DÖNEM: 23 CİLT: 11 YASAMA YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 44’üncü
Birleşim 2 Ocak 2008 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L
E R I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMA IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, Sarıkamış Harekâtı’nın
93’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması 2.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışan işçilerin
işten çıkarılmasına ilişkin gündem dışı konuşması 3.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Tekelin
satılmasına, satılmasından sonra çalışanların durumuna ve 4/C statüsünde
çalışanların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR 1.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86’ncı yıl
dönümüne ilişkin konuşması 2.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasında Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- İran İslami
Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine
istinaden, İran’a resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu
üyelerinden oluşan heyeti belirlemek üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen
isimlere ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/258) B) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 milletvekilinin, Rahip Santoro
ve Hrant Dink cinayetleri
ile Malatya’daki bir yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77) 2.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbul’daki imar uygulamaları ve plan
tadilatlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78) 3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, fındık tarımı ve piyasasındaki
sorunların araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/79) VII.-
ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise bir saat sözlü
sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl’ün; Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR A) Yazılı Sorular ve Cevapları 1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, bir törendeki
protestoya polis müdahalesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in
cevabı (7/661) 2.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Bodrum’da deniz
dolgusuyla yapılacak bir turistik tesise ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/823) 3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Urla Adliye Sarayı
yapımına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/878) 4.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Irak’ta çalıştırılmak üzere paralı asker arandığı
haberine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı (7/922) 5.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Futbol Federasyonunun yayın gelirlerine ve amatör
futbol takımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/974) 6.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, turizm sektöründeki
kaçak işçi sorununa ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı (7/988) 7.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Bilişim Vadisi
Projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/1019) 8.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
Isparta Deri Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/1020) 9.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, kadın istihdamına ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik’in cevabı (7/1041) 10.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, aile reisi
olmadıkları gerekçesiyle 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmayanlara
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/1050) 11.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sosyal güvenlik prim
borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/1051) 12.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, GAP
yatırımlarının gerçekleşme oranlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/1053) 13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Filyos ve
çevresindeki turizm potansiyelinin değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/1058) 14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
Kahramanmaraş’ta sanayicilere ödenmesi gereken enerji destek primlerine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/1083) 15.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun’un futbol sahası ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/1126) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı. Oturum Başkanı ve
TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Ankara Balâ’da meydana
gelen deprem; Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıl dönümü; İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Âkif Ersoy’un
ölüm yıl dönümü ve yaklaşmakta olan 2008 yılı nedeniyle bir konuşma yaptı. Samsun Milletvekili
Ahmet Yeni, Mehmet Âkif Ersoy’un ölümünün 71’inci yıl
dönümüne, Mersin Milletvekili
Kadir Ural, Millî Eğitim Bakanlığının yönetici atamalarına, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, üniversitelerin sorunlarına, İlişkin gündem dışı
birer konuşma yaptılar. Ankara Milletvekili
Mehmet Emrehan Halıcı, Ankara Balâ’da meydana gelen
depreme ilişkin bir konuşma yaptı. Anayasa’nın 83’üncü
maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisine Bildirilen: İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi Başkanlığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ile İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel haklarında, Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında, açılan davaların halen
derdest bulunduğuna, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında soruşturma yapılmakta
olduğuna, İlişkin duyuru
bilgiye sunuldu. Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan, mahkeme başkanlığı ve cumhuriyet başsavcılıklarınca
gönderilen ve Başkanlıkça bilgiye sunulan belgelerin, Genel Kurula sunulmadan
öncelikle Anayasa ve Adalet Karma Komisyonuna gönderilmesi gerektiğine; yapılan
uygulamanın doğru olmadığına ilişkin bir konuşma yaptı. İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, polislerin mesleki ve sosyal sorunlarının
araştırılarak (10/74), Muğla Milletvekili
Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak (10/75), Gaziantep Milletvekili
Mehmet Erdoğan ve 26 milletvekilinin, Nemrut Dağı Millî Parkı’ndaki sorunların
araştırılarak tarihî eserlerin korunması ve turizmde etkin değerlendirilmesi
için (10/76), Alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısı (1/346) (S. Sayısı: 34) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan
sonra, kabul edildi. 2’nci sırasında
bulunan, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında (1/437) (S. Sayısı: 54), 3’üncü sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına
Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/335) (S. Sayısı:
56), 4’üncü sırasında
bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında (2/65) (S. Sayısı: 72), Kanun Tasarıları
ve Teklifi, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından
ertelendi. 5’inci sırasında
bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün, Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi’nin (2/9) (S. Sayısı: 55) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak
1‘inci madddesi kabul edildi; 2’nci maddesi üzerinde
bir süre görüşüldü. Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İzmir Milletvekili
Oktay Vural, İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu, Van Milletvekili
Fatma Kurtulan, İzmir Milletvekili
Recai Birgün ve Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, Pakistan’da bir
suikast sonucu vefat eden Benazir Butto’ya
Allah’tan rahmet, Pakistan halkına başsağlığı dileyen birer konuşma yaptılar. AK Parti, CHP,
MHP, DTP Grubu başkan vekilleri ile İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün; Dost ve kardeş Pakistan’da düzenlenen menfur bir terör saldırısı
sonucu, çok sayıda Pakistan vatandaşıyla birlikte, eski başbakanlardan Benazir Butto’nun da hayatını kaybetmesi
nedeniyle kardeş Pakistan’ın birlik ve bütünlüğünü, demokrasi ve istikrarını hedef
alan bu menfur saldırıyı ve bütün terör saldırılarını şiddetle lanetlediklerine;
Pakistan halkının huzur, barış ve ülke istikrarını bozmak isteyenlere fırsat
vermeyeceğine, bütün sorunlarını demokrasi ve hukukun içinde kalarak çözeceğine
olan inançlarını bir kez daha vurgulamak istediklerine ve başta Benazir Butto olmak üzere hayatını
kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Pakistan halkına başsağlığı dilediklerine
ilişkin müşterek bildirileri okundu. 2 Ocak 2008 Çarşamba
günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 20.06’da son verildi.
No.: 59 II.- GELEN KÂĞITLAR 28 Aralık 2007 Cuma Tasarı 1.- Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı (1/487) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.12.2007) Teklifler 1.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın; Yoksul Ailelerin Çocukları ile İlköğretim Okulu
Öğrencilerine Süt Yardımının Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/107) (İçişleri,
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2007) 2.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun; Milli Eğitim
Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/108) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.12.2007) Tezkere 1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Denetimine Tabi Kuruluşların 2006 Yılı Faaliyetleri, Bilanço,
Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık
Tezkeresi (3/251) (Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.12.2007) No.: 60 31 Aralık 2007 Pazartesi Tasarı 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yemen
Cumhuriyeti Balıkçılık Bakanlığı Arasında Balıkçılık ve Su Ürünleri Alanlarında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/488) (Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.12.2007) Sözlü Soru Önergeleri 1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde nitelikli
personel istihdamına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/302)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 2.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bir okul müdürü
hakkındaki iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/303)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Toptancı
Halindeki iş yerlerinin kira artışına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/304) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, ülkemiz üzerinden
yapılan insan kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/305) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 5.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesine yeni bir lise
yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/306)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 6.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı Belediye Başkanı
hakkındaki soruşturma iznine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/307) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın terör mağduru
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/308)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Alpu Barajı inşaatına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/309) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, keçi yetiştiricilerinin
desteklenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/310)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, primlerini ödeyemeyen BAĞKUR’lulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/311) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesinin
banka şubesi
ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü
soru önergesi (6/312) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) Yazılı Soru Önergeleri 1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, medya ve siyaset ilişkilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1228) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 2.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
Zonguldak’taki bir yatırım projesine izin verilmemesine ve bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1229) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007) 3.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Trakya’daki sel felaketinin oluşturduğu
zararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1230) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007) 4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir araştırma şirketinden hizmet satın
alımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1231) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007) 5.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, Kocaeli il Milli
Eğitim Müdürlüğünün uyguladığı seviye tespit sınavına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1232) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 6.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir grup Başbakanlık personeline örtülü ödenekten
yardım yapılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 7.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, YÖK Başkanı atamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1234) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Pişmanlık Yasası uygulamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1235) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 9.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, terör örgütü mensuplarının Pişmanlık Yasasından
yararlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1236) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/12/2007) 10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, iklim değişikliği ile ilgili uluslararası
toplantılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1237) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007) 11.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana ve Mersin
illerindeki işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 12.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, beyin göçüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1239) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 13.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın ithal edilen siyanüre ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1240) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
14.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kaçak ve sahte
sigaralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1241) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/12/2007) 15.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal
cinsiyete duyarlı bütçe oluşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1242) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 16.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da TOKİ’nin yaptığı bir sitenin yönetimi ile ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1243) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 17.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun,
Yabancı Diller Yüksekokulu ikinci öğretim ücretlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1244) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 18.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, atama kararnamelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1245) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 19.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Karacabey’deki
bir köyde kurulması planlanan kireç tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1246) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 20.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Derince Barajı ihalesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1247) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/12/2007) 21.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, ormanlık alanlarda
verilen maden arama izinlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1248) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 22.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Hurma ve Lara arıtma tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1249) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 23.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Milas Akgedik Barajına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1250) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 24.- Samsun
Milletvekili Suat Binici’nin, Havza, Vezirköprü ve
Bafra’da doğalgaz kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1251) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Samsun-Ceyhan petrol
boru hattı ve Nabucco doğalgaz boru hattına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1252) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/12/2007) 26.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, tarımsal sulama elektrik borcu olan çiftçilere
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 27.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Bor ilçesindeki petrol arama çalışmalarına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1254) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007) 28.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kadınların iş
hayatına katılımına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru
önergesi (7/1255) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 29.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın
istihdamının artırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/1256) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 30.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk haklarına
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1257)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 31.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Kadının Statüsü
Genel Müdürlüğü kütüphanesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/1258) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 32.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara’da zabıta personelinin ücretsiz taşımadan
yararlandırılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 33.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in yasadışı göçmen trafiğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1260) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 34.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, yasadışı göçmen
trafiğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1261) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/12/2007) 35.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın içme suyunun kalitesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1262) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 36.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, taksici esnafın sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1263) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 37.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Karamürsel Kaymakamının bayram kutlamasıyla
ilgili yazısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 38.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, memur maaşlarına enflasyon farkının yansıtılıp
yansıtılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1265)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 39.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, mükelleflerin
bilinçlendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 40.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un vergi
gelirlerindeki hedef sapmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1267) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 41.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, fiş ve fatura karşılığı vergi iadesinin
kaldırılmasının vergi tahsilatına etkisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1268) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 42.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, deniz araçlarına ÖTV’siz
akaryakıt kullandırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1269) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 43.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt-Erzurum ile Muş-Ağrı karayollarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1270) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007) 44.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya Havaalanının donanımına ve Konya uçuşlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1271) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007) 45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’nın ulaşım
alanındaki ihtiyaçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1272) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 46.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un posta dağıtıcılarının fiili hizmet zammına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1273) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007) 47.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana-Bağdat seferi
yapan uçağın düşmesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1274) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 48.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, THY’nin bir sempozyuma sponsorluğuna ve bazı seferlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1275) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/12/2007) 49.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un Adnan Menderes
Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1276)
(Başkanlığa geliş tarihi:14/12/2007) 50.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın,
Bartın’daki bazı karayollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1277) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 51.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Ankara-Pozantı otoyoluna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1278) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 52.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt Adalet Sarayına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1279) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 53.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı üst düzey yönetici görevlendirmelerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1280) (Başkanlığa
geliş tarihi:12/12/2007) 54.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, narenciye üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007) 55.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Türk vatandaşlarının yabancı ülke askeri olmasının
sonuçlarına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1282) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/12/2007) 56.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
Diyanet İşleri Başkanlığına personel alımı ile ilgili bir iddiaya ilişkin
Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/1283) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007) 57.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, pamuk primlerine ve beyaz sinekle mücadeleye
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1284) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007) 58.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslu’nun, Yabancı Diller Yüksekokulunun ikinci
öğretim ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1285) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) 59.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
büyüme oranı hesaplamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/1286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007) No.: 61 2 Ocak 2008 Çarşamba Meclis Araştırması
Önergeleri 1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 Milletvekilinin, Rahip Santoro
ve Hrant Dink cinayetleri
ile Malatya’daki bir yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2007) 2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 Milletvekilinin, İstanbul’daki imar
uygulamaları ve plan tadilatlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/12/2007) 3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 Milletvekilinin, fındık tarımı ve piyasasındaki
sorunların araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/12/2007) 2 Ocak 2008 Çarşamba BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.03 BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN
(Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı) BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşimini açıyorum. III.- Y O K L A M A BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için beş
dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz, Sarıkamış şehitlerimizi anma yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Atila Kaya’ya aittir. Buyurun Sayın
Kaya. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları 1.- İstanbul Milletvekili Atila
Kaya’nın, Sarıkamış Harekâtı’nın 93’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması ATİLA KAYA
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sözlerime
başlarken, henüz yeni girmiş bulunduğumuz 2008 yılının, milletimiz ve bütün
insanlık açısından da hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle,
hem yüce Meclisimize hem de siz değerli milletvekili arkadaşlarıma, 2008
yılındaki faaliyetlerimizde başarılar diliyorum. Değerli
milletvekilleri, bugün Sarıkamış Harekâtı’nın 93’üncü yıl dönümü münasebetiyle
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Sarıkamış şehitlerini, Sarıkamış
Harekâtı’nın… BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen uğultuyu keserseniz hatibi dinlememiz daha kolay
olacak. ATİLA KAYA
(Devamla) -…bu 93’üncü yıl dönümü münasebetiyle bir kere daha rahmet, minnet,
şükran ve dua niyazlarıyla yâd ediyorum ve aziz hatıraları önünde saygıyla
eğiliyorum. Değerli
milletvekilleri, özellikle son dönemlerde milletimizin hayatında önemli yere
sahip olan tarihsel olayların anılması noktasında çok geniş katılımlı
faaliyetler düzenlenmektedir. Bu vesileyle, Kars Valiliğinin ve muhtelif sivil
toplum kuruluşlarının son yıllarda daha fazla bir kültürel etkinlik çerçevesi
içerisinde başladıkları bu Sarıkamış şehitlerini anma programlarından,
faaliyetlerinden dolayı hem sivil toplum kuruluşlarımızı hem de Kars
Valiliğimizi tebrik etmek istiyorum. Elbette ki, bu tür, milletimizin hayatında önemli yere
sahip olan tarihsel hadiseleri gerçekleşmiş oldukları tarihî mekânlarda anma
programları düzenlemek, yeni yetişen nesillerimiz açısından tarih bilincinin
yerleşmesi, tarih bilincine sahip yeni kuşakların yetişmesi anlamında önemli
faaliyetlerdir. Bu tür faaliyetlerin artarak ve daha geniş kapsamlı olarak
düzenlenmesi temennimi de, bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Değerli
milletvekilleri, Sarıkamış Harekâtı ve bu harekâtı yürüten dönemin Genelkurmay
Başkanı olan Enver Paşa, üzerlerinde en çok yorum yapılan tarihsel olaylar ve
tarihsel şahsiyetlerden birisidir. Sarıkamış Harekât’ını yorumladığımız zaman,
daha doğrusu, bizim için bugün bir tarih olan Sarıkamış Harekâtı’nı
değerlendirdiğimizde kanaatimce çıkarmamız gereken sonucun şu olduğunu
düşünüyorum: Hepinizin bildiği gibi, her şeyden önce tarih bize vazgeçilmez iki
önemli ihtiyacımızı karşılamak için lazımdır. Bunlardan birincisi, millî
kimliğimizin köklerini, kaynaklarını ve moral değerlerimizi tarihten çıkarırız.
İkinci önemli sonuç ise, tarihi, bir ders ve tecrübe kaynağı olarak ele almamız
gerçeğidir. İşte, Sarıkamış olaylarına, Sarıkamış hadisesine bu açıdan
yaklaştığımız zaman çıkaracağımız en önemli derslerden birisinin şu olduğunu
düşünüyorum: Son derece zor tabiat şartlarına rağmen, bölgede yaşanan ağır kış
şartlarına rağmen Türk askerinin ortaya koymuş olduğu cesareti, mukavemeti,
dirayeti ve kahramanlığı göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır Sarıkamış
Harekâtı ve oradan bugüne döndüğümüz zaman, bugün yine, ülkemizin savunmasını
zor şartlar altında kahramanca yerine getiren Mehmetçiğimiz, işte, ecdadımızın
bu şanlı mücadelesinden almış olduğu ilhamla, bugün, vatan mücadelesini,
müdafaasını ve topraklarımızın bütünlüğü savaşını başarıyla yürütmektedir. Değerli
milletvekilleri, yine, bu Sarıkamış olayları vesile kılınmak suretiyle çok sık
dile getirilen, daha doğrusu, tarihin yanlış okunması, tarihin yanlış
değerlendirilmesinin tipik bir örneği olan bir hususa da dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Çeşitli çevreler tarafından çok sıkça dile getirilen husus şudur:
Sarıkamış olayları vesile edilmek suretiyle, Türk dünyasına her türlü yöneliş,
Türk birliğini dile getiren her türlü yaklaşım ve çağrışım, âdeta, bu Sarıkamış
dramı vesile kılınmak suretiyle geçmişte mahkûm edilmeye çalışılmıştır. Hâlbuki, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla baktığımızda,
ülkemizin geleceğinin… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Kaya, bir dakikalık ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın. ATİLA KAYA
(Devamla) – Teşekkür ederim. …daha doğrusu, tarihin temel doğrultudaki akışının Türk birliği yönünde
olduğu gerçeğini bütün bu iddiaların değiştiremeyeceği gerçeğini burada bir
kere daha dile getiriyorum ve bu vesileyle, Sarıkamış şehitlerini bir kere daha
rahmetle, duayla, şükranla yâd ediyorum ve yine, Sarıkamış Harekâtı’nın
döneminde Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten şehit Enver Paşayı da bu
vesileyle bir kere daha saygıyla yâd ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaya. Sayın
milletvekilleri, çok ciddi bir uğultu var, lütfen, bu konuda dikkatinizi çekmek
istiyorum hatibin dinlenmesi açısından.Tebrikleşmeyi
daha sonraya bırakırsanız çok iyi olacak. Gündem dışı
ikinci söz, Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışan işçilerin işten çıkarılması
hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Osman Çakır’a aittir. Buyurun Sayın
Çakır. (MHP sıralarından alkışlar) Beş dakika
süreniz var. 2.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun Çarşamba
Belediyesinde çalışan işçilerin işten çıkarılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması OSMAN ÇAKIR
(Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 yılının bu ilk
toplantısında konuşmama başlarken öncelikle hepinizin yeni yılını kutlar,
çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım. Yeni yılın
başlangıcında biraz daha iyimser ve herkese hoş gelecek konulardan bahsetmek
isterdim ancak ne yazık ki Samsun’da şahit olduğum gelişmeler buna imkân
vermemektedir. Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışmakta olan 126 işçinin
Belediye-İş Sendikasına üye olmalarının hemen ardından ekonomik sebep gerekçe
gösterilerek 12 Aralık 2007 tarihinde Belediye Başkanlığı tarafından işlerine
son verilmiştir. Çarşamba ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı her ne kadar
ısrarla “geçici işçi” tabirini kullansa da 21 Nisan 2007 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren geçici işçilere kadro yasası ile bu arkadaşlarımız
daimî işçi, yani kadrolu işçi hakkını kazanmışlardır. Dolayısıyla şu anda işine
son verilen geçici işçiler ya da mevsimlik işçiler değil kadrolu işçilerdir. Belediye Başkanı ekonomik nedenleri gerekçe olarak göstererek “İş
akitlerini feshettim,” dese de asıl maksadın bu olmadığı, işçilerin Belediye-İş
Sendikasına üye olduğunu bildiren dilekçelerinin Çarşamba Belediyesine
gelmesiyle birlikte belediye yönetimi tarafından bazı daire amirleri vasıtasıyla
işçilere “istifa et yoksa işine son verilecektir” şeklinde tehdit ve baskılar
yapıldığı, bu baskılar sonucunda 5 işçinin sendikadan istifa ettiği bütün
belediye personeli ve Çarşamba kamuoyu tarafından bilinmektedir. İşçiler, amirler
tarafından kendilerine karşı rencide edici ve tehditkâr ifadelerin
kullanıldığını, sendika üyeliğinden istifa edecek işçilerin noter masraflarının
belediye tarafından da ödeneceğini ifade etmişlerdir. Mevcut iş yasalarımıza
göre, on beş gün önceden işçilere işine son verileceği ihbarı ve resmî çıkış
tebligatı yapılmadan, işçileri, sözle, tek taraflı olarak “İşten attım.”
diyerek ve akabinde hiçbir iş vermeyerek işten çıkarmak yasa dışı bir eylemdir.
Şu ana kadar kime çıkış verilip kime verilmediğini işçiler de, sendika
yöneticileri de resmî olarak bilmemektedir. Sadece sözlü olarak “Sen çalış; sen
çalışma, atıldın.” denerek, iş verilmemektedir. Yapılan işlemin hukuki tabanı
belirsizdir. Bu işçiler işten atıldıysa, neden hiçbir işçinin elinde yazılı bir
belge yoktur? Sayın Başkan,
değerli üyeler; Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir, “ben yaptım oldu”
devleti değildir. Belediyenin her türlü hizmetini yerine getiren, görevlerinde
bir ihmal veya eksiklik olmayan, gerektiğinde mesai saatleri dışında ve hafta
sonları bile fazladan ücret ödenmeden çalışan bu işçilerin sendikaya üye olmak
en doğal ve temel anayasal haklarıdır. Nitekim bu hakkı engellemek, ceza
kanunlarımıza göre de suçtur. Yasal olarak işçilerin sahip olduğu ve ülkemizin
de bu konuda uluslararası hukuk sözleşmelerinin altına imza atarak güvence
altına aldığı bu hak, adaleti temsil ettiğini iddia eden iktidar partisinin
belediye başkanı tarafından kullandırılmak istenmiyor ve işçiler işlerinden
atılarak, hakları engellenmeye çalışılıyor. Bu işçilerin
önemli bir bölümü bu kurumda yıllardan beri çalışan işçilerdir. Hatta bunların
bazılarının emekliliği dahi yaklaşmıştır. Kurban Bayramı arifesinde sokağa
dökülen bu işçiler, haftalardır, Çarşamba belediye binasının kapısında, soğuk
ve yağmur altında aileleriyle beklemektedir. Kurban Bayramı’nı huzursuz, mutsuz
ve endişe içerisinde belediye önünde geçiren bu insanlarımız, yeni yılı da
huzursuzluk, endişe ve çaresizlikleriyle karşılamışlardır. Tek amaçları
çalışmak, emeğini kazanmak ve Çarşamba’ya hizmet etmek olan bu işçi
arkadaşlarımız, geçen yıldan ötelenen zamların yağmuru altında, karda, kışta,
belediye meydanında çoluk çocuğuyla beklerken, yetkililer ve yöneticiler,
acaba, sıcak mekânlarında, vicdanları hiç sızlamadan rahat bir Kurban Bayramı
geçirebildi mi? Bunun yanında,
özelleştirme kapsamına alınan ve ihaleye çıkılarak satılacak olan sigara
fabrikalarından olan Tokat ve Samsun Ballıca Sigara Fabrikalarının önünde de,
bayram günü, yüzlerce işçi, akıbetlerinin ne olacağını ve çalıştıkları
fabrikalar satıldıktan sonra, iş yerleri kapandıktan sonra nelerle
karşılaşacağını düşünmektedir. 4/C gibi kadrolarda belirli sürelerde çalışıp,
az bir maaşla nasıl geçineceklerini, gidecekleri yerlerde nerede
barınacaklarını, yani, yakın bir gelecekte ne olacaklarını kara kara düşünmektedirler. Özlük haklarının korunması konusunda
Hükûmetten çözüm beklemektedirler. Samsun’da yaşanan
bu tablolar bu şekilde devam ederken… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Çakır, lütfen tamamlayın. OSMAN ÇAKIR
(Devamla) – Tamam efendim. …geçen ay yapılan
Türk-İş Genel Kurulunda, Sayın Başbakan “Artık Ankara’da işçi dostu bir hükûmetin, işçinin arasından gelen bir Başbakanın olduğunu,
İstanbul’da İETT’de işçi olarak çalıştığını, sendikanın tarafında yer aldığını
ve masanın iki tarafında da oturduğunu…” söylemiştir. Şimdi bu vesileyle
soruyorum: Sayın Başbakanım, Çarşamba Belediyesinde çalışırken Kadro Kanunu
kapsamına giren ve sendika üyesi oldukları için de sözde ekonomik gerekçelerle
işten çıkarılan bu işçilerimize ne zaman sahip çıkacaksınız? Çalışmaktan ve
geçimini temin etmek için emeğinden başka sermayesi olmayan ve iktidar partisi
olan AKP’ye mensup bir belediye tarafından büyük bir haksızlığa uğratılan bu
işçilerimize ne zaman sahip çıkıp, sıkıntılarını ne zaman çözeceksiniz?
Özelleştirme mağdurlarının dertlerine ne zaman çözüm bulacaksınız? 2002’den bu
yana tek başına sürdürdüğünüz ve altıncı yılına girdiğiniz iktidarınızda,
mazeretleri ve oyalamaları, gerçek yaşamın dışındaki rakamları, tabloları ve
oranları bir tarafa… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çakır. OSMAN ÇAKIR
(Devamla) – Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Gündem
dışı üçüncü söz, Tekelin özelleştirilmesi, özelleştirilme sonrasında
çalışanların durumu ve 4/C kapsamında çalışanların sorunlarıyla ilgili söz
isteyen Sivas Milletvekili Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’na
aittir. Buyurun Sayın Yazıcıoğlu. Süreniz beş
dakika. 3.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun,
Tekelin satılmasına, satılmasından sonra çalışanların durumuna ve 4/C
statüsünde çalışanların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması MUHSİN YAZICIOĞLU
(Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekelin satılması ve
satılmasından sonra çalışanların durumları ve bu bağlamda 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 4/C kapsamında çalışanların sorunları hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu konularda
hepimize değişik zamanlarda gelen yakınmalar ve yardım talepleri bulunmaktadır.
Bu mesele bir an evvel el birliğiyle çözüme kavuşturulmalıdır. Hükûmet, hızlı bir şekilde özelleştirmelere ve satışa devam
etmektedir, sırada Tekel vardır. Cumhuriyetimizin millî, iktisadi kâr eden
kuruluşu Tekelin “özelleştirme” adı altında satışının ülkemize, devletimize ve
tütün üreticimize bir faydası var mı, yoksa zararı olacak mı? Analitik olarak
inceleyecek olursak şöyle bir durum çıkıyor: Tekel, 2007 yılında, 2006 yılı
ürünü olarak 145.658 üreticiden 34 milyon 155 bin kilogram tütünü 147 milyon
824 bin 292 YTL bedel karşılığında satın almıştır. Bu hâliyle mevcut
üreticilerin yüzde 67’sinin tütününü almıştır. Tekel, 2006 yılında 55 milyon
dolarlık tütün ihraç etmiştir; 13.164 personeli, 6 sigara fabrikası, 39 adet
pazarlama ve dağıtım başmüdürlüğü, 57 adet yaprak tütün işletme müdürlüğü
bulunmaktadır. Tekelin tütün mamulleri pazarında payı 2001 yılında yüzde 68,8
iken özelleştirme kapsam ve programına alındıktan sonra hızla düşmeye başlamış
ve 2006 yılı sonu itibarıyla yüzde 37,5 civarına inmiştir. Tekel, uzun yıllar
Türkiye’nin yıllık 500 firması arasında yer almıştır; 891 milyon YTL ile otuz
dördüncü sırada bulunmaktadır. 2006 yılında 30 milyon avroluk yatırım yapan,
2007 yılında ise 88 milyon avroluk yatırım planlayan Tekel, 2006 yılında 199
milyon YTL kâr etmiş bir kurumdur. Tekelin
özelleştirilmesi, yani satışından sonra doğacak zararlar ve sıkıntıları çok
yönlüdür. Tekel, Türk tütün üreticisinin ürününü değerlendirmek suretiyle
piyasada dengeleyici aktör olmaktadır. Tekeli satın alacak yabancı firmalar,
sigara üretimini, yüzde 75 - 90 oranında Amerikan Blend
olarak bilinen Virginia ve Burley tütünlerine sos
vererek meydana getireceği karışımdan oluşturacaktır. Böylece, Türk tütünü
kullanılmak suretiyle yabancı tütün ithalatı yapılmak durumunda kalınacaktır. Dahası var: Başka
hiçbir tarım ürününün yetişmediği Adıyaman, Batman, Muş, Hatay, Bitlis ve diğer
güneydoğu illerimizde kıraç topraklarda tütün üretimi yapan yoksul insanlar ve
aileleri zaten yoksulluk içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışırken geçim
kaynaklarını yitirmiş olacaklardır. Geçim kaynağını yitiren tütün üreticisi ve
aileleri büyük kentlerin varoşlarına göç edeceklerdir. Burada da geçim kaynağı
bulamayan bu insanlar şehir terörüne altyapı oluşturacaklardır. Manisa, İzmir ve
Denizli’de tütün üreticisinin durumu ne olacak? Tütün ziraatına alışmış,
tütünden rızkını temin eden Ege Bölgesi tütün üreticisi de mağdur olacaktır. Şimdi gelelim 4/C
konusuna: Tütün üreticisinin durumu böyleyken, peki, Tekel fabrikalarında
çalışanların durumu ne olacak? Bu soruyu buradan sormak istiyorum. Tekel
çalışanları “özelleştirme yapılmasın” demiyorlar. Çünkü,
onlar zaten sonuçlarını bekliyor. Onlar, özelleştirmeden sonra işsiz kalmaktan
korkuyorlar. Çalıştıkları kurumdan, yaptıkları işten başka bir şey bilmeyen ve
yaşları otuz beş yaş üstü olan bu insanlar işsiz kalınca ne yapacaklar?
Satıştan kazanılacak paralar hesap edilirken bunun da hesaba katılması gerekir.
Yine, yeni bir 4/C mağdurları mı meydana getirilecektir? Yine sokağa mı
atılacaklar? Onların çocukları, aileleri bir lokma ekmeğe muhtaç hâle
geleceklerdir. Şimdi
özelleştirme uygulamalarında işsiz kalanlar başka yerlere gönderiliyorlar,
orada da 4/C kapsamına alınarak yılda on ay çalıştırılıyor, geri
çıkartılıyorlar. Böyle hesap edilince aylıkları 475 YTL’ye geliyor, bununla
geçinmek zorunda kalıyorlar. Bu mağdurların izin hakları yoktur, hastalanma
hakları yoktur. Bu mağdurlar, sosyal anlayış içerisinde, sosyal ve maddi
haklarını mutlaka geri almalıdırlar. Yine, Türkiye’de,
İstatistik Kurumunda, Millî Eğitim Bakanlığında, üniversiteler, belediyeler,
Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 4/C mağdurları
bulunmaktadır. (Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Yazıcıoğlu, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayınız. MUHSİN YAZICIOĞLU
(Devamla) – Bunlar, bulundukları iş yerlerinde diğerlerinden hiç farklı konumda
değiller; çalışırken eşit iş yapıyorlar, aynı işleri yapıyorlar, ama hastalanma
hakları olmuyor, izin hakları yoktur ve dolayısıyla da güvenceleri yoktur,
gelecekleri yoktur, bundan dolayı mağdur durumdalar. Sonuç olarak, 4/C
kapsamında çalıştırılan tüm personele insan izzetinefsine ve onuruna göre yaşayabilecekleri
ücret, iş garantisi ve hastalanma hakkı, yıllık izin hakkı verilmelidir. Bu
kadrolarda bulunan vatandaşlarımız, ya bir önceki gibi kanun çıkararak hiç
olmazsa onların, yani 4/B’dekilerin statüsüne
götürülmeli ve iyileştirilmeli. Böyle bir iyileştirme bütçeye çok fazla yük
getirmeyecektir, aksine, çalışma şartları iyileşen personel de daha verimli,
daha üretken çalışacağı için ekonomik faydası da olacaktır, büyük Türk
devletine de bu yakışır diye düşünüyorum. Buna çözüm
üretilmesini bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yazıcıoğlu. Mersin
Milletvekili Sayın Kadir Ural’ın pek kısa bir söz talebi vardır. Buyurun Sayın
Ural. Bir dakikalık
sürede buyurun. V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR 1.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin’in düşman
işgalinden kurtuluşunun 86’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması KADİR URAL
(Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; öncelikle, 2008 yılının Türk milletine, tüm insanlığa
mutlu ve umutlu güzel günler getirmesini diliyorum. 3 Ocak 1922
tarihi, güzel Mersin’imizin düşman işgalinden kurtuluş tarihidir. Yarın
Kurtuluş Günü kutlamalarına katılacağımdan dolayı, bugünden Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu kutlamayı yapma ihtiyacı hissettim. Mersin’in düşman
işgalinden kurtuluşu, Mersin’in yeniden doğuşu, Türkiye Cumhuriyeti
devletimizin bir kat daha güçlü olması demektir. Mersin’e bakarken bu gözle
bakılması gerekir. Şanlı tarihimiz karşısında duymakta olduğumuz gurur ve onura layık
olabilmek için Türk milleti ve Mersinliler olarak birlik ve beraberliğimizi
korumalı, aziz şehitlerimizin emaneti olan kutsal vatanımıza sahip çıkmalı ve
ülkemizi çok daha güzel yarınlara taşıma gayreti içinde olmalıyız diyor, bu
duygu ve düşüncelerle bütün Mersinli hemşehrilerimin
ve Türk milletinin 3 Ocak kurtuluş günlerini kutluyor, aziz şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyor, bütün Mersinlilere selam ve sevgilerimi iletiyorum. Saygılar sunuyor,
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ural. Gündeme
geçiyoruz. Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım: VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- İran İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış
Politika Komisyonu Başkanının davetine istinaden, İran’a resmî ziyarette
bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti belirlemek
üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık Tezkeresi
(3/258) 31
Aralık 2007 Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna İran İslami
Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine
istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin İran’a
resmî bir ziyarette bulunması, Genel Kurul’un 25 Aralık 2007 tarihli 41.
birleşiminde kabul edilmiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun
ikinci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul’un bilgilerine sunulur. Köksal
Toptan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Murat Mercan Eskişehir
Milletvekili İlhan Kesici İstanbul
Milletvekili Mehmet Tekelioğlu İzmir Milletvekili Mehmet Şahin Malatya
Milletvekili Metin Ergun Muğla Milletvekili BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutuyorum: B) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 32
milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant
Dink cinayetleri ile Malatya’daki bir yayınevinde
gerçekleştirilen cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/77) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Bakanlığına Ülkemiz son iki
yılda toplumu derinden sarsan cinayetlere sahne olmuştur. 5 Şubat 2006
tarihinde Trabzon'da Santa Maria
Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro'nun
öldürülmesiyle başlayıp 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in katledilmesi ve 18 Nisan 2007'de Malatya'da Zirve
yayınevi baskını ile devam eden bu süreç toplumda büyük bir infiale ve
huzursuzluğa yol açmıştır. Her üç olay
sonrasında da failler yakalanmış ve kısa bir süre içinde yargı önüne
çıkarılmışlardır. Ancak gerek soruşturma sırasında gerekse yargılama sürecinde
ortaya çıkan gelişmeler olayların arkasında yer alan sis perdesini aralamak bir
yana daha da karartma şüphelerine yol açmıştır. Rahip Santoro cinayeti davasında görgü
tanığı olan Gülhan Kılıç'ın, Samsun'da Fransız Rahip Pierre
Brunissen'in bıçaklanması olayında da görgü tanığı
olması, İskenderun ve Adana'daki Kiliselerde görülmesi, Yargıtay tarafından 18
yıl hapis cezası onaylanan Oğuzhan Akdil'in babasını olaydan 3 gün önce ziyaret etmesi, olayda
kullanılan tabancanın terör örgütleri tarafından kullanılıyor olması, cinayet
üzerindeki soru işaretleri olarak durmaya devam etmektedir. Malatya'da biri
Alman uyruklu üç kişinin vahşice öldürüldüğü misyoner katliamıyla ilgili
davanın dosyasından çıkan yeni bilgiler ise, katliamın planlama ve uygulama
sürecinde yaşananların Hrant Dink
cinayetiyle büyük benzerlikler taşıdığını ortaya koymuştur. Malatya'daki katliamın bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın ilk
sorgusunu yapan yargıca, "Türkiye'yi bunlara teslim edemezdik"
ifadesi, Hrant Dink
cinayeti sürecinde eski Trabzon TEM Şube Müdürü'nün söylediği öne sürülen
"Bayrak yere düştü, onu Erhan ve Yasin kaldıracak" sözü ve katil
zanlısı Ogün Samast'ın "Vatan toprağı kutsaldır,
kaderine terk edilemez" yazılı bayrak önündeki pozlarını hatırlatmaktadır.
Emre Günaydın'ın
da Ogün Samast gibi bir başka partinin gençlik
örgütüne üye olması, O.S. gibi yakın dövüş eğitimi alması, şehir dışında silah
talimi yapması her iki sanığın da kişilik olarak benzerliklerini ortaya
koymaktadır. Malatya
katliamından önce beş cevşen alınması ve Ogün Samast'ın cebinden bayrak çıkması da birbirini
andırmaktadır. Hrant Dink suikastına karışan kişilerden Yasin Hayal'in akrabası
Coşkun İğci polise verdiği ifadede, Hayal'in Dink'i
öldüreceğini Jandarma istihbarat görevlilerine söylediği belirtilmiş, halen
tutuklu bulunan Erhan Tuncel'in de güvenlik
birimleriyle muhbir olarak ilişki içinde olduğu ortaya çıkmıştı. Bu
gelişmelerden sonra Dink'in avukatı Fethiye Çetin
"cinayetin Emniyet ve Jandarma tarafından bilindiğini ve bunların önleyici
görevini yerine getirmediği" iddiasında bulunmuştur. Malatya katliamı sanıklarının da katliamdan önceki 6 ayda savcı,
polis ve askerlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ile telefonla
görüşmüş olması, 106 farklı cep telefonu kullanılması, azmettirenler ve
telefonlarda adı geçenlerle ilgili bilgilere ihbarlar sonucu ulaşılması müdahil
avukatlar tarafından "sanıkların çevresinin yapılanması ile ilgili ciddi
araştırma yapılmamıştır" iddiasını güçlendirmektedir. Dink cinayetinin
işlendiği yerdeki kameranın sabah ile öğle arasındaki kayıtlarının kaybolduğu,
savcının kayıtları istediği ama kayıtların bulunamadığı basına yansımıştı.
Malatya olayında da Emre Günaydın'ın odasına yerleştirilen kamera kayıt
sisteminin ses alma ve kendi hafızası dışında bir kaynağa kopyalanabilme
özelliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani cinayetten sonraki on günlük sürede
kayıt yapılamamıştır. Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi Malatya katliamı sonrasında da
emniyet ve jandarma mensupları hakkında görevlerini ihmal ve suçun önlenmesi
sorumluluğunun yerine getirilmediği iddiası ile soruşturma yapılması
istenmiştir. Her üç olayın bir
diğer ortak noktası ise öldürülenlerin etnik köken ve inanç bakımından farklı
kültürlerden olmasıdır. Ayrıca, yargılama sürecinde yaşanan gelişmeler ve
öldürülenlerin avukatları tarafından yapılan açıklamalar, toplumda “Susurluk”
benzeri yeni bir yapılanma konusunda ciddi kuşkular yaratmaktadır. Uluslararası
çevreler tarafından da yakından izlenen bu gelişmeler, toplumda devlete karşı
bir güven bunalımına yol açmakta, hukukun üstünlüğüne dayanan, çoğulcu,
demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti kimliğini erozyona uğratmaktadır. Bütün bu
gelişmeler ışığında yargı tarafından sonuca bağlanmış olan Rahip Andrea Santoro cinayeti dahil, Hrant Dink
ve Malatya katliamının birbirleriyle bağlantılı bir şekilde geniş kapsamlı ele
alınması, olaylarla ilgili hangi görevde olursa olsun resmî ya da sivil bütün
adı geçenler üzerinde soruşturma yapılması, cinayetlerin bütün yönleriyle açığa
çıkarılması, toplumda oluşan kuşkuların dağıtılması için elde edilen sonuçların
kamuoyu tarafından paylaşılması ve benzeri olayların tekrarlanmaması için
gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. Saygılarımızla. 1) Bülent Baratalı (İzmir) 2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu ( Malatya) 3) Tayfur Süner (Antalya) 4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 7) Ali Rıza Ertemur (Denizli) 8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Hulusi Güvel (Adana) 10) Fevzi Topuz (Muğla) 11) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
12) Akif Ekici (Gaziantep)
13) Esfender Korkmaz (İstanbul) 14) Rahmi Güner (Ordu) 15) Şahin Mengü (Manisa) 16) Ahmet Küçük (Çanakkale)
17) Ali Oksal (Mersin) 18) Rasim Çakır (Edirne)
19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
21) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 22) Bilgin Paçarız (Edirne)
23) Tansel Barış (Kırklareli)
24) Vahap Seçer (Mersin) 25) Bihlun Tamaylıgil
(İstanbul) 26) Osman Coşkunooğlu (Uşak) 27) Ali Rıza Öztürk (Mersin) 28) Turgut Dibek (Kırklareli)
29) Hüseyin Ünsal (Amasya)
30) Ahmet Ersin (İzmir) 31) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 32) Şevket Köse (Adıyaman)
33) Ensar Öğüt (Ardahan) 2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21
milletvekilinin, İstanbul’daki imar uygulamaları ve plan tadilatlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına İstanbul'da,
Büyükşehir kapsamına alınan beldeler de göz önüne alındığında planlı bir kent
dokusu yerine, çarpık bir yapılaşma ortaya çıkmaktadır. Hızla artan nüfus,
plansız yapılaşma ve trafik gibi sıkıntılar birçok alanda yaşamı olumsuz
etkilemektedir. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi varolan sıkıntıları çözmek
yerine, yaşamı daha da olumsuz etkileyecek uygulamalar sergilemektedir. Trafiği
yoğunlaştıran, yeşil alanları yok eden, tarihi ve kültürel silüeti
bozan plan tadilatlarıyla İstanbul'da hızlı ve plansız bir yapılaşmanın önü
açılmıştır. 80'li yıllarda
parsel bazında yapılan plan tadilatı sayısı 400, 90'lı yıllarda 450, 2000'li
yıllarda 850 civarındayken, son 3,5 yıl içinde parsel bazında yapılan plan
tadilatı sayısı 3800 dolayındadır. Yapılan plan
tadilatlarıyla, sosyal alanlar için ayrılması gereken yerler konut alanı olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bunun sonucunda ise trafik yoğunlaşmakta, yaşam kalitesi
düşmekte ve yeşil alanlar rant merkezi haline
gelmektedir. Basında çeşitli
şekillerde yer bulan komisyon kararlarından birkaç tanesi şöyle: İETT'nin
Levent'teki arazisi, imar planı değişikliği mevzuata aykırı olarak yapılmıştır.
Gülen Cemaati'ne
yakın Çağ Eğitim Hizmetleri A.Ş' ye tahsis edilen Hazine'nin Yenibosna'daki 114 dönümlük arazisi. Ağaçlandırılacak alan
niteliğindeki araziye 30 dönümü, iki emsal ile 60 bin m2 inşaat izni
verilmiştir. Şişli Ayazağa, 2 pafta, 11 ada, 80 parsel, 30.11.2007 tarihinde
7357 dosya sayısı ile Büyükşehir Belediyesi'nce onaylanmıştır. Sözkonusu yerin eski imar durumunda % 54'ü yeşil alan
olarak ayrılmıştır. Bu yerle ilgili olarak Park Bahçeler Müdürlüğü, nüfus
yoğunluğunu arttırıcı, plan bütünlüğünü bozucu, yeşil alan donatısını azaltıcı
şekilde olumsuz görüşler bildirilmiştir. Yukarıda sayılan
plan tadilatları dışında verilebilecek yüzlerce örnek mevcuttur. Bu plan
tadilatlarının neye göre yapıldığı belirsizdir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi,
Planlama Müdürlüğü, ilgili kurum ve kuruluşlar plan tadilatlarının çoğunda
olumsuz görüş bildirmektedir. Buna rağmen plan değişiklikleri komisyondan
çıkmaktadır. Bu durumda komisyonun ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini
değerlendirmeye almadığı anlaşılmaktadır. Hatta kimi plan tadilatlarında ilk
önce yapılması gereken incelemeler, binalar bittikten sonra yapılmaktadır.
14.09.2007 tarihinde, İmar Komisyonu'nda 71 numaralı raporda, Kiptaş Ümraniye Yeşil Vadi Konakları'yla ilgili olarak zemin
etüt raporuna göre uygulama yapılacaktır denilmektedir. Ancak lüks viIIalar zaten bitmiş durumdadır. Zeminin bozuk olması
durumunda ne olacağı ise belirsizdir. Çarpıcı bir başka
örnek ise Çatalca Durusu'da Orman Bakanlığı'na ait
250 dönümlük arazi ile ilgilidir. Söz konusu yer Terkos
Deniz Suyu Arıtma Tesisi için kullanılacaktır. Orman alanına, arıtma tesisi
yapılacaktır. Burada hangi kamu yararının ağır bastığını doğru tespit etmek
gerekmektedir. Söz konusu arıtma tesisi başka yere yapılabilir ancak yüzlerce
ağacı bir başka yerde yeniden yetiştirmek yıllar alacaktır. Ayrıca böyle bir
tesisi burada inşa ederek ormanın sağlayacağı faydaları da yok etmiş olmak işin
başka bir boyutudur. Sonuçta kenti
yoğunlaştıran, yeşil alanları imara açan, İstanbul'u bir alışveriş ve rezidans çılgınlığına iten bu durum şehri daha da yaşanılmaz
bir hale getirmekten başka bir amaca hizmet etmemektedir. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, yaptığı bölge planlarını, yine kendisinin yaptığı parsel
bazında plan tadilatlarıyla bozmaktadır. Kamu yararı içermeyen, şirkete ya da
kişiye özel, parsel bazında yapılan plan tadilatlarıyla İstanbul rant pazarlıklarının konusu haline getirilmiştir. Bu nedenle
Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu tarafından yapılan plan tadilatlarının
ivedilikle incelenmesi gerekmektedir. İstanbul'da,
Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu'nda yapılan plan değişiklikleri, bu
değişikliklerin ortaya çıkardığı sonuçlar ve alınacak tedbirlerin tespiti
amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve
105. maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 1) Çetin Soysal (İstanbul) 2) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 3) Enis Tütüncü (Tekirdağ) 4) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul) 5) Vahap Seçer (Mersin) 6) Tayfur Süner (Antalya) 7) Gürol Ergin (Muğla) 8) Ramazan Kerim Özkan (Burdur) 9) Selçuk Ayhan (İzmir) 10) Ali Rıza Öztürk (Mersin) 11) Fevzi Topuz (Muğla) 12) Turgut Dibek (Kırklareli) 13) Bilgin Paçarız (Edirne) 14) Tansel Barış (Kırklareli) 15) Rahmi Güner (Ordu) 16) Bülent Baratalı (İzmir) 17) Osman Coşkunoğlu (Uşak) 18) Hüseyin Ünsal (Amasya) 19) Ahmet Küçük (Çanakkale) 20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 21) Ahmet Ersin (İzmir) 22) Şevket Köse (Adıyaman) 3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin,
fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların araştırılarak ürünün verimli
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Fındık, Karadeniz
Bölgesinin temel, Türkiye'nin önemli tarım ürünlerindendir. Fındığın bahçede
yetiştirmeden başlayıp toplama, işleme, depolama, tüketim iç ve dış ticaret,
fiyat oluşumuyla sürüp giden çeşitli sorunları bulunmaktadır. Fındık tarımı ve
piyasasındaki sorunların araştırılarak, ürünün ekonomik ve sosyal olarak en
verimli şekilde değerlendirilebilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 1) Murat Özkan (Giresun) 2) Mehmet Şandır (Mersin) 3) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) 4) Bekir Aksoy (Ankara) 5) Oktay Vural (İzmir) 6) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) 7) S. Nevzat Korkmaz (Isparta) 8) Cemaleddin Uslu (Edirne) 9) Akif Akkuş (Mersin) 10) BeytuIIah Asil (Eskişehir) 11) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) 12) Alim Işık (Kütahya) 13) Hüseyin Yıldız (Antalya) 14) Mustafa Kalaycı (Konya) 15) Osman Ertuğrul (Aksaray) 16) Osman Durmuş (Kırıkkale) 17) Behiç Çelik (Mersin) 18) H. Hamit Homriş (Bursa) 19) Necati Özensoy (Bursa) 20) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş) 21) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) Gerekçe: Türkiye fındık
piyasasında dünyada önemli ağırlığı olan bir ülke olmasına rağmen ürününü
gerektiği biçimde değerlendirememektedir. Ülkemizdeki
fındık ekim alanları 16.06.1983 tarih ve 2844 sayılı yasa uygulanmadığı için
her geçen gün artarak 650.000 hektara ulaşmıştır. Bir dönem fındığın satış
garantisinin olması, yüksek taban fiyatı ile desteklenmesi özellikle Batı
Karadeniz bölgesinin verimli, düz ve az meyilli arazilerinde de üretilmesine
yol açmıştır. Yeni üretim
alanlarıyla birlikte üretim miktarı tabiat koşullarına bağlı olmakla birlikte
yıllık 550-650 bin ton düzeyine çıkmıştır. Dünya fındık üretimi ise 800-900 bin
ton olup, bizden sonra en fazla fındık üreten ülke 120 bin ton ile İtalya'dır.
Görüldüğü gibi Türkiye dünya üretiminin yüzde 75'ini gerçekleştirmektedir. Fındık bir orman
bitkisi olarak, Doğu Karadeniz'in eğimli ve erozyona açık sahalarında başarılı
bir koruma sağlaması nedeniyle bu bölgemiz açısından çok önemli bir fonksiyon
icra etmektedir. Ürünün ihracat
fiyatı rekolte ile doğrudan ilişkili değildir.
Fındığın dış fiyatı pazarlama stratejisi ile ilgilidir. Fındığın bahçeden
toplanıp ihraç aşamasına kadar geçen sürede; manavın ve ihracatçının ürünü alıp
işlemesi için önemli bir sermayeye ihtiyacı vardır. Bu sermaye çok az sayıda
yurt dışı bağlantılı kişilerin elinde bulunmasından dolayı bir ihracat tekeli
oluşmuştur. Bu tekelin kırılması için fındık ihracatının Eximbank
(Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş) kredileri ile desteklenmesi, ayrıca alivre satışların önlenmesi için önemli bir rahatlama
sağlayacaktır. Bu nedenden dolayı fındık ihracatının Eximbank
kredisiyle desteklenmesi gerekmektedir. Fındığın iç
piyasada da yeterince tüketildiği söylenemez. Yaygın bir şekilde üretilen
fındığın iç pazarda tüketimini artıracak tanıtım kampanyaları afrodizyak
düzeyine düşürülmemelidir. Ürünün işlenerek satılması, çeşitlendirilmesi ve
kalite artırımına ilişkin etkin çalışmaların yapılması gerekmektedir. Fındığın yoğun
olarak kullanıldığı çikolata sanayi bölgesel ve sektörel
olarak teşvik kapsamına alınmalı, fındığın tek ürün olduğu Doğu Karadeniz
bölgesinde işsizliği önlemede önemli katkı sağlanacaktır. Geçimini
fındıktan temin eden yaklaşık 8 milyon insan, yanlış icraatlar ve fındık alım
politikaları yüzünden, bugüne kadar hep sıkıntılı ve çaresiz dönemler
yaşamışlardır. Yalnız fındık üreticisi değil buna bağlı olarak esnaf, sanatkâr,
küçük sanayici ve bütün yatırımcılar, ekonomik güçlük içerisindedir. Karadeniz
Bölgesinin bütün ekonomik dinamiklerini harekete geçirecek olan fındık için
ödenen bedellerle gerekli maliyetler bile karşılanamamaktadır. Fiyat tespitinde
fındığın maliyetinin dikkate alınarak, üreticiye uygun kâr sağlanması ve
ihracatta güçlükler yaratmaması esas alınmalıdır. Asgari ihraç fiyatları tespit
edilirken rakip ülkelerin fiyatları, dünya piyasası, dünya fındık üretimi ve
ülkelerin tüketim eğilimleri dikkatle izlenmelidir. Asgari ihraç fiyatı en
fazla fındık ihraç edebileceğimiz en yüksek fiyat olmalıdır. Fındık ithalatçısı
konumundaki firmalar fındığın oynayan fiyatları karşısında Antepfıstığı, badem,
ceviz ve yerfıstığına kayabilmektedir. Onun için fındığın dış fiyatı dolar
bazında sabit ve istikrarlı olmalıdır. Her yıl fındık
zamanı gelince, neredeyse tüm doğu illerinden Karadeniz'e fındık toplamak için
mevsimlik işçiler gelmektedir. Uzun ve tehlikeli bir karayolu ulaşımından sonra
olumsuz hava şartları, göçebe çadırlarındaki kalabalık yaşam, elektriksizlik ve
diğer zor şartlar bu işçilerin ve ailelerinin durumunu içler acısı kılmaktadır.
Mevsimlik işçilerin yıllardır süren sorunlarına da çözüm üretilmelidir. Fındık Tarım
Satış Kooperatifleri, fındıktaki sorunları azaltacak önlemleri almada başarılı
olamamışlardır. Fiskobirlik fındık piyasasındaki temel fonksiyonlarını yeteri
kadar yerine getirememektedir. Fındıkta fiyat dalgalanmalarının önlenerek
istikrarlı bir yapıya kavuşturulabilmesi için üretici birlikleri güçlü bir
yapıya kavuşturulmalıdır. Fiskobirlik yüksek kâr ettiği dönemlerde işletme
giderleri haricindeki kazançtan ortaklarına kâr payı dağıtımı şansına sahip
olacaktır. Birliğin siyasi polemik ve tartışmalara
çekilmemesine de gereken hassasiyet gösterilmelidir. Fındıkta bir araştırma
enstitüsü ihtiyacı iyiden iyiye hissedilmektedir. Ziraatından pazarlanmasına,
endüstriyel ürün çeşitlendirmesinden fiyat politikasına, doğurduğu istihdamdan
sosyal etkilerine kadar, fındıkla ilgili tüm unsurların akademisyen ve
uzmanların yer aldığı Fındık Enstitüsünde ele alınması faydalı olacaktır.
Üretici, tüccar ve sanayiciye doğrudan destek verebilecek bir AR-GE üssü,
fındığın stratejik yönetimine önemli destek sağlayacaktır. Tüm bu sorunları
ve konunun üzerine eğilince ortaya çıkabilecek fındıkla ilgili tüm başka
sorunları incelemek üzere bir Araştırma komisyonu kurulmasına ihtiyaç vardır. BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır. Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım. VII.- ÖNERİLER A) Danışma Kurulu
Önerileri 1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı
günkü birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi Danışma Kurulu
Önerisi No: 20 Tarihi:
02.01.2008 Danışma Kurulunun
02.01.2008 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Öneriler: 1. Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 31
ve 37 nci sıralarında yer alan 68 ve 77 sıra sayılı
kanun Tasarılarının, bu kısmın 4 ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer kanun
tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi, 2. Genel Kurulun;
2.1.2008 ve 9.1.2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesi, 8.1.2008 Salı günkü Birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan
sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesi, 3. Genel Kurulun; 2.1.2008 Çarşamba günkü (bugün) Birleşimde
15.00-20.00, 3.1.2008 Perşembe günkü birleşimde 14.00-20.00, 8.1.2008 Salı
günkü Birleşimde 15.00-23.00, 9.1.2008 Çarşamba günkü Birleşimde 14.00-23.00 ve
10.1.2008 Perşembe günkü Birleşimde ise 14.00-21.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesi, Önerilmiştir. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Öneri üzerinde söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Lehte,
aleyhte? KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte. BAŞKAN - Buyurun
Sayın Genç. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yeni yılın,
hepimize, milletimize, halkımıza, insanlarımıza saadet ve mutluluklar
getirmesini diliyorum. Yeni yılda Parlamentomuzun ülkemize ve milletimize
faydalı, yararlı yasalar çıkarmasını temenni ediyorum. Değerli
milletvekilleri, işte her hafta başı hemen bir Danışma Kurulu kararı geliyor ve
Danışma Kurulunda… Bir defa soru konusunda bu Hükûmet
sorulara hep kaçamak cevap veriyor. Doğru dürüst, milletvekilinin sorduğu
sorulara cevap vermiyor. Geçen gün burada Cemil Çiçek benim dokuz tane soruma
birden cevap verdi ve Meclis Başkanlık Divanında oturan kişi… Şimdi, soru
müessesesi şöyle değerli milletvekilleri: İlgili hükûmet
üyesi çıkacak, soruya cevap verecek. Cevap verse dahi, milletvekili buna karşı
da bir karşı cevap verecek, gerekirse bakan da çıkıp buna bir cevap verecek.
Bizi hiç burada kale almadılar. Ben, şimdi, o
sorulardan birinde dedim ki: Tayyip Erdoğan Washington seyahati sırasında dört
gün Washington’da kaldı, aşağı yukarı yedi gün de New York’ta kaldı. Aslında
New York’a gitmesine de gerek yoktu. Birleşmiş Milletler toplantısı vardı,
orası bir bakan seviyesinde de temsil edilebilir bir şeydi. Bunun o
Washington’a gidilen seyahati tamamen torunu ziyaret seyahati idi. Bu para
kimin tarafından ödendi, o masraf, yani otel parası? Orada iftarlar verildi,
birtakım toplantılar yapıldı. Şimdi, burada
denildi ki bana: “Efendim, o dört günlük masrafı Tayyip Erdoğan kendi cebinden
ödemiştir.” Ben faturasını
istiyorum. Yani, o fatura hangi tarih ve hangi numarayla ve hangi otele kaç
lira ödendiğinin faturasını istiyorum. Ben milletvekili olarak doğru dürüst bir
cevap almak istiyorum. Mesela, Tuzla
tersanelerinde 12 tane işçi öldüğü hâlde, burada Cemil Çiçek diyor ki: “5 tane
işçi ölmüş.” Böyle şey olur mu
sayın milletvekilleri? Yani, soru önergesine eğer bir hükûmet
mensubu doğru cevap vermezse, ben burada söylenen sözlerin hangisine inanayım?
Bunların sözüne inanılmaz ki! Yani, böyle hükûmet de
olmaz! Hükûmet dediğin, milletvekiline açık, net,
konularda doğru bilgi vermesi lazım. Tayyip Erdoğan
çıkıyor, diyor ki: “Ey valim, benim vatandaşım onurludur ha, senin kapına gelip
de kömür istemez, yiyecek istemez.” Ee ne? “Kamyonun
şoför mahalline bin ey kaymakam, ey vali, git de ki: Vatandaşım kömüre
ihtiyacın var mı? Yani, değerli
milletvekilleri, bu memlekette, siz, valiyi, kaymakamı şoför muavini durumuna
düşürebilir misiniz? Şimdi, vali ve kaymakam şoför muavini yerine şoförün
yanına binecek, ondan sonra, şoför kapının önüne gelince “Hop hop, vali bey, hele in, kamyon geriye gidiyor, bir takoz
koy” mu diyecek? Yani, böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Yani, böyle, bir
vatandaş… Bu devletin valisine, bu devletine kaymakamına, sen gel, şoför
muavini sıfatıyla bin şoför mahalline ve git vatandaşa kömür… Hem nasıl kömür
biliyor musunuz; yanmayan kömür… BAŞKAN – Sayın
Genç… KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, işte Meclis çalışmasıyla ilgili… BAŞKAN - Danışma
Kurulu hakkındaki aleyhte sözünüze dönün lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, Sayın Başkan, bunlar işte gündemle ilgili konular, yani
Meclisin çalışmasında nelere dikkat etmesi gerektiğini söylüyorum… AHMET YENİ
(Samsun) – Ne alakası var? BAŞKAN – Söz
aldığınız konuya dönün lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, ben bunların hepsini de gayet iyi biliyorum, çünkü, Danışma Kurulu önerisi Meclisin çalışma sistemini
kurala bağlayan bir kurul önerisidir. Dolayısıyla, bu kurul önerisinde Meclisin
nasıl çalışması gerektiğini ben sayın milletvekillerine izah ediyorum, yani
diyorum ki, bakın, Hükûmeti idare eden adam valisine
diyor ki: “Sen devletin valisi değil, gideceksin şoför mahallinde muavin
makamında oturacaksın ve şoför…” (AK Parti sıralarından “Olur mu öyle şey”
sesleri) Böyle şey olur. Olur mu arkadaşlar; yanmayan
kömürü getiriyorsunuz, vatandaşlara dağıtıyorsunuz. Hâlbuki, Türk milleti
onurludur, soyludur, üreticidir. Dolayısıyla, siz, bu insanları sadaka
kültürüyle büyütüp de, bunlara, böyle, dilenci durumuna sokacak davranışlarda
bulunacağınıza, bu insanları üretici yapın, bunlara iş sahasını temin edin, bu
insanlar gitsin bir yerlerde çalışsın. Şimdi, vatandaş diyor ki; “Ben
çalışmayacağım, nasıl olsa kömürüm de geliyor, yiyeceğim de geliyor…” Yarın
belediyelerde de dağıtacaksınız, oy alacaksınız. Böyle bir şey olur mu? Şimdi, Seçim
Kanunu geliyor. 651 maddelik 56 sıra sayılı bir kanun getirmişsiniz. Yiğitliğiniz
varsa, vatandaşın oyunu parayla almaya talip olan siyasi partinin para dağıtan,
menfaat dağıtan kişilerini, bir önerge veriyorum -verdim de ben bir önerge-
öyle bir suçu tespit edilenlerin orada seçime girmesini yasaklayalım. Yani, o
seçim bölgesinde gidip de, vatandaşın oyu, namusu ve şerefi ise, onun namusu,
şerefiyle oynayıp da ondan oy almaya çalışan siyasi partiler hangileriyse, biz
onları seçimden orada men edelim. Yani, efendim vatandaş çalışmasın, ondan
sonra gideceksiniz iane dağıtacaksınız. Bu, olmaz sayın milletvekilleri. Şimdi, geçen gün,
yine, tabii, Tayyip Erdoğan’ın bir konuşması var. “Efendim” diyor -YÖK
Başkanına diyor- “yahu, üniversite açmak benim işim, ama üniversite görevlisini
yetiştirmek de senin görevin. E, yetiştirmezsen ben yetiştireyim.” Maşallah,
yani bir… BAŞKAN – Sayın
Genç, söz aldığınız konuya dönün lütfen. KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, konuya dönüyorum; Sayın Başkan, yani… BAŞKAN –
Gelemediniz konuya bir türlü Sayın Genç. KAMER GENÇ
(Devamla) – Üniversitede eğitimin nasıl geliştirilmesi lazım, öğretim
görevlisinin nasıl yetiştirilmesi gerekir, o konuda bilgi veriyorum. BAŞKAN – Siz, çok
tecrübeli bir başkan vekilisiniz, çok tecrübeli de bir milletvekilisiniz. KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, ben tecrübemi zaten konuşturuyorum, tecrübesizim diye
konuşmuyorum. (AK Parti sıralarından gülüşmeler, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Evet,
onun için, konuya gelirseniz, iyi olur. KAMER GENÇ
(Devamla) – Rica ediyorum. Şimdi, Sayın Başkanım, rica ediyorum; ben, bu konularda
birilerine ders vermeye çalışıyorum. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Yirmi beş yıldır ne yaptın Tunceli’ye, boşa kürek sallamışsın! KAMER GENÇ
(Devamla) – Yani, bir memleketin Başbakanı çıkacak, YÖK Başkanına diyecek ki:
“Yahu, sen üniversite öğretim görevlisini yetiştirmiyorsun, ben sana
yetiştireyim.” Böyle bir yetkisi var mı arkadaşlar? Böyle bir yetkisi var mı? LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Yirmi beş yıldır milletvekillisin, ne iş yaptın? Boşa kürek salladın. KAMER GENÇ
(Devamla) – İktidarınız zamanında üniversitelere kaç tane araştırma görevlisi
kadrosu verdiniz? Vermediniz. Üniversiteleri âdeta çalışamaz, üretemez bir
duruma düşürdünüz, ödenek vermediniz. Ondan sonra, araştırma görevlisi
yetiştirmek için üniversitelere gerekli şeyleri vermediniz. İşte, geçen gün
Bilecik Rektörü, efendim, ilahiyat fakültesi mezunu ve bir yazısı var, diyor
ki: “Efendim İslam dininde reform olmaz.” İşte, üniversiteleri getirmeye
çalıştığınız, şekillendirmeye çalıştığınız ve orada görmek istediğiniz kadro
tipi bu. E, bu kadro tipiyle, böyle bir yapılanmayla siz hangi üniversitede
bilim ve teknoloji konusunda ileriye gidilmesini sağlayacaksınız? Üniversitede
önemli olan akıl ve bilimdir. Din kuralları üniversitede işlemez ki! Din
kuralları, camide insanların ibadeti için getirilmiş kurallardır. Bunlar, ilim
ve bilime etkisi olmayan kurallardır. Şimdi burada da
getirilen Danışma Kurulu kararında… Şimdi, sayın milletvekilleri, bakın,
insanlar çok uzun zaman çalıştığı zaman dikkatleri dağılıyor. Bakın, çok ciddi
kanunlar getirmişsiniz. Bu kanunların içinde çok tuzak maddeler var. Ben
biliyorum, hele bu Hükûmetin bakanlarının büyük bir
kısmının geçmişi kirli. Kirliliklerini öyle maddeler arasına, öyle tuzak
maddelere işletiyorlar, koyuyorlar ki, bir af getiriyorlar. Şimdi, siz 651 tane
kanun maddesi getirmişsiniz, 651 maddenin hepsi cezayla ilgili ve bunların
içinde vergi cezası var, işte, Türk Ceza Kanunuyla ilgili maddeler var, Enerji
Piyasası Düzenleme Kuruluyla ilgili maddeler var. Biliyorsunuz, o Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulundan 1 katrilyon 600 trilyon lira ceza gelmişti.
Şimdi, bunların hangisine sizin af getirdiğinizi, bir Maliye Bakanının veyahut
da Tayyip Erdoğan’ın veya diğer bir bakanın geçmişte yaptığı suçların affı
konusunda oraya bir tuzak madde koymadığınızı nasıl bileceğiz? Bunları burada
incelememiz lazım, enine boyuna tartışmamız lazım. Niye böyle yapıyorsunuz?
Otuz tane maddeyi bir tek beş dakikalık bir görüşmeyle kanun mu yapılır sayın
milletvekilleri? Ben şahsen muhalefet partilerinin de bu durumlarını hoş karşılamıyorum.
Yani, biz buraya niye geldik? Yani, bizim işimiz yoksa arkadaşlar, hiç de
milletten maaş da almayalım, Meclisi de feshedelim. Nasıl olsa, Tayyip Erdoğan
ile Abdullah Gül bu devleti yönetiyor, ondan sonra da şey edelim! Yani,
bunların artık yardımcıya da çok ihtiyaçları yok, birisi yazsın, birisi de
yayınlasın kanun maddesini! Böyle bir parlamento olmaz. Parlamentonun
saygınlığı, buradan çıkan kanunların sağlıklı ve ülke gerçeklerine uygun
olmasına bağlı. Siz şimdi
Parlamentoda kanunları enine boyuna tartışmazsınız. Saat 14.00’te
başlayacaksınız, 23’00’e kadar devam edeceksiniz. Şimdi, değerli
milletvekilleri, bu kadar süre zarfında milletvekilinin o kanunlar üzerinde
enine boyuna tartışma yapması, araştırma yapması, konuşma yapması mümkün değil.
Yani, getirdikleri kanunların, şimdi, inanınız ki, ne maddesi belli, ne fıkrası
belli, ne bendi belli. Daha kanun tekniğini bilmiyorlar. Hele bir Adalet
Komisyonu var, beyefendiler, efendim, 77’nci maddeye sığınıyorlar, 650 maddelik
kanunu incelemiyor. Şimdi ben soruyorum Adalet Komisyonu üyelerine: Bu 651
maddelik kanunun siz hangi maddesini biliyorsunuz? Bunun içinde eğer Türkiye’ye
çok ciddi sıkıntılar yaratacak maddeler varsa bunun günahı kime ait olur? Kendi
meslek gruplarınıza ilişkin olarak çok böyle… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Genç, bir dakika ekliyorum, lütfen tamamlayın. KAMER GENÇ
(Devamla) – Kendi meslek gruplarınızla ilgili gelecekte kendinize birtakım
avantajlar sağlayabilecek tuzak hükümler var. İşte, belli meslek gruplarını,
ben biliyorum, ama o kanunlar buraya geldiği zaman burada da söyleyeceğim;
hangi tuzak maddeler olduğunu, kimlere ne menfaatler sağladığını burada
söyleyeceğim. Ama, tabii, bu kadar bir kanunu enine
boyuna tartışmadan o zaman nasıl çıkarıyorsunuz arkadaşlar? Yani, siz halkın
karşısına çıktığınız zaman, halk size “Ey sayın milletvekilim, yahu şu kanunu
çıkardın, şu kanun ne getiriyor Allah’ını seversen.” dese ve siz bir tek şey
söylemediğiniz zaman bu insanlar size ne der? “Yahu, biz sizi niye seçtik oraya
gönderdik kardeşim?” Çıkardığınız kanundan haberiniz yok, parmak kaldırdığınız
kanunlardan yok! Ee, yine, vergi suçu işliyor
bakanlarınız, onları korsan bir maddeyle affediyorsunuz. Böyle şey olur mu?
İhaleye fesat karıştıranları korsan bir maddeyle affediyorsunuz. Ee, peki, o zaman bu memlekette suç işleyen kişi, eğer
böyle bir görevde değilse, o niye ceza alsın? Onları da affedelim. Bir kanun
çıkaralım: “Bütün suçlular affedilmiştir.” Değil mi arkadaşlar? (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Genç. KAMER GENÇ
(Devamla) – Daha kestirme yoldur. Önerinin
aleyhindeyim efendim. Saygılar
sunuyorum. BAŞKAN – Hükûmet adına, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre, açıklama
yapmak üzere söz talebi vardır, Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler. Üç dakika söz
süresi veriyorum. Buyurun Sayın
Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar) V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam) 2.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasında Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Kamer
Genç’in biraz önce “yanmayan kömürleri halka dağıtıyorsunuz” ifadesini ve ona
bağlı olarak cümlelerini ifade etmek istiyorum. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Bakan, ispat edersek ne yapacaksınız? İspat edebiliriz. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Biz, şu ana kadar, geldiğimiz
günden bu ana kadar, 6 milyon ton kömür dağıttık, her sene dağıtılıyor bu. Bu
kömürler, bizim yerli kömürümüz; çıkarılıyor, bunlar yıkanıyor, taşı toprağı
orada kalıyor, daha sonra paketleniyor çevre kirlenmesin diye ve üstelik de
evlere kadar dağıtılarak dar gelirli vatandaşlarımıza veriliyor; böylece, soğuk
kış günlerini sıcacık odalarında geçirme imkânı buluyorlar. Bu kömürler, bizim
yerli kömür ve bundan dolayı da ayrıca 14 bin kişiye de iş imkânı çıktı, sadece
Soma bölgesinde -bunlar resmiyete de intikal ettiği için- 50 bin kişi de
sigortalı oldu çoluğuyla çocuğuyla. Bu kömür
dağıtılmamış olsaydı, yerin altında duracaktı, o fakir fukara, dar gelirli
vatandaşlarımız da üşüyeceklerdi. Bu, bir sosyal projedir. Bu, aynı zamanda,
sosyal devlet kuralının, özelliğinin bir yansımasıdır ve biz bu bilinçle bu
hizmeti yapıyoruz. Daha evvelden, bu ithal ediliyordu ve üstelik de
dağıtılmıyordu, evlere dahi gitmiyordu. Şimdi, bunu, kaymakamlarımız,
valilerimiz, hiçbir ayrım gözetmeden veriyorlar. Bu, bir seçim yatırımı gibi
söylendi. “Niye ağustos ayında, seçim döneminde, temmuz ayında bu dağıtıldı?”
dendi. Biz tedbirli insanlarız. Kış gelmeden bunları dağıttık. Her sene böyle
yaptık. Biz üstelik erken seçim olacağını da bilmeden bunu dağıttık. Zaten kış
gelince dağıtırsanız yetiştiremezsiniz. 1,5 milyon tonu gözünüzün önüne
getirin. TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Sayın Bakan, kişi başı millî gelir 6 bin dolar. ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – 6 milyon ton bu şekilde
dağıtılmıştır ve bunların kalorisi ve kükürt oranı, karbondioksit oranı da il
hıfzıssıhha kurullarının özelliklerine göre tespit edilmiştir ve sırf bundan
dolayı da Türkiye’de kapısına kilit vurulmuş maden ocakları, kömür ocakları
işletmeye açılmıştır. Bunlar daha evvelden terk edilmiş ocaklardı ve bunlara
aynı zamanda iş imkânı... Biraz önce milletvekilimizle beraberdik. Şırnak’ta bu
böyle, Çorum’da böyle yani buralarda kapatılmıştı, bu yerli kaynaklarımızı
kullanamıyorduk. Yani şimdi sizin biraz önceki söylediğiniz sözlerden bir
tanesi bu şekildeyse… Artık demin bir sürü şeyler söylediniz, bunu da ben
milletimizin takdirine bırakıyorum. Hiç olmazsa milletin burada zamanını ziyan
etmeyelim; daha güzel, daha verimli, daha hayırlı hizmetler yapalım. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. VII.- ÖNERİLER (Devam) A) Danışma Kurulu
Önerileri (Devam) 1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı
günkü birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi (Devam) BAŞKAN - Danışma
Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… HASAN MACİT
(İstanbul) – Öneri üzerinde söz istiyorum. BAŞKAN – Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. HASAN MACİT
(İstanbul) – Efendim, oylamaya geçmeden önce söz istedim. BAŞKAN – Oylamaya
geçmiş oldum. HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce söz istedim. BAŞKAN - Bir
dahaki konuda söz alırsınız. Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer
alan Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz. VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün;
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (x) BAŞKAN -
Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Geçen birleşimde
2’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Sayın Osman Durmuş
konuşmuştu. Şimdi söz sırası
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kırklareli Milletvekili Sayın Turgut
Dibek’e aittir. Buyurun Sayın
Dibek. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ben de, yeni
yılın bu ilk toplantısı nedeniyle, öncelikle gerek vatandaşlarımızın gerekse
sizlerin yeni yılını kutluyorum. 2008 yılının, inşallah, yıl
sonunda, 2008 yılı sonu geldiğinde, güzelliklerle hatırlanan bir yıl
olmasını ben de diliyorum ve hepinize saygılarımı sunuyorum. Yılbaşıyla ilgili bir iki şey daha söylemek istiyorum: Yani,
yıllardan bu yana, biz, ısrarla, yılbaşı geceleri bir şey görüyoruz ve 1 Ocak
tarihli televizyonlar ve gazetelerde de, İstanbul’da, ülkemizi gezmeye gelmiş
olan turistlere, turist bayanlara, kadınlara -ve sadece onlara da değil tabii;
bizim yerli, kendi vatandaşlarımız için de aynı şey geçerli- bir taciz
saldırısı, kitlesel hâlde ortaya çıkan bir taciz saldırısıyla karşılaşıyoruz. Bu hiç eksilmiyor, artarak devam eden bir davranış olarak
görüyoruz. Bir önlem de yok maalesef. Bu konudaki üzüntülerimi burada, sizlerin
huzurunda, söz almışken dile getirmek istiyorum. Gerçi, bunu, bugün soru
önergesi olarak da Sayın Başbakanımıza sordum. Yani, bu konuda niye yetkililer
önlem almıyor, her yıl bu konu tekrarlanıyor? 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti
olarak İstanbul seçildi. Bu konuda yasa da çıkardık kasım ayının başında.
İstanbul’a yakışmıyor. Talebim, isteğim, sanıyorum, tüm vatandaşlarımızın da,
Meclisteki tüm milletvekili arkadaşlarımızın da talebi odur; bu olayların
önümüzdeki yıl kesinlikle yaşanmaması. Değerli
arkadaşlar, ben, görüşülmekte olan yasanın, 55 sıra sayılı tütün mamullerinin
zararlarına ilişkin yasanın 2’nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Tabii, öyle bir
yasa görüşüyoruz ki, yani tüm yasalar aynı böyle görüşülse, tüm yasalar da
böyle, Meclisin tüm gruplarının, iktidar, muhalefet gruplarının da desteğini
alan yasalar olsa. Çünkü, en son kaldığımız maddelerde
gerçekten tüm milletvekili arkadaşlarımız, tüm muhalefet partileri de, biz de
dâhil olmak üzere, bu yasanın çıkmasına destek veriyoruz. Sanıyorum, sigara
içen milletvekillerimiz ve sigara içen vatandaşlarımız da bu yasanın çıkmasına
destek veriyorlar, her ne kadar kendilerinin haklarının kısıtlanacağını
görseler dahi. Çünkü sigara içmeyen insanlarımızın sağlıklarını ve onların
haklarını koruyan, onların özgürlük alanlarına saldırıyı kendi özgürlükleri
olarak görmeyen vatandaşlarımız, onlar da destek veriyorlar. Yani yararlı bir
kanun çıkarıyoruz. Şimdi, değerli
arkadaşlar, gün geçmesin ki veya gün olmasın ki iktidar partisinin, kendi
yakınlarına, kendine yakın olan kişilere de yararlı birtakım işleri olmasın.
Yani şu kanunu -yararlı bir kanun- çıkarırken, maalesef, birazdan sizlere arz
edeceğim, belki dikkatinizi de çekeceğini düşündüğüm yararlı bir konu daha var.
Nedir diye arkadaşlarımız düşünüyorlardır. Biliyorsunuz, az önce, gerçi, Sivas
Milletvekili Sayın Yazıcıoğlu Tekelin
özelleştirmesinden bahsetti ama orada daha çok çalışanlarla ilgili konulara
girdi, ben farklı bir şeye gireceğim. Tekel, yeni yılla
özelleştirilecek, daha doğrusu, Tekelin sigara bölümü yeni yılda özelleştirilecek.
İçki, biliyorsunuz daha önce özelleştirilmişti, şu anda hangi noktada, nerelere
geldiğini de hep beraber takip ediyoruz gerçi. Sigarada, basında da yer alan
bir haber vardı geçen hafta içerisinde. Sanıyorum 24 Aralık günüydü, Nedim
Şener imzalı, Milliyet gazetesinde bir haber vardı. Sanıyorum, takip edildi ama
şu ana kadar bu konular konuşulurken, maalesef, kimse bu konudan
bahsetmedi.“Tekelden kız kaçırma” başlığıyla yayınlandı. Biraz sonra,
anlattığımda, sizler de konunun ne olduğunu anlayacaksınız. Yani Tekelin
sigara bölümü özelleştirilecek. Tekelin 65 adet, 65 ayrı, değişik markada
sigarası var, arazileri var ve aynı zamanda fabrikaları var; bunların tümü,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satışa çıkarılıyor. Gelin görün ki
bir tane sigara markası “Hanımeli” 1926 tarihinde çıkmaya başlamış olan, belki,
daha çok bayan sigara kullanıcılarının tercih ettiği bir sigara olan
Hanımeli’yi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Tekelin sigara bölümünü
özelleştirirken ihale şartnamesi içerisine almamış, yok. Şimdi, haberde
diyor ki 65 sigaranın diğerleri, daha önce markalarının tescili yapılmış, daha
önce onların tescilleri söz konusu. Son 22 tane kalmış, 2007 yılı içinde de
bunlardan 21 tanesinin yine Patent Enstitüsüne, Tekel tarafından, bize ait
sigara, bizim sattığımız, bizim markamız olan sigara diye tescili yapılmış. Bir
tanesi yapılmamış, Hanımeli. Hadi unutulmuştur, işte, ya arada fark
edilmemiştir denebilir ama gelin görün, birileri, bir şirket, bu Hanımeli’nin,
kendi şirketleri adına tescili için ilgili kuruluşa ne zaman başvurmuş? 3
Temmuz 2007 tarihinde, Türk Patent Enstitüsüne başvurmuş. Şimdi, bu şirket
kim? Basında yer aldı, isimler var ama ben isimlerden bahsetmeyeyim, AKP’li,
2004 yerel seçimlerinde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayının, AKP’nin
Büyükşehir Belediye Başkan adayının danışmanı olan kişi. O kişinin kurduğu bir
şirket, bu Hanımeli’nin, kendi şirketi adına tescili için başvurmuş değerli
arkadaşlar. Tesadüf bu! Tabii, bu başvuru üzerine de bu, 27 Kasım 2007
tarihinde askıya çıkarılmış. Yasal olarak bunlar, bu patent için başvurular
yapıldığında, üç aylık bir askı süresi var. Bu süre içerisinde askıya çıkıyor,
itiraz olmadığı takdirde, üç ayın sonunda, o da hangi aya ve hangi güne geliyor
arkadaşlar, 27 Şubat. Yaklaşık, bir buçuk ay veya işte, iki aylık bir süremiz
var. 27 Şubat 2008 tarihinde, bu üç aylık süre içerisinde kimse itiraz etmezse,
Hanımeli bu şirketin olacak. Yani tabii, bu basında yer aldı ve belgeleri de
var yani şirketin, tesciliyle ilgili başvurusunun metni de fotokopisi de
burada. Değerli
arkadaşlar, bunu, böyle yararlı bir, gerçekten, Türkiye’ye, vatandaşlarımıza
yararlı bir yasayı görüşürken anlatmayı aslında ben de arzu etmezdim, ben de
istemezdim ama gelin görün ki, belki rahatsız oluyor arkadaşlarımız, maalesef,
bu konularla çok sık karşılaşıyoruz. Değerli
arkadaşlar, buradan ne olabilir diyebilirsiniz. Şimdi, seksen
bir yıllık bir sigara markası. Bunu, Tekel, 1926’da çıkarmaya başlamış,
aralıksız çıkıyor yani bir değeri var ekonomik olarak, maddi olarak bir değeri
var. Diğer 64 tane sigaranın tescili yapılmış, bir tanesi yapılmamış.
Yapılmaması için kim araya girmiş? Kimin talebi var? Yani, acaba… Gerçi burada
Sayın Maliye Bakanımız yok, Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız da burada yok. Ama, birilerinin bu konuda bir talebi olması gerekir diye
düşünüyoruz. Tekel Müdürü diyor ki: “Şartnameyi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
yaptı. Dolayısıyla, bu Hanımeli sigarasının -yani bu Hanımeli markasına ait
olan sigaranın- sigaranın özelleştirilmesiyle ilgili olan ihalede şartnamede
yer almaması konusunda bizim bir bilgimiz yok ama bize ait olan bir markanın
başkası tarafından tescili de mümkün değildir.” Ama böyle. Tabii, Özelleştirme
İdaresi Başkanının açıklaması yok. O da acaba şöyle mi diyor: “Ya, bize de
Tekelden gelen 21 tane veya 64 tane marka. Bize ne geldiyse, biz şartnameyi ona
göre hazırladık.” Ama, arada Hanımeli gitmiş oluyor. Değerli
arkadaşlar, bu konuya mutlaka ilgili Bakanlığın el atması lazım. Türk Patent
Enstitüsüne bu konuda mutlaka itirazın yapılması lazım ve bu şirketin… Yani bu
şirketin de iktidar partisine ait olan bir belediye başkan adayının
danışmanının şirketi olduğu çok açık yazıyor. ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Böyle saçmalık olur mu? TURGUT DİBEK
(Devamla) – Efendim? ÜNAL KACIR
(İstanbul) – “Belediye başkan adayının danışmanı” diyorsunuz. TURGUT DİBEK
(Devamla) – Bakın, isterseniz, isimleri vereyim. Bakın, şimdi… ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Partiyle ne alakası var? “Danışman” diyorsunuz. TURGUT DİBEK
(Devamla) – Ama, bakın, burada, bu, kamuoyuna açıklanmış
olan bir olay. Büyükşehir Belediye Başkanı ciddiye almadığınız bir kişi midir?
AKP’nin Büyükşehir Başkan adayı, Mersin’de, 2004 yerel seçimlerinde… Bu kişi
sizler tarafından önemsiz bir kişi midir? VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) – Hayır. TURGUT DİBEK
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu arkadaşımızın danışmanlığını yapan ve onun
şirketinin dağıtımını üstlenen diğer şirket… ÜNAL KACIR
(İstanbul) – “Danışman diyorsunuz.” TURGUT DİBEK
(Devamla) – İsimler de var, isimleri de verebiliriz. Basına yansımış durumda. Şimdi, bundan
ziyade, bana göre, sizin şunun üzerinde durmanız gerekir: Değerli arkadaşlar,
burada kamunun… ÜNAL KACIR
(İstanbul) – İkazınıza teşekkür ederiz ama niye partiyle bağlantı kuruyorsunuz? TURGUT DİBEK
(Devamla) – Bakın, bu markalar, kamuya mal olmuş, hazineye mal olmuş. Kamunun
bir zararı var mı? Yani, biz, emanet olarak aldığımız seksen bir yıllık bir
markayı birilerine peşkeş çekiyor muyuz acaba ya da birilerine peşkeş çekiliyor
mu acaba diye kaygı duymanız gerekir. Kaygı duymanız gerekir. ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Tamam, kaygı duyuyoruz ama Turgut Bey, niye bağlantı kuruyorsunuz? TURGUT DİBEK (Devamla) – Şimdi, bu konunun incelenmesi lazım. Zaten bizim Grup Başkan Vekilimiz Sayın Kemal Anadol’un
geçen hafta bu konuyla ilgili Meclis Başkanlığına ve ilgili Bakanlığa vermiş
olduğu bir soru önergesi var. O soru önergesinde ayrıntılı olarak bu sorular
zaten soruluyor. Ama, burada bir zarar var ise, bu
zararın mutlaka önlenmesi gerekir. Çünkü, daha henüz
süreç sonuçlanmamış. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Dibek. Buyurun. TURGUT DİBEK
(Devamla) – Değerli arkadaşlar… ÜNAL KACIR
(İstanbul) – İkaz güzel, teşekkür ediyoruz ama bağlantı kurmanızı isabetli
görmüyoruz. TURGUT DİBEK
(Devamla) – Tabii, rahatsız edebilir ama buradan şunu da takdir edersiniz:
Sayın Başbakanımızın ve Maliye Bakanının, ısrarla, her çıktıkları konuşmada ve
toplantıda “Bizim dönemimizde -yani, sizin iktidarda olduğunuz dönemde-
yolsuzlukların hortumunu kestik.” diye beyanları var. Tabii, aslında, bana göre
bu beyanlar eksik. Şimdi, “Kestik, virgül, bizim arkadaşlarımıza bağladık…”
filan denmesi gerekiyor. Çünkü, tablo onu gösteriyor.
Tablo onu gösteriyor. Yani, ben, tabii,
sözlerimi bitirirken şunu da söylemek istiyorum: Vatandaşlarımızı sigaranın
zararlarından korurken, anlaşılan o ki, yine ülkemizi ve ekonomimizi,
halkımızın bizlere emanet ettiği bu değerlerimizi de AKP’nin bu
fırsatçılığından ve bu davranışlarından da korumamız gerekir diyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Dibek. Şahısları adına
söz talepleri vardır. Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Nursuna Memecan, İstanbul Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul
Milletvekili. Birinci söz,
Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik’e aittir. Buyurunuz Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 2’nci maddesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, bu kanunun amacı bu maddede ifade edilmiş. Esas yasa çıkarken,
özellikle kamuoyunda, sanki, sigara içenleri tamamen
tecrit etmek, sigara içenlerle mücadele etmek gibi bir algılama söz konusu.
Aslında, bu, bu noktada, bu içerikte değil. Amacımız, özellikle pasif içicileri
korumak, bunun yanında sigara endüstrisinin yeni tüketiciler kazanmaması için
mücadele etmek ve çocuklarımızı da bu yasa tasarısıyla koruyabilmek. Sigara
tiryakileri sigara içme isteklerini genellikle şöyle açıklarlar: “Gergin
olduğum zaman içiyorum.”, “Dikkatimi toplamak için içiyorum.”, “Canım sıkkın
olduğu zaman içiyorum.”, “Üzgün olduğum zaman içiyorum.”, “Sinirli olduğum
zaman yatışmak için içiyorum.” Yalnızca bir sigara bu kadar şey verebilir mi?
Bu sorunun cevabı, sigaranın barındırdığı kimyasal maddelerin psikolojik
etkilerinde yatıyor. Sigara
bağımlılarını kendisine bağlayan nikotin, kokain ya da amfetamin kadar güçlü ve
onlara benzer bir uyarıcıdır, tiryakiye sürekli sigara içme isteği veren şey de
odur. Nikotin, sigara içen kişiyi uyarır, kalp çarpıntısına, yüksek tansiyona,
kişinin nefes alıp verişinin hızlanmasına sebep olur. Ne yazık ki bu etkiler
yirmi dakika içinde kaybolur ve tiryaki bir sigara daha yakar. Önünde sonunda
sigara kullanan herkes, nikotin ihtiyacı duymaya başlar. Nikotin güçlü bir
uyuşturucudur ve mutlaka bağımlılık yapacaktır. Nikotine bağlanan bir vücut
beyne sürekli "nikotin istiyorum" mesajı yollayacak ve bağımlı kişi
sigara üstüne sigara yakmaya başlayacaktır. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Özçelik. Şahıslar adına
ikinci söz Sayın Nursuna Memecan, İstanbul
Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Memecan. NURSUNA MEMECAN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygıyla
selamlıyorum. Bu seneye,
hepimizin, çoluk çocuğumuzun sağlığını ve geleceğini yakından ilgilendiren
böyle bir kanunla başladığımız için çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.
Ayrıca, yüce heyetinizin aşağı yukarı bütün milletvekillerinin mutabık olduğu
bir kanunla da başladığımız için bunu güzel bir başlangıç, hayırlı bir
başlangıç olarak görüyorum. Yeni yılın hepimize hayırlara vesile olmasını,
güzel, huzurlu ve mutlu bir sene geçirmemizi diliyorum hep beraber inşallah. Sigara ve diğer
tütün ürünlerinin kullanımını azaltmayla ilgili bütün girişimleri takdir
ediyorum ve bütün gücümle destekliyorum. Sigara kullanımıyla getirilen yeni
düzenlemenin ilk günden uygulamaya geçirilmesi ve taviz verilmemesi çok etkili
olacaktır. Mesuliyet sahibi herkesin kanunun uygulanmasını yaygınlaştırmada
kendini sorumlu hissetmesi gerekir diye düşünüyorum. Bilimsel
araştırmalar, sigaranın zararları konusunda hep aynı sonuca vardılar. Sigaranın
hiçbir yararı belirlenemedi ama insan vücudu için gayet zararlı ve daha fenası
alışkanlık yapan bir madde olduğu defalarca tespit edildi. Sigara içen kadar
çevresindeki insanlar da dumandan zarar görüyorlar. Bunlar da bilimsel olarak
defalarca kanıtlandı. Bizde sigara kullanımı maalesef çok çok
yaygın. Toplumun tüm kesimlerinde yoğun,
kontrolsüz ve de hatta biraz da bilinçsiz bir sigara kullanımı var. Memleketimizde çocukların gittikçe küçülen yaşlarda sigaraya
başlamaları bence çok acıklı. Öğrencilerin sigara içmeyi su içmek kadar normal
algılamaları çok üzücü. Acilen önleyici ve eğitici uygulamaların gündeme
alınmasında aktif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda da hepimize teker teker görev düştüğünü, biz büyükler olarak hepimize teker teker görevler düştüğünü düşünüyorum. Yurt dışından
Türkiye’ye girildiğinde, havaalanlarından başlayıp taksilerde ve restoranlarda
devam eden sigara dumanı maalesef insanı hemen çarpıyor ve maalesef,
turistlerin memleketimiz hakkında aklında kalan Türkiye hatıralarından biri
oluyordu. Memleketimiz, hatırlanacak binbir güzel
özelliği arasında böyle bir konu olmasını da hiç hak etmiyordu. İnşallah, yeni
uygulamayla bundan sonra böyle olmayacak, temiz ve güzel bir Türkiye
hatırlanacak. Biz, bu durumda
olmak zorunda hiç değiliz, duman altında yaşamak zorunda olmamalıyız. Sigara
dumanlı bir hayat, içen için de içmeyen için de bir mecburiyet değil. Dumansız
bir hayata, temiz havalı bir hayata geçmek, istersek bizim elimizde. Küçük
yaştan itibaren sürekli olarak sigara özeni ve özentisiyle değil de sigara gerçeğiyle
karşılaşılan toplumlardaki çocuklar, sigaraya hiç başlamayabiliyorlar. Çocuklara küçük yaştan itibaren sigara ile ilgili bilgiler verilip,
zararları örneklerle, istatistiklerle, filmlerle anlatılınca çocuklar sigaranın
özenilecek bir şey olmadığını öğrenebiliyorlar; sigaranın statü sembolü olacak
bir şey olmayı hak etmediğini anlayabiliyorlar; öz güvenleri için bir katkısı
olmayacağını görebiliyorlar; kendilerini, boğazını yakan kötü bir dumana
alıştırmaya uğraşmıyorlar, sigara içen tek tük arkadaşlarına da özenti ile
beğeni ile bakmıyorlar. Sigara bağımlısı olan büyükler de bu tür pozitif
önlemlerden etkilenebiliyor ve daha da bir bilinçle sigarayı bırakma konusunda
kararlı olabiliyorlar. Bu tür pozitif
önlemler, bugün görüşmekte olduğumuz kanun gibi yasaklayıcı ve sınırlayıcı
önlemlerle de desteklenince daha da etkili oluyor. Başka ülkelerde
de kapalı yerlerle ilgili yasa çıktıktan sonra sigara tüketiminde büyük
azalmalar oldu, inşallah bizde de olacak. Yasaklayıcı önlemler zaten önlem
almak isteyen iş yeri sahibi, restoran sahibi, taksici, otobüs şoförü gibi,
topluluklara hizmet verenler için çok büyük rahatlık sağlıyor. Uygulamanın
yaptırımı olması toplu yerlerde hizmet verenler için gerekçe oluyor. Taksisinde
sigara içilmesini zaten istemeyen taksici, sigarasını yakmak üzere olan
müşteriye nasıl söyleyeceğini bilemezken, şimdi bu kanun olursa yasa ve ceza
uygulaması ile yeterli gerekçeye sahip olmuş olacak, daha kolay yaptırımda
bulunabilecek. Bu konudaki
caydırıcı önlemler ilk başta, sanki alınamazmış gibi görünse de dünyanın pek
çok ülkesinde, hiç beklemediğimiz ülkelerde dahi örneklerinde olduğu gibi gayet
başarı ile uygulanabiliyor. Amerika’da sigara
içmek ile ilgili eğitimler, sınırlayıcı, yasaklayıcı önlemlerle sigara tüketimi
yirmi yılda yüzde 10 azalma göstermiş. Amerika’da da restoranlarda, barlarda
sigaranın yasaklanacağı haberi ilk çıktığında sigara içen insanların perişan olacağı,
birçok restoran, barın kapanacağı, işsiz kalacağı zannedilmişti. Hâlbuki hiç
öyle olmadı, uygulama gayet başarılı oldu, temiz havalı restoranlarda yemek de
sohbet de çok daha tatlı oldu. California’da bugün, kapalı
yerlerde sigara içmek yasak. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Memecan, bir dakika ekledim. Tamamlayınız
lütfen. NURSUNA MEMECAN
(Devamla) – Yirmi şehirde ise parklarda ve plajlarda da sigara içmek yasak. Bu konuda tabii,
cezanın büyüklüğü küçüklüğü kadar bireylerin kanuna saygı anlayışı da kanunun
uygulamasında çok etkili oluyor. Hiçbir bireyin, konumundan, mevkisinden ötürü
sigara içilmemesi gereken bir yerde sigarasını yakmaması, müdahale edene de
müdahale etmemesi gerekiyor. Sigara içilmiyor ise orada sigara içilmemesine
öncelikle antrenör, öğretmen, iş yeri sahibi, bakan,
milletvekili gibi toplumda rol sahibi kişilerin örnek olmaları yararlı olacak
diye düşünüyorum. Kanunun hepimize
hayırlı olmasını diliyorum. Sigara içilmemesiyle ilgili yasakların sıfır
toleransla uygulanmasına hepimizin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, teşekkürler. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Memecan. Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız. İlk soru, Sayın
Uslu. CEMALEDDİN USLU
(Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Bugün
basınımızda, 2007’nin en çok konuşulan icraatlarından “elektronik sigaranın
Türkiye’ye böcek ilacı olarak girdiği ve böcek ilacı lisansıyla satıldığı”
ifadeleri yer almıştır. Hâl böyle ise bu ürünün ithalatına ne zaman, kim izin
vermiştir? Toplamda ne kadarlık ithalat yapılmıştır?
Şimdi, ithalatın yasaklanmasını kim istemektedir? Bu ürünün kullanılmasından
dolayı sağlık yönüyle uğranılan zararın boyutu nedir? Telafisi ne şekilde olacaktır?
Ayrıca, bu bir skandal ise müsebbipleri hakkında bir işlem başlatılacak mı? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Genç. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Efendim, aslında
kanun, kanun tekniğine uygun olarak düzenlenmemiş. Biliyorsunuz, kanunlarda
önce amaç maddesi, sonra kapsam maddesi… Şimdi, bu kanunda
amaç maddesi 1’inci maddede belirtilmiş. Ama, 3’üncü
maddede diyor ki: “Tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanan yerler.” Onun (6)
numaralı bendi var. Orada da “Bu Kanunun uygulanmasında ‘tütün ürünü’
ibaresinden, tüttürülerek kullanılmak üzere tamamı veya kısmen tütün
yaprağından imal edilmiş madde” sayılıyor. Aslında bunun kapsam maddesi olması
lazım. Yani, tütün mamulleri nedir, neyi kapsıyor? Şimdi, Sayın
Başkan, kanunda ayrıca, biliyorsunuz kanun tekniğinde 1, 2, 3 bent, ondan sonra
eğer maddenin başlığında 1, 2, 3 yoksa o fıkradır. Şimdi, mesela cezayla ilgili
5’inci maddeyi alıyoruz: “Bu Kanunun 2’nci maddesinin birinci ve dördüncü
fıkralarında belirtilen hallerde” diyor. Bu 2’nci maddenin (1)’inci ve (4)’üncü
fıkrası hangisidir? Komisyon bize izah etsin. Yani, Adalet Komisyonu hep İç
Tüzük’ün 77’nci maddesine sığınarak… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Barış. TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Öncelikle
halkımızın yeni yılını kutluyorum. Sayın Bakanım,
coğrafi olarak yedi bölgeye ayrılan ülkemizde, sigara en çok hangi bölgede
tüketilmektedir? Gelir durumuna
göre hangi kesim daha çok sigara tüketmektedir? Sayın Bakanım,
akciğer kanseri ve mesane kanserleri en çok hangi bölgelerde ve hangi gelir
grubunda görülmektedir ve bu kanserler sigara tüketimiyle doğru orantılı mıdır? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın Tankut. YILMAZ TANKUT
(Adana) – Sayın Başkanım teşekkür ediyorum. Sigara içmenin
ziyanlarından bahsedildi. O manada da “ziyan”ın ne olduğunu hemen hemen bütün konuşmacılara tek tek
ifade ettiler. Bu konuda da herkes mutabık kaldı. Ben Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum, belki daha önce de sorulmuştur ama yine de sormak
istiyorum: Acaba aktif ve pasif sigara içicilerinin bir yılda toplam olarak
sağlık sektörüne olan ekonomik maliyetleriyle ilgili bir hesaplama yapılmış
mıdır? Yapılmış ise bunun tutarı ne kadardır? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın Enöz. MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum: Getirilen
yasa ile özellikle kahvehanelerde de sigara yasaklanacaktır. Kahvehanelerin
birçoğu da bu durumda kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Bununla
ilgili olarak bir rehabilitasyon çalışması var mıdır?
Etki analizi yapılmış mıdır? Bu cümleden
olarak, kahvehanelerde, yasaya uygun hâle getirilmesi için, dönüştürülmesi için
bir kredi desteği düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın
Akkuş. AKİF AKKUŞ (Mersin)
– Sayın Başkan, yasada köy kahveleri, kahvehanelerdeki sigara yasağı kapsamının
dışında tutulmaktadır. Bu nasıl bir anlayışın ürünü? Sigaranın köydeki
vatandaşlara zararı yok mu? BAŞKAN – Sayın Yunusoğlu. SÜLEYMAN LATİF
YUNUSOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım,
halkımızı tütün ve tütün mamullerinin zararlarından koruyan yasa tasarısını
görüşüyoruz ve bu kanun maddesinin çıkmasını da destekliyoruz, fevkalade önemli
ve halkımızı koruyucu bir kanun olduğuna inanıyoruz. Ancak başkentte de olmak
üzere, birçok ilimizde ve ilçemizde nargile evleri vardır. Bu kanunlaştığı
zaman bu nargile tiryakileri ve nargile evleri hakkında ne tür tedbirler
düşünülüyor? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın Birgün. RECAİ BİRGÜN
(İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Bakana… Bu getirilen yasa
ile sigara içenlere kurallara uymadığı zaman bir cezai müeyyide öngörülmüş
ancak sigara içilmesi yasak olan yerlerin sahipleri bu kanun kapsamı dışında
bırakılmış yani kahvehanede bir şahıs sigara içiyorsa cezaya muhatap oluyor ama
kahvehane sahibi sanki bunun dışında bırakılıyor gibi. Bunu düzeltmeyi
düşünüyorlar mı? BAŞKAN – Sayın
Hıdır. MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) – Sayın Bakanım, özellikle kardiyovasküler
sistemi ve beyin damarlarını tıkadığını bildiğimiz tütün ve tütün mamullerinden
dolayı Türkiye’de ölüm sayısı ne kadardır? BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Buyurun Sayın
Bakanım. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Öncelikle, bu
elektronik sigara meselesiyle ilgili soruya cevap vermek istiyorum çünkü şu
anda güncel durumda bir konu. Bazı ülkelerde nikotin sakızları, nikotin
bantları gibi ürünler sigarayı bıraktırmak için yardımcı araçlar olarak
kullanılıyor. Bizim ülkemizde de bunlar, Bakanlığımızın İlaç ve Eczacılık Genel
Müdürlüğünden ruhsat ve izin almaktadır. Bazı ülkelerde de işte, şu anda halkımız
tarafından elektronik sigara diye bilinen nikotin buharı kullanılmaktadır.
Bunlar son zamanlarda bu ülkelerde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak bunların
Dünya Sağlık Örgütü ve ilgili bilim adamlarının incelemeleri sonucunda resmi
olarak tavsiye edilen bir yöntem olmadığını da biliyoruz. Dolayısıyla, bu
ürünlerin içeriklerinin ve dozlarının belirlenmesi için Sağlık Bakanlığımızın
yetkili olması gerektiğini düşünüyoruz. Şimdi, piyasada,
satılan bu ürünler Sağlık Bakanlığından herhangi bir izin almamış ürünler ve
ülkeye girişleri de farklı şekillerde olmuş. Mesela, gümrük tarifeleri
itibarıyla, haşere ilaçları maddesinin altında bile ülkeye girdiğini tespit
ettik. Dolayısıyla, bu tespitler yapıldıktan sonra, İlaç ve Eczacılık Genel
Müdürlüğümüz konuyu bilim adamlarına inceletti ve 31/12/2007
tarihi itibarıyla -ilgili komisyonlar- bu ürünlerin izin alınmadığı sürece
yasaklanması ve özendirici olması dolayısıyla da hiçbir zaman reklamlarına
müsaade edilmemesi şeklinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza bir yazı yazdık.
Bugün, basında, bazı gazetelerde, bazı basın-yayın organlarında, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Bakanlığımızın bu talebini uygun bulmadığı şeklinde
ifadeler var. Bunlar gerçekle bağdaşmıyor. Henüz Ticaret ve Sanayi Bakanlığına
yeni yazılmış bir yazının nasıl uygun bulunmadığını söyleyebiliriz?
Bakanlığımız, diğer kurumlarla olduğu gibi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla da
bu hususta yakın bir iş birliği içinde çalışıyor. Bu hususta, bir
skandaldan bahsetmek de mümkün değil. Ürünlerin güvenilirliği ve sigarayı
bıraktırma konusundaki bilimselliği yeterli görülmediği için Bakanlığımız böyle
bir kararı alıyor. Dolayısıyla, bir mevzuat boşluğundan doğan bir sıkıntının
vatandaşlarımız açısından yaşanmaması için bu tedbirleri almış bulunuyoruz. Sigaranın hangi
bölgede, gelir durumuna göre nasıl tüketildiğiyle ilgili hususlara yazılı
olarak, müsaade ederseniz, cevap verelim. Ancak -yine
soruların içerisinde vardı- sigara veya başka şekilde tütün kullanımının
akciğer ve mesane kanserleriyle çok yakın ilişkisini biliyoruz. Akciğer kanseri
olan insanların yüzde 90’ının tütün kullanan kişiler olduğunu, geride kalan
yüzde 10’un da çok büyük bir kısmının tütüne pasif biçimde maruz kalan insanlar
olduğunu biliyoruz. BAŞKAN – Sayın
Bakan, Komisyona bir soru sorulmuştu. Süreyi tamamlamak üzereyiz. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Tamam, ben hemen kısa süre içerisinde bitireceğim. Kahvehaneler
açısından, geçiş dönemi için bir süre verilmesini düşündüren, yani böyle
öngören bir önerge hazırlandığını biliyorum kanunla alakalı olarak.
Dolayısıyla, köy kahvehaneleri bu Kanun’un kapsamı dışında tutulmayacak, ama
kendilerine bütün kahvehaneler, restoranlar ve köy kahvehaneleri için bir geçiş
süreci koymuş olacağız. Nargile evleri için hiçbir şey düşünmüyoruz, çünkü
bunların gerçekten kapalı ortamda içilmemesi lazım. Diğer sorulara
müsaade ederseniz yazılı olarak cevap vereyim. Ben, Komisyon Başkanımıza sözü
bırakayım. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Kamer Genç,
sanıyorum 2002’den sonra milletvekili olmadı, olmadık. O dönemden sonra
parlamento hukukunda, yasama tekniğinde gelişmeler oldu ve fıkra numaraları,
parantez içerisinde numaralar şeklinde numaralandı. Bu madde
tek fıkradan ibaret, 2’nci madde tek fıkradan ibaret. Ancak bundan
sonraki değişikliklerde, olası fıkraların eklenmesi durumunda bütünlüğü
sağlamak için, (2), (3), (4) devam edecek. 2’nci maddeyle
ilgili, yani değiştirilen, muaddel, kanunun 2’nci maddesiyle ilgili bir sorusu
var. Erken sorudur, madde sırası geldiği zaman cevaplandıracağım. Teşekkür
ediyorum. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bana sataştı, söz istiyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi
okutuyorum: MADDE 3- 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Tütün
ürünlerinin içilmesi yasaklanan yerler MADDE 2 (1) Tütün
ürünleri; a) Kamu hizmet
binalarının kapalı alanlarında, b) Koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık, ticaret,
sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait
olan ve birden çok sayıda kişinin girebileceği konutlar hariç, binaların kapalı
alanlarında, c) Taksi hizmeti
verenler de dahil olmak üzere, karayolu, demiryolu,
denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında, ç) Okul öncesi
eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk
ve orta öğrenim kurumlarının, onsekiz yaşını
doldurmamış kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet binalarının, sağlık
hizmetlerinin verildiği kurumların ve ibadethanelerin müştemilâtı mahiyetindeki
açık alanlarında, tüketilemez. (2) Ancak, a) Kamu hizmet
binalarında, b) Birden çok
sayıda kişinin istihdam edildiği çalışma alanlarında, c) Özel hukuk
kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence
hizmeti verilen işletmelerde, ç) Şehirlerarası
veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan demiryolu ve denizyolu
araçlarında, tütün ürünleri
tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur. Bu alanlara onsekiz
yaşını doldurmamış kişiler giremez. (3) Otelcilik
hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketilemez. Ancak, bu ürünleri
tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş kısımlar oluşturulur. (4) Açık havada
yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı
yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu
tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur. (5) Tütün
ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanların koku ve duman geçiºini
önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması
gerekir. Ancak, ikinci fıkranın (c) bendi kapsamına giren işletmelerin kapalı
alanlarında tütün ürünleri kullanmayanların sağlığını tehlikeye düşürmeyecek
tarzda ve kullanım alanlarının yarısından az olmamak üzere tütün dumanından ve
kokusundan havalandırma ve benzeri yollarla arındırılmış ayrı yerler
düzenlenir. Bu düzenlemeyi yapmayan veya yapamayan yerlerin tamamında tütün
ürünleri içilemez. Bu fıkra hükmü, belediye sınırları dışındaki kahvehanelerle
ilgili olarak uygulanmaz. Ancak, bu kahvehanelerde yeterli havalandırma tertibatı
oluşturulur. (6) Bu Kanunun
uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresinden, tüttürülerek kullanılmak
üzere tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş madde anlaşılır."
BAŞKAN – Madde
üzerinde gruplar adına söz talebi vardır. İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi adına Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın’a
aittir. Buyurun Sayın
Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakika. MHP GRUBU ADINA
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Geçmiş
nesillerin gururlanacağı, gelecek nesillerin örnek alacağı başarılarla dolu
yeni yıllar ümidiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle ifade
etmeliyim ki milletimizin varlık ve bekasını ancak sağlıklı nesiller
yetiştirebilirsek sağlayabileceğimize inanan ve toplum sağlığını güvenlik kadar
önemseyen bir parti adına burada konuşuyorum. Sigara, teklif
üzerinde konuşan teklif sahibi ve diğer konuşmacıların da belirttiği üzere,
binlerce zehri bünyesinde barındıran, özellikle kalp-damar hastalıkları ve
kanser hastalığının doğrudan nedeni olarak kabul edilen, zararları benim gibi
içenler tarafından da kabul edilen bir maddedir. Ancak, bu gerçekler ülkemizin
diğer gerçeklerini kapatmıyor değerli arkadaşlarım. Tütün zararlarının
önlenmesi hususunda, en azından pasif içicilerin korunması bakımından ciddi
önlemler alınması gerektiğine ben de katılıyorum. Ancak, bir yasanın en önemli
özelliği, bana göre, uygulanabilirliğidir. Günlük yaşamda uygulanabilir bir
yasa çıkaramayan bir Meclis saygınlığını ve inandırıcılığını kaybetme riskiyle
karşı karşıya kalır. Yürürlükteki 4207
Sayılı Yasa’da 5 kişiden fazla kişinin bulunduğu yerlerde sigara içilmesi,
zaten yasaklanmış durumda. Aynı Yasa’da, on sekiz yaşından küçüklere de sigara
satılması yasak. Zannediyorum, ülkemizde en çok ihlal edilen yasa bu Yasa
olmasına rağmen, yanılmıyorsam, sadece 4 kez müeyyide uygulanmıştır. Ancak, bu
yasayı küçümsemiyorum. Neticede, toplu taşım araçlarında getirdiği yasak da başarıyla
uygulanmış, toplumca da benimsenmiştir. Ülkemizde on
sekiz yaş altı çocukların -değerli arkadaşlarım, burası çok önemli- yasak
olmasına rağmen, yüzde 90’ı bayilerden sigara alırken bir problem yaşamıyor ve
hatta ne üzücüdür, ana babalar çocuklarını, küçücük çocuklarını bakkala,
markete sigara almaya gönderiyor ve onlar da çok rahatlıkla sigarayı alıp eve
getirebiliyorlar. Daha üzücü bir rakam var önümüzde: On sekiz yaş altına sigara
satılması yasak olmasına rağmen ülkemizdeki gençlerimizin, çocuklarımızın yüzde
90’a yakını on sekiz ve daha alt yaş gruplarında sigarayla tanışıyor. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, biz, mevcut Yasa’yı, mevcut yasakları uygulayamamışken ve ne
yazık ki, bırakın sigarayla uğraşmayı, okul önlerinde ekmek arası uyuşturucu
satılmasına şahit olurken, şimdi, ölçüsüz bir genişletmeyle bu Yasa’nın
kapsamını daha da genişletmeye kalkıyoruz. Bu yasada, 5 kişilik yasağı
uygulayamadığımız bir Yasa’nın kapsamını bütün kamu kurumu alanlarına şamil
ediyoruz. Ee, şimdi, sigara tiryakisi bir sayın vali,
bir cumhuriyet başsavcısı ve hatta bir milletvekili kendi makam odasında bu
yasağa uymayacaksa bunun denetimini kim yapacak, kim ceza kesecek? Bir yakınını
kaybetmiş bir insan o üzüntü içerisinde tiryakisi olduğu sigarayı hastanenin bahçesinde,
açık alanda içiyorsa, buna acaba o psikoloji içerisinde kim gidip mani olacak?
Stadyumda, açık hava konserlerinde aynı anda on binlerce kişinin bu yasağı
ihlal etme olasılığını acaba hiç düşündük mü? Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde 400 bin tane kahvehane var, binlerce eğlence yeri var,
nargile salonları var ve benzer işletmeler bu yasaklardan etkilenecekler. Peki,
buraların biz denetimini hangi personelle yapmayı düşünüyoruz? Akıl hastaneleri
ve cezaevlerinde bu yasağın uygulanabileceğine acaba, bu teklifin sahipleri
inanabiliyorlar mı? Değerli
arkadaşlarım, biz, bir parlamenter heyetle İrlanda’ya bu konuyla ilgili bir
araştırmaya gitmiştik. Çok ilginçtir İrlanda’da sigara yasağı talebi bar
çalışanlarından gelmiş. Orada bar çalışanlarının üyesi olduğu çok güçlü bir
sendika var, bu konu ilk, toplumun gündemine bu kanalla gelmiş ve uzun zamandır
da uygulanıyor. Fakat İrlanda’da bir şey yapılmış; aylarca sendikalarla, bar
işletenleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışmalar yapılmış,
kamuoyu desteği alınmış, medyanın desteği alınmış. İrlanda’da en ucuz sigara 7 euro. Şimdi, ülkemize
gelirsek değerli arkadaşlarım, bu yasadan toplum hâlâ haberdar değil. Biraz
magazin boyutuyla toplum ilgili gibi gözüküyor ve çok ciddiye de almıyor. Bu
yasa, bu teklif önümüze gelmeden, hangi sendikayla, hangi sivil toplum
kuruluşlarıyla, esnaf odalarıyla, sağlık kuruluşlarıyla bir çalışma
yapılmıştır; bunlardan biz mi haberdar değiliz diye merak ediyorum. Değerli
arkadaşlarım, milyonlarca insanın yaşamını direkt etkileyecek böyle bir yasağı
uygulamak, bu konunun taraflarının desteğini almadan mümkün olamaz. Bu, sadece
ceza tehdidi ve zabıta gücüyle yapılacak bir mücadele değildir. Bize İrlanda’da
sigara yasağına ilişkin önerilen ilk ciddi teklif, fiyatların yükseltilmesi
olmuştur değerli arkadaşlarım. Şimdi, asgari ücretin 435 YTL olduğu bir ülkede
sigara fiyatlarını ne kadar yükseltmek adil olacaktır? Bunu da takdirlerinize
sunuyorum. Değerli
arkadaşlarım, teklifte sigara firmalarının reklam ve sponsorlukları
da yasaklanıyor. Ne yazık ki -burayı da özellikle dikkatlerinize arz ediyorum-
sigara yasağını en katı uygulayan ülkelerde bile sigara tüketimi ya hiç
düşmüyor ya da anlamlı şekilde düşmüyor. Bana göre, sigaranın bir mamul olarak
reklama ihtiyacının olmadığını düşünüyorum arkadaşlar, belki markalarının
reklama ihtiyacı olabilir ama sigaranın bir mamul olarak reklama ihtiyacı yok.
Eğer işe yarayacaksa Milliyetçi Hareket Partisi olarak “sigara” ve “tütün”
kelimelerinin sözlüklerden çıkarılmasına da varız, ama bunu bu yasakla
yapamayacağımızı biliyorum. Şimdi, eğer
tüketim düşmeyecekse gerçekten -ülkemizde de bunu yaşayacağız- biz sigara
firmalarının çok daha iyi işlerde kullandıkları paraları da kendilerine iade
etmiyor muyuz? Reklam gelirlerini, reklam alanların aleyhine genişletmiyor
muyuz? Benim önerim, benim teklifim, böyle bir yasak yerine, isimlerini
kullanmadan, sigara firmalarının cirolarının belli bir kısmını, eğitim, sağlık
ve kültür işlerine harcama mecburiyeti getirilmesi şeklinde olacaktır. Değerli
arkadaşlarım, değinilmeyen bir kısmı bu teklifin: Ne yazık ki, Ordu’ya her
gittiğimde, Bağ-Kur’unu ödeyebilen daha az esnafa rastlıyorum. Lütfen, sizler
de illerinizde zahmet buyurun, sorun, tapu daireleri, son iki aydır özellikle,
haciz işlemekten tapu işlemleri yapamıyor. Bu teklifin esnaflar üzerine de
birtakım yükümlülükler getirdiğini görüyorum. Değerli
arkadaşlarım, bütün bu anlattıklarım sigarayı savunduğumuz anlamına gelmemelidir.
Yalnızca, ülkemiz gerçekleriyle örtüşen, sonuç almamızı sağlayabilecek bir yasa
istiyoruz. İşte bunun için, kamuoyunda ve konunun taraflarıyla yeterince
tartışılmadan önümüze getirilmiş bu teklifin geri çekilerek, kamuoyu desteği
sağlandıktan sonra, daha ciddi ve sonuç almaya dönük bir teklif olarak
huzurlarınıza getirilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Değerli
arkadaşlarım, bu teklifte, sigarayı bırakmak isteyenlere karşı devletin
görevleri de yer almalıdır. Gerçekten çocuklarımızın sigaraya başlamaması
amaçlanıyorsa, okul idareleri, okul aile birlikleri ve aileler arasında bir
çalışma öngörülmelidir. Biraz önce anlattım, çocukların yüzde 85’i on sekiz ve
altı yaşlarda, yani sigara satın almalarının yasak olduğu dönemde sigaraya
başlıyorlarsa ve bu yasak hâlen var ve biz bunu uygulayamıyorsak, bu konuda çok
daha ciddi çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Değerli
arkadaşlarım, yasaklamak yerine, özellikle okul öğrencilerinin enerjilerini
olumlu alanlarda harcayabilecekleri, boş zamanlarını bir kültürel, sportif ya
da bilimsel aktiviteyle doldurabilecekleri, sınıf geçme koşulunun yalnızca ders
başarısı değil bir hobi başarısına da bağlanarak bu konudaki eksikliği
giderilebileceğimizi ümit ediyorum. Sonuç olarak, ölü
doğacak bir kanun yapmak istemiyorsanız değerli arkadaşlarım, bu yasayı, gelin,
bütün taraflarıyla kamuoyu desteğini alacak şekilde yeniden gözden geçirip
Genel Kurula öyle arz edelim ve sonuç alalım temennisinde bulunuyor, hepinizin
yeni yılını kutluyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçın. Şimdi, birleşime
on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.56 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 17.13 BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER KÂTİP ÜYELER : Fatoş
GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. 55 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Komisyon ve Hükûmet burada. Teklifin 3’üncü
maddesi üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Vahap Seçer’de.
(CHP sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın
Seçer. CHP GRUBU ADINA
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55 sıra sayılı
kanun değişikliği teklifinin 3’üncü maddesi hakkında grubum Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, 3 Ocak
Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86’ncı yıl dönümünde, bu vatan uğruna
canlarını feda eden atalarımızı rahmet ve saygıyla anıyor, sevgili Mersinli hemşehrilerimin bu onurlu gününü kutluyorum. Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz kanun değişikliği teklifi, iktidarın, muhalefetin
üzerinde hemfikir olduğu, dolayısıyla direkt toplum sağlığını tehdit eden bir
unsur olduğu için tütün mamulleri, hem iktidar hem de muhalefet bu konuda ortak
bir tavır sergilemekte ve bu kanun değişikliği teklifinin bir an önce geçmesi
için de gerekli çabaları göstermektedir. Sigaranın sağlığa
zararı, toplum sağlığına, birey sağlığına zararı tartışılmaz bir gerçektir.
Batılı gelişmiş ülkeler bu gerçeğin farkına bizden çok daha yıllar önce
varmışlar ve bu konuda, toplumun sağlığını koruyucu tedbirler alma adına bundan
çok yıllar evvel gerekli tedbirleri almışlardır. Daha önce çıkan 7/11/1996 tarihli 4207 sayılı Yasa’nın, özellikle uygulamada
yetersiz kaldığı hepimizce aşikârdır. Bu sebeple, böyle bir kanun değişikliği teklifi Meclis Genel
Kurulu gündemine gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de bunun geçmesi
taraftarıyız ve bu yasa değişikliği teklifini olumlu buluyoruz, onaylıyoruz.
Ancak, 3’üncü maddede bazı konularda, bazı alt maddelerde, Dünya Sağlık Örgütü
Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine uygun hâle getirilerek özellikle
yaşlı bakımevlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde ve cezaevlerinde
tütün kullanımı konusunda istisnalar getirilmesinin gerektiğini düşünüyoruz . Değerli
arkadaşlarım, tütün mamullerinin topluma verdiği zararları önleme konusunda
tedbirler alırken bireylerin temel hak ve özgürlüklerine de zarar getirmeden,
zeval getirmeden birtakım tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Elbette
ki, sigara, direkt kullanıcısına zarar verdiği gibi çevresinde bulunan
fertlere, bireylere de tartışılmaz zararlar veriyor. Bizim buradaki asıl
amacımız, sigara kullananları, cazip hâle getirilen birtakım eylemlerden uzak
tutmak -reklam gibi, promosyon gibi- ayrıca pasif
içici konumundaki bireyleri de, vatandaşları da dolaylı olarak sigaranın
zararlarından korumaktır. Bu duygu ve
düşüncelerle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasa değişikliği teklifinin
kanunlaşması için destek olduğumuzu belirtiyoruz. Toplum sağlığını
tehdit eden önemli konulardan diğer bir husus da, maalesef toplumumuzda son
günlerde önemli bir artış gösteren uyuşturucu kullanımı konusudur. Toplum öyle
bir duruma geldi ki ilköğretim seviyesinde, ilköğretim okulları önünde
çocuklarımıza, evlatlarımıza, maalesef uyuşturucu satılır hâle geldi. Elbette ki
emniyet güçleri, kolluk güçleri, bu konuda çalışmalar yapan narkotik şube
müdürlükleri ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Bu konuda yoğun çalışmalar
içerisinde olduklarını hepimiz biliyoruz, ama maalesef bunun önünü almakta da
zorluk çektiğimizi görüyoruz. Tabii ki bu sosyolojik bir mesele. Bu meseleleri önlemek kolay hadiseler olmasa gerek. Nitekim, son yıllarda Türk toplumu hızlı bir şekilde kırdan
kente göçün neticesinde, özellikle büyük metropollerde “gecekondu” tabir
ettiğimiz yerlerde gerekli altyapıların olmamasından kaynaklanan, emniyet
güçlerinin kontrolünü güçleştirecek birtakım yapılaşmadan kaynaklanan bir
otorite boşluğuna maruz kalmış durumda. Özellikle bu uyuşturucu tacirlerinin
faaliyet göstermesinde en mümbit alanlar bu gecekondu alanları. Bu bölgelerde,
özellikle taşradan bu metropollere göç eden ailelerin,
yoksul ailelerin çocukları, zaten geçimlerini zar zor temin eden ailelerin
çocukları olduğu için okuldan da uzak kalıyorlar. Bu çocuklarımız sokaklarda,
maalesef, çalışmak zorunda kalıyor, yaşamak zorunda kalıyor. İşte, bu esnada bu
uyuşturucu tacirlerinin eline düşüyorlar. Öncelikle, bu konuda faaliyet
gösteren örgütler, uyuşturucu örgütleri, bu çocuklarımızı uyuşturucuya
alıştırmak suretiyle kendi ağlarına düşürüyorlar ve uyuşturucuya bağımlı hâle geldikten
sonra, o çocukları da, bir kurye gibi, bir satıcı gibi, çok rahat
kullanabiliyorlar. Bu konuda hükûmetlerimizin çok
ciddi tedbirler alması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü,
bu gençler, bu çocuklar, uyuşturucu kullanan bu evlatlarımız bizim yarınımızın,
geleceğimizin temelini teşkil ediyorlar. O anlamda, bu konuları önemsememiz
gerektiğini düşünüyorum. Özellikle
tarımsal üretim yapılan bölgelerde -Çukurova gibi, Trakya gibi, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi gibi- enteresan bir esrar yetiştiriciliği şekli ortaya çıktı,
bunu da yüce Meclisle paylaşmak istiyorum. Tarımsal üretim yapılan bölgelerde,
özellikle boy olarak Değerli
arkadaşlarım, tabii ki, gelecekte sağlıklı nesiller yetiştirme anlamında tütün
ve tütün mamullerinin zararlarının bilinci içerisinde, bunların hem etkilerini,
zararlarını topluma doğru anlatabilmek hem çıkardığımız bu yasaların
uygulanabilirliğini sağlayabilmek anlamında yürütmenin bu konuda daha dikkatli
davranması gerektiğini düşünüyorum. Zira, mesele,
yasaları çıkarmakla bitmiyor, bu yasaların pratikte uygulanabilmesi de çok
önemli. İşte, daha önce çıkan 4207 sayılı Yasa’da bu gibi sıkıntıların olduğunu
hep beraber gördük. Umut ediyorum, diliyorum, bu çıkaracağımız yeni yasa, yeni
yasa değişikliği bu sıkıntıları ortadan kaldırır, daha sağlıklı, daha zinde
toplumlar yetiştiririz diyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Seçer. Şimdi söz,
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Selahattin Demirtaş’ta. Buyurun Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakika. DTP GRUBU ADINA
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de, yeni
yılın ülkemize ve tüm toplumumuza hayırlı olması dileklerimle başlamak
istiyorum. Görüşülmekte olan
55 sıra sayılı yasayla ilgili, Demokratik Toplum Partisi adına 3’üncü madde
üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Değerli
arkadaşlar, bu yasa teklifi görüşülmeye başlandığı andan bu yana bu kürsüden
çok değerli konuşmalar yapıldı. Toplum olarak son derece hassas olduğumuz,
önemli bulduğumuz bir konu üzerinde Meclis olarak da her birimiz kendi grubumuz
adına hassasiyetlerimizi belirtiyor ve bu yasanın, mümkün olan en makul
şekliyle, en uygulanabilir şekliyle çıkması için de muhalefet olarak katkı
sunmaya çalışıyoruz. Doğrusu, biraz
önce bir değerli milletvekilinin de ifade ettiği gibi, özellikle bu yasanın
bazı maddelerinin uygulanabilmesi bir hayli zor görünüyor. Şimdi, bu
maddelerden biri de üstünde görüşmekte olduğumuz 3’üncü madde. Özellikle bazı
fıkraları pratikte neredeyse hiç uygulanamaz, Türkiye gerçekliği göz önünde
bulundurulduğunda neredeyse uygulanması imkânsız hâle gelecek ve ölü doğacak
bir yasa maddesi ve fıkraları gibi duruyor. Fakat şu da bir gerçekliktir ki,
bazı yasalar toplumda tartışmalarla olgunlaşır ve yasa koyucu toplumdaki bu
hassasiyetleri, tartışmaları, beklentileri dikkate alarak buna uygun yasalar
yapma gayreti içerisinde olur. Ama bazen de -özellikle bu gibi yasalarda-
toplumda bu konuda geniş bir konsensüs oluşmasa bile,
en azından bu gibi kötü alışkanlıkları önleme konusunda bir kültür yaratma
açısından önleyici tedbirler almak mutlaka ki katkı sunacaktır. En azından,
4207 sayılı Yasa’da bu yönlü değişiklikler yapıldıktan sonra, sigara içmenin,
tütün mamullerinin tüketilmesinin yasak olduğu yerler kanun tarafından net ve
açık bir şekilde ifade edildikten sonra, o yerlerde hemen yasa çıktıktan sonra
uygulanması mümkün olmasa bile toplumda yeni bir tartışmanın, birbirini
etkilemenin, birbirini denetlemenin önü açılmış olacak. Dolayısıyla böylesi de
bir faydasına inanıyoruz bu yasanın. Hepimiz
hatırlarız ki, daha kısa süre önce, 4207 sayılı Yasa çıkmadan önce de toplu
taşıma araçlarında, otobüslerde, uçaklarda sigara içilebiliyordu, şimdi en azından
o Yasa sayesinde yürütülen tartışmalar üzerine toplu taşıma araçlarında sigara
içme fikri insanların aklından çıkmış durumda. Böylesi bir durumun, toplu
taşıma araçlarında sigara içmenin artık son derece abes bir durum olduğu,
bırakın yasaya aykırılığı, etiğe, ahlaka aykırı olduğu şeklinde bir kültür
oluşmuş durumda. Dolayısıyla bu yasanın da “sigara içilmesinin yasaklandığı
yerler” kapsamının genişlemesi vesilesiyle bu tartışma kültürüne ve bu
birbirini denetleme, öz denetim kültürüne katkı sunacağına inanıyoruz. Değerli
arkadaşlar, şimdi, AK Parti Grubunun, zannedersem, 3’üncü maddeyle ilgili bir
değişiklik önergesi olacak. O önergeyle ilgili arkadaşlarımız, gerekçelerini
herhâlde ifade edecekler, ama 3’üncü maddenin yasaklar kısmında, giriş kısmında
bir değişiklik yok. Ancak 2’nci fıkrada düzenlenmiş olan istisnalarla, tütün
mamullerinin tüketildiği kapalı mekânlar da oluşturulacak. Sigara içilebilecek
mekânlara dair yeni düzenlemeler var ve önemli değişiklikler var. Şimdi,
arkadaşlarımız, orada nasıl ifade edecekler bilmiyorum ama,
örneğin, kamu hizmet binalarında, birden çok sayıda kişinin istihdam edildiği
çalışma alanlarında, kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti veren
işletmelerde sigara içilmesine ayrılan yerler, tahsis edilen yerler ibaresi
çıkarılmış olacak verilen değişiklik önergesiyle. Dolayısıyla oralarda sigara
içilmeye mahsus yerler olmayacak. Az önce ifade
ettiğim gibi, yasanın uygulanması zaten zor olacak, ama bu gibi mekânlarda
tütün mamullerinin tüketilmesine mahsus yerler de ayrılmazsa, özellikle
kafeterya, kahvehane, birahane gibi yerlerde bu yasanın uygulanması imkânsız
hâle gelecek. Eğer ayrı bir mekân olmazsa, sigara içilmesi için ayrı bir mekân
ayrılmazsa, ya insanlar bu yasağı tanımayacaklar, kuralı tanımayacaklar ya da
bu mekânlar sürekli problem yaratan mekânlara dönüşecek; müşteriler arasında,
işletmeci ile müşteri arasında vesaire sık sık ciddi
sorunlarla karşılaşma ihtimali ortaya çıkacak. Dolayısıyla kanun koyucu, bir
alanı düzenleyip karmaşayı önleyeyim derken, yeni bir kaosa
veya toplumda yeni bir şiddet kültürüne yol açma gibi bir -istemediği hâlde-
duruma düşebilir. Değerli
arkadaşlar, ayrıca, şehirler arası veya uluslararası
güzergâhlarda yolcu taşıyan deniz yolu araçlarının güvertelerinde sadece sigara
içilebilecek mekânların ayrılabileceği ifade edilmiş değişiklik önergesinde. Bu
da, tartışma yaratacak, toplumda da tartışma yaratacak bir konudur bize göre.
Önceki, yani, Adalet Komisyonunun kabul ettiği metinde olduğu gibi
“Şehirlerarası ve uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan demir yolu ve deniz
yolu araçlarında özel sigara içme mekânlarının ayrılması…” ibaresi bizce
yeterliydi. Şimdi, demir yollarının çıkarılarak, deniz yolu araçlarının sadece
güvertelerinde sigara içme bölümlerinin ayrılması, yine, uygulaması neredeyse
imkânsız gibi bir durumdur diye düşünüyoruz. Bir başka yeni
değişiklik de, yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde
ve cezaevlerinde sigara içme bölümleri ayrılacakmış. Yaşlı bakım evleri, ruh ve
sinir hastalıkları hastanelerinde belki bu olanaklı kılınabilir ama
cezaevlerinde sigara içmeye mahsus alanların tahsis edilmesi, bizce, yine
uygulanması imkânsız bir düzenleme getirecektir. Şimdi, cezaevleri zaten
kişilerin hürriyetinden mahrum bırakıldığı mekânlar, yerlerdir. Orada zaten
isteyen insanlar istediği saatte gidip sigara içilen mekânları kullanabilseydi
ismi cezaevi olmazdı. Cezaevinin içinde istediği şekilde, istediği saatte
dolaşabilecekse problem yok, ama Ceza İnfaz Yasamızla karşılaştırdığımızda bu hüküm
her hâlükârda işlevsiz hâle gelecektir. Tek başına eğer kişiler hücrelerinde
kalıyorsa belki problem yaratmayacak, sigara içmek istiyorsa, ama birden fazla
kişinin kaldığı, tutuklu veya hükümlünün kaldığı hücreler açısından sigara
içmek problem yaratacak. Nasıl? Şimdi, Ceza İnfaz Yasamızda tutuklu ve
hükümlülerin aile, avukat görüş saatlerinden ortak iş alanlarına, kütüphaneyi
kullanma saatlerine kadar detaylı düzenlemeler var. Bunların uygulanması bile,
pratikte, cezaevlerinin altyapısının uygun olmadığı gerekçesiyle yerine
getirilemiyor. İşlik alanları, ortak faaliyetlerin yürütüldüğü, resim, müzik
faaliyetlerinin yürütüldüğü alan bile, zaman yetmiyor gerekçesiyle
uygulanmıyor. Şimdi, buna, bir de, sigara içme mekânı ve ortak sigara içme
saatleri gibi düzenlemeler eklenirse, cezaevlerindeki uygulama açısından en
azından kaos içinden çıkılmaz hâle gelecek.
Dolayısıyla, cezaevlerinde özel sigara içme mekânlarının yaratılması fikri en
azından pratik açıdan imkânsızdır gibi düşünüyoruz. Ama,
değerli arkadaşlar, özellikle otellerde yurt dışında da -giden arkadaşlarımız
görmüştür- sigara içilen odalar kesinlikle ayrıdır ve sigara içilmeyen
mekânlardan bağımsız, birbirini etkileyemeyecek şekilde düzenlenmiştir.
Türkiye’de de buna ihtiyaç olduğu kanısındayız. Bu düzenlemenin daha net
vurgulanması ve “odalar oluşturulabilir” şeklinde değişiklik önergesiyle
güçlendirilmesi de bizce yerinde olmuştur. Bunun dışında, köy kahvehaneleriyle
ilgili düzenleme çıkarılmış durumda. Sayın Bakan ifade etmişti, kahvehanelerin
özellikle bu geçiş sürecini tamamlayabilmeleri açısından bir süre tanınacağı
belirtilmişti. 3’üncü maddede bu değişiklik önergesinde bu öneriyi görmedik,
herhâlde önümüzdeki maddelerde düşünüyorlar. O önerinin de mutlaka gelmesi
gerektiği düşüncesindeyiz. Bu duygularla,
grubum ve şahsım adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Demirtaş. Şahıslar adına
söz talepleri vardır madde üzerinde: Sayın Bayram Özçelik,
Burdur; Sayın Ahmet Yeni, Samsun; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekilleri. Burdur
Milletvekili Sayın Bayram Özçelik. Buyurun Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’üncü maddede şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Değerli
milletvekilleri, tütün, ülkemize yaklaşık dört yüz yıl kadar önce ticari
seferler sırasında İngilizler tarafından getirilmiş. Biraz önce konuşan
arkadaşlar da ifade ettiler, gerçekten, çıkarılacak bu sigara kanunuyla bu
mücadele gerçekleştirilebilir mi diye kafalarda birtakım istifhamlar var. Fakat
Türkiye’ye bu noktada dört yüz yıl önce gelmiş, ama ondan sonraki süreçte de
sigarayı teşvikle ilgili birtakım adımlar atılmış. Bakın, 1934’te
çıkan kanunda “Hastalara, revirde,
hastanelerde yatan hastalara tabibin lüzum ettiği miktarda sigara verilir.”
Yani, 1934’te, biz, hastanede yatan hastalara sigara vermenin iyi bir şey
olduğunu düşünen bir mantıktan geliyoruz. 1954’te de, çıkan Orman Kanunu’nda
da, yangın söndürmeye gidenlere bedava sigara verilmesi gibi bir kanunla
karşılaşmışız. Şimdi, bu kanuna
gelinceye kadar sanki bir şey yapılmamış, Türkiye’de birtakım adımlar atılmamış
gibi bir görüş de serdedilmeye çalışıldı. Halbuki
böyle değil. Daha önceki çıkan kanunlarda, arkadaşlarımız
birkaç defa ifade ettiler, bakın, Kontrol Programı’nın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından itibaren günümüze kadar tütünle mücadele konusunda atılan
adımlar şunlar: Sağlık Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle “sağlık
kuruluşlarında sigara içilmemesi”, Millî Eğitim Bakanlığınca yayımlanan
genelgeyle “okullarda sigara içilmemesi”, tütünle mücadele altyapısını
güçlendirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde tütün ve diğer bağımlılık
yapıcı maddelerle mücadele daire başkanlığının kurulması, tüm illerde il tütün
koordinasyon kurullarının oluşturulması.” Başta Dünya Sağlık Örgütü
olmak üzere konuyla ilgili uluslararası örgütlerle iş birliği geliştirildi ve
değişik ülke örnekleri incelendi. Kontrol Programı’nın tamamlayıcısı olan eylem
planları hazırlandı. 4207 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasıyla ilgili
çalışmalara destek sağlandı. Kamuoyu bilgilendirme çalışmalarına ağırlık
verilmeye çalışıldı. Son olarak da Ulusal Tütün Kontrol Programı, 2008-2012
eylem planı, tütün kullanımı ve sigara dumanından korunmayı amaçlayan Ulusal
Tütün Kontrol Programı stratejilerinin uygulamaya geçmesi amacıyla hazırlanmış
bir yol haritası ve taahhüt belgesidir. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Özçelik. İkinci söz,
Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni’nin. Buyurun Sayın
Yeni. (AK Parti sıralarından alkışlar) AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Dünyanın ve
ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biri hâline gelen sigara, içinde
bulunan zehirli maddeler nedeniyle birçok hastalığa yol açmaktadır. Resmî
verilere göre, ülkemizde birçok kişi akciğer kanseri, damar tıkanıklığı, nefes
darlığı gibi hastalıklara sigara sebebiyle yakalanmaktadır. Sigara, yol açtığı
sağlık sorunlarından başka, ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. Bunun
yanında, sigara içmeyen, fakat içilen ortamda bulunan pek çok kişi de sigaranın
zararlarından etkilenmektedir. Dünyanın en yetkili kurumlarınca her türlü
zararlı alışkanlıklar arasında en fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde olarak nitelenen
sigara, her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde 440 bin, Almanya’da 140 bin,
İngiltere’de 120 bin, ülkemizde ise 160 bin, dünya genelinde ise en az 13
milyon kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür boyu sakat
kalmasına sebep olmaktadır. Bu bağlamda, kişisel ve toplumsal zararları artık
yaygın olarak bilinmekte olan sigara tüketiminin azaltılması için tüm dünya
ülkeleri çeşitli tedbirler almaktadır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklif ile insan sağlığına, toplum sağlığına, sağlık
hizmetlerimize faydalar sağlanmakta, nihayetinde bu yönüyle de sağlıklı,
bilinçli bir toplum oluşturulmaktadır. Kanun kapsamının
genişletilmesi ve uygulanabilir tedbirlerin alınmasıyla, insanoğlu için değeri
asla biçilemeyen sağlığın göz göre göre zarar
görmesi, bile bile kaybedilmesi önlenecek, aynı
zamanda, kişilerin beşerî ilişkilerinde bu konuda da uyması gereken kuralların
varlığı daha etkili olarak ortaya koyulacaktır. Bu konuda daha
duyarlı ve bilinçli bir toplum hâline gelinmesi, sebep-sonuç ilişkileri de
kurulduğunda, ülke ekonomisine ne denli katkıların sağlanacağı önemli bir yasa
olacaktır. Kanuni düzenleme
kimseye yasak getirmemektedir. Yasaklamadan ziyade, geleceğimize, gençliğimize,
insanımıza daha sağlıklı bir gelecek sağlanacaktır. Kişilerin sağlık haklarına
sahip çıkılmakta, bu konudaki sorumluluklar ve haklar belirlenmektedir. Tütün ve tütün
mamullerini kullanmayan insanımızın, küçük çocuklarımızın sigara dumanından
etkilenmemesi sağlanacaktır. Sigara içmeyen ve dumanının tesirli olduğu
yerlerde “pasif içici” olarak nitelendirilen kişilerin sigara dumanının
zararlarına karşı korunması sağlanacaktır. Tekrar düzenlenen bu yasanın
uygulamasına da daha ciddi olarak önem verilecek, sigara içenlerin cezasını,
istenmeyen olumsuz sonuçlarını içmeyen insanlara çektirmemek için daha
kapsamlı, yaptırımcı bir uygulama olacaktır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tütün kullanımı çok yaygın bir bağımlılık çeşidi
olmasının yanı sıra, tütün ve dumanında bulunan maddelerin insan sağlığı
üzerinde yaptığı olumsuz etkiler nedeniyle dünyanın ve ülkemizin en önemli ve
önlenebilir toplum sağlığı sorunlarından biridir. Toplum sağlığı bizim en temel
meselelerimizden biridir. Burada halkımızın sağlığı, halk sağlığı söz
konusudur. Teklifin 3’üncü maddesi ile kamu binalarında her türlü eğitim,
sağlık, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve çok sayıda kişinin girebileceği konutlar hariç,
binaların kapalı alanlarında, toplu taşıma araçlarında, eğitim kurumlarının,
dershanelerin dâhil olmak üzere, ilk ve ortaöğrenim kurumlarının, on sekiz
yaşını doldurmamış kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet binalarının, sağlık
hizmetlerinin verildiği kurumların ve ibadethanelerin müştemilatı mahiyetindeki
açık alanlarda tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanmaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle şu hususta
dikkatinizi ve hassasiyetinizi çekmek istiyorum: Ülkemiz ve milletimiz için
çıkardığımız bu kanuna, öncelikle siz değerli milletvekillerimizin,
bürokratlarımızın, özellikle sözleri ve icraatları her zaman ön planda olan
değerli şahsiyetlerimizin, önder ve örnek kişilik kazanmış tüm yazar, çizer,
aydın, liderlerimizin, milletvekilinden seçmenine, öğretmeninden öğrencisine,
patronundan işçisine, amirinden memuruna, imamından cemaatine kadar her
vatandaşımızın her zaman ve her yerde kanunen ve vicdanen riayet etmeleri
gereken çok önemli bir vazife ve mecburiyettir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi kabul edilip yasalaşacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın. AHMET YENİ
(Devamla) – İstikbalimiz olan evlatlarımızın, gençlerimizin ve tüm
vatandaşlarımızın daha duyarlı olacağı faydalı bir kanun olacaktır. Yapılan
yasal düzenlemenin, başta sağlık alanında ve olumsuz etkilerinin görüleceği tüm
alanlardaki getirilerini hep birlikte göreceğiz. Kanunun hayırlı
olması dileklerimle, 2008 yılının daha sağlıklı, daha huzurlu, başarılarla dolu
bir yıl olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi
ve vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yeni. Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçiyorum. Sayın Genç,
buyurun. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Biraz önce seksen
yıllık uygulamanın Komisyon tarafından değiştirildiğini söyledim. Sayın Başkan,
aslında bundan önceki yasama düzenlemelerinde eğer (1), (2) gibi rakam yoksa, fıkra addediliyordu. (1) varsa, bent; ondan sonra
(a), (b) falan varsa, alt bentti. Ama, Komisyonumuz ve
AKP yeni bir icatta bulunmuş. Hangi tarihte bu icatta bulunmuşlarsa onu da bize
söylesinler. Çünkü, bu 55 sıra sayılı Kanun Tasarısı,
ama 56 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nda böyle bir düzenleme yok. Bir de, Komisyon
burada yetkisini aşmış Sayın Başkan. İç Tüzük’ün 35’inci maddesine göre
komisyonlar kanun teklif edemezler. Kendilerine teklif edilen kanunları aynen
veya değiştirerek kabul ederler. Burada 2’nci maddeye baktığınız zaman, bir
sürü ilave yapmışlar. Ayrıca, kanunda o
kadar çok madde o kadar kötü düzenlenmiş ki, mesela bu, Komisyonun dediğine
göre, 3 ve 4’ncü fıkraların 1’inci fıkranın devamına alınması lazım ve ondan
sonra da 3 ve 4’ü kaldırmak lazım. On sekiz
yaşındaki çocuklar birinci fıkrada… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, izin verin sorumu tamamlayayım. BAŞKAN – Sayın
Genç, tekrar söz isteyin. Buradan göremiyoruz çünkü. Söz vereceğim size, tekrar
sisteme girin Sayın Genç. Buyurun Sayın
Genç. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, şöyle: Sayın Başkanım, şimdi, bu 3 ve 4 no. lu fıkraların 1’in altına gelmesi lazım. Ondan sonra… Orada
da çünkü “…tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur.” demiş.
“Ancak, bu ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş kısımlar
oluşturulur.” diyor 2’den sonra. Bir de “Bu alanlara onsekiz
yaşını doldurmamış kişiler giremez.” diyor 1’inci fıkranın o istisnaları
dışında. Peki, bir aile
gitti, çocuklarıyla beraber bir lokantada oturdu. Beş yaşında, altı yaşında
çocukları var. Sigara içilen bir yere oturdular. Yani, gidip “Ya, kardeşim, şu
çocukları götürün, başka bir mekânda oturtun.” mu denilecek? Yani, böyle saçma
sapan düşünce olmaz. Onun için, böyle, Türkiye’nin gerçekten kanunlarını
düzenleyelim derken, insanların yaşamlarını çekilemez duruma koymamak lazım. Madde çok kötü
düzenlenmiş Sayın Başkan, ama tabii, zamanımız da olmadığı için… Bunun yeniden
düzenlenmesi lazım. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Genç. Sayın Macit,
buyurun. HASAN MACİT (İstanbul)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan. Kanun
tekliflerinin düzenlenmesinde Türkçe dil kurallarına çok fazla dikkat
edilmediği kanısındayım. Örneğin, 3’üncü maddenin (b) fıkrasında “…birden çok sayıda kişinin girebileceği
konutlar hariç…” derken “birden çok sayıda” sözcüğünün fazla olduğunu, gereksiz
olduğunu düşünüyorum. Acaba, Komisyon bu sözcüğü çıkarmayı düşünür mü? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Genç’in, kanunun
tekniğiyle ilgili, teknik hususta ifade ettiklerine Değerli Komisyon Başkanımız
cevap verecekler. Sayın Macit’in
Türkçe konusundaki hassasiyetine de teşekkür ediyoruz. Bu madde üzerinde bir
önerge var, o önerge üzerinde bu durumun düzeltilebileceğini biliyorum. Ben Değerli
Komisyon Başkanımıza sözü bırakıyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Gerçekten, İç
Tüzük’ümüzde, madde dışındaki alt bölümlerin nasıl düzenleneceği noktasında bir
hüküm yoktur. Doktrinde fıkra, paragraf, bent düzeni kapsamında, düzleminde
çeşitli görüşler var. Avrupa Birliği normlarında bu fıkra düzeni tek fıkradan,
tek paragraftan olsa dahi parantez içerisinde mutlaka 1 numarasının verilmesi sonraki
yasama tasarruflarına kolaylık sağlamak içindir; ikinci, üçüncü, dördüncü
fıkralar eklenebilecektir. Komisyonumuz,
ayrıca doğrudan bir teklif geliştirmiş veya müdahale edemeyeceği bir norm
ortaya koymuş değildir. Ayrıca, Adalet Komisyonumuz, bu dönemde, daha önceki
dönemde sonuçlanan tekliflerin, tasarıların, komisyon raporlarının genel olarak
benimsenmesi yoluyla müzakereyi sürdürüyoruz ve zaten her maddede düzeltici
önergeler gelecek. Bu tasarının
gerçekten Türkçe düzeni bakımından katılmadığım bölümler yok değil, hukuk
terimleri bakımından katılmadığım düzenlemeler yok değil. Olabildiğince,
arkadaşlarımız değişiklik önergesi verdiler. Yine İç Tüzük’e göre, Komisyon
olarak genel görüşme yoluyla kabul ettiğimiz komisyon raporlarına dahi Genel
Kurulda önerge verme hakkımız yok, çünkü, muhalefet
şerhi koymamız lazımdı. Teşekkür
ediyorum. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, o zaman Komisyon… BAŞKAN – Bir
saniye Sayın Genç. Şimdi, fıkraların
nümerik düzende olması için AB standartlarına uyum amacıyla Başbakanlık
tarafından 2002 yılında mevzuat hazırlama yönetmeliği değiştirilerek yürürlüğe
girmiş. Dolayısıyla, Komisyonun da belirttiği gibi, Komisyonunun bu konuda
herhangi bir icadı yok. ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fiilî uygulama var. BAŞKAN - Sizin bilgilerinize sunuyorum. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın
Başkan, müsaade ederseniz, daha soru-cevap süresi var. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Genç. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bu yapılan değişiklik bir kolaylık getiriyor, ben bir şey
demiyorum, ama bundan öncekilerde bir şaşırma getiriyor, bir. İkincisi, yani,
Komisyon Başkanı diyor ki: “Biz bunu görüşmedik Komisyonda, Genel Kurulda
düzeltilsin.” Yani, Komisyon o zaman ne görevi yapıyor Sayın Başkan? Yani, İç
Tüzük’ün 35’inci maddesine göre, komisyonlar kanun teklif edemezler. Teklif
edilen metinleri, tasarıları aynen veya değiştirerek kabul edebilir. 2’nci
maddeye baktığınız zaman, çok değişiklik yapılmış. Bir de, sorumuza
cevap vermiyorlar. Diyorum ki: Bir kişi, on sekiz yaşındaki küçük çocuklarıyla,
beş altı yaşındaki küçük çocuklarıyla restorana gitti. Orada sigara içilen
bölüme oturdu, çocuklar da yanında oturdu. Ne olacak şimdi bu çocukların
vaziyeti? İlle sen kalkıp gideceksin, o çocuklara diyeceksin, sigara içilmeyen
yere mi gidip oturacaksın? Yani, böyle saçma sapan düzenleme olur mu Sayın
Başkanım? Yani, bir şeyler getirirken uygulamayı da bilmek lazım. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, Sayın Kamer Genç yine kendi üslubunca
“saçma sapan” falan gibi ifadeler kullanıyor. KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Şimdi, çok yanlış bir şey söylüyor. Siz çocuğunuzu
korumak zorundasınız. Çocuğunuzla gidip, herhâlde sigara içilen yere oturacak
hâliniz yok canım. Bu kadar basit bu yani. O gün de
eğer çocuğunuzu restorana götürmüşseniz, sigara içilmeyen yere
oturuvereceksiniz yani, bu kadar basit. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Adam sigara içiyorsa ne olacak? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Bunu burada, şu Meclisin huzurunda bu kadar açık seçik,
bir ilkokul öğrencisinin bile anlayacağı bir meseleyi böyle uzatıp götürmenin
bir anlamı yok ki. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bir de “saçma sapan”
diyerek hele götürmenin hiçbir anlamı yok yani. Teşekkür ederim
Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun
Sayın İyimaya. ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, komisyon, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kabul ettiği, yürürlüğe konan İç Tüzük’e göre faaliyette
bulunur. Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ettiği İç Tüzük’te, önceki
dönemlerde benimsenen raporların tekrar müzakeresini oy çokluğuna bağlı olarak
önlemiştir. Bu, kurumsallaşmanın ve kurumsal aklın bir gereğidir. Biz o
Parlamentoda yoktuk ama o Parlamento da bizim Parlamentomuzdu ve bizi bağlar. Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. İlk önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
55 sıra nolu Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair
kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle
değiştirilen 2 nci maddenin başlığının “tütün
ürünleri ve elektronik sigaranın içilmesi yasaklanan yerler” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Şimdi
okutacağım önerge, maddeye en aykırı önerge olduğundan okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
1109 sıra sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin çerçeve 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 3.- 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Tütün
ürünlerinin yasaklanması Madde 2.- (1)
Tütün ürünleri; a) Kamu hizmet
binalarının kapalı alanlarında, b) Koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık, üretim,
ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve birden çok sayıda kişinin girebileceği (ikamete mahsus
konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında, c) Taksi hizmeti
verenler dahil olmak üzere, karayolu, demiryolu,
denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında, ç) Okul öncesi
eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk
ve orta öğrenim kurumlarının kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık
alanlarında, d) Özel hukuk
kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence
hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez. (2) Ancak, a) Yaşlı bakım
evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, b) Şehirlerarası
veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının
güvertelerinde, Tütün ürünleri
tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz
yaşını doldurmamış kişiler giremez. 3) Otelcilik
hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin
konaklanmasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir. 4) Açık havada
yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı
yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu
tesislerde tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. 5) Bu Kanunun
tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman
geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir. 6) Bu Kanunun
uygulanmasında “tütün ürünü” ibaresi, tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek
kullanılmak üzere üretilmiş, ham madde olarak tamamen veya kısmen tütün
yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder. BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkanım. BAŞKAN – Önerge
sahibi… HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkanım, ondan önce bir önergemiz vardı birbiriyle
bağlantılı. Bizim önerge madde başlığının değiştirilmesiyle ilgili. Şayet bu
önerge önceden oylanırsa bizim önergemizin bir anlamı kalmaz. O
açıdan, öncelikli bir önerge. Üzerinde konuşmak istiyorum. Birbiriyle
bağlantılı bir önerge, o açıdan… BAŞKAN – Şimdi,
en aykırı önerge, bu şimdi okuttuğum önerge olduğu için… Yani, usule uygun
davranmak durumundayız Sayın Kaplan. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Anlıyorum. Maddenin başlığıyla ilgili değişiklik önergemiz var ama… BAŞKAN – Anladım
da… En aykırı önerge bu okuttuğumuz önergeydi, onu işleme alıyoruz. Şimdi
oylama yapacağım. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Peki, ondan sonra bizimki… BAŞKAN –
Gerekçeyi mi okutayım? MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN – Buyurun,
gerekçeyi okuyun: Gerekçe: Metin, Dünya
Sağlık Örgütü önerileri ile Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine uygun
hale getirilmiştir. Özellikle yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları
hastanelerinde ve cezaevlerinde tütün kullanımı konusunda istisna
getirilmiştir. BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Şimdi, kabul
edilen bu önerge sebebiyle, teknik olarak, sizin verdiğiniz önergeyi tekrar
işleme koyma imkânımız yok. Şimdi, kabul
edilen önergenin değişikliği ışığında, 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 4’üncü maddeyi
okutuyorum: MADDE 4- 4207
sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Diğer
koruyucu önlemler MADDE 3- (1)
Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri
kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu
ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez.
Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa
olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da
işaretlerini kullanarak destek olamazlar. (2) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya
ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri
kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere
ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez. (4) Firmalar her
ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere,
teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.
(5) Her ne amaçla
olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya
amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basınyayın
organlarına ilân verilemez. (6) Televizyonda
yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde,
reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer
verilemez. (7) Sağlık,
eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin
satışı yapılamaz. (8) Tütün
ürünleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere
satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz. (9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü
işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez. (10) Tütün
ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek
satılamaz. (11) Tütün
ürünleri, yetkili satıcı olan yerlerin dışında; otomatik makinelerle, telefon,
televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla
kargo yoluyla taşınamaz. (12) Tütün
ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve
benzeri atıklar çevreye atılamaz. (13) Tütün
ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin
doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez.
Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin
dışında satışa sunulamaz. (14) Her türlü
sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün
ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez,
dağıtılamaz ve satılamaz." BAŞKAN – Madde
üzerinde gruplar adına söz talebi vardır. İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalış’ta. Buyurun Sayın
Çalış. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakika. MHP GRUBU ADINA
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trabzon
Milletvekili Sayın Erdöl’ün Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun 4’üncü maddesiyle ilgili olarak,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, siz
değerli arkadaşlarımın ve bizleri izleyen değerli izleyicilerimizin yeni yılını
kutluyorum. Yeni yılın herkes için yeni umutlara, yeni beklentilere cevap
olduğu güzel bir yıl olmasını diliyorum. Değerli
arkadaşlarım, ben, öncelikle, sözlerime başlarken, takıldığım bir yeri,
zabıtlara geçmesi açısından, belirterek başlamak istiyorum. Teklif, Başkanlıkça
tali olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna, esas olarak da
Adalet Komisyonuna havale edilmiştir. Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, komisyonlarımızın hepsi birbirinden değerlidir. Ancak,
insan sağlığını bu kadar ilgilendiren, insanımıza bu kadar zararlı etkileri
olan ve bu kadar yaygın tüketilen bir ürünle ilgili bir teklif niye esas komisyon olarak Adalet
Komisyonuna gönderildi diye birazcık kafa yordum. Tabii ki Adalet
Komisyonumuzun değerli üyeleri yanlış anlamasınlar, şahıs olarak hepsi
birbirinden kıymetlidir, ama, komisyonlarımıza havale
eden makamlarda çalışan arkadaşlarımızın daha dikkatli olması açısından, Meclis
Başkanımız adına görev yapan bu arkadaşlarımızın daha dikkatli olması açısından
bu uyarıyı yapma ihtiyacı hissettim. Değerli
arkadaşlarım, bu mantığı ben şöyle anlayabildim: Sigara içmek, tütün
mamullerini tüketmek, üretmek herhâlde bir suç olmalı, bunu tüketenler de suçlu
olmalı, suçlunun da bir cezası olmalı. Böyle bir mantıkla yaklaşılmış olmalı ki
esas komisyon olarak Adalet Komisyonu düşünülmüş olmalı. Başkanlık makamının bu
konularda, şahsım ve Grubum adına, bir milletvekili olarak milletvekili
arkadaşlarım adına, daha dikkatli olmasını diliyorum değerli arkadaşlarım. Tabii ki böyle
bir çalışmayı yapan, emek veren Sayın Erdöl’ü tebrik
ediyorum, gerçekten güzel bir çalışma. Ama, bu çalışma
yarın yeni günün ihtiyaçlarına cevap vermeyebilir mi? Vermeyebilir. O zaman
yeni teklifler getirilir, eksikler bir daha tamamlanır. Ama,
gerçekten güzel çalışılmış, emek verilmiş, kendilerini kutluyorum. Ayrıca,
devamında gelen uyuşturucu maddelerle ilgili kanun teklifinden dolayı da
kutluyorum. İkisi de gerçekten toplumun belli bir konsensüs
sağlayabileceği, “Tamam, bu olmalıydı.” diyebileceği teklifler. Fakat, burada küçük bir
sitemim var, onu da belirteyim arkadaşlar. Bu kanun teklifinde de yine 77’nci
maddeden istifade edilmiş. Tabii ki 77’nci madde İç Tüzük’ümüzün verdiği bir
haktır. Bunu arzu eden kullanabilir. Ama, tabii ki
geçen dönem çalışan değerli arkadaşlarımızın fikirleri, düşünceleri önemlidir,
fakat bu dönem komisyonlarda görev arkadaşlarımızın da fikirlerinin,
görüşlerinin alınması, en azından 77’nci maddenin verdiği pratikliği, hızı
kullanmak istiyorsak bile, ilgili komisyonlarda bir usul tartışmasıyla geçilmesi
daha uygun olurdu diye düşünüyorum, Sağlık Komisyonunun bir üyesi olarak. Değerli
arkadaşlarım, şimdi sizlere sorsak: “Sigaranın faydası var mı?” Gerçekten,
verilecek cevap enteresandır. Ne denebilir? “İşte, efkâr basıyor” “Sıkıntıyı
dağıtıyorum” “Rahatlıyorum” gibi, işte birazcık kendi kendimizi tatmin edecek
birkaç cümlenin dışında verebileceğimiz bir cevap yok. Ama “Sigaranın zararları
nedir arkadaşlarım?” dersek, bunlara cevap verebilmek için doktor olmaya gerek
yok. Herkesin zararlar konusunda bir fikri vardır. Ama,
bu kadar yaygın fikre rağmen bu kadar yaygın tüketilen bir ürün olması
gerçekten düşünülmesi gereken, üzerinde kafa yorulması gereken bir husustur
değerli arkadaşlarım. Tabi ki meseleye
böyle bir gözle baktığımız zaman ve böyle bir çıkış noktasından hareket
ettiğimiz zaman, değerli arkadaşlarım, o zaman ne yapmak gerekiyor, mücadeleyi
kanunların yanında nereye oturtmak gerekiyor? Sigaraya başlamakta ve devam
etmekte etkili olan sosyolojik ve sosyopsikolojik
nedenler üzerinde, eğitim üzerinde, kültür üzerinde durmak gerekiyor değerli
arkadaşlarım. Daha önceki
konuşmacı arkadaşlarım, özellikle hekimlik mesleğinden gelen değerli
meslektaşlarım, tütünün içerisinde bulundurduğu nikotin, kanserojen maddeler, iritan maddeler, karbonmonoksit
gibi pek çok zararlı maddeden bahsettiler. Ben bunların detaylarına girmek
istemiyorum. Sindirim sistemi, dolaşım sistemi, özellikle solunum sistemi
üzerindeki etkileri üzerinde de fazla durmak istemiyorum, kanserojen etkileri
üzerinde de fazla durmak istemiyorum. Değerli
arkadaşlarım, içen arkadaşlarımız bunu bile bile
içiyor. Bile bile içiyor değerli arkadaşlarım.
Bakınız, sigaraya başlamada en etkili olan şey nedir? Yanlış örneklerdir.
Çocukların doğduktan sonraki belli bir yaşa kadar örnek aldıkları kişiler
kimdir? Anneleridir, babalarıdır. Belli bir aşamadan sonra kimleri örnek
alırlar? Öğretmenlerini örnek alırlar. Belli bir aşamadan sonra kimleri örnek
alırlar? Toplumda beğenilen, yer sahibi olmuş, önemli mevkileri işgal eden
kişileri, sanatçıları örnek alabilirler. Değerli arkadaşlar, düşünün, hastasını
muayene eden bir hekim, parmakları sigaranın renginden değişmiş, dişlerinin
rengi artık sigaranın rengi olmuş ve hastasına tavsiyede bulunuyor: “Arkadaşım,
bundan sonra sigara içmemelisin.” Bir baba düşünün, sigarayı bir yandan çekiyor
öbür taraftan oğluna diyor ki: “Sigara içersen kafanı kırarım, bu zararlı bir
şeydir.” Değerli arkadaşlar, bunun ne etkisi olur? Bölgelerimize
gidiyoruz, değişik toplantılara katılıyoruz. Değerli arkadaşlarım, bazen öyle
zamanlar gelir ki, -ben iyi bir Yeşilaycı olduğumu düşünüyorum, ama iyi tütün
tüketicisi olan arkadaşlarımız da vardır- içinizden gelir, şurada bir sigara
yakılır. Lütfen, yakacağınız zaman, sizi örnek alan, sizden dolayı, yarın bu
örneklikten dolayı sigaraya başlayacak çocuklara ne kadar kötülük yaptığınızı
lütfen düşünün. Evlerimizde heyecanla çocuklarımızın izlediği dizilerde,
çocuklarımızın, kendilerine örnek olarak seçtikleri sanatçılarımızın
duruşundan, yürüyüşünden, sigara içişinden nasıl etkilendiklerini düşünün
değerli arkadaşlarım. Bu kanunun bütün yararlarını bir kenara koysak,
gerçekten, televizyonlar ve gazeteler aracılığıyla reklamın veya reklam
olabilecek kötü örneklerin kaldırılmasına katkısından dolayı bile bu kanunun
arkasında durmak gerekir değerli arkadaşlarım. Tabii ki bu
kanunla ilgili söylenebilecek çok şey vardır. Ülkemize tütünün gelişiyle bugünü
arasındaki dört yüz yıllık sürede 600 bin kişi tütün ekiminden geçimini sağlar
hâle geldiyse, 22 milyon kişi ülkemizde sigara içer hâle gelebilmişse, tütünü,
sağlık yönünden zararlarının yanında, ülkemiz için ekonomik yönüyle de
değerlendirmemiz gerekiyor. Değerli
arkadaşlarım, özellikle son yıllarda özelleştirmeyle ilgili politikalar,
uygulamalar ne yazık ki üreticiyi mağdur etmiştir. Üreticilerimizi en azından
alternatif ekimler konusunda, asgari kazancı daha iyi şartlarda elde
edebilecekleri durumlar konusunda bilgilendirmemiz gerekiyor, eğitmemiz
gerekiyor, kendilerine kolaylıklar sağlamamız gerekiyor değerli arkadaşlarım. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Çalış, lütfen tamamlayın. HASAN ÇALIŞ
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken şunları söylemek
istiyorum: Bu kanun gerçekten önemli, ama bundan daha önemli bir şey var.
Değerli arkadaşlar, sigaraya başlamada psikolojik nedenler, sosyolojik
nedenler, kültürel nedenler ne kadar önemliyse, sigarayı bırakmada da o kadar
önemlidir. Benim sizlerden
ve bizleri izleyen değerli izleyicilerimizden istirhamım şudur: Arkadaşlar,
sigarayı bırakmak kanunla falan olmaz, iradeyle olur. Önce, akşam eve gidince
paketleri atalım. Bir yerden başlayalım, “Anam öldü dayanıyorsam, babam öldü
dayanıyorsam, sigaraya da dayanırım arkadaş.” deyip bırakalım. Hayırlı, uğurlu
olsun arkadaşlar. İnşallah hayırlı neticeler verir diyorum, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çalış. Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili. Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakika. CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
hepimize, hepinize, ülkemize iyi yıllar diliyorum, yüce Tanrı’dan sağlık ve
sıhhat dileklerimi iletiyorum. Değerli
arkadaşlar, ben sigara içen bir milletvekiliyim. Herhâlde yol göründü, bana da
sigarayı bıraktıracaksınız, öyle gibi geliyor yani. Şimdi, tabii,
burada, bu yasa üretimden bahsediyor. Bu maddenin başında, üretim, isim, marka,
alametifarika… Bunlar tabii çok güzel. Yani bu
maddenin başında bunlar geçiyor ve amaç, zararı önlemek. Nedir? İnsana verilen
zararı… Ama size bir şey söyleyeceğim: Evvelsi gün Maliye Bakanlığı bir genelge
yayımladı. Finansal kiralama şirketleri, yani leasing, ülkemizdeki özellikle
küçük sanayiciye, bu markayı yarattıran, bu markalara uzun vadeli finansman
bulan ve -ülkemizde genelde bankalar uzun vadeli finansman sağlamıyor-
ülkemizin sanayileşmesinde, özellikle küçük ve orta işletmelerdeki makine, ekipman yatırımında Türkiye’de en önemli bir finansman
modelidir finansal kiralama veya leasing dediğimiz. Arkadaşlar, hiç
kimseye sormadan, sektörün bilgisini almadan, sektöre sormadan, bir gecede,
uygulanan yüzde 1’lik KDV’yi yüzde 18’e çektiler. Arkadaşlar, üretimde
çektiler! Bir tarafta, tüketimde yüzde 18’lik KDV’yi sen düşürüyorsun, tüketimi
arttırıyorsun, ama bunlara, üretim için makine, ekipman,
özellikle parası olmayan ve az parası olan bu kurumlarımıza, şirketlerimize,
KOBİ’lerimize beş yıl vadeye kadar finansal hizmet veren bu finansal
şirketlerimiz birdenbire, arkadaşlar, yok edildi. Yani biz ülkemize üretim,
marka diyoruz ama bir tarafta bunları yaratan bir finansman modelini yok
ediyoruz. Dikkatinizi çekiyorum, hepinizin bilgisine sunuyorum: Arkadaşlar, bu
bir katliamdır. Türkiye’nin yatırımında çok önemli bir finansman modeli olan,
leasing dediğimiz yani, finansal kiralama sistemi yok edilmiştir. Artık bundan
sonra küçük sanayicinin, orta sanayicinin üretim yapmasına imkân yoktur, yüzde
18 pahalandırmıştır yani. Bu şartlarla nasıl üretimde biz rekabet edeceğiz,
nasıl marka yaratacağız, nasıl alametifarika
yaratacağız arkadaşlar? Ben bunu hepinizin dikkatinize sunuyorum ve bunun
özellikle bu Meclis tarafından mutlaka sorgulanmasını istiyorum, ülkemizin
ulusal üretimi ve ulusal ihracatı açısından. Değerli
arkadaşlarım, hepinizin bilgisine sunuyorum. Bu benim görevim. Bir gecede oldu
arkadaşlar. Gelin, önce bunu, bu kararnameyi ve genelgeyi çıkaran Maliye
Bakanına bunu soralım. Arkadaş, bu ülkede sen üretimi bu kadar pahalandırırsan…
Yatırım indirimi yok, hiçbir şey kalmadı. Nasıl üreteceğiz arkadaşlar? Nasıl
üreteceğiz? Ben hepinizin vicdanına sunuyorum. Ülkemizin üretimden sorumlu bir
bireyi olarak hepimize görev düşüyor. Takdirlerinize sunuyorum. Gelin, bunu hep
beraber sorgulayalım. Onun için bir tarafta insan sağlığını düşünmemiz gayet
doğal. Hepinize teşekkür ediyorum ama burada insana ekmek sağlayan, insana aş
veren, ekmek veren kurumları da yok etmek herhâlde bu Meclisin görevi değildir. Teşekkür ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu. Şimdi, Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip
Kaplan’da söz. Buyurun Sayın
Kaplan. Süreniz on
dakika. DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 yılının
ülkemize barış, huzur ve refah getirmesini, demokrasisinin daha da güçlü
olmasını diliyorum. Gerçekten, bugün,
üzerinde tartıştığımız yasayla ilgili, tütün mamullerinin önlenmesine dair
kanun teklifiyle ilgili Grup adına yaptığımız bir konuşmada da ifade ettiğimiz
gibi, bu tasarının yasalaşmasından yanayız. Ancak, arada iktidar partisinin
getirdiği önergelerle bu tasarının da yönü zikzak çizmeye başladı. Demin, 2’nci
maddeyle ilgili bir bizim önergemiz vardı, değişiklik önergesi. Burada, tütün
mamullerinin yasaklanmasına ilişkin önergemizde çok açık demiştik ki: “Tütün
ürünleri ve elektronik sigaranın da yasaklanması…” Yani, yasaklanacak yerler
kapsamı sayılırken tütün ürünleriyle beraber elektronik sigara da yasaklansın.
Ancak, iktidar partisi AKP bir önerge verdi ve İç Tüzük’e göre en aykırı önerge
olduğu için -bizimki üzerinde ne konuşabildik ne de oylanabildi- en aykırı
önerge de kabul edildiği için 2’nci madde bu şekilde geçiverdi ve şimdi
elektronik sigara Türkiye’de içmek serbest. Tıpkı reklamlarda belirttiği gibi
her yerde içebilirsiniz, ayrıca nikotinden de kurtulabilirsiniz. Şimdi, bu yasa
taslağıyla bu mantığı bağdaştırmak ne kadar inandırıcıdır? Biraz kendi
kendimizi sorgulamamızda yarar var. Biliyoruz, Hong
Kong’da bir firma elektronik sigarayı, e-sigarayı üretiyor. E-sigara
üretiliyor, bir buçuk yıldır Türkiye’ye geliyor, Türkiye’de büyük bir meslek
örgütümüzün başkanlığını yapan bir kişi basında reklamını yapıyor, önemli bazı
siyasilerin de ellerinde görülüyor. Önce e-sigara, dumansız sigara, ondan sonra
e-puro, ondan sonra e-pipo. Bunların hepsinin ortak özelliği, içindeki
alaşımlarda nikotin var. Yani duman çıkarmasa da o nikotin bağımlılığını sağlayacak.
Düşünebiliyor
musunuz, şimdi, biz, sigaranın yasaklanması olarak kamuoyunda bilinen bu tasarı
-ki tütün mamullerinin yasaklanması geniş kapsamıyla- bu taslağı çıkardığımız
zaman… Demin AK Parti Grubunun verdiği önergede geçen bazı yerler var: Resmî kurumlar,
okullar, sağlık ocakları. Yani, bir okulda sigara yasağı var ama bir beyefendi
veya hanımefendi duman çıkarmayan e-sigarayla dolaşıyor okulun içinde,
-düşünebiliyor musunuz- veya sigaranın yasaklandığı bir yerde, bir resmî
dairede e-pipoyla dolaşıyor bir beyefendi veya hanımefendi. Bırakın onu,
hastanede nikotinin zararlarını, kanserdeki yerini anlatan doktorlar bir yana,
hastanenin içinde dolaşan birinin elinde bir e-sigara -duman çıkarmıyor-
dolaşıyor. Bu yasanın varacağı sonuç bu olmamalıdır. Ne kendimizi kandırmalıyız
ne de halkı kandırmalıyız. Eğer, etkili mücadeleyi düşünüyorsak soracağız kendi
kendimize: Bir buçuk yıldır e-sigara nasıl oluyor Türkiye’ye girdi? Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığından C belgesini nasıl aldı? Kim ruhsat verdi? Döneceğim,
dolaşacağım… Sağlık Bakanlığının Kanserle Savaş Dairesi Başkanının bütün
itirazlarına rağmen, elektronik sigara sigara içmeyi
özendiriyor, bunun içindeki orana göre sigaradan bir farkı yok, aynı zararları
ihtiva ediyor denilmesine rağmen bir buçuk senedir piyasada bu sigara niye
rahat rahat dolaşıp satılıyor? Yine, göğüs
hastalıkları hastanesinden bir öğretim üyesi, kandırıcı etkisine dikkat
çekiyor. Yine, bir başka yerde, reklamda “Uçakta da içebilirsiniz, uçağın
lavabosuna gidersiniz, duman çekmez, orada da içebilirsiniz.” diye reklam
yapılıyor. Şimdi, bir
tarafta bu gerçekler, bir tarafta üzerinde çalıştığımız yasa taslağı. Biz bu
şekilde inandırıcı olabilir miyiz? Şimdi, bu konuda
bir önerge getirdik: E-sigara yasak olsun. E-sigara yasak olsun önergesini
çoğunluk grubu, iktidar partisi önlüyor. Buradan açıkça soruyorum şimdi: Sizler
e-sigaradan, e-purodan, e-pipodan yana mısınız? Değilseniz, gelin, bugün, bu
yasa tasarısı bu Meclisten çıkacak, bunları da kapsama dâhil edelim. Bu, bu
kadar açık, çok da uzağa gitmeye gerek yok. Öyle, Sayın Bakan diyecek ki: “Ben
yasakladım.” Evet, basından bakıyorum, elektronik sigaradan normal sigaraya
geçişin yüzde 100 olduğu doğrultusunda bilim adamlarının açıklamaları var.
Yine, yarar-zarar denkleminde bağımlılığı artırdığını söylüyorlar bilim
adamları. E, peki, mademki böyle, tedavide önce 16 miligram nikotinden… Sonra
bir sürü aksesuarı var bunun, temizlenmesi var, üç dozu var. Bilmem, farklı farklı, hekim kontrolü gerektiren yanları olan bu zararlı
e-sigaraya neden serbestî tanıyoruz diye kendi kendimize burada sormamız
gerekiyor. Hangi firmaları zengin ediyoruz? Hangi firmalar bunu getiriyor?
Hangi firmalar bunu ne kadar satıyor, ne kadar rahatlıkla satabiliyor? Eğer bir
ülke kuralsızsa, bir ülkede yasalar uygulanmıyorsa, birisi Hong Kong’dan daha
başka şeyler de üretip getirip bu ülkede rahatlıkla satabilir. Bir buçuk yıl
boyunca piyasada satılan bir e-sigaranın, e-piponun, e-puronun eğer hukuku yoksa, eğer hâlâ Sağlık Bakanlığının ilgili birimleri bu
konuda aralık ayı içinde ancak durumdan bihaber olur gibi davranıp bunu Sanayi
ve Ticaret Odasının ihracat kapsamındaki prosedürlerine bağlamaya kalkarsa
bizim sigarayla ilgili -zararlarıyla ilgili- konuşmalarımızın da inandırıcılığı
kalmaz. Burada çok açık
olarak bunu ifade ettikten sonra şunu demek istiyorum ki, Milano’da bir yüksek
ceza mahkemesinin duvarına yazılmış: “No fumare…”
Ondan sonrasını, ben dil bilmediğim için… İtalyanca “Türk” kelimesini görünce
yakaladım oradaki bir yargıcı, “Ne yazıyor duvarda?” dedim, “Türk gibi sigara
içme, diye yazıyor” dedi. Ve İtalya’nın resmî dairelerinde, yüksek mahkemelerinde “Sigara içme Türk gibi”
tabelasının asılı olduğunu biliyor mu acaba Bakanlığımız ve yetkililerimiz? Onu
da buradan ifade etmek istiyorum. Bu, yarın, e-sigara Türkiye’de serbesttir
diye bu sözü doğru çıkartmaz umarım. Ve burada bir iki
dakika içinde de 4’üncü maddede önemli bulduğum bir konuya değinmek istiyorum,
o konuda da önergemiz var. Bunu da sanıyorum -aykırı önergeleri- inşallah
iktidar partisi baypas etmez. Çünkü “Televizyonda yayımlanan programlar,
filmler, diziler, kliplerde görüntülere yer
verilemez.” diyor. Şimdi, bir gerçek: Sanat, kültür yaşamı
apayrı bir dünya. Bunu zorla, yasakla, sansürle boğmaya kalkarsanız,
sanatı boğarsınız, kültürü boğarsınız. Geçmiş yıllarımızdaki filmlerimize
bakalım. Yani, bunlar… Yüzlerce film var, yüzlerce belgesel var veya bir filmi
düşünelim, sigaranın zararlarını anlatacak. Eroinin zararlarını anlatan filmler
gibi veya uyuşturucunun farklı versiyonlarının zararlarını
anlatan filmler gibi, o filmlerde bunu içeni anlatıp gerçekliğini anlatamasa
onun zararlı olduğunu nasıl anlatacak? O zaman buna yasak mı koyacağız? İşte,
bu konuda bir barem tutturmak gerekiyor. O da bir ölçüdür. Bu ölçüde de… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bir dakika istiyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum. Buyurun. HASİP KAPLAN
(Devamla) – Böylesi bir durumda kültür sanat dünyamızın sansür ve yasak
korkusunu aşmak için en azından bir önerge verdik, dedik ki: “Kültür
Bakanlığının ilgili birimlerinin onay verdiği filmler, diziler, belgeseller
bunun haricinde tutulsun.” Yani, Kültür Bakanlığının alanıdır, onların işidir,
onlar yasağını koyarken dikkat ederler buna. Bunu da Genel Kurulun dikkatine
sunuyorum. Bari burada bir hata yapmayalım. E-sigara AKP’nin
sayesinde serbest kaldı diyeceğim. Bunu yasaklayana kadar AKP, bunu böyle
bilesiniz. Biz bu yasaya
destek verdik. Doğru olanlarına destek verdik, aykırı olan, önergelerle
eğriltilen konulara vermedik. Bu duygularla
hepinizi selamlıyorum. Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaplan. Madde üzerinde
şahıslar adına söz talepleri vardır. Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Lütfi Çırakoğlu, Rize Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul
Milletvekili. İlk söz Burdur
Milletvekili Sayın Bayram Özçelik’in. Buyurun Sayın Özçelik. Süreniz beş
dakika. BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4’üncü maddede şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Aslında benim
anlayamadığım bir konu, bu maddeye kadar çok detaylı bir şekilde yasanın
içeriği, tekniği konusunda gerekli açıklamalarda bulunuldu. Özellikle gruplar
anlaşmış olarak beyan ettiler ama hâlâ maddeler üzerinde şahsı adına
konuşmalara devam ediyoruz. Bundan sonraki maddelerde eğer grup başkan
vekillerimiz bir karar alırlarsa bir buçuk saat içerisinde bu kanunu bugün
çıkarırsak çok daha iyi olacağını düşünüyorum. OKTAY VURAL
(İzmir) – Şahsınız adına konuşun canım, grup başkan vekilleri ne yapacağını
bilirler. BAYRAM ÖZÇELİK
(Devamla) – Biraz önce “Sigaranın yararlarıyla ilgili acaba ne var?” diye
sormuştu değerli milletvekilimiz. Halk, sigaranın yaralarını şöyle ifade
ediyor: Sigara içenin evine hırsız girmez çünkü sabaha kadar öksürür, sigara
içen yaşlanmaz çünkü genç yaşta ölür, sigara içen alçak gönüllüdür çünkü
herkesten kolayca sigara ister, sigara içen bonkördür çünkü sigara dumanını
herkese ikram etmekten kaçınmaz. Bu arada nargile ile de ilgili bir soru
sorulmuştu, bunu da halkımız yıllarca kendi deyişinin içerisine koymuş,
yerleştirmiştir: "Sigara içeni nargile paklar, nargile içeni gabak suyu paklar." Teşekkür ederim. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Teneşir paklar. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Özçelik. İkinci söz Sayın
Lütfi Çırakloğlu, Rize Milletvekilinde. Buyurun Sayın Çırakoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun
4'üncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sessiz intihar
olarak da ifade edilen sigara kullanımıyla insanlar arasında çok ilginç ilişki
bulunmaktadır. Bu hain,
ikiyüzlü arkadaşlığın yüz yıllar öncesine dayanan geçmişi vardır. Hain, çünkü arkadaşını arkadan hançerliyor.
Hain ve ikiyüzlü, çünkü herkesin gözü önünde işlediği cinayetlerin
sorumluluğunu kabul etmiyor. Âdeta tek başına terörist gibi her yıl 100
binden fazla insanımızın canına kıyıyor. İnsanlık, özellikle son yıllarda bu
illetin sağlığa verdiği zararlar üzerinde ciddi olarak eğilmiş ve önemli
mesafeler katetmiştir. Sigaranın insan
organizmasına zarar vermediği hiçbir organ ve hücre yoktur. Trilyonlarca vücut
hücremizin her birine sigara, toksik etki yapmakta ve
birçok organda çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. Sigara beyin
hücrelerinden, akciğer, kalp, damar ve üretim sistemi hücrelerine kadar hemen hemen her hücreye etki etmekte, kanserden kısırlığa kadar
birçok hastalığa sebep olmaktadır. Sigara yandığı zaman bin santigrat ısı
oluşturmakta, sigara dumanında 4 bin ila 6 bin civarında madde ortaya çıkmakta,
bunun 40 ila 50 kadarının kansere sebep olduğu bilinmektedir. Nikotin bilinen
en önemli madde olmakla birlikte, sigara dumanında DDT’ten
fare zehri olarak bilinen coumadin’e kadar binlerce
madde ortaya çıkmakta. Unutmayalım, her
sigara bir Çernobil demektir. Nikotin, bağımlılık yapan ve bu nedenle Dünya
Sağlık Örgütü tarafından uyuşturucu kapsamına alınmasına neden olan maddedir.
Koroner kalp damar hastalıklarından en önemli sorun olarak bahsedilmekte ve 3
kat daha fazla koroner kalp hastalığına sebep olmaktadır. Değerli
milletvekilleri, çağımızın en korkutucu hastalıklarının başında kanser
gelmektedir. Sigara, akciğer kanserlerinin yüzde 90’ının sebebidir ve bütün
akciğer hastalıklarından ölümlerin de yüzde 90 sebebidir. Keza, gırtlak, ağız
dudak, yemek borusu, mesane kanserleri ve lösemi sebebi olarak sigara çok
önemli bir yer işgal etmektedir. Sigara içen
annelerin çocuklarının daha çok prematüre dediğimiz gelişmemiş ve zekâ
geriliğiyle ilgili bir sürü sıkıntılar yaşadığını bilmekteyiz ve yenidoğan tümörlerinin 3 kat daha fazla görüldüğünü tıp
izah etmektedir. Sigara içen
bayanlarda özellikle cilt kırışıklıkları daha erken yaşta başlamakta ve pasif
içici olarak bahsedilen bütün sigara içilen alanlarda oturanların da aynı
hastalığın riski altında olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda, sigara içen
bayanlarda rahim kanserleri daha çok görülmektedir. Sigara, akciğer
hastalıklarından ölümlerin, bahsettiğimiz gibi, yüzde 90’ının sorumlusu olarak
görülmekte. Dünyada 5 milyon, ülkemizde de her yıl 100 bin insan sigaranın
meydana getirdiği hastalıklardan ölmektedir. Ortalama yetmiş yıllık ömrü olan
bir insanın otuz yıl sigara içmesi hâlinde beş yılı kayba uğramaktadır yani beş
yıl eksik yaşamaktadır. Ülkemizde sigara
kullanım oranlarıyla alakalı çok bilgiler verilmiştir ama 20 milyon civarında
insanımızın sigara kullandığı bilinmektedir. Özellikle on beş yaşın üstündeki
oran, erkeklerde yüzde 57, kadınlarda yüzde 16 civarındadır. Her geçen gün,
maalesef, kadınlarımızda sigara içme oranı artmakta, bu nedenle, bayanlarda az
görülen akciğer kanseri de sigara içme oranıyla paralel olarak artmaktadır. Yapılan araştırmalarda
ülkemiz sigara tüketiminde dünyada yedinci sırada, AB ülkeleri arasında üçüncü
sırada yer almaktadır. Sigara aynı
zamanda uyuşturucunun da en önemli basamağı olarak kabul edilmiştir. Dünya
Sağlık Örgütü zaten sigarayı uyuşturucu kapsamına almıştır artık. Uyuşturucu
mafyasının hedefinde olan on bir-on yedi yaş grubu alkol, uyuşturucu ve
sigarada en önemli yaş grubu olarak kabul edilmekte ve dolayısıyla sigara,
alkol ve uyuşturucuyu eş zamanlı olarak düşünmek gerekmektedir, mücadele
açısından söylüyorum. Değerli
milletvekilleri, gelişmiş ülkelerde modern tıbbın ana hedeflerinden biri olan
koruyucu hekimliğin öne çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. Sigara bu bakımdan da,
sadece yasak açısından değil aynı zamanda koruyucu hekimlik açısından da
dikkate alındığında, çok önemli bir kanun maddesini görüştüğümüzü ifade
edebilirim. Ülkemizde yılda
yaklaşık 120 bin ton sigara tüketilmekte ve sigaranın sebep olduğu
hastalıklardan, bahsettiğimiz gibi yüz binlerce insanımız canını kaybetmekte,
ortalama 12 ile 15 bin dolar civarında kayba uğramaktayız. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Devamla) – Dünyadaki sigara pastası dikkate alındığında, gelişmiş ülkeler
kendi ülkelerindeki insanları korumasına rağmen, geri kalmış ülkelerde sigara
tüketimini teşvik etmekteler ve bu bakımdan, genellikle geri kalmış ülkelerde
kullanımın dünya sigara tüketiminin yüzde 75’ini teşkil ettiğini düşünürsek,
bunun çok önemli bir sigara pastası olduğunu görüyoruz. Kanunlarla,
elbette mücadele şart ama özellikle eğitimde bunun vurgusunu yapmak lazım. Anne
ve babaların bu konuda önemi çok büyük, görsel medya çok etkili olmakta, her
kesimin kendisine düşen görevi yapması gerekmektedir. Bu bakımdan, bu
çalışmayı yapan değerli milletvekillerimize ve bakanlarımıza huzurlarınızda
teşekkür ediyorum. Özellikle Yeşilay cemiyetinin yıllardır devam ettirdiği bu,
sigara, uyuşturucu ve alkolle ilgili çalışmasını tebrik ediyorum. 2008 yılının ve
takip eden yılların ülkemize ve bütün dünya insanlığına hayırlar getirmesini
temenni ediyorum ve teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çırakoğlu. Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız. Sayın Doğru… REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Sigara
fabrikalarında üretim esnasında, çok büyük oranda, tozdan ve sigaranın yapmış
olduğu zararlardan dolayı, çalışan insanlarda da büyük sıkıntılar vardır.
Özellikle Tokat Sigara Fabrikasında kronik obstrüktif
akciğer hastalığına yakalanmış, 1.500’ün üzerindeki çalışanın içerisinde
yaklaşık olarak bine yakın insan vardır. Bunlarla ilgili bir çalışma yapılmakta
mıdır? Sigara Fabrikasında çalışan insanlardan sigara içmeyenlerin bile çok
büyük oranda etkilenmiş olduğu düşülürse, bu yönde bir tedbir alınacak mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Doğru’nun
tarafımıza yönelttiği soru, daha ziyade iş güvenliğiyle ilgili bir soru ve
önemli bir konuya temas ediyor Sayın Milletvekilimiz. Bugünkü mevcut
mevzuat, aslında sadece sigara üreten iş yerlerinde değil, bütün iş yerlerinde
işçi sağlığının öne alınmasını ve dikkate alınmasını öngörmektedir. Bu konuyla
ilgili olarak Sayın Milletvekilimizin bu sorusu ve dolayısıyla uyarısıyla
ilgili olarak ben de bir değerlendirme ve araştırma yaptıracağım. Ama, normalde, buralarda çalışan vatandaşların, işçilerin
sağlığının korunması, işçi sağlığıyla ilgili genel hükümler çerçevesinde
düşünülmesi gereken bir iştir ve o iş yerinin de sorumluluğu içerisindedir. Ben, Değerli
Milletvekilimize teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Bakan. Madde üzerinde
iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. İlk önergeyi
okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair
Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının başına “…Kültür ve Turizm Bakanlığından onay
almış, televizyonda yayınlanan programlar, filmler, diziler, müzik klipleri hariç…” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN – Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutuyorum: TBMM
Başkanlığı’na 55 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 4. maddesi ile değişik 3. maddesinin (9) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. “Onaltı yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü
işletmelerinde, pazarlamasında ve satışında istihdam edilemez.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım. BAŞKAN –
Gerekçesini mi okutalım, söz mü alacaksınız? HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Konuşacağım. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Öztürk. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz beş
dakika. HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
– Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun teklifinin 4’üncü maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz önergeyi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, bu
önergeyi verirken şunu düşündük: Hiçbir zaman Demokratik Sol Parti olarak çocuk
işçiliğinin hiçbir şekilde teşvik edilmesi gibi bir amacımızın olmadığını
öncelikle belirtmeliyiz. Ancak
geçtiğimiz günlerde izlediniz ve 16 lira zam yaptığımız asgari ücreti biz, on
altı yaşından büyük işçiler için tespit ediyoruz ve yasal olarak da on altı
yaşından büyük işçiler istihdam edilebiliyorlar. Şimdi, bu şekilde
on altı ile on sekiz yaş arasındaki kişilerin istihdamını engellememek amacıyla
bu önergeyi vermiş bulunuyoruz. Türkiye’nin gerçeğini göz önünde bulundurursanız,
Anadolu’da bakkal dükkânında aşağı yukarı günün yirmi dört saatine yakın,
vatandaşlarımız geçimlerini sağlamak üzere para kazanmaya çalışıyorlar ve
dolayısıyla arada sırada işleri çıktığında da on altı yaşından büyük aile
bireylerini de işlerinin başında bırakma mecburiyetinde kalabiliyorlar.
Dolayısıyla, bu hükmün on altı yaşına çekilmesi hem yasanın uygulanabilirliğini
kolaylaştıracak hem de söylediğim gibi bu gruptaki çalışanlar arasında bir
istihdam daraltması sonucunu doğurmayacak. Değerli milletvekilleri,
toplum ve bireyler olarak zararları bilimsel olarak kanıtlanmış hususlara bakış
açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Sigara zararlı, bunu bileceksiniz. Bu gerçeği
bile bile “Bana bir şey olmaz.” diyerek, sadece
kendinize değil, çocuklarınıza, çevrenize zarar vermeye devam edeceksiniz. Bu anlayışı değiştirme olgunluğuna ulaşmamıza vesile olması
dileğiyle yasanın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum ve bu arada bir başka
şeyi daha diliyorum: Ülkemizin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun, sadece
iktidar partisi milletvekilleri tarafından değil, muhalefet milletvekilleri
tarafından verilmiş olan kanun tekliflerinin de aynı hassasiyetle Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine getirilmesini diler, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir. Diğer önergeyi
işleme alıyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair
Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının başına “…Kültür ve Turizm Bakanlığından onay
almış, televizyonda yayınlanan programlar, filmler, diziler, müzik klipleri hariç…” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz. Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Kaplan. Süreniz beş
dakika. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün görüştüğümüz yasa tasarısı
herhâlde zararlarını en çok sağlık alanında değil kültür ve sanat alanında
hissettirecek gibi gözüküyor. Çünkü yasa çok açık: “Tütün ürünleri
kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.” Hepiniz bir hafızalarınızı
tazeleyin, izlediğiniz filmlere bir bakın. Casablanca
sahnesini demiyorum, Yılmaz Güney’in ilk dönem filmlerine de götürmüyorum sizi
veya Baba filmindeki purolara da götürmeyeceğim sizi, ama her sahnesinde, her
dizide… Bana bir tane örnek gösterin, deyin ki: “Şu an Türkiye’de
televizyonlarda oynayan dizilerin bir tekinde tütün mamulü kullanılmıyor.” O
zaman ya bunların hepsini yasaklayacaksınız… Bu yasa bunu ifade ediyor. Bütün
dizileri yasaklayacak bir iktidar, bütün filmleri yasaklayacak bir iktidar,
bütün müzik kliplerini yasaklayacak bir iktidar
gelmedi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu Meclise. AKP de bunu beceremeyecek.
Yasayı geçirebilirsiniz, buyurun. Yarın, sanat dünyasıyla, kültür dünyasıyla,
sinema dünyasıyla, tiyatro dünyasıyla, müzik dünyasıyla artık siz bunu konuşun.
Eğer Kültür
Bakanlığımız varsa, o Kültür Bakanlığımızdan bandrol
ve izin alınıyorsa, o Kültür Bakanlığımızın Telif Hakları ve Sinema Genel
Müdürlüğüne niye güvenmeyeceğiz? Yani, Kültür Bakanlığı muhalefetin bir
bakanlığı değil ki, 60’ıncı Hükûmetin bir
bakanlığıdır. Biz de diyoruz ki bu teklifi verirken: “Kendi bakanlığınızın
uzmanlık alanına giriyor. Kendi bakanlığınıza güvenin, muhalefeti bırakın bir
kenara.” Gerçekten, bu, çok ciddi sıkıntılara ve sorunlara yol açacaktır.
Hiçbir TV dizisi, yabancı, yerli… Bunu, sadece Türkiye’deki ulusal dizilere
hasretmiyorum olayı. Yani, hayatın gerçekliği içinde zararlı da olsa… Yani, et
faydalıdır, ama 60 kilo et yeseniz zararlı duruma da gelebilir, yani bu da bir
gerçekliktir. Yani, bu tütün
mamulleriyle ilgili, sanat, kültür dünyasının olumlu veya olumsuz
eleştirilerinin yer alacağı sanat eserlerini yasaklayan bir madde şu an söz
konusu. Yani, “Bunu muhalefet söylüyor, doğru söylüyor, ama onlar söylüyor diye
biz, bu doğruyu yapmayacağız.” derseniz işte, en büyük hatayı yaparsınız. Yani,
biz “Allah birdir, peygamberi Hazreti Muhammed’dir” dediğimiz zaman, bir
önergeyle de gelsek “Muhalefet doğru söylüyor, ama muhalefetin dediği olmasın.”
diye farklı yollara saparsak, yani gerçekten ülkemizdeki demokrasiye, demokrasi
kültürüne, çoğulculuğa, katılımcılığa, zarar veririz. Şu an, ben, bu teklifin
üzerinde konuşma gereğini duyarken gerçekten Türkiye’nin tiyatro dünyasını,
sinema dünyasını, müzik dünyasını, belgesel dünyasını, yani sanat ve kültür
alanında Türkiye'nin tanıtımıyla ilgili bütün bu kültür faaliyetlerinin hepsini
bir bütün olarak düşünüyorum. Burada, tolerans
yok yasaklama var, külliyen yasaklama var. Yani, bir dizi filmde, o anda
efkârlanmış bir sigara içen veya gerçekten zararlı olduğunu bile bile bu eylemi yapan bir kişinin rolü gereği o filmi
yasaklama gibi bir sonuca gidiyoruz. Sinemayı yasaklıyoruz, kültürü
yasaklıyoruz, sanatı yasaklıyoruz, ama e-sigaraya yeşil ışık yakıyoruz. Yeşilaya da bunu bir sorsak, Yeşilay ne der diye
düşünürdüm. Sanata yasak, e-sigaraya evet. Yok bu
kadar demokrasi. Bu kadar da çoğulculuk anlayışı, demokrasiye sigaradan daha
fazla zarar veriyor, iktidar partisini uyarıyorum. Saygılar
sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaplan. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkan, bu konuşma için yerimden kısa bir
açıklama yapabilir miyim? BAŞKAN – Buyurun.
SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; Sayın
Kaplan’ın açıklamalarına karşılık benim de bazı şeyler söylemem gerekti, onun
için kısaca yerimden bu açıklamaları yapacağım. BAŞKAN – Yalnız
çok kısa lütfen Sayın Bakan. SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Çok kısa efendim. Bir defa bu
kanunun bir amacı var, çocukları ve gençleri korumak. Sayın Kaplan sanattan
bahsetti, efendim, işte, özgürlüklerden bahsetti, bunlara eyvallah, bunlara
hiçbir şey söylediğimiz yok, ama şu anda bile duyarlı televizyonlar -belki
Sayın Kaplan’ın dikkatinden kaçıyor- bu çeşit sigara görüntülerini buzlayarak, bir şekilde gölgeleyerek filmlerin o
kısımlarında, yayınlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla, bunlar bundan sonra da,
bu kanun çıktıktan sonra da daha kararlı bir biçimde yapılabilecektir, ne sanat
engellenmiş oluyor ne de özgürlükler engellenmiş oluyor. Burada önemli olan,
toplumu ve sigara içme riski olan, sigaraya başlama yaşındaki çocukları,
gençleri korumaktır ve maksat çok açıktır. Teşekkür ediyorum
Değerli Başkan. BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Birleşime on
dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 18.53 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 19.10 BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ
(Konya), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum. 55 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Komisyon ve Hükûmet burada. Teklif’in 5’inci
maddesini okutuyorum: MADDE 5 - 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı
ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Kontrolün
sağlanması MADDE 4 (1) Tütün
ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın
cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik
puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes
tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine
tahsis edilen alanlar ile nargile içilen mekanlarda
tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes
tarafından görülebilir yerlere asılır. (2) Tütün
ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş santimetrelik
puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı rengi ile, "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve
diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır."
ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. (3) Türkiye'de
üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en geniş iki
yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne yüzde
otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını
belirten yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı
şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları
üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez
veya satışa çıkarılamaz. (4) Tütün
ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa
etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili
yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya
işaret kullanılamaz. (5) Bu Kanunda
sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili
hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun
görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumu tarafından çıkarılır. (6) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve
diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo
ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon
kuruluşları ve radyolar, ayda en az altmış dakika tütün ürünleri alışkanlığının
zararları konusunda uyarıcı eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu
yayınlar, 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve
yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık altmış dakikalık
süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim
Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum
örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar,
Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu tarafından yayımlanması sağlanır. (8) Tütün
ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık
riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili
kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır. (9) Tütün ürünleri
alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç
ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılır. (10) Bu maddenin
yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına
yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine
yeterli ödenek konulur. (11) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların bu Kanunda yasaklanan
faaliyetler ile ilgili olarak yaptıkları harcamalar yıllık gelir ve kurumlar
vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez." BAŞKAN – Madde
üzerinde, gruplar adına söz talebi vardır. İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’e ait. Buyurun Sayın Enöz. Süreniz on
dakika. MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyeti, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
saygıyla selamlıyorum. Ben de 2008
yılında ve daima, ülkemiz için birlik, düzenlik, dirlik, bolluk ve bereket ile
dünyamız için de barışlar temenni ediyorum. Değerli
milletvekilleri, dünya coğrafyasında siyasal sınır tanımayan tek konu
sağlıktır. Dünyada yaşanan hızlı gelişmeler, siyasal, ekonomik ve kültürel
dengeleri çok derinden etkilemektedir. İnsan yaşamının vazgeçilmez unsuru olan
sağlık alanında da değişim ve gelişmeler, global
hareket edilmesini gerekli kılmaktadır. Herhangi bir ülkede bir hastalık
salgını, komşu ülkelere ve hatta ulaşımın hızlı olduğu dünyamızda daha uzak
ülkelere kadar gitmektedir. Bu açıdan, ülkelerin, yalnız kendilerine özgü
sağlık sorunlarıyla değil, genel olarak dünyadaki sağlık sorunlarıyla da
ilgilenmeleri zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün
kurucuları arasında yer almıştır, bugüne kadar da bu kuruluşlarla daima sıkı
bir iş birliği içerisindedir. Sayın
milletvekilleri, tütün içimi Amerika’da başlamış, oradan Avrupa’ya, Kâtip
Çelebi’ye göre de tütün 1601 tarihinde İngilizler vasıtasıyla İstanbul’a
getirilmiştir. Bu dönemde bazı göğüs hastalıklarına iyi geldiği söylentisiyle
tütün içimi hızla yayılmıştır. Tütün içimi 19’uncu yüzyıldan itibaren ince
kâğıda sarılarak sigara hâlinde kullanılmaya başlanmıştır. Tütün alışkanlığı
dünyada görülen en yaygın alışkanlıktır. Dünya Sağlık Teşkilatının yayınlarına
göre, kişi başına en fazla tütün tüketen ülkelerin başında, maalesef, Türkiye
gelmektedir. Sigaranın zararları geç anlaşılmış ve ondan sonra da aleyhine
kampanyalar başlatılmıştır. Ancak, ekonomik nedenlerden dolayı yeterince
istenen neticeler alınamamıştır. Dünya Sağlık Teşkilatı, sigara içmeyi salgın
bir hastalık olarak nitelemektedir. Sayın
milletvekilleri, yapılan istatistikler göstermiştir ki, sigara içenlerde alkol
ve uyuşturucu kullanma eğilimi daha fazla olmaktadır. Sigara insanları irade
zayıflamasına, tembellik ve rehavete alıştırmaktadır. Sigara alışkanlığı
milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının da sakat
kalmasına yol açmaktadır. Dünya genelinde baktığımızda, sigara yüzünden her yıl
13 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. Çabuk ulaşılabilir olması sebebiyle,
gençler arasında sigara içmek oldukça yaygındır. Gelişmiş ülkelerde on iki-on
yedi yaş arasındaki her 5 ergenden 1’inin sigara tiryakisi olduğu tahmin
edilmektedir. Ülkemizde ise bu oran daha da yüksektir. Sigara
alışkanlığı, özellikle gençlerimizin, öteki kötü alışkanlıklara karşı direncini
de azaltmaktadır. Sigaraya gençlik döneminde alışmayan bir kişinin tiryaki
olması zorlaşmaktadır. Çünkü, sigara içenlerin yüzde
95’i sigaraya yirmi bir yaşına kadar başlamaktadırlar. Tütün ya da
sigara içiminin sağlığa olan zararları yanında ekonomiye olan zararları da
azımsanmayacak boyuttadır. Tütün tiryakisi, kendisine, aile fertlerine ve
kapalı yerlerde diğer insanlara hastalık ve bu yolla akla gelmedik tedavi
masrafları yüklemektedir. Sayın
milletvekilleri, ülkemizde sigara kaçakçılığı yoluyla yarı fiyatına sigara
satılmaktadır. Çocuklarımızın erken yaşlarda sigaraya alışması için neredeyse
her türlü ortam hazırlanmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 20 milyon tütün mamulleri
içicisi, bir yılda 17 milyar YTL’lik tütün mamulü tüketmektedir. Türkiye’de
yatırım ve üretim faaliyetlerine devam eden ve bugün sayıları altıyı bulan çok
uluslu sigara şirketleri, maalesef, Dünya Sağlık Örgütünün hazırlamış olduğu ve
Türkiye'nin de imza koyarak kanunlaştırdığı Tütün Kontrolü Çerçeve
Sözleşmesi’ne ve buna dayalı olarak çıkarılan Ulusal Tütün Kontrol Programı’nın
özellikle reklam, promosyon ve sponsorluk ile ilgili
hükümlerine uymamaktadırlar. ABD’de sigara içmenin zararları hakkında halkı
kandırmak suçundan, AB ülkelerinde ise sigara kaçakçılığı davalarından dolayı
sorumluluklarını kabul eden çok uluslu sigara şirketleri bu ülkelerde ciddi
tazminatlar ödemeye mahkûm edilmişlerdir. Her geçen yıl Avrupa ve Amerika’da
satışları azalan bu şirketler, ülkemize gelince kanunları ve kurumları yok
sayarak yasa dışı reklam ve promosyon çalışmaları
yapmaktadırlar. Burada asıl amaç, Tekelin piyasa payını azaltarak, kendi
ülkelerinde kaybettikleri pazar paylarını gençlerimizin ve çocuklarımızın
ciğerlerini kullanarak telafi etme peşinde olmalarıdır. Bu anlamda, Tekelin
özelleştirilmesine karşı çıkmak ve bunu savunmak, insanımızın sağlığı ve
geleceğini savunma ile eş anlamlıdır. Sayın
milletvekilleri, günümüzde özellikle gençlere yöneltilen sinsi sigara
reklamlarının da katkılarıyla, ülkemizde, sosyal ve ekonomik bu felaketi uzun
yıllardır artarak yaşamaktayız. Her yıl binlerce insanımız akciğer kanserinden
yaşamını yitirmektedir. Akciğer kanserine ek olarak, 3-4 katı kadar insanımız
da başta kalp-damar hastalıkları ve akciğer hastalıkları olmak üzere
yaşamlarını kaybetmektedirler. Sigara ile ilgili birçok ekonomik raporda, 1
dolarlık sigara girdisinin ekonomide 2 veya 4 katı zarara yol açtığı
bildirilmekte, sigaranın özellikle gelişmekte olan ülkeler için kalkınmanın
önündeki en önemli ekonomik engellerden biri olduğu belirtilmektedir. Dünya
Bankası raporuna göre, dünyadaki tütün kaynaklı ekonomik zarar yaklaşık 200
milyar ABD dolarıdır. Aynı rapor, sağlık için en etkin harcamaların başında
sigara içiminin önlenmesi için yapılanların geldiğini bildirmektedir. Sayın
milletvekilleri, bilimsel araştırmalarda da gösterildiği gibi, ulusal tütün
tekellerini kaybeden, özelleştiren ülkelerde sigara tüketimi artmakta,
dolayısıyla zararlarının boyutu da katlanmaktadır. Batılı ülkeler hızla
bilimsel bir şekilde sigara karşıtı çalışmalar yürütürken, sokaklarda bile
sigara içimi yasaklanırken bizde tüketim artmaktadır. Devletin denetleyici ve
koruyucu eli insanlarımız üzerinde mutlaka etkisini hissettirmelidir. Sayın
milletvekilleri, bu vesile ile ülkemizdeki sigara kaçakçılığından da bahsetmek
istiyorum. Türkiye’deki kaçak sigara piyasası uluslararası tütün tekelleri
tarafından işletilmektedir. Resmî kayıtlar dışında, araçların “zula” tabir edilen bölgelerine yerleştirilmiş kaçak sigaraların,
bildirilenlerin 10 katı olduğu tahmin edilmektedir. Yani, bu yöntemle
Türkiye'ye sokulan sigara miktarı yılda 500 milyon paketi bulmakta olup, bu
rakam satılan sigara miktarının yüzde 10’una tekabül etmektedir. Bütün bunlar
ülkemiz için hem ekonomik hem de sağlık anlamında büyük kayıplara yol
açmaktadır. Sigara
kaçakçılığı, gerek maliyetinin ucuz, getirisinin silah ya da uyuşturucuya
oranla çok daha fazla olması gerekse mevcut kanunlara göre cezasının yok
denecek kadar az olması sebebiyle uyuşturucuya göre daha risksiz ve daha kolay
yapılmaktadır. Bir yandan devletimiz her yıl 2,5 milyar dolar civarında vergi
kaybına uğrarken insanlarımız sağlıklarını kaybediyor, öbür yandan ise yasa
dışı örgütler bu yöntemle ciddi lojistik destek sağlıyorlar. Konu ile ilgili bu
durum hepimizi derinden üzmekte. Beklentimiz, Hükûmetin
bu konudaki tedbirlerini acilen almasıdır. Sayın
milletvekilleri, konu tütün olunca üreticilerimizle ilgili olarak da birkaç şey
söylemek istiyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen, ülkemizde 400 binin üzerinde insanımız tütün
tarımıyla uğraşmakta olup bu da 2 milyon vatandaşımızın geçim kaynağıdır.
Yıllardır 100 bin ton civarında gerçekleşen üretimimiz dikkate alındığında,
Türkiye, şark tipi oryantal tütün ihracatında dünya birinciliğini tartışmasız
sürdürmektedir. Tokat, Samsun, Adıyaman, Bitlis, Batman gibi illerimizle
beraber ülkemizin tütün üretiminin önemli bir kısmı Ege Bölgesi’nde
gerçekleştirilmektedir. Dünya tütün piyasalarında “Türk tütünü” olarak bilinen
tütün bu bölgede yetişen tütünlerdir. Seçim bölgem olan Manisa’da tütün bu
bölgenin miktar ve kalite açısından en önemli üretim noktası olması özelliğini
yıllardan beri korumaktadır. Yerli ve yabancı alıcıların rağbet ettiği ve
sigara üreticilerinin harmanlarında olmazsa olmaz bir yere sahip olma
özelliğini korumuştur. Tütün üreticilerimiz, bizlerden, sorunlarıyla
ilgilenilmesini ve bu sorunların dile getirilmesini talep etmektedirler. Hükûmetten, tütün üreticilerimizin sorunlarının giderilmesi
için daha radikal tedbirler almasını bekliyoruz. Sayın
milletvekilleri, son olarak konulan müeyyidelerin dışında, Sağlık Bakanlığı,
Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerin, konunun önemine binaen ortak
projelerle, ilköğretimden başlamak üzere gerekli eğitimlerin çocuklarımıza
verilmesinin sağlanması gerekmektedir. Bu duygu ve
düşüncelerle, bu kanunun uygulanmasında insanlarımızın sağlıkları için çok daha
duyarlı davranacaklarını ümit ediyor ve yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Enöz. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse. Buyurun Sayın
Köse. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz on
dakika. CHP GRUBU ADINA
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi en içten saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Tam on üç fıkradan oluşan 5’inci maddenin genel
içeriği, tütün mamullerinin zararlarından insanları koruyan uyarıları ayrıntılı
olarak yasa güvencesine bağlamaktadır. Bu uyarılar, yasada oldukça geniş bir
çerçevede değerlendirilmektedir. Sigara paketlerinin üzerindeki yazılardan
kamuya açık alanlardaki yazılara ve hatta radyo-televizyon yayınlarına kadar
geniş bir alanda, tütün mamullerinin olumsuz etkilerini uyarı yoluyla topluma
anlatmak oldukça etkili bir yoldur, ancak bu uyarılar tek başına yeterli
değildir. Tütün mamullerinin
zararlarının anlatılması daha geniş kapsamlı bir çalışmayla yapılabilir. Bunun
sonuçları gelecek kuşakları ilgilendirdiğinden konu daha da önem kazanmaktadır.
“Sigara içmek öldürür” uyarısını hepimiz yakından bilmekteyiz. Fakat, ülkemizde ise, sigara ya da tütün mamulleri sadece
içenleri değil tütün üreticilerini de öldürmektedir. Şüphesiz, tütün
mamullerinin yan etkileri topluma anlatılmalı, bunun kullanımının azaltılması
ve sağlıklı kuşakların yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bu
konudaki çalışmalar yalnız halk sağlığı ile ilgili düzenlemeler değil, bu aynı
zamanda ülkemiz tütününü yabancı firmaların kullanım alanına terk eden
düzenlemelerdir, buna da dikkat etmek gerekir. Bakınız, 1998
yılında 25 bin ton olarak üretilen Adıyaman tütününün 2006 yılında 7 bin tona
geriletilmesinin açıklaması acaba ne olabilir? Tütün üretiminin kotalarla,
fiili engellerle azaltılması tek yöntem değil elbette. Elde yine çok güçlü bir
silah daha var, o da özelleştirme silahıdır. Türkiye’de tütünle geçimini
sağlayan yaklaşık 1 milyon aile özelleştirmeler sonucu ne duruma düşecektir hiç
düşünüldü mü acaba? Türkiye’de ilk 500 kuruluş arasında yer alan ve kâr eden
Tekel neden özelleştirilmeye çalışılıyor? Bunun ekonomik bir açıklaması
olabilir mi? Bu özelleştirmenin amacı, ihracatta birinci olduğumuz Şark tipi
tütünün yerine Amerika tütününü geçirmektir. Ülkemizde yabancı
firmalarca üretilen Amerikan blend sigara
harmanlarında kullanılan Virginia ve Burley tütünleri
70 milyon kilogram olup bunun yüzde 90’ı ithal edilmektedir. Bu ithalat
sonucunda yaklaşık 220 milyon dolar yurt dışına transfer edilmektedir. Bunun
amacı tütün üreticisini yoksullaştırmak ve yok etmektir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tütün üretimi konusu sosyoekonomik olarak da oldukça
önemlidir. Esas amaç, kotalar, fiili kısıtlamalar ve özelleştirmeler gibi
uygulamalarla tütün üreticisini yok etmek, dolayısıyla yerli piyasaya yabancı
şirketlerin egemenliğini sağlamaktır. Tütün üreticisini yok etmek ülke
ekonomisine de darbe vurmak demektir. Hele Adıyaman halkı için tütün hayati
değere sahiptir. Çünkü endüstriyel bitkilere baktığımızda, Adıyaman’da en büyük
paya sahip ürün olarak tütünü görmekteyiz. Adıyaman köylüsü tütünden geçimini
sağlamaktadır. Ancak tütün üretimi izninin çıkmamış olması üreticileri tedirgin
etmektedir. Bu iznin acilen çıkması en büyük dileğimdir. Peki, Adıyaman
köylüsünün elinden tütünü alırsanız ne olur? 29 bin aile açlığa terk edilir.
Değerli arkadaşlarım, siz Malatya’da kayısıya kota getiremiyorsanız, Rize’de
çaya kota getiremiyorsanız, başka bir yerde pamuğa kota getiremiyorsanız… Tek
geçim kaynağı olan ve ayrıca -özellikle bunu bildirmek istiyorum- alternatif
ürünü olmayan, alternatif ürün yetişmeyen Adıyaman’da tütünü yok etmek,
gerçekten düşündürücü bir olaydır. Zaten Adıyaman halkı fakir bir durumdadır,
zor şartlarda ekmeğini çıkarıyor. Bu insanlara yardımcı olmamız gerekiyor.
Dolayısıyla halkın gelirini sağlayan ürünü elinden almamak lazım diye
düşünüyorum. En azından, işlerliği olan ve yaşama geçirilebilen bir alternatif
ürün projesi uygulanmalıdır. Alternatif ürün projesi gerçekleşene kadar
Adıyaman’da tütünün desteklenmesini diliyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sigara içmeyi yasaklamak, tütün üretimini yok etmeyi
gerektirmiyor. Tütün üreticisi mağdur edilmeden de sigara yasakları
uygulanabilir. Biz, tüm toplumun sağlığını ilgilendiren hassas bir konuda
çalışma yapıyoruz. Bu demektir ki, gelecek kuşakların sağlıklı yaşamasına katkı
yapmaya çalışıyoruz. Yalnız, bunu yaparken, tütün üreticilerinin yaşamını da
ellerinden almamak gerekiyor. Bu düşüncelerle
yeni yılda hepinize sağlık ve mutluluk diliyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Köse. Madde üzerinde
şahıslar adına söz talepleri vardır: Sayın Bayram Özçelik,
Burdur Milletvekili; Sayın Kemalettin Aydın, Gümüşhane
Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili. İlk söz, Sayın
Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili. Buyurun Sayın Özçelik. Süreniz beş
dakika. BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygı ve
hürmetle selamlıyorum. Sigarayı
bıraktıktan sonra insan vücudunda nasıl bir gelişme oluyor? Yirmi
dakika sonra tansiyon normale dönüyor, bir gün sonra kalp krizi riski azalmaya
başlıyor, iki gün sonra nikotin vücuttan atılmaya başlıyor, bir ay sonra ciğer
kapasitesi yüzde 30 artıyor, bir yıl sonra kalp krizi riski yüzde 50 azalıyor,
üç yıl sonra kalp krizi riski hiç sigara içmemiş insanlarla aynı oluyor. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Özçelik. Sayın Kemalettin Aydın, Gümüşhane Milletvekili. Buyurun Sayın
Aydın. Süreniz beş
dakika. KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 55 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sayın Başkan, iki
gündür -geçtiğimiz perşembe ve bugün- sürekli sigara, sağlık üzerine
konuşuluyordu ama izninizle, ben, kanun
teklifi üzerinde konuşmayıp kitle imha silahı imalatı üzerine konuşmamı
sürdürmek istiyorum. Ayrıca, izniniz için teşekkür ederim. Şimdi, sigaranın
birçok zararları ve içinde birçok maddeler olduğunu söylemiştik ama bu kitle
imha silahını imal edebiliriz burada. Küçük bir kâğıt alıp bunun içerisine
biraz böcek ilacı, biraz fare zehri, biraz dezenfektan -tuvalet temizliğinde
kullanılan dezenfektan-, biraz oje çıkarıcı, biraz roket benzini, biraz tiner,
biraz radyoaktif madde, biraz da hidrojen siyanid
ekleyerek ve yaklaşık 4 bin toksik maddeden oluşan
bir madde imal edebiliriz. Bunu imal ettiğimizde ne yapabiliriz dünya
toplumunda? Damar tıkanıklığının, boğaz kanserlerinin, amfizemin, prostat
kanserlerinin önemli bir oranda oluşmasına neden olabiliriz. Ayrıca rahim
kanserlerini 4 kat artırabiliriz. Mide kanserlerini 2 kat, göğüs kanserlerini 3
kat, gırtlak kanserlerini 30 kat, ani ölümleri de 10 kat artırabiliriz bu elde
ettiğimiz silahla. Sadece bunlarla kalmaz, solunum yolu hastalıkları ve
özellikle Türkiye’de çok önemli bir problem olan, gittikçe küçülen yaşlara inen
“KOAH” dediğimiz ve 2020’de ilk üç sırada ölüm nedenlerinden biri olacak
solunum yolu hastalıklarına; erken yaşlanma, geç iyileşme gibi nedenlere neden
olabilecek bir silah imal edebiliriz. Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin
kişinin -ki beş on yıl sona bunu 250 bin, 300 bin kişiye taşıyabiliriz- ve
dünyada da milyonlarca kişinin ölümüne neden olabilecek bu silahın, aslında,
adı, sigara işte. Bu nedenle de, bu sigarayı, Dünya Sağlık Örgütü, dünyanın en
büyük sağlık sorunu olarak ilan etmiştir ve dünyanın da en büyük bulaşıcı
hastalığı olarak ilan etmiştir. Gerçekten, uzmanlık
alanım olan bulaşıcı hastalıkların önlenebilir birçok önlemi olmasına rağmen,
sigarada -bugüne kadar bunu başaramayıp- Türkiye’yi dünyada 7’nci pazar haline
getirmişiz. Diler ki gönül, bu yasayla beraber, bu pazarda, Türkiye, 17’nci,
77’nci veya 177’nci ülke durumuna gelsin. Bir tütün
şirketinin otuz yıl önceki bir raporuyla sözlerime devam etmek istiyorum.
“Ergenlik çağındaki çocuklar, özgürlüklerini bir sembolle ortaya koymaktadır.”
derler ve sigara, yetişkinlikle özdeşleştiği için ve yetişkinler sigarayı
çocuklara yasakladığı için, çocuklar için en önemli yetişkinlik sembolü
olduğunu ileri sürerek, 1977’den itibaren, on iki yaşa kadar, on bir yaşa kadar
hedef kitlelerini indirmişlerdir. Biz de, bu hedef kitlenin yoğunluklu olduğu
Türkiye Cumhuriyeti insanlarında, sizlerin kabul oylarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üzerine düşen görevi yerine getirecektir ve biz de “Haydi büyükler,
sigarasız kampanyaya.” diyeceğiz. Eğer bunu büyükler başarmazsa, bir gün
çocuklarımızı tetikleyeceğiz ve çocuklarımızın, bu kampanyada, büyükleri
sigarayı bırakma kampanyasına taşımalarını sağlayacağız. Düşüncelerimi bu
şekilde tamamlamadan önce, Türkiye Cumhuriyetinin en önemli tutanağı olduğunu
düşündüğüm ve bunun üzerinde tutanak olmadığını düşündüğüm Meclis
tutanaklarında, 27/12/2007 tarihinde, eski Sağlık
Bakanlığı yapmış olan bir milletvekili arkadaşımız, kendisine sorulan bir
soruya, “Doktorlar niye sigara içiyor?” sorusuna, “Doktor olamamışlar.” gibi
bir cümle kullanmıştır. Bunun tutanaklardan düzeltilmesi adına kendi
düşüncelerimi de söylemek istiyorum: Bir başkası da çıkar, “Hastasının derdini
dert etmeyen doktor da sigara içmez” diyebilir, böyle bir mantık söz konusu
değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nde sivil toplum yüzde 57 oranında sigara
içerken, doktorlar, mutlaka, bu toplumun insanlarıdır -onaylamıyorum, doğru
bulmuyorum, bırakmaları gerekir, içmemeleri gerekir- onlar da yüzde 40 oranında
bu sigarayı içmektedirler. Ki, bu yasadan sonra onlar da içmeyecektir. Ama bir
kişinin iyi doktor olup olmaması o kişinin sigara içmesiyle alakalı değildir.
Ben de, bir bakanın iyi bakan olup olmamasını, onun uygun olmayan bir
davranışıyla kıyaslarsam doğru olmaz. Sadece şu cümlelerle doktorların hangi
sıkıntılar içerisinde olduğunu söyleyebilirim: Gün aşırı nöbet tutmaktayız biz
arkadaşlar. Gün aşırı nöbet dediğiniz zaman, bir ayda, bir memurun çalıştığının
yanında, bir işçinin, artı, bir memurun çalıştığı kadar daha çalışan insanların
bir sigara içmesinden dolayı “İyi doktor olamamışlar.” tanımlamasını doğru
bulmuyor, tutanaklarda da kendi düşüncelerimin kayıtlı olmasını arzu ettiğim
için bunu söylüyor, saygıyla hepinizi selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aydın. Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçeceğiz. Buyurun Sayın
Doğru. REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Komisyon Başkanımıza sormak istiyorum:
Sigara fabrikalarında işçiler, memurlar çalışıyorlar ve çalışanların büyük bir
kısmı da çok çeşitli problemlerle karşı karşıyalar. Bunların başında, işte,
akciğer hastalıkları geliyor, hatta, rayaud hastalığı dediğimiz damar hastalığına kadar, yani,
kangrene kadar ulaşan hastalıklarla karşı karşıya bulunuyoruz. Ben Sayın
Başkana sormak istiyorum: Acaba bu çalışanların hukuki olarak bir hakları var
mıdır, yok mudur? Bu hususta veyahut da bu kanunda olsun veyahut da daha önceki
kanunlarda bununla ilgili, yani, hakları var mıdır, yok mudur? Onu öğrenmek
istedim. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın Paksoy. MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım,
iki sorum var size: Kısırlık ve ana rahmindeki yavruya sigaranın olumsuz
etkileri üzerine yapılmış tıbbi ve istatistiki
çalışmalar var mıdır? Varsa, yüzdeleri nelerdir? İkinci sorum:
Ülkemizde sigara piyasasının yüzde kaçı yabancı firmaların kontrolündedir?
Yine, sigara piyasasının yıllık bilançosu nedir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın Öztürk… HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Bakana ve
Komisyon Başkanına sormak istiyorum: Görüşülmekte olan kanun teklifinin çerçeve
5’inci maddesiyle değişik 4’üncü maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu
fıkralarında Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarına program yapma konusunda
yetki verilmektedir. Yasa ile verilen bu görevler nedeniyle Bakanlık
bütçelerine yeteri kadar ödenek koymaları zaten mümkün iken, temenni mahiyetinde
onuncu fıkra hükmüne niye gerek duyuldu? Eğer düşünceniz bütçeye asgari tutarda
bir ödenek konulmasını amaçlamak ise, onuncu fıkranın bu amaca uygun olarak
düzenlenmesi gerekmez miydi? Yoksa, kanun tekniği
açısından “Fazla mal göz çıkarmaz.” anlayışı ile mi bu fıkraya ihtiyaç
duydunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Sayın
Bakan… SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum. Sigaranın,
özellikle anne rahmindeki çocuklara ciddi zararları olduğunu biliyoruz.
Bunların arasında erken doğumlar, düşük kilolu doğumlar ve başka zararları da
var. Bunların detaylarıyla ilgili bilgileri Sayın Milletvekilimize yazılı
olarak verelim. Sigaranın yabancı
firmaların kontrolündeki miktarlarını ve 2007 yılındaki yıllık sigara
harcamasını da Sayın Milletvekilimize yazılı olarak vermenin daha uygun
olduğunu düşünüyorum. Onuncu fıkra
hükmüne neden ihtiyaç duyuldu? Evet, bu tekit amaçlı olarak konmuştur. Yani,
biz, özellikle sigara mücadelesiyle ilgili olarak bütçemize, bütçeyi
hazırlarken Maliye Bakanlığımızdan ilave bir para isteyeceğiz, bunu tekit
amaçlı olarak konulmuştur. Ben değerli
milletvekillerimize teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan. Sayın Komisyon… ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Bir sigara
fabrikasında hizmet akdine bağlı olarak işçi niteliğiyle çalışanın çalışma
şartlarından dolayı yakalandığı hastalık, sosyal güvenlik hukuku anlamında bir
meslek hastalığıdır. Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurması halinde, iş
göremezlik derecesinin yüzde 10’u da aşması halinde yaşlılık sigortası dışında,
ayrıca bir maluliyet, iş göremezlik, iş kazası ve meslek hastalığı
sigortasından maaş bağlanması imkânı vardır. Riskin böylece bertaraf edilmesi,
sonuçlarının, mümkündür. Ayrıca,
sorumluluk hukukumuz kapsamından, ilgili kişi, iş sözleşmesine dayanarak iş
mahkemesinde bir maddi ve manevi tazminat davası açar. Ölüm halinde de aynı
konu, aynı hak söz konusudur. Fakat, memurlar hukuku
bakımından Türk hukukunda böylesi bir düzenleme yoktur. Yani, sigara
fabrikasında bir kamu statüsüne bağlı olarak çalışan kişinin meslek hastalığına
veya çalışma hastalığına veya çalışma şartlarından kaynaklanan bir vücut
sakatlığına yakalanması, tutulması, maruz kalması hâlinde idari mali
içtihatları kapsamında bir hak elde etmesi mümkün değildir. Temenni ederim ki,
ilerideki düzenlemelerde, bu kanunda, memur olsun, diğer kişiler, işçi olsun
veya olmasın diğer kişilerin sigara sebebiyle yakalandığı hastalıklardan,
yakalandığı arazlardan veya ölümlerden dolayı hak sahipleri, sigara
üreticilerine, dış satıcılara ve Türkiye temsilcilerine karşı bir tazminat
davası açma hakkı tanınsın. Böyle bir hak bu kanunu gerçekte ayağı üstünde,
önleyici ve önlemlendirici bir yasa haline getirir. Teşekkür ediyorum
sorularından dolayı. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Başkan. Madde üzerinde
dört adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. İlk önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
55 sıra sayılı yasa teklifinin 5. maddesinin (7) nolu
bendinde geçen (altmış) ibaresinin (otuz) olarak değiştirilmesini arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
55 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5’inci maddesinin (11) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41
inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve
reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak
gösterilemez.” TBMM Başkanlığına 55 Sıra Sayılı
Kanun teklifinin 5. maddesine; “Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren
firmalar yıllık gelirlerinin binde birini okul yapılması amacıyla Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesine ödenek kaydedilmek üzere Hazine’ye aktarırlar. Aktarılma
usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı ve Hazine’den sorumlu bakanlıklar birlikte
belirler.” ibaresinin 12. fıkra olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz. 02.01.2008
BAŞKAN – Şimdi,
en son ve en aykırı önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
1109 sıra sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin çerçeve 5 inci maddesi ile
değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin: (1) numaralı fıkrasındaki “alanlar ile nargile
içilen mekanlarda” ibaresinin “alanlarda” olarak
değiştirilmesini, (3) numaralı
fıkrasındaki “zararlarını belirten” ibaresinden sonra gelmek üzere “Türkçe”
ibaresinin metne eklenmesini, (7) numaralı
fıkrasındaki “altmış” ibarelerinin “doksan”
olarak değiştirilmesini, birinci cümlesindeki “tütün ürünleri”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ve sağlığa zararlı diğer” ibaresinin eklenmesini,
sonrasında gelen “alışkanlığının” ibaresinin “alışkanlıkların” olarak
değiştirilmesini ve “Bu yayınlar.” ibaresinden sonra gelmek üzere “asgari 30
dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere”
ibaresinin metne eklenmesini arz ve teklif ederiz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, benim önergem daha aykırı efendim. Çünkü ben altmış
dakikayı otuza indirmek istiyorum. BAŞKAN – Sayın
Genç, bu işleri hepimizden daha iyi biliyorsunuz ama neyse... KAMER GENÇ
(Tunceli) - En aykırı benim önergem. BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ(Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkan. BAŞKAN –
Gerekçeyi… SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN – Buyurun,
gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tütün ürünü
tanımının içine “nargile” de girmektedir. Bu nedenle nargile ibaresi metinden
çıkarılmıştır. Uyarı mesajlarının Türkçe yazılması sağlanmıştır. Ayrıca,
Kanunun öneminin eğitici programlarda daha uzun süre yayın yapılarak
belirtilmesi ve bu yayınların asgari 30 dakikasının 17:00-22:00
saatleri arasında yapılarak özellikle çocukların bu yayınları
izleyebilmelerinin sağlanması amaçlanmıştır. Önerge ile yayınların tütün
ürünleri dışında diğer zararlı alışkanlıkların zararlarının da vurgulanacak
şekilde yapılması da öngörülmüştür. BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
işleme alıyorum: TBMM Başkanlığına 55 Sıra Sayılı
Kanun teklifinin 5. maddesine; “Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren
firmalar yıllık gelirlerinin binde birini okul yapılması amacıyla Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesine ödenek kaydedilmek üzere Hazine’ye aktarırlar. Aktarılma
usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı ve Hazine’den sorumlu bakanlıklar birlikte
belirler.” ibaresinin 12. fıkra olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz. 02.01.2008 Hasan
Macit (İstanbul) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ(Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkan. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Macit. Süreniz beş
dakika. HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol
Parti adına yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum ve 2008 yılının barış,
mutluluk dolu, yokluğun, yoksulluğun yok olduğu bir yıl olması, bu kararların
alınması ve uygulanması dileklerimle yeni yılınızı kutluyorum. Değerli
arkadaşlar, 2002’den bu tarafa baktığımızda, Tekel işletmesinin sigara
üretiminde ve pazarlamasında yüzde 30’dan fazla bir pazar payını yabancı
sermayeye kaptırdığı, yani küresel firmalara kaptırdığı görülüyor. Burada çalışan yönetici arkadaşlarımızın bu anlamdaki çalışmalarını
yeterince yapmadıkları veyahut da sektörde yabancı sermayenin, yabancı
firmaların rekabetine karşı koymadıkları için, pazar payını ne yazık ki yüzde
30 oranında yabancı firmalar lehine kaybetmiş durumdadır ve bu, kaybetmesine
neden olan, Tekeldeki Sayın Genel Müdür de vücut diline uygun hareket ettiği
için, bugün bir başka kurumda genel müdür olarak görev yapmaktadır. Şuraya gelmek
istiyorum: Sigara sektöründeki firmalar milyar dolarlarla ciro yapmakta, milyar
dolarlarla ifade edilen gelirleri bulunmaktadır. Elbette ki bu yasa, sağlık
anlamında ve halkımızın sağlığını koruma anlamında çok yararlı bir yasadır ve
bu yasa gerçekten geç kalınmış, daha önceden çıkarılması gereken bir yasadır. Ama, bu sektörde faaliyet gösteren ve milyar dolarlar
kazanan bu firmaların da hiç olmazsa gelirlerinden bir kısmını Millî Eğitim
Bakanlığının bütçesine aktarmasının ve burada da okulsuz olan köylerimize veya
okulsuz olan yerleşim yerlerimize okul yapılmasının daha yararlı olacağını
düşünüyoruz. Halkın tüketiminden kazanmış oldukları bu paraları bu halkın
yararına, binde 1 oranında da olsa, katkı koymalarının önünü açacak bir önerge
verdik. Ben de ümit ediyorum ve güveniyorum ki, iktidara mensup sayın
milletvekilleri ve diğer milletvekili arkadaşlarımız bu önergeye destek
olacaklar. Çünkü, bu önergeyle ne maliyeye ne
bütçemize ek bir külfet gelmeyecek, aksine, Türkiye’den milyar dolarlar kazanan
uluslararası firmaların Türk millî eğitimine bir katkısı olacaktır. Bunu
amaçlayarak böyle bir önerge verdik. Bu önergeyi,
gerçekten samimiyetle sizlere inanıyorum ki, destekleyeceğinizi düşünüyorum. Yoksa, bu binde 1’lik bir kârın aktarılmış olması ne
firmalara caydırıcı veyahut da zarar getirici bir önlemdir, bir masraftır ne de
bir başka anlamda pazarda caydırıcı bir rol oynayacaktır. Aksine, eğitimimize
büyük katkılar sağlayacak, büyük yararlar sağlayacaktır diye düşünüyorum ve bu
bağlamdaki vermiş olduğumuz bu önergeye de destek olacağınızı ümit ediyoruz. Yoksa, bu dolarlar, bir şekilde başka ülkelere transfer
edilecek, Türkiye’de de kalmayacaktır diye düşünüyorum. Bu yasanın
yararlı olması anlamında gerçekten destekliyoruz, yararlı, ama Tekelin
özelleştirilmesinden sonra, iki ay sonra getirilseydi Türkiye açısından daha
yararlı olurdu diye düşünüyorum. Önergemize
desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Macit. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
55 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin (11) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları “(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41
inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve
reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak
gösterilemez.” BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu? ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüksek takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz efendim. SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Söz konusu
fıkranın vergi tekniğine uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır. BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli
ve arkadaşları tarafından verilen ve kabul edilen ilk önerge nedeniyle Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç’in önergesini işleme koymamız teknik yönden
mümkün değildir. Kabul edilen
önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. Çalışma süremiz
dolmak üzeredir. Kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2008 Perşembe günü saat 14.00’te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 19.56 |
|