin bilinip bilinmediği? -Kükürtten asit üretimi gibi tehlikeli bir üretimin, tartışılan
Çin teknolojisine emanet edilmesine müsaade edilmesi ile olası bir felakette
bölge insanının yaşamına etkilerinin hesaplanıp hesaplanmadığı, bu gayrı sıhhi
müesseseye nasıl ruhsat verildiği ile ülkemizde istihdam sorunu varken ve bu
tesisin bölge insanına istihdam sağlayacağı gerekçesi ileri sürülmekte iken,
Çinli firmanın talep ettiği 390 Çinli teknik uzmana neden çalışma müsaadesi
verildiği cevapları kamuoyunca meçhul konulardır. Yukarıda ifade
edilen konuların açığa kavuşturulması, bölge halkı, sektörle doğrudan ya da
dolaylı olarak ilgili kuruluşlar ve daha önemlisi ekonomik geleceğimiz
açısından çok büyük önem taşımaktadır. Açıklanan nedenlerle, Manisa-Turgutlu-Çaldağ
nikel yatağının işletme haklarını ele geçiren European
Nickel Şirketinin, 460.000 ton saf nikel ve 25.200
ton saf kobalt üretimi sonucu, ülkemize sağlayacağı katma değer ve istihdama
katkısının ne olacağı; buna karşılık asit üretimi ile bölgede nasıl bir çevre
felaketine yol açacağı, ayrıca metal madenciliğindeki özelleştirme uygulamaları
sonucu gelinen nokta ile alınacak önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce
uygulamaya konulması ile karşılaşılacak sorunların çözümlenmesi konusunda
Anayasamızın 98, İç Tüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
2.- Van Milletvekili Özdal Üçer
ve 19 milletvekilinin, Van ilindeki enerji sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/142) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Van ilinin
ekonomisini olumsuz yönde etkileyen, ildeki vatandaşların yaşamını zorlaştıran
ve birçok fabrika ve işyerini büyük zarara uğratan enerji sorununun ve
zararlarının araştırılıp, alınması gereken tedbirlerin alınması amacıyla
Anayasanın 98’inci, İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz. 1) Özdal Üçer (Van) 2) Ahmet Türk (Mardin) 3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır) 4) Fatma Kurtulan (Van) 5) Emine Ayna (Mardin) 6) Ayla Akat Ata (Batman) 7) Sebahat Tuncel (İstanbul) 8) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis) 9) Bengi Yıldız (Batman) 10) Sırrı Sakık (Muş) 11) M. Nuri Yaman (Muş) 12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır) 13) Pervin Buldan (Iğdır) 14) Gültan Kışanak (Diyarbakır) 15) Akın Birdal (Diyarbakır) 16) İbrahim Binici (Şanlıurfa) 17) Hasip Kaplan (Şırnak) 18) Sevahir Bayındır (Şırnak) 19) Şerafettin Halis (Tunceli) 20) Osman Özçelik (Siirt) Gerekçe: Van ili Doğu
Anadolu Bölgesinin en büyük illerinden olup, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
2007 Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre merkez ilçe nüfusu 413.907, il nüfusu
979.671 olarak belirlenmiştir. İldeki ekonomi
genel olarak tarım ve hayvancılık, sınır ticareti ve gelişme gösteren
işletmelere dayanmaktadır. Tarım ve hayvancılık neredeyse yok olma noktasına
gelmiştir. Özellikle son yıllarda ilde büyük bir enerji sorunu yaşanmakta ve bu
sorun hem yaşamı olumsuz etkilemekte hem de gelişme gösteren işletmelere büyük
zararlar vererek ya işlemez hâle getirmekte ya da kapanmasına neden olmaktadır.
Elektriğin kesilmediği, düzenli ve yeterli voltajda geldiği gün sayısı
neredeyse yok gibidir. İldeki enerji
sorunu üç başlık altında incelenebilir. 1- Üretim İldeki enerji
üretim santralleri; Hoşap HES (yıllık üretimi 13,2 GWh),
Engil HES (yıllık üretimi 15 GWh),
Erciş HES (yılık üretimi 2 GWh), Koçköprü
HES (yıllık üretimi 24,5 GWh) ve Gaz Türbini( yıllık
üretimi 110 GWh) dir. Bölgenin (Van
Bitlis Muş; Hakkâri) yılda ortalama olarak 8.603.950 MWh
(megawatt saat) (kilo joul)
üretim gücü kapasitesi varken, ancak yılda bunun %1’i bile olmayan 58700 MWh'lık bir bölümünü değerlendirilebilmektedir. Van'da
yılda 110.000 MWh enerji üretebilecek ve motorinle
çalışan gaz türbini ucuz motorin temin edilebilmesine rağmen çalıştırılmamakta,
çürümeye bırakılmaktadır. 2- Dağıtım Van TEİAŞ İl
Müdürlüğü; toplam 11 ilçe, 7 belde, 579 köy 429 mezradan oluşan 21.824 km2'lik
görev alanı içerisinde bulunan 979.671 nüfuslu, toplam 182.500 adet abonesine
405 personel ile hizmet vermektedir. İl Müdürlüğünün hizmet alanında 2.300 adet
trafo, 3- İletim İlimizin elektrik
enerjisi ihtiyacı, enterkonnekte sisteme bağlı olarak
TEİAŞ sorumluluğundaki 154 kV'luk üç ayrı iletim
hattı ile sağlanmaktadır. Birinci hat,
Diyarbakır Karakaya HES ile Batman HES'de üretilen ve Diyarbakır-¬Batman-Siirt-Tatvan
üzerinden, İkinci hat,
Elâzığ Keban HES ile Bingöl Özlüce HES'de üretilen ve
Elâzığ-Bingöl-¬Erzurum-Ağrı üzerinden, Üçüncü hat ise
İran'dan gelen ve Hakkâri ilini de besleyen Enerji İletim Hatlarıdır. İlk iki hat TM
(trafo merkezine)'ye giriş yapıp şehir çıkış fidelleri
ve dağıtım şebekesi vasıtasıyla Van'a dağıtımı yapılmaktadır. Diğer üçüncü hat
Edremit'teki TM'ye giriş yapıp şehrimizin çok az bir bölümünü beslemektedir. Enerji üretim
noktalarından oldukça uzakta olan şehrimizin beslendiği 154 kV’luk
hatlarda meydana gelen gerilim düşümleri nedeniyle, aşırı güç taleplerini
karşılamak için daha fazla yük ihtiyacı doğmakta ve bu durumda da mevcut iletim
hatlarından bu talep karşılanamamaktadır.
Bu hatlardaki
gerilim düşüşleri, Elektrik Mühendisleri Odası Van İl Temsilciliği tarafından
oluşturulan bir komisyonca 05.01.2007 tarihinde saat 18:20 de ölçümler yapılmış
ve ulusal enterkonnekte sistemde gerilimin 154 kV olması gerekirken 114 kV
(kilovolt), Van şehir merkezinin bir bölümünü besleyen Orta Gerilim çıkış fiderine ait gerilimin 28 kV
olduğu tespit edilmiştir. İletim hatlarında
oluşan olumsuzlukların ortadan kaldırılması için besleme hatlarındaki iletken
kesitlerinin 477 MCM'den 1272 MCM'e
çıkarılması gerekmektedir. Özellikle kış aylarında aşırı yüklenmelerden dolayı
çok aşırı derecede gerilim düşüşleri meydana gelmekte ve vatandaşa normal
koşullarda ödemesi gereken elektrik ücretlerinin kat be kat üstünde ödemelere
sebebiyet vermektedir. Türkiye'de kişi başına düşen elektrik tüketimi 1961 kw/h iken Van'da bu oran 336 kw/h'dir. Başbakan ve
ilgili bakanlık sorunları çözme adına hiçbir çalışma yapmazken tek sıkıntının
kaçak elektrik kullanımından kaynaklandığını belirterek, yatırım ve hizmet
eksikliğini görmezden gelmektedirler. Oysa yukarıda da belirtilen sorunlar
incelendiğinde sorunun yatırım ve hizmet eksikliğinden kaynaklandığı açıkça
görülecektir. Burada halkı suçlamak yerine yapılması gereken daha kaliteli
hizmet sunmak, mevcut üretimi arttıracak alternatif üretim yolları aramak ve
mevcut iletim hatlarını güçlendirmektir. Elektrik sorununun çözüm yolu, ilde
veya çevre illerde mevcut hidroelektrik enerji kaynakları ve alternatif enerji
kaynakları kullanılarak üretim santrallerinin kurulmasından geçmektedir.
Ülkemizde güneşli gün sayısı en fazla olan ilimiz Van'da güneş enerjisinden
yararlanma yolları aranmalıdır. Zaman geçirilmeden Van ili pilot bölge olarak
değerlendirilmeli, sürekli rüzgarların estiği
bölgelerden faydalanılarak elektrik enerjisi üretme yolları araştırılmalıdır. Van ilinin
gelişmesini engelleyen ve ildeki yaşamı büyük oranda zorlaştıran bu sorunun
çözümü için bir an önce gerekli tedbirler alınmalıdır. 3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür
ve 29 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Tekstil ve hazır
giyim sanayi son yıllarda alarm vermektedir. Sektördeki kan kaybı, ekonomiyi ve
istihdamı tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Hükümetin yapılan uyarıları
dikkate almaması sektörde faaliyet gösteren firmaların tek tek
kapanmasına yol açmaktadır. Bu durum ülke sanayisini, ihracatımızı etkilediği
gibi, işsizliğin de artmasına neden olmaktadır. Milyonlarca
insanın ekmek kapısı olan bu sektör gerçekleştirdiği yüksek üretim ve ihracat
rakamlarıyla ülke ekonomisinin lokomotifi durumdadır. Enerji ve
istihdam maliyetleri konusunda alınacak basit önlemlerle, ekonomimizin
belkemiği niteliğinde olan tekstil ve hazır giyim sanayi hem uluslararası
rekabette önemli avantajlar yakalayacağı gibi, hem de bu sektördeki yaşanan
sıkıntılar bir ölçüde de olsa giderilmiş olacaktır. Tekstil ve hazır
giyim sektörünün içinde sürüklendiği darboğazın araştırılması, sektörde yaşanan
sorunların saptanması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasanın 98. ve içtüzüğün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
Gerekçe: Tekstil ve hazır
giyim sanayi, istihdam, üretim ve ihracatımızın lokomotifi ve ülkemiz
ekonomisinin can damarıdır. Sektörün yerine getirdiği işlevler yalnızca üretim
ve ihracat gibi ekonomik alanlarla sınırlı değildir. Ülkemizin en büyük sorunu
olan işsizliğin daha da büyümesine engel olarak, sosyal sorumluluklar da
üstlenmektedir. Ne var ki bu
önemli sektörümüz her geçen gün daralmakta, yaşanılan ciddi sorunlar nedeniyle
uluslararası piyasalarda rekabet gücünü kaybetmekte buna karşın başta Çin olmak
üzere Uzak Doğulu firmaların global pazarlardaki
paylarını hiç durmadan artırmaktadır. Tekstil ve hazır
giyim sektörü, izlenen hatalı politikalar ile yanlış tercih ve uygulamalar
sonucunda hızla kan kaybetmektedir. Tekstil ve hazır giyim sektörünün önemli
merkezlerinden biri olan Denizli ilimiz başta olmak üzere ülkemizdeki büyük
tekstil merkezleri geri dönüşü olmayan bir girdabın içine sürüklenmektedir. Doğrudan
sağladığı istihdamı 2,5 milyonu bulan ve dolaylı olarak sağladığı istihdamla 10
milyon kişinin ekmek kapısı olan tekstil ve hazır giyim sanayi, ülke
ekonomisinin ve istihdamın bel kemiği niteliğindedir. Toplam istihdamdaki payı
yüzde 13,6'yı bulan sektörün sanayi istihdamından aldığı pay ise, yüzde 23,9'a
erişmektedir. Ülkemiz istihdamında oynadığı bu ciddi rolün yanı sıra ödediği
sosyal güvenlik primleri ve vergiler yoluyla da Türkiye ekonomisine kayda değer
katkı sağlamaktadır. Türkiye'de asgari
ücret üzerindeki istihdam vergileri ve sosyal güvenlik giderlerinin,
çalışanların işverene maliyeti içerisindeki payı yüzde OECD ortalamasının 2
katını aşmaktadır. Dahası bu sektöründeki zorlu rakiplerimizin neredeyse
tamamında, devlet istihdam üzerine aşırı yükler bindirmek bir yana iş gücü
maliyetleri konusunda ciddi sübvansiyonlar uygulamaktadır. Girdi maliyetleri
içindeki istihdamın payını ciddi boyutlarda düşük tutmaktadır. Söz gelimi
ülkemiz tekstil ve hazır giyim sanayindeki ortalama işçi maliyeti, en zorlu
rakibimiz Çin'in 4 katı daha pahalıdır. Tekstil ve hazır
giyim sektöründe en büyük enerji girdisini oluşturan elektriğin ülkemizdeki
fiyatı, dünya ortalamasının neredeyse 2 katıdır. Teşvik
uygulamaları hedeflenenin tersine, kendi olanak ve becerileriyle sanayileşmiş
illerimizi cezalandırmakta bölgesel ve sektörel
farklılıkları tamamen göz ardı edilerek, yörelerimizin sahip olduğu farklı
rekabetçi üstünlükleri dikkate alınmamaktadır. Vakit geçirmeden bölgeleri temel
alan uygulamadan vazgeçilerek, tekstil ve hazır giyim sanayi gibi ihracat
odaklı sektörleri ön plana çıkaran bir teşvik sistemine geçilmesi yerinde
olacaktır. Yukarıda da ifade
edildiği gibi, tekstil sektörü ülkemizin gerek ihracatımız gerekse iç piyasa
açısından önemli bir yere sahiptir. BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır. Başbakanlığın
Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım. Buyurun: B) TEZKERELER 1.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın
Kuveyt’e yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun
görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/337) 05/03/2008 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Sağlık Bakanı
Recep Akdağ'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir
heyetle birlikte 11-14 Şubat 2008 tarihlerinde Kuveyt'e yaptığı resmî ziyarete,
Muğla Milletvekili Dr. Mehmet Nil Hıdır'ın da iştirak
etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir. Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim. Recep
Tayyip Erdoğan Başbakan BAŞKAN – Kabul
edenler… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN –
Arayacağım. Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur. Birleşime beş
dakika ara veriyorum. Kapanma Saati : 14.53 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 15.01 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. Anayasa’nın 82’nci maddesine
göre verilmiş Başbakanlık tezkeresinin oylaması sırasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım. Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır. Sayın milletvekilleri,
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer alan,
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/498)
(S. Sayısı: 110) BAŞKAN – Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. 2’nci sırada yer alan,
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. 2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve
Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72) BAŞKAN – Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. 3’üncü sırada yer alan,
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 3.- Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporu (1/529) (S. Sayısı:117) (x) BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde. Şimdi geçici 2’nci maddeyi
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu
Kanunla kurulan belediyelerin organlarının seçimi, ilk genel mahalli idareler
seçimiyle birlikte yapılır. Bu Kanunla mahalleye veya köye dönüşen veya il ya
da ilçe belediyesine katılan belediyelerin tüzel kişiliği, organları ve
bunların hak, yetki ve görevleri ilk genel mahalli idareler seçimine kadar
devam eder. (2) Bu Kanunla kurulan
belediyeler teşkilatlanıncaya kadar, belediye hizmetleri, bu yerleşim
yerlerinin halen bağlı oldukları belediyeler tarafından yerine getirilir.
Valiler bu hususta ilgili belediyeler arasında koordinasyonu sağlar ve gerekli
tedbirleri alır. (3)Yeni kurulan belediyelere, 2380 sayılı Kanun uyarınca
genel bütçe vergi gelirlerinden 1/1/2009 tarihinden
itibaren pay ayrılır. Ayrılan paylar, İller Bankasınca bu belediyeler adına
açılacak hesapta toplanır. (4) Bu Kanun uyarınca
mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri 5393 sayılı Belediye
Kanununun 50 nci maddesine göre yapılır. Devir
sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda, 5393 sayılı Kanunun
49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar dikkate alınmaz.
Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya belediyenin norm
kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili belediye veya il
özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından altı ay içinde
sonuçlandırılır. Bu belediyelerin malvarlıkları, hak, alacak ve borçları,
mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel idaresine intikal
eder. Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak faaliyet gösterdiği
döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap,
katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir. (5) Tüzel kişiliği ilk genel
mahalli idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni
personel istihdamı, taşınır ve taşınmazları, iş makineleri ve diğer taşıtların
satışı ile borçlanması katıldığı belediyenin, diğer yerlerde il özel idaresinin
onayına tabidir. Bu belediyeler, mevcut personelini, taşınır ve taşınmazlarını,
iş makineleri ve diğer taşıtları ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan
borçlarını katılacakları belediye veya ilgili il özel idaresine, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde bildirir. Bu yerlerde yeni
nazım ve uygulama imar planı yapılamaz; mevcut planlarda yapılması gereken
zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir
belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayı ile yapılır. (6) Tüzel kişiliği kaldırılan
belediyelerden il özel idaresine veya belediyelere devredilmesi gereken
personel, ihtiyaç duyulması halinde kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate
alınmak kaydıyla diğer belediyelere veya vali tarafından merkezi idare
kuruluşlarının taşra teşkilatının boş kadrolarına atanabilir. Bu personelin atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, her
türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamının net tutarı, eski
kadrosunda en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve
tazminatları ile diğer mali hakları toplamı net tutarından az olması halinde,
aradaki fark atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece hiçbir vergi ve kesintiye
tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. (7) Bir belediyeden ayrılmak
suretiyle yeni kurulan belediyeler ile ayrıldıkları belediyeler arasındaki
taşınır ve taşınmazlar ile alacak ve borçların paylaşımı nüfus oranları dikkate
alınarak yapılır. (x) 4/3/2008 tarihli 72’nci Birleşim Tutanağına eklidir. (8) Paylaştırma, devir ve
tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için illerde vali veya görevlendireceği vali
yardımcısının başkanlığında, ilgili
idareler de temsil edilmek suretiyle vali tarafından belirlenecek paylaşım,
devir ve tasfiye komisyonu kurulur. İhtiyaç halinde, vali tarafından bu
komisyonlara yardımcı olmak üzere alt komisyonlar kurulabilir. Paylaşım, devir
ve tasfiye işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk
genel mahalli idareler seçimlerine kadar sonuçlandırılır. (9) Daha önce, birden fazla
köy veya köy kısımlarının birleşmesiyle belediye kurulan ve bu Kanuna göre
yeniden köye dönüşen yerlerde, başka bir işleme gerek kalmaksızın valinin uygun
görüşü ve İçişleri Bakanlığının onayı ile birden fazla köy kurulabilir. BAŞKAN – Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan, Demokratik Toplum Partisi
Grubu adına Muş Milletvekili Nuri Yaman; şahısları adına, Eskişehir
Milletvekili Emin Nedim Öztürk ve Mersin Milletvekili
Vahap Seçer’in söz
talepleri vardır. İlk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi. Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA M. AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının geçici
2’nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak
üzere söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tasarının bu maddesi, yeni
kurulan belediyelerin seçim dönemine ilişkin olarak yapılacak işlemleri,
kaldırılan, köye dönüştürülen veya yeni kurulan belediyelerin bir mahallesine
dönüştürülen belediyelere ilişkin olarak da yine seçim dönemine kadar yapılacak
işlemleri düzenliyor. Bir geçiş dönemi düzenlemesi. Ancak, bu geçiş dönemi
düzenlemesinin bile kendi içinde bazı eksiklikleri olduğu görülmektedir. Bunlardan bir tanesi şudur:
Tasarının bu maddesine göre, kaldırılan belediyelerin personeli, bütün
mevcutları, taşınırları, taşınmazları, iş makineleri il özel idaresine veya
yeni kurulan belediyeye aktarılacaktır. Yine, kamu kurum ve kuruluşlarına olan
borçlar da kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde
bildirilecektir. Ancak hepimiz biliyoruz ki, Türkiye'nin bir gerçeğidir ki,
belde belediyelerinin piyasaya olan borçları da vardır. “Belediye bir resmî
kurumdur, piyasaya borcu nasıl olur, eğer borcu varsa bunun karşılığında
mutlaka belediye kayıtlarında bir fatura vardır.” demeyelim. Yerel şartlarda,
bu belediyelerimiz mal veya hizmeti satın alır, parası olduğunda bunu öder, bu
bir gerçektir. Tasarının bu maddesi belediyelerin bu borçlarına ilişkin
herhangi bir düzenleme getirmiyor. Bir diğer konu, bu
belediyelerimizin yeni nüfus sayımına göre nüfuslarının azalmış olması
nedeniyle gelirlerinde önemli bir azalma yaşanacaktır. Oysa hepsi bütçelerini
eski nüfus varsayımıyla yapmışlardı, ona göre bir harcama programı
oluşturmuşlardı ve buna göre yollarına devam edeceklerdi. Şimdi, yola çıkan
belediyeler bu konuda yolda kalacaklardır. “Efendim, bütçesini buna göre
yapsaydı.” diyebiliriz. Ama bu bütçenin oluşumuna, Hükûmetin
de, devletin de birtakım müdahaleleri olmuştur. Örnek veriyorum: Geçici
işçilerin kadroya alınması yönündeki düzenleme tamamen Hükûmetin
tasarrufudur. Belediyenin altı ay, yedi ay, sekiz ay süreyle çalıştırıp ücret
ödediği işçi, yasayla belediye kadrosuna alınmış ve on iki ay süreyle ücret
verilme gerçeğiyle, zorunluluğuyla belediye karşı karşıya kalmıştır.
Belediyenin bir yandan yasayla harcamalarını artırırken öbür taraftan, geçiş
döneminde bile olsa, gelirlerinde meydana gelecek azalmadan kaynaklanacak
sorunları çözmemeyi, bunu dışlamayı doğru bulmuyorum. Değerli arkadaşlar, asıl
üzerinde durmak istediğim konu şudur: Bu dediğim husus hiç değilse maddenin,
tasarının kendi içinde tutarlı olması gerektiği yönünden dile getirdiğim bir
gerçekti. Tasarı, belediyeler arasında hiçbir ayrım yapmadan, tamamını aynı
kefeye koyup kapatıyor. Yani 3.225 belediyenin 1.147’sini bu şekilde bir işleme
tabi tutuyor ve bunların 863 tanesini de köye dönüştürüyor. Tasarının genel gerekçesine
baktığımızda, neredeyse bütün kötülüklerin kaynağı bu belediyeler şeklinde bir
anlayış görüyorum. Değerli arkadaşlar, bunu doğru bulmuyorum. Bakın, gerekçede
neler söyleniyor? Birincisi: Bu belediyelerin
mali yapıları son derece kötüdür, bozulmuştur. 2006 yılında yapılan borç
yeniden yapılandırmasına rağmen, o tarihten sonra da bu belediyeler borç
biriktirmeye devam etmiştir. Yönetim giderleri, bu
belediyelerin fazladır. Yani sanki yönetim giderlerini bile karşılayamayacak
bir gelir düzeyine sahip olduğu için bu belediyelerin hayatta kalmasına, ayakta
kalmasına gerek yoktur anlayışı. Teknik kapasitesi, idari
kapasitesi yetersizdir ve bu nedenle belde halkına yeterli düzeyde hizmet verme
gücüne, olanağına sahip değildir. Müsaade ederseniz, bu üç gerekçeyi de
irdelemek istiyorum. Şimdi, bu belediyelerin
borçları olarak tasarının genel gerekçesinde, İller Bankasına olan borçlar
dâhil, 271 milyon YTL’lik borç ifade ediliyor köye
dönüştürülen ve ilçe belediyelerine katılan belediyeler için. Sadece köye
dönüştürülen belediyelerin borcu 120 milyon YTL, 2006’daki borç yeniden
yapılandırmasından sonra oluşan borçları. Yine dün burada konuşan iktidar
partisi grup başkan vekili arkadaşımız Türkiye’deki en büyük borçlu belediyenin
İzmit Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olduğunu ifade etmiştir. Dün
rakamlar yanımdaydı, ama konuşma fırsatı olmadığı için çıkıp burada söyleme
imkânı bulamadım; bu konuyu değerlendirmek istiyorum. Şimdi, sekiz yüz altmış üç
belediyenin 120 milyon YTL borcu var. Tüm belediyelerin Hazineye olan
borçlarına baktığımızda -sadece Hazine Müsteşarlığına olan borçlarını kast
ediyorum; İller Bankası, vergi borcu, sigorta prim borcu bunları kast
etmiyorum- Ocak 2008 tarihi itibarıyla 6 milyar dolar, tam 6 milyar dolar.
Vadesi gelmemiş olan borçları da buna katarsak, o da 7 milyar dolardır, 13
milyar dolar eder. Tamamı yirmi üç belediye veya belediye kuruluşunun borcudur
bu. Vadesi gelmemiş borçları bir kenara bırakıyorum, 6 milyar dolarlık borcun
sadece 3,9 milyar doları, yani yüzde 65’i Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bağlı
kuruluşlarına aittir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin borcu, vadesi geçmiş
borcu -vadesi gelmemişleri ne Ankara Büyükşehir için veriyorum ne Kocaeli için-
864 milyon dolar. Evet, rakamlar burada. Ben beklerdim ki, iktidar partisi grup
başkan vekili rakamlara, devletin rakamlarına hâkimdir, ona göre konuşur; ama
gördüğüm kadarıyla bu rakamları kullanma ihtiyacı duymamış iktidar partisi.
Şimdi, bunlar, basit, bu Parlamentonun düzeyine yakışmayan politikalar. Burada
rakamları doğru konuşmalıyız. Peki, Ankara Büyükşehir
Belediyesi bu borcunu ödüyor mu değerli arkadaşlar? Küçük belediyeleri, köye
dönüştürülen belediyeleri borçlarını ödemiyor diye suçlarken, Ankara Büyükşehir
Belediyesi borcunu ödüyor mu? Bu soruyu sormamız ve cevabını almamız gerekir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi -2002’den bu yana çıkardım- bazı yıllar hiç
ödememiş, sıfır gözüküyor. En iyisi, kalan borcu söyleyeyim ben size, ne
kalmış, yıldan yıla Ankara Büyükşehir Belediyesinin borcu neye ulaşmış: 2003:
152 milyon dolar; 2004: 1,2 milyar dolar; 2005: 1,6 milyar dolar; 2006: 2,1
milyar dolar; 2007: 3,9
milyar dolar; 2008
Ocak: 3,9 milyar dolar. Biz şimdi,
sekiz yüz altmış üç belediyenin 120 milyon YTL’lik
borcunu, bu belediyelerin kapatılması için gerekçe yaparken, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin bu borcunu ödeyebilmesi için üzerine varmıyoruz, Hükûmet buradan yasa çıkarıp Ankara’daki doğal gaz dağıtım
işinin özelleştirmesini Ankara Büyükşehir Belediyesine veriyor, bu
özelleştirmeden elde edeceği parayla hazineye olan borcunu ödesin diye. Yetmeyecek,
o para da yetmeyecek. Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazineye olan borcunun
yüzde 6,5’udur o toplam bin yüz yetmiş üç belediyenin borcu. Değerli arkadaşlar,
bu gerçekçi değil. Belediyelerin kapatılması için borç gerekçe olamaz. İkincisi: Yönetim giderleri,
efendim, fazla. Doğru değil. Bu belediyelerin bütün kadrolarını özel idareye
alıyorsunuz, diğer belediyeye alıyorsunuz, iş makinelerini alıyorsunuz, bunlar
zaten çalışacak. Nedir yönetim gideri? Elektrik ve ısınma gideri, bütün yönetim
gideri bu. Değerli arkadaşlar, bu
anlayışla bir tasarı şekillendirmeyi, doğrusu, demokrasi adına, belediyecilik
adına üzüntü verici buluyorum. Tasarruf edilen yerel yönetimin gideri değildir,
demokrasiden tasarruf ediyor Hükûmet, demokrasiden. Avrupa Birliği Yerel Yönetimler
Şartı’na, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na aykırıdır bu. Konuşulan
maddelerini söylemeyeceğim. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın lütfen
giriş bölümüne bakalım. Giriş bölümünde, yerel yönetimlerin daha
güçlendirilmesi ve korunması anlayışı vardır. Bu anlayış çerçevesinde
belediyeleri güçlendirmek varken, kapatmayı, hepsini aynı kefeye koyarak
kapatmayı doğru bulmuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi. M. AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkan. Birkaç Avrupa ülkesinden
örnek vereceğim: Fransa’daki belediye sayısı 36.763’tür, nüfusu 60 milyondur.
İtalya 8.100 belediyeye sahiptir, 58 milyon nüfusu var. İspanya 8.078
belediyeye sahip, 43 milyon nüfusu var. Değerli arkadaşlar, bu
belediyeleri güçlendirmek varken, kendi aralarında birleşmeleri için
kendilerine bir olanak sağlamak varken, tek tip bir anlayışla, birkaç ay sonra
değişecek bir nüfus sayımıyla bunların hepsini aynı kefeye koymak doğru mu? Bir
geçiş dönemi tanıyarak birleşmelerine olanak sağlayamaz mıydık? Bugün, Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nde yapılan yanlışlıklar var. Trabzon’da yirmi bir
belediye kapatılıyor, Gürbulak Belediyesi 18 kişiyle
bunu kaybediyor. Ama, Gürbulak’ta
o miktar kaydedilmeyen kişi var. Çankaya Belediyesi; Trabzon’un Çankaya’sı… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) M. AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) –
Selamlıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen, istirham edeyim. Buyurun. M. AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) –
Teşekkür ederim. Müsaade ederseniz, ben o
cümlemi bağlayayım: O da aynı konumda, kaydedilmemiş kişiler vardır. Örnekleri
çoğaltmak mümkündür, ama Sayın Başkanın sabrını, müsamahasını suistimal etmemek için konuşmamı burada bitiriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi. Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA AHMET BUKAN
(Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. Hükûmetin şu an
Meclise getirmiş olduğu bu tasarıyla, Türkiye’de yaklaşık her üç belediyeden
birinin kapatılması söz konusudur. Ülkemiz genelinde 16 büyükşehir,
65 il merkezi, 850 ilçe merkezi, 283 ilk kademe belediyesi, 2.011 belde
belediyesi olmak üzere toplam 3.225 belediye bulunmaktadır. Bunlardan
faaliyette bulunan 2.011 belde belediyesinin 863 tanesinin kapatılacak olması,
yerel yönetimlerin yerinden yönetimiyle ters düşmekte olup neredeyse belde
belediyelerimizin yarısı kapatılmaktadır. Ayrıca, çok sayıda ilçe
kuruluyor. Bu ilçelerin etrafındaki belde belediyeleri mahalleye
dönüştürülüyor. Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na bağlı olarak, birçok belediye,
belde belediyesi mahalleye dönüştürülüyor. Dolayısıyla, yakın tarihimizde
örneğini görmediğimiz, belki de demokrasinin çok partili dönemin idari
yapılanma açısından en kapsamlı bir hukuki düzenlemeyle karşı karşıyayız. Böyle
büyük bir düzenlemenin bu kadar kısa sürede hazırlanıp Meclise gelmesi, bizi
doğrusu şaşırtmıştır. Belediyeler, kendi çapında,
kendi bölgesinde, çok faktörlü, çok sayıda insanı ilgilendiren ve emeğe dayalı
bir sonuç, bir örgütlenme, bir yapılanma şekli. Bunu, siz, birtakım gerekçeler
ifade ederek kanun çıkararak değiştirdiğiniz takdirde, insanların emeğine bir
anlamda müdahale ediyor ve gerekçesini anlamakta zorlanır bir toplumsal
gerginliğe de sebep oluyorsunuz. Bunun sonuçlarını hiç düşündünüz mü? Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelen bu tasarının gerekçelerini incelediğimizde hak verebilmek
mümkün değildir. Ortaya konan gerekçeler matematiksel olarak doğru olabilir,
ama meselenin sosyal yönünün yeterince düşünüldüğü kanaatinde değilim. Türkiye’de, farklı ve başka faktörlerden kaynaklanan bir sonuç
olarak, insanlarımız, doğdukları yerleri terk ederek, ekmeğinin ve umudunun
peşinde başka şehirlere, büyük şehirlere, büyük şehirlerin kenar mahallelerinin
karanlıklarına taşınırken belde belediyelerle bir heyecan, bir mensubiyet
yaratarak insanlarımızı doğdukları, yaşadıkları yerde tutmanın bir aracı olarak
belediyelerin gördüğü görevi yok sayabilmek mümkün değildir. Köyler
boşaldı. Şimdi, bu düzenlemenin bir sonucu olarak beldelerin boşalmasının da
-az veya çok- bir sosyal maliyeti olacağını yok sayabilmek mümkün değildir. Değerli milletvekilleri, il
özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşan mahallî idareler teşkilatımızın
tarihî kökleri cumhuriyet öncesine dayanmaktadır. Demokrasimiz geliştikçe
mahallî idarelerimiz de gelişmiştir. Tarihi tam cumhuriyet öncesine dayanan bu
beldelerimizi şimdi siz nasıl kapatacaksınız? Amacınız cumhuriyetle hesaplaşmak
mı? O yüzden hepinizi tekrar düşünmeye davet ediyorum. Özellikle kırsal alanda
bulunan küçük belediyeler kendi bütçelerini oluşturamadığından, belli bir
kaynak bulamadığından genel bütçe gelirlerinden aktarılan paylara bağımlı hâle
gelmişlerdir. Şimdi, biz bunlara, bu belediyeleri kapatmak yerine, onlara
kaynak sağlamanın projelerini geliştirmeliyiz. Biz burada kaynak bulamazsak
köylerden kente göçler devam edecektir. Bizim burada amacımız insanların
doğduğu yerde doymasını sağlamaktır. Buna yönelik çalışmalar yapalım ki,
vatandaşlarımız topraklarını, köylerini bırakıp metropollere
gitmesin; aş için, ekmek için büyük şehirlerde sefil olmasın; geliştireceğimiz
tarım politikalarıyla, üretim politikalarıyla doğdukları yerde doysunlar. Sayın Başbakan kanundaki
gerekçede diyor ki: “Yeterli nüfus büyüklüğüne sahip olmayan belediyelerde
kaynak sıkıntısı nedeniyle mali yapı bozulmakta ve borçları giderek
artmaktadır. Nitekim, bu Kanunla köye dönüştürülen
belediyelerin resmî kurumlara olan 80 milyon YTL borcu 2006 yılında
yapılandırılmasına rağmen, aradan geçen kısa süre içinde 55 milyon YTL daha
yeni borç birikmiştir. Ayrıca, bu belediyelerin İller Bankasına 65 milyon YTL
borcu bulunmaktadır. Dolayısıyla bu belediyelerin idari yapılarının
değiştirilmesi hususunda tedbir alınmadığı takdirde bunların hizmet yerine borç
üreten birer yapıya dönüşecekleri kaçınılmaz hâle gelmiştir.” diyor. Sayın Başbakana ve Hükûmete buradan soruyorum: 2002 yılında tek başına bu
ülkede iktidar oldunuz. Bu dönem zarfında, köylerde, beldelerde üretimin
artması noktasında ne yaptınız? Bu borçları kapatmak için projeler
geliştirdiniz mi? “Belediyeler, birer borç üreten yapıya dönüşecek.”
Diyorsunuz; belediyeleri kapatınca bu bitecek mi? Bütün bunlarla böyle
düşünüyorsanız, vay hâlimize! Türkiye’nin de birçok borcu var. Bir müddet sonra
“kapatalım kurtulalım” demeyin, ama sizin politikanız bu. İçeride “sat kurtul”,
dışarıda “ver kurtul”, şimdi de “belediyeleri kapat kurtul.” Bu, nereye kadar
sürecek, göreceğiz. “BELDES, yani Belediye
Altyapısının Desteklenmesi Projesi’yle, nüfusu 10 binin altında olan
belediyelerin yol, içme suyu, kanalizasyon ve altyapılarını karşıladık ve
karşılayacağız.” diyorsunuz. Bunun yanında, KÖYDES’le,
köylerin yol, içme suyu, kanalizasyon ve altyapılarını hallettiğinizi
söylüyorsunuz. Altı senelik iktidarınız
döneminde uygulamış olduğunuz politikalar sayesinde, iki dönem belediye
başkanlığını yaptığım Çankırı’nın 2000 yılındaki nüfusu 270 bin, 2007 yılında
yapılan nüfus sayımında 174 bin; yani Çankırı 96 bin göç vermiş. Şu anda bu
kanunla, zaten on dokuz beldesi olan ilimizin on dokuz beldesi de
kapatılmaktadır. İnşallah, bu yapmış olduğunuz hizmetlerin karşılığını da ilk
seçimlerde alırsınız! Sayın milletvekilleri, yerel
yönetimler, yöre halkının ihtiyaçlarını etkin bir biçimde karşılamak üzere,
yerel topluluğa kamu hizmeti sağlayan ve yerel halkın kendi seçtiği organlarca
yönetilen siyasal ve toplumsal kurumlardır. Kamu yönetiminde halkla en yakın
ilişki içerisinde olan birim, yerel yönetimlerdir. Çağımızda halkın beklenti ve
ihtiyaçlarına cevap verme görevinde olan kamu ve yerel yönetimler, sürekli
olarak yeniden yapılanma ve etkinliğini artırma çalışmalarına ihtiyaç
duymaktadır. Bir ülkenin gelişmesi, yerel yönetimlerin varlığıyla ve gelişme
düzeyiyle yakından ilgilidir. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan hızlı kentleşme
sürecinin taşıdığı özellikler ve günümüz toplumunun yükselen değer olarak
gördüğü katılımcı, saydam, demokratik, insan ve hizmet odaklı yönetimler
halkımızdan da büyük destek görmektedir. Sayın milletvekilleri, son
nüfus sayımında nüfusu 2 binden az olan belediyelerin tüzel kişiliklerinin
kaldırılması, ilk kademe belediyelerinden bazılarının statülerinin
değiştirilmesi, kimi aşırı nüfusa sahip belediyelerin birleştirilerek ilçe
belediyesine dönüştürülmesi ve benzer yeni düzenlemeler yapılması girişimleri,
ilgili belediyelerimizde ve o yörede yaşayan insanlarımızda çok ciddi
tedirginlik ve şaşkınlık yaratmıştır. Bu kanun tasarısı
hazırlanırken bu yöredeki belediye başkanlarının, yetkili kurumlarının ve yöre
halkının fikri alınmış mıdır? Sadece nüfusları azaldı diye varlıklarına son
verilmesi asla kabul edilebilir değildir. Bu belediyelerden bir kısmı, yirmi,
otuz sene, hatta, bir kısmı kırk, elli sene önce
kurulmuş olan birer tarihî mirastırlar. Gelişmiş, çağdaş Avrupa
ülkeleriyle Türkiye’deki durum kıyaslandığında, Türkiye’de yaklaşık 21.850
kişiye bir belediye düşerken, Fransa’da bu rakam 1.700, İtalya’da 7.300, İspanya’da
ise 6.800 kişiye bir belediye düşmektedir. Sayın milletvekilleri,
ülkemizde kırsal kesimden özellikle büyük şehirlere doğru bir göç hareketi
yaşanmaktadır. Ekonomik nedenler kadar sosyal gelişmelere de bağlı olan bu
harekette, belediyelerin varlığı göçü kısmen frenleyen bir etken olmaktadır.
Köyden kasabaya dönüşme, o köy halkı üzerinde çok olumlu psikolojik bir tesir
yapmaktadır. Aksine, belediye statüsündeki bir yerin köye dönüştürülmesi
fevkalade üzücü bir sonuç yaratacaktır. Toplam 2.011 belde belediyesinin 893
tanesinin kapatılacak olması, yerel yönetimlerin yerinden yönetimiyle tezatlık
teşkil etmekte olup… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bukan, konuşmanızı tamamlayınız. AHMET BUKAN (Devamla) -
…neredeyse o belde belediyelerimizin yüzde 50’si kapatılmaktadır. Bahse konu
mağduriyete uğrayacak belediyelerin belediye başkanları Ankara’ya kadar gelip
üzüntülerini çok açık bir şekilde ifade etmektedirler. Belediyelerimizin
yapılanmasının bu hususlar dikkate alınarak ele alınması gerekmektedir. Bu
hususlar ele alınmadan bu kanun tasarısı Meclise gelmiştir. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak bu kanun tasarısına aleyhte oy vereceğimizi bildirir,
hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bukan. Demokratik Toplum Partisi
Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman. Sayın Yaman, buyurun efendim.
(DTP sıralarından alkışlar) DTP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN
(Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 2’nci maddesiyle ilgili olarak Demokratik Toplum Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum. Bu Parlamento inanıyorum ki
tarihinde çok önemli günler yaşamıştır, ama toplumun büyük bir kesimini
derinden sarsan, derinden ilgilendiren ve demokrasinin geliştiği,
kurumsallaştığı bir alanı bu kadar sarstığını, bu kadar ilgilendirdiğini
düzenleyen bu tür çalışmalara tarihinde az rastlanır. Bugün
görüşülmekte olan bu yasa ile de, toplumumuzun, doğumundan ölümüne kadar
herkesin bire bir ilgili olduğu büyük bir alanda çok önemli ama o toplumun, o
halkın yararına olmayan, hizmetin niteliklerine ve gereklerine uygun olmayan
köklü değişiklikler yapılmakta ve bu nedenle de bugün Türkiye’de çok yerde, çok
bölgede bu kanundan etkilenecek olan insanlar gözlerini Meclise, kulaklarını,
bu Meclisin yayınını yapan TRT-3’e bağlamak suretiyle, dinlemek suretiyle
bizleri izliyorlar ve bu fırtınaların kopmasından da büyük üzüntü duyduklarını,
bunlarla yaklaşık yirmi yıldır haşir neşir olan, o Bakanlığın bir temsilcisi
olarak -o belediyelerle ilgili- onların gelişip, onların halka, onların
ülkemize daha iyi hizmet vermelerini sağlayan bir birimde -İçişleri Bakanlığı
Mülkiye Teftiş Kurulunda- yirmi yılı aşkın bunların teftişini yapan kişi olarak
da bizimle iletişim sağlıyorlar ve bu kapatılan ilk kademe belediyelerimiz,
kapatılan belde belediyelerimiz, deyim yerindeyse kan ağladıklarını
bildiriyorlar ve bizim de bunların sesi, kulağı olmamızı istiyorlar. Ama,
ne yazık ki, bugün ülkemizde öyle bir iktidar, öyle bir dayatma içinde ki kim
ne derse desin, evet, kim ne derse desin, hatta -kendisi de gayet net olarak
izliyor- maddi hatalarını dahi kabullenmeyecek şekilde inatlaşan bir iktidarın
bir dayatması karşısında olduğunu onlar da görüyorlar, biz de görüyoruz. Sayın milletvekilleri,
gerçekten, yerel yönetimler, Türkiye’mizin demokrasi kültürünün gelişmesinde,
Türkiye’nin demokrasisinin kılcal damarlarının çalışmasında çok önemi olan
yerlerdir. Bunları bire bir sizler de… Ben şimdi, bazı, birlikte çalıştığım,
-gerek müfettiş kardeşlerimiz, arkadaşlarımız gerekse beraber denetimlerini
yaptığımız ve belediye başkanlığı görevinden- şu anda Parlamentoda bulunan çok
insanları da görüyorum. Ama buna nasıl yürekleri dayanıyor, ama buna,
demokrasinin bu beşiğini yıkmaya nasıl elleri varıyor, gerçekten ben de hayret
ediyorum. Evet, demokrasinin gerçekten
gelişmesinde ta köylerden başlanır ancak ülkemizin köylerinin gerçeğini de
bilmek lazım. Bizler, İçişleri Bakanlığının temsilcileri olarak kaymakamlık
görevinden, köy tüzel kişiliğinin de köy muhtarının da köy ihtiyar heyetinin de
köy bütçesinin de nasıl hazırlandığını hem uygulamacı hem de daha sonra
denetleyen kişiler olarak geldik. Gönül, tabii ki 442 sayılı
Yasa’nın yetmezliği karşısında yeni köy kanunuyla demokrasinin buralara kadar
işlerlik kazanmasını ister ama varın görün ki –sizler de o alanları
biliyorsunuz- köy muhtarları, inanın ki ihtiyar heyetlerini oluşturamıyorlar.
Ben denetimlerinde, doğru dürüst, bir köy bütçesinin o Köy Bütçesi Hazırlama
Talimatı doğrultusunda hazırlandığını da görmedim. Şimdi
siz, kırk yılı aşkın bir süredir belediye olma özlemiyle tutuşan ve
belediyeciliği bu ilçelerde, bu illerde veya bu beldelerde yürüten bu kökleşmiş
birimleri kaldırıyorsunuz ve bunları, çağdaş ve uygar toplumun olması gereken
kentleşme, şehirleşme, kent bilinci, hemşehri
hukukunun geliştiği alanlardan köy tüzel kişiliğine dönüştürüp ve bir noktada,
demokrasiyi baltalıyorsunuz. Buradan,
çok değerli hatipler çok şeyler söyledi ve gerçekten de katılmamak mümkün değil
ama Sayın Başbakanımız, ne yazık ki, belediyelerden de gelen bir başbakan
olmasına rağmen, bütün bu haklı birtakım serzenişleri, her nedense, verdiği
talimatla içine sindirememiş olacak ki, nedense, belediyeleri, böyle,
demokrasinin başlangıcı olacak yerlerden çıkarıp, belki daha değişik etki
alanları içinde kendi siyasal inançlarını daha kolaylıkla uygulayabileceği bir
alana doğru belediyecilik yaşamını ve Türkiye belediyecilik tarihini
yönlendirme talimatını vermiş ki, hiçbir arkadaşımızın bu talimatın dışına
çıkmadığını görüyoruz ve bundan da üzülüyorum. Gerçi bu geçici maddenin
yasaya aykırılığı, geçmiş, Türkiye gerçekleriyle olan çelişkileri, daha önceki
uygulamalarda bankaların özelleştirilmesinden dolayı kaymakamlıklara ve
valiliklere gönderilen personelin nasıl uyum sağladıkları, ne kadar yararlı
oldukları, bunların kamu yararının ne kadar söz konusu olduğunu biz
denetimlerimizde gördük. Oralardan buralara kaydırılan personelin günahı yok. Yine, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğünden il özel idarelerine gönderilen personelin de bu yerel yönetimler
birimleriyle ne kadar uyuştuğunu ben denetimlerimde bire bir gördüm. O
vatandaşlarımızın da bir
kusuru yok. Çünkü, onlar, yıllarca
teknik, yıllarca başka alanlardaki görevlerde uzmanlık sahibi oldular. Özel
idarenin, belediyelerin hizmetlerinde herkesten beklenen yararı siz
sağlayamazsınız. Bugün yeni ilçeler kuruluyor.
Bu yeni kurulan ilçelerle ilgili olarak size bir tek, İstanbul’dan örnek
vereceğim: Çok uzak değil, işte Kadıköy. Kadıköy ilçesinde, yılların
Kadıköy’ünde, kaymakamlığın yıllardır bulunduğu, merkezî hükûmetin
örgütlendiği Kadıköy ilçesi hudutları içinde, hâlâ Kadıköy Kaymakamlığının bir
hizmet binası yoktur arkadaşlar. Hâlâ Kadıköy’de nüfus hizmetleri -Kadıköy’ü
bilenler gayet iyi bilir- derme çatma, özel idarenin daracık odalarında hizmet
verilmekte ve vatandaşların kuyruğu caddelere kadar uzamaktadır. Ben, aynı
birimin üst katında görev yapan kişi olarak, oradaki nüfus işlerinden dolayı
gelen insanların nasıl sıkıntılar çektiğini, oradaki değerli İlçe Nüfus
Müdürünün hizmetlerine ve ilgilenmesine rağmen, vatandaşın hâlâ yer bulamadığını
görüyoruz. Kadıköy Kaymakamlığının siz daha Kaymakamlık binasını temin
edememişsiniz, siz Tapunun hizmet binasını temin edememişsiniz. Siz Adalet
Bakanlığının adliye teşkilatının Kadıköy teşkilatını beş altı binada ve
vatandaşa eziyet verecek şekilde bu hizmetleri yaparken, nasıl yeni kurulan
hizmetlerin, yeni kurulacak olan ilçelerin bu hizmetlerini karşılayacak, o
bütçeyle nasıl sağlayacaksınız? Bu bütçelerin yarısını verseydiniz, mevcut, şu
andaki tüzel kişiliğine son verdiğiniz bu yerlerin çok rahatlıkla bu borçlarını
karşılar ve demokrasi kültürünün gelişmesi için bu… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Yaman,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. M. NURİ YAMAN (Devamla) –
Tabii, süre kısıtlığından dolayı da söylenecek çok şeyleri söylememenin de
maalesef üzüntüsü içindeyim. Daha bu konuda, kurulacak ilçelerin de, yine
Kadıköy örneği gibi, yıllarca süreceği sıkıntıları şimdiden görüyor gibiyim. Çok
değil. Bunu Sayın Bakanlık teşkilatımız ve Sayın Bakanımızın da bilmesi lazım. Evet, burada kamu yararı
yoktur, burada hizmet gerekleri söz konusu değildir. Aynı konuda İçişleri
Komisyonunda bunun Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırı olduğuna ilişkin ayrışık
oyumuzu da değerlendirdik ve komisyon raporunda bu böyledir. İnanıyorum ki, bu
yasanın “Ankara’da hâkimler vardır.” özdeyişini gerçekleştirecek biçimde,
Anayasa Mahkemesinden döneceğine adımın Nuri Yaman olduğuna inandığım kadar
eminim. Çünkü, orada, gerçekten bu halkın, ülkemizin
geleceğini düşünen bu halkın demokrasi kültürüne katkıda bulunacak hâkimlerin
olduğuna inanıyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yaman. AK Parti Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın İdris Güllüce, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA İDRİS
GÜLLÜCE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Büyük bir Türk düşünürü
“Usulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir.” diyor. Türkiye’nin çoğu problemleri de
usulden, sistemden, durağanlıktan, sistemin değişmeye ayak direnmesinden
kaynaklanmaktadır. Yönetimlerin sürekli değişimi takip edip gereken zamanda
gereken müdahaleyi gerektiği şekilde yapmaması hâlinde problemler büyümekte ve
altından çıkılamaz hâle gelmektedir. Bu yüzden, AK Parti, taa
1960’lardan beri değiştirilmesine karar verilen, değiştirilmesinin gerekli
olduğuna inanılan Belediye Kanunu ile İl Özel İdaresi Kanunu’nu değiştirmiş,
günümüz ihtiyaçlarına cevap verir hâle getirmiştir. Eğer taa
o günlerde değiştirilmiş olsaydı bu kanunlar, belki bugün şu anda tartıştığımız
şu kadar senedir belde oldu, belde olmadı gibi tartışmaları yapmamış olacaktık.
Bilindiği gibi, Belediye
Yasası 1930’da çıkıyor. O günkü nüfus bugünkü nüfusun tam üçte 1’i civarında. O
gün optimum nüfus olarak 2 bin kabul edilmiş ve
belediyenin oluşabilme, belediye olmanın şartı olarak 2 bin kabul edilmiş.
Peki, o günkü Türkiye’deki vatandaşın belediyelerden beklediğiyle bugünkü
vatandaşımızın bekledikleri aynı mı? Değil. Bugün Türkiye nasıl bir Türkiye
olmuş? Dev bir Türkiye olmuş ve artık büyük bir Türkiye Cumhuriyeti var. 70 küsur milyon nüfusu olan, dünyanın on yedinci büyük ekonomisi
olan, Yunanistan kadar ilköğretim öğrencisi olan, Makedonya kadar üniversite
imtihanına giren öğrencisi olan, toprak ve nüfus büyüklüğünü birlikte
aldığınızda dünyanın on büyük ülkesinden birisi olan, milyonlarca cep telefonu,
İnternet web sitesi olan, yüzlerce televizyon kanalı olan, radyo kanalı olan
bir Türkiye var bugün. Bu durumdaki Türk vatandaşının 1930, 40’lardaki,
50’lerdeki, 60’lardaki vatandaşın beklentileriyle aynı şeyi beklemesini
beklemek mümkün değil. Vatandaşın beklentileri değişti. Böyle bir gelişme
göstermiş vatandaşımız ama hizmet standardı, hizmet edebilme standardı cevap
verebilir hale gelmemiş. Böyle bir durumda, 2 bin nüfuslu ve altındaki
belediyelerin hizmet edebilme, hizmet verebilme şansları kalmamış, imkânları
kalmamış. Vatandaşın beklentisini karşılayacak maddi kaynağı da, insan kaynağını
da bulabilecek imkânı yok. Teknik alt yapıyı temin edebilme imkânı yok. Bir
belediyeye neler lazım? Mühendis lazım, mimar lazım, şehir
plancısı lazım, lazım, lazım. Hangi bütçeyle bunu karşılayacak? Nasıl
istihdam edecek onu? Asgari ücretle çalıştırdığı insanların maaşını ödeyemiyor
ve saymakla zamanınızı almayacağım birçok makine ve ekipmana
ihtiyacı var. Bunları nasıl sağlayacaksınız? Sekiz yüz altmış üç tane belediye,
sekiz yüz altmış üç tane ekipman seti kuracaksınız.
“Para ayırsın bütçe, kuralım.” Olur. O zaman da Türkiye’yi makine mezarlığına
çevirirsiniz. Atıl duran milyarlarca doları yatırır ve makine mezarlığı hâline
getirirsiniz onu. Eğer her beldeye bu teknik ekipmanı
sağlar, her beldeye bu kadar personeli temin etmeye kalkarsanız, hiç gereksiz yere,
hiç lüzumu olmadığı hâlde büyük bir masrafı ve gittikçe de milletin başına dert
olan, bakımını bile yapamayacak bir hâle getirmiş olursunuz. İnsan kaynakları, Türkiye’de
belediyeciliği bilen, belediyede çalışmak isteyen ve konusunu iyi bilen insan,
bilindiği kadar çok fazla değil. Bunları, değerli belediye başkanlarımız ne
bulmakta kolay bulabilecekler ne de buldukları bu personelin ücretlerini
ödeyebilecekler. Beldelerde hizmetlerin etkin yapılabilmesinin sebebini,
yanlışlıkla, burada çoğu insan belediye başkanıyla ilgili bir problem olarak
sundu, çoğu milletvekilimiz. Hayır, sadece belde belediye başkanlarımız değil
Türkiye’deki bütün belediye başkanları -hangi partiden olursa olsun- çok ciddi
gayret göstermekteler, çok büyük çaba harcamaktalar, çok samimi çalışmaktalar.
Fakat problem, belediye başkanının çalışıp çalışmaması meselesi değil, problem
sistem. 2 bin kişilik bir belediyede biz harita mühendisi, deprem mühendisi,
jeolog nasıl bulunduracaksınız? Nasıl denetleyeceksiniz o beldeyi? Nasıl yapacaksınız
onu? M. NURİ YAMAN (Muş) – Şart
değil her yerde, şart değil ki. İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Problem, belediye başkanımızın iyi yönetip yönetmediği filan değil, şu partinin
başkanı, bu partinin başkanı meselesi de değil. AHMET BUKAN (Çankırı) – Bugüne
kadar nasıl yapıldı? İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Problem, o ufacık küçük birimde, optimum olmayan o
birimde yönetimin ve organizasyonun yapılamamasından kaynaklanmaktadır.
Vatandaşın kent nimetlerine ulaşmasını hedefleyen bu yeni uygulama ile
vatandaşımızın daha fazla hizmet alması sağlanacaktır. Dolayısıyla bir kamu
yararı güdülmektedir. AHMET BUKAN (Çankırı) – Hiç
beldeye ve köye gidip geldiniz mi? M. NURİ YAMAN (Muş) – Köyde
yaşadınız mı köyde? İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Her
olaya siyaset gözüyle bakarak ülkeye, millete faydalı mı değil mi diye
değerlendirirsek değerli vekillerim, isabetli karar vermiş olamayız. Amaç,
milletimizin tümüne, köyde de yaşasa, kentte de yaşasa, şehirde de yaşasa;
güzel hizmet, etkin hizmet, hızlı hizmet, maliyeti uzun hizmet verebilmektir.
Olay sadece borç miktarı da değil. Diyelim ki borçları tasfiye ettiniz,
borçları kadar da para verdiniz. Ne olacak? Jeoloji mühendisi mi bulabilecek bu
kardeşim, bu belediye başkanım? M. NURİ YAMAN (Muş) – Şart
değil, şart değil. İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Olay sadece borç ile takılıp kalınırsa… O sadece problemlerden bir parçası. O,
problemlerden sadece bir parçası. K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Gerekçede koymuşsunuz, gerekçede. Gerekçede en önde o var. İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Çok
önemli mi değil mi de ayrıca da tartışılabilinir. Ama,
problem sadece borcun tasfiyesi, borcun miktarıyla ilgili değil. O değerli
belediye başkanlarımız sabahlara kadar yatamamalarına rağmen hizmet edememeleri
meselesidir problem. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Niye desteklemediniz o zaman? İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Problem, teknik alt yapının kurulamaması meselesidir. Problem… M. NURİ YAMAN (Muş) –
Binlerce mühendis boş geziyor, boş! İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) – Efendim, 2 katı para da verseniz, 3 katı para da verseniz
-kaldı ki bu ülke, Türkiye Cumhuriyeti devleti dünyanın 17’nci büyük ekonomisi
dedik ama ihtiyaçları da oldukça fazla olan ve kaynakları da sonsuz olmayan bir
ülke olduğunu herkes biliyor- bu imkânları sağlasanız da o teknik imkânları
olmadığı için belediye başkanımız hizmette yeterli olamayacaktır. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Beş senedir niye teknik imkânları düzeltmediniz? Beş senedir iktidardasınız. M. NURİ YAMAN (Muş) – İşsiz
mühendis dolu. İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, Türk milletinin hayrına olacak bu kadar büyük bir çapta reformu
göze aldığı için… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne
reformu yahu! İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) – …bu kadar büyük, güzel bir organizasyonu başarabildiği
için, siyasi bir amaç gütmediği için, sadece ve sadece “daha çok hizmet nasıl yaparım”ı oturup düşünebildiği için, ayrıca, çok büyük bir
organizasyon bundan sonra yapmak zorunda kaldığı için, kafasını, beynini, bütün
enerjisini “Ben bundan sonra nasıl yapacağım da bu beldelerin yerine daha
güzel, daha fazla etkin hizmeti yapacağım.” diye bir çaba harcayacağı için… AHMET BUKAN (Çankırı) –
Beldelerden daha güzel bir köy var mı? İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – …ve
bugüne kadar popülist mantıkla bakıldığı hâlde
“İstenirse sizi başkent de yaparız.” sloganlarıyla seçim meydanlarında
konuşulan bir ülkede bugün bu yürek isteyen organizasyonu yaptığı için
muhalefetin AK Partiye eleştiri değil teşekkürler sunması gerektiğine
inanıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Yüreğiniz varsa referanduma gitsenize, halka sorsanıza! İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Ayrıca, il özel idaresi, Anayasa’mızda yerel yönetimler tarif edilirken köy
tüzel kişiliğini, il özel idaresini ve belediyeleri birlikte yerel yönetim
birimi olarak tarif ediyor mu? Ediyor. Burada ne fark ediyor? Sadece adı değişiyor. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Hangi köyde imar planı var? İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; Anadolu güzel söylüyor. M. NURİ YAMAN (Muş) – Köyde
ihtiyar heyeti oluşturulamıyor. İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) –
Diyor ki: “Köyün şehir oluncaya kadar evin şehir olsun.” Adının belediye olup
olmaması değil, o falanca beldedeki insanımızın hizmet alma hakkı yok mu? O
falan beldede yaşayan insanının daha fazla hizmet alma hakkı yok mu? O
beldedeki insana daha fazla hizmet etme hakkını nasıl temin ederiz diye düşünen
AK Parti bu yöntemi buldu ve inşallah, bugüne kadar yapılamayan… Bugüne kadar
ben İstanbul Büyükşehir Belediyesinde tam dokuz yüz altmış belediye başkanıyla
konuştum. Bana ihtiyaç için gelen, içinde faks kâğıdı isteyen –faks kâğıdı,
dikkat ediniz- faks kâğıdı bulamayan belediyelerimiz vardı. Biz bunu yaparak
aynı zamanda beldesi için çile çeken, gayret gösteren, sabaha kadar uyumayan o
belediye başkanlarımızı da bu sıkıntıdan kurtarmış oluyoruz. Çünkü onların
verdiği… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Güllüce,
konuşmanızı tamamlayınız. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
İmar planı olan bir tek köy göster. İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) – O belde belediye başkanlarımızın derdi başkanlıktan öte,
“beldelerine daha çok hizmet nasıl gelir” idi. Merak etmeyin sayın belde
belediye başkanlarımız diyoruz, sizin o aşkınızın daha fazlasıyla AK Parti
yönetimi, çok daha güzel organizasyonla, çok büyük imkânlarla, yeni metotlarla
sizin kafanızda hayalini bile kurmadığınız kadar güzel hizmetler vuracaktır,
getirecektir diyorum. OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Genel müdür mü yapacaksın hepsini? İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Bir
de demin bir cümle kullanıldı, bu cumhuriyetle meselesi mi var diye. Değerli
milletvekilleri, böylesi günlük meselelere cumhuriyet gibi kutsal bir konuyu
hiçbir zaman alet etmemek lazım. Cumhuriyetle, akli muvazenesi
yerinde olan hiç kimsenin meselesi olmaz. Kaldı ki hem yüz senelik belediye
diyeceksin hem de cumhuriyetle meselen mi var diyeceksin. Bu da kendi içinde bir
tenakuzdur. Türkiye Cumhuriyeti devleti insanlık yaşadığı kadar yaşayacaktır. Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sistem değişiyor, sistem. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Güllüce. Şahsı adına Eskişehir
Milletvekili Emin Nedim Öztürk. Sayın Öztürk,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum ve bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
İçişleri Komisyonunun da bir üyesi olarak belirtmek isterim ki yasalaşması
muhtemel olan bu kanun tasarısıyla amaçlanan unsur, temelde yerel yönetim
reformunun tamamlanması ve çok parçalı yerel yönetim anlayışına son verilip optimal alan ve nüfus büyüklüğüne ulaşmasıdır. Böylelikle,
birçok belediye için geçerli olmak kaydıyla, eskiden kendi belediyesine sahip
ancak mali olanakları yetersiz olduğundan etkin hizmet alamayan birçok yerleşim
yeri bu tasarının yasalaşmasıyla bağlandığı merkez belediyelerin hizmet alanına
gireceğinden, diğer bölgelerle eş zamanlı hizmet alıp standartlarını yükseltme
imkânı bulacaktır. Temel felsefemiz hizmete
engel olan unsurları ortadan kaldırmaktır. Herhangi bir siyasi rant gözetilmeksizin, tamamen daha modern ve daha güçlü bir
kamu yönetimine ulaşılma hedeflenmektedir. Günün getirdiği gereksinimlere göre
kendisini yenileyebilen, esnek, hizmetleri daha verimli bir şekilde sağlayan
yerel yönetimlerin oluşması adına çalışmalar yapılmış ve optimal
çözümler üretilmiştir. Değerli milletvekilleri,
milletvekili bulunduğum Eskişehir ilinde de 12 tane belde belediyesi
kaldırılarak köy statüsüne dönüştürülmektedir. 3 ilk kademe belediyesinden 2’si
mahalle, uzakta olan diğer belediye ise köy statüsüne geçmektedir. Ayrıca, büyükşehir statüsüne uygun olarak da merkezde 2 yeni ilçe
kurulmaktadır. Hiç şüphesiz bu
beldelerimizin başkanları da bizlere gelmişler ve kendilerine gerekli izahatı
yaptığımızda üzülmüşler ama kararımızı büyük bir metanetle karşılamışlardır.
Buradan bu beldelerimizde oturan hemşehrilerime
sesleniyorum: Oradaki hizmetlerden hiçbir eksiklik olmadan, tam tersine,
hizmetler artan ve koordine edilen bir şekilde devam edecektir. Belki şimdi çok
eleştirilen bu kanun, gelecekte alkışlanacak bir not olarak tarihe düşecektir.
Hiç şüphesiz şunu da unutmayınız: İstanbul Boğaz Köprüsü yapılırken
“yapılmasın” diye eylem yapanlar, sonradan televizyonlarda utançlarını dile
getirmişlerdir. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) -
Onunla ne benzer yanı var bunun acaba? EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, burada belirtilmesi gereken en önemli noktalardan biri
de şüphesiz kazanılmış hakların korunacak olmasıdır. Tüzel kişiliği kaldırılan
ilk kademe belediyelerin personeli, taşınır ve taşınmazları, hak, alacak ve
borçları katıldığı ilçe belediyesine devredilmektedir. Belediye tüzel kişiliği
kaldırılarak köye dönüşen yerlerde ise, hizmette devamlılığın sağlanması için,
söz konusu belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden verilmekte olan
payların on yıl süreyle il özel idarelerine aktarılması öngörülmektedir. Tüzel kişiliği kaldırılan
belediyelerde hâlen istihdam edilmekte olan personelin il özel idarelerine
devredilmesi öngörülmüştür. Ayrıca il özel idarelerinde ihtiyaç fazlası olduğu
tespit edilen personel, o ildeki kamu kurum ve kuruluşlarının boş kadrolarına
vali tarafından naklen atanacaktır. Böylece bu belediyelerde çalışan personelin
mağduriyeti söz konusu olmayacaktır. Değerli milletvekilleri,
sözlerimi yasalaşacak olan bu kanun tasarısının hayırlı sonuçlar getirmesi temennisiyle
tamamlar, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk. Şahsı adına Mersin
Milletvekili Sayın Vahap Seçer. (CHP sıralarından
alkışlar) Sayın Seçer, buyurun efendim. VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici
2’nci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
ülkemiz için önemli bir yasa tasarısını görüşmekteyiz. Bu yasa tasarısıyla
ülkemizin mahallî idaresinde değişiklik yapıyoruz. Ancak, böyle bir düzenlemeyi
yaparken sanıyorum daha dikkatli ve özenli çalışma yapmak daha uygun olurdu
diye düşünmekteyim. Bu mevcut yasa tasarısı henüz taslak hâlinde komisyondan
geçerken, maalesef, muhalefetin görüşlerine tahammül gösterilmemesi, âdeta
muhalefetin susturulmak istenmesi de düşündürücüdür kanaatindeyim. Tasarıyı
incelediğimizde, aceleye getirilen bu kanun tasarısının yanlışlarla dolu
olduğunu görüyoruz. Bazı köylerin birden fazla ilçeye
bağlandığını, bazı yerleşim birimlerinin unutulup yazılmadığını âdeta haritadan
silindiğini görmek mümkün. İktidarın tabii ki bu telaşının ana sebebinin
kanunun bir an önce Genel Kuruldan geçirilip 2009 yerel seçimlerine yetiştirmek
olduğunu biliyoruz. Bu yeni düzenlemenin hiçbir
bilimsel dayanağı olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca, pratikte, düzenleme yapılan
yerleşim birimlerinde yerel halkın hizmet almasını zorlaştıracağını burada
belirtmek istiyorum. Değerli milletvekilleri,
elbette daha önce yanlış kararlarla kurulmuş olan, bugün için rasyonel olmayan
belediyelerimizin tekrar gözden geçirilmesi, hatta gerekiyorsa bunların
kapatılması mantığa uygun bir yaklaşım olabilir. Ancak, bu yeni düzenlemede
olduğu gibi, sadece nüfus kriterlerini alarak, bunu
bir şablon hâline getirerek, nüfusu 2 binin altında olan tüm belediyeleri
olayın sosyal, kültürel, ekonomik boyutunu dikkate almadan kapatmak bence
yanlış bir yaklaşımdır. Değerli milletvekilleri,
burada bana göre iktidarın amacı belli. Nasıl bir düzenleme yapalım ki
önümüzdeki 2009 yerel seçimlerinde kendi partimize, iktidara avantaj sağlayalım
zihniyeti olduğunu ben şahsen düşünüyorum. Bu düzenlemeler, hepimizin bildiği
gibi, kapalı kapılar ardında yapılmıştır, tamamen siyasi rant
amaçlıdır. Bu düzenlemeler yapılırken ne muhalefet partilerinin ne sivil toplum
örgütlerinin ne kapatılan belediyelerin yetkililerinin ne de o belediyeleri
kapatılan yöre halkının görüşleri dikkate alınmamıştır. Burada göz önüne alınan
kriterler, nüfus kriteri gibi, belediyelerin borçları
gibi kriterler bana göre sığ kalmaktadır. Belediyelerin nüfusları ve borçları
kapatma nedeni olmamalıdır. Ayrıca, bu bölgelerin sosyal, ekonomik, kültürel,
tarihî durumları mutlaka göz önüne alınmalıydı diye düşünüyorum. Değerli milletvekilleri, bu
düzenlemeden bana göre en fazla darbe alacak olan turizm bölgeleridir. Bu
bölgelerde kapatılan belediyelerimizin belki nüfusları 2 binin altında
olabilir, ama baktığınız zaman, bunlar genelde yazlıkçı nüfusun yaz aylarında
yoğun olarak yaşadıkları bölgeler olduğu için, bu kriterleri
göz önüne alıp bu belediyelerin kapatılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Muğla’nın Turuncu’su, Nevşehir’in Göreme’si, Çorum’un
Alacahöyük’ü, benim seçim bölgem olan Mersin’in Kazanlı’sı,
Davultepe’si, Tece’si, Kuyuluk’u, bu bölgeler turizm bölgeleridir, turistik
bölgelerdir. Ortalama olarak yılda, belki kış aylarında nüfusları 2 binin
altına düşüyor ama bunların yaz aylarında nüfusları 5 katını buluyor, 10 katını
buluyor. Siz, mevcut, o yerleşim birimindeki belediyeyi kapatmakla… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Seçer,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. VAHAP SEÇER (Devamla) – Siz,
o mevcut, turistik bölgelerdeki bu tip belediyelikleri kapatmakla, bunları 20,
30, Ayrıca, yine kendi bölgemden
bir örnek vermek istiyorum: 13 bin nüfuslu bir Huzurkent
kasabasının belediyesi kapatılıyor ki bu bölgede organize sanayi bölgemiz var,
üç yüz elli işletmemiz, 6 bin çalışanımız var. Böyle bir belediyeyi
kapatıyoruz, bu belediyeyi 25- Bu duygu ve düşüncelerle
hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Seçer. Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sayın Emek… ATİLA EMEK (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakan, son yapılan
nüfus sayımı ve bunun sonuçlarının resmî olarak tarafınızdan açıklanmasını
takiben, İller Bankasından belediyelere yapılan ödemelerin yeni nüfus esasına
göre yapılmasıyla birlikte, belediyeler yer yer üçte
2 oranında gelir kaybına uğramışlardır. Bunun sonucu olarak belediye yönetimi
ve belediye personeli zor durumdadır ve maaşlar ödenememektedir. Buna göre: 1) Belediyelere yapılan
ödemelerin yerel seçimlerin yenilenmesine kadar önceki esaslara göre yapılması
için herhangi bir çalışma var mıdır? 2) Belediyelerin personele
maaş ödeyememe durumu karşısında bu personelin bölgelerindeki açık bulunan kamu
yönetimlerinde görevlendirilmesi için bir düzenleme yapılacak mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Emek. Sayın Ağyüz… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim. Sayın Bakan, bugüne dek il
özel idarelerince köy tüzel kişiliklerinden kaç tanesinde imar planı
yapılmıştır özel konumları hariç? Bugün var olan köy sayısına
sekiz yüz altmış üç tane daha köy ilave ediyorsunuz. Arkadaşlarımız hizmetin
artacağıyla övünüyorlar. Bugüne dek köylere imar planı yaptıramamış olan bir
yönetim nasıl bu ilavelerle hizmet artışını sağlayacak? Ayrıca, günlerdir kamuoyunu
meşgul eden, üç tane imam nikâhlı hanımı, iki tane metresi olan BEL-PA Genel
Müdürü için soruşturma açtınız mı? Açmayı düşünüyor musunuz? Açmamışsanız neyi
bekliyorsunuz Sayın Bakanım? BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Erçelebi… HASAN ERÇELEBİ (Denizli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Aracılığınızla, Sayın
Bakanıma ve Komisyon Başkanıma sorularım olacak. Birinci sorum: Görüşülmekte
olan geçici maddenin altıncı fıkrasında “Kapatılan belediyelerin personeli,
ihtiyaç duyulması hâlinde diğer belediyelere veya merkezî idarenin taşra
kadrolarına atanabilir.” denmektedir, “atanır” denilmemektedir. Bu bir keyfîlik
yaratmaz mı? Bu, çalışanların mağduriyetini getirmez mi? İkinci sorum: Bu yasa ile
ilçe sınırları içine alınan köylerin meraları ne olacak? TOKİ’ye
mi verilecek? Üçüncü sorum Sayın Komisyon
Başkanımıza: Tasarı İçişleri Komisyonunda hiçbir değişikliğe uğramamıştır.
Tasarı metni Başbakanın imzasından çıktığı şekliyle Genel Kurula gelmiştir. Bu
durumda, acaba komisyon mu çalışamamıştır, tasarı mı çok mükemmeldir, yoksa AKP
tasarıya bir dokunulmazlık zırhı mı geçirmiştir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Sayın Işık… ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın
Bakanım, yasanın yürürlük tarihinden önce referandum yaparak resmî nüfusunu 2
binin üzerine çıkarmış belde belediyelerinin, örneğin kendi seçim bölgem olan
Kütahya’daki birer eğitim merkezi durumunda olan Emet Günlüce ve Gediz Yenikent Belediyelerinin Yüce Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı
başlattığı ve 30 Ağustos 1924’te “Hiç şüphe edilmemelidir ki, Türkiye
Cumhuriyeti’nin temeli burada atıldı.” dediği tarihî ve aynı zamanda turistik
bir yer olan Altıntaş Zafertepe Çalköy
Belediyesinin ve Simav Dağardı’na ait 24 köy de dâhil
edildiğinde 50 dolayında dağlık ve orman köyüne âdeta bir ilçe gibi hizmet
veren Tavşanlı Balıköy Belediyesine benzer ülkemiz
genelinde az sayıdaki belediyelerimizin, verilecek bir önergeyle, kapatılacak
belediyeler listesi dışına çıkarılması sağlanamaz mı? Bu
konudaki görüşünüzü kamuoyuyla paylaşmanızı istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık. Sayın Yıldız… HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım, beldelerle
ilgili çalışmayı biz komisyona geleceği gün öğrendik. Konuşmalarınızda köy
tüzel kişilikleriyle de ilgili çalışmalar yapacağınızı ifade ettiniz. Bu
çalışmalar komisyona gelmeden, yani her şey bitmeden önce biz de burada katkı
vermek isteriz. Eğer izniniz olursa, bir öneri şeklinde temennide bulunmak
istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Yıldız. Sayın Özdemir... HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) –
Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma soruyorum: Türkiye 1988’de Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı’na imza koymuş, anlaşma 9/12/1992
tarihinde onaylanmıştır. Bu anlaşmanın 5’inci maddesinde “Yerel yönetimlerin
sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla
ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz.”
denilmektedir. Avrupa Birliğine girebilmek için ülke aleyhine olduğunu
değerlendirdiğimiz Vakıflar Yasası’nı çıkaran AKP Hükûmeti
şimdi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5’inci maddesine aykırı olan
bu yasayı niçin çıkarıyor? Avrupa Birliği giriş gayesine aykırı düşmüyor mu? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Özdemir. Sayın Bakanım, buyurun. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Emek’in sorusu, son
nüfus sayımı, İller Bankası ödemeleriyle ilgili. Bunu daha önce de
açıklamıştık, son Bakanlar Kurulumuzda da değerlendirildi. Bu sayımda nüfusu
azalan iki binin üzerinde belediyemiz var. Tabii, ifade edildiği gibi, bunların
çalışma planları var, personelleri var. Bu da gözetilerek bunların gelirlerinde
düşme olmaması yönünde karar alındı ve bunların gönderilen ödeneklerinde
kesinti olmayacak. Yerel seçimlere kadar bu şekilde devam edecek. Bunu tekrar
buradan ifade ediyorum, fırsat verildiği için de teşekkür ediyorum. Maaşı ödenemeyen personelle
ilgili, tabii seçimlere kadar bu konuda bir düzenleme yok ama bunların
seçimlerden sonra personeli zaten il özel idaresiyle irtibatlanacağı
için telafi edilmiş olacak. Sayın Ağyüz’ün
sorusu: “İl özel idarelerimiz kaç köyde imar planı çalışması yaptılar?”
Bilindiği gibi imar planı hazırlama yetkisi il özel idarelerine 2005 yılında
yeni kanunla sağlanmıştır. O güne kadar yoktu. Şu anda o çalışmalar sürüyor ama
size tam bir sayı veremiyorum. O artarak tabii ki devam edecektir. Sayın Erçelebi’nin
sorusu: Personel atanabilir kavramıyla ilgili soruyorlar. Bu tabii şöyle bir
anlamı ifade ediyor: Özellikle valilere bir yetki veriliyor. Eğer bu personel,
yani beldelerden, belediyelerden devralınan personel, il özel idarelerinin veya
o beldelerde, o köylerdeki hizmetlerin yürütülmesinin gereği ise onun için
gerekiyorsa bir tasarrufa gerek yok. Ama fazla varsa diğer kamu kurumlarında,
ihtiyaç olan kamu kurumlarında bunları görevlendirebilecek ve bunun için uzun
formaliteler değil, bürokratik işlemler değil, sayın valilerin vereceği karar
kısa süre içinde Bakanlığımızca yerine getirilecek, tamamlanacak işlem ve bu
şekilde pratik bir işleme sağlanmış olacaktır. Ayrıca, Sayın Erçelebi’nin meralarla ilgili… Meralarla ilgili tabii bir
değişiklik söz konusu değil. Neticede köyün, beldenin bütün mal varlıkları, kendi oradaki
varlıkları orada duracak, kalacak, o köye ait olacak. Sayın Işık’ın sorusu: “Bu
süreç içinde yürürlük tarihinden önce nüfusla ilgili yeni gelişmeler,
çalışmalar, değişiklikler olursa” diye ifade ettiler. Biliyorsunuz buradaki
bizim tasarımız esasen bu manada nüfusa direkt bağlı olarak da yapılmıyor. Ama
nüfus sayımı her yılın başında açıklanacak bundan sonra, on yıl beklenmeyecek,
ama yıl içinde de değil, Türkiye İstatistik Kurumu her yılın ocak ayı başında
nüfus açıklaması yapacak ve nüfusa dayalı bütün işlemler, değerlendirmeler,
ödeme payları vesaire ona göre gerçekleşmiş olacak. ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Bakanım, resmen valilik aracılığıyla referandum yapıp
tamamlayan beldelerimiz var şu anda. Sizden onay almış ve nüfusunu 2 binin
üstüne resmen çıkarmış durumda. Sorum onlara yönelik. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – İşte, burada o konuda bir işlem yapılması, bizim bu tasarımıza göre
yeni bir işlem yapılması, Sayın Işık, öngörülmüyor. Sayın Yıldız’a soru ve teklif
olarak çok teşekkür ediyorum. Gerçekten, şunu ifade edeyim: Bu belediyelerle
ilgili tasarı, bir süre kısıtımız var, onun için
belki çok geniş görüşe açılamadı, dar zamanda siyasi parti gruplarımızla
görüşebildik ama Köy Kanunu çok önemli. Sadece muhalefet partilerimizde değil,
kamu yönetimi bölümlerimizde, üniversitelerde ve diğer belki geniş kesimlerde
epeyce bir teklif alma, tartışma, arama toplantıları yapalım diyorum, Köy Kanunu’muzu çok olgun şekilde çıkaralım diyorum. Bu
teklifiniz için, destek, paylaşma teklifiniz için de teşekkür ediyorum. Bir soru kaldı ama sürem
yetmedi. Onu başka bir fırsatta, Sayın Özdemir’in sorusunu cevaplayacağım.
Aslında dün de cevaplamıştım. Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
AB’ye soralım! BAŞKAN – Teşekkür ederiz. İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, kısaca… BAŞKAN – Buyurun Sayın
Başkan. İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın
Hasan Erçelebi, Komisyonumuzla ilgili bir soru
sormuşlardı. Komisyonumuz, belki tarihinde en uzun toplantısını gerçekleştirdi
ve bütün komisyonda yapılanlar, yedi adet önergeyle ilgili işlemler, 19 kişinin
konuşmalarıyla ilgili tutanaklar açık olmakla birlikte, bu tasarının önünde yer
alan Komisyon Raporu’nda her şey ibraz edilmiştir, anlatılmıştır. Orasını okuyarak
kendisi ayrıntılı cevabı öğrenmiş olur. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde yedi adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup,
sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım. Evet, ilk önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2’nci
Maddesinin 1’inci fıkrasının “İlk genel mahalli idareler seçimine kadar”
ibaresinin “2014 mahalli idareler seçimine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. maddesinin 6. fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“Birleşme ve katılmalarda
norm kadro ilke ve esaslarına uyulacaktır. Daimi ve geçici işçilerin özlük
hakları korunacaktır.” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan “Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı“nın Geçici 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“(4) Bu Kanun uyarınca
mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004
tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Ek 2 nci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır. Devredilen personelden, 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanunun Geçici 1 inci
maddesi kapsamında bulunanlar, devredildikleri belediye veya il özel
idarelerinde, 5620 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre istihdam
olunurlar. Devir sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda,
5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar
dikkate alınmaz. Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya
belediyenin norm kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili
belediye veya il özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından
altı ay içerisinde sonuçlandırılır. Bu belediyelerin mal varlıkları, hak,
alacak ve borçları, mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel
idaresine intikal eder. Ancak, köye dönüştürülen belediyelerin taşınmazları ile
ihtiyaç duyulan araç ve gereçleri paylaşım, devir ve tasfiye komisyonunca
ilgili köy tüzel kişiliğine bırakılır. Mahkemelerde süren davaları ile belediye
olarak faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak
davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir.” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. Maddesinin (4) fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“ (4) Bu Kanun uyarınca
mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin, bu Kanunun yürürlük tarihi ile
fiilen kapatılma tarihleri arasındaki kamuya olan borçları ile bu belediyelerin
fiilen kapatıldığı tarihte piyasaya olan borçları Hazine tarafından karşılanır.” Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan
"Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın Geçici 2 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"(5) Tüzel kişiliği ilk
genel mahalli idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü
yeni personel istihdamı, yapacakları toplu iş
sözleşmesi, taşınır ve taşınmazları, iş makineleri ve diğer taşıtların satışı
ile borçlanması katıldığı belediyenin, ilk kademe belediyelerinin ya da mahalle
veya mahalle kısımlarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir isim altında
kurulan ilçelerdeki belediyeler büyükşehir
belediyesinin, köye dönüşen yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu
belediyeler, mevcut personelini, taşınır ve taşınmazlarını, iş makineleri ve
diğer taşıtları ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları
belediyeye, büyükşehir belediyesine veya ilgili il
özel idaresine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde
bildirir. Bu belediyeler yeni nazım ve uygulama imar planı yapamazlar; mevcut
planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü
imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin
onayı ile yapılır." Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 5. fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. (5) Tüzel kişiliği ilk genel
mahallî idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni
personel istihdamı, borçlanması, katıldığı belediyenin diğer yerlerde il özel
idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler mevcut personeli ile kamu kurum ve
kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediyeye veya ilgili il özel
idaresine bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içinde bildirir. Bu yerlerde yeni nazım ve
uygulama imar planı yapılamaz, mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu
değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir
belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin,
diğer yerlerde il özel idaresinin onayıyla yapılır. Taşınır ve taşınmazlar ile iş makineleri ve diğer
taşıtların köy tüzel kişiliğine devredilir.
BAŞKAN – Okutacağım önerge en
aykırı önergedir, okutup işleme alacağım. Buyurun. TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı kanun tasarısının Geçici Madde 2’nin kanun metninden Anayasaya aykırı
olduğundan dolayı çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Sayın Macit,
buyurun. (DSP sıralarından alkışlar) HASAN MACİT (İstanbul) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, 117 sıra
sayılı Kanun Teklifi’ni görüşüyoruz. Bu Kanun Teklifi üzerine belediyeler
yeniden düzenleniyor, ilçe sınırları yeniden düzenleniyor. Bir kural
getiriliyor elbette ki ama bu kural Anayasa’ya uygun olmayan, Anayasa’ya aykırı
bir kural. Çünkü bu yasanın özünde gözyaşı var, üzüntü var. Değerli arkadaşlar,
bugün binin üzerinde belediye halkıyla beraber bir üzgünlük içerisinde,
kendilerine gelen hizmetlerin kısılması söz konusu, kendilerine gelecek olan
hizmetlerin ellerinden alınması söz konusu bu yasayla. Yasanın genel
gerekçesine baktığımız zaman bu kapatılan belediyelerin, yani nüfusu 2 binden
aşağı olan belediyelerin 2006’da yapılandırıldıktan sonra tekrar borçlandığı,
İller Bankasına borçlandığı, aynı şekilde ilk adım belediyelerinin gene
borçlandığıyla ilgili gerekçe de konmuş. Değerli arkadaşlar, eğer
böyle bir borçlanma söz konusu ise, tasarruf söz konusu ise bunlara bakılmazdı.
Daha büyük yolsuzların yapıldığı büyükşehir
belediyelerine bakılırdı ve Kamu İhale Kurulunun yaptığı tespitler
değerlendirilirdi ve yasalara ve düzenlemelere aykırı inşaat yapan
belediyelerin yaptıkları inşaatlar denetlenirdi ve araştırma yapılırdı. O zaman
elde edilecek gelirle de bu gerekçede yazılan milyon dolarların 100 katı, bin
katı devlete gelir elde edilirdi. Dolayısıyla bu gerekçenin de doğru bir
gerekçe olmadığını düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, belki siz
dinlemiyor olabilirsiniz ama bizim, muhalefet partisinin milletvekillerinin
odasında muhalefet partilerinin belediye başkanlarının yanında AKP’li belediye
başkanlarımızın da mahcup bir şekilde, boynu bükük olarak oturduğunu ve bu
yasanın engellenmesiyle ilgili, bizlere ricada bulunduklarını yaşıyoruz. Benim
odamda var. Değerli arkadaşlar, bu
kapatılan belediyelerin altı yüz elli tanesi AKP’li belediye değil mi? AKP’li
belediye başkanı arkadaşımız bu verimsizlikten, hizmet üretememekten,
borçlanmaktan sorumlu değil mi? O zaman siz… Her zaman Sayın Başbakanın
övündüğü “belediyecilik” , “başarılı belediyecilik” söylemi iflas etmiştir
değerli arkadaşlar. Demek ki kapatılan belediyelerin çok büyük bir bölümünün
AKP’ye ait belediye başkanlarından oluşması -altı yüz elli tanesinin- bu
başkanların başarısızlığının bir delilidir çünkü siz kanun maddesinde onu
yazmışsınız gerekçe olarak. Siz kendi belediyelerinize, belediye başkanlarına
güvenmeyen bir ortamdasınız. Değerli arkadaşlar, sadece,
borçlu belediyelerin kapatılmasıyla ilgili mi? Bazı belediye başkanlarımız
gerçekten belde halkına ve çevresindeki köylere, gerçekten çok güzel hizmetler
sunuyorlar. Borçları yok ve bu belediyelerimiz, gurbetteki, yurt dışındaki
işçilerimizden ziyaret ederek edindikleri paralarla iş makineleri almışlar ve
çevresine hizmet sunmaktadırlar. Değerli arkadaşlar, gelin yol
yakınken bir düzenleme yapalım. Bir madde ekleyelim buraya ve bu maddeye
istinaden, kapatılan belediyelere, 5- Değerli arkadaşlar, bakın
-biraz önce konuştum- Burdur’un Kozluca kasabası, Kızılkaya
kasabası, İstanbul’un Büyükçavuşlu’su, Kurburgaz’ı, bir kuruş borçları yok. Borçları olmadığı
gibi, kasalarında paraları var. Yani, sizin Hükûmetinize
ihtiyaçları yok. Öyleyse bu belediyeleri kapatmak neyin mantığıdır? Değerli arkadaşlar, ben biraz
önce söyledim, “inşaatlar” dedim. Gerçekten çok yanlış uygulamalar
yapılmaktadır, yasalar hiçe sayılmaktadır. Bu hiçe sayılanlardan bir tane örnek
vermek istiyorum: İstanbul Tuzla Belediyesi, sit alanına bir inşaat yapıyor.
Belediye inşaat yapıyor, Büyükşehir ihalesini yapıyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Macit,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. HASAN MACİT (Devamla) – Sit
alanına arkadaşlar! İmar yok, inşaat ruhsatı yok ve buraya inşaat yapıyor.
Koruma kurulundan değişik kararlar çıkıyor, aynı oturumda bir “olur”, bir
“olmaz” kararı çıkıyor ve aynı şekilde, tarihî eserlerle ilgili olumsuz kararlar
çıkıyor. Ne yazık ki yapılan girişimler sonucu bu inşaatı, inşaatı yapan
Belediye mühürlüyor. İşte mühürleme gerekçesi ve mühürlediğine dair yazısı
Belediyenin. Peki, buradaki kamunun kaynakları, fakir fukara, garip gurebanın parası, vergisi… Kim ödeyecek arkadaşlar? Bu
Belediye Başkanının pervasızlığı, kanun tanımazlığı, yasalara uymamasının
sonucu devlete ve belediyeye uğrattığı zararı kim ödeyecek? Değerli arkadaşlar, bu
Belediye Başkanı kendisini güya halkoyunda affettirmek için yine milyonlar
vererek burada değişik tanıtım araçları kullanıyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) HASAN MACİT (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, gelin etmeyin! Gelin yapmayın! Yanlış işe ortak olmayın!
Ben bunu Sayın Bakanımıza vereceğim. İnşallah gerekli tahkikatı yaptırır ve
suçlu olan cezasını çeker. Hepinize saygılar sunarım.
(DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Macit. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 5. fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. (5) Tüzel kişiliği ilk genel
mahallî idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni
personel istihdamı, borçlanması, katıldığı belediyenin diğer yerlerde il özel
idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler mevcut personeli ile kamu kurum ve
kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediyeye veya ilgili il özel
idaresine bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içinde bildirir. Bu yerlerde yeni nazım ve
uygulama imar planı yapılamaz, mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu
değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir
belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin,
diğer yerlerde il özel idaresinin onayıyla yapılır. Taşınır ve taşınmazlar ile iş makineleri ve diğer
taşıtların köy tüzel kişiliğine devredilir. Osman
Ertuğrul (Aksaray) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Buyurun Sayın
Ertuğrul. OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) –
Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; grubum adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sekiz yüz altmış üç kasabayı
bu yasalarla köye dönüştürüyoruz. Tabii, bizim, bu araçların devri, taşınır ve
taşınmazların devriyle ilgili verdiğimiz önergenin bir benzerini AKP’nin de
verdiğini duyduk, gerçekten buna memnun olduk. Çünkü,
bu araçları da özel idarelere devrettiğimizde “Acaba özel idareler nasıl hizmet
verecek, o sekiz yüz almış üç belediyenin bugüne kadar verdiği hizmetleri nasıl
gerçekleştirebilecek?” diye düşünüyorduk. İnşallah, AKP’yle birlikte de, bu
araçlar, taşınır ve taşınmaz mallar sekiz yüz almış üç belediyede kalır. Değerli arkadaşlar, bütün
konuşmacılar diyor ki: “Özel idare kanalıyla, belediyelerin yapamadığı hizmeti
özel idareler kanalıyla yapacağız.” Bakın, özel idarelere Köy Hizmetleri
devredildi, şimdi belediyelerin de devrini yapıyoruz. Köy Hizmetleri, araçları,
tüm personeliyle devredildi. Şu anda, Köy Hizmetlerinden aldığı araçları acaba
özel idare nasıl kullanıyor? Asli görevinin dışında birinci derecede kullandığı
alan, köylere, kasabalara odun, kömür ve gıda dağıttırmaktır, ondan sonra
köylerin hizmetini yapmaya ve gerçekleştirmeye çalışıyordur. Eğer bu
belediyelerin araçları da buraya devredildiği zaman acaba ne yapacaklar? O
belediyelerde, bugüne kadar, bütün güç şartlara rağmen, en ufak bir arıza
olduğunda veya orada yaşayan insanların en yakın iline, ilçesine taşınmasında,
en ufak bir yangında, çöp toplama işinde bunların, bu sekiz yüz almış üç
belediyenin çoğunda bu araçlar vardır, şu anda zaten o hizmetleri kısmen
veriyorlar. Acaba özel idareye devredildiğinde… Sorarım, bugün Türkiye’de kaç
yerde özel idare kasabadan, köyden çöp topluyor? Onun için, değerli
arkadaşlar, zaten özel idarede bir kargaşa vardır. Vali, meclis başkanı, genel
sekreteri, bir de buna belediyelerin de, sekiz yüz altmış üç belediyenin de
yükünü yükleyerek daha çok sıkıntıya girmesine sebep olmayalım diye
düşünüyorum. Biraz önce konuşan AKP’li
arkadaşlar şunu ifade ediyorlar: “Belediye başkanları Ankara’ya gelip işte,
ceketlerinin önünü ilikliyorlar, bürokrata karşı hizmet talebinde
bulunuyorlar.” Zaten, bu kanun değişikliğinin veya bu belediyelerin
kapatılmasının altında yatan en önemli gerçeklerden biri de herhâlde budur diye
düşünüyorum. Gelen belediye başkanlarının sizden iş talebi, kasabalarıyla
ilgili, çevre köyleriyle ilgili talepleri burada sizi fazla rahatsız ettiği
için herhâlde “Bunları kapatalım, köy yapalım, muhtarlar nasıl olsa istediği
gibi Ankara’ya gelip gidemiyor, onlar ilinde değerlendirilir. İlde de özel
idarenin veya –eski adıyla- Köy Hizmetlerindeki personelin önünde zaten
ceketini ilikliyorlar. Bu sekiz yüz altmış üç belediye başkanın da artık siyasi
kimlikleri kalkmış olur. Onlar da varır, oradaki bürokratın önünde ceketlerini
iliklerler ve hizmet alma gayreti içinde olurlar, Ankara’ya gelip de bizleri
rahatsız etmezler.” diye düşündüğünüzden bu belediyeleri kaldırmayı
düşünüyorsunuz. Biraz önce de ifade edildi,
“Belediyelere AKP İktidarında çok büyük kaynaklar verildi.” diye. Ama eski
belediye başkanlarından AKP adına konuşan arkadaşımız, “Fotokopi için de bizim
kapımızı çalıyorlar.” diyor. Demek ki burada bir tezatlık var, demek ki parasını
vermiyorsunuz, yeterli hakkını vermiyorsunuz ki her şey için sizin kapınız
çalınıyor. Bundan da, bu belediyeleri kapatarak maalesef kurtulamayacaksınız
diye düşünüyorum. Bunları artık kanun gereği, aldığınız oya göre… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ertuğrul,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) -
…ve Meclisteki çoğunluğunuza göre şu ana kadar kapattınız. Bundan sonra da,
büyük ihtimal, gerçekleştireceksiniz. Ama, şunu tekrar
üstüne basarak ifade ediyorum: Belediyeden, kasabadan köye dönüştürülen
yerlerin taşınır ve taşınmaz malları, onların araçları mutlaka o köy tüzel
kişiliğine bırakılmalı. Çünkü, oranın insanı alın
teriyle, kendi parasıyla aldı, verdi bunları ve bunları alıp da özel idareye
devredip özel idareyi araç mezarlığına çevirmeyin ve bunların mutlaka köy tüzel
kişiliğinde bırakılmasını talep ediyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, yeni gelen arkadaşlar için tekrar açıklar mısınız; yeni gelen
arkadaşlar bihaber. BAŞKAN – Siz açıklayın, madem
konuşuyorsunuz. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Yetkili sizsiniz. BAŞKAN – Kâtip Üyeler
arasında ihtilaf var. Elektronik cihazla oylama
yapacağım. Sisteme giren, soru sormak
isteyen arkadaşlarımın en azından yedisinin ismini tespit edeyim, onların hakkı
kaybolmasın. Sayın milletvekilleri, iki
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama
yapıldı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, vekâleten oy kullanan sayın bakanlarla birlikte karar yeter
sayısı vardır ve önerge reddedilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Kaç
kişi var? OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç
kişi var? BAŞKAN – Ret 136 kişi -merak
ediyorsunuz Sayın Genç- kabul 29 kişi, çekimser yok, toplam katılan 165 kişi,
pusulalarla birlikte 139 sayısı… KAMER GENÇ (Tunceli) – 184
yok Sayın Başkan… BAŞKAN – Pusularla birlikte
-çok merak ediyorsunuz- 139’dan fazla oy var burada. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, 184 kişi yoksa oylama geçerli sayılmaz. OKTAY VURAL (İzmir) – 184’ün
altındaysa geçersiz sayılır. BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı 184, karar yeter sayısı 139. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bakın, 184 kişi yoksa bu oylama geçersiz sayılır. OKTAY VURAL (İzmir) – Oylama
geçerli değil. Böyle bir şey olur mu? Toplantı yeter sayısı
olmayan… BAŞKAN – Nasıl toplantı yeter
sayısı? Arkadaşlar, ret ve kabul için
139 yeter sayısını arıyoruz. Şu anda 139 oy vardır. Buyurun, diğer önergeyi
okuyunuz: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan… OKTAY VURAL (İzmir) –
Toplantı yeter sayısı yoksa, oylamanın ne anlamı var
Sayın Başkanım? BAŞKAN – Önergeye devam edin.
Görüşülmekte olan
"Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın Geçici 2 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, 184 kişi olmadan toplantıya devam edemezsiniz. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bakınız, içeride şu anda… Bakınız, toplantı yeter sayısını çok
merak ediyorsanız… KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, kaç kişi oylamaya katıldı? BAŞKAN - Şu anda içeride
muhalefet tarafında kaç tane milletvekili var? Kabul kullanan milletvekili
sayısı sadece 29’dur. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
139 efendim… BAŞKAN - Bakınız, arkadaşlar,
toplantı yeter sayısı isterseniz, 20 kişi ayağa kalkarsınız, toplantı yeter
sayısını istersiniz, bu kadar basit. Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bakın, hayır… Sayın Başkan, yapamazsınız. “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan…” KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir
dakika arkadaşım, bir dakika… ”…Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve…” KAMER GENÇ (Tunceli) -
Anayasa’nın 96’ncı maddesi… Bir dakika… “…Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 2 nci
maddesinin…” KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, Anayasa’nın 96’ncı maddesi… 184’le toplanır… BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız,
bu, işari bir oylamadır. Sizin dediğiniz, açık
oylamayla ilgili olan bir husustur. İşari oylamada
139’u arıyoruz, kabul veya ret, buluyoruz. KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, işari olmadı işte. OKTAY VURAL (İzmir) – Yani işari olmadı, elektronik oldu. BAŞKAN - Evet, uygulama bu
şekildedir. Siz de uygulamaları hep bu şekilde yaptınız. Lütfen… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, uygulama böyle olmaz! BAŞKAN - Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, olmaz böyle! “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan…” KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, bakın, keyfî bir şekilde Meclisi yönetemezsiniz. Şu anda 184 yoksa, toplantı yeter sayısı yoktur, ara verin. “… Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 2 nci maddesinin
beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları” KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, 184 kişi yok, Meclise ara vermek zorundasınız. BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız,
Başkan Vekilliği yaptığınız dönem dâhil, aynı uygulama devam etmiştir. Şu anda… KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir
tane örnek gösterin. BAŞKAN - Lütfen yerinize
oturunuz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın
Başkan, biz, anlaşmaların oylamasını yapıyorduk, 140 kişi çıkıyordu… ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) –
Meclisi sen mi yöneteceksin! Otur yerine! BAŞKAN - Açık oylamayla
ilgili dediğiniz husus doğrudur; bu, işari oylamadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan… OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır,
o size göredir, yanlış. KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın… OKTAY VURAL (İzmir) –
Elektronik oylama yapıldı. KAMER GENÇ (Tunceli) – Şu
anda Mecliste 184 kişi yoksa, toplantı yeter sayısı
yoktur. BAŞKAN - Sayın Genç, bakınız,
burada işari oylama vardır, Sayın Anadol,
Sayın Vural. KAMER GENÇ (Tunceli) – İşari oylama yok, açık oylama var. OKTAY VURAL (İzmir) – İşari oylama yok. BAŞKAN - Kimin ne oy
kullandığı belli olmuyor, sadece rakamlar vardır, 130 rakamı bunun için
yeterlidir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
bu kadar şey olmaz yahu! BAŞKAN – Buyurun. "(5)
Tüzel kişiliği ilk genel mahalli idareler seçimlerine kadar devam edecek
belediyelerin her türlü yeni personel istihdamı, yapacakları toplu iş
sözleşmesi, taşınır ve taşınmazları, iş makineleri ve diğer taşıtların satışı
ile borçlanması katıldığı belediyenin, ilk kademe belediyelerinin ya da mahalle
veya mahalle kısımlarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir isim altında
kurulan ilçelerdeki belediyeler büyükşehir
belediyesinin, köye dönüşen yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu
belediyeler, mevcut personelini, taşınır ve taşınmazlarını, iş makineleri ve
diğer taşıtları ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları
belediyeye, büyükşehir belediyesine veya ilgili il
özel idaresine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde
bildirir. Bu belediyeler yeni nazım ve uygulama imar planı yapamazlar; mevcut
planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü
imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin
onayı ile yapılır." BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarıdaki mevcut
duruma göre bir veya birden fazla ilk kademe belediyesinin ya da mahalle veya
mahalle kısımlarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir isim altında kurulan
ilçelerdeki belediyelerin geleceğe yönelik haklarının korunması amaçlanmıştır.
Bu çerçevede söz konusu alanlarda yapılacak işlemlere dair onay yetkisi ilgili büyükşehir belediyesine verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… III.- YOKLAMA (CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı) K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı istiyoruz. BAŞKAN – Tamam Sayın Anadol. Sayın Anadol,
siz de bana yardımcı olun, arkadaşlarınızı tespit edelim. Sayın Ahmet Küçük Bey burada
mı? Sayın Mengü?
Burada. Sayın Keleş? Burada. Sayın Yalçınkaya?
Burada. Okuduğum isimler otursunlar. Sayın Ünsal? Burada. Sayın Güvel?
Burada. Sayın Ağyüz?
Burada. Sayın Ekici? Burada. Sayın Erenkaya?
Burada. Sayın Oksal? Burada. Sayın Ramazan Kerim Özkan?
Burada. Sayın Köse? Burada. Sayın Aslanoğlu?
Burada. Sayın Kart? Burada. Sayın Coşkuner?
Burada. Sayın Paçarız? Burada. Sayın Ünlütepe?
Burada. Sayın Kesici? Burada. Sayın Güner?
Burada. Evet, sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum. İsmi kaydedilmiş olan
arkadaşlarımız lütfen sisteme girmesinler efendim. (Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı) KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, biraz önce salonda kaç kişi oy kullanmıştı efendim, onu öğrenmek istiyorum. Sayın Başkanım, biraz önce
salonda kaç kişi oy kullanmıştı, onun tutanaklara geçmesini istiyorum. 139
yoktu, 136 idi. ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) –
Sen saydın mı? KAMER GENÇ (Tunceli) – Saydım
tabii, ben saydım 75 kişi idi, ondan sonra geldiler. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Sayı saymasını biliyor musun sen? KAMER GENÇ (Tunceli) – Senden
daha iyi sayarım, merak etme sen! Sayın Başkan, biraz önce kaç
kişi oy kullanmıştı, onu öğrenmek istiyorum efendim. BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız,
sizin zamanınızda elektronik cihazla yoklama, oylama yapıp yapmadığınızı
bilmiyorum ama husus şu: Açık oylama, yani biraz önce bahsettiğiniz
uluslararası anlaşmalarla ilgili olan hususlarda “kabul, ret, çekimser” oylar
var ama işari oylamalarda “ret” ve “kabul” var. OKTAY VURAL (İzmir) – Ne
kadar efendim? KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, ne kadar? BAŞKAN - Biz burada sadece
sayıları tespit ediyoruz ve bu beklenen sayı 139’dur. Uygulamamız İç Tüzük’e
uygundur ve önerge reddedilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Oy
kullanan, o zaman 139 kişi vardı Genel Kurul salonunda. BAŞKAN – Evet. (Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır. VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam) 3.- Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporu (1/529) (S. Sayısı:117) (Devam) BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 2. maddesinin (4) fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Ali
Oksal (Mersin) ve arkadaşları “(4) Bu Kanun uyarınca
mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin, Bu Kanunun yürürlük tarihi ile
fiilen kapatılma tarihleri arasındaki kamuya olan borçları ile bu belediyelerin
fiilen kapatıldığı tarihte piyasaya olan borçları Hazine tarafından
karşılanır.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)- Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) HULUSİ GÜVEL (Adana) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesinin dördüncü fıkrası hakkında
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, üç günden
beri görüşmekte olduğumuz ve ülkemizi çok yakından ilgilendiren, bize göre çok
önemli bir yasayı görüşüyoruz. Genel Kurulda zaman zaman
-uzun süreli çalışmaktan kaynaklanan- sinirler geriliyor. BAŞKAN – Sayın Güvel… Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen sükûneti sağlayalım. Salonda kalabalık milletvekili arkadaşımız var,
gürültüden duyulmuyor Hatibin sesi. Buyurun Sayın Güvel. HULUSİ GÜVEL (Devamla) –
Teşekkür ederim Başkanım. Bizler ana muhalefet partisi
üyeleri olarak ve diğer muhalefet partili arkadaşlarımız, bu yasa ve yol
açacağı olumsuz durumlardan dolayı kaygılarımızı dile getiriyoruz. İktidar
partisi sözcüleri konuşmalarında “Halk 22 Temmuzda bize güvendi; çoğunluk
bizde, her istediğimizi yaparız.” diyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu
mantık çok yanlış ve çok tehlikelidir. Bu yasayla, tüzel kişilikleri ortadan
kaldırılan sekiz yüz altmış üç beldenin, bu beldelerde yaşayan 1 milyon 300 bin
yurttaşın, kentleşme, modern toplum olma yönündeki çabalarının önü kesilmektedir.
Bu yasa, Türkiye’yi geri götüren bir yasadır. Yüce Meclise getirilen bu
tasarıyla, ülkemizdeki belediyelerin üçte 1’inin tüzel kişiliği ortadan
kaldırılıyor. Değerli arkadaşlarım, bu
tasarının, belde belediyelerinin borçlarıyla ilgisi bulunmamaktadır. Bu belde
belediyelerinin nüfusuna ve kişi başına düşen borç miktarına baktığımızda, bu
beldelere götürülen hizmetlerle kıyaslanamayacak ölçüde az olduğu görülecektir.
Nüfusu 2 binin altına düşen 1 milyon 300 bin kişinin yaşadığı sekiz yüz altmış
üç beldenin toplam borcu 200 milyon YTL, kişi başına düşen borç miktarı 153 YTL’dir. Birçok sayın konuşmacının da belirttiği gibi, Ankara Büyükşehir Belediyesinin borcu 4
milyar YTL’nin üzerindedir. Ankara Büyükşehir
Belediyesi sınırları içerisinde yaşayan 4,5 milyon insanımızın borcu, kişi
başına 3.900 YTL’dir. Bu miktar, kapatılmak istenen
beldelerde yaşayan yurttaşlarımızın kişi başına borcunun 25 katına tekabül
etmektedir. Bu beldeler bu borçları,
oralara uzun yıllar hizmet götürülemediği için yapmak zorunda kalmışlardır. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; köye dönüştürülen beldelerin yetmiş sekiz tanesinin nüfusu 1.900
ile 2 bin arasındadır. Bunlardan Elâzığ’ın Palu ilçesine bağlı Baltaşı beldesinin nüfusu 1.999’dur. Adıyaman’ın Besni
ilçesine bağlı Köseceli beldesinin nüfusu 1.988’dir.
Yani bu beldelerimizde kayıt yaptırmayan 1-2 kişi yüzünden bu beldeler tüzel
kişiliklerini kaybedeceklerdir. Değerli arkadaşlar,
milletvekili olduğum Adana ilinde 1971 yılından bu yana belediye olan ve nüfusu
çoğu ilçeden daha büyük olan İncirlik beldesi yeni kurulan Sarıçam ilçesine
bağlanıyor. Bu yapılırken, kimse İncirlik halkının ne istediğini sormuyor. Aynı
şekilde Suluca beldesi gibi gündüz nüfusu ile gece nüfusu orasında büyük
farklar olan beldeler de ortadan kaldırılıyor. Mahalle yapılan belde halkına
kimse hiçbir şey sormuyor. Bu mudur demokrasi? Bu mudur şeffaflık? “Demokrasi,
şeffaflık, referandum” deyince mangalda kül bırakmayanlar şimdi ne yapıyorlar? Değerli milletvekilleri, yeni
ilçeler kurulmasın demiyoruz, yeni ilçe kurmanın yolu bu değildir diyoruz.
Herhangi bir bilimsel ya da sosyal zemini olmadan, bölge insanının fikrini
almadan, tamamen keyfî, oy hesabına dayanan ince hesaplarla yapılan bu ilçeler
önümüzdeki yıllarda sorunlara neden olacaktır. Yeni ilçeler kurmanın… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Güvel, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. HULUSİ GÜVEL (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Başkanım. “Ben burayı ilçe yaptım, sizi
de köy yapıyorum.” diyerek siyasi hesaplarla bu düzenlemeler yapılmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye, AKP Hükûmetinin deneme
tahtası değildir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanunun gerekçesinde, bu belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılınca
daha iyi hizmet götürüleceği söyleniyor. Amaç daha iyi hizmet götürmek ise, bu
belediyeleri kaldırmak yerine desteklemek daha gerçekçi olacaktır. Bu nedenle,
bu tasarı yüce Meclisimizden geçmemelidir. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Güvel. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan “Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici 2 nci
maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları “(4) Bu Kanun uyarınca
mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004 tarihli ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Ek 2 nci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır. Devredilen personelden, 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanunun Geçici 1 inci
maddesi kapsamında bulunanlar, devredildikleri belediye veya il özel
idarelerinde, 5620 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre istihdam
olunurlar. Devir sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda,
5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar
dikkate alınmaz. Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya
belediyenin norm kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili
belediye veya il özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından
altı ay içinde sonuçlandırılır. Bu belediyelerin malvarlıkları, hak, alacak ve
borçları, mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel idaresine
intikal eder. Ancak, köye dönüştürülen belediyelerin taşınmazları ile ihtiyaç
duyulan araç ve gereçleri paylaşım, devir ve tasfiye komisyonunca ilgili köy
tüzel kişiliğine bırakılır. Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak
faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak
davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Bu şekilde, belediyelerde
personel devrine ilişkin hususlar, 6/3/2007 tarihli ve
5594 sayılı Kanun ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa eklenen Ek 2 nci maddede yeniden düzenlendiği dikkate alındığında, söz
konusu personelde 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesi uyarınca
çalışmakta olan sözleşmeli personelin devrinde sorun yaşanmaması ve işçi
statüsünde çalışmakta olan personelin ücret ve diğer mali haklarının anılan Ek
2 nci maddeye paralel olarak belirlenmesi
amaçlanmıştır. Diğer taraftan, 5620 sayılı
Kanun çerçevesinde sözleşmeli personel statüsüne geçiş hakkı bulunmakta iken bu
geçiş hakkını kullanmayıp 2006 yılındaki çalışma sürelerini geçmemek üzere
geçici işçi statüsünde çalışmayı tercih edenlerin bu haklarının korunması
amaçlanmıştır. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. maddesinin 6. fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Kemal Anadol
(İzmir) ve arkadaşları “Birleşme ve katılmalarda
norm kadro ilke ve esaslarına uyulacaktır. Daimi ve geçici işçilerin özlük
hakları korunacaktır.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, söz istiyorum. BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum. Değerli milletvekilleri, bir
yasa objektif olmalı. Bir daha soruyorum Sayın Bakana: Devletin bir başka
kurumu TÜİK demiş ki: “Ben senin sayımını hatalı yaptım. Burada yaşayan
insanlar bu kadar değil, bu kadar.” Ve o bölgeye kayıtlarını göndermiş. Şimdi, bunu
dikkate almayacaksınız. O bölgeye kayıt gitmiş, TÜİK göndermiş arkadaşlar, TÜİK
göndermiş. Yani, bir başka yerde ise aynı TÜİK her şeyi güzel yapmış -yaptığı
her şeyi güzel yaptığına inanmıyorum da- nüfusu tam saymış, o belde 2.001’de
kalmış, öbür belde ise sonradan 400 tane ilave gitmesine rağmen, nüfusu 2.400
olmasına rağmen burada, bu belde tık diye makaslanıyor, gidiyor. Arkadaşlar,
yazıktır, günahtır. Gidiyor, iptal ediyorsunuz. Haa, değerli
arkadaşlarım, bir yasa hazırlanırken objektif olmalı. Ya TÜİK’e
inanacaksınız, ilave edilen… Hakikaten, belli bir kıstas alıyorsanız, ama ilave
edilmesine, TÜİK, devlet ilave etmesine rağmen siz hâlâ bunu kapıyorsanız
yazıklar ediyorsunuz, yazık ediyorsunuz. Bir belediyeyi… Arkadaşlar, bu sekiz yüz
altmış belediyenin getirdiği size yük ne kadar biliyor musunuz yılda? 150
milyon dolar. Hesabı çok basit: Kişi başına 10 lira veriyorsunuz ayda. İşte
bakın, kişi başına 10 lira veriyorsunuz. Bu tür belediyelere ayda maksimum
verdiğiniz para 15 bin ve 20 arasında. Bazılarına 9 bin lira veriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, yılda
maksimum size getirdiği yük 150 milyon dolar bu sekiz yüz altmış belediyenin.
Yani bunu da bilin. Size rakam veriyorum: Ayda bu belediyelere verdiğiniz para
yaklaşık 15 milyon dolar, ayda verdiğiniz para. Yılda bu yapar 180 milyon dolar
arkadaşlar. 180 milyon dolar için bu kıyametleri kopardınız. Hesap meydanda
arkadaşlar. Değerli milletvekilleri,
ikincisi -bir kere bunu söyleyeyim- bu yasayla haksızlık yapılmıştır. Devlet
“nüfusu budur” demesine rağmen, buraya bazı beldelere… Öyle beldeler var ki,
nüfusu TÜİK’in gönderdiği rakamlarla 2 binin üstünde
olan belediyeleri yok ettiniz. OSMAN DEMİR (Tokat) – Nereye
gitmiş? FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Hepsini veririm ben size. İki: Benim milletvekilliği
yasama hakkımı elimden aldınız. Bu yasa gelirken, bu Meclisin tüm
milletvekillerinin, çoğu milletvekilinin, kendi bölgesinde, il, ilçe ve belde
olacak kanun teklifleri vardı. Bu yasayla hiçbirini birleştirmediniz.
Milletvekilinin milletvekili sıfatını elinden aldınız. Buna hakkınız yok
arkadaşlar. Burada her milletvekili yasama görevi yaparken verdiği kanun
teklifinin… Kabul edersiniz, etmezsiniz, ama benim verdiğim kanun teklifini bu
yasa görüşülürken birleştirmek ve birlikte görüşmek zorunluluğunuz vardı.
Milletvekilliği yasama görevini elinden aldınız. Bu ne hakka
uygun ne hukuka uygun. İkincisi, böyle bir olayda,
böyle bir şey görüşülürken ben önerge verip benim bölgemle ilgili belki ben de
bu yasa uyarınca belli beldelerimde, belli ilçelerimde belki bir önerge verip
belki orada da idari bir yapılanmaya gitmek istiyordum. Bunu da elimden
aldınız. Önergeleri kısıtladınız. Milletvekillerinin önerge vermesini elinden
aldınız. RECEP KORAL (İstanbul) –
Verenler kim? FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Beyefendi, yedi önerge verdiniz. Belki 1’inci madde görüşülürken…
Önergeler 1’inci maddededir. Çünkü her ilin kendine göre… 1’inci maddededir.
1’inci maddede ve 2’nci maddede yedi önergeyle kısıtladınız, her partiye iki
önerge verdiniz. Ben milletvekili olarak belki on beş önerge verecektim, on beş
tane ayrı beldemde belki benim de ilçe isteme hakkım vardı. Benim de idari yapı
değişikliği isteme hakkım yok mu beyefendi? RECEP KORAL (İstanbul) –
Hepsini bir yere yazsaydınız. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Niye yazacağım? Ben sizin gibi hepsini bir yere postalamam. Ben her
yerimin özelliğini söyleyerek, sizden belki o bölgemin… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Toparlıyorum efendim. Yani, uzaktan size davul
çalmak çok hoş geliyor. Siz gitsenize Anadolu’ya. Özellikle
bu İçişleri Bakanının bir tek aşkı var: Büyükşehirler. Arkadaşlar, çoğu
illerdeki milletvekilleri, sesleniyorum: İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı
küçük şehir belediyelerinin hakkını yiyor. Bak, bunu size bağırıyorum. Hep büyükşehir, büyükşehir! Ve öbür
vilayetlerin hakkı yeniyor arkadaşlar. Bu Belediye Gelirleri Yasası’yla, büyükşehir olmayan vilayetlerin… Gine söylüyorum, örnek
veriyorum: Büyükşehir olan Samsun -olsunlar- Adapazarı, Erzurum… Bakın büyükşehir nüfusuna, Şanlıurfa’nın, Denizli’nin… Şanlıurfa
650 bin kişiye bakıyor, aldığı paraya bakın. Şanlıurfa’nın hakkını, Denizli’nin
hakkını, Malatya’nın hakkını niye yiyorsunuz arkadaşlar? Siz, eğer, Erzurum’a,
Samsun’a, Adapazarı’na veriyorsanız bu parayı, bana da vermek zorundasınız
arkadaşlar. Ben size bunu anlatamıyorum. Hakkımızı yemeyin. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2’nci
Maddesinin 1’inci fıkrasının “İlk genel mahalli idareler seçimine kadar”
ibaresinin “2014 mahalli idareler seçimine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim. Süleyman Latif Yunusoğlu
(Trabzon) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Çalış, siz mi
konuşacaksınız? HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Evet
efendim. BAŞKAN – Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar) HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının geçici 2’nci
maddesinin birinci fıkrası üzerine verdiğimiz önerge nedeniyle söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, TÜİK
tarafından yapılan adrese dayalı nüfus tespitinden sonra 906 belediyenin
nüfusunun 2 binin altında olduğu, bunlardan sadece 43’ünün yakınındaki köylerle
birleşerek 2 binin üzerine çıkarabilmesi, bu nedenle çıkardığımız yasayla da
963 belde belediyesinin kapatılması, beldelerin hazırlıksız yakalandığını
göstermektedir. Nitekim, TÜİK’in
nüfus sonuçlarını açıklamasıyla bu yasanın Meclise gelmesinin ve görüşülmesinin
arasında da çok önemli bir zaman yoktur. Bu durum, beldelerde yaşayan
vatandaşlarımızın moralini bozmuş, ümitsizliğe terk etmiş, onları neredeyse
devletine küstürmüştür. Bu belediyeler kurulurken değişik şartları yerine
getirmişken, kapanırken orada yaşayan insanlarımızın ne düşündüğüne, ne
dediğine bakılmadan bir oldubittiyle karşı karşıya kalmışlardır. Âdeta
kazanılmış haklarına el koyulmuştur. Son genel seçimler öncesinde
belediyelerde geçici personel statüsünde çalışan 148 bin kişiye kadro verilerek
seçim öncesi âdeta sevindirilmiştir. O gün sevinç çığlığı atan bu personel,
bugün belediyeleri kapanınca “yarın ne olacağım” diye kara kara
düşünmektedir; moral bozukluğu içerisinde seçim öncesi niye istismar edildiğini
sormaktadır. Nüfusu 2 binin altına düşen ilçelerde ise, bu kanun tasarısında
kurtardık, ama bizim ilçeliğimizi ve belediyeliğimizi ne zaman alacaklar
korkusu başlamıştır. Bizleri arayan, bu şekildeki ilçelerden ve kapatılmakla
karşı karşıya kalmış olan beldelerimizde yaşayan hemşehrilerimiz
diyorlar ki: “Bizim adımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde konuşan
AKP temsilcilerini tebrik ediverin. Köy olmanın faziletlerini öyle güzel
anlatıyorlar ki, bizler bu anlattıkları köylerde, beldelerde yaşayan insanlar
olmasak kalkıp bizim de o köylere gidesimiz geliyor.
Anlattıkları bu cennet köyler neredeyse öğreniver de biz de taşınalım.”
diyorlar. Belde belediyelerinde yaşayanlar ile belde çevresindeki köy ve
mezralarda yaşayan binlerce nüfus, ilkbahardan itibaren büyük şehirlerden gelen
binlerce tatilcinin günlük ihtiyaçlarına cevap vermesi, köy yaşamından kent
yaşamına geçişin ilk adımı ve sosyal gelişmenin sağlanması yönlerinden önemli
görevler yapmaktadır. Buralarda şehirlere göçün durdurulmasında, tarım,
hayvancılık, yayla turizmi gibi pek çok ekonomik ve kültürel konularda önemli
hizmetler verilmektedir. Belde belediyelerimiz devletten aldıkları katkılarla
yirmi dört saat aralıksız hizmet verirken, devlet-vatandaş iş birliğiyle de
önemli hizmetler vermektedirler. Seçim bölgem olan Karaman’da
da 10 beldemizden 5’i kapanmaktadır. Yeşildere
beldemiz elli altı yıldır, Yollarbaşı elli üç yıldır,
Kılbasan ve Taşkale
beldelerimiz kırk bir yıldır, Kisecik beldemiz ise on
yedi yıldır belediyedir. Buralarda ciddi bir belde kültürü oluşmuştur. Beldeler
civar köylere de önemli hizmetler vermektedir. Bu verdikleri hizmetlerin
yanında, vatandaş-devlet iş birliğiyle de çok önemli hizmetler vermektedirler. Ayrıca, Karaman’da,
gerçekten, yurt dışında çalışan 80 binin üzerinde insanımız vardır. Bunların
önemli bir kısmı, senenin önemli bir kısmını bu beldelerde geçirmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Çalış,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Bu
durum göz önüne alındığı zaman, bu beldelerimizde yaşayan gerçek nüfusun 2
binin üzerinde olduğu görülecektir. Çünkü bu Avrupa’da çalışanlarımızın
özellikle emekli olanları, yaz içerisinde gelmek üzere yedi sekiz ay bu
beldelerde yaşamaktadırlar. Burada yaşayan hemşehrilerimizin yüce Meclisimizden beklentisi şudur: Bu
durumun yeniden gözden geçirilmesini, civar köylerle ve yakın beldelerle
birleşebilmeleri için kendilerine makul bir süre verilmesini beklemektedirler.
Bunların belediyelerine vurulacak kilit, aynı zamanda bu insanlarımızın
devletine olan güvenine de vurulmuş bir kilit olacaktır değerli arkadaşlarım.
Bundan dolayı, önergemize desteğinizi bekliyoruz. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çalış. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Sayın milletvekilleri, kabul
edilen iki önerge doğrultusunda geçici madde 2’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Birleşime on dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati: 17.18 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 17.33 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum. 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. Geçici 3’üncü maddeyi
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu
Kanunla kurulan ilçelerin ihtiyacını karşılamak üzere ekli (45) sayılı listede
yer alan çeşitli kurum ve kuruluşlara ait kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin
ilgili bölümlerine eklenmiştir. (2) Bu kadrolara yapılacak
atama işlemleri, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunundaki sınırlamalara tabi
olmaksızın bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde
tamamlanır. (3) Teşkilatlanma
tamamlanıncaya kadar yeni kurulan ilçelerde merkezi idarelere ait her türlü iş
ve işlemler ile idari ve adli davalar ve bunlara ilişkin bütün iş ve işlemler
mevcut bağlılık durumuna göre yürütülür. (4) Yeni kurulan ilçelerde
ilçe idare kurulları teşekkül edinceye kadar bu yerlerdeki işlemlerle ilgili
olarak, eskiden bağlı oldukları il ve ilçelerin idare kurulları görevli ve
yetkilidir. (5) Bir defaya mahsus olmak
üzere 237 sayılı Taşıt Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının
uygulanmaması kaydıyla, bu Kanunla kurulacak ilçe kaymakamlıkları için 2008
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (T) işaretli cetvelin (T-2)
sırasından 43 adet binek otomobil alınır. BAŞKAN – Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Ali Oksal, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Kemal Cengiz, Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan; şahısları adına, Sivas Milletvekili Selami Uzun ve Kocaeli Milletvekili
Cumali Durmuş’un söz talepleri vardır. İlk söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Ali Oksal’a
aittir. Sayın Oksal, buyurun. CHP GRUBU ADINA ALİ OKSAL
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisin üyelerini saygıyla selamlarken, kadınlarımızın 8
Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten duygularımla kutluyorum. Değerli arkadaşlar, belediye
teşkilatları, halkın demokrasiyle tanışmaları, demokratik düzene katkı
sağlamaları ve yerinde hizmet alabilmesi noktasında son derece önemli hizmet
birimleridir. Getirilen tasarıyla, kırsal alanda küçük belediyeler bakımından
yapılan idari değişiklik, aynı zamanda, büyükşehir
olan yerler bakımından da yapılmaktadır. Ülkemizde 16 büyükşehir
belediyesi olup bu kapsamda 100 ilçe ve 283 ilk kademe belediyesi
bulunmaktadır. Bu tasarıyla, 283 ilk kademe belediyesinden 237’sinin tüzel
kişiliği sona ermekte ve mahalleye dönüştürülmekte, diğer 37’si ise ilçe
olmakta, 8’i de tüzel kişiliğini koruyarak büyükşehir
belediye sınırları dışına çıkarılmakta ve 1 tanesi de köye dönüştürülmektedir. Yeni düzenlemeyle, yeterli
büyüklüğe sahip ilk kademe belediyeleri ilçe belediyesine dönüştürülmekte,
diğer ilk kademe belediyeleri ise kendine en yakın ilçe belediyesiyle
birleştirilmektedir. Bu tasarıyla, ilk kademe belediyelerinin tümünün tüzel
kişiliği sona erdirilmektedir. Daha önceden, bir kısmı belde belediyesi iken,
2004 yılında çıkardığınız pergel yasasıyla iki yüz seksen üç adet ilk kademe
belediyesi oluşturdunuz, şimdi de tüm ilk kademe belediyelerini kapatıyorsunuz.
Hani bu yerel yönetim reformuydu? Bu tasarı yürürlüğe
girdiğinde, 1.112 belediye başkanı, belki bir dönem, belki iki, üç, hatta dört
dönemdir onurla, gururla yakasında taşıdığı belediye başkanı rozetini çıkarmak
zorunda kalacaktır. En küçük ölçekli belediyenin 9 adet belediye meclis üyesi olduğu
varsayımı ile en az 10.098 seçilmiş belediye meclis üyesinin de belediye meclis
üyeliği sona erecektir. Bu kanunla kurulması öngörülen 43 ilçenin ihtiyacını
karşılamak üzere, ekli 45 sayılı listede yer alan kamu kurum ve kuruluşlarına
ait kadrolar ihdas edilmekte ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’ye bağlı cetvellerin ilgili bölümlerine eklendiği
belirtilmiştir. Şöyle ki: İçişleri Bakanlığına 688 kadro,
Maliye Bakanlığına 387 kadro, Millî Eğitim Bakanlığına 473 kadro, Sağlık
Bakanlığına 774 kadro, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne 215 kadro, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğüne 129 kadro, Diyanet İşleri Başkanlığına 215 kadro, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığına 301 olmak üzere, toplamda
3.182 kadronun ihdası uygun görülmüştür. Tasarının geçici 3’üncü
maddesinin ikinci bendinde, bu kadrolara yapılacak atama işlemlerinin, Merkezî
Yönetim Bütçe Kanunu’ndaki sınırlamalara tabi olmaksızın bu kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde tamamlanacağı hükme bağlanmıştır.
Tasarıya ekli 45 sayılı listede, incelendiğinde görülecektir ki, yeni kurulması
öngörülen ilçelerin coğrafi durumları, nüfusları, toprak büyüklükleri, yüz
ölçümü, tarihî gelenekleri, turizm, sanayi, ticaret ve kültürel özellikleri
dikkate alınmadan kadro sayıları belirtilmiştir. Yeni kurulacak 43 ilçenin de
aynı büyüklükte ve aynı ölçekte olduğu varsayılmıştır yani kurulacak ilçe
örgütlerinin iç analizi yapılmadan kadro sayıları belirlenmiştir. Olması
gereken bazı kadro unvanları ise ekli 45 sayılı listede yer almamıştır.
Örneğin, İçişleri Bakanlığı taşra teşkilatı için ihdası uygun görülen kadrolar
arasında 43 adet ilçe emniyet müdürü kadrosu öngörülmüş olmasına rağmen, ilçe
emniyet müdürlüğünün altında yer alması gereken emniyet amiri, başkomiser, komiser yardımcısı ve polis memuru kadrolarına
yer verilmemiştir. Yine, Sağlık Bakanlığı taşra
teşkilatı kadro listesinde, yeni kurulacak kırk üç ilçe için çevre sağlığı
teknisyeni kadrolarına da yer verilmemiştir. Bu ilçelerde çevre sağlık
hizmetlerinin kontrol ve denetim görevi kimler tarafından yürütülecektir? Millî Eğitim Bakanlığı taşra
teşkilatı için ihdası öngörülen kadrolar arasında, her ilçe millî eğitim
müdürlüğünde 1 adet şef, 2 adet memur ihdası uygun görülmüştür. Yani her ilçede millî eğitim müdürlüğünde 3 adet memur
çalıştırılması hâlinde 200-250 bin nüfuslu büyükşehir
belediyesi sınırları içerisindeki ilçelerde görevde bulunan binlerce
eğitimcinin, eğitim emekçisinin kıdem, terfi, sicil, özlük, görevlendirme, ek
ders ücreti, intibak ve yer değiştirmesine ilişkin işlemleri her ilçede sadece
üç personel ile mi yapmak mümkün olacaktır? Ayrıca, Tarım Bakanlığı taşra
teşkilatı kadroları arasında veteriner, sağlık teknisyeni ve ziraat teknisyeni
kadrolarına da yer verilmemiştir. Acaba adını verdiğim bu kadroları tasarıya
koymamakla toplam maliyet tutarını düşük gösterme hesabı mı yapıldı diye
düşünüyorum. Hazır, personel kadrosuna
değinmişken, madem nüfusu 2 binin altındaki sekiz yüz altmış üç belediyeyle,
iki yüz seksen üç ilk kademe belediyesini kapatacaktınız da, bu belediyeler
için 2006 yılında Norm Kadro Yönetmeliği’ni neden çıkardınız? Kadroları
darmadağın ederek personel durumunu, teşkilat yapısını bozdunuz. Belediyeler
için önce norm kadro ilke, standart ve esaslarını belirlediniz -ama Danıştay bu
yürütmeyi durdurdu- ondan sonra da yeni bir düzenleme yaptınız. Şimdi,
kapatılacak belediyeler için onun da bir önemi kalmadı. Ayrıca geçici maddenin
(3)’üncü bendinde “Teşkilatlanma tamamlanıncaya kadar yeni kurulan ilçelerde
merkezi idarelere ait her türlü iş ve işlemler ile idari ve adli davalar ve
bunlara ilişkin bütün iş ve işlemler mevcut bağlılık durumuna göre yürütülür.”
denilmekte. (4)’üncü bendinde ise “Yeni kurulan ilçelerde ilçe idare kurulları
teşekkül edinceye kadar bu yerlerdeki işlemlerle ilgili olarak, eskiden bağlı
oldukları il ve ilçelerin idari kurulları görev ve yetkilidir.” denilmektedir.
Zaten, tasarının bu bentleri de çok açıktır. Tasarının (5)’inci bendinde
ise “Bir defaya mahsus olmak üzere 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 10’uncu
maddesinin birinci fıkrasının uygulanmaması kaydıyla, bu kanunla kurulacak ilçe
kaymakamlıkları için 5724 sayılı 2008 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’na
bağlı (T) işaretli cetvelin (T-2) sırasından kırk üç adet binek otomobil
alınacağı” belirtilmiştir. Bu düzenlemeyle, 2008 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe
Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 10’uncu maddesi
hükümleri bertaraf edilerek yeni bir düzenleme yapılmıştır. Yeni kurulacak ilçelerde
alınacak binek otomobilin değeri 27.500 YTL olarak belirtilmiştir. Kırk üç
aracı 27.500 YTL’den satın aldığınızda bütçeye 1
milyon 182 bin 500 YTL yük getirecektir. Ayrıca, yeni kurulan ilçelerde
kaymakamlıkların dışında kalan ve merkezî idarenin ilçe teşkilatlarının da araç
ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Değerli milletvekilleri,
yerel tüzel kişilikler yerel halka rağmen ve masa başı kararlarla kaldırılamaz,
tenzili rütbeye uğratılamaz, merkez ve sınırlar değiştirilemez. Hazırlanan yasa
tasarısı bu en temel ilkeyi ihlal etmektedir. Yasa tasarısı, tepeden inme,
gizlilik içinde, yerel halka rağmen, kısaca, antidemokratik bir usulle
hazırlanmıştır. Yani, tepeden inmecilik revaçta, halka danışma rafta. Yerel tüzel kişiliklere
ilişkin hükûmet tasarrufları, kamu
yararı gözetilerek ve yerel halkla birlikte, açıklık ilkesine uygun bir biçimde
yapılmalıdır. Aksi hâlde, yapılan iş, siyasal iktidar partisinin kendi
çıkarları için yaptığı iş olarak görülür. Böyle bir nitelik de tasarıyı
gayrimeşru kılar. Hükûmet bu tasarıyı derhâl
durdurmalı, yerel tüzel kişilik sistemini ülkemizin gerçek ihtiyaçlarına ve
yerel halkın doğrudan kararına dayalı olarak yeni baştan düzenlemelidir
diyorum. Sözlerime son verirken, iki
gün evvel yaptığımız uygulamada Akdeniz Belediyesine bağlı Arpaçsakarlar
ve Yalınayak beldelerinin de, köylerinin de Toroslar’a
bağlanmasından dolayı yüce Meclise saygılarımı iletiyorum, teşekkür ediyorum… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ALİ OKSAL (Devamla) – …ancak,
bununla beraber Mersin’de dört ilçe kuruldu: Yenişehir, Akdeniz, Toroslar ve Mezitli. Fakat bunun
yanı sıra Huzurkent’in de ilçe yapılması gerekiyordu.
Sadece Huzurkent’in nüfusu 15 bin. Civarındaki dokuz
belde belediye başkanlıklarıyla veya yedi belediye başkanlığıyla
birleştirildiğinde nüfusu 50-55 bin civarına yükselmekte. Bu nedenle Huzurkent’in de ilçe olması gerekiyordu ama yapılamadı.
İnşallah bu yanlıştan dönülür diyorum, yüce Meclisin üyelerini saygıyla
selamlıyorum. Teşekkürler ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Oksal. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz. Buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı
Yasa Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına yüce heyetinize ve
bizleri buğulu gözlerle izleyen belediye başkanlarıma ve yüce Türk milletine
saygılarımı sunuyorum. Eski bir belediye başkanı
olarak bugün gelinen nokta itibarıyla bir belediye başkanı olarak konuşmak
istiyorum ve geldiğimiz noktada artık sözün bittiğine inanıyorum. Artık, söz
bitmiştir. Üç gün boyunca burada muhalefetin bütün açıklamalarına, bütün haklı
gerekçelerine ve bütün ısrarlı mücadelelerine karşı Meclisin
duvarları çatladı, iktidarın 340 başından bir kıl düşmedi. Dolayısıyla, artık
bu saatten sonra bu Meclisi ikna etmek, bu Meclise bir şeyler söylemek,
efendim, şu artımız var, bu eksimiz var demek bir çare değil. Artık, filmin
sonu gelmiş ve filmin sonunda artık “Son” yazmaktadır. İşte bu duygu ve
düşüncelerle, gerçekten, bugün şehirleşmiş, şehir kültürünü kazanmış ve bu
noktada da ciddi çalışmalar yapmış bütün belediye başkanlarıma, ben, geçmiş
olsun diyorum ve bir tane de resim göstermek istiyorum. Bakın, bu resim, Yenice
ilçesinin AKP’li bir belediye başkanımızın yönettiği belediyesinin modern bir
görüntüsü ve bu kent kültürü işte buradan -ne yapıyor?- yok oluyor ve köye
dönüşüyor. Bakın resmi… ASIM AYKAN (Trabzon) – Yok
olmaz, korkma! MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Devamla) – Dolayısıyla, belediye başkanı olduğum için, bakın, ben, bir şey
daha söyleyeyim size: Bayındırlık Bakanına sorun, son beş yılda, Bayındırlık
Bakanlığından köyden kaç kişi ruhsat almış? Sorun Bayındırlık Bakanına, beş
yılda köyden kaç kişi ruhsat almış? İşte, köye doğru çarpık yapılaşma, çarpık
bir gelişmeyi ve sosyal etkinlikleri, şenlikleri terk eden ve köye doğru giden
bir şey var. Dolayısıyla, ben, artık Meclise bir şey kanıtlamak gibi bir şey
iddiasında değilim. Buradan bizi izleyen belediye
başkanlarıma şu dakikadan itibaren hitap etmek istiyorum: Yüce Türk milleti ve
muhterem belediye başkanlarım, halkın hizmetkârı yüce başkanlar; sizler, yüce
halkımızın hür iradesiyle seçilmiş şehreminlersiniz.
Siz, yerelde bir lidersiniz. Baş olduğunuzu, halkınızın lideri olduğunuzu
unutmayın. Silin gözyaşlarınızı, dindirin gönül rüzgârlarınızı, silkinin,
titreyin ve kendinize dönün. Ağlamak sızlamak, yalvarmak zamanı değil artık.
Sözün bittiği noktadayız. Bugünden itibaren bin civarındaki belediye başkanı,
10 bin civarındaki meclis üyesi, 5 milyon taraftarınızla, bir kişilik demokrasi
filmini izlemeyin, çünkü filmin sonu geldi, sonunda da “Son” yazdı. Artık size
5 milyon taraftarınızla, 70 milyonun izleyeceği “Başkanların Şahlanışı” filmini
yazmak ve oynamak düşmüştür. Bu filmi oynadığınız sürece, insan eliyle yazılan
kaderinize “dur” diyemedikçe bu vebali, bu ahı, bu
ıstırabı, nefsi cisminizde son ana kadar çekmeye mahkûm olacaksınız. Artık söz
bitmiş, tükenmiş; artık susmak zamanı değil, harekete geçmek zamanıdır. Ya
akıbeti kabul etmek, korkakça yok olmayı beklemek ya da hayatınızın son
şahlanışını Türk siyasi tarihine altın harfle yazdıracak bir hareketin içine
gireceksiniz. İşte, bütün bunları yapabilmenin gücünü de, muhtaç olduğunuz
kudreti de damarlarınızdaki asil kanda bulacaksınız. Değerli milletvekilleri,
değerli vekil arkadaşlarım; burada bir belediye başkanının, bin civarındaki
belediye başkanının duygularını dile getiriyorum. Eğer siz de belediye başkanı
olsaydınız, bugün farklı duygularda olurdunuz. Yoksa hiçbir kriterle,
sadece nüfus kriteriyle gelip de burada laf atmanın edebi dışındaki
hareketinizi o belediye başkanlarımız da izliyor. Dolayısıyla, bugün mülki
idare taksimatındaki yerimiz, efendim, nüfus kriteri yanında ilçe ve il
merkezlerine uzaklığı; efendim, sosyal aktiviteler, bölgesindeki coğrafi konum
ve bölgesindeki köyler açısından bakıldığında başka hiç mi kriter
yoktu? Hiç mi bir kıstas bulamazdık? İşte, bunlar yok edilmiş, bir kritere bağlı kalınmış. Dolayısıyla, ben, artık bir
şey söylemek istemiyorum. Sizleri de ikna etmeye çalışmıyorum. Ama belediye
başkanlarımıza ben buradan gerekli mesajı verdim. Ünlü bir belediye
başkanımızın da son mısralarıyla yüce heyetinize veda etmek istiyorum: “Güya boşalmış beldelerin
kasası, AKP’yi tutmuş bunun tasası, Akşamdan sabaha çıkmış
yasası, Unutmayın bir gün kafanızda
patlar, Gönlü
buruk başkanların asası.” Saygılarımla. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Demokratik Toplum Partisi
adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, buyurun. (DTP
sıralarından alkışlar) DTP GRUBU
ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler de
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle, alanlarda, salonlarda, Mecliste,
koridorda, evde, her yerde eşitlik, özgürlük mücadelesi veren bütün
kadınlarımızın gününü kutluyoruz ve inanıyoruz, umuyoruz ki bir daha ki dönemde
Mecliste yüzde 35 kadın kotasıyla bunu güçlendirme şansını yakalarız. Doğrusu, bugün, bu yasayla
ilgili dünden bugüne gelen telefonlara baktığımda, kendi kendime bunun mantığını
anlamaya çalışmak istiyorum. Yani neden belediyeler kapanıyor, neden yeni
ilçeler ihdas ediliyor; yani bunun mantığı nedir diye. Bunun bir tek nüfus
sayımına bağlanan bir yanı var. Deniliyor ki: “2 binin altına düşen yerlerde bu
sayım nedeniyle sekiz yüz küsur belediyeyi feshediyoruz.” Arkasından deniliyor
ki: “Zaten ekonomik olarak kendilerini finanse edemiyorlardı. Bunları
belediyelikten düşürüp köy yaptığımız zaman bunlar artık daha iyi
yönetilecekler.” Böyle bir mantığı anlamakta zorluk çekiyoruz. TÜİK sayısal
rakamlarının gerçekçi olmadığı yönünde veriler var ve burada bazı
arkadaşlarımız izah etti. 10 seçmen, 2 seçmen, 20 seçmeni az diye, 2 binin
altına düştü diye bazı belediyelerin feshedildiği söyleniyor. Şimdi, bir tarama yaptım. TÜİK’in son kitapçığı dağıtıldı bize. Merak ediyorum ve
soruyorum, bunun da cevabını alma hakkım var diye düşünüyorum. Peki -ismini vermek istemiyorum, ısrarla söylüyorum- merkez
sayım sonucu 819, bir ilçemiz. Bunun belediyesini neden kapatmadınız? Gerek
duymadınız. Sayıyorum: Bir başka ilimizin ilçesi, merkez
nüfus sayımı 811. Bir daha sayıyorum: Bir başka bölgemizde sayım 1.637. Bir
daha sayıyorum: Bir başka bölgemizde sayım, merkez nüfusu 1.451. Yine, bir
başka bölgemizden -her bir bölgeden aldım- sayım 1.707, bir başka bölgeden
1.580; 1.612. Bunlar TÜİK’in elimize dağıtılan… Niye
bunlar kapatılmıyor da, diğer 2 bin nüfusun altına düşen belediyelerin günahı
nedir? Bunun -bir kere- izahını almak hakkımız diye düşünüyoruz. Hani ben olayın farklı
boyutlara ulaşacağını tahmin ediyorum ve o açıdan da bir iki şey söylemek
istiyorum doğrusu. Hani, biz “Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir.”
diyoruz. Bu nasıl bir mantıktır ki, iktidar partisi hiçbir araştırma yapmadan,
üniversiteleri devreye koymadan, sivil toplumu devreye koymadan, yerel halkın
fikrini almadan, sormadan, Meclisteki, yüzde 87 temsiliyetle
övündüğümüz yüce Meclisin muhalefet gruplarının görüşünü almadan niye böyle bir
aceleciliğin içine girmiştir, doğrusu anlamakta zorluk çekiyoruz. Yani o kadar
güzel ilçelerimiz, beldelerimiz var ki bunlar tarihle, cumhuriyetle anılır
yerlerdir. Turistik yerler vardır: Kırkpınar, Edirne’de… Kapatabilirsiniz. Turunç’u Muğla’da veya Milas’a bağlı Bafa veya buna benzer,
Karadeniz’de, Antalya’da birçok turistik yeri kapattığınız zaman, o turistik
yerlerdeki nüfusun kışın 2 binin altına veya 2 bin civarına düşüp yazın 100
bini aştığı gerçeğini de görmemezlikten gelerek böyle bir yaklaşımla sekiz yüz
almış küsur belediyemizi bugün, iki üç saat sonra kapatıp, biz, demokrasi adına,
yerel yönetimleri güçlendirme adına gerçekten ihtilaflı bir Türkiye'nin adımını
attığımızın farkında mıyız? Bunu özellikle söylüyorum. Vatandaşıyla kavgalı bir
devlet anlayışının oturmakta olduğunun farkında mısınız? Vatandaşlarımızı,
hakkını aramayacak kadar suskun ve biat etmiş padişahlık döneminin tebaası mı
zannediyoruz? Eşit ve özgür yurttaş bilincini kavramış olan
yurttaşlarımız, kapattığınız sekiz yüz küsur belediyenin hem başkan ve meclis
üyeleri ve hem o ilçenin ve beldenin sakinleri, kapattığınız beldelerin
dışında, iradesi dışında ilçelere bağladığınız yerlerin insanları yarın bu
yasanın arkasından mahkeme kapılarına dayanıp tespit davalarıyla başlarsa önce,
nüfus sayımından 2 binin üstünde olduğunu ispatlarsa ne yapacaksınız? Arkasından
yeni ilçe sakinleri idari yargıya ve yine muhalefetin Anayasa Mahkemesine
gitmesi durumunda ne olacak? Yine başka bir noktadan ifade etmek istiyorum ki
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı kabul etmiş, 1992’de Bakanlar Kurulu
kararıyla onaylamış olan Türkiye'nin, burada, bu şartların Türkiye
Anayasası’nın 90’ıncı maddesi uyarınca iç hukuk hükmü olduğunu bilmiyor mu? O
zaman, harbîyen bu siyasi kararın arkasında duracaksa
iktidar partisi, bunun da bugün teminatının burada verilmesini isteme hakkımız
var. Yarın, sekiz yüz küsur belde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduğu
zaman ve o davaları kazandığı zaman, o davaların tazminatlarını vatandaş
cebinden vergi olarak mı ödeyecek, iktidar partisi mi yükümlenecek? Elbette ki
isteğimiz, bilinçli yurttaşın bunu sorumlularına rücu
etmesidir; hem siyaseten rücu etmesidir sandıkta hem
mahkemede rücu etmesidir hem kuruş kuruş ödediği verginin hazinede nasıl harcandığının
hesabını sorabilme yurttaşlık bilincine erişmişliğidir. Evet, çok açık söylüyorum:
Avrupa Yerel Yönetimler Şartı çok açıktır. 1921’de Türkiye'nin ilk
Anayasa’sında, coğrafi ve iktisadi ilişkiler bakımından vilayet, kaza ve
nahiyelere bölünme, vilayet ve nahiyelerde halk idaresinin kabulü cumhuriyetin
kuruluş felsefesidir. Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin, giderek yerel
yönetimlerin demokrasisinin gelişmesiyle, yerel yönetimlerin güçlenmesiyle,
yerel yönetimlerdeki bilincin gelişmesiyle, halkın yönetime katılımının
güçlenmesiyle ülkemizin demokrasisinin gelişebileceği bir noktada, ellerinizde
kocaman makaslarla hayatın damarlarını, atar damarlarını kesiyorsunuz.
Beldeleri kılcal damar olarak görmüyoruz artık, hayatın, demokrasinin nefes
borularını kesiyoruz. Yarın uyandığı zaman sekiz yüz küsur beldemizin
mensupları, “köy olduk” diye, “mahalle olduk” diye iftihar etmeyeceklerdir.
Aksine, onları korumak, onları geliştirmek, onları güçlendirmek, bir o kadar
daha da beldeyle yerel yönetimleri güçlendirmek, inanın Türkiye demokrasisine
müthiş katkılar sunacaktır. Biz biliyoruz, evet, yerel yönetimler söz konusu
olduğunda çok alışık olunan… Yine aynı söze geleceğim “Yerel yönetimler
demokrasinin beşiğidir.” Doğrusu bunun cevabı “evet” olsaydı, belki de hiç
kimse heveslenmeyecekti. Bugünkü durum, bütün sorunlar… Merkezî yönetim ile
yerel bürokrasi, üniversiteler, özel sektör, hatta bir ölçüde… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kaplan,
konuşmanızı tamamlayınız. HASİP KAPLAN (Devamla) –
Bağlıyorum. BAŞKAN - Buyurun. HASİP KAPLAN (Devamla) - …STK’lar yerel sorunlar üzerinde söz sahibi olsa da hemşehriler, halk, temsil edilenler yerel siyasal
süreçlerden dışlanmış durumdadır. Bugün, yüce Meclis, 21’inci yüzyılda bu
dışlanmanın karar ve tarihî sorumluluğunu elbette ki verenlere yükleyecektir.
Elbette ki bu karara imza atanlar, çok değil bir yıl sonra, sandıkta bunun
cevabını alacaklardır. Eğer yüzde 47’nin altına düşerseniz o gün burada bunu
hatırlatma gibi bir görevimiz elbette olacaktır. Hiç kimse yaptığı hataların,
yaptığı siyasi yanlışların hesabını vermeden bu ülkede, gidememiştir. Halk
sandıkla getirebilmiştir, götürebilmiştir. Bu açıdan, bu konuda
gerçekten hazırlıksız yapılan çalışmanın ileride büyük karmaşaya yol açacağını
düşünüyor, vatandaşıyla kavgalı bir devlet olmaktan kurtulmak dileğiyle
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. AK Parti Grubu adına, Manisa
Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi. Buyurun Sayın Tanrıverdi. (AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici
3’üncü maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Burada, bu geçici maddede,
yeni kurulacak ilçelere ilişkin olarak kamu birimlerinin personel
ihtiyaçlarının giderilmesi sağlanmaktadır. Ekli cetvele baktığımız zaman, (45)
sayılı listeye baktığımız zaman İçişleri Bakanlığımızın, Maliye Bakanlığımızın,
Millî Eğitim Bakanlığımızın, Sağlık Bakanlığımızın, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğümüzün, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzün, Diyanet İşleri
Başkanlığımızın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın
taşra teşkilatları oluşturulmaktadır. Bu oluşumda 3.182 personel görev
alacaktır. Bu, aynı zamanda istihdam sağlayan önemli bir konudur. İstihdamın
yanı sıra bu madde, halkımızın yerinde hizmeti alabilmesini sağlayacak verimli
bir düzenlemeyi getirmektedir. Dolayısıyla, burada bu konu üzerinde, doğrusu
halkımıza böylesi hizmet götürülürken halkımızın bu hizmetlerden mahrum
kalacağı yönündeki veya yerel siyasetten uzaklaştırıldığı yönündeki
açıklamalara bir anlam veremediğimi, veremediğimizi ifade etmek isterim. Burada, tabii ki anlam
veremediğimiz çok değişik konular da konuşuluyor. Özellikle Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki 5’inci maddeye takılarak çok değişik şekilde
yorumlar yapılmaya çalışılıyor. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı
Türkiye kabul etmiştir, doğrudur. Ancak 5’inci maddeye baktığınız zaman değerli
dostlarım, 5’inci madde “…mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse…” diye
başlıyor. Dolayısıyla, 5’inci maddedeki bu hüküm… Bizim mevzuatımız kapsamında
varsa bu hüküm bağlayıcıdır, bizim mevzuatımızda bağlayıcı bir hüküm yoksa
elbette bu hüküm bizi bağlayıcı değildir. M. NURİ YAMAN (Muş) –
Mevzuatta Danıştayın görüşü var. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- Dolayısıyla, bu konuda sıkça söz edilen “Danıştay baypas ediliyor…” Bu, Danıştayın baypas edilmesi anlamında değil, Danıştayın yükünü ağırlaştırmamak ve bir an önce bu
düzenlemenin gerçekleşmesi yönündedir. Çünkü sekiz yüz altmış üç belediyenin
tüzel kişiliklerinin sona erdirilmesi prosedürünün ve
uygulamanın Danıştay üzerinde ne kadar yorucu olacağı düşünülmekte, dolayısıyla
bu çerçevede bir düzenleme yapılmaktadır. KAMER GENÇ (Tunceli) – Danıştayı düşünmek sana düşmez. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Şimdi “yangından mal kaçırıyorcasına” gibi ifadeler
doğrusu hoş değildir. “Haberimiz yok, yeterince tartışılmıyor” ifadelerinin
doğru olmadığını bir defa daha ifade etmek isterim. Bu konuda 1930’da çıkan 1580
sayılı Yasa’yı biliyorsunuz. Bu Yasa’nın Türkiye için dar geldiğini de biliyorsunuz
ve bizden önceki dönemlerde bütün siyasi liderler, bakanlar, milletvekilleri,
gittikleri her yerde, kurdukları koalisyon hükûmetlerinde,
protokollerinde yer verdiler, belediyeler, yerel yönetimler güçlendirilecektir
diye. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yönünde vaatler yaparken hazırlıkları
yok muydu veya siz bu seçimlere girerken genel seçimlerde, yerel seçimlerde,
2002’de, 2004’te, 2007’de hazırlıksız olduğunuzu bilmiyor muydunuz da zamanında
vaat ettiniz bunları? Güçlendirilmesinden yana söz etmediniz mi? Her biriniz
ettiniz ve biz de ettik. Biz, sözümüzün içini dolduruyoruz. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
“Kapatacağız.” denilmedi. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Biz, sözümüzün içini dolduruyoruz, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini... YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
“Güçlendireceğiz” başka, “kapatacağız” başka; iki kelime arasında fark var. Güçlendirmek başka kapatmak başka. Bunu ayıramıyorsun, yazık
sana! HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- Yerel yönetimler deyince de -bir defa daha altını çizerek ifade ediyorum-
Anayasanın 127’nci maddesini, hele hele belediye
başkanlığı yapmış arkadaşlarımızın çok yakından bildiklerini biliyorum, bir
defa daha okumalarında yarar görüyorum. Dolayısıyla, Anayasanın 127’nci maddesi
köylerden, il özel idaresinden ve belediyelerden söz ediyor. Yerel yönetim
dediğiniz zaman sadece ve sadece belediye aklınıza gelmemeli; yerel
yönetimleri, mahallî idareleri bir bütün olarak değerlendirmeli ve ona göre
yorumlamalı. Kaldı ki Komisyon Başkanımızı
buradan tebrik ediyorum, kutluyorum. Bu Komisyona ben katılmadım, Komisyon
üyesi değildim ancak zabıtlarını aldırdım ve zabıtlara baktığımız zaman
Komisyon Başkanımız sivil toplum örgütlerini de çağırmış. Bu anlamda… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Allah, Allah! HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Evet. Kayıtlar burada, siz yoksanız bilmem. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Biz
oradaydık. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Değerli dostlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada bu alanın, yani
mahallî idarelerin en büyük sivil toplum örgütü nedir, hangisidir? Türkiye
Belediyeler Birliğidir. Bu, kanunla düzenlenmiştir. Biliyorsunuz, biz,
geçtiğimiz dönem bu düzenlemeyi yaptığımızı ifade ettik ve kendilerine önemli
görevler verdik. Bu görevleri nedeniyle bu arkadaşlarımız, Mahallî İdareler,
Belediyeler Birliği bu konuda takipçidir, dinlenmiştir ve burada cümleleri
aynen şudur: YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Bu
tasarı Belediyeler Birliğinde görüşülmemiştir, sadece Aytaç Durak’ın ifadesi
alınmıştır, yanlış söylüyorsun. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– “İlk önce, Komisyonumuza teşekkür ediyorum. Çünkü devamlı olarak Avrupa
Konseyinde de… Türkiye’de kanunlar çıkarken belediyelerin görüşleri, yerel
yönetimlerin görüşleri alınmıyor diye bir şikâyet gitmiş, ta oralara taşınmış.
Yine pazartesi günü Türkiye Belediyeler Birliği encümen toplantısı olmuştu, onu
da arz etmek istiyorum. Bu encümen toplantısında AK Partiden, Cumhuriyet Halk
Partisinden, MHP, DTP ve DP’den encümen üyesi arkadaşlarımız vardı.” ATİLA EMEK (Antalya) – Kim
onlar? HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– “Bizim encümen olarak görüşümüz, hükûmetin almış
olduğu bu kararı desteklemektir.” Cümleler devam ediyor, sözü uzatmak
istemiyorum. “Biz, bu manada, encümen üyeleri olarak desteklerimizi
belirtiyoruz.” diyor. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Aytaç Bey öyle algılamış! YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Yalan söylüyorsun! HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
İmzalar kimin? HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Efendim, kayıtlar… Siz doğruyu söylüyorsunuz efendim. Siz konuşunca doğru
oluyor, biz belgesel konuştuğumuz zaman başka türlü yorumluyorsunuz. Niye? Ön
yargıyla yaklaşıyorsunuz da ondan Sayın Vekil. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Komisyon üyelerine söz vermeyen, komisyon… BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayınız. Sayın Tanrıverdi,
Genel Kurula hitap ediniz. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Bakın, değerli arkadaşlarım, yine aynı gün, pazartesi günü Avrupa Konseyinin
yerel yönetimleri izlemek amacıyla göndermiş olduğu, Başkanlığını İsveçli Knape’in yapmış olduğu bir ekiple görüştük ve bu konu
gündeme geldi. Kendisi de Avrupa Konseyi İzleme Komitesi olarak, bu adımın
ciddi bir adım olduğunu ve cesaret isteyen bir adım olduğunu ifade etti ve bu
konuda daha önce İsveç’te ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde bu tür çalışmalar
yapıldığı için bize bu anlamda Avrupa Konseyi de takdirlerini ifade etti.
Avrupa Konseyi üyesi geliyor takdir ediyor, Belediyeler Birliği görüşünü ortaya
koyuyor… MEHMET NEZİR KARABAŞ
(Bitlis) – Halk önemli değil! HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
… ondan sonra da “Yangından mal kaçırırcasına…” gibi
ifadeler kullanılıyor, “Hiç kimseye danışılmadı, kimsenin haberi yok.” gibi
yorumlar yapılıyor. Bunları çarpıtmamamız lazım. Gerçekleri konuşalım. Eğri
oturup doğru konuşmanız lazım. Buraya geldiğiniz zaman, bu milletin kürsüsünden
milleti kandıracak sözler sarf etmemeniz lazım. Doğruları konuşun gözünüzün
yağını yiyelim. Ama siz, değerli dostlarım, olan doğruları çarpıtarak yanlış
gibi yorumlamaya kalkarsanız doğrusu yanlış olur. Bu çerçevede… Bakınız, bir arkadaşımız
burada söylüyor: “Efendim, ilk kademelerini siz oluşturmadınız.” Hayır. Bu
belediyelerin ilk kademeleri, alt belediyeleri 14/1/2000
tarihli 593 sayılı Sakarya İlinde Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname… Geçiyorum, 2/9/1993 tarihli
ve 304 sayılı Yedi İlde Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname. Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İzmit, Mersin ve Samsun
illerimizin belediyelerinin büyükşehir olması.
Bunların, o günkü şartlarda ilçeleri yok. Olmayınca, büyükşehir… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi, konuşmanızı tamamlayınız, buyurun. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- …belediyeleri oluşurken, yine kanuna baktığınız zaman, 5216 sayılı Kanun’a
baktığınız zaman, orada alt belediyelerinin, ilçe belediyelerinin olması
gerekiyor. Hemen orada, o şartlarda büyükşehir
belediyesi oluşurken alt belediyeler oluşturulmuş, biz yoktuk bu tarihte; 2000
yılında ve 1993 yılında biz iktidar değildik, biz Mecliste yoktuk. O
günkülerden eğer soracaksanız bunun hesabını sorarsınız. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Yanlış söylüyorsun. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- Biz, o günkü yanlışları düzeltmek adına, şimdi, büyükşehir
bünyesinde düzenleme yapıyoruz. Şimdi, büyükşehir
belediyelerimiz gerçek büyükşehir hüviyetini
kazanıyor. Takdir etmeniz lazım, teşekkür etmeniz lazım. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Ben size teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum Sayın
Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar) YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Yanlış söylüyorsun, yanlış bilgi veriyorsun. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Siz çıkar doğruyu söylersiniz. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
5216 sayılı Yasa’yı aç oku. İlk kademe belediyesi Gaziantep’te ne zaman
kuruldu? Bu bilgilerle mi donandın? HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Bilmiyorsun… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sen
de çok iyi biliyorsun! BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım lütfen. Şahsı
adına Sivas Milletvekili Selami Uzun. Sayın Uzun, buyurun. SELAMİ UZUN (Sivas) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun geçici 3’üncü maddesi, üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Geçici 3’üncü madde, genel
itibarıyla ilçelerin ihtiyacını karşılamak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlara
ait kadro ihdas edilmesidir. Tabii, her şey konuşuldu
burada. Üç günden beri kapatılan ilçeler, ilk kademe belediyeleri, yeni kurulan
ilçeler, her şey konuşuldu hemen hemen. Konuşulmayan
hiçbir şey kalmadı. Vatandaşlarımızın birçoğu da bizleri buralardan dinlediler.
Ona göre iktidar tarafına hak verenler zaten verecek, muhalefete hak verenler
zaten verecek. Ama bir büyükşehirde geçmişte çalışan
birisi olarak, özellikle ilk kademe belediyeleri ya da büyükşehirlere
bağlı, büyükşehirlerin altında bulunan belde
belediyeleri -büyükşehir haricinde belde belediyeleri
vardı İstanbul’un her tarafı büyükşehir değilken-
inanın çok denetimsiz. Kimin ne yaptığı belli olmayan, imarda, imar planında,
yapılaşmada, caddesinde, yolunda kimin ne yaptığı belli olmayan durumdaydı. Biz
bunun zahmetini çok çektik. Onun için iktidara geldiğimiz zaman, özellikle bir
belediyeci olarak da Başbakanımız iktidara geldiği zaman aksaklıkların ne
olduğunu, eksikliklerin ne olduğunu, bu ülkede neyin yapılması gerektiğini,
neyin daha iyi yapılması gerektiğini bilen birisi olarak ilk önce bu işlere el
attı. Önce, iktidarımızın ilk
yıllarında özellikle Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nu çıkardık, arkasından İl
Özel İdaresi Kanunu’nu çıkardık, arkasından Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’nu
ve arkasından Belediye Kanunu’nu çıkardık. Bu kanunlar uygulamaya girdi ve
elbette ki gün gün aksaklıklar, eksiklikler,
yenilikler oluyor. İşte bunlara uygun olarak da ilk önce İstanbul gibi, Kocaeli
gibi illerimizin tamamını büyükşehir yaptık. Diğer büyükşehirler kurulurken ilçe kurulmamıştı, sadece
belediyeleri vardı ama şimdi büyükşehir
belediyelerinin dâhilinde bulunan bütün beldelerin kaldırılarak uygun olanların
ilçeye dönüştürülmesi sağlandı ve vatandaşlarımıza hizmet daha esaslı, daha
kolay ve bütün birimlerden verilecek, sadece belediye hizmetleri değil. Yani
İstanbul’un en ücra köşesinde bir beldede oturan bir insan artık ilçe
hizmetleri için ta İstanbul’un merkezine kadar gelmeyecek. Onun için bu kanun, ilk
kademe belediyelerinin kaldırılarak ilçeye dönüştürülmesi konusunda gerçekten
ihtiyacı karşılayacak niteliktedir. Onun dışında sekiz yüz altmış
üç tane nüfusu 2 binin altında kalan beldenin kapatılması hadisesi var. Elbette
aranızda o beldelerden olanlar var, kızgın olanlar var veya işte seçmenlerden
telefon edenler var, belediye başkanları kapımıza geliyor. Arkadaşlar, biz, memleket
idare ediyoruz. Memleket idare ederken eğer popülizm
yaparsak, geçmişte olduğu gibi… Popülizm uğruna kimi yer belde yapıldı, kimi
yer ilçe yapıldı, belki kimi yer vilayet yapıldı ama biz bunları yapamayız.
Geçmişte, popülizmden dolayı hiçbir iktidar fayda
görmedi. Bu popülizmden, inanın, muhalefet olarak siz
de fayda görmeyeceksiniz. Popülizm yapmaya gerek yoktur. Bu ülkenin hayrına
olan işleri iktidardaki insanların yapması gerekir. Biz, çekinmeden bunları
yapmaya çalışıyoruz. Yerel idareleri
kaldırmıyoruz. İl genel meclislerimiz var, il genel meclis üyelerimiz var, köy
muhtarlarımız var. Şimdiye kadar Türkiye’nin otuz beş bin köyünde hizmet
yapılmıyor mu? Bizim dönemimizde, KÖYDES’le, BELDES’le hizmetleri yapmadık mı, yapmıyor muyuz? Onun
için, belediyesi kaldırılan köylülerimiz de hiç endişe etmesinler. Onlara
hizmet hiç aksamadan gidecek, on yıl süreyle onların paraları özel idarelere
aktarılmak suretiyle oradan hizmet olarak dönecek. Bugünkü 10 bin nüfuslu bir
beldede, gelen 10 milyar parayı zaten oradaki insanlara maaş olarak ödüyorsun.
Hizmet? Hizmet için gene Ankara’nın kapılarına, milletvekillerinin odalarına
geliyorsun. O zaman, öyleyse personel istihdam etmeden senin hizmetlerin o
parayla daha iyi görülecek. MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
- Birini koyalım, burayı yönetsin sizin anlayışınızla! SELAMİ UZUN (Devamla) –
İnşallah, bu kanun, bütün beldelerimize, köylerimize, illerimize ve
memleketimize hayırlı olsun diyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Uzun,
tamamladınız mı konuşmanızı? SELAMİ UZUN (Devamla) –
Tamamladım efendim. Teşekkür ederim. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Şahsı adına, Kocaeli
Milletvekili Sayın Cumali Durmuş. (MHP sıralarından
alkışlar) CUMALİ DURMUŞ (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlarım. Bu kanunda sekiz yüz altmış
üç belediyeyi kapatarak tasarruf yaptığını iddia eden Hükûmet,
kırk üç yeni ilçe kurarak devlete yüklediği külfetin gözden kaçtığını
zannederek bozuk tasarruf zihniyetini ortaya koymaktadır. Bu kanunla 3.182 kişiye yeni
kadro ihdas ediliyor ve kapatılan belediyelerin çalışanları özel idareye
devredilerek herhangi bir tasarruf da sağlanmıyor. Ya siz tasarrufun ne
olduğunu bilmiyorsunuz ya da hesap yapmayı bilmiyorsunuz. Mevcut personel
kamuda görevine devam ederken, bunlara ek olarak binlerce personeli yeni
ilçelerde ihdas etmek zorunda kalacaksınız, bunun neresi tasarruftur? Çağımızda mülki idarelerin
denetleyebileceği, yönetebileceği alan genişlemiştir. Daha düne kadar mevcut
idare yapısıyla çalışan bu yöreler, mahalli idareler seçimleri öncesinde,
sadece siyasi rant sağlamak amacıyla, hükûmet tarafından önümüze konulmuş plansız ve altyapısız
bir tasarıdır. Bir ilçe kurmanın maliyeti milyonlarca YTL’dir.
Kapattığınız belediyelerden sağlayacağınız tasarruf, bir ilçe kurmakla
neredeyse eş değerdir. Bu siyasi davranışınız kimsenin gözünden kaçmıyor. Eğer, yerel yönetimlerde
yapacağınız düzenlemelerle tasarruf yapma niyetinde samimi iseniz, yolsuzluğa
bulaşmış belediyelerinizdeki yolsuzlukların önünü keserseniz, emin olun ki,
hiçbir belediyeyi kapatma ihtiyacı hissetmez ve o belediyeleri kalkındıracak
kaynağı da bulmuş olursunuz. Yeni kurulan ilçeler, o
yörede yaşayan insanların yaşam kalitesini yükseltmekten ziyade, yeni makamlar,
yeni siyah arabalar, yeni müdürlükler gibi bütçenin cari gider kalemlerini
yükselten sonuçlar doğuracaktır. Yeni ilçelerle birlikte yatırım kalemlerinin
kısılması kaçınılmaz olacaktır. Bunun sonucunda yöre halkının esas beklentisi
olan sorunların çözülmesi mümkün olmayacaktır. Tıpkı, altmış yedi olan il
sayısı seksen bire çıkarıldığında, oluşan yeni il sınırlarında yaşayan
insanların yaşam seviyesinin yükselmeyişinde olduğu gibi. Bu kanun tasarısı, aceleci ve
“Ben yaptım, oldu.” mantığıyla, teknik altyapısı hazırlanmadan, bölgelerin
yapıları incelenmeden, bize de inceleme fırsatı verilmeden Meclis gündeme
getirilmiş bir tasadır. Hükûmet, her konuda olduğu
gibi bu konuda da milyonlarca insanı ilgilendiren bu meseleyi kamuoyunun
gözünden kaçırarak Sayın Başbakanın “Kapatın, birleştirin.” talimatıyla gündeme
almıştır. İlçeler oluşturulurken kriterler göz önüne
alınmadan bu çalışmanın yapıldığı aşikârdır. Yeni oluşturulacak ilçelerin
70 bin nüfusun altında olmaması anlayışıyla başlayan ancak hatıra binaen ve
siyasi mülahazalarla 25 bin, 30 bin nüfuslu ilçelerin oluştuğu görülmektedir.
Yeni ilçe oluşturulabilir, bunun kriterli olmalı.
Mesela, Kocaeli’de Yuvacık, Bahçecik, Yeniköy ve
Kullar beldeleri birleştirilerek oluşturulan Başiskele
ilçesinde dikkate alınan kıstaslar, tarihi çok eskiye dayanan, içinde
Meclisimize bağlı “Fabrikayı Hümayun” adındaki halı fabrikasını barındıran,
nüfusu 40 bine dayanmış, coğrafi yapısıyla gelişmeye müsait olan Hereke için niçin dikkate alınmamıştır? Teknik altyapısızlığın diğer
bir örneği de Değirmendere’dir. Sosyal ve kültürel faaliyetler bakımından
gelişmiş olan bu beldemiz, hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadan, siyasi bir
mantıkla Gölcük ilçesine bağlanmıştır. O bölgede yaşayan kime sorarsanız sorun,
Değirmendere’nin Gölcük’e bağlanmasındansa Ulaşlı, Halıdere ve Değirmendere’nin birleşmesinden oluşacak yeni
bir yerel idarenin daha hayırlı olacağını söylerdi. Bir örnek de Akmeşe: Merkeze (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Durmuş,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız. CUMALİ DURMUŞ (Devamla) –
…merkezde oluşturulan İzmit ilçesine bağlandı. Buradaki beldede yaşayan
vatandaşlarımız İzmit’e ulaşmak için Hükûmet,
sorunların çözümünü popülist veya siyasi endişelerle
değil, akıl ve ilmin ışığında oluşacak çözüm önerileriyle halkın önüne
çıkmalıdır. Maalesef, AKP Hükûmeti bu bilinçle
hareket etmemektedir. 340’ın şımarıklığıyla yaptığı bu yanlış işlerin hesabını
önce 340’ı veren halkın, sonra da Allah’ın soracağını unutmamalarını tavsiye
ediyorum. Önemli bir nüfus yoğunluğunu
ilgilendiren bu tasarı, bu beldelerde yaşayan vatandaşlarımızın beklentilerine
cevap vermemektedir. Bu sebeple tasarının aleyhinde oy kullanacağımızı
belirtir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Durmuş. Sayın milletvekilleri, on
dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sayın Işık… ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, bir bilim
adamı olarak sizlerin de takdir edeceği gibi, bu kanunla kapatılacak olan belde
belediyelerimizin belde halkına, başta eğitim olmak üzere, sağlıkta, yangında,
depremde ve birçok sosyal olayda verdikleri hizmetin değerinin parayla
ölçülmesi mümkün değildir. Kapatma kararı öncesinde bu belediyeler için
fayda-maliyet analizini amaçlayan bir bilimsel çalışma yapılmış mıdır?
Yapılmışsa kaç adet belediyenin fayda/masraf oranı 1’in altında çıkmıştır? İki: Kapatılacak olan sekiz
yüz altmış üç belde belediyesinden kaç adedi borçlu, kaç adedi borçsuzdur?
Sizce, borçsuz belediyelerin sadece nüfus kriterine
göre kapatılması ne kadar bilimsel ve gerçekçi bulunmaktadır? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Yalçın… RIDVAN YALÇIN (Ordu) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Bakanım, bütün
sözcüleriniz KÖYDES yatırımlarını bir mucize olarak takdim ediyorlar.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana elli yedi hükûmet
geçmiş ve her birinin bu köylere çok ciddi hizmeti olmuşken neden elli yedi hükûmetin hizmetlerini ısrarla yok varsaymaya devam
ediyorsunuz? Daha geçen hafta Ordu’da şehit cenazesinden dönerken bir il genel
meclis üyenizin yaptığı yolda saatlerce mahsur kaldık. Birçok il genel meclisi
üyeniz hem ihale makamı hem de ihaleyi alan makam olarak suistimallerin
içerisinde ve siyasi nüfuz kullanarak kaymakamlara, valilere sürekli baskı
yapıyorlar. KÖYDES ve BELDES yatırımları için yapılan ihaleleri Devlet İhale
Kanunu kapsamına almayı düşünüyor musunuz Sayın Bakanım? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yalçın. Sayın Taner… RECEP TANER (Aydın) – Sayın
Bakanım, görüşmekte olduğumuz kapatılacak olan belediyelerin çoğunun
kuruluşunda kuruluş törenleri düzenlenmişti. Sizler de Hükûmet
olarak, kapatılan sekiz yüz altmış üç belde belediyesi, iki yüz otuz dokuz ilk
kademe belediyesi için, Sayın Başbakanın düğmeye basmasıyla başlayacak bir
kapatma töreni düşünüyor musunuz? (MHP sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın İnan… MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla Sayın Bakanımıza
sormak istiyorum: Burada, belediyelerin kapatılmasıyla ilgili bütün
gerekçelerin çok zayıf hazırlandığını görüyoruz. Tek gerekçe olarak nüfus kriterinin alındığı tespit edilmiştir. 2.001 nüfusa sahip beldeler
var, 2 bini çok az geçmiş ya da 2 bini 3-5 sayıyla kaybetmiş belediyeler var.
Buradaki gerekçelerle, 1.999 sayısıyla kapatılmak istenen bir belediyenin
yapmış olduğu hizmetle, 2.001 sayısıyla hizmet veren belediyelerin
değerlendirmesini Sayın Bakanım bir yapabilir mi? İkinci sorum da KÖYDES’le ilgili. Yapılan hizmetler, ilk dönem “çok hizmet
yapıldı” anlamında… Atılan asfaltlar altyapısı hazırlanmadan atıldığı için,
bugün Niğde’de ikinci kat asfaltlama çalışmaları için yeniden çalışmalara
başlanmıştır. Yani bir… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Umarım, Sayın
Bakanım anlamıştır onu zaten. Teşekkür ediyorum. Sayın Özdemir… HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) –
Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma soruyorum: Yüce Atatürk, belediye için
“Belediyenin sınırları içerisinde, yani sorumluluğu altında bulunan topluluğun
müşterek ihtiyaçları başta olmak üzere, doğumundan ölümüne kadar temel
ihtiyaçlarını karşılayan kurumun adıdır.” demiştir. Belediye, o beldede sağlık,
temizlik, çağdaşlık, kısaca medeniyet demektir. 21’inci yüzyılda seksen beş
yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde AKP İktidarı sekiz yüz altmış üç belediyemizi,
yöre halkına, sivil toplum örgütlerine, yöneticilere, belediye başkanlarına,
belediye ve genel meclis üyelerine bile sormadan, 1 kişi eksik olsa dahi “nüfusu
2 binin altına düştü” diye köye dönüştürmüştür. Köye hizmet götürmek zordur. Bu
bir geriye dönüş değil midir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Ağyüz… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Bakanım, il özel idarelerinde şu anda şehir plancısı, harita mühendisi,
çevre mühendisi kadroları yeterli midir? İl özel idarelerinin kaç tane asfalt plenti vardır? Yeni plent’i, yeni
finisher’i bu kurumlar nasıl alacaklar? Yeni iş makineleri almak bugün dünyanın parası. Kurduğunuz
kadrolarda da ne şehir plancısı var ne harita mühendisi. Hangi çağdaşlaşmaktan,
hangi hizmeti artırmaktan, hangi verimlilikten bahsediyorsunuz? 5216 sayılı Yasa’da ilk
kademe belediyelerini geliştiren sizin iktidarınız; Gaziantep’te Burç’u yapan
sizsiniz, Büyük Şahinbey’i yapan sizsiniz, Eskişehir’i de yapan sizsiniz. Eski
yasada isminin olması başkadır, çoğaltılması başkadır. Sonra, burada konuşan sözcü
gibi, belediyeden anlayan insanları ben kibrit gibi cebimden çıkarırım. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakanım. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimizin sorularına kısa kısa aracılığınızla cevap vermiş oluyorum. “Bu sekiz yüz altmış üç
belediyeden kaçı ne kadar borçlu?” şeklinde bir soru var. Tabii, onu, izin
verirlerse -bir tespit gerekiyor- yazılı olarak kendilerine takdim edelim. Biz, tabii, KÖYDES’i önemsiyoruz. Değerli milletvekillerimiz haklıdır.
KÖYDES, ilk defa özel bir çerçeveyle ve özel bir bütçeyle bir projenin
yürütülmesidir. Yoksa, ülkemize, köylerimize hizmeti
geçen bütün hükûmetlere, bütün kişilere tabii
teşekkür ederiz ama bunu herkes biliyor, KÖYDES, 59’uncu Hükûmet
döneminde üç yıl özenle dokunmuş ve en kestirme şekilde köylerimize hizmetin
nasıl götürüleceği burada planlanmış, özellikle de yol ve su ağırlıklı ve
bundan sonra da diğer hizmet alanları olarak devam edecektir. Bizim Hükûmetimiz döneminde de, başka dönemde de eğer suistimal yapan varsa bunun hesabı sorulur; bunun yeri
yargıdır, bunun Bakanlığımızca teftişi yapılır, yargıya intikal ettirilir.
Böyle durumlar varsa -suistimal edenler ihaleyle
vesaire- bunlar da bildirilsin. İhale usulüyle ilgili husus:
Köylerimize, tabii, bir an önce bu hizmetlerin ulaştırılması amacıyla köye
hizmet götürme birlikleri vasıta olarak kullanılmıştır ve o şekilde bu KÖYDES
yürümüştür. Kaymakamlarımızın başkanlığını yaptığı köye hizmet götürme birlikleri
çok da verimli yürütmektedir ve o ihaleyle ilgili alınan karar ve o düzenleme
gerçekten birçok köyümüze hizmetin daha çabuk götürülmesini de sağlamıştır. Ben, tabii, Sayın Taner’in
sorusu gibi… Burada ciddi bir iş görüyoruz, sorulan sorulara ciddiyetle cevap
vermeye çalışıyorum ve milletvekillerimize, o şekilde, soru sorar gibi cevap
vermek de istemiyorum. Kapatma gerekçeleriyle
ilgili: Bakın değerli milletvekilleri, tekrar burada ifade edeyim: Kapatma
gerekçelerini bazı milletvekillerimiz sadece borçlarla açıklıyor, bazıları
sadece nüfusla açıklıyor, başka hususlar da ifade edenler var. Ben tekrar, en
başta, yasal düzenlemeyi hatırlatmak istiyorum. Sanki,
biz Mecliste bu konuyu ilk defa görüşüyoruz gibi konu ele alınıyor. Değerli arkadaşlar, bizim
2005 yılında çıkardığımız Belediye Kanunu’muzun
11’inci maddesi o zaman bunu karara bağlamış: Nüfusu 2 binin altına düşen
belediyelerin tüzel kişiliği kaldırılacaktır. Ama bunu idari tasarrufla
sonuçlandırmayı öngörmüş. Biz şimdi bunu tekrar yüce Meclise getirmiş oluyoruz.
Bu Meclis buna iki sene önce karar vermiş. Bütün bu beldelerimiz, belediye
başkanlarımız bunu biliyordu. Ama bir düzenleme daha yapmışız 2005’te. Türkiye
İstatistik Kurumunun Kanunu’nu değiştirirken bu tasarrufun yeni adrese dayalı
nüfus kayıt sistemine göre yapılmasını da o zaman karara bağlamışız ve biz
şimdi -2008’in başında bu açıklanmış- bunun gereğini yapıyoruz. Yani ilk defa,
gerekçeler oluşturarak, kriterler oluşturarak bunu
burada kararlaştırmıyoruz. Ayrıca şunu da ifade edeyim:
Tekrar, yeni Belediye Kanunu’muzda, yüce
Parlamentonun kararıyla belediye kurulması ölçeği 5 bin nüfusa bağlanmıştır ve
bundan sonra da böyle yürüyecektir. Biz ciddi bir iş yapıyoruz, ciddi bir idari
planlama yapıyoruz, daha önce aldığımız kararların gereğini yapıyoruz. Şu anda
görüştüğümüz tasarı da budur. Tekrar, gerekçelerle ilgili, Sayın İnan’ın
sorusuyla ilgili bu vesileyle bunu ifade etmiş oluyorum. Kanunun getirdiği
nüfus 2 bindir. Birkaç soru var, ama bunlara,
sürem bittiği için yazılı olarak cevap vereyim. Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Saygıdeğer milletvekilleri,
madde üzerinde sekiz önerge vardır. Ancak, her madde üzerinde
milletvekillerince yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk
yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 117 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici üçüncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “karşılamak”
ibaresinin “gidermek” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Mehmet
Emin Tutan Bursa Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte
olan “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici 3 üncü
maddesinde belirtilen (45) sayılı Listeyle İçişleri Bakanlığı adına ihdası
öngörülen “İlçe Emniyet Müdürü” unvanının ilgili bölümden çıkarılarak, anılan
Listeye aşağıda yer aldığı şekliyle eklenerek, Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra
teşkilatı adına ihdas edilmesini arz ve teklif ederiz.
Kurumu: Emniyet Genel
Müdürlüğü Teşkilatı: Taşra İhdası Uygun Görülen
Kadroların Serbest Tutulan Kadro Kadro Sınıfı Unvanı Derecesi Adedi Adedi Toplam EHS İlçe Emniyet Müdürü
1 43 43 Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…60 gün içinde tamamlanır” ibaresinin
“…90 gün içinde tamamlanır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının 4. mısrasında
“tarihten itibaren”den sonraki ibarenin çıkarılması
“90 gün içinde tamamlanır; işlemlerin bitirilememesi halinde 30 gün ek süre
verilir.” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı yasa tasarısının Geçici 3. maddesinin 2 no’lu
paragrafında belirlenen “60 gün” ifadesinin “30 gün” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 117 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici üçüncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen “60 gün”
ibaresinin “15 gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Ayhan
Sefer Üstün Sakarya BAŞKAN – Şu anda
arkadaşımızın okuyacağı önerge, en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı yasa tasarısının geçici 3. maddesinin 5 nolu
fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Köse,
konuşacak mısınız? ŞEVKET
KÖSE (Adıyaman) – Evet. BAŞKAN – Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar) ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın geçici
3’üncü maddesi üzerine verdiğim önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım. Konuşmama başlarken, 8 Martta
kutlanacak olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü de kutluyor ve o
kadınların önünde saygıyla eğiliyorum. Değerli milletvekilleri,
tasarıyla ilgili şu ana kadar belirtilen görüşlerden de anlaşılıyor ki, bu
tasarının amacı, 2009’da yapılacak olan yerel seçimlere iktidarın, istediği bir
yapıyla seçimlere gitmek istemesidir. Değerli arkadaşlar, bugüne
kadar AKP İktidarı katılımcılıktan bahsetti, demokrasiden bahsetti ama nedense
biz bunları uygulamada hiç görmedik. Eğer katılımın artırılması isteniyorsa,
tasarıyla kapatılacak belediyelerde yaşayan halkın görüşleri alınmalıdır. Oysa
ne yapılıyor? Kimseye sormadan, bir gece ansızın yapılmak istenen düzenleme önümüze
getiriliyor. Biraz önce burada, bu kürsüde bir milletvekili arkadaşım konuştu,
dedi ki: “Biz Belediyeler Birliğinden görüş aldık.” Değerli milletvekili
arkadaşım, siz sekiz yüz altmış üç belediye halkına sordunuz mu? Siz onların
yanına bir uğradınız mı? Siz onların görüşlerini aldınız mı? Siz Adıyaman’ın Yaylakonak beldesini bilir misiniz? Adıyaman’ın Köseceli beldesini bilir misiniz? HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Biliriz, hepsini biliriz. ŞEVKET KÖSE (Devamla) -
Bilemezsiniz siz bunları. Siz burada dört duvar arasında bir odada oturursunuz,
birilerinin emriyle yazarsınız. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Adıyaman’da seni tanımazlar da beni tanırlar! ŞEVKET KÖSE (Devamla) -
Lütfen konuşmayı dinleyin. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayalım. ŞEVKET KÖSE (Devamla) –
Kapatılmak istenen belediyelerin tarihsel ve kültürel dokuya sahip olmaları,
ayrıca turizm merkezi ve sanayi bölgesi olmaları ayrı bir özelliktir, buna
dikkat edilmesi gerekir. Oysa iktidar yerel seçimlerde başarılı olmak için bazı
belediyeleri bölerek ya da sekiz yüz altmış üç belediyenin kapısına kilit
vurarak bir yerlere varmak istiyor; bu da partizanlığın ta kendisidir. Bu
demektir ki, AKP İktidarı küçük siyasi hesaplarla vatandaşı cezalandırmak ve 1
milyondan fazla insanımızı belediyesiz bırakmaktır. Yani bu insanlarımızı şehir
yaşamından alıp köy yaşantısı içine sokmaktır. İnsanlarımıza daha iyi, daha ileri
bir yaşam sunmak gerekirken iktidar, insanlarımızın yaşantısını geriye doğru
götürmektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; belde belediyelerini köye dönüştürmek yerine beldelerin
yakınındaki köyleri beldelerle birleştirerek, yetkilerini ve gelirlerini
artırarak yeni yerel yönetimleri güçlendiriniz. Bence bu görüş daha katılımcı,
daha demokratik olur. Ayrıca, geçici 3’üncü madde ile yeni kurulan ilçelere
kadrolar verilmektedir. “Masraflar çok, yatırım yapılmıyor.” diyorsunuz,
belediyeleri kapatıyorsunuz, bir yandan yeni kadro vermek istiyorsunuz. Bu,
kendi kendinizle çelişir bir durum değil midir? Üstelik bu kadroların kimlere
ve nasıl verileceği konusunda da şüphelerimiz ve kuşkularımız mevcuttur. Acaba
iktidarın kadrolaşması, yerel yönetimlerde tekrar devam mı edecektir? Kaldı ki,
kadrolaşma şüphelerimizde haklıyız çünkü iktidar seçilmişi görevden alıyor
yerine atanmışı atıyorsunuz. Bu atadığınız insan acaba atayan insanı mı
dinleyecektir, oradaki halkı mı dinleyecektir? Siz kendi atadığınız 763 kişiyle
yeni bir kadrolaşmaya doğru gidiyorsunuz. Allah gözünüzü doyursun. Yani bu
kadrolaşmayla nereye kadar gideceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Bu atama
mantığıyla demokratik olarak kendi belediye başkanını ve belediye meclis
üyelerini seçen yapıyı bozmuyor musunuz? Değerli milletvekilleri,
tasarıda köye dönüştürülen belediyelerin borçları da düzenlenmektedir.
Biliyorsunuz ki, belediyelerin borçları kapanma nedenlerinden biri sayılıyor. Hükûmet diyor ki: “Küçük belediyelerin borcu var.” Peki, büyük
belediyelerin borcu yok mu? Bu da sizin için bir çelişki değil mi? Adaletli
olacaksanız her konuda adaletli olun. Öbür dünyada bunun hesabını verirsiniz.
Din, iman, doğru hareket etmekle olur bu. RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) –
Aynı yerde olmayacağız öbür dünyada! ŞEVKET KÖSE (Devamla) –
İnşallah! Zaten tasarının kendisi
çelişkilerle doludur. Ben de bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Burada iktidara sesleniyorum:
Günübirlik düşüncelerle yapılan bu gibi düzenlemeler gelecekte kötü sonuçlara
gebedir arkadaşlar. 22 Temmuzda aldığınız sizin lehinize dönen rüzgâr öyle bir
tersine dönecek ki, bu rüzgâr sizi ya Bağdat’a götürür ya Medine’ye ya Mekke’ye
götürecektir. Sizin buradaki her zaman her konuda dediğiniz yüzde 47 çoğunluk
her zaman sizi haklı duruma getirmez. Unutmayın ki: “Böbürlenme padişahım,
senden de büyük Allah vardır.” Onun için, bu önerime lütfen destek veriniz. Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Köse. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Karar yeter sayısını
arayacağım. Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 117 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici üçüncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen “60 gün”
ibaresinin “15 gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Ayhan
Sefer Üstün Sakarya BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Kanunun amacına uygun olacağı
düşüncesiyle mütalaa olunur. BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı yasa tasarısının Geçici 3. maddesinin 2 no’lu
paragrafında belirlenen “60 gün” ifadesinin “30 gün” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla. Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Özkan,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Verdiğimiz önergede, sizlere
yani iktidara bir kolaylık sağlamak istiyoruz. Hani, Sayın Başbakan seçimlerde
propaganda amaçlı bir söylem geliştirmişti ”durmak yok, yola devam” diye. Biz
de “durdurmak yok, yola devam” diyoruz ve bu sayede altmış günü otuz güne
çekerek ilçelerimizin sorunlarının bir an önce çözülmesini talep ediyoruz
verdiğimiz önergede. Benim ilimde, plakamız kadar
yani on beş belediyeyi köy yapıyorsunuz. Köylerin sorunları bitmiş gibi, on beş
belediyeyi köye çeviriyorsunuz. Bunların hizmetlerini KÖYDES projeleriyle
seçimden önce bitirir, gözlerini boyar, oylarını alırım sanıyorsunuz ama gerçek
bu değil. Artık “Cambaza bak, bak” deyip vatandaşın elindeki tütünü, haşhaşı,
pancarı, susamı, kendiri yani üretim maddelerini elinden aldınız. Onun için,
vatandaş size şu anda küskün. Köylerinde bekliyor. Köylerde şu anda mazot
fiyatlarından dolayı traktörler çalışamıyor. Bizim orada bir söz vardır: “Sözüm
yabana.” denir. Eşeklerin, öküzlerin fiyatları arttı. Vatandaş gübre alamıyor.
Hayvanının pisliğini yere düşürmüyor. Eskiden biz bunu harman yerlerinde
yapardık, harman sürerken gübre yere düşmesin diye. Onları bir yerde toplar,
tarlamıza atardık. Şimdi gübrenin fiyatı, çuvalı 70 milyon lira oldu. Vatandaş
hayvanın pisliğini yere düşürmüyor, tarlasına atmak için. Gübre alamıyor. Bu
sorunları tartışın diyor. Suni gündemlerle bizleri oyalamayın diyor. Şu anda
suni gündemle uğraşıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz açız, üretim
yapamıyoruz diyor. Benim Burdur’umda şu anda 750
tona yakın süt vardı. Vatandaş saman fiyatlarından mustarip,
süt fiyatlarından mustarip. Her şey yükselirken, tüm girdiler
yükselirken süt fiyatlarını bugünlerde geri çektiniz. 650’den bugün 590’a düştü
süt fiyatları. Bazı yörelerde 450, 300’e kadar süt alıcı bulamıyor. Niçin? O 30
kilo veren kültür ırkı inekler, şu anda yemsizlikten, saman yiyemediği için,
kaba yem yiyemediği için, yem bulamadığı için gününü 5 kilo süt vermekle
geçiştiriyor. Gelin, bunları tartışalım. Siz bu sözleri vermediniz seçimlerde.
Seçimlerde benim beldemdeki bütün belediyeler sizin. Sadece 2 belediye
Cumhuriyet Halk Partisinin, 1 belediye Milliyetçi Hareket Partisinin. Belediye
başkanları “yerelle geneli birleştirelim” anlayışı içerisinde AKP’de yer aldı,
saf tuttu. Bunların içinde Cumhuriyet Halk Partili var, Milliyetçi Hareket
Partili var, Doğru Yol Partili var, Anavatan Partili var ama bunlar “yerelle
iktidar birleşecek, hizmet alacağız” anlayışı içerisinde AKP saflarında yer
tuttu. Şu anda hepsi perişan. Geliyorlar bizlere,
görüşüyoruz. “Ne olur” diyorlar, “Bizim elimizden tutun. Nasıl bizi belediye
yaparken referandum uyguladınız, referandumla biz belediye olduk, yine
referandumla kapatılırsa kapatılsın, biz buna razıyız, şu anda sayılarımız 2
binin üzerine geçti.” Yerinde Kayıt Esasına Dayalı Sayımdan dolayı bazı
belediye başkanları ilinin dışına gitmiş, nüfusta isimleri yok, hanımının,
kendinin ismi yok. Çocuk okutmaya gitmiş Antalya’ya, Denizli’ye, İzmir’e
veyahut da geçimi için Aydın’a gitmiş, Fethiye’ye inmiş, Finike’ye inmiş
çocuklarının rızkını toplamak için, o anda köyde değil. Üreten insanlar bunlar,
çalışan insanlar bunlar. Bu insanlar beldesini terk ettiği için o beldede
sayılmadı. Bugün, gelin, bu beldelerin nüfusları her biri 2 binin üzerinde;
benim Burdur’umdaki bu on beş belde de. Sayın bir TOKİ yetkilisi demiş ki:
“İşte, bu beldelerde üretim yok. Üretim zafiyete uğruyor.” Gelin, Burdur’un beldelerini
beraber dolaşalım. Yeşilbaşköyümüz var, kirazda marka
oldu. Gelin, Yusufça’mıza gidelim, havuç diyarı,
soğan diyarı. Soğanın güveri, iskeleni orada
yetişiyor. Gelin, Kozluca’ya gidelim. Kozluca
beldesinde günlük 15 ton süt var. Bir belediyeyi sadece belediye başkanı
anlayışıyla düşünüyorsunuz… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Özkan,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
– Bitiriyorum Sayın Başkan. Benim Kozluca beldemdeki o
Belediye Başkanı yirmi dört saat görevde; sulamasında, ölümünde, cenazesinde,
hac uğurlamasında, hac karşılamasında vatandaşıyla iç içe, hastasıyla iç içe.
Halkın değer verdiği her şeye değer vererek hizmet yapıyor değerli arkadaşım
Şevket Aksöz. O, etrafındaki on beş köye de hizmet
götürüyor. Onun yangınında var, ölüsünde var, dirisinde var. Ama bu şekilde o
beldelere, köylere gidecek hizmeti de engellemiş oluyorsunuz. Yani şunu
söyleyeceğim: “Zalimin zulmünü bir ah keser, mâni rızk olanın rızkını Allah
keser.” Saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının 4. mısrasında
“tarihten itibaren”den sonraki ibarenin çıkarılması
“90 gün içinde tamamlanır; işlemlerin bitirilememesi halinde 30 gün ek süre
verilir.” ibaresinin eklenmesini arz ederiz. Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. OKTAY VURAL (İzmir) – Erdal
Sipahi konuşacak. BAŞKAN – Sayın Sipahi,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) –
Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Geçici (3)’üncü maddenin (2)’nci fıkrası hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, 8
Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle şerefli Türk kadınlarına, Anadolu’ya
ismini veren Türk analarına, şehit eşlerine, bacılarına ve analarına, yani ay
yıldızlı bayrağın ay yıldızlı kadınlarına saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) Sayın Bakan, dün bu yasa
hakkında yapılan tenkitlere cevaben “Biz yaptık mı, ciddi iş yaparız.” şeklinde
bir cevap verdiniz. Dün de izah edildi, kanunun 56 ve 57’nci sayfalarında
Samsun’un 2 ilçesinde 40 tane köyü sayfaları katladığınız zaman üst üste
getiriyorsunuz; gerçekten bir ciddiyet örneği! Aynı kanunun 45’inci sayfasında
yeni kurulan Bayraklı ilçesine bağlı mahalleler sayılırken 3 tane de Bornova
ilçesinin mahallesi sayılmış; bir başka ciddiyet örneği! Dün AKP’li bir sayın
milletvekili, 43 beldenin ilçe yapılmasıyla ilgili olarak “Biz yapıcı bir
iktidarız, 43 beldeyi ilçe yapıyoruz.” dediler, haklılar. Ancak, 43 tane
yapıyorsunuz, ama 863 tanesi köy yapılan belde ve bu arada 239 tane de ilçelere
bağlanan birinci kademe belediyesi; toplam 1.102 eder. 43 tane yapıyorsunuz,
1.102 tane yıkıyorsunuz! Yüzdeye vurduğunuzda, yüzde 4 yapıyorsunuz, yüzde 96
yıkıyorsunuz. Takdirlerinize sunarım. İzmir’de iki yeni ilçe
kuruluyor. Başlangıçtan itibaren bu ilçelerin kurulmasını, yani Bayraklı ve Karabağlar’ı Milliyetçi Hareket Partisi olarak sürekli
destekledik. Bu arada bir ilçe teklifinde daha bulunduk: Pınarbaşı ve Işıkkent Mahallelerinden “Pınarkent”
diye yeni bir ilçe kurulmasını teklif ettik. Gündüz nüfusu 200 bin, 4 bin tane
sanayi tesisi, 5 tane sanayi bölgesi ve İzmir’in en büyük gelişme bölgesi,
güneydoğu istikametinde. Öyle bir gelişme bölgesi ki, birkaç sene sonra
isteseniz de istemeseniz de ilçe yapmak zorunda kalacaksınız. İzmir’in en büyük
ilçesi olacak bu gelişme trendiyle. Gelin, burayı şimdiden ilçe yapalım dedik
kabul etmediniz. Bir başka örneği
Karşıyaka’dan vereceğim. Bayraklı ilçesi kuruyorsunuz, 3 tanesi Bornova’dan
mahalle dâhil ediliyor Karşıyaka namı altında. Bu 3 mahalle isyan hâlinde. Ve
Karşıyaka’daki 11 mahalleye ilaveten 9 mahalleyi daha dâhil etmek için
uğraşıyorsunuz. Bakın, ilk dâhil edilen 11 mahalleyle ilgili olarak mahalle
sakinleri dâhil kimsenin itirazı yok. Ama, 9 mahalle
var ki, 9 mahallenin muhtarları günlerdir Ankara’da, bir yanlışı düzeltmek için
uğraşıyorlar. Doğançay
Mahallesi Muhtarı “Bayraklı bize çok uzak. Zaten arada orman sahası var. Biz
Karşıyaka’ya on beş dakika, Bayraklı’ya ise bir
saatte gidebiliyoruz. Ayrıca, iki vasıta değiştirmek gerekiyor. Bu karar
mantıklı değil.” diyor mahalle sakinlerini temsilen. Emek Mahallesi Muhtarı
“Halkın tepkisini herkes gördü. Halk isyanda. Kimse Bayraklı’ya
bağlanmak istemiyor. Aramızda orman ve askerî sahayı aşıp resmî işlemler için Bayraklı’ya gitmemiz için iki vasıta değiştirmemiz
gerekiyor.” diyor. Onur Mahallesi Muhtarı:
“Başbakan yanlış bilgilendirilmiş. Biz Karşıyakalıyız, Karşıyaka’da kalmak
istiyoruz.” Postacılar Mahallesi Muhtarı
“Bayraklı’ya en uzak mahallelerden birisiyiz.
Karşıyaka’ya yürüyerek gidebilen vatandaşlarımız Bayraklı’ya
gitmek için iki araç değiştirmek zorunda kalacak. Biz Karşıyaka’da kalmak
istiyoruz. Halk bu kararı verdi.” diye feryat ediyor. Yamanlar Mahallesi Muhtarı:
“Coğrafi olarak Bayraklı’ya bağlı değiliz.” Nafiz Gürman
Mahallesi Muhtarı: “Bu gömlek bize dar gelir. Kimsenin görüşü alınmadı.
Biçtikleri gömleğin ters olduğunu vatandaş da söylüyor, ama anlatamıyoruz.” Gümüşpala
Mahallesi Muhtarı: “Hangi partiden olursa olsun kimse Bayraklı’ya
bağlanmak istemiyor.” Soğukkuyu
Mahallesi Muhtarı “Karşıyaka Soğukkuyu’da doğdu.
Karşıyaka’dan koparılamaz.” diye mahallenin sesini dile getiriyorlar. Ve bu 9
mahalle isyan hâlinde, seslerini bir yerlere duyurmaya çalışıyorlar. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Sipahi,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla)
– Tamamlıyorum Sayın Başkan. Biraz önce söylediğim gibi,
iki gündür bu mahallenin muhtarları Ankara’dalar ve Ankara’ya seslerini
duyurmaya çalışıyorlar. Bakın, 11 mahalleyle ilgili kimsenin itirazı yok ama
geri kalan 9 mahallede vatandaş, muhtarı hangi partiden olursa olsun -seçmeni-
isyan hâlinde. Lütfen bu yanlışlığı düzeltin
diyoruz. Yanlışın neresinden dönerseniz kârdır diyoruz. İzmir’deki vatandaşın,
seçmenin bu isyanını, bu haklı taleplerini dile getirdiğimizi sanıyoruz. Yüce
Meclise saygılar sunuyoruz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Sipahi. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan… BAŞKAN – Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bakın, Divanı tarafsız teşekkül ettirmemişsiniz. 3’ünüz de AKP’lisiniz.
Divanda tarafsızlık şart. Bakın, ben önerge veriyorum.
Biraz önce DSP’li arkadaşlar önergeyi çektiler, ben verdim. O önerge oraya
gelince, hemen AKP’lilerin önergesi öne geçti. Bakın, Divanda 3 tane AKP’li
milletvekili olmaz. Bu Divanının tarafsız olması lazım. BAŞKAN – Şimdi, Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ondan
sonra, bakın, bütün maddelerde ben söz istiyorum soru sormak için, bir türlü
bana gelmiyor. Böyle bir şey olur mu! O düğmeyle oynuyorsunuz! BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın
Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Bak,
Sayın Başkan, lütfen şu Divan üyelerinden birisi çıksın, muhalefet partisinden
bir üye gelsin oraya. Böyle olur mu ya! Yani tek taraflı bir Divan teşekkül
ettirilmez. Bu Meclisin özünde tarafsızlık vardır. BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama
siz o Meclis Başkan Vekilliğini maalesef tarafsız yapmıyorsunuz. İlle bize,
yani burada Kamer Genç’e söz vermemek için paralanıyorsunuz. Tebrik ederim
sizi! BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) –
Arkadaşlar önergelerini çektiler, hemen ben önergemi verdim. DSP’liler çekti,
ben verdim. BAŞKAN - Önce bu tarafa
dönün, bir de Sayın Başkanın konuşmasını dinleyiniz. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır
efendim… BAŞKAN – Bakınız, soru soran
arkadaşlarımızın hepsi burada sıraya giriyor. Böyle bir ithamı kesinlikle
reddediyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır
efendim, yani ben… BAŞKAN – Siz geç
giriyorsanız, sisteme girmiyorsanız bu Başkanlığın kabahati değildir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani,
böyle bir şey olmaz ki! Kime hizmet ediyorsunuz? BAŞKAN - Bakınız, ağırlıklı
olarak bazen Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar soruyor, bazen Milliyetçi
Hareket Partili arkadaşlar soruyor, bazen DSP’li arkadaşlar soruyor. KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu
çatı altında taraflı hareket edenin sonu felakettir. Bunu bilesiniz. BAŞKAN – Meclis usullere göre
yönetilir. Bu usullere de, İç Tüzük’ümüze de uyuyoruz. Burada, sadece Yaşar Tüzün Bey -grup başkan vekili arkadaşlarımız burada-
Cumhuriyet Halk Partisinden görevli, fakat rahatsızlandı, ayrıldı, gitti. VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
– Sayın Başkan, şuna aldırış etme. KAMER GENÇ (Tunceli) –
Tarafsız olacak Divan. Divan tarafsız olacak. 3 tane AKP’li… BAŞKAN – Başkanlığın böyle,
bir tarafı falan yoktur. Lütfen… Buradaki bütün milletvekili arkadaşlarımız bu
şekilde yönetiyor. KAMER GENÇ (Tunceli) –
Taraflısınız… BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…60 gün içinde tamamlanır” ibaresinin
“…90 gün içinde tamamlanır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Süleyman
L. Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. OKTAY VURAL (İzmir) –
Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacaklar Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Korkmaz,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. Dünkü konuşmasında bir Grup
Başkan Vekiliniz, Sayın Nihat Ergün’ün tüzel kişiliklerini kaybeden belediyeler
için yaptığı “Zaten gönderilen para cari ve zorunlu harcamalarına dahi
yetmiyordu.” babından bir hesap için, olsa olsa
özrünüz kabahatinizden büyük denilebilir. Çünkü, madem
zorunlu harcamalarına dahi yetmiyordu, yetecek kadar parayı neden
göndermediniz? Hani belediyeler sizin döneminizde çağ atlamıştı? Sonra, bu
hesap sadece 2
binin altındaki belediyeler için niye yapılıyor? Örneğin, nüfusu 2.005 olan ve
tüzel kişiliğini sadece 5 kişiyle kurtarmış belediyeler için bu para rantabl kullanılıyor denilebilir mi! Âdeta parmaklarını
kullanarak yaptığı bu hesabı biz yadırgamadık. Çünkü,
zaten, biz AKP’nin bu Mecliste koyduğu ve tüm milletin ibretle izlediği oyuna
“parmak demokrasisi” diyoruz. Değerli milletvekilleri,
devlet hizmetlerinin bazılarında marjinal maliyet-marjinal
fayda hesabı yapılamaz çünkü bazı hizmetler ortadan kaldırıldıktan sonra
kıymeti anlaşılabilir. Bu belediyeleri ortadan kaldırdıktan sonra, bugün
onların vermiş oldukları hizmeti yarın arayacak ama maalesef atı alan Üsküdar’ı
geçmiş olacak. Diyorsunuz ki: “Kapatılan
belediyeler dolayısıyla meydana çıkacak boşluğu il özel idareleri ile
dolduracağız.” Sorarım size, özel idareler sorunsuz mu? Onların sorunları yok
mu da bir sorun olarak görerek kapattığınız belediyelerin yerine il özel
idarelerini ikame ediyorsunuz? Ve yine diyorsunuz ki: “Yarın Köy Kanunu’nu
getireceğiz. Köylerimize nasıl hizmet edeceğiz…” Değerli milletvekilleri; beş
yıldır iktidardasınız, bu kadar önemli idiyse bu kanun neyi beklediniz? Niye
beklediniz? Elinizi kolunuzu tutan mı vardı? Belediyelerin tüzel kişiliklerini
kaldırmada ortaya koyduğunuz “Zarar ediyorlar. Borçları boyunu aştı.” cümleleri
sizlere bir şey hatırlatıyor mu? Birazcık canınız sıkılacak ama ülkemizin
borçlarını 2002 yılında 220 milyar dolardan alıp bugün 450 milyar dolara siz
çıkardınız. ALİ KOYUNCU (Bursa) –
Gayrisafi millî hasıla… S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -
Sizler “Güç bizde, biz bu belediyeleri kapatırız.” diyorsunuz. Yarın bu millet
kendisine söz sırası geldiğinde “Bu AKP Hükûmeti
ülkeyi zarara soktu, bunların mevcudiyet nedeni kalmamıştır, ampullerini
söndürüp kepenklerini kapatalım.” dese, kimse gücenmesin, kendi düşen ağlamaz.
Bugün yaptığınızla yarın size söylenecek bu sözün ne kadar isabetli olduğunu
bugünden kabul etmiş oluyorsunuz. Her zaman söylenegelir, kamu
hizmetlerinin etkinliği, verimliliği ve maliyeti düşünüldüğünde, yerleşim
birimlerinin toplulaştırılması ve optimal nüfus
büyüklüğüne ulaşılması önemli hususlardandır. Kapattığınız bazı belediyeler yol
üzerinde olan, ekonomik kapasiteleri büyümeye elverişli yerler ve bu
toplulaştırmaya hizmet eden, gelecekte de hizmet edecek olan yerler. Bu yerleri
desteklemek yerine bunları kapatıyorsunuz. Örnek mi istiyorsunuz: Isparta’nın Yakaavşar, İslamköy, Barla, Gökçehüyük, Pazarköy, Güneykent, Aydoğmuş, İncesu, Büyükgökçeli, Uluğbey, Yassıören, Ayvalıpınar, Kasımlar,
Kesme, Göksöğüt, Körküler, Kumdanlı, Kuyucak, Özgüney, Sücüllü ve Yukarıkaşıkara.
Mesela, bunlardan Kumdanlı kasabasına bir baktığımız
zaman, tarihi son derece eski, 1625 yılında otuz altı köyden kurulmuş bir
nahiye merkezi. Yalvaç-Afyon-Senirkent yolu üzerinde kurulmuş, lisesi, sağlık
ocağı ve kasaba merkezinde onlarca bakkal dükkânı, kahvehaneler vesaire küçük
esnaftan oluşan canlı bir merkezi var. Bu kararınız ile Kumdanlı
ve Kumdanlı’ya benzer yerlerin sönmesini
sağlıyorsunuz. Ne yaptığınızın çok farkında olmadığınızı ve meseleye son derece
yüzeysel ve bütüncül yaklaştığınızı düşünüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin
şu andaki çabası, Basra harap olmadan Basra’yı kurtarma çabasıdır. Bu neredeyse
maliyet-fayda analizinden ibaret dar yaklaşımınızın sosyal hayatımıza son
derece olumsuz etkisi olacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın
Korkmaz, konuşmanızı tamamlayınız. S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, Kütahya Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilimizin
bir sorusu vardı, diyordu ki: “TÜİK’in nüfus
tespitlerinden sonra beldelerden bazıları valilik kanalı ile talep etmiş, Sayın
Bakan da onaylamış, buralarda yeniden nüfus tespitleri yapılmış. Bu tespitleri
dikkate alacak mısınız?” şeklindeydi. Sayın Bakanın cevabı: “Bu kanunda bu
öngörülmemiştir.” Öngörülmediğini biz de biliyoruz Sayın Bakan, siz ne
diyorsunuz? Dostlar alışverişte görsün! Kamuoyu tatmin edici bir cevap
bekliyor. Bu cevap sorumuzun karşılığı mı Allah aşkına? Üç gündür, kapatılan
belediyelerle ilgili demokratik hakkımızı kullanıyor ve onlar adına sorular
soruyoruz. Biliyoruz, cevaplandırmakta zorluğu var, sıkıntılı sorular, Sayın Bakanımıza
bir türlü soru beğendiremiyoruz. Acaba, hiç merak ediyor mu, televizyonları
başında konuşmaları izleyen söz konusu beldelerin sakinleri bu cevapları
beğeniyorlar mı, bu cevapları yeterince tatmin edici buluyorlar mı? Son temennimiz, inşallah,
yanlış hesap Bağdat’tan döner diyor, bu belediyelerin kapatılmamasını bir kez
daha temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakanım. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Sayın Başkanım, çok kısa, vakit almamak için… Sayın milletvekilimiz
şahsileştirdiği için cevap vermek gereğini duyuyorum. Biz -başta da ifade
ettim- soru ve cevabı çok önemli görüyoruz. Soruları -kısa süre içinde
sorulmasına rağmen- dikkatle tespit edip elimizde eğer veri varsa, fazla
araştırmaya gerek olmuyorsa cevap vermeye çalışıyoruz. Buna çok itina
gösterdim. Bu yasa tasarısı görüşülmeye başlandığı andan itibaren burada
oturuyorum, söylenen her şeyi çok önemli görüyorum. Bunu bir devlet ciddiyeti
olarak da alıyorum ve bütün milletvekillerimizin söylediklerine değer
veriyorum, saygı duyuyorum. Ama burada “Sorularımıza cevap alamadık.” diyorlar.
Ben hepsine cevap vermeye çalıştım, veremediğimiz -vakit yetmediği için belki-
birkaç soru varsa onlara da yazılı cevap vereceğim. Yalnız, Sayın Milletvekilimize,
konuşmasında değindiği iki hususu da hatırlatmak istiyorum. “Niçin sadece 2 bin
nüfus?” diyor. Değerli milletvekilimiz mülki idareden gelir, bunları daha iyi
bilmesi gerekir. Bizim 2005 öncesi mevzuatımızda belediye kurulması 2 bin nüfus
kriterine bağlıydı. 2005 yılında çıkardığımız Belediye
Kanunu ile biz bunu 5 bin nüfus kriterine çıkardık ve
yine 2005’te çıkardığımız kanunla 2 bin nüfusun altına düşen belediyelerde bu
tasarrufun bulunacağını bu yüce Mecliste kararlaştırdık. Eğer 11’inci maddeyi
açıp okurlarsa “2 bin nüfus” diyor. Kanun bunu 2 bin nüfus… Biz burada keyfî
olarak 2.001, 2.010 nüfuslu, bilmem 1.990 nüfus falan demiyoruz. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sorum o değildi Sayın Bakanım. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Değerli milletvekilimizin bunu çok iyi bilmesi gerekir. İkinci soru… Konuşmasında
eğer şahsileştirmeselerdi cevap vermeyecektim. “Niçin bugünü beklediniz siz?
Beş yıldır iktidardasınız.” diyor. Ben bunu açıkladım. Niçin beklendi? Nüfus
sayımının sonucu… Ve bu, kanunda maddedir; adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin
sonucu açıklandığında bu tasarrufta bulunulacaktır, o zamana kadar
beklenecektir. Kanun maddesiyle bu kararlaştırılmıştır ve biz onun gereğini
yapıyoruz. Ayrıca şunu da ifade edeyim:
Belediyelerin borçları sebebiyle filan bu karar alınmıyor. Önümüzde mevzuat
vardır, kanun hükümleri vardır, ama borçlar vesair
değerlendirmeler bu belediyelerimizle ilgili gerekçelerimizin içinde olan diğer
hususlardır, durum tespitidir, analizdir. Değerli milletvekillerimiz bilsinler,
buralara hangi hizmetler gidiyor, şartlar nedir onu bilsinler diye ifade
ettiğimiz hususlardır, sizlere sağladığımız verilerdir. Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakanım. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bu sözü neye göre verdiniz? BAŞKAN - Geçici madde 3’ü
ekindeki liste… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan… Sayın Başkan… BAŞKAN - …ve kabul edilen
önerge doğrultusunda… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bu sözü neye göre verdiniz? İç Tüzük’ün hangi maddesine göre verdiniz?
(AK Parti sıralarından “Otur yerine” sesleri) BAŞKAN – 60’ıncı maddeye göre
çok kısa bir açıklama talebinde bulunduğu için verdim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Bakanın böyle bir konuşma hakkı yok. Bu Meclisi dürüst yöneteceksiniz! BAŞKAN – Dürüst yönetiyorum.
Bu sözü sık sık tekrar edip durmayın. KAMER GENÇ (Tunceli) – O
zaman, son söz milletvekilinin, ben söz istiyorum. BAŞKAN – Yerinize oturun! KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır
efendim… BAŞKAN – Bakınız, burada 550
tane milletvekili var, Meclisi huzursuz etmeyiniz! Yerinize oturunuz! (AK Parti
sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) – Siz
Meclisi dürüst yönetin! Söz istiyorum. Bakana sözü neye göre verdiniz? BAŞKAN – Bu Meclis bir
kişinin yüzünden çalışmasına halel getiremez. Yerinize oturunuz! Oturunuz! KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakana
o sözü neye göre verdiniz, ben size soruyorum. BAŞKAN – Evet, İç Tüzük’e
göre verdim. Oturun yerinize! KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, ben oturmuyorum. Bakana o sözü neye göre verdiniz? BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… KAMER GENÇ (Tunceli) – Son
söz milletvekilinindir, ver bakalım. BAŞKAN – Arkadaşlar, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle
şey olur mu? Bu Meclis böyle keyfî yönetilir mi? BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına… KAMER GENÇ (Tunceli) – O
kürsüde keyfî hareket edenleri oturtmayız! BAŞKAN – Durun bir dakika. Sizin tek başınıza bu Meclisi
teslim almaya niyetiniz varsa buna kesinlikle müsaade edilmeyecektir, bunu
böylece bilin! (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) – O sözü
neye göre verdiniz? Böyle şey olmaz Sayın Başkan, bu Meclisi keyfî
yönetemezsiniz! Böyle şey olmaz! BAŞKAN - Okutuyorum önergeyi: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte
olan “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici 3 üncü
maddesinde belirtilen (45) sayılı Listeyle İçişleri Bakanlığı adına ihdası
öngörülen “İlçe Emniyet Müdürü” unvanının ilgili bölümden çıkarılarak, anılan
Listeye aşağıda yer aldığı şekliyle eklenerek, Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra
teşkilatı adına ihdas edilmesini arz ve teklif ederiz. Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları Kurumu: Emniyet Genel
Müdürlüğü Teşkilatı: Taşra İhdası Uygun Görülen
Kadroların Serbest
Tutulan Kadro Kadro Sınıfı Unvanı Derecesi Adedi Adedi Toplam EHS İlçe Emniyet Müdürü
1 43 43 BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Emniyet Genel Müdürlüğü,
İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşu olmakla birlikte kadroları, 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerde İçişleri
Bakanlığından ayrı bir bölümde düzenlendiğinden, ihdası öngörülen “İlçe Emniyet
Müdürü” unvanı için söz konusu değişikliğin yapılması öngörülmektedir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 117 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici üçüncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “karşılamak”
ibaresinin “gidermek” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Mehmet
Emin Tutan Bursa BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Kanun tekniğine uygun olacağı
düşüncesiyle mütalaa olunur. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Sayın milletvekilleri, geçici
madde 3’ü ekindeki liste ve kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Saygıdeğer milletvekilleri,
yeni geçici madde eklenmesine dair dört önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutup, ayrı ayrı işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı tasarıya aşağıdaki geçici 4. maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici madde 4 - (1) “Ekli
(44) sayılı listede yer aldığı hâlde, Kanunun yürürlük tarihinden önce
referandum yöntemiyle çevre yerleşim birimleriyle birleşme sürecini başlatan
veya tamamlayarak nüfusunu 2.000’in üzerine çıkaran belediyeler bu kanun
kapsamı dışında tutulur.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. OKTAY VURAL (İzmir) – Alim Işık konuşacak. BAŞKAN – Evet, önerge
sahipleri adına, Alim Işık Bey, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar) ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi sözlerimin
başında saygılarımla selamlarım. Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’na bir geçici madde eklenmesi talebiyle ilgili önergemiz
hakkında sizleri bilgilendirmek amacıyla grubum adına söz almış bulunmaktayım. Söz konusu önerge, Sayın
Kâtibin de okuduğu gibi, bu kanunla kapatılmak istenen sekiz yüz altmış üç
belde belediyesinden resmen nüfusunu 2 binin üzerine çıkarmış veya kısa sürede
çıkaracak olan bazı belediyelerimizin haklarının iadesini amaçlamaktadır. Önergemizde, kanunun yürürlük
tarihinden önce -birkaç gün sonra eğer yürürlüğe girecek olursa- referandum
yöntemiyle, çevre yerleşim birimleriyle birleşme sürecini başlatan veya
tamamlayarak nüfusunu 2 binin üzerine çıkaran belediyelerin bu kanun kapsamı
dışında tutulması öngörülmektedir. Bugünkü oturumumuzun başında
da Sayın İçişleri Bakanımıza bu içerikli bir soru da sorarak, hiç olmazsa
önergemiz gündeme gelinceye kadar geçecek zaman dilimi içerisinde Sayın
Bakanımızın ve siz çok değerli milletvekillerinin düşünerek vicdanlarınıza danışma
fırsatını amaçladım. Ancak Sayın Bakanımızın cevabının ne yazık ki olumsuz
olduğunu, bizlerle birlikte bir umutla televizyonlarını izleyen değerli
belediye başkanları ve yüce milletimiz de duymuş oldu. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, Kütahya’da mevcut 74 belediyesinden 48’ini yani yüzde
70’ini, bunun yanında 61 belde belediyesinden de yaklaşık yüzde 80’ini biraz
sonra kaybedecek olan bir ilin milletvekiliyim. Herhâlde böyle bir kanun
karşısında susup beklememizi sizlerin de beklememeniz lazım. Benim gibi,
içinizde birçok, belde belediyesi kapatılan milletvekillerimiz var. Haşa bu, Kur’an-ı Kerim’in bir
emri değil. Biz bu Mecliste hangi kanunlara hangi eklerin yapıldığını ve hangi
kanunlardan hangi kelimelerin çıkarıldığını çok iyi biliyoruz. Bir cümleyle, bu
belde belediyelerinden Türkiye genelinde yaklaşık yüz-yüz elli tanesinin
kurtarılmasını hanginiz bu insanlara çok görebilir? Bu vesileyle, Sayın
Bakanımıza ve siz değerli milletvekillerine bir kez daha bu konuyu iyi
düşünmenizi burada dile getirerek, sizlerin takdirlerine bırakıyorum. Şu anda, bu önergemiz
kapsamına giren benim ilimde 4 tane belde belediyem var. 2 tanesi referandumunu
tamamladı, 2 tanesi de ayın 16’sına kadar geçecek sürede tamamlayacak. Bunu,
yasal prosedür içerisinde zamanında başlatıp… Ancak
sizler de takdir ediyorsunuz ki, bir beldenin diğerine bağlanması ya da bir
yerleşim biriminin referanduma ikna edilmesi hemen üç günlük, beş günlük bir
olay değil. Bu arkadaşlarım dört beş aydır bu işin peşindeler ama bugüne kadar
sonuçlandıramamışlar veya 31/12/2007 tarihinden önce
bunun sonucunu alamamışlar. Şimdi, bunların -birkaç ay gecikmeyle- bu kararı
milletin hür iradesiyle almış olmaları, buradaki haklarının elinden alınmasını
mı gerektiriyor? Bu nedenle bu önergeyi çok önemsiyoruz. Bu önergenin arkasından
birkaç önerge daha verecek arkadaşlarım. Onlar da var, orada da birkaç çok
önemli düzeltmeyle bazı belediyelerimizi kurtarma şansımız var. Lütfen, bunu
bir kez daha -ellerinizi kaldırarak “evet” oyu vermeden önce- bir düşünün diyorum.
Muhalefet milletvekilleri
olarak, zaten bu kanunun görüşülmesi başladığı andan itibaren tamamına karşı
olduğumuzu dile getirdik ve bundan sonra da devam edeceğiz. Ancak, lütfen, ne
olur, hiç olmazsa resmen bu hakkı kendilerinde gören belediyelerin elinden bu
imkânını ve hakkını almayınız. Çünkü bunların yeniden kazanılması kolay değil.
Seksen beş yıllık cumhuriyet tarihinin kazanımları bunlar. Son beş yıllık
dönemde yaptığınız uygulamalarla seksen yıllık birikimi bir kalemde yok
edemezsiniz. Bunu tekrar sizlere hatırlatma görevini kendimde buldum ve
tekrarlıyorum, yüreği yanan bir milletvekili olarak burada konuşuyorum. Saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Geçici madde eklenmesine dair
diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı yasa tasarısına aşağıdaki geçici 4. maddenin eklenmesini arz ederiz.
Geçici madde 4- Kaldırılan
belde başkanlarının maaşları bu kanunun yürürlüğe girmesinden başlayarak iki
yıl süreyle genel bütçeden ödenir. BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Sayın Başkan demek içimden de pek
gelmiyor çünkü çok taraflı hareket ediyorsunuz ama yine ben diyeyim. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Saygılı ol bir defa! KAMER GENÇ (Devamla) – Ben
saygıyı sizden öğrenmem. Neyse… Değerli arkadaşlarım, buraya
geçici madde ilavesine ilişkin olarak önerge verdim. Tabii, tek milletvekili
olduğum için ve bu kanun hiç daha bize dağıtılmadan gündeme alındığından CHP’li
milletvekillerinden rica ettim, onlar da, 4-5 arkadaşımız destek verdi,
kendilerine de teşekkür ediyorum. Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri,
burası ciddi bir kurumdur, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Mesela şu geçici
3’üncü maddede AKP’liler önerge hakkımızı kapatmak üzere veriyor. Bu geçici 4’üncü madde bir defa Anayasa’ya aykırı. Neden
aykırı? Anayasa’nın 163’üncü maddesi diyor ki: Cari yıl ve gelecek yıl
bütçelerinde gider artıcı olarak herhangi bir kalem önerirseniz bunların
kaynaklarını göstermek zorundasınız. Nerede kaynak gösteriyorsunuz? Ayrıca da
mesela bu 3’üncü maddenin ikinci fıkrasının çıkması lazım. Burada ne
yapıyor AKP? Bir kurnazlık yapıyor. 3.500 tane kadro atayacak. Bu 3.500 kadroyu
atarken de, artık, KPSS’ye MPSS’ye
gerek kalmadan kendi yandaşlarını atayacak oraya. Tabii, bize söz verilmediği
için bunları burada biz dile getiremedik. Böyle bir şey olur mu? Niye o zaman...
Neye göre atayacaksınız? O zaman, KPSS’deki merkezî
yönetim sistemiyle... Burada diyorsunuz ki: “Hayır, o Merkezî Yönetim Bütçe
Kanunu’ndaki sınırlara tabi olmaksızın...” diyorsunuz. Yani ne yapacak?
Efendim, milletvekilleri getirecek, bakanlar oraya istedikleri adamları
atayacak. Bu tamamen çiftlik yönetimi. Dolayısıyla,
böyle bir yasa olmaz. Ayrıca, şimdi, siz diyorsunuz
ki: “Ben bu memlekette 340 milletvekili aldım, istediğimi yaparım.” Yapamazsın
ya! Yapamazsın kardeşim! Sen kimsin ya? Sen bir defa eski hükümlü bir insansın.
Gitmişsin seçildikten sonra Amerika’ya yalvarmışsın, “Yahu, benim bu
Genelkurmay Başkanıyla aramı yapın, biz bunlara zarar vermeyiz, aramızı bulun.”
demişsin. (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Devamla) –
Önergeyi konuşuyorum Sayın Başkan, bir dakika. (AK Parti sıralarından
gürültüler) BAŞKAN – Neye göre
konuşuyorsun? Böyle bir üslup olur mu yani? KAMER GENÇ (Devamla) –
Arkasından gidilmiş denilmiş “Bunu delikten aşağı süpürmeyin.” Ondan sonra… (AK
Parti sıralarından gürültüler) MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Önce adam ol, adam! Doğru konuş, doğru! KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın
beyler… (AK Parti sıralarından gürültüler) ZEYİD ASLAN (Tokat) – Konuşma
lan! Konuşma! KAMER GENÇ (Devamla) –
Beyler, bugün Türkiye'nin meseleleri çok önemli ve sizin boyutlarınızı çok
aşmış bir boyutta. Türkiye ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. Bu
sıkıntıları burada dile getirmeyeceğiz de nerede dile getireceğiz sayın
milletvekilleri? Yani bugün, işte, bugünkü televizyonların haberlerini gidin
izleyin. Dolayısıyla evvela birilerinin kendi memleketinde sağlıklı bir yönetim
yapabilmesi için kendine güvenmesi lazım, milletine güvenmesi lazım, halkına
güvenmesi lazım, parlamentosuna güvenmesi lazım. Sen bunları bir tarafa
atıyorsun, gidiyorsun Amerika’ya diyorsun “Ya, aman bizi delikten aşağıya
süpürmeyin. Bizden yararlanın.” (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen,
böyle bir husus yok. KAMER
GENÇ (Devamla) – Tamam. Bakın, şimdi, bugün, burada,
tabii, soru sorma hakkı bana verilmedi. Mesela bugün birkaç tane belediye
başkanı arkadaşımız bana yazı göndermiş. Mesela Ordu ili Gürgentepe ilçesi
Direkli Belediye Başkanı diyor ki: “Ben şimdi Ahmetli köyünü kendi belediyeme
kattım. Bunun nüfusu 2 bin. Bunun bana katılmasını İçişleri Bakanı kabul etti.
Başbakanlıkta kararname bekliyor.” diyor. Şimdi, Sayın Bakan bize bir cevap
versin bakalım: Bu vatandaş şimdi 2.500 nüfuslu duruma geliyor. O zaman bu
vatandaşımız bu kanun yürürlüğe girdikten sonra bunun belde belediyesini
kaybedecek mi, etmeyecek mi? Ayrıca, bize gelen sözlere
göre Sayın Başkan, nüfusu 2 binin altında olup da bazı belediye hükmi
şahsiyetini kaybetmeyen köyler var. Bunlar var mı, yok mu? Bunlar kaç kişidir?
Bunlar neden peki, yani nüfusu 2 binin altına düştüğü hâlde, neden bunlar korunuyor bu
kanunla? Burada isimleri yok. Bunları, tabii, soru sorma imkânımız olmadığı
için burada dile getirmedik. Daha başka da bir önergem var. Ayrıca da mesela, şimdi, bu
konuyu da şey etmeniz lazım. Kapanma safhasına gelen bazı belediyeler var ama
bunlar bazı işlemler yapmışlardır. İşte gitmiş, yan köylerle beraber
birleşmişler, ondan sonra gerekli birleştirmeler yapılmış, ilgili köyde
referandum yapılmış, işlemler yapılmış, bir kısmı gelmiş İçişleri Bakanlığı
tarafından onaylanmış, kararname için Başbakanlığa gidiyor, bir kısmı daha
İçişleri Bakanlığında, onanma safhasında. Bunlara da bir açıklık getirin de…
Vatandaşlarımız, burada, bize, bu konuda da açıklama istiyor. Şimdi, sayın milletvekilleri,
yani bu kadar hiddetlenmeye gerek yok. Ya, yaptığınız şeyleri söylüyorsak…
Efendim, gelsin işte. Bakın, yine Hükûmet sırasında
kimse yok. Bakın, gördünüz mü? (AK Parti sıralarından gürültüler) MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Doğru konuş, doğru! Provokatörlük yapma! Provokatörlük yapıyorsun. KAMER GENÇ (Devamla) – Dün…
Bir de ben size bir şey diyorum: Gazetelere ilan verin. Bu İçişleri Bakanı
nerede? (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Genç,
konuşmanızı tamamlayınız. KAMER GENÇ
(Devamla) – Evet. Bir ilan verin… FATİH ÖZTÜRK (Samsun) –
Önerge nerede! MEHMET SAİT DİLEK (Isparta) –
Önergeye gel! KAMER GENÇ (Devamla) – Ya,
önerge önemli de önergeye gelmem için sizin sicillerinizi de ortaya koymam
lazım. (AK Parti sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU (Bursa) –
Sicillerimiz seninkinden iyi mi? KAMER GENÇ (Devamla) –
Önergede ne diyorum? Önergede diyorum ki: Şimdi, bu belediye başkanlarını siz
emekliye sevk ediyorsunuz. Yazık ya! Yani, şimdi, bu adamlara teskere verince
bunlara hiç olmazsa iki sene maaş ödensin. Yani, bu insanların hakikaten onuruyla
oynuyorsunuz. MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Allah Allah! KAMER GENÇ (Devamla) – Yani,
adamlara, o belediyeyi kuran o insanlara, o halka saygısızlık yapıyorsunuz,
belediyelerini siliyorsunuz. Bu sizin hakkınız değil ki. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Senin sicilin nasıl? Senin sicilini bir
anlatsana! Senin sicilin belli! KAMER GENÇ (Devamla) – O
beldede oturan köy halkının vereceği bir karar. Referandumla belediyeyi kurmuş,
sen kanunla bunu şey edemezsin. Niye bu konuda araştırma yapma hakkını
vatandaştan alıyorsunuz. Benim önergem… Diyorum ki: Bu
kanun yürürlüğe girdikten sonra belediye hükmi şahısları sona erdikten sonra, o
beldede belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız yeni bir iş buluncaya kadar
kendilerine iki ay veya iki sene devlet bütçesinden maaş ödenmesini istiyorum
ama siz belediye… Eğer… HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Halikarnas’tan bahset! KAMER GENÇ (Devamla) –
Önergemin mahiyeti budur. Saygılar sunarım efendim. BAŞKAN – Önergeyi… İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – İzin verirseniz… BAŞKAN – Açıklama mı
yapacaksınız Sayın Bakanım? FARUK KOCA (Ankara) – Sayın
Bakan, muhatap almayın! HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Cevap vermeye değer bulmayın Sayın
Bakanım! MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Muhatap almayın bu adamı! İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Sayın Genç’in konuşmasıyla ilgili iki cümle izin verirseniz… BAŞKAN – Çok kısa olsun Sayın
Bakanım. Buyurun. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sayın Milletvekili, tabii
“Niye söz verdiniz?” diyor ama bu kadar önemli şeyler söylendikten sonra söz
almamak olmaz. Bir defa kınıyorum. Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir Bakanı olarak, “bir başka ülkeye yalvarma” gibi bir
kelimeyi, kavramı kullandığı için kınıyorum, ayıplıyorum, telin ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir hükûmeti
gidip de başka bir ülkeye yalvarmamıştır da yalvarmaz da. Tıynetinde böyle şeyler
olanlar ancak bunları ifade edebilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar) İkincisi: Biz Hükûmet olarak değerli milletvekilleri... Bir yasa
tasarısının sonuna doğru geliyoruz. Doğrusu büyük bir nezaket içinde
götürdüğümüz bu görüşmelerin yine o şekilde sürmesini arzu ederim. Kadro, atama
vesaire… Bakın, Hükûmetimiz döneminde bunu büyük
iddiayla ifade ediyorum: Eleman alımı, hangi kurallara göre alınacağı,
atamaların neye göre yapılacağı; mümkün olabildiğince her şeyi ilkeli hâle
getirdik. Eğer buraya eleman alınacaksa ki bunların büyük kısmı bakanlıkların
mevcut kadrolarından oralara gönderilecektir, çünkü her yıl alınacak, açıktan
atama ile alınacak eleman sayısı zaten Bütçe Kanunu’nda belirlidir, onlar
bakanlıklara verilmiştir. Bunun içinden alınacaksa da bunun ilkeleri vardır. O,
merkezî sınavla, merkezî kurumdan, sınavı yapan kurumdan istenir ve ona göre
atanır. Burada bu tür ifadeler yanıltıcı oluyor. Onlar için bir kısa düzeltme… 2 bin nüfusun altında olup da
belde tüzel kişiliğini koruyan bir birim yoktur. İlçeler vardır. İlçelerimizden
nüfusu 2 binin altına düştüğü hâlde belediyesi devam etmektedir, böyle
ilçelerimiz vardır; bunun sayısı ellidir. Ama, ilçe
hükmi şahsiyetini kaldırmadıkça belediyeyi kaldıramazsınız. Burada da biz öyle
bir tasarrufta bulunmuyoruz, Eminönü dışında. Teşekkür eder, saygılar
sunarım. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Saygıdeğer
arkadaşlarım, izninizle şunu ifade edeyim: Sayın Bakan bir hususa değindi Hükûmet mensubu olarak, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmi
şahsiyetiyle ilgili, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyla ilgili veya herhangi
bir bakanıyla ilgili olarak bu tip ifadeler -bakınız, bu televizyon yayınları
dünyanın her tarafından takip ediliyor- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak
söylüyorum, kendi şahsımı ve inanıyorum ki bütün insanlarımızı rencide
etmiştir. Böyle bir ifade, bir kısım insanları seversiniz
sevmezsiniz, ama Meclis kürsüsünden, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyla
ilgili olarak böyle bir hususu söylemek… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben söylemiyorum, basın, gazeteler yazıyor. BAŞKAN - …ve iki dönem Türk
milletinden temsil yetkisini almış olan insanlara, uygun bir davranış değildir
Sayın Genç. Bir daha bu hususu sakın tekerrür ettirmeyiniz. Buyurun. TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 Sıra
Sayılı yasa tasarısına aşağıdaki geçici 4 üncü maddenin eklenmesini arz ederiz. Geçici Madde: Bu kanunla
kaldırılan ilçelerdeki Hükümet konakları bu kanunun yayımından itibaren beş yıl
süreyle öğrenci yurtları olarak kullanılır.
BAŞKAN – Herhâlde “belediye
binaları” denmek istenmiş, Hükûmet konağı olmaz
beldelerde çünkü. Sayın Genç… KAMER
GENÇ (Tunceli) – Belediye binaları. BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hükûmet konağı değil, belediye binaları olması lazım. BAŞKAN – Belediye binası
olacak ama işte aceleyle neler yazıyorsunuz, görüyorsunuz. Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu,
hata yapan ben miyim? Siz bu kanunları getiriyorsunuz, bin tane hata
yapmışsınız. Ben de bir yerde “hükûmet konağı” yerine
“belediye binası” demişim, ne var yani bunda? Şimdi bakın, sayın
milletvekilleri, burası Parlamentodur. Burada da, bu Parlamentoda her
milletvekilinin önerge verme hakkı vardır. Kaldı ki içinizde en kıdemli
milletvekillerinden birisiyim. MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Maalesef öylesiniz, maalesef! KAMER GENÇ (Devamla) – Sizden
daha fazla bu Parlamentoyu biliyorum. Burada birçok insanın cemaziyelevvelini
de biliyorum. Onun için çok fazla üzerime gelmeyin. Ben burada, bakın burada
söylediğim sözlerde yalan söylemiyorum. Kardeşim, sizin milletvekiliniz
söyledi. Cüneyt Zapsu gidip de Amerika’da “Yahu, işte
delikten aşağıya süpürmeyin, bundan yararlanın.” demedi mi? Ben mi söyledim
bunu? MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Doğru söylemiyorsun! ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) –
Yalan, iftira! KAMER GENÇ (Devamla) –
Kardeşim, yani gazeteler yazdı. Ben de diyorum ki: Bir insan, ülkesini
yönetecek insan evvela kendi halkına güvenecek. NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) –
Gazetelerin her yazdığı doğru mu? MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Senin için de çok şey yazdı gazete, onu söylesene! NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) –
Her yazılanı buraya mı getiriyorsun? KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi
bakın, şimdi Genelkurmayla ilgili… Ordumuz bir Kuzey Irak hareketini yaptı. VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
– Önerge hakkında konuş! Önergeyle ne alakası var? FARUK KOCA (Ankara) -
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
– Siz şu hükûmet konağına gelin. KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi…
Yahu, çok önemli bunlar. Şimdi, Kuzey Irak hareketinde…
Şimdi, bunun, Amerika’nın Cumhurbaşkanı çıktı orada birtakım zırvalıklar yaptı.
Ondan sonra Millî Savunma Bakanı geldi birtakım zırvalıklar yaptı. E şimdi
kardeşim, bunun muhatabı siyasi iktidardır. Bunu niye getirip askere
bağlıyorsunuz ki? BAŞKAN – Sayın Genç, belediye
binalarıyla ilgili hususa gelelim. KAMER GENÇ (Devamla) – Siyasi
iktidar kendi sorumluluğunu alacak. Şimdi önergemi de anlatacağım
Sayın Başkan. Yani bu kadar önemli değil ya. BAŞKAN – Belediye binalarıyla
ilgili hususta önerge vermişsiniz ama, onu
konuşacaksınız yani. KAMER GENÇ (Devamla) – Ya
önergemi de anlatacağım, ama yani önergemin bir başlangıcını yapmam lazım.
Başlangıç yapabilmem için bazı yerlerde işe girmek gerekiyor. Arkadaşlar, yani biz burada
ilkokul öğrencisi değiliz. İlla, hoca bir soru sormuşsa illa o soruya bağlı
olarak… Şimdi, sizin Bakanınız burada
diyor ki: “Efendim, şu değil, bu değil…” Yahu, kardeşim, ben de sizin
düşüncelerinizdenim, ama sizin yöneticileriniz Türkiye Cumhuriyeti devletini
uluslararası düzeylerde küçük düşürecek bir davranışlarda bulunuyorsa bu
kürsülerde kendilerini ikaz edelim de bir daha bu hataları yapmayalım. Bakın, Bütçe Kanunu
müzakeresi sırasında Ali Babacan buradaydı. Bir soru sorduk, dedi ki: “Efendim,
ben bunlara yazılı cevap veriyorum.” Siz duydunuz mu duymadınız mı? Daha bugüne
kadar bize bir yazılı cevap vermedi ve sizin Dışişleri Bakanınızı, Allah’ınızı
severseniz, bir ilandan arayın. Bugüne kadar, bütçeden sonra bu salona geldi
mi? Bir ilan verin. “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı aranıyor.” diye bir
ilan verin. BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi,
burada tabii… BAŞKAN – Sayın Genç, şu
önergeye bir gelelim, önergeye. NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) –
Hükûmet konağına gel! KAMER GENÇ (Devamla) –
Önergeye geliyorum Sayın Başkan, önergeye geliyorum. Şimdi, önergemin mahiyeti şu:
Şimdi, biliyorsunuz, ülkemizde çok büyük öğrenci yurdu sıkıntısı var. FARUK KOCA (Ankara) – Sayın
Başkan, önergeyi hatırlamıyor! KAMER GENÇ (Devamla) – Ben,
bu Meclis açıldığından beri dedim ki: “Bakın benim ilimde, Tunceli ilinde 500
küsur öğrenci okuyor ve bir tek öğrenci yurdu yok, buraya bir öğrenci yurdu
yapın.” MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Bu kadar sene milletvekilliği yaptın, niye yaptırmadın? BAŞKAN – Sayın Tutan… KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu
işte Hükûmet sensin; altı sene, yedi senedir
sizsiniz, yapın işte ya! MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Yazık sana, o kadar sene milletvekilliği yaptın! KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi,
böyle olunca, bu belediye başkanlıkları binasını öğrenci yurtlarına tahsis
edelim, dedim. Benim önergem çok masum ve çok gerekli bir şey. MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Başka işler yapacağına onu yaptırsaydın keşke! KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi,
bir de benim ilimde beldelerin yüzde 50’sini kapatıyorsunuz. Böyle bir şey olur
mu arkadaşlar yahu? Beldelerin yüzde 50’sini kapatıyorsunuz. Niye
kapatıyorsunuz? Siz oraya ne yardım yapmışsınız? Yani, siz, orada demin… Her vesileyle şuraya
çıkıyorum: Türkiye Cumhuriyeti devletinin kaynakları çok büyük, çok yüksek.
Eğer bu devlet dürüst, namuslu, haysiyetli yönetilse bu devletin kaynakları, bu
memleketin 3 misli nüfusunu besleyebilecek kapasitede, hiç borç almaya da gerek
yok, ama dürüst yönetilmiyor, ihaleler yandaşlara veriliyor. FARUK KOCA (Ankara) – Yapma
ya! KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan
sonra, bakın şimdi şu belediyeler… Göreceğiz bakalım kimleri atayacaksınız
oralara. Bu belediyelerin sınırlarını içine aldınız ve sizde olmayan… Mesela, Hereke Belediyesini -ben sordum- niye kapatıyorsunuz? Çünkü, Hereke, Türkiye Cumhuriyeti
devletiyle eş olan bir belediye, 19 bin nüfusu var ve orada da Sümerbank’ın
hakikaten çok güzel tesisleri var. Ama, sizin
Bakanınız ne dedi? “Biz, Sümerbank’ı tarihe gömdük.” dedi. Yani, işte
kendisinin “Unakıtan” diye bir ismi var ya! Niye sen
kardeşim Hereke’yi, Sümerbank’ı tarihe boğuyorsun?
Çünkü Sümerbank, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Türk işçisinin, Türk
mühendisinin ve bu ülke insanlarının alın teriyle yapılan çok sağlıklı, çok
saygıdeğer bir teşekkülüdür, fabrikasıdır ve o fabrika sayesinde Türkiye sanayisi,
tekstil sanayisi gelişti. “Biz bunu tarihe gömdük.” diyor. Ee,
ne getirdin yerine? Gittin de ondan sonra başkalarının, emperyalistlerin
neredeyse bir piyonu durumuna düşürdünüz Türkiye’yi. Onun için, bu kanunda
dediğimiz şu: Bu yurtların sıkıntısını gidermek için belediye şeylerini bunlara
verelim. Aslında, arkadaşlar, o kadar,
öyle… Yani, bu getirilen kanun da Anayasa’ya aykırı. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) – Hukukta
“müktesep haklar” denilen bir kavram vardır. Yani, siz, bir belde
belediyesinde, o beldede oturan, ikamet eden vatandaşların kendi alın teriyle,
kendi kaynaklarıyla yaptıkları o belediye binasını, elde ettikleri nakliye
vasıtalarını, otomobillerini, ondan sonra, buna benzer, ambulanslarını, çeşitli
kamu hizmetine tahsis ettikleri, verdikleri, yaptıkları güzellikleri
getiriyorsunuz il özel idarelerine veriyorsunuz. İl özel idareleri kim? Siyasi
iktidarın emrindeki kişiler. İl özel idareleri, maalesef, Türkiye'de sağlıklı
hizmet yapmıyor. İl özel idareleri valiye bağlı. Vali -herkes için
söylemiyorum- ihaleleri sizin adamlara veriyorlar. AKP’li olmayan, hatta başı
da örtülü olmayan, hanımı başörtülü olmayan müteahhitlere de ihale de
vermiyorlar. VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
– Bir tane örnek göstersene. KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi,
böyle bir sistem içinde, siz bunları nasıl getirip de, oradaki o beldeleri
getirip de il özel idarelerinin, valilerin emrine veriyorsunuz. Tamamen facia bir kanun. Bunun sonucuna da siz
katlanacaksınız, o köylere ve beldelere de girmeyeceksiniz. Önergemin kabulünü istiyorum,
saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı kanun tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ederiz.
Geçici
Madde 4. “Nüfusu 2.000’in altında kaldığı gerekçesiyle tüzel kişiliği sona
erdirilen ve ekli (44) sayılı listede adları yazılı belediyelerden, birbirine
olan uzaklıkları 5 km’den daha az olanlar, nüfusu en
fazla olan belde merkez olmak üzere birleştirilerek 31.12.2007 tarihli
nüfusları toplamı 2.000’in üstüne çıkanlar bu kanun kapsamı dışında tutulur.” BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Akcan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici madde 3’ten sonra
gelmek üzere vermiş olduğumuz bir ek geçici madde ilavesi hakkında
açıklamalarda bulunmak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, Divan Kâtibimizin de ifade ettiği gibi, biz, bu tasarıya bir
ek geçici madde ekleyerek birbirine yakınlık mesafesi Değerli milletvekilleri,
nüfusun kriter olduğu ifade ediliyor. “Hayır, tek
başına nüfus parametre değildir, başka kriterler de
var. Biz bunları göz önüne alarak belediyelerin kapatılmasına karar veriyoruz.”
diyorsunuz. Acaba, Türkiye’de var olan köylerde KÖYDES projesini uygulamada
yetmedi mi ki düşünceler, köy sayısı artırılarak, KÖYDES adı altında yapılmak
istenen, olumlu bulmadığımız şeylere devam etmek için zemin mi hazırlıyorsunuz
diye düşünüyorum. Sayın Bakanım biraz önce
yöneltilen bir soruya şöyle cevap verdi, dedi ki: “Niye Kamu İhale Kanunu’ndan
muaf tutarak KÖYDES projeleri uygulanıyor? Hızlı olsun diye.” Sayın Bakanım,
ben size bir örnek vereceğim: Hızlı olsun diye 57’nci Hükûmet
döneminde yapılmış bir iş var. Hızlı olsun diye, medeniyetten yararlansın diye
insanlarımız Afyonkarahisar’da Köy Hizmetleri
bünyesinde bir kilitli parke fabrikası kuruldu. Bu fabrikanın yanı başında bir
kanalizasyon büzü üreten tesis vardı. Bu da rehabilite
edildi ve köylerimize kanalizasyon için üretilen bu büzler götürülüp -bakın,
devlet üretiyor bunu, hiç kimseden satın almıyoruz- kanalizasyon kazılacak,
kanal kazılacak, büz döşenecek, köy kanalizasyona sahip olacak. Su problemi de
bitmişse –bu da kriterimizdi- üzerine kilitli parke
taşı fabrikasında üretilen parkeler satın alınmadan, ihale olmadan, orada
çalışan işçilerin, maaş almakta olan işçilerin çalışarak ürettikleri parke
döşenecekti. Ne yaptık? Köy Hizmetleri özel idareye devredildi. Özel idare ne
yaptı -asla kimseyi itham etmiyorum, bildiğim bir şey olduğu için söylüyorum-
bir yandaş şirkete kiraladı. Kiraladığı bu fabrikadan şimdi özel idare ihale
yoluyla kilitli parke alıyor, bir başka yandaş müteahhide de köye döşettiriyor.
Sayın Bakanım, nerede bu hız?
Bu hızı hiç kimse yakalayamaz! ASIM AYKAN (Trabzon) – Daha
ucuza çıkar, ucuza. ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) –
Daha ucuza çıkar ama yandaş müteahhitler peydahlanarak öyle olur. Siz öyle derseniz ben de
böyle derim. Orada beraber inceleyelim. Gelin, gidelim önümüzdeki hafta,
beraber inceleyelim. ASIM AYKAN (Trabzon) –
İnceleyelim. ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) –
Hiçbir gerekçesi söylenemez. Kamu İhale Kanunu dışarısına çıkarılarak yapılan
devlet hizmetleri her zaman şaibe altında kalacaktır. Bu şaibeden hiç kimse
kendisini kurtaramaz değerli milletvekilleri. Gerekçemizi söylüyoruz. KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane)
– Kurtaranlar var. ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) –
Kurtaramazsınız. Ne diyoruz gerekçe? Gerekçe
ne? Genelde kırsal alanda bulunan bu küçük yerleşim birimlerinde belediyelerin
yerel kaynak oluşturma kapasitesi bulunmadığından, küçük belediyeler genel
bütçeye vergi gelirlerinden aktarılan paylarla bağımlı hâle gelmişlerdir. Yerel
yönetimlere ayrılan pay belediyelerin nüfusuna göre dağıtıldığından küçük
belediyeler daha çok kaynak sıkıntısı çekmektedir. “Teklif getirin,
değerlendirelim.” diyorsunuz. İşte size teklif: (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Akcan,
konuşmanızı tamamlayınız. ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) –
Eğer amacınız köy türetmekse doğru yoldasınız; yok, eğer amacınız insanlarımızı
şehircilik nimetlerinden yararlandırmak için düzenleme yapmaksa işte öneri. Bu düşüncelerle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Akcan. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 4’üncü maddeyi okutuyorum: Yürürlük MADDE 4- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN – Madde üzerinde,
gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz, Milliyetçi Hareket Partisi adına İzmir Milletvekili Oktay Vural;
şahıslar adına Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve Kırşehir Milletvekili
Metin Çobanoğlu. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Fevzi Topuz, Muğla Milletvekili. Buyurun Sayın Fevzi Topuz.
(CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ
(Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Büyükşehir
Belediye Sınırları İçinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, başta çalışan
kadınlarımız olmak üzere tüm bayanların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum,
hepsini saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlarım, kanun tasarısının gerekçesi incelendiğinde, kırsal alanda bulunan
küçük yerleşim birimlerinde belediyelerin yerel kaynak oluşturma kapasitesi
bulunmadığı, küçük belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan
paylara bağımlı hâle geldikleri, yeterli nüfus büyüklüğüne sahip olmayan
belediyelerin kaynak sıkıntısı nedeniyle mali yapının bozulduğu ve borçlarının
giderek arttığı ve bu yerlerdeki idari ve teknik kapasitenin yetersizliği
nedeniyle imar ve ruhsat uygulamaları başta olmak üzere belediye hizmetleri
yeterli kalitede ve mevzuata uygun olarak verilmediği vurgulanmıştır. Gerekçede,
bu durumun hem vatandaşlar hem de belediye yönetimleri açısından büyük
sıkıntıya neden olduğu ve söz konusu belediyelerin kapatılma nedeni artan
borçları olduğu ifade edilmektedir. Değerli arkadaşlarım, bu
gerekçeler bir gerekçe değildir. Çünkü,
belediyelerimizin bu gerekçelerle bugüne kadar hizmet yaptığı ve bu gerekçeleri
öne sürerek belediye başkanı arkadaşlarımız kendi bölgelerinde yaşayan
vatandaşlarına hizmet etmek için büyük gayret sarf etmişlerdir. Değerli arkadaşlarım,
milletvekili arkadaşlarımız, bu kanunun hafta başından itibaren yaptığı
çalışmaları ve Hükûmetin alelacele hazırladığı bu
kanun tasarısı üzerindeki bazı eksiklikleri objektif olarak ortaya koydular ve
değişiklik önergeleri verdiler. Hükûmet yetkilileri
ve AKP Hükûmetinin değerli milletvekilleri hiç bu
değişiklik önergelerini dikkate almadan, oy çoğunluğunu dikkate alarak sürekli
reddetme cihetine gittiler. Bugüne kadar başta Başbakan olmak
üzere Hükûmet temsilcileri, hep uzlaşma kültürünü ön
plana getirerek uzlaşma ile o ülkede yaşayan 70 milyon insana hizmet edeceğiz
diye yola çıktıklarını ifade ettiler, ama yaptıkları uygulama hiçbir zaman bunu
göstermiyor ve bu yapılan çalışmaların da insanlar arasında, vatandaşlar
arasında siyasi ayrımcılığa neden olduğunu görmekteyiz. Değerli arkadaşlarım, bu
genel gerekçede gördüğümüz, genelleme yapılarak öne sürülen iddialara katılmak
mümkün değildir. Kırsal alanda bulunan bu küçük yerleşim birimlerinde
belediyelerin yerel kaynak oluşturma kapasitesi bulunmadığı iddiası, bugün
beldesinin sahip olduğu kırsal, doğal ve tarihî ya da kıyı kaynaklarını
beldesinin, bölgesinin ve ülkesinin yararına kullanan ve koruyan beldelere
yapılmış büyük bir haksızlıktır. Sahip olduğu bu kaynakları koruma-kullanma
dengesini gözeterek kullanan ve beldesine hizmet veren birçok belediyenin
varlığı yadsınamaz. Örneğin, Muğla ili Marmara ilçesine bağlı Turunç beldesi,
Muğla ili Milas ilçesine bağlı Bafa Belediyesi, Nevşehir iline bağlı Göreme
Belediyesi bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bu belediyelerimiz sahip
oldukları kaynakları ülke kalkınma planları, çevre düzeni planları ve bu
planlara uygun olarak projelendirilmiş, ülke turizmine marka hâline
getirmişlerdir. Dolayısıyla,
yeterli nüfus büyüklüğüne sahip olmadığı gibi nesnel olmayan bir ölçütle köye
dönüştürülmelerini ve bu yapıya sahip alanlardaki belediyelerin kapatılmasında
sadece nüfus ölçütünün ön plana çıkartılmasını, bu bölgenin insanına, bölgede
yatırım yapmış turizmciye ve yörenin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihî
değerlerine, bu bölgelerde turizm faaliyetlerinde bulunmak üzere gelen ve
konaklayan konuklara yapılmış iyi niyetten yoksun bir davranış olarak
görüyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yerlerdeki idari ve teknik kapasitenin yetersizliğinden
bahsetmek büyük haksızlıktır. Söz konusu turizm bölgelerinin altyapı sorunu
yoktur. Yine biraz önce bahsettiğim gibi, Turunç beldemiz birçok ilçe ve il
belediyesinin sahip olmadığı altyapıya ve arıtma tesisine sahiptir. Ayrıca, bu
altyapı ve arıtma tesisi Turunç Belediyesinin tamamen kendi kaynaklarıyla
gerçekleştirilmiştir. Genel gerekçede belediyelerin
kapatılma nedeni olarak öne sürülen belde belediyelerinin artan borçları ise
birçok belediyemiz için de geçerli değildir. Örneğin, yine Marmaris
ilçemiz Turunç Belediyesinin devlete bir tek borcu yoktur. O zaman Turunç
Belediyesi niye ve niçin kapatılmaktadır? Kaldı ki belediyeler artan borçları
nedeniyle kapatılacaksa bugün gazete sayfalarında gördüğümüz Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun 2006 yılı faaliyet raporuna göre AKP’li Ankara Büyükşehir
Belediyesinin bir kuruluşu olan EGO’nun 676 milyon YTL’lik
doğalgaz borcunun BOTAŞ tarafından silindiği ortaya çıkmıştır. Yüksek Denetleme
Kurulunun raporuna göre, oluşan zarar Hazineden tahsil edilmek istenmektedir ve
AKP’li Melih Gökçek’in yaptığı borçlar, sadece Ankaralı yurttaşlarımızın değil,
tüm ülkenin sırtına yüklenmek istenmektedir. AKP’li Ankara Büyükşehir
Belediyesinin, AKP İktidarının desteğiyle kamu borçlarının üzerine yattığı
bilinmektedir. Küçük belediyeler, AKP İktidarı tarafından borçları nedeniyle
kapatılırken AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesinin hiç konu edilmemesi dikkat
çekicidir. Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; belediyelerin kapatılma nedeni AKP’nin siyasi bir projesidir.
Esas olan, bu beldelerin sahip oldukları kırsal, doğal ve kıyı kaynaklarının
varlığıdır, bugünkü hâliyle kontrol edilme sorunu yaşanan mera, yayla, Hazine
arazisi gibi kırsal alan varlıklarının ve su kaynaklarının yönetilmesi ve kontrolüdür.
Bu yasa tasarısı yerel kaynaklara el koyma ve toprak rantının
bir aracıdır. Bu yasa tasarısı, AKP’nin yürürlüğe koyduğu KÖYDES ve BELDES
projelerini desteklemektedir. Tasarının 3’üncü maddesinin
beşinci fıkrasında tüzel kişiliği kaldırılan ve köye dönüştürülen yerlerde il
özel idaresi ve köylere hizmet götürme birlikleri tarafından içme suyu,
kanalizasyon, temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve diğer hizmetlerin
yürütülmesi gibi gerekli tedbirlerin alınacağının ve ihtiyaç durumuna göre bu
hizmetleri yürütmek üzere hizmet birimleri kurulabileceğinin yer alması iddiayı
doğrulamaktadır. Böylece, hizmet götürme konusunda tereddüde düştüğü
kimi beldelerin köye dönüşmesi, siyasi kimliğini kaybetmesi AKP İktidarının
işlerini kolaylaştıracak ve KÖYDES projeleri kapsamında köye dönüşecek
yerleşimler siyasi arenaya ve rant alanına
dönüşecektir. Görüleceği
üzere, AKP il başkanlarını müteahhitliğe sevk eden KÖYDES ve BELDES gibi
projelerle, kamuoyunda BİT diye anılan belediye şirketlerinin harcamalarının
Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi dışında tutulması, KÖYDES ile Kamu İhale
Kanunu’nun bay pas edilmesi, Sayıştay yasası çıkmadığı için bu harcamaların
hesabının sorulmaması ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak kamu denetiminin var
olmaması, bu iki projenin ilginç biçimde diğer kamu harcamalarından farklı pek
çok istisna ve muafiyeti barındırması AKP Hükûmetinin
elbette iştahını kabartmaktadır. Değerli milletvekilleri, bir
taraftan şeffaflık ve hesap verebilirlik vurgulanarak yasal düzenlemeler
yapılırken, diğer taraftan, hesap verebilirlik, saydamlık, açıklık ilkeleri
çiğnenmekte, mali disiplin dışına çıkılarak yeni oluşumlara milyarlarca YTL
aktarılmaktadır. AKP Hükûmeti sözcülerinin genel
seçimlerin ardından “Bu zaferi KÖYDES ve BELDES sayesinde kazandık. Eğer
böyle devam ederse yerel seçimlerde oy oranımızı daha da yükseltiriz.”
açıklamaları boşuna değildir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Topuz,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; birincisi, bu yasa tasarısı hukuken sakattır.
Türkiye’de 1988 yılında Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartnamesi imzalanmış
ve 1991 yılında yasalaştırılmıştır. Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; bu yasa tasarısının –başta, çıkmadan, sakat olduğunu-
ülkemizdeki yaşayan bütün vatandaşlar arasında ayrımcılığa neden olacağı
düşüncesiyle geriye çekilmesinde yarar vardır diyorum. Oylama yapılırken
milletvekillerinin ellerini vicdanlarına koyup ona göre hareket etmeleri
gerekmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Topuz. Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına hepinize saygılarımı arz ediyorum. Ben de 8 Mart günü
kutlayacağımız Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Tabii bu vesileyle de aslında bugün
Türkiye’mizde her 10 genç kızımızdan 7’sinin ne öğrenim gördüğü ne de istihdam
edilebildiği, çalışabildiği gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek
istiyorum. Genç kızlarımızın maalesef yüzde 66’sı ne istihdam ediliyor ne
öğrenim görüyor, Türkiye'nin bulunduğu gerçek bu. Özellikle son bir yıl
içerisinde uygulanan bu ekonomik politikaların en önemli yükünü de açıkçası
hanımlarımız çekmiş ve kadın istihdamı 248 bin kişiye düşmüştür. İşte, Dünya
Kadınlar Günü münasebetiyle, aslında uygulanan ekonomi politikasının
yansımasının kadınlar üzerinde de ne kadar etkili olduğunu ifade etmek
istiyorum. Ben, bu kanun tasarısı
Meclise sevk edilmeden önce… Öncelikle Sayın Bakana teşekkür ediyorum,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu ziyaret ettiler ve bir ön bilgi verdiler.
Fakat maalesef bu kanunla ilgili grubumuzun olumlu katkılarını sağlayabilecek
hiçbir imkân oluşturulmadı. Bu nazik davranışa biz teşekkür ediyoruz ama
Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem bu tasarılar hazırlanmadan önce ortaya
koyacağımız görüş ve düşüncelerin hem de Mecliste ortaya koyduğumuz görüş ve
düşüncelerin aslında Hükûmet tarafından –makulse-
kabul edilmesi gerekiyordu, ama öyle bir zemin hazırlanmadı. Bu kanunun görüşülmesi
sırasında, komisyonda maalesef milletvekillerimizin önerge verme hakkı
kısıtlandı. Zaman zaman, bu Mecliste görüşme
yaparken, konuşmaların şık olup olmadığından bahsettik, ama komisyonda
milletvekillerinin önerge verme hakkının, kendi yöresinin derdini dile getirme
hakkının kısıtlanması sizce şık mıdır? Sabahlara kadar milletvekillerimizi
burada çalıştırıp, sonra gazetelerde “uyuklayan milletvekilleri” diye
manşetlere çıkmak da şık değil. Dolayısıyla, bu konularda da aslında düzenli
bir çalışma metodunun sağlanması gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz yanlışlıkları, yapılmaması gerekenleri ifade ettik, önerilerimizi
belirttik ve açıkçası, bu tasarının hazırlanması sırasında yöre halkının
dileklerinin, taleplerinin de yansıtılmadığını ifade ettik. Nitekim,
bütün bunlar olurken, üç günden bu yana Meclis Genel Kurulunda tartıştığımız
bir tasarı, düşünün ki bir komisyonda sadece ve sadece dört saatlik bir
çalışmada kabul edildi. Komisyon çalışmıyor, Meclis çalışıyor! Burada AKP Grubu
da önergeler verdi. Keşke bu önergeleri komisyonda verseydiniz. Komisyonda
düzenleseydiniz. Burada hep yasama ekonomisinden bahseden Ahmet İyimaya’nın da kulaklarını çınlatmak lazım. Komisyon
çalışmıyor, parmaklar kaldırılıyor, ama yanlış çıkan hususları da Genel Kurulda
düzeltiyoruz. Keşke, komisyonda milletvekillerimize bu imkân sağlansaydı;
sağlanmadı “acelemiz var” denildi. Sabaha kadar, beş buçuğa kadar bekledik, ama
beş buçuktan sonra, bu kanunun çıkmasını isteyenler Mecliste yoktu, biz
buradaydık. Bu kanunun hazırlanması
sırasında özellikle AKP parti teşkilatlarının bir istişare içerisinde olduğu
ifade edildi. Nitekim, bir AKP grup sözcüsü bu
çalışmaların bir kısmına katıldığını ifade etti. Hükûmetle,
Türkiye'nin bir parti devleti olmadığını, bu çerçevede hükûmet
çalışmalarının tüm millete ait olduğunu paylaşmak istiyorum. Bu konularla
ilgili yapılan çalışmaların da ev çalışması olarak ortaya konması gerekir. Hükûmetin
hazırladığı Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği 19 Aralık 2005 tarihinde çıktı. 19
Aralık 2005 tarihinde çıkan Mevzuat Hazırlama Yönetmeliğine göre “Etkisi 10
milyon YTL’yi geçen tasarılar için düzenleme etki
analizi yapılması zorunludur.” Şimdi huzurlarınıza gelen bu tasarıda bir tek
düzenleme etki analizi yapılmış değildir. Bu düzenleme etki analizine göre
düzenlemenin sosyal, ekonomik ve ticari hayata, çevreye, ilgili kesimlere
etkilerinin neler olacağı ortaya konmalıdır. Bunun fayda ve maliyetinin ek mali
yük getirip getirmediği, yaklaşık maliyetinin ne olduğu ortaya konmalıdır.
Düzenlemenin muhtemel fayda ve maliyetlerinin neler olduğu ortaya konmalıdır.
Düzenlemeyle yetki ve sorumluluk verilen idarenin doğru seçilip seçilmediği,
düzenlemenin etkilerinin nasıl ölçüldüğü ortaya konmalıdır. Bu Mevzuat
Hazırlama Yönetmeliği’ni -maalesef, gerekçede bunlarla ilgili hiçbir husus yok-
neye göre yaptınız, neye göre ölçtünüz? Bir kanun tasarısı hazırlanırken bu Mevzuat
Hazırlama Yönetmeliği çerçevesinde düzenleme etki analizi yapılmamışsa doğru
olmamıştır ama düzenleme etki analizi yapılmışsa bunun Türkiye Büyük Millet
Meclisinde milletvekillerine ya da gerekçede ifade edilmemesi de yanlış
olmuştur, milletvekillerimiz bunu merak ediyor. Bunun sosyal boyutunu dikkate
aldınız mı? Siz “aldık” diyorsunuz ama hangi yöreye nasıl bir ekonomik yük
getiriyor, nasıl etkileyecek diye maalesef, somut bir değerlendirme söz konusu
değil. Bu tasarıda nüfustan dolayı
kapatılan belediyelerle ilgili itirazlarımız oldu. Gerçekten, bu yörelerin
–açıkçası- altyapı, imar durumu dikkate alınarak mı yapıldı? Bu kriterler neden dikkate alınmadı? Gelir düzeylerinin hizmete
yeterli olup olmaması konusu dikkate alındı mı? Bazı milletvekillerimiz ifade
etti: “Bizim borcumuz yok, gelir düzeyimiz de iyi ama kapatılıyoruz.” dedi. O
zaman, bu hususlar dikkate alınmadan sadece nüfus kriteriyle
ilgili bir düzenleme, düzenleyici etki analizinin sosyal, ekonomik boyutunu göz
ardı eden bir husustur. Bu tasarı görüşülürken zaman zaman AKP sözcülerinin ifade ettiği “Dağıtma dönemi bitti,
toplama dönemi var.“ Milletvekillerimiz söyledi: “Yapmayın, etmeyin.” Popülist
düşünüyorsunuz, diye eleştirildi. Değerli arkadaşlarım, halkın
istek ve taleplerini dile getirmek, halkın bu taleplerini dikkate almak, halkın
istek ve ihtiyaçlarına göre milletvekillerimizin önerilerde bulunması bir popülizm olarak yadırganırsa kimin istek ve taleplerini dile
getireceğiz biz? Hans’ın mı, George’un mu, Olli Rehn’in mi, ABD Başkanı
Bush’un mu? Bu milletin istek ve taleplerini dile getireceğiz ama milletin her
istek ve talebini “Popülist yaklaşıyorsunuz.” diyerek âdeta, halkın istek ve
taleplerini biraz da “meşru değil” diye eleştirmek gerçekten doğru değil.
Burada “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyor. Milletin isteği,
milletin talebi, milletin değeri, milletin yargıları dikkate alınmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak hep biz bunu ifade ettik. O yörelerin istek
ve arzularını dile getirmeyi “popülizm” diye kötüleyip
bir kenara atarsanız, doğrusu, milleti biraz da hor görme anlayışı ifade
edilebilir. Şimdi, bütün bunlarla ilgili
bakıldığı zaman, zaman zaman “Bunların borçları var,
iyi hizmet edemiyorlar.” diye söylendi ve “Verimli kullanmıyorlar.” diye ifade
edildi. Milletvekillerimiz söyledi, Türkiye’nin borcu 220 milyardan 440 milyar
dolara çıkmış, cari açık 38 milyar dolara vurmuş, işte, dış ticaret açığı 65
milyar dolara vurmuş. O zaman, belki sorgulanması gereken, Hükûmetin
bu konudaki ekonomi politikasıdır. O bakımdan, sadece ve sadece “borçları var”
diye bu yöreleri kapatmak, fayda ve maliyet analizini, sosyal faydayı dikkate
almadan yapmak doğru değildir. Kamu hizmetlerinde, kamu idaresinde “sosyal
fayda” kavramı vardır. Her şey parayla ölçülmez. Bu, yanlış bir kamu yönetimi
anlayışıdır. Kamu yönetimi anlayışında eğer siz sosyal faydayı dışlayıp “Parası
olan ancak bu hizmetten yararlanır.” anlayışını ortaya koyarsanız, bu milletin
geri kalmışlık zincirini kıramayız. O bakımdan, bu son derece yanlış
olmaktadır. Zaman zaman,
tabii, bütün bu eleştirileri yaparken, maalesef, işte “Siz özelleştirmeyi de
eleştiriyorsunuz, bunu da eleştiriyorsunuz.” Özelleştirmede ne oldu? İşte “Biz
doğru yaptık.” diye söylediler. Peki 1,3 milyar dolara
TÜPRAŞ’ı satarken itiraz etmeseydik, o iptal
edilmeseydi… Daha sonra 6,5 milyar dolara TÜPRAŞ’ın
satılmasının Türkiye’nin faydasına olduğunu düşünmüyor musunuz? Neredeydim?
Bizim eleştirilerimiz, özelleştirmenin ahlaki ve hukuki bir seviyede rekabetçi
bir piyasa düzeninde sağlanmasıdır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Vural,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. OKTAY VURAL (Devamla) –
Tamamlıyorum efendim. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz, bu kanun tasarısında yeni kurulan ilçelerimizin hayırlı olmasını
diliyoruz. Başka ilçeler de kurulmasını istedik. Bu ilçeler kurulurken siyasi
birtakım sınır oynamaları olabilir ama, bu ilçelerin
kurulmasında o yörelere iyi hizmet verilmesini biz Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak diliyoruz. Diğer taraftan, kapatılan belediyelerimize de bu kanun
vesilesiyle aslında geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Fakat, unutmayalım
ki değerli arkadaşlarım, belediye, bir demokrasinin önemli yeşil köklerinden
biridir. Demokrasiyi bir araç olarak değil, bir amaç olarak görüp bu yöre
insanlarının kendi kendilerini yönetebileceğini, kendilerini yönetecek
yöneticileri seçebileceğini göstermemiz gerekiyor. Ama,
maalesef, demokrasiyi bir araç olarak gören zihniyet, bu beldeyi kendi
kendisini yönetme imkânından mahrum bırakmıştır. Saygılarımı arz ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Şahsı adına, Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan. Sayın Özkan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar) RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
yürürlük maddesinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım. Değerli arkadaşlarım, Sayın
Başbakan “Biz bu yasayı yürütürken siyasi rant peşinde
değiliz.” diye bazen camdan, bazen candan konuşmalar yapıyor. O hâlde, bu
kanunun yürürlüğünü 28 Mart yerine hazirana kaydıralım, siyasi rantı hep beraber ortadan kaldıralım. Bu kadar yoğun gündem varken
zaten sekiz yüz altmış üç belediyeyle uğraşmamız bu Meclisi gerçekten yordu. Üç
gündür devamlı telefon alıyoruz: “Artık şu K-1, K-2’ye bir gelin…” Kömür-1,
Kömür-2 diyor vatandaş şimdi K-1, K-2 belgelerine. “…artık şu yolsuzluklara bir
gelin, yokluğa bir gelin, mazota bir gelin, üretimsizliğe bir gelin, biz
perişanız.” Ama, bakıyorum, şu anda Sayın Başbakan
yok. Sayın Başbakan geldiği zaman -arı kuşu vardır, tellerde sıralanır-
koltuklar kararıyor. Şu anda koltukların yüzü kızardı. Onun için, sözümü kısa
kesiyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Şahsı adına,
Kırşehir Milletvekili Sayın Metin Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar) METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, üç
gündür, kapatılacak belediyelerle ilgili bu tasarı üzerinde aralıksız
görüşmelerimiz devam ediyor. Bu konuda iktidar partisini gerçekten çok kararlı
görüyoruz. Yani, hem komisyonlardaki itirazlar noktasında hem Genel Kuruldaki
bu kanunun bir an önce çıkması noktasında ciddi bir kararlılık içerisindeler.
Ama zaman zaman bu görüşmelerde kendi içlerindeki
birtakım rahatsızlıkları da Genel Kurulda bu kürsüde de ifade ediyorlar. Ben bu konuda bir konuya
açıklık getirmek istiyorum. Bugünkü görüşmeler içerisinde Sayın Hüseyin Tanrıverdi Bey, bu görüşmelerle ilgili muhalefet
partilerinin itirazları üzerine: “Bu kanun hazırlıkları yapılırken sivil toplum
örgütleriyle de görüşmeler yapılmıştır. Birçok sivil toplum örgütünden bu
noktada görüşler alınmıştır. Hatta, Türkiye
Belediyeler Birliğinin de bu noktada görüşleri alınmış. Türkiye Belediyeler
Birliği yönetiminde Milliyetçi Hareket Partili, Cumhuriyet Halk Partili üyeler
de vardır. Türkiye Belediyeler Birliği bu yasanın çıkmasının iyi olacağını
ifade etmiştir.” demişlerdir. HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) –
Zaptı okudum, zaptı. METİN ÇOBANOĞLU (Devamla) –
Çok değerli milletvekilleri, şimdi ben, Milliyetçi Hareket Partisi adına,
Türkiye Belediyeler Birliği encümeninde olan Tarsus Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz Bey ile bu konuşmanın akabinde bir
telefon görüşmesi yaptım. Sayın Belediye Başkanımızın ifadesi: “Böyle bir yasa
cinayet olur. Benim oradaki söylediğim budur.” demiştir. Biraz önce görüştüm.
(MHP sıralarından alkışlar) Bunu,
özellikle vurgulamak istiyorum. Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, inandığımız bir konuda asla ve asla
tereddüt etmeyiz. Eğer bu yasanın ülkemizin hayrına olacak bir yasa olduğuna
kanaat getirseydik, 70 kişilik grubumuzla, sonuçları ne olursa olsun, bu yasanın
arkasında olurduk ama biz, bu yasanın ülkemize de belediyelerimize de halkımıza
da olumlu bir şey getirmediğine inanıyoruz ve Meclis grubumuzla bu yasaya her
konuda muhalefet ediyoruz. Belediyeler Birliğindeki bir
tek Milliyetçi Hareket Partili belediye başkanı arkadaşımızın da tavrı bu
yöndedir. Ama karar olarak, bakın, biz burada Milliyetçi Hareket Partisi,
Cumhuriyet Halk Partisi itiraz ediyoruz, muhalefet ediyoruz ama sonuçta bir
oylama yapıyoruz, oylama neticesinde de bir kanun ortaya çıkıyor. Eğer itirazlara rağmen
Türkiye Belediyeler Birliğinin böyle bir kararı varsa, değerli arkadaşlarım,
bu, Milliyetçi Hareket Partisini bağlamaz. Bunun altını çizmek istiyorum. Onun
için, acaba, yine bu görüşmeler çerçevesinde, iktidar partisine mensup bazı
milletvekilli arkadaşlarımız “İşte bu yasayı eleştiriyorsunuz ama bize bazı
milletvekilleri gelip bu yasanın çıkması gerektiği mealinde de konuşmalar
yaptılar.” Çok samimi söylüyorum, bu konuşmaları dinledikten sonra, şöyle bir
kanaat oluştu: Acaba bu konuşmaları yapan arkadaşlarımız vicdanlarında
rahatsız, ayrıca bir suçluluk psikolojisi içerisinde kendilerine suç ortağı mı
arıyorlar? Biz, bu suça ortak olmayız, bu yanlışlığa ortak olmayız. Sonuna
kadar da bu itirazlarımızı devam ettireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Çobanoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. METİN ÇOBANOĞLU (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, görülüyor ki, bugün içerisinde bu yasa sizlerin bu
kararlı tutumu neticesinde çıkacak gibi gözüküyor ama bunun sonuçlarını hep
beraber göreceğiz, bin yüzün üzerindeki belediyenin köy hâline getirildiğini, o
köyde yaşayan insanların zaman içerisinde çekecekleri sıkıntıları. Değerli milletvekilleri,
belki ilk etapta, çekilecek sıkıntıları şöyle önleyebilirsiniz: Buralara farklı
bir yaklaşımla. Ama buraları köye çevirdikten sonra buralara kaynak aktarıp komşu
köylere ne diyeceksiniz? Bunun sonuçlarını seçimlerde de… Bakın, bu tür yapılan
değişikliklerde, bu tür hesaplar hiçbir zaman tutmamıştır. Bu önümüzdeki yıl
yapılacak seçimlerde de bunun sonuçlarını göreceğinizi umuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Madde üzerinde soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz. Sayın Cengiz… MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Çanakkale) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. İlk sormuş olduğumuz
sorulardan cevap alamadık. Bununla da ilgili Hükûmete
ters düşen bir konu var. Bunu tekrar sormak istiyorum: Özellikle 2004 yılında
Avrupa Birliğine alınan ülkelere baktığımızda, Avrupa Birliği bu ülkelere şunu
söylemişti bazı ülkeler için: “Köy nüfusunuz yüzde 40, yüzde 45. Avrupa Birliği
uluslararası normlarında köy nüfusları yüzde 9’un veya 10’un altında olması
gerekir.” şeklinde ulusal bir form veya kriter
olduğunu ifade etmiştir. İktidarımızın da, Hükûmetimizin
de beş yıldan beri Avrupa Birliği yolundaki olmazsa olmaz tavrıyla, bugünkü
yasa -Türkiye’deki köy nüfusunu yükseltmesi doğal olan bir yasadır- bu çelişki
değil midir? Bu, Avrupa Birliği yolunda bir tezat oluşturmuyor mudur? Avrupa
Birliği yolunda koşan İktidarın tutumuyla bir terslik teşkil etmemiş midir? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Cengiz. Sayın Ünlütepe…
Yok. Sayın Barış… TANSEL BARIŞ (Kırklareli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Öncelikle 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü kutluyor ve önlerinde saygıyla eğiliyorum. Sayın Bakanım,
konuşmalarınızda “Bu yasa çıkarılırken siyasi amaç yok, rant
yok.” diyorsunuz. O zaman kapatılacak beldelerin, belediye başkanları adına soruyorum:
“Referandum demokrasinin ayaklarından biridir.” diyen ve “Bu ülke
referandumlara alışacak.” diyen Sayın Başbakan ve her fırsatta yüzde 47’den
bahseden AKP acaba referandumdan niye kaçıyor? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Yalçın… RIDVAN YALÇIN (Ordu) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım, belki siz
değilsiniz bu sorunun muhatabı ama belediyelerin borçları üstlenilmiş olacak. 4
bine yakın kadro tahsis ediliyor. Yeni kurulan ilçeler ve donatıları da, ciddi
rakamlar ortada
olmasına rağmen, bu tasarı tali komisyon olarak bile olsa neden
Plan Bütçe Komisyonunda görüşülmemiştir, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yalçın. Sayın Işık… ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, millî mücadele
tarihimizde önemli bir yer tutan Kurtuluş Savaşı’nın başlatılarak Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kuruluş temellerinin atıldığı ve 137 bin şehidimizin
kabrinin bulunduğu Dumlupınar Şehitliği’mize sahip
Dumlupınar ilçemizin de içinde bulunduğu, devletimizce de millî park alanı
olarak ilan edilmiş, tarihî ve kültürler zenginlik bölgelerindeki belde
belediyelerimizin sadece nüfus kriteri dikkate
alınarak kapatılmasının önüne nasıl geçebilirsiniz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık. Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben, biraz önce yaptığım
konuşmada… İki tane belediyenin bana sorusu var. Birisi, Ordu ili Gürgentepe
ilçesinin Direkli Belediye Başkanı diyor ki: “Biz, nüfusumuz her ne kadar 2
binin altındaysa da biz, civar Ahmetli köyüyle birleşme kararını tamamladık,
İçişleri Bakanlığına gönderdik. İçişleri Bakanlığı bu birleşmeyi kabul etti ve
kararname için şu anda Başbakanlığa gönderdi. Bu kararname onay bekliyor. Bu
durumda bizim belediye kapanacak mı, kapanmayacak mı?” Aynı zamanda, Tokat Zile Yalınyazı Belediye Başkanlığı da aynı şekilde bir yazı
göndermiş bana. Diyor ki: “Biz, evet, nüfusumuz 2 binin altında ama biz çevre
köylerle birlikte birleştik. Bu birleşme sonunda İçişleri Bakanlığına
gönderdik. İçişleri Bakanlığı da bizim talebimizi onayladı. Acaba -biz 2 binin
üzerine çıkıyoruz- bizim belediyemiz kapanacak mı, devam edecek mi?” Bunu
öğrenmek istiyorum efendim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın İnan… Yok. Sayın Ağyüz… YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim. Bugün son dakikalarda bin yüz
kırk yedi belediyenin kapanması, dükkân kapatır gibi, AKP İktidarınca ve AKP’li
milletvekilleri sayesinde kapanacak. Sayın Bakanım, bu,
küreselleşme politikasının bir ilk adımı olmasın? Otonom şehir devletlerine
geçiş için bir başlangıç olmasın? Bu çok tehlikeli bir başlangıçtır. Emeklerini
veren belediye başkanları, emeklerini veren halkı görmezlikten geliyorsunuz. Bu
yasa Türkiye’ye bir şey kazandırmaz. Bu yasa kaos
yaratır. Emekleriyle büyüttükleri belediyeleri kapatılan belediyeler ve halkı
bugün ağlıyor. Ama biz bunu CHP olarak Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Eğer
bozulmaz ise de CHP iktidarında yeni bir modelle bu belediyelerin hakkını geri
iade edeceğiz. Diğer yasalarda olduğu gibi bu belediye yasasında da Türkiye’yi
geriyorsunuz, kaos yaratıyorsunuz. Bunun vebali günahı
AKP İktidarının ve milletvekillerinindir. Bu gece rahat uyuyabilecek misiniz
Sayın Bakanım? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ağyüz. Sayın Bakanım, buyurun. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Sayın Başkanım, Sayın Cengiz’in sorusu, köy nüfusu-şehir nüfusu
oranları ve Avrupa Birliğiyle irtibatlı. Bildiğiniz gibi, Türkiye’deki son
adrese dayalı nüfus kayıt sistemiyle bizim köy nüfusumuz yüzde 30’un da, kırsal
kesim nüfusumuz yüzde 30’un da altına düşmüştür, kentlerde yüzde 70’in üzerine
çıkmıştır. Bizim bu tasarruflarımızda, tabii, Avrupa Birliği süreciyle ilgili
falan bir değerlendirme, o manada, sizin kastettiğiniz manada yok ama biz
tabii, şunu çok önemsiyoruz: Yani, başka ülkelerle mukayese edilmez, Avrupa
ülkeleriyle falan, Türkiye'nin otuz beş bin civarında köyü vardır, ciddi bir kırsal
kesim hayatı vardır. Onun için kırsal kesime hizmet götürmeyi en önemli
önceliklerimizden birisi olarak görüyoruz ve âdeta şu geçen dönem hükûmetimiz döneminde bu konuda bir seferberlik ilan ettik.
Yani, kısaca, burada bazı yönleri arkadaşlarımızca eleştirilen KÖYDES, BELDES
gibi projeler aslında kırsal kalkınmanın değişik boyutlarıdır, yani ilk defa
kırsal kalkınmada ciddi bir altyapı seferberliğidir. İnşallah, bundan sonraki
çalışmalarımızda da -ki huzurunuza getireceğiz: Köy Kanunu, diğer çalışmalarımız-
zaten bunları göreceksiniz, vatandaşlarımız da bunları görecek. Biz AK Parti
olarak köylerimizde ve kırsal kesimlerde götüreceğimiz o hizmetlerle, bu
tartışmaları o zaman sizler de görmüş olacaksınız. Şimdi, burada, referandumla
ilgili, tabii, idari tasarruflarda referandum yapılıyor ama bu, burada yüce
Meclise getirilen bir tasarruftur. Meclisin kararıyla 2005’te yasalaşan bir
durumu biz burada uygulamaya çalışıyoruz. Ama idari tasarruflarda, sınır
değişimi ve benzeri tasarruflarda referandum, plebisit türü çalışmalar
yapılıyor. “Mecliste niçin Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu tasarı görüşülmedi?” Tabii, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının takdiridir. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Bir
de, acelemiz var Sayın Bakanım! İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Burada, Ordu ili Gürgentepe’yle ilgili baktırıyorum, şu anda bir
bilgi sunamıyorum. Başka? Evet, sorulara
baktığımda, şunu tabii, son soruyla ilgili, Sayın Ağyüz’ün…
Biz AK Parti olarak hiçbir konuda kaos istemedik.
Hiçbir iktidar kaos istemez ama iktidarlar bazen
muhalefetteyken söylenemeyecek, yapılamayacak şeyleri yapar, cesaretli adımlar
atar. Biz ciddi bir düzenleme yapıyoruz ülkemizin geleceği için, hem kırsal
kesim hem kent kesimi için, büyükşehirlerimiz için.
Yeni bir, ciddi bir idari yapılanmayı burada görüşmüş oluyoruz, düzenliyoruz.
Devamı gelecek, Belediye Gelirleri Kanunu, İl Özel İdaresi Gelirleri Kanunu,
Köy Kanunu gibi yerel yönetimlerle ilgili yeni düzenlemelerimiz,
tasarruflarımız huzurlarınıza gelecek. O zaman da bunu göreceksiniz. Biz AK
Parti olarak yerel yönetimlere bütün hükûmetlerden
daha fazla, önem veren, hizmet götüren, imkân sağlayan, yetki sağlayan bir Hükûmetiz. Bu devam edecek. Bizim bu, huzurunuza
getirdiğimiz kanun tasarımız da aslında yine bu çalışmalarımızın bir parçası.
Ve sonuçları da o şekilde olacak. Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Bakan, kapatmadan önce getirecektiniz o yasaları, gelirler yasasını
kapatmadan önce getirecektiniz. Çelişkidesiniz. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, aslında benim sorumda bir hukuki mesele var. Şu anda birleşme süreci
tamamlanmış fakat Başbakanlıkta kararname safhasında olan belediyeler var.
Başbakanlık bu kararnameyi çıkarmadığı için… BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın
Bakan da burada, isterseniz onu… Herhâlde vakit yetmediği için Sayın Bakan
cevap vermedi. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Bilgi sunacağız. KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani
buna bir açıklık getirirse Sayın Bakan… BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın
Bakan herhâlde o hususta bir izahatta bulunacak. Buyurun Sayın Bakanım. İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Biz bu konuda Sayın Milletvekiline bilgi sunacağız, yani o durumu
bir inceletip bilgi sunacağım. BAŞKAN – Madde üzerinde bir
önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 4- Bu kanun yapılacak
ilk yerel seçimlerde oluşan yerel yönetimlerin görev süresinin sona ermesi ile
yürürlüğe girer. BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu? İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Buyurun Sayın Yazıcıoğlu. MUHSİN YAZICIOĞLU (Sivas) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tabii, bu görüşülmekte olan
kanunun tümüyle ilgili itirazlarımız olmakla beraber, daha önce, bildiğiniz
üzere, Anayasa’nın 67’nci maddesinde “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler,
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde
uygulanmaz.” denilmektedir. Burada sadece, bu bir yılı kurtarabilmek için,
acele bir şekilde bu kanunun çıkartılmaya çalışıldığını görüyoruz. Ama, bu kanun
hazırlanırken, tekniğine baktığımız zaman, kanun tekniğinde, belediyelerin
kapatılmasıyla ilgili hangi kriterler konulmuş? Bir grup öğrenci düşünelim. Bu
grup öğrencilerden birincisi matematikte 4 almış, fizikte 2 almış, Türkçede 5
almış, tarihte 3 almış; diğer öğrencilerin de her biri, her bir derste farklı
puanlar almışlar, ama siz, bunlar içerisinde bir tane kriteri
alıyorsunuz. Sayın Bakan biraz evvel “Kuruluşlarında nüfus sayıları dikkate
alındığı için kapatılırken de nüfus sayıları dikkate alınıyor.” diyor ama, hâlbuki böyle bir durumda temel bileşenler analizi
yaparsınız ve bir veri seti oluşturursunuz. Bu veri setine göre ortak bir kriter meydana getirirsiniz. Değişik bileşenler senteziyle
bir yöntem kurabilirsiniz. Yani nüfus, çevre, konum ve gelişmişlik ölçüsünü
dikkate alırsınız. Bunlar arasında bir ortak kriter
belirlersiniz. Bunlar yapılmamıştır. Dolayısıyla da, maalesef, sadece nüfus
sayısı dikkate alınarak kapatılma yöntemine girilmiştir. Bu itibarla,
önümüzdeki yapılacak olan seçimden daha sonra uygulanması bir hakkaniyet
bakımından da doğru olur diye düşünüyorum. Ayrıca, Sivas’ta “Deliilyas, Kale, Çepni, Eğerci, İnkışla,
Suçatı, Havuz, Gümüşdere, Çataloluk, Akçakışla, Baharözü, Yenikarahisar, Kalın,
Kavak, Kümbet, Şeyhhalil, Şerefiye” adlarıyla on yedi
tane belediye kapatılıyor. Şimdi, İstanbul’a
baktığımızda Sivas’ın nüfusundan daha fazla İstanbul’da nüfus vardır. Aynı
şekilde, İzmir’de, diğer yerlerde Sivas’ın nüfusundan fazla nüfus var. Bu,
doğudaki birçok ilimizle ilgili de bu şekildedir. Neden? Çünkü insanlarımızın
doğduğu yerde karnı doymadığı için daha iyi bir gelecek aramak üzere büyük
şehirlere doğru, gelişmiş şehirlere doğru göç etmektedirler. Göç, sosyal bir
sorun meydana getirmektedir. Türkiye’deki bölgeler arası dengesizlik beraberinde
büyük şehirlerde çevre sorunlarını, çarpık kentleşmeyle beraber sosyal
problemleri artırmakta, kapkaçtan teröre ve asayişsizliğe kadar birçok sorunu
beraberinde getirmektedir. Şimdi, biz göçü tersine
çevirmemiz gerekirken, mesela Sivas’ta Dikimevi’ni de aldılar İstanbul’a
taşıyorlar. Yani sürekli gelişmişlik seviyesine göre köylerden şehirlere,
şehirlerden büyük şehirlere doğru göçe katkıda bulunmuş oluyoruz. Bugün, burada
kabul edilecek olan yasayla da bu göçe katkıda bulunulmuş olunacaktır diye
düşünüyorum. Dün Temelli’deydim. Mesela, Temelli’yi de bağlantısı hiç olmayan bir ilçeye bağlamak
suretiyle Temelli’yi ortadan kaldırıyorsunuz. Yani,
bir çelişkiler yumağı hâline getirilmiş olduğu gözüküyor. Ve bu kadar belde
kapatılırken nüfus sayısına göre kapatıldığına göre ne olmuş? Nüfusunda düşme
olmuş. Niye nüfus düşer? Göç eder. Göç niye oluyor? Çünkü geçim kaygısı var,
geçinemediği için göç ediyorlar. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Yazıcıoğlu, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. MUHSİN YAZICIOĞLU (Devamla) –
Ekonomik politikalarınızın iyi olduğunu ifade ediyorsunuz. Eğer gerçekten köye,
kırsal kesimlere refah getirecek politikalar uygulanmış olsaydı, o zaman bu
kadar çok belediyenin kapatılması söz konusu olmayacaktı. Bugün, bu kadar çok
belediyenin kapatılmasına kriter olarak gösterdiğiniz
nüfus sayılarındaki düşüş, aynı zamanda ekonomik politikalarınızın da
yetersizliğini ve özellikle kırsal alanlara karşı insafsız ve acımasız bir
ekonomik politika uyguladığınızı ortaya koymaktadır diye düşünüyorum. Bu çıkarılacak olan yasanın
ülkenin genel çıkarlarına uygun olmadığı kanaatimi bir kere daha vurgulayarak,
hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Yazıcıoğlu. Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 5’inci maddeyi okutuyorum: MADDE 5- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN – Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır;
şahısları adına, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici… Sayın Öğüt, buyurun efendim,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi adına, belediyelerin kapanmamasıyla
ilgili söz almış bulunuyorum. Efendim, benim bölgemde Hanak
ilçesi Ortakent Belediyesi kapanıyor, bir de Çıldır
ilçesi Aşıkşenlik beldesi. Aşıkşenlik
beldesi çok tarihî bir belde. 93 Koçaklaması’nı yazan “Can sağ iken yurt
vermeyiz düşmana.” diyen Âşık Şenlik’in adını taşıyan
bir belde. Bu beldenin kapatılması, o bölgeye büyük bir iyilik değil de
kötülüğün de daha kötülüğü oluyor. Hanak’taki Ortakent
Belediyesi, civarındaki yirmiye yakın köye hizmet veriyor. Bu belediyelerin
kapanması, köye dönüştürülmesiyle o insanlara yazık oluyor, o bölgeye yazık
oluyor. Çünkü, bizim bölgemiz çok stratejik bir
bölgede. Ermenistan’a ve Gürcistan’a olan sınırı, sekiz ay kışı, ağır iklim
koşullarında yaşayan bir bölge. Böyle bir bölgenin stratejik
anlamda kapanmaması lazım. Ama kapatılıyorsa yazık oluyor. Niye
kapatılıyor? Nüfus düşmüş. Niye nüfus düşüyor kardeşim? Nüfusu… Bugüne kadar
bizi yöneten hükûmetlerin kabahati. Oraya yatırım
olsaydı, orada kalkınma olsaydı niye göç olsun? Şimdi, bizim bir halk
ozanımızın şiiriyle bitireceğim. Kısa da kesmeye çalışacağım, Kemal Ağabey’e
sözüm var. Halk ozanımız Mürsel Sinanoğlu
diyor ki: “Fabrikam işim olsaydı/ Ekmeğim aşım olsaydı/ Ankara başım olsaydı/
Ben köyümden göçer miydim?” (CHP sıralarından alkışlar) Kimse köyünden
göçmezdi. İkinci kıtasında diyor ki:
“Öğretmenim sürgün geldi/ Doktorum ilaçsız kaldı/ Hastamız kızakta öldü/Ben
köyümden göçer miydim?” ASIM AYKAN (Trabzon) – Şimdi
öyle bir şey yok. ENSAR ÖĞÜT (Devamla) –
Lütfen… ASIM AYKAN (Trabzon) – Onları
kaldırdık. ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Geçen
gün Binali Yıldırım Bey söyledi, 37 köyün yolu kapalı
Ardahan’da. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) –
Paletli ambulanslar var. ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – İş
makinesi yok, ambulans da yok. Bakın, üçüncü kıtayı da
söyleyeyim: “Ankara’da Anayasa/Gönlümüzde yoktur tasa…” Yani, Anayasa’dan bir
sıkıntımız yok. “Ama beyler yan gelip yatmasa/Ben köyümden göçer miydim?”
diyor. ASIM AYKAN (Trabzon) – Biz
yatmıyoruz. ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet,
beyler yan gelip yattı, hizmet gitmedi, insanlar göç etti, nüfus azaldı. Şimdi
kimin kabahati var? Burada vatandaşın kabahati yok ki. Hükûmetlerin
kabahati var, hükûmetler kapatıyor. Böyle bir şey
olmaz arkadaşlar! Ama,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bu işi sonuna kadar götüreceğiz, Anayasa’ya
götüreceğiz, hukuk devletinde tüm yurttaşlarımızın hakkını arayacağız. Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet
Şandır, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Belediyelerle İlgili Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasını Amaçlayan Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin sonuna
gelmiş bulunuyoruz. Artık sözün sonundayız. Ben, bu son dakikada iki hususa
dikkatinizi çekmek için söz aldım. Biri, bu kanunun muhtemel
sonuçları, biri de, bununla ilişkili olarak, özellikle iktidar partisinin
tavrıyla ilgili söz aldım. Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti ve Meclis Grubu, bu kanunun görüşmelerinde İç
Tüzük’ü de zorlayarak, Meclisin huzurunu bozan bir inat ve ısrar göstermiştir.
Aslında, bu kanunun, yalnız Meclisin değil, Türkiye’nin ve çok geniş toplum
kesimlerinin de huzurunu bozacak bir etki yaratması ihtimali büyüktür. Kanunun
uygulamasıyla Türkiye bir tartışma ortamına sürüklenecektir. Değerli milletvekilleri, bu
kanunla 2.011 adet belde belediyesinin 863’ü kapatılıyor, köy hâline
getiriliyor. 241 adet belediye de kapatılıyor, mahalle hâline getiriliyor.
Ayrıca, 43 tane de ilçe kuruluyor. Daha önce çıkardığınız 5216 sayılı Kanun’la büyükşehir belediyesinin sınırları genişletilmişti.
Genişleme sırasında irili ufaklı çok sayıda belde belediyesi ilk kademe
belediyesi olarak büyükşehir belediyesine dâhil
edilmişti. Şimdi bu kanunla bu belediyelerin tüzel kişilikleri tamamen ortadan
kaldırılıyor, mahalleye dönüştürülüyor ve büyükşehirler
bünyesinde yeni ilçeler ve yeni belediyeler kuruluyor. Ayrıca, ilçe
belediyelerinin bazılarından bazı mahalleler ve bazı kısımlar alınarak bir
başka ilçeye bağlanıyor veya yeni ilçeler, yeni belediyeler kuruluyor. Köye
dönüştürülen yerlerde ve yeni belediye kurulan yerlerde hizmetlerin aksamadan
yürümesi için yeni hizmet birimlerinin kurulması planlanıyor. Kurulması
kararlaştırılan ilçeler ve ilçe belediyeleri için yüzlerce hizmet birimi,
binası, kadrosu, altyapısı, kısacası, yapılacak yüzlerce, binlerce yeni iş
ortaya çıkıyor. Kapatılmasına karar verilen 1.100’ün üzerindeki belediyenin
kadrosu, memuru, işçisi, müteahhitleri, taşeronları, taahhütleri, projeleri,
altyapısı, araç ve gereci, alacağı, borcu, binaları, her şeyden önce de yaşanan
koca bir geçmiş, siyasetler, siyasetçiler, seçimler, koca bir tarih yok
ediliyor ve yeni bir sürece giriliyor. Değerli milletvekilleri, bu
kanunla artık Eminönü ilçesi tarih oluyor. Bu kanunla Yunus Emre, Nasrettin
Hoca, Hasandede, Kâzım Karabekir; Mersin’in Huzurkent; Hatay’ın Bezge gibi
tarihî bir kimliği olan belediyeler, beldeler yok ediliyor. Bu kanunla, Nevşehir’in
Kalaba’sı kapatılıyor; neden? Bu kanunla Kayseri’nin 1912 yılında kurulan Erkilet Belediyesi kapatılıyor. Artık Gesi’nin
bağlarında kim gezecek? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gesililer gezecek. MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bir
nostaljiyi yok etmiyor musunuz? Sayın Elitaş nerelerde? Kısacası bir tarihi yok
ediyorsunuz. Ne için? Haklı bir sebebiniz var mı? Kapatılan belediyelerin
halkına bu kapatma kararını ve sebebini nasıl açıklayacaksınız? Bu beldelerde
yaşayan çocuklara nasıl açıklayacaksınız? Değerli milletvekilleri,
öncelikle AKP Hükûmetine, bakanlarına ve AKP Grubu
yöneticilerine hatırlatmak istiyorum: Toplumsal huzuru dinamitliyorsunuz.
Toplumun önüne yeni bir faydasız tartışma alanı açıyorsunuz. İnsanların
aidiyetini, kimliğini, adresini, düzenini değiştiriyorsunuz. Artık insanlar
kendi kimliklerini ifade ederken şu belediyeden diyemeyecek; köylülük ruhunu,
köylülük kimliğini dayatıyorsunuz. Bugün böyle yapıyorsunuz.
İşin sıkıntısı şu: Bugün böyle yapıyorsunuz, yarın ne yapacaksınız? Bugün 2 bin
nüfuslu belediyeleri kapatıyorsunuz, yarın 5 bin nüfusa kadar olan belediyeleri
kapatmayacağınız yönünde topluma bir taahhüdünüz var mı? FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Bizi
izlemeye devam edin. MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Mesela yeni vilayetler kurmayı da düşünüyor musunuz? Böyle bir oyun planınızda
var mı? ASIM AYKAN (Trabzon) – Tarsus
istiyor vilayet olmayı. MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Mesela bazı konularda siyasi çözüm önerirken, mesela eyalet sistemi gibi bir
düşünceniz de bulunuyor mu? Kısacası sormak istediğim
husus şu: Bugün böyle yapıyorsunuz, yarın ne yapacaksınız? HAKKI SUHA OKAY (Ankara) –
Sayın Şandır, akıllarına getirmeyin. MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, söylemek istediğim, yarın ne yapacağınızın da belli
olmadığıdır. Toplumun her kesiminden
insanlarımız, kurumlar, iş adamları, hatta siyasetçiler, hatta sizin sayın
bakanlarınız, her gün, ülkenin geleceği üzerinde belirsizlik endişesiyle korku
ifade ediyorlar. Bir belirsizlik var. Siyasi iktidarın yarın ne yapacağı
noktasında bir belirsizlik var. Hemen her konuda bir belirsizlik var. Bugün
toplumsal yapıyla oynuyorsunuz, değiştiriyorsunuz. Toplumun gerçekten önemli
bir kesimi, sorunlu bir kesiminin sosyal statüsünü değiştiriyorsunuz. Ekonomide
yaşanan belirsizlikleri sizin sayın bakanlarınız farklı farklı
cümlelerle ifade ediyor. Dolayısıyla bu belirsizliğin geliştireceği geleceğe
güvensizlik, Türkiye’nin enerjisinin boşa harcanması gibi bir sonuç getirecek.
Bu, toplumsal mutabakatı dinamitleyecek çok temel bir gelişmedir. Buna
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu kadar değişiklik, bu kadar
anlatılmadan, paylaşılmadan, topluma anlatılmadan, Türkiye Büyük Millet
Meclisine anlatılmadan, siyasete, siyaset kurumlarına anlatılıp paylaşılmadan
yapılan bu değişikliklerin toplumda oluşturacağı belirsizlik ve buna dayalı gelecek
güvensizliği, inanınız ki Türkiye’nin çok temel bir sorunu olarak gündemde
duruyoruz. Bakınız, gidin piyasalarda yaprak kımıldamıyor. “Yarının ne
olacağını bilmiyoruz.” diyor. Şimdi, ısrarla bağırıyoruz,
çağırıyoruz buradan, diyoruz ki: Şu tarıma vereceğiniz, ürüne vereceğiniz
destekleri açıklayın; çiftçi neyi ekeceğini, neyi ektiğinden ne kadar destek
alacağını bilmiyor. Ama, siz geliyorsunuz, burada,
işin nezaketini de korumadan, bir dayatma üslubuyla kanunlar getiriyorsunuz,
sayısal çoğunluğunuzun gücüyle de bu kanunları buradan geçiriyorsunuz. Bu doğru
değil, bu faydalı değil, bu hak değil değerli arkadaşlar. İkinci ifade edeceğim husus
da, biz burada, Türk milletinin sorunlarının çözümü için, iktidarıyla
muhalefetiyle bir ortak sorumluluk içerisinde çalışmaya gayret sarf ediyoruz.
Buradaki mutabakatımız, buradaki huzurumuz çok önemlidir, Türkiye’nin geleceği
açısından da çok değerlidir. Ama ne yazık ki, özellikle bu
kanunun görüşmelerinde, Komisyondaki görüşmelerden başlayarak Genel Kuruldaki
görüşmelerle ortaya çıkan bir husus var: AKP İktidarı, iktidar partisinin grup
yönetimi, her meselede olduğu gibi özellikle de bu kanun tasarısının
görüşülmesinde, maalesef, ne nezaket kurallarına ne saygı kurallarına ne de
kendisinin verdiği kararların gereğine uymak nezaketini göstermemiştir. Bütün gayretimizle… Bir
mutabakat olarak, diğer partilerin de katılımıyla oluşturduğumuz bir değişiklik
önergesi gerçekten bir umut yaratmıştı ve çıktım burada teşekkür ettim. Ama sayın AKP grup başkan vekili böyle bir mutabakatı bile bize
çok görüp başımıza kakmıştır. Ne yapacağız? Birbirimize olan saygımızı,
güvenimizi kaybettiğimiz takdirde millete karşı sorumluluğumuzda nasıl birlikte
hareket edeceğiz? Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; evvelki gün yaşanan hadiseyi tekrar hatırlatarak kınıyorum.
AKP Grubunun kararıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul çalışma
saatleri… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Başkan, tamamlıyorum. BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Şandır. MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Bitirme saatleri tamamlanıncaya kadar karar alınmıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu, diğer partilerimiz de dâhil, bunu ciddiye almışlar ve burada
-ben yoklama da yaptım- MHP Grubunun yüzde 80’i Genel Başkanının başkanlığında
bu salonda sabahın saat beşine kadar oturdu, bu kanun görüşmelerine ciddiyetle
katıldı. Ama AKP Grubu grup yöneticileri… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şu
anda yüzde 50’si yok Sayın Şandır. MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Kendinizi de sayın. Demin 20 milletvekiliniz vardı Sayın Elitaş.
Demin burada 20 milletvekiliniz vardı. Ama AKP Grubu bize hiç haber vermeden
kendi kararlarıyla Meclisi boşalttılar, Meclis Başkanlık Divanı da buna katkı
vererek, oturumu kendi kararlarının tersine kapatıp gittiler. Böyle bir
davranışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna saygısızlık olarak
görüyorum ve bunu kınıyorum. Bunun doğru ve faydalı olmadığını söylüyorum.
Bundan sonraki çalışmalarda bu türlü tavırların daha sıkıntıya sebep olacağını
düşünüyorum. Bu kanun hayırlı bir kanun
olmamıştır. Bu kanun Türk çiftçisine, Türk köylüsüne… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Başkanım, lütfederseniz… BAŞKAN - Buyurun, buyurun. MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu
kanun hayırlı olmamıştır; sebebi de şudur: Bakınız, değerli milletvekilleri,
her birimiz bir yerlerden geliyoruz, köylerimiz boşalıyor; köylerde mezar
kazacak yer kalmadı. Kaldı ki, benim geldiğim yerler çok güzel yerler. İç
Anadolu’yu düşünün, köyler boşalıyor. Şimdi, beldeleri köye dönüştürerek,
böylelikle oraları da boşaltarak Türkiye’yi hızla üretimden uzaklaştırıyoruz.
Bu politika doğru değil. Bu toprakları kanıyla vatanlaştırdı atalarımız, ama
biz de dişimiz, tırnağımızla ekerek üretime kazandırarak elimizde tutabiliriz.
Bu kanun, göreceksiniz -yazın buraya- bir yıl sonra -tekrar hesabını yapalım-
sekiz yüz altmış üç belde belediyesinin olduğu yerdeki nüfus büyük oranda
düşmüş olacaktır. Bu kanun göçe zorlayacaktır, göçü teşvik edecektir. Bu kanunun hayırlı olmadığını
düşünüyorum. Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında bu kanunun yaralarının
sarılacağını halkımıza ve belediyelerimize, bu beldelerde yaşayan insanlarımıza
ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Şahsı adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan… NİHAT ERGÜN (Kocaeli) –
Grubumuz adına Hüseyin Tanrıverdi konuşacak. BAŞKAN - AK Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Tanrıverdi… (AK Parti sıralarından alkışlar) YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ben
olsam hiç söz almaz, susardım, ama nerede o akıl? MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Ne demek o ya! Çok ayıp! BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanrıverdi. AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Bugün, üç gündür yoğun bir
çalışmayla vatandaşımızın daha kaliteli, daha sağlıklı ve daha nitelikli bir
hizmet alabilmesi için gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünmek için
bir yasal düzenlemeyi gerçekleştiriyoruz. Bu yoğun, yorucu bir çalışma sonrası
burada uzun uzadıya konuşacak değilim. Ancak, kimi parti başkanlarının ve kimi
buradaki konuşmacı arkadaşlarımızın dile getirdiği bir husus var. Bu da Anayasa
Mahkemesine götürme yolundaki bir düşüncedir. Burada millî iradenin tecelli
ettiğine inanıyorum. Millet adına temsilciler olarak bir karar aldık. Bu millî
irade adına hepimiz görüşlerimizi ortaya koyduk. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Siz
alıyorsunuz, ne millî iradesi! HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Bu konuda Anayasa Mahkemesinden onuncu Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer
zamanında bir karar ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımız o zaman Ahmet Necdet
Sezer’di. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 8’inci maddesinin ikinci fıkrası ve
11’inci maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ilk tümcesinin
Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla dava açıldı ve dava sonucunda verdiği 24/1/2007 tarihli gerekçeli karar 29/12/2007 tarih ve 26741
sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı. Anayasa’ya aykırılık hususunun bu karar
çerçevesinde değerlendirilmesini ben beklerdim şahsen. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – O
yasayla bu yasanın alakası var mı Allahaşkına! Hiç
alakası yok. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) - Şurada şunu ifade edeyim: Aynı yasanın 8 ve 11’i… Sayın
milletvekili arkadaşlarım, yüce mahkeme söz konusu kararında “Yasa koyucu
mahallî idarelerin kuruluş esaslarını maddi ve usule ilişkin çerçeveyi
belirlemek koşuluyla, ölçek sorununu dikkate alarak daha etkin ve verimli bir
kamusal hizmet sağlamak amacıyla bir belediyenin ya da köyün tüzel kişiliğini
kaldırabilir. Belediyeyi köye, köyü belediyeye
dönüştürebilir…” Ben kararı burada uzun uzun
açıklayacak değilim. Bu çerçevede bir karar vermiştir Anayasa Mahkemesi. Sadece
ıttılaınıza sunuyorum, bilgilerinize sunuyorum... YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sağ
ol! Allah razı olsun! HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- … ve bu konuda bu çalışmalara ortak olan bütün
milletvekili arkadaşlarımıza katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Meclisi çalıştıran muhalefet! HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
– Bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu kanunun -ifade ettiğim gibi
Türkiye’mizin- hem ülkemiz adına hem insanımız adına hayırlı bir kanun
olacağına inanıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Sağ olun Sayın Başkanım. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. Şahsı adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan. (AK Parti sıralarından alkışlar) MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 117 sıra sayılı Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesiyle ilgili şahsım adına söz
almış bulunuyorum. AK Parti, güçlü ve sağlıklı
bir yerel yönetimler yapısının ülkemizde oluşması için çalışmaktadır. AK Parti
döneminde yerel yönetimlerle ilgili kentsel dönüşüm projelerinin uygulanmasının
kolaylaştırılması, belediye yönetimlerinde sivil toplum kuruluşlarının aktif
olması ve yerel yönetimlerde personel istihdamının kolaylaştırılması gibi konularda
önemli adımlar atılmıştır. Yerel yönetimlerle ilgili bir
başka sorun da idari anlamda kapasitesi yetersiz çok belediyemizin olmasıdır.
Bu şekilde küçük ve yetersiz kapasitede belediyemizin olması, yerel yönetimler
anlamında düzenlenmesi gereken bir sorundur. Yerel yönetim yapımızın daha
kaliteli olmasına yardımcı olacak bu tasarı ile bu sorunun da çözüleceğine
inancımız sonsuzdur. Tasarı ile hizmet maliyetleri düşürülerek kaynak kullanımı
verimli hâle getirilecek, çalışanların özlük hakları korunarak aynı bölgede
istihdam edilecektir. Kendi ayakları üzerinde duramayan, plan üretemeyen, işçi
maaşlarını ödeyemeyen belediyeler ancak halkın üzerinde yük olup, halkımıza
çözüm üretememektedir. Yeni yapılandırma ile ülkemizin yerel yönetim yapısı
güçlendirilecektir. Bu kanunun halkımıza en iyi
hizmeti götürmesini, şehirlerimizi de en mamur hâle getirmesi dileğiyle,
hayırlı olmasını diler, selam ve saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Şahsı adına, Gaziantep Milletvekili
Sayın Akif Ekici. (CHP sıralarından alkışlar) AKİF EKİCİ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 117 sıra sayılı belediyeleri imha etmek için hazırlanmış yasa
tasarısı üzerinde söz aldım. Aslında, konuşmaya çok gerek
var mı, yok mu bilmiyorum, çünkü karşımızda fikrisabit bir grup görüyorum.
Kararlı gelinmiş, karar verilmiş, talimatlar alınmış. Çok fazla yapacak bir şey
yok, ama biz, mağdur edilen o 2 milyon insan adına bir şeyler söylemek zorundayız.
Belki içinizden birkaç kişi, bu işin yanlış olduğuna kanaat gelir de bu işten
vazgeçer diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, öncelikle
belirtmeliyim ki, tasarı her yönüyle yanlış ve siyasi bir karardır. Tasarıyı
İçişleri Komisyonundan bir günde, antidemokratik anlayışınızı protesto etmek
için muhalefetin salonu terk etmesini de bir kazanç sayarak geçirmeniz
yetmiyormuş gibi, Meclisi sabah altıya kadar meşgul ederek tasarıyı bir günde
kanunlaştırmak istediniz, şu anda da bunu devam ettiriyorsunuz. Bütün bunları
yaparken, bu binden fazla belediyede yaşayan insanların görüşlerini,
düşüncelerini, yaşam tarzlarını hiç dikkate almadınız. Kent yaşamına,
belediyenin sunduğu hizmetlere alışmış insanları hiçe saydınız. Bu, kapatılacak
olan belediyelerde yaşayan halk, belediyesine aktarılacak daha fazla kaynak,
daha fazla hizmet beklerken onlara belediyelerini kapatarak nasıl hizmet
sunuyorsunuz? Kapatılacak belediyelerin
borçlarından bahsediyorsunuz. Bu kapatılacak belediyelerin birçoğunun borcu çok
az ya da hiç yok. Daha doğrusu toplamının 200 trilyona yakın borcu olduğu
söyleniyor. Eğer borçtan bahsetmek gerekirse Ankara ve Adana Büyükşehir Belediyelerinin
borçlarından bahsetmek gerekiyor. Bunlar o hâle gelmiş ki bu belediyelerin yan
kuruluşlarının genel müdürleri nikâhlı karılarına, nikâhlı metreslerine,
nikâhlı sevgililerine -daha sayayım mı- milyonlarca yeni Türk lirasını ortada
çarçur edecek hâle gelmiştir. Genel müdürün şoförünün kaç dairesi var onun
araştırılması yapılıyor şu anda. Peki, bunları görmezden
gelmenizin sebebi nedir? Çünkü bu ülke ne yazık ki bu dönemde demokrasi değil
çoğunluğun azınlığın üzerindeki diktatoryası şeklinde
yönetilmektedir fakat unutulmamalıdır ki cumhuriyet tarihi boyunca bu zihniyet
birkaç defa iş başına geldi ama her defasında sonu hüsranla bitti. Bu sonun
sizlerin de başına gelmesi kaçınılmazdır. Size tavsiye ediyorum yol yakınken aklı selime dönelim. Sorarım size, bu binin
üzerindeki belediye başkanını ve yöneticileri başarısız oldukları için mi böyle
cezalandırmayla karşı karşıya bıraktınız? Bu belediyelerde yaşayan kentli
olmaya alışmış insanların kentli olma haklarını ellerinden alıyorsunuz. Bunu
yaparken de hiçbir görüşü, düşünceyi dikkate almıyorsunuz. En önemlisi de
anayasal hakları hiçe sayarak demokrasinin dışında bir yol çiziyorsunuz, sadece
siyasi kaygılarla bildiğinizi okuyorsunuz. Bu tavrı daha önce birçok yasal
düzenlemede gördük, Vakıflar Yasası, ARGE, Hâkimler ve Savcılar Yasası, asıl
önemlisi, geçen dönem Teşvik Yasası bu anlayışa verebilecek en iyi örneklerdir.
Özellikle, Teşvik Yasası’nın altını çizmek istiyorum. Ben yaptım oldu, mantığı
gözetilerek ilgililerle görüşülmeden, sunulan hiçbir öneriyi dikkate almadan
yapılmış, sanayide gelişme göstermiş illerimizin birçoğunun sanayide
gerilemesini, ülke sanayisine ihanet eden bir davranış biçimi içerisinde
sergilediniz. Evet, değerli arkadaşlar,
dünyada benzeri olmayan, dış kaynaklı borcu yüzde 17 faizle kullanmaktayız.
Yıllık iç ve dış borç için toplam 56 katrilyon faiz ödeyen bir ekonomiye
sahibiz. 18 milyon insanımız açlık sınırında, 2 milyon insanımız aç ve
barınaksız yaşamakta fakat bu Hükûmet ve Sayın Bakan,
bütün bunları görmezden gelerek insanlara aş… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ekici,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. AKİF EKİCİ (Devamla) – Benim
dünden yalnız üç dakika alacağım var Sayın Başkanım, onu da ilave ederseniz. Fakat, bu Hükûmet, Sayın Bakanım… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Ticaret değil bu, pazarlığı olmaz bu işin! AKİF EKİCİ (Devamla) – Bu
insanları yoksullaştırarak, kentli olma haklarını ellerinden alarak, insanların
yurttaşlık ve vatandaşlık bilinçlerini ellerinden almayı bir başarı
atfediyorsunuz. Evet, değerli arkadaşlar,
benim kentim, siyasi iktidarınızın bütün bu olumsuzluklarından en fazla
etkilenen şehirlerdendir. Teşvik Yasası’yla, görmezden geldiğiniz kentimin
ekonomik ilerlemesi zarar görmüş ve geriletilmiştir. Şimdi, yine Gaziantep’te
yedi belediyeyi kapatıp mahalleye, köye çevirmeye çalışıyorsunuz. Bunlar
içinde, Gaziantep’te çok başarılı belediyecilik sergileyen Burç, Arıl, içinde üç organize sanayi bölgesini barındıran Aktoprak gibi ilk adım belediyeleri de vardır. Sizler, bu
belediyelerdeki insanlara seçim öncesinde ilçe yapma sözü veriyorsunuz, fakat
ilk icraat olarak da bu belediyelerin haklarını gasbediyorsunuz.
Kaldı ki eğer ortada sunulan bir taslak varsa ve bu, dediğiniz gibi hiçbir
siyasi çıkar gözetmiyorsa… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) AKİF EKİCİ (Devamla) – İki
dakika istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Ekici, buyurun. AKİF EKİCİ (Devamla) –
…Gaziantep’te ilçe olması gereken Karataş ve Gazikent
neden ilçe yapılmadı? Bu süreç neye göre belirleniyor? Bahsettiğim iki ilçe,
biri 750 bin nüfuslu Şahinbey, bir tanesi 650 bin nüfuslu Şehitkamil.
Eğer bu işin içinde siyasi amaç yoksa, bunları neden
ikiye bölerek ayrı ayrı belediyeler hâline
getirmediniz? Çünkü burada hesaplanan belli. Dünden
beri çok arkadaşımız söyledi, birkaç gündür, üç gündür söyleniyor. Birtakım
siyasi hesaplar yapılıyor. Belediyeleri elde etmek için yapılmış olan
hesaplardan bir tanesi de bizim şehrimizde yapıldı. Neden bu 750 bin ve 650 bin
nüfusa erişmiş iki ilçeyi ikiye bölerek dört ilçe hâline getirmediniz? Benim
tavsiyem, bu “çoğunluğun diktatörlüğü” anlayışını terk edip gerçekten
demokratik anlayışın içinde var olmanızdır. Yol yakınken bu hüsranlı sona
ulaşmadan aklıselime sizleri davet ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Görüşmeler tamamlanmıştır. Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, tümünü
oylamadan önce, oyunun rengini belirtmek üzere, lehte Kocaeli Milletvekili
Nihat Ergün’ün; aleyhinde İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un
söz talepleri vardır. Sayın Ergün, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar) NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın tümünün
oylamasına gelmiş bulunuyoruz. Oylamadan önce oyumun rengini açıklamak üzere
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım. Üç günlük yoğun bir çalışma
temposuyla çok önemli bir tasarıyı aslında çok ayrıntılı bir şekilde de burada
müzakere etme imkânına sahip olduk. Öncelikle, bu tasarının müzakeresinde
burada çok geç vakitlere kadar çalışan bütün arkadaşlarımı kutlarım, teşekkür
ederim kendilerine. İktidar partimizden milletvekili arkadaşlarıma, muhalefet
partisinden katkı sağlayan bütün arkadaşlarıma, gerçekten bu tasarıya katkı
yaptıklarını düşünerek teşekkür ediyorum. Katkı yapmak, sadece bir tasarıya oy
vermek anlamına gelmez, o tasarı hakkındaki eleştiriler de önemli bir katkıdır.
Çünkü, yürütme ve yürürlük maddelerini onayladık.
Yürütme organı bu kanunu yürütürken, bu kanunu icra ederken, mutlaka bu
tasarının kanunlaşması sırasındaki bütün katkıları dikkate alacaktır. Burada
yapılan eleştiriler de bu açıdan önemlidir diye düşünüyorum. Sayın Hükûmet yetkililerinin, bu eleştirileri, bu
kanunun icrası sırasında önemli eleştiriler ve katkılar olarak sayacaklarından
hiçbir endişem yoktur. O nedenle, ben de Parlamentoda bu tasarının yasalaşması
sırasında katkı sağlayan bütün muhalefet partisi milletvekillerine de ayrıca
teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar, elbette
tasarının eleştirilecek çok tarafları oldu. Bu tasarıyla sekiz yüz altmış üç
belde belediyesi -nüfusu 2 binin altına düşmüş- hizmetlerin üretilemiyor
olması, optimum büyüklüklerin kaybedilmiş olması
sebebiyle yeni bir tüzel kişiliğe kavuşuyor. Ama,
tasarı, buralarda yaşayan vatandaşlarımız şundan emin olsunlar ki, onların
hizmetleriyle alakalı her türlü güvence sistemlerini getirmektedir. Bugün o
belediyelerde çalışan personelle ilgili her türlü güvence mekanizmaları bu
tasarı içerisinde yer almaktadır. Köy Kanunu, Belediye
Gelirleri Kanunu, İl Özel İdaresi Gelirleri Kanunu ve Türkiye’nin yerel
yönetimleriyle ilgili yapılacak olan yeni çalışmalar, hem köylerimizde hem
belediyelerimizde hem de il özel idaresinin alanı içerisindeki geniş bir
çerçevede çok daha nitelikli, çok daha kaliteli hizmetlerin üretilmesine imkân
verecektir; bundan da hiç kimsenin endişesi, kuşkusu olmasın. Ve bugüne
kadar imkânsızlıklar içerisinde, sadece İller Bankasından gelen payla
bölgelerine hizmet aşkıyla çalışan… Ama, ne yazık ki
her şey kitapta yazıldığı gibi değil, teorik olarak konuşmalarda olduğu gibi
değil. Burada konuşulan çok güzel sözler oldu ama arazi öyle değil, yani arazi
farklıydı. Arazide, burada konuşulan faydaların, belediyelerin bu hizmetleri
üretememesinin sıkıntısını belediye başkanlarımız da çekiyordu, meclis
üyelerimiz de, o yörelerde çalışan halkımız da… Ben inanıyorum ki, hangi
partiden olursa olsun, orada seçilmiş olan belediye başkanları, bu
imkânsızlıklar içerisinde, hizmet etme çabası ve gayretinde olmuşlardır.
Onların gayretinden hiçbir endişemiz ve kuşkumuz yoktur. Oradaki belediye meclis
üyeleri, bugünkü kanunlarda oturum hakkı alma imkânları varken birçoğu bunları
almadan hizmet etmişlerdir, sırf kasabamıza acaba bir şey yapabilir miyiz diye
bu hizmeti yapmışlardır. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tam
popülizm bu! Popülizm bu işte! NİHAT ERGÜN (Devamla) –
Yapmak için gayret etmişlerdir, ama bu gayretlerin, bu organizasyonla bir
neticeye varmayacağı da açıkça ortaya çıkmıştır. Ben, buradan, onların bugüne
kadarki çabaları ve gayretlerini de kutluyorum. Kendilerini bu üstün hizmet
gayretlerinden dolayı hakikaten tebrik ediyorum. Onlar da hiçbir endişeye
kapılmasınlar ki, bundan sonraki yeni durum, onların yapmayı çok arzu edip de
yapamadıkları hizmetlerin, o beldelerine, o hizmet vermek istedikleri
yörelerine, çok daha fazla hizmetin birkaç yıl içerisinde, çok daha fazlasıyla
geleceğini onlar da görmüş olacaklardır. Değerli arkadaşlar, çok
önemli bir idari reformu hep birlikte gerçekleştirdik. Evet, reformlar
tartışmalı olur ve tartışmalı olmuştur. (CHP sıralarından gürültüler)
Tartışmalardan bir kere daha yararlandığımızı ve bundan sonraki icraatlarda da
yararlanacağımızı düşünüyorum. Tekrar, bu önemli tasarının
yasalaşmasında üç gün boyunca katkı sağlayan iktidar partimizin, AK Partinin
değerli milletvekillerine ve muhalefet partisinden arkadaşlarımıza, hem
konuşmaları dolayısıyla hem de yapıcı önergeleri dolayısıyla çok teşekkür ediyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ergün,
konuşmanızı tamamlayınız. NİHAT ERGÜN (Devamla) – Bazı
yapıcı önergelerle de tasarının ortak bir şekilde değişikliğe uğramasına imkân
vermiştir. ALİ KOÇAL (Zonguldak) –
Hiçbir öneriyi kabul etmediniz ki! NİHAT ERGÜN (Devamla) –
Bunları da muhalefetimizin tasarıya olumlu katkıları, destekleri, bir anlamda
“şöyle olsa daha iyi olur” düşünceleri olarak algılıyor… ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Hangi öneriyi kabul ettiniz? NİHAT ERGÜN (Devamla) – …hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) –
Günahlara bizi ortak yapamazsın Başkan! Onlar sizin günahınız! BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Aleyhinde, Sayın Kemal Anadol, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, bu hukuk ve
demokrasi cinayeti ve siyasi cinayeti kapsamının içinde bulunduran, bu
antidemokratik yasaya karşı üç gündür direnen, gayriinsani
çalışma koşulları altında direnen muhalefet milletvekillerine ve partimin
grubuna, milletvekillerimize, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine
teşekkür etmeyi gerçekten bir borç ve ödev biliyorum. ALİ KOYUNCU (Bursa) – Bize
yok mu? K. KEMAL ANADOL (Devamla) –
Size şundan yok: Siz, gerçekten, Türkiye demokrasisine büyük bir darbe vurdunuz
ve demokratik gelişmesini Türkiye'nin engellediniz. Uzun yıllar bu tahribatın
acısını çekeceğiz. Arkadaşlar, evrensel hukukun
en doğal kuralıdır, kazanılmış hak diye bir kavram vardır. Siz, kanun
çıkarabilirsiniz, bundan sonra 10 bin nüfuslu olmayan hiçbir yerleşme
merkezinde belediye kurulamaz dersiniz, diyebilirsiniz. Buna saygı duyarız ama
en eskisi olduğu için söylüyorum, 1879 yılında kurulan, belediye teşkilatı
kurulan Yenifoça’yı belediye olmaktan çıkarıp mahalle
hâline getirirseniz, bu, gerçekten, oradaki demokratik gelişmeyi, sosyal
gelişmeyi ortadan kaldırır ve gerçekten bir hukuk cinayetidir. Şimdi, ne
derseniz deyin, akşamüstü saat beşten sonra mesaisi biten ama gece üçte kavga
eden karı kocayı barıştıran, doğum yapan kadını belediye vasıtasıyla hastaneye
yetiştirmeye çalışan; ambulansla, cenaze arabasıyla gece üçlerde, dörtlerde
halka hizmet eden belediye başkanları gidecek; asık suratlı, sizin partizan
niyetlerle oraya tayin ettiğiniz, “Sabah dokuz akşam beş” diyen ve beşten sonra
-o kentte de oturmadan- ilçedeki evine giden memurlar gelecek. Tam
tersine, bunları yaparken de sık sık da gösteriyorsunuz,
Sayın Başbakan da gösteriyor “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diye. Karşıyaka’daki dokuz
mahalleyi -iradesi hilafına- Bayraklı’ya
bağlıyorsunuz ve referandum yapıyorlar kendi kendilerine, alay ediyorsunuz.
Yapın, referandumu siz yapın. Neymiş efendim, bu belediyelerin yüzde 57’si
AKP’ye oy vermiş. Kendi seçmeninizden mi korkuyorsunuz? Başka bir şey daha
yapıyorsunuz. Bakın, bunu söylüyorum: “Siyasi amaçla yapmadık.” diyorsunuz.
Osmangazi, Mansuroğlu ve Manavkuyu,
üç Bornova mahallesinde Cumhuriyet Halk Partisinin oyu 22 bin, sizin oyunuz da
11 bin. Burayı alıyorsunuz, başka bir ilçeye naklediyorsunuz. Bu, siyasi
gasptır, siyasi cinayettir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu cinayete izin
vermeyeceğiz. Hakkımızı koruyacağız. AHMET YENİ (Samsun) – İzmir’i
de alacağız. K. KEMAL ANADOL (Devamla) –
Siz İzmir’i falan alamayacaksınız bu yollarla, bu yöntemlerle. MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) –
Alacağız. K. KEMAL ANADOL (Devamla) –
Ama Anayasa Mahkemesinden bu dönecek. Abana kararı var elimizde. Bal gibi,
seçim sandığını Zati Sungur kutusuna çevirme hareketidir bu. O nedenle, hukuka aykırı,
siyasi bakımdan etik olmayan, demokrasiyi ayaklar altına alan bu antidemokratik
yasaya Cumhuriyet Halk Partisi olarak oy vermeyeceğiz. Anayasa Mahkemesine
gideceğiz. Anayasa yargısında hakkımızı hukukumuzu arayacağız. Orada da
istediğimiz sonucu alamazsak, ilk Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu
kapattığınız belediyeleri tekrar açacağız. Yüce Meclise saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar) ASIM AYKAN (Trabzon) – Ne
zaman? AHMET
YENİ (Samsun) – Rüya, rüya. Hayal görmeyin hayal! BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Anadol. Sayın milletvekilleri, yurt
dışından yeni dönen Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun yerinden çok
kısa bir açıklaması olacaktır. Kendisine söz vereceğim. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Başkanım… BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru. REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum ilginize. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Yarın, cuma günü, kapatılan belediyeler uğruna mevlit okutturacağım, tüm AKP
milletvekillerini de davet ediyorum! (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Buyurun, Sayın
Doğru, siz devam edin efendim. REŞAT DOĞRU (Tokat) –
Efendim, malumunuz olduğu şekliyle kanun çıkıyor ancak Tokat ili bu kanunun
çıkmasından çok büyük rahatsızlık içerisindedir çünkü nüfusu azalmış bir
şekilde olurken 70 tane belediyesinden 46 tane belediyesi kapanıyor. Tabii, bu
46 tane belediyenin 26 tanesi de şenlikler yapılan, kurultaylar yapılan bir
yerdir. Bu insanların hepsi kurultay için, şölenler için hazırlık
içerisindeydiler. Bir anda kasabalıktan köy hâline gelmiş duruma geçiyorlar.
Sayın İçişleri Bakanımıza sormak istiyorum: Bunlara, bu insanlara neler söylemek
istiyorsunuz? İkinci sorum olarak da bazı
belediyelerde geçici işçiler çalışıyor. Geçici işçiler de asil işçiler gibi,
yani kadrolu işçiler gibi haklardan faydalanmak istiyorlar. Bunu da bir kere
daha duymak istiyorum. Neler yapılabilir bunlarla ilgili olarak? Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ
olun. Evet, tasarının tümünü
oylarınız sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul
edilmiştir. Hayırlı ve uğurlu olmasını,
hayırlar getirmesini diliyorum. Evet, tasarının kanunlaşmasıyla
ilgili olarak İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın kısa bir konuşması olacak. Buyurun Sayın Bakanım. (AK
Parti sıralarından alkışlar) İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sadece bir dakikanızı
alacağım, gecenin bu vakti fazla uzatmayacağım. Söylenecek her şey söylendi.
İdari yapımızda önemli değişiklikler öngören bir tasarıyı kabul etmiş olduk ve
üç gün Meclisimizde bütün boyutlarıyla tartışıldı, görüşüldü. Ben, Hükûmetim
adına bu tasarıya katkı veren, söz alan, konuşmalarıyla eleştiriler getiren,
sabırla burada Mecliste bulunan bütün milletvekillerine, iktidarıyla
muhalefetiyle, çok teşekkür ediyorum. Hepinize gerçekten bütün katkılarınız
için çok içten teşekkür ediyorum. Ayrıca şunu da ifade
ediyorum: Burada tabii kimi siyasi ama bu arada çok önemli konuşmalar oldu;
özellikle yerel yönetimlerimizle ilgili, köylerimizle ilgili, belediyelerimizle
ilgili, kentlerimizle ilgili. Biz bu konuşmalardan çok faydalandık, faydalanacağız.
Arkadaşlarıma da söyledim. Bu üç günlük çalışmanın Meclis tutanaklarının
tamamını alıp mahallî idareler birimimiz okusunlar, değerlendirsinler; hep
birlikte değerlendirelim. Huzurlarınıza kısa sürede belediye ve il özel
idareleri gelirleriyle ilgili tasarıyı getireceğiz. Köy kanunumuzu sizlerle
yine daha erken zamanda paylaşarak, tartışarak getireceğiz. Bütün amacımız,
ülkemizin her köşesinde, her kentimizde, her köyümüzde daha fazla hizmet olsun,
insanlarımız, vatandaşlarımız daha rahat yaşasınlar. Hepimizin
amacı bu. Bu düzenleme de bunun için yapılmıştır. Hükûmet
olarak bizim gayretimiz de bu yönde olacaktır. Hepinize tekrar teşekkür
ediyorum. Saygılar sunuyorum, iyi tatiller diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. Hayırlı olmasını diliyoruz biz de. Sayın milletvekilleri, 3’üncü
sırada yer alan Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu
ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları Raporları’nın görüşmelerine başlayacağız. 4.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu
ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111) BAŞKAN – Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, yoğun bir çalışma haftası geçirdik. Hepinize katkılarınız için
teşekkür ediyorum. Sizlere hayırlı akşamlar diliyorum, saygılarımı sunuyorum. Sözlü soru önergeleri ile
diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 11 Mart 2008 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Sizlere ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum. Kapanma Saati : 21.30 |
|