DÖNEM: 23                            CİLT: 11                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

44’üncü Birleşim

2 Ocak 2008 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV.  - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Sarıkamış Harekâtı’nın 93’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışan işçilerin işten çıkarılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Tekelin satılmasına, satılmasından sonra çalışanların durumuna ve 4/C statüsünde çalışanların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması

2.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasında Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- İran İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine istinaden, İran’a resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti belirlemek üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/258)

 

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri ile Malatya’daki bir yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbul’daki imar uygulamaları ve plan tadilatlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün; Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55)

 

 

IX.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazılı Sorular ve Cevapları

1.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, bir törendeki protestoya polis müdahalesine ilişkin sorusu ve  Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/661)

2.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Bodrum’da deniz dolgusuyla yapılacak bir turistik tesise ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/823)

3.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Urla Adliye Sarayı yapımına ilişkin sorusu ve  Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/878)

4.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Irak’ta çalıştırılmak üzere paralı asker arandığı haberine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/922)

5.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Futbol Federasyonunun yayın gelirlerine ve amatör futbol takımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/974)

6.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, turizm sektöründeki kaçak işçi sorununa ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/988)

7.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Bilişim Vadisi Projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/1019)

8.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta Deri Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/1020)

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, kadın istihdamına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/1041)

10.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, aile reisi olmadıkları gerekçesiyle 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmayanlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/1050)

11.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sosyal güvenlik prim borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/1051)

12.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, GAP yatırımlarının gerçekleşme oranlarına ilişkin sorusu  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in  cevabı (7/1053)

13.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Filyos ve çevresindeki turizm potansiyelinin değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/1058)

14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş’ta sanayicilere ödenmesi gereken enerji destek primlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/1083)

15.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun’un futbol sahası ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/1126)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

 

Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Ankara Balâ’da meydana gelen deprem; Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıl dönümü; İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Âkif Ersoy’un ölüm yıl dönümü ve yaklaşmakta olan 2008 yılı nedeniyle bir konuşma yaptı.

 

Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Mehmet Âkif Ersoy’un ölümünün 71’inci yıl dönümüne,

Mersin Milletvekili Kadir Ural, Millî Eğitim Bakanlığının yönetici atamalarına,

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, üniversitelerin sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı, Ankara Balâ’da meydana gelen depreme ilişkin bir konuşma yaptı.

 

Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisine Bildirilen:

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ile İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel haklarında,

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında,

açılan davaların halen derdest bulunduğuna,

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında soruşturma yapılmakta olduğuna,

İlişkin duyuru bilgiye sunuldu.

 

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, mahkeme başkanlığı ve cumhuriyet başsavcılıklarınca gönderilen ve Başkanlıkça bilgiye sunulan belgelerin, Genel Kurula sunulmadan öncelikle Anayasa ve Adalet Karma Komisyonuna gönderilmesi gerektiğine; yapılan uygulamanın doğru olmadığına ilişkin bir konuşma yaptı.

 

İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, polislerin mesleki ve sosyal sorunlarının araştırılarak (10/74),

Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak (10/75),

Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 26 milletvekilinin, Nemrut Dağı Millî Parkı’ndaki sorunların araştırılarak tarihî eserlerin korunması ve turizmde etkin değerlendirilmesi için (10/76),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

 

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısı (1/346) (S. Sayısı: 34) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildi.

2’nci sırasında bulunan, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında (1/437) (S. Sayısı: 54),

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/335) (S. Sayısı: 56),

4’üncü sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında (2/65) (S. Sayısı: 72),

Kanun Tasarıları ve Teklifi, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

5’inci sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/9) (S. Sayısı: 55) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 1‘inci madddesi kabul edildi; 2’nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

 

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,

İzmir Milletvekili Oktay Vural,

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,

Van Milletvekili Fatma Kurtulan,

İzmir Milletvekili Recai Birgün ve

Tunceli Milletvekili Kamer Genç,

Pakistan’da bir suikast sonucu vefat eden Benazir Butto’ya Allah’tan rahmet, Pakistan halkına başsağlığı dileyen birer konuşma yaptılar.

 

AK Parti, CHP, MHP, DTP Grubu başkan vekilleri ile İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün;

Dost ve kardeş Pakistan’da düzenlenen menfur bir terör saldırısı sonucu, çok sayıda Pakistan vatandaşıyla birlikte, eski başbakanlardan Benazir Butto’nun da hayatını kaybetmesi nedeniyle kardeş Pakistan’ın birlik ve bütünlüğünü, demokrasi ve istikrarını hedef alan bu menfur saldırıyı ve bütün terör saldırılarını şiddetle lanetlediklerine; Pakistan halkının huzur, barış ve ülke istikrarını bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğine, bütün sorunlarını demokrasi ve hukukun içinde kalarak çözeceğine olan inançlarını bir kez daha vurgulamak istediklerine ve başta Benazir Butto olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Pakistan halkına başsağlığı dilediklerine ilişkin müşterek bildirileri okundu.

 

2 Ocak 2008 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 20.06’da son verildi.

 

Nevzat PAKDİL

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

Fatoş GÜRKAN

 

Bursa

Adana

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Harun TÜFEKCİ

 

 

Konya

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

No.: 59

II.- GELEN KÂĞITLAR

28 Aralık 2007 Cuma

Tasarı

1.- Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı (1/487) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.12.2007)

Teklifler

1.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Yoksul Ailelerin Çocukları ile İlköğretim Okulu Öğrencilerine Süt Yardımının Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/107) (İçişleri, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor  ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2007)

2.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun; Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/108) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor  Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.12.2007)

Tezkere

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Denetimine Tabi Kuruluşların 2006 Yılı Faaliyetleri, Bilanço, Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/251) (Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.12.2007)

 

No.: 60

31 Aralık 2007 Pazartesi

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yemen Cumhuriyeti Balıkçılık Bakanlığı Arasında Balıkçılık ve Su Ürünleri Alanlarında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/488) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.12.2007)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde nitelikli personel istihdamına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/302) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bir okul müdürü hakkındaki iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/303) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

3.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Toptancı Halindeki iş yerlerinin kira artışına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/304) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

4.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, ülkemiz üzerinden yapılan insan kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/305) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesine yeni bir lise yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/306) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

6.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı Belediye Başkanı hakkındaki soruşturma iznine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/307) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın terör mağduru öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/308) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Alpu Barajı inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/309) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, keçi yetiştiricilerinin desteklenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/310) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

10.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, primlerini ödeyemeyen BAĞKUR’lulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/311) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

11.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Sarıveliler ilçesinin banka şubesi  ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/312) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, medya ve siyaset ilişkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1228) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

2.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,  Zonguldak’taki bir yatırım projesine izin verilmemesine ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1229) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

3.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Trakya’daki sel felaketinin oluşturduğu zararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1230) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir araştırma şirketinden hizmet satın alımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1231) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

5.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, Kocaeli il Milli Eğitim Müdürlüğünün uyguladığı seviye tespit sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1232) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

6.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir grup Başbakanlık personeline örtülü ödenekten yardım yapılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1233) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

7.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, YÖK Başkanı atamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1234) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

8.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Pişmanlık Yasası uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1235) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

9.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, terör örgütü mensuplarının Pişmanlık Yasasından yararlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1236) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, iklim değişikliği ile ilgili uluslararası toplantılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1237) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

11.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana ve Mersin illerindeki işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1238) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

12.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, beyin göçüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1239) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

13.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın ithal edilen siyanüre ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1240) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

14.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kaçak ve sahte sigaralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1241) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

15.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe oluşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1242) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

16.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da TOKİ’nin yaptığı bir sitenin yönetimi ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1243) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

17.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Yabancı Diller Yüksekokulu ikinci öğretim ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1244) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

18.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, atama kararnamelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1245) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

19.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Karacabey’deki bir köyde kurulması planlanan kireç tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1246) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

20.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Derince Barajı ihalesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1247) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

21.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, ormanlık alanlarda verilen maden arama izinlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1248) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

22.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Hurma ve Lara arıtma tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1249) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

23.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Milas Akgedik Barajına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1250) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

24.- Samsun Milletvekili Suat Binici’nin, Havza, Vezirköprü ve Bafra’da doğalgaz kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1251) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

25.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı ve Nabucco doğalgaz boru hattına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1252) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

26.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, tarımsal sulama elektrik borcu olan çiftçilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1253) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

27.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Bor ilçesindeki petrol arama çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1254) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

28.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kadınların iş hayatına katılımına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1255) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

29.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın istihdamının artırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1256) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

30.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk haklarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1257) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

31.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü kütüphanesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1258) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

32.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara’da zabıta personelinin ücretsiz taşımadan yararlandırılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1259) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

33.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in yasadışı göçmen trafiğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1260) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

34.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, yasadışı göçmen trafiğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1261) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

35.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın içme suyunun kalitesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1262) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

36.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, taksici esnafın sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1263) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

37.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Karamürsel Kaymakamının bayram kutlamasıyla ilgili yazısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1264) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

38.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, memur maaşlarına enflasyon farkının yansıtılıp yansıtılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1265) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

39.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, mükelleflerin bilinçlendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1266) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

40.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un vergi gelirlerindeki hedef sapmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1267) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

41.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, fiş ve fatura karşılığı vergi iadesinin kaldırılmasının vergi tahsilatına etkisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1268) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

42.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, deniz araçlarına ÖTV’siz akaryakıt kullandırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1269) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

43.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt-Erzurum ile Muş-Ağrı karayollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1270) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

44.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya Havaalanının donanımına ve Konya uçuşlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1271) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

45.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’nın ulaşım alanındaki ihtiyaçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1272) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

46.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un posta dağıtıcılarının fiili hizmet zammına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1273) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

47.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana-Bağdat seferi yapan uçağın düşmesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1274) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

48.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, THY’nin bir sempozyuma sponsorluğuna ve  bazı seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1275) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

49.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un Adnan Menderes Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1276) (Başkanlığa geliş tarihi:14/12/2007)

50.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın’daki bazı karayollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1277) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

51.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Ankara-Pozantı otoyoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1278) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

52.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt Adalet Sarayına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1279) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

53.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı üst düzey yönetici görevlendirmelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1280) (Başkanlığa geliş tarihi:12/12/2007)

54.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, narenciye üretimine ilişkin  Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1281) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)

55.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Türk vatandaşlarının yabancı ülke askeri olmasının sonuçlarına ilişkin  Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1282) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

56.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Diyanet İşleri Başkanlığına personel alımı ile ilgili bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/1283) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)

57.-  Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, pamuk primlerine ve beyaz sinekle mücadeleye ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1284) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

58.-  Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Yabancı Diller Yüksekokulunun ikinci öğretim ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1285) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

59.-  Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, büyüme oranı hesaplamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/1286) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)

 

 

 

No.: 61

2 Ocak 2008 Çarşamba

  Meclis Araştırması Önergeleri

 

1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 Milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri ile Malatya’daki bir yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2007)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21 Milletvekilinin, İstanbul’daki imar uygulamaları ve plan tadilatlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2007)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 Milletvekilinin, fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/12/2007)

2 Ocak 2008 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için beş dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Sarıkamış şehitlerimizi anma yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Atila Kaya’ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Sarıkamış Harekâtı’nın 93’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ATİLA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, henüz yeni girmiş bulunduğumuz 2008 yılının, milletimiz ve bütün insanlık açısından da hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle, hem yüce Meclisimize hem de siz değerli milletvekili arkadaşlarıma, 2008 yılındaki faaliyetlerimizde başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün Sarıkamış Harekâtı’nın 93’üncü yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Sarıkamış şehitlerini, Sarıkamış Harekâtı’nın…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen uğultuyu keserseniz hatibi dinlememiz daha kolay olacak.

ATİLA KAYA (Devamla) -…bu 93’üncü yıl dönümü münasebetiyle bir kere daha rahmet, minnet, şükran ve dua niyazlarıyla yâd ediyorum ve aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli milletvekilleri, özellikle son dönemlerde milletimizin hayatında önemli yere sahip olan tarihsel olayların anılması noktasında çok geniş katılımlı faaliyetler düzenlenmektedir. Bu vesileyle, Kars Valiliğinin ve muhtelif sivil toplum kuruluşlarının son yıllarda daha fazla bir kültürel etkinlik çerçevesi içerisinde başladıkları bu Sarıkamış şehitlerini anma programlarından, faaliyetlerinden dolayı hem sivil toplum kuruluşlarımızı hem de Kars Valiliğimizi tebrik etmek istiyorum. Elbette ki, bu tür, milletimizin hayatında  önemli yere sahip olan tarihsel hadiseleri gerçekleşmiş oldukları tarihî mekânlarda anma programları düzenlemek, yeni yetişen nesillerimiz açısından tarih bilincinin yerleşmesi, tarih bilincine sahip yeni kuşakların yetişmesi anlamında önemli faaliyetlerdir. Bu tür faaliyetlerin artarak ve daha geniş kapsamlı olarak düzenlenmesi temennimi de, bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Sarıkamış Harekâtı ve bu harekâtı yürüten dönemin Genelkurmay Başkanı olan Enver Paşa, üzerlerinde en çok yorum yapılan tarihsel olaylar ve tarihsel şahsiyetlerden birisidir. Sarıkamış Harekât’ını yorumladığımız zaman, daha doğrusu, bizim için bugün bir tarih olan Sarıkamış Harekâtı’nı değerlendirdiğimizde kanaatimce çıkarmamız gereken sonucun şu olduğunu düşünüyorum: Hepinizin bildiği gibi, her şeyden önce tarih bize vazgeçilmez iki önemli ihtiyacımızı karşılamak için lazımdır. Bunlardan birincisi, millî kimliğimizin köklerini, kaynaklarını ve moral değerlerimizi tarihten çıkarırız. İkinci önemli sonuç ise, tarihi, bir ders ve tecrübe kaynağı olarak ele almamız gerçeğidir.

İşte, Sarıkamış olaylarına, Sarıkamış hadisesine bu açıdan yaklaştığımız zaman çıkaracağımız en önemli derslerden birisinin şu olduğunu düşünüyorum: Son derece zor tabiat şartlarına rağmen, bölgede yaşanan ağır kış şartlarına rağmen Türk askerinin ortaya koymuş olduğu cesareti, mukavemeti, dirayeti ve kahramanlığı göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır Sarıkamış Harekâtı ve oradan bugüne döndüğümüz zaman, bugün yine, ülkemizin savunmasını zor şartlar altında kahramanca yerine getiren Mehmetçiğimiz, işte, ecdadımızın bu şanlı mücadelesinden almış olduğu ilhamla, bugün, vatan mücadelesini, müdafaasını ve topraklarımızın bütünlüğü savaşını başarıyla yürütmektedir.

Değerli milletvekilleri, yine, bu Sarıkamış olayları vesile kılınmak suretiyle çok sık dile getirilen, daha doğrusu, tarihin yanlış okunması, tarihin yanlış değerlendirilmesinin tipik bir örneği olan bir hususa da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Çeşitli çevreler tarafından çok sıkça dile getirilen husus şudur: Sarıkamış olayları vesile edilmek suretiyle, Türk dünyasına her türlü yöneliş, Türk birliğini dile getiren her türlü yaklaşım ve çağrışım, âdeta, bu Sarıkamış dramı vesile kılınmak suretiyle geçmişte mahkûm edilmeye çalışılmıştır. Hâlbuki, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla baktığımızda, ülkemizin geleceğinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaya, bir dakikalık ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.

ATİLA KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim.

…daha doğrusu, tarihin temel doğrultudaki akışının Türk birliği yönünde olduğu gerçeğini bütün bu iddiaların değiştiremeyeceği gerçeğini burada bir kere daha dile getiriyorum ve bu vesileyle, Sarıkamış şehitlerini bir kere daha rahmetle, duayla, şükranla yâd ediyorum ve yine, Sarıkamış Harekâtı’nın döneminde Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten şehit Enver Paşayı da bu vesileyle bir kere daha saygıyla yâd ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Sayın milletvekilleri, çok ciddi bir uğultu var, lütfen, bu konuda dikkatinizi çekmek istiyorum hatibin dinlenmesi açısından.Tebrikleşmeyi daha sonraya bırakırsanız çok iyi olacak.

Gündem dışı ikinci söz, Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışan işçilerin işten çıkarılması hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Osman Çakır’a aittir.

Buyurun Sayın Çakır. (MHP sıralarından alkışlar)

Beş dakika süreniz var.

2.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışan işçilerin işten çıkarılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

OSMAN ÇAKIR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 yılının bu ilk toplantısında konuşmama başlarken öncelikle hepinizin yeni yılını kutlar, çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım.

Yeni yılın başlangıcında biraz daha iyimser ve herkese hoş gelecek konulardan bahsetmek isterdim ancak ne yazık ki Samsun’da şahit olduğum gelişmeler buna imkân vermemektedir. Samsun Çarşamba Belediyesinde çalışmakta olan 126 işçinin Belediye-İş Sendikasına üye olmalarının hemen ardından ekonomik sebep gerekçe gösterilerek 12 Aralık 2007 tarihinde Belediye Başkanlığı tarafından işlerine son verilmiştir. Çarşamba ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı her ne kadar ısrarla “geçici işçi” tabirini kullansa da 21 Nisan 2007 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçici işçilere kadro yasası ile bu arkadaşlarımız daimî işçi, yani kadrolu işçi hakkını kazanmışlardır. Dolayısıyla şu anda işine son verilen geçici işçiler ya da mevsimlik işçiler değil kadrolu işçilerdir. Belediye Başkanı ekonomik nedenleri gerekçe olarak göstererek “İş akitlerini feshettim,” dese de asıl maksadın bu olmadığı, işçilerin Belediye-İş Sendikasına üye olduğunu bildiren dilekçelerinin Çarşamba Belediyesine gelmesiyle birlikte belediye yönetimi tarafından bazı daire amirleri vasıtasıyla işçilere “istifa et yoksa işine son verilecektir” şeklinde tehdit ve baskılar yapıldığı, bu baskılar sonucunda 5 işçinin sendikadan istifa ettiği bütün belediye personeli ve Çarşamba kamuoyu tarafından bilinmektedir.

İşçiler, amirler tarafından kendilerine karşı rencide edici ve tehditkâr ifadelerin kullanıldığını, sendika üyeliğinden istifa edecek işçilerin noter masraflarının belediye tarafından da ödeneceğini ifade etmişlerdir. Mevcut iş yasalarımıza göre, on beş gün önceden işçilere işine son verileceği ihbarı ve resmî çıkış tebligatı yapılmadan, işçileri, sözle, tek taraflı olarak “İşten attım.” diyerek ve akabinde hiçbir iş vermeyerek işten çıkarmak yasa dışı bir eylemdir. Şu ana kadar kime çıkış verilip kime verilmediğini işçiler de, sendika yöneticileri de resmî olarak bilmemektedir. Sadece sözlü olarak “Sen çalış; sen çalışma, atıldın.” denerek, iş verilmemektedir. Yapılan işlemin hukuki tabanı belirsizdir. Bu işçiler işten atıldıysa, neden hiçbir işçinin elinde yazılı bir belge yoktur?

Sayın Başkan, değerli üyeler; Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir, “ben yaptım oldu” devleti değildir. Belediyenin her türlü hizmetini yerine getiren, görevlerinde bir ihmal veya eksiklik olmayan, gerektiğinde mesai saatleri dışında ve hafta sonları bile fazladan ücret ödenmeden çalışan bu işçilerin sendikaya üye olmak en doğal ve temel anayasal haklarıdır. Nitekim bu hakkı engellemek, ceza kanunlarımıza göre de suçtur. Yasal olarak işçilerin sahip olduğu ve ülkemizin de bu konuda uluslararası hukuk sözleşmelerinin altına imza atarak güvence altına aldığı bu hak, adaleti temsil ettiğini iddia eden iktidar partisinin belediye başkanı tarafından kullandırılmak istenmiyor ve işçiler işlerinden atılarak, hakları engellenmeye çalışılıyor.

Bu işçilerin önemli bir bölümü bu kurumda yıllardan beri çalışan işçilerdir. Hatta bunların bazılarının emekliliği dahi yaklaşmıştır. Kurban Bayramı arifesinde sokağa dökülen bu işçiler, haftalardır, Çarşamba belediye binasının kapısında, soğuk ve yağmur altında aileleriyle beklemektedir. Kurban Bayramı’nı huzursuz, mutsuz ve endişe içerisinde belediye önünde geçiren bu insanlarımız, yeni yılı da huzursuzluk, endişe ve çaresizlikleriyle karşılamışlardır.

Tek amaçları çalışmak, emeğini kazanmak ve Çarşamba’ya hizmet etmek olan bu işçi arkadaşlarımız, geçen yıldan ötelenen zamların yağmuru altında, karda, kışta, belediye meydanında çoluk çocuğuyla beklerken, yetkililer ve yöneticiler, acaba, sıcak mekânlarında, vicdanları hiç sızlamadan rahat bir Kurban Bayramı geçirebildi mi?

Bunun yanında, özelleştirme kapsamına alınan ve ihaleye çıkılarak satılacak olan sigara fabrikalarından olan Tokat ve Samsun Ballıca Sigara Fabrikalarının önünde de, bayram günü, yüzlerce işçi, akıbetlerinin ne olacağını ve çalıştıkları fabrikalar satıldıktan sonra, iş yerleri kapandıktan sonra nelerle karşılaşacağını düşünmektedir. 4/C gibi kadrolarda belirli sürelerde çalışıp, az bir maaşla nasıl geçineceklerini, gidecekleri yerlerde nerede barınacaklarını, yani, yakın bir gelecekte ne olacaklarını kara kara düşünmektedirler. Özlük haklarının korunması konusunda Hükûmetten çözüm beklemektedirler.

Samsun’da yaşanan bu tablolar bu şekilde devam ederken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Çakır, lütfen tamamlayın.

OSMAN ÇAKIR (Devamla) – Tamam efendim.

…geçen ay yapılan Türk-İş Genel Kurulunda, Sayın Başbakan “Artık Ankara’da işçi dostu bir hükûmetin, işçinin arasından gelen bir Başbakanın olduğunu, İstanbul’da İETT’de işçi olarak çalıştığını, sendikanın tarafında yer aldığını ve masanın iki tarafında da oturduğunu…” söylemiştir. Şimdi bu vesileyle soruyorum: Sayın Başbakanım, Çarşamba Belediyesinde çalışırken Kadro Kanunu kapsamına giren ve sendika üyesi oldukları için de sözde ekonomik gerekçelerle işten çıkarılan bu işçilerimize ne zaman sahip çıkacaksınız? Çalışmaktan ve geçimini temin etmek için emeğinden başka sermayesi olmayan ve iktidar partisi olan AKP’ye mensup bir belediye tarafından büyük bir haksızlığa uğratılan bu işçilerimize ne zaman sahip çıkıp, sıkıntılarını ne zaman çözeceksiniz? Özelleştirme mağdurlarının dertlerine ne zaman çözüm bulacaksınız? 2002’den bu yana tek başına sürdürdüğünüz ve altıncı yılına girdiğiniz iktidarınızda, mazeretleri ve oyalamaları, gerçek yaşamın dışındaki rakamları, tabloları ve oranları bir tarafa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çakır.

OSMAN ÇAKIR (Devamla) – Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Tekelin özelleştirilmesi, özelleştirilme sonrasında çalışanların durumu ve 4/C kapsamında çalışanların sorunlarıyla ilgili söz isteyen Sivas Milletvekili Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Yazıcıoğlu.

Süreniz beş dakika.

3.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Tekelin satılmasına, satılmasından sonra çalışanların durumuna ve 4/C statüsünde çalışanların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MUHSİN YAZICIOĞLU (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekelin satılması ve satılmasından sonra çalışanların durumları ve bu bağlamda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C kapsamında çalışanların sorunları hakkında söz almış bulunuyorum.

Bu konularda hepimize değişik zamanlarda gelen yakınmalar ve yardım talepleri bulunmaktadır. Bu mesele bir an evvel el birliğiyle çözüme kavuşturulmalıdır. Hükûmet, hızlı bir şekilde özelleştirmelere ve satışa devam etmektedir, sırada Tekel vardır. Cumhuriyetimizin millî, iktisadi kâr eden kuruluşu Tekelin “özelleştirme” adı altında satışının ülkemize, devletimize ve tütün üreticimize bir faydası var mı, yoksa zararı olacak mı? Analitik olarak inceleyecek olursak şöyle bir durum çıkıyor: Tekel, 2007 yılında, 2006 yılı ürünü olarak 145.658 üreticiden 34 milyon 155 bin kilogram tütünü 147 milyon 824 bin 292 YTL bedel karşılığında satın almıştır. Bu hâliyle mevcut üreticilerin yüzde 67’sinin tütününü almıştır. Tekel, 2006 yılında 55 milyon dolarlık tütün ihraç etmiştir; 13.164 personeli, 6 sigara fabrikası, 39 adet pazarlama ve dağıtım başmüdürlüğü, 57 adet yaprak tütün işletme müdürlüğü bulunmaktadır. Tekelin tütün mamulleri pazarında payı 2001 yılında yüzde 68,8 iken özelleştirme kapsam ve programına alındıktan sonra hızla düşmeye başlamış ve 2006 yılı sonu itibarıyla yüzde 37,5 civarına inmiştir. Tekel, uzun yıllar Türkiye’nin yıllık 500 firması arasında yer almıştır; 891 milyon YTL ile otuz dördüncü sırada bulunmaktadır. 2006 yılında 30 milyon avroluk yatırım yapan, 2007 yılında ise 88 milyon avroluk yatırım planlayan Tekel, 2006 yılında 199 milyon YTL kâr etmiş bir kurumdur.

Tekelin özelleştirilmesi, yani satışından sonra doğacak zararlar ve sıkıntıları çok yönlüdür. Tekel, Türk tütün üreticisinin ürününü değerlendirmek suretiyle piyasada dengeleyici aktör olmaktadır. Tekeli satın alacak yabancı firmalar, sigara üretimini, yüzde 75 - 90 oranında Amerikan Blend olarak bilinen Virginia ve Burley tütünlerine sos vererek meydana getireceği karışımdan oluşturacaktır. Böylece, Türk tütünü kullanılmak suretiyle yabancı tütün ithalatı yapılmak durumunda kalınacaktır.

Dahası var: Başka hiçbir tarım ürününün yetişmediği Adıyaman, Batman, Muş, Hatay, Bitlis ve diğer güneydoğu illerimizde kıraç topraklarda tütün üretimi yapan yoksul insanlar ve aileleri zaten yoksulluk içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışırken geçim kaynaklarını yitirmiş olacaklardır. Geçim kaynağını yitiren tütün üreticisi ve aileleri büyük kentlerin varoşlarına göç edeceklerdir. Burada da geçim kaynağı bulamayan bu insanlar şehir terörüne altyapı oluşturacaklardır.

Manisa, İzmir ve Denizli’de tütün üreticisinin durumu ne olacak? Tütün ziraatına alışmış, tütünden rızkını temin eden Ege Bölgesi tütün üreticisi de mağdur olacaktır.

Şimdi gelelim 4/C konusuna: Tütün üreticisinin durumu böyleyken, peki, Tekel fabrikalarında çalışanların durumu ne olacak? Bu soruyu buradan sormak istiyorum. Tekel çalışanları “özelleştirme yapılmasın” demiyorlar. Çünkü, onlar zaten sonuçlarını bekliyor. Onlar, özelleştirmeden sonra işsiz kalmaktan korkuyorlar. Çalıştıkları kurumdan, yaptıkları işten başka bir şey bilmeyen ve yaşları otuz beş yaş üstü olan bu insanlar işsiz kalınca ne yapacaklar? Satıştan kazanılacak paralar hesap edilirken bunun da hesaba katılması gerekir. Yine, yeni bir 4/C mağdurları mı meydana getirilecektir? Yine sokağa mı atılacaklar? Onların çocukları, aileleri bir lokma ekmeğe muhtaç hâle geleceklerdir.

Şimdi özelleştirme uygulamalarında işsiz kalanlar başka yerlere gönderiliyorlar, orada da 4/C kapsamına alınarak yılda on ay çalıştırılıyor, geri çıkartılıyorlar. Böyle hesap edilince aylıkları 475 YTL’ye geliyor, bununla geçinmek zorunda kalıyorlar. Bu mağdurların izin hakları yoktur, hastalanma hakları yoktur. Bu mağdurlar, sosyal anlayış içerisinde, sosyal ve maddi haklarını mutlaka geri almalıdırlar.

Yine, Türkiye’de, İstatistik Kurumunda, Millî Eğitim Bakanlığında, üniversiteler, belediyeler, Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 4/C mağdurları bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yazıcıoğlu, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.

MUHSİN YAZICIOĞLU (Devamla) – Bunlar, bulundukları iş yerlerinde diğerlerinden hiç farklı konumda değiller; çalışırken eşit iş yapıyorlar, aynı işleri yapıyorlar, ama hastalanma hakları olmuyor, izin hakları yoktur ve dolayısıyla da güvenceleri yoktur, gelecekleri yoktur, bundan dolayı mağdur durumdalar.

Sonuç olarak, 4/C kapsamında çalıştırılan tüm personele insan izzetinefsine ve onuruna göre yaşayabilecekleri ücret, iş garantisi ve hastalanma hakkı, yıllık izin hakkı verilmelidir. Bu kadrolarda bulunan vatandaşlarımız, ya bir önceki gibi kanun çıkararak hiç olmazsa onların, yani 4/B’dekilerin statüsüne götürülmeli ve iyileştirilmeli. Böyle bir iyileştirme bütçeye çok fazla yük getirmeyecektir, aksine, çalışma şartları iyileşen personel de daha verimli, daha üretken çalışacağı için ekonomik faydası da olacaktır, büyük Türk devletine de bu yakışır diye düşünüyorum.

Buna çözüm üretilmesini bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yazıcıoğlu.

Mersin Milletvekili Sayın Kadir Ural’ın pek kısa bir söz talebi vardır.

Buyurun Sayın Ural.

Bir dakikalık sürede buyurun.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması

KADİR URAL (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle, 2008 yılının Türk milletine, tüm insanlığa mutlu ve umutlu güzel günler getirmesini diliyorum.

3 Ocak 1922 tarihi, güzel Mersin’imizin düşman işgalinden kurtuluş tarihidir. Yarın Kurtuluş Günü kutlamalarına katılacağımdan dolayı, bugünden Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu kutlamayı yapma ihtiyacı hissettim.

Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşu, Mersin’in yeniden doğuşu, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin bir kat daha güçlü olması demektir. Mersin’e bakarken bu gözle bakılması gerekir.

Şanlı tarihimiz karşısında duymakta olduğumuz gurur ve onura layık olabilmek için Türk milleti ve Mersinliler olarak birlik ve beraberliğimizi korumalı, aziz şehitlerimizin emaneti olan kutsal vatanımıza sahip çıkmalı ve ülkemizi çok daha güzel yarınlara taşıma gayreti içinde olmalıyız diyor, bu duygu ve düşüncelerle bütün Mersinli hemşehrilerimin ve Türk milletinin 3 Ocak kurtuluş günlerini kutluyor, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, bütün Mersinlilere selam ve sevgilerimi iletiyorum.

Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ural.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- İran İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine istinaden, İran’a resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti belirlemek üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/258)

                                                                                                                        31 Aralık 2007

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İran İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin İran’a resmî bir ziyarette bulunması, Genel Kurul’un 25 Aralık 2007 tarihli 41. birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

                                                                                              Köksal Toptan

                                                                            Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Murat Mercan                      Eskişehir Milletvekili

İlhan Kesici                         İstanbul Milletvekili

Mehmet Tekelioğlu              İzmir Milletvekili

Mehmet Şahin                     Malatya Milletvekili

Metin Ergun                        Muğla Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri ile Malatya’daki bir yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığına

Ülkemiz son iki yılda toplumu derinden sarsan cinayetlere sahne olmuştur. 5 Şubat 2006 tarihinde Trabzon'da Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro'nun öldürülmesiyle başlayıp 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in katledilmesi ve 18 Nisan 2007'de Malatya'da Zirve yayınevi baskını ile devam eden bu süreç toplumda büyük bir infiale ve huzursuzluğa yol açmıştır.

Her üç olay sonrasında da failler yakalanmış ve kısa bir süre içinde yargı önüne çıkarılmışlardır. Ancak gerek soruşturma sırasında gerekse yargılama sürecinde ortaya çıkan gelişmeler olayların arkasında yer alan sis perdesini aralamak bir yana daha da karartma şüphelerine yol açmıştır.

Rahip Santoro cinayeti davasında görgü tanığı olan Gülhan Kılıç'ın, Samsun'da Fransız Rahip Pierre Brunissen'in bıçaklanması olayında da görgü tanığı olması, İskenderun ve Adana'daki Kiliselerde görülmesi, Yargıtay tarafından 18 yıl hapis cezası onaylanan Oğuzhan Akdil'in babasını olaydan 3 gün önce ziyaret etmesi, olayda kullanılan tabancanın terör örgütleri tarafından kullanılıyor olması, cinayet üzerindeki soru işaretleri olarak durmaya devam etmektedir.

Malatya'da biri Alman uyruklu üç kişinin vahşice öldürüldüğü misyoner katliamıyla ilgili davanın dosyasından çıkan yeni bilgiler ise, katliamın planlama ve uygulama sürecinde yaşananların Hrant Dink cinayetiyle büyük benzerlikler taşıdığını ortaya koymuştur.

Malatya'daki katliamın bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın ilk sorgusunu yapan yargıca, "Türkiye'yi bunlara teslim edemezdik" ifadesi, Hrant Dink cinayeti sürecinde eski Trabzon TEM Şube Müdürü'nün söylediği öne sürülen "Bayrak yere düştü, onu Erhan ve Yasin kaldıracak" sözü ve katil zanlısı Ogün Samast'ın "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" yazılı bayrak önündeki pozlarını hatırlatmaktadır.

Emre Günaydın'ın da Ogün Samast gibi bir başka partinin gençlik örgütüne üye olması, O.S. gibi yakın dövüş eğitimi alması, şehir dışında silah talimi yapması her iki sanığın da kişilik olarak benzerliklerini ortaya koymaktadır.

Malatya katliamından önce beş cevşen alınması ve Ogün Samast'ın cebinden bayrak çıkması da birbirini andırmaktadır.

Hrant Dink suikastına karışan kişilerden Yasin Hayal'in akrabası Coşkun İğci polise verdiği ifadede, Hayal'in Dink'i öldüreceğini Jandarma istihbarat görevlilerine söylediği belirtilmiş, halen tutuklu bulunan Erhan Tuncel'in de güvenlik birimleriyle muhbir olarak ilişki içinde olduğu ortaya çıkmıştı. Bu gelişmelerden sonra Dink'in avukatı Fethiye Çetin "cinayetin Emniyet ve Jandarma tarafından bilindiğini ve bunların önleyici görevini yerine getirmediği" iddiasında bulunmuştur.

Malatya katliamı sanıklarının da katliamdan önceki 6 ayda savcı, polis ve askerlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ile telefonla görüşmüş olması, 106 farklı cep telefonu kullanılması, azmettirenler ve telefonlarda adı geçenlerle ilgili bilgilere ihbarlar sonucu ulaşılması müdahil avukatlar tarafından "sanıkların çevresinin yapılanması ile ilgili ciddi araştırma yapılmamıştır" iddiasını güçlendirmektedir.

Dink cinayetinin işlendiği yerdeki kameranın sabah ile öğle arasındaki kayıtlarının kaybolduğu, savcının kayıtları istediği ama kayıtların bulunamadığı basına yansımıştı. Malatya olayında da Emre Günaydın'ın odasına yerleştirilen kamera kayıt sisteminin ses alma ve kendi hafızası dışında bir kaynağa kopyalanabilme özelliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani cinayetten sonraki on günlük sürede kayıt yapılamamıştır.

Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi Malatya katliamı sonrasında da emniyet ve jandarma mensupları hakkında görevlerini ihmal ve suçun önlenmesi sorumluluğunun yerine getirilmediği iddiası ile soruşturma yapılması istenmiştir.

Her üç olayın bir diğer ortak noktası ise öldürülenlerin etnik köken ve inanç bakımından farklı kültürlerden olmasıdır. Ayrıca, yargılama sürecinde yaşanan gelişmeler ve öldürülenlerin avukatları tarafından yapılan açıklamalar, toplumda “Susurluk” benzeri yeni bir yapılanma konusunda ciddi kuşkular yaratmaktadır.

Uluslararası çevreler tarafından da yakından izlenen bu gelişmeler, toplumda devlete karşı bir güven bunalımına yol açmakta, hukukun üstünlüğüne dayanan, çoğulcu, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti kimliğini erozyona uğratmaktadır.

Bütün bu gelişmeler ışığında yargı tarafından sonuca bağlanmış olan Rahip Andrea Santoro cinayeti dahil, Hrant Dink ve Malatya katliamının birbirleriyle bağlantılı bir şekilde geniş kapsamlı ele alınması, olaylarla ilgili hangi görevde olursa olsun resmî ya da sivil bütün adı geçenler üzerinde soruşturma yapılması, cinayetlerin bütün yönleriyle açığa çıkarılması, toplumda oluşan kuşkuların dağıtılması için elde edilen sonuçların kamuoyu tarafından paylaşılması ve benzeri olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1) Bülent Baratalı                                       (İzmir)

2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                         ( Malatya)

3) Tayfur Süner                                         (Antalya)

4) Ramazan Kerim Özkan                         (Burdur)

5) Enis Tütüncü                                         (Tekirdağ)

6) Mevlüt Coşkuner                                  (Isparta)

7) Ali Rıza Ertemur                                   (Denizli)

8) Selçuk Ayhan                                        (İzmir)

9) Hulusi Güvel                                         (Adana)

10) Fevzi Topuz                                        (Muğla)

11) Durdu Özbolat                                    (Kahramanmaraş)

12) Akif Ekici                                            (Gaziantep)

13) Esfender Korkmaz                              (İstanbul)

14) Rahmi Güner                                       (Ordu)

15) Şahin Mengü                                       (Manisa)

16) Ahmet Küçük                                      (Çanakkale)

17) Ali Oksal                                             (Mersin)

18) Rasim Çakır                                        (Edirne)

19) Gürol Ergin                                         (Muğla)

20) Fehmi Murat Sönmez                          (Eskişehir)

21) Halil Ünlütepe                                     (Afyonkarahisar)

22) Bilgin Paçarız                                      (Edirne)

23) Tansel Barış                                        (Kırklareli)

24) Vahap Seçer                                        (Mersin)

25) Bihlun Tamaylıgil                                (İstanbul)

26) Osman Coşkunooğlu                          (Uşak)

27) Ali Rıza Öztürk                                   (Mersin)

28) Turgut Dibek                                       (Kırklareli)

29) Hüseyin Ünsal                                    (Amasya)

30) Ahmet Ersin                                        (İzmir)

31) Mehmet Ali Özpolat                            (İstanbul)

32) Şevket Köse                                        (Adıyaman)

33) Ensar Öğüt                                          (Ardahan)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbul’daki imar uygulamaları ve plan tadilatlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İstanbul'da, Büyükşehir kapsamına alınan beldeler de göz önüne alındığında planlı bir kent dokusu yerine, çarpık bir yapılaşma ortaya çıkmaktadır. Hızla artan nüfus, plansız yapılaşma ve trafik gibi sıkıntılar birçok alanda yaşamı olumsuz etkilemektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi varolan sıkıntıları çözmek yerine, yaşamı daha da olumsuz etkileyecek uygulamalar sergilemektedir. Trafiği yoğunlaştıran, yeşil alanları yok eden, tarihi ve kültürel silüeti bozan plan tadilatlarıyla İstanbul'da hızlı ve plansız bir yapılaşmanın önü açılmıştır.

80'li yıllarda parsel bazında yapılan plan tadilatı sayısı 400, 90'lı yıllarda 450, 2000'li yıllarda 850 civarındayken, son 3,5 yıl içinde parsel bazında yapılan plan tadilatı sayısı 3800 dolayındadır.

Yapılan plan tadilatlarıyla, sosyal alanlar için ayrılması gereken yerler konut alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun sonucunda ise trafik yoğunlaşmakta, yaşam kalitesi düşmekte ve yeşil alanlar rant merkezi haline gelmektedir.

Basında çeşitli şekillerde yer bulan komisyon kararlarından birkaç tanesi şöyle:

İETT'nin Levent'teki arazisi, imar planı değişikliği mevzuata aykırı olarak yapılmıştır.

Gülen Cemaati'ne yakın Çağ Eğitim Hizmetleri A.Ş' ye tahsis edilen Hazine'nin Yenibosna'daki 114 dönümlük arazisi. Ağaçlandırılacak alan niteliğindeki araziye 30 dönümü, iki emsal ile 60 bin m2 inşaat izni verilmiştir.

Şişli Ayazağa, 2 pafta, 11 ada, 80 parsel, 30.11.2007 tarihinde 7357 dosya sayısı ile Büyükşehir Belediyesi'nce onaylanmıştır. Sözkonusu yerin eski imar durumunda % 54'ü yeşil alan olarak ayrılmıştır. Bu yerle ilgili olarak Park Bahçeler Müdürlüğü, nüfus yoğunluğunu arttırıcı, plan bütünlüğünü bozucu, yeşil alan donatısını azaltıcı şekilde olumsuz görüşler bildirilmiştir.

Yukarıda sayılan plan tadilatları dışında verilebilecek yüzlerce örnek mevcuttur.

Bu plan tadilatlarının neye göre yapıldığı belirsizdir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Planlama Müdürlüğü, ilgili kurum ve kuruluşlar plan tadilatlarının çoğunda olumsuz görüş bildirmektedir. Buna rağmen plan değişiklikleri komisyondan çıkmaktadır. Bu durumda komisyonun ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini değerlendirmeye almadığı anlaşılmaktadır. Hatta kimi plan tadilatlarında ilk önce yapılması gereken incelemeler, binalar bittikten sonra yapılmaktadır. 14.09.2007 tarihinde, İmar Komisyonu'nda 71 numaralı raporda, Kiptaş Ümraniye Yeşil Vadi Konakları'yla ilgili olarak zemin etüt raporuna göre uygulama yapılacaktır denilmektedir. Ancak lüks viIIalar zaten bitmiş durumdadır. Zeminin bozuk olması durumunda ne olacağı ise belirsizdir.

Çarpıcı bir başka örnek ise Çatalca Durusu'da Orman Bakanlığı'na ait 250 dönümlük arazi ile ilgilidir. Söz konusu yer Terkos Deniz Suyu Arıtma Tesisi için kullanılacaktır. Orman alanına, arıtma tesisi yapılacaktır. Burada hangi kamu yararının ağır bastığını doğru tespit etmek gerekmektedir. Söz konusu arıtma tesisi başka yere yapılabilir ancak yüzlerce ağacı bir başka yerde yeniden yetiştirmek yıllar alacaktır. Ayrıca böyle bir tesisi burada inşa ederek ormanın sağlayacağı faydaları da yok etmiş olmak işin başka bir boyutudur.

Sonuçta kenti yoğunlaştıran, yeşil alanları imara açan, İstanbul'u bir alışveriş ve rezidans çılgınlığına iten bu durum şehri daha da yaşanılmaz bir hale getirmekten başka bir amaca hizmet etmemektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yaptığı bölge planlarını, yine kendisinin yaptığı parsel bazında plan tadilatlarıyla bozmaktadır. Kamu yararı içermeyen, şirkete ya da kişiye özel, parsel bazında yapılan plan tadilatlarıyla İstanbul rant pazarlıklarının konusu haline getirilmiştir. Bu nedenle Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu tarafından yapılan plan tadilatlarının ivedilikle incelenmesi gerekmektedir.

İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu'nda yapılan plan değişiklikleri, bu değişikliklerin ortaya çıkardığı sonuçlar ve alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Çetin Soysal                           (İstanbul)

2) Halil Ünlütepe                        (Afyonkarahisar)

3) Enis Tütüncü                          (Tekirdağ)

4) Bihlun Tamaylıgil                   (İstanbul)

5) Vahap Seçer                           (Mersin)

6) Tayfur Süner                          (Antalya)

7) Gürol Ergin                            (Muğla)

8) Ramazan Kerim Özkan           (Burdur)

9) Selçuk Ayhan                         (İzmir)

10) Ali Rıza Öztürk                    (Mersin)

11) Fevzi Topuz                          (Muğla)

12) Turgut Dibek                        (Kırklareli)

13) Bilgin Paçarız                       (Edirne)

14) Tansel Barış                          (Kırklareli)

15) Rahmi Güner                        (Ordu)

16) Bülent Baratalı                      (İzmir)

17) Osman Coşkunoğlu              (Uşak)

18) Hüseyin Ünsal                      (Amasya)

19) Ahmet Küçük                       (Çanakkale)

20) Mehmet Ali Özpolat             (İstanbul)

21) Ahmet Ersin                         (İzmir)

22) Şevket Köse                         (Adıyaman)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Fındık, Karadeniz Bölgesinin temel, Türkiye'nin önemli tarım ürünlerindendir. Fındığın bahçede yetiştirmeden başlayıp toplama, işleme, depolama, tüketim iç ve dış ticaret, fiyat oluşumuyla sürüp giden çeşitli sorunları bulunmaktadır. Fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların araştırılarak, ürünün ekonomik ve sosyal olarak en verimli şekilde değerlendirilebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Murat Özkan                                (Giresun)

2) Mehmet Şandır                            (Mersin)

3) Abdülkadir Akcan                       (Afyonkarahisar)

4) Bekir Aksoy                                (Ankara)

5) Oktay Vural                                 (İzmir)

6) Süleyman Latif Yunusoğlu          (Trabzon)

7) S. Nevzat Korkmaz                      (Isparta)

8) Cemaleddin Uslu                         (Edirne)

9) Akif Akkuş                                  (Mersin)

10) BeytuIIah Asil                           (Eskişehir)

11) Mehmet Serdaroğlu                   (Kastamonu)

12) Alim Işık                                    (Kütahya)

13) Hüseyin Yıldız                           (Antalya)

14) Mustafa Kalaycı                         (Konya)

15) Osman Ertuğrul                         (Aksaray)

16) Osman Durmuş                         (Kırıkkale)

17) Behiç Çelik                                (Mersin)

18) H. Hamit Homriş                       (Bursa)

19) Necati Özensoy                          (Bursa)

20) Mehmet Akif Paksoy                 (Kahramanmaraş)

21) Kemalettin Nalcı                        (Tekirdağ)

 

Gerekçe:

Türkiye fındık piyasasında dünyada önemli ağırlığı olan bir ülke olmasına rağmen ürününü gerektiği biçimde değerlendirememektedir.

Ülkemizdeki fındık ekim alanları 16.06.1983 tarih ve 2844 sayılı yasa uygulanmadığı için her geçen gün artarak 650.000 hektara ulaşmıştır. Bir dönem fındığın satış garantisinin olması, yüksek taban fiyatı ile desteklenmesi özellikle Batı Karadeniz bölgesinin verimli, düz ve az meyilli arazilerinde de üretilmesine yol açmıştır.

Yeni üretim alanlarıyla birlikte üretim miktarı tabiat koşullarına bağlı olmakla birlikte yıllık 550-650 bin ton düzeyine çıkmıştır. Dünya fındık üretimi ise 800-900 bin ton olup, bizden sonra en fazla fındık üreten ülke 120 bin ton ile İtalya'dır. Görüldüğü gibi Türkiye dünya üretiminin yüzde 75'ini gerçekleştirmektedir.

Fındık bir orman bitkisi olarak, Doğu Karadeniz'in eğimli ve erozyona açık sahalarında başarılı bir koruma sağlaması nedeniyle bu bölgemiz açısından çok önemli bir fonksiyon icra etmektedir.

Ürünün ihracat fiyatı rekolte ile doğrudan ilişkili değildir. Fındığın dış fiyatı pazarlama stratejisi ile ilgilidir.

Fındığın bahçeden toplanıp ihraç aşamasına kadar geçen sürede; manavın ve ihracatçının ürünü alıp işlemesi için önemli bir sermayeye ihtiyacı vardır. Bu sermaye çok az sayıda yurt dışı bağlantılı kişilerin elinde bulunmasından dolayı bir ihracat tekeli oluşmuştur. Bu tekelin kırılması için fındık ihracatının Eximbank (Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş) kredileri ile desteklenmesi, ayrıca alivre satışların önlenmesi için önemli bir rahatlama sağlayacaktır. Bu nedenden dolayı fındık ihracatının Eximbank kredisiyle desteklenmesi gerekmektedir.

Fındığın iç piyasada da yeterince tüketildiği söylenemez. Yaygın bir şekilde üretilen fındığın iç pazarda tüketimini artıracak tanıtım kampanyaları afrodizyak düzeyine düşürülmemelidir. Ürünün işlenerek satılması, çeşitlendirilmesi ve kalite artırımına ilişkin etkin çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Fındığın yoğun olarak kullanıldığı çikolata sanayi bölgesel ve sektörel olarak teşvik kapsamına alınmalı, fındığın tek ürün olduğu Doğu Karadeniz bölgesinde işsizliği önlemede önemli katkı sağlanacaktır.

Geçimini fındıktan temin eden yaklaşık 8 milyon insan, yanlış icraatlar ve fındık alım politikaları yüzünden, bugüne kadar hep sıkıntılı ve çaresiz dönemler yaşamışlardır. Yalnız fındık üreticisi değil buna bağlı olarak esnaf, sanatkâr, küçük sanayici ve bütün yatırımcılar, ekonomik güçlük içerisindedir. Karadeniz Bölgesinin bütün ekonomik dinamiklerini harekete geçirecek olan fındık için ödenen bedellerle gerekli maliyetler bile karşılanamamaktadır.

Fiyat tespitinde fındığın maliyetinin dikkate alınarak, üreticiye uygun kâr sağlanması ve ihracatta güçlükler yaratmaması esas alınmalıdır. Asgari ihraç fiyatları tespit edilirken rakip ülkelerin fiyatları, dünya piyasası, dünya fındık üretimi ve ülkelerin tüketim eğilimleri dikkatle izlenmelidir. Asgari ihraç fiyatı en fazla fındık ihraç edebileceğimiz en yüksek fiyat olmalıdır. Fındık ithalatçısı konumundaki firmalar fındığın oynayan fiyatları karşısında Antepfıstığı, badem, ceviz ve yerfıstığına kayabilmektedir. Onun için fındığın dış fiyatı dolar bazında sabit ve istikrarlı olmalıdır.

Her yıl fındık zamanı gelince, neredeyse tüm doğu illerinden Karadeniz'e fındık toplamak için mevsimlik işçiler gelmektedir. Uzun ve tehlikeli bir karayolu ulaşımından sonra olumsuz hava şartları, göçebe çadırlarındaki kalabalık yaşam, elektriksizlik ve diğer zor şartlar bu işçilerin ve ailelerinin durumunu içler acısı kılmaktadır. Mevsimlik işçilerin yıllardır süren sorunlarına da çözüm üretilmelidir.

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri, fındıktaki sorunları azaltacak önlemleri almada başarılı olamamışlardır. Fiskobirlik fındık piyasasındaki temel fonksiyonlarını yeteri kadar yerine getirememektedir. Fındıkta fiyat dalgalanmalarının önlenerek istikrarlı bir yapıya kavuşturulabilmesi için üretici birlikleri güçlü bir yapıya kavuşturulmalıdır. Fiskobirlik yüksek kâr ettiği dönemlerde işletme giderleri haricindeki kazançtan ortaklarına kâr payı dağıtımı şansına sahip olacaktır. Birliğin siyasi polemik ve tartışmalara çekilmemesine de gereken hassasiyet gösterilmelidir.

Fındıkta bir araştırma enstitüsü ihtiyacı iyiden iyiye hissedilmektedir. Ziraatından pazarlanmasına, endüstriyel ürün çeşitlendirmesinden fiyat politikasına, doğurduğu istihdamdan sosyal etkilerine kadar, fındıkla ilgili tüm unsurların akademisyen ve uzmanların yer aldığı Fındık Enstitüsünde ele alınması faydalı olacaktır. Üretici, tüccar ve sanayiciye doğrudan destek verebilecek bir AR-GE üssü, fındığın stratejik yönetimine önemli destek sağlayacaktır.

Tüm bu sorunları ve konunun üzerine eğilince ortaya çıkabilecek fındıkla ilgili tüm başka sorunları incelemek üzere bir Araştırma komisyonu kurulmasına ihtiyaç vardır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

        No: 20                                                                                  Tarihi: 02.01.2008

Danışma Kurulunun 02.01.2008 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

 

 

Köksal Toptan

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

 

Başkanı

 

 

Sadullah Ergin

 

Hakkı Suha Okay

 

 

Adalet ve Kalkınma Partisi

 

Cumhuriyet Halk Partisi

 

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

 

 

Oktay Vural

 

Selahattin Demirtaş

 

 

Milliyetçi Hareket Partisi

 

Demokratik Toplum Partisi

 

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

 

Öneriler:

1. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 31 ve 37 nci sıralarında yer alan 68 ve 77 sıra sayılı kanun Tasarılarının, bu kısmın 4 ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

2. Genel Kurulun; 2.1.2008 ve 9.1.2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi, 8.1.2008 Salı günkü Birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,

3. Genel Kurulun; 2.1.2008 Çarşamba günkü (bugün) Birleşimde 15.00-20.00, 3.1.2008 Perşembe günkü birleşimde 14.00-20.00, 8.1.2008 Salı günkü Birleşimde 15.00-23.00, 9.1.2008 Çarşamba günkü Birleşimde 14.00-23.00 ve 10.1.2008 Perşembe günkü Birleşimde ise 14.00-21.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,

Önerilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Öneri üzerinde söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lehte, aleyhte?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni yılın, hepimize, milletimize, halkımıza, insanlarımıza saadet ve mutluluklar getirmesini diliyorum. Yeni yılda Parlamentomuzun ülkemize ve milletimize faydalı, yararlı yasalar çıkarmasını temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, işte her hafta başı hemen bir Danışma Kurulu kararı geliyor ve Danışma Kurulunda… Bir defa soru konusunda bu Hükûmet sorulara hep kaçamak cevap veriyor. Doğru dürüst, milletvekilinin sorduğu sorulara cevap vermiyor. Geçen gün burada Cemil Çiçek benim dokuz tane soruma birden cevap verdi ve Meclis Başkanlık Divanında oturan kişi… Şimdi, soru müessesesi şöyle değerli milletvekilleri: İlgili hükûmet üyesi çıkacak, soruya cevap verecek. Cevap verse dahi, milletvekili buna karşı da bir karşı cevap verecek, gerekirse bakan da çıkıp buna bir cevap verecek. Bizi hiç burada kale almadılar.

Ben, şimdi, o sorulardan birinde dedim ki: Tayyip Erdoğan Washington seyahati sırasında dört gün Washington’da kaldı, aşağı yukarı yedi gün de New York’ta kaldı. Aslında New York’a gitmesine de gerek yoktu. Birleşmiş Milletler toplantısı vardı, orası bir bakan seviyesinde de temsil edilebilir bir şeydi. Bunun o Washington’a gidilen seyahati tamamen torunu ziyaret seyahati idi. Bu para kimin tarafından ödendi, o masraf, yani otel parası? Orada iftarlar verildi, birtakım toplantılar yapıldı.

Şimdi, burada denildi ki bana: “Efendim, o dört günlük masrafı Tayyip Erdoğan kendi cebinden ödemiştir.”

Ben faturasını istiyorum. Yani, o fatura hangi tarih ve hangi numarayla ve hangi otele kaç lira ödendiğinin faturasını istiyorum. Ben milletvekili olarak doğru dürüst bir cevap almak istiyorum.

Mesela, Tuzla tersanelerinde 12 tane işçi öldüğü hâlde, burada Cemil Çiçek diyor ki: “5 tane işçi ölmüş.”

Böyle şey olur mu sayın milletvekilleri? Yani, soru önergesine eğer bir hükûmet mensubu doğru cevap vermezse, ben burada söylenen sözlerin hangisine inanayım? Bunların sözüne inanılmaz ki! Yani, böyle hükûmet de olmaz! Hükûmet dediğin, milletvekiline açık, net, konularda doğru bilgi vermesi lazım.

Tayyip Erdoğan çıkıyor, diyor ki: “Ey valim, benim vatandaşım onurludur ha, senin kapına gelip de kömür istemez, yiyecek istemez.” Ee ne? “Kamyonun şoför mahalline bin ey kaymakam, ey vali, git de ki: Vatandaşım kömüre ihtiyacın var mı?

Yani, değerli milletvekilleri, bu memlekette, siz, valiyi, kaymakamı şoför muavini durumuna düşürebilir misiniz? Şimdi, vali ve kaymakam şoför muavini yerine şoförün yanına binecek, ondan sonra, şoför kapının önüne gelince “Hop hop, vali bey, hele in, kamyon geriye gidiyor, bir takoz koy” mu diyecek? Yani, böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Yani, böyle, bir vatandaş… Bu devletin valisine, bu devletine kaymakamına, sen gel, şoför muavini sıfatıyla bin şoför mahalline ve git vatandaşa kömür… Hem nasıl kömür biliyor musunuz; yanmayan kömür…

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, işte Meclis çalışmasıyla ilgili…

BAŞKAN - Danışma Kurulu hakkındaki aleyhte sözünüze dönün lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, Sayın Başkan, bunlar işte gündemle ilgili konular, yani Meclisin çalışmasında nelere dikkat etmesi gerektiğini söylüyorum…

AHMET YENİ (Samsun) – Ne alakası var?

BAŞKAN – Söz aldığınız konuya dönün lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, ben bunların hepsini de gayet iyi biliyorum, çünkü, Danışma Kurulu önerisi Meclisin çalışma sistemini kurala bağlayan bir kurul önerisidir. Dolayısıyla, bu kurul önerisinde Meclisin nasıl çalışması gerektiğini ben sayın milletvekillerine izah ediyorum, yani diyorum ki, bakın, Hükûmeti idare eden adam valisine diyor ki: “Sen devletin valisi değil, gideceksin şoför mahallinde muavin makamında oturacaksın ve şoför…” (AK Parti sıralarından “Olur mu öyle şey” sesleri) Böyle şey olur. Olur mu arkadaşlar; yanmayan kömürü getiriyorsunuz, vatandaşlara dağıtıyorsunuz.

Hâlbuki, Türk milleti onurludur, soyludur, üreticidir. Dolayısıyla, siz, bu insanları sadaka kültürüyle büyütüp de, bunlara, böyle, dilenci durumuna sokacak davranışlarda bulunacağınıza, bu insanları üretici yapın, bunlara iş sahasını temin edin, bu insanlar gitsin bir yerlerde çalışsın. Şimdi, vatandaş diyor ki; “Ben çalışmayacağım, nasıl olsa kömürüm de geliyor, yiyeceğim de geliyor…” Yarın belediyelerde de dağıtacaksınız, oy alacaksınız. Böyle bir şey olur mu?

Şimdi, Seçim Kanunu geliyor. 651 maddelik 56 sıra sayılı bir kanun getirmişsiniz. Yiğitliğiniz varsa, vatandaşın oyunu parayla almaya talip olan siyasi partinin para dağıtan, menfaat dağıtan kişilerini, bir önerge veriyorum -verdim de ben bir önerge- öyle bir suçu tespit edilenlerin orada seçime girmesini yasaklayalım. Yani, o seçim bölgesinde gidip de, vatandaşın oyu, namusu ve şerefi ise, onun namusu, şerefiyle oynayıp da ondan oy almaya çalışan siyasi partiler hangileriyse, biz onları seçimden orada men edelim. Yani, efendim vatandaş çalışmasın, ondan sonra gideceksiniz iane dağıtacaksınız. Bu, olmaz sayın milletvekilleri.

Şimdi, geçen gün, yine, tabii, Tayyip Erdoğan’ın bir konuşması var. “Efendim” diyor -YÖK Başkanına diyor- “yahu, üniversite açmak benim işim, ama üniversite görevlisini yetiştirmek de senin görevin. E, yetiştirmezsen ben yetiştireyim.” Maşallah, yani bir…

BAŞKAN – Sayın Genç, söz aldığınız konuya dönün lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, konuya dönüyorum; Sayın Başkan, yani…

BAŞKAN – Gelemediniz konuya bir türlü Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Üniversitede eğitimin nasıl geliştirilmesi lazım, öğretim görevlisinin nasıl yetiştirilmesi gerekir, o konuda bilgi veriyorum.

BAŞKAN – Siz, çok tecrübeli bir başkan vekilisiniz, çok tecrübeli de bir milletvekilisiniz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, ben tecrübemi zaten konuşturuyorum, tecrübesizim diye konuşmuyorum. (AK Parti sıralarından gülüşmeler, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, onun için, konuya gelirseniz, iyi olur.

KAMER GENÇ (Devamla) – Rica ediyorum. Şimdi, Sayın Başkanım, rica ediyorum; ben, bu konularda birilerine ders vermeye çalışıyorum.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Yirmi beş yıldır ne yaptın Tunceli’ye, boşa kürek sallamışsın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, bir memleketin Başbakanı çıkacak, YÖK Başkanına diyecek ki: “Yahu, sen üniversite öğretim görevlisini yetiştirmiyorsun, ben sana yetiştireyim.” Böyle bir yetkisi var mı arkadaşlar? Böyle bir yetkisi var mı?

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Yirmi beş yıldır milletvekillisin, ne iş yaptın? Boşa kürek salladın.

KAMER GENÇ (Devamla) – İktidarınız zamanında üniversitelere kaç tane araştırma görevlisi kadrosu verdiniz? Vermediniz. Üniversiteleri âdeta çalışamaz, üretemez bir duruma düşürdünüz, ödenek vermediniz. Ondan sonra, araştırma görevlisi yetiştirmek için üniversitelere gerekli şeyleri vermediniz. İşte, geçen gün Bilecik Rektörü, efendim, ilahiyat fakültesi mezunu ve bir yazısı var, diyor ki: “Efendim İslam dininde reform olmaz.” İşte, üniversiteleri getirmeye çalıştığınız, şekillendirmeye çalıştığınız ve orada görmek istediğiniz kadro tipi bu. E, bu kadro tipiyle, böyle bir yapılanmayla siz hangi üniversitede bilim ve teknoloji konusunda ileriye gidilmesini sağlayacaksınız? Üniversitede önemli olan akıl ve bilimdir. Din kuralları üniversitede işlemez ki! Din kuralları, camide insanların ibadeti için getirilmiş kurallardır. Bunlar, ilim ve bilime etkisi olmayan kurallardır.

Şimdi burada da getirilen Danışma Kurulu kararında… Şimdi, sayın milletvekilleri, bakın, insanlar çok uzun zaman çalıştığı zaman dikkatleri dağılıyor. Bakın, çok ciddi kanunlar getirmişsiniz. Bu kanunların içinde çok tuzak maddeler var. Ben biliyorum, hele bu Hükûmetin bakanlarının büyük bir kısmının geçmişi kirli. Kirliliklerini öyle maddeler arasına, öyle tuzak maddelere işletiyorlar, koyuyorlar ki, bir af getiriyorlar. Şimdi, siz 651 tane kanun maddesi getirmişsiniz, 651 maddenin hepsi cezayla ilgili ve bunların içinde vergi cezası var, işte, Türk Ceza Kanunuyla ilgili maddeler var, Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluyla ilgili maddeler var. Biliyorsunuz, o Enerji Piyasası Düzenleme Kurulundan 1 katrilyon 600 trilyon lira ceza gelmişti. Şimdi, bunların hangisine sizin af getirdiğinizi, bir Maliye Bakanının veyahut da Tayyip Erdoğan’ın veya diğer bir bakanın geçmişte yaptığı suçların affı konusunda oraya bir tuzak madde koymadığınızı nasıl bileceğiz? Bunları burada incelememiz lazım, enine boyuna tartışmamız lazım. Niye böyle yapıyorsunuz? Otuz tane maddeyi bir tek beş dakikalık bir görüşmeyle kanun mu yapılır sayın milletvekilleri? Ben şahsen muhalefet partilerinin de bu durumlarını hoş karşılamıyorum. Yani, biz buraya niye geldik? Yani, bizim işimiz yoksa arkadaşlar, hiç de milletten maaş da almayalım, Meclisi de feshedelim. Nasıl olsa, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül bu devleti yönetiyor, ondan sonra da şey edelim! Yani, bunların artık yardımcıya da çok ihtiyaçları yok, birisi yazsın, birisi de yayınlasın kanun maddesini! Böyle bir parlamento olmaz. Parlamentonun saygınlığı, buradan çıkan kanunların sağlıklı ve ülke gerçeklerine uygun olmasına bağlı.

Siz şimdi Parlamentoda kanunları enine boyuna tartışmazsınız. Saat 14.00’te başlayacaksınız, 23’00’e kadar devam edeceksiniz. Şimdi, değerli milletvekilleri, bu kadar süre zarfında milletvekilinin o kanunlar üzerinde enine boyuna tartışma yapması, araştırma yapması, konuşma yapması mümkün değil. Yani, getirdikleri kanunların, şimdi, inanınız ki, ne maddesi belli, ne fıkrası belli, ne bendi belli. Daha kanun tekniğini bilmiyorlar. Hele bir Adalet Komisyonu var, beyefendiler, efendim, 77’nci maddeye sığınıyorlar, 650 maddelik kanunu incelemiyor. Şimdi ben soruyorum Adalet Komisyonu üyelerine: Bu 651 maddelik kanunun siz hangi maddesini biliyorsunuz? Bunun içinde eğer Türkiye’ye çok ciddi sıkıntılar yaratacak maddeler varsa bunun günahı kime ait olur? Kendi meslek gruplarınıza ilişkin olarak çok böyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, bir dakika ekliyorum, lütfen tamamlayın.

KAMER GENÇ (Devamla) – Kendi meslek gruplarınızla ilgili gelecekte kendinize birtakım avantajlar sağlayabilecek tuzak hükümler var. İşte, belli meslek gruplarını, ben biliyorum, ama o kanunlar buraya geldiği zaman burada da söyleyeceğim; hangi tuzak maddeler olduğunu, kimlere ne menfaatler sağladığını burada söyleyeceğim. Ama, tabii, bu kadar bir kanunu enine boyuna tartışmadan o zaman nasıl çıkarıyorsunuz arkadaşlar? Yani, siz halkın karşısına çıktığınız zaman, halk size “Ey sayın milletvekilim, yahu şu kanunu çıkardın, şu kanun ne getiriyor Allah’ını seversen.” dese ve siz bir tek şey söylemediğiniz zaman bu insanlar size ne der? “Yahu, biz sizi niye seçtik oraya gönderdik kardeşim?” Çıkardığınız kanundan haberiniz yok, parmak kaldırdığınız kanunlardan yok!

Ee, yine, vergi suçu işliyor bakanlarınız, onları korsan bir maddeyle affediyorsunuz. Böyle şey olur mu? İhaleye fesat karıştıranları korsan bir maddeyle affediyorsunuz. Ee, peki, o zaman bu memlekette suç işleyen kişi, eğer böyle bir görevde değilse, o niye ceza alsın? Onları da affedelim. Bir kanun çıkaralım: “Bütün suçlular affedilmiştir.” Değil mi arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Daha kestirme yoldur.

Önerinin aleyhindeyim efendim.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Hükûmet adına, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre, açıklama yapmak üzere söz talebi vardır, Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler.

Üç dakika söz süresi veriyorum.

Buyurun Sayın Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar)

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasında Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Kamer Genç’in biraz önce “yanmayan kömürleri halka dağıtıyorsunuz” ifadesini ve ona bağlı olarak cümlelerini ifade etmek istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Bakan, ispat edersek ne yapacaksınız? İspat edebiliriz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Biz, şu ana kadar, geldiğimiz günden bu ana kadar, 6 milyon ton kömür dağıttık, her sene dağıtılıyor bu. Bu kömürler, bizim yerli kömürümüz; çıkarılıyor, bunlar yıkanıyor, taşı toprağı orada kalıyor, daha sonra paketleniyor çevre kirlenmesin diye ve üstelik de evlere kadar dağıtılarak dar gelirli vatandaşlarımıza veriliyor; böylece, soğuk kış günlerini sıcacık odalarında geçirme imkânı buluyorlar. Bu kömürler, bizim yerli kömür ve bundan dolayı da ayrıca 14 bin kişiye de iş imkânı çıktı, sadece Soma bölgesinde -bunlar resmiyete de intikal ettiği için- 50 bin kişi de sigortalı oldu çoluğuyla çocuğuyla. Bu kömür dağıtılmamış olsaydı, yerin altında duracaktı, o fakir fukara, dar gelirli vatandaşlarımız da üşüyeceklerdi. Bu, bir sosyal projedir. Bu, aynı zamanda, sosyal devlet kuralının, özelliğinin bir yansımasıdır ve biz bu bilinçle bu hizmeti yapıyoruz. Daha evvelden, bu ithal ediliyordu ve üstelik de dağıtılmıyordu, evlere dahi gitmiyordu. Şimdi, bunu, kaymakamlarımız, valilerimiz, hiçbir ayrım gözetmeden veriyorlar. Bu, bir seçim yatırımı gibi söylendi. “Niye ağustos ayında, seçim döneminde, temmuz ayında bu dağıtıldı?” dendi. Biz tedbirli insanlarız. Kış gelmeden bunları dağıttık. Her sene böyle yaptık. Biz üstelik erken seçim olacağını da bilmeden bunu dağıttık. Zaten kış gelince dağıtırsanız yetiştiremezsiniz. 1,5 milyon tonu gözünüzün önüne getirin.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Sayın Bakan, kişi başı millî gelir 6 bin dolar.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – 6 milyon ton bu şekilde dağıtılmıştır ve bunların kalorisi ve kükürt oranı, karbondioksit oranı da il hıfzıssıhha kurullarının özelliklerine göre tespit edilmiştir ve sırf bundan dolayı da Türkiye’de kapısına kilit vurulmuş maden ocakları, kömür ocakları işletmeye açılmıştır. Bunlar daha evvelden terk edilmiş ocaklardı ve bunlara aynı zamanda iş imkânı... Biraz önce milletvekilimizle beraberdik. Şırnak’ta bu böyle, Çorum’da böyle yani buralarda kapatılmıştı, bu yerli kaynaklarımızı kullanamıyorduk. Yani şimdi sizin biraz önceki söylediğiniz sözlerden bir tanesi bu şekildeyse… Artık demin bir sürü şeyler söylediniz, bunu da ben milletimizin takdirine bırakıyorum. Hiç olmazsa milletin burada zamanını ziyan etmeyelim; daha güzel, daha verimli, daha hayırlı hizmetler yapalım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)

1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

HASAN MACİT (İstanbul) – Öneri üzerinde söz istiyorum.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

HASAN MACİT (İstanbul) – Efendim, oylamaya geçmeden önce söz istedim.

BAŞKAN – Oylamaya geçmiş oldum.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce söz istedim.

BAŞKAN - Bir dahaki konuda söz alırsınız.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün; Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde 2’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Sayın Osman Durmuş konuşmuştu.

Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kırklareli Milletvekili Sayın Turgut Dibek’e aittir.

Buyurun Sayın Dibek. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ben de, yeni yılın bu ilk toplantısı nedeniyle, öncelikle gerek vatandaşlarımızın gerekse sizlerin yeni yılını kutluyorum. 2008 yılının, inşallah, yıl sonunda, 2008 yılı sonu geldiğinde, güzelliklerle hatırlanan bir yıl olmasını ben de diliyorum ve hepinize saygılarımı sunuyorum. 

Yılbaşıyla ilgili bir iki şey daha söylemek istiyorum: Yani, yıllardan bu yana, biz, ısrarla, yılbaşı geceleri bir şey görüyoruz ve 1 Ocak tarihli televizyonlar ve gazetelerde de, İstanbul’da, ülkemizi gezmeye gelmiş olan turistlere, turist bayanlara, kadınlara -ve sadece onlara da değil tabii; bizim yerli, kendi vatandaşlarımız için de aynı şey geçerli- bir taciz saldırısı, kitlesel hâlde ortaya çıkan bir taciz saldırısıyla karşılaşıyoruz. Bu hiç eksilmiyor, artarak devam eden bir davranış olarak görüyoruz. Bir önlem de yok maalesef. Bu konudaki üzüntülerimi burada, sizlerin huzurunda, söz almışken dile getirmek istiyorum. Gerçi, bunu, bugün soru önergesi olarak da Sayın Başbakanımıza sordum. Yani, bu konuda niye yetkililer önlem almıyor, her yıl bu konu tekrarlanıyor? 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olarak İstanbul seçildi. Bu konuda yasa da çıkardık kasım ayının başında. İstanbul’a yakışmıyor. Talebim, isteğim, sanıyorum, tüm vatandaşlarımızın da, Meclisteki tüm milletvekili arkadaşlarımızın da talebi odur; bu olayların önümüzdeki yıl kesinlikle yaşanmaması.

Değerli arkadaşlar, ben, görüşülmekte olan yasanın, 55 sıra sayılı tütün mamullerinin zararlarına ilişkin yasanın 2’nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.

Tabii, öyle bir yasa görüşüyoruz ki, yani tüm yasalar aynı böyle görüşülse, tüm yasalar da böyle, Meclisin tüm gruplarının, iktidar, muhalefet gruplarının da desteğini alan yasalar olsa. Çünkü, en son kaldığımız maddelerde gerçekten tüm milletvekili arkadaşlarımız, tüm muhalefet partileri de, biz de dâhil olmak üzere, bu yasanın çıkmasına destek veriyoruz. Sanıyorum, sigara içen milletvekillerimiz ve sigara içen vatandaşlarımız da bu yasanın çıkmasına destek veriyorlar, her ne kadar kendilerinin haklarının kısıtlanacağını görseler dahi. Çünkü sigara içmeyen insanlarımızın sağlıklarını ve onların haklarını koruyan, onların özgürlük alanlarına saldırıyı kendi özgürlükleri olarak görmeyen vatandaşlarımız, onlar da destek veriyorlar. Yani yararlı bir kanun çıkarıyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, gün geçmesin ki veya gün olmasın ki iktidar partisinin, kendi yakınlarına, kendine yakın olan kişilere de yararlı birtakım işleri olmasın. Yani şu kanunu -yararlı bir kanun- çıkarırken, maalesef, birazdan sizlere arz edeceğim, belki dikkatinizi de çekeceğini düşündüğüm yararlı bir konu daha var. Nedir diye arkadaşlarımız düşünüyorlardır. Biliyorsunuz, az önce, gerçi, Sivas Milletvekili Sayın Yazıcıoğlu Tekelin özelleştirmesinden bahsetti ama orada daha çok çalışanlarla ilgili konulara girdi, ben farklı bir şeye gireceğim.

Tekel, yeni yılla özelleştirilecek, daha doğrusu, Tekelin sigara bölümü yeni yılda özelleştirilecek. İçki, biliyorsunuz daha önce özelleştirilmişti, şu anda hangi noktada, nerelere geldiğini de hep beraber takip ediyoruz gerçi. Sigarada, basında da yer alan bir haber vardı geçen hafta içerisinde. Sanıyorum 24 Aralık günüydü, Nedim Şener imzalı, Milliyet gazetesinde bir haber vardı. Sanıyorum, takip edildi ama şu ana kadar bu konular konuşulurken, maalesef, kimse bu konudan bahsetmedi.“Tekelden kız kaçırma” başlığıyla yayınlandı. Biraz sonra, anlattığımda, sizler de konunun ne olduğunu anlayacaksınız.

Yani Tekelin sigara bölümü özelleştirilecek. Tekelin 65 adet, 65 ayrı, değişik markada sigarası var, arazileri var ve aynı zamanda fabrikaları var; bunların tümü, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satışa çıkarılıyor. Gelin görün ki bir tane sigara markası “Hanımeli” 1926 tarihinde çıkmaya başlamış olan, belki, daha çok bayan sigara kullanıcılarının tercih ettiği bir sigara olan Hanımeli’yi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Tekelin sigara bölümünü özelleştirirken ihale şartnamesi içerisine almamış, yok.

Şimdi, haberde diyor ki 65 sigaranın diğerleri, daha önce markalarının tescili yapılmış, daha önce onların tescilleri söz konusu. Son 22 tane kalmış, 2007 yılı içinde de bunlardan 21 tanesinin yine Patent Enstitüsüne, Tekel tarafından, bize ait sigara, bizim sattığımız, bizim markamız olan sigara diye tescili yapılmış. Bir tanesi yapılmamış, Hanımeli. Hadi unutulmuştur, işte, ya arada fark edilmemiştir denebilir ama gelin görün, birileri, bir şirket, bu Hanımeli’nin, kendi şirketleri adına tescili için ilgili kuruluşa ne zaman başvurmuş? 3 Temmuz 2007 tarihinde, Türk Patent Enstitüsüne başvurmuş.

Şimdi, bu şirket kim? Basında yer aldı, isimler var ama ben isimlerden bahsetmeyeyim, AKP’li, 2004 yerel seçimlerinde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayının, AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayının danışmanı olan kişi. O kişinin kurduğu bir şirket, bu Hanımeli’nin, kendi şirketi adına tescili için başvurmuş değerli arkadaşlar. Tesadüf bu! Tabii, bu başvuru üzerine de bu, 27 Kasım 2007 tarihinde askıya çıkarılmış. Yasal olarak bunlar, bu patent için başvurular yapıldığında, üç aylık bir askı süresi var. Bu süre içerisinde askıya çıkıyor, itiraz olmadığı takdirde, üç ayın sonunda, o da hangi aya ve hangi güne geliyor arkadaşlar, 27 Şubat. Yaklaşık, bir buçuk ay veya işte, iki aylık bir süremiz var. 27 Şubat 2008 tarihinde, bu üç aylık süre içerisinde kimse itiraz etmezse, Hanımeli bu şirketin olacak. Yani tabii, bu basında yer aldı ve belgeleri de var yani şirketin, tesciliyle ilgili başvurusunun metni de fotokopisi de burada.

Değerli arkadaşlar, bunu, böyle yararlı bir, gerçekten, Türkiye’ye, vatandaşlarımıza yararlı bir yasayı görüşürken anlatmayı aslında ben de arzu etmezdim, ben de istemezdim ama gelin görün ki, belki rahatsız oluyor arkadaşlarımız, maalesef, bu konularla çok sık karşılaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, buradan ne olabilir diyebilirsiniz. Şimdi, seksen bir yıllık bir sigara markası. Bunu, Tekel, 1926’da çıkarmaya başlamış, aralıksız çıkıyor yani bir değeri var ekonomik olarak, maddi olarak bir değeri var. Diğer 64 tane sigaranın tescili yapılmış, bir tanesi yapılmamış. Yapılmaması için kim araya girmiş? Kimin talebi var? Yani, acaba… Gerçi burada Sayın Maliye Bakanımız yok, Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız da burada yok. Ama, birilerinin bu konuda bir talebi olması gerekir diye düşünüyoruz. Tekel Müdürü diyor ki: “Şartnameyi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yaptı. Dolayısıyla, bu Hanımeli sigarasının -yani bu Hanımeli markasına ait olan sigaranın- sigaranın özelleştirilmesiyle ilgili olan ihalede şartnamede yer almaması konusunda bizim bir bilgimiz yok ama bize ait olan bir markanın başkası tarafından tescili de mümkün değildir.” Ama böyle. Tabii, Özelleştirme İdaresi Başkanının açıklaması yok. O da acaba şöyle mi diyor: “Ya, bize de Tekelden gelen 21 tane veya 64 tane marka. Bize ne geldiyse, biz şartnameyi ona göre hazırladık.” Ama, arada Hanımeli gitmiş oluyor.

Değerli arkadaşlar, bu konuya mutlaka ilgili Bakanlığın el atması lazım. Türk Patent Enstitüsüne bu konuda mutlaka itirazın yapılması lazım ve bu şirketin… Yani bu şirketin de iktidar partisine ait olan bir belediye başkan adayının danışmanının şirketi olduğu çok açık yazıyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Böyle saçmalık olur mu?

TURGUT DİBEK (Devamla) – Efendim?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – “Belediye başkan adayının danışmanı” diyorsunuz.

TURGUT DİBEK (Devamla) – Bakın, isterseniz, isimleri vereyim. Bakın, şimdi…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Partiyle ne alakası var? “Danışman” diyorsunuz.

TURGUT DİBEK (Devamla) – Ama, bakın, burada, bu, kamuoyuna açıklanmış olan bir olay. Büyükşehir Belediye Başkanı ciddiye almadığınız bir kişi midir? AKP’nin Büyükşehir Başkan adayı, Mersin’de, 2004 yerel seçimlerinde… Bu kişi sizler tarafından önemsiz bir kişi midir?

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hayır.

TURGUT DİBEK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu arkadaşımızın danışmanlığını yapan ve onun şirketinin dağıtımını üstlenen diğer şirket…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – “Danışman diyorsunuz.”

TURGUT DİBEK (Devamla) – İsimler de var, isimleri de verebiliriz. Basına yansımış durumda.

Şimdi, bundan ziyade, bana göre, sizin şunun üzerinde durmanız gerekir: Değerli arkadaşlar, burada kamunun…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – İkazınıza teşekkür ederiz ama niye partiyle bağlantı kuruyorsunuz?

TURGUT DİBEK (Devamla) – Bakın, bu markalar, kamuya mal olmuş, hazineye mal olmuş. Kamunun bir zararı var mı? Yani, biz, emanet olarak aldığımız seksen bir yıllık bir markayı birilerine peşkeş çekiyor muyuz acaba ya da birilerine peşkeş çekiliyor mu acaba diye kaygı duymanız gerekir. Kaygı duymanız gerekir.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Tamam, kaygı duyuyoruz ama Turgut Bey, niye bağlantı kuruyorsunuz?

TURGUT DİBEK (Devamla) – Şimdi, bu konunun incelenmesi lazım. Zaten bizim Grup Başkan Vekilimiz Sayın Kemal Anadol’un geçen hafta bu konuyla ilgili Meclis Başkanlığına ve ilgili Bakanlığa vermiş olduğu bir soru önergesi var. O soru önergesinde ayrıntılı olarak bu sorular zaten soruluyor. Ama, burada bir zarar var ise, bu zararın mutlaka önlenmesi gerekir. Çünkü, daha henüz süreç sonuçlanmamış.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Dibek.

Buyurun.

TURGUT DİBEK (Devamla) – Değerli arkadaşlar…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – İkaz güzel, teşekkür ediyoruz ama bağlantı kurmanızı isabetli görmüyoruz.

TURGUT DİBEK (Devamla) – Tabii, rahatsız edebilir ama buradan şunu da takdir edersiniz: Sayın Başbakanımızın ve Maliye Bakanının, ısrarla, her çıktıkları konuşmada ve toplantıda “Bizim dönemimizde -yani, sizin iktidarda olduğunuz dönemde- yolsuzlukların hortumunu kestik.” diye beyanları var. Tabii, aslında, bana göre bu beyanlar eksik. Şimdi, “Kestik, virgül, bizim arkadaşlarımıza bağladık…” filan denmesi gerekiyor. Çünkü, tablo onu gösteriyor. Tablo onu gösteriyor.

Yani, ben, tabii, sözlerimi bitirirken şunu da söylemek istiyorum: Vatandaşlarımızı sigaranın zararlarından korurken, anlaşılan o ki, yine ülkemizi ve ekonomimizi, halkımızın bizlere emanet ettiği bu değerlerimizi de AKP’nin bu fırsatçılığından ve bu davranışlarından da korumamız gerekir diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dibek.

Şahısları adına söz talepleri vardır.

Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Nursuna Memecan, İstanbul Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.

Birinci söz, Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik’e aittir.

Buyurunuz Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanunun amacı bu maddede ifade edilmiş. Esas yasa çıkarken, özellikle kamuoyunda, sanki, sigara içenleri tamamen tecrit etmek, sigara içenlerle mücadele etmek gibi bir algılama söz konusu. Aslında, bu, bu noktada, bu içerikte değil. Amacımız, özellikle pasif içicileri korumak, bunun yanında sigara endüstrisinin yeni tüketiciler kazanmaması için mücadele etmek ve çocuklarımızı da bu yasa tasarısıyla koruyabilmek. 

Sigara tiryakileri sigara içme isteklerini genellikle şöyle açıklarlar: “Gergin olduğum zaman içiyorum.”, “Dikkatimi toplamak için içiyorum.”, “Canım sıkkın olduğu zaman içiyorum.”, “Üzgün olduğum zaman içiyorum.”, “Sinirli olduğum zaman yatışmak için içiyorum.” Yalnızca bir sigara bu kadar şey verebilir mi? Bu sorunun cevabı, sigaranın barındırdığı kimyasal maddelerin psikolojik etkilerinde yatıyor.

Sigara bağımlılarını kendisine bağlayan nikotin, kokain ya da amfetamin kadar güçlü ve onlara benzer bir uyarıcıdır, tiryakiye sürekli sigara içme isteği veren şey de odur. Nikotin, sigara içen kişiyi uyarır, kalp çarpıntısına, yüksek tansiyona, kişinin nefes alıp verişinin hızlanmasına sebep olur. Ne yazık ki bu etkiler yirmi dakika içinde kaybolur ve tiryaki bir sigara daha yakar. Önünde sonunda sigara kullanan herkes, nikotin ihtiyacı duymaya başlar. Nikotin güçlü bir uyuşturucudur ve mutlaka bağımlılık yapacaktır. Nikotine bağlanan bir vücut beyne sürekli "nikotin istiyorum" mesajı yollayacak ve bağımlı kişi sigara üstüne sigara yakmaya başlayacaktır.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özçelik.

Şahıslar adına ikinci söz Sayın Nursuna Memecan, İstanbul Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Memecan.

NURSUNA MEMECAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygıyla selamlıyorum.

Bu seneye, hepimizin, çoluk çocuğumuzun sağlığını ve geleceğini yakından ilgilendiren böyle bir kanunla başladığımız için çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Ayrıca, yüce heyetinizin aşağı yukarı bütün milletvekillerinin mutabık olduğu bir kanunla da başladığımız için bunu güzel bir başlangıç, hayırlı bir başlangıç olarak görüyorum. Yeni yılın hepimize hayırlara vesile olmasını, güzel, huzurlu ve mutlu bir sene geçirmemizi diliyorum hep beraber inşallah.

Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımını azaltmayla ilgili bütün girişimleri takdir ediyorum ve bütün gücümle destekliyorum. Sigara kullanımıyla getirilen yeni düzenlemenin ilk günden uygulamaya geçirilmesi ve taviz verilmemesi çok etkili olacaktır. Mesuliyet sahibi herkesin kanunun uygulanmasını yaygınlaştırmada kendini sorumlu hissetmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bilimsel araştırmalar, sigaranın zararları konusunda hep aynı sonuca vardılar. Sigaranın hiçbir yararı belirlenemedi ama insan vücudu için gayet zararlı ve daha fenası alışkanlık yapan bir madde olduğu defalarca tespit edildi. Sigara içen kadar çevresindeki insanlar da dumandan zarar görüyorlar. Bunlar da bilimsel olarak defalarca kanıtlandı.

Bizde sigara kullanımı maalesef çok çok yaygın. Toplumun tüm kesimlerinde yoğun, kontrolsüz ve de hatta biraz da bilinçsiz bir sigara kullanımı var. Memleketimizde çocukların gittikçe küçülen yaşlarda sigaraya başlamaları bence çok acıklı. Öğrencilerin sigara içmeyi su içmek kadar normal algılamaları çok üzücü. Acilen önleyici ve eğitici uygulamaların gündeme alınmasında aktif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda da hepimize teker teker görev düştüğünü, biz büyükler olarak hepimize teker teker görevler düştüğünü düşünüyorum.

Yurt dışından Türkiye’ye girildiğinde, havaalanlarından başlayıp taksilerde ve restoranlarda devam eden sigara dumanı maalesef insanı hemen çarpıyor ve maalesef, turistlerin memleketimiz hakkında aklında kalan Türkiye hatıralarından biri oluyordu. Memleketimiz, hatırlanacak binbir güzel özelliği arasında böyle bir konu olmasını da hiç hak etmiyordu. İnşallah, yeni uygulamayla bundan sonra böyle olmayacak, temiz ve güzel bir Türkiye hatırlanacak.

Biz, bu durumda olmak zorunda hiç değiliz, duman altında yaşamak zorunda olmamalıyız. Sigara dumanlı bir hayat, içen için de içmeyen için de bir mecburiyet değil. Dumansız bir hayata, temiz havalı bir hayata geçmek, istersek bizim elimizde. Küçük yaştan itibaren sürekli olarak sigara özeni ve özentisiyle değil de sigara gerçeğiyle karşılaşılan toplumlardaki çocuklar, sigaraya hiç başlamayabiliyorlar. Çocuklara küçük yaştan itibaren sigara ile ilgili bilgiler verilip, zararları örneklerle, istatistiklerle, filmlerle anlatılınca çocuklar sigaranın özenilecek bir şey olmadığını öğrenebiliyorlar; sigaranın statü sembolü olacak bir şey olmayı hak etmediğini anlayabiliyorlar; öz güvenleri için bir katkısı olmayacağını görebiliyorlar; kendilerini, boğazını yakan kötü bir dumana alıştırmaya uğraşmıyorlar, sigara içen tek tük arkadaşlarına da özenti ile beğeni ile bakmıyorlar. Sigara bağımlısı olan büyükler de bu tür pozitif önlemlerden etkilenebiliyor ve daha da bir bilinçle sigarayı bırakma konusunda kararlı olabiliyorlar.

Bu tür pozitif önlemler, bugün görüşmekte olduğumuz kanun gibi yasaklayıcı ve sınırlayıcı önlemlerle de desteklenince daha da etkili oluyor.

Başka ülkelerde de kapalı yerlerle ilgili yasa çıktıktan sonra sigara tüketiminde büyük azalmalar oldu, inşallah bizde de olacak. Yasaklayıcı önlemler zaten önlem almak isteyen iş yeri sahibi, restoran sahibi, taksici, otobüs şoförü gibi, topluluklara hizmet verenler için çok büyük rahatlık sağlıyor. Uygulamanın yaptırımı olması toplu yerlerde hizmet verenler için gerekçe oluyor. Taksisinde sigara içilmesini zaten istemeyen taksici, sigarasını yakmak üzere olan müşteriye nasıl söyleyeceğini bilemezken, şimdi bu kanun olursa yasa ve ceza uygulaması ile yeterli gerekçeye sahip olmuş olacak, daha kolay yaptırımda bulunabilecek.

Bu konudaki caydırıcı önlemler ilk başta, sanki alınamazmış gibi görünse de dünyanın pek çok ülkesinde, hiç beklemediğimiz ülkelerde dahi örneklerinde olduğu gibi gayet başarı ile uygulanabiliyor.

Amerika’da sigara içmek ile ilgili eğitimler, sınırlayıcı, yasaklayıcı önlemlerle sigara tüketimi yirmi yılda yüzde 10 azalma göstermiş. Amerika’da da restoranlarda, barlarda sigaranın yasaklanacağı haberi ilk çıktığında sigara içen insanların perişan olacağı, birçok restoran, barın kapanacağı, işsiz kalacağı zannedilmişti. Hâlbuki hiç öyle olmadı, uygulama gayet başarılı oldu, temiz havalı restoranlarda yemek de sohbet de çok daha tatlı oldu. California’da bugün, kapalı yerlerde sigara içmek yasak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Memecan, bir dakika ekledim.

Tamamlayınız lütfen.

NURSUNA MEMECAN (Devamla) – Yirmi şehirde ise parklarda ve plajlarda da sigara içmek yasak.

Bu konuda tabii, cezanın büyüklüğü küçüklüğü kadar bireylerin kanuna saygı anlayışı da kanunun uygulamasında çok etkili oluyor. Hiçbir bireyin, konumundan, mevkisinden ötürü sigara içilmemesi gereken bir yerde sigarasını yakmaması, müdahale edene de müdahale etmemesi gerekiyor. Sigara içilmiyor ise orada sigara içilmemesine öncelikle antrenör, öğretmen, iş yeri sahibi, bakan, milletvekili gibi toplumda rol sahibi kişilerin örnek olmaları yararlı olacak diye düşünüyorum.

Kanunun hepimize hayırlı olmasını diliyorum. Sigara içilmemesiyle ilgili yasakların sıfır toleransla uygulanmasına hepimizin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkürler. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Memecan.

Şimdi, madde üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.

İlk soru, Sayın Uslu.

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bugün basınımızda, 2007’nin en çok konuşulan icraatlarından “elektronik sigaranın Türkiye’ye böcek ilacı olarak girdiği ve böcek ilacı lisansıyla satıldığı” ifadeleri yer almıştır. Hâl böyle ise bu ürünün ithalatına ne zaman, kim izin vermiştir? Toplamda ne kadarlık ithalat yapılmıştır? Şimdi, ithalatın yasaklanmasını kim istemektedir? Bu ürünün kullanılmasından dolayı sağlık yönüyle uğranılan zararın boyutu nedir? Telafisi ne şekilde olacaktır? Ayrıca, bu bir skandal ise müsebbipleri hakkında bir işlem başlatılacak mı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, aslında kanun, kanun tekniğine uygun olarak düzenlenmemiş. Biliyorsunuz, kanunlarda önce amaç maddesi, sonra kapsam maddesi…

Şimdi, bu kanunda amaç maddesi 1’inci maddede belirtilmiş. Ama, 3’üncü maddede diyor ki: “Tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanan yerler.” Onun (6) numaralı bendi var. Orada da “Bu Kanunun uygulanmasında ‘tütün ürünü’ ibaresinden, tüttürülerek kullanılmak üzere tamamı veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş madde” sayılıyor. Aslında bunun kapsam maddesi olması lazım. Yani, tütün mamulleri nedir, neyi kapsıyor?

Şimdi, Sayın Başkan, kanunda ayrıca, biliyorsunuz kanun tekniğinde 1, 2, 3 bent, ondan sonra eğer maddenin başlığında 1, 2, 3 yoksa o fıkradır. Şimdi, mesela cezayla ilgili 5’inci maddeyi alıyoruz: “Bu Kanunun 2’nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerde” diyor. Bu 2’nci maddenin (1)’inci ve (4)’üncü fıkrası hangisidir? Komisyon bize izah etsin. Yani, Adalet Komisyonu hep İç Tüzük’ün 77’nci maddesine sığınarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Barış.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle halkımızın yeni yılını kutluyorum.

Sayın Bakanım, coğrafi olarak yedi bölgeye ayrılan ülkemizde, sigara en çok hangi bölgede tüketilmektedir?

Gelir durumuna göre hangi kesim daha çok sigara tüketmektedir?

Sayın Bakanım, akciğer kanseri ve mesane kanserleri en çok hangi bölgelerde ve hangi gelir grubunda görülmektedir ve bu kanserler sigara tüketimiyle doğru orantılı mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tankut.

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.

Sigara içmenin ziyanlarından bahsedildi. O manada da “ziyan”ın ne olduğunu hemen hemen bütün konuşmacılara tek tek ifade ettiler. Bu konuda da herkes mutabık kaldı.

Ben Sayın Bakanımıza sormak istiyorum, belki daha önce de sorulmuştur ama yine de sormak istiyorum: Acaba aktif ve pasif sigara içicilerinin bir yılda toplam olarak sağlık sektörüne olan ekonomik maliyetleriyle ilgili bir hesaplama yapılmış mıdır? Yapılmış ise bunun tutarı ne kadardır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Enöz.

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum: Getirilen yasa ile özellikle kahvehanelerde de sigara yasaklanacaktır. Kahvehanelerin birçoğu da bu durumda kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Bununla ilgili olarak bir rehabilitasyon çalışması var mıdır? Etki analizi yapılmış mıdır?

Bu cümleden olarak, kahvehanelerde, yasaya uygun hâle getirilmesi için, dönüştürülmesi için bir kredi desteği düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akkuş.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, yasada köy kahveleri, kahvehanelerdeki sigara yasağı kapsamının dışında tutulmaktadır. Bu nasıl bir anlayışın ürünü? Sigaranın köydeki vatandaşlara zararı yok mu?

BAŞKAN – Sayın Yunusoğlu.

SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, halkımızı tütün ve tütün mamullerinin zararlarından koruyan yasa tasarısını görüşüyoruz ve bu kanun maddesinin çıkmasını da destekliyoruz, fevkalade önemli ve halkımızı koruyucu bir kanun olduğuna inanıyoruz. Ancak başkentte de olmak üzere, birçok ilimizde ve ilçemizde nargile evleri vardır. Bu kanunlaştığı zaman bu nargile tiryakileri ve nargile evleri hakkında ne tür tedbirler düşünülüyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Birgün.

RECAİ BİRGÜN (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Bakana…

Bu getirilen yasa ile sigara içenlere kurallara uymadığı zaman bir cezai müeyyide öngörülmüş ancak sigara içilmesi yasak olan yerlerin sahipleri bu kanun kapsamı dışında bırakılmış yani kahvehanede bir şahıs sigara içiyorsa cezaya muhatap oluyor ama kahvehane sahibi sanki bunun dışında bırakılıyor gibi. Bunu düzeltmeyi düşünüyorlar mı?

BAŞKAN – Sayın Hıdır.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Sayın Bakanım, özellikle kardiyovasküler sistemi ve beyin damarlarını tıkadığını bildiğimiz tütün ve tütün mamullerinden dolayı Türkiye’de ölüm sayısı ne kadardır?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakanım.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, bu elektronik sigara meselesiyle ilgili soruya cevap vermek istiyorum çünkü şu anda güncel durumda bir konu. Bazı ülkelerde nikotin sakızları, nikotin bantları gibi ürünler sigarayı bıraktırmak için yardımcı araçlar olarak kullanılıyor. Bizim ülkemizde de bunlar, Bakanlığımızın İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünden ruhsat ve izin almaktadır. Bazı ülkelerde de işte, şu anda halkımız tarafından elektronik sigara diye bilinen nikotin buharı kullanılmaktadır. Bunlar son zamanlarda bu ülkelerde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak bunların Dünya Sağlık Örgütü ve ilgili bilim adamlarının incelemeleri sonucunda resmi olarak tavsiye edilen bir yöntem olmadığını da biliyoruz. Dolayısıyla, bu ürünlerin içeriklerinin ve dozlarının belirlenmesi için Sağlık Bakanlığımızın yetkili olması gerektiğini düşünüyoruz.

Şimdi, piyasada, satılan bu ürünler Sağlık Bakanlığından herhangi bir izin almamış ürünler ve ülkeye girişleri de farklı şekillerde olmuş. Mesela, gümrük tarifeleri itibarıyla, haşere ilaçları maddesinin altında bile ülkeye girdiğini tespit ettik. Dolayısıyla, bu tespitler yapıldıktan sonra, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğümüz konuyu bilim adamlarına inceletti ve 31/12/2007 tarihi itibarıyla -ilgili komisyonlar- bu ürünlerin izin alınmadığı sürece yasaklanması ve özendirici olması dolayısıyla da hiçbir zaman reklamlarına müsaade edilmemesi şeklinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza bir yazı yazdık. Bugün, basında, bazı gazetelerde, bazı basın-yayın organlarında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Bakanlığımızın bu talebini uygun bulmadığı şeklinde ifadeler var. Bunlar gerçekle bağdaşmıyor. Henüz Ticaret ve Sanayi Bakanlığına yeni yazılmış bir yazının nasıl uygun bulunmadığını söyleyebiliriz? Bakanlığımız, diğer kurumlarla olduğu gibi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla da bu hususta yakın bir iş birliği içinde çalışıyor.

Bu hususta, bir skandaldan bahsetmek de mümkün değil. Ürünlerin güvenilirliği ve sigarayı bıraktırma konusundaki bilimselliği yeterli görülmediği için Bakanlığımız böyle bir kararı alıyor. Dolayısıyla, bir mevzuat boşluğundan doğan bir sıkıntının vatandaşlarımız açısından yaşanmaması için bu tedbirleri almış bulunuyoruz.

Sigaranın hangi bölgede, gelir durumuna göre nasıl tüketildiğiyle ilgili hususlara yazılı olarak, müsaade ederseniz, cevap verelim.

Ancak -yine soruların içerisinde vardı- sigara veya başka şekilde tütün kullanımının akciğer ve mesane kanserleriyle çok yakın ilişkisini biliyoruz. Akciğer kanseri olan insanların yüzde 90’ının tütün kullanan kişiler olduğunu, geride kalan yüzde 10’un da çok büyük bir kısmının tütüne pasif biçimde maruz kalan insanlar olduğunu biliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakan, Komisyona bir soru sorulmuştu. Süreyi tamamlamak üzereyiz.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Tamam, ben hemen kısa süre içerisinde bitireceğim.

Kahvehaneler açısından, geçiş dönemi için bir süre verilmesini düşündüren, yani böyle öngören bir önerge hazırlandığını biliyorum kanunla alakalı olarak. Dolayısıyla, köy kahvehaneleri bu Kanun’un kapsamı dışında tutulmayacak, ama kendilerine bütün kahvehaneler, restoranlar ve köy kahvehaneleri için bir geçiş süreci koymuş olacağız. Nargile evleri için hiçbir şey düşünmüyoruz, çünkü bunların gerçekten kapalı ortamda içilmemesi lazım.

Diğer sorulara müsaade ederseniz yazılı olarak cevap vereyim. Ben, Komisyon Başkanımıza sözü bırakayım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Kamer Genç, sanıyorum 2002’den sonra milletvekili olmadı, olmadık. O dönemden sonra parlamento hukukunda, yasama tekniğinde gelişmeler oldu ve fıkra numaraları, parantez içerisinde numaralar şeklinde numaralandı. Bu madde tek fıkradan ibaret, 2’nci madde tek fıkradan ibaret. Ancak bundan sonraki değişikliklerde, olası fıkraların eklenmesi durumunda bütünlüğü sağlamak için, (2), (3), (4) devam edecek.

2’nci maddeyle ilgili, yani değiştirilen, muaddel, kanunun 2’nci maddesiyle ilgili bir sorusu var. Erken sorudur, madde sırası geldiği zaman cevaplandıracağım.

Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bana sataştı, söz istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanan yerler

MADDE 2 (1) Tütün ürünleri;

a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,

b) Koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok sayıda kişinin girebileceği konutlar hariç, binaların kapalı alanlarında,

c) Taksi hizmeti verenler de dahil olmak üzere, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,

ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, onsekiz yaşını doldurmamış kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet binalarının, sağlık hizmetlerinin verildiği kurumların ve ibadethanelerin müştemilâtı mahiyetindeki açık alanlarında,

tüketilemez.

(2) Ancak,

a) Kamu hizmet binalarında,

b) Birden çok sayıda kişinin istihdam edildiği çalışma alanlarında,

c) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,

ç) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan demiryolu ve denizyolu araçlarında,

tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.

(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketilemez. Ancak, bu ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş kısımlar oluşturulur.

(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur.

(5) Tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanların koku ve duman geçiºini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir. Ancak, ikinci fıkranın (c) bendi kapsamına giren işletmelerin kapalı alanlarında tütün ürünleri kullanmayanların sağlığını tehlikeye düşürmeyecek tarzda ve kullanım alanlarının yarısından az olmamak üzere tütün dumanından ve kokusundan havalandırma ve benzeri yollarla arındırılmış ayrı yerler düzenlenir. Bu düzenlemeyi yapmayan veya yapamayan yerlerin tamamında tütün ürünleri içilemez. Bu fıkra hükmü, belediye sınırları dışındaki kahvehanelerle ilgili olarak uygulanmaz. Ancak, bu kahvehanelerde yeterli havalandırma tertibatı oluşturulur.

(6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresinden, tüttürülerek kullanılmak üzere tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş madde anlaşılır."

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.

İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi adına Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın’a aittir.

Buyurun Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Geçmiş nesillerin gururlanacağı, gelecek nesillerin örnek alacağı başarılarla dolu yeni yıllar ümidiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle ifade etmeliyim ki milletimizin varlık ve bekasını ancak sağlıklı nesiller yetiştirebilirsek sağlayabileceğimize inanan ve toplum sağlığını güvenlik kadar önemseyen bir parti adına burada konuşuyorum.

Sigara, teklif üzerinde konuşan teklif sahibi ve diğer konuşmacıların da belirttiği üzere, binlerce zehri bünyesinde barındıran, özellikle kalp-damar hastalıkları ve kanser hastalığının doğrudan nedeni olarak kabul edilen, zararları benim gibi içenler tarafından da kabul edilen bir maddedir. Ancak, bu gerçekler ülkemizin diğer gerçeklerini kapatmıyor değerli arkadaşlarım. Tütün zararlarının önlenmesi hususunda, en azından pasif içicilerin korunması bakımından ciddi önlemler alınması gerektiğine ben de katılıyorum. Ancak, bir yasanın en önemli özelliği, bana göre, uygulanabilirliğidir. Günlük yaşamda uygulanabilir bir yasa çıkaramayan bir Meclis saygınlığını ve inandırıcılığını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.

Yürürlükteki 4207 Sayılı Yasa’da 5 kişiden fazla kişinin bulunduğu yerlerde sigara içilmesi, zaten yasaklanmış durumda. Aynı Yasa’da, on sekiz yaşından küçüklere de sigara satılması yasak. Zannediyorum, ülkemizde en çok ihlal edilen yasa bu Yasa olmasına rağmen, yanılmıyorsam, sadece 4 kez müeyyide uygulanmıştır. Ancak, bu yasayı küçümsemiyorum. Neticede, toplu taşım araçlarında getirdiği yasak da başarıyla uygulanmış, toplumca da benimsenmiştir.

Ülkemizde on sekiz yaş altı çocukların -değerli arkadaşlarım, burası çok önemli- yasak olmasına rağmen, yüzde 90’ı bayilerden sigara alırken bir problem yaşamıyor ve hatta ne üzücüdür, ana babalar çocuklarını, küçücük çocuklarını bakkala, markete sigara almaya gönderiyor ve onlar da çok rahatlıkla sigarayı alıp eve getirebiliyorlar. Daha üzücü bir rakam var önümüzde: On sekiz yaş altına sigara satılması yasak olmasına rağmen ülkemizdeki gençlerimizin, çocuklarımızın yüzde 90’a yakını on sekiz ve daha alt yaş gruplarında sigarayla tanışıyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, biz, mevcut Yasa’yı, mevcut yasakları uygulayamamışken ve ne yazık ki, bırakın sigarayla uğraşmayı, okul önlerinde ekmek arası uyuşturucu satılmasına şahit olurken, şimdi, ölçüsüz bir genişletmeyle bu Yasa’nın kapsamını daha da genişletmeye kalkıyoruz. Bu yasada, 5 kişilik yasağı uygulayamadığımız bir Yasa’nın kapsamını bütün kamu kurumu alanlarına şamil ediyoruz. Ee, şimdi, sigara tiryakisi bir sayın vali, bir cumhuriyet başsavcısı ve hatta bir milletvekili kendi makam odasında bu yasağa uymayacaksa bunun denetimini kim yapacak, kim ceza kesecek? Bir yakınını kaybetmiş bir insan o üzüntü içerisinde tiryakisi olduğu sigarayı hastanenin  bahçesinde, açık alanda içiyorsa, buna acaba o psikoloji içerisinde kim gidip mani olacak? Stadyumda, açık hava konserlerinde aynı anda on binlerce kişinin bu yasağı ihlal etme olasılığını acaba hiç düşündük mü?

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde 400 bin tane kahvehane var, binlerce eğlence yeri var, nargile salonları var ve benzer işletmeler bu yasaklardan etkilenecekler. Peki, buraların biz denetimini hangi personelle yapmayı düşünüyoruz? Akıl hastaneleri ve cezaevlerinde bu yasağın uygulanabileceğine acaba, bu teklifin sahipleri inanabiliyorlar mı?

Değerli arkadaşlarım, biz, bir parlamenter heyetle İrlanda’ya bu konuyla ilgili bir araştırmaya gitmiştik. Çok ilginçtir İrlanda’da sigara yasağı talebi bar çalışanlarından gelmiş. Orada bar çalışanlarının üyesi olduğu çok güçlü bir sendika var, bu konu ilk, toplumun gündemine bu kanalla gelmiş ve uzun zamandır da uygulanıyor. Fakat İrlanda’da bir şey yapılmış; aylarca sendikalarla, bar işletenleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışmalar yapılmış, kamuoyu desteği alınmış, medyanın desteği alınmış. İrlanda’da en ucuz sigara 7 euro.

Şimdi, ülkemize gelirsek değerli arkadaşlarım, bu yasadan toplum hâlâ haberdar değil. Biraz magazin boyutuyla toplum ilgili gibi gözüküyor ve çok ciddiye de almıyor. Bu yasa, bu teklif önümüze gelmeden, hangi sendikayla, hangi sivil toplum kuruluşlarıyla, esnaf odalarıyla, sağlık kuruluşlarıyla bir çalışma yapılmıştır; bunlardan biz mi haberdar değiliz diye merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, milyonlarca insanın yaşamını direkt etkileyecek böyle bir yasağı uygulamak, bu konunun taraflarının desteğini almadan mümkün olamaz. Bu, sadece ceza tehdidi ve zabıta gücüyle yapılacak bir mücadele değildir.

Bize İrlanda’da sigara yasağına ilişkin önerilen ilk ciddi teklif, fiyatların yükseltilmesi olmuştur değerli arkadaşlarım. Şimdi, asgari ücretin 435 YTL olduğu bir ülkede sigara fiyatlarını ne kadar yükseltmek adil olacaktır? Bunu da takdirlerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, teklifte sigara firmalarının reklam ve sponsorlukları da yasaklanıyor. Ne yazık ki -burayı da özellikle dikkatlerinize arz ediyorum- sigara yasağını en katı uygulayan ülkelerde bile sigara tüketimi ya hiç düşmüyor ya da anlamlı şekilde düşmüyor. Bana göre, sigaranın bir mamul olarak reklama ihtiyacının olmadığını düşünüyorum arkadaşlar, belki markalarının reklama ihtiyacı olabilir ama sigaranın bir mamul olarak reklama ihtiyacı yok. Eğer işe yarayacaksa Milliyetçi Hareket Partisi olarak “sigara” ve “tütün” kelimelerinin sözlüklerden çıkarılmasına da varız, ama bunu bu yasakla yapamayacağımızı biliyorum.

Şimdi, eğer tüketim düşmeyecekse gerçekten -ülkemizde de bunu yaşayacağız- biz sigara firmalarının çok daha iyi işlerde kullandıkları paraları da kendilerine iade etmiyor muyuz? Reklam gelirlerini, reklam alanların aleyhine genişletmiyor muyuz? Benim önerim, benim teklifim, böyle bir yasak yerine, isimlerini kullanmadan, sigara firmalarının cirolarının belli bir kısmını, eğitim, sağlık ve kültür işlerine harcama mecburiyeti getirilmesi şeklinde olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, değinilmeyen bir kısmı bu teklifin: Ne yazık ki, Ordu’ya her gittiğimde, Bağ-Kur’unu ödeyebilen daha az esnafa rastlıyorum. Lütfen, sizler de illerinizde zahmet buyurun, sorun, tapu daireleri, son iki aydır özellikle, haciz işlemekten tapu işlemleri yapamıyor. Bu teklifin esnaflar üzerine de birtakım yükümlülükler getirdiğini görüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bütün bu anlattıklarım sigarayı savunduğumuz anlamına gelmemelidir. Yalnızca, ülkemiz gerçekleriyle örtüşen, sonuç almamızı sağlayabilecek bir yasa istiyoruz. İşte bunun için, kamuoyunda ve konunun taraflarıyla yeterince tartışılmadan önümüze getirilmiş bu teklifin geri çekilerek, kamuoyu desteği sağlandıktan sonra, daha ciddi ve sonuç almaya dönük bir teklif olarak huzurlarınıza getirilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu teklifte, sigarayı bırakmak isteyenlere karşı devletin görevleri de yer almalıdır. Gerçekten çocuklarımızın sigaraya başlamaması amaçlanıyorsa, okul idareleri, okul aile birlikleri ve aileler arasında bir çalışma öngörülmelidir. Biraz önce anlattım, çocukların yüzde 85’i on sekiz ve altı yaşlarda, yani sigara satın almalarının yasak olduğu dönemde sigaraya başlıyorlarsa ve bu yasak hâlen var ve biz bunu uygulayamıyorsak, bu konuda çok daha ciddi çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, yasaklamak yerine, özellikle okul öğrencilerinin enerjilerini olumlu alanlarda harcayabilecekleri, boş zamanlarını bir kültürel, sportif ya da bilimsel aktiviteyle doldurabilecekleri, sınıf geçme koşulunun yalnızca ders başarısı değil bir hobi başarısına da bağlanarak bu konudaki eksikliği giderilebileceğimizi ümit ediyorum.

Sonuç olarak, ölü doğacak bir kanun yapmak istemiyorsanız değerli arkadaşlarım, bu yasayı, gelin, bütün taraflarıyla kamuoyu desteğini alacak şekilde yeniden gözden geçirip Genel Kurula öyle arz edelim ve sonuç alalım temennisinde bulunuyor, hepinizin yeni yılını kutluyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.

Şimdi, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.56

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.13

BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

55 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Teklifin 3’üncü maddesi üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer’de. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Seçer.

CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55 sıra sayılı kanun değişikliği teklifinin 3’üncü maddesi hakkında grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, 3 Ocak Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 86’ncı yıl dönümünde, bu vatan uğruna canlarını feda eden atalarımızı rahmet ve saygıyla anıyor, sevgili Mersinli hemşehrilerimin bu onurlu gününü kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz kanun değişikliği teklifi, iktidarın, muhalefetin üzerinde hemfikir olduğu, dolayısıyla direkt toplum sağlığını tehdit eden bir unsur olduğu için tütün mamulleri, hem iktidar hem de muhalefet bu konuda ortak bir tavır sergilemekte ve bu kanun değişikliği teklifinin bir an önce geçmesi için de gerekli çabaları göstermektedir.

Sigaranın sağlığa zararı, toplum sağlığına, birey sağlığına zararı tartışılmaz bir gerçektir. Batılı gelişmiş ülkeler bu gerçeğin farkına bizden çok daha yıllar önce varmışlar ve bu konuda, toplumun sağlığını koruyucu tedbirler alma adına bundan çok yıllar evvel gerekli tedbirleri almışlardır.

Daha önce çıkan 7/11/1996 tarihli 4207 sayılı Yasa’nın, özellikle uygulamada yetersiz kaldığı hepimizce aşikârdır. Bu sebeple, böyle bir kanun  değişikliği teklifi Meclis Genel Kurulu gündemine gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de bunun geçmesi taraftarıyız ve bu yasa değişikliği teklifini olumlu buluyoruz, onaylıyoruz. Ancak, 3’üncü maddede bazı konularda, bazı alt maddelerde, Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine uygun hâle getirilerek özellikle yaşlı bakımevlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde ve cezaevlerinde tütün kullanımı konusunda istisnalar getirilmesinin gerektiğini düşünüyoruz .

Değerli arkadaşlarım, tütün mamullerinin topluma verdiği zararları önleme konusunda tedbirler alırken bireylerin temel hak ve özgürlüklerine de zarar getirmeden, zeval getirmeden birtakım tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Elbette ki, sigara, direkt kullanıcısına zarar verdiği gibi çevresinde bulunan fertlere, bireylere de tartışılmaz zararlar veriyor. Bizim buradaki asıl amacımız, sigara kullananları, cazip hâle getirilen birtakım eylemlerden uzak tutmak -reklam gibi, promosyon gibi- ayrıca pasif içici konumundaki bireyleri de, vatandaşları da dolaylı olarak sigaranın zararlarından korumaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasa değişikliği teklifinin kanunlaşması için destek olduğumuzu belirtiyoruz.

Toplum sağlığını tehdit eden önemli konulardan diğer bir husus da, maalesef toplumumuzda son günlerde önemli bir artış gösteren uyuşturucu kullanımı konusudur. Toplum öyle bir duruma geldi ki ilköğretim seviyesinde, ilköğretim okulları önünde çocuklarımıza, evlatlarımıza, maalesef uyuşturucu satılır hâle geldi.

Elbette ki emniyet güçleri, kolluk güçleri, bu konuda çalışmalar yapan narkotik şube müdürlükleri ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Bu konuda yoğun çalışmalar içerisinde olduklarını hepimiz biliyoruz, ama maalesef bunun önünü almakta da zorluk çektiğimizi görüyoruz.

Tabii ki bu sosyolojik bir mesele. Bu meseleleri önlemek kolay hadiseler olmasa gerek. Nitekim, son yıllarda Türk toplumu hızlı bir şekilde kırdan kente göçün neticesinde, özellikle büyük metropollerde “gecekondu” tabir ettiğimiz yerlerde gerekli altyapıların olmamasından kaynaklanan, emniyet güçlerinin kontrolünü güçleştirecek birtakım yapılaşmadan kaynaklanan bir otorite boşluğuna maruz kalmış durumda. Özellikle bu uyuşturucu tacirlerinin faaliyet göstermesinde en mümbit alanlar bu gecekondu alanları. Bu bölgelerde, özellikle taşradan bu metropollere göç eden ailelerin, yoksul ailelerin çocukları, zaten geçimlerini zar zor temin eden ailelerin çocukları olduğu için okuldan da uzak kalıyorlar. Bu çocuklarımız sokaklarda, maalesef, çalışmak zorunda kalıyor, yaşamak zorunda kalıyor. İşte, bu esnada bu uyuşturucu tacirlerinin eline düşüyorlar. Öncelikle, bu konuda faaliyet gösteren örgütler, uyuşturucu örgütleri, bu çocuklarımızı uyuşturucuya alıştırmak suretiyle kendi ağlarına düşürüyorlar ve  uyuşturucuya bağımlı hâle geldikten sonra, o çocukları da, bir kurye gibi, bir satıcı gibi, çok rahat kullanabiliyorlar. Bu konuda hükûmetlerimizin çok ciddi tedbirler alması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, bu gençler, bu çocuklar, uyuşturucu kullanan bu evlatlarımız bizim yarınımızın, geleceğimizin temelini teşkil ediyorlar. O anlamda, bu konuları önemsememiz gerektiğini düşünüyorum.

Özellikle tarımsal üretim yapılan bölgelerde -Çukurova gibi, Trakya gibi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi- enteresan bir esrar yetiştiriciliği şekli ortaya çıktı, bunu da yüce Meclisle paylaşmak istiyorum. Tarımsal üretim yapılan bölgelerde, özellikle boy olarak 1 metre, 2 metre, 3 metreye kadar boyları yükselebilen tarımsal ürünlerde -örneğin, pamuk gibi, mısır gibi- bu ürünlerin içlerine, aralarına esrar bitkisi ekmek suretiyle esrar tacirleri bu şekilde üretim yapıyorlar. Tabii, bunu, pratikte kolluk güçleri, emniyet güçleri tespitte zorluk çekiyorlar. Düşünün ki, geniş bir arazi, bakıyorsunuz, örneğin, bir mısır bitkisi gibi görünüyor ama o arazinin ortasında esrar üretimi yapıyor esrar kaçakçıları. Dolayısıyla, kolluk güçlerinin de işini zorlaştırıyor bu şekilde bir üretim sistemi. Bu anlamda, İçişleri Bakanlığının kolluk güçlerine teknik destek olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ne bileyim, belki uydu aracılığıyla bu ekim sahaları tespit edilebilir. Bu konuda, bu şekilde teknik imkânlar kullanılarak önlemler alınabilir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii ki, gelecekte sağlıklı nesiller yetiştirme anlamında tütün ve tütün mamullerinin zararlarının bilinci içerisinde, bunların hem etkilerini, zararlarını topluma doğru anlatabilmek hem çıkardığımız bu yasaların uygulanabilirliğini sağlayabilmek anlamında yürütmenin bu konuda daha dikkatli davranması gerektiğini düşünüyorum. Zira, mesele, yasaları çıkarmakla bitmiyor, bu yasaların pratikte uygulanabilmesi de çok önemli. İşte, daha önce çıkan 4207 sayılı Yasa’da bu gibi sıkıntıların olduğunu hep beraber gördük. Umut ediyorum, diliyorum, bu çıkaracağımız yeni yasa, yeni yasa değişikliği bu sıkıntıları ortadan kaldırır, daha sağlıklı, daha zinde toplumlar yetiştiririz diyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Şimdi söz, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Selahattin Demirtaş’ta.

Buyurun Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

DTP GRUBU ADINA SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de, yeni yılın ülkemize ve tüm toplumumuza hayırlı olması dileklerimle başlamak istiyorum.

Görüşülmekte olan 55 sıra sayılı yasayla ilgili, Demokratik Toplum Partisi adına 3’üncü madde üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifi görüşülmeye başlandığı andan bu yana bu kürsüden çok değerli konuşmalar yapıldı. Toplum olarak son derece hassas olduğumuz, önemli bulduğumuz bir konu üzerinde Meclis olarak da her birimiz kendi grubumuz adına hassasiyetlerimizi belirtiyor ve bu yasanın, mümkün olan en makul şekliyle, en uygulanabilir şekliyle çıkması için de muhalefet olarak katkı sunmaya çalışıyoruz.

Doğrusu, biraz önce bir değerli milletvekilinin de ifade ettiği gibi, özellikle bu yasanın bazı maddelerinin uygulanabilmesi bir hayli zor görünüyor. Şimdi, bu maddelerden biri de üstünde görüşmekte olduğumuz 3’üncü madde. Özellikle bazı fıkraları pratikte neredeyse hiç uygulanamaz, Türkiye gerçekliği göz önünde bulundurulduğunda neredeyse uygulanması imkânsız hâle gelecek ve ölü doğacak bir yasa maddesi ve fıkraları gibi duruyor. Fakat şu da bir gerçekliktir ki, bazı yasalar toplumda tartışmalarla olgunlaşır ve yasa koyucu toplumdaki bu hassasiyetleri, tartışmaları, beklentileri dikkate alarak buna uygun yasalar yapma gayreti içerisinde olur. Ama bazen de -özellikle bu gibi yasalarda- toplumda bu konuda geniş bir konsensüs oluşmasa bile, en azından bu gibi kötü alışkanlıkları önleme konusunda bir kültür yaratma açısından önleyici tedbirler almak mutlaka ki katkı sunacaktır. En azından, 4207 sayılı Yasa’da bu yönlü değişiklikler yapıldıktan sonra, sigara içmenin, tütün mamullerinin tüketilmesinin yasak olduğu yerler kanun tarafından net ve açık bir şekilde ifade edildikten sonra, o yerlerde hemen yasa çıktıktan sonra uygulanması mümkün olmasa bile toplumda yeni bir tartışmanın, birbirini etkilemenin, birbirini denetlemenin önü açılmış olacak. Dolayısıyla böylesi de bir faydasına inanıyoruz bu yasanın.

Hepimiz hatırlarız ki, daha kısa süre önce, 4207 sayılı Yasa çıkmadan önce de toplu taşıma araçlarında, otobüslerde, uçaklarda sigara içilebiliyordu, şimdi en azından o Yasa sayesinde yürütülen tartışmalar üzerine toplu taşıma araçlarında sigara içme fikri insanların aklından çıkmış durumda. Böylesi bir durumun, toplu taşıma araçlarında sigara içmenin artık son derece abes bir durum olduğu, bırakın yasaya aykırılığı, etiğe, ahlaka aykırı olduğu şeklinde bir kültür oluşmuş durumda. Dolayısıyla bu yasanın da “sigara içilmesinin yasaklandığı yerler” kapsamının genişlemesi vesilesiyle bu tartışma kültürüne ve bu birbirini denetleme, öz denetim kültürüne katkı sunacağına inanıyoruz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, AK Parti Grubunun, zannedersem, 3’üncü maddeyle ilgili bir değişiklik önergesi olacak. O önergeyle ilgili arkadaşlarımız, gerekçelerini herhâlde ifade edecekler, ama 3’üncü maddenin yasaklar kısmında, giriş kısmında bir değişiklik yok. Ancak 2’nci fıkrada düzenlenmiş olan istisnalarla, tütün mamullerinin tüketildiği kapalı mekânlar da oluşturulacak. Sigara içilebilecek mekânlara dair yeni düzenlemeler var ve önemli değişiklikler var. Şimdi, arkadaşlarımız, orada nasıl ifade edecekler bilmiyorum ama, örneğin, kamu hizmet binalarında, birden çok sayıda kişinin istihdam edildiği çalışma alanlarında, kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti veren işletmelerde sigara içilmesine ayrılan yerler, tahsis edilen yerler ibaresi çıkarılmış olacak verilen değişiklik önergesiyle. Dolayısıyla oralarda sigara içilmeye mahsus yerler olmayacak.

Az önce ifade ettiğim gibi, yasanın uygulanması zaten zor olacak, ama bu gibi mekânlarda tütün mamullerinin tüketilmesine mahsus yerler de ayrılmazsa, özellikle kafeterya, kahvehane, birahane gibi yerlerde bu yasanın uygulanması imkânsız hâle gelecek. Eğer ayrı bir mekân olmazsa, sigara içilmesi için ayrı bir mekân ayrılmazsa, ya insanlar bu yasağı tanımayacaklar, kuralı tanımayacaklar ya da bu mekânlar sürekli problem yaratan mekânlara dönüşecek; müşteriler arasında, işletmeci ile müşteri arasında vesaire sık sık ciddi sorunlarla karşılaşma ihtimali ortaya çıkacak. Dolayısıyla kanun koyucu, bir alanı düzenleyip karmaşayı önleyeyim derken, yeni bir kaosa veya toplumda yeni bir şiddet kültürüne yol açma gibi bir -istemediği hâlde- duruma düşebilir.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, şehirler arası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan deniz yolu araçlarının güvertelerinde sadece sigara içilebilecek mekânların ayrılabileceği ifade edilmiş değişiklik önergesinde. Bu da, tartışma yaratacak, toplumda da tartışma yaratacak bir konudur bize göre. Önceki, yani, Adalet Komisyonunun kabul ettiği metinde olduğu gibi “Şehirlerarası ve uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan demir yolu ve deniz yolu araçlarında özel sigara içme mekânlarının ayrılması…” ibaresi bizce yeterliydi. Şimdi, demir yollarının çıkarılarak, deniz yolu araçlarının sadece güvertelerinde sigara içme bölümlerinin ayrılması, yine, uygulaması neredeyse imkânsız gibi bir durumdur diye düşünüyoruz.

Bir başka yeni değişiklik de, yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde ve cezaevlerinde sigara içme bölümleri ayrılacakmış. Yaşlı bakım evleri, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde belki bu olanaklı kılınabilir ama cezaevlerinde sigara içmeye mahsus alanların tahsis edilmesi, bizce, yine uygulanması imkânsız bir düzenleme getirecektir. Şimdi, cezaevleri zaten kişilerin hürriyetinden mahrum bırakıldığı mekânlar, yerlerdir. Orada zaten isteyen insanlar istediği saatte gidip sigara içilen mekânları kullanabilseydi ismi cezaevi olmazdı. Cezaevinin içinde istediği şekilde, istediği saatte dolaşabilecekse problem yok, ama Ceza İnfaz Yasamızla karşılaştırdığımızda bu hüküm her hâlükârda işlevsiz hâle gelecektir. Tek başına eğer kişiler hücrelerinde kalıyorsa belki problem yaratmayacak, sigara içmek istiyorsa, ama birden fazla kişinin kaldığı, tutuklu veya hükümlünün kaldığı hücreler açısından sigara içmek problem yaratacak. Nasıl? Şimdi, Ceza İnfaz Yasamızda tutuklu ve hükümlülerin aile, avukat görüş saatlerinden ortak iş alanlarına, kütüphaneyi kullanma saatlerine kadar detaylı düzenlemeler var. Bunların uygulanması bile, pratikte, cezaevlerinin altyapısının uygun olmadığı gerekçesiyle yerine getirilemiyor. İşlik alanları, ortak faaliyetlerin yürütüldüğü, resim, müzik faaliyetlerinin yürütüldüğü alan bile, zaman yetmiyor gerekçesiyle uygulanmıyor. Şimdi, buna, bir de, sigara içme mekânı ve ortak sigara içme saatleri gibi düzenlemeler eklenirse, cezaevlerindeki uygulama açısından en azından kaos içinden çıkılmaz hâle gelecek. Dolayısıyla, cezaevlerinde özel sigara içme mekânlarının yaratılması fikri en azından pratik açıdan imkânsızdır gibi düşünüyoruz. Ama, değerli arkadaşlar, özellikle otellerde yurt dışında da -giden arkadaşlarımız görmüştür- sigara içilen odalar kesinlikle ayrıdır ve sigara içilmeyen mekânlardan bağımsız, birbirini etkileyemeyecek şekilde düzenlenmiştir. Türkiye’de de buna ihtiyaç olduğu kanısındayız. Bu düzenlemenin daha net vurgulanması ve “odalar oluşturulabilir” şeklinde değişiklik önergesiyle güçlendirilmesi de bizce yerinde olmuştur. Bunun dışında, köy kahvehaneleriyle ilgili düzenleme çıkarılmış durumda. Sayın Bakan ifade etmişti, kahvehanelerin özellikle bu geçiş sürecini tamamlayabilmeleri açısından bir süre tanınacağı belirtilmişti. 3’üncü maddede bu değişiklik önergesinde bu öneriyi görmedik, herhâlde önümüzdeki maddelerde düşünüyorlar. O önerinin de mutlaka gelmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Bu duygularla, grubum ve şahsım adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.

Şahıslar adına söz talepleri vardır madde üzerinde: Sayın Bayram Özçelik, Burdur; Sayın Ahmet Yeni, Samsun; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekilleri.

Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik.

Buyurun Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’üncü maddede şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tütün, ülkemize yaklaşık dört yüz yıl kadar önce ticari seferler sırasında İngilizler tarafından getirilmiş. Biraz önce konuşan arkadaşlar da ifade ettiler, gerçekten, çıkarılacak bu sigara kanunuyla bu mücadele gerçekleştirilebilir mi diye kafalarda birtakım istifhamlar var. Fakat Türkiye’ye bu noktada dört yüz yıl önce gelmiş, ama ondan sonraki süreçte de sigarayı teşvikle ilgili birtakım adımlar atılmış.

Bakın, 1934’te çıkan kanunda  “Hastalara, revirde, hastanelerde yatan hastalara tabibin lüzum ettiği miktarda sigara verilir.” Yani, 1934’te, biz, hastanede yatan hastalara sigara vermenin iyi bir şey olduğunu düşünen bir mantıktan geliyoruz. 1954’te de, çıkan Orman Kanunu’nda da, yangın söndürmeye gidenlere bedava sigara verilmesi gibi bir kanunla karşılaşmışız.

Şimdi, bu kanuna gelinceye kadar sanki bir şey yapılmamış, Türkiye’de birtakım adımlar atılmamış gibi bir görüş de serdedilmeye çalışıldı. Halbuki böyle değil. Daha önceki çıkan kanunlarda, arkadaşlarımız birkaç defa ifade ettiler, bakın, Kontrol Programı’nın Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren günümüze kadar tütünle mücadele konusunda atılan adımlar şunlar: Sağlık Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle “sağlık kuruluşlarında sigara içilmemesi”, Millî Eğitim Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle “okullarda sigara içilmemesi”, tütünle mücadele altyapısını güçlendirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde tütün ve diğer bağımlılık yapıcı maddelerle mücadele daire başkanlığının kurulması, tüm illerde il tütün koordinasyon kurullarının oluşturulması.” Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere konuyla ilgili uluslararası örgütlerle iş birliği geliştirildi ve değişik ülke örnekleri incelendi. Kontrol Programı’nın tamamlayıcısı olan eylem planları hazırlandı. 4207 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasıyla ilgili çalışmalara destek sağlandı. Kamuoyu bilgilendirme çalışmalarına ağırlık verilmeye çalışıldı. Son olarak da Ulusal Tütün Kontrol Programı, 2008-2012 eylem planı, tütün kullanımı ve sigara dumanından korunmayı amaçlayan Ulusal Tütün Kontrol Programı stratejilerinin uygulamaya geçmesi amacıyla hazırlanmış bir yol haritası ve taahhüt belgesidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özçelik.

İkinci söz, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni’nin.

Buyurun Sayın Yeni. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyanın ve ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biri hâline gelen sigara, içinde bulunan zehirli maddeler nedeniyle birçok hastalığa yol açmaktadır. Resmî verilere göre, ülkemizde birçok kişi akciğer kanseri, damar tıkanıklığı, nefes darlığı gibi hastalıklara sigara sebebiyle yakalanmaktadır. Sigara, yol açtığı sağlık sorunlarından başka, ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. Bunun yanında, sigara içmeyen, fakat içilen ortamda bulunan pek çok kişi de sigaranın zararlarından etkilenmektedir. Dünyanın en yetkili kurumlarınca her türlü zararlı alışkanlıklar arasında en fazla ölüme ve hastalıklara  sebep olan madde olarak nitelenen sigara, her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde 440 bin, Almanya’da 140 bin, İngiltere’de 120 bin, ülkemizde ise 160 bin, dünya genelinde ise en az 13 milyon kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır. Bu bağlamda, kişisel ve toplumsal zararları artık yaygın olarak bilinmekte olan sigara tüketiminin azaltılması için tüm dünya ülkeleri çeşitli tedbirler almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif ile insan sağlığına, toplum sağlığına, sağlık hizmetlerimize faydalar sağlanmakta, nihayetinde bu yönüyle de sağlıklı, bilinçli bir toplum oluşturulmaktadır.

Kanun kapsamının genişletilmesi ve uygulanabilir tedbirlerin alınmasıyla, insanoğlu için değeri asla biçilemeyen sağlığın göz göre göre zarar görmesi, bile bile kaybedilmesi önlenecek, aynı zamanda, kişilerin beşerî ilişkilerinde bu konuda da uyması gereken kuralların varlığı daha etkili olarak ortaya koyulacaktır.

Bu konuda daha duyarlı ve bilinçli bir toplum hâline gelinmesi, sebep-sonuç ilişkileri de kurulduğunda, ülke ekonomisine ne denli katkıların sağlanacağı önemli bir yasa olacaktır.

Kanuni düzenleme kimseye yasak getirmemektedir. Yasaklamadan ziyade, geleceğimize, gençliğimize, insanımıza daha sağlıklı bir gelecek sağlanacaktır. Kişilerin sağlık haklarına sahip çıkılmakta, bu konudaki sorumluluklar ve haklar belirlenmektedir.

Tütün ve tütün mamullerini kullanmayan insanımızın, küçük çocuklarımızın sigara dumanından etkilenmemesi sağlanacaktır. Sigara içmeyen ve dumanının tesirli olduğu yerlerde “pasif içici” olarak nitelendirilen kişilerin sigara dumanının zararlarına karşı korunması sağlanacaktır. Tekrar düzenlenen bu yasanın uygulamasına da daha ciddi olarak önem verilecek, sigara içenlerin cezasını, istenmeyen olumsuz sonuçlarını içmeyen insanlara çektirmemek için daha kapsamlı, yaptırımcı bir uygulama olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tütün kullanımı çok yaygın bir bağımlılık çeşidi olmasının yanı sıra, tütün ve dumanında bulunan maddelerin insan sağlığı üzerinde yaptığı olumsuz etkiler nedeniyle dünyanın ve ülkemizin en önemli ve önlenebilir toplum sağlığı sorunlarından biridir. Toplum sağlığı bizim en temel meselelerimizden biridir. Burada halkımızın sağlığı, halk sağlığı söz konusudur.

Teklifin 3’üncü maddesi ile kamu binalarında her türlü eğitim, sağlık, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve çok sayıda kişinin girebileceği konutlar hariç, binaların kapalı alanlarında, toplu taşıma araçlarında, eğitim kurumlarının, dershanelerin dâhil olmak üzere, ilk ve ortaöğrenim kurumlarının, on sekiz yaşını doldurmamış kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet binalarının, sağlık hizmetlerinin verildiği kurumların ve ibadethanelerin müştemilatı mahiyetindeki açık alanlarda tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle şu hususta dikkatinizi ve hassasiyetinizi çekmek istiyorum: Ülkemiz ve milletimiz için çıkardığımız bu kanuna, öncelikle siz değerli milletvekillerimizin, bürokratlarımızın, özellikle sözleri ve icraatları her zaman ön planda olan değerli şahsiyetlerimizin, önder ve örnek kişilik kazanmış tüm yazar, çizer, aydın, liderlerimizin, milletvekilinden seçmenine, öğretmeninden öğrencisine, patronundan işçisine, amirinden memuruna, imamından cemaatine kadar her vatandaşımızın her zaman ve her yerde kanunen ve vicdanen riayet etmeleri gereken çok önemli bir vazife ve mecburiyettir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi kabul edilip yasalaşacaktır.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.

AHMET YENİ (Devamla) – İstikbalimiz olan evlatlarımızın, gençlerimizin ve tüm vatandaşlarımızın daha duyarlı olacağı faydalı bir kanun olacaktır. Yapılan yasal düzenlemenin, başta sağlık alanında ve olumsuz etkilerinin görüleceği tüm alanlardaki getirilerini hep birlikte göreceğiz.

Kanunun hayırlı olması dileklerimle, 2008 yılının daha sağlıklı, daha huzurlu, başarılarla dolu bir yıl olmasını diliyorum.

Yüce heyetinizi ve vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeni.

Şimdi, madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce seksen yıllık uygulamanın Komisyon tarafından değiştirildiğini söyledim. Sayın Başkan, aslında bundan önceki yasama düzenlemelerinde eğer (1), (2) gibi rakam yoksa, fıkra addediliyordu. (1) varsa, bent; ondan sonra (a), (b) falan varsa, alt bentti. Ama, Komisyonumuz ve AKP yeni bir icatta bulunmuş. Hangi tarihte bu icatta bulunmuşlarsa onu da bize söylesinler. Çünkü, bu 55 sıra sayılı Kanun Tasarısı, ama 56 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nda böyle bir düzenleme yok.

Bir de, Komisyon burada yetkisini aşmış Sayın Başkan. İç Tüzük’ün 35’inci maddesine göre komisyonlar kanun teklif edemezler. Kendilerine teklif edilen kanunları aynen veya değiştirerek kabul ederler. Burada 2’nci maddeye baktığınız zaman, bir sürü ilave yapmışlar.

Ayrıca, kanunda o kadar çok madde o kadar kötü düzenlenmiş ki, mesela bu, Komisyonun dediğine göre, 3 ve 4’ncü fıkraların 1’inci fıkranın devamına alınması lazım ve ondan sonra da 3 ve 4’ü kaldırmak lazım.

On sekiz yaşındaki çocuklar birinci fıkrada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, izin verin sorumu tamamlayayım.

BAŞKAN – Sayın Genç, tekrar söz isteyin. Buradan göremiyoruz çünkü. Söz vereceğim size, tekrar sisteme girin Sayın Genç.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, şöyle: Sayın Başkanım, şimdi, bu 3 ve 4 no. lu fıkraların 1’in altına gelmesi lazım. Ondan sonra… Orada da çünkü “…tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur.” demiş. “Ancak, bu ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş kısımlar oluşturulur.” diyor 2’den sonra. Bir de “Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.” diyor 1’inci fıkranın o istisnaları dışında.

Peki, bir aile gitti, çocuklarıyla beraber bir lokantada oturdu. Beş yaşında, altı yaşında çocukları var. Sigara içilen bir yere oturdular. Yani, gidip “Ya, kardeşim, şu çocukları götürün, başka bir mekânda oturtun.” mu denilecek? Yani, böyle saçma sapan düşünce olmaz. Onun için, böyle, Türkiye’nin gerçekten kanunlarını düzenleyelim derken, insanların yaşamlarını çekilemez duruma koymamak lazım.

Madde çok kötü düzenlenmiş Sayın Başkan, ama tabii, zamanımız da olmadığı için… Bunun yeniden düzenlenmesi lazım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Sayın Macit, buyurun.

HASAN MACİT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kanun tekliflerinin düzenlenmesinde Türkçe dil kurallarına çok fazla dikkat edilmediği kanısındayım. Örneğin, 3’üncü maddenin (b) fıkrasında  “…birden çok sayıda kişinin girebileceği konutlar hariç…” derken “birden çok sayıda” sözcüğünün fazla olduğunu, gereksiz olduğunu düşünüyorum. Acaba, Komisyon bu sözcüğü çıkarmayı düşünür mü?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Genç’in, kanunun tekniğiyle ilgili, teknik hususta ifade ettiklerine Değerli Komisyon Başkanımız cevap verecekler.

Sayın Macit’in Türkçe konusundaki hassasiyetine de teşekkür ediyoruz. Bu madde üzerinde bir önerge var, o önerge üzerinde bu durumun düzeltilebileceğini biliyorum.

Ben Değerli Komisyon Başkanımıza sözü bırakıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gerçekten, İç Tüzük’ümüzde, madde dışındaki alt bölümlerin nasıl düzenleneceği noktasında bir hüküm yoktur. Doktrinde fıkra, paragraf, bent düzeni kapsamında, düzleminde çeşitli görüşler var. Avrupa Birliği normlarında bu fıkra düzeni tek fıkradan, tek paragraftan olsa dahi parantez içerisinde mutlaka 1 numarasının verilmesi sonraki yasama tasarruflarına kolaylık sağlamak içindir; ikinci, üçüncü, dördüncü fıkralar eklenebilecektir.

Komisyonumuz, ayrıca doğrudan bir teklif geliştirmiş veya müdahale edemeyeceği bir norm ortaya koymuş değildir. Ayrıca, Adalet Komisyonumuz, bu dönemde, daha önceki dönemde sonuçlanan tekliflerin, tasarıların, komisyon raporlarının genel olarak benimsenmesi yoluyla müzakereyi sürdürüyoruz ve zaten her maddede düzeltici önergeler gelecek.

Bu tasarının gerçekten Türkçe düzeni bakımından katılmadığım bölümler yok değil, hukuk terimleri bakımından katılmadığım düzenlemeler yok değil. Olabildiğince, arkadaşlarımız değişiklik önergesi verdiler. Yine İç Tüzük’e göre, Komisyon olarak genel görüşme yoluyla kabul ettiğimiz komisyon raporlarına dahi Genel Kurulda önerge verme hakkımız yok, çünkü, muhalefet şerhi koymamız lazımdı.

Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, o zaman Komisyon…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Genç.

Şimdi, fıkraların nümerik düzende olması için AB standartlarına uyum amacıyla Başbakanlık tarafından 2002 yılında mevzuat hazırlama yönetmeliği değiştirilerek yürürlüğe girmiş. Dolayısıyla, Komisyonun da belirttiği gibi, Komisyonunun bu konuda herhangi bir icadı yok.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fiilî uygulama var.

BAŞKAN - Sizin bilgilerinize  sunuyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın  Başkan, müsaade ederseniz, daha soru-cevap süresi var.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu yapılan değişiklik bir kolaylık getiriyor, ben bir şey demiyorum, ama bundan öncekilerde bir şaşırma getiriyor, bir.

İkincisi, yani, Komisyon Başkanı diyor ki: “Biz bunu görüşmedik Komisyonda, Genel Kurulda düzeltilsin.” Yani, Komisyon o zaman ne görevi yapıyor Sayın Başkan? Yani, İç Tüzük’ün 35’inci maddesine göre, komisyonlar kanun teklif edemezler. Teklif edilen metinleri, tasarıları aynen veya değiştirerek kabul edebilir. 2’nci maddeye baktığınız zaman, çok değişiklik yapılmış.

Bir de, sorumuza cevap vermiyorlar. Diyorum ki: Bir kişi, on sekiz yaşındaki küçük çocuklarıyla, beş altı yaşındaki küçük çocuklarıyla restorana gitti. Orada sigara içilen bölüme oturdu, çocuklar da yanında oturdu. Ne olacak şimdi bu çocukların vaziyeti? İlle sen kalkıp gideceksin, o çocuklara diyeceksin, sigara içilmeyen yere mi gidip oturacaksın? Yani, böyle saçma sapan düzenleme olur mu Sayın Başkanım? Yani, bir şeyler getirirken uygulamayı da bilmek lazım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, Sayın Kamer Genç yine kendi üslubunca “saçma sapan” falan gibi ifadeler kullanıyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Şimdi, çok yanlış bir şey söylüyor. Siz çocuğunuzu korumak zorundasınız. Çocuğunuzla gidip, herhâlde sigara içilen yere oturacak hâliniz yok canım. Bu kadar basit bu yani. O gün de eğer çocuğunuzu restorana götürmüşseniz, sigara içilmeyen yere oturuvereceksiniz yani, bu kadar basit.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Adam sigara içiyorsa ne olacak?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Bunu burada, şu Meclisin huzurunda bu kadar açık seçik, bir ilkokul öğrencisinin bile anlayacağı bir meseleyi böyle uzatıp götürmenin bir anlamı yok ki. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bir de “saçma sapan” diyerek hele götürmenin hiçbir anlamı yok yani.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın İyimaya.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği, yürürlüğe konan İç Tüzük’e göre faaliyette bulunur. Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ettiği İç Tüzük’te, önceki dönemlerde benimsenen raporların tekrar müzakeresini oy çokluğuna bağlı olarak önlemiştir. Bu, kurumsallaşmanın ve kurumsal aklın bir gereğidir. Biz o Parlamentoda yoktuk ama o Parlamento da bizim Parlamentomuzdu ve bizi bağlar.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 55 sıra nolu Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle değiştirilen 2 nci maddenin başlığının “tütün ürünleri ve elektronik sigaranın içilmesi yasaklanan yerler” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

 

Hasip Kaplan

M. Nezir Karabaş

Sevahir Bayındır

 

Şırnak

Bitlis

Şırnak

 

Şerafettin Halis

Nuri Yaman

Osman Özçelik

 

Tunceli

Muş

Siirt

 

 

Aysel Tuğluk

 

 

 

Diyarbakır

 

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge, maddeye en aykırı önerge olduğundan okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1109 sıra sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin çerçeve 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

Nurettin Canikli

Bekir Bozdağ

Ünal Kacır

 

Giresun

Yozgat

İstanbul

 

Bayram Özçelik

Afif Demirkıran

Mehmet Ceylan

 

Burdur

Siirt

Karabük

 

 

Öznur Çalık

 

 

 

Malatya

 

Madde 3.- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tütün ürünlerinin yasaklanması

Madde 2.- (1) Tütün ürünleri;

a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,

b) Koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok sayıda kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,

c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,

ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,

d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,

tüketilemez.

(2) Ancak,

a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde,

b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde,

Tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.

3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklanmasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.

4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.

5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması  gerekir.

6) Bu Kanunun uygulanmasında “tütün ürünü” ibaresi, tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, ham madde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahibi…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, ondan önce bir önergemiz vardı birbiriyle bağlantılı. Bizim önerge madde başlığının değiştirilmesiyle ilgili. Şayet bu önerge önceden oylanırsa bizim  önergemizin bir anlamı kalmaz. O açıdan, öncelikli bir önerge. Üzerinde konuşmak istiyorum. Birbiriyle bağlantılı bir önerge, o açıdan…

BAŞKAN – Şimdi, en aykırı önerge, bu şimdi okuttuğum önerge olduğu için… Yani, usule uygun davranmak durumundayız Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Anlıyorum. Maddenin başlığıyla ilgili değişiklik önergemiz var ama…

BAŞKAN – Anladım da… En aykırı önerge bu okuttuğumuz önergeydi, onu işleme alıyoruz. Şimdi oylama yapacağım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Peki, ondan sonra bizimki…

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Buyurun, gerekçeyi okuyun:

Gerekçe:

Metin, Dünya Sağlık Örgütü önerileri ile Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine uygun hale getirilmiştir. Özellikle yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde ve cezaevlerinde tütün kullanımı konusunda istisna getirilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen bu önerge sebebiyle, teknik olarak, sizin verdiğiniz önergeyi tekrar işleme koyma imkânımız yok.

Şimdi, kabul edilen önergenin değişikliği ışığında, 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Diğer koruyucu önlemler

MADDE 3- (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.

(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.

(3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.

(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün  ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.

(5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basınyayın organlarına ilân verilemez.

(6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.

(7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.

(8) Tütün ürünleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.

(9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.

(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.

(11) Tütün ürünleri, yetkili satıcı olan yerlerin dışında; otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz.

(12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz.

(13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.

(14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz."

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.

İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalış’ta.

Buyurun Sayın Çalış. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trabzon Milletvekili Sayın Erdöl’ün Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun 4’üncü maddesiyle ilgili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle, siz değerli arkadaşlarımın ve bizleri izleyen değerli izleyicilerimizin yeni yılını kutluyorum. Yeni yılın herkes için yeni umutlara, yeni beklentilere cevap olduğu güzel bir yıl olmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben, öncelikle, sözlerime başlarken, takıldığım bir yeri, zabıtlara geçmesi açısından, belirterek başlamak istiyorum. Teklif, Başkanlıkça tali olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna, esas olarak da Adalet Komisyonuna havale edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, komisyonlarımızın hepsi birbirinden değerlidir. Ancak, insan sağlığını bu kadar ilgilendiren, insanımıza bu kadar zararlı etkileri olan ve bu kadar yaygın tüketilen bir ürünle ilgili bir teklif  niye esas komisyon olarak Adalet Komisyonuna gönderildi diye birazcık kafa yordum. Tabii ki Adalet Komisyonumuzun değerli üyeleri yanlış anlamasınlar, şahıs olarak hepsi birbirinden kıymetlidir, ama, komisyonlarımıza havale eden makamlarda çalışan arkadaşlarımızın daha dikkatli olması açısından, Meclis Başkanımız adına görev yapan bu arkadaşlarımızın daha dikkatli olması açısından bu uyarıyı yapma ihtiyacı hissettim.

Değerli arkadaşlarım, bu mantığı ben şöyle anlayabildim: Sigara içmek, tütün mamullerini tüketmek, üretmek herhâlde bir suç olmalı, bunu tüketenler de suçlu olmalı, suçlunun da bir cezası olmalı. Böyle bir mantıkla yaklaşılmış olmalı ki esas komisyon olarak Adalet Komisyonu düşünülmüş olmalı. Başkanlık makamının bu konularda, şahsım ve Grubum adına, bir milletvekili olarak milletvekili arkadaşlarım adına, daha dikkatli olmasını diliyorum değerli arkadaşlarım.

Tabii ki böyle bir çalışmayı yapan, emek veren Sayın Erdöl’ü tebrik ediyorum, gerçekten güzel bir çalışma. Ama, bu çalışma yarın yeni günün ihtiyaçlarına cevap vermeyebilir mi? Vermeyebilir. O zaman yeni teklifler getirilir, eksikler bir daha tamamlanır. Ama, gerçekten güzel çalışılmış, emek verilmiş, kendilerini kutluyorum. Ayrıca, devamında gelen uyuşturucu maddelerle ilgili kanun teklifinden dolayı da kutluyorum. İkisi de gerçekten toplumun belli bir konsensüs sağlayabileceği, “Tamam, bu olmalıydı.” diyebileceği teklifler.

Fakat, burada küçük bir sitemim var, onu da belirteyim arkadaşlar. Bu kanun teklifinde de yine 77’nci maddeden istifade edilmiş. Tabii ki 77’nci madde İç Tüzük’ümüzün verdiği bir haktır. Bunu arzu eden kullanabilir. Ama, tabii ki geçen dönem çalışan değerli arkadaşlarımızın fikirleri, düşünceleri önemlidir, fakat bu dönem komisyonlarda görev arkadaşlarımızın da fikirlerinin, görüşlerinin alınması, en azından 77’nci maddenin verdiği pratikliği, hızı kullanmak istiyorsak bile, ilgili komisyonlarda bir usul tartışmasıyla geçilmesi daha uygun olurdu diye düşünüyorum, Sağlık Komisyonunun bir üyesi olarak.

Değerli arkadaşlarım, şimdi sizlere sorsak: “Sigaranın faydası var mı?” Gerçekten, verilecek cevap enteresandır. Ne denebilir? “İşte, efkâr basıyor” “Sıkıntıyı dağıtıyorum” “Rahatlıyorum” gibi, işte birazcık kendi kendimizi tatmin edecek birkaç cümlenin dışında verebileceğimiz bir cevap yok. Ama “Sigaranın zararları nedir arkadaşlarım?” dersek, bunlara cevap verebilmek için doktor olmaya gerek yok. Herkesin zararlar konusunda bir fikri vardır. Ama, bu kadar yaygın fikre rağmen bu kadar yaygın tüketilen bir ürün olması gerçekten düşünülmesi gereken, üzerinde kafa yorulması gereken bir husustur değerli arkadaşlarım.

Tabi ki meseleye böyle bir gözle baktığımız zaman ve böyle bir çıkış noktasından hareket ettiğimiz zaman, değerli arkadaşlarım, o zaman ne yapmak gerekiyor, mücadeleyi kanunların yanında nereye oturtmak gerekiyor? Sigaraya başlamakta ve devam etmekte etkili olan sosyolojik ve sosyopsikolojik nedenler üzerinde, eğitim üzerinde, kültür üzerinde durmak gerekiyor değerli arkadaşlarım.

Daha önceki konuşmacı arkadaşlarım, özellikle hekimlik mesleğinden gelen değerli meslektaşlarım, tütünün içerisinde bulundurduğu nikotin, kanserojen maddeler, iritan maddeler, karbonmonoksit gibi pek çok zararlı maddeden bahsettiler. Ben bunların detaylarına girmek istemiyorum. Sindirim sistemi, dolaşım sistemi, özellikle solunum sistemi üzerindeki etkileri üzerinde de fazla durmak istemiyorum, kanserojen etkileri üzerinde de fazla durmak istemiyorum.

Değerli arkadaşlarım, içen arkadaşlarımız bunu bile bile içiyor. Bile bile içiyor değerli arkadaşlarım. Bakınız, sigaraya başlamada en etkili olan şey nedir? Yanlış örneklerdir. Çocukların doğduktan sonraki belli bir yaşa kadar örnek aldıkları kişiler kimdir? Anneleridir, babalarıdır. Belli bir aşamadan sonra kimleri örnek alırlar? Öğretmenlerini örnek alırlar. Belli bir aşamadan sonra kimleri örnek alırlar? Toplumda beğenilen, yer sahibi olmuş, önemli mevkileri işgal eden kişileri, sanatçıları örnek alabilirler. Değerli arkadaşlar, düşünün, hastasını muayene eden bir hekim, parmakları sigaranın renginden değişmiş, dişlerinin rengi artık sigaranın rengi olmuş ve hastasına tavsiyede bulunuyor: “Arkadaşım, bundan sonra sigara içmemelisin.” Bir baba düşünün, sigarayı bir yandan çekiyor öbür taraftan oğluna diyor ki: “Sigara içersen kafanı kırarım, bu zararlı bir şeydir.” Değerli arkadaşlar, bunun ne etkisi olur?

Bölgelerimize gidiyoruz, değişik toplantılara katılıyoruz. Değerli arkadaşlarım, bazen öyle zamanlar gelir ki, -ben iyi bir Yeşilaycı olduğumu düşünüyorum, ama iyi tütün tüketicisi olan arkadaşlarımız da vardır- içinizden gelir, şurada bir sigara yakılır. Lütfen, yakacağınız zaman, sizi örnek alan, sizden dolayı, yarın bu örneklikten dolayı sigaraya başlayacak çocuklara ne kadar kötülük yaptığınızı lütfen düşünün. Evlerimizde heyecanla çocuklarımızın izlediği dizilerde, çocuklarımızın, kendilerine örnek olarak seçtikleri sanatçılarımızın duruşundan, yürüyüşünden, sigara içişinden nasıl etkilendiklerini düşünün değerli arkadaşlarım. Bu kanunun bütün yararlarını bir kenara koysak, gerçekten, televizyonlar ve gazeteler aracılığıyla reklamın veya reklam olabilecek kötü örneklerin kaldırılmasına katkısından dolayı bile bu kanunun arkasında durmak gerekir değerli arkadaşlarım.

Tabii ki bu kanunla ilgili söylenebilecek çok şey vardır. Ülkemize tütünün gelişiyle bugünü arasındaki dört yüz yıllık sürede 600 bin kişi tütün ekiminden geçimini sağlar hâle geldiyse, 22 milyon kişi ülkemizde sigara içer hâle gelebilmişse, tütünü, sağlık yönünden zararlarının yanında, ülkemiz için ekonomik yönüyle de değerlendirmemiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, özellikle son yıllarda özelleştirmeyle ilgili politikalar, uygulamalar ne yazık ki üreticiyi mağdur etmiştir. Üreticilerimizi en azından alternatif ekimler konusunda, asgari kazancı daha iyi şartlarda elde edebilecekleri durumlar konusunda bilgilendirmemiz gerekiyor, eğitmemiz gerekiyor, kendilerine kolaylıklar sağlamamız gerekiyor değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Çalış, lütfen tamamlayın.

HASAN ÇALIŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken şunları söylemek istiyorum: Bu kanun gerçekten önemli, ama bundan daha önemli bir şey var. Değerli arkadaşlar, sigaraya başlamada psikolojik nedenler, sosyolojik nedenler, kültürel nedenler ne kadar önemliyse, sigarayı bırakmada da o kadar önemlidir.

Benim sizlerden ve bizleri izleyen değerli izleyicilerimizden istirhamım şudur: Arkadaşlar, sigarayı bırakmak kanunla falan olmaz, iradeyle olur. Önce, akşam eve gidince paketleri atalım. Bir yerden başlayalım, “Anam öldü dayanıyorsam, babam öldü dayanıyorsam, sigaraya da dayanırım arkadaş.” deyip bırakalım.

Hayırlı, uğurlu olsun arkadaşlar. İnşallah hayırlı neticeler verir diyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çalış.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.

Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, hepimize, hepinize, ülkemize iyi yıllar diliyorum, yüce Tanrı’dan sağlık ve sıhhat dileklerimi iletiyorum.

Değerli arkadaşlar, ben sigara içen bir milletvekiliyim. Herhâlde yol göründü, bana da sigarayı bıraktıracaksınız, öyle gibi geliyor yani.

Şimdi, tabii, burada, bu yasa üretimden bahsediyor. Bu maddenin başında, üretim, isim, marka, alametifarika… Bunlar tabii çok güzel. Yani bu maddenin başında bunlar geçiyor ve amaç, zararı önlemek. Nedir? İnsana verilen zararı… Ama size bir şey söyleyeceğim: Evvelsi gün Maliye Bakanlığı bir genelge yayımladı. Finansal kiralama şirketleri, yani leasing, ülkemizdeki özellikle küçük sanayiciye, bu markayı yarattıran, bu markalara uzun vadeli finansman bulan ve -ülkemizde genelde bankalar uzun vadeli finansman sağlamıyor- ülkemizin sanayileşmesinde, özellikle küçük ve orta işletmelerdeki makine, ekipman yatırımında Türkiye’de en önemli bir finansman modelidir finansal kiralama veya leasing dediğimiz.

Arkadaşlar, hiç kimseye sormadan, sektörün bilgisini almadan, sektöre sormadan, bir gecede, uygulanan yüzde 1’lik KDV’yi yüzde 18’e çektiler. Arkadaşlar, üretimde çektiler! Bir tarafta, tüketimde yüzde 18’lik KDV’yi sen düşürüyorsun, tüketimi arttırıyorsun, ama bunlara, üretim için makine, ekipman, özellikle parası olmayan ve az parası olan bu kurumlarımıza, şirketlerimize, KOBİ’lerimize beş yıl vadeye kadar finansal hizmet veren bu finansal şirketlerimiz birdenbire, arkadaşlar, yok edildi. Yani biz ülkemize üretim, marka diyoruz ama bir tarafta bunları yaratan bir finansman modelini yok ediyoruz. Dikkatinizi çekiyorum, hepinizin bilgisine sunuyorum: Arkadaşlar, bu bir katliamdır. Türkiye’nin yatırımında çok önemli bir finansman modeli olan, leasing dediğimiz yani, finansal kiralama sistemi yok edilmiştir. Artık bundan sonra küçük sanayicinin, orta sanayicinin üretim yapmasına imkân yoktur, yüzde 18 pahalandırmıştır yani. Bu şartlarla nasıl üretimde biz rekabet edeceğiz, nasıl marka yaratacağız, nasıl alametifarika yaratacağız arkadaşlar? Ben bunu hepinizin dikkatinize sunuyorum ve bunun özellikle bu Meclis tarafından mutlaka sorgulanmasını istiyorum, ülkemizin ulusal üretimi ve ulusal ihracatı açısından.

Değerli arkadaşlarım, hepinizin bilgisine sunuyorum. Bu benim görevim. Bir gecede oldu arkadaşlar. Gelin, önce bunu, bu kararnameyi ve genelgeyi çıkaran Maliye Bakanına bunu soralım. Arkadaş, bu ülkede sen üretimi bu kadar pahalandırırsan… Yatırım indirimi yok, hiçbir şey kalmadı. Nasıl üreteceğiz arkadaşlar? Nasıl üreteceğiz? Ben hepinizin vicdanına sunuyorum. Ülkemizin üretimden sorumlu bir bireyi olarak hepimize görev düşüyor. Takdirlerinize sunuyorum. Gelin, bunu hep beraber sorgulayalım. Onun için bir tarafta insan sağlığını düşünmemiz gayet doğal. Hepinize teşekkür ediyorum ama burada insana ekmek sağlayan, insana aş veren, ekmek veren kurumları da yok etmek herhâlde bu Meclisin görevi değildir.

Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Şimdi, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan’da söz.

Buyurun Sayın Kaplan.

Süreniz on dakika.

DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 yılının ülkemize barış, huzur ve refah getirmesini, demokrasisinin daha da güçlü olmasını diliyorum.

Gerçekten, bugün, üzerinde tartıştığımız yasayla ilgili, tütün mamullerinin önlenmesine dair kanun teklifiyle ilgili Grup adına yaptığımız bir konuşmada da ifade ettiğimiz gibi, bu tasarının yasalaşmasından yanayız. Ancak, arada iktidar partisinin getirdiği önergelerle bu tasarının da yönü zikzak çizmeye başladı.

Demin, 2’nci maddeyle ilgili bir bizim önergemiz vardı, değişiklik önergesi. Burada, tütün mamullerinin yasaklanmasına ilişkin önergemizde çok açık demiştik ki: “Tütün ürünleri ve elektronik sigaranın da yasaklanması…” Yani, yasaklanacak yerler kapsamı sayılırken tütün ürünleriyle beraber elektronik sigara da yasaklansın. Ancak, iktidar partisi AKP bir önerge verdi ve İç Tüzük’e göre en aykırı önerge olduğu için -bizimki üzerinde ne konuşabildik ne de oylanabildi- en aykırı önerge de kabul edildiği için 2’nci madde bu şekilde geçiverdi ve şimdi elektronik sigara Türkiye’de içmek serbest. Tıpkı reklamlarda belirttiği gibi her yerde içebilirsiniz, ayrıca nikotinden de kurtulabilirsiniz. Şimdi, bu yasa taslağıyla bu mantığı bağdaştırmak ne kadar inandırıcıdır? Biraz kendi kendimizi sorgulamamızda yarar var.

Biliyoruz, Hong Kong’da bir firma elektronik sigarayı, e-sigarayı üretiyor. E-sigara üretiliyor, bir buçuk yıldır Türkiye’ye geliyor, Türkiye’de büyük bir meslek örgütümüzün başkanlığını yapan bir kişi basında reklamını yapıyor, önemli bazı siyasilerin de ellerinde görülüyor. Önce e-sigara, dumansız sigara, ondan sonra e-puro, ondan sonra e-pipo. Bunların hepsinin ortak özelliği, içindeki alaşımlarda nikotin var. Yani duman çıkarmasa da o nikotin bağımlılığını sağlayacak.

Düşünebiliyor musunuz, şimdi, biz, sigaranın yasaklanması olarak kamuoyunda bilinen bu tasarı -ki tütün mamullerinin yasaklanması geniş kapsamıyla- bu taslağı çıkardığımız zaman… Demin AK Parti Grubunun verdiği önergede geçen bazı yerler var: Resmî kurumlar, okullar, sağlık ocakları. Yani, bir okulda sigara yasağı var ama bir beyefendi veya hanımefendi duman çıkarmayan e-sigarayla dolaşıyor okulun içinde, -düşünebiliyor musunuz- veya sigaranın yasaklandığı bir yerde, bir resmî dairede e-pipoyla dolaşıyor bir beyefendi veya hanımefendi. Bırakın onu, hastanede nikotinin zararlarını, kanserdeki yerini anlatan doktorlar bir yana, hastanenin içinde dolaşan birinin elinde bir e-sigara -duman çıkarmıyor- dolaşıyor. Bu yasanın varacağı sonuç bu olmamalıdır. Ne kendimizi kandırmalıyız ne de halkı kandırmalıyız. Eğer, etkili mücadeleyi düşünüyorsak soracağız kendi kendimize: Bir buçuk yıldır e-sigara nasıl oluyor Türkiye’ye girdi? Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından C belgesini nasıl aldı? Kim ruhsat verdi? Döneceğim, dolaşacağım… Sağlık Bakanlığının Kanserle Savaş Dairesi Başkanının bütün itirazlarına rağmen, elektronik sigara sigara içmeyi özendiriyor, bunun içindeki orana göre sigaradan bir farkı yok, aynı zararları ihtiva ediyor denilmesine rağmen bir buçuk senedir piyasada bu sigara niye rahat rahat dolaşıp satılıyor?

Yine, göğüs hastalıkları hastanesinden bir öğretim üyesi, kandırıcı etkisine dikkat çekiyor. Yine, bir başka yerde, reklamda “Uçakta da içebilirsiniz, uçağın lavabosuna gidersiniz, duman çekmez, orada da içebilirsiniz.” diye reklam yapılıyor.

Şimdi, bir tarafta bu gerçekler, bir tarafta üzerinde çalıştığımız yasa taslağı. Biz bu şekilde inandırıcı olabilir miyiz?

Şimdi, bu konuda bir önerge getirdik: E-sigara yasak olsun. E-sigara yasak olsun önergesini çoğunluk grubu, iktidar partisi önlüyor. Buradan açıkça soruyorum şimdi: Sizler e-sigaradan, e-purodan, e-pipodan yana mısınız? Değilseniz, gelin, bugün, bu yasa tasarısı bu Meclisten çıkacak, bunları da kapsama dâhil edelim. Bu, bu kadar açık, çok da uzağa gitmeye gerek yok. Öyle, Sayın Bakan diyecek ki: “Ben yasakladım.” Evet, basından bakıyorum, elektronik sigaradan normal sigaraya geçişin yüzde 100 olduğu doğrultusunda bilim adamlarının açıklamaları var. Yine, yarar-zarar denkleminde bağımlılığı artırdığını söylüyorlar bilim adamları. E, peki, mademki böyle, tedavide önce 16 miligram nikotinden… Sonra bir sürü aksesuarı var bunun, temizlenmesi var, üç dozu var. Bilmem, farklı farklı, hekim kontrolü gerektiren yanları olan bu zararlı e-sigaraya neden serbestî tanıyoruz diye kendi kendimize burada sormamız gerekiyor. Hangi firmaları zengin ediyoruz? Hangi firmalar bunu getiriyor? Hangi firmalar bunu ne kadar satıyor, ne kadar rahatlıkla satabiliyor? Eğer bir ülke kuralsızsa, bir ülkede yasalar uygulanmıyorsa, birisi Hong Kong’dan daha başka şeyler de üretip getirip bu ülkede rahatlıkla satabilir. Bir buçuk yıl boyunca piyasada satılan bir e-sigaranın, e-piponun, e-puronun eğer hukuku yoksa, eğer hâlâ Sağlık Bakanlığının ilgili birimleri bu konuda aralık ayı içinde ancak durumdan bihaber olur gibi davranıp bunu Sanayi ve Ticaret Odasının ihracat kapsamındaki prosedürlerine bağlamaya kalkarsa bizim sigarayla ilgili -zararlarıyla ilgili- konuşmalarımızın da inandırıcılığı kalmaz.

Burada çok açık olarak bunu ifade ettikten sonra şunu demek istiyorum ki, Milano’da bir yüksek ceza mahkemesinin duvarına yazılmış: “No fumare…” Ondan sonrasını, ben dil bilmediğim için… İtalyanca “Türk” kelimesini görünce yakaladım oradaki bir yargıcı, “Ne yazıyor duvarda?” dedim, “Türk gibi sigara içme, diye yazıyor” dedi. Ve İtalya’nın resmî dairelerinde,  yüksek mahkemelerinde “Sigara içme Türk gibi” tabelasının asılı olduğunu biliyor mu acaba Bakanlığımız ve yetkililerimiz? Onu da buradan ifade etmek istiyorum. Bu, yarın, e-sigara Türkiye’de serbesttir diye bu sözü doğru çıkartmaz umarım.

Ve burada bir iki dakika içinde de 4’üncü maddede önemli bulduğum bir konuya değinmek istiyorum, o konuda da önergemiz var. Bunu da sanıyorum -aykırı önergeleri- inşallah iktidar partisi baypas etmez. Çünkü “Televizyonda yayımlanan programlar, filmler, diziler, kliplerde görüntülere yer verilemez.” diyor. Şimdi, bir gerçek: Sanat, kültür yaşamı apayrı bir dünya. Bunu zorla, yasakla, sansürle boğmaya kalkarsanız, sanatı boğarsınız, kültürü boğarsınız. Geçmiş yıllarımızdaki filmlerimize bakalım. Yani, bunlar… Yüzlerce film var, yüzlerce belgesel var veya bir filmi düşünelim, sigaranın zararlarını anlatacak. Eroinin zararlarını anlatan filmler gibi veya uyuşturucunun farklı versiyonlarının zararlarını anlatan filmler gibi, o filmlerde bunu içeni anlatıp gerçekliğini anlatamasa onun zararlı olduğunu nasıl anlatacak? O zaman buna yasak mı koyacağız? İşte, bu konuda bir barem tutturmak gerekiyor. O da bir ölçüdür. Bu ölçüde de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bir dakika istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Böylesi bir durumda kültür sanat dünyamızın sansür ve yasak korkusunu aşmak için en azından bir önerge verdik, dedik ki: “Kültür Bakanlığının ilgili birimlerinin onay verdiği filmler, diziler, belgeseller bunun haricinde tutulsun.” Yani, Kültür Bakanlığının alanıdır, onların işidir, onlar yasağını koyarken dikkat ederler buna. Bunu da Genel Kurulun dikkatine sunuyorum. Bari burada bir hata yapmayalım.

E-sigara AKP’nin sayesinde serbest kaldı diyeceğim. Bunu yasaklayana kadar AKP, bunu böyle bilesiniz.

Biz bu yasaya destek verdik. Doğru olanlarına destek verdik, aykırı olan, önergelerle eğriltilen konulara vermedik.

Bu duygularla hepinizi selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Madde üzerinde şahıslar adına söz talepleri vardır.

Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Lütfi Çırakoğlu, Rize Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.

İlk söz Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik’in.

Buyurun Sayın Özçelik.

Süreniz beş dakika.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4’üncü maddede şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında benim anlayamadığım bir konu, bu maddeye kadar çok detaylı bir şekilde yasanın içeriği, tekniği konusunda gerekli açıklamalarda bulunuldu. Özellikle gruplar anlaşmış olarak beyan ettiler ama hâlâ maddeler üzerinde şahsı adına konuşmalara devam ediyoruz. Bundan sonraki maddelerde eğer grup başkan vekillerimiz bir karar alırlarsa bir buçuk saat içerisinde bu kanunu bugün çıkarırsak çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şahsınız adına konuşun canım, grup başkan vekilleri ne yapacağını bilirler.

BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) – Biraz önce “Sigaranın yararlarıyla ilgili acaba ne var?” diye sormuştu değerli milletvekilimiz. Halk, sigaranın yaralarını şöyle ifade ediyor: Sigara içenin evine hırsız girmez çünkü sabaha kadar öksürür, sigara içen yaşlanmaz çünkü genç yaşta ölür, sigara içen alçak gönüllüdür çünkü herkesten kolayca sigara ister, sigara içen bonkördür çünkü sigara dumanını herkese ikram etmekten kaçınmaz. Bu arada nargile ile de ilgili bir soru sorulmuştu, bunu da halkımız yıllarca kendi deyişinin içerisine koymuş, yerleştirmiştir: "Sigara içeni nargile paklar, nargile içeni gabak suyu paklar."

Teşekkür ederim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teneşir paklar.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özçelik.

İkinci söz Sayın Lütfi Çırakloğlu, Rize Milletvekilinde.

Buyurun Sayın Çırakoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 4'üncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sessiz intihar olarak da ifade edilen sigara kullanımıyla insanlar arasında çok ilginç ilişki bulunmaktadır. Bu  hain, ikiyüzlü arkadaşlığın yüz yıllar öncesine dayanan geçmişi vardır.  Hain, çünkü arkadaşını arkadan hançerliyor. Hain ve ikiyüzlü, çünkü herkesin gözü önünde işlediği cinayetlerin sorumluluğunu kabul etmiyor. Âdeta tek  başına terörist gibi her yıl 100 binden fazla insanımızın canına kıyıyor. İnsanlık, özellikle son yıllarda bu illetin sağlığa verdiği zararlar üzerinde ciddi olarak eğilmiş ve önemli mesafeler katetmiştir.

Sigaranın insan organizmasına zarar vermediği hiçbir organ ve hücre yoktur. Trilyonlarca vücut hücremizin her birine sigara, toksik etki yapmakta ve birçok organda çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. Sigara beyin hücrelerinden, akciğer, kalp, damar ve üretim sistemi hücrelerine kadar  hemen hemen her hücreye etki etmekte, kanserden kısırlığa kadar birçok hastalığa sebep olmaktadır. Sigara yandığı zaman bin santigrat ısı oluşturmakta, sigara dumanında 4 bin ila 6 bin civarında madde ortaya çıkmakta, bunun 40 ila 50 kadarının kansere sebep olduğu bilinmektedir. Nikotin bilinen en önemli madde olmakla birlikte, sigara dumanında DDT’ten fare zehri olarak bilinen coumadin’e kadar binlerce madde ortaya çıkmakta.

Unutmayalım, her sigara bir Çernobil demektir. Nikotin, bağımlılık yapan ve bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü tarafından uyuşturucu kapsamına alınmasına neden olan maddedir. Koroner kalp damar hastalıklarından en önemli sorun olarak bahsedilmekte ve 3 kat daha fazla koroner kalp hastalığına sebep olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, çağımızın en korkutucu hastalıklarının başında kanser gelmektedir. Sigara, akciğer kanserlerinin yüzde 90’ının sebebidir ve bütün akciğer hastalıklarından ölümlerin de yüzde 90 sebebidir. Keza, gırtlak, ağız dudak, yemek borusu, mesane kanserleri ve lösemi sebebi olarak sigara çok önemli bir yer işgal etmektedir.

Sigara içen annelerin çocuklarının daha çok prematüre dediğimiz gelişmemiş ve zekâ geriliğiyle ilgili bir sürü sıkıntılar yaşadığını bilmekteyiz ve yenidoğan tümörlerinin 3 kat daha fazla görüldüğünü tıp izah etmektedir.

Sigara içen bayanlarda özellikle cilt kırışıklıkları daha erken yaşta başlamakta ve pasif içici olarak bahsedilen bütün sigara içilen alanlarda oturanların da aynı hastalığın riski altında olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda, sigara içen bayanlarda rahim kanserleri daha çok görülmektedir.

Sigara, akciğer hastalıklarından ölümlerin, bahsettiğimiz gibi, yüzde 90’ının sorumlusu olarak görülmekte. Dünyada 5 milyon, ülkemizde de her yıl 100 bin insan sigaranın meydana getirdiği hastalıklardan ölmektedir. Ortalama yetmiş yıllık ömrü olan bir insanın otuz yıl sigara içmesi hâlinde beş yılı kayba uğramaktadır yani beş yıl eksik yaşamaktadır.

Ülkemizde sigara kullanım oranlarıyla alakalı çok bilgiler verilmiştir ama 20 milyon civarında insanımızın sigara kullandığı bilinmektedir. Özellikle on beş yaşın üstündeki oran, erkeklerde yüzde 57, kadınlarda yüzde 16 civarındadır. Her geçen gün, maalesef, kadınlarımızda sigara içme oranı artmakta, bu nedenle, bayanlarda az görülen akciğer kanseri de sigara içme oranıyla paralel olarak artmaktadır.

Yapılan araştırmalarda ülkemiz sigara tüketiminde dünyada yedinci sırada, AB ülkeleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır.

Sigara aynı zamanda uyuşturucunun da en önemli basamağı olarak kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü zaten sigarayı uyuşturucu kapsamına almıştır artık. Uyuşturucu mafyasının hedefinde olan on bir-on yedi yaş grubu alkol, uyuşturucu ve sigarada en önemli yaş grubu olarak kabul edilmekte ve dolayısıyla sigara, alkol ve uyuşturucuyu eş zamanlı olarak düşünmek gerekmektedir, mücadele açısından söylüyorum.

Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkelerde modern tıbbın ana hedeflerinden biri olan koruyucu hekimliğin öne çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. Sigara bu bakımdan da, sadece yasak açısından değil aynı zamanda koruyucu hekimlik açısından da dikkate alındığında, çok önemli bir kanun maddesini görüştüğümüzü ifade edebilirim.

Ülkemizde yılda yaklaşık 120 bin ton sigara tüketilmekte ve sigaranın sebep olduğu hastalıklardan, bahsettiğimiz gibi yüz binlerce insanımız canını kaybetmekte, ortalama 12 ile 15 bin dolar civarında kayba uğramaktayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Devamla) – Dünyadaki sigara pastası dikkate alındığında, gelişmiş ülkeler kendi ülkelerindeki insanları korumasına rağmen, geri kalmış ülkelerde sigara tüketimini teşvik etmekteler ve bu bakımdan, genellikle geri kalmış ülkelerde kullanımın dünya sigara tüketiminin yüzde 75’ini teşkil ettiğini düşünürsek, bunun çok önemli bir sigara pastası olduğunu görüyoruz.

Kanunlarla, elbette mücadele şart ama özellikle eğitimde bunun vurgusunu yapmak lazım. Anne ve babaların bu konuda önemi çok büyük, görsel medya çok etkili olmakta, her kesimin kendisine düşen görevi yapması gerekmektedir.

Bu bakımdan, bu çalışmayı yapan değerli milletvekillerimize ve bakanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Özellikle Yeşilay cemiyetinin yıllardır devam ettirdiği bu, sigara, uyuşturucu ve alkolle ilgili çalışmasını tebrik ediyorum.

2008 yılının ve takip eden yılların ülkemize ve bütün dünya insanlığına hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çırakoğlu.

Şimdi, madde üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Sigara fabrikalarında üretim esnasında, çok büyük oranda, tozdan ve sigaranın yapmış olduğu zararlardan dolayı, çalışan insanlarda da büyük sıkıntılar vardır. Özellikle Tokat Sigara Fabrikasında kronik obstrüktif akciğer hastalığına yakalanmış, 1.500’ün üzerindeki çalışanın içerisinde yaklaşık olarak bine yakın insan vardır. Bunlarla ilgili bir çalışma yapılmakta mıdır? Sigara Fabrikasında çalışan insanlardan sigara içmeyenlerin bile çok büyük oranda etkilenmiş olduğu düşülürse, bu yönde bir tedbir alınacak mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Doğru’nun tarafımıza yönelttiği soru, daha ziyade iş güvenliğiyle ilgili bir soru ve önemli bir konuya temas ediyor Sayın Milletvekilimiz.

Bugünkü mevcut mevzuat, aslında sadece sigara üreten iş yerlerinde değil, bütün iş yerlerinde işçi sağlığının öne alınmasını ve dikkate alınmasını öngörmektedir. Bu konuyla ilgili olarak Sayın Milletvekilimizin bu sorusu ve dolayısıyla uyarısıyla ilgili olarak ben de bir değerlendirme ve araştırma yaptıracağım. Ama, normalde, buralarda çalışan vatandaşların, işçilerin sağlığının korunması, işçi sağlığıyla ilgili genel hükümler çerçevesinde düşünülmesi gereken bir iştir ve o iş yerinin de sorumluluğu içerisindedir.

Ben, Değerli Milletvekilimize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının başına “…Kültür ve Turizm Bakanlığından onay almış, televizyonda yayınlanan programlar, filmler, diziler, müzik klipleri hariç…” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hasip Kaplan

M. Nezir Karabaş

Sevahir Bayındır

 

Şırnak

Bitlis

Şırnak

 

Şerafettin Halis

Osman Özçelik

Nuri Yaman

 

Tunceli

Siirt

Muş

 

 

Aysel Tuğluk

 

 

 

Diyarbakır

 

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığı’na

55 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4. maddesi ile değişik 3. maddesinin (9) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Onaltı yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlamasında ve satışında istihdam edilemez.”

 

Harun Öztürk

Hasan Macit

Recai Birgün

 

İzmir

İstanbul

İzmir

 

Hüseyin Mert

Ayşe Jale Ağırbaş

Süleyman Yağız

 

İstanbul

İstanbul

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçesini mi okutalım, söz mü alacaksınız?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun teklifinin 4’üncü maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önergeyi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu önergeyi verirken şunu düşündük: Hiçbir zaman Demokratik Sol Parti olarak çocuk işçiliğinin hiçbir şekilde teşvik edilmesi gibi bir amacımızın olmadığını öncelikle belirtmeliyiz.  Ancak geçtiğimiz günlerde izlediniz ve 16 lira zam yaptığımız asgari ücreti biz, on altı yaşından büyük işçiler için tespit ediyoruz ve yasal olarak da on altı yaşından büyük işçiler istihdam edilebiliyorlar.

Şimdi, bu şekilde on altı ile on sekiz yaş arasındaki kişilerin istihdamını engellememek amacıyla bu önergeyi vermiş bulunuyoruz. Türkiye’nin gerçeğini göz önünde bulundurursanız, Anadolu’da bakkal dükkânında aşağı yukarı günün yirmi dört saatine yakın, vatandaşlarımız geçimlerini sağlamak üzere para kazanmaya çalışıyorlar ve dolayısıyla arada sırada işleri çıktığında da on altı yaşından büyük aile bireylerini de işlerinin başında bırakma mecburiyetinde kalabiliyorlar. Dolayısıyla, bu hükmün on altı yaşına çekilmesi hem yasanın uygulanabilirliğini kolaylaştıracak hem de söylediğim gibi bu gruptaki çalışanlar arasında bir istihdam daraltması sonucunu doğurmayacak.

Değerli milletvekilleri, toplum ve bireyler olarak zararları bilimsel olarak kanıtlanmış hususlara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Sigara zararlı, bunu bileceksiniz. Bu gerçeği bile bile “Bana bir şey olmaz.” diyerek, sadece kendinize değil, çocuklarınıza, çevrenize zarar vermeye devam edeceksiniz. Bu anlayışı değiştirme olgunluğuna ulaşmamıza vesile olması dileğiyle yasanın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum ve bu arada bir başka şeyi daha diliyorum: Ülkemizin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun, sadece iktidar partisi milletvekilleri tarafından değil, muhalefet milletvekilleri tarafından verilmiş olan kanun tekliflerinin de aynı hassasiyetle Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesini diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi işleme alıyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının başına “…Kültür ve Turizm Bakanlığından onay almış, televizyonda yayınlanan programlar, filmler, diziler, müzik klipleri hariç…” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.

Süreniz beş dakika.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün görüştüğümüz yasa tasarısı herhâlde zararlarını en çok sağlık alanında değil kültür ve sanat alanında hissettirecek gibi gözüküyor. Çünkü yasa çok açık: “Tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.” Hepiniz bir hafızalarınızı tazeleyin, izlediğiniz filmlere bir bakın. Casablanca sahnesini demiyorum, Yılmaz Güney’in ilk dönem filmlerine de götürmüyorum sizi veya Baba filmindeki purolara da götürmeyeceğim sizi, ama her sahnesinde, her dizide… Bana bir tane örnek gösterin, deyin ki: “Şu an Türkiye’de televizyonlarda oynayan dizilerin bir tekinde tütün mamulü kullanılmıyor.” O zaman ya bunların hepsini yasaklayacaksınız… Bu yasa bunu ifade ediyor. Bütün dizileri yasaklayacak bir iktidar, bütün filmleri yasaklayacak bir iktidar, bütün müzik kliplerini yasaklayacak bir iktidar gelmedi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu Meclise. AKP de bunu beceremeyecek. Yasayı geçirebilirsiniz, buyurun. Yarın, sanat dünyasıyla, kültür dünyasıyla, sinema dünyasıyla, tiyatro dünyasıyla, müzik dünyasıyla artık siz bunu konuşun.

Eğer Kültür Bakanlığımız varsa, o Kültür Bakanlığımızdan bandrol ve izin alınıyorsa, o Kültür Bakanlığımızın Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğüne niye güvenmeyeceğiz? Yani, Kültür Bakanlığı muhalefetin bir bakanlığı değil ki, 60’ıncı Hükûmetin bir bakanlığıdır. Biz de diyoruz ki bu teklifi verirken: “Kendi bakanlığınızın uzmanlık alanına giriyor. Kendi bakanlığınıza güvenin, muhalefeti bırakın bir kenara.” Gerçekten, bu, çok ciddi sıkıntılara ve sorunlara yol açacaktır. Hiçbir TV dizisi, yabancı, yerli… Bunu, sadece Türkiye’deki ulusal dizilere hasretmiyorum olayı. Yani, hayatın gerçekliği içinde zararlı da olsa… Yani, et faydalıdır, ama 60 kilo et yeseniz zararlı duruma da gelebilir, yani bu da bir gerçekliktir.

Yani, bu tütün mamulleriyle ilgili, sanat, kültür dünyasının olumlu veya olumsuz eleştirilerinin yer alacağı sanat eserlerini yasaklayan bir madde şu an söz konusu. Yani, “Bunu muhalefet söylüyor, doğru söylüyor, ama onlar söylüyor diye biz, bu doğruyu yapmayacağız.” derseniz işte, en büyük hatayı yaparsınız. Yani, biz “Allah birdir, peygamberi Hazreti Muhammed’dir” dediğimiz zaman, bir önergeyle de gelsek “Muhalefet doğru söylüyor, ama muhalefetin dediği olmasın.” diye farklı yollara saparsak, yani gerçekten ülkemizdeki demokrasiye, demokrasi kültürüne, çoğulculuğa, katılımcılığa, zarar veririz. Şu an, ben, bu teklifin üzerinde konuşma gereğini duyarken gerçekten Türkiye’nin tiyatro dünyasını, sinema dünyasını, müzik dünyasını, belgesel dünyasını, yani sanat ve kültür alanında Türkiye'nin tanıtımıyla ilgili bütün bu kültür faaliyetlerinin hepsini bir bütün olarak düşünüyorum.

Burada, tolerans yok yasaklama var, külliyen yasaklama var. Yani, bir dizi filmde, o anda efkârlanmış bir sigara içen veya gerçekten zararlı olduğunu bile bile bu eylemi yapan bir kişinin rolü gereği o filmi yasaklama gibi bir sonuca gidiyoruz. Sinemayı yasaklıyoruz, kültürü yasaklıyoruz, sanatı yasaklıyoruz, ama e-sigaraya yeşil ışık yakıyoruz. Yeşilaya da bunu bir sorsak, Yeşilay ne der diye düşünürdüm. Sanata yasak, e-sigaraya evet. Yok bu kadar demokrasi. Bu kadar da çoğulculuk anlayışı, demokrasiye sigaradan daha fazla zarar veriyor, iktidar partisini uyarıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkan, bu konuşma için yerimden kısa bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; Sayın Kaplan’ın açıklamalarına karşılık benim de bazı şeyler söylemem gerekti, onun için kısaca yerimden bu açıklamaları yapacağım.

BAŞKAN – Yalnız çok kısa lütfen Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Çok kısa efendim.

Bir defa bu kanunun bir amacı var, çocukları ve gençleri korumak. Sayın Kaplan sanattan bahsetti, efendim, işte, özgürlüklerden bahsetti, bunlara eyvallah, bunlara hiçbir şey söylediğimiz yok, ama şu anda bile duyarlı televizyonlar -belki Sayın Kaplan’ın dikkatinden kaçıyor- bu çeşit sigara görüntülerini buzlayarak, bir şekilde gölgeleyerek filmlerin o kısımlarında, yayınlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla, bunlar bundan sonra da, bu kanun çıktıktan sonra da daha kararlı bir biçimde yapılabilecektir, ne sanat engellenmiş oluyor ne de özgürlükler engellenmiş oluyor. Burada önemli olan, toplumu ve sigara içme riski olan, sigaraya başlama yaşındaki çocukları, gençleri korumaktır ve maksat çok açıktır.

Teşekkür ediyorum Değerli Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.53

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.10

BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

55 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Teklif’in 5’inci maddesini okutuyorum:

MADDE 5 -  4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kontrolün sağlanması

MADDE 4 (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlar ile nargile içilen mekanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.

(2) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı rengi ile, "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.

(3) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.

(4) Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz.

(5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır.

(6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır.

(7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az altmış dakika tütün ürünleri alışkanlığının zararları konusunda uyarıcı eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık altmış dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayımlanması sağlanır.

(8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.

(9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.

(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.

(11) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların bu Kanunda yasaklanan faaliyetler ile ilgili olarak yaptıkları harcamalar yıllık gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez."

BAŞKAN – Madde üzerinde, gruplar adına söz talebi vardır.

İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz’e ait.

Buyurun Sayın Enöz.

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Ben de 2008 yılında ve daima, ülkemiz için birlik, düzenlik, dirlik, bolluk ve bereket ile dünyamız için de barışlar temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, dünya coğrafyasında siyasal sınır tanımayan tek konu sağlıktır. Dünyada yaşanan hızlı gelişmeler, siyasal, ekonomik ve kültürel dengeleri çok derinden etkilemektedir. İnsan yaşamının vazgeçilmez unsuru olan sağlık alanında da değişim ve gelişmeler, global hareket edilmesini gerekli kılmaktadır. Herhangi bir ülkede bir hastalık salgını, komşu ülkelere ve hatta ulaşımın hızlı olduğu dünyamızda daha uzak ülkelere kadar gitmektedir. Bu açıdan, ülkelerin, yalnız kendilerine özgü sağlık sorunlarıyla değil, genel olarak dünyadaki sağlık sorunlarıyla da ilgilenmeleri zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün kurucuları arasında yer almıştır, bugüne kadar da bu kuruluşlarla daima sıkı bir iş birliği içerisindedir.

Sayın milletvekilleri, tütün içimi Amerika’da başlamış, oradan Avrupa’ya, Kâtip Çelebi’ye göre de tütün 1601 tarihinde İngilizler vasıtasıyla İstanbul’a getirilmiştir. Bu dönemde bazı göğüs hastalıklarına iyi geldiği söylentisiyle tütün içimi hızla yayılmıştır. Tütün içimi 19’uncu yüzyıldan itibaren ince kâğıda sarılarak sigara hâlinde kullanılmaya başlanmıştır. Tütün alışkanlığı dünyada görülen en yaygın alışkanlıktır. Dünya Sağlık Teşkilatının yayınlarına göre, kişi başına en fazla tütün tüketen ülkelerin başında, maalesef, Türkiye gelmektedir. Sigaranın zararları geç anlaşılmış ve ondan sonra da aleyhine kampanyalar başlatılmıştır. Ancak, ekonomik nedenlerden dolayı yeterince istenen neticeler alınamamıştır. Dünya Sağlık Teşkilatı, sigara içmeyi salgın bir hastalık olarak nitelemektedir.

Sayın milletvekilleri, yapılan istatistikler göstermiştir ki, sigara içenlerde alkol ve uyuşturucu kullanma eğilimi daha fazla olmaktadır. Sigara insanları irade zayıflamasına, tembellik ve rehavete alıştırmaktadır. Sigara alışkanlığı milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının da sakat kalmasına yol açmaktadır. Dünya genelinde baktığımızda, sigara yüzünden her yıl 13 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. Çabuk ulaşılabilir olması sebebiyle, gençler arasında sigara içmek oldukça yaygındır. Gelişmiş ülkelerde on iki-on yedi yaş arasındaki her 5 ergenden 1’inin sigara tiryakisi olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise bu oran daha da yüksektir.

Sigara alışkanlığı, özellikle gençlerimizin, öteki kötü alışkanlıklara karşı direncini de azaltmaktadır. Sigaraya gençlik döneminde alışmayan bir kişinin tiryaki olması zorlaşmaktadır. Çünkü, sigara içenlerin yüzde 95’i sigaraya yirmi bir yaşına kadar başlamaktadırlar.

Tütün ya da sigara içiminin sağlığa olan zararları yanında ekonomiye olan zararları da azımsanmayacak boyuttadır. Tütün tiryakisi, kendisine, aile fertlerine ve kapalı yerlerde diğer insanlara hastalık ve bu yolla akla gelmedik tedavi masrafları yüklemektedir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde sigara kaçakçılığı yoluyla yarı fiyatına sigara satılmaktadır. Çocuklarımızın erken yaşlarda sigaraya alışması için neredeyse her türlü ortam hazırlanmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 20 milyon tütün mamulleri içicisi, bir yılda 17 milyar YTL’lik tütün mamulü tüketmektedir. Türkiye’de yatırım ve üretim faaliyetlerine devam eden ve bugün sayıları altıyı bulan çok uluslu sigara şirketleri, maalesef, Dünya Sağlık Örgütünün hazırlamış olduğu ve Türkiye'nin de imza koyarak kanunlaştırdığı Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’ne ve buna dayalı olarak çıkarılan Ulusal Tütün Kontrol Programı’nın özellikle reklam, promosyon ve sponsorluk ile ilgili hükümlerine uymamaktadırlar. ABD’de sigara içmenin zararları hakkında halkı kandırmak suçundan, AB ülkelerinde ise sigara kaçakçılığı davalarından dolayı sorumluluklarını kabul eden çok uluslu sigara şirketleri bu ülkelerde ciddi tazminatlar ödemeye mahkûm edilmişlerdir. Her geçen yıl Avrupa ve Amerika’da satışları azalan bu şirketler, ülkemize gelince kanunları ve kurumları yok sayarak yasa dışı reklam ve promosyon çalışmaları yapmaktadırlar. Burada asıl amaç, Tekelin piyasa payını azaltarak, kendi ülkelerinde kaybettikleri pazar paylarını gençlerimizin ve çocuklarımızın ciğerlerini kullanarak telafi etme peşinde olmalarıdır. Bu anlamda, Tekelin özelleştirilmesine karşı çıkmak ve bunu savunmak, insanımızın sağlığı ve geleceğini savunma ile eş anlamlıdır.

Sayın milletvekilleri, günümüzde özellikle gençlere yöneltilen sinsi sigara reklamlarının da katkılarıyla, ülkemizde, sosyal ve ekonomik bu felaketi uzun yıllardır artarak yaşamaktayız. Her yıl binlerce insanımız akciğer kanserinden yaşamını yitirmektedir. Akciğer kanserine ek olarak, 3-4 katı kadar insanımız da başta kalp-damar hastalıkları ve akciğer hastalıkları olmak üzere yaşamlarını kaybetmektedirler. Sigara ile ilgili birçok ekonomik raporda, 1 dolarlık sigara girdisinin ekonomide 2 veya 4 katı zarara yol açtığı bildirilmekte, sigaranın özellikle gelişmekte olan ülkeler için kalkınmanın önündeki en önemli ekonomik engellerden biri olduğu belirtilmektedir. Dünya Bankası raporuna göre, dünyadaki tütün kaynaklı ekonomik zarar yaklaşık 200 milyar ABD dolarıdır. Aynı rapor, sağlık için en etkin harcamaların başında sigara içiminin önlenmesi için yapılanların geldiğini bildirmektedir.

Sayın milletvekilleri, bilimsel araştırmalarda da gösterildiği gibi, ulusal tütün tekellerini kaybeden, özelleştiren ülkelerde sigara tüketimi artmakta, dolayısıyla zararlarının boyutu da katlanmaktadır. Batılı ülkeler hızla bilimsel bir şekilde sigara karşıtı çalışmalar yürütürken, sokaklarda bile sigara içimi yasaklanırken bizde tüketim artmaktadır. Devletin denetleyici ve koruyucu eli insanlarımız üzerinde mutlaka etkisini hissettirmelidir.

Sayın milletvekilleri, bu vesile ile ülkemizdeki sigara kaçakçılığından da bahsetmek istiyorum. Türkiye’deki kaçak sigara piyasası uluslararası tütün tekelleri tarafından işletilmektedir. Resmî kayıtlar dışında, araçların “zula” tabir edilen bölgelerine yerleştirilmiş kaçak sigaraların, bildirilenlerin 10 katı olduğu tahmin edilmektedir. Yani, bu yöntemle Türkiye'ye sokulan sigara miktarı yılda 500 milyon paketi bulmakta olup, bu rakam satılan sigara miktarının yüzde 10’una tekabül etmektedir. Bütün bunlar ülkemiz için hem ekonomik hem de sağlık anlamında büyük kayıplara yol açmaktadır.

Sigara kaçakçılığı, gerek maliyetinin ucuz, getirisinin silah ya da uyuşturucuya oranla çok daha fazla olması gerekse mevcut kanunlara göre cezasının yok denecek kadar az olması sebebiyle uyuşturucuya göre daha risksiz ve daha kolay yapılmaktadır. Bir yandan devletimiz her yıl 2,5 milyar dolar civarında vergi kaybına uğrarken insanlarımız sağlıklarını kaybediyor, öbür yandan ise yasa dışı örgütler bu yöntemle ciddi lojistik destek sağlıyorlar. Konu ile ilgili bu durum hepimizi derinden üzmekte. Beklentimiz, Hükûmetin bu konudaki tedbirlerini acilen almasıdır.

Sayın milletvekilleri, konu tütün olunca üreticilerimizle ilgili olarak da birkaç şey söylemek istiyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen, ülkemizde 400 binin üzerinde insanımız  tütün tarımıyla uğraşmakta olup bu da 2 milyon vatandaşımızın geçim kaynağıdır. Yıllardır 100 bin ton civarında gerçekleşen üretimimiz dikkate alındığında, Türkiye, şark tipi oryantal tütün ihracatında dünya birinciliğini tartışmasız sürdürmektedir. Tokat, Samsun, Adıyaman, Bitlis, Batman gibi illerimizle beraber ülkemizin tütün üretiminin önemli bir kısmı Ege Bölgesi’nde gerçekleştirilmektedir. Dünya tütün piyasalarında “Türk tütünü” olarak bilinen tütün bu bölgede yetişen tütünlerdir. Seçim bölgem olan Manisa’da tütün bu bölgenin miktar ve kalite açısından en önemli üretim noktası olması özelliğini yıllardan beri korumaktadır. Yerli ve yabancı alıcıların rağbet ettiği ve sigara üreticilerinin harmanlarında olmazsa olmaz bir yere sahip olma özelliğini korumuştur. Tütün üreticilerimiz, bizlerden, sorunlarıyla ilgilenilmesini ve bu sorunların dile getirilmesini talep etmektedirler. Hükûmetten, tütün üreticilerimizin sorunlarının giderilmesi için daha radikal tedbirler almasını bekliyoruz.

Sayın milletvekilleri, son olarak konulan müeyyidelerin dışında, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerin, konunun önemine binaen ortak projelerle, ilköğretimden başlamak üzere gerekli eğitimlerin çocuklarımıza verilmesinin sağlanması gerekmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle, bu kanunun uygulanmasında insanlarımızın sağlıkları için çok daha duyarlı davranacaklarını ümit ediyor ve yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Enöz.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse. 

Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

CHP GRUBU ADINA ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi en içten saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Tam on üç fıkradan oluşan 5’inci maddenin genel içeriği, tütün mamullerinin zararlarından insanları koruyan uyarıları ayrıntılı olarak yasa güvencesine bağlamaktadır. Bu uyarılar, yasada oldukça geniş bir çerçevede değerlendirilmektedir. Sigara paketlerinin üzerindeki yazılardan kamuya açık alanlardaki yazılara ve hatta radyo-televizyon yayınlarına kadar geniş bir alanda, tütün mamullerinin olumsuz etkilerini uyarı yoluyla topluma anlatmak oldukça etkili bir yoldur, ancak bu uyarılar tek başına yeterli değildir.  Tütün mamullerinin zararlarının anlatılması daha geniş kapsamlı bir çalışmayla yapılabilir. Bunun sonuçları gelecek kuşakları ilgilendirdiğinden konu daha da önem kazanmaktadır. “Sigara içmek öldürür” uyarısını hepimiz yakından bilmekteyiz. Fakat, ülkemizde ise, sigara ya da tütün mamulleri sadece içenleri değil tütün üreticilerini de öldürmektedir.

Şüphesiz, tütün mamullerinin yan etkileri topluma anlatılmalı, bunun kullanımının azaltılması ve sağlıklı kuşakların yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bu konudaki çalışmalar yalnız halk sağlığı ile ilgili düzenlemeler değil, bu aynı zamanda ülkemiz tütününü yabancı firmaların kullanım alanına terk eden düzenlemelerdir, buna da dikkat etmek gerekir.

Bakınız, 1998 yılında 25 bin ton olarak üretilen Adıyaman tütününün 2006 yılında 7 bin tona geriletilmesinin açıklaması acaba ne olabilir? Tütün üretiminin kotalarla, fiili engellerle azaltılması tek yöntem değil elbette. Elde yine çok güçlü bir silah daha var, o da özelleştirme silahıdır. Türkiye’de tütünle geçimini sağlayan yaklaşık 1 milyon aile özelleştirmeler sonucu ne duruma düşecektir hiç düşünüldü mü acaba? Türkiye’de ilk 500 kuruluş arasında yer alan ve kâr eden Tekel neden özelleştirilmeye çalışılıyor? Bunun ekonomik bir açıklaması olabilir mi? Bu özelleştirmenin amacı, ihracatta birinci olduğumuz Şark tipi tütünün yerine Amerika tütününü geçirmektir.

Ülkemizde yabancı firmalarca üretilen Amerikan blend sigara harmanlarında kullanılan Virginia ve Burley tütünleri 70 milyon kilogram olup bunun yüzde 90’ı ithal edilmektedir. Bu ithalat sonucunda yaklaşık 220 milyon dolar yurt dışına transfer edilmektedir. Bunun amacı tütün üreticisini yoksullaştırmak ve yok etmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tütün üretimi konusu sosyoekonomik olarak da oldukça önemlidir. Esas amaç, kotalar, fiili kısıtlamalar ve özelleştirmeler gibi uygulamalarla tütün üreticisini yok etmek, dolayısıyla yerli piyasaya yabancı şirketlerin egemenliğini sağlamaktır. Tütün üreticisini yok etmek ülke ekonomisine de darbe vurmak demektir. Hele Adıyaman halkı için tütün hayati değere sahiptir. Çünkü endüstriyel bitkilere baktığımızda, Adıyaman’da en büyük paya sahip ürün olarak tütünü görmekteyiz. Adıyaman köylüsü tütünden geçimini sağlamaktadır. Ancak tütün üretimi izninin çıkmamış olması üreticileri tedirgin etmektedir. Bu iznin acilen çıkması en büyük dileğimdir. Peki, Adıyaman köylüsünün elinden tütünü alırsanız ne olur? 29 bin aile açlığa terk edilir. Değerli arkadaşlarım, siz Malatya’da kayısıya kota getiremiyorsanız, Rize’de çaya kota getiremiyorsanız, başka bir yerde pamuğa kota getiremiyorsanız… Tek geçim kaynağı olan ve ayrıca -özellikle bunu bildirmek istiyorum- alternatif ürünü olmayan, alternatif ürün yetişmeyen Adıyaman’da tütünü yok etmek, gerçekten düşündürücü bir olaydır. Zaten Adıyaman halkı fakir bir durumdadır, zor şartlarda ekmeğini çıkarıyor. Bu insanlara yardımcı olmamız gerekiyor. Dolayısıyla halkın gelirini sağlayan ürünü elinden almamak lazım diye düşünüyorum. En azından, işlerliği olan ve yaşama geçirilebilen bir alternatif ürün projesi uygulanmalıdır. Alternatif ürün projesi gerçekleşene kadar Adıyaman’da tütünün desteklenmesini diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sigara içmeyi yasaklamak, tütün üretimini yok etmeyi gerektirmiyor. Tütün üreticisi mağdur edilmeden de sigara yasakları uygulanabilir. Biz, tüm toplumun sağlığını ilgilendiren hassas bir konuda çalışma yapıyoruz. Bu demektir ki, gelecek kuşakların sağlıklı yaşamasına katkı yapmaya çalışıyoruz. Yalnız, bunu yaparken, tütün üreticilerinin yaşamını da ellerinden almamak gerekiyor.

Bu düşüncelerle yeni yılda hepinize sağlık ve mutluluk diliyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

Madde üzerinde şahıslar adına söz talepleri vardır: Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Kemalettin Aydın, Gümüşhane Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.

İlk söz, Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili.

Buyurun Sayın Özçelik.

Süreniz beş dakika.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Sigarayı bıraktıktan sonra insan vücudunda nasıl bir gelişme oluyor? Yirmi dakika sonra tansiyon normale dönüyor, bir gün sonra kalp krizi riski azalmaya başlıyor, iki gün sonra nikotin vücuttan atılmaya başlıyor, bir ay sonra ciğer kapasitesi yüzde 30 artıyor, bir yıl sonra kalp krizi riski yüzde 50 azalıyor, üç yıl sonra kalp krizi riski hiç sigara içmemiş insanlarla aynı oluyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özçelik.

Sayın Kemalettin Aydın, Gümüşhane Milletvekili.

Buyurun Sayın Aydın.

Süreniz beş dakika.

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 55 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, iki gündür -geçtiğimiz perşembe ve bugün- sürekli sigara, sağlık üzerine konuşuluyordu ama izninizle, ben,  kanun teklifi üzerinde konuşmayıp kitle imha silahı imalatı üzerine konuşmamı sürdürmek istiyorum. Ayrıca, izniniz için teşekkür ederim.

Şimdi, sigaranın birçok zararları ve içinde birçok maddeler olduğunu söylemiştik ama bu kitle imha silahını imal edebiliriz burada. Küçük bir kâğıt alıp bunun içerisine biraz böcek ilacı, biraz fare zehri, biraz dezenfektan -tuvalet temizliğinde kullanılan dezenfektan-, biraz oje çıkarıcı, biraz roket benzini, biraz tiner, biraz radyoaktif madde, biraz da hidrojen siyanid ekleyerek ve yaklaşık 4 bin toksik maddeden oluşan bir madde imal edebiliriz. Bunu imal ettiğimizde ne yapabiliriz dünya toplumunda? Damar tıkanıklığının, boğaz kanserlerinin, amfizemin, prostat kanserlerinin önemli bir oranda oluşmasına neden olabiliriz. Ayrıca rahim kanserlerini 4 kat artırabiliriz. Mide kanserlerini 2 kat, göğüs kanserlerini 3 kat, gırtlak kanserlerini 30 kat, ani ölümleri de 10 kat artırabiliriz bu elde ettiğimiz silahla. Sadece bunlarla kalmaz, solunum yolu hastalıkları ve özellikle Türkiye’de çok önemli bir problem olan, gittikçe küçülen yaşlara inen “KOAH” dediğimiz ve 2020’de ilk üç sırada ölüm nedenlerinden biri olacak solunum yolu hastalıklarına; erken yaşlanma, geç iyileşme gibi nedenlere neden olabilecek bir silah imal edebiliriz. Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin kişinin -ki beş on yıl sona bunu 250 bin, 300 bin kişiye taşıyabiliriz- ve dünyada da milyonlarca kişinin ölümüne neden olabilecek bu silahın, aslında, adı, sigara işte. Bu nedenle de, bu sigarayı, Dünya Sağlık Örgütü, dünyanın en büyük sağlık sorunu olarak ilan etmiştir ve dünyanın da en büyük bulaşıcı hastalığı olarak ilan etmiştir.

Gerçekten, uzmanlık alanım olan bulaşıcı hastalıkların önlenebilir birçok önlemi olmasına rağmen, sigarada -bugüne kadar bunu başaramayıp- Türkiye’yi dünyada 7’nci pazar haline getirmişiz. Diler ki gönül, bu yasayla beraber, bu pazarda, Türkiye, 17’nci, 77’nci veya 177’nci ülke durumuna gelsin.

Bir tütün şirketinin otuz yıl önceki bir raporuyla sözlerime devam etmek istiyorum. “Ergenlik çağındaki çocuklar, özgürlüklerini bir sembolle ortaya koymaktadır.” derler ve sigara, yetişkinlikle özdeşleştiği için ve yetişkinler sigarayı çocuklara yasakladığı için, çocuklar için en önemli yetişkinlik sembolü olduğunu ileri sürerek, 1977’den itibaren, on iki yaşa kadar, on bir yaşa kadar hedef kitlelerini indirmişlerdir. Biz de, bu hedef kitlenin yoğunluklu olduğu Türkiye Cumhuriyeti insanlarında, sizlerin kabul oylarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerine düşen görevi yerine getirecektir ve biz de “Haydi büyükler, sigarasız kampanyaya.” diyeceğiz. Eğer bunu büyükler başarmazsa, bir gün çocuklarımızı tetikleyeceğiz ve çocuklarımızın, bu kampanyada, büyükleri sigarayı bırakma kampanyasına taşımalarını sağlayacağız.

Düşüncelerimi bu şekilde tamamlamadan önce, Türkiye Cumhuriyetinin en önemli tutanağı olduğunu düşündüğüm ve bunun üzerinde tutanak olmadığını düşündüğüm Meclis tutanaklarında, 27/12/2007 tarihinde, eski Sağlık Bakanlığı yapmış olan bir milletvekili arkadaşımız, kendisine sorulan bir soruya, “Doktorlar niye sigara içiyor?” sorusuna, “Doktor olamamışlar.” gibi bir cümle kullanmıştır. Bunun tutanaklardan düzeltilmesi adına kendi düşüncelerimi de söylemek istiyorum: Bir başkası da çıkar, “Hastasının derdini dert etmeyen doktor da sigara içmez” diyebilir, böyle bir mantık söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nde sivil toplum yüzde 57 oranında sigara içerken, doktorlar, mutlaka, bu toplumun insanlarıdır -onaylamıyorum, doğru bulmuyorum, bırakmaları gerekir, içmemeleri gerekir- onlar da yüzde 40 oranında bu sigarayı içmektedirler. Ki, bu yasadan sonra onlar da içmeyecektir. Ama bir kişinin iyi doktor olup olmaması o kişinin sigara içmesiyle alakalı değildir. Ben de, bir bakanın iyi bakan olup olmamasını, onun uygun olmayan bir davranışıyla kıyaslarsam doğru olmaz. Sadece şu cümlelerle doktorların hangi sıkıntılar içerisinde olduğunu söyleyebilirim: Gün aşırı nöbet tutmaktayız biz arkadaşlar. Gün aşırı nöbet dediğiniz zaman, bir ayda, bir memurun çalıştığının yanında, bir işçinin, artı, bir memurun çalıştığı kadar daha çalışan insanların bir sigara içmesinden dolayı “İyi doktor olamamışlar.” tanımlamasını doğru bulmuyor, tutanaklarda da kendi düşüncelerimin kayıtlı olmasını arzu ettiğim için bunu söylüyor, saygıyla hepinizi selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Şimdi, madde üzerinde soru-cevap işlemine geçeceğiz.

Buyurun Sayın Doğru.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Komisyon Başkanımıza sormak istiyorum: Sigara fabrikalarında işçiler, memurlar çalışıyorlar ve çalışanların büyük bir kısmı da çok çeşitli problemlerle karşı karşıyalar. Bunların başında, işte, akciğer hastalıkları geliyor, hatta, rayaud hastalığı dediğimiz damar hastalığına kadar, yani, kangrene kadar ulaşan hastalıklarla karşı karşıya bulunuyoruz. Ben Sayın Başkana sormak istiyorum: Acaba bu çalışanların hukuki olarak bir hakları var mıdır, yok mudur? Bu hususta veyahut da bu kanunda olsun veyahut da daha önceki kanunlarda bununla ilgili, yani, hakları var mıdır, yok mudur? Onu öğrenmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Paksoy.

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, iki sorum var size: Kısırlık ve ana rahmindeki yavruya sigaranın olumsuz etkileri üzerine yapılmış tıbbi ve istatistiki çalışmalar var mıdır? Varsa, yüzdeleri nelerdir?

İkinci sorum: Ülkemizde sigara piyasasının yüzde kaçı yabancı firmaların kontrolündedir? Yine, sigara piyasasının yıllık bilançosu nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Öztürk

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakana ve Komisyon Başkanına sormak istiyorum: Görüşülmekte olan kanun teklifinin çerçeve 5’inci maddesiyle değişik 4’üncü maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkralarında Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarına program yapma konusunda yetki verilmektedir. Yasa ile verilen bu görevler nedeniyle Bakanlık bütçelerine yeteri kadar ödenek koymaları zaten mümkün iken, temenni mahiyetinde onuncu fıkra hükmüne niye gerek duyuldu? Eğer düşünceniz bütçeye asgari tutarda bir ödenek konulmasını amaçlamak ise, onuncu fıkranın bu amaca uygun olarak düzenlenmesi gerekmez miydi? Yoksa, kanun tekniği açısından “Fazla mal göz çıkarmaz.” anlayışı ile mi bu fıkraya ihtiyaç duydunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sigaranın, özellikle anne rahmindeki çocuklara ciddi zararları olduğunu biliyoruz. Bunların arasında erken doğumlar, düşük kilolu doğumlar ve başka zararları da var. Bunların detaylarıyla ilgili bilgileri Sayın Milletvekilimize yazılı olarak verelim.

Sigaranın yabancı firmaların kontrolündeki miktarlarını ve 2007 yılındaki yıllık sigara harcamasını da Sayın Milletvekilimize yazılı olarak vermenin daha uygun olduğunu düşünüyorum.

Onuncu fıkra hükmüne neden ihtiyaç duyuldu? Evet, bu tekit amaçlı olarak konmuştur. Yani, biz, özellikle sigara mücadelesiyle ilgili olarak bütçemize, bütçeyi hazırlarken Maliye Bakanlığımızdan ilave bir para isteyeceğiz, bunu tekit amaçlı olarak konulmuştur.

Ben değerli milletvekillerimize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Komisyon…

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bir sigara fabrikasında hizmet akdine bağlı olarak işçi niteliğiyle çalışanın çalışma şartlarından dolayı yakalandığı hastalık, sosyal güvenlik hukuku anlamında bir meslek hastalığıdır. Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurması halinde, iş göremezlik derecesinin yüzde 10’u da aşması halinde yaşlılık sigortası dışında, ayrıca bir maluliyet, iş göremezlik, iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından maaş bağlanması imkânı vardır. Riskin böylece bertaraf edilmesi, sonuçlarının, mümkündür.

Ayrıca, sorumluluk hukukumuz kapsamından, ilgili kişi, iş sözleşmesine dayanarak iş mahkemesinde bir maddi ve manevi tazminat davası açar. Ölüm halinde de aynı konu, aynı hak söz konusudur. Fakat, memurlar hukuku bakımından Türk hukukunda böylesi bir düzenleme yoktur. Yani, sigara fabrikasında bir kamu statüsüne bağlı olarak çalışan kişinin meslek hastalığına veya çalışma hastalığına veya çalışma şartlarından kaynaklanan bir vücut sakatlığına yakalanması, tutulması, maruz kalması hâlinde idari mali içtihatları kapsamında bir hak elde etmesi mümkün değildir. Temenni ederim ki, ilerideki düzenlemelerde, bu kanunda, memur olsun, diğer kişiler, işçi olsun veya olmasın diğer kişilerin sigara sebebiyle yakalandığı hastalıklardan, yakalandığı arazlardan veya ölümlerden dolayı hak sahipleri, sigara üreticilerine, dış satıcılara ve Türkiye temsilcilerine karşı bir tazminat davası açma hakkı tanınsın. Böyle bir hak bu kanunu gerçekte ayağı üstünde, önleyici ve önlemlendirici bir yasa haline getirir.

Teşekkür ediyorum sorularından dolayı.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Madde üzerinde dört adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 55 sıra sayılı yasa teklifinin 5. maddesinin (7) nolu bendinde geçen (altmış) ibaresinin (otuz) olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                                                                                            Kamer Genç

                                                                                                                Tunceli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5’inci maddesinin (11) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Oktay Vural

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Giresun

İzmir

İstanbul

 

Agâh Kafkas

Cahit Bağcı

 

 

Çorum

Çorum

 

“(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.”

TBMM Başkanlığına

55 Sıra Sayılı Kanun teklifinin 5. maddesine; “Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar yıllık gelirlerinin binde birini okul yapılması amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine ödenek kaydedilmek üzere Hazine’ye aktarırlar. Aktarılma usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı ve Hazine’den sorumlu bakanlıklar birlikte belirler.” ibaresinin

12. fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. 02.01.2008

 

Hasan Macit

Ahmet Tan

Recai Birgün

 

İstanbul

İstanbul

İzmir

 

Harun Öztürk

Hüseyin Mert

 

 

İzmir

İstanbul

 

BAŞKAN – Şimdi, en son ve en aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1109 sıra sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin çerçeve 5 inci maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin:

(1)    numaralı fıkrasındaki “alanlar ile nargile içilen mekanlarda” ibaresinin “alanlarda” olarak değiştirilmesini,

(3) numaralı fıkrasındaki “zararlarını belirten” ibaresinden sonra gelmek üzere “Türkçe” ibaresinin metne eklenmesini,

(7) numaralı fıkrasındaki “altmış” ibarelerinin “doksan”  olarak değiştirilmesini, birinci cümlesindeki “tütün ürünleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve sağlığa zararlı diğer” ibaresinin eklenmesini, sonrasında gelen “alışkanlığının” ibaresinin “alışkanlıkların” olarak değiştirilmesini ve “Bu yayınlar.” ibaresinden sonra gelmek üzere “asgari 30 dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere” ibaresinin metne eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Bekir Bozdağ

Öznur Çalık

 

Giresun

Yozgat

Malatya

 

Afif Demirkıran

Bayram Özçelik

Mehmet Ceylan

 

Siirt

Burdur

Karabük

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim önergem daha aykırı efendim. Çünkü ben altmış dakikayı otuza indirmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, bu işleri hepimizden daha iyi biliyorsunuz ama neyse...

KAMER GENÇ (Tunceli) - En aykırı benim önergem.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ(Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi…

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Buyurun, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tütün ürünü tanımının içine “nargile” de girmektedir. Bu nedenle nargile ibaresi metinden çıkarılmıştır. Uyarı mesajlarının Türkçe yazılması sağlanmıştır. Ayrıca, Kanunun öneminin eğitici programlarda daha uzun süre yayın yapılarak belirtilmesi ve bu yayınların asgari 30 dakikasının 17:00-22:00 saatleri arasında yapılarak özellikle çocukların bu yayınları izleyebilmelerinin sağlanması amaçlanmıştır. Önerge ile yayınların tütün ürünleri dışında diğer zararlı alışkanlıkların zararlarının da vurgulanacak şekilde yapılması da öngörülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi işleme alıyorum:

TBMM Başkanlığına

55 Sıra Sayılı Kanun teklifinin 5. maddesine; “Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar yıllık gelirlerinin binde birini okul yapılması amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine ödenek kaydedilmek üzere Hazine’ye aktarırlar. Aktarılma usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı ve Hazine’den sorumlu bakanlıklar birlikte belirler.” ibaresinin

12. fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. 02.01.2008

                                                                                        Hasan Macit (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ(Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Macit.

Süreniz beş dakika.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum ve 2008 yılının barış, mutluluk dolu, yokluğun, yoksulluğun yok olduğu bir yıl olması, bu kararların alınması ve uygulanması dileklerimle yeni yılınızı kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, 2002’den bu tarafa baktığımızda, Tekel işletmesinin sigara üretiminde ve pazarlamasında yüzde 30’dan fazla bir pazar payını yabancı sermayeye kaptırdığı, yani küresel firmalara kaptırdığı görülüyor. Burada çalışan yönetici arkadaşlarımızın bu anlamdaki çalışmalarını yeterince yapmadıkları veyahut da sektörde yabancı sermayenin, yabancı firmaların rekabetine karşı koymadıkları için, pazar payını ne yazık ki yüzde 30 oranında yabancı firmalar lehine kaybetmiş durumdadır ve bu, kaybetmesine neden olan, Tekeldeki Sayın Genel Müdür de vücut diline uygun hareket ettiği için, bugün bir başka kurumda genel müdür olarak görev yapmaktadır.

Şuraya gelmek istiyorum: Sigara sektöründeki firmalar milyar dolarlarla ciro yapmakta, milyar dolarlarla ifade edilen gelirleri bulunmaktadır. Elbette ki bu yasa, sağlık anlamında ve halkımızın sağlığını koruma anlamında çok yararlı bir yasadır ve bu yasa gerçekten geç kalınmış, daha önceden çıkarılması gereken bir yasadır. Ama, bu sektörde faaliyet gösteren ve milyar dolarlar kazanan bu firmaların da hiç olmazsa gelirlerinden bir kısmını Millî Eğitim Bakanlığının bütçesine aktarmasının ve burada da okulsuz olan köylerimize veya okulsuz olan yerleşim yerlerimize okul yapılmasının daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Halkın tüketiminden kazanmış oldukları bu paraları bu halkın yararına, binde 1 oranında da olsa, katkı koymalarının önünü açacak bir önerge verdik. Ben de ümit ediyorum ve güveniyorum ki, iktidara mensup sayın milletvekilleri ve diğer milletvekili arkadaşlarımız bu önergeye destek olacaklar. Çünkü, bu önergeyle ne maliyeye ne bütçemize ek bir külfet gelmeyecek, aksine, Türkiye’den milyar dolarlar kazanan uluslararası firmaların Türk millî eğitimine bir katkısı olacaktır. Bunu amaçlayarak böyle bir önerge verdik.

Bu önergeyi, gerçekten samimiyetle sizlere inanıyorum ki, destekleyeceğinizi düşünüyorum. Yoksa, bu binde 1’lik bir kârın aktarılmış olması ne firmalara caydırıcı veyahut da zarar getirici bir önlemdir, bir masraftır ne de bir başka anlamda pazarda caydırıcı bir rol oynayacaktır. Aksine, eğitimimize büyük katkılar sağlayacak, büyük yararlar sağlayacaktır diye düşünüyorum ve bu bağlamdaki vermiş olduğumuz bu önergeye de destek olacağınızı ümit ediyoruz. Yoksa, bu dolarlar, bir şekilde başka ülkelere transfer edilecek, Türkiye’de de kalmayacaktır diye düşünüyorum.

Bu yasanın yararlı olması anlamında gerçekten destekliyoruz, yararlı, ama Tekelin özelleştirilmesinden sonra, iki ay sonra getirilseydi Türkiye açısından daha yararlı olurdu diye düşünüyorum.

Önergemize desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Macit.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin (11) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                             Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

“(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüksek takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz efendim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu fıkranın vergi tekniğine uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli ve arkadaşları tarafından verilen ve kabul edilen ilk önerge nedeniyle Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç’in önergesini işleme koymamız teknik yönden mümkün değildir.

Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Çalışma süremiz dolmak üzeredir.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2008 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.56

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.