DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 5

21’inci Birleşim

15 Kasım 2007 Perşembe

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. -  OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in, İzmir Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’nun babasının vefatı dolayısıyla merhuma Allah’tan rahmet, Sayın Mumcu’ya, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması

 

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Konyaaltı Plajı’nın Konyaaltı Belediyesinden alınarak Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlanmak istenmesi ile Belek Ormanları’ndaki ağaç katliamına ve Finike’deki mermer ocağının çevreye verdiği zararlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı

2.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın, Ahıska Türklerinin ana yurtlarından sürgün edilişinin 63’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı

3.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Sivas’ta kurulu bulunan 4 no.lu Askerî Dikimevinin İstanbul’a taşınmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun’un, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/7)

2.- Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya’nın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/6)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri ile ürün piyasalarındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/45)

2.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46)

3.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47)

C) Tezkereler

1.- Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) 21 Kasım 2007 tarihinde Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’ne, “Avrupa Uyuşturucu Sorunu Hakkındaki Yıllık Raporu”nu sunacağı toplantıya ismen davet edilen Tekirdağ Milletvekili, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/222)

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Çevre; Tarım, Orman ve Köyişleri; Dilekçe; İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/268) (S. Sayısı: 46)

 

IX.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazılı Sorular ve Cevapları

1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Bağ-Kur’lulara ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/434)

2.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, muhtaç ve özürlü aylığı bağlanmasındaki prosedüre ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/436)

3.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, tıbbi cihaz üreticisi bir firmadaki çalışma şartlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/498)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

 

İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Sulukule’de uygulanması düşünülen Kentsel Dönüşüm Projesi’ne ilişkin gündem dışı konuşmasına, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.

 

İstanbul Milletvekili Hasan Macit, Ulu Önder Atatürk ve Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümlerine ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

 

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, esnaf ve sanatkârların içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşmasına, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.

 

(10/1, 4, 5, 7, 9, 10, 11, 13, 14, 15, 16, 17) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber Göllerindeki kirlilik ve diğer çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/42),

Samsun Milletvekili Suat Kılıç ve 25 milletvekilinin, Türkçedeki yozlaşma ve yabancılaşmanın araştırılarak Türk dilinin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/43),

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, Tekelin sigara fabrikalarının özelleştirilmesinin etkilerinin araştırılması (10/44),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/332) (S. Sayısı: 35) görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.

 

2’nci sırasında bulunan, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın (1/268) (S. Sayısı: 46) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı, 1’inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

 

15 Kasım 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.58’de son verildi.

                       

 

 

Şükran Güldal MUMCU

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yusuf COŞKUN

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

Bingöl

 

Bursa

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Fatoş GÜRKAN

 

 

 

Adana

 

 

 

Kâtip Üye

 

No.: 31

II.- GELEN KÂĞITLAR

15 Kasım 2007 Perşembe

 

Teklifler

1.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununa Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/61) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor  Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.2007)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Cumhurbaşkanlığı Seçimine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Teklifi (2/62) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.2007)

Sözlü Soru Önergeleri

1.-    Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sanayi sitelerinin elektrik tarifesindeki değişikliğe ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/181) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

2.-    Kütahya  Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da idare ve vergi mahkemesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/182) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

3.-    Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Karaman’daki bazı köylerin ÇATAK kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/183) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

4.-    Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, bazı belediye başkanları hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/184) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/11/2007)

5.-    Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Kütahya Şeker Fabrikasının satışına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/185) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-    İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Kuzey Irak’la ticari ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/619) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/10/2007)

2.-    Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, TEKEL’in bazı yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/620) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/10/2007)

3.-    Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, yabancı bir üniversitenin İstanbul’da kampüs açmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/621) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/10/2007)

4.-    Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, ABD ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/622) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2007)

5.-    Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun Körfezinde batan zehirli atık dolu gemiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/623) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

6.-    İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Muhsin Ertuğrul Sahnesinin yıkım kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/624) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

7.-    Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, TPAO eski genel müdürünün enerji alanındaki bir grupta görev almasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/625) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

8.-    İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, yabancı bir üniversitenin İstanbul’da kampüs açmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/626) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2007)

9.-    Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, basamak yükseltmenin aylıklara etkisine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/627) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

10.-  Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, BAĞ-KUR emeklileri arasındaki maaş farkına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/628) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/11/2007)

11.-  İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, TRT yapımlarının kiralanması ve satılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/629) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/11/2007)

12.-  İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, TRT lojmanlarına yapılan bazı tahsislere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/630) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/11/2007)

13.-  İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Evrensel Hizmet Fonundan TRT’ye kaynak aktarılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/631) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/11/2007)

14.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, ormanlık alanlarda verilen maden ve taşocakları ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/632) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

15.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Gaziemir’e indirici merkezi yapımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/633) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

16.-  Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin 29 Ekim kutlaması yapıp yapmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/634) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

17.-  Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta’da tapu harcı tarhiyatında yaşanan bir soruna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/635) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

18.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya Büyükşehir Belediyesinin minibüs alım ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/636) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

19.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Gündoğmuş İlçesindeki akaryakıt istasyonu ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/637) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

20.-  Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, Sivas-Madımak Otelinin kültür ve sanat müzesi yapılması taleplerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/638) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

21.-  Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Mevlana konulu bir gecede bazı kitapları dağıtan görevlilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/639) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

22.-  Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay Mozaik Müzesinin yer sorununa ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/640) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

23.-  İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Muhsin Ertuğrul Sahnesinin yıkım kararına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/641) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

24.-  Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya İl Millî Eğitim Müdürlüğünün bazı taşınmazları kullanım durumuna ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/642) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

25.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, eğitim kurumlarına yönetici atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/643) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

26.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da vekaleten atanan yöneticilerin üye oldukları sendikalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/644) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

27.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, ataması iptal edilen eğitim kurumları yöneticilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/645) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

28.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir İlçe Millî Eğitim Müdürüne ve lise mezunlarının vekil öğretmen olarak görevlendirilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/646) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

29.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da okullara vekaleten müdür atanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/647) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

30.-  Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari’deki terörü protesto yürüyüşüne eğitimci ve öğrencilerin katılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/648) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

31.-  İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, diğer kurumlardan geçiş yapan personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/649) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

32.-  Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir müşavire ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/650) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

33.-  İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, düve ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/651) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

34.-  İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, hayvancılık desteklemelerinin ödenmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/652) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

35.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, limon piyasasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/653) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

36.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak PTT Başmüdürlüğünün Sakarya Bölge Başmüdürlüğüne bağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/654) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

37.-  Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ayaş Tüneli ve Ankara-İstanbul sürat demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/655) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

38.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir-Aydın otoyolundan bir bağlantı yolu yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/656) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/11/2007)

39.-  İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, Türk Telekom’daki greve ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/657) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

40.-  Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, sigara kaçakçılığının bölücü terör örgütüyle bağlantısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/658) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

41.-  Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Manyas Barajının sulamada kullanılmasına ve Kuş Cennetinin korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/659) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2007)

42.-  İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Diyanet İşleri Başkanlığından Millî Eğitim Bakanlığına geçen personele ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/660) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

43.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, bir törendeki protestoya polis müdahalesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/661) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

44.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, protestolu senetlerdeki artışa ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/662) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

45.-  Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, vergi borcu nedeniyle esnafın banka hesaplarının bloke edilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/663) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)

46.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’ta taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/664) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

47.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Şırnak’ta taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/665) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

48.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Tunceli’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/666) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

49.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Van’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/667) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

50.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Sakarya’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

51.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt’te taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/669) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

52.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Şanlıurfa’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

53.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Niğde’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/671) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

54.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Osmaniye’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/672) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

55.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Rize’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/673) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

56.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/674) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

57.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş’ta taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/675) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

58.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Nevşehir’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/676) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

59.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırşehir’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/677) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

60.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kilis’te taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/678) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

61.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/679) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

62.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kars’ta taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/680) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

63.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kastamonu’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/681) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

64.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kırıkkale’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/682) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

65.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karabük’te taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/683) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

66.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karaman’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/684) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

67.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/685) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

68.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Hakkâri’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/686) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

69.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Iğdır’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/687) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

70.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/688) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

71.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/689) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

72.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/690) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

73.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/691) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

74.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Çankırı’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/692) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

75.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/693) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

76.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’ta taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/694) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

77.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bingöl’de taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/695) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

78.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bitlis’te taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/696) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

79.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/697) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

80.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Ağrı’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/698) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

81.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/699) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

82.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Batman’da taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapatılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/700) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

83.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/701) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

84.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/702) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

85.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/703) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

86.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/704) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

87.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/705) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

88.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/706) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

89.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/707) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

90.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/708) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

91.-  Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Kocaeli-Gebze-Dilovası Beldesindeki sanayi atıkları konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu doğrultusundaki çalışmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/709) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2007)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 27 Milletvekilinin, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri ile ürün piyasalarındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/45) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/11/2007)

2.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/11/2007)

3.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 Milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/11/2007)

15 Kasım 2007 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in, İzmir Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’nun babasının vefatı dolayısıyla merhuma Allah’tan rahmet, Sayın Mumcu’ya, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimiz Sayın Şükran Güldal Mumcu Hanımefendi’nin babası vefat etmiştir. Bunun için kendileri İzmir’e hareket ettiler. Sayın Mumcu’ya ve ailesine, yakınlarına başsağlığı diliyorum, Allah’tan rahmet diliyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Antalya’nın bazı sorunları hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Osman Kaptan’a aittir.

Sayın Kaptan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Konyaaltı Plajı’nın Konyaaltı Belediyesinden alınarak Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlanmak istenmesi ile Belek Ormanları’ndaki ağaç katliamına ve Finike’deki mermer ocağının çevreye verdiği zararlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Antalya’daki bazı sorunlar hakkında gündem dışı  söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, Antalya Konyaaltı Sahili 5 kilometre uzunluğunda dünyaca ünlü bir plajdır. 1999 yılında Konyaaltı Belediyesi defterdarlık ile bir sözleşme yaparak önce on yıllığına, sonra da üç yıl daha uzatılarak 2012 yılına kadar buranın tahsisini aldı ve Konyaaltı Sahil Projesi’ni uygulamaya koydu.

Şimdi, bu plaj mavi bayraklıdır, Akdeniz Üniversitesinden ödüllüdür. Günlük 40 bin kişinin denize girebildiği, yurt içinde ve yurt dışında örnek alınan, örnek gösterilen bir proje olmuştur bu proje.

Konyaaltı Plajı, bu yıl Kanada’nın Toronto kentinde yapılan Dünya Mavi Bayrak Konferansı’nda örnek gösterilmiştir. Girne’de örnek alınmıştır, Samsun’da örnek alınmıştır, Çeşme’de örnek alınmıştır.

Sayın milletvekilleri, Antalya Konyaaltı Plajı Türkiye turizminin yüz akıdır. Takdir edilecek, destek verilecek, hızının kesilmemesi gereken bir projeyken, ne yazık ki, şimdi bu proje de AKP’lileştirilmek istenmektedir. Nasıl mı?

Sayın arkadaşlarım, adını bile Konyaaltı Sahili’nden alan Konyaaltı Belediyesinin elinden bu plaj alınarak büyükşehir belediyesine verilmek istenmektedir. Daha süresinin bitimine beş yıl varken defterdarlık bu tahsisi iptal ediyor. İptal yazısı 25 Ekim 2007’de Konyaaltı Belediyesine tebliğ edilirken, tebliğden daha bir hafta önce 19 Ekim 2007’de ise Antalya Büyükşehir Belediyesi, defterdarlığa, bu sahilin kendisine verilmesi için yazıyı yazmış bile.

Sayın milletvekilleri, bu sözleşme niye iptal ediliyor biliyor musunuz? Belediye, protokolde olmayan, fakat, mavi bayrak kriterlerine uygun tuvalet, duş, soyunma kabini, bankamatik, telefon kulübeleri, çocuk oyun alanları, spor alanları yapmış da ondan. Mavi bayrak almak için bunları yapmak suç mu? 2007 Türkiyesi’nde suç. Defterdarlık, 30 Temmuz 2007 tarihli yazısıyla bir ay içinde bu ünitelerin yıkılmasını istiyor. Konyaaltı Belediyesi “15 Mayıs-15 Ekim tarihleri arasında inşaat yapma-yıkma yasağı var.” diyor, “mavi bayrağı kaybederiz.” diyor, “Halka hizmet sunamayız.” diyor, “Sezonun ortasında yıkılır mı?” diyor. Ancak, defterdarlık “Yıkılır.” diyor, sözleşmeyi iptal ediyor. Niye? Çünkü burayı Antalya Büyükşehir Belediyesi istiyor da ondan, çünkü Hükûmet istiyor da ondan. Zaten, Konyaaltı Belediyesinin elinden Büyükşehir Belediyesi şimdiye kadar Sarısu’yu aldı, Boğaçayı Köprüsü Projesi’ni aldı, Süleyman Erol Yüzme Havuzu’nu aldı, Feslikan Yaylası’nı aldı, şimdi de Konyaaltı Sahili’ni alıyor. Konyaaltı Belediyesinin 1/1.000 ölçekli dolgu imar planını Karayolları Genel Müdürlüğü önce 18 Temmuz 2007’de “Olur.” diyor, uygun görüyor, 2 Ağustos 2007’de ise “Olmaz.” diyor. On beş günde ne değişti? Konyaaltı Sahili mi değişti, yasalar mı değişti? Hayır. Ne değişti? Hükûmetin kararı değişti. Hükûmeti yasal ve ussal olmayan bu uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz. Yoksa bu iş de yargıya götürülecektir.

Sayın milletvekilleri, yine, Antalya Belek ormanlarında golf sahası için Kültür ve Turizm Bakanlığı ilgili genel müdürü “80 bin ağaç kesildi” diyor. Bakan ise “160 bin ağaç kesildi” diyor. TEMA ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği yetkilileri ise “500 binin üzerinde ağaç kesildi” diyor. Böyle devlet izinli ağaç kesme katliamı ile mi turizmi geliştireceğiz? Danıştay ve Anayasa Mahkemesinin kararlarına niye uyulmuyor?

Sayın arkadaşlarım, bir de mermer ve taş ocakları sorunu var. Antalya Finike’nin Turunçova Beldesi’ndeki Treşa mevkisi, Antalya Koruma Kurulunun kararı ile birinci derecede arkeolojik sit alanı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaptan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Peki Sayın Başkanım.

Buraya mermer ocağı izni veriliyor. Mermer ocağının tozları dünyaca ünlü Finike portakal bahçelerini yok ediyor, verim düşüyor. Turunçova’daki, Çavdır’daki portakal bahçelerinin korunması ve bölge halkının rahatsızlıklarının giderilmesi gerekiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yandan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yasası’nı çıkarıyoruz, bir yandan da Türkiye’nin turizminin başkenti Antalya’nın dağını, taşını, ormanını, denizini, tarihini, kültürünü, coğrafyasını, turizmini, tarımını yok etmeye çalışıyoruz.

Hükûmeti bu türlü “durmak yok, yola devam dediği” uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Çünkü bu yol iyi bir yol değildir. Çünkü bu yol bitiştir, tükeniştir, yok oluştur. Bu yol bir Kızılderili şefinin söylediği gibi olmamalı: “Irmaklarımız kurumamalı, balıklar ölmemeli ve ağaçlar kesilmemeli.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN KAPTAN (Devamla) - İş işten geçmeden gerekli önlemler alınmalıdır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaptan.

Gündem dışı konuşmaya Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.

Antalya Milletvekili arkadaşımız Sayın Kaptan, Antalya’nın bir belde belediyesi olan Konyaaltı Belediye sınırları içerisindeki Konyaaltı sahil şeridiyle ilgili bir sorunun Antalya’nın en önemli sorunu olduğu düşüncesiyle buraya çıkarak bir değerlendirmede bulundular. Konuyu, Antalya Milletvekili olmam dolayısıyla, biraz ben de biliyorum. Gerçekten, Antalya Defterdarlığı ile -bundan bir süre önce- Konyaaltı Belediyesi arasında bir protokol imzalanmış. Ancak, Konyaaltı Belediyesi -biraz önce Sayın Kaptan’ın da ifade ettiği gibi- protokole aykırı yapıların yapılmasına izin vermiş. Defterdarlığın ihtarlarına rağmen protokole uygun hâle getirilmesi bir türlü Belediye tarafından yerine getirilmemiş. Bunun üzerine de protokolün ilgili maddeleri gereği bu protokol iptal olmuş.

Sayın Kaptan, “Bu hat, Türkiye turizminin yüz akıdır.” dedi, doğrudur, yüz akı olmaya da devam edecektir. Defterdarlık burayla ilgili bundan sonra nasıl bir işlem yapacak tabii ki onu ben bilemem -aynı Belediyeyle protokoldeki şartların yerine getirilmesi hâlinde yeniden bir protokol mü yapar, yoksa, Büyükşehir belediyesiyle mi protokol yapar- ama önemli olan bu sahilin o güzelliğini devam ettirmesidir. Bu güzelliğin, Antalyalılar için ve çokça dışarıdan gelen turistlerin, Antalya’ya turist olarak gelenlerin istifadesine sunulmasıdır. Bu sağlandıktan sonra, falan belediyedeydi, şu belediyedeydi diye bunu bir sorun hâline getirmenin doğru olmadığı kanaatindeyim.

Bu konu, bundan bir süre önce, bizzat Konyaaltı Belediye Başkanı beni ziyaret ettiğinde de gündeme gelmişti. Ben de kendisine sormuştum: “Neden bu protokol iptal ediliyor?” O da bana izah etmişti, demişti ki: ”Evet, burada protokole ayrı bazı yapılar yaptık ama bunlar da orayı güzelleştirdi.” Şimdi, protokolün taraflarından birinin protokoldeki hükümlere aykırılık nedeniyle iptal edilmiş olmasından dolayı karşı tarafı suçlamayı da doğrusu isabetli bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Tabii, kendisi Belek ormanlarıyla ilgili, Finike’deki mermer ocağıyla ilgili birtakım sorunları da gündeme getirdiler. Bu konularla ilgili, biraz önce de ifade ettiğim gibi, hem Hükûmetin bir üyesi hem de Antalya Milletvekili olarak ben de değerli arkadaşıma hem teşekkür ediyorum hem de bu konularla ilgili, ilgili bakan arkadaşlarımızla görüşerek bu sorun olarak gündeme getirilen konuları takip edeceğimi ifade etmek istiyorum.

Ancak, hazır huzurunuza çıkmışken, gerçekten Antalya son yıllarda, özellikle Hükûmetlerimiz döneminde –ki, Antalya, Türk turizminin öncüsü bir kentimizdir, bu açıdan çok ciddi mesafe almıştır- özellikle bu yıl, herhâlde, yani 2007 yılında Antalya tarihî bir rekor kırarak 8 milyon turisti ağırlayan bir kent hâline gelecektir. Bunda Hükûmetimizin yapmış olduğu icraatların payı büyüktür. Antalya’nın havaalanının genişletilmiş olması, yeni terminalin yapılmış olması bu başarıda en önemli faktörlerden bir tanesidir. Özellikle Antalya Havaalanı’na, yazın, her bir dakikada bir uçak inmektedir ve Antalya Havaalanı’nın kapasitesi, yani yolcuda ulaştığı nokta İstanbul’u geride bırakmıştır, yani İstanbul Atatürk Havaalanı’ndan daha hareketli bir havaalanı hâline gelmiştir. O, Hükûmetimizin ortaya koymuş olduğu çalışmaların bir ürünüdür ve tabii, havaalanından o otellerin bulunduğu bölgeye kırk beş dakikada gidilirken, şimdi on beş dakikada gidiliyor. Bütün o yolları Antalya Büyükşehir Belediyemizle birlikte merkezî Hükûmet olarak biz gerçekleştirdik. Antalya’dan Alanya’ya saatlerce yolculuk yapmak zorundaydınız, çünkü o yol tek gidiş gelişli bir yoldu ama, şimdi bölünmüş yol hâline geldi. Dolayısıyla, buraya çıkmışken, tabii benim Antalya’dan hemşehrim diyeceğim Sayın Kaptan, Antalya’ya yapılan bu icraatları da burada dile getirip bize teşekkür etseydi, herhâlde, bana göre, bir kadirşinaslık örneği gösterirdi diye düşünüyorum. Tabii, burada icraatlarımızı Antalya’ya yönelik tek tek sayacak değilim ama böyle bir açıklama yapma fırsatı verdiği için Sayın Kaptan’a da ayrıca teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Bakan, bir de satılanlar var.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz, Ahıska Türklerinin ana yurtlarından sürgün edilişinin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Düzce Milletvekili Celal Erbay’a aittir.

Sayın Erbay, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın, Ahıska Türklerinin ana yurtlarından sürgün edilişinin 63’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun cevabı

CELAL ERBAY (Düzce) – Sayın Başkan, değerli üyeler; 15 Kasım 1944 tarihinde ana yurtlarından sürgün edilen Ahıska Türkleri hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ahıska, hepimizin bildiği gibi Osmanlı döneminde 1578-1828 yılları arası iki yüz elli yıl süreyle Çıldır Eyaleti’ne başkentlik yapmış bir yerdir ve yine bildiğiniz gibi 1829 Edirne Anlaşması’yla beraber, maalesef, Ahıska, Rusya sınırları içerisinde kalmış ve 1920 tarihli Moskova Anlaşması’yla birlikte, Ahıska, Sovyet Gürcistan’a terk edilmiştir. Tarih 15 Kasım 1944. Soğuk bir gün, gece yarısı ve meydanda toplanan, toplanma mecburiyetinde bırakılan 40 bin kişi; yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek karışık ve bunlar, hepinizin bildiği gibi, hayvan taşıyan vagonlara doldurulmak suretiyle Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan’a sürülürler.

Bunların 40 bini eli silah tutabilecek er kişidir ama diğerleriyle birlikte, çocuklarıyla, kadınlarıyla birlikte hesap edildiğinde 86 bin Ahıska Türkü, gönderilmek üzere bindirildikleri vagondan ulaşacakları yere varmadan, bunların 17 bini ölür, hayatlarını kaybederler.

Tabii ki bunu her zaman tekrar ediyoruz. Bizim maksadımız da bir bakıma -bizim eski tabirimizle- hüznümüzü yâdımıza salmaktır. Yani, bugün, geçmişe yönelik hüznümüzü içimizde hissedemezsek, bugünkü hüznümüzün giderilmesi hususunda üzerimize düşeni yapmaya yönelik temerrüt gösteririz. Benim maksadım, hüznümüzü yâdımıza salmak suretiyle canlı, diri bir şuurla birlikte günümüze kadar ulaşan Ahıska Türklerinin kederini, ıstırabını, hüznünü bertaraf edebilmek için Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak, Hükûmeti olarak, Meclisi olarak ne yapabiliriz, bu hususa dikkat çekmektir.

Bakın, bu hususta, yekvücut olarak, iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti hassasiyetini göstermiş, takipte bulunmuş, ilgi ve alakasını esirgememiş ve bunun tabii sonucu olarak 1999 yılında Gürcistan, Avrupa Konseyine üye olarak kaydedilmiştir. Yine bu takiplerin sonucu Gürcistan devleti, Gürcistan’ı terk edenlerin geri dönmesine yönelik bir kanun düzenlemiş, bu kanun 11 Temmuz 2007’de Gürcistan Millî Meclisinde kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Buradaki kabulleniş, Gürcistan’ı, Sovyet döneminde vaki zulüm sonucu terk edenlerin geri dönmelerini temin etmek, kolaylaştırmak veyahut da dönüşleri kabul etmeye yöneliktir.

Şimdi, ben, buradan şu hususu bütün milletimin, sizlerin, devlet adına görev ifa eden herkesin dikkatine sunmak istiyorum, arz etmek istiyorum:

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbay buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

CELAL ERBAY (Devamla) – Bakın, herkes kendi hesapları doğrultusunda bir şey yapmak istiyor. Nitekim, Gürcistan’da, dönüp gelecek olanların Gürcü kimliğiyle birlikte Gürcistan’a dönmesini temin etmek istiyor, bunu gerçekleştirmek istiyor. Ama Ahıska Türkleri, “Biz yurdumuza, ana yurdumuza döneriz, fakat kendi kimliğimizle dönmek isteriz.” derler. Nitekim, hepimizin bildiği “Soros” adlı teşkilatın desteğiyle Gürcistan’da kurulan sivil toplum örgütleri, bilhassa Azerbaycan’dan celp ettikleri Ahıska Türklerine mensup gençleri Gürcistan üniversitelerinde okutmak suretiyle, onların beyinlerini ve gönüllerini yıkamak ve neticede onların asıllarının Gürcü olduğunu, Osmanlılılar vasıtasıyla zorla Müslümanlaştırıldıklarını, Türkleştirildiklerini bir belgeye dayamak suretiyle, belgeyi de onlara imzalatmak suretiyle dönüşlerini temin etmeye yönelmektedirler. Bunun Türkçesi de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbay teşekkür ediyoruz.

CELAL ERBAY (Devamla) - Bir cümle arz edeyim.

Ben, bu doğrultuda, Millî Eğitim Bakanlığına, Diyanet İşleri Başkanlığına sesleniyorum: Lütfen, Ahıska Türklerine yönelik kontenjanlarınızı artırınız. Kanımızı taşıyan, dilimizi konuşan, ruhumuzu, karakterimizi taşıyan bu kardeşlerimizin eğitimini temin etmek, geliştirmek üzere, Türk devleti üzerine düşeni icra etsin, ifa etsin.

Bu duygularla, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum, huzurunuzdan ayrılıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Mazlum ve mağdur Ahıskalı kardeşlerimizin bir an önce ana yurtlarına dönmesi için millet ve devlet olarak üzerimize düşen görevleri yerine getireceğimizi ümit ve temenni ediyorum.

Gündem dışı konuşmaya Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Düzce Milletvekili Celal Erbay arkadaşımızın Ahıska Türkleriyle ilgili ifade ettiği hususlarda bir iki açıklama getirmek için huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi, kısa adıyla TİKA diye bilinen kuruluşumuz, 1990’lı yıllarda kurulmuş ama geçen süre içerisinde çok büyük aşamalar kaydederek yurt dışında yaşayan Türk ve akraba topluluklarıyla ilgili ve Türk cumhuriyetleriyle ilgili önemli hizmetler başarmış ve başarmakta olan bir kuruluşumuzdur.

Ahıska Türkleri, tabii ki, TİKA’nın özel ilgi alanı içerisindedir. Şimdiye kadar konuyla ilgili pek çok faaliyet yapılmıştır. Burada bunları sıralayarak vaktinizi almak istemiyorum. Ancak, gerek Türkiye’de yerleşmiş gerekse dünyanın değişik yerlerinde yerleşik olan Ahıska Türkleriyle ilgili önemli hizmetler yürütülmektedir. Bu hizmetlerdeki bir zorluk şurasıdır: Ahıska Türkleri dünyanın çok değişik ülkelerinde yerleşmişlerdir. Dolayısıyla, hepsine ulaşmakta belki biraz sıkıntı çekiliyor, fakat herkese ulaşmaya çalışılıyor. Türkiye’ye yerleşen Ahıskalıların da kendilerine göre sıkıntıları vardır, onlar da bizim ilgi alanımız içerisinde ve gereken her türlü hassasiyet gösterilen bir hizmet alanı olarak kurumumuzca telakki edilmektedir.

Biraz önce değerli arkadaşımızın ifade ettiği eğitim konularıyla ilgili, kontenjan artırımı olsun, burada eğitim gören Ahıska ve diğer akraba topluluklarından gelen öğrencilerimizle ilgili olsun, her türlü burs ve barınma faaliyetleri konusunda gerek TİKA gerekse diğer kuruluşlarımız ellerinden gelen bütün gayreti göstermektedirler. Kendi öğrencimize sunduğumuz her türlü imkânı yurt dışından gelen öğrencilere aynısını sunmak durumundayız ve aynısını sunuyoruz, gerek burs konusunda gerekse iaşe ve ibateleri konusunda. Ancak temel politikamız, yurt dışında yaşayan Türk varlıklarının oralarda bulunmaları, kendi millî kültürlerini, dinî kültürlerini orada muhafaza etmeleri yönündedir. Onun için, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın eğitim hakları konusunda, eğitimlerini yapabilmeleri konusunda, ondan sonra da sosyal hayat içerisinde aktif duruma gelmeleri konusunda, siyasette etkin olmaları konusunda elden gelen bütün çaba ve gayret gösterilmektedir imkânlarımız ölçüsünde, bundan böyle de gösterilmeye devam edilecektir.

Ben, değerli arkadaşımıza, konuyu gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Gündem dışı üçüncü söz, Sivas’ta kurulu bulunan 4 no.lu Askerî Dikimevinin İstanbul’a taşınması hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’e aittir.

Sayın Özdemir, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Sivas’ta kurulu bulunan 4 no.lu Askerî Dikimevinin İstanbul’a taşınmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sivas’ta kurulu bulunan 4 no.lu Askerî Dikimevinin İstanbul’a nakli konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi Sivas, yüz ölçümü itibarıyla Türkiye’nin en büyük ikinci ilidir. Sivas’ın önemi ve büyüklüğü sadece coğrafyasıyla sınırlı değildir. Sivas, tarihte birçok medeniyete başkentlik yapmış bir tarih ve kültür kentidir. Sivas’a ait bir yığın nitelik sayabiliriz ama tüm bunların ötesinde, hepsinden daha önemlisi, Sivas, cumhuriyetin temellerinin atıldığı kenttir. Millî mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk’e yüz sekiz gün ev sahipliği yapmış Sivas ve bu dönemde, âdeta, Türkiye’nin fiilî başkenti konumunda olmuştur.

Sivas ve cumhuriyet, değerli arkadaşlarım, âdeta birbiriyle özdeşleşmiş, iç içe geçmiş, aynı ortak kaderi paylaşmıştır. Türkiye’de bir başka il yok ki Sivas kadar cumhuriyetle özdeşleşmiş olsun. Cumhuriyet deyince Sivas akla gelir, Sivas deyince cumhuriyet akla gelir. İşte, bu tarihî süreçte aynı ortak kaderi paylaşan cumhuriyet ve Sivas, birinin güçlü olduğu dönemde diğeri de bundan güç kazanmış, gelişmiş, büyümüş; biri ne zaman ki gerilemiş, zafiyete uğramışsa diğeri de bundan menfi olarak etkilenmiştir.

Bu nedenle, değerli milletvekilleri, cumhuriyetin ilk yirmi yedi yılında, Sivas, devletten en çok yatırım payı alan Orta Anadolu’nun hızla gelişen, kalkınan bir ilidir. Bu tarihlerde yapılmıştır devlet demir yolları Sivas’a. Cer Atölyesi, çimento fabrikası bu tarihlerin eseridir. Bugün İstanbul’a taşınmak istenen 4 no.lu Askerî Dikimevi de 1941 yılında Sivas’a kurulmuştur. 1950’li yıllara geldiğimizde Sivas’ın kaderi de cumhuriyetin kaderi de değişmeye başlamıştır.

1950’den sonra iktidar olan sağ siyasal partiler, bir taraftan cumhuriyetin kazanımlarını unutturmaya çalışmış, bir taraftan Sivas unutulmaya başlanmıştır. İlk yirmi yedi yılda mükâfatlandırılan Sivas, âdeta, ondan sonraki dönemde üstü örtülü bir biçimde cezalandırılmaya başlanmıştır. Bu süreçte tek istisnai dönem 1978 yılında kurulan Cumhuriyet Halk Partisi İktidarıdır. Bu dönemde kurulan ve Türkiye’nin ilk ve tek Yerel Yönetim Bakanlığı döneminde, Sivas, belediyelik açısından gerçekten abat edilmiş; Sivas, toprak damlardan, at arabalarının geçemediği köhne yollardan kurtarılmış, bugünkü çağdaş kent görünümüne o tarihte kavuşmuştur.

Yine, Genel Başkanımız Deniz Baykal’ın Enerji Bakanı olarak temelini attığı Kangal Termik Santraline Sivas bu tarihte kavuşmuştur.

Ne yazık ki, 1950’li yıllardan sonra Sivas’a yeni yatırım yapılmamış, tam tersine, eski yatırımlar, ya özelleştirilerek ya da tasfiye edilerek içi boşaltılmaya başlanmıştır.

Kurulduğu yıllarda 7.500 kişi çalıştıran Cer Atölyesi, bugün, ne yazık ki 750-800 insanımıza ancak iş vermektedir.

Divriği’de dünyanın ve Türkiye’nin en zengin demir madenleri olmasına rağmen, Sivas’ta bir demir çelik fabrikası kurulamamıştır.

Sivas’ta üretilen şeker pancarı dört büyük fabrikaya yetecek kapasitede olmasına rağmen, Tokat’ta, Çorum’da, Erzincan’da, Malatya’da, Kayseri’de, her ilde en az bir ya da iki tane şeker fabrikası varken, Sivas’ta bir şeker fabrikası kurulamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, bugüne gelmek istiyorum. Bugün, ülkemizin en temel sorunu işsizlik ve buna dayalı yaşanan göçtür. Sivas, en çok göç veren illerin başında gelmektedir. Toprağında karnını doyuramayan insanlarımız, yatağını, yorganını yükleyip İstanbul’a, Ankara’ya göçmektedir ve giderek göç, sadece göç edenler açısından değil, bu göçü alan iller açısından da sosyal bir problem olmaya başlamıştır.

Yapılması gereken şey, Sivas gibi geri kalmış illerdeki yatırımları İstanbul’a kaydırmak değil, tam tersine, gelişmiş batı illerindeki yatırımları, başta Sivas olmak üzere, Anadolu’nun geri kalmış illerine yaydırmak olmalıdır. Şimdi, yıllardır sağ partilerin yaptığı bu politikayı AKP sürdürüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özdemir, konuşmanızı tamlayınız.

Buyurun.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) – Buradan sormak istiyorum Sayın Bakana: Hangi gerekçeyle bu işletme İstanbul’a naklediliyor? Bu kürsüden, Sivas’ta, seçimlerde, Sivas meydanlarında Sivas halkına “İşsizliği gidereceğiz.” vaadinde bulunan AKP’li milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu naklin izahını Sivas’ta yapamazsınız.

Değerli arkadaşlarım, vaktim dar, biliyorum. 360 kişi çalıştırıyor bu fabrika ve geçen yıl 3,8 trilyon lira kâr etmiş. Belki, Ankara, İstanbul milletvekillerimize 360 kişilik bir kapasite çok gelmeyebilir ama Sivas gibi geri kalmış bir yörede 360 kişilik istihdam kapasitesi az bir kapasite değildir.

Sayın Başbakanın seçim döneminde Sivas’a gelip “Kırk dokuz tane fabrikanın temelini attık, Kırk dokuzunun açılışını yapıyoruz” dediği sözleri kulağımda. Gelmeden önce ilgili Türk-İş, Harb-İş Şube Başkanı, Sivas Başkanıyla konuştum, bugün Sivas’ta 1. Organize Sanayide çalışan kırk fabrikanın çalıştırdığı eleman sayısı 360’ı bulmuyor. Şimdi, o zaman, gelin, Azrail’in oğlan dağıtması hikâyesinde olduğu gibi, yeni fabrikalar yapmaktan vazgeçtik, mevcut fabrikayı Sivas’tan taşımayalım diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdemir.

Gündem dışı konuşmaya Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her şeyden evvel, Cumhuriyet Halk Partisi Sivas Milletvekili Sayın Malik Ecder Özdemir’e, bölgenin tamamını ilgilendiren bu konuda bana konuşma fırsatını verecek şekilde söz aldığı için kendisine teşekkür ediyorum.

Sivas’taki 4 numaralı Dikimeviyle ilgili bir karar alma mecburiyeti hasıl olmuştur ve ondan sonra, bu, doğrusu, yalnız bir partinin değil, Sivas’ın tamamının meselesi hâline gelmiştir. Nitekim, konu bana ilk defa Milletvekili Sayın Osman Kılıç tarafından intikal ettirildi ve böylece incelemek imkânını buldum. Daha sonra Mustafa Açıkalın Bey, Selami Uzun Bey, Muhsin Yazıcıoğlu Bey ve Hamza Yerlikaya Beyler de meselenin üzerinde durdular. Ama bazı şeyler vardır ki, Sayın Milletvekillerimizin kanaatlerine çok kıymet vermemize rağmen, Sivas’tan herhangi bir şeyin alınması oradan bir eksiklik yaratır mı diye çok endişe etmemize rağmen bazı kararlardan geri dönmek mümkün olmuyor. Sizler de milletvekilleri olarak, her zaman, tabii, gönlünüze hoş gelen kararlara el kaldırmıyorsunuz, bizler de bakanlar olarak önümüze gelen dosyalara “evet” demek zorunda kaldığımız hâller oluyor. Özellikle uzun vadeli düşündüğümüzde, kararlarımızın daha sıhhatli olması gerektiğini zannediyorum. Nitekim, daha evvel ben Kocaeli Milletvekiliydim ve Kocaeli’yle özdeşleşmiş olan SEKA’nın kapatılmasına “evet” demek zorunda kaldık ve bugün SEKA’nın yeri bir park, güzel bir park, Türkiye’nin en güzel parklarından biri. Bizim Hükûmetimizden daha önce –Erzincanlıyım- Erzincan’daki iplik fabrikası kapatıldı, zararı sebebiyle.

Neden, bu fabrikanın nakli zarureti doğdu? Şimdi, Sayın Milletvekilimiz de izah ettiler, esasen, fonksiyon itibarıyla önemli bir fonksiyon kaybına maruz kalmış.

Silahlı Kuvvetler, kendisine bağlı kuruluşları şu prensipler tahtında devamlı incelemeye tabi tutmaktadır, bunlar nedir: Verimlilik, hizmet üretiminde dublikasyon olup olmadığı, makine ve teçhizat yönünden günümüz teknolojisine uygunluk, ihtiyaçların üretilmesi yerine yurt içi sivil sektörün üretimi imkânlarından daha uygun şartlarda karşılanabilirliği gibi hususlarda, Silahlı Kuvvetler, devamlı, kendine bağlı işletmeleri gözden geçirmektedir. Bu gözden geçirmeler sonucunda, Silahlı Kuvvetlerin, dış giyim itibarıyla, yıllık ihtiyacını karşılayan dikimevleri bu ihtiyacın ancak yüzde 35’ini karşılamaktadır, gerisini özel sektör karşılamaktadır. Hâlbuki, dikimevleri, vaktiyle Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacının yüzde 100’ünü karşılardı. Eğer hazır alımları da eklersek, Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacının dikimevlerinden karşılanan oranı yüzde 18’lere, yüzde 20’lere düşmüş durumdadır.

Özeline geldiğimizde, Sivas’ın 4 numaralı Dikimevinin durumu şöyle tespit edilmiştir: Eski teknolojiye sahip olması sebebiyle üretim yüksek maliyette gerçekleşmekte ve yıllık ortalama zarar 7 ila 8 milyon yeni Türk lirası olmaktadır, yani 7 ila 8 trilyon yıllık zarar olmaktadır. Sayın Milletvekilimiz tersini söylediler ama bana verilen rapordaki bilgi bu. Benzer üretimin daha modern imkânlara sahip olduğu İstanbul 1 numaralı Dikimevinde atıl kapasitenin mevcut olması, buraya getirilen hizmetlerin orada yapılması gibi bir sonuca ulaşılmıştır.

Diğer taraftan, üretimi yapılan malzemelerin birçoğunun yurt içi sivil sektör imkânlarından daha uygun şartlarla karşılanabileceği tespit edilmiştir. Bu sebeplerle, Sivas 4 numaralı Dikimevinin Mayıs 2008’den itibaren kapatılma kararı alınmıştır. Kapatılma işlemi yapılırken, mevcut 13 sivil memur, 252 işçinin mağdur edilmemesi temel prensip olarak kabul edilmektedir. Bu prensipten hareketle, işçilerin kendi istekleri doğrultusunda diğer tesis ve iş yerlerine nakilleri yapılacak, nakil istemeyenlerin ise aynı yörede birlik, tesis ve işletmelerde istihdamına imkân sağlanacaktır. Yani, mevcutlar işçi kapasitesinde bir kaybımız olmayacağı gibi, mağdur da edilmeyecektir.

Sayın Milletvekilimiz Sivas’ın uzun zamandır ihmal edildiğini de ileri sürdüler. Müsaade ederlerse, ben, birkaç kelimeyle cevap vermek istiyorum. Aslında, böyle bir söz gündeme gelir diye veya itham gündeme gelir diye Planlama Teşkilatından doküman istedim. Bana yirmi sayfa doküman göndermişler. İsterlerse, kendilerine takdim edebilirim. Özetleyecek olursam, kamu yatırımları itibarıyla: Sivas’ın 2001 yılındaki yatırımı 27 milyon YTL, böylece, 81 il içerisinde Sivas 37’nci sırada; 2002 yılında 54 milyon YTL, 29’uncu sırada; 2007 yılında ise 207 milyon YTL’yle 81 ilde 15’inci sıraya yükselmiş durumda. Buna, eğer, KÖYDES’i, BELDES’i de dâhil edersek, o zaman 250 milyon YTL’ye çıkıyor bir yıllık yatırım. Sivas ili kapsamındaki 98 adet kamu yatırım projesi için, başlangıcından 2006  yılı sonuna kadar kümülatif olarak 587 milyon YTL harcanmıştır bu dört yıl zarfında. Peki, neler yapılmış, çok kısa, satır başlarıyla söyleyeyim…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Kaç fabrika yapılmış, kaç işçi istihdam edilmiş? Yani, KÖYDES’e yapılan yatırım önemli değil.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) – Bir dahaki sefere onu da hesap ederim. Tespit edeyim.

Bana verilen bilgiye göre, daha evvel, zannediyorum, 20 kilometre civarında bölünmüş yol varken, şimdi 295 kilometre bölünmüş yol yeniden yapılarak, bölünmüş yol ağı 319 kilometreye çıkarılmış. Buna, Gürün ilçesine olan 30 kilometre de eklenince, miktar 349 kilometreye ulaşıyor.

Bir önemli hizmetimiz, trafiğe kapatılmış olan havaalanının sivil trafiğe açılmasıdır. 17/10/2003 tarihinde Sivas Havaalanı, askerî havaalanı karakterini muhafaza ederek sivil trafiğe açılmıştır.

Ayrıca, Ankara-Sivas demir yolu ıslah projesi programa alınmış ve istimlaklerine başlanmıştır.

Köy hizmetleri bakımından, birinci ve ikinci kat asfaltlama ile 1.121 kilometre yol yapılmış, 2.890 kilometre de stabilize yol yapılmıştır. Köy içme suyu programında, yalnız 2007 yılında 130 ünite programa alınmıştır.

Numune Hastanesiyle, Doğum Çocuk Bakımevi ve Göğüs Hastalıkları Hastanesi birleştirilmiş ve modernize edilmiş, SSK hastanesi devlet hastanesine çevrilmiş, 11 adet yeni sağlık ocağı yapılmış, Cumhuriyet Üniversitesine 100 yataklı fizik tedavi merkezi ilave edilmiş...

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bunlar Sivas’taki işsizliği, göçü engelliyor mu? Lütfen, elinizi vicdanınıza koyun. İstirham ediyorum, kabalık etmek istemiyorum, ama bu tablo…

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) – …488 derslik inşa edilmiş, 10 yurt yapılmış, –ben başlıklarını okuyorum- ilk kez yabancı sermaye Sivas’a girmiş, Âşık Veysel Kültür Merkezi yapılmış, Su Şehri Projesi kapsamında 3.900 hektar, Kangal Bozarmut Sulaması kapsamında 1.100 hektar, Yıldızeli Göleti Sulaması kapsamında 920 hektar, Divriği Mursal Sulaması kapsamında 720 hektar olmak üzere 6.550 hektar saha sulamaya açılmış. Herhâlde bunların işsizliğe bir faydası olmuştur.

Yıldız Göleti’nde yüzde 75, Pusat Özen Barajı’nda yüzde 78, Üçöz Göleti’nde yüzde 96 fiziki gerçekleşme sağlanmış ve doğal gaz projesinde de proje yüzde 95 gerçekleşmiş. Diğer taraftan, kent güvenlik kamera sistemi (MOBESE) ihale edilmiş, 4 Eylül Stadyumu modernizasyonu ve tribün çalışmaları yapılmış.

Arzu ederlerse sayın milletvekillerimiz, Planlama Teşkilatının bana verdiği bu hususları kendilerine takdim etmeye amadeyim.

Şunu üzüntüyle arz ediyorum: Ben bir müessesenin kapatılmasını, nakledilmesini hiç gönülden arzu etmem. Keşke yenilerini yapabilsek ama ekonomik şartlar buna bizi icbar ediyor ve bu karar da alınmış durumda.

Sizlere bilgileri sundum. Verdiğiniz zaman için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Bakanım, İstanbul’daki fabrikayı Sivas’a taşısak olmaz mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Komisyonlardan istifa tezkereleri vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Aksaray Milleletvekili Ali Rıza Alaboyun’un, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Dışişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini arz ederim.

                                                                                                       Ali Rıza Alaboyun

                                                                                                               Aksaray

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

2.- Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya’nın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/6)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Çevre Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                         Abdullah Çetinkaya

                                                                                                                   Konya

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri ile ürün piyasalarındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/45)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği üzere; Tarım satış kooperatifleri, yabancı tüccarların incir ticaretindeki tekelini yıkmak üzere 1913 yılında "Aydın Kooperatif İncir Müstahsilleri Ortaklığı" olarak kurulmuş ve Cumhuriyetin ilk yıllarında tüm ülkeye örnek bir örgütlenme modeli olmuştur. Bu kuruluşlar halen, 30 farklı üründe, yaklaşık 750 bin üretici ortağın ürünlerini işlemekte ve pazarlamaktadırlar.

Bugün Cumhuriyetimizle yaşıt bu kuruluşların bir kısmı kapatılmış, bir kısmı kenara itilmiş, bir kısmı da yapılan siyasî kredilendirmeler ve baskılar karşısında özel bankalar ve kamuya aşırı borçlandırılmıştır. Her an icra tehdidi altında inleyen ve ne yapacağını nereye baş vuracağını bilemeyen bu millî birlikler ile bunların sahibi olan üreticilerin ve ürettikleri ürünlerinin sorunlarının çözümüne maddî ve manevî destek verilmelidir.

Gerekçesini ek'te arz ettiğimiz; "Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri ile bunların İştigal Konusu Ürünlerin Sorunları ve Çözüm Önerilerinin Araştırılması ve Gerekli Önlemlerin Alınması" amacıyla Anayasanın 98 inci TBMM iç tüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 08/11/2007

1. Ahmet Kenan Tanrıkulu                              (İzmir)

2. Cemaleddin Uslu                                         (Edirne)

3. Metin Ergun                                                (Muğla)

4. Oktay Vural                                                 (İzmir)

5. Rıdvan Yalçın                                              (Ordu)

6. Behiç Çelik                                                  (Mersin)

7. Recep Taner                                                 (Aydın)

8. Kemalettin Nalcı                                          (Tekirdağ)

9. Mehmet Akif Paksoy                                  (Kahramanmaraş)

10. İsmet Büyükataman                                   (Bursa)

11. Ahmet Duran Bulut                                   (Balıkesir)

12. Mustafa Enöz                                            (Manisa)

13. Akif Akkuş                                               (Mersin)

14. Abdülkadir Akcan                                     (Afyonkarahisar)

15. Kamil Erdal Sipahi                                    (İzmir)

16. Ahmet Orhan                                             (Manisa)

17. Ali Uzunırmak                                           (Aydın)

18. Muharrem Varlı                                         (Adana)

19. Kürşat Atılgan                                           (Adana)

20. Cumali Durmuş                                         (Kocaeli)

21. Yılmaz Tankut                                           (Adana)

22. Alim Işık                                                   (Kütahya)

23. Hamza Hamit Homriş                                (Bursa)

24. Gürcan Dağdaş                                          (Kars)

25. Hasan Özdemir                                          (Gaziantep)

26. Mehmet Ekici                                            (Yozgat)

27. Recai Yıldırım                                           (Adana)

28. Şenol Bal                                                   (İzmir)

Gerekçe:

Tarım satış kooperatifleri, yabancı tüccarların incir ticaretindeki tekelini yıkmak üzere 1913 yılında “Aydın Kooperatif İncir Müstahsilleri Ortaklığı” olarak kurulmuş ve Cumhuriyetin ilk yıllarında tüm ülkeye örnek bir örgütlenme modeli olmuştur. Bu kuruluşlar halen, 30 farklı üründe, yaklaşık 750 bin üretici ortağın ürünlerini işletmekte ve pazarlamaktadırlar.

1935 yılında yürürlüğe giren 2834 sayılı Kanun’la da tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin kuruluşuna gerekli yasal zemin sağlanmıştır.

1937 yılında, 2834 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, İzmir İncir ve Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliği olarak örgütlenen Tariş, ülkemizin ilk tarım satış kooperatifler birliği olarak kurulmuştur. Tariş’i 1938 yılında Fiskobirlik, 1940 yılında Çukobirlik izlemiştir.

Tarım satış kooperatif ve birlikleri bugüne kadar, dar gelirli üreticilerin bir çatı altında örgütlenerek, yurtiçi ve yurtdışı rekabet koşullarının iyileştirilmesi, özellikle hasat döneminde fiyatlardaki spekülatif dalgalanmaların önüne geçilerek ortaklarının ürünlerinin pazarlanması ile piyasaların düzenlenmesi ve ortak üreticilerine ucuz girdi temini konularında çok önemli görevleri yerine getirmişler ve getirmeye devam etmeye çalışmaktadırlar.

Kooperatif ve birlikler, yıllar boyunca üreticiler arasında yaygın örgütlenmeye sahip kuruluşlar olmaları nedeniyle de, ticaret ve sanayi politikalarının önemli enstrümanları olarak görülmüş ve gerek ülkemizdeki gerekse dünyadaki siyasi ve ekonomik gelişmeler karşısında 1960-1994 döneminde yoğun olarak devlet destekleme alımları ile görevlendirilmişlerdir.

Destekleme alımlarının kaldırıldığı 1994 yılından itibaren, yine Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan sağlanan ucuz kredilerle ürün alımları finanse edilerek desteklemişlerdir. Bir anlamda hükümetler örtülü olarak destekleme alımlarını bu kuruluşları kullanarak sürdürmüşlerdir.

Destekleme alımları ve fiyat desteği politikalarının benimsendiği dönemlerde, konunun siyasi tercihlere dayalı olarak yürütülmesi; birliklerin her yıl büyük miktarlarda ürün satın almalarına, yüksek miktarlarda stok maliyetleriyle karşı karşıya kalmalarına, kârlı olmayan yatırımlara yönelmelerine yol açmış ve birlikler, piyasa ekonomisine geçişte yapısal sorunlarla karşılaşmışlardır.

Büyük bir kısmı devlet destekleme alımları döneminden kaynaklanan bu sorunların çözüme kavuşturulmaması, birlikler aracılığıyla yürütülen destekleme politikalarının maliyetini her geçen gür artırırken, üreticiye yansıyan sosyal ve ekonomik etkilerini azaltmıştır. Destekleme bedellerinin önemli ölçüde bütçe dışı kaynaklardan finanse edilmesi de, desteklerin maliyetini artırmış ve bundan dolayı, yanlış bir anlayış olarak Birlikler birer kara delik olarak görülmeye başlanmıştır.

Bu durum karşısında, birliklerin sosyal fonksiyonları da gözetilerek, ekonomik etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde yeniden yapılandırılmaları kaçınılmaz hale gelmiştir.

16.06.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 Sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun’la; kooperatif ve birlikler, öngörülen temel hedefler doğrultusunda, yeniden düzenlenmiş; genel müdür ve genel müdür yardımcılarının atanması, yatırımlarına izin verilmesi, birlik genel kurul kararlarının onaylanması gibi üzerindeki kamunun çok önemli vesayet yetkileri kaldırılarak, özerk bir yapıya kavuşturulmuşlardır. Karar alma ve idari mekanizmaları, özerklik çerçevesinde yeniden oluşturulmuştu.

Bugün Cumhuriyetimizle yaşıt bu kuruluşların bir kısmı kapatılmış, bir kısmı kenara itilmiş bir kısmı da yapılan siyasi kredilendirmeler ve baskılar karşısında özel bankalar ve kamuya aşırı borçlandırılmıştır. Her an icra tehdidi altında inleyen ve ne yapacağını nereye başvuracağını bilemeyen bu milli birlikler ile bunların sahibi olan üreticilerin ve ürettikleri ürünlerinin sorunlarının çözümüne maddi ve manevi destek verilmelidir.

Yukarıda sunulan ve araştırma sırasında belirlenecek nedenlerle Anayasanın 98 ve TBMM iç tüzüğünün 104 ve 105'nci maddeleri uyarınca "Tarım Satış Kooperatifleri Ve Birlikleri ile Bunların İştigal Konusu Ürünlerin Sorunları Ve Çözüm Önerilerinin Aştırılması" için bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Şehit Yakınları ve Gazilerin Sorunları ve Çözüm Yollarını tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması açılmasını MHP Grubu adına arz ederiz.

 

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

İzmir

Mersin

 

MHP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

Gerekçe:

Uzun yıllar süren bölücü terörle mücadele sırasında on binlerce asker, polis ve kamu görevlimiz; şahit, gazi, harp ve vazife malulü olmuştur. Birçok aile, evladını, eşini, babasını veya annesini, kardeşini, vatan uğruna şehit vermiş, en değerli varlıklarını feda etmişlerdir. Gazilerimiz vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna sağlıklarını hatta vücut bütünlüklerini kaybetmişlerdir. Bu insanlarımıza hak ettikleri ilginin gösterilip gösterilmediğinin, kendilerine sahip çıkılıp çıkılmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Şehit yakınları ve gazilerimiz için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi, vefa ve minnet duygusunun ötesinde bir ödevdir.

Devlet; şehitlerimizin ailelerine ve malullerimize nakdi tazminat, sosyal güvenlik sistemi içerisinde aylık bağlanması ve sağlık yardımı imkânlarını sağlamaktadır.

Ancak bu konularda aksaklıklar yaşandığı basınımızda sıkça rastlanan “ödenen bazı nakdi tazminatların geri istendiğine” ve “bağlanan maaşların yetersizliğine” ilişkin haberlerden anlaşılmaktadır. Bu aksaklıkların bürokratik hatalardan kaynaklandığı belirtilmekle birlikte aksaklıkların büyük ölçüde şehit, gazi, harp ve vazife malulleriyle ilgili mevzuatın dağınıklığından ve kamu sosyal güvenlik sisteminin her türlü sosyal güvenlik görevini yapmakla görevlendirilmiş olmasından kaynaklandığı aşikâr bulunmaktadır.

Sosyal güvenlik sistemi kapsamındaki çözüm çabalarına ek olarak devlet tarafından şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine; iş temini, konut kredisi, bazı kamu taşıtlarında ücretsiz seyahat, eğitim öncelikleri gibi çeşitli imkânlar ve kolaylıklar sağlanmaya çalışılmaktadır. Bazı yerel yönetimler su ücretlerinde indirimli tarife uygulamaktadır. Bazı kamu kuruluşları tatil imkânları sunmaktadır. Madalya ve berat ile başka bir takım manevi destekler verilmeye çalışılmaktadır.

Ancak bu çabalardan nasıl bir sonuç alındığı ve gazilerimiz bu uygulamalardan yararlanma oranı belirsizdir. Standart olarak her hak edene verilmeyen bu hizmetlerin bu şekilde verilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığı açıktır. İş temini ile ilgili yönetmelikte, gaziler ve şehit yakınlarının eski hükümlülerle aynı kapsamda değerlendirilmesi eleştirilere konu olmaktadır.Şehit yakınları ve gazilerin zorunlu istihdam edilmesi, verimlilik ve rekabet şartları gerekçeleriyle özel sektör kuruluşlarının şikâyetleşmesine ve isteksiz davranmasına sebep olmaktadır.

Şehit yakınları ve gazilerle ayrıca bazı sivil toplum kuruluşları, bazı vakıflar ve derneklerin çeşitli şekillerde yardım ve ilgileri söz konusudur. Bunların bazıları bağış toplamaktadır. İçişleri Bakanlığı verilerine göre ülkemizde adında şehit veya gazi olan 178 dernek ve 10 vakıf mevcuttur. Bu sivil toplum kuruluşlarımız ile kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak üzere İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü görevlendirilmiştir.

Bunların dışında bazı kişi ve kuruluşlar dağınık bir biçimde yardım kampanyaları düzenlemekte, yoksul ve fakir vatandaşlar için hazırlanan gıda paketlerini şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine dağıtmaktadır. Toplumumuzun bu samimi çabalarının amaçlanan sonucu doğurup doğurmadığı meçhul bulunmaktadır.

Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen; Şehit yakınları ve gaziler için;

 Çeşitli kanunlarda dağınık olarak bulunan hükümlerin ve çeşitli yönetmeliklerin değerlendirilmesi,

Şehit, gazi, harp ve vazife malulü tanımlarının yeniden yapılması,

Konunun mevcut sosyal güvenlik sistemi içinde değerlendirilmesinin doğurduğu sakıncalar, objektif esaslara dayalı bir uygulama ile iş ve işlemlerde bürokratik usul ve esaslarının sadeleştirilmesinin tespiti,

Toplanan bağış ve yapılan yardımların bir esasa bağlanması, sistem halinde düzenlenmesi durumunda bağış ve yardımların bu mekanizmaya yönlendirilmesi,

Böylelikle şehit aileleri ve gazilerinin yaşadıkları sorunların kalıcı ve çağdaş normlarda çözümlenmesi,

İçin alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması uygun olacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

3.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çanakkale ili ile Balıkesir İlleri arasında her iki ile hayat veren, 5 bin yıldır insanlığa, medeniyete ve canlı yaşamına kucak açmış, mitoloji ile gerçek hayat arasında Efsaneleşmiş Kazdağları, son yıllardaki maden ve altın arayanların hedefi olmuştur.

Kamuoyunda, basında, Çanakkale ve Balıkesir halkında büyük yankı bulan Kazdağları, üzerinde oluşturulan şüphe ve endişelerin ortaya çıkarılması, kamunun aydınlatılması, Kazdağlarındaki maden arama ve işletme çalışmaları ile ilgili gerçeklerin halka sunulması amacıyla Anayasanın 98’inci ve İç Tüzüğün 104-105. maddeleri gereği, ekte gerekçesi sunulan sebeplerden dolayı Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1 – Mustafa Kemal Cengiz                        (Çanakkale)

2 – Ahmet Duran Bulut                             (Balıkesir)

3 – Mümin İnan                                        (Niğde)

4 – Hakan Coşkun                                    (Osmaniye)

5 – Cemaleddin Uslu                                 (Edirne)

6 – Kürşat Atılgan                                     (Adana)

7 – İsmet Büyükataman                             (Bursa)

8 – Akif Akkuş                                         (Mersin)

9 – Mustafa Enöz                                      (Manisa)

10 – Recep Taner                                      (Aydın)

11 – Behiç Çelik                                        (Mersin)

12 – Ahmet Kenan Tanrıkulu                    (İzmir)

13 – Oktay Vural                                      (İzmir)

14 – Abdülkadir Aksu                              (İstanbul)

15 – Şenol Bal                                           (İzmir)

16 – Kamil Erdal Sipahi                            (İzmir)

17 – Durmuşali Torlak                              (İstanbul)

18 – Yıldırım Tuğrul Türkeş                     (Ankara)

19 – Ümit Şafak                                        (İstanbul)

20 – Atila Kaya                                         (İstanbul)

21 – Ahmet Orhan                                    (Manisa)

22 – Ali Uzunırmak                                  (Aydın)

23 – Süleyman Latif Yunusoğlu               (Trabzon)

24 – Alim Işık                                           (Kütahya)

25 – Rıdvan Yalçın                                   (Ordu)

26 – Hazma Hamit Homriş                       (Bursa)

27 – Yılmaz Tankut                                   (Adana)

28 – Süleyman Nevzat Korkmaz               (Isparta)

Gerekçe:

Kazdağları, Biga Yarımadası’nın güneydoğusunda, esas ekseni Ayvalık/Balya yönünde, Çanakkale ile Balıkesir il sınırları içinde kalan, Marmara bölgesi ile Ege bölgesi arasında aynı zamanda iki bölgeye hitap eden, Türkiye’nin en önemli dağıdır.

Kazdağları’nın Çanakkale bölgesinde Ayvacık, Bayramiç, Çan ve Yenice ilçeleri ile Balıkesir bölgesinde ise Edremit, Havran, İvrindi ve Balya ilçeleri ile onlarca belde ve yüzlerce köyü bağrında yaşatan Kazdağları büyük bir insan kitlesinin asırlardır yuvası ve yaşam alanı olmuştur.

Kazdağları yamaçları ve eteklerinde 8 adet ilçe, 20 adet belde ve yaklaşık 330 adet köyde yaşam bütün canlılığıyla devam etmektedir.

Dünyanın en zengin oksijen üreten 2’nci dağı ve Anadolu’nun en zengin su yatakları ile insanlığın en temel yaşamsal ihtiyaçlarını sunmuş olan Kazdağları, yüreğinde gizlediği değerli maden ve altınların keşfiyle birlikte, bağrında yaşattığı insanlığın acımasızca hedefi olmuştur.

Kazdağları, yaklaşık 800 adet bitki türü ve 47 adet endemik bitki çeşidiyle dünyanın en zengin florasını oluşturmaktadır.

40 adet hayvan türü ile de kendi faunasını yaratmış, canlı familyası ile dikkatleri çekmektedir.

Jeolojik ve jeomorfolojik yapısı, zengin bitki türleri ile, Boğaz ve Edremit körfez rüzgârlarıyla dünyanın İsviçre’deki Alp dağlarından sonra ikinci zengin oksijen üreten dağı olarak dünya literatüründeki yerini almıştır.

Agonya, Kocabaş, Kara Menderes, Akşin, Tuzla, Mıhlı, Edremit ve Menderes çayları ile geniş alanlara bereket ve bolluk taşınırken doğal şelaleleri ise; Ayazma (Bayramiç), Handeresi (Yenice-Kaklım), Pınarbaşı (Edremit-Güre) ve Hasanboğuldu (Edremit-Zeytinli) şelaleleri turizm ve eko turizm için diğer bölgelerle birlikte her zaman hazır olduklarını derin vadiler arasında haykırmaya devam etmektedirler.

Kazdağları bünyesinde 256.000 hektar alan içinde Edremit Körfezine bakan 21.300 hektar alan 1993 yılında millî park olarak ilan edilerek koruma altına alınmış olup, jeolojik, jeomorfojik, arkeolojik, mitolojik, faunustik, floristik ve kültürel açıdan en zengin bölümünü oluşturan Çanakkale ili Ayvacık, Bayramiç, Çan ve Yenice ilçelerindeki kalan en zengin ve en gözde bölümler görülmemiş, görülmemeye devam etmekte ve bu alanların da millî park kapsamına alınması ifade edilmemektedir. Bu bölgeler de devletimizin şefkatine ve korunmasına acilen ihtiyacı olan bölgeler olarak, millî park olmayı beklemektedirler.

Bu bilgiler ışığında korunmaya muhtaç, dünya mirası olan, turizm için yaratılmış ulu bir dağ olan Kazdağlarında arama ve işletme ruhsatı mahiyetinde yaklaşık 70 adet maden ruhsatı ile yol izinleri, şantiye izinleri, tesis izinleri ve sondaj izinleriyle Kazdağları insanlığın saldırısına uğramıştır.

Bu tespitlerimiz ışığında;

1- Kazdağlarında oluşturulan maden çalışmalarının yerinde tespiti ve incelenmesi,

2- Kazdağlarında korunması elzem olan yeni alanların belirlenmesi ve millî park ilan edilmesi gereken bölümlerin tespit edilmesi,

3- Kazdağlarının stratejik planının oluşturulması,

4- Bölgede yıllardır altın arama ve işletme amaçlı faaliyet gösteren özellikle yabancı şirketlerin çalışmalarının kapsam ve boyutunun tespit edilmesi,

5- Kazdağlarında madenler açısından oluşturulacak politikaya esas olmak üzere gerçeklerin tespit edilmesi, halkımızın endişe ve beklentilerinin belirlenmesi için,

Meclis araştırması yapmak tarihî bir görev olduğu inancıyla bu önerge Meclise sunulmuştur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

C) Tezkereler

1.- Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) 21 Kasım 2007 tarihinde Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’ne, “Avrupa Uyuşturucu Sorunu Hakkındaki Yıllık Raporu”nu sunacağı toplantıya ismen davet edilen Tekirdağ Milletvekili, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/222)

                                                                                                                        15 Kasım 2007

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA), 21 Kasım 2007 tarihinde Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’ne “Avrupa’da Uyuşturucu Sorunu Hakkındaki Yıllık Raporu”nu sunacağı toplantıya Tekirdağ Milletvekili, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Tevfik Ziyaeddin Akbulut ismen davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkileri’nin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun”un 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.

                                                                                                       Köksal Toptan

                                                                                           Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                            Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:15.08

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

 

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Nerede var Sayın Başkan!

CEMAL KAYA (Ağrı) – Var, var…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bundan sonra görürüz!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Çevre; Tarım, Orman ve Köyişleri; Dilekçe; İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Çevre Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Dilekçe Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı.)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı istiyoruz.

MEHMET EMİN EKMEN (Batman) – Oylamaya geçilmişti ama.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, sükûneti sağlayalım. Arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeyim, sonra yoklama yapacağım.

CEMAL KAYA (Ağrı) – Geçti Başkan, geçti!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Başkanın işine karışmayın, kararı o verir.

BAŞKAN - Sayın Kemal Anadol, Hakkı Suha Okay.

Belki, bütün milletvekili arkadaşlarımın isimlerini bir anda hatırlamayabilirim, çünkü yeni olan arkadaşlarımız çok. Bildiklerimi okuyayım ben.

Ali Köktürk, Sayın Osman Durmuş, Sayın Kürşat Atılgan, Sayın Ahmet Duran Bulut, Sayın Bayram Ali Meral, Sayın Ali Koçal, Sayın Abdülkadir Akcan, Sayın Nur Serter, Sayın Mevlüt Aslanoğlu, Sayın Yılmaz Ateş, Şahin Mengü, İsa Gök…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 20 yeter efendim, 20…

BAŞKAN - Ali Arslan, Sayın Emrehan Halıcı, Sayın Tayfun İçli…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 20… 20…

BAŞKAN – Arkadaşlarım, Meclis Başkan Vekili olarak ayakta bulunan bütün arkadaşlarımı buraya yazarım, usul böyledir.

Sayın Birgen Keleş, Sayın Turgut Dibek, Sayın Halil Ünlütepe, Sayın Enis Tütüncü.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yoklama için dört dakika süre veriyorum. Adlarını okuduğum sayın üyelerin, yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, toplantı yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.28

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.45

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.                           

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için dört dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- SEÇİMLER (Devam)

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim (Devam)

1.- Çevre; Tarım, Orman ve Köyişleri; Dilekçe; İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim (Devam)

BAŞKAN – İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/268) (S. Sayısı: 46)  (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde 1’inci madde üzerinde soru-cevap işlemi tamamlanmıştı.

Şimdi, madde üzerinde altı adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup sonra aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Öznur Çalık

Aşkın Asan

Özlem Müftüoğlu

 

Malatya

Ankara

Gaziantep

 

Ayşe Nur Bahçekapılı

A. Sibel Gönül

Abdurrahman Arıcı

 

İstanbul

Kocaeli

Antalya

 

 

Hüseyin Gülsün

 

 

 

Tokat

 

“Madde 1- 14/6/2001 tarihli ve 4681 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İzleme kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Asıl üyelerden en az birinin kadınlardan seçilmesi zorunludur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.”

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Madde 1- Görüşülmekte olan; 46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 1. maddesi ile; 4681 sayılı kanunun 2. Maddesinin 2. Fıkrasında yapılacak “İzleme Kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir” şeklindeki değişiklik yerine, aynı kanunun 2. maddesinin ikinci fıkrasında “İzleme Kurulu, başkanla birlikte en az beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler arasında en az bir asıl ve bir yedek kadın üye yer alır. Kurulda Baroların ve tabip odalarının ilgili komisyon temsilcilerine yer verilir. Üyeler iki yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.” Şeklinde değişiklik yapılmasını arz ederiz.

 

Pervin Buldan

Şerafettin Halis

Hamit Geylani

 

Iğdır

Tunceli

Hakkâri

 

Ayla Akat Ata

Sırrı Sakık

Akın Birdal

 

Batman

Muş

Diyarbakır

 

 

Osman Özçelik

 

 

 

Siirt

 

BAŞKAN – Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı yasa tasarısının 1. maddesinde geçen “beş” ibaresinin “altı” ve “üç” ibaresinin de “dört” olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                       Kamer Genç

                                                                                                            Tunceli

BAŞKAN – Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısına 1. maddesi ile değiştirilen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususundaki önergemizi saygı ile arz ve teklif ederiz.

“İzleme kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler iki yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.”

 

İsa Gök

Ali İhsan Köktürk

Atilla Kart

 

Mersin

Zonguldak

Konya

 

Ali Rıza Öztürk

Turgut Dibek

Vahap Seçer

 

Mersin

Kırklareli

Mersin

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Abdullah Özer

 

 

Malatya

Bursa

 

BAŞKAN – Beşinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı kanun tasarısı 1. maddesinin 2. paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“İzleme kurulu, başkanla birlikte beş asil ve birisi Cezaevi tutukevleri hekimi olmak üzere üç yedek üyeden oluşur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.

 

Osman Durmuş

İsmet Büyükataman

Akif Akkuş

 

Kırıkkale

Bursa

Mersin

 

Rıdvan Yalçın

Durmuşali Torlak

 

 

Ordu

İstanbul

 

BAŞKAN – Altıncı önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 Sıra Sayılı Ceza İnfaz Kurumları Ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

Şahin Mengü

Ahmet Ersin

Turgut Dibek

 

Manisa

İzmir

Kırkareli

 

Ali Koçal

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

 

Zonguldak

Malatya

 

Madde 1- 14.06.2004 tarihli ve 4681 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İzleme Kurulu başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Kurulda en az bir kadın ve il barosunun önereceği bir Avukat bulundurulması zorunludur. Üyeler dört yıl için seçilir, Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilirler.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Başkanım, en son okuduğunuzdan başlıyorsunuz değil mi?

BAŞKAN – Evet, en son okuduğum önerge.

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutayım?

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü.

Buyurun.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurlarınıza gelmiş olmamın nedeni, dün kanun tasarısının geneli hakkında konuşurken, izleme kurullarında baronun göstereceği bir avukatın bulunması talebimizin yasa hükmü hâline getirilmesiydi. Bu talebimizin ne kadar doğru olduğu, Sayın Bakanın konuşma yaparken bize cevap verdiği cevapta açıkça ortaya çıktı. Ben, barolara bu yetkinin verilmesini bir meslek taassubu içinde istemedim. Benim bunu talep etmemin nedeni, bütün hayatı boyunca, yani, profesyonel meslek hayatı boyunca avukatlık yapagelen insanların bu konulara daha yakın olmalarından kaynaklanmaktadır. Avukatlık mesleğinin içine baktığınız zaman, yıllarca hâkimlik, savcılık, idarecilik yapan, emniyet görevlisi olan arkadaşlarımız emekli olduktan sonra avukatlığa başlarlar. Hatta o kadar başlarlar ki, bunu… Hâkimler ve savcılar açısından verilebilecek en büyük, en ağır ikinci ceza, mesleki olarak disiplin cezası, yer değiştirme cezasıdır. Bir hâkim hakkında yer değiştirme cezasını verir Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, baroya kaydolmaya gelir. Biz “bu kadar sorunlu bir insanı avukat yapmayız” dediğimiz zaman, Danıştaydan kararı alır, gelirler ve avukat olurlar.

Şimdi, bizim söylemek istediğimiz şu: Meslek hayatında bir avukatın nasıl davrandığını Adalet Komisyonu Başkanı bilmez, bilemez. Artı, mesleğin gereği de karşılıklı olarak bir devamlılığı… “İlişkilerimiz çok uygardır.” dersek, bu da fazla iyimser olur. Maalesef, hâkim ve savcı arkadaşların eğitimlerinden mi kaynaklanıyor, nedir bilemem, ama o ilişki hiçbir zaman, çok istisnalar hariç, sıcak bir ilişki olmamıştır. Bu nedenle, umumiyetle, Adalet Komisyonu üyesi arkadaşlarımız bu tip görevlere bir avukat tayin etmek istedikleri zaman, hâkimlik, savcılık mesleğinden gelmiş meslektaşlarını seçmeye çalışırlar.

Sayın Bakan dün dedi ki: “136 tane avukat var görev yapan. 5 tane, 6 tanesi savcı veya 5 tane hâkim.” Şimdi, Sayın Bakana dedim ki ben de oturduğum yerden: “Bu 136 avukatın kökenlerini bilebiliyor muyuz?” Bilemiyoruz, herhâlde bilmiyordur.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Bilemem efendim.

ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Bilemezsiniz, tabii, doğru. Bunu, sizi kınayarak söylemiyorum, bilmeniz de mümkün değil. Ama, bunu en iyi barolar bilir.

Şimdi, Manisa olayını örnek verdim dün. Emniyetçi, işkenceci polislerin avukatlığını yapan emniyetçi kökenli bir avukat arkadaşımızı bu kurulun başına getiriyorsunuz ve şehirde sorunlar çıkıyor. Şimdi, bütün bunları önlemenin tek şartı, oraya bir avukatın baro tarafından görevlendirilmesidir. Yani seçilmiş insanlara biz eğer itimat etmezsek barolara, baro yöneticilerine, bir anlamda kendimizi inkâr etmiş oluruz. Bizler de burada seçilmiş insanlarız. Herkes kendi meslek düzeyinde, kendi ortamında seçilerek geliyor. Bu nedenle bir avukatın orada bulunması çok önemlidir. “Vardır.” deniyor. Ben de hiç olmadığını zaten iddia etmedim, ama en  sonunda Adalet Komisyonu Başkanının takdirinde. Dokuz tane meslek saymış kanun, bu dokuz mesleğin içinden siz gene beş asil, üç yedeği seçersiniz, ama hiç hukukçu seçmeyebilirsiniz. Bunu önlemenin ön şartı, baronun göstereceği… Çok da rahat davrandık, dedik ki: “3 tane aday göstersin baro, 1’ini seçin.” Bu önerimiz dahi sıcak karşılanmadı.

Yasanın böyle geçmesi, bugün için… Bugüne kadar çok sorun yaratılmamış olabilir, ama yarın sorun yaratılmayacağı anlamına gelmiyor. Bu, hep beraber, hepimizi yarın  çok sıkıntıya sokar.

İki: İçeride baronun gösterdiği bir avukatın olması zaman zaman yapılan dedikoduları, yanlış bilgilendirmeyi de önler. Şimdi, Avrupalılar buraya geliyor, bazı insanlar onları dilediği gibi dolduruyor. Adamlar size diyor ki: Senin atadığın Adalet Komisyonu Başkanının atadığı bir komisyon var. Hâlbuki, ben içeride baronun atadığı bir avukat olur ise şunu söylerim: Hayır, onun atadığı değil. Gerçek bir sivil toplum örgütü. Benim tayin ettiğim de adam var diyebilirim. Bu sadece –gene söyledim konuşmamın başında- bir meslek taassubu değil. Ülkenin dışarıda herhangi bir şekilde çirkin dedikodulara muhatap edilmemesinin ön şartı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Mengü, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bu bakımdan bu önergeye destek vermenizi arz ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 Sıra Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

                                                                                        Şahin Mengü (Manisa) ve arkadaşları

Madde 1- 14.06.2004 tarihli ve 4681 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İzleme Kurulu başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Kurulda en az bir kadın ve il barosunun önereceği bir Avukat bulundurulması zorunludur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilirler.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bunu görüştük. Görüştük efendim, oyladık bunu.

BAŞKAN – Arkadaşlar, önce önergeleri geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılık durumlarına göre işleme alıyoruz. Biraz önceki önerge değil, farklı bir önerge.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Oyladığımız önerge bu.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Deminkinin aynısıydı Sayın Başkanım bu aşağı yukarı, değil mi? Peki, takdire bırakıyoruz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın önerge sahibi konuşma yaptı Sayın Başkan konuyla ilgili.

BAŞKAN – Arkadaşlar, ben özür diliyorum arkadaşlarım adına. Sizin tespitiniz doğru.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı kanun tasarısı 1. maddesinin 2. paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                        Osman Durmuş (Kırıkkale) ve arkadaşları

“İzleme Kurulu, başkanla birlikte beş asil ve birisi cezaevi tutukevleri Hekimi olmak üzere üç yedek üyeden oluşur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) –

Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Durmuş?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Gerekçesi okunsun efendim.

BAŞKAN – Peki, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ceza İnfaz Kurulları gereğince oluşturulan izleme kurullarının inceleyeceği konular arasında; cezaevi hekiminin, tespit edebileceği, şiddet, darp ve yaralanmaları protokol defterine kaydettiği vakalar ve sözlü ifadeleri anlamlı olabilir.

Hipokrat yemini eden hekimin mesleğini icapları doğrultusunda izleme kuruluna vereceği bilgiler incelemeyi anlamlı kılabilir. Cezaevinin yönetim biçimi ve etkinliği konusunda yol gösterici olacaktır. Ayrıca bu işlev asli görevidir. İzleme elemanı olarak daha etkili yakın denetim sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısına 1. maddesi ile değiştirilen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususundaki önergemizi saygı ile arz ve teklif ederiz.

                                                                                        İsa Gök (Mersin) ve arkadaşları

“İzleme kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler iki yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun.

İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Mecliste önergeler konusunda bir yargı oluştu. Dün akşamla bağlantılı sanıyorum o. Bunu açıklamam lazım öncelikle.

Arkadaşlar, bu Kanun, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Kanunu 2001’de 57’nci Hükûmetin başlama çalışmalarından birisidir. Sanıyorum o dönemde Osman Bey de Hükûmetteydi, imzası mutlaka bu Kanun’da vardı. Bu Kanun’un ihdas amacı, insan hakları mücadelesi babındandır. Bu Kanun insan hakları çalışmaları bünyesinde getirildi ki Avrupa’nın da istekleri vardı, o cümleden kabul edilen bir kanun. Bakınız, şüphelinin de, sanığın da, tutuklunun da, hükümlünün de hakları vardır ve bu haklar, gerek Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve 82 Anayasa’mızın birinci kuşak katalog haklarına girer. Ancak, dün akşamki konuşmalarda gelinen bir nokta oldu. Bu da -bazı şeyleri karıştırıyoruz, hakikaten karıştırıyoruz- bu Kanun’un amacı, insan hakları mücadelesi. Hükûmetimizin de tasarısının amacı, uygulanamayan, toplanamayan izleme kurullarını toplanır hâle getirme, Kanun’u uygulanır hâle getirme olduğu için doğru bir amaçtır kutluyorum, doğru bir kanundur kutluyorum. Şimdi, bizim amacımız ise, önerge sahiplerinin amacı ise bu Kanun’u daha demokrat, daha uygulanabilir, daha ideal hâle getirmektir. Dolayısıyla, buradaki ortak akıl ve ortak amaç, insan hakları mücadelesinde kanunun önergelerle daha iyi hâle getirilmesini desteklemektir. İş, bir anda Terörle Mücadele Kanunu mantığının yayılmasına geldi. Bu bir hata olur. Bu kanun, terörle mücadele kapsamında düşünülecek bir kanun değildir, insan hakları mücadelesinde düşünülecek bir kanun.

Bakın, hatalar yapıyoruz, bilerek bilmeyerek… Mesela -bazı arkadaşlarıma ben arz etmiştim- dün burada, son derece kişiliğine saygı duyduğum, mesleğine saygı duyduğum ve eski dostum diyebileceğim bir ağabeyim, Hakkı Bey, grup adına konuştu bu kanun hakkında, AKP Grubu adına konuştu, daha sonra da Komisyon adına yerini aldı. Eleştiri olarak değil, bu bir hatadır, bu bir hatadır. Grup adına tavır koyan meslektaşım, daha sonra -dün burada anlatmıştım arkadaşlarıma- Komisyonda yer alamaz. Bu hata, aynı şekilde bu kanunun yorumunu yaparken hepimizin mantığına sirayet etti. Bu kanun insan hakları mücadelesi kanunudur. Bu kanunun önergelerini de -istirham ediyorum- bu minvalde  değerlendirmek lazım. Olayı yalnızca terör suçlarına, belli suç tipine ve belli suçlu tipine indirgeyecek olursak bu kanun olumlu, hatta ve hatta Sayın Hükûmetin tasarısını da geri çekerek izleme kurullarını kaldırmaya götüren bir ifrat mantığına götürür. Ben bu yanlışlıktan dönülmesini özellikle istirham ediyorum. Çünkü, hakikaten, kanunun ruhuna, gerek kanunu yapan Hükûmetin getiriş amacına gerek Hükûmetin uygulanamayan maddeleri düzeltmek için önümüze getiriş amacına aykırı bir mantığa gidiyoruz. Bu, amaçta sapmadır. Amaçta sapmanın bizi nereye götüreceğini bilemeyiz. Hukukçuluğu öne koymamız lazım.

Öte taraftan, bakın arkadaşlar, dünkü konuşmalarda hep belli suç tipine indirgenmek istendi bu kanun ve bu kanunla yaratılmaya çalışılan fayda -ki, kanunlar fayda için yapılır- belli suç tipine indirgenmeye çalışıldı. Az önce arz ettim hepinize: Şüphelinin de, iddianame sonrası sanık kısmına giren sanığın da tutuklunun da hükümlünün de hakları vardır ve hukuk devleti bu haklara gösterdiği saygıyla kalitesini ortaya koyar. Biz kalitemizi ortaya koymalıyız.

Arkadaşlar, ceza evlerimizde 87 bin civarında -ki 392 ceza infaz kurumumuz var- tutuklu, hükümlü var. Bunlardan terör suçlusu 4 bin küsur   -detaylı sayılara girmek istemiyorum- adli dediğimiz tutuklu ve hükümlü 80 bine yakın. Eğer ki mantığımızda belli prototip suça ve suçluya indirgeyecek olursanız yine realiteye uymuyor, uymuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gök, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

İSA GÖK (Devamla) – Bu sebeple, cezaevi izleme kurulları son derece önemli. Burada dört yıllık süre… Önergeye bağlıyorum Sayın Başkan. Arkadaşlar, hep kurulları biliyoruz. Şevk gidiyor, şevk gidiyor, çalışma azmi azalıyor. İki yıllık birikimi olan insanlar ki meslek odalarından gelen arkadaşlarımız da var. Biliyoruz ki onlar iki yılda bir seçilir. Gelen insanlar iki yılda bir gelsinler. Barolardan, tabip odasından, nereden gelirse gelsin, ama iki yılda bir gelsin. Bu kurulların eğer sorunlu üyeleri varsa, bunları ayıklama imkânı da olsun. Kurulun daha aktif, daha heyecanlı, şevkli çalışma imkânını yaratmak lazım. Bu sebeple iki yıllık süre… 657 sayılı Kanun’u eleştirmek değil, ama hani bir “memur zihniyeti” deriz ya, oraya gelip de dört yıllığına oturmak çok doğru değil. Herkes gelmeli, insan hakları mücadelesinde iki yıllık birikimini, şevkini, ihtiyacı karşılayacak emeğini koymalı, iki yıl sonra başkaları gelmeli. Üstelik de bu mücadelede, eğer ki biz illerimizden her iki yılda bir 8 kişiyi görevlendirebilirsek, insan hakları mücadelesinde aktif olacak 8 yeni insan demektir. Bu anlamda, bu sayıların artırılması dahi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gök, teşekkür ediyorum.

İSA GÖK (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bu kanunun amacına, gerek önceki Hükûmetimizin maksadına gerek şimdiki Hükûmetimizin değiştirme amacına uyacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı istiyorsunuz, peki.

Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.14

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

46 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının 1’inci maddesi üzerinde İsa Gök ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı yasa tasarısının 1’inci maddesinde geçen “beş” ibaresinin “altı” ve “üç” ibaresinin de “dört” olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Kamer Genç                           

                                                                                                               Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimden çıkmasının üzerinden üç ay geçmiş, bugün iki tane karar yeter sayısını bulamadınız 340 kişilik milletvekili grubundan, bir toplantı yeter sayısını bulamadınız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Komisyonlar çalışıyor, arkadaşlar komisyonlarda.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bu, Meclise karşı hakikaten görüntüyü çok zayıflatıyor. Şimdi, millet diyor ki: “Yahu seçimden daha yeni çıkmış gitmiş milletvekillerinde ruh yok, çalışma şevki yok; bunlar bizim hangi problemlerimizi çözecek!”

Bakın, size kıdemli bir ağabeyiniz olarak bir tavsiyede bulunacağım: Bu Bakanlar Kurulunu değiştireceksiniz. Yani, arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri beş seneden fazla bakanlık yapan yoktur. Yeni bakanlar gelecek, şevkle göreve bağlanacak ve Bakanlar Kurulu buraya gelse bu milletvekilleri gelir buraya. Kimse gelmiyor.

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Bakanlar burada, ne alaka!

KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse… Çaylardan çok toz çıktı, şimdi konuşmayalım fazla. Onun için, o tozları mozları getireceğiz buraya bir zamanda.

Şimdi, değerli milletvekilleri, ben, bu Parlamentonun bir mensubu olarak bu Parlamentonun itibarının korunması için herkesin gayret sarf etmesini diliyorum ve sizler de iktidar partisi milletvekili olarak daha Parlamentonun başında karar yeter sayısını bulmazsanız, toplantı yeter sayısını bulamazsanız…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Komisyonlar toplantıda Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - İşte ortada gerçekler görünüyor ya ve bu Parlamentonun görüntüsü hoş olmaz. Ben size doğruları söylüyorum. Her şeye itiraz etmek size bir şey kazandırmıyor ki!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Komisyonlar toplantıda, yanlış söylüyorsunuz.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, toplantı… İşte yoktu burada. Neyse…

Şimdi, benim önergemin mahiyeti bu sayın milletvekilleri. Bu önergede efendim “beş” sayısını “altı”ya çıkarmak istiyorum ve aşağıdaki son maddede de salt çoğunlukla değil de üçte 1’le toplanması. Yani toplantıda da kolaylık sağlanması için bu önergeyi verdim.

Ben geçmiş dönemlerde, yani 2000’li yıllarda Cezaevleri Alt Komisyonunda, İnsan Hakları Komisyonu üyesiydim ve alt komisyonda çalıştım. O zaman gerçekten çok sıkıntılar vardı. Hakikaten son zamanlarda cezaevlerinde çok iyi iyileştirmeler yapıldı. Bu huzur hareketinin olduğu zaman, biz o zaman çok müdahale ettik. O zaman işte rahmetli Sayın Ecevit’in Başkanlığında… Biz o zaman İnsan Hakları Alt Komisyonu olarak kendileriyle görüştük. Başbakan Vekili vardı, Adalet Bakanı vardı, İçişleri Bakanı vardı ve toplantıda, F tipi cezaevleri projelerinin ertelenmesi kararı alındı. Biz gittik, maalesef işte o cezaevindekilerle görüştük ve o sırada kendileri ölüm oruçlarını bırakacaklardı ama birtakım yerlerden birtakım emirler geldi, o geçerli olmadı. Bu huzur hareketi ile yapılan müdahalede maalesef çok büyük insan kaybı oldu. O olayları bilen bir insan olarak o günlerle bugünleri karşılaştırdığımız zaman, bugün tabii ki ufak tefek hadiseler olabilir ama hakikaten Türkiye’de çok büyük boyutlarda işkence önlenmiştir. Özellikle işkencenin önlenmesinde katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.

Bu infaz koruma memurları, biliyorsunuz cezaevlerinde çalışan kişiler. Bunların ekonomik yönleri de çok güçsüz olduğu için, tabii çok çeşitli psikolojik bozuklukları olan, sıkıntılı olan insanlarla devamlı karşı karşıya olduğu için, bu insanları bir de ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya bırakmamak lazım. Ben Sayın Bakanlıktan bu arkadaşlarımızın ekonomik durumlarını düzeltmesini de istiyorum.

Ayrıca her şeye kesin hakkını vermek lazım, Adalet Bakanlığına bağlı ceza infaz kurumlarında görev yapan bürokrat arkadaşlarımızı hakikaten tebrik ediyorum, çok sağlıklı görev yapıyorlar. Mesela herhangi bir konuda bize bir şikâyet geldiği zaman ilgili bürokrat arkadaşlarımıza telefon açıyoruz, telefonlara çıkıyorlar ve sıkıntı varsa sıkıntıyı gideriyorlar, bize de bildiriyorlar. Huzurlarınızda, orada görev yapan, Adalet Bakanlığına bağlı ceza infaz kurumlarında görev yapan arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Herkesin de tabii… Ama birçok bürokratınıza da telefon ettiğimiz zaman, bakanlarınıza da telefon ettiğimiz zaman, hep toplantı yapılıyor ama bu kurumda böyle bir şeyle karşılaşamıyoruz.

Bizim, önemli olan, bu önergede, toplantıda 5’i 6’ya çıkarıyoruz ama, bu alt maddede dediğim gibi, salt çoğunluk yerine üçte 1’le toplantıya çağırırsak, yani 3 kişiyle toplantı olursa… Pardon, üçte 1’le, 2’yle toplanma imkânı bile… Yani ama yedekleri de var. 3 kişiyi buluyor. Dolayısıyla şeyi kolaylaştırır diye, bu nedenle önergeyi verdim.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim.

Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Madde 1- Görüşülmekte olan; 46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 1. maddesi ile; 4681 sayılı kanunun 2. Maddesinin 2. Fıkrasında yapılacak “İzleme Kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir” şeklindeki değişiklik yerine, aynı kanunun 2. maddesinin ikinci fıkrasında “İzleme Kurulu, başkanla birlikte en az beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler arasında en az bir asıl ve bir yedek kadın üye yer alır. Kurulda Baroların ve tabip odalarının ilgili komisyon temsilcilerine yer verilir. Üyeler iki yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir. Şeklinde değişiklik yapılmasını arz ederiz.

                                                                        Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri konuşacak mı, gerekçeyi mi okutayım?

AYLA AKAT ATA (Batman) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, cezaevi izleme kurulları ve tutukevi izleme kurulları bizler açısından gerçekten önemli, az önce İsa Bey de belirtti. Demokratikleşme adımları atıldığı bir dönemde, reform diyebileceğimiz bir yasa ve önemsiyoruz. Birçok zaman kapalı kapılar ardında bulunan insanların neler yaşadığı, sorunlarının ne kadar dışarıya yansıdığı noktasında uzun yıllar çalışan biri olarak, kamuoyunun bilgisiz olması, bu sorunların giderilmesi noktasında da çoğu zaman aciz kalınmasını da beraberinde getirmiştir.

Şimdi, biz, şunu belirttik, dedik ki: Mutlaka bu kurullarda en az 1 kadın asıl ve 1 kadın yedek üye bulunması gerekiyor. Şimdi siz derseniz ki, sadece 1 kadın yer alacak, o zaman o 1 kadın da katılamadığı durumlarda bu kurullarda kadınlar yer almayacaklar mı? O zaman mutlaka bir de yedek kadın olması gerekiyor -ki, biz başta da ifade ettik- bu kurullarda toplumsal cinsiyete önem verilmesi gerekiyor. Yani en az 1 kadın olması lazım, illa ki tek kadın olması gerekmiyor. Ki, zaten, illerde sanırım bu komisyonlarda bazen üye kadınlar arasında 1 ya da 2, bu sayı değişebiliyor, bazı kurullarda da hiç yer almıyor. O yüzden kanunla düzenlenmesi önemlidir ve bunun en az olarak da belirtilmesi gerekiyor.

Yine, şimdi, Başkanla birlikte en az 5 asıl, 5 yedek üye, demişiz. Bu da bir “en az” belirtmemiz var. Çünkü şimdi İstanbul’da da 5 kişilik bir komisyon görev alacak, Şırnak’ta da 5 kişilik bir komisyon görev alacak, Siirt’te de. Şimdi, İstanbul’un koşulları içinde barındırmış olduğu tutuk ve hükümevi, bir de Siirt’in içinde barındırmış olduğu tutuk ve hükümevi aynı değildir. Bu nedenle, kurulun gözlem yapma ve performansı da her iki il açısından farklı olacaktır. O yüzden, bu kurullar, en az sınırını koymak kaydıyla, İstanbul için belki üye tam sayısının da artırılmasını da beraberinde getirecektir.

Yine, bu kurullarda dört yıllık görev alınması noktasında bizim de kaygımız vardır. Hem işlevi yapan insanlar için bu işin sıkıcı olmaması… Ki cezaevleri alanında çalışan biri olarak şunu da ifade edeyim: Gidip gördüğünüzde, tartıştığınızda, paylaştığınızda, yaşananlar için bir dönemden sonra, hani, tamam, bilgi sahibisiniz, bunu paylaşabiliyorsunuz, bunun etkin çözümünü bulabiliyorsunuz belki, ama, daha sonrasında bu işten sıkılabiliyorsunuz ve bu yaşadıklarınız karşısında bir travma hâli de yaşayabiliyorsunuz, bu birinci boyutu.

İkincisi, bu kurullar dört yıl boyunca görev yapacaklar ve iki yıla indirilmezse, denetim için de dört yılı beklemek zorunda kalacaklar. Daha kısa bir süre içerisinde bile olabilir ama, iki yıl şartı getirmek koşuluyla kurullarda görev alacakların da kendi içinde ve görev aldıkları kurumlara dair bir sorumluluklarının söz konusu olması gerekiyor.

Yine, biz bu kurullarda baroların ve tabip odalarının ilgili komisyonlarının temsilcilerinin yer almasını istedik. Dün, Sayın Bakan, komisyonlarda yer alan meslek gruplarını ifade ettiler. Evet, bu meslek grupları yer alıyor, avukatların da sayısı çoğunlukta. Ancak arkadaşlar, şimdi, bir avukatın, her avukatın cezaevleri konusunda ilgili olması beklenemez, tabip odasına kayıtlı her doktorun da cezaevleri konusunda ilgili olması beklenemez ama birçok baronuzun cezaevi izleme komisyonları var, birçok tabip odasında cezaevi izleme birimleri var. Bu konularda görev alacak insanların da, görev alacak avukat ve doktorların da mutlaka bu kurullarda baro yönetimlerinin bilgisi dâhilinde görevlendirilmeleri gerekiyor. Bu yasadan eğer etkin bir sonuç bekliyorsak –ki bizim için nihai amaç etkin bir sonuç alınabilmesidir- bu tür eksikliklerinin giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 1 kadın üye, en az 1 kadın üye ve 1 yedek üye olmalıdır. Bu konuyu eğer kurulların inisiyatifine bırakırsak ben değişebileceğini zannetmiyorum, illaki 1 kadın üye aransın ihtimali taşımayacaktır ama tesadüfen de 1 ya da 2 sayısını da bulabilecektir. Ama hepimiz biliyoruz, kadın tutukevlerinde bir kadının gidip kadınlarla konuşması ve çocuklarla konuşması, sorunun kendilerine aktarılması boyutuyla da farklılık arz eder.

Yine, konuya ilgili ve duyarlı çevrelerin bu izleme komisyonunda yer alması, mesela baroların izleme komitesi gibi, sizin görüştüğünüz insanların size aktaracakları bilgiler babında da çok önemlidir. Ben bir insan hakları savunucusu olarak cezaevlerine gittiğimde bana aktarılanla baro izleme kurullarının giden –ki ikisi de aynı amaca hizmet eder, ben iki komisyonda da görev alırım- ama ikisine aktarılan arasında bile fark vardır. Eğer bu durumda biz bunu, işte, Adalet Komisyonu tarafından öngörülen ya da uygun görülen insanlara bırakırsak çok sonuç alınamayacağını düşünüyorum. Bir de, içeriden, içeride yatan babında ele almak lazım, sorunların dışarıya aktarılması babında içeride yatanın gözüyle de bakabilmek lazım, kime kendisini daha iyi ifade edebileceğini de düşünmek lazım.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ata.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                        Öznur Çalık (Malatya) ve arkadaşları

Madde 1.- 14/6/2000 tarihli ve 4681 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İzleme kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Asıl üyelerden en az birinin kadınlardan seçilmesi zorunludur. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de takdire bırakıyoruz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile 4681 sayılı Kanun uyarınca oluşturulacak izleme kurullarının oluşumunda en az bir asil üyenin kadınlardan seçilmesi zorunluluğu getirilmekte ve böylece ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklu kadınların infaz kurumlarındaki ve tutukevlerindeki yönetim, işleyiş ve uygulamalara ilişkin problemlerinin daha iyi incelenmesinin ve bilgi sahibi olunmasının sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sorumuz vardı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, ben burada ekranda gördüm ama, başta da ifade ettim, soru-cevap işlemi önergelerden önce yapılıyor. Buradaki eğer…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Önergelerden önce girdim ben ama.

BAŞKAN – Efendim?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Önergelerden önce girdim.

BAŞKAN – Soru-cevap işlemi dün tamamlanmıştı, benim elimdeki gelen yazıda o şekildeydi. Eğer ekranda isminiz duruyorsa, bir sonraki soruda sorarsınız.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Diğer maddede sorarım, tamam.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- 4681 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"3. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili tespitlerini ve aldıkları bilgileri değerlendirerek en az dört ayda bir rapor düzenlemek, raporun bir örneğini Adalet Bakanlığına, izleme kurulunun bulunduğu yargı çevresindeki Cumhuriyet başsavcılığına ve görev alanına giren bir şikâyet konusu bulunduğu takdirde ceza infaz hâkimliğine, gerektiğinde ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına göndermek."

"Adalet Bakanlığı, cezaevi güvenliğine ilişkin hususlar müstesna olmak üzere, her yıl bir önceki yıla ait izleme kurullarınca düzenlenen raporların sayısını, konularını, yerine getirilen ve getirilmeyen önerileri ve gerekçelerini bir rapor ile kamuoyuna açıklar."

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın; şahısları adına Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat, Bolu Milletvekili Fatih Metin ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın söz talepleri vardır.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk’e aittir. (CHP Grubu sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Değerli milletvekilleri, 4681 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesine yönelik olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, babasını yitiren Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Güldal Mumcu’ya, hafta içerisinde yitirmiş olduğumuz askerlerimizin aileleri başta olmak üzere tüm ulusumuza baş sağlığı diliyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, insanın manevi ve fiziki varlığı ve yaşam hakkı bütün değerlerin üzerindedir. İnsan, sadece insan olmaktan kaynaklanan vazgeçilemez, devredilemez haklara sahiptir. Bu nedenle, insanın fiziki ve manevi varlığının korunması ve sağlam güvencelere bağlanması zorunlu bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlık mücadelesi, yüzyıllar süren evreler geçirmiş ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi başta olmak üzere, pek çok uluslararası belge ve anlaşmalarla bugünkü konumuna ulaşmıştır. Buna paralel olarak ceza sistemi de gelişme göstermiş; cezanın sadece tenkîl edici değil aynı zamanda ıslah edici yönünün de ön plana çıkarılması, suçlunun cezanın infazından sonra yeniden topluma kazandırılması, üzerinde uzlaşılan bir anlayış hâline gelmiştir.

Suç işleyen tabii ki işlediği suçun cezasını çekmelidir. Bu husus toplumsal düzenin korunması için zorunludur. Ancak, suçlu da ve şüpheli de bir insandır ve insan olmaktan kaynaklanan vazgeçilmez, devredilmez hakları bulunmaktadır. Bu nedenle, cezanın infazı ve tutuklama tedbirleri, bu haklara saygı gösteren, suçlunun cezasının infazından sonra yeniden topluma katılmasını sağlayacak ve yeniden suç işlemesini engelleyecek, ıslah amaçlarına uygun fiziksel ve yönetsel şartlarda gerçekleştirilmelidir. Ancak diğer pek çok ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de ceza infaz kurumlarında buna aykırı şartlar zaman zaman gerçekleşmiştir. Zaman zaman gerçekleşen ve bazen de gerçekleştiği iddia olunan bu şartlar, hem toplum vicdanımızı yaralamış hem de ulusumuzun saygınlığını zedeleyen durumlar oluşturmuştur.

Nitekim bütün bunların sonucu olarak ve ayrıca, gelişen insan hakları anlayışı, mevzuat ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelerle belirlenen ilkeler çerçevesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin yönetim, işleyiş ve uygulamalarını yerinde görmek, incelemek, bilgi almak ve tespitlerini rapor hâline dönüştürerek ilgili ve yetkili mercilere sunmak amacıyla 14/6/2001 tarihli 4681 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu ile izleme kurulları oluşturulmuştur.

Bu Kanun’un gerekçesinde, yönetim ve işleyişin idari kurallar çerçevesinde yürütülmesi esas olmakla birlikte, toplumun içinden gelen temsilciler aracılığıyla, bu yönetim ve işleyişin yerinden izlenmesinin, bu kurumlarda şeffaf bir yönetim sağlayacağı ve uygulamalarda görülen aksaklık ve eksikliklerin giderilmesine yardımcı olacağı belirtilmiştir. Daha açık bir anlatımla, sivil, eğitimli, deneyimli ve bağımsız halk temsilcilerinden oluşan izleme kurulları marifetiyle, cezaevi uygulamalarının ve cezaevinin fiziki şartlarının izlenerek toplum denetimine açılması ve bu şekilde şeffaflığın sağlanması öngörülmüştür.

Değerli milletvekilleri, ancak, gerek mevcut yasa içeriği gerekse dünden beri görüşmekte olduğumuz değişiklik yasa tasarısı, genel gerekçede tanımlanan amacı sağlamaktan uzaktır. İzleme kurullarının oluşturulması son derece olumlu bir adım olmakla birlikte, yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler nedeniyle bir o kadar da eksiktir. Bu eksiklikleri, grubumuz adına görüşlerimizi açıklayacağımız değişiklik yasa tasarısının 2’nci maddesine baktığımızda çok açık ve net olarak görmekteyiz.

Öncelikle, değişiklik yasa tasarısının 2’nci maddesiyle, 4681 sayılı Yasa’nın 6’ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi değiştirilmiş ve fıkra eklenmiştir. 4681 sayılı Yasa’nın 6’ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi, izleme kurullarının, ceza infaz kurumları ve tutukevleriyle ilgili tespitlerini ve aldıkları bilgileri değerlendirerek, en az üç ayda bir rapor düzenlenmesini içermesine karşın, değişiklik tasarısında bu süre dört aya çıkarılmıştır.

Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Ek Seçmeli Protokolü ve diğer uluslararası ilke ve belgeler çerçevesinde rapor düzenleme süresinin kısaltılması gerekirken, uzatılarak dört aya çıkarılması, 4681 sayılı Yasa’nın çıkarılış amacından uzaklaşıldığını göstermektedir. İnsan ve suçlu hakları gelişme gösterirken ve buna paralel olarak izleme kurullarının görevlerini daha ciddiyetle yerine getirmelerinin sağlanması gerekirken “rapor düzenlemelerinin uzun bir zaman aldığı” gibi makul olmayan bir gerekçeyle rapor düzenleme süresinin dört aya çıkarılmasını Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına doğru bulmuyoruz. Bu durumu Kanun’un amacından açık bir uzaklaşma olarak görüyoruz.

Yine, mevcut Yasa’da, Adalet Bakanlığı, cumhuriyet başsavcılığı ve ceza infaz hâkimliğine izleme raporunun gönderilmesi zorunlu olmakla birlikte, değişiklik tasarısında izleme kurulu raporunun ceza infaz hâkimine gönderilmesi “görev alanına giren bir şikâyet konusu olması” hâline münhasır kılınmıştır. Zaten, denetim pozisyonu olan infaz hâkimliğine raporun, izleme kurulu raporunun istisnasız gönderilmesi gerekirken, “meşguliyet yarattığı” gibi makul olmayan bir gerekçeyle, sadece “suç işlenmesi veya konusuna giren bir şikâyet olması” hâline münhasır kılınmasını da, yine Cumhuriyet Halk Partisi olarak doğru bir anlayış olarak görmüyoruz.

Ayrıca, hem mevcut Yasa’da hem de değişiklik tasarısında, izleme kurulu raporunun Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna gönderilmesi “gerek duyulması” hâline tabi kılınmıştır. “Gerek duyulması” kavramı son derece muğlak, belirsizlik içeren bir tanımlamadır. 4681 sayılı Yasa’nın genel gerekçesinde toplum denetiminin ve şeffaflığının sağlanması öngörüldüğüne göre, izleme kurulu raporunun, halkın temsilcilerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna “gerek duyulması” hâline tabi kalınmaksızın gönderilmesinin daha uygun bir anlayış olarak benimsenmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, izleme kurulu raporlarının bir suretinin izleme kurulunun bağlı olduğu il barosuna gönderilmesi hem mevcut Yasa’da hem de değişiklik yasa tasarısında yer almamıştır.

Eleştirileri ve önerileriyle hukukun gelişmesine öncülük eden barolar adalet sistemimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Baroların sustuğu yerde hukukun canlı kalamayacağı bilinmelidir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin tanıdığı hak ve özgürlüklerin takipçisi olacak, sosyal hukuk devletinin gerçekleşmesine katkıda bulunacak baroların sürece etkin katkısının sağlanması yurdumuz için yararlı bir sonuç olarak algılanmalıdır. Türk yargısının, Türk adaletinin, yargıcıyla, savcısıyla, avukatıyla ve avukatların meslek örgütü olan barolarla ayrılmaz bir bütün olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Yine, yasa tasarısında, Adalet Bakanlığının, her yıl, bir önceki yıla ait izleme kurullarınca düzenlenen raporların sayısını, konularını, yerine getirilen ve getirilmeyen önerileri ve gerekçelerini bir rapor ile kamuoyuna açıklaması öngörülmüştür. Bu yeni düzenleme de yeterli bir düzenleme değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Köktürk, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) – Çünkü, getirilen düzenlemeyle kamuoyuna açıklanacak olan, ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının raporları değil, bunlara dayanarak Adalet Bakanlığınca hazırlanacak olan rapordur. Dolayısıyla, Adalet Bakanlığının, izleme kurullarının raporlarına ne ölçüde sadık kaldığı her zaman bir kuşkuyu içinde barındıracak ve Adalet Bakanlığınca hazırlanacak raporların niteliği, iktidardaki siyasi anlayışa, mevcut siyasi konjonktüre göre gerçek durum tespitinden farklılık arz edebilecek, yasayla amaçlanan şeffaflığın ve sivilliğin gerçekleşmesine engel olacaktır.

Değerli milletvekilleri, değişiklik tasarısının 2’nci maddesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüş ve önerilerini ifade etmiş bulunuyorum. Bunlara yönelik önergelerimiz Meclis Başkanlık Divanına sunulmuştur. Bu görüş ve önerilerimizin yüce Meclisimizce dikkate alınması dilek ve temennileriyle, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın.

Sayın Yalçın, buyurun.

MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de sözlerime, teröre kurban verdiğimiz 4 evladımıza Allah’tan rahmet ve milletimize başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. Ümit ediyorum, Allah bizi bu kürsüden yeniden başsağlığı dilemek durumunda bırakmaz diye de temenni ediyorum.

Yine, bu kürsüde ve farklı platformlarda insan hakları savunuculuğu yapanları masum insanlarımızın ve askerlerimizin en temel insan hakkı olan canlarına kasteden bu hain teröre karşı da tavır alacak cesaret ve vicdana davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Madde üzerinde değerlendirmeler elbette yapacağım, ama bir iki hususu özellikle ifade etmek istiyorum. Bunu bir polemik yaratmak ya da muhalefete muhalefet etmek adına değil, ama dünkü görüşmelerde tasarının geneli üzerinde söz alan Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan Sayın Mengü, hem bir avukat olarak hem Adalet Komisyonu üyesi olarak kabul edemeyeceğim değerlendirmelerde bulundu. Bugünkü konuşmasında da dünkü görüşlerini kısmen tekrar etti. Sayın Sözcü, işkenceci polisleri yargılayan hâkimin -ki, adalet komisyonu başkanıdır o mahalde- izleme kurulu başkanı olmasını eleştirdiği gibi, kurula eski hâkim, savcı olan avukatların atandığını, hatta işkenceci polislere avukatlık yapanların atandığını ifade etti.

Bir hâkimi sırf bu sebeple, yasanın kendisine yüklediği görevi yapıyor diye eleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum değerli arkadaşlarım. Yine, bir avukatın işkence suçundan yargılanan birisine avukatlık yapıyor diye “işkenceyi savunuyor” şeklinde takdim edilmesini de doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Avukatlıktan gelen bütün arkadaşlar bilir ki, zaman zaman bu gibi suçlara avukatlık yapan arkadaşlarımız, pekâlâ başka bir dosyada da işkence suçunun mağdurlarına da avukatlık yapabilmektedir.

Hem avukatları hem hâkim, savcılık emekliliğinden sonra avukatlık yapan insanları baktıkları davaya göre sınıflandırmanın doğru olmadığını ifade ediyorum. Daha da üzücü olan: Sayın Sözcü, hâkim ve savcılar için “Onlar bizi meslektaş saymaz, biz de onları çok ciddi hukukçu bulmayız.” gibi bir beyanda bulundular.

Biraz önce ifade ettiğim gibi, bunları bir polemik yaratmak için söylemiyorum, belki Sayın Mengü de sözlerini düzeltmek ihtiyacı hissedecektir. Bu çatı altında benim de önceden tanıdığım bir sürü hâkim, savcılık görevini şerefiyle yürütmüş insanlar var. Ben de uygulama içerisinden gelen bir insan olarak, böyle bir beyanın hem avukatlara hem de genel olarak hâkim, savcılara karşı yapılmış bir haksızlık olacağını düşünüyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Adalet Bakanı da buradayken, özellikle Tüzük’ün 77’nci maddesi üzerinde de kısaca durmak istiyorum.

Ben de bir Adalet Komisyonu üyesiyim ve bugün görüştüğümüz tasarı gibi birçok tasarı geçen dönemden kadük olduğu için komisyona geliyor ve katkı sunmamız âdeta engelleniyor. Geçen dönem Mecliste temsil edilmemiş olmamıza rağmen, âdeta, partimizin komisyon faaliyetlerine katılımı bu uygulama sebebiyle dışlanıyor.

Şimdi, biliyorsunuz, Meclis yapısı ve komisyon yapısı önemli ölçüde değişmişken, sırf zaman kaybı oluyor diye, sırf Meclisin devamlılığı var diyerek, özellikle muhalefetten komisyon üyesi olan arkadaşlarımızın görüşlerine itibar edilmemesini antidemokratik bir uygulama olarak değerlendirdiğimi ifade etmek istiyorum. Onun için, Sayın Bakandan ve Sayın Komisyon Başkanımızdan özellikle istirham ediyorum, en azından kısmi müzakereye imkân sağlayacak bir düzenlemenin bizleri de, muhalefet sözcülerini de komisyonlarda birer dekor olmaktan öteye, katkı sunan insanlar hâline getireceğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz bunu, komisyonu tıkamak, engelleme yapmak gibi bir niyetle de istemiyoruz. Biz Meclise, halkımızın beklediği yasaları engellemeye değil, tahterevalli siyaset anlayışı içinde oluşmuş tıkanıklığı çözmeye geldik. Zannediyorum, Meclis açıldığından bu yana da bu duruşumuzun gereğini her kritik aşamada yerine getirdik, bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu yasayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak çok önemsediğimizi de ifade etmek istiyorum. Mensupları ve hatta merhum genel başkanımız dâhil bir dönemin bütün önder isimlerinin en ağır işkencelerden geçmiş bir geleneğin temsilcisi olarak burada konuşurken, işkence gibi bir insanlık suçuna müsamaha gösterilmesini elbette kabul edemeyiz. Ancak, bu yasa nedeniyle, hep mahkûm ve tutukluların devlet erki karşısında maruz kaldığı durum konuşuldu. Esasen, bu yasanın uygulanması sonucu, mahkûmların, diğer mahkûmlar ve özellikle örgütlü suçlara karşı da, örgütlü suçlardan cezaevinde yatan gruplara karşı da haklarının savunulduğunu görüyoruz ve en önemlisi, bu yasa, işkenceyi önlemesi yanında devletimizi de iftira işkencesinden kurtardı uzun zaman. Fakat, bu yasanın çok önemli bir eksiği olduğunu düşünüyorum. Gerçek mağdurlar yanında, terör örgütü ve özellikle örgütlü suçlara karşı fedakârca görev yapan kamu görevlilerinin mücadele azmini kırmak ve linç kampanyalarıyla yıldırmak için yapılan iftiralara karşı da, özellikle suç isnadı yapanlara karşı bir korunmasının olmadığını görüyorum. Onun için, Sayın Bakana, biraz sonra soru-cevap kısmında sormak istiyordum. Burada ifade edeyim: Kurula intikal eden müracaatların acaba yüzde kaçı asılsızdır? Kaçı gerçeğe aykırı çıkmıştır? Sırf kamu görevlilerini yıldırmak için yapılan bu asılsız müracaatlara karşı, bu müracaatları yapanlara ne tür bir işlem yapılmaktadır? Kamu görevlileri bu tür iftiralara karşı ne tür bir korunmayla karşı karşıyadır? Bu konuda da Sayın Bakanımızdan bilgi istediğimi ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, neticede, 2’nci maddede, daha önceden farklı olarak, rapor süresinin uzatıldığı ve birçok kuruma gönderilen raporun Adalet Bakanlığı tarafından kamuoyuna açıklanmasının mecburiyet hâline getirildiğini görüyoruz. Bu, bizce de yerinde bir değişikliktir.

Ben, yasanın hayırlı olmasını diliyor, bu düşüncelerimle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre cevap hakkımın doğduğu inancındayım. Müsaade ederseniz, çok kısa…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söylediklerini ifade etti Sayın Başkan. Bunda bir şey yok!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İsim söylendi efendim.

BAŞKAN – Sayın Mengü

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – İsim söylendi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İsim zikredildi, isim…

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) - İsmimden bahsedildiği için, 69’a göre söz istiyorum. 

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sataşma yok Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İsim zikredildi…

BAŞKAN - Sayın Mengü, evet, Sayın Yalçın konuşması sırasında sizin isminizden bahsetti, doğrudur; bazı görüşler söyledi ve onları da kendi üslubu içerisinde eleştirdi. Bu normal. Eğer, siz bu görüşler bana ait değildir, benim görüşlerim farklı şekilde ifade edildi diyorsanız, size açıklama vereceğim.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – 69’uncu maddeye göre söz istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hayır, hayır… Yani, onun için de açıklama vereceğim. Ama…

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) - Açıklama yapayım Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Açıklama yapacak.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Farklı yorum var. Müsaade ederseniz, açıklayayım.

BAŞKAN – Farklı yorum varsa, buyurun. Yani, Sayın Yalçın farklı ifadeler kullandıysa…

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Çok kısa… İşgal etmeyeceğim efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

İki dakikalık süre veriyorum.

IX.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli üyeler; Değerli Milliyetçi Hareket Partisi Sözcüsü arkadaşım benim söylediklerimin bir kısmını… Söylediklerim aynen doğrudur. Hâkim-savcı-avukat ilişkisinde -burada avukatlıktan gelen birçok arkadaşım var- biz, yıllarca bu sorunları yaşayarak geldik.

Benim söylediğim şu: İşkenceci polisin avukatlığını yapan, yoğun olarak yapan bir insanı böyle bir komiteye, kurula koyamazsınız dedim. Eğer koyarsanız, şimdi, yoğun olarak terör suçuyla, terör suçlularının avukatlığını alan bir avukatı ne yapacağız? O da aynı şey. İşte, barolara verdiğiniz zaman bu görevi, bunu önlersiniz. Çünkü, kimin ne iş yaptığını en iyi barolar bilir. Aynen, nasıl bir öğretmen öğrencisini en iyi tanıyan insansa, barolar da en iyi şekilde avukatı tanıyan insanlardır. O anlamda ben bunu söyledim. Yani, yoğun olarak bir işlemi yapan bir avukatı böyle, çok kritik bir kurulun içine soktuğunuz zaman, objektiflik ortadan kalkar. Bunu ancak barolar sağlar dedim.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/268) (S. Sayısı: 46) (Devam)

BAŞKAN – Şahsı adına, Ordu Milletvekili Fatih Hamarat. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Hamarat.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Fatih değil, Mustafa…

MUSTAFA HAMARAT (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın 2’nci maddesiyle ilgili, şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, ismimi düzeltmek istiyorum: Mustafa Hamarat.

BAŞKAN – Pardon, Mustafa Hamarat…

Evet, bizim, görev yapan arkadaşlarımız yanlışlık yapmaya devam ediyorlar.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, sarı kart kullanmıyor musunuz?

MUSTAFA HAMARAT (Devamla) – Başka Hamarat olmadığı için, bir karışıklığa mahal vermediğini düşünüyorum, saygılar sunuyorum.

Görüşülmekte olan yasanın getirmiş olduğu birçok yenilik, burada gündeme getirildi. Genel olarak zaten, takdir gören bir yasa ve takdir gören bir değişiklik olduğu ortadadır, ancak biraz önce yapılan bir iki eleştiriye ben, kısaca değinmek istiyorum. Birisi, üç ayda bir izleme kurulu raporu hazırlanmasının dört ayda bire çıkarılmasının, bu yasanın amacına aykırı olduğu iddia edildi. Ben, bunun bir ihtiyaçtan olduğunu ve bu tür raporların formalite raporlara dönüşmesi tehlikesiyle karşı karşıya olmasının da kanunun uygulanması açısından bir tehlike olduğunu, bu nedenle, dört ayda bir, daha muhtevası dolu bir rapor olması açısından böyle bir yenilik getirildiğini düşünüyorum. Zaten, kanunun, diğer getirdiği bir yenilik de Adalet Bakanlığına bu raporun sunulması ve Adalet Bakanlığının da bir yıl sonra bu raporu kamuoyuyla paylaşması ve bu paylaşması esnasında, yine, çok önemli olduğunu düşündüğüm önerilerin, yerine getirilemeyen önerilerin, gerekçeleriyle kamuoyuyla paylaşmasının Adalet Bakanlığına çok önemli yükümlülükler getirdiğini düşünüyorum. O bakımdan, güzel bir yenilik olduğunu söylemek istiyorum.

Diğer bir konu da burada sık sık gündeme getirilen 77’nci madde. Ben de Adalet Komisyonu üyesi olarak bu konuya kısaca değinmek istiyorum. 77’nci madde, bizim de Adalet Komisyonunda uyguladığımız gibi, aslında, bir mecburiyeti ortadan kaldıran, seçenek sunan bir maddedir. Orada da aynen buradaki çalışma düzenimiz gibi, İç Tüzük’e göre, oylama yaparak bu maddenin uygulanmasını karar altına alıyoruz. Bu madde üzerindeki bu polemiğin, ben, çok doğru olmadığını düşünüyorum çünkü seçenek sunan bir madde, burada, âdeta, kısıtlılık getiriyormuş gibi kamuoyuna sunulmaktadır, Meclise sunulmaktadır.

Bu bakımdan, bu konuda da fikrimi paylaştıktan sonra, yasanın hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamarat.

Şahsı adına, ikinci konuşmacı, Bolu Milletvekili Fatih Metin.

Sayın Metin… Yok.

İstanbul Milletvekili Ufuk Uras… Yok.

Ekrana giren arkadaşlarımız var, madde üzerinde, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Uzunırmak, buyurun.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aracılığınızla, Sayın Bakanıma şu soruları sormak istiyorum: 80 bin civarında, cezaevlerimizde, tutuklu ve hükümlü olduğu rakamları veriliyor. Acaba, bunlardan kaç tanesi tutuklu, kaç tanesi hükümlüdür?

Devamında, tutukluluk süresi aldığı cezayı geçen kaç kişi olmaktadır yılda ortalama? Böyle istatistikler tutuluyor mu? Bu oranlar, aksaklık ve haksızlıklara işaret ediyor mu? Nasıl düzeltilebilir? Çünkü, geciken adalet, adalet olmaktan çıkmış demektir. Bunun için, Bakanlığımız ne gibi düzenlemeler düşünüyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.

Sayın Ünlütepe

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum: Görüştüğümüz maddeyle, en az iki ayda bir rapor düzenlemesi gereken kurul, bu rapor süresini dört aya çıkartmaktadır. Bunun madde gerekçesinde ise şu gösterilmektedir: Rapor düzenleme zorunluluğunun kırtasiyeciliğe yol açtığı, ayrıca, izleme kurullarının Bakanlığa sunduğu raporlarda, Bakanlıkça rapordaki öneriler ile ilgili çalışma yapılmasında yaşanan sıkıntılar gerekçe gösterilmektedir.

Sorum şu: Sayın Bakanlık, izleme kurulları tarafından düzenlenen raporları acaba bir kırtasiyecilik olarak mı görüyor?

İkincisi: İzleme kurullarınca bir emek karşılığı hazırlanan raporlar ve bunlarda gösterilen öneriler üzerinde çalışma yapılmasında Bakanlıkta ne tür sıkıntılar yaşanıyor ki bu raporları azaltma yöntemini seçiyoruz?

Üçüncü bir sorum: Bu radikal bir düzenlemedir. Kurulların çalışmalarını acaba belirli bir oranda ara vermeye doğru yönlendirmeye yol açar mı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Dibek…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Benim Sayın Bakanıma sormak istediğim sorum şu: İzleme kurullarının ulaşım sorunlarıyla ilgili olarak ben bir soru sormak istiyorum. Tabii, mevcut durumda, uygulamada, başsavcılığın araçlarına bağlı kalarak kendileri cezaevlerine ziyarete gidiyorlar. Tabii, bu sorunlar yaratıyor diye düşünüyorum ben. Yani, idareye hiç bağlı kalmadan bir ulaşım çözümü bulmak gerekir diye düşünüyorum. Yani, başsavcılığın bir aracı var, işte, belki o gün müsait oluyor, belki müsait olmuyor, başka bir yere tahsis edilmiş olabiliyor. Cumartesi, pazar günü bu ziyaretleri yapmaları gerekebiliyor. Dolayısıyla, sadece o araçla gidebiliyorlar. Kendi araçlarıyla gitmeye kalktıklarında veya başka bir araç temin etmeye kalktıklarında bununla ilgili bir ücret sorunu ya da araç kiralamayla ilgili yine bir ücret sorunuyla karşılaşıyorlar.

Diğer açıdan da baktığımızda, bu ziyaretlerin haber vermeden yapılması, cezaevlerinin bilgisinin olmadan yapılması da bir anlamda gerekiyor, doğru olarak. Ama, bu, sonra, uygulamada şikâyet olarak karşımıza çıkıyor. Sayın Bakana bunu sormak istedim. Sayın Bakanım, yani bu konuda, bu uygulamayı -ulaşımı sorununu- idareye bağlı kalmaksızın kurulların yapmasını sağlamak için ne yapılması düşünülüyor? Bu konuyu sormak istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Cezaevlerinde son yıllarda yoğun mahkûm kalabalıkları görülmektedir. Bazı cezaevlerinde de, basında da yer aldığı gibi, neredeyse, koğuş yatakları, sırasıyla, nöbetleşe şekilde mahkûmlar tarafından kullanılmaktadır. Hâl böyleyken, bazı cezaevleri de kapatılmaktadır. Örneğin, Tokat’ın Erbaa Cezaevi kapatılmıştır. Çok az süreyle mahkûm olan insanlar mağdur olmakta, başka bölgelerde cezalarını çekmektedir. Cezaevi şartlarının iyileştirilmesi ve bazı suçların para veya başka şekilde cezalandırılması konusunda bir çalışma var mıdır?

Ayrıca, cezaevlerinde çok zor şartlarda çalışan personel, kendileriyle ilgili olarak, yıpranma durumları dâhil olmak üzere iyileştirici bazı kanunların çıkarılmasını yüce Meclisten beklemektedirler. Bu konuda da bir çalışma var mıdır, öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekilleri, ekranda üç arkadaşımın ismi gözüküyor ama beş dakikalık süre doldu. Eğer Sayın Bakan cevabını farklı kullanırsa o arkadaşlarıma söz vereceğim, ama, şu anda, sözü, cevaplandırmak üzere Sayın Bakana vereceğim.

Buyurun Sayın Bakanım.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın UzunırmakCezaevlerimizde tutuklu ve hükümlü olarak bulunanların sayısal sonuçlarını verebilir misiniz?” dediler. Şu an itibarıyla cezaevlerimizde 36.065 hükümlü, 52.545 de tutuklu bulunmaktadır.

Sayın Uzunırmak’ın şöyle bir sorusu daha vardı: “Tutukluluk süresi aldığı cezayı geçen kaç kişi vardır?” Yani, cezaevlerinde yatması gerekenden daha fazla yatan kişi var mıdır demektir bunun anlamı, değil mi efendim?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Daha fazla tutuklu kalmış.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Evet, tabii, anladım. Yani, bir ceza almış, ama cezaevinde o kadar tutuklu kalmış ki, aldığı cezadan daha fazla kaldığı anlaşılıyor.

Bu konuyla ilgili benim elimde şu anda size verebileceğim bir rakam yok, ama, bu bana göre çok önemli bir soru. İlgili arkadaşlarımız bu konuyu not ettiler. Eğer böyle bir istatistiki bilgimiz yoksa, bunu, derhâl… Çünkü, bizde, bu konuları araştırmak, tespit etmek ve sayısal verilere ulaşmak için kurulmuş bir genel müdürlüğümüz de var. Onun görevleri arasındadır bu. Eğer böyle bir çalışma yapılmışsa, sonucunu yazılı olarak Sayın Uzunırmak’a göndereceğim.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yapılması gerekiyor Sayın Bakan.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Bir saniye efendim, bir saniye…

Bana bir rakam getirdiler ama bu soruların cevabını teşkil etmiyor.

Kendilerine yazılı olarak eğer varsa hemen, değilse, bu çalışmayı yaptıktan sonra Sayın Uzunırmak’a bildireceğimi…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yapılmış olması lazım. Her sene yapılmalı…

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Efendim, yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, belki vardır.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yoksa, yapmalıyız.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Evet, yoksa, yapmalıyız. Katılıyorum size. Ben de onu söylemek istiyorum zaten.

Sayın Ünlütepe “İzleme kurullarının raporlarını Adalet Bakanlığı acaba bir kırtasiyecilik olarak mı görüyor?” diye bir soru yönelttiler. Hayır, asla böyle görmüyoruz. Zaten burada yapılan bir değişiklikle –sizler de yakinen takip ettiniz- biz Adalet Bakanlığı olarak, izleme kurullarının raporlarını her yıl kamuoyuyla paylaşmaya karar veriyoruz, yani, sorumluluğumuzu artırıyoruz Adalet Bakanlığı olarak, yani, kamuoyu denetimine açıyoruz bu raporları. Belki kamuoyu, yani, sizler, sivil toplum örgütleri, bu raporlar nedeniyle, izleme kurullarını ve izleme kurullarının ortaya koymuş olduğu sonuçlara göre Adalet Bakanlığının neler yaptığını da denetleme imkânına sahip olacak.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – O rapor ayrı, öbürü ayrı.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Nasıl?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İzleme kurulu raporu ayrı, Adalet Bakanlığının raporu ayrı.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Ama, izleme kurullarının raporları daha sonra Adalet Bakanlığına gelecek ve Adalet Bakanlığı bunları yıllık olarak bir değerlendirecek.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Siz değerlendiriyorsunuz Sayın Bakan.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Öyle değil mi? Bir rapor hazırlayacak…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Siz değerlendiriyorsunuz.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz değerlendireceğiz ve kamuoyuna açıklayacağız.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – İzleme kurulu raporları açıklanmıyor. Sizin görüşünüze göre rapor hazırlanıyor.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sizin görüşünüze göre bir rapor hazırlanacak.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Efendim, bunların içerisinde izleme kurulları hangi tespitlerde bulunmuşlar, bir cezaeviyle ilgili, oradaki sorunlarla ilgili ne gibi önerilerde bulunmuşlar… Biz neyi değerlendireceğiz? Bunları değerlendireceğiz işte Adalet Bakanlığı olarak.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Siz raporu açıklamıyorsunuz Sayın Bakanım, siz kendi değerlendirmelerinizi açıklıyorsunuz.

BAŞKAN – Saygı değer milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanla karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Bakanım, Genel Kurula hitap ediniz.

Buyurun.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Adalet Bakanlığı olarak, bu raporlarla ilgili üzerimize düşen neyse onları yapacağımızı ve şu ana kadar da yapmakta olduğumuzu, bundan sonra daha ciddi şekilde yapacağımızı ifade etmek istiyorum.

Sayın Dibek “İzleme kurulları bir ulaşım sorunu yaşıyor mu?” dediler. Şu ana kadar, Adalet Bakanlığına izleme kurullarından ulaşım sorunu yaşadıklarına dair herhangi bir şikâyet gelmedi. Ancak, hemen şunu da ifade edeyim: İzleme kurulu üyeleri Yasa’mızın 10’uncu maddesine göre bir huzur hakkı da alıyorlar ayrıca, ama, bana, bu konuları Bakanlığımız adına bire bir takip eden uzman arkadaşlarım, tabii, ihtiyaç olduğunda cumhuriyet savcılığının aracıyla da izleme kurullarının cezaevlerimize denetim için gittiğini ifade ettiler, ama, bize bu konuyla ilgili bir sorun intikal etmedi şu ana kadar, onu ifade etmek istiyorum.

Tokat Milletvekilimiz Sayın Doğru’nun bir sorusu oldu. “Cezaevlerinde gördüğümüz kadarıyla yoğunluk gittikçe artıyor, ama, buna rağmen siz bazı cezaevlerini kapattınız.” dediniz. Evet, geçmişte bazı cezaevleri kapatıldı. Şimdi, biz, çok daha modern, çok daha geniş çaplı cezaevleri yapıyoruz. O nedenle, artık bugün işlevini büyük ölçüde yitirmiş cezaevlerini kapatarak, bunların bir noktada, kapatılan cezaevlerinin ulaşım açısından da mümkün olabileceği yerlere daha büyük cezaevleri yapma projelerini uyguluyoruz. O nedenle, bu konuda bir sorun yaşanmadığını ifade etmek istiyorum.

Tabii, personelle ilgili yapılacak olan çalışmalar, genel olarak personel kanununda yapılacak olan düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilebilir. Yani, Adalet Bakanlığında çalışan kamu görevlilerine farklı, başkalarına farklı bir düzenleme yapmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.

Sayın Başkanım, biraz da herhâlde zamanı da geçtik.

BAŞKAN – Evet.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde sekiz adet önerge vardır. Ancak her madde üzerinde milletvekillerince sadece yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

46 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve ikinci maddesi ile düzenlenen 4681 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendinde geçen “gerektiğinde ayrıca” ibaresinin “lüzumu halinde ayrıca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ramazan Başak

Mustafa Ataş

Mehmet Müezzinoğlu

 

Şanlıurfa

İstanbul

İstanbul

 

Turan Kıratlı

Veysi Kaynak

 

 

Kırıkkale

Kahramanmaraş

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

46 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve ikinci maddesi ile düzenlenen 4681 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendinde geçen “en az dört ayda bir rapor” ibaresinin “en az üç ayda bir rapor” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ramazan Başak

Mustafa Ataş

Mehmet Müezzinoğlu

 

Şanlıurfa

İstanbul

İstanbul

 

Turan Kıratlı

Veysi Kaynak

 

 

Kırıkkale

Kahramanmaraş

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

46 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve ikinci maddesi ile düzenlenen 4681 sayılı kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendinde geçen “aldıkları bilgileri” ibaresinin “aldıkları bilgi ve belgeleri” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ramazan Başak

Mustafa Ataş

Mehmet Müezzinoğlu

 

Şanlıurfa

İstanbul

İstanbul

 

Turan Kıratlı

Veysi Kaynak

 

 

Kırıkkale

Kahramanmaraş

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Yasanın 2. maddesinin son satırında yer alan “yerine getirilen ve getirilemeyen önerileri”nden sonra gelmek üzere aşağıdaki metnin ilave edilmesini arz ederim.

Saygılarımla.

İlave metin: “ve yerine getirilmeyen önerilerin neden yerine getirilmediğini”

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ali İhsan Köktürk

Abdullah Özer

 

Malatya

Zonguldak

Bursa

 

Vahap Seçer

Ali Koçal

 

 

Mersin

Zonguldak

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 2. maddesinin 3. paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Adalet Bakanlığı cezaevi güvenliğine ilişkin hususlar müstesna olmak üzere, her yıl bir yıl önceki yıla ait izleme kurullarınca düzenlenen raporların sayısını, konularını, yerine getirilen ve getirilemeyen önerileri ve gerekçelerini bir rapor ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına sunduktan sonra kamuoyuna açıklar.

 

Mehmet Akif Paksoy

İsmet Büyükataman

Ahmet Duran Bulut

 

Kahramanmaraş

Bursa

Balıkesir

 

Alim Işık

Rıdvan Yalçın

Oktay Vural

 

Kütahya

Ordu

İzmir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 2. maddesine bağlı 3 numaralı bendin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“3. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili tespitlerini ve aldıkları bilgileri değerlendirerek en az dört ayda bir rapor düzenlemek, raporun bir örneğini Adalet Bakanlığına, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına, izleme kurulunun bulunduğu yargı çevresindeki Cumhuriyet başsavcılığına ve görev alanına giren bir şikâyet konusu bulunduğu takdirde infaz hâkimliğine göndermek.”

 

Mustafa Elitaş

Mehmet Ekici

Halide İncekara

 

Kayseri

Yozgat

İstanbul

 

Abdurrahman Kurt

Mehmet Zafer Üskül

Ahmet Ersin

 

Diyarbakır

Mersin

İzmir

 

 

Ayşe Jale Ağırbaş

 

 

 

İstanbul

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

46 S. Sayı ile Genel Kurulda görüşülmesine başlanan olan Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 2. maddesinin 2. fıkrasının aşağıda yazılı olduğu üzere değiştirilmesine dair önergemizi saygı ile arz ve teklif ederiz.

 “3. ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili tespitlerini  ve aldıkları bilgileri değerlendirerek en az iki ayda bir rapor düzenlemek, raporun bir örneğini Adalet Bakanlığına, izleme kurulunun bulunduğu yargı çevresindeki Cumhuriyet Başsavcılığına, Baro Başkanlığına, Ceza İnfaz Hâkimliğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına göndermek”

 

Ali İhsan Köktürk

İsa Gök

Halil Ünlütepe

 

Zonguldak

Mersin

Afyonkarahisar

 

Ali Rıza Öztürk

Rahmi Güner

Malik Ecder Özdemir

 

Mersin

Ordu

Sivas

BAŞKAN – Son önerge en aykırı önergedir, okutup işleme alacağım…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu konuda bir şey söyleyebilir miyim?

BAŞKAN – Buyurunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 87’nci maddede, her madde üzerinde milletvekilleri tarafından yedi önerge verilebilir. Burada dört tane de grup var. 87’nci madde der ki: “Milletvekilleri yedi önerge verebilir. Her grubun da bir önerge verme hakkı var.” Dolayısıyla, burada dört grup olduğuna göre, buraya göre nazara almanız lazım. Buradaki milletvekili arkadaşlarımız bir grubu temsil eder, sekizinci önergeyi verebilir. Bunu bu şekilde değerlendirirseniz… Yanlış muamele olmasın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Dinle, okunuyor zaten.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Madde 2- Görüşülmekte olan; 46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 2. maddesi ile; 4681 Sayılı Kanunun 6. Maddesinin 1. Fıkrasının üç numaralı bendi değiştirilmiş ve aynı maddeye bir fıkra eklenmiştir. Bununla ilgili değişiklik talebimizi arz ederiz.

“3. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili  tespitlerini ve aldıkları bilgilerini değerlendirerek en az ayda bir rapor düzenlemek, raporun birer örneğini Adalet Bakanlığı’na, İzleme Kurulu’nun bulunduğu yargı çevresindeki C. Başsavcılığı’na, İnfaz Hakimliği’ne ve Barolara, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na ve talep edilmesi durumunda İnsan Hakları Kuruluşları’na göndermek”

 “Adalet Bakanlığı cezaevi güvenliğine ilişkin hususlar müstesna olmak üzere, altı ayda bir, bir önceki alta aya ait izleme kurullarınca düzenlenen raporların sayısını, konularını, yerine getirilen ve getirilmeyen önerilerini ve gerekçelerini bir rapor ile kamuoyuna açıklar”

 

Ayla Akat Ata

Hamit Geylani

Sırrı Sakık

 

Batman

Hakkâri

Muş

 

Şerafettin Halis

Akın Birdal

Sebahat Tuncel

 

Tunceli

Diyarbakır

İstanbul

 

Bengi Yıldız

Osman Özçelik

 

 

Batman

Siirt

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Evet, önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

AYLA AKAT ATA (Batman) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 2. maddesi ile; Kanunun 6. Maddesinin 1. Fıkrasının 3 numaralı bendinde, İzleme Kurullarının ayda bir rapor düzenlemesi ihtiyacı yasanın uluslar arası sözleşmelerle uyumunu sağlayacak ve denetim mekanizmasının  daha etkin işletilmesini kolaylaştıracaktır. Doğal işleyiş gereği bir iç denetim pozisyonu olan İnfaz hakimlerine İzleme Kurulları raporları mutlaka sunulmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve Barolar cezaevleri İzleme Kurulları’nın yaptıkları çalışmalar hakkında; hem kendilerine  yapılan başvurulara cevap olmak hem de var olan sorunları giderilmesi açısından Adalet Bakanlığı ile ortak bir çalışma yürütmek için mutlaka bilgilendirilmelidirler.

İzleme Kurulları tarafından düzenlenen raporların altı ayda bir kamuoyuna duyurulması hem yasanın uluslar arası insan hakları belgeleri ile uyumu hem de kamuoyunun beklentilerine cevap olunması yönünden önem arz etmektedir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.32

 

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

46 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının 2’inci maddesi üzerinde Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

46 S. Sayı ile  Genel Kurulda görüşülmesine başlanan Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin kanun tasarısının 2. maddesinin 2. fıkrasının aşağıda yazılı olduğu üzere değiştirilmesine dair önergemizi saygı ile arz ve teklif ederiz.

                                                                        Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları

“3. ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili tespitlerini  ve aldıkları bilgileri değerlendirerek en az iki ayda bir rapor düzenlemek, raporun bir örneğini Adalet Bakanlığına, izleme kurulunun bulunduğu yargı çevresindeki Cumhuriyet Başsavcılığına, Baro Başkanlığına, Ceza İnfaz Hâkimliğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına göndermek”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Efendim, buna çok benzer bir başka önerge var, o nedenle katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Gök, siz konuşacaksınız, buyurun.

İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, öncelikle bir hususu arz etmek istiyorum. Hakikaten, cezaevi izleme kurullarının araç sorunu çok ciddi bir sorun. Mersin’de biz baro başkanına ait aracı çok tahsis ettik. Bu, hakikaten bir insan hakları sorunudur demiştim, az önce arz etmiştim ama hakikaten, izleme kurulu üyesi insanların şahsi arabaları kullanılıyor, barolar çoğunlukla araç tahsis ediyorlar. O sorunun incelenmesi lazım. Arz ediyorum.

Efendim, yine Sayın Bakanım dün akşam bir konuşma yapmıştı -saat 23.57’deki konuşmasında, tutanak sayfa altmış yedi- demişti ki Sayın Bakanımız: “Raporları her yıl kamuoyuyla paylaşacağız. Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine de İnsan Hakları Komisyonuna da gönderme sorumluluğu var ama bu mecburi değil. Sanıyorum, arkadaşlarımız önerge verecekler.” gibi, konuşma gidiyordu. Biz Sayın Bakanımızdan önce, bu açıklamadan önce, ilk önerge olarak zaten bir gün önce Meclis Başkanlığına önergemizi sunmuştuk. Önergemizin bu anlamda Sayın Bakanımızca, Bakanlıkça desteklenmesini bekliyordum.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Başka şeyler var ama.

İSA GÖK (Devamla) – Efendim, başka şeyler var, onu arz edeceğim şimdi.

Şimdi, gelen tasarıyla “rapor, dört ayda bir” deniyor. Bu işin bir mantığını yakalamak lazım. Bir sonraki maddedeki değişiklik önergemizde, biz, kurulların her ay toplanmasını önereceğiz, çünkü, bu kanunun getiriliş amacının bir sebebi de kurulların toplanamaması idi. Bu sebeple yedek üyelik ihdas edilmiştir, artı, raporlar, toplantı süresi uzatılmış, yani, en az toplanma süresi uzatılmış, raporlar uzatılmıştır. Arkadaşlar, mademki üye sayısını artırıyoruz, yedek üyelik kurumunu getiriyoruz, toplanma imkânsızlığını ortadan kaldırıyoruz -ve bir insan hakları çalışmasıdır bu- o zaman, toplantıların süresini ikinci bir ertelemeyle uzatmak yerine daraltmak lazım. Raporları da -kırtasiye veya farklı bir gerekçeyi asla kabul edemem- iki aya, bire indirmek lazım, çünkü, biliyoruz ki, izleme kurulları gitmeden önce, temizlik, kontrol, hijyen, eksiklikler giderilmeye çalışılıyor -doğaldır bu, yapımız bu- o zaman, bu incelemeleri her aya indirmek lazım, raporları iki ayda bir yapmak lazım ki bir önceki tespitte ortaya çıkan eksiklikler ikinci bir ziyarette anlaşıldığında, varsa yeni eksiklik veya yapılacak olan ilave şeyler rapora derç edilebilsin. O sebeple, raporun dört aya uzatılması, dört ayda bir düzenlenmesi, kanunun ihdas amacına aykırı. Bu sebeple, iki ayda bir olmasında büyük fayda var.

Diğer yandan, raporların tebliğ edileceği yerler konusunda arkadaşlar, infaz hâkimliği önceki yasada zorunlu iken bu yasada bir şarta bağlanıyor. İnfaz hâkimliğine gönderilmesi zorunlu olmalı yine, mutlaka. Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığına gönderilmesi zorunlu olmak zorunda. Bu Meclise bu raporlar iki ayda bir gelmek zorunda, Bakanımıza aynen katılıyoruz. Bir kurum daha var arkadaşlar, “hayır” dediniz, baro başkanlığının veya baroların izleme kurullarına direkt müdahalesine “hayır” dediniz ama önergeler, kanunların amacına uygun verilmiş önergeler, hiç olmazsa, bu raporların bir nüshası baro başkanlığına gönderilsin. Çünkü -Sayın Bakanım, gayet iyi bilirler- Avukatlık Kanunu’nun 95’inci maddesiyle, barolara, insan hakları konusunda ciddi görev verilmiştir. Bu, baroların yasal sorumluluğudur. Cezaevi izleme kurullarının insan hakları bağlamı üzerindeki bu raporların baro başkanlığına gönderilme zorunluluğu yasanın ruhuna da lafzına da ihdas amacına da uygundur. Barolara yasa olarak görev verdiniz, bu da buna dâhil bir görevdir ama bu tasarıda barolara tebliğ yok. O sebeple, ben önergemize hukuk bağlamında yüce Meclisin desteğini ve esasen, Sayın Bakanımızın dünkü konuşmasından da cesaret alarak, Hükûmetin de Komisyonun en azından takdire bırakmak şeklinde desteğinin geleceğini sanıyorum.

Saygılarımla arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46. Sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda değişiklik yapılmasına İlişkin Kanun tasarısının 2. maddesinin 3. paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

“Adalet Bakanlığı cezaevi güvenliğine ilişkin hususlar müstesna olmak üzere, her yıl bir yıl önceki yıla ait izleme kurullarınca düzenlenen raporların sayısını, konularını, yerine getirilen ve getirilemeyen önerileri ve gerekçelerini bir rapor ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına sunduktan sonra kamuoyuna açıklar.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile yürütmenin yasama organına karşı olan denetim yükümlülüğü dikkate alınarak, bu yükümlülüğün gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 2. maddesine bağlı 3 numaralı bendin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

“3. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili tespitlerini ve aldıkları bilgileri değerlendirerek en az dört ayda bir rapor düzenlemek, raporun bir örneğini Adalet Bakanlığına, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına, izleme kurulunun bulunduğu yargı çevresindeki Cumhuriyet başsavcılığına ve görev alanına giren bir şikâyet konusu bulunduğu takdirde infaz hâkimliğine göndermek.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile ceza infaz kurumları ve tutukevleriyle ilgili tespit ve bilgilerin yer aldığı raporların bir örneğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına gönderilmesi ihtiyari olmaktan çıkarılıp mecburi kılınmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Yasanın 2. maddesinin son satırında yer alan “yerine getirilen ve getirilemeyen önerileri”nden sonra gelmek üzere aşağıdaki metnin ilave edilmesini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

İlave metin: “ve yerine getirilmeyen önerilerin neden yerine getirilmediğini”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; şimdi burada önerge şuydu: Düzenlenen raporlarda yerine getirilen ve getirilemeyen… Önerilmiş, öneriliyor, yerine getirilmesi öneriliyor fakat yerine getirilemiyor. Kim yerine getirecek? Peki, diyoruz ki: “Yerine getirilemeyen öneriler neyse bunların niçin yerine getirilemediğini söyleyin.” Önergemiz bu yani başka bir şey değil arkadaşlar. Kim yerine getirmemiş? Neden yerine getirilmemiş? Çözümsüz mü, çaresiz mi? Bunu söylüyoruz. Ama, Komisyon da Hükûmet de katılmıyor. Anlamak mümkün değil!

Tabii, burada, yine bu maddede, cezaevi güvenliğine ilişkin hükümler… Güvenlik neyle olur? Oradaki huzur ve mutlulukla olur, cezaevinde sağlanacak huzur ve mutluluk ortamıyla olur. Bir cezaevinin güvenliğinde bu çok önemli arkadaşlar. Ama, orada çalışan insanların -cezaevi müdüründen infaz koruma memuruna kadar- eğer huzur ve mutluluğu yoksa, işlerini yürekten yapamıyorlarsa… Bu insanlar, özellikle sosyal hakları ve maddi yönden son derece -hep Devlet Memurları Kanunu’nun en sonunda yer alan kişiler, hiçbir ilave şeyleri yoktur- çok zor koşullar altında ve bir de yaklaşık 8 bin tane infaz koruma memuru eksik arkadaşlar. Bu arkadaşlar çok zor koşullarda görev yapıyorlar. Ama, mutlaka, bu yasayı çıkarırken, cezaevi güvenliği açısından bunları dikkate almamız lazım. Ama, o konuda hiçbir önlem alınmıyor. Bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum.

Tabii, yine, oradaki hükümlülerin savunma hakları en tabii haklarıdır. Bir kere bizim hükümlü ve tutukluyu ayırmamız lazım. Eğer hüküm giymemişse hiç kimse suçlu değildir. Bunların en tabii hakları savunma hakları. Burada, ben, Bakanlık yetkililerine verdim. Arkadaşlar, yönetmelikler yasaya aykırı olamaz. Hükümlü ve tutukluların ziyaretleriyle ilgili bir yönetmelik çıkarmış Bakanlığımız, 24’üncü maddesinde ”Avukatlar vekâletnameleri olsa da aynı anda 1’den fazla hükümlü ve tutukluyla görüşme yapamaz.” diyor.

Değerli milletvekilleri, bir kere hükümlü ve tutukluyu ayırmak lazım. Bu, örneğin 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 59’uncu maddesine ve 116’ncı maddesine aykırıdır.

Burada çözüm olarak –Bakanlık yetkililerinin buna çözüm bulacağını… Çünkü avukatlarımız çok zor durumda kalıyor- mutlak şunu yapmamız lazım: O maddeyi, yani tutuklu ve hükümlüleri ayırmak zorundayız. Avukatlarımız gidiyor -belki aynı anda 5 müvekkili var- beşer saat, altışar saat orada zaman harcıyor. Eğer bu yönetmeliği yasaya uygun hâle getirmezsek, avukatlarımız çok zaman kaybediyor orada. Bu nedenle Bakanlık yetkililerinin, mutlaka -ben, bunu ilgililere verdim- avukatlarımızın bu taleplerini, haklı taleplerini göz önüne almalarını diliyorum. 

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

ADALET BAKANI MEHLET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, Sayın Aslanoğlu’nun ifade ettiği, niçin kabul edilmediğinin paragrafa eklenmesiyle ilgili hususu zaten fıkra karşılıyor. “Gerekçe” kelimesiyle kastedilen de budur. Yani burada herhangi bir yasal boşluk yok. Niçin kabul edilemediğini gerekçelendirmek zorundasınız. Bu da, zaten bu işin açıklanması ve detaylanması anlamına geliyor. O nedenle, aşağı yukarı onun söylediğiyle maddedeki “gerekçe” kelimesi karşılanmış oluyor. Milletvekili arkadaşlarımın bilgilerine arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce üçüncü fıkrada bir değişiklik yaptık önergeyle. Sayın Elitaş ve arkadaşlarının vermiş olduğu iki ayrı önerge var bu fıkrayla ilgili olarak. Biraz önce, Genel Kurulun iradesiyle, üçüncü fıkrada gerekli değişiklikleri yaptığımız için hemen arkasından bu iki önergeyi işleme almayacağım Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamam Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şimdi, Aslanoğlu’nun vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- 4681 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "iki" ibaresi "üç" olarak, üçüncü fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Izleme kurulu, asıl üyelerin salt çoğunluğu ile toplanır. Salt çoğunluğun sağlanamaması hâlinde kıdem sırasına göre yedek üyeler toplantıya katılır. Raporlar, katılan üyelerin salt çoğunluğu ile kabul edilir."

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili İsa Gök; şahısları adına, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Düzce Milletvekili Celal Erbay ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın söz talepleri vardır.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili İsa Gök.

Sayın Gök, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, artık, önümüze gelen tasarının son icra maddesi. Tasarı şekillendi, son, 3’üncü maddeye geldi. Tasarının konuşulmaya başlandığından bu tarafa, bunun bir insan hakları bağlamında değerlendirilmesi gereken kanun olduğunu, izleme kurullarının takip ettiği hakların, 82 Anayasamız dâhil olmak üzere, uluslararası sözleşmelerin -ister birinci kuşak deyin, ister klasik haklar deyin- bu haklardan olduğunu hep arz etmeye çalıştım. O sebeple de kanuna farklı bir açıdan yaklaşılması gerektiğini, daha nüanslı, daha hümanist, insan hakları mücadelesinde sınır koyan değil, birkaç merhale daha ileri gidilmesini sağlayacak bir mantıkla kanuna bakılması gerektiğini arz etmeye çalıştım. Ancak, önergelere karşı verilen oylar bunu pek başaramadığımızı gösteriyor ama yılmayacağız. Zira, biz, hayatımız boyu hep doğruları söylemeye çalıştık, inandığımız doğruları arz ettik, kabul görür veya görmez.

Arkadaşlar, 3’üncü maddede izleme kurullarının toplantı süresi: Önceki Kanun’da “En az iki ayda bir olağan olarak toplanır.” deniliyorken, bu tasarıyla bu toplantı, üçüncü aya yani “Üç ayda bir toplanır.”a çevrilmek istenmekte. Bunun gerekçesi neydi? İzleme kurullarının toplanamamasıydı, 5 asılın toplanamamasıydı.

Yine, hep uygulamada sorunlarla karşılaşılıyordu, yine Kanun’da 4 kişi… Eğer o Kanun’un bidayetini bilen arkadaşlarımız varsa, 4 üyenin varlığı hâlinde cezaevleri ve tutukevleri izlenebilirdi, ziyarete gidilebilirdi, incelenebilirdi. Belli zorluklar oluyordu, o zorluklardan dolayı Hükûmet, toplantıyı üç ayda bir yapmayı, yani ertelemeyi, yani yılda 6 değil 4’e düşürmeyi, beraberinde asil üye sayısını da 5’te tutmamayı, 3 tane yedek üye koymayı önerdi.

Arkadaşlar, 3 yedek üyenin gelmesiyle beraber, zaten, artık, toplanamama ihtimali kalktı. Bu kurul her zaman için toplanabilir. Gerçi, bu kanunun önergeler kısmında yine bu mantığın devamı olarak önergemiz var kanunu daha uygulanır hâle getirmek için ancak burada, iki aylık olan toplantıyı… (AK Parti sıralarından gürültüler)

Tabii, Sayın Başkan, yukarı kısımlar, arkadaki arkadaşlar gayet eğlenceli şeyler konuşuyorlar galiba, oysaki bu insan hakları konuşmaları herhâlde pek ilgi çekmiyor. Bunu da üzüntüyle müşahede ediyorum. Yukarı kısım gayet eğlenceli.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Saygıdeğer arkadaşlarım, Genel Kurulda bulunan arkadaşlar, hatibin hitabını tahmin ederim duydunuz, biz de katılıyoruz kendisine.

Buyurun Sayın Gök.

İSA GÖK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu sebeple, iki aylık toplantıyı üç aya ertelemenin mantığı, konuş mantığı kalkıyor. O zaman, gelin, önergelere topyekûn bir ret mantığını bir kenara bırakarak, hukukçu kimliğimizi öne koyarak, bu ülkede 88 bine yakın insanın cezaevlerinde olduğunun bilinciyle, tutukevlerinin olduğu bilinciyle ve artı, bizim kendi sistematik yapımız içerisinde, kanunlara eğer koyarsanız “İki ayda bir toplanır”, zorunlu toplanma sayısını, hiçbir kurul her hafta toplanmaz, herkes zorunluluğunu giderir. Böyle bir yapımız var, toprağımızdan, suyumuzdan, bilemem ama bu var. Bu sebeple de zaten “İki ayda bir toplanır.” hükmü gereği tüm kurullar Türkiye’de iki ayda bir toplanıyor. Her ay toplanan bir kurul yok.

Türkiye’de 130 kurul var arkadaşlar, 130 kurulda da 644 izleme kurulu üyesi arkadaşlarımız hizmet ifa ediyorlar. 392 tane de ceza infaz kurumu var. O zaman, kanunun ihdas amacına uygun olarak bu incelemeyi tavsamak, geciktirmek, uzatmak, üç aya yaymak yerine, bu tasarının iki ay değil, her aya inmesi lazım. Bilmeliler ki huzur hakkı alan izleme kurulu üyeleri de her ayın falanca günü benim bir görevim var, bu görevimle, arkadaşlarımla beraber falanca ceza veya tutukevini incelemeye gideceğim, bunu bilmeliler, bu kafalara yerleşmeli.

İki, bu ceza ve tutukevindeki görevli arkadaşlarımız da -hepsi dostlarımız, hepsi bu devlete hizmet vermeye çalışan insanlar, hepsi arkadaşlarım benim- bilmeliler ki, bir heyet gelecek, burada, mutfağından tuvaletine, koğuş temizliğinden havalandırmasına kadar bakılacak.

Oradakileri, tutukevindekileri düşman olarak alırsak, yok edilecek insan olarak alırsak arkadaşlar, asla infazın amacı olan ıslahı başaramayız. Oradakileri… Rahmetli Faruk Erem Hocamızın lafı vardır: “Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar.” Bu hümanist felsefeyi savunmak durumundayız. Siyaseten duruşumuz nerede olursa olsun, hangi partide olursa olsun hümanizmi savunmak zorundayız. İşte bu mantıktan hareketle, orada çalışan arkadaşlarımız da bilecekler ki bir heyet gelecek. Ben, kadın koğuşlarını, çocuk koğuşlarını, diğerlerini ziyaret eden birisiyim. Kadın koğuşlarına, sütler kaynatılabilsin, çocuklara soğuk süt verilip de ishal olmasınlar diye ocaklar gönderdik biz. Buzdolapları gönderdik çünkü kadın koğuşlarında çocuklar da kalıyor, bozuk süt içmesinler diye, Mersin sıcak yerdir, süt bozulmasın diye. Çocuk koğuşlarına televizyonlar gönderdik çünkü çocuklar kendi ortamları içerisinde suça itilmesinler diye. Maneviyatları suç üzerine kurulu bir yerde bozulmasın, ıslah edebilelim diye. Bunların hepsi insanlık için çalışmalardır. Siyaseten duruşunuz nerede olursa olsun insanlık tektir. Öze çalışmalıyız. Bu sebeple bu ziyaretlerin mutlaka “ayda bir”e indirilmesi lazım.

Öte taraftan: “İzleme kurulu, asıl üyelerin salt çoğunluğu ile toplanır. Salt çoğunluğun sağlanamaması hâlinde kıdem sırasına göre yedek üyeler toplantıya katılır. Raporlar, katılan üyelerin salt çoğunluğu ile kabul edilir.”

Arkadaşlar, hepimiz belli kurumların idareciliğinden geliyoruz. Salt üyelerle toplanacak, toplanamazsa yedek üyeler çağrılacak. 5 kişi… 4’ü gelmedi -toplantı anında ortaya çıkıyor bu- ondan sonra yedek üyeleri çağıracaksınız. Yedek üyelerin toplantıya gelmesini sağlayacaksınız, çoğunluğu sağlayıp toplantıyı açacaksınız. İzleme kurulu raporlar verecek, heyet olarak izleme yerlerine gidecekler. Burada bu toplantıya yedek üyelerin dahil edilmesi son derece yararlıdır. Yedek üyeler de toplantıya gelmemeliler, 3 yedek üye, gelebildiği ölçüde. Yedek üyelerin olduğu yerde, eğer tümü gelirse, sekiz ayrı göz var, sekiz ayrı beyin var, sekiz ayrı düşünce var. Oylamaya katılmazlar. Asil üyelerin oylamaya katılmasında salt çoğunluk sağlanamazsa, yedek üyeler, kıdem sırasına göre, oylamaya katılırlar.

Şimdi, bakın, her kanuna, her oluşturduğumuz kurula, realiteyi kafaya koyarak, önümüze koyarak bir uygulama, bir laboratuvar düşüncesiyle bakmak lazım. Nasıl uygulayacağız? Kanun iyi, yapanlar için teşekkür ediyoruz. Tasarının mantığı iyi, yapanlara teşekkür ediyoruz. Ama uygulama zorluğu yine önümüze çıkacak. Bu durumda, işte, zorluk çıkmadan, üyeleri de zorlamadan, mutlaka bu toplantıyı, daha geniş gözlü, daha geniş beyinli, daha geniş uzmanlığı olan insanların da bulunduğu bir konsensüs toplantısına çevirmekte çok büyük fayda var.

Cumhuriyet Halk Partisi, bu kanunu, bu tasarıyı destekliyor, özde destekliyor. Biz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gök, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

İSA GÖK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

4681 sayılı Kanun da ilk çıktığında, teşekkürlerimizi arz etmiştik, doğru bir kanundu. O zaman, bu kanunun -o zamanki çıkaran 57’nci Hükûmetin ve- şu anda uygulanamadığından bahisle önümüze gelen tasarının daha iyi uygulanır, daha demokratik, daha çağdaş, daha reel, kabiliyeti daha gelişkin birden fazla gözle incelenebilecek ortamda ve hümanist bir açıdan değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor…

Oylama konusunda… Her ne kadar bir disiplin içerisinde -sayın grup başkan vekillerimiz- istediğince oylama yapılıyorsa da ben oylamanın manevi boyutu olduğuna inanan bir insanım. O sebeple, bundan sonra önergede izah edeceğimiz konular hakkında…

Hepinize saygılar sunuyor, arz ediyorum. (CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Şahsı adına Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın.

Buyurun Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 46 sıra sayılı Tasarı’nın 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, dünden beri tartıştığımız Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tasarı’da, temelde, izleme kurullarına ilişkin bir hemfikirlik olduğunu, farkın nüanslarda kaynaklandığını burada müşahede etmekteyiz. Hakikaten, günümüzde çok önemli görevler icra etmektedirler söz konusu izleme kurulları.

Tasarıyla, izleme kurullarının -3’üncü maddesi açısından ele aldığımızda- en az üç ayda bir toplanması öngörülüyor. Daha önceki kanunda iki ayda birdi en az, söz konusu tasarıyla en az üç ayda bir toplanması öngörülmüş. Bunun, tabii ki, kendine göre birtakım gerekçeleri var, daha önceki kanunun uygulamalarından kaynaklanıyor. Uygulamalardaki şikâyetler, sıkıntılar ve en az iki ay içerisinde toplanan kurulların… Aslında, raporların çok da fazla bir muhteva ifade etmediklerini gösteriyor ve bu manada da hem izleme kurulu heyetini teşkil eden mensuplardan bir kısmının kamu görevlisi olması, bu mensupların bir araya gelerek, aynı zamanda, söz konusu ceza infaz kurumlarını ve tutukevlerini ziyaret etmesi, orada incelemelerde, araştırmalarda bulunması, akabinde bu incelemelerini, araştırmalarını rapora dökmesi ve bu raporun Adalet Bakanlığına tevdi edilmesi ve Adalet Bakanlığının da ilgili raporda belirtilen önerileri dikkate alarak izleme kurullarına bilgi vermesi gibi uzun bir süreci kapsıyor. Bu süreç daha kısa bir sürede ele alındığı takdirde, motamot benzer raporların gideceği, aslında hiçbir şey ihtiva etmeyeceği açıktır. Bu manada da raporların gerçeğe aykırı düzenlenmesi, araştırmaların, incelemelerin gerçeğe uygun olarak yapılması adına, mutlak surette “En az üç ayda bir toplanması gerekiyor.” denilmektedir haklı olarak. Burada “en az” diyor. İsterlerse, izleme kurulları, ayda bir de toplanabilir, haftada bir de toplanabilir. Bir süre sınırlaması yok ama “en az” diyor. Bu manada da muhalefet partili arkadaşımızın ifadesine katılmak mümkün değil, orada zaten “en az” ifadesi kullanılmış. Gelişen şartlara göre, ayda bir ya da iki ayda bir toplanabilirler.

Ayrıca, salt çoğunlukla toplanır ve salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde de, kıdem esasına göre, ilgili izleme kurulu yedek üyesi toplantıya çağırılarak kurul oluşturulur ve bu sayede de ilgili araştırmalarını, incelemelerini yapar.

Tüm bu düşüncelerle de ben, özellikle, hem bu maddenin hem de tasarının kanunlaşacağı ümidiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Şahsı adına, Düzce Milletvekili Celal Erbay.

CELAL ERBAY (Düzce) – Sayın Başkan, değerli üyeler; görüşülmekte olan tasarının ilgili maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Hepimizin bildiği gibi, ceza hukukunun temelini teşkil eden, kanunla belirlenmiş, “suç” diye adlandırılmış fiillerin faillerine, subuta erdikten sonra uygulanan müeyyideye biz “ceza” diyoruz. Cezanın iki temel hedefi vardır: Ceza, suç işlemeye meyli olan şahsı suç işlemeden alıkoymalıdır yani caydırıcı olmalıdır. Tabii ki, bizler, hepimiz insanız, bütün sonuçlar bizim içindir, ola ki bu şahıs yanılmıştır, suç sayılan fiili işlemiştir. Bu durum karşısında da cezanın güttüğü hedef, suç işleyen şahsı ıslah etmek, onu tekrar topluma kazandırmak ve toplumun insan unsurunu, kendisi için istediğini başkaları için isteyen, kendisine reva görmediğini başkalarına da reva görmeyen, erdemli, itibarlı, görevlerini bilen, haklarını belirleyip hukuk sınırları içerisinde haklarını kullanan bir şahıs durumuna getirmektir. İşte, tutukevleri dediğimiz kurumlar, ceza hukukunun bu gayesini gerçekleştirmeye yönelik -tabiri caizse- müesseselerdir.

Şimdi, elbette ki… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Arkadaşlar, saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen sükûneti sağlayalım.

Buyurun Sayın Erbay.

CELAL ERBAY (Devamla) – Elbette ki, ben, burada konuşan arkadaşlarıma, onların konuşmalarını dinlemek ve gerektiğinde not almak suretiyle, burada bulunmanın, vekil olmanın bana tahmil etmiş olduğu itibarı, saygıyı gösteriyorum. Aynı saygıyı herkesten beklemek benim hakkımdır.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Özellikle kendi partililerinizden! (CHP sıralarından alkışlar)

CELAL ERBAY (Devamla) – Bu genel bir hükümdür. Bu genel hükmü burada serdederken, bu hükmün herkes tarafından kabullenilip icra edilmesine yönelik beyanda bulunmak, bu da herkesin göstermesi gereken bir erdemlilik örneğidir.

Sayın arkadaşlarım, aslolan, elbette ki, ceza tevkif evleri bu görevlerini ifa ederken, olabilir, bunlar da hukuk dışına çıkabilirler. Bu mülahazalarla birlikte, ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulları teşkil edilmiş. İşte bununla ilgili kanunu da biz burada görüşüyoruz.

Burada mesele, bu izleme kurullarının tespit etmiş oldukları ve bu tespit sonucu tutmuş oldukları raporların icra tarafından uygulanarak görülen aksaklıkların giderilmesidir, beklenen hedef budur. Peki bunu, bu hedefi kim gerçekleştirecektir? Adalet Bakanlığının ilgili kurumları gerçekleştirecektir.

Elbette ki müşahede, tespit, tespitin rapora bağlanması, tutulan raporun ilgili makama arz edilmesi, rapor doğrultusunda ilgili makamın geliştirici, ıslah edici, düzeltici tedbirlerini alması bir zaman alacaktır. Dolayısıyla, burada “en az iki ay” lafzının “en az üç ay”a dönüştürülmesi pratiğe daha uygundur, uygulamaya daha yatkındır.

Tabii ki, burada, izleme kurulunun asıl üyelerinin, toplantılarda, müşahedelerde hazır bulunmaları herkesin arzu etmiş olduğu bir sonuçtur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbay, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

CELAL ERBAY (Devamla) – Fakat, durum bazen aksini gerçekleştirir, asıl üyeler bulunamaz. Bunlar bulunmadığı takdirde yedeklerden, yedeklerin kıdem sırasına göre heyetin tamamlanması beklenilen, yapılması gereken bir sonuçtur, bu da normaldir.

Dolayısıyla, karşılıklı anlayış içerisinde, burada, biz aynı zamanda, efendim, suç işlemiş insanları tekrar kazanmak yolunda bir görev ifa ediyoruz. Bunun temelini teşkil edecek, tabiri caizse ana kuralını teşkil edecek prensibi.serdediyoruz, vazediyoruz. Bu noktada birbirimize karşılıklı anlayış göstererek, birbirimizi yapıcı, üretken bir gönül içerisinde dinleyerek, efendim, bu sonucu almamız, en uygun olan, bizden beklenilen sonuçtur.

Bu duygularla birlikte, hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, on dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Buyurun Sayın Yalçın.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, konuşmamda da ifade ettiğim bir husus vardı Sayın Bakanıma arz etmek istediğim.

Bu müracaatların kaçı asılsız çıkmıştır? Asılsız çıkan müracaatlarla ilgili, bu asılsız müracaatları yapanlara karşı bir işlem -adli ya da idari- yapılmakta mıdır?

Bir de efendim, müracaatların kaçı cezaevi koşullarına ilişkindir, kaçı cezaevinden önceki soruşturma evrelerine ilişkindir? Bu konuda bir bilgi varsa arz ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.

Sayın Büyükataman

İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla, Sayın Bakanıma bir iki sualim olacak.

Sayın Bakanım, geçtiğimiz günlerde bir günlük gazetede, Bingöl’de 1993 yılında 33 askerin şehit edilmesinden ömür boyu hapis cezasına çarptırılan PKK’lı Şemdin Sakık’a ait bir fotoğraf yayınlandı. Bu fotoğraf çok özel bir odada, dizüstü bilgisayar dâhil pek çok imkânın sunulduğu izlenimine vesile olmuştur.

Sayın Bakanım, yayınlanan fotoğraftan haberdar mısınız? Bu haber doğru mudur? Cezaevlerindeki bütün mahkûmlar aynı haklara sahip midirler, değilse Şemdin Sakık’ın ayrıcalığı mı vardır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Buldan, buyurun.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum. Cezaevlerinden zaman zaman dışarıya tehdit mektuplarının geldiğine tanık oluyoruz. Bunlardan birkaç tane örnek vermek istiyorum. İki gün önce basına da yansıyan en son örneği vermek istiyorum daha doğrusu: Ümraniye Cezaevinden Sayın Eren Keskin’e bir tehdit mektubu gelmiştir. Mektuplar cezaevlerindeki okuma komisyonları tarafından okunup “görülmüştür” damgasına rağmen bu tür mektupların engellenmesine yönelik herhangi bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, başka soru yok.

Buyurun.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım teşekkür ederim.

Sayın Yalçın, yönelttiği soruda “İzleme kurullarına yapılan müracaatlardan asılsız çıkanların oranı nedir?” diye sordunuz sanıyorum, değil mi?

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Evet.

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Yanlış anlamamışım.

“Bununla ilgili, eğer asılsız çıktığı saptanmışsa herhangi bir işlem yapıldı mı?”

Bu konularla ilgili arkadaşlarımızın bana verdiği bilgiye göre, mahallî cumhuriyet savcılıkları şikâyetleri adli ve idari yönden araştırarak gerekli işlemi yapıyorlar. Bakanlığımızda herhangi bir bilgi şu an için mevcut değil. Yani, izleme kurullarının raporlarını Adalet Bakanlığında takip etmekle görevli arkadaşlarımızın bana ulaştırmış oldukları bilgi bu. Bunun dışında şu anda bizde mevcut olmayan bir bilgi varsa, bu bilgiyi de temin ederek Sayın Yalçın’a yazılı olarak daha teferruatlı bir bilgi verme hakkımızı mahfuz tutuyoruz.

İkinci bir soru sordu, ancak onu tam tespit edemedim Sayın Yalçın…

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Efendim, müracaatların kaçı cezaevi koşullarına ilişkindir, kaçı değildir?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Evet “Bu müracaatların kaç tanesi cezaevi koşullarının uygun olmadığıyla ilgilidir?” dediniz. Bu konuyla da ilgili elimizde şu anda sizi tatmin edecek bir bilgimiz yok. İzin verirseniz, bunu da araştırarak size yazılı olarak takdim edelim.

Sayın Büyükataman, terör örgütü üyesi olmak ve Türk Ceza Yasası’nın ve Terörle Mücadele Yasası’nın ilgili maddelerini ihlal etmesi nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına çarptırılan ve şu anda da cezası infaz edilmekte olan Şemdin Sakık ile ilgili bir soru yönelttiniz ve bir gazete haberinden bahsederek benim malumatım olup olmadığını sordunuz. Evet, o gazete haberini ben de görmüştüm. Bunun üzerine yapmış olduğum araştırmada, Şemdin Sakık’a kendi parasıyla bir dizüstü bilgisayar alması konusunda izin verildiği ve bunun da 57’nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde Adalet Bakanlığı yapan Sayın Türk zamanında yapıldığı ve infazının yapıldığı bölümün hemen yanında bir kütüphane olduğu, ancak bu bilgisayarının İnternete bağlı olmadığını, benim Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden aldığım bilgilerden öğrendim, yani bizim idaremizce, cezaevi yönetimince bu kişiye verilmiş herhangi bir dizüstü bilgisayar söz konusu değil, kendi imkânlarıyla temin etmiş ve İnternete de bağlı değil. Ama, kütüphanede çalıştığı, işte kitap hazırlığı içerisinde olduğuna dair bilgiler aldık. Cezaevi ve oradaki infazla ilgili düzenlemelerimize aykırı bir husus saptanamamıştır. Yani, bu işlemin bizim ceza infaz sistemiyle ve bu konudaki düzenlemelerle ilgili bir sorun teşkil etmediği, ilgili arkadaşlar tarafından bize intikal etmiştir. Yani bundan haberim vardı. Böyle bir bilgiyi sizlerle sorunuz üzerine paylaşma imkânı buldum.

Sayın Buldan…

İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Bakan, bir sualim daha var, onu dikkate almadınız: Cezaevlerindeki bütün mahkûmlar aynı haklara sahip midir?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Kural olarak sahiptir efendim. Eğer, davranışlarıyla cezaevi yönetimince bu tür imkânlardan yararlanması mümkün görünmeyenler hariç, kural olarak böyle bir imkâna sahiptir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman hapse atmanın ne anlamı var Sayın Bakan!

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Buldan, tehdit mektuplarından bahsetti. Bununla ilgili kim, ne zaman, bir tehdit mektubunu nerede, kime ulaştırmış? Dolayısıyla, teferruatlı bir bilgiye sahip değilim. Beni bu konuyla ilgili daha geniş şekilde bilgilendirirseniz, Bakanlığıma düşen bir görev varsa o görevi yerine getiririm. Şu bilgiyi daha sonraki aşamada değerlendirelim, gerekirse bu konuda daha teferruatlı, yazılı cevap veririz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Sayın Zeydan, sisteme girmişsiniz, çok az bir süre var, soru mu sormak istiyorsunuz?

RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) – Evet, vakit varsa…

BAŞKAN – Buyurun.

RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) – Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla Sayın Bakanıma bir soru tevdi etmek istiyorum: Bu tutukevlerindeki izleme kurulları raporları -zaman anlamında arz ediyorum- ne kadar sürede Bakanlığımızca değerlendiriliyor? Bu değerlendirme neticesinde gerek cezaevi yönetiminden sorumlu olan arkadaşlar ve gerekse tutuklu bulunan veya mahkûm olan vatandaşlara yönelik, tabii, hukuki yaptırım anlamında sayısal bir döküm var mıdır elinizde?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım…

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, bu konudaki raporlar Bakanlığımızda günlük olarak takip edilmekte ve değerlendirilmektedir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı yasa tasarısının 3. maddesindeki “salt çoğunluğu” ibaresinin “üçte bir çoğunlukla” biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Kamer Genç

                                                                                                               Tunceli

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 3. maddesi ile; 4681 sayılı Kanunun 7. Maddesinin 2. fıkrasında geçen “iki” ibaresi yerine “üç” olarak yapılan değişiklik yerine “ayda bir” ibaresinin yer alması şeklinde değişiklik yapılmasını arz ederiz.

 

Pervin Buldan

Şerafettin Halis

Hamit Geylani

 

 

Iğdır

Tunceli

Hakkâri

 

 

Ayla Akat Ata

Sırrı Sakık

Akın Birdal

 

 

Batman

Muş

Diyarbakır

 

 

Sebahat Tuncel

Bengi Yıldız

Osman Özçelik

 

 

İstanbul

Batman

Siirt

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 3’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                               İsa Gök

                                                                                                                Mersin

Madde 3 – 4681 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “iki” ibaresi “bir” olarak, üçüncü fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İzleme kurulu, asıl üye sayısının salt çoğunluğuyla toplanır. Yedek üyeler de her toplantıya çağrılır ve toplantı yeter sayısının hesabında dikkate alınır ancak asıl üye sayısının toplantı yeter sayısını sağlaması halinde raporların kabulü için yapılacak oylamaya katılmazlar. Toplantı sırasında asıl üye sayısı itibariyle salt çoğunluğun eksikliği durumunda en kıdemliden başlamak üzere yedek üyeler de oylamaya katılır.”

BAŞKAN – En aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin kanun Tasarısı ile değişikliği öngörülen 4681 sayılı yasanın 7. maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Ayla Akat Ata

Nezir Karabaş

Akın Birdal

 

Batman

Bitlis

Diyarbakır

 

Sebahat Tuncel

Pervin Buldan

 

 

İstanbul

Iğdır

 

“İzleme Kurulları asıl üyelerin salt çoğunluğu ile toplanır. Salt çoğunluğun sağlanamaması halinde kıdem sırasına göre yedek üyeler toplantıya katılır. Raporlar üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kabul edilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Evet, gerekçeyi okutuyorum.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Konuşacaksınız.

Önerge sahipleri adına, buyurun.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün akşamdan beri, ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme komisyonları yasasında değişikliği tartışıyoruz. Şimdi, nedir izleme komisyonu? Bugün, hem dünyada birçok ülkede hem de Türkiye’de Adalet Bakanlığının denetimi altında olan, cezaevi savcısının, müdürünün, ikinci müdürünün, diğer görevlilerin bulunduğu ceza ve tutukevlerinde bazı sorunlar yaşanmıştır. Tarihte, her ülkede, bugün, çağdaş dediğimiz Avrupa’da bile bu tür sorunlar cezaevlerinde yaşanıyor. Şimdi, izleme komisyonu hem dünyada hem Türkiye’de neden kuruluyor? Devletin denetiminde olan cezaevlerinde yaşanan sorunların bağımsız kurullarca, sivil toplum örgütlerince denetlenmesi hem bu sorunların çözümlenmesi hem de tüm kamuoyuna güven verilmesi üzerine kurulur. Ancak biz, bu yasayı başından beri, 1’inci maddeden başlayarak, CHP’nin de önerdiği bizim katıldığımız, barodan bir yetkilinin, yine bizim önerdiğimiz Türk tabipler odalarından birer yetkilinin verilmesi kabul edilmedi. Sadece bir tane kadının bulunma zorunluluğu getirildi. Bunu da olumlu buluyoruz ancak bu yeterli değil, yasayı karşılamıyor.

Yine, 2’nci madde de, izleme kurullarının üç ayda bir toplantı yapması, dört ayda bir rapor yazması şeklinde bir düzenleme kabul edildi.

Peki, değerli milletvekilleri, cezaevlerinde yaşanan sorunlar önemli sorunlardır, acil sorunlardır ve anında müdahale edilmesi gereken sorunlardır. Üç ayda bir toplanan, raporunu da Bakanlığa ve diğer kurullara dört ayda bir veren kurulun belirttiği sorunlar, bu kadar süre bekleyebilir mi? Yani, neden bu izleme yapılıyor? Yaşanan sorunların, sıkıntıların çözümü için.

Şimdi, en son maddeye geldik. CHP’li değerli milletvekili arkadaşımız bu konudaki düşüncesini dile getirdi. Biz de şunu söylüyoruz: Sayın Başkan “En aykırı önerge.” dedi. Şimdi, 5 asıl üye var; bu 5 asıl üyenin salt çoğunluğu 3’tür. Bununla toplantı yapılacak. Hadi diyelim ki, kurulların toplantısının aksamaması için bu yapıldı, ancak raporların yazımı için bu izleme kurulunun salt çoğunlukla toplandığı üye sayısının salt çoğunluğuyla rapor yazılıyor, yani 2 üye ile.

Değerli Bakanımız burada belirtti dün akşam, dedi ki “Bu kurullarda avukatlar, tabipler, mühendisler, yine, muhasebeciler ve emekliler var; emekli savcılar, hâkimler. Peki, değerli arkadaşlar, bu rapor yazıldığı zaman bir mühendis ve bir muhasebecinin yalnız bulunduğu ve o raporu yazdığını düşünün. Bu rapor, cezaevinde yaşanan ve iyi izlenmesi gereken, Bakanlığa ve diğer kurullara da bildirilmesi gereken rapor ne kadar gerçekleri yansıtacak?

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Mühendisin yazdığı rapor geçerli değil mi yani?

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) – Şimdi, hem biraz önce konuşan arkadaşlar hem dün akşam bu konuda düşüncelerini dile getiren arkadaşlar, hatta Hükûmet yetkilisi ve AK Parti Grubundan arkadaşlar da avukatların ve tabiplerin bu komisyonlarda olmasının çok önemli olduğunu dile getirdi. Elbette, mühendisler de rapor yazabilir, muhasebeciler de rapor yazabilir. Ama, biz diyoruz ki, cezaevlerinde yaşanan sorunlar adli sorunlardır, hukuka aykırı sorunlardır, bir işlemin yerine getirilmemesidir; bunu bir avukat olmadan, oradaki darp, işkence veya benzeri uygulamaları bir doktor olmadan, komisyon bunların dışındaki kişilerle nasıl rapor yazabilir?

Biz, burada “aykırı” denilen gerekçede şunu söylemişiz: Tamam, salt çoğunlukla komisyon toplantı yapsın, ama yine salt çoğunlukla, en az 3 kişiyle de rapor yazsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karabaş, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu kadar önemli bir yasa maddesini tartışırken, aslında, burada konuşma yapan her arkadaş cezaevlerindeki durumun, geçmişte yaşananların bundan sonra da doğru bir şekilde izlenmesinin önemli olduğunu dile getirdiler. Bizler de, diyoruz bu yasa çok önemli. Ama, 1’inci ve 2’nci madde ve Hükûmetin önerdiği şekliyle 3’üncü madde aynı şekilde geçti mi -ki, geçiyor, öyle gözüküyor- bu madde beklentileri karşılamayacak, cezaevindeki sorunlar devam edecek, halktaki kaygılar da sürecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karabaş.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek için, Sayın Karabaş’a da ifade ediyorum, bu önerge, ilgili maddeyi toptan değiştirdiği için, yani en muhalif önerge olması anlamında, “Aykırı önerge” tabiri kullanılmıştır. Bu bir teknik terimdir, onu bilgilerinize sunuyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Başkan, kabul edenleri saysaydın.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 3’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                                İsa Gök

                                                                                                                 Mersin

Madde 3 – 4681 sayılı Kanunun 7’nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “iki” ibaresi “bir” olarak, üçüncü fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İzleme kurulu, asıl üye sayısının salt çoğunluğuyla toplanır. Yedek üyeler de her toplantıya çağrılır ve toplantı yeter sayısının hesabında dikkate alınır ancak asıl üye sayısının toplantı yeter sayısını sağlaması halinde raporların kabulü için yapılacak oylamaya katılmazlar. Toplantı sırasında asıl üye sayısı itibariyle salt çoğunluğun eksikliği durumunda en kıdemliden başlamak üzere yedek üyeler de oylamaya katılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Gök, konuşacak mısınız?

Buyurun.

İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli üyeler; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu önergemi, ben, on gün kadar önce Başkanlığa arz etmiştim. Arz ederken de bir formülasyonla arz etmiştim Başkanlığa. Bu formülasyonu, bire birde anlattığım hangi parti olursa olsun, tüm milletvekili arkadaşlarım, son derece mantıklı, tutarlı ve olması gereken olarak bulmuşlardı ama şimdi, oylamada bakacağım, bire bir görüşmelerin, Genel Kurulda, grup başkan vekilleri arkasındaki oylamasını kontrol edeceğim şimdi, ona bakacağım.

Şimdi, bu önergedeki en hassas nokta, az önce arz etmeye çalıştığım, kurulların toplantılarının iki aydan üç aya çıkarılması değil, asgari toplantı süresinin, bir aya indirilmesi, bir rutine bindirilmesi. Bu, son derece önemlidir. Bunu, lütfen, dikkatle düşünün. İkincisi ise formülasyondur. Kanun’da geçen, tasarıya da gelen, salt çoğunluk toplantısı ve 5 sayısı olmadığında yedek üyelerin çağırılması, realitede bir uyumsuzluk yaratıyor, realitede. Baro yönetimlerinde aynı şeyi yaşıyoruz, olumlu yeter sayısını bulamıyoruz, üye bekleniyor, telefonlara çağırılıyor, buna gerek yok. O yüzden, dedim ki formülasyonumda: Yedek üyeleri toplantıya çağıralım, toplantıya iştirak etsinler, salt çoğunluğu asil üyeler oluşturuyorlarsa yedek üyeler oylamaya katılamazlar. Formülasyondaki amacım, toplantının mutlaka gerçekleşmesi ve mutlaka karara gitmesi, yani Hükûmetin tasarısının ruhuna tamamen bağlı bir formülasyon bu aslında. Farkı var, 3 kişiden de kaç kişi -1 ve 2 kişi, kaç kişi- gelirse toplantıya çağırılması, bir farklı gözün oluşması.

Ben, önergemi açıklamaya çalıştım. Oy verirken, özellikle hukukçu olmak, benim için önemli ortak bir donedir. Konuştuğum arkadaşların bire birde verdikleri hakkın şu anda nasıl gerçekleşeceğini merak etmemden dolayı dikkat edeceğim.

Saygılarla arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan; 46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 3. maddesi ile; 4681 sayılı Kanunun 7. Maddesinin 2. Fıkrasında geçen “iki” ibaresi yerine “üç” olarak yapılan değişiklik yerine “ayda bir” ibaresinin yer alması şeklinde değişiklik yapılmasını arz ederiz.

                                                                                        Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları      

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Buldan, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Gerekçe okutulsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

46 S. Sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 3.maddesi ile; Kanunun 7. Maddesinin 2. Fıkrasında İzleme Kurullarının en az ayda bir toplanmasının düzenlenmesi Kurul çalışmalarının önemi ve sistematiği açısından gereklidir. Aksi halde kurullara verilen yetki ve sorumluluk gereği gibi açığa çıkmayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 46 Sıra Sayılı yasa tasarısının 3. maddesindeki “salt çoğunluğu” ibaresinin “üçte bir çoğunlukla” biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Kamer Genç

                                                                                                                Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bir tutumunuzu dile getirmek istiyorum. Biraz önce, 2’nci maddede dediniz ki: “Sekiz önerge verilmiştir, yedisini 87’nci maddeye göre işleme koyacağım.” Ben de yerimden kalktım, “Sayın Başkan, 87’nci maddede, yalnız milletvekilleri yedi önerge verebilir, ama her grubun, Komisyonun ve Hükûmetin de önerge verme hakkı var.” dedim, siz benim bu talebime karşı cevap vermediniz. Sizden rica ediyorum: Bir milletvekili yerinden kalkıp size bir şey sorduğu zaman, menfi veya müspet, onun cevabını verin.

BAŞKAN – Sayın…

KAMER GENÇ (Devamla) – Bir dakika… Ben sözümü bitireyim, ondan sonra siz şey edersiniz.

BAŞKAN – Peki, sizden sonra konuşayım ben.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet.

Dolayısıyla, bakın, sizden önce, bu hafta bir hanımefendi çok mükemmel bu Meclisi yönetti. Kendisine çok çok teşekkür ediyorum ve hanımların yönetim konusunda ne kadar kabiliyetli, ne kadar nitelikli kişiler olduğunu gösterdiler. (CHP sıralarından alkışlar) İşte, Türk kadınını kara çarşafa sokmaya çalışanlar bundan dilerim ki ders alırlar.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Konuyu devamlı çarpıtıyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – İkinci bir şeyim Bakana karşı. Şimdi, biraz önce bir milletvekili arkadaşımız, eski bir mahkûma dizüstü bilgisayar verildiğini, bunun niye verildiğini soruyor.

Şimdi, hükûmette, idarede devamlılık ilkesi gereği, Bakanın, ya bu cezaevi mevzuatına uygundur veya aykırıdır demesi lazım. Ama bahsetti, “Efendim, bunu Sayın Hikmet Sami Türk…” Yani, o soruyu soran ilgili partinin iktidarda bulunduğu hükûmet zamanında verildiğini belirtmek istedi. Buna gerek yok. (AK Parti sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – Tamam da, ne var?

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Niye rahatsız oluyorsunuz?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, gerek yok. Eğer yasalara, mevzuata aykırı vermişse, burada, bakan onu geri alır; vermemişse “Arkadaşım, verilen bu şeyde yasaya aykırılık yoktur.” der, geçer gider. Yani, bu kurnazlıkları yapmayalım; hükûmeti, yönetimi usule uygun yapalım.

Ben size bir şeyler öğrenesiniz diye söylüyorum; yoksa, beni hiç ilgilendirmez. Bakın, samimi söylüyorum, bunlar hoş şeyler değil. Yani, ille, benden önce… Yani, kötülük de yapmamış ki, sizden önceki bakan keyfî bir işlem yapmamış ki. İşte, ne kadar azılı gangster de olsa, ne kadar azılı mahkûm da olsa, cezaevine girdiği zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin koruması altına girmiştir ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kanunlarında getirilen masuniyet ve koruma hakkından yararlanır. Bunları böyle ifade etmemiz lazım.

Şimdi, önergemde, ben “salt çoğunluk” yerine, “üçte 1” diyorum, daha rahat toplanması için söylüyorum.

Ben, aslında bu cezaevleriyle çok ilgilendim, işte, cezaevleri alt komisyonunda da bulundum, hakikaten birçok yere gittim. Mesela, işte, burada, son zamanlarda hakikaten cezaevi ve tevkifevlerinde çalışan bürokrat arkadaşlarımızın çok kaliteli, çok nitelikli ve çok tarafsız bir görev yaptığını ve kendilerine de teşekkür ettim.

Ayrıca da, infaz koruma memurlarının da durumunun düzeltilmesi lazım. En azından polisler seviyesindeki bir ücretin verilmesi lazım. Burayı cazip hâle getireceğiz ki, buralar cazip bir hâle gelirse, oraya daha nitelikli, daha bilgili, daha kültürlü insanlar başvurur ve dolayısıyla, o meslek grubu cazibeli olur, bu cezaevlerinde de bir daha işkence meseleleri söz konusu olmaz. Ama, cezaevinde tabii ki, çok değişik insan kitlesiyle karşılaşan infaz koruma memurları -onlar da insan- hele ekonomik yönden de sıkıntı içinde olurlarsa, o zaman daha objektif davranmazlar, kötü muamele de yapabilirler. Ama bizim istediğimiz, bu kurumda artık işkencenin sıfır noktasında olması lazım. Özellikle bu cezaevlerinden cezaevlerine nakledilirken bazı uzamalar oluyor, işte sıkıntılar oluyor. Bunların daha pratik hâle getirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bir de, cezaevlerinin dış koruması jandarmaya ait ve hakikaten jandarmanın da büyük bir kadrosu bu işlerle uğraşıyor. Bence, buna bir çare… Artık teknoloji çok ilerledi, teknolojik imkânlardan yararlanmak suretiyle bu cezaevlerinin dış korumalarını jandarmadan alıp Adalet Bakanlığı içinde, daha bu konuda, işte infaz koruma memurları mesleğini cazip hâle getirecek, iyi eğitecek bir kadro oluşturmak suretiyle bu kurumu daha rahat, daha objektif, daha saygın, daha iyi hizmet edebilecek bir hüviyete kavuşturabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Biz, tabii, geçmişte büyük olaylar oldu, cezaevlerinde büyük ölümler oldu. Hatta bir anımı anlatayım: Ben F tipi cezaevlerine gittim. F tipi cezaevinde tek hücrede kalan bir vatandaş kendisini yakmış. Ben hastanede ziyarete gittim, “Yahu, Kamer Bey, hele şu telefonu getir bana. Benim kendimi yaktığımı benim liderim biliyor mu bilmiyor mu, kendisine telefon edeyim.” dedi.

Bakın, insanların nasıl bir hâletiruhiye içinde olduğunu, ben bunları kendi gözümle gördüm. Tabii, zamanım da çok olmadığı için, F tipi cezaevlerinin kurulmasının aşamalarını… Orada, işte 150-160’a yakın açlık ve ölüm oruçlarında giden çok gençler oldu. Bunlar olmalı mıydı, olmamalı mıydı… Yani, onlar tabii, çok büyük, hazin üzüntüler. Bir daha o tip olayların olmaması dileğiyle, kanunun hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ederim.

Saygıdeğer arkadaşlarım, Sayın Genç’in kimi takdir edip, takdir etmeyeceği bizim yetkimiz dâhilinde olan bir husus değildir. Takdir hususlarını yüzlerine de söyleyebilir, başka şekilde de ifade edebilir. O kendisine aittir, o hakkı saklıdır, kimsenin hakkına bir tecavüzde bulunamayız. Yalnız, burada arkadaşlarımla da istişare ettim, buradaki husus şu: Biraz önce bir gruba mensup olan milletvekili arkadaşlarımızın önergesini okuttum. Arkadaşlarımızın şu ana kadar bu Tüzük maddesini yorumlamaları, yani Başkanlık Divanı olarak, yedi tane önerge işleme konuluyor. Eğer, daha sonra herhangi bir gruba mensup milletvekillerinin önergesi bu şekilde verilmişse, önceki önergelerden başka bir gruba ait olan, milletvekillerine ait önergelerden bir tanesi çekiliyor. Ama Sayın Genç, onu diğer konularda olduğu gibi farklı yorumluyor. Yorumlayabilir, o hakkı saklıdır. Benim ona diyeceğim bir husus yoktur, ama her yorum mutlaka doğrudur anlamını taşımaz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 87’nci maddeyi açın okuyun.

BAŞKAN – Bu husustaki uygulama bu şekildedir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, öyle değil.

BAŞKAN – Bunu bilgilerinize sunuyorum.

Sanki, yüksek sesle bir şeyler ifade edildiği zaman, öyle doğruymuş da, başkaları yanlış yapıyormuş gibi bir havayı kabul etmemiz mümkün değil.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu anda çalışma süremiz belirlendiği şekilde dolmuştur,  tamamlanmıştır.

Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 20 Kasım 2007 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar, hayırlı hafta sonları diliyorum.

                                                        Kapanma Saati :19.03

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.