DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 16

74’üncü Birleşim

6 Mart 2008 Perşembe

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Artvin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa Turgutlu Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer ve 19 milletvekilinin, Van ilindeki enerji sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 29 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)

B) TEZKERELER

1.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Kuveyt’e yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/337)

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/498) (S. Sayısı: 110)

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)

3.- Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117)

4.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111)

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Sudan Devlet Başkanının ziyaretine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın cevabı (7/1724)

2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, doğalgaz yer altı depolama projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/1749)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, uzman jandarmaların özlük haklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/1750)

4.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bazı öğrencilere şiddet uygulandığı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1770)

5.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Eskişehir Millî Eğitim Müdürlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1773)

6.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, açık lise sınavlarına katılan öğrencilerin kıyafetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1776)

7.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, açık lise sınavlarına katılan öğrencilerin kıyafetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1777)

8.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da bir ilköğretim okulunda başarılı öğrencilere Kur’an-ı Kerim dağıtıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1778)

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin’de kömür sahası içindeki bir yolun kapatılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/1832)

10.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in Çalkaya Belediyesi sınırlarındaki arazilere tapuda şerh konulmasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/1855)

11.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, liman ve sınır kapılarında gümrükleme işlemi için uzun süre bekletilen kamyonlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/1966)

12.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir soru önergesinin cevaplandırılmamasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2056)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlı, TÜRKSAT uydusuna ve üretim sürecine,

Adana Milletvekili Yılmaz Tankut, Adana Tekel Fabrikasındaki işçilerin sorunlarına,

Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk, Avrupa Birliği ortak tarım politikası çerçevesinde Türkiye’nin tarım politikasına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk haklarında yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması hususunda tanzim edilen ve TBMM Başkanlığına gönderilen soruşturma dosyalarının Hükûmete geri verildiğine ilişkin Başbakanlık tezkereleri okundu; Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu karma komisyonda bulunan dosyaların Hükûmete geri verildiği açıklandı.

Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 21 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların araştırılarak (10/138),

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Muş Ovası’ndaki tarımsal üretimin araştırılarak verimliliğin sağlanması için (10/139),

Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, kredi kartı ve bireysel kredi alanında yaşanan sorunların araştırılarak (10/140),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 5/3/2008 Çarşamba günkü birleşiminde            çalışmaların saat 24.00’e kadar sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/498) (S. Sayısı: 110),

2’nci sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/65) (S. Sayısı: 72),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

3’üncü sırasında bulunan, Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/529) (S. Sayısı: 117) görüşmelerine devam edilerek geçici madde 2’ye kadar kabul edildi.

4/3/2008 tarihli AK Parti Grubu önerisiyle, 5/3/2008 Çarşamba günü Genel Kurulda görüşülecek konu belirlenmişken bir başka konunun görüşülmesinin mümkün olamayacağı gerekçesiyle Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in tutumu hakkında usul görüşmesi açıldı.

Konya Milletvekili Faruk Bal ve İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin konuşmasında şahıslarına sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar.

6 Mart 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 00.07’de son verildi.

                                                                      

Nevzat PAKDİL

 

 

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

Yaşar TÜZÜN

 

Konya

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Fatoş GÜRKAN

 

 

 

Adana

 

 

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                     

 

                                                                                                                               No.: 114

II.- GELEN KÂĞITLAR

6 Mart 2008 Perşembe

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bitki Koruma (Bitki Karantina) Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/530) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.2.2008)

2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/531) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/532) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)

4.- Müşterek Taarruz Uçağının Üretimi, Desteklenmesi ve Sürekli İyileştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırası ve Buna Dair Mali Yönetim Esasları Dökümanının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/533) (Millî Savunma; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)

5.- Türkiye-Azerbaycan Uzun Vadeli Ekonomik ve Ticari İşbirliği Programı ve İcra Planının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/534) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)

Teklifler

1.- Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş ve 20 Milletvekilinin; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/167) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.2.2008)

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 3 Milletvekilinin; Bursa İli Büyükşehir Kapsamında, Osmangazi İlçesinden Ayrılacak Emek ve Demirtaş Adıyla; Nilüfer İlçesinden Ayrılacak Görükle ve Çalı Adıyla Dört Yeni İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/168) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun; Amasya İline Bağlı Ezinepazar Adlı İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/169) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.2.2008)

4.- Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 31 Milletvekilinin; Amasya İline Bağlı Ezinepazar Adlı Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/170) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.2.2008)

Tezkere

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (1/336) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.2.2008)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 Milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/02/2008)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer ve 19 Milletvekilinin, Van İlindeki enerji sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/02/2008)

3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 29 Milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/02/2008)

 

6 Mart 2008 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce 4 Mart 2008 tarihli 72’nci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.

Tutanak özeti okunduktan sonra tekrar açık oturuma geçeceğiz.

Şimdi, kapalı oturuma geçmek üzere birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.01

 

 

İKİNCİ OTURUM

(Kapalıdır)

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Kapalı Oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle söz isteyen Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş’a aittir.

Sayın Akbaş, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

AYŞE AKBAŞ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle şahsım adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyeti, Eliflerin, Satıların, Makbule Efelerin, Nene Hatunların, Halide Ediplerin ve daha nice Türk annesinin gözyaşı ve alın teriyle var ettiği yüce Meclisimizin bir üyesi olmanın şerefiyle saygıyla selamlıyorum. Şehit anaları başta olmak üzere tüm analarımızın ellerinden öpüyorum.

“Ana başa taç imiş, her derde ilaç imiş, bir evlat pir olsa da anaya muhtaç imiş.”

Değerli arkadaşlarım, hak ve hukuk mücadelesi insanlık tarihi kadar eskidir. 8 Mart kadın hareketi 1857 yılına dayanan ve Amerika’da tekstil alanında çalışan kadınların çalışma hayatındaki sorunlarını ifade ettiklerinde sert müdahale karşısında düştükleri sıkıntıya tepki olarak ortaya çıkmış, Birleşmiş Milletler tarafından da 1977 yılında Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmiştir. 8 Mart dünyanın birçok yerinde kadınların eşitlik ve hak istedikleri, kadın olmalarından dolayı karşılaştıkları sorunlara dikkat çektikleri birlik ve dayanışma günüdür.

Kadınlarımızın eğitimine önem vermek, sosyal hayatının bütününde haklarını en iyi şekilde kullandırmak hepimize düşen yüce bir görevdir. Onurlu ve vefalı Anadolu kadını bunu fazlasıyla hak etmiştir. Yüce Önderimiz 1923 yılında Konya’da yaptığı konuşmasında buna işaret ederek kadının hayatının bütününe damgasını vurduğunu ifade etmiş ve birçok Avrupa ülkesinden önce kadınımıza hak ve imkânlar vererek tüm dünyaya örnek olmuştur.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Türk hukuk reformunun temel taşlarının en büyüğü olarak nitelendirilen Türk Medeni Kanunu Meclisimiz tarafından 1926 yılında kabul edilmiştir. 1934’te seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle “eşitlik” ilkesi siyasi hayatımıza girmiştir. Bugün, seçme hakkını rahatlıkla kullanmamıza rağmen seçilme noktasında bir hayli geride kaldığımız açıktır. Kadınlarımızın nüfusa oranlarına uygun temsil edilmesi durumunda kamusal alanda etkin bir şekilde yer alacak, hoşgörü, uzlaşma ve toplumsal barış rahatlıkla tesis edilebilecektir. Kadınlarımızın eğitim oranı yükseldikçe töre ve namus cinayetleriyle intihar oranları düşecek, iş gücüne katılım ve toplumsal refahtan pay alma oranları da artacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyadaki yapılan işlerin üçte 2’sini kadınlar yaparken toplam gelirin ancak yüzde 10’unu alabilmektedirler. Okuryazar olmayanların yüzde 70’ini kadınlar oluşturmaktadır. Yoksulluk sınırının altındakilerin yüzde 65’i yine kadınlardan meydana gelmektedir. Tüm bu rakamlara sivil toplum örgütlerine katılım oranı yüzde 20, partilere katılım oranı yüzde 13, sendikalara üyelik oranı ise yüzde 6 olduğu ilave edildiğinde kadınlar aleyhine oluşan üzücü bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Toplumumuzun değişik kesimlerinde görev alan çok sayıda başarılı kadın olmasına rağmen parlamento ve mahallî idarelerde seçilerek hizmet veren kadınlarımızın azlığı bizi üzmektedir. Fakat karamsar değilim. 1935 yılında Parlamentoda 18 kadın milletvekili varken bugün bu sayı 50’ye çıkmıştır. Mahalli idarelerde kadınımızın temsil oranı yüzde 1,5’lara düşmektedir.

Her seçim döneminde partilerin diline dolamaları ve gündemlerine almalarına rağmen yapamadıkları bir işi başararak kadın milletvekili adayı sayısını arttırıp, bu dönem 30 kadın milletvekilini Meclise taşıyan Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a huzurlarınızda teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Yapılan araştırmalarda bir cinsin bir toplulukta temsil edilebilmesi için azınlığın asgari yüzde 20 olması gerçeğinden hareketle, gelecek dönemde bu oranı yüzde 20’lere, mahallî idarelerde yüzde 10’lara yükseltilerek kadınlarımızın baş tacı edilmesinin ve hak ettikleri şekilde temsil edilmesinin sağlanmasını içtenlikle arzu ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Aile Araştırma Kurumu Teşkilat Yasası’nın çıkarılması başta olmak üzere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Akbaş.

AYŞE AKBAŞ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…aile mahkemelerinin kurulması, İş Kanunu’nda yapılan değişiklikler, Türk Ceza Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle kadın ve çocuk hakları adına insan onuruna yakışır düzenlemeler yapılmıştır. “Kadın erkek eşittir. Eşitsizlik durumunda devlet gerekli müdahaleyi yapmakla yükümlüdür.” ifadesi ilave edilmiştir. Kanaatimce, 1934 yılından sonra kadınımızın elde ettiği en büyük siyasi hak budur.

Ne acıdır ki, bugün “Haydi kızlar okula.” kampanyalarıyla okula gitme teşvik edilirken, bir yanda üniversite kapılarında, önyargılarla, okumak isteyen kızlarımıza kapıların kapatılması kabul edilir değildir. Millet iradesinin tecelli ettiği yerin kararı her şeyin üstündedir. Kanunlar önünde herkes eşittir. Lütfen, artık bu ön yargıları bir yana bırakalım. İnsanımız güzeldir, güzel şeylere layıktır. Toplumumuzun her bir ferdini bu duyarlılığa, bu hassasiyeti düşünmeye, kanunlara ve millete saygılı olmaya davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeye rağmen gelecekten umutluyum. Şairin dediğim gibi: “Umuduma cemre düştü…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akbaş, konuşmanızı tamamlayınız lütfen, teşekkür ediniz.

ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – Şiirini okusun…

AYŞE AKBAŞ (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tüm kadınlarımızın 8 Mart Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’a aittir.

Sayın Ertugay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aziz yurdumuzun birçok ilinde, yöresinde kurtuluş bayramı olarak kutlanan bu günleri aslında zafer günleri, zafer bayramları olarak kutlamanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Zira, bu günler Türk milletinin zulme, haksızlığa, esarete baş kaldırdığı, bütün cihana Türk milletinin vatanın bölünmesine asla müsaade etmeyeceğinin ilan edildiği ve dünyadaki bütün mazlum milletlere örnek teşkil etmiş kutlu günlerdir.

Değerli milletvekilleri, Erzurum, Asya ve Avrupa arasında geçit yeri, doğuyu batıya bağlayan tarihî İpek Yolu üzerinde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmanın yanında, jeopolitik olarak tarih boyunca Anadolu’nun kilit taşı olmuş ve bu konumundan dolayı da sürekli olarak çeşitli milletlerin saldırılarına uğrayagelmiş tarihî bir kentimizdir.

Anadolu tarihiyle uğraşan yazarların üzerinde birleştikleri önemli bir gerçek şudur: Erzurum Yaylası’na hâkim olan milletler, bütün Anadolu’ya hâkim olurlar. Bu yaylayı ellerinden çıkaran milletler er veya geç Anadolu’nun öteki kısımlarındaki hâkimiyetlerini de kaybederler. Erzurum Yaylası coğrafyasının stratejik öneminden kaynaklanan bu gerçek, Anadolu’nun beş bin yıllık tarihinde hiç değişmemiştir ve değişmeyecektir.

Onun içindir ki, Büyük Önder Atatürk, Anadolu’nun birçok yerinde başlayan millî hareketler içerisinde Erzurum’u seçerek oradaki hareketin başına geçmiş, yani devletin ve cumhuriyetin kuruluşuna giden ilk adım Erzurum’da atılmıştır. 12 Mart 1918 tarihi, Türk’ün kalbi olan Erzurum’un esaretten hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde nice canlar feda edilerek elde edilen bir zafer günüdür.

12 Martın bir beldenin, bir şehrin kurtuluşunu aşan bir anlamı vardır. Elbette ki, bütün şehirlerimizin, bütün yörelerimizin, tüm Anadolu’nun kurtuluş günleri çok önemlidir, çok anlamlıdır ve kahramanlıklarla doludur. Ancak, ülkenin kurtuluşuna cumhuriyetin ve yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna giden yol Erzurum’dan geçmiştir. Erzurum Kongresi’ne zemin hazırlayan tarihî olay, 12 Mart Erzurum’un kurtuluşudur. Burada Kâzım Karabekir Paşa’nın düzenli bir orduya komuta etmesi ve Atatürk’e “Ben ve kolordum emrinizdeyiz Paşam.” sözü, tarihî bir dönüm noktası ve Millî Mücadele’nin başlangıç noktasını teşkil etmiştir.

Nitekim, Mustafa Kemal Atatürk, 24 Nisan 1920’de Mecliste yaptığı konuşmada “Efendiler, hepinizin  bildiği gibi Temmuz 1919’da Erzurum’da Doğu Anadolu illerini kapsayan bir millî kongre toplandı. Bu millî kongrenin koyduğu şartlar bilinmektedir. Fakat şimdiye kadar yaptıklarımıza bir başlangıç sayıldığı için, size hatırlatmak üzere, önemli noktaları tekrar edeceğim.” diyerek istiklâl mücadelesinin başlangıcından Büyük Zafer’e kadar ne yapılmışsa hepsinin başlangıç yerinin Erzurum Kongresi ve dolayısıyla Erzurum’un kurtuluşu olduğunu ortaya koymuştur. Büyük Önder’in “Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir.” dediği Erzurum Kongresi, Kuvayımilliye’nin amil, millî iradenin hâkim kılınacağının ilan edildiği bir kongredir. “Azınlıklara imtiyaz verilemez. Manda ve himaye kabul edilemez. Vatan bir bütündür, parçalanamaz.” ültimatomunun bütün cihana haykırıldığı bir dönüm noktasıdır.

Değerli milletvekilleri, bu kurtuluş günlerini anarken, şüphesiz, amacımız, tarihten çıkarılan derslerin yeni nesillere aktarılması yanında bu ülkeye, yüce milletimize karşı daha başka ve önemli sorumluluklarımızın olduğunun da hatırlatılmasıdır. Düşman işgalinden milletimizin gücü, devletimizin inancı ve gücüyle kurtarılan Erzurum, bugün bir başka düşmandan, fukaralıktan, işsizlikten kurtarılmayı beklemektedir. Az gelişmişlikten, geri kalmışlıktan kurtarılmayı, insanca yaşamanın şartlarının oluşturulmasını beklemektedir. Esnafı, çiftçisi, memuru, emeklisi daha fazla hizmet beklemektedir.

Sözlerimi burada bitirirken, Millî Mücadele’de ve terörle mücadelede hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyor, aziz hemşehrilerimin kurtuluş bayramlarını tebrik ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın konuşmanızı.

ZEKİ ERTUGAY (Devamla) – Bu duygularla yüce heyetinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum ve ayrıca, bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması hasebiyle bütün kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum, kutluyorum. Tarihinde kadın kahramanı, sosyal ve iktisadi hayatında kadınların yerinin çok olduğu bir büyük milletin insanlarıyız, evlatlarıyız. Bu bakımdan, Dünya Kadınlar Günü’nün ülkemizde kutlanması çok önemlidir. 8 Martın bütün kadınlarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, 7 Mart Artvin’in kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’a aittir.

Buyurun Sayın Çolak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Artvin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlarken yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bütün dünya kadınlarının bu gününü kutluyor ve tebrik ediyorum.

7 Mart 2008 tarihi, cennet vatanımızın en güzel ve en yeşil illerinden biri olan serhat ilimiz Artvin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümüdür. Ülkemizin her köşesinde bütün Artvinliler dernek ve vakıflar aracılığıyla bu günü kutlamaktadır. Ben de Artvin Milletvekili olarak milletimizin Meclisinden ve milletimize ait olan bu kürsüden bütün hemşehrilerimizin bu gününü kutluyor ve tebrik ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Artvin ve çevresi kırk yıl süreyle Rus esaretinde kalmıştır. Türk ordusunun Çanakkale’de vermiş olduğu şanlı direniş ve zaferden sonra, Rus ordusu müttefiklerinden destek alamamış ve Rus Çarlığı’nın yıkılmasından sonra, 3 Mart 1918’de Osmanlı Devleti’yle Rusya arasında yapılan anlaşma neticesinde, Kars, Ardahan ve Batum sancaklarında halk oylamasına gidilmiş ve yüzde 99 gibi ezici bir çoğunlukla ana vatan kabul edilmiş ve bu tarihte ana vatana katılmıştır. Ne yazık ki bu kurtuluş uzun sürmemiş ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra bölgemiz, önce İngilizlerin, sonra da Gürcülerin istilasına uğramıştır. Nihayet, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gürcistan’a verdiği ültimatom neticesinde, 7 Mart 1921 tarihinde Artvin artık ebedi olarak düşmanlardan temizlenmiştir.

Elbette ki bu kurtuluş kolay olmamıştır. Kırk yıllık Rus ve Ermeni zulmünü bölge halkı çok iyi bilmektedir. Rus ve Ermenilere karşı Ardanuçlu kahramanların “Acı Elma” direnişi, Şavşatlıların “Sahara ve Bilbilan” direnişleri, Arhavi, Hopa, Kemalpaşa, Borçka ve Murgulluların “sahil” direnişleri, Yusufelili Molla Sabitlerin kahramanlıkları… Emrindeki kuvvetlere cesaret vermek için “namerdin kurşunu bana işlemez” diyerek şehadet şerbeti içen Artvinli Çil Hüseyin Ağa oğulları, Kadir Ağaların ve Şükrü Beylerin unutulması mümkün değildir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarih boyunca ülkemiz üzerinde kirli ve hain planlar hep olmuştur ancak yüce ordumuz ve yüce milletimiz bu planları hep bozmasını bilmiştir. Bugün de, yarın da bu hain ve sinsi planlar olacaktır ancak ordumuz ve milletimiz, her zaman bu hain tuzakları bozacak güce sahiptir.

Bu vesileyle, Kuzey Irak’tan yeni dönen kahraman ordumuzu ve Mehmetçiğimizi saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Anlam ve önemi büyük olan 7 Mart Artvin’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 87’nci yıl dönümü münasebetiyle, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, bütün kahraman ve şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çolak.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa Turgutlu Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1970'li yıllarda MTA tarafından bulunan, yeni sondaj çalışmaları ile rezerv miktarının 45 milyon tonun üzerinde olduğu tahmin edilen, tonda    1.14% Nikel (Ni) ve 0.05% Kobalt (Co) içeren, ekonomik ömrü ise 16 yıl olarak öngörülen Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının, Mart-2002'de işletme haklarını ele geçiren European Nickel Şirketinin; Türkiye'de Bosphorus Nickel Madencilik ve Sarde Nikel adları altındaki şirketlerle faaliyette bulunduğu, bu arada 40.000 ton sülfürik asit yatırımını da bir Çinli firmaya yaptırmak üzere anlaştığı ve bu şekilde sülfürik asitle liç metodu uygulanarak nikel ve kobalt üretimine müsaade edildiği kamuoyunca bilinmektedir.

Buna göre;

- Şirketin 15 yıllık üretim süresince Dünya Metal Borsasındaki nikel fiyat artışı da göz önüne alındığında yaklaşık 47,7 milyon ton kaynaktan 460.000 ton saf nikel ve 25.200 ton saf kobalt elde edip buna karşılık 25 milyar dolarlık geliri yurt dışına transfer edeceği, bu paranın ancak 1,2 milyar dolarlık kısmının Türkiye'de kalacağı ve güncel mali hesabın ne olduğunun bilinmediği;

- İzabeyi dahi ülkemizde yaptırmayan şirketin konsantreyi yurt dışına götürüp orada izabe ettireceği ve geriye tamamen atığını bırakacağı, bu durumun istihdama hiçbir katkısı olmayacağı, firmaya izabe tesisi kurma zorunluluğu getirilmediği, en önemlisi de 1935 yılından bu yana ülkemizde bakır, krom, alüminyum ve gümüş vs. izabe eden, asit üretimi konusunda da uzman kuruluş Eti Maden vasıtasıyla bu üretimin yapılabilirliğinin araştırılmadan işletme hakkının ulus ötesi şirkete devredildiği;

 -Nikel kobalt üretiminde asit liç metodunun rüzgarla çevreye asit yağmuru oluşturarak çevre kirlenmesine yol açabileceği, bunun yerine firmanın biraz daha pahalı olan konvansiyonel üretim metodunu tercihe neden zorlanmadığı? Bu firmanın Avrupa'dan kovulduktan sonra deneme üretimini Türkiye'de yapmaya karar verdiğinin bilinip bilinmediği? Bu yöntemin zengin tarım alanlarına verebileceği zararın boyutlarının hesaplanıp hesaplanmadığı?

-Asit üretimini gerçekleştirecek firmanın üretim sırasında kaç kw elektrik üreteceği, bundan ne kadar kâr hedeflendiğinin bilinip bilinmediği?

-Kükürtten asit üretimi gibi tehlikeli bir üretimin, tartışılan Çin teknolojisine emanet edilmesine müsaade edilmesi ile olası bir felakette bölge insanının yaşamına etkilerinin hesaplanıp hesaplanmadığı, bu gayrı sıhhi müesseseye nasıl ruhsat verildiği ile ülkemizde istihdam sorunu varken ve bu tesisin bölge insanına istihdam sağlayacağı gerekçesi ileri sürülmekte iken, Çinli firmanın talep ettiği 390 Çinli teknik uzmana neden çalışma müsaadesi verildiği cevapları kamuoyunca meçhul konulardır.

Yukarıda ifade edilen konuların açığa kavuşturulması, bölge halkı, sektörle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili kuruluşlar ve daha önemlisi ekonomik geleceğimiz açısından çok büyük önem taşımaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletme haklarını ele geçiren European Nickel Şirketinin, 460.000 ton saf nikel ve 25.200 ton saf kobalt üretimi sonucu, ülkemize sağlayacağı katma değer ve istihdama katkısının ne olacağı; buna karşılık asit üretimi ile bölgede nasıl bir çevre felaketine yol açacağı, ayrıca metal madenciliğindeki özelleştirme uygulamaları sonucu gelinen nokta ile alınacak önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce uygulamaya konulması ile karşılaşılacak sorunların çözümlenmesi konusunda Anayasamızın 98, İç Tüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Mehmet Ekici

(Yozgat)

2) Mustafa Enöz

(Manisa)

3) Ahmet Orhan

(Manisa)

4) Hasan Özdemir

(Gaziantep)

5) Erkan Akçay

(Manisa)

6) Emin Haluk Ayhan

(Denizli)

7) Ahmet Bukan

(Çankırı)

8) Mehmet Serdaroglu

(Kastamonu)

9) Yılmaz Tankut

(Adana)

10) Recep Taner

(Aydın)

11) Ertuğrul Kumcuoğlu

(Aydın)

12) Murat Özkan

(Giresun)

13) İsmet Büyükataman

(Bursa)

14) Mehmet Günal

(Antalya)

15) Ali Uzunırmak

(Aydın)

16) Yıldırım Tuğrul Türkeş

(Ankara)

17) Mehmet Akif Paksoy

(Kahramanmaraş)

18) Alim Işık

(Kütahya)

19) Recai Yıldırım

(Adana)

20) Kemalettin Nalcı

(Tekirdağ)

21) Cemaleddin Uslu

(Edirne)

22) Abdülkadir Akcan

(Afyonkarahisar)

23) Reşat Doğru

(Tokat)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer ve 19 milletvekilinin, Van ilindeki enerji sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Van ilinin ekonomisini olumsuz yönde etkileyen, ildeki vatandaşların yaşamını zorlaştıran ve birçok fabrika ve işyerini büyük zarara uğratan enerji sorununun ve zararlarının araştırılıp, alınması gereken tedbirlerin alınması amacıyla Anayasanın 98’inci, İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Özdal Üçer                       (Van)

2) Ahmet Türk                      (Mardin)

3) Selahattin Demirtaş           (Diyarbakır)

4) Fatma Kurtulan                 (Van)

5) Emine Ayna                      (Mardin)

6) Ayla Akat Ata                  (Batman)

7) Sebahat Tuncel                 (İstanbul)

8) Mehmet Nezir Karabaş     (Bitlis)

9) Bengi Yıldız                     (Batman)

10) Sırrı Sakık                      (Muş)

11) M. Nuri Yaman              (Muş)

12) Aysel Tuğluk                  (Diyarbakır)

13) Pervin Buldan                 (Iğdır)

14) Gültan Kışanak               (Diyarbakır)

15) Akın Birdal                     (Diyarbakır)

16) İbrahim Binici                 (Şanlıurfa)

17) Hasip Kaplan                  (Şırnak)

18) Sevahir Bayındır             (Şırnak)

19) Şerafettin Halis               (Tunceli)

20) Osman Özçelik               (Siirt)

Gerekçe:

Van ili Doğu Anadolu Bölgesinin en büyük illerinden olup, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre merkez ilçe nüfusu 413.907, il nüfusu 979.671 olarak belirlenmiştir.

İldeki ekonomi genel olarak tarım ve hayvancılık, sınır ticareti ve gelişme gösteren işletmelere dayanmaktadır. Tarım ve hayvancılık neredeyse yok olma noktasına gelmiştir. Özellikle son yıllarda ilde büyük bir enerji sorunu yaşanmakta ve bu sorun hem yaşamı olumsuz etkilemekte hem de gelişme gösteren işletmelere büyük zararlar vererek ya işlemez hâle getirmekte ya da kapanmasına neden olmaktadır. Elektriğin kesilmediği, düzenli ve yeterli voltajda geldiği gün sayısı neredeyse yok gibidir.

İldeki enerji sorunu üç başlık altında incelenebilir.

1- Üretim

İldeki enerji üretim santralleri; Hoşap HES (yıllık üretimi 13,2 GWh), Engil HES (yıllık üretimi 15 GWh), Erciş HES (yılık üretimi 2 GWh), Koçköprü HES (yıllık üretimi 24,5 GWh) ve Gaz Türbini( yıllık üretimi 110 GWh) dir.

Bölgenin (Van Bitlis Muş; Hakkâri) yılda ortalama olarak 8.603.950 MWh (megawatt saat) (kilo joul) üretim gücü kapasitesi varken, ancak yılda bunun %1’i bile olmayan 58700 MWh'lık bir bölümünü değerlendirilebilmektedir. Van'da yılda 110.000 MWh enerji üretebilecek ve motorinle çalışan gaz türbini ucuz motorin temin edilebilmesine rağmen çalıştırılmamakta, çürümeye bırakılmaktadır.

2- Dağıtım

Van TEİAŞ İl Müdürlüğü; toplam 11 ilçe, 7 belde, 579 köy 429 mezradan oluşan 21.824 km2'lik görev alanı içerisinde bulunan 979.671 nüfuslu, toplam 182.500 adet abonesine 405 personel ile hizmet vermektedir. İl Müdürlüğünün hizmet alanında 2.300 adet trafo, 4.152 km AG (alçak gerilim), 6.505 km Orta Gerilim hattı mevcuttur. Mevcut trafoIar şehrin ihtiyacını karşılayamamaktadır. Oluşan arızların giderilmesi personel yetersizliğinden kaynaklı gecikmelere uğramaktadır.

3- İletim

İlimizin elektrik enerjisi ihtiyacı, enterkonnekte sisteme bağlı olarak TEİAŞ sorumluluğundaki 154 kV'luk üç ayrı iletim hattı ile sağlanmaktadır.

Birinci hat, Diyarbakır Karakaya HES ile Batman HES'de üretilen ve Diyarbakır-¬Batman-Siirt-Tatvan üzerinden,

İkinci hat, Elâzığ Keban HES ile Bingöl Özlüce HES'de üretilen ve Elâzığ-Bingöl-¬Erzurum-Ağrı üzerinden,

Üçüncü hat ise İran'dan gelen ve Hakkâri ilini de besleyen Enerji İletim Hatlarıdır.

İlk iki hat TM (trafo merkezine)'ye giriş yapıp şehir çıkış fidelleri ve dağıtım şebekesi vasıtasıyla Van'a dağıtımı yapılmaktadır. Diğer üçüncü hat Edremit'teki TM'ye giriş yapıp şehrimizin çok az bir bölümünü beslemektedir.

Enerji üretim noktalarından oldukça uzakta olan şehrimizin beslendiği 154 kV’luk hatlarda meydana gelen gerilim düşümleri nedeniyle, aşırı güç taleplerini karşılamak için daha fazla yük ihtiyacı doğmakta ve bu durumda da mevcut iletim hatlarından bu talep karşılanamamaktadır. 

Bu hatlardaki gerilim düşüşleri, Elektrik Mühendisleri Odası Van İl Temsilciliği tarafından oluşturulan bir komisyonca 05.01.2007 tarihinde saat 18:20 de ölçümler yapılmış ve ulusal enterkonnekte sistemde gerilimin 154 kV olması gerekirken 114 kV (kilovolt), Van şehir merkezinin bir bölümünü besleyen Orta Gerilim çıkış fiderine ait gerilimin 28 kV olduğu tespit edilmiştir.

İletim hatlarında oluşan olumsuzlukların ortadan kaldırılması için besleme hatlarındaki iletken kesitlerinin 477 MCM'den 1272 MCM'e çıkarılması gerekmektedir. Özellikle kış aylarında aşırı yüklenmelerden dolayı çok aşırı derecede gerilim düşüşleri meydana gelmekte ve vatandaşa normal koşullarda ödemesi gereken elektrik ücretlerinin kat be kat üstünde ödemelere sebebiyet vermektedir. Türkiye'de kişi başına düşen elektrik tüketimi 1961 kw/h iken Van'da bu oran 336 kw/h'dir.

Başbakan ve ilgili bakanlık sorunları çözme adına hiçbir çalışma yapmazken tek sıkıntının kaçak elektrik kullanımından kaynaklandığını belirterek, yatırım ve hizmet eksikliğini görmezden gelmektedirler. Oysa yukarıda da belirtilen sorunlar incelendiğinde sorunun yatırım ve hizmet eksikliğinden kaynaklandığı açıkça görülecektir. Burada halkı suçlamak yerine yapılması gereken daha kaliteli hizmet sunmak, mevcut üretimi arttıracak alternatif üretim yolları aramak ve mevcut iletim hatlarını güçlendirmektir. Elektrik sorununun çözüm yolu, ilde veya çevre illerde mevcut hidroelektrik enerji kaynakları ve alternatif enerji kaynakları kullanılarak üretim santrallerinin kurulmasından geçmektedir. Ülkemizde güneşli gün sayısı en fazla olan ilimiz Van'da güneş enerjisinden yararlanma yolları aranmalıdır. Zaman geçirilmeden Van ili pilot bölge olarak değerlendirilmeli, sürekli rüzgarların estiği bölgelerden faydalanılarak elektrik enerjisi üretme yolları araştırılmalıdır.

Van ilinin gelişmesini engelleyen ve ildeki yaşamı büyük oranda zorlaştıran bu sorunun çözümü için bir an önce gerekli tedbirler alınmalıdır.

3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 29 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tekstil ve hazır giyim sanayi son yıllarda alarm vermektedir. Sektördeki kan kaybı, ekonomiyi ve istihdamı tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Hükümetin yapılan uyarıları dikkate almaması sektörde faaliyet gösteren firmaların tek tek kapanmasına yol açmaktadır. Bu durum ülke sanayisini, ihracatımızı etkilediği gibi, işsizliğin de artmasına neden olmaktadır.

Milyonlarca insanın ekmek kapısı olan bu sektör gerçekleştirdiği yüksek üretim ve ihracat rakamlarıyla ülke ekonomisinin lokomotifi durumdadır.

Enerji ve istihdam maliyetleri konusunda alınacak basit önlemlerle, ekonomimizin belkemiği niteliğinde olan tekstil ve hazır giyim sanayi hem uluslararası rekabette önemli avantajlar yakalayacağı gibi, hem de bu sektördeki yaşanan sıkıntılar bir ölçüde de olsa giderilmiş olacaktır.

Tekstil ve hazır giyim sektörünün içinde sürüklendiği darboğazın araştırılması, sektörde yaşanan sorunların saptanması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98. ve içtüzüğün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Ali Rıza Ertemür 

 

(Denizli)

 

2) Ahmet Ersin

 

(İzmir)

 

3) Çetin Soysal 

 

(İstanbul)

 

4) Tacidar Seyhan 

 

(Adana)

 

5) Mevlüt Coşkuner

 

(Isparta)

 

6) Ali Oksal 

 

(Mersin)

 

7) Tekin Bingöl 

 

(Ankara)

 

8) Mehmet Fatih Atay 

 

(Aydın)

 

9) Muhammet Rıza Yalçınkaya

 

(Bartın)

 

10) Canan Arıtman 

 

(İzmir)

 

11) Hüseyin Ünsal 

 

(Amasya)

 

12) Akif Ekici 

 

(Gaziantep)

 

13) Ergün Aydoğan 

 

(Balıkesir)

 

14) Yaşar Ağyüz 

 

(Gaziantep)

 

15 Hulusi Güvel 

 

(Adana)

 

I6) Zekeriya Akıncı 

 

(Ankara)

 

I7) Malik Ecder Özdemir 

 

(Sivas)

 

18) Erol Tınastepe 

 

(Erzincan)

 

19) Metin Arifağaoğlu 

 

(Artvin)

 

20) Ali Koçal 

 

(Zonguldak)

 

21) Tayfur Süner 

 

(Antalya)

 

22) Osman Kaptan 

 

(Antalya)

 

23) Atila Emek 

 

(Antalya)

 

24) Ali İhsan Köktürk

 

(Zonguldak)

 

25) Şevket Köse

 

(Adıyaman)

 

26) Nevingaye Erbatur 

 

(Adana)

 

27) Fevzi Topuz 

 

(Muğla)

 

28) Derviş Günday 

 

(Çorum)

 

29) Şinasi Öktem 

 

(İstanbul)

 

30) Mehmet Ali Özpolat

 

(İstanbul)

 

 

Gerekçe:

Tekstil ve hazır giyim sanayi, istihdam, üretim ve ihracatımızın lokomotifi ve ülkemiz ekonomisinin can damarıdır. Sektörün yerine getirdiği işlevler yalnızca üretim ve ihracat gibi ekonomik alanlarla sınırlı değildir. Ülkemizin en büyük sorunu olan işsizliğin daha da büyümesine engel olarak, sosyal sorumluluklar da üstlenmektedir.

Ne var ki bu önemli sektörümüz her geçen gün daralmakta, yaşanılan ciddi sorunlar nedeniyle uluslararası piyasalarda rekabet gücünü kaybetmekte buna karşın başta Çin olmak üzere Uzak Doğulu firmaların global pazarlardaki paylarını hiç durmadan artırmaktadır.

Tekstil ve hazır giyim sektörü, izlenen hatalı politikalar ile yanlış tercih ve uygulamalar sonucunda hızla kan kaybetmektedir. Tekstil ve hazır giyim sektörünün önemli merkezlerinden biri olan Denizli ilimiz başta olmak üzere ülkemizdeki büyük tekstil merkezleri geri dönüşü olmayan bir girdabın içine sürüklenmektedir.

Doğrudan sağladığı istihdamı 2,5 milyonu bulan ve dolaylı olarak sağladığı istihdamla 10 milyon kişinin ekmek kapısı olan tekstil ve hazır giyim sanayi, ülke ekonomisinin ve istihdamın bel kemiği niteliğindedir. Toplam istihdamdaki payı yüzde 13,6'yı bulan sektörün sanayi istihdamından aldığı pay ise, yüzde 23,9'a erişmektedir. Ülkemiz istihdamında oynadığı bu ciddi rolün yanı sıra ödediği sosyal güvenlik primleri ve vergiler yoluyla da Türkiye ekonomisine kayda değer katkı sağlamaktadır.

Türkiye'de asgari ücret üzerindeki istihdam vergileri ve sosyal güvenlik giderlerinin, çalışanların işverene maliyeti içerisindeki payı yüzde OECD ortalamasının 2 katını aşmaktadır. Dahası bu sektöründeki zorlu rakiplerimizin neredeyse tamamında, devlet istihdam üzerine aşırı yükler bindirmek bir yana iş gücü maliyetleri konusunda ciddi sübvansiyonlar uygulamaktadır. Girdi maliyetleri içindeki istihdamın payını ciddi boyutlarda düşük tutmaktadır. Söz gelimi ülkemiz tekstil ve hazır giyim sanayindeki ortalama işçi maliyeti, en zorlu rakibimiz Çin'in 4 katı daha pahalıdır.

Tekstil ve hazır giyim sektöründe en büyük enerji girdisini oluşturan elektriğin ülkemizdeki fiyatı, dünya ortalamasının neredeyse 2 katıdır.

Teşvik uygulamaları hedeflenenin tersine, kendi olanak ve becerileriyle sanayileşmiş illerimizi cezalandırmakta bölgesel ve sektörel farklılıkları tamamen göz ardı edilerek, yörelerimizin sahip olduğu farklı rekabetçi üstünlükleri dikkate alınmamaktadır. Vakit geçirmeden bölgeleri temel alan uygulamadan vazgeçilerek, tekstil ve hazır giyim sanayi gibi ihracat odaklı sektörleri ön plana çıkaran bir teşvik sistemine geçilmesi yerinde olacaktır.

Yukarıda da ifade edildiği gibi, tekstil sektörü ülkemizin gerek ihracatımız gerekse iç piyasa açısından önemli bir yere sahiptir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Buyurun:

B) TEZKERELER

1.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Kuveyt’e yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/337)

                                                                                                                        05/03/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 11-14 Şubat 2008 tarihlerinde Kuveyt'e yaptığı resmî ziyarete, Muğla Milletvekili Dr. Mehmet Nil Hıdır'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                             Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                       Başbakan

BAŞKAN – Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 14.53

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş Başbakanlık tezkeresinin oylaması sırasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/498) (S. Sayısı: 110)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi geçici 2’nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunla kurulan belediyelerin organlarının seçimi, ilk genel mahalli idareler seçimiyle birlikte yapılır. Bu Kanunla mahalleye veya köye dönüşen veya il ya da ilçe belediyesine katılan belediyelerin tüzel kişiliği, organları ve bunların hak, yetki ve görevleri ilk genel mahalli idareler seçimine kadar devam eder.

(2) Bu Kanunla kurulan belediyeler teşkilatlanıncaya kadar, belediye hizmetleri, bu yerleşim yerlerinin halen bağlı oldukları belediyeler tarafından yerine getirilir. Valiler bu hususta ilgili belediyeler arasında koordinasyonu sağlar ve gerekli tedbirleri alır.

        (3)Yeni kurulan belediyelere, 2380 sayılı Kanun uyarınca genel bütçe vergi gelirlerinden 1/1/2009 tarihinden itibaren pay ayrılır. Ayrılan paylar, İller Bankasınca bu belediyeler adına açılacak hesapta toplanır.

(4) Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri 5393 sayılı Belediye Kanununun 50 nci maddesine göre yapılır. Devir sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda, 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar dikkate alınmaz. Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya belediyenin norm kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili belediye veya il özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından altı ay içinde sonuçlandırılır. Bu belediyelerin malvarlıkları, hak, alacak ve borçları, mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel idaresine intikal eder. Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir.

(5) Tüzel kişiliği ilk genel mahalli idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni personel istihdamı, taşınır ve taşınmazları, iş makineleri ve diğer taşıtların satışı ile borçlanması katıldığı belediyenin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler, mevcut personelini, taşınır ve taşınmazlarını, iş makineleri ve diğer taşıtları ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediye veya ilgili il özel idaresine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde bildirir. Bu yerlerde yeni nazım ve uygulama imar planı yapılamaz; mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayı ile yapılır.

(6) Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerden il özel idaresine veya belediyelere devredilmesi gereken personel, ihtiyaç duyulması halinde kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınmak kaydıyla diğer belediyelere veya vali tarafından merkezi idare kuruluşlarının taşra teşkilatının boş kadrolarına atanabilir. Bu personelin atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamının net tutarı, eski kadrosunda en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamı net tutarından az olması halinde, aradaki fark atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece hiçbir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.

(7) Bir belediyeden ayrılmak suretiyle yeni kurulan belediyeler ile ayrıldıkları belediyeler arasındaki taşınır ve taşınmazlar ile alacak ve borçların paylaşımı nüfus oranları dikkate alınarak yapılır.

                         

(x) 4/3/2008 tarihli 72’nci Birleşim Tutanağına eklidir.

(8) Paylaştırma, devir ve tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için illerde vali veya görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında,  ilgili idareler de temsil edilmek suretiyle vali tarafından belirlenecek paylaşım, devir ve tasfiye komisyonu kurulur. İhtiyaç halinde, vali tarafından bu komisyonlara yardımcı olmak üzere alt komisyonlar kurulabilir. Paylaşım, devir ve tasfiye işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk genel mahalli idareler seçimlerine kadar sonuçlandırılır.

(9) Daha önce, birden fazla köy veya köy kısımlarının birleşmesiyle belediye kurulan ve bu Kanuna göre yeniden köye dönüşen yerlerde, başka bir işleme gerek kalmaksızın valinin uygun görüşü ve İçişleri Bakanlığının onayı ile birden fazla köy kurulabilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Nuri Yaman; şahısları adına, Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk ve Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in söz talepleri vardır.

 İlk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar) 

CHP GRUBU ADINA M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının geçici 2’nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının bu maddesi, yeni kurulan belediyelerin seçim dönemine ilişkin olarak yapılacak işlemleri, kaldırılan, köye dönüştürülen veya yeni kurulan belediyelerin bir mahallesine dönüştürülen belediyelere ilişkin olarak da yine seçim dönemine kadar yapılacak işlemleri düzenliyor. Bir geçiş dönemi düzenlemesi. Ancak, bu geçiş dönemi düzenlemesinin bile kendi içinde bazı eksiklikleri olduğu görülmektedir.

Bunlardan bir tanesi şudur: Tasarının bu maddesine göre, kaldırılan belediyelerin personeli, bütün mevcutları, taşınırları, taşınmazları, iş makineleri il özel idaresine veya yeni kurulan belediyeye aktarılacaktır. Yine, kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlar da kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde bildirilecektir. Ancak hepimiz biliyoruz ki, Türkiye'nin bir gerçeğidir ki, belde belediyelerinin piyasaya olan borçları da vardır. “Belediye bir resmî kurumdur, piyasaya borcu nasıl olur, eğer borcu varsa bunun karşılığında mutlaka belediye kayıtlarında bir fatura vardır.” demeyelim. Yerel şartlarda, bu belediyelerimiz mal veya hizmeti satın alır, parası olduğunda bunu öder, bu bir gerçektir. Tasarının bu maddesi belediyelerin bu borçlarına ilişkin herhangi bir düzenleme getirmiyor.

Bir diğer konu, bu belediyelerimizin yeni nüfus sayımına göre nüfuslarının azalmış olması nedeniyle gelirlerinde önemli bir azalma yaşanacaktır. Oysa hepsi bütçelerini eski nüfus varsayımıyla yapmışlardı, ona göre bir harcama programı oluşturmuşlardı ve buna göre yollarına devam edeceklerdi. Şimdi, yola çıkan belediyeler bu konuda yolda kalacaklardır. “Efendim, bütçesini buna göre yapsaydı.” diyebiliriz. Ama bu bütçenin oluşumuna, Hükûmetin de, devletin de birtakım müdahaleleri olmuştur. Örnek veriyorum: Geçici işçilerin kadroya alınması yönündeki düzenleme tamamen Hükûmetin tasarrufudur. Belediyenin altı ay, yedi ay, sekiz ay süreyle çalıştırıp ücret ödediği işçi, yasayla belediye kadrosuna alınmış ve on iki ay süreyle ücret verilme gerçeğiyle, zorunluluğuyla belediye karşı karşıya kalmıştır. Belediyenin bir yandan yasayla harcamalarını artırırken öbür taraftan, geçiş döneminde bile olsa, gelirlerinde meydana gelecek azalmadan kaynaklanacak sorunları çözmemeyi, bunu dışlamayı doğru bulmuyorum.

Değerli arkadaşlar, asıl üzerinde durmak istediğim konu şudur: Bu dediğim husus hiç değilse maddenin, tasarının kendi içinde tutarlı olması gerektiği yönünden dile getirdiğim bir gerçekti. Tasarı, belediyeler arasında hiçbir ayrım yapmadan, tamamını aynı kefeye koyup kapatıyor. Yani 3.225 belediyenin 1.147’sini bu şekilde bir işleme tabi tutuyor ve bunların 863 tanesini de köye dönüştürüyor.

Tasarının genel gerekçesine baktığımızda, neredeyse bütün kötülüklerin kaynağı bu belediyeler şeklinde bir anlayış görüyorum. Değerli arkadaşlar, bunu doğru bulmuyorum. Bakın, gerekçede neler söyleniyor?

Birincisi: Bu belediyelerin mali yapıları son derece kötüdür, bozulmuştur. 2006 yılında yapılan borç yeniden yapılandırmasına rağmen, o tarihten sonra da bu belediyeler borç biriktirmeye devam etmiştir.

Yönetim giderleri, bu belediyelerin fazladır. Yani sanki yönetim giderlerini bile karşılayamayacak bir gelir düzeyine sahip olduğu için bu belediyelerin hayatta kalmasına, ayakta kalmasına gerek yoktur anlayışı.

Teknik kapasitesi, idari kapasitesi yetersizdir ve bu nedenle belde halkına yeterli düzeyde hizmet verme gücüne, olanağına sahip değildir. Müsaade ederseniz, bu üç gerekçeyi de irdelemek istiyorum.

Şimdi, bu belediyelerin borçları olarak tasarının genel gerekçesinde, İller Bankasına olan borçlar dâhil, 271 milyon YTL’lik borç ifade ediliyor köye dönüştürülen ve ilçe belediyelerine katılan belediyeler için. Sadece köye dönüştürülen belediyelerin borcu 120 milyon YTL, 2006’daki borç yeniden yapılandırmasından sonra oluşan borçları. Yine dün burada konuşan iktidar partisi grup başkan vekili arkadaşımız Türkiye’deki en büyük borçlu belediyenin İzmit Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olduğunu ifade etmiştir. Dün rakamlar yanımdaydı, ama konuşma fırsatı olmadığı için çıkıp burada söyleme imkânı bulamadım; bu konuyu değerlendirmek istiyorum.

Şimdi, sekiz yüz altmış üç belediyenin 120 milyon YTL borcu var. Tüm belediyelerin Hazineye olan borçlarına baktığımızda -sadece Hazine Müsteşarlığına olan borçlarını kast ediyorum; İller Bankası, vergi borcu, sigorta prim borcu bunları kast etmiyorum- Ocak 2008 tarihi itibarıyla 6 milyar dolar, tam 6 milyar dolar. Vadesi gelmemiş olan borçları da buna katarsak, o da 7 milyar dolardır, 13 milyar dolar eder. Tamamı yirmi üç belediye veya belediye kuruluşunun borcudur bu. Vadesi gelmemiş borçları bir kenara bırakıyorum, 6 milyar dolarlık borcun sadece 3,9 milyar doları, yani yüzde 65’i Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarına aittir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin borcu, vadesi geçmiş borcu -vadesi gelmemişleri ne Ankara Büyükşehir için veriyorum ne Kocaeli için- 864 milyon dolar. Evet, rakamlar burada. Ben beklerdim ki, iktidar partisi grup başkan vekili rakamlara, devletin rakamlarına hâkimdir, ona göre konuşur; ama gördüğüm kadarıyla bu rakamları kullanma ihtiyacı duymamış iktidar partisi. Şimdi, bunlar, basit, bu Parlamentonun düzeyine yakışmayan politikalar. Burada rakamları doğru konuşmalıyız.

Peki, Ankara Büyükşehir Belediyesi bu borcunu ödüyor mu değerli arkadaşlar? Küçük belediyeleri, köye dönüştürülen belediyeleri borçlarını ödemiyor diye suçlarken, Ankara Büyükşehir Belediyesi borcunu ödüyor mu? Bu soruyu sormamız ve cevabını almamız gerekir. Ankara Büyükşehir Belediyesi -2002’den bu yana çıkardım- bazı yıllar hiç ödememiş, sıfır gözüküyor. En iyisi, kalan borcu söyleyeyim ben size, ne kalmış, yıldan yıla Ankara Büyükşehir Belediyesinin borcu neye ulaşmış: 2003: 152 milyon dolar; 2004: 1,2 milyar dolar; 2005: 1,6 milyar dolar; 2006: 2,1 milyar dolar; 2007: 3,9  milyar dolar;  2008 Ocak:  3,9  milyar dolar. Biz şimdi, sekiz yüz altmış üç belediyenin 120 milyon YTL’lik borcunu, bu belediyelerin kapatılması için gerekçe yaparken, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu borcunu ödeyebilmesi için üzerine varmıyoruz, Hükûmet buradan yasa çıkarıp Ankara’daki doğal gaz dağıtım işinin özelleştirmesini Ankara Büyükşehir Belediyesine veriyor, bu özelleştirmeden elde edeceği parayla hazineye olan borcunu ödesin diye. Yetmeyecek, o para da yetmeyecek. Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazineye olan borcunun yüzde 6,5’udur o toplam bin yüz yetmiş üç  belediyenin borcu. Değerli arkadaşlar, bu gerçekçi değil. Belediyelerin kapatılması için borç gerekçe olamaz.

İkincisi: Yönetim giderleri, efendim, fazla. Doğru değil. Bu belediyelerin bütün kadrolarını özel idareye alıyorsunuz, diğer belediyeye alıyorsunuz, iş makinelerini alıyorsunuz, bunlar zaten çalışacak. Nedir yönetim gideri? Elektrik ve ısınma gideri, bütün yönetim gideri bu.

Değerli arkadaşlar, bu anlayışla bir tasarı şekillendirmeyi, doğrusu, demokrasi adına, belediyecilik adına üzüntü verici buluyorum. Tasarruf edilen yerel yönetimin gideri değildir, demokrasiden tasarruf ediyor Hükûmet, demokrasiden.

Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Şartı’na, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na aykırıdır bu. Konuşulan maddelerini söylemeyeceğim. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın lütfen giriş bölümüne bakalım. Giriş bölümünde, yerel yönetimlerin daha güçlendirilmesi ve korunması anlayışı vardır. Bu anlayış çerçevesinde belediyeleri güçlendirmek varken, kapatmayı, hepsini aynı kefeye koyarak kapatmayı doğru bulmuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

Birkaç Avrupa ülkesinden örnek vereceğim: Fransa’daki belediye sayısı 36.763’tür, nüfusu 60 milyondur. İtalya 8.100 belediyeye sahiptir, 58 milyon nüfusu var. İspanya 8.078 belediyeye sahip, 43 milyon nüfusu var.

Değerli arkadaşlar, bu belediyeleri güçlendirmek varken, kendi aralarında birleşmeleri için kendilerine bir olanak sağlamak varken, tek tip bir anlayışla, birkaç ay sonra değişecek bir nüfus sayımıyla bunların hepsini aynı kefeye koymak doğru mu? Bir geçiş dönemi tanıyarak birleşmelerine olanak sağlayamaz mıydık? Bugün, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nde yapılan yanlışlıklar var. Trabzon’da yirmi bir belediye kapatılıyor, Gürbulak Belediyesi 18 kişiyle bunu kaybediyor. Ama, Gürbulak’ta o miktar kaydedilmeyen kişi var. Çankaya Belediyesi; Trabzon’un Çankaya’sı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Selamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen, istirham edeyim.

Buyurun.

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Müsaade ederseniz, ben o cümlemi bağlayayım: O da aynı konumda, kaydedilmemiş kişiler vardır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür, ama Sayın Başkanın sabrını, müsamahasını suistimal etmemek için konuşmamı burada bitiriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AHMET BUKAN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Hükûmetin şu an Meclise getirmiş olduğu bu tasarıyla, Türkiye’de yaklaşık her üç belediyeden birinin kapatılması söz konusudur. Ülkemiz genelinde 16 büyükşehir, 65 il merkezi, 850 ilçe merkezi, 283 ilk kademe belediyesi, 2.011 belde belediyesi olmak üzere toplam 3.225 belediye bulunmaktadır. Bunlardan faaliyette bulunan 2.011 belde belediyesinin 863 tanesinin kapatılacak olması, yerel yönetimlerin yerinden yönetimiyle ters düşmekte olup neredeyse belde belediyelerimizin yarısı kapatılmaktadır.

Ayrıca, çok sayıda ilçe kuruluyor. Bu ilçelerin etrafındaki belde belediyeleri mahalleye dönüştürülüyor. Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na bağlı olarak, birçok belediye, belde belediyesi mahalleye dönüştürülüyor. Dolayısıyla, yakın tarihimizde örneğini görmediğimiz, belki de demokrasinin çok partili dönemin idari yapılanma açısından en kapsamlı bir hukuki düzenlemeyle karşı karşıyayız. Böyle büyük bir düzenlemenin bu kadar kısa sürede hazırlanıp Meclise gelmesi, bizi doğrusu şaşırtmıştır.

Belediyeler, kendi çapında, kendi bölgesinde, çok faktörlü, çok sayıda insanı ilgilendiren ve emeğe dayalı bir sonuç, bir örgütlenme, bir yapılanma şekli. Bunu, siz, birtakım gerekçeler ifade ederek kanun çıkararak değiştirdiğiniz takdirde, insanların emeğine bir anlamda müdahale ediyor ve gerekçesini anlamakta zorlanır bir toplumsal gerginliğe de sebep oluyorsunuz. Bunun sonuçlarını hiç düşündünüz mü?

Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen bu tasarının gerekçelerini incelediğimizde hak verebilmek mümkün değildir. Ortaya konan gerekçeler matematiksel olarak doğru olabilir, ama meselenin sosyal yönünün yeterince düşünüldüğü kanaatinde değilim. Türkiye’de, farklı ve başka faktörlerden kaynaklanan bir sonuç olarak, insanlarımız, doğdukları yerleri terk ederek, ekmeğinin ve umudunun peşinde başka şehirlere, büyük şehirlere, büyük şehirlerin kenar mahallelerinin karanlıklarına taşınırken belde belediyelerle bir heyecan, bir mensubiyet yaratarak insanlarımızı doğdukları, yaşadıkları yerde tutmanın bir aracı olarak belediyelerin gördüğü görevi yok sayabilmek mümkün değildir. Köyler boşaldı. Şimdi, bu düzenlemenin bir sonucu olarak beldelerin boşalmasının da -az veya çok- bir sosyal maliyeti olacağını yok sayabilmek mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, il özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşan mahallî idareler teşkilatımızın tarihî kökleri cumhuriyet öncesine dayanmaktadır. Demokrasimiz geliştikçe mahallî idarelerimiz de gelişmiştir. Tarihi tam cumhuriyet öncesine dayanan bu beldelerimizi şimdi siz nasıl kapatacaksınız? Amacınız cumhuriyetle hesaplaşmak mı? O yüzden hepinizi tekrar düşünmeye davet ediyorum. Özellikle kırsal alanda bulunan küçük belediyeler kendi bütçelerini oluşturamadığından, belli bir kaynak bulamadığından genel bütçe gelirlerinden aktarılan paylara bağımlı hâle gelmişlerdir. Şimdi, biz bunlara, bu belediyeleri kapatmak yerine, onlara kaynak sağlamanın projelerini geliştirmeliyiz. Biz burada kaynak bulamazsak köylerden kente göçler devam edecektir. Bizim burada amacımız insanların doğduğu yerde doymasını sağlamaktır. Buna yönelik çalışmalar yapalım ki, vatandaşlarımız topraklarını, köylerini bırakıp metropollere gitmesin; aş için, ekmek için büyük şehirlerde sefil olmasın; geliştireceğimiz tarım politikalarıyla, üretim politikalarıyla doğdukları yerde doysunlar.

Sayın Başbakan kanundaki gerekçede diyor ki: “Yeterli nüfus büyüklüğüne sahip olmayan belediyelerde kaynak sıkıntısı nedeniyle mali yapı bozulmakta ve borçları giderek artmaktadır. Nitekim, bu Kanunla köye dönüştürülen belediyelerin resmî kurumlara olan 80 milyon YTL borcu 2006 yılında yapılandırılmasına rağmen, aradan geçen kısa süre içinde 55 milyon YTL daha yeni borç birikmiştir. Ayrıca, bu belediyelerin İller Bankasına 65 milyon YTL borcu bulunmaktadır. Dolayısıyla bu belediyelerin idari yapılarının değiştirilmesi hususunda tedbir alınmadığı takdirde bunların hizmet yerine borç üreten birer yapıya dönüşecekleri kaçınılmaz hâle gelmiştir.” diyor.

Sayın Başbakana ve Hükûmete buradan soruyorum: 2002 yılında tek başına bu ülkede iktidar oldunuz. Bu dönem zarfında, köylerde, beldelerde üretimin artması noktasında ne yaptınız? Bu borçları kapatmak için projeler geliştirdiniz mi? “Belediyeler, birer borç üreten yapıya dönüşecek.” Diyorsunuz; belediyeleri kapatınca bu bitecek mi? Bütün bunlarla böyle düşünüyorsanız, vay hâlimize! Türkiye’nin de birçok borcu var. Bir müddet sonra “kapatalım kurtulalım” demeyin, ama sizin politikanız bu. İçeride “sat kurtul”, dışarıda “ver kurtul”, şimdi de “belediyeleri kapat kurtul.” Bu, nereye kadar sürecek, göreceğiz.

“BELDES, yani Belediye Altyapısının Desteklenmesi Projesi’yle, nüfusu 10 binin altında olan belediyelerin yol, içme suyu, kanalizasyon ve altyapılarını karşıladık ve karşılayacağız.” diyorsunuz. Bunun yanında, KÖYDES’le, köylerin yol, içme suyu, kanalizasyon ve altyapılarını hallettiğinizi söylüyorsunuz.

Altı senelik iktidarınız döneminde uygulamış olduğunuz politikalar sayesinde, iki dönem belediye başkanlığını yaptığım Çankırı’nın 2000 yılındaki nüfusu 270 bin, 2007 yılında yapılan nüfus sayımında 174 bin; yani Çankırı 96 bin göç vermiş. Şu anda bu kanunla, zaten on dokuz beldesi olan ilimizin on dokuz beldesi de kapatılmaktadır. İnşallah, bu yapmış olduğunuz hizmetlerin karşılığını da ilk seçimlerde alırsınız!

Sayın milletvekilleri, yerel yönetimler, yöre halkının ihtiyaçlarını etkin bir biçimde karşılamak üzere, yerel topluluğa kamu hizmeti sağlayan ve yerel halkın kendi seçtiği organlarca yönetilen siyasal ve toplumsal kurumlardır. Kamu yönetiminde halkla en yakın ilişki içerisinde olan birim, yerel yönetimlerdir. Çağımızda halkın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verme görevinde olan kamu ve yerel yönetimler, sürekli olarak yeniden yapılanma ve etkinliğini artırma çalışmalarına ihtiyaç duymaktadır. Bir ülkenin gelişmesi, yerel yönetimlerin varlığıyla ve gelişme düzeyiyle yakından ilgilidir. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan hızlı kentleşme sürecinin taşıdığı özellikler ve günümüz toplumunun yükselen değer olarak gördüğü katılımcı, saydam, demokratik, insan ve hizmet odaklı yönetimler halkımızdan da büyük destek görmektedir.

Sayın milletvekilleri, son nüfus sayımında nüfusu 2 binden az olan belediyelerin tüzel kişiliklerinin kaldırılması, ilk kademe belediyelerinden bazılarının statülerinin değiştirilmesi, kimi aşırı nüfusa sahip belediyelerin birleştirilerek ilçe belediyesine dönüştürülmesi ve benzer yeni düzenlemeler yapılması girişimleri, ilgili belediyelerimizde ve o yörede yaşayan insanlarımızda çok ciddi tedirginlik ve şaşkınlık yaratmıştır.

Bu kanun tasarısı hazırlanırken bu yöredeki belediye başkanlarının, yetkili kurumlarının ve yöre halkının fikri alınmış mıdır? Sadece nüfusları azaldı diye varlıklarına son verilmesi asla kabul edilebilir değildir. Bu belediyelerden bir kısmı, yirmi, otuz sene, hatta, bir kısmı kırk, elli sene önce kurulmuş olan birer tarihî mirastırlar.

Gelişmiş, çağdaş Avrupa ülkeleriyle Türkiye’deki durum kıyaslandığında, Türkiye’de yaklaşık 21.850 kişiye bir belediye düşerken, Fransa’da bu rakam 1.700, İtalya’da 7.300, İspanya’da ise 6.800 kişiye bir belediye düşmektedir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde kırsal kesimden özellikle büyük şehirlere doğru bir göç hareketi yaşanmaktadır. Ekonomik nedenler kadar sosyal gelişmelere de bağlı olan bu harekette, belediyelerin varlığı göçü kısmen frenleyen bir etken olmaktadır. Köyden kasabaya dönüşme, o köy halkı üzerinde çok olumlu psikolojik bir tesir yapmaktadır. Aksine, belediye statüsündeki bir yerin köye dönüştürülmesi fevkalade üzücü bir sonuç yaratacaktır. Toplam 2.011 belde belediyesinin 893 tanesinin kapatılacak olması, yerel yönetimlerin yerinden yönetimiyle tezatlık teşkil etmekte olup…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bukan, konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET BUKAN (Devamla) - …neredeyse o belde belediyelerimizin yüzde 50’si kapatılmaktadır. Bahse konu mağduriyete uğrayacak belediyelerin belediye başkanları Ankara’ya kadar gelip üzüntülerini çok açık bir şekilde ifade etmektedirler.

Belediyelerimizin yapılanmasının bu hususlar dikkate alınarak ele alınması gerekmektedir. Bu hususlar ele alınmadan bu kanun tasarısı Meclise gelmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu kanun tasarısına aleyhte oy vereceğimizi bildirir, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bukan.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman.

Sayın Yaman, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesiyle ilgili olarak Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.

Bu Parlamento inanıyorum ki tarihinde çok önemli günler yaşamıştır, ama toplumun büyük bir kesimini derinden sarsan, derinden ilgilendiren ve demokrasinin geliştiği, kurumsallaştığı bir alanı bu kadar sarstığını, bu kadar ilgilendirdiğini düzenleyen bu tür çalışmalara tarihinde az rastlanır. Bugün görüşülmekte olan bu yasa ile de, toplumumuzun, doğumundan ölümüne kadar herkesin bire bir ilgili olduğu büyük bir alanda çok önemli ama o toplumun, o halkın yararına olmayan, hizmetin niteliklerine ve gereklerine uygun olmayan köklü değişiklikler yapılmakta ve bu nedenle de bugün Türkiye’de çok yerde, çok bölgede bu kanundan etkilenecek olan insanlar gözlerini Meclise, kulaklarını, bu Meclisin yayınını yapan TRT-3’e bağlamak suretiyle, dinlemek suretiyle bizleri izliyorlar ve bu fırtınaların kopmasından da büyük üzüntü duyduklarını, bunlarla yaklaşık yirmi yıldır haşir neşir olan, o Bakanlığın bir temsilcisi olarak -o belediyelerle ilgili- onların gelişip, onların halka, onların ülkemize daha iyi hizmet vermelerini sağlayan bir birimde -İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulunda- yirmi yılı aşkın bunların teftişini yapan kişi olarak da bizimle iletişim sağlıyorlar ve bu kapatılan ilk kademe belediyelerimiz, kapatılan belde belediyelerimiz, deyim yerindeyse kan ağladıklarını bildiriyorlar ve bizim de bunların sesi, kulağı olmamızı istiyorlar. Ama, ne yazık ki, bugün ülkemizde öyle bir iktidar, öyle bir dayatma içinde ki kim ne derse desin, evet, kim ne derse desin, hatta -kendisi de gayet net olarak izliyor- maddi hatalarını dahi kabullenmeyecek şekilde inatlaşan bir iktidarın bir dayatması karşısında olduğunu onlar da görüyorlar, biz de görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, gerçekten, yerel yönetimler, Türkiye’mizin demokrasi kültürünün gelişmesinde, Türkiye’nin demokrasisinin kılcal damarlarının çalışmasında çok önemi olan yerlerdir. Bunları bire bir sizler de… Ben şimdi, bazı, birlikte çalıştığım, -gerek müfettiş kardeşlerimiz, arkadaşlarımız gerekse beraber denetimlerini yaptığımız ve belediye başkanlığı görevinden- şu anda Parlamentoda bulunan çok insanları da görüyorum. Ama buna nasıl yürekleri dayanıyor, ama buna, demokrasinin bu beşiğini yıkmaya nasıl elleri varıyor, gerçekten ben de hayret ediyorum.

Evet, demokrasinin gerçekten gelişmesinde ta köylerden başlanır ancak ülkemizin köylerinin gerçeğini de bilmek lazım. Bizler, İçişleri Bakanlığının temsilcileri olarak kaymakamlık görevinden, köy tüzel kişiliğinin de köy muhtarının da köy ihtiyar heyetinin de köy bütçesinin de nasıl hazırlandığını hem uygulamacı hem de daha sonra denetleyen kişiler olarak geldik.

Gönül, tabii ki 442 sayılı Yasa’nın yetmezliği karşısında yeni köy kanunuyla demokrasinin buralara kadar işlerlik kazanmasını ister ama varın görün ki –sizler de o alanları biliyorsunuz- köy muhtarları, inanın ki ihtiyar heyetlerini oluşturamıyorlar. Ben denetimlerinde, doğru dürüst, bir köy bütçesinin o Köy Bütçesi Hazırlama Talimatı doğrultusunda hazırlandığını da görmedim.

Şimdi siz, kırk yılı aşkın bir süredir belediye olma özlemiyle tutuşan ve belediyeciliği bu ilçelerde, bu illerde veya bu beldelerde yürüten bu kökleşmiş birimleri kaldırıyorsunuz ve bunları, çağdaş ve uygar toplumun olması gereken kentleşme, şehirleşme, kent bilinci, hemşehri hukukunun geliştiği alanlardan köy tüzel kişiliğine dönüştürüp ve bir noktada, demokrasiyi baltalıyorsunuz.

Buradan, çok değerli hatipler çok şeyler söyledi ve gerçekten de katılmamak mümkün değil ama Sayın Başbakanımız, ne yazık ki, belediyelerden de gelen bir başbakan olmasına rağmen, bütün bu haklı birtakım serzenişleri, her nedense, verdiği talimatla içine sindirememiş olacak ki, nedense, belediyeleri, böyle, demokrasinin başlangıcı olacak yerlerden çıkarıp, belki daha değişik etki alanları içinde kendi siyasal inançlarını daha kolaylıkla uygulayabileceği bir alana doğru belediyecilik yaşamını ve Türkiye belediyecilik tarihini yönlendirme talimatını vermiş ki, hiçbir arkadaşımızın bu talimatın dışına çıkmadığını görüyoruz ve bundan da üzülüyorum.

Gerçi bu geçici maddenin yasaya aykırılığı, geçmiş, Türkiye gerçekleriyle olan çelişkileri, daha önceki uygulamalarda bankaların özelleştirilmesinden dolayı kaymakamlıklara ve valiliklere gönderilen personelin nasıl uyum sağladıkları, ne kadar yararlı oldukları, bunların kamu yararının ne kadar söz konusu olduğunu biz denetimlerimizde gördük. Oralardan buralara kaydırılan personelin günahı yok.

Yine, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden il özel idarelerine gönderilen personelin de bu yerel yönetimler birimleriyle ne kadar uyuştuğunu ben denetimlerimde bire bir gördüm. O vatandaşlarımızın da bir  kusuru yok. Çünkü, onlar, yıllarca teknik, yıllarca başka alanlardaki görevlerde uzmanlık sahibi oldular. Özel idarenin, belediyelerin hizmetlerinde herkesten beklenen yararı siz sağlayamazsınız.

Bugün yeni ilçeler kuruluyor. Bu yeni kurulan ilçelerle ilgili olarak size bir tek, İstanbul’dan örnek vereceğim: Çok uzak değil, işte Kadıköy. Kadıköy ilçesinde, yılların Kadıköy’ünde, kaymakamlığın yıllardır bulunduğu, merkezî hükûmetin örgütlendiği Kadıköy ilçesi hudutları içinde, hâlâ Kadıköy Kaymakamlığının bir hizmet binası yoktur arkadaşlar. Hâlâ Kadıköy’de nüfus hizmetleri -Kadıköy’ü bilenler gayet iyi bilir- derme çatma, özel idarenin daracık odalarında hizmet verilmekte ve vatandaşların kuyruğu caddelere kadar uzamaktadır. Ben, aynı birimin üst katında görev yapan kişi olarak, oradaki nüfus işlerinden dolayı gelen insanların nasıl sıkıntılar çektiğini, oradaki değerli İlçe Nüfus Müdürünün hizmetlerine ve ilgilenmesine rağmen, vatandaşın hâlâ yer bulamadığını görüyoruz. Kadıköy Kaymakamlığının siz daha Kaymakamlık binasını temin edememişsiniz, siz Tapunun hizmet binasını temin edememişsiniz. Siz Adalet Bakanlığının adliye teşkilatının Kadıköy teşkilatını beş altı binada ve vatandaşa eziyet verecek şekilde bu hizmetleri yaparken, nasıl yeni kurulan hizmetlerin, yeni kurulacak olan ilçelerin bu hizmetlerini karşılayacak, o bütçeyle nasıl sağlayacaksınız? Bu bütçelerin yarısını verseydiniz, mevcut, şu andaki tüzel kişiliğine son verdiğiniz bu yerlerin çok rahatlıkla bu borçlarını karşılar ve demokrasi kültürünün gelişmesi için bu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yaman, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

M. NURİ YAMAN (Devamla) – Tabii, süre kısıtlığından dolayı da söylenecek çok şeyleri söylememenin de maalesef üzüntüsü içindeyim. Daha bu konuda, kurulacak ilçelerin de, yine Kadıköy örneği gibi, yıllarca süreceği sıkıntıları şimdiden görüyor gibiyim. Çok değil. Bunu Sayın Bakanlık teşkilatımız ve Sayın Bakanımızın da bilmesi lazım.

Evet, burada kamu yararı yoktur, burada hizmet gerekleri söz konusu değildir. Aynı konuda İçişleri Komisyonunda bunun Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırı olduğuna ilişkin ayrışık oyumuzu da değerlendirdik ve komisyon raporunda bu böyledir. İnanıyorum ki, bu yasanın “Ankara’da hâkimler vardır.” özdeyişini gerçekleştirecek biçimde, Anayasa Mahkemesinden döneceğine adımın Nuri Yaman olduğuna inandığım kadar eminim. Çünkü, orada, gerçekten bu halkın, ülkemizin geleceğini düşünen bu halkın demokrasi kültürüne katkıda bulunacak hâkimlerin olduğuna inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaman.

AK Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İdris Güllüce, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Büyük bir Türk düşünürü “Usulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir.” diyor. Türkiye’nin çoğu problemleri de usulden, sistemden, durağanlıktan, sistemin değişmeye ayak direnmesinden kaynaklanmaktadır. Yönetimlerin sürekli değişimi takip edip gereken zamanda gereken müdahaleyi gerektiği şekilde yapmaması hâlinde problemler büyümekte ve altından çıkılamaz hâle gelmektedir. Bu yüzden, AK Parti, taa 1960’lardan beri değiştirilmesine karar verilen, değiştirilmesinin gerekli olduğuna inanılan Belediye Kanunu ile İl Özel İdaresi Kanunu’nu değiştirmiş, günümüz ihtiyaçlarına cevap verir hâle getirmiştir. Eğer taa o günlerde değiştirilmiş olsaydı bu kanunlar, belki bugün şu anda tartıştığımız şu kadar senedir belde oldu, belde olmadı gibi tartışmaları yapmamış olacaktık.

Bilindiği gibi, Belediye Yasası 1930’da çıkıyor. O günkü nüfus bugünkü nüfusun tam üçte 1’i civarında. O gün optimum nüfus olarak 2 bin kabul edilmiş ve belediyenin oluşabilme, belediye olmanın şartı olarak 2 bin kabul edilmiş. Peki, o günkü Türkiye’deki vatandaşın belediyelerden beklediğiyle bugünkü vatandaşımızın bekledikleri aynı mı? Değil. Bugün Türkiye nasıl bir Türkiye olmuş? Dev bir Türkiye olmuş ve artık büyük bir Türkiye Cumhuriyeti var. 70 küsur milyon nüfusu olan, dünyanın on yedinci büyük ekonomisi olan, Yunanistan kadar ilköğretim öğrencisi olan, Makedonya kadar üniversite imtihanına giren öğrencisi olan, toprak ve nüfus büyüklüğünü birlikte aldığınızda dünyanın on büyük ülkesinden birisi olan, milyonlarca cep telefonu, İnternet web sitesi olan, yüzlerce televizyon kanalı olan, radyo kanalı olan bir Türkiye var bugün. Bu durumdaki Türk vatandaşının 1930, 40’lardaki, 50’lerdeki, 60’lardaki vatandaşın beklentileriyle aynı şeyi beklemesini beklemek mümkün değil. Vatandaşın beklentileri değişti. Böyle bir gelişme göstermiş vatandaşımız ama hizmet standardı, hizmet edebilme standardı cevap verebilir hale gelmemiş. Böyle bir durumda, 2 bin nüfuslu ve altındaki belediyelerin hizmet edebilme, hizmet verebilme şansları kalmamış, imkânları kalmamış. Vatandaşın beklentisini karşılayacak maddi kaynağı da, insan kaynağını da bulabilecek imkânı yok. Teknik alt yapıyı temin edebilme imkânı yok. Bir belediyeye neler lazım? Mühendis lazım, mimar lazım, şehir plancısı lazım, lazım, lazım. Hangi bütçeyle bunu karşılayacak? Nasıl istihdam edecek onu? Asgari ücretle çalıştırdığı insanların maaşını ödeyemiyor ve saymakla zamanınızı almayacağım birçok makine ve ekipmana ihtiyacı var. Bunları nasıl sağlayacaksınız? Sekiz yüz altmış üç tane belediye, sekiz yüz altmış üç tane ekipman seti kuracaksınız. “Para ayırsın bütçe, kuralım.” Olur. O zaman da Türkiye’yi makine mezarlığına çevirirsiniz. Atıl duran milyarlarca doları yatırır ve makine mezarlığı hâline getirirsiniz onu. Eğer her beldeye bu teknik ekipmanı sağlar, her beldeye bu kadar personeli temin etmeye kalkarsanız, hiç gereksiz yere, hiç lüzumu olmadığı hâlde büyük bir masrafı ve gittikçe de milletin başına dert olan, bakımını bile yapamayacak bir hâle getirmiş olursunuz.

İnsan kaynakları, Türkiye’de belediyeciliği bilen, belediyede çalışmak isteyen ve konusunu iyi bilen insan, bilindiği kadar çok fazla değil. Bunları, değerli belediye başkanlarımız ne bulmakta kolay bulabilecekler ne de buldukları bu personelin ücretlerini ödeyebilecekler. Beldelerde hizmetlerin etkin yapılabilmesinin sebebini, yanlışlıkla, burada çoğu insan belediye başkanıyla ilgili bir problem olarak sundu, çoğu milletvekilimiz. Hayır, sadece belde belediye başkanlarımız değil Türkiye’deki bütün belediye başkanları -hangi partiden olursa olsun- çok ciddi gayret göstermekteler, çok büyük çaba harcamaktalar, çok samimi çalışmaktalar. Fakat problem, belediye başkanının çalışıp çalışmaması meselesi değil, problem sistem. 2 bin kişilik bir belediyede biz harita mühendisi, deprem mühendisi, jeolog nasıl bulunduracaksınız? Nasıl denetleyeceksiniz o beldeyi? Nasıl yapacaksınız onu?

M. NURİ YAMAN (Muş) – Şart değil her yerde, şart değil ki.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Problem, belediye başkanımızın iyi yönetip yönetmediği filan değil, şu partinin başkanı, bu partinin başkanı meselesi de değil.

AHMET BUKAN (Çankırı) – Bugüne kadar nasıl yapıldı?

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Problem, o ufacık küçük birimde, optimum olmayan o birimde yönetimin ve organizasyonun yapılamamasından kaynaklanmaktadır. Vatandaşın kent nimetlerine ulaşmasını hedefleyen bu yeni uygulama ile vatandaşımızın daha fazla hizmet alması sağlanacaktır. Dolayısıyla bir kamu yararı güdülmektedir.

AHMET BUKAN (Çankırı) – Hiç beldeye ve köye gidip geldiniz mi?

M. NURİ YAMAN (Muş) – Köyde yaşadınız mı köyde?

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Her olaya siyaset gözüyle bakarak ülkeye, millete faydalı mı değil mi diye değerlendirirsek değerli vekillerim, isabetli karar vermiş olamayız. Amaç, milletimizin tümüne, köyde de yaşasa, kentte de yaşasa, şehirde de yaşasa; güzel hizmet, etkin hizmet, hızlı hizmet, maliyeti uzun hizmet verebilmektir. Olay sadece borç miktarı da değil. Diyelim ki borçları tasfiye ettiniz, borçları kadar da para verdiniz. Ne olacak? Jeoloji mühendisi mi bulabilecek bu kardeşim, bu belediye başkanım?

M. NURİ YAMAN (Muş) – Şart değil, şart değil.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Olay sadece borç ile takılıp kalınırsa… O sadece problemlerden bir parçası. O, problemlerden sadece bir parçası.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçede koymuşsunuz, gerekçede. Gerekçede en önde o var.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Çok önemli mi değil mi de ayrıca da tartışılabilinir. Ama, problem sadece borcun tasfiyesi, borcun miktarıyla ilgili değil. O değerli belediye başkanlarımız sabahlara kadar yatamamalarına rağmen hizmet edememeleri meselesidir problem.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Niye desteklemediniz o zaman?

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Problem, teknik alt yapının kurulamaması meselesidir. Problem…

M. NURİ YAMAN (Muş) – Binlerce mühendis boş geziyor, boş!

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Efendim, 2 katı para da verseniz, 3 katı para da verseniz -kaldı ki bu ülke, Türkiye Cumhuriyeti devleti dünyanın 17’nci büyük ekonomisi dedik ama ihtiyaçları da oldukça fazla olan ve kaynakları da sonsuz olmayan bir ülke olduğunu herkes biliyor- bu imkânları sağlasanız da o teknik imkânları olmadığı için belediye başkanımız hizmette yeterli olamayacaktır.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Beş senedir niye teknik imkânları düzeltmediniz? Beş senedir iktidardasınız.

M. NURİ YAMAN (Muş) – İşsiz mühendis dolu.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Türk milletinin hayrına olacak bu kadar büyük bir  çapta reformu göze aldığı için…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne reformu yahu!

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – …bu kadar büyük, güzel bir organizasyonu başarabildiği için, siyasi bir amaç gütmediği için, sadece ve sadece “daha çok hizmet nasıl yaparım”ı oturup düşünebildiği için, ayrıca, çok büyük bir organizasyon bundan sonra yapmak zorunda kaldığı için, kafasını, beynini, bütün enerjisini “Ben bundan sonra nasıl yapacağım da bu beldelerin yerine daha güzel, daha fazla etkin hizmeti yapacağım.” diye bir çaba harcayacağı için…

AHMET BUKAN (Çankırı) – Beldelerden daha güzel bir köy var mı?

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – …ve bugüne kadar popülist mantıkla bakıldığı hâlde “İstenirse sizi başkent de yaparız.” sloganlarıyla seçim meydanlarında konuşulan bir ülkede bugün bu yürek isteyen organizasyonu yaptığı için muhalefetin AK Partiye eleştiri değil teşekkürler sunması gerektiğine inanıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yüreğiniz varsa referanduma gitsenize, halka sorsanıza!

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Ayrıca, il özel idaresi, Anayasa’mızda yerel yönetimler tarif edilirken köy tüzel kişiliğini, il özel idaresini ve belediyeleri birlikte yerel yönetim birimi olarak tarif ediyor mu? Ediyor. Burada ne fark ediyor? Sadece adı değişiyor.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Hangi köyde imar planı var?

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; Anadolu güzel söylüyor.

M. NURİ YAMAN (Muş) – Köyde ihtiyar heyeti oluşturulamıyor.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Diyor ki: “Köyün şehir oluncaya kadar evin şehir olsun.” Adının belediye olup olmaması değil, o falanca beldedeki insanımızın hizmet alma hakkı yok mu? O falan beldede yaşayan insanının daha fazla hizmet alma hakkı yok mu? O beldedeki insana daha fazla hizmet etme hakkını nasıl temin ederiz diye düşünen AK Parti bu yöntemi buldu ve inşallah, bugüne kadar yapılamayan… Bugüne kadar ben İstanbul Büyükşehir Belediyesinde tam dokuz yüz altmış belediye başkanıyla konuştum. Bana ihtiyaç için gelen, içinde faks kâğıdı isteyen –faks kâğıdı, dikkat ediniz- faks kâğıdı bulamayan belediyelerimiz vardı. Biz bunu yaparak aynı zamanda beldesi için çile çeken, gayret gösteren, sabaha kadar uyumayan o belediye başkanlarımızı da bu sıkıntıdan kurtarmış oluyoruz. Çünkü onların verdiği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güllüce, konuşmanızı tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – İmar planı olan bir tek köy göster.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – O belde belediye başkanlarımızın derdi başkanlıktan öte, “beldelerine daha çok hizmet nasıl gelir” idi. Merak etmeyin sayın belde belediye başkanlarımız diyoruz, sizin o aşkınızın daha fazlasıyla AK Parti yönetimi, çok daha güzel organizasyonla, çok büyük imkânlarla, yeni metotlarla sizin kafanızda hayalini bile kurmadığınız kadar güzel hizmetler vuracaktır, getirecektir diyorum.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Genel müdür mü yapacaksın hepsini?

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Bir de demin bir cümle kullanıldı, bu cumhuriyetle meselesi mi var diye.

Değerli milletvekilleri, böylesi günlük meselelere cumhuriyet gibi kutsal bir konuyu hiçbir zaman alet etmemek lazım. Cumhuriyetle, akli muvazenesi yerinde olan hiç kimsenin meselesi olmaz. Kaldı ki hem yüz senelik belediye diyeceksin hem de cumhuriyetle meselen mi var diyeceksin. Bu da kendi içinde bir tenakuzdur. Türkiye Cumhuriyeti devleti insanlık yaşadığı kadar yaşayacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sistem değişiyor, sistem.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güllüce.

Şahsı adına Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk.

Sayın Öztürk, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum ve bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İçişleri Komisyonunun da bir üyesi olarak belirtmek isterim ki yasalaşması muhtemel olan bu kanun tasarısıyla amaçlanan unsur, temelde yerel yönetim reformunun tamamlanması ve çok parçalı yerel yönetim anlayışına son verilip optimal alan ve nüfus büyüklüğüne ulaşmasıdır. Böylelikle, birçok belediye için geçerli olmak kaydıyla, eskiden kendi belediyesine sahip ancak mali olanakları yetersiz olduğundan etkin hizmet alamayan birçok yerleşim yeri bu tasarının yasalaşmasıyla bağlandığı merkez belediyelerin hizmet alanına gireceğinden, diğer bölgelerle eş zamanlı hizmet alıp standartlarını yükseltme imkânı bulacaktır.

Temel felsefemiz hizmete engel olan unsurları ortadan kaldırmaktır. Herhangi bir siyasi rant gözetilmeksizin, tamamen daha modern ve daha güçlü bir kamu yönetimine ulaşılma hedeflenmektedir. Günün getirdiği gereksinimlere göre kendisini yenileyebilen, esnek, hizmetleri daha verimli bir şekilde sağlayan yerel yönetimlerin oluşması adına çalışmalar yapılmış ve optimal çözümler üretilmiştir.

Değerli milletvekilleri, milletvekili bulunduğum Eskişehir ilinde de 12 tane belde belediyesi kaldırılarak köy statüsüne dönüştürülmektedir. 3 ilk kademe belediyesinden 2’si mahalle, uzakta olan diğer belediye ise köy statüsüne geçmektedir. Ayrıca, büyükşehir statüsüne uygun olarak da merkezde 2 yeni ilçe kurulmaktadır.

Hiç şüphesiz bu beldelerimizin başkanları da bizlere gelmişler ve kendilerine gerekli izahatı yaptığımızda üzülmüşler ama kararımızı büyük bir metanetle karşılamışlardır. Buradan bu beldelerimizde oturan hemşehrilerime sesleniyorum: Oradaki hizmetlerden hiçbir eksiklik olmadan, tam tersine, hizmetler artan ve koordine edilen bir şekilde devam edecektir. Belki şimdi çok eleştirilen bu kanun, gelecekte alkışlanacak bir not olarak tarihe düşecektir. Hiç şüphesiz şunu da unutmayınız: İstanbul Boğaz Köprüsü yapılırken “yapılmasın” diye eylem yapanlar, sonradan televizyonlarda utançlarını dile getirmişlerdir.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Onunla ne benzer yanı var bunun acaba?

EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, burada belirtilmesi gereken en önemli noktalardan biri de şüphesiz kazanılmış hakların korunacak olmasıdır. Tüzel kişiliği kaldırılan ilk kademe belediyelerin personeli, taşınır ve taşınmazları, hak, alacak ve borçları katıldığı ilçe belediyesine devredilmektedir. Belediye tüzel kişiliği kaldırılarak köye dönüşen yerlerde ise, hizmette devamlılığın sağlanması için, söz konusu belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden verilmekte olan payların on yıl süreyle il özel idarelerine aktarılması öngörülmektedir.

Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerde hâlen istihdam edilmekte olan personelin il özel idarelerine devredilmesi öngörülmüştür. Ayrıca il özel idarelerinde ihtiyaç fazlası olduğu tespit edilen personel, o ildeki kamu kurum ve kuruluşlarının boş kadrolarına vali tarafından naklen atanacaktır. Böylece bu belediyelerde çalışan personelin mağduriyeti söz konusu olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, sözlerimi yasalaşacak olan bu kanun tasarısının hayırlı sonuçlar getirmesi temennisiyle tamamlar, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Şahsı adına Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Seçer, buyurun efendim.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz için önemli bir yasa tasarısını görüşmekteyiz. Bu yasa tasarısıyla ülkemizin mahallî idaresinde değişiklik yapıyoruz. Ancak, böyle bir düzenlemeyi yaparken sanıyorum daha dikkatli ve özenli çalışma yapmak daha uygun olurdu diye düşünmekteyim. Bu mevcut yasa tasarısı henüz taslak hâlinde komisyondan geçerken, maalesef, muhalefetin görüşlerine tahammül gösterilmemesi, âdeta muhalefetin susturulmak istenmesi de düşündürücüdür kanaatindeyim. Tasarıyı incelediğimizde, aceleye getirilen bu kanun tasarısının yanlışlarla dolu olduğunu görüyoruz. Bazı köylerin birden fazla ilçeye bağlandığını, bazı yerleşim birimlerinin unutulup yazılmadığını âdeta haritadan silindiğini görmek mümkün. İktidarın tabii ki bu telaşının ana sebebinin kanunun bir an önce Genel Kuruldan geçirilip 2009 yerel seçimlerine yetiştirmek olduğunu biliyoruz.

Bu yeni düzenlemenin hiçbir bilimsel dayanağı olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca, pratikte, düzenleme yapılan yerleşim birimlerinde yerel halkın hizmet almasını zorlaştıracağını burada belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, elbette daha önce yanlış kararlarla kurulmuş olan, bugün için rasyonel olmayan belediyelerimizin tekrar gözden geçirilmesi, hatta gerekiyorsa bunların kapatılması mantığa uygun bir yaklaşım olabilir. Ancak, bu yeni düzenlemede olduğu gibi, sadece nüfus kriterlerini alarak, bunu bir şablon hâline getirerek, nüfusu 2 binin altında olan tüm belediyeleri olayın sosyal, kültürel, ekonomik boyutunu dikkate almadan kapatmak bence yanlış bir yaklaşımdır.

Değerli milletvekilleri, burada bana göre iktidarın amacı belli. Nasıl bir düzenleme yapalım ki önümüzdeki 2009 yerel seçimlerinde kendi partimize, iktidara avantaj sağlayalım zihniyeti olduğunu ben şahsen düşünüyorum. Bu düzenlemeler, hepimizin bildiği gibi, kapalı kapılar ardında yapılmıştır, tamamen siyasi rant amaçlıdır. Bu düzenlemeler yapılırken ne muhalefet partilerinin ne sivil toplum örgütlerinin ne kapatılan belediyelerin yetkililerinin ne de o belediyeleri kapatılan yöre halkının görüşleri dikkate alınmamıştır. Burada göz önüne alınan kriterler, nüfus kriteri gibi, belediyelerin borçları gibi kriterler bana göre sığ kalmaktadır. Belediyelerin nüfusları ve borçları kapatma nedeni olmamalıdır. Ayrıca, bu bölgelerin sosyal, ekonomik, kültürel, tarihî durumları mutlaka göz önüne alınmalıydı diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeden bana göre en fazla darbe alacak olan turizm bölgeleridir. Bu bölgelerde kapatılan belediyelerimizin belki nüfusları 2 binin altında olabilir, ama baktığınız zaman, bunlar genelde yazlıkçı nüfusun yaz aylarında yoğun olarak yaşadıkları bölgeler olduğu için, bu kriterleri göz önüne alıp bu belediyelerin kapatılmaması gerektiğini düşünüyorum. Muğla’nın Turuncu’su, Nevşehir’in Göreme’si, Çorum’un Alacahöyük’ü, benim seçim bölgem olan Mersin’in Kazanlı’sı, Davultepe’si, Tece’si, Kuyuluk’u, bu bölgeler turizm bölgeleridir, turistik bölgelerdir. Ortalama olarak yılda, belki kış aylarında nüfusları 2 binin altına düşüyor ama bunların yaz aylarında nüfusları 5 katını buluyor, 10 katını buluyor. Siz, mevcut, o yerleşim birimindeki belediyeyi kapatmakla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Seçer, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Siz, o mevcut, turistik bölgelerdeki bu tip belediyelikleri kapatmakla, bunları 20, 30, 40 kilometre ötedeki bir ilçeye bağlamakla, özellikle nüfusun yoğunlaştığı yaz aylarında oraya hizmet ulaştırmakta sıkıntı çekersiniz diye düşünüyorum.

Ayrıca, yine kendi bölgemden bir örnek vermek istiyorum: 13 bin nüfuslu bir Huzurkent kasabasının belediyesi kapatılıyor ki bu bölgede organize sanayi bölgemiz var, üç yüz elli işletmemiz, 6 bin çalışanımız var. Böyle bir belediyeyi kapatıyoruz, bu belediyeyi 25-30 kilometre daha uzaktaki bir Akdeniz Belediyesine bağlıyoruz ve kendi, şu anki mevcut alanında hizmet yapmakta zorlanan Akdeniz Belediyesinin üzerine bir yük daha ekliyoruz ve sonra dönüyoruz Huzurkent Belediyesine de, bu belediyemizden hizmet bekliyoruz. Bu, hayalle iştigaldir diye düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Emek…

ATİLA EMEK (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, son yapılan nüfus sayımı ve bunun sonuçlarının resmî olarak tarafınızdan açıklanmasını takiben, İller Bankasından belediyelere yapılan ödemelerin yeni nüfus esasına göre yapılmasıyla birlikte, belediyeler yer yer üçte 2 oranında gelir kaybına uğramışlardır. Bunun sonucu olarak belediye yönetimi ve belediye personeli zor durumdadır ve maaşlar ödenememektedir. Buna göre:

1) Belediyelere yapılan ödemelerin yerel seçimlerin yenilenmesine kadar önceki esaslara göre yapılması için herhangi bir çalışma var mıdır?

2) Belediyelerin personele maaş ödeyememe durumu karşısında bu personelin bölgelerindeki açık bulunan kamu yönetimlerinde görevlendirilmesi için bir düzenleme yapılacak mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Emek.

Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, bugüne dek il özel idarelerince köy tüzel kişiliklerinden kaç tanesinde imar planı yapılmıştır özel konumları hariç?

Bugün var olan köy sayısına sekiz yüz altmış üç tane daha köy ilave ediyorsunuz. Arkadaşlarımız hizmetin artacağıyla övünüyorlar. Bugüne dek köylere imar planı yaptıramamış olan bir yönetim nasıl bu ilavelerle hizmet artışını sağlayacak?

Ayrıca, günlerdir kamuoyunu meşgul eden, üç tane imam nikâhlı hanımı, iki tane metresi olan BEL-PA Genel Müdürü için soruşturma açtınız mı? Açmayı düşünüyor musunuz? Açmamışsanız neyi bekliyorsunuz Sayın Bakanım?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Erçelebi

HASAN ERÇELEBİ (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aracılığınızla, Sayın Bakanıma ve Komisyon Başkanıma sorularım olacak.

Birinci sorum: Görüşülmekte olan geçici maddenin altıncı fıkrasında “Kapatılan belediyelerin personeli, ihtiyaç duyulması hâlinde diğer belediyelere veya merkezî idarenin taşra kadrolarına atanabilir.” denmektedir, “atanır” denilmemektedir. Bu bir keyfîlik yaratmaz mı? Bu, çalışanların mağduriyetini getirmez mi?

İkinci sorum: Bu yasa ile ilçe sınırları içine alınan köylerin meraları ne olacak? TOKİ’ye mi verilecek?

Üçüncü sorum Sayın Komisyon Başkanımıza: Tasarı İçişleri Komisyonunda hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Tasarı metni Başbakanın imzasından çıktığı şekliyle Genel Kurula gelmiştir. Bu durumda, acaba komisyon mu çalışamamıştır, tasarı mı çok mükemmeldir, yoksa AKP tasarıya bir dokunulmazlık zırhı mı geçirmiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, yasanın yürürlük tarihinden önce referandum yaparak resmî nüfusunu 2 binin üzerine çıkarmış belde belediyelerinin, örneğin kendi seçim bölgem olan Kütahya’daki birer eğitim merkezi durumunda olan Emet Günlüce ve Gediz Yenikent Belediyelerinin Yüce Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı ve 30 Ağustos 1924’te “Hiç şüphe edilmemelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada atıldı.” dediği tarihî ve aynı zamanda turistik bir yer olan Altıntaş Zafertepe Çalköy Belediyesinin ve Simav Dağardı’na ait 24 köy de dâhil edildiğinde 50 dolayında dağlık ve orman köyüne âdeta bir ilçe gibi hizmet veren Tavşanlı Balıköy Belediyesine benzer ülkemiz genelinde az sayıdaki belediyelerimizin, verilecek bir önergeyle, kapatılacak belediyeler listesi dışına çıkarılması sağlanamaz mı? Bu konudaki görüşünüzü kamuoyuyla paylaşmanızı istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, beldelerle ilgili çalışmayı biz komisyona geleceği gün öğrendik. Konuşmalarınızda köy tüzel kişilikleriyle de ilgili çalışmalar yapacağınızı ifade ettiniz. Bu çalışmalar komisyona gelmeden, yani her şey bitmeden önce biz de burada katkı vermek isteriz. Eğer izniniz olursa, bir öneri şeklinde temennide bulunmak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.

Sayın Özdemir...

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma soruyorum: Türkiye 1988’de Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na imza koymuş, anlaşma 9/12/1992 tarihinde onaylanmıştır. Bu anlaşmanın 5’inci maddesinde “Yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz.” denilmektedir. Avrupa Birliğine girebilmek için ülke aleyhine olduğunu değerlendirdiğimiz Vakıflar Yasası’nı çıkaran AKP Hükûmeti şimdi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5’inci maddesine aykırı olan bu yasayı niçin çıkarıyor? Avrupa Birliği giriş gayesine aykırı düşmüyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Sayın Bakanım, buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Emek’in sorusu, son nüfus sayımı, İller Bankası ödemeleriyle ilgili. Bunu daha önce de açıklamıştık, son Bakanlar Kurulumuzda da değerlendirildi. Bu sayımda nüfusu azalan iki binin üzerinde belediyemiz var. Tabii, ifade edildiği gibi, bunların çalışma planları var, personelleri var. Bu da gözetilerek bunların gelirlerinde düşme olmaması yönünde karar alındı ve bunların gönderilen ödeneklerinde kesinti olmayacak. Yerel seçimlere kadar bu şekilde devam edecek. Bunu tekrar buradan ifade ediyorum, fırsat verildiği için de teşekkür ediyorum.

Maaşı ödenemeyen personelle ilgili, tabii seçimlere kadar bu konuda bir düzenleme yok ama bunların seçimlerden sonra personeli zaten il özel idaresiyle irtibatlanacağı için telafi edilmiş olacak.

Sayın Ağyüz’ün sorusu: “İl özel idarelerimiz kaç köyde imar planı çalışması yaptılar?” Bilindiği gibi imar planı hazırlama yetkisi il özel idarelerine 2005 yılında yeni kanunla sağlanmıştır. O güne kadar yoktu. Şu anda o çalışmalar sürüyor ama size tam bir sayı veremiyorum. O artarak tabii ki devam edecektir.

Sayın Erçelebi’nin sorusu: Personel atanabilir kavramıyla ilgili soruyorlar. Bu tabii şöyle bir anlamı ifade ediyor: Özellikle valilere bir yetki veriliyor. Eğer bu personel, yani beldelerden, belediyelerden devralınan personel, il özel idarelerinin veya o beldelerde, o köylerdeki hizmetlerin yürütülmesinin gereği ise onun için gerekiyorsa bir tasarrufa gerek yok. Ama fazla varsa diğer kamu kurumlarında, ihtiyaç olan kamu kurumlarında bunları görevlendirebilecek ve bunun için uzun formaliteler değil, bürokratik işlemler değil, sayın valilerin vereceği karar kısa süre içinde Bakanlığımızca yerine getirilecek, tamamlanacak işlem ve bu şekilde pratik bir işleme sağlanmış olacaktır.

Ayrıca, Sayın Erçelebi’nin meralarla ilgili… Meralarla ilgili tabii bir değişiklik söz konusu değil. Neticede köyün, beldenin  bütün mal varlıkları, kendi oradaki varlıkları orada duracak, kalacak, o köye ait olacak.

Sayın Işık’ın sorusu: “Bu süreç içinde yürürlük tarihinden önce nüfusla ilgili yeni gelişmeler, çalışmalar, değişiklikler olursa” diye ifade ettiler. Biliyorsunuz buradaki bizim tasarımız esasen bu manada nüfusa direkt bağlı olarak da yapılmıyor. Ama nüfus sayımı her yılın başında açıklanacak bundan sonra, on yıl beklenmeyecek, ama yıl içinde de değil, Türkiye İstatistik Kurumu her yılın ocak ayı başında nüfus açıklaması yapacak ve nüfusa dayalı bütün işlemler, değerlendirmeler, ödeme payları vesaire ona göre gerçekleşmiş olacak.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, resmen valilik aracılığıyla referandum yapıp tamamlayan beldelerimiz var şu anda. Sizden onay almış ve nüfusunu 2 binin üstüne resmen çıkarmış durumda. Sorum onlara yönelik.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – İşte, burada o konuda bir işlem yapılması, bizim bu tasarımıza göre yeni bir işlem yapılması, Sayın Işık, öngörülmüyor.

Sayın Yıldız’a soru ve teklif olarak çok teşekkür ediyorum. Gerçekten, şunu ifade edeyim: Bu belediyelerle ilgili tasarı, bir süre kısıtımız var, onun için belki çok geniş görüşe açılamadı, dar zamanda siyasi parti gruplarımızla görüşebildik ama Köy Kanunu çok önemli. Sadece muhalefet partilerimizde değil, kamu yönetimi bölümlerimizde, üniversitelerde ve diğer belki geniş kesimlerde epeyce bir teklif alma, tartışma, arama toplantıları yapalım diyorum, Köy Kanunu’muzu çok olgun şekilde çıkaralım diyorum. Bu teklifiniz için, destek, paylaşma teklifiniz için de teşekkür ediyorum.

Bir soru kaldı ama sürem yetmedi. Onu başka bir fırsatta, Sayın Özdemir’in sorusunu cevaplayacağım. Aslında dün de cevaplamıştım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – AB’ye soralım!

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, kısaca…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Hasan Erçelebi, Komisyonumuzla ilgili bir soru sormuşlardı. Komisyonumuz, belki tarihinde en uzun toplantısını gerçekleştirdi ve bütün komisyonda yapılanlar, yedi adet önergeyle ilgili işlemler, 19 kişinin konuşmalarıyla ilgili tutanaklar açık olmakla birlikte, bu tasarının önünde yer alan Komisyon Raporu’nda her şey ibraz edilmiştir, anlatılmıştır. Orasını okuyarak kendisi ayrıntılı cevabı öğrenmiş olur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde yedi adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Evet, ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2’nci Maddesinin 1’inci fıkrasının “İlk genel mahalli idareler seçimine kadar” ibaresinin “2014 mahalli idareler seçimine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

S. Latif Yunusoğlu

Nevzat Korkmaz

Akif Akkuş

 

Trabzon

Isparta

Mersin

 

Mustafa Kalaycı

Hasan Çalış

Beytullah Asil

 

Konya

Karaman

Eskişehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. maddesinin 6. fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Anadol

Bihlun Tamaylıgil

Hakkı Suha Okay

 

İzmir

İstanbul

Ankara

 

Yaşar Tüzün

Hüseyin Ünsal

Ensar Öğüt

 

Bilecik

Amasya

Ardahan

 

Ali Oksal

M. Akif Hamzaçebi

Hulusi Güvel

 

Mersin

Trabzon

Adana

“Birleşme ve katılmalarda norm kadro ilke ve esaslarına uyulacaktır. Daimi ve geçici işçilerin özlük hakları korunacaktır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı“nın Geçici 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           

Nihat Ergün

Nurettin Canikli

Hüseyin Tanrıverdi

 

 

Kocaeli

Giresun

Manisa

 

Metin Yılmaz

 

Metin Kaşıkoğlu

 

Bolu

 

Düzce

“(4) Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Ek 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır. Devredilen personelden, 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesi kapsamında bulunanlar, devredildikleri belediye veya il özel idarelerinde, 5620 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre istihdam olunurlar. Devir sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda, 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar dikkate alınmaz. Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya belediyenin norm kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili belediye veya il özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından altı ay içerisinde sonuçlandırılır. Bu belediyelerin mal varlıkları, hak, alacak ve borçları, mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel idaresine intikal eder. Ancak, köye dönüştürülen belediyelerin taşınmazları ile ihtiyaç duyulan araç ve gereçleri paylaşım, devir ve tasfiye komisyonunca ilgili köy tüzel kişiliğine bırakılır. Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. Maddesinin (4) fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                              

Ali Oksal

Şahin Mengü

Şevket Köse

 

 

Mersin

Manisa

Adıyaman

 

Orhan Ziya Diren

Eşref Karaibrahim

Suat Binici

 

Tokat

Giresun

Samsun

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Atila Emek

Akif Ekici

 

Malatya

Antalya

Gaziantep

 

 

Hüseyin Ünsal

 

 

 

Amasya

 

“ (4) Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin, bu Kanunun yürürlük tarihi ile fiilen kapatılma tarihleri arasındaki kamuya olan borçları ile bu belediyelerin fiilen kapatıldığı tarihte piyasaya olan borçları Hazine tarafından karşılanır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın Geçici 2 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                 

Nihat Ergün

Hüseyin Tanrıverdi

Nurettin Canikli

 

 

 

Kocaeli

Manisa

Giresun

 

 

Mustafa Elitaş

 

Ahmet Yeni

 

 

Kayseri

 

Samsun

 

"(5) Tüzel kişiliği ilk genel mahalli idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni personel istihdamı, yapacakları toplu iş sözleşmesi, taşınır ve taşınmazları, iş makineleri ve diğer taşıtların satışı ile borçlanması katıldığı belediyenin, ilk kademe belediyelerinin ya da mahalle veya mahalle kısımlarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir isim altında kurulan ilçelerdeki belediyeler büyükşehir belediyesinin, köye dönüşen yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler, mevcut personelini, taşınır ve taşınmazlarını, iş makineleri ve diğer taşıtları ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediyeye, büyükşehir belediyesine veya ilgili il özel idaresine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde bildirir. Bu belediyeler yeni nazım ve uygulama imar planı yapamazlar; mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayı ile yapılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 5. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

(5) Tüzel kişiliği ilk genel mahallî idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni personel istihdamı, borçlanması, katıldığı belediyenin diğer yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler mevcut personeli ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediyeye veya ilgili il özel idaresine bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içinde bildirir.

Bu yerlerde yeni nazım ve uygulama imar planı yapılamaz, mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayıyla yapılır.

Taşınır ve  taşınmazlar ile iş makineleri ve diğer taşıtların köy tüzel kişiliğine devredilir.

                               

Osman Ertuğrul

Süleyman Latif Yunusoğlu

Ahmet Bukan

 

 

Aksaray

Trabzon

Çankırı

 

Beytullah Asil

 

Recep Taner

 

Eskişehir

 

Aydın

BAŞKAN – Okutacağım önerge en aykırı önergedir, okutup işleme alacağım.

Buyurun.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı kanun tasarısının Geçici Madde 2’nin kanun metninden Anayasaya aykırı olduğundan dolayı çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

                                

Hasan Macit

Hasan Erçelebi

Harun Öztürk

 

 

İstanbul

Denizli

İzmir

 

H. Tayfun İçli

 

Ayşe Jale Ağırbaş

 

Eskişehir

 

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Macit, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 117 sıra sayılı Kanun Teklifi’ni görüşüyoruz. Bu Kanun Teklifi üzerine belediyeler yeniden düzenleniyor, ilçe sınırları yeniden düzenleniyor. Bir kural getiriliyor elbette ki ama bu kural Anayasa’ya uygun olmayan, Anayasa’ya aykırı bir kural. Çünkü bu yasanın özünde gözyaşı var, üzüntü var. Değerli arkadaşlar, bugün binin üzerinde belediye halkıyla beraber bir üzgünlük içerisinde, kendilerine gelen hizmetlerin kısılması söz konusu, kendilerine gelecek olan hizmetlerin ellerinden alınması söz konusu bu yasayla. Yasanın genel gerekçesine baktığımız zaman bu kapatılan belediyelerin, yani nüfusu 2 binden aşağı olan belediyelerin 2006’da yapılandırıldıktan sonra tekrar borçlandığı, İller Bankasına borçlandığı, aynı şekilde ilk adım belediyelerinin gene borçlandığıyla ilgili gerekçe de konmuş.

Değerli arkadaşlar, eğer böyle bir borçlanma söz konusu ise, tasarruf söz konusu ise bunlara bakılmazdı. Daha büyük yolsuzların yapıldığı büyükşehir belediyelerine bakılırdı ve Kamu İhale Kurulunun yaptığı tespitler değerlendirilirdi ve yasalara ve düzenlemelere aykırı inşaat yapan belediyelerin yaptıkları inşaatlar denetlenirdi ve araştırma yapılırdı. O zaman elde edilecek gelirle de bu gerekçede yazılan milyon dolarların 100 katı, bin katı devlete gelir elde edilirdi. Dolayısıyla bu gerekçenin de doğru bir gerekçe olmadığını düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, belki siz dinlemiyor olabilirsiniz ama bizim, muhalefet partisinin milletvekillerinin odasında muhalefet partilerinin belediye başkanlarının yanında AKP’li belediye başkanlarımızın da mahcup bir şekilde, boynu bükük olarak oturduğunu ve bu yasanın engellenmesiyle ilgili, bizlere ricada bulunduklarını yaşıyoruz. Benim odamda var.

Değerli arkadaşlar, bu kapatılan belediyelerin altı yüz elli tanesi AKP’li belediye değil mi? AKP’li belediye başkanı arkadaşımız bu verimsizlikten, hizmet üretememekten, borçlanmaktan sorumlu değil mi? O zaman siz… Her zaman Sayın Başbakanın övündüğü “belediyecilik” , “başarılı belediyecilik” söylemi iflas etmiştir değerli arkadaşlar. Demek ki kapatılan belediyelerin çok büyük bir bölümünün AKP’ye ait belediye başkanlarından oluşması -altı yüz elli tanesinin- bu başkanların başarısızlığının bir delilidir çünkü siz kanun maddesinde onu yazmışsınız gerekçe olarak. Siz kendi belediyelerinize, belediye başkanlarına güvenmeyen bir ortamdasınız.

Değerli arkadaşlar, sadece, borçlu belediyelerin kapatılmasıyla ilgili mi? Bazı belediye başkanlarımız gerçekten belde halkına ve çevresindeki köylere, gerçekten çok güzel hizmetler sunuyorlar. Borçları yok ve bu belediyelerimiz, gurbetteki, yurt dışındaki işçilerimizden ziyaret ederek edindikleri paralarla iş makineleri almışlar ve çevresine hizmet sunmaktadırlar.

Değerli arkadaşlar, gelin yol yakınken bir düzenleme yapalım. Bir madde ekleyelim buraya ve bu maddeye istinaden, kapatılan belediyelere, 5-10 kilometre gibi bir kilometre koyalım, bu kilometre içerisindeki köyleri bağlayarak yerelden yönetim, verimli hizmet anlayışıyla bir düzenleme yapalım ve hiç kimseyi de mağdur etmeyelim, hiç kimseyi de üzmeyelim.

Değerli arkadaşlar, bakın -biraz önce konuştum- Burdur’un Kozluca kasabası, Kızılkaya kasabası, İstanbul’un Büyükçavuşlu’su, Kurburgaz’ı, bir kuruş borçları yok. Borçları olmadığı gibi, kasalarında paraları var. Yani, sizin Hükûmetinize ihtiyaçları yok. Öyleyse bu belediyeleri kapatmak neyin mantığıdır?

Değerli arkadaşlar, ben biraz önce söyledim, “inşaatlar” dedim. Gerçekten çok yanlış uygulamalar yapılmaktadır, yasalar hiçe sayılmaktadır. Bu hiçe sayılanlardan bir tane örnek vermek istiyorum: İstanbul Tuzla Belediyesi, sit alanına bir inşaat yapıyor. Belediye inşaat yapıyor, Büyükşehir ihalesini yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Macit, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

HASAN MACİT (Devamla) – Sit alanına arkadaşlar! İmar yok, inşaat ruhsatı yok ve buraya inşaat yapıyor. Koruma kurulundan değişik kararlar çıkıyor, aynı oturumda bir “olur”, bir “olmaz” kararı çıkıyor ve aynı şekilde, tarihî eserlerle ilgili olumsuz kararlar çıkıyor. Ne yazık ki yapılan girişimler sonucu bu inşaatı, inşaatı yapan Belediye mühürlüyor. İşte mühürleme gerekçesi ve mühürlediğine dair yazısı Belediyenin. Peki, buradaki kamunun kaynakları, fakir fukara, garip gurebanın parası, vergisi… Kim ödeyecek arkadaşlar? Bu Belediye Başkanının pervasızlığı, kanun tanımazlığı, yasalara uymamasının sonucu devlete ve belediyeye uğrattığı zararı kim ödeyecek?

Değerli arkadaşlar, bu Belediye Başkanı kendisini güya halkoyunda affettirmek için yine milyonlar vererek burada değişik tanıtım araçları kullanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN MACİT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gelin etmeyin! Gelin yapmayın! Yanlış işe ortak olmayın! Ben bunu Sayın Bakanımıza vereceğim. İnşallah gerekli tahkikatı yaptırır ve suçlu olan cezasını çeker.

Hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Macit.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 5. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

(5) Tüzel kişiliği ilk genel mahallî idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni personel istihdamı, borçlanması, katıldığı belediyenin diğer yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler mevcut personeli ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediyeye veya ilgili il özel idaresine bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içinde bildirir.

Bu yerlerde yeni nazım ve uygulama imar planı yapılamaz, mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayıyla yapılır.

Taşınır ve  taşınmazlar ile iş makineleri ve diğer taşıtların köy tüzel kişiliğine devredilir.

                                                                          Osman Ertuğrul (Aksaray) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ertuğrul.

OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sekiz yüz altmış üç kasabayı bu yasalarla köye dönüştürüyoruz. Tabii, bizim, bu araçların devri, taşınır ve taşınmazların devriyle ilgili verdiğimiz önergenin bir benzerini AKP’nin de verdiğini duyduk, gerçekten buna memnun olduk. Çünkü, bu araçları da özel idarelere devrettiğimizde “Acaba özel idareler nasıl hizmet verecek, o sekiz yüz almış üç belediyenin bugüne kadar verdiği hizmetleri nasıl gerçekleştirebilecek?” diye düşünüyorduk. İnşallah, AKP’yle birlikte de, bu araçlar, taşınır ve taşınmaz mallar sekiz yüz almış üç belediyede kalır.

Değerli arkadaşlar, bütün konuşmacılar diyor ki: “Özel idare kanalıyla, belediyelerin yapamadığı hizmeti özel idareler kanalıyla yapacağız.” Bakın, özel idarelere Köy Hizmetleri devredildi, şimdi belediyelerin de devrini yapıyoruz. Köy Hizmetleri, araçları, tüm personeliyle devredildi. Şu anda, Köy Hizmetlerinden aldığı araçları acaba özel idare nasıl kullanıyor? Asli görevinin dışında birinci derecede kullandığı alan, köylere, kasabalara odun, kömür ve gıda dağıttırmaktır, ondan sonra köylerin hizmetini yapmaya ve gerçekleştirmeye çalışıyordur. Eğer bu belediyelerin araçları da buraya devredildiği zaman acaba ne yapacaklar? O belediyelerde, bugüne kadar, bütün güç şartlara rağmen, en ufak bir arıza olduğunda veya orada yaşayan insanların en yakın iline, ilçesine taşınmasında, en ufak bir yangında, çöp toplama işinde bunların, bu sekiz yüz almış üç belediyenin çoğunda bu araçlar vardır, şu anda zaten o hizmetleri kısmen veriyorlar. Acaba özel idareye devredildiğinde… Sorarım, bugün Türkiye’de kaç yerde özel idare kasabadan, köyden çöp topluyor?

Onun için, değerli arkadaşlar, zaten özel idarede bir kargaşa vardır. Vali, meclis başkanı, genel sekreteri, bir de buna belediyelerin de, sekiz yüz altmış üç belediyenin de yükünü yükleyerek daha çok sıkıntıya girmesine sebep olmayalım diye düşünüyorum.

Biraz önce konuşan AKP’li arkadaşlar şunu ifade ediyorlar: “Belediye başkanları Ankara’ya gelip işte, ceketlerinin önünü ilikliyorlar, bürokrata karşı hizmet talebinde bulunuyorlar.” Zaten, bu kanun değişikliğinin veya bu belediyelerin kapatılmasının altında yatan en önemli gerçeklerden biri de herhâlde budur diye düşünüyorum. Gelen belediye başkanlarının sizden iş talebi, kasabalarıyla ilgili, çevre köyleriyle ilgili talepleri burada sizi fazla rahatsız ettiği için herhâlde “Bunları kapatalım, köy yapalım, muhtarlar nasıl olsa istediği gibi Ankara’ya gelip gidemiyor, onlar ilinde değerlendirilir. İlde de özel idarenin veya –eski adıyla- Köy Hizmetlerindeki personelin önünde zaten ceketini ilikliyorlar. Bu sekiz yüz altmış üç belediye başkanın da artık siyasi kimlikleri kalkmış olur. Onlar da varır, oradaki bürokratın önünde ceketlerini iliklerler ve hizmet alma gayreti içinde olurlar, Ankara’ya gelip de bizleri rahatsız etmezler.” diye düşündüğünüzden bu belediyeleri kaldırmayı düşünüyorsunuz.

Biraz önce de ifade edildi, “Belediyelere AKP İktidarında çok büyük kaynaklar verildi.” diye. Ama eski belediye başkanlarından AKP adına konuşan arkadaşımız, “Fotokopi için de bizim kapımızı çalıyorlar.” diyor. Demek ki burada bir tezatlık var, demek ki parasını vermiyorsunuz, yeterli hakkını vermiyorsunuz ki her şey için sizin kapınız çalınıyor. Bundan da, bu belediyeleri kapatarak maalesef kurtulamayacaksınız diye düşünüyorum. Bunları artık kanun gereği, aldığınız oya göre…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ertuğrul, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) - …ve Meclisteki çoğunluğunuza göre şu ana kadar kapattınız. Bundan sonra da, büyük ihtimal, gerçekleştireceksiniz. Ama, şunu tekrar üstüne basarak ifade ediyorum: Belediyeden, kasabadan köye dönüştürülen yerlerin taşınır ve taşınmaz malları, onların araçları mutlaka o köy tüzel kişiliğine bırakılmalı. Çünkü, oranın insanı alın teriyle, kendi parasıyla aldı, verdi bunları ve bunları alıp da özel idareye devredip özel idareyi araç mezarlığına çevirmeyin ve bunların mutlaka köy tüzel kişiliğinde bırakılmasını talep ediyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, yeni gelen arkadaşlar için tekrar açıklar mısınız; yeni gelen arkadaşlar bihaber.

BAŞKAN – Siz açıklayın, madem konuşuyorsunuz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yetkili sizsiniz.

BAŞKAN – Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var.

Elektronik cihazla oylama yapacağım.

Sisteme giren, soru sormak isteyen arkadaşlarımın en azından yedisinin ismini tespit edeyim, onların hakkı kaybolmasın.

Sayın milletvekilleri, iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, vekâleten oy kullanan sayın bakanlarla birlikte karar yeter sayısı vardır ve önerge reddedilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kaç kişi var?

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç kişi var?

BAŞKAN – Ret 136 kişi -merak ediyorsunuz Sayın Genç- kabul 29 kişi, çekimser yok, toplam katılan 165 kişi, pusulalarla birlikte 139 sayısı…

KAMER GENÇ (Tunceli) – 184 yok Sayın Başkan…

BAŞKAN – Pusularla birlikte -çok merak ediyorsunuz- 139’dan fazla oy var burada.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 184 kişi yoksa oylama geçerli sayılmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – 184’ün altındaysa geçersiz sayılır.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı 184, karar yeter sayısı 139.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, 184 kişi yoksa bu oylama geçersiz sayılır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Oylama geçerli değil. Böyle bir şey olur mu?

Toplantı yeter sayısı olmayan…

BAŞKAN – Nasıl toplantı yeter sayısı?

Arkadaşlar, ret ve kabul için 139 yeter sayısını arıyoruz. Şu anda 139 oy vardır.

Buyurun, diğer önergeyi okuyunuz:

                Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı yoksa, oylamanın ne anlamı var Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Önergeye devam edin.

Görüşülmekte olan "Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın Geçici 2 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                               Nihat Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 184 kişi olmadan toplantıya devam edemezsiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bakınız, içeride şu anda… Bakınız, toplantı yeter sayısını çok merak ediyorsanız…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, kaç kişi oylamaya katıldı?

BAŞKAN - Şu anda içeride muhalefet tarafında kaç tane milletvekili var? Kabul kullanan milletvekili sayısı sadece 29’dur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, 139 efendim…

BAŞKAN - Bakınız, arkadaşlar, toplantı yeter sayısı isterseniz, 20 kişi ayağa kalkarsınız, toplantı yeter sayısını istersiniz, bu kadar basit.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, hayır… Sayın Başkan, yapamazsınız.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika arkadaşım, bir dakika…

”…Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve…”

KAMER GENÇ (Tunceli) - Anayasa’nın 96’ncı maddesi… Bir dakika…

“…Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 2 nci maddesinin…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Anayasa’nın 96’ncı maddesi… 184’le toplanır…

BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız, bu, işari bir oylamadır. Sizin dediğiniz, açık oylamayla ilgili olan bir husustur. İşari oylamada 139’u arıyoruz, kabul veya ret, buluyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, işari olmadı işte.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani işari olmadı, elektronik oldu.

BAŞKAN - Evet, uygulama bu şekildedir. Siz de uygulamaları hep bu şekilde yaptınız. Lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, uygulama böyle olmaz!

BAŞKAN - Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, olmaz böyle!

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bakın, keyfî bir şekilde Meclisi yönetemezsiniz. Şu anda 184 yoksa, toplantı yeter sayısı yoktur, ara verin.

“… Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 2 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Nihat Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 184 kişi yok, Meclise ara vermek zorundasınız.

BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız, Başkan Vekilliği yaptığınız dönem dâhil, aynı uygulama devam etmiştir. Şu anda…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir tane örnek gösterin.

BAŞKAN - Lütfen yerinize oturunuz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, biz, anlaşmaların oylamasını yapıyorduk, 140 kişi çıkıyordu…

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) – Meclisi sen mi yöneteceksin! Otur yerine!

BAŞKAN - Açık oylamayla ilgili dediğiniz husus doğrudur; bu, işari oylamadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, o size göredir, yanlış.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın…

OKTAY VURAL (İzmir) – Elektronik oylama yapıldı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şu anda Mecliste 184 kişi yoksa, toplantı yeter sayısı yoktur.

BAŞKAN - Sayın Genç, bakınız, burada işari oylama vardır, Sayın Anadol, Sayın Vural.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İşari oylama yok, açık oylama var.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşari oylama yok.

BAŞKAN - Kimin ne oy kullandığı belli olmuyor, sadece rakamlar vardır, 130 rakamı bunun için yeterlidir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, bu kadar şey olmaz yahu!

BAŞKAN – Buyurun.

"(5) Tüzel kişiliği ilk genel mahalli idareler seçimlerine kadar devam edecek belediyelerin her türlü yeni personel istihdamı, yapacakları toplu iş sözleşmesi, taşınır ve taşınmazları, iş makineleri ve diğer taşıtların satışı ile borçlanması katıldığı belediyenin, ilk kademe belediyelerinin ya da mahalle veya mahalle kısımlarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir isim altında kurulan ilçelerdeki belediyeler büyükşehir belediyesinin, köye dönüşen yerlerde il özel idaresinin onayına tabidir. Bu belediyeler, mevcut personelini, taşınır ve taşınmazlarını, iş makineleri ve diğer taşıtları ile kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını katılacakları belediyeye, büyükşehir belediyesine veya ilgili il özel idaresine, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde bildirir. Bu belediyeler yeni nazım ve uygulama imar planı yapamazlar; mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve yapı ruhsatı hariç her türlü imar uygulaması büyükşehir belediyesi sınırlarında büyükşehir belediyesinin, diğer yerlerde il özel idaresinin onayı ile yapılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarıdaki mevcut duruma göre bir veya birden fazla ilk kademe belediyesinin ya da mahalle veya mahalle kısımlarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir isim altında kurulan ilçelerdeki belediyelerin geleceğe yönelik haklarının korunması amaçlanmıştır. Bu çerçevede söz konusu alanlarda yapılacak işlemlere dair onay yetkisi ilgili büyükşehir belediyesine verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Tamam Sayın Anadol.

Sayın Anadol, siz de bana yardımcı olun, arkadaşlarınızı tespit edelim.

Sayın Ahmet Küçük Bey burada mı?

Sayın Mengü? Burada.

Sayın Keleş? Burada.

Sayın Yalçınkaya? Burada.

Okuduğum isimler otursunlar.

Sayın Ünsal? Burada.

Sayın Güvel? Burada.

Sayın Ağyüz? Burada.

Sayın Ekici? Burada.

Sayın Erenkaya? Burada.

Sayın Oksal? Burada.

Sayın Ramazan Kerim Özkan? Burada.

Sayın Köse? Burada.

Sayın Aslanoğlu? Burada.

Sayın Kart? Burada.

Sayın Coşkuner? Burada.

Sayın Paçarız? Burada.

Sayın Ünlütepe? Burada.

Sayın Kesici? Burada.

Sayın Güner? Burada.

Evet, sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

İsmi kaydedilmiş olan arkadaşlarımız lütfen sisteme girmesinler efendim.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, biraz önce salonda kaç kişi oy kullanmıştı efendim, onu öğrenmek istiyorum.

Sayın Başkanım, biraz önce salonda kaç kişi oy kullanmıştı, onun tutanaklara geçmesini istiyorum. 139 yoktu, 136 idi.

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) – Sen saydın mı?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Saydım tabii, ben saydım 75 kişi idi, ondan sonra geldiler.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Sayı saymasını biliyor musun sen?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Senden daha iyi sayarım, merak etme sen!

Sayın Başkan, biraz önce kaç kişi oy kullanmıştı, onu öğrenmek istiyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız, sizin zamanınızda elektronik cihazla yoklama, oylama yapıp yapmadığınızı bilmiyorum ama husus şu: Açık oylama, yani biraz önce bahsettiğiniz uluslararası anlaşmalarla ilgili olan hususlarda “kabul, ret, çekimser” oylar var ama işari oylamalarda “ret” ve “kabul” var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne kadar efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ne kadar?

BAŞKAN - Biz burada sadece sayıları tespit ediyoruz ve bu beklenen sayı 139’dur. Uygulamamız İç Tüzük’e uygundur ve önerge reddedilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Oy kullanan, o zaman 139 kişi vardı Genel Kurul salonunda.

BAŞKAN – Evet.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

3.- Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 2. maddesinin (4) fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Ali Oksal (Mersin) ve arkadaşları

“(4) Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin, Bu Kanunun yürürlük tarihi ile fiilen kapatılma tarihleri arasındaki kamuya olan borçları ile bu belediyelerin fiilen kapatıldığı tarihte piyasaya olan borçları Hazine tarafından karşılanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)- Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 2’nci maddesinin dördüncü fıkrası hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üç günden beri görüşmekte olduğumuz ve ülkemizi çok yakından ilgilendiren, bize göre çok önemli bir yasayı görüşüyoruz. Genel Kurulda zaman zaman -uzun süreli çalışmaktan kaynaklanan- sinirler geriliyor.

BAŞKAN – Sayın Güvel

Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen sükûneti sağlayalım. Salonda kalabalık milletvekili arkadaşımız var, gürültüden duyulmuyor Hatibin sesi.

Buyurun Sayın Güvel.

HULUSİ GÜVEL (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Bizler ana muhalefet partisi üyeleri olarak ve diğer muhalefet partili arkadaşlarımız, bu yasa ve yol açacağı olumsuz durumlardan dolayı kaygılarımızı dile getiriyoruz. İktidar partisi sözcüleri konuşmalarında “Halk 22 Temmuzda bize güvendi; çoğunluk bizde, her istediğimizi yaparız.” diyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bu mantık çok yanlış ve çok tehlikelidir. Bu yasayla, tüzel kişilikleri ortadan kaldırılan sekiz yüz altmış üç beldenin, bu beldelerde yaşayan 1 milyon 300 bin yurttaşın, kentleşme, modern toplum olma yönündeki çabalarının önü kesilmektedir. Bu yasa, Türkiye’yi geri götüren bir yasadır. Yüce Meclise getirilen bu tasarıyla, ülkemizdeki belediyelerin üçte 1’inin tüzel kişiliği ortadan kaldırılıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının, belde belediyelerinin borçlarıyla ilgisi bulunmamaktadır. Bu belde belediyelerinin nüfusuna ve kişi başına düşen borç miktarına baktığımızda, bu beldelere götürülen hizmetlerle kıyaslanamayacak ölçüde az olduğu görülecektir. Nüfusu 2 binin altına düşen 1 milyon 300 bin kişinin yaşadığı sekiz yüz altmış üç beldenin toplam borcu 200 milyon YTL, kişi başına düşen borç miktarı 153 YTL’dir.

Birçok  sayın  konuşmacının da  belirttiği gibi,  Ankara Büyükşehir Belediyesinin borcu 4 milyar YTL’nin üzerindedir. Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yaşayan 4,5 milyon insanımızın borcu, kişi başına 3.900 YTL’dir. Bu miktar, kapatılmak istenen beldelerde yaşayan yurttaşlarımızın kişi başına borcunun 25 katına tekabül etmektedir.

Bu beldeler bu borçları, oralara uzun yıllar hizmet götürülemediği için yapmak zorunda kalmışlardır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; köye dönüştürülen beldelerin yetmiş sekiz tanesinin nüfusu 1.900 ile 2 bin arasındadır. Bunlardan Elâzığ’ın Palu ilçesine bağlı Baltaşı beldesinin nüfusu 1.999’dur. Adıyaman’ın Besni ilçesine bağlı Köseceli beldesinin nüfusu 1.988’dir. Yani bu beldelerimizde kayıt yaptırmayan 1-2 kişi yüzünden bu beldeler tüzel kişiliklerini kaybedeceklerdir.

Değerli arkadaşlar, milletvekili olduğum Adana ilinde 1971 yılından bu yana belediye olan ve nüfusu çoğu ilçeden daha büyük olan İncirlik beldesi yeni kurulan Sarıçam ilçesine bağlanıyor. Bu yapılırken, kimse İncirlik halkının ne istediğini sormuyor. Aynı şekilde Suluca beldesi gibi gündüz nüfusu ile gece nüfusu orasında büyük farklar olan beldeler de ortadan kaldırılıyor. Mahalle yapılan belde halkına kimse hiçbir şey sormuyor. Bu mudur demokrasi? Bu mudur şeffaflık? “Demokrasi, şeffaflık, referandum” deyince mangalda kül bırakmayanlar şimdi ne yapıyorlar?

Değerli milletvekilleri, yeni ilçeler kurulmasın demiyoruz, yeni ilçe kurmanın yolu bu değildir diyoruz. Herhangi bir bilimsel ya da sosyal zemini olmadan, bölge insanının fikrini almadan, tamamen keyfî, oy hesabına dayanan ince hesaplarla yapılan bu ilçeler önümüzdeki yıllarda sorunlara neden olacaktır. Yeni ilçeler kurmanın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güvel, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

HULUSİ GÜVEL (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

“Ben burayı ilçe yaptım, sizi de köy yapıyorum.” diyerek siyasi hesaplarla bu düzenlemeler yapılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, Türkiye, AKP Hükûmetinin deneme tahtası değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun gerekçesinde, bu belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılınca daha iyi hizmet götürüleceği söyleniyor. Amaç daha iyi hizmet götürmek ise, bu belediyeleri kaldırmak yerine desteklemek daha gerçekçi olacaktır. Bu nedenle, bu tasarı yüce Meclisimizden geçmemelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güvel.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                   Nihat Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları

“(4) Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004  tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Ek 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır. Devredilen personelden, 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesi kapsamında bulunanlar, devredildikleri belediye veya il özel idarelerinde, 5620 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre istihdam olunurlar. Devir sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda, 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar dikkate alınmaz. Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya belediyenin norm kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili belediye veya il özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından altı ay içinde sonuçlandırılır. Bu belediyelerin malvarlıkları, hak, alacak ve borçları, mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel idaresine intikal eder. Ancak, köye dönüştürülen belediyelerin taşınmazları ile ihtiyaç duyulan araç ve gereçleri paylaşım, devir ve tasfiye komisyonunca ilgili köy tüzel kişiliğine bırakılır. Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu şekilde, belediyelerde personel devrine ilişkin hususlar, 6/3/2007 tarihli ve 5594 sayılı Kanun ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa eklenen Ek 2 nci maddede yeniden düzenlendiği dikkate alındığında, söz konusu personelde 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesi uyarınca çalışmakta olan sözleşmeli personelin devrinde sorun yaşanmaması ve işçi statüsünde çalışmakta olan personelin ücret ve diğer mali haklarının anılan Ek 2 nci maddeye paralel olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. 

Diğer taraftan, 5620 sayılı Kanun çerçevesinde sözleşmeli personel statüsüne geçiş hakkı bulunmakta iken bu geçiş hakkını kullanmayıp 2006 yılındaki çalışma sürelerini geçmemek üzere geçici işçi statüsünde çalışmayı tercih edenlerin bu haklarının korunması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. maddesinin 6. fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Kemal Anadol (İzmir) ve arkadaşları

“Birleşme ve katılmalarda norm kadro ilke ve esaslarına uyulacaktır. Daimi ve geçici işçilerin özlük hakları korunacaktır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bir yasa objektif olmalı. Bir daha soruyorum Sayın Bakana: Devletin bir başka kurumu TÜİK demiş ki: “Ben senin sayımını hatalı yaptım. Burada yaşayan insanlar bu kadar değil, bu kadar.” Ve o bölgeye kayıtlarını göndermiş. Şimdi, bunu dikkate almayacaksınız. O bölgeye kayıt gitmiş, TÜİK göndermiş arkadaşlar, TÜİK göndermiş. Yani, bir başka yerde ise aynı TÜİK her şeyi güzel yapmış -yaptığı her şeyi güzel yaptığına inanmıyorum da- nüfusu tam saymış, o belde 2.001’de kalmış, öbür belde ise sonradan 400 tane ilave gitmesine rağmen, nüfusu 2.400 olmasına rağmen burada, bu belde tık diye makaslanıyor, gidiyor. Arkadaşlar, yazıktır, günahtır. Gidiyor, iptal ediyorsunuz.

Haa, değerli arkadaşlarım, bir yasa hazırlanırken objektif olmalı. Ya TÜİK’e inanacaksınız, ilave edilen… Hakikaten, belli bir kıstas alıyorsanız, ama ilave edilmesine, TÜİK, devlet ilave etmesine rağmen siz hâlâ bunu kapıyorsanız yazıklar ediyorsunuz, yazık ediyorsunuz. Bir belediyeyi…

Arkadaşlar, bu sekiz yüz altmış belediyenin getirdiği size yük ne kadar biliyor musunuz yılda? 150 milyon dolar. Hesabı çok basit: Kişi başına 10 lira veriyorsunuz ayda. İşte bakın, kişi başına 10 lira veriyorsunuz. Bu tür belediyelere ayda maksimum verdiğiniz para 15 bin ve 20 arasında. Bazılarına 9 bin lira veriyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, yılda maksimum size getirdiği yük 150 milyon dolar bu sekiz yüz altmış belediyenin. Yani bunu da bilin. Size rakam veriyorum: Ayda bu belediyelere verdiğiniz para yaklaşık 15 milyon dolar, ayda verdiğiniz para. Yılda bu yapar 180 milyon dolar arkadaşlar. 180 milyon dolar için bu kıyametleri kopardınız. Hesap meydanda arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, ikincisi -bir kere bunu söyleyeyim- bu yasayla haksızlık yapılmıştır. Devlet “nüfusu budur” demesine rağmen, buraya bazı beldelere… Öyle beldeler var ki, nüfusu TÜİK’in gönderdiği rakamlarla 2 binin üstünde olan belediyeleri yok ettiniz.

OSMAN DEMİR (Tokat) – Nereye gitmiş?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hepsini veririm ben size.

İki: Benim milletvekilliği yasama hakkımı elimden aldınız. Bu yasa gelirken, bu Meclisin tüm milletvekillerinin, çoğu milletvekilinin, kendi bölgesinde, il, ilçe ve belde olacak kanun teklifleri vardı. Bu yasayla hiçbirini birleştirmediniz. Milletvekilinin milletvekili sıfatını elinden aldınız. Buna hakkınız yok arkadaşlar. Burada her milletvekili yasama görevi yaparken verdiği kanun teklifinin… Kabul edersiniz, etmezsiniz, ama benim verdiğim kanun teklifini bu yasa görüşülürken birleştirmek ve birlikte görüşmek zorunluluğunuz vardı. Milletvekilliği yasama görevini elinden aldınız. Bu ne hakka uygun ne hukuka uygun.

İkincisi, böyle bir olayda, böyle bir şey görüşülürken ben önerge verip benim bölgemle ilgili belki ben de bu yasa uyarınca belli beldelerimde, belli ilçelerimde belki bir önerge verip belki orada da idari bir yapılanmaya gitmek istiyordum. Bunu da elimden aldınız. Önergeleri kısıtladınız. Milletvekillerinin önerge vermesini elinden aldınız.

RECEP KORAL (İstanbul) – Verenler kim?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Beyefendi, yedi önerge verdiniz. Belki 1’inci madde görüşülürken… Önergeler 1’inci maddededir. Çünkü her ilin kendine göre… 1’inci maddededir. 1’inci maddede ve 2’nci maddede yedi önergeyle kısıtladınız, her partiye iki önerge verdiniz. Ben milletvekili olarak belki on beş önerge verecektim, on beş tane ayrı beldemde belki benim de ilçe isteme hakkım vardı. Benim de idari yapı değişikliği isteme hakkım yok mu beyefendi?

RECEP KORAL (İstanbul) – Hepsini bir yere yazsaydınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Niye yazacağım? Ben sizin gibi hepsini bir yere postalamam. Ben her yerimin özelliğini söyleyerek, sizden belki o bölgemin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

Yani, uzaktan size davul çalmak çok hoş geliyor. Siz gitsenize Anadolu’ya. Özellikle bu İçişleri Bakanının bir tek aşkı var: Büyükşehirler. Arkadaşlar, çoğu illerdeki milletvekilleri, sesleniyorum: İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı küçük şehir belediyelerinin hakkını yiyor. Bak, bunu size bağırıyorum. Hep büyükşehir, büyükşehir! Ve öbür vilayetlerin hakkı yeniyor arkadaşlar. Bu Belediye Gelirleri Yasası’yla, büyükşehir olmayan vilayetlerin… Gine söylüyorum, örnek veriyorum: Büyükşehir olan Samsun -olsunlar- Adapazarı, Erzurum… Bakın büyükşehir nüfusuna, Şanlıurfa’nın, Denizli’nin… Şanlıurfa 650 bin kişiye bakıyor, aldığı paraya bakın. Şanlıurfa’nın hakkını, Denizli’nin hakkını, Malatya’nın hakkını niye yiyorsunuz arkadaşlar? Siz, eğer, Erzurum’a, Samsun’a, Adapazarı’na veriyorsanız bu parayı, bana da vermek zorundasınız arkadaşlar. Ben size bunu anlatamıyorum. Hakkımızı yemeyin.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2’nci Maddesinin 1’inci fıkrasının “İlk genel mahalli idareler seçimine kadar” ibaresinin “2014 mahalli idareler seçimine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                          Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çalış, siz mi konuşacaksınız?

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının geçici 2’nci maddesinin birinci fıkrası üzerine verdiğimiz önerge nedeniyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, TÜİK tarafından yapılan adrese dayalı nüfus tespitinden sonra 906 belediyenin nüfusunun 2 binin altında olduğu, bunlardan sadece 43’ünün yakınındaki köylerle birleşerek 2 binin üzerine çıkarabilmesi, bu nedenle çıkardığımız yasayla da 963 belde belediyesinin kapatılması, beldelerin hazırlıksız yakalandığını göstermektedir. Nitekim, TÜİK’in nüfus sonuçlarını açıklamasıyla bu yasanın Meclise gelmesinin ve görüşülmesinin arasında da çok önemli bir zaman yoktur. Bu durum, beldelerde yaşayan vatandaşlarımızın moralini bozmuş, ümitsizliğe terk etmiş, onları neredeyse devletine küstürmüştür. Bu belediyeler kurulurken değişik şartları yerine getirmişken, kapanırken orada yaşayan insanlarımızın ne düşündüğüne, ne dediğine bakılmadan bir oldubittiyle karşı karşıya kalmışlardır. Âdeta kazanılmış haklarına el koyulmuştur.

Son genel seçimler öncesinde belediyelerde geçici personel statüsünde çalışan 148 bin kişiye kadro verilerek seçim öncesi âdeta sevindirilmiştir. O gün sevinç çığlığı atan bu personel, bugün belediyeleri kapanınca “yarın ne olacağım” diye kara kara düşünmektedir; moral bozukluğu içerisinde seçim öncesi niye istismar edildiğini sormaktadır. Nüfusu 2 binin altına düşen ilçelerde ise, bu kanun tasarısında kurtardık, ama bizim ilçeliğimizi ve belediyeliğimizi ne zaman alacaklar korkusu başlamıştır. Bizleri arayan, bu şekildeki ilçelerden ve kapatılmakla karşı karşıya kalmış olan beldelerimizde yaşayan hemşehrilerimiz diyorlar ki: “Bizim adımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde konuşan AKP temsilcilerini tebrik ediverin. Köy olmanın faziletlerini öyle güzel anlatıyorlar ki, bizler bu anlattıkları köylerde, beldelerde yaşayan insanlar olmasak kalkıp bizim de o köylere gidesimiz geliyor. Anlattıkları bu cennet köyler neredeyse öğreniver de biz de taşınalım.” diyorlar. Belde belediyelerinde yaşayanlar ile belde çevresindeki köy ve mezralarda yaşayan binlerce nüfus, ilkbahardan itibaren büyük şehirlerden gelen binlerce tatilcinin günlük ihtiyaçlarına cevap vermesi, köy yaşamından kent yaşamına geçişin ilk adımı ve sosyal gelişmenin sağlanması yönlerinden önemli görevler yapmaktadır. Buralarda şehirlere göçün durdurulmasında, tarım, hayvancılık, yayla turizmi gibi pek çok ekonomik ve kültürel konularda önemli hizmetler verilmektedir. Belde belediyelerimiz devletten aldıkları katkılarla yirmi dört saat aralıksız hizmet verirken, devlet-vatandaş iş birliğiyle de önemli hizmetler vermektedirler.

Seçim bölgem olan Karaman’da da 10 beldemizden 5’i kapanmaktadır. Yeşildere beldemiz elli altı yıldır, Yollarbaşı elli üç yıldır, Kılbasan ve Taşkale beldelerimiz kırk bir yıldır, Kisecik beldemiz ise on yedi yıldır belediyedir. Buralarda ciddi bir belde kültürü oluşmuştur. Beldeler civar köylere de önemli hizmetler vermektedir. Bu verdikleri hizmetlerin yanında, vatandaş-devlet iş birliğiyle de çok önemli hizmetler vermektedirler.

Ayrıca, Karaman’da, gerçekten, yurt dışında çalışan 80 binin üzerinde insanımız vardır. Bunların önemli bir kısmı, senenin önemli bir kısmını bu beldelerde geçirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çalış, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Bu durum göz önüne alındığı zaman, bu beldelerimizde yaşayan gerçek nüfusun 2 binin üzerinde olduğu görülecektir. Çünkü bu Avrupa’da çalışanlarımızın özellikle emekli olanları, yaz içerisinde gelmek üzere yedi sekiz ay bu beldelerde yaşamaktadırlar.

Burada yaşayan hemşehrilerimizin yüce Meclisimizden beklentisi şudur: Bu durumun yeniden gözden geçirilmesini, civar köylerle ve yakın beldelerle birleşebilmeleri için kendilerine makul bir süre verilmesini beklemektedirler. Bunların belediyelerine vurulacak kilit, aynı zamanda bu insanlarımızın devletine olan güvenine de vurulmuş bir kilit olacaktır değerli arkadaşlarım. Bundan dolayı, önergemize desteğinizi bekliyoruz.

Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Çalış.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen iki önerge doğrultusunda geçici madde 2’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.18

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

               

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Geçici 3’üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunla kurulan ilçelerin ihtiyacını karşılamak üzere ekli (45) sayılı listede yer alan çeşitli kurum ve kuruluşlara ait kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin ilgili bölümlerine eklenmiştir.

(2) Bu kadrolara yapılacak atama işlemleri, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunundaki sınırlamalara tabi olmaksızın bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde tamamlanır.

(3) Teşkilatlanma tamamlanıncaya kadar yeni kurulan ilçelerde merkezi idarelere ait her türlü iş ve işlemler ile idari ve adli davalar ve bunlara ilişkin bütün iş ve işlemler mevcut bağlılık durumuna göre yürütülür.

(4) Yeni kurulan ilçelerde ilçe idare kurulları teşekkül edinceye kadar bu yerlerdeki işlemlerle ilgili olarak, eskiden bağlı oldukları il ve ilçelerin idare kurulları görevli ve yetkilidir.

(5) Bir defaya mahsus olmak üzere 237 sayılı Taşıt Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının uygulanmaması kaydıyla, bu Kanunla kurulacak ilçe kaymakamlıkları için 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (T) işaretli cetvelin (T-2) sırasından 43 adet binek otomobil alınır.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Ali Oksal, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Kemal Cengiz, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan; şahısları adına, Sivas Milletvekili Selami Uzun ve Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş’un söz talepleri vardır.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Ali Oksal’a aittir.

Sayın Oksal, buyurun.

CHP GRUBU ADINA ALİ OKSAL (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisin üyelerini saygıyla selamlarken, kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten duygularımla kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, belediye teşkilatları, halkın demokrasiyle tanışmaları, demokratik düzene katkı sağlamaları ve yerinde hizmet alabilmesi noktasında son derece önemli hizmet birimleridir. Getirilen tasarıyla, kırsal alanda küçük belediyeler bakımından yapılan idari değişiklik, aynı zamanda, büyükşehir olan yerler bakımından da yapılmaktadır. Ülkemizde 16 büyükşehir belediyesi olup bu kapsamda 100 ilçe ve 283 ilk kademe belediyesi bulunmaktadır. Bu tasarıyla, 283 ilk kademe belediyesinden 237’sinin tüzel kişiliği sona ermekte ve mahalleye dönüştürülmekte, diğer 37’si ise ilçe olmakta, 8’i de tüzel kişiliğini koruyarak büyükşehir belediye sınırları dışına çıkarılmakta ve 1 tanesi de köye dönüştürülmektedir.

Yeni düzenlemeyle, yeterli büyüklüğe sahip ilk kademe belediyeleri ilçe belediyesine dönüştürülmekte, diğer ilk kademe belediyeleri ise kendine en yakın ilçe belediyesiyle birleştirilmektedir. Bu tasarıyla, ilk kademe belediyelerinin tümünün tüzel kişiliği sona erdirilmektedir. Daha önceden, bir kısmı belde belediyesi iken, 2004 yılında çıkardığınız pergel yasasıyla iki yüz seksen üç adet ilk kademe belediyesi oluşturdunuz, şimdi de tüm ilk kademe belediyelerini kapatıyorsunuz. Hani bu yerel yönetim reformuydu?

Bu tasarı yürürlüğe girdiğinde, 1.112 belediye başkanı, belki bir dönem, belki iki, üç, hatta dört dönemdir onurla, gururla yakasında taşıdığı belediye başkanı rozetini çıkarmak zorunda kalacaktır. En küçük ölçekli belediyenin 9 adet belediye meclis üyesi olduğu varsayımı ile en az 10.098 seçilmiş belediye meclis üyesinin de belediye meclis üyeliği sona erecektir. Bu kanunla kurulması öngörülen 43 ilçenin ihtiyacını karşılamak üzere, ekli 45 sayılı listede yer alan kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadrolar ihdas edilmekte ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye bağlı cetvellerin ilgili bölümlerine eklendiği belirtilmiştir. Şöyle ki: İçişleri Bakanlığına 688 kadro, Maliye Bakanlığına 387 kadro, Millî Eğitim Bakanlığına 473 kadro, Sağlık Bakanlığına 774 kadro, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne 215 kadro, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne 129 kadro, Diyanet İşleri Başkanlığına 215 kadro, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına 301 olmak üzere, toplamda 3.182 kadronun ihdası uygun görülmüştür.

Tasarının geçici 3’üncü maddesinin ikinci bendinde, bu kadrolara yapılacak atama işlemlerinin, Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’ndaki sınırlamalara tabi olmaksızın bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde tamamlanacağı hükme bağlanmıştır. Tasarıya ekli 45 sayılı listede, incelendiğinde görülecektir ki, yeni kurulması öngörülen ilçelerin coğrafi durumları, nüfusları, toprak büyüklükleri, yüz ölçümü, tarihî gelenekleri, turizm, sanayi, ticaret ve kültürel özellikleri dikkate alınmadan kadro sayıları belirtilmiştir. Yeni kurulacak 43 ilçenin de aynı büyüklükte ve aynı ölçekte olduğu varsayılmıştır yani kurulacak ilçe örgütlerinin iç analizi yapılmadan kadro sayıları belirlenmiştir. Olması gereken bazı kadro unvanları ise ekli 45 sayılı listede yer almamıştır. Örneğin, İçişleri Bakanlığı taşra teşkilatı için ihdası uygun görülen kadrolar arasında 43 adet ilçe emniyet müdürü kadrosu öngörülmüş olmasına rağmen, ilçe emniyet müdürlüğünün altında yer alması gereken emniyet amiri, başkomiser, komiser yardımcısı ve polis memuru kadrolarına yer verilmemiştir.

Yine, Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatı kadro listesinde, yeni kurulacak kırk üç ilçe için çevre sağlığı teknisyeni kadrolarına da yer verilmemiştir. Bu ilçelerde çevre sağlık hizmetlerinin kontrol ve denetim görevi kimler tarafından yürütülecektir?

Millî Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatı için ihdası öngörülen kadrolar arasında, her ilçe millî eğitim müdürlüğünde 1 adet şef, 2 adet memur ihdası uygun görülmüştür. Yani her ilçede millî eğitim müdürlüğünde 3 adet memur çalıştırılması hâlinde 200-250 bin nüfuslu büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki ilçelerde görevde bulunan binlerce eğitimcinin, eğitim emekçisinin kıdem, terfi, sicil, özlük, görevlendirme, ek ders ücreti, intibak ve yer değiştirmesine ilişkin işlemleri her ilçede sadece üç personel ile mi yapmak mümkün olacaktır?

Ayrıca, Tarım Bakanlığı taşra teşkilatı kadroları arasında veteriner, sağlık teknisyeni ve ziraat teknisyeni kadrolarına da yer verilmemiştir. Acaba adını verdiğim bu kadroları tasarıya koymamakla toplam maliyet tutarını düşük gösterme hesabı mı yapıldı diye düşünüyorum.

Hazır, personel kadrosuna değinmişken, madem nüfusu 2 binin altındaki sekiz yüz altmış üç belediyeyle, iki yüz seksen üç ilk kademe belediyesini kapatacaktınız da, bu belediyeler için 2006 yılında Norm Kadro Yönetmeliği’ni neden çıkardınız? Kadroları darmadağın ederek personel durumunu, teşkilat yapısını bozdunuz. Belediyeler için önce norm kadro ilke, standart ve esaslarını belirlediniz -ama Danıştay bu yürütmeyi durdurdu- ondan sonra da yeni bir düzenleme yaptınız. Şimdi, kapatılacak belediyeler için onun da bir önemi kalmadı.

Ayrıca geçici maddenin (3)’üncü bendinde “Teşkilatlanma tamamlanıncaya kadar yeni kurulan ilçelerde merkezi idarelere ait her türlü iş ve işlemler ile idari ve adli davalar ve bunlara ilişkin bütün iş ve işlemler mevcut bağlılık durumuna göre yürütülür.” denilmekte. (4)’üncü bendinde ise “Yeni kurulan ilçelerde ilçe idare kurulları teşekkül edinceye kadar bu yerlerdeki işlemlerle ilgili olarak, eskiden bağlı oldukları il ve ilçelerin idari kurulları görev ve yetkilidir.” denilmektedir. Zaten, tasarının bu bentleri de çok açıktır.

Tasarının (5)’inci bendinde ise “Bir defaya mahsus olmak üzere 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının uygulanmaması kaydıyla, bu kanunla kurulacak ilçe kaymakamlıkları için 5724 sayılı 2008 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’na bağlı (T) işaretli cetvelin (T-2) sırasından kırk üç adet binek otomobil alınacağı” belirtilmiştir. Bu düzenlemeyle, 2008 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 10’uncu maddesi hükümleri bertaraf edilerek yeni bir düzenleme yapılmıştır.

Yeni kurulacak ilçelerde alınacak binek otomobilin değeri 27.500 YTL olarak belirtilmiştir. Kırk üç aracı 27.500 YTL’den satın aldığınızda bütçeye 1 milyon 182 bin 500 YTL yük getirecektir. Ayrıca, yeni kurulan ilçelerde kaymakamlıkların dışında kalan ve merkezî idarenin ilçe teşkilatlarının da araç ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

Değerli milletvekilleri, yerel tüzel kişilikler yerel halka rağmen ve masa başı kararlarla kaldırılamaz, tenzili rütbeye uğratılamaz, merkez ve sınırlar değiştirilemez. Hazırlanan yasa tasarısı bu en temel ilkeyi ihlal etmektedir. Yasa tasarısı, tepeden inme, gizlilik içinde, yerel halka rağmen, kısaca, antidemokratik bir usulle hazırlanmıştır. Yani, tepeden inmecilik revaçta, halka danışma rafta.

Yerel tüzel kişiliklere ilişkin hükûmet  tasarrufları, kamu yararı gözetilerek ve yerel halkla birlikte, açıklık ilkesine uygun bir biçimde yapılmalıdır. Aksi hâlde, yapılan iş, siyasal iktidar partisinin kendi çıkarları için yaptığı iş olarak görülür. Böyle bir nitelik de tasarıyı gayrimeşru kılar. Hükûmet bu tasarıyı derhâl durdurmalı, yerel tüzel kişilik sistemini ülkemizin gerçek ihtiyaçlarına ve yerel halkın doğrudan kararına dayalı olarak yeni baştan düzenlemelidir diyorum.

Sözlerime son verirken, iki gün evvel yaptığımız uygulamada Akdeniz Belediyesine bağlı Arpaçsakarlar ve Yalınayak beldelerinin de, köylerinin de Toroslar’a bağlanmasından dolayı yüce Meclise saygılarımı iletiyorum, teşekkür ediyorum…

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ OKSAL (Devamla) – …ancak, bununla beraber Mersin’de dört ilçe kuruldu: Yenişehir, Akdeniz, Toroslar ve Mezitli. Fakat bunun yanı sıra Huzurkent’in de ilçe yapılması gerekiyordu. Sadece Huzurkent’in nüfusu 15 bin. Civarındaki dokuz belde belediye başkanlıklarıyla veya  yedi belediye başkanlığıyla birleştirildiğinde nüfusu 50-55 bin civarına yükselmekte. Bu nedenle Huzurkent’in de ilçe olması gerekiyordu ama yapılamadı. İnşallah bu yanlıştan dönülür diyorum, yüce Meclisin üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Teşekkürler ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oksal.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına yüce heyetinize ve bizleri buğulu gözlerle izleyen belediye başkanlarıma ve yüce Türk milletine saygılarımı sunuyorum.

Eski bir belediye başkanı olarak bugün gelinen nokta itibarıyla bir belediye başkanı olarak konuşmak istiyorum ve geldiğimiz noktada artık sözün bittiğine inanıyorum. Artık, söz bitmiştir. Üç gün boyunca burada muhalefetin bütün açıklamalarına, bütün haklı gerekçelerine ve bütün ısrarlı  mücadelelerine karşı Meclisin duvarları çatladı, iktidarın 340 başından bir kıl düşmedi. Dolayısıyla, artık bu saatten sonra bu Meclisi ikna etmek, bu Meclise bir şeyler söylemek, efendim, şu artımız var, bu eksimiz var demek bir çare değil. Artık, filmin sonu gelmiş ve filmin sonunda artık “Son” yazmaktadır.

İşte bu duygu ve düşüncelerle, gerçekten, bugün şehirleşmiş, şehir kültürünü kazanmış ve bu noktada da ciddi çalışmalar yapmış bütün belediye başkanlarıma, ben, geçmiş olsun diyorum ve bir tane de resim göstermek istiyorum.

Bakın, bu resim, Yenice ilçesinin AKP’li bir belediye başkanımızın yönettiği belediyesinin modern bir görüntüsü ve bu kent kültürü işte buradan -ne yapıyor?- yok oluyor ve köye dönüşüyor. Bakın resmi…

ASIM AYKAN (Trabzon) – Yok olmaz, korkma!

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) – Dolayısıyla, belediye başkanı olduğum için, bakın, ben, bir şey daha söyleyeyim size: Bayındırlık Bakanına sorun, son beş yılda, Bayındırlık Bakanlığından köyden kaç kişi ruhsat almış? Sorun Bayındırlık Bakanına, beş yılda köyden kaç kişi ruhsat almış? İşte, köye doğru çarpık yapılaşma, çarpık bir gelişmeyi ve sosyal etkinlikleri, şenlikleri terk eden ve köye doğru giden bir şey var. Dolayısıyla, ben, artık Meclise bir şey kanıtlamak gibi bir şey iddiasında değilim.

Buradan bizi izleyen belediye başkanlarıma şu dakikadan itibaren hitap etmek istiyorum: Yüce Türk milleti ve muhterem belediye başkanlarım, halkın hizmetkârı yüce başkanlar; sizler, yüce halkımızın hür iradesiyle seçilmiş şehreminlersiniz. Siz, yerelde bir lidersiniz. Baş olduğunuzu, halkınızın lideri olduğunuzu unutmayın. Silin gözyaşlarınızı, dindirin gönül rüzgârlarınızı, silkinin, titreyin ve kendinize dönün. Ağlamak sızlamak, yalvarmak zamanı değil artık. Sözün bittiği noktadayız. Bugünden itibaren bin civarındaki belediye başkanı, 10 bin civarındaki meclis üyesi, 5 milyon taraftarınızla, bir kişilik demokrasi filmini izlemeyin, çünkü filmin sonu geldi, sonunda da “Son” yazdı. Artık size 5 milyon taraftarınızla, 70 milyonun izleyeceği “Başkanların Şahlanışı” filmini yazmak ve oynamak düşmüştür. Bu filmi oynadığınız sürece, insan eliyle yazılan kaderinize “dur” diyemedikçe bu vebali, bu ahı, bu ıstırabı, nefsi cisminizde son ana kadar çekmeye mahkûm olacaksınız. Artık söz bitmiş, tükenmiş; artık susmak zamanı değil, harekete geçmek zamanıdır. Ya akıbeti kabul etmek, korkakça yok olmayı beklemek ya da hayatınızın son şahlanışını Türk siyasi tarihine altın harfle yazdıracak bir hareketin içine gireceksiniz. İşte, bütün bunları yapabilmenin gücünü de, muhtaç olduğunuz kudreti de damarlarınızdaki asil kanda bulacaksınız.

Değerli milletvekilleri, değerli vekil arkadaşlarım; burada bir belediye başkanının, bin civarındaki belediye başkanının duygularını dile getiriyorum. Eğer siz de belediye başkanı olsaydınız, bugün farklı duygularda olurdunuz. Yoksa hiçbir kriterle, sadece nüfus kriteriyle gelip de burada laf atmanın edebi dışındaki hareketinizi o belediye başkanlarımız da izliyor. Dolayısıyla, bugün mülki idare taksimatındaki yerimiz, efendim, nüfus kriteri yanında ilçe ve il merkezlerine uzaklığı; efendim, sosyal aktiviteler, bölgesindeki coğrafi konum ve bölgesindeki köyler açısından bakıldığında başka hiç mi kriter yoktu? Hiç mi bir kıstas bulamazdık? İşte, bunlar yok edilmiş, bir kritere bağlı kalınmış.

Dolayısıyla, ben, artık bir şey söylemek istemiyorum. Sizleri de ikna etmeye çalışmıyorum. Ama belediye başkanlarımıza ben buradan gerekli mesajı verdim. Ünlü bir belediye başkanımızın da son mısralarıyla yüce heyetinize veda etmek istiyorum:

“Güya boşalmış beldelerin kasası,

AKP’yi tutmuş bunun tasası,

Akşamdan sabaha çıkmış yasası,

Unutmayın bir gün kafanızda patlar,

Gönlü buruk başkanların asası.”

Saygılarımla. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Demokratik Toplum Partisi adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle, alanlarda, salonlarda, Mecliste, koridorda, evde, her yerde eşitlik, özgürlük mücadelesi veren bütün kadınlarımızın gününü kutluyoruz ve inanıyoruz, umuyoruz ki bir daha ki dönemde Mecliste yüzde 35 kadın kotasıyla bunu güçlendirme şansını yakalarız.

Doğrusu, bugün, bu yasayla ilgili dünden bugüne gelen telefonlara baktığımda, kendi kendime bunun mantığını anlamaya çalışmak istiyorum. Yani neden belediyeler kapanıyor, neden yeni ilçeler ihdas ediliyor; yani bunun mantığı nedir diye. Bunun bir tek nüfus sayımına bağlanan bir yanı var. Deniliyor ki: “2 binin altına düşen yerlerde bu sayım nedeniyle sekiz yüz küsur belediyeyi feshediyoruz.” Arkasından deniliyor ki: “Zaten ekonomik olarak kendilerini finanse edemiyorlardı. Bunları belediyelikten düşürüp köy yaptığımız zaman bunlar artık daha iyi yönetilecekler.” Böyle bir mantığı anlamakta zorluk çekiyoruz. TÜİK sayısal rakamlarının gerçekçi olmadığı yönünde veriler var ve burada bazı arkadaşlarımız izah etti. 10 seçmen, 2 seçmen, 20 seçmeni az diye, 2 binin altına düştü diye bazı belediyelerin feshedildiği söyleniyor.

Şimdi, bir tarama yaptım. TÜİK’in son kitapçığı dağıtıldı bize. Merak ediyorum ve soruyorum, bunun da cevabını alma hakkım var diye düşünüyorum. Peki -ismini vermek istemiyorum, ısrarla söylüyorum- merkez sayım sonucu 819, bir ilçemiz. Bunun belediyesini neden kapatmadınız? Gerek duymadınız. Sayıyorum: Bir başka ilimizin ilçesi, merkez nüfus sayımı 811. Bir daha sayıyorum: Bir başka bölgemizde sayım 1.637. Bir daha sayıyorum: Bir başka bölgemizde sayım, merkez nüfusu 1.451. Yine, bir başka bölgemizden -her bir bölgeden aldım- sayım 1.707, bir başka bölgeden 1.580; 1.612. Bunlar TÜİK’in elimize dağıtılan… Niye bunlar kapatılmıyor da, diğer 2 bin nüfusun altına düşen belediyelerin günahı nedir? Bunun -bir kere- izahını almak hakkımız diye düşünüyoruz.

Hani ben olayın farklı boyutlara ulaşacağını tahmin ediyorum ve o açıdan da bir iki şey söylemek istiyorum doğrusu. Hani, biz “Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir.” diyoruz. Bu nasıl bir mantıktır ki, iktidar partisi hiçbir araştırma yapmadan, üniversiteleri devreye koymadan, sivil toplumu devreye koymadan, yerel halkın fikrini almadan, sormadan, Meclisteki, yüzde 87 temsiliyetle övündüğümüz yüce Meclisin muhalefet gruplarının görüşünü almadan niye böyle bir aceleciliğin içine girmiştir, doğrusu anlamakta zorluk çekiyoruz. Yani o kadar güzel ilçelerimiz, beldelerimiz var ki bunlar tarihle, cumhuriyetle anılır yerlerdir. Turistik yerler vardır: Kırkpınar, Edirne’de… Kapatabilirsiniz. Turunç’u Muğla’da veya Milas’a bağlı Bafa veya buna benzer, Karadeniz’de, Antalya’da birçok turistik yeri kapattığınız zaman, o turistik yerlerdeki nüfusun kışın 2 binin altına veya 2 bin civarına düşüp yazın 100 bini aştığı gerçeğini de görmemezlikten gelerek böyle bir yaklaşımla sekiz yüz almış küsur belediyemizi bugün, iki üç saat sonra kapatıp, biz, demokrasi adına, yerel yönetimleri güçlendirme adına gerçekten ihtilaflı bir Türkiye'nin adımını attığımızın farkında mıyız? Bunu özellikle söylüyorum.

Vatandaşıyla kavgalı bir devlet anlayışının oturmakta olduğunun farkında mısınız? Vatandaşlarımızı, hakkını aramayacak kadar suskun ve biat etmiş padişahlık döneminin tebaası mı zannediyoruz? Eşit ve özgür yurttaş bilincini kavramış olan yurttaşlarımız, kapattığınız sekiz yüz küsur belediyenin hem başkan ve meclis üyeleri ve hem o ilçenin ve beldenin sakinleri, kapattığınız beldelerin dışında, iradesi dışında ilçelere bağladığınız yerlerin insanları yarın bu yasanın arkasından mahkeme kapılarına dayanıp tespit davalarıyla başlarsa önce, nüfus sayımından 2 binin üstünde olduğunu ispatlarsa ne yapacaksınız? Arkasından yeni ilçe sakinleri idari yargıya ve yine muhalefetin Anayasa Mahkemesine gitmesi durumunda ne olacak? Yine başka bir noktadan ifade etmek istiyorum ki Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı kabul etmiş, 1992’de Bakanlar Kurulu kararıyla onaylamış olan Türkiye'nin, burada, bu şartların Türkiye Anayasası’nın 90’ıncı maddesi uyarınca iç hukuk hükmü olduğunu bilmiyor mu? O zaman, harbîyen bu siyasi kararın arkasında duracaksa iktidar partisi, bunun da bugün teminatının burada verilmesini isteme hakkımız var. Yarın, sekiz yüz küsur belde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduğu zaman ve o davaları kazandığı zaman, o davaların tazminatlarını vatandaş cebinden vergi olarak mı ödeyecek, iktidar partisi mi yükümlenecek? Elbette ki isteğimiz, bilinçli yurttaşın bunu sorumlularına rücu etmesidir; hem siyaseten rücu etmesidir sandıkta hem mahkemede rücu etmesidir hem kuruş kuruş ödediği verginin hazinede nasıl harcandığının hesabını sorabilme yurttaşlık bilincine erişmişliğidir.

Evet, çok açık söylüyorum: Avrupa Yerel Yönetimler Şartı çok açıktır. 1921’de Türkiye'nin ilk Anayasa’sında, coğrafi ve iktisadi ilişkiler bakımından vilayet, kaza ve nahiyelere bölünme, vilayet ve nahiyelerde halk idaresinin kabulü cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin, giderek yerel yönetimlerin demokrasisinin gelişmesiyle, yerel yönetimlerin güçlenmesiyle, yerel yönetimlerdeki bilincin gelişmesiyle, halkın yönetime katılımının güçlenmesiyle ülkemizin demokrasisinin gelişebileceği bir noktada, ellerinizde kocaman makaslarla hayatın damarlarını, atar damarlarını kesiyorsunuz. Beldeleri kılcal damar olarak görmüyoruz artık, hayatın, demokrasinin nefes borularını kesiyoruz. Yarın uyandığı zaman sekiz yüz küsur beldemizin mensupları, “köy olduk” diye, “mahalle olduk” diye iftihar etmeyeceklerdir. Aksine, onları korumak, onları geliştirmek, onları güçlendirmek, bir o kadar daha da beldeyle yerel yönetimleri güçlendirmek, inanın Türkiye demokrasisine müthiş katkılar sunacaktır. Biz biliyoruz, evet, yerel yönetimler söz konusu olduğunda çok alışık olunan… Yine aynı söze geleceğim “Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir.” Doğrusu bunun cevabı “evet” olsaydı, belki de hiç kimse heveslenmeyecekti. Bugünkü durum, bütün sorunlar… Merkezî yönetim ile yerel bürokrasi, üniversiteler, özel sektör, hatta bir ölçüde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlayınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bağlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

HASİP KAPLAN (Devamla) - …STK’lar yerel sorunlar üzerinde söz sahibi olsa da hemşehriler, halk, temsil edilenler yerel siyasal süreçlerden dışlanmış durumdadır. Bugün, yüce Meclis, 21’inci yüzyılda bu dışlanmanın karar ve tarihî sorumluluğunu elbette ki verenlere yükleyecektir. Elbette ki bu karara imza atanlar, çok değil bir yıl sonra, sandıkta bunun cevabını alacaklardır. Eğer yüzde 47’nin altına düşerseniz o gün burada bunu hatırlatma gibi bir görevimiz elbette olacaktır. Hiç kimse yaptığı hataların, yaptığı siyasi yanlışların hesabını vermeden bu ülkede, gidememiştir. Halk sandıkla getirebilmiştir, götürebilmiştir.

Bu açıdan, bu konuda gerçekten hazırlıksız yapılan çalışmanın ileride büyük karmaşaya yol açacağını düşünüyor, vatandaşıyla kavgalı bir devlet olmaktan kurtulmak dileğiyle teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AK Parti Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi.

Buyurun Sayın Tanrıverdi. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada, bu geçici maddede, yeni kurulacak ilçelere ilişkin olarak kamu birimlerinin personel ihtiyaçlarının giderilmesi sağlanmaktadır. Ekli cetvele baktığımız zaman, (45) sayılı listeye baktığımız zaman İçişleri Bakanlığımızın, Maliye Bakanlığımızın, Millî Eğitim Bakanlığımızın, Sağlık Bakanlığımızın, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzün, Diyanet İşleri Başkanlığımızın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın taşra teşkilatları oluşturulmaktadır. Bu oluşumda 3.182 personel görev alacaktır. Bu, aynı zamanda istihdam sağlayan önemli bir konudur. İstihdamın yanı sıra bu madde, halkımızın yerinde hizmeti alabilmesini sağlayacak verimli bir düzenlemeyi getirmektedir. Dolayısıyla, burada bu konu üzerinde, doğrusu halkımıza böylesi hizmet götürülürken halkımızın bu hizmetlerden mahrum kalacağı yönündeki veya yerel siyasetten uzaklaştırıldığı yönündeki açıklamalara bir anlam veremediğimi, veremediğimizi ifade etmek isterim.

Burada, tabii ki anlam veremediğimiz çok değişik konular da konuşuluyor. Özellikle Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki 5’inci maddeye takılarak çok değişik şekilde yorumlar yapılmaya çalışılıyor. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı Türkiye kabul etmiştir, doğrudur. Ancak 5’inci maddeye baktığınız zaman değerli dostlarım, 5’inci madde “…mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse…” diye başlıyor. Dolayısıyla, 5’inci maddedeki bu hüküm… Bizim mevzuatımız kapsamında varsa bu hüküm bağlayıcıdır, bizim mevzuatımızda bağlayıcı bir hüküm yoksa elbette bu hüküm bizi bağlayıcı değildir.

M. NURİ YAMAN (Muş) – Mevzuatta Danıştayın görüşü var.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Dolayısıyla, bu konuda sıkça söz edilen “Danıştay baypas ediliyor…” Bu, Danıştayın baypas edilmesi anlamında değil, Danıştayın yükünü ağırlaştırmamak ve bir an önce bu düzenlemenin gerçekleşmesi yönündedir. Çünkü sekiz yüz altmış üç belediyenin tüzel kişiliklerinin sona erdirilmesi prosedürünün ve uygulamanın Danıştay üzerinde ne kadar yorucu olacağı düşünülmekte, dolayısıyla bu çerçevede bir düzenleme yapılmaktadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Danıştayı düşünmek sana düşmez.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Şimdi “yangından mal kaçırıyorcasına” gibi ifadeler doğrusu hoş değildir. “Haberimiz yok, yeterince tartışılmıyor” ifadelerinin doğru olmadığını bir defa daha ifade etmek isterim.

Bu konuda 1930’da çıkan 1580 sayılı Yasa’yı biliyorsunuz. Bu Yasa’nın Türkiye için dar geldiğini de biliyorsunuz ve bizden önceki dönemlerde bütün siyasi liderler, bakanlar, milletvekilleri, gittikleri her yerde, kurdukları koalisyon hükûmetlerinde, protokollerinde yer verdiler, belediyeler, yerel yönetimler güçlendirilecektir diye. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yönünde vaatler yaparken hazırlıkları yok muydu veya siz bu seçimlere girerken genel seçimlerde, yerel seçimlerde, 2002’de, 2004’te, 2007’de hazırlıksız olduğunuzu bilmiyor muydunuz da zamanında vaat ettiniz bunları? Güçlendirilmesinden yana söz etmediniz mi? Her biriniz ettiniz ve biz de ettik. Biz, sözümüzün içini dolduruyoruz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – “Kapatacağız.” denilmedi.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Biz, sözümüzün içini dolduruyoruz, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini...

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – “Güçlendireceğiz” başka, “kapatacağız” başka; iki kelime arasında fark var. Güçlendirmek başka kapatmak başka. Bunu ayıramıyorsun, yazık sana!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Yerel yönetimler deyince de -bir defa daha altını çizerek ifade ediyorum- Anayasanın 127’nci maddesini, hele hele belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarımızın çok yakından bildiklerini biliyorum, bir defa daha okumalarında yarar görüyorum. Dolayısıyla, Anayasanın 127’nci maddesi köylerden, il özel idaresinden ve belediyelerden söz ediyor. Yerel yönetim dediğiniz zaman sadece ve sadece belediye aklınıza gelmemeli; yerel yönetimleri, mahallî idareleri bir bütün olarak değerlendirmeli ve ona göre yorumlamalı.

Kaldı ki Komisyon Başkanımızı buradan tebrik ediyorum, kutluyorum. Bu Komisyona ben katılmadım, Komisyon üyesi değildim ancak zabıtlarını aldırdım ve zabıtlara baktığımız zaman Komisyon Başkanımız sivil toplum örgütlerini de çağırmış. Bu anlamda…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Allah, Allah!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Evet. Kayıtlar burada, siz yoksanız bilmem.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Biz oradaydık.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Değerli dostlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada bu alanın, yani mahallî idarelerin en büyük sivil toplum örgütü nedir, hangisidir? Türkiye Belediyeler Birliğidir. Bu, kanunla düzenlenmiştir. Biliyorsunuz, biz, geçtiğimiz dönem bu düzenlemeyi yaptığımızı ifade ettik ve kendilerine önemli görevler verdik. Bu görevleri nedeniyle bu arkadaşlarımız, Mahallî İdareler, Belediyeler Birliği bu konuda takipçidir, dinlenmiştir ve burada cümleleri aynen şudur:

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Bu tasarı Belediyeler Birliğinde görüşülmemiştir, sadece Aytaç Durak’ın ifadesi alınmıştır, yanlış söylüyorsun.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – “İlk önce, Komisyonumuza teşekkür ediyorum. Çünkü devamlı olarak Avrupa Konseyinde de… Türkiye’de kanunlar çıkarken belediyelerin görüşleri, yerel yönetimlerin görüşleri alınmıyor diye bir şikâyet gitmiş, ta oralara taşınmış. Yine pazartesi günü Türkiye Belediyeler Birliği encümen toplantısı olmuştu, onu da arz etmek istiyorum. Bu encümen toplantısında AK Partiden, Cumhuriyet Halk Partisinden, MHP, DTP ve DP’den encümen üyesi arkadaşlarımız vardı.”

ATİLA EMEK (Antalya) – Kim onlar?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – “Bizim encümen olarak görüşümüz, hükûmetin almış olduğu bu kararı desteklemektir.” Cümleler devam ediyor, sözü uzatmak istemiyorum. “Biz, bu manada, encümen üyeleri olarak desteklerimizi belirtiyoruz.” diyor.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Aytaç Bey öyle algılamış!

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yalan söylüyorsun!

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – İmzalar kimin?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Efendim, kayıtlar… Siz doğruyu söylüyorsunuz efendim. Siz konuşunca doğru oluyor, biz belgesel konuştuğumuz zaman başka türlü yorumluyorsunuz. Niye? Ön yargıyla yaklaşıyorsunuz da ondan Sayın Vekil.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Komisyon üyelerine söz vermeyen, komisyon…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayınız.

Sayın Tanrıverdi, Genel Kurula hitap ediniz.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlarım, yine aynı gün, pazartesi günü Avrupa Konseyinin yerel yönetimleri izlemek amacıyla göndermiş olduğu, Başkanlığını İsveçli Knape’in yapmış olduğu bir ekiple görüştük ve bu konu gündeme geldi. Kendisi de Avrupa Konseyi İzleme Komitesi olarak, bu adımın ciddi bir adım olduğunu ve cesaret isteyen bir adım olduğunu ifade etti ve bu konuda daha önce İsveç’te ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde bu tür çalışmalar yapıldığı için bize bu anlamda Avrupa Konseyi de takdirlerini ifade etti. Avrupa Konseyi üyesi geliyor takdir ediyor, Belediyeler Birliği görüşünü ortaya koyuyor…

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)  – Halk önemli değil!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) … ondan sonra da “Yangından mal kaçırırcasına…” gibi ifadeler kullanılıyor, “Hiç kimseye danışılmadı, kimsenin haberi yok.” gibi yorumlar yapılıyor. Bunları çarpıtmamamız lazım. Gerçekleri konuşalım. Eğri oturup doğru konuşmanız lazım. Buraya geldiğiniz zaman, bu milletin kürsüsünden milleti kandıracak sözler sarf etmemeniz lazım. Doğruları konuşun gözünüzün yağını yiyelim. Ama siz, değerli dostlarım, olan doğruları çarpıtarak yanlış gibi yorumlamaya kalkarsanız doğrusu yanlış olur. Bu çerçevede…

Bakınız, bir arkadaşımız burada söylüyor: “Efendim, ilk kademelerini siz oluşturmadınız.” Hayır. Bu belediyelerin ilk kademeleri, alt belediyeleri 14/1/2000 tarihli 593 sayılı Sakarya İlinde Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname… Geçiyorum, 2/9/1993 tarihli ve 304 sayılı Yedi İlde Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname. Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İzmit, Mersin ve Samsun illerimizin belediyelerinin büyükşehir olması. Bunların, o günkü şartlarda ilçeleri yok. Olmayınca, büyükşehir

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi, konuşmanızı tamamlayınız, buyurun.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - …belediyeleri oluşurken, yine kanuna baktığınız zaman, 5216 sayılı Kanun’a baktığınız zaman, orada alt belediyelerinin, ilçe belediyelerinin olması gerekiyor. Hemen orada, o şartlarda büyükşehir belediyesi oluşurken alt belediyeler oluşturulmuş, biz yoktuk bu tarihte; 2000 yılında ve 1993 yılında biz iktidar değildik, biz Mecliste yoktuk. O günkülerden eğer soracaksanız bunun hesabını sorarsınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yanlış söylüyorsun.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Biz, o günkü yanlışları düzeltmek adına, şimdi, büyükşehir bünyesinde düzenleme yapıyoruz. Şimdi, büyükşehir belediyelerimiz gerçek büyükşehir hüviyetini kazanıyor. Takdir etmeniz lazım, teşekkür etmeniz lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ben size teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yanlış söylüyorsun, yanlış bilgi veriyorsun.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Siz çıkar doğruyu söylersiniz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – 5216 sayılı Yasa’yı aç oku. İlk kademe belediyesi Gaziantep’te ne zaman kuruldu? Bu bilgilerle mi donandın?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Bilmiyorsun…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sen de çok iyi biliyorsun!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

Şahsı adına Sivas Milletvekili Selami Uzun.

Sayın Uzun, buyurun.

SELAMİ UZUN (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun geçici 3’üncü maddesi, üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Geçici 3’üncü madde, genel itibarıyla ilçelerin ihtiyacını karşılamak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlara ait kadro ihdas edilmesidir.

Tabii, her şey konuşuldu burada. Üç günden beri kapatılan ilçeler, ilk kademe belediyeleri, yeni kurulan ilçeler, her şey konuşuldu hemen hemen. Konuşulmayan hiçbir şey kalmadı. Vatandaşlarımızın birçoğu da bizleri buralardan dinlediler. Ona göre iktidar tarafına hak verenler zaten verecek, muhalefete hak verenler zaten verecek. Ama bir büyükşehirde geçmişte çalışan birisi olarak, özellikle ilk kademe belediyeleri ya da büyükşehirlere bağlı, büyükşehirlerin altında bulunan belde belediyeleri -büyükşehir haricinde belde belediyeleri vardı İstanbul’un her tarafı büyükşehir değilken- inanın çok denetimsiz. Kimin ne yaptığı belli olmayan, imarda, imar planında, yapılaşmada, caddesinde, yolunda kimin ne yaptığı belli olmayan durumdaydı. Biz bunun zahmetini çok çektik. Onun için iktidara geldiğimiz zaman, özellikle bir belediyeci olarak da Başbakanımız iktidara geldiği zaman aksaklıkların ne olduğunu, eksikliklerin ne olduğunu, bu ülkede neyin yapılması gerektiğini, neyin daha iyi yapılması gerektiğini bilen birisi olarak ilk önce bu işlere el attı.

Önce, iktidarımızın ilk yıllarında özellikle Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nu çıkardık, arkasından İl Özel İdaresi Kanunu’nu çıkardık, arkasından Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’nu ve arkasından Belediye Kanunu’nu çıkardık. Bu kanunlar uygulamaya girdi ve elbette ki gün gün aksaklıklar, eksiklikler, yenilikler oluyor. İşte bunlara uygun olarak da ilk önce İstanbul gibi, Kocaeli gibi illerimizin tamamını büyükşehir yaptık. Diğer büyükşehirler kurulurken ilçe kurulmamıştı, sadece belediyeleri vardı ama şimdi büyükşehir belediyelerinin dâhilinde bulunan bütün beldelerin kaldırılarak uygun olanların ilçeye dönüştürülmesi sağlandı ve vatandaşlarımıza hizmet daha esaslı, daha kolay ve bütün birimlerden verilecek, sadece belediye hizmetleri değil. Yani İstanbul’un en ücra köşesinde bir beldede oturan bir insan artık ilçe hizmetleri için ta İstanbul’un merkezine kadar gelmeyecek.

Onun için bu kanun, ilk kademe belediyelerinin kaldırılarak ilçeye dönüştürülmesi konusunda gerçekten ihtiyacı karşılayacak niteliktedir.

Onun dışında sekiz yüz altmış üç tane nüfusu 2 binin altında kalan beldenin kapatılması hadisesi var. Elbette aranızda o beldelerden olanlar var, kızgın olanlar var veya işte seçmenlerden telefon edenler var, belediye başkanları kapımıza geliyor.

Arkadaşlar, biz, memleket idare ediyoruz. Memleket idare ederken eğer popülizm yaparsak, geçmişte olduğu gibi… Popülizm uğruna kimi yer belde yapıldı, kimi yer ilçe yapıldı, belki kimi yer vilayet yapıldı ama biz bunları yapamayız. Geçmişte, popülizmden dolayı hiçbir iktidar fayda görmedi. Bu popülizmden, inanın, muhalefet olarak siz de fayda görmeyeceksiniz. Popülizm yapmaya gerek yoktur. Bu ülkenin hayrına olan işleri iktidardaki insanların yapması gerekir. Biz, çekinmeden bunları yapmaya çalışıyoruz.

Yerel idareleri kaldırmıyoruz. İl genel meclislerimiz var, il genel meclis üyelerimiz var, köy muhtarlarımız var. Şimdiye kadar Türkiye’nin otuz beş bin köyünde hizmet yapılmıyor mu? Bizim dönemimizde, KÖYDES’le, BELDES’le hizmetleri yapmadık mı, yapmıyor muyuz? Onun için, belediyesi kaldırılan köylülerimiz de hiç endişe etmesinler. Onlara hizmet hiç aksamadan gidecek, on yıl süreyle onların paraları özel idarelere aktarılmak suretiyle oradan hizmet olarak dönecek. Bugünkü 10 bin nüfuslu bir beldede, gelen 10 milyar parayı zaten oradaki insanlara maaş olarak ödüyorsun. Hizmet? Hizmet için gene Ankara’nın kapılarına, milletvekillerinin odalarına geliyorsun. O zaman, öyleyse personel istihdam etmeden senin hizmetlerin o parayla daha iyi görülecek.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) - Birini koyalım, burayı yönetsin sizin anlayışınızla!

SELAMİ UZUN (Devamla) – İnşallah, bu kanun, bütün beldelerimize, köylerimize, illerimize ve memleketimize hayırlı olsun diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uzun, tamamladınız mı konuşmanızı?

SELAMİ UZUN (Devamla) – Tamamladım efendim.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Cumali Durmuş. (MHP sıralarından alkışlar)

CUMALİ DURMUŞ (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Bu kanunda sekiz yüz altmış üç belediyeyi kapatarak tasarruf yaptığını iddia eden Hükûmet, kırk üç yeni ilçe kurarak devlete yüklediği külfetin gözden kaçtığını zannederek bozuk tasarruf zihniyetini ortaya koymaktadır.

Bu kanunla 3.182 kişiye yeni kadro ihdas ediliyor ve kapatılan belediyelerin çalışanları özel idareye devredilerek herhangi bir tasarruf da sağlanmıyor. Ya siz tasarrufun ne olduğunu bilmiyorsunuz ya da hesap yapmayı bilmiyorsunuz. Mevcut personel kamuda görevine devam ederken, bunlara ek olarak binlerce personeli yeni ilçelerde ihdas etmek zorunda kalacaksınız, bunun neresi tasarruftur?

Çağımızda mülki idarelerin denetleyebileceği, yönetebileceği alan genişlemiştir. Daha düne kadar mevcut idare yapısıyla çalışan bu yöreler, mahalli idareler seçimleri öncesinde, sadece siyasi rant sağlamak amacıyla, hükûmet tarafından önümüze konulmuş plansız ve altyapısız bir tasarıdır. Bir ilçe kurmanın maliyeti milyonlarca YTL’dir. Kapattığınız belediyelerden sağlayacağınız tasarruf, bir ilçe kurmakla neredeyse eş değerdir. Bu siyasi davranışınız kimsenin gözünden kaçmıyor.

Eğer, yerel yönetimlerde yapacağınız düzenlemelerle tasarruf yapma niyetinde samimi iseniz, yolsuzluğa bulaşmış belediyelerinizdeki yolsuzlukların önünü keserseniz, emin olun ki, hiçbir belediyeyi kapatma ihtiyacı hissetmez ve o belediyeleri kalkındıracak kaynağı da bulmuş olursunuz.

Yeni kurulan ilçeler, o yörede yaşayan insanların yaşam kalitesini yükseltmekten ziyade, yeni makamlar, yeni siyah arabalar, yeni müdürlükler gibi bütçenin cari gider kalemlerini yükselten sonuçlar doğuracaktır. Yeni ilçelerle birlikte yatırım kalemlerinin kısılması kaçınılmaz olacaktır. Bunun sonucunda yöre halkının esas beklentisi olan sorunların çözülmesi mümkün olmayacaktır. Tıpkı, altmış yedi olan il sayısı seksen bire çıkarıldığında, oluşan yeni il sınırlarında yaşayan insanların yaşam seviyesinin yükselmeyişinde olduğu gibi.

Bu kanun tasarısı, aceleci ve “Ben yaptım, oldu.” mantığıyla, teknik altyapısı hazırlanmadan, bölgelerin yapıları incelenmeden, bize de inceleme fırsatı verilmeden Meclis gündeme getirilmiş bir tasadır. Hükûmet, her konuda olduğu gibi bu konuda da milyonlarca insanı ilgilendiren bu meseleyi kamuoyunun gözünden kaçırarak Sayın Başbakanın “Kapatın, birleştirin.” talimatıyla gündeme almıştır. İlçeler oluşturulurken kriterler göz önüne alınmadan bu çalışmanın yapıldığı aşikârdır.

Yeni oluşturulacak ilçelerin 70 bin nüfusun altında olmaması anlayışıyla başlayan ancak hatıra binaen ve siyasi mülahazalarla 25 bin, 30 bin nüfuslu ilçelerin oluştuğu görülmektedir. Yeni ilçe oluşturulabilir, bunun kriterli olmalı. Mesela, Kocaeli’de Yuvacık, Bahçecik, Yeniköy ve Kullar beldeleri birleştirilerek oluşturulan Başiskele ilçesinde dikkate alınan kıstaslar, tarihi çok eskiye dayanan, içinde Meclisimize bağlı “Fabrikayı Hümayun” adındaki halı fabrikasını barındıran, nüfusu 40 bine dayanmış, coğrafi yapısıyla gelişmeye müsait olan Hereke için niçin dikkate alınmamıştır?

Teknik altyapısızlığın diğer bir örneği de Değirmendere’dir. Sosyal ve kültürel faaliyetler bakımından gelişmiş olan bu beldemiz, hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadan, siyasi bir mantıkla Gölcük ilçesine bağlanmıştır. O bölgede yaşayan kime sorarsanız sorun, Değirmendere’nin Gölcük’e bağlanmasındansa Ulaşlı, Halıdere ve Değirmendere’nin birleşmesinden oluşacak yeni bir yerel idarenin daha hayırlı olacağını söylerdi. Bir örnek de Akmeşe: Merkeze 60 kilometre uzaklıkta bir beldemizdi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Durmuş, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

CUMALİ DURMUŞ (Devamla) – …merkezde oluşturulan İzmit ilçesine bağlandı. Buradaki beldede yaşayan vatandaşlarımız İzmit’e ulaşmak için 20 kilometre yanındaki Kartepe ilçesinden geçip problemlerini İzmit Merkez ilçede çözmek durumunda kalacaklar.

Hükûmet, sorunların çözümünü popülist veya siyasi endişelerle değil, akıl ve ilmin ışığında oluşacak çözüm önerileriyle halkın önüne çıkmalıdır. Maalesef, AKP Hükûmeti bu bilinçle hareket etmemektedir. 340’ın şımarıklığıyla yaptığı bu yanlış işlerin hesabını önce 340’ı veren halkın, sonra da Allah’ın soracağını unutmamalarını tavsiye ediyorum.

Önemli bir nüfus yoğunluğunu ilgilendiren bu tasarı, bu beldelerde yaşayan vatandaşlarımızın beklentilerine cevap vermemektedir. Bu sebeple tasarının aleyhinde oy kullanacağımızı belirtir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.

Sayın milletvekilleri, on dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, bir bilim adamı olarak sizlerin de takdir edeceği gibi, bu kanunla kapatılacak olan belde belediyelerimizin belde halkına, başta eğitim olmak üzere, sağlıkta, yangında, depremde ve birçok sosyal olayda verdikleri hizmetin değerinin parayla ölçülmesi mümkün değildir. Kapatma kararı öncesinde bu belediyeler için fayda-maliyet analizini amaçlayan bir bilimsel çalışma yapılmış mıdır? Yapılmışsa kaç adet belediyenin fayda/masraf oranı 1’in altında çıkmıştır?

İki: Kapatılacak olan sekiz yüz altmış üç belde belediyesinden kaç adedi borçlu, kaç adedi borçsuzdur? Sizce, borçsuz belediyelerin sadece nüfus kriterine göre kapatılması ne kadar bilimsel ve gerçekçi bulunmaktadır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yalçın…

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, bütün sözcüleriniz KÖYDES yatırımlarını bir mucize olarak takdim ediyorlar. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana elli yedi hükûmet geçmiş ve her birinin bu köylere çok ciddi hizmeti olmuşken neden elli yedi hükûmetin hizmetlerini ısrarla yok varsaymaya devam ediyorsunuz? Daha geçen hafta Ordu’da şehit cenazesinden dönerken bir il genel meclis üyenizin yaptığı yolda saatlerce mahsur kaldık. Birçok il genel meclisi üyeniz hem ihale makamı hem de ihaleyi alan makam olarak suistimallerin içerisinde ve siyasi nüfuz kullanarak kaymakamlara, valilere sürekli baskı yapıyorlar. KÖYDES ve BELDES yatırımları için yapılan ihaleleri Devlet İhale Kanunu kapsamına almayı düşünüyor musunuz Sayın Bakanım?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.

Sayın Taner…

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakanım, görüşmekte olduğumuz kapatılacak olan belediyelerin çoğunun kuruluşunda kuruluş törenleri düzenlenmişti. Sizler de Hükûmet olarak, kapatılan sekiz yüz altmış üç belde belediyesi, iki yüz otuz dokuz ilk kademe belediyesi için, Sayın Başbakanın düğmeye basmasıyla başlayacak bir kapatma töreni düşünüyor musunuz? (MHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın İnan…

MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: Burada, belediyelerin kapatılmasıyla ilgili bütün gerekçelerin çok zayıf hazırlandığını görüyoruz. Tek gerekçe olarak nüfus kriterinin alındığı tespit edilmiştir.

2.001 nüfusa sahip beldeler var, 2 bini çok az geçmiş ya da 2 bini 3-5 sayıyla kaybetmiş belediyeler var. Buradaki gerekçelerle, 1.999 sayısıyla kapatılmak istenen bir belediyenin yapmış olduğu hizmetle, 2.001 sayısıyla hizmet veren belediyelerin değerlendirmesini Sayın Bakanım bir yapabilir mi?

İkinci sorum da KÖYDES’le ilgili. Yapılan hizmetler, ilk dönem “çok hizmet yapıldı” anlamında… Atılan asfaltlar altyapısı hazırlanmadan atıldığı için, bugün Niğde’de ikinci kat asfaltlama çalışmaları için yeniden çalışmalara başlanmıştır. Yani bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Umarım, Sayın Bakanım anlamıştır onu zaten.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma soruyorum: Yüce Atatürk, belediye için “Belediyenin sınırları içerisinde, yani sorumluluğu altında bulunan topluluğun müşterek ihtiyaçları başta olmak üzere, doğumundan ölümüne kadar temel ihtiyaçlarını karşılayan kurumun adıdır.” demiştir. Belediye, o beldede sağlık, temizlik, çağdaşlık, kısaca medeniyet demektir. 21’inci yüzyılda seksen beş yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde AKP İktidarı sekiz yüz altmış üç belediyemizi, yöre halkına, sivil toplum örgütlerine, yöneticilere, belediye başkanlarına, belediye ve genel meclis üyelerine bile sormadan, 1 kişi eksik olsa dahi “nüfusu 2 binin altına düştü” diye köye dönüştürmüştür. Köye hizmet götürmek zordur. Bu bir geriye dönüş değil midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Bakanım, il özel idarelerinde şu anda şehir plancısı, harita mühendisi, çevre mühendisi kadroları yeterli midir? İl özel idarelerinin kaç tane asfalt plenti vardır? Yeni plent’i, yeni finisher’i bu kurumlar nasıl alacaklar? Yeni iş makineleri almak bugün dünyanın parası. Kurduğunuz kadrolarda da ne şehir plancısı var ne harita mühendisi. Hangi çağdaşlaşmaktan, hangi hizmeti artırmaktan, hangi verimlilikten bahsediyorsunuz?

5216 sayılı Yasa’da ilk kademe belediyelerini geliştiren sizin iktidarınız; Gaziantep’te Burç’u yapan sizsiniz, Büyük Şahinbey’i yapan sizsiniz, Eskişehir’i de yapan sizsiniz. Eski yasada isminin olması başkadır, çoğaltılması başkadır.

Sonra, burada konuşan sözcü gibi, belediyeden anlayan insanları ben kibrit gibi cebimden çıkarırım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimizin sorularına kısa kısa aracılığınızla cevap vermiş oluyorum.

“Bu sekiz yüz altmış üç belediyeden kaçı ne kadar borçlu?” şeklinde bir soru var. Tabii, onu, izin verirlerse -bir tespit gerekiyor- yazılı olarak kendilerine takdim edelim.

Biz, tabii, KÖYDES’i önemsiyoruz. Değerli milletvekillerimiz haklıdır. KÖYDES, ilk defa özel bir çerçeveyle ve özel bir bütçeyle bir projenin yürütülmesidir. Yoksa, ülkemize, köylerimize hizmeti geçen bütün hükûmetlere, bütün kişilere tabii teşekkür ederiz ama bunu herkes biliyor, KÖYDES, 59’uncu Hükûmet döneminde üç yıl özenle dokunmuş ve en kestirme şekilde köylerimize hizmetin nasıl götürüleceği burada planlanmış, özellikle de yol ve su ağırlıklı ve bundan sonra da diğer hizmet alanları olarak devam edecektir. Bizim Hükûmetimiz döneminde de, başka dönemde de eğer suistimal yapan varsa bunun hesabı sorulur; bunun yeri yargıdır, bunun Bakanlığımızca teftişi yapılır, yargıya intikal ettirilir. Böyle durumlar varsa -suistimal edenler ihaleyle vesaire- bunlar da bildirilsin.

İhale usulüyle ilgili husus: Köylerimize, tabii, bir an önce bu hizmetlerin ulaştırılması amacıyla köye hizmet götürme birlikleri vasıta olarak kullanılmıştır ve o şekilde bu KÖYDES yürümüştür. Kaymakamlarımızın başkanlığını yaptığı köye hizmet götürme birlikleri çok da verimli yürütmektedir ve o ihaleyle ilgili alınan karar ve o düzenleme gerçekten birçok köyümüze hizmetin daha çabuk götürülmesini de sağlamıştır.

Ben, tabii, Sayın Taner’in sorusu gibi… Burada ciddi bir iş görüyoruz, sorulan sorulara ciddiyetle cevap vermeye çalışıyorum ve milletvekillerimize, o şekilde, soru sorar gibi cevap vermek de istemiyorum.

Kapatma gerekçeleriyle ilgili: Bakın değerli milletvekilleri, tekrar burada ifade edeyim: Kapatma gerekçelerini bazı milletvekillerimiz sadece borçlarla açıklıyor, bazıları sadece nüfusla açıklıyor, başka hususlar da ifade edenler var. Ben tekrar, en başta, yasal düzenlemeyi hatırlatmak istiyorum. Sanki, biz Mecliste bu konuyu ilk defa görüşüyoruz gibi konu ele alınıyor.

Değerli arkadaşlar, bizim 2005 yılında çıkardığımız Belediye Kanunu’muzun 11’inci maddesi o zaman bunu karara bağlamış: Nüfusu 2 binin altına düşen belediyelerin tüzel kişiliği kaldırılacaktır. Ama bunu idari tasarrufla sonuçlandırmayı öngörmüş. Biz şimdi bunu tekrar yüce Meclise getirmiş oluyoruz. Bu Meclis buna iki sene önce karar vermiş. Bütün bu beldelerimiz, belediye başkanlarımız bunu biliyordu. Ama bir düzenleme daha yapmışız 2005’te. Türkiye İstatistik Kurumunun Kanunu’nu değiştirirken bu tasarrufun yeni adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre yapılmasını da o zaman karara bağlamışız ve biz şimdi -2008’in başında bu açıklanmış- bunun gereğini yapıyoruz. Yani ilk defa, gerekçeler oluşturarak, kriterler oluşturarak bunu burada kararlaştırmıyoruz.

Ayrıca şunu da ifade edeyim: Tekrar, yeni Belediye Kanunu’muzda, yüce Parlamentonun kararıyla belediye kurulması ölçeği 5 bin nüfusa bağlanmıştır ve bundan sonra da böyle yürüyecektir. Biz ciddi bir iş yapıyoruz, ciddi bir idari planlama yapıyoruz, daha önce aldığımız kararların gereğini yapıyoruz. Şu anda görüştüğümüz tasarı da budur. Tekrar, gerekçelerle ilgili, Sayın İnan’ın sorusuyla ilgili bu vesileyle bunu ifade etmiş oluyorum. Kanunun getirdiği nüfus 2 bindir.

Birkaç soru var, ama bunlara, sürem bittiği için yazılı olarak cevap vereyim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde sekiz önerge vardır. Ancak, her madde üzerinde milletvekillerince yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

117 sıra sayılı kanun tasarısının geçici üçüncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “karşılamak” ibaresinin “gidermek” olarak değiştirilmesini arz ve teklif  ederiz.

                                                                                                      Mehmet Emin Tutan

                                                                                                                  Bursa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici 3 üncü maddesinde belirtilen (45) sayılı Listeyle İçişleri Bakanlığı adına ihdası öngörülen “İlçe Emniyet Müdürü” unvanının ilgili bölümden çıkarılarak, anılan Listeye aşağıda yer aldığı şekliyle eklenerek, Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatı adına ihdas edilmesini arz ve teklif ederiz.

                                 

Nihat Ergün

Hüseyin Tanrıverdi

Nurettin Canikli

 

 

Kocaeli

Manisa

Giresun

 

Mustafa Elitaş

 

Ahmet Yeni

 

Kayseri

 

Samsun

Kurumu: Emniyet Genel Müdürlüğü

Teşkilatı: Taşra

İhdası Uygun Görülen Kadroların

                                                                                        Serbest    Tutulan

                                                                                        Kadro      Kadro

Sınıfı                Unvanı                    Derecesi                  Adedi      Adedi            Toplam

EHS      İlçe Emniyet Müdürü              1                             43                                  43 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…60 gün içinde tamamlanır” ibaresinin “…90 gün içinde tamamlanır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

Süleyman L. Yunusoğlu

Prof. Dr. Akif Akkuş

Beytullah Asil

 

Trabzon

Mersin

Eskişehir

 

Recep Taner

Erdal Kamil Sipahi

Mustafa Enöz

 

Aydın

İzmir

Manisa

 

 

Nevzat Korkmaz

 

 

 

Isparta

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının 4. mısrasında “tarihten itibaren”den sonraki ibarenin çıkarılması “90 gün içinde tamamlanır; işlemlerin bitirilememesi halinde 30 gün ek süre verilir.” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

                                   

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kemal Cengiz

Zeki Ertugay

 

 

Isparta

Çanakkale

Erzurum

 

Metin Çobanoğlu

Akif Akkuş

Recep Taner

 

Kırşehir

Mersin

Aydın

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 3. maddesinin 2 no’lu paragrafında belirlenen “60 gün” ifadesinin “30 gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                               

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Muharrem İnce

R. Kerim Özkan

 

 

Malatya

Yalova

Burdur

 

Şevket Köse

Ali Oksal

Şahin Mengü

 

Adıyaman

Mersin

Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

117 sıra sayılı kanun tasarısının geçici üçüncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen “60 gün” ibaresinin “15 gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                                                                        Ayhan Sefer Üstün

                                                                                                                Sakarya

BAŞKAN – Şu anda arkadaşımızın okuyacağı önerge, en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 3. maddesinin 5 nolu fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                                 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Muharrem İnce

Şahin Mengü

 

 

Malatya

Yalova

Manisa

 

 

Şevket Köse

 

 

 

Adıyaman

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Köse, konuşacak mısınız?

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın geçici 3’üncü maddesi üzerine verdiğim önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.

Konuşmama başlarken, 8 Martta kutlanacak olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü de kutluyor ve o kadınların önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla ilgili şu ana kadar belirtilen görüşlerden de anlaşılıyor ki, bu tasarının amacı, 2009’da yapılacak olan yerel seçimlere iktidarın, istediği bir yapıyla seçimlere gitmek istemesidir.

Değerli arkadaşlar, bugüne kadar AKP İktidarı katılımcılıktan bahsetti, demokrasiden bahsetti ama nedense biz bunları uygulamada hiç görmedik. Eğer katılımın artırılması isteniyorsa, tasarıyla kapatılacak belediyelerde yaşayan halkın görüşleri alınmalıdır. Oysa ne yapılıyor? Kimseye sormadan, bir gece ansızın yapılmak istenen düzenleme önümüze getiriliyor. Biraz önce burada, bu kürsüde bir milletvekili arkadaşım konuştu, dedi ki: “Biz Belediyeler Birliğinden görüş aldık.”

Değerli milletvekili arkadaşım, siz sekiz yüz altmış üç belediye halkına sordunuz mu? Siz onların yanına bir uğradınız mı? Siz onların görüşlerini aldınız mı? Siz Adıyaman’ın Yaylakonak beldesini bilir misiniz? Adıyaman’ın Köseceli beldesini bilir misiniz?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Biliriz, hepsini biliriz.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) - Bilemezsiniz siz bunları. Siz burada dört duvar arasında bir odada oturursunuz, birilerinin emriyle yazarsınız.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Adıyaman’da seni tanımazlar da beni tanırlar!

ŞEVKET KÖSE (Devamla) - Lütfen konuşmayı dinleyin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Kapatılmak istenen belediyelerin tarihsel ve kültürel dokuya sahip olmaları, ayrıca turizm merkezi ve sanayi bölgesi olmaları ayrı bir özelliktir, buna dikkat edilmesi gerekir. Oysa iktidar yerel seçimlerde başarılı olmak için bazı belediyeleri bölerek ya da sekiz yüz altmış üç belediyenin kapısına kilit vurarak bir yerlere varmak istiyor; bu da partizanlığın ta kendisidir. Bu demektir ki, AKP İktidarı küçük siyasi hesaplarla vatandaşı cezalandırmak ve 1 milyondan fazla insanımızı belediyesiz bırakmaktır. Yani bu insanlarımızı şehir yaşamından alıp köy yaşantısı içine sokmaktır. İnsanlarımıza daha iyi, daha ileri bir yaşam sunmak gerekirken iktidar, insanlarımızın yaşantısını geriye doğru götürmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belde belediyelerini köye dönüştürmek yerine beldelerin yakınındaki köyleri beldelerle birleştirerek, yetkilerini ve gelirlerini artırarak yeni yerel yönetimleri güçlendiriniz. Bence bu görüş daha katılımcı, daha demokratik olur. Ayrıca, geçici 3’üncü madde ile yeni kurulan ilçelere kadrolar verilmektedir. “Masraflar çok, yatırım yapılmıyor.” diyorsunuz, belediyeleri kapatıyorsunuz, bir yandan yeni kadro vermek istiyorsunuz. Bu, kendi kendinizle çelişir bir durum değil midir? Üstelik bu kadroların kimlere ve nasıl verileceği konusunda da şüphelerimiz ve kuşkularımız mevcuttur. Acaba iktidarın kadrolaşması, yerel yönetimlerde tekrar devam mı edecektir? Kaldı ki, kadrolaşma şüphelerimizde haklıyız çünkü iktidar seçilmişi görevden alıyor yerine atanmışı atıyorsunuz. Bu atadığınız insan acaba atayan insanı mı dinleyecektir, oradaki halkı mı dinleyecektir? Siz kendi atadığınız 763 kişiyle yeni bir kadrolaşmaya doğru gidiyorsunuz. Allah gözünüzü doyursun. Yani bu kadrolaşmayla nereye kadar gideceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Bu atama mantığıyla demokratik olarak kendi belediye başkanını ve belediye meclis üyelerini seçen yapıyı bozmuyor musunuz?

Değerli milletvekilleri, tasarıda köye dönüştürülen belediyelerin borçları da düzenlenmektedir. Biliyorsunuz ki, belediyelerin borçları kapanma nedenlerinden biri sayılıyor. Hükûmet diyor ki: “Küçük belediyelerin borcu var.” Peki, büyük belediyelerin borcu yok mu? Bu da sizin için bir çelişki değil mi? Adaletli olacaksanız her konuda adaletli olun. Öbür dünyada bunun hesabını verirsiniz. Din, iman, doğru hareket etmekle olur bu.

RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) – Aynı yerde olmayacağız öbür dünyada!

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – İnşallah!

Zaten tasarının kendisi çelişkilerle doludur. Ben de bunu anlamakta güçlük çekiyorum.

Burada iktidara sesleniyorum: Günübirlik düşüncelerle yapılan bu gibi düzenlemeler gelecekte kötü sonuçlara gebedir arkadaşlar. 22 Temmuzda aldığınız sizin lehinize dönen rüzgâr öyle bir tersine dönecek ki, bu rüzgâr sizi ya Bağdat’a götürür ya Medine’ye ya Mekke’ye götürecektir. Sizin buradaki her zaman her konuda dediğiniz yüzde 47 çoğunluk her zaman sizi haklı duruma getirmez. Unutmayın ki: “Böbürlenme padişahım, senden de büyük Allah vardır.” Onun için, bu önerime lütfen destek veriniz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım.

Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

117 sıra sayılı kanun tasarısının geçici üçüncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen “60 gün” ibaresinin “15 gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                       Ayhan Sefer Üstün

                                                                                                                Sakarya

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 3. maddesinin 2 no’lu paragrafında belirlenen “60 gün” ifadesinin “30 gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

                                                                         Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Verdiğimiz önergede, sizlere yani iktidara bir kolaylık sağlamak istiyoruz. Hani, Sayın Başbakan seçimlerde propaganda amaçlı bir söylem geliştirmişti ”durmak yok, yola devam” diye. Biz de “durdurmak yok, yola devam” diyoruz ve bu sayede altmış günü otuz güne çekerek ilçelerimizin sorunlarının bir an önce çözülmesini talep ediyoruz verdiğimiz önergede.

Benim ilimde, plakamız kadar yani on beş belediyeyi köy yapıyorsunuz. Köylerin sorunları bitmiş gibi, on beş belediyeyi köye çeviriyorsunuz. Bunların hizmetlerini KÖYDES projeleriyle seçimden önce bitirir, gözlerini boyar, oylarını alırım sanıyorsunuz ama gerçek bu değil. Artık “Cambaza bak, bak” deyip vatandaşın elindeki tütünü, haşhaşı, pancarı, susamı, kendiri yani üretim maddelerini elinden aldınız. Onun için, vatandaş size şu anda küskün. Köylerinde bekliyor.

Köylerde şu anda mazot fiyatlarından dolayı traktörler çalışamıyor. Bizim orada bir söz vardır: “Sözüm yabana.” denir. Eşeklerin, öküzlerin fiyatları arttı. Vatandaş gübre alamıyor. Hayvanının pisliğini yere düşürmüyor. Eskiden biz bunu harman yerlerinde yapardık, harman sürerken gübre yere düşmesin diye. Onları bir yerde toplar, tarlamıza atardık. Şimdi gübrenin fiyatı, çuvalı 70 milyon lira oldu. Vatandaş hayvanın pisliğini yere düşürmüyor, tarlasına atmak için. Gübre alamıyor. Bu sorunları tartışın diyor. Suni gündemlerle bizleri oyalamayın diyor. Şu anda suni gündemle uğraşıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz açız, üretim yapamıyoruz diyor.

Benim Burdur’umda şu anda 750 tona yakın süt vardı. Vatandaş saman fiyatlarından mustarip, süt fiyatlarından mustarip. Her şey yükselirken, tüm girdiler yükselirken süt fiyatlarını bugünlerde geri çektiniz. 650’den bugün 590’a düştü süt fiyatları. Bazı yörelerde 450, 300’e kadar süt alıcı bulamıyor. Niçin? O 30 kilo veren kültür ırkı inekler, şu anda yemsizlikten, saman yiyemediği için, kaba yem yiyemediği için, yem bulamadığı için gününü 5 kilo süt vermekle geçiştiriyor. Gelin, bunları tartışalım. Siz bu sözleri vermediniz seçimlerde. Seçimlerde benim beldemdeki bütün belediyeler sizin. Sadece 2 belediye Cumhuriyet Halk Partisinin, 1 belediye Milliyetçi Hareket Partisinin. Belediye başkanları “yerelle geneli birleştirelim” anlayışı içerisinde AKP’de yer aldı, saf tuttu. Bunların içinde Cumhuriyet Halk Partili var, Milliyetçi Hareket Partili var, Doğru Yol Partili var, Anavatan Partili var ama bunlar “yerelle iktidar birleşecek, hizmet alacağız” anlayışı içerisinde AKP saflarında yer tuttu. Şu anda hepsi perişan. Geliyorlar bizlere, görüşüyoruz. “Ne olur” diyorlar, “Bizim elimizden tutun. Nasıl bizi belediye yaparken referandum uyguladınız, referandumla biz belediye olduk, yine referandumla kapatılırsa kapatılsın, biz buna razıyız, şu anda sayılarımız 2 binin üzerine geçti.” Yerinde Kayıt Esasına Dayalı Sayımdan dolayı bazı belediye başkanları ilinin dışına gitmiş, nüfusta isimleri yok, hanımının, kendinin ismi yok. Çocuk okutmaya gitmiş Antalya’ya, Denizli’ye, İzmir’e veyahut da geçimi için Aydın’a gitmiş, Fethiye’ye inmiş, Finike’ye inmiş çocuklarının rızkını toplamak için, o anda köyde değil. Üreten insanlar bunlar, çalışan insanlar bunlar. Bu insanlar beldesini terk ettiği için o beldede sayılmadı. Bugün, gelin, bu beldelerin nüfusları her biri 2 binin üzerinde; benim Burdur’umdaki bu on beş belde de. Sayın bir TOKİ yetkilisi demiş ki: “İşte, bu beldelerde üretim yok. Üretim zafiyete uğruyor.”

Gelin, Burdur’un beldelerini beraber dolaşalım. Yeşilbaşköyümüz var, kirazda marka oldu. Gelin, Yusufça’mıza gidelim, havuç diyarı, soğan diyarı. Soğanın güveri, iskeleni orada yetişiyor. Gelin, Kozluca’ya gidelim. Kozluca beldesinde günlük 15 ton süt var. Bir belediyeyi sadece belediye başkanı anlayışıyla düşünüyorsunuz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Benim Kozluca beldemdeki o Belediye Başkanı yirmi dört saat görevde; sulamasında, ölümünde, cenazesinde, hac uğurlamasında, hac karşılamasında vatandaşıyla iç içe, hastasıyla iç içe. Halkın değer verdiği her şeye değer vererek hizmet yapıyor değerli arkadaşım Şevket Aksöz. O, etrafındaki on beş köye de hizmet götürüyor. Onun yangınında var, ölüsünde var, dirisinde var. Ama bu şekilde o beldelere, köylere gidecek hizmeti de engellemiş oluyorsunuz. Yani şunu söyleyeceğim: “Zalimin zulmünü bir ah keser, mâni rızk olanın rızkını Allah keser.”

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının 4. mısrasında “tarihten itibaren”den sonraki ibarenin çıkarılması “90 gün içinde tamamlanır; işlemlerin bitirilememesi halinde 30 gün ek süre verilir.” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

                                                                        Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Erdal Sipahi konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Sipahi, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Geçici (3)’üncü maddenin (2)’nci fıkrası hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle şerefli Türk kadınlarına, Anadolu’ya ismini veren Türk analarına, şehit eşlerine, bacılarına ve analarına, yani ay yıldızlı bayrağın ay yıldızlı kadınlarına saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, dün bu yasa hakkında yapılan tenkitlere cevaben “Biz yaptık mı, ciddi iş yaparız.” şeklinde bir cevap verdiniz. Dün de izah edildi, kanunun 56 ve 57’nci sayfalarında Samsun’un 2 ilçesinde 40 tane köyü sayfaları katladığınız zaman üst üste getiriyorsunuz; gerçekten bir ciddiyet örneği! Aynı kanunun 45’inci sayfasında yeni kurulan Bayraklı ilçesine bağlı mahalleler sayılırken 3 tane de Bornova ilçesinin mahallesi sayılmış; bir başka ciddiyet örneği!

Dün AKP’li bir sayın milletvekili, 43 beldenin ilçe yapılmasıyla ilgili olarak “Biz yapıcı bir iktidarız, 43 beldeyi ilçe yapıyoruz.” dediler, haklılar. Ancak, 43 tane yapıyorsunuz, ama 863 tanesi köy yapılan belde ve bu arada 239 tane de ilçelere bağlanan birinci kademe belediyesi; toplam 1.102 eder. 43 tane yapıyorsunuz, 1.102 tane yıkıyorsunuz! Yüzdeye vurduğunuzda, yüzde 4 yapıyorsunuz, yüzde 96 yıkıyorsunuz. Takdirlerinize sunarım.

İzmir’de iki yeni ilçe kuruluyor. Başlangıçtan itibaren bu ilçelerin kurulmasını, yani Bayraklı ve Karabağlar’ı Milliyetçi Hareket Partisi olarak sürekli destekledik. Bu arada bir ilçe teklifinde daha bulunduk: Pınarbaşı ve Işıkkent Mahallelerinden “Pınarkent” diye yeni bir ilçe kurulmasını teklif ettik. Gündüz nüfusu 200 bin, 4 bin tane sanayi tesisi, 5 tane sanayi bölgesi ve İzmir’in en büyük gelişme bölgesi, güneydoğu istikametinde. Öyle bir gelişme bölgesi ki, birkaç sene sonra isteseniz de istemeseniz de ilçe yapmak zorunda kalacaksınız. İzmir’in en büyük ilçesi olacak bu gelişme trendiyle. Gelin, burayı şimdiden ilçe yapalım dedik kabul etmediniz.

Bir başka örneği Karşıyaka’dan vereceğim. Bayraklı ilçesi kuruyorsunuz, 3 tanesi Bornova’dan mahalle dâhil ediliyor Karşıyaka namı altında. Bu 3 mahalle isyan hâlinde. Ve Karşıyaka’daki 11 mahalleye ilaveten 9 mahalleyi daha dâhil etmek için uğraşıyorsunuz. Bakın, ilk dâhil edilen 11 mahalleyle ilgili olarak mahalle sakinleri dâhil kimsenin itirazı yok. Ama, 9 mahalle var ki, 9 mahallenin muhtarları günlerdir Ankara’da, bir yanlışı düzeltmek için uğraşıyorlar.

Doğançay Mahallesi Muhtarı “Bayraklı bize çok uzak. Zaten arada orman sahası var. Biz Karşıyaka’ya on beş dakika, Bayraklı’ya ise bir saatte gidebiliyoruz. Ayrıca, iki vasıta değiştirmek gerekiyor. Bu karar mantıklı değil.” diyor mahalle sakinlerini temsilen.

Emek Mahallesi Muhtarı “Halkın tepkisini herkes gördü. Halk isyanda. Kimse Bayraklı’ya bağlanmak istemiyor. Aramızda orman ve askerî sahayı aşıp resmî işlemler için Bayraklı’ya gitmemiz için iki vasıta değiştirmemiz gerekiyor.” diyor.

Onur Mahallesi Muhtarı: “Başbakan yanlış bilgilendirilmiş. Biz Karşıyakalıyız, Karşıyaka’da kalmak istiyoruz.”

Postacılar Mahallesi Muhtarı “Bayraklı’ya en uzak mahallelerden birisiyiz. Karşıyaka’ya yürüyerek gidebilen vatandaşlarımız Bayraklı’ya gitmek için iki araç değiştirmek zorunda kalacak. Biz Karşıyaka’da kalmak istiyoruz. Halk bu kararı verdi.” diye feryat ediyor.

Yamanlar Mahallesi Muhtarı: “Coğrafi olarak Bayraklı’ya bağlı değiliz.”

Nafiz Gürman Mahallesi Muhtarı: “Bu gömlek bize dar gelir. Kimsenin görüşü alınmadı. Biçtikleri gömleğin ters olduğunu vatandaş da söylüyor, ama anlatamıyoruz.”

Gümüşpala Mahallesi Muhtarı: “Hangi partiden olursa olsun kimse Bayraklı’ya bağlanmak istemiyor.”

Soğukkuyu Mahallesi Muhtarı “Karşıyaka Soğukkuyu’da doğdu. Karşıyaka’dan koparılamaz.” diye mahallenin sesini dile getiriyorlar. Ve bu 9 mahalle isyan hâlinde, seslerini bir yerlere duyurmaya çalışıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sipahi, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Biraz önce söylediğim gibi, iki gündür bu mahallenin muhtarları Ankara’dalar ve Ankara’ya seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bakın, 11 mahalleyle ilgili kimsenin itirazı yok ama geri kalan 9 mahallede vatandaş, muhtarı hangi partiden olursa olsun -seçmeni- isyan hâlinde.

Lütfen bu yanlışlığı düzeltin diyoruz. Yanlışın neresinden dönerseniz kârdır diyoruz. İzmir’deki vatandaşın, seçmenin bu isyanını, bu haklı taleplerini dile getirdiğimizi sanıyoruz. Yüce Meclise saygılar sunuyoruz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, Divanı tarafsız teşekkül ettirmemişsiniz. 3’ünüz de AKP’lisiniz. Divanda tarafsızlık şart.

Bakın, ben önerge veriyorum. Biraz önce DSP’li arkadaşlar önergeyi çektiler, ben verdim. O önerge oraya gelince, hemen AKP’lilerin önergesi öne geçti. Bakın, Divanda 3 tane AKP’li milletvekili olmaz. Bu Divanının tarafsız olması lazım.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ondan sonra, bakın, bütün maddelerde ben söz istiyorum soru sormak için, bir türlü bana gelmiyor. Böyle bir şey olur mu! O düğmeyle oynuyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bak, Sayın Başkan, lütfen şu Divan üyelerinden birisi çıksın, muhalefet partisinden bir üye gelsin oraya. Böyle olur mu ya! Yani tek taraflı bir Divan teşekkül ettirilmez. Bu Meclisin özünde tarafsızlık vardır.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama siz o Meclis Başkan Vekilliğini maalesef tarafsız yapmıyorsunuz. İlle bize, yani burada Kamer Genç’e söz vermemek için paralanıyorsunuz. Tebrik ederim sizi!

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşlar önergelerini çektiler, hemen ben önergemi verdim. DSP’liler çekti, ben verdim.

BAŞKAN - Önce bu tarafa dönün, bir de Sayın Başkanın konuşmasını dinleyiniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim…

BAŞKAN – Bakınız, soru soran arkadaşlarımızın hepsi burada sıraya giriyor. Böyle bir ithamı kesinlikle reddediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, yani ben…

BAŞKAN – Siz geç giriyorsanız, sisteme girmiyorsanız bu Başkanlığın kabahati değildir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, böyle bir şey olmaz ki! Kime hizmet ediyorsunuz?

BAŞKAN - Bakınız, ağırlıklı olarak bazen Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar soruyor, bazen Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlar soruyor, bazen DSP’li arkadaşlar soruyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu çatı altında taraflı hareket edenin sonu felakettir. Bunu bilesiniz.

BAŞKAN – Meclis usullere göre yönetilir. Bu usullere de, İç Tüzük’ümüze de uyuyoruz.

Burada, sadece Yaşar Tüzün Bey -grup başkan vekili arkadaşlarımız burada- Cumhuriyet Halk Partisinden görevli, fakat rahatsızlandı, ayrıldı, gitti.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, şuna aldırış etme.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tarafsız olacak Divan. Divan tarafsız olacak. 3 tane AKP’li…

BAŞKAN – Başkanlığın böyle, bir tarafı falan yoktur. Lütfen… Buradaki bütün milletvekili arkadaşlarımız bu şekilde yönetiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Taraflısınız…

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…60 gün içinde tamamlanır” ibaresinin “…90 gün içinde tamamlanır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                        Süleyman L. Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacaklar Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Dünkü konuşmasında bir Grup Başkan Vekiliniz, Sayın Nihat Ergün’ün tüzel kişiliklerini kaybeden belediyeler için yaptığı “Zaten gönderilen para cari ve zorunlu harcamalarına dahi yetmiyordu.” babından bir hesap için, olsa olsa özrünüz kabahatinizden büyük denilebilir. Çünkü, madem zorunlu harcamalarına dahi yetmiyordu, yetecek kadar parayı neden göndermediniz? Hani belediyeler sizin döneminizde çağ atlamıştı? Sonra, bu hesap sadece  2 binin altındaki belediyeler için niye yapılıyor? Örneğin, nüfusu 2.005 olan ve tüzel kişiliğini sadece 5 kişiyle kurtarmış belediyeler için bu para rantabl kullanılıyor denilebilir mi! Âdeta parmaklarını kullanarak yaptığı bu hesabı biz yadırgamadık. Çünkü, zaten, biz AKP’nin bu Mecliste koyduğu ve tüm milletin ibretle izlediği oyuna “parmak demokrasisi” diyoruz.

Değerli milletvekilleri, devlet hizmetlerinin bazılarında marjinal maliyet-marjinal fayda hesabı yapılamaz çünkü bazı hizmetler ortadan kaldırıldıktan sonra kıymeti anlaşılabilir. Bu belediyeleri ortadan kaldırdıktan sonra, bugün onların vermiş oldukları hizmeti yarın arayacak ama maalesef atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak.

Diyorsunuz ki: “Kapatılan belediyeler dolayısıyla meydana çıkacak boşluğu il özel idareleri ile dolduracağız.” Sorarım size, özel idareler sorunsuz mu? Onların sorunları yok mu da bir sorun olarak görerek kapattığınız belediyelerin yerine il özel idarelerini ikame ediyorsunuz? Ve yine diyorsunuz ki: “Yarın Köy Kanunu’nu getireceğiz. Köylerimize nasıl hizmet edeceğiz…”

Değerli milletvekilleri; beş yıldır iktidardasınız, bu kadar önemli idiyse bu kanun neyi beklediniz? Niye beklediniz? Elinizi kolunuzu tutan mı vardı? Belediyelerin tüzel kişiliklerini kaldırmada ortaya koyduğunuz “Zarar ediyorlar. Borçları boyunu aştı.” cümleleri sizlere bir şey hatırlatıyor mu? Birazcık canınız sıkılacak ama ülkemizin borçlarını 2002 yılında 220 milyar dolardan alıp bugün 450 milyar dolara siz çıkardınız.

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Gayrisafi millî hasıla

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Sizler “Güç bizde, biz bu belediyeleri kapatırız.” diyorsunuz. Yarın bu millet kendisine söz sırası geldiğinde “Bu AKP Hükûmeti ülkeyi zarara soktu, bunların mevcudiyet nedeni kalmamıştır, ampullerini söndürüp kepenklerini kapatalım.” dese, kimse gücenmesin, kendi düşen ağlamaz. Bugün yaptığınızla yarın size söylenecek bu sözün ne kadar isabetli olduğunu bugünden kabul etmiş oluyorsunuz.

Her zaman söylenegelir, kamu hizmetlerinin etkinliği, verimliliği ve maliyeti düşünüldüğünde, yerleşim birimlerinin toplulaştırılması ve optimal nüfus büyüklüğüne ulaşılması önemli hususlardandır. Kapattığınız bazı belediyeler yol üzerinde olan, ekonomik kapasiteleri büyümeye elverişli yerler ve bu toplulaştırmaya hizmet eden, gelecekte de hizmet edecek olan yerler. Bu yerleri desteklemek yerine bunları kapatıyorsunuz. Örnek mi istiyorsunuz: Isparta’nın Yakaavşar, İslamköy, Barla, Gökçehüyük, Pazarköy, Güneykent, Aydoğmuş, İncesu, Büyükgökçeli, Uluğbey, Yassıören, Ayvalıpınar, Kasımlar, Kesme, Göksöğüt, Körküler, Kumdanlı, Kuyucak, Özgüney, Sücüllü ve Yukarıkaşıkara. Mesela, bunlardan Kumdanlı kasabasına bir baktığımız zaman, tarihi son derece eski, 1625 yılında otuz altı köyden kurulmuş bir nahiye merkezi. Yalvaç-Afyon-Senirkent yolu üzerinde kurulmuş, lisesi, sağlık ocağı ve kasaba merkezinde onlarca bakkal dükkânı, kahvehaneler vesaire küçük esnaftan oluşan canlı bir merkezi var. Bu kararınız ile Kumdanlı ve Kumdanlı’ya benzer yerlerin sönmesini sağlıyorsunuz. Ne yaptığınızın çok farkında olmadığınızı ve meseleye son derece yüzeysel ve bütüncül yaklaştığınızı düşünüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin şu andaki çabası, Basra harap olmadan Basra’yı kurtarma çabasıdır. Bu neredeyse maliyet-fayda analizinden ibaret dar yaklaşımınızın sosyal hayatımıza son derece olumsuz etkisi olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz, konuşmanızı tamamlayınız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Kütahya Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilimizin bir sorusu vardı, diyordu ki: “TÜİK’in nüfus tespitlerinden sonra beldelerden bazıları valilik kanalı ile talep etmiş, Sayın Bakan da onaylamış, buralarda yeniden nüfus tespitleri yapılmış. Bu tespitleri dikkate alacak mısınız?” şeklindeydi. Sayın Bakanın cevabı: “Bu kanunda bu öngörülmemiştir.” Öngörülmediğini biz de biliyoruz Sayın Bakan, siz ne diyorsunuz? Dostlar alışverişte görsün! Kamuoyu tatmin edici bir cevap bekliyor. Bu cevap sorumuzun karşılığı mı Allah aşkına? Üç gündür, kapatılan belediyelerle ilgili demokratik hakkımızı kullanıyor ve onlar adına sorular soruyoruz. Biliyoruz, cevaplandırmakta zorluğu var, sıkıntılı sorular, Sayın Bakanımıza bir türlü soru beğendiremiyoruz. Acaba, hiç merak ediyor mu, televizyonları başında konuşmaları izleyen söz konusu beldelerin sakinleri bu cevapları beğeniyorlar mı, bu cevapları yeterince tatmin edici buluyorlar mı?

Son temennimiz, inşallah, yanlış hesap Bağdat’tan döner diyor, bu belediyelerin kapatılmamasını bir kez daha temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkanım, çok kısa, vakit almamak için…

Sayın milletvekilimiz şahsileştirdiği için cevap vermek gereğini duyuyorum. Biz -başta da ifade ettim- soru ve cevabı çok önemli görüyoruz. Soruları -kısa süre içinde sorulmasına rağmen- dikkatle tespit edip elimizde eğer veri varsa, fazla araştırmaya gerek olmuyorsa cevap vermeye çalışıyoruz. Buna çok itina gösterdim. Bu yasa tasarısı görüşülmeye başlandığı andan itibaren burada oturuyorum, söylenen her şeyi çok önemli görüyorum. Bunu bir devlet ciddiyeti olarak da alıyorum ve bütün milletvekillerimizin söylediklerine değer veriyorum, saygı duyuyorum. Ama burada “Sorularımıza cevap alamadık.” diyorlar. Ben hepsine cevap vermeye çalıştım, veremediğimiz -vakit yetmediği için belki- birkaç soru varsa onlara da yazılı cevap vereceğim.

Yalnız, Sayın Milletvekilimize, konuşmasında değindiği iki hususu da hatırlatmak istiyorum. “Niçin sadece 2 bin nüfus?” diyor. Değerli milletvekilimiz mülki idareden gelir, bunları daha iyi bilmesi gerekir. Bizim 2005 öncesi mevzuatımızda belediye kurulması 2 bin nüfus kriterine bağlıydı. 2005 yılında çıkardığımız Belediye Kanunu ile biz bunu 5 bin nüfus kriterine çıkardık ve yine 2005’te çıkardığımız kanunla 2 bin nüfusun altına düşen belediyelerde bu tasarrufun bulunacağını bu yüce Mecliste kararlaştırdık. Eğer 11’inci maddeyi açıp okurlarsa “2 bin nüfus” diyor. Kanun bunu 2 bin nüfus… Biz burada keyfî olarak 2.001, 2.010 nüfuslu, bilmem 1.990 nüfus falan demiyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sorum o değildi Sayın Bakanım.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Değerli milletvekilimizin bunu çok iyi bilmesi gerekir.

İkinci soru… Konuşmasında eğer şahsileştirmeselerdi cevap vermeyecektim. “Niçin bugünü beklediniz siz? Beş yıldır iktidardasınız.” diyor. Ben bunu açıkladım. Niçin beklendi? Nüfus sayımının sonucu… Ve bu, kanunda maddedir; adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin sonucu açıklandığında bu tasarrufta bulunulacaktır, o zamana kadar beklenecektir. Kanun maddesiyle bu kararlaştırılmıştır ve biz onun gereğini yapıyoruz.

Ayrıca şunu da ifade edeyim: Belediyelerin borçları sebebiyle filan bu karar alınmıyor. Önümüzde mevzuat vardır, kanun hükümleri vardır, ama borçlar vesair değerlendirmeler bu belediyelerimizle ilgili gerekçelerimizin içinde olan diğer hususlardır, durum tespitidir, analizdir. Değerli milletvekillerimiz bilsinler, buralara hangi hizmetler gidiyor, şartlar nedir onu bilsinler diye ifade ettiğimiz hususlardır, sizlere sağladığımız verilerdir.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu sözü neye göre verdiniz?

BAŞKAN - Geçici madde 3’ü ekindeki liste…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN - …ve kabul edilen önerge doğrultusunda…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu sözü neye göre verdiniz? İç Tüzük’ün hangi maddesine göre verdiniz? (AK Parti sıralarından “Otur yerine” sesleri)

BAŞKAN – 60’ıncı maddeye göre çok kısa bir açıklama talebinde bulunduğu için verdim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Bakanın böyle bir konuşma hakkı yok. Bu Meclisi dürüst yöneteceksiniz!

BAŞKAN – Dürüst yönetiyorum. Bu sözü sık sık tekrar edip durmayın.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman, son söz milletvekilinin, ben söz istiyorum.

BAŞKAN – Yerinize oturun!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim…

BAŞKAN – Bakınız, burada 550 tane milletvekili var, Meclisi huzursuz etmeyiniz! Yerinize oturunuz! (AK Parti sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Siz Meclisi dürüst yönetin! Söz istiyorum. Bakana sözü neye göre verdiniz?

BAŞKAN – Bu Meclis bir kişinin yüzünden çalışmasına halel getiremez. Yerinize oturunuz! Oturunuz!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakana o sözü neye göre verdiniz, ben size soruyorum.

BAŞKAN – Evet, İç Tüzük’e göre verdim. Oturun yerinize!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ben oturmuyorum. Bakana o sözü neye göre verdiniz?

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Son söz milletvekilinindir, ver bakalım.

BAŞKAN – Arkadaşlar, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle şey olur mu? Bu Meclis böyle keyfî yönetilir mi?

BAŞKAN  - Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına…

KAMER GENÇ (Tunceli) – O kürsüde keyfî hareket edenleri oturtmayız!

BAŞKAN – Durun bir dakika.

Sizin tek başınıza bu Meclisi teslim almaya niyetiniz varsa buna kesinlikle müsaade edilmeyecektir, bunu böylece bilin! (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – O sözü neye göre verdiniz? Böyle şey olmaz Sayın Başkan, bu Meclisi keyfî yönetemezsiniz! Böyle şey olmaz!

BAŞKAN - Okutuyorum önergeyi:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici 3 üncü maddesinde belirtilen (45) sayılı Listeyle İçişleri Bakanlığı adına ihdası öngörülen “İlçe Emniyet Müdürü” unvanının ilgili bölümden çıkarılarak, anılan Listeye aşağıda yer aldığı şekliyle eklenerek, Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatı adına ihdas edilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Nihat Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları

Kurumu: Emniyet Genel Müdürlüğü

Teşkilatı: Taşra

İhdası Uygun Görülen Kadroların

                                                          Serbest                  Tutulan

                                                           Kadro                      Kadro

Sınıfı                    Unvanı                Derecesi                    Adedi                    Adedi      Toplam

EHS          İlçe Emniyet Müdürü            1                          43                                              43

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşu olmakla birlikte kadroları, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerde İçişleri Bakanlığından ayrı bir bölümde düzenlendiğinden, ihdası öngörülen “İlçe Emniyet Müdürü” unvanı için söz konusu değişikliğin yapılması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

117 sıra sayılı kanun tasarısının geçici üçüncü maddesinin  birinci fıkrasında geçen “karşılamak” ibaresinin “gidermek” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      Mehmet Emin Tutan

                                                                                                                  Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, geçici madde 3’ü ekindeki liste ve kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, yeni geçici madde eklenmesine dair dört önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutup, ayrı ayrı işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı tasarıya aşağıdaki geçici 4. maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                             

Nevzat Korkmaz

Süleyman L. Yunusoğlu

Alim Işık

 

 

 

Isparta

Trabzon

Kütahya

 

 

Hasan Çalış

Ahmet Orhan

Beytullah Asil

 

 

Karaman

Manisa

Eskişehir

 

 

Geçici madde 4 - (1) “Ekli (44) sayılı listede yer aldığı hâlde, Kanunun yürürlük tarihinden önce referandum yöntemiyle çevre yerleşim birimleriyle birleşme sürecini başlatan veya tamamlayarak nüfusunu 2.000’in üzerine çıkaran belediyeler bu kanun kapsamı dışında tutulur.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Alim Işık konuşacak.

BAŞKAN – Evet, önerge sahipleri adına, Alim Işık Bey, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi sözlerimin başında saygılarımla selamlarım.

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na bir geçici madde eklenmesi talebiyle ilgili önergemiz hakkında sizleri bilgilendirmek amacıyla grubum adına söz almış bulunmaktayım.

Söz konusu önerge, Sayın Kâtibin de okuduğu gibi, bu kanunla kapatılmak istenen sekiz yüz altmış üç belde belediyesinden resmen nüfusunu 2 binin üzerine çıkarmış veya kısa sürede çıkaracak olan bazı belediyelerimizin haklarının iadesini amaçlamaktadır.

Önergemizde, kanunun yürürlük tarihinden önce -birkaç gün sonra eğer yürürlüğe girecek olursa- referandum yöntemiyle, çevre yerleşim birimleriyle birleşme sürecini başlatan veya tamamlayarak nüfusunu 2 binin üzerine çıkaran belediyelerin bu kanun kapsamı dışında tutulması öngörülmektedir.

Bugünkü oturumumuzun başında da Sayın İçişleri Bakanımıza bu içerikli bir soru da sorarak, hiç olmazsa önergemiz gündeme gelinceye kadar geçecek zaman dilimi içerisinde Sayın Bakanımızın ve siz çok değerli milletvekillerinin düşünerek vicdanlarınıza danışma fırsatını amaçladım. Ancak Sayın Bakanımızın cevabının ne yazık ki olumsuz olduğunu, bizlerle birlikte bir umutla televizyonlarını izleyen değerli belediye başkanları ve yüce milletimiz de duymuş oldu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, Kütahya’da mevcut 74 belediyesinden 48’ini yani yüzde 70’ini, bunun yanında 61 belde belediyesinden de yaklaşık yüzde 80’ini biraz sonra kaybedecek olan bir ilin milletvekiliyim. Herhâlde böyle bir kanun karşısında susup beklememizi sizlerin de beklememeniz lazım. Benim gibi, içinizde birçok, belde belediyesi kapatılan milletvekillerimiz var. Haşa bu, Kur’an-ı Kerim’in bir emri değil. Biz bu Mecliste hangi kanunlara hangi eklerin yapıldığını ve hangi kanunlardan hangi kelimelerin çıkarıldığını çok iyi biliyoruz. Bir cümleyle, bu belde belediyelerinden Türkiye genelinde yaklaşık yüz-yüz elli tanesinin kurtarılmasını hanginiz bu insanlara çok görebilir?

Bu vesileyle, Sayın Bakanımıza ve siz değerli milletvekillerine bir kez daha bu konuyu iyi düşünmenizi burada dile getirerek, sizlerin takdirlerine bırakıyorum.

Şu anda, bu önergemiz kapsamına giren benim ilimde 4 tane belde belediyem var. 2 tanesi referandumunu tamamladı, 2 tanesi de ayın 16’sına kadar geçecek sürede tamamlayacak. Bunu, yasal prosedür içerisinde zamanında başlatıp… Ancak sizler de takdir ediyorsunuz ki, bir beldenin diğerine bağlanması ya da bir yerleşim biriminin referanduma ikna edilmesi hemen üç günlük, beş günlük bir olay değil. Bu arkadaşlarım dört beş aydır bu işin peşindeler ama bugüne kadar sonuçlandıramamışlar veya 31/12/2007 tarihinden önce bunun sonucunu alamamışlar. Şimdi, bunların -birkaç ay gecikmeyle- bu kararı milletin hür iradesiyle almış olmaları, buradaki haklarının elinden alınmasını mı gerektiriyor? Bu nedenle bu önergeyi çok önemsiyoruz.

Bu önergenin arkasından birkaç önerge daha verecek arkadaşlarım. Onlar da var, orada da birkaç çok önemli düzeltmeyle bazı belediyelerimizi kurtarma şansımız var. Lütfen, bunu bir kez daha -ellerinizi kaldırarak “evet” oyu vermeden önce- bir düşünün diyorum.

Muhalefet milletvekilleri olarak, zaten bu kanunun görüşülmesi başladığı andan itibaren tamamına karşı olduğumuzu dile getirdik ve bundan sonra da devam edeceğiz. Ancak, lütfen, ne olur, hiç olmazsa resmen bu hakkı kendilerinde gören belediyelerin elinden bu imkânını ve hakkını almayınız. Çünkü bunların yeniden kazanılması kolay değil. Seksen beş yıllık cumhuriyet tarihinin kazanımları bunlar. Son beş yıllık dönemde yaptığınız uygulamalarla seksen yıllık birikimi bir kalemde yok edemezsiniz. Bunu tekrar sizlere hatırlatma görevini kendimde buldum ve tekrarlıyorum, yüreği yanan bir milletvekili olarak burada konuşuyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde eklenmesine dair diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı yasa tasarısına aşağıdaki geçici 4. maddenin eklenmesini arz ederiz.

                             

Kamer Genç

Fevzi Topuz

Bihlun Tamaylıgil

 

 

Tunceli

Muğla

İstanbul

 

Şevket Köse

 

Faik Öztrak

 

Adıyaman

 

Tekirdağ

Geçici madde 4- Kaldırılan belde başkanlarının maaşları bu kanunun yürürlüğe girmesinden başlayarak iki yıl süreyle genel bütçeden ödenir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Sayın Başkan demek içimden de pek gelmiyor çünkü çok taraflı hareket ediyorsunuz ama yine ben diyeyim.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Saygılı ol bir defa!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben saygıyı sizden öğrenmem. Neyse…

Değerli arkadaşlarım, buraya geçici madde ilavesine ilişkin olarak önerge verdim. Tabii, tek milletvekili olduğum için ve bu kanun hiç daha bize dağıtılmadan gündeme alındığından CHP’li milletvekillerinden rica ettim, onlar da, 4-5 arkadaşımız destek verdi, kendilerine de teşekkür ediyorum.

Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, burası ciddi bir kurumdur, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Mesela şu geçici 3’üncü maddede AKP’liler önerge hakkımızı kapatmak üzere veriyor. Bu geçici 4’üncü madde bir defa Anayasa’ya aykırı. Neden aykırı? Anayasa’nın 163’üncü maddesi diyor ki: Cari yıl ve gelecek yıl bütçelerinde gider artıcı olarak herhangi bir kalem önerirseniz bunların kaynaklarını göstermek zorundasınız. Nerede kaynak gösteriyorsunuz?

Ayrıca da mesela bu 3’üncü maddenin ikinci fıkrasının çıkması lazım. Burada ne yapıyor AKP? Bir kurnazlık yapıyor. 3.500 tane kadro atayacak. Bu 3.500 kadroyu atarken de, artık, KPSS’ye MPSS’ye gerek kalmadan kendi yandaşlarını atayacak oraya. Tabii, bize söz verilmediği için bunları burada biz dile getiremedik. Böyle bir şey olur mu? Niye o zaman... Neye göre atayacaksınız? O zaman, KPSS’deki merkezî yönetim sistemiyle... Burada diyorsunuz ki: “Hayır, o Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’ndaki sınırlara tabi olmaksızın...” diyorsunuz. Yani ne yapacak? Efendim, milletvekilleri getirecek, bakanlar oraya istedikleri adamları atayacak. Bu tamamen çiftlik yönetimi. Dolayısıyla, böyle bir yasa olmaz.

Ayrıca, şimdi, siz diyorsunuz ki: “Ben bu memlekette 340 milletvekili aldım, istediğimi yaparım.” Yapamazsın ya! Yapamazsın kardeşim! Sen kimsin ya? Sen bir defa eski hükümlü bir insansın. Gitmişsin seçildikten sonra Amerika’ya yalvarmışsın, “Yahu, benim bu Genelkurmay Başkanıyla aramı yapın, biz bunlara zarar vermeyiz, aramızı bulun.” demişsin. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Önergeyi konuşuyorum Sayın Başkan, bir dakika. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Neye göre konuşuyorsun? Böyle bir üslup olur mu yani?

KAMER GENÇ (Devamla) – Arkasından gidilmiş denilmiş “Bunu delikten aşağı süpürmeyin.” Ondan sonra… (AK Parti sıralarından gürültüler)

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Önce adam ol, adam! Doğru konuş, doğru!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın beyler… (AK Parti sıralarından gürültüler)

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Konuşma lan! Konuşma!

KAMER GENÇ (Devamla) – Beyler, bugün Türkiye'nin meseleleri çok önemli ve sizin boyutlarınızı çok aşmış bir boyutta. Türkiye ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. Bu sıkıntıları burada dile getirmeyeceğiz de nerede dile getireceğiz sayın milletvekilleri? Yani bugün, işte, bugünkü televizyonların haberlerini gidin izleyin. Dolayısıyla evvela birilerinin kendi memleketinde sağlıklı bir yönetim yapabilmesi için kendine güvenmesi lazım, milletine güvenmesi lazım, halkına güvenmesi lazım, parlamentosuna güvenmesi lazım. Sen bunları bir tarafa atıyorsun, gidiyorsun Amerika’ya diyorsun “Ya, aman bizi delikten aşağıya süpürmeyin. Bizden yararlanın.” (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen, böyle bir husus yok.

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam.

Bakın, şimdi, bugün, burada, tabii, soru sorma hakkı bana verilmedi. Mesela bugün birkaç tane belediye başkanı arkadaşımız bana yazı göndermiş. Mesela Ordu ili Gürgentepe ilçesi Direkli Belediye Başkanı diyor ki: “Ben şimdi Ahmetli köyünü kendi belediyeme kattım. Bunun nüfusu 2 bin. Bunun bana katılmasını İçişleri Bakanı kabul etti. Başbakanlıkta kararname bekliyor.” diyor. Şimdi, Sayın Bakan bize bir cevap versin bakalım: Bu vatandaş şimdi 2.500 nüfuslu duruma geliyor. O zaman bu vatandaşımız bu kanun yürürlüğe girdikten sonra bunun belde belediyesini kaybedecek mi, etmeyecek mi?

Ayrıca, bize gelen sözlere göre Sayın Başkan, nüfusu 2 binin altında olup da bazı belediye hükmi şahsiyetini kaybetmeyen köyler var. Bunlar var mı, yok mu? Bunlar kaç kişidir? Bunlar neden peki, yani nüfusu 2 binin altına düştüğü hâlde, neden bunlar  korunuyor bu kanunla? Burada isimleri yok. Bunları, tabii, soru sorma imkânımız olmadığı için burada dile getirmedik. Daha başka da bir önergem var.

Ayrıca da mesela, şimdi, bu konuyu da şey etmeniz lazım. Kapanma safhasına gelen bazı belediyeler var ama bunlar bazı işlemler yapmışlardır. İşte gitmiş, yan köylerle beraber birleşmişler, ondan sonra gerekli birleştirmeler yapılmış, ilgili köyde referandum yapılmış, işlemler yapılmış, bir kısmı gelmiş İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanmış, kararname için Başbakanlığa gidiyor, bir kısmı daha İçişleri Bakanlığında, onanma safhasında. Bunlara da bir açıklık getirin de… Vatandaşlarımız, burada, bize, bu konuda da açıklama istiyor.

Şimdi, sayın milletvekilleri, yani bu kadar hiddetlenmeye gerek yok. Ya, yaptığınız şeyleri söylüyorsak… Efendim, gelsin işte. Bakın, yine Hükûmet sırasında kimse yok. Bakın, gördünüz mü? (AK Parti sıralarından gürültüler)

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Doğru konuş, doğru! Provokatörlük yapma! Provokatörlük yapıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Dün… Bir de ben size bir şey diyorum: Gazetelere ilan verin. Bu İçişleri Bakanı nerede?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet.

Bir ilan verin…

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Önerge nerede!

MEHMET SAİT DİLEK (Isparta) – Önergeye gel!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, önerge önemli de önergeye gelmem için sizin sicillerinizi de ortaya koymam lazım. (AK Parti sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Sicillerimiz seninkinden iyi mi?

KAMER GENÇ (Devamla) – Önergede ne diyorum? Önergede diyorum ki: Şimdi, bu belediye başkanlarını siz emekliye sevk ediyorsunuz. Yazık ya! Yani, şimdi, bu adamlara teskere verince bunlara hiç olmazsa iki sene maaş ödensin. Yani, bu insanların hakikaten onuruyla oynuyorsunuz.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Allah Allah!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, adamlara, o belediyeyi kuran o insanlara, o halka saygısızlık yapıyorsunuz, belediyelerini siliyorsunuz. Bu sizin hakkınız değil ki.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Senin sicilin nasıl? Senin sicilini bir anlatsana! Senin sicilin belli!

KAMER GENÇ (Devamla) – O beldede oturan köy halkının vereceği bir karar. Referandumla belediyeyi kurmuş, sen kanunla bunu şey edemezsin. Niye bu konuda araştırma yapma hakkını vatandaştan alıyorsunuz.

Benim önergem… Diyorum ki: Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra belediye hükmi şahısları sona erdikten sonra, o beldede belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız  yeni bir iş buluncaya kadar kendilerine iki ay veya iki sene devlet bütçesinden maaş ödenmesini istiyorum ama siz belediye… Eğer…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Halikarnas’tan bahset!

KAMER GENÇ (Devamla) – Önergemin mahiyeti budur.

Saygılar sunarım efendim.

BAŞKAN – Önergeyi…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – İzin verirseniz…

BAŞKAN – Açıklama mı yapacaksınız Sayın Bakanım?

FARUK KOCA (Ankara) – Sayın Bakan, muhatap almayın!

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Cevap vermeye değer bulmayın Sayın Bakanım!

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Muhatap almayın bu adamı!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Genç’in konuşmasıyla ilgili iki cümle izin verirseniz…

BAŞKAN – Çok kısa olsun Sayın Bakanım.

Buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Milletvekili, tabii “Niye söz verdiniz?” diyor ama bu kadar önemli şeyler söylendikten sonra söz almamak olmaz.

Bir defa kınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Bakanı olarak, “bir başka ülkeye yalvarma” gibi bir kelimeyi, kavramı kullandığı için kınıyorum, ayıplıyorum, telin ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir hükûmeti gidip de başka bir ülkeye yalvarmamıştır da yalvarmaz da. Tıynetinde böyle şeyler olanlar ancak bunları ifade edebilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İkincisi: Biz Hükûmet olarak değerli milletvekilleri... Bir yasa tasarısının sonuna doğru geliyoruz. Doğrusu büyük bir nezaket içinde götürdüğümüz bu görüşmelerin yine o şekilde sürmesini arzu ederim. Kadro, atama vesaire… Bakın, Hükûmetimiz döneminde bunu büyük iddiayla ifade ediyorum: Eleman alımı, hangi kurallara göre alınacağı, atamaların neye göre yapılacağı; mümkün olabildiğince her şeyi ilkeli hâle getirdik. Eğer buraya eleman alınacaksa ki bunların büyük kısmı bakanlıkların mevcut kadrolarından oralara gönderilecektir, çünkü her yıl alınacak, açıktan atama ile alınacak eleman sayısı zaten Bütçe Kanunu’nda belirlidir, onlar bakanlıklara verilmiştir. Bunun içinden alınacaksa da bunun ilkeleri vardır. O, merkezî sınavla, merkezî kurumdan, sınavı yapan kurumdan istenir ve ona göre atanır. Burada bu tür ifadeler yanıltıcı oluyor. Onlar için bir kısa düzeltme…

2 bin nüfusun altında olup da belde tüzel kişiliğini koruyan bir birim yoktur. İlçeler vardır. İlçelerimizden nüfusu 2 binin altına düştüğü hâlde belediyesi devam etmektedir, böyle ilçelerimiz vardır; bunun sayısı ellidir. Ama, ilçe hükmi şahsiyetini kaldırmadıkça belediyeyi kaldıramazsınız. Burada da biz öyle bir tasarrufta bulunmuyoruz, Eminönü dışında.

Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer arkadaşlarım, izninizle şunu ifade edeyim: Sayın Bakan bir hususa değindi Hükûmet mensubu olarak, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmi şahsiyetiyle ilgili, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyla ilgili veya herhangi bir bakanıyla ilgili olarak bu tip ifadeler -bakınız, bu televizyon yayınları dünyanın her tarafından takip ediliyor- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylüyorum, kendi şahsımı ve inanıyorum ki bütün insanlarımızı rencide etmiştir. Böyle bir ifade, bir kısım insanları seversiniz sevmezsiniz, ama Meclis kürsüsünden, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyla ilgili olarak böyle bir hususu söylemek…

KAMER GENÇ (Tunceli) –  Ben söylemiyorum, basın, gazeteler yazıyor.

BAŞKAN - …ve iki dönem Türk milletinden temsil yetkisini almış olan insanlara, uygun bir davranış değildir Sayın Genç. Bir daha bu hususu sakın tekerrür ettirmeyiniz.

Buyurun.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 Sıra Sayılı yasa tasarısına aşağıdaki geçici 4 üncü maddenin eklenmesini arz ederiz.

Geçici Madde: Bu kanunla kaldırılan ilçelerdeki Hükümet konakları bu kanunun yayımından itibaren beş yıl süreyle öğrenci yurtları olarak kullanılır.

 

Kamer Genç

Fevzi Topuz

Faik Öztrak

 

Tunceli

Muğla

Tekirdağ

 

Bihlun Tamaylıgil

 

Şevket Köse

 

İstanbul

 

Adıyaman

BAŞKAN – Herhâlde “belediye binaları” denmek istenmiş, Hükûmet konağı olmaz beldelerde çünkü. Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Belediye binaları.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hükûmet konağı değil, belediye binaları olması lazım.

BAŞKAN – Belediye binası olacak ama işte aceleyle neler yazıyorsunuz, görüyorsunuz.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, hata yapan ben miyim? Siz bu kanunları getiriyorsunuz, bin tane hata yapmışsınız. Ben de bir yerde “hükûmet konağı” yerine “belediye binası” demişim, ne var yani bunda?

Şimdi bakın, sayın milletvekilleri, burası Parlamentodur. Burada da, bu Parlamentoda her milletvekilinin önerge verme hakkı vardır. Kaldı ki içinizde en kıdemli milletvekillerinden birisiyim.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Maalesef öylesiniz, maalesef!

KAMER GENÇ (Devamla) – Sizden daha fazla bu Parlamentoyu biliyorum. Burada birçok insanın cemaziyelevvelini de biliyorum. Onun için çok fazla üzerime gelmeyin. Ben burada, bakın burada söylediğim sözlerde yalan söylemiyorum. Kardeşim, sizin milletvekiliniz söyledi. Cüneyt Zapsu gidip de Amerika’da “Yahu, işte delikten aşağıya süpürmeyin, bundan yararlanın.” demedi mi? Ben mi söyledim bunu?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Doğru söylemiyorsun!

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Yalan, iftira!

KAMER GENÇ (Devamla) – Kardeşim, yani gazeteler yazdı. Ben de diyorum ki: Bir insan, ülkesini yönetecek insan evvela kendi halkına güvenecek.

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Gazetelerin her yazdığı doğru mu?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Senin için de çok şey yazdı gazete, onu söylesene!

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Her yazılanı buraya mı getiriyorsun?

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi bakın, şimdi Genelkurmayla ilgili… Ordumuz bir Kuzey Irak hareketini yaptı.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Önerge hakkında konuş! Önergeyle ne alakası var?

FARUK KOCA (Ankara) - Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Siz şu hükûmet konağına gelin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi… Yahu, çok önemli bunlar.

Şimdi, Kuzey Irak hareketinde… Şimdi, bunun, Amerika’nın Cumhurbaşkanı çıktı orada birtakım zırvalıklar yaptı. Ondan sonra Millî Savunma Bakanı geldi birtakım zırvalıklar yaptı. E şimdi kardeşim, bunun muhatabı siyasi iktidardır. Bunu niye getirip askere bağlıyorsunuz ki?

BAŞKAN – Sayın Genç, belediye binalarıyla ilgili hususa gelelim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Siyasi iktidar kendi sorumluluğunu alacak.

Şimdi önergemi de anlatacağım Sayın Başkan. Yani bu kadar önemli değil ya.

BAŞKAN – Belediye binalarıyla ilgili hususta önerge vermişsiniz ama, onu konuşacaksınız yani.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya önergemi de anlatacağım, ama yani önergemin bir başlangıcını yapmam lazım. Başlangıç yapabilmem için bazı yerlerde işe girmek gerekiyor.

Arkadaşlar, yani biz burada ilkokul öğrencisi değiliz. İlla, hoca bir soru sormuşsa illa o soruya bağlı olarak…

Şimdi, sizin Bakanınız burada diyor ki: “Efendim, şu değil, bu değil…” Yahu, kardeşim, ben de sizin düşüncelerinizdenim, ama sizin yöneticileriniz Türkiye Cumhuriyeti devletini uluslararası düzeylerde küçük düşürecek bir davranışlarda bulunuyorsa bu kürsülerde kendilerini ikaz edelim de bir daha bu hataları yapmayalım.

Bakın, Bütçe Kanunu müzakeresi sırasında Ali Babacan buradaydı. Bir soru sorduk, dedi ki: “Efendim, ben bunlara yazılı cevap veriyorum.” Siz duydunuz mu duymadınız mı? Daha bugüne kadar bize bir yazılı cevap vermedi ve sizin Dışişleri Bakanınızı, Allah’ınızı severseniz, bir ilandan arayın. Bugüne kadar, bütçeden sonra bu salona geldi mi? Bir ilan verin. “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı aranıyor.” diye bir ilan verin.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, burada tabii…

BAŞKAN – Sayın Genç, şu önergeye bir gelelim, önergeye.

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Hükûmet konağına gel!

KAMER GENÇ (Devamla) – Önergeye geliyorum Sayın Başkan, önergeye geliyorum.

Şimdi, önergemin mahiyeti şu: Şimdi, biliyorsunuz, ülkemizde çok büyük öğrenci yurdu sıkıntısı var.

FARUK KOCA (Ankara) – Sayın Başkan, önergeyi hatırlamıyor!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben, bu Meclis açıldığından beri dedim ki: “Bakın benim ilimde, Tunceli ilinde 500 küsur öğrenci okuyor ve bir tek öğrenci yurdu yok, buraya bir öğrenci yurdu yapın.”

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Bu kadar sene milletvekilliği yaptın, niye yaptırmadın?

BAŞKAN – Sayın Tutan…

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu işte Hükûmet sensin; altı sene, yedi senedir sizsiniz, yapın işte ya!

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Yazık sana, o kadar sene milletvekilliği yaptın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, böyle olunca, bu belediye başkanlıkları binasını öğrenci yurtlarına tahsis edelim, dedim. Benim önergem çok masum ve çok gerekli bir şey.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Başka işler yapacağına onu yaptırsaydın keşke!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bir de benim ilimde beldelerin yüzde 50’sini kapatıyorsunuz. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar yahu? Beldelerin yüzde 50’sini kapatıyorsunuz. Niye kapatıyorsunuz? Siz oraya ne yardım yapmışsınız? Yani, siz, orada demin…

Her vesileyle şuraya çıkıyorum: Türkiye Cumhuriyeti devletinin kaynakları çok büyük, çok yüksek. Eğer bu devlet dürüst, namuslu, haysiyetli yönetilse bu devletin kaynakları, bu memleketin 3 misli nüfusunu besleyebilecek kapasitede, hiç borç almaya da gerek yok, ama dürüst yönetilmiyor, ihaleler yandaşlara veriliyor.

FARUK KOCA (Ankara) – Yapma ya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra, bakın şimdi şu belediyeler… Göreceğiz bakalım kimleri atayacaksınız oralara. Bu belediyelerin sınırlarını içine aldınız ve sizde olmayan… Mesela, Hereke Belediyesini -ben sordum- niye kapatıyorsunuz? Çünkü, Hereke, Türkiye Cumhuriyeti devletiyle eş olan bir belediye, 19 bin nüfusu var ve orada da Sümerbank’ın hakikaten çok güzel tesisleri var. Ama, sizin Bakanınız ne dedi? “Biz, Sümerbank’ı tarihe gömdük.” dedi. Yani, işte kendisinin “Unakıtan” diye bir ismi var ya! Niye sen kardeşim Hereke’yi, Sümerbank’ı tarihe boğuyorsun? Çünkü Sümerbank, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Türk işçisinin, Türk mühendisinin ve bu ülke insanlarının alın teriyle yapılan çok sağlıklı, çok saygıdeğer bir teşekkülüdür, fabrikasıdır ve o fabrika sayesinde Türkiye sanayisi, tekstil sanayisi gelişti. “Biz bunu tarihe gömdük.” diyor. Ee, ne getirdin yerine? Gittin de ondan sonra başkalarının, emperyalistlerin neredeyse bir piyonu durumuna düşürdünüz Türkiye’yi.

Onun için, bu kanunda dediğimiz şu: Bu yurtların sıkıntısını gidermek için belediye şeylerini bunlara verelim.

Aslında, arkadaşlar, o kadar, öyle… Yani, bu getirilen kanun da Anayasa’ya aykırı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hukukta “müktesep haklar” denilen bir kavram vardır. Yani, siz, bir belde belediyesinde, o beldede oturan, ikamet eden vatandaşların kendi alın teriyle, kendi kaynaklarıyla yaptıkları o belediye binasını, elde ettikleri nakliye vasıtalarını, otomobillerini, ondan sonra, buna benzer, ambulanslarını, çeşitli kamu hizmetine tahsis ettikleri, verdikleri, yaptıkları güzellikleri getiriyorsunuz il özel idarelerine veriyorsunuz. İl özel idareleri kim? Siyasi iktidarın emrindeki kişiler. İl özel idareleri, maalesef, Türkiye'de sağlıklı hizmet yapmıyor. İl özel idareleri valiye bağlı. Vali -herkes için söylemiyorum- ihaleleri sizin adamlara veriyorlar. AKP’li olmayan, hatta başı da örtülü olmayan, hanımı başörtülü olmayan müteahhitlere de ihale de vermiyorlar.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Bir tane örnek göstersene.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, böyle bir sistem içinde, siz bunları nasıl getirip de, oradaki o beldeleri getirip de il özel idarelerinin, valilerin emrine veriyorsunuz. Tamamen facia bir kanun. Bunun sonucuna da siz katlanacaksınız, o köylere ve beldelere de girmeyeceksiniz.

Önergemin kabulünü istiyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı kanun tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ederiz.

                     

Prof. Dr. Alim Işık

Yılmaz Tankut

Prof. Dr. Akif Akkuş

 

 

Kütahya

Adana

Mersin

 

M. Akif Paksoy

Mustafa Enöz

Nevzat Korkmaz

 

Kahramanmaraş

Manisa

Isparta

 

 

Abdülkadir Akcan

 

 

 

Afyonkarahisar

 

Geçici Madde 4. “Nüfusu 2.000’in altında kaldığı gerekçesiyle tüzel kişiliği sona erdirilen ve ekli (44) sayılı listede adları yazılı belediyelerden, birbirine olan uzaklıkları 5 km’den daha az olanlar, nüfusu en fazla olan belde merkez olmak üzere birleştirilerek 31.12.2007 tarihli nüfusları toplamı 2.000’in üstüne çıkanlar bu kanun kapsamı dışında tutulur.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Akcan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici madde 3’ten sonra gelmek üzere vermiş olduğumuz bir ek geçici madde ilavesi hakkında açıklamalarda bulunmak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Divan Kâtibimizin de ifade ettiği gibi, biz, bu tasarıya bir ek geçici madde ekleyerek birbirine yakınlık mesafesi 5 kilometre içinde olan ve nüfusu 2 binin altına düşmekte olan, düştüğü tespit edildiği iddia edilen beldelerin, kapatılmak yerine, en yakın ve nüfusu en fazla olan belediye merkez olmak üzere birleştirilmesi ve bu bölgede, bu beldelerde yaşayan, bu yerleşim birimlerinde yaşayan insanlarımızın belediyecilik anlayışı içerisinde yapılmakta olan hizmetlerden yararlanmaya devam etmelerini arzu etmekteyiz, düşüncemiz budur.

Değerli milletvekilleri, nüfusun kriter olduğu ifade ediliyor. “Hayır, tek başına nüfus parametre değildir, başka kriterler de var. Biz bunları göz önüne alarak belediyelerin kapatılmasına karar veriyoruz.” diyorsunuz. Acaba, Türkiye’de var olan köylerde KÖYDES projesini uygulamada yetmedi mi ki düşünceler, köy sayısı artırılarak, KÖYDES adı altında yapılmak istenen, olumlu bulmadığımız şeylere devam etmek için zemin mi hazırlıyorsunuz diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım biraz önce yöneltilen bir soruya şöyle cevap verdi, dedi ki: “Niye Kamu İhale Kanunu’ndan muaf tutarak KÖYDES projeleri uygulanıyor? Hızlı olsun diye.” Sayın Bakanım, ben size bir örnek vereceğim: Hızlı olsun diye 57’nci Hükûmet döneminde yapılmış bir iş var. Hızlı olsun diye, medeniyetten yararlansın diye insanlarımız Afyonkarahisar’da Köy Hizmetleri bünyesinde bir kilitli parke fabrikası kuruldu. Bu fabrikanın yanı başında bir kanalizasyon büzü üreten tesis vardı. Bu da rehabilite edildi ve köylerimize kanalizasyon için üretilen bu büzler götürülüp -bakın, devlet üretiyor bunu, hiç kimseden satın almıyoruz- kanalizasyon kazılacak, kanal kazılacak, büz döşenecek, köy kanalizasyona sahip olacak. Su problemi de bitmişse –bu da kriterimizdi- üzerine kilitli parke taşı fabrikasında üretilen parkeler satın alınmadan, ihale olmadan, orada çalışan işçilerin, maaş almakta olan işçilerin çalışarak ürettikleri parke döşenecekti. Ne yaptık? Köy Hizmetleri özel idareye devredildi. Özel idare ne yaptı -asla kimseyi itham etmiyorum, bildiğim bir şey olduğu için söylüyorum- bir yandaş şirkete kiraladı. Kiraladığı bu fabrikadan şimdi özel idare ihale yoluyla kilitli parke alıyor, bir başka yandaş müteahhide de köye döşettiriyor.

Sayın Bakanım, nerede bu hız? Bu hızı hiç kimse yakalayamaz!

ASIM AYKAN (Trabzon) – Daha ucuza çıkar, ucuza.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Daha ucuza çıkar ama yandaş müteahhitler peydahlanarak öyle olur. Siz öyle  derseniz ben de böyle derim. Orada beraber inceleyelim. Gelin, gidelim önümüzdeki hafta, beraber inceleyelim.

ASIM AYKAN (Trabzon) – İnceleyelim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Hiçbir gerekçesi söylenemez. Kamu İhale Kanunu dışarısına çıkarılarak yapılan devlet hizmetleri her zaman şaibe altında kalacaktır. Bu şaibeden hiç kimse kendisini kurtaramaz değerli milletvekilleri. Gerekçemizi söylüyoruz.

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Kurtaranlar var.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Kurtaramazsınız.

Ne diyoruz gerekçe? Gerekçe ne? Genelde kırsal alanda bulunan bu küçük yerleşim birimlerinde belediyelerin yerel kaynak oluşturma kapasitesi bulunmadığından, küçük belediyeler genel bütçeye vergi gelirlerinden aktarılan paylarla bağımlı hâle gelmişlerdir. Yerel yönetimlere ayrılan pay belediyelerin nüfusuna göre dağıtıldığından küçük belediyeler daha çok kaynak sıkıntısı çekmektedir.

“Teklif getirin, değerlendirelim.” diyorsunuz. İşte size teklif: 5 kilometre yarı çapındaki alanda bulunan kapatılma durumunda olan belediyeleri kapatmayın, birlikte hizmet vermelerini sağlayın. Bunun neresi anormal bir teklif? Eğer bu sözlerinizde samimi iseniz, bu önergeye her ne kadar Sayın Bakanım ve Komisyon Başkanı katılmamışsa da sizler olumlu oy vererek bu düşüncemizi iyi niyet değerlendirmesi içerisinde değerlendirmek suretiyle realize edebilirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akcan, konuşmanızı tamamlayınız.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Eğer amacınız köy türetmekse doğru yoldasınız; yok, eğer amacınız insanlarımızı şehircilik nimetlerinden yararlandırmak için düzenleme yapmaksa işte öneri.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akcan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 4- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde, gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, Milliyetçi Hareket Partisi adına İzmir Milletvekili Oktay Vural; şahıslar adına Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Fevzi Topuz, Muğla Milletvekili.

Buyurun Sayın Fevzi Topuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Büyükşehir Belediye Sınırları İçinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, başta çalışan kadınlarımız olmak üzere tüm bayanların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum, hepsini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kanun tasarısının gerekçesi incelendiğinde, kırsal alanda bulunan küçük yerleşim birimlerinde belediyelerin yerel kaynak oluşturma kapasitesi bulunmadığı, küçük belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paylara bağımlı hâle geldikleri, yeterli nüfus büyüklüğüne sahip olmayan belediyelerin kaynak sıkıntısı nedeniyle mali yapının bozulduğu ve borçlarının giderek arttığı ve bu yerlerdeki idari ve teknik kapasitenin yetersizliği nedeniyle imar ve ruhsat uygulamaları başta olmak üzere belediye hizmetleri yeterli kalitede ve mevzuata uygun olarak verilmediği vurgulanmıştır. Gerekçede, bu durumun hem vatandaşlar hem de belediye yönetimleri açısından büyük sıkıntıya neden olduğu ve söz konusu belediyelerin kapatılma nedeni artan borçları olduğu ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu gerekçeler bir gerekçe değildir. Çünkü, belediyelerimizin bu gerekçelerle bugüne kadar hizmet yaptığı ve bu gerekçeleri öne sürerek belediye başkanı arkadaşlarımız kendi bölgelerinde yaşayan vatandaşlarına hizmet etmek için büyük gayret sarf etmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarımız, bu kanunun hafta başından itibaren yaptığı çalışmaları ve Hükûmetin alelacele hazırladığı bu kanun tasarısı üzerindeki bazı eksiklikleri objektif olarak ortaya koydular ve değişiklik önergeleri verdiler. Hükûmet yetkilileri ve AKP Hükûmetinin değerli milletvekilleri hiç bu değişiklik önergelerini dikkate almadan, oy çoğunluğunu dikkate alarak sürekli reddetme cihetine gittiler. Bugüne kadar başta Başbakan olmak üzere Hükûmet temsilcileri, hep uzlaşma kültürünü ön plana getirerek uzlaşma ile o ülkede yaşayan 70 milyon insana hizmet edeceğiz diye yola çıktıklarını ifade ettiler, ama yaptıkları uygulama hiçbir zaman bunu göstermiyor ve bu yapılan çalışmaların da insanlar arasında, vatandaşlar arasında siyasi ayrımcılığa neden olduğunu görmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, bu genel gerekçede gördüğümüz, genelleme yapılarak öne sürülen iddialara katılmak mümkün değildir. Kırsal alanda bulunan bu küçük yerleşim birimlerinde belediyelerin yerel kaynak oluşturma kapasitesi bulunmadığı iddiası, bugün beldesinin sahip olduğu kırsal, doğal ve tarihî ya da kıyı kaynaklarını beldesinin, bölgesinin ve ülkesinin yararına kullanan ve koruyan beldelere yapılmış büyük bir haksızlıktır. Sahip olduğu bu kaynakları koruma-kullanma dengesini gözeterek kullanan ve beldesine hizmet veren birçok belediyenin varlığı yadsınamaz. Örneğin, Muğla ili Marmara ilçesine bağlı Turunç beldesi, Muğla ili Milas ilçesine bağlı Bafa Belediyesi, Nevşehir iline bağlı Göreme Belediyesi bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bu belediyelerimiz sahip oldukları kaynakları ülke kalkınma planları, çevre düzeni planları ve bu planlara uygun olarak projelendirilmiş, ülke turizmine marka hâline getirmişlerdir.

Dolayısıyla, yeterli nüfus büyüklüğüne sahip olmadığı gibi nesnel olmayan bir ölçütle köye dönüştürülmelerini ve bu yapıya sahip alanlardaki belediyelerin kapatılmasında sadece nüfus ölçütünün ön plana çıkartılmasını, bu bölgenin insanına, bölgede yatırım yapmış turizmciye ve yörenin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihî değerlerine, bu bölgelerde turizm faaliyetlerinde bulunmak üzere gelen ve konaklayan konuklara yapılmış iyi niyetten yoksun bir davranış olarak görüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yerlerdeki idari ve teknik kapasitenin yetersizliğinden bahsetmek büyük haksızlıktır. Söz konusu turizm bölgelerinin altyapı sorunu yoktur. Yine biraz önce bahsettiğim gibi, Turunç beldemiz birçok ilçe ve il belediyesinin sahip olmadığı altyapıya ve arıtma tesisine sahiptir. Ayrıca, bu altyapı ve arıtma tesisi Turunç Belediyesinin tamamen kendi kaynaklarıyla gerçekleştirilmiştir.

Genel gerekçede belediyelerin kapatılma nedeni olarak öne sürülen belde belediyelerinin artan borçları ise birçok belediyemiz için de geçerli değildir.

Örneğin, yine Marmaris ilçemiz Turunç Belediyesinin devlete bir tek borcu yoktur. O zaman Turunç Belediyesi niye ve niçin kapatılmaktadır? Kaldı ki belediyeler artan borçları nedeniyle kapatılacaksa bugün gazete sayfalarında gördüğümüz Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 2006 yılı faaliyet raporuna göre AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir kuruluşu olan EGO’nun 676 milyon YTL’lik doğalgaz borcunun BOTAŞ tarafından silindiği ortaya çıkmıştır. Yüksek Denetleme Kurulunun raporuna göre, oluşan zarar Hazineden tahsil edilmek istenmektedir ve AKP’li Melih Gökçek’in yaptığı borçlar, sadece Ankaralı yurttaşlarımızın değil, tüm ülkenin sırtına yüklenmek istenmektedir. AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesinin, AKP İktidarının desteğiyle kamu borçlarının üzerine yattığı bilinmektedir. Küçük belediyeler, AKP İktidarı tarafından borçları nedeniyle kapatılırken AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesinin hiç konu edilmemesi dikkat çekicidir.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; belediyelerin kapatılma nedeni AKP’nin siyasi bir projesidir. Esas olan, bu beldelerin sahip oldukları kırsal, doğal ve kıyı kaynaklarının varlığıdır, bugünkü hâliyle kontrol edilme sorunu yaşanan mera, yayla, Hazine arazisi gibi kırsal alan varlıklarının ve su kaynaklarının yönetilmesi ve kontrolüdür. Bu yasa tasarısı yerel kaynaklara el koyma ve toprak rantının bir aracıdır. Bu yasa tasarısı, AKP’nin yürürlüğe koyduğu KÖYDES ve BELDES projelerini desteklemektedir. Tasarının 3’üncü maddesinin beşinci fıkrasında tüzel kişiliği kaldırılan ve köye dönüştürülen yerlerde il özel idaresi ve köylere hizmet götürme birlikleri tarafından içme suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve diğer hizmetlerin yürütülmesi gibi gerekli tedbirlerin alınacağının ve ihtiyaç durumuna göre bu hizmetleri yürütmek üzere hizmet birimleri kurulabileceğinin yer alması iddiayı doğrulamaktadır. Böylece, hizmet götürme konusunda tereddüde düştüğü kimi beldelerin köye dönüşmesi, siyasi kimliğini kaybetmesi AKP İktidarının işlerini kolaylaştıracak ve KÖYDES projeleri kapsamında köye dönüşecek yerleşimler siyasi arenaya ve rant alanına dönüşecektir.

Görüleceği üzere, AKP il başkanlarını müteahhitliğe sevk eden KÖYDES ve BELDES gibi projelerle, kamuoyunda BİT diye anılan belediye şirketlerinin harcamalarının Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi dışında tutulması, KÖYDES ile Kamu İhale Kanunu’nun bay pas edilmesi, Sayıştay yasası çıkmadığı için bu harcamaların hesabının sorulmaması ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak kamu denetiminin var olmaması, bu iki projenin ilginç biçimde diğer kamu harcamalarından farklı pek çok istisna ve muafiyeti barındırması AKP Hükûmetinin elbette iştahını kabartmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bir taraftan şeffaflık ve hesap verebilirlik vurgulanarak yasal düzenlemeler yapılırken, diğer taraftan, hesap verebilirlik, saydamlık, açıklık ilkeleri çiğnenmekte, mali disiplin dışına çıkılarak yeni oluşumlara milyarlarca YTL aktarılmaktadır. AKP Hükûmeti sözcülerinin genel seçimlerin ardından “Bu zaferi KÖYDES  ve BELDES sayesinde kazandık. Eğer böyle devam ederse yerel seçimlerde oy oranımızı daha da yükseltiriz.” açıklamaları boşuna değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Topuz, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birincisi, bu yasa tasarısı hukuken sakattır. Türkiye’de 1988 yılında Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartnamesi imzalanmış ve 1991 yılında yasalaştırılmıştır.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısının –başta, çıkmadan, sakat olduğunu- ülkemizdeki yaşayan bütün vatandaşlar arasında ayrımcılığa neden olacağı düşüncesiyle geriye çekilmesinde yarar vardır diyorum. Oylama yapılırken milletvekillerinin ellerini vicdanlarına koyup ona göre hareket etmeleri gerekmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Topuz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına hepinize saygılarımı arz ediyorum.

Ben de 8 Mart günü kutlayacağımız Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Tabii bu vesileyle de aslında bugün Türkiye’mizde her 10 genç kızımızdan 7’sinin ne öğrenim gördüğü ne de istihdam edilebildiği, çalışabildiği gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Genç kızlarımızın maalesef yüzde 66’sı ne istihdam ediliyor ne öğrenim görüyor, Türkiye'nin bulunduğu gerçek bu.

Özellikle son bir yıl içerisinde uygulanan bu ekonomik politikaların en önemli yükünü de açıkçası hanımlarımız çekmiş ve kadın istihdamı 248 bin kişiye düşmüştür. İşte, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle, aslında uygulanan ekonomi politikasının yansımasının kadınlar üzerinde de ne kadar etkili olduğunu ifade etmek istiyorum.

Ben, bu kanun tasarısı Meclise sevk edilmeden önce… Öncelikle Sayın Bakana teşekkür ediyorum, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu ziyaret ettiler ve bir ön bilgi verdiler. Fakat maalesef bu kanunla ilgili grubumuzun olumlu katkılarını sağlayabilecek hiçbir imkân oluşturulmadı. Bu nazik davranışa biz teşekkür ediyoruz ama Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem bu tasarılar hazırlanmadan önce ortaya koyacağımız görüş ve düşüncelerin hem de Mecliste ortaya koyduğumuz görüş ve düşüncelerin aslında Hükûmet tarafından –makulse- kabul edilmesi gerekiyordu, ama öyle bir zemin hazırlanmadı.

Bu kanunun görüşülmesi sırasında, komisyonda maalesef milletvekillerimizin önerge verme hakkı kısıtlandı. Zaman zaman, bu Mecliste görüşme yaparken, konuşmaların şık olup olmadığından bahsettik, ama komisyonda milletvekillerinin önerge verme hakkının, kendi yöresinin derdini dile getirme hakkının kısıtlanması sizce şık mıdır? Sabahlara kadar milletvekillerimizi burada çalıştırıp, sonra gazetelerde “uyuklayan milletvekilleri” diye manşetlere çıkmak da şık değil. Dolayısıyla, bu konularda da aslında düzenli bir çalışma metodunun sağlanması gerekmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz yanlışlıkları, yapılmaması gerekenleri ifade ettik, önerilerimizi belirttik ve açıkçası, bu tasarının hazırlanması sırasında yöre halkının dileklerinin, taleplerinin de yansıtılmadığını ifade ettik. Nitekim, bütün bunlar olurken, üç günden bu yana Meclis Genel Kurulunda tartıştığımız bir tasarı, düşünün ki bir komisyonda sadece ve sadece dört saatlik bir çalışmada kabul edildi. Komisyon çalışmıyor, Meclis çalışıyor! Burada AKP Grubu da önergeler verdi. Keşke bu önergeleri komisyonda verseydiniz. Komisyonda düzenleseydiniz. Burada hep yasama ekonomisinden bahseden Ahmet İyimaya’nın da kulaklarını çınlatmak lazım. Komisyon çalışmıyor, parmaklar kaldırılıyor, ama yanlış çıkan hususları da Genel Kurulda düzeltiyoruz. Keşke, komisyonda milletvekillerimize bu imkân sağlansaydı; sağlanmadı “acelemiz var” denildi. Sabaha kadar, beş buçuğa kadar bekledik, ama beş buçuktan sonra, bu kanunun çıkmasını isteyenler Mecliste yoktu, biz buradaydık.

Bu kanunun hazırlanması sırasında özellikle AKP parti teşkilatlarının bir istişare içerisinde olduğu ifade edildi. Nitekim, bir AKP grup sözcüsü bu çalışmaların bir kısmına katıldığını ifade etti. Hükûmetle, Türkiye'nin bir parti devleti olmadığını, bu çerçevede hükûmet çalışmalarının tüm millete ait olduğunu paylaşmak istiyorum. Bu konularla ilgili yapılan çalışmaların da ev çalışması olarak ortaya konması gerekir.

Hükûmetin hazırladığı Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği 19 Aralık 2005 tarihinde çıktı. 19 Aralık 2005 tarihinde çıkan Mevzuat Hazırlama Yönetmeliğine göre “Etkisi 10 milyon YTL’yi geçen tasarılar için düzenleme etki analizi yapılması zorunludur.” Şimdi huzurlarınıza gelen bu tasarıda bir tek düzenleme etki analizi yapılmış değildir. Bu düzenleme etki analizine göre düzenlemenin sosyal, ekonomik ve ticari hayata, çevreye, ilgili kesimlere etkilerinin neler olacağı ortaya konmalıdır. Bunun fayda ve maliyetinin ek mali yük getirip getirmediği, yaklaşık maliyetinin ne olduğu ortaya konmalıdır. Düzenlemenin muhtemel fayda ve maliyetlerinin neler olduğu ortaya konmalıdır. Düzenlemeyle yetki ve sorumluluk verilen idarenin doğru seçilip seçilmediği, düzenlemenin etkilerinin nasıl ölçüldüğü ortaya konmalıdır. Bu Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği’ni -maalesef, gerekçede bunlarla ilgili hiçbir husus yok- neye göre yaptınız, neye göre ölçtünüz? Bir kanun tasarısı hazırlanırken bu Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği çerçevesinde düzenleme etki analizi yapılmamışsa doğru olmamıştır ama düzenleme etki analizi yapılmışsa bunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerine ya da gerekçede ifade edilmemesi de yanlış olmuştur, milletvekillerimiz bunu merak ediyor. Bunun sosyal boyutunu dikkate aldınız mı? Siz “aldık” diyorsunuz ama hangi yöreye nasıl bir ekonomik yük getiriyor, nasıl etkileyecek diye maalesef, somut bir değerlendirme söz konusu değil.

Bu tasarıda nüfustan dolayı kapatılan belediyelerle ilgili itirazlarımız oldu. Gerçekten, bu yörelerin –açıkçası- altyapı, imar durumu dikkate alınarak mı yapıldı? Bu kriterler neden dikkate alınmadı? Gelir düzeylerinin hizmete yeterli olup olmaması konusu dikkate alındı mı? Bazı milletvekillerimiz ifade etti: “Bizim borcumuz yok, gelir düzeyimiz de iyi ama kapatılıyoruz.” dedi. O zaman, bu hususlar dikkate alınmadan sadece nüfus kriteriyle ilgili bir düzenleme, düzenleyici etki analizinin sosyal, ekonomik boyutunu göz ardı eden bir husustur.

Bu tasarı görüşülürken zaman zaman AKP sözcülerinin ifade ettiği “Dağıtma dönemi bitti, toplama dönemi var.“ Milletvekillerimiz söyledi: “Yapmayın, etmeyin.” Popülist düşünüyorsunuz, diye eleştirildi.

Değerli arkadaşlarım, halkın istek ve taleplerini dile getirmek, halkın bu taleplerini dikkate almak, halkın istek ve ihtiyaçlarına göre milletvekillerimizin önerilerde bulunması bir popülizm olarak yadırganırsa kimin istek ve taleplerini dile getireceğiz biz? Hans’ın mı, George’un mu, Olli Rehn’in mi, ABD Başkanı Bush’un mu? Bu milletin istek ve taleplerini dile getireceğiz ama milletin her istek ve talebini “Popülist yaklaşıyorsunuz.” diyerek âdeta, halkın istek ve taleplerini biraz da “meşru değil” diye eleştirmek gerçekten doğru değil. Burada “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyor. Milletin isteği, milletin talebi, milletin değeri, milletin yargıları dikkate alınmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak hep biz bunu ifade ettik. O yörelerin istek ve arzularını dile getirmeyi “popülizm” diye kötüleyip bir kenara atarsanız, doğrusu, milleti biraz da hor görme anlayışı ifade edilebilir.

Şimdi, bütün bunlarla ilgili bakıldığı zaman, zaman zaman “Bunların borçları var, iyi hizmet edemiyorlar.” diye söylendi ve “Verimli kullanmıyorlar.” diye ifade edildi. Milletvekillerimiz söyledi, Türkiye’nin borcu 220 milyardan 440 milyar dolara çıkmış, cari açık 38 milyar dolara vurmuş, işte, dış ticaret açığı 65 milyar dolara vurmuş. O zaman, belki sorgulanması gereken, Hükûmetin bu konudaki ekonomi politikasıdır. O bakımdan, sadece ve sadece “borçları var” diye bu yöreleri kapatmak, fayda ve maliyet analizini, sosyal faydayı dikkate almadan yapmak doğru değildir. Kamu hizmetlerinde, kamu idaresinde “sosyal fayda” kavramı vardır. Her şey parayla ölçülmez. Bu, yanlış bir kamu yönetimi anlayışıdır. Kamu yönetimi anlayışında eğer siz sosyal faydayı dışlayıp “Parası olan ancak bu hizmetten yararlanır.” anlayışını ortaya koyarsanız, bu milletin geri kalmışlık zincirini kıramayız. O bakımdan, bu son derece yanlış olmaktadır.

Zaman zaman, tabii, bütün bu eleştirileri yaparken, maalesef, işte “Siz özelleştirmeyi de eleştiriyorsunuz, bunu da eleştiriyorsunuz.” Özelleştirmede ne oldu? İşte “Biz doğru yaptık.” diye söylediler. Peki 1,3 milyar dolara TÜPRAŞ’ı satarken itiraz etmeseydik, o iptal edilmeseydi… Daha sonra 6,5 milyar dolara TÜPRAŞ’ın satılmasının Türkiye’nin faydasına olduğunu düşünmüyor musunuz? Neredeydim? Bizim eleştirilerimiz, özelleştirmenin ahlaki ve hukuki bir seviyede rekabetçi bir piyasa düzeninde sağlanmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Vural, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

OKTAY VURAL (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu kanun tasarısında yeni kurulan ilçelerimizin hayırlı olmasını diliyoruz. Başka ilçeler de kurulmasını istedik. Bu ilçeler kurulurken siyasi birtakım sınır oynamaları olabilir ama, bu ilçelerin kurulmasında o yörelere iyi hizmet verilmesini biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak diliyoruz. Diğer taraftan, kapatılan belediyelerimize de bu kanun vesilesiyle aslında geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Fakat, unutmayalım ki değerli arkadaşlarım, belediye, bir demokrasinin önemli yeşil köklerinden biridir. Demokrasiyi bir araç olarak değil, bir amaç olarak görüp bu yöre insanlarının kendi kendilerini yönetebileceğini, kendilerini yönetecek yöneticileri seçebileceğini göstermemiz gerekiyor. Ama, maalesef, demokrasiyi bir araç olarak gören zihniyet, bu beldeyi kendi kendisini yönetme imkânından mahrum bırakmıştır.

Saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan.

Sayın Özkan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın yürürlük maddesinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan “Biz bu yasayı yürütürken siyasi rant peşinde değiliz.” diye bazen camdan, bazen candan konuşmalar yapıyor. O hâlde, bu kanunun yürürlüğünü 28 Mart yerine hazirana kaydıralım, siyasi rantı hep beraber ortadan kaldıralım.

Bu kadar yoğun gündem varken zaten sekiz yüz altmış üç belediyeyle uğraşmamız bu Meclisi gerçekten yordu. Üç gündür devamlı telefon alıyoruz: “Artık şu K-1, K-2’ye bir gelin…” Kömür-1, Kömür-2 diyor vatandaş şimdi K-1, K-2 belgelerine. “…artık şu yolsuzluklara bir gelin, yokluğa bir gelin, mazota bir gelin, üretimsizliğe bir gelin, biz perişanız.” Ama, bakıyorum, şu anda Sayın Başbakan yok. Sayın Başbakan geldiği zaman -arı kuşu vardır, tellerde sıralanır- koltuklar kararıyor. Şu anda koltukların yüzü kızardı. Onun için, sözümü kısa kesiyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahsı adına, Kırşehir Milletvekili Sayın Metin Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 117  sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, üç gündür, kapatılacak belediyelerle ilgili bu tasarı üzerinde aralıksız görüşmelerimiz devam ediyor. Bu konuda iktidar partisini gerçekten çok kararlı görüyoruz. Yani, hem komisyonlardaki itirazlar noktasında hem Genel Kuruldaki bu kanunun bir an önce çıkması noktasında ciddi bir kararlılık içerisindeler. Ama zaman zaman bu görüşmelerde kendi içlerindeki birtakım rahatsızlıkları da Genel Kurulda bu kürsüde de ifade ediyorlar.

Ben bu konuda bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Bugünkü görüşmeler içerisinde Sayın Hüseyin Tanrıverdi Bey, bu görüşmelerle ilgili muhalefet partilerinin itirazları üzerine: “Bu kanun hazırlıkları yapılırken sivil toplum örgütleriyle de görüşmeler yapılmıştır. Birçok sivil toplum örgütünden bu noktada görüşler alınmıştır. Hatta, Türkiye Belediyeler Birliğinin de bu noktada görüşleri alınmış. Türkiye Belediyeler Birliği yönetiminde Milliyetçi Hareket Partili, Cumhuriyet Halk Partili üyeler de vardır. Türkiye Belediyeler Birliği bu yasanın çıkmasının iyi olacağını ifade etmiştir.” demişlerdir. 

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Zaptı okudum, zaptı.

METİN ÇOBANOĞLU (Devamla) – Çok değerli milletvekilleri, şimdi ben, Milliyetçi Hareket Partisi adına, Türkiye Belediyeler Birliği encümeninde olan Tarsus  Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz Bey ile bu konuşmanın akabinde bir telefon görüşmesi yaptım. Sayın Belediye Başkanımızın ifadesi: “Böyle bir yasa cinayet olur. Benim oradaki söylediğim budur.” demiştir. Biraz önce görüştüm. (MHP sıralarından alkışlar) Bunu,  özellikle vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, inandığımız bir konuda asla ve asla tereddüt etmeyiz. Eğer bu yasanın ülkemizin hayrına olacak bir yasa olduğuna kanaat getirseydik, 70 kişilik grubumuzla, sonuçları ne olursa olsun, bu yasanın arkasında olurduk ama biz, bu yasanın ülkemize de belediyelerimize de halkımıza da olumlu bir şey getirmediğine inanıyoruz ve Meclis grubumuzla bu yasaya her konuda muhalefet ediyoruz.

Belediyeler Birliğindeki bir tek Milliyetçi Hareket Partili belediye başkanı arkadaşımızın da tavrı bu yöndedir. Ama karar olarak, bakın, biz burada Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi itiraz ediyoruz, muhalefet ediyoruz ama sonuçta bir oylama yapıyoruz, oylama neticesinde de bir kanun ortaya çıkıyor.

Eğer itirazlara rağmen Türkiye Belediyeler Birliğinin böyle bir kararı varsa, değerli arkadaşlarım, bu, Milliyetçi Hareket Partisini bağlamaz. Bunun altını çizmek istiyorum. Onun için, acaba, yine bu görüşmeler çerçevesinde, iktidar partisine mensup bazı milletvekilli arkadaşlarımız “İşte bu yasayı eleştiriyorsunuz ama bize bazı milletvekilleri gelip bu yasanın çıkması gerektiği mealinde de konuşmalar yaptılar.” Çok samimi söylüyorum, bu konuşmaları dinledikten sonra, şöyle bir kanaat oluştu: Acaba bu konuşmaları yapan arkadaşlarımız vicdanlarında rahatsız, ayrıca bir suçluluk psikolojisi içerisinde kendilerine suç ortağı mı arıyorlar? Biz, bu suça ortak olmayız, bu yanlışlığa ortak olmayız. Sonuna kadar da bu itirazlarımızı devam ettireceğiz. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çobanoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

METİN ÇOBANOĞLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, görülüyor ki, bugün içerisinde bu yasa sizlerin bu kararlı tutumu neticesinde çıkacak gibi gözüküyor ama bunun sonuçlarını hep beraber göreceğiz, bin yüzün üzerindeki belediyenin köy hâline getirildiğini, o köyde yaşayan insanların zaman içerisinde çekecekleri sıkıntıları.

Değerli milletvekilleri, belki ilk etapta, çekilecek sıkıntıları şöyle önleyebilirsiniz: Buralara farklı bir yaklaşımla. Ama buraları köye çevirdikten sonra buralara kaynak aktarıp komşu köylere ne diyeceksiniz? Bunun sonuçlarını seçimlerde de… Bakın, bu tür yapılan değişikliklerde, bu tür hesaplar hiçbir zaman tutmamıştır. Bu önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde de bunun sonuçlarını göreceğinizi umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Cengiz…

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İlk sormuş olduğumuz sorulardan cevap alamadık. Bununla da ilgili Hükûmete ters düşen bir konu var. Bunu tekrar sormak istiyorum: Özellikle 2004 yılında Avrupa Birliğine alınan ülkelere baktığımızda, Avrupa Birliği bu ülkelere şunu söylemişti bazı ülkeler için: “Köy nüfusunuz yüzde 40, yüzde 45. Avrupa Birliği uluslararası normlarında köy nüfusları yüzde 9’un veya 10’un altında olması gerekir.” şeklinde ulusal bir form veya kriter olduğunu ifade etmiştir. İktidarımızın da, Hükûmetimizin de beş yıldan beri Avrupa Birliği yolundaki olmazsa olmaz tavrıyla, bugünkü yasa -Türkiye’deki köy nüfusunu yükseltmesi doğal olan bir yasadır- bu çelişki değil midir? Bu, Avrupa Birliği yolunda bir tezat oluşturmuyor mudur? Avrupa Birliği yolunda koşan İktidarın tutumuyla bir terslik teşkil etmemiş midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Cengiz.

Sayın Ünlütepe… Yok.

Sayın Barış…

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öncelikle 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor ve önlerinde saygıyla eğiliyorum.

Sayın Bakanım, konuşmalarınızda “Bu yasa çıkarılırken siyasi amaç yok, rant yok.” diyorsunuz. O zaman kapatılacak beldelerin, belediye başkanları adına  soruyorum: “Referandum demokrasinin ayaklarından biridir.” diyen ve “Bu ülke referandumlara alışacak.” diyen Sayın Başbakan ve her fırsatta yüzde 47’den bahseden AKP acaba referandumdan niye kaçıyor?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yalçın…

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, belki siz değilsiniz bu sorunun muhatabı ama belediyelerin borçları üstlenilmiş olacak. 4 bine yakın kadro tahsis ediliyor. Yeni kurulan ilçeler ve donatıları da, ciddi rakamlar ortada  olmasına rağmen, bu tasarı tali komisyon olarak bile olsa neden Plan Bütçe Komisyonunda görüşülmemiştir, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, millî mücadele tarihimizde önemli bir yer tutan Kurtuluş Savaşı’nın başlatılarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş temellerinin atıldığı ve 137 bin şehidimizin kabrinin bulunduğu Dumlupınar Şehitliği’mize sahip Dumlupınar ilçemizin de içinde bulunduğu, devletimizce de millî park alanı olarak ilan edilmiş, tarihî ve kültürler zenginlik bölgelerindeki belde belediyelerimizin sadece nüfus kriteri dikkate alınarak kapatılmasının önüne nasıl geçebilirsiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, biraz önce yaptığım konuşmada… İki tane belediyenin bana sorusu var. Birisi, Ordu ili Gürgentepe ilçesinin Direkli Belediye Başkanı diyor ki: “Biz, nüfusumuz her ne kadar 2 binin altındaysa da biz, civar Ahmetli köyüyle birleşme kararını tamamladık, İçişleri Bakanlığına gönderdik. İçişleri Bakanlığı bu birleşmeyi kabul etti ve kararname için şu anda Başbakanlığa gönderdi. Bu kararname onay bekliyor. Bu durumda bizim belediye kapanacak mı, kapanmayacak mı?”

Aynı zamanda, Tokat Zile Yalınyazı Belediye Başkanlığı da aynı şekilde bir yazı göndermiş bana. Diyor ki: “Biz, evet, nüfusumuz 2 binin altında ama biz çevre köylerle birlikte birleştik. Bu birleşme sonunda İçişleri Bakanlığına gönderdik. İçişleri Bakanlığı da bizim talebimizi onayladı. Acaba -biz 2 binin üzerine çıkıyoruz- bizim belediyemiz kapanacak mı, devam edecek mi?” Bunu öğrenmek istiyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın İnan… Yok.

Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Bugün son dakikalarda bin yüz kırk yedi belediyenin kapanması, dükkân kapatır gibi, AKP İktidarınca ve AKP’li milletvekilleri sayesinde kapanacak.

Sayın Bakanım, bu, küreselleşme politikasının bir ilk adımı olmasın? Otonom şehir devletlerine geçiş için bir başlangıç olmasın? Bu çok tehlikeli bir başlangıçtır. Emeklerini veren belediye başkanları, emeklerini veren halkı görmezlikten geliyorsunuz. Bu yasa Türkiye’ye bir şey kazandırmaz. Bu yasa kaos yaratır. Emekleriyle büyüttükleri belediyeleri kapatılan belediyeler ve halkı bugün ağlıyor. Ama biz bunu CHP olarak Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Eğer bozulmaz ise de CHP iktidarında yeni bir modelle bu belediyelerin hakkını geri iade edeceğiz. Diğer yasalarda olduğu gibi bu belediye yasasında da Türkiye’yi geriyorsunuz, kaos yaratıyorsunuz. Bunun vebali günahı AKP İktidarının ve milletvekillerinindir. Bu gece rahat uyuyabilecek misiniz Sayın Bakanım?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.

Sayın Bakanım, buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkanım, Sayın Cengiz’in sorusu, köy nüfusu-şehir nüfusu oranları ve Avrupa Birliğiyle irtibatlı. Bildiğiniz gibi, Türkiye’deki son adrese dayalı nüfus kayıt sistemiyle bizim köy nüfusumuz yüzde 30’un da, kırsal kesim nüfusumuz yüzde 30’un da altına düşmüştür, kentlerde yüzde 70’in üzerine çıkmıştır. Bizim bu tasarruflarımızda, tabii, Avrupa Birliği süreciyle ilgili falan bir değerlendirme, o manada, sizin kastettiğiniz manada yok ama biz tabii, şunu çok önemsiyoruz: Yani, başka ülkelerle mukayese edilmez, Avrupa ülkeleriyle falan, Türkiye'nin otuz beş bin civarında köyü vardır, ciddi bir kırsal kesim hayatı vardır. Onun için kırsal kesime hizmet götürmeyi en önemli önceliklerimizden birisi olarak görüyoruz ve âdeta şu geçen dönem hükûmetimiz döneminde bu konuda bir seferberlik ilan ettik. Yani, kısaca, burada bazı yönleri arkadaşlarımızca eleştirilen KÖYDES, BELDES gibi projeler aslında kırsal kalkınmanın değişik boyutlarıdır, yani ilk defa kırsal kalkınmada ciddi bir altyapı seferberliğidir. İnşallah, bundan sonraki çalışmalarımızda da -ki huzurunuza getireceğiz: Köy Kanunu, diğer çalışmalarımız- zaten bunları göreceksiniz, vatandaşlarımız da bunları görecek. Biz AK Parti olarak köylerimizde ve kırsal kesimlerde götüreceğimiz o hizmetlerle, bu tartışmaları o zaman sizler de görmüş olacaksınız.

Şimdi, burada, referandumla ilgili, tabii, idari tasarruflarda referandum yapılıyor ama bu, burada yüce Meclise getirilen bir tasarruftur. Meclisin kararıyla 2005’te yasalaşan bir durumu biz burada uygulamaya çalışıyoruz. Ama idari tasarruflarda, sınır değişimi ve benzeri tasarruflarda referandum, plebisit türü çalışmalar yapılıyor.

“Mecliste niçin Plan ve Bütçe Komisyonunda bu tasarı görüşülmedi?” Tabii, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının takdiridir.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Bir de, acelemiz var Sayın Bakanım!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Burada, Ordu ili Gürgentepe’yle ilgili baktırıyorum, şu anda bir bilgi sunamıyorum.

Başka? Evet, sorulara baktığımda, şunu tabii, son soruyla ilgili, Sayın Ağyüz’ün… Biz AK Parti olarak hiçbir konuda kaos istemedik. Hiçbir iktidar kaos istemez ama iktidarlar bazen muhalefetteyken söylenemeyecek, yapılamayacak şeyleri yapar, cesaretli adımlar atar. Biz ciddi bir düzenleme yapıyoruz ülkemizin geleceği için, hem kırsal kesim hem kent kesimi için, büyükşehirlerimiz için. Yeni bir, ciddi bir idari yapılanmayı burada görüşmüş oluyoruz, düzenliyoruz. Devamı gelecek, Belediye Gelirleri Kanunu, İl Özel İdaresi Gelirleri Kanunu, Köy Kanunu gibi yerel yönetimlerle ilgili yeni düzenlemelerimiz, tasarruflarımız huzurlarınıza gelecek. O zaman da bunu göreceksiniz. Biz AK Parti olarak yerel yönetimlere bütün hükûmetlerden daha fazla, önem veren, hizmet götüren, imkân sağlayan, yetki sağlayan bir Hükûmetiz. Bu devam edecek. Bizim bu, huzurunuza getirdiğimiz kanun tasarımız da aslında yine bu çalışmalarımızın bir parçası. Ve sonuçları da o şekilde olacak.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Bakan, kapatmadan önce getirecektiniz o yasaları, gelirler yasasını kapatmadan önce getirecektiniz. Çelişkidesiniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aslında benim sorumda bir hukuki mesele var. Şu anda birleşme süreci tamamlanmış fakat Başbakanlıkta kararname safhasında olan belediyeler var. Başbakanlık bu kararnameyi çıkarmadığı için…

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Bakan da burada, isterseniz onu… Herhâlde vakit yetmediği için Sayın Bakan cevap vermedi.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Bilgi sunacağız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani buna bir açıklık getirirse Sayın Bakan…

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Bakan herhâlde o hususta bir izahatta bulunacak.

Buyurun Sayın Bakanım.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Biz bu konuda Sayın Milletvekiline bilgi sunacağız, yani o durumu bir inceletip bilgi sunacağım.

BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Muhsin Yazıcıoğlu

Hasan Erçelebi

Ayşe Jale Ağırbaş

 

Sivas

Denizli

İstanbul

 

Süleyman Yağız

 

Hüseyin Pazarcı

 

İstanbul

 

Balıkesir

Madde 4- Bu kanun yapılacak ilk yerel seçimlerde oluşan yerel yönetimlerin görev süresinin sona ermesi ile yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yazıcıoğlu.

MUHSİN YAZICIOĞLU (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu görüşülmekte olan kanunun tümüyle ilgili itirazlarımız olmakla beraber, daha önce, bildiğiniz üzere, Anayasa’nın 67’nci maddesinde “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” denilmektedir. Burada sadece, bu bir yılı kurtarabilmek için, acele bir şekilde bu kanunun çıkartılmaya çalışıldığını görüyoruz.

Ama, bu kanun hazırlanırken, tekniğine baktığımız zaman, kanun tekniğinde, belediyelerin kapatılmasıyla ilgili hangi kriterler konulmuş? Bir grup öğrenci düşünelim. Bu grup öğrencilerden birincisi matematikte 4 almış, fizikte 2 almış, Türkçede 5 almış, tarihte 3 almış; diğer öğrencilerin de her biri, her bir derste farklı puanlar almışlar, ama siz, bunlar içerisinde bir tane kriteri alıyorsunuz. Sayın Bakan biraz evvel “Kuruluşlarında nüfus sayıları dikkate alındığı için kapatılırken de nüfus sayıları dikkate alınıyor.” diyor ama, hâlbuki böyle bir durumda temel bileşenler analizi yaparsınız ve bir veri seti oluşturursunuz. Bu veri setine göre ortak bir kriter meydana getirirsiniz. Değişik bileşenler senteziyle bir yöntem kurabilirsiniz. Yani nüfus, çevre, konum ve gelişmişlik ölçüsünü dikkate alırsınız. Bunlar arasında bir ortak kriter belirlersiniz. Bunlar yapılmamıştır. Dolayısıyla da, maalesef, sadece nüfus sayısı dikkate alınarak kapatılma yöntemine girilmiştir. Bu itibarla, önümüzdeki yapılacak olan seçimden daha sonra uygulanması bir hakkaniyet bakımından da doğru olur diye düşünüyorum.

Ayrıca, Sivas’ta “Deliilyas, Kale, Çepni, Eğerci, İnkışla, Suçatı, Havuz, Gümüşdere, Çataloluk, Akçakışla, Baharözü, Yenikarahisar, Kalın, Kavak, Kümbet, Şeyhhalil, Şerefiye” adlarıyla on yedi tane belediye kapatılıyor.

Şimdi, İstanbul’a baktığımızda Sivas’ın nüfusundan daha fazla İstanbul’da nüfus vardır. Aynı şekilde, İzmir’de, diğer yerlerde Sivas’ın nüfusundan fazla nüfus var. Bu, doğudaki birçok ilimizle ilgili de bu şekildedir. Neden? Çünkü insanlarımızın doğduğu yerde karnı doymadığı için daha iyi bir gelecek aramak üzere büyük şehirlere doğru, gelişmiş şehirlere doğru göç etmektedirler. Göç, sosyal bir sorun meydana getirmektedir. Türkiye’deki bölgeler arası dengesizlik beraberinde büyük şehirlerde çevre sorunlarını, çarpık kentleşmeyle beraber sosyal problemleri artırmakta, kapkaçtan teröre ve asayişsizliğe kadar birçok sorunu beraberinde getirmektedir.

Şimdi, biz göçü tersine çevirmemiz gerekirken, mesela Sivas’ta Dikimevi’ni de aldılar İstanbul’a taşıyorlar. Yani sürekli gelişmişlik seviyesine göre köylerden şehirlere, şehirlerden büyük şehirlere doğru göçe katkıda bulunmuş oluyoruz. Bugün, burada kabul edilecek olan yasayla da bu göçe katkıda bulunulmuş olunacaktır diye düşünüyorum. Dün Temelli’deydim. Mesela, Temelli’yi de bağlantısı hiç olmayan bir ilçeye bağlamak suretiyle Temelli’yi ortadan kaldırıyorsunuz. Yani, bir çelişkiler yumağı hâline getirilmiş olduğu gözüküyor.

Ve bu kadar belde kapatılırken nüfus sayısına göre kapatıldığına göre ne olmuş? Nüfusunda düşme olmuş. Niye nüfus düşer? Göç eder. Göç niye oluyor? Çünkü geçim kaygısı var, geçinemediği için göç ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yazıcıoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MUHSİN YAZICIOĞLU (Devamla) – Ekonomik politikalarınızın iyi olduğunu ifade ediyorsunuz. Eğer gerçekten köye, kırsal kesimlere refah getirecek politikalar uygulanmış olsaydı, o zaman bu kadar çok belediyenin kapatılması söz konusu olmayacaktı. Bugün, bu kadar çok belediyenin kapatılmasına kriter olarak gösterdiğiniz nüfus sayılarındaki düşüş, aynı zamanda ekonomik politikalarınızın da yetersizliğini ve özellikle kırsal alanlara karşı insafsız ve acımasız bir ekonomik politika uyguladığınızı ortaya koymaktadır diye düşünüyorum.

Bu çıkarılacak olan yasanın ülkenin genel çıkarlarına uygun olmadığı kanaatimi bir kere daha vurgulayarak, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yazıcıoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır; şahısları adına, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve Gaziantep Milletvekili Akif Ekici…

Sayın Öğüt, buyurun efendim, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi adına, belediyelerin kapanmamasıyla ilgili söz almış bulunuyorum.

Efendim, benim bölgemde Hanak ilçesi Ortakent Belediyesi kapanıyor, bir de Çıldır ilçesi Aşıkşenlik beldesi. Aşıkşenlik beldesi çok tarihî bir belde. 93 Koçaklaması’nı yazan “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana.” diyen Âşık Şenlik’in adını taşıyan bir belde. Bu beldenin kapatılması, o bölgeye büyük bir iyilik değil de kötülüğün de daha kötülüğü oluyor. Hanak’taki Ortakent Belediyesi, civarındaki yirmiye yakın köye hizmet veriyor. Bu belediyelerin kapanması, köye dönüştürülmesiyle o insanlara yazık oluyor, o bölgeye yazık oluyor. Çünkü, bizim bölgemiz çok stratejik bir bölgede. Ermenistan’a ve Gürcistan’a olan sınırı, sekiz ay kışı, ağır iklim koşullarında yaşayan bir bölge. Böyle bir bölgenin stratejik anlamda kapanmaması lazım. Ama kapatılıyorsa yazık oluyor. Niye kapatılıyor? Nüfus düşmüş. Niye nüfus düşüyor kardeşim? Nüfusu… Bugüne kadar bizi yöneten hükûmetlerin kabahati. Oraya yatırım olsaydı, orada kalkınma olsaydı niye göç olsun? Şimdi, bizim bir halk ozanımızın şiiriyle bitireceğim. Kısa da kesmeye çalışacağım, Kemal Ağabey’e sözüm var. Halk ozanımız Mürsel Sinanoğlu diyor ki: “Fabrikam işim olsaydı/ Ekmeğim aşım olsaydı/ Ankara başım olsaydı/ Ben köyümden göçer miydim?” (CHP sıralarından alkışlar) Kimse köyünden göçmezdi.

İkinci kıtasında diyor ki: “Öğretmenim sürgün geldi/ Doktorum ilaçsız kaldı/ Hastamız kızakta öldü/Ben köyümden göçer miydim?”

ASIM AYKAN (Trabzon) – Şimdi öyle bir şey yok.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Lütfen…

ASIM AYKAN (Trabzon) – Onları kaldırdık.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Geçen gün Binali Yıldırım Bey söyledi, 37 köyün yolu kapalı Ardahan’da.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Paletli ambulanslar var.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – İş makinesi yok, ambulans da yok.

Bakın, üçüncü kıtayı da söyleyeyim: “Ankara’da Anayasa/Gönlümüzde yoktur tasa…” Yani, Anayasa’dan bir sıkıntımız yok. “Ama beyler yan gelip yatmasa/Ben köyümden göçer miydim?” diyor.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Biz yatmıyoruz.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet, beyler yan gelip yattı, hizmet gitmedi, insanlar göç etti, nüfus azaldı. Şimdi kimin kabahati var? Burada vatandaşın kabahati yok ki. Hükûmetlerin kabahati var, hükûmetler kapatıyor. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar!

Ama, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bu işi sonuna kadar götüreceğiz, Anayasa’ya götüreceğiz, hukuk devletinde tüm yurttaşlarımızın hakkını arayacağız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Belediyelerle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasını Amaçlayan Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Artık sözün sonundayız. Ben, bu son dakikada iki hususa dikkatinizi çekmek için söz aldım.

Biri, bu kanunun muhtemel sonuçları, biri de, bununla ilişkili olarak, özellikle iktidar partisinin tavrıyla ilgili söz aldım.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti ve Meclis Grubu, bu kanunun görüşmelerinde İç Tüzük’ü de zorlayarak, Meclisin huzurunu bozan bir inat ve ısrar göstermiştir. Aslında, bu kanunun, yalnız Meclisin değil, Türkiye’nin ve çok geniş toplum kesimlerinin de huzurunu bozacak bir etki yaratması ihtimali büyüktür. Kanunun uygulamasıyla Türkiye bir tartışma ortamına sürüklenecektir.

Değerli milletvekilleri, bu kanunla 2.011 adet belde belediyesinin 863’ü kapatılıyor, köy hâline getiriliyor. 241 adet belediye de kapatılıyor, mahalle hâline getiriliyor. Ayrıca, 43 tane de ilçe kuruluyor. Daha önce çıkardığınız 5216 sayılı Kanun’la büyükşehir belediyesinin sınırları genişletilmişti. Genişleme sırasında irili ufaklı çok sayıda belde belediyesi ilk kademe belediyesi olarak büyükşehir belediyesine dâhil edilmişti. Şimdi bu kanunla bu belediyelerin tüzel kişilikleri tamamen ortadan kaldırılıyor, mahalleye dönüştürülüyor ve büyükşehirler bünyesinde yeni ilçeler ve yeni belediyeler kuruluyor. Ayrıca, ilçe belediyelerinin bazılarından bazı mahalleler ve bazı kısımlar alınarak bir başka ilçeye bağlanıyor veya yeni ilçeler, yeni belediyeler kuruluyor. Köye dönüştürülen yerlerde ve yeni belediye kurulan yerlerde hizmetlerin aksamadan yürümesi için yeni hizmet birimlerinin kurulması planlanıyor. Kurulması kararlaştırılan ilçeler ve ilçe belediyeleri için yüzlerce hizmet birimi, binası, kadrosu, altyapısı, kısacası, yapılacak yüzlerce, binlerce yeni iş ortaya çıkıyor. Kapatılmasına karar verilen 1.100’ün üzerindeki belediyenin kadrosu, memuru, işçisi, müteahhitleri, taşeronları, taahhütleri, projeleri, altyapısı, araç ve gereci, alacağı, borcu, binaları, her şeyden önce de yaşanan koca bir geçmiş, siyasetler, siyasetçiler, seçimler, koca bir tarih yok ediliyor ve yeni bir sürece giriliyor.

Değerli milletvekilleri, bu kanunla artık Eminönü ilçesi tarih oluyor. Bu kanunla Yunus Emre, Nasrettin Hoca, Hasandede, Kâzım Karabekir; Mersin’in Huzurkent; Hatay’ın Bezge gibi tarihî bir kimliği olan belediyeler, beldeler yok ediliyor.

Bu kanunla, Nevşehir’in Kalaba’sı kapatılıyor; neden? Bu kanunla Kayseri’nin 1912 yılında kurulan Erkilet Belediyesi kapatılıyor. Artık Gesi’nin bağlarında kim gezecek?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gesililer gezecek.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bir nostaljiyi yok etmiyor musunuz? Sayın Elitaş nerelerde?

Kısacası bir tarihi yok ediyorsunuz. Ne için? Haklı bir sebebiniz var mı? Kapatılan belediyelerin halkına bu kapatma kararını ve sebebini nasıl açıklayacaksınız? Bu beldelerde yaşayan çocuklara nasıl açıklayacaksınız?

Değerli milletvekilleri, öncelikle AKP Hükûmetine, bakanlarına ve AKP Grubu yöneticilerine hatırlatmak istiyorum: Toplumsal huzuru dinamitliyorsunuz. Toplumun önüne yeni bir faydasız tartışma alanı açıyorsunuz. İnsanların aidiyetini, kimliğini, adresini, düzenini değiştiriyorsunuz. Artık insanlar kendi kimliklerini ifade ederken şu belediyeden diyemeyecek; köylülük ruhunu, köylülük kimliğini dayatıyorsunuz.

Bugün böyle yapıyorsunuz. İşin sıkıntısı şu: Bugün böyle yapıyorsunuz, yarın ne yapacaksınız? Bugün 2 bin nüfuslu belediyeleri kapatıyorsunuz, yarın 5 bin nüfusa kadar olan belediyeleri kapatmayacağınız yönünde topluma bir taahhüdünüz var mı?

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Bizi izlemeye devam edin.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Mesela yeni vilayetler kurmayı da düşünüyor musunuz? Böyle bir oyun planınızda var mı?

ASIM AYKAN (Trabzon) – Tarsus istiyor vilayet olmayı.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Mesela bazı konularda siyasi çözüm önerirken, mesela eyalet sistemi gibi bir düşünceniz de bulunuyor mu?

Kısacası sormak istediğim husus şu: Bugün böyle yapıyorsunuz, yarın ne yapacaksınız?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Şandır, akıllarına getirmeyin.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli milletvekilleri, söylemek istediğim, yarın ne yapacağınızın da belli olmadığıdır.

Toplumun her kesiminden insanlarımız, kurumlar, iş adamları, hatta siyasetçiler, hatta sizin sayın bakanlarınız, her gün, ülkenin geleceği üzerinde belirsizlik endişesiyle korku ifade ediyorlar. Bir belirsizlik var. Siyasi iktidarın yarın ne yapacağı noktasında bir belirsizlik var. Hemen her konuda bir belirsizlik var. Bugün toplumsal yapıyla oynuyorsunuz, değiştiriyorsunuz. Toplumun gerçekten önemli bir kesimi, sorunlu bir kesiminin sosyal statüsünü değiştiriyorsunuz. Ekonomide yaşanan belirsizlikleri sizin sayın bakanlarınız farklı farklı cümlelerle ifade ediyor. Dolayısıyla bu belirsizliğin geliştireceği geleceğe güvensizlik, Türkiye’nin enerjisinin boşa harcanması gibi bir sonuç getirecek. Bu, toplumsal mutabakatı dinamitleyecek çok temel bir gelişmedir. Buna dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bu kadar değişiklik, bu kadar anlatılmadan, paylaşılmadan, topluma anlatılmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisine anlatılmadan, siyasete, siyaset kurumlarına anlatılıp paylaşılmadan yapılan bu değişikliklerin toplumda oluşturacağı belirsizlik ve buna dayalı gelecek güvensizliği, inanınız ki Türkiye’nin çok temel bir sorunu olarak gündemde duruyoruz. Bakınız, gidin piyasalarda yaprak kımıldamıyor. “Yarının ne olacağını bilmiyoruz.” diyor.

Şimdi, ısrarla bağırıyoruz, çağırıyoruz buradan, diyoruz ki: Şu tarıma vereceğiniz, ürüne vereceğiniz destekleri açıklayın; çiftçi neyi ekeceğini, neyi ektiğinden ne kadar destek alacağını bilmiyor. Ama, siz geliyorsunuz, burada, işin nezaketini de korumadan, bir dayatma üslubuyla kanunlar getiriyorsunuz, sayısal çoğunluğunuzun gücüyle de bu kanunları buradan geçiriyorsunuz. Bu doğru değil, bu faydalı değil, bu hak değil değerli arkadaşlar.

İkinci ifade edeceğim husus da, biz burada, Türk milletinin sorunlarının çözümü için, iktidarıyla muhalefetiyle bir ortak sorumluluk içerisinde çalışmaya gayret sarf ediyoruz. Buradaki mutabakatımız, buradaki huzurumuz çok önemlidir, Türkiye’nin geleceği açısından da çok değerlidir. Ama ne yazık ki, özellikle bu kanunun görüşmelerinde, Komisyondaki görüşmelerden başlayarak Genel Kuruldaki görüşmelerle ortaya çıkan bir husus var: AKP İktidarı, iktidar partisinin grup yönetimi, her meselede olduğu gibi özellikle de bu kanun tasarısının görüşülmesinde, maalesef, ne nezaket kurallarına ne saygı kurallarına ne de kendisinin verdiği kararların gereğine uymak nezaketini göstermemiştir.

Bütün gayretimizle… Bir mutabakat olarak, diğer partilerin de katılımıyla oluşturduğumuz bir değişiklik önergesi gerçekten bir umut yaratmıştı ve çıktım burada teşekkür ettim. Ama sayın AKP grup başkan vekili böyle bir mutabakatı bile bize çok görüp başımıza kakmıştır. Ne yapacağız? Birbirimize olan saygımızı, güvenimizi kaybettiğimiz takdirde millete karşı sorumluluğumuzda nasıl birlikte hareket edeceğiz?

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; evvelki gün yaşanan hadiseyi tekrar hatırlatarak kınıyorum. AKP Grubunun kararıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul çalışma saatleri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkan, tamamlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bitirme saatleri tamamlanıncaya kadar karar alınmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, diğer partilerimiz de dâhil, bunu ciddiye almışlar ve burada -ben yoklama da yaptım- MHP Grubunun yüzde 80’i Genel Başkanının başkanlığında bu salonda sabahın saat beşine kadar oturdu, bu kanun görüşmelerine ciddiyetle katıldı. Ama AKP Grubu grup yöneticileri…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şu anda yüzde 50’si yok Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Kendinizi de sayın. Demin 20 milletvekiliniz vardı Sayın Elitaş. Demin burada 20 milletvekiliniz vardı. Ama AKP Grubu bize hiç haber vermeden kendi kararlarıyla Meclisi boşalttılar, Meclis Başkanlık Divanı da buna katkı vererek, oturumu kendi kararlarının tersine kapatıp gittiler. Böyle bir davranışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna saygısızlık olarak görüyorum ve bunu kınıyorum. Bunun doğru ve faydalı olmadığını söylüyorum. Bundan sonraki çalışmalarda bu türlü tavırların daha sıkıntıya sebep olacağını düşünüyorum.

Bu kanun hayırlı bir kanun olmamıştır. Bu kanun Türk çiftçisine, Türk köylüsüne…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, lütfederseniz…

BAŞKAN -  Buyurun, buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu kanun hayırlı olmamıştır; sebebi de şudur: Bakınız, değerli milletvekilleri, her birimiz bir yerlerden geliyoruz, köylerimiz boşalıyor; köylerde mezar kazacak yer kalmadı. Kaldı ki, benim geldiğim yerler çok güzel yerler. İç Anadolu’yu düşünün, köyler boşalıyor. Şimdi, beldeleri köye dönüştürerek, böylelikle oraları da boşaltarak Türkiye’yi hızla üretimden uzaklaştırıyoruz. Bu politika doğru değil. Bu toprakları kanıyla vatanlaştırdı atalarımız, ama biz de dişimiz, tırnağımızla ekerek üretime kazandırarak elimizde tutabiliriz. Bu kanun, göreceksiniz -yazın buraya- bir yıl sonra -tekrar hesabını yapalım- sekiz yüz altmış üç belde belediyesinin olduğu yerdeki nüfus büyük oranda düşmüş olacaktır. Bu kanun göçe zorlayacaktır, göçü teşvik edecektir.

Bu kanunun hayırlı olmadığını düşünüyorum. Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında bu kanunun yaralarının sarılacağını halkımıza ve belediyelerimize, bu beldelerde yaşayan insanlarımıza ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim.

Şahsı adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan…

NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Grubumuz adına Hüseyin Tanrıverdi konuşacak.

BAŞKAN -  AK Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Tanrıverdi… (AK Parti sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ben olsam hiç söz almaz, susardım, ama nerede o akıl?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Ne demek o ya! Çok ayıp!

BAŞKAN -  Buyurun Sayın Tanrıverdi.

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, üç gündür yoğun bir çalışmayla vatandaşımızın daha kaliteli, daha sağlıklı ve daha nitelikli bir hizmet alabilmesi için gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünmek için bir yasal düzenlemeyi gerçekleştiriyoruz. Bu yoğun, yorucu bir çalışma sonrası burada uzun uzadıya konuşacak değilim. Ancak, kimi parti başkanlarının ve kimi buradaki konuşmacı arkadaşlarımızın dile getirdiği bir husus var. Bu da Anayasa Mahkemesine götürme yolundaki bir düşüncedir. Burada millî iradenin tecelli ettiğine inanıyorum. Millet adına temsilciler olarak bir karar aldık. Bu millî irade adına hepimiz görüşlerimizi ortaya koyduk.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Siz alıyorsunuz, ne millî iradesi!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bu konuda Anayasa Mahkemesinden onuncu Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer zamanında bir karar ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımız o zaman Ahmet Necdet Sezer’di. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 8’inci maddesinin ikinci fıkrası ve 11’inci maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ilk tümcesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla dava açıldı ve dava sonucunda verdiği 24/1/2007 tarihli gerekçeli karar 29/12/2007 tarih ve 26741 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı. Anayasa’ya aykırılık hususunun bu karar çerçevesinde değerlendirilmesini ben beklerdim şahsen.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – O yasayla bu yasanın alakası var mı Allahaşkına! Hiç alakası yok.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Şurada şunu ifade edeyim: Aynı yasanın 8 ve 11’i… Sayın milletvekili arkadaşlarım, yüce mahkeme söz konusu kararında “Yasa koyucu mahallî idarelerin kuruluş esaslarını maddi ve usule ilişkin çerçeveyi belirlemek koşuluyla, ölçek sorununu dikkate alarak daha etkin ve verimli bir kamusal hizmet sağlamak amacıyla bir belediyenin ya da köyün tüzel kişiliğini kaldırabilir. Belediyeyi köye, köyü belediyeye dönüştürebilir…” Ben kararı burada uzun uzun açıklayacak değilim. Bu çerçevede bir karar vermiştir Anayasa Mahkemesi. Sadece ıttılaınıza sunuyorum, bilgilerinize sunuyorum... 

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sağ ol! Allah razı olsun!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - … ve bu konuda bu çalışmalara ortak olan bütün milletvekili arkadaşlarımıza katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Meclisi çalıştıran muhalefet!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu kanunun -ifade ettiğim gibi Türkiye’mizin- hem ülkemiz adına hem insanımız adına hayırlı bir kanun olacağına inanıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

Sağ olun Sayın Başkanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum.

AK Parti, güçlü ve sağlıklı bir yerel yönetimler yapısının ülkemizde oluşması için çalışmaktadır. AK Parti döneminde yerel yönetimlerle ilgili kentsel dönüşüm projelerinin uygulanmasının kolaylaştırılması, belediye yönetimlerinde sivil toplum kuruluşlarının aktif olması ve yerel yönetimlerde personel istihdamının kolaylaştırılması gibi konularda önemli adımlar atılmıştır.

Yerel yönetimlerle ilgili bir başka sorun da idari anlamda kapasitesi yetersiz çok belediyemizin olmasıdır. Bu şekilde küçük ve yetersiz kapasitede belediyemizin olması, yerel yönetimler anlamında düzenlenmesi gereken bir sorundur. Yerel yönetim yapımızın daha kaliteli olmasına yardımcı olacak bu tasarı ile bu sorunun da çözüleceğine inancımız sonsuzdur. Tasarı ile hizmet maliyetleri düşürülerek kaynak kullanımı verimli hâle getirilecek, çalışanların özlük hakları korunarak aynı bölgede istihdam edilecektir. Kendi ayakları üzerinde duramayan, plan üretemeyen, işçi maaşlarını ödeyemeyen belediyeler ancak halkın üzerinde yük olup, halkımıza çözüm üretememektedir. Yeni yapılandırma ile ülkemizin yerel yönetim yapısı güçlendirilecektir.

Bu kanunun halkımıza en iyi hizmeti götürmesini, şehirlerimizi de en mamur hâle getirmesi dileğiyle, hayırlı olmasını diler, selam ve saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekici. (CHP sıralarından alkışlar)

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. 117 sıra sayılı belediyeleri imha etmek için hazırlanmış yasa tasarısı üzerinde söz aldım.

Aslında, konuşmaya çok gerek var mı, yok mu bilmiyorum, çünkü karşımızda fikrisabit bir grup görüyorum. Kararlı gelinmiş, karar verilmiş, talimatlar alınmış. Çok fazla yapacak bir şey yok, ama biz, mağdur edilen o 2 milyon insan adına bir şeyler söylemek zorundayız. Belki içinizden birkaç kişi, bu işin yanlış olduğuna kanaat gelir de bu işten vazgeçer diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle belirtmeliyim ki, tasarı her yönüyle yanlış ve siyasi bir karardır. Tasarıyı İçişleri Komisyonundan bir günde, antidemokratik anlayışınızı protesto etmek için muhalefetin salonu terk etmesini de bir kazanç sayarak geçirmeniz yetmiyormuş gibi, Meclisi sabah altıya kadar meşgul ederek tasarıyı bir günde kanunlaştırmak istediniz, şu anda da bunu devam ettiriyorsunuz. Bütün bunları yaparken, bu binden fazla belediyede yaşayan insanların görüşlerini, düşüncelerini, yaşam tarzlarını hiç dikkate almadınız. Kent yaşamına, belediyenin sunduğu hizmetlere alışmış insanları hiçe saydınız. Bu, kapatılacak olan belediyelerde yaşayan halk, belediyesine aktarılacak daha fazla kaynak, daha fazla hizmet beklerken onlara belediyelerini kapatarak nasıl hizmet sunuyorsunuz?

Kapatılacak belediyelerin borçlarından bahsediyorsunuz. Bu kapatılacak belediyelerin birçoğunun borcu çok az ya da hiç yok. Daha doğrusu toplamının 200 trilyona yakın borcu olduğu söyleniyor. Eğer borçtan bahsetmek gerekirse Ankara ve Adana Büyükşehir Belediyelerinin borçlarından bahsetmek gerekiyor. Bunlar o hâle gelmiş ki bu belediyelerin yan kuruluşlarının genel müdürleri nikâhlı karılarına, nikâhlı metreslerine, nikâhlı sevgililerine -daha sayayım mı- milyonlarca yeni Türk lirasını ortada çarçur edecek hâle gelmiştir. Genel müdürün şoförünün kaç dairesi var onun araştırılması yapılıyor şu anda.

Peki, bunları görmezden gelmenizin sebebi nedir? Çünkü bu ülke ne yazık ki bu dönemde demokrasi değil çoğunluğun azınlığın üzerindeki diktatoryası şeklinde yönetilmektedir fakat unutulmamalıdır ki cumhuriyet tarihi boyunca bu zihniyet birkaç defa iş başına geldi ama her defasında sonu hüsranla bitti. Bu sonun sizlerin de başına gelmesi kaçınılmazdır. Size tavsiye ediyorum yol yakınken aklı selime dönelim.

Sorarım size, bu binin üzerindeki belediye başkanını ve yöneticileri başarısız oldukları için mi böyle cezalandırmayla karşı karşıya bıraktınız? Bu belediyelerde yaşayan kentli olmaya alışmış insanların kentli olma haklarını ellerinden alıyorsunuz. Bunu yaparken de hiçbir görüşü, düşünceyi dikkate almıyorsunuz. En önemlisi de anayasal hakları hiçe sayarak demokrasinin dışında bir yol çiziyorsunuz, sadece siyasi kaygılarla bildiğinizi okuyorsunuz. Bu tavrı daha önce birçok yasal düzenlemede gördük, Vakıflar Yasası, ARGE, Hâkimler ve Savcılar Yasası, asıl önemlisi, geçen dönem Teşvik Yasası bu anlayışa verebilecek en iyi örneklerdir. Özellikle, Teşvik Yasası’nın altını çizmek istiyorum. Ben yaptım oldu, mantığı gözetilerek ilgililerle görüşülmeden, sunulan hiçbir öneriyi dikkate almadan yapılmış, sanayide gelişme göstermiş illerimizin birçoğunun sanayide gerilemesini, ülke sanayisine ihanet eden bir davranış biçimi içerisinde sergilediniz.

Evet, değerli arkadaşlar, dünyada benzeri olmayan, dış kaynaklı borcu yüzde 17 faizle kullanmaktayız. Yıllık iç ve dış borç için toplam 56 katrilyon faiz ödeyen bir ekonomiye sahibiz. 18 milyon insanımız açlık sınırında, 2 milyon insanımız aç ve barınaksız yaşamakta fakat bu Hükûmet ve Sayın Bakan, bütün bunları görmezden gelerek insanlara aş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ekici, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

AKİF EKİCİ (Devamla) – Benim dünden yalnız üç dakika alacağım var Sayın Başkanım, onu da ilave ederseniz.

Fakat, bu Hükûmet, Sayın Bakanım…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ticaret değil bu, pazarlığı olmaz bu işin!

AKİF EKİCİ (Devamla) – Bu insanları yoksullaştırarak, kentli olma haklarını ellerinden alarak, insanların yurttaşlık ve vatandaşlık bilinçlerini ellerinden almayı bir başarı atfediyorsunuz.

Evet, değerli arkadaşlar, benim kentim, siyasi iktidarınızın bütün bu olumsuzluklarından en fazla etkilenen şehirlerdendir. Teşvik Yasası’yla, görmezden geldiğiniz kentimin ekonomik ilerlemesi zarar görmüş ve geriletilmiştir. Şimdi, yine Gaziantep’te yedi belediyeyi kapatıp mahalleye, köye çevirmeye çalışıyorsunuz. Bunlar içinde, Gaziantep’te çok başarılı belediyecilik sergileyen Burç, Arıl, içinde üç organize sanayi bölgesini barındıran Aktoprak gibi ilk adım belediyeleri de vardır. Sizler, bu belediyelerdeki insanlara seçim öncesinde ilçe yapma sözü veriyorsunuz, fakat ilk icraat olarak da bu belediyelerin haklarını gasbediyorsunuz. Kaldı ki eğer ortada sunulan bir taslak varsa ve bu, dediğiniz gibi hiçbir siyasi çıkar gözetmiyorsa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AKİF EKİCİ (Devamla) – İki dakika istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ekici, buyurun.

AKİF EKİCİ (Devamla) – …Gaziantep’te ilçe olması gereken Karataş ve Gazikent neden ilçe yapılmadı? Bu süreç neye göre belirleniyor? Bahsettiğim iki ilçe, biri 750 bin nüfuslu Şahinbey, bir tanesi 650 bin nüfuslu Şehitkamil. Eğer bu işin içinde siyasi amaç yoksa, bunları neden ikiye bölerek ayrı ayrı belediyeler hâline getirmediniz? Çünkü burada hesaplanan belli. Dünden beri çok arkadaşımız söyledi, birkaç gündür, üç gündür söyleniyor. Birtakım siyasi hesaplar yapılıyor. Belediyeleri elde etmek için yapılmış olan hesaplardan bir tanesi de bizim şehrimizde yapıldı. Neden bu 750 bin ve 650 bin nüfusa erişmiş iki ilçeyi ikiye bölerek dört ilçe hâline getirmediniz? Benim tavsiyem, bu “çoğunluğun diktatörlüğü” anlayışını terk edip gerçekten demokratik anlayışın içinde var olmanızdır. Yol yakınken bu hüsranlı sona ulaşmadan aklıselime sizleri davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tümünü oylamadan önce, oyunun rengini belirtmek üzere, lehte Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün’ün; aleyhinde İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un söz talepleri vardır.

Sayın Ergün, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın tümünün oylamasına gelmiş bulunuyoruz. Oylamadan önce oyumun rengini açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Üç günlük yoğun bir çalışma temposuyla çok önemli bir tasarıyı aslında çok ayrıntılı bir şekilde de burada müzakere etme imkânına sahip olduk. Öncelikle, bu tasarının müzakeresinde burada çok geç vakitlere kadar çalışan bütün arkadaşlarımı kutlarım, teşekkür ederim kendilerine. İktidar partimizden milletvekili arkadaşlarıma, muhalefet partisinden katkı sağlayan bütün arkadaşlarıma, gerçekten bu tasarıya katkı yaptıklarını düşünerek teşekkür ediyorum. Katkı yapmak, sadece bir tasarıya oy vermek anlamına gelmez, o tasarı hakkındaki eleştiriler de önemli bir katkıdır. Çünkü, yürütme ve yürürlük maddelerini onayladık. Yürütme organı bu kanunu yürütürken, bu kanunu icra ederken, mutlaka bu tasarının kanunlaşması sırasındaki bütün katkıları dikkate alacaktır. Burada yapılan eleştiriler de bu açıdan önemlidir diye düşünüyorum. Sayın Hükûmet  yetkililerinin, bu eleştirileri, bu kanunun icrası sırasında önemli eleştiriler ve katkılar olarak sayacaklarından hiçbir endişem yoktur. O nedenle, ben de Parlamentoda bu tasarının yasalaşması sırasında katkı sağlayan bütün muhalefet partisi milletvekillerine de ayrıca teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, elbette tasarının eleştirilecek çok tarafları oldu. Bu tasarıyla sekiz yüz altmış üç belde belediyesi -nüfusu 2 binin altına düşmüş- hizmetlerin üretilemiyor olması, optimum büyüklüklerin kaybedilmiş olması sebebiyle yeni bir tüzel kişiliğe kavuşuyor. Ama, tasarı, buralarda yaşayan vatandaşlarımız şundan emin olsunlar ki, onların hizmetleriyle alakalı her türlü güvence sistemlerini getirmektedir. Bugün o belediyelerde çalışan personelle ilgili her türlü güvence mekanizmaları bu tasarı içerisinde yer almaktadır. Köy Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu, İl Özel İdaresi Gelirleri Kanunu ve Türkiye’nin yerel yönetimleriyle ilgili yapılacak olan yeni çalışmalar, hem köylerimizde hem belediyelerimizde hem de il özel idaresinin alanı içerisindeki geniş bir çerçevede çok daha nitelikli, çok daha kaliteli hizmetlerin üretilmesine imkân verecektir; bundan da hiç kimsenin endişesi, kuşkusu olmasın. Ve bugüne kadar imkânsızlıklar içerisinde, sadece İller Bankasından gelen payla bölgelerine hizmet aşkıyla çalışan… Ama, ne yazık ki her şey kitapta yazıldığı gibi değil, teorik olarak konuşmalarda olduğu gibi değil. Burada konuşulan çok güzel sözler oldu ama arazi öyle değil, yani arazi farklıydı. Arazide, burada konuşulan faydaların, belediyelerin bu hizmetleri üretememesinin sıkıntısını belediye başkanlarımız da çekiyordu, meclis üyelerimiz de, o yörelerde çalışan halkımız da… Ben inanıyorum ki, hangi partiden olursa olsun, orada seçilmiş olan belediye başkanları, bu imkânsızlıklar içerisinde, hizmet etme çabası ve gayretinde olmuşlardır. Onların gayretinden hiçbir endişemiz ve kuşkumuz yoktur. Oradaki belediye meclis üyeleri, bugünkü kanunlarda oturum hakkı alma imkânları varken birçoğu bunları almadan hizmet etmişlerdir, sırf kasabamıza acaba bir şey yapabilir miyiz diye bu hizmeti yapmışlardır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tam popülizm bu! Popülizm bu işte!

NİHAT ERGÜN (Devamla) – Yapmak için gayret etmişlerdir, ama bu gayretlerin, bu organizasyonla bir neticeye varmayacağı da açıkça ortaya çıkmıştır. Ben, buradan, onların bugüne kadarki çabaları ve gayretlerini de kutluyorum. Kendilerini bu üstün hizmet gayretlerinden dolayı hakikaten tebrik ediyorum. Onlar da hiçbir endişeye kapılmasınlar ki, bundan sonraki yeni durum, onların yapmayı çok arzu edip de yapamadıkları hizmetlerin, o beldelerine, o hizmet vermek istedikleri yörelerine, çok daha fazla hizmetin birkaç yıl içerisinde, çok daha fazlasıyla geleceğini onlar da görmüş olacaklardır.

Değerli arkadaşlar, çok önemli bir idari reformu hep birlikte gerçekleştirdik. Evet, reformlar tartışmalı olur ve tartışmalı olmuştur. (CHP sıralarından gürültüler) Tartışmalardan bir kere daha yararlandığımızı ve bundan sonraki icraatlarda da yararlanacağımızı düşünüyorum.

Tekrar, bu önemli tasarının yasalaşmasında üç gün boyunca katkı sağlayan iktidar partimizin, AK Partinin değerli milletvekillerine ve muhalefet partisinden arkadaşlarımıza, hem konuşmaları dolayısıyla hem de yapıcı önergeleri dolayısıyla çok teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ergün, konuşmanızı tamamlayınız.

NİHAT ERGÜN (Devamla) – Bazı yapıcı önergelerle de tasarının ortak bir şekilde değişikliğe uğramasına imkân vermiştir.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Hiçbir öneriyi kabul etmediniz ki!

NİHAT ERGÜN (Devamla) – Bunları da muhalefetimizin tasarıya olumlu katkıları, destekleri, bir anlamda “şöyle olsa daha iyi olur” düşünceleri olarak algılıyor…

ALİ KOÇAL (Zonguldak) –  Hangi öneriyi kabul ettiniz?

NİHAT ERGÜN (Devamla) – …hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Günahlara bizi ortak yapamazsın Başkan! Onlar sizin günahınız!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhinde, Sayın Kemal Anadol, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, bu hukuk ve demokrasi cinayeti ve siyasi cinayeti kapsamının içinde bulunduran, bu antidemokratik yasaya karşı üç gündür direnen, gayriinsani çalışma koşulları altında direnen muhalefet milletvekillerine ve partimin grubuna, milletvekillerimize, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine teşekkür etmeyi gerçekten bir borç ve ödev biliyorum.

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Bize yok mu?

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Size şundan yok: Siz, gerçekten, Türkiye demokrasisine büyük bir darbe vurdunuz ve demokratik gelişmesini Türkiye'nin engellediniz. Uzun yıllar bu tahribatın acısını çekeceğiz.

Arkadaşlar, evrensel hukukun en doğal kuralıdır, kazanılmış hak diye bir kavram vardır. Siz, kanun çıkarabilirsiniz, bundan sonra 10 bin nüfuslu olmayan hiçbir yerleşme merkezinde belediye kurulamaz dersiniz, diyebilirsiniz. Buna saygı duyarız ama en eskisi olduğu için söylüyorum, 1879 yılında kurulan, belediye teşkilatı kurulan Yenifoça’yı belediye olmaktan çıkarıp mahalle hâline getirirseniz, bu, gerçekten, oradaki demokratik gelişmeyi, sosyal gelişmeyi ortadan kaldırır ve gerçekten bir hukuk cinayetidir.

Şimdi, ne derseniz deyin, akşamüstü saat beşten sonra mesaisi biten ama gece üçte kavga eden karı kocayı barıştıran, doğum yapan kadını belediye vasıtasıyla hastaneye yetiştirmeye çalışan; ambulansla, cenaze arabasıyla gece üçlerde, dörtlerde halka hizmet eden belediye başkanları gidecek; asık suratlı, sizin partizan niyetlerle oraya tayin ettiğiniz, “Sabah dokuz akşam beş” diyen ve beşten sonra -o kentte de oturmadan- ilçedeki evine giden memurlar gelecek. Tam tersine, bunları yaparken de sık sık da gösteriyorsunuz, Sayın Başbakan da gösteriyor “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diye.

Karşıyaka’daki dokuz mahalleyi -iradesi hilafına- Bayraklı’ya bağlıyorsunuz ve referandum yapıyorlar kendi kendilerine, alay ediyorsunuz. Yapın, referandumu siz yapın. Neymiş efendim, bu belediyelerin yüzde 57’si AKP’ye oy vermiş. Kendi seçmeninizden mi korkuyorsunuz?

Başka bir şey daha yapıyorsunuz. Bakın, bunu söylüyorum: “Siyasi amaçla yapmadık.” diyorsunuz. Osmangazi, Mansuroğlu ve Manavkuyu, üç Bornova mahallesinde Cumhuriyet Halk Partisinin oyu 22 bin, sizin oyunuz da 11 bin. Burayı alıyorsunuz, başka bir ilçeye naklediyorsunuz. Bu, siyasi gasptır, siyasi cinayettir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu cinayete izin vermeyeceğiz. Hakkımızı koruyacağız.

AHMET YENİ (Samsun) – İzmir’i de alacağız.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Siz İzmir’i falan alamayacaksınız bu yollarla, bu yöntemlerle.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) – Alacağız.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Ama Anayasa Mahkemesinden bu dönecek. Abana kararı var elimizde. Bal gibi, seçim sandığını Zati Sungur kutusuna çevirme hareketidir bu.

O nedenle, hukuka aykırı, siyasi bakımdan etik olmayan, demokrasiyi ayaklar altına alan bu antidemokratik yasaya Cumhuriyet Halk Partisi olarak oy vermeyeceğiz. Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Anayasa yargısında hakkımızı hukukumuzu arayacağız. Orada da istediğimiz sonucu alamazsak, ilk Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu kapattığınız belediyeleri tekrar açacağız.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

ASIM AYKAN (Trabzon) – Ne zaman?

AHMET YENİ (Samsun) – Rüya, rüya. Hayal görmeyin hayal!

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Anadol.

Sayın milletvekilleri, yurt dışından yeni dönen Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun yerinden çok kısa bir açıklaması olacaktır. Kendisine söz vereceğim.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum ilginize.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yarın, cuma günü, kapatılan belediyeler uğruna mevlit okutturacağım, tüm AKP milletvekillerini de davet ediyorum! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun, Sayın Doğru, siz devam edin efendim.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Efendim, malumunuz olduğu şekliyle kanun çıkıyor ancak Tokat ili bu kanunun çıkmasından çok büyük rahatsızlık içerisindedir çünkü nüfusu azalmış bir şekilde olurken 70 tane belediyesinden 46 tane belediyesi kapanıyor. Tabii, bu 46 tane belediyenin 26 tanesi de şenlikler yapılan, kurultaylar yapılan bir yerdir. Bu insanların hepsi kurultay için, şölenler için hazırlık içerisindeydiler. Bir anda kasabalıktan köy hâline gelmiş duruma geçiyorlar. Sayın İçişleri Bakanımıza sormak istiyorum: Bunlara, bu insanlara neler  söylemek istiyorsunuz?

İkinci sorum olarak da bazı belediyelerde geçici işçiler çalışıyor. Geçici işçiler de asil işçiler gibi, yani kadrolu işçiler gibi haklardan faydalanmak istiyorlar. Bunu da bir kere daha duymak istiyorum. Neler yapılabilir bunlarla ilgili olarak?

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

Evet, tasarının tümünü oylarınız sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiştir.

Hayırlı ve uğurlu olmasını, hayırlar getirmesini diliyorum.

Evet, tasarının kanunlaşmasıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın kısa bir konuşması olacak.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sadece bir dakikanızı alacağım, gecenin bu vakti fazla uzatmayacağım. Söylenecek her şey söylendi. İdari yapımızda önemli değişiklikler öngören bir tasarıyı kabul etmiş olduk ve üç gün Meclisimizde bütün boyutlarıyla tartışıldı, görüşüldü.

Ben, Hükûmetim adına bu tasarıya katkı veren, söz alan, konuşmalarıyla eleştiriler getiren, sabırla burada Mecliste bulunan bütün milletvekillerine, iktidarıyla muhalefetiyle, çok teşekkür ediyorum. Hepinize gerçekten bütün katkılarınız için çok içten teşekkür ediyorum.

Ayrıca şunu da ifade ediyorum: Burada tabii kimi siyasi ama bu arada çok önemli konuşmalar oldu; özellikle yerel yönetimlerimizle ilgili, köylerimizle ilgili, belediyelerimizle ilgili, kentlerimizle ilgili. Biz bu konuşmalardan çok faydalandık, faydalanacağız. Arkadaşlarıma da söyledim. Bu üç günlük çalışmanın Meclis tutanaklarının tamamını alıp mahallî idareler birimimiz okusunlar, değerlendirsinler; hep birlikte değerlendirelim. Huzurlarınıza kısa sürede belediye ve il özel idareleri gelirleriyle ilgili tasarıyı getireceğiz. Köy kanunumuzu sizlerle yine daha erken zamanda paylaşarak, tartışarak getireceğiz. Bütün amacımız, ülkemizin her köşesinde, her kentimizde, her köyümüzde daha fazla hizmet olsun, insanlarımız, vatandaşlarımız daha rahat yaşasınlar. Hepimizin amacı bu. Bu düzenleme de bunun için yapılmıştır. Hükûmet olarak bizim gayretimiz de bu yönde olacaktır.

Hepinize tekrar teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum, iyi tatiller diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım. Hayırlı olmasını diliyoruz biz de.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü sırada yer alan Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları’nın görüşmelerine başlayacağız.

4.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yoğun bir çalışma haftası geçirdik. Hepinize katkılarınız için teşekkür ediyorum. Sizlere hayırlı akşamlar diliyorum, saygılarımı sunuyorum.

Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 11 Mart 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati : 21.30

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.