DÖNEM: 23                              CİLT: 3                       YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

14’ün­cü Bir­le­şim

31 Ekim 2007 Çar­şam­ba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II.- GE­LEN KÂĞIT­LAR

II­I.- YOK­LA­MA

IV.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) Çe­şit­li İş­ler

1.- Es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün ve­fa­tı ne­de­niy­le say­gı du­ru­şu

B) Tez­ke­re­ler

1.- Ro­man­ya Par­la­men­to­su Baş­ka­nı Bog­dan Ol­te­na­u ve be­ra­be­rin­de­ki he­ye­tin ül­ke­mi­zi zi­ya­ret et­me­si­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/203)

2.- Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter Mec­li­si ve Ba­tı Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­çi­ci Av­ru­pa Gü­ven­lik ve Sa­vun­ma Asamb­le­si, NA­TO Par­la­men­ter Asamb­le­si, Av­ru­pa Gü­ven­lik ve İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Par­la­men­ter Asamb­le­si, As­ya Par­la­men­ter Asamb­le­si ile Av­ru­pa-Ak­de­niz Par­la­men­ter Asamb­le­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni tem­sil ede­cek grup­la­rı oluş­tu­ra­cak üye­le­rin isim­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/204)

3.- Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Öza­k’­ın Hin­dis­ta­n’­a ya­pa­ca­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/205)

4.- Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın Be­la­ru­s’­a ve İngil­te­re­’­ye ya­pa­ca­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/206)

5.- Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti Cum­hu­ri­yet Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın resmî da­ve­ti­ne ica­bet­le TBMM Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu he­ye­ti­nin Ku­zey Kıb­rı­s’­a ya­pa­ca­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/207)

C) Mec­lis Araş­tır­ma­sı Öner­ge­le­ri

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 20 mil­let­ve­ki­li­nin, de­mir yo­lu ula­şım sis­te­min­de­ki so­run­la­rın araş­tı­rı­la­rak alt­ya­pı ve iş­let­me­ci­li­ği­nin ge­liş­ti­ril­me­si için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/25)

2.- Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İnce ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, Bal­kan göç­men­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/26)

 

V.- OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat Pak­di­l’­in, es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün ve­fa­tı ne­de­niy­le mer­hu­ma Al­la­h’­tan rah­met, ai­le­si­ne ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­le­yen ko­nuş­ma­sı

 

VI.- TE­ŞEK­KÜR, TEB­RİK, TE­MEN­Nİ VE TA­Zİ­YE­LER

1.- İzmir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Meh­met Em­re­han Ha­lı­cı, İzmir Mil­let­ve­ki­li Ok­tay Vu­ral, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Muş Mil­let­ve­ki­li Sır­rı Sa­kık, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Öz­nur Ça­lık, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Er­tuğ­rul Gü­nay, Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Genç, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Os­man Ça­kır ve Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Nu­ret­tin Ca­nik­li­’­nin, Es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün ve­fa­tı ne­de­niy­le ta­zi­ye ko­nuş­ma­la­rı

 

VI­I.- GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

A) Mil­let­ve­kil­le­ri­nin Gün­dem Dı­şı Ko­nuş­ma­la­rı

1.- Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li Meh­met Er­do­ğa­n’­ın, Türk Kı­zı­la­yı­nın fa­a­li­yet­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Tay­fur Sü­ne­r’­in, yaş seb­ze mey­ve ih­ra­ca­tın­da ya­şa­nan so­run­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di Eke­r’­in ce­va­bı

3.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Tan­ku­t’­un, ha­zi­ne ara­zi­le­ri üze­rin­de ec­ri mi­sil öde­ye­rek ta­rım ya­pan çift­çi­le­rin sı­kın­tı­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal Una­kı­ta­n’­ın ce­va­bı

 

VI­I­I.- ÖNE­Rİ­LER

A) Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­le­ri

1.- Ge­nel Ku­ru­lun 31/10/2007 Çar­şam­ba gün­kü bir­le­şi­min­de söz­lü so­ru­la­rın gö­rü­şül­me­me­si­ne ve 1/11/2007 Per­şem­be gün­kü bir­le­şi­min­de 16 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın gö­rüş­me­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­na iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

 

IX.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri

1.- İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile  Millî  Eği­tim,  Kül­tür,  Genç­lik  ve  Spor  Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru  (1/350) (S. Sa­yı­sı: 16)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 30 milletvekilinin, baz istasyonları ile ilgili iddiaların (10/23),

Muğla Milletvekili Ali Arslan ve 33 milletvekilinin, turizm sektörünün sorunlarının (10/24),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 73 milletvekilinin, Ankara'da yaşanan içme ve kullanma suyu sorununda, Ankara Büyükşehir Belediyesi üzerinde gözetme ve düzeltici önlemler alma ve ilgili bakanlıklar arasında iş birliği sağlama konusunda sorumluluklarını yerine getirmeyerek görevlerinin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterdiği ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine uyduğu iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Anayasa’nın 100’üncü ve İç Tüzük’ün 107’nci maddeleri uyarınca Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin (9/1) ön görüşmeleri tamamlandı; yapılan gizli oylamadan sonra, Meclis soruşturması açılması kabul edilmedi.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, konuşmasında şahsına sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.

31 Ekim 2007 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.48’de son verildi.

Nevzat PAKDİL

Başkan Vekili

 

Yaşar TÜZÜN

Fatoş GÜRKAN

 

Bilecik

Adana

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

No.: 20

II.- GELEN KÂĞITLAR

31 Ekim 2007 Çarşamba

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 20 Milletvekilinin, demir yolu ulaşım sistemindeki sorunların araştırılarak altyapı ve işletmeciliğinin geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/25) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 21 Milletvekilinin, Balkan göçmenlerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/26) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)

31 Ekim 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­a­ti: 15.05

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Mu­rat ÖZ­KAN (Gi­re­sun), Fa­toş GÜR­KAN (Ada­na)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 14’ün­cü Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

 

II­I.- YOK­LA­MA

BAŞ­KAN – Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için iki da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

 

IV.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) Çe­şit­li İş­ler

1.- Es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün ve­fatı ne­de­niy­le say­gı du­ru­şu

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün ve­fat eden 17’nci, 18’in­ci ve 19’un­cu Dö­nem İzmir Mil­let­ve­ki­li, Dı­şiş­le­ri es­ki Ba­ka­nı, Dev­let es­ki Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün aziz ha­tı­ra­sı önün­de Ge­nel Ku­ru­lu bir da­ki­ka­lık say­gı du­ru­şu­na da­vet edi­yo­rum.

(Say­gı du­ru­şun­da bu­lu­nul­du)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum.

 

V.- OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat Pak­di­l’­in, es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün ve­fa­tı ne­de­niy­le mer­hu­ma Al­la­h’­tan rah­met, ai­le­si­ne ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­le­yen ko­nuş­ma­sı

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­mi­zin ye­tiş­tir­di­ği de­ğer­li bi­lim ve dev­let ada­mı Er­dal İnö­nü­’­yü bu­gün kay­bet­tik. Ken­di­si­ne Al­la­h’­tan rah­met, ke­der­li ai­le­si­ne ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Ge­rek bi­lim ge­rek­se si­ya­set ala­nın­da ül­ke­mi­ze yap­mış ol­du­ğu hiz­met­ler her za­man şük­ran­la anı­la­cak­tır. Ru­hu şad ol­sun.

Evet, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, Sa­yın Ana­dol, sis­te­me gi­rer mi­si­niz efen­dim, ye­ri­niz­den si­ze söz hak­kı ve­re­yim.

Bu­yu­run Sa­yın Ana­dol.

 

 

VI.- TE­ŞEK­KÜR, TEB­RİK, TE­MEN­Nİ VE TA­Zİ­YE­LER

1.- İzmir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Meh­met Em­re­han Ha­lı­cı, İzmir Mil­let­ve­ki­li Ok­tay Vu­ral, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Muş Mil­let­ve­ki­li Sır­rı Sa­kık, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Öz­nur Ça­lık, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Er­tuğ­rul Gü­nay, Tun­ce­li Millet­ve­ki­li Ka­mer Genç, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Os­man Ça­kır ve Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Nu­ret­tin Ca­nik­li­’­nin, Es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Er­dal İnö­nü­’­nün vefa­tı ne­de­niy­le ta­zi­ye ko­nuş­ma­la­rı

K. KE­MAL ANA­DOL (İzmir) – Sa­yın Baş­kan, ba­na söz ver­mek ne­za­ke­ti­ni gös­ter­di­ği­niz için si­ze te­şek­kür edi­yo­rum ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na yü­ce Par­la­men­to­yu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Za­tı­a­li­ni­zin de be­lirt­ti­ği gi­bi, es­ki 17, 18 ve 19’un­cu Dö­nem İzmir Mil­let­ve­ki­li, Dev­let Ba­ka­nı, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Ve­ki­li ola­rak gö­rev ya­pan SO­DEP ve Sos­yal De­mok­rat Halk­çı Par­ti Ge­nel Baş­ka­nı Er­dal İnö­nü­’­yü kay­bet­me­nin üzün­tü­sü için­de­yiz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na yü­ce Par­la­men­to­nun acı­sı­nı pay­la­şı­yo­ruz.

Sa­yın Baş­ka­nım, Er­dal İnö­nü, 12 Mar­tın çal­kan­tı­lı gün­le­rin­de, genç­lik ha­re­ket­le­ri­nin gün­de­me gel­di­ği bir dö­nem­de hem genç­le­re iti­dal tav­si­ye eden hem de öz­gür­lük­le­ri sa­vu­nan bir rek­tör ola­rak, OD­TÜ Rek­tö­rü ola­rak top­lum­ca ta­nın­dı. Ta­bii bi­lim ada­mı yö­nü­nü, üni­ver­si­te­ler bi­li­yor­du, bi­lim ca­mi­a­sı, bi­lim âle­mi bi­li­yor­du, ama böy­le bir dö­nem­de ba­si­ret­li yö­ne­ti­miy­le top­lu­mu­muz ta­ra­fın­dan ta­nın­dı ve o gün­kü Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si için­de de mey­da­na ge­len çal­kan­tı sı­ra­sın­da ba­ba­sı mer­hum İsmet İnö­nü­’­yü mağ­lup eden mer­hum Ece­vi­t’i en ön­ce teb­rik ede­cek ka­dar de­mok­rat bir ki­şi­li­ğe sa­hip­ti mer­hum Er­dal İnö­nü.

12 Ey­lül­den son­ra sos­yal de­mok­rat­la­rın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­le­rin, mer­kez so­lun to­par­lan­ma­sı gün­dem­dey­di. Ai­le­si­ne rağ­men, ai­le­si­ne ve ken­di­si­nin di­ren­ci­ne rağ­men, top­lum­da sos­yal de­mok­rat ca­mi­a­dan ge­len yo­ğun is­tem­le­ri kı­ra­ma­dı. Bir de­fa vaz­geç­me­si­ne, ge­ri dön­me­si­ne rağ­men SO­DE­P’­in Ge­nel Baş­ka­nı ol­du, SO­DE­P’i kur­du ve Kon­sey ta­ra­fın­dan se­çi­me so­kul­ma­yan SO­DE­P’­i, da­ha son­ra -bir baş­ka ki­şi­yi rah­met­le an­mak du­ru­mun­da­yım- Halk­çı Par­ti Ge­nel Baş­ka­nı mer­hum Ay­dın Gü­ven Gür­ka­n’­la bir­lik­te ay­nı ça­tı al­tın­da bir­leş­tir­di ve ya­pı­lan ara se­çim­ler­de İzmir ada­yı ola­rak Par­la­men­to­ya gir­di. İzmir­li­ler, de­mok­rat kim­lik­le­riy­le Er­dal İnö­nü­’­yü ba­ğır­la­rı­na bas­tı­lar. 18’in­ci Dö­nem­de bir­lik­te Par­la­men­to­da İzmir Mil­let­ve­ki­li ola­rak gö­rev yap­mak­tan onur du­yu­yo­rum, o gün­le­ri has­ret­le anı­yo­rum. 19’un­cu Dö­nem­de tek­rar İzmir Mil­let­ve­ki­li ol­du ve ku­ru­lan hükûmet­ler­de Baş­ba­kan Yar­dım­cı­lı­ğı, Baş­ba­kan Ve­kil­li­ği, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Dev­let Ba­kan­lı­ğı gi­bi önem­li gö­rev­ler­de bu­lun­du.

Sö­zü­mü faz­la uzat­mak is­te­mi­yo­rum. Bi­lim ca­mi­a­sı­na, ai­le­si­ne, Türk mil­le­ti­ne ve onu Par­la­men­to­ya gön­de­ren İzmir hal­kı­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, yü­ce Par­la­men­to­ya say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ana­dol.

Sa­yın Ba­ka­nım, is­ter­se­niz, si­ze ye­ri­niz­den bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak söz ve­re­yim ya­hut da da­ha son­ra, gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­lar ya­pı­la­ca­ğı için on­la­ra ce­vap ma­hi­ye­tin­de yi­ne kür­sü­den ko­nu­şa­bi­lir­si­niz. İç Tü­zü­k’­ün amir hü­küm­le­ri böy­le ol­du­ğu içi­n…

Da­ha son­ra mı ko­nu­şa­cak­sı­nız Sa­yın Ba­kan?

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Pe­ki, olur.

BAŞ­KAN – Evet, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak Sa­yın Em­re­han Ha­lı­cı­’­nın, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li­mi­zin bir söz ta­le­bi var.

Sa­yın Ha­lı­cı, mik­ro­fo­nu­nu­zu aç­tı­ra­yım.

MEH­MET EM­RE­HAN HA­LI­CI (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­ka­nım, söz ver­di­ği­niz için çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben de kı­sa bir açık­la­ma yap­mak is­te­dim. Söz­le­ri­me baş­lar­ken ken­dim ve DSP’­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz adı­na yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­yü kay­bet­miş ol­ma­nın de­rin üzün­tü­sü­nü ya­şı­yo­ruz. Ken­di­si­ne Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum. O, ör­nek bir si­ya­set ada­mıy­dı, bir dev­let ada­mıy­dı ve ay­nı za­man­da da ör­nek bir bi­lim ada­mıy­dı. Sa­de­ce si­ya­set­te de­ğil ama bi­li­min, kül­tü­rün, sa­na­tın her ala­nın­da ör­nek ça­lış­ma­lar yap­tı ve bi­li­me, kül­tü­re, sa­na­ta ina­nan in­san­lar ara­sın­da da çok özel bir yer edin­di. Bu yüz­den üzün­tü­müz çok ama çok faz­la­dır. De­rin bil­gi bi­ri­ki­mi­nin ya­nı sı­ra hoş­gö­rü­süy­le, mü­te­va­zı­lı­ğıy­la ve ne­za­ke­tiy­le Tür­ki­ye­’­ye ör­nek ol­du, bun­dan son­ra da ör­nek ol­ma­ya de­vam ede­cek­tir.

Ben, ken­di­si­ne tek­rar rah­met di­li­yo­rum ve Türk mil­le­ti­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Çok te­şek­kür­ler efen­dim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ha­lı­cı.

Evet, kı­sa bir açık­la­ma için İzmir Mil­let­ve­ki­li ve MHP Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ok­tay Vu­ral’­a söz ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run Sa­yın Vu­ral.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Biz de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­nün rah­met­li ol­ma­sın­dan do­la­yı ta­zi­ye­le­ri­mi­zi, üzün­tü­le­ri­mi­zi bil­dir­mek is­ti­yo­ruz. Bü­tün si­ya­set ca­mi­a­sı­nın, bi­lim adam­la­rı­nın ba­şı sağ ol­sun, Al­lah rah­met ey­le­sin. Acı­la­rı­nı pay­la­şı­yo­ruz. Türk si­ya­se­ti­ne ken­di öz­gün ni­te­li­ğiy­le de­rin­lik ka­zan­dır­mış bir şah­si­ye­ti kay­bet­me­nin acı­sı­nı pay­la­şı­yo­ruz.

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Vu­ral.

Evet, Sa­yın As­la­noğ­lu, hem­şeh­ri­li­ği do­la­yı­sıy­la ga­li­ba, söz is­te­miş. Mil­let­ve­kil­le­ri­miz adı­na da Sa­yın As­la­noğ­lu­… Adı­na de­ğil de da­ha doğ­ru­su ken­di­si­ne bir kı­sa açık­la­ma için söz ve­re­yim.

Bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Ör­nek dev­let ada­mı, de­ğer­li bir bi­lim ada­mı, il­ke­li, dü­rüst ve onur­lu bir si­ya­set­çi olan Sa­yın İnö­nü­’­yü rah­met­le anı­yo­rum. Sa­yın İnö­nü­’­ye Al­lah ga­ni ga­ni rah­met ey­le­sin, ru­hu şad ol­sun. Ma­lat­ya hal­kı adı­na, ai­le­si­ne, tüm Türk mil­le­ti­ne ve tüm bi­lim ca­mi­a­sı­na baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ile­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­kık.

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Sa­yın Baş­kan, ben de te­şek­kür edi­yo­rum söz ver­di­ği­niz için.

Bu­gün ger­çek­ten ül­ke­miz­de önem­li bir şah­si­ye­ti kay­bet­tik. Ben de uzun yıl­lar Sa­yın İnö­nü­’y­le bir­lik­te olan bir si­ya­set­çi­yim. SO­DE­P’­in ku­ru­lu­şun­dan Sos­yal De­mok­rat Halk­çı Par­ti­ye ka­dar ge­nel baş­ka­nı­mız, ben il baş­ka­nıy­dım. On­dan çok şey öğ­ren­dik de­mok­ra­si adı­na, öz­gür­lük­ler adı­na, ba­rış ve hu­kuk adı­na çok şey öğ­ren­dik, hoş­gö­rü­yü öğ­ren­dik, to­le­ran­sı öğ­ren­dik. Bir dö­nem de ken­di­siy­le bir­lik­te Par­la­men­to­da bu­lun­dum ve bi­ze önem­li bir şey­ler öğ­ret­ti. Si­ya­se­tin vaz­ge­çil­mez ol­du­ğu­nu söy­le­yen­le­re şunu söy­le­di hep: Ku­şa­tıl­dı­… De­di ki: “Si­ya­se­ti bı­ra­ka­bi­li­riz.” Ve ye­ri, za­ma­nı ge­lin­ce de bı­ra­kıl­dı. Ne ya­zık ki ül­ke­miz­de bu önem­li şah­si­yet­le­ri kay­bet­ti­ği­miz za­man, ar­ka­sın­dan çok önem­li şey­ler söy­le­riz. Sa­yın İnö­nü o dö­nem epey­ce sı­kın­tı­lı an­lar ya­şa­dı, ku­şa­tıl­dı ve İnö­nü­’­ye ih­ti­ya­cı­mız var­dı o dö­nem­de. Biz bir­lik­te bu­lun­du­ğu­muz dö­nem­de İnö­nü­’­nün önem­li pro­je­le­ri var­dı. Tür­ki­ye­’­yi öz­gür­leş­tir­mek ve de­mok­ra­tik­leş­tir­mek için çok önem­li şey­ler yap­tı. Biz 24 mil­let­ve­ki­li, Sa­yın İnö­nü­’­ye o dö­nem Tür­ki­ye­’­yi öz­gür­leş­ti­re­cek ve de­mok­ra­tik­leş­ti­re­cek bir pro­je sun­du­ğu­muz­da, ilk git­ti­ği­miz­de aca­ba na­sıl kar­şı­la­nı­rı­z… Böy­le bir te­red­düt ve kuş­ku var­ken, İnö­nü ce­bin­den ka­le­mi çı­ka­rıp “Ben, 25’in­ci mil­let­ve­ki­li ola­rak bun­la­rın al­tı­na im­za­mı ata­bi­li­rim...” Bu nok­ta­da, bu ka­dar ka­rar­lı, inanç­lı bir si­ya­set ada­mıy­dı, ama ne ya­zık ki onun pro­je­le­ri­ni ha­ya­ta ge­çir­mek çok zor ol­du, ku­şa­tıl­dı ve bun­dan do­la­yı da si­ya­se­ti bı­rak­tı ve Tür­ki­ye için bü­yük bir ka­yıp­tı.

Şim­di, di­li­yo­rum, umu­yo­rum, bu si­ya­set­te uzun yıl­lar, si­ya­set­te bir tür­lü yaş­lan­ma­yan­lar -ül­ke­miz­de ne ya­zık ki böy­le bir acı ger­çe­ği­miz de var, Tür­ki­ye­’­de si­ya­set­çi­ler yaş­lan­mı­yor ama- İnö­nü­’­yü ör­nek alır­lar, ge­le­cek ne­sil de İnö­nü­’­yü ör­nek ala­rak, ül­ke­miz, ona uy­gun si­ya­set pro­fi­li çı­ka­rır.

Ben ken­di­si­ne rah­met di­li­yo­rum ve bü­tün Tür­ki­ye­’­ye baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Öz­nur Ça­lık, bu­yu­run.

ÖZ­NUR ÇA­LIK (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz; bu­gün ve­fa­tı­nı öğ­ren­miş bu­lun­du­ğu­muz Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­yü rah­met­le anı­yo­ruz. De­ğer­li bir si­ya­set ve dev­let ada­mı­nı kay­bet­miş bu­lu­nu­yo­ruz.

Tüm Tür­ki­ye'nin ve de­ğer­li Ma­lat­ya­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­zin ba­şı sağ ol­sun di­yo­rum. Bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu tüm hiz­met­ler için de ken­di­si­ni bir kez da­ha rah­met­le anı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yor, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Evet, bu ko­nu­da­ki dü­şün­ce­le­ri­ni al­mak üze­re Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı­mız Sa­yın Er­tuğ­rul Gü­nay.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım söz ver­di­ği­niz için.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın İnö­nü­’­nün kay­bın­dan duy­du­ğu­muz de­rin üzün­tüy­le ben de rah­met ve sa­bır di­lek­le­ri­mi su­nu­yo­rum.

Sa­yın İnö­nü, Par­la­men­to­da bir sü­re bu­lu­nan, si­ya­set­te bir sü­re bu­lu­nan ve is­mi bu­lun­du­ğu alan­da say­gıy­la anı­lan bir in­san ol­mak­la bir­lik­te, esas iti­ba­rıy­la bir bi­lim ada­mıy­dı. Zor ko­şul­lar­da, bi­raz da ko­şul­la­rın zor­la­ma­sıy­la ve da­yat­ma­sıy­la si­ya­se­te ka­tıl­mış­tı ve son­ra ken­di­si için çok uy­gun ve say­gı­de­ğer bir za­man­la­may­la da si­ya­set­ten ay­rıl­dı ve ay­rı­lı­şı da ka­tı­lı­şı gi­bi özel an­lam­lar ta­şı­yan bir dav­ra­nış ola­rak hep al­kış­lan­dı, say­gıy­la kar­şı­lan­dı.

Bir bi­lim ada­mıy­dı -ya­kın ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mız hep ha­tır­lar­lar- si­ya­si ge­zi­le­ri­nin boş za­man­la­rın­da, bir mik­tar ken­di­si­ne kal­dı­ğı za­man­lar­da çan­ta­sın­dan not def­te­ri­ni çı­ka­rır, ka­fa­sın­da ya­rım kal­mış bu­lu­nan prob­lem­le­ri çöz­me­ye gay­ret eder­di ve yi­ne si­ya­set­ten fır­sat bul­du­ğu an­lar­da aka­de­mik çev­re­ler­de­ki ar­ka­daş­la­rıy­la iliş­ki­le­ri­ni ko­par­ma­ma­ya, aka­de­mik dün­ya­da ne olup bit­ti­ği­ni ta­kip et­me­ye ve aka­de­mik dün­ya ile yap­tı­ğı söy­le­şi­ler­le bir tür ken­di­ni ye­ni­le­me­ye ça­lı­şır­dı. Zor bir an­da si­ya­se­te ka­tıl­dı. Tür­ki­ye­’­de cum­hu­ri­ye­tin as­kı­ya alın­dı­ğı, de­mok­ra­si­ye son ve­ril­di­ği bir dö­nem­de, ye­ni­den si­ya­si par­ti­le­rin şekil­le­ne­ce­ği bir or­tam­da ken­di­si­ne yö­ne­lik bir ta­lep ol­du. Bir tür si­ya­si akım­la­rın, 12 Ey­lü­lün zor­la­dı­ğı, ka­pat­tı­ğı, bas­tır­dı­ğı si­ya­si akım­la­rın ye­ni­den meş­ru­i­yet ka­zan­ma­sı için ba­zı gü­ven­ce ni­te­lik­li isim­le­re ih­ti­yaç var­dı o ko­şul­lar­da ve ken­di­si­ne böy­le bir gö­rev öne­ril­di, uzun du­rak­sa­ma­lar­dan son­ra ka­bul et­ti. Fa­kat, is­mi, baş­lan­gıç­ta, ne ya­zık ki 12 Ey­lül yö­ne­ti­mi ta­ra­fın­dan Par­la­men­to aday lis­te­si­ne alın­ma­dı, adı­nın ve so­ya­dı­nın bü­tün say­gın­lı­ğı­na rağ­men alın­ma­ya­cak ka­dar sa­kın­ca­lı bu­lun­du ve ve­to edil­di. 12 Ey­lül yö­ne­ti­mi ta­ra­fın­dan Er­dal İnö­nü­’­nün is­mi Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gir­me­sin­de sa­kın­ca bu­lu­nan­lar sı­nı­fı­na alın­dı ve ve­to edil­di. Hâlbu­ki, Er­dal İnö­nü, da­ha ön­ce bir ve­si­ley­le söy­le­di­ğim gi­bi, is­miy­le çok genç bir çağ­rı­şım ya­ra­tır­ken, so­ya­dıy­la da ta­ri­hi­mi­zin özel gün­le­ri­ni, bir tür mil­le­tin makûs ta­li­hi­nin ye­nil­di­ği ba­şa­rı­la­rı sim­ge­li­yor­du ve böy­le bir isim, bü­tün ken­di mük­te­se­ba­tı­nın de­rin­li­ği­ne ve say­gın­lı­ğı­na rağ­men, o dö­ne­min ko­şul­la­rın­da si­ya­set­ten ya­sak­lan­ma­ya, en azın­dan Par­la­men­to­ya gir­mek­ten ya­sak­lan­ma­ya ça­lı­şıl­dı. Bu da Tür­ki­ye'nin ya­kın bir geç­miş­te, he­nüz bir çey­rek yüz­yıl ka­dar ge­ri­de ka­lan bir geç­miş­te, de­mok­ra­si açı­sın­dan ne ka­dar bü­yük dar­bo­ğaz­lar­dan geç­ti­ği­nin sim­ge­sel bir ola­yı­dır. Sa­yın İnö­nü, da­ha son­ra­ki sü­reç­te ko­şul­la­rı ken­di­si zor­la­dı bu kez, si­ya­se­te da­ha ak­tif gö­rev­ler­de gel­di, Par­la­men­to­ya gel­di.

Ben, yi­ne fi­zik prob­le­mi­ni çö­zer­ken­ki se­vim­li­li­ği için­de baş­ka ba­zı dav­ra­nış­la­rı­nı da çok sev­giy­le bu­gün ha­tır­lı­yo­rum ve mil­le­ti­mi­zin de ha­tır­la­ya­ca­ğı­nı sa­nı­yo­rum ve si­ya­si kül­tü­rü­mü­ze özel kat­kı­lar yap­tı­ğı­nı özel­lik­le bu­ra­da be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Si­ya­set­te al­kış­lan­ma­nın çok mak­bul sa­yıl­dı­ğı, omuz­la­ra alın­ma­nın çok mak­bul sa­yıl­dı­ğı, omuz­lar­da ta­şın­ma­nın çok mak­bul sa­yıl­dı­ğı ge­le­ne­ğe kar­şı çok sim­ge­sel dav­ra­nış­lar­la di­ren­di. Omuz­la­ra alın­ma­ya ça­lı­şıl­dı­ğı yer­ler­de, bi­raz çev­re­sin­de­ki­le­rin şaş­kın ba­kış­la­rı ve alay­cı gü­lüm­se­me­le­ri­ne ne­den ola­cak şekil­de ken­di­si­ni doğ­ru­dan ye­re at­tı, ken­di­si­ni top­ra­ğa at­tı ve omu­za alın­ma­sı­nı böy­le­ce in­sa­ni bir di­re­niş­le, fi­zi­ki bir di­re­niş­le en­gel­le­di­ği, bil­me­yen­ler ta­ra­fın­dan bi­lin­me­li­dir. Ya­ni, Tür­ki­ye si­ya­se­ti­nin Şark­lı gö­rün­tü­sü­ne cid­di bi­çim­de, bi­rey­sel, in­sa­ni di­re­niş­le­ri ol­du.

Baş­ka şey­ler de yap­tı. Par­la­men­to­da dü­şün­ce­le­rin ya­sak­lan­dı­ğı, Par­la­men­to­da fark­lı ara­yış­la­rın ya­sak­lan­dı­ğı bir dö­nem­de ya­sak­la­nan ar­ka­daş­la­rın, dış­la­nan ar­ka­daş­la­rın dü­şün­ce­le­ri­ne ka­tıl­ma­mak­la bir­lik­te on­la­rın söz öz­gür­lü­ğü­nü, dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü­nü sa­vun­du­ğu­nu, Par­la­men­to Baş­kan­lı­ğı­na ver­di­ği ya­zı­lı açık­la­may­la be­lirt­ti ki o dö­nem­de Tür­ki­ye'de ay­nı kul­var­da si­ya­set ya­pan ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız o kri­tik gün­ler­de or­ta­da bu­lun­ma­ma­yı ter­cih et­miş­ler­di.

Si­ya­set­ten ay­rıl­dı­ğı gün­ler­de, yi­ne, Tür­ki­ye'nin resmî kül­tü­rü­nün, Tür­ki­ye'nin ege­men kül­tü­rü­nün ta­bu say­dı­ğı, ya­sak­lı say­dı­ğı ko­nu­lar­da bi­lim­sel ça­lış­ma­lar, aka­de­mik ça­lış­ma­lar, üni­ver­si­te tar­tış­ma­la­rı ya­pı­lır­ken, yi­ne, dü­şün­ce­le­re ka­tıl­ma­mak­la bir­lik­te söz öz­gür­lü­ğü­nü sa­vu­nan dav­ra­nış­la­rı­nı o top­lan­tı­la­ra ka­tıl­mak­la gös­ter­me­ye ça­lış­tı.

Ger­çek­ten, Tür­ki­ye si­ya­sal ya­şa­mın­dan, bi­lim ada­mı özel­lik­le­ri ağır ba­san say­gın bir si­ya­set ve dev­let ada­mı geç­ti.

İnö­nü, zor ko­şul­lar­da si­ya­se­te gi­re­rek as­lın­da si­ya­se­tin say­gın bir iş ol­du­ğu­nu an­lat­ma­ya ça­lış­tı. O ay­dın kü­çüm­se­me­si­ne kar­şı, si­ya­se­ti kü­çük gö­ren ay­dın tav­rı­na kar­şı, si­ya­se­te önem ve­ren, si­ya­se­tin her işin önün­de ol­du­ğu­nu gös­te­ren dav­ra­nış­lar ser­gi­le­di si­ya­se­te gir­mek­te­ki di­ren­ciy­le ve yi­ne, si­ya­se­tin her şey ol­ma­dı­ğı­nı, in­sa­nın ken­di­si­ne ayır­ma­sı ge­re­ken bir za­man ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni, in­sa­nın si­ya­set dı­şın­da iliş­ki­le­ri, gay­ret­le­ri, sev­di­ği alan­lar ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni, özel bir ko­num­da  -ge­nel baş­kan ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sıy­ken- ak­tif si­ya­set­ten ay­rı­la­rak gös­ter­di.

Tür­ki­ye si­ya­se­tin­den, ger­çek­ten, si­ya­set kül­tü­rü­ne in­sa­ni dav­ra­nış­la­rıy­la de­rin­den mü­da­ha­le eden ve özel ör­nek­ler gös­te­ren bir in­sa­nın geç­ti­ği­ni bu­gün bü­tün kal­bim­le du­yum­su­yo­rum. Ken­di­si­ni sev­giy­le anı­yo­rum, rah­met­le anı­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti­nin bü­tün ba­kan­la­rı adı­na, men­su­bu bu­lun­du­ğum si­ya­si par­ti, men­su­bu bu­lun­du­ğum si­ya­si par­ti­nin mil­let­ve­kil­le­ri adı­na ve ken­di­si­ni se­ven her­kes adı­na rah­met di­lek­le­ri­mi ve mil­le­ti­mi­ze sa­bır di­lek­le­ri­mi su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Sa­yın Gen­ç…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

1983 ve 1995 yıl­la­rı ara­sın­da Sa­yın Er­dal İnö­nü­’y­le ay­nı par­ti­de, ay­nı ça­tı­da gö­rev ya­pan bir ki­şi ola­rak, Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­nün bu­gün kay­bın­dan duy­du­ğum üzün­tü ger­çek­ten çok bü­yük­tür.

Bu si­ya­set­te be­ra­ber bu­lun­du­ğu­muz yıl­lar­da Sa­yın İnö­nü­’­nün dü­rüst­lü­ğü­nü en ya­kın­dan gö­ren, ki­şi­li­ği­ni en ya­kın­dan ta­nı­yan, yurt­se­ver­li­ği­ni en ya­kın­dan ta­nı­yan; de­mok­ra­tik ki­şi­li­ği­ni, in­san hak ve öz­gür­lük­le­ri­ne say­gı­sı­nı, özel­lik­le dü­rüst­lü­ğü­nü, dev­let ma­lı­na el uzat­ma­ma ko­nu­sun­da­ki has­sa­si­ye­ti­ni en ya­kın­dan gö­ren bir in­sa­nım.

Ger­çek­ten çok mü­te­va­zı, her in­sa­nın ör­nek ala­bi­le­ce­ği ka­dar na­zik, ki­bar, bü­yük kül­tü­rü olan, ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de en iyi ta­nı­nan, Tür­ki­ye için her yer­de onur ve­ren ki­şi­li­ğiy­le da­i­ma göz önü­ne gel­di. Ta­bi­i, si­ya­set yap­tı­ğı­mız o yıl­lar­da Sa­yın İnö­nü­’­ye­… İş­te, nan­kör si­ya­se­tin ya­rat­tı­ğı bir­ta­kım kıs­kanç­lık­lar so­nu­cu İnö­nü­’­nün de­ğer­le­rin­den bu ül­ke ge­re­ği gi­bi ya­rar­lan­ma­dı.

Ben bir ola­yı an­la­ta­yım: Biz, 1995 yı­lın­da -Ben Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li ola­rak- Kü­ba­’­ya bir se­ya­ha­te gi­de­cek­tik -Mec­lis Baş­kan­lı­ğı, en üst de­re­ce­de- o za­man bi­ri­le­ri de­di­ler ki: “Efen­dim, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ile Kü­ba­’­nın ara­sı bo­zu­k…” Bu se­ya­ha­te izin ver­me­di­ler. Ken­di­si, o za­man, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nıy­dı. Ben git­tim ken­di­si­ne söy­le­dim, de­dim ki: “Sa­yın Ba­ka­nım, biz böy­le bir du­rum­la kar­şı kar­şı­ya­yız.” Ken­di­si he­men ta­li­mat ver­di ve biz o za­man Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si he­ye­ti ola­rak en üst dü­zey­de ilk de­fa Kü­ba­’­ya git­tik.

Ta­bi­i, Sa­yın İnö­nü­’­yü, üç da­ki­ka, beş da­ki­ka, sa­at­ler­ce an­lat­mak müm­kün de­ğil. Çok say­gın bir in­san­dı. Ger­çek­ten öz­ve­ri­de bu­lun­ma­sı­nı bi­len bir in­san­dı. Ül­ke­sin­de ge­rek­ti­ği za­man her tür­lü fe­dakârlı­ğı ya­pa­bi­le­cek bir in­san­dı. Za­ten, bir­çok in­san bu­gün ken­di­si­nin ni­te­lik­le­ri­ni, ki­şi­lik­le­ri­ni, dü­rüst­lü­ğü­nü, yü­ce dü­şün­ce­le­ri­ni her ve­si­ley­le izah edi­yor­lar. Ta­bi­i, bi­zim de bu kı­sa ko­nuş­ma ara­sın­da bu­nu izah et­me­miz müm­kün de­ğil, ama Tür­ki­ye­’­de si­ya­set ya­pan in­san­la­rın, özel­lik­le li­der­lik se­vi­ye­sin­de si­ya­set ya­pan in­san­la­rın, Er­dal İnö­nü­’­den al­ma­la­rı ge­re­ken çok ders var­dır. Bu ders­le­ri alıp da ona gö­re ha­re­ket et­tik­le­ri za­man, hem o li­der­lik ma­kam­la­rı­nı en iyi şekil­de tem­sil ede­cek­le­ri­ne hem de ül­ke­ye da­ha iyi hiz­met ede­cek­le­ri­ne ina­nı­yo­rum.

Ken­di­si, en ve­rim­li bir za­man­da ve ken­di is­te­ğiy­le en bü­yük ma­kam­lar­dan vaz­geç­miş­tir. Ama, son­ra­dan da bir­ta­kım si­ya­si ra­kip­le­ri onu si­ya­set­ten ge­ri çek­mek için bir­ta­kım Ali Cen­giz oyun­la­rı oy­na­mış­lar­dır, bun­la­rı da bi­li­yo­ruz, ama ne ya­zık ki bu­gün bü­yük bir acı için­de­yim. Ken­di­si­ne Tan­rı­’­dan rah­met di­li­yo­rum, ye­ri­nin cen­net ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Mec­li­si­mi­zin ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Türk hal­kı­nın ba­şı sağ ol­sun.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Genç.

Evet, ek­ran­da iki ar­ka­da­şı­mız var, on­la­ra da söz ve­rip ko­nu­yu ka­pa­ta­ca­ğım.

Sa­yın Ça­kı­r…

OS­MAN ÇA­KIR (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Or­ta Do­ğu Tek­nik Üni­ver­si­te­si­nin 1969-70 yıl­la­rın­da bir öğ­ren­ci­si ola­rak, rek­tör­lü­ğü dö­ne­min­de ve fi­zik bö­lü­mün­de­ki öğ­re­tim üye­li­ği sı­ra­sın­da ken­di­sin­den ders al­mış bir öğ­ren­ci ola­rak bu­ra­da bu­lu­nu­yo­rum. Fev­ka­la­de bir in­san­dı, Tür­ki­ye­’­nin ye­tiş­tir­miş ol­du­ğu çok önem­li bir fi­zik­çiy­di. OD­TÜ­’­de öğ­ren­ci ka­fe­ter­ya­sın­da ye­mek ye­mek için öğ­ren­ci­ler­le bir­lik­te sı­ra­ya gi­rer­di ve on­la­rın ma­sa­sın­da bir­lik­te ye­mek yer­di ve si­ya­se­ti bı­rak­tık­tan son­ra da Tür­ki­ye­’­de bi­li­min yer­leş­me­si, bi­lim­sel an­la­yı­şın ka­bul edil­me­si, ya­yıl­ma­sı açı­sın­dan çok önem­li fa­a­li­yet­le­ri var­dır. Bir öğ­ren­ci­si ola­rak ken­di­si­ne Yü­ce Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum, ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Mil­le­ti­mi­zin ba­şı sağ ol­sun.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ça­kır.

Sa­yın Ca­nik­li­

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Say­gın bir dev­let ada­mı ve si­ya­set­çi olan Sa­yın İnö­nü­’­nün ve­fa­tı ne­de­niy­le AK Par­ti ola­rak üzün­tü­le­ri­mi­zi siz­ler­le pay­la­şı­yo­ruz. Dü­şün­ce­le­ri­mi­zi Sa­yın Ba­ka­nı­mız ifa­de et­ti. Se­ven­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­ruz, Al­lah rah­met ey­le­sin.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Biz de  tek­rar Er­dal İnö­nü­’­ye Al­la­h’­tan rah­met, ke­der­li ai­le­si­ne, mil­le­ti­mi­ze ve se­ven­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­ruz.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

İlk söz, Türk Kı­zı­la­yı­nın fa­a­li­yet­le­ri hak­kın­da söz is­te­yen Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li Meh­met Er­do­ğa­n’­a ait­tir.

Sa­yın Er­do­ğan, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Er­do­ğan, sü­re­niz beş da­ki­ka.

 

VI­I.- GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

A) Mil­let­ve­kil­le­ri­nin Gün­dem Dı­şı Ko­nuş­ma­la­rı

1.- Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li Meh­met Er­do­ğa­n’­ın, Türk Kı­zı­la­yı­nın fa­a­li­yet­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

MEH­MET ER­DO­ĞAN (Adı­ya­man) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün kay­bet­ti­ği­miz bi­lim ve dev­let ada­mı Sa­yın İnö­nü­’­ye Al­la­h’­tan rah­met, ke­der­li ai­le­si­ne sa­bır­lar, mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Kı­zı­lay Haf­ta­sı­’­nı id­rak et­ti­ği­miz bu­gün­ler­de, Türk Kı­zı­la­yı ko­nu­lu gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1868’de Hi­la­li Ah­mer Ce­mi­ye­ti adıy­la ku­ru­lan Türk Kı­zı­la­yı, bu­gün tam yüz otuz do­kuz yıl­lık bir yar­dım çı­na­rı. Kı­zı­lay, ih­ti­yaç anın­da da­ya­nış­ma­nın, ıstı­rap anın­da şef­ka­tin, fark­lı­lık­lar kar­şı­sın­da hoş­gö­rü­nün, sa­va­şın en kız­gın anın­da in­san­lı­ğın, mer­ha­me­tin, ta­raf­sız­lı­ğın ve ba­rı­şın sim­ge­si­dir. Mil­le­ti­mi­zin yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma so­rum­lu­lu­ğu­nun ifa edil­me­sin­de her za­man ilk ad­res ol­muş­tur. Bu adım­lar, di­ğer yar­dım ku­ru­luş­la­rı­mız­la bir­lik­te Tür­ki­ye­’­nin if­ti­ha­rı ol­mak gi­bi ul­vi bir ama­ca hiz­met et­mek­te­dir. Ça­lış­ma­la­rı ve pro­je­le­riy­le ulus­la­ra­ra­sı ka­mu­o­yun­da bü­yük öv­gü alır­ken, “Türk mo­de­li” ola­rak ad­lan­dı­rı­lan fa­a­li­yet­le­riy­le di­ğer Kı­zıl­haç, Kı­zı­lay der­nek­le­ri­ne ör­nek teş­kil et­miş­tir.

Kı­zı­lay, mil­le­ti­mi­zin, Bal­kan­lar­dan Or­ta Do­ğu­’­ya, Gü­ney As­ya­’­dan Af­ri­ka­’­ya ka­dar dün­ya­nın dört bir ya­nı­na uza­nan şef­kat ve mer­ha­met eli­dir. Her­ke­sin yok ol­du­ğu, kaç­tı­ğı, ka­çış­tı­ğı dö­nem­de, o, ih­ti­yaç sa­hip­le­ri­nin hep ya­nın­da ol­du. Gı­da, ilaç, ça­dır, ko­nut ve in­sa­ni yar­dım ça­lış­ma­la­rı­nı bü­yük bir he­ye­can­la ye­ri­ne ge­tir­di. Uzak Do­ğu­’­da, Pa­kis­ta­n’­da, Fi­lis­ti­n’­de, Su­da­n’­da­ki tra­je­di­ler ne ka­dar sar­sı­cıy­sa, yar­dım­lar da o ka­dar et­ki­le­yi­ci ol­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, acı­la­ra, fe­la­ket­le­re, afet­le­re du­yar­sız ka­la­ma­yız; çün­kü, bu, in­san­lı­ğı­mı­zın, kar­deş­li­ği­mi­zin, dost­lu­ğu­mu­zun, sa­hip ol­du­ğu­muz de­ğer­le­rin ifa­de­si­dir. Bu mil­let, kom­şu­su aç­ken tok ol­ma­yı, ya­nın­da­ki üşür­ken ısın­ma­yı, kar­şı­sın­da­ki ke­der­liy­ken se­vin­me­yi içi­ne sin­di­re­me­yen fert­ler­den olu­şan bir mil­let­tir. Bu top­rak­lar üze­rin­de in­şa edi­len ada­let ve şef­kat me­de­ni­ye­ti iş­te bu yük­sek ruh­la örül­müş­tür. Ne mut­lu bi­ze ki ör­nek bir va­kıf me­de­ni­ye­ti kur­muş bir ec­da­dın to­run­la­rı ola­rak bu ru­hu bu­gün de ko­ru­yo­ruz. Bi­zim me­de­ni­ye­ti­miz ha­yır­se­ver­li­ği ve pay­laş­ma­yı top­lum­sal ha­ya­tın mer­ke­zi­ne al­mış­tır. Biz, muh­taç ola­nın yar­dı­mı­na koş­ma­yı iba­det bi­li­riz. Bi­zim kül­tü­rü­müz­de dert­li­nin der­di­ne der­man ol­mak, ka­na­yan ya­ra­la­rı sar­mak, mut­suz gö­nül­le­ri se­vin­dir­mek var ol­ma­nın te­me­li­dir. İş­te Kı­zı­lay mil­le­ti­mi­zin özü­nü, ma­ya­sı­nı yan­sı­tan bu du­ru­mun ku­rum­sal­laş­mış hâli­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­ya­se­tin iti­bar kay­bet­ti­ği yıl­lar­da ku­rum­lar ya­ra­lıy­dı, yol­suz­luk­lar sı­ra­dan­laş­mış­tı. Üze­rin­de çok şa­ibe­ler ve çok spe­kü­las­yon­lar ya­pı­lan Kı­zı­lay bun­la­rı aşa­rak son yıl­lar­da ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı bo­yut­ta hiz­met­ler yap­mış­tır. Türk Kı­zı­la­yı mer­kezî sis­tem­den böl­ge­sel sis­te­me ge­çe­rek mü­da­ha­le ka­pa­si­te ve hı­zı­nı ar­tır­mış, en bü­yük yar­dım ku­ru­luş­la­rın­dan bi­ri­si hâli­ne gel­miş­tir. Son ya­pı­lan ka­mu­o­yu araş­tır­ma­la­rı Türk hal­kı­nın Kı­zı­la­ya duy­du­ğu gü­ve­nin yüz­de 88’i aş­tı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir. Bu­nun Ana­do­lu­’­da­ki kü­çük bir yan­sı­ma­sı­nı biz­zat mü­şa­he­de et­mek­te­yim: Adı­ya­ma­n’­ın Bes­ni il­çe­sin­de ge­çen ay do­ku­zun­cu­su dü­zen­le­nen Bes­ni Eği­tim Bay­ra­mı­’n­da mil­le­ti­mi­zin yar­dım­la­rıy­la açı­lı­şı ya­pı­lan Kı­zı­lay hiz­met bi­na­sı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Türk Kı­zı­la­yı­nın mil­le­ti­mi­zin duy­du­ğu bu gü­ve­ni bo­şa çı­kart­ma­ya­ca­ğı­na emi­nim. Bu ve­si­ley­le tüm Kı­zı­lay dost­la­rı­nı ve siz­le­ri bir Kı­zı­lay gö­nül­lü­sü ola­rak say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Er­do­ğan.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, yaş seb­ze, mey­ve ih­ra­ca­tın­da ya­şa­nan so­run­lar ile il­gi­li söz is­te­yen An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Tay­fur Sü­ne­r’­e ait­tir.

Sa­yın Sü­ner, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TAY­FUR SÜ­NER (An­tal­ya) – Bir iki da­ki­ka faz­la sü­re is­ti­yo­rum, ta­rım­la il­gi­li ol­du­ğu için.

BAŞ­KAN – Bü­tün ar­ka­daş­la­ra ol­du­ğu gi­bi, bir da­ki­ka ek sü­re ve­re­ce­ğim Sa­yın Sü­ner.

TAY­FUR SÜ­NER (An­tal­ya) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run efen­dim.

2.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Tay­fur Sü­ne­r’­in, yaş seb­ze mey­ve ih­ra­ca­tın­da ya­şa­nan so­run­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di Eke­r’­in ce­va­bı

TAY­FUR SÜ­NER (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Türk mil­le­ti­nin Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı­’­nı kut­la­rım. Cum­hu­ri­yet sev­da­mı­zın bit­me­me­si di­le­ğiy­le, bu top­rak­lar uğ­ru­na can­la­rı­nı ve­ren aziz şehit­le­ri­mi­zi bir kez da­ha say­gıy­la anı­yo­rum.

Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­nün ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la, ai­le­si­ne ve Türk ulu­su­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Yaş seb­ze, mey­ve ih­ra­ca­tın­da ya­şa­nan so­run­lar­la il­gi­li gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ül­ke­mi­zin en te­mel so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si, ta­rım­da ya­şa­dı­ğı­mız sı­kın­tı­lar­dır. Ger­çek­ten de şu an­da, Tür­ki­ye­’­nin ne­re­si­ne gi­der­se­niz gi­din, ta­rım­la uğ­ra­şan in­san­la­rı­mı­zın çok bü­yük bir eko­no­mik sı­kın­tı için­de ol­du­ğu­nu gö­re­cek­si­niz. AKP Hükûme­ti, çift­çi­yi bu du­rum­dan kur­tar­mak için ne­ler yap­mış­tır? AKP İkti­da­rın­da, ta­rım­da gir­di fi­yat­la­rı de­vam­lı yük­se­lir­ken, pi­ya­sa fi­yat­la­rı ye­rin­de say­mak­ta­dır. Hat­ta, dö­nem dö­nem dü­şüş­ler gös­ter­mek­te­dir. Pi­ya­sa sa­tış fi­yat­la­rıy­la, üre­ti­ci­ler, ma­li­yet­le­ri­ni bi­le kar­şı­la­ya­maz du­ru­ma gel­miş­ler­dir. Üre­ti­ci­yi, üret­ti­ği­ne piş­man et­ti­niz. Du­rum çok va­him­dir. Bu in­san­lar ya­şam­la­rı­nı na­sıl sür­dü­re­cek­ler­dir? Sı­kın­tı ger­çek­ten çok bü­yük­tür. Ma­zo­tun lit­re­si 2002 yı­lın­da 1 YTL iken, şu an da 2,3 YTL’­ye; kom­po­ze güb­re 22 YTL iken, 28 YTL’­ye çık­mış­tır. İna­nın, çift­çi, köy­lü kan ağ­lı­yor. Bu iş, çift­çi­yi azar­la­mak­la çö­zül­mez. So­run­la­rı­nı din­le­yip, yar­dı­mı­na koş­ma­lı­sı­nız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yaş seb­ze ve mey­ve sek­tö­rün­de­ki so­run­lar­dan bi­ri, zi­ra­i ilaç kul­la­nı­mın­da ya­şa­nan sı­kın­tı­lar­dır. Bu­gün, her üre­ti­ci, di­le­di­ği ilaç ba­yi­sin­den di­le­di­ği ila­cı ala­bil­mek­te­dir. Üre­ti­ci­ler, han­gi has­ta­lık ve han­gi za­rar­lı için han­gi ila­cı kul­la­na­cak­la­rı­nı net ola­rak bil­me­mek­te­dir­ler.

Ürün­ler­de has­ta­lık ve za­rar­lı­lar­la mü­ca­de­le için tav­si­ye edi­le­cek ilaç­lar Zi­rai Mü­ca­de­le Tek­nik Ta­li­ma­tı­’n­da yer al­ma­mak­ta­dır. Zi­rai ilaç­la­rın ruh­sat­lan­dı­rıl­ma­sı yük­sek ma­li­yet ve uzun pro­se­dü­rü ge­rek­tir­di­ği için, ilaç fir­ma­la­rı sa­de­ce po­tan­si­yel gör­dük­le­ri ürün­ler­de ruh­sat al­ma yo­lu­na git­mek­te­dir­ler. Bu ek­sik­le­rin bir an ön­ce dü­zel­til­me­si ge­rek­mek­te­dir. Zi­rai Mü­ca­de­le Ta­li­ma­tı göz­den ge­çi­ril­me­li, AB ül­ke­le­rin­de gü­ven­li kul­la­nı­lan ilaç­lar be­lir­le­ne­rek ürün ba­zın­da ruh­sat­lan­dır­ma yo­lu­na gi­dil­me­li­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Rus­ya, 31 Ma­yıs 2005 ta­ri­hin­de, ül­ke­miz­den ger­çek­le­şen seb­ze ve mey­ve it­ha­la­tı­nın ke­sil­me­si­ni is­te­miş­ti. Bu­nu her­kes ha­tır­la­ya­cak­tır. O dö­nem­de Rus­ya, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan, Ak­de­niz si­ne­ği ola­rak bi­li­nen trips için ön­lem alın­ma­sı­nı is­te­miş­ti. Bu is­tek Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mı­za tam 6 kez tek­rar­lan­mış­tı. Ama dö­ne­min Ta­rım Ba­ka­nı hiç­bir ce­vap ver­me­miş­ti. Za­ten, bu olay da Ta­rım Ba­ka­nı­nı ye­rin­den et­miş­tir. Bu sı­kın­tı­lar ne­de­niy­le, bir bu­çuk ay bo­yun­ca, Rus­ya, it­ha­la­tı­nı dur­dur­muş. Bu sı­kın­tı, An­tal­ya İş Adam­la­rı ve Yaş Seb­ze Mey­ve İhra­ca­tı Bir­li­ği­nin ça­ba­la­rıy­la aşıl­mış­tır. Bu gay­ret­le­ri için, iş adam­la­rı ve Bir­li­ği­mi­ze, Tür­ki­ye­’­nin ih­ra­ca­tı ve Türk ta­rı­mı­na kat­kı­la­rı için te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

Yaş seb­ze ve mey­ve üre­ti­mi de­ni­lin­ce ak­lı­mı­za se­ra­cı­lı­ğın mer­ke­zi An­tal­ya gel­mek­te­dir ve şeh­ri­miz­de önem­li bir is­tih­dam sağ­la­mak­ta­dır. 175 bin-200 bin de­kar ara­zi­de 60 bin ai­le bu sek­tör­de fa­a­li­yet gös­ter­mek­te­dir. Mi­ras hu­ku­kuy­la ara­zi­le­ri­nin par­ça­lan­ma­sı ne­de­niy­le üre­tim or­ta­la­ma 2,7 de­kar alan­da ya­pıl­mak­ta­dır. Mev­cut se­ra­la­rı­mız ran­tabl ısıt­ma ya­pıl­ma­ya­cak dü­zey­de ya­lı­tım ve plan­la­ma­dan yok­sun­dur. Bu tarz se­ra­lar­da, pa­zar ta­lep­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ka­li­te­li ve gü­ven­li ürün el­de et­mek güç­leş­mek­te­dir. An­tal­ya­’­ya ge­le­cek olan do­ğal gaz ön­ce­lik­li ola­rak ma­li­yet fi­ya­tı­na se­ra­la­ra tah­sis edil­me­li­dir. Bu so­run­la­rın gi­de­ril­me­si için bü­yük öl­çek­li mo­dern se­ra ya­tı­rım­la­rı­nın des­tek­len­me­si ge­rek­li­dir.

Tu­rizm sek­tö­rün­de ol­du­ğu gi­bi, ta­rım sek­tö­rü­ne de mut­lak des­tek sağ­lan­ma­lı­dır. Bu çer­çe­ve­de üre­ti­ci­nin ya­pa­ca­ğı ve mül­ki­ye­ti ken­di­si­ne olan mo­dern se­ra­la­ra, en az bir yıl ge­ri öde­me­siz, dört beş yıl va­de­li ol­mak üze­re kre­di­ler ve­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Ya­tı­rım­da da yüz­de 10-15 öz kay­nak ile ara­zi ve pro­je­nin te­mi­nat ola­rak gös­te­ril­me­si ye­ter­li ol­ma­lı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sü­ner, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

TAY­FUR SÜ­NER (De­vam­la) – Ak­si hâlde, 1’e 2 te­mi­nat ve gay­ri­men­kul ipo­te­ğiy­le üre­ti­ci­nin kre­di al­ma imkânı yok­tur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yaş seb­ze ve mey­ve ih­ra­ca­tı­na AKP İkti­da­rı za­ma­nın­da, dev­let des­tek­le­me­le­ri ye­ter­siz kal­mış­tır. Ör­ne­ğin, do­ma­tes, ma­yıs ayı­nın so­nu­na ka­dar des­tek­len­mek­te­dir. An­cak, ül­ke­miz­de tem­muz ayı so­nu­na ka­dar do­ma­tes ye­tiş­ti­ril­mek­te­dir. Se­ra do­ma­te­sin­den son­ra tar­la do­ma­te­si üre­til­mek­te­dir. Ama bu­nun des­tek kap­sa­mı dı­şın­da kal­ma­sı an­la­şı­la­bi­lir bir du­rum de­ğil­dir. Yaş seb­ze mey­ve ih­ra­ca­tı­nın dö­nem­sel ve böl­ge­sel ola­rak ürün ba­zın­da des­tek­len­me­si la­zım­dır. Bu­nun için, An­tal­ya­’­nın do­ma­te­si, Ala­şe­hi­r’­in üzü­mü, Ma­lat­ya­’­nın ka­yı­sı­sı, Bur­sa­’­nın şef­ta­li­si, Ka­ra­ma­n’­ın el­ma­sı ör­nek gös­te­ri­le­bi­lir.

Bu­nun­la bir­lik­te, ih­ra­cat­çı­ya, ton ba­şı­na teş­vik­ten zi­ya­de, Av­ru­pa stan­dart­la­rın­da ürün ye­tiş­ti­re­bil­mek için ara­zi tah­si­si ya­pıl­ma­lı­dır. Çok mik­tar­da üre­tim ya­pan yö­re­ler­de, ör­ne­ğin An­tal­ya­’­da, bir or­ga­ni­ze ta­rım böl­ge­si ya­ra­tıl­ma­lı­dır.

Ay­rı­ca, dün­ya stan­dart­la­rı­na uy­gun am­ba­laj­la­ma teş­vi­ki­nin bir an ön­ce ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ge­rek­li­dir.

Bir di­ğer ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, ulus­la­ra­ra­sı nak­li­ye des­te­ği­nin de bir an ön­ce ya­pıl­ma­sı la­zım­dır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.(CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sü­ner, te­şek­kür edi­yo­rum.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Meh­di Eker ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­RIM VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI MEH­MET MEH­Dİ EKER (Di­yar­ba­kır) – Sa­yın Baş­kan, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri; An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Tay­fur Sü­ne­r’­in yaş mey­ve seb­ze ih­ra­ca­tın­da ya­şa­nan so­run­lar­la il­gi­li yap­tı­ğı gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya ce­vap ver­mek üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım ve yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Söz­le­ri­min ba­şın­da, bu­gün kay­bet­ti­ği­miz de­ğer­li si­ya­set ve dev­let ada­mı Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­ye Al­la­h’­tan rah­met, ai­le­si­ne ve Türk mil­le­ti­ne baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye, 43 mil­yon ton ci­va­rın­da yaş mey­ve seb­ze üret­mek­te­dir. Bu, ta­bi­i, gi­de­rek, yıl­lar iti­ba­rıy­la ar­tan bir mik­tar.

2006 yı­lın­da Tür­ki­ye yaş seb­ze mey­ve ih­ra­ca­tı 2 mil­yon 200 bin ton ci­va­rın­da ger­çek­leş­ti ve bu­nun kar­şı­lı­ğın­da 1 mil­yar 152 mil­yon do­lar dö­viz gir­di­si sağ­lan­dı. Bu ve­ri­le­re gö­re, yaş seb­ze mey­ve ih­ra­ca­tın­da, bir ön­ce­ki yı­la gö­re, mik­tar ba­zın­da yüz­de 17 ve de­ğer ba­zın­da da yak­la­şık yüz­de 19’luk bir ar­tış sağ­lan­dı.

Yi­ne, 2007 yı­lı­nın ilk do­kuz ay­lık ve­ri­le­ri, yaş mey­ve ve seb­ze ih­ra­ca­tın­da 1 mil­yar 775 mil­yon 433 bin do­lar ola­rak ger­çek­leş­ti.

2007-2008 se­zo­nu, na­ren­ci­ye -üre­ti­ci ve­ri­le­ri­ne gö­re- 2 mil­yon 385 ton ci­va­rın­da tah­min edi­li­yor.

Na­ren­ci­ye­nin, bil­di­ği­niz gi­bi, yaş mey­ve seb­ze içe­ri­sin­de­ki pa­yı, ih­ra­cat içe­ri­sin­de­ki pa­yı yüz­de 50 ci­va­rın­da­dır. Bu ne­den­le, yaş mey­ve seb­ze ürün­le­ri için­de en önem­li ih­raç ürü­nü ola­rak yer al­mak­ta­dır.

Yi­ne, yaş mey­ve seb­ze ih­ra­ca­tı­nın en çok ya­pıl­dı­ğı ül­ke­ler ara­sın­da Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu ilk sı­ra­da yer al­mak­ta, ikin­ci sı­ra­da Al­man­ya, üçün­cü sı­ra­da Uk­ray­na, dör­dün­cü sı­ra­da da Ro­man­ya bu­lun­mak­ta­dır.

Mey­ve gru­bun­da ih­ra­ca­tı en çok ya­pı­lan ürün­ler, na­ren­ci­ye, ki­raz ve üzüm­dür. Seb­ze gru­bun­da da do­ma­tes, bi­ber ve sa­la­ta­lık sı­ray­la git­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­den ya­pı­lan ta­ze mey­ve ve seb­ze ih­ra­ca­tın­da, alı­cı ül­ke­nin ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da, eğer ser­ti­fi­ka ta­le­bin­de bu­lu­nu­yor­sa alı­cı ül­ke, biz, bu­na gö­re bit­ki sağ­lı­ğı ve gı­da gü­ven­li­ği li­mit­le­ri doğ­rul­tu­sun­da her ih­raç par­ti­si için ser­ti­fi­ka dü­zen­le­mek su­re­tiy­le ih­ra­ca­tı­na izin ver­mek­te­yiz. İhra­cat sı­ra­sın­da alı­cı ül­ke li­mit­le­ri­ne uy­gun ol­ma­yan ve­ya ih­ra­cat­tan ge­ri dö­nen ürün­ler­de ise, Türk gı­da mev­zu­a­tı­na uy­gun ol­ma­sı du­ru­mun­da iç pi­ya­sa­da sa­tı­şı­na izin ve­ril­mek­te­dir. Eğer Türk gı­da mev­zu­a­tı­na uy­gun de­ğil­se, bu tak­dir­de de ürün­ler ya üçün­cü bir ül­ke­ye ih­raç edil­mek­te ve­ya im­ha edil­mek­te­dir. Bu ne­den­le Türk gı­da mev­zu­a­tı­na uy­gun ol­ma­yan ve ih­ra­cat imkânı da bu­lun­ma­yan ürün­le­rin iç pi­ya­sa­da sa­tı­şı­na izin ve­ril­me­mek­te­dir.

Ba­kan­lı­ğı­mız­ca ih­ra­cat de­ne­tim­le­ri ya­nın­da iç pi­ya­sa­da da ta­ze mey­ve seb­ze­ler­de bi­rin­cil üre­tim­den iti­ba­ren pa­ket­le­me, de­po­la­ma ve sa­tış yer­le­rin­de, ha­zır­la­nan de­ne­tim prog­ra­mı kap­sa­mın­da, 2007 yı­lın­da de­ne­tim­ler ya­pıl­mış ve 2007 yı­lı­nın ilk do­kuz ayı iti­ba­rıy­la 8.525 nu­mu­ne­den sa­de­ce 44 ade­din­de pes­ti­sit ka­lın­tı­sı tes­pit edil­miş ve bu­na da Gı­da Ka­nu­nu­’­nun il­gi­li mad­de­le­ri hük­mü­ne gö­re iş­lem ya­pıl­mış, ba­zı­la­rı için de im­ha ve iş ye­ri hak­kın­da cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı­na suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­muş­tur.

Tür­ki­ye ge­ne­li ile il­gi­li bu bil­gi­ler­den son­ra, An­tal­ya­’­da da yi­ne ih­ra­cat­la il­gi­li ana­liz bil­gi­le­ri­ni siz­le­re sun­mak is­ti­yo­rum. An­tal­ya ilin­de ya­pı­lan ih­ra­cat­la il­gi­li ana­liz sa­yı­sı 2007 yı­lın­da 2.867’dir. Bu­nun, bi­raz ön­ce Sa­yın Ko­nuş­ma­cı­nın yap­tı­ğı eleş­ti­ri­le­ri dik­ka­te al­dı­ğı­mız­da, ne­re­den bu­ra­ya gel­di­ği­mi­zi bil­me­miz­de, ha­tır­la­ma­mız­da da fay­da var. 2002 yı­lın­da biz Hükûme­te gel­di­ği­miz­de bu ana­liz sa­de­ce 120 idi. Ya­ni, 120’den dev­ral­dı­ğı­mız ana­liz sa­yı­sı­nı biz 2.867’ye çı­kar­dık.

Ta­bi­i, ya­pı­lan ana­liz­ler­de prob­lem­li, ya­ni ka­lın­tı tes­pit edi­len­le­rin ora­nın­da da çok cid­di azal­ma­lar mey­da­na gel­mek­te. Bu da, bi­zim uy­gu­la­dı­ğı­mız po­li­ti­ka­la­rın da yap­tı­ğı­mız iş ve iş­lem­le­rin de doğ­ru ol­du­ğu­nu ve ama­ca uy­gun hiz­met et­ti­ği­ni gös­ter­mek­te­dir. Ör­ne­ğin; 2002 yı­lın­da ka­lın­tı­lı nu­mu­ne sa­yı­sı 35 idi, 2007 yı­lın­da bu 16’ya düş­tü. Yi­ne, ce­za iş­le­mi 2002’de 11 iken 5’e düş­tü. Ya­ni, ce­za ge­rek­tir­mi­yor ar­tık. Çün­kü, da­ha ni­te­lik­li hâle gel­di. Bu şekil­de önem­li bir iyi­leş­me var bu tür ana­liz­le­rin so­nuç­la­rın­da.

Ta­bi­i, bit­ki ko­ru­ma ürün­le­ri de­di­ği­miz ilaç­lar­la il­gi­li ka­lın­tı so­ru­nu dün­ya­nın her ye­rin­de ol­du­ğu gi­bi biz­de de var, de­vam edi­yor he­nüz ve ta­bi­i, bi­zim ama­cı­mız bu­nu mi­ni­mal dü­ze­ye dü­şür­mek ve bu­nun için, ta­bi­i, bir­ta­kım ted­bir­ler alı­yo­ruz. Bu­ra­da, özel­lik­le ka­lın­tı­la­rın ön­le­ne­bil­me­si için, bit­ki ko­ru­ma ürün­le­ri­nin iz­len­me­si ve ka­yıt­la­rı­nın tu­tul­ma­sı bü­yük önem arz edi­yor.

Biz, yi­ne Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de, 2004 yı­lın­da, bit­ki ko­ru­ma ürün­le­rin­de bar­kod sis­te­mi­ne geç­tik. Bu ön­ce­den yok­tu. Bu sis­tem­le, bit­ki ko­ru­ma ürün­le­ri­nin bar­kod­lu bir şekil­de pi­ya­sa­ya arz edil­me­si ve bun­la­rı sa­tan tüm ba­yi­ler­de bu sis­te­min ku­rul­ma­sı amaç­lan­mış­tır. Hâlen ba­yi­ler­de ku­ru­lan bu sis­tem­le, bir bit­ki ko­ru­ma ürün­le­ri ba­yi­si­nin ra­fın­da ve sto­kun­da han­gi ilaç­lar­dan ne ka­dar bu­lun­du­ğu ve sa­tı­lan ilaç­la­rın han­gi üre­ti­ci­ye han­gi ürün­le han­gi et­me­ne kar­şı kul­la­nıl­mak ama­cıy­la sa­tıl­dı­ğı­nın ka­yıt­la­rı bu­lun­mak­ta­dır. Üre­ti­ci­le­ri­mi­zin ye­tiş­tir­dik­le­ri ürün­ler­de kul­lan­dık­la­rı kim­ya­sal­la­rı ka­yıt al­tı­na al­ma­la­rı­nı ve bit­ki­sel üre­tim­de kul­la­nı­lan kim­ya­sal­la­rın iz­le­ne­bi­lir­li­ği­ni sağ­la­mak su­re­tiy­le, “çift­lik­ten ça­ta­la” ve­ya “tar­la­dan sof­ra­ya gı­da gü­ven­li­ği” he­de­fi­miz doğ­rul­tu­sun­da, biz, ön­ce­lik­le, ta­ze seb­ze ve mey­ve üre­ti­min­de bit­ki ko­ru­ma ürü­nü ka­lın­tı­sı­nın ön­len­me­si hak­kın­da bir yö­net­me­lik ça­lış­ma­sı yap­tık.

Yi­ne, Bit­ki­sel Üre­tim­de Kul­la­nı­lan Kim­ya­sal­la­rın Ka­yıt Al­tı­na Alın­ma­sı ve İzle­ne­bi­lir­lik Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de de pi­lot uy­gu­la­ma­la­ra 2007 yı­lı­nın Mart ayın­da geç­tik. Bu pro­je kap­sa­mın­da, Ada­na ve Ha­ta­y’­da tu­runç­gil­ler, Mer­si­n’­de tu­runç­gil­ler ve ka­yı­sı, Ma­ni­sa­’­da üzüm üre­ti­min­de ka­yıt al­tı­na alın­ma iş­lem­le­ri­ne baş­lan­dı. Bu pro­jey­le, üre­ti­ci­le­rin kul­lan­dık­la­rı bit­ki ko­ru­ma ürün­le­ri­nin ka­yıt al­tı­na alın­ma­sıy­la bir­lik­te, bit­ki­sel üre­tim­de zi­ra­i mü­ca­de­le­nin zi­ra­i mü­ca­de­le tek­nik ta­li­mat­la­rı doğ­rul­tu­sun­da yü­rü­tül­me­si de sağ­lan­mak­ta­dır. Üre­ti­ci­le­re, ürün­ler­de za­ra­ra se­bep olan bit­ki has­ta­lık ve za­rar­lı­la­rı ile za­ma­nın­da ve tav­si­ye edi­len doz­da ilaç kul­la­nı­mı eği­ti­mi de ve­ril­mek­te­dir.

Ben­zer şekil­de bu ça­lış­ma­lar doğ­rul­tu­sun­da ka­yı­sı­da ka­yıt al­tı­na al­ma ça­lış­ma­la­rı ba­şa­rıy­la so­nuç­lan­dı­rıl­mış olup, üzüm ve tu­runç­gil­ler­de ise bu ça­lış­ma hâlen de­vam et­mek­te­dir.

Kim­ya­sal­la­rın ka­yıt al­tı­na alın­ma­sı ve iz­len­me­si ko­nu­sun­da ül­ke­miz­de sür­dü­rül­mek­te olan ça­lış­ma­la­ra iliş­kin so­mut adım­la­ra yö­ne­lik ola­rak da na­ren­ci­ye­de Mer­sin, Ha­tay ve Ada­na­’­da şu ana ka­dar top­lam bin üre­ti­ci ve yak­la­şık 80 bin de­kar alan ka­yıt al­tı­na alın­mış­tır.

Ba­kan­lık ola­rak 2007 yı­lı he­de­fi­miz, ih­ra­cat ya­pan fir­ma­la­rın ürün ta­le­bi­ni kar­şı­la­ya­bi­le­cek mik­tar­da ürü­nün ka­yıt al­tı­na alın­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır. Bu amaç­la, il mü­dür­lük­le­ri­miz­ce, her­han­gi bir sı­kın­tıy­la kar­şı­la­şıl­ma­ma­sı için ge­rek­li ça­lış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ih­raç edi­le­cek bit­ki­sel ürün­ler­de pes­ti­sit ka­lın­tı­sı ana­li­zi hâlen 8 ba­kan­lık la­bo­ra­tu­va­rı ile 7 özel la­bo­ra­tu­var ta­ra­fın­dan ya­pıl­mak­ta. Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu­’­na ya­pı­lan ih­ra­cat­ta ise Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu li­mit­le­ri­ni ana­liz ede­bi­len hâlen 6 la­bo­ra­tu­var -ki bun­lar An­tal­ya, Ala­şe­hir, İzmi­r’­de 2 ta­ne, Muğ­la ve Mer­si­n’­de, top­lam 6 ta­ne- gö­rev­li. Bir ay içe­ri­sin­de de Ha­tay, Mer­sin ve An­tal­ya­’­da 3 la­bo­ra­tu­var da­ha söz ko­nu­su ana­liz­le­ri ya­pa­bi­le­cek du­ru­ma ge­ti­ril­mek­te­dir.

Bu­ra­da özel­lik­le şunu be­lirt­mek is­ti­yo­rum: Bu­gün iti­ba­rıy­la Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu­’­na da, baş­ka her­han­gi bir ül­ke­ye de yaş mey­ve seb­ze ih­ra­ca­tı­mız­da her­han­gi bir so­run bu­lun­ma­mak­ta­dır. Bu­nun özel­lik­le al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. Prog­ram­lan­dı­ğı şekil­de ih­ra­cat ga­yet dü­zen­li bir şekil­de ya­pıl­mak­ta. Bi­raz son­ra si­ze An­tal­ya­’y­la il­gi­li ih­ra­cat ra­ka­mı­nın mik­ta­rı­nı, de­ğe­ri­ni de ve­re­ce­ğim. Onun için, bu­ra­da en­di­şe ede­cek her­han­gi bir şey yok.

Bu­ra­da, Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu li­mit­le­ri­ni geç­ti­ği­miz ay­lar­da Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ka­bul et­ti­ği li­mit­le­rin 10 kat al­tı­na dü­şür­me­si­ne rağ­me­n… Av­ru­pa Bir­li­ği­nin 10 kat al­tı­na dü­şür­dü Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu. Ör­ne­ğin, bir pes­ti­sit ka­lın­tı­sın­da Av­ru­pa Bir­li­ği­nin li­mi­ti 0,1’se, böy­le bir de­ğer­se, Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu 0,01 is­ti­yor, 10 kat da­ha yük­sek ni­te­lik­te is­ti­yor. Kuş­ku­suz, bu­nu tah­lil ede­bi­le­cek ana­liz alet­le­ri­nin la­bo­ra­tu­var­la­ra çok kı­sa bir sü­re içe­ri­sin­de ge­ti­ril­me­si­nin sağ­lan­ma­sı ve ele­man­la­rı­nın eği­til­me­si ge­re­ki­yor ki, bü­tün bun­la­rın hep­si ya­pıl­dı. O ne­den­le de bi­raz ön­ce de söy­le­di­ğim gi­bi, hâlen 6 la­bo­ra­tu­var bu ama­ca dö­nük ola­rak ça­lı­şa­bi­li­yor ve 3 ta­ne­si de bir ay içe­ri­sin­de sağ­la­ya­bi­le­cek du­ru­ma ge­li­yor.

Ta­bi­i, yaş mey­ve seb­ze ih­ra­ca­tı­nın so­run­la­rı sa­de­ce bu­ra­da­ki pes­ti­sit ana­liz­le­ri ve­ya bun­la­ra ait ka­lın­tı­lar­dan iba­ret de­ğil­dir. Bu ta­bii çok es­ki­den be­ri ka­lan, ta­a Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le Güm­rük Ant­laş­ma­sı im­za­la­nır­ken o gün­kü hükûme­tin dik­ka­te al­ma­sı ge­re­kip de dik­ka­te al­ma­dı­ğı ko­nu­lar­dan tu­tun da, çok da­ha fark­lı ye­tiş­ti­ri­ci­lik ko­nu­la­rın­da za­ma­nın­da uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­la­rın yan­lış iz­len­me­si­ni de kat­tı­ğı­mız­da bir­çok so­run var. Biz bun­la­rın hep­si­ne el at­tık. Ör­ne­ğin, pa­zar­la­may­la il­gi­li en önem­li ko­nu­lar­dan bir ta­ne­si ürün kon­sey­le­ri­nin ku­rul­ma­sı­dır ve biz bu alan­da, yaş mey­ve seb­ze ih­ra­ca­tıy­la il­gi­li, bu­nu ko­lay­laş­tı­ra­cak bir na­ren­ci­ye kon­se­yiy­le il­gi­li yö­net­me­lik çı­kar­dık.

Yi­ne, na­ren­ci­ye ih­ra­ca­tın­da ve­ri­le­cek olan ih­ra­cat teş­vi­ki se­zon ön­ce­sin­de alın­dı ve açık­lan­dı. Bu, önem­li bir teş­vik­tir ih­ra­cat­la il­gi­li. İhra­cat­ta bü­tün na­ren­ci­ye çe­şit­le­ri­ne 100 do­lar/ton ola­rak bir teş­vik uy­gu­la­ma­sı söz ko­nu­su ve bu­nun da ta­bi­i, bu teş­vi­kin yüz­de 4’ü de ke­sin­ti­ye gi­dip, bu­ra­dan, na­ren­ci­ye­nin ta­nı­tı­mı için kul­la­nı­la­cak.

Biz “Mey­ve Bah­çe­le­ri­nin Ye­ni­len­me­si” di­ye bir pro­je baş­lat­tık. Bu pro­jey­le ama­cı­mız, özel­lik­le dün­ya pa­zar­la­rı­nın ta­lep­le­ri­ne uy­ma­yan çe­şit­le­rin ye­ni çe­şit­ler­le, uy­gun çe­şit­ler­le ye­ni­len­me­si­ni sağ­la­mak­tır ve bu­ra­da ser­ti­fi­ka­lı fi­dan ve­ya vi­rüs­ten ari fi­dan kul­la­nıl­mak kay­dıy­la, 10 de­kar­dan da­ha bü­yük iş­let­me­le­re, da­ha bü­yük öl­çek­li bah­çe­le­re biz de­kar ba­şı­na 250-300 YTL kar­şı­lık­sız des­tek ver­mek­te­yiz. Bu­nun­la ama­cı­mız, be­lir­li bir dar za­ma­na sı­kış­mış olan na­ren­ci­ye ha­sa­dı­nı ge­niş bir za­ma­na yay­mak ve dün­ya pa­zar­la­rı­nın ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da çe­şit­ler­le na­ren­ci­ye üre­ti­mi­mi­zi ye­ni­le­mek­tir.

Yi­ne, na­ren­ci­yey­le il­gi­li am­ba­laj­la­ma, pa­ket­le­me te­sis­le­ri­ne imkân ta­nı­yan, so­ğuk ha­va de­po­la­rı­na imkân ta­nı­yan bir “Kır­sal Kal­kın­ma Ya­tı­rım­la­rı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si” ha­ya­ta ge­çi­ril­di ve bu da 2006 yı­lın­da baş­la­dı. Çift­çi­ler, üre­ti­ci­le­rin ör­güt­le­ri, bir­lik­ler, ko­o­pe­ra­tif­ler, ürün iş­le­me­ye, am­ba­laj­la­ma­ya,  pa­ket­le­me­ye ve­ya so­ğuk ha­va de­po­su te­sis et­me­ye dö­nük ya­tı­rım­la­rı yüz­de 50 ora­nın­da hi­be yo­luy­la des­tek­len­mek­te­dir. Bu pro­je­yi de biz yap­tık ve Tür­ki­ye ge­ne­lin­de bin­ler­ce pro­je ha­ya­ta geç­ti. Bun­la­rı biz yüz­de 50 hi­be ola­rak des­tek­le­mek­te­yiz.

Bir baş­ka ko­nu bu çer­çe­ve­de: Ana­liz üc­ret­le­ri­nin yüz­de 50’si­nin, ay­rı­ca ka­li­te sis­tem­le­ri ve çev­rey­le il­gi­li bel­ge­len­dir­me gi­der­le­ri­nin yüz­de 50’si­nin dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­ma­sı için teb­liğ ya­yım­lan­dı. Na­ren­ci­ye­nin de, di­ğer bü­tün ta­rım­sal ürün­le­rin de en önem­li so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si ta­rım si­gor­ta­la­rı uy­gu­la­ma­sı­dır. 1930 yı­lın­da ko­nu­şul­ma­ya baş­la­nan ve 1930’dan iti­ba­ren, yet­miş se­ne bo­yun­ca bir tür­lü ha­ya­ta geç­me­yen,  sü­rek­li ko­nu­şu­lan, tas­lak­la­rı, ta­sa­rı­la­rı ha­zır­la­nan, ama bir tür­lü çı­ka­rı­la­ma­yan Ta­rım Ürün­le­ri Si­gor­ta Ka­nu­nu­’­nu biz çı­kar­dık ve 1 Ha­zi­ran 2006 ta­ri­hin­de uy­gu­la­ma­ya geç­tik. Bu­ra­da, dün­ya­da­ki em­sal ül­ke­ler­de ol­ma­yan şekil­de, biz don ha­sa­rı­nı da kap­sa­ma al­dık ve bu­ra­da da si­gor­ta prim­le­ri­nin yüz­de 50’si hi­be ola­rak kar­şı­lan­mak­ta­dır. Ya­ni, eğer 250 YTL’­lik bir si­gor­ta po­li­çe­si al­mış­sa di­ye­lim bir na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si ve­ya bir mey­ve seb­ze üre­ti­ci­si, bu­nun ya­rı­sı­nı biz kar­şı­lık­sız ola­rak ken­di­ne tak­dim et­mek­te­yiz.

Bun­la­rın ta­bii hep­si şu an­da uy­gu­la­nı­yor ve Tür­ki­ye ta­rım sek­tö­rün­de gi­de­rek bü­yü­yor. Ta­rım sek­tö­rü­nün millî ge­li­re olan kat­kı­sı bi­zim Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de 21 mil­yar do­lar­dan 39 mil­yar do­la­ra çık­tı. Tür­ki­ye­’­de ye­ni üre­tim alan­la­rı or­ta­ya çık­ma­dı. Tür­ki­ye­’­de hay­van sa­yı­sı art­ma­dı. Ay­nı alan­dan, ay­nı hay­van­lar­la, biz ve­rim­li­lik il­ke­si­ni uy­gu­la­dık, ve­rim­li­li­ği ge­liş­tir­dik ve Tür­ki­ye­’­de ta­rım­sal üre­tim ve ta­rım­sal üre­ti­min millî ge­li­re olan kat­kı­sı yüz­de 85 ora­nın­da ar­tı­rıl­dı. Ta­bi­i, biz bun­la­rı dur­duk yer­de sağ­la­ma­dık. Bun­la­rı des­tek­ler­le sağ­la­dık. Biz gel­di­ği­miz­de Tür­ki­ye­’­de ta­rım sek­tö­rü­ne ay­rı­lan top­lam des­tek mik­ta­rı sa­de­ce 1,8 mil­yar YTL idi. O gün kat­ril­yon de­ni­li­yor­du. 1 kat­ril­yon 865 tril­yon li­ra idi, o gü­nün de­ğe­ri.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün bi­zim Tür­ki­ye­’­de ta­rım sek­tö­rü­ne ver­di­ği­miz des­tek bu­nun tam ta­mı­na 3 ka­tı­dır. Baş­lan­gıç­ta biz gel­di­ği­miz­de bu des­tek­le­rin yüz­de 86’sı doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği ola­rak öde­ni­yor­du. Ya­ni, âde­ta, çift­çi­ye “Sen bu­nu üret­me, bu pa­ra­yı ara­zi sa­hi­bi ola­rak al.” de­ni­len bir des­tek tü­rüy­dü. Biz, bu­nun ora­nı­nı top­lam des­tek­ler içe­ri­sin­de yüz­de 40’la­ra dü­şür­dük. Bu se­ne, önü­müz­de­ki 2008 yı­lın­da bu ora­nı da­ha da dü­şü­rü­yo­ruz.

Pe­ki, o 3 ka­tı ne yap­tık? Üre­ti­mi, ve­rim­li­li­ği, ka­li­te­yi ve stan­dar­dı ar­tı­ra­cak şekil­de, kır­sal kal­kın­ma­yı ar­tı­ra­cak şekil­de, ge­liş­ti­re­cek şekil­de biz fark­lı­laş­tır­dık. Ör­ne­ğin, Tür­ki­ye­’­nin ih­ti­ya­cı olan ve Tür­ki­ye­’­nin it­hal et­mek zo­run­da kal­dı­ğı yağ­lı to­hum­la­ra biz gel­di­ği­miz­de 180 kü­sur mil­yon YTL an­cak des­tek ve­ri­li­yor­du. Biz, bu­nu 1,2 mil­yar YTL’­ye çı­kar­dık. Ör­ne­ğin, hay­van­cı­lı­ğa öde­nen pa­ra, ay­rı­lan des­tek sa­de­ce 80 mil­yon YTL ci­va­rın­day­dı. Biz, bu­nu 900 kü­sur mil­yon YTL’­ye çı­kar­dık. 10 kat­tan da­ha faz­la ar­tır­dık. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye­’­nin ih­ti­yaç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da, ve­rim­li­lik il­ke­si­ne gö­re des­tek­le­ri hem mik­tar ola­rak ar­tır­dık hem çe­şit­len­dir­dik ve ve­rim­li­li­ğe et­ki et­me­si­ni sağ­la­dık.

An­tal­ya ili­nin yaş mey­ve seb­ze ih­ra­cat tu­ta­rı­nı da arz ede­yim bu ara­da: 2002 yı­lın­da 159 bin do­lar­dır An­tal­ya ilin­den ya­pı­lan yaş mey­ve seb­ze ih­ra­ca­tı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

TA­RIM VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI MEH­MET MEH­Dİ EKER (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2006 yı­lın­da An­tal­ya ili­nin yaş mey­ve seb­ze ih­ra­cat tu­ta­rı 355 bin do­la­ra çık­mış­tır. Ya­ni, 159’dan 355 bin do­la­ra çık­mış­tır. De­mek ki art­mış­tır. 2007 yı­lı­nın ilk do­kuz ay­lık ra­ka­mı da 289 bin do­lar­dır. Biz, bu­nun ge­çen yıl­ki li­mi­ti, mik­ta­rı aşa­ca­ğı­nı ümit et­mek­te­yiz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye­’­de ta­rım sek­tö­rü de yaş mey­ve seb­ze sek­tö­rü de bi­zim eko­no­mik bir kay­nak ve eko­no­mik bir alan ola­rak gör­dü­ğü­müz sek­tör­dür ve Hükûme­ti­miz bu­ra­nın ge­liş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li bü­tün ted­bir­le­ri al­mak­ta­dır. Bu­gü­ne ka­dar al­dı­ğı­mız me­sa­fe, bu ted­bir­le­rin doğ­ru ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir ve biz bu ted­bir­le­ri bun­dan son­ra da ge­liş­ti­re­rek al­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz.

Ben bu duy­gu­lar­la he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­dem dı­şı üçün­cü söz, Ada­na­’­da ve ül­ke­mi­zin de­ği­şik böl­ge­le­rin­de ha­zi­ne ara­zi­le­ri üze­rin­de “ec­ri mi­sil” öde­ye­rek ta­rım ya­pan çift­çi­le­ri­mi­zin sı­kın­tı­la­rı hak­kın­da söz is­te­yen, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Tan­ku­t’­a ait­tir.

Sa­yın Tan­kut, bu­yu­run. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Tan­ku­t’­un, ha­zi­ne ara­zi­le­ri üze­rin­de ec­ri mi­sil öde­ye­rek ta­rım ya­pan çift­çi­le­rin sı­kın­tı­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal Una­kı­ta­n’­ın ce­va­bı

YIL­MAZ TAN­KUT (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ha­zi­ne ara­zi­le­rin­de ta­rım ya­pan ve bu­nun kar­şı­lı­ğı ola­rak “ec­ri mi­sil” adı al­tın­da dev­le­te ki­ra öde­yen köy sa­kin­le­ri­mi­zin sı­kın­tı­la­rı­nı di­le ge­tir­mek ve bu ko­nu­ya dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek için gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ay­rı­ca, bu­gün, bü­yük bir üzün­tüy­le ve­fa­tı­nı öğ­ren­di­ği­miz Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­ye Ce­na­bı Al­la­h’­tan rah­met di­li­yor, ai­le­si­ne ve ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, mil­le­ti­mi­zin ba­şı sağ ol­sun di­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün, he­pi­ni­zin ma­lu­mu ol­du­ğu üze­re, ül­ke nü­fu­su­mu­zun üç­te 1’i ge­çi­mi­ni ta­rım­dan sağ­la­mak­ta­dır. Özel­lik­le, tar­la zi­ra­a­tı ya­pan köy­lü­le­ri­mi­zin önem­li bir bö­lü­mü de, her yıl dev­le­tin be­lir­le­di­ği mik­tar­da kar­şı­lı­ğı­nı ver­mek su­re­tiy­le, “hâli du­rum­da” ola­rak ifa­de edi­len ha­zi­ne ara­zi­le­ri üze­rin­de ta­rım­la uğ­ra­şa­rak ge­çim­le­ri­ni te­min et­mek­te­dir­ler.

An­cak, bi­ze gö­re, iş­ba­şın­da bu­lu­nan bu Hükûmet, par­ti­zan­ca bir an­la­yış­la tec­rü­be ve bil­gi sa­hi­bi kad­ro­la­rı tas­fi­ye ede­rek, bu­gü­ne ka­dar, di­ğer sek­tör­ler­de ol­du­ğu gi­bi, özel­lik­le de ta­rım sek­tö­rün­de de bi­ze gö­re hiç­bir olum­lu ic­ra­a­ta im­za at­ma­mış­tır; ata­ma­dı­ğı gi­bi, ol­ma­yan bil­gi ve be­ce­ri­siy­le, Bü­yük Ön­der Ata­tür­k’­ün “mil­le­tin efen­di­si­dir” de­di­ği köy­lü­ye hiç­bir şey ve­re­me­miş­tir. Bu­gün, bü­tün ül­ke çift­çi­si gi­bi Çu­ku­ro­va çift­çi­si de ma­a­le­sef pe­ri­şan bir du­rum­da­dır. Baş­ta buğ­day ol­mak üze­re, mı­sır, pa­muk, pa­ta­tes, na­ren­ci­ye ve di­ğer ürün­le­ri ye­tiş­ti­ren çift­çi­le­ri­miz, ge­çen se­ne­ki mas­raf­la­rı­nı kur­ta­ra­ma­mış ve borç­la­rı­nı da ne ya­zık ki öde­ye­me­miş­ler­dir. Bü­tün bu sı­kın­tı­la­ra gö­ğüs ge­ren ve âde­ta bit­ki­sel ha­ya­tı­nı uzat­ma­ya ça­lı­şan böl­ge ve ül­ke çift­çi­miz, çek­ti­ği sı­kın­tı­lar yet­mez­miş gi­bi şim­di de ik­ti­da­rın, ne­de­ni bel­li ol­ma­yan ve bi­ze gö­re eko­no­mik ve sos­yal ma­li­ye­ti hiç he­sap­lan­ma­yan uy­gu­la­ma­la­rıy­la ta­ma­men yok ol­ma du­ru­mu­na gel­miş­tir.

Uzun yıl­lar­dan be­ri ha­zi­ne ara­zi­le­ri­ni ekip bi­çe­rek na­fa­ka­la­rı­nı ka­zan­ma­ya ça­lı­şan köy­lü­le­ri­mi­zin her yıl öde­di­ği ec­ri mi­sil be­del­le­ri han­gi ar­tış, fa­iz ve ce­za mik­tar­la­rı­nın esas alın­dı­ğı bel­li ol­ma­yan bir şekil­de, ha­ber­siz­ce, geç­ti­ği­miz dö­nem­le­re gö­re yüz­de 30’la­ra va­ran mik­tar­lar­da ar­tı­rıl­mış­tır. Ve ay­rı­ca Ada­na-Yü­re­ğir Mer­kez il­çe­si­ne bağ­lı Kürk­çü­ler baş­ta ol­mak üze­re, pek çok bel­de ve köy­de, mev­zu­at­tan ha­ber­siz olan çift­çi­le­ri­mi­zin, eko­no­mik sı­kın­tı­la­rın­dan da is­ti­fa­de ede­rek, yıl­lar­dan be­ri ekip biç­tik­le­ri ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin bir­ta­kım hi­le ve ya­sal boş­luk­lar­dan fay­da­la­na­rak el­le­rin­den alın­ma id­di­a­la­rı, se­çim böl­gem olan Ada­na­’­da ay­yu­ka çık­mış va­zi­yet­te­dir.

Şim­di, yük­sek mü­sa­a­de­le­ri­niz­le, bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak eli­mi­ze ula­şan mek­tup­lar­dan bir ta­ne­si­ni siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum:

“Biz­ler Ada­na-Yü­re­ğir il­çe­si­nin Kü­tük­lü, Zi­yan­lı, Bel­ve­ren, Esen­ler, Ak­pı­nar, Gü­ve­loğ­lu ve Ça­tal­pı­nar köy­le­rin­de ta­rım­la uğ­raş­mak­ta­yız. Bu yıl kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­mız du­rum aşa­ğı­da özet­len­miş­tir:

1 - Ha­zi­ne­ye ait ve “hâli” du­rum­da olan, öte­den be­ri ekip bi­çip imar et­ti­ği­miz ara­zi­ler için öde­di­ği­miz yıl­lık ec­ri mi­sil be­del­le­ri, ge­çen yı­la gö­re yüz­de 30 se­vi­ye­sin­de ar­tı­rıl­mış­tır. Oy­sa, Hükûme­tin he­def enf­las­yo­nu ve bu­na bağ­lı me­mu­ra, iş­çi­ye ver­di­ği zam yüz­de 4 dü­ze­yin­de­dir. Bu fa­hiş ar­tış biz­le­ri zi­ya­de­siy­le sı­kın­tı­ya sok­muş­tur.

2 - Ke­za ba­zı­la­rı­mı­zın ha­zi­ne­ye ait ve “hâli” du­rum­da olan, öte­den be­ri ekip bi­çip, imar et­ti­ği­miz bir bö­lüm ara­zi­nin adı­mı­za ta­pu­lan­ma­sı ama­cıy­la aç­tı­ğı­mız ta­pu tes­cil da­va­sı, anı­lan yer­le­rin or­man ara­zi­si gö­rül­me­sin­den do­la­yı red­do­lun­muş­tur. Bu­nun­la da ka­lın­ma­yıp, ge­ri­ye dö­nük ec­ri mi­sil tu­tar­la­rı ta­lep edil­miş­tir ki, bu da en yük­sek su­lu ara­zi için tes­pit edi­len be­del­den ol­muş­tur. Ek­ti­ği­miz ara­zi­le­rin or­man dı­şın­da kal­dı­ğı hu­su­sun­da­ki iti­ra­zı­mız ise, or­man ka­das­tro ça­lış­ma­sı ya­pıl­ma­dı­ğın­dan do­la­yı mu­al­lak­ta kal­mış­tır.

So­nuç­ta, Dim­ya­t’­a pi­rin­ce gi­der­ken ev­de­ki bul­gur­dan ol­muş bu­lun­mak­ta­yız. Ek­ti­ği­mi­zin ge­li­riy­le bir yıl­lık ge­çi­mi­mi­zi te­min ede­mez iken, şim­di on yıl­lık ki­ra­yı öde­me­miz biz­ler­den is­ten­mek­te­dir. Bu se­bep­ten ötü­rü he­pi­miz ha­pis ve ha­ciz teh­di­di al­tın­da­yız.

Bu nok­ta­da siz mil­let­ve­kil­le­ri­miz­den ta­le­bi­miz şun­lar­dır:

TÜ­Sİ­AD men­su­bu borç­lu­lar için “İs­tan­bul Yak­la­şı­mı”, TOBB üye­si iş ada­mı ve tüc­ca­rı­na “Ana­do­lu Yak­la­şı­mı” sağ­la­yan Hükûme­ti­mi­zin, bi­zim için de “Köy­lü Yak­la­şı­mı” çı­kar­ma­sı ta­le­bi­mi­zi ili­mi­zin mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak des­tek­le­me­ni­zi ve di­le ge­tir­me­ni­zi di­li­yo­ruz. Af de­ğil, bor­cu­mu­zun ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı­nı is­te­mek­te­yiz.

Say­gı­la­rı­mız­la. Köy­lü­ler adı­na Ha­san Kı­zı­lı­şık.”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­kut, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

YIL­MAZ TAN­KUT (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz ko­nu­su köy­ler­de köy­lü­le­rin ge­rek eko­no­mik sı­kın­tı­la­rın­dan do­la­yı ge­rek­se di­ğer ne­den­ler­den ötü­rü ec­ri mi­sil be­del­le­ri­ni öde­me­me alış­kan­lı­ğı­nı fır­sat bi­len ba­zı özel fir­ma­la­rın ha­zi­ne ara­zi­le­ri­ne, Millî Em­lak da­i­re­sin­de­ki ba­zı ki­şi­ler­le iş bir­li­ği ya­pa­rak sa­hip ol­ma id­di­a­la­rı da mev­cut­tur. Ya­ni, köy­lü­le­rin bi­ri­ken bu mik­tar­la­rı öde­ye­me­ye­ce­ği­ni he­sap ede­rek, ken­di dü­şün­dük­le­ri, zey­tin ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği baş­ta ol­mak üze­re di­ğer ta­rım­sal fa­a­li­yet­le­ri şir­ket ve ti­ca­ret man­tı­ğı çer­çe­ve­sin­de te­kel­le­şe­rek yap­mak is­te­mek­te­dir­ler.

İş­te bu hu­sus­lar çer­çe­ve­sin­de, ha­zi­ne­ye ait ara­zi­ler­de ta­rım ya­pa­rak ge­çim­le­ri­ni sağ­la­ma­ya ça­lı­şan in­san­la­rı­mı­zın kar­şı kar­şı­ya kal­dık­la­rı sı­kın­tı­la­rı­nın ve bu­na bağ­lı sos­yal hu­zur­suz­luk­la­rı­nın bir an ev­vel çö­zü­me ka­vuş­ma­sı için Hükûme­ti­mi­zin ve Mec­li­si­mi­zin ge­re­ken ça­lış­ma­la­rı ya­pa­ca­ğı­na ina­nı­yor, bu ve­si­ley­le he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tan­kut.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya Ma­li­ye Ba­ka­nı Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li üye­ler; bi­raz ön­ce din­le­di­ği­miz Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Yıl­maz Tan­kut Be­y’­in di­le ge­tir­di­ği ko­nu­la­ra bir açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, Millî Em­la­k’­ın, ya­ni ha­zi­ne­nin, dev­le­tin ara­zi­le­ri faz­la, hat­ta ara­zi­le­rin ba­zı­la­rı da ka­das­tro gör­me­miş, son­ra­dan ge­ti­ri­lip ta­pu­ya ko­nu­lu­yor. Fa­kat, ha­zi­ne­nin ara­zi­le­ri, bi­li­ne bi­li­ne, ba­zen iş­gal edi­li­yor, ba­zen de ona ha­ber ve­ril­mek­si­zin kul­la­nı­lı­yor. Siz şim­di bi­ri­si­nin ara­zi­si­ni kul­lan­sa­nız, bu­nu da beş yıl, on yıl kul­lan­sa­nız, gel­se adam “be kar­de­şim, be­nim şu ara­zi­mi kul­la­nı­yor­sun, bu­nun bir be­de­li­ni ver” de­se, o be­de­li­ni alır. Ha­a, al­ma­dı mı, mah­ke­me­ye gi­der ge­ne alır; me­se­le bu.

Şim­di, po­li­ti­ka yap­mak gü­zel bir şey, va­tan­daş­la­rın hak­la­rı­nı ko­ru­mak gü­zel bir şey, ama on­la­rı du­yar duy­maz bu­ra­ya ge­ti­rip de po­pü­lizm yap­mak gü­zel bir şey de­ğil.

ER­TUĞ­RUL KUM­CU­OĞ­LU (Ay­dın) – Ne po­pü­liz­mi?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Ha­zi­ne­nin yer­le­rin­de sa­çı bit­me­dik in­san­la­rın hak­kı var. Ge­le­cek, onu izin­siz ola­rak kul­la­na­cak, ede­ce­k… Bu­ra­da ki­ra söz­leş­me­si di­ye bir şey var.

ER­TUĞ­RUL KUM­CU­OĞ­LU (Ay­dın) – Po­pü­lizm yok.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Sa­yın Ve­ki­lim, lüt­fen din­le­yin.

ER­TUĞ­RUL KUM­CU­OĞ­LU (Ay­dın) – Ama ge­ri­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan. Kim­se bu­ra­da po­pü­lizm yap­mı­yor, bir da­va­yı di­le ge­ti­ri­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Ya, ben de di­le ge­ti­ri­yo­rum. Lüt­fen, şim­di din­le.

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Ta­mam da üs­lu­ba dik­kat lüt­fen.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Po­pü­lizm yap­ma­yın Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Şim­di­…

Po­pü­lizm yap­ma­yın, evet.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Yap­ma­yın.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Doğ­ru, yap­ma­yın.

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Po­pü­liz­mi siz ya­pı­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­r…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sen di­le ge­ti­rir­ken po­pü­lizm ol­mu­yor da­…

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, ma­de­m… Din­le­yen­le­re an­la­ta­yım, din­le­me­yen­ler de din­le­me­sin, ne ya­pa­yım.

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Po­pü­liz­mi siz ya­pı­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Şim­di, söz­leş­me di­ye bir şey var, ki­ra söz­leş­me­si; bir­çok köy­lü­müz bu­nu ya­pı­yor. Def­ter­dar­lı­ğa ge­lir­ler, Millî Em­lak da­i­re­mi­ze ge­lir­ler, ki­ra söz­leş­me­si ya­par­lar. Me­se­la, bu­nu ya­pı­yor­lar, on­dan do­la­yı ba­zen doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği de ala­mı­yor bun­lar. Gel­sin­ler, bir mü­ra­ca­at et­sin­ler dev­le­te. Dev­let on­la­rı ko­rur, Hükûmet on­la­rı ko­rur, par­ti­zan­ca bir şey ya­pıl­mı­yor. Ba­kın, di­yor­su­nuz ki: “Par­ti­zan­ca ya­pı­lı­yor.” Hiç­bir za­man par­ti­zan­ca ha­re­ket et­mez def­ter­dar­lar ve­ya­hut da Millî Em­lak mü­dür­le­ri, öy­le şey­ler ya­pıl­maz. “Yok, efen­di­me söy­le­ye­yim, bir­ta­kım şa­ibe...” Şa­ibe fa­lan var­sa da ge­ti­rin ba­ka­lım. O za­man, git­sin­ler, bü­tün köy­lü­le­rin, di­ğer­le­ri­nin yap­tı­ğı gi­bi ki­ra söz­leş­me­si yap­sın­lar, ki­ra­la­sın­lar, ora­la­rı da de­vam­lı kul­lan­sın­lar. Biz, tek­rar ka­nun çı­kar­dık, “İs­te­yen bun­la­rı alır.” de­dik. Mü­ra­ca­at et­sin­ler, al­mak is­te­yen­ler var­sa da iha­le­ye çı­ka­rı­yo­ruz ve sa­tı­yo­ruz. Bun­lar için de çok uzun va­de­ler ya­pı­yo­ruz, ba­zı ver­gi­ler­den mu­af tu­tu­yo­ruz, sırf köy­lü­le­ri­mi­zi top­rak sa­hi­bi ya­pa­lım di­ye. Bun­la­rın her bi­ri­ni ya­pı­yo­ruz. Ha­a, ona rağ­men ada­let­siz bir şey de ya­pıl­dıy­sa, onu da her za­man gö­rüş­me­ye ha­zı­rız biz. O si­ze mek­tup ya­za­nı da bi­ze gön­de­rir­se­niz mem­nu­ni­yet­le de gö­rü­şü­rüz.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Mil­let­ve­ki­li­nin de bu­nu di­le ge­tir­me­ye hak­kı var­dır herhâlde.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) – Ön­ce, ben Ada­na Def­ter­da­rı­mı­za ta­li­mat ve­ri­rim, onun­la da gö­rü­şün ve ko­nu­ya da ba­ka­rız. Ama, bu­nun ge­nel se­çi­mi­… Ya­ni, be­ni üzen ta­raf, “Hi­ley­le, ka­nun­suz...” Bu laf­lar be­ni üzü­yor. Ya­hut da “Par­ti­zan­ca...” Bun­la­rı bı­ra­ka­lım. Biz, şim­di, va­tan­da­şı­mız kim olur­sa ol­sun, her­ke­sin Hükûme­ti­yiz, her­ke­sin ba­ka­nı­yız, her­ke­se hiz­met et­mek zo­run­da­yız; bu an­la­yış­la yak­laş­ma­mız la­zım. O za­man, bi­ze söy­le­yin, bir yan­lış­lık var­sa ona el ko­ya­lım, dü­zel­te­lim, eğer yan­lış­lık de­ğil de ona yol gös­te­re­ce­ği­miz bir şey var­sa, “şöyle şöy­le de ya­par­sa­nız, bu şekil­de da­ha iyi hal­le­de­riz” de­yip bu­nu da gös­te­ri­riz.

Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ni, bu­ra­ya -ta­bi­i, hak­kı­nız­dır si­zin- efen­dim, ge­le­cek­si­niz, bu­ra­dan ko­nu­şa­cak­sı­nız, şey ede­cek­si­niz, ama bi­ze de di­rekt ola­rak ba­na “Alo” de­se­niz, ben si­ze çı­ka­rım, hiç me­rak et­me­yin, bu işi hal­le­de­riz. Ya­ni, bu­nun ka­nu­n… Çün­kü, Hükûme­ti­mi­zi gel­di­ği gün­den be­ri, köy­lü­le­ri­mi­zin top­rak­la­rı­nı da­ha iyi kul­lan­ma­la­rı için on­la­ra çok çe­şit­li ko­lay­lık­lar ge­tir­dik biz, çok iyi çö­züm­ler ge­tir­dik. Ee, Çu­ku­ro­va köy­lü­sün­den bah­se­di­yo­ruz. Çu­ku­ro­va köy­lü­sü de, ya­ni ne bi­le­yim ben, bir Er­zu­ru­m’­un köy­lü­sü gi­bi ve­ya­hut da top­ra­ğı ve­rim­siz olan yer­le­rin köy­lü­sü gi­bi de de­ğil, onu da be­lirt­me­miz la­zım. Ama, is­ti­yor ki her­kes, ha­zi­ne­nin ma­lı, ben kul­la­na­yım, kim­se ba­na sor­ma­sın, kim­se­ye bir şey öde­me­ye­yim. Öy­le de bir şey yok ya­ni. Ku­su­ra bak­ma­sın­lar, her­kes, ne kul­lan­dıy­sa, ney­se be­de­li, o be­de­li de öde­ye­cek.

Du­rum bun­dan iba­ret­tir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. Sağ olun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kışlar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın iki tez­ke­re­si var­dır, ay­rı ayrı oku­tup bil­gi­le­ri­ni­ze su­na­ca­ğım.

IV.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI (De­vam)

B) Tez­ke­re­ler

1.- Ro­man­ya Par­la­men­to­su Baş­ka­nı Bog­dan Ol­te­na­u ve be­ra­be­rin­de­ki he­ye­tin ül­kemi­zi zi­ya­ret et­me­si­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/203)

        30 Ekim 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lık Di­va­nı'nın 03 Ekim 2007 ta­rih ve 5 sa­yı­lı Ka­ra­rı ile Ro­man­ya Par­la­men­to­su Baş­ka­nı Sa­yın Bog­dan Ol­te­na­u ve be­ra­be­rin­de­ki he­ye­tin ül­ke­mi­zi zi­ya­ret et­me­si uy­gun bu­lun­muş­tur.

Söz ko­nu­su he­ye­tin ül­ke­mi­zi zi­ya­re­ti, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si'nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da 3620 sa­yı­lı Ka­nun'un 7. Mad­de­si ge-re­ğin­ce Ge­nel Ku­rul'un bil­gi­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                    Kök­sal Top­tan

                                                                                        Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                         Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Di­ğer tez­ke­re­yi oku­tu­yo­rum:

2.- Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter Mec­li­si ve Ba­tı Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­çi­ci Av­ru­pa Gü­ven­lik ve Sa­vun­ma Asamb­le­si, NA­TO Par­la­men­ter Asamb­le­si, Av­ru­pa Gü­ven­lik ve İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Par­la­men­ter Asamb­le­si, As­ya Par­la­men­ter Asamb­le­si ile Av­ru­pa-Ak­de­niz Par­la­men­ter Asamb­le­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni tem­sil ede­cek grup­la­rı oluş­tu­ra­cak üye­le­rin isimle­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/204)

30 Ekim 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kında­ki 3620 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2. mad­de­si­ne gö­re "Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter Mec­li­si, Ba­tı Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­çi­ci Av­ru­pa Gü­ven­lik ve Sa­vun­ma Asamb­le­si (AKPM Türk Gru­bu üye­le­ri tem­sil et­mek­te­dir.), NA­TO Par­la­men­ter Asamb­lesi, Av­ru­pa Gü­ven­lik ve İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Par­la­men­ter Asamb­le­si, As­ya Parla­men­ter Asamb­le­si ve Av­ru­pa-Ak­de­niz Par­la­men­ter Asamb­le­si"nde Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si'ni tem­sil ede­cek grup­la­rı oluş­tur­mak üze­re, ay­nı Ka­nunun 12. mad­de­si uya­rın­ca Baş­kan­lık Di­va­nı'nın 26.10.2007 ta­rih ve 7 sa­yı­lı Ka­ra­rı'nı mü­te­a­ki­ben uy­gun bu­lu­nan üye­le­rin isim­le­ri Ge­nel Ku­rul'un bil­gi­leri­ne su­nu­lur.

                                                                                                    Kök­sal Top­tan

                                                                                        Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                         Baş­ka­nı

Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter Mec­li­si (AKPM) ve

Ba­tı Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­çi­ci Av­ru­pa Gü­ven­lik ve Sa­vun­ma

Asamb­le­si (BAB) Türk Grup­la­rı

Asıl Üye

Me­su­de Nur­su­na Me­me­can           İstan­bul Mv.

Ye­dek Üye

Va­hit Ki­riş­çi                                   Ada­na Mv.

NA­TO Par­la­men­ter Asamb­le­si (NA­TO­PA) Türk Gru­bu

Ye­dek Üye­ler

Fa­zi­let Dağ­cı Çığ­lık                        Er­zu­rum Mv.

Me­su­de Nur­su­na Me­me­can           İstan­bul Mv.

Av­ru­pa Gü­ven­lik ve İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Par­la­men­ter Asamb­le­si

Türk Gru­bu

Ye­dek Üye­ler                                

Ca­hit Bağ­cı                                     Ço­rum Mv.

Mus­ta­fa Öz­bay­rak                          Kı­rık­ka­le Mv.

Av­ru­pa-Ak­de­niz Par­la­men­ter Asamb­le­si (AA­PA) Türk Gru­bu

Re­ha Ça­mu­roğ­lu                            İstan­bul Mv.

As­ya Par­la­men­ter Asamb­le­si (APA) Türk Gru­bu

Bay­ram Öz­çe­lik                              Bur­dur Mv.

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin iki öner­ge var­dır; oku­tu­yo­rum:

C) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 20 mil­let­ve­ki­li­nin, de­mir yo­lu ula­şım sis­te­min­deki so­run­la­rın araş­tı­rı­la­rak alt­ya­pı ve iş­let­me­ci­li­ği­nin ge­liş­ti­ril­me­si için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lemle­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/25)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Ül­ke­miz­de de­mir­yo­lu iş­let­me­ci­li­ği bir im­ti­yaz ola­rak TCDD Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ta­nın­mış­tır ve bu iş­let­me­ci­lik TCDD Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan ya­pıl­mak­ta­dır.

Os­man­lı İmpa­ra­tor­lu­ğun­dan dev­ra­lı­nan 4.000 km ci­va­rın­da­ki de­mir­yo­lu, genç cum­hu­ri­ye­tin ka­rar­lı ve azim­li po­li­ti­ka­sı sa­ye­sin­de 20 se­ne için­de 8.000 km’­yi geç­miş­tir.

An­cak 1950 yı­lın­dan iti­ba­ren bir dev­let ve ula­şım po­li­ti­ka­sı ola­rak de­mir­yo­lu po­li­ti­ka­sı ter­ke­dil­miş ve ken­di ka­de­ri­ne bı­ra­kıl­mış­tır.

Bu­gün için de­mir­yo­lu­nun ge­rek yük ge­rek­se de yol­cu ta­şı­ma­cı­lı­ğın­da­ki pa­yı çok dü­şük­tür. Bu du­rum hem çok pa­ha­lı olan ka­ra­yo­lu iş­let­me­ci­li­ğin­den do­la­yı cid­di bir kay­nak kay­bı­na ne­den ol­mak­ta hem de ka­ra­yo­lun­da mey­da­na ge­len tra­fik ka­za­la­rı ne­de­niy­le cid­di sa­yı­da can kay­bı­na, ya­ra­lan­ma­la­ra ve çok bü­yük mad­di ha­sa­ra se­bep ol­mak­ta­dır.

Oy­sa Ül­ke ve Dev­let ola­rak en bü­yük he­de­fi­miz olan AB üye ül­ke­le­rin­de bu du­rum tam ter­si­ne­dir. Do­la­yı­sıy­la çağ­daş­lık ve ge­liş­miş­lik için en önem­li araç­lar­dan bi­ri­si de de­mir­yo­lu­na ve­ri­len önem­le ken­di­ni gös­ter­mek­te­dir.

Yıl­lar­dan be­ri ye­ni yol ya­pıl­ma­mış­tır. Ye­ni yol ya­pıl­ma­ma­sı­nın ya­nı sı­ra yıl­da or­ta­la­ma 500 km yo­lun ye­ni­len­me­si ge­re­kir­ken son beş yıl­da (2002-2006) an­cak 463 km yol ba­kım ona­rı­mı ve ye­ni­le­me­si ya­pı­la­bil­miş­tir. Hat­la­rı­mı­zın fi­zi­ki stan­dar­dı ya­pıl­dı­ğı za­man­dan bu ya­na de­ğiş­me­miş­tir. Çe­ken çe­ki­len araç par­kı ye­ter­li öl­çü­de ye­ni­le­ne­me­mek­te ve ka­pa­si­te ar­tı­rı­la­ma­mak­ta­dır. Hâlâ önem­li ar­ter­ler­de elek­trik ve sin­ya­li­zas­yon yok­tur.

İş­te bu nok­ta­da; De­mir­yol­la­rı­mı­zın ge­liş­me­si­nin önün­de­ki en­gel­le­ri or­ta­ya çı­kar­mak ve ge­liş­me­si­ni sağ­la­ya­cak ida­ri ve eko­no­mik ge­rek­li­lik­le­ri açı­ğa çı­kar­mak için TCDD Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün iş­let­me­ci­li­ği ve de­mir yol­la­rı­mı­zın du­ru­mu hak­kın­da Ana­ya­sa'nın 98, TBMM İçtü­zü­ğü'nün 104 ve 105. mad­de­le­ri uya­rın­ca Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

1- Yıl­maz Ateş                               (An­ka­ra)

2- Ta­ci­dar Sey­han                          (Ada­na)

3- Hik­met Eren­ka­ya                       (Ko­ca­e­li)

4- Ya­şar Ağ­yüz                              (Ga­zi­an­tep)

5- Or­han Zi­ya Di­ren                       (To­kat)

6- Çe­tin Soy­sal                               (İstan­bul)

7- İsa Gök                                      (Mer­sin)

8- Rah­mi Gü­ner                             (Or­du)

9- Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu         (Kay­se­ri)

10- Mev­lüt Çoş­ku­ner                     (Is­par­ta)

11- Akif Eki­ci                                (Ga­zi­an­tep)

12- Gök­han Dur­gun                       (Ha­tay)

13- Ali Ko­çal                                 (Zon­gul­dak)

14- Ab­dul­lah Özer                         (Bur­sa)

15- Ha­lil Ün­lü­te­pe                          (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

16- Te­kin Bin­göl                            (An­ka­ra)

17- Tay­fur Sü­ner                            (An­tal­ya)

18- Bü­lent Ba­ra­ta­lı                         (İzmir)

19- Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur                 (Ada­na)

20- Va­hap Se­çer                             (Mer­sin)

21- Atil­la Kart                                (Kon­ya)

Ge­rek­çe

Dün­ya Ban­ka­sı po­li­ti­ka­la­rı­na bağ­lı ola­rak "de­mir­yol­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı" adı al­tın­da TCDD'de 1995 yı­lın­dan be­ri ka­mu iş­let­me­ci­li­ği­ni yok eden po­li­ti­ka­lar­la per­so­nel azal­tıl­ma­sı­na gi­dil­me­si ve ni­te­lik­li per­so­ne­lin ku­rum­dan uzak­laş­tı­rıl­ma­sı, TCDD'ye yö­ne­lik ya­tı­rım­la­rın azal­tıl­ma­sı, ba­kım atöl­ye­le­ri­nin bü­yük bir kıs­mı­nın ka­pa­tıl­ma­sı ve TCDD'ye eği­tim­li iş gü­cü ye­tiş­ti­ren de­mir­yo­lu mes­lek okul­la­rı­nın lağ­ve­dil­me­si, ku­ru­lu­şun­dan bu ya­na en­teg­re bir iş­let­me olan TCDD'nin par­ça­la­na­rak iş­lev­siz­leş­ti­ril­me­si ve böy­le­ce özel­leş­ti­ril­me­si­nin önü­nün açıl­ma­sı­nın bir so­nu­cu ola­rak ya­şan­mış­tır.

De­mir­yol­la­rı­nın atıl du­ru­ma düş­me­si­nin en önem­li ne­de­ni dı­şa bağ­lı ula­şım po­li­ti­ka­la­rı­dır. Kay­nak­la­rı­nı ka­ra­yol­la­rı ve do­la­yı­sıy­la ulus­la­ra­ra­sı pet­rol ve oto­mo­tiv te­kel­le­ri­ne akı­ta­rak de­mir­yo­lu ve de­niz­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı­nı ge­ri­le­ten ula­şım po­li­ti­ka­la­rı aşıl­ma­dı­ğı müd­det­çe doğ­ru bir ula­şım sis­te­mi­ne ge­çiş müm­kün ol­ma­ya­cak­tır.

Ula­şım po­li­ti­ka­la­rı, top­lum ya­ra­rı­nı gö­ze­ten ve bü­tün ula­şım al­ter­na­tif­le­ri­ni (ka­ra, de­niz, ha­va ve de­mir­yo­lu) de­ğer­len­di­ren Kom­bi­ne Ta­şı­ma­cı­lık (se­ri, eko­no­mik, çev­re­ci, gü­ven­li ve hız­lı ta­şı­ma­cı­lık) esas alın­ma­sı ge­re­kir­ken ül­ke­miz­de de­mir­yol­la­rı ka­ra­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı kar­şı­sın­da ge­ri­le­miş­tir.

1950'de de­mir­yol­la­rı­nın ula­şım sis­te­mi için­de­ki pa­yı yük ta­şı­ma­cı­lı­ğın­da % 78, yol­cu ta­şı­ma­cı­lı­ğın­da % 42 iken bu oran­lar iz­le­nen ka­ra­yo­lu ağır­lık­lı po­li­ti­ka­lar so­nu­cu yük ta­şı­ma­cı­lı­ğın­da % 48, yol­cu ta­şı­ma­cı­lı­ğın­da % 24'e ge­ri­le­miş bu­lun­mak­ta­dır.

İtal­ya'da de­mir­yo­lu hat uzun­lu­ğu 16.080 km, İngil­te­re'de 16.847 km, Fran­sa'da 31.727 km; ül­ke­miz de­mir­yol­la­rı­nın top­lam ana hat uzun­lu­ğu ise 10.948 km'dir. Ül­ke­mi­zin yü­zöl­çü­mü ise bu ül­ke­le­rin yü­zöl­çüm­le­ri­nin sı­ra­sı ile 2,6; 3,2 ve 1,4 ka­tı­dır. Bu ve­ri­ler, Tür­ki­ye'de de­mir­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı­nın na­sıl ih­mal edil­di­ği­ni gös­ter­mek­te­dir.

Ka­ra­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı le­hi­ne uy­gu­la­nan bu yan­lış po­li­ti­ka­lar; kent içi ve kent­ler ara­sı ula­şım­da yol­cu ve yük gü­ven­li­ği alan­la­rın­da cid­di so­run­lar ya­rat­mış­tır. Her yıl cid­di oran­da ölüm ve ya­ra­lan­ma­lar­la bir­lik­te, tril­yon­lar­ca li­ra­lık mad­di ha­sar mey­da­na gel­mek­te­dir.

Tür­ki­ye'nin ar­tan nü­fu­su­na pa­ra­lel ola­rak olu­şan ula­şım ta­le­bi, en eko­no­mik bi­çim­de de­mir­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı­nın ka­mu hiz­me­ti ola­rak ve ka­mu eliy­le ge­liş­ti­ril­me­siy­le kar­şı­la­na­bi­le­cek­tir. Bu nok­ta­da de­mir­yo­lu ya­pım ma­li­ye­ti­nin, ka­ra­yo­lu ya­pım ma­li­ye­ti­ne gö­re düz ara­zi­de 8 kat, or­ta en­ge­be­li ara­zi­de 5 kat da­ha eko­no­mik ol­du­ğu gö­ze­til­me­li­dir.

Ka­ra­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı ener­ji tü­ke­tim top­la­mı­nın % 82'si­ni tü­ket­me­si­ne kar­şın ta­şı­ma­da­ki pa­yı % 71 ,5'tir. De­mir­yol­la­rı­nın ise ener­ji tü­ke­tim pa­yı % 2 iken, ta­şı­ma­cı­lık­ta­ki pa­yı % 4'tür. Yal­nız­ca bu ve­ri­ler bi­le ener­ji ve­rim­li­li­ği ve çev­re sağ­lı­ğı açı­sın­dan de­mir­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı­nın öne­mi­ni göz­ler önü­ne ser­mek­te­dir.

Ay­nı şekil­de, Av­ru­pa'da ya­pı­lan bir araş­tır­ma­ya gö­re, ka­za­lar­da ölüm ris­ki 1 mil­yar yol­cu/km ba­şı­na de­mir­yol­la­rın­da 17 ki­şi iken, ka­ra­yol­la­rın­da 140'tır. Do­la­yı­sıy­la de­mir­yo­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğı eko­no­mik ol­ma­sı ya­nı sı­ra can gü­ven­li­ği açı­sın­dan da önem ta­şı­mak­ta­dır.

De­mir­yo­lu­na gö­re 2 mis­li, su­yo­lu­na gö­re ise 3 mis­li da­ha faz­la ener­ji sarf eden ka­ra­yol­la­rı­na ya­pıl­mak­ta olan bü­tün ye­ni ya­tı­rım­lar, özel­lik­le de can ve mal gü­ven­li­ği­ni teh­dit eden stan­dart dı­şı "dub­le yol" ya­tı­rım­la­rı­nın göz­den ge­çi­ril­me­si ve ağır­lı­ğın de­mir­yol­la­rı­na ve­ril­me­si­nin De­mir­yo­lu hat­la­rı­nın cid­di ve bü­tün­lük­lü bir tarz­da ona­rı­la­rak ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı­nın, TCDD'nin par­ça­la­na­rak iş­lev­siz­leş­ti­ril­me­si ve de­mir­yol­la­rın­da özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı­na son ve­ril­me­si­nin, Ül­ke­miz­de cid­di bir Ula­şım Mas­ter Pla­nı­nın oluş­tu­rul­ma­sı­nın ve bu kap­sam­da de­mir­yo­lu ağı­nın ge­niş­le­til­me­si­nin öne­mi or­ta­da­dır.

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di oku­ta­ca­ğım Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­si beş yüz ke­li­me­den faz­la ol­du­ğu için öze­ti oku­na­cak­tır. An­cak, öner­ge­nin tam met­ni tu­ta­nak der­gi­si­ne ek­le­ne­cek­tir.

2.- Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İnce ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, Bal­kan göç­men­le­ri­nin sorun­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/26) (x)

 

                       

(x) (10/26) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin tam metni tutanağa eklidir.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

"1989 Yı­lı ve son­ra­sın­da ül­ke­mi­ze (baş­ta Bul­ga­ris­tan ol­mak üze­re Bos­na, Ko­so­va, Ma­ke­don­ya, Sır­pis­tan, Ka­ra­dağ, Yu­na­nis­tan, Ro­man­ya, Mol­do­va'dan) göç eden ve şu an­da çif­te va­tan­daş­lık ve­ya va­tan­daş sta­tü­sü ka­zan­mış olan­lar­la, ge­çi­ci izin­le ül­ke­miz­de bu­lu­nan Bal­kan Göç­men­le­ri­nin her tür­lü so­run­la­rı­nın araş­tı­rıl­ma­sı ve ge­rek­li ön­lem­le­rin alın­ma­sı" hak­kın­da Ana­ya­sa'nın 98, İçtü­zü­ğün 104 ve 105 in­ci mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis Araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı için ge­re­ği­nin ya­pıl­ma­sı­nı arz ede­riz.

1) Mu­har­rem İnce                          (Ya­lo­va)

2) Ya­şar Ağ­yüz                              (Ga­zi­an­tep)

3) Or­han Zi­ya Di­ren                       (To­kat)

4) Çe­tin Soy­sal                               (İstan­bul)

5) İsa Gök                                      (Mer­sin)

6) Rah­mi Gü­ner                             (Or­du)

7) Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu         (Kay­se­ri)

8) Akif Eki­ci                                  (Ga­zi­an­tep)

9) Tay­fur Sü­ner                              (An­tal­ya)

10) Gök­han Dur­gun                       (Ha­tay)

11) Ta­ci­dar Sey­han                        (Ada­na)

12) Ab­dul­lah Özer                         (Bur­sa)

13 ) Ali Ko­çal                                (Zon­gul­dak)

14) Mev­lüt Coş­ku­ner                     (Is­par­ta)

15) Hik­met Eren­ka­ya                     (Ko­ca­e­li)

16) Te­kin Bin­göl                            (An­ka­ra)

17) Bü­lent Ba­ra­ta­lı                         (İzmir)

18) Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur                 (Ada­na)

19) Ca­nan Arıt­man                         (İzmir)

20) Va­hap Se­çer                             (Mer­sin)

21) Atil­la Kart                                (Kon­ya)

22) Erol Tı­nas­te­pe                          (Er­zin­can)

Ge­rek­çe Öze­ti

Ül­ke­miz da­ha ku­ru­luş sü­re­cin­den baş­la­mak üze­re, Os­man­lı İmpa­ra­tor­lu­ğu­nun ege­men ol­du­ğu böl­ge­ler­den bü­yük göç­ler al­mış­tır. Ge­nel­lik­le halk ara­sın­da "mu­ha­cir" ola­rak ta­nım­lan­mak­ta­dır­lar. Ata­türk'ün 17.01.1931 yı­lın­da söy­le­di­ği "Mu­ha­cir­ler kay­be­dil­miş ül­ke­le­ri­mi­zin millî ha­tı­ra­la­rı­dır."

Lo­zan An­laş­ma­sı ge­re­ği baş­ta Bal­kan ül­ke­le­rin­den Cum­hu­ri­ye­tin ilk yıl­la­rın­da kar­şı­lık­lı mü­ba­de­le esa­sı­na da­ya­nan göç­ler ol­muş­tur ve bu göç­le­rin ara­sın­da bü­yük ço­ğun­lu­ğu Yu­na­nis­tan, Bul­ga­ris­tan ve es­ki adıy­la Yu­gos­lav­ya göç­men­le­ri oluş­tur­muş­tur. Bu ül­ke­ler­den ül­ke­mi­ze sa­yı­sal ola­rak azal­mak­la bir­lik­te çe­şit­li bi­çim­ler­de hâlen de­vam et­mek­te­dir.

1989 Yı­lın­da Bul­ga­ris­tan'dan Yu­gos­lav­ya'nın par­ça­lan­ma­sıy­la bir­lik­te Bos­na, Ko­so­va, Sır­bis­tan'dan ül­ke­mi­ze si­ya­si ya da eko­no­mik ne­den­ler­le yo­ğun göç­ler ol­muş­tur. Bu göç­ler ara­sın­da Bul­ga­ris­tan göç­men­le­ri­nin ya­şa­dık­la­rı so­run­lar dik­kat çek­mek­te­dir.

Bul­ga­ris­tan göç­me­ni­nin göç ha­re­ke­ti dört aşa­ma­da ger­çek­leş­miş­tir:

1. 1925 yı­lın­da­ki Türk-Bul­gar ika­met söz­leş­me­si ile 1949 yı­lı­na ka­dar 19.833 ai­le­de 75.877 ki­şi iskânlı, 37.073 ai­le­de 143.121 ki­şi ser­best göç­men ol­mak üze­re top­lam 56.906 ai­le­de 218.998 ki­şi Tür­ki­ye'ye göç et­miş­tir.

2. 1950-1952 yıl­la­rı ara­sın­da Bul­ga­ris­tan'ın teh­cir ve gö­çe zor­la­ma­sı so­nu­cu 37.851 ai­le­ye men­sup ol­mak üze­re 154.393 ki­şi iskânlı göç­men ola­rak Tür­ki­ye'ye ge­lip yer­leş­miş­ler­dir.

3. 1968-1979 yıl­la­rı ara­sın­da da Tür­ki­ye-Bul­ga­ris­tan Ya­kın Ak­ra­ba Gö­çü An­laş­ma­sı çer­çe­ve­sin­de 32.356 ai­le­ye men­sup 116.521 ki­şi Tür­ki­ye'ye göç et­miş ve bu göç ile 1950-52 yıl­la­rı ara­sın­da ge­len göç­men ai­le­le­rin­den bü­yük bö­lü­mü­nün Bul­ga­ris­tan'da ka­lan ya­kın­la­rı­nın Tür­ki­ye'ye ser­best göç­men ola­rak gel­me­le­ri sağ­lan­mış ve böy­le­ce par­ça­lan­mış ai­le­le­rin bir­leş­me­si ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.

4. Bul­ga­ris­tan'dan son göç ha­re­ke­ti 1989 yı­lın­da Türk kö­ken­li Müs­lü­man Bul­gar va­tan­daş­la­rı­nın, Bul­gar hü­kü­me­ti ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye'ye gö­çe zor­lan­ma­la­rı ile baş­la­tıl­mış­tır. Bu dö­nem­de 64.295 ai­le­ye men­sup 226.863 ki­şi ser­best göç­men ola­rak Tür­ki­ye'ye gel­miş­tir. Bu ta­rih­ten iti­ba­ren ser­best göç ola­rak bu göç de­vam et­mek­le bir­lik­te bu ül­ke­de­ki re­ji­min de­ğiş­me­siy­le ge­ri­ye göç­ler de ya­şan­mak­ta­dır.

Göç­men­le­rin ül­ke­miz­de de pek çok so­run­la kar­şı­laş­tık­la­rı, bu so­run­la­rın bir kıs­mı­nın za­man­la çö­zül­dü­ğü ba­zı­la­rı­nın ise de­vam et­mek­te ol­du­ğu ve çö­züm bek­le­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Baş­ta Bul­ga­ris­tan'dan ol­mak üze­re Tür­ki­ye'ye göç eden soy­daş­la­rı­mı­zın acil çö­züm bek­le­yen en önem­li so­run­la­rı­nı şöy­le sı­ra­la­ya­bi­li­riz:

Türk va­tan­daş­lı­ğı­na alın­ma­ma,

Ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­me­si,

Emek­li ma­a­şı alan yaş­lı in­san­la­rın so­run­la­rı,

Ça­lış­ma sü­re­le­ri­nin bir­leş­ti­ri­le­me­me­si (sos­yal hak­lar) so­ru­nu,

İskân ka­nu­nun­dan kay­nak­la­nan so­run­lar,

Top­lu ko­nut çık­ma­yan­la­rın so­run­la­rı,

Yurt dı­şı çı­kış har­cı so­ru­nu,

İka­met tez­ke­re­si al­mak için ya­şa­nan so­run­lar,

Nü­fus mü­dür­lük­le­rin­de kar­şı­la­şı­lan so­run­lar.

Kuş­ku­suz bu so­run­la­ra baş­ka­ca so­run­la­rı da ek­le­mek müm­kün­dür. Bu araş­tır­ma öner­ge­siy­le ama­cı­mız baş­ta Bul­ga­ris­tan göç­men­le­ri ol­mak üze­re tüm Bal­kan ül­ke­le­rin­den 1989 ve son­ra­sın­da çe­şit­li ne­den­ler­le ül­ke­mi­ze göç et­miş olan yurt­taş­la­rı­mı­zın sos­yal, eko­no­mik, hu­ku­ki so­run­la­rı­nın tes­pit edil­me­si ve çö­zü­mü için bir an ev­vel yü­rüt­me or­gan­la­rı­nın ge­rek­li ted­bir­le­ri al­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır.

Özel­lik­le bu so­run­la­rın bü­yük bö­lü­mü­nün göç edi­len ül­ke­den de­ğil de bi­zim hu­ku­ku­muz­dan, ida­ri an­la­yı­şı­mız­dan kay­nak­la­nı­yor ol­ma­sı ko­nu­nun TBMM gün­de­mi­ne ge­ti­ril­me­si­ni zo­run­lu kıl­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Öner­ge­ler gün­dem­de­ki yer­le­ri­ni ala­cak ve Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ön gö­rüş­me­ler sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­cak­tır.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın üç tez­ke­re­si var­dır; ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

B) Tez­ke­re­ler (De­vam)

3.- Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Öza­k’­ın Hin­dis­ta­n’­a ya­pa­ca­ğı resmî zi­ya­rete ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/205)

30 Ekim 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

“Afet­le­rin Ön­len­me­si Ko­nu­sun­da 2. As­ya Ba­kan­lar Kon­fe­ran­sı”­na ka­tıl­mak üze­re  Ba­yın­dır­lık ve İskan Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Özak baş­kan­lı­ğın­da bir he­ye­tin 5-9 Ka­sım 2007 ta­rih­le­ri ara­sın­da Hin­dis­ta­n’­a ger­çek­leş­ti­re­ce­ği resmî zi­ya­re­te Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa De­mir, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Nus­ret Bay­rak­tar ve Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Asım Ay­ka­n’­ın ka­tı­lım­la­rı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­’­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da 3620 sa­yı­lı Ka­nu­n’­un 8. Mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­ru­l’­un tas­vip­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                    Kök­sal Top­tan

                                                                                        Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                          Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Di­ğer tez­ke­re­yi oku­tu­yo­rum:

4.- Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın Be­la­ru­s’­a ve İngil­te­re­’­ye ya­pa­ca­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/206)

30 Ekim 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Be­la­rus Sağ­lık Ba­ka­nı­’­nın da­ve­ti üze­ri­ne Be­la­ru­s’­a, İngil­te­re Sağ­lık Ba­ka­nı­’­nın da­ve­ti üze­ri­ne de İngil­te­re­’­ye resmî zi­ya­ret­ler ger­çek­leş­ti­re­cek olan Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­dağ baş­kan­lı­ğın­da­ki he­yet­le­re, Be­la­rus zi­ya­re­tin­de Hakkâri Mil­let­ve­ki­li Rüs­tem Zey­da­n’­ın, İngil­te­re zi­ya­re­tin­de de Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Gül­yurt ve Ri­ze Mil­let­ve­ki­li Lüt­fi Çı­ra­koğ­lu­’­nun ka­tı­lım­la­rı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­’­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da 3620  sa­yı­lı Ka­nu­n’­un 8. Mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­ru­l’­un tas­vip­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                    Kök­sal Top­tan

                                                                                        Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                          Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Di­ğer tez­ke­re­yi oku­tu­yo­rum:

5.- Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti Cum­hu­ri­yet Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın resmî da­ve­ti­ne ica­bet­le TBMM Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu he­ye­ti­nin Ku­zey Kıb­rı­s’­a ya­pa­ca­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­lacak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/207)

30 Ekim 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti Cum­hu­ri­yet Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­’­nın 24 Ekim 2007 ta­rih­li ya­zı­sın­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu he­ye­ti Kıb­rı­s’­a da­vet edil­mek­te­dir.

Söz ko­nu­su da­ve­te ica­bet edil­me­si hu­su­su, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da­ki 3620 Sa­yı­lı Ka­nu­n’­un 6 ncı Mad­de­si uya­rın­ca Ge­nel Ku­ru­l’­un tas­vip­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                    Kök­sal Top­tan

                                                                                        Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                         Baş­ka­nı

  BAŞ­KAN – Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun bir öne­ri­si var­dır; oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

 

VI­I­I.- ÖNE­Rİ­LER

A) Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­le­ri

1.- Ge­nel Ku­ru­lun 31/10/2007 Çar­şam­ba gün­kü bir­le­şi­min­de söz­lü so­ru­la­rın gö­rü­şülme­me­si­ne ve 1/11/2007 Per­şem­be gün­kü bir­le­şi­min­de 16 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın görüş­me­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­na iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

No: 13                                                                                                     Ta­ri­hi: 31.10.2007

Ge­nel Ku­ru­lun 31.10.2007 Çar­şam­ba gün­kü (bu­gün) Bir­le­şi­min­de söz­lü so­ru­la­rın gö­rü­şül­me­me­si ve 1.11.2007 Per­şem­be gün­kü Bir­le­şim­de gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­nın bi­rin­ci sı­ra­sın­da­ki 16 Sı­ra Sa­yı­lı İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­nın Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca öne­ril­miş­tir.

                                                                                                    Kök­sal Top­tan

                                                                                        Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                         Baş­ka­nı

 

 

Nu­ret­tin Ca­nik­li

Ke­mal Ana­dol

 

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si

 

Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

 

Ok­tay Vu­ral

Fat­ma Kur­tu­lan

 

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si

 

Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

Bi­rin­ci sı­ra­da yer alan, İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

 

IX.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri

1.- İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Millî Eği­tim, Kültür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/350) (S. Sa­yı­sı: 16) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon?.. Ye­rin­de.

Hükûmet?.. Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 16 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp, da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li Ha­kan Coş­kun, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Çe­tin Soy­sal; şahıs­la­rı adı­na, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Meh­met Mü­ez­zi­noğ­lu, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Ne­cat Bi­rin­ci, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li İsa Gök, Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Genç ve İzmir Mil­let­ve­ki­li Re­cai Bir­gü­n’­ün söz ta­lep­le­ri var­dır.

İlk söz, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Dur­mu­şa­li Tor­lak.

Sa­yın Tor­lak, bu­yu­run efen­dim. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA DUR­MU­ŞA­Lİ TOR­LAK (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile il­gi­li Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru hak­kın­da, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­mi­zi bil­dir­mek için hu­zur­la­rı­nız­da­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ve­si­ley­le, iki gün ev­vel Şır­nak ve Tun­ce­li­’­de şehit olan kah­ra­man as­ker­le­ri­mi­ze ve Türk si­ya­si ha­ya­tı­nın de­ğer­li is­mi Sa­yın Er­dal İnö­nü Be­ye­fen­di­’­ye Al­la­h’­tan rah­met, ke­der­li ai­le­le­ri­ne sa­bır, bü­yük Türk mil­le­ti­ne sa­bır di­li­yo­rum.

Yüz­yıl­lar­ca, bir­çok uy­gar­lı­ğa ev sa­hip­li­ği ve baş­kent­lik yap­mış İstan­bu­l’­un, 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ola­rak se­çil­miş ol­ma­sı son de­re­ce mem­nu­ni­yet ve­ri­ci bir du­rum­dur. İstan­bul bu pro­jey­le, ye­ni yüz­yı­lın baş­lan­gı­cın­da, ye­ni yü­zü ile de dün­ya­ya ta­nı­tıl­ma­lı­dır.

2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ilan edil­me­si, kül­tü­rel mi­ra­sı ne­de­niy­le İstan­bu­l’­u da­ha da önem­li bir çe­kim nok­ta­sı hâli­ne ge­ti­re­ce­ği çok açık şekil­de or­ta­da­dır. Şu an­da,     on üç kül­tür mer­ke­zi, yir­mi ye­di sa­nat ga­le­ri­si, otuz bir mü­zey­le, geç­miş­ten gü­nü­mü­ze ge­le­bil­miş en es­ki ve en ge­niş sa­ray olan Top­ka­pı Sa­ra­yı baş­ta ol­mak üze­re, ye­di sa­ray ve bir­çok ka­sır ile ta­ri­he ev sa­hip­li­ği ya­pan İstan­bu­l’­un, bu pro­je­nin al­tın­dan ba­şa­rı­lı kalk­ma­sı du­ru­mun­da, Tür­ki­ye­’­mi­zin dün­ya­ya ta­nı­tıl­ma­sı­na bü­yük kat­kı­sı ola­cak­tır.

İstan­bul, sa­de­ce As­ya ve Av­ru­pa kı­ta­la­rı­nın ke­siş­ti­ği bir nok­ta de­ğil, bu­nun ya­nın­da Bal­kan­lar­dan Kaf­kas­ya­’­ya, Or­ta As­ya­’­dan Or­ta Do­ğu­’­ya ve Af­ri­ka­’­ya ka­dar uza­nan ge­niş bir in­san ku­şa­ğı­nın ke­siş­me ve bu­luş­ma nok­ta­sı­dır. Baş­ta Bo­ğa­zi­çi ve Ha­liç ol­mak üze­re, ta­bi­a­tın ve ta­bii gü­zel­lik­le­rin bu şeh­re sun­du­ğu zen­gin­lik­ler, za­man için­de ta­rihî ve kül­tü­rel zen­gin­lik­ler­le de bes­len­miş­tir. Şeh­rin en gü­zel anıt­la­rı Ha­liç, Mar­ma­ra De­ni­zi, sur­lar ara­sın­da ka­lan ya­rı­ma­da­da yer al­mak­ta­dır. Al­tı mi­na­re­si                            

                        

(x) 16 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

ve de­ko­ras­yo­nun­da kul­la­nı­lan ma­vi çi­ni­ler se­be­biy­le “Ma­vi­ca­mi” di­ye anı­lan Sul­ta­nah­met Ca­mi­ ile kar­şı­sın­da­ki ün­lü Aya­sof­ya Mü­ze­si, Eyüp­sul­tan Ca­mi­ ve da­ha bir­çok ta­rihî ve kül­tü­rel eser, mi­ma­ri ha­ri­ka­lar ola­rak İstan­bu­l’­un sem­bo­lü hâlin­de­dir. Eği­tim­li ve kül­tür­lü tu­ris­tin di­ğer tu­rist­le­re gö­re 3 ka­tı da­ha faz­la har­ca­ma yap­tı­ğı­nı dü­şü­nür­sek, kül­tür mer­ke­zi ola­rak İstan­bul, çok da­ha bü­yük, ge­niş kap­sam­lı ola­cak­tır. Av­ru­pa ve dün­ya­nın çe­şit­li ül­ke­le­rin­den pek çok kül­tür ve sa­nat in­sa­nı, ya­zı­lı ve gör­sel ba­sın men­sup­la­rı­nın İstan­bu­l’­a ge­le­cek ol­ma­sı, İstan­bu­l’­un ta­nı­tı­mı­na ve mar­ka hâli­ne gel­me­si­ne olum­lu kat­kı sağ­la­ya­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­sa­rı­nın 11’in­ci mad­de­sin­de be­lir­ti­len, Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­’­nin yı­kı­la­rak, ye­ri­ne, ya­nın­da­ki par­sel­le­ri de kap­sa­ya­cak şekil­de, da­ha bü­yük alan­da, ye­ni bir Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi ya­pıl­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ko­mis­yon­da ya­pı­lan eleş­ti­ri­le­re ve en­di­şe­le­re, biz­ler de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak ka­tı­lı­yo­ruz. An­cak, Sa­yın Ba­kan ta­ra­fın­dan ta­ah­hüt edi­len “Ta­ah­hüt edi­yo­rum, ka­ti­yen ora­ya bir ti­ca­ri bö­lüm gi­re­mez ve Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­’­ni, İstan­bu­l’­da ye­ri­ne ko­ya­cak baş­ka bir yer ol­ma­dan yık­mam.” şek­lin­de­ki söz­le­ri­ne, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin bir ba­ka­nı­nın ağ­zın­dan çı­kan söz ol­ma­sı ne­de­niy­le ina­nı­yor ve gü­ve­ni­yo­ruz. An­cak, bu­nu, ay­nı za­man­da ka­nu­na da yan­sı­ma­sı­nı mut­lak su­ret­te bek­li­yo­ruz. Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak, biz de, ye­ni ya­pı­la­cak Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­’­nin şim­di­ki gi­bi, sa­de­ce sa­nat ve kül­tü­re hiz­met ede­cek bir mer­kez ol­ma­sın­dan, bu­ra­da ti­ca­ri fa­a­li­yet alan­la­rı bu­lun­ma­ma­sın­dan ya­na­yız. Ta­ah­hüt edi­len çer­çe­ve­de, kül­tür ve sa­nat fa­a­li­yet­le­ri için, ye­ni ya­pı­la­cak bi­na­nın, Tür­ki­ye­’­nin kül­tür dün­ya­sı­na ye­ni bir zen­gin­lik kat­ma­sı­nı di­li­yo­ruz.

İstan­bul için, bu pro­jey­le bir­lik­te böy­le bir tec­rü­be­nin ya­şan­mış ol­ma­sı, mev­cut yö­ne­tim­sel so­run­la­rın aşıl­ma­sın­da, bu­gün için­de bu­lun­du­ğu so­run­lar­la da­ha iyi ba­şa çık­ma­sın­da önem­li des­tek sağ­la­ya­cak­tır. El­bet­te, 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti İstan­bu­l’­un bu ko­nu­nun dı­şın­da bir­çok prob­le­mi bu­lun­mak­ta­dır. Bu so­run­la­rı da mü­sa­a­de­niz­le bu­ra­da di­le ge­tir­mek is­te­rim.

İstan­bu­l’­da her yo­ğun ya­ğış­tan son­ra be­lir­li yer­le­rin su­lar al­tın­da kal­dı­ğı, va­tan­daş­la­rı­mı­zın mad­di ve ma­ne­vi za­ra­ra uğ­ra­dı­ğı, can kay­bı­nın bi­le ol­du­ğu her­kes ta­ra­fın­dan bi­lin­mek­te­dir. İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si bu­gü­ne ka­dar uy­gu­la­dı­ğı yan­lış po­li­ti­ka­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­kıp, yıl­lar­dır ay­nı man­tık­la yö­net­ti­ği İstan­bu­l’­un yağ­mur su­yu top­la­ma alt­ya­pı­sı­nı bir an ön­ce ta­mam­la­ma­lı­dır. İstan­bu­l’­un en önem­li so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si tra­fik so­ru­nu­dur ve İstan­bul­lu­nun kâbu­su ol­ma­ya da de­vam et­mek­te­dir. Şeh­rin ka­ra yo­lu odak nok­ta­la­rın­dan is­ke­le­le­rin bu­lun­du­ğu ma­hal­le­le­re sü­rat­le ula­şı­mı müm­kün kı­la­cak ter­cih­li bağ­lan­tı yol­la­rı açıl­ma­lı­dır. Bu kap­sam­da Ana­do­lu ve Av­ru­pa ya­ka­sı kı­yı­sı­na pa­ra­lel tra­fik odak nok­ta­la­rı ara­sın­da araç ta­şı­ya­bi­len sü­rat­li fe­ri­bot ile de­niz oto­bü­sü kon­ma­lı, özel sek­tö­re ait mo­tor­la­rı, de­niz tak­si­si ve de­niz am­bu­lan­sı hat­la­rı ih­das edil­me­li­dir. Bu ko­nu­lar­da sa­de­ce İDO­’­ya bağ­lı kal­ma­nın yan­lış ol­du­ğu­nu be­lirt­mek is­te­rim, ge­rek­ti­ğin­de özel sek­tö­re de imkân ta­nın­ma­lı ve gi­ri­şim­ci des­tek­len­me­li­dir.

İstan­bu­l’­un di­ğer önem­li so­ru­nu ise te­rör, hır­sız­lık, gasp, kap­kaç ve uyuş­tu­ru­cu gi­bi asa­yiş olay­la­rı­dır. Hal­kı­mı­zın hu­zur ve dev­le­te olan gü­ve­ni­nin sar­sıl­ma­sı­na yö­ne­lik plan­lı ola­rak bir­ta­kım çev­re­ler ta­ra­fın­dan ya­pı­lan ve­ya yap­tı­rı­lan bu ya­sa dı­şı ha­re­ket­ler kar­şı­sın­da İstan­bul Va­li­li­ği ve Em­ni­ye­ti­nin al­dı­ğı ted­bir­le­ri iz­le­mek­te­yiz. An­cak bu ted­bir­le­rin ye­ter­siz kal­dı­ğı­nı da bu­ra­da üzü­le­rek ifa­de et­mek is­te­rim.

Ola­sı Mar­ma­ra dep­re­mi için İstan­bu­l’­un ha­zır­lık­lı ol­ma­dı­ğı­nı da ya­zı­lı ve gör­sel ba­sı­na yan­sı­yan bil­gi­ler­den he­pi­mi­zin ma­lu­mu­dur. Özel­lik­le okul, has­ta­ne gi­bi bi­na­la­rın dep­re­me kar­şı güç­len­di­ril­me­si ko­nu­sun­da­ki za­fi­yet bir an ön­ce gi­de­ril­me­li­dir.

Kı­sa­ca, İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Pro­je­si İstan­bu­l’­un tüm sos­yal so­run­la­rı­nın be­lir­len­me­si ve çö­zü­mü açı­sın­dan bir fır­sat ola­rak gö­rül­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak ül­ke­miz ta­nı­tı­mı­na bü­yük kat­kı sağ­la­ya­ca­ğı­nı de­ğer­len­di­ği­miz pro­je için ha­zır­la­nan İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­na “evet” oyu ve­re­ce­ği­mi­zi bil­di­rir, pro­je­nin İstan­bu­l’­a ve Tür­ki­ye'mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­lek­le­rim­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tor­lak.

İkin­ci ko­nuş­ma­cı, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Çe­tin Soy­sal.

Sa­yın Soy­sal, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ÇE­TİN SOY­SAL (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Ya­sa Ta­sa­rı­sı­’y­la il­gi­li ola­rak CHP Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum ve yü­ce Mec­li­si se­lam­lı­yo­rum.

Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, bu­gün ve­fat eden bü­yük bi­lim ada­mı ve dev­let ada­mı Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­ye Al­la­h’­tan rah­met, ai­le­si­ne ve Türk ulu­su­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Ay­rı­ca, te­rör ör­gü­tü ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ri­len ha­in sal­dı­rı­la­rı nef­ret­le kı­nı­yor, tüm şehit­le­ri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met, ai­le­le­ri­ne, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ne ve Türk ulu­su­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin 84’ün­cü yı­lı­nı kut­la­dı­ğı­mız bu­gün­ler­de, la­ik, de­mok­ra­tik, çağ­daş cum­hu­ri­ye­ti­mi­zi ve bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­mü­zü, so­nu­na ka­dar ca­nı­mız­la, di­şi­miz­le, yü­re­ği­miz­le ko­ru­ya­ca­ğı­mı­zı bir kez da­ha vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, İstan­bul, Av­ru­pa Bir­li­ği ta­ra­fın­dan Al­man­ya­’­nın Es­sen ve Ma­ca­ris­ta­n’­ın Pécs kent­le­riy­le bir­lik­te 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti se­çil­miş­tir. As­lın­da, İstan­bul, za­ten yüz­yıl­lar­dır bir kül­tür baş­ken­ti; uy­gar­lık­lar ta­ri­hin­de­ki ye­ri, coğ­ra­fi ko­nu­mu, do­ğal ve kül­tü­rel de­ğer­le­riy­le dün­ya­nın en özel kent­le­rin­den bi­ri. Sos­yal bü­tün­lük için­de fark­lı kül­tür­le­re ev sa­hip­li­ği yap­mış, mi­ma­ri­si, sa­ray­la­rı ve kül­tü­rel do­ku­suy­la bir dün­ya mi­ra­sı­na sa­hi­biz. Üç bü­yük im­pa­ra­tor­lu­ğa baş­kent­lik yap­mış, kı­ta­la­rı bir­leş­ti­ren ye­di te­pe­li İstan­bu­l’­un 2010 Kül­tür Baş­ken­ti se­çil­me­si, ül­ke­miz adı­na ve İstan­bul adı­na el­bet­te ki mem­nu­ni­yet ve­ri­ci­dir. Bu ko­nu­da ça­lış­ma ya­pan oda­la­rı, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nı da kut­la­ma­yı bir borç bi­li­yo­rum. 2010 Kül­tür Baş­ken­ti, on üç si­vil top­lum ku­ru­lu­şun­dan olu­şan Gi­ri­şim Gru­bu ta­ra­fın­dan ya­pıl­mak­ta­dır. Gi­ri­şim Gru­bu, İstan­bul için dört ele­ment ken­ti­ni kul­la­nı­yor: Top­rak, ha­va, su ve ateş.

İstan­bul, bin­ler­ce yıl­lık ta­ri­hin­de en uzun ömür­lü üç bü­yük im­pa­ra­tor­lu­ğun, Ro­ma, Bi­zans ve Os­man­lı­la­rın baş­ken­ti ol­muş, üç se­ma­vi di­nin mer­ke­zi ola­rak hiz­met et­miş­tir. Bu ne­den­le de bir­çok me­de­ni­ye­tin bu­luş­ma nok­ta­sı ve en önem­li­si, çağ­lar bo­yun­ca bir­lik­te ya­şa­ma kül­tü­rü­nün ha­yat bul­du­ğu bir kent ol­muş­tur. An­tik fel­se­fe­de, ev­ren­de­ki her şeyi oluş­tur­du­ğu sa­vu­nu­lan dört ele­ment bu ken­tin özel­li­ğiy­le bir­leş­ti­ril­miş­tir ve pro­je­ler, top­rak, su, ha­va ve ateş ele­ment­le­riy­le ifa­de edil­miş­tir. Bu ya­ra­tı­cı baş­lan­gıç, umut ve­ri­ci­dir. An­cak, Hükûme­tin ve ye­rel yö­ne­ti­min, ge­re­ken du­yar­lı­lı­ğı ve cid­di­ye­ti gös­ter­me­di­ği­ni, ma­a­le­sef, gö­rü­yo­ruz. İstan­bu­l’­un, ta­rihî ve kül­tü­rel mi­ra­sı­na sa­hip çık­ma­nın öte­sin­de, iha­ne­te uğ­ra­dı­ğı­nı ib­ret­le gö­rü­yo­ruz ve iz­li­yo­ruz. İstan­bu­l’­a iha­net edi­li­yor. Bir dün­ya kül­tü­rü yok edi­li­yor. Şar­kı­la­ra, tür­kü­le­re ko­nu ol­muş bir kül­tür abi­de­si olan bu kent, bu­gün ma­a­le­sef, çar­pık kent­leş­me­nin, plan­sız yo­ğun­lu­ğun ya­şan­dı­ğı, ta­rih­sel kül­tü­rün yok edil­di­ği, gü­ven­li­ğin ol­ma­dı­ğı bir şehir hâli­ne ge­ti­ril­miş­tir.

İstan­bu­l’­un Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ol­ma­sı ka­ra­rı 13 Ka­sım 2006’da ke­sin­leş­miş­tir. O dö­nem­de, İstan­bu­l’­la il­gi­li bir şey­le­rin de­ği­şe­ce­ği­ne da­ir iyi ni­yet­li dü­şün­ce­le­ri­miz ol­muş­tu. Açık­ça­sı, İstan­bu­l’­un kül­tü­rel mi­ra­sı­nın da­ha ko­ru­na­bi­lir, da­ha ya­şa­na­bi­lir, da­ha ya­yı­la­bi­lir bir hâle ge­ti­ril­me­si için önem­li atı­lım­lar, ça­lış­ma­lar ya­pı­la­ca­ğı­nı dü­şün­müş­tük. An­cak gör­dük ki, şov­dan öte hiç­bir şey yok. Ke­sin­leş­me­nin üze­rin­den bir yıl geç­ti, ya­sa ta­sa­rı­sı da­ha ye­ni, Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ri­li­yor. Şovun öte­sin­de hiç­bir şey ya­pıl­ma­dı­ğı, ma­a­le­sef, gö­rü­lü­yor. Bu­ra­da gö­rü­nen bir tek şey var, ma­a­le­sef, İstan­bu­l’­un kat­le­dil­di­ği.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, İstan­bul, UNES­CO Dün­ya Kül­tür Mi­ra­sı Lis­te­sin­de yer alan bir şehir­dir. Ne ya­zık ki, İstan­bu­l’­un Dün­ya Mi­ras Lis­te­sin­den çı­ka­rıl­ma­sı teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Hat­ta, Teh­li­ke Al­tın­da­ki Dün­ya Mi­ra­sı Lis­te­si­ne alın­ma­sı gün­dem­de­dir ve ne acı­dır ki, İstan­bul Av­ru­pa­’­nın kül­tür baş­ken­ti ilan edi­lir­ken, bir yan­dan Hükûme­tin ve ye­rel yö­ne­ti­min ih­malkârlı­ğı yü­zün­den Teh­li­ke Al­tın­da­ki Kül­tür Mi­ra­sı Lis­te­si­ne alı­na­bil­me­si tar­tı­şı­la­bi­li­yor.

1985’ten bu ya­na UNES­CO lis­te­sin­de ol­ma­nın so­rum­lu­luk­la­rı ma­a­le­sef ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­miş­tir. Ku­rum, bu­gü­ne ka­dar İstan­bu­l’­la il­gi­li ya­yım­la­dı­ğı ye­ni ra­por­da ek­sik­le­re işa­ret et­miş­tir. Aya­sof­ya­’­nın ona­rı­mı, ka­ra sur­la­rı, Zey­re­k’­in res­to­ras­yo­nu gi­bi ko­nu­lar eleş­ti­ril­miş­tir. Ör­ne­ğin, Eyüp, Fa­tih, Emi­nö­nü gi­bi ta­rihî ya­rı­ma­da­nın yö­ne­ti­mi ek­sik­tir. Ay­nı şey da­ha ye­ni sit ala­nı ilan edi­len Hay­dar­pa­şa­’­da plan­la­nan pro­je­ler için de ge­çer­li­dir.

UNES­CO­’­nun ek­sik­le­ri­ni ta­mam­la­ma­sı için İstan­bu­l’­a ver­di­ği sü­re 2008 yı­lın­da so­na eri­yor. An­cak, ek­sik­lik­ler ma­a­le­sef ta­mam­la­na­ma­mış­tır. İstan­bu­l’­a ye­ni bir çeh­re ka­zan­dır­ma­yı amaç­la­yan pro­je­ler ko­nu­şu­lu­yor bu­gün­ler­de. Ör­ne­ğin, bir ta­ne­si İMÇ blok­la­rı. Bu blok­la­rın yı­kıl­ma­sı plan­la­nı­yor. Hal­bu­ki, bu blok­lar, Sü­ley­ma­ni­ye si­lü­e­ti­ni boz­ma­ya­cak tarz­da ya­pıl­mış blok­lar­dır. Bun­la­rın ye­ri­ne ku­ru­la­cak olan, İstan­bu­l’­un ve o böl­ge­nin, Sü­ley­ma­ni­ye­’­nin si­lü­e­ti­ni boz­ma teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya bı­ra­ka­cak­tır. Yi­ne, bu­nun ya­nı sı­ra, Du­bai To­wers di­ye ad­lan­dır­dı­ğı­mız İETT Ga­ra­jı. UNES­CO bu ko­nu­da da uya­rı­lar­da bu­lun­mak­ta­dır.

UNES­CO­’­nun lis­te­sin­de dün­ya kül­tü­rüy­le il­gi­li ba­zı kri­ter­ler yer alı­yor. Bun­lar­dan ba­zı­la­rı şöy­le: Da­ha iyi bir sa­nat­çı­nın eser­le­ri­ni ba­rın­dır­mak, ar­tık ya­şa­ma­yan bir me­de­ni­ye­ti tem­sil et­mek, ta­rihî bir si­lü­e­te sa­hip çık­mak.

Şim­di, 300 met­re­yi bu­la­cak­la­rı söy­le­nen Du­bai Ku­le­le­ri, İstan­bu­l’­un ben­zer­siz ta­rihî si­lü­e­ti için ger­çek bir teh­dit de­ğil mi­dir?

Ya­kın za­man­da ak­la ge­len, ka­nun ta­sa­rı­sın­da da dik­kat çe­ki­len bir baş­ka ör­nek: Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi. He­pi­miz bi­li­yo­ruz ve gö­rü­yo­ruz ki ye­ni rant he­de­fi, bu kez de AK­M’­nin ar­ka­sın­da bu­lu­nan par­sel­ler­dir. AKM yı­kı­la­cak, ar­ka­sın­da­ki alan­la bir­leş­ti­ri­le­cek, alış­ve­riş mer­ke­zi, otel, re­zi­dans çıl­gın­lı­ğı­na bir ye­ni­si da­ha ek­le­ne­cek­tir. Bu­nun­la il­gi­li gi­ri­şim­le­rin de geç­ti­ği­miz dö­nem­de na­sıl ol­du­ğu­na da ya­kın­dan ta­nık ol­duk.

Şim­di, Tak­sim Mey­da­nı gi­bi bir mey­da­nı da, bu şekil­de, ken­ti yo­ğun­laş­tı­ra­rak, ora­yı yo­ğun­laş­tı­ra­cak bir nok­ta­ya ge­tir­mek ger­çek­ten ken­tin si­lü­e­ti­ni bo­za­ca­ğı­nı ma­a­le­sef gö­rü­yo­ruz. Üs­te­lik, Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi, cum­hu­ri­yet dö­ne­mi­nin mi­ma­ri­si ola­rak sim­ge­sel de­ğer­le­re sa­hip­tir. Kül­tür var­lı­ğı ol­ma ni­te­li­ği­ni ka­nıt­la­mış bir ya­pı­nın ya­şam­dan ko­pa­rıl­ma­sı, bu­ra­da var olan de­ğer­le­rin hep­si­nin yok sa­yıl­ma­sı an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­nin kim­lik de­ğe­ri var­dır. Fi­zi­ki ola­rak İstan­bu­l’­un ha­fı­za­sı­nın bir par­ça­sı­dır.

Bel­ge de­ğe­ri var­dır. Top­lu­mun kül­tü­rel ya­şa­mı­nı mekâna yan­sı­tır.

Mi­ma­ri de­ğe­ri var­dır. Ya­pıl­dı­ğı dö­ne­min ta­sa­rım, mi­ma­ri ve tek­no­lo­ji an­la­yı­şı­nı yan­sı­tır.

İş­lev­sel ve eko­no­mik de­ğe­ri var­dır. Top­lu­mun ge­rek­si­ni­mi­ni hâlen kar­şı­la­ya­bil­mek­te­dir.

Anı de­ğe­ri var­dır, sim­ge de­ğe­ri var­dır.

Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­nin öz­gün­lük de­ğe­ri var­dır.

Bu tes­pit­ler uz­man­la­ra, ya­ni mi­mar­la­ra ait tes­pit­ler. Böy­le bir ya­pı­nın rant uğ­ru­na fe­da edil­me­si ge­ri dö­nül­mez bir yan­lış­lık­tır.

Baş­ka bir ör­nek: Muh­sin Er­tuğ­rul Sah­ne­si. Bu­ra­sı da yı­kı­la­cak, plan­la­nan bu­ra­ya kon­gre va­di­si in­şa et­mek. Bu bir al­dat­ma­ca­dır. Amaç ye­ni bir rant ka­pı­sı aç­mak­tır. Ne­den kon­gre va­di­si­ni bu­ra­ya yap­mak­ta ısrar edi­yor­su­nuz? Kon­gre va­di­si­ni her ye­re ya­pa­bi­lir­si­niz, ama ti­yat­ro­yu, kül­tür mer­ke­zi­ni her ye­re ya­pa­maz­sı­nız. Böy­le bir mi­ra­sı baş­ka bir yer­de ye­ni­den var ede­mez­si­niz.

Muh­sin Er­tuğ­rul Sah­ne­si se­zo­nu aça­ma­dı, İstan­bul Şehir Ti­yat­ro­su Sa­nat­çı­la­rı Der­ne­ği bir açık­la­ma yap­tı, de­di ki: “Muh­sin Er­tuğ­rul Sah­ne­si sa­de­ce al­kış­tan yı­kıl­sın.” Çok de­ğer­li bir top­lum­sal mi­ra­sın yok edi­li­şi­ne as­la ve as­la se­yir­ci ka­la­ma­yız, kal­ma­ma­lı­yız. Tür­ki­ye­’­nin en ge­liş­miş tek­nik ola­nak­la­rı­na sa­hip sah­ne­si­ne, ar­şi­vi­ne, kü­tüp­ha­ne­si­ne sa­hip çık­ma­lı­yız. Böy­le bir bi­ri­ki­mi eli­ni­zin ter­siy­le bir ke­na­ra ite­mez­si­niz.

Sa­nat­la iliş­ki­si­ni ko­pa­ran bir top­lum çağ­daş­lık­tan söz ede­bi­lir mi? Geç­miş­ten he­men bir­kaç ör­nek ver­mek­te fay­da var: Ör­ne­ğin, Be­yoğ­lu­’n­da­ki Ko­me­di Ti­yat­ro­su kon­fek­si­yon­cu ol­du, Şiş­li­’­de­ki Umut Ti­yat­ro­su pa­saj ve Ka­ra­ca Ti­yat­ro­su İstan­bul Be­le­di­ye­si Su­lar İda­re­si­nin ye­mek­ha­ne­si ol­du. Bu ör­nek­le­ri ço­ğalt­mak müm­kün. Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti ol­ma­ya, ti­yat­ro­la­rı, kül­tür mer­kez­le­ri­ni yı­ka­rak mı ha­zır­la­nı­yo­ruz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, İstan­bul, 2010 kül­tür baş­ken­ti mi ola­cak yok­sa yo­ğun­lu­ğu art­mış alış­ve­riş ve kon­gre baş­ken­ti mi? Bu, bir viz­yon işi; sa­nat eser­le­ri­ni ya­rat­mak, var olan­la­rı da ko­ru­mak ve ya­şat­mak. Ki­mi­le­ri, ye­ni­den dü­zen­le­ye­bil­mek için sa­na­tı bil­mek, an­la­mak, sev­mek ge­re­kir, doğ­ru bir kül­tür po­li­ti­ka­sı­nı oluş­tu­ra­bil­me­si için de bu ge­rek­li­dir. Oy­sa, AK­M’­yi de Muh­sin Er­tuğ­rul Sah­ne­si­ni de yık­ma­ya yel­te­nen zih­ni­ye­tin sa­nat­tan da ko­ru­ma­cı­lık­tan da an­la­dı­ğı id­di­a edi­le­mez.

İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si ile Emi­nö­nü Be­le­di­ye­si­nin bir­lik­te Sü­ley­ma­ni­ye­’­de plan­la­dık­la­rı bir pro­je söz ko­nu­su. Ge­le­cek yıl­dan iti­ba­ren Sü­ley­ma­ni­ye­’­de 2.800 bi­na­yı yı­kıp ye­ri­ne Os­man­lı tar­zın­da bi­na yap­ma­yı plan­lı­yor­lar; ta­rihî bi­na­la­rın yı­kı­la­rak çe­lik­le ye­ni­den ya­pıl­ma­sı ko­nu­şu­lu­yor. Bu, bir kat­li­am­dır. Önem­li olan, ora­da­ki ah­şa­bı ko­ru­mak, ta­şı, ta­ri­hi ko­ru­mak­tır, bin­ler­ce yıl­lık kül­tür mi­ra­sı­nı ko­ru­mak ve his­set­mek­tir. Sü­ley­ma­ni­ye­’­nin sur­la­rı­nı ye­ni­le­me bi­çi­mi, Holl­ywo­od de­ko­ru gi­bi ol­maz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, İstan­bu­l’­un so­run­la­rı say­mak­la bit­me­ye­cek ka­dar çok. İstan­bul Va­li­li­ği­nin, Muh­tar­lık Oto­mas­yon Sis­te­mi için yap­tı­ğı ça­lış­ma so­nu­cu­na gö­re İstan­bu­l’­un nü­fu­su 33 mil­yon; resmî ra­kam­lar, 10 mil­yon di­yor. Bu­gün, ma­a­le­sef Baş­ba­ka­nın iti­ra­fı­dır, İstan­bu­l’­un nü­fu­su­nu bil­me­di­ği­ni ifa­de et­miş­tir ay­lar ön­ce. Da­ha İstan­bu­l’­un nü­fu­su­nu bil­mi­yor­ken kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­muz so­run­la­rı na­sıl çö­ze­ce­ğiz.

FİK­Rİ IŞIK (Ko­ca­e­li) – Siz bi­li­yor mu­su­nuz?

ÇE­TİN SOY­SAL (De­vam­la) – Ben bi­li­yo­rum. Siz­den al­mam la­zım o bil­gi­yi. Onun­la il­gi­li ça­lış­ma ya­pın, ben de öğ­re­ne­yim ve bu­ra­da, bu­nu da söy­le­me imkânı­mız ol­sun. Da­ha, hâlâ 2007’de­ki so­nuç­la­rı ala­ma­dık.

FİK­Rİ IŞIK (Ko­ca­e­li) – Say­ma­ya de­vam edin o za­man!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

ÇE­TİN SOY­SAL (De­vam­la) – Yi­ne bu so­run­la­rın ya­nı sı­ra en önem­li so­run­lar­dan bi­ri ula­şım­dır. Ya­şa­nan tra­fik keş­me­ke­şi her an­lam­da in­san­la­rı­mı­zı sı­kın­tı­ya sok­mak­ta­dır. Ken­ti yo­ğun­laş­tı­ran, ye­şil alan­la­rı ima­ra açan, plan ta­dil­le­ri­ni ala­bil­di­ği­ne yük­sel­ten, ken­tin en ha­re­ket­li böl­ge­le­ri­ne alış­ve­riş ve re­zi­dans çıl­gın­lı­ğı ya­ra­tan, em­sal ve yo­ğun­luk ar­tı­ran, ye­şil alan­la­rı kat­le­den an­la­yış tra­fik­te­ki yo­ğun­lu­ğu çö­ze­mez. Çün­kü tra­fik­te ya­şa­nan so­run­la­rın kay­na­ğı bu an­la­yı­şın ta ken­di­si­dir.

Ken­tin, olur ol­maz her ye­ri­ne kav­şak yap­tı­nız. Bu kav­şak­lar­la il­gi­li 2,1 kat­ril­yon li­ra kay­nak is­raf et­ti­niz. Bu kav­şak­lar as­la çö­züm ola­maz. Hat­ta ta­rihî Mi­mar Si­nan Köp­rü­sü­’­nü yık­tı­nız; son­ra­dan, uya­rıl­dı da ye­ni­den onar­ma­ya baş­la­dı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ma­a­le­sef, İstan­bul şu an­da mer­kezî ve ye­rel yö­ne­ti­min rant po­li­ti­ka­la­rı­na kur­ban edi­len bir kent du­ru­mun­da. Şöy­le bir ba­kın İstan­bu­l’­a. Gö­zü­nü­ze çar­pan şey ne­dir? Be­ton yı­ğı­nı, ala­bil­di­ği­ne gö­rün­tü kir­li­li­ği. Ye­şil ala­nı, mey­da­nı, par­kı, or­ma­nı ol­ma­yan bir kent, gör­sel zen­gin­li­ği ol­ma­yan bir kent, kent sa­yı­la­bi­lir mi?

Son yir­mi üç yıl­da plan ta­dil­le­rin­de ge­li­nen nok­ta en­di­şe ve­ri­ci­dir. 1984-1989 yıl­la­rın­da par­sel ba­zın­da ya­pı­lan plan ta­di­li sa­yı­sı: 420; 1989-1994: 450; 1995-2004: 850; son üç bu­çuk yıl: 3.800. Üs­te­lik de­…

YA­ŞAR KA­RA­YEL (Kay­se­ri) – İş ya­pı­yor­lar iş!

ÇE­TİN SOY­SAL (De­vam­la) – Bu, iş de­ğil; bu, iş de­ğil; bu, rant; bu, ken­ti yo­ğun­laş­tır­ma.

YA­ŞAR KA­RA­YEL (Kay­se­ri) – İş, iş…

ÇE­TİN SOY­SAL (De­vam­la) – Ken­ti yo­ğun­laş­tır­ma. Üs­te­lik de, söy­le­ye­yim, il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın, İSKİ­’­nin, hat­ta Bü­yük­şe­hir Plan­la­ma­nın olum­suz gö­rüş­le­ri­ne rağ­men ya­pı­yor­lar. Eli­miz­de bu­nun­la il­gi­li cid­di bel­ge­ler var. İnşal­lah, bun­dan son­ra­ki sü­reç­te bun­la­rı da gün­de­me ge­ti­re­ce­ğiz, za­ma­nı­mı iyi kul­lan­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum.

Ta­bi­i, İstan­bu­l’­un cid­di bir alt­ya­pı so­ru­nu var. Ali­bey­köy Ba­ra­jı­’­na 49 mil­yon YTL har­can­mış ol­ma­sı­na rağ­men, Ali­bey­kö­y’­ün ma­a­le­sef hâli or­ta­da­dır, su bas­kı­nı­nın ge­tir­di­ği olum­suz­luk or­ta­da­dır. Hat­ta bı­ra­kın Ali­bey­kö­y’­ü, Ata­köy ay­nı şekil­de su­lar al­tın­da kal­mış­tır.

Bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Bu nok­ta­da, İngil­te­re­’­de ya­yın­la­nan haf­ta­lık si­ya­set ve eko­no­mi der­gi­si The Eco­no­mist, dün­ya kent­le­rin­de­ki ya­şam ka­li­te­si en­dek­sin­de İstan­bu­l’­u, bu yıl 104’ün­cü sı­ra­ya al­mış. Çün­kü dün­ya kent­le­ri­nin de­ğer­len­di­ril­me­si sı­ra­sın­da The Eco­no­mist araş­tır­ma­cı­la­rı ta­ra­fın­dan göz önün­de tu­tu­lan kri­ter­le­ri söy­lü­yo­rum: İstik­rar, sağ­lık hiz­met­le­ri, eği­tim hiz­met­le­ri, kül­tür, çev­re ve alt­ya­pı ola­rak sı­ra­lan­mak­ta. Git­tik­çe kö­tü­le­şen bir tab­lo var kar­şı­mız­da. Ba­kın, İstan­bul ne­re­den ne­re­ye gel­miş? 1980’li yıl­lar­da 80’in­ci sı­ra­day­mış, 1990’lı yıl­lar­da 96’ncı sı­ra­day­mış; şim­di, İstan­bul, ya­şa­na­bi­lir kent­ler ara­sın­da 104’ün­cü sı­ra­da. Dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu sı­ra­la­ma 128 kent ara­sın­da ya­pı­lı­yor. Tür­ki­ye­’­nin ge­ri­sin­de ka­lan kent­ler, Cid­de, Ye­ni Del­hi, Ja­kar­ta, Tah­ran.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Av­ru­pa kül­tür baş­kent­le­riy­le il­gi­li ör­nek­le­me­ler­de bu­lun­mak is­ti­yo­rum za­ma­nı­mı kul­la­na­rak. Ba­zı nok­ta­lar­dan bel­ki fe­ra­gat et­mek zo­run­da ka­la­ca­ğım za­man yet­me­di­ği için.

Li­ver­po­ol ör­ne­ği­ni ver­mek is­ti­yo­rum. Li­ver­po­ol da bu­gü­ne ka­dar 1 mil­yar po­und har­can­mış bir kül­tür mer­ke­zi. Hat­ta bir anek­do­tu si­ze ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Bir te­miz­lik iş­çi­si, ye­re pet şişe atan gen­ce dö­nü­yor, di­yor ki: “Biz, 2008 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti­yiz. Ye­re pet şişe at­mak utanç ve­ri­ci bir şey­dir.” di­ye ya­dır­gı­yor. Onun duy­du­ğu du­yar­lı­lı­ğı aca­ba ye­rel ve ge­nel yö­ne­ti­ci­ler du­yu­yor­lar mı me­rak edi­yo­rum ki Li­ver­po­o­l’­un nü­fu­su bi­ze gö­re çok da­ha aşa­ğı­da. Ay­nı şekil­de Si­bi­u için de ge­çer­li, ora­lar­da da çok cid­di ça­lış­ma­lar ya­pıl­mış ve 2005 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Cork için de, Fran­sa­’­nın Lil­le ken­ti için de ge­çer­li; yüz­ler­ce, bin­ler­ce ga­ze­te­ci­nin git­me­si­ne ne­den ol­muş, kül­tü­rel an­lam­da kent­le­rin öne çık­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur.

Yi­ne bir Prag ör­ne­ği­ni ver­mek is­ti­yo­rum. Ör­ne­ğin Prag, ye­di yüz yıl­lık bir kent. 1998 se­ne­sin­de UNES­CO ta­ra­fın­dan 1 mil­yar do­lar bir des­tek ala­rak ye­ni­den ya­pı­lan­dı. O ya­pı­lan­ma­nın so­nu­cun­da her yıl 15 mil­yon in­san Pra­g’­a gi­ri­yor. Bü­tün Çe­kos­lo­vak­ya­’­nın nü­fu­su 10 mil­yon­ken, Pra­g’­a 15 mil­yon tu­rist gi­ri­yor. Kaç yıl­lık kent? Ye­di yüz yıl­lık kent. İstan­bul, üç bin yıl­lık ya­zı­lı, yet­miş bin yıl­lık ka­lın­tı­lar da Fi­kir­te­pe­’­de ve baş­ka yer­ler­de, ma­a­le­sef, top­ra­ğın al­tın­da ya­tı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gü­ne ka­dar kül­tür baş­ken­ti se­çil­miş kent­ler ara­sın­da en bü­yü­ğü İstan­bu­l’­dur, en es­ki­si İstan­bu­l’­dur, en so­run­lu­su İstan­bu­l’­dur, en bi­ri­kim­li­si İstan­bu­l’­dur ve ta­rih­sel mi­ra­sı yok edi­len İstan­bu­l’­dur. İstan­bul du­yar­lı­lı­ğı olan bir dos­tu­mu­zun de­di­ği gi­bi “2 met­re ka­zın­ca Os­man­lı, 4 met­re ka­zın­ca Bi­zans, 6 met­re ka­zın­ca Ro­ma ta­ri­hiy­le bu­luş­tu­ğu­mu­z…” Böy­le bir ta­rih­sel zen­gin­lik ve bi­ri­ki­me sa­hip bir kent İstan­bul. Bun­lar sa­ya­bil­di­ğim. 2010’a dö­nük ha­zır­lık sü­re­ci­nin ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu, bir de bu yö­nüy­le koy­mak is­te­dim. Ama gö­rü­yo­rum ki, hâlâ da­ha işin cid­di­yet ve öne­mi an­la­şı­la­bil­miş de­ğil­dir.

Bu yı­la ka­dar kül­tür baş­ken­ti ol­muş kent­ler­de ya­pı­lan or­ga­ni­zas­yon ve dü­zen­le­me­le­rin tü­mün­de or­tak bir­kaç nok­ta var. Bun­la­rın en önem­li­si, hal­kı bu işe dâhil et­mek, kül­tür baş­ken­ti bi­lin­ci­nin hal­kın ta­ma­mı­na bu­laş­ma­sı­nı sağ­la­mak. Za­man o ka­dar uzun de­ğil. İstan­bu­l’­da 2010’a da­ir her­han­gi bir ta­nı­tım ya­pıl­mış de­ğil. İstan­bu­l’­un ta­rih­sel bi­ri­ki­mi­ne uy­gun bir su­num sağ­la­na­ma­mış. Büt­çe bel­li de­ğil. Du­yar­sız­lık ve il­gi­siz­lik ala­bil­di­ği­ne ege­men ol­muş ki, an­cak bu­gün Mec­li­se ya­sa ta­sa­rı­sı ge­le­bi­li­yor ve ne ha­zin­dir ki 2010’a AK­M’­yi yı­ka­rak start ver­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sa­de­ce eleş­tir­mi­yo­ruz, çö­züm yol­la­rı da öne­ri­yo­ruz. Bir ke­re, rant po­li­ti­ka­la­rın­dan vaz­ge­çe­cek­si­niz, ken­ti yo­ğun­laş­tır­mak­tan vaz­ge­çe­cek­si­niz, plan ta­dil­le­ri­ni bı­ra­ka­cak­sı­nız, ye­şil alan­la­rı ko­ru­ya­cak­sı­nız, soy­gun ve ta­lan dü­ze­ni­ni yok ede­cek­si­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Bel­ge­ler var söy­le­rim son­ra.

Ar­ke­o­lo­jik ka­lın­tı­la­rı tam ka­pa­si­tey­le su­na­bi­le­cek ça­lış­ma, ha­ya­ta mut­la­ka ge­çi­ril­me­li­dir. Ta­rih­sel mi­ra­sı sun­mak için mü­ze sa­yı­sı­nı ar­tır­ma­mız ge­re­ki­yor.

Si­ne­ma, ti­yat­ro, gör­sel et­kin­lik­le­rin ya­şa­ma ge­çi­ri­le­bi­le­ce­ği yer­le­rin sa­yı­sı ço­ğal­tıl­ma­lı­dır. Kül­tü­rel fa­a­li­yet­ler hal­ka ya­yıl­ma­lı­dır.

Muh­sin Er­tuğ­rul Ti­yat­ro­su­nu yık­mak­tan vaz­ge­çe­cek­si­niz. AK­M’­ye, Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­ne do­kun­ma­ya­cak­sı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Soy­sal, bir da­ki­ka­lık sü­re için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÇE­TİN SOY­SAL (De­vam­la) – Dev öl­çü­lü bir la­bi­ren­ti an­dı­ran, 60 ka­dar so­ka­ğı, 3 bin­den faz­la dükkânıy­la dün­ya­nın en es­ki ve bü­yük ka­pa­lı çar­şı­sı olan Ka­pa­lı­çar­şı ko­ru­na­rak el­den ge­çi­ril­me­li­dir.

Çağ­daş kent­ler mey­dan­la­rıy­la bi­li­nir. Ör­ne­ğin, Le­vent Ga­ra­jı mut­la­ka mey­dan ol­ma­lı­dır ve bu mey­dan­la­rın sa­yı­sı da ço­ğal­tıl­ma­lı­dır.

Tüm su hav­za­la­rı ko­ru­ma al­tı­na alın­ma­lı­dır. Dep­re­me ve kü­re­sel ısın­ma­ya kar­şı ön­lem­ler alın­ma­lı­dır.

Üni­ver­si­te, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin uya­rı ve öne­ri­le­ri, ön yar­gı­sız de­ğer­len­di­ril­me­li­dir.

Bu ken­tin in­sa­nı­na kül­tür baş­ken­ti­nin ne de­mek ol­du­ğu­nu an­lat­ma­lı­yız. Sa­de­ce 2010 için de­ğil, bun­dan son­ra da­ha ni­te­lik­li bir ya­şam için hal­kı bi­linç­len­di­re­lim. Çün­kü, bu­ra­da ya­pı­la­cak her et­kin­lik halk­la be­ra­ber ol­du­ğun­da ama­cı­na ula­şa­cak­tır.

Yi­ne de İstan­bu­l’­da gö­rü­nen o ki, bir kül­tür baş­ken­tin­de in­san man­za­ra­la­rı, ma­a­le­sef, son de­re­ce en­di­şe ve­ri­ci­dir. 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti olan İstan­bul, Tah­ra­n’­a ben­ze­til­me­ye ça­lı­şı­lı­yor, Arap ül­ke­le­ri­ne ben­ze­til­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Ken­tin yo­ğun­laş­ma­sı­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Soy­sal, te­şek­kür edi­yo­rum.

ÇE­TİN SOY­SAL (De­vam­la) – Pe­ki, da­ha bun­la­rı çok ko­nu­şa­ca­ğız.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Üçün­cü ko­nuş­ma­cı, AK Par­ti Gru­bu adı­na İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Ege­men Ba­ğış.

Sa­yın Ba­ğış, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Söz­le­ri­ni de­ğiş­tir! De­ğiş­tir o söz­le­ri!

ÇE­TİN SOY­SAL (İstan­bul) – Ha­yır, ben vaz­geç­mi­yo­rum söz­le­rim­den. Ken­ti mah­vet­ti­niz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım lüt­fen.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA EGE­MEN BA­ĞIŞ (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ko­nu­lu ya­sa ta­sa­rı­sı hak­kın­da, men­su­bu ol­mak­tan onur duy­du­ğum Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Söz­le­ri­me baş­lar­ken, bu­gün Hak­k’­ın rah­me­ti­ne ka­vu­şan de­ğer­li dev­let ada­mı Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­yü rah­met­le anı­yo­rum, ül­ke­mi­ze olan de­ğer­li hiz­met­le­ri için, tem­sil et­ti­ği­miz Türk hal­kı adı­na, ken­di­si­ne şük­ran­la­rı­mı­zı su­nu­yo­rum, yü­ce Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti kav­ra­mı­nı açık­la­ma­dan ön­ce, bu ko­nu­da bi­raz ev­vel söz alan çok de­ğer­li ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin tem­sil­ci­si­ne, 22 Tem­muz se­çim­le­ri­nin ne­ti­ce­le­ri­ne ye­ni­den göz at­ma­sı­nı tav­si­ye edi­yo­rum. İstan­bul hal­kı ken­di­si­nin bu has­sa­si­yet­le­ri­ne ge­rek­li ce­va­bı san­dık­ta ver­miş­tir za­ten. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Ger­çek­ten al­kış­la­mak la­zım si­zi, val­la­hi bra­vo!

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, kül­tür, sa­nat ve si­ya­set, her ne ka­dar bir­bir­le­rin­den fark­lı kav­ram­lar ola­rak çağ­rı­şıl­sa da as­lın­da, ken­di ara­la­rın­da çok sı­kı bir bağ var­dır. Sa­nat ve si­ya­set ifa­de öz­gür­lü­ğü­nün bir dı­şa vu­ru­mu­dur. Si­ya­se­ten güç­lü olan top­lum­lar, ay­nı za­man­da sa­nat­ta da yük­se­len top­lum­lar­dır. Ay­nı şekil­de, sa­nat­ta yük­se­len top­lum­lar da si­ya­se­ten güç­lü­dür. Si­ya­se­ten güç­lü ol­mak de­mek, zen­gin ve kal­kın­mış bir mil­let ol­mak de­mek­tir, ge­liş­miş bir de­mok­ra­si­ye sa­hip ol­mak de­mek­tir. Bu­gün dün­ya ül­ke­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, kül­tür­de ve sa­nat­ta yük­se­len ulus­la­rın tam de­mok­ra­tik ulus­lar ol­ma­sı bir te­sa­düf de­ğil­dir.

MU­HAR­REM İNCE (Ya­lo­va) – Sa­na­ta de­ğer ve­ren be­le­di­ye baş­kan­la­rı han­gi par­ti­den?

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Çağ­daş uy­gar­lık se­vi­ye­sin­de­ki ül­ke­le­rin la­ik ve tam de­mok­ra­tik ol­ma­la­rı, sa­nı­rım, siz­ler de tak­dir eder­si­niz ki, bir te­sa­düf ola­maz. Çün­kü, tam de­mok­ra­si, mil­let­le­rin giz­li kal­mış bü­tün üre­ti­ci ve ya­ra­tı­cı po­tan­si­ye­li­ni ha­re­ke­te ge­çir­di­ği için mak­bul­dür.

Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de, de­ğil İstan­bu­l’­da, Tür­ki­ye­’­de bir mo­dern sa­nat mü­ze­si ol­ma­ma­sı, bel­ki de de­mok­ra­si­mi­zin AK Par­ti İkti­da­rı ön­ce­si se­vi­ye­si­ni çok net bir şekil­de an­lat­mak­ta­dır. 2004 yı­lın­da, İstan­bu­l’­da, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın di­rekt il­gi­si ve des­te­ğiy­le ku­ru­lan “İs­tan­bul Mo­dern” ad­lı sa­nat mü­ze­si ve geç­ti­ği­miz ay­lar­da yi­ne İstan­bu­l’­da açı­lan San­tral Sa­na­yi ve Sa­nat Mü­ze­si, açıl­dık­la­rın­dan bu ya­na bü­yük kit­le­ler ta­ra­fın­dan zi­ya­ret edil­miş ol­ma­la­rı, des­tek gör­müş ol­ma­la­rı Tür­ki­ye­’­nin de­mok­ra­si­si­nin de güç­len­di­ği­nin ben­ce en gü­zel ör­nek­le­ri­dir. İstan­bul Mo­dern Mü­ze­si, ku­ru­lu­şu­nun ikin­ci yı­lın­da 2 mil­yon­dan faz­la zi­ya­ret­çi ka­bul et­miş­tir, 100 bin­ler­ce yav­ru­muz ora­ya gi­de­rek mo­dern sa­nat­la bir­lik­te hemhâl ol­muş­lar­dır ve gü­zel ta­ra­fı, top­lu­mun bü­tün ke­sim­le­ri­ni ku­cak­la­yan mekânlar hâli­ne gel­miş­ler­dir.

Ulu Ön­der Ata­tür­k’­ün “Sa­nat­sız ka­lan bir top­lu­mun ha­yat da­mar­la­rın­dan bi­ri kop­muş de­mek­tir.” sö­zü, ben­ce çok an­lam­lı­dır. İstan­bul 2010’u bu çer­çe­ve­de de­ğer­len­dir­me­li­yiz. “İs­tan­bul 2010” da Tür­ki­ye­’­nin ge­liş­miş­li­ği­nin, tam de­mok­ra­si ol­ma yö­nün­de ar­zu­su­nun bir ürü­nü­dür; AK Par­ti Hükûme­ti­nin de­mok­ra­tik re­form­la­rı­nın bir ürü­nü­dür; AK Par­ti­nin Tür­ki­ye­’­yi çağ­daş uy­gar­lık­lar se­vi­ye­si­nin üze­ri­ne çı­kar­ma he­de­fi­nin bir ürü­nü­dür.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün tüm dün­ya­ya kor­ku pa­ra­no­ya­sı­nın hâkim ol­du­ğu bir or­tam­da ya­şı­yo­ruz; ma­a­le­sef, Hun­ting­to­n’­un “Me­de­ni­yet­ler Ça­tış­ma­sı” te­zi­ni hak­lı çı­kar­mak için uğ­ra­şan güç­ler var. AK Par­ti İkti­da­rı, bu pa­ra­no­ya­ya pan­ze­hir ola­rak “Me­de­ni­yet­ler ara­sı di­ya­lo­ğu” sa­vun­mak­ta­dır. Kül­tür ve me­de­ni­yet­le­rin bir ara­da, ba­rış için­de ya­şa­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni vur­gu­la­mak­ta­dır. Ay­nı şehir­de, yan ya­na bir ca­mi­nin, bir hav­ra­nın, bir si­na­go­gun, bir ki­li­se­nin bir­lik­te ola­bil­di­ği­nin en gü­zel ör­nek­le­rin­den bi­ri­ni İstan­bul ser­gi­le­mek­te­dir ve bu in­san­lı­ğın or­tak kor­ku­su hâli­ne ge­len me­de­ni­yet­ler ça­tış­ma­sı­nı en­gel­le­mek üze­re Bir­leş­miş Mil­let­ler Ge­nel Sek­re­te­ri Sa­yın Ko­fi An­na­n’­ın “Me­de­ni­yet­ler İtti­fa­kı” pro­je­si gi­bi bir pro­je or­ta­ya koy­du­ğun­da bu­nun eş baş­kan­lı­ğı­nı yap­mak üze­re İspan­ya­’­nın Baş­ba­ka­nı Sa­yın Za­pa­te­ro­’y­la bir­lik­te bi­zim Baş­ba­ka­nı­mız Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğa­n’ı seç­miş ol­ma­sı ve bu­nun eş baş­kan­lı­ğı­nı öner­miş ol­ma­sı Tür­ki­ye için hak­lı bir gu­rur ve­si­le­si­dir. Bun­dan, mu­ha­le­fet par­ti­si üye­si ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da gu­rur duy­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum, çün­kü bu, Tür­ki­ye­’­nin onu­ru­dur, Tür­ki­ye­’­nin gu­ru­ru­dur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM İNCE (Ya­lo­va) - Siz BO­P’­ta da eş baş­kan­sı­nız de­ğil mi? Ame­ri­ka da stra­te­jik or­ta­ğı­nız.

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) - Tür­ki­ye, dün­ya üze­rin­de hem Müs­lü­man olup hem de la­ik­li­ği ve de­mok­ra­si­yi bir ara­da ya­şa­ta­bil­miş en­der ül­ke­ler­den­dir. O ne­den­le tüm dün­ya is­la­mo­fo­bi sap­lan­tı­sı için­de ya­şar­ken Tür­ki­ye ra­hat ola­maz, te­rör­le kut­sal di­ni­mi­zi bağ­daş­tır­ma­ya ça­lı­şan an­la­yı­şa kar­şı tep­ki­siz ka­la­maz. İş­te, İstan­bul 2010, bu or­tam­da, her za­man­kin­den da­ha da önem­li bir nok­ta­ya gel­miş­tir.

İstan­bul 2010, tüm dün­ya­ya ba­rış ve hoş­gö­rü çağ­rı­sı­dır, di­ya­log çağ­rı­sı­dır, fark­lı kül­tür­le­rin bir ara­da ya­şa­ya­bi­le­ce­ği­nin ka­nı­tı­dır. İstan­bu­l’­un sa­hip ol­du­ğu ta­rih­sel mi­ras, bu­gün dün­ya­da kaç şehir­de mev­cut­tur?

Ar­ka­daş­lar, İstan­bul, do­ğu­nun en ba­tı­lı, ba­tı­nın da en do­ğu­lu şeh­ri­dir ve bu he­pi­miz için bir gu­rur ve­si­le­si­dir. İstan­bul, hem do­ğu­lu hem ba­tı­lı olan, çok kül­tür­lü­lü­ğü ve çok renk­li­li­ği yan­sı­tan şehir­le­rin ba­şın­da ge­lir. Üç bü­yük im­pa­ra­tor­lu­ğa baş­kent­lik yap­mış, üç bü­yük se­ma­vi di­nin mer­ke­zi ola­bi­le­cek po­tan­si­ye­le sa­hip­tir. Na­pol­yo­n’­un söy­le­di­ği gi­bi, dün­ya­da tek bir dev­let ol­say­dı baş­ken­ti İstan­bul olur­du.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, iş­te, dün­ya­nın bu tür şehir­le­re ih­ti­ya­cı var­dır.  Bu yüz­den AK Par­ti ik­ti­da­rın­da İstan­bu­l’­un öne­mi git­tik­çe art­mak­ta­dır. Ar­tık, NA­TO zir­ve­le­ri, İslam Kon­fe­ran­sı Ör­gü­tü zir­ve­le­ri gi­bi ulus­la­ra­ra­sı top­lan­tı­lar İstan­bu­l’­da ya­pıl­mak­ta­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­le­rin, İslam Kon­fe­ran­sı Ör­gü­tü üye­le­ri­nin dı­şiş­le­ri ba­kan­la­rıy­la bir ara­ya gel­di­ği şehir İstan­bu­l’­dur. İsra­il ve Pa­kis­tan ilk de­fa bir dip­lo­ma­tik iliş­ki baş­lat­mak is­te­dik­le­rin­de ne Te­la­vi­v’­de ne Ka­ra­çi­’­de bir ara­ya gel­di­ler, İstan­bu­l’­da bir ara­ya gel­di­ler. Ira­k’­ta­ki Sün­ni li­der­ler Ira­k’­ta­ki Ame­ri­kan el­çi­siy­le bir ara­ya gel­mek is­te­dik­le­rin­de Bağ­da­t’­ta bir ara­ya ge­le­me­di­ler, İstan­bu­l’­da bir ara­ya gel­di­ler ve İstan­bul, Eu­ro­vi­si­o­n’­un­dan For­mu­la 1 ya­rış­la­rı­na ka­dar, ulus­la­ra­ra­sı top­lan­tı­lar­dan ulus­la­ra­ra­sı sa­nat et­kin­lik­le­ri­ne ka­dar ar­tık, dün­ya­nın göz­de me­kan­la­rın­dan bi­ri hâli­ne gel­di. Bü­tün bun­lar da AK Par­ti İkti­da­rı dö­ne­min­de sağ­lan­dı.

Bu an­la­yış ve dü­şün­cey­le AK Par­ti Hükûme­ti, Tür­ki­ye­’­nin ay­na­sı olan İstan­bu­l’­un Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ola­rak se­çi­le­bil­me­si için hiç­bir fe­dakârlık­tan ka­çın­ma­mış­tır.

Bu ara­da, 2010 pro­je­si­nin dün­yay­la bir­lik­te tüm Tür­ki­ye­’­de bir ger­çe­ği da­ha ha­tır­lat­tı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Bil­di­ği­niz gi­bi il­ko­kul sı­ra­la­rın­dan iti­ba­ren biz­le­re hep Tür­ki­ye­’­nin do­ğu ile ba­tı ara­sın­da bir köp­rü ol­du­ğu an­la­tıl­dı. Bu­nun­la hep övün­dük ama bu­nu pek ya­şa­ta­ma­dık. İş­te, AK Par­ti ik­ti­da­rın­da bu­nu da ya­şat­ma­ya baş­la­dık.

Ar­ka­daş­lar, kırk beş yıl ev­vel, ma­a­le­sef, ken­di baş­ba­ka­nı­nı bir as­kerî dar­be son­ra­sı as­mış bir ül­ke­de, çok de­ğil yir­mi yıl ev­vel Kaf­ka­’­nın, Dos­to­yevs­ki­’­nin ki­tap­la­rı­nın top­la­tıl­dı­ğı bir ül­ke­de, çok de­ğil se­kiz yıl ev­vel İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın ders ki­tap­la­rı­mız­da­ki bir şi­iri oku­du­ğu için hap­se atıl­dı­ğı bir ül­ke­de, ar­tık, ça­ba­la­rı­mı­zın so­nu­cun­da, İstan­bul, Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ilan edi­li­yor, ya­ni, ifa­de öz­gür­lü­ğü­nün en önem­li plat­for­mu ka­bul edi­len kül­tü­rün ve sa­na­tın baş­ken­ti ilan edi­li­yor. Bu da Tür­ki­ye­’­nin de­mok­ra­si­si­nin ne­re­den ne­re­ye gel­di­ği­nin ben­ce en önem­li gös­ter­ge­si­dir, he­pi­mi­zin gu­rur ve­si­le­si ol­ma­lı­dır.

Şim­di, Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Pro­je­siy­le il­gi­li ola­rak ba­zı tek­nik bil­gi­le­ri de ver­mek is­ti­yo­rum: “Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti” kav­ra­mı, ilk ola­rak 1985 yı­lın­da, za­ma­nın Yu­na­nis­tan Kül­tür Ba­ka­nı­nın tek­li­fiy­le Av­ru­pa ku­rul­la­rın­da ka­bul edi­len bir kav­ram­dır. 1999 yı­lın­da ilk de­fa, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ol­ma­yan ül­ke­le­rin de şehir­le­riy­le bu­na kat­kı­da bu­lu­na­bil­me­le­ri için fır­sat ta­nın­mış­tır ve İstan­bu­l’­da si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın tem­sil­ci­le­ri­nin bir ara­ya ge­le­rek baş­lat­tı­ğı bir he­ye­can­la, bir ül­küy­le bu yo­la çı­kıl­mış­tır. Zi­ra “kül­tür baş­ken­ti” Ati­na­’­ya ol­du­ğu gi­bi, Pa­ris, Flo­ran­sa, Ams­ter­dam, Ber­lin, Dub­lin, Mad­rid, Liz­bon ve Stock­holm gi­bi bir­çok şehir­le­rin ge­liş­me­si­ne, ta­nın­ma­sı­na ve tu­riz­mi­ni ar­tır­ma­sı­na çok önem­li kat­kı­lar­da bu­lun­muş­tur ve biz, Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Gi­ri­şim Gru­bu Yü­rüt­me Ku­ru­lu Baş­ka­nı Sa­yın Nu­ri Ço­la­koğ­lu­’y­la bir­lik­te, ben de Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın gö­rev­len­dir­me­siy­le son iki yıl­dır, Da­nış­ma Ku­ru­lu Baş­ka­nı ola­rak, bu ko­nu­da çok yo­ğun bir ça­ba sarf et­tik.

Ar­ka­daş­lar, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa, İstan­bu­l’­un Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ile Bü­yük­şe­hir Va­li­si bir­lik­te İstan­bu­l’­u terk et­ti­ler, Brük­se­l’­e be­ra­ber git­tik, ora­da İstan­bu­l’­un baş­vu­ru for­mu­nu bir­lik­te sun­duk. O pro­je­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den de ar­ka­daş­lar var­dı -ma­a­le­sef, bu­gün Mec­lis­te de­ğil­ler- Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den be­le­di­ye baş­kan­la­rı da, il­çe be­le­di­ye baş­kan­la­rı da, AK Par­ti­den il­çe be­le­di­ye baş­kan­la­rı da bu­na des­tek ver­miş­ler­di. Her ne ka­dar, ar­ka­daş­lar, bu­gün, bu­ra­da mu­ha­le­fet yap­sa­lar da bu ko­nu­da on­la­rın da emek sarf eden ar­ka­daş­la­rı var­dı ama ma­a­le­sef, on­lar, bu dö­nem­de, 22 Tem­mu­zun ira­de­si ge­re­ği bu­ra­da tem­sil edi­le­me­di­ler. Ama, bu ko­nu­da çok yo­ğun bir ça­ba sarf edil­di. Bu ko­nu­da An­ka­ra­’­da­ki AB üye­si bü­tün ül­ke­le­rin bü­yü­kel­çi­le­riy­le top­lan­tı­lar ya­pıl­dı, İstan­bu­l’­da­ki baş­kon­so­los­la­rıy­la top­lan­tı­lar ya­pıl­dı, Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da­ki bir­çok par­la­men­ter­ler­le top­lan­tı ya­pıl­dı, Av­ru­pa Ko­mis­yo­nun­da­ki bir­çok üst dü­zey yet­ki­liy­le top­lan­tı­lar ya­pıl­dı, bu ko­nu­da Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da çe­şit­li ta­nı­tım et­kin­lik­le­ri dü­zen­le­til­di, Av­ru­pa Böl­ge­ler Ko­mi­te­si­nin yet­ki­li­le­riy­le top­lan­tı­lar dü­zen­len­di ve Brük­se­l’­de bir­çok et­kin­lik­ler dü­zen­le­ne­rek bu pro­jey­le il­gi­li ta­nı­tım ça­lış­ma­la­rı ya­pıl­dı ve or­ta­ya, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ver­di­ği net des­tek­le, çok önem­li bir baş­vu­ru dos­ya­sı ha­zır­lan­dı. Bi­raz ev­vel söy­le­di­ğim gi­bi, bel­ki de cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın baş­lat­tı­ğı, ön­ce ye­rel yö­ne­ti­min, da­ha son­ra mer­kezî yö­ne­ti­min sa­hip­len­di­ği bu pro­je­de, ar­ka­daş­lar, İstan­bu­l’­da kır­kı aş­kın si­vil top­lum ku­ru­lu­şu, aka­de­mik ku­ru­luş­lar, üni­ver­si­te­le­ri­miz, ye­rel be­le­di­ye­le­ri­miz, il­çe be­le­di­ye­le­ri­miz, İl Özel İda­re­miz, Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­mız, İl Va­li­li­ği­miz, da­ha son­ra Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­mız, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız ve Baş­ba­kan­lı­ğı­mız hep bir­lik­te ça­lış­tı­lar ve bu ne­ti­ce­nin alın­ma­sın­da her­ke­sin çok bü­yük kat­kı­sı ol­du. Âde­ta, bu, or­ta­ya bir ye­ni ça­lış­ma ru­hu ge­tir­di. İstan­bu­l’­un tra­fik so­ru­nuy­la il­gi­li Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı­mı­zın geç­ti­ği­miz dö­nem dü­zen­le­di­ği top­lan­tı, yi­ne bu ruh­tan fay­da­la­na­rak, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nı, il­çe yö­ne­ti­ci­le­ri­ni ve il yö­ne­ti­ci­le­ri­ni mer­kezî yö­ne­ti­ci­le­rin tem­sil­ci­le­riy­le bir ara­ya ge­ti­re­rek çöz­müş­tü. Bu­nun ne­ti­ce­sin­de, İstan­bu­l’­da ye­ni ya­pı­lan bir­çok pro­je­nin iler­le­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Ma­ca­ris­ta­n’­ın Pécs şeh­ri ile Al­man­ya­’­nın Es­sen şeh­ri Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si olan ül­ke­le­rin tem­sil­ci­si ola­rak, İstan­bul da Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ol­ma­yan şehir­le­rin tem­sil­ci­si ola­rak 2010 yı­lı Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ola­rak ilan edil­di­ler.

Bu­ra­da, çok önem­li bir bil­gi­yi de siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ma­ca­ris­ta­n’­ın Pécs şeh­ri, Os­man­lı ta­ri­hin­de çok bü­yük ye­ri olan So­kul­lu Pa­şa­’­mı­zın gel­di­ği şehir­dir. Ken­di­si ön­ce ora­da doğ­muş, bü­yü­müş ve dev­şir­me ola­rak Os­man­lı­da ka­de­me ka­de­me yük­sel­miş bir pa­şa­mız­dır ve ken­di­si­ni Os­man­lı­da yük­sel­dik­ten son­ra, öz kar­de­şi de Pécs’­te­ki ki­li­se­nin ba­şı­na gel­miş­tir ve So­kul­lu Pa­şa­’­nın ken­di­si­ne ta­li­ma­tıy­la­… Ben bu bil­gi­le­ri es­ki Sa­yın Ba­ka­nı­mız Yıl­maz Ka­ra­ko­yun­lu­’­dan al­dım. So­kul­lu Pa­şa, Pécs’­e, çok cid­di, Os­man­lı ha­zi­ne­sin­den mad­di yar­dım­da bu­lun­muş­tur ve tek bir şart koş­muş­tur: Türk mil­le­ti­nin o hoş­gö­rü­sü­nü ora­da ya­şat­mak, ki­li­se­le­ri, si­na­gog­la­rı ve ca­mi­le­ri bir­lik­te ele al­mak, ta­mir et­tir­mek ve on­la­rı top­lu­mun  hu­zu­ru­nu, ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mak üze­re hiz­me­te aç­mak ko­nu­sun­da bir ta­li­mat. Ya­ni, o Tür­k’­ün hoş­gö­rü­sü­nü ora­da ay­nı şekil­de gös­ter­miş­ler­dir. Bu yüz­den İstan­bul ile Pécs’­in ay­nı yıl Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ol­ma­sı­nın da ay­rı­ca bir an­la­mı var­dır.

Bu pro­jey­le bir­lik­te İstan­bul ne­ler ka­za­na­cak? Bu pro­jey­le bir­lik­te ken­tin ta­rih­sel ve kül­tü­rel ya­pı­la­rı res­to­re edi­le­cek­tir; ço­cuk­la­rı­mı­za ve genç­le­ri­mi­ze yö­ne­lik kül­tü­rel eği­tim se­fer­ber­lik­le­ri dü­zen­le­ne­cek, genç ye­te­nek­le­rin keş­fe­dil­me­si için alt­ya­pı sağ­la­na­cak­tır; ye­ni mü­ze­le­rin in­şa­sı­na gi­ri­şi­le­cek, pek çok ko­nu­da atöl­ye ça­lış­ma­la­rı ya­pı­la­cak, ken­di kül­tü­rü­müz dı­şın­da, di­ğer Av­ru­pa kül­tür­le­riy­le kay­naş­ma­mız, bi­zim kül­tü­rü­mü­zü öğ­ren­me­le­ri, fark­lı­lık­la­rın zen­gin­li­ği­nin ta­dı­na va­rıl­ma­sı, yıl­lar­dır sü­re­ge­len kül­tür ve sa­nat fes­ti­val­le­ri­nin da­ha zen­gin­leş­me­si sağ­la­na­cak­tır. 2010 yı­lı­na ka­dar, dört yıl bo­yun­ca iler­le­yen yol­da önem­li ta­nı­tım ça­lış­ma­la­rı ya­pı­la­cak ve be­lir­li bir zir­ve­ye ula­şı­la­cak; tüm yıl bo­yun­ca sü­re­cek kut­la­ma­lar, so­kak ti­yat­ro­la­rı, kon­ser­ler, kül­tü­rel ge­zi­ler, özel ser­gi­ler, so­kak ser­gi­le­ri, yer­li-ya­ban­cı kül­tü­rel et­kin­lik­ler, kül­tür pa­na­yır­la­rıy­la İstan­bul, tüm dün­ya­nın il­gi­si­ni top­la­ya­cak hâle ge­ti­ri­le­cek­tir. İnsan­lar, “İs­tan­bul” adı­nı kül­tür ve sa­nat­la ana­cak ve bu ken­te akın ede­cek­ler­dir. Geç­ti­ği­miz haf­ta Sa­yın Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı­mız Er­tuğ­rul Gü­na­y’­ın da söy­le­di­ği gi­bi, İstan­bul ar­tık, bir sa­na­yi şeh­ri de­ğil, bir kül­tür şeh­ri ola­rak dün­ya­da ta­nı­na­cak­tır.

Pro­jey­le bir­lik­te 10 mil­yon tu­ris­ti İstan­bu­l’­da ağır­la­ma­yı he­def­li­yo­ruz. Şu an­da, pro­je­ye Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız Re­cep Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın, Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı­mız Sa­yın Er­tuğ­rul Gü­na­y’­ın ve da­ha ev­vel bu Ba­kan­lık­ta bu­lu­nan Sa­yın Atil­la Ko­ç’­un çok önem­li kat­kı­la­rı ol­muş­tur. Ama, İstan­bul Va­li­miz ve İstan­bul Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mı­zın da çok önem­li kat­kı­la­rı­nı an­lat­ma­dan ge­çe­me­ye­ce­ğim. Hiç unut­mu­yo­rum, bir ak­şam İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız Ka­dir Be­y’­den ri­ca et­tik, de­dik ki: “Biz Gi­ri­şim Gru­bu ola­rak he­di­ye gön­de­re­mi­yo­ruz ama İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ola­rak, İstan­bu­l’­u ta­nı­tan bir ki­ta­bı he­di­ye ola­rak jü­ri­de bu­lun­ma ih­ti­ma­li olan, 6 ki­şi­lik bir jü­ri­ye gi­re­bil­me ih­ti­ma­li olan 100 ki­şi­ye gön­de­rir mi­si­niz?” Sağ ol­sun, üşen­me­di, tek tek hep­si­ne, isim­le­ri­ni ya­za­rak, sa­ba­hın 3’üne ka­dar ki­tap­la­ra tek tek, isim isim me­saj­lar ya­za­rak, im­za­la­ya­rak on­la­rı gön­der­di. (CHP sı­ra­la­rın­dan “Vay be!” ses­le­ri)

MEH­MET ŞEV­Kİ KUL­KU­LOĞ­LU (Kay­se­ri) – An­la­tı­la­cak şey mi bu?

ATİL­LA KART (Kon­ya) – Vay be, göz­le­ri­miz ya­şar­dı!

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar bu iş­te, çok, yüz­ler­ce isim­siz kah­ra­ma­nın emek­le­ri var­dır, on­la­rın pro­je­si var­dır, on­la­rın de­ğer­li va­kit­le­ri har­can­mış­tır. Bel­ki de hep­sin­den önem­li­si, bu bir dev­let pro­je­si de­ğil­dir. Bu, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın ye­rel yö­ne­tim­ler­le, mer­kezî yö­ne­tim­ler­le el ele ver­di­ği ve Tür­ki­ye­’­nin hak et­ti­ği, o eş gü­dü­mü gös­ter­dik­le­ri bir pro­je hâli­ne gel­miş­tir. Ben eme­ği ge­çen­le­re bu­ra­dan çok çok te­şek­kür­le­ri­mi­zi, şük­ran­la­rı­mı­zı su­nu­yo­rum. Ama iş bu­ra­da bit­mi­yor, esas pro­je bun­dan son­ra baş­la­ya­cak. Bu ka­nun geç­tik­ten son­ra, 2010 yı­lı­na İstan­bu­l’­u ha­zır­la­mak ve Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın da söy­le­di­ği gi­bi, İstan­bu­l’­u ye­ni­den İstan­bul­lu­la­ra ve Tür­ki­ye­’­mi­ze ka­zan­dır­mak ge­re­ke­cek­tir. Bu­nun için de ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le el ele, bir­lik­te ça­lış­mak du­ru­mun­da­yız. Bu ko­nu­da siz­le­rin kat­kı­la­rı­nı­zı bek­li­yo­ruz, ya­pı­cı eleş­ti­ri­le­ri­ni­zi bek­li­yo­ruz, kı­rı­cı de­ğil. Onun için, si­ya­si he­sap­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­kıp da­ha çok tu­ris­ti ül­ke­mi­ze na­sıl ge­ti­ri­riz, da­ha çok kül­tü­rel et­kin­lik­le­ri na­sıl dü­zen­le­riz, ül­ke­mi­ze ye­ni mü­ze­ler na­sıl ka­zan­dı­rı­rız, ye­ni alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı­nı na­sıl ya­pa­rız, bun­lar­la va­kit har­ca­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

İstan­bul, 2010 yı­lın­da Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ça­lış­ma­la­rı­nı ko­or­di­ne ede­cek bir özerk ya­pı­lan­ma içe­ri­si­ne gi­re­cek, bu ka­nun bi­ze bu­nu sağ­la­ya­cak.

Pe­ki, bu­ra­da bir tar­tış­ma baş­lı­yor: AKM yı­kı­la­cak mı? Ar­ka­daş­lar, ta­bii ki yı­kı­la­cak. AKM İstan­bu­l’­a da ya­kış­mı­yor, Tür­ki­ye­’­ye de ya­kış­mı­yor. Tür­ki­ye­’­ye ya­kı­şan da­ha mo­dern, da­ha çağ­daş, kı­şın ısı­tı­la­bi­len ya­zın so­ğu­tu­la­bi­len bir kül­tür mer­ke­zi­ne, bir Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­ne ih­ti­ya­cı­mız var. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ŞEV­Kİ KUL­KU­LOĞ­LU (Kay­se­ri) – De­ği­şe­bi­lir o, ye­ni­den pro­je­len­di­ri­le­bi­lir.

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Ta­a, ya­pı­mı yir­mi üç yıl sür­müş, ya­pı­mın­dan al­tı ay son­ra kim ta­ra­fın­dan ol­du­ğu hâlâ çö­zü­le­me­yen bir yan­gın­la yer­le bir ol­muş bir AK­M’­den bah­se­di­yo­ruz.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Ay­nı bi­zim Mec­lis gi­bi.

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Bu­gün dep­rem ya­şa­sak, Al­lah ko­ru­sun, İstan­bul bir dep­rem ya­şa­sa, en risk­li bi­na­lar­dan bir ta­ne­si o AKM bi­na­sı­dır.

ÇE­TİN SOY­SAL (İstan­bul) – Yap­ma ya!

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Bu yüz­den İstan­bu­l’­a ya­kı­şır bir Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­ne ih­ti­ya­cı­mız var­dır.

 “Yap­ma” de­me­yin Sa­yın Soy­sal. Bu­nu üni­ver­si­te­le­rin ha­zır­la­dı­ğı bi­lim­sel ra­por­lar söy­lü­yor.

ÇE­TİN SOY­SAL (İstan­bul) – Han­gi üni­ver­si­te?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İstan­bul) – Bu­nun­la il­gi­li bir ça­lış­ma­nız var mı?

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Lüt­fen bi­raz araş­tı­rın. Lüt­fen rah­met­li Uğur Mum­cu­’­nun de­di­ği gi­bi, bil­gi sa­hi­bi ol­ma­dan fi­kir sa­hi­bi ol­ma­ya kal­kış­ma­ya­lım.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İstan­bul) – Han­gi üni­ver­si­te­nin ra­por­la­rı?

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – İTÜ mü, OD­TÜ mü?

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) – Bu yüz­den, ar­ka­daş­lar, ben siz­le­re so­ru­yo­rum: O köh­ne bi­na hiç Tak­sim Mey­da­nı­’­na ya­kı­şı­yor mu? O bi­na­da­ki fi­zik­sel ye­ter­siz­li­ğin on­lar­ca sa­nat­sal et­kin­li­ğe mal ol­du­ğu­nu bi­li­yor mu­su­nuz?

Ta­bii ki si­ze de hak ve­ri­yo­rum, bu ül­ke hep yık­mak zih­ni­ye­tiy­le yö­ne­til­di­ği için şüp­he­ni­zi an­lı­yo­rum. Bu ül­ke­de ye­ni­si ya­pıl­mak üze­re yı­kı­lan eser­ler bir da­ha as­la ya­pıl­ma­dı­ğı için geç­miş­te, hak­lı ola­bi­lir­si­niz. Ama, AK Par­ti Hükûme­ti­ni ta­nı­ma­dı­ğı­nız bu za­a­fı­nız­la or­ta­ya çı­kı­yor. AK Par­ti, Tür­ki­ye­’­ye mo­dern­li­ği ge­tir­miş­tir; sa­de­ce es­ki­miş, köh­ne eser­le­ri de­ğil, ay­nı za­man­da es­ki­miş zih­ni­ye­ti de yok et­miş­tir. Hiç şüp­he­niz ol­ma­sın, AKM yı­kıl­dık­tan kı­sa bir sü­re son­ra, Tak­sim Mey­da­nı­’­na ya­kı­şır, İstan­bu­l’­a ya­kı­şır dört ba­şı ma­mur bir sa­nat mer­ke­zi, bir kül­tür mer­ke­zi in­şa edi­le­cek­tir. Bun­dan son­ra, fi­zik­sel ye­ter­siz­lik yü­zün­den en­gel­le­nen sa­nat­sal ve kül­tü­rel fa­a­li­yet­le­rin hı­zı­na ye­ti­şi­le­me­ye­cek­tir.

MEH­MET ŞEV­Kİ KUL­KU­LOĞ­LU (Kay­se­ri) – Eğer ora­ya baş­ka bir şey ya­par­sa­nız bu­nu si­ze so­ra­ca­ğız ama.

EGE­MEN BA­ĞIŞ (De­vam­la) - Bi­zim bu ya­say­la odak­lan­dı­ğı­mız nok­ta, özerk bir ku­ru­lu­şun ön­der­li­ğin­de İstan­bul 2010’a da­ha faz­la yo­ğun­laş­mak ve ge­rek­li ça­lış­ma­la­rı bir an ön­ce bi­tir­mek­tir.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yor, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ğış.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 17.30

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­a­ti: 17.47

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Fa­toş GÜR­KAN (Ada­na)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 14’ün­cü Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

16 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz sı­ra­sı De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Akın Bir­da­l’­a ait­tir.

Sa­yın Bir­dal, bu­yu­run. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DTP GRU­BU ADI­NA AKIN BİR­DAL (Di­yar­ba­kır) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; “İs­tan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti” ko­nu­sun­da gö­rü­şür­ken kül­tü­rel de­ğer­le­re çok bağ­lı bir bi­lim in­sa­nı ve in­san hak­la­rı­na say­gı­lı bir si­ya­set ada­mı Er­dal İnö­nü­’­yü yi­tir­mek­ten ben de duy­du­ğum üzün­tü­yü bu­ra­da bil­dir­mek is­ti­yo­rum. Çün­kü, in­san hak­la­rı ko­nu­sun­da, in­san hak­la­rı­nın ko­run­ma­sı, sa­vu­nul­ma­sı ve ge­liş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da Der­ne­ği­mi­zi sü­rek­li ce­sa­ret­len­dir­miş ve en zor gün­ler­de her de­fa­sın­da gö­rü­şe­rek hak­la­rın ve öz­gür­lük­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si yo­lun­da yol gös­te­ri­ci ol­muş­tur. O ne­den­le, ben de ken­di­le­ri­ni rah­met­le, say­gıy­la anı­yo­rum, ya­kın­la­rı­na ve se­ven­le­ri­ne baş sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Şim­di, İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Ya­sa Ta­sa­rı­sı­’­nı ko­nu­şur­ken, el­bet­te ki ki­mi fi­zi­ki ya­pı­la­rın ko­run­ma­sı, ta­rih ve kül­tür mi­ras­la­rı­nın ko­run­ma­sı bir kül­tür işi­dir, ama işin bir di­ğer ya­nı, de­mok­ra­si bo­yu­tu var ve in­san hak­la­rı bo­yu­tu var. Ni­te­kim, in­san hak­la­rı açı­sın­dan kül­tü­rel hak­lar, ikin­ci ku­şak hak­lar di­zi­ni­ne gi­rer: Eko­no­mik, sos­yal ve kül­tü­rel hak­lar. Şim­di, bu hak­lar bu­gü­ne de­ğin doğ­ru ko­run­ma­mış­tır. En çok, ta­rih ve kül­tür mi­ras­la­rı­nın en zen­gin ol­du­ğu İstan­bul, bu­gü­ne de­ğin, ne ya­zık ki, ko­run­ma­mış­tır. Fark­lı kül­tür­le­ri, dil­le­ri, kim­lik­le­ri, inanç­la­rı çok zen­gin, göğ­sün­de ba­rın­dır­mış ol­ma­sı­na kar­şın tah­rip edil­miş­tir, yok edil­miş­tir. Za­man za­man si­ya­si ne­den­ler­le ve kay­gı­lar­la bü­yük sal­dı­rı­la­ra uğ­ra­mış­tır. Ni­te­kim, doğ­ru­su, ben bu­gün­ler­de 5-6 Ey­lül gün­le­ri­ni anım­sa­mak­ta­yım. Ör­ne­ğin, 5-6 Ey­lül 1955’te İstan­bu­l’­da azın­lık­la­rın ta­rih­le­ri­nin, kül­tür­le­ri­nin, iş yer­le­ri­nin, han­la­rı­nın ha­mam­la­rı­nın na­sıl yer­le bir edil­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Ben­ce, bir kül­tü­rün üs­tün­lü­ğü ve he­le he­le baş­kent ol­ma­sı­na hak ka­zan­mak, kül­tü­rel ço­ğun­lu­ğun ko­run­ma­sı­na, gö­ze­til­me­si­ne bağ­lı­dır, fark­lı olan­la­ra say­gı gös­te­ril­me­si­ne bağ­lı­dır. İnsan­lar ki­şi­sel ola­rak böy­le ter­cih­ler­de bu­lun­ma­ya­bi­lir­ler, ama Tür­ki­ye­’­nin ulu­sal üs­tü ka­bul et­ti­ği söz­leş­me­ler de bu­nu ön­gör­mek­te­dir. Ör­ne­ğin, Av­ru­pa İnsan Hak­la­rı Ev­ren­sel Bil­dir­ge­si­’n­den baş­la­ya­rak, Av­ru­pa İnsan Hak­la­rı Söz­leş­me­si ve da­ha son­ra da AGİT çer­çe­ve­sin­de Tür­ki­ye­’­nin ka­bul et­ti­ği Pa­ris Şar­tı, Mos­ko­va Bel­ge­si, ta­rih ve kül­tür mi­ras­la­rı­nın ko­run­ma­sı­nı gü­ven­ce al­tı­na al­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ne ya­zık ki biz­de böy­le bir kül­tür oluş­ma­mış­tır. As­lın­da fark­lı­lık­la­rın ko­run­ma­sı, gö­ze­til­me­si ve on­la­rı da, baş­ka­la­rı­nın var­lı­ğı­nı ken­di var­lı­ğı­mız sa­yan bir bi­lin­ci ya­ra­ta­bil­mek bir de­mok­ra­si kül­tü­rüy­le iliş­ki­li­dir. Ör­ne­ğin, bir­çok kül­tür baş­ken­tin­de ben şun­la­ra ta­nık ol­mu­şum­dur fi­zi­ki ola­rak: Ör­ne­ğin, bi­ri­nin bah­çe­sin­de bir ağaç 20 san­ti­met­re ça­pı­na ulaş­tık­tan son­ra “Bu be­nim bah­çem­de­dir, ben bu­nu ke­si­yo­rum.” di­ye­mez. Ar­tık o, o ken­tin, ora­nın, ora­da ya­şa­yan­la­rın or­tak mi­ra­sı ol­muş­tur. Bir pro­je ya­pı­la­cak­sa fi­zi­ki ola­rak, o mi­ras ko­ru­na­rak ya­pıl­mak­ta­dır. Ya da bi­ri­si “Bu be­nim ke­dim, kö­pe­ğim, bu de­lik­ten çık­sın.” di­ye ken­di ka­pı­sın­da bir gi­riş çı­kış de­li­ği aça­maz. O, o be­le­di­ye mec­li­si­nin ka­ra­rı­na bağ­lı­dır. He­le he­le Av­ru­pa baş­kent­le­rin­de böy­le bir şey söz ko­nu­su de­ğil­dir. Eğer bir du­va­ra çi­vi bi­le ça­kı­la­cak ol­sa, ger­çek­ten, be­le­di­ye mec­li­si­nin ka­rar­la­rı ve de­net­çi­ler ge­lir, o çi­vi­nin ora­ya ça­kı­lıp ça­kıl­ma­ya­ca­ğı­na on­lar ka­rar ve­rir. Ya­ni, abar­tı­sız, siz evi­niz­de, bir pos­te­ri “ben bu du­va­rı­ma asa­rım” di­ye çi­vi ça­ka­maz­sı­nız. Bun­lar, bir kül­tür işi.

Şim­di, İstan­bu­l’­a ge­lin­ce, ger­çek­ten, İstan­bu­l’­da, ör­ne­ğin ben her de­fa­sın­da İstan­bu­l’­u­… Be­nim rah­met­li eniş­tem, bir gün, Bo­ğa­z’­da tav­la oy­nar­ken ba­na de­di ki: “Bu­ra­sı dün­ya­nın en gü­zel ken­ti.” Yıl 78 fa­lan. O za­man ben bir Bul­ga­ris­ta­n’ı bir de Yu­na­nis­ta­n’ı gör­müş­tüm. “Pe­ki, dün­ya­da baş­ka han­gi ken­ti gör­dün ya da ül­ke­yi gör­dün.?” de­dim. “Hiç­bir ye­ri gör­me­dim, ama o ka­na­at­te­yim ki İstan­bul dün­ya­nın en gü­zel ken­ti.” de­di. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 78’den son­ra dün­ya­nın her bir ye­ri­ni gez­dim, As­ya, Af­ri­ka, Ame­ri­ka, Av­ru­pa. Emin olun, ör­ne­ğin Pa­ri­s’i gör­dü­ğüm za­man “İş­te be­nim fa­vo­ri baş­ken­tim, kül­tür baş­ken­tim Pa­ri­s’­tir.” de­miş­tim. Fa­kat son­ra Ro­ma­’­yı gö­rün­ce Ro­ma­’­nın bü­yü­sü da­ha da bir be­ni et­ki­le­di. Ama son­ra her gi­dip gel­dik­çe, Mad­ri­d’­den Ca­sab­lan­ka­’­ya ka­dar, Se­na­ga­l’­e ka­dar, New Yor­k’­tan Was­hing­to­n’­a ka­dar, en so­nun­da ka­na­at ge­tir­dim ki İstan­bul dün­ya­nın en gü­zel ken­ti ger­çek­ten, bu ka­dar hoy­rat­ça, ho­var­da­ca kul­la­nıl­mış ol­ma­sı­na kar­şı­lık.

Şim­di, bi­ze ta­rih ve ha­yat bir fır­sat ta­nı­yor; İstan­bu­l’­u ye­ni­den ka­zan­mak ve ger­çek­ten o hak et­ti­ği gü­zel­li­ği taç­lan­dır­mak için. O ne­den­le, bu­ra­da ik­ti­dar-mu­ha­le­fet şeyi yap­ma­ya­lım, bu or­tak bir mi­ra­sı­mız, bu­nun na­sıl ko­ru­na­ca­ğı­nı şim­di ko­nu­şa­lım. Ör­ne­ğin, doğ­ru­su ben o İstik­lal Cad­de­si­’n­de ge­zer­ken, o fresk­le­rin o kö­tü ta­be­la­lar­la ka­pa­tıl­ma­sın­dan bü­yük ra­hat­sız­lık du­yu­yo­rum. Eğer 2010 yı­lın­da bü­tün in­san­lık ai­le­si­ni bu­ra­ya ça­ğı­ra­cak­sak, bu İstik­lal Cad­de­si­’n­de ve İstan­bu­l’­un her ye­ri­ni ka­pa­tan o kö­tü ta­be­la­la­rı, kâr sa­i­kiy­le ya­pı­lan, kü­çük-bü­yük di­ye ayırt et­mek­si­zin, hiç­bir dü­ze­ne bağ­lı kı­lın­ma­yan ta­be­la­la­rı kal­dı­ra­lım. Son­ra, o ses kir­li­li­ği. Olur ol­maz her yer­de, ger­çek­ten, o kor­na­la­ra ba­sı­lan böy­le bir kül­tür baş­ken­ti ol­maz. Bu­na bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­me­si ge­re­ki­yor.

Ay­rı­ca, İstan­bu­l’­un bir kül­tür baş­ken­ti­…

O İstan­bu­l’­u ya­ra­tan­lar ka­dar an­la­tan­lar ve ya­zan­lar da önem­li­dir. Ör­ne­ğin, 1998 No­bel Ede­bi­yat Ödül­lü Por­te­kiz­li ya­zar Jo­se Sa­ra­ma­go di­yor ki: “Bu gök­ku­şa­ğı­nın al­tın­da ar­tık her şey ya­zıl­dı, çi­zil­di. Önem­li olan o ya­zı­lan­la­rı, çi­zi­len­le­ri ya­pa­bil­mek ve ya­ra­ta­bil­mek.” di­yor.

İstan­bu­l’­a da­ir her şey söy­len­di, ya­zıl­dı; şim­di, iş­te yap­mak ka­lı­yor. Aca­ba, ya­pa­bil­me be­ce­ri­si­ni gös­te­re­bi­le­cek mi­yiz, gös­te­re­me­ye­cek mi­yiz? Bir de, bu ne­den­le, İstan­bu­l’­u ya­zan, çi­zen, ya­ra­tan­la­rın ya­şa­tıl­ma­sı da bir kül­tür işi, on­la­ra kar­şı ma­ne­vi bir borç­tur. Ör­ne­ğin, yi­tir­dik­le­ri­miz var, ya­şa­yan­lar var. Şim­di, Sa­yın Kül­tür Ba­ka­nı­mız, bir rö­por­ta­jın­da, İstan­bu­l’­u ya­zan, çi­zen­le­ri, ede­bi­yat­çı­la­rı­mı­zı ya­zar­ken ya ad­la­rı­nı baş­lar­ken hep­si­ni yaz­mak, an­lat­mak ge­re­kir, ek­sik bı­rak­ma­mak ge­re­kir ya da bi­ri­le­rin­den söz edip, bi­ri­le­ri­ni şu ya da bu ne­den­le at­la­ma­mak ge­re­kir; hak­sız­lık olur bu. Ör­ne­ğin, İstan­bu­l’­u en iyi an­la­tan, ro­man­la­rın­da, bir ün­lü ya­za­rı­mız Ve­dat Tür­ka­li, onun ya­zar­lı­ğı­nın ka­bul edil­me­yi­şin­den mi­dir, yok­sa unu­tul­muş­lu­ğun­dan mı­dır, Sa­yın Ba­kan­ca anıl­ma­mak­ta­dır. Sa­it Fa­i­k’­ten, Or­han Pa­mu­k’­tan ki, Or­han Pa­muk ko­nu­sun­da da he­men bir ek­sik­li­ğin, Sa­yın Çan­ka­ya ta­ra­fın­dan, Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan gi­de­ril­miş ol­ma­sı­nı da bu­ra­da se­lam­lı­yo­rum. Ger­çek­ten, İstan­bu­l’­un ta­ri­hi­ni, kül­tü­rü­nü ro­man­la­rın­da bi­ze en gü­zel an­la­tan Or­han Pa­muk, Türk di­li ve ede­bi­ya­tı­nı ulus­la­ra­ra­sı bor­sa­ya ta­şı­mış­tır, ede­bi­yat bor­sa­sı­na, ama ne ya­zık ki, bun­dan ön­ce­ki Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan bu gö­rül­me­miş­tir ve gör­mez­lik­ten ge­lin­miş­tir. Böy­le bir şey olur mu! İş­te, bu da bir kül­tür işi­dir. Ney­se ki, Sa­yın Gül bu ek­sik­li­ği gi­der­miş­tir ve ulus­la­ra­ra­sı ede­bi­yat bor­sa­sın­da ilk Türk di­li ve ede­bi­ya­tı­nın ger­çek­ten ödül­len­di­ril­me­sin­de hak eden Or­han Pa­mu­k’­u da bu şekil­de bu­luş­tur­muş­tur in­san­la­rı­mız­la.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir de, ta­bi­i, bu top­lu ta­şı­ma­nın bi­raz da de­niz yo­luy­la ya­pıl­ma­sı­nın öne­mi var­dır.

Bir de, bu ya­zar çi­zer­le­rin ta­bi­i­… Ör­ne­ğin, kül­tür baş­kent­le­ri­nin bir­ço­ğun­da çok sık yon­tu­la­ra rast­lar­sı­nız, hey­kel­le­re. So­rar­sı­nız, bu kim, kim; o ül­ke­nin şair­le­ri­dir, ya­zar­la­rı­dır, çi­zer­le­ri­dir, mü­zis­yen­le­ri­dir ve ti­yat­ro­cu­la­rı­dır. Şim­di, İstan­bu­l’­un han­gi so­ka­ğın­da, han­gi mey­da­nın­da bir ya­za­rı­mı­zın, sa­nat­çı­mı­zın, ya­ra­tı­cı­mı­zın yon­tu­su­na rast­lar­sı­nız? O ne­den­le, geç ka­lın­mış de­ğil. Hiç de­ğil­se, 2010 yı­lı­na ka­dar, bu İstan­bu­l’­u ya­ra­tan, ya­zan şair­le­ri­mi­zi, sa­nat­çı­la­rı­mı­zı -ki, on­lar bir ken­tin ru­hu­dur, di­li­dir- gi­de­rek hal­kı­mız­la ve dün­ya halk­la­rıy­la bu­luş­tu­ra­lım.

Şim­di, bir de, İstan­bu­l’­da şöy­le bir şey var, hiç­bir kül­tür baş­ken­tin­de gö­rül­me­yen bir şey, siz­ler de çok sık ta­nık ol­muş­su­nuz­dur: Bir kül­tür baş­ken­ti de­ğil de, zırh­lı araç­lar­la, pan­zer­ler­le, po­lis araç­la­rıy­la kar­şı­la­şır­sı­nız. Şim­di, İstan­bu­l’­un Tak­si­m’­in­de ve Ga­la­ta­sa­ray Li­se­si­nin önün­de pan­zer­le­rin, zırh­lı araç­la­rın, üni­for­ma­lı bil­mem gü­ven­lik güç­le­ri­nin ne işi var­dır? Ör­ne­ğin, ba­kın, ne di­yor: “Tür­ki­ye­’­de -Tür­ki­ye ka­bul et­miş- ba­rış­çıl top­lan­tı­lar -Pa­ris Şar­tı ki, iki im­za­lı­dır, siz bi­lir­si­niz; Cum­hur­baş­ka­nı ve o gü­nün Baş­ba­ka­nı ta­ra­fın­dan im­za­lan­mış­tır- ve gös­te­ri­ler iz­ne bağ­lı de­ğil­dir.” der. Şim­di, ba­rış­çıl top­lan­tı­lar ya­pı­lı­yor ve pan­zer­le­rin al­tın­da! Şim­di, ar­ka­daş­lar, he­pi­niz gör­müş­sü­nüz­dür; han­gi baş­kent­te bir gü­ven­lik gü­cü, gö­rev­li­si gör­müş­sü­nüz­dür üni­for­ma­lı? O ne­den­le, eğer 2010 yı­lın­da İstan­bu­l’­u kül­tür baş­ken­ti ya­pa­cak­sak, Sa­yın Ba­kan­lık bu ko­nu­yu da dik­ka­te al­ma­lı­dır ve ger­çek­ten, ma­vi gök­yü­zü­nün gü­ne­şi­nin gö­ze­ti­min­de ol­ma­lı­dır o top­lan­tı­lar, ba­rış­çıl ey­lem­ler, po­lis­le­rin gö­ze­ti­min­de de­ğil.

Şim­di, he­men bu­nu söy­le­yin­ce İstan­bul ba­na ne­yi anım­sa­tı­yor? İstan­bul, do­ğa­sıy­la, ta­ri­hiy­le, kül­tü­rüy­le, halk­la­rın kar­deş­li­ği­ni anım­sat­ma­lı­dır. Şim­di, son bir­kaç ay­dır, İstan­bul de­yin­ce, ya­ban­cı uy­ruk­lu göç­men­le­rin, sık­ça, sis­te­ma­tik iş­ken­cey­le öl­dü­rül­dü­ğü­nü anım­sa­tı­yor. Ör­ne­ğin, Ni­jer­ya­lı Fes­tus Okey, Be­şik­taş Em­ni­yet Amir­li­ğin­de, geç­ti­ği­miz ay­lar­da öl­dü­rül­müş­tür.

ÇE­TİN SOY­SAL (İstan­bul) – Be­yoğ­lu, Be­yoğ­lu­…

AKIN BİR­DAL (De­vam­la) – Be­yoğ­lu, par­don, Be­yoğ­lu­’n­da. Yi­ne, Po­lon­ya­lı bir göç­men öl­dü­rül­müş­tür. O za­man, şim­di, sa­de­ce Be­yoğ­lu Em­ni­yet Amir­li­ğin­de, son al­tı ay­da 37 ki­şi­nin iş­ken­ce gör­dü­ğü­ne da­ir, İnsan Hak­la­rı Der­ne­ği İstan­bul Şube­mi­ze baş­vu­ru var­dır. Hiç­bir kül­tür baş­ken­tin­de iş­ken­ce yok­tur, zor yok­tur, bas­kı yok­tur. Kor­ku üret­mez bir kül­tür baş­ken­ti, de­mok­ra­si kül­tü­rü üre­tir.

ŞAHİN MEN­GÜ (Ma­ni­sa) – Lon­dra­’­da, pren­sip ola­rak öl­dü­rü­yor­lar da iş­ken­ce yap­mı­yor­lar.

AKIN BİR­DAL (De­vam­la) – Kuş­ku­suz, kö­tü, em­sal de­ğil­dir me­cel­le­de.

ŞAHİN MEN­GÜ (Ma­ni­sa) – O za­man, hep­si­ni söy­le­mek la­zım.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Ca­mi­le­ri ya­kı­yor­lar.

AKIN BİR­DAL (De­vam­la) – Ben, iyi ola­nı ör­nek ver­me­ye ça­lı­şı­yo­rum. Yok­sa, el­bet­te, baş­ka ül­ke­ler­de de var­dır ve var ama biz, ger­çek­ten, iyi ola­nı ör­nek al­ma­lı­yız ken­di­mi­ze.

ŞAHİN MEN­GÜ (Ma­ni­sa) – Ama bun­la­rı da söy­le­ye­lim hep be­ra­ber.

AKIN BİR­DAL (De­vam­la) – Şim­di, bi­ti­ri­yo­rum, bi­ti­ri­yo­ru­m…

Ba­kın, bu bi­le­… İzni­niz­le, ben, ar­ka­da­şı­mı­zı din­le­dim ve gün­ler­dir, şu Mec­li­sin açı­lı­şın­dan be­ri din­li­yo­rum fark­lı olan gö­rüş­le­ri de, ka­tıl­ma­dı­ğı­mız gö­rüş­le­ri de, ama din­li­yo­ruz. Bu da bir kül­tür işi, lüt­fen bu­na da özen gös­te­re­lim. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, ar­ka­daş­lar, ba­kın, üz­gü­nüm ger­çek­ten bun­la­rı söy­ler­ken de emin olun, şu yü­ce Mec­li­sin ça­tı­sı al­tın­da bü­yük üzün­tü du­yu­yo­rum, İstan­bul ne ile anım­san­ma­lı ya da ha­tır­lan­ma­lı der­ken. Ör­ne­ğin, ya­ni şim­di bir, Agos Ga­ze­te­si­’­ni çı­ka­ran Hrant Din­k’­in bu şekil­de al­çak­ça öl­dü­rül­me­si, İstan­bu­l’­u bi­ze gü­zel mi anım­sa­tı­yor? O ne­den­le, bu tür, in­san­lı­ğa kar­şı iş­len­miş suç­la­rı da giz­le­me­me­li­dir bir kül­tür baş­ken­ti.

Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan ve de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; az ön­ce söy­le­di­ğim gi­bi, ha­ya­tı­n… Ger­çek­ten, ye­ni­den, İstan­bu­l’­u İstan­bul ya­pa­cak eko­no­mik, sos­yal ve kül­tü­rel hak­la­rın ve öz­gür­lük­le­rin ge­liş­tir­di­ği ve kar­deş­leş­ti­ği bir kül­tür baş­ken­ti ya­rat­ma fır­sa­tı ve­ri­yor.

Umu­yor ve di­li­yo­rum ki böy­le­si­ne öz­gür­lük­çü, eşit­lik­çi bir İstan­bu­l’­u hep bir­lik­te ya­ra­tı­rız ve bu umut­la say­gı­lar su­nu­yo­rum. Te­şek­kür ede­rim. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bir­dal.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, şah­sı adı­na, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Meh­met Mü­ez­zi­noğ­lu.

Sa­yın Mü­ez­zi­noğ­lu, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka.

MEH­MET MÜ­EZ­Zİ­NOĞ­LU (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’y­la il­gi­li, şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Söz­le­ri­me, de­ğer­li bi­lim ada­mı, de­ğer­li si­ya­set ve dev­let ada­mı Pro­fe­sör Dok­tor Er­dal İnö­nü­’­yü rah­met­le ana­rak; yi­ne, 29 Ekim Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı­’­mı­zı, ulu­su­mu­zun bay­ra­mı­nı teb­rik ede­rek; yi­ne, son gün­ler­de peş pe­şe kay­bet­ti­ği­miz şehit­le­ri­mi­ze rah­met di­le­ye­rek, yü­ce ulu­su­mu­za baş­sağ­lı­ğı di­le­ye­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum.

Ta­bi­i, 2010 İstan­bul Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ol­ma­sı sü­re­ci, 2000’li yıl­lar­da baş­la­yan bir sü­reç ve 2000 yı­lı­nın 7 Tem­muz ta­ri­hin­de -ken­di­si­ne te­şek­kür ede­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum Cen­giz Ak­ta­r’­ın- AB’­ye üye ol­ma­yan ül­ke­le­rin de kül­tür baş­ken­ti öne­re­bil­me­le­ri­ne imkân ve­ren ka­ra­rın Av­ru­pa Bir­li­ği Resmî Ga­ze­te­si­’n­de okun­ma­sıy­la, İstan­bu­l’­un da Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti ola­bil­me­si fik­ri­ni gün­de­me ge­tir­me­si ve bu sü­re­cin, Cen­giz Ak­tar ve ar­ka­daş­la­rı­nın du­yar­lı­lı­ğıy­la Tür­ki­ye­’­nin gün­de­mi­ne ta­şın­ma­ya ve bu­ra­dan da Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin gün­de­mi­ne ta­şın­ma­ya baş­lan­dı­ğı sü­reç 2000’li yıl­lar­da baş­la­mak­ta.

9 Ma­yıs 2001’de, yi­ne, Cen­giz Ak­ta­r’­ın, dö­ne­min Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı rah­met­li İsma­il Cem Be­y’­den bir iyi ni­yet mek­tu­bu ta­le­biy­le de bu sü­re­cin dos­ya­sı­nın oluş­ma ha­zır­lı­ğı­nın alt­ya­pı­sıy­la il­gi­li de önem­li bir sü­reç ol­du­ğu ka­na­a­tin­de­yim. Bu sü­reç­te bel­ki bir­kaç önem­li ta­ri­hi bu­ra­da siz­ler­le zik­re­de­rek ko­nuş­ma­mı ge­liş­tir­mek is­ti­yo­rum. 30 Ey­lül 2003 yı­lı­na ge­lin­di­ğin­de, baş­vu­ru dos­ya­sı tas­la­ğı­nın oluş­tu­rul­ma­sı ka­ra­rı­nın ve­ril­di­ği sü­re­ci gö­rü­yo­ruz. Yi­ne, 30 Ekim 2003 ta­ri­hin­dey­se Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı Yurt­dı­şı Ta­nı­tım ve Kül­tür İş­leri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan AB Ko­mis­yo­nu Eği­tim ve Kül­tür İş­leri Mü­dür­lü­ğü­ne ni­yet mek­tu­bu­mu­zun gön­de­ril­di­ği­ni ve fi­i­len sü­re­cin baş­la­tıl­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.

11 Ni­san 2006 ta­ri­hin­de 2000 yı­lın­dan be­ri de­vam eden ça­lış­ma­la­rın so­nu­cu­na yak­la­şıl­mış ve ulus­la­ra­ra­sı se­çi­ci ku­ru­la ve bu ku­rul ta­ra­fın­dan da İstan­bu­l’­un, Ma­ca­ris­ta­n’­ın Pécs şeh­ri ve Al­man­ya­’­nın Es­sen kent­le­riy­le bir­lik­te 2010 yı­lı Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti ol­ma­sı Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun gö­rü­şü­ne su­nul­muş, 13 Ka­sım 2006 ta­ri­hin­dey­se bu su­num ka­bul edil­miş ve bu ta­rih­ten iti­ba­ren yak­la­şık bir yıl ön­ce­si­ne da­ya­nan bir sü­reç­te de İstan­bu­l’­u­mu­zun, bir me­de­ni­yet ken­ti olan İstan­bu­l’­u­mu­zun Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti ol­ma­sı yö­nün­de ge­rek yü­ce Mec­li­se ge­rek ulu­su­mu­za, mil­le­ti­mi­ze önem­li bir so­rum­lu­luk yük­len­miş, yi­ne, onur ve gu­rur du­ya­ca­ğı­mız bir sü­re­cin baş­lan­gı­cı da ol­muş­tur.

Şim­di, önem­li olan, bu sü­re­ci bu­gün­den iti­ba­ren di­na­mik yü­rü­te­bil­mek, ör­nek ça­lış­ma­lar­la yö­ne­te­bil­mek, yü­rü­te­bil­mek. İstan­bul Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti fır­sa­tı­nı mil­let­çe iyi de­ğer­len­di­re­bil­mek, mil­le­ti­mi­zin bu­gün­kü fo­toğ­ra­fı­nı, bu­gün­kü de­ğer­le­ri­ni, bu­gün­kü di­na­mik­le­ri­ni dün­ya­ya iyi ta­nı­ta­bil­me adı­na bir fır­sat ola­rak da de­ğer­len­dir­mek ge­rek­ti­ği ka­na­a­tin­de­yim.

Ta­bi­i, İstan­bu­l’­un üç bin yıl­lık ta­rihî geç­mi­şi­nin, kül­tü­rel mi­ra­sı­nın, coğ­ra­fi ko­nu­mu­nun bu­ra­da­ki tüm de­ğer­li ha­zı­run ta­ra­fın­dan ye­te­rin­ce al­gı­lan­dı­ğı ve de­ğer­len­di­ril­di­ği ka­na­a­tin­de­yim. Ama, bü­tün bun­la­rın dün­ya­ya sağ­lık­lı ve say­gın su­nu­la­bil­me­si­ni İstan­bu­l’­un hak et­ti­ği­ni ön­ce ken­di­mi­zin iyi kav­ra­ma­sı ve bu hak edi­len fo­toğ­ra­fı, bu fır­sat­tan da is­ti­fa­de ede­rek gün­de­lik si­ya­si po­le­mik­ler­den ve­ya bu­nu fır­sat bi­le­rek şov cüm­le­le­rin­den zi­ya­de, ic­ra­at alan­la­rı­na ken­di­mi­zi yö­nelt­me­miz ge­rek­ti­ği ka­na­a­tin­de­yim.

Bu­lun­du­ğu önem­li ko­num iti­ba­rıy­la yıl­lar­ca ti­ca­ret mer­kez­le­ri­ne, bü­yük im­pa­ra­tor­luk­la­ra, Ro­ma, Bi­zans, Os­man­lı İmpa­ra­tor­lu­ğu gi­bi top­rak­la­rın­da hü­küm sür­müş ve İstan­bu­l’­un, bü­yük uy­gar­lık­la­rın kül­tür iz­le­ri­ni hâlâ ta­şı­mak­ta olan bu ken­tin ge­rek ta­rihî, kül­tü­rel mi­ra­sı­nın, bu­gün­kü han­la­rıy­la, ha­mam­la­rıy­la, Ane­mas Zin­dan­la­rı gi­bi zin­dan­la­rıy­la, çeş­me­le­riy­le, ca­mi­le­riy­le, hav­ra­la­rı, si­na­gog­la­rıy­la, her yö­nüy­le özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­le­ri­nin ve top­lum­la­rı­nın da ken­di­si­ne ait zen­gin­lik­le­ri­nin var ol­du­ğu­nu ve bu zen­gin­lik­le­ri bağ­rın­da ba­rın­dı­ra­bi­len bir me­de­ni­ye­tin tem­sil­ci­le­ri­nin bu mil­let ol­du­ğu­nu da gös­te­re­ce­ği­miz, iyi ile­ti­şim, iyi or­ga­ni­zas­yon ve bu an­lam­da ih­ti­yaç du­yu­lan ya­sal dü­zen­le­me­ler­le de, ina­nı­yo­rum ki, ge­rek­li des­te­ği, hep bir­lik­te, ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le ver­miş ola­ca­ğız.

Böy­le bir pro­je­nin, he­pi­mi­zin tak­di­ri­dir ki -az ön­ce kro­no­lo­jik çok özet al­dı­ğım bir­kaç cüm­ley­le de gör­dü­ğü­nüz gi­bi- ken­di­li­ğin­den oluş­ma­dı­ğı da bir ger­çek­tir. Bu an­lam­da, ge­rek 2000’li yıl­lar­dan bu ya­na eme­ği ge­çen­le­re ge­rek­se Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de hız­lan­dı­rı­lan, AK Par­ti İkti­da­rı dö­ne­min­de ge­rek Hükûmet ge­rek ye­rel yö­ne­tim, baş­ta Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız ve bir­çok -bu­nun için­de Ka­dı­köy Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız­la, Fa­ti­h’­i, Be­yoğ­lu­’­su- be­le­di­ye baş­kan­la­rı­mı­zın da de­ğer­li kat­kı­la­rı­nı anım­sa­ma­mak ve on­la­ra te­şek­kür et­me­den geç­mek ben­ce hak­sız­lık olur. Bu an­lam­da, eme­ği ge­çen, yi­ne, Ege­men Ba­ğış, de­ğer­li İstan­bul Mil­let­ve­ki­li­mi­zin ve onun baş­kan­lı­ğın­da­ki he­ye­te de te­şek­kür ede­rek, bu ça­lış­ma­la­rın hız­la ol­ma­sı ge­re­ken di­na­mik­le­ri de, bi­zim de on­la­ra ol­ma­sı ge­re­ken des­tek­le­ri ve­re­rek mil­le­ti­mi­ze ya­kı­şır bir or­ga­ni­zas­yo­nu yap­ma­mız ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Ya­ka­la­dı­ğı­mız bu fır­sa­tı çok iyi de­ğer­len­dir­me­miz ve bu fır­sa­tı iyi de­ğer­len­di­re­bil­me­miz için de iyi ha­zır­lık yap­ma­mız ge­rek­ti­ği ka­na­a­tin­de­yim. Bu an­lam­da, or­ga­ni­zas­yo­na la­yık bir şekil­de ha­zır­lan­ma­mız ge­rek­ti­ği, önü­müz­de faz­la bir za­ma­nın ol­ma­dı­ğı­nı­… Yi­ne, bu ya­sa geç­ti­ği­miz dö­nem ni­san ay­la­rın­da gün­de­me ge­lip çık­ma­sı ge­re­kir­di, ama se­çim at­mos­fe­ri­ne gi­ril­me­si bel­ki ya­sa­nın çı­kı­şı­nı en­gel­le­di ve­ya er­te­le­di, ama hız­la ya­sa­laş­tı­ra­bi­lir­sek, ina­nı­yo­rum ki ge­rek­li hız­lı adım­lar atı­la­cak­tır. Önü­müz­de­ki kı­sa za­ma­nı en iyi şekil­de de­ğer­len­dir­me­miz için pro­je­nin uy­gu­lan­ma­sı adı­na ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­le­ri bir an ön­ce çı­kar­ma­mız, bu şekil­de bü­yük bir or­ga­ni­zas­yo­nun dü­zen­li ola­rak iş­le­me­si için ge­rek­li or­gan­la­rın ku­rul­ma­sı ve gö­rev­le­rin be­lir­len­me­si ge­rek­ti­ği aşikârdır.

Üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz ta­sa­rı, bu pro­je­de ile­ti­şi­min, ko­or­di­nas­yo­nun dü­zen­li bir şekil­de sağ­la­na­bil­me­si için ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı, ta­sa­rı­nın ka­nun­laş­ma­sı ge­rek­ti­ği ka­na­a­tin­de­yiz. Zi­ra böy­le­si­ne kap­sam­lı ve önem­li bir pro­je­nin ya­sal bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­dan ey­le­me ge­çe­bil­me­si tak­dir­le­ri­niz­dir ki ola­nak­sız.

Ta­sa­rıy­la bir Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Ajan­sı ku­rul­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır. Yi­ne, bu Ajan­sa bağ­lı ola­rak ku­ru­la­cak ku­rul­lar­la dü­zen­li bir iş­le­yi­şin sağ­lan­ma­sı sağ­la­na­cak­tır. Ta­sa­rı­da, Ajan­sa bağ­lı ola­rak, bir ko­or­di­nas­yon ku­ru­lu, da­nış­ma ku­ru­lu, yü­rüt­me ku­ru­lu, de­ne­tim ku­ru­lu ve ge­nel sek­re­ter­lik ku­rul­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir.

Ku­ru­la­cak ko­or­di­nas­yon ku­ru­luy­la İstan­bul­lu­la­ra ya­pı­la­cak et­kin­lik­le­re iliş­kin ha­zır­lık­la­rın iz­len­me­si, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın eş gü­düm için­de ça­lış­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak ted­bir­le­rin alın­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Mü­ez­zi­noğ­lu, bir da­ki­ka­lık ek sü­re ve­ri­yo­rum. Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

MEH­MET MÜ­EZ­Zİ­NOĞ­LU (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Yi­ne, ku­ru­la­cak da­nış­ma ku­ru­luy­la pro­je­nin Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ko­nuy­la il­gi­li ka­rar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da ger­çek­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­sı ve yü­rüt­me ku­ru­lu­nun ça­lış­ma­la­rı­nı de­net­le­me­si ön­gör­müş­tür.

Ku­ru­la­cak yü­rüt­me ku­ru­lu ile de tü­zel ki­şi­li­ğin tem­si­li, pro­je­nin yü­rü­tül­me­si ve büt­çe­nin uy­gu­lan­ma­sı gi­bi gö­rev­le­rin üst­le­nil­me­si­ni amaç­la­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, gö­rül­dü­ğü gi­bi ta­sa­rı, İstan­bu­l’­u­mu­zu ve ül­ke­mi­zi ta­nı­ta­cak bü­yük bir or­ga­ni­zas­yon­dur. Bu or­ga­ni­zas­yo­na hep bir­lik­te sa­hip çı­ka­ca­ğı­mız ve he­pi­mi­zin üze­ri­ne dü­şen gö­re­vi en iyi şekil­de ya­pa­ca­ğı­mız ka­na­a­tin­de­yim.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Mü­ez­zi­noğ­lu.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ne­cat Bi­rin­ci.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Bi­rin­ci, sü­re­niz on da­ki­ka.

NE­CAT Bİ­RİN­Cİ (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz şeh­rin fa­ti­hi Fa­tih Sul­tan Meh­met Ha­n’­ın ru­hu­na, fe­tih şehit­le­ri­ne, İstik­lal şehit­le­ri­mi­ze ve te­rö­re ver­di­ği­miz şehit­le­ri­mi­zin ru­hu­na rah­met­le sö­zü­me baş­la­mak is­ti­yo­rum. Ay­rı­ca, Sa­yın Er­dal İnö­nü­’­nün ilim ve si­ya­set ha­ya­tı­mız­dan ka­yan bir de­ğer ol­du­ğu do­la­yı­sıy­la ve in­san ol­du­ğu do­la­yı­sıy­la, gü­zel bir in­san ol­du­ğu do­la­yı­sıy­la onu da rah­met­le anı­yo­rum.

De­ğer­li Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; İstan­bul ko­nu­su­nu, kül­tür baş­ken­ti fa­a­li­yet­le­ri­nin dı­şın­da, bir baş­ka açı­dan, İstan­bu­l’­un ru­hu ve ifa­de et­ti­ği an­lam ve İstan­bul­lu­nun İstan­bu­l’­a ba­kı­şı ve İstan­bu­l’­un ta­rihî sü­reç için­de Türk­leş­me­si ko­nu­sun­da söz söy­le­ye­ce­ğim.

İstan­bul, 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de şah­sım için al­dı­ğım söz­de ön­ce İstan­bul üze­ri­ne bir ömür bo­yu dü­şün­müş, bu şeh­ri Türk­lü­ğün şehir­ci­lik adı­na kur­du­ğu en bü­yük eser ola­rak gör­müş, on­da bir coğ­raf­ya­nın va­tan hâli­ne ge­liş sır­la­rı­nı araş­tır­mış, bul­muş, bul­duk­la­rı­nı çok yük­sek bir şiir es­te­ti­ği için­de ol­du­ğu gi­bi fi­kir ya­zı­la­rı ile de mil­le­tiy­le pay­laş­mış, bu pay­laş­ma so­nu­cu ola­rak da ni­ce Türk ne­sil­le­rin­de va­tan duy­gu­su­nu en yük­sek ve en doğ­ru se­vi­ye­de uyan­dır­mış, bun­dan son­ra da uyan­dı­ra­cak olan Yah­ya Ke­ma­l’­in bir şi­iriy­le, “Bir Baş­ka Te­pe­den” şi­iriy­le baş­la­mak is­ti­yo­rum. He­pi­miz bu şi­iri bi­li­yo­ruz, ama bir de­fa da­ha, ye­ni­den İstan­bu­l’­un ne an­la­ma gel­di­ği­ni ha­tır­la­ya­bil­mek için şi­iri ha­tır­la­ya­lım:

“Sa­na dün bir te­pe­den bak­tım aziz İstan­bul!

Gör­me­dim gez­me­di­ğim, sev­me­di­ğim hiç­bir yer.

Öm­rüm ol­duk­ça, gö­nül tah­tı­ma key­fin­ce ku­rul!

Sa­de bir sem­ti­ni sev­mek bi­le bir öm­re de­ğer.

Ni­ce rev­nak­lı şehir­ler gö­rü­nür dün­ya­da,

La­kin ef­sun­lu gü­zel­lik­le­ri sen­sin ya­ra­tan.

Ya­şa­mış­tır de­rim, en hoş ve uzun rü­ya­da,

Sen­de çok yıl ya­şa­yan, sen­de ölen, sen­de ya­tan.”

Yah­ya Ke­mal bu şi­irin­de İstan­bu­l’­u id­rak şek­li­ni di­le ge­ti­ri­yor. İstan­bul için atı­la­cak her adım­da, İstan­bu­l’­u id­rak et­mek zo­run­lu­lu­ğu var­dır. Bu id­rak ek­sik­se, İstan­bu­l’­a yak­la­şım da ek­sik olur. Ger­çek­ten de İstan­bu­l’­u, Üs­kü­da­r’­ı, Bo­ğa­zi­çi­’­ni her te­pe­den, her kı­yı­dan, her kö­şe­den, her mev­sim­de, sa­bah, öğ­le, ak­şam ve ge­ce sa­at­le­rin­de de­rin­den de­ri­ne sey­re­de­cek bir sa­natkâr ora­lar­da ne zen­gin gü­zel­lik­ler bu­lur.

Bir coğ­raf­ya­nın man­za­ra­sı, mi­ma­ri­si ve hal­kı ara­sın­da ha­lis ve tam bir ahenk var­sa, göz­le­re ora­da va­tan gö­rü­nür. Ec­da­dı­mız 1071 Ma­laz­girt Za­fe­rin­den son­ra, bir yan­dan ka­nı, di­ğer yan­dan ima­nıy­la yo­ğur­du­ğu Ana­do­lu ve Bal­kan­lar coğ­raf­ya­sı­nı en aziz va­tan top­rak­la­rı ola­rak be­nim­se­miş­tir. 15’in­ci yüz­yıl Türk­le­ri İstan­bu­l’­u bir vi­ra­ne ola­rak al­dı­lar. Bu­nu ısrar­la söy­lü­yo­rum, bir vi­ra­ne al­dı Türk­ler ve derhâl imar ha­re­ke­ti­ne ko­yul­du­lar. Bu­nu Bi­zans hay­ra­nı ta­rih­çi­ler de söy­lü­yor. Yüz yıl son­ra İstan­bul mev­cut va­tan coğ­raf­ya­sı­nın her kö­şe­sin­de Türk zevk ve hü­ne­ri­nin bi­çim­len­dir­di­ği, iç mi­ma­ri­den kül­li­ye mi­ma­ri­si­ne, süs­le­me­den oy­ma­cı­lı­ğa, çi­ni­ci­lik­ten ma­den iş­çi­li­ği­ne, ede­bi­yat­tan hat sa­na­tı­na ka­dar her tür­lü sa­nat ve za­na­a­tın ken­di­ne yol açıp ulaş­tı­ğı en mü­kem­mel ör­nek­le­ri­ni ara­yıp bul­du­ğu bir dün­ya baş­ken­ti­dir 16’ncı yüz­yıl­da.

29 Ma­yıs 1453’te İstan­bu­l’­un Türk­ler ta­ra­fın­dan fet­hi önem­li bir ha­di­se­dir, an­cak, bu ha­di­se­yi da­ha da önem­li kı­lan, tek ba­şı­na bu fe­tih tab­lo­su de­ğil, coğ­raf­ya ve ik­li­min ver­dik­le­ri­ne ken­di sa­nat de­ha ve ka­bi­li­ye­ti­ni ka­ta­rak Türk ne­sil­le­ri­nin İstan­bu­l’­un her te­pe­si­ne, her sa­hi­li­ne, her kö­şe­si­ne bir ahenk için­de kur­du­ğu kub­be­ler, mi­na­re­ler, med­re­se­ler, sa­ray­lar, ko­nak­lar, ya­lı­lar, çar­şı­lar, ima­ret­ha­ne­ler, se­bil­ler, çeş­me­ler, şadır­van­lar, bah­çe­ler, me­si­re yer­le­ri bü­tün in­san­lı­ğın ha­ya­li­ne, bu bel­de­nin ar­tık ebe­di­yen Türk ka­la­cak­tır ka­na­a­ti­ni kök­leş­tir­miş ve yer­leş­tir­miş­tir. Ni­te­kim, bu ka­na­a­ti boz­mak is­te­yen Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı ga­lip­le­ri­nin par­la­men­to­la­rın­da­ki “Türk­le­ri İstan­bu­l’­dan bir fer­di­ne va­rın­ca­ya ka­dar çı­ka­ra­lım.” tar­tış­ma­la­rı­na fer­yat hâlin­de önem­li bir ce­vap “Bin Se­kiz Yüz El­li Ye­di” isim­li şi­iriy­le Na­zım Hik­me­t’­ten ge­lir. İstan­bu­l’­un fet­hi­ni an­la­tan ve söz ko­nu­su tar­tış­ma­la­ra ce­vap ma­hi­ye­tin­de olan Nâzım Hik­me­t’­in -1921 yı­lın­da- şi­iri şöy­le­dir:

“İs­la­m’­ın bek­le­di­ği en şeref­li gün­dür bu;

Rum Kons­tan­ti­ni­ye­si ol­du Türk İstan­bul'u.

Ci­ha­na kar­şı ko­yan bir or­du­nun sa­hi­bi,

Türk'ün genç pa­di­şa­hı, bir gök ya­rı­lır gi­bi

Gir­di Eğ­ri­ka­pı­dan, kır atı­nın üs­tün­de;

Fet­het­ti İstan­bul'u se­kiz haf­ta üç gün­de!

O ne mut­lu, mü­ba­rek bir ku­luy­muş Al­lah'ın...

"Bel­de-i Tay­yi­be­yi fet­he­den pa­di­şa­hın.

Hak ye­ri­ne ge­tir­di en bü­yük ni­ya­zı­nı,

Kıl­dı Aya­sof­ya'da ikin­di na­ma­zı­nı.”

Na­zım Hik­me­t’­in söy­le­di­ği bu.

“İş­te o gün­den be­ri Türk'ün ma­lı İstan­bul,

Baş­ka­sı­nın olur­sa, yı­kıl­ma­lı İstan­bul!"

Bü­tün Av­ru­pa­’­ya 1921’de Na­zım Hik­me­t’­in ver­di­ği ce­vap.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu ta­sa­rıy­la İstan­bu­l’­u 2010 yı­lı Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti ola­rak ha­zır­la­mak, 2010 yı­lın­da bu ga­ye için ya­pı­la­cak iş­le­ri plan­la­mak ve yö­net­mek, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin bu ama­ca yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rın­da ko­or­di­nas­yo­nu sağ­la­mak ama­cıy­la ku­ru­la­cak Ajan­sın gö­rev ve yet­ki­le­ri­nin dü­zen­len­me­si sağ­la­na­cak­tır.

Av­ru­pa Bir­li­ği Kon­se­yin­ce İstan­bu­l’­un 2010 kül­tür baş­ken­ti ola­rak ka­bu­lü, 2000 yı­lın­dan iti­ba­ren ka­rar­lı, ısrar­lı ve di­sip­lin­li bir ça­lış­ma­nın so­nu­cun­da el­de edil­miş­tir. Ön­ce bir­kaç İstan­bul sev­da­lı­sı ile baş­la­yan bu ha­re­ket, 2001’de, Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti İstan­bul Pro­je­si Gi­ri­şim Gru­bu ça­tı­sı al­tın­da top­lan­mış, da­ha son­ra, pro­je, il­gi­li ba­kan­lık­lar, ma­hallî yö­ne­tim­ler ve si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le pay­la­şıl­mış ve bir­lik­te ha­re­ket edil­miş­tir.

So­nuç si­vil ini­si­ya­ti­fin bir za­fe­ri­dir, ama asıl za­fer, bu prog­ra­mın 2010 yı­lın­da ba­şa­rıy­la taç­lan­dı­rıl­ma­sın­da­dır. Bu­nu sağ­la­mak, bu ya­say­la an­cak çer­çe­ve­le­ne­cek­tir.

İstan­bu­l’­un 2010 yı­lın­da Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti ol­ma­sı, baş­ta İstan­bu­l’­a, ge­nel ola­rak ül­ke­mi­ze önem­li kat­kı­lar sağ­la­ya­cak­tır. Da­ha ön­ce­ki ha­tip­ler bu kat­kı­la­rı an­lat­tık­la­rı için üzer­le­rin­de dur­ma­ya­ca­ğım. An­cak, bü­tün bun­lar ya­pı­lır­ken, pro­je­ler oluş­tu­ru­lur­ken, ana fik­rin İstan­bu­l’­un de­ği­şik kül­tür­le­ri ve din­le­ri, dün­ya­ya ör­nek ola­cak şekil­de bir ara­da uyum için­de ya­şat­tı­ğı ger­çe­ği­nin, Türk ya­şa­yış mü­sa­ma­ha ve kat­lan­ma an­la­yı­şı­nın ol­du­ğu­nun al­tı çi­zil­me­li­dir, çün­kü Türk­ler İstan­bu­l’­u al­dık­tan ön­ce bu­ra­da o kül­tür­ler yok­tu; sa­de­ce Rum hal­kı var­dı, bi­raz da Er­me­ni ve Ya­hu­di­ler 1492’de ge­lir, yok­tur­lar. Bu mü­sa­ma­ha, ta­ma­men Türk ha­ya­tı­nın ha­ya­ta ba­kı­şı ve di­ğer din­le­re ve kül­tür­le­re yak­la­şı­mı­dır, bu­nu özel­lik­le be­lirt­mek la­zım pro­je­le­ri­miz­de.

İstan­bu­l’­un ta­şı­dı­ğı ma­na ve zen­gin­lik, sa­de­ce onu Türk ya­pan özel­lik­ler ya­nın­da, Türk­le­rin ha­ya­ta ba­kı­şı­nın esa­sı da ol­muş­tur ki, 72 mil­le­te tek öz ile bak­ma an­la­yı­şı­nın, fark­lı din­le­ri ve din­ler­den do­ğan kül­tür­le­ri bir ara­da ba­rın­dı­rıp ge­liş­tir­me­si de­ğil­dir sa­de­ce, İstan­bu­l’­un semt­le­ri ara­sın­da­ki fark­lar da önem­li­dir. Ger­çek­ten İstan­bu­l’­u ye­ni­den ku­ran Türk­ler, Fa­tih ile Eyü­p’­ü ay­nı kıl­ma­mış­tır, fark­lı­dır. Üs­kü­dar ile Ka­dı­köy ta­ma­men fark­lı­dır. Kan­dil­li ile Kan­lı­ca bir­bi­ri­ne ben­ze­mez, bun­lar de­ği­şik­tir. Bir­bi­ri­ne çok ya­kın ol­duk­la­rı hâlde Emi­nö­nü ile Sir­ke­ci iki ay­rı dün­ya gi­bi­dir. Böy­le bir ha­yat renk­li­li­ği­ni, böy­le bir zen­gin­li­ği dün­ya­nın gör­me­si, on­lar için zen­gin­lik ola­cak­tır. Bu fark­lı­lı­ğı ve zen­gin­li­ği­ni şair­le­ri­miz de gör­müş, Ne­cip Fa­zıl “Ca­nım İstan­bul” şi­irin­de bu­nu ne ka­dar gü­zel an­lat­mış­tır:  

“Te­pi­nir­ken Be­yoğ­lu, ağ­lar Ka­ra­ca­ah­me­t…”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Bi­rin­ci, ek bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

NE­CAT Bİ­RİN­Cİ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İstan­bul üze­rin­de da­ha son­ra tek­rar gö­rüş­le­rim ola­ca­ğı için, söz ala­ca­ğım için da­ha son­ra­ki prog­ra­mı ve tek­lif­le­ri­mi­zi di­ğer ko­nuş­ma­la­rı­ma ayır­mak üze­re, Sa­yın Baş­kan­lık He­ye­ti­ni, Baş­ka­nı ve yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki grup­lar adı­na ve şah­sı adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Ek­ran­da, so­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zı gö­rü­yo­rum.

Yir­mi da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pa­ca­ğız. Bu­nun on da­ki­ka­sı so­ru­ya, on da­ki­ka­sı ce­va­ba ay­rı­la­cak­tır.

Evet, şu an­da ek­ra­na gi­ren 5 ar­ka­da­şı­mız var.

Ben, bi­rer da­ki­ka sü­rey­le ar­ka­daş­la­ra so­ru sor­ma hak­kı ve­re­ce­ğim. Eğer baş­ka ar­ka­daş­lar ta­lip ol­maz­lar­sa, sü­re­le­ri­ni ye­ni­le­ye­ce­ğim.

Sa­yın Var­lı, bu­yu­run.

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir so­rum ola­cak.

Mad­de 8, “…­geçi­ci 2 nci mad­de­de be­lir­ti­len Gi­ri­şim Gru­bun­da yer alan si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın tem­sil­ci­le­ri ara­sın­dan se­çe­ce­ği üç üye ile Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun di­ğer üye­le­ri ara­sın­dan se­çe­ce­ği üç üye­den olu­şur.” di­yor. Bu si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın han­gi­le­ri ol­du­ğu­nu Sa­yın Ba­kan açık­lar­sa mem­nun olu­ruz.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Var­lı.

Sa­yın Pak­so­y

MEH­MET AKİF PAK­SOY (Kah­ra­man­ma­raş) – Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 11’in­ci ve 12’nci mad­de­le­rin­de, ge­lir­ler, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı büt­çe­sin­den, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı Dö­ner Ser­ma­ye­sin­den, 5846 sa­yı­lı Fi­kir ve Sa­nat Eser­le­ri Ka­nu­nu­’­nun 44 ün­cü mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da­ki özel he­sap­tan, İstan­bul İl Özel İda­re­si büt­çe­sin­den, İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si büt­çe­sin­den, Baş­ba­kan­lık Ta­nıt­ma Fo­nun­dan ve Ko­or­di­nas­yon Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan ka­rar­laş­tı­rı­la­cak mik­tar­da bu ka­nu­nun 12’ nci mad­de­si uya­rın­ca açı­lan özel he­sap­tan ak­ta­rı­la­cak öde­nek­ler­le ya­pı­la­cak iş­ler sı­ra­lan­mış­tır.

Ya­pı­la­cak iş­ler için 2008 yı­lın­da ne ka­dar büt­çe ayır­dı­nız ve­ya­hut 2008 yı­lın­da tah­min et­ti­ği­niz büt­çe ne ola­cak­tır?

Ay­rı­ca, bu pro­je­nin ta­ma­mı­na har­ca­ya­ca­ğı­mız pa­ra­nın mik­ta­rı hak­kın­da bir ön­gö­rü­nüz var mı­dır?

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Pak­soy.

Sa­yın Doğ­ru­…

RE­ŞAT DOĞ­RU (To­kat) – Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na şunu sor­mak is­ti­yo­rum:

İstan­bul 2010 yı­lın­da kül­tür baş­ken­ti ola­cak­tır. Türk İstan­bu­l’­a her şey en gü­zel şekil­de ya­kı­şır. Yal­nız, bu gü­zel şeh­rin dün­ya­nın en ka­nun­suz şehir­le­ri ara­sın­da ol­du­ğu da son dö­nem­ler­de gö­rül­mek­te­dir. Özel­lik­le, baş­ta bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü ol­mak üze­re, bir­çok te­rör ör­gü­tü bu­ra­da ka­nun­suz şekil­de yü­rü­yüş­ler yap­mak­ta, ey­lem­ler yap­mak­ta­dır. Özel­lik­le de, dev­le­tin oto­büs­le­ri ya­kıl­mak­ta­dır ve kap­kaç te­rö­rü baş­ta ol­mak üze­re bir­çok ka­nun­suz ey­lem­ler de be­ra­be­rin­de ol­mak­ta­dır.

Bu gü­zel ça­lış­ma­lar es­na­sın­da, önü­müz­de, bu­ra­la­ra ge­le­cek olan mi­sa­fir­ler­le il­gi­li ola­rak bu tür olay­la­rın ön­len­me­si nok­ta­sın­da na­sıl ön­lem­ler ala­cak­sı­nız? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Doğ­ru.

Sa­yın Ka­ya­…

ATİ­LA KA­YA (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na şu so­ru­la­rı yö­nelt­mek is­ti­yo­rum:

Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­nin yı­kıl­ma­sı­nı ön­gö­rü­yor­su­nuz. Bu ko­nu­da Ko­ru­ma Ku­ru­lu­nun her­han­gi bir ka­ra­rı var mı­dır? Var­sa bu ka­ra­rı dik­ka­te ala­cak mı­sı­nız?

Di­ğer so­rum da; AKM yı­kıl­dık­tan son­ra, bu mer­ke­zin bu­lun­du­ğu ara­zi üze­rin­de gay­ri­müs­lim azın­lık­la­rın hak id­di­a et­me­si ih­ti­ma­li var mı­dır? Şayet var­sa, bu yı­kım ka­ra­rın­dan son­ra, özel­lik­le de ye­ni bi­na ya­pıl­ma­sı sü­re­cin­de bu hak­kın ile­ri sü­rül­me­si ih­ti­ma­li­ni na­sıl de­ğer­len­di­ri­yor­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­ya.

Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, ta­bi­i, bu tip ka­nun­lar­da AKP mil­let­ve­kil­le­ri­nin he­men gi­dip de, baş­ta, sö­zü alıp da mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri­ne söz bı­rak­ma­ma­sı ya­dır­ga­na­cak bir şey.

Ben şun­la­rı öğ­ren­mek is­ti­yo­rum:

Ta­sa­rı­nın 4’ün­cü mad­de­sin­de, Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Ajan­sı­nın özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne ta­bi ol­du­ğu, ama 17’nci mad­de­sin­de de, Ajans per­so­ne­li­nin ka­mu per­so­ne­li sa­yı­la­ca­ğı­… Bu bir çe­liş­ki­dir. Ya­ni, bir dev­let, ka­mu mal­la­rın­da kul­la­nı­lan bir ajans na­sıl özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne ta­bi olur?

Son­ra, bu­ra­da ge­ti­ri­len sis­tem­le har­ca­ma­lar Dev­let İha­le Ka­nu­nu­’­na ta­bi ol­ma­ya­cak, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na ta­bi ol­ma­ya­cak ve 5018 sa­yı­lı Ka­mu Yö­ne­tim ve Kon­trol Ka­nu­nu­’­na ta­bi ol­ma­ya­cak. Ee ki­me ta­bi ola­cak? Ta­bi­i, yan­daş­la­ra, is­tek­le­ri doğ­rul­tu­sun­da, da­mat­la­ra, özel da­ve­ti­ye­ler gön­de­ri­le­cek, on­dan son­ra bu­ra­da top­la­nan pa­ra­lar bu­ra­dan ça­lı­na­cak çır­pı­la­cak. Bu­nun açı­k…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Genç, te­şek­kür edi­yo­rum.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, ni­ye ke­si­yor­su­nuz? 5 ki­şi de­di­niz, böy­le bir şey olur mu? Lüt­fe­n… Ni­ye ke­si­yor­su­nuz Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN – Ben kes­me­dim efen­dim. Ben, bü­tün ha­tip­le­re bi­rer da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ği­mi söy­le­dim. Oto­ma­tik ola­rak ke­si­li­yor.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, ben so­ru­mu ta­mam­la­ma­dım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­can, bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Otur ora­ya otur!

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, böy­le şey olur mu?

BAŞ­KAN – Efen­dim, sı­ra­sıy­la, bir da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Bu si­ze hiç ya­kış­mı­yor! Ya­ni, lüt­fe­n…

BAŞ­KAN – Efen­dim, so­ru­lar ka­hir ek­se­ri­yet­le hep mu­ha­le­fet ta­ra­fın­dan so­ru­lu­yor.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Çok ta­raf­lı dav­ra­nı­yor­su­nuz!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­can, bu­yu­run efen­dim.

AB­DÜL­KA­DİR AK­CAN (Af­yor­ka­ra­hi­sar) – Sa­yın Baş­ka­nım, ta­sa­rı­nın 12’nci mad­de­sin­de büt­çe, ge­lir ve har­ca­ma­lar dü­zen­len­mek­te­dir. Bu­na kar­şı­lık, ta­sa­rı­nın 13’ün­cü mad­de­si­nin (ç) ben­din­de ise ku­ru­la­cak olan yü­rüt­me ku­ru­lu­nun gü­dü­mün­de­ki ko­mis­yo­nun gö­rev­le­ri ara­sın­da ge­lir ge­ti­ri­ci fa­a­li­yet­ler­le il­gi­li ka­rar­lar al­mak­tan bah­se­dil­mek­te­dir. Bu (ç) ben­din­de anı­lan ge­lir ge­ti­ri­ci fa­a­li­yet­ler­le il­gi­li ka­rar­lar alı­nıp da ge­lir­ler el­de edil­dik­ten son­ra, 12’nci mad­de­de bah­se­di­len büt­çe, ge­lir ve har­ca­ma­lar bent­le­rin­de bu ge­lir­le­rin yer al­ma­ma­sı­nın bir özel se­be­bi ola­bi­lir mi?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­can.

Sa­yın Atıl­ga­n… Yok.

Sa­yın Me­len, bu­yu­run.

MİT­HAT ME­LEN (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, iki ta­ne önem­li so­rum ola­cak. Bir ta­ne­si, 13’ün­cü mad­de­de, ta­sa­rı­da, iki si­vil top­lum ör­gü­tün­den bah­se­di­li­yor. Bun­lar ne­dir? Na­sıl se­çi­le­cek bir ke­re? Ne­ye gö­re se­çi­le­cek? Bu ko­nu­da bir iza­hat bek­li­yo­rum. Bir de 18’in­ci mad­de, de­ne­tim ya­pıl­ma­sı ko­nu­su. Za­ten, hep, so­ru­lar da dik­kat eder­se­niz de­ne­tim ko­nu­sun­da ge­li­yor. San­ki bu­nu mev­cut ya­sa­la­rın dı­şı­na çı­ka­rır gi­bi bir ya­pı var. 19’un­cu mad­de de öy­le, 18’in­ci mad­de de öy­le. Bu de­ne­tim ele­man­la­rı­nı kim, na­sıl ta­yin ede­cek? Ya­ni, dev­le­tin har­ca­dı­ğı bir pa­ra­yı ve­ya fon­la­rı kim de­net­le­ye­cek me­se­le­si bir par­ça ya­sa­la­rın dı­şı­na çı­ka­rıl­mış. Bu­nu sor­mak is­te­dim.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Me­len.

Sa­yın Gök, bu­yu­run efen­dim.

İSA GÖK (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, be­nim, ön­ce­lik­le si­ze bir so­rum var as­lın­da. So­ra­bi­lir mi­yim bir da­ki­ka sü­re içe­ri­sin­de?

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

İSA GÖK (Mer­sin) – Her ka­nun­da, ge­ne­li hak­kın­da söz is­te­mek için di­lek­çe­mi ya­zı­yo­rum, sek­re­te­rim ka­pı­da bek­li­yor ama hep 3’ün­cü sı­ra­yı alı­yo­rum, ilk iki­ye, şah­sım adı­na söz ala­mı­yo­rum. Çok me­rak edi­yo­rum, adil­lik var mı ki ben her­ke­sin adil dav­ran­dı­ğı­nı dü­şün­mek is­te­rim. Bu, so­rum. Ha­ki­ka­ten bu­nu me­rak edi­yo­rum. Hep 3’ün­cü sı­ra­da­yım, hiç 2’ye çı­ka­ma­dım da­ha. Bu ko­nu­da çö­zü­mü bul­ma­mız la­zım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nu ha­ki­ka­ten çöz­me­k…

Efen­dim, ikin­ci, Ba­kan­lı­ğa so­ru­mu so­ru­yo­rum şu an­da Sa­yın Baş­kan. 19’un­cu mad­de, “Uy­gu­lan­ma­ya­cak hü­küm­ler”. Sa­yın Baş­kan, ver­di­ğim di­lek­çe­de da­ki­ka “12.11” ya­zı­yor, 12.15 alı­nı­yor, ben yi­ne alı­na­mı­yo­rum, 12.11. Bir am­bar­go mu var mu­ha­le­fe­te kar­şı? Onu cid­di so­ru­yo­rum, ba­kın.

So­ru­mu so­ra­yım mı Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN – Bu­yu­run sü­re­niz de­vam edi­yor.

İSA GÖK (Mer­sin) – Mad­de 19: Bu Ka­nun kap­sa­mı­na gi­ren mal ve hiz­met alım­la­rı ile ya­pım iş­le­ri, Dev­let İha­le Ka­nu­nu, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­… (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

Ba­ğı­ra­yım mı?

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gök.

Şu an­da­…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – So­ru ya­rı­da bı­ra­kıl­maz kar­de­şim! Sen na­sıl baş­kan­sın?

BAŞ­KAN – Efen­dim, ba­kı­nı­z…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – So­ru ya­rı­da bı­ra­kıl­maz!

BAŞ­KAN - Sa­yın Gen­ç… Biz bu­ra­da­…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Efen­dim, doğ­ru dü­rüst baş­kan­lık ya­pın ya!

BAŞ­KAN – Lüt­fen, sa­kin ola­lım.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Siz sa­kin olun!

BAŞ­KAN – Ben ga­yet sa­ki­nim ve gü­zel bir şekil­de yö­ne­ti­yo­rum. Lüt­fe­n…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Bu­ra­da mil­let­ve­kil­le­ri­ne say­gı­lı ol­mak zo­run­da­sı­nız.

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­çen dö­nem­de de ay­nı iş­ler olu­yor­du. Ba­zen bir ar­ka­da­şı­mız al­tı da­ki­ka­da so­ru so­ru­yor­du. Bu­ra­da, ge­çen dö­nem­de gö­rev ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mız var.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – So­ra­bi­lir.

BAŞ­KAN - Bu­nu ön­le­mek için, her ar­ka­da­şı­mı­za bir da­ki­ka­lık sü­re ver­dik, bir da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de ar­ka­daş­la­rı­mız so­ru­la­rı­nı sor­du­lar. Bu­ra­da geç­miş dö­nem­de ba­kan­lık yap­mış olan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız var, on­lar da sor­du­lar ve bir da­ki­ka bu sü­re için ye­ter­li­dir, ama yo­rum di­yor­sa­nız o fark­lı. Bu­ra­dan ar­ta va­kit ka­lı­yor­sa tek­rar o ar­ka­daş­la­rı­mı­za söz ve­ri­yo­ruz. Ya­pı­lan iş­lem­ler ga­yet uy­gun­dur ve ada­let­li bir şekil­de ya­pıl­mak­ta­dır.

Evet Sa­yın Gök, otuz se­kiz sa­ni­ye­miz var, bu­yu­run, so­run efen­dim.

İSA GÖK (Mer­sin) - Tek­no­lo­ji­yi kul­lan­ma­sı­nı Al­la­h’­tan bi­li­yo­rum.

Efen­dim, “Bu ka­nun­lar uy­gu­lan­maz.” de­ni­yor. Al­lah aş­kı­na, pe­ki ne uy­gu­la­na­cak? Ya­ni, bu­na, halk ta­bi­riy­le “anam ba­bam usu­lü” mü uy­gu­la­na­cak bu ka­nun­lar uy­gu­lan­ma­yıp da? Ney­le mal alı­na­cak, ney­le sa­tı­la­cak? İha­le na­sıl ya­pı­la­cak?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gök.

Evet, Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run efen­dim.

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce bu ka­nu­nun tü­mü üze­rin­de söz alan ar­ka­daş­la­rı­ma ve so­ru­la­rıy­la ko­nu­ya ya­kın il­gi­le­ri­ni esir­ge­me­dik­le­ri­ni gös­te­ren, be­lir­ten ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür ede­rim.

Ta­bi­i, mü­za­ke­re sü­re­ci için­de ar­ka­daş­la­rı­mı­zı da­ha ay­rın­tı­lı bir bi­çim­de bil­gi­len­dir­me şan­sı ola­cak, ama ben ge­nel ola­rak bu çer­çe­ve­de ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru­la­rı­na kı­sa ya­nıt­lar ver­me­ye ça­lı­şa­yım. İsim­le­ri­ni not ede­me­dim bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, özür di­le­rim. O yüz­den, sa­de­ce so­ru­dan söz ede­ce­ğim, isim­le­rin­den söz ede­me­ye­ce­ğim.

Bir ar­ka­da­şı­mız İstan­bu­l’­un ka­nun­suz bir şehir ol­du­ğun­dan söz et­ti. Bi­zim de bü­tün der­di­miz za­ten İstan­bu­l’­un ken­di is­miy­le ya­kış­ma­yan çağ­rı­şım­la­ra yol aç­ma­ma­sı; ger­çek­ten bir kül­tür şeh­ri, bir eği­tim şeh­ri, bir tu­rizm şeh­ri ola­rak öne çık­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sı. Bu ka­nun -ge­çen gün bir ve­si­ley­le İstan­bu­l’­da da söy­le­dim- as­lın­da İstan­bu­l’­a ve­ril­miş bir iti­bar ve­ya İstan­bu­l’­a ya­pıl­mış bir il­ti­fat de­ğil­dir. Bu ka­nun, İstan­bul için önü­mü­ze çık­mış bu­lu­nan, sa­de­ce, bir tak­vi­mi iyi kul­lan­ma ko­nu­sun­da bir fır­sat­tan iba­ret­tir. Ne ya­zık ki biz ken­di kıy­me­ti­mi­zi, ken­di de­ğe­ri­mi­zi za­ma­nı iyi kul­la­na­rak ye­te­ri ka­dar or­ta­ya za­ma­nın­da çı­ka­ra­mı­yo­ruz. Ba­zen önü­mü­ze böy­le tak­vim­ler ko­nul­du­ğun­da o tak­vim­ler çer­çe­ve­sin­de işi­mi­zi, öde­vi­mi­zi, asıl yap­ma­mız ge­re­ken şey­le­ri, dı­şa­rı­dan zor­lan­ma­sa bi­le yap­ma­mız ge­re­ken şey­le­ri yap­ma ko­nu­sun­da ken­di­mi­zi bir tak­vi­me bağ­lı tu­tu­yo­ruz. Şim­di, İstan­bu­l’­u bir eği­tim şeh­ri, bir kül­tür şeh­ri, bir kül­tür baş­ken­ti yap­ma­ya ça­lış­mak, el­bet­te -bir ar­ka­da­şı­mın da söy­le­di­ği gi­bi- bü­tün top­lu­mu bu işin içi­ne kat­mak, bü­tün top­lu­mu böy­le bir kül­tür baş­ken­tin­de ya­şa­dık­la­rı­nın id­ra­ki­ne ka­vuş­tur­ma­ya ça­lış­mak ve böy­le­ce bir top­lum­sal du­yar­lı­ğı da aya­ğa kal­dır­mak ko­nu­sun­da bir se­fer­ber­li­ği yap­ma­yı ge­rek­ti­rir. Bu­nu ba­şa­ra­bil­di­ği­miz öl­çü­de­… Bu, sa­de­ce bu­ra­da bi­zim bu ka­nu­nu bu­gün çı­kar­ma­mız­la ola­cak iş de­ğil­dir, sa­de­ce bu­ra­da is­mi sa­yı­lan bir­ta­kım ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın kol­la­rı­nı sı­va­ma­sıy­la ola­bi­le­cek iş de­ğil­dir. İstan­bu­l’­da ka­mu adı­na iş gö­ren, si­vil top­lum adı­na iş gö­ren atan­mış, se­çil­miş her­ke­sin, bir öl­çü­de, İstan­bul için önü­mü­ze çık­mış bu­lu­nan bu kül­tür baş­ken­ti fır­sa­tı­nı iç­sel­leş­tir­me­siy­le hep be­ra­ber ya­pa­bi­le­ce­ği­miz bir iş­tir. O yüz­den, bu­ra­da her alan­da öde­vi­mi­zi yap­tık­ça, İstan­bu­l’­un bir ka­nun­suz şehir ola­rak al­gı­lan­ma­sı hak­sız gö­rün­tü­sü­nün or­ta­dan kalk­ma­sı ve asıl hak et­ti­ği sı­fa­ta ka­vuş­ma­sı ko­nu­sun­da bir se­fer­ber­li­ği bir­lik­te ta­şı­mış ola­ca­ğız. Bir ke­re, bu­nun al­tın­da İstan­bul için ve Tür­ki­ye için çok te­mel, çok önem­li bir ya­rar yat­tı­ğı­nı söy­le­mem ge­re­ki­yor.

Ben ka­nu­nun bü­tü­nü üze­rin­de su­nuş yap­ma­dım, izin ve­rir­se­niz bir iki da­ki­ka için­de onu da söy­le­mek is­ti­yo­rum. Bu­gün bir­kaç ar­ka­da­şı­mız da ör­nek ver­di. İstan­bu­l’­la kı­yas­lan­ma­ya­cak çap­ta bir­ta­kım ül­ke­ler, bu­gün, Tür­ki­ye'ye ge­len tu­rist sa­yı­sı ka­dar zi­ya­ret­çi çe­ke­bi­li­yor­lar. İstan­bul on­la­rın çok al­tın­da bir yer­de ve biz, bu­gün, İstan­bu­l’­un 5 mil­yo­nun üze­ri­ne çı­kan, 10 mil­yo­nun al­tın­da ka­lan ra­kam­la­rıy­la övün­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. İstan­bul, bu­gün, bü­tün Tür­ki­ye'ye ge­len zi­ya­ret­çi ka­dar zi­ya­ret­çi­yi, faz­la­sı­nı ağır­la­ya­bi­lir, ama bu­nun için ta­rih­sel mekânı­na, do­ğal mekânı­na, kül­tü­rel mekânı­na bi­raz da­ha kıs­kanç­lık­la sa­hip çık­ma­sı ve­ya geç­miş­te­ki du­yar­sız­lık­la­rı za­ma­nı bi­raz da­ha iyi kul­la­na­rak aş­ma­sı ge­re­ki­yor. Bu önü­mü­ze çı­ka­rıl­mış olan bir fır­sat, bu­nu hep bir­lik­te yap­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, 2000’ler­de -de­min Sa­yın Mü­ez­zi­noğ­lu söy­le­di- baş­la­mış bir ça­ba. Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ol­ma­yan ül­ke­le­rin de “kül­tür baş­ken­ti” sı­fa­tın­dan ya­rar­la­na­bi­le­ce­ği, böy­le bir prog­ra­mın nes­ne­si ola­bi­le­ce­ği ko­nu­sun­da bir ka­rar­dan son­ra çık­mış bir ça­ba ve bu ça­ba, bu­gü­ne ka­dar, İstan­bu­l’­da, şu ana ka­dar, sa­de­ce 2005 yı­lın­da çık­mış bu­lu­nan bir Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı çer­çe­ve­si için­de ken­di­le­ri­ne bir sta­tü ta­nın­mış bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın eliy­le sür­dü­rü­lü­yor. Bu­nun için­de İstan­bul Va­li­li­ği var, İstan­bul Be­le­di­ye­si var, el­bet­te bi­zim Ba­kan­lı­ğın bi­rim­le­ri var, ama bu­nun öte­sin­de İstan­bul Mi­mar­lar Oda­sı var, İstan­bu­l’­un Ti­ca­ret, Sa­na­yi Oda­sı var. Bu­ra­da, hem Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rın­da zik­re­di­li­yor hem bu­gün­den iti­ba­ren gö­rüş­me­ye baş­la­ya­ca­ğı­mız ka­nu­nun de­ği­şik mad­de­le­rin­de zik­re­di­li­yor. Esas iti­ba­rıy­la, ka­mu ku­ru­mu ni­te­li­ğin­de­ki ku­ru­luş­lar ve yi­ne, kül­tür ve sa­nat ala­nın­da öne çık­mış fa­a­li­yet­le­riy­le bi­li­nen, ta­nı­nan si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı, ÇE­KÜL Vak­fı gi­bi ör­ne­ğin.

Bu tür ku­ru­luş­lar, şim­di­ye ka­dar ka­nun ol­mak­sı­zın bir ça­ba ser­gi­le­di­ler ve bu­gün bu­ra­ya gel­miş­sek, ya­ni “İs­tan­bul Kül­tür Baş­ken­ti” sı­fa­tı­nı Av­ru­pa Bir­li­ğin­den Tür­ki­ye ala­bil­miş­se ve bu­gün bu­nun­la il­gi­li bir alt­ya­pı ya­sa­sı­nı, çer­çe­ve ya­sa­yı ko­nu­şu­yor­sak, bu ar­ka­daş­la­rın bi­zim dı­şı­mız­da tü­müy­le, hat­ta ka­mu­nun dı­şın­da baş­la­mış bu­lu­nan fa­a­li­yet­le­ri­nin so­nu­cun­da gel­dik bu­ra­ya. Bu­nun, ar­ka­daş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan bi­lin­me­si ge­re­ki­yor.

Bir büt­çe­… Biz, ta­bi­i, 2008 büt­çe­si­ni de önü­müz­de­ki gün­ler­de mü­za­ke­re ede­ce­ğiz. Büt­çe Plan Ko­mis­yo­nun­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız ve Ge­nel Ku­rul­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız -bu ve­si­ley­le söy­le­mek is­ti­yo­rum- Ba­kan­lı­ğı­mız büt­çe­si ko­nu­sun­da ne ka­dar yar­dım­cı olur­lar­sa bi­zim de bu­ra­ya ayı­ra­ca­ğı­mız ra­kam yük­se­le­cek. Ne ya­zık ki ulus­la­ra­ra­sı plat­form­da, biz bu alan­lar­da sı­nır­lı büt­çe­ler­le da­ha faz­la iş yap­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Ben, ge­çen haf­ta Frank­furt Ki­tap Fu­a­rı­’­na -ge­le­cek yıl Av­ru­pa Frank­furt Ki­tap Fu­a­rı­’­nın, ulus­la­ra­ra­sı fu­a­rın onur ko­nu­ğu ola­ca­ğı için Tür­ki­ye- bir ha­zır­lık ça­lış­ma­sı göz­le­mek için git­miş­tim. Bi­zim ta­sar­la­dı­ğı­mız büt­çe­ler­den çok da­ha yük­sek büt­çe­ler­le baş­ka ül­ke­ler -ör­ne­ğin bu yıl ko­nuk ül­ke olan Ka­ta­lon­ya- ha­zır­lık­la­rı­nı ya­pı­yor­du. Biz, da­ha sı­nır­lı imkânlar­la, bi­raz İstan­bu­l’­un ta­ri­hi­ne, bi­raz İstan­bu­l’­un es­te­ti­ği­ne gü­ve­ne­rek bu öde­vi sa­nı­yo­rum ki üç yıl için­de en iyi bi­çim­de or­ta­ya çı­kar­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğız.

Mad­de­le­re ge­çil­di­ğin­de ve bel­ki so­nu­na ge­lin­di­ğin­de ben si­ze İstan­bu­l’­la il­gi­li özel ta­sa­rım­la­rı­mı­zı, gay­ret­le­ri­mi­zi, si­zin pay­laş­tı­ğı­nız du­yar­lık­la­rı ay­nıy­la ve bel­ki ba­zı nok­ta­lar­da faz­la­sıy­la pay­laş­tı­ğı­mı­zı an­lat­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

Şunu her­ke­sin bil­me­si ge­re­ki­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Bu ya­sa ça­lış­ma­sı çer­çe­ve­sin­de hiç kim­se­nin İstan­bu­l’­da ye­ni rant alan­la­rı ya­rat­mak gi­bi bir gay­re­ti ol­ma­ya­cak­tır ve ol­ma­ma­sı ko­nu­sun­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si adı­na, bu Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti adı­na ken­di­mi gö­rev­li sa­yı­yo­rum.

AK­M’y­le il­gi­li tar­tış­ma­lar bu­ra­da gün­de­me gel­di. Bir ar­ka­da­şı­mız “Aca­ba bir baş­ka gru­bun bu­ra­da bir hak id­di­a­sı ola­bi­lir mi?” de­di. AKM ara­zi­si üze­ri­ne tas­ri­hen kül­tür mer­ke­zi ya­pıl­mış­tır ve bu­gün­kü ya­sa­da da -yı­kar mı­yız yık­maz mı­yız tar­tış­ma­sı­nı mad­de üze­rin­de ko­nu­şu­ruz ama- za­ten tas­rih edi­li­yor, has­sa­ten kül­tür mer­ke­zi ya­pı­la­ca­ğı kay­dı yer alı­yor. O yüz­den, ye­ni bir hak doğ­ma­sı, bu­ra­da ya­pı­la­cak olan ye­ni bir dü­zen­le­me sı­ra­sın­da ye­ni bir hak doğ­ma­sı, ye­ni bir iti­raz ile­ri sü­rül­me­si müm­kün de­ğil­dir. Şu an­da üze­rin­de ne var­sa ya o ge­liş­ti­ri­le­cek­tir ya o ye­ni­den ya­pı­la­cak­tır. Üze­ri­ne bir rant mer­ke­zi­nin, bir alış­ve­riş mer­ke­zi­nin, bir baş­ka, ama­ca ay­kı­rı ya­pı­nın ya­pıl­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil­dir ki üze­rin­de bir şart id­di­a­sı var­sa ona ay­kı­rı­lık or­ta­ya çık­mış ol­sun.

Ar­ka­daş­la­rı­mı­zın özel­lik­le üze­rin­de dur­du­ğu bu mu­a­fi­yet me­se­le­le­ri var.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, kim de­net­le­ye­cek? Ka­mu İha­le Ka­nu­nu, Dev­let İha­le Ka­nu­nu gi­bi mad­de­ler­den, mu­a­fi­yet­ten söz edi­li­yor ya­sa ta­sa­rı­sın­da. 2008, 2009, 2010’un so­nun­da yü­rür­lük­ten kal­ka­cak olan bir dü­zen­le­me. Bir ajans kur­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Esas iti­ba­rıy­la, ya­pa­cak­la­rı­mız da za­ten 2008 ve 2009’la sı­nır­lı­dır. He­pi­niz ka­mu tec­rü­be­si olan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız­sı­nız. Dev­let İha­le Ka­nu­nu, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu şart­la­rı için­de 2008 ve 2009’da ya­pa­ca­ğı­mız iş­le­rin bel­ki an­cak pro­je­le­ri­ni yap­mak müm­kün olur eğer bu usul­le­re sım­sı­kı bağ­lı ka­lır­sak. Ne ya­pa­ca­ğız pe­ki? El­bet­te, bu­ra­da, fark­lı ku­rum­lar, hem vi­la­yet hem be­le­di­ye hem dev­le­tin öte­ki bi­rim­le­ri hem si­vil top­lum ve si­vil top­lu­mun fark­lı ka­nat­la­rı, bir­lik­te ça­lı­şan bü­tün bi­rim­ler bir­bi­ri­ni de­net­le­ye­rek, tam bir ka­tı­lım için­de ve tam bir say­dam­lık için­de hız­lı­ca iş gör­me­ye ça­lı­şa­cak­lar.

Ye­ni­le­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız ya­pı­laş­ma­lar var, ye­ni­le­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız mekânlar var. On­la­rı siz­le­re uzun uzun an­lat­mak is­te­rim da­ha son­ra. İstan­bu­l’­un ta­rih­sel do­ku­su­na ay­kı­rı bir tek çi­vi çak­tır­ma­mak ve ça­kıl­mış olan çi­vi­le­ri sök­mek ko­nu­sun­da­ki du­yar­lı­ğı ay­nen pay­laş­mak gi­bi bir dik­ka­ti­miz var. Bu alan­da hız­lı iş yap­mak zo­run­da­yız. Bu ya­sa­nın 2007 yı­lı­nın ilk­ba­ha­rın­da çık­ma­sı plan­lan­mış, 2007 yı­lı so­na eri­yor ve biz bu ya­sa­yı ye­ni çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Kay­bet­ti­ği­miz bir za­man var, se­çim yı­lı ol­ma­sı ne­de­niy­le kay­be­dil­miş bir sü­reç var. Bu­nu eğer bir­ta­kım for­ma­li­te­ler için­de, bir­ta­kım ağır iş­le­yen yön­tem­ler için­de çöz­me­ye ça­lı­şır­sak, biz, an­cak bu­nun ta­sa­rım­la­rıy­la 2009 yı­lı­nın or­ta­la­rın­da, an­cak 2009 yı­lı­nın so­nun­da baş­la­mış ba­zı iş­ler­le İstan­bu­l’­un ve dün­ya­nın kar­şı­sı­na çık­mak du­ru­mun­da ka­lı­rız. Hız­lı iş yap­mak zo­run­da­yız ve yap­tı­ğı­mız işi de  2010’un so­nun­da tas­fi­ye et­mek zo­run­da­yız. Kı­sa sü­re­li ki­ra­la­ma­lar, kı­sa sü­re­li bağ­lan­tı­lar, iş­ler yap­ma zo­run­lu­lu­ğu var.

Kim de­net­le­ye­cek? Bu­ra­da uzun uzun sa­yı­lı­yor, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın, Kül­tür Ba­kan­lı­ğı­nın, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın de­net­çi­le­ri. Bun­lar bi­zi de­net­le­me­ye­cek­ler -ko­mis­yon­da ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız “Si­zin ata­dı­ğı­nız mü­fet­tiş­ler si­zi na­sıl de­net­ler­ler?” de­di­ler- bun­lar ya­pı­lan iş­le­ri de­net­le­ye­cek­ler ve ka­mu adı­na çok fark­lı bi­rim­ler­den ge­len de­ne­tim ele­man­la­rı de­net­le­ye­cek­ler. Biz, dev­le­tin de­ne­tim ele­man­la­rı­nın, fark­lı bi­rim­ler­den ge­len de­ne­tim ele­man­la­rı­nın, bir­lik­te ya­pa­cak­la­rı de­ne­tim işi­ne gü­ven­siz­li­ği Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ça­tı­sı al­tın­da herhâlde zik­ret­me­me­li­yiz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­miz dol­du. Lüt­fe­n…

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Bi­ti­ri­yo­rum.

Kim­se­nin kay­gı du­ya­ca­ğı bir şey ol­ma­ya­cak­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Mad­de­ler­de gö­rü­şe­ce­ğiz. Kim­se­…

AB­DÜL­KA­DİR AK­CAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Sa­yın Ba­ka­nım, ya­pı­lan­lar­dan biz o kay­gı­yı du­yu­yo­ruz.

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Bu­ra­da ta­ma­men şef­faf bir sü­reç iş­le­ye­cek­tir, ta­ma­men say­dam bir sü­reç iş­le­ye­cek­tir, her­ke­sin de­ne­ti­mi­ne açık bir sü­reç iş­le­ye­cek­tir. Bü­tün der­di­miz, İstan­bu­l’­u, şim­di­ye ka­dar -hiç­bir ik­ti­dar ayı­rı­mı, hiç­bir si­ya­set ayı­rı­mı yap­ma­dan söy­le­mek is­ti­yo­rum- on yıl­lar­dır, da­ha es­ki yıl­lar­dır hor­lan­mış bu­lu­nan, kö­tü kul­la­nıl­mış bu­lu­nan, tah­rip edil­miş bu­lu­nan İstan­bu­l’­u, bu tak­vim ve­si­le­siy­le, 2010 tak­vi­mi ve­si­le­siy­le hız­la el­den ge­çir­me­ye, Sa­yın Er­do­ğa­n’­ın söy­le­di­ği gi­bi, ye­ni­den ka­zan­ma­ya ve dün­ya kül­tür mi­ra­sı­nın bi­ze ema­net edil­miş olan çok önem­li bir de­ğe­ri ola­rak tek­rar dün­ya­ya, ken­di hal­kı­mı­za el­bet­te, İstan­bu­l’­da ya­şa­yan ken­di hal­kı­mı­za, Tür­ki­ye­’­de ya­şa­yan ken­di in­sa­nı­mı­za ve el­bet­te dün­ya­ya sun­ma ko­nu­sun­da bir gay­re­ti bir­lik­te pay­la­şa­ca­ğız.

Ben ar­ka­daş­la­rı­mın du­yar­lı­lık­la­rı için çok te­şek­kür edi­yo­rum, ko­nu­şan ve so­ru so­ran ar­ka­daş­la­rı­mın du­yar­lı­lı­ğı için. Bu du­yar­lı­lık­la­rı dik­kat­le ta­kip ede­ce­ği­mi­zi bil­me­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Sa­yın Baş­ka­nım, mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin ba­zı su­al­le­ri­ne ce­vap ve­ril­me­di. Do­la­yı­sıy­la, bu su­al­le­re hiç ol­maz­sa ya­zı­lı ola­rak ce­vap ver­me­le­ri ko­nu­sun­da Sa­yın Ba­ka­nın iz­har­da bu­lun­ma­sı­nı ri­ca ede­riz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Vu­ral, ben ay­nı şeyi söy­le­ye­cek­tim, siz da­ha acil dav­ran­dı­nız. Sa­yın Ba­ka­nım da­ha son­ra­ki ko­nuş­ma­la­rın­da ve­ya ya­zı­lı ola­rak ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru­la­rı­na ta­bii ki ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Te­şek­kür edi­yo­rum du­yar­lı­ğı­nız için.

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Ya­zı­lı ola­rak tek tek ce­vap ve­re­ce­ğiz.

BAŞ­KAN – Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

İSTAN­BUL 2010 AV­RU­PA KÜL­TÜR BAŞ­KEN­Tİ  HAK­KIN­DA  KA­NUN  TA­SA­RI­SI

Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM

Amaç, Kap­sam ve Ta­nım­lar

Amaç

MAD­DE 1  (1) Bu Ka­nu­nun ama­cı; İstan­bu­l’­u 2010 yı­lı Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti ola­rak ha­zır­la­mak, 2010 yı­lın­da ya­pı­la­cak et­kin­lik­le­ri plan­la­mak ve yö­net­mek, ka­mu ve si­vil ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın bu amaç­la ya­pa­cak­la­rı ça­lış­ma­lar­da ko­or­di­nas­yo­nu sağ­la­mak üze­re İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Ajan­sı­nın ku­rul­ma­sı ile gö­rev ve yet­ki­le­ri­ni  dü­zen­le­mek­tir.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, 1’in­ci mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Si­nop Mil­let­ve­ki­li En­gin Al­tay, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Meh­met Şan­dır; şahıs­la­rı adı­na, Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Ra­ma­zan Ba­şak, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Nus­ret Bay­rak­tar ve Mer­sin Mil­let­ve­ki­li İsa Gö­k’­ün söz ta­lep­le­ri var­dır.

İlk söz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Si­nop Mil­let­ve­ki­li En­gin Al­ta­y’­a ait­tir.

Sa­yın Al­tay, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Al­tay, sü­re­niz on da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ben de bu­gün kay­bet­ti­ği­miz si­ya­set ve bi­lim dün­ya­mı­zın çok de­ğer­li in­sa­nı Pro­fe­sör Dok­tor Er­dal İnö­nü­’­yü rah­met­le ve min­net­le anı­yo­rum. Türk mil­le­ti iyi ye­tiş­miş bir ev­la­dı­nı kay­bet­miş­tir. Mil­le­ti­mi­zin ba­şı sağ ol­sun.

So­run­suz ge­çe­cek, şu Mec­lis­te tam bir mu­ta­ba­kat­la, tar­tış­ma­dan, za­ten za­man sı­nı­rı so­ru­nu var­ken ra­hat ge­çi­re­bi­le­ce­ği­miz, bi­zim de as­lın­da kar­şı ol­ma­dı­ğı­mız bir ka­nu­nu, ne yap­tı­nız et­ti­niz, bu­ra­da sa­at­ler­ce ko­nu­şa­cak du­ru­ma ge­tir­di­niz.

Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­tu­ğu­muz ka­nun, AKP söz­cü­sü bi­raz ön­ce söy­le­di, 1985 yı­lın­da Yu­nan Kül­tür Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan or­ta­ya atı­lan bir fik­rin yir­mi iki yıl­lık de­va­mı­dır. Bu­ra­da Sa­yın Ege­men Ba­ğış, “Bü­yük ça­ba­lar so­nu­cu ne­re­den ne­re­ye gel­dik. İş­te İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti­ni de al­dık.” fa­lan di­ye ha­ma­si nu­tuk­lar at­tı. Ay­nı şekil­de ge­ne ik­ti­dar par­ti­si­nin bir sa­yın söz­cü­sü, bu me­se­le­yi bir bü­yük za­fer gi­bi or­ta­ya koy­du.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, or­ta­da bir za­fer fa­lan yok. Bu 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti me­se­le­si biz­den ön­ce otuz ye­di ta­ne şeh­rin kul­lan­dı­ğı, yap­tı­ğı ve bir­çok şeh­rin adı­nı da iyi kö­tü coğ­raf­ya bil­gi­miz ol­du­ğu hâlde be­nim bi­le duy­ma­dı­ğım şehir­le­rin al­dı­ğı bir baş­kent­lik un­va­nı bu. 17 mil­yon­luk Yu­na­nis­tan bu işi tam üç de­fa al­mış. 2000 yı­lın­da, bir yıl için­de bu Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti do­kuz şeh­re ve­ril­miş, bir yıl­da do­kuz şeh­re ve­ril­miş. Ya­ni bu­ra­da bu ka­nun­la il­gi­li şuy­du, buy­du, iş­te bü­yük bir za­fer­dir fa­lan di­ye işi çok abart­ma­yın. Kal­dı ki Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na tü­mü üze­rin­de ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mız İstan­bu­l’­la il­gi­li tes­pit­ler ya­pın­ca ik­ti­dar söz­cü­sü ar­ka­da­şı­mız da bu­ra­dan son se­çim­le­re, 22 Tem­muz se­çim­le­ri­ne bir atıf­ta bu­lun­du. Doğ­ru­dur, 22 Tem­muz se­çim­le­rin­de İstan­bu­l’­da ve Tür­ki­ye­’­de bu mil­let­ten yüz­de 47 oy al­dı­ğı­nız doğ­ru­dur. Bu­na bir iti­raz yok. San­dı­ğa bu oy­lar gir­di. Gir­di de keş­ke bu oy­la­rı muh­tar­la­rı teh­dit et­me­den al­say­dı­nız!

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Yap­ma ya!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Keş­ke bu oy­la­rı hak sa­hi­bi yurt­ta­şı öl­dü­rüp, hak sa­hi­bi yurt­taş kav­ra­mı­nı ve yurt­ta­şı öl­dü­rüp bu ül­ke­de muh­taç va­tan­daş­lar top­lu­lu­ğu­na bu ül­ke­nin mil­le­ti­ni dö­nüş­tür­me­den al­say­dı­nız! Keş­ke Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma­yı Teş­vik Fo­nu­’­nu ba­ba­nı­zın çift­li­ği gi­bi kul­lan­ma­dan al­say­dı­nız bu oy­la­rı! Keş­ke, se­çim ön­ce­si 5 mil­yon ta­ne ye­şil kart da­ğı­tıp se­çim­den son­ra ge­ri al­ma­dan bu oy­la­rı ala­bil­sey­di­niz! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Keş­ke, il­köğ­re­ti­me gi­den kız ve er­kek ço­cuk­la­rı­na ve­ri­len şart­lı na­kit trans­fe­ri­ni se­kiz ay öde­me­yip se­çi­me bir ay ka­la top­lu pa­ra öde­me­den, rüş­vet­ler da­ğıt­ma­dan bu oy­la­rı al­say­dı­nız, o za­man der­dik ki: Bu oy­lar si­ze ana­nı­zın ak sü­tü gi­bi he­lal­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Mad­de­ye gel mad­de­ye.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ama şim­di bu­nu de­mek çok ko­lay de­ğil.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen mad­de­ye ge­lir mi­si­niz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ko­nu­ya gel ko­nu­ya.

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – Hal­ka say­gı­sız­lık yap­ma­yın. Halk rüş­vet­le oy ver­mez, say­gı­sız­lık yap­ma­yın.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de, pa­ra­nın bu ka­dar fü­tur­suz­ca kul­la­nıl­dı­ğı baş­ka bir se­çim var­sa gel­sin bu­ra­dan bir ik­ti­dar par­ti­si söz­cü­sü söy­le­sin de biz de bi­le­lim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce söy­le­dim. Bu ka­nun bu­ra­dan tam bir mu­ta­ba­kat için­de çı­ka­bi­lir­di. Ko­nu ne­dir? Ope­ra, ba­le, ti­yat­ro, kon­ser ve kon­gre amaç­lı bir sa­lo­nu­muz var ve biz bu­nu yı­ka­ca­ğız. Ni­ye? Yı­ka­ca­ğız. Ne­yi­ni be­ğen­mi­yor­sun? Ya­ni bü­tün dün­ya bu tür eser­le­ri­ni res­to­re edi­yor. Res­to­ras­yon di­ye bir kav­ram var Sa­yın Ba­kan.

AK­M’­nin -şim­di za­ma­nı iyi kul­lan­mak is­ti­yo­rum- ta­rih­çe­si­ne uzun uzun gir­me­ye ge­rek yok. Biz di­yo­ruz ki, AK­M’­nin ya­pı­mı 1937’de gün­de­me gel­miş ve 1946’da baş­lan­mış. Bu bir cum­hu­ri­yet pro­je­si­dir. Bu pro­je­ni­n… Ko­ru­ma Ku­ru­lu ka­ra­rı ol­ma­dan bu­nu yı­ka­ca­ğım de­mek, bir ke­re, sa­na­ta say­gı­sız­lık. Bi­raz ön­ce ge­ne bu­ra­da bir ik­ti­dar par­ti­si söz­cü­sü, bi­ze sa­na­ta say­gı der­si ve­ri­yor. Sen, Ko­ru­ma Ku­ru­lu di­ye bir ku­rul var, bu­nu kal­dır o za­man, on­dan son­ra ne ya­pa­cak­san yap. Ya­ni bu AK­M’­nin anıt­sal bir ya­pı ol­du­ğu­nu her­hal­de Sa­yın Ba­kan da bi­li­yor, Türk mi­ma­ri­si­nin gü­zel bir ör­ne­ği ol­du­ğu­nu bi­li­yor ve AK­M’­nin alü­min­yum giy­dir­me cep­he­si­nin Tür­ki­ye­’­de bir ilk uy­gu­la­ma ol­du­ğu­nu da Sa­yın Ba­ka­nın bil­di­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

AK­M’­nin yı­kıl­ma­sı, bir hey­ke­lin, bir res­min, bir anı­tın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sıy­la ay­nı an­la­yış­tır. Bu an­la­yış, “tü­kü­rü­rüm böy­le sa­na­tın içi­ne” di­yen an­la­yış­la ay­nı an­la­yış­tır.

Sa­yın Ba­kan, hoş­gö­rü­nü­ze sı­ğı­na­rak, teş­bih­te ha­ta ol­maz, bir ben­zet­me yap­mak is­ti­yo­rum. Bir suç ör­gü­tü­ne bi­ri­si ilk de­fa gir­di­ği za­man, en ce­za alı­cı su­çu o ye­ni ge­le­ne iş­le­tir­ler. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Ne ala­ka­sı var.” ses­le­ri) İş­letir­ler ki, o, ar­tık, ebe­di­yen sü­re­cek bir or­tak­lık­la bu ör­gü­te bağ­lan­sın. Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nın du­ru­mu­nu bi­raz böy­le de al­gı­la­mak müm­kün.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nu­nun ikin­ci ya­nı, kar­şı çık­tı­ğı­mı­z…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Say­gı di­ye bir şey yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay “La­ti­fe la­tif ge­rek­tir.” di­ye bir gü­zel ata­sö­zü­müz var­dır. Lüt­fe­n…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, Ba­ka­na say­gı­sız­lık ya­pı­yor.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Şim­di se­nin yap­tı­ğın ter­bi­ye­siz­lik o za­man, otur­du­ğun yer­den ba­na say­gı öğ­re­ti­yor­sun.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fe­n…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) - Hay­ret bir şey!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Her­ke­se say­gı­sız­lık ya­pı­yor­sun.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Say­gı­yı sen­den mi öğ­re­ne­ce­ğim ben! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­la­r…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) - Ba­kan ora­da, kal­kar ce­vap ve­rir.

BAŞ­KAN – Lüt­fe­n…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Her­ke­se say­gı­sız­lık ya­pı­yor­sun.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) - Sa­na ne! Hay­ret bir şey! Otur ye­ri­ne!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni, Sa­yın Al­ta­y…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ay­nen ia­de edi­yo­rum si­ze.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Sen yap­tın ay­nı şeyi.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, sa­kin olu­nuz. Sa­yın Ye­ni, Sa­yın Al­ta­y…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – O za­man böy­le ko­nuş­ma­sın.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Say­gı­sız­lık ile ter­bi­ye­siz­lik aşa­ğı yu­ka­rı ay­nı şey­dir.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Hep­si­ni si­ze ia­de edi­yo­rum.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ay­nı şey­dir. Otur ye­ri­ne!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Say­gı­sız he­rif!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) - Ko­nuş­ma! Ge­lir­sin ko­nu­şur­sun bu­ra­da.

Ge­ne kar­şı ol­du­ğu­muz bir nok­ta şudur: Ana­ya­sa­’­nın 63’ün­cü mad­de­si or­ta yer­de­dir. Şim­di, Ana­ya­sa­’­nın 63’ün­cü mad­de­si­ne bir ba­kın. Bi­raz ön­ce ar­ka­daş­lar, di­ğer mu­ha­le­fet par­ti­si­nin mil­let­ve­kil­le­ri so­ru­yor: Dev­let İha­le Ka­nu­nu ne­re­de? Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ne­re­de? Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi Kon­trol Ka­nu­nu ne­re­de? Bun­lar yok. Ne var? Biz de­net­le­riz. Biz na­sıl gü­ve­ne­ce­ğiz? Bu par­ti­nin Ma­li­ye Ba­ka­nı nay­lon fa­tu­ra dü­zen­le­mek­ten yar­gı­la­nır­ken bu Mec­lis­te ken­di­si­ne af çı­kar­mış­sa, biz şim­di bu sis­te­me ne ka­dar gü­ve­ne­ce­ğiz? Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Böy­le şey olur mu? İki yıl za­ma­nın var, yap kar­de­şim, ya­par­sın. Bu iha­le ka­nun­la­rı böy­le ay­lar sü­ren iş­ler de­ğil. Em­ri­niz­de bir sü­rü bü­rok­rat var. Bu şekil­de bu­nu gö­tür­me­niz müm­kün.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Mil­let bi­ze gü­ven­di, sen gü­ven­me.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Bu oy­la­rı na­sıl al­dı­ğı­nı­zı söy­le­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Bu oy­la­rı na­sıl al­dı­ğı­nı­zı söy­le­dik.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rı­m…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Be­nim de öy­le her bir ilin 800 muh­ta­rı­na cep te­le­fo­nu da­ğı­ta­cak pa­ram ol­say­dı­…

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Ya­lan söy­lü­yor, ya­lan! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AB­DUR­RAH­MAN DO­DUR­GA­LI (Si­nop) – Ha­yır, ha­yır!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Si­no­p’­u kas­tet­mi­yo­rum. Ab­dur­rah­man Bey, Si­no­p’­u kas­tet­mi­yo­rum.

…alır­dık biz bun­la­rı.

Evet, şim­di, ba­kın, biz bun­la­rı söy­lü­yo­ruz. “El­bet­te İstan­bu­l’­a ye­ni bir AKM la­zım, AK­M’­ler la­zım. İstan­bu­l’­a el­bet­te Ata­türk kül­tür mer­kez­le­ri bir ta­ne de­ğil on ta­ne ya­pa­lım.” E ya­pın, eli­niz­den tu­tan mı var? “Ha­yır, biz bu Tak­si­m’­e ka­fa­yı tak­tık. Bu Tak­si­m’­le he­sa­bı­mız var.” Ola­bi­lir de bu­nu ba­şa­ra­maz­sı­nız, bu­nu yı­ka­maz­sı­nız, bu­nu yı­ka­ma­ya­cak­sı­nız; bu, ar­tık, sim­ge­sel bir du­rum ola­cak. Tür­ki­ye­’­yi böy­le ger­me­ye de ge­rek yok. Tü­mü­ne ka­bul ve­re­ce­ği­miz bir ka­nun­da, bi­zi bu­ra­da kav­ga et­ti­ri­yor­su­nuz. Ne ge­rek var, ne ge­rek var bu­na? Bü­tün, şef­faf bir şekil­de Dev­let İha­le Ka­nu­nu­’­na da, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­’­na da açık ol­sa, bu AK­M’y­le meş­gul ol­ma­sa­nız, işin ge­re­ği ne ise onu yap­sa­nız -eli­niz­den tu­tan yok, pa­ray­sa pa­ra, büt­çey­se büt­çe- ye­ni AK­M’­ler yap­sa­nı­z… “Yok, biz bu­na ka­fa­yı tak­tık.” der­se­niz, si­ze bu­nu yap­tır­ma­mak için Tür­ki­ye­’­nin bü­tün di­na­mik­le­ri ayak­ta ora­ya nö­bet­çi olur­lar ve mah­cup olur­su­nuz.

Şim­di, ba­kın, ma­dem bir iş gö­re­cek­si­niz -bu işi çok abar­tı­yor­su­nuz ba­na gö­re- İstan­bul Va­li­li­ği 2000 yı­lın­da bir ra­por ya­yın­la­dı: İstan­bu­l’­un Te­mel So­run­la­rı. Şim­di Hükûmet sı­ra­la­rın­da da bir Sa­yın Ba­kan var. Şim­di İstan­bul Va­li­li­ği­nin 2000 ra­po­ru bu­ra­da­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ve be­nim tam bir da­ki­kam var.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, bir da­ki­ka­lık ek sü­re ve­ri­yo­rum. Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – İstan­bul Va­li­li­ği 2000 ra­po­ru: Ye­ni­den ya­pı­lan­ma ve ye­rel yö­ne­tim, ye­ni il­çe­le­rin ku­rul­ma­sı, göç ve nü­fus ar­tı­şı, eği­tim alt­ya­pı­sı, ge­ce­kon­du-imar so­run­la­rı, ula­şım-tra­fik so­run­la­rı, bo­ğaz­la­rın gü­ven­li­ği, alt­ya­pı ye­ter­siz­lik­le­ri, su, ta­rihî-kül­tü­rel eser­le­rin ko­run­ma­sı ve dep­rem. Siz bu ıvır zı­vır şey­ler­le uğ­ra­şa­ca­ğı­nı­za, aca­ba şu Hükûmet, bu Hükûmet ve bun­dan ön­ce­ki Hükûmet, şu so­run baş­lık­la­rın­dan han­gi­si­nin çö­zü­mü için beş yıl­da 5 san­tim me­sa­fe ka­tet­ti? Ge­lin bu­ra­dan onu söy­le­yin. Dep­rem­le il­gi­li ne yap­tı­ğı­nı­zı ge­lin bu­ra­dan söy­le­yin, biz de si­zi al­kış­la­ya­lım.

Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ka­nun­da ko­nuş­ma­ya­cak­tım ama bir ke­re da­ha ko­nu­şa­ca­ğım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın ko­nuş­ma­cı, ta­lih­siz bir ifa­dey­le, mil­le­tin rüş­vet ala­rak, yü­ce Türk mil­le­ti­nin rüş­vet ala­rak oy ver­di­ği gi­bi bir it­ham­da bu­lun­du.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Evet, bu ger­çek.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Son de­re­ce teh­li­ke­li, son de­re­ce yan­lış, mil­le­ti­mi­zi rüş­vet al­mak­la it­ham eden çok ta­lih­siz bir açık­la­ma­dır. Mil­le­ti­miz­den özür di­le­me­si­ni is­ti­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan “Otur ye­ri­ne!” ses­le­ri)

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ben bu­nu is­pat­la­rım Sa­yın Baş­ka­nım! Evet, mil­le­te rüş­vet ve­ril­di­ği­ni is­pat­la­rım!

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Mil­le­ti­miz­den özür di­le­me­si­ni is­ti­yo­rum.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Sa­yın Baş­kan ko­nuş­sun, son­ra da ben is­pat­la­mak için söz ala­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, ko­nuş­ma­nız bit­ti. Lüt­fe­n…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Mil­le­ti­miz­den özür di­le­me­si­ni is­ti­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan “İs­pat­la­rız!” ses­le­ri)

Ay­rı­ca, sa­yın ko­nuş­ma­cı, muh­tar­la­rı­mı­zın da rüş­vet kar­şı­lı­ğı oy ver­di­ği gi­bi çok ta­lih­siz bir it­ham­da bu­lun­muş­tur. Bü­tün muh­tar­la­rı­mız­dan özür di­le­me­si­ni is­ti­yo­ruz ve ka­yıt­lar­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan “Al­lah Al­lah!” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da ça­lış­ma sü­re­miz ta­mam­lan­mış­tır.

Ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ko­nuş­ma­la­rı­nı ya­par­ken me­ha­bet­li dav­ran­ma­la­rı­nı ve bir say­gı öl­çü­sü içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­la­rı­nı is­tir­ham edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan da ta­bii ki bir son­ra­ki, ya­ni ya­rın­ki otu­rum­da, bu ben­ze­ti­len, be­nim “la­ti­fe la­tif ge­rek­tir” sö­zü, ifa­de­mi ya­pa­cak­tır. (CHP sı­ra­la­rın­dan “Sü­re dol­du.” ses­le­ri)

Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­miz dol­du. Ya­rın ben si­ze Ba­kan­lık adı­na söz ve­re­ce­ğim.

Ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için 1 Ka­sım 2007 Per­şem­be gü­nü, ya­ni ya­rın sa­at 15.00’te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 19.02

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.