DÖNEM: 23                            CİLT: 15                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

68’inci Birleşim

21 Şubat 2008 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

 1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki iş kazaları sonucu meydana gelen can kayıplarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

2.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Kosova’nın bağımsızlık ilanına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Yardımseverler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

        V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın (2/129) esas numaralı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni geri çektiğine ilişkin önergesi (4/29)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, özel dershanelerin eğitim sistemindeki yerinin araştırılarak fırsat eşitsizliğine yol açmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131)

2.- İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 26 milletvekilinin, başta gemi inşa sanayi olmak üzere denizcilik sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/132)

VI.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/483) (S. Sayısı: 95)

2.- Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 112)

3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 93)

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazılı Sorular ve Cevapları

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Ermenistan’daki Metsamor I ve II nükleer santrallerine,

- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, deniz kirliliğini önleyici ve koruyucu olarak alınan tedbirlere ve kıyı yönetim planına,

- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Yeşilüzümlü ve İncirköy beldelerine çimento fabrikası kurulmasına,

- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla-Milas-Güllü Körfezinde meydana gelen balık ölümlerine,

İlişkin soruları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/1655, 1657, 1659, 1660)

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Çamlı Barajından içme suyu getirme projesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/1658)

3.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan’daki Lagina Antik Kenti bölgesinde yeni bir termik santral kurulacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/1672)

4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, yeni yönetici atama yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1679)

5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, öğretmenlerin yer değiştirme isteklerine yönelik düzenlemeye ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1685)

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, İzmir’de bir lisedeki öğrencilerle ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1686)

7.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan’daki Lagina Antik Kenti bölgesinde yeni bir termik santral kurulacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/1715)

8.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, motorlu taşıtlar vergisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/1762)

9.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, finansal kiralama sektöründe KDV oranlarının artırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/1764)

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.05’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, Filistin’de yaşanan insan hakları ihlallerine,

Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, LPG istasyonlarının çalışma ruhsatlarına,

Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya, Kocaeli Körfezi’ndeki kirlilik sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 23 milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların araştırılarak (10/128),

Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 22 milletvekilinin, tersanelerdeki iş kazalarının araştırılarak iş güvenliğinin sağlanması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için (10/129),

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, Türkiye’den Suriye’ye göç etmiş ve vatansız durumuna düşmüş insanların sorunlarının araştırılarak (10/130),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

19/2/2008 Salı günkü birleşimde okunan (10/127) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20/2/2008 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 9.11.2006 Tarihli ve 5555 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun (1/24) (S. Sayısı: 98) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı,

2’nci sırasında bulunan, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/483) (S. Sayısı: 95) görüşmelerine devam edilerek 4’üncü maddesine kadar kabul edildiği,

Açıklandı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasında Hükûmete sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

21 Şubat 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 20.11’de son verildi.

 

 

 

Meral AKŞENER

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

Yusuf COŞKUN

 

Ağrı

 

Bingöl

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

Fatoş GÜRKAN

 

Konya

 

Adana

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

No.:95

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

21 Şubat 2008 Perşembe

 

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Oman Sultanlığı Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/527) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.2.2008)

Teklif

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi (2/153) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.2.2008)

Rapor

1.- Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 112) (Dağıtma tarihi: 21.2.2008) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin, özel dershanelerin eğitim sistemindeki yerinin araştırılarak fırsat eşitsizliğine yol açmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/02/2008)

2.- İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 26 Milletvekilinin, başta gemi inşa sanayi olmak üzere denizcilik sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/132) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/02/2008)

 

 

21 Şubat 2008 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, İstanbul Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki işçi ölümleriyle ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Uras’a aittir.

Buyurun Sayın Uras. (DTP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki iş kazaları sonucu meydana gelen can kayıplarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüde ve çeşitli platformlarda Tuzla’daki ölümle sonuçlanan iş kazaları denilen seri cinayetlerle ilgili çeşitli görüşler ortaya konuldu, fakat bildiğiniz gibi sonuç alınamadı. “Hata yapmak insani, tekrarlamak şeytanidir.” denilir; kamuoyu vicdanını yaralayan bu skandallar serisi, bilinmelidir ki ferdî değil yapısal bir sorundur.

Sayın Başbakan gemi inşa sektöründeki büyümeden bahsederken, bilmiyorum bu halı altına atılan, kan parasıyla örtbas edilen, hakkını aramak isteyen sendikalı işçilerin işinden, sessiz kalanın canından olduğu bu toplumsal maliyet ve faturadan, bu insanlık faciasından haberdar mıdır? İş Yasası’nın 2’nci maddesinin “Ana iş bölünerek alt işverene aktarılamaz.” maddesinin Tuzla’da her gün ihlal edildiğini bilmekte midir?

Sevgili arkadaşlar, tersane sahibi milletvekilleri de aramızda bulunuyor ama Parlamentoda bir tek tersane işçimiz yok! Siyaseti emekçi sınıflara açmadan, kapsama alanını genişletmeden, anlaşılan o ki ekonomideki öncelikler değişmeyecektir. Nasreddin Hoca’nın deyişiyle el elin eşeğini türkü söyleyerek aramaktadır. Herkese “haklısın, sen de haklısın” tavrıyla bu insanlık pazarındaki faciaların üzerine gidilemeyeceği ortadadır.

Seçim bölgemdeki bu gidişat konusunda daha yazın başında beni uyaran ve tersane ziyaretlerimize eşlik eden DİSK’e bağlı LİMTER-İŞ Sendikamızın bütün öngörüleri doğrulanmıştır. DİSK Kongresine katılan Sayın Çalışma Bakanı, gizli ölümleri ortaya çıkaran DİSK’e bağlı LİMTER-İŞ’i bütün buluşmalardan ve görüşmelerden çıkararak, aslında DİSK’te ifade ettiği “diyalog” çağrılarının da çok dışında kalmıştır. Yakınları dava açmasın diye kan parası uygulamasının kurumsallaştırılmasının üzerine gitmek bu kadar zor mudur? Siyasi baskıyla sendikalı işçilerin işten çıkarılması, haklarında dava açılması ve tutuklanmalarını neyle açıklayacağız? Daha dün, geçenlerde Sincan’da TEKA Mühendislikte yasa dışı uygulamalara ve grevci işçilere karşı, işverenin baskısına karşı Bakan neden sessiz kalmaktadır? Daha geçenlerde bu kürsüde tersanelerdeki ölüm oranlarının ILO, yani Uluslararası Çalışma Örgütü verileri seviyesinde olduğu sizlere söylendi ve yanıltıldınız. Ankara ve Cenevre’deki ILO yetkililerine açtım sordum, kesin olarak böyle bir veri üretilmediğini, belirttiler, ILO web sayfalarında böyle bir verinin olmadığı açık bir şekilde ifade edildi.

Sevgili arkadaşlar, yine bu kürsülerde, iş kazalarının mukadderat olduğu, takdiri ilahi olduğu söylendi. Hatta biz biliyoruz ki, bunlar takdiri ilahi değil, takdiri fanidir, pekâlâ önlenebilir, seri cinayetler karşısında seri önlemler alınabilir. Bu cinayetlerde, bu iş kazalarında sadece deneyimsiz işçiler değil, teknikerler, mühendisler de iş kazası geçirmektedir. İşçiler, mühendisler baret, gözlük takmadıkları için değil, fanla gaz boşalımı yapılmadığı için, kablolar düzgün bir şekilde birbirinden ayrılmadığı için, iskeleler düzgün kurulmadığı için, bütün bu maliyetler tersane sahiplerinin maliyet hesabında makine parkına yapılan yatırımla karşılaştırıldığında ufak kaldığı için, yoğun sipariş altında yoğun işçi çalıştırıp, bu hayat kurtarıcı önlemler para ve vakit kaybı olarak görüldüğü için gerçekleşmektedir.

Tuzla’da 44 işveren, 563 alt işveren vardır. Sektördeki büyümeye tekabül eden iş güvenliği ve iş sağlığı önlemleri alınmadan işi hızlandıran modern üretim sistemlerinin kazaya neden olduğu raporlarda açıkça teyit edilmiştir. Egemen mantık, “Eğitimsiz köylüler geldi, Tuzla’da ölümler arttı.” şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yani, süreçten mağdur olanı kendi mağduriyetinin sorumlusu olarak göstermek, asıl sorumluları görünmez kılmak anlamına gelmektedir. İşçileri eğitmek söylemiyle, dikkati mali ve siyasi olarak güçlü ve dönüştürme gücü olan sorumlulardan kaçırıp, zavallı, eğitimsiz göçmenlere kaydırmaya yaramaktadır. Eğer, eğitimler baret nasıl takılır, hangi kablo nereye takılır seviyesinde kalırsa çözüm olmaz. Öncelikle tehlike arz eden iş ortamının düzeltilmesi için ciddi iş güvenliği yatırımları yapmak ve dünya örneklerinden öğrenmeleri konusunda öncelikle işverenlerin kendileri eğitilmelidir.

Tersanede yapılan montaj üretimi parçalarının yüzde 57’si çevredeki fason atölyede gerçekleşmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Bu usulsüz taşeronluk sözleşmeleriyle gemi yatırım-onarım işi alt işverene ve hukuka aykırı bir şekilde devredilmektedir.

Aristo, “Zenginlerin sayısı az, yoksullarınki çoktur.” diyordu. Yoksulların egemenliğinin olduğu ülkede bir demokrasi vardır. Yoksulların egemen olduğu bir demokraside iş katliamları olmaz, sendikalı olmak suç olmaz, iş kazalarında ölüm olmaz ve görüyoruz ki  bir kere daha, kapitalizmin ne vicdanı vardır ne de merhameti vardır. O yüzden paranın değil, vicdanın ve insanlığın egemen olduğu bir dünyada bu sorunlar yaşanmaz.

Nâzım Hikmet,  “Artık hiçbir söz teselli etmiyor beni/ Ne kendiminki, ne başkasınınki.” demişti. Zamanında “Ya barbarlık ya sosyalizm!” diyenlerin kehanetinin, Tuzla örneğinde ortaya çıktığını hepimiz gördük. Hepimize kolaylıklar diliyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uras.

Hükûmet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik söz istedi.

Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Uras’ın Tuzla tersanelerindeki ölümlerle ilgili gündem dışı konuşması dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Uras, tabii, işin bir anlamda ideolojik boyutuna da temas ettiler. O tarafları bir kenara bırakarak, Tuzla’da olup bitenleri ve Tuzla’da Bakanlığımız olarak yaptıklarımızı size arz etmek istiyorum. Bu konuya geçmeden önce de… Sayın Uras diyalogdan bahsettiler, Bakanlık olarak tüm sosyal kesimlerle diyalogla birlikte çalışmaya başladık, şu anda da çalışmamızı birlikte sürdürüyoruz.

Tuzla’yla ilgili herhangi bir konu etrafında işveren-işçi temsilcileri bir araya geldiğimizde burada yetki sorununu, yetkili sendika önceliğini önemsemedik. Mutlaka yetkili sendika çok önemlidir ama, netice itibarıyla çalışanlar çok daha önemlidir düşüncesiyle yetkili ve yetkisiz tüm sendikalarla bir araya geldik. Burada bir ayrım bugüne kadar söz konusu olmamıştır. Bunu bilgilerinize arz ediyorum.

İkinci olarak şunu ifade edeyim: Bildiğiniz gibi, Tuzla tersaneleri 1969 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edildi ve kuruldu. 1980’den itibaren de Tuzla tersanelerinde Millî Emlak tarafından kırk dokuz yıllığına tahsisler yapıldı ve yavaş yavaş tersaneler Tuzla bölgesinde boy göstermeye başladı. 2003 yılına geldiğimiz zaman 37 tersane var iken Türkiye’de, 2007 yılında bu sayı 76’ya yükseldi. Sektördeki bu yükseliş ve bu gelişme, sektördeki yoğun talebi de ortaya koymaktadır.

Sektörde şu an itibarıyla 40 bin vatandaşımız, işçimiz, emekçimiz çalışmaktadır. İş güvenliği ve iş sağlığı açısından, gemi inşa sanayisinin en riskli sektörlerden birisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Riskin yanında, iş yoğunluğu ve alan darlığı gibi olumsuz gelişmeler, bu son yaşanan olayları veya son birkaç yıldır yaşanan olayları tetikleyen hususlardır. Yani, Tuzla tersanelerinde tahsisler yapılmış, çok sayıda tersane kurulmuştur. Bu alanın darlığı ve sektöre olan yoğun talep, olumsuzlukların ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Ayrıca, az önce Sayın Uras’ın da belirttiği gibi, alt işveren konusu ve mesleki eğitimden yoksun iş gücünün sorunların başında geldiğini de burada vurgulamak istiyorum.

Bakanlık olarak biz neler yaptık? Bakanlık olarak, Bakanlığa oturduğumuz günden itibaren, gerekli brifingleri bile tam sağlıklı bir şekilde almadan, Tuzla’da meydana gelen geçmişteki olaylar ve muhtemel olaylar karşısında, bunları düşünerek, henüz Bakanlığımızın birinci haftasında ilk icraat olarak Tuzla’ya gittim ve Tuzla’da birkaç tersaneyi denetledik. Orada gazeteci arkadaşlarımız bize sordular, dediler ki: “Siz tersanelerde herhangi bir sorun gördünüz mü, bir sıkıntılı durum var mı?” Tersanelerde, bizim gideceğimizi bildikleri için, gerekli tedbirleri aldıkları için gerçekten de hiçbir eksik arz etmeyecek şekilde bir görüntü vardı. Ben de dedim, burada herhangi bir sorun söz konusu değil.

SIRRI SAKIK (Muş) – Ama dün akşam biri daha öldü.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Ama Tuzla tersanesine gidişimizin bir amacı vardı, neydi o amaç? Muhtemel olabilecek olumsuzluklar ve bugüne kadar yaşanan olumsuzlukların neler doğurabileceğini dikkate alarak biz Tuzla’ya gitmiş idik...

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Olumsuzlukları tespit etmemiş miydiniz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - … ve hemen arkasından -eğer bu cümle 44 tersaneye şamil olsaydı biz hemen arkasından denetim için bir talimat vermez idik- Tuzla’da bu denetimler bittikten, denetimi gerçekleştirdikten sonra talimatımızı verdik ve Tuzla’dan denetimlere tekrar başladık.

Bildiğiniz gibi, 60’ıncı Hükûmet kurulmadan önce yapılan denetimlerde, 2007 yılının başında yapılan denetimlerde 1.061 sorun, noksanlık ve mevzuat eksikliği tespit edilmiş idi. Daha sonra dokuzuncu ayda bizim talimatımızla yapılan teftişler neticesinde bu eksikliklerin 588’e indiğini müşahede ettik ve bu teftişlerde, yani Bakanlığımızın birinci ayında yapmış olduğumuz bu teftişlerde 196 milyar liralık idari para cezası ilgililere kesilmiş bulunuyor.

Daha sonra devam eden denetimlerde şunu da müşahede ettik: 24 tersanenin Bakanlığımızdan işletme belgesi aldığı ama 19 tersanenin işletme belgesini almadığını müşahede ettik, tespit ettik. Ayrıca bu teknik denetimlerin yanında işin yürütümü açısından da denetimler gerçekleştirdik. 15/11/2007 ve 15/02/2008 tarihleri arasında yani iki aylık bir süre içerisinde çalışma şartları, işçilerin çalışma saatleri, dinlenme, ücretler, sigortalılık, tazminatlar ve zorunlu istihdam gibi konuları içeren işin yürütümüyle ilgili denetimleri gerçekleştirdik ve bu birinci denetim de 21 tersaneyi kapsayan bir denetim idi ve teftiş neticesinde 53 alt işvereni de denetleme imkânını elde ettik. Yaptığım denetimlerde, 53 alt işveren ve 21 tersane denetimi neticesinde, eldeki bulgular ve eldeki denetim sonuçlarına göre 1 trilyon 964 milyar lira bu işin yürütümü açısından cezai müeyyideler uygulandı.

Bu arada elde edilen başka tespitler var: 21 işyeriyle ilgili Sosyal Güvenliğe ihbarda bulunuldu, 14 işyeriyle ilgili vergi dairelerine ihbarda bulunuldu, 70 özürlü vatandaşımızın zorunlu istihdam çerçevesinde çalıştırılması gerekirken çalıştırılmadığı görüldü ve 70 vatandaşımız işe yerleştirildi. Ayrıca 30 hükümlü yine işe yerleştirildi Tuzla bölgesinde ve yabancının çalıştırılmadığı ifade edilen Tuzla bölgesindeki tersanelerde 3 yabancının da izinsiz çalıştığı tespit edildi ve gerekli cezai müeyyideler bunlar için uygulandı.

Şimdi geldiğimiz nokta açısından söylüyorum: 15 Şubat 2008 itibarıyla, mühlet verilen, zaman tanınan tersane sahipleriyle ilgili olarak geldiğimiz noktada kontrol denetimine başladık ve hukuki yaptırımlar noktasında bulunduğumuzu burada ifade etmek istiyorum.

Tabii, Türkiye hukuk devleti. Hukuk devleti çerçevesinde, çıkıp, tabii ki, muhalefet olarak, bu kadar önemli -insan ölümü, insan kanı- ve acı olayları burada çok dramatize ederek farklı şekilde konuşulabilir. Buna bir şey demek de mümkün değil, çünkü neticede insan hayatı önemli. Ama, hukuk devleti çerçevesinde yapılması gerekenlerin ve yapılanların da bir gözden geçirilmesinin çok doğru olacağı düşüncesindeyim.

Bakanlık olarak, Bakan olduğum günden itibaren 10 müfettişi Tuzla’dan hiç çekmedik. Sorunların tespiti ve sorunların minimize edilmesi konusunda günbegün takibimiz devam etmektedir. Yani 1.061 sorunu 588’e, 588’i de, önümüzdeki mart ayında yapacağımız denetimler neticesinde, göreceksiniz çok daha asgari ve alt seviyelere çekmiş olacağız.

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Ağır Çalışma Yönetmeliği uygulanıyor mu Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – “Türkiye’nin parlayan yıldızı” diye tabir edilen sektörü yok etmek hiçbirimizin amacı değildir tabii. Ama onu baltalamayalım derken, orada keyfî uygulamalar, hukuksuz uygulamalar devam etsin, emeğin sömürüsü devam etsin gibi bir yaklaşımı da kabul etmemiz kesinlikle mümkün değildir. Onun için, sosyal taraflarla oturduk, gerek yetkili gerekse yetkisiz sendikayı çağırdık, bunun yanında işverenleri çağırdık, bir araya geldik. Sorunlar belli: Sorunun biri mesleki eğitim. Yani tersanede çalışacak olan, çalışmakta olan, özellikle alt işverende çalışmakta olan işçi kardeşlerimizin mesleki eğitimden yoksun olduğu açık, ayan beyan ortaya çıkmıştır; birincisi bu.

İkincisi: Alt işveren, İş Kanunu’nun 2’nci maddesinde düzenlenmiş ve tanımlanmış. Alt işvereninin bu maddedeki tanımının biraz daha açıklığa kavuşturulması konusunda sosyal taraflarla bir mutabakat sağladık. Bununla ilgili, İş Kanunu’nun 2’nci maddesinin yeniden düzenlenmesiyle ilgili çalışmamızı tamamlamış bulunuyoruz ve istihdam paketiyle birlikte, inşallah huzurlarınıza getireceğiz, o değişikliği sağlayacağız. Alt işveren keyfîliğinden iş dünyamızı, çalışma hayatımızı kurtaracağımızı burada rahat bir şekilde ifade edebilirim.

Mesleki eğitimle ilgili olarak işverenlerin belirlediği bir mekân var. O mekân üzerinde seri olarak bir taraftan işçilerimiz çalışmalarını sürdürürken diğer taraftan da eğitim almaları konusunda bir çalışmayı şu anda prefabrik bir mekânda yürütmeyi, kısa süre içerisinde de bununla ilgili yapılacak, inşa edilecek bina çerçevesinde, bir mekân içerisinde eğitim faaliyetlerini de sürdüreceğiz.

Sonuç olarak, tabii ki, vefat eden ve kaza sonucu ölen vatandaşlarımız var. Bunların, bazı ölümlerin kaza neticesi olmadığının da bilinmesini istiyorum. Ama netice itibarıyla, buradaki iş yoğunluğu, alan darlığı, mesleki eğitim yetersizliği ve alt işveren gibi ana sorunlar çerçevesinde Tuzla’da bir sorunlar yumağı yaşanmaktadır. Bunun çözümüyle ilgili atılmış adımlar var, sosyal taraflarla birlikte atılmış adımlar var. Bunları en kısa süre içerisinde tamamlayarak inanıyorum ki, bu sektörün aksayan yönleri bu şekilde giderilmiş olacak ve çalışanlarımız da huzur içerisinde orada çalışma imkânını elde edeceklerdir.

Tekrar ediyorum: Bu, beş altı ay içerisine sıkışmış bir olay değildir, yılların getirmiş olduğu, iş yoğunluğunun getirmiş olduğu, özellikle, son üç dört yıl içerisindeki aşırı iş yoğunluğunun getirmiş olduğu sorunlarla karşı karşıyayız. Çözümü konusunda ne gerekiyorsa yapmaktan kaçınmayacağımızı, işverene bir müeyyide gerekiyorsa onunla ilgili de bir müeyyideden, gerek mali açıdan gerekse çalışmayı durdurma açısından, hangi konuda olursa olsun, hiçbir durumdan kaçınmayacağımızı, burada huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum.

Vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bir kez daha, bu ve benzeri acı olayların yaşanmaması temennisiyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündem dışı ikinci söz, Kosova’nın bağımsızlığının ilanıyla ilgili söz isteyen, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa’ya aittir.

Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Kosova’nın bağımsızlık ilanına ilişkin gündem dışı konuşması

EYÜP FATSA (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle alakalı duygu ve düşüncelerimi paylaşmak üzere gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle, Başkanlık makamını ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Kosova, bizim, beş yüz yirmi dört yıl ortak tarih, ortak kültür, ortak kaderimizi paylaştığımız, Türkiye için özelliği, önemi olan bir Osmanlı şehridir.

1389 Birinci Kosova Savaşı’yla beraber Osmanlı idaresine girmiş, 1912-13 Balkan Harbi’yle beraber de Osmanlı idaresinden çıkmış ve Sırp yönetimine dâhil edilmiştir.

Kosova, hem tarih açısından hem fethi açısından hem de Türkiye’ye kazandırmış olduğu birçok siyaset, ilim ve devlet adamı açısından Osmanlı ve Türkiye için çok önemli bir yerdir. Kosova, aynı zamanda, millî şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un babasının da doğup büyüdüğü, sonra oradan gelerek Fatih medreselerinde müderrislik yaptığı, Mehmed Âkif’in babasının, yani Mehmed Âkif’in memleketidir. Kosova’nın İpek şehrinde doğmuştur.

1912-1913’te Balkan Savaşı’yla beraber Kosova Osmanlı idaresinden çıktığı zaman, Mehmed Âkif Ersoy, hem kendi memleketi hem de bir Osmanlı şehrinin, Balkanların Osmanlının idaresinden çıkışıyla beraber acı ve ıstırabını, yüreğindeki sancısını Safahat’ına da aldığı şu şiiriyle dile getirmiştir:

“Nerde olsam çıkıyor karşıma bir kanlı ova…

Sen misin, yoksa hayalin mi? Vefasız Kosova!”

“Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavut’um

Başka bir şey diyemem… İşte perişan yurdum!”

diye acı ve ıstırabını dile getirmiştir.”

1912-1913 Balkan Harbi’nden sonra Sırpların eline geçen Kosova, gerek Birinci Dünya Savaşı gerekse sonraki süreçte, ta İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Alman, İtalyan gibi değişik Avrupa ülkeleri tarafından da zaman zaman işgal edilmek suretiyle yönetilmiştir. 1946 yılında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Tito’nun Yugoslavya’sına dâhil edilmiştir Kosova. 1974 yılında Yugoslavya Anayasası’nda yapılan bir değişiklikle Kosova’ya özerklik verilmiş ve Yugoslavya Cumhuriyeti’ni oluşturan altı özerk ülkeden, devletten birisi kabul edilmişti. Ta ki, 1989 yılında Miloseviç’in -yani Yugoslavya’da Tito döneminden sonra- iktidara gelişine kadar bu özerklik devam etmiş, 1989 yılında yine Kosova’nın özerkliği kaldırılmak suretiyle direkt Belgrad yönetimine bağlanmıştır.

Değerli arkadaşlar, bu süreçle beraber de, tabii, özellikle 1980’li yıllardan itibaren Kosova’da bağımsızlık hareketleri başlamış, özellikle 1989’dan sonraki süreçte de Yugoslavya’yı oluşturan diğer cumhuriyetlerle beraber Kosova da kendi bağımsızlığını oylamış ve kabul etmiştir. Ancak, bir türlü Kosova bağımsız olamamıştır, bağımsızlığı kabul edilmemiştir.

Bu süreçte yaklaşık on altı yıl İbrahim Rugova Kosova’nın siyasi önderliğini ve seçilmiş Cumhurbaşkanlığını yapmış, ama bir türlü ömrü Kosova’nın bağımsızlığını görmemiştir. Bu süre içerisinde -kamuoyu, ilgililer yakından bilir- İbrahim Rugova, Kosova’nın ilk Cumhurbaşkanı, Kosova’nın bağımsızlığına olan inancını teyit noktasında boğazına takmış olduğu kırmızı fuları hiçbir zaman çıkarmamış, “Ta ki Kosova ne zaman bağımsız olursa bu fuları o zaman çıkaracağım.” diye de hem halkıyla hem de kamuoyuyla bunu paylaşmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

EYÜP FATSA (Devamla) – Sayın Başkan, bitirmeme müsaade ederseniz çok memnun olurum. Özür dilerim.

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın.

EYÜP FATSA (Devamla) – Arkasından, tabii, bu süreçte Kosova diğer özerk cumhuriyetlerle beraber bağımsızlığını kazanamamıştır. 1998 Martında başlayan Sırp saldırıları Kosova’da had safhaya çıkmış, 1999’un Haziranına kadar devam etmiş, bu süre içerisinde 1 milyon Kosovalı yerinden edilmiş, 15 bin Kosovalı öldürülmüş, 4 bin Kosovalı da kaybolmuş. Ancak, ardından, bütün bu kayıplardan sonra, tıpkı Saraybosna’da, Bosna’da olduğu gibi, Birleşmiş Milletler devreye girmek suretiyle, NATO gücü yetmiş sekiz gün süren bombardımanın sonunda Kosova’daki Sırp saldırısını durdurabilmiştir.

Bu süreden itibaren geçen, 8 Haziran 1999’dan itibaren geçen sürede, Kosova’nın seçilmiş bir cumhurbaşkanı, seçilmiş parlamentosu ve başbakanı olmasına rağmen Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu tarafından yönetilmiş, ta ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Fatsa. Yani, böyle bir usulümüz yok.

EYÜP FATSA (Devamla) – Ben teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Fatsa.

Gündem dışı üçüncü söz, Yardımseverler Haftası münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı’ya aittir.

Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Yardımseverler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yardımseverler Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yardımseverlik inanç ve vicdani bir duygudur. İnsan kendi inancı ve vicdani duygularıyla hiçbir tesir altında kalmadan bir başkasına yardım eder. Bu da toplumda kendiliğinden sosyal adaleti meydana getirir. Zaten yüce dinimiz İslam da böyle emreder. Mensubu bulunduğumuz yüce Türk milletinin örf ve âdetleri de bu minval üzerine oluşmuştur. Bir köyde veya bir şehrin herhangi bir mahallesinde fakir, bakıma muhtaç insanlar olabilir. Bunların birçoğu kendi komşuları tarafından aç ve açıkta bırakılmaz, düşkün ve yaşlı ise de onlara bir şekilde bakılır.

Değerli milletvekilleri, yüce dinimiz İslam, mal varlığı olan Müslümanlara zekat vermeyi emrediyor. Zekat vermek de sosyal adaletin ve yardımseverliğin bir göstergesidir. Tabii bir zenginin, bir fakire malından veya parasından vermesi o fakiri utanılacak duruma sokmadan yapılmalıdır. İslam dini zekat vermeyi emrederken, toplumdaki dengesizlikliği ortadan kaldırmayı, zengin veya mal varlığı olan birisinin fakir olana yardımıyla onun birçok ihtiyacının karşılanmasını hedefler. Böylece, fakir insanlar zenginlerin malında gözü olmayacak, toplumsal barış sağlanacaktır.

Dinimiz, varlıklı olan Müslümanların kurban kesmesini ve Allah’ın bahşettiği sağlıklı vücuduna karşılık fitre vermeyi de emretmiştir. Zekât, fitre ve kurban, İslam dininin Müslümanlara yardımlaşmayı geliştirmek için koymuş olduğu kurallardır.

Sayın milletvekilleri, Türk milleti, İslamla şereflenmeden önce de yardımseverliği ve yardımlaşmayı teşvik etmiştir. Bilge Kağan, yazıtlarında “Aç olanı doyurdum, açıkta olanı giydirdim.” sözüyle halkını müreffeh bir toplum yaptığını ima etmektedir. Şeyh Edebali de “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” diyerek toplumun refah düzeyinin iyileştirilmesini devletin geleceği için çok önemli saymıştır.

Buradan şu kanıya varmak mümkündür: Devlet halkı için vardır ve onun eksiklerini tamamlamak, onları koruyup gözetmek en ulvi görevidir. Bunun içindir ki, Türk milleti, devleti hep baba olarak görmüş ve ona kutsal bir varlık olarak sahip çıkmıştır.

Selçuklularda ve Osmanlılarda imarethaneler kurulmuş, aşevleri açılarak aç olanların karınları doyurulmuştur. Bu gelenek günümüzde de kısmen de olsa devam etmektedir. Özellikle ramazan aylarında belediyelerin, hem de varlıklı insanların açtıkları ve yardıma muhtaçlar için gerekli olan iaşeyi tedarik ettikleri aşevleri bulunmaktadır.

Tabii, bunları yaparken gösterişten uzak, Allah rızasından başka herhangi beklenti içerisinde bulunmadan, samimiyetle hizmet etmek gayesi güdülmelidir. Siyasi rant hesapları ve gösteriş, Cenabı Allah’ın ve kullarının hoşuna gitmez. Ayeti kerimede de bahsedildiği gibi, Müslümanın günahı da sevabı da Allah ile kul arasındadır.

Ülke genelinde birçok yardımseverler derneği kurulmuş, bu dernekler vasıtasıyla zenginlerden toplanan para ve iaşeler fakir insanlara dağıtılmıştır. Bu dernekler çok önemli görevler yapmıştır. Ama bu derneklerin, ne yazık ki, bir siyasi partinin temsilcisi gibi çalışanları da bulunmaktadır. Bu da hiç hoş bir hadise değildir. İnsanın kötü günlerinde yardımcı olarak duygularını okşamak insanlık görevdir. Ancak onların bu hâllerinden faydalanmayı düşünmek de insanlıkla bağdaşmayacağı gibi dinimizin de reddettiği, büyük günah saydığı bir olgudur.

Sayın milletvekilleri, yardımlaşma ve yardım etme duygusu sosyal barış açısından son derece önemlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.

MUHARREM VARLI (Devamla) – Fakat dikkat edilmesi gereken, ihtiyaç sahiplerini incitmeden devlet şefkati hissettirilmelidir. Yardımların siyasi rant gözetmeksizin, fakir fukarayı da oy deposu görmeden, sessizce, onların ihtiyaçlarını görme mutluluğunu yaşayan bir anlayışla yapılması gerekir. Yapılan yardımlar, siyasete övünç kaynağı hâline getiriliyorsa bundan başka manalar çıkarmak hepimizin hakkıdır.

Müslüman bilmelidir ki bir Müslüman başka bir Müslüman’a yaptığı yardımı anlatmaz. Eğer bu yardımlardan övünerek ve böbürlenerek bahsediyorsa hayır yapmış sayılmaz. Bu sözlerimi desteklemek açısından, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) bir hadisi şerifini de hatırlatmak isterim: “Sağ elin verdiğini sol el bilmemelidir.”

Bu duygu ve düşüncelerle, inşallah yardıma muhtaç insanların kalmadığı bir ülke hayaliyle, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Varlı.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın (2/129) esas numaralı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni geri çektiğine ilişkin önergesi (4/29)

                                                                                                              20/02/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/129 Esas Numaralı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifini geri çekiyorum. Gereğini arz ederim.

    Saygılarımla.

                                                                                                            Bilgin Paçarız

                                                                                                                  Edirne

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, özel dershanelerin eğitim sistemindeki yerinin araştırılarak fırsat eşitsizliğine yol açmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Özel dershanelerin yarattığı fırsat eşitsizliğinin araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Serdaroğlu                      (Kastamonu)

2) Mehmet Şandır                             (Mersin)

3) Kadir Ural                                     (Mersin)

4) Hasan Çalış                                   (Karaman)

5) Ertuğrul Kumcuoğlu                     (Aydın)

6) D. Ali Torlak                                (İstanbul)

7) Beytullah Asil                               (Eskişehir)

8) Akif Akkuş                                   (Mersin)

9) Mehmet Günal                              (Antalya)

10) Mümin İnan                                (Niğde)

11) Süleyman Latif Yunusoğlu         (Trabzon)

12) Mustafa Kalaycı                          (Konya)

13) Mehmet Akif Paksoy                  (Kahramanmaraş)

14) Mustafa Kemal Cengiz               (Çanakkale)

15) Hüseyin Yıldız                            (Antalya)

16) Ahmet Orhan                              (Manisa)

17) Sabahattin Çakmakoğlu              (Kayseri)

18) Abdülkadir Akcan                      (Afyonkarahisar)

19) Mithat Melen                              (İstanbul)

20) Osman Ertuğrul                          (Aksaray)

Gerekçe:

Eğitim sistemimiz içinde var olan arz-talep dengesizliği, ilköğretimden ortaöğretime ve ortaöğretimden yükseköğretime geçişte seçme ve yerleştirme sınavlarını zorunlu kılmaktadır.

Eğitim sistemimizin bir sonucu olarak, merkezî yerleştirme sınavlarında daha başarılı sonuçlar alabilmek için veli ve öğrencilerin özel ders talebi, özel dershaneler, özel ders verenler ve hatta kaçak özel dershaneler tarafından karşılanmaktadır.

Bir üst eğitim kademesine geçiş için sınav bulunmayan bir çok ülkede özel dershaneler ve benzeri kurumlar yokken, merkezî  seçme ve yerleştirme sınavı yapan ülkelerde özel dershaneler daha yaygın olarak bulunmaktadır.

2007 yılı rakamlarına göre, üniversite sınavına 1.776.441 aday başvurmuş, bunların ancak yüzde 35.2’sini oluşturan 626.390'ı (açık öğretim dâhil) bir eğitim kurumuna yerleştirilmiştir. Ortaöğretim Kurumları Seçme sınavına giren 818.359 adayın ise, ancak 210.000'i bir ortaöğretim kurumuna kayıt yaptırmaya hak kazanmışlardır.

Rakamlar göstermektedir ki, yükseköğrenim görmek isteyenlerin ancak yüzde 35'ine, kaliteli okullarda öğrenim görmek isteyen ilköğretim öğrencilerin ise yüzde 25'ine bu imkân sağlanabilmektedir.

Ülkemizde sayıları 4.000'e yaklaşan özel dershanelerde 60 bini aşkın öğretmen ve 20 bin personel çalışmaktadır. Özel dershanelere bir milyondan fazla öğrenci devam etmektedir.

Özel dershanelere devam eden bir milyondan fazla öğrencinin ortalama 1.500-2.000 YTL'lik ödeme yapması, yıllık 1,5-2 milyar YTL’lik bir özel sektör oluşturmaktadır.

Dershaneler, öğrencilerimizi sınavlara hazırlamanın yanında, eğitimin niteliğinin yükseltmekte ve örgün eğitimi desteklemektedir. Hatta neredeyse temel eğitime alternatif kurumlar hâline gelmişlerdir.

Özel dershaneler, paralı eğitim yapmaları nedeniyle, eğitimde fırsat eşitsizliği yaratan kurumlar olarak değerlendirilmektedir. Dershaneye giden öğrencilerin, gitmeyen öğrencilere oranla çok daha başarılı olduğu kanaati ve olgusu, fırsat eşitsizliği iddiasını güçlendirmektedir. Okulda verilen eğitimle çocuğunun sınav kazanamayacağını düşünen velilerimiz, maddi imkânları yetersiz olsa bile, çocuklarını  dershaneye göndermenin bir yolunu aramaktadırlar.

Dershanelerin yarattığı fırsat eşitsizliği, fakir aile çocuklarını iyi bir eğitimle iyi bir iş bulma ve sınıflar arası geçiş imkânının da azaltmaktadır. Cumhuriyetimizin büyük başarılarından biri olan eğitim yolu ile sınıflar arası hareketlilik, dershane sistemi ile azalmaktadır.

Özel dershanelerin, başarılı öğrencileri kanuni zorunluluk ve sosyal yardım amaçlı olarak ücretsiz ya da düşük ücretle kabul etmesi, fırsat eşitsizliğini bir miktar azaltmakla birlikte, ortadan kaldırmamaktadır. Yeterli eğitimi aldığı  takdirde çok daha başarılı olabilecek çocuklarımız, ailelerinin yeterli kaynağa sahip olmaması nedeniyle heba olup gitmektedir.

Tüm bu gerekçelerle özel dershanelerin yarattığı fırsat eşitsizliğinin araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması Komisyonu Kurulmasını arz ve teklif ederiz.

2.- İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 26 milletvekilinin, başta gemi inşa sanayi olmak üzere denizcilik sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/132)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Denizcilik sektörü Türkiye ve tüm dünya ülkeleri için büyük önem taşımaktadır. Bugün dünya ticaretinin yüzde 80’i deniz yoluyla yapılmaktadır.

Dünya denizciliğinde yaşanan canlanmaya paralel olarak ülkemizde de gemi inşa sanayinde çok büyük gelişmeler sağlanmıştır. Dünya gemi inşa sipariş defteri son üç yılda yüzde 89 büyürken, Türk tersanelerinde yüzde 360 büyüme sağlanmıştır.

Hopa’dan İskenderun’a kadar belirlenen bölgelerde yeni tersane inşaatları da hızlı bir şekilde devam etmektedir.

2002 yılında 37 tersane faaliyet gösterirken bu sayı Ekim 2007 tarihi itibari ile 77’ye yükselmiştir. Yine tersanelerimizde 2002 yılında 14.000 kişi istihdam edilirken, 2007 yılında bu rakam yaklaşık 33.000 kişiye yükselmiştir. Yan sanayi ile birlikte istihdam rakamı 100.000 kişi civarına yükselmiştir.

Sektör bu oranda büyürken, kalifiye eğitilmiş insan gücü ihtiyacı da her geçen gün artmaktadır. Denizcilikte aşırı büyümelerden yaşanan problemleri çözmek istiyorsak, daha fazla kaza yaşamak istemiyorsak, bunun çözümü "denizcilik eğitimi"dir.

Denizcilik eğitimi, sadece ülkemizin değil, dünya denizcilik sektörünün de önemli sorunudur.

Yakın gelecekte Türk ekonomisinin can simidi olacak denizcilik sektörünün geliştirilmesini, sorunlarından arındırılmasını önemsiyoruz.

Gerçekleşen tüm olumlu gelişmelere karşın tersanelerimizde son yedi ayda yaşanan ve camiamızı son derece üzen 15 tersane işçimiz işyerlerinde meydana gelen iş kazaları neticesinde hayatlarını kaybetmiştir.

Bu durumun tersanelerde bazı işlerin taşeron firmalara yaptırılmasından, taşeron firmaların yeterince eğitilmemiş kişileri istihdam etmesinden, genel olarak iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve bu konudaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklandığı düşünülebilir.

İşverenin işçi sağlığı, iş güvenliği kurallarına, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’ne uyulup uyulmadığının, tespit edilmesi hâlinde gerekli yaptırımların uygulanıp uygulanmadığının araştırılması gerekmektedir.

Yaşanan bu elim olayların, gelişen Türk gemi inşa sanayi ve denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılması, istihdam, eğitim, kapasite, işçi sağlığı ve iş güvenliği, can ve mal güvenliği konularında alınacak tedbirlerin tespiti amacı ile Anayasa’nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1)   Hasan Kemal Yardımcı               (İstanbul)

2)   Mehmet Zafer Üskül                   (Mersin)

3)   Mehmet Domaç                           (İstanbul)

4)   Bekir Bozdağ                              (Yozgat)

5)   Fuat Bol                                      (İstanbul)

6)   Mehmet Beyazıt Denizolgun       (İstanbul)

7)   Cafer Tatlıbal                               (Kahramanmaraş)

8)   Özlem Piltanoğlu Türköne          (İstanbul)

9)   Abdullah Çetinkaya                     (Konya)

10)  İbrahim Yiğit                              (İstanbul)

11)  Osman Gazi Yağmurdereli         (İstanbul) 

12)  Hasan Angı                                (Konya)

13)  Egemen Bağış                            (İstanbul)

14)  Zeyid Aslan                                (Tokat)

15)  Necat Birinci                              (İstanbul)

16)  Ömer Dinçer                              (İstanbul)

17)  Güldal Akşit                               (İstanbul)

18)  Edibe Sözen                               (İstanbul)

19)  Recep Koral                               (İstanbul)

20)  Veysi Kaynak                            (Kahramanmaraş)

21)  Soner Aksoy                              (Kütahya)

22)  Mehmet Sekmen                        (İstanbul)

23)  Hasan Ali Çelik                          (Sakarya)

24)  Mustafa Kabakcı                        (Konya)

25)  Halide İncekara                          (İstanbul)

26)  Mustafa Ataş                              (İstanbul)

27)  Yusuf Coşkun                            (Bingöl)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:24                                                                                                       Tarihi:21/2/2008

Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 112 sıra sayılı Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasının, Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

Köksal Toptan

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

 

Mustafa Elitaş

Hakkı Suha Okay

Mehmet Şandır

 

Adalet ve Kalkınma Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi

Milliyetçi Hareket Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

Grubu Başkan Vekili

Grubu Başkan Vekili

 

 

 

 

 

Selahattin Demirtaş

 

 

 

Demokratik Toplum Partisi

 

 

 

Grubu Başkan Vekili

 

 

BAŞKAN – Öneri hakkında lehte, aleyhte söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/483) (S. Sayısı: 95)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Hükûmet? Yok. Ertelenmiştir.

2’nci sıraya alınan, Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 112) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 112 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 112 sıra sayılı spor müsabakalarına dayalı müşterek bahis oyunlarıyla ilgili yasayla ilgili grubum adına söz almış oluyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii, nedir bu müşterek bahis? Bir yerde, devletin… Oynanan oyunlar halka umut, halk artık umudu burada buluyor. Yasal kontrol altına almasıdır bu. Yani, biliyorsunuz yıllar önce bir Milli Piyango, bir Spor Toto vardı, daha sonra işte Spor Loto, işte İddaa, işte Gol bilmem ne, hep şans oyunları… Halka, halkın sorunları… Halk umudu burada buluyor. Özellikle, bakın ekonomik güçlüğü olan ülkelere, millî gelirin dağılımında sorun olan ülkelere bakın, halk hep umudu… Bir umut arar. Şimdi, siz umudu kontrol altına almaya çalışıyorsunuz. İşin özü bu arkadaşlar, hiç başka türlüsü yok bunun. Ve bir şekilde, devlet, bir de buradan para kazanmak istiyor. Şimdi, size rakamları vereceğim.

Değerli arkadaşlarım, bir kere bu yasanın hazırlanmasında, alt komisyona, tüm partilerden gelen alt komisyon üyesi arkadaşlarıma ve komisyon üyelerine teşekkür ediyorum ve Sayın Bakan ve bürokratları, bu yasayı hazırlarken, objektif bir şekilde hazırlanmış bir yasadır, tüm arkadaşlarımızın görüşleri dikkate alınmıştır.

Değerli arkadaşlar, tabii, şans oyunu diyoruz. Artık halkımız geleceğini şansta arıyor. 2004 yılında İddaa oyunu faaliyete geçmiş, 5,6 milyar YTL veya 5,6 katrilyon bir hasılat elde edilmiş arkadaşlar.

                                

(x) 112 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Nihat Bey, bakıyordunuz, devlet de buradan yaklaşık 1,2 katrilyon vergi almış, ama kulüpler… Kulüpler bir at, onun üzerinden bunu oynuyoruz, kulüpleri kamçılıyoruz, kulüpler üzerinden bunu yapıyoruz. Arkadaşlar, kulüplerin aldığı para ne kadar biliyor musunuz? 5,6 milyar YTL… 403 milyon, yani, yüzde 8’i arkadaşlar. Kulüpleri koşturuyoruz “Haydi aslanım.” diyoruz, ama aslanlar, kulüpler yerde sürünüyor. Biz, vergi geliri… Yaklaşık 1,2 katrilyon devlet vergi almış bundan. Tabii, bu  sistem, Türkiye’deki İddaa oyunu sistemi… Dünyanın her tarafında bu var. Dünyanın her tarafında, hatta değişik branşlarda var, sadece futbol değil, basketbol, diğer konularda, yani at yarışları hariç -arkadaşlar, at yarışları, biliyorsunuz, Türkiye’de Tarım Bakanlığının kontrolü altında- tüm şans oyunlarını Spor Toto Teşkilatımız düzenliyor. Dünyanın her tarafında bu oyunlar oynanıyor. Ama, bizdeki uygulama, bir Güney Kore’de ve bizdeki uygulama ise, bu işte devlet var. Diğer ülkelerde ise devlet bu işi birilerine ihale etmiş, hasılatı onlar topluyor, ikramiyeyi onlar dağıtıyor. Türkiye’de ve Kore’de ise Spor  Toto Teşkilatımız hasılatı kendi topluyor bayileri kanalıyla, ikramiyeyi kendi ödüyor, sadece bu işi yürüten kuruma belli bir komisyon veriyor.

Değerli arkadaşlarım, bu yasanın yapılmasında en çok üzerinde durduğumuz madde… Tüm arkadaşlarım, tüm komisyon üyesi arkadaşlarım ve Sayın Bakana ben teşekkür ediyorum çok açık ve objektifliğinden dolayı; yani, yaklaşık “Bu ihaleye katılacak firmaların tarifinde açıklık ve objektiflik olsun.” denildi, tüm arkadaşlarım bunu istedi. Sayın Bakan ve arkadaşları da bunu istedi. Mümkün olduğu kadar, bu tarif yapılırken en açık şekilde herkesin bu ihaleye girmesi temin edilmeye çalışıldı. Burada, zannediyorum ki, hiçbir arkadaşımın, yani alt komisyonda, üst komisyonda herkes buna mutabık kaldı bu uyuma. Tabii, buradaki en önemli sorun, arkadaşlar, on yıllık bir süreç, bu kanunun on yıllık bir süreci var. On yıllık süreç içinde birilerine ihale edebilecek ve bir yıl içinde bu ihaleyi yapmak zorunda teşkilatımız ve on yıl yapabilecek. Ama, bana göre en önemli sorun; burada yasada yok, ama hasılat dağıtımında büyük problem var arkadaşlar.

Sayın Bakanım, siz sporun bakanısınız. Türkiye’deki amatör sporların, Türkiye’deki tüm sporların bir bakanısınız, onların hamisisiniz. İster profesyonel, ister amatör tüm spor kulüplerinin sahibi siz olmalısınız. Daha önce de belirtmiştim. Türkiye’deki özellikle yayın geliri olmayan, Birinci Lig, İkinci Lig ve Üçüncü Lig kulüplerimiz borç batağında. O kulüp yöneticilerimizin artık dilenmedikleri, gitmedikleri yer, kulüp için, kalmıyor arkadaşlar. Lisanslarını çıkaracak parayı bulamıyorlar. Nedir? Bu, işin bir gerçeği. O ilde, hangi ilimizde olursa olsun cuma günü tek konuşulan spordur. Pazartesi futboldur, pazartesi tek konuşulan futboldur arkadaşlar. “Yendik, yenildik. Yeneceğiz. Şöyle yeneceğiz, böyle yeneceğiz…” konuşulan… Artık bu illerde, bu, artık herkesin beynine girmiştir arkadaşlar. Bunu, bu gerçeği kabul edelim. Tüm bunlara rağmen, maalesef, Futbol Federasyonu dâhil, kulüplerimizin, özellikle Birinci, İkinci, Üçüncü Lig kulüplerimizin sorunlarına kimse eğilmemiştir. “Nedir kardeşim derdin?” dememiştir. Lisansını çıkaramıyor, parayı yatıramıyor ve para da Futbol Federasyonuna gidiyor “Bana ne kardeşim, 9 kişiyle maça çık.” diyor. Böyle şey olur mu arkadaşlar? Böyle bir rekabet olur mu? Bunu sen koşturuyorsun, bu at senin atın. Bu at senin atın, sen koşturuyorsun. Bu senin oyuncun. Sen oyuncuna bakmayacaksın, oyuncunun aynı rekabet koşullarında maça çıkmasına yardımcı olmayacaksın, 9 kişiyle maça çıkacak (X) takımı, o zaman bunun adı rekabet… Hayır, arkadaş, böyle rekabet olmaz. Sayın Bakanım, bunların sahibi sizsiniz.

Özellikle amatör sporlar ve profesyonel ligde, İkinci ve Üçüncü Lig’deki takımlarımız borç batağında. Siz sporun bakanısınız. Özellikle kulüplerimizin vergi ve sigorta borçları… Size rakamları söyleyebilirim: bugün Birinci Lig’deki -yani “Süper Lig” demiyorum- ve İkinci Lig’deki vasat bir kulübümüzün vergi borcu en az 5 milyar, sigorta borcu en az 3 milyar. Şimdi, bunları…

Türkiye’de kulüpler dernek statüsüyle yönetiliyor arkadaşlar, dernek statüsüyle. Eğer siz dernek statüsüyle yönetilen bir kulübü profesyonel… Bir tarafta dernek, bir tarafta profesyonellik arkadaşlar. İşin garipliğine bakın.

Onun için, öncelikle tüm bu kulüplerimizin vergi ve sigorta borçlarının ödenebilir -“Ödemesin.” demiyorum- bir şekilde yayılması lazım. Siz vergi ve sigorta borcu olan kulüplerimize aylık yüzde 2 arkadaşlar, aylık yüzde 2 faiz yürütmeye devam ederseniz bunlar ödenemez hâle geliyor. Zaten bugünkü kulüp borçlarının bu hâle gelmesinin en büyük sebeplerinden biri aylık yüzde 2, yaklaşık yıllık yüzde 40 seviyelerine varan faizlerdir arkadaşlar. “Yaz tahtaya, al haftaya.” Arkadaş, hafta yok, alamazsınız, alamayacaksınız. Alamayacağınız bir şeyi gelin… Ben burada yine Futbol Federasyonu Yasası geçerken tüm gruplara rica etmiştim. Duyarlı arkadaşlarıma, Sayın Arıcı’ya, Sayın Ali Uzunırmak Bey’e, gruplardan, teşekkür ediyorum, çok duyarlı davrandılar ve üç grup önerge verdi. Türkiye’deki futbol kulüplerimizin sorunlarının bir Meclis araştırma komisyonu kurularak… Özellikle vergi ve sigorta borçları konusunda gruplarımızda sıcak bir şey gördüm ama bu önergeyi yaklaşık bir buçuk ay önce veya bir ay önce vermemize rağmen, bugüne kadar, okundu “…gündemde yerini alacak…” denildi, ama getirilmedi. Ben, duyarlı arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum. Bu hepimizin, her ilin sorunu, arkadaşlar. Bu, ne benim sorunum ne bir başka ilin sorunu, Türkiye’deki tüm illerin sorunu, spor kulübü olan tüm ilçelerin sorunu arkadaşlar. Eğer biz vergi ve sigorta konusunda bir şekilde bu kulüplerimizin önünü açmazsak Sayın Bakanım -aynen söylüyorum- o kadar çok anahtarınız olacak ki anahtarların hepsi size gelecektir, Türkiye’de en büyük kulüp patronu siz olacaksınız. Bu konuda, Sayın Bakanım, sizin önderliğinizde ve özellikle ben iktidar partisi grubundan rica ediyorum. Verdiğimiz araştırma önergesinin bir an önce gelip burada araştırma komisyonunun kurularak kulüplerimizin sorunlarına kalıcı, objektif çözüm bulmak hepimizin görevidir arkadaşlar. Bunu yapmak zorundayız, bunu yapmalıyız. Ben bir kez daha iktidar partisi grubundan, bu, her üç partinin… Zannediyorum ki -DTP için, bir şey verdi mi vermedi mi bilmiyorum ama- MHP, AK Partiden arkadaşların ve biz CHP grubu olarak bu önergeyi verdik. Hepimizin sorunu, tüm illerimizin sorunu arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım -bir kez daha - Sayın Bakanım, İddaa oyununun koşucusu futbol kulüpleri. Şu anda, futbol kulüpleri üzerinden oynanıyor. Zannediyorum ki önümüzdeki süreçte bunu, basketbol, diğer spor dallarına yaygınlaştıracaksınız. Ne kadar çok yaygınlaşırsa hasılat o kadar yükselebiliyor. Hasılat yükseliyor ama futbol kulüplerimize verdiğiniz para yüzde 8. Sayın Bakanım, bu haksızlık. Bu haksızlık.

HAMZA YERLİKAYA (Sivas) – Artması lazım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hamza kardeşimiz sporcu, “Artması lazım.” diyor arkadaşlar, bakın.

Sayın Bakanım, futbol kulüpleri bir at. Bunu çok copluyorsunuz, ama bir gün bu atlar artık patlayacak Sayın Bakan, buna dayanamayacak. Siz bunların sırtından -devlete diyorum arkadaşlar, bunun altını çiziyorum- devlete 1,2 katrilyon vergi sağlıyorsunuz, vergi alıyorsunuz -hep bana ver hep bana ver- spor kulüplerine bir şey yok arkadaşlar. 400 milyar, 400 milyar… Sayın Bakanım, ben spor kulüplerinin yerinde olsam onu da almam, onu da devlete bağışlarım. 400 milyar… 5,6 katrilyon, 400 milyar. Onu da vermeyin Sayın Bakan.

NECDET BUDAK (Edirne) – Tamam.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ne tamam Necdet Bey? Vermeyelim mi? Edirnesporun sorunu yok galiba.

NECDET BUDAK (Edirne) – Trakya’da profesyonel takım yok maalesef.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yok işte. Niye? Bundan dolayı olmadı. Kulüpler bağımsız olmadığı için mali sorunlar nedeniyle Trakya’da artık bugün futbol kulübü kalmadı, değil mi arkadaşlar?

NECDET BUDAK (Edirne) – Onun nedenleri başka.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Nedenleri başkası yok. Ekonomik özgürlüğü olan her kulüp başarılı olur arkadaşlar. Hamza diyor ki, bak: “Biz Sivas’ta başarılıyız, çünkü mali özgürlüğümüz var.”

NECDET BUDAK (Edirne) – Sen Genel Kurula hitap et.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – O zaman oradan “tamam” deme.

NECDET BUDAK (Edirne) – Ben size demedim zaten.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Tamam.

Değerli arkadaşlarım, bir başka konu amatör sporlar. Türkiye’de insanlar amatörce, özellikle amatör… Yani sadece futbol değil, örneğin güreş, örneğin boks, örneğin sporun tüm dallarına tabii Spor Toto Teşkilatımız ve Gençlik-Spor Genel Müdürlüğümüz mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışıyor, bunu söyleyeyim. Ama, bunun bir şekilde… Objektif bir şeye bağlanmalı bunlar. Yani her yıl İddaa gelirinin örneğin, belli bir kısmı da amatör sporlara verilmeli. Yani ben burada kulüplerimize az para veriyorsunuz diyorum, ama belli bir bölümünün de amatör sporlara gitmesi bu dağılımda… Bunun açık ve net bu yasada değil ama yönetmelikte belirlenmesi lazım.

Tabii, bir başka konu ise Sayın Bakanım, İddaa bayilikleri. Bugüne kadar arkadaşlar, her ilde birisi çıkmış, müracaat etmiş, yıllar önce, yani Spor Toto bayisi olmuş, Millî Piyango bayisi olmuş, müracaat etmişler. Bir şekilde, hiçbir objektif kritere dayanmadan, eğer o ilde boş bayilik varsa verilmiş, çünkü müracaat eden… Ama son yıllarda arkadaşlar, umudu hep şans oyununda arıyoruz ya, insanlar umut bekliyorlar ya. Çünkü ekonomik aktivitede gelir dağılımından bir şey alamayan insanlar hep umudu buraya bağlıyorlar. Birçok insan, Anadolu’da işsiz kalan birçok esnafımız, kepenk kapatan esnafımız hep müracaat etmiş. Şimdi, her ilden en az yüz elli-iki yüz tane müracaat var Teşkilata: “Ben İddaa bayisi olmak istiyorum.” Fakat burada bir objektif kriter yok arkadaşlar. Bu bugünün meselesi değil -bunu da söylüyorum- yıllardır gelen bir mesele. Artık Teşkilatın, İddaa bayiliği vereceği insanlara, net, objektif kriterlerini ortaya koyması gerekir “Ben şu kriterde bir bayilik arıyorum.” diye veya bunun da ihaleye çıkarılması lazım. Niye Ahmet de niye Mehmet değil? Yıllarca -bugün değil, yine söylüyorum- hep ahbap çavuş ilişkisiyle bu hâle gelmiş. Onun tanıdığı, o araya girmiş… Arkadaşlar size gelmiyor mu, “Biz İddaa bayiliği almak istiyoruz, şurayı arayın da bir İddaa bayiliği alalım.” diye size gelmiyorlar mı insanlar?

EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) – Size geliyorlardır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır. Bana niye gelsin arkadaş? Bunun bir objektif kriteri vardır, gider müracaat eder, hakkıysa alır. Yok, biz size gönderiyoruz ya. Biz muhalefetiz ya! Bizim yaptırım gücümüz var mı? Siz iktidarsınız, her şeyin üstesinden en iyi gelmeye çalışıyorsunuz beyefendi, bize niye gönderiyorsunuz? Biz gariban muhalefet! Bizim yaptırım gücümüz var mı?

Değerli milletvekilleri, bunun mutlaka objektif bir kritere bağlanması lazım. Ve biliyorum, dört bin tane bayisi var, ama yeni bayilik vermiyor, ancak boşalan bir yer olursa onu bir başka yere ve başka bir alana kaydırabiliyor. Ben, hassaten Sayın Bakanımdan…

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – El altından veriyorlardır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Öyle biliyorum ben, doğrudur. Yani, ben sadece iyi niyetle düşünmek istiyorum Tekin Bey, iyi niyetle düşünmek istiyorum, ilkelice, dürüstçe baktığım için ben. Ama doğrudur, bir şey demiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu yasanın öncelikle yürürlüğe girmesi lazım. Çünkü, 3 Martta süresi doluyor, en geç bir yıl uzatabiliyor Teşkilatımız. Bir yıldan sonra, mutlak, bunun, yeniden ihaleye çıkması lazım. Onun için, tüm gruplar olarak, devletin kontrol etmesi açısından tüm grupların mutabakatı oluştu. Öncelikle, Teşkilatımıza yardımcı olmak açısından bu yasanın 3 Mart öncesi yürürlüğe girmesi lazım.

Sonuna kadar gelir dağılımında, yani takımlara dağılımında adaletli davranılmasını, biz şahsen bunu istiyoruz ve gelir dağılımının mutlaka yeniden düzenlenmesi lazım. Bu, bu yasada yok arkadaşlar. Yani, gelir dağılımı şu şekilde dağılır deseydi, hepinizle beraber “Arkadaşlar, futbol kulüplerimizin payını aktaralım.” diyecektim. Ama maalesef, yasada yok o ve diliyorum ki, insanların umutlarını İddaa’ya, umutlarını Millî Piyango’ya, umutlarını diğer şans oyunlarına bağladığı bir Türkiye olmayalım arkadaşlar. İnsanlarımız alnının teriyle üreten, gelir dağılımından hakkını adilen alan bir Türkiye istiyorum ben. Ama diliyorum ki, tabii, bu tür oyunları, özellikle İnternet üzerinden oynanan şans oyunlarını -yani bir yerde, bir nevi kumar- devlet kontrol etmeli halk açısından. Ama arkadaşlar, şunu da bilmiyorum: İstanbul’da, bir duyuyorum ki açılan bir kumarhane basılıyor, aynı kumarhane, aynı oyun oynatan yer tam 45’inci defa bir daha basılıyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Demek ki ülke o hâle gelmiş ki insanlar artık umudu, her şeyi kumarda arıyor arkadaşlar. Anlamıyorum, yani 48 kere basılıyor, bir daha açılıyor. Bunu anlamak mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre verdim, tamamlayın lütfen.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Arkadaşlar, Sayın Bakanım; bu yasa geçecek, ama kulüplerimizin hakkı sizde kalmasın. Kulüplerimizin hakkını haram ederim eğer gelir dağılımında kulüplerin hakkını vermezseniz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Adaletsiz davranırsa…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet.

Kulüplerin hakkını verin, çünkü onların sırtından kazanıyoruz, kulüplere sahip çıkın Sayın Bakanım. Onların vergi ve sigorta borçlarını -çok geç oldu ama- yarınsa yarın, getirelim ve tüm illerimizin, tüm kulüplerimizin, özellikle ikinci, üçüncü ligdeki parasız kulüplerimizin sorununa çözüm bulalım.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

 BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Gruplar adına söz sırası, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Selahattin Demirtaş’ta.

Buyurun Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 112 sıra sayılı kanun tasarısının tümü hakkında Demokratik Toplum Partisi Grubu adına görüşlerimizi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün aynı zamanda Birleşmiş Milletler Dünya Ana Dil Günü. Bu vesileyle, bir kez daha, bütün dillerin özgür olduğu bir dünya temennisiyle, özellikle Sayın Başbakanımız tarafından asimilasyonun bir insanlık suçu olarak tanımlandığı bugünlerde, ülkemizde de bu insanlık suçuna artık son verilmesi gerektiği umudu ve beklentisiyle başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında, insanlık tarihi göz önünde bulundurulduğunda, ilk çıkışı itibarıyla, toplumlar arası dostluğu, kaynaşmayı, barışı, kültürel alışverişi geliştirmek ve gelişime katkı sunmayı hedefleyen kolektif spor faaliyetleri, modern toplumlarda ve özellikle günümüzde artık yüzlerce milyar doların döndüğü büyük bir sektöre dönüşmüş durumdadır maalesef. Her ne kadar hâlen çeşitli vesilelerle “Spor dostluk ve kardeşliktir.” sloganı öne çıkarılmaya çalışılsa da veya hâlen sporun dostluğu ve kardeşliği, barışı koruma adına yürütüldüğü ifade edilse de maalesef ki reel durum bunu doğrulamaktan uzaktır. 

İlk olimpiyatların yapıldığı dönemlerdeki ruh ile bugünkü spor ruhu arasında, maalesef ki taban tabana zıtlık söz konusudur. O dönemlerde, olimpiyatların ilk yapıldığı, spor aktivitelerinin ilk yapıldığı dönemlerde birbirleriyle savaşan devletler ve toplumlar bile spor faaliyetleri nedeniyle karşı karşıya geldiklerinde bunun, bu aktivitenin dünya barışına önemli katkılar sunduğu bir gerçekti. Maalesef ki bunu ancak tarihten okuyabiliyoruz bugün.

Yine, ne yazık ki toplumların iyiye ve güzele dair, doğruya dair ne kadar değeri varsa “modernite” adı altında ya dejenere ediliyor ya da bir şekilde yok ediliyor. Kapitalist sistemin toplumsal değerleri metalaştırdığı, neredeyse her şeyi maddi bir değerle alınabilir, satılabilir, ölçülebilir hâle getirdiği böylesi bir sistemde sporun da çok fazlasıyla nasibini aldığını gözlemliyoruz değerli arkadaşlar.

 Bugün artık kolektif spor faaliyetleri, büyük sermayelerin döndüğü, küresel çapta şirketlerin faaliyet gösterdiği büyük bir ekonomik sektör hâline dönüşmüştür. Tabii ki sektörün bu kadar ticari bir hâle gelmesinde en önemli etken de spor aktiviteleri üzerinden oynanan bahislerdir. Teknoloji ve iletişimdeki gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, sınır tanımayan bu bahis oyunları nedeniyle, maalesef ki sporu artık bahisten ayrı bir şekilde ele almak ve değerlendirmek mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, bahis oyunlarının dünya ölçeğinde çok büyük bir sermaye akışına yol açtığı, bahis piyasasında dolaşan para miktarının global ölçekte yüzlerce milyar doları aştığı gerçeği karşısında, kolektif sporun en azından, dostluk ve kardeşlik ruhundan söz etmek, günümüz itibarıyla maalesef ki saflık olacaktır. Centilmenlik, yardımlaşma, dayanışma kültürünün de gelişimine önemli katkılar sunması beklenen spor, bu yönüyle de artık yarardan çok zarar verir hâle getirilmiştir. Artık, spor denince bahis, bahis denince şike, aldatma, hile akla gelmektedir. Bu durum, hem bireysel düzeyde hem de toplumsal ölçekte ahlaki çöküntülere katkı sunmaktadır.

Spor müsabakalarını kendi lehine sonuçlandırmak için büyük paralarla şikeler ve hileler yapılmaktadır. Bahislerin ve tahminlerin ağırlığı da dikkate alınarak, bahisçilerin aleyhine sonuçlanacak skorlar elde etmek amacıyla kirli ittifaklar ve anlaşmalar yapıldığı bilinmektedir.

Takım taraftarlığı, manevi birlikteliği güçlendiren bir olgudan çıkarak rakip şirketler ve neredeyse düşman devletler olgusuna dönüşmektedir.

Bütün bu negatif gelişmelerin en temel sebebi, spor oyunlarındaki bahis ilişkileridir. Bu olumsuzluklarının yanında, bahis nedeniyle artan sermaye miktarı, sporun altyapısının gelişmesi, spora ayrılan kaynaklarda artış sağlanması ve daha profesyonel spor çalışmalarının yürütülmesinin sağlanması gibi pozitif katkılarının da olduğunu belirtmek gerekir. Ancak, yine de bahisin topluma verdiği zararlar göz önüne alındığında, yararlarının dikkate değer olmadığını belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, özellikle kayıt dışı ve İnternet üzerinden oynanan bahisler nedeniyle her yıl milyarlarca doların yurt dışına çıktığını biliyoruz. Bu yönüyle ele alındığında, söz konusu yasa tasarısının ulusal ölçekte bir yarar sağlayacağı anlaşılıyor. Az önce ifade etmeye çalıştığım bütün olumsuzluklarına rağmen, gelinen aşamada, bahis oyunlarının kontrol altına alınması, denetlenmesi ve gelirlerinin en azından yurt içinde kalmasının sağlanması açısından yasa tasarısını genel anlamda olumlu bulduğumuzu, bizim de bu yasa tasarısını genel itibariyle desteklediğimizi bu vesileyle de ifade etmek isterim. Ancak, bize göre, tasarının en büyük eksiği, bahis oyunlarını normal ve rutin bir toplumsal bir faaliyet olarak ele alan yaklaşımdır. Bahis oyunları nedeniyle insanların tüm servetlerini, ailelerini, hatta intihar ederek canlarını yitirdikleri bir ülkede bahsi kontrol altına alırken aynı zamanda bahis oyunlarının alkolizm gibi, sigara bağımlılığı gibi zararlı bir alışkanlık olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle, özellikle bahis oyunlarının reklamı konusunda daha dikkatli davranmamız gerekir. Hatta bu yasa tasarısında reklam yasakları getirerek bahsin toplumda daha fazla yaygınlaşmasını engellemek gibi bir görevimiz olduğuna inanıyorum. Fakat mevcut tasarı incelendiğinde, maalesef ki özellikle bahsin normal, rutin bir toplumsal değer yaygınlaşmasını kabul eden bir tasarı hâlinde olduğunu, en azından ruhuna bunun sindiğini rahatlıkla ifade etmek mümkün. Tasarının özellikle 3’ncü maddesinin üçüncü fıkrasında, bu tasarıya göre, kamuyla sözleşme yapacak şirketlere yüklenen iş, hizmetler ve mali sorumluluklardan biri de    -3’ncü maddenin üçüncü fıkrasında- “İdare tarafından oynatılan oyunlara ilişkin pazarlama, reklam, tanıtım gibi faaliyetlerin yapılması…” şeklinde bir külfet yükleyerek bu şirketlere, aslında bahsin yaygınlaşması, reklam-tanıtım yoluyla yaygınlaşması konusunda tasarı bizatihi kendisi teşvik edici durumdadır.

Dolayısıyla değerli arkadaşlar, tasarının tümü incelendiğinde -bu madde dışındaki diğer maddeler de incelendiğinde- bahis meselesinin -ki yaygın ismiyle kumar meselesinin- son derece normal bir toplumsal değermiş gibi, son derece yaygınlaşması konusunda da herhangi bir sakınca yokmuş gibi bir durumla ele alındığını görmek mümkün. Bu noktaya çok dikkat etmemiz gerektiği inancındayım. Aksi takdirde bir yandan bahis oyunlarını kontrol altına alırken diğer yandan resmîleşmiş ve devlet güvencesine bağlanmış bahis oyunları sayesinde maalesef ki bahsin  giderek daha da yaygınlaşan ve kumar kültürüne daha fazla katkı sunan bir tasarıya imza atmış olacağız bugün.

Bunun yerine, değerli arkadaşlar, tasarıda yapacağımız değişikliklerle bahis oyunlarından alınacak belli miktarların, payların, bahsin ve kumarın zararlarının anlatılacağı projelerde harcanması zorunluluğu getirilmelidir. Bu noktanın bu tasarı açısından can alıcı olduğunu düşünüyorum değerli arkadaşlar. Önceki haftalarda kanunlaştırdığımız sigara yasağına benzer bir şekilde, bu tasarıda da bahsin ve kumarın zararlarının anlatılacağı kampanyalar ve projeler için mutlaka bu şirketlerin gelirlerinden pay aktarılmalıdır. Bırakın reklam yapmayı, tam tersi yönde, zararlarının anlatılacağı kampanyalar, hem bu şirketlere yüklenmeli hem de devletin bu şirketlerden alacağı paylar üzerinden bu türden pozitif kampanyalar yürütülmelidir.

Yine, tasarıya konulacak bir ek maddeyle, bu bahis oyunlarından elde edilecek gelirlerden -alınacak paylarla- amatör sporun geliştirilmesi konusunda da pay ayrılması gerektiği düşüncesindeyiz. Aksi takdirde, değerli arkadaşlar, insanların, her gün çocuklarının boğazından keserek bahse para yatırmalarını özendirecek her türlü faaliyeti biz buradan desteklemiş olacağız.

Değerli arkadaşlar, yapılan araştırmalarda da görüldüğü gibi, bahis ve benzeri oyunların en yaygın olduğu kesim, yoksul kesimleridir. Kumar, yoksulun umudu hâline getirilmiştir. Bu nedenle, bahis ve benzeri zararlı alışkanlıklarla mücadelenin en etkili yöntemi, yoksullukla mücadeledir. Her türlü temel hak ve özgürlüklerin kullanımı önündeki en büyük engel yoksulluk olduğu gibi, bahisle mücadele ederken de öncelikle hedeflememiz gereken şey, yoksulluğu yenmek olmalıdır. Yoksulluğu yenemediğimiz müddetçe, ne bahsi yasaklayarak ne kontrol altına alarak ne de reklam yasağı ve benzeri uygulamalarla, yaygınlaşmayı önleyici tedbirlerle kumarı ve bahsi durdurmak maalesef ki mümkün olmayacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu konuda özellikle ATO’nun yaptırmış olduğu bir araştırmadan çarpıcı birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. ATO’nun “İnternet Kumarhaneleri Raporu”na göre, değerli arkadaşlar, Türkiye’de, İnternet üzerinden kumar ve bahis oynayanların sayısı 1,5 milyonu aşmış durumda. Yani, bugüne kadar, işte, Türkiye’de yasak olan casinolar, kumarhaneler illegal şekilde faaliyet yürütürken çok fazla toplumsal kesimlere hitap etmiyorlardı, edemiyorlardı. Ama, bugün, artık, herhangi bir bilgisayarın başında, İnternet’in başında, dünyanın her yerinde aktif olan kumar şirketleriyle temasa geçip kumar oynamanız mümkün hâle gelmiş durumda.

Yine, Milli Piyango İdaresine göre, Türkiye’de, bu şekilde online kumarın yıllık cirosu 1 milyar doları aşmış, ama İngilizlerin yapmış olduğu bir araştırmaya göre bu rakam 5 milyar dolar. Yani, ikisi arasında da resmî rakamlar ile gayriresmî rakamlar arasında da büyük bir fark var. Biz 1 milyar doları esas alsak dahi, Millî Piyango İdaresinin rakamını esas alsak dahi, çok muazzam bir rakam, maalesef ki her yıl Türkiye’de kumar oynamak suretiyle yurt dışına gidiyor durumda. Bu rakamın 5 milyar dolar olma ihtimali bence çok daha gerçekçi görünüyor. Yine, bu paralardan hiçbir şekilde de -kayıt dışı olması vesilesiyle- vergi alınmıyor değerli arkadaşlar. Örneğin, bazı İnternet kumar şirketleri Türkiye’deki bazı bankalara 10 milyon dolar teklif ederek o bankanın kendileriyle çalışma önerisi getirebilmektedir ki bu kadar büyük paralar dönmekte bu alanda.

Kumar bağımlılarının yüzde 75’i artık sanal ortamda kumar oynuyor değerli arkadaşlar. Bağımlılar arasında da, yine İnternet kumarcılığı bağımlıları arasında da sayısal olarak çocuklar ve kadınlar çoğunluğu oluşturuyor ki bugüne kadar kumar hep erkek alışkanlığı olarak bilinirdi, ama giderek kadınlar ve çocuklar arasında da yaygınlaşan bir kültürü besliyor durumda bu İnternet kumarcılığı.

Yine bu rapor, çoğu ailenin sanal kumarın bir bağımlılık ve hastalık olduğunu bilmediklerini belirtiyor, hatta çocuklarıyla birlikte İnternet’te, bilgisayarın başında kumar oynayan, bahis oynayan ailelerin varlığı tespit edilmiş durumda. On sekiz yaşın altında çocukların, normalde bu sitelere girmesi yasak, ama biliyorsunuz sigaraların da on sekiz yaşın altındaki çocuklara satılması ve içilmesi yasak. Aynen onun gibi, işlemeyen bir kural olarak, maalesef ki İnternet sitelerinde bu işlemeyen bir kural olarak duruyor.

Yine, çarpıcı bir sonuç bu raporda değerli arkadaşlar, İnternet kumarcılığı en çok Güneydoğu’yu vurmuş durumda. İşsizliğin had safhada olduğu, açlık sınırının altında binlerce insanın yaşadığı Güneydoğu’da İnternet üzerinden kredi kartıyla oynanan kumar ve bahsin binlerce insanı tefecilerin eline düşürdüğü, çok sayıda insanın iflas ettiği, borcunu ödeyemeyen pek çok kişinin de kayıplara karıştığı bildiriliyor.

Rapora göre sadece Diyarbakır’da değerli arkadaşlar, bir buçuk yıl içinde 200’ün üzerinde bahis oynatan yer tespit edilmiş ve sadece yine Diyarbakır’da haftada ortalama 5 trilyon liranın bu çark içerisinde döndüğü ileri sürülüyor, ama kayıt dışı olması nedeniyle tam olarak rakamlar tespit edilemiyor değerli arkadaşlar. İşsizliğin ve yoksulluğun en fazla olduğu kentlerde bahis ve kumar kültürünün çok daha fazla yaygınlaştığı ve yaygınlaşmasına izin verildiği, ortam sunulduğu bu rapordan da çok net bir şekilde, değerli arkadaşlar, anlaşılmış durumda.

Bir tık ile artık kumar oynamak mümkün değerli arkadaşlar. Öncelikle cazip hâle getirebilmek için İnternet’teki bahis şirketleri ücretsiz bir şekilde aboneliği başlatıyorlar, arkasından bağımlı hâle getirdikten sonra tabii ki hiçbir şekilde kurtuluş olmuyor. Bu bağımlılık hastalık derecesine vardığı için de artık servetini, hayatını, geleceğini kaybedebilecek noktalara ulaşabiliyor. Bu sistemden bankalar da çok büyük paralar kazanıyorlar, çünkü kredi kartından nakit avans çekilmiş gibi işlem yaptırıp müşteriye günlük faiz uygulatıyorlar. Dolayısıyla bankaların da içinde olduğu çok büyük bir ticari sektörden, büyük bir global ticari sektörden söz ediyoruz. Sadece Türkiye’de iki banka bu sistemi uygulamama konusunda ilkesel karar almış durumdalar, bunlar sadece yasaklamış durumdalar. Bu sitelerin kurulması, sitelere ulaşmak son derece mümkün ve kolay. Türkiye’de “You Tube” gibi bilişim siteleri yasaklanırken, maalesef ki, kumar sitelerine ulaşmak son derece kolay. Haber sitelerine bile mahkeme kararıyla yasak konulurken bu siteler hakkında herhangi bir yaptırım uygulanmıyor değerli arkadaşlar.

İlginç bir veri: İlk Türk kumar sitesini bir Amerikalı kurmuş. Türklerin kumara olan ilgisini, alakasını tespit eden bu değerli şahsiyet, Güney Amerika yakınlarındaki Antigua isimli bir adaya giderek kumar lisansı almış ve dünyadaki kumar bağımlılarının yüzde 2,5’unun Türk olduğunun tespiti üzerinden Türkçe bir site kurarak ilk Türk İnternet  kumar sitesini de kendisi başlatmış değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bu hastalıktan, bu bağımlılıktan kurtulmak için, mutlaka ki bunun bir hastalık olduğu topluma anlatılmalı. Bu anlamda, insanların bilinçlendirilmesi, kampanyaların yürütülmesi gerekir; bağımlıların yardım alabileceği merkezlerin kurulması gerekir; bu konuda uzmanların yetiştirilmesi, üniversitelerin bu konuda çaba sarf etmesi gerekir.

Değerli arkadaşlar, aksi takdirde, 30 milyon cep telefonu sahibinin olduğu ülkemizde artık cep telefonu üzerinden de kumar oynanabileceği ihtimali değerlendirilerek, bu yasa tasarısı vesilesiyle bu tehlikelerin gözetilerek, bir yandan bahsin ve kumarın kontrol altına alınması çabası güdülürken, öte yandan, topluma verdiği zararları göz önünde bulundurarak bu zararları en aza indirme çabası da hedeflenerek, mutlaka bu tasarıda reklam yasağı ve alınacak paylardan kaynaklı olarak kampanyalara pay ayrılması, üniversitelerde araştırmaların yapılabilmesi için projelerin desteklenmesi, yine bahis ve kumar bağımlılığından kurtulmak için, Türkiye’de her bölgede en azından bir merkezin oluşturulması konusunda mali kaynak ayrılması için bu tasarıda değişiklik yapmak son derece mümkündür.

Değerli arkadaşlar, bu tasarının geneli itibarıyla bahsi ve kumarı kontrol altına alıyor olması ve büyük bir millî sermayenin yurt dışına çıkışını en azından engelliyor olması vesilesiyle destekleyeceğimizi desteklediğimizi, ama çeşitli maddelere ilişkin değişiklik önergeleriyle yasanın daha güçlü, toplumsal çıkarlara, kamu çıkarlarına daha uygun hâle getirilmesi konusunda da çabalarımızın olacağını ifade ediyor, bu vesileyle hepinizi bir kez daha sevgiyle saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.

Gruplar adına üçüncü söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal’da.

Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, partim ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bu kanunun neden yapılması gerektiği konusunda birkaç tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunu da kanunun gerekçesinde değerli bürokrat arkadaşlarımız ve Bakanlık -komisyondaki ve alt komisyondaki çalışmalarda- zaten bize anlattılar, ama bir mantığı ifade etmesi açısından kısaca bunlara bir değinmek istiyorum.

3289 sayılı Kanun gereğince Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yetkili kılınmış ve bu Genel Müdürlüğe bağlı olarak da Spor Toto Teşkilat Başkanlığı bu işlemleri yapmakla yetkilendirilmiş ve teşkilat eliyle bu hizmetleri görüyor.

Neden bu kadar ayrıntılı bir kanuna gerek duyulduğunu sorduğumuz zaman, arkadaşlarımız, daha önce bu işlemin önce idare mahkemesinden sonra da Danıştaydan döndüğünü ve dolayısıyla, ayrıntılı bir şekilde kanun yapmak zorunda kaldıklarını ifade ettiler.

Şimdi, orada da daha önce imtiyaz sözleşmesi niteliğinde görüldüğü için iptal edilmiş “Kanunla düzenlenmesi gerekir.” diye, şu anda bizim önümüzde, böyle, çok maddesi olan bir kanun tasarısı var.

Bir de idarenin bu yöntemi seçmesinde önemli nedenlerden bir tanesi, riskin özel sektörle paylaşılması. Çünkü yüzde 59’dan fazlasını ikramiye olarak veremeyeceği için idare, özel hukuk tüzel kişileriyle paylaşmak üzere böyle bir kanun tasarısı hazırlamış.

Şimdi, Danıştayın iptali, ki hatta Anayasa Mahkemesinin Millî Piyangoyla ilgili özelleştirme sürecinde verdiği kararlar da var ve bu çerçevede de arkadaşlarımız hassas davranarak birçok maddeyi ayrıntılı olarak buraya getirmişler. Normal şartlarda yürütme durdurulduğu için de yasa çıkarma, “yasayla düzenlensin” dendiği için gelmiş. Ama, ben bu işin felsefesini komisyonda da Sayın Bakan, bürokratlar belli ölçüde anlattılar ama tam olarak algılayamadım. Öncelikle, son güne kadar bekleyip, birtakım, Vakıflar Kanunu gibi bir kanunu bize saatlerce, gece yarısına kadar burada çalıştırıp çıkarttıracağımız yerde, mademki belli bir tarih kısıtı var -ki Sayın Bakanın ve bürokratların kusuru değil ama- ve Bakanlar Kurulundan zamanında geçmemiş, bizi niye uğraştırıyorsunuz? Sabahlara kadar biz “Çıkarmayalım, geri alalım.” derken, tarihi olan bir şeyi önce görüşsek, Vakıflar Kanunu da biraz beklese… Kim acele ettiriyor ben anlamadım. Sorduk, Sayın Bakan alelacele getirdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda, dediler ki: “Çıkması lazım.” Neden? Takvimimizi komisyonda da arkadaşlar sıkıştırdılar ve yetiştirmeye çalıştık. Neden bu kadar bekleniyor veya mademki böyle acele bir şey var, Vakıflar Kanunu’nu niye bu kadar bizim önümüze getirip de yoruyorsunuz? Dün de söyledim, mekik dokumaktan… Aynı anda komisyona gidiyoruz, alt komisyona gidiyoruz, geliyoruz Genel Kurula giriyoruz… Doğal olarak, böyle gelişine bir itirazımız var, bu gibi şeylere. Eğer acilse, öncelik sıralamasını yapacaksınız Sayın Başkan, ona göre getirin o zaman, bunu görüşelim, Vakıflar Kanunu kalsın yani, acelesi yok, hiç çıkmasa daha iyi de…

NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Meclise yeni geldiniz, biraz çalışın.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Bir öncelik sıralaması yapalım işte. Bakın, şurada bir ay kaldı, Bakanımız gözümüzün içine bakıyor, biraz daha uzarsa, çıkmazsa diye buna şey yapıyor.

Birincisi: Burada bir üslup -gelişinde- hatası var. Sizleri, bundan sonra da kanun tasarıları geleceği için, şimdiden uyarmış olalım.

İkincisi: Burada başka bir hata var, yine ama aciliyet olduğu için. Nedir? Bu, sadece, bu spor müsabakalarına mahsus özel bir ihale kanunu. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ihaleye ilişkin eski Devlet İhale Kanunu vardı, sonra farklı şekillerde reforme edildi Kamu İhale Kanunu ve bir de Kurumumuz var. “Efendim, onun içerisine girmiyor.” E, girmesi için düzenleme yapalım, yasamanın işi bu. Yani, bir şeye… O zaman yarın başka birisi daha çıkıp da “Ben de ihale yapacağım. Özelleştirme Kanunu’na tabi değilim, İhale Kanunu’na da tabi olmayayım.” derse, o zaman, bizim işimiz gücümüz özel ihale kanunu çıkarmak olacak.

Arkadaşlar da hassas “Mahkemeden döndü, bir an önce çıkaralım, kanunla düzenleyelim.” diyorlar. O zaman, beş altı maddeyle çıkarabileceğimiz bir kanunu, otuz dörttü, otuz üçe düşürdük, bir maddesi gitti. Bir: Emek israfı. İki: Bir yol açılması söz konusu böyle bir durumda. Dolayısıyla, bir üslup olarak, burada yine özel bir kanun çıkarıyormuşuz durumu var. Dolayısıyla yol açılmasından endişeliyim. 

Diğer bir husus da… Yine o süreçte tartıştık ama tam olarak ondan da tatmin olmadım. Çünkü arkasından Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesine ilişkin gelişmeleri inceleme şansım oldu. Şimdi diyorlar ki: “Biz özelleştirmeye tabi değiliz.” Burada da bir üslup yanlışlığı var yine, baştan başlarken. Ya o zaman Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesi yanlış, onlar da talih oyunu, şans oyunu oynatıyorlar veya o zaman bunun bu şekliyle özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması yanlış. Çünkü özü itibarıyla, teknik farklılıkları Sayın Bakan bize açıklayabilir, ama genel olarak baktığımız zaman ikisi arasında bir tezat var. “Neden öyle söylüyorsun?” diyeceksiniz. Çünkü, sizin daha önce hazırlamış olduğunuz kanun tasarısında, bir öncekinde, Millî Piyango İdaresi tarafından, 3’üncü maddede spor müsabakalarına dayalı bu oyunların da Millî Piyango İdaresi aracılığıyla yürütülmesi konusunda teklif varmış, sonradan geri çekilmiş. Yani, bunu sadece ben söylemiyorum, sizler yaptığınız teknik çalışmalarla da önceki tasarıda tartışmışsınız. Veya daha önce getirdiğimiz yap-işlet-devret… Diyecekler ki: “Şu anda buna uymuyor.” Söylediler bize. Ama bütün bunları yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi değil mi, bütün kanunları çıkaran? Oturup her şey için ayrı ayrı kanun veya madde ihdas edeceğimize, bunları bir sürece koymamız gerekiyor.

Yani, temel amacı ve kapsamı belirten birkaç maddelik -tanımlarla beraber- bir kanun tasarısıyla çözebilecekken, sonucunda otuz dört maddelik bir kanun tasarısı çıktı. Yönetmelikte veya şartnamede belirtilecek hususları da buraya koymuş olduk. Dolayısıyla, bu hususta da değerlendirmelerimi sizlere sunmak istiyorum.

Diğer bir husus: Az önce Sayın Aslanoğlu kulüplerin payıyla ilgili söyledi ama, kamunun diğer paylarını da burada garantiye alan bir şey yok. Yönetmelikle düzenlenir… O zaman niye otuz üç tane maddeyi, her şeyi burada düzenliyoruz da bütün tanımları tek tek tek tek yapıyoruz? Onu da yazsaydık, yani garanti altına alalım. Bunu da yine niye söylüyorum? Millî Piyango İdaresinin özelleştirmesinde siz yazmışsınız -arkadaşlarımız bize anlattılar- diyor ki: “Kamu payları garanti altına alınır.” Bütün Savunma Sanayii Fonu’na, diğerlerine… Burada da yine garanti altına alınacaktır, ama her şeyi yazıyoruz, buradaki şeye gelince kanuna yazmıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Kulüpler sıfır.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Kulüpler bir tanesi. Ama, onun dışında, diğer kurumlara ayrılan paylar var.

Şimdi, burada diğer bir husus daha var değerli arkadaşlarım. Bu, Millî Piyangonunkinde dikkate alınmış, “alınacak” deniyor daha doğrusu. Henüz o da gerçekleşmedi ama, arkadaşlar şartnameyi hazırlarken bunu söylüyorlar ve bundan sonrası için de, Millî Piyango İdaresi bir düzenleme, denetleme kurumu gibi çalışacak, hasılat paylaşım veya lisans devriyle özelleştirdikten sonra diyorlar. O zaman, az önce diğer konuşmacı arkadaşlarımız da değindiler, buna ilişkin -ki, spor müsabakalarına ilişkin oyunlar da İnternet üzerinden oynanabiliyor, sadece bayi kanalıyla değil, sanal bayiler de bu konuda bayilik alıp oynatabiliyorlar- bütün bunların hepsinin nasıl olacağına ilişkin bir düzenleme, denetleme kurumu hâline dönüşecekse, hem bu arada Spor Toto Teşkilat Başkanlığının hem Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün diğer spor branşlarına, diğer faaliyetlere de zaman ayırması sağlanmış olur hem de başları bu şekilde her sıkıştığında, ihaleyle ilgili süreç başladığında baskılara maruz kalmaları da önlenmiş olur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, burada birkaç husus daha var, onları belirtip çok fazla zamanınızı almak istemiyorum, ama temel bazı konulara da değinmeden geçemeyeceğim. Diğer görüşleri bazı maddelerde sizlerle tekrar paylaşacağım.

Şimdi,  Sayın Aslanoğlu belirtti: Bayilik kriterleri. Maalesef, bize vekil olmadan önce de sürekli olarak bu konuda talepler, şikâyetler geliyordu. Yani, belli bir esasa bağlamadığımız zaman bunlar devam edecek. Biz burada, kanun tasarısında olmasa da Sayın Bakandan istirham ediyoruz, bu konuda herkesi rahatlatacak bir şey olursa. Bizi sürekli sıkıştırıyorlar. Biz size aktarmıyoruz, ama “Efendim, şurada şu bayilik var, şuna verildi, bize verilmedi.” falan gibi söyleniyor. Doğruluğunu bilemiyoruz, ama sürekli bir talep ve şikâyet konusu var.

Onun dışında, esas itibarıyla baktığımız zaman, değerli arkadaşlar, burada az önce bahsetmiş olduğum Millî Piyango özelleştirmesinde dikkate alınan diğer bir husus var. Dünya Piyangolar Birliğinin bu konuda temel kuralları var. Öncelikle diyor ki: “Bunlar teşvik edilmemeli, on sekiz yaşından küçüklerin oynaması önlenmeli gibi birtakım etik kurallar ve toplumda kumarı teşvik edecek -daha amiyane tabirle- hususlardan kaçınılması…” Ama, bir taraftan bakıyoruz, bu bir umut kapısı hâline gelmeye başlıyor. Bir süre sonra bir bakıyorsunuz, herkes, oyunların son gününde, son saatinde -sadece Spor Toto, Loto ya da İddaa işlemlerinde değil, hepsinde- herkesin koşuşturmacayla kuyruğa girdiğini görüyoruz. Buna dikkat etmek gerekiyor ve bu konudaki düzenlemelerde de, nasıl diğer üst kurullar varsa, mademki Millî Piyangoyu özelleştirip düzenleme denetleme kurumu hâline getireceksiniz, o zaman bütün bu kuralları da koyan bir kurum hâline getirmekte fayda var diye düşünüyorum.

Diğer bir husus, yine, bu konuda İnternet güvenliğine ilişkin çalışmalar var, üst kurullar var, ama, özellikle bu bahis oyunlarında sadece sporda değil, diğer Millî Piyangoyla ilgili olanlarda da, Spor Toto, Loto’da da dikkat edilmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Yani, bu spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarının oynatılmasını da ya Millî Piyango gibi özelleştirmemiz lazım ya da tam tersine Millî Piyangoyu da, o zaman, eğer bu yöntem doğruysa, kamuda kalsın, özelleştirmeyelim. Sadece işlemlerin yürütülmesini zaten devlet yapıyor. Ben burada bir ilişki kuramadım.

Artı, son olarak, yine ben de aynı dileği tekrarlayacağım: Amatör spor maalesef üvey evlat muamelesi görüyor. Sayın Bakan şimdi itiraz edecek ama, kaynaklar açısından üvey evlat muamelesi görüyor. Sıkıntılarını çekiyorlar, profesyonel olanlar bile zaman zaman sıkıntıya düşüyor. Bu çerçevede biraz daha, onlara da pay ayrılması gerekir diye düşünüyorum.

Kısaca bir de -maddede yine gerekirse söylerim ama- 1’inci maddede kapsamla ilgili bir itirazım olmuştu, çünkü bütün spor müsabakalarını içeriyor, yani bu yapılacak şey. Şu anda oynanan İddaa oyunu sadece futbol üzerine hep konuşuluyor. Gündemde maalesef diğer sporlar biraz üvey evlat olarak muamele görüyorlar. Dolayısıyla, oradaki ihalenin de farklı şekilde yapılması yönünde bir talebimiz olmuştu. Bürokrat arkadaşlarımız da dediler ki: “Zaten onun maliyeti yüksektir, herkes bu sistemi kurmak istemez. Dolayısıyla hepsini beraber ihale etmemizde fayda var.” Ben hâlâ o konuda ısrarlıyım. En azından elimizi kolumuzu bağlamadan, diğer spor oyunları için farklı bir yöntem izlenebilmesinin yolu açılması gerekiyor.

Bir de, yine, 3’üncü maddede reklam ve tanıtımla ilgili bir husus vardı. Az önce söyledim, Dünya Piyangolar Birliğinin etik kuralları içerisinde de tanıtıcı reklamın, özendirici reklamın fazla yapılmaması, aşırı derecede, kişilerin buraya yönlendirilmemesi şeklinde. Bu hususun da dikkate alınmasını talep ediyorum.

Bir diğer husus da, son olarak, ihalenin süresiyle ilgiliydi. Sağ olsunlar, alt komisyonda ve komisyonda yaptığımız çalışmalarda, daha önce on beş yıl olarak getirilmişti. Şimdi arkadaşlar on yıl olarak koydular ama, ben böyle bir süre şeyini, yine hâlâ elimizi on yıl için bağlamayı çok da şey görmüyorum. Diyecekler ki: “Biz o kadar kullanmayız.” Ama o zaman kanuna koymamıza ne gerek var? Şartnamede belirtilir deyip geçebilirdik. Neden? Sürekli teknoloji gelişiyor. Şu anda verilen hasılat miktarı bize cazip gelebilir, daha doğrusu verilen oran, ama yarın belki daha farklı tekliflerle karşılaşma şansımız olur diyorum. Elimizi bağlamamamız gerekir. Kanuna koyduğumuz zaman farklı bir şey olur. Belki de sonra şartlar değişir, daha uzun vermek zorunda da kalabiliriz.

Esas itibarıyla, genel görüşlerimiz bu konuda bunlar, maddeler geldiği zaman ayrıca görüşlerimizi arz edeceğiz. Son bir defa daha söylüyorum: Bu bir umut kapısı hâline gelmemeli, getirilmemeli çünkü işsizlik, yoksulluk bir taraftan artıyor… Dolayısıyla özendirici olmaktan çok bunu düzenleyici, denetleyici bir sürece girerek bu işlem yapılmalı, özelleştirilmelidir diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Günal.

Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı’ya ait.

Buyurun Sayın Arıcı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 112 sıra sayılı Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Partim ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Devletin spora katkısı ve desteği anayasal bir zorunluluk olmasına karşın sporun dünyada artık sosyal ve sivil toplum organizasyonu olduğu ve kendi iç dinamikleriyle yönetilmesi gereği evrensel bir olgudur. Türkiye’de spor kulüplerinin içinde bulunduğu sıkıntıların giderilmesi ve sorunların çözümü için Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş oldukları araştırma önergesine biz de AK Parti olarak destek verdik ve bu anlamda araştırma önergesini de grubumuz adına yüce Parlamentonun onayına ve sizlerin desteğine de sunmuş bulunmaktayız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ne zaman getirecek Abdurrahman Bey? Ne zaman getirecek başkan?

ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) – Başkanımız getirir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Evet, onun da sözünü al da.

ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) – Evet, onun sözünü verdik, onun sözü alınmış vaziyette.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Peki.

ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) – Tüm amatör branşlara ve federasyonlara vermiş olduğumuz destek oransal olarak artarak sürdürülecektir. Çünkü biz biliyoruz ki spor, kardeşlik, barış, dostluk bağlarını güçlendirmekte ve ülkeler arasında iyi ilişkilerin sürdürülmesini sağlamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk sporuna kırk sekiz yıldır hizmet veren Spor Toto Teşkilat Başkanlığının hizmet ve faaliyetlerini en iyi şekilde devam ettirebilmesi amacıyla hazırlanmış olan bu kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisimizin onayından geçmesiyle birlikte sporumuza çok büyük kazanımlar sağlayacaktır. Bu tasarı, içeriği itibarıyla tüm spor branşlarını kapsadığından, amatör spor dallarının da hızla gelişmesine imkân tanıyacak bir kaynağı sporumuza sunacaktır. Bu imkânla bahis oyunlarına dâhil edilecek diğer branşlarımız, basketbol, voleybol ve diğer spor branşlarının hem federasyonlarına hem de kulüp ve takımlarına isim hakkı ödenmesiyle bu branşlarımızın kalkınmasına da vesile olacaktır.

Ülkemizde ve dünyada büyük bir mücadeleyle engellemeye çalışılan yasa dışı bahis sektörü ne yazık ki tüm amatör branşlarımız üzerinde çok büyük ve asla vergilendirilemeyen kazançlar elde etmektedir. Bugün görüşülen bu yasa, sunacağı imkânlar çerçevesinde halkımızın bu yöndeki teveccühünü de karşılayacak, yasa dışı yolların kapanmasına da vesile olacaktır.

Türk sporunun tesisleşmesine, gençlerimizin sportif yönden gelişip ilerlemesine maddi kaynak kazandıracak olan bu yasa kapsamındaki faaliyetlerden ülkemizin sosyal kurumlarının da faydalandığı asla göz ardı edilmemelidir. Zira, göz bebeği dediğimiz Savunma Sanayii, Kredi Yurtlar Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu, Tanıtma Fonu gibi kuruluşlarımız, mevcudiyetlerinin devamı için, bu benzeri kuruluşlarımıza, bu desteklere ihtiyaç duymaktadırlar.

Bunları rakamlarla da izah etmek gerekirse... İddaa oyunu bugüne kadar kuruluşlarımıza, elde edilen  5,7 milyar YTL’lik gelirden, hazineye 1,047 milyar YTL, futbol kulüplerimize 410 milyon YTL –isim hakkı- sosyal kurumlarımıza 49 milyon YTL katkı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüze 66 milyon YTL katkı ve tesisleşmeye de 61 milyon YTL destek sağlamıştır.

Sosyal sorumluluk bilinciyle oturmuş bir bahis sektörü piyasasının var olabilmesi, spor kulüplerimizin maddi kaygı yaşamadan hizmet verebilmesi, gençlerimizin spora olan ilgisinin Avrupai tesislerde değerlendirilmesi için Spor Toto Teşkilat Başkanlığının bu hizmet ve faaliyetlerinin aksamadan sürmesi gerektiğine de inanmaktayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlerin değerli katkılarıyla yasalaşmasını sağlayacağımız kanun tasarısına vereceğiniz desteğe teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arıcı.

Şahısları adına söz talepleri vardır.

İlk söz, İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Sol Parti ve şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Spor Müsabakalarına Dayalı Sabit İhtimalli ve Müşterek Bahis Oyunlarının Özel Hukuk Tüzel Kişilerine Yaptırılması Hakkındaki Kanun Tasarısı’yla ilgili kişisel görüşümü açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, prensip olarak kanun tasarısıyla güdülen amacın gerçekleştirilmesine ve bu gerçekleştirme konusunda kapsama dâhil sosyal hizmetler ve kamu kuruluşlarına kaynak aktarılmasına herhangi bir itirazımız elbette olamaz ancak Kamu İhale Yasası var hepinizin bildiği gibi ve bu Kamu İhale Yasası, kamu hukukuna tabi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır. Görüşmekte olduğumuz tasarının ilgili olan kuruluşları ise Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Millî Piyango İdaresi ve Spor Toto Dairesi Başkanlığı. Bu saydığım kurum ve kuruluşların da kamu kurum ve kuruluşu niteliğinde olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır.

Şimdi, Kamu İhale Yasası’nı niye kabul etti Türkiye Büyük Millet Meclisi? Kamu İhale Kanunu’nun ilkelerine göz attığımızda, kamu kurum ve kuruluşu adına yapılacak ihalelerde saydamlığın gözetilmesi, rekabetin sağlanması, eşit muamele, güvenirlik, gizlilik, kamuoyu denetimi ve ihtiyaçların uygun şartlarda ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli bir şekilde kullanılması amaçlanmıştır Kamu İhale Yasası’nın kabulünde. Şimdi, burada Kamu İhale Yasası kapsamı içerisinde olan kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları ihalelerin mutlaka hepsinin kendine has özellikleri ve nitelikleri vardır. Yani, hepsi ayrı bir yasayla, usul ve esaslarının tespit edildiği bir ihale yasasıyla kendi işlerini yürütmek isteyebilirler. Ama, bunun da biraz önce saydığımız ilkelerin tümüyle gözetilmesinde aksaklıklara yol açacağı tabiidir. Dolayısıyla bu yasanın da Kamu İhale Yasası kapsamındaki -birçok özel nitelikli işin ihalesinde olduğu gibi- o usullerin kullanılarak yerine getirilmesinin daha doğru olabileceğini düşünüyorum.

Şimdi, bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, yasanın geneli üzerindeki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, ihaleye katılacakların anonim şirket statüsündeki özel hukuk tüzel kişilileriyle sınırlandırılmış olmasını ve gerçek kişilerin ihaleye katılmalarının engellenmiş olmasını önemli bir eksiklik diye düşünüyorum biraz önce saydığımız ihale ilkeleri çerçevesinde.

Yine, yasanın 7’nci maddesinde ihaleye katılacakların daha da sınırlandırılmış olduğunu görüyoruz. Yani aranan özellikler nedeniyle ihaleye katılabilecekler alabildiğine sınırlandırılmıştır. Bu da, rekabetin sağlanması konusunda zorluklar yaşanmasını gündeme getirecektir.

Yine, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısına göre, yapacağımız ihalenin sözleşme süresi on yıllık gibi uzun bir süreyi kapsamaktadır. Bu kadar uzun süreli bir ihale sözleşmesi sonunda beklenirdi ki bu ihale için başlangıçta yapılan altyapı yatırımlarının bir kısmı veya tamamı sözleşme süresi sonucunda idareye devredilmiş olsun. Bunun yasaya konulmamış olmasını da bir eksiklik olarak düşünüyorum.

Yine, bu ihaleyi yapacak teşkilattan ayrılanlara belli bir süre ihaleye katılmama yasağı getirilmemiş olmasını da yasadaki bir diğer eksikliktir diye düşünüyorum. Ayrıca, on yıllık süre içinde hasılat gerçekleştirmelerine göre, idare lehine mali hükümlerin gözden geçirilebileceğine ilişkin esnek bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasını da bir başka eksiklik diye değerlendiriyorum.

Bir başka husus: Hukukumuzda ve içtihatta mücbir sebeplerin neler olduğu artık belirlenmişken ve bir tereddüt yok iken, tasarıda sayılan mücbir sebeplere, yani hukukumuzda yerleşmiş olan ve içtihatta yerleşmiş olan bu mücbir sebeplere ek olarak idarece tespit edilecek diğer benzer hâllerin de mücbir sebepler arasında sayılmasının sözleşmenin uygulanması sırasında kötü kullanımlara fırsat verecek olması nedeniyle de Komisyondaki çoğunluk görüşüne katılmadık ve burada bu eleştirilerimizi bir kez daha sizlerle paylaşmak istedik.

Tasarının hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül…

Ankara Milletvekili Sayın Ahmet Deniz Bölükbaşı…

İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN  - Kanun tasarısının tümü üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.

Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımıza sormak istiyorum:

Spor müsabakalarına dayalı şans oyunlarının özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması hususunda niçin özel bir yasayla ihale yapma ihtiyacı duymaktasınız?

Kamu İhale Kurumu gibi devletin mevcut ihale kanun ve kriterleriyle bu düzenlemeleri yapamaz mıydınız?

İhale süreci ve sonrasında söz konusu tüzel kişiliklerin denetlenmesinde, Bakanlığınızın kendi bünyesi dışında başka bir denetleme sistemi olacak mıdır?

Şu an bu yasa çerçevesinde ihaleye girebilecek ve bu işleri yapabilecek özelliklere sahip kaç adet tüzel kişilik olduğunu tahmin ediyorsunuz?

Yine ihale aşamasında yeterli sayıda rekabet edebilecek kurum ve kuruluş olacağını düşünüyor musunuz? Şans oyunlarının ülkemizde yıllık cirosu nedir? Aylık ortalama şans oyunu oynayan insanımızın sayısı nedir? Bu tasarıyla şans oyunlarından elde edilen gelirleri artırmayı mı düşünüyorsunuz? Eğer böyle bir hedefiniz varsa, toplumumuzun daha geniş bir kesiminin Sayısal Loto, İddaa gibi şans  oyunlarına yönelmesini mi arzu etmektesiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, kanunda “Kamunun teknolojik imkânlarıyla yapılması mümkün değildir.” gerekçesi var. Yetersizlik nedir? Yeterli olması için yapılması gereken nedir? İhaleye katılma koşullarında bazı koşullar idari şartnameye bırakılmış, bunu yanlış görmüyor musunuz? Ayrıca, kurumunuzda çalışanların, ayrılarak bu tür ihalelere girmesinin önünün açık olması, yanlış bir karar değil midir? Ayrıca da bu ihaleye girebilecek nitelikte şu şartlarda şu kadar ağı kurmuş olan Türkiye’de şu anda faaliyette bulunan bir yapı var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Spor Toto Teşkilatının 31/12/2007 tarihi itibarıyla Maliye Bakanlığına ve diğer kurum ve kuruluşlara olan toplam borcu ne kadardır? Varsa, borcun tahsili konusunda Bakanlığınızca herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, kulüplerimizin vergi ve sigorta borçlarını altı aydır konuşuyoruz. Ne zaman kulüplerin vergi ve sigorta... Kesin bir tarih istiyorum sizden. Ne zaman gelir veya ne zaman getireceksiniz? Türkiye’nin her tarafında kulüpler şu anda sizin ağzınıza bakıyor. Diyorlar ki: “Bunu altı aydır bu Meclis konuşuyor, ama bu yasa bir türlü gelmiyor; biz deplasmana gidemiyoruz, para ödeyemiyoruz, her tarafımız hacizli, sigorta ve vergi hacizlerimiz duruyor, yöneticiler hacizli…” Bu konuda net bir cevap istiyorlar.

Takdirlerinize sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Soru soran değerli milletvekili arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Önce Sayın Aslanoğlu’ndan başlayalım. Kendisine çok teşekkür ediyorum, spor kulüpleri adına Parlamentoda her vesileyle kulüplerimizin ekonomik durumunu dile getirdiği için ve bir hassasiyet yarattığı için.

Dün zannedersem yüce Meclisimiz bir kanun kabul etti vergi kanunları içerisinde. Burada Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak, bugüne kadar kulüplerin birikmiş yaklaşık 44 milyon YTL’lik bir alacağından vazgeçtik. Haa bu cebe giren para anlamına gelmiyor. Onun dışında…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, o değil. Efendim, o mahkemelik olanlar için.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Yüzde 7’lik paylar, mahkemelik değil.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, yani ihtilaflı olan…

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Değil. Bugüne kadar çeşitli vesilelerle ödenmemiş. Maç hasılatları üzerinden beyan ettikleri yüzde 7’lik pay var, bundan vazgeçtik. Ki, toplam -eski birim ifadesiyle- 44 trilyon liralık bir miktardan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak vazgeçtik.

Bunun dışında, birikmiş vergi ve sigorta borçları üzerinde çalışıyoruz. İnşallah mart ayı içerisinde hep birlikte bu yeniden yapılandırmaları yüce Meclisin komisyonlarına ve Genel Kurulun huzuruna getirmeyi amaçlıyoruz.

Tabii, bütün bunların kulüplerin ekonomik sorunlarını çözmeyeceğinin bilincindeyiz. Kulüplerimizin kendilerine gelir getirecek başka kaynaklara da yönelmeleri gerekiyor. Kulüpler yasasının çıkması lazım, dediğiniz çok doğru. Artık bu kadar devasa bütçeyi yöneten kulüpleri Dernekler Yasası’yla yönetmek mümkün değil. Kulüplerin borçlanma politikalarını disiplin altına almamız gerekiyor.

Bu meyanda şuna da yürekten katılıyorum. Sizin verdiğiniz, diğer gruplarımızın da, Milliyetçi Hareketçi Partisinin de desteklediği, Adalet ve Kalkınma Partisinin de desteklediği bir araştırma önergesini en kısa zamanda -ben de istirham ediyorum grup başkan vekillerimizden- inşallah gündeme alıp bir an önce bir komisyon kurularak Türk sporunun sorunlarını ve çözüm yollarını birlikte tespit edebilirsek bundan büyük bir mutluluk duyacağım.

Diğer hepsine zannederim sürem yetmeyecek. Ama, aklımda kalan ve önemli gördüğüm birkaç konuya da cevap vermek istiyorum. Bir: “Neden Kamu İhale Kanunu kapsamında yapmadınız?” Bir: Gençlik spor teşkilatı Kamu İhale Yasası’na tabi bir kurum değil. İlk 2003 yılında yazılmış “bu ihaleyi o prosedür içerisinde yapalım” diye “hayır, siz teşkilat olarak bu mevzuata tabi değilsiniz” denmiş. Şimdi, bunun hukuki referansı şu: Anayasa’mızın 47’nci maddesi, bu tip kamu hizmetlerinin özel hukuk tüzel kişilerine gördürülebileceğine imkân veriyor, onun için çok detaylı bir kanun düzenlemesiyle huzurunuza geldik. Doğrudur, bu bir ihale kanunudur, ama çoğunun referansı Kamu İhale Kanunu’ndaki hükümler; dikkat ederseniz tıpa tıp aynıdır, oradan alınmıştır; yasaklar, müeyyideler, ihaleye katılma şartları. Danıştay da bir dava dolayısıyla bu tip kamu hizmetlerinin özel düzenlenmiş bir kanunla yapılacağından bir kararında bahsettiği için, idare olarak, bu kamu hizmetinin özel hukuk kişilerine gördürülmesi konusunda çok kapsamlı bir yasa düzenleme gayreti içerisinde olduk. Belki gözümüzden kaçanlar olmuştur, ki komisyonda düzeltildi, alt komisyonda düzeltildi. Burada yine birkaç tane önerge gelecek, özellikle ihaleye katılımın daha şeffaf, rekabetin daha açık olması noktasında bizim de benimsediğimiz önergeler var. İnşallah, o önergelerle, yapılacak ihalenin şeffaf, daha çok katılıma açık ve bu oyunun gerçek piyasa değerinin oluştuğu bir süreci birlikte yönetiriz diye düşünüyorum.

İhale yapıldıktan sonra, kurum bu oyunun oynatılmasını denetleyecek, özel bir madde kondu. Bununla kâfi kalmadık, Plan ve Bütçe Komisyonumuzda arkadaşlarımız dediler ki: “Her yıl bu Spor Toto Teşkilatının uygulamalarının sonuçları Bütçe Komisyonuna sunulsun.” Her yıl Spor Toto Teşkilatı gelecek, Bütçe ve Plan Komisyonunda, şu kadar bayi verdim, bu kadar hasılat oldu, kulüplere bu kadar verdik, sosyal hizmetlere bu kadar pay verdik diye yüce komisyonu, dolayısıyla yüce Parlamentoyu bilgilendirecek.

Sayın Başkanım, sürem var mı daha?

BAŞKAN – Evet, on iki dakikanız var.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Peki.

Bunların bir kısmı da teknik sorular. İzin verirseniz onlara da değerli milletvekili arkadaşlarıma yazılı olarak cevap vermek istiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

On beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.08

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

112 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

1’inci maddeyi okutuyorum:

SPOR MÜSABAKALARINA DAYALI SABİT İHTİMALLİ VE MÜŞTEREK BAHİS OYUNLARININ ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNE YAPTIRILMASI HAKKINDA

KANUN TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve Kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; uzmanlık, ileri teknoloji ve yüksek maddî kaynak gerektiren, at yarışları hariç olmak üzere, spor müsabakaları üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarını düzenleme işine ilişkin merkezî bahis sistemi ve risk yönetim merkezinin kurulması ve işletilmesi ile başbayilik iş ve hizmetlerinin özel hukuk sözleşmesi ile hâsılattan pay verilmesi modeliyle, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, gruplar adına söz talebi yok.

Şahıslar adına var.

Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç? Yok.

Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül? Yok.

Ankara Milletvekili Sayın Ahmet Deniz Bölükbaşı? Yok.

İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Madde üzerinde soru-cevap faslına geçiriyoruz.

Sayın Öztürk… Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Başbayi: 3 üncü maddenin (c) bendinde belirtilen iş ve hizmetleri yapmak üzere idare ile sözleşme yapan yükleniciyi,

b) Benzer iş: Risk yönetimi içermesi kaydıyla, ihale konusu iş ile nitelikleri itibarıyla benzerlik gösteren, aynı veya benzer usullerle gerçekleştirilen makine, teçhizat ve diğer ekipman ile malî güç, ihtisas ile personel ve organizasyon gerekleri itibarıyla benzer özellikteki işleri,

c) Hâsılat: İdare tarafından müşterek ve sabit ihtimalli bahis oyunlarının oynatılması karşılığında iştirakçilerden tahsil edilen tutardan katma değer vergisi düşüldükten sonra kalan tutarı,

ç) Hâsılattan pay verilmesi modeli: 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetlerin özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması için yükleniciye, yüklendiği iş ve hizmetlerden elde edilen hâsılattan, sözleşmede belirlenen esaslara göre yükleniciye belli bir yüzde oranında pay verilmesini öngören özel finansman modelini,

d) İdare: Spor Toto Teşkilat Başkanlığını,

e) İhale dokümanı: İhale konusu iş ve hizmette idarî şartname, teknik şartname, sözleşme tasarısı ve gerekli diğer belge ve bilgileri,

f) İhale yetkilisi: Spor Toto Teşkilat Başkanını,

g) İstekli: İhaleye teklif veren özel hukuk tüzel kişilerini,

ğ) Merkezî bahis sistemi: Ana sistem ve kurtarma sistemi olmak üzere iki bölümden meydana gelen, tüm bayilerden gelen bilgilerin toplandığı, işlendiği ve depolandığı, yüksek kapasite ve işlem gücüne sahip yedekleme özelliği bulunan donanımların bütününün oluşturduğu sistemi,

h) Müşterek bahis oyunları: Yurt içinde ve yurt dışında tertiplenen spor müsabakalarına ait sonuçların tahmin edilmesi üzerine oynatılan, hâsılatın önceden belirlenen ikramiye yüzdesinin, doğru sonucu tahmin eden iştirakçiler arasında paylaştırıldığı bahis oyunlarını,

ı) Ortak girişim: İhaleye katılmak üzere 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketlerin kendi aralarında veya yabancı şirketlerle yaptıkları anlaşma ile oluşturulan iş ortaklıklarını,

i) Özel hukuk tüzel kişisi: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketleri veya bunların kendi aralarında veya yabancı şirketlerle oluşturdukları ortak girişimleri,

j) Pazarlıkla temin: 26 ncı maddede belirtilen durumlarda 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetlerin, idare tarafından ilan yapılmaksızın davet edilenlerle teknik şartların ve hâsılattan verilecek pay oranının görüşülerek temin edildiği usulü,

k) Pilot ortak: Ortak girişimi temsil etme yetkisine sahip olan ortağı,

l) Risk Yönetimi: Sabit ihtimalli bahis oyun programlarında yer alan bahis katsayılarının ve asgari müsabaka sayılarının belirlenmesi ile oyunların ikramiye riskinin kısmen veya tamamen yüklenici tarafından karşılanmasını,

m) Risk yönetim merkezi: Sabit ihtimalli bahis oyun programlarında yer alan etkinliklere ilişkin bahis oranlarının belirlenmesi, güncellenmesi ve bahis işlemlerinin takibi gibi faaliyetlerin yürütüldüğü merkezi,

n) Sabit ihtimalli bahis oyunları: Yurt içinde ve yurt dışında tertiplenen spor müsabakalarına ait sonuçların veya etkinliklerin tahmin edilmesi esasına göre oynatılan ve iştirak edenler arasından doğru tahmin edenlere, önceden belirlenen bahis oranlarıyla ikramiye kazandıran oyunları,

o) Sözleşme: İdare ile yüklenici arasında yapılan, özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmeyi,

ö) Spor müsabakası: Yurt içinde ve yurt dışında ilgili kurum ve kuruluşlarca tertiplenen resmî, özel, temsilî, ulusal veya uluslararası spor karşılaşmalarını,

p) Teklif: Bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde isteklinin İdareye sunduğu ve hasılattan talep ettiği pay oranını gösterir teklifi ile değerlendirmeye esas diğer belge veya bilgileri,

r) Yüklenici: Bu Kanunda belirtilen iş ve hizmetlerin yaptırılması amacıyla İdare ile sözleşme imzalayan özel hukuk tüzel kişisini,

ifade eder.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Soru-cevap faslına geçiyoruz.

Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan biraz önce cevaben Kamu İhale Kurumuna sorduklarını ve bu yasa kapsamına tabi olmadıkları cevabını aldıklarını ifade etti. Bunu sormaya gerek yoktu. Çünkü Hükûmetiniz 2007 yılında 5583 sayılı Yasa’yla Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün görevleri arasında “Futbol ve diğer spor müsabakaları üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunları düzenlemek ve düzenletmek ve yönetmek” ibaresini ekletmişti. Ayrıca yine Kamu İhale Yasası’na eklettirdiği “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk spor federasyonlarının ulusal ve uluslararası sportif faaliyetlerine ilişkin mal ve hizmet alımlarının Kamu İhale Yasası’ndan istisna edildiğini” 2007 yılı Şubatında gerçekleştirmişti. Bunu yapmış olmanız, benim bu kurumun Kamu İhale Yasası kapsamında söylediğim ilkeler çerçevesinde bulunması gerektiği yönündeki düşüncemi ortadan kaldırmıyor. Bu görüşe katılır mısınız?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Değerli milletvekilimize de teşekkür ediyorum.

Belki bir şeyi öncelikle düzeltmem gerekiyor. Daha önceki konuşmamdan Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüzün işlemlerinin Kamu İhale Yasası’na tabi olmadığı gibi bir anlam çıkabilir. Kastım şudur: Sadece bu müşterek bahis oyunlarının oynatılma işleminin Kamu İhale Yasası’nın mevcut hükümleri içerisinde mümkün olmadığını ifade etmek istemiştim. Onu öncelikle düzeltmek istiyorum.

Daha önceki konuşmamda da ifade ettiğim gibi, bu düzenlemenin yasal dayanağı Anayasa’mızın 47’nci maddesine öncelikle dayanmaktadır. Orada, bilindiği üzere, bu tür kamu hizmetlerinin özel hukuk tüzel kişilerine gördürülebileceğine dair 1999 yılında Anayasa’da yapılan bir değişiklikle bir imkân getirilmiştir. Yine, süreç içerisinde konunun idari yargıya taşınmasında Danıştayca bu tür işlemlerin özel bir kanunla düzenlenmesi ihtiyacı belirtilmiş olduğundan, referans olarak bu iki hususu dikkate aldık ve özel bir kanunla bu ihale mevzuatını düzenleme gayreti içerisinde olduk.

Belki, bu hususlar, tabii, genel bir bütünlük ve disiplin içerisinde Kamu İhale Yasası’nda da olabilirdi. Ama, genel mevzuatın parametreleri tabii birçok değişkene bağlı. İleride belki - bu, Hükûmetimizin de gündeminde olan bir konu; Kamu İhale Yasası’nı tekrar, yeniden ele almış durumdayız zaman içerisinde ortaya çıkan aksaklıklarını gidermek amacıyla- bu ve buna benzer bütün mevzuatları tek bir disiplin içerisinde birleştirmek mümkün olabilir. 

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

İş ve Hizmetler, Mali Sorumluluklar

ve İhaleye İlişkin Temel İlkeler

İş ve hizmetler ile mali sorumluluklar

MADDE 3- (1) Bu Kanun kapsamında özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılabilecek iş ve hizmetler ile yüklenilecek mali sorumluluklar şunlardır:

a) Spor müsabakalarına dayalı müşterek bahis ve sabit ihtimalli bahis oyunlarının elektronik ortamlar ve bahis terminalleri üzerinden oynatılması amacıyla bayilerin bağlantılı olarak çalıştığı merkezî bahis sisteminin kurulması ve işletilmesi,

b) Sabit ihtimalli bahis oyunları için, merkezî bahis sistemine bağlı olarak çalışacak risk yönetim merkezinin kurulması ve işletilmesi, bu kapsamda oyun programlarında yer alan müsabakalara ilişkin bahis oranlarının belirlenmesi.

c) Başbayilik iş ve hizmetleri;

1) Her hafta geçici mutabakat sağlanmak ve sözleşme süresi sonunda kesin hesap çıkarılmak üzere, sabit ihtimalli bahis oyunlarında İdare tarafından dağıtılan ikramiye tutarının oyun planına göre dağıtılması gereken ikramiye tutarının üzerinde olması hâlinde aradaki farkın karşılanması,

2) İdarenin mevcut ve ileride tesis edeceği bayilerine merkezî bahis sistemi ile uyumlu çalışacak bahis terminallerinin, mülkiyeti  yüklenicide kalmak üzere temin edilmesi, merkezî sistemle eş ve gerçek zamanlı bağlantılarının iletişim giderleri üstlenilerek kurulması, onarım ve bakımlarının yapılması,

3) İdare tarafından oynatılan oyunlara ilişkin pazarlama, reklam, tanıtım gibi faaliyetlerin yapılması; kupon, rulo gibi sarfiyat malzemelerinin temini ve bayilere dağıtılması; müsabaka ve ikramiye sonuçları gibi duyuruların yazılı ve görsel basın aracılığıyla      yapılması ile bayilik destek hizmetlerinin verilmesi,

4) Bu bentteki kesin hesap, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesini müteakip en geç üç ay içerisinde yapılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 112 sıra sayılı kanun tasarısının 3. maddesinin 3. fıkrasında “…oyunlara ilişkin…” ibaresinden sonra gelmek üzere “idarece belirlenecek usuller çerçevesinde” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

 

 

 

 

Selahattin Demirtaş

Mehmet Nezir Karabaş

Pervin Buldan

 

Diyarbakır

Bitlis

Iğdır

 

 

 

 

 

Hamit Geylani

Sırrı Sakık

 

 

Hakkâri

Muş

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutalım?

Buyurun Sayın Demirtaş.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının tümü üzerinde yaptığımız konuşmada da ifade ettiğimiz gibi bu kanun tasarısı, öncelikle bahis konusunu özel şirketlere devreden ve bir şekilde denetim altına almayı hedefleyen, belki de gelir artırıcı hedefleri de olan bir yasa tasarısı ama toplumsal açıdan bahsin yaygınlaşması ve kumar kültürünün toplumda giderek yaygın bir hâle gelmesini özendirici faaliyetlerden de kaçınılması gerektiğini az önceki konuşmamızda da ifade etmiştik. O çerçevede 3’üncü maddenin 3’üncü fıkrasında özellikle reklam, tanıtım ve pazarlama konusunda bu bahis işini devralacak şirketlerin sınırsız yetkilere sahip olmaması açısından reklam pazarlama işlerinin idarenin denetiminde, idarenin gözetiminde ve idarenin belirleyeceği usuller çerçevesinde olabilmesi açısından değişiklik önergemizi verdik.

Değerli arkadaşlar, bu konuda, aslında, Sayın Komisyonun ve değerli bürokrat arkadaşların da görüşü, bu yönlü önlemlerin alındığı ve bundan sonra da alınmaya devam edeceği yönünde. Aslında bu değişiklik yapılmasa dahi idarenin bu konuda zaten hassas davrandığı, davranmaya da devam edeceği yönünde değerli görüşlerini belirttiler. Ancak ben, idarenin kurumsal niteliği, devamlılığı ilkesi açısından bu konunun kanunda sağlam ilkelere bağlanması ve idareye bir yükümlülük getirilmesi açısından yasada bir değişikliğin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü Reklam Yönetmeliği, sanal ortamda oynatılan tali oyunlar hakkında yönetmelikler var ancak burada reklam konusu biraz düzenlenmiş. Fakat, eğer tasarı bu haliyle kanunlaşırsa değerli arkadaşlar, 3’üncü maddenin 3’üncü fıkrasına dayanarak, bu ihaleyi alan şirketler, kendi bahis şirketlerinin ve yürüttükleri işlerin tanıtımı, reklamı ve pazarlaması konusunda genel ilkeler dışında hiçbir şeyle bağlı olmayacaklar. Dolayısıyla, yaşamın her alanında, her karesinde, her saniyesinde bahis ve kumar reklamlarıyla karşılaşma ihtimalimiz olacak.

Bir yönüyle düşünüldüğünde, yani tasarının gerekçelerinden biri olan işte gelir artırma faaliyeti açısından düşünüldüğünde, belki pozitif sonuç yaratacak, şirketin geliri artıkça kamunun da geliri de artmış olacak ama şirketin gelirinin artması, bahsin yaygınlaşmasına bağlıdır. Yani bahis yaygınlaştıkça, bahis toplumda giderek daha çok oynandıkça ancak gelir artacak ve kamunun geliri ancak bu şekilde artacaktır. Bu da daha fazla reklam, daha fazla tanıtım, daha fazla pazarlama demektir. Bunun da ilkesizce yapılmasının önüne geçmek açısından, kamu yararını da gözetmek açısından ve giderek bahis oynanma kültürünü düşürmek açısından bizim önerimiz: Kamunun bu konuda önlem alması, idareye ancak düzenleme yetkisi verilmesi ve şirketlerin bahis tanıtımını, pazarlamasını yaparken, bu, idarenin öngördüğü usuller çerçevesinde ancak reklamını yapabilmesi açısından bir değişiklik önerisidir.

Bu doğrultuda değerli milletvekillerinin önergemizi dikkatlice inceleyerek, desteklerinizi beklediğimizi ifade etmek istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

İhaleye ilişkin temel ilkeler

MADDE 4- (1) İhalede saydamlığın, rekabetin, eşit muamelenin, güvenirliğin, gizliliğin, ka-muoyu denetiminin, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasının ve kaynakların verimli kullanılmasının sağlanması esastır.

(2) 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetlerin yaptırılacağı özel hukuk tüzel kişisi, İdare tara-fından hâsılattan pay verilmesi modeli esas alınarak bu Kanuna göre yapılacak kapalı teklif ihale usulü ile belirlenir.

(3) 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetler özel hukuk tüzel kişilerine bir bütün olarak -sımlara bölünmeden ve yurt çapında yürütülecek şekilde ihale edilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Soru-cevap işlemini başlatıyorum.

Buyurun Sayın Kaptan.

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, umudunu kaybetmiş insanlarımıza çeşitli adlar altında kumar oynatmak yaygın hâle geldi. Bunu yaygın hâle getirdiğinizi ve geçmişte kapatılan turistik otellerdeki kumarhaneleri de açmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Değerli milletvekilimize de teşekkür ediyorum.

Tabii, sorulan sorunun bizim şu anda görüştüğümüz yasayla doğrudan bir ilgisi yok. Toplum olarak gençlerimizi, vatandaşlarımızı olabildiğince korumak gibi elbette anayasal bir görevimiz var, ama teknolojinin getirmiş olduğu bazı sıkıntılar da var. Yani, siz ülkede bu tip oyunları yasal bir zemine oturtmazsanız, İnternet aracılığıyla illegal bir şekilde bu oyunlar oynanıyor.

Kumarhane konusu ayrı bir konu. O, geçmişte kapandı ve bir daha açılmadı. Şu anda ne şahsımın ne de Hükûmetimizin bu şekilde bir düşüncesi yoktur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi okutuyorum:

İhale komisyonu

MADDE 5- (1) İdare bünyesinde biri başkan olmak üzere, ikisinin ihale konusu işin uzmanı, birinin hukukçu ve birinin muhasebe veya malî işlerden sorumlu bir personel olması şartıyla, tek sayıda olmak üzere, en az beş kişiden oluşacak şekilde, asıl üyeler ile bu üyelerin yerine geçecek aynı niteliklere sahip yedek üyelerin isimleri belirtilmek suretiyle bir ihale komisyonu oluşturulur.

(2) İhale komisyonunun İdare personelinden oluşturulması esas olmakla birlikte, İdarede yeterli sayı ve nitelikte personel bulunmaması hâlinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarından komisyona üye alınabilir.

(3) Gerekli incelemeyi yapmalarını sağlamak amacıyla ihale işlem dosyasının birer örneği, ilanı izleyen üç gün içinde ihale komisyonu üyelerine verilir.

(4) İhale komisyonu noksansız olarak toplanır ve kararlar çoğunlukla alınır. Komisyon üyeleri kararlarda çekimser kalamaz. Karşı oy kullanan komisyon üyeleri, gerekçelerini komisyon kararına yazmak ve imzalamak zorundadır.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Soru-cevap yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

6’ncı maddeyi okutuyorum:

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İhaleye Katılım Kuralları

Yaklaşık oran

MADDE 6- (1) İdarece, ihale yapılmadan önce her türlü ayrıntılı araştırma yapılarak hâsılatın yükleniciye verilebilecek yaklaşık oran tespit edilir veya ettirilir ve dayanaklarıyla birlikte bir hesap cetvelinde gösterilir.

(2) Yaklaşık oranın tespitinde bir öncelik sıralaması olmaksızın;

a) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından hizmetin niteliğine göre belirlenmiş fiyatlar,

b) İdare veya diğer idarelerce gerçekleştirilmiş aynı veya benzer hizmetlerdeki fiyatlar ve ücretler,

c) İlgili meslek odalarınca belirlenmiş fiyatlar,

ç) İhale konusu hizmeti oluşturan iş kalemlerine ilişkin fiyatların (a), (b) ve (c) bentlerine göre tespit edilememesi hâlinde, yapılacak fiyat araştırması kapsamında; o hizmete ilişkin alınacak fiyat tekliflerinin ortalaması alınmak suretiyle veya konusunda uzman bilirkişi ve uzmanlardan soruşturularak oluşturulacak fiyatlar,

esas alınır.

(3) Yaklaşık oran ilan edilmez ve isteklilere veya ihale süreciyle resmî ilişkisi olmayan diğer kişilere açıklanmaz.

BAŞKAN – Madde üzerinde soru-cevap faslına geçiyorum.

Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, bu yasa tasarısının önemli maddelerinden biri bu yaklaşık oran maddesi. İdare tarafından uzmanlara tespit ettirilen bu yaklaşık oranın 3’üncü fıkrada ilan edilmeyeceği ve isteklilere ve ihale süreciyle resmî ilişkisi olmayan diğer kişilere açıklanamayacağı belirtiliyor. Yani burada yasağı getiriyoruz ancak yaptırım konusunda bir düzenlemeye yer verilmesinin daha doğru olacağını Sayın Bakan düşünüyor mu?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Öztürk’e de teşekkür ediyorum.

Şimdi değerli arkadaşlarım, son maddelerde bir hüküm var, Kamu İhale Kanunu’nun bu yaptırımlar ve ceza maddelerine atıf da yapıyor. Sayın Milletvekilimizin sorduğu sorunun cevabı orada. Bu maddenin getirmiş olduğu müeyyideye aykırı yaptırımların Kamu İhale Kanunu’nun cezai yaptırımlar bölümünde karşılığı var.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci maddeyi okutuyorum:

İhaleye katılımda yeterlilik kuralları

MADDE 7- (1) İhaleye katılacak isteklilerin belirli ekonomik ve mali yeterlilik ile mesleki ve teknik yeterliliğe sahip olması esastır. İhaleye katılacak isteklilerin sağlaması gereken ekonomik ve mali yeterlilik ile mesleki ve teknik yeterlilik kriterleri idarî şartnamede yer alır. İhaleye katılacak isteklilerden, yeterliliklerinin belirlenmesine ilişkin olarak aşağıda belirtilen bilgi ve belgeler istenir:

a) İsteklinin, mevzuatı gereği ilgili odaya kayıtlı olarak faaliyette bulunduğunu gösteren belgeler,

b) İsteklinin ihale konusu iş veya benzer müşterek ve sabit ihtimalli bahis işlerinde, son beş yıl içinde, asgarî toplam bir yıl idarî şartnamede belirlenecek sayıda yurtiçinde veya yurtdışında bayi ağını işletmiş olduğuna ve belirlenecek tutarda yıllık hâsılatın risk yönetimini gerçekleştirmiş olduğuna ilişkin iş deneyim belgeleri,

c) İhale konusu iş kapsamında kullanılacak altyapı ve ekipmanlar ile yapılacak işin ihale dokümanında belirtilen standartlara uygunluğunu gösteren, uluslararası kurallara uygun şekilde akredite edilmiş kalite kontrol kuruluşları tarafından verilen sertifikalar,

ç) İsteklinin organizasyon yapısına ve ihale konusu işi yerine getirmek için yeterli sayıda ve nitelikte personel çalıştırdığına veya çalıştıracağına ilişkin bilgi veya belgeler,

d) Bir takvim yılında gerçekleşen hâsılatın taahhüt edilen hâsılatın altında kalması durumunda, isteklinin hâsılattan aldığı pay oranının, gerçekleşen hasılat ile taahhüt ettiği hasılat arasındaki farkın taahhüt edilen hasılata oranı kadar noksan uygulanacağına ilişkin hükmü de içeren ve miktarı idarî şart-namede belirlenen asgarî yıllık hasılat taahhütnamesi,

e) İsteklinin, ilgili mevzuatı uyarınca yayımlanması zorunlu olan bilançosu veya bilançosunun gerekli görülen bölümleri, yoksa bunlara eşdeğer belgeler.

(2) İhale dokümanında ortak girişimi oluşturan ortakların münferiden karşılaması gereken as-garî yeterlilik kriterleri dışındaki belgeleri pilot ortağın sunması yeterlidir.

BAŞKAN – Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal şahsı adına söz istemiştir.

Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu 7’nci madde alt komisyonda ve komisyonda en çok tartıştığımız maddeydi. Arkadaşların katkılarıyla belli ölçüde bir yola sokuldu. Ancak az önce, diğer gruplardan arkadaşlarımız “Bir önerge verelim.” diye geldiler. Şu ana kadar da bize ulaşmadı önerge ama ben yine de bir görüşümü -bununla ilgili- belirteceğim zamanınızı almadan.

Burada, teknik yeterlilikleri belirlerken, orijinal, Hükûmetin teklif ettiği metinde: “…son beş yıl içerisinde, asgari bir yıl boyunca idari şartnamede belirlenecek sayıda bayi ağını işletmiş olduğuna…” diye devam ediyor. “Son beş yıl içinde, asgari bir yıl boyunca” diyordu. Biz de alt komisyonda arkadaşların eleştirilerini de dikkate alarak “toplam bir yıl boyunca son beş yılda” diye düzelttik.

Şimdi, arkadaşlarımız o bir yılın kaldırılmasını istiyor. Bu durumda, daha ağırlaştırılmış oluyor Sayın Bakanım. Tam beş yıl o zaman, idari şartnamede belirlenecek sadece bayi ağını işletmiş olmayı söylüyoruz, beş yıl şartı getirmiş oluyoruz eğer bu teklif oylanır ise. Bunun sakıncasını belirtmek üzere söz aldım. Tam tersine, beş yıl… Şu andaki işletici bile beş yıllık tecrübeye sahip değil başladığı tarihten alırsak. O zaman… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Günal, bir saniye.

Sayın milletvekilleri, hatibi sükûnet içinde dinlersek daha faydalı olacak diye düşünüyorum.

Buyurun Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Dolayısıyla, bu kısıtlayıcı bir şey oluyor, metinde bir tuzak gibi oluyor ve alt komisyonda da Komisyonda da uzmanlarca görüşülen bir şey, sakıncaları da görüşüldü. Bu şekliyle kalmasını talep ediyoruz.

Önergenin dikkate alınmamasını istiyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Günal.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…   Madde kabul edilmiştir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Madde üzerinde bir önerge vardı Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Bana bildirilen şeyde önerge yok, 7’nci maddede önerge yoktu.

NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Önerge yok, önergeyi çektik efendim.

BAŞKAN – 8’inci maddeyi okutuyorum:

İhaleye katılamayacak olanlar

MADDE 8- (1) Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar:

a) İlgili mevzuat uyarınca geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma veya örgütlü suçlardan dolayı hükümlü bulunanların ortağı veya yönetim kurulu üyesi olduğu tüzel kişiler,

b) İlgili mercilerce hileli iflas ettiğine karar verilenler,

c) İdarenin ihale yetkilisi kişileri ile bu yetkiye sahip kurullarda görevli kişilerin ortağı olduğu tüzel kişiler,

ç) İdarenin ihale konusu işle ilgili her türlü ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek sonuçlandırmak ve onaylamakla görevli olanların ortağı olduğu tüzel kişiler,

d) (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımları ile evlatlıkları ve evlat edinenlerinin ve bunların ortağı olduğu tüzel kişiler,

e) (c), (ç) ve (d) bentlerinde belirtilen kişilerin, yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya sermayesinin yüzde onundan fazlasına sahip olmadıkları anonim şirketler hariç ortakları ile şirketleri,

f) İflas eden, tasfiye hâlinde olan, işleri mahkeme tarafından yürütülen, konkordato ilan eden, işlerini askıya alan veya kendi ülkesindeki mevzuat hükümlerine göre benzer bir durumda olan tüzel kişiler,

g) İhale tarihi itibarıyla, kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu veya kesinleşmiş vergi borcu bulunan tüzel kişiler,

ğ) İhale tarihi itibarıyla, mevzuatı gereği kayıtlı olduğu oda tarafından meslekî faaliyetten men edilmiş olan tüzel kişiler,

h) 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde sayılan yasak fiillerden herhangi birini işlediği İdarece tespit edilen; gerçek kişilerin kurduğu tüzel kişiler, tüzel kişiler ile söz konusu tüzel kişilerin ortaklarının kurduğu veya ortağı olduğu tüzel kişiler,

ı) 10 uncu maddede belirtilen yasak fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler.

(2) Belirtilen yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak, (f) ve (h) bentleri hariç olmak üzere, geçici teminatları gelir kaydedilir. Bu durumun tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale sonuçlandırılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu’nun söz talebi vardır.

Sayın Kumcuoğlu

OKTAY VURAL (İzmir) – Sonraki maddede konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

9’uncu maddeyi okutuyorum:

Ortak girişimler ve alt yükleniciler

MADDE 9- (1) Ortak girişimler Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketler tarafından kendi aralarında veya yabancı şirketlerle iş ortaklığı olarak oluşturulabilir. İş ortaklığı üyeleri, hak ve sorumluluklarıyla iş ve hizmetleri birlikte yapmak üzere ortaklık yaparlar. İhale aşamasında ortak girişimden kendi aralarında bir iş ortaklığı yaptıklarına dair anlaşma istenir. İş ortaklığı anlaşmalarında pilot ortak belirtilir. İhalenin iş ortaklığı üzerinde kalması hâlinde, sözleşme imzalanmadan önce noter tasdikli iş ortaklığı sözleşmesinin verilmesi gerekir. İş ortaklığı anlaşma ve sözleşmesinde, iş ortaklığını oluşturan tüzel kişilerin taahhüdün yerine getirilmesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları belirtilir.

(2) Alt yüklenicilerin yaptıkları işlerle ilgili sorumluluğu, yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

10’uncu maddeyi okutuyorum:

Yasak fiil ve davranışlar

MADDE 10- (1) İhalede aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır:

a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla ihaleye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek,

b) İsteklileri tereddüde düşürmek, katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını etkileyecek davranışlarda bulunmak,

c) Sahte belge veya sahte teminat düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek,

ç) Bir istekli tarafından kendisi veya başkaları adına doğrudan veya dolaylı olarak, asaleten ya da vekâleten birden fazla teklif vermek.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.

Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki kanun tasarısının 10’uncu maddesiyle ilgili bazı görüş ve düşüncelerimi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızdayım.

Evvela şu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Bugün gayet hızlı bir şekilde, gayet düzenli bir şekilde, gayet ahenkli bir şekilde bir kanun yapmaktayız. Hâlbuki, dün ve ondan önceki günler bu kadar ahenkli, bu kadar düzgün, bu kadar rahat bir çalışma ortamımız yoktu. Niye? Çünkü muhalefet ile iktidarın belli konulardaki görüşleri arasında ciddi değerlendirme farklılıkları vardı.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, iktidarın desteklenmesi gerektiği anda ve yerde bu görevimizi en halisane duygu ve düşüncelerle yerine getiriyoruz. Ama bir şeye muhalefet ettiğimiz zaman da bu konudaki fikirlerimizin, düşüncelerimizin ve isteklerimizin kalıplaşmış bir ret davranışı içinde keenlemyekün addedilmesinden de rahatsız oluyoruz. Bundan sadece şahıs olarak, Grup olarak rahatsız olmuyoruz. Fakat Türkiye’nin yüksek menfaatleriyle kabili telif de görmüyoruz iktidar kanadı olarak bu davranışlarınızı. Lütfen, bundan birkaç gün önceki çalışma şeklimiz ve tavrımızla bugünkü çalışma düzenimizi mukayese ediniz ve muhalefetin bu konudaki görüş ve düşüncelerine önem veriniz. Hoş, dünkü oylamada iktidar grubundaki pek çok arkadaşın muhalefet gibi düşündüğünü de iktidar kanadının oylamaya iştirak zafiyetinden anlamış oluyoruz. Demek ki sizin içinizde de bazı konularda huzursuz olan arkadaşlar var. İktidar kanadındaki yetki ve etki sahibi kişileri, bu oylama sayıları üzerinde ciddi surette düşünmeye davet ediyorum. Muhalefet sadece şu kanattan kaynaklanmıyor, bu kanattan da ciddi surette, her yaptığınız işin doğru olup olmadığı konusunda ciddi tereddütler var demektir bu. Oylama sonuçları onu gösteriyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada belli konularda, bu maddede kimlerin, ne şekilde bu tür ihalelerden uzak tutulacağına dair bir değerlendirme var. Yani bir negatif yaklaşım içindeyiz “Şunlar şunu yapamaz, bunlar bunu yapamaz.” diye. Benim de esas söz aldığım fakat bu kadar hızlı geçeceğini tahmin etmediğim için çalışma yapmak için dışarı çıktığım bir anda, esas üzerinde konuşmak istediğim 10’uncu maddede konuşma fırsatını kaçırdım. Müsaade ederseniz, bu fırsattan istifadeyle o konuda bir iki noktayı dikkatinize getirmekte yarar görüyorum.

Bunlardan birincisi şu: Bu 10’uncu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – 8’inci.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Pardon, 8’inci maddenin. Özür dilerim, şimdi 10’uncu madde üzerinde konuşuyoruz.

8’inci maddenin (g) fıkrasında “İhale tarihi itibarıyla, kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu veya kesinleşmiş vergi borcu bulunan tüzel kişiler” ihalelere katılamayacak kişiler arasında sayılıyor. Yalnız burada vergi borcundan… Sırf zabıtlara geçsin diye bir açıklama yapıyorum. Beyannamenizi verdiğiniz tarihten itibaren vergi borcunuz teşekkül eder. Ama, diyelim ki siz 16 Mart tarihi itibarıyla beyannamenizi verdiniz -gelir vergisi beyannamenizi- o andan itibaren vergi borcu teşekkül eder ama sizin birinci taksitiniz 31 Martta, ikinci taksitiniz birkaç ay sonra gelir. Dolayısıyla bunun “vadesinde ödenmemiş vergi borcu” şeklinde anlaşılmasında yarar vardır, aksi takdirde ileride birisi kalkar itiraz eder, idarenin başı derde girer. Bunu, bu şekilde, itiraz olmadığı takdirde -zabıtlara bu şekilde geçmiştir- bu şekilde anlaşılmalıdır diye eski bir maliyeci olarak kayıtlara geçirmekte fayda gördüm.

Onun dışında, bu vesileyle Sayın Bakanımız başta olmak üzere bu tür işlem ve tasarruflara taraf olanların dikkatini bir hususa getirmek istiyorum, o da şu: Bugün Türkiye’de, özellikle profesyonel futbol liglerinde, büyükşehir belediyeleri adına müsabakalara iştirak eden profesyonel spor kulüpleri var. Bu büyükşehir veyahut da küçük şehir belediyeleri adına profesyonel ligde mücadele eden takımlarla ilgili olarak iki temel mahzur var:

Bunlardan birincisi şu: Avrupa Spor Şartı’na göre, her türlü spor faaliyetinin siyasi etkilerden ve mülahazalardan uzak tutulması gerekir. Hâlbuki bizim büyükşehir belediye başkanlarımız siyasi kişiler, dolayısıyla bir spor kulübünün başında oldukları andan itibaren, geldikleri andan itibaren, o spor kulübü siyasi bir konum kazanıyor ve bu, Avrupa Spor Şartı’na ve Avrupa spor modeline aykırı. Onun için, tarafları bu konuda ciddi suretle düşünmeye ve tedbir almaya davet ediyorum çünkü ileride bu bizim başımızı derde sokabilir.

İkinci olarak, bizim Türk mevzuatında, profesyonel bir spor kulübünün spor sahasında etkin bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için, yanılmıyorsam en az on iki amatör spor dalında faaliyet gösteriyor olması lazım. Yani biz, Türkiye’deki, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor vesaire gibi profesyonel spor kulüplerimizin, bu şekilde, spor faaliyetlerinden, profesyonel spordan elde ettikleri gelirlerin bir kısmını amatör sporlara tahsis etmesini istiyoruz. Hâlbuki bu temel fonksiyonun, esas itibarıyla, kamu kurumları tarafından yerine getirilmesi gerekir. Hâlbuki bizim belediyelerimiz ne yapıyorlar? Vergi veya benzeri şekilde elde ettikleri kaynakları, tamamen değişik bir mahiyette olan profesyonel spor sahasında, alanında harcıyorlar fakat amatör spor faaliyetleriyle ilgili hiçbir etkinlik yapmıyorlar. Hâlbuki çağımız, sporun son derece yoğun gündemde olduğu ve insanların daha az çalışarak daha çok ürettikleri bir dönem, daha çok boş zamanları var. Ayrıca, bizim spor yapmak hakkından, imkânından mahrum olan sakat insanlarımız var. Dolayısıyla belediyelerimizin profesyonel spor kulübü kuracak yerde spor yapma imkânı olmayan geniş halk kitlelerine yönelik amatör spor faaliyetlerini teşvik edici, kolaylaştırıcı birtakım arayışlar içinde, etkinlikler içinde olmaları lazım ve elindeki imkânları bunlar için kullanmaları lazım.

Bunları niye söylüyorum? Bunları şunun için söylüyorum: Bu tasarı kanunlaştıktan sonra, kesinleştikten sonra bu kanunun uygulamasından elde edilecek gelirler söz konusu faaliyetler arasında paylaştırılacak. Bu paylaşım yapılırken bu kürsüde şu ana kadar ifade etmeye çalıştığım hususların da ayrıca dikkate alınması ve bu konuya önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle Sayın Başkan, zatıalinizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’inci maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İhalenin İlanı, İhale Dokümanının Verilmesi

İhalenin ilanı

MADDE 11- (1) İhaleye ilişkin ilan, ihale tarihinden en az otuz gün önce Resmî Gazetede ve Kamu İhale Bülteninde yayımlanır.

(2) İhale ilanında aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur:

a) İdarenin adı, adresi, telefon ve faks numarası ve ilgili personelin elektronik posta adresi,

b) İhalenin adı ve niteliği,

c) İşin süresi,

ç) İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgelerin neler olduğu,

d) İhale dokümanının nerede görülebileceği ve hangi bedelle alınacağı,

e) İhalenin nerede, hangi tarih ve saatte yapılacağı,

f) Tekliflerin ihale saatine kadar nereye verileceği,

g) İhalenin 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi olmadığı.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

Sayın Genç, yalnız bir dahaki sefere eğer söz istediğiniz zaman ben oylamaya geçmeden talep ederseniz daha sevinirim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben daha önce…

BAŞKAN – Ben sadece bunu size hatırlattım.

Buyurun, süreniz beş dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, önce müracaat ettiğimiz zamanlarda AKP Grubu bütün maddeler üzerinde sözü alıp kapatıyor. Ondan sonra da… Biz de fuzuli şey etmiyoruz. Tabii, biz burada… Şimdi, ben, bundan sonra “konuşurum” dersem hemen orada, efendim madde üzerinde söz isteyenler var, çıkıp konuşacaklar. Yani bu taktiklerini bildiğimiz için, bize karşı yapılan bu hileyi bu şekilde bozabiliyoruz.

Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; efendim, tabii, çok önemli kanunlardan şey ediyoruz. Burada Kamu İhale Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmama şartları… Şimdi, aslında, bu Kamu İhale Kanunu ve Devlet İhale Kanunu, uzun deneyimler sonucu hazırlanmış ve kamu ihalelerinin çok sağlıklı yapılabilmesi, rüşvetin önlenmesi, devletin zarara uğratılmaması için uzun deneyimlerden sonra tespit edilmiş fiilî ve gerçek bir durumdur. Nedense idareler bu şeylerden kaçmak istiyorlar. Bunlardan kaçınca da hep keyfîliklere kaçılıyor.

Yani bu kanun, tabii bize daha dağıtılmadı. İşte dün buradaydık, bu kanunun görüşüleceği de yoktu, doğru dürüst incelediğimi de söyleyemem. Ama bu kanun önemli bir kanun. Türkiye’de çok büyük miktarda kaynakların birtakım kişilere ihale yoluyla aktarmasını sağlayan kanundur. Maalesef, AKP İktidarı zamanında, işte hep rant getiren bütün büyük faaliyetler AKP’nin üst kadrolarının yakınlarına kanalize ediliyor. İşte son Futbol Federasyonu Başkanlığını alan kişi… Zorla, devlet gücü kullanılarak Tayyip Erdoğan’ın en yakın iş ortağı, arkadaşı olan kişiye verildi. Dolayısıyla…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Genç, nereden biliyorsun iş ortağı olduğunu?

KAMER GENÇ (Devamla) – Biliyorum efendim. Bunlar önceden belliydi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başbakan hakkında yalan şeyler söylemeyin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yalan söylemiyorum. Doğruları sen araştır.

BAŞKAN – Sayın Genç…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Genç, lütfen doğru konuşun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın efendim… Kim, nasıl?

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu eski Futbol Federasyonu Başkanını…

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) - … zorla istifa ettirmek için burada kanunlar getirdiniz, kanunlar…

BAŞKAN – Sayın Genç, Genel Kurula hitap edin ve madde üzerinde konuşun lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, yani şimdi…

BAŞKAN – Madde üzerinde konuşun lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – O gemiciği kimden aldı? Gemiciği kimden aldı, söyler misin?

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – İftira etmenin bir anlamı var mı?

KAMER GENÇ (Devamla) – Gemiciği kimden aldı?

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Yalan dolan konuşma!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yalan dolanla… Olur mu?

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) -  Nereden biliyorsun ortağı olduğunu?

KAMER GENÇ (Devamla) – Ee gelin, araştıralım.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – İftira atma!

KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır, gelin araştıralım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu şimdi, her şeyi örtbas ediyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Devamla) – O gemiciği kim verdi? Gemiciği Tayyip’in oğluna kim verdi? Araştıralım.

LÜTFİ ÇIRAKLOĞLU (Rize) – Saygısızlık yapma millete!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben kime karşı saygılı olup kime karşı olmadığımı bilen bir insanım, tamam mı? Burada, ben size doğruları söylüyorum.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Hangi doğruları? “Sayın Erdoğan’ın ortağı” diyorsunuz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu memleketi doğru yönetin, dürüst yönetin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu memleketi doğru ve dürüst yönetmediğiniz takdirde, bu memleketi…

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU    (Rize) – Terbiyeli konuş!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu senden terbiye öğrenecek…

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Yahu bırak, değmezsin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Sen şimdi birilerine yaranmak için burada yırtınıyorsun! Şimdi sen burada kendini başkasına beğendirme, evvela vicdanına ve halka beğendirmeye çalış.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – İftira ediyorsun! Belge göster.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu iftira…

Şimdi, Sayın Başkan, bu kişiyi susturun da ben konuşayım bari.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – “Bu kişi”yi değil, milletvekili…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – İyi ama hiç öyle milletvekili ağırlığı taşımıyorsun ki sana “milletvekili” diyeyim. Onun için…

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç…

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Seviyeli ol, seviyeli!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Sayın Başkan, müdahale edin, iftira ediyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani şimdi, bunlar öyle kişiler ki hem yapıyorlar hem de pireleniyorlar.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Sinirleniyoruz, iftiraya sinirleniyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade ederseniz…

KAMER GENÇ (Devamla) – Ee yapmayın. Siz devleti doğru yönettiniz de biz karşı mı çıktık? Yani gidip de Futbol Federasyonu Kanunu’nu burada zorla, yani o kadar büyük çoğunlukla getirdiniz, bir an önce. Hiç sebep yokken genel kongreye gittiniz. Bu Futbol Federasyonu Başkanlığına gelen adam nasıl geldi, kimlerin gücüyle geldi, bilinmiyor mu yani Türkiye'de.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Millet seyrediyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sonra, kimin ortağı, bunların hepsi biliniyor.

 Ee bunları yapmayın, devleti düzgün yönetin, biz de size diyelim ki: Tamam ya, biz de sizi destekleyelim.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) - Ne alakası var?

KAMER GENÇ (Devamla) – Biz peşin hükümlü şey içinde değiliz ki.

Şimdi, peki, Devlet İhale Kanunu’ndan, Kamu İhale Kanunu’ndan niye kaçıyorsunuz? Yani dürüst yönetmek varken ortada, ihaleyi dürüst yapmak varken niye bunlardan kaçıyorsunuz? İnsanlar orada yıllarca…

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – İftira etme! Belgen varsa konuş.

KAMER GENÇ (Devamla) – Avrupa Birliği diyor ki: Kardeşim, Kamu İhale Kanunu’na göre ihalelerini yap.

Ee şimdi, siz bunları, hepsini, bunlardan kaçırıyorsunuz, ondan sonra “Ee ben kendi inisiyatifimle, kendi yandaşlarımla, ben memurlarımla yapacağım.” Böyle bir idare sistemi Uganda’da yok. Sizin uyguladığınız idare sistemi İdi Amin zamanında uygulanmıyordu. Tamam mı? Bunları gidin araştırın.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sana yakışmıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Keyfîliğin her olduğu yer, İdi Amin tarzı yönetim sistemidir.

Burada daha önce vergi yasalarını geçirdiniz. Efendim, 31/12/2007 tarihine kadar kamu malını işgal eden kişiler gidecek ecri misil ödeyecek, ondan sonra o gayrimenkulü ona ödeyecek pazarlık suretiyle… Dünyanın neresinde bu görülmüştür?

Ben bilmiyor muyum ki… Yani şimdi, Hükûmete ve bu AKP’ye yakın olanlar, gidip de devletin güzel mallarını işgal edip de ondan sonra bu kanunu getirip…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşma sürenize bir dakika ekliyorum, lütfen tamamlayın Sayın Genç.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – AK Partiye yakın…

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi bakın… Arkadaşlar, suçu olan bağırır. Ben size doğruları söylüyorum. (AK Parti sıralarından “Kim bağırıyor?” sesleri)

Bakın, benim teklifim şu: Diyorum ki kardeşim, her şeyi devletin yerleşik düzenine göre yapın. Devletin yerleşik düzenine göre gittiğiniz zaman… Kontrol sistemini de kaldırmışsınız. İç denetimi… İşte, Maliye müfettişliğinden gelmiş arkadaş burada bağırıyor. Şimdiye kadar binlerce iç denetim elemanı atadınız. Dört yıldır onlara 3 milyardan fazla para ödüyorsunuz. Üç seneden beri bir denetim raporu var mı? Bir tane göster! Milyarlarca lira maaş ödüyorsunuz. Peki, yani devleti denetim dışı bırakırsınız, ondan sonra kendi bürokratlarınız istediği gibi ihale yapacak, kim bunları kontrol edecek? “Biz dürüstüz!” Senin dürüst olduğunu ben nereden bileyim kardeşim. Buna, bilmem, gulu gulu dansı derler, Erbakan’ın dediği gibi. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar.

Onun için, yani bence, kanunları getirirken bunları usulüne göre, hukuka göre getirmek lazım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

12’nci maddeyi okutuyorum:

Şartnameler

MADDE 12- (1) İhale konusu işin teknik kriterlerine ve ayrıntılarına ihale dokümanının bir parçası olan teknik şartnamede yer verilir. Belirlenecek teknik kriterler ve ayrıntılar verimliliği ve fonksiyonel-liği sağlamaya yönelik olarak hazırlanır.

(2) İdarî şartnamede asgarî aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur:

a) İşin adı ve niteliği,

b) İdarenin adı, adresi, telefon, faks numarası, ilgili personelin adı, soyadı, unvanı ve elektronik posta adresi,

c) İhale tarih ve saati ile tekliflerin sunulacağı yer, son teklif verme tarih ve saati,

ç) İhale dokümanının görülebileceği ve satın alınabileceği yer ile vergiler dâhil satış bedeli,

d) Süre uzatımı verilebilecek hâller ve şartları,

e) İhaleye katılabilmek için gereken ekonomik ve malî yeterlilik ile meslekî ve teknik yeterliliğe ilişkin belgeler ile bunlarda aranan yeterlilik kriterleri, ortak girişimlerde ortakların münferiden karşılaması gereken yeterlilik kriterleri,

f ) Bir takvim yılında gerçekleşen hâsılatın taahhüt edilen hâsılatın altında kalması durumunda, istekliye hâsılattan verilecek pay oranının, gerçekleşen hâsılat ile taahhüt edilen hâsılat arasındaki farkın taahhüt edilen hâsılata oranı kadar noksan uygulanacağına ilişkin hüküm,

g) İsteklilerden istenilen belgelerin sunuluş şekli,

ğ) Yeterlilik değerlendirilmesinde uygulanacak kriterler,

h) İhale dokümanında açıklama isteme ve yapılma yöntemleri,

ı) Tekliflerin geçerlik süresi,

i) Ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harç giderlerinin kimin tarafından karşılanacağı,

j) Tekliflerin verilmesi, alınması, açılması ve değerlendirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar,

k) İhale kararının alınmasından sözleşmenin imzalanmasına kadar uygulanacak usul ve esaslar,

l) Geçici ve kesin teminatlar ile bu teminatlara ait şartlar,

m) İhale saatinden önce ihalenin iptal edilmesinde İdarenin serbest olduğu,

n) Bütün tekliflerin reddedilmesi ve ihalenin iptal edilmesinde ihale komisyonunun serbest olduğu,

o) İhale konusu işe başlama ve bitirme tarihi ve uygulanacak cezaî şartlar,

ö) Yükleniciye yapılacak ödemenin yeri ve şartları,

p) Sözleşme ile ilgili diğer giderlerin kimin tarafından ödeneceği,

r) Denetim ve kabul işlemlerine ilişkin şartlar,

s) Anlaşmazlıkların çözüm şekli,

ş) İhalenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi olmadığı.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 13’ü okutuyorum:

İhale dokümanının verilmesi, dokümanda değişiklik ve açıklama

MADDE 13- (1) İhale dokümanı İdarede bedelsiz görülebilir. Ancak, ihaleye katılmak isteyenlerin ihale dokümanını satın almaları zorunludur.

(2) İlan yapıldıktan sonra ihale dokümanında değişiklik yapılmaması esastır. Değişiklik yapılması zorunlu olursa, bunu gerektiren sebep ve zorunluluklar bir tutanakla tespit edilerek, önceki ilân geçersiz sayılır ve iş yeniden aynı şekilde ilan edilir. Ancak, ilan yapıldıktan sonra, tekliflerin hazırlanmasını veya işin gerçekleştirilmesini etkileyebilecek maddî veya teknik hatalar veya noksanlıkların İdarece tespit edilmesi veya ihaleye katılmak isteyenlerce yazılı olarak bildirilmesi hâlinde, ihale dokümanında değişiklikler yapılabilir. Bu hâlde, ihale geçersiz sayılmaz ve yapılan bu değişikliklere ilişkin ihale dokümanının bağlayıcı bir parçası olan zeyilname, son teklif verme gününden en az beş gün öncesinde ulaşacak şekilde ihale dokümanı alanların tamamına bildirilir. Zeyilnameyle yapılan değişiklikler nedeniyle tekliflerin hazırlanabilmesi için ek süreye ihtiyaç duyulması hâlinde, ihale tarihi bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on gün zeyilname ile ertelenebilir. Zeyilname düzenlenmesi hâlinde, teklifini bu düzenlemeden önce vermiş olanlara tekliflerini geri çekerek yeniden teklif verme imkânı sağlanır.

(3) İhaleye katılmak isteyenler tekliflerini hazırlarken ihale dokümanında açıklanmasına ihti-yaç duyulan hususlarla ilgili olarak son teklif verme gününden on gün öncesine kadar yazılı olarak açık-lama talep edebilirler. Bu talebin İdarece uygun görülmesi hâlinde yapılacak açıklama, bu tarihe kadar ihale dokümanını alanlara son teklif verme gününden en geç beş gün öncesinde bilgi sahibi olmalarını temin edecek şekilde, ihale dokümanını satın alırken bildireceği faks veya elektronik posta adreslerine, açıklama talebinde bulunan belirtilmeksizin, yazılı olarak gönderilir.

(4) İdarenin gerekli gördüğü veya ihale dokümanında yer alan belgelerde ihalenin yapılmasına engel olan ve düzeltilmesi mümkün bulunmayan hususların bulunduğunun tespit edildiği hâllerde ihale saatinden önce ihale iptal edilebilir. Bu durumda, iptal nedeni belirtilmek suretiyle ihalenin iptal edildiği bildirilir. İhalenin iptal edilmesi hâlinde, verilmiş olan bütün teklifler reddedilmiş sayılır ve bu teklifler açılmaksızın iade edilir. İhalenin iptal edilmesi nedeniyle İdareden herhangi bir hak talebinde bulunulamaz.

BAŞKAN – Soru-cevap faslına geçiyorum.

Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aracılığınızla Sayın Bakanın dikkatine bir hususu getirmek istiyorum. Bu maddenin 3’üncü fıkrasında

“İhaleye katılmak isteyenler tekliflerini hazırlarken ihale dokümanında açıklanmasına ihtiyaç duyulan hususlarla ilgili olarak son teklif verme gününden on gün öncesine kadar yazılı olarak açıklama talep edebilirler.” Buraya kadar bir tereddüt yok. “Bu talebin idarece uygun görülmesi hâlinde yapılacak açıklama…” diyor. Benim dikkatlerinize getirmek istediğim “bu talebin idarece uygun görülmesi hâlinde” ibaresinin, ihaleye katılım öncesindeki teklif verme aşamasında her türlü tereddüdün giderilmesi ve diğer iştirakçilere de tereddüt sahiplerinin isimleri verilmeden bu tereddüt konusunun iletilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Sayın Bakan katılırlarsa “bu talebin idarece uygun görülmesi hâlinde” ibaresinin çıkarılmasının yerinde olacağını düşünüyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şu andaki mevcut düzenlemenin yerinde olduğu kanaatindeyiz. Sayın Milletvekilimize de teşekkür ediyoruz. Zannediyorum şartname aşamasında filan bu konu daha güvenceli bir hâle getirilir diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

14’üncü maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Teklif ve Teminatlar

Tekliflerin hazırlanması ve sunulması  

MADDE 14- (1) Bu Kanuna göre yapılacak ihalede kapalı teklif usulü uygulanır. Bu usulde ihale konusu iş için teklif edilen pay yüzdesinin yer aldığı teklif mektubu isteklinin malî teklifini oluşturur. Bu teklif mektubu, üzerine malî teklif olduğu yazılmak suretiyle bir zarfa, yeterlilik değer-lendirmesi için istenilen diğer bütün belgeler ve geçici teminat ayrı bir zarfa konulur. Her iki zarfın üzerine isteklinin veya ortak girişim hâlinde pilot ortağın ticaret unvanı, tebligata esas açık adresi ve teklifin hangi işe ait olduğu yazılır. Zarfların yapıştırılan yerleri istekli tarafından imzalanır ve kaşe-lenir. Her iki zarf birlikte ayrı bir zarf içerisine konularak, üzerine isteklinin veya pilot ortağın ticaret unvanı, tebligata esas açık adresi, teklifin hangi işe ait olduğu ve İdarenin açık adresi yazılmak suretiyle sunulur.

(2) İstekliler tekliflerini, hâsılattan alacağı pay yüzdesi şeklinde verir. Verilen teklifler, zeyil-name verilmesi hâli hariç olmak üzere, herhangi bir sebeple geri alınamaz ve değiştirilemez.

(3) Teklif mektubu yazılı ve imzalı olarak sunulur. Teklif mektubunda ihale dokümanının ta-mamen okunup kabul edildiğinin belirtilmesi, teklifin rakam ve yazı ile birbirine uygun olarak açıkça yazılması, üzerinde kazıntı, silinti, düzeltme bulunmaması ve isteklinin ticaret unvanı yazılmak suretiyle yetkili kişilerce imzalanmış olması zorunludur.

(4) İhale konusu işin tamamı için teklif verilir; kısmî teklif kabul edilmez.

(5) Yukarıdaki fıkralardan herhangi birine uygun olmayan teklifler reddolunarak hiç verilmemiş sayılır.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci maddeyi okutuyorum:

Teminatlar ve teminat olarak kabul edilecek değerler

MADDE 15- (1) Teminat olarak kabul edilecek değerler şunlardır:

a) Tedavüldeki Türk Parası.

b) Bankalar tarafından verilen teminat mektupları.

c) Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler.

(2) Nominal değere faiz dâhil edilerek ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri, anaparaya tekabül eden satış değeri üzerinden teminat olarak kabul edilir.

(3) Teminat mektupları dışındaki teminatlar ihale komisyonunca teslim alınmaz. Bunların muhasebe şube müdürlüğüne yatırılması zorunludur.

(4) İdarece alınan teminatlar her ne surette olursa olsun haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.

(5) İsteklilerden, ihalenin yapıldığı yıldan önceki takvim yılında gerçekleşen hâsılatın yüzde beşi oranında geçici teminat alınır. Geçici teminat mektubunun geçerlilik süresinin, tekliflerin geçer-lilik süresinden en az otuz gün fazla süreli olması zorunludur. Sözleşme ve ihale dokümanı hüküm-lerine uygun olarak taahhüdün yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, sözleşmenin yapılmasından önce ihale üzerinde kalan istekliden ihalenin yapıldığı yıldan önceki takvim yılında gerçekleşen hâsı-latın yüzde onu oranında kesin teminat alınır. Kesin teminatın yükleniciden alınması sırasında geçici teminat iade edilir.

(6) Geçici teminatlar;

a) Teklif zarfları uygun görülmeyen isteklilere derhal,

b) Yeterli görülmeyen isteklilere bu durumun tespitini izleyen üç iş günü içerisinde,

c) İhalede birinci ve ikinci en düşük teklif olarak belirlenen dışındaki isteklilere, ihalenin ihale yetkilisi tarafından onaylanmasından önce,

iade edilir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 16’yı okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Tekliflerin Değerlendirilmesi ve Sözleşme

Tekliflerin alınması ve açılması

MADDE 16- (1) Teklifler ihale dokümanında belirtilen ihale saatine kadar sıra numaralı alındılar karşılığında ihale dokümanında belirtilen yere elden verilir.

(2) İhale komisyonunca ihalenin yapılacağı saatte kaç teklif verilmiş olduğu bir tutanakla tes-pit edilerek, hazır bulunanlara duyurulur ve ihaleye başlanır. İhale komisyonu teklif zarflarını alınış sırasına göre inceler. Usulüne uygun olmayan zarflar bir tutanak ile belirlenerek değerlendirmeye alınmaz. Yeterlilik değerlendirmesine ilişkin zarflar isteklilerle birlikte hazır bulunanlar önünde alınış sırasına göre açılarak, istenilen belgelerin tam olarak verilmiş olup olmadığı kontrol edilir ve durum bir tutanakla tespit olunur. Malî teklifi içeren zarflar ise bir tutanağa bağlanarak açılmaksızın ihale komisyonunca muhafaza altına alınır. Bu aşamada, hiçbir teklifin reddine veya kabulüne karar veril-mez, teklifi oluşturan belgeler düzeltilemez ve tamamlanamaz. Teklifler ihale komisyonunca en fazla yirmi gün içinde değerlendirilmek üzere birinci oturum kapatılır.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 17’yi okutuyorum:

Tekliflerin değerlendirilmesi ve uygun teklifin seçimi

MADDE 17- (1) Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri noksan olduğu veya geçici teminatı usulüne uygun olmadığı tespit edilen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır.

(2) Bu ilk değerlendirme ve işlemler sonucunda belgeleri noksansız ve geçici teminatı usulüne uygun olan isteklilerin tekliflerinin, ayrıntılı değerlendirilmesine geçilir. Bu aşamada, isteklilerin ihale konusu işi yapabilme kapasitelerini belirleyen yeterlilik kriterlerine ve tekliflerin ihale dokümanında belirtilen şartlara uygun olup olmadığı incelenir. Uygun olmadığı belirlenen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır.

(3) İhaleye teklif vermiş olan tüm istekliler ikinci oturuma davet edilir. Belgeleri noksan olan veya istenilen şartlara uygun olmadığı tespit edilen isteklilere, değerlendirme dışı bırakıldığı bildirilir ve malî teklifleri açılmadan iade edilir. Aynı oturumda, yeterliği sağlayan isteklilerin malî teklifleri açılır.

(4) Değerlendirme sonucu yeterli görülen isteklilerden ikinci oturuma katılmayanların geçici teminatları gelir kaydedilir. İkinci oturumda, yeterliği sağlayan isteklilerin malî teklifleri okunur ve tekliflerin alınış sırasıyla, ilk tekliflerinden yüksek bir oran olmamak üzere nihaî tekliflerini yazılı olarak sunmaları istenir. Oturum esnasında, isteklilerden alınan nihaî yazılı teklif mektu-pları istekliler huzurunda okunur.

(5) İhale en düşük pay yüzde oranını teklif eden istekli üzerinde bırakılır. Birden çok istekli tarafından en düşük aynı pay yüzdesi teklif edilirse, yalnızca bu isteklilerden bu tekliflerinden yüksek olmamak üzere yeni teklif vermeleri istenir. Bu işleme en düşük teklif veren tek istekli belirleninceye kadar devam edilir.

(6) İhale komisyonu verilen malî teklifleri değerlendirirken, diğer malî tekliflere veya İdarenin tespit ettiği yaklaşık orana göre teklif oranı aşırı düşük olanları tespit eder. Bu teklifleri reddetmeden önce, belirlediği süre içinde teklif sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister. Yapılan açıklamaları değerlendirir, bu de-ğerlendirme sonucunda açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir.

(7) İhale komisyonu, ihalede birinci ve varsa ikinci en düşük teklifleri belirleyerek, ihale kararını almak suretiyle oturumu kapatır. İhale komisyonu, gerekçeli kararını ihale yetkilisinin onayına sunar. İhale yetkilisi, karar tarihini izleyen en geç beş iş günü içinde ihale kararını onaylar veya gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle ihaleyi iptal eder. İhale kararı ihale yetkilis-ince onaylanmadan önce İdare, ihale üzerinde kalan isteklinin kamu ihalelerinden yasaklı olup olmadığını Kamu İhale Kurumundan teyit ettirerek buna ilişkin belgeyi ihale kararına eklemek zorundadır.

(8) İhale komisyonu gerekçesini belirtmek suretiyle, verilmiş olan bütün teklifleri reddederek ihaleyi iptal etmekte serbesttir. İhale komisyonu ihaleyi iptal etme kararı alması durumunda, bu kararını da ihale yetkilisinin onayına sunar. İhalenin iptal edilmesi hâlinde bu durum bütün isteklilere, ihalenin iptaline ilişkin gerekçe de belirtilmek suretiyle, derhal bildirilir. İdare bütün tekliflerin reddedilmesi nedeniyle herhangi bir yükümlülük altına girmez.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce yerinizden ikaz ettiniz, dediniz ki: “Önceden söz istediğinizi bildiriniz.”

 Aslında sizin de şöyle yapmanız lazım: Madde okunduktan sonra “Söz isteyen var mı?” diye sormanız lazım Genel Kurula. Usul böyle.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Maddeyle ilgili konuşmanız lazım.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ya, doğrusunu söylüyoruz arkadaşım.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sizin de maddeyle ilgili konuşmanız lazım.

KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse… Yani, öğreneceksiniz.

Bakın, siz bundan önce burada…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen söz aldığınız konuda…

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam efendim.

BAŞKAN – Ben sizin uyarınızı dikkate alacağım.

Genel Kurula hitap edin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Doğru olan o Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç, itirazım yok, “Dikkate alacağım.” dedim, itiraz etmedim.

Devam edin lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam, peki efendim. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Bana değil bunlara söyleyin.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Maddeyle ilgili konuşun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Maddeyle ilgili konuşacağım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bu kanunu ben yeteri kadar incelemedim. Zaten şimdi elimize geçti. Tabii, size göre de zaten kanunların milletvekilleri tarafından incelenmesine gerek yok. Nasıl olsa birileri hazırlıyor gönderiyor. İşte, Vakıflar Kanunu’nun kimin tarafından hazırlandığını gördük.

Şimdi, diyoruz ki: Burada bu ihale işleri devletin temel direği olan harcamalarıdır. Burada, bu ihalelerde AKP iktidarları zamanında, son zamanlarda özellikle, işte, ihale yapılıyor ama sonradan çağrılıyor. Başı örtülü bir hanımı yoksa pek ihale verilmiyor, işte, yüz tane dereden bahane getiriliyor.

MEHMET EMİN EKMEN (Batman) – Ayıp ya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Diyoruz ki: Buraya daha sert kararlar koyalım.

Şimdi, adam teklifini vermiş, gelmiş, ondan sonra, ihalede en uygun teklifi vermişse buna ihaleyi verme zorunluluğunu getirelim. Eğer, verilmediği takdirde bu kişi mahkemeye gidip de mahkemede bunu iptal ettirdiği zaman da keyfî olarak buna ihaleyi vermeyen bürokrata da bir ceza getirelim. Yani, yoksa ki adamın bir şeyi yok, bir sorumluluğu yok, keyfine… Zaten ihalelerin nasıl verildiğini biliyoruz.

Sonra, bir de, bir şey getirmişler bu altıncı fıkraya “oranı aşırı düşük…” Yani bu “aşırı düşük” ifadesini ben ilk defa kanunda görüyorum. “Aşırı düşük” ne demek yani? “En düşük” deseniz daha iyi yani. Birileri böyle yeni yeni ifadeler getiriyorlar.

Şimdi, bir de “Bu iki tane en düşük  teklif kabul edilirse sonradan ihale komisyonuna davet edilir, pazarlık yapılır.” diyor. Niye tek düşük teklifi kabul etmiyorlar da iki değişik, iki en düşük teklifi kabul edip sonradan çağırıyorlar? Ben bunu da anlayamadım. Yani bunun anlamı şu mudur acaba: İki tane düşük ihale teklifini alalım, sonra bunları sözlüye, huzura da çağıralım, bunlarla pazarlık yapalım, hangisi daha düşük bedel verirse ona mı verelim demek istiyorlar? Yoksa… Ben bunu anlamadım, yani iki kişinin tekrar gelmesini. O bakımdan, maddeyi, -benim anlayışıma göre- çok iyi düzenlenmemiş olarak görüyorum.

Daha önce Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu da söyledi, mesela, birçok yerlerde de bu böyle yapılıyor: Bu vergi borcu olanlar veya sigorta borcu olanlar ihaleye kabul edilmiyor. Ama sayın milletvekilleri, bu, piyasada da, daha doğrusu, vatandaşlar tarafından çok sıkça şikâyet ediliyor bize. Yani, hiç olmazsa, adamın vergi borcu varsa “Kardeşim, senin vergi borcun var” veya “Sigorta borcun var, git öde, ondan sonra gel...” Yani, buna bu hakkı tanımak lazım. Yani bu vergi borcunun miktarı ne kadar? Yani adamın çok cüzi bir vergi borcu varsa, vergi dairesi kayıtlarında görülüyor… Bunları bence önceden kurala bağlamak lazım. Yoksa, adamın çok cüzi, ne bileyim, yani 1 milyar, 2 milyar gibi düşük bir vergi borcu var, ondan sonra, git, trilyonluk ihaleye girmekten menettir. Yani böyle, çok global, yuvarlak laflarla kanun teklif ve tasarıları gelince uygulamada insanlar için büyük sıkıntılar yaratılıyor.

Benim şahsen bu kanun içime sinmedi çünkü incelemedim. İncelemediğim bir kanuna da parmak da kaldırmak istemiyorum çünkü burası Parlamentodur. Devletin önemli bir gelir ve rant kaynağı olan bir sahada düzenleme yapıyoruz. Bu düzenlemenin hakça yapılması lazım, hukuka uygun olması lazım, suistimallere elvermemesi lazım. Biz Parlamentoda bunu istiyoruz. Eğer sizler de bunu istiyorsanız, lütfen bu kanun tasarı ve tekliflerinin milletvekilleri tarafından enine boyuna incelenmesine fırsat tanıyın. Yoksa biz, şunun merhameti, efendim şu dürüst adamdır… Ben dün  de dedim: Beyler, insanların vicdanlarına bırakarak olayların dürüst yürüyeceğine inanmak çok zor. Çünkü, çağımız bir ekonomi çağı, menfaat çağı. Kimin menfaati uğruna satılıp, kimin de satılmadığını kestirmek mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Cümlemi söyleyeyim de bitireceğim.

Onun için, kanun düzenlenirken, objektif, herkesin anlayabileceği, herkesin, işte, hak sahiplerinin mağdur olmayabileceği bir düzeyde düzenleyelim, ona göre de uygulamacılara da keyfîlik bırakmayalım. Bunlar şey edilmezse, uygulamacılar her türlü keyfîlikleri  şey eder.

Ben, bu nedenle, bunları belirtmek için söz aldım. Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 18’i okutuyorum:

Kesinleşen ihale kararlarının bildirilmesi

MADDE 18- (1) İhale sonucu, ihale kararlarının ihale yetkilisi tarafından onaylandığı günü izleyen en geç üç iş günü içinde, ihale üzerinde bırakılan dâhil ihaleye teklif veren bütün isteklilere imza karşılığı elden tebliğ edilir veya iadeli taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir. Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliğ tarihi sayılır.

(2) İhale kararlarının ihale yetkilisi veya ihale komisyonu tarafından iptal edilmesi durumunda da isteklilere birinci fıkrada belirtilen şekilde bildirim yapılır.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 19’u okutuyorum:

Sözleşmeye davet

MADDE 19- (1) Kesinleşen ihale kararı ve ihale üzerinde kalan isteklinin bu kararın kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen en geç on iş günü içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu, ihale üzerinde kalan istekliye imza karşılığı elden tebliğ edilir veya iadeli taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir. Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 20’yi okutuyorum:

Sözleşme yapılmasında isteklinin görev ve sorumluluğu

MADDE 20- (1) İhale üzerinde kalan istekli ihale dokümanları içinde örnekleri yer alan taahhütname ile belgeleri ve kesin teminatı sunarak sözleşmeyi, kararın 19 uncu maddede belirtildiği şekilde kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen en geç on gün içinde imzalamak zorundadır. Sözleşme imzalandıktan sonra geçici teminat iade edilir.

(2) Mücbir sebep hâlleri dışında, ihale üzerinde kalan isteklinin yukarıda belirtilen şekilde sözleşme imzalamaması durumunda geçici teminatı gelir kaydedilir.

(3) İhale üzerinde kalan isteklinin sözleşmeyi imzalamaması durumunda İdare, en düşük ikinci teklifin ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla, bu teklif sahibi istekli ile sözleşme imzalayabilir. Birinci fıkrada belirtilen sürenin bitimini izleyen üç gün içinde en düşük ikinci teklif sahibi istekliye 19 uncu maddede belirtilen şekilde tebligat yapılır.

(4) En düşük ikinci teklif sahibi sözleşme imzalanmadan önce kesin teminatı ve birinci fıkrada belirtilen belgeleri vermek zorundadır.

(5) En düşük ikinci teklif sahibinin de sözleşmeyi imzalamaması durumunda, bu teklif sahibinin de geçici teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 21’i okutuyorum:

Sözleşmeye ilişkin esaslar

MADDE 21- (1) Bu Kanunda yer alan iş ve hizmetlerin yaptırılması amacıyla İdare ile yüklenici arasında yapılacak sözleşme özel hukuk hükümlerine tabi olup, sözleşmenin süresi on yılı geçemez.

(2) İhale dokümanları arasında yer alan sözleşme taslağı, ihale yetkilisi ile yüklenici tarafından imzalanır. 

(3) Sözleşmede ihale dokümanında yer alan şartlara aykırı hükümlere yer verilemez.

(4) Sözleşme hükümlerinde değişiklik yapılamaz ve ek sözleşme düzenlenemez.

(5) İdarenin izni olmaksızın sözleşme başkasına devir ve temlik edilemez ve yüklenici ortaklık yapısını değiştiremez.

(6) Sözleşmede aşağıdaki hususların yer alması zorunludur:

a) İşin adı, niteliği, türü ve miktarı, hizmetlerde iş tanımı.

b) İdarenin adı ve adresi.

c) Yüklenicinin adı veya ticaret unvanı, tebligata esas adresi.

ç) Hâsılattan yükleniciye verilecek pay oranı ve sözleşmenin süresi.

d) Ödeme yeri ve şartları.

e) Ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harç giderlerinden hangisinin sözleşme bedeline dâhil olacağı.

f) Vergi, resim ve harçlar ile sözleşmeyle ilgili diğer giderlerin kimin tarafından ödeneceği.

g) Kesin teminat miktarı ile iadesine ait şartlar.

ğ) Gecikme hâlinde uygulanacak cezaî şartlar.

h) Mücbir sebepler ve mücbir sebeplere istinaden süre uzatımı verilebilme şartları.

ı) Denetim, muayene ve kabul işlemlerine ilişkin şartlar.

i) Merkezî sistemin sigortalanmasına ilişkin şartlar.

j) Sözleşmenin feshine ilişkin şartlar.

k) Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları.

l) İhale dokümanında yer alan bütün belgelerin sözleşmenin eki olduğu.

m) Anlaşmazlıkların çözüm şekli.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 22’yi okutuyorum:

Sözleşmenin uygulanmasında yasak davranışlar

MADDE 22- (1) Sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır:

a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek.

b) Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek.

c) Sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak.

ç) Taahhüdünü yerine getirirken İdareye zarar vermek.

d) Bilgi ve deneyimini İdarenin zararına kullanmak.

e) Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 23’ü okutuyorum:

Mücbir sebepler

MADDE 23- (1) Mücbir sebep olarak kabul edilebilecek hâller şunlardır:

a) Doğal afetler.

b) Kanunî grev.

c) Genel salgın hastalık.

ç) Kısmî veya genel seferberlik ilânı.

d) İdarece tespit edilecek diğer benzeri haller.

(2)  Süre uzatımı verilmesi, sözleşmenin feshi gibi durumlar da dâhil olmak üzere, İdare tarafından yukarıda belirtilen hâllerin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için; yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması, yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması, mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin İdareye yazılı olarak bildirimde bulunması ve yetkili merciler tarafından belgelendirilmesi zorunludur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 24’ü okutuyorum…

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, soru sormak istiyorum…

BAŞKAN – Sayın Öztürk, son dakikada gördüm, bu maddede size soru hakkı tanıyacağım; çok özür dilerim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Ama, bu maddede sormam gerek.

BAŞKAN – Son dakikada gördüm, oylattıktan sonra gördüm, benim hatam. Bu maddede soru sorduracağım.

YEDİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Denetim

MADDE 24- (1) İdare yüklenici ile yapılan sözleşmenin kamu yararını ve tüketici haklarını koruyacak şekilde uygulanmasının sağlanması için gereken tedbirleri almaya, müşterek ve sabit ihtimalli bahis oyunları faaliyetlerinin ilgili mevzuat ile sözleşme hükümlerine uygun yürütülmesini izlemeye ve denetlemeye, ilgili mevzuat ve sözleşme hükümlerine aykırılık halinde bu durumun tespit edildiği ayı izleyen ayın son iş gününe kadar ödenmek üzere, ihalenin yapıldığı yıldan önceki takvim yılında gerçekleşen aylık ortalama hâsılatının yüzde beşine kadar idari para cezası uygulamaya, bu durumun devam etmesi halinde sözleşmeyi feshetmeye yetkilidir. İlk yıl için idari para cezasının uygulanmasında sözleşmenin imzalandığı tarihten önceki idarenin son bir yıllık hâsılatının aylık ortalaması esas alınır. 

BAŞKAN – Sayın Öztürk

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Genel Kurulun kabul ettiği 23’üncü maddeyle ilgiliydi. Şahsım adına söz aldığımda da dile getirdim. Bu mücbir sebepler arasında “İdarece tespit edilecek benzeri haller.” ifadesinin doğru olmadığını düşünüyorum, Her ne kadar, ikinci fıkrada yukarıda belirtilen hâllerin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için birtakım kriterler getirilmiş olmasına rağmen hukukta ve genel içtihatta mücbir sebeplerin ne olduğu bellidir. (d) bendinin “Diğer benzeri haller.” şeklinde düzenlenmesi daha doğru olacaktı.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Zaten bir temenni sayın milletvekilimizin önerisi ve bu (d) bendinde belirtilen keyfiyet aslında Kamu İhale Yasası’nda da olan, zannediyorum, Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten bu tarafa uygulama alanı bulmuş da bir madde. Orada belli bir standart ve kriterlerin oluştuğu kanaatindeyiz, ki bizim getirmiş olduğumuz orijinal tasarımızda zaten bu konu yoktu, sonradan Komisyonda ilave edildi bu husus.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 25’i okutuyorum:

Marka ve lisans kullanım hakları

MADDE 25- (1) Bu Kanun kapsamında oynatılan sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunları üzerindeki her türlü isim ve marka hakları ile oynatılan oyunlara, merkezi sisteme ve terminallere ilişkin yazılımların kullanım lisans hakları idareye aittir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 26’yı okutuyorum:

Sözleşmenin feshi hâlinde iş ve hizmetlerin yaptırılması

MADDE 26- (1) Bu Kanun kapsamında yapılacak ihaleye ilişkin sözleşmenin feshedilmesi veya iptali hâlinde, 3 üncü maddede belirtilen iş ve hizmetler İdare tarafından özel hukuk tüzel kişilerine süresi bir yılı geçmeyen sözleşmeyle, pazarlıkla temin usulüyle yaptırılabilir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 27’yi okutuyorum:

Tebligat

MADDE 27- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde yapılacak tebligat hakkında 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 28’i okutuyorum:

5602 sayılı Kanunun uygulaması

MADDE 28- (1) Bu Kanuna göre yapılacak ihale kapsamında yükleniciye verilen pay, 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin uygulanmasında yatırım ve işletme giderleri sınırlamasına ilişkin orana dâhildir.

(2) 2 nci maddede tanımlanan müşterek bahis oyunları ve sabit ihtimalli bahis oyunları, 5602 sayılı Kanunun uygulanmasında müşterek bahis sayılır. 

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 29’u okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 29- (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının görüşü alı-narak İdare tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenebilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, söz istiyorum bu maddeyle ilgili.

BAŞKAN – Önce gruplara vereceğim, sonra size.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.

Buyurun Sayın Aslanoğlu.

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum, burada diyor ki: “Yönetmelik.” Biz düşündük ki, dağıtımı yönetmelikle yapılacak. Meğerse dağıtım 5602 sayılı Yasa’yla yapılıyormuş. Yasa maddesi… Aslında, MHP Grubuyla beraber bir önerge vermiştik, Sayın Oktay Vural, Sayın Mehmet Günal’la biz, beraber bir önerge vermiştik. Burada, dağıtımda… Arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum, 100 lira gelirin yüzde 18’ini bir kere Maliye alıp cebine koyuyor. Oh, ne güzel para! Yüzde 5’de şans oyunlarından… Onu da 100 liradan düşüyor, KDV’yi düşüyor yüzde 18’ini. Geri kalanın üzerinden yüzde 5 şans oyunu alıyor. Bu, aşağı yukarı yüzde 22’ye falan geliyor arkadaşlar. Bir kere kaybeden, kazanan tanımıyor. Ben paramı alırım cebime koyarım… Aslında Sayın Bakanım, burada Maliye Bakanı otursun, burada vergi tahsil etsin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Devlet de işin içine girsin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Dur şimdi, o ayrı bir şey. Hayır devlet girebilir. Bu bir umut. Onları geçtim artık. Yani insanlara umut satıyorsunuz, bunların hepsini geçtim. Bunları geçtim Nurettin Bey.

Siz kulüplerin sırtından bu parayı kazandırıyorsunuz. Burada hak kulüplerindir arkadaşlar. Hak kulüplerindir. Hak ve kulüplere verdiğiniz para yüzde 8, devlet yüzde 23 alacak, kulüplere yüzde 8 veriyorsunuz. Koşturuyorsunuz, koşturuyorsunuz… Bu kulüpler bir gün çatlayacak arkadaşlar. Etmeyin, tutmayın. Biz bir önerge vermiştik Milliyetçi Hareket Partisi Grubuyla, en az yüzde 15’ini kulüplere verelim diye.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Destekliyoruz sizi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Canikli “Destekliyoruz” diyor. O zaman getirin 5602 sayılı Kanun’u hemen, hemen, hemen…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Acele etmeye gerek yok ki.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, acele edelim. Bu kanunu çıkarıyorsak bu kanunla beraber gelecek hafta getirin… Sayın Canikli destekliyor musunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Aceleye getirmeyelim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Aceleye değil. Efendim, bazı şeyler aceleyle olur. Eğer aheste olursa kulüpler çatlar Sayın Canikli.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Mevlüt Bey, pazarlık bir yerden başladı!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yüz yıldan beri bir şey olmadı, rahat olun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim, ben diyorum ki, rica ediyorum sizden… Önergemiz şuydu arkadaşlar… Fakat yasa olduğu için… Biz yasalara saygılı insanlarız. 5602 sayılı Yasa dediğiniz zaman, o Yasa’yı burada değiştireceğimiz… Yani, eğer isterseniz. Bilmiyorum, arkadaşlar değiştirme imkânımız var mı? O Yasa’ya bir önerge verelim, o Yasa’yı değiştirelim. Ha, olmuyor mu? Ha, arkadaşlar kulüplerin payını yüzde 15’e çıkaralım. Önerimiz, önergemiz bu. Yasayla olmuyor… Ama Sayın Canikli, ağzınızdan bu sözü aldım.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Zaman yok ama.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakika… “Zaman yok.” derken beş sene sonra herhâlde… Yani, eğer bir şeye söz veriyorsanız söz zamanında gerekli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Söz verdim ama, zaman yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ha, söz verdiniz. Ama, ben bu sözü sizden alırım, bu hakkımı alırım kulüpler adına.

Sayın Bakanım, siz de söz verdiniz değil mi efendim? Yani, Sayın Canikli’nin sözüne siz katıldınız değil mi? “5602 sayılı Yasa’yı değiştireceğiz.” siz de dediniz değil mi efendim?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Zaman vermedim Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sırası gelince açıklayacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Peki, tamam.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının 29’uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, aşağı yukarı yedi aya yakındır bu Parlamento çatısı altında görev yapıyoruz. Şimdiye kadar AKP Hükûmetinin getirdiği hiçbir kanunda “tüzük” lafı geçmiyor. Bunlar çok önemli düzenlemeler. Yani, Anayasa’mızın 115’inci maddesinde “Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir ve Cumhurbaşkanınca yayımlanır.” diyor. 124’üncü maddesinde de yönetmeliklerden bahsediyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bence, burada, Anayasa’nın bu 115’inci maddesi, tüzükler maddesi AKP Hükûmeti tarafından fiilen ortadan kaldırılmıştır işletilmemek suretiyle. Bence, Danıştayın incelemesinden bu konuları geçirmek suretiyle daha sağlıklı, daha iyi bir düzenleme yapılabilir. Çünkü, biliyorsunuz, bütün uyuşmazlıkları, idari eylem ve işlemlere karşı açılan uyuşmazlıkları Danıştay inceler. Özellikle, ihale olsun… Yani, kamu idare ve işletmelerinin bütün işlemlerini Danıştay inceler. Dolayısıyla, Danıştay birçok konularda önüne gelen ihtilafları bildiği için, bu tüzük, Danıştayın da incelemesinden geçtiği takdirde objektif kurallar koyar ama yönetmelik ne oluyor? Yine, siyasi iktidarın, bir bakanın -burada da Maliye Bakanının- işte, görüşünü alacak, ona göre karar verecek. Çok gerçekçi ve güvenilir bir düzenleme olmuyor. Bence, yani, yargı kararlarına ve yargı mercilerine karşı böyle ön yargılı ve kin içinde olmamak lazım. Böyle, Danıştayda tüzük incelenir diye, bu konuları, özellikle tüzük kavramını uygulamadan kaldırmamak lazım.

Yine, her çıktığımda görüyorum, maşallah, Bakanlar Kurulu sıraları boş. Nereye gitmiş bu bakanlar? Bu sandalyelere sormak lazım: Ey sandalyeler, siz bu bakanlara ne yapıyorsunuz ya? Bunlara sormak lazım. Nerede? Nerede?

HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) – Çalışıyorlar, çalışıyorlar…

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Hangi dönemde bakanlar gelip burada oturmuş?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, ben 80’den beri parlamenterlik yapıyorum. Burası boş bırakılmaz, çünkü burada…

Neden boş bırakılmaz biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Burada gelen kanunları milletvekilleri tenkit ederken, burada, yalnız Bakanlar Kurulu sırasında oturan bakan olmaz çünkü komple bir müzakere edilir ve her bakan kendisiyle ilgili konularda çıkıp buraya cevap vermesi lazım.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Maddeye gel…

KAMER GENÇ (Devamla) – Ee, şimdi, Bakanlar Kurulu sırasında oturan arkadaşımızın bir ihtiyacı doğdu. Şimdi, Başkana söyleyecek de, efendim, bir bana müsaade et de ben tuvalete gideyim mi diyecek? (AK Parti sıralarından gürültüler)

Yani, beyler, böyle bir hükûmet olmaz. Bu Hükûmet, bakın, yargıya karşı tepkili, Meclise karşı tepkili. Böyle bir şey olur mu? Millete karşı tepkili.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sadece bakanları değil, milletvekilleri de yok.

KAMER GENÇ (Devamla) – Buraya verilen bir değerdir. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Ben müdahale ederim efendim. Siz böyle söylüyorsunuz diye oluyor mu?

KAMER GENÇ (Devamla) – Bence, siz, bu bakanların hepsini emekliye sevk edin. Yoksa, böyle bir Bakanlar Kurulu olmaz sayın milletvekilleri.

Bakın, her şeyinde çıkıyorum… Biz, bakın, siz iktidar olmadığınız zaman, sizin milletvekilleri çıkıyordu burada diyordu. O Bülent Arınç kaç defa çıkmıştır burada demiştir ki: “Hani Bakanlar Kurulu?” Ben Meclis Başkan Vekiliyken de istiyordum… Yani, bunlara, bu Hükûmet üyelerine siz haddini bildirin, lütfen gelsinler şu Meclisi dinlesinler. Gelmiyorlarsa, istifa etsinler efendim. Ne olacak, zaten…

BAŞKAN – Sayın Genç, konuya dönün lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet, konuya dönüyorum, çünkü Hükûmet meselesi Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Dönemediniz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Çünkü, Hükûmet yargı kararlarına tepkili olduğu için Danıştayın incelemesinde…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Konuyu okumamışsın.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, ben bir şeyi okumasam bile senden daha iyi bilgiliyim. Şimdi, burada yönetmelik meselesi, sana yönetmeliğin Anayasa’nın hangi maddesinde olduğunu, tüzüğün hangi maddesi olduğunu, siz Anayasa’yı fiilen yürürlükten kaldırdığınızı söylemek istiyorum.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Boş, boş!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ama, sen bu kadar Hükûmete yağ da çeksen seni bakan yapmazlar. Ben onu sana söyleyeyim. Çünkü…

HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) – Seni yapalım!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben de zaten bu Tayyip’in kabinesinde bakan olmaya tenezzül etmem, ya. Bırak sen de Allah’ını seversen.

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Olamazsın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Olamam, ben de onu bakan etmem, o da beni bakan etmez.

Onun için, şimdi tekrarlıyorum bunu: Yargıya karşı ön yargılı olabilirsiniz, ama lütfen, bu Danıştayın denetiminden geçen tüzük kavramını, Türk tüzük uygulamasını uygulamalardan kaldırmayın. Bu Anayasa’nın 115’inci maddesini sizin iktidarınız zamanında fiilen ortadan kaldırılmıştır.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Bugüne kadar niye bakan olamadın?

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, lütfen...

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, sen ne yapacaksın benim bakan olup... Ben böyle gelip de birine -efendime söyleyeyim- yalaklık yaparak bakanlık olacağıma böyle yiğitçe çıkar kürsüde de konuşurum, benim için en büyük bakanlık ya. Ben özgürce çıkıyorum, fikirlerimi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Pardon Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Özgürce çıkıyorum, fikirlerimi söylüyorum, milletin gerçeklerini dile getiriyorum. Sen ve bakanların hangisi yiğitse çıkalım bir sokakta yürüyelim, bakalım halk beni mi tutuyor, sizi mi tutuyor, o bakanlarınızı mı tutuyor. Bakın, sizin Meclis Başkanınız 8 tane koruma polisiyle geziyor.

BAŞKAN – Sayın Genç, ana konuya geçin, tamamlayın lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Başbakanınız 255 tane polisle geziyor. Ben ise sade bir vatandaş olarak sokakta geziyorum. Buraya verdiğiniz para ne biliyor musunuz? İşte devletin parasını böyle heba ediyorsunuz. Ama, ne yapalım ki, şimdi, bugün kendinizi çok kuvvetli hissediyorsunuz, ama bu sıralar kimseye yâr olmamış. Yarına, bu sıralardan gittiğiniz zaman hâlinize, vay hâlinize diyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Soru-cevap faslına geçiyoruz.

Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanımdan öğrenmek istiyorum: Bu spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarının gelirlerinin paylaşılmasında -biraz önce Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun da ifade ettiği- birlikte imzaladığımız önergeyi geri çekmiştik. Bu konu önemli. Bu konu üzerinde, bu gelirlerin paylaşımı nasıl şekilleniyor? Diğer ülkelerde nasıldır?

Tabii ki, spor kulüplerinin üzerinden kazanılan bu gelirin sporu güçlendirici, spor kulüplerini güçlendirici, gerçekten, uluslararası düzlemde Türk sporunun rekabet gücünü artırıcı bir altyapıya, yatırıma dönüşmesi hepimizin temennisi.

Sorum şu: Bu gelirlerin paylaşımında spor kulüplerimize daha fazla pay ayırmak için bir düşünceniz, bir planlamanız, bir öngörünüz, bu yönde Türkiye Büyük Millet Meclisine ve bu kanun çıkarken spor camiasına bir sözünüz bulunmakta mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Grup Başkan Vekilimize de teşekkür ediyorum, gerçekten kulüplerimizin ekonomik sorunlarının çok önemli olduğunun altını çizdiler. Doğrudur, bugün Türkiye’de başta futbol kulüpleri olmak üzere ekonomik bir sıkıntıyla karşı karşıyalar.

Değerli arkadaşlarım, diğer ülkelerde, özellikle Avrupa ülkelerinde kulüplerin gelirlerinin büyük bölümünü maç hasılatları oluşturmaktadır. Gelirlerinin yaklaşık yüzde 75’i bilet satışından, maç hasılatlarından gelmektedir. Diğer kısmını da isim hakkı, yayın hakkı gelirlerinden elde etmektedirler.

Bizde tablo tamamen tersinedir. Yani bugün İddaa’nın vermiş olduğu pay olmasa, yayın haklarından elde etmiş oldukları paylar olmasa kulüplerin ekonomik durumlarının daha zor olacağını takdirlerinize sunmak istiyorum.

Daha önceki konuşmamda da ifade ettim, yani biz kulüplerimizi rahatlatmak adına imkânlarımızı zorluyoruz. İşte, dün Mecliste kabul edilen yasayla yaklaşık 43 milyon YTL’lik bir birikmiş alacakları silindi, Parlamentomuz af çıkardı.

Şimdi, inşallah önümüzdeki mart ayı içerisinde, birikmiş sigorta ve vergi borçlarının da uzun vadeye yayılması, daha düşük tecil faiziyle yayılması konusunda bir gayretimiz olacak. Bunu inşallah birlikte yapacağız.

Bunun dışında, tabii Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yeni stadlar yapmak suretiyle kulüplerimizin gelirlerini artırmak istiyoruz. İstiyoruz ki stadlarımız sadece 360 günde 20 gün, 25 gün futbol oynanan, geri kalan zamanda atıl kapasitede duran yerler olmasın, çok fonksiyonlu olsun, fuar olsun, kafeterya olsun, lokanta olsun, başka sosyal etkinliklerin yapıldığı ve kulüplere gelir getiren, ekonomik değeri daha fazla olan yerler olsun.

Şimdi, bunun dışında, İddaa gelirlerinden kulüplerimize aktardığımız payı ne yapabiliriz? Bunu elbette konuşacağız. Ama, lütfen yanlış anlamayın, yani şu anda Sayın Bakan bunu söyledi de, işte artırmadı gibi değil. Buna bakacağız, bu sadece benimle ilgili olan bir konu değil, çünkü şans oyunları vergisi var, başka mali boyutu var, vergiler var. Ama benim şahsi fikrimi sorarsanız, ben buradan ve başka kaynaklardan kulüplerimize, sadece futbola değil, başta amatör spor olmak üzere bütün spor etkinliklerine, spor aktörlerine daha çok pay aktarmayı tercih ederim, bunu yapmayı çok arzu ederim.

Bunu getireceğiz inşallah, komisyonumuz da kurulacak. Bu araştırma komisyonunda da bunu enine boyuna tartışacağız. Mümkün olan, yapılabilen neyse bunu birlikte inşallah yapma gayreti içerisinde olacağız. Ben bunu size, önerisini getireceğim ve tartışacağız.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, ikidir “Af çıkardık.” diyorsunuz, bu sizi bağlar yalnız. Dünkü yasada bir af çıkmadı. Dünkü yasa bir uzlaşma yasası idi…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Haberleri yok!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dünkü yasa bir uzlaşma yasası idi. Dünkü yasada kulüplerin herhangi bir vergi ve sigorta borçlarıyla ilgili bir af diye bir madde yok…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu, biz dünden beri “Af değildir.” diyoruz; şimdi oldu, bizi teyit ediyorsunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, spor kulüplerini söylüyorum. Dünkü yasada spor kulüplerinin borçları silinmedi. Bu sadece bir uzlaşma yasası, o şekilde getirdiniz. Sizden istirhamımız, onun için, hangi kulübün ne kadar borcu affedilmiştir? Hangi kulübün ne kadar borcu silinmiştir Sayın Bakanım? Şimdi öyle dediniz ya Nurettin Bey. Şimdi, hangi kulübün ne kadar borcu silinmiştir? Bunu eğer lütfedip bir açıklık… Burada değil illa, yani şu anda değil… Hangi kulübe yaradı acaba bu iş? Ama, gariban Anadolu kulüpleri yine yaya kaldı.

Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Şimdi, tabii, Sayın Mevlüt Aslanoğlu bugün mutlaka peşin, nakit bir şeyler almak istiyor da…

BAŞKAN – Evet, öyle görünüyor.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – “Olsa, dükkân sizin.” diye bir laf var.

Şimdi, dün çıkarılan kanundaki konu şu: Gençlik ve Spor Teşkilatımıza oynanan maç hasılatlarının yüzde 7’si oranında bir pay aktarılıyor. Sigorta ve vergi değil; doğru dediğiniz, ama bu benim dediğim, Gençlik ve Spor Teşkilatına yüzde 7’lik pay dediğimiz, oynanan maç hasılatlarından toplanan miktarın yüzde 7’si. Bunu kulüplerimiz ödeyememişler. Yıllardır birikmiş bir borç stoku var ve burada bizim Gençlik ve Spor olarak vazgeçtiğimiz miktar 43 trilyon liradır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, hangi kulüpler? O Süper Lig kulüplerine yaradı bu iş.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Onun ben bize ayrıntısını bildireceğim. Üçüncü Lig de dâhil, yani her profesyonel ligde yarışan bütün kulüplerimizin borçlarıdır onlar.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 30’u okutuyorum:

Uygulanmayacak ve yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 30- (1) Bu Kanun kapsamındaki iş ve hizmetlerin özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması amacıyla yapılacak ihale; ceza ve yasaklama hükümleri hariç olmak üzere 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir.

(2) 22/2/2007 tarihli ve 5583 sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Soru-cevap faslına geçiyorum.

Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biraz önce 22/2/2007 tarih ve 5583 sayılı Kanun ile görüştüğümüz kanun tasarısının kapsamına giren hususların Kamu İhale Yasası’ndan istisna edildiğini belirttik. Şimdi burada tekrar buna tabi olmadığını söylemekle çift dikiş mi yapıyoruz?

Teşekkür ediyorum efendim. 

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Ben de teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, tabii, burada bir çift dikiş söz konusu değil. Yapmaya çalıştığımız şu hep birlikte: Bu kamu hizmetinin özel hukuk kişilerine gördürülmesi işinin, daha doğrusu ihalesinin ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesine çalışıyoruz. Elbette bazı noktalarda da temel kanun olan Kamu İhale Kanunu’na referansta bulunuyoruz. Mesela, burada referansta bulunuyoruz, ileride, ceza yaptırımlarına ilişkin hükümlerde yine oraya atıfta bulunuyoruz. Dolayısıyla, hem kamu ihale hukukunun standart hâle gelmiş, içtihat hâline gelmiş bütünlüğünü bozmamak adına bunu yapıyoruz hem de dediğim gibi, bu konuda bir bütünlük sergilemesi adına bunu yapıyoruz. Onun için bir çift dikiş veyahut da bir mükerrerlik söz konusu değildir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 31’i okutuyorum:

Uygulama Sonuçları Hakkında Bilgilendirme

MADDE 31- Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarının özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılmasının uygulama sonuçlarına ilişkin olarak İdare yılda bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1’i okutuyorum:

İşe başlama süreci

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanun hükümlerine göre yapılacak ilk ihale sonucunda imzalanacak sözleşmenin imzalanmasından sonra yüklenicinin en geç altı ay içerisinde işe başlaması zorunludur. Bu şekilde işe fiilen başlanıncaya kadar geçerli ve en fazla bir yıl süreli olmak üzere bu Kanunun konusu işlerle ilgili olarak imzalanmış son sözleşmelerdeki aynı şartları taşıyan özel hukuk hükümlerine tabi yeni bir sözleşme yapılarak işin devamı sağlanır.

BAŞKAN – Soru-cevap faslına geçiyorum.

Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu geçici 1’inci maddeden sonra bittiği için, bir geçici 2’nci maddeye ihtiyaç olabilir mi diye Sayın Bakana sormak istiyorum, çünkü 15’inci maddenin beşinci fıkrasında, teminat miktarı belirlenirken bir önceki sözleşmeye göre yapılan hasılat tutarının esas alınacağı söyleniyor. Bu kanun yeni uygulamaya girecek. Dolayısıyla, bir geçici maddeyle, bu kanunun ilk ihalesi sırasında teminat olarak, bu kanundan önce uygulanan sözleşmeye göre tahsil edilen hasılatın esas alınacağına ilişkin bir geçici madde düzenlemesinin yerinde olacağını düşünüyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sayın Milletvekilimizin önerisini dikkatle dinledik ama yeni bir geçici 2’nci madde ilavesi gerektiği kanaatinde değiliz.

Bir de izin verirseniz, bu geçici 1’inci maddeyle ilgili, bizim, Bakanlar Kurulundan sevk ettiğimiz tasarıyla, komisyonda son şekli verilen metin arasında süre açısından farklılık var değerli arkadaşlarım. Netice itibarıyla, bütün bu operasyonun bir yıl içerisinde bitmesi gibi bir bağlayıcı hüküm söz konusu. Şu anda buna itirazımız yok. İnşallah, bu yasa çıkar çıkmaz, arkadaşlarımız ihale işlemlerine başlayacaklar ve yetiştirmek için ellerinden geleni yapacaklar. Ama ola ki teknik zaruret ve sair mücbir sebeplerden dolayı bu bir yıllık süreyi aşma durumu olur ise, şimdiden ifade ediyorum, tekrar Meclisin huzuruna geleceğimizi belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Geçici 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 32’yi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 32- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 33’ü okutuyorum:

Yürütme

MADDE 33- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Hayırlı olsun.

Sayın Bakan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bu önemli yasanın Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında değerli katkılarını veren komisyon üyelerine, alt komisyon üyelerine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bugün müşterek -Danışma Kurulu- grup önerileriyle birlikte Mecliste öncelikle görüşülmesi konusunda gerekli katkılarını veren Demokratik Sol Partiye, DTP’ye, Milliyetçi Hareket Partisine, Cumhuriyet Halk Partisine, Adalet ve Kalkınma Partisine ve değerli grup başkanlarına huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Uzlaşmayla, ortak bir anlayışla bir kanun çıkarttık. Türk sporu adına, kulüplerimiz adına hepinize şükranlarımı sunuyorum. İnşallah buradan elde edilecek kaynağın kulüplerimize en yüksek oranda aktarılması konusunda da elimizden gelen gayreti göstereceğimizi ifade ediyor, katkı sağlayan bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

3’üncü sırada yer alan Trabzon Milletvekili Sayın Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemin 4’üncü sırasında yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 93)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Diğer işlerde de komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 26 Şubat 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 18.23

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.