DÖNEM: 23 CİLT: 12 YASAMA YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 51’inci
Birleşim 17 Ocak 2008 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L
E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMA IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir Çamlı Barajı ve baraj havzasında
altın madeni aranmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler’in cevabı 2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Zafer Üskül’ün, Hrant
Dink cinayetine ilişkin gündem dışı konuşması 3.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, elektrik zamları ve kesintileri ile yanlış enerji
politikalarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler’in cevabı V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan ve 28 milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/96) 2.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan ve 22 milletvekilinin,
arıcılık sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/97) 3.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner
ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98) B) Tezkereler 1.- İsrail
Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi Dışişleri Komisyonları Başkanları
tarafından davet edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
heyetinin davete icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/267) 2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Mısır Halk Meclisi Başkanı Fethi Surur’un davetine icabetle, beraberinde Parlamento
heyetiyle Mısır’a resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/268) 3.- Slovenya
Parlamentosu Çevre ve Geniş Alanlar Ekonomisi Komitesi Başkanlığı tarafından
davet edilen Kütahya Milletvekili TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy ile Ankara
Milletvekili Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga’nın
davete icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/269) VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56) 2.- Ses ve Gaz
Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/437) (S. Sayısı: 54) 3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Konseyi Arasında
Askeri-Bilimsel ve Askeri-Teknik İşbirliği Konusunda Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/294) (S.
Sayısı: 68) VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR A) Yazılı Sorular ve Cevapları 1.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık ithalatı kontrol belgesi düzenlenmesine, - İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, genetiği değiştirilmiş gıda ürünlerine, - Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, doğrudan gelir desteği
ve prim ödemelerine, - Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, muz ithalatına ve muz
üretiminin desteklenmesine, - Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, pancar ve buğday üreticilerinin ürün bedeli
alacaklarındaki sorunlara, - Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın, Trakya’da buğday üreticilerinin sel zararlarının
karşılanmasına, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/1157, 1158, 1159, 1160, 1161, 1162) 2.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Balkan göçmenlerinin sorunlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlu’nun cevabı (7/1177) 3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, özürlü çocukların
eğitim giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik’in cevabı (7/1179) 4.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Milas Ovası Sulama
İkmali işine, - İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İstanbul-Tuzla’da
sanayi kaynaklı çevre kirliliğine, - Bursa Milletvekili
Hamza Hamit Homriş’in, Karacabey’deki bir köyde
kurulması planlanan kireç tesisine, İlişkin soruları
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/1183, 1184, 1246) 5.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasına
ve bazı tarihi yerlere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/1203) 6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ali Özpolat’ın, bir öğretmenle
ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in
cevabı (7/1207) 7.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, bir okulun isminin
değiştirilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı
(7/1209) 8.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, öğrenim ve borç kredisi geri ödemelerine ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/1210) 9.- Adana
Milletvekili Mustafa Vural’ın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine, - Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Marmarabirliğin
zeytin bedeli ödemelerine, - Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Milas Avşar Ovasında
toprak tuzlanmasına, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/1216, 1217, 1218) 10.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Hurma ve Lara arıtma tesislerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/1249) 11.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, narenciye üretimine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı (7/1281) 12.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Diyanet İşleri Başkanlığına personel alımı
ile ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlu’nun cevabı (7/1283) 13.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki yolsuzluk
iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı (7/1289) 14.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Bodrum-İçmeler
mevkiindeki arıtma tesisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/1297) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı. Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Amasra’da
kurulması düşünülen termik santralin çevreye vereceği zarara ilişkin gündem
dışı konuşmasına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler cevap verdi. Giresun
Milletvekili Murat Özkan, Karadeniz Sahil Yolu ve Giresun geçişinde yaşanan trafik kazalarına, Edirne
Milletvekili Necdet Budak, Edirne’ye yapılan yatırımlar ve hizmetlere, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 19 milletvekilinin, insan kaçakçılığı ve yasa dışı göçmen hareketlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/95) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı) (1/335) (S. Sayısı: 56)
görüşmelerine devam edilerek yirminci bölümüne kadar kabul edildi. 17 Ocak 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime
22.56’da son verildi.
No.: 71 II.- GELEN KÂĞITLAR 17 Ocak 2008 Perşembe Rapor 1.- Bazı Yatırım
ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun
ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/480) (S. Sayısı: 94) (Dağıtma tarihi: 17.1.2008) (GÜNDEME) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan ve 28 Milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/96) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2008) 2.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan ve 22 Milletvekilinin,
arıcılık sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/97)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2008) 3.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner
ve 25 Milletvekilinin, Isparta İlindeki göllerin çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/98) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2008) 17 Ocak 2008 Perşembe BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatoş GÜRKAN (Adana) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşimini
açıyorum. III.- YOKLAMA BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim. Gündem dışı ilk söz, İzmir Çamlı Barajı ve baraj havzasında altın
madeni aranması hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’ye
aittir. Buyurun Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş dakika Sayın Sipahi. IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahi’nin, İzmir Çamlı Barajı ve baraj havzasında altın madeni aranmasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler ‘in cevabı KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. İzmir Çamlı Barajı ve baraj havzasında altın işletme ruhsatı
verilmesi konusunda Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, konu hakkında yazılı bir dosya muhteviyatı içerisinde teferruatlı
bilgi veren İzmir Büyükşehir Belediyesine de teşekkürlerimi iletiyorum. Küresel ısınma nedeniyle su konusunda en büyük olumsuzluğun
tarımda ve büyük şehirlerimizde söz konusu olduğu bilinmektedir. Geçen yıl su
problemi nedeniyle Türk tarımının kaybı bilinen rakamlarıyla 5 milyar doların
üzerindedir. Buna karşılık, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin raporuna göre,
sadece gübre fiyatları yüzde 31 ile 54,5 arasında artmıştır. Buna yüzde 19,5’a
varan bu yılın elektrik zammını da eklerseniz Türk çiftçisinin 2008 yılında da
yoksulluk ve açlıkla mücadeleye devam edeceği doğal olarak anlaşılır. Tarımda
AKP Hükûmetinin tek icraatı daha çok kredi, yani borç
verip susuzluğa borç batağını eklemektir. İzmir büyükşehir nüfusu hâlen 3 milyon 200 bine yakındır. 2030
perspektifiyle 5 milyonu geçeceği tahmin edilmektedir. İzmir havalisinde yağış
azdır, yakınlarında önemli bir nehir yoktur. Yer altı suları sürekli daha
derine çekilmektedir. Metropol su ihtiyacının yüzde 36’sı Tahtalı Barajı’ndan,
yüzde 2’si Balçova Barajı’ndan, yüzde 62’si derin kuyulardan temin
edilmektedir. Ancak derin kuyular gittikçe kullanım dışı kalmaktadır. 1987 yılından kalma bir Devlet Su İşleri Planlaması olan Çamlı
Barajı bitirildiğinde 21,5 milyon metreküp aktif hacimle asgari olarak 250 bin
kişiye temiz su imkânı sağlayacaktır. Ancak, 3 Ocak 2008’de Resmî Gazete’de
yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Çamlı Baraj havzasındaki Efemçukuru köyü arazisindeki 35 parselde yurt savunması
gerekçesiyle acele kamulaştırma kararı alınmıştır. ÇED raporu verilen şirket yüzde 100 yabancı sermayeli TÜPRAG olup
merkezi Kanada’daki Eldoradogold Corporation’ın
alt kuruluşudur. TÜPRAG isimli şirketin ruhsatı baraj havzasında olduğu için
2005’te iptal edilmiştir. Şirket, mahkeme kararına rağmen işletme ruhsatı ve
iznini iade etmemiştir. Aynı şirketin Uşak Kışladağ’daki altın
madeni işletmesi de Danıştay 6. Dairesince 2007 yılında durdurulmuştur. Ruhsat
verilen bölge su havzasıdır, tarım bölgesidir, turizm ve termal bölgesidir ve ana
teması sağlık olan ve İzmir’in geleceği olan EXPO 2015’in mücavir alanıdır.
Menderes ilçesine bağlıdır, ancak Menderes, Seferihisar, Urla, Güzelbahçe,
Balçova ilçe hudutlarının kesişme noktasındadır. Bu yabancı şirketin menfaatleri, yabancı sermayenin çıkarları
250 bin kişinin su ihtiyacından daha mı önemlidir, binlerce köylünün üzüm ve
narenciye gelirinden, İzmir’in turizm ve termal gelirinden ve sadece İzmir
değil tüm Ege’nin geleceğini kurtaracak ve 31 Mart 2008’de karar verilecek olan
EXPO 2015’in getireceklerinden, İzmir’i bir dünya kenti yapacak olmasından daha
mı önemlidir sorusu ister istemez her İzmirlinin aklına gelmektedir. EXPO 2015’in karar aşamasında bu ruhsat, İzmir’e ve İzmirliye
yapılan bir sabotajdır. Acele kamulaştırma kararında yurt savunması gerekçesi nasıl
açıklanacaktır? Yurt savunmasını, TÜPRAG isimli yabancı sermayeli şirket, İzmir
halkından ve Efemçukuru köylüsünden daha mı iyi
yapacaktır? Ben, basında, bu, yurt savunması gerekçesini okuduğumda gözlerime
inanamadım ve Bakanlar Kurulu kararını getirdim. Gerekçede yurt savunması
yazmıyordu. Onun üzerine, “Acele kamulaştırma” bölümünü inceledim. Kamulaştırma
Kanunu’nun 27’nci maddesinde “Acele kamulaştırma” şu şekilde ifade ediliyor,
takdirlerinize sunuyorum: “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun
uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca
karar alınacak hallerde…” diye gidiyor. Şimdi sizlere soruyorum: Baraj havzasında yabancıya altın
ruhsatıyla, milli müdafaa mükellefiyetinin ve vatan savunmasının ne ilgisi, ne
alakası var? Yurt savunması ne zamandan beri yabancı şirketlere ihale edildi?
İzmirliler adına bu sorunun cevabını bekliyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Sipahi, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız. KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) - Bergama, Uşak, Kozak Yaylası, Kaz
Dağları, Madra Dağı ve şimdi İzmir’in yakını Menderes
ilçesi, Seferhisar ilçesi. Peki, çıkarılan altının bize bir faydası var mı? Hayır. Bize düşük
oranlı gösterilen cevher yurt dışına 4-5 kat zenginleşmiş olarak gidiyor ve
külçe altının tamamı yurt dışından ithal ediliyor. Sadece kuyumculuk sektörü
geçen yıl 239 ton külçe altın ithal edip 5,8 milyar dolar ödemiş. Güya
çıkartılan altın nerede diye soruyorum. Geriye topraklarından olmuş Türk insanı
ve kirlenmiş, zehirlenmiş topraklar kalmakta. Bu topraklara ve bu toprağın
insanına reva görülen zihniyete ve peşkeş çekmeye yeter diyorum. Bu büyük yanlıştan geri dönülmesi dileğiyle sözlerime son veriyor,
yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sipahi. Gündem dışı konuşmaya Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler Bey cevap
verecektir. Buyurun Sayın Güler. Süreniz yirmi dakika. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İzmir
Milletvekili Sayın Erdal Sipahi’nin, İzmir Çamlı Barajı ve baraj havzasında
altın madeni aranması hakkında yaptığı konuşmaya açıklayıcı bilgiler sunmak ve
bu noktada sizi aydınlatmak için söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. Hepinizin bildiği gibi Türkiye’de altın üretilmesi siyanür ve
çevreye yönelik olarak ortaya atılan bazı ifadelerle zaman zaman
tartışma konusu hâline geliyor. Ancak dünyada da altının yüzde 85’i bu metotla
üretiliyor. Bunun dışında, tabii olarak bulunan altın da, daha evvel belki
filmlerde gördüğünüz gibi, ırmak kenarlarında o saf altının birbiriyle sulu gravimetrik metotla üretilmesi gerçekleştiriliyor. Ama yaygın olarak dünyadaki usul bu. Ancak bu nokta Türkiye’de biraz daha farklı algılanıyor.
Türkiye’de, nedense, diğer madenlerin yanında, altın özel bir ilgi konusu
oluyor. Kroma, bora, mermere, bakıra, çinkoya ilgi gösterilirken, altın
noktasında zaman zaman çok farklı yaklaşımlar ele
alınıyor. Bunu, tabii, biz, ilgiyle ve ibretle izliyoruz. Tabii Sayın Erdal
Sipahi Bey’i bundan tenzih ederek söylüyorum, çünkü onun o konudaki
hassasiyetinin bu noktadaki paralellik içinde olmadığını biliyorum. Ancak size
şunu söyleyeyim: Buradaki siyanür, sodyum siyanürdür, bildiğimiz hidrojen
siyanür değil. Ayrıca, bununla ilgili yapılan, çevreyle ilgili yapılan
çalışmalarda da, bunun, direkt temas olmadıkça bir sorun olmadığını da
biliyoruz ve bununla ilgili olarak da dünyada zaten bilinen usullerle bu
çalışmalar sürdürülüyor. Bunun dışında da, ayrıca, atık havuzlarında kireçle muamele
edildiği zaman, herhangi bir sorun olmadan da, çevreye duyarlı olarak da bu
elimine edilebiliyor. O bakımdan, siyanürü, burada farklı bir boyutta ele alarak bu
tartışmaların konusu etmemek lazım. Çünkü, yüz yirmi
yıldan beri dünyada bu sistem kullanılıyor. Dünyada, Amerika Birleşik
Devletleri, Kanada, Fransa, İsveç, İtalya, İspanya, Avustralya gibi çevre
açısından çok duyarlı ülkelerde de bu kullanılıyor ve yaklaşık olarak da sekiz
yüze yakın madende de bunlar kullanılıyor. Ülkemizde de aynı şekilde
kullanılıyor. Ben, daha evvelden Etibank’ın Genel Müdürlüğünü yaptım.
Kütahya’da da bu şekilde, gümüş tesislerinde kullanılıyor. En ufak bir sorun
olmadı, çünkü bu nokta teknik olarak ele alındığı için, hiçbir sorun olmadan da
sürdürülüyor. Ayrıca, dediğim gibi, kireç ilavesi de siyanürün gaz hâline
geçmesini önlüyor. Dünyada altın ve gümüş tesislerinde çalışan binlerce kişi ve
mühendisten, siyanürden dolayı ölen bir kişiye rastlanmamıştır. Bunu bilhassa
ifade etmek istiyorum. Çünkü devamlı kontrol altında tutulur bu. Ayrıca, dünya, madenciliğin, tarımın ve turizmin iç içe olduğu pek
çok örnek de geçerli ve Kanada’da olsun, diğer ülkelerde olsun, turizm
tesisleriyle bu iç içe olabilmektedir. O bakımdan, bunun çok fazla abartıldığı
kanaatindeyim. Çünkü, madenler insanların istediği
yerde olmuyor. Madenlerin oluş şekli, petrolde de olduğu gibi, istediğimiz
yerde değil, istenilen yerde oluyor. Yani, kainatın
yaratılmasıyla beraber, o, kendine özgü bir şekilde, yer kabuğunda, yer
kabuğunun derinliklerinde bulunabilmekte. Onun için, bizim isteğimize göre
olmuyor. Biz mühendisler, teknik insanlar, işte, bu şartlar altında insana ve
diğer canlılara zarar vermeyecek, çevreye zarar vermeyecek şekilde bunu
üretebilmesi, işte, tekniğin konusu oluyor. İşte, esas bilgi, esas tecrübe
burada devreye giriyor, bilim ve teknoloji burada metotlarını ortaya çıkarıyor
ve bunu da ekonomik bir şekilde uygulamak gerekiyor. Dolayısıyla, bunu, biz Türkiye’de de çok ciddi olarak ele
alıyoruz, Çevre ve Orman Bakanlığımız bu konuda hassas, ayrıca, halkımızın
çevreye olan bilinç düzeyi bizleri mutlu edecek kadar yüksek. Yani, bunu
iftiharla söylüyorum. Çünkü, netice itibarıyla biz
bugün varız yarın yokuz ama bu çevre, bu ülke, bu
güzellikler her zaman devam edecek. Onun için de, biz, bu çevreye duyarlı
hâlimizle geleceğe bunu güzel bir şekilde devretmeyi esas hedef olarak aldık. Burada da, ayrıca, 2001 yılında Bergama Ovacık’ta kullanılan
tesiste, Uşak Kışladağ’da 2006’dan beri aynı yöntemle
altın üretiliyor, bugüne kadar hiçbir çevre sorunu olmadı. Bizzat, ben, kendim
giderek orayı gezdim, yani, bir yerde teftiş ettim. Ayrıca, Maden İşleri Genel
Müdürlüğümüz burayı devamlı inceliyor. Çevre ve Orman Bakanlığımızın değerli uzmanları
bu noktada çok hassaslar, hatta, en ufak bir taviz
göstermeden bu çalışmaları sürdürüyor, burada, biz, çevreye en ufak bir terslik
görmedik. Bunu, oradaki canlılarla olan dengeyi de etüt ediyoruz, sorun yok. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ama yargı kararlarına rağmen Sayın
Bakan. Bergama’daki olay yargı kararına rağmen ortaya çıktı. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Şöyle söyleyeyim, o yargı kararını farklı olarak almak lazım. Yani, onu hukuki bazda değerlendirmeyi hukukçulara bırakalım, çünkü biz
onlarla da görüşerek bu işi sürdürüyoruz. Bizim, herhangi bir şekilde yasa dışı
veya yasaya aykırı bir hareketimiz söz konusu olamaz. Bu, kendimizi reddetmek
olur. Bu bakımdan bunu çok saygılı biçimde yapıyoruz. Yani bunu yaparken sadece
ona değil, etik kurallara da yazılı olmayan kurallara da biz ayrıca dikkat
ediyoruz, çünkü çevreye gerçekten saygılıyız. Bu, hem inancımızın gereği hem
bilim ve teknolojiye olan saygımız gereği hem de bu noktada kalkınmak için bunu
biz bir esas umde, esas bir ilke kabul ettik. Ayrıca şunu söyleyeyim: Ulu Önder Atatürk, MTA’yı 1936 yılında
kurarken yer altı zenginliklerimizi de insanımızın hizmetine sunmayı
amaçlayarak bunu kurmuştur ve kurduğu birimlerden bir tanesi de altınla ilgili
birimlerdir. Netice itibarıyla da MTA’nın kuruluş amacında da bizden birtakım
mesut sürprizlerle karşılaşmamızı, mesut sürprizler yapmamızı beklemiştir.
Kendi ifadesidir. Biz de bu çalışmaları tıpkı kromda, borda, mermerde, bakırda,
çinkoda olduğu gibi, zeolitte olduğu gibi, diğer
endüstriyel minerallerde olduğu gibi aynı hassasiyeti buna gösteriyoruz. Burada biraz önce bahsettiğiniz -kamulaştırmayla ilgili- kanunla
ilgili olarak da şunu ifade edeyim: Burada tabii ki bir millî güvenlik veya
herhangi bir ulusal bütünlükten ziyade… O cümle orada virgülle geçen bir
ifadedir. Onun dışında, gerektiğinde bu kamulaştırma yapılır diye ifade
edilmiştir. Bunun yapılmasını, ikisini o amaçla olmuş gibi yapmak biraz
kelimeleri ve cümleleri zorlamak demektir, anlamı zorlamak demektir. Orada
virgülle geçen ifadeler bu kamulaştırmaya örnek olabilecek durumları ifade
ediyor. Onlardan bir tanesi de, “gerek görüldüğünde” denmesinin sebebi bu tip
yatırımların fazla uzamaması içindir. Daha evvelden de iki emsal uygulaması
daha vardır. Bu uygulamadan dolayı da bir farklılık olmasın, bir ayrıcalıklı
hareket yapılmasın diye bu da aynı kategoriye konulmuştur ki süratli bir
şekilde bu yatırım yapılsın. Aksi takdirde bu yatırımlar uzadıkça, biz, aynı
zamanda bol miktarda altın ithal eden ülke durumunda oluyoruz. Hâlbuki Türkiye’nin altın kaynakları bakımından bakıldığı
takdirde, bizim 6.500 ton altın bulma ihtimalimiz var. Şu anda 600 tonluk kısmı
ispatlanmış vaziyette. Biz bu hâliyle bile dünyada 9’uncu durumdayız. Eğer,
6.500 tonluk altını bulup gerçekleştirdiğimiz zaman dünya 2’ncisi olacağız. En
az 5 milyar dolarlık altın ithalatımız var. Her ne kadar bu ithal ettiğimiz
altını işleyerek sattığımız için katma değeri yüksek ürünlere döndürüyorsak da
bunu kendi altınımızdan yaparsak bu daha önemli olacak. Bunun için de Maden
Kanunu’ndaki birtakım maddeleri düzeltmek istiyoruz, yeniden düzenliyoruz.
Yani, bu altının daha fazla ülkemizde kalması, işlenmesi ve bizim ekonomimize
daha fazla katkıda bulunması için Maden Yasası’nı ayrıca düzenliyoruz. Bu bakımdan,
herhangi bir sorun söz konusu değil. Zaten bu firma oradaki arsaların bir
kısmını satın almıştır, almadığı kısımlarla ilgili bu kamulaştırma kararı
alınmıştır. Ayrıca, bizim yaptığımız çalışmalarda… ÇED raporunu da çok güzel
bir çalışma yaparak almıştır. Burada da eğer herhangi bir sorun olmuş olsa,
Çevre ve Orman Bakanlığımızın değerli uzmanları, ilgili birimleri bu noktada
zaten bu izni vermezlerdi. Dolayısıyla, ÇED raporu alınmış, yasaya uygun çalışmaları sürdüren
bir müteşebbise yardımcı olmak ayrıca da bizim görevimizdir. Çünkü bu da bir
yatırımdır. Yani, buradaki mermer yatırımı neyse bu da onlardan bir tanesidir.
Çevreye uyarlılığını sağlamak da zaten bizim görevimizdir. Bunun dışında yapılan… Gene
su ile ilgili söyleyeyim: Daha evvelden (İZSU) İzmir Sular İdaresi Genel
Müdürlüğü, 21/9/1999 tarihli yazısıyla Çamlı Barajı’nın inşaatını yapmaktan vazgeçtiğini
bildirmiştir. Yani burada, biraz, “bahane” diye nitelendirebileceğimiz birtakım
engellemeler söz konusudur. Yani Çamlı Barajı’nın inşaatını yapmaktan
vazgeçtiğini belirterek, barajın DSİ’ce uygulama
programına konulmasını istemiştir. Ayrıca, biz, İzmir’in -ki, üzerine titrediğimiz şehirlerimizden
bir tanesi- barajlarını zaten süratli bir şekilde yapmaya çalışıyoruz ve şu
anda İzmir içme suyu Gördes Barajı’yla yapılacaktır. Gördes’in de şu anda
inşaatı devam ediyor. Eğer, ilgili değerli belediyemiz, İzmir Belediyemiz -ki
ben Başkanını da aradım ama ulaşamadım kendilerine- Sayın Başkan, eğer
yapabiliyorsa, bu noktada gayretlerini gösterebiliyorsa bu Gördes Barajı’nın
isale hatlarını
yapmaya çalışsın. Biz de ona ayrıca… Gene, DSİ’miz,
Çevre ve Orman Bakanlığımız zaten bu desteği sürdürüyor. O bakımdan, burada, ne altın meselesi bir engel olabilir ne
“siyanür” diye işin saptırılması ayrı bir boyutunu oluşturabilir. Eğer içme
suyu meselesiyse, zaten İZSU, Çamlı Barajı’nın yapımından vazgeçmiştir,
yazısıyla. O zaman, geriye kalan da -biz zaten, onun, Gördes Barajı’nı da
yapıyoruz- Gördes Barajı’nın da isale hattını yapsın. SELÇUK AYHAN (İzmir) – Yanlış söylüyorsun, doğruyu söyle. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Dolayısıyla, ben bu noktada, Çevre ve Orman Bakanlığımızdan aldığım bu bilgiyi
de size ayrıca saygılarımla sunmak istiyorum. Eğer bu noktada ilave tereddütleriniz
veya aydınlatılması gereken noktalar varsa Çevre ve Orman Bakanımız da zaten
buradalar; size, gerek şimdi gerekse uygun gördüğünüz bir anda daha detaylı
bilgiler sunabilir. Bizim yapmak istediğimiz şey, ülkemizin yer altı zenginliklerine
gereken önemi bu dönemde biz fazlasıyla veriyoruz. Çıkarttığımız Maden
Kanunu’yla ruhsatlarımızı artırdık. Bu, aynı zamanda, MTA’nın kuruluş
felsefesinde, kuruluş amacında Ulu Önder Atatürk’ün ifade ettiği sözlere de
uygun bir çalışmadır. O “İstikbal göklerdedir.” demişti, biz de “İstikbal
derinlerdedir.” diyoruz ve daha fazla derinlere inerek, hem petrolümüzü hem
doğal gazımızı hem madenlerimizi –buna altın, gümüş de dâhil- bunları da
çıkaracağız. Bu arada da, biz, altın hakkındaki gösterilen çevre hassasiyetini
saygıyla karşılıyoruz, bu bilincin yüksek olması bizi son derece mutlu ediyor.
Ama onun dışındaki engellemeleri de ibretle izliyoruz ve bu amacımızdan da
vazgeçecek değiliz. Ancak, Maden Kanunu’ndaki aksaklıkları da ayrıca düzeltmek
üzere çalışmalarımızı hazırladık. Meclisimizin uygun bir gündeminde bunu da
devreye alarak, çevreyle olan, taş ocaklarıyla olan, hatta bu altın madeniyle
ilgili birtakım düzenlemeleri de içerecek çalışmaları da bununla ele alacağız. Benim bu noktadaki açıklamalarımı bu çerçevede kabul edin. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Gündem dışı ikinci söz, Hrant Dink cinayeti hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili
Zafer Üskül’e aittir. Buyurun Sayın Üskül. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Süreniz beş dakika Sayın Üskül. 2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Zafer Üskül’ün, Hrant Dink cinayetine ilişkin gündem dışı konuşması MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, bir yıl önce, yürekli, vatansever evlatlarından
birisini daha yitirdi. Gazeteci, yazar Hrant Dink’i, 19 Ocak 2007 günü İstanbul’da alçak bir saldırıyla
aramızdan aldılar. Hrant Dink
cinayeti toplumumuzun kalbine sıkılmış bir kurşun oldu. Bizi bir arada tutan
barışa, kardeşliğe, birliğe ve beraberliğe, farklı kimliklere ve fikirlere
yüzyıllardır gösterilen saygıya sıkılan bu kurşun, umarım son kurşun olur. Daha
demokratik, daha özgürlükçü, daha hoşgörülü bir ülkeyi bizlere çok görenlerin,
ülkemizdeki kardeşliği, birliği, beraberliği içlerine sindiremeyenlerin hedefi
olan Hrant Dink, emin olun
ki, katillerinden çok daha samimi bir şekilde bu ülkeye bağlıydı. Buradan,
huzurunuzda Hrant Dink’i
bir kez daha saygıyla anmak istiyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet,
olayın gerçekleştiği andan itibaren büyük bir duyarlılıkla cinayeti
aydınlatmaya çalışıyor, samimi bir çaba harcıyor. Bildiğiniz gibi, failin
kimliği çok kısa bir süre içinde tespit edildi ve ardından da silahıyla
birlikte yakalandı. Başbakanımız Hrant Dink’in
eşiyle ve kardeşleriyle görüştü, üzüntülerini ileterek başsağlığı diledi ve
bazı bilgileri onlarla paylaştı. İçişleri Bakanımızın da iki gün önce
belirttiği gibi Hükûmet, olayın bütün boyutlarını
ortaya çıkarma konusunda üstüne düşeni yapmaktadır. Olayda idari açıdan
sorumluluğu ve kusuru bulunan kamu görevlileri hakkında işlem yapılması ve
kamuoyuna yansıyan iddiaların araştırılması için de mülkiye ve polis
başmüfettişleri ile jandarma müfettişi görevlendirildi. Müfettiş raporlarının
bir kısmı ilgili yargı mercilerine sevk edilmiş, bir kısmı için de gerekli
disiplin işlemi yapılmak üzere ilgili idari birimlere gönderilmiş
bulunmaktadır. Hiçbir karanlık nokta kalmayacak şekilde, önemli ya da önemsiz
ayrımı yapılmaksızın, ortaya atılan tüm iddialar için müfettişler inceleme
yapıyor. Konuyla ilgili yeni ipuçlarının bulunması hâlinde derhal bunların da
üzerine gidileceğini Sayın Bakanımız buradan ifade etti. Ayrıca, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak bizler de bir alt
komisyon oluşturarak olayda ihmali bulunan kamu görevlilerinin tespiti için bir
araştırma yürütmekteyiz. Türkiye’de hiç kimse çeteleri, çapulcuları, katilleri,
teröristleri kollayarak bu ülkenin barışına, kardeşliğine ve geleceğine hizmet
ettiğini sanmasın. Bu ülkeye gerçekten hizmet etmek isteyenler, Hrant’ın özlediği gibi, demokratik kurumlarına güvenilen,
hiçbir düşüncenin tahakkümüne izin vermeyen, farklı görüşlerin ve kimliklerin
kendilerini sürekli bir güvercinin ruh tedirginliğinde değil, özgür ve güven içinde
hissettiği bir ülke yaratmak için çalışanlardır. Nitekim,
ülkemiz, şu anda bu zihniyetteki bir hükûmet
tarafından yönetilmektedir ve böyle bir ülke yaratmak için kararlılıkla
çalışılmaktadır. Sadece son altı yılda ülkemizde yaşanan insan hakları ve demokratikleşme
çabalarına bakarak bile bunu görmek mümkündür. Bu çabalar hâlen de
sürdürülmektedir. Kısa bir süre sonra 301’inci maddeyle ilgili yeni düzenleme
Parlamentoya gelecek ve yine aynı dönemde AK Partinin anayasa taslağı da
kamuoyunun tartışmasına açılacaktır. Daha demokratik, insan hakları ve özgürlükler temelinde yükselen,
vatandaşlarıyla barışık bir devleti hak ediyoruz. Bebeklerden katiller yaratan
karanlığı aşmak için çalışmak başta devlet olmak üzere hepimizin görevidir. Hrant Dink’i kaybetmenin acısını
ancak daha demokratik, barış ve kardeşlik duygularının kökleştiği bir ülke
yaratarak bir parça hafifletebiliriz. Bu duygularla yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Üskül. Gündem dışı üçüncü söz, elektrik zamları ve elektrik kesintileri
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’a aittir. Buyurun Sayın Ayhan. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş dakika. 3.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhan’ın, elektrik zamları ve kesintileri ile yanlış enerji politikalarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler’in cevabı SELÇUK AYHAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
dönemlerde elektriğe yapılan zamlar, elektrik kesintileri ve yanlış enerji
politikalarına dönük söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Dört yılı aşkın bir süredir elektriğe zam yapmamakla övünen Hükûmetimiz, yeni yıldan geçerli olmak üzere, konutlara
yüzde 15, sanayiye yüzde 10 oranında zam yapmıştır. Sanıyorum bu zamlar Hükûmetimizin vatandaşa yeni yıl hediyesi. Her ne kadar Hükûmet sözcülerimiz en
ucuz enerjinin ülkemizde olduğunu söyleseler de OECD ülkeleri içinde sanayi
elektriğinin pahalı kullanımında dördüncü sırada idik bu zamlardan önce, şimdiki
konumu bilemiyorum. Geçtiğimiz Parlamento döneminde önceki dönemlere dönük
uygulamalardan yakınan, işletme hakkı devir sözleşmelerinin yeniden masaya
yatırılmasını isteyenler hâlen bu santrallerden pahalı elektrik alımını
sürdürmektedirler. Bununla birlikte, dengeleme ve uzlaştırma sistemini 1
Ağustos 2006 tarihinden itibaren nakdî olarak uygulamaya başlayarak özel
sektörün kamuya yüksek fiyatlı elektrik satışına olanak sağlamaktadırlar. Özellikle Türkiye’nin elektrik üretiminin yarıya yakınının doğal
gaza dayalı olduğu ve giderek ithal kaynaklara bağımlılığının arttığı
düşünülürse, düşük kur politikasına karşın elektrik fiyatları zammı kaçınılmaz
hâle gelmiştir. Özel sektörün de elektrik üretiminde yüzde 85 oranında ithal
kaynakları kullandığını, değerlendirdiğini göz önüne alırsak önümüzdeki
seçimlere kadar birkaç zam daha görebileceğimizi tahmin etmek kehanet olmaz. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; yanlış planlanma nedeniyle
elektrik enerjisi sıkıntısıyla karşı karşıya kalan ülkemizde, şimdilerde yeniden
pahalı elektrik alımına neden olacak sözleşmeler ve doğal gaz, ithal kömüre
dayalı santraller gündemdedir. Tüm bunlar enerji konusunda ülkemizin içinde
bulunduğu kısır döngüyü daha da derinleştirmektedir. Hidrolik enerjiyi, rüzgâr
ve güneş gibi doğaya zararsız ve Türkiye koşullarına uygun enerji
yatırımlarını, yerli kömüre dayalı santralleri yatırım programına almazsak,
doğal gaza dayalı enerjiyi yüzde 40’lardan makul sınırlara çekmezsek enerji ve
pahalı elektrik sorunu giderek kronik hâle gelecektir. Son günlerde İran’la
yaşanan doğal gaz krizi gelecek kara günlerin habercisi olarak görülmelidir. Artan fiyatlarla elektrik alımı nedeniyle 2006 yılında elektriğin
toptan satış fiyatına yüzde 24 zam yapan TEDAŞ, 1 Ocak 2008’den geçerli olmak
üzere de yüzde 10,4 oranında yeni bir zam daha yapmıştır. Maliyetleri düşürecek
yatırımlara ağırlık vermediğimiz sürece pahalı üretimin faturasını halkımız,
sanayicimiz, çiftçimiz ödemeye devam edecek, üzerine dolaylı vergiler de
eklenince ihracatta rekabet şansımız iyice düşecek, istihdam sorunu da
büyüyerek devam edecektir. Bu kürsüden, Hükûmeti, enerji
politikalarını yeni baştan masaya yatırmaya, bir an önce enerji konusunda ciddi
yatırımlar yapmaya ve pahalı elektrik alımına neden olan uygulamalara son
vermeye çağırıyorum. Elektrik zammının açıklandığı günlerde İzmir’de yoğun
elektrik arıza ve kesintileri başladı. Sorun, başta bölge gazetesi Yeni Asır
olmak üzere İzmir basınında ve Ege TV’de enine boyuna ele alındı. Elektrik
Mühendisleri Odası İzmir Şubesince kamuoyu önüne taşındı. Çalışan sayısında
yaşanan azalma, yetersiz ekipman, yatırım ve en
önemlisi teknik ve bilimsel öngörüyü yok eden siyasal yandaşlık ilişkileri
bugünlerde elektrik şebekesinde kesinti olarak ortaya çıkıyor. İzmir’in göç ve
benzeri sebeplerle hızlı büyümesi ve tüketimin artmasına karşın planlama ve
yatırım çalışmalarındaki eksiklik sonucu indirici trafo merkezleriyle besleme
kabloları anormal sıcaklık koşullarında bile ancak nominal
yüklerinde çalışmaktadır. Dağıtım trafo merkezleri sayısı ve alçak gerilim şebekeleri
nitelik açısından uygun değildir. Dağıtım trafolarının yapımının üçüncü
şahıslar üzerinden çözülme yanlışlığı devam etmekte, özellikle yapılaşmanın
tamamlandığı alanlarda yeraltı elektrik şebekesi yapımına, görev alanı
olmamasına karşın İzmir Büyükşehir Belediyesi kadar destek ayrılmamaktadır. Değerli arkadaşlarım, İzmir elektrik şebekesi hava sıcaklıklarının
bir miktar değişmesiyle çökmekte, trafo yangınları çıkmakta ve kesintiler
zorunlu olmaktadır. Arızaların giderilmesi, saatleri, bazen günleri almaktadır.
Bugünlerde nitelikli personel yerine tercih edilen taşeron yöntemi de yeni
işletme kazalarına gebedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ayhan, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen. SELÇUK AYHAN (Devamla) – Tabii efendim. Elektrik tüketiminin üç ana unsuru olan kaliteli, sürekli ve
ekonomik elektrik enerjisi artık bir düş olmuştur. Abonelerin kaliteli ve
sürekli elektrik talebi karşılanamamaktadır. Evlerde yaşanan kesintiler
elektrikli ev araçlarını kullanılmaz hâle getirmekte, sanayide olan benzer
arızalar ve iş durmaları ise üretimi düşürmektedir. Türkiye’nin giderek
derinleşen enerji sorununu öncelikle elindeki temiz enerji kaynaklarını
kullanarak çözmesi gerekecektir. Değerli arkadaşlarım, son olarak, biraz önce Sayın MHP
Milletvekilimizin İzmir’le ilgili gündeme getirdiği baraj havzasında altın
madeni arama konusunda Sayın Bakanımızın uzun açıklamalarında eksikler ve
yanlışlar olduğunu söylüyorum. Dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ayhan. Gündem dışı konuşmaya Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler cevap
vereceklerdir. Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz yirmi dakikadır. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir Milletvekili Sayın Selçuk Ayhan’ın
elektrik zamları ve elektrik kesintileri hakkındaki konuşmasına cevaben söz
almış bunuyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Bildiğiniz gibi, 2003 yılında göreve geldiğimizde Bulgaristan’dan
elektrik alan ve büyük ölçüde kesintiler olan, elektriği yetmeyen bir ülke
vardı ve bu ülkede yaşıyorduk. Doğal gazını anlaşmalarla pahalıya alan,
elektriği de gene dünyada sayılı pahalı ülkelerden biriydik. Hem doğal gazda
hem elektrikte pahalı ürün kullanan, elektrik ve doğal gaz kullanan bir
ülkeydik ancak göreve gelir gelmez çok önemli adımlar attık. Bunlardan bir
tanesi, Rusya’yla yaptığımız doğal gaz anlaşmasını masaya yatırarak orada hem
fiyat indirimi aldık hem de “al ya da öde” diye bahsedilen, kullanmadığımız
hâlde parasını ödemek zorunda olduğumuz doğal gazın yaklaşık 40 milyar
metreküpünü sildirdik, üzerimizden bir yük kalktı. Ondan dolayıdır ki doğal
gaza büyük bir talep oldu. Hava kirliliğiyle mücadelede biz bunu çok önemli bir
enstrüman olarak kullandık. Daha evvelden de
İstanbul’dan tecrübemiz vardı. Ben İstanbul’da doğal gazın başındaydım.
Dolayısıyla, şehirlerin doğal gaza dönüşümünde bu ucuzlayan doğal gazı
kullandığımız için halkımız birbiriyle yarıştı ve bunun neticesinde de biz 9
vilayetten bugün 51 vilayete, ile çıktık doğal gaz
dağıtımında. Bunun dışında da fiyatı düştüğü için biz elektrik maliyetinde de
daha düşük bir miktarla, daha doğrusu mali yükle bunu üretmeye devam ettik. Bu arada kayıp-kaçakla mücadele ettik. Kayıp-kaçak oranı yüzde
25’ten şu anda yüzde 15’e düştü ve bunu yoğun çalışmalarla inşallah daha da
düşüreceğiz, çünkü kayıp-kaçağın içinde bir kayıp var, bir kaçak var. Kaybın
içinde teknik kayıplar var. Bu teknik kayıpta da şimdi kabloları yer altına
indirerek, trafoları yenileyerek çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Yani bu
yaptığımız yatırımlar zaten kendini hissettiriyor. Eskiden evlerimizde gaz
lambası ve mumlar hemen yanı başımızda bulunurdu. Şimdi, zaruretten dolayı, zaman
zaman bakımdan dolayı, belediyelerin yaptığı
çalışmalardan dolayı bazen de bizim eksikliğimizden dolayı oluyor, ama eskisi
kadar olmadığını hepimiz rahatlıkla görüyoruz. Bunun dışında kömüre ve suya ağırlık verdik. Yenilenebilir Enerji
Yasası’nı çıkarttık ve burada da yerli kaynaklara döndük. Sonuç olarak şunu
söyleyeyim: Biz şu anda uyguladığımız beş yıldır elektriğe zam yapmamanın
neticesini, ben burada enflasyonun düşmesiyle ilgili bir tablo olarak size bunu
göstermek istiyorum. Burada şu eğri enflasyon eğrisidir, şu çubuk şeklinde
olanlar da enerji fiyatlarıdır dönemimizde. Bu, bizden önceki
dönem. Biz şurada görevi aldık. Bizden önce enerji fiyatlarının fazla
oluşu enflasyonu da yukarı çıkartmıştı, biz enerji fiyatlarını aşağı çektiğimiz
için enflasyon da burada aşağı doğru inmiş oldu. Yani bizim beş yıllık
elektriğe zam yapmamamızın ve aynı zamanda doğal gazda da bunu çok uygun
şekilde, hem fiyatını indirdiğimiz için enflasyonun düşmesine son derece önemli
katkılarda bulundu. Sadece bunun… Yani elektrikle ilgili yaptığımızı size şöyle
ifade edeyim: Yaklaşık 20 milyar dolar ekonomimize katkıda bulunduk bunu
yapmakla, enflasyon oranında yapmamakla. Yani bizim şu beş yıllık çok başarılı
ekonomi yönetimimizde beş yılın toplam enflasyon oranı yüzde 63 civarındadır.
Biz, ayrıca elektrikte sanayide bir yüzde 5 indirim yaptık, bir de yüzde 1,5
indirim yaptık, dolayısıyla 6,5 da indirim yaptık. Buna karşılık yapılan bu zam
miktarı, aslında bir yerde yükselen maliyetlere göre bir fiyat ayarlamasıdır ve
bizim beş sene yapmadığımız bu zam daha önceden her ay yapılıyordu. Yani her ay
yapılan zammı biz bir defaya mahsus, o da mecburiyetten dolayı yaptık. Çünkü, biz bilhassa bu tip çalışmaların, fiyat artışlarının
ekonomideki etkilerini bildiğimiz için bunu tek başımıza da yapmıyoruz. İlgili
bakan arkadaşlarımızla enine boyuna tartışıyoruz, ilgili birimlerle
görüşüyoruz, Hazineyle görüşüyoruz, icabında Merkez Bankasıyla dahi bunun en
azından istişaresini yapıyoruz. Bu bakımdan, uyguladığımız enerji politikasının
neticesinde fiyatın düşmesi ekonomimize de aynen yansıdı. Bu bakımdan, yapılan çalışmaların çok sık yapılan bir zam gibi
gösterilmesinin sebebi de uzunca bir süredir yapmadığımız zam “Niye zam
yapmıyorsunuz?”a dönüştü. İlk defa “Niye zam yapmıyorsunuz?” diye eleştirilen
bir bakan durumuna geçtiğim için, basında da bu çok fazla yer aldığı için sanki
çok fazla zam yapılmış gibi bir hava oldu. Aslında, bir defa bu, beş yıl
boyunca ilk defa olan bir zamdır, üstelik yüzde 63 toplam enflasyon oranına
karşı yapılan bir miktardır ve artan petrol fiyatlarına göre yapılması zaruret
hâline gelmiş bir durumdur, çünkü biz göreve geldiğimizde 22 dolardı petrolün
varili… ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Hayır Sayın Bakan, 37 dolardı. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
…geçtiğimiz günlerde 100 doları buldu. Dolayısıyla, elektriğin yaklaşık yüzde
50’si -bu 46 ile 50 arasında değişiyor- neticede doğal gazdan alınıyor. Yani,
bunu eğer yapmamış olsaydık, bu sefer de bu neticede yine KİT’lerden çıkacaktı,
yine sizlerden çıkacaktı. YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Doğru değil! ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Kaldı ki bu yapılan fiyat ayarlaması neticede cebimize attığımız bir para
değil. Bu yine yatırıma dönecek, yine bu trafolara dönüşecek, yine bu kablolara
dönüşecek, yine bu diğer… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ayarlama değil, zam. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
İsterseniz “zam”, isterseniz “ayarlama” deyin. Netice itibarıyla ekonominin
gereği neyse yaptık bunu ve ben de burada savunuyorum. Yani, bundan çekindiğim
de yok, çünkü bunu yapmak zorundaydık. Nasıl ki beş sene yapmayıp vatandaşımıza
fazla fazla kaynak aktarmışsak, şimdi de bunu yapmak
zorunda kaldık ve yaptık. Yani bu ekonominin gereği. Tıpkı
bir arabanın kullanılması gibi, bu. Direksiyonda da biz olduğumuz için,
bunu da biz rahatlıkla burada size söyleyebiliyoruz. Rakamları size
söyleyeceğim... (CHP sıralarından gürültüler) Biraz müsaade ederseniz… BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen yerinizden müdahale
etmeyiniz. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Müsaade ederseniz şöyle izah edeyim. Bakınız, daha bitmedi benim
söyleyeceklerim. Çünkü, bu, çok değişik şekillerde ele
alındı. Ben size burada 2002 ile 2007 arasındaki fiyat farkını göstereyim:
Eğer, biz normal olarak enflasyon oranında yapmış olsaydık, şu yukarıya çıkan
fiyatlar olacaktı. Bu, konut ve sanayi diye değişiyor. Biz bunu sabit tuttuk.
Dolayısıyla, burada yaklaşık 20 milyar doları dar gelirli vatandaşımıza, aynı
zamanda sanayicimize, turizmcimize, ihracatçımıza aktardık. Bir misal vereyim:
Dar gelirli vatandaşımız, biz göreve geldiğimizde asgari ücretinin yüzde
20’sini elektriğe harcıyordu değerli milletvekilleri, maaşının yüzde 20’sini
elektriğe ödüyordu. Şu anda ödediği rakam yüzde 8’dir. Bu herhâlde bir başarı
işaretidir, başarı hikâyesidir ve biz bunu rahatlıkla... Şu andaki rakam gene
de düşüktür. Çünkü biz bunu bir politika olarak yapıyoruz, halkımızın
kalkınması için yapıyoruz. Biz bunu yaparken kömür de dağıtıyoruz. Bu kömürü
beş yıldır dağıttık. 6 milyon ton kömür dağıttık. Neden yaza rastladı? “Seçim
dönemi” dendi. Halbuki, her akıllı insan kömürünü,
odununu yazın alır, kuruyken alır. Kış gelince de zaten bu alınmaz. Sonra 6
milyon ton kömür de -her yıl 1,5 milyon ton gibi düşünecek olursanız- öyle bir
ayda, kar yağarken dağıtılmaz. Onun için bunun bir planlaması vardır. Biz bu
kömürümüzü çıkarıyoruz, kırıyoruz, yıkıyoruz, paketliyoruz ve evlere de bunları
dağıtıyoruz. Yani, “bunun yaza rastlamasının sebebi, seçimi öne aldınız…” Yoksa
biz seçimin öne alınacağını da bilmiyorduk. Her sene yaza rastladı bu, çünkü
yazın olması lazım gelen bir çalışma bu. Onun için bunları da özellikle
bilesiniz. Elektrikte… OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Maşallah, dağıtım şirketi gibisiniz! ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Tekrar elektriğe devam edeyim. Yani, bu, bizim enerji politikamızın bir
devamıdır. Burada da diğer ülkelerle mukayesesi var. Zaman zaman
bunu anlatırken çok kişi elma ile armudu birbirine karıştırıyor. Çünkü, yaptıkları çalışmanın tarihlerini de, verileri de
mukayese etmeleri lazım. Bu, konut fiyatlarıdır. Avrupa Birliğinin 25 ülkesi
ile bizim ülkemizdeki evlerde kullanılan elektriğin fiyatıdır. En pahalısı
Danimarka, İtalya, Hollanda, Almanya, Norveç, İsveç diye gidiyor. Biz
şuradayız, şu sarı olan bizimki ve biz… AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Bakanım, orayla biz aynı parayı mı
alıyoruz?! ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Ve
burada -bunu özellikle ifade edeyim- bizden daha ucuz Litvanya,
Estonya, Letonya gibi ülkeler var. Bunlar da
elektriğini, doğal gazını daha evvelden Rusya’yla farklı fiyatlarla yapan
ülkeler diye yorumluyoruz. Yani, biz burada en ucuz ülkelerden bir tanesiyiz. Onun için şöyle
söyleyeyim: Eskiden -bir misal vereyim- pazarda pazarcılar, biliyorsunuz,
portakal sandıklarını yakarlardı ısınmak için, ellerini ovuşturarak elini, ayağını ısıtırdı. Şimdi,
pazarlarda birtakım ısıtıcılarla bunu yapıyorlar. Demek ki ucuz. Evler de öyle.
Hemen hemen eskiden bir vantilatörümüz olmazdı bizim
evimizde. Şimdi, odalarında klimalar, ısıtıcılar. Bunlar aynı zamanda bize
mutluluk da veriyor, ama bu tabii ki tüketimi de artırdı. Şimdi bir misal vereyim size: 2001 ve 2007 yılları arasındaki elektrik
ve doğal gazın tüketim artış oranlarını inceledik dünyada. Biz, şu anda hem
elektrikte hem doğal gazda tüketim artış oranı olarak Çin’den sonra dünya
ikincisiyiz ve biz bunu yönetiyoruz. İşte İran’dan gaz gelmediğini biraz önce
Sayın Milletvekilim söyledi. Öyle olduğu hâlde… Şu anda son yılların, son
yetmiş seksen yılın en soğuk kışlarından birini yaşıyoruz. Avrupa’da da böyle,
Tuna Nehri’nin donduğunu söylüyorlar. Yanı başımızda Gölbaşı dondu. Biz, buna
rağmen bir ülkeden, hem de ana kaynak ülkelerden birinden doğal gaz gelmediği
hâlde koskoca bir ülkeyi doğusuyla batısıyla, dağıyla deniziyle yönetiyoruz. Bu
bir yönetim biçimidir ve biz bunu aldığımız tedbirlerle ve yaptığımız
yatırımlarla yaptık. Ne yaptık? Şah Denizi gazını getirdik. Daha evvelden Rusya
ve İran’a bağımlılık vardı. Şimdi, Şah Denizi gazını getirdik, şimdi onu
kapasitesinin üstünde kullanıyoruz. Bu çok önemli bir şey ve bunu Yunanistan’a
da verdik. Bu, enerji politikamızın bir gereği. Boş
durmadık, bunları yaptık ve üstelik risk aldık. Onları eğer biz mahkemelerin
kararlarına bıraksaydık ki pekâlâ tahkim neticesinde durabilirdik, biz üstüne üstüne gittik, o gazı getirdik. Yer altı deposu. “Yer altı depomuz yok.” deniyordu, şu anda
denizin altında, Silivri’de yer altı deposuna 1,6 milyar metreküp gazı yazın
doldurduk tedbirli olarak çok şükür, şimdi onu, o güzel kendi depomuzu
kullanıyoruz. Bu da gene mahkemeliktir, şu anda tahkimde. Eğer biz tahkimde
diye el frenini çekip dursaydık, şimdi sıkıntıda olacaktık. Şimdi o gazı
kullanıyoruz. Ege Gaz vardı. Bizden önce İzmir Aliağa’da boş yatan tesis orada
duruyordu, biz onu devreye aldık. Onun dışında, ayrıca Marmara Ereğlisi’ndeki
LNG terminalinin günlük çekiş miktarını artırdık. 16-17 milyon metreküptü, 22
milyon metreküpe çıkarttık. Şimdi, bunlar alınan tedbirler. Bunlar tabii neyle olacak? Parayla
olacak ve biz buna rağmen şu anda… Tekrar söylüyorum: Bu konut elektrik fiyatıydı, bu da sanayi
elektrik fiyatı. Sanayicilerimiz de, sizler de lütfen görün. Burada da en
pahalı bu sefer İtalya, İrlanda, Almanya, Hollanda, Lüksemburg diye gidiyor.
Biz burada en ucuzlar arasındayız. Avrupa Birliğinin ortalamasının yarısıyız
biz. Diğer ülkelerin de, en çok kullanan, en pahalı ülkelerin de üçte 1’i
durumundayız. Bu da sanayi elektriği. Bunun dışında doğal gazı göstereceğim. Bu da
konutun doğal gaz fiyatı. Konut doğal gazında en pahalısı Danimarka, İsveç,
Almanya, Hollanda. Biz şu anda en düşükler arasındayız. Bizden düşük
Letonya, Macaristan, Litvanya ve Estonya
var konut doğal gazında. Bu da sanayi doğal gazı. Sanayide doğal gaz kullanımında en
pahalısı Almanya, İsveç, Avusturya, İngiltere, Lüksemburg. Biz burada en ucuzlar arasındayız, gene biraz önceki dediğim
oranlar arasında. Burada da… MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakanım, Marmara Ereğlisi’ndeki
santrale doğal gaz verebiliyor musunuz? ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Veriyoruz tabi. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Hayır, şu an mazot kullanıyor. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Hayır,
veriyoruz. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Mazot kullanıyor. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Hayır, şöyle. Bakınız, aradaki fark şu Sayın Milletvekili. Burada da gene bir
incelik var. Bu inceliği bilmek için biraz işin içine girmek lazım. Size de ben
bunu izah edeyim. Şimdi, bizim yakıtlarımızın… BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen… Genel Kurula hitap edin Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Sağ olun Sayın Başkanım. Şimdi, bizim bazı santrallerimiz ikili yakıt kullanıyor, hem doğal
gaz hem mazot kullanıyor. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Pahalı değil mi mazot? ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Tercihen doğal gaz kullanıyor. Herhangi bir kritik durumda biz ona -mukavelenin
gereğidir o- fuel oile geç,
mazota geç diyoruz. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Veremediğiniz için mazota geçiyor. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Gayet tabii, sıkışınca vermiyoruz. Bu bir yönetim tarzıdır. İşi bilen adam… Ben
şimdi ihtiyacım varken… Bu planlamadır. Körü körüne dümdüz gidemezsiniz. Onun
için… Bütün yollar dümdüz olurdu. Arada sırada burada direksiyonu kullanın. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Önümüzdeki günlerde elektrik kesintisi
olmayacağına buradan söz verebilir misiniz? ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Bazı hâllerde ikinci yakıta geçilir. Bu, mukavelenin gereğidir. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Söz verebilir misiniz elektrik
kesintisi olmayacağına? BAŞKAN – Lütfen yerinizden müdahale etmeyiniz. Böyle bir usul yok
yani. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Şimdi şöyle söyleyeyim. Şimdi ben burada bir başka şey daha göstereyim. BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen, Genel Kurula hitap edin. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Bizim, esas buradaki başarımızın püf noktası burada. Konut
elektriğiyle sanayi elektriğinde Avrupa Birliğinin rakamları ve Türkiye’nin
rakamları burada, grafik burada. Biz, şu aradaki boşluğu sanayicimize
kullandırdık ve vatandaşımıza kullandırdık, burada da sanayicimize. Bu da doğal gazdaki grafik. Doğal gazda da şu kavuniçi renk Avrupa’nın rakamıdır, alttaki
Türkiye’nindir. Bu aradaki boşluklar, lehimize hareket edilmiştir. Burada
sanayicimiz bir avantaj sağlamıştır ve biz bunu bilinçli yaptık. Bu
bilinçliliğin neticesinde de ihracatımızda artışlar ve diğer artışlar bu
şekilde oldu, enflasyondaki düşüşlerde de önemli katkılarımız oldu. Bir misal
vereyim: Bizim IMF’den dönemimizde aldığımız para 6,4 milyar dolardı, o da
kredidir. Enerji politikası neticesinde sanayimize katkımız, ticarethanelere,
vatandaşımıza, doğrudan doğruya ülkemize katkımız 20 milyar dolardır. Biri
kredidir, biri doğrudan doğruya sağladığımız bir avantajdır. İşte bunu
sürdürmeye devam ediyoruz ve biz, şu anda, bütün bunlara rağmen hâlâ çok
ucuzuz. Bunu özellikle bilesiniz, hem elektrik hem doğal gaz hâlâ çok düşüktür. SELÇUK AYHAN (İzmir) – O zaman biraz daha yükseltin! MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Maaşlar yüksek, elektrik ucuz!
Vatandaşa hikâye anlatıyorsunuz. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Biraz önce de söyledim, bakın, tekrar söyleyeyim: Dar gelirli vatandaşımızınki
burada ölçüdür, onu alalım. Dediğim gibi, biz göreve geldiğimizde dar gelirli
vatandaşımız asgari ücretin yüzde 20’sini elektriğe harcıyordu, şimdi yüzde
8’ini harcıyor. Burada rakamlar konuşuyor ve biz de bu çalışmaları, bu
yatırımları bilinçli bir şekilde, bu şekilde sürdürüyoruz. İran’la olan meselemizi de, inşallah, havaların düzelmesiyle… Onlar
da bunun farkındalar, onu atlatacaklar. Onun dışında da şöyle söyleyeyim size: Bu bir yönetim tarzıdır. Bu
yönetim tarzında güzel günlerimiz olacaktır ama zor günleri de yönetebilmek bir
başarıdır. Ayıca şunu da ifade edeyim: Yerli kaynaklara ağırlık vererek rüzgâr
enerjisinin… İşte, sizlere de birer tane ayrıca rüzgâr atlası dağıtacağım,
onlardan da bölgenizdeki -hatta köylere varıncaya kadar- rüzgâr hızlarının kaç
olduğunu orada göreceksiniz. Jeotermal haritasını hazırlıyoruz, başta Ege olmak üzere, jeotermal
kaynaklarımızı ortaya çıkaracağız. Suda zaten çok büyük bir atak yaptık. Binin üzerindeki proje
sahiplerini buldu. Herkesin bir enerji projesi var. Bir zaman gelecek, belki
bunların açılışlarına yetişemeyeceğiz ve bu dönem, bu yenilenebilir enerjinin
ele alındığı, başarıyla uygulandığı bir dönem olacak. Kömürde çok güzel çalışmalar yapılıyor. Bunları size ifade edeyim.
Biraz önce arkadaşlarımla toplantı yaptım. 800 milyon ton kömür sahası
bulmuştuk, buna 600 milyon ton ekliyoruz. Ayrıca, Trakya’da ve Konya’da yeni
sahalar bulduk, bunların rezerv hesaplarını yapıyoruz. Bunlar bir yandan ortaya
çıkıyor. Bunları yaptıkça da dışa bağımlılığımız azalacak. Dışa bağımlılığımız
azalınca da tabii ne olacak? Bu sefer biz maliyetleri de daha sıkı kontrol edeceğiz.
Elektrik fiyatlarıyla ilgili de otomatik fiyat sistemine geçmek
üzere çalışmamızı Bakanlar Kuruluna sunduk. Burada da tıpkı petrol piyasasında
olduğu gibi… Petrol piyasasında, göreve geldiğimizde, her an sıkıntı
içindeydik, fiyat artacak, düşecek, bunların izahı zor oluyordu. Şimdi, piyasa
bir yerde liberalize oldu. Biz, olduğu gibi sistemi liberalize ettik. Şimdi, elektrikte de doğal gazda da bu
böyle olacak. Bu arada, son cümlem olarak da şunu söyleyeyim: Petrol ve doğal
gaz aramalarımızda da çalışmalar iyi gidiyor. İnşallah, şu anda mütevazı
ölçülerde olan buluş miktarımız ve çıkarttığımız miktar, önümüzdeki günlerde
daha iyi bir noktaya da gelecek. MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Bu verimli çalışmalarınızın sonucunda
elektrik kesintisi olacak mı, olmayacak mı? Bunu da söyler misiniz Sayın Bakan. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Bundan sonraki hedefimiz, jeotermal ve güneştir. İnşallah, bu yatırımları da
birlikte, sizlerle beraber, başarıyla çıkarttığımız yasalarla birlikte, bunları
da uygulayacağız. Ben, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri okutuyorum… KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, söz istemiştim. Yandı
ışık, müsaade ettiniz efendim, ondan sonra iptal ettiniz. BAŞKAN – Pardon. KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Gündem dışı konuşmayla ilgili Sayın
Bakandan bir bilgi isteyeceğim. Onun için kısa bir söz istiyorum. BAŞKAN – Yerinizden mi? KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Evet, yerimden. BAŞKAN – Çok kısa olmasını rica ediyorum. Sayın Sipahi, buyurun. KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Efendim, bu Çamlı Barajı’yla ilgili
Sayın Bakanın verdiği cevaba teşekkür ediyorum ancak İZSU’nun
bu projeden vazgeçtiğine dair bir bilgiden bahsettiler -böyle bir bilgi varsa-
bizde böyle bir bilgi yok. Buna karşılık, böyle bir bilgi olmadığı gibi, bu
yabancı şirkete ÇED raporu verilirken, baraj projesine ÇED raporu verilmediğine
dair bir bilgi var elimizde. Konu, altın madeni konusunun bir yönü bizim için
önemli, 4 milyon kişinin yaşadığı bir çevrenin ortasında bu baraj havzası ve bu
altın madeni, bizim endişemiz ondan dolayıdır. Diğer bir konu bu millî şey konusu, acele kamulaştırma konusu.
Sayın Bakan, eğer, millî müdafaa mükellefiyeti veya yurt savunması gerekçesi
yoksa bir tek gerekçe kalıyor geriye, olağanüstü durumlar. Hangi olağanüstü
durum söz konusu onu anlamış değilim bu sefer. Biz bu siyanür konusunda, adam
öldürüyor demedik ama uzun süreçte zehirliyor dedik. Örneği, Kozak Yaylası’dır.
Orada bir göletin içerisinde dört tane ördek,
gelenlere, zehirlenme olmadığının belgesi olarak gösterilir. Ee, siz bu ördeklerin, bir haftada, on günde bir rahmetli
olan ördeklerin yerine yenilerini ikame ederseniz ördeklere bir şey olmamış
gibi görünür. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın Sipahi, teşekkür ederim. Cevap verecek misiniz? ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Evet. BAŞKAN – Yerinizden mi? ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) –
Hayır, kürsüden. BAŞKAN – Buyurun. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; tekrar söz verdiğiniz için teşekkür
ediyorum. Şimdi, bendeki rakamlar şöyle: İZSU Genel Müdürlüğünün 21/9/1999 tarihli sayısı. Onu lütfen, Sayın Milletvekilim
incelerlerse Çamlı Barajı’nın inşaatını yapmaktan İZSU vazgeçtiğini
belirtilerek barajın DSİ’ce uygulama programına
konulmasını istiyor. Bendeki bilgi bu. MEHMET ŞANDIR (Mersin) – 21/9 mu? ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - 21/9/1999. Bakın, ben, böyle… KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Efendim, barajdan vazgeçmiyor Sayın
Bakanım. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Hayır, bu, bir… KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Barajdan vazgeçmiyor. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Anlatayım. Onun yerine, Gördes Barajı’nı biz yapıyoruz. Ben de diyorum ki yani
neticede İzmir’in susuz kalacak hâli yok. Zaten İzmir’in Beydağı’nı
filan DSİ başarıyla yaptı. Sayın Bakanımızın da katılımıyla, Başbakanın
katılımıyla atıldı. Şimdi, Gördes Barajı da yapılıyor, eğer, Sayın Belediye
Başkanı –ki çok da sevdiğim bir arkadaşımız- eğer arzu ediyorlarsa isale
hatlarını yapsın, bir an evvel bitirsin. Efem Çukuru’na gelince. Efem Çukuru’nda, bakınız, orada bir yanlışlık var, yanlış ifade
edilmeye çalışılma var. Sizi tenzih ediyorum, sizin böyle bir şey yapmadığınızı
biliyorum. Sanki orada siyanürler suyun içinde çıkarılacak gibi bir şey var.
Hayır, orada çıkacak, taşınacak ve öbür tarafta yapılacak, Uşak’a gidecek bu
yani orada herhangi bir muamele görmeyecek maden. Tıpkı mermer çıkarılır gibi,
alınacak, taşınacak ve Uşak’ta bu yapılacak. O bakımdan, gazetelere öyle bir
veriliyor ki bu, işte, millî müdafaaydı, şuydu, buydu… Böyle bir şey söz konusu
değil. Orada, virgüllerle geçen ifadelerden bir tanesi, yatırım süratli
yapılsın diye, hukukçulardan da görüş aldık. Ben bir mühendis olarak, biz
bakanlar olarak buna müdahale edemeyiz, görüş alınmış, ÇED raporu alınmış,
neticede de buna karar vermiş. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hukukçular takiye
yapmışlar Sayın Bakanım. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) –
Daha evvelden de var, uygulamaları da var. Daha evvelden, benzer uygulama da
var. Buna da farklı muamele yapmayalım diye aynı yol takip edilmiştir. Olay bundan ibaret. Ördeklerin de rahmetli olma meselesi ayrı bir mesele. Biz, orada,
ördekleri ve diğer canlıları, hatta, cansızların da
onlara da hürmetimiz vardır, taşın dahi hakkı vardır bizim inancımızda, onun
için, merak etmeyin. Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım. Önergeleri okutuyorum: V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI A) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 28 milletvekilinin,
hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/96) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Hayvancılık sektöründe pek çok sorun bulunmaktadır. Bu sorunların
büyük çoğunluğu hatalı uygulamadan kaynaklanmaktadır. Küresel ısınmanın gözle
görünür etkilerini yaşadığımız bu günlerde gıda üretiminin giderek değer
kazanması, ülkemizde hayvancılığa özel bir önem verilmesini gerekli
kılmaktadır. Bundan dolayı gerekçelerini ekte sunduğumuz hayvansal
üretimimizdeki düşüşün asıl sebeplerinin ve uygulamaların toplumun bütününün
çıkarına olup olmadığının ortaya konması amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. Maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz. 1) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
2) Oktay Vural (İzmir) 3) Mehmet Şandır (Mersin) 4) Yılmaz Tankut (Adana) 5) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş) 6) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) 7) Rıdvan Yalçın (Ordu) 8) Hasan Çalış (Karaman) 9) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir) 10) Mustafa Enöz (Manisa) 11) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri) 12) Muharrem Varlı (Adana) 13) Kamil Erdal Sipahi (İzmir) 14) Münir Kutluata (Sakarya) 15) Emin Haluk Ayhan (Denizli) 16) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) 17) Hamza Hamit Homriş (Bursa) 18) Akif Akkuş (Mersin) 19) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale) 20) Ali Torlak (İstanbul) 21) Mustafa Kalaycı (Konya) 22) Nevzat Korkmaz (Isparta) 23) Metin Ergun (Muğla) 24) Osman Durmuş (Kırıkkale) 25) Hüseyin Yıldız (Antalya) 26) Recep Taner (Aydın) 27) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) 28) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara) 29) Hasan Özdemir (Gaziantep) Gerekçe: İnsanlar için temel besin maddelerinden ikisi et ve süt olduğundan
hayvancılık hem ekonomik hem sosyal açıdan en önemli sektörlerdendir. Son
yıllarda kişi başı günlük hayvansal protein tüketimi gelişmekte olan ve az
gelişmiş ülkelerde artış gösterirken, ülkemizde azalmaktadır. Ülke geleceği
açısından stratejik öneme sahip bu durumun ve bunu yaratan faktörlerin çok iyi
irdelenmesi gerekmektedir. Üretimin azalmasının ana sebebi arz-talep dengesini bozan piyasa
müdahaleleridir. Bunların başında ithalat gelmektedir. Yapılan ithalatlar insan
sağlığı da dahil oluşturacağı olumsuzluklar
düşünülmeden yapılmaktadır. Örneğin insanlarda ölümcül bir hastalığa sebep olan
Deli Dana Hastalığı (BSE) sebebiyle ithalatın yıllardır kapalı olduğu ABD'den
2007 yılında, ABD'nin anılan hastalıkla ilgili durumunda bir değişme olmamasına
rağmen Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi'nin bu ülkeyi gruplandırmada
"kontrol edilebilir riskli ülke" statüsüne taşımasıyla damızlık sığır
ithalatı açılmıştır. Canlı hayvanda teşhisi mümkün olmayan ve insanlarda
etkenin alınmasından çok uzun yıllar sonra hastalık görülebilmesine rağmen bu
hayvanların ithaline izin verilmesi, halk sağlığı açısından onarılamaz bir
hatadır. Üstelik kaçak kesim miktarının bir hayli yüksek olduğu tahmin edilen
ülkemizde, ithal edilen bu sığırların kesimlerinin takibi ve BSE yönünden
muayenelerinin sağlıklı bir şekilde yapılacağına şüpheyle yaklaşılmaktadır. Piyasa dengesini bozan bir diğer sebep ise hayvan kaçakçılığıdır.
Ülkemiz hayvancılığına hem taşıdığı yeni hastalıklarla, hem kayıtsız ekonomik
bir sektör oluşturarak hem de en önemlisi ülke insanımızın sağlığını riske atan
hayvan kaçakçılığı ne yazık ki devam etmektedir. Hatta Bakanlığın TÜRKVET'e kayıt yaşındaki sınırı kaldırmasıyla teşvik
edildiği bile düşünülecek kaçakçılık üzerinde ayrıntılı biçimde durulmalıdır.
Koyun kaçakçılığı sebebiyle son 10 yıldır koyun eti fiyatları neredeyse hiç
artmamış üstelik koyun sayımız %25 azalmıştır. Diğer yandan, gelişmenin sağlanabilmesi iyi bir planlama ve uygun
desteklemelerle mümkündür. Ülkemizde her ikisinde de hata yapılmaktadır.
Örneğin hayvancılık desteklemelerinde 2006 yılı için öngörülen destekleme
ödemesi 650 trilyon TL iken bunun iki katı tahakkuk etmiştir. Oluşan bu tabloda
2007 yılı bütçesi 2006 yılı ödemelerinde kullanılmış ve 2007 yılı için
öngörülen miktar da yeterli gelmemiştir. 2008 için de aynı tablo tekrar
edecektir. Bu desteklemelere uygun planlama yapan işletmeler de buna uyum
sağlayamayacak ve işletmelerin sürdürülebilirliği etkilenecektir. Koyunculuk
desteklemelerinde, veritabanına kaydetmeden sadece küpe takılmasına prim
verilmesi hatalı desteklemelere örnek olarak gösterilebilir. Planlama doğru rakamlar üzerinden yapılmadığında alınacak
sonuçların doğru olmayacağı herkes tarafından bilinmektedir. Örneğin Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Eker'in
süt üretimini 3 milyon ton artırdıklarını iddia etmektedir. Oysa bu artışın,
istatistiklerde kullanılan katsayılarla oynanması sonucu ortaya çıkmış olma
ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. Bu sebeple telaffuz edilen değerlerin
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2002-2005 yıllarına ait rakamlarında yapılan
değişiklik sonucu ortaya çıkıp çıkmadığı araştırılmalıdır. Sonuç itibariyle hayvancılıkta pek çok sorun bulunmaktadır. Bu
sorunların büyük çoğunluğu hatalı uygulamadan kaynaklanmaktadır. Küresel
ısınmanın gözle görünür etkilerini yaşadığımız bu günlerde gıda üretiminin
giderek değer kazanması, ülkemizde hayvancılığa özel bir önem verilmesini
gerekli kılmaktadır. Bundan dolayı bir an önce hayvansal üretimimizdeki düşüşün
asıl sebeplerinin ve uygulamaların toplumun bütününün çıkarına olup olmadığının
ortaya konması amacıyla Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 ve 105. Maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılması hususunda
gereğini saygılarımızla arz ederiz . BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum: 2.- Muğla Milletvekili Ali Arslan ve 22 milletvekilinin, arıcılık sektöründe yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/97) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Arıcılık Anadolu insanının kültüründe yer edinmiş geleneksel
tarımsal faaliyettir. Türkiye'nin her yöresinde arıcılık yapılmaktadır. DİE'nin
2000 yılı verilerine göre ülkemizde 200 bin tarım işletmesinde arılı kovan
bulunmaktadır. Otuz bin ailenin ortalama 100 koloni ile arıcılıktan geçimini
sağladığı tahmin edilmektedir. 1970'li yıllarda 2 milyon olan koloninin varlığı
1990'lı yıllarda 500 bine, bal üretimi ise 20 bin tondan 60 bin tona
yükselmiştir. Sonraki 10 yıllık süreçte koloni varlığımız 1 milyon daha
artmasına karşın bal üretimimiz yıllara bağlı dalgalanmalarla birlikte 60-70
bin ton arasında kalmıştır. Ülkemizde 1990-2004 yılları arasında yürütülen arıcılık
politikaları ile arıcı ve koloni sayıları artış göstermiş olsa da bu artış
üretime dönüşememiş aksine arıcıların gelirlerinin azalmasına neden olmuştur.
Oysa emeği ve tüm yatırımı ile üretim sürecine katılan arıcıların yaşam
standartlarının iyileştirilmesi ve devletin temel politikalarından olması
gerekmektedir. Varolan yapı içinde arıcılıkta yeni
istihdam olanaklarının yaratılması mümkün değildir. Arıcılık işletmelerinin
verimliliğinin arttırılması ve insani, yapısal ve teknik sorunlarının çözümü
konularında gerekli çalışmaların yapılması zorunluluktur. Türkiye arıcılığının bugünkü yapısı geleceğe yönelik umutlarımızı
giderek azaltmaktadır. Türkiye'de arıcılık işletmeleri azalan gelirlerini korumak
için koloni sayılarını arttırmaktadır. Oysa yapılması gereken mevcut
kolonilerden daha fazla verim alınmasına yönelik çalışmaların başlatılmasıdır.
Koloni sayısını arttırma uygulaması az sayıda ve güçlü koloniler yerine zayıf
kolonilerle çalışmaya neden olmuştur. Ticari ilişkilerimiz açısından önemli olan AB ülkeleri, ürün
miktarı ve çeşitliliği ve kalitesi bakımından bal da dahil
tüm tarım ürünlerinin dışalımında son derece seçici davranmaya başlamış bu
nedenle dış satımcı ülkelerin AB pazarına girmesi her geçen gün zorlaşmıştır.
2003 yılında AB ülkelerine sattığımız balların önemli bir kısmının iade
edilmesi dikkate alınması gereken ve durumun vahametini ortaya koyan bir
örnektir. Geçtiğimiz yıl A.B.D.'de 200 bin arılı kovan öldüğünde ABD
senatosu arıcıların tarımsal üretime katkısı nedeniyle konuyu ciddiyetle ele
almış, acilen toplanarak Üniversite ve Arıcılar Birlikleri ile birlikte
araştırmalar yapmıştır. Ülkemizde maalesef arıcılık sektörüyle ilgili
araştırmalar da yapılmamakta dolayısıyla gereken önlemler zamanında
alınmamaktadır. Ülkemiz, dünya arı ırklarının %20'sini barındırmakta; dünya çam
balı üretiminin %90'ını karşılamakta, genetik çeşitlilik açısından dünyanın en
zengin ülkesi konumundadır. Üretim alanlarının ve üretimin %80'i Muğla'dan karşılanmaktadır.
Ortalama 20-25 bin ton bal üretilen Muğla ilimizde bal üretilmediği yıllarda
ihracatımız sıfıra düşmektedir. Muğla'da daha fazla üretim sahası
oluşturulabilecek potansiyel vardır. Ancak bu potansiyeli harekete geçirecek
çalışma bu güne kadar yapılamamıştır. Maalesef bugün Muğla ilimizdeki
üreticilerimiz kendi ürün ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Muğla'da kırsalda yaşayan 5000 ailenin geçimini sağlayan arıcılık
bugün bitme noktasına gelmiştir. 2007 yılında küresel iklim değişikliği
nedenine dayalı olarak Muğla ilinde kayda değer bal üretimi yapılamamıştır.
Açlığa dayalı olarak arı ölümleri başlamıştır. Üreticiler şu ana kadar %20
oranında arılarını boşaltmışlardır. Kışlatma faaliyetleri sonucunda arı
ölümlerinin 2-3 kat daha fazla artmasından endişe edilmektedir. Büyük
mağduriyet yaşayan arıcılarımız tek başlarına ayakta durma mücadelesi
vermektedirler. Bu tabloda sağlıklı üretim yapılması ve uluslar arası pazarlarda
söz sahibi olmamız gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Arıcılıkta ve bal pazarlamasında yaşanan sıkıntıları ortadan
kaldırmaya yönelik çözüm önerilerini geliştirmek amacıyla Anayasamızın 98. ve
Meclis İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz. 1) Ali Arslan (Muğla) 2) Şevket Köse (Adıyaman) 3) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 4) Hulusi Güvel (Adana) 5) İsa Gök (Mersin) 6) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) 7) Turgut Dibek (Kırklareli) 8) Rahmi Güner (Ordu) 9) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 10) Ahmet Ersin (İzmir) 11) Tekin Bingöl (Ankara) 12) Sacid Yıldız (İstanbul) 13) Ahmet Küçük (Çanakkale) 14) Orhan Ziya Diren (Tokat) 15) Faik Öztrak (Tekirdağ) 16) Fevzi Topuz (Muğla) 17) Vahap Seçer (Mersin) 18) Çetin Soysal (Isparta) 19) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur) 21) Muharrem İnce (Yalova) 22) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın) 23) Abdulaziz Yazar (Hatay) BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum. 3.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner ve 25
milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/98) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Isparta ili sınırları içerisinde yer alan ve Göller
Bölgesi'nin en büyük doğal zenginliklerinin başında gelen; ayrıca balıkçılık,
sulama ve enerji üretimi bakımından da son derece büyük önem taşıyan Eğirdir
Gölü, Hoyran Gölü, Kovada Gölü ve Beyşehir
Gölleri'nin günümüzde ortak acil çözüm gerektiren kirlilik nedenlerinin ve buna
bağlı olarak çevresel etkilerinin araştırılması ve çözüm yollarının bulunması
amacıyla Anayasa'nın 98 inci maddesi ve İç tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir "Meclis Araştırması" açılmasını saygılarımla arz
ederim. 1) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 2) Gürol Ergin (Muğla) 3) Atila Emek (Antalya) 4) Ahmet Ersin (İzmir) 5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 6) Ramazan Kerim Özkan (Burdur) 7) Rahmi Güner (Ordu) 8) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) 9) Bülent Baratalı (İzmir) 10) İsa Gök (Mersin) 11) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 12) Tekin Bingöl (Ankara)
13) Turgut Dibek (Kırklareli)
14) Hulusi Güvel (Adana) 15) Sacid Yıldız (İstanbul) 16) Ali Oksal (Mersin) 17) Faik Öztrak (Tekirdağ) 18) Ahmet Küçük (Çanakkale) 19) Orhan Ziya Diren (Tokat) 20) Fevzi Topuz (Muğla) 21) Ali Arslan (Muğla) 22) Vahap Seçer (Mersin) 23) Çetin Soysal (
İstanbul) 24) Muharrem ince (Yalova) 25) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın) 26) Abdulaziz Yazar (Hatay) Gerekçe: Eğirdir Gölü'nün kuzey tarafına doğru hoyran
boğazıyla ayrılan ve daha küçük bir alanı kaplayan kısmı Hoyran
Gölü; güneyde kalan büyük kısmı potansiyel içme suyuna sahip Eğirdir Gölü
olarak adlandırılır ve Türkiye'nin 4. büyük gölüdür. Gölün Can Ada ve Yeşilada isimli 2 adacığı vardır. Bu büyük göl Beyşehir Gölü ise, Türkiye'nin üçüncü büyük gölüdür Büyük bir
bölümü Konya İli'nde yer alan Beyşehir Gölü'nün 1/7'si Isparta İl sınırlarında
bulunmaktadır. Küçük bir paya sahip olsa da Gölün bu Isparta'da kalan kısmı
çevresinde birçok köy bulunmakta olup köy halkının geçim kaynağı Beyşehir
Gölünden balıkçılıktır. Eğirdir ve Beyşehir Gölleri'nin doğal yapıları dikkate
alınmaksızın uygun olmayan ve sadece ekonomik kazanç göz önünde tutularak; 8-10
yıl gelir getiren balıklar (Sudak, Çin Sazanı ve Gümüş Balığı) göle
bırakılmıştır. Bu durum göllerin doğal canlı yapısını büyük oranda yok
etmiştir. Yıllar önce göllere atılan Sudak Balığı'nın yarattığı sorun bir örnek
iken 2003 yılında Gümüş Balığı'nın atılması aynı hatanın tekrarı olmuştur.
Birbiri ile uyum sağlamayan balık türlerinin bir araya getirilmesi örneğin
Gümüş Balığı'nın diğer balık türlerinin larvalarından beslenmesi ve bu
balıkların türlerini yok etmesi sonucu bu göllerden balıkçılıkla geçinen yöre
halkı da mağdur olmuştur. Öyle ki; Beyşehir Gölü avlak sahasının kira bedelini
yöre halkı ödeyemez hale gelmiştir. 1952 yılından günümüze kadar olan dönemde Sıraz, Dudaklı Balık, Eğrez, Sazan, Ot Balığı ve 77-85
yılları arasında ciddi bir ihracat geliri getirmiş olan Kerevit artık bu
göllerde var olmamakta ya da yok denecek kadar azdır. Bunun tek sebebi ise
bilinçsizce yapılan balık üretimidir. Diğer önemli bir sorun tarımsal alanların tamamına yakını
"vahşi sulama" olarak adlandırılan salma sulama sistemi ile
sulanmasıdır. Oysa damla sulama sistemi ve göllerin çevresinde daha az su
ihtiyacı olacak fide ve fidanların dikimi ile alınabilecek ve uygulaması basit
önlemler büyük fayda sağlayacaktır. Göllerimiz her türlü atık bırakma yeri olarak görülmektedir.
Evsel, tarımsal, endüstriyel atıklar sözde arıtılarak bu alanlara
bırakılmaktadır. Arıtma Sistemlerinin var olması yeterli değildir. Aynı zamanda
arıtma sistemlerinin günün koşullarına göre düzenlenmesi, yenilenmesi ve
çalıştırılması gerekmektedir. Soğuk hava ünitelerinin temizlik dönemleri
Mayıs-Eylül ayları arasındadır. Bu dönemlerde göl ve kanallarda kitleler
halinde balık ve diğer su canlıları ölümleri belirlenmiştir. Göllerin kıyı
çizgilerinin hala ihlal edilmesi, göl kenarlarının işgali diğer önemli bir
faktördür. Çünkü göllerde dolgu alanları oluşturarak tarım alanları, yerleşim
ve endüstri alanları elde edildikçe göllerdeki kirlilik artmaktadır. Uzmanlardan alınan bilgilere göre göllerin kirliliğinde özellikle Eğirdir Hoyran Gölü’nde kullanılan
nitratlı gübreler ve zehirli ilaçlar ilk sırada yer almaktadır. Bu durum insan
ve diğer canlı türlerinin yaşamını tehlikeye attığı gibi göllerde otlanmayı da
arttırmıştır. Özellikle mavi ve yeşil alglerin çoğalması ayrı bir tehdit
yaratmaktadır. Bu otlanma en kısa zamanda temizlenmeli hatta göller etrafında
ise ağaçlandırmaya gidilmeli ve ağır metalleri emen türdeki bitki örtüsü setler
halinde gölleri çevrelemelidir. Isparta İli’nin sahip olduğu bu göller çok iyi
içme su kaynaklarıdır aynı zamanda. Ancak kirliliğin bu şekilde devam etmesi
durumunda özellikle Eğirdir gibi değerli içme su
kaynaklarımız yakın bir gelecekte yok olup gidecektir. Bununla ilgili 4 Eylül
1988 tarihinde ve 19919 sayı ile Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Resmi
Gazete'de yayımlanmış ve bu göllerin nasıl korunacağı burada açık, net bir
şekilde belirtilmiştir. Günümüzde bu yönetmeliğin 20 yıldan bu yana
uygulanmaması göllerimizin bu hale gelmesinde en önemli faktördür. Yukarıda belirtilen sorunlar çözümü olan gerekli sağduyu ile
üstesinden gelinebilecek sorunlardır. Öncelikle yaşam kaynağı
olan; yöre halkının geçiminde önemli rol oynayan; Kovada I ve II Hidroelektrik
Santralleri ile enerji üretimini sağlayan; tarımsal alanda sulamada fayda
sağlayan ve turizm açısından bölge ekonomisine katkıda bulunan göllerimizin
yukarıda detaylı bir şekilde belirtilen sorunlarına acil bir şekilde çözüm
bulabilmek ve daha kötü bir hale gelmeden biran önce tedbir almak; yetkilileri
harekete geçirmek için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde
olacaktır. BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım. İlk tezkereyi okutuyorum: B) Tezkereler 1.- İsrail Parlamentosu ve
Filistin Yasama Konseyi Dışişleri Komisyonları Başkanları tarafından davet
edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin davete icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/267) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna İsrail Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi Dışişleri
Komisyonları Başkanları, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
heyetini İsrail ve Filistin’e davet etmektedirler. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 6 ncı Maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. Diğer tezkereyi okutuyorum: 2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptan’ın, Mısır Halk Meclisi Başkanı Fethi Surur’un
davetine icabetle, beraberinde Parlamento heyetiyle Mısır’a resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/268) 15 Ocak 2008 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın,
İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği (İKÖPAB) V. Konferansı nedeniyle
Mısır Halk Meclisi Başkanı Fethi Surur’un davetine
icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Mısır’a resmi ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un
tasviplerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul
edilmiştir. Diğer tezkereyi okutuyorum: 3.- Slovenya Parlamentosu Çevre ve
Geniş Alanlar Ekonomisi Komitesi Başkanlığı tarafından davet edilen Kütahya
Milletvekili TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Başkanı Soner Aksoy ile Ankara Milletvekili Çevre Komisyonu Başkanı
Haluk Özdalga’nın davete icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/269) 16 Ocak 2008 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Slovenya Dönem Başkanlığı çerçevesinde, Slovenya
Parlamentosu Çevre ve Geniş Alanlar Ekonomisi Komitesi Başkanlığı tarafından,
Enerji ve Çevre Komisyonu Başkanları için Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da 20-21 Ocak 2008 tarihlerinde düzenlenecek
toplantıya Kütahya Milletvekili TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy ile Ankara Milletvekili Çevre
Komisyonu Başkanı Sayın Nazmi Haluk Özdalga davet edilmektedirler. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin Dış İlişkileri’nin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 9uncu
maddesi” uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Vekili BAŞKAN – Tezkereyi kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın Milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer alan, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335)
(S. Sayısı: 56) BAŞKAN - Komisyon? Yok. Birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 15.23 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.29 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik),
Fatoş GÜRKAN (Adana) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. 1’inci sırada yer alan, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 1.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335)
(S. Sayısı: 56) (x) BAŞKAN – Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Yirminci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Yirminci bölüm 571’inci madde ile 600’üncü maddeleri kapsamaktadır.
Yirminci bölüm üzerinde söz isteyen; gruplar adına ilk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ergün Aydoğan’a aittir. Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar) Süreniz on dakika. CHP GRUBU ADINA ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Kültür, tüketilerek biriktirilen tek olgudur. Kültürümüzün
geliştirilerek sürdürülmesi, kültür ihraç eden bir ülke olmamız ile mümkündür.
5225 sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimleri Teşvik Kanunu 22’nci Parlamento
Döneminde uzlaşma ile çıkmış bir kanundur. Kültür yatırımlarının devlet
tarafından teşvik edilmesi, ülkemizin kalkınmasına ve tanıtılmasına hizmet
edecektir. Amerika’yı ayakta tutan en önemli sektörlerden birisi sinema
sektörüdür. Türkiye’nin de özellikle sinema sektörüne destek vermesi,
Türkiye’nin sinema filmi ithal eden bir ülke konumundan çıkması, izleyici
sayısının artırılması, Türkiye’nin tanıtımı açısından önümüzde duran
hedeflerden birisi olmalıdır. Ancak, AKP döneminde bu yönde yasal düzenlemeler
yapılmasına rağmen, Kültür Yatırımları ve Girişimleri Teşvik Kanunu, Sinema
Filmlerinin Sınıflandırılması ve Desteklenmesi Hakkında Kanun, yine aynı
şekilde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun gibi birçok değişikliklere rağmen, uygulamada sorunlar
yaşadığımız bir dönem olmuştur. Örneğin, özel tiyatrolara verilen devlet
desteğinin bir dönem için kaldırılması gibi. Türkiye'nin tiyatro duayeni Yıldız Kenter, özel
tiyatrolara verilen devlet desteğinin kaldırıldığı dönemde tek kelimeyle
“Utanıyorum.” değerlendirmesi yapmıştır. Kanun yapma tekniği açısından bir noktayı da vurgulamayı faydalı
görüyorum. Özel tiyatrolara devlet desteği veren kanun, Seyahat Acentaları Birliği Kanun Tasarısı’nın içinde görüşülmüştür.
Bu bile, sinemaya, tiyatroya verilen önemi göstermesi bakımından önemlidir. Bir diğer nokta, Avrupa sinemasının yaşatılması için ortak
yapımlara, dağıtıma ve sinema salonlarına destek sağlayan Euroimage’ın
Türk filmlerine de desteğinin sağlanmasında başarılı çalışmalar yürütmüş olan
bürokratın, AKP İktidarında görevinden alınması üzüntü vericidir. Bir milletvekili
olarak merak ediyorum, başarılı çalışmalara imza atan bürokratın görevinden
alınmasından sonra kaç Türk filmi Euroimage desteği
alabilmiştir? Bir taraftan Hükûmet Eylem Planı’nda
özel sektörün kültürel ve sanatsal faaliyetlerinin artırılması için çalışmalar
yapacağını vaat ederken, diğer tarafta dünya çapında ünlü sanatçılarımızın
destek taleplerini reddetmiştir. Yine, aynı şekilde turizm gelirlerinin
artırılması konusunda Sayın Bakan iyi niyetli çalışmaları yürütürken,
Türkiye'nin tanıtımına hizmet edecek kültür yatırımları devlet desteğinden
mahrum edilmektedir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kültür, yaşam, ekonomi,
demokrasi bir bütündür. Kültür varlıklarımız, tarihî ve doğal mirasımız
aşındırılarak, yıpratılarak, yok edilerek ekonomik kalkınma sağlanamaz.
Antalya-Belek’te golf alanları için 100 binden fazla ağacını kesen bir ülke
doğal mirasına sahip çıkan bir ülke olamaz. Yine, aynı şekilde Sultan Ahmet’te
inşa edilen bir otelin, tarihî dokuya zarar vermesi kabul edilemez. AKP Hükûmeti, iktidara geldiği günden
bugüne, yine yasa ve yönetmeliklerde yapılan değişikliklerde “madenciliğin
önündeki engelleri kaldırma” ifadesiyle, tarihî ve kültürel mirası, ormanları,
tarım alanlarını, kıyıları, sulak alanları, meraları yok etme yönünde önemli adımlar
atmaktadır. Siyasi iktidarın bu yöndeki girişimlerinin sonucunda, doğal, tarihî
ve kültürel varlıklar yok edilmektedir. Bunun görünen yüzü, şimdi de Balıkesir
ve Çanakkale illerimiz içerisinde yer alan Biga Yarımadası ve özellikle de Kaz
Dağları’dır. Başta Kaz Dağları olmak üzere, Türkiye’yi hafriyat alanına ve
kimyasal çöplüğe dönüştürecek uygulamalardan vazgeçilmelidir. Doğal, tarihî ve
kültürel varlıklarımız yok edilmemelidir. Bu kanun tasarısıyla, Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik
Kanunu kapsamında destek alan işletmecilerin uymak zorunda olduğu düzenleyici
işlemlere uymaması hâlinde uygulanacak yaptırımlar düzenlenmektedir. Burada
dikkat çekici bir nokta, değerli arkadaşlar, idari para cezalarının 2 bin Türk
lirası ve 3 bin Türk lirası olduğu ifade edilmektedir. Bizim şu anda
kullanmakta olduğumuz para birimi yeni Türk lirasıdır. Cezanın, YTL olarak mı
yoksa TL olarak mı ifade edilmesi gerekmektedir? Dünden beri, bazı
arkadaşlarımız cezaların TL, bazı arkadaşlarımız YTL olduğunu söylemekte. Oysa, bugün üzerinde çalıştığımız kanun çıkmak üzere ve şu
anda biz YTL kullanıyoruz. Burada da bir ayrıntıya ihtiyaç var diye
düşünüyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Başbakan İspanya’ya her
ziyaretinde bir bomba patlatmaktadır. Bu seferki bomba, bir itiraf bombasıdır.
Türbanın siyasal simge olarak kullanıldığını kabul etmiş bulunmaktadır. Hangi
kültür yatırımını teşvik ederseniz edin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanının,
özellikle yurt dışında yaptığı bu açıklamalar, Türkiye’nin kötü tanıtılmasıdır.
Türkiye’yi iyi tanıtamadığınız ve iyi yönetemediğiniz sürece, Türkiye’deki
turist sayısını ve turizm gelirlerini artırmanız mümkün değildir. Türkiye’yi
kötü yönetiyorsunuz. Bakın, size bir örnek daha: 5174 sayılı Kanun’un 81’inci maddesinin
on üçüncü fıkrası şöyle der: “Oda, borsa ve Birlik organlarının seçimlerinde
siyasi partiler, sendikalar ve sendika üst kuruluşları aday gösteremezler ve
belirli adayların leh ve aleyhlerinde faaliyette bulunamazlar ve propaganda
yapamazlar. Bu hükme aykırı davrananlar altı aya kadar hapis veya adli para
cezasıyla cezalandırılır.” Burada böyle bir hüküm varken, diğer taraftan özerk
kurumları ele geçirme operasyonları yapıyorsunuz. TÜBİTAK ile başladınız,
FİSKOBİRLİK ile devam ettiniz, TESK ile devam etmek istediniz. Türkiye Futbol
Federasyonuna müdahale etmek istediniz. Meclis Genel Kurulunda, seçimin yapılıp
yapılmayacağına ve seçimin hangi tarihte yapılacağına dair kanun çıkardınız.
Mahkemeleri uğraştırdınız. Federasyonda yönetim kaosuna
sebep oldunuz. Bugün, Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu yapılıyor. Şimdi,
bütün bunlar getirmek istediğimiz düzenlemeler ile örtüşüyor mu? Değerli arkadaşlar, bu, biraz önce de söylediğimiz gibi, bütün
sendika, sivil toplum örgütü kuruluşlar üzerinde iktidarın ele geçirme, egemen
olma anlayışını, ne yazık ki, görüyoruz. Demokrasi tek seslilik değildir. Değerli arkadaşlarım, demokratik ülkelerde hiçbir hükûmet yönetimi kendisinde olmayan kurumları ele geçirmek
için kanun çıkarmaz, operasyon yapmaz. Hukuki olarak bu yönde bir düzenleme
yapıyoruz. Ama, Hükûmetin
kurumları fethetme, ele geçirme mantığı nedeniyle fiilî olarak işletilmeyecek
olan bir kanun olarak çıkarıyoruz. Değerli arkadaşlarım, burada, çıkarmakta olduğumuz bu kanunlarla
ilgili, iktidarın bütün kurum ve kuruluşları ele geçirmeye çalıştığını, kendi
anlayışında yönlendirmeye çalıştığını görüyoruz. O nedenle, demokrasinin tek
sesli de olmadığını, demokrasinin bir çoğunluk, çoğunluğa dayalı bir demokrasi
olmadığını bilmemiz gerekiyor. Yine, burada, biraz önce de ifade edildiği gibi, bizi de
doğrudan ilgilendiren, Kaz Dağları’nı doğrudan ilgilendiren maden
çalışmalarının gözden geçirilmesi gerektiği, özellikle tarihî, mitolojik değeri
olan, termal turizmi olan, doğal kaynakları olan, denizi, yer altı sularıyla
Kaz Dağları’nın, çıkarılacak madenlere feda edilmemesi gerektiğini; Kaz
Dağları’nın yer üstü zenginliklerinin yer altı zenginliklerinden çok daha
önemli olduğunu, madeni bir dönem alabileceğimizi, ama o doğal zenginlikleri
tarih boyunca korumamız gerektiğini ve sahip çıkmamız gerektiğini sizlere ifade
ediyor, bu konuda Meclisin ve sizlerin desteğini bekliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aydoğan. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut. Sayın Bulut, buyurun efendim. MHP GRUBU ADINA AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine partim adına,
grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yapılan değişiklikler kapsamında 5224 sayılı Sinema Filmlerinin
Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunla
ilgili bölümde, Türk filmciliğinin, sinemacılığının sorunlar yumağı hâline
dönen problemlerini sizlere kısaca ifade etmek istiyorum. Telif haklarında büyük boşluklar bulunmaktadır. Senaristlerin
ellerindeki senaryolar birilerince alınmakta, bazı konular çıkartılıp
değiştirilmekte, “esinlenme” adı altında yeniden servise konmaktadır. Bu bir
suçtur, ama cezalarda bunun karşılığı yeterince yer almamaktadır. Devlet ve
yerel kaynaklarla filmlerin desteklenmesinde kaynakların doğru kullanıldığını
düşünemiyoruz. Bu anlamda, Türk kültürünü, Türk milletinin örf, âdet, gelenek,
görenek, yaşantı biçimlerini değerlendirmeksizin, bu değerlerimizi tartışmaya
bile açan konulara, zaman içerisinde bu kaynakların harcandığını, maalesef,
gördük. Kültür Bakanlığımız, bu sektörde dev projelere, yani bir Dede Korkut
Destanı’na, bir Ergenekon Destanı’na, bir Manas Destanı’na, dünya çapında böyle
olacak, gerekirse tanıtımın yanında ülkeye para da kazandıracak, kendi
kültürümüzü dünyaya tanıtacak projelere destek olmalıdır. Biz, büyük
başbuğlarımız Cengiz Hanları, Atillaları yabancıların çevirdiği filmlerden
görmekte, öğrenmekteyiz, seyretmekteyiz. Sinemacıların çalışma, çalıştırılma ortamları konusundaki
düzenlemeler çok yetersizdir. Firmalar, iş gücünü neredeyse köle gibi
çalıştırıyorlar, hiçbir sosyal güvenlik imkânı sunmuyorlar. Gelecek kaygısı
olmadan çalışmak, neredeyse, sektörde imkânsız. Türk filmciliğinin
desteklenmesi için 6183 amme alacakları konusunda teminat mektubu kapsamında
kültür eserlerinin de teminat mektubu olarak kabul edilmesi sektör mensuplarınca
istenmektedir. Telif haklarında 1995 öncesi-1995 sonrası yapımcı ayrımı
kaldırılmalıdır. Sinema salonlarından alınıp Maliye Bakanlığında biriktirilen
rüsum bedelleri Maliye Bakanlığından Kültür ve Turizm Bakanlığına
devredilmelidir. Kültür Bakanlığının sinema filmlerini destekleme ödeneklerinin
yetersizliği yine görülmektedir. Bu bakımdan, nitelikli filmleri kazanmak adına
Bakanlığın ciddi desteği şarttır. Değerli milletvekilleri, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine
Dair Yasa’da belirtilen konu şu: “… kamu güvenliğinin
tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine
ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” Tanımdan da anlaşılacağı üzere özel
güvenlik şirketleri kamu hizmetlerini tamamlayıcı niteliktedir. Türkiye'de özel güvenlik hadisesinde, gerek güvenliği sağlamakla
ilgili şirketler gerekse bu şirketlere eleman yetiştiren okullar noktasında
büyük sorunlar vardır. Değerli milletvekilleri, sayı itibarıyla, beş yüzün üzerinde
açılan okul ve sekiz yüzün üzerinde de güvenlik şirketi bulunmaktadır. Bu
okulların çeşitli sorunları var. Diyelim şunlardan bir tanesi: Polis Akademisi
Döner Sermayesine, Saymanlığına yatırılması gereken özel güvenlik sınav
harçlarının tahsilatı konusunda, zamanın darlığı
sebebiyle öğrenciler sınav hakkını kaybetmektedirler, bunun uzatılması gerekir.
Diğer taraftan, sürücü kurslarında beş sınav hakkı olduğu halde, özel güvenlik
okullarında dört sınav hakkı vardır. Bu da onunla eşit seviyeye ulaşmalı, beş
sınav hakkı olmalıdır. Sürücü kurslarında yüzde 8 KDV alınırken, özel güvenlik
okullarında alınan yüzde 18’lik KDV yüzde 8’e indirilmeli, yüzde 10’luk pay
hizmet satan şirketlerden alınmalıdır. Diğer taraftan, Millî Eğitim Bakanlığı sürücü kurslarının
denetimini yapmaktadır. Aynı şekilde güvenlik okullarının denetimi de Millî
Eğitim Bakanlığına verilmelidir. Ancak güvenlik şirketlerinin denetimi İçişleri
Bakanlığı tarafından yapılabilir. Değerli milletvekilleri, gelelim konunun en önemli bölümüne:
Dikkatlerinizi çekiyorum, bir ülkenin güvenliği, o ülkenin millî kurumlarınca
sağlanır. AKP Hükûmeti, en stratejik kurumlarımızı
“özelleştirme” adı altında yabancılaştırdı, yani PETKİM, TÜPRAŞ, Telekom,
limanlar. Daha sonra bu kurumların güvenliği özel güvenlik kurumlarına,
şirketlerine verildi. Sicili temiz asker ve polis emeklileri özel güvenlik
şirketleri kurdular. Değerli milletvekilleri, özel güvenlik şirketini kurmanın maliyeti
14 bin liradır. Ankara’da AKP’nin eski İl Başkan Yardımcısı Hasan Gazi Özer
Bey’in sahibi olduğu DAK Güvenlik, Telekom’un, TOBB’un
ve AKP Genel Merkezinin güvenliğini sağlamaktadır. Bu kurumu, 14 bin liraya
kurmuş olduğu bu kurumu “Securitas” isimli İspanyol
şirketine 2,7 milyon dolara satmıştır. Kişi başına kârı çok az olduğu hâlde, bu
sektörü İspanyolların, Hollandalıların, yani yabancıların Türkiye’de bu sektöre
göz dikip böylesine iştahlı bir şekilde satın almalarının sebepleri ne olabilir
acaba? Lütfen düşününüz bunu. Değerli milletvekilleri, diğer taraftan MET Grup İstanbul Ticaret
Odasının güvenliğini almış durumda. Securitas isimli
şirket hem Türk Telekom’un, TOBB’un güvenliğini
sağlayan DAK’ı alıyor, ondan sonra da İTO ihalesini
alan MET Grubu satın alıyor. Topluyor bu şirketleri. Yani, Türkiye’de
iktidardan da belki güç alarak veyahut da kendi güçleriyle, imkânlarıyla, pazarlık
gücüyle almış oldukları bu ihaleleri alan büyük şirketleri Securitas
topluyor efendim. Esenler Otogarı’nı, Metro City gibi
merkezlerin güvenliğini sağlayan Kare Güvenliği de Securitas
satın aldı. Grup 4 isimli bir yabancı şirket yine Pentagon elektroniğin
güvenliğini sağlıyor. Türk vatandaşı Joseph Ventura’nın
Müdürü olduğu bu yabancı şirket İstanbul’daki tüm silahlı para nakil
işlemlerini yapıyor. Yahudilerin sahip olduğu Pronet
ilk kurulduğu günden beri Türkiye’de yaşayan Yahudi vatandaşlarımızın güvenliğini
sağlıyor. Bir denizci emekli albayın kurduğu Etkin adlı güvenlik şirketi, ISS
adlı bir şirkete satılmak üzere. Bu Securitas’ın MET
Grubu ile Etkin Grup, Denizcilik Müsteşarlığı tarafından uluslararası liman
alanları ve tekne güvenliği belgesi aldılar. Niye aldılar bu belgeyi?
Yabancılara satılacak olan limanların yarın bunlar güvenliğini sağlayacaklar. Değerli milletvekilleri, havaalanlarının güvenliğini Tepe Güvenlik
şirketi yapıyor. Yabancılar bununla da pazarlık hâlindeler, orayı almaya çalışıyorlar.
Yabancılar Türkiye’de bütün liman, havaalanı, banka, şirket, baraj, garaj,
santral, fabrika ne varsa buraları satın alıp, buraların güvenliklerini
sağlayan şirketleri satın alıyorlar. Bu kurumlarda çalışan personel sekiz saat
görev yapıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlar mısınız lütfen. AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Bu kurumlarda görev yapan görevliler
sekiz saat görev yapıyor. Dışında kalan zamanda, Türkiye’nin Telekom’u,
güvenliği, ticaret odalarının, TOBB’un, yani
şirketlerimizin bütün güvenlikleri yabancılara teslim edilmiş durumda.
Havaalanlarında Türkiye’ye girenler, limanlarda Türkiye’ye inen mallar,
Türkiye’ye giren çıkan, uçan kaçan yabancıların kontrolünde. Para
kazanmadıkları bu sektöre neden giriyorlar? Çünkü, bu
bilgiye sahip olacak, yarın bu bilgiyi satacaklar. Güvenliğimizi sağlama noktasında biz, yeri geldiğinde
güvenliğimizi sağlarız değerli AKP’li milletvekilleri. Bize güvenmeyin. Siz
güvenliğinizi eğer Securitas’a teslim ediyorsanız vay
memleketin haline diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bulut. Şahısları adına, Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Hamarat. Buyurun Sayın Hamarat. (AK Parti sıralarından alkışlar) MUSTAFA HAMARAT (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının yirminci bölümüyle ilgili şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bildiğimiz gibi, toplumsal ilişkileri düzenleyen kurallar
içerisinde hukuk kurallarını diğer kurallardan ayıran en önemli özellik
yaptırıma bağlanmış olmasıdır. Maddi yaptırımla desteklenmemiş olan hukuk
kuralı ya ölü doğmuş olur ya da sonra uygulama imkânını kaybetmiş olur. Yakın zamanda ceza hukukunda değişiklik yapılarak, temel ceza
sistemimizde kavramsal olarak değişiklikler olduğunu hepimiz biliyoruz. Temel
ceza sisteminde yapılan bu değişiklikle, çeşitli kanunlarda yer alan ceza
hükümleri arasında, yani tali ceza sistemimiz arasında hem kavramsal hem de
para cezaları açısından rakamsal bir uyuşmazlık ortaya çıkmıştır. Bu, uygun
olmayan kavramsal ve rakamsal durumun ortadan kaldırılması için çok teferruatlı
bir değişiklik çalışması yapılmış, şu anda görüşmekte olduğumuz altı yüz elli
bir maddelik bu titiz çalışma ortaya konmuş. Bu çalışmada geçen dönem
milletvekillerimizin ve Adalet Komisyonumuzun, Adalet Komisyonuna gelmeden önce
de bürokrasimizde görev alan uzman hocalarımızın ve bürokratlarımızın büyük
emeği geçmiştir, onlara huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu düzenlemeyle Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’da, Optisyenlik Hakkında Kanun’da, Hayvanları Koruma
Kanunu’nda, Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nda, Sinema Filmlerinin
Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun’da,
Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu’nda birtakım değişiklikler
getirilmektedir. Yine Dernekler Kanunu’nda ve Odalar ve Borsalar Birliği
Kanunu’nda değişiklikler getirilmektedir. Bu değişikliklerin genel mahiyeti,
kavramlar arasındaki ortaya çıkan, ceza isimlendirmelerinde ortaya çıkan
uyumsuzluğun giderilmesidir. Bu çalışmamızın Türk hukuk sistemine büyük bir hizmet olacağı
kanaatindeyim. Bu nedenle zaten Genel Kurulumuzda da oy birliğiyle çıkmaktadır.
Yapılan değişiklik önergeleri de yine birlikte verilmektedir. Çok güzel bir
çalışma ortamında Türk hukuk sistemimizde bu güzel hizmeti hep beraber
yapmaktayız. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamarat. Şahısları adına ikinci söz, Aksaray Milletvekili Sayın İlknur İnceöz’e aittir. Buyurun Sayın İnceöz. (AK Parti
sıralarından alkışlar) İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın 571 ve 600’üncü maddelerini içeren yirminci bölümü
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanın olduğu her yerde
toplumun düzeninin sağlanması, kişi hak ve özgürlüklerinin belirlenmesi
gerekmektedir. Bu amaçla insanlar başta toplumsal, siyasal, ekonomik alanlar
olmak üzere hayatın her alanıyla ilgili pek çok düzenlemeler yapmışlardır.
Böylece toplumların ve insanlığın adalet ve güven, barış içinde yaşamasına
çalışmışlardır. Ancak hepimizin de bildiği gibi, yine insanın olduğu her yerde
değişimin olması da kaçınılmazdır. Bu nedenle, yapılan düzenlemeler gelişen,
değişen, şartlara göre yeniden belirlenmiş, zamana uygun hukuk teorileri
uygulamaya konulmuştur. Bu değişimlerin bir sonucu olarak da ceza kanunlarında
pozitif teoriler etkili olmaya başlamıştır. Birinci ve ikinci dünya savaşı
arasındaki dönemde ise temel ceza kanunlarını tamamlayıcı, sosyal ve ekonomik
alanlara ilişkin ceza hükümlerini içeren pek çok özel yasa çıkarılması yolu takip
edilmiştir. Hukuk devleti ve hümanizm ilkeleri çerçevesinde çağdaş normlara
uygun hukuk sistemini oluşturmak her hükûmetin asli
görevidir. Bu amaçla Hükûmetimizce hazırlanan bu yasa
tasarısı ile temel ceza kanunu prensiplerine aykırılık teşkil eden yüz
yetmişten fazla kanun değiştirilmiş ve böylece kanunlar arasında ikiliklerin
önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi tasarının yirminci
bölümünde yapılan değişikliklerin neler olduğu hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.
Tasarının yirminci bölümünde 5174 sayılı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 76, 81 ve 83’üncü maddeleri
değiştirilerek Temel Ceza Kanunu’muza uyumu
sağlanmıştır. Tasarının 574’üncü maddesiyle 5174 sayılı Kanun’un 83’üncü
maddesinin (d) bendiyle oda, borsa ve birlik organlarının seçimlerinde aday
gösteren ve onun propagandasını yapan siyasilere bir ila üç ay arasında
öngörülen hapis cezası altı aya çıkarılmış, bunun yanında adli para cezası da
öngörülmüştür. Yine, tasarının 575 ve 576’ncı maddesiyle 5179 sayılı Gıdaların
Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanun’un bölüm başlığı ve 29 ve 30’uncu
maddeleri değiştirilmiştir. Tasarının 577 ve 583’üncü maddeleriyle de 5188 sayılı Kanun’un
7’nci maddesinin (c), (d), (j) ve (k) bentleri, 10’uncu maddenin birinci
fıkrasının (d) bendi, ayrıca aynı Kanun’un 19, 20, 21, 23 ve 25’inci maddeleri
değiştirilmiş ve bu maddelerin Türk Ceza Kanunu’yla çelişkileri ortadan
kaldırılmıştır. 5188 sayılı Özel Güvenlik Kanunu’nun 10’uncu maddesinin (d)
bendinde belirtilen “özel güvenlik kuvvetlerinde aranılacak şartlar” kısmındaki
“ağır hapis cezası” ifadesi “hapis cezası” ifadesiyle değiştirilmiş, böylece
maddenin Türk Ceza Kanunu’na uyumu sağlanmıştır. Türk Ceza Yasası’nda “ağır
hapis cezası” hukuk sistemimizden kaldırılmış ve hapis cezaları,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapis cezası ve süreli hapis
cezası olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, özel güvenlik izni almadan özel güvenlik görevlisi
istihdam edenler ile faaliyet izni almadan özel güvenlik faaliyetinde bulunan
şirket yöneticilerinin hapis cezaları artırılmış ve para cezaları da adli
cezaya çevrilmiştir. Yine bu tasarıyla 5193 sayılı Optisyenlik
Hakkında Kanun’un 14 ve 15’inci maddesindeki değişiklikle, optisyen
ünvanına haiz olmadığı halde optisyenlik
yapanlara ve optisyen olduğunu ilan edenlere ve 5193
sayılı Kanun’un hilafına hareket edenlere verilecek idari para cezalarını
düzenlemektedir. Tasarıyla 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve
Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun’un, 5225 sayılı Kültür
Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu’nun bazı maddeleri ile 5199 sayılı
Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28’inci maddesinde hayvanları korumak adına önemli
idari para cezalarını getirmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son
verirken, bu tasarının ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini
temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnceöz. Sayın milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır. Şimdi, soru-cevap işlemine başlıyoruz. Buyurun Sayın Tütüncü. ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Aracılığınızla Sayın Bakana iki sorum olacak. Birincisi, 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiyle ilgili. Bilindiği gibi, bu kesimin
sosyal güvenlikleri Sosyal Sigortalar Yasası’ndaki geçici 20’nci madde
çerçevesinde kurulan sandıklar tarafından düzenleniyordu. Şimdi, yeni
düzenlemeyle bu sandıklar bir yere aktarılacak. Yeni düzenleme konusunda acaba
bir bilgi vermek mümkün müdür? Bu bir. İkincisi, bu konuyla ilgili, bu sandıkların mali durumları
hakkında bilgi rica edeceğim. İkinci sorum Sayın Başkan: Bu 5188 sayılı Yasa’nın -ki, özel
güvenlik hizmetleriyle ilgilidir- 21’inci maddesinde belirtilen özel güvenlik
mali sorumluluk sigortası yaptırmadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden
kişi, kurum, kuruluş ve şirketlerin şimdiye kadar sayısı nedir ve bunlara
şimdiye kadar ödenen, daha doğrusu getirilen yaptırım, uygulanan müeyyide
nedir? Bu çerçevede yanıt rica edeceğim. Teşekkür ederim Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tütüncü. Sayın Akkuş… AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Bakanım; piyasada
gözlükçü olarak bilinen optisyenlerin denetimlerini
yapan yetkili doktorlar genellikle göz mütehassıslarıdır. Bunlar ayrıca bir optisyenlik eğitimi almakta mıdırlar? Bu konuda nasıl bir
çalışmanız bulunmaktadır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş. Başka soru soran yok. Buyurun Sayın Bakan. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, Sayın
Tütüncü 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin kuruluşuyla ilgili
Kanun’da öngörülen sandıkla ilgili bir soru sordu. Sayın Tütüncü’nün
bu sorusuna yazılı olarak cevap vermek durumundayım. Şu anda sorduğu soruyla
ilgili detaylı bir malumat yanımda bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun 2004
yılında, 10 Haziran’da çıktı. Bu uygulama ülkemizde yenidir. Siz, sanıyorum “Ne
kadar özel güvenlik firması var? Bu özel güvenlik firmalarında ne kadar özel
güvenlik hizmeti gören insan çalışıyor ve ayrıca 5188 sayılı Özel Güvenlik
Hizmetlerine Dair Yasa’ya muhalefetten dolayı kaç tane özel güvenlik görevlisi
hakkında cezai işlem yapıldı?” diye sordunuz. Bütün bu sorularla ilgili
İçişleri Bakanlığından alacağım cevabı size yazılı olarak takdim edeceğim. Çok teşekkür ederim. Sayın Akkuş, yine, 22 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe giren Optisyenlik Hakkında Kanun, bu da yeni bir uygulama, yani,
bu, geçtiğimiz dönem içerisinde çıktı, bu görevi yapacak kişilerin eğitimiyle
ilgili bir soru sordu. Şimdi Yasa’nın 3’üncü maddesi şöyle diyor: -Optisyen
kimdir?- “Optisyenlik alanında en az ön lisans
seviyesinde mesleki eğitim ve öğretim veren yüksek okul mezunu kişiyi…” Demek ki bu okuldan mezun olmuşsa kişi, ayrıca bir eğitim ve kurs
almasına ihtiyaç olmadan gerekli yerlere başvurarak oralardan alacağı izne göre
optisyenlik mesleğini icra edebilecektir. Sayın Başkanım, cevaplarım bu kadar. Çok teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan. Sayın milletvekilleri, yirminci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, yirminci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım. 571’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 572’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 573’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 574’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Sayın
Başkan… BAŞKAN – Pardon… ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Sayın
Başkanım, maddelerle ilgili önergeler vardı, imzası yetişmedi herhâlde. BAŞKAN – Hangi maddeler efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – 571’de
var, 574’te var. BAŞKAN – Yetişmedi… ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Orada,
imzalıyorlar. Geçti artık ama hiç değilse 574’ü oylamazsak o bari geçsin, yani
müşterek önerge. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Bir ara verilmesi lazım
o zaman Sayın Başkanım. BAŞKAN – Beş dakika ara veriyorum birleşime. Kapanma Saati: 16.05 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.16 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatoş GÜRKAN (Adana) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. 56 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Tasarının 574’üncü maddesi üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 574 üncü
maddesiyle değiştirilen 5174 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının (d) bendinde geçen “milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim: Gerekçe: Bir suçtan mahkumiyete bağlı hak
yoksunlukları bakımından mevzuattaki hükümler arasında yeknesaklığı sağlamak
amacıyla iş bu değişiklik önergesi verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda ibare metinden çıkarılmıştır. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. 575’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 576’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 577’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir. 578’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 578 inci
maddesiyle değiştirilen 5188 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde geçen “milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim: Gerekçe: Bir suçtan mahkumiyete bağlı hak
yoksunlukları bakımından mevzuattaki hükümler arasında yeknesaklığı sağlamak
amacıyla iş bu değişiklik önergesi verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir. 578’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 579’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 580’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 581’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 582’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 583’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 584’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 585’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 586’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 587’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 588’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 589’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 590’ıncı madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun Tasarısının 590 ıncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 590’ıncı maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1 inci maddesi ile
gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 591 inci madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun Tasarısının 591 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 591 inci maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 2 nci
maddesiyle gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir… Kabul edilen önergeyle, madde, metinden çıkarılmıştır. 592’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 592 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 592 nci maddesiyle, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 4 üncü maddesiyle gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir… Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 593’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 593 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 593 üncü maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesiyle
gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir… Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 594’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 594 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 594 üncü maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 7 nci
maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 595’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 595 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyorlar mı? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 595 inci maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 8 inci maddesi ile
gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 596’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 596 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 596 ncı maddesiyle, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 10 uncu maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 597’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 597 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum. Gerekçe: Tasarının 597 nci maddesiyle, 5252
sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 12 nci
maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 598’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 598 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum. Gerekçe: Tasarının 598 inci maddesiyle, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda değişiklik yapılmaktadır. Ancak,
söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 13 üncü maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 599’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 599 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 599 uncu maddesiyle, 5252 sayılı Türk Ceza
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda değişiklik yapılmaktadır.
Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 14 üncü maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda, madde, metinden çıkarılmıştır. 600’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, yirminci bölümde yer alan maddelerin oylaması
tamamlanmıştır. Şimdi, yirmi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Yirmi birinci bölüm 601’inci madde ile 630’uncu maddeleri
kapsamaktadır. Bu bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer. Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın yirmi birinci bölümü
hakkında Grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Değerli milletvekilleri, yirmi birinci bölümde otuz madde var ve
içerisinde on değişik kanun ve bunların çeşitli maddelerinde yapılan değişiklikler
yer alıyor. Kanun tasarısının 603 ve 604’üncü maddesi 5262 sayılı Organik Tarım
Kanunu’nun 12 ve 13’üncü maddesinde; 618 ve 619’uncu maddeleri 5300 sayılı
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu’nun 7 ve 34’üncü maddesinde, bu kanun
hükümlerine uymayanlara uygulanacak cezai hükümleri ve kimler tarafından
uygulanacağını düzenleyen değişiklikleri içermektedir. Değerli milletvekilleri, kimyasala dayalı endüstriyel tarımın
neden olduğu sağlık sorunlarının endişe verici boyutlara ulaşmasından sonra organik
tarım veya diğer bir anlatımla ekolojik tarım dünyada
önem kazanmaya başlamıştır. Organik tarım, bir aile tarımı, bir köylü tarımı
yani aile işletmelerinin yapmasına uygun bir tarım türüdür. O
anlamda, ülkemizde nüfusun üçte 1 oranının tarımdan geçindiğini göz önüne
alırsak ve bu işletmelerin Türkiye’de faaliyet gösteren tarımsal işletmelerin
de büyüklükleri Avrupa standartlarına göre veya gelişmiş ülkelerdeki ortalama
işletme büyüklükleriyle kıyaslandığı zaman onların ortalamasının çok daha gerisinde
kaldığı göz önüne alınırsa, organik tarım, bizim gibi küçük tarım işletmelerine
sahip ülkelerde bana göre cazip bir tarım çeşidi olarak algılanabilir. Tabii,
Organik Tarım Yasası, şahsen benim desteklediğim bir yasa. Bu daha önce, 22’nci
Dönemde çıktı. Ama, tabii ki her çıkan kanunda,
özellikle bu yüce Meclisten jet hızıyla çıkan kanunların uygulanmasında
yaşanılan sıkıntılar yine bu kanunda gözümüzün önüne geliyor. Burada tespit edilmesi gereken, organik tarım yapan üreticilere
yoğun destekler verilmediğidir. Başta da söylediğim gibi hem istihdama katkısı
hem de üretilen organik ürünlerin katma değerinin yüksek olması, yani
fiyatlarının normal şartlarda ürettiğimiz tarım ürünlerinden çok daha fazla
oranda yüksek olması, ihracata uygunluğu, dolayısıyla dış ticaretimize
sağlayacağı katkıyı, gayrisafi millî hasılamıza
sağlayacağı katkıyı, tarımın gayrisafi millî hasıladaki payının artmasına
sağlayacağı katkıyı göz önüne alırsak, bu konuda hükûmetlerin
gerekli hassasiyeti göstermeleri gerektiğini düşünmekteyim. Değerli arkadaşlarım, ülkemizde 30-35 milyon ton civarında -bunun
içerisinde buğdayı, mısırı, arpası, çavdarı, bakliyat çeşitleri olmak üzere-
bir üretim söz konusudur. Tabii ki bu üretim, sezonlar göz önüne alındığında,
küçük bir hasat döneminde, hasat periyodunda yapılmak zorunda. Eğer ki
ürettiğiniz bu ürünleri hasat ettikten sonra uygun hijyenik
şartlarda depolama alanına, kapasitesine sahip değilseniz, özellikle üretici
anlamında, üreticinin o kısa süreli hasat periyodunda bu ürünü hem hasat edip hem
satması düşünüldüğünde, maalesef, o sıkışıklıktan dolayı, ürünlerini üretici
hak ettiği değerden pazarlamamaktadır. Ancak, yine 2005 yılında çıkan Lisanslı Depoculuk Kanunu’nu bu
sıkıntıları ortadan kaldırmaya yönelik olumlu bir yasa veya çaba olarak ben
şahsen addediyorum. O günden bugüne, tabii ki, yasa çıktı ama,
maalesef istenilen bir gelişme elde edilemedi. Hemen ardından 2007 yılında da
lisanslı depoculukla ilgili bir şirket kuruldu. Bu şirketin ortakları arasında
Toprak Mahsulleri Ofisi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Tarım Kredi
Kooperatifleri, Umumi Mağazalar Türk AŞ, Gümrük ve Turizm Şirketi gibi ortaklar
yer almakta. Ama dediğim gibi, yasanın çıktığı günden bugüne pratikte,
uygulamada maalesef istenilen gelişme sağlanamadı. Bu yasayla ilgili
yönetmelikleri incelediğinizde, âdeta, sanki özel sektöre “Siz lisanslı
depoculuk yapmayın.” gibi bir ikazda bulunulduğu görülmektedir. Oysa, lisanslı
depoculuğun sağlayacağı faydalar göz önüne alınırsa bu yasanın bir an önce
pratiğe dökülmesi, eğer aksaklıklar varsa, yönetmeliklerde aksaklıklar varsa
onların giderilmesi ve hayata tatbiki gerekmektedir. Değerli arkadaşlarım, daha önce Toprak Mahsulleri Ofisi
vasıtasıyla Türkiye’de üretilen tarım ürünlerinin, tahılın… Piyasada fiyat
anlamında denge oluşturabilmesi için regülatör görevi
yapan kurum Toprak Mahsulleri Ofisi idi, yani ne üreticinin hak ettiği değerden
aşağı bir fiyattan ürünün pazarlanmasına müsaade ediyordu ne de bu ürünü alan
sanayicinin, yani nihai tüketiciye ulaştırmak için alıp işleyecek olan
sanayicinin gerçek değerinin üzerinde bir fiyatla bu ürünü almaması için TMO
devreye giriyor ve gerekli zamanda müdahalelerde bulunarak bu regülasyonu
sağlıyordu. İşte, lisanslı depoculuk Türkiye’de tam anlamıyla uygulanırsa
TMO’nun bu görevi, bu yasa vasıtasıyla, özel sektör marifetiyle
gerçekleştirilecektir. Lisanslı depoculuğun diğer bir faydası: Ürünü alacaksınız,
standardizasyonunu sağlayacaksınız, kayıt altına alacaksınız, elinizde hangi
üründen ne kadar olduğunu tespit edeceksiniz, dolayısıyla ileriki dönemlerde
muhtemel açık verecek cinsler konusunda hangi çeşitlerde, hangi cinslerde
ülkemizin ithalat gereksinimi olup veya olmadığının tespitinde daha objektif
davranabileceksiniz. Bir diğer faydası da: Üretici, lisanslı depolara teslim ettiği
ürünün karşılığında bir ürün senedi alacak veya makbuz senedi alacak; bu
makbuzlar, makbuz senetleri vasıtasıyla finans kurumlarından, onu teminat
göstererek, onu rehin vererek kredi alma imkânı ortaya çıkacak. Dolayısıyla,
üretici, eğer piyasalar düşükse ürününü satmayabilecek, o rehin makbuzu
vesilesiyle bankalardan geçici olarak kredi kullanma imkânı sağlayacak. Ayrıca, sanayici açısından da lisanslı depoculuk önem arz
etmekte. Zira, sanayici de yılın on iki ayında,
istediği dönemde, istediği kalitede, istediği miktarda bu ürünleri sağlama
imkânına sahip olacak. Zaten, bu yöntem, bugün Amerika
Birleşik Devletleri’nde gayet başarıyla uygulanan bir yöntem. Bizim de
bu yöntemi aldığımız merkez, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliğine
üye ülkeler. Bu anlamda lisanslı depoculukla ilgili çıkan yasayı… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Seçer, konuşmanızı tamamlar mısınız. VAHAP SEÇER (Devamla) – Ancak bunun uygulanmasındaki birtakım
aksaklıkların giderilmesi kaydıyla Türk üreticisine, tarıma dayalı sanayiyle
uğraşan sanayiciye sayılamayacak katkılar getireceğini umut ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Seçer. Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan… Yoklar herhâlde. Şahısları adına ilk söz, Van Milletvekili Sayın Kayhan
Türkmenoğlu’na aittir. Buyurun Sayın Türkmenoğlu. KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın 601’inci maddesinden 630’uncu maddesine kadar olan
yirmi birinci bölüm hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Tasarının 601 ve 602’nci maddeleri 5253 sayılı Dernekler
Kanunu’nun ceza hükümlerini içeren 32’nci ve 33’üncü maddelerinde değişiklikler
getirmektedir. AK Parti İktidarımızın birinci döneminde çıkarılarak yürürlüğe
giren yeni Dernekler Kanunu’muz daha demokratik, daha
özgürlükçü bir anlayışla hazırlanmış olup ceza hükümleriyle, Dernekler
Kanunu’na aykırı davranışların bir kısmının para cezasıyla, bir kısmının da
hapis cezasıyla cezalandırılmasını öngörmüştür. Tasarıyla, Dernekler Kanunu’na
aykırı davranışlara uygulanacak cezalar yeni Türk Ceza Kanunu’muzdaki
sisteme uygun hâle getirilmiştir. Tasarının 603’üncü maddesi, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu’nun
ceza hükmünü içeren 12’nci maddesinde değişiklikler getirmektedir. Tasarımızın 618 ve 619’uncu maddeleriyle 5300 sayılı Tarım Ürünleri
Lisanslı Depoculuk Kanunu’nun 7’nci ve 34’üncü maddelerinde de değişiklik
öngörülmektedir. Tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için
yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak
ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili
sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı
depo işleticilerinin kişiler arasında ayırım yapmaksızın tarım ürünlerini kabul
etmelerini temin etmek, ürünlerinin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını,
satışını ve teslimini sağlayan ürün senedini çıkartmak ve standartları
belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek üzere 22’nci Yasama
Döneminde çıkarılan Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu’na aykırı
davrananlara verilecek cezalar, yeni Türk Ceza Kanunu’muzun
sistemine uyarlı hâle getirilmiştir. Tasarımızın 620’den 623’üncü maddesine kadar olan bölümü de 5302
sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 51, 55, 56 ve 60’ncı maddelerinde
değişiklikler içermektedir. Tasarının 624’ten 627’nci maddesine kadar olan hükümler, 5307
sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, idari para cezaları, yaptırımlar,
soruşturma, dava hakkına ilişkin değişikliklerle yeni Ceza Kanunu’muza
uygun hâle getirilmiştir. Tasarının 627’nci maddesiyle, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8’inci maddesinin
birinci fıkrasında yapılması öngörülen değişiklik de 5560 sayılı Kanun’un
29’uncu maddesiyle değiştirildiğinden, bu hükümlerin de tasarıdan çıkarılması
önergeyle sağlanacaktır. Tasarının 629’uncu maddesiyle, 22’nci Yasama Döneminde
çıkarılan, kozmetik ürünlerin, topluma güvenli etkili ve kaliteli şekilde
ulaşmasını temin etmek üzere, ürünlerin piyasaya arz edilmesinden önce
bildirimde bulunulması, piyasa gözetim ve denetiminin yapılmasıyla, bu
ürünlerin üretim yerlerinin denetimi konularındaki esasları belirleyen 5324
sayılı Kozmetik Kanunu’nun 5’inci maddesinde değişiklik yapılmış, bu Kanun’a muhalefet
hâlinde verilecek idari para cezaları yeni sistemimize uygun hâle
getirilmiştir. Değerli milletvekilleri, tasarı hakkında görüşmelerin sonuna
geldik. Yirmi birinci bölümü görüşüyoruz. Yirmi ikinci bölüm,
son bölüm. Tasarının maddeleri hakkında siz saygıdeğer
milletvekillerimizin önemli görüşleri ve katkıları olmuştur, muhalefete mensup
arkadaşlarımızın da bu kanun tasarısının şekli bakımından eleştirilerine maruz
kalmıştır. Bir kısım arkadaşlarımız “torba kanunu yönetimi” dediler, “Meclis
tarihinde örneği yok.” dediler, “çok tehlikeli kanun tasarısı” dediler. Tüm
bunları ileri sürdükten sonra da uygulamadaki sıkıntıların giderilmesi için ve
yargı camiasının hatırı için “Bu kanun tasarısını destekliyoruz.” dediler. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Türkmenoğlu, konuşmanızı tamamlar mısınız. KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – 2002 yılından bu yana, AK Partinin
torba kanun şeklinde yasalar çıkarmasını eleştirdiler. Tabii ki Meclis tarihimizde, AK Parti Hükûmetlerine
kadar, bugüne kadar yoğun yasa çalışması görülmemiştir. Ülkemizin her alanda
gelişmesi için, öncelikle mevzuatımızın günümüz gereklerine uygun hâle
getirilmesi için, bu millet gece gündüz çalışan bir 22’nci Dönem izlemiştir ve
ardından da 23’üncü Dönemi izlemeye başlamıştır. Muhalefete mensup
arkadaşlarımızın bazıları, yasa tasarısı değişikliği hakkında, içeriği için
“Uygulamada, başlığına bakıyoruz, aradığımızı bulmakta güçlük çekiyoruz.”
dediler. Değerli milletvekili arkadaşlarım, Meclisimizin, mesai
sınırlarının dışına taşarak, yoğun bir çalışma temposuyla görüşüp sonuna
yaklaştığı tasarıyla, ceza hükmü içeren kanunlarımız 22’nci Yasama Döneminde
değişen temel ceza kanunlarımızla uygun hâle getirilmiştir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Türkmenoğlu. KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Bu duygu ve düşünceyle, tasarı
hazırlayanlara, görüşmelerimizde tasarıya yaptıkları katkı nedeniyle herkese
teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Şahısları adına ikinci söz, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’a aittir. Buyurun Sayın Akman. (AK Parti sıralarından alkışlar) YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 56
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın yirmi birinci bölümü üzerinde şahsım adına söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Yaklaşık iki haftadır, yorucu sayılabilecek, uzun sayılabilecek
bir görüşme maratonunun sonuna doğru yaklaşmaktayız. Bu iki hafta içerisinde
Meclisimiz örnek sayılabilecek bir çalışma göstermiştir. Burada, bütün
partilerin, grupların oy birliği ile bir kanun tasarısını çıkarıyoruz ve aynı
zamanda, yıllar öncesine dayanan bazı sorunları, problemleri kanunlarımızdan
ayıklayarak, kanunlarımızı daha güncel hâle getirmeye çalışıyoruz. Faydalı ve
hayırlı bir çalışmadır. Daha önceki konuşmamda da ifade ettiğim gibi, benim, şahsen
beklentim, gerek uygulayıcıları gerek vatandaşlarımızı rahatlatmak adına, bütün
cumhuriyet tarihinde hatta cumhuriyet tarihinden önce çıkarılmış olup da bugün
yürürlüğü devam eden kanunları baştan sona elden geçirmek, bunları dilleri
itibarıyla güncelleştirmek, içerikleri itibarıyla güncelleştirmek ve halkımıza,
uygulayıcılara yeni, anlaşılabilir, daha düzgün bir mevzuat kazandırmak
hedefimiz olmalıdır. Bakanlığımızdan,
bürokratlarımızdan beklentimiz bu yöndedir. Görüşmekte olduğumuz bölüm, diğer bölümlerde olduğu gibi, yaklaşık
dokuz kanunda otuz civarında maddede değişiklikler öngörüyor. Getirmiş olduğu
bu değişiklilerin büyük çoğunluğu bu kanunlardaki cezaların günümüz şartlarına
uyarlanması anlamında değişikliklerdir. Bu neviden değişiklikler –kanunlar,
yaşayan birer organizma gibi oldukları için- ihtiyaçtır, her zaman yapılması
gerekir. Çok şükür ki bu vesileyle şöyle bir şeyi de ifade
etme ihtiyacı hissediyorum: AK Parti döneminde, enflasyon oranlarının bir hayli
aşağı çekilmiş olması nedeniyle, özellikle para cezaları noktasında, bundan
sonra değişiklikler yapıldığı zaman, öyle bin misli, 10 bin misli artışlar
yerine, belki birkaç yılda bir, on-on beş yılda bir, 1 misli artışlarla da
bunlar telafi edilebilecek değişiklikler olacaktır. Ben, kanunun, ülkemiz için ve uygulayıcılar için hayırlar
getirmesini temenni ediyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akman. Sayın milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır. Şimdi, soru-cevap işlemini başlatıyorum. Buyurun Sayın Tütüncü. ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Tarım ürünleri lisanslı depoculuk konusunda, gerçekten, özellikle
Toprak Mahsulleri Ofisinin işlevinin azaltılmasından sonra, çok önemli bir
talep meydana geldiği anlaşılıyor. Tarım ürünleri lisanslı depoculuğun, acaba,
en fazla ihtiyaç duyulan bölgeler itibarıyla bir değerlendirilmesi ya da
bilgilendirilmesi mümkün müdür? Burada olmayabilir ama Sayın Bakandan mümkünse
yazılı olarak bunu talep edebiliriz. Bir de Organik Tarım Kanunu, gerçekten, özellikle tarımdaki bu
çöküşü, gerilemeyi önleyecek ya da dengeleyecek bir alan olarak gözüküyor.
Organik Tarım Kanunu’nun Türkiye çapında desteklenmesi için –yine yazılı
olabilir- kooperatifçilikte, kooperatifçiliğin teşvikinde yeni bir anlayışa
gereksinim duyulmakta mıdır? Son bir konu da Sayın Başkan, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları
Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanunu'yla ilgili. Özellikle elektrikte
kaçak kullanımla ilgili son zamanda bazı aflar, bölge çapında bazı af
düşünceleri tartışılmaktadır. Bu konuda eğer bilgilendirilebilirsek memnun
olurum. Teşekkür ederim Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tütüncü. Buyurun Sayın Özdemir. HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: 04/11/2004
tarihli 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nda yapılan değişiklikle
vilayetlerde -malumları olduğu gibi- dernekler il müdürlükleri kurulmuş ve derneklere
başvurular polis ve jandarmadan alınmıştır. Bu zaman içerisinde demokratikleşme
adı altında yapılan bu gelişmeyi olumlu buluyoruz ancak bu zaman içerisinde
yıkıcı ve bölücü
derneklerin amaçları dışına çıkarak sayılarında artış görüyoruz.
Bu zaman içerisinde bu derneklerle ilgili yapılan adli ve idari işlemlerle
ilgili bilgi verebilir misiniz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özdemir. Sayın Enöz… MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanıma soruyorum: Dünyada zararlı ilaçlardan arındırılmış
kalıntısız üretimin insan sağlığı ve ekolojik dengenin korunması açısından son
derece önemli olduğu gerçeği anlaşılmıştır ve dünya da süratle bu üretim yoluna
üretimlerini kaydırmaktadır. Ancak ülkemizde organik tarımın, tarım üretimi
içindeki payının binde 30'larda olduğu biliniyor. Hükûmetin
tarım politikaları içinde organik tarım hususunda bir hedef planlaması var
mıdır? Organik tarımın geliştirilmesi için ne gibi tedbirler alıyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Enöz. Sayın Kaplan… HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkürler Sayın Başkan. Sayın Bakan, bu bölümde zorla getirmeyle ilgili bir düzenleme var.
Tanık, şüpheli veya sanıklar, bazı durumlarda zorla savcılık ve mahkemece
getirilebilecek. Zaman zaman, son zamanlarda
özellikle, daha çok milletvekillerine yönelik bazı savcılıklardan bazı
davetiyeler, celpler geliyor ve aynen bu davetiyelerde “Üç gün içinde gelin
ifade verin, vermediğiniz takdirde hakkınızda yakalama, tutuklama
çıkartılacaktır.” şeklinde matbu yazışmalar yapılıyor. Bunun dışında, çok cüzi, kabahat nevinden olan suçlardan suç övme
gibi bir iki ay müeyyidesi olan suçlara kadar milletvekilleriyle ilgili
yargılamalar devam ettiriliyor ve bu konuda geçmişte uygulanmayan bir yöntem
uygulanıyor. Anayasa’nın 83’üncü maddesi, çok açık, dokunulmazlıkları kapsıyor.
Yine bir milletvekili sıfatı olunduğu zaman, İç Tüzük’ümüzün 131 ve 135’inci
maddesine göre böylesi durumlarda dokunulmazlıkların nasıl kaldırılacağı prosedürü, Meclis iç hukuku belirtilmiştir. Nitekim, 26 milletvekili
hakkında bugün Hazırlık Komisyonunun çağrısı vardı, gelen fezlekeler üzerinde
beyanlar alınıyordu. Ben de bir arkadaşımın temsilcisi olarak bu komisyona
katıldım ve gerçekten üzüldüm. Bir fezleke gelmişti, çok cüzi, Meclisi meşgul eden,
zamanı ve ekonomiyi harcayan gereksiz bir soruşturma nedeniyle bir durum. BAŞKAN – Sayın Kaplan, sorunuzu sorar mısınız lütfen. HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu durumda uygulamada ne yapılması
gerekiyor? Doğru mudur bu yapılanlar? Sayın Bakandan, bizzat kendisinden
dinlemek istiyorum. Bir de Meclis Başkanlık Divanı ve Adalet Bakanının ayrı ayrı yapacağı bir şey var mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan. Sayın Koçal… ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Yurt içinde ve yurt dışında bazı
dernek ve kuruluşların vatandaşlarımızdan para topladığı, vatandaşlarımızı
zaman zaman dolandırdığı bilinen bir gerçektir. Bu
doğrultuda, vatandaşlarımızın büyük mağduriyeti var. Hatta haklarını arayan
bazı vatandaşlarımız da zaman zaman azarlanmıştır,
yurt içinde ve yurt dışında. Dolayısıyla, vatandaşların bu durumlarıyla ilgili,
hâlâ ortalıkta dolaşanlarla ilgili bir çalışmanız var mıdır? Bunlara yönelik ne
yapmayı düşünüyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Koçal. Sayın Korkmaz… S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, benim sorum da bir
önceki soru soran değerli milletvekilimizle benzeşiyor, ama anlaşılması
açısından ben sorumu sormak istiyorum. Sayın Bakanım, malumualiniz olduğu üzere
yardım amaçlı kurulmuş bir derneğin bir siyasi partiye, topladığı kaynaklardan
değişik yöntemlerle para aktardığı hususunda Almanya’da açılmış bir soruşturma
basınımıza yansımıştır. Türkiye’de de büyük miktarlarda, “yardım” adı altında
para toplayan ve kitlelere yine “yardım” adı altında tonlarca yiyecek ve gıda
dağıtan bu dernek ile ilgili olarak gerçeklerin ortaya konabilmesi açısından
ülkemizde şu ana kadar gerek idarece ve gerekse adalet mercilerimizce herhangi
bir inceleme ve soruşturma başlatılmış mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz. Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben Komisyona sormak istiyorum: Efendim, bu kanunun 555’inci
maddesinde, Petrol Piyasası Kanunu’nun 19’uncu maddesinde… (a) bendinde diyor
ki: “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir: 1) Lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin yapılması.” Bu da petrol. Yine buradaki 624’üncü maddesinde de, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış
Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 16’ncı maddesinde de aynı konuda 500 milyar liralık
para cezası getirilmiştir. Bu, hangisi doğru? Yani şimdi, ikisi de petrol, biri sıvılaştırılmış
petrol gazı birisi de… Petrol bayilerinin, ana dağıtıcı bayilerinin veyahut da
petrol bayilerine verilen cezalar birisinde 600 milyar, birisinde 500 milyar.
Bunlardan hangisi uygulanacaktır? Onun açıklanmasını istiyorum efendim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç. Sayın Komisyona ve sayın Bakanlığa cevap
hakkı vereceğim ama hanginiz evvela konuşacaksınız? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Komisyon
Başkanımız ilk… BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Şimdi,
biz esas itibarıyla Kanun’da yazılı olan para cezalarını sadece
güncelleştirdik. Bunların içeriğine fazla girmedik. Birisi 500, birisi 600
milyar olabilir. KAMER GENÇ (Tunceli) – 5015 sayılı Kanun’da da 500 bin lira. ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Doğrudur,
500 bin olabilir. Biz geriye dönüş olmasın diye, cezalarda indirimden dolayı
yeni bir hak talebi doğmasın düşüncesiyle mevcut cezanın bir miktar üzerinde
bir ceza tayin ettik. Ayrıca, bu kanunun yürürlüğe hazırlandığı zamanla, şimdiki şu
zaman arasında yaklaşık iki sene geçmiştir. Esasında, şu anda bu cezanın, eğer
güncelleştirmek gerekirse, 600 değil 750 falan olması gerekirdi, ama tasarıya o
şekilde konulmuştur, öyle de kalmıştır. Haddizatında bu cezalar belki de fazladır. Bunun fazla oluşunun
gerekçesi şudur: Daha önce petrol kaçakçılığı Türkiye’de kolay kolay önlenemiyordu. Bu Petrol Piyasası Kanunu’nda bu yakın
zamandaki değişiklikler yapılmadan önce, ancak bu şekilde yüksek cezalarla
petrol kaçakçılığının bir nebze de olsa önlenmesine imkân tanınır diye
düşünülüyordu ve o maksatla yüksek cezalar getirilmişti. Fakat,
bugün haddizatında bu türlü yüksek cezalara ihtiyaç da yoktur. Onu da belirtmek
istiyorum. Zira, petrol kaçakçılığını önlemek için
Petrol Piyasası Kanunu’nda ulusal marker yöntemi getirilmiştir. Ulusal marker
kullanmayanlara iki yıldan beş yıla kadar bir ceza öngörülmektedir. Ulusal marker’ı sahte olarak üretenlere aynı ceza vardır. Ayrıca
ulusal marker kullanmadan petrol ürünlerini satanlara, tevzi edenlere
kaçakçılıktan dolayı ilave bir yıldan beş yıla kadar bir ceza verilmektedir, ki bunlar bir araya geldiği zaman kaçakçılığı
önlemeye yetecek durumdadır. O bakımdan, cezaların bugün için belki de fazla
olduğunu düşünüyorum. Takdirlerinize sunuyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, biri 600 bin, biri 500 bin. ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – İkisinin
de aynı olması şart değil diye düşünüyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Başkan. Buyurun Sayın Bakanım. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, ben de
bana kalan süre içerisinde sorulara kısaca cevap vermek istiyorum. Sayın Tütüncü ve Sayın Enöz bu bölümde
birtakım değişiklikler yaptığımız Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ve
Organik Tarım Kanunu’na atıfta bulunarak sorular yönelttiler. Gerçekten bu iki
kanun da geçtiğimiz yasama yılında, yani 22’nci Dönemde çıkarılmış ve Türk
tarımının daha da gelişmesini sağlayacak çok önemli kanunlardı. Sayın Tütüncü “Lisanslı depoculuk daha çok hangi bölgelerde
ihtiyaç hissettiriyor?” dediler. Daha çok meyve üretilen bölgelerimizde,
patates, soğan gibi hem iç pazara hem de dış pazara hitap eden ürünlerin
üretildiği yerlerde daha çok hissettirildiğine dair bir bilgi aldım. “Organik Tarım Kanunu kooperatifçiliğe ihtiyaç duymakta mıdır?”
dediniz. Yasanın 3’üncü maddesinde “Müteşebbis olarak organik tarım faaliyeti
yapan gerçek ve tüzel kişi.” dediğine göre, kooperatif de bir tüzel kişi
olduğundan, demek ki vatandaşlarımız kooperatif adı altında da organik tarım
yapabilirler, yapmalarına mani bir düzenleme ilgili kanunda bulunmamaktadır. Sayın Özdemir, “Dernekler Kanunu gereğince il müdürlüklerinde de
dernek faaliyetleriyle ilgili birimler oluşturuldu, ama bundan sonra da yıkıcı
ve bölücü dernek sayısında bir artış oldu.” diye bir değerlendirmede
bulundunuz. Yani, il müdürlüklerinin kurulması sanki yasa dışı derneklerin
artmasına neden olmuş gibi bir anlam çıkardık, ama ben buna katılamıyorum.
Çünkü il müdürlüklerimizde derneğin kuruluşuyla ilgili işleri yakinen takip
etmek, eksikler varsa yasalara uygun faaliyeti olan dernekler varsa bunları
kontrol bakımından çok daha ciddi çalışma yapması gereken bu derneklerimiz,
inanıyorum ki yasa dışı faaliyette bulunan dernekler üzerinde de çok ciddi bir
denetim sağlamaktadırlar. Tabii, bütün bu derneklerin, tüzel kişilerin de
faaliyetleri hem idari bakımdan hem de adli bakımdan ciddi bir denetim
altındadır. Sayın Kaplan, milletvekillerinin zaman zaman
adliyelere ve savcılıklara davet edildiğini, çağrıldığını, bunu dokunulmazlık
ilkesiyle bağdaştırmanın mümkün olmadığını ifade ettiniz. Doğrusu, hemen ifade
edeyim, bundan bir süre önce ben de Ankara’da, sanıyorum bir sulh ceza
mahkemesinden davet almıştım tanıklık için. Sonra ilgili hâkimi aradım ne zaman
geleyim diye, hâkim bey özür diledi benden, “Yanlışlıkla göndermişiz Sayın
Bakanım, sanıyorum arkadaşlar dikkat etmediler.” dedi. Ben, hâkim ve
savcılarımızın milletvekilleriyle ilgili bu konuda çok titiz davrandıklarını
biliyorum, ama gözden kaçan, benim demin ifade ettiğim gibi durumlar olmuşsa,
tabii, hâkimlerimizin ve savcılarımızın bu konuda daha dikkatli olmalarını
hatırlatmamız gerekeceği kanaatindeyim. Çünkü -siz de ifade ettiniz-
Anayasa’nın 83’üncü maddesi çok açık şekilde “milletvekili, Meclisin kararı
olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”
ifadesini taşımaktadır. SIRRI SAKIK (Muş) – Bizim arkadaşlarımız yargılanıyorlar ama. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – O bakımdan, uygulamada
eğer bu tür sorunlarla karşılaşılıyorsa, tabii, Bakanlık olarak biz cumhuriyet
savcılarımızı belki bir genelgeyle, tekrar bu konuda, hassas olmaları konusunda
uyarırız. SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Bakan, arkadaşlarımızın yargılanma
süreci devam ediyor. BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz doldu, devam edecek misiniz? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sürem doldu, diğer
sorulara yazılı cevap vereyim Sayın Başkan. BAŞKAN – Oldu efendim, teşekkür ederiz. Sayın milletvekilleri, yirmi birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, yirmi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa, o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım. 601’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 602’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 603’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 604’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 605’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 605 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 605 inci maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler, daha sonra
yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16 ncı maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 606’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup oylarınıza
sunacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 606 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 606 ncı maddesiyle, 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklikler, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 17 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş
bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 607’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 607 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 607 nci maddesiyle, 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklikler, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 19 uncu maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 608’inci madde üzerinde bir adet… KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Daha durun bakalım, önerge var, önergeyi okutalım müsaade
ederseniz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 608 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 608 inci maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler, daha sonra
yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 20 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısı arayacağım
efendim: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 609’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 609 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 609 uncu maddesiyle, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler,
daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560
sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 21 inci
maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 610’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 610 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz
efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 610 uncu maddesiyle, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler,
daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560
sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 22 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden
çıkarılmıştır. 611’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 611
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 611 – 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer
alan “bir yıl” ibaresi “iki yıl” olarak, maddenin on dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. (14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin
hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak
uygulanmaz.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine
işlerlik kazandırmak ve müessesenin uygulanamayacağı suçları belirlemek amacıyla,
işbu değişiklik önergesi verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 611’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 612’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 612 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyorlar mı? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 612 nci maddesiyle, 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklikler, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 24 üncü maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 612’nci madde metinden
çıkarılmıştır. 613’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 613 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 613 üncü maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler, daha sonra
yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 25 inci maddesi ile
gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 613’üncü madde metinden
çıkarılmıştır. 614’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 614 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 614 üncü maddesiyle, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler,
daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560
sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 26 ncı maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 614’üncü madde metinden
çıkarılmıştır. 615’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 615 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 615 inci maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklikler, daha sonra
yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 26 ncı maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 615’inci madde metinden
çıkarılmıştır. 616’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 616 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz
efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 616 ncı maddesiyle, 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklikler, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 27 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş
bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 616’ncı madde metinden
çıkarılmıştır. 617’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 617 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 617 nci maddesiyle, 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanununda değişiklik
yapılmaktadır. Ancak
söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 28 inci maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 617’nci madde metinden
çıkarılmıştır. 618’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 618 inci
maddesiyle değiştirilen 5300 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin birinci fıkrasında geçen “milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim. Gerekçe: Bir suçtan mahkumiyete bağlı hak
yoksunlukları bakımından mevzuattaki hükümler arasında yeknesaklığı sağlamak
amacıyla iş bu değişiklik önergesi verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 618’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 619’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 620’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 621’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 622’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 623’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 624’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum… KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkanım. BAŞKAN – Karar yeter sayısı aranacaktır efendim. 624’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…. Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir. 625’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 626’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 627’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 627 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 627 nci maddesiyle, 5320
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 29 uncu maddesi ile gerçekleştirildiğinden,
iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 627’nci madde metinden
çıkarılmıştır. 628’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 628 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 628 inci maddesiyle, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda değişiklik yapılmaktadır.
Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 30 uncu maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden
çıkarılmıştır. 629’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 630’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 630 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 630 uncu maddesiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 31 inci maddesi ile
gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 630’uncu madde metinden
çıkarılmıştır. Sayın milletvekilleri, yirmi birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır. Birleşime yirmi dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.31 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.58 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. 56 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. Komisyon burada. Hükûmet burada. Şimdi yirmi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Yirmi ikinci bölüm, geçici madde 1, geçici madde 2, geçici madde 3
ve 631 ila 651’inci maddeleri kapsamaktadır. Yirmi ikinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Muğla Milletvekili Sayın Fevzi Topuz. Buyurun Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 631
ve 651’inci maddeleri arasındaki maddeler üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin
“temel yasa” adı altında getirmiş olduğu ve on dakika gibi bir sürede yüce
Meclisin bilgilendirilmesini istediği bu yasa tasarısı, 7 ayrı yasada 18
maddenin değiştirilmesi ve eklenmesi, 51 yasa maddesinin ya da fıkranın
yürürlükten kaldırılması olmak üzere 21 maddeden oluşmaktadır. Böyle bir yasa
çalışması üzerindeki görüşlerimizi bu kısa süre içinde anlatmaya çalışacağım. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun
50’nci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentlerinde yapılan
değişiklikle söz konusu fıkra “Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar,
devlet sırlarına karşı
suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme
suçlarından hapis cezasına mahkûm olmamak.” olarak düzenlenmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada dikkat edilmesi
gereken konu, sayılan suçların kasten işlenmiş dahi olsa belli bir süre ile
ilişkilendirilmesidir. Söz konusu suçların belli bir süre ile
birlikte değerlendirilmesi “Faizsiz helal kazanç” sloganıyla faaliyet gösteren ve yabancı
ülkelerdeki ve ülkemizdeki işçilerimizin elde ettikleri birikimlerini
hortumladıkları iddiasıyla hakkında yargı kararları bulunan ve AKP Hükûmetinin derin hoşgörüsü ile elini kolunu sallayarak
gezen “Yeşil sermaye” olarak adlandırılan holding yöneticilerinin
kurtarılmasına yönelik olarak hazırlandığı kuşkusu bulunmaktadır. Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 yılında vergi
barışının çıkarılması ve kapsamının genişletilmesinin ardından Maliye Bakanı
Sayın Kemal Unakıtan bir kez daha af uygulaması
yapılmayacağını söylemişti. Ancak, Referans gazetesinin 11 Ocak 2008 tarihli
haberinde, Maliye Bakanlığının, naylon fatura kullananlara, usulsüzlük ve özel
usulsüzlük cezaları için “Bazı kamu alacaklarının uzlaşma yolu ile tahsili” adı
altında yeni vergi affı hazırlığı içinde olduğu öğrenilmiştir. Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan’ın
naylon fatura usulsüzlüğü nedeniyle hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na
muhalefet suçunu işlediği iddiasıyla açılmış olan dava, hepinizin bildiği gibi,
dokunulmazlık zırhı nedeniyle görüşülememiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5368 sayılı Lisanslı
Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun’un 2’nci maddesinin
ikinci fıkrasının (d) bendi “Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha
fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik ve güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı ile haksız mal edinme suçlarından hapis
cezasına mahkûm olmamak.” olarak düzenlenmiştir. Değerli milletvekilleri, Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanun 29/6/2005 tarihli Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ne yazık ki bu yasa iki buçuk
yıldır uygulanamamaktadır. Zira “Bu kanunun 11’inci maddesinde öngörülen
yönetmelikler Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının görüşleri alınmak
suretiyle doksan gün içerisinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce
hazırlanarak yürürlüğe konulur.” denilmesine karşın, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü kendisine verilen bu görevi iki buçuk yıldır yerine getirememiş ve
uygulamaya geçirememiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda, 5395 sayılı Çocuk
Koruma Kanunu’nun 19, 23, 24’üncü maddelerinde değişiklik öngörülmektedir. AKP Hükûmetinin çocuklarımızın korunması konusunda başarılı
olduğunu söylemek mümkün değildir. 25/10/2005 akşamı
Star TV’de yayınlanan Deşifre programında, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumuna bağlı Malatya Çocuk Yuvasında devletin koruması altındaki çocuklara
ilişkin tüm Türkiye’yi ayağa kaldıran uygulamalar henüz hafızalardan
silinmemiştir. Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’nun
Hürriyet gazetesinden Sayın Yener Süsoy’la yaptığı 7/8/2005 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan
röportajındaki “Ziyaret ettiğim kurumların hepsinde şu anda en az 4’er muhbirim
var; bana mektup yazıyorlar, telefon açıyorlar, bilgi veriyorlar.” açıklaması
AKP Hükûmetinin çocuk koruma yöntemlerinin hiç de
yasal ve bilimsel yanının olmadığını göstermektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda 5403 sayılı Toprak
Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 22’nci maddesi “Bu Kanunda yazılı olan idarî
cezalar mahallî mülkî idare amir tarafından verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Tabii ki Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası denilince,
birinci sınıf tarım alanı üzerinde tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan
arazilerdeki işletmelerin faaliyetlerinin durdurulması için verilen yargı
kararlarının idarece uygulanmadığını görmekteyiz. Hatırlanacağı gibi Bursa’da tarım arazileri üzerinde izin almadan
tesis kuran ABD’li Cargill şirketinin faaliyetine
izin veren Bursa Valiliğinin 20/2/2007 tarihli kararı
hakkında, Bursa 3. İdare Mahkemesinin 8/11/2007 gün ve 2007/1338 sayılı kararı
ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş, karara yapılan itiraz ise
reddedilerek 22/11/2007 tarihinde durum valiliğe bildirilmiştir. Ancak mahkemenin kararına rağmen Cargill’i
kapatmayan idare suç işlemeye devam etmektedir. Anayasa’ya göre yargı
kararlarının derhal, gecikmeksizin uygulanması Anayasa’nın amir hükmü
gereğidir. Bu emre aykırı davranmak ise suçtur. 22/11/2007
tarihinde karar tebliğ edilmesine rağmen gereğini yerine getirmeyen Bursa
Valiliği açıkça suç işlemektedir. Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 5352 sayılı Adlî Sicil
Kanunu’nun 13’üncü maddesinden sonra, yasaklanmış hakların geri verilmesine
ilişkin yeni bir madde eklenmektedir. Söz konusu maddede “Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli
bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak
yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi
yoluna gidilebilir.” hükmü getirilmektedir. Değerli milletvekilleri, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın,
1986 yılında, Sultanbeyli Şalgamlı bölgesinde ormanlık araziye kaçak villa
yaptırmaktan dolayı Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve mahkeme
tarafından “…sanığın devlet ormanından açma yaparak gecekondu inşa ettiği…”
gerekçesi ile 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca, 1990 yılında on aylık cezaya
çarptırıldığı bilinmektedir. Yine hatırlanacağı gibi, bu ceza, önce paraya çevrilmiş ve
ardından 17 Mart 1998 tarihinde adli sicilden kaydı silinmiştir. Bu ve benzeri suçlardan mahkûm olmuş kimselerin hak
yoksunluklarının giderilmesini amaçlayan bu yasanın Türkiye’de orman arazisine
gecekondu yapan ilk Başbakan olarak tarihe geçen Sayın Recep Tayyip Erdoğan
zamanında getirilmiş olması dikkat çekicidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzlaşma kültürünü yok
sayan, kamuoyunun gerçekleri öğrenmesinden ve bilgi edinmesinden rahatsız olan
AKP Hükûmeti, böylesi önemli yasaları temel yasa
gerekçesiyle, maddelerin görüşülmesini ve tartışılmasını engellemektedir. Böylesi düzenlemelerden sağlıklı sonuçların çıkmayacağı artık
anlaşılmalı ve yüce Meclisin sağlıklı çalışmasının önü açılmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Topuz. Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan. Buyurun Sayın Kaplan. DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Dalay Lama’nın bize hatırlattığı bir
cümleyle başlamak istiyorum: “Şiddetten arınmışlık yalnızca şiddetin yokluğunu
ifade etmez. Bundan çok daha pozitif, çok daha anlamlı bir şeydir. Şiddetten
arınmışlığın en gerçek ifadesi şefkattir ki, bu, pasif bir duygusal tepki
değil, eyleme dönük rasyonel bir adımdır. Samimi bir şefkat duygusu,
başkalarına yakınlık hissetmeyi ve onların iyiliğinden kendini sorumlu görmeyi
içerir. Şiddetten arınmış bir mücadele pasif kalmak değildir, gücün karşısına
doğruyla çıkmanın en etkin yöntemlerinden biridir.” Bundan bir yıl önce Hrant Dink, her türlü savaş söylemine karşı doğrudan etkileşimi,
karşılıklı anlayışı ve şefkate dayalı bir şiddetten arınmışlık etiğini
savunuyordu. Bize Martin Luther King’i
hatırlattı, yaşamları da ölümleri de birbirine benziyordu. Hrant
da King gibi, herkesin özgür ve adil bir biçimde
yaşayacağı bir dünya, bir Türkiye hayal ediyordu; Türklerin, Kürtlerin,
Müslümanların, Yahudilerin, farklı dinlerin, farklı kökenlerin. Ancak, bir yıl
önce Hrant Dink’i yitirdik. “Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey
yapılamaz kardeşlerim.” demişti Rakel Dink. Şırnak’ta büyümüş Rakel Dink’in bu sözlerini bir Şırnak Milletvekili olarak
söylemek ve onun arkadaşlarının yazdığı bu dizelerden karanlığı
sorgulayamadıkça, geçmişle, bugünle ve aynadaki suretimizle yüzleşemedikçe,
kendimizle ve birbirimizle barışamadıkça, şiddetin, ölümün ve korkuların karanlık
ülkesi olmaya devam edeceğimiz ortadadır. Bu nedenle, Sayın İçişleri Bakanının, faillerin bulunması,
karanlıkların aydınlığa kavuşturulması konusundaki buradaki açıklamalarını, Hükûmetin bu yaklaşımını önemsiyoruz ve Türkiye’nin
aydınlık geleceği için bu karanlıkları parçalamamız gerektiğini ifade etmek
istiyorum. Bu “torba yasa” dediğimiz altı yüz elli bir yasanın –birçoğu,
birçok konuda- üzerinde bir çalışma yaptık. Bu çalışmaların Mecliste grubu
bulunan dört grubun da temsilcilerinin katıldığı bir çalışma ortamında
hazırlanması sonucudur ki altı yüz elli bir tane yasayı çok rahatlıkla burada
tartışarak, konuşarak Meclis yasalaştırabiliyor. Bu diyalog, bu ortaklaşma
ruhunu, bu birlikte ülkemiz için bir şeyler yapma ruhunu her alanda
geliştirmemiz gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Bizler, bu yasaların Türk Ceza Kanunu’na uyumunu sağlarken hak ve
özgürlüklerden de -bir önceki oturumda- toplantı ve gösteri yürüyüşünden de
bahsetmiştik ve demokrasinin en önemli konularından biri düşünce ve örgütlenme
özgürlüğü ve bunun ifade araçları olduğunu söylemiştik. Bunların içinde
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası da vardı. Çok yakında bunları da
konuştuk. Bugün sosyal güvenlik reformu Meclise gelmek üzere, alt komisyonda
çalışmaları yapılıyor. Binlerce emekçi İstanbul’dan, İzmir’den, Mersin’den,
Trabzon’dan, Diyarbakır’dan Ankara’ya akın akın
geldiler, seslerini duyurmak için geldiler, emek ve meslek örgütleri geldiler,
ama ancak Kızılay’a kadar gelebildiler, Kızılay’dan sonra önleri kesildi. Artık
bu ülkede emek ve meslek örgütlerinin, bu ülkenin en onurlu insanlarının,
çalışanların ve üretenlerin de kendilerine yakışır çağdaş tepkilerini
istedikleri biçimde koyabilmelerinin zamanı geldi diye düşünüyoruz. Yani Beyaz Saray’ın önünde, Amerikalı ve Amerikalıların, olmadığı
kadar, her ülke insanının gidip Beyaz Saray’ın önünde rahatlıkla tepkisini ve
önerisini koyabileceği demokratik haklarının DİSK’ten, Türk-İş’ten, Kamu
Emekçileri Sendikalarından, Türk Tabipleri Birliğinden ve meslek
örgütlerimizden alınması, onların Meclisin dışına bir suçlu gibi uzak
tutulması, onların sloganlarının, sesinin buradan duyulmasının istenmemesini
21’inci yüzyılda anlamış değilim ve buradan açıklıkla ifade etmek istiyorum ki,
Kızılay’da önleri kesilen, Sıhhiye’de, Sakarya Caddesi’nde önleri kesilen ve
orada bir kısmı da engellenen bu emekçilerin haklı seslerini, istemlerini elbetteki bu kürsüde dile getirme hak ve yükümlülüğü
altındayız. Yine, bir konuda bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu, diyaloga ihtiyacımızı, tekrar, ortak sorunları birlikte
çözmemizi gerektiren bir konu. Asurlulardan kalma hukuk belgelerinde
evli ve dul kadınlarla ilgili bazı hükümler görebilirsiniz. Yahuda’nın
kerametinde Tamarra’nın gördüğünü ve yüzünün örtüsünü
de okuyabilirsiniz. Heraklit, Yunanistan’a,
Mısır’daki kadınların giyimlerini destanlarında anlatabilir. Aziz Paulus kadınlarla ilgili bir şeyler söyleyebilir veya Kur’an’ı Kerim’de El Ahzâb
Suresi’nde veya Nur Suresi’nde farklı şeyler söylenebilir. Dinler, kültürler
Asurlulardan günümüze kadar giyimi tartışmıştır. Bu giyim konusundaki
düşünceler, değişimler, moda değişmiştir. Bugün kadın giyimi sadece bir lüks,
süs olmanın ötesinde din, inanç ve felsefik yaklaşımı
dışında, aynı zamanda, kültürel yaklaşım dışında bir kadın hakları sorunu
olarak gündemimizde olması kadar doğal bir şey yok. Bunu artık çözmemiz
gerekiyor. Nasıl çözeceğiz? Toplumsal mutabakatla bunu çözmemiz gerekiyor;
birbirimize yüksek perdeden okunuşlarda bulunarak ve dışardan
değil, burada, Mecliste, makul ölçülerle olayı getirerek. Biz, programımızda da
ve düşüncelerimizde de din ve vicdan hürriyetinden yana olduğumuzu her zaman
ifade ettik ve her zaman için de üniversitede bir baş örtüsü
nedeniyle bir kız çocuğunun okuldan edilmesine karşı olduğumuzu da ifade ettik
ve her zaman da ederiz. Ancak, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin
makul ölçülerinin çerçevesini de bilmemiz gerekiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de hiçbirimizin doğru dürüst
okumadığı kanısındayım. Ben, o kararları, özellikle dikkatle okudum. Anayasal
yargımız, mahkemelerimizin yargı içtihatları elbette ki orada
değerlendirilmiştir, ancak şunu da söylemiştir: “Ulusal yasaları çıkarma takdir
marjı yine o ulusal parlamentolara aittir.” demiştir,
yani Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Bu bağlamda baktığımız zaman, Avrupa Mahkemesinin kamusal alan
ölçütünde de bir tavzihe gitmediğini görürüz, kamusal sınır konusunda da
kafalarının karışık olduğunu görürüz. Bu nedenledir ki Sayın Başbakanın
İspanya’dan basın önünde ortaya attığı ve gündem oluşturmak istediği yaklaşım
tarzını son derece tehlikeli, toplumu gerebilecek ve mutabakatı zedeleyebilecek
bir anlayış olarak görüyor, varsa -Başbakanın, Hükûmetin,
Kabinesinin- buraya yasa tasarısıyla gelmesini veya gruplarla konuşmasını
öneriyoruz. Yine şunu da açıkça ifade edeyim: Külliyen ret anlayışını da kabul
edemiyoruz, laikliği de tartışmak gerekiyor bu yüce Mecliste… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Kaplan. HASİP KAPLAN (Devamla) - …ve aynı şekilde, durup dururken,
Anayasa konusu olmayacak, bir yasayla düzenleme konusu olabilecek bir konuyu,
yine alelacele, bir parti grubumuzun önerge olarak getirmesini ve üstelik de
sınırsız olarak “hizmet alan da hizmet veren de” şeklinde, kapasitesi, sınırı
belli olmayan bir yaklaşımın da mutabakat konusunda engel olduğunu ifade etmek
istiyorum. Yani şunu tartışacağız: Yani yüzbaşı türbanlı olur mu? Yani polis
türbanlı olur mu? Yani baş örtüsü nedir? Türban nedir?
Tesettür nedir? Yani, bunu… Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’de on binde 1 kişinin
türbandır, gerisi baş örtüsüdür, eşarptır, tülbenttir.
Analarımız, bacılarımız, dinî inançları gereği bunu takıyorlar. Bunu
tartışmadan, germeden, laik-antilaik kamplaşmasına
götürmeden bu Mecliste tartışabiliriz, çözebiliriz. Anayasal yargı konusu
yapmadan, Anayasa Mahkemesine kapıları açmadan, bunu tekrar sürünceme yokuşuna
vermeden… Anayasaya götürürseniz bu iş yokuşa sürer. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan. HASİP KAPLAN (Devamla) – Anayasadan sonra da yasa çıkarmak zorunda
kalırsınız, uyum yasası çıkar. Onun için bu bir yasa konusudur. Gelin birlikte
konuşalım, mutabakatla bu işi çözelim deriz. NESRİN BAYTOK (Ankara) – Yakışmıyor Sayın Kaplan, yakışmıyor. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın
Mehmet Şandır. Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki haftadan bu yana Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu üzerinde görüşmelerde bulunuyoruz, son bölüme geldik. Başka
bir, yürürlük ve yürütme maddesinde, konuşma imkânı olmayacağı için bir
değerlendirme konuşması yapmak maksadıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. Değerli Başkanım, gerçekten bir usul olduğu için temel kanun
mahiyetinde görüşüyoruz, bir başka isimlendirme yapılamadığı için “temel kanun”
dedik. Aslında, anlamı itibarıyla, keyfiyeti itibarıyla
gerçekten bir temel kanun. Ama, birçok kanunun birçok maddesinde
değişiklik yapmayı amaçlayan zorunlu bir kanun. Geçmiş dönemlerde bu tür
kanunlara “torba kanunlar” deniliyordu. Torba kanun veya temel kanun, ama
toplum hayatını, devlet hayatını tanzim eden çok temel Ceza Kanunu’nda yapılan
köklü değişikliklerin diğer kanunlardaki yansımalarını, birlikte, topluca, bir
arada düzenleyen kapsamlı bir kanunu bitirmek üzereyiz. İşte, yaklaşık 600 maddeyi
geçkin -zannediyorum, çıkartılan maddelerden sonra geriye kalan 600’ün üzerinde
madde olacak- 170’ten fazla kanunda değişiklik yapıyoruz. Saydığıma göre, 61
kanunda 96 maddeyi çıkartıyoruz ve bu 171 kanunda muhtemel 600 madde değil,
1.000’e yakın maddede de değişiklikler yapıyoruz. Gerçekten, 23’üncü Dönemde şu
güne kadar yaptığımız en kapsamlı çalışma. Bu çalışmaya muhalefet partileri olarak bizler de katkılarda
bulunduk. Tabii, geçen dönemde İç Tüzük’ün 77’nci maddesinde
yapılan değişiklik doğrultusunda bu kanunu komisyonda maddeleriyle görüşmek
imkânı olmadığı için ve bu kapsamda, bu hacimde bir kanunu da burada, Genel
Kurulda bilinçli bir görüşme imkânı olmadığı için, iktidar partisi grubundan,
bu kanunun gündeme alınmasının tartışıldığı Danışma Kurulunda bize süre
verilmesini, o süre içerisinde oluşturulacak komisyonda bu kanunun
görüşülmesini, gerekiyorsa değişiklik önergelerinin birlikte verilmesini, ben,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili olarak ısrarla
istemiştim. Bu sonuç hasıl oldu. Sonuçta, dört
milletvekili, zannediyorum her gruptan bir milletvekilinin katılımıyla, bir
haftayı geçkin bir süre bu kanun üzerinde çalışıldı. Orada da görüldü ki, bu
kanun hazırlandığından bu yana da değişiklikler olmuş, bazı kanun maddelerini
değiştirmek, hatta çıkarmak gerekti ve muhtemel, iki yüze yakın da önerge
hazırlandı. Birlikte bu önergeler de oylanarak, ümit ediyorum ki, mümkün
olabildiği kadar mükemmele yakın bir kanun çıkartılmaya çalışıldı. Bu kanuna Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz, samimiyetle
ve iyi niyetle katkı vermeye çalıştık. Bazen yorulduk, gergin anlar da yaşadık,
tartışmalar da oldu ama sonuçta emeğe saygı duymak, teşekkür etmek gerekiyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarıyla, Genel Kuruluyla, yapılması
gereken, olması gereken çok temel bir konuda, çok önemli bir iş başarmıştır.
Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasında yargı organları, mahkemelerimiz bir anlamda
bu kanunu beklemektedir, bu kanunla yapılan değişiklikleri beklemektedir. Bu
değişiklikler yapılamadığı için dosyalar raflarda bekletilmekte, dolayısıyla
vatandaşımız da mağdur edilmekteydi. İnanıyorum ki, bu kanunun çıkmasından,
yayınlanmasından sonra da çok uzun bir süre ciddi bir çalışma yapılarak, burada
yapılan değişiklikler ilgili kanunlarında işlenerek yargının kullanımına
sunulacaktır. Bu sebeple, değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak milletimize hizmet etmek sorumluluğunda, Hükûmetin
hazırladığı veya milletvekillerimizin teklifler şeklinde hazırladığı kanun
tasarılarına ciddiyetle, iyi niyetle ve yoğun bir gayretle katkı vermeye
çalıştığımızı ifade ediyorum. Bu kanunun hazırlanmasında, tartışılmasında emeği olan, katkısı
olan herkese, bürokrasisiyle, Hükûmetiyle, Komisyon
üyesi, Genel Kurul üyeleri ve tüm grubum üyesi arkadaşlarım başta olmak üzere
herkese çok teşekkür ediyorum. Kanunun ülkemize, milletimize, Hükûmete, yargıya hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır. Şahısları adına ilk söz, Konya Milletvekili Sayın Hüsnü Tuna’ya
aittir. Buyurun Sayın Tuna. (AK Parti sıralarından alkışlar) HÜSNÜ TUNA (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan kanun tasarısının yirmi ikinci bölümüyle ilgili olarak şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Muhtelif kanunların ceza içeren hükümlerinin temel ceza yasalarına
uyumunu sağlamak amacıyla getirilen tasarının bu bölümünde, Kabahatler Kanunu,
Adli Sicil Kanunu, Çocuk Kanunu gibi muhtelif kanunların bazı maddelerinin
değiştirilmesi, bazı kanunların da yürürlükten kaldırılması sağlanmaktadır.
Türk Ceza Kanunu ile özel suç tanımına yer veren diğer kanunlar arasındaki
ilişkinin, hukuk devleti, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak
belirlenmesi gerekmektedir. Belirli bir kanuna yollama yaparak, mücerret olarak
bu kanuna aykırı davranışın ceza yaptırımına bağlanması suçta kanunilik ilkesi
ile bağdaşmadığından hangi fiillerin suç oluşturduğunun kanunda açık bir
şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, ceza içeren birçok kanunda yeni
Türk Ceza Kanunu’nda benimsenen ilkelerle çelişen hükümler bulunmaktadır. Hem
bu çelişikliğin giderilmesi hem de hukuk uygulamasında birliğin ve hukuk
güvenliğinin sağlanması açısından, Türk Ceza Kanunu’nda belirlenen genel
ilkelerin özel kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uygulanmasının temin
edilmesi gerekmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; idari nitelikli
yaptırımlarla ilgili genel kanun olan Kabahatler Kanunu’ndaki idari yaptırımları
gerektiren fiiller, yani kabahatler açısından kanunilik ilkesi, zaman
bakımından uygulama ve sorumluluk esasları, zaman aşımı, idari yaptırımların
hukuki niteliği, çeşitleri ve sonuçları bir sistematik içerisinde
düzenlenmiştir. İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yolu da düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanunu’ndaki genel hükümlerin özel kanunlarda tanımlanan kabahatler
açısından da uygulanması sağlanmıştır. Kabahatler Yasası’ndaki değişiklikle
bazı üst kurullar tarafından verilen idari para cezalarına karşı yargı yoluna
gidilebilmesine imkân tanınmıştır. Kanun’da idari para cezasının alt ve üst
sınırının gösterildiği kabahatten dolayı müşahhas olayda idari para cezasına
karar verilmesinin gerekmesine rağmen verilmiş olan idari para cezasının
kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması hâlinde mahkemenin
verilen idari para cezasında değişiklik yaparak kabul edebilmesine imkân
sağlanmıştır. Bu çerçevede, Kabahatler Kanunu’nun kanun yoluna ilişkin hükümleri
diğer kanunlarda yer alan idari para cezası gerektiren bütün fiiller açısından
da uygulanabilecektir. Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı
bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı
bir cezaya mahkûm olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları
hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenlemeye de ihtiyaç
duyulmuş, bu nedenle Adli Sicil Yasası’nda bu yönde bir değişiklik
getirilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasının açılmasının ertelenmesi,
hüküm açıklamasının geri bırakılması ve uzlaşmaya ilişkin hükümlerini de Çocuk
Koruma Kanunu’na koyarak çocuklara yüklenen suçlarla ilgili uygulanması da
sağlanmıştır. Bazı suçlarla ilgili olarak Türk Ceza Yasası’nda getirilen
müeyyideler yeterli görülmüş, bu nedenle özel kanunlardaki bazı hükümler de
yürürlükten kaldırılmıştır. Bu çerçevede, bu yasa
değişikliğinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diler, saygılarımı
sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tuna. Şahısları adına ikinci söz, Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan Sefer
Üstün’e aittir. Buyurun Sayın Üstün. (AK Parti sıralarından alkışlar) AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
aldım. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, evet, on beş günlük bir sürecin sonuna geldik.
Burada, muhalefetiyle iktidarıyla çok uyumlu bir çalışma sergiledik. Bu kanun
tasarısını İç Tüzük’ümüzde yer alan temel kanunların görüşülmesi usulüne göre
görüştük, ama aslında bütün önergeler, görüşmeler ortak bir şekilde yapıldı,
büyük bir olgunlukla gerçekleştirildi. Aslında daha önce de yine, bu sürecin
başlangıcında Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Usul Kanunu ve Ceza
İnfaz Kanunu olmak üzere temel ceza kanunlarını da yine bu yaklaşım tarzıyla bu
Meclisten geçirmiş idik. O bakımdan, isterseniz temel kanun olarak da bir
yasayı görüşsek, uzlaşma olduktan sonra bu olgunluk içerisinde, uzlaşarak,
suhuletle yasaları görüşeceğimizin en güzel örneğini burada verdik. KAMER GENÇ (Tunceli) – Uzlaşma, grupları olan partiler arasında
oldu. Ben dâhil değilim. AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin
gerçekten önemli sorunları var. Bunları da mutlaka yine uzlaşarak, anlaşarak
çözebiliriz. Önümüzde bir demokratik sivil anayasa yapma çalışması var. Bu aynı
anlayışı burada da sergilediğimizde 23’üncü Dönem gerçekten tarihe geçecek bir
iş yapacaktır, çünkü 22’nci Dönemde ve ilaveten şu anda çıkardığımız ceza
kanunları, Anayasa’dan sonra toplumu en fazla ilgilendiren temel kanunlardır.
Eğer biz bu uzlaşıyı burada gösterebilmiş isek ve bunu becerebilmiş isek,
önümüzdeki yasama çalışmalarında da, hele hele
Anayasa gibi uzlaşma gerektiren bir konuda da bu hususu sergileyeceğimizi ümit
ediyorum. Değerli arkadaşlar, biraz sonra burada verilecek önergelerle bazı
maddeler metinden çıkartılacak, çünkü burada yapılmak istenen düzenlemeler 6/12/2006 tarihinde 5560 sayılı Kanun’la zaten
gerçekleştirilmiş idi. O bakımdan 632, 633, 634, 635, 636, 637, 638, 642, 643
ve 644’üncü maddeler metinden çıkartılacaktır. Değerli arkadaşlar, burada, 632’nci madde –aslında bu madde
metinden çıkartılacak ama- soruşturma zaman aşımını düzenlemektedir. Burada
soruşturma zaman aşımı vardır, bir de dava zaman aşımı vardır. Maalesef, son
yıllarda, sanki bu dava zaman aşımı süreleri kısaltılmış da davalar zaman
aşımına uğramakta ve bu şekilde sanki suçlular suçsuz kalmakta veya cezaya çarptırılmamakta
gibi bir anlayış var. Oysa geçen dönemde Ceza Usul Kanunu’nda yaptığımız
değişikliklerle zaman aşımları sürelerini uzatmış idik. Ancak, maalesef, ne
hikmetse, özellikle nitelikli davalarda veya çete davalarında, biraz vasıflı
davalarda bu davalar bir türlü bitmiyor. Oysa bir uygulamacı önündeki bir
dosyaya baktığında bu dosyanın zaman aşımına ne zaman uğrayacağını pekâlâ
bilebilir. Efendim altı ay talik etmeler, altı ay atmalar, bir yıl atmalar
gerçekleşirse dosyalarda, elbette zaman aşımına uğrayabilir. O bakımdan,
uygulayıcılar, bu dosyadaki zaman aşımı tarihini tahmin ederek, kestirerek
çalışma tarzını buna göre düzenleseler, kesinlikle dosyalar zaman aşımına
uğrama gibi bir akibetle sonuçlanmazlar. Çünkü zaman
aşımlarını gerçekten uzattık. On yıl, on beş yıllık zaman aşımları var. Bir
soruşturma zaman aşımı var, bir de dava zaman aşımı var. O bakımdan,
kanaatimce, biraz daha dikkatli çalışıldığında bu davaların da zaman aşımına
uğramayacağı kanaatindeyim. Ben tekrar bu kanunun ülkemize hayırlı olmasını temenni eder, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Üstün. Sayın milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine başlıyorum. Sayın Tütüncü, buyurun efendim. ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. İki soru soracağım Sayın Bakanımıza. Birincisi
640’ıncı maddeyle ilgili. 640’ıncı madde, Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun’da bir değişiklik öngörüyor. Bildiğimiz
kadarıyla –ki Sayın Topuz’un konuşmasında da açıklandığı gibi- söz konusu yasa
iki buçuk yıldan bu yana yönetmeliği çıkarılamadığı için bir çeşit askıda
bırakılmış konumda. Neden iki buçuk yıldan bu yana Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü ve ilgili bakanlık görevini yapmamıştır, bu yönetmeliği
çıkarmamıştır? Şimdi, bir bakıma uygulanmayan bir kanunla ilgili bir değişiklik
yapma durumunda kalıyoruz. Bu birinci sorum. İkinci sorum 642’nci maddeyle ilgili. Bu 642’nci madde Çocuk Koruma Kanunu’nda değişiklik yapıyor.
Çocuğun işlediği üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını
gerektiren suçlarla ilgili yeni bir düzenleme öngörülüyor. Şimdi, son yıllarda çocukların, hırsızlık, yankesicilik, gasp,
kapkaç gibi suçlara karışma oranında hızla artış gözlenmektedir. Çocuk Koruma
Kanunu’nda -ki burada değişiklik yaptığımız kanunda- çocuk yaşı sınırı kaçtır?
Çocukların az önce söylediğim suçlara karışma oranındaki hızlı artış karşısında
acaba yasadaki çocuk yaş sınırında yeni bir düzenleme yapılması düşünülmekte
midir Avrupa Birliği normları çerçevesinde? Teşekkür ederim Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tütüncü. Sayın Sakık… SIRRI SAKIK (Muş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Ben, aracılığınızla Sayın Bakana bir soru iletmek istiyorum. İki
gündür, Diyarbakır’dan buraya gelen bir hastanın dramını Parlamentoyla
paylaşmak istiyorum. Sayın Başbakanımızın da açıklaması oldu, Sayın Sağlık
Bakanının da. Doktorların tek 1 lira talep etmeden hastaların bütün tedavisinin
karşılanacağı söyleniyordu. Oysa, Diyarbakır’dan sevk
edilerek buraya gelen hasta İbni Sina Hastanesine
başvuruyor. İki gündür oradaki doktorlarla… Yeşil kartlı bir hasta ve 24 milyar
lira para talep edilmektedir. Ben, bizzat o doktorla görüştüm. Bu rakamların neyi ifade ettiğini
kendisiyle paylaştığımda bizde uygulamanın bu olduğunu söyledi, ama ikinci
pazarlık sonucu 10 milyara kadar düştüğünü… Oysaki,
Sayın Başbakanın açıklamasıyla Sağlık Bakanımızın açıklaması arasındaki bu
tezadı nasıl ifade edersiniz? İkincisi: Yeşil kart sahibi olan birinden nasıl para talep
ediliyor? Bunu öğrenmek istiyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sakık. Sayın Sipahi… KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sayın
Bakana bir konuyu iletmek istiyorum. Efendim, nakliye sektörünün çok ciddi sorunları var. Bunların
birçoğu Ulaştırma Bakanımızı ilgilendiriyor, ancak Adalet Bakanımızı da
ilgilendiren bir önemli konu var. Sanıyorum Sayın Bakan bu konuda ziyaret
edildi nakliye sektörü temsilcileri tarafından. Bu son zamanlarda nakliye
sektöründe hırsızlık olayı çok arttı. Şoförler yüklü araçları alıp
götürüyorlar, boşaltıyorlar, birilerine satıyorlar. Daha sonra
yakalandıklarında bunlar emniyeti suistimal suçundan
yargılanıyorlar, çok cüzi bir cezayla kurtuluyorlar. Bu konu gerçekten nakliye
sektörü ve büyük firmalar için bir prestij konusu
olmaya başladı. Nakliye sektörünün bu suçun emniyeti suistimalden
çıkartılıp nitelikli dolandırıcılık hâline gelmesi konusunda bir talepleri var.
Bu konuda sanıyorum Sayın Bakan da nakliye sektörü temsilcileri tarafından
Ulaştırma Bakanımızla beraber ziyaret edildi. Bizler ziyaret edildik. Bu konuda
bir gelişme var mı? Çünkü ben bu konuda nakliye sektörü temsilcilerinden ciddi
talepler alıyorum. Sayın Bakanın cevaplamasını istirham edeceğim. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sipahi. Sayın Özkan… RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Burdur ili Karamanlı ilçesi Kağılcık
köyü arazi toplulaştırması uygulamalarında haksızlık, adaletsizlik, iltimas,
adam kayırma yapıldığı yönünde duyumlar alıyoruz. 5 dekardan küçük tarla
olmayacağı söylenmiştir, ancak 3-4 dekarlık tarlalar birleştirilmemiştir. Bazı
tarlalar alakasız kişilerle birlikte birleştirilmiş olup ayrılması için
başvurulmasına rağmen ayrılmamıştır. Bu ve buna benzer şikâyet ve müracaatlar
Konya Bölge Müdürlüğüne iletilmesine rağmen, gerekli düzeltmeler yapılmamıştır.
Söz konusu 20 bin dekar arazidir. Sonuç itibarıyla toplulaştırılması değil, arazinin en iyi yerleri
birilerine peşkeş çekilmiştir. Bu sebeple devlet de zarara sokulmuştur. Köy
halkı ve tarla sahiplerinin yüzde 70’i bu uygulamalardan memnun değildir. Bazı
tarlalarda verilen metrekareden daha azdır. Mağduriyetlerin giderilmesi için
gerekli girişimlerin yapılmasını düşünür müsünüz? Yerinde incelemenin yapılmasını
sağlarsanız memnuniyetimiz artacaktır. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan. Sorular tamamlanmıştır Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Tamam mı efendim, sıra
bana geldi mi? BAŞKAN – Tabii efendim, buyurun. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, çok
teşekkür ederim. Sayın Tütüncü, bir kanunun yönetmeliğinin üç yıldır çıkmadığını
ifade etti. Soruyu sorarken ses tonu çok düşüktü. O nedenle hangi kanundan
bahsettiğinin notunu doğrusu alamadım, ama arkadaşlarımız tespit etmişler.
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun’un, bu kanunda
yazılı olduğu şekilde belirli sürede çıkması gereken yönetmeliğinin çıkmadığını
ifade ettiler. Ben bu konuyla ilgileneceğim. Gerçekten süresi geçtiği hâlde
çıkmamış mıdır yoksa daha süresi var mıdır, konuyu inceleyerek zatıâlinize
yazılı malumat vereceğim Sayın Tütüncü. “Çocuk Koruma Kanunu’nda yaş sınırı kaçtır?” diye bir soru
sorduğunuzu zannediyorum yanlış not etmedimse. Çocuk Koruma Kanunu’nun 3’üncü
maddesinde “çocuk” şu şekilde tarif edilmektedir: “Daha erken yaşta ergin olsa
bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişi”ye çocuk denmektedir. Çocuk Koruma
Kanunu, on sekiz yaşını doldurmamış herkesi çocuk saymaktadır ve bu kanun
kapsamında değerlendirmektedir. Sayın Sakık, bir hastanın İbni Sina Hastanesinde müracaatı ve tedavi talebi
karşısında yeşil kartlı olmasına rağmen kendisinden para talep edildiğini ifade
etti. Hastanın ismini lütfederseniz, ben ilgileneceğim efendim. SIRRI SAKIK (Muş) – Dilşa Efe. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Tamam, peki, teşekkür
ederim. SIRRI SAKIK (Muş) – Ben teşekkür ederim. ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Sayın Sipahi, nakliye
sektörü temsilcilerinin beni ziyaret etmiş olabileceğini ifade ettiler. Böyle
bir randevu talebi gelmedi Sayın Sipahi. Gelirse memnuniyetle kendilerini
dinlerim. Ama nakliye sektörünün bir sorun yaşadığını, zaman zaman nakliye esnasında araçlarındaki malların çalındığını
ve emniyeti suiistimal maddesinden haklarında takibat yapıldığını, ama bunun
bir nitelikli dolandırıcılık kabul edilmesi gerektiğini ifade ettiniz. Böyle
bir ziyaret vuku olduğu takdirde kendilerini memnuniyetle dinlerim, sorunlarını
takip ederiz. Eğer gerçekten yasal açıdan bir problem varsa bu konuda
kendilerine yardımcı oluruz. Nakliyecilerle ilgili emniyeti suiistimal suçu Türk Ceza Kanunu
155’inci maddesinde yaptırıma bağlanmış, bir yıldan yedi yıla kadar hapis
cezası var. Ama söylediğiniz istikamette konuyu ilgili arkadaşlarımız ayrıca
değerlendirecekler. Sayın Özkan, Burdur’da arazi toplulaştırmasıyla ilgili sorunlar
yaşandığını ifade ettiniz. Tabii ki bu konu Tarım Bakanlığını, ama bunun
yanında Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünü de yakından ilgilendirmektedir.
Bakanlığımla ilgili olmadığı için şu anda size hemen konuyla ilgileneceğim
diyemiyorum, ama mutlaka yazılı cevap verirken ilgili kuruluşlardan sorunuz ve
sorunla ilgili bilgi alarak sizi malumatlandıracağım.
Sayın Başkanım, teşekkür ederim. BAŞKAN – Ben teşekkür ederim Sayın Bakanım. Sayın milletvekilleri, yirmi ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, yirmi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım. 631’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 631 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 631 inci maddesiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 32 nci
maddesi ile gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 631’inci madde metinden
çıkarılmıştır. 632’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 632 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 632 nci maddesiyle, 5326
sayılı Kabahatler Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 33 üncü maddesi ile gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 632’nci madde metinden
çıkarılmıştır. 633’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 633 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 633 üncü maddesiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 34 üncü maddesi ile
gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 633’üncü madde metinden
çıkarılmıştır. 634’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 634 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 634 üncü maddesiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 35 inci maddesi ile
gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 634’üncü madde metinden
çıkarılmıştır. 635’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 635 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 635 inci maddesiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 36’ncı maddesiyle
gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 636’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 636 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz
efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 636 ncı maddesiyle, 5352
sayılı Adli Sicil Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 37 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden,
işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 636’ncı madde metinden
çıkarılmıştır. 637’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 637 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 637 nci maddesiyle, 5352
sayılı Adli Sicil Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 38 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden,
işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 637’nci madde metinden
çıkarılmıştır. 638’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 638 inci
maddesiyle değiştirilen 5362 sayılı Kanunun 50 nci
maddesinde geçen “millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar
ve casusluk” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet Katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Bir suçtan mahkûmiyete bağlı hak yoksunlukları bakımından
mevzuattaki hükümler arasında yeknesaklığı sağlamak amacıyla işbu değişiklik
önergesi verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 638’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 639’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 640’ıncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 640 ıncı maddesiyle değiştirilen 5368 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde geçen “millî
savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Bir suçtan mahkûmiyete bağlı hak yoksunlukları bakımından
mevzuattaki hükümler arasında yeknesaklığı sağlamak amacıyla işbu değişiklik
önergesi verilmiştir. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 640’ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 641’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 642’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 642 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 642 nci maddesiyle, 5395
sayılı Çocuk Koruma Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun
39 uncu maddesi ile gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 642’nci madde metinden
çıkarılmıştır. 643’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 643 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 643 üncü maddesiyle, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 40 ıncı
maddesi ile gerçekleştirildiğinden, işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 643’üncü madde metinden
çıkarılmıştır. 644’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 644 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz katılıyoruz
efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 644 üncü maddesiyle, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe
giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 41 inci maddesi ile gerçekleştirildiğinden,
işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda 644’üncü madde metinden
çıkarılmıştır. 645’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 645 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 645 inci maddesiyle, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununda değişiklik yapılmaktadır.
Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006
tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanunun 42 nci maddesi ile gerçekleştirildiğinden,
işbu önerge verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 646’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 646 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 646 ncı maddesiyle,
5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları
Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra
yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunun 43 üncü maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden çıkarılmıştır. 647'nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 647 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 647 nci maddesiyle,
5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları
Kanununda değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu değişiklik, daha sonra
yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunun 44 üncü maddesi ile gerçekleştirildiğinden, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda madde metinden
çıkarılmıştır. 648'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 649'uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 649 uncu
maddesinin "ee", "gg"
ve "aaa" bentlerinin madde metninden
çıkarılmasını ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum. Gerekçe: Tasarının 649 uncu maddesinin “ee”
bendinin yürürlükten kaldırılmasının, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5 inci
maddesinin uygulamasında bazı sakıncaları ortaya çıkaracağından söz konusu
bendin Tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir. Tasarının 649 uncu maddesinin “gg”
bendiyle, 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 31 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmaktadır. Ancak, söz konusu madde, daha sonra yürürlüğe giren 28/12/2006 tarihli ve 5571 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu, Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu ile Turizm Teşvik Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29 uncu maddesiyle yürürlükten
kaldırıldığından, Keza Tasarının 649 uncu maddesinin “aaa”
bendiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73 üncü maddesinin sekizinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmaktadır. Ancak anılan fıkra, daha sonra yürürlüğe giren 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 45 inci maddesiyle yürürlükten
kaldırıldığından, iş bu önerge
verilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 649’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Geçici 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Geçici 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Geçici 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 19.07 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 19.18 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum. 56 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. Komisyon? Yok. Hükûmet? Yok. Böylece, ertelenmiştir. Şimdi, 2’nci sırada yer alan, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız. 2.- Ses ve Gaz Fişeği Atabilen
Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/437) (S.
Sayısı: 54) BAŞKAN - Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. 3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan
ve Karadağ Bakanlar Konseyi Arasında Askeri-Bilimsel ve Askeri-Teknik İşbirliği
Konusunda Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız. 3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Konseyi Arasında Askeri-Bilimsel ve
Askeri-Teknik İşbirliği Konusunda Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/294) (S. Sayısı: 68) BAŞKAN – Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, boşuna yorulmayın, Hükümet
yok. Birleşime son verin. BAŞKAN – Öyle yapacağız Sayın Genç. Sayın milletvekilleri, anlaşıldığı gibi, bu saatten sonra Komisyon
ve Hükümeti yerinde bulamayacağımızdan, alınan karar gereğince, sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 22 Ocak 2008
Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 19.19 |
|