DÖNEM: 23 CİLT: 15 YASAMA YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 68’inci
Birleşim 21 Şubat 2008 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L
E R I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMA IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın,
Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki iş kazaları sonucu meydana gelen can kayıplarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı 2.- Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Kosova’nın bağımsızlık ilanına ilişkin gündem dışı
konuşması 3.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Yardımseverler
Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Önergeler 1.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın (2/129) esas numaralı 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’ni geri çektiğine ilişkin önergesi (4/29) B) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin,
özel dershanelerin eğitim sistemindeki yerinin araştırılarak fırsat
eşitsizliğine yol açmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131) 2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 26 milletvekilinin, başta gemi inşa sanayi
olmak üzere denizcilik sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/132) VI.-
ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Araştırma ve
Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/483)
(S. Sayısı: 95) 2.- Spor
Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk
Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 112) 3.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili
Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72) 4.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 93) VIII.-
SORULAR VE CEVAPLAR A) Yazılı Sorular ve Cevapları 1.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Ermenistan’daki Metsamor
I ve II nükleer santrallerine, - Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, deniz kirliliğini önleyici ve koruyucu olarak
alınan tedbirlere ve kıyı yönetim planına, - Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Yeşilüzümlü
ve İncirköy beldelerine çimento fabrikası
kurulmasına, - Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla-Milas-Güllü
Körfezinde meydana gelen balık ölümlerine, İlişkin soruları
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/1655, 1657, 1659, 1660) 2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Çamlı Barajından içme suyu getirme projesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/1658) 3.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan’daki Lagina
Antik Kenti bölgesinde yeni bir termik santral kurulacağı iddiasına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in
cevabı (7/1672) 4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, yeni yönetici atama yönetmeliğine ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1679) 5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, öğretmenlerin yer değiştirme isteklerine
yönelik düzenlemeye ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in
cevabı (7/1685) 6.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, İzmir’de bir lisedeki öğrencilerle ilgili bir
iddiaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1686) 7.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan’daki Lagina
Antik Kenti bölgesinde yeni bir termik santral kurulacağı iddiasına ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/1715) 8.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, motorlu taşıtlar
vergisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/1762) 9.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, finansal kiralama sektöründe KDV oranlarının
artırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın
cevabı (7/1764) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 14.05’te açılarak üç oturum yaptı. Samsun
Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, Filistin’de yaşanan insan hakları ihlallerine, Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, LPG istasyonlarının
çalışma ruhsatlarına, Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya, Kocaeli Körfezi’ndeki
kirlilik sorunlarına, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 23 milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların
araştırılarak (10/128), Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaş ve 22 milletvekilinin, tersanelerdeki
iş kazalarının araştırılarak iş güvenliğinin sağlanması ve çalışma koşullarının
iyileştirilmesi için (10/129), Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin,
Türkiye’den Suriye’ye göç etmiş ve vatansız durumuna düşmüş insanların
sorunlarının araştırılarak (10/130), Alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. 19/2/2008 Salı günkü birleşimde okunan (10/127) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20/2/2008 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 9.11.2006
Tarihli ve 5555 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun (1/24) (S. Sayısı: 98) görüşmeleri
tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı, 2’nci sırasında bulunan,
Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı’nın (1/483) (S. Sayısı: 95) görüşmelerine devam edilerek 4’üncü
maddesine kadar kabul edildiği, Açıklandı. Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in
konuşmasında Hükûmete sataştığı iddiasıyla bir
konuşma yaptı. 21 Şubat 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
20.11’de son verildi.
No.:95 II.- GELEN KÂĞITLAR 21 Şubat 2008 Perşembe Tasarı 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Oman Sultanlığı Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/527) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.2.2008) Teklif 1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi (2/153) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.2.2008) Rapor 1.- Spor
Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk
Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 112) (Dağıtma tarihi: 21.2.2008) (GÜNDEME) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin,
özel dershanelerin eğitim sistemindeki yerinin araştırılarak fırsat
eşitsizliğine yol açmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/02/2008) 2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 26 Milletvekilinin, başta gemi inşa sanayi
olmak üzere denizcilik sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/132) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/02/2008) 21 Şubat 2008 Perşembe BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı) BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 68’inci Birleşimini açıyorum. III.- YOKLAMA BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz, İstanbul Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki işçi ölümleriyle ilgili söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Uras’a aittir. Buyurun Sayın
Uras. (DTP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları 1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Tuzla
Tersaneler Bölgesi’ndeki iş kazaları sonucu meydana gelen can kayıplarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüde ve çeşitli
platformlarda Tuzla’daki ölümle sonuçlanan iş kazaları denilen seri
cinayetlerle ilgili çeşitli görüşler ortaya konuldu, fakat bildiğiniz gibi
sonuç alınamadı. “Hata yapmak insani, tekrarlamak şeytanidir.” denilir; kamuoyu
vicdanını yaralayan bu skandallar serisi, bilinmelidir ki ferdî değil yapısal
bir sorundur. Sayın Başbakan
gemi inşa sektöründeki büyümeden bahsederken, bilmiyorum bu halı altına atılan,
kan parasıyla örtbas edilen, hakkını aramak isteyen sendikalı işçilerin
işinden, sessiz kalanın canından olduğu bu toplumsal maliyet ve faturadan, bu
insanlık faciasından haberdar mıdır? İş Yasası’nın 2’nci maddesinin “Ana iş
bölünerek alt işverene aktarılamaz.” maddesinin Tuzla’da her gün ihlal
edildiğini bilmekte midir? Sevgili
arkadaşlar, tersane sahibi milletvekilleri de aramızda bulunuyor ama
Parlamentoda bir tek tersane işçimiz yok! Siyaseti emekçi sınıflara açmadan,
kapsama alanını genişletmeden, anlaşılan o ki ekonomideki öncelikler
değişmeyecektir. Nasreddin Hoca’nın deyişiyle el elin
eşeğini türkü söyleyerek aramaktadır. Herkese “haklısın, sen de haklısın”
tavrıyla bu insanlık pazarındaki faciaların üzerine gidilemeyeceği ortadadır. Seçim bölgemdeki
bu gidişat konusunda daha yazın başında beni uyaran ve tersane ziyaretlerimize
eşlik eden DİSK’e bağlı LİMTER-İŞ Sendikamızın bütün öngörüleri doğrulanmıştır.
DİSK Kongresine katılan Sayın Çalışma Bakanı, gizli ölümleri ortaya çıkaran
DİSK’e bağlı LİMTER-İŞ’i bütün buluşmalardan ve
görüşmelerden çıkararak, aslında DİSK’te ifade ettiği “diyalog” çağrılarının da
çok dışında kalmıştır. Yakınları dava açmasın diye kan parası uygulamasının
kurumsallaştırılmasının üzerine gitmek bu kadar zor mudur? Siyasi baskıyla sendikalı
işçilerin işten çıkarılması, haklarında dava açılması ve tutuklanmalarını neyle
açıklayacağız? Daha dün, geçenlerde Sincan’da TEKA Mühendislikte yasa dışı
uygulamalara ve grevci işçilere karşı, işverenin baskısına karşı Bakan neden
sessiz kalmaktadır? Daha geçenlerde bu kürsüde tersanelerdeki ölüm oranlarının
ILO, yani Uluslararası Çalışma Örgütü verileri seviyesinde olduğu sizlere
söylendi ve yanıltıldınız. Ankara ve Cenevre’deki ILO yetkililerine açtım
sordum, kesin olarak böyle bir veri üretilmediğini, belirttiler, ILO web
sayfalarında böyle bir verinin olmadığı açık bir şekilde ifade edildi. Sevgili
arkadaşlar, yine bu kürsülerde, iş kazalarının mukadderat olduğu, takdiri ilahi
olduğu söylendi. Hatta biz biliyoruz ki, bunlar takdiri ilahi değil, takdiri
fanidir, pekâlâ önlenebilir, seri cinayetler karşısında seri önlemler
alınabilir. Bu cinayetlerde, bu iş kazalarında sadece deneyimsiz işçiler değil,
teknikerler, mühendisler de iş kazası geçirmektedir. İşçiler,
mühendisler baret, gözlük takmadıkları için değil, fanla gaz boşalımı
yapılmadığı için, kablolar düzgün bir şekilde birbirinden ayrılmadığı için,
iskeleler düzgün kurulmadığı için, bütün bu maliyetler tersane sahiplerinin
maliyet hesabında makine parkına yapılan yatırımla karşılaştırıldığında ufak
kaldığı için, yoğun sipariş altında yoğun işçi çalıştırıp, bu hayat kurtarıcı
önlemler para ve vakit kaybı olarak görüldüğü için gerçekleşmektedir. Tuzla’da 44
işveren, 563 alt işveren vardır. Sektördeki büyümeye tekabül eden iş güvenliği
ve iş sağlığı önlemleri alınmadan işi hızlandıran modern üretim sistemlerinin
kazaya neden olduğu raporlarda açıkça teyit edilmiştir. Egemen mantık,
“Eğitimsiz köylüler geldi, Tuzla’da ölümler arttı.” şeklinde ortaya
çıkmaktadır. Yani, süreçten mağdur olanı kendi mağduriyetinin sorumlusu olarak
göstermek, asıl sorumluları görünmez kılmak anlamına gelmektedir. İşçileri
eğitmek söylemiyle, dikkati mali ve siyasi olarak güçlü ve dönüştürme gücü olan
sorumlulardan kaçırıp, zavallı, eğitimsiz göçmenlere kaydırmaya yaramaktadır.
Eğer, eğitimler baret nasıl takılır, hangi kablo nereye takılır seviyesinde
kalırsa çözüm olmaz. Öncelikle tehlike arz eden iş ortamının düzeltilmesi için
ciddi iş güvenliği yatırımları yapmak ve dünya örneklerinden öğrenmeleri
konusunda öncelikle işverenlerin kendileri eğitilmelidir. Tersanede yapılan
montaj üretimi parçalarının yüzde 57’si çevredeki fason atölyede
gerçekleşmektedir. (Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen. MEHMET UFUK URAS
(Devamla) – Bu usulsüz taşeronluk sözleşmeleriyle gemi yatırım-onarım işi alt
işverene ve hukuka aykırı bir şekilde devredilmektedir. Aristo, “Zenginlerin
sayısı az, yoksullarınki çoktur.” diyordu. Yoksulların egemenliğinin olduğu
ülkede bir demokrasi vardır. Yoksulların egemen olduğu bir demokraside iş
katliamları olmaz, sendikalı olmak suç olmaz, iş kazalarında ölüm olmaz ve
görüyoruz ki bir
kere daha, kapitalizmin ne vicdanı vardır ne de merhameti vardır. O yüzden
paranın değil, vicdanın ve insanlığın egemen olduğu bir dünyada bu sorunlar
yaşanmaz. Nâzım
Hikmet, “Artık hiçbir söz teselli
etmiyor beni/ Ne kendiminki, ne başkasınınki.” demişti. Zamanında “Ya barbarlık
ya sosyalizm!” diyenlerin kehanetinin, Tuzla örneğinde ortaya çıktığını hepimiz
gördük. Hepimize kolaylıklar diliyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Uras. Hükûmet adına Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik söz istedi. Buyurun Sayın
Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar) ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Uras’ın Tuzla tersanelerindeki ölümlerle
ilgili gündem dışı konuşması dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın Uras,
tabii, işin bir anlamda ideolojik boyutuna da temas ettiler. O tarafları bir
kenara bırakarak, Tuzla’da olup bitenleri ve Tuzla’da Bakanlığımız olarak
yaptıklarımızı size arz etmek istiyorum. Bu konuya geçmeden önce de… Sayın Uras
diyalogdan bahsettiler, Bakanlık olarak tüm sosyal kesimlerle diyalogla
birlikte çalışmaya başladık, şu anda da çalışmamızı birlikte sürdürüyoruz. Tuzla’yla ilgili
herhangi bir konu etrafında işveren-işçi temsilcileri bir araya geldiğimizde
burada yetki sorununu, yetkili sendika önceliğini önemsemedik. Mutlaka yetkili
sendika çok önemlidir ama, netice itibarıyla
çalışanlar çok daha önemlidir düşüncesiyle yetkili ve yetkisiz tüm sendikalarla
bir araya geldik. Burada bir ayrım bugüne kadar söz konusu olmamıştır. Bunu
bilgilerinize arz ediyorum. İkinci olarak
şunu ifade edeyim: Bildiğiniz gibi, Tuzla tersaneleri 1969 yılında Bakanlar
Kurulu kararıyla kabul edildi ve kuruldu. 1980’den itibaren de Tuzla
tersanelerinde Millî Emlak tarafından kırk dokuz yıllığına tahsisler yapıldı ve
yavaş yavaş tersaneler Tuzla bölgesinde boy
göstermeye başladı. 2003 yılına geldiğimiz zaman 37 tersane var iken
Türkiye’de, 2007 yılında bu sayı 76’ya yükseldi. Sektördeki bu yükseliş ve bu
gelişme, sektördeki yoğun talebi de ortaya koymaktadır. Sektörde şu an
itibarıyla 40 bin vatandaşımız, işçimiz, emekçimiz çalışmaktadır. İş güvenliği
ve iş sağlığı açısından, gemi inşa sanayisinin en riskli sektörlerden birisi
olduğunu hepimiz biliyoruz. Riskin yanında, iş yoğunluğu ve alan darlığı gibi
olumsuz gelişmeler, bu son yaşanan olayları veya son birkaç yıldır yaşanan
olayları tetikleyen hususlardır. Yani, Tuzla tersanelerinde tahsisler yapılmış,
çok sayıda tersane kurulmuştur. Bu alanın darlığı ve sektöre olan yoğun talep,
olumsuzlukların ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Ayrıca, az önce Sayın Uras’ın
da belirttiği gibi, alt işveren konusu ve mesleki eğitimden yoksun iş gücünün
sorunların başında geldiğini de burada vurgulamak istiyorum. Bakanlık olarak
biz neler yaptık? Bakanlık olarak, Bakanlığa oturduğumuz günden itibaren, gerekli
brifingleri bile tam sağlıklı bir şekilde almadan,
Tuzla’da meydana gelen geçmişteki olaylar ve muhtemel olaylar karşısında,
bunları düşünerek, henüz Bakanlığımızın birinci haftasında ilk icraat olarak
Tuzla’ya gittim ve Tuzla’da birkaç tersaneyi denetledik. Orada gazeteci
arkadaşlarımız bize sordular, dediler ki: “Siz tersanelerde herhangi bir sorun
gördünüz mü, bir sıkıntılı durum var mı?” Tersanelerde, bizim gideceğimizi
bildikleri için, gerekli tedbirleri aldıkları için gerçekten de hiçbir eksik
arz etmeyecek şekilde bir görüntü vardı. Ben de dedim, burada herhangi bir
sorun söz konusu değil. SIRRI SAKIK (Muş)
– Ama dün akşam biri daha öldü. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Ama Tuzla tersanesine gidişimizin bir
amacı vardı, neydi o amaç? Muhtemel olabilecek olumsuzluklar ve bugüne kadar
yaşanan olumsuzlukların neler doğurabileceğini dikkate alarak biz Tuzla’ya
gitmiş idik... ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) – Olumsuzlukları tespit etmemiş miydiniz? ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - … ve hemen
arkasından -eğer bu cümle 44 tersaneye şamil olsaydı biz hemen arkasından
denetim için bir talimat vermez idik- Tuzla’da bu denetimler bittikten,
denetimi gerçekleştirdikten sonra talimatımızı verdik ve Tuzla’dan denetimlere
tekrar başladık. Bildiğiniz gibi, 60’ıncı Hükûmet
kurulmadan önce yapılan denetimlerde, 2007 yılının başında yapılan denetimlerde
1.061 sorun, noksanlık ve mevzuat eksikliği tespit edilmiş idi. Daha sonra
dokuzuncu ayda bizim talimatımızla yapılan teftişler neticesinde bu
eksikliklerin 588’e indiğini müşahede ettik ve bu teftişlerde, yani Bakanlığımızın
birinci ayında yapmış olduğumuz bu teftişlerde 196 milyar liralık idari para
cezası ilgililere kesilmiş bulunuyor. Daha sonra devam
eden denetimlerde şunu da müşahede ettik: 24 tersanenin Bakanlığımızdan işletme
belgesi aldığı ama 19 tersanenin işletme belgesini almadığını müşahede ettik,
tespit ettik. Ayrıca bu teknik denetimlerin yanında işin yürütümü açısından da
denetimler gerçekleştirdik. 15/11/2007 ve 15/02/2008
tarihleri arasında yani iki aylık bir süre içerisinde çalışma şartları,
işçilerin çalışma saatleri, dinlenme, ücretler, sigortalılık, tazminatlar ve
zorunlu istihdam gibi konuları içeren işin yürütümüyle ilgili denetimleri
gerçekleştirdik ve bu birinci denetim de 21 tersaneyi kapsayan bir denetim idi
ve teftiş neticesinde 53 alt işvereni de denetleme imkânını elde ettik.
Yaptığım denetimlerde, 53 alt işveren ve 21 tersane denetimi neticesinde,
eldeki bulgular ve eldeki denetim sonuçlarına göre 1 trilyon 964 milyar lira bu
işin yürütümü açısından cezai müeyyideler uygulandı. Bu arada elde
edilen başka tespitler var: 21 işyeriyle ilgili Sosyal Güvenliğe ihbarda
bulunuldu, 14 işyeriyle ilgili vergi dairelerine ihbarda bulunuldu, 70 özürlü
vatandaşımızın zorunlu istihdam çerçevesinde çalıştırılması gerekirken
çalıştırılmadığı görüldü ve 70 vatandaşımız işe yerleştirildi. Ayrıca 30
hükümlü yine işe yerleştirildi Tuzla bölgesinde ve yabancının çalıştırılmadığı
ifade edilen Tuzla bölgesindeki tersanelerde 3 yabancının da izinsiz çalıştığı
tespit edildi ve gerekli cezai müeyyideler bunlar için uygulandı. Şimdi geldiğimiz
nokta açısından söylüyorum: 15 Şubat 2008 itibarıyla, mühlet verilen, zaman tanınan
tersane sahipleriyle ilgili olarak geldiğimiz noktada kontrol denetimine
başladık ve hukuki yaptırımlar noktasında bulunduğumuzu burada ifade etmek
istiyorum. Tabii, Türkiye hukuk devleti. Hukuk devleti çerçevesinde, çıkıp, tabii ki, muhalefet olarak, bu
kadar önemli -insan ölümü, insan kanı- ve acı olayları burada çok dramatize
ederek farklı şekilde konuşulabilir. Buna bir şey demek de mümkün değil, çünkü
neticede insan hayatı önemli. Ama, hukuk devleti
çerçevesinde yapılması gerekenlerin ve yapılanların da bir gözden
geçirilmesinin çok doğru olacağı düşüncesindeyim. Bakanlık olarak,
Bakan olduğum günden itibaren 10 müfettişi Tuzla’dan hiç çekmedik. Sorunların tespiti
ve sorunların minimize edilmesi konusunda günbegün takibimiz devam etmektedir.
Yani 1.061 sorunu 588’e, 588’i de, önümüzdeki mart ayında yapacağımız
denetimler neticesinde, göreceksiniz çok daha asgari ve alt seviyelere çekmiş
olacağız. ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) – Ağır Çalışma Yönetmeliği uygulanıyor mu Sayın Bakan? ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – “Türkiye’nin parlayan yıldızı” diye
tabir edilen sektörü yok etmek hiçbirimizin amacı değildir tabii. Ama onu
baltalamayalım derken, orada keyfî uygulamalar, hukuksuz uygulamalar devam
etsin, emeğin sömürüsü devam etsin gibi bir yaklaşımı da kabul etmemiz
kesinlikle mümkün değildir. Onun için, sosyal taraflarla oturduk, gerek yetkili
gerekse yetkisiz sendikayı çağırdık, bunun yanında işverenleri çağırdık, bir
araya geldik. Sorunlar belli: Sorunun biri mesleki eğitim. Yani tersanede
çalışacak olan, çalışmakta olan, özellikle alt işverende çalışmakta olan işçi
kardeşlerimizin mesleki eğitimden yoksun olduğu açık, ayan beyan ortaya çıkmıştır;
birincisi bu. İkincisi: Alt
işveren, İş Kanunu’nun 2’nci maddesinde düzenlenmiş ve tanımlanmış. Alt
işvereninin bu maddedeki tanımının biraz daha açıklığa kavuşturulması konusunda
sosyal taraflarla bir mutabakat sağladık. Bununla ilgili, İş Kanunu’nun 2’nci
maddesinin yeniden düzenlenmesiyle ilgili çalışmamızı tamamlamış bulunuyoruz ve
istihdam paketiyle birlikte, inşallah huzurlarınıza getireceğiz, o değişikliği
sağlayacağız. Alt işveren keyfîliğinden iş dünyamızı, çalışma hayatımızı
kurtaracağımızı burada rahat bir şekilde ifade edebilirim. Mesleki eğitimle
ilgili olarak işverenlerin belirlediği bir mekân var. O mekân üzerinde seri
olarak bir taraftan işçilerimiz çalışmalarını sürdürürken diğer taraftan da
eğitim almaları konusunda bir çalışmayı şu anda prefabrik bir mekânda
yürütmeyi, kısa süre içerisinde de bununla ilgili yapılacak, inşa edilecek bina
çerçevesinde, bir mekân içerisinde eğitim faaliyetlerini de sürdüreceğiz. Sonuç olarak,
tabii ki, vefat eden ve kaza sonucu ölen vatandaşlarımız var. Bunların, bazı
ölümlerin kaza neticesi olmadığının da bilinmesini istiyorum. Ama netice
itibarıyla, buradaki iş yoğunluğu, alan darlığı, mesleki eğitim yetersizliği ve
alt işveren gibi ana sorunlar çerçevesinde Tuzla’da bir sorunlar yumağı
yaşanmaktadır. Bunun çözümüyle ilgili atılmış adımlar var, sosyal taraflarla
birlikte atılmış adımlar var. Bunları en kısa süre içerisinde tamamlayarak
inanıyorum ki, bu sektörün aksayan yönleri bu şekilde giderilmiş olacak ve
çalışanlarımız da huzur içerisinde orada çalışma imkânını elde edeceklerdir. Tekrar ediyorum:
Bu, beş altı ay içerisine sıkışmış bir olay değildir, yılların getirmiş olduğu,
iş yoğunluğunun getirmiş olduğu, özellikle, son üç dört yıl içerisindeki aşırı
iş yoğunluğunun getirmiş olduğu sorunlarla karşı karşıyayız. Çözümü konusunda
ne gerekiyorsa yapmaktan kaçınmayacağımızı, işverene bir müeyyide gerekiyorsa
onunla ilgili de bir müeyyideden, gerek mali açıdan gerekse çalışmayı durdurma
açısından, hangi konuda olursa olsun, hiçbir durumdan kaçınmayacağımızı, burada
huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum. Vefat eden
kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bir kez daha, bu ve benzeri acı
olayların yaşanmaması temennisiyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. Gündem dışı ikinci
söz, Kosova’nın bağımsızlığının ilanıyla ilgili söz isteyen, Ordu Milletvekili
Sayın Eyüp Fatsa’ya aittir. Buyurun Sayın
Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar) 2.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Kosova’nın
bağımsızlık ilanına ilişkin gündem dışı konuşması EYÜP FATSA (Ordu)
– Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kosova’nın bağımsızlığını
ilan etmesiyle alakalı duygu ve düşüncelerimi paylaşmak üzere gündem dışı söz
aldım. Bu vesileyle, Başkanlık makamını ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, Kosova, bizim, beş yüz yirmi dört yıl ortak tarih, ortak kültür,
ortak kaderimizi paylaştığımız, Türkiye için özelliği, önemi olan bir Osmanlı
şehridir. 1389 Birinci
Kosova Savaşı’yla beraber Osmanlı idaresine girmiş, 1912-13 Balkan Harbi’yle
beraber de Osmanlı idaresinden çıkmış ve Sırp yönetimine dâhil edilmiştir. Kosova, hem tarih
açısından hem fethi açısından hem de Türkiye’ye kazandırmış olduğu birçok
siyaset, ilim ve devlet adamı açısından Osmanlı ve Türkiye için çok önemli bir
yerdir. Kosova, aynı zamanda, millî şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un babasının da doğup büyüdüğü, sonra oradan
gelerek Fatih medreselerinde müderrislik yaptığı, Mehmed
Âkif’in babasının, yani Mehmed
Âkif’in memleketidir. Kosova’nın İpek şehrinde
doğmuştur. 1912-1913’te
Balkan Savaşı’yla beraber Kosova Osmanlı idaresinden çıktığı zaman, Mehmed Âkif Ersoy, hem kendi
memleketi hem de bir Osmanlı şehrinin, Balkanların Osmanlının idaresinden çıkışıyla
beraber acı ve ıstırabını, yüreğindeki sancısını Safahat’ına da aldığı şu
şiiriyle dile getirmiştir: “Nerde olsam
çıkıyor karşıma bir kanlı ova… Sen misin, yoksa
hayalin mi? Vefasız Kosova!” “Bunu benden
duyunuz, ben ki, evet, Arnavut’um Başka bir şey
diyemem… İşte perişan yurdum!” diye acı ve
ıstırabını dile getirmiştir.” 1912-1913 Balkan
Harbi’nden sonra Sırpların eline geçen Kosova, gerek Birinci Dünya Savaşı
gerekse sonraki süreçte, ta İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Alman, İtalyan
gibi değişik Avrupa ülkeleri tarafından da zaman zaman
işgal edilmek suretiyle yönetilmiştir. 1946 yılında, İkinci Dünya Savaşı’ndan
sonra Tito’nun Yugoslavya’sına dâhil edilmiştir
Kosova. 1974 yılında Yugoslavya Anayasası’nda yapılan bir değişiklikle
Kosova’ya özerklik verilmiş ve Yugoslavya Cumhuriyeti’ni oluşturan altı özerk
ülkeden, devletten birisi kabul edilmişti. Ta ki, 1989 yılında Miloseviç’in -yani Yugoslavya’da Tito
döneminden sonra- iktidara gelişine kadar bu özerklik devam etmiş, 1989 yılında
yine Kosova’nın özerkliği kaldırılmak suretiyle direkt Belgrad
yönetimine bağlanmıştır. Değerli
arkadaşlar, bu süreçle beraber de, tabii, özellikle 1980’li yıllardan itibaren
Kosova’da bağımsızlık hareketleri başlamış, özellikle 1989’dan sonraki süreçte
de Yugoslavya’yı oluşturan diğer cumhuriyetlerle beraber Kosova da kendi
bağımsızlığını oylamış ve kabul etmiştir. Ancak, bir türlü Kosova bağımsız
olamamıştır, bağımsızlığı kabul edilmemiştir. Bu süreçte
yaklaşık on altı yıl İbrahim Rugova Kosova’nın siyasi
önderliğini ve seçilmiş Cumhurbaşkanlığını yapmış, ama bir türlü ömrü
Kosova’nın bağımsızlığını görmemiştir. Bu süre içerisinde -kamuoyu, ilgililer
yakından bilir- İbrahim Rugova, Kosova’nın ilk
Cumhurbaşkanı, Kosova’nın bağımsızlığına olan inancını teyit noktasında
boğazına takmış olduğu kırmızı fuları hiçbir zaman çıkarmamış, “Ta ki Kosova ne
zaman bağımsız olursa bu fuları o zaman çıkaracağım.” diye de hem halkıyla hem
de kamuoyuyla bunu paylaşmıştır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen. EYÜP FATSA
(Devamla) – Sayın Başkan, bitirmeme müsaade ederseniz çok memnun olurum. Özür
dilerim. BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın. EYÜP FATSA
(Devamla) – Arkasından, tabii, bu süreçte Kosova diğer özerk cumhuriyetlerle
beraber bağımsızlığını kazanamamıştır. 1998 Martında başlayan Sırp saldırıları
Kosova’da had safhaya çıkmış, 1999’un Haziranına kadar devam etmiş, bu süre
içerisinde 1 milyon Kosovalı yerinden edilmiş, 15 bin Kosovalı öldürülmüş, 4
bin Kosovalı da kaybolmuş. Ancak, ardından, bütün bu kayıplardan sonra, tıpkı Saraybosna’da, Bosna’da olduğu gibi, Birleşmiş Milletler
devreye girmek suretiyle, NATO gücü yetmiş sekiz gün süren bombardımanın
sonunda Kosova’daki Sırp saldırısını durdurabilmiştir. Bu süreden
itibaren geçen, 8 Haziran 1999’dan itibaren geçen sürede, Kosova’nın seçilmiş
bir cumhurbaşkanı, seçilmiş parlamentosu ve başbakanı olmasına rağmen Birleşmiş
Milletler Kosova Misyonu tarafından yönetilmiş, ta ki… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Fatsa. Yani, böyle bir usulümüz yok. EYÜP FATSA
(Devamla) – Ben teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Fatsa. Gündem dışı
üçüncü söz, Yardımseverler Haftası münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili
Sayın Muharrem Varlı’ya aittir. Buyurun Sayın
Varlı. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. 3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın,
Yardımseverler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması MUHARREM VARLI
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yardımseverler Haftası
nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, yardımseverlik inanç ve vicdani bir duygudur. İnsan kendi
inancı ve vicdani duygularıyla hiçbir tesir altında kalmadan bir başkasına
yardım eder. Bu da toplumda kendiliğinden sosyal adaleti meydana getirir. Zaten
yüce dinimiz İslam da böyle emreder. Mensubu bulunduğumuz yüce Türk milletinin
örf ve âdetleri de bu minval üzerine oluşmuştur. Bir köyde veya bir şehrin
herhangi bir mahallesinde fakir, bakıma muhtaç insanlar olabilir. Bunların
birçoğu kendi komşuları tarafından aç ve açıkta bırakılmaz, düşkün ve yaşlı ise
de onlara bir şekilde bakılır. Değerli milletvekilleri,
yüce dinimiz İslam, mal varlığı olan Müslümanlara zekat
vermeyi emrediyor. Zekat vermek de sosyal adaletin ve
yardımseverliğin bir göstergesidir. Tabii bir zenginin, bir fakire malından
veya parasından vermesi o fakiri utanılacak duruma sokmadan yapılmalıdır. İslam
dini zekat vermeyi emrederken, toplumdaki
dengesizlikliği ortadan kaldırmayı, zengin veya mal varlığı olan birisinin
fakir olana yardımıyla onun birçok ihtiyacının karşılanmasını hedefler.
Böylece, fakir insanlar zenginlerin malında gözü olmayacak, toplumsal barış
sağlanacaktır. Dinimiz, varlıklı
olan Müslümanların kurban kesmesini ve Allah’ın bahşettiği sağlıklı vücuduna karşılık
fitre vermeyi de emretmiştir. Zekât, fitre ve kurban, İslam dininin
Müslümanlara yardımlaşmayı geliştirmek için koymuş olduğu kurallardır. Sayın
milletvekilleri, Türk milleti, İslamla şereflenmeden
önce de yardımseverliği ve yardımlaşmayı teşvik etmiştir. Bilge Kağan,
yazıtlarında “Aç olanı doyurdum, açıkta olanı giydirdim.” sözüyle halkını
müreffeh bir toplum yaptığını ima etmektedir. Şeyh Edebali
de “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” diyerek toplumun refah düzeyinin
iyileştirilmesini devletin geleceği için çok önemli saymıştır. Buradan şu kanıya
varmak mümkündür: Devlet halkı için vardır ve onun eksiklerini tamamlamak, onları
koruyup gözetmek en ulvi görevidir. Bunun içindir ki, Türk milleti, devleti hep
baba olarak görmüş ve ona kutsal bir varlık olarak sahip çıkmıştır. Selçuklularda ve
Osmanlılarda imarethaneler kurulmuş, aşevleri açılarak aç olanların karınları
doyurulmuştur. Bu gelenek günümüzde de kısmen de olsa devam etmektedir.
Özellikle ramazan aylarında belediyelerin, hem de varlıklı insanların açtıkları
ve yardıma muhtaçlar için gerekli olan iaşeyi tedarik ettikleri aşevleri
bulunmaktadır. Tabii, bunları
yaparken gösterişten uzak, Allah rızasından başka herhangi beklenti içerisinde
bulunmadan, samimiyetle hizmet etmek gayesi güdülmelidir. Siyasi rant hesapları ve gösteriş, Cenabı Allah’ın ve kullarının
hoşuna gitmez. Ayeti kerimede de bahsedildiği gibi, Müslümanın
günahı da sevabı da Allah ile kul arasındadır. Ülke genelinde
birçok yardımseverler derneği kurulmuş, bu dernekler vasıtasıyla zenginlerden
toplanan para ve iaşeler fakir insanlara dağıtılmıştır. Bu dernekler çok önemli
görevler yapmıştır. Ama bu derneklerin, ne yazık ki, bir siyasi partinin
temsilcisi gibi çalışanları da bulunmaktadır. Bu da hiç hoş bir hadise
değildir. İnsanın kötü günlerinde yardımcı olarak duygularını okşamak insanlık
görevdir. Ancak onların bu hâllerinden faydalanmayı düşünmek de insanlıkla
bağdaşmayacağı gibi dinimizin de reddettiği, büyük günah saydığı bir olgudur. Sayın
milletvekilleri, yardımlaşma ve yardım etme duygusu sosyal barış açısından son
derece önemlidir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen. MUHARREM VARLI
(Devamla) – Fakat dikkat edilmesi gereken, ihtiyaç sahiplerini incitmeden devlet
şefkati hissettirilmelidir. Yardımların siyasi rant
gözetmeksizin, fakir fukarayı da oy deposu görmeden, sessizce, onların
ihtiyaçlarını görme mutluluğunu yaşayan bir anlayışla yapılması gerekir.
Yapılan yardımlar, siyasete övünç kaynağı hâline getiriliyorsa bundan başka
manalar çıkarmak hepimizin hakkıdır. Müslüman
bilmelidir ki bir Müslüman başka bir Müslüman’a yaptığı yardımı anlatmaz. Eğer
bu yardımlardan övünerek ve böbürlenerek bahsediyorsa hayır yapmış sayılmaz. Bu
sözlerimi desteklemek açısından, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) bir hadisi
şerifini de hatırlatmak isterim: “Sağ elin verdiğini sol el bilmemelidir.” Bu duygu ve
düşüncelerle, inşallah yardıma muhtaç insanların kalmadığı bir ülke hayaliyle,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Varlı. Gündeme
geçiyoruz. Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır. Kanun teklifinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum: V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Önergeler 1.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın (2/129) esas
numaralı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni geri çektiğine ilişkin önergesi (4/29) 20/02/2008 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 2/129 Esas Numaralı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifini geri çekiyorum.
Gereğini arz ederim. Saygılarımla. Bilgin
Paçarız Edirne BAŞKAN – Plan ve
Bütçe Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir. Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır. Önergeleri okutuyorum: B) Meclis
Araştırması Önergeleri 1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve 19 milletvekilinin, özel dershanelerin eğitim sistemindeki yerinin
araştırılarak fırsat eşitsizliğine yol açmaması için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/131) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Özel
dershanelerin yarattığı fırsat eşitsizliğinin araştırılması ve alınacak
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasını arz ve teklif
ederiz. 1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) 2) Mehmet Şandır (Mersin) 3) Kadir Ural (Mersin) 4) Hasan Çalış (Karaman) 5) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) 6) D. Ali Torlak (İstanbul) 7) Beytullah Asil (Eskişehir) 8) Akif Akkuş (Mersin) 9) Mehmet Günal (Antalya) 10) Mümin İnan (Niğde) 11) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) 12) Mustafa Kalaycı (Konya) 13) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş) 14) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale) 15) Hüseyin Yıldız (Antalya) 16) Ahmet Orhan (Manisa) 17) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri) 18) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) 19) Mithat Melen (İstanbul) 20) Osman Ertuğrul (Aksaray) Gerekçe: Eğitim sistemimiz
içinde var olan arz-talep dengesizliği, ilköğretimden ortaöğretime ve
ortaöğretimden yükseköğretime geçişte seçme ve yerleştirme sınavlarını zorunlu
kılmaktadır. Eğitim
sistemimizin bir sonucu olarak, merkezî yerleştirme sınavlarında daha başarılı
sonuçlar alabilmek için veli ve öğrencilerin özel ders talebi, özel
dershaneler, özel ders verenler ve hatta kaçak özel dershaneler tarafından
karşılanmaktadır. Bir üst eğitim
kademesine geçiş için sınav bulunmayan bir çok ülkede özel dershaneler ve
benzeri kurumlar yokken, merkezî seçme ve yerleştirme sınavı yapan
ülkelerde özel dershaneler daha yaygın olarak bulunmaktadır. 2007 yılı
rakamlarına göre, üniversite sınavına 1.776.441 aday başvurmuş, bunların ancak
yüzde 35.2’sini oluşturan 626.390'ı (açık öğretim
dâhil) bir eğitim kurumuna yerleştirilmiştir. Ortaöğretim Kurumları Seçme
sınavına giren 818.359 adayın ise, ancak 210.000'i bir ortaöğretim kurumuna
kayıt yaptırmaya hak kazanmışlardır. Rakamlar
göstermektedir ki, yükseköğrenim görmek isteyenlerin ancak yüzde 35'ine,
kaliteli okullarda öğrenim görmek isteyen ilköğretim öğrencilerin ise yüzde
25'ine bu imkân sağlanabilmektedir. Ülkemizde
sayıları 4.000'e yaklaşan özel dershanelerde 60 bini aşkın öğretmen ve 20 bin
personel çalışmaktadır. Özel dershanelere bir milyondan fazla öğrenci devam
etmektedir. Özel dershanelere
devam eden bir milyondan fazla öğrencinin ortalama 1.500-2.000 YTL'lik ödeme
yapması, yıllık 1,5-2 milyar YTL’lik bir özel sektör oluşturmaktadır. Dershaneler,
öğrencilerimizi sınavlara hazırlamanın yanında, eğitimin niteliğinin
yükseltmekte ve örgün eğitimi desteklemektedir. Hatta neredeyse temel eğitime
alternatif kurumlar hâline gelmişlerdir. Özel dershaneler,
paralı eğitim yapmaları nedeniyle, eğitimde fırsat eşitsizliği yaratan kurumlar
olarak değerlendirilmektedir. Dershaneye giden öğrencilerin, gitmeyen
öğrencilere oranla çok daha başarılı olduğu kanaati ve olgusu, fırsat
eşitsizliği iddiasını güçlendirmektedir. Okulda verilen eğitimle çocuğunun
sınav kazanamayacağını düşünen velilerimiz, maddi imkânları yetersiz olsa bile,
çocuklarını dershaneye
göndermenin bir yolunu aramaktadırlar. Dershanelerin
yarattığı fırsat eşitsizliği, fakir aile çocuklarını iyi bir eğitimle iyi bir
iş bulma ve sınıflar arası geçiş imkânının da azaltmaktadır. Cumhuriyetimizin
büyük başarılarından biri olan eğitim yolu ile sınıflar arası hareketlilik,
dershane sistemi ile azalmaktadır. Özel
dershanelerin, başarılı öğrencileri kanuni zorunluluk ve sosyal yardım amaçlı
olarak ücretsiz ya da düşük ücretle kabul etmesi, fırsat eşitsizliğini bir
miktar azaltmakla birlikte, ortadan kaldırmamaktadır. Yeterli eğitimi aldığı takdirde çok
daha başarılı olabilecek çocuklarımız, ailelerinin yeterli kaynağa sahip
olmaması nedeniyle heba olup gitmektedir. Tüm bu
gerekçelerle özel dershanelerin yarattığı fırsat eşitsizliğinin araştırılması
ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104
ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması Komisyonu Kurulmasını arz ve
teklif ederiz. 2.- İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 26
milletvekilinin, başta gemi inşa sanayi olmak üzere denizcilik sektöründe
yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/132) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Denizcilik
sektörü Türkiye ve tüm dünya ülkeleri için büyük önem taşımaktadır. Bugün dünya
ticaretinin yüzde 80’i deniz yoluyla yapılmaktadır. Dünya
denizciliğinde yaşanan canlanmaya paralel olarak ülkemizde de gemi inşa
sanayinde çok büyük gelişmeler sağlanmıştır. Dünya gemi inşa sipariş defteri
son üç yılda yüzde 89 büyürken, Türk tersanelerinde yüzde 360 büyüme
sağlanmıştır. Hopa’dan
İskenderun’a kadar belirlenen bölgelerde yeni tersane inşaatları da hızlı bir şekilde
devam etmektedir. 2002 yılında 37
tersane faaliyet gösterirken bu sayı Ekim 2007 tarihi itibari ile 77’ye
yükselmiştir. Yine tersanelerimizde 2002 yılında 14.000 kişi istihdam
edilirken, 2007 yılında bu rakam yaklaşık 33.000 kişiye yükselmiştir. Yan
sanayi ile birlikte istihdam rakamı 100.000 kişi civarına yükselmiştir. Sektör bu oranda
büyürken, kalifiye eğitilmiş insan gücü ihtiyacı da her geçen gün artmaktadır.
Denizcilikte aşırı büyümelerden yaşanan problemleri çözmek istiyorsak, daha
fazla kaza yaşamak istemiyorsak, bunun çözümü "denizcilik eğitimi"dir. Denizcilik eğitimi,
sadece ülkemizin değil, dünya denizcilik sektörünün de önemli sorunudur. Yakın gelecekte
Türk ekonomisinin can simidi olacak denizcilik sektörünün geliştirilmesini,
sorunlarından arındırılmasını önemsiyoruz. Gerçekleşen tüm
olumlu gelişmelere karşın tersanelerimizde son yedi ayda yaşanan ve camiamızı
son derece üzen 15 tersane işçimiz işyerlerinde meydana gelen iş kazaları
neticesinde hayatlarını kaybetmiştir. Bu durumun
tersanelerde bazı işlerin taşeron firmalara yaptırılmasından, taşeron firmaların
yeterince eğitilmemiş kişileri istihdam etmesinden, genel olarak iş güvenliği
önlemlerinin alınmaması ve bu konudaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden
kaynaklandığı düşünülebilir. İşverenin işçi
sağlığı, iş güvenliği kurallarına, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’ne
uyulup uyulmadığının, tespit edilmesi hâlinde gerekli yaptırımların uygulanıp
uygulanmadığının araştırılması gerekmektedir. Yaşanan bu elim olayların, gelişen Türk gemi inşa sanayi ve
denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılması, istihdam, eğitim, kapasite,
işçi sağlığı ve iş güvenliği, can ve mal güvenliği konularında alınacak
tedbirlerin tespiti amacı ile Anayasa’nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz. 1) Hasan Kemal Yardımcı (İstanbul) 2) Mehmet Zafer Üskül (Mersin)
3) Mehmet Domaç (İstanbul) 4) Bekir Bozdağ (Yozgat) 5) Fuat Bol (İstanbul) 6) Mehmet Beyazıt Denizolgun (İstanbul) 7) Cafer Tatlıbal (Kahramanmaraş) 8) Özlem Piltanoğlu Türköne (İstanbul) 9) Abdullah Çetinkaya (Konya) 10) İbrahim Yiğit (İstanbul) 11) Osman Gazi Yağmurdereli (İstanbul) 12) Hasan Angı (Konya) 13) Egemen Bağış (İstanbul) 14) Zeyid
Aslan (Tokat) 15) Necat Birinci (İstanbul) 16) Ömer Dinçer (İstanbul) 17) Güldal
Akşit (İstanbul) 18) Edibe Sözen (İstanbul) 19) Recep Koral (İstanbul) 20) Veysi
Kaynak (Kahramanmaraş) 21) Soner Aksoy (Kütahya) 22) Mehmet Sekmen (İstanbul) 23) Hasan Ali Çelik (Sakarya) 24) Mustafa Kabakcı (Konya) 25) Halide İncekara (İstanbul) 26) Mustafa Ataş (İstanbul) 27) Yusuf Coşkun (Bingöl) BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır. Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım. VI.- ÖNERİLER A) Danışma Kurulu
Önerileri 1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu
Önerisi No:24 Tarihi:21/2/2008 Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 112
sıra sayılı Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis
Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun
Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasının, Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
BAŞKAN – Öneri
hakkında lehte, aleyhte söz talebi yok. Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer
alan, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri 1.- Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/483) (S. Sayısı: 95) BAŞKAN –
Komisyon? Yok. Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir. 2’nci sıraya
alınan, Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis
Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız. 2.- Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek
Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 112) (x) BAŞKAN –
Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Komisyon Raporu
112 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır. Tasarının tümü
üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na
aittir. Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli
üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum. Değerli
arkadaşlar, 112 sıra sayılı spor müsabakalarına dayalı müşterek bahis
oyunlarıyla ilgili yasayla ilgili grubum adına söz almış oluyorum. Değerli
arkadaşlarım, tabii, nedir bu müşterek bahis? Bir yerde, devletin… Oynanan
oyunlar halka umut, halk artık umudu burada buluyor. Yasal kontrol altına
almasıdır bu. Yani, biliyorsunuz yıllar önce bir Milli Piyango, bir Spor Toto
vardı, daha sonra işte Spor Loto, işte İddaa, işte
Gol bilmem ne, hep şans oyunları… Halka, halkın sorunları… Halk umudu burada
buluyor. Özellikle, bakın ekonomik güçlüğü olan ülkelere, millî gelirin
dağılımında sorun olan ülkelere bakın, halk hep umudu… Bir umut arar. Şimdi,
siz umudu kontrol altına almaya çalışıyorsunuz. İşin özü bu arkadaşlar, hiç
başka türlüsü yok bunun. Ve bir şekilde, devlet, bir de buradan para kazanmak
istiyor. Şimdi, size rakamları vereceğim. Değerli
arkadaşlarım, bir kere bu yasanın hazırlanmasında, alt komisyona, tüm
partilerden gelen alt komisyon üyesi arkadaşlarıma ve komisyon üyelerine
teşekkür ediyorum ve Sayın Bakan ve bürokratları, bu yasayı hazırlarken,
objektif bir şekilde hazırlanmış bir yasadır, tüm arkadaşlarımızın görüşleri
dikkate alınmıştır. Değerli
arkadaşlar, tabii, şans oyunu diyoruz. Artık halkımız geleceğini şansta arıyor.
2004 yılında İddaa oyunu faaliyete geçmiş, 5,6 milyar
YTL veya 5,6 katrilyon bir hasılat elde edilmiş
arkadaşlar. (x)
112 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir. Nihat Bey,
bakıyordunuz, devlet de buradan yaklaşık 1,2 katrilyon vergi almış, ama
kulüpler… Kulüpler bir at, onun üzerinden bunu oynuyoruz, kulüpleri
kamçılıyoruz, kulüpler üzerinden bunu yapıyoruz. Arkadaşlar, kulüplerin aldığı
para ne kadar biliyor musunuz? 5,6 milyar YTL… 403 milyon, yani, yüzde 8’i
arkadaşlar. Kulüpleri koşturuyoruz “Haydi aslanım.” diyoruz, ama aslanlar,
kulüpler yerde sürünüyor. Biz, vergi geliri… Yaklaşık 1,2 katrilyon devlet
vergi almış bundan. Tabii, bu
sistem, Türkiye’deki İddaa oyunu
sistemi… Dünyanın her tarafında bu var. Dünyanın her tarafında, hatta değişik branşlarda var, sadece futbol değil, basketbol, diğer
konularda, yani at yarışları hariç -arkadaşlar, at yarışları, biliyorsunuz,
Türkiye’de Tarım Bakanlığının kontrolü altında- tüm şans oyunlarını Spor Toto
Teşkilatımız düzenliyor. Dünyanın her tarafında bu oyunlar oynanıyor. Ama, bizdeki uygulama, bir Güney Kore’de ve bizdeki uygulama
ise, bu işte devlet var. Diğer ülkelerde ise devlet bu işi birilerine ihale
etmiş, hasılatı onlar topluyor, ikramiyeyi onlar
dağıtıyor. Türkiye’de ve Kore’de ise Spor Toto Teşkilatımız hasılatı kendi
topluyor bayileri kanalıyla, ikramiyeyi kendi ödüyor, sadece bu işi yürüten
kuruma belli bir komisyon veriyor. Değerli
arkadaşlarım, bu yasanın yapılmasında en çok üzerinde durduğumuz madde… Tüm
arkadaşlarım, tüm komisyon üyesi arkadaşlarım ve Sayın Bakana ben teşekkür
ediyorum çok açık ve objektifliğinden dolayı; yani, yaklaşık “Bu ihaleye
katılacak firmaların tarifinde açıklık ve objektiflik olsun.” denildi, tüm
arkadaşlarım bunu istedi. Sayın Bakan ve arkadaşları da bunu istedi. Mümkün
olduğu kadar, bu tarif yapılırken en açık şekilde herkesin bu ihaleye girmesi
temin edilmeye çalışıldı. Burada, zannediyorum ki, hiçbir arkadaşımın, yani alt
komisyonda, üst komisyonda herkes buna mutabık kaldı bu uyuma. Tabii, buradaki
en önemli sorun, arkadaşlar, on yıllık bir süreç, bu kanunun on yıllık bir
süreci var. On yıllık süreç içinde birilerine ihale edebilecek ve bir yıl
içinde bu ihaleyi yapmak zorunda teşkilatımız ve on yıl yapabilecek. Ama, bana göre en önemli sorun; burada yasada yok, ama
hasılat dağıtımında büyük problem var arkadaşlar. Sayın Bakanım,
siz sporun bakanısınız. Türkiye’deki amatör sporların, Türkiye’deki tüm
sporların bir bakanısınız, onların hamisisiniz. İster profesyonel, ister amatör
tüm spor kulüplerinin sahibi siz olmalısınız. Daha önce de belirtmiştim.
Türkiye’deki özellikle yayın geliri olmayan, Birinci Lig, İkinci Lig ve Üçüncü
Lig kulüplerimiz borç batağında. O kulüp yöneticilerimizin artık
dilenmedikleri, gitmedikleri yer, kulüp için, kalmıyor arkadaşlar. Lisanslarını
çıkaracak parayı bulamıyorlar. Nedir? Bu, işin bir gerçeği. O
ilde, hangi ilimizde olursa olsun cuma günü tek konuşulan spordur. Pazartesi
futboldur, pazartesi tek konuşulan futboldur arkadaşlar. “Yendik, yenildik.
Yeneceğiz. Şöyle yeneceğiz, böyle yeneceğiz…” konuşulan… Artık bu illerde, bu,
artık herkesin beynine girmiştir arkadaşlar. Bunu, bu gerçeği kabul edelim. Tüm
bunlara rağmen, maalesef, Futbol Federasyonu dâhil, kulüplerimizin, özellikle
Birinci, İkinci, Üçüncü Lig kulüplerimizin sorunlarına kimse eğilmemiştir.
“Nedir kardeşim derdin?” dememiştir. Lisansını çıkaramıyor, parayı yatıramıyor
ve para da Futbol Federasyonuna gidiyor “Bana ne kardeşim, 9 kişiyle maça çık.”
diyor. Böyle şey olur mu arkadaşlar? Böyle bir rekabet olur mu? Bunu sen
koşturuyorsun, bu at senin atın. Bu at senin atın, sen koşturuyorsun. Bu senin oyuncun. Sen oyuncuna bakmayacaksın, oyuncunun aynı
rekabet koşullarında maça çıkmasına yardımcı olmayacaksın, 9 kişiyle maça
çıkacak (X) takımı, o zaman bunun adı rekabet… Hayır, arkadaş, böyle rekabet
olmaz. Sayın Bakanım, bunların sahibi sizsiniz. Özellikle amatör
sporlar ve profesyonel ligde, İkinci ve Üçüncü Lig’deki takımlarımız borç
batağında. Siz sporun bakanısınız. Özellikle kulüplerimizin vergi ve sigorta
borçları… Size rakamları söyleyebilirim: bugün Birinci Lig’deki -yani “Süper
Lig” demiyorum- ve İkinci Lig’deki vasat bir kulübümüzün vergi borcu en az 5
milyar, sigorta borcu en az 3 milyar. Şimdi, bunları… Türkiye’de
kulüpler dernek statüsüyle yönetiliyor arkadaşlar, dernek statüsüyle. Eğer siz
dernek statüsüyle yönetilen bir kulübü profesyonel… Bir tarafta dernek, bir
tarafta profesyonellik arkadaşlar. İşin garipliğine bakın. Onun için,
öncelikle tüm bu kulüplerimizin vergi ve sigorta borçlarının ödenebilir
-“Ödemesin.” demiyorum- bir şekilde yayılması lazım. Siz vergi ve sigorta borcu
olan kulüplerimize aylık yüzde 2 arkadaşlar, aylık yüzde 2 faiz yürütmeye devam
ederseniz bunlar ödenemez hâle geliyor. Zaten bugünkü kulüp borçlarının bu hâle
gelmesinin en büyük sebeplerinden biri aylık yüzde 2, yaklaşık yıllık yüzde 40
seviyelerine varan faizlerdir arkadaşlar. “Yaz tahtaya, al haftaya.” Arkadaş,
hafta yok, alamazsınız, alamayacaksınız. Alamayacağınız bir şeyi gelin… Ben
burada yine Futbol Federasyonu Yasası geçerken tüm gruplara rica etmiştim.
Duyarlı arkadaşlarıma, Sayın Arıcı’ya, Sayın Ali Uzunırmak Bey’e, gruplardan, teşekkür ediyorum, çok duyarlı
davrandılar ve üç grup önerge verdi. Türkiye’deki futbol kulüplerimizin
sorunlarının bir Meclis araştırma komisyonu kurularak… Özellikle vergi ve
sigorta borçları konusunda gruplarımızda sıcak bir şey gördüm ama bu önergeyi
yaklaşık bir buçuk ay önce veya bir ay önce vermemize rağmen, bugüne kadar,
okundu “…gündemde yerini alacak…” denildi, ama getirilmedi. Ben, duyarlı
arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum. Bu hepimizin, her ilin sorunu,
arkadaşlar. Bu, ne benim sorunum ne bir başka ilin sorunu, Türkiye’deki tüm
illerin sorunu, spor kulübü olan tüm ilçelerin sorunu arkadaşlar. Eğer biz
vergi ve sigorta konusunda bir şekilde bu kulüplerimizin önünü açmazsak Sayın
Bakanım -aynen söylüyorum- o kadar çok anahtarınız olacak ki anahtarların hepsi
size gelecektir, Türkiye’de en büyük kulüp patronu siz olacaksınız. Bu konuda,
Sayın Bakanım, sizin önderliğinizde ve özellikle ben iktidar partisi grubundan
rica ediyorum. Verdiğimiz araştırma önergesinin bir an önce gelip burada
araştırma komisyonunun kurularak kulüplerimizin sorunlarına kalıcı, objektif
çözüm bulmak hepimizin görevidir arkadaşlar. Bunu yapmak zorundayız, bunu
yapmalıyız. Ben bir kez daha iktidar partisi grubundan, bu, her üç partinin…
Zannediyorum ki -DTP için, bir şey verdi mi vermedi mi bilmiyorum ama- MHP, AK
Partiden arkadaşların ve biz CHP grubu olarak bu önergeyi verdik. Hepimizin
sorunu, tüm illerimizin sorunu arkadaşlar. Değerli
arkadaşlarım -bir kez daha - Sayın Bakanım, İddaa
oyununun koşucusu futbol kulüpleri. Şu anda, futbol kulüpleri üzerinden
oynanıyor. Zannediyorum ki önümüzdeki süreçte bunu, basketbol, diğer spor
dallarına yaygınlaştıracaksınız. Ne kadar çok yaygınlaşırsa hasılat
o kadar yükselebiliyor. Hasılat yükseliyor ama futbol
kulüplerimize verdiğiniz para yüzde 8. Sayın Bakanım, bu haksızlık. Bu
haksızlık. HAMZA YERLİKAYA
(Sivas) – Artması lazım. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Hamza kardeşimiz sporcu, “Artması lazım.” diyor
arkadaşlar, bakın. Sayın Bakanım,
futbol kulüpleri bir at. Bunu çok copluyorsunuz, ama bir gün bu atlar artık
patlayacak Sayın Bakan, buna dayanamayacak. Siz bunların sırtından -devlete
diyorum arkadaşlar, bunun altını çiziyorum- devlete 1,2 katrilyon vergi
sağlıyorsunuz, vergi alıyorsunuz -hep bana ver hep bana ver- spor kulüplerine
bir şey yok arkadaşlar. 400 milyar, 400 milyar… Sayın Bakanım, ben spor
kulüplerinin yerinde olsam onu da almam, onu da devlete bağışlarım. 400 milyar…
5,6 katrilyon, 400 milyar. Onu da vermeyin Sayın Bakan. NECDET BUDAK (Edirne) – Tamam. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Ne tamam Necdet Bey? Vermeyelim mi? Edirnesporun
sorunu yok galiba. NECDET BUDAK
(Edirne) – Trakya’da profesyonel takım yok maalesef. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Yok işte. Niye? Bundan dolayı olmadı. Kulüpler bağımsız
olmadığı için mali sorunlar nedeniyle Trakya’da artık bugün futbol kulübü
kalmadı, değil mi arkadaşlar? NECDET BUDAK
(Edirne) – Onun nedenleri başka. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Nedenleri başkası yok. Ekonomik özgürlüğü olan her kulüp
başarılı olur arkadaşlar. Hamza diyor ki, bak: “Biz Sivas’ta başarılıyız, çünkü
mali özgürlüğümüz var.” NECDET BUDAK
(Edirne) – Sen Genel Kurula hitap et. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – O zaman oradan “tamam” deme. NECDET BUDAK
(Edirne) – Ben size demedim zaten. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Tamam. Değerli
arkadaşlarım, bir başka konu amatör sporlar. Türkiye’de insanlar amatörce,
özellikle amatör… Yani sadece futbol değil, örneğin güreş, örneğin boks,
örneğin sporun tüm dallarına tabii Spor Toto Teşkilatımız ve Gençlik-Spor Genel
Müdürlüğümüz mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışıyor, bunu söyleyeyim. Ama, bunun bir şekilde… Objektif bir şeye bağlanmalı bunlar.
Yani her yıl İddaa gelirinin örneğin, belli bir kısmı
da amatör sporlara verilmeli. Yani ben burada kulüplerimize az para
veriyorsunuz diyorum, ama belli bir bölümünün de amatör sporlara gitmesi bu dağılımda…
Bunun açık ve net bu yasada değil ama yönetmelikte belirlenmesi lazım. Tabii, bir başka
konu ise Sayın Bakanım, İddaa bayilikleri. Bugüne
kadar arkadaşlar, her ilde birisi çıkmış, müracaat etmiş, yıllar önce, yani
Spor Toto bayisi olmuş, Millî Piyango bayisi olmuş, müracaat etmişler. Bir
şekilde, hiçbir objektif kritere dayanmadan, eğer o
ilde boş bayilik varsa verilmiş, çünkü müracaat eden… Ama son yıllarda
arkadaşlar, umudu hep şans oyununda arıyoruz ya, insanlar umut bekliyorlar ya.
Çünkü ekonomik aktivitede gelir dağılımından bir şey alamayan insanlar hep
umudu buraya bağlıyorlar. Birçok insan, Anadolu’da işsiz kalan birçok
esnafımız, kepenk kapatan esnafımız hep müracaat etmiş. Şimdi, her ilden en az
yüz elli-iki yüz tane müracaat var Teşkilata: “Ben İddaa
bayisi olmak istiyorum.” Fakat burada bir objektif kriter
yok arkadaşlar. Bu bugünün meselesi değil -bunu da söylüyorum- yıllardır gelen
bir mesele. Artık Teşkilatın, İddaa bayiliği vereceği
insanlara, net, objektif kriterlerini ortaya koyması gerekir
“Ben şu kriterde bir bayilik arıyorum.” diye veya bunun da ihaleye çıkarılması
lazım. Niye Ahmet de niye Mehmet değil? Yıllarca -bugün değil, yine söylüyorum-
hep ahbap çavuş ilişkisiyle bu hâle gelmiş. Onun tanıdığı, o araya girmiş…
Arkadaşlar size gelmiyor mu, “Biz İddaa bayiliği
almak istiyoruz, şurayı arayın da bir İddaa bayiliği
alalım.” diye size gelmiyorlar mı insanlar? EMİN NEDİM ÖZTÜRK
(Eskişehir) – Size geliyorlardır. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır. Bana niye gelsin arkadaş? Bunun bir objektif kriteri vardır, gider müracaat eder, hakkıysa alır. Yok, biz
size gönderiyoruz ya. Biz muhalefetiz ya! Bizim yaptırım gücümüz var mı? Siz
iktidarsınız, her şeyin üstesinden en iyi gelmeye çalışıyorsunuz beyefendi,
bize niye gönderiyorsunuz? Biz gariban muhalefet! Bizim yaptırım gücümüz var
mı? Değerli
milletvekilleri, bunun mutlaka objektif bir kritere
bağlanması lazım. Ve biliyorum, dört bin tane bayisi var, ama yeni bayilik
vermiyor, ancak boşalan bir yer olursa onu bir başka yere ve başka bir alana
kaydırabiliyor. Ben, hassaten Sayın Bakanımdan… TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – El altından veriyorlardır. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Öyle biliyorum ben, doğrudur. Yani, ben sadece iyi
niyetle düşünmek istiyorum Tekin Bey, iyi niyetle düşünmek istiyorum, ilkelice,
dürüstçe baktığım için ben. Ama doğrudur, bir şey demiyorum. Değerli
arkadaşlarım, bu yasanın öncelikle yürürlüğe girmesi lazım. Çünkü,
3 Martta süresi doluyor, en geç bir yıl uzatabiliyor Teşkilatımız. Bir yıldan
sonra, mutlak, bunun, yeniden ihaleye çıkması lazım. Onun için, tüm gruplar
olarak, devletin kontrol etmesi açısından tüm grupların mutabakatı oluştu.
Öncelikle, Teşkilatımıza yardımcı olmak açısından bu yasanın 3 Mart öncesi
yürürlüğe girmesi lazım. Sonuna kadar
gelir dağılımında, yani takımlara dağılımında adaletli davranılmasını, biz
şahsen bunu istiyoruz ve gelir dağılımının mutlaka yeniden düzenlenmesi lazım.
Bu, bu yasada yok arkadaşlar. Yani, gelir dağılımı şu şekilde dağılır deseydi,
hepinizle beraber “Arkadaşlar, futbol kulüplerimizin payını aktaralım.”
diyecektim. Ama maalesef, yasada yok o ve diliyorum ki, insanların umutlarını İddaa’ya, umutlarını Millî Piyango’ya, umutlarını diğer
şans oyunlarına bağladığı bir Türkiye olmayalım arkadaşlar. İnsanlarımız
alnının teriyle üreten, gelir dağılımından hakkını adilen
alan bir Türkiye istiyorum ben. Ama diliyorum ki, tabii, bu tür oyunları,
özellikle İnternet üzerinden oynanan şans oyunlarını -yani bir yerde, bir nevi
kumar- devlet kontrol etmeli halk açısından. Ama arkadaşlar, şunu da
bilmiyorum: İstanbul’da, bir duyuyorum ki açılan bir kumarhane basılıyor, aynı
kumarhane, aynı oyun oynatan yer tam 45’inci defa bir daha basılıyor. Bunu da
anlamak mümkün değil. Demek ki ülke o hâle gelmiş ki insanlar artık umudu, her
şeyi kumarda arıyor arkadaşlar. Anlamıyorum, yani 48 kere basılıyor, bir daha
açılıyor. Bunu anlamak mümkün değil. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre verdim, tamamlayın lütfen. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Arkadaşlar, Sayın Bakanım; bu yasa geçecek, ama
kulüplerimizin hakkı sizde kalmasın. Kulüplerimizin hakkını haram ederim eğer
gelir dağılımında kulüplerin hakkını vermezseniz. MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Adaletsiz davranırsa… FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Evet. Kulüplerin
hakkını verin, çünkü onların sırtından kazanıyoruz, kulüplere sahip çıkın Sayın
Bakanım. Onların vergi ve sigorta borçlarını -çok geç oldu ama- yarınsa yarın,
getirelim ve tüm illerimizin, tüm kulüplerimizin, özellikle ikinci, üçüncü
ligdeki parasız kulüplerimizin sorununa çözüm bulalım. Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu. Gruplar adına söz
sırası, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın
Selahattin Demirtaş’ta. Buyurun Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar) DTP GRUBU ADINA
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 112 sıra sayılı kanun tasarısının tümü hakkında Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına görüşlerimizi ifade etmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
arkadaşlar, bugün aynı zamanda Birleşmiş Milletler Dünya Ana Dil Günü. Bu
vesileyle, bir kez daha, bütün dillerin özgür olduğu bir dünya temennisiyle,
özellikle Sayın Başbakanımız tarafından asimilasyonun bir insanlık suçu olarak
tanımlandığı bugünlerde, ülkemizde de bu insanlık suçuna artık son verilmesi
gerektiği umudu ve beklentisiyle başlamak istiyorum. Değerli
arkadaşlar, aslında, insanlık tarihi göz önünde bulundurulduğunda, ilk çıkışı
itibarıyla, toplumlar arası dostluğu, kaynaşmayı, barışı, kültürel alışverişi
geliştirmek ve gelişime katkı sunmayı hedefleyen kolektif spor faaliyetleri,
modern toplumlarda ve özellikle günümüzde artık yüzlerce milyar doların döndüğü
büyük bir sektöre dönüşmüş durumdadır maalesef. Her ne kadar hâlen çeşitli
vesilelerle “Spor dostluk ve kardeşliktir.” sloganı öne çıkarılmaya çalışılsa
da veya hâlen sporun dostluğu ve kardeşliği, barışı koruma adına yürütüldüğü
ifade edilse de maalesef ki reel durum bunu doğrulamaktan uzaktır. İlk
olimpiyatların yapıldığı dönemlerdeki ruh ile bugünkü spor ruhu arasında,
maalesef ki taban tabana zıtlık söz konusudur. O dönemlerde, olimpiyatların ilk
yapıldığı, spor aktivitelerinin ilk yapıldığı dönemlerde birbirleriyle savaşan
devletler ve toplumlar bile spor faaliyetleri nedeniyle karşı karşıya
geldiklerinde bunun, bu aktivitenin dünya barışına önemli katkılar sunduğu bir
gerçekti. Maalesef ki bunu ancak tarihten okuyabiliyoruz bugün. Yine, ne yazık ki
toplumların iyiye ve güzele dair, doğruya dair ne kadar değeri varsa “modernite” adı altında ya dejenere
ediliyor ya da bir şekilde yok ediliyor. Kapitalist sistemin toplumsal değerleri
metalaştırdığı, neredeyse her şeyi maddi bir değerle alınabilir, satılabilir,
ölçülebilir hâle getirdiği böylesi bir sistemde sporun da çok fazlasıyla
nasibini aldığını gözlemliyoruz değerli arkadaşlar. Bugün artık kolektif spor faaliyetleri, büyük
sermayelerin döndüğü, küresel çapta şirketlerin faaliyet gösterdiği büyük bir
ekonomik sektör hâline dönüşmüştür. Tabii ki sektörün bu kadar ticari bir hâle
gelmesinde en önemli etken de spor aktiviteleri üzerinden oynanan bahislerdir.
Teknoloji ve iletişimdeki gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, sınır
tanımayan bu bahis oyunları nedeniyle, maalesef ki sporu artık bahisten ayrı
bir şekilde ele almak ve değerlendirmek mümkün değildir. Değerli
arkadaşlar, bahis oyunlarının dünya ölçeğinde çok büyük bir sermaye akışına yol
açtığı, bahis piyasasında dolaşan para miktarının global
ölçekte yüzlerce milyar doları aştığı gerçeği karşısında, kolektif sporun en
azından, dostluk ve kardeşlik ruhundan söz etmek, günümüz itibarıyla maalesef
ki saflık olacaktır. Centilmenlik, yardımlaşma, dayanışma kültürünün de
gelişimine önemli katkılar sunması beklenen spor, bu yönüyle de artık yarardan
çok zarar verir hâle getirilmiştir. Artık, spor denince bahis, bahis denince
şike, aldatma, hile akla gelmektedir. Bu durum, hem bireysel düzeyde hem de
toplumsal ölçekte ahlaki çöküntülere katkı sunmaktadır. Spor
müsabakalarını kendi lehine sonuçlandırmak için büyük paralarla şikeler ve
hileler yapılmaktadır. Bahislerin ve tahminlerin ağırlığı da dikkate alınarak,
bahisçilerin aleyhine sonuçlanacak skorlar elde etmek amacıyla kirli ittifaklar
ve anlaşmalar yapıldığı bilinmektedir. Takım
taraftarlığı, manevi birlikteliği güçlendiren bir olgudan çıkarak rakip
şirketler ve neredeyse düşman devletler olgusuna dönüşmektedir. Bütün bu negatif
gelişmelerin en temel sebebi, spor oyunlarındaki bahis ilişkileridir. Bu olumsuzluklarının
yanında, bahis nedeniyle artan sermaye miktarı, sporun altyapısının gelişmesi,
spora ayrılan kaynaklarda artış sağlanması ve daha profesyonel spor
çalışmalarının yürütülmesinin sağlanması gibi pozitif katkılarının da olduğunu
belirtmek gerekir. Ancak, yine de bahisin topluma
verdiği zararlar göz önüne alındığında, yararlarının dikkate değer olmadığını
belirtmek isterim. Değerli
milletvekilleri, ülkemizde, özellikle kayıt dışı ve İnternet üzerinden oynanan
bahisler nedeniyle her yıl milyarlarca doların yurt dışına çıktığını biliyoruz.
Bu yönüyle ele alındığında, söz konusu yasa tasarısının ulusal ölçekte bir
yarar sağlayacağı anlaşılıyor. Az önce ifade etmeye çalıştığım bütün
olumsuzluklarına rağmen, gelinen aşamada, bahis oyunlarının kontrol altına alınması,
denetlenmesi ve gelirlerinin en azından yurt içinde kalmasının sağlanması
açısından yasa tasarısını genel anlamda olumlu bulduğumuzu, bizim de bu yasa
tasarısını genel itibariyle desteklediğimizi bu vesileyle de ifade etmek
isterim. Ancak, bize göre, tasarının en büyük eksiği, bahis oyunlarını normal
ve rutin bir toplumsal bir faaliyet olarak ele alan yaklaşımdır. Bahis oyunları
nedeniyle insanların tüm servetlerini, ailelerini, hatta intihar ederek
canlarını yitirdikleri bir ülkede bahsi kontrol altına alırken aynı zamanda
bahis oyunlarının alkolizm gibi, sigara bağımlılığı gibi zararlı bir alışkanlık
olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle, özellikle bahis oyunlarının reklamı
konusunda daha dikkatli davranmamız gerekir. Hatta bu yasa tasarısında reklam
yasakları getirerek bahsin toplumda daha fazla yaygınlaşmasını engellemek gibi
bir görevimiz olduğuna inanıyorum. Fakat mevcut tasarı incelendiğinde, maalesef
ki özellikle bahsin normal, rutin bir toplumsal değer yaygınlaşmasını kabul
eden bir tasarı hâlinde olduğunu, en azından ruhuna bunun sindiğini rahatlıkla
ifade etmek mümkün. Tasarının özellikle 3’ncü maddesinin
üçüncü fıkrasında, bu tasarıya göre, kamuyla sözleşme yapacak şirketlere
yüklenen iş, hizmetler ve mali sorumluluklardan biri de -3’ncü maddenin üçüncü fıkrasında- “İdare
tarafından oynatılan oyunlara ilişkin pazarlama, reklam, tanıtım gibi
faaliyetlerin yapılması…” şeklinde bir külfet yükleyerek bu şirketlere, aslında
bahsin yaygınlaşması, reklam-tanıtım yoluyla yaygınlaşması konusunda tasarı
bizatihi kendisi teşvik edici durumdadır. Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, tasarının tümü incelendiğinde -bu madde dışındaki diğer
maddeler de incelendiğinde- bahis meselesinin -ki yaygın ismiyle kumar
meselesinin- son derece normal bir toplumsal değermiş gibi, son derece
yaygınlaşması konusunda da herhangi bir sakınca yokmuş gibi bir durumla ele
alındığını görmek mümkün. Bu noktaya çok dikkat etmemiz gerektiği inancındayım.
Aksi takdirde bir yandan bahis oyunlarını kontrol altına alırken diğer yandan
resmîleşmiş ve devlet güvencesine bağlanmış bahis oyunları sayesinde maalesef
ki bahsin giderek
daha da yaygınlaşan ve kumar kültürüne daha fazla katkı sunan bir tasarıya imza
atmış olacağız bugün. Bunun yerine,
değerli arkadaşlar, tasarıda yapacağımız değişikliklerle bahis oyunlarından
alınacak belli miktarların, payların, bahsin ve kumarın zararlarının
anlatılacağı projelerde harcanması zorunluluğu getirilmelidir. Bu noktanın bu
tasarı açısından can alıcı olduğunu düşünüyorum değerli arkadaşlar. Önceki
haftalarda kanunlaştırdığımız sigara yasağına benzer bir şekilde, bu tasarıda
da bahsin ve kumarın zararlarının anlatılacağı kampanyalar ve projeler için
mutlaka bu şirketlerin gelirlerinden pay aktarılmalıdır. Bırakın reklam
yapmayı, tam tersi yönde, zararlarının anlatılacağı kampanyalar, hem bu
şirketlere yüklenmeli hem de devletin bu şirketlerden alacağı paylar üzerinden
bu türden pozitif kampanyalar yürütülmelidir. Yine, tasarıya
konulacak bir ek maddeyle, bu bahis oyunlarından elde edilecek gelirlerden
-alınacak paylarla- amatör sporun geliştirilmesi konusunda da pay ayrılması
gerektiği düşüncesindeyiz. Aksi takdirde, değerli arkadaşlar, insanların, her
gün çocuklarının boğazından keserek bahse para yatırmalarını özendirecek her
türlü faaliyeti biz buradan desteklemiş olacağız. Değerli
arkadaşlar, yapılan araştırmalarda da görüldüğü gibi, bahis ve benzeri
oyunların en yaygın olduğu kesim, yoksul kesimleridir. Kumar, yoksulun umudu
hâline getirilmiştir. Bu nedenle, bahis ve benzeri zararlı alışkanlıklarla
mücadelenin en etkili yöntemi, yoksullukla mücadeledir. Her türlü temel hak ve
özgürlüklerin kullanımı önündeki en büyük engel yoksulluk olduğu gibi, bahisle
mücadele ederken de öncelikle hedeflememiz gereken şey, yoksulluğu yenmek
olmalıdır. Yoksulluğu yenemediğimiz müddetçe, ne bahsi yasaklayarak ne kontrol
altına alarak ne de reklam yasağı ve benzeri uygulamalarla, yaygınlaşmayı
önleyici tedbirlerle kumarı ve bahsi durdurmak maalesef ki mümkün olmayacaktır. Değerli
arkadaşlar, bu konuda özellikle ATO’nun yaptırmış olduğu bir araştırmadan
çarpıcı birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. ATO’nun “İnternet
Kumarhaneleri Raporu”na göre, değerli arkadaşlar, Türkiye’de, İnternet
üzerinden kumar ve bahis oynayanların sayısı 1,5 milyonu aşmış durumda. Yani,
bugüne kadar, işte, Türkiye’de yasak olan casinolar,
kumarhaneler illegal şekilde faaliyet yürütürken çok fazla toplumsal kesimlere
hitap etmiyorlardı, edemiyorlardı. Ama, bugün, artık,
herhangi bir bilgisayarın başında, İnternet’in başında, dünyanın her yerinde
aktif olan kumar şirketleriyle temasa geçip kumar oynamanız mümkün hâle gelmiş
durumda. Yine, Milli
Piyango İdaresine göre, Türkiye’de, bu şekilde online
kumarın yıllık cirosu 1 milyar doları aşmış, ama İngilizlerin yapmış olduğu bir
araştırmaya göre bu rakam 5 milyar dolar. Yani, ikisi arasında da resmî
rakamlar ile gayriresmî rakamlar arasında da büyük
bir fark var. Biz 1 milyar doları esas alsak dahi, Millî Piyango İdaresinin
rakamını esas alsak dahi, çok muazzam bir rakam, maalesef ki her yıl Türkiye’de
kumar oynamak suretiyle yurt dışına gidiyor durumda. Bu rakamın 5 milyar dolar
olma ihtimali bence çok daha gerçekçi görünüyor. Yine, bu paralardan hiçbir
şekilde de -kayıt dışı olması vesilesiyle- vergi alınmıyor değerli arkadaşlar. Örneğin,
bazı İnternet kumar şirketleri Türkiye’deki bazı bankalara 10 milyon dolar
teklif ederek o bankanın kendileriyle çalışma önerisi getirebilmektedir ki bu
kadar büyük paralar dönmekte bu alanda. Kumar
bağımlılarının yüzde 75’i artık sanal ortamda kumar oynuyor değerli arkadaşlar.
Bağımlılar arasında da, yine İnternet kumarcılığı bağımlıları arasında da
sayısal olarak çocuklar ve kadınlar çoğunluğu oluşturuyor ki bugüne kadar kumar
hep erkek alışkanlığı olarak bilinirdi, ama giderek kadınlar ve çocuklar
arasında da yaygınlaşan bir kültürü besliyor durumda bu İnternet kumarcılığı. Yine bu rapor,
çoğu ailenin sanal kumarın bir bağımlılık ve hastalık olduğunu bilmediklerini
belirtiyor, hatta çocuklarıyla birlikte İnternet’te, bilgisayarın başında kumar
oynayan, bahis oynayan ailelerin varlığı tespit edilmiş durumda. On sekiz yaşın
altında çocukların, normalde bu sitelere girmesi yasak, ama biliyorsunuz
sigaraların da on sekiz yaşın altındaki çocuklara satılması ve içilmesi yasak.
Aynen onun gibi, işlemeyen bir kural olarak, maalesef ki İnternet sitelerinde
bu işlemeyen bir kural olarak duruyor. Yine, çarpıcı bir
sonuç bu raporda değerli arkadaşlar, İnternet kumarcılığı en çok Güneydoğu’yu
vurmuş durumda. İşsizliğin had safhada olduğu, açlık sınırının altında binlerce
insanın yaşadığı Güneydoğu’da İnternet üzerinden kredi kartıyla oynanan kumar
ve bahsin binlerce insanı tefecilerin eline düşürdüğü, çok sayıda insanın iflas
ettiği, borcunu ödeyemeyen pek çok kişinin de kayıplara karıştığı bildiriliyor.
Rapora göre
sadece Diyarbakır’da değerli arkadaşlar, bir buçuk yıl içinde 200’ün üzerinde
bahis oynatan yer tespit edilmiş ve sadece yine Diyarbakır’da haftada ortalama
5 trilyon liranın bu çark içerisinde döndüğü ileri sürülüyor, ama kayıt dışı
olması nedeniyle tam olarak rakamlar tespit edilemiyor değerli arkadaşlar.
İşsizliğin ve yoksulluğun en fazla olduğu kentlerde bahis ve kumar kültürünün
çok daha fazla yaygınlaştığı ve yaygınlaşmasına izin verildiği, ortam sunulduğu
bu rapordan da çok net bir şekilde, değerli arkadaşlar, anlaşılmış durumda. Bir tık ile artık
kumar oynamak mümkün değerli arkadaşlar. Öncelikle cazip hâle getirebilmek için
İnternet’teki bahis şirketleri ücretsiz bir şekilde aboneliği başlatıyorlar,
arkasından bağımlı hâle getirdikten sonra tabii ki hiçbir şekilde kurtuluş
olmuyor. Bu bağımlılık hastalık derecesine vardığı için de artık servetini,
hayatını, geleceğini kaybedebilecek noktalara ulaşabiliyor. Bu sistemden
bankalar da çok büyük paralar kazanıyorlar, çünkü kredi kartından nakit avans
çekilmiş gibi işlem yaptırıp müşteriye günlük faiz uygulatıyorlar. Dolayısıyla
bankaların da içinde olduğu çok büyük bir ticari sektörden, büyük bir global ticari sektörden söz ediyoruz. Sadece Türkiye’de iki
banka bu sistemi uygulamama konusunda ilkesel karar almış durumdalar, bunlar
sadece yasaklamış durumdalar. Bu sitelerin kurulması,
sitelere ulaşmak son derece mümkün ve kolay. Türkiye’de “You Tube” gibi bilişim siteleri
yasaklanırken, maalesef ki, kumar sitelerine ulaşmak son derece kolay. Haber
sitelerine bile mahkeme kararıyla yasak konulurken bu siteler hakkında herhangi
bir yaptırım uygulanmıyor değerli arkadaşlar. İlginç bir veri:
İlk Türk kumar sitesini bir Amerikalı kurmuş. Türklerin kumara olan ilgisini, alakasını
tespit eden bu değerli şahsiyet, Güney Amerika yakınlarındaki Antigua isimli bir adaya giderek kumar lisansı almış ve
dünyadaki kumar bağımlılarının yüzde 2,5’unun Türk olduğunun tespiti üzerinden
Türkçe bir site kurarak ilk Türk İnternet kumar sitesini de kendisi başlatmış
değerli arkadaşlar. Değerli
arkadaşlar, bu hastalıktan, bu bağımlılıktan kurtulmak için, mutlaka ki bunun
bir hastalık olduğu topluma anlatılmalı. Bu anlamda, insanların
bilinçlendirilmesi, kampanyaların yürütülmesi gerekir; bağımlıların yardım
alabileceği merkezlerin kurulması gerekir; bu konuda uzmanların yetiştirilmesi,
üniversitelerin bu konuda çaba sarf etmesi gerekir. Değerli arkadaşlar, aksi takdirde, 30 milyon cep telefonu
sahibinin olduğu ülkemizde artık cep telefonu üzerinden de kumar oynanabileceği
ihtimali değerlendirilerek, bu yasa tasarısı vesilesiyle bu tehlikelerin
gözetilerek, bir yandan bahsin ve kumarın kontrol altına alınması çabası
güdülürken, öte yandan, topluma verdiği zararları göz önünde bulundurarak bu
zararları en aza indirme çabası da hedeflenerek, mutlaka bu tasarıda reklam
yasağı ve alınacak paylardan kaynaklı olarak kampanyalara pay ayrılması,
üniversitelerde araştırmaların yapılabilmesi için projelerin desteklenmesi,
yine bahis ve kumar bağımlılığından kurtulmak için, Türkiye’de her bölgede en
azından bir merkezin oluşturulması konusunda mali kaynak ayrılması için bu
tasarıda değişiklik yapmak son derece mümkündür. Değerli arkadaşlar, bu tasarının geneli itibarıyla bahsi ve kumarı
kontrol altına alıyor olması ve büyük bir millî sermayenin yurt dışına çıkışını
en azından engelliyor olması vesilesiyle destekleyeceğimizi desteklediğimizi,
ama çeşitli maddelere ilişkin değişiklik önergeleriyle yasanın daha güçlü, toplumsal
çıkarlara, kamu çıkarlarına daha uygun hâle getirilmesi konusunda da
çabalarımızın olacağını ifade ediyor, bu vesileyle hepinizi bir kez daha
sevgiyle saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Demirtaş. Gruplar adına
üçüncü söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın
Mehmet Günal’da. Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Spor
Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk
Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, partim ve
şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, bu
kanunun neden yapılması gerektiği konusunda birkaç tespitimi sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bunu da kanunun gerekçesinde değerli bürokrat arkadaşlarımız ve
Bakanlık -komisyondaki ve alt komisyondaki çalışmalarda- zaten bize anlattılar,
ama bir mantığı ifade etmesi açısından kısaca bunlara bir değinmek istiyorum. 3289 sayılı Kanun
gereğince Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yetkili kılınmış ve bu Genel
Müdürlüğe bağlı olarak da Spor Toto Teşkilat Başkanlığı bu işlemleri yapmakla
yetkilendirilmiş ve teşkilat eliyle bu hizmetleri görüyor. Neden bu kadar
ayrıntılı bir kanuna gerek duyulduğunu sorduğumuz zaman, arkadaşlarımız, daha
önce bu işlemin önce idare mahkemesinden sonra da Danıştaydan
döndüğünü ve dolayısıyla, ayrıntılı bir şekilde kanun yapmak zorunda
kaldıklarını ifade ettiler. Şimdi, orada da
daha önce imtiyaz sözleşmesi niteliğinde görüldüğü için iptal edilmiş “Kanunla
düzenlenmesi gerekir.” diye, şu anda bizim önümüzde, böyle, çok maddesi olan
bir kanun tasarısı var. Bir de idarenin
bu yöntemi seçmesinde önemli nedenlerden bir tanesi, riskin özel sektörle paylaşılması.
Çünkü yüzde 59’dan fazlasını ikramiye olarak veremeyeceği için idare, özel
hukuk tüzel kişileriyle paylaşmak üzere böyle bir kanun tasarısı hazırlamış. Şimdi, Danıştayın iptali, ki hatta
Anayasa Mahkemesinin Millî Piyangoyla ilgili özelleştirme sürecinde verdiği
kararlar da var ve bu çerçevede de arkadaşlarımız hassas davranarak birçok maddeyi
ayrıntılı olarak buraya getirmişler. Normal şartlarda yürütme durdurulduğu için
de yasa çıkarma, “yasayla düzenlensin” dendiği için gelmiş. Ama,
ben bu işin felsefesini komisyonda da Sayın Bakan, bürokratlar belli ölçüde
anlattılar ama tam olarak algılayamadım. Öncelikle, son güne kadar bekleyip,
birtakım, Vakıflar Kanunu gibi bir kanunu bize saatlerce, gece yarısına kadar
burada çalıştırıp çıkarttıracağımız yerde, mademki belli bir tarih kısıtı var -ki Sayın Bakanın ve bürokratların kusuru değil
ama- ve Bakanlar Kurulundan zamanında geçmemiş, bizi niye uğraştırıyorsunuz? Sabahlara
kadar biz “Çıkarmayalım, geri alalım.” derken, tarihi olan bir şeyi önce
görüşsek, Vakıflar Kanunu da biraz beklese… Kim acele ettiriyor ben anlamadım.
Sorduk, Sayın Bakan alelacele getirdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda, dediler ki:
“Çıkması lazım.” Neden? Takvimimizi komisyonda da arkadaşlar sıkıştırdılar ve
yetiştirmeye çalıştık. Neden bu kadar bekleniyor veya mademki böyle acele bir
şey var, Vakıflar Kanunu’nu niye bu kadar bizim önümüze getirip de
yoruyorsunuz? Dün de söyledim, mekik dokumaktan… Aynı anda komisyona gidiyoruz,
alt komisyona gidiyoruz, geliyoruz Genel Kurula giriyoruz… Doğal olarak, böyle
gelişine bir itirazımız var, bu gibi şeylere. Eğer acilse, öncelik sıralamasını
yapacaksınız Sayın Başkan, ona göre getirin o zaman, bunu görüşelim, Vakıflar
Kanunu kalsın yani, acelesi yok, hiç çıkmasa daha iyi de… NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) – Meclise yeni geldiniz, biraz çalışın. MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Bir öncelik sıralaması yapalım işte. Bakın, şurada bir ay kaldı,
Bakanımız gözümüzün içine bakıyor, biraz daha uzarsa, çıkmazsa diye buna şey
yapıyor. Birincisi: Burada
bir üslup -gelişinde- hatası var. Sizleri, bundan sonra da kanun tasarıları
geleceği için, şimdiden uyarmış olalım. İkincisi: Burada
başka bir hata var, yine ama aciliyet olduğu için.
Nedir? Bu, sadece, bu spor müsabakalarına mahsus özel bir
ihale kanunu. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ihaleye ilişkin eski
Devlet İhale Kanunu vardı, sonra farklı şekillerde reforme
edildi Kamu İhale Kanunu ve bir de Kurumumuz var. “Efendim, onun içerisine
girmiyor.” E, girmesi için düzenleme yapalım, yasamanın işi bu. Yani, bir şeye…
O zaman yarın başka birisi daha çıkıp da “Ben de ihale yapacağım. Özelleştirme
Kanunu’na tabi değilim, İhale Kanunu’na da tabi olmayayım.” derse, o zaman,
bizim işimiz gücümüz özel ihale kanunu çıkarmak olacak. Arkadaşlar da
hassas “Mahkemeden döndü, bir an önce çıkaralım, kanunla düzenleyelim.”
diyorlar. O zaman, beş altı maddeyle çıkarabileceğimiz bir kanunu, otuz dörttü,
otuz üçe düşürdük, bir maddesi gitti. Bir: Emek israfı. İki:
Bir yol açılması söz konusu böyle bir durumda. Dolayısıyla, bir üslup olarak,
burada yine özel bir kanun çıkarıyormuşuz durumu var. Dolayısıyla yol
açılmasından endişeliyim. Diğer bir husus
da… Yine o süreçte tartıştık ama tam olarak ondan da tatmin olmadım. Çünkü
arkasından Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesine ilişkin gelişmeleri
inceleme şansım oldu. Şimdi diyorlar ki: “Biz özelleştirmeye tabi değiliz.”
Burada da bir üslup yanlışlığı var yine, baştan başlarken. Ya o zaman Millî
Piyango İdaresinin özelleştirilmesi yanlış, onlar da talih oyunu, şans oyunu
oynatıyorlar veya o zaman bunun bu şekliyle özel hukuk tüzel kişilerine
yaptırılması yanlış. Çünkü özü itibarıyla, teknik farklılıkları Sayın Bakan
bize açıklayabilir, ama genel olarak baktığımız zaman ikisi arasında bir tezat
var. “Neden öyle söylüyorsun?” diyeceksiniz. Çünkü,
sizin daha önce hazırlamış olduğunuz kanun tasarısında, bir öncekinde, Millî
Piyango İdaresi tarafından, 3’üncü maddede spor müsabakalarına dayalı bu
oyunların da Millî Piyango İdaresi aracılığıyla yürütülmesi konusunda teklif varmış,
sonradan geri çekilmiş. Yani, bunu sadece ben söylemiyorum, sizler yaptığınız
teknik çalışmalarla da önceki tasarıda tartışmışsınız. Veya daha önce
getirdiğimiz yap-işlet-devret… Diyecekler ki: “Şu anda buna uymuyor.”
Söylediler bize. Ama bütün bunları yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi değil mi,
bütün kanunları çıkaran? Oturup her şey için ayrı ayrı
kanun veya madde ihdas edeceğimize, bunları bir sürece koymamız gerekiyor. Yani, temel amacı
ve kapsamı belirten birkaç maddelik -tanımlarla beraber- bir kanun tasarısıyla
çözebilecekken, sonucunda otuz dört maddelik bir kanun tasarısı çıktı.
Yönetmelikte veya şartnamede belirtilecek hususları da buraya koymuş olduk.
Dolayısıyla, bu hususta da değerlendirmelerimi sizlere sunmak istiyorum. Diğer bir husus:
Az önce Sayın Aslanoğlu kulüplerin payıyla ilgili
söyledi ama, kamunun diğer paylarını da burada
garantiye alan bir şey yok. Yönetmelikle düzenlenir… O zaman niye otuz üç tane
maddeyi, her şeyi burada düzenliyoruz da bütün tanımları tek tek tek tek
yapıyoruz? Onu da yazsaydık, yani garanti altına alalım. Bunu da yine niye
söylüyorum? Millî Piyango İdaresinin özelleştirmesinde siz yazmışsınız
-arkadaşlarımız bize anlattılar- diyor ki: “Kamu payları garanti altına
alınır.” Bütün Savunma Sanayii Fonu’na, diğerlerine…
Burada da yine garanti altına alınacaktır, ama her şeyi yazıyoruz, buradaki
şeye gelince kanuna yazmıyoruz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Kulüpler sıfır. MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Kulüpler bir tanesi. Ama, onun dışında,
diğer kurumlara ayrılan paylar var. Şimdi, burada
diğer bir husus daha var değerli arkadaşlarım. Bu, Millî Piyangonunkinde
dikkate alınmış, “alınacak” deniyor daha doğrusu. Henüz o da gerçekleşmedi ama, arkadaşlar şartnameyi hazırlarken bunu söylüyorlar ve
bundan sonrası için de, Millî Piyango İdaresi bir düzenleme, denetleme kurumu
gibi çalışacak, hasılat paylaşım veya lisans devriyle özelleştirdikten sonra
diyorlar. O zaman, az önce diğer konuşmacı arkadaşlarımız da değindiler, buna
ilişkin -ki, spor müsabakalarına ilişkin oyunlar da İnternet üzerinden
oynanabiliyor, sadece bayi kanalıyla değil, sanal bayiler de bu konuda bayilik
alıp oynatabiliyorlar- bütün bunların hepsinin nasıl olacağına ilişkin bir
düzenleme, denetleme kurumu hâline dönüşecekse, hem bu arada Spor Toto Teşkilat
Başkanlığının hem Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün diğer spor branşlarına, diğer faaliyetlere de zaman ayırması sağlanmış
olur hem de başları bu şekilde her sıkıştığında, ihaleyle ilgili süreç
başladığında baskılara maruz kalmaları da önlenmiş olur diye düşünüyorum. Değerli
arkadaşlar, burada birkaç husus daha var, onları belirtip çok fazla zamanınızı
almak istemiyorum, ama temel bazı konulara da değinmeden geçemeyeceğim. Diğer
görüşleri bazı maddelerde sizlerle tekrar paylaşacağım. Şimdi, Sayın Aslanoğlu
belirtti: Bayilik kriterleri. Maalesef, bize vekil
olmadan önce de sürekli olarak bu konuda talepler, şikâyetler geliyordu. Yani,
belli bir esasa bağlamadığımız zaman bunlar devam edecek. Biz burada, kanun
tasarısında olmasa da Sayın Bakandan istirham ediyoruz, bu konuda herkesi
rahatlatacak bir şey olursa. Bizi sürekli sıkıştırıyorlar. Biz size aktarmıyoruz,
ama “Efendim, şurada şu bayilik var, şuna verildi, bize verilmedi.” falan gibi
söyleniyor. Doğruluğunu bilemiyoruz, ama sürekli bir talep ve şikâyet konusu
var. Onun dışında,
esas itibarıyla baktığımız zaman, değerli arkadaşlar, burada az önce bahsetmiş olduğum
Millî Piyango özelleştirmesinde dikkate alınan diğer bir husus var. Dünya
Piyangolar Birliğinin bu konuda temel kuralları var. Öncelikle diyor ki:
“Bunlar teşvik edilmemeli, on sekiz yaşından küçüklerin oynaması önlenmeli gibi
birtakım etik kurallar ve toplumda kumarı teşvik edecek -daha amiyane tabirle-
hususlardan kaçınılması…” Ama, bir taraftan bakıyoruz,
bu bir umut kapısı hâline gelmeye başlıyor. Bir süre sonra bir bakıyorsunuz, herkes,
oyunların son gününde, son saatinde -sadece Spor Toto, Loto ya da İddaa işlemlerinde değil, hepsinde- herkesin koşuşturmacayla kuyruğa girdiğini görüyoruz. Buna dikkat
etmek gerekiyor ve bu konudaki düzenlemelerde de, nasıl diğer üst kurullar
varsa, mademki Millî Piyangoyu özelleştirip düzenleme denetleme kurumu hâline
getireceksiniz, o zaman bütün bu kuralları da koyan bir kurum hâline getirmekte
fayda var diye düşünüyorum. Diğer bir husus,
yine, bu konuda İnternet güvenliğine ilişkin çalışmalar var, üst kurullar var, ama, özellikle bu bahis oyunlarında sadece sporda değil,
diğer Millî Piyangoyla ilgili olanlarda da, Spor Toto, Loto’da da dikkat
edilmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Yani, bu spor müsabakalarına
dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarının oynatılmasını da ya Millî
Piyango gibi özelleştirmemiz lazım ya da tam tersine Millî Piyangoyu da, o
zaman, eğer bu yöntem doğruysa, kamuda kalsın, özelleştirmeyelim. Sadece
işlemlerin yürütülmesini zaten devlet yapıyor. Ben burada bir ilişki kuramadım.
Artı, son olarak,
yine ben de aynı dileği tekrarlayacağım: Amatör spor maalesef üvey evlat muamelesi
görüyor. Sayın Bakan şimdi itiraz edecek ama,
kaynaklar açısından üvey evlat muamelesi görüyor. Sıkıntılarını çekiyorlar,
profesyonel olanlar bile zaman zaman sıkıntıya
düşüyor. Bu çerçevede biraz daha, onlara da pay ayrılması gerekir diye
düşünüyorum. Kısaca bir de
-maddede yine gerekirse söylerim ama- 1’inci maddede kapsamla ilgili bir
itirazım olmuştu, çünkü bütün spor müsabakalarını içeriyor, yani bu yapılacak
şey. Şu anda oynanan İddaa oyunu sadece futbol
üzerine hep konuşuluyor. Gündemde maalesef diğer sporlar biraz üvey evlat
olarak muamele görüyorlar. Dolayısıyla, oradaki ihalenin de farklı şekilde
yapılması yönünde bir talebimiz olmuştu. Bürokrat arkadaşlarımız da dediler ki:
“Zaten onun maliyeti yüksektir, herkes bu sistemi kurmak istemez. Dolayısıyla
hepsini beraber ihale etmemizde fayda var.” Ben hâlâ o konuda ısrarlıyım. En
azından elimizi kolumuzu bağlamadan, diğer spor oyunları için farklı bir yöntem
izlenebilmesinin yolu açılması gerekiyor. Bir de, yine,
3’üncü maddede reklam ve tanıtımla ilgili bir husus vardı. Az önce söyledim,
Dünya Piyangolar Birliğinin etik kuralları içerisinde de tanıtıcı reklamın,
özendirici reklamın fazla yapılmaması, aşırı derecede, kişilerin buraya
yönlendirilmemesi şeklinde. Bu hususun da dikkate alınmasını talep ediyorum. Bir diğer husus
da, son olarak, ihalenin süresiyle ilgiliydi. Sağ olsunlar, alt komisyonda ve
komisyonda yaptığımız çalışmalarda, daha önce on beş yıl olarak getirilmişti.
Şimdi arkadaşlar on yıl olarak koydular ama, ben böyle
bir süre şeyini, yine hâlâ elimizi on yıl için bağlamayı çok da şey görmüyorum.
Diyecekler ki: “Biz o kadar kullanmayız.” Ama o zaman kanuna koymamıza ne gerek
var? Şartnamede belirtilir deyip geçebilirdik. Neden? Sürekli teknoloji
gelişiyor. Şu anda verilen hasılat miktarı bize cazip
gelebilir, daha doğrusu verilen oran, ama yarın belki daha farklı tekliflerle
karşılaşma şansımız olur diyorum. Elimizi bağlamamamız gerekir. Kanuna
koyduğumuz zaman farklı bir şey olur. Belki de sonra şartlar değişir, daha uzun
vermek zorunda da kalabiliriz. Esas itibarıyla,
genel görüşlerimiz bu konuda bunlar, maddeler geldiği zaman ayrıca
görüşlerimizi arz edeceğiz. Son bir defa daha söylüyorum: Bu bir umut kapısı
hâline gelmemeli, getirilmemeli çünkü işsizlik, yoksulluk bir taraftan artıyor…
Dolayısıyla özendirici olmaktan çok bunu düzenleyici, denetleyici bir sürece
girerek bu işlem yapılmalı, özelleştirilmelidir diyorum. Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Günal. Gruplar adına son
söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı’ya ait. Buyurun Sayın
Arıcı. (AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU
ADINA ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 112
sıra sayılı Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis
Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Partim ve şahsım adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Devletin spora
katkısı ve desteği anayasal bir zorunluluk olmasına karşın sporun dünyada artık
sosyal ve sivil toplum organizasyonu olduğu ve kendi iç dinamikleriyle
yönetilmesi gereği evrensel bir olgudur. Türkiye’de spor kulüplerinin içinde
bulunduğu sıkıntıların giderilmesi ve sorunların çözümü için Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş oldukları araştırma önergesine
biz de AK Parti olarak destek verdik ve bu anlamda araştırma önergesini de
grubumuz adına yüce Parlamentonun onayına ve sizlerin desteğine de sunmuş
bulunmaktayız. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Ne zaman getirecek Abdurrahman
Bey? Ne zaman getirecek başkan? ABDURRAHMAN ARICI
(Devamla) – Başkanımız getirir. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Evet, onun da sözünü al da. ABDURRAHMAN ARICI
(Devamla) – Evet, onun sözünü verdik, onun sözü alınmış vaziyette. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Peki. ABDURRAHMAN ARICI
(Devamla) – Tüm amatör branşlara ve federasyonlara
vermiş olduğumuz destek oransal olarak artarak sürdürülecektir. Çünkü biz
biliyoruz ki spor, kardeşlik, barış, dostluk bağlarını güçlendirmekte ve
ülkeler arasında iyi ilişkilerin sürdürülmesini sağlamaktadır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk sporuna kırk sekiz yıldır hizmet veren Spor Toto
Teşkilat Başkanlığının hizmet ve faaliyetlerini en iyi şekilde devam
ettirebilmesi amacıyla hazırlanmış olan bu kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin onayından geçmesiyle birlikte sporumuza çok büyük kazanımlar
sağlayacaktır. Bu tasarı, içeriği itibarıyla tüm spor branşlarını
kapsadığından, amatör spor dallarının da hızla gelişmesine imkân tanıyacak bir
kaynağı sporumuza sunacaktır. Bu imkânla bahis oyunlarına dâhil edilecek diğer branşlarımız, basketbol, voleybol ve diğer spor branşlarının
hem federasyonlarına hem de kulüp ve takımlarına isim hakkı ödenmesiyle bu
branşlarımızın kalkınmasına da vesile olacaktır. Ülkemizde ve
dünyada büyük bir mücadeleyle engellemeye çalışılan yasa dışı bahis sektörü ne yazık
ki tüm amatör branşlarımız üzerinde çok büyük ve asla
vergilendirilemeyen kazançlar elde etmektedir. Bugün görüşülen bu yasa,
sunacağı imkânlar çerçevesinde halkımızın bu yöndeki teveccühünü de
karşılayacak, yasa dışı yolların kapanmasına da vesile olacaktır. Türk sporunun
tesisleşmesine, gençlerimizin sportif yönden gelişip ilerlemesine maddi kaynak kazandıracak
olan bu yasa kapsamındaki faaliyetlerden ülkemizin sosyal kurumlarının da
faydalandığı asla göz ardı edilmemelidir. Zira, göz
bebeği dediğimiz Savunma Sanayii, Kredi Yurtlar
Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu, Tanıtma Fonu gibi kuruluşlarımız,
mevcudiyetlerinin devamı için, bu benzeri kuruluşlarımıza, bu desteklere
ihtiyaç duymaktadırlar. Bunları
rakamlarla da izah etmek gerekirse... İddaa oyunu
bugüne kadar kuruluşlarımıza, elde edilen 5,7 milyar YTL’lik gelirden, hazineye
1,047 milyar YTL, futbol kulüplerimize 410 milyon YTL –isim hakkı- sosyal
kurumlarımıza 49 milyon YTL katkı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüze 66 milyon
YTL katkı ve tesisleşmeye de 61 milyon YTL destek sağlamıştır. Sosyal sorumluluk
bilinciyle oturmuş bir bahis sektörü piyasasının var olabilmesi, spor kulüplerimizin
maddi kaygı yaşamadan hizmet verebilmesi, gençlerimizin spora olan ilgisinin
Avrupai tesislerde değerlendirilmesi için Spor Toto Teşkilat Başkanlığının bu
hizmet ve faaliyetlerinin aksamadan sürmesi gerektiğine de inanmaktayız. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizlerin değerli katkılarıyla yasalaşmasını
sağlayacağımız kanun tasarısına vereceğiniz desteğe teşekkür eder, hepinize
saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Arıcı. Şahısları adına
söz talepleri vardır. İlk söz, İzmir
Milletvekili Sayın Harun Öztürk’e aittir. Buyurun Sayın Öztürk. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Sol Parti ve şahsım
adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan
Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel
Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkındaki Kanun Tasarısı’yla ilgili
kişisel görüşümü açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Değerli milletvekilleri, prensip olarak kanun tasarısıyla güdülen
amacın gerçekleştirilmesine ve bu gerçekleştirme konusunda kapsama dâhil sosyal
hizmetler ve kamu kuruluşlarına kaynak aktarılmasına herhangi bir itirazımız
elbette olamaz ancak Kamu İhale Yasası var hepinizin bildiği gibi ve bu Kamu
İhale Yasası, kamu hukukuna tabi olan veya kamunun denetimi altında bulunan
veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır. Görüşmekte olduğumuz tasarının ilgili olan kuruluşları ise Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü, Millî Piyango İdaresi ve Spor Toto Dairesi Başkanlığı.
Bu saydığım kurum ve kuruluşların da kamu kurum ve kuruluşu niteliğinde olduğu
konusunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır. Şimdi, Kamu İhale
Yasası’nı niye kabul etti Türkiye Büyük Millet Meclisi? Kamu İhale Kanunu’nun
ilkelerine göz attığımızda, kamu kurum ve kuruluşu adına yapılacak ihalelerde
saydamlığın gözetilmesi, rekabetin sağlanması, eşit muamele, güvenirlik,
gizlilik, kamuoyu denetimi ve ihtiyaçların uygun şartlarda ve zamanında
karşılanması ve kaynakların verimli bir şekilde kullanılması amaçlanmıştır Kamu
İhale Yasası’nın kabulünde. Şimdi, burada Kamu İhale Yasası kapsamı içerisinde
olan kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları ihalelerin mutlaka hepsinin
kendine has özellikleri ve nitelikleri vardır. Yani, hepsi ayrı bir yasayla,
usul ve esaslarının tespit edildiği bir ihale yasasıyla kendi
işlerini yürütmek isteyebilirler. Ama, bunun da
biraz önce saydığımız ilkelerin tümüyle gözetilmesinde aksaklıklara yol açacağı
tabiidir. Dolayısıyla bu yasanın da Kamu İhale Yasası kapsamındaki -birçok özel
nitelikli işin ihalesinde olduğu gibi- o usullerin kullanılarak yerine
getirilmesinin daha doğru olabileceğini düşünüyorum. Şimdi, bu
değerlendirmeyi yaptıktan sonra, yasanın geneli üzerindeki düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, ihaleye katılacakların anonim şirket
statüsündeki özel hukuk tüzel kişilileriyle sınırlandırılmış olmasını ve gerçek
kişilerin ihaleye katılmalarının engellenmiş olmasını önemli bir eksiklik diye
düşünüyorum biraz önce saydığımız ihale ilkeleri çerçevesinde. Yine, yasanın
7’nci maddesinde ihaleye katılacakların daha da sınırlandırılmış olduğunu
görüyoruz. Yani aranan özellikler nedeniyle ihaleye katılabilecekler
alabildiğine sınırlandırılmıştır. Bu da, rekabetin sağlanması konusunda
zorluklar yaşanmasını gündeme getirecektir. Yine, görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısına göre, yapacağımız ihalenin sözleşme süresi on yıllık
gibi uzun bir süreyi kapsamaktadır. Bu kadar uzun süreli bir ihale sözleşmesi
sonunda beklenirdi ki bu ihale için başlangıçta yapılan altyapı yatırımlarının
bir kısmı veya tamamı sözleşme süresi sonucunda idareye devredilmiş olsun.
Bunun yasaya konulmamış olmasını da bir eksiklik olarak düşünüyorum. Yine, bu ihaleyi
yapacak teşkilattan ayrılanlara belli bir süre ihaleye katılmama yasağı
getirilmemiş olmasını da yasadaki bir diğer eksikliktir diye düşünüyorum.
Ayrıca, on yıllık süre içinde hasılat
gerçekleştirmelerine göre, idare lehine mali hükümlerin gözden
geçirilebileceğine ilişkin esnek bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasını da bir
başka eksiklik diye değerlendiriyorum. Bir başka husus: Hukukumuzda ve içtihatta mücbir sebeplerin neler
olduğu artık belirlenmişken ve bir tereddüt yok iken, tasarıda sayılan mücbir
sebeplere, yani hukukumuzda yerleşmiş olan ve içtihatta yerleşmiş olan bu
mücbir sebeplere ek olarak idarece tespit edilecek diğer benzer hâllerin de
mücbir sebepler arasında sayılmasının sözleşmenin uygulanması sırasında kötü
kullanımlara fırsat verecek olması nedeniyle de Komisyondaki çoğunluk görüşüne
katılmadık ve burada bu eleştirilerimizi bir kez daha sizlerle paylaşmak
istedik. Tasarının hayırlı
olması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Öztürk. Kocaeli
Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül… Ankara
Milletvekili Sayın Ahmet Deniz Bölükbaşı… İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural… OKTAY VURAL
(İzmir) – Konuşmayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN - Kanun tasarısının tümü üzerinde soru-cevap
işlemine geçiyoruz. Sayın Tankut… YILMAZ TANKUT
(Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımıza sormak istiyorum:
Spor
müsabakalarına dayalı şans oyunlarının özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması
hususunda niçin özel bir yasayla ihale yapma ihtiyacı duymaktasınız? Kamu İhale Kurumu
gibi devletin mevcut ihale kanun ve kriterleriyle bu
düzenlemeleri yapamaz mıydınız? İhale süreci ve
sonrasında söz konusu tüzel kişiliklerin denetlenmesinde, Bakanlığınızın kendi
bünyesi dışında başka bir denetleme sistemi olacak mıdır? Şu an bu yasa
çerçevesinde ihaleye girebilecek ve bu işleri yapabilecek özelliklere sahip kaç
adet tüzel kişilik olduğunu tahmin ediyorsunuz? Yine ihale
aşamasında yeterli sayıda rekabet edebilecek kurum ve kuruluş olacağını
düşünüyor musunuz? Şans oyunlarının ülkemizde yıllık cirosu nedir? Aylık
ortalama şans oyunu oynayan insanımızın sayısı nedir? Bu tasarıyla şans
oyunlarından elde edilen gelirleri artırmayı mı düşünüyorsunuz? Eğer böyle bir
hedefiniz varsa, toplumumuzun daha geniş bir kesiminin Sayısal Loto, İddaa gibi şans oyunlarına yönelmesini mi arzu
etmektesiniz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın Ağyüz… YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim. Sayın Bakanım,
kanunda “Kamunun teknolojik imkânlarıyla yapılması mümkün değildir.” gerekçesi
var. Yetersizlik nedir? Yeterli olması için yapılması gereken nedir? İhaleye
katılma koşullarında bazı koşullar idari şartnameye bırakılmış, bunu yanlış
görmüyor musunuz? Ayrıca, kurumunuzda çalışanların, ayrılarak bu tür ihalelere
girmesinin önünün açık olması, yanlış bir karar değil midir? Ayrıca da bu
ihaleye girebilecek nitelikte şu şartlarda şu kadar ağı kurmuş olan Türkiye’de
şu anda faaliyette bulunan bir yapı var mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın
Işık… ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım,
Spor Toto Teşkilatının 31/12/2007 tarihi itibarıyla
Maliye Bakanlığına ve diğer kurum ve kuruluşlara olan toplam borcu ne kadardır?
Varsa, borcun tahsili konusunda Bakanlığınızca herhangi bir işlem yapılmış
mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, kulüplerimizin vergi ve sigorta borçlarını
altı aydır konuşuyoruz. Ne zaman kulüplerin vergi ve sigorta... Kesin bir tarih
istiyorum sizden. Ne zaman gelir veya ne zaman getireceksiniz? Türkiye’nin her
tarafında kulüpler şu anda sizin ağzınıza bakıyor. Diyorlar ki: “Bunu altı
aydır bu Meclis konuşuyor, ama bu yasa bir türlü gelmiyor; biz deplasmana gidemiyoruz, para ödeyemiyoruz, her tarafımız
hacizli, sigorta ve vergi hacizlerimiz duruyor, yöneticiler hacizli…” Bu konuda
net bir cevap istiyorlar. Takdirlerinize
sunuyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan… DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Soru soran
değerli milletvekili arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum. Önce Sayın Aslanoğlu’ndan başlayalım. Kendisine çok teşekkür ediyorum,
spor kulüpleri adına Parlamentoda her vesileyle kulüplerimizin ekonomik
durumunu dile getirdiği için ve bir hassasiyet yarattığı için. Dün zannedersem
yüce Meclisimiz bir kanun kabul etti vergi kanunları içerisinde. Burada Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü olarak, bugüne kadar kulüplerin birikmiş yaklaşık 44
milyon YTL’lik bir alacağından vazgeçtik. Haa bu cebe
giren para anlamına gelmiyor. Onun dışında… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, o değil. Efendim, o mahkemelik olanlar için. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Yüzde 7’lik paylar, mahkemelik değil. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, yani ihtilaflı olan… DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Değil. Bugüne kadar çeşitli vesilelerle ödenmemiş.
Maç hasılatları üzerinden beyan ettikleri yüzde 7’lik
pay var, bundan vazgeçtik. Ki, toplam -eski birim ifadesiyle- 44 trilyon
liralık bir miktardan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak vazgeçtik. Bunun dışında,
birikmiş vergi ve sigorta borçları üzerinde çalışıyoruz. İnşallah mart ayı
içerisinde hep birlikte bu yeniden yapılandırmaları yüce Meclisin
komisyonlarına ve Genel Kurulun huzuruna getirmeyi amaçlıyoruz. Tabii, bütün
bunların kulüplerin ekonomik sorunlarını çözmeyeceğinin bilincindeyiz. Kulüplerimizin
kendilerine gelir getirecek başka kaynaklara da yönelmeleri gerekiyor. Kulüpler
yasasının çıkması lazım, dediğiniz çok doğru. Artık bu kadar devasa bütçeyi
yöneten kulüpleri Dernekler Yasası’yla yönetmek mümkün değil. Kulüplerin
borçlanma politikalarını disiplin altına almamız gerekiyor. Bu meyanda şuna
da yürekten katılıyorum. Sizin verdiğiniz, diğer
gruplarımızın da, Milliyetçi Hareketçi Partisinin de desteklediği, Adalet ve
Kalkınma Partisinin de desteklediği bir araştırma önergesini en kısa zamanda
-ben de istirham ediyorum grup başkan vekillerimizden- inşallah gündeme alıp
bir an önce bir komisyon kurularak Türk sporunun sorunlarını ve çözüm yollarını
birlikte tespit edebilirsek bundan büyük bir mutluluk duyacağım. Diğer hepsine
zannederim sürem yetmeyecek. Ama, aklımda kalan ve
önemli gördüğüm birkaç konuya da cevap vermek istiyorum. Bir: “Neden Kamu İhale
Kanunu kapsamında yapmadınız?” Bir: Gençlik spor teşkilatı Kamu İhale Yasası’na
tabi bir kurum değil. İlk 2003 yılında yazılmış “bu ihaleyi o prosedür içerisinde yapalım” diye “hayır, siz teşkilat
olarak bu mevzuata tabi değilsiniz” denmiş. Şimdi, bunun hukuki referansı şu:
Anayasa’mızın 47’nci maddesi, bu tip kamu hizmetlerinin özel hukuk tüzel
kişilerine gördürülebileceğine imkân veriyor, onun için çok detaylı bir kanun
düzenlemesiyle huzurunuza geldik. Doğrudur, bu bir ihale kanunudur, ama çoğunun
referansı Kamu İhale Kanunu’ndaki hükümler; dikkat ederseniz tıpa tıp aynıdır,
oradan alınmıştır; yasaklar, müeyyideler, ihaleye katılma şartları. Danıştay da
bir dava dolayısıyla bu tip kamu hizmetlerinin özel düzenlenmiş bir kanunla
yapılacağından bir kararında bahsettiği için, idare olarak, bu kamu hizmetinin
özel hukuk kişilerine gördürülmesi konusunda çok kapsamlı bir yasa düzenleme
gayreti içerisinde olduk. Belki gözümüzden kaçanlar olmuştur,
ki komisyonda düzeltildi, alt komisyonda düzeltildi. Burada yine birkaç tane
önerge gelecek, özellikle ihaleye katılımın daha şeffaf, rekabetin daha açık
olması noktasında bizim de benimsediğimiz önergeler var. İnşallah, o
önergelerle, yapılacak ihalenin şeffaf, daha çok katılıma açık ve bu oyunun
gerçek piyasa değerinin oluştuğu bir süreci birlikte yönetiriz diye
düşünüyorum. İhale yapıldıktan
sonra, kurum bu oyunun oynatılmasını denetleyecek, özel bir madde kondu.
Bununla kâfi kalmadık, Plan ve Bütçe Komisyonumuzda arkadaşlarımız dediler ki:
“Her yıl bu Spor Toto Teşkilatının uygulamalarının sonuçları Bütçe Komisyonuna
sunulsun.” Her yıl Spor Toto Teşkilatı gelecek, Bütçe ve Plan Komisyonunda, şu
kadar bayi verdim, bu kadar hasılat oldu, kulüplere bu
kadar verdik, sosyal hizmetlere bu kadar pay verdik diye yüce komisyonu,
dolayısıyla yüce Parlamentoyu bilgilendirecek. Sayın Başkanım,
sürem var mı daha? BAŞKAN – Evet, on
iki dakikanız var. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Peki. Bunların bir
kısmı da teknik sorular. İzin verirseniz onlara da değerli milletvekili
arkadaşlarıma yazılı olarak cevap vermek istiyorum. Teşekkür ederim
Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. On beş dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati:
16.08 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 16.34 BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. 112 sıra sayılı
kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. 1’inci maddeyi
okutuyorum: SPOR MÜSABAKALARINA DAYALI SABİT İHTİMALLİ VE MÜŞTEREK
BAHİS OYUNLARININ ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve
Tanımlar Amaç ve Kapsam MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; uzmanlık, ileri teknoloji ve yüksek
maddî kaynak gerektiren, at yarışları hariç olmak üzere, spor müsabakaları
üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarını düzenleme işine ilişkin
merkezî bahis sistemi ve risk yönetim merkezinin kurulması ve işletilmesi ile
başbayilik iş ve hizmetlerinin özel hukuk sözleşmesi ile hâsılattan pay
verilmesi modeliyle, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca özel hukuk tüzel
kişilerine yaptırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. BAŞKAN – Madde
üzerinde, gruplar adına söz talebi yok. Şahıslar adına
var. Samsun
Milletvekili Sayın Suat Kılıç? Yok. Kocaeli
Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül? Yok. Ankara
Milletvekili Sayın Ahmet Deniz Bölükbaşı? Yok. İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural? OKTAY VURAL
(İzmir) – Konuşmayacağım. BAŞKAN – Madde
üzerinde soru-cevap faslına geçiriyoruz. Sayın Öztürk… Yok. Önerge yok. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul
edilmiştir. 2’nci maddeyi
okutuyorum: Tanımlar MADDE 2- (1) Bu
Kanunun uygulanmasında; a) Başbayi: 3
üncü maddenin (c) bendinde belirtilen iş ve hizmetleri yapmak üzere idare ile
sözleşme yapan yükleniciyi, b) Benzer iş:
Risk yönetimi içermesi kaydıyla, ihale konusu iş ile nitelikleri itibarıyla
benzerlik gösteren, aynı veya benzer usullerle gerçekleştirilen makine,
teçhizat ve diğer ekipman ile malî güç, ihtisas ile
personel ve organizasyon gerekleri itibarıyla benzer özellikteki işleri, c) Hâsılat: İdare
tarafından müşterek ve sabit ihtimalli bahis oyunlarının oynatılması
karşılığında iştirakçilerden tahsil edilen tutardan katma değer vergisi
düşüldükten sonra kalan tutarı, ç) Hâsılattan pay
verilmesi modeli: 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetlerin özel hukuk tüzel kişilerine
yaptırılması için yükleniciye, yüklendiği iş ve hizmetlerden elde edilen
hâsılattan, sözleşmede belirlenen esaslara göre yükleniciye belli bir yüzde
oranında pay verilmesini öngören özel finansman modelini, d) İdare: Spor
Toto Teşkilat Başkanlığını, e) İhale
dokümanı: İhale konusu iş ve hizmette idarî şartname, teknik şartname, sözleşme
tasarısı ve gerekli diğer belge ve bilgileri, f) İhale
yetkilisi: Spor Toto Teşkilat Başkanını, g) İstekli:
İhaleye teklif veren özel hukuk tüzel kişilerini, ğ) Merkezî bahis
sistemi: Ana sistem ve kurtarma sistemi olmak üzere iki bölümden meydana gelen,
tüm bayilerden gelen bilgilerin toplandığı, işlendiği ve depolandığı, yüksek
kapasite ve işlem gücüne sahip yedekleme özelliği bulunan donanımların
bütününün oluşturduğu sistemi, h) Müşterek bahis
oyunları: Yurt içinde ve yurt dışında tertiplenen spor müsabakalarına ait
sonuçların tahmin edilmesi üzerine oynatılan, hâsılatın önceden belirlenen
ikramiye yüzdesinin, doğru sonucu tahmin eden iştirakçiler arasında
paylaştırıldığı bahis oyunlarını, ı) Ortak girişim:
İhaleye katılmak üzere 29/6/1956 tarihli ve 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketlerin kendi
aralarında veya yabancı şirketlerle yaptıkları anlaşma ile oluşturulan iş
ortaklıklarını, i) Özel hukuk
tüzel kişisi: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim
şirketleri veya bunların kendi aralarında veya yabancı şirketlerle
oluşturdukları ortak girişimleri, j) Pazarlıkla
temin: 26 ncı maddede belirtilen durumlarda 3 üncü
maddede belirtilen iş ve hizmetlerin, idare tarafından ilan yapılmaksızın davet
edilenlerle teknik şartların ve hâsılattan verilecek pay oranının görüşülerek
temin edildiği usulü, k) Pilot ortak:
Ortak girişimi temsil etme yetkisine sahip olan ortağı, l) Risk Yönetimi:
Sabit ihtimalli bahis oyun programlarında yer alan bahis katsayılarının ve
asgari müsabaka sayılarının belirlenmesi ile oyunların ikramiye riskinin kısmen
veya tamamen yüklenici tarafından karşılanmasını, m) Risk yönetim
merkezi: Sabit ihtimalli bahis oyun programlarında yer alan etkinliklere
ilişkin bahis oranlarının belirlenmesi, güncellenmesi ve bahis işlemlerinin
takibi gibi faaliyetlerin yürütüldüğü merkezi, n) Sabit
ihtimalli bahis oyunları: Yurt içinde ve yurt dışında tertiplenen spor
müsabakalarına ait sonuçların veya etkinliklerin tahmin edilmesi esasına göre
oynatılan ve iştirak edenler arasından doğru tahmin edenlere, önceden
belirlenen bahis oranlarıyla ikramiye kazandıran oyunları, o) Sözleşme:
İdare ile yüklenici arasında yapılan, özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmeyi, ö) Spor
müsabakası: Yurt içinde ve yurt dışında ilgili kurum ve kuruluşlarca
tertiplenen resmî, özel, temsilî, ulusal veya
uluslararası spor karşılaşmalarını, p) Teklif: Bu
Kanuna göre yapılacak ihalelerde isteklinin İdareye sunduğu ve hasılattan talep ettiği pay oranını gösterir teklifi ile
değerlendirmeye esas diğer belge veya bilgileri, r) Yüklenici: Bu
Kanunda belirtilen iş ve hizmetlerin yaptırılması amacıyla İdare ile sözleşme
imzalayan özel hukuk tüzel kişisini, ifade eder. BAŞKAN – Madde
üzerinde söz talebi? Yok. Soru-cevap
faslına geçiyoruz. Buyurun Sayın Öztürk. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Bakan biraz
önce cevaben Kamu İhale Kurumuna sorduklarını ve bu yasa kapsamına tabi olmadıkları
cevabını aldıklarını ifade etti. Bunu sormaya gerek yoktu. Çünkü Hükûmetiniz 2007 yılında 5583 sayılı Yasa’yla Gençlik Spor
Genel Müdürlüğünün görevleri arasında “Futbol ve diğer spor müsabakaları
üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunları düzenlemek ve düzenletmek
ve yönetmek” ibaresini ekletmişti. Ayrıca yine Kamu İhale Yasası’na
eklettirdiği “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk spor federasyonlarının
ulusal ve uluslararası sportif faaliyetlerine ilişkin mal ve hizmet alımlarının
Kamu İhale Yasası’ndan istisna edildiğini” 2007 yılı Şubatında gerçekleştirmişti.
Bunu yapmış olmanız, benim bu kurumun Kamu İhale Yasası kapsamında söylediğim ilkeler
çerçevesinde bulunması gerektiği yönündeki düşüncemi ortadan kaldırmıyor. Bu
görüşe katılır mısınız? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan… DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Değerli
milletvekilimize de teşekkür ediyorum. Belki bir şeyi
öncelikle düzeltmem gerekiyor. Daha önceki konuşmamdan Gençlik Spor Genel
Müdürlüğümüzün işlemlerinin Kamu İhale Yasası’na tabi olmadığı gibi bir anlam
çıkabilir. Kastım şudur: Sadece bu müşterek bahis oyunlarının oynatılma
işleminin Kamu İhale Yasası’nın mevcut hükümleri içerisinde mümkün olmadığını
ifade etmek istemiştim. Onu öncelikle düzeltmek istiyorum. Daha önceki
konuşmamda da ifade ettiğim gibi, bu düzenlemenin yasal dayanağı Anayasa’mızın
47’nci maddesine öncelikle dayanmaktadır. Orada, bilindiği üzere, bu tür kamu
hizmetlerinin özel hukuk tüzel kişilerine gördürülebileceğine dair 1999 yılında
Anayasa’da yapılan bir değişiklikle bir imkân getirilmiştir. Yine, süreç
içerisinde konunun idari yargıya taşınmasında Danıştayca
bu tür işlemlerin özel bir kanunla düzenlenmesi ihtiyacı belirtilmiş
olduğundan, referans olarak bu iki hususu dikkate aldık ve özel bir kanunla bu
ihale mevzuatını düzenleme gayreti içerisinde olduk. Belki, bu
hususlar, tabii, genel bir bütünlük ve disiplin içerisinde Kamu İhale
Yasası’nda da olabilirdi. Ama, genel mevzuatın
parametreleri tabii birçok değişkene bağlı. İleride belki - bu, Hükûmetimizin de gündeminde olan bir konu; Kamu İhale
Yasası’nı tekrar, yeniden ele almış durumdayız zaman içerisinde ortaya çıkan
aksaklıklarını gidermek amacıyla- bu ve buna benzer bütün mevzuatları tek bir
disiplin içerisinde birleştirmek mümkün olabilir. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM İş ve Hizmetler,
Mali Sorumluluklar ve İhaleye İlişkin Temel İlkeler İş ve hizmetler
ile mali sorumluluklar MADDE 3- (1) Bu
Kanun kapsamında özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılabilecek iş ve hizmetler
ile yüklenilecek mali sorumluluklar şunlardır: a) Spor
müsabakalarına dayalı müşterek bahis ve sabit ihtimalli bahis oyunlarının
elektronik ortamlar ve bahis terminalleri üzerinden oynatılması amacıyla
bayilerin bağlantılı olarak çalıştığı merkezî bahis sisteminin kurulması ve
işletilmesi, b) Sabit
ihtimalli bahis oyunları için, merkezî bahis sistemine bağlı olarak çalışacak
risk yönetim merkezinin kurulması ve işletilmesi, bu kapsamda oyun
programlarında yer alan müsabakalara ilişkin bahis oranlarının belirlenmesi. c) Başbayilik iş
ve hizmetleri; 1) Her hafta
geçici mutabakat sağlanmak ve sözleşme süresi sonunda kesin hesap çıkarılmak üzere,
sabit ihtimalli bahis oyunlarında İdare tarafından dağıtılan ikramiye tutarının
oyun planına göre dağıtılması gereken ikramiye tutarının üzerinde olması
hâlinde aradaki farkın karşılanması, 2) İdarenin
mevcut ve ileride tesis edeceği bayilerine merkezî bahis sistemi ile uyumlu
çalışacak bahis terminallerinin, mülkiyeti yüklenicide kalmak üzere temin
edilmesi, merkezî sistemle eş ve gerçek zamanlı bağlantılarının iletişim
giderleri üstlenilerek kurulması, onarım ve bakımlarının yapılması, 3) İdare
tarafından oynatılan oyunlara ilişkin pazarlama, reklam, tanıtım gibi
faaliyetlerin yapılması; kupon, rulo gibi sarfiyat malzemelerinin temini ve
bayilere dağıtılması; müsabaka ve ikramiye sonuçları gibi duyuruların yazılı ve
görsel basın aracılığıyla
yapılması ile bayilik destek hizmetlerinin verilmesi, 4) Bu bentteki
kesin hesap, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesini müteakip en geç üç
ay içerisinde yapılır. BAŞKAN – Madde
üzerinde söz talebi yok. Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
112 sıra sayılı kanun tasarısının 3. maddesinin 3. fıkrasında “…oyunlara
ilişkin…” ibaresinden sonra gelmek üzere “idarece belirlenecek usuller
çerçevesinde” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN –
Gerekçeyi mi okutalım? Buyurun Sayın Demirtaş. SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tasarının tümü üzerinde yaptığımız konuşmada da ifade ettiğimiz
gibi bu kanun tasarısı, öncelikle bahis konusunu özel şirketlere devreden ve
bir şekilde denetim altına almayı hedefleyen, belki de gelir artırıcı hedefleri
de olan bir yasa tasarısı ama toplumsal açıdan bahsin yaygınlaşması ve kumar
kültürünün toplumda giderek yaygın bir hâle gelmesini özendirici faaliyetlerden
de kaçınılması gerektiğini az önceki konuşmamızda da ifade etmiştik. O çerçevede 3’üncü maddenin 3’üncü fıkrasında özellikle reklam,
tanıtım ve pazarlama konusunda bu bahis işini devralacak şirketlerin sınırsız
yetkilere sahip olmaması açısından reklam pazarlama işlerinin idarenin denetiminde,
idarenin gözetiminde ve idarenin belirleyeceği usuller çerçevesinde olabilmesi
açısından değişiklik önergemizi verdik. Değerli
arkadaşlar, bu konuda, aslında, Sayın Komisyonun ve değerli bürokrat
arkadaşların da görüşü, bu yönlü önlemlerin alındığı ve bundan sonra da
alınmaya devam edeceği yönünde. Aslında bu değişiklik yapılmasa dahi idarenin
bu konuda zaten hassas davrandığı, davranmaya da devam edeceği yönünde değerli
görüşlerini belirttiler. Ancak ben, idarenin kurumsal niteliği, devamlılığı ilkesi
açısından bu konunun kanunda sağlam ilkelere bağlanması ve idareye bir
yükümlülük getirilmesi açısından yasada bir değişikliğin önemli olduğunu
düşünüyorum. Bu konuda Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü Reklam Yönetmeliği, sanal
ortamda oynatılan tali oyunlar hakkında yönetmelikler var ancak burada reklam
konusu biraz düzenlenmiş. Fakat, eğer tasarı bu haliyle
kanunlaşırsa değerli arkadaşlar, 3’üncü maddenin 3’üncü fıkrasına dayanarak, bu
ihaleyi alan şirketler, kendi bahis şirketlerinin ve yürüttükleri işlerin
tanıtımı, reklamı ve pazarlaması konusunda genel ilkeler dışında hiçbir şeyle
bağlı olmayacaklar. Dolayısıyla, yaşamın her alanında, her karesinde, her
saniyesinde bahis ve kumar reklamlarıyla karşılaşma ihtimalimiz olacak. Bir yönüyle
düşünüldüğünde, yani tasarının gerekçelerinden biri olan işte gelir artırma
faaliyeti açısından düşünüldüğünde, belki pozitif sonuç yaratacak, şirketin
geliri artıkça kamunun da geliri de artmış olacak ama şirketin gelirinin
artması, bahsin yaygınlaşmasına bağlıdır. Yani bahis yaygınlaştıkça, bahis
toplumda giderek daha çok oynandıkça ancak gelir artacak ve kamunun geliri
ancak bu şekilde artacaktır. Bu da daha fazla reklam, daha fazla tanıtım, daha
fazla pazarlama demektir. Bunun da ilkesizce yapılmasının önüne geçmek
açısından, kamu yararını da gözetmek açısından ve giderek bahis oynanma
kültürünü düşürmek açısından bizim önerimiz: Kamunun bu konuda önlem alması, idareye
ancak düzenleme yetkisi verilmesi ve şirketlerin bahis tanıtımını, pazarlamasını
yaparken, bu, idarenin öngördüğü usuller çerçevesinde ancak reklamını
yapabilmesi açısından bir değişiklik önerisidir. Bu doğrultuda
değerli milletvekillerinin önergemizi dikkatlice inceleyerek, desteklerinizi
beklediğimizi ifade etmek istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Demirtaş. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 4’üncü maddeyi
okutuyorum: İhaleye ilişkin
temel ilkeler MADDE 4- (1)
İhalede saydamlığın, rekabetin, eşit muamelenin, güvenirliğin, gizliliğin, ka-muoyu denetiminin, ihtiyaçların
uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasının ve kaynakların verimli
kullanılmasının sağlanması esastır. (2) 3 üncü
maddede belirtilen iş ve hizmetlerin yaptırılacağı özel hukuk tüzel kişisi,
İdare tara-fından hâsılattan pay verilmesi modeli
esas alınarak bu Kanuna göre yapılacak kapalı teklif ihale usulü ile
belirlenir. (3) 3 üncü
maddede belirtilen iş ve hizmetler özel hukuk tüzel kişilerine bir bütün olarak
kı-sımlara bölünmeden ve
yurt çapında yürütülecek şekilde ihale edilir. BAŞKAN – Madde
üzerinde söz talebi yok. Soru-cevap
işlemini başlatıyorum. Buyurun Sayın
Kaptan. OSMAN KAPTAN
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım,
umudunu kaybetmiş insanlarımıza çeşitli adlar altında kumar oynatmak yaygın
hâle geldi. Bunu yaygın hâle getirdiğinizi ve geçmişte kapatılan turistik
otellerdeki kumarhaneleri de açmayı düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Değerli
milletvekilimize de teşekkür ediyorum. Tabii, sorulan
sorunun bizim şu anda görüştüğümüz yasayla doğrudan bir ilgisi yok. Toplum
olarak gençlerimizi, vatandaşlarımızı olabildiğince korumak gibi elbette
anayasal bir görevimiz var, ama teknolojinin getirmiş olduğu bazı sıkıntılar da
var. Yani, siz ülkede bu tip oyunları yasal bir zemine oturtmazsanız, İnternet
aracılığıyla illegal bir şekilde bu oyunlar oynanıyor. Kumarhane konusu ayrı bir konu. O, geçmişte kapandı ve bir daha açılmadı. Şu anda ne şahsımın ne
de Hükûmetimizin bu şekilde bir düşüncesi yoktur. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Madde
üzerinde önerge yok. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 5’inci maddeyi
okutuyorum: İhale komisyonu MADDE 5- (1) İdare bünyesinde biri başkan olmak üzere, ikisinin
ihale konusu işin uzmanı, birinin hukukçu ve birinin muhasebe veya malî
işlerden sorumlu bir personel olması şartıyla, tek sayıda olmak üzere, en az
beş kişiden oluşacak şekilde, asıl üyeler ile bu üyelerin yerine geçecek aynı
niteliklere sahip yedek üyelerin isimleri belirtilmek suretiyle bir ihale
komisyonu oluşturulur. (2) İhale
komisyonunun İdare personelinden oluşturulması esas olmakla birlikte, İdarede
yeterli sayı ve nitelikte personel bulunmaması hâlinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
komisyona üye alınabilir. (3) Gerekli
incelemeyi yapmalarını sağlamak amacıyla ihale işlem dosyasının birer örneği,
ilanı izleyen üç gün içinde ihale komisyonu üyelerine verilir. (4) İhale
komisyonu noksansız olarak toplanır ve kararlar çoğunlukla alınır. Komisyon
üyeleri kararlarda çekimser kalamaz. Karşı oy kullanan komisyon üyeleri,
gerekçelerini komisyon kararına yazmak ve imzalamak zorundadır. BAŞKAN – Madde
üzerinde söz talebi yok. Soru-cevap yok. Önerge yok. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 6’ncı maddeyi
okutuyorum: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İhaleye Katılım
Kuralları Yaklaşık oran MADDE 6- (1)
İdarece, ihale yapılmadan önce her türlü ayrıntılı araştırma yapılarak
hâsılatın yükleniciye verilebilecek yaklaşık oran tespit edilir veya ettirilir
ve dayanaklarıyla birlikte bir hesap cetvelinde gösterilir. (2) Yaklaşık
oranın tespitinde bir öncelik sıralaması olmaksızın; a) Kamu kurum ve
kuruluşları tarafından hizmetin niteliğine göre belirlenmiş fiyatlar, b) İdare veya
diğer idarelerce gerçekleştirilmiş aynı veya benzer hizmetlerdeki fiyatlar ve
ücretler, c) İlgili meslek
odalarınca belirlenmiş fiyatlar, ç) İhale konusu
hizmeti oluşturan iş kalemlerine ilişkin fiyatların (a), (b) ve (c) bentlerine
göre tespit edilememesi hâlinde, yapılacak fiyat araştırması kapsamında; o
hizmete ilişkin alınacak fiyat tekliflerinin ortalaması alınmak suretiyle veya
konusunda uzman bilirkişi ve uzmanlardan soruşturularak oluşturulacak fiyatlar, esas alınır. (3) Yaklaşık oran
ilan edilmez ve isteklilere veya ihale süreciyle resmî ilişkisi olmayan diğer
kişilere açıklanmaz. BAŞKAN – Madde
üzerinde soru-cevap faslına geçiyorum. Buyurun Sayın Öztürk. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Şimdi, bu yasa
tasarısının önemli maddelerinden biri bu yaklaşık oran maddesi. İdare
tarafından uzmanlara tespit ettirilen bu yaklaşık oranın 3’üncü fıkrada ilan
edilmeyeceği ve isteklilere ve ihale süreciyle resmî ilişkisi olmayan diğer
kişilere açıklanamayacağı belirtiliyor. Yani burada yasağı getiriyoruz ancak
yaptırım konusunda bir düzenlemeye yer verilmesinin daha doğru olacağını Sayın
Bakan düşünüyor mu? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan… DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Öztürk’e de teşekkür ediyorum. Şimdi değerli
arkadaşlarım, son maddelerde bir hüküm var, Kamu İhale Kanunu’nun bu yaptırımlar
ve ceza maddelerine atıf da yapıyor. Sayın Milletvekilimizin sorduğu sorunun
cevabı orada. Bu maddenin getirmiş olduğu müeyyideye aykırı yaptırımların Kamu
İhale Kanunu’nun cezai yaptırımlar bölümünde karşılığı var. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 7’nci maddeyi
okutuyorum: İhaleye katılımda
yeterlilik kuralları MADDE 7- (1)
İhaleye katılacak isteklilerin belirli ekonomik ve mali yeterlilik ile mesleki
ve teknik yeterliliğe sahip olması esastır. İhaleye katılacak isteklilerin
sağlaması gereken ekonomik ve mali yeterlilik ile mesleki ve teknik yeterlilik kriterleri idarî şartnamede yer alır. İhaleye katılacak
isteklilerden, yeterliliklerinin belirlenmesine ilişkin olarak aşağıda
belirtilen bilgi ve belgeler istenir: a) İsteklinin,
mevzuatı gereği ilgili odaya kayıtlı olarak faaliyette bulunduğunu gösteren
belgeler, b) İsteklinin
ihale konusu iş veya benzer müşterek ve sabit ihtimalli bahis işlerinde, son
beş yıl içinde, asgarî toplam bir yıl idarî şartnamede belirlenecek sayıda
yurtiçinde veya yurtdışında bayi ağını işletmiş olduğuna ve belirlenecek
tutarda yıllık hâsılatın risk yönetimini gerçekleştirmiş olduğuna ilişkin iş
deneyim belgeleri, c) İhale konusu
iş kapsamında kullanılacak altyapı ve ekipmanlar ile
yapılacak işin ihale dokümanında belirtilen standartlara uygunluğunu gösteren,
uluslararası kurallara uygun şekilde akredite edilmiş kalite kontrol
kuruluşları tarafından verilen sertifikalar, ç) İsteklinin
organizasyon yapısına ve ihale konusu işi yerine getirmek için yeterli sayıda
ve nitelikte personel çalıştırdığına veya çalıştıracağına ilişkin bilgi veya
belgeler, d) Bir takvim
yılında gerçekleşen hâsılatın taahhüt edilen hâsılatın altında kalması
durumunda, isteklinin hâsılattan aldığı pay oranının, gerçekleşen hasılat ile taahhüt ettiği hasılat arasındaki farkın taahhüt
edilen hasılata oranı kadar noksan uygulanacağına ilişkin hükmü de içeren ve
miktarı idarî şart-namede belirlenen asgarî yıllık hasılat taahhütnamesi, e) İsteklinin,
ilgili mevzuatı uyarınca yayımlanması zorunlu olan bilançosu veya bilançosunun
gerekli görülen bölümleri, yoksa bunlara eşdeğer belgeler. (2) İhale
dokümanında ortak girişimi oluşturan ortakların münferiden karşılaması gereken
as-garî yeterlilik kriterleri
dışındaki belgeleri pilot ortağın sunması yeterlidir. BAŞKAN – Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Günal şahsı adına söz
istemiştir. Buyurun. MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan. Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu 7’nci madde alt komisyonda ve komisyonda en çok tartıştığımız
maddeydi. Arkadaşların katkılarıyla belli ölçüde bir yola sokuldu. Ancak az
önce, diğer gruplardan arkadaşlarımız “Bir önerge verelim.” diye geldiler. Şu
ana kadar da bize ulaşmadı önerge ama ben yine de bir görüşümü -bununla ilgili-
belirteceğim zamanınızı almadan. Burada, teknik
yeterlilikleri belirlerken, orijinal, Hükûmetin
teklif ettiği metinde: “…son beş yıl içerisinde, asgari bir yıl boyunca idari
şartnamede belirlenecek sayıda bayi ağını işletmiş olduğuna…” diye devam
ediyor. “Son beş yıl içinde, asgari bir yıl boyunca” diyordu. Biz de alt
komisyonda arkadaşların eleştirilerini de dikkate alarak “toplam bir yıl
boyunca son beş yılda” diye düzelttik. Şimdi,
arkadaşlarımız o bir yılın kaldırılmasını istiyor. Bu durumda, daha
ağırlaştırılmış oluyor Sayın Bakanım. Tam beş yıl o zaman, idari şartnamede
belirlenecek sadece bayi ağını işletmiş olmayı söylüyoruz, beş yıl şartı
getirmiş oluyoruz eğer bu teklif oylanır ise. Bunun sakıncasını belirtmek üzere
söz aldım. Tam tersine, beş yıl… Şu andaki işletici bile beş yıllık tecrübeye
sahip değil başladığı tarihten alırsak. O zaman… (Gürültüler) BAŞKAN – Sayın Günal, bir saniye. Sayın
milletvekilleri, hatibi sükûnet içinde dinlersek daha faydalı olacak diye
düşünüyorum. Buyurun Sayın Günal. MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım. Dolayısıyla, bu
kısıtlayıcı bir şey oluyor, metinde bir tuzak gibi oluyor ve alt komisyonda da Komisyonda
da uzmanlarca görüşülen bir şey, sakıncaları da görüşüldü. Bu şekliyle
kalmasını talep ediyoruz. Önergenin dikkate
alınmamasını istiyorum. Saygılarımla. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Günal. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Madde üzerinde bir önerge vardı Sayın Başkanım. BAŞKAN – Bana
bildirilen şeyde önerge yok, 7’nci maddede önerge yoktu. NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) – Önerge yok, önergeyi çektik efendim. BAŞKAN – 8’inci
maddeyi okutuyorum: İhaleye
katılamayacak olanlar MADDE 8- (1)
Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı olarak, kendileri veya başkaları adına
hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar: a) İlgili mevzuat
uyarınca geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış
olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun suçtan
kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma veya örgütlü
suçlardan dolayı hükümlü bulunanların ortağı veya yönetim kurulu üyesi olduğu
tüzel kişiler, b) İlgili
mercilerce hileli iflas ettiğine karar verilenler, c) İdarenin ihale
yetkilisi kişileri ile bu yetkiye sahip kurullarda görevli kişilerin ortağı
olduğu tüzel kişiler, ç) İdarenin ihale
konusu işle ilgili her türlü ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek
sonuçlandırmak ve onaylamakla görevli olanların ortağı olduğu tüzel kişiler, d) (c) ve (ç)
bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci
dereceye kadar kayın hısımları ile evlatlıkları ve evlat edinenlerinin ve
bunların ortağı olduğu tüzel kişiler, e) (c), (ç) ve
(d) bentlerinde belirtilen kişilerin, yönetim kurullarında görevli
bulunmadıkları veya sermayesinin yüzde onundan fazlasına sahip olmadıkları
anonim şirketler hariç ortakları ile şirketleri, f) İflas eden,
tasfiye hâlinde olan, işleri mahkeme tarafından yürütülen, konkordato
ilan eden, işlerini askıya alan veya kendi ülkesindeki mevzuat hükümlerine göre
benzer bir durumda olan tüzel kişiler, g) İhale tarihi
itibarıyla, kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu veya kesinleşmiş vergi borcu
bulunan tüzel kişiler, ğ) İhale tarihi
itibarıyla, mevzuatı gereği kayıtlı olduğu oda tarafından meslekî faaliyetten
men edilmiş olan tüzel kişiler, h) 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor
Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 5 inci
maddesinde sayılan yasak fiillerden herhangi birini işlediği İdarece tespit
edilen; gerçek kişilerin kurduğu tüzel kişiler, tüzel kişiler ile söz konusu
tüzel kişilerin ortaklarının kurduğu veya ortağı olduğu tüzel kişiler, ı) 10 uncu
maddede belirtilen yasak fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler. (2) Belirtilen
yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak, (f) ve (h)
bentleri hariç olmak üzere, geçici teminatları gelir kaydedilir. Bu durumun
tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan
biri üzerine ihale sonuçlandırılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal
edilir. BAŞKAN – Madde
üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın
Ertuğrul Kumcuoğlu’nun söz talebi vardır. Sayın Kumcuoğlu… OKTAY VURAL
(İzmir) – Sonraki maddede konuşacak Sayın Başkan. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 9’uncu maddeyi
okutuyorum: Ortak girişimler
ve alt yükleniciler MADDE 9- (1)
Ortak girişimler Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketler
tarafından kendi aralarında veya yabancı şirketlerle iş ortaklığı olarak
oluşturulabilir. İş ortaklığı üyeleri, hak ve sorumluluklarıyla iş ve
hizmetleri birlikte yapmak üzere ortaklık yaparlar. İhale aşamasında ortak
girişimden kendi aralarında bir iş ortaklığı yaptıklarına dair anlaşma istenir.
İş ortaklığı anlaşmalarında pilot ortak belirtilir. İhalenin iş ortaklığı
üzerinde kalması hâlinde, sözleşme imzalanmadan önce noter tasdikli iş
ortaklığı sözleşmesinin verilmesi gerekir. İş ortaklığı anlaşma ve
sözleşmesinde, iş ortaklığını oluşturan tüzel kişilerin taahhüdün yerine
getirilmesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu
oldukları belirtilir. (2) Alt
yüklenicilerin yaptıkları işlerle ilgili sorumluluğu, yüklenicinin
sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 10’uncu maddeyi
okutuyorum: Yasak fiil ve
davranışlar MADDE 10- (1)
İhalede aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır: a) Hile, vaat,
tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap,
rüşvet suretiyle veya başka yollarla ihaleye ilişkin işlemlere fesat
karıştırmak veya buna teşebbüs etmek, b) İsteklileri
tereddüde düşürmek, katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde
bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını etkileyecek
davranışlarda bulunmak, c) Sahte belge
veya sahte teminat düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek, ç) Bir istekli
tarafından kendisi veya başkaları adına doğrudan veya dolaylı olarak, asaleten
ya da vekâleten birden fazla teklif vermek. BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu. Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gündemimizdeki kanun tasarısının 10’uncu maddesiyle ilgili
bazı görüş ve düşüncelerimi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına sizlerle
paylaşmak üzere huzurlarınızdayım. Evvela şu hususa
dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Bugün gayet hızlı bir şekilde, gayet düzenli
bir şekilde, gayet ahenkli bir şekilde bir kanun yapmaktayız. Hâlbuki, dün ve ondan önceki günler bu kadar ahenkli, bu
kadar düzgün, bu kadar rahat bir çalışma ortamımız yoktu. Niye? Çünkü muhalefet
ile iktidarın belli konulardaki görüşleri arasında ciddi değerlendirme
farklılıkları vardı. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz, iktidarın desteklenmesi gerektiği anda ve yerde bu görevimizi
en halisane duygu ve düşüncelerle yerine getiriyoruz. Ama bir şeye muhalefet
ettiğimiz zaman da bu konudaki fikirlerimizin, düşüncelerimizin ve
isteklerimizin kalıplaşmış bir ret davranışı içinde keenlemyekün
addedilmesinden de rahatsız oluyoruz. Bundan sadece şahıs olarak, Grup olarak
rahatsız olmuyoruz. Fakat Türkiye’nin yüksek menfaatleriyle kabili telif de
görmüyoruz iktidar kanadı olarak bu davranışlarınızı. Lütfen, bundan birkaç gün
önceki çalışma şeklimiz ve tavrımızla bugünkü çalışma düzenimizi mukayese
ediniz ve muhalefetin bu konudaki görüş ve düşüncelerine önem veriniz. Hoş,
dünkü oylamada iktidar grubundaki pek çok arkadaşın muhalefet gibi düşündüğünü
de iktidar kanadının oylamaya iştirak zafiyetinden anlamış oluyoruz. Demek ki
sizin içinizde de bazı konularda huzursuz olan arkadaşlar var. İktidar
kanadındaki yetki ve etki sahibi kişileri, bu oylama sayıları üzerinde ciddi
surette düşünmeye davet ediyorum. Muhalefet sadece şu kanattan kaynaklanmıyor,
bu kanattan da ciddi surette, her yaptığınız işin doğru olup olmadığı konusunda
ciddi tereddütler var demektir bu. Oylama sonuçları onu gösteriyor. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, burada belli konularda, bu maddede kimlerin, ne şekilde bu tür
ihalelerden uzak tutulacağına dair bir değerlendirme var. Yani bir negatif
yaklaşım içindeyiz “Şunlar şunu yapamaz, bunlar bunu yapamaz.” diye. Benim de
esas söz aldığım fakat bu kadar hızlı geçeceğini tahmin etmediğim için çalışma
yapmak için dışarı çıktığım bir anda, esas üzerinde konuşmak istediğim 10’uncu
maddede konuşma fırsatını kaçırdım. Müsaade ederseniz, bu fırsattan istifadeyle
o konuda bir iki noktayı dikkatinize getirmekte yarar görüyorum. Bunlardan
birincisi şu: Bu 10’uncu… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – 8’inci. ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Pardon, 8’inci maddenin. Özür dilerim, şimdi 10’uncu
madde üzerinde konuşuyoruz. 8’inci maddenin
(g) fıkrasında “İhale tarihi itibarıyla, kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu
veya kesinleşmiş vergi borcu bulunan tüzel kişiler” ihalelere katılamayacak
kişiler arasında sayılıyor. Yalnız burada vergi borcundan… Sırf zabıtlara
geçsin diye bir açıklama yapıyorum. Beyannamenizi verdiğiniz tarihten itibaren
vergi borcunuz teşekkül eder. Ama, diyelim ki siz 16
Mart tarihi itibarıyla beyannamenizi verdiniz -gelir vergisi beyannamenizi- o
andan itibaren vergi borcu teşekkül eder ama sizin birinci taksitiniz 31
Martta, ikinci taksitiniz birkaç ay sonra gelir. Dolayısıyla bunun “vadesinde
ödenmemiş vergi borcu” şeklinde anlaşılmasında yarar vardır, aksi takdirde
ileride birisi kalkar itiraz eder, idarenin başı derde girer. Bunu, bu şekilde,
itiraz olmadığı takdirde -zabıtlara bu şekilde geçmiştir- bu şekilde anlaşılmalıdır
diye eski bir maliyeci olarak kayıtlara geçirmekte fayda gördüm. Onun dışında, bu
vesileyle Sayın Bakanımız başta olmak üzere bu tür işlem ve tasarruflara taraf
olanların dikkatini bir hususa getirmek istiyorum, o da şu: Bugün Türkiye’de,
özellikle profesyonel futbol liglerinde, büyükşehir belediyeleri adına
müsabakalara iştirak eden profesyonel spor kulüpleri var. Bu büyükşehir veyahut
da küçük şehir belediyeleri adına profesyonel ligde mücadele eden takımlarla
ilgili olarak iki temel mahzur var: Bunlardan
birincisi şu: Avrupa Spor Şartı’na göre, her türlü spor faaliyetinin siyasi
etkilerden ve mülahazalardan uzak tutulması gerekir. Hâlbuki bizim büyükşehir
belediye başkanlarımız siyasi kişiler, dolayısıyla bir spor kulübünün başında
oldukları andan itibaren, geldikleri andan itibaren, o spor kulübü siyasi bir
konum kazanıyor ve bu, Avrupa Spor Şartı’na ve Avrupa spor modeline aykırı. Onun
için, tarafları bu konuda ciddi suretle düşünmeye ve tedbir almaya davet
ediyorum çünkü ileride bu bizim başımızı derde sokabilir. İkinci olarak,
bizim Türk mevzuatında, profesyonel bir spor kulübünün spor sahasında etkin bir
şekilde faaliyet gösterebilmesi için, yanılmıyorsam en az on iki amatör spor
dalında faaliyet gösteriyor olması lazım. Yani biz, Türkiye’deki, Beşiktaş,
Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor vesaire gibi profesyonel spor
kulüplerimizin, bu şekilde, spor faaliyetlerinden, profesyonel spordan elde ettikleri
gelirlerin bir kısmını amatör sporlara tahsis etmesini istiyoruz. Hâlbuki bu
temel fonksiyonun, esas itibarıyla, kamu kurumları tarafından yerine getirilmesi
gerekir. Hâlbuki bizim belediyelerimiz ne yapıyorlar? Vergi veya benzeri
şekilde elde ettikleri kaynakları, tamamen değişik bir mahiyette olan
profesyonel spor sahasında, alanında harcıyorlar fakat amatör spor
faaliyetleriyle ilgili hiçbir etkinlik yapmıyorlar. Hâlbuki çağımız, sporun son
derece yoğun gündemde olduğu ve insanların daha az çalışarak daha çok
ürettikleri bir dönem, daha çok boş zamanları var. Ayrıca, bizim spor yapmak
hakkından, imkânından mahrum olan sakat insanlarımız var. Dolayısıyla
belediyelerimizin profesyonel spor kulübü kuracak yerde spor yapma imkânı
olmayan geniş halk kitlelerine yönelik amatör spor faaliyetlerini teşvik edici,
kolaylaştırıcı birtakım arayışlar içinde, etkinlikler içinde olmaları lazım ve
elindeki imkânları bunlar için kullanmaları lazım. Bunları niye
söylüyorum? Bunları şunun için söylüyorum: Bu tasarı kanunlaştıktan sonra,
kesinleştikten sonra bu kanunun uygulamasından elde edilecek gelirler söz
konusu faaliyetler arasında paylaştırılacak. Bu paylaşım yapılırken bu kürsüde
şu ana kadar ifade etmeye çalıştığım hususların da ayrıca dikkate alınması ve
bu konuya önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu duygu ve
düşüncelerle Sayın Başkan, zatıalinizi ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kumcuoğlu. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 11’inci maddeyi
okutuyorum: DÖRDÜNCÜ BÖLÜM İhalenin İlanı,
İhale Dokümanının Verilmesi İhalenin ilanı MADDE 11- (1)
İhaleye ilişkin ilan, ihale tarihinden en az otuz gün önce Resmî Gazetede ve
Kamu İhale Bülteninde yayımlanır. (2) İhale
ilanında aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur: a) İdarenin adı,
adresi, telefon ve faks numarası ve ilgili personelin elektronik posta adresi, b) İhalenin adı
ve niteliği, c) İşin süresi, ç) İhaleye
katılabilme şartları ve istenilen belgelerin neler olduğu, d) İhale
dokümanının nerede görülebileceği ve hangi bedelle alınacağı, e) İhalenin
nerede, hangi tarih ve saatte yapılacağı, f) Tekliflerin
ihale saatine kadar nereye verileceği, g) İhalenin 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve
8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi olmadığı. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum efendim. BAŞKAN – Buyurun. Sayın Genç,
yalnız bir dahaki sefere eğer söz istediğiniz zaman ben oylamaya geçmeden talep
ederseniz daha sevinirim. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ben daha önce… BAŞKAN – Ben
sadece bunu size hatırlattım. Buyurun, süreniz
beş dakika. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, önce müracaat ettiğimiz zamanlarda AKP Grubu bütün
maddeler üzerinde sözü alıp kapatıyor. Ondan sonra da… Biz de fuzuli şey
etmiyoruz. Tabii, biz burada… Şimdi, ben, bundan sonra “konuşurum” dersem hemen
orada, efendim madde üzerinde söz isteyenler var, çıkıp konuşacaklar. Yani bu
taktiklerini bildiğimiz için, bize karşı yapılan bu hileyi bu şekilde
bozabiliyoruz. Değerli Başkanım,
sayın milletvekilleri; efendim, tabii, çok önemli kanunlardan şey ediyoruz. Burada
Kamu İhale Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmama şartları…
Şimdi, aslında, bu Kamu İhale Kanunu ve Devlet İhale Kanunu, uzun deneyimler
sonucu hazırlanmış ve kamu ihalelerinin çok sağlıklı yapılabilmesi, rüşvetin
önlenmesi, devletin zarara uğratılmaması için uzun deneyimlerden sonra tespit
edilmiş fiilî ve gerçek bir durumdur. Nedense idareler bu şeylerden kaçmak
istiyorlar. Bunlardan kaçınca da hep keyfîliklere kaçılıyor. Yani bu kanun,
tabii bize daha dağıtılmadı. İşte dün buradaydık, bu kanunun görüşüleceği de
yoktu, doğru dürüst incelediğimi de söyleyemem. Ama bu kanun
önemli bir kanun. Türkiye’de çok büyük miktarda kaynakların birtakım
kişilere ihale yoluyla aktarmasını sağlayan kanundur. Maalesef, AKP İktidarı
zamanında, işte hep rant getiren bütün büyük
faaliyetler AKP’nin üst kadrolarının yakınlarına kanalize
ediliyor. İşte son Futbol Federasyonu Başkanlığını alan kişi… Zorla, devlet
gücü kullanılarak Tayyip Erdoğan’ın en yakın iş ortağı, arkadaşı olan kişiye
verildi. Dolayısıyla… NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Genç, nereden biliyorsun iş ortağı olduğunu? KAMER GENÇ
(Devamla) – Biliyorum efendim. Bunlar önceden belliydi. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başbakan hakkında yalan şeyler söylemeyin. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yalan söylemiyorum. Doğruları sen araştır. BAŞKAN – Sayın
Genç… NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Genç, lütfen doğru konuşun. KAMER GENÇ
(Devamla) – Bakın efendim… Kim, nasıl? BAŞKAN – Sayın
Genç… KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu eski Futbol Federasyonu Başkanını… BAŞKAN – Sayın
Genç… Sayın Genç… KAMER GENÇ
(Devamla) - … zorla istifa ettirmek için burada
kanunlar getirdiniz, kanunlar… BAŞKAN – Sayın
Genç, Genel Kurula hitap edin ve madde üzerinde konuşun lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, yani şimdi… BAŞKAN – Madde
üzerinde konuşun lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – O gemiciği kimden aldı? Gemiciği kimden aldı, söyler misin? LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – İftira etmenin bir anlamı var mı? KAMER GENÇ
(Devamla) – Gemiciği kimden aldı? LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Yalan dolan konuşma! KAMER GENÇ
(Devamla) – Yalan dolanla… Olur mu? LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) - Nereden biliyorsun ortağı
olduğunu? KAMER GENÇ
(Devamla) – Ee gelin, araştıralım. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – İftira atma! KAMER GENÇ
(Devamla) – Hayır, gelin araştıralım. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu şimdi, her şeyi örtbas ediyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Sayın milletvekilleri… KAMER GENÇ
(Devamla) – O gemiciği kim verdi? Gemiciği Tayyip’in oğluna kim verdi?
Araştıralım. LÜTFİ ÇIRAKLOĞLU
(Rize) – Saygısızlık yapma millete! KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben kime karşı saygılı olup kime karşı olmadığımı bilen bir
insanım, tamam mı? Burada, ben size doğruları söylüyorum. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Hangi doğruları? “Sayın Erdoğan’ın ortağı” diyorsunuz. KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu memleketi doğru yönetin, dürüst yönetin. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu memleketi doğru ve dürüst yönetmediğiniz takdirde, bu memleketi… LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Terbiyeli konuş! KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu senden terbiye öğrenecek… LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Yahu bırak, değmezsin! KAMER GENÇ
(Devamla) – Sen şimdi birilerine yaranmak için burada yırtınıyorsun! Şimdi sen
burada kendini başkasına beğendirme, evvela vicdanına ve halka beğendirmeye
çalış. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – İftira ediyorsun! Belge göster. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu iftira… Şimdi, Sayın
Başkan, bu kişiyi susturun da ben konuşayım bari. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – “Bu kişi”yi değil, milletvekili… BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Sayın Genç… KAMER GENÇ
(Devamla) – İyi ama hiç öyle milletvekili ağırlığı taşımıyorsun ki sana
“milletvekili” diyeyim. Onun için… BAŞKAN – Sayın
Genç… Sayın Genç… LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Seviyeli ol, seviyeli! BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Sayın Başkan, müdahale edin, iftira ediyor. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yani şimdi, bunlar öyle kişiler ki hem yapıyorlar hem de
pireleniyorlar. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Sinirleniyoruz, iftiraya sinirleniyoruz. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, müsaade ederseniz… KAMER GENÇ
(Devamla) – Ee yapmayın. Siz devleti doğru yönettiniz
de biz karşı mı çıktık? Yani gidip de Futbol Federasyonu Kanunu’nu burada zorla,
yani o kadar büyük çoğunlukla getirdiniz, bir an önce. Hiç sebep yokken genel
kongreye gittiniz. Bu Futbol Federasyonu Başkanlığına gelen adam nasıl geldi,
kimlerin gücüyle geldi, bilinmiyor mu yani Türkiye'de. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Millet seyrediyor. KAMER GENÇ
(Devamla) – Sonra, kimin ortağı, bunların hepsi biliniyor. Ee bunları yapmayın,
devleti düzgün yönetin, biz de size diyelim ki: Tamam ya, biz de sizi destekleyelim.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) - Ne alakası var? KAMER GENÇ
(Devamla) – Biz peşin hükümlü şey içinde değiliz ki. Şimdi, peki,
Devlet İhale Kanunu’ndan, Kamu İhale Kanunu’ndan niye kaçıyorsunuz? Yani dürüst
yönetmek varken ortada, ihaleyi dürüst yapmak varken niye bunlardan
kaçıyorsunuz? İnsanlar orada yıllarca… LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – İftira etme! Belgen varsa konuş. KAMER GENÇ
(Devamla) – Avrupa Birliği diyor ki: Kardeşim, Kamu İhale Kanunu’na göre
ihalelerini yap. Ee şimdi, siz bunları, hepsini,
bunlardan kaçırıyorsunuz, ondan sonra “Ee ben kendi inisiyatifimle, kendi yandaşlarımla, ben memurlarımla
yapacağım.” Böyle bir idare sistemi Uganda’da yok. Sizin uyguladığınız idare
sistemi İdi Amin zamanında uygulanmıyordu. Tamam mı?
Bunları gidin araştırın. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sana yakışmıyor. KAMER GENÇ
(Devamla) – Keyfîliğin her olduğu yer, İdi Amin tarzı
yönetim sistemidir. Burada daha önce
vergi yasalarını geçirdiniz. Efendim, 31/12/2007
tarihine kadar kamu malını işgal eden kişiler gidecek ecri misil ödeyecek,
ondan sonra o gayrimenkulü ona ödeyecek pazarlık suretiyle… Dünyanın neresinde
bu görülmüştür? Ben bilmiyor
muyum ki… Yani şimdi, Hükûmete ve bu AKP’ye yakın
olanlar, gidip de devletin güzel mallarını işgal edip de ondan sonra bu kanunu getirip… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşma
sürenize bir dakika ekliyorum, lütfen tamamlayın Sayın Genç. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – AK Partiye yakın… KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi bakın… Arkadaşlar, suçu olan bağırır. Ben size doğruları söylüyorum.
(AK Parti sıralarından “Kim bağırıyor?” sesleri) Bakın, benim
teklifim şu: Diyorum ki kardeşim, her şeyi devletin yerleşik düzenine göre
yapın. Devletin yerleşik düzenine göre gittiğiniz zaman… Kontrol sistemini de
kaldırmışsınız. İç denetimi… İşte, Maliye müfettişliğinden gelmiş arkadaş
burada bağırıyor. Şimdiye kadar binlerce iç denetim elemanı atadınız. Dört
yıldır onlara 3 milyardan fazla para ödüyorsunuz. Üç seneden beri bir denetim
raporu var mı? Bir tane göster! Milyarlarca lira maaş ödüyorsunuz. Peki, yani
devleti denetim dışı bırakırsınız, ondan sonra kendi bürokratlarınız istediği
gibi ihale yapacak, kim bunları kontrol edecek? “Biz dürüstüz!” Senin dürüst
olduğunu ben nereden bileyim kardeşim. Buna, bilmem, gulu gulu
dansı derler, Erbakan’ın dediği gibi. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar. Onun için, yani
bence, kanunları getirirken bunları usulüne göre, hukuka göre getirmek lazım. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Genç. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 12’nci maddeyi
okutuyorum: Şartnameler MADDE 12- (1)
İhale konusu işin teknik kriterlerine ve ayrıntılarına
ihale dokümanının bir parçası olan teknik şartnamede yer verilir. Belirlenecek
teknik kriterler ve ayrıntılar verimliliği ve
fonksiyonel-liği sağlamaya yönelik olarak hazırlanır.
(2) İdarî
şartnamede asgarî aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur: a) İşin adı ve
niteliği, b) İdarenin adı,
adresi, telefon, faks numarası, ilgili personelin adı, soyadı, unvanı ve
elektronik posta adresi, c) İhale tarih ve
saati ile tekliflerin sunulacağı yer, son teklif verme tarih ve saati, ç) İhale
dokümanının görülebileceği ve satın alınabileceği yer ile vergiler dâhil satış
bedeli, d) Süre uzatımı
verilebilecek hâller ve şartları, e) İhaleye katılabilmek
için gereken ekonomik ve malî yeterlilik ile meslekî ve teknik yeterliliğe
ilişkin belgeler ile bunlarda aranan yeterlilik kriterleri,
ortak girişimlerde ortakların münferiden karşılaması gereken yeterlilik
kriterleri, f ) Bir takvim
yılında gerçekleşen hâsılatın taahhüt edilen hâsılatın altında kalması
durumunda, istekliye hâsılattan verilecek pay oranının, gerçekleşen hâsılat ile
taahhüt edilen hâsılat arasındaki farkın taahhüt edilen hâsılata oranı kadar
noksan uygulanacağına ilişkin hüküm, g) İsteklilerden
istenilen belgelerin sunuluş şekli, ğ) Yeterlilik
değerlendirilmesinde uygulanacak kriterler, h) İhale
dokümanında açıklama isteme ve yapılma yöntemleri, ı) Tekliflerin
geçerlik süresi, i) Ulaşım,
sigorta, vergi, resim ve harç giderlerinin kimin tarafından karşılanacağı, j) Tekliflerin
verilmesi, alınması, açılması ve değerlendirilmesinde uygulanacak usul ve
esaslar, k) İhale
kararının alınmasından sözleşmenin imzalanmasına kadar uygulanacak usul ve
esaslar, l) Geçici ve
kesin teminatlar ile bu teminatlara ait şartlar, m) İhale
saatinden önce ihalenin iptal edilmesinde İdarenin serbest olduğu, n) Bütün
tekliflerin reddedilmesi ve ihalenin iptal edilmesinde ihale komisyonunun
serbest olduğu, o) İhale konusu
işe başlama ve bitirme tarihi ve uygulanacak cezaî şartlar, ö) Yükleniciye
yapılacak ödemenin yeri ve şartları, p) Sözleşme ile
ilgili diğer giderlerin kimin tarafından ödeneceği, r) Denetim ve
kabul işlemlerine ilişkin şartlar, s) Anlaşmazlıkların
çözüm şekli, ş) İhalenin 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi olmadığı. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 13’ü
okutuyorum: İhale dokümanının
verilmesi, dokümanda değişiklik ve açıklama MADDE 13- (1)
İhale dokümanı İdarede bedelsiz görülebilir. Ancak, ihaleye katılmak
isteyenlerin ihale dokümanını satın almaları zorunludur. (2) İlan
yapıldıktan sonra ihale dokümanında değişiklik yapılmaması esastır. Değişiklik
yapılması zorunlu olursa, bunu gerektiren sebep ve zorunluluklar bir tutanakla
tespit edilerek, önceki ilân geçersiz sayılır ve iş yeniden aynı şekilde ilan
edilir. Ancak, ilan yapıldıktan sonra, tekliflerin hazırlanmasını veya işin
gerçekleştirilmesini etkileyebilecek maddî veya teknik hatalar veya noksanlıkların
İdarece tespit edilmesi veya ihaleye katılmak isteyenlerce yazılı olarak
bildirilmesi hâlinde, ihale dokümanında değişiklikler yapılabilir. Bu hâlde,
ihale geçersiz sayılmaz ve yapılan bu değişikliklere ilişkin ihale dokümanının
bağlayıcı bir parçası olan zeyilname, son teklif verme gününden en az beş gün
öncesinde ulaşacak şekilde ihale dokümanı alanların tamamına bildirilir.
Zeyilnameyle yapılan değişiklikler nedeniyle tekliflerin hazırlanabilmesi için
ek süreye ihtiyaç duyulması hâlinde, ihale tarihi bir defaya mahsus olmak üzere
en fazla on gün zeyilname ile ertelenebilir. Zeyilname düzenlenmesi hâlinde,
teklifini bu düzenlemeden önce vermiş olanlara tekliflerini geri çekerek yeniden
teklif verme imkânı sağlanır. (3) İhaleye
katılmak isteyenler tekliflerini hazırlarken ihale dokümanında açıklanmasına ihti-yaç duyulan hususlarla ilgili
olarak son teklif verme gününden on gün öncesine kadar yazılı olarak açık-lama
talep edebilirler. Bu talebin İdarece uygun görülmesi hâlinde yapılacak
açıklama, bu tarihe kadar ihale dokümanını alanlara son teklif verme gününden
en geç beş gün öncesinde bilgi sahibi olmalarını temin edecek şekilde, ihale
dokümanını satın alırken bildireceği faks veya elektronik posta adreslerine,
açıklama talebinde bulunan belirtilmeksizin, yazılı olarak gönderilir. (4) İdarenin
gerekli gördüğü veya ihale dokümanında yer alan belgelerde ihalenin yapılmasına
engel olan ve düzeltilmesi mümkün bulunmayan hususların bulunduğunun tespit
edildiği hâllerde ihale saatinden önce ihale iptal edilebilir. Bu durumda,
iptal nedeni belirtilmek suretiyle ihalenin iptal edildiği bildirilir. İhalenin
iptal edilmesi hâlinde, verilmiş olan bütün teklifler reddedilmiş sayılır ve bu
teklifler açılmaksızın iade edilir. İhalenin iptal edilmesi nedeniyle İdareden
herhangi bir hak talebinde bulunulamaz. BAŞKAN –
Soru-cevap faslına geçiyorum. Buyurun Sayın Öztürk. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Aracılığınızla
Sayın Bakanın dikkatine bir hususu getirmek istiyorum. Bu maddenin 3’üncü
fıkrasında “İhaleye katılmak
isteyenler tekliflerini hazırlarken ihale dokümanında açıklanmasına ihtiyaç duyulan
hususlarla ilgili olarak son teklif verme gününden on gün öncesine kadar yazılı
olarak açıklama talep edebilirler.” Buraya kadar bir tereddüt yok. “Bu talebin
idarece uygun görülmesi hâlinde yapılacak açıklama…” diyor. Benim
dikkatlerinize getirmek istediğim “bu talebin idarece uygun görülmesi hâlinde”
ibaresinin, ihaleye katılım öncesindeki teklif verme aşamasında her türlü tereddüdün
giderilmesi ve diğer iştirakçilere de tereddüt sahiplerinin isimleri verilmeden
bu tereddüt konusunun iletilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Sayın Bakan
katılırlarsa “bu talebin idarece uygun görülmesi hâlinde” ibaresinin
çıkarılmasının yerinde olacağını düşünüyor, teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Şu andaki mevcut
düzenlemenin yerinde olduğu kanaatindeyiz. Sayın Milletvekilimize de teşekkür
ediyoruz. Zannediyorum şartname aşamasında filan bu konu daha güvenceli bir
hâle getirilir diye düşünüyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 14’üncü maddeyi
okutuyorum: BEŞİNCİ BÖLÜM Teklif ve
Teminatlar Tekliflerin
hazırlanması ve sunulması MADDE 14- (1) Bu
Kanuna göre yapılacak ihalede kapalı teklif usulü uygulanır. Bu usulde ihale
konusu iş için teklif edilen pay yüzdesinin yer aldığı teklif mektubu
isteklinin malî teklifini oluşturur. Bu teklif mektubu, üzerine malî teklif
olduğu yazılmak suretiyle bir zarfa, yeterlilik değer-lendirmesi
için istenilen diğer bütün belgeler ve geçici teminat ayrı bir zarfa konulur.
Her iki zarfın üzerine isteklinin veya ortak girişim hâlinde pilot ortağın
ticaret unvanı, tebligata esas açık adresi ve teklifin hangi işe ait olduğu
yazılır. Zarfların yapıştırılan yerleri istekli tarafından imzalanır ve kaşe-lenir. Her iki zarf birlikte ayrı bir zarf içerisine
konularak, üzerine isteklinin veya pilot ortağın ticaret unvanı, tebligata esas
açık adresi, teklifin hangi işe ait olduğu ve İdarenin açık adresi yazılmak
suretiyle sunulur. (2) İstekliler
tekliflerini, hâsılattan alacağı pay yüzdesi şeklinde verir. Verilen teklifler,
zeyil-name verilmesi hâli hariç olmak üzere, herhangi bir sebeple geri alınamaz
ve değiştirilemez. (3) Teklif
mektubu yazılı ve imzalı olarak sunulur. Teklif mektubunda ihale dokümanının
ta-mamen okunup kabul edildiğinin belirtilmesi,
teklifin rakam ve yazı ile birbirine uygun olarak açıkça yazılması, üzerinde
kazıntı, silinti, düzeltme bulunmaması ve isteklinin ticaret unvanı yazılmak
suretiyle yetkili kişilerce imzalanmış olması zorunludur. (4) İhale konusu
işin tamamı için teklif verilir; kısmî teklif kabul edilmez. (5) Yukarıdaki
fıkralardan herhangi birine uygun olmayan teklifler reddolunarak hiç verilmemiş
sayılır. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 15’inci maddeyi
okutuyorum: Teminatlar ve
teminat olarak kabul edilecek değerler MADDE 15- (1)
Teminat olarak kabul edilecek değerler şunlardır: a) Tedavüldeki
Türk Parası. b) Bankalar
tarafından verilen teminat mektupları. c) Hazine
Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler
yerine düzenlenen belgeler. (2) Nominal
değere faiz dâhil edilerek ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri,
anaparaya tekabül eden satış değeri üzerinden teminat olarak kabul edilir. (3) Teminat mektupları
dışındaki teminatlar ihale komisyonunca teslim alınmaz. Bunların muhasebe şube
müdürlüğüne yatırılması zorunludur. (4) İdarece
alınan teminatlar her ne surette olursa olsun haczedilemez ve üzerine ihtiyati
tedbir konulamaz. (5)
İsteklilerden, ihalenin yapıldığı yıldan önceki takvim yılında gerçekleşen
hâsılatın yüzde beşi oranında geçici teminat alınır. Geçici teminat mektubunun
geçerlilik süresinin, tekliflerin geçer-lilik
süresinden en az otuz gün fazla süreli olması zorunludur. Sözleşme ve ihale
dokümanı hüküm-lerine uygun olarak taahhüdün yerine
getirilmesini sağlamak amacıyla, sözleşmenin yapılmasından önce ihale üzerinde
kalan istekliden ihalenin yapıldığı yıldan önceki takvim yılında gerçekleşen hâsı-latın yüzde onu oranında
kesin teminat alınır. Kesin teminatın yükleniciden alınması sırasında geçici
teminat iade edilir. (6) Geçici
teminatlar; a) Teklif
zarfları uygun görülmeyen isteklilere derhal, b) Yeterli
görülmeyen isteklilere bu durumun tespitini izleyen üç iş günü içerisinde, c) İhalede
birinci ve ikinci en düşük teklif olarak belirlenen dışındaki isteklilere,
ihalenin ihale yetkilisi tarafından onaylanmasından önce, iade edilir. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 16’yı
okutuyorum: ALTINCI BÖLÜM Tekliflerin
Değerlendirilmesi ve Sözleşme Tekliflerin
alınması ve açılması MADDE 16- (1)
Teklifler ihale dokümanında belirtilen ihale saatine kadar sıra numaralı alındılar
karşılığında ihale dokümanında belirtilen yere elden verilir. (2) İhale
komisyonunca ihalenin yapılacağı saatte kaç teklif verilmiş olduğu bir
tutanakla tes-pit edilerek,
hazır bulunanlara duyurulur ve ihaleye başlanır. İhale komisyonu teklif
zarflarını alınış sırasına göre inceler. Usulüne uygun olmayan zarflar bir
tutanak ile belirlenerek değerlendirmeye alınmaz. Yeterlilik değerlendirmesine
ilişkin zarflar isteklilerle birlikte hazır bulunanlar önünde alınış sırasına
göre açılarak, istenilen belgelerin tam olarak verilmiş olup olmadığı kontrol
edilir ve durum bir tutanakla tespit olunur. Malî teklifi içeren zarflar ise
bir tutanağa bağlanarak açılmaksızın ihale komisyonunca muhafaza altına alınır.
Bu aşamada, hiçbir teklifin reddine veya kabulüne karar veril-mez, teklifi oluşturan belgeler düzeltilemez ve
tamamlanamaz. Teklifler ihale komisyonunca en fazla yirmi gün içinde
değerlendirilmek üzere birinci oturum kapatılır. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 17’yi
okutuyorum: Tekliflerin
değerlendirilmesi ve uygun teklifin seçimi MADDE 17- (1)
Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri noksan olduğu veya geçici
teminatı usulüne uygun olmadığı tespit edilen isteklilerin teklifleri
değerlendirme dışı bırakılır. (2) Bu ilk
değerlendirme ve işlemler sonucunda belgeleri noksansız ve geçici teminatı
usulüne uygun olan isteklilerin tekliflerinin, ayrıntılı değerlendirilmesine
geçilir. Bu aşamada, isteklilerin ihale konusu işi yapabilme kapasitelerini
belirleyen yeterlilik kriterlerine ve tekliflerin
ihale dokümanında belirtilen şartlara uygun olup olmadığı incelenir. Uygun
olmadığı belirlenen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır. (3) İhaleye
teklif vermiş olan tüm istekliler ikinci oturuma davet edilir. Belgeleri noksan
olan veya istenilen şartlara uygun olmadığı tespit edilen isteklilere,
değerlendirme dışı bırakıldığı bildirilir ve malî teklifleri açılmadan iade
edilir. Aynı oturumda, yeterliği sağlayan isteklilerin malî teklifleri açılır. (4) Değerlendirme
sonucu yeterli görülen isteklilerden ikinci oturuma katılmayanların geçici
teminatları gelir kaydedilir. İkinci oturumda, yeterliği sağlayan isteklilerin
malî teklifleri okunur ve tekliflerin alınış sırasıyla, ilk tekliflerinden
yüksek bir oran olmamak üzere nihaî tekliflerini yazılı olarak sunmaları
istenir. Oturum esnasında, isteklilerden alınan nihaî yazılı teklif mektu-pları istekliler huzurunda
okunur. (5) İhale en
düşük pay yüzde oranını teklif eden istekli üzerinde bırakılır. Birden çok
istekli tarafından en düşük aynı pay yüzdesi teklif edilirse, yalnızca bu
isteklilerden bu tekliflerinden yüksek olmamak üzere yeni teklif vermeleri
istenir. Bu işleme en düşük teklif veren tek istekli belirleninceye kadar devam
edilir. (6) İhale
komisyonu verilen malî teklifleri değerlendirirken, diğer malî tekliflere veya
İdarenin tespit ettiği yaklaşık orana göre teklif oranı aşırı düşük olanları
tespit eder. Bu teklifleri reddetmeden önce, belirlediği süre içinde teklif
sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili
ayrıntıları yazılı olarak ister. Yapılan açıklamaları değerlendirir, bu de-ğerlendirme sonucunda açıklamaları yeterli görülmeyen veya
yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir. (7) İhale
komisyonu, ihalede birinci ve varsa ikinci en düşük teklifleri belirleyerek,
ihale kararını almak suretiyle oturumu kapatır. İhale komisyonu, gerekçeli
kararını ihale yetkilisinin onayına sunar. İhale yetkilisi, karar tarihini
izleyen en geç beş iş günü içinde ihale kararını onaylar veya gerekçesini
açıkça belirtmek suretiyle ihaleyi iptal eder. İhale kararı ihale yetkilis-ince onaylanmadan önce İdare, ihale üzerinde kalan
isteklinin kamu ihalelerinden yasaklı olup olmadığını Kamu İhale Kurumundan
teyit ettirerek buna ilişkin belgeyi ihale kararına eklemek zorundadır. (8) İhale
komisyonu gerekçesini belirtmek suretiyle, verilmiş olan bütün teklifleri
reddederek ihaleyi iptal etmekte serbesttir. İhale komisyonu ihaleyi iptal etme
kararı alması durumunda, bu kararını da ihale yetkilisinin onayına sunar.
İhalenin iptal edilmesi hâlinde bu durum bütün isteklilere, ihalenin iptaline
ilişkin gerekçe de belirtilmek suretiyle, derhal bildirilir. İdare bütün
tekliflerin reddedilmesi nedeniyle herhangi bir yükümlülük altına girmez. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, söz istiyorum. BAŞKAN – Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç, buyurun. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Biraz önce
yerinizden ikaz ettiniz, dediniz ki: “Önceden söz istediğinizi bildiriniz.” Aslında sizin de şöyle yapmanız lazım: Madde
okunduktan sonra “Söz isteyen var mı?” diye sormanız lazım Genel Kurula. Usul
böyle. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Maddeyle ilgili konuşmanız lazım. KAMER GENÇ
(Devamla) - Ya, doğrusunu söylüyoruz arkadaşım. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sizin de maddeyle ilgili konuşmanız
lazım. KAMER GENÇ
(Devamla) – Neyse… Yani, öğreneceksiniz. Bakın, siz bundan
önce burada… BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen söz aldığınız konuda… KAMER GENÇ
(Devamla) – Tamam efendim. BAŞKAN – Ben
sizin uyarınızı dikkate alacağım. Genel Kurula
hitap edin. KAMER GENÇ
(Devamla) – Doğru olan o Sayın Başkanım. BAŞKAN – Sayın
Genç, itirazım yok, “Dikkate alacağım.” dedim, itiraz etmedim. Devam edin
lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Tamam, peki efendim. (AK Parti sıralarından gürültüler) Bana değil
bunlara söyleyin. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Maddeyle ilgili konuşun. KAMER GENÇ
(Devamla) – Maddeyle ilgili konuşacağım. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, bu kanunu ben yeteri kadar incelemedim. Zaten
şimdi elimize geçti. Tabii, size göre de zaten kanunların milletvekilleri
tarafından incelenmesine gerek yok. Nasıl olsa birileri hazırlıyor gönderiyor.
İşte, Vakıflar Kanunu’nun kimin tarafından hazırlandığını gördük. Şimdi, diyoruz
ki: Burada bu ihale işleri devletin temel direği olan harcamalarıdır. Burada,
bu ihalelerde AKP iktidarları zamanında, son zamanlarda özellikle, işte, ihale
yapılıyor ama sonradan çağrılıyor. Başı örtülü bir hanımı yoksa pek ihale
verilmiyor, işte, yüz tane dereden bahane getiriliyor. MEHMET EMİN EKMEN
(Batman) – Ayıp ya! KAMER GENÇ
(Devamla) – Diyoruz ki: Buraya daha sert kararlar koyalım. Şimdi, adam
teklifini vermiş, gelmiş, ondan sonra, ihalede en uygun teklifi vermişse buna
ihaleyi verme zorunluluğunu getirelim. Eğer, verilmediği takdirde bu kişi
mahkemeye gidip de mahkemede bunu iptal ettirdiği zaman da keyfî olarak buna
ihaleyi vermeyen bürokrata da bir ceza getirelim. Yani, yoksa ki adamın bir
şeyi yok, bir sorumluluğu yok, keyfine… Zaten ihalelerin nasıl verildiğini
biliyoruz. Sonra, bir de,
bir şey getirmişler bu altıncı fıkraya “oranı aşırı düşük…” Yani bu “aşırı
düşük” ifadesini ben ilk defa kanunda görüyorum. “Aşırı düşük” ne demek yani?
“En düşük” deseniz daha iyi yani. Birileri böyle yeni yeni
ifadeler getiriyorlar. Şimdi, bir de “Bu
iki tane en düşük
teklif kabul edilirse sonradan ihale komisyonuna davet edilir,
pazarlık yapılır.” diyor. Niye tek düşük teklifi kabul etmiyorlar da iki
değişik, iki en düşük teklifi kabul edip sonradan çağırıyorlar? Ben bunu da
anlayamadım. Yani bunun anlamı şu mudur acaba: İki tane düşük ihale teklifini
alalım, sonra bunları sözlüye, huzura da çağıralım, bunlarla pazarlık yapalım, hangisi
daha düşük bedel verirse ona mı verelim demek istiyorlar? Yoksa… Ben bunu
anlamadım, yani iki kişinin tekrar gelmesini. O bakımdan, maddeyi, -benim
anlayışıma göre- çok iyi düzenlenmemiş olarak görüyorum. Daha önce Sayın
Ertuğrul Kumcuoğlu da söyledi, mesela, birçok
yerlerde de bu böyle yapılıyor: Bu vergi borcu olanlar veya sigorta borcu
olanlar ihaleye kabul edilmiyor. Ama sayın milletvekilleri, bu, piyasada da,
daha doğrusu, vatandaşlar tarafından çok sıkça şikâyet ediliyor bize. Yani, hiç
olmazsa, adamın vergi borcu varsa “Kardeşim, senin vergi borcun var” veya
“Sigorta borcun var, git öde, ondan sonra gel...” Yani, buna bu hakkı tanımak
lazım. Yani bu vergi borcunun miktarı ne kadar? Yani adamın çok cüzi bir vergi
borcu varsa, vergi dairesi kayıtlarında görülüyor… Bunları
bence önceden kurala bağlamak lazım. Yoksa, adamın çok cüzi, ne bileyim,
yani 1 milyar, 2 milyar gibi düşük bir vergi borcu var, ondan sonra, git,
trilyonluk ihaleye girmekten menettir. Yani böyle, çok global,
yuvarlak laflarla kanun teklif ve tasarıları gelince uygulamada insanlar için
büyük sıkıntılar yaratılıyor. Benim şahsen bu
kanun içime sinmedi çünkü incelemedim. İncelemediğim bir kanuna da parmak da
kaldırmak istemiyorum çünkü burası Parlamentodur.
Devletin önemli bir gelir ve rant kaynağı olan bir
sahada düzenleme yapıyoruz. Bu düzenlemenin hakça yapılması lazım, hukuka uygun
olması lazım, suistimallere elvermemesi lazım. Biz
Parlamentoda bunu istiyoruz. Eğer sizler de bunu istiyorsanız, lütfen bu kanun
tasarı ve tekliflerinin milletvekilleri tarafından enine boyuna incelenmesine
fırsat tanıyın. Yoksa biz, şunun merhameti, efendim şu dürüst adamdır… Ben dün de dedim: Beyler,
insanların vicdanlarına bırakarak olayların dürüst yürüyeceğine inanmak çok
zor. Çünkü, çağımız bir ekonomi çağı, menfaat çağı.
Kimin menfaati uğruna satılıp, kimin de satılmadığını kestirmek mümkün
değildir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ
(Devamla) – Cümlemi söyleyeyim de bitireceğim. Onun için, kanun
düzenlenirken, objektif, herkesin anlayabileceği, herkesin, işte, hak
sahiplerinin mağdur olmayabileceği bir düzeyde düzenleyelim, ona göre de
uygulamacılara da keyfîlik bırakmayalım. Bunlar şey edilmezse, uygulamacılar
her türlü keyfîlikleri
şey eder. Ben, bu nedenle,
bunları belirtmek için söz aldım. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Genç. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 18’i
okutuyorum: Kesinleşen ihale
kararlarının bildirilmesi MADDE 18- (1)
İhale sonucu, ihale kararlarının ihale yetkilisi tarafından onaylandığı günü
izleyen en geç üç iş günü içinde, ihale üzerinde bırakılan dâhil ihaleye teklif
veren bütün isteklilere imza karşılığı elden tebliğ edilir veya iadeli
taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir.
Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliğ
tarihi sayılır. (2) İhale
kararlarının ihale yetkilisi veya ihale komisyonu tarafından iptal edilmesi
durumunda da isteklilere birinci fıkrada belirtilen şekilde bildirim yapılır. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 19’u
okutuyorum: Sözleşmeye davet MADDE 19- (1) Kesinleşen ihale kararı ve ihale üzerinde kalan
isteklinin bu kararın kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen en geç on iş
günü içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu, ihale
üzerinde kalan istekliye imza karşılığı elden tebliğ edilir veya iadeli
taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir. Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın
istekliye tebliğ tarihi sayılır. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 20’yi
okutuyorum: Sözleşme
yapılmasında isteklinin görev ve sorumluluğu MADDE 20- (1)
İhale üzerinde kalan istekli ihale dokümanları içinde örnekleri yer alan taahhütname
ile belgeleri ve kesin teminatı sunarak sözleşmeyi, kararın 19 uncu maddede belirtildiği
şekilde kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen en geç on gün içinde imzalamak
zorundadır. Sözleşme imzalandıktan sonra geçici teminat iade edilir. (2) Mücbir sebep
hâlleri dışında, ihale üzerinde kalan isteklinin yukarıda belirtilen şekilde sözleşme
imzalamaması durumunda geçici teminatı gelir kaydedilir. (3) İhale
üzerinde kalan isteklinin sözleşmeyi imzalamaması durumunda İdare, en düşük
ikinci teklifin ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla, bu teklif sahibi
istekli ile sözleşme imzalayabilir. Birinci fıkrada belirtilen sürenin bitimini
izleyen üç gün içinde en düşük ikinci teklif sahibi istekliye 19 uncu maddede
belirtilen şekilde tebligat yapılır. (4) En düşük
ikinci teklif sahibi sözleşme imzalanmadan önce kesin teminatı ve birinci fıkrada
belirtilen belgeleri vermek zorundadır. (5) En düşük
ikinci teklif sahibinin de sözleşmeyi imzalamaması durumunda, bu teklif
sahibinin de geçici teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 21’i
okutuyorum: Sözleşmeye
ilişkin esaslar MADDE 21- (1) Bu
Kanunda yer alan iş ve hizmetlerin yaptırılması amacıyla İdare ile yüklenici arasında
yapılacak sözleşme özel hukuk hükümlerine tabi olup, sözleşmenin süresi on yılı
geçemez. (2) İhale
dokümanları arasında yer alan sözleşme taslağı, ihale yetkilisi ile yüklenici
tarafından imzalanır. (3) Sözleşmede
ihale dokümanında yer alan şartlara aykırı hükümlere yer verilemez. (4) Sözleşme
hükümlerinde değişiklik yapılamaz ve ek sözleşme düzenlenemez. (5) İdarenin izni
olmaksızın sözleşme başkasına devir ve temlik edilemez ve yüklenici ortaklık yapısını
değiştiremez. (6) Sözleşmede
aşağıdaki hususların yer alması zorunludur: a) İşin adı,
niteliği, türü ve miktarı, hizmetlerde iş tanımı. b) İdarenin adı
ve adresi. c) Yüklenicinin
adı veya ticaret unvanı, tebligata esas adresi. ç) Hâsılattan
yükleniciye verilecek pay oranı ve sözleşmenin süresi. d) Ödeme yeri ve
şartları. e) Ulaşım,
sigorta, vergi, resim ve harç giderlerinden hangisinin sözleşme bedeline dâhil
olacağı. f) Vergi, resim
ve harçlar ile sözleşmeyle ilgili diğer giderlerin kimin tarafından ödeneceği. g) Kesin teminat
miktarı ile iadesine ait şartlar. ğ) Gecikme
hâlinde uygulanacak cezaî şartlar. h) Mücbir
sebepler ve mücbir sebeplere istinaden süre uzatımı verilebilme şartları. ı) Denetim,
muayene ve kabul işlemlerine ilişkin şartlar. i) Merkezî
sistemin sigortalanmasına ilişkin şartlar. j) Sözleşmenin
feshine ilişkin şartlar. k) Yüklenicinin
sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları. l) İhale
dokümanında yer alan bütün belgelerin sözleşmenin eki olduğu. m)
Anlaşmazlıkların çözüm şekli. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 22’yi
okutuyorum: Sözleşmenin
uygulanmasında yasak davranışlar MADDE 22- (1)
Sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda
bulunmak yasaktır: a) Hile, vaat,
tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap,
rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat
karıştırmak veya buna teşebbüs etmek. b) Sahte belge
düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek. c) Sözleşme
konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller
kullanmak. ç) Taahhüdünü
yerine getirirken İdareye zarar vermek. d) Bilgi ve
deneyimini İdarenin zararına kullanmak. e) Mücbir
sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak
taahhüdünü yerine getirmemek. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 23’ü
okutuyorum: Mücbir sebepler MADDE 23- (1)
Mücbir sebep olarak kabul edilebilecek hâller şunlardır: a) Doğal afetler. b) Kanunî grev. c) Genel salgın
hastalık. ç) Kısmî veya
genel seferberlik ilânı. d) İdarece tespit
edilecek diğer benzeri haller. (2) Süre uzatımı verilmesi,
sözleşmenin feshi gibi durumlar da dâhil olmak üzere, İdare tarafından yukarıda
belirtilen hâllerin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için; yükleniciden kaynaklanan
bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel
nitelikte olması, yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş
bulunması, mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde
yüklenicinin İdareye yazılı olarak bildirimde bulunması ve yetkili merciler
tarafından belgelendirilmesi zorunludur. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 24’ü
okutuyorum… HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Sayın Başkan, soru sormak istiyorum… BAŞKAN – Sayın Öztürk, son dakikada gördüm, bu maddede size soru hakkı
tanıyacağım; çok özür dilerim. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Ama, bu maddede sormam gerek. BAŞKAN – Son dakikada
gördüm, oylattıktan sonra gördüm, benim hatam. Bu maddede soru sorduracağım. YEDİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son
Hükümler Denetim MADDE 24- (1) İdare yüklenici ile yapılan sözleşmenin kamu
yararını ve tüketici haklarını koruyacak şekilde uygulanmasının sağlanması için
gereken tedbirleri almaya, müşterek ve sabit ihtimalli bahis oyunları
faaliyetlerinin ilgili mevzuat ile sözleşme hükümlerine uygun yürütülmesini izlemeye
ve denetlemeye, ilgili mevzuat ve sözleşme hükümlerine aykırılık halinde bu
durumun tespit edildiği ayı izleyen ayın son iş gününe kadar ödenmek üzere,
ihalenin yapıldığı yıldan önceki takvim yılında gerçekleşen aylık ortalama
hâsılatının yüzde beşine kadar idari para cezası uygulamaya, bu durumun devam
etmesi halinde sözleşmeyi feshetmeye yetkilidir. İlk yıl için idari para cezasının uygulanmasında sözleşmenin
imzalandığı tarihten önceki idarenin son bir yıllık hâsılatının aylık
ortalaması esas alınır. BAŞKAN – Sayın Öztürk… HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sorum Genel
Kurulun kabul ettiği 23’üncü maddeyle ilgiliydi. Şahsım adına söz aldığımda da
dile getirdim. Bu mücbir sebepler arasında “İdarece tespit edilecek benzeri
haller.” ifadesinin doğru olmadığını düşünüyorum, Her ne kadar, ikinci fıkrada
yukarıda belirtilen hâllerin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için
birtakım kriterler getirilmiş olmasına rağmen hukukta
ve genel içtihatta mücbir sebeplerin ne olduğu bellidir. (d) bendinin “Diğer
benzeri haller.” şeklinde düzenlenmesi daha doğru olacaktı. Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan… DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Zaten bir temenni
sayın milletvekilimizin önerisi ve bu (d) bendinde belirtilen keyfiyet aslında
Kamu İhale Yasası’nda da olan, zannediyorum, Yasa’nın yürürlüğe girdiği
tarihten bu tarafa uygulama alanı bulmuş da bir madde. Orada belli bir standart
ve kriterlerin oluştuğu kanaatindeyiz, ki bizim
getirmiş olduğumuz orijinal tasarımızda zaten bu konu yoktu, sonradan Komisyonda
ilave edildi bu husus. Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 25’i
okutuyorum: Marka ve lisans
kullanım hakları MADDE 25- (1) Bu
Kanun kapsamında oynatılan sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunları
üzerindeki her türlü isim ve marka hakları ile oynatılan oyunlara, merkezi
sisteme ve terminallere ilişkin yazılımların kullanım lisans hakları idareye
aittir. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 26’yı
okutuyorum: Sözleşmenin feshi
hâlinde iş ve hizmetlerin yaptırılması MADDE 26- (1) Bu
Kanun kapsamında yapılacak ihaleye ilişkin sözleşmenin feshedilmesi veya iptali
hâlinde, 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetler İdare tarafından özel hukuk
tüzel kişilerine süresi bir yılı geçmeyen sözleşmeyle, pazarlıkla temin
usulüyle yaptırılabilir. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 27’yi
okutuyorum: Tebligat MADDE 27- (1) Bu
Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde yapılacak tebligat hakkında 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri
uygulanır. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 28’i
okutuyorum: 5602 sayılı
Kanunun uygulaması MADDE 28- (1) Bu
Kanuna göre yapılacak ihale kapsamında yükleniciye verilen pay, 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
uygulanmasında yatırım ve işletme giderleri sınırlamasına ilişkin orana
dâhildir. (2) 2 nci maddede tanımlanan müşterek bahis oyunları ve sabit
ihtimalli bahis oyunları, 5602 sayılı Kanunun uygulanmasında müşterek bahis
sayılır. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 29’u
okutuyorum: Yönetmelik MADDE 29- (1) Bu
Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının görüşü alı-narak İdare tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenebilir. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, söz istiyorum bu maddeyle ilgili. BAŞKAN – Önce
gruplara vereceğim, sonra size. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu. Buyurun Sayın Aslanoğlu. CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
şeye dikkatinizi çekmek istiyorum, burada diyor ki: “Yönetmelik.” Biz düşündük
ki, dağıtımı yönetmelikle yapılacak. Meğerse dağıtım 5602 sayılı Yasa’yla
yapılıyormuş. Yasa maddesi… Aslında, MHP Grubuyla beraber bir önerge vermiştik,
Sayın Oktay Vural, Sayın Mehmet Günal’la biz, beraber
bir önerge vermiştik. Burada, dağıtımda… Arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum, 100
lira gelirin yüzde 18’ini bir kere Maliye alıp cebine koyuyor. Oh, ne güzel
para! Yüzde 5’de şans oyunlarından… Onu da 100 liradan düşüyor, KDV’yi düşüyor
yüzde 18’ini. Geri kalanın üzerinden yüzde 5 şans oyunu alıyor. Bu, aşağı
yukarı yüzde 22’ye falan geliyor arkadaşlar. Bir kere kaybeden, kazanan
tanımıyor. Ben paramı alırım cebime koyarım… Aslında Sayın Bakanım, burada
Maliye Bakanı otursun, burada vergi tahsil etsin. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Devlet de işin içine girsin. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Dur şimdi, o ayrı bir şey. Hayır devlet girebilir. Bu bir umut. Onları geçtim artık. Yani insanlara umut
satıyorsunuz, bunların hepsini geçtim. Bunları geçtim Nurettin Bey. Siz kulüplerin
sırtından bu parayı kazandırıyorsunuz. Burada hak kulüplerindir arkadaşlar. Hak
kulüplerindir. Hak ve kulüplere verdiğiniz para yüzde 8, devlet yüzde 23
alacak, kulüplere yüzde 8 veriyorsunuz. Koşturuyorsunuz, koşturuyorsunuz… Bu
kulüpler bir gün çatlayacak arkadaşlar. Etmeyin, tutmayın. Biz bir önerge
vermiştik Milliyetçi Hareket Partisi Grubuyla, en az yüzde 15’ini kulüplere
verelim diye. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Destekliyoruz sizi. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Canikli “Destekliyoruz”
diyor. O zaman getirin 5602 sayılı Kanun’u hemen, hemen, hemen… NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Acele etmeye gerek yok ki. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, acele edelim. Bu kanunu çıkarıyorsak bu
kanunla beraber gelecek hafta getirin… Sayın Canikli
destekliyor musunuz? NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Aceleye getirmeyelim. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Aceleye değil. Efendim, bazı şeyler aceleyle olur. Eğer
aheste olursa kulüpler çatlar Sayın Canikli. HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Mevlüt Bey, pazarlık bir yerden başladı! NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yüz yıldan beri bir şey olmadı, rahat olun. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim, ben diyorum ki, rica ediyorum sizden… Önergemiz
şuydu arkadaşlar… Fakat yasa olduğu için… Biz yasalara saygılı insanlarız. 5602
sayılı Yasa dediğiniz zaman, o Yasa’yı burada değiştireceğimiz… Yani, eğer
isterseniz. Bilmiyorum, arkadaşlar değiştirme imkânımız var mı? O Yasa’ya bir
önerge verelim, o Yasa’yı değiştirelim. Ha, olmuyor mu? Ha, arkadaşlar
kulüplerin payını yüzde 15’e çıkaralım. Önerimiz, önergemiz bu. Yasayla
olmuyor… Ama Sayın Canikli, ağzınızdan bu sözü aldım. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Zaman yok ama. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakika… “Zaman yok.” derken beş sene sonra herhâlde…
Yani, eğer bir şeye söz veriyorsanız söz zamanında gerekli. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Söz verdim ama, zaman yok. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Ha, söz verdiniz. Ama, ben bu
sözü sizden alırım, bu hakkımı alırım kulüpler adına. Sayın Bakanım,
siz de söz verdiniz değil mi efendim? Yani, Sayın Canikli’nin
sözüne siz katıldınız değil mi? “5602 sayılı Yasa’yı değiştireceğiz.” siz de
dediniz değil mi efendim? NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Zaman vermedim Sayın Bakan. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sırası gelince açıklayacağım. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Peki, tamam. Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu. Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç. Buyurun. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının 29’uncu maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. Şimdi, aşağı
yukarı yedi aya yakındır bu Parlamento çatısı altında görev yapıyoruz. Şimdiye
kadar AKP Hükûmetinin getirdiği hiçbir kanunda
“tüzük” lafı geçmiyor. Bunlar çok önemli düzenlemeler. Yani, Anayasa’mızın
115’inci maddesinde “Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya
emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler
çıkarabilir ve Cumhurbaşkanınca yayımlanır.” diyor. 124’üncü maddesinde de
yönetmeliklerden bahsediyor. Şimdi, değerli
milletvekilleri, bence, burada, Anayasa’nın bu 115’inci maddesi, tüzükler
maddesi AKP Hükûmeti tarafından fiilen ortadan
kaldırılmıştır işletilmemek suretiyle. Bence, Danıştayın
incelemesinden bu konuları geçirmek suretiyle daha sağlıklı, daha iyi bir
düzenleme yapılabilir. Çünkü, biliyorsunuz, bütün
uyuşmazlıkları, idari eylem ve işlemlere karşı açılan uyuşmazlıkları Danıştay
inceler. Özellikle, ihale olsun… Yani, kamu idare ve işletmelerinin bütün
işlemlerini Danıştay inceler. Dolayısıyla, Danıştay birçok konularda önüne
gelen ihtilafları bildiği için, bu tüzük, Danıştayın
da incelemesinden geçtiği takdirde objektif kurallar koyar ama yönetmelik ne
oluyor? Yine, siyasi iktidarın, bir bakanın -burada da Maliye Bakanının- işte,
görüşünü alacak, ona göre karar verecek. Çok gerçekçi ve güvenilir bir
düzenleme olmuyor. Bence, yani, yargı kararlarına ve yargı
mercilerine karşı böyle ön yargılı ve kin içinde olmamak lazım. Böyle, Danıştayda tüzük incelenir diye, bu konuları, özellikle
tüzük kavramını uygulamadan kaldırmamak lazım. Yine, her
çıktığımda görüyorum, maşallah, Bakanlar Kurulu sıraları boş. Nereye gitmiş bu
bakanlar? Bu sandalyelere sormak lazım: Ey sandalyeler, siz bu bakanlara ne
yapıyorsunuz ya? Bunlara sormak lazım. Nerede? Nerede?
HÜSEYİN GÜLSÜN
(Tokat) – Çalışıyorlar, çalışıyorlar… AGÂH KAFKAS
(Çorum) - Hangi dönemde bakanlar gelip burada oturmuş? BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… KAMER GENÇ
(Devamla) – Bakın, ben 80’den beri parlamenterlik yapıyorum. Burası boş
bırakılmaz, çünkü burada… Neden boş
bırakılmaz biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Burada gelen kanunları
milletvekilleri tenkit ederken, burada, yalnız Bakanlar Kurulu sırasında oturan
bakan olmaz çünkü komple bir müzakere edilir ve her bakan kendisiyle ilgili
konularda çıkıp buraya cevap vermesi lazım. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Maddeye gel… KAMER GENÇ
(Devamla) – Ee, şimdi, Bakanlar Kurulu sırasında
oturan arkadaşımızın bir ihtiyacı doğdu. Şimdi, Başkana söyleyecek de, efendim,
bir bana müsaade et de ben tuvalete gideyim mi diyecek? (AK Parti sıralarından
gürültüler) Yani, beyler,
böyle bir hükûmet olmaz. Bu Hükûmet,
bakın, yargıya karşı tepkili, Meclise karşı tepkili. Böyle bir şey olur mu?
Millete karşı tepkili. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) – Sadece bakanları değil, milletvekilleri de yok. KAMER GENÇ
(Devamla) – Buraya verilen bir değerdir. (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Ben
müdahale ederim efendim. Siz böyle söylüyorsunuz diye oluyor mu? KAMER GENÇ
(Devamla) – Bence, siz, bu bakanların hepsini emekliye sevk edin. Yoksa, böyle bir Bakanlar Kurulu olmaz sayın
milletvekilleri. Bakın, her
şeyinde çıkıyorum… Biz, bakın, siz iktidar olmadığınız zaman, sizin
milletvekilleri çıkıyordu burada diyordu. O Bülent Arınç
kaç defa çıkmıştır burada demiştir ki: “Hani Bakanlar Kurulu?” Ben Meclis
Başkan Vekiliyken de istiyordum… Yani, bunlara, bu Hükûmet
üyelerine siz haddini bildirin, lütfen gelsinler şu Meclisi dinlesinler.
Gelmiyorlarsa, istifa etsinler efendim. Ne olacak, zaten… BAŞKAN – Sayın
Genç, konuya dönün lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Evet, konuya dönüyorum, çünkü Hükûmet
meselesi Sayın Başkanım. BAŞKAN –
Dönemediniz. KAMER GENÇ
(Devamla) – Çünkü, Hükûmet
yargı kararlarına tepkili olduğu için Danıştayın
incelemesinde… HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Konuyu okumamışsın. KAMER GENÇ
(Devamla) – Ya, ben bir şeyi okumasam bile senden daha iyi bilgiliyim. Şimdi,
burada yönetmelik meselesi, sana yönetmeliğin Anayasa’nın hangi maddesinde
olduğunu, tüzüğün hangi maddesi olduğunu, siz Anayasa’yı fiilen yürürlükten
kaldırdığınızı söylemek istiyorum. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Boş, boş! KAMER GENÇ
(Devamla) – Ama, sen bu kadar Hükûmete
yağ da çeksen seni bakan yapmazlar. Ben onu sana söyleyeyim. Çünkü… HÜSEYİN GÜLSÜN
(Tokat) – Seni yapalım! KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben de zaten bu Tayyip’in kabinesinde bakan olmaya tenezzül etmem,
ya. Bırak sen de Allah’ını seversen. TEVFİK ZİYAEDDİN
AKBULUT (Tekirdağ) – Olamazsın! KAMER GENÇ
(Devamla) – Olamam, ben de onu bakan etmem, o da beni bakan etmez. Onun için, şimdi
tekrarlıyorum bunu: Yargıya karşı ön yargılı olabilirsiniz, ama lütfen, bu Danıştayın denetiminden geçen tüzük kavramını, Türk tüzük
uygulamasını uygulamalardan kaldırmayın. Bu Anayasa’nın 115’inci maddesini
sizin iktidarınız zamanında fiilen ortadan kaldırılmıştır. HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Bugüne kadar niye bakan olamadın? BAŞKAN – Sayın Aydoğan, lütfen... KAMER GENÇ
(Devamla) – Ya, sen ne yapacaksın benim bakan olup... Ben böyle gelip de birine
-efendime söyleyeyim- yalaklık yaparak bakanlık
olacağıma böyle yiğitçe çıkar kürsüde de konuşurum, benim için en büyük
bakanlık ya. Ben özgürce çıkıyorum, fikirlerimi… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ
(Devamla) – Pardon Sayın Başkanım. BAŞKAN –
Tamamlayın lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Özgürce çıkıyorum, fikirlerimi söylüyorum, milletin gerçeklerini
dile getiriyorum. Sen ve bakanların hangisi yiğitse çıkalım bir sokakta
yürüyelim, bakalım halk beni mi tutuyor, sizi mi tutuyor, o bakanlarınızı mı
tutuyor. Bakın, sizin Meclis Başkanınız 8 tane koruma polisiyle geziyor. BAŞKAN – Sayın
Genç, ana konuya geçin, tamamlayın lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Başbakanınız 255 tane polisle geziyor. Ben ise sade bir vatandaş
olarak sokakta geziyorum. Buraya verdiğiniz para ne biliyor musunuz? İşte
devletin parasını böyle heba ediyorsunuz. Ama, ne
yapalım ki, şimdi, bugün kendinizi çok kuvvetli hissediyorsunuz, ama bu sıralar
kimseye yâr olmamış. Yarına, bu sıralardan gittiğiniz zaman hâlinize, vay
hâlinize diyorum. Saygılar
sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Genç. Soru-cevap faslına
geçiyoruz. Sayın Şandır. MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Bakanımdan
öğrenmek istiyorum: Bu spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek
bahis oyunlarının gelirlerinin paylaşılmasında -biraz önce Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun da ifade
ettiği- birlikte imzaladığımız önergeyi geri çekmiştik. Bu
konu önemli. Bu konu üzerinde, bu gelirlerin paylaşımı nasıl
şekilleniyor? Diğer ülkelerde nasıldır? Tabii ki, spor kulüplerinin üzerinden kazanılan bu gelirin sporu
güçlendirici, spor kulüplerini güçlendirici, gerçekten, uluslararası düzlemde
Türk sporunun rekabet gücünü artırıcı bir altyapıya, yatırıma dönüşmesi
hepimizin temennisi. Sorum şu: Bu
gelirlerin paylaşımında spor kulüplerimize daha fazla pay ayırmak için bir düşünceniz,
bir planlamanız, bir öngörünüz, bu yönde Türkiye Büyük Millet Meclisine ve bu
kanun çıkarken spor camiasına bir sözünüz bulunmakta mıdır? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan… DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Grup Başkan
Vekilimize de teşekkür ediyorum, gerçekten kulüplerimizin ekonomik sorunlarının
çok önemli olduğunun altını çizdiler. Doğrudur, bugün Türkiye’de başta futbol
kulüpleri olmak üzere ekonomik bir sıkıntıyla karşı karşıyalar. Değerli arkadaşlarım,
diğer ülkelerde, özellikle Avrupa ülkelerinde kulüplerin gelirlerinin büyük
bölümünü maç hasılatları oluşturmaktadır. Gelirlerinin
yaklaşık yüzde 75’i bilet satışından, maç hasılatlarından
gelmektedir. Diğer kısmını da isim hakkı, yayın hakkı gelirlerinden elde
etmektedirler. Bizde tablo
tamamen tersinedir. Yani bugün İddaa’nın vermiş
olduğu pay olmasa, yayın haklarından elde etmiş oldukları paylar olmasa
kulüplerin ekonomik durumlarının daha zor olacağını takdirlerinize sunmak
istiyorum. Daha önceki
konuşmamda da ifade ettim, yani biz kulüplerimizi rahatlatmak adına
imkânlarımızı zorluyoruz. İşte, dün Mecliste kabul edilen yasayla yaklaşık 43
milyon YTL’lik bir birikmiş alacakları silindi, Parlamentomuz af çıkardı. Şimdi, inşallah
önümüzdeki mart ayı içerisinde, birikmiş sigorta ve vergi borçlarının da uzun
vadeye yayılması, daha düşük tecil faiziyle yayılması konusunda bir gayretimiz
olacak. Bunu inşallah birlikte yapacağız. Bunun dışında,
tabii Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yeni stadlar
yapmak suretiyle kulüplerimizin gelirlerini artırmak istiyoruz. İstiyoruz ki stadlarımız sadece 360 günde 20 gün, 25 gün futbol oynanan,
geri kalan zamanda atıl kapasitede duran yerler olmasın, çok fonksiyonlu olsun,
fuar olsun, kafeterya olsun, lokanta olsun, başka sosyal etkinliklerin
yapıldığı ve kulüplere gelir getiren, ekonomik değeri daha fazla olan yerler
olsun. Şimdi, bunun
dışında, İddaa gelirlerinden kulüplerimize
aktardığımız payı ne yapabiliriz? Bunu elbette konuşacağız. Ama,
lütfen yanlış anlamayın, yani şu anda Sayın Bakan bunu söyledi de, işte
artırmadı gibi değil. Buna bakacağız, bu sadece benimle ilgili olan bir konu
değil, çünkü şans oyunları vergisi var, başka mali boyutu var, vergiler var.
Ama benim şahsi fikrimi sorarsanız, ben buradan ve başka kaynaklardan
kulüplerimize, sadece futbola değil, başta amatör spor olmak üzere bütün spor
etkinliklerine, spor aktörlerine daha çok pay aktarmayı tercih ederim, bunu
yapmayı çok arzu ederim. Bunu getireceğiz
inşallah, komisyonumuz da kurulacak. Bu araştırma komisyonunda da bunu enine
boyuna tartışacağız. Mümkün olan, yapılabilen neyse bunu birlikte inşallah
yapma gayreti içerisinde olacağız. Ben bunu size, önerisini getireceğim ve
tartışacağız. Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. Sayın Aslanoğlu… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, ikidir “Af çıkardık.” diyorsunuz, bu sizi
bağlar yalnız. Dünkü yasada bir af çıkmadı. Dünkü yasa bir uzlaşma yasası idi… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Haberleri yok! FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Dünkü yasa bir uzlaşma yasası idi. Dünkü yasada
kulüplerin herhangi bir vergi ve sigorta borçlarıyla ilgili bir af diye bir
madde yok… NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu, biz
dünden beri “Af değildir.” diyoruz; şimdi oldu, bizi teyit ediyorsunuz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, spor kulüplerini söylüyorum. Dünkü yasada spor
kulüplerinin borçları silinmedi. Bu sadece bir uzlaşma yasası, o şekilde
getirdiniz. Sizden istirhamımız, onun için, hangi kulübün ne kadar borcu
affedilmiştir? Hangi kulübün ne kadar borcu silinmiştir Sayın Bakanım? Şimdi
öyle dediniz ya Nurettin Bey. Şimdi, hangi kulübün ne kadar borcu silinmiştir?
Bunu eğer lütfedip bir açıklık… Burada değil illa, yani şu anda değil… Hangi
kulübe yaradı acaba bu iş? Ama, gariban Anadolu
kulüpleri yine yaya kaldı. Sayın Başkanım,
teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Şimdi, tabii, Sayın Mevlüt
Aslanoğlu bugün mutlaka peşin, nakit bir şeyler almak
istiyor da… BAŞKAN – Evet,
öyle görünüyor. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – “Olsa, dükkân sizin.” diye bir laf var. Şimdi, dün
çıkarılan kanundaki konu şu: Gençlik ve Spor Teşkilatımıza oynanan maç hasılatlarının yüzde 7’si oranında bir pay aktarılıyor.
Sigorta ve vergi değil; doğru dediğiniz, ama bu benim dediğim, Gençlik ve Spor
Teşkilatına yüzde 7’lik pay dediğimiz, oynanan maç hasılatlarından
toplanan miktarın yüzde 7’si. Bunu kulüplerimiz ödeyememişler. Yıllardır
birikmiş bir borç stoku var ve burada bizim Gençlik ve Spor olarak
vazgeçtiğimiz miktar 43 trilyon liradır. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, hangi kulüpler? O Süper Lig kulüplerine yaradı
bu iş. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Onun ben bize ayrıntısını bildireceğim. Üçüncü
Lig de dâhil, yani her profesyonel ligde yarışan bütün kulüplerimizin
borçlarıdır onlar. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 30’u
okutuyorum: Uygulanmayacak ve
yürürlükten kaldırılan hükümler MADDE 30- (1) Bu
Kanun kapsamındaki iş ve hizmetlerin özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması
amacıyla yapılacak ihale; ceza ve yasaklama hükümleri hariç olmak üzere 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002
tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 8/9/1983 tarihli ve
2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir. (2) 22/2/2007 tarihli ve 5583 sayılı Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır. BAŞKAN –
Soru-cevap faslına geçiyorum. Buyurun Sayın Öztürk. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Biraz önce 22/2/2007 tarih ve 5583 sayılı Kanun ile görüştüğümüz kanun
tasarısının kapsamına giren hususların Kamu İhale Yasası’ndan istisna
edildiğini belirttik. Şimdi burada tekrar buna tabi olmadığını söylemekle çift
dikiş mi yapıyoruz? Teşekkür ediyorum
efendim. BAŞKAN – Sayın
Bakan, buyurun. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Ben de teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Şimdi, tabii,
burada bir çift dikiş söz konusu değil. Yapmaya çalıştığımız şu hep birlikte:
Bu kamu hizmetinin özel hukuk kişilerine gördürülmesi işinin, daha doğrusu
ihalesinin ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesine çalışıyoruz. Elbette bazı
noktalarda da temel kanun olan Kamu İhale Kanunu’na referansta bulunuyoruz.
Mesela, burada referansta bulunuyoruz, ileride, ceza yaptırımlarına ilişkin
hükümlerde yine oraya atıfta bulunuyoruz. Dolayısıyla, hem kamu ihale hukukunun
standart hâle gelmiş, içtihat hâline gelmiş bütünlüğünü bozmamak adına bunu
yapıyoruz hem de dediğim gibi, bu konuda bir bütünlük sergilemesi adına bunu
yapıyoruz. Onun için bir çift dikiş veyahut da bir mükerrerlik söz konusu
değildir diye düşünüyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 31’i
okutuyorum: Uygulama
Sonuçları Hakkında Bilgilendirme MADDE 31- Spor
müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarının özel hukuk
tüzel kişilerine yaptırılmasının uygulama sonuçlarına ilişkin olarak İdare
yılda bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu
bilgilendirir. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Geçici madde 1’i
okutuyorum: İşe başlama
süreci GEÇİCİ MADDE 1-
(1) Bu Kanun hükümlerine göre yapılacak ilk ihale sonucunda imzalanacak
sözleşmenin imzalanmasından sonra yüklenicinin en geç altı ay içerisinde işe
başlaması zorunludur. Bu şekilde işe fiilen başlanıncaya kadar geçerli ve en
fazla bir yıl süreli olmak üzere bu Kanunun konusu işlerle ilgili olarak
imzalanmış son sözleşmelerdeki aynı şartları taşıyan özel hukuk hükümlerine
tabi yeni bir sözleşme yapılarak işin devamı sağlanır. BAŞKAN – Soru-cevap
faslına geçiyorum. Sayın Öztürk. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Bu geçici 1’inci
maddeden sonra bittiği için, bir geçici 2’nci maddeye ihtiyaç olabilir mi diye
Sayın Bakana sormak istiyorum, çünkü 15’inci maddenin beşinci fıkrasında,
teminat miktarı belirlenirken bir önceki sözleşmeye göre yapılan hasılat tutarının esas alınacağı söyleniyor. Bu kanun yeni
uygulamaya girecek. Dolayısıyla, bir geçici maddeyle, bu kanunun ilk ihalesi
sırasında teminat olarak, bu kanundan önce uygulanan sözleşmeye göre tahsil
edilen hasılatın esas alınacağına ilişkin bir geçici
madde düzenlemesinin yerinde olacağını düşünüyor, teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan. DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sayın Milletvekilimizin önerisini dikkatle
dinledik ama yeni bir geçici 2’nci madde ilavesi gerektiği kanaatinde değiliz. Bir de izin
verirseniz, bu geçici 1’inci maddeyle ilgili, bizim, Bakanlar Kurulundan sevk
ettiğimiz tasarıyla, komisyonda son şekli verilen metin arasında süre açısından
farklılık var değerli arkadaşlarım. Netice itibarıyla, bütün bu operasyonun bir
yıl içerisinde bitmesi gibi bir bağlayıcı hüküm söz konusu. Şu anda buna
itirazımız yok. İnşallah, bu yasa çıkar çıkmaz, arkadaşlarımız ihale
işlemlerine başlayacaklar ve yetiştirmek için ellerinden geleni yapacaklar. Ama
ola ki teknik zaruret ve sair mücbir sebeplerden dolayı bu bir yıllık süreyi
aşma durumu olur ise, şimdiden ifade ediyorum, tekrar Meclisin huzuruna
geleceğimizi belirtmek istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. Geçici 1’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. Madde 32’yi
okutuyorum: Yürürlük MADDE 32- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Madde 33’ü
okutuyorum: Yürütme MADDE 33- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Hayırlı olsun. Sayın Bakan,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, bu
önemli yasanın Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında değerli katkılarını veren
komisyon üyelerine, alt komisyon üyelerine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bugün müşterek
-Danışma Kurulu- grup önerileriyle birlikte Mecliste öncelikle görüşülmesi
konusunda gerekli katkılarını veren Demokratik Sol Partiye, DTP’ye,
Milliyetçi Hareket Partisine, Cumhuriyet Halk Partisine, Adalet ve Kalkınma
Partisine ve değerli grup başkanlarına huzurunuzda çok teşekkür ediyorum.
Uzlaşmayla, ortak bir anlayışla bir kanun çıkarttık. Türk sporu adına,
kulüplerimiz adına hepinize şükranlarımı sunuyorum. İnşallah buradan elde
edilecek kaynağın kulüplerimize en yüksek oranda aktarılması konusunda da
elimizden gelen gayreti göstereceğimizi ifade ediyor, katkı sağlayan bütün
arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. 3’üncü sırada yer
alan Trabzon Milletvekili Sayın Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Sayın Necdet Ünüvar’ın; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlıyoruz. 3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl
ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72) BAŞKAN –
Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. Gündemin 4’üncü
sırasında yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz. 4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 93) BAŞKAN -
Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. Diğer işlerde de
komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, sözlü soru
önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 26 Şubat
2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 18.23 |
|