DÖ­NEM: 23                             CİLT: 3                     YA­SA­MA YI­LI: 2

 

 

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

12’nci Bir­le­şim

25 Ekim 2007 Per­şem­be

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

  II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

II­I. - YOK­LA­MA­LAR

IV. - GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

A) MİL­LET­VE­KİL­LE­Rİ­NİN GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun, Di­yar­ba­kır, Şır­nak ve Mar­din il­le­ri­ne yap­tı­ğı zi­ya­ret­le il­gi­li iz­le­nim­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Be­şir Ata­la­y’­ın ce­va­bı

2.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Akif Ak­ku­ş’­un, üni­ver­si­te­ler­de oku­yan öğ­ren­ci­le­rin, üni­ver­si­te­ler­de gö­rev­li asis­tan ve öğ­re­tim ele­man­la­rı ile üni­ver­si­te­ler­den ili­şi­ği ke­si­len öğ­ren­ci­le­rin prob­lem­le­ri ve çö­zü­mü­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Tur­gut Di­be­k’­in, 2007 yı­lı süt des­tek­le­me be­del­le­ri­nin öden­me­me­si­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

 

V.- GE­ÇEN TU­TA­NAK HAK­KIN­DA KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­in, 24/10/2007 ta­rih­li 11’in­ci Bir­le­şim tu­ta­na­ğın­da yer alan bir be­ya­nıy­la il­gi­li ko­nuş­ma­sı

 

VI.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI ÖNER­GE­LE­Rİ

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin ba­rın­ma so­ru­nu­nun araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/20)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, öğ­ret­men­le­rin so­run­la­rı­nın ve okul­lar­da­ki ye­ter­siz­lik­le­rin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/21)

3.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal De­mi­rel ve 33 mil­let­ve­ki­li­nin, Ulu­da­ğ’­ın do­ğal zen­gin­lik­le­ri­nin ko­run­ma­sı, ge­liş­ti­ril­me­si ve de­ğer­len­di­ril­me­si için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/22)

 

VI­I.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/308) (S. Sa­yı­sı: 12)

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/313) (S. Sa­yı­sı: 13)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/314) (S. Sa­yı­sı: 14)

4.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya Ara­sın­da Hu­ku­ki Ko­nu­lar­da Ad­li Yar­dım­laş­ma An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/329) (S. Sa­yı­sı: 15)

5.- İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/350) (S. Sa­yı­sı: 16)

6.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Vi­et­nam Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Tu­rizm Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/272) (S. Sa­yı­sı: 17)

VI­I­I.- OY­LA­MA­LAR

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

4.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya Ara­sın­da Hu­ku­ki Ko­nu­lar­da Ad­li Yar­dım­laş­ma An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

5.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Vi­et­nam Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Tu­rizm Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

 

IX.- SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­rat Öz­ka­n’­ın, fın­dık des­tek­le­me fi­ya­tı­na,

- Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Öz­lem Çer­çi­oğ­lu­’­nun, ku­ru in­cir üre­ti­min­de­ki so­run­la­ra,

- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Tur­gut Di­be­k’­in, Trak­ya il­le­ri­nin ku­rak­lık yar­dı­mı kap­sa­mı­na alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı­na,

- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü­’­nün, Te­kir­da­ğ’­da ku­rak­lık­tan et­ki­le­nen ta­rım­sal ürün­le­re ve za­rar gö­ren çift­çi­le­re,

İliş­kin so­ru­la­rı ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di Eke­r’­in ce­va­bı (7/46, 47, 48, 49)

2.- İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Mer­t’­in, Di­ya­net İş­leri Baş­kan­lı­ğın­dan nak­len ata­nan per­so­ne­le iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Mus­ta­fa Sa­id Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun ce­va­bı (7/107)

3.- İzmir Mil­let­ve­ki­li Ah­met Er­si­n’­in, Di­ya­net İş­leri Baş­kan­lı­ğın­dan nak­len ata­nan per­so­ne­le iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı  Mus­ta­fa Sa­id Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun ce­va­bı (7/108)

 

 

I.- GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Genel Kurulu saat  15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

 

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, referandum ve sonuçlarına ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

 

Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, 2008 yılının Vatikan tarafından “Saint Paul Yılı” ilan edilmesinin Mersin turizmine etkilerine ilişkin gündem dışı konuşmasına, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi.

 

Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, hekim ve sağlık personeli ihtiyacı, dağılımı ve özlük haklarına ilişkin gündem dışı konuşmasına, Sağlık Bakanı Recep Akdağ cevap verdi.

 

Tunceli Milletvekili Kamer Genç,

Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş,

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, konuşmasında şahıslarına sataştığı iddiasıyla birer açıklamada bulundular.

 

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 35 milletvekilinin, belediyelere sağlanan mali kaynaklar konusundaki farklı uygulamaların (10/18),

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 35 milletvekilinin, okullardaki şiddet olaylarının ve madde bağımlılığı sorununun (10/19),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması;

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, ABD Temsilciler Meclisindeki sözde Ermeni soykırımıyla ilgili karar tasarısı ile Ermeni iddialarını inkârın suç sayılması ve Avrupa’da faaliyet gösteren Türkler üzerinde baskı kurulma çabaları konusunda genel görüşme (8/2);

Açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın, Cezayir Parlamentosu Dışişleri, İşbirliği ve Göç Komisyonu Başkanının davetine icabetle, Cezayir’e resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının (1/305) (S. Sayısı: 10),

2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın (1/307) (S. Sayısı: 11),

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarıları, görüşmelerini müteakiben yapılan açık oylamalardan sonra, kabul edildi.

 

3’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Su­udi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Güvenlik, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/308) (S. Sayısı: 12) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

 

25 Ekim 2007 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.04’te son verildi.

 

 

 

 

 

 

Meral AKŞENER

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

Harun TÜFEKCİ

 

Bursa

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Fatoş GÜRKAN

 

 

 

Adana

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

                                                                                                                                                 No.:  18

II.- GE­LEN KÂĞIT­LAR

25 Ekim 2007 Per­şem­be­

Ta­sa­rı­lar

1.- As­ker­lik Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/441) (Mil­li Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 19.10.2007)

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ile Mol­do­va Cum­hu­ri­ye­ti Ta­rım ve Gı­da En­düs­tri­si Ba­kan­lı­ğı Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Eko­no­mik, Bi­lim­sel ve Tek­nik Ko­nu­lar­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/442) (Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 19.10.2007)

 

Tek­lif­ler

1.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar Öğüt ve 16 Mil­let­ve­ki­li­nin; 08.05.2006 Ta­rih­li ve 3285 Sa­yı­lı Hay­van Sağ­lı­ğı ve Za­bı­ta­sı Ka­nu­nu­nun Bir Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/22) (Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18.10.2007)

2.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 34 Mil­let­ve­ki­li­nin; 78 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Öğ­re­tim Ele­man­la­rı­nın Kad­ro­la­rı Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me ile 190 Sa­yı­lı Ge­nel Kad­ro ve Usu­lü Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ye Ek­li Cet­vel­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Tek­li­fi (2/23) (Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18.10.2007)

3.-Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar Öğüt ve 29 Mil­let­ve­ki­li­nin; Yük­sek Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/24) (Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18.10.2007)

4.- Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Ha­sip Kap­lan ve Van Mil­let­ve­ki­li Öz­dal Üçe­r’­in; Av­ru­pa İnsan Hak­la­rı Mah­ke­me­si­ne Yar­gıç Üye Se­çil­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/25) (Dı­şiş­le­ri; Av­ru­pa Bir­li­ği Uyum ve Ada­let Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 9.10.2007)

5.- İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Ha­san Ke­mal Yar­dım­cı­’­nın; As­ker­lik Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/26) (Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 23.10.2007)

 

Ra­por

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Azer­bay­can Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ha­ri­ta­cı­lık Ala­nın­da Eği­tim, Tek­nik ve Bi­lim­sel İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/323) (S. Sa­yı­sı: 44) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 25.10.2007) (GÜN­DE­ME)

 

Mec­lis Araş­tır­ma­sı Öner­ge­le­ri

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz ATEŞ ve 35 Mil­let­ve­ki­li­nin, üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin ba­rın­ma so­ru­nu­nun araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa­nın 98 in­ci, İçtü­zü­ğün 104 ve 105 in­ci mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/20) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18/10/2007)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz ATEŞ ve 35 Mil­let­ve­ki­li­nin, öğ­ret­men­le­rin so­run­la­rı­nın ve okul­lar­da­ki ye­ter­siz­lik­le­rin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa­nın 98 in­ci, İçtü­zü­ğün 104 ve 105 in­ci mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/21) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18/10/2007)

3.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL ve 33 Mil­let­ve­ki­li­nin, Ulu­da­ğ’­ın do­ğal zen­gin­lik­le­ri­nin ko­run­ma­sı, ge­liş­ti­ril­me­si ve de­ğer­len­di­ril­me­si için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa­nın 98 in­ci, İçtü­zü­ğün 104 ve 105 in­ci mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/22) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18/10/2007)

 

                25 Ekim 2007 Per­şem­be

                Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

                Açıl­ma Sa­a­ti: 15.00

                BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

KÂTİP ÜYE­LER : Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ca­nan CAN­DE­MİR ÇE­LİK (Bur­sa)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 12’nci Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

II­I.-YOK­LA­MA

BAŞ­KAN – Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 15.06

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­a­ti: 15.18

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

KÂTİP ÜYE­LER : Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ca­nan CAN­DE­MİR ÇE­LİK (Bur­sa)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 12’nci Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

II­I.-YOK­LA­MA

BAŞ­KAN - Bi­raz ön­ce ya­pı­lan yok­la­ma­da top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di tek­rar elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Gün­dem dı­şı ilk söz, Di­yar­ba­kır, Şır­nak ve Mar­din il­le­ri­nin eko­no­mik ve sos­yal so­run­la­rı ile te­rör­le il­gi­li bil­gi ve göz­lem­le­ri­ni ak­tar­mak ama­cıy­la söz is­te­yen Si­vas Mil­let­ve­ki­li Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu­’­na ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu.

Sü­re­niz beş da­ki­ka­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

IV.- GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

A) MİL­LET­VE­KİL­LE­Rİ­NİN GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LARI

1.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun, Di­yar­ba­kır, Şır­nak ve Mar­din il­le­ri­ne yap­tı­ğı zi­ya­ret­le il­gi­li iz­le­nim­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Be­şir Ata­la­y’­ın ce­va­bı

MUH­SİN YA­ZI­CI­OĞ­LU (Si­vas) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Di­yar­ba­kır, Mar­din ve Şır­nak il­le­rin­de yap­mış ol­du­ğum in­ce­le­me ge­zi­le­ri ve Şır­nak İl Baş­ka­nı­mı­zın ye­ğe­ni­nin de şehit edil­me­si do­la­yı­sıy­la, baş­sağ­lı­ğı mü­na­se­be­tiy­le yap­mış ol­du­ğum te­mas­lar hak­kın­da de­ğer­li Mec­li­si­mi­zi bil­gi­len­dir­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ön­ce­lik­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Çok kri­tik dö­nem­ler­den geç­ti­ği­miz ma­lum. Bu or­tam,  yur­du­mu­zun her kö­şe­si­ni, bu va­tan top­ra­ğı­nın her ka­rı­şı­nı mü­ba­rek sa­ya­rak, üze­rin­de ya­şa­yan her va­tan­da­şı­mı­zı mü­ba­rek gö­re­rek, tam bir bir­lik-be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de ha­re­ket et­me dö­ne­mi­dir. Çün­kü, em­per­ya­lizm, Türk­lü­ğü Ana­do­lu­’­dan sür­mek, Ana­do­lu­’­yu Türk­süz­leş­tir­mek ve bu böl­ge­de ye­ni ha­ri­ta­lar çiz­mek su­re­tiy­le ken­di em­per­ya­list amaç­la­rı­na ulaş­mak is­te­mek­te­dir. Olay­la­rın ar­ka­sın­da­ki bu ger­çe­ği doğ­ru teş­his et­mek, son­ra bu­nun üze­rin­de te­da­vi ça­lış­ma­sı­na bir­lik­te gi­riş­mek zo­run­da­yız. Bu su­ret­le, ön­ce­lik­le, ga­yet ya­lın bir şekil­de, bu ge­zim­de kar­şı­laş­tık­la­rı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Di­yar­ba­kı­r’­da, Mar­di­n’­de ve Şır­na­k’­ta ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin ya­nı sı­ra si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le ve va­tan­daş­la­rı­mız­la so­kak­ta, kah­ve­ha­ne­ler­de, genç­ler­le İnter­net ka­fe­le­rin­de yüz yü­ze ge­le­rek, on­lar­la otu­ra­rak gö­rüş­me­ler, ko­nuş­ma­lar yap­tım. Şır­na­k’­ta, ge­ce sa­at 22.30’da bir İnter­net kah­ve­si­nin önün­de genç­ler­le bir ara­ya gel­dik. Ta­ma­men spon­ta­ne ola­rak yap­mış ol­du­ğu­muz bu gö­rüş­me­de Şır­nak­lı genç­ler ken­di­le­ri­nin fi­kir­le­ri­ni, dü­şün­ce­le­ri­ni hem Mec­lis­te an­lat­mak hem de ka­mu­o­yu­na ak­set­tir­mek üze­re ben­den söz is­te­di­ler.

Şır­nak­lı genç­ler di­yor ki: “Ulu­sal ba­sı­nı­mız­dan şikâyet­çi­yiz, bi­zi çok fark­lı gös­te­ri­yor ve çok yan­lış bir ima­jı üze­ri­mi­ze yer­leş­ti­ri­yor­lar. Bir de­fa, iş­te, gör­dü­ğü­nüz gi­bi, ge­ce­nin bu sa­a­tin­de biz si­zin­le be­ra­be­riz, ku­cak­laş­tık, fo­toğ­raf­lar çek­tir­dik, gö­rüş­tük; her ta­raf­ta ra­hat bir or­ta­mı­mız var. San­ki, bu yö­re­nin her in­sa­nı te­rö­rist gi­bi ve te­rör ör­gü­tüy­le be­ra­ber gi­bi gös­te­ri­li­yor. So­ka­ğa çı­kı­la­maz gi­bi gös­te­ri­li­yor. Bun­dan şikâyet­çi­yiz. Bir an ön­ce hu­zur is­ti­yo­ruz, bir­lik-be­ra­ber­lik is­ti­yo­ruz, iyi bir eği­tim is­ti­yo­ruz, eği­tim mü­es­se­se­le­ri­mi­zin da­ha ka­li­te­li hâle gel­me­si­ni is­ti­yo­ruz. Şır­na­k’­a da bir üni­ver­si­te is­ti­yo­ruz. Biz, da­ha çok ya­tı­rım ve üre­tim ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la, biz, Tür­ki­ye­’nin her kö­şe­siy­le ay­nı öl­çü­ler içe­ri­sin­de en­teg­re ol­mak is­ti­yo­ruz.” Nor­mal, so­kak­ta kar­şı­laş­tı­ğı­mız va­tan­da­şı­mız da bun­dan fark­lı bir şey dü­şün­mü­yor. Te­rör ör­gü­tü, her ge­çen gün da­ha çok ta­ban, kay­be­di­yor, an­cak va­tan­da­şı­mız, içe­ri­de hu­zur, bir­lik, be­ra­ber­lik, kar­deş­lik, is­ter­ken, ay­nı za­man­da, te­rör ör­gü­tü­ne kar­şı da­ha kah­re­di­ci, da­ha ka­rar­lı yap­tı­rım­lar uy­gu­lan­ma­sı­nı da bek­li­yor.

Şim­di, ik­ti­dar­dan bek­len­ti­miz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den al­mış ol­du­ğu yet­ki­yi za­man ge­çir­me­den kul­la­na­rak, as­la ya­ban­cı bir güç­ten me­det um­ma­dan, dos­doğ­ru mil­le­ti­mi­zi­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu, bir da­ki­ka sü­re­niz var.

MUH­SİN YA­ZI­CI­OĞ­LU (De­vam­la) – Ya­ban­cı bir güç­ten hiç­bir za­man me­det um­ma­dan, ken­di öz gü­cü­müz­le, içe­ri­de, Kürt-Türk­men, Ale­vi-Sün­ni, bu top­rak­la­rın in­san­la­rı­nı ku­cak­laş­tı­ra­cak eko­no­mik, sos­yal, kül­tü­rel ted­bir­ler alır­ken, Özel Ha­rekâtın tim­le­riy­le, sı­nır ve sı­nır öte­sin­de, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­mi­zin özel kuv­vet­le­riy­le oluş­tu­rul­muş olan vu­ru­cu, so­nuç ala­cak mo­bil güç­le­riy­le, kah­re­di­ci, et­kin ön­lem­ler al­mak zo­run­da­yız. Sı­nı­rın be­ri­si, öte­si ve ok­ya­nu­sun öte­si de­me­den bu ka­rar­lı­lı­ğı gös­ter­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­’y­le or­tak ka­rar alı­na­ca­ğı söy­le­ni­yor. Şunu ifa­de et­mek is­te­rim ki, ke­di­ye ci­ğer tes­lim edil­mez. Yö­re­de­ki so­run­la­rın ar­ka­sın­da Ame­ri­ka var­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu, söz­le­ri­ni­zi ta­mam­la­yın lüt­fen.

MUH­SİN YA­ZI­CI­OĞ­LU (De­vam­la) – Bu ger­çe­ği bi­le­rek Türk dev­le­ti­nin, Türk mil­le­ti­nin böl­ge­de­ki ka­rar­lı­lı­ğı­nı or­ta­ya koy­mak zo­run­da­yız. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­’­nin hi­ma­ye­sin­de bu olay­lar ge­çek­leş­mek­te­dir, bu ger­çe­ği giz­le­me­nin bir an­la­mı yok­tur, ga­yet açık­tır. Do­la­yı­sıy­la, ik­ti­da­rı­nız, mut­lak an­lam­da, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­miz ve em­ni­yet güç­le­ri­miz de te­rör­le mü­ca­de­le kon­sep­ti­ni de­ğiş­tir­me­li ve ye­ni şart­la­ra, ye­ni or­ta­ma gö­re ye­ni bir mü­ca­de­le kon­sep­ti ko­ya­rak bu kah­re­di­ci, ka­rar­lı tav­rı, tu­tu­mu ya­pa­rak sı­nır öte­sin­de ope­ras­yo­nu ger­çek­leş­tir­me­li, ne­re­ye ka­dar gi­di­yor­sa ora­ya ka­dar git­me­li, lo­jis­tik kay­nak­la­rı­nı ve des­tek nok­ta­la­rı­nı ke­se­rek içe­ri­de ve dı­şa­rı­da yu­va­la­rı­nı da­ğı­ta­cak ve te­rör ör­gü­tü­nün de ele­baş­la­rı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­cak bir ka­rar­lı­lı­ğı or­ta­ya koy­ma­lı­yız di­yo­rum.

Bu duy­gu­lar içe­ri­sin­de, mil­le­ti­mi­zin te­rör kar­şı­sın­da da­ha çok bir­lik be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de ol­ma­sı ge­re­ği­ni ifa­de ede­rek say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (AK Par­ti, CHP, MHP ve DSP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya, Hükûmet adı­na, İçiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Be­şir Ata­lay ce­vap ve­re­cek.

Bu­yu­run Sa­yın Ata­lay. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­ya­rak söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun Di­yar­ba­kır, Şır­nak ve Mar­din il­le­ri­ne yap­tı­ğı zi­ya­ret ve bu zi­ya­ret­le il­gi­li tes­pit­le­ri­ni biz­ler­le pay­laş­mış ol­ma­sı do­la­yı­sıy­la ken­di­si­ne te­şek­kür edi­yo­rum. Esa­sen, böl­ge­den al­dı­ğı tes­pit­ler bi­zim de tes­pit­le­ri­miz­dir, Şır­na­k’­ta genç­ler­le ko­nuş­ma­sın­da ile­ti­len ko­nu­lar bi­zim de has­sa­si­yet ko­nu­la­rı­mız­dır ve bun­la­rı bu­ra­da ifa­de et­ti­ği için ben ger­çek­ten çok te­şek­kür edi­yo­rum. Bü­yük bir so­rum­lu­luk için­de ve bi­zim za­ten iz­le­di­ği­miz, uy­gu­la­dı­ğı­mız po­li­ti­ka­la­rı­mı­za da bu yak­la­şım­lar te­mel teş­kil et­mek­te­dir.

Bu ve­si­ley­le, yi­ne, gün­de­mi­miz­de­ki bu ko­nuy­la il­gi­li bir­kaç hu­su­su si­zin­le de pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi, ül­ke­miz, çey­rek as­rı aşan bir sü­re­dir millî bir­lik ve bü­tün­lü­ğü­mü­ze, hu­zur ve gü­ven or­ta­mı­na, eko­no­mik ve sos­yal ge­liş­me­si­ne olum­suz yön­de et­ki ya­pan yı­kı­cı ve bö­lü­cü te­rör­le mü­ca­de­le ver­mek­te­dir. Bu sü­reç­te gö­rev ya­pan bü­tün Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti hükûmet­le­ri ko­nuy­la ya­kın­dan il­gi­len­miş, gü­nün ge­rek­le­ri­ne uy­gun yön­tem­ler­le, te­rör be­la­sıy­la mü­ca­de­le­ye ge­re­ken öne­mi ver­miş­ler­dir. Bu mü­ca­de­le­nin te­me­lin­de, ta­bi­i, baş­ta Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­miz ol­mak üze­re, em­ni­yet güç­le­ri­mi­zin bü­yük fe­dakârlı­ğı, öz­ve­ri­si var­dır.

Son dö­nem­de ge­rek si­vil va­tan­daş­la­rı­mı­za ve ge­rek­se gü­ven­lik güç­le­ri­mi­ze kar­şı gi­ri­şi­len al­çak­ça sal­dı­rı­lar mil­let ola­rak he­pi­mi­zi de­rin­den ya­ra­la­mış­tır. Ben, tek­rar, bu sal­dı­rı­lar­da ha­ya­tı­nı kay­be­den va­tan­daş­la­rı­mı­zı, şehit­le­ri­mi­zi, gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zin men­sup­la­rı­nı rah­met­le anı­yo­rum. Ama, şunu da ifa­de edi­yo­rum hu­zu­ru­nuz­da: Ge­ri­de bı­rak­tık­la­rı ema­net­le­re so­nu­na ka­dar sa­hip çı­ka­ca­ğız ve bu­nu her za­man ifa­de et­ti­ği­miz gi­bi, açık yü­rek­li­lik­le, tek­rar, bu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­bi­i, te­rör­le mü­ca­de­le­nin bi­rin­ci aya­ğı, te­rö­rist­ler­le ve te­rör ör­gü­tüy­le mü­ca­de­le­dir. Si­lah­lı ya da si­lah­sız, açık­ça dev­le­te baş­kal­dı­ran, yı­kı­cı ve bö­lü­cü fa­a­li­yet­ler­de bu­lu­nan ki­şi ve olu­şum­la­ra kar­şı ta­viz­siz bir mü­ca­de­le ve­ril­mek­te­dir ve so­nu­na ka­dar da ve­ri­le­cek­tir. Bu mü­ca­de­le, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin tüm ku­rum ve ku­rul­la­rıy­la bir­lik­te ve­ril­mek­te­dir. Bu mü­ca­de­le sı­ra­sın­da, özel­lik­le kah­ra­man gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zin gay­ret ve ça­ba­la­rı her tür­lü tak­di­rin üze­rin­de­dir.

Te­rör­le gü­ven­lik ted­bir­le­ri kap­sa­mın­da­ki mü­ca­de­le­miz sı­ra­sın­da ih­ti­yaç du­yu­lan tüm ya­sal dü­zen­le­me­ler ge­cik­ti­ril­mek­si­zin ya­pıl­mış­tır ve bun­dan son­ra da ya­pı­la­cak­tır. Yi­ne bu kap­sam­da, il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın ih­ti­yaç duy­du­ğu ida­ri dü­zen­le­me­ler he­men ya­pıl­mak­ta, ih­ti­yaç­lar kar­şı­lan­mak­ta­dır ve il­gi­li bi­rim­ler ara­sın­da çok sı­kı bir iş bir­li­ği ve da­ya­nış­ma yü­rü­tül­mek­te­dir. Esa­sen, şu gün­ler­de, bil­di­ği­niz gi­bi, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­muz, Te­rör­le Mü­ca­de­le Yük­sek Ku­ru­lu ve dün de Millî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­muz top­lan­mış­tır ve uzun ça­lış­ma­lar için­de, şu an­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken si­ya­si, as­kerî, eko­no­mik ola­rak ne var­sa hep­si­ni ye­ni­den de­ğer­len­dir­miş­tir. Eli­miz­de­ki bü­tün ve­ri­ler ana­liz edi­le­rek ve so­nuç alı­cı en et­ki­li ça­lış­ma, ted­bir ney­se o ya­pıl­mak­ta­dır.

Bu­ra­da, ta­bi­i, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Hükûme­ti­mi­ze ver­di­ği bü­yük des­tek çok önem­li­dir ve gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zin, si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­zin is­te­di­ği her yet­ki, her imkân ve­ril­miş­tir, ve­ril­mek­te­dir ve ve­ri­le­cek­tir. Alan­da ça­lış­ma­yı yü­rü­ten, bu mü­ca­de­le­yi yü­rü­ten gü­ven­lik güç­le­ri­mi­ze, Mec­li­sin de ver­di­ği bu bü­yük yet­ki için­de, ne ge­re­ki­yor­sa o ve­ri­li­yor, ve­ril­mek­te­dir.

Ta­bi­i, bu ko­nu­da yü­ce Mec­li­si­mi­ze şunu da arz et­mek is­ti­yo­rum: Çok ko­nuş­ma za­ma­nı de­ğil çok iş za­ma­nı ve iş ya­pı­lı­yor. Şu an­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler ya­pı­lı­yor. Hep­si­nin her za­man ifa­de edil­me­si ge­rek­mi­yor ama çok ge­niş çap­lı ola­rak, her alan­da, ge­rek si­ya­si ge­rek as­kerî ge­rek eko­no­mik an­lam­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler ya­pı­lı­yor. Bu­nu da bu­ra­da tek­rar ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ta­bi­i, Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun ifa­de et­ti­ği iki hu­su­su çok önem­si­yo­rum. Bi­rin­ci­si, va­tan­daş­la­rı­mız ara­sın­da­ki bağ­la­rın, duy­gu­la­rın ze­de­len­me­me­si. Te­rö­re, te­rö­riz­me kar­şı de­rin üzün­tü­mü­zü, tep­ki­mi­zi, has­sa­si­yet­le­ri­mi­zi di­le ge­ti­rir­ken, va­tan­daş­la­rı­mız ara­sın­da­ki bir­li­ği, bü­tün­lü­ğü ze­de­le­ye­cek tu­tum­lar­dan ka­çı­nıl­ma­sı çok önem­li­dir; ak­si­ne, bi­zim en önem­li gü­cü­müz te­rör­le mü­ca­de­le­de, va­tan­daş­la­rı­mı­zın bir­li­ği ve kar­deş­li­ği­dir. Bu kar­deş­li­ğe de bu­gün da­ha faz­la ih­ti­ya­cı­mız var­dır.

Bu ko­nu­yu, tek­rar, bu ve­si­ley­le, va­tan­daş­la­rı­ma da ilet­mek is­ti­yo­rum bu di­le­ği­mi. Tah­rik­ler var, ba­zı pro­vo­kas­yon­lar var bu tep­ki­le­rin için­de, bu gös­te­ri­le­rin için­de. Bun­la­rı bi­li­yo­ruz, ya­kın­dan ta­kip edi­yo­ruz. Tep­ki­le­ri­miz hak­lı­dır, has­sa­si­yet­le­ri­miz de­rin­dir, üzün­tü­müz de­rin­dir, ama, bu ko­nu­ya da bü­yük özen gös­te­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu­nu, bir de­fa da­ha, hu­zu­ru­nuz­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ta­bi­i, Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun be­lirt­ti­ği ikin­ci hu­sus, Şır­nak­lı genç­le­rin di­le­ği ola­rak, te­rö­rist ve hal­kın bir­bi­rin­den ayı­rıl­ma­sı. Esa­sen, biz, bu­nu, ilk gün­den be­ri çok önem­li bir hu­sus ola­rak ifa­de edi­yo­ruz. Bu­na çok bü­yük önem ver­me­miz ge­re­ki­yor. Hükûme­ti­mi­zin beş yıl­dır uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­nın özün­de de bu var­dır. Esa­sen te­rör ör­gü­tü­nün, te­rö­rist­le­rin şu an­da­ki te­laş­la­rı­nın en önem­li se­bep­le­rin­den bi­ri­si, ze­min­le­ri­nin top­lum­sal te­me­li kay­bo­lu­yor, ze­min­le­ri kay­bo­lu­yor ve onun için, va­tan­daş­la­rı­mı­za hiç ayı­rım yap­mak­sı­zın böl­ge in­sa­nı­mı­za da­ha faz­la sa­hip çık­ma­mız ge­re­ken gün­le­ri de ya­şı­yo­ruz. O ko­nu, te­rö­rist­le va­tan­da­şın ayı­rıl­ma­sı ko­nu­su ger­çek­ten çok önem­li, çok has­sas bir ko­nu.

Ta­bi­i, eği­tim, sağ­lık, sos­yal des­tek­ler, ya­tı­rım­lar, böl­gey­le il­gi­li, yi­ne, de­ğer­li ko­nuş­ma­cı­nın di­le ge­tir­di­ği hu­sus­lar, Hükûme­ti­mi­zin en önem­li ça­lış­ma alan­la­rı­dır ve esa­sen ge­nel se­çim so­nuç­la­rı­nın gös­ter­ge­le­ri de bu yön­de­dir. Ger­çek­ten, ben, bu­ra­da o ay­rın­tı­la­ra in­mek is­te­mi­yo­rum, ama, sa­de­ce sağ­lık ala­nın­da, da­ha kı­sa sü­re ön­ce zi­ya­ret et­ti­ğim Şır­nak ili­miz ve il­çe­le­rin­de ya­pı­lan ye­ni has­ta­ne­le­ri, sağ­lık per­so­ne­li ve özel­lik­le uz­man dok­tor ko­nu­sun­da­ki ar­tış­la­rı, dört yıl, beş yıl ön­ce­si­ne gö­re bi­li­yo­rum ne ka­dar fark var. Mu­ka­ye­se edi­le­me­ye­cek fark­lar var, on­la­rı bi­li­yo­rum. Bü­tün böl­ge için bu ge­çer­li. Bu ko­nu­da hiç­bir kay­nak­tan ka­çın­mı­yo­ruz ve böl­ge­ye eko­no­mik ve sos­yal ya­tı­rım­la­ra bü­yük ağır­lık ve­ri­yo­ruz, ve­re­ce­ğiz.

KÖY­DES Pro­je­si bü­tün hı­zıy­la de­vam ede­cek. Köy­le­ri­miz­de esa­sen şu an­da yol ve su sı­kın­tı­sı kal­ma­mış­tır. Önü­müz­de­ki yıl, in­şal­lah 2008’de, elek­trik alt­ya­pı­sı önem­li bir ça­lış­ma ala­nı­mı­zı ola­cak. Hükûmet ola­rak böl­ge­de­ki ya­tı­rım­la­ra, böl­ge­de­ki sos­yal po­li­ti­ka­la­ra bü­yük ağır­lık ve­ri­yo­ruz, bu­na de­vam ede­ce­ğiz.

Bir de Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­bi­i, Tür­ki­ye bü­yük bir dev­let, Tür­ki­ye güç­lü bir dev­let. Hiç­bir şey Tür­ki­ye­’­nin mo­ra­li­ni bo­za­maz. Hiç­bir şey yü­rü­dü­ğü­müz sağ­lam yol­dan he­men sap­ma­lar yap­tı­ra­maz. Tür­ki­ye de­mok­ra­tik bir ül­ke, Tür­ki­ye bir hu­kuk dev­le­ti ve biz de­mok­ra­tik sü­reç­le­ri de önem­li gö­rü­yo­ruz ve ay­nı za­man­da Tür­ki­ye ulus­la­ra­ra­sı bir top­lu­mun seç­kin bir üye­si­dir, önem­li bir dev­le­ti­dir.

Ulus­la­ra­ra­sı plat­form­la­rı da da­i­ma önem­li gö­rü­yo­ruz. Da­ha dün de­ğil öbür­kü gün, ben, Ira­k’­a Kom­şu Ül­ke­ler İçiş­le­ri Ba­kan­la­rı Top­lan­tı­sın­day­dım. Ora­da, ay­nen bu Mec­lis­te ol­du­ğu gi­bi, has­sa­si­yet­le­ri­mi­zi, ka­rar­lı­lı­ğı­mı­zı ifa­de et­tik, hep­si bu­nu da­ha ya­kın­dan bi­li­yor. Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız ay­nı şekil­de yıl­lar­dır gi­di­le­me­yen Bağ­da­t’­a ka­dar biz­zat git­ti ve bu şey­le­ri, has­sa­si­yet­le­ri­mi­zi, ka­rar­lı­lı­ğı­mı­zı bir de­fa da­ha gün­de­me ge­tir­di. Bun­la­ra da de­vam ede­ce­ğiz.

Yal­nız, Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu­’­nun ifa­de et­ti­ği bir hu­su­su da son cüm­le ola­rak bu­ra­da an­mak is­ti­yo­rum. Bi­zim ka­ra­rı­mız ve uy­gu­la­ma­la­rı­mız hiç­bir dev­le­tin, kim­se­nin iz­ni­ne fa­lan ta­bi de­ğil­dir. Sa­de­ce, bu­gü­nün dün­ya­sın­da bü­tün has­sa­si­yet­le­ri de gö­ze­te­rek ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­le­ri de yü­rüt­mek du­ru­mun­da­yız, onu özen­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Çok te­şek­kür edi­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN –Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın 2007-2008 eği­tim öğ­re­tim yı­lı­na baş­la­ma­sı ve üni­ver­si­te­ler­den ili­şi­ği ke­si­len öğ­ren­ci­ler­le il­gi­li ola­rak söz is­te­yen, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Akif Ak­ku­ş’­a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­kuş. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

2.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Akif Ak­ku­ş’­un, üni­ver­si­te­ler­de oku­yan öğ­ren­ci­le­rin, üni­ver­si­te­ler­de gö­rev­li asis­tan ve öğ­re­tim ele­man­la­rı ile üni­ver­si­te­ler­den ili­şi­ği ke­si­len öğ­ren­ci­le­rin prob­lem­le­ri ve çö­zü­mü­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

AKİF AK­KUŞ (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; pa­zar gü­nün­den be­ri, te­rö­rist sal­dı­rı­lar­la ha­ya­tı­nı kay­be­den şehit­le­ri­miz­le il­gi­li üzün­tü­le­ri­miz bü­tün ül­ke­yi sar­mış­ken baş­ka bir şey dü­şün­mek müm­kün ol­ma­mak­la be­ra­ber ha­yat de­vam edi­yor.

Şehit­le­ri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met, ya­kın­la­rı­na ve bü­tün Türk mil­le­ti­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Şehit­le­ri­mi­zin ka­nı­nın yer­de kal­ma­ma­sı ar­zu­suy­la acil ted­bir­le­rin mut­la­ka alın­ma­sı ve bu­gün­ler­de ya­pı­lan ko­nuş­ma­la­rın söz­de kal­ma­yıp fi­i­li­ya­ta geç­me­si­nin en bü­yük ar­zum ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, üni­ver­si­te­ler­de oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­miz ve üni­ver­si­te­le­ri­miz­de­ki asis­tan, öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın prob­lem­le­ri ve çö­zü­mü ko­nu­sun­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ulu Ön­der Ata­türk: “Millî eği­tim iş­le­rin­de mut­la­ka mu­zaf­fer ol­mak la­zım­dır. Bir mil­le­tin ha­ki­ki kur­tu­lu­şu an­cak böy­le olur.” di­ye­rek millî eği­ti­min öne­mi­ne işa­ret et­miş­tir. 

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, el­bet­te ki beş da­ki­ka­lık bir za­man­da millî eği­ti­min bü­tün me­se­le­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si, ko­nu­şul­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil­dir. Bu yüz­den, ben, ko­nuş­mam­da sa­de­ce, yük­se­köğ­re­nim gö­ren öğ­ren­ci­le­rin ba­rın­ma ve bes­len­me ko­nu­la­rı ile hâlen öğ­ren­ci­lik­le­ri so­na er­miş ol­ma­sı­na rağ­men öğ­ren­ci­li­ği tek­rar el­de et­mek is­te­yen kay­dı si­lin­miş öğ­ren­ci­ler ile on­la­rın en ya­kı­nı olan araş­tır­ma gö­rev­li­si öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın sı­kın­tı­la­rı üze­rin­de kı­sa­ca dur­mak is­ti­yo­rum. Şunu da be­lirt­mek is­ti­yo­rum ta­bi­i: Eleş­tir­me­nin çok ko­lay ol­du­ğu­nu an­cak yap­ma­nın, ya­ni ye­ni pro­je­ler ge­liş­tir­me­nin çok zor ol­du­ğu­nun bi­lin­cin­de­yim.

Bu­gün yük­se­köğ­re­tim­de ka­yıt­lı bu­lu­nan öğ­ren­ci­le­rin sa­yı­sı 1 mil­yon 969 bin 86’dır. Ta­bi­i, bu­gün­kü fi­zi­ki imkânla­rı dik­ka­te al­dı­ğı­mız­da, bu sa­yı bir hay­li faz­la gö­rü­lü­yor. An­cak şu da bir ger­çek ki, AB ül­ke­le­rin­de or­ta­öğ­re­ti­mi bi­ti­ren­le­rin yüz­de 50’si üni­ver­si­te­ler­de okur­ken, biz­de bu oran yüz­de 25’tir. El­bet­te, bü­tün me­zun­la­rı­mız üni­ver­si­te­ye gir­sin de­mek, ya­ni or­ta­öğ­re­tim­den me­zun ço­cuk­la­rı­mı­zın hep­si­nin üni­ver­si­te­ye gir­me­si doğ­ru de­ğil­dir di­ye­bi­li­riz.

Bu­ra­da esas me­se­le ka­pa­si­te ya­ra­tıl­ma­sı­dır, an­cak bu­gün ül­ke­miz­de ka­pa­si­te bir ka­rar­la ar­tı­rıl­mak­ta­dır, ya­ni “şu mer­kez­ler­de üni­ver­si­te ku­rul­sun ya­hut şu il­çe­de yük­se­ko­kul açıl­sın” gi­bi bir ka­rar­la bun­lar açı­la­bil­mek­te. Hal­bu­ki, ka­pa­si­te, fi­zi­ki alt­ya­pı ve öğ­re­tim üye­si ye­tiş­tir­me prog­ram­la­rıy­la uyum­lu ol­ma­lı. Bu da bir iki yıl­da ger­çek­le­şe­cek bir du­rum de­ğil­dir, en az be­şer onar yıl­lık pe­ri­yot­lar hâlin­de üni­ver­si­te ve yük­se­ko­kul­lar aç­mak ge­re­kir. Hâl böy­le olun­ca, üni­ver­si­te­ler­de eği­tim öğ­re­ti­min baş­la­dı­ğı ey­lül-ekim ay­la­rın­da öğ­ren­ci­ler, ve­li­ler, üni­ver­si­te yö­ne­ti­ci­le­ri ve öğ­re­tim ele­man­la­rı ile di­ğer yük­se­köğ­re­tim­le il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­lar­da sı­kın­tı­lı bir dö­ne­me gi­ri­lir. 2007-2008 eği­tim öğ­re­tim yı­lı­nın baş­la­ma­sı da bir ön­ce­ki öğ­re­tim yı­lı­nın baş­la­ma­sın­dan pek fark­lı ol­ma­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nu ön­le­me­nin yo­lu­nun plan ve prog­ram­lı ça­lış­mak­tan geç­ti­ği­ni he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz. Bu plan­sız ve prog­ram­sız ya­pı­lan­ma bir­çok so­ru­nu da be­ra­be­rin­de ge­tir­mek­te­dir. He­men he­men her yıl üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze 120 bin ci­va­rın­da öğ­ren­ci gir­mek­te­dir, ta­bii bu­ra­da açık öğ­re­tim fa­kül­te­si ve va­kıf üni­ver­si­te­le­ri bu sa­yı­ya dâhil de­ğil. Üni­ver­si­te­le­ri­miz­de­ki öğ­ren­ci­le­rin ba­rın­dı­ğı Kre­di Yurt­lar Ku­ru­mu yurt ya­tak ka­pa­si­te­si dik­ka­te alın­dı­ğın­da, ne ka­dar ye­ter­siz ol­du­ğu gö­rü­le­cek­tir. Öğ­ren­ci sa­yı­sı­nı be­lirt­tik, 2 mil­yo­na ya­kın öğ­ren­ci­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­kuş, bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum, ta­mam­la­yın lüt­fen.

AKİF AK­KUŞ (De­vam­la) – …2 mil­yo­na ya­kın, ama 200 bin öğ­ren­ci bu yurt­lar­da ka­la­bil­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze her yıl 1,5 mil­yon genç mü­ra­ca­at edip ya­rı­şa gi­rer­ken, üni­ver­si­te­den çe­şit­li ne­den­ler­le kay­dı si­lin­miş olan­lar da önem­li bir sa­yı­ya ulaş­mış bu­lun­mak­ta­dır. Bu öğ­ren­ci­le­rin bir­ço­ğu ba­rın­ma ve bes­len­me şart­la­rı­nın ye­ter­siz ol­ma­sın­dan do­la­yı ba­şa­rı­sız­lı­ğa uğ­ra­mış­tır, an­cak kü­çük bir kıs­mın­da sa­de­ce öğ­ren­ci ol­ma hak­kı el­de et­mek is­te­ği söz ko­nu­su ola­bi­lir. Bun­la­rın bir­ço­ğu, har­cı­nı öde­ye­me­di­ği için kay­dı­nın si­lin­di­ği­ni be­lirt­mek­te­dir­ler. Bu ço­cuk­la­rı­mız ça­re­siz­lik için­de ken­di­ni de­ğer­siz his­set­me, işe ya­ra­ma­ma psi­ko­lo­ji­si­ne kap­tır­mış­lar ve âde­ta ha­ya­ta küs­müş­ler­dir. Bu ba­kım­dan, üni­ver­si­te açar­ken, af çı­kar­tır­ken mut­la­ka­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­kuş.

AKİF AK­KUŞ (De­vam­la) - … bun­la­rın ken­di ço­cuk­la­rı­mız ola­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­ne­rek bu ka­rar­la­rı al­ma­lı­yız.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­kuş.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, 2007 yı­lı süt des­tek­le­me­le­ri­nin öden­me­me­si ko­nu­sun­da söz is­te­yen Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Tur­gut Di­be­k’­e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Di­bek. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

3.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Tur­gut Di­be­k’­in, 2007 yı­lı süt des­tek­le­me be­del­le­ri­nin öden­me­me­si­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

TUR­GUT Dİ­BEK (Kırk­la­re­li) – Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ka­nı­mı­zın da be­lirt­ti­ği gi­bi, 2007 yı­lı­na ait süt üre­ti­ci­le­ri­mi­zin des­tek­le­ri­nin he­nüz öden­me­me­si ne­de­niy­le ben gün­dem dı­şı söz al­dım. O ne­den­le, ön­ce­lik­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ben, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce bir ko­nu­yu be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­şa­dı­ğı­mız sü­reç­te Tür­ki­ye­’­nin her ye­rin­de, he­men he­men be­nim ilim­den, Kırk­la­re­li­’n­den baş­la­mak üze­re Kar­s’­a ka­dar tüm Tür­ki­ye­’­de ya­şa­dı­ğı­mız bu kö­tü gün­ler­le il­gi­li hal­kı­mı­zın gös­ter­di­ği ulu­sal bir­li­ğe yö­ne­lik bir tep­ki var. Şim­di, bu tep­ki or­ta­day­ken bir­kaç gün ön­ce, ma­a­le­sef -ben­ce üzü­le­rek hep be­ra­ber onu gör­dük- Hükûmet kalk­tı, hal­kı­mı­zın ha­ber al­ma öz­gür­lü­ğü­nü en­gel­le­yen bir ka­rar al­dı ve bir an­lam­da san­sür koy­du. Ta­bi­i, as­lın­da, bu –be­lirt­mek is­ti­yo­rum bu­nu- bir şeyi de or­ta­ya koy­du, gös­ter­di biz­le­re. Ma­a­le­sef, ge­rek bu kür­sü­den ge­rek­se de­ği­şik plat­form­lar­da AKP söz­cü­le­ri­nin ve Hükûmet söz­cü­le­ri­nin çı­kıp da da­ha faz­la öz­gür­lük, da­ha faz­la de­mok­ra­si, da­ha faz­la çağ­daş­laş­ma nu­tuk­la­rı­nın ne ka­dar boş ol­du­ğu da bir an­lam­da bu şekil­de gö­rü­şül­müş ol­du. Ger­çi bu­gün de Da­nış­tay da bu ko­nu­yu ka­ra­ra bağ­la­dı. Ya­ni, bu ko­nu­yu ka­yıt­la­ra geç­me­si açı­sın­dan be­lirt­mek is­te­dim de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, 2007 yı­lı­nın onun­cu ayın­da­yız, he­men he­men yıl so­na eri­yor. Bu yıl on ay­lık sü­re içe­ri­sin­de süt üre­ti­ci­le­ri­nin des­tek­le­me­le­ri he­nüz öden­miş de­ğil. Ni­ye öden­miş de­ğil? Bak­tı­ğı­mız­da, iş­te, Ta­rım Ba­kan­lı­ğın­dan, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­dan bir­ta­kım açık­la­ma­lar ge­li­yor: İş­te “Büt­çe­de pa­ra kal­ma­dı, yan­lış he­sap­lan­dı.” gi­bi açık­la­ma­lar. Ya­ni, büt­çe mi yan­lış ya­pıl­dı, he­sap­lar mı yan­lış ya­pıl­dı, onu da pek bi­le­mi­yo­ruz ama­… Ya­ni, şim­di, hay­van­cı­lık­ta ki­lit üre­tim süt üre­ti­mi. Ona ve­ri­len bu des­tek­ler öden­me­yin­ce çok bü­yük bir mağ­du­ri­yet ya­şı­yor. Ya­ni, mağ­du­ri­ye­ti ya­şa­yan üre­ti­ci­miz, hay­van üre­ti­ci­miz, süt üre­ti­ci­miz. Şim­di, bu mağ­du­ri­yet na­sıl gi­de­ri­le­cek? Ye­ni büt­çe var. Ek büt­çe ya­pıl­dı­ğı söy­le­ni­yor. Ama, on ay­dan bu ya­na ay­lık pe­ri­yot­lar­la öden­me­si ge­re­ken bu pa­ra­lar öden­miş de­ğil.

Bu­nun ya­nın­da, yi­ne 2007 yı­lı­nın ni­san ayın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren hay­van­cı­lık ekip­man­la­rı­nın alım­la­rın­da da yüz­de 50’lik bir hi­be des­te­ği söz ko­nu­suy­du, o da öden­miş de­ğil, bu da öden­mi­yor. Ta­bii, Tür­ki­ye­’­nin çok önem­li so­run­la­rı var, ama, bu da çok önem­li bir so­run. Mil­yon­lar­ca, bel­ki de, üre­ti­ci­miz var. Bu in­san­lar şu an­da mağ­dur du­rum­da­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim Tür­ki­ye­’­de ta­rım­sal üre­ti­mi­mi­zin yüz­de 65-70’i bit­ki­sel üre­ti­me da­ya­nı­yor, yüz­de 30-35’i de hay­van ürün­le­ri­ne da­ya­nı­yor. As­lın­da bu oran ge­liş­miş ül­ke­ler­de tam ter­si, siz­ler de ta­kip edi­yor­sa­nız. Çün­kü, ge­lir du­ru­mu­na gö­re bu oran da­ha fark­lı. Ora­da hay­van­sal üre­tim, ta­rım­sal üre­tim­den da­ha fark­lı, da­ha üst se­vi­ye­de. Bi­zim de ül­ke­miz­de, bu­nu, o nok­ta­ya çı­kar­ma­mız ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz, ama, bu uy­gu­la­ma­lar­la da, ma­a­le­sef, na­sıl ola­cak di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.

Şim­di, hay­van­cı­lık­ta ki­lit üre­ti­min süt inek­çi­li­ği ol­du­ğu­nu söy­le­dim. Ta­bi­i, süt inek­çi­li­ği­ni ge­liş­tir­me­den, et üre­ti­mi­ni de ge­liş­ti­re­mi­yo­ruz. Bu ko­nu­da des­tek­le­me­ler ve­ril­me­yin­ce, ma­a­le­sef, it­ha­lat or­ta­ya çı­kı­yor, it­ha­la­tı ar­tı­rı­yo­ruz. Bir tes­pi­ti­mi de yap­mak is­ti­yo­rum: AKP Hükûme­ti 2002’den bu ya­na ma­a­le­sef, bu ko­nu­da, ısrar­la, yer­li ırk­la­rın ge­liş­ti­ril­me­si ye­ri­ne, it­hal da­mız­lık sı­ğır alı­mı­na yö­ne­li­yor. Bu­ra­da da bir it­ha­lat ba­ğım­lı­lı­ğı or­ta­ya çık­mış du­rum­da. Bu­nu da bil­gi­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

Ta­bi­i, ge­liş­miş ül­ke­ler ge­rek üre­ti­ci­yi ge­rek tü­ke­ti­ci­yi ko­ru­ma me­ka­niz­ma­la­rı­nı or­ta­ya koy­duk­la­rın­dan, ma­li­yet­ler­de­ki ar­tış üre­ti­ci­yi çok faz­la et­ki­le­mi­yor, ama, Tür­ki­ye­’­de süt üre­ti­ci­miz ta­ma­men ser­best pi­ya­sa eko­no­mi­sin­de ve sa­na­yi­nin be­lir­le­di­ği fi­yat­lar­la üre­tim yap­tı­ğı için, üre­ti­ci­miz çok mağ­dur du­rum­da. Bu des­tek­le­me­ler on­lar için ger­çek­ten çok önem­li nok­ta­day­dı. Ya­ni, sü­tün in­san bes­len­me­sin­de ne ka­dar önem­li bir pro­te­in kay­na­ğı ol­du­ğu­nu da be­lirt­me­ye ge­rek yok. Ki, Tür­ki­ye­’­miz­de tü­ke­tim az ol­mak­la be­ra­ber, bi­zim hay­van­sal pro­te­in tü­ke­ti­mi­mi­zin yüz­de 40’ı­nı süt kar­şı­lı­yor. Bu­nu da dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

Di­ğer ta­raf­tan, ar­ka­daş­lar, süt üre­ti­ci­le­ri­nin kur­muş ol­du­ğu bir­lik­ler var, Da­mız­lık Sı­ğır Ye­tiş­ti­ri­ci­le­ri Bir­li­ği. Ben bi­li­yo­rum ki, AKP mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın için­den de o bir­lik­ler­de gö­rev yap­mış olan ar­ka­daş­la­rı­mız var. Hat­ta, mer­kez bir­li­ğin­de, yö­ne­tim­de gö­rev yap­mış olan ar­ka­daş­la­rı­mız var. O bir­lik­ler üre­ti­ci­le­re hiz­met ve­ri­yor­lar. Ne hiz­me­ti ve­ri­yor? To­hum­la­ma ve­ri­yor, soy kü­tü­ğü hiz­met­le­ri ve­ri­yor, ve­te­ri­ner­lik hiz­met­le­ri ve­ri­yor ve bu­nu pi­ya­sa ko­şul­la­rı­nın çok al­tın­da ve­ri­yor. Ya­ni, üre­ti­ci­mi­zi ko­ru­yan bir tarz­la yap­ma­ya ça­lı­şı­yor. Bir­lik­ler bu yap­mış ol­du­ğu hiz­me­tin be­del­le­ri­ni de bir an­lam­da bu teş­vik­ler­den ke­si­yor­lar, ora­dan alı­yor­lar, üre­ti­ci­miz doğ­ru­dan bir pa­ra öde­mi­yor ken­di­le­ri­ne. Şim­di, da­mız­lık bir­lik­le­ri­… (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Di­bek, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Lüt­fen ta­mam­la­yın.

TUR­GUT Dİ­BEK (De­vam­la) – Bu üre­ti­ci bir­lik­le­ri de çok bü­yük sı­kın­tı içe­ri­sin­de. Çok sa­yı­da, yak­la­şık 500’e ya­kın zi­ra­at mü­hen­di­si ve ve­te­ri­ner he­kim is­tih­dam edi­yor bu bir­lik­ler. Şim­di, yap­mış ol­du­ğu hiz­me­tin kar­şı­lı­ğı­nı ala­mı­yor, üre­ti­ci­ye yap­mış ol­du­ğu, üye­si ol­du­ğu üre­ti­ci­ye. Ya­ni, bu se­fer de ma­aş öde­ye­mez du­ru­ma ge­li­yor, ma­a­şı­nı öde­ye­me­yin­ce­… Ya da iş­ten ele­man çı­kar­mak du­ru­mu­na ge­li­yor. Bu, sı­kın­tı­lı ola­yın zin­cir ola­rak di­ğer nok­ta­sı.

So­nuç ola­rak şunu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Üre­ti­ci­mi­ze öden­me­yen bu des­tek­le­me­ler­den do­la­yı gir­di te­mi­nin­de çok zo­ra düş­tü­ğü­nü be­lirt­mek is­te­rim. Yi­ne, bir­li­ğin­den al­mış ol­du­ğu hiz­me­tin be­de­li­ni öde­ye­me­di­ği için, ora­dan hiz­met ala­ma­ya­ca­ğı için ser­best pi­ya­sa­ya yö­ne­le­ce­ği­ni, ser­best pi­ya­sa­da da bu hiz­me­ti çok da­ha pa­ha­lı, çok da­ha yük­sek fi­yat­la ala­ca­ğı­nı, bu hiz­me­ti ala­ma­yan üre­ti­ci­nin de bel­ki de üre­ti­mi­ni dü­şü­re­ce­ği­ni­… Ne ya­pa­cak? İş­te, hay­van­la­rın sa­yı­sı­nı azal­ta­cak. Bu şekil­de de, so­nuç ola­rak za­ten bu­nun da bi­zim süt üre­ti­mi­mi­zi aşa­ğı­ya çe­ke­ce­ği­ni, ar­tı, tü­ke­ti­ci­yi de bir an­lam­da zo­ra so­ka­ca­ğı­nı be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Bu ko­nu­nun il­gi­li ba­kan­lık­lar­ca, ge­rek Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca ge­rek de Ta­rım Ba­kan­lı­ğın­ca bir an ev­vel, aci­len dik­ka­te alın­ma­sı­nı ta­lep edi­yo­rum ve he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Di­bek.

Şim­di, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ka­mer Genç, dün­kü bir­le­şim tu­ta­na­ğın­da yer alan bir be­ya­nı­nın dü­zel­til­me­si için söz is­te­miş­tir.

Sa­yın Genç, si­ze, be­ya­nı­nı­zın dü­zel­til­me­si için üç da­ki­ka­lık söz ve­ri­yo­rum, bu­yu­run.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Efen­dim, İç Tü­zü­k’­te beş da­ki­ka Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – En faz­la beş da­ki­ka Sa­yın Genç. Ben, si­ze üç da­ki­ka­lık söz ve­ri­yo­rum. Kür­sü­ye gel­di­ği­niz­de baş­la­tı­yo­rum.

Bu­yu­run lüt­fen.

V.- GE­ÇEN TU­TA­NAK HAK­KIN­DA KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­in, 24/10/2007 ta­rih­li 11’in­ci Bir­le­şim tu­ta­na­ğın­da yer alan bir be­ya­nıy­la il­gi­li ko­nuş­ma­sı

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Pe­ki, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dün gün­dem dı­şı ko­nuş­ma yap­tık­tan son­ra, ta­bi­i, ben far­kı­na var­ma­dan Sa­yın Baş­ka­nı­mız be­ni şöy­le uya­rı­yor: “Türk mil­le­ti, dev­le­tiy­le ta­ri­hin en güç­lü bir ül­ke­si­dir. Herhâlde dün­ya dev­let­le­ri ara­sın­da Tür­ki­ye'nin bur­nu­nu sür­te­cek bir kim­se ol­ma­ma­sı ge­re­kir.”

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin çok yü­ce bir dev­let ol­du­ğu­nu, ha­ya­tı­mız, na­mu­su­muz, her şeyi­miz ol­du­ğu­nu, ben her ve­si­ley­le bu­nu ifa­de edi­yo­rum. Be­nim be­ya­na­tım, hiç­bir za­man Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­ni kü­çük dü­şür­mek de­ğil, sa­de­ce Hükûme­ti kas­te­di­yo­rum.

Bu ara­da, ben­den son­ra kür­sü­ye ge­len Tu­rizm Ba­ka­nı Gü­nay da şöy­le di­yor: “Efen­dim ‘fi­lan dev­let­le mü­ca­de­le ede­mez­si­ni­z’ sö­zü, bu ça­tı al­tın­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­si ol­ma­nın id­ra­ki­ni ta­şı­yan hiç­bir üye­ye ya­kış­maz. Bu ça­tı al­tın­da bu­nun söy­len­me­si­ni bir baht­sız­lık ola­rak alı­yo­rum. Ulu­sal du­yar­lı­lık­la­rı­nın yük­sek ol­du­ğu­na inan­dı­ğım ba­zı ar­ka­daş­la­rın da (be­ni) al­kış­la­ma­sı­nı ya­dır­gı­yo­rum.”

Ta­bi­i, ben di­yo­rum ki, Ga­la­ta Ku­le­si­’­ne Türk bay­ra­ğı ye­ri­ne kı­zıl bay­rak asan­la­rın ulu­sal du­yar­lı­lık duy­gu­su ta­şı­ma­la­rı ve bu­na dö­nüş yap­ma­la­rı bi­zi se­vin­di­rir. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Baş­ka, bun­da, be­ni­m… Ya­ni ulu­sal du­yar­lı­lık ka­dar, on­la­rın ta­şı­dı­ğı ulu­sal du­yar­lı­lık­tan da­ha bü­yük du­yar­lı­lık ta­şı­dı­ğı­mı da be­lirt­mek is­te­rim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, il­ko­kul­da­ki yurt­taş­lık bil­gi­si­ni okur­sa­nız, dev­let ne­dir, hükûmet ne­dir, dev­le­tin ku­rum­la­rı ne­dir, dev­let kim­ler­den olu­şur, bun­lar an­la­şı­la­bi­lir.

Be­nim, dün, bu­ra­da ko­nuş­tu­ğum hu­sus şu: Tay­yip Er­do­ğan, za­ma­nın­da Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­’­ne ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­ği söz­ler ver­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Baş­ba­kan” ses­le­ri) Bu söz­ler, Türk Hükûme­ti­ni, Tür­ki­ye'yi zor du­ru­ma dü­şür­dü. Böy­le şey­ler yap­ma­mak la­zım.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti el­bet­te ki bü­yük bir dev­let­tir. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti or­du­suy­la bü­yük bir dev­let­tir, yar­gı­sıy­la bü­yük bir dev­let­tir, mil­le­tiy­le bü­yük bir dev­let­tir. Bu dev­let, sağ­lık­lı ki­şi­ler, ak­lı ba­şın­da ki­şi­ler, Türk ulu­su­nun men­fa­a­ti­ni dü­şü­nen ki­şi­ler ta­ra­fın­dan yö­ne­til­di­ği tak­dir­de, dün­ya­da bu dev­let­le mü­ca­de­le ede­cek hiç­bir dev­let ol­maz. On­la­rı iyi bir an­la­ya­lım ve bu­ra­da Hükûmet bü­yük bir za­af için­de­dir. Hükûme­ti ida­re eden­ler, bu­ra­da, sağ­lık­lı, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin şanı­na, şöh­re­ti­ne, bir­li­ği­ne, bü­tün­lü­ğü­ne uy­gun bir yö­ne­tim gös­ter­se­ler­di, bu­gün bi­zim hiç­bir su­ret­te gi­dip de bil­mem Ame­ri­ka­’­ya, bil­mem İngil­te­re­’­ye, şura­ya bu­ra­ya git­me­mi­ze ge­rek yok­tur. Gü­cü­mü­zü de kul­la­nır, ken­di hak­la­rı­mı­zı sa­vu­nur­duk. Ben, bu­ra­da, Tay­yip Er­do­ğan ve Hükûme­tin yap­tı­ğı ba­si­ret­siz­lik­le­ri di­le ge­tir­dim. İş­te…

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – Sa­yın Baş­ba­ka­n…

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Ben, şim­di ken­di­me gö­re ko­nu­şu­rum. Si­z… Ney­se­…

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – Sa­yın Baş­ba­ka­n…

KA­MER GENÇ (De­vam­la) - Ama, mü­da­ha­le edi­yor­su­nuz.

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – Sa­yın Baş­ba­ka­n…

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, ba­kın, iş­te mü­da­ha­le et­ti­ler. Bir da­ki­ka da­ha ri­ca edi­yo­rum. Za­ten beş da­ki­ka efen­dim. Bir da­ki­ka da­ha ri­ca edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Ko­nu­şur­ken vak­ti­ni­zi kay­be­di­yor­su­nuz Sa­yın Ha­tip.

Lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Efen­dim, tam me­ra­mı­mı an­lat­ma­dım. Ba­kın, sö­zü­mü de kes­ti­ler.

BAŞ­KAN – Me­ra­mı­nız an­la­şıl­mış­tır.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Ney­se­…

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Genç.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin üç öner­ge var­dır; oku­tu­yo­rum:

VI.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin ba­rın­ma so­ru­nu­nun araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/20)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Bu­lun­du­ğu ilin dı­şın­da bir yük­sek öğ­re­tim ku­ru­mu­nu ka­za­nan öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin ya­şa­dı­ğı te­mel so­run­lar­dan bi­ri de yurt so­ru­nu­dur. Sağ­lık­lı, gü­ve­ni­lir ve ucuz ba­rın­ma, ai­le­le­rin büt­çe­le­ri­ni ol­du­ğu ka­dar öğ­ren­ci­le­rin eği­tim­de­ki ba­şa­rı­sı­nı da ya­kın­dan et­ki­le­mek­te­dir.

Bü­yük Ata­tür­k’­ün il­ke­le­ri­ni özüm­se­miş ve ken­di­ne reh­ber edin­miş, Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zi bir mo­dern­leş­me pro­je­si ola­rak gö­ren ve al­gı­la­yan, Ay­dın­lan­ma Dev­ri­mi­nin sü­rek­li­li­ği­ne ina­nan genç­le­rin ye­tiş­me­si için, üni­ver­si­te­ler ka­dar üni­ver­si­te dı­şın­da­ki ya­şam alan­la­rı da et­ki­li­dir.

Dev­let yurt­la­rı­nın ye­ter­siz­li­ği, ev ki­ra­la­rı­nın yük­sek­li­ği, pek çok öğ­ren­ci­yi de­ne­tim­den yok­sun ve da­ha ucuz ba­rın­ma imkânı sağ­la­yan, ba­zı ce­ma­at­le­rin et­ki­sin­de­ki özel yurt­la­ra yö­nel­til­mek­te­dir. Bu yurt­la­rın ve yurt adı al­tın­da­ki ce­ma­at ev­le­ri­nin, Cum­hu­ri­yet ve La­ik­lik kar­şı­tı fi­kir­le­ri genç­le­ri­mi­ze aşı­la­dı­ğı aşikârdır.

Bu teh­li­ke­nin bo­yut­la­rı her ge­çen gün art­mak­ta­dır. Bun­da mev­cut ik­ti­da­rın gör­mez­den ge­lir tav­rı işin bo­yu­tu­nu da­ha da va­him kıl­mak­ta­dır.

İş­te bu nok­ta­da; üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin ba­rın­ma so­run­la­rı­nın ele alın­ma­sı, üni­ver­si­te ve dev­let yurt­la­rı­nın ka­pa­si­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı, özel yurt­la­rın da­ha et­kin bir şekil­de de­net­len­me­si­nin yo­lu­nun açıl­ma­sı ama­cıy­la, Ana­ya­sa­’­nın 98. TBMM İçtü­zü­ğü­’­nün 104 ve 105. mad­de­le­ri uya­rın­ca Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

1- Yıl­maz Ateş                                    (An­ka­ra)

2- En­sar Öğüt                                      (Ar­da­han)

3- Şev­ket Kö­se                                    (Adı­ya­man)

4- Ke­mal De­mi­rel                                (Bur­sa)

5- Hu­lu­si Gü­vel                                  (Ada­na)

6- Ha­lil Ün­lü­te­pe                                 (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

7 - Meh­met Ali Öz­po­lat                      (İstan­bul)

8 - Ya­şar Tü­zün                                  (Bi­le­cik)

9 - Tay­fur Sü­ner                                  (An­tal­ya)

10 - İsa Gök                                        (Mer­sin)

11 - Bü­lent Ba­ra­ta­lı                             (İzmir)

12 – Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan               (Bur­dur)

13 – Ab­du­la­ziz Ya­zar                          (Ha­tay)

14 – Mev­lüt Coş­ku­ner                        (Is­par­ta)

15 – Te­kin Bin­göl                               (An­ka­ra)

16 – Erol Tı­nas­te­pe                             (Er­zin­can)

17 – Ali Rı­za Öz­türk                           (Mer­sin)

18 – Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu          (Kay­se­ri)

19 – Bih­lun Ta­may­lı­gil                        (İstan­bul)

20 – Çe­tin Soy­sal                                (İstan­bul)

21 – Fu­at Çay                                      (Ha­tay)

22 – Tur­gut Di­bek                               (Kırk­la­re­li)

23 – Ali Ars­lan                                   (Muğ­la)

24 – Bil­gin Pa­ça­rız                              (Edir­ne)

25 – Ali İhsan Kök­türk                       (Zon­gul­dak)

26 – Ali Ko­çal                                     (Zon­gul­dak)

27 – Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur                    (Ada­na)

28 – Dur­du Öz­bo­lat                            (Kah­ra­man­ma­raş)

29 – Nes­rin Bay­tok                             (An­ka­ra)

30 – Feh­mi Mu­rat Sön­mez                  (Es­ki­şe­hir)

31 – Gü­rol Er­gin                                 (Muğ­la)

32 – Fev­zi To­puz                                (Muğ­la)

33 – Ali Ok­sal                                     (Mer­sin)

34 – Nec­la Arat                                   (İstan­bul)

35 – Ab­dur­rez­zak Er­ten                      (İzmir)

36 – Meh­met Ali Su­sam                     (İzmir)

Ge­rek­çe:

Tür­ki­ye­’­de 85’i dev­let, 30’u va­kıf ol­mak üze­re top­lam 115 üni­ver­si­te bu­lun­mak­ta­dır. 2006-2007 öğ­re­tim yı­lın­da bu üni­ver­si­te­ler­de 1,5 mil­yon ci­va­rın­da öğ­ren­ci ör­gün öğ­re­nim gör­müş­tür. Bu öğ­ren­ci­le­rin ba­rın­ma ve di­ğer sos­yal ih­ti­yaç­la­rı ise Yurt-Ku­r’­a bağ­lı 219 yurt ve bu yurt­la­rın sa­hip ol­du­ğu 200 bin öğ­ren­ci ka­pa­si­te­si ile kar­şı­lan­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. 2006-2007 öğ­re­tim yı­lın­da ör­gün öğ­re­tim­de yak­la­şık 1,5 mil­yon öğ­ren­ci var­ken 2007-2008 öğ­re­tim yı­lın­da bu sa­yı da­ha ar­ta­cak­tır. Do­la­yı­sıy­la öğ­ren­ci­le­rin yurt so­ru­nu da bü­yü­ye­cek­tir.

Yurt­lar­da yer bu­la­ma­yan ya da mad­di du­ru­mu kö­tü olan öğ­ren­ci­ler, bir an­lam­da ta­ri­kat­la­rın ve ce­ma­at yurt­la­rı­nın ku­ca­ğı­na itil­mek­te­dir.

Bu yurt­lar­da genç­le­ri­miz, cum­hu­ri­ye­tin te­mel il­ke­le­ri­ne inan­ma­yan, din ve vic­dan öz­gür­lü­ğü­ne say­gı duy­ma­yan bi­rey­ler ola­rak ye­tiş­ti­ril­mek­te­dir. Cum­hu­ri­yet ve Ata­türk düş­ma­nı bi­rey­ler ha­li­ne ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lan bu genç­le­ri­miz ne ya­zık ki düş­tük­le­ri bu ba­tak­tan çı­ka­ma­mak­ta­dır­lar. Bu yurt­la­rın sa­yı­la­rı­nın gi­de­rek art­ma­sı, ay­rı­lan kay­nak­la­rın bü­yük­lü­ğü dik­kat çe­ki­ci­dir. Öğ­ren­ci­le­re pi­ya­sa ko­şul­la­rı­nın çok çok al­tın­da su­nu­lan ba­rın­ma ve ye­mek hiz­me­ti, söz ko­nu­su yurt­la­rın fa­a­li­yet ve ger­çek amaç­la­rı ko­nu­sun­da cid­di en­di­şe­le­ri ak­la ge­tir­mek­te­dir.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti, ge­le­ce­ği olan genç­le­ri­ni, çağ­daş, de­mok­ra­tik, öz­gür bi­rey­ler ola­rak ye­tiş­me­le­ri­ni sağ­la­ya­cak ko­şul­la­rı ya­rat­ma ola­nak­la­rı­na sa­hip­tir. Dev­le­ti­mi­zin ye­ter­siz­miş gi­bi gös­te­ril­me­si ka­bul edi­le­mez. Dev­le­tin ola­nak­la­rı­nın ye­ter­siz kal­dı­ğı bir alan­da, de­mok­ra­tik ve la­ik cum­hu­ri­ye­te inan­ma­yan ki­şi ve ku­ru­luş­la­rın ika­me et­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­ma­sı çok dü­şün­dü­rü­cü­dür. Cum­hu­ri­yet hü­kü­met­le­ri­nin bu du­ru­ma se­yir­ci kal­ma­ma­sı ge­re­kir.

Ço­cuk­la­rı­mız ve genç­le­ri­mi­zin ba­rın­ma­la­rı­nı sağ­la­ya­cak sağ­lık­lı ve mo­dern yurt­la­rın ya­pı­mı­na hız ve­ril­me­li­dir. Böy­le­ce ço­cuk­la­rı­mız ve genç­le­ri­mi­zin cum­hu­ri­yet­le ve Ata­tür­k’­le so­ru­nu olan ta­ri­kat ve ce­ma­at yurt­la­rın­da ka­ran­lık ide­o­lo­ji­le­rin et­ki­le­ri­ne ma­ruz kal­ma­la­rı mut­la­ka ön­len­me­li­dir.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) – Baş­ka iş bit­ti de sı­ra bu­na mı gel­di?

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, öğ­ret­men­le­rin so­run­la­rı­nın ve okul­lar­da­ki ye­ter­siz­lik­le­rin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/21)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Öğ­ret­men­ler eği­tim sis­te­mi­mi­zin en te­mel öge­si­dir. Okul­la­rı­mız­da bü­yük bir öğ­ret­men açı­ğı ol­ma­sı­na rağ­men, çok sa­yı­da öğ­ret­men ada­yı­mı­zın da iş­siz do­laş­tı­ğı bi­lin­mek­te­dir. Gö­re­ve baş­la­yan öğ­ret­men­le­ri­miz­de in­san­ca ya­şam­la­rı­nı sür­dü­re­bi­le­cek eko­no­mik ve sos­yal hak­lar­dan mah­rum­dur. Öğ­ret­men­le­ri­mi­zin söz­leş­me­li ve kad­ro­lu ay­rı­mı­na ta­bi tu­tu­la­rak, ay­nı gö­re­ve fark­lı üc­ret öden­me­si de apay­rı ada­let­siz­lik ya­rat­mış­tır. Öğ­ret­men açı­ğı ko­nu­sun­da da­hi ba­kan­lık doğ­ru bir ra­kam­lar ve­re­me­mek­te­dir.

Mil­li eği­ti­mi­miz­de ya­şa­nan kar­ga­şa­nın gi­de­ril­me­si, okul­la­rı­mız­da var olan fi­zi­ki so­run­la­rın çö­zül­me­si, öğ­ret­men­le­ri­mi­zin için­de bu­lun­duk­la­rı sos­yal ve eko­no­mik so­run­la­rın iyi­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la, Ana­ya­sa­’­nın 98’in­ci, TBMM İçtü­zü­ğü­’­nün 104 ve 105. mad­de­le­ri uya­rın­ca Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la,

1-   Yıl­maz Ateş                         (An­ka­ra)

2-   En­sar Öğüt                           (Ar­da­han)

3-   Şev­ket Kö­se                         (Adı­ya­man)

4-   Ke­mal De­mi­rel                     (Bur­sa)

5-   Ha­lil Ün­lü­te­pe                      (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

6-   Meh­met Ali Öz­po­lat            (İstan­bul)

7-   Ali Rı­za Öz­türk                    (Mer­sin)

8-   Tay­fur Sü­ner                        (An­tal­ya)

9-   İsa Gök                                (Mer­sin)

10- Bü­lent Ba­ra­ta­lı                     (İzmir)

11- Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan        (Bur­dur)

12- Ab­du­la­ziz Ya­zar                  (Ha­tay)

13- Mev­lüt Coş­ku­ner                 (Is­par­ta)

14- Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu   (Kay­se­ri)

15- Bih­lun Ta­may­lı­gil                (İstan­bul)

16- Çe­tin Soy­sal                         (İstan­bul)

17- Te­kin Bin­göl                        (An­ka­ra)

18- Erol Tı­nas­te­pe                      (Er­zin­can)

19- Fu­at Çay                              (Ha­tay)

20- Hu­lu­si Gü­vel                       (Ada­na)

21- Tur­gut Di­bek                       (Kırk­la­re­li)

22- Ali Ars­lan                            (Muğ­la)

23- Bil­gin Pa­ça­rız                       (Edir­ne)

24- Ali İhsan Kök­türk                (Zon­gul­dak)

25- Ali Ko­çal                             (Zon­gul­dak)

26- Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur             (Ada­na)

27- Va­hap Se­çer                         (Mer­sin)

28- Dur­du Öz­bo­lat                     (Kah­ra­man­ma­raş)

29- Nes­rin Bay­tok                      (An­ka­ra)

30- Feh­mi Mu­rat Sön­mez          (Es­ki­şe­hir)

31- Gü­rol Er­gin                          (Muğ­la)

32- Fev­zi To­puz                         (Muğ­la)

33- Ali Ok­sal                             (Mer­sin)

34- Nec­la Arat                            (İstan­bul)

35- Ab­dur­rez­zak Er­ten               (İzmir)

36- Meh­met Ali Su­sam              (İzmir)

Ge­rek­çe:

Ül­ke­miz­de or­ta ve uzun va­de­li eği­tim po­li­ti­ka­la­rı­nın ol­ma­yı­şı, ye­ni öğ­re­tim yı­lı­na cid­di so­run­lar, kav­ram ve sa­yı tar­tış­ma­la­rı­nın göl­ge­sin­de gi­ril­me­si­ne ne­den ol­mak­ta­dır.

Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­ca, en iyi bi­lin­me­si ge­re­ken ko­nu­lar­da bi­le, net ve do­yu­ru­cu açık­la­ma­lar ya­pı­la­ma­mak­ta­dır. Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan öğ­ret­men açı­ğı hak­kın­da, ay­rı ta­rih­ler­de fark­lı ra­kam­lar ve­ril­me­si bu­nun en çar­pı­cı ör­nek­le­rin­den bi­ri­dir. Bu ko­nu­da ba­kan­lık ve eği­tim­le il­gi­li si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin ver­di­ği ra­kam­lar ara­sın­da­ki bü­yük fark ol­ma­sı dik­kat çe­ki­ci­dir.

Okul­la­rı­mı­zın fi­zi­ki şart­la­rı­nın ye­ter­siz­li­ği­nin ya­nı sı­ra öğ­ret­men­le­ri­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu eko­no­mik ve sos­yal sı­kın­tı­lar eği­tim sis­te­mi­mi­zi ve eği­tim ka­li­te­mi­zi olum­suz yön­de et­ki­le­mek­te­dir. Ya­pı­lan araş­tır­ma­la­ra gö­re; okul­la­rı­mı­zın yüz­de 46’sı­nın bah­çe­si dar, yüz­de 49’u ka­la­ba­lık, yüz­de 52’si ders­lik sı­kın­tı­sı çe­ki­yor, yüz­de 50’si­nin sı­ra, ma­sa, tah­ta tü­rü do­na­nım­la­rın­da, yüz­de 65’i ise ders araç ge­reç­le­rin­de ek­sik­lik­ler var, yüz­de 70’inin gü­nü­müz ko­şul­la­rı­na uy­gun la­bo­ra­tu­ar ve atöl­ye­si bu­lun­mu­yor.

Ders­lik ba­şı­na dü­şen öğ­ren­ci sa­yı­sı; il­köğ­re­tim­de 60, li­se­ler­de ise 53’tür. Spor sa­lo­nu ba­şı­na il­köğ­re­tim­de 5 bin 412, nor­mal li­se­ler­de 3 bin 334 ki­şi dü­şü­yor. Okul­la­rın yüz­de 66’sı­nın tu­va­let­le­ri ba­kım­sız ve yüz­de 72’si hij­yen so­run­la­rı ya­şı­yor. Bir tu­va­le­ti il­köğ­re­tim­de 117, li­se­ler­de 145 öğ­ren­ci­nin or­tak ola­rak kul­la­nı­yor. İlköğ­re­tim okul­la­rı­nın yüz­de 82’sin­de oku­la ye­ni baş­la­yan ço­cuk­lar­la iki­li ka­de­me öğ­ren­ci­le­ri ay­nı bi­na­da ders gö­rü­yor. İlköğ­re­tim­le­rin yüz­de 70’i, nor­mal li­se­le­rin yüz­de 68’i iki­li öğ­re­tim ya­pı­yor. Ay­rı­ca, her dört okul­dan 3’ü (yüz­de 74) öde­nek sı­kın­tı­sı çe­ki­yor, okul­lar dö­nem baş­la­rın­da ve­li ve öğ­ren­ci­ler­den top­la­nan yar­dım­lar­la (harç­lar­la, kat­kı pay­la­rıy­la) ayak­ta du­ra­bi­li­yor.

Okul­la­rı­mı­zın ya­rı­sın­da öğ­ret­men açı­ğı bu­lun­ma­sı­na rağ­men, bu kad­ro­la­ra ata­ma ya­pıl­ma­ma­sı, me­zun­la­rın uzun­ca bir sü­re ata­ma bek­le­me­si, öğ­ret­men­lik mes­le­ği­nin say­gın­lı­ğı ve mes­le­ğin ge­le­ce­ği açı­sın­dan cid­di so­run­lar teş­kil et­mek­te­dir.

Öğ­ret­men­le­ri­mi­zin söz­leş­me­li ve kad­ro­lu ay­rı­mı­na ta­bi tu­tu­la­rak, ay­nı gö­re­ve fark­lı üc­ret­ler öden­me­si, ça­lış­ma ba­rı­şı ve ve­rim­li­li­ği­ni olum­suz yön­de et­ki­le­mek­te­dir.

Ne ya­zık ki, Mil­li eği­tim po­li­ti­ka­mız, AKP ik­ti­da­rı dö­ne­min­de ya­şa­nan be­lir­siz­lik­ler ne­de­niy­le âde­ta yaz boz tah­ta­sı ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir. Bu dö­nem­de Mil­li eği­tim po­li­ti­ka­mız, Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de hiç gö­rül­me­miş bir şekil­de kad­ro­laş­ma hır­sı­na kur­ban edil­miş­tir.

Bu ko­nu­da ve­ri­le­bi­le­cek en çar­pı­cı ör­nek­ler­den bi­ri de Ta­lim ve Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­kan­lı­ğın­da ya­şa­nan kad­ro­laş­ma­dır; bu ku­rul­da gö­rev ya­pan tec­rü­be­li 145 kad­ro­lu in­ce­le­me uz­ma­nı bu­lun­mak­ta iken, bu uz­man­la­ra ko­mis­yon­lar­da gö­rev ve­ril­me­ye­rek, bu uz­man­la­rın ye­ri­ne tec­rü­be­si ol­ma­yan öğ­ret­men­le­rin ça­lış­tı­rıl­ma­sı­dır.

Ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği ve gü­nü­müz dün­ya­sı­nın ko­şul­la­rı­na uy­gun, sağ­lık­lı ne­sil­le­rin ye­tiş­ti­ril­me­si için, mil­li eği­tim po­li­ti­ka­la­rı­mı­zın göz­den ge­çi­ril­me­si ve eği­tim sis­te­min­de va­ro­lan ek­sik­lik­le­rin gi­de­ril­me­si­ni bir zo­run­lu­luk­tur.

                                                                                                                        18.10.2007

3.-Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal De­mi­rel ve 33 mil­let­ve­ki­li­nin, Ulu­da­ğ’­ın do­ğal zen­gin­lik­le­ri­nin ko­run­ma­sı, ge­liş­ti­ril­me­si ve de­ğer­len­di­ril­me­si için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/22)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Bur­sa ilin­de bu­lu­nan Ulu­da­ğ’­ın sa­hip ol­du­ğu do­ğal zen­gin­lik­le­rin ye­ni­den de­ğer­len­di­ri­le­rek, ile­ri­ye yö­ne­lik ola­rak or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek ak­sak­lık­la­rın ve so­run­la­rın er­ken za­man­da fark edil­me­si ve do­ğal ya­pı­sı­nın ko­ru­ma­ya alı­na­rak, so­run­la­rı­nın araş­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la, Ana­ya­sa­nın 98. TBMM İç Tü­zü­ğü­nün 104. ve 105. mad­de­le­ri uya­rın­ca Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

1- Ke­mal De­mi­rel                            (Bur­sa)

2- Hu­lu­si Gü­vel                               (Ada­na)

3- En­sar Öğüt                                  (Ar­da­han)

4- Şev­ket Kö­se                                (Adı­ya­man)

5- Meh­met Ali Öz­po­lat                    (İstan­bul)

6- Ya­şar Tü­zün                                (Bi­le­cik)

7- Tay­fur Sü­ner                               (An­tal­ya)

8- İsa Gök                                        (Mer­sin)

9- Çe­tin Soy­sal                                (İstan­bul)

10- Bü­lent Ba­ra­ta­lı                           (İzmir)

11- Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan              (Bur­dur)

12- Ab­du­la­ziz Ya­zar                        (Ha­tay)

13- Mev­lüt Coş­ku­ner                       (Is­par­ta)

14- Ali Rı­za Öz­türk                         (Mer­sin)

15- Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu        (Kay­se­ri)

16- Fu­at Çay                                    (Ha­tay)

17- Bih­lun Ta­may­lı­gil                      (İstan­bul)

18- Te­kin Bin­göl                              (An­ka­ra)

19- Ha­lil Ün­lü­te­pe                           (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

20- Erol Tı­nas­te­pe                            (Er­zin­can)

21- Tur­gut Di­bek                             (Kırk­la­re­li)

22- Bil­gin Pa­ça­rız                            (Edir­ne)

23- Ali İhsan Kök­türk                     (Zon­gul­dak)

24- Ali Ko­çal                                   (Zon­gul­dak)

25- Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur                   (Ada­na)

26- Va­hap Se­çer                              (Mer­sin)

27- Dur­du Öz­bo­lat                           (Kah­ra­man­ma­raş)

28- Nes­rin Bay­tok                           (An­ka­ra)

29- Feh­mi Mu­rat Sön­mez                (Es­ki­şe­hir)

30- Gü­rol Er­gin                               (Muğ­la)

31- Fev­zi To­puz                               (Muğ­la)

32- Ali Ok­sal                                   (Mer­sin)

33- Ab­dur­rez­zak Er­ten                     (İzmir)

34-Meh­met Ali Su­sam                     (İzmir)

Ge­rek­çe:

Bur­sa ili­mi­zin ta­cı ka­bul edi­len Ulu­dağ, bir dö­nem Bi­zans­lı Ke­şiş­ler­ce sı­ğı­nak ola­rak kul­la­nıl­dı­ğı için Os­man­lı­lar ta­ra­fın­dan “Ke­şiş da­ğı” ola­rak ad­lan­dı­rıl­mış­tır. Ulu­dağ yük­sek­li­ği 2.543 met­re olan vol­ka­nik bir dağ­dır. Bur­sa­’­nın 36 km gü­ne­yin­de bu­lun­mak­ta­dır.

Kış spor­la­rı­nı se­ven­ler için bu­ra­sı, sa­de­ce bir­kaç zi­ya­ret­ten son­ra bi­le tam bir tut­ku­ya dö­nüş­mek­te­dir. Ya­zın ise do­ğal zen­gin­lik­le­riy­le ay­rı bir gü­zel­dir.

Da­ğın 12.732 hek­tar­lık bö­lü­mü, 1961 yı­lın­da Mil­li Park ola­rak ay­rıl­mış­tır. Mil­li park sta­tü­sü uy­gu­la­ma­lı Ulu­da­ğ’­da zi­ya­ret­çi­ler, yıl bo­yu ko­nak­la­ma te­sis­le­rin­den ve Ki­raz­lı­yay­la, Sa­rı­a­lan, Ço­ban­ka­ya­’­da dü­zen­len­miş olan gü­nü­bir­lik alan­lar­dan da ya­rar­la­na­bil­mek­te­dir­ler.

Ulu­da­ğ’­da res­mi ku­rum­la­ra ve özel sek­tö­re ait bir çok te­sis ya­nın­da, Ka­yak Fe­de­ras­yo­nu­na ait te­sis­ler de bu­lun­mak­ta­dır.

Ka­yak te­sis­le­ri ve ko­nak­la­ma imkânla­rı, yaz ay­la­rın­da kamp­çı­lık, trek­king ve gü­nü­bir­lik pik­nik ala­nı ola­rak ya­rar­la­nıl­ma­sı Ulu­da­ğ’ı her mev­sim çe­ki­ci kıl­mak­ta­dır. Te­le­fe­rik ve ka­ra yo­lu ile ula­şım sağ­la­na­bil­mek­te­dir.

Ulu­da­ğ’­da İlk­ba­har­da yem­ye­şil uza­nan or­man, son­ba­har­da sa­rı, tu­run­cu, kah­ve­ren­gi, ko­yu ye­şil gi­bi renk­le­re bü­rü­nür­ken, sert ka­ya­lar anıt­sal gü­zel­lik­ler ser­gi­le­mek­te­dir. Ulu­dağ Mil­li Par­kı­’n­da 250 de­ği­şik grup­tan yak­la­şık 700 tür­de ot­su ve göv­de­li bit­ki­ler bu­lun­mak­ta­dır. Ma­yıs ile Ağus­tos ay­la­rı ara­sın­da yüz­ler­ce de­ği­şik çi­çek tü­rü Ulu­da­ğ’­da gö­rü­le­bil­mek­te­dir. Ulu­da­ğ’­ın zir­ve­le­rin­de bir kıs­mı ya­zın ku­ru­yan 9 adet bu­zul gö­lü mev­cut­tur.

Bur­sa­’­nın su kay­na­ğı hav­za­sı­nı oluş­tu­ran, ha­va­sı­nın ve do­ğa­sı­nın kay­na­ğı olan Ulu­da­ğ’­ın, sa­hip ol­du­ğu do­ğal zen­gin­lik­le­rin be­lir­len­me­si ve bun­la­rın ko­run­ma­sı ama­cıy­la;

Yer­le­şim ve ya­pı­lan­ma ile il­gi­li so­run­la­rı­nın or­ta­ya ko­yul­ma­sı.

Her ge­çen gün aza­lan or­man do­ku­su­nun ko­run­ma­sı ile il­gi­li ya­pı­la­bi­le­cek­le­rin sap­tan­ma­sı.

Ulu­da­ğ’­da­ki bit­ki­sel do­ku ve çi­çek­ler­de­ki çe­şit­li­li­ğin be­lir­len­me­si (ör­ne­ğin: Ob­riz­ya, Dön­ba­ba, Sı­ğır­kuy­ru­ğu, Kar­de­len vb.) için ça­lış­ma ya­pıl­ma­sı ve bit­ki­ler­de­ki çe­şit­li­li­ğin ko­run­ma­sı.

Sa­hip ol­du­ğu ma­den ya­tak­la­rı­nın du­ru­mu­nun be­lir­le­ne­rek, bu ma­den ya­tak­la­rın­dan aza­mi dü­zey­de ya­rar­la­nıl­ma­sı ve bu kay­nak­la­rın ül­ke eko­no­mi­si­ne ak­ta­rıl­ma yol­la­rı­nın be­lir­len­me­si.

Özel­lik­le Vol­fram ma­de­ni­nin iş­ler ha­le ge­ti­ri­le­rek ül­ke eko­no­mi­si­ne kat­kı sağ­lar ha­le ge­ti­ril­me­si.

Ulu­da­ğ’­ın tu­rizm po­tan­si­ye­li­nin be­lir­len­me­si ve bu po­tan­si­ye­lin en iyi şekil­de kul­la­nı­la­rak, ül­ke eko­no­mi­si­ne en üst dü­zey­de kat­kı­sı­nın sağ­lan­ma­sı.

Ulu­da­ğ’­ın sa­hip ol­du­ğu ta­ri­hi ya­pı­lın ko­run­ma­sı için Ulu­da­ğ’­da ön­ce­ki yüz­yıl­lar­da in­şa edil­miş olan, ta­rih eser ka­lın­tı­la­rı­nın (ör­ne­ğin, ba­zi­li­ka­lar) uy­gun bi­çim­de res­to­re edi­le­rek, tu­riz­me açıl­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sı.

Ya­pı­lan­ma adı al­tın­da or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek or­man tah­ri­ba­tı­nın ve çev­re kir­li­ği­nin önü­ne ge­çil­me­si.

Dü­zen­siz kent­leş­me­den Ulu­da­ğ’­ın etek­le­ri­nin de et­ki­len­me­si­ni ön­le­yi­ci ted­bir­ler alın­ma­sı.

Ge­rek Bur­sa, ge­rek­se Mar­ma­ra böl­ge­si­nin ik­li­mi­nin olu­şu­mun­da bü­yük et­ki­si olan Ulu­da­ğ’­ın, sa­hip ol­du­ğu do­ğal ya­pı­nın ko­run­ma­sı ve bu kay­nak­lar­dan ge­le­cek­te de ya­rar­la­nı­la­bil­me­si için, acil ey­lem plan­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı.

Ko­nu­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak, ön­le­ne­bi­lir se­bep­ler yü­zün­den Ulu­da­ğ’­da mey­da­na ge­le­bi­le­cek so­run­lar­la il­gi­li za­ma­nın­da ön­lem alın­ma­sı ve ge­ri dö­nü­le­me­ye­cek za­rar­la­rın ön­ce­den fark edil­me­si ge­rek­mek­te­dir.

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Öner­ge­ler gün­dem­de­ki yer­le­ri­ni ala­cak ve Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ön gö­rüş­me­ler sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­cak­tır.

Gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

1’in­ci sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

VI­I.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/308) (S. Sa­yı­sı: 12) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ge­çen bir­le­şim­de ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tı.

Şim­di, mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ HÜ­KÜ­ME­Tİ İLE SU­U­Dİ ARA­BİS­TAN KRAL­LI­ĞI

HÜ­KÜ­ME­Tİ ARA­SIN­DA GÜ­VEN­LİK, UYUŞ­TU­RU­CU VE PSİ­KOT­ROP

MAD­DE­LER­LE MÜ­CA­DE­LE ALA­NIN­DA İŞ­BİR­Lİ­Ğİ AN­LAŞ­MA­SI­NIN

ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR  KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 12 Şubat 2005 ta­ri­hin­de Ri­ya­d’­da im­za­la­nan “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı”­nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

1’in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – 2’ nci mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

2’nci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – 3’ün­cü mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

3’ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu yar­dı­ma rağ­men de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin, oy pu­su­la­la­rı­nı, oy­la­ma için ön­gö­rü­len üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Ay­rı­ca, vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan­lar var ise han­gi ba­ka­na vekâle­ten oy kul­lan­dı­ğı­nı, oyu­nun ren­gi­ni ve ken­di­si­nin ad ve so­ya­dı ile im­za­sı­nı da ta­şı­yan oy pu­su­la­sı­nı, yi­ne, oy­la­ma için ön­gö­rü­len üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hükûme­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın açık oy­la­ma so­nu­cu:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı :  266

Ka­bul                      :  266 (x)

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır. Ha­yır­lı ol­sun.

                            

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

2’nci sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın  Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/313) (S. Sa­yı­sı: 13) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 13 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen, grup­lar adı­na, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Ah­met Gök­han Sa­rı­çam, Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li; Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Rıd­van Yal­çın, Or­du Mil­let­ve­ki­li; De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na Ha­sip Kap­lan, Şır­nak Mil­let­ve­ki­li.

Bi­rin­ci söz, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Ah­met Gök­han Sa­rı­çam, Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­çam. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ko­nuş­ma sü­re­niz 20 da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı, 16 Şubat 2005 ta­ri­hin­de Sa­ray­bos­na­’­da iki ta­raf ta­ra­fın­dan im­za­lan­mış­tır. An­laş­ma, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek ara­sın­da mev­cut coğ­ra­fi, si­ya­si ve kül­tü­rel iliş­ki­ler doğ­rul­tu­sun­da ge­liş­me eği­li­mi gös­te­ren sos­yal ve eko­no­mik iliş­ki­le­rin hu­ku­ki çer­çe­ve­si­ni oluş­tur­mak ama­cıy­la ha­zır­lan­mış­tır.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı, teb­li­gat ve is­ti­na­be ko­nu­la­rın­da ad­li yar­dım­laş­ma­yı ko­lay­laş­tır­ma ama­cı­na yö­ne­lik­tir. Bu­nun ya­nın­da an­laş­ma­da yer alan ta­nı­ma ve ten­fi­ze iliş­kin hü­küm­ler­le ta­raf­lar­dan bi­ri­nin mah­ke­me­le­rin­ce hu­ku­ki ve ti­ca­ri ko­nu­lar­da ve­ri­len ka­rar­lar ile taz­mi­nat ile il­gi­li ce­za­i ko­nu­lar­da­ki mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın be­lir­li şart­la­rı ta­şı­ma­sı ha­lin­de di­ğer ül­ke­de ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi müm­kün kı­lın­mış­tır.

An­laş­ma, dört kı­sım ve 23 mad­de­den oluş­mak­ta­dır. Bi­rin­ci kı­sım­da yer alan 1 ila 5’in­ci mad­de­ler ge­nel hü­küm­le­ri; ikin­ci kı­sım­da yer alan 6 ila 15’in­ci mad­de­ler hu­ku­ki ve ti­ca­ri ko­nu­lar­da ad­li yar­dım­laş­ma, bel­ge­ler, yar­gı­la­ma mas­raf­la­rı ve te­mi­nat­tan mu­a­fi­ye­te iliş­kin hü­küm­le­ri; üçün­cü kı­sım­da yer alan 16 ile 20’nci mad­de­ler hu­ku­ki ve ti­ca­ri ko­nu­lar­da ve­ri­len mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi­ne iliş­kin hü­küm­le­ri, dör­dün­cü kı­sım­da yer alan 21 ile 23’ün­cü mad­de­ler ise ni­ha­i hü­küm­le­ri ih­ti­va et­mek­te­dir.

An­laş­ma­’da, her iki dev­le­tin Ada­let Ba­kan­lık­la­rı mer­ke­zi ma­kam ola­rak ta­yin edil­miş­tir. An­laş­ma­’da özel­lik­le, her iki ül­ke va­tan­daş­la­rı­na eşit mu­a­me­le, ad­li mer­ci­le­re baş­vu­ru­da ko­lay­lık, te­mi­nat­tan mu­a­fi­yet, ad­li mü­za­he­ret­ten ya­rar­lan­ma, ta­nık ve bi­lir­ki­şi­le­rin ko­run­ma­sı, yu­ka­rı­da ni­te­li­ği açık­la­nan mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi, ad­li yar­dım ta­lep­le­ri­nin kaç nüs­ha ola­ca­ğı, ter­cü­me­si­nin han­gi dil­de ya­pı­la­ca­ğı gi­bi hu­sus­lar dü­zen­len­miş­tir.

                                

(x) 13 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

An­laş­ma­’da ay­rı­ca, ad­li yar­dım ta­lep­le­rin­de yer al­ma­sı ge­re­ken hu­sus­la­ra, ta­lep­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­sin­de uy­gu­la­na­cak mev­zu­a­ta ve ta­lep­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­ye­ce­ği du­rum­la­ra iliş­kin hü­küm­le­re de yer ve­ril­miş­tir.

Bu An­laş­ma 2005 yı­lın­da im­za­lan­mış­tır ama Bos­na-Her­se­k’­le iliş­ki­le­ri­miz çok de­rin ta­rihî gün­le­re uzan­mak­ta­dır. Bil­di­ği­niz gi­bi, 1463 yı­lın­da Bos­na-Her­se­k’­te Os­man­lı­­nın hi­ma­ye­si­ne gir­me­si, Boş­nak­la­rın Müs­lü­man ol­ma­sıy­la be­ra­ber, Bos­na-Her­sek böl­ge­si­nin Os­man­lı ta­ri­hin­de önem­li bir ye­ri ol­muş, Os­man­lı Dev­le­ti­’­nin Bal­kan­lar­da ve Av­ru­pa­’­da da­ya­nak nok­ta­la­rın­dan ka­bul gör­dü­ğü ve en çok iliş­ki­le­ri­ni de­rin­leş­tir­di­ği ül­ke­ler­den ve mil­let­ler ol­muş­lar­dır. O gün­ler­den bu­gün­le­re uza­nan de­rin ve kök­lü iliş­ki­le­ri­miz uzun sü­re ke­sin­ti­ye uğ­ra­ma­dan de­vam et­miş, da­ha son­ra Bos­na-Her­se­k’­te ye­ni ya­pı­la­nan bir­ta­kım yö­ne­tim­ler­le uzun sü­re de ke­sin­ti­ye uğ­ra­mış­tır. Da­ha son­ra, Ti­to yö­ne­ti­mi­nin dev­ril­me­sin­den son­ra, 1992 yı­lın­da özel­lik­le baş­la­yan iç ça­tış­ma­lar es­na­sın­da Bos­na-Her­se­k’­te­ki Boş­nak kar­deş­le­ri­miz de­rin acı­la­ra mus­ta­rip ol­muş­lar­dır. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ve Türk mil­le­ti Bos­na­lı kar­deş­le­ri­ni bu dö­nem­de de unut­ma­mış, her za­man on­la­rın yan­la­rın­da ol­muş­tur.

Ta­bi­i, Bos­na-Her­se­k’i ve Bos­na-Her­se­k’­te ya­şa­nan iç ça­tış­ma­la­rı anıp da akil dev­let ada­mı ola­rak anı­lan rah­met­li Ali­ya İzzet­be­go­vi­ç’i an­ma­mak da müm­kün de­ğil. Ali­ya İzzet­be­go­viç, o kan­lı iç ça­tış­ma gün­le­rin­de Boş­nak­la­rın ve o böl­ge­de­ki Hır­vat­la­rın ön­de­ri ola­rak, o böl­ge üze­rin­de bir­ta­kım hak ve id­di­a­lar­da bu­lu­nan Sırp­la­rın sal­dı­rı­la­rı­na kar­şı iki top­lu­mu or­ga­ni­ze et­miş ve bil­ge dev­let adam­lı­ğı sa­ye­sin­de da­ha bü­yük acı­lar ya­şan­ma­dan Boş­nak­la­rın ve Hır­vat­la­rın öz­gür­lü­ğe ka­vuş­ma­sı­na öna­yak ol­muş­tur. Ken­di­si­ni bu­ra­dan rah­met­le anı­yo­ruz.

2005 yı­lın­da Mos­tar Köp­rü­sü­’­nün iç sa­vaş es­na­sın­da yı­kıl­ma­sın­dan son­ra, Bir­leş­miş Mil­let­ler nez­din­de ya­pı­mı­na baş­la­nıl­dık­tan son­ra, bi­ti­ril­me­si ve hiz­me­te açıl­ma­sı es­na­sın­da Sa­ray Bos­na­’­da bu­lun­dum. Bu es­na­da o böl­ge­de Türk okul­la­rı­nın açıl­ma­sı nok­ta­sın­da da bir gay­re­tin ol­du­ğu­nu gör­dük. Bos­na-Her­sek dev­le­tiy­le gi­ri­len iki­li iliş­ki­le­rin ne­ti­ce­sin­de Sa­ray Bos­na­’­da bir Türk ko­le­ji açıl­dı. Bu ko­le­jin te­mel at­ma tö­re­nin­de bu­lun­duk ve bu te­me­lin atıl­ma­sı­nın şere­fi­ne biz de or­tak ol­duk. O es­na­da ora­da bu­lu­nan bir Hır­va­t’­ın söz­le­ri ger­çek­ten çok an­lam­lıy­dı. “Siz bu­gün bu böl­ge­ye yap­mış ol­du­ğu­nuz hiz­met­le­rin bi­ri­le­ri ta­ra­fın­dan yı­kın­tı­la­rı­nı or­ta­dan kal­dı­rıp tek­rar­dan bu böl­ge in­sa­nı­na ta­rih­te­ki gi­bi su­nul­ma­sı­na hiz­met et­ti­niz ve bu­gün yi­ne bu böl­ge in­sa­nı­nın dün­ya­ya en­teg­re ol­ma­sı nok­ta­sın­da çok önem­li ye­re sa­hip ola­ca­ğı­na inan­dı­ğı­mız bir oku­lun da te­me­li­nin atıl­ma­sı­na or­tak olu­yor­su­nuz. Bu, Os­man­lı­nın to­run­la­rı­nın bi­zi unut­ma­dı­ğı­nın ve bi­zim­le be­ra­ber ol­du­ğu­nun çok önem­li bir gös­ter­ge­si­dir. Bu iliş­ki­le­rin de­va­mı için, biz de, Bos­na-Her­se­k’­te ya­şa­yan top­lum­lar ola­rak, üze­ri­mi­ze dü­şe­ni ya­pa­ca­ğız.” ifa­de­le­ri­ni kul­lan­mış­tır. Bu, be­ni, o coğ­raf­ya­da yüz­yıl­lar­ca hâki­mi­yet kur­muş, ama kur­muş ol­du­ğu hâki­mi­yet es­na­sın­da, böl­ge­de ya­şa­yan in­san­la­ra as­la ve as­la zul­met­me­miş; ak­si­ne, on­la­ra hiz­met gö­tür­müş, ken­di iç­le­rin­de bir­bir­le­ri­ne zul­met­me­me­le­ri ko­nu­sun­da da en bü­yük te­mi­nat ol­muş bir mil­le­tin to­ru­nu ol­mak nok­ta­sın­da bü­yük bir onur ver­miş­tir.

Yi­ne, bu­gün, ora­lar­da, Türk mil­le­ti­nin ve va­tan­daş­la­rı­mı­zın o in­san­la­rı yal­nız bı­rak­ma­dı­ğı­nın bir gös­ter­ge­si ola­rak, eği­tim nok­ta­sın­da, ti­ca­ret nok­ta­sın­da gay­ret­le­ri­ni gör­mek de be­ni yi­ne ay­rı­ca mut­lu et­miş­tir.

Biz, ta­rih­ten ge­len bu be­ra­ber­li­ği­mi­zin ve kar­deş­li­ği­mi­zin ile­le­bet de­vam et­me­si­ni, Bal­kan­lar­da ve Av­ru­pa­’­nın de­ği­şik yer­le­rin­de olan mil­let­ler­le geç­miş­ten ge­len iliş­ki­le­ri­mi­zin bu­gün de hükûmet­le­ri­miz ta­ra­fın­dan de­vam et­ti­ril­me­si­ni, in­san­la­rı­mı­zın geç­miş­te ya­pı­lan­la­rı bu­gün de sa­hip­len­me­si­ni gıp­tay­la ve onur­la kar­şı­lı­yor, bu iliş­ki­le­rin en gü­zel şekil­de de­vam et­me­si­ni di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sa­rı­çam.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Rıd­van Yal­çın, Or­du Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Yal­çın. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

MHP GRU­BU ADI­NA RID­VAN YAL­ÇIN (Or­du) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Mec­lis Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ve­si­ley­le, Baş­kan­lık kür­sü­sün­de mo­dern Türk ka­dı­nı­nı la­yı­kıy­la tem­sil eden Sa­yın Ak­şe­ner ve Sa­yın Mum­cu­’­ya da Gru­bum adı­na teb­rik­le­ri­mi ile­ti­yor, her iki Sa­yın Baş­kan Ve­ki­liy­le de gu­rur duy­du­ğu­mu­zu be­lir­ti­yo­rum.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Di­ğer ka­dın­lar gay­ri­mo­dern mi?

RID­VAN YAL­ÇIN (De­vam­la) – Sa­yın  Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; aziz va­ta­nı­mız ve mil­le­ti­mi­zin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü ve dev­le­ti­mi­zin be­ka­sı için şehit ol­muş ev­lat­la­rı­mı­zı, ben de rah­met, min­net ve şük­ran­la anı­yo­rum.

Ne ya­zık ki, sa­lı gü­nü Or­du­’­nun Kum­ru il­çe­sin­den, şehit olan Ze­ke­ri­ya Ya­tı kar­de­şi­mi­zi on bin­ler­ce Or­du­lu­nun göz yaş­la­rı ara­sın­da ebedî is­ti­ra­hatgâhı­na uğur­la­ya­rak ara­nı­za ka­tıl­dım.

Şehi­di­mi­zin ai­le­si ve göz gö­ze gel­di­ği­miz her­kes “Ar­tık bir şey­ler ya­pın di­yen göz­ler­le ba­kı­yor­du ba­na ve di­ğer mil­let­ve­kil­le­ri­ne. Üzül­düm, ezil­dim ama ay­nı za­man­da bir kez da­ha if­ti­har et­tim böy­le bir mil­le­tin ev­la­dı ol­mak­tan. Çün­kü bu mil­le­tin ta­ma­mı, bu­gün “He­pi­miz Meh­me­tiz” di­ye hay­kı­rı­yor. Genç, yaş­lı on bin­ler­ce in­sa­nı­mız gö­nül­lü as­ke­re git­mek için as­ker­lik şube­le­ri­ne akın edi­yor. Oğ­lu ter­hi­si­ne dört ay ka­la şehit olan bir ba­ba, şehit ev­la­dı­nın ka­lan sü­re­si­ni ta­mam­la­mak için di­lek­çe ve­ri­yor. Onun için, ha­in­ler iyi bil­sin ki, ar­ka­la­rın­da kim ve han­gi odak olur­sa ol­sun, bu mil­le­ti, bu va­ta­nı as­la bö­le­me­ye­cek­ler.

Bu kür­sü­den za­man za­man bü­tün grup­lar mil­le­ti­mi­zin his­si­ya­tı­na uyup “Tek va­tan, tek mil­let, tek bay­rak.” de­di. Bu­nun için ise tek bi­lek ol­mak ge­re­ki­yor, tek yü­rek ol­mak ge­re­ki­yor. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bi­li­yor­su­nuz te­rör ko­nu­sun­da, Hükûme­tin ta­le­biy­le, RTÜK bir ya­yın ya­sa­ğı koy­du. Bu bel­ki ma­kul de kar­şı­la­na­bi­lir. “Mil­le­ti­mi­zin mo­ra­li bo­zul­du” de­ni­yor, doğ­ru. Mo­ra­li­mi­zin yük­sel­me­si için yal­nız­ca ya­yın ya­sa­ğı de­ğil, ha­in­le­rin ve ha­mi­le­ri­nin te­pe­si­ne in­mek de ge­re­ki­yor. Mil­let, Hükûmet­ten de, Mec­lis­ten de bu­nu bek­li­yor. Mil­le­ti­miz be­del öde­me­nin ya­nın­da, be­del ödet­tir­me­yi de bek­li­yor. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­ki bir­le­şim­ler­de, Bos­na-Her­sek ile ya­pı­lan baş­ka an­laş­ma­la­rın uy­gun bu­lun­ma­sı­na da­ir ka­nun­la­rın gö­rüş­me­le­rin­de, Bos­na-Her­se­k’­in ül­ke­miz ba­kı­mın­dan öne­mi, iliş­ki­le­ri­mi­zin ta­rihî ge­li­şi­mi, ti­ca­ret hac­mi­miz uzun uzun an­la­tıl­dı. Ben­se tek­ra­ra kaç­ma­dan, kı­sa­ca, hu­ku­ki ve ti­ca­ri ko­nu­lar­da ad­li iş bir­li­ği an­laş­ma­sı­nın öne­mi ve kap­sa­mı­nı yü­ce he­ye­ti­ni­ze arz et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ona­yı­nın uy­gun bu­lun­ma­sı­na iliş­kin gö­rüş­me yap­tı­ğı­mız ta­sa­rı­nın da­yan­dı­ğı An­laş­ma, 16 Şubat 2005 ta­ri­hin­de Sa­ray­bos­na­’­da im­za­lan­mış­tır. Da­ha ön­ce de bir­çok ko­nu­da iş bir­li­ği an­laş­ma­sı yap­tı­ğı­mız ve özel­lik­le ya­şa­dı­ğı ça­tış­ma­lar ne­de­niy­le çok sa­yı­da ma­sum va­tan­da­şı kat­le­di­lip, on bin­ler­ce va­tan­da­şı da göç et­mek zo­run­da kal­mış bu kar­deş ül­ke­ye, ser­best ti­ca­ret an­laş­ma­la­rı ile de dev­le­ti­miz des­tek ol­ma­ya ça­lış­mış­tır.

Bu An­laş­ma ile iki ül­ke ara­sın­da, ti­ca­ri ve özel­lik­le hu­kuk ala­nın­da kar­şı­lık­lı yar­dım­laş­ma ve ad­li me­se­le­le­rin ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir.

Yi­ne bu An­laş­ma ile hu­ku­ki ve ti­ca­ri ko­nu­lar­da za­man ve hak kay­bı­na ne­den olan teb­li­gat ve is­ti­na­be ko­lay­lı­ğı dü­zen­len­di­ği gi­bi, An­laş­ma­’­da yer alan ta­nı­ma ve ten­fi­ze iliş­kin hü­küm­ler de ay­rı bir öne­me ha­iz­dir. Bu sa­ye­de, her iki ül­ke va­tan­daş­la­rı ara­sın­da sık­ça kar­şı­la­şı­lan, şah­sın hu­ku­ku­nu il­gi­len­di­ren ev­len­me, bo­şan­ma, ve­la­yet gi­bi me­se­le­le­rin çö­zü­me ka­vuş­ma­sı ko­lay­laş­tı­ğı gi­bi, her ge­çen gün ar­tan ti­ca­ri ha­ya­tın da gü­ven içe­ri­sin­de sür­dü­rül­me­si müm­kün ola­cak­tır. Zi­ra bir ül­ke mah­ke­me­si­nin ver­di­ği bel­li şart­la­rı ta­şı­yan ka­rar­lar için ye­ni­den yar­gı­la­ma ye­ri­ne ten­fiz ve­ya ta­nı­ma ka­rar­la­rıy­la ada­le­tin te­cel­li­si hız­la­na­cak­tır.

An­laş­ma­’­da, her iki dev­le­tin Ada­let Ba­kan­lı­ğı mer­kezî ma­kam ola­rak ta­yin edil­miş­tir.

An­laş­ma­’­nın bir di­ğer öne­me ha­iz ta­ra­fıy­sa, her iki ül­ke va­tan­daş­la­rı­na eşit mu­a­me­le, ad­li mer­ci­le­re baş­vu­ru­da ko­lay­lık ve te­mi­nat­tan mu­a­fi­yet ön­gö­rü­yor ol­ma­sı­dır. Bu An­laş­ma’­nın, ay­rı­ca, im­za­sı­na mü­te­a­kip, Bos­na-Her­sek ta­ra­fın­dan da uy­gun­lu­ğu ka­nun­laş­tı­rıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 14’ün­cü asır­dan bu ya­na iliş­ki için­de ol­du­ğu­muz, ta­rihî, coğ­ra­fi, dil, din ve kül­tü­rel bağ­la­rı­mız iti­ba­rıy­la, özel­lik­le Boş­nak te­ba­sıy­la, âde­ta ay­nı mil­let­mi­şiz gi­bi ya­kın­lık ta­şı­dı­ğı­mız Bos­na-Her­se­k’­le ya­pı­lan an­laş­ma­yı, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak, mut­lu­luk­la des­tek­le­mek­te­yiz. Ti­ca­ri, kül­tü­rel ve her alan­da­ki iliş­ki­le­ri­mi­zin da­ha da art­ma­sı­nı ümit edi­yor, An­laş­ma­’­nın her iki dev­le­te ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­ruz.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak, “ön­ce ül­kem” il­ke­si ışı­ğın­da, her za­man sür­dür­dü­ğü­müz so­rum­lu mu­ha­le­fet an­la­yı­şı­mı­zın bir te­za­hü­rü ola­rak, mil­le­ti­mi­zin ya­ra­rı­na ola­cak bu ta­sa­rı­ya evet oyu ve­re­ce­ği­mi­zi ifa­de edi­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gı ve sev­gi­le­rim­le se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yal­çın.

Şim­di söz, De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na, Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Ha­sip Kap­la­n’­da­dır.

Bu­yu­run Sa­yın Kap­lan. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

DTP GRU­BU ADI­NA HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir 13 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca 25 Tem­muz 2005 ta­ri­hin­de ka­rar­laş­tı­rı­lan bu Söz­leş­me, 16/5/2005 ta­ri­hin­de Sa­ray­bos­na­’­da im­za­lan­dı. Bos­na-Her­sek ken­di iç mev­zu­a­tı­na gö­re Söz­leş­me­’yi he­men onay­la­dı­ğı­nı bi­ze bil­dir­me­si­ne rağ­men, ara­dan iki bu­çuk yıl geç­tik­ten son­ra biz Mec­lis­te gö­rü­şe­bi­li­yo­ruz. Ya­ni, Bos­na-Her­se­k’i bu ka­dar çok dü­şün­dü­ğü­mü­zü gös­ter­miş olu­yo­ruz.

Mec­lis gün­de­min­de bu­na ben­zer on­lar­ca söz­leş­me de gö­rüş­me sı­ra­sı­nı bek­li­yor. Bu has­sa­si­ye­ti­mi bil­di­rir­ken şunu da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ulus­la­ra­ra­sı hu­ku­ku il­gi­len­di­ren tek­nik ve Dı­şiş­le­ri ve il­gi­li ba­kan­lık­la­rı­mı­zın, Ada­let Ba­kan­lı­ğı­mı­zın uz­man ve ça­lı­şan­la­rı­nın, de­ğer­li bü­rok­rat­la­rı­nın ha­zır­la­dı­ğı bu söz­leş­me­ler ne­de­niy­le İç Tü­zük hü­küm­le­ri dı­şı­na çı­kı­la­rak, gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­la­ra dö­nü­şen za­man kay­bı so­nu­cu im­za­la­nan söz­leş­me­le­rin onay­lan­ma­sı ne ya­zık ki bir hak­kın, bir hu­ku­kun kö­tü­ye kul­la­nıl­ma­sıy­la iki ve üç yıl son­ra Mec­lis gün­de­mi­ne ge­le­bil­mek­te­dir ve şu an Mec­lis gün­de­min­de tam otuz ta­ne bu­na ben­zer söz­leş­me sı­ra bek­le­mek­te­dir. Yü­ce Mec­li­sin ön­ce­lik­le bu ko­nu­da dik­ka­ti­ni çek­mek is­ti­yo­rum.

Ül­ke­mi­zin gün­de­mi şüp­he­siz ol­duk­ça yo­ğun­dur. Acil çö­züm bek­le­yen so­run­la­rı­mız var­dır. Şüp­he­siz bu söz­leş­me­le­rin Mec­lis­te gö­rü­şül­me­si de ge­rek­li­dir. An­cak za­man eko­no­mi­si ve söz­leş­me­le­rin im­za­lan­ma­sın­dan son­ra yıl­lar­ca bek­le­me­mek için tüm si­ya­si par­ti­le­rin or­tak­laş­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Mec­lis Baş­kan­lık Di­va­nı­nın ve gru­bu bu­lu­nan si­ya­si par­ti­le­rin bu ko­nu­da bir ara­ya ge­le­rek ça­buk­laş­tır­ma yö­nün­de bir çö­züm mu­ta­ba­ka­tı­nı mut­la­ka ge­liş­tir­me­si ve ön­ce­lik­le im­za­la­dı­ğı söz­leş­me­le­re sa­hip çık­ma­sı için ik­ti­dar par­ti­si­nin ve Hükûme­tin de bu ko­nu­da öna­yak ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­ri­he bak­tı­ğı­mız­da, 1463 Fa­tih Sul­tan Meh­met dö­ne­mi, Os­man­lı­­nın Bal­kan­la­r­da güç­lü ol­du­ğu yıl­lar ve Bos­na-Her­sek ay­nı za­man­da Os­man­lı ida­re­si­ne ge­çer­ken Boş­nak et­nik kim­li­ği­ne rağ­men Müs­lü­man­lı­ğı da be­ra­be­rin­de ka­bul edi­yor ve 1878 yı­lı­na ka­dar sü­re­cek Os­man­lı ida­re­si­nin in­şa et­ti­ği mi­ma­ri, kül­tür, ya­pı­lar, ca­mi­ler, köp­rü­ler, med­re­se­ler ile iz bı­rak­mak­la kal­mı­yor, ay­nı za­man­da Os­man­lı ida­re­si­nin yö­ne­ti­min­de bir­çok Boş­nak dev­let yö­ne­ti­ci­si­nin ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu ger­çe­ğin de al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum.

Yu­gos­lav­ya­’­da (1918-1941) ya­şa­nan iç çal­kan­tı­la­rın Bi­rin­ci Dün­ya Har­bi­ne ne­den olan olay­lar he­pi­mi­zin bel­lek­le­rin­de­dir. Bı­ra­kın onu, bi­raz da­ha ya­kın bir ta­ri­he, bir sü­re­ce siz­le­ri çek­mek is­ti­yo­rum. 1941-1945 yıl­la­rı ara­sı İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da Na­zi­ler, yi­ne Bos­na-Her­sek ve onun ci­va­rın­da­ki ida­re­le­ri iş­gal edi­yor ve bu iş­gal son­ra­sı bu­ra­la­rın yö­ne­ti­mi­ni Bul­ga­ris­ta­n’­a bağ­lar­ken, Ya­hu­di ve Çin­ge­ne­le­re et­nik te­miz­lik uy­gu­lu­yor­du.

Bir­çok ül­ke­nin ya­şa­dı­ğı bu acı gün­ler­den son­ra,  (1945-1990) otuz beş yıl­lık so­ğuk sa­vaş dö­ne­mi­ni Ti­to yö­ne­ti­min­de ge­çi­ren bir Bos­na-Her­se­k’­ten söz edi­yo­ruz. An­cak, ya­kın ta­rih 1986-1992 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şa­nan kan­lı iç sa­vaş­lar­da ki,  Yu­gos­lav­ya ör­ne­ği­ne özel­lik­le dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum- et­nik, din­sel ve mez­hep­sel ça­tış­ma­nın oda­ğın­da, Av­ru­pa­’­nın gö­be­ğin­de, or­ta­sın­da, par­ça­la­nan ve soy­kı­rım ya­şa­nan bir ül­ke ör­ne­ği­ne dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum.

İş­te, 86 yıl­la­rın­da Kra­yi­ne böl­ge­sin­de baş­la­yan kı­vıl­cım­lar, pa­ra­mi­li­ter güç­le­rin, mi­lis­le­rin ve ırk­çı mil­li­yet­çi­li­ğin vah­şe­te va­ran sal­dı­rı­la­rıy­la bir an­da böl­ge­ye ya­yı­lır­ken, aşı­rı mil­li­yet­çi Slo­bo­dan Mi­lo­se­viç ve onu des­tek­le­yen güç­le­rin bü­yük Sır­bis­ta­n’­ı kur­ma ha­yal­le­riy­le sis­te­ma­tik soy­kı­rım uy­gu­la­ma­sı­na ge­çil­me­si so­nu­cu, on bin­ler­ce Boş­nak ya­şa­mı­nı yi­tir­di.

Sırp­la­rın, baş­ta Sa­ray­bos­na ol­mak üze­re ku­şat­ma al­tın­da tut­tu­ğu şehir­le­ri bom­ba­la­ma­sı, sni­per ate­şiy­le ma­sum si­vil­le­ri öl­dür­me­si, ay­dın­la­rı, seç­kin­le­ri, se­çil­miş­le­ri top­la­ma kamp­la­rı­na gö­tür­me­si, öl­dür­me­si, et­nik te­miz­lik ha­re­ke­ti, ne ya­zık ki, çok ya­kın bir ta­rih­te, çağ­daş, uy­gar Av­ru­pa­’­nın tam da or­ta­sın­da ger­çek­leş­miş­tir.

1992 yı­lı Şubat ayın­da Bos­na-Her­sek ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ilan et­miş­ti. 7 Ni­san 1992: ABD ve Ba­tı­lı ül­ke­ler­ce bu ka­bul gör­dü. 22 Ma­yıs 1992’de Bir­leş­miş Mil­let­le­re üye­lik baş­vu­ru­su ka­bul edil­di, bu ca­mi­a­ya ka­tıl­dı  Bos­na-Her­sek. Ne ya­zık ki, bun­dan son­ra­sı Bos­na­’­da baş­la­yan vah­şet ve sa­vaş, Boş­nak ve Hır­vat­la­rı ye­rin­den zor­la et­me gi­ri­şim­le­ri, 93’te Bir­leş­miş Mil­let­le­rin al­tı yer­le­şim bi­ri­mi­ni gü­ven­li böl­ge ilan et­me­si, Sreb­re­nis­ca­’­nın da bun­lar­dan bi­ri ol­ma­sı, sı­nır­la­rın ko­run­ma­sı ve ba­rış gö­rüş­me­le­ri­nin ya­pı­la­bi­lir kı­lın­ma­sı ça­ba­la­rı bo­şa çı­ka­rıl­dı. Bir­leş­miş Mil­let­le­rin Hol­lan­da­lı ba­rış güç­le­ri­nin gö­zü önün­de Sırp sal­dı­rı­la­rı so­nu­cu ya­şa­nan kat­li­a­ma se­yir­ci ka­lın­ma­sı, 8 bi­ni aş­kın si­vil yurt­ta­şın ya­şa­mı­nı yi­tir­me­si, 25 bi­ni aş­kın Boş­na­k’­ın Sırp teh­di­di kar­şı­sın­da zo­run­lu ye­rin­den edil­me göç dal­ga­sı­na ka­pıl­ma­sı, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı son­ra­sı en bü­yük te­miz­lik, et­nik te­miz­lik ha­re­ke­ti ola­rak ta­rih say­fa­la­rı­mız­da, üs­te­lik ya­kın ta­rih­te Bir­leş­miş Mil­let­ler ka­ra­rıy­la ilk soy­kı­rım bel­ge­le­me­si ola­rak da dün­ya­ya geç­me­si­ne rağ­men, ne ya­zık ki ne Bir­leş­miş Mil­let­ler ve ne de Av­ru­pa Bir­li­ği ve ne de Av­ru­pa Kon­se­yi ve ne de hiç­bir ül­ke, bu ko­nu­da, bu ka­ra­rın mü­ey­yi­de­si ko­nu­sun­da hiç­bir şey ya­pa­ma­mış­tır.

Evet, Bir­leş­miş Mil­let­le­rin en­der ka­bul et­ti­ği bu ger­çek, 1948 son­ra­sı, bi­li­yor­su­nuz, Ce­nev­re Söz­leş­me­si­’y­le ta­nı­mı­nı bu­lan soy­kı­rım tar­tış­ma­la­rı dik­ka­te alın­dı­ğın­da, bir şeye da­ha, yü­ce mah­ke­me­nin, yü­ce Mec­li­si­mi­zin de­ğer­li üye­le­ri­nin dik­ka­ti­ni çek­mek is­ti­yo­rum: “Yu­gos­lav­ya tra­je­di­sin­den in­san­lı­ğın ders çı­kar­ma­sı ge­re­ki­yor” der­ken, Bir­leş­miş Mil­let­le­rin ve NA­TO­’­nun as­kerî mü­da­ha­le­si­ni, çe­ki­len hat­la­rı, ya­şa­nan acı­la­rı ve son­ra­sın­da Yu­gos­lav­ya­’­da “Ad ho­ca” ola­rak ve Nürn­berg Mah­ke­me­le­rin­de ilk  ta­nı­mı­nı bu­lan, an­cak yıl­lar son­ra, 21’in­ci yüz­yı­lın son çey­re­ğin­de Bir­leş­miş Mil­let­ler ka­ra­rıy­la “Ad ho­ca” ola­rak ku­ru­lan Bos­na-Her­sek İnsan Hak­la­rı Mah­ke­me­si­ne, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri­nin dik­ka­ti­ni çek­mek is­ti­yo­rum.

Böy­le­si bir söz­leş­me im­za­la­nır­ken, sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ve de­ğer­li uz­man­la­rı­nın gö­zün­den kaç­tı­ğı­nı dü­şün­dü­ğüm Bos­na-Her­sek İnsan Hak­la­rı Mah­ke­me­si­nin, Av­ru­pa­’­nın yüz ka­ra­sı, ka­ra le­ke­si ka­çır­ma­la­rın, mal ve can ka­yıp­la­rı­nın, ma­sum in­san­la­rın, te­ca­vü­ze uğ­ra­mış ka­dın­la­rın ve bu ko­nu­da ve­ri­len ka­rar­la­rın, Tür­ki­ye­’­de de Av­ru­pa­’­da da ve bü­tün dün­ya­da da uy­gu­la­na­bi­lir bu ulus­la­ra­ra­sı mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın da bu Söz­leş­me­’­nin için­de geç­me­si­ni, yer edin­me­si­ni is­ter­dim. Ama uma­rım bu ek­sik­li­ği, bu ru­tin ad­li söz­leş­me­ler çer­çe­ve­si dı­şın­da, bir gün uz­man­la­rı­mız dik­ka­te alır ve bu­nu da, bu tür du­rum­la­rı da dik­ka­te alır­lar.

Bi­li­yor­su­nuz, Tür­ki­ye­’­den de­ğer­li hu­kuk­çu­muz Pro­fe­sör Dok­tor Sa­yın Ro­na Ay­bay -ki bu­gün de Av­ru­pa İnsan Hak­la­rı Mah­ke­me­si­nin akil 9 üye­sin­den bi­ri­si­dir- bu Mah­ke­me­’­de gö­rev yap­tı­ğı za­man­lar et­nik mil­li­yet­çi­li­ğin, aşı­rı kış­kır­tı­cı­lı­ğın, din­ler ara­sı ay­rı­lı­ğın, mez­hep­ler ara­sı ça­tış­ma­nın ne den­li bir fe­la­ket, ne den­li bir in­san­lı­ğa kar­şı suç, ne den­li bir soy­kı­rı­mın alt­ya­pı­sı­nı oluş­tur­du­ğu­nu çok gü­zel -o ka­rar­la­rın al­tın­da im­za­sıy­la- biz­le­re gös­ter­miş, biz­ler de hu­kuk­çu ola­rak oku­muş­tuk.

Tür­ki­ye­’­de de çok kül­tür­lü ve ta­ri­hin­den ge­len zen­gin­li­ği­ni dik­ka­te al­dı­ğı­mız za­man, kos­ko­ca Os­man­lı cum­hu­ri­ye­ti­nin mi­ra­sı cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin, böy­le­si ta­rih bağ­la­rı olan bir ül­key­le söz­leş­me­le­ri­ni im­za­lar­ken çok da­ha dik­kat­li ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı ifa­de eder­ken bir ek­sik­li­ğe da­ha dik­kat çe­ke­ce­ğim; sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız, Ada­let Ba­kan­lı­ğı­mız ve de­ğer­li uz­man­la­rı be­ni ma­zur gör­sün­ler. Söy­ler mi­si­niz, han­gi ya­kın ta­rih­te sa­vaş suç­la­rı­nı iş­le­di di­ye, La­he­y’­de, Ada­let Di­va­nın­da, Sa­vaş Suç­la­rı Mah­ke­me­sin­de bir li­der yar­gı­lan­dı en son? Mi­lo­se­viç yar­gı­lan­dı. Mi­lo­se­viç, ya­kın za­man­da Sa­vaş Suç­la­rı Mah­ke­me­sin­de yar­gı­la­na­rak tu­tuk­la­nan ve yar­gı­sı sü­rer­ken ölen bir sa­vaş suç­lu­su­dur. Tür­ki­ye, el­bet­te ki Ulus­la­ra­ra­sı Ce­za Mah­ke­me­si­nin ta­ra­fı ol­ma­dı, im­za­la­ma­dı. Av­ru­pa Bir­li­ği mü­za­ke­re sü­re­ci­ne ve Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si ol­ma­sı­na, bü­tün Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si ül­ke­ler bu söz­leş­me­yi im­za­la­ma­sı­na rağ­men bu­na ta­raf ol­ma­dı. Ama Bos­na-Her­se­k’­te kat­li­am uy­gu­la­yan Sırp mil­li­yet­çi li­der Mi­lo­se­viç, yi­ne bu kat­li­am­lar ne­de­niy­le bu Sa­vaş Suç­la­rı Mah­ke­me­sin­de yar­gı­la­nır­ken, ba­zı suç or­tak­la­rı­nın da hâlâ ara­nı­yor ol­du­ğu­nu dik­ka­te al­dı­ğı­mız za­man, bu ara­nı­yor olan­la­rı, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti hükûme­ti­nin ya­sa­la­rı­nın ulu­sal sı­nır­la­rı için­de ve İnter­po­lü ka­na­lıy­la her ül­ke­de ya­ka­la­ya­bil­me güç ve kud­re­ti­nin ol­du­ğu­nu, böy­le bir ül­ke ol­du­ğu­mu­zu, böy­le bir ka­rar­lı­lık da gös­te­re­bi­le­ce­ği­mi­zi bil­mek is­ter­dim. Ve böy­le bir Söz­leş­me­’­de, Bos­na-Her­se­k’­e suç iş­le­yen, in­san­lık su­çu iş­le­yen, Bir­leş­miş Mil­let­ler ka­ra­rıy­la soy­kı­rım su­çu iş­le­yen bu sa­vaş ka­çak­la­rı­nı bi­zim İnter­pol po­li­si­mi­zin en­se­le­rin­den tut­ma­sı­nı is­ter­dim Av­ru­pa­’­nın gö­be­ğin­de. Bu ka­rar­lı­lık, bu di­ra­yet böy­le sağ­la­nır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­si­miz, ger­çek­ten, Bos­na-Her­se­k’­le il­gi­li bu Söz­leş­me­’­yi in­ce­ler­ke­n… Yüz­de 44’ü Boş­nak, 31’i Sırp, 17’si Hır­vat­lar­dan olu­şan; yüz­de 40’ı Müs­lü­man, yüz­de 31’i Ro­men, yüz­de 15’i Ka­to­lik, yüz­de 15’i Pro­tes­tan olan Bos­na-Her­sek  bir yö­ne­tim bi­çi­mi ola­rak cum­hu­ri­ye­ti­ni ku­rar­ke­n… Üç üye­li bir cum­hur­baş­kan­lı­ğı sis­te­mi­ne sa­hip olan Bos­na-Her­se­k’­te (Boş­nak, Hır­vat, Sırp) üç cum­hur­baş­ka­nı­nın dö­nü­şüm­lü ola­rak bu ül­ke­de cum­hur­baş­kan­lı­ğı yap­ma uz­la­şı­sı­na var­dık­la­rı­nı gör­dü­ğüm za­man, bu ge­li­nen nok­ta­da ger­çek­ten so­run­la­rın ne ka­dar yo­ğun ol­du­ğu­nun da far­kın­da ol­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni dü­şün­düm.

Evet, Bos­na-Her­sek 95’te ka­bul edi­len iki­li bir yö­ne­tim tar­zı­nı be­nim­se­di. Bos­na-Her­sek Fe­de­ras­yo­nu, Bos­na-Her­sek­li Sırp­lar­dan olu­şan Bos­na Cum­hu­ri­ye­ti ve ku­zey­do­ğu­’­da özerk bir yö­ne­tim olan Brcko Bos­na-Her­sek Dev­le­ti ege­men­li­ği söz ko­nu­su. Bu üç ay­rı yer­de, üç ay­rı dil­de, üç ay­rı din­de, böy­le­si bir ül­ke­de ad­li yar­dım söz­leş­me­le­ri im­za­la­nır­ken, bi­zim kla­sik ru­tin bir söz­leş­me­yi alıp, mat­bu ola­rak dol­du­rup, ki­ra kon­tra­tı gi­bi bu yü­ce Mec­li­se ge­tir­me­miz ve üs­te­lik 2005 yı­lın­dan iki bu­çuk yıl son­ra, im­za­la­ma ve yü­rüt­me­yi bu­gün gün­de­me ge­tir­me­mi­zin Bos­na-Her­sek hal­kı­na hiç de sa­hip çık­tı­ğı­mız an­la­mı­na gel­me­di­ği­ni bu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Evet, bir baş­ka il­ginç nok­ta­ya bu Söz­leş­me­’y­le dik­ka­ti çek­mek is­ti­yo­rum: Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne, Av­ru­pa İnsan Hak­la­rı Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan 3 üye se­çi­len tek Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ör­ne­ği de Bos­na Her­sek Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­dir. Hiç­bir ül­ke ulu­sal ege­men­li­ği­ni kul­la­nır­ken, Av­ru­pa İnsan Hak­la­rı Mah­ke­me­si­nin -ki bu­gün 47 ta­ne Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si yar­gıç­tan olu­şu­yor- bu tür bir yar­gıç se­çi­mi yap­tı­ğı­nı gör­me­miş­si­niz­dir. Kar­to­pu uçur­ma­yın, kor­ka­rım ya­rın bi­ze de yö­ne­lir böy­le bir du­rum. Onun için, ben bu­ra­ya dik­ka­ti çe­ker­ken, bu ül­ke­de hâlâ Day­ton An­laş­ma­sıy­la -kıy­met­li dip­lo­mat­la­rı­mız var, ta­bi ara­la­rın­da ko­nu­şur­ken dik­kat­li ol­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum- Yük­sek Tem­sil­ci­lik Ofi­si­nin ko­mi­ser dü­ze­yin­de kal­ma­ma­sı için, AGİK gö­rev­li­le­ri­nin Ba­rış Gü­cü gi­bi se­yir­ci kal­ma­ma­sı için, ile­ti­şim dü­zen­le­me oda­sı­nın al­dı­ğı kar­ma­şık gö­rev ya­pı­lan­ma­sın­da gö­re­vi­ni yap­ma­sı için ya­şa­nan sa­vaş­la­rın, in­san­lı­ğa kar­şı suç­la­rın sal­dı­rı­sı so­nu­cu ye­rin­den edi­len, göç eden, Av­ru­pa­’­ya ve bü­yük ço­ğun­lu­ğu Tür­ki­ye­’­ye yer­le­şen, Tür­ki­ye­’­de ya­şa­yan, ak­ra­ba­la­rı ora­da ken­di­le­ri bu­ra­da, özel hu­kuk­la­rı ve mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­tan kay­nak­la­nan ti­ca­ri iliş­ki­le­ri, ai­le ya­şam­la­rı, mülk, mi­ras hu­kuk­la­rı, özel hu­kuk­la il­gi­li -bo­şan­ma­dan tu­tun da ve­la­ye­te ka­dar olan- so­run­la­rı bu kar­ma­şa­da, Tür­ki­ye­’­nin, böy­le­si, ta­rih­ten ba­ğı olan ül­ke­ler­le iliş­ki­le­rin­de bir da­ha di­ra­yet­li ağa­bey, bir da­ha di­ra­yet­li dost gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­si ge­rek­ti­ği­nin de al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum.

Evet, bu söz­leş­me­ler, yi­ne yü­ce Mec­li­se ifa­de ede­yim ki, Türk­çe, Boş­nak­ça, Hır­vat­ça, Sırp­ça dil­le­rin­de ha­zır­lan­dı ve ay­nı de­re­ce­de ge­çer­li­dir. Ya­ni, kül­tür­ler bir­bi­ri­ni ya­şa­tır, kül­tür­ler ta­rih­ten kay­nak­la­nır, son­ra­dan var edil­mez­ler. Bi­ri­si­nin de­di­ği gi­bi, bir şey do­ğuş­tan ka­za­nı­lır ve­ya bü­yük, bin yıl­lar bo­yun­ca ta­rih­ten ka­za­nı­lır; bir  dil öy­le­dir, bir kül­tür öy­le­dir, bir kim­lik öy­le­dir. Biz is­te­sek de, et­nik kö­ke­ni Boş­nak, di­ni Müs­lü­man olan Bos­na­lı kar­deş­le­ri­mi­zin de, on­lar­la bir­lik­te ya­şa­mı pay­la­şan Hır­vat­la­rın da, Sırp­la­rın da bu çağ­daş, 21’in­ci yüz­yıl­da ba­rış için­de bir­lik­te ya­şa­ma­la­rı­nı sağ­la­mak, hep­si­ne de eşit me­sa­fe­de bir ül­ke ol­ma­nın, çağ­daş bir hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın öl­çüt­le­ri­ni de ya­şa­ma ge­çir­mek gi­bi bir ol­gun­lu­ğu da gös­ter­me yü­küm­lü­lü­ğü­müz var­dır.

Ben, son ola­rak bu­ra­dan şu çağ­rı­da bu­lu­nu­yo­rum: İnsan­lı­ğa kar­şı iş­le­nen suç­lar, soy­kı­rım suç­la­rı­nın yar­gı­lan­ma­sı için ku­ru­lan Ulus­la­ra­ra­sı  Ce­za Mah­ke­me­si­ne­… Uma­rım ki, Tür­ki­ye hiç­bir kaygı ve kor­ku­su ol­ma­dan, he­men bu Söz­leş­me­’­yi bu Mec­li­se ge­ti­rir ve im­za­lar ki, bir da­ha Bos­na-Her­sek­ler, ora­da­ki soy­kı­rım­lar ya­şan­ma­sın.

İç sa­va­şın vur­du­ğu Bos­na-Her­sek eko­no­mi­si, sa­na­yi­si, ma­den­ci­li­ği ve ta­rım ala­nın­da­ki ge­ri­le­me ve ye­ni­den in­şa sü­re­ci dik­ka­te alın­dı­ğın­da, bu Söz­leş­me­’­nin ti­ca­ri bo­yu­tu­nun ne den­li önem­li ol­du­ğu­na, ama bu ka­dar önem­li olan bir Söz­leş­me­’­yi  iki bu­çuk yıl son­ra geç im­za­la­ma­mı­zın da bir ka­yıp ol­du­ğu­na dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum Sa­yın Kap­lan, ta­mam­la­yın lüt­fen.

HA­SİP KAP­LAN (De­vam­la) – Bu­ra­da, yi­ne de bü­tün bu ek­sik­lik­le­ri­ne rağ­men Hükûme­tin bu ko­nu­da ye­rin­de olan ça­lış­ma­sı­na des­tek su­nar­ken, ay­nı za­man­da, bu Söz­leş­me­’­nin mut­fa­ğın­da ça­lı­şan ve is­mi geç­me­yen her­ke­se, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ve Ada­let Ba­kan­lı­ğı­nın de­ğer­li uz­man ve bü­rok­rat­la­rı­na, tüm ça­lı­şan­la­rı­na hu­zu­ru­nuz­da te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le ko­nuş­ma­ma son ve­rir­ken, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri­ni say­gıy­la se­lam­lı­yor ve DTP Gru­bu ola­rak şüp­he­siz olum­lu oy kul­la­na­ca­ğı­mı­zı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kap­lan.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ İLE BOS­NA-HER­SEK ARA­SIN­DA HU­KU­Kİ VE

Tİ­CA­Rİ KO­NU­LAR­DA AD­Lİ İŞ­BİR­Lİ­Ğİ AN­LAŞ­MA­SI­NIN ONAY­LAN­MA­SI­NIN

UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 16/2/2005 ta­ri­hin­de Sa­ray­bos­na­’­da im­za­la­nan “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı”­nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

1’in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – 2’nci mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

2’nci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – 3’ün­cü mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

3’ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

BAŞ­KAN – Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bos­na-Her­sek Ara­sın­da Hu­ku­ki ve Ti­ca­ri Ko­nu­lar­da Ad­li İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum: (x)

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı

:

261

Ka­bul

:

261

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 17.08

                            

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­a­ti: 17.24

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

KÂTİP ÜYE­LER : Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ca­nan CAN­DE­MİR ÇE­LİK (Bur­sa)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 12’nci Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

Şim­di, 3’ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/314) (S. Sa­yı­sı: 14) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 14 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen, grup­lar adı­na: Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Ca­nan Kal­sın, İstan­bul Mil­let­ve­ki­li; Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Alim Işık, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Enis Tü­tün­cü, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li; şah­sı adı­na Hü­se­yin Pa­zar­cı, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

İlk söz, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na İstan­bul Mil­let­ve­ki­li Ca­nan Kal­sı­n’­da.

Sa­yın Kal­sın bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA CA­NAN KAL­SIN (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le 21 Ekim 2007 Pa­zar gü­nü Hakkâri­’­de mey­da­na ge­len te­rör olay­la­rı­nı kı­nı­yor, mil­le­ti­mi­ze ve şehit ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Umu­yo­ruz ki, dün­ya­nın ge­le­ce­ği­ni teh­dit eden bu te­rör yan­gı­nı­nı tüm ül­ke­ler el bir­li­ğiy­le sön­dür­me bi­linç ve gay­re­ti­ne sa­hip olur­lar.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü üze­rin­de şah­sım ve gru­bum adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Pa­kis­ta­n’­la iliş­ki­le­ri­miz, Pa­kis­ta­n’­ın ba­ğım­sız bir dev­let ola­rak ku­rul­du­ğu 14 Ağus­tos 1947 ta­ri­hin­den iti­ba­ren ya­kın dost­luk iliş­ki­le­ri te­me­lin­de şekil­len­miş­tir. Tür­ki­ye ve Pa­kis­tan ara­sın­da ör­nek teş­kil eden ya­kın dost­luk iliş­ki­le­ri sa­de­ce iki ül­ke halk­la­rı­nın de­ğil, ay­nı za­man­da böl­ge­sel ba­rış ve is­tik­ra­rı­nı da ya­ra­rı­na­dır. Ül­ke­mi­zin Pa­kis­ta­n’­la eko­no­mik iliş­ki­le­ri si­ya­si iliş­ki­le­ri­nin dü­ze­yi­ni yan­sıt­mak­tan uzak­tır. Bu bağ­lam­da, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ve Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü 24 Tem­muz 2004 ta­ri­hin­de An­ka­ra­’­da im­za­la­na­rak, bi­lim­sel ve tek­nik, bil­gi ve do­kü­man­tas­yon mü­ba­de­le­si ya­pıl­ma­sı, il­gi­li ku­ru­luş­lar bün­ye­sin­de ya­yım­la­nan araş­tır­ma so­nuç­la­rı­nın mü­ba­de­le edil­me­si; bit­ki ve hay­van­lar­dan ge­ne­tik ve bi­yo­lo­jik ma­ter­yal de­ği­şi­mi ya­pıl­ma­sı; ta­raf­la­rın ih­ti­yaç duy­duk­la­rı alan­lar­da kar­şı­lık­lı uz­man de­ği­şi­mi ya­pıl­ma­sı; her iki ta­raf­ta da eği­tim, se­mi­ner, kon­fe­rans ve top­lan­tı­lar dü­zen­len­me­si; çift­lik su yö­ne­ti­mi ko­nu­sun­da bil­gi de­ği­şi­mi ya­pıl­ma­sı, il­gi­li ku­ru­luş­lar ara­sın­da doğ­ru­dan or­tak fa­a­li­yet­ler oluş­tu­rul­ma­sı; iki ta­ra­fın hem ken­di ül­ke­sin­de hem de üçün­cü ül­ke­ler­de ta­rım­sal pa­zar­la­ma ama­cıy­la özel sek­tör­le­ri ara­sın­da or­tak iş bir­li­ği ya­tı­rım­la­rı­nın teş­vik edil­me­si­ni kap­sa­mak­ta ve bu anı­lan ko­nu­lar­da kap­sam­lı şekil­de iş bir­li­ği yap­mak müm­kün ola­bi­le­cek­tir. Kü­re­sel ısın­ma­ya da bağ­lı ola­rak, ta­rım ala­nın­da tek­nik, bi­lim­sel ve eko­no­mik ça­lış­ma­la­rın öne­mi ar­ta­rak de­vam et­mek­te­dir.

AK Par­ti Hükûmet­le­ri dö­ne­min­de, ül­ke­miz­de mak­ro­e­ko­no­mik gös­ter­ge­ler olum­lu bir se­yir iz­le­mek­te­dir; enf­las­yo­nun tek ha­ne­li ra­kam­la­ra dü­şü­rül­me­si, da­ha bü­yük ve is­tik­rar­lı eko­no­mik prog­ra­mın sağ­lan­ma­sı ve ya­pı­sal re­form­lar­la Tür­ki­ye dün­ya­nın en bü­yük 20 eko­no­mi­si ara­sın­da yer al­mak­ta­dır. Hükûmet­le­ri­miz dö­ne­min­de ger­çek­leş­tir­di­ği­miz bu mak­ro­e­ko­no­mik per­for­mans Tür­ki­ye­’­nin böl­ge­de­ki di­na­miz­mi­ni ve Türk eko­no­mi­sin­de­ki yük­se­len iv­me­yi yan­sıt­mak­ta­dır.

Böl­ge ül­ke­le­ri ve çev­re­sin­de­ki ül­ke­ler­le ya­kın ta­rihî, kül­tü­rel ve eko­no­mik iliş­ki­le­ri bu­lu­nan ül­ke­miz, salt ti­ca­ri çı­kar­la­rın öte­sin­de, bu ül­ke­le­rin sos­yal ve eko­no­mik kal­kın­ma­la­rı­na des­tek ol­ma­nın ver­di­ği so­rum­lu­luk­la da ha­re­ket et­mek­te­dir. Bu an­lam­da, Pa­kis­tan ve Tür­ki­ye ara­sın­da­ki eko­no­mik iliş­ki­le­rin ar­tı­rı­la­rak kar­şı­lık­lı ti­ca­ret hac­mi­nin den­ge­li ola­rak ge­niş­le­til­me­si­nin önün­de en­gel bu­lun­ma­mak­ta­dır. Tür­ki­ye-Pa­kis­tan ara­sın­da­ki si­ya­si iliş­ki­ler se­vi­ye­si­ne çı­ka­rı­la­cak olan eko­no­mik iliş­ki­le­rin güç­len­di­ril­me­si, iki ül­ke ara­sın­da­ki dost­luk bağ­la­rı­nın en üst dü­ze­ye çık­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır.

Tür­ki­ye ve Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti ara­sın­da im­za­la­nan bu An­laş­ma­’­nın ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni eder, yü­ce Mec­li­se say­gı­la­rı­mı su­na­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kal­sın.

İkin­ci söz, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Alim Işı­k’­ta.

Bu­yu­run Sa­yın Işık. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Söz sü­re­niz yir­mi da­ki­da­dır.

MHP GRU­BU ADI­NA ALİM IŞIK (Kü­tah­ya) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­riy­le, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı hak­kın­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Söz­le­ri­min ba­şın­da, 23’ün­cü Dö­ne­min yü­ce Mec­li­si­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Ay­rı­ca, ge­çen haf­ta, yü­ce Mec­li­si­miz­den onay alan, Ku­zey Ira­k’­ta PKK te­rö­rüy­le mü­ca­de­le­yi amaç­la­yan Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si­nin ül­ke­miz ve mil­le­ti­miz için ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­ler­ken ül­ke­mi­zin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü ve mil­le­ti­mi­zin bir­lik ve be­ra­ber­li­ği adı­na, son bir ay­da 40’ı aş­kın, ca­nı­nı ve­ren yü­ce Mec­li­si­mi­zin ve mil­le­ti­mi­zin de­ğer­li ev­lat­la­rı­nı rah­met­le anı­yor, Al­la­h’­tan bun­la­ra rah­met di­ler­ken ya­kın­la­rı­na ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı, ya­ra­lı­la­ra da acil şifa­lar di­li­yo­rum.

Söz ko­nu­su pro­to­kol -ben­den ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı­nın da be­lirt­ti­ği gi­bi- 29 Tem­muz 2004 ta­ri­hin­de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­yet Hükûme­ti adı­na Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Sa­mi Güç­lü ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti adı­na Ta­rım, Gı­da ve Hay­van­cı­lık Ba­ka­nı Sar­dar Yar Mu­ham­mad Rind ta­ra­fın­dan An­ka­ra­’­da im­za­lan­mış, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca 3 Ağus­tos 2005 ta­ri­hin­de üç mad­de­lik ka­nun ta­sa­rı­sı hâli­ne ge­ti­ri­le­rek 13 Ekim 2005 ta­ri­hin­de Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu, 5 Ma­yıs 2006 ta­ri­hin­de de Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu ta­ra­fın­dan ka­bul edil­miş­tir.

İki ül­ke ara­sın­da iş bir­li­ği pro­to­ko­lü­nün yü­rür­lü­ğe gir­me­siy­le, bi­lim­sel ve tek­nik bil­gi ve do­kü­man­tas­yon mü­ba­de­le­si, her iki ta­raf­ta da eği­tim, se­mi­ner, kon­fe­rans ve top­lan­tı­la­rın dü­zen­len­me­si ve ben­ze­ri gi­bi ko­nu­lar­da kap­sam­lı şekil­de iş bir­li­ği ya­pıl­ma­sı he­def­len­miş­tir. Pro­to­ko­lün beş yıl ge­çer­li ol­ma­sı ve so­na er­me ta­ri­hin­den al­tı ay ön­ce bil­di­ri­le­rek ta­raf­lar­dan bi­rin­ce fes­he­dil­me­di­ği sü­re­ce bir son­ra­ki beş yıl için oto­ma­tik ola­rak ye­ni­len­me­si ve ta­raf­la­rın kar­şı­lık­lı rı­za­sıy­la pro­to­kol üze­rin­de de­ği­şik­lik­le­rin ya­pı­la­bi­le­ce­ği ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­lin­di­ği gi­bi, Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti ve­ya kı­sa­ca Pa­kis­tan, Gü­ney As­ya­’­da Tür­ki­ye dos­tu bir ül­ke­dir ve Um­man De­ni­zi­’­ne 1.046 ki­lo­met­re kı­yı­sı var­dır. Ba­tı­sın­da Af­ga­nis­tan ve İran, ku­ze­yin­de Çin, do­ğu­sun­da ise Hin­dis­tan bu­lun­mak­ta­dır. 1947 yı­lın­da, İngi­liz sö­mür­ge­sin­de­ki Hin­dis­ta­n’­dan, ya­şa­nan kan­lı bir mü­ca­de­le son­ra­sı ay­rı­la­rak 14 Ağus­tos 1947’de ku­rul­muş­tur. Da­ha son­ra­sın­da, yi­ne bir bö­lün­me ya­şa­yıp ba­tı­sı bu­gün­kü Pa­kis­tan, do­ğu­su da Bang­la­deş ol­muş­tur. Pen­cap, Sind, Ku­zey­ba­tı Cep­he­si ve Be­lu­cis­tan gi­bi dört eya­le­ti bu­lun­mak­ta­dır. Fe­de­ral baş­ken­ti ise İsla­ma­ba­t’­tır. Top­lam nü­fu­sun yüz­de 97’si Müs­lü­man, ge­ri ka­la­nı ise Hris­ti­yan, Hin­du, Sih ve Bu­dist­ler oluş­tur­mak­ta­dır.

Ba­zı ve­ri­le­ri­ni kı­sa­ca özet­le­ye­cek olur­sak: Bu­gün­kü nü­fu­su yak­la­şık 156 mil­yon, nü­fus ar­tış hı­zı yüz­de 2 ci­va­rın­da, yü­zöl­çü­mü de he­men he­men Tür­ki­ye­’­nin yü­zöl­çü­mü­ne ya­kın, 796 bin ki­lo­met­re­ka­re­dir. Bu özel­lik­le­riy­le, Tür­ki­ye­’­nin 2 ka­tı nü­fu­su­na sa­hip, an­cak bi­raz son­ra ve­re­ce­ğim ba­zı eko­no­mik ve­ri­ler de dik­ka­te alın­dı­ğın­da eko­no­mik açı­dan bi­raz da­ha sı­kın­tı­lı bir ül­ke ko­nu­mun­da­dır.

Ko­nu­şu­lan dil­ler, resmî di­li İngi­liz­ce, ulu­sal di­li ise Ur­du­ca olup yak­la­şık yüz­de 50 do­la­yın­da Pen­ca­bi di­li hâkim­dir. Pa­ra bi­ri­mi Ru­pi olup 1 Ame­ri­kan Do­la­rı yak­la­şık 60 Ru­bi ci­va­rın­da bir de­ğe­re sa­hip­tir. Do­ğal kay­nak­la­rı­nın ba­şın­da top­rak, do­ğal gaz, sı­nır­lı pet­rol ya­tak­la­rı, kö­mür, de­mir, ba­kır, tuz ve ki­reç ta­şı gel­mek­te­dir. Ta­rı­ma uy­gun top­rak­la­rı­nın ora­nı yüz­de 27 do­la­yın­da­dır. Ba­ğım­sız­lık gü­nü 14 Ağus­tos 1947, 23 Mart gü­nü de cum­hu­ri­yet gü­nü ola­rak kut­lan­mak­ta­dır ve her yıl Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı ola­rak kut­lan­mak­ta­dır.

Eko­no­mik gös­ter­ge­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı, top­lam 480 mil­yar do­lar ci­va­rın­da­dır ve bu de­ğe­riy­le, nü­fus­ta dün­ya­nın ilk 6’ncı ka­la­ba­lık ül­ke­si olan bu ül­ke gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la açı­sın­dan 25’in­ci sı­ra­da­dır. Ki­şi ba­şı­na dü­şen millî ha­sı­la de­ğe­ri­ne bak­tı­ğı­mız­day­sa 3.000 do­lar ci­va­rın­da­dır. Bu ra­kam­lar­la da dün­ya­nın 128’in­ci sı­ra­sın­da yer al­mak­ta­dır. Yıl­lık yak­la­şık 20 mil­yar do­lar ci­va­rın­da ih­ra­ca­tı, 27 mil­yar do­lar ci­va­rın­da da it­ha­la­tı bu­lun­mak­ta­dır. Top­lam dış bor­cu 2006 ra­kam­la­rıy­la 42,3 mil­yar do­lar­dır. Ge­liş­miş­lik en­dek­si­ne ba­kıl­dı­ğın­da 134’ün­cü sı­ra­da yer al­mak­ta, do­la­yı­sıy­la dün­ya­da or­ta de­re­ce­de ge­liş­miş bir ül­ke ko­nu­mun­da­dır.

Gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la­nın sek­tö­rel bi­le­şi­mi­ne bak­tı­ğı­mız­da, yak­la­şık yüz­de 25 ora­nın­da ta­rım, yüz­de 25 ora­nın­da en­düs­tri, yüz­de 50 ora­nın­da da hiz­met sek­tö­rü bu­ra­dan pay al­mak­ta­dır. Sek­tör­le­re gö­re iş gü­cü da­ğı­lı­mı de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de ise 2006 yı­lı ra­kam­la­rı­na gö­re ta­rım yüz­de 44, en­düs­tri yüz­de 17, hiz­met de yak­la­şık yüz­de 40 do­la­yın­da pay al­mak­ta­dır. Enf­las­yon ora­nı yüz­de 10’un al­tın­da, iş­siz­lik ora­nı da yüz­de 6-7 do­la­yın­da­dır.

Baş­lı­ca en­düs­tri ürün­le­ri: Teks­til, gı­da ürün­le­ri, meş­ru­bat, ya­pı mal­ze­me­le­ri, giy­si, kâğıt ürün­le­ri, ka­ri­des.

Ta­rım ürün­le­ri: Pa­muk, buğ­day, pi­rinç, şeker ka­mı­şı, mey­ve, seb­ze, süt, et, yu­mur­ta.

İhra­cat Ürün­le­ri: Teks­til, pi­rinç, di­ğer ta­rım ürün­le­ri.

İhra­cat or­tak­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Hong Kong, İngil­te­re, Al­man­ya, Bir­le­şik Arap Emir­lik­le­ri baş sı­ra­lar­da yer al­mak­ta. Tür­ki­ye­’­nin sı­ra­sı ol­duk­ça alt­lar­da.

İtha­lat ürün­le­ri ma­ki­ne, pet­rol, pet­rol ürün­le­ri, kim­ya­sal­lar, ta­şıt araç­la­rı, hu­bu­bat, yağ, bak­li­yat, un gi­bi ürün­ler olup it­ha­lat or­tak­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da da Su­u­di Ara­bis­tan, Bir­le­şik Arap Emir­lik­le­ri, ABD, Ja­pon­ya, Ma­lez­ya gi­bi ül­ke­ler baş­lar­da yer al­mak­ta.

Ül­ke­miz­le Pa­kis­tan ara­sın­da­ki ti­ca­re­tin sek­tö­rel da­ğı­lı­mı­na bak­tı­ğı­mız­da, 2006 yı­lı iti­ba­rıy­la top­lam 130 mil­yon do­lar­lık ih­ra­cat, 380 mil­yon do­lar­lık da it­ha­lat ra­ka­mı söz ko­nu­su­dur. İhra­ca­tın yüz­de 52’si­ni ma­ki­ne­ler ve ula­şım araç­la­rı, yüz­de 17’si­ni di­ğer ya­rı ma­mul­ler, yüz­de 12’si­ni kim­ya­sal­lar, yüz­de 7’si­ni ta­rım­sal ürün­ler, yüz­de 12’si­ni de di­ğer ürün­ler oluş­tu­rur­ken it­ha­la­tın yüz­de 82’si­ni do­ku­ma­cı­lık ürün­le­ri, yüz­de 6’sı­nı ta­rım­sal ürün­ler, yüz­de 9’unu di­ğer ürün­ler, yüz­de 3’ünü de kim­ya­sal­lar oluş­tur­mak­ta. Ta­rım ürün­le­ri açı­sın­dan yak­la­şık it­ha­lat ve ih­ra­cat ra­kam­la­rı bir­bi­ri­ni kar­şı­la­mak­ta­dır.

Pa­kis­ta­n’­ın baş­lı­ca sek­tör­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, teks­til ma­ki­ne­le­ri ve teks­til sek­tö­rü, ta­rım, do­ğal kay­nak­lar, ima­lat sa­na­yi­si, in­şa­at ve in­şa­at mal­ze­me­le­ri -özel­lik­le çi­men­to sek­tö­rü ve yol in­şa­sı bu­ra­da hâkim- ener­ji sek­tö­rü, ban­ka­cı­lık sek­tö­rü ve oto­mo­tiv sek­tö­rü ola­rak sı­ra­la­na­bi­lir.

Pa­kis­ta­n’­la Tür­ki­ye iliş­ki­le­ri­ne ba­kıl­dı­ğın­da, Pa­kis­ta­n’­ın ba­ğım­sız bir dev­let ola­rak ku­rul­du­ğu 14 Ağus­tos 1947’den iti­ba­ren ya­kın dost­luk iliş­ki­le­ri te­me­lin­de şekil­len­miş­tir. Pa­kis­ta­n’­ın ku­ru­cu­su Mu­ham­med Ali Cin­nah Tür­ki­ye­’­yi mo­del al­mış, Tür­ki­ye ile Pa­kis­tan ara­sın­da­ki ör­nek teş­kil eden ya­kın dost­luk iliş­ki­le­ri, sa­de­ce iki ül­ke halk­la­rı­nın de­ğil, ay­nı za­man­da böl­ge­sel ba­rış ve is­tik­ra­rın da ya­ra­rı­na ol­muş­tur.

Nük­le­er gü­ce sa­hip olan tek Müs­lü­man ül­ke Pa­kis­tan, nük­le­er tek­no­lo­ji­si­nin ya­nı sı­ra, bu­nu ta­şı­ya­bi­le­cek plat­form­lar el­de et­me­yi de ba­şar­mış­tır. Kı­sa ve uzun men­zil­li fü­ze­ler Pa­kis­ta­n’­da var­dır. Ay­rı­ca, ye­ni ge­liş­tir­me­ye baş­la­dı­ğı söy­le­nen 4 bin ki­lo­met­re men­zil­li TI­PU sis­te­mi de dik­kat çek­mek­te­dir.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti ara­sın­da bu­gü­ne ka­dar top­lam 14 an­laş­ma im­za­lan­mış, 7 an­laş­ma da im­za­lan­ma aşa­ma­sın­da ve ha­zır­lık aşa­ma­sın­da olup Mec­lis gün­de­mi­ne za­man­la herhâlde ge­le­cek­tir. As­kerî iliş­ki­le­rin ya­nı sı­ra, ulus­la­ra­ra­sı te­rö­rizm­le, or­ga­ni­ze suç ör­güt­le­riy­le mü­ca­de­le ve ban­ka­cı­lık ile sağ­lık ko­nu­la­rın­da da iş bir­li­ği an­laş­ma­la­rı im­za­lan­mış­tır.

Tür­ki­ye-Pa­kis­tan iliş­ki­le­ri­ni et­ki­le­yen önem­li bir alan bu ül­ke­de­ki Türk fir­ma­la­rı­nın fa­a­li­yet­le­ri­dir. Özel­lik­le 1990’lar­da Pa­kis­tan pa­za­rı­na gi­ren Türk mü­te­ah­hit­lik fir­ma­la­rı bu ko­nu­da bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır. Ba­yın­dır, STFA ve Tek­ser gi­bi bü­yük fir­ma­lar bu ül­ke­nin fi­zi­ki alt­ya­pı­sı­nın mo­der­ni­zas­yo­nun­da fa­a­li­yet gös­ter­mek­te ve bun­la­rın iş hac­mi yak­la­şık 1,5 mil­ya­ra ulaş­mış bu­lun­mak­ta­dır.

An­cak, Pa­kis­tan ile eko­no­mik ve ti­ca­ri iliş­ki­le­ri­miz­de ba­zı sı­kın­tı­lar, so­run­lar söz ko­nu­su­dur. Bun­la­rın da baş­lık­lar hâlin­de öne çı­kan­la­rı­nı yü­ce Mec­li­se du­yur­mak, en azın­dan bil­gi­len­dir­mek an­la­mı­na ge­len bir su­num­da. Pa­zar­la­ma ve ta­nı­tım ek­sik­li­ği­nin baş­ta yer al­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Ulaş­tır­may­la il­gi­li prob­lem­ler var ge­rek de­niz ge­rek ka­ra ge­rek­se ha­va ulaş­tır­ma­cı­lı­ğı açı­sın­dan, ban­ka­cı­lık sis­te­mi­ne iliş­kin ba­zı so­run­lar var, fir­ma­lar ara­sın­da doğ­ru­dan ya­şa­nan so­run­lar söz ko­nu­su, teks­til ve kon­fek­si­yon ürün­le­rin­de Pa­kis­ta­n’­a uy­gu­la­nan ko­ta so­ru­nu var, ta­ri­fe dı­şı en­gel­ler söz ko­nu­su ve yük­sek güm­rük ver­gi­le­ri gi­bi so­run­lar ya­şan­mak­ta.

“Tür­ki­ye açı­sın­dan pe­ki Pa­kis­tan ne tür fır­sat­lar su­nu­yor de­nir?” ise bir­kaç mad­dey­le şun­la­rı söy­le­mek müm­kün: Tür­ki­ye ta­rım po­li­ti­ka­sı­nı oluş­tu­rur­ken tek­no­lo­ji­ler­den ya­rar­lan­mak­ta­dır, uy­du ara­cı­lı­ğıy­la ta­rım­sal ürün­le­rin ta­ki­bi, re­kol­te tah­mi­ni ve ha­sat kon­tro­lü sis­tem­le­rin­de Tür­ki­ye Pa­kis­ta­n’­a yar­dım­cı ola­bi­lir.

Pa­kis­ta­n’­da yak­la­şık 50 mil­yon ya­ba­ni zey­tin ağa­cı bu­lun­mak­ta­dır. Bu ağaç­la­rın aşı­lan­ma­sı ve ve­rim­li hâle ge­ti­ril­me­si Pa­kis­tan ta­rı­mı­na bü­yük kat­kı sağ­la­ya­cak­tır. Tür­ki­ye, dün­ya­nın sa­yı­lı zey­tin ve zey­tin­ya­ğı üre­ti­ci­le­ri ara­sın­da yer alan bir ül­ke­dir ve Pa­kis­ta­n’­a bu ko­nu­da önem­li yar­dım­lar­da bu­lu­na­bi­lir.

Su­la­ma ka­nal­la­rı­nın açıl­ma­sı ve su­la­ma ekip­ma­nı te­mi­nin­de de Türk şir­ket­le­ri Pa­kis­ta­n’­a da­vet edi­le­bi­lir.

Pa­kis­ta­n’­da trak­tör açı­ğı 35 bin do­la­yın­da­dır. Trak­tör ve di­ğer ta­rım ma­ki­ne­le­ri­nin Tür­ki­ye­’­den te­min edil­me­si müm­kün­dür.

Pa­kis­ta­n’­da man­go, tu­runç­gil­ler ve di­ğer mey­ve ve seb­ze­le­rin yak­la­şık yüz­de 40’ı­nın pa­za­ra ulaş­tı­ğı, ge­ri­si­nin de­ğer­len­di­ri­le­me­di­ği bi­lin­mek­te­dir. Mey­ve, seb­ze ve bi­lu­mum gı­da iş­le­me, pa­ket­le­me, da­ğı­tım, üçün­cü ül­ke­le­re pa­zar­la­ma gi­bi di­ğer alan­lar­da Tür­ki­ye uz­man­lık bil­gi­si­ni or­tak pro­je­ler­le Pa­kis­ta­n’­a su­na­bi­lir.

Pa­kis­ta­n’­ın buğ­day ya da un ge­rek­si­ni­mi de Tür­ki­ye­’­den te­min edi­le­bi­lir.

To­hum ısla­hı ala­nın­da da bü­yük fır­sat­lar söz ko­nu­su­dur. Mı­sır ve ay­çi­çe­ği to­hu­mu hib­rit­len­me­si Tür­ki­ye­’­ye, Pa­kis­ta­n’­a yö­ne­lik ih­raç ka­pı­sı aça­cak­tır.

Çin Halk Cum­hu­ri­ye­ti­’n­den it­hal edi­len yak­la­şık 2,5 mil­yon ABD do­la­rı de­ğe­rin­de­ki zi­rai mü­ca­de­le ilaç­la­rı ka­li­te­siz ol­du­ğu için müs­tah­si­lin şikâye­ti­ne yol aç­mak­ta­dır. Bu alan­da Tür­ki­ye­’­den or­tak üre­tim dâhil, ge­re­ken kat­kı alı­na­bi­lir. Pa­kis­ta­n’­da özel­lik­le ofis mo­bil­ya­la­rı sek­tö­rün­de ih­ti­yaç ol­du­ğu da di­le ge­ti­ril­mek­te­dir. Yi­ne Tür­ki­ye bu ko­nu­da Pa­kis­ta­n’­a kat­kı sağ­la­ya­bi­lir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­mi­zin baş­ka ül­ke­ler­le yap­tı­ğı ve­ya bun­dan son­ra ya­pa­ca­ğı iş bir­li­ği an­laş­ma­la­rı­nın ba­şa­rı­ya ulaş­ma­sı, şüp­he­siz ki ön­ce­lik­le Türk ta­rı­mı­nın ken­di prob­lem­le­ri­nin çö­zü­mü­ne bağ­lı­dır. Ak­si tak­dir­de, ya­pı­lan an­laş­ma­lar ve çı­ka­rı­lan ka­nun­lar raf­lar­da ye­ri­ni al­mak­tan öte­ye ge­çe­me­ye­cek­tir.

Ül­ke­miz­de hâlen en te­mel sek­tör­ler­den bi­ri du­ru­mun­da­ki ta­rım sek­tö­rü gi­de­rek kü­çül­mek­te, ta­rım­sal üre­tim ar­tı­şı­nın nü­fus ar­tı­şın­dan az ol­ma­sı ne­de­niy­le or­ta­ya çı­kan ta­rım­sal ürün açı­ğı it­ha­lat­la kar­şı­lan­mak­ta­dır.

Tür­ki­ye İsta­tis­tik Ku­ru­mu ve­ri­le­ri­ne gö­re, Tür­ki­ye­’­de 2000 yı­lın­da 22 mil­yon 347 bin ça­lı­şa­nın yak­la­şık yüz­de 37’si ta­rım sek­tö­rün­de is­tih­dam edi­lir­ken, 2006 yı­lın­da ça­lı­şan 22 mil­yon 860 bin ki­şi­nin yüz­de 28’i ta­rım­da is­tih­dam edi­lir hâle gel­miş­tir. Ya­ni, al­tı yıl­da yak­la­şık 1 mil­yon 800 bin çift­çi top­ra­ğın­dan kop­muş­tur. Yak­la­şık 500 bin ek is­tih­dam ya­ra­tıl­mış, do­la­yı­sıy­la bu ta­rım­dan ko­pan is­tih­dam bir baş­ka yer­de ma­a­le­sef bu ra­kam­la­ra gö­re ika­me edi­le­me­miş­tir. Ma­yıs 2006’da is­tih­dam edi­len­le­rin yüz­de 28,4’ü ta­rım, yüz­de 18,7’si sa­na­yi, yüz­de 5,8’i in­şa­at, yüz­de 47,1’i de hiz­met­ler sek­tö­rün­de yer al­mış­tır.

Tür­ki­ye­’­de mev­cut ta­rım po­li­ti­ka­la­rı so­nun­da, ta­rı­ma yö­ne­lik des­tek­ler son beş yıl­da millî ge­li­rin yak­la­şık yüz­de 3’ün­den bu­gün bin­de 7’si­ne ge­ri­le­til­miş, ta­rım­sal ör­güt­len­me ve ta­rım sa­tış ko­o­pe­ra­tif­le­ri za­yıf­la­tıl­mış, ta­rım özel­lik­le son üç yıl­da net it­ha­lat­çı ko­nu­ma ge­ti­ril­miş­tir.

Geç­miş dö­nem­de uy­gu­la­nan ta­rım­sal süb­van­si­yon­la­rın kü­çük ai­le iş­let­me­le­ri­nin ayak­ta kal­ma­sı­na ve kent gö­çü­nün bir öl­çü­de ha­fif­le­til­me­si­ne önem­li kat­kı­la­rı ol­muş­tur. Ta­rım süb­van­si­yon­la­rı­nın kal­dı­rıl­ma­sıy­la ta­rım­dan çö­zül­me ve kent­le­re göç iv­me ka­zan­mış­tır. Tür­ki­ye­’­de köy­lü nü­fu­su­nu azalt­ma yö­nün­de ya­pı­lan tel­kin­ler ne­ti­ce­sin­de köy­den şeh­re akın ol­muş, va­sıf­sız köy­lü nü­fus ken­di kö­yün­de ekip biç­ti­ğiy­le bes­le­nip kar­nı­nı do­yu­ra­bi­lir iken bü­yük şehir­ler­de ma­a­le­sef üre­ti­ci ol­mak­tan çık­mış ve aç­lık ya da yok­sul­luk sı­nı­rın­da ya­şa­ma­ya baş­la­mış du­rum­da­dır. Kö­yün­de mut­lu ve kar­nı tok bir ya­şam sü­ren in­san­lar, şehir­de yok­sul, mut­suz, iş­siz ve aç yı­ğın­la­ra da­hil ol­muş­lar­dır.

Do­ku­zun­cu Plan dö­ne­mi so­nun­da, ya­ni 2013 yı­lın­da ta­rım­sal is­tih­da­mın pa­yı­nın yüz­de 19’a dü­şü­rü­le­ce­ği ön­gö­rül­mek­te­dir. Kır­dan ko­pan mil­yon­lar­ca in­sa­na di­ğer sek­tör­ler­de iş bu­lu­na­maz ve iş­siz­lik so­ru­nu bu­gün­kü bo­yu­tuy­la de­vam eder­se ül­ke­yi han­gi sos­yal çal­kan­tı­la­rın bek­le­di­ği­ni bu­gün­den tah­min et­mek çok zor ol­ma­ya­cak­tır. Dün­ya ta­hıl ti­ca­re­ti­nin yüz­de 80’ini elin­de bu­lun­du­ran Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri bu­gün dün­ya­nın bü­yük kıs­mı­nın ye­di­ği ek­me­ği sağ­la­yan ül­ke du­ru­mun­da­dır ve ma­a­le­sef 1970’li yıl­lar­dan  son­ra Tür­ki­ye ken­di­ne ye­ter ye­di ül­ke­den bi­ri ol­ma hü­vi­ye­ti­ni kay­bet­miş du­rum­da­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün, beş yıl ön­ce­si­ne ka­dar tar­la­sı­nı yüz­de 50 his­sey­le or­ta­ğa ve­re­bi­len Ana­do­lu çift­çi­si, yüz­de 25 his­sey­le da­hi tar­la­sı­nı eke­cek or­tak bul­mak­ta zor­lan­mak­ta ve ken­di trak­tö­rü ve ta­rım ma­ki­ne­si yok­sa tar­la­sı­nı eke­me­mek­te­dir. Ta­rım ürün­le­ri ve di­ğer nak­li­ye iş­le­ri­ni ya­pan kam­yon­cu es­na­fı, bu­gün ma­zot ye­ri­ne 10 nu­ma­ra yağ ya­ka­rak  nak­li­ye ya­pa­bil­mek­te­dir. Bun­lar Tür­ki­ye­’­nin ger­çek­le­ri. Hay­van­cı­lık­la uğ­ra­şan köy­lü­le­ri­miz, ne­re­dey­se hay­van­cı­lı­ğı bı­rak­ma nok­ta­sı­na gel­miş­tir.

Kı­sa­ca­sı, ta­rım­sal üre­tim yap­mak is­te­yen çift­çi ve köy­lü­le­ri­mi­zin ne­re­dey­se ta­ma­mı Zi­ra­at Ban­ka­sı­na borç­la­na­rak âde­ta ban­ka­nın esi­ri ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir. Ni­te­kim, Hükûmet Prog­ra­mı­nı yü­ce Mec­li­si­mi­ze su­nan Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, Zi­ra­at Ban­ka­sı ara­cı­lı­ğıy­la ve­ril­miş olan ta­rım­sal kre­di mik­ta­rı­nın son beş yıl­da 228 mil­yon YTL’­den 4,4 mil­yar YTL’­ye yük­se­le­rek 19 kat art­tı­ğı­nı  be­lirt­miş ve bu du­ru­mu tas­dik et­miş­tir. Di­ğer yan­dan, Tür­ki­ye­’­de ta­rı­ma ya­pı­lan des­tek­ler gi­de­rek aza­lır­ken ABD ve AB ül­ke­le­rin­de tam ter­si bir uy­gu­la­ma söz ko­nu­su­dur. ABD, 1980 yı­lın­da 2,7 mil­yar do­lar olan ta­rım des­te­ği­ni yir­mi yıl­da yak­la­şık 50 kat ar­tır­mış ve bu­gün 100 mil­yar do­la­rın üze­ri­ne çı­kar­mış­tır. Ben­zer şekil­de Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri de 1980 yı­lın­da 6,2 mil­yar do­lar olan ta­rım des­te­ği­ni yir­mi yıl­da yak­la­şık 16 kat ar­tır­mış ve 2000 yı­lın­da 100 mil­yar do­la­rın üze­ri­ne çı­kar­mış­tır.

Tür­ki­ye­’­de ta­rı­mın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la için­de­ki pa­yı yüz­de 11’ler do­la­yın­day­ken AB ül­ke­le­rin­de bu ra­kam yüz­de 2 ci­va­rın­da­dır.

“Pe­ki Tür­ki­ye­’­de ne ya­pıl­ma­lı­dır?” so­ru­su so­ru­lur do­ğal ola­rak. Ben de bu ko­nu­ya iliş­kin bir­kaç mad­de­de özet­le­di­ğim öne­ri­le­ri­mi yü­ce Mec­li­si­ni­ze arz edi­yo­rum:

1) Tür­ki­ye ile ABD ara­sın­da 12 Ka­sım 1956 ve 9 Ocak 1998 ta­rih­le­rin­de ya­pı­lan ta­rım ürün­le­ri an­laş­ma­la­rın­da yer alan Tür­ki­ye­’­nin ye­tiş­tir­di­ği ve an­laş­ma­da adı ge­çen ya da ben­ze­ri ürün­le­rin Tür­ki­ye­’­den ya­pı­la­cak ih­ra­ca­tı ABD ta­ra­fın­dan de­net­le­ne­cek­tir.

2) Türk ve Ame­ri­kan Hükûmet­le­ri, Tür­ki­ye­’­de Ame­ri­kan mal­la­rı­na kar­şı ta­le­bi ar­tır­mak için bir­lik­te ha­re­ket ede­cek­ler­dir.

3) Tür­ki­ye­’­de et baş­ta ol­mak üze­re, ABD, süb­van­se edi­len ta­rım ürün­le­ri­nin sı­fır güm­rük­le it­hal edil­me­si­ni ka­bul et­miş­tir ve ben­ze­ri gi­bi mad­de­le­rin ye­ni­den mut­la­ka göz­den ge­çi­ril­me­si ge­re­kir.

Yi­ne, Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü an­laş­ma­la­rın­da mü­za­ke­re edi­len bu­na ben­zer mad­de­ler var. Bun­la­rın mut­la­ka ye­ni­den göz­den ge­çi­ril­me­si ge­re­ki­yor.

Ta­rım­sal üre­tim­de kul­la­nı­lan ma­zot, güb­re, to­hum, trak­tör ve ta­rım ma­ki­ne­le­ri gi­bi gir­di­ler­den KDV ve ÖTV ben­ze­ri ke­sin­ti­ler ka­de­me­li ola­rak azal­tıl­mak zo­run­da­dır.

Zi­ra­at mü­hen­di­si ve ve­te­ri­ner is­tih­da­mı mut­la­ka özen­di­ril­mek zo­run­da­dır.

Ta­rı­ma da­ya­lı sa­na­yi ürün­le­ri üre­ti­mi ve ih­ra­ca­tı teş­vik edil­me­li­dir.

Ta­rım­sal üre­tim, tek­no­lo­ji ve ürün ka­li­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik araş­tır­ma ge­liş­tir­me ça­lış­ma­la­rı ön­ce­lik­le des­tek­len­me­li­dir ve özel­lik­le yük­se­köğ­re­tim­de aka­de­mik yük­selt­me­ler­de âde­ta ba­raj ha­li­ne ge­ti­ri­len ya­ban­cı dil zo­run­lu­lu­ğu kal­dı­rı­la­rak Türk bi­lim adam­la­rı­nın Türk ta­rı­mı­na yo­ğun­laş­ma­sı sağ­lan­ma­lı­dır.

So­nuç ola­rak, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si adı­na, bu an­laş­ma­ya olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi­zi be­lir­tir, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Işık.

Üçün­cü söz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü­’­de.

Bu­yu­run Sa­yın Tü­tün­cü.

Sü­re­niz 20 da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ara­sın­da ta­rım ala­nın­da tek­nik, bi­lim­sel ve yi­ne ta­rım ala­nın­da eko­no­mik iş­bir­li­ği pro­to­ko­lü­nün uy­gu­lan­ma­sıy­la il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, ko­nuş­ma­mı, bu ka­nun ta­sa­rı­sın­da ön­gö­rü­len iş bir­li­ği­nin hem Tür­ki­ye açı­sın­dan hem de Pa­kis­tan açı­sın­dan na­sıl da­ha ve­rim­li hâle ge­ti­ri­le­bi­lir ko­nu­su­na ışık tu­ta­rak yap­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım. Şim­di, ön­ce­lik­le Pa­kis­ta­n’­la il­gi­li ba­zı bil­gi­le­ri kı­sa da ol­sa siz­ler­le pay­laş­mak du­ru­mun­da­yız. Pa­kis­ta­n’­da top­lam nü­fu­sun yüz­de 66’sı kır­sal alan­da ya­şı­yor. Ya­ni, eko­no­mik açı­dan doğ­ru­dan ya da do­lay­lı bir şekil­de ta­rı­ma bağ­lı. Ta­rı­mın, ta­rım sek­tö­rü­nün Pa­kis­tan millî ge­li­ri için­de­ki ora­nı yüz­de 22. Ya­ni, Tür­ki­ye ora­nın­dan bir kat da­ha faz­la. Ta­rım is­tih­da­mı­nın top­lam Pa­kis­tan is­tih­da­mı için­de­ki ora­nı ise yüz­de 45. Bi­zim -anım­sa­ya­cak­sı­nız- özel­lik­le son dö­nem­de­ki yan­lış –ka­nı­mız­ca- ta­rım po­li­ti­ka­la­rı ta­rım­dan ta­rım dı­şı­na çok hız­lı bir gö­çün ya­şan­ma­sı­na ne­den ol­du ve özel­lik­le 2006 yı­lın­da ilk de­fa 1 mil­yon 200 bin çift­çi top­rak­la­rı­nı terk edip ta­rım dı­şı­na göç et­mek mec­bu­ri­ye­tin­de kal­dı ve ta­rım is­tih­da­mı­nın top­lam is­tih­dam için­de­ki ora­nı yüz­de 27’le­re düş­müş du­rum­da. Pa­kis­ta­n’­da yüz­de 45 ve Pa­kis­tan ki­şi ba­şı­na millî ge­lir dü­ze­yi açı­sın­dan ger­çek­ten sı­kın­tı­lı bir du­rum­da. 2006 yı­lı ra­ka­mı­nı ve­ri­yo­rum: 808 do­lar. Ya­ni, Pa­kis­ta­n’­da ki­şi ba­şı­na millî ge­lir dü­ze­yi 1.000 do­la­rın al­tın­da, 808 do­lar.

Pa­kis­tan ta­rı­mın­da en bü­yük sı­kın­tı -bir­çok sı­kın­tı­lar var da-  Pa­kis­tan ta­rı­mı­nın ağır­lık­lı bir şekil­de pa­muk üre­ti­mi­ne yö­nel­miş ol­ma­sı­dır. Pa­muk üre­ti­mi Pa­kis­tan ta­rı­mın­da çok önem­li bir yer tu­tu­yor ama ne ya­zık ki olum­suz ha­va ko­şul­la­rın­dan ve has­ta­lık­lar­dan do­la­yı da bu pa­muk üre­ti­mi, ürü­nü he­men he­men her yıl çok cid­di so­run­lar­la kar­şı­la­şı­yor.

Pa­kis­ta­n’­da, ta­rım­da güb­re ve ka­li­te­li to­hum kul­la­nı­mı, üre­ti­mi ar­tı­ra­cak ürün çe­şit­len­dir­me­le­ri ve ürün teş­vik­le­ri yay­gın bir şekil­de kul­la­nı­lı­yor. Ne var ki ar­tık bu ge­le­nek­sel, üre­ti­mi ar­tı­ra­cak po­li­ti­ka­la­rın Pa­kis­ta­n’­da ve­ri­mi ar­tır­ma açı­sın­dan sı­nı­rı­na ge­lin­miş du­rum­da. Bu ne­den­le, Pa­kis­tan ta­rı­mın­da bun­dan böy­le ve­ri­min ar­tı­rıl­ma­sı için, üre­ti­min ar­tı­rıl­ma­sı için ba­zı ko­nu­lar­da bü­yük ku­rum­sal de­ği­şik­lik­le­re ih­ti­yaç var, ba­zı ku­rum­la­rın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­la­rı ge­re­ki­yor, ay­nı za­man­da ba­zı te­mel po­li­ti­ka­lar­da cid­di de­ği­şik­lik­ler ih­ti­ya­cı du­yu­lu­yor.

Bu bağ­lam­da, ör­ne­ğin, buğ­day, pi­rinç ve mı­sır gi­bi da­i­mi ürün­ler­de or­ta­la­ma re­kol­te dü­ze­yiy­le mak­si­mum re­kol­te dü­ze­yi ara­sın­da çok bü­yük fark­lar ol­du­ğu gö­rü­lü­yor. Bu ne­den­le, su­la­ma or­ga­ni­zas­yon­la­rı­nın ye­ni baş­tan ye­ni­len­me­si ge­re­ki­yor, ama bu­ra­da Pa­kis­ta­n’­ın şöy­le bir sı­kın­tı­sı var: Ve­rim­li top­rak­la­rın yüz­de 40’ı bü­yük, var­lık­lı top­rak sa­hip­le­ri­nin elin­de ve su­la­ma po­tan­si­ye­li­nin ve su­la­ma kay­nak­la­rı­nın da kon­tro­lü bu bü­yük, yüz­de 40, ve­rim­li top­rak­la­rı elin­de tu­tan var­lık­lı top­rak sa­hip­le­ri­nin ve işin il­ginç yö­nü, bu var­lık­lı top­rak sa­hip­le­ri­nin elin­de­ki ve­rim­li top­rak­lar­da ve­rim dü­ze­yi, kü­çük top­rak­lı iş­let­me­ler­de­ki ve­rim dü­ze­yi­nin çok çok al­tın­da. Ya­ni, kü­çük ve or­ta öl­çek­li Pa­kis­tan çift­çi­si­nin elin­de­ki ve­rim­li top­rak­lar çok da­ha et­kin bir şekil­de kul­la­nı­lı­yor. Ta­bi­i ki bu, Pa­kis­ta­n’­da­ki ku­rum­sal dü­zen­le­me­le­rin top­rak­lar­da, iş­let­me­ler­de bir öl­çek bü­yük­lü­ğü açı­sın­dan re­form an­la­yı­şın­da bir dü­zen­le­me­nin ya­şam­sal önem­de ol­du­ğu­nu bi­ze gös­te­ri­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şim­di, bu ge­nel bil­gi çer­çe­ve­sin­de Türk ta­rı­mı aca­ba Pa­kis­ta­n’­a dö­nük han­gi ko­nu­lar­da ye­ni­den dü­zen­le­ne­bi­lir ve bu iş­bir­li­ği çer­çe­ve­sin­de aca­ba biz Pa­kis­ta­n’­la na­sıl, han­gi ko­nu­lar­da iş­bir­li­ği ya­pa­bi­li­riz? Bu ko­nu­ya geç­me­den ön­ce acı bir ger­çe­ği siz­ler­le pay­laş­mak du­ru­mun­da­yım.

Ba­kı­nız, 2002 yı­lın­dan bu ya­na, ya­ni AK­P’­nin ik­ti­da­ra gel­di­ğin­den şu ana ka­dar, ne ya­zık ki ta­rım­da uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar çift­çi­yi üre­tim­den cay­dı­rı­cı, İMF des­tek­li po­li­ti­ka­lar ol­muş­tur ve çift­çi­mi­zin bü­yük öl­çü­de üre­tim yap­ma gü­cü ve özel­lik­le hay­van­cı­lık­ta­ki önem­li çö­küş­le bir­lik­te üre­tim yap­ma gü­cü bü­yük öl­çü­de tah­ri­ba­ta uğ­ra­mış­tır. Çift­çi­miz, şu an­da ger­çek­ten cid­di bir borç ba­ta­ğı al­tın­da. Ko­nu­mu­zun sı­nır­la­rı­nı aş­ma­mak için bu nok­ta­yı da­ha faz­la bu­ra­da ir­de­le­mek is­te­mi­yo­rum.

Bu kı­sa bil­gi­ler­den son­ra, aca­ba -bu iş bir­li­ği açı­sın­dan ko­nu­ya bak­tı­ğı­mız­da- Tür­ki­ye­’­nin Pa­kis­ta­n’­la dış ti­ca­re­tin­de­ki tab­lo­su ne­dir? Pa­kis­ta­n’­la Tür­ki­ye­’­nin dış ti­ca­re­ti­ne bak­tı­ğı­mız­da, dış ti­ca­ret hac­mi­mi­zin 507 mil­yon do­lar ol­du­ğu 2006 yı­lın­da or­ta­ya çı­kı­yor. 507 mil­yon do­lar­lık bir dış ti­ca­ret hac­mi­miz var Pa­kis­ta­n’­la -2006 yı­lı- ve bu 507 mil­yon do­la­rı -it­ha­lat ve ih­ra­cat top­la­mı ta­bi­i- Pa­kis­ta­n’­ın top­lam dış ti­ca­ret hac­mi­ne oran­la­dı­ğı­mız­da yüz­de 1 do­la­yın­da bir ha­cim­de ol­du­ğu or­ta­ya çı­kı­yor. Ya­ni, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın bu açı­dan ne ka­dar önem­li ola­bi­le­ce­ği­ne işa­ret et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Pa­kis­tan ile Tür­ki­ye­’­nin dış ti­ca­ret hac­mi son de­re­ce dü­şük. Bu 507 mil­yon do­lar­lık dış ti­ca­ret hac­min­de bi­zim Pa­kis­ta­n’­dan it­ha­la­tı­mız 377 mil­yon do­lar, ih­ra­ca­tı­mız 130 mil­yon do­lar. Pa­kis­ta­n’­la bu dış ti­ca­re­ti­miz­de­ki açık 247 mil­yon do­lar, ya­ni Pa­kis­ta­n’­a ih­raç et­ti­ği­miz­den çok da­ha faz­la­sı­nı Pa­kis­ta­n’­dan it­hal edi­yo­ruz. Pa­kis­ta­n’­dan it­ha­la­tı­mız ih­ra­ca­tı­mı­zın yak­la­şık 2 ka­tı, yüz­de 190.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ge­le­lim ih­ra­cat ka­lem­le­ri­ne. Bu 130 mil­yon do­lar­lık ih­ra­cat­ta aca­ba ta­rım ürün­le­ri ne ka­dar? Ba­kı­yo­ruz, ta­rım ürün­le­ri son de­re­ce az. Ya­ni, biz -2006 yı­lı ra­kam­la­rıy­la ko­nu­şu­yo­rum- Pa­kis­ta­n’­a ku­ru no­hut, ka­buk­suz no­hut sat­mı­şız, ih­raç et­mi­şiz, pa­muk ih­raç et­mi­şiz, ku­ru mer­ci­mek ih­raç et­mi­şiz, pey­nir al­tı su­yu ve ta­dil edil­miş pey­nir al­tı su­yu, 1,5 mil­yon do­lar­lık da pa­muk ip­li­ği ih­raç et­mi­şiz. Top­lam -ta­rım ürün­le­ri açı­sın­dan ve ta­rı­ma da­ya­lı sa­na­yi açı­sın­dan söz edi­yo­rum, ya­ni bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın kap­sa­mı çer­çe­ve­sin­de -12 mil­yon do­lar­lık bir ih­ra­ca­tı­mız var. 12 mil­yon do­lar­lık. De­ve­de ku­lak bi­le de­ğil. Ya­ni, hiç­bir şey sa­ta­mı­yo­ruz biz ta­rım açı­sın­dan.

İtha­la­tı­mı­za ge­lin­ce, Pa­kis­ta­n…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Pa­kis­tan za­ten ta­rım ül­ke­si.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) – Efen­dim, ga­yet ta­bi­i, ga­yet ta­bi­i.

Bu­nu söy­le­me­ye ge­rek yok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. İş­te, bu iş bir­li­ği­ni na­sıl da­ha sağ­lık­lı bir aşa­ma­ya ge­ti­re­bi­li­riz, ih­ra­cat-it­ha­lat far­kı­nı na­sıl ka­pa­ta­bi­li­riz, ona ışık tut­ma açı­sın­dan bu bil­gi­le­ri siz­ler­le pay­la­şı­yo­rum. Ga­yet ta­bi­i.

Şim­di, ge­le­lim it­ha­la­tı­mı­za. İtha­la­tı­mız 377 mil­yon do­lar -az ön­ce ifa­de et­tim- ve bu­nun yüz­de 57’si, ya­ni 214 mil­yon do­la­rı pa­muk ve do­ku­ma, pa­mu­ğa da­ya­lı bez, ham bez ürün­le­rin­den olu­şu­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şim­di, bu çer­çe­ve­de, aca­ba, biz Pa­kis­ta­n’­a ih­ra­cat açı­sın­dan han­gi ko­nu­lar­da açı­lım­lar ya­pa­bi­li­riz? Dış ti­ca­ret hac­mi­mi­zi na­sıl ge­liş­ti­re­bi­li­riz Pa­kis­ta­n’­la? Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ara­sın­da ta­rım ala­nın­da tek­nik ve bi­lim­sel iş bir­li­ği­ni han­gi nok­ta­lar­da zor­la­ya­bi­li­riz? İş­te, ko­nu bu.

Bu çer­çe­ve­de, ba­kı­yo­rum, ne ya­zık ki, Ta­rım Ba­ka­nı­mız yok. Ya­ni, Ta­rım Ba­ka­nı­mı­zın ge­lip bu ko­nu­da bi­zi bil­gi­len­dir­me­si la­zım. Bir mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li ola­rak bu açık­la­ma­la­rı ya­par­ken, en azın­dan Ta­rım Ba­ka­nı­nın, bu Hükûme­tin Ta­rım Ba­ka­nı­nın bi­zim dü­şün­ce­le­ri­mi­zin han­gi nok­ta­da hak­lı ya da hak­sız ol­du­ğu ko­nu­sun­da fi­kir­le­ri­ni öğ­ren­me ih­ti­ya­cı için­de­yiz.(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Pa­kis­tan­lı ba­ka­nı da ça­ğı­ra­lım!” se­si) Ak­si hâlde, dost­lar alış­ve­riş­te gör­sün ka­bi­lin­den bir top­lan­tı yap­ma­nın ne ka­dar an­lam­lı ol­du­ğu­nu si­zin tak­dir­le­ri­ni­ze bı­ra­kı­yo­rum.

Ay­nı şeyi dün ya­şa­dık. Fas Kral­lı­ğı­’y­la il­gi­li bir an­laş­ma yap­tık sağ­lık ala­nın­da. Açı­lım­la­rı­mı­zı yap­tık, kat­kı­la­rı­mı­zı yap­tık. Ama, ik­ti­dar­dan çıt yok. Çün­kü, Ba­kan yok. Ha­va­da ka­lı­yor.

Bu ne­den­le, Sa­yın Baş­kan, iz­ni­niz­le, AK­P’­yi, Hükûme­ti uya­rı­yo­rum: Lüt­fen, bu kut­sal ça­tı al­tın­da­ki bu ya­sa­ma ça­lış­ma­la­rı­nı cid­di­ye ala­lım. Eğer bir ya­sa ta­sa­rı­sı ge­ti­ri­yor isek, bu­ra­da, en azın­dan, il­gi­li ba­kan­la­rı bu­lun­du­ra­lım ve bi­zim bu­ra­da­ki dü­şün­ce­le­ri­mi­zin ve yap­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız açı­lım­la­rın da bir kıy­me­ti har­bi­ye­si ol­sun, yok­sa ha­van­da su döv­me­nin an­la­mı var mı?

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – İçe­rik­te bir de­ği­şik­lik yap­ma ih­ti­ma­li­miz, hak­kı­mız var mı bi­zim?

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; “Pa­kis­tan Ta­rım Ba­ka­nı­nı da ça­ğı­ra­lım” di­ye bir ar­ka­da­şı­mız AKP sı­ra­la­rın­dan gü­zel bir söz söy­le­di. Ön­ce, biz, ken­di Ta­rım Ba­ka­nı­mı­zı ça­ğı­ra­lım da, Pa­kis­tan da­ha son­ra kal­sın.

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – İç Tü­zü­k’­ü de­ğiş­ti­re­lim, ba­kan­lar bu­ra­da bu­lun­sun­lar!

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nu­nun İç Tü­zük de­ği­şik­li­ğiy­le en ufak bir il­gi­si yok­tur.

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – Var mı böy­le bir şey? Böy­le bir usul yok ki.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, ha­ti­be mü­da­ha­le­de bu­lun­ma­yın.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) – Şim­di, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­ze gö­re -ama Hükûmet bu ko­nu­da ne dü­şü­nü­yor ta­bii onu bi­le­me­ye­ce­ğiz- ben­den ön­ce­ki Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­li ar­ka­da­şı­mın ko­nuş­ma­sın­da da ba­zı ko­nu­lar vur­gu­lan­dı. Bi­zim Pa­kis­ta­n’­a ger­çek­ten zey­tin üre­ti­mi, zey­tin­ya­ğı üre­ti­mi ko­nu­sun­da cid­di tek­nik yar­dım­lar­da bu­lu­na­ca­ğı­mız an­la­şı­lı­yor. 1’in­ci mad­de ko­nu­sun­da bi­raz son­ra söz ala­ca­ğım kı­sa da ol­sa­…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Ta­mam, ko­nuş­tun ya!

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - Yok bu­ra­da; bak, bu­ra­da yok.

Şim­di, to­hum­cu­luk­ta cid­di öl­çü­de yar­dım­da bu­lu­na­ca­ğı­mız an­la­şı­lı­yor. İhra­cat ka­lem­le­ri açı­sın­dan dü­şü­nür­sek, ger­çek­ten, dış ti­ca­ret hac­mi­mi­zin en azın­dan den­ge­len­me­si, ih­ra­cat ve it­ha­lat -it­ha­la­tı­mız ih­ra­ca­tı­mız­dan 2 kat ne­re­dey­se da­ha faz­la- en azın­dan den­ge­len­me­si açı­sın­dan bu tek­nik iş bir­li­ği­nin bu çer­çe­ve­de bi­linç­li bir şekil­de gö­tü­rül­me­si ge­re­ki­yor.

Şim­di “Su kay­nak­la­rı­nın kon­tro­lü bü­yük top­rak sa­hip­le­ri­nin elin­de­dir.” de­dik. Ama her hâlükârda Tür­ki­ye, ye­ni su­la­ma tek­no­lo­ji­le­ri çer­çe­ve­sin­de Pa­kis­ta­n’­la tek­nik iş bir­li­ği çer­çe­ve­sin­de avan­taj­lı du­rum­da­dır ve Pa­kis­ta­n’­a tek­nik iş bir­li­ği çer­çe­ve­sin­de cid­di açı­lım­lar ya­pa­bi­li­riz ile­ri su­la­ma tek­no­lo­ji­le­ri çer­çe­ve­sin­de.

Ve bir de, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Pa­kis­ta­n’­da top­rak eroz­yo­nu çok ama çok önemli nok­ta­lar­da. Top­rak eroz­yo­nu der­ken, ta­bii özel­lik­le sel­ler­den kay­nak­la­nan, rüzgârdan kay­nak­la­nan top­rak eroz­yo­nu. Tür­ki­ye­’­nin eroz­yon­la mü­ca­de­le­de çok iyi de­ne­yi­mi var. Bu çer­çe­ve­de biz, Pa­kis­ta­n’­a bir açı­lım ya­pa­bi­li­riz. Bu da yok bu­ra­da.

Öy­le sa­nı­yo­rum ki, bu ek­sik­lik­ler uy­gun bir za­man­da, uy­gun bir plat­form­da gi­de­ri­le­cek­tir, ama gö­nül ar­zu edi­yor­du ki, en azın­dan sı­ca­ğı sı­ca­ğı­na, bu­ra­da mu­ha­le­fet par­ti­le­rin­den söz­cü­le­rin ko­nuş­ma­la­rı üze­ri­ne sı­ca­ğı sı­ca­ğı­na Hükûme­tin bu ko­nu­da­ki dü­şün­ce­le­ri önem ve an­lam ka­za­nı­yor­du. Bun­dan, bu se­fer de yok­sun kal­dık. İnşal­lah, önü­müz­de­ki otu­rum­lar­da bu ek­sik ka­pa­tı­lır. Eğer İç Tü­zük de­ği­şik­li­ği de ya­par­sa­nız, Pa­kis­tan Ta­rım Ba­ka­nı­nı ya da baş­ka ül­ke­le­rin il­gi­li ba­kan­la­rı­nı da bu­ra­ya ça­ğı­rır, on­la­rın da ay­dın­la­tı­cı dü­şün­ce­le­rin­den ya­rar­la­nı­rız.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak bu ya­sa ta­sa­rı­sı­na olum­lu oy ve­re­ce­ğiz. Her şeye rağ­men, Hükûme­tin böy­le bir ko­nu­yu, ta­sa­rı­yı, tek­nik iş bir­li­ği an­laş­ma­sı ta­sa­rı­sı­nı, geç de ol­sa, bu­ra­ya ge­tir­me­sin­den do­la­yı te­şek­kür edi­yo­ruz. Ha­yır­lı uğur­lu ol­sun.

He­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­ruz. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tü­tün­cü.

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – Ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­de bu ka­dar uzun ko­nu­şur­sak çok geç ge­lir bun­lar. Bu ka­dar uzun ko­nu­şur­sa­nız ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­de, geç ge­lir.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) – Ba­kan gel­miş ol­sa ko­nuş­ma­ya­ca­ğız.

ÜNAL KA­CIR (İstan­bul) – İçe­ri­ği­ne te­sir ede­me­ye­ce­ği­niz şey­ler­de ba­ka­nı ni­ye arı­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN – Şim­di, şahıs­la­rı adı­na söz is­te­yen Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Pa­zar­cı.

Bu­yu­run Sa­yın Pa­zar­cı.

Sü­re­niz on da­ki­ka.

HÜ­SE­YİN PA­ZAR­CI (Ba­lı­ke­sir) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me, son gün­ler­de mey­da­na ge­len men­fur te­rör olay­la­rı­nı kı­na­ya­rak ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­le­ye­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum.

Ele ala­ca­ğım ko­nu, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­dır. He­pi­ni­zi bu ve­si­ley­le, şah­sım ve De­mok­ra­tik Sol Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri ar­ka­daş­la­rım adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, Pa­kis­tan, ül­ke­miz­le çok iyi iliş­ki­ler için­de bu­lu­nan, kar­deş ka­bul et­ti­ği­miz, tak­dir­le kar­şı­la­dı­ğı­mız, ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de de bir­çok alan­da iş bir­li­ği yap­tı­ğı­mız bir dev­let­tir. Do­la­yı­sıy­la, Pa­kis­ta­n’­la ya­pı­lan ant­laş­ma­la­rın en iyi ni­yet­le de­ğer­len­di­ril­me­si yö­nün­de, biz de Hükûme­ti­mi­zin ve Mec­li­si­mi­zin yak­la­şı­mı­nı pay­la­şı­yo­ruz, bu­nu mem­nu­ni­yet­le kar­şı­lı­yo­ruz. An­cak, Sa­yın Baş­kan, bu sö­zü edi­len Pro­to­kol, ba­zı açı­lar­dan, çok önem­li hu­kuk­sal so­run­la­ra yer ve­rir ni­te­lik­te bu­lu­nu­yor.

Söz ko­nu­su Pro­to­ko­l’ün 4’ün­cü mad­de­si ay­nen şu hük­mü içe­ri­yor ilk pa­rag­ra­fın­da:  “İş­bu Pro­to­kol Ta­raf­la­rın yet­ki­li tem­sil­ci­le­ri­nin im­za­la­rıy­la yü­rür­lü­ğe gi­re­cek­tir.”

Şim­di, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; eğer bu Pro­to­kol im­za­lan­dı­ğı ta­rih­te -ki o ta­rih 29 Tem­muz 2004 ola­rak be­lir­til­miş- yü­rür­lü­ğe gir­miş ise o za­man ma­li hu­kuk açı­sın­dan, ma­li mev­zu­a­tı­mız açı­sın­dan bu­nu uy­gu­la­ma­ya baş­la­yan yet­ki­li­ler, ki­şi­sel so­rum­lu­luk­la­rı da dâhil, önem­li bir hu­ku­ki ku­sur­la kar­şı kar­şı­ya bu­lun­mak­ta­dır­lar. Çün­kü, bu Pro­to­ko­l’­ün ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de yü­rür­lü­ğe gi­re­rek uy­gu­lan­ma­ya baş­la­ma­sı ger­çek­leş­miş­se -bir­ta­kım or­tak ko­mi­te­ler, ko­mis­yon­lar ku­rul­muş, uz­man­la­rın gön­de­ril­me­si iş­lem­le­ri­ne ge­çil­miş bu­lu­nu­yor- fa­kat bu Pro­to­ko­l’­ün yü­rür­lü­ğe gir­me­si an­cak bu­gün Mec­lis­te uy­gun bul­ma ka­nu­nu­nun ka­bu­lün­den ve bu­nun da­ha son­ra ya­yın­lan­ma­sın­dan son­ra söz ko­nu­su ola­bi­le­cek. Ki ay­rı­ca Hükûmet ka­rar­na­me­si ge­re­ke­cek­tir ikin­ci aşa­ma ola­rak da Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın onay­la­ya­bil­me­si için. Ya­ni, bu du­rum­da 2’nci mad­de­si -uy­gun bul­ma ka­nu­nu­nun- şunu söy­lü­yor: “Bu Ka­nun, ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.” Do­la­yı­sıy­la, söz ko­nu­su Pro­to­kol, eğer 29 Tem­muz 2004’ten bu­gü­ne uy­gu­la­nı­yor­sa o za­man ma­li mev­zu­a­tı­mız ta­ra­fın­dan açı­ğa çı­kan bir ko­num söz ko­nu­su­dur. 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu 72’nci mad­de­sin­de -ki bu mad­de “Yet­ki­siz tah­sil ve öde­me” baş­lı­ğı­nı ta­şı­mak­ta­dır- özet ola­rak, yet­ki­siz bir bi­çim­de ka­mu adı­na har­ca­ma ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı­nı, ya­pan­la­rın adı­na zim­met çı­ka­rı­la­ca­ğı­nı ön­gör­mek­te­dir ve ay­rı­ca, ad­li ve ida­ri so­ruş­tur­ma­ya da ta­bi ola­cak­la­rı­nı dü­zen­le­mek­te­dir. Şim­di, ma­li mev­zu­a­tı­mız iti­ba­rıy­la, bu­gün ve­ya ya­rın ve­ya­hut da iş­te ka­rar­na­me çık­tık­tan son­ra ke­sin ola­rak bu Pro­to­kol yü­rür­lü­ğe gir­miş ola­cak­tır, uy­gu­lan­ma­sı ge­re­ke­cek­tir. 29 Tem­muz 2004’ten be­ri ya­pı­lan iş­lem­le­rin, ya­sal da­ya­na­ğı ol­ma­yan iş­lem şek­lin­de de­ğer­len­di­ril­me­si söz ko­nu­su­dur, eğer baş­ka bir hu­ku­ki da­ya­nak bu­lun­ma­sı yo­lu­na gi­dil­mi­yor­sa ki, ama bu­nun hu­ku­ki da­ya­na­ğı bu Pro­to­ko­l’­dür nor­ma­lin­de. Şim­di, bi­rin­ci so­ru­nu­muz bu.

İkin­ci or­ta­ya çı­kan so­run da­ha önem­li, da­ha ağır­lık­lı bir du­rum­da. Bu Ant­laş­ma, bu Pro­to­kol, il­gi­li sa­yın ba­ka­nın im­za­sıy­la yü­rür­lü­ğe gi­re­ce­ği­ni ön­gör­müş. Bi­zim sis­te­mi­miz­de, Ana­ya­sa­’­mı­zın 90’ın­cı mad­de­si çer­çe­ve­sin­de ya Mec­li­si­miz uy­gun bul­ma ka­nu­nu çı­ka­rır, on­dan son­ra Cum­hur­baş­ka­nı bu­nu ka­bul eder, onay­lar ya da Hükûme­ti­mi­zin bir ka­rar­na­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu­nun 90’ın­cı mad­de­de ko­şul­la­rı da sa­yıl­mış­tır, her ko­nu­da Hükûme­te git­me­si söz ko­nu­su de­ğil­dir. O za­man, iş­te, Hükûme­tin bu­nu ka­bu­lüy­le onay­lan­ma­sı iş­le­mi­ni Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­mam­la­ya­cak­tır. Do­la­yı­sıy­la, bu­gün­kü ana­ya­sal mev­zu­a­tı­mız çer­çe­ve­sin­de bir ant­laş­ma­nın yü­rür­lü­ğe im­zay­la gir­me­si, kim olur­sa ol­sun il­gi­li ki­şi, sa­de­ce bir ba­kan de­ğil, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız da ol­sa, bu­nun ge­re­ği ana­ya­sal hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de iş­le­me ko­nul­ma­sı­nı ge­rek­tir­mek­te­dir ve bu çer­çe­ve­de uy­gu­la­ma böy­le ol­du­ğu gi­bi, Ana­ya­sa­’­mı­zın 90’ın­cı mad­de­si­nin ge­rek­çe­si de ay­nen şunu ifa­de et­mek­te­dir: Ge­rek­çe kıs­mın­da 90’ın­cı mad­dey­le il­gi­li ola­rak, 1961 Ana­ya­sa­sı­’­nın ay­nen ka­bul edil­me­si uy­gun gö­rül­müş­tür -bu mad­dey­le il­gi­li- den­miş­tir. 61 Ana­ya­sa­sı­’­nın mad­de ge­rek­çe­sin­de de ay­nen şu söz­ler yer al­mak­ta­dır:  Bu mad­dey­le, pren­sip iti­ba­rıy­la 1924 Ana­ya­sa­sı­’­nın sis­te­mi mu­ha­fa­za olun­muş­tur. Şöy­le ki: Bu mad­de­nin va­zet­ti­ği ana ka­i­de, mil­let­le­ra­ra­sı ant­laş­ma­la­rın teş­rii or­ga­nın teş­ri­ki ol­mak­sı­zın yü­rür­lü­ğe ko­na­ma­ma­sı­dır. Ya­ni, nor­mal­de 24 Ana­ya­sa­sı­’n­da “Mut­la­ka Mec­li­sin ona­yı ge­re­kir.” şek­lin­de idi yü­rür­lü­ğe gi­re­bil­me­si için bir ant­laş­ma­nın, bu­nun Mec­lis­çe onay­lan­ma­sı ge­re­ki­yor­du.

61 Ana­ya­sa­sı ve onu iz­le­yen 82 Ana­ya­sa­sı, bu ko­nu­da Mec­li­sin bu yet­ki­si­ne ba­zı is­tis­na­lar ge­tir­miş­tir, hükûme­te bu ko­nu­da yet­ki­ler ver­miş­tir. Ama, bu­gün bu çer­çe­ve­de, ya Mec­lis ya Hükûmet gö­züy­le bir ge­çi­şe sa­hip ol­ma­yan ant­laş­ma­la­rın ül­ke­miz­de uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı­nı ifa­de et­mek­te­dir.

Şim­di, bu çer­çe­ve­de, bu­nu ka­nık­sa­ma­ma­mız, bu­nu dü­zelt­me­miz la­zım. Bu­nun­la il­gi­li olum­lu yak­la­şı­mı­mı­zı si­ze gös­ter­mek içi­n… Çün­kü, si­ya­si hiç­bir kö­tü, art ni­yet ta­şı­mı­yo­rum, ar­ka­daş­la­rım, be­ni des­tek­le­yen De­mok­ra­tik Sol Par­ti­li ar­ka­daş­la­rım da ta­şı­mı­yor­lar. O za­man, bu usul­süz­lük­le­rin dü­zen­len­me­si için Hükûme­ti­mi­ze, Hükûme­ti­mi­zin sa­yın tem­sil­ci­si­ne bir çağ­rı ya­pı­yo­rum: Bu Ant­laş­ma, uy­gun bul­ma ka­nu­nuy­la bir­lik­te ge­ri çe­kil­sin. Pa­kis­ta­n’­la, bu­nu, is­ter­ler­se, bir haf­ta için­de usu­lü­ne uy­gun, Ana­ya­sa­’­mı­za uy­gun hâle ge­tir­mek ola­nak­lı­dır ve on­dan son­ra önü­mü­ze gel­sin, gu­rur­la, şeref­le, biz de, bu­nu onay­la­ya­lım, uy­gun bul­ma ka­nu­nu­nu ka­bul ede­lim.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Pa­zar­cı, bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

HÜ­SE­YİN PA­ZAR­CI (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Bu çer­çe­ve­de, eğer bu ve­ri­ler he­sa­ba ka­tıl­ma­dan Ana­ya­sa­’­ya ay­kı­rı bir yol­da de­vam eder­sek –bi­raz ka­nık­sa­mış gö­rü­lü­yor ba­zı uy­gu­la­ma­lar bu çer­çe­ve­de- bu­nu dü­zelt­me yo­lu­na git­mez­sek ha­ta iş­le­miş olu­ruz. Mil­le­ti­miz, bi­ze, ya­sa­ma yet­ki­si­ni, gö­re­vi­ni ver­miş­tir, bu­nu uy­gun ol­du­ğu şekil­de ye­ri­ne ge­tir­me­miz gö­re­vi­miz­dir. De­net­le­me yet­ki­si­ni ver­miş­tir, bu­nu uy­gun bir şekil­de ye­ri­ne ge­tir­me­miz ge­rek­mek­te­dir.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (DSP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Pa­zar­cı.

Şah­sı adı­na söz is­te­yen İzmir Mil­let­ve­ki­li Tuğ­rul Ye­miş­ci, bu­yu­run.(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka­dır. 

TUĞ­RUL YE­MİŞ­Cİ (İzmir) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri;  Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Pa­kis­tan ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ara­sın­da, ta­rım ürün­le­rin­de en bü­yük ben­zer­lik, dün­ya ta­rım üre­ti­min­de tek bir ürün­le oluş­mak­ta­dır. O da, pa­muk ürü­nü­dür. Pa­kis­tan, bi­lin­di­ği üze­re, dün­ya­da pa­muk üre­ti­mi ya­pan dör­dün­cü bü­yük ül­ke­dir. Ül­ke­miz ise, pa­muk üre­ti­min­de dün­ya­da ye­din­ci sı­ra­da gel­mek­te­dir.

Bir baş­ka ben­zer­lik Pa­kis­ta­n’­ın üret­ti­ği pa­muk ken­di ih­ti­ya­cı­na yet­me­mek­te, an­cak yet­mek­te, çok ufak bir mik­tar­da da açı­ğı kal­mak­ta­dır. Ül­ke­mi­zin de pa­muk ala­nın­da ken­di ken­di­ne ye­ter­li ol­ma­dı­ğı söy­len­se de -as­lın­da övü­nü­le­cek bir du­rum- yıl­lar­ca, Tür­ki­ye­’­den yurt dı­şın­da­ki ül­ke­le­re bal­ya ola­rak iş­len­me­dik pa­mu­ğu gön­de­rir­ken, ül­ke­miz son yıl­lar­da, ih­ra­ca­tı, teks­til ve kon­fek­si­yon ola­rak ya­pa­rak, kat­ma de­ğe­ri­ni ül­ke­miz­de bı­ra­ka­rak, bü­yük mik­tar­da teks­til ih­ra­ca­tı yap­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la da, ken­di üret­ti­ği pa­muk yet­me­mek­te­dir. Dün­ya­da da pa­muk it­ha­la­tı ya­pan Çi­n’­den son­ra ikin­ci bir ül­ke­yiz. Ama alı­nan ted­bir­ler­le pa­muk üre­ti­mi­nin ar­tı­rıl­ma­sı için de gay­ret sarf edil­di­ği­ni gör­mek­te­yiz.

Son yıl­lar­da ül­ke­miz­de pa­muk üre­ti­min­de bir de­ği­şik­lik ol­muş, ba­tı böl­ge­le­rin­de­ki pa­muk üre­ti­mi azal­mış, ama GAP böl­ge­sin­de su­la­ma­nın art­ma­sıy­la pa­muk üre­ti­mi art­mış, bi­rin­ci pa­muk üre­tim böl­ge­si ol­muş­tur.

Şim­di bun­la­rı söy­le­di­ği­min bir se­be­bi var: Pa­kis­tan ile Tür­ki­ye­’­nin ta­rım­sal alan­da iş bir­li­ğiy­le bu ko­nu­da da or­tak­lık yap­ma­sı, dün­ya pa­zar­la­rın­da her iki ül­ke­nin de men­fa­a­ti­ne olan du­rum­dur.

Bu­nun dı­şın­da -ko­nuş­ma­cı­la­rı din­le­dik, söy­le­di­ler.- ta­rım ala­nın­da ba­zı ge­ri kal­mış­lık­lar­dan bah­se­dil­di. Doğ­ru­dur, ta­rım sek­tö­rü yıl­lar­dan be­ri ül­ke­miz­de gö­zar­dı edil­miş bir sek­tör­dür. Ama, geç­ti­ği­miz dö­nem­de gör­dük ki, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de çık­ma­mış 6 ta­ne ta­rım ya­sa­sı çı­ka­rıl­mış. Bun­la­rın içe­ri­sin­de, Ta­rım Te­mel Ya­sa­sı, Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ya­sa­sı, Ta­rım Si­gor­ta­sı Ya­sa­sı en önem­li­le­ri. Ay­rı­ca To­hum Ya­sa­sı, bu da son dö­nem­de çı­ka­rı­lan ya­sa­lar­dan­dır.

Ay­rı­ca, ye­ni ya­pı­lan bir ge­liş­me, bu da ta­rım için önem­li: Geç­ti­ği­miz yıl büt­çe­sin­de “Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 1’in­den az ta­rı­ma pay ay­rı­la­maz.” di­ye ya­sa çık­mış­tır. Bu da ta­rım­sal des­tek­le­ri ga­ran­ti al­tı­na alan bir ya­sa­dır.

Bil­di­ği­niz gi­bi, ge­çen yı­lın büt­çe­sin­de 5,4 mil­yar YTL, ya­ni 5,4 kat­ril­yon ta­rı­ma des­tek ve­ril­miş­tir. Bu des­tek­le­rin de, bu se­ne­ki ha­va ko­şul­la­rın­dan do­la­yı bü­tün çift­çi­le­rin, çift­çi bir­lik­le­ri­nin ve il­gi­li ku­rum­la­rın ar­zu­su­na uyan Ta­rım Ba­kan­lı­ğı, ilk al­tı ay­da -bu pa­ra­nın- yüz­de 80’ini da­ğıt­mış­tır. Biz­le­re de, mil­let­ve­ki­li ola­rak, ken­di böl­ge­le­ri­miz­de ar­ta­ka­lan yüz­de 20’den son iki ay­da da­ğı­tıl­ma­sı­nı ta­lep et­mek­te olan çift­çi­le­rin mü­ra­ca­at­la­rı gel­mek­te­dir. Bu­nu da il­gi­li ba­kan­lı­ğa ilet­tik. Bu­ra­dan da bir kez söy­le­miş olu­yo­rum. Önü­müz­de­ki ka­sım ve ara­lık ayın­da büt­çe­de bu des­tek­ler­den ka­lan pa­ra­nın da­ğı­tıl­ma­sı­nı çift­çi­ler za­ten bek­li­yor. Uma­rım ki büt­çe­de­ki bu kay­nak za­ten ve­ri­le­cek­tir.

Geç­ti­ği­miz yıl ge­ti­ri­len bir önem­li olay da­ha var, onu da bu­ra­da bah­set­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim. Ba­kın, bu yıl ku­rak­lık­la il­gi­li ko­nuş­ma­lar -hat­ta Mec­li­si­miz­de gün­dem içi­ne alın­dı- ya­pıl­dı. İki yıl ev­vel Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın uy­gu­la­ma­ya baş­la­dı­ğı bir pro­je var, bu da dam­la su­la­ma­yı teş­vik, su­yu iyi kul­lan­ma. Su­yun gi­de­rek kıt­laş­ma­sı, azal­ma­sı iyi kul­lan­ma­yı ge­rek­tir­di­ği için dam­la su­la­ma ya­pa­na, mo­dern su­la­ma sis­te­mi ya­pan çift­çi­ye yüz­de 50’si ba­ğış, di­ğer yüz­de 50’si beş yıl fa­iz­siz kre­diy­le Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın ver­di­ği des­tek olum­lu so­nuç­lar ver­me­ye baş­la­mış­tır, bun­dan son­ra da ve­re­cek­tir.

Geç­ti­ği­miz yıl yi­ne hep şu söy­le­ni­yor; bu­ra­da ora­ya dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum: Tür­ki­ye, es­ki­den ta­rım­da ken­di ken­di­ne ye­ten ye­di ül­ke­den bi­riy­di, ama şim­di ta­rım­da ken­di ken­di­ne yet­mi­yor, it­ha­lat­la ken­di­ni do­yu­ru­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ra­kam­la­ra ba­kar­sak, en son yıl ta­rım ürün­le­ri­nin ih­ra­ca­tı, ta­rım ürün­le­ri­nin iş­len­mi­şi ve bun­lar­dan ma­mul gı­da ih­ra­ca­tı –yu­var­la­tı­yo­rum ra­ka­mı- 10 mil­yar do­lar ih­ra­cat, it­ha­la­tı­mız ise 7 mil­yar do­la­ra gel­miş­tir. Bu, olum­lu bir ge­liş­me­dir. Bun­dan ön­ce­ki yıl­lar­da ha­ki­ka­ten ma­kas çok dar va­zi­yet­tey­di. Şim­di, ta­rım ürün­le­rin­de­ki bu olum­lu ge­liş­me­den, ta­bii ki, ta­ma­men ta­rım ürün­le­rin­de­ki üre­ten­le­rin, çift­çi­le­rin ve bu sek­tö­rün prob­lem­le­ri­nin bit­ti­ği­ni söy­le­ye­me­yiz, da­ha sı­kın­tı­la­rın de­vam et­ti­ği­ni gö­rü­yo­ruz, bun­lar­la il­gi­li ça­lış­ma­la­rın de­vam et­me­si la­zım çift­çi­le­ri­mi­zin le­hi­ne.

Yüz­de 28’e ta­rım nü­fu­su­nun gel­me­si biz­ce olum­lu bir şey ta­rım ke­si­mi­nin hak­la­rı­nı sa­vu­nan­lar­ca. Çün­kü, yıl­lar­dan be­ri Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ve Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ör­nek gös­te­ril­mi­yor mu? Bu ile­ri ül­ke­ler­de ta­rım­da­ki nü­fu­sun Ame­ri­ka­’­da yüz­de 2’le­rin al­tın­da ol­du­ğu, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­dey­se yüz­de 10’lar­dan baş­la­yıp yüz­de 2’le­re ka­dar çe­şit­li ül­ke­ler­de ta­rım­da nü­fu­sun ol­du­ğun­dan bah­se­di­li­yor­du ve bu du­ru­mun ül­ke­nin iler­le­miş­li­ği­ne ve zen­gin­li­ği­ne se­bep ol­du­ğun­dan bah­se­di­li­yor­du. Ül­ke­miz­de uzun yıl­lar­dır yüz­de 50’nin üs­tün­de ta­rım­da nü­fus bes­le­dik, şim­di yüz­de 28’e gel­me­si ta­bii ki se­vi­ni­le­cek bir hu­sus, ama ora­da da pa­ran­tez açı­yo­rum, ta­bii ki, bu, ta­rım­dan çı­kan nü­fu­sun bel­li bir yer­de is­tih­da­mı şart. Ta­bi­i, ilk ön­ce bu­ra­da ar­zu­la­nan, ta­rım­dan çı­kan nü­fu­sun, ilk ön­ce, ken­di çev­re­sin­de, ta­rım­sal ürün­le­re da­ya­lı sa­na­yi­nin ge­liş­me­siy­le bu­ra­da de­ğer­len­di­ril­me­si.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­rım­la il­gi­li Pa­kis­ta­n’­la ya­pı­lan an­laş­ma­da, yal­nız dam­la su­la­ma­da de­ğil, dün­ya pa­zar­la­rın­da, ip­lik­te, do­ku­ma­da ve pa­muk ürün­le­ri­nin ti­ca­re­tin­de de bir­lik­te­lik ola­bi­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­ruz. Önü­müz­de­ki ayın, ya­ni ka­sı­mın 8’iy­le 12’si ara­sın­da İstan­bu­l’­da ya­pı­la­cak olan İSE­DAK top­lan­tı­sı­nın ça­lış­ma­la­rı­na pa­ra­lel ola­rak İslam Kal­kın­ma Ban­ka­sı­nın pa­muk üre­ten İslam ül­ke­le­ri­ne dö­nük kre­di ça­lış­ma­la­rı var. Ül­ke­miz iki yıl­dır bu top­lan­tı­la­ra ön­cü­lük et­mek­te. Bu­ra­dan çı­ka­rı­la­cak so­nuç­la dün­ya pa­muk üre­ti­mi­nin aşa­ğı yu­ka­rı yüz­de 40’ı­nı üre­ten tüm -Pa­kis­tan da­hil- İslam ül­ke­le­ri­nin bir­lik­te ha­re­ket et­me­siy­le dün­ya pa­zar­la­rın­da Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­’­nin pa­zar­da­ki üre­tim ve fi­yat po­li­ti­ka­sı­na kar­şı ba­şa­rı­lı bir po­li­ti­ka iz­le­ne­bi­le­ce­ği bü­tün ta­raf­lar­ca gö­rü­şül­mek­te. Önü­müz­de­ki haf­ta ya­pı­la­cak olan bu top­lan­tı­la­rın so­nu­cu­nun da Pa­kis­tan ve Tür­ki­ye ge­le­ce­ği için, ta­rı­mın ge­le­ce­ği için ha­yır­lı ol­ma­sı­nı ben te­men­ni edi­yo­rum.

Söz­le­ri­me bu­ra­da son ve­rir­ken, Sa­yın Baş­kan ve de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ye­miş­ci.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ HÜ­KÜ­ME­Tİ İLE PA­KİS­TAN İSLAM CUM­HU­Rİ­YE­Tİ

HÜ­KÜ­ME­Tİ ARA­SIN­DA TA­RIM ALA­NIN­DA TEK­NİK, Bİ­LİM­SEL VE EKO­NO­MİK

İŞ­BİR­Lİ­Ğİ PRO­TO­KO­LÜ­NÜN ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR

KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 29 Tem­muz 2004 ta­ri­hin­de An­ka­ra­’­da im­za­la­nan “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü”­nün onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Enis Tü­tün­cü, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li, söz is­te­miş­tir. Şah­sı adı­na da Sa­yın Enis Tü­tün­cü söz is­te­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la iki söz sü­re­si­ni bir­leş­ti­re­rek on beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Tü­tün­cü.

CHP GRU­BU ADI­NA ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın baş­kan.

He­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

AKP Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Eli­ta­ş’­ın ri­ca­sı­nı kır­ma­ya­rak kı­sa bir ko­nuş­ma yap­ma­ya özen gös­te­re­ce­ğim. O ne­den­le, he­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­mı is­tek üze­ri­ne kı­sal­ta­rak, sa­de­ce ve sa­de­ce ku­rak­lık­la il­gi­li ba­zı ger­çek­le­ri siz­ler­le pay­laş­ma üze­ri­ne in­hi­sar et­ti­re­ce­ğim bu ko­nuş­ma­yı.

Ba­kı­nız, Tür­ki­ye­’­de 2007 yı­lın­da ya­şa­nan ku­rak­lık ger­çek­ten bir­çok ürü­nü vur­muş­tur. Hükûmet, 4 Tem­muz­da bu ku­rak­lık ka­rar­na­me­si­ni çı­kar­dı ve ku­rak­lık ka­rar­na­me­siy­le sa­de­ce dört ürün dik­ka­te alın­dı: Buğ­day, ar­pa, fiğ ve ko­run­ga. Oy­sa, Edir­ne­’­de buğ­day ve ay­çi­çe­ğin­de yüz­de 50… Te­kir­da­ğ’­da ay­çi­çe­ği ve mı­sır­da yüz­de 40, Si­liv­ri­’­de ay­çi­çe­ği ve hu­bu­bat­ta yüz­de 50, Sa­kar­ya­’­da mı­sır­da yüz­de 50, Zon­gul­da­k’­ta hu­bu­bat­ta yüz­de 50…

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ger­çek­ten, bu 4 Tem­muz­da çı­ka­rı­lan ku­rak­lık ka­rar­na­me­si­nin, ürün kap­sa­mı iti­ba­rıy­la ye­ni­den ele alın­ma­sı ge­re­ki­yor. 4 ürün de­ğil, bir­çok ürün -az ön­ce bu­ra­da say­ma­ya ça­lış­tım- üzüm, buğ­day, ar­pa, çav­dar, yu­laf, ay­çi­çe­ği, mı­sır, in­cir, el­ma ve kar­puz gi­bi ürün­ler, bu çer­çe­ve­de ge­niş­le­til­me­si ge­re­ki­yor. Bir de, kırk ili kap­sa­mış­lar idi. Ör­ne­ğin, Trak­ya­’­da­ki Edir­ne ve Te­kir­dağ il­le­ri yok. İl ba­zın­da da bu ku­rak­lık ka­rar­na­me­si­nin ge­niş­le­til­me­si ge­re­ki­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ara­da, üzüm üre­ti­ci­le­ri çok bü­yük dar­be ye­di. Ger­çek­ten Te­ke­lin apar to­par özel­leş­ti­ril­me­si so­nu­cun­da, he­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, 2005 yı­lın­dan iti­ba­ren ka­li­te­li üzüm üre­ti­ci­le­ri çok bü­yük sı­kın­tı­lar içi­ne gir­me­ye baş­la­mış­lar­dı ve 2007’de­ki ku­rak­lık da üzüm re­kol­te­si­ni Tür­ki­ye ça­pın­da yüz­de 40 ve 50 ora­nın­da dü­şür­dü. Ba­kı­nız, Te­kir­dağ, Şar­köy ve bel­de­le­rin­de şöy­le bir man­za­ray­la kar­şı­laş­tık: 2005 yı­lın­da Ga­may cin­si üzüm 110 ye­ni ku­ru­şa sa­tı­lı­yor idi, 2007’de 60 ye­ni ku­ru­şa sa­tı­lı­yor. Hat­ta, alı­cı bi­le bu­la­ma­dı. Şen­so 2005 yı­lın­da 60 ye­ni ku­ru­şa sa­tı­lı­yor idi, 2007’de 25 ila 40 ye­ni ku­ruş ara­sın­da sa­tı­lı­yor. Bu­na kar­şı­lık bağ­cı­lı­ğın önem­li gir­di­le­ri­ne ba­kı­yo­ruz, 18-46 güb­re­nin tor­ba­sı son bir yıl­da 28 ye­ni Türk li­ra­sın­dan 40 ye­ni Türk li­ra­sı­na yük­sel­miş, kül­le­me ilaç­la­rı ise yüz­de 50 art­mış. Böy­le bir man­za­ra­da üzüm­de ku­rak­lık ne­de­niy­le re­kol­te yüz­de 50 düş­müş.

Ge­çen dö­nem­de de bu­ra­da bu­lu­nan ar­ka­daş­lar bi­le­cek­ler­dir, ha­tır­la­ya­cak­lar­dır; biz, bu ko­nu­da, üzüm üre­ti­ci­le­ri­nin ye­ni­den üre­tim gü­cü­ne ka­vuş­tu­rul­ma­sı açı­sın­dan Hükûme­tin ba­zı ko­nu­lar­da adım at­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni di­le ge­tir­miş­tik, ko­mis­yon da kur­muş­tuk bu ko­nu­da. Bu ko­mis­yon­la il­gi­li bu­ra­da dü­şün­ce­le­ri­mi­zi ifa­de et­tik ge­çen dö­nem­de, ama izin ve­rir­se­niz bü­tün üzüm üre­ti­ci­le­ri bek­li­yor, üç ko­nu­da dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum.

Şara­p’­ta ola­ğa­nüs­tü yük­sek ÖTV var. Ya­ni, sı­ra şara­bı, sof­ra şara­bı­nın 1 lit­re fi­ya­tı 1 YTL, bu­nun üze­rin­de 2,7 YTL’­lik, yak­la­şık 3 YTL’­lik ÖTV var. Olur mu? Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Ne olu­yor? Bu­nun fa­tu­ra­sı ga­ri­ban üzüm üre­ti­ci­si­ne dü­şü­yor. Bu ne­den­le, bir an ön­ce bu ÖT­V’­nin aci­len in­di­ril­me­si ge­re­ki­yor. Ge­çen dö­nem Ma­li­ye Ba­ka­nı üç kez söz ver­miş­ti; öy­le sa­nı­yo­rum, bu sö­zü­nü şim­di tut­ma aşa­ma­sı­na gel­miş­tir.

Üzüm üre­ti­ci­le­ri­ni çok hız­lı bir şekil­de ko­o­pe­ra­tif­leş­me­ye teş­vik et­me­miz la­zım. Ye­ni ku­ru­lan ko­o­pe­ra­tif­le­ri­nin de büt­çe­si­ne ilk atım­lık ba­rut ka­bi­lin­den mut­la­ka bir kre­di açıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Bir de, bağ­cı­lık­ta, fi­ya­tı da­ha yük­sek olan ka­li­te­li üzüm­cü­lü­ğe doğ­ru cid­di bir ye­ni teş­vik po­li­ti­ka­sı­nın ya­şa­ma ge­çi­ril­me­si ge­re­ki­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dü­şün­dü­ğüm ko­nuş­ma­nın öte­sin­de bir ko­nuş­ma yap­tı­ğım için he­pi­niz­den özür di­li­yo­rum. Söz ver­dik. Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le bu mad­de­nin ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Oyu­muz olum­lu­dur. He­pi­ni­zi tek­rar sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tü­tün­cü.

1’in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r…­Ka­bul et­me­yen­le­r…­Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r…­Ka­bul et­me­yen­le­r…­Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de İzmir Mil­let­ve­ki­li, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Ok­tay Vu­ral söz is­te­miş­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Vu­ral.

MHP GRU­BU ADI­NA OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Sa­yın Baş­ka­nım, çok te­şek­kür edi­yo­rum. Özel­lik­le, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li ola­rak bu haf­ta Mec­li­si­mi­zi yö­net­me ko­nu­sun­da gös­ter­di­ği­niz di­ra­ye­te, hoş­gö­rü­ye çok te­şek­kür edi­yo­rum grup adı­na.

Özel­lik­le de, Tür­ki­ye­’­nin en önem­li me­se­le­si olan te­rö­rü, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze gün­dem dı­şı ko­nuş­ma fır­sa­tı ver­mek su­re­tiy­le ol­sa bi­le, Hükûme­tin millî ira­de­ye bil­gi ver­me­si­ni te­min et­me­niz de tak­dir­le­ri­mi­zin üze­rin­de ol­muş­tur. Ben, bu yö­ne­tim an­la­yı­şı­nı­za gru­bu­muz adı­na te­şek­kür et­mek için söz al­dım. Say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Vu­ral.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r…­Ka­bul et­me­yen­le­r…­Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Pa­kis­tan İslam Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lü­nün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı

:

254

Ka­bul

:

249

Ret

:

        5 (x)

Böy­le­ce, ka­nun ta­sa­rı­sı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır; ha­yır­lı ol­sun.

4’ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya Ara­sın­da Hu­ku­ki Ko­nu­lar­da Ad­li Yar­dım­laş­ma An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

4.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya Ara­sın­da Hu­ku­ki Ko­nu­lar­da Ad­li Yar­dım­laş­ma An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/329) (S. Sa­yı­sı: 15) (xx)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 15 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Kır­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Me­tin Ço­ba­noğ­lu, bu­yu­run. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

MHP GRU­BU ADI­NA ME­TİN ÇO­BA­NOĞ­LU (Kır­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya ara­sın­da 28 Ey­lül 2005 ta­ri­hin­de im­za­la­nan ad­li ko­nu­lar­da hu­ku­ki yar­dım an­laş­ma­sıy­la il­gi­li ola­rak, bu an­laş­ma­nın uy­gun bu­lun­du­ğu­na da­ir ta­sa­rı­nın gö­rü­şül­me­si üze­ri­ne, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

                                   

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(xx) 15. S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tür­ki­ye ile Ro­man­ya ara­sın­da si­ya­si, eko­no­mik, sos­yal iliş­ki­ler son yıl­lar­da çok cid­di bir ar­tış gös­ter­miş­tir ki; Ro­man­ya ile Tür­ki­ye ara­sın­da 25 Ka­sım 1968 ta­ri­hin­de, o za­man­ki adı Ro­man­ya Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti olan bu ül­key­le ad­li ve ce­zai ko­nu­lar­da yi­ne bir hu­ku­ki an­laş­ma im­za­lan­mış­tı. Ta­bi­i, iliş­ki­le­rin ge­liş­me­si üze­ri­ne bu an­laş­ma kâfi gel­me­yin­ce bu­gün üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz an­laş­ma­nın ya­pıl­ma­sı gün­de­me gel­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 1989’dan son­ra Ro­men-Türk eko­no­mik ve ti­ca­ri iliş­ki­le­ri sü­rek­li bir ge­liş­me gös­ter­miş­tir. Özel­lik­le 1977’de Ser­best Ti­ca­ret An­laş­ma­sı­’­nın im­za­lan­ma­sıy­la ti­ca­ri ha­cim kay­da de­ğer bir nok­ta­ya gel­miş­tir. Ro­men-Türk ti­ca­ri iliş­ki­le­ri is­tik­rar­lı bir ge­li­şim ve çe­şit­len­dir­me kay­det­miş­ler­dir.

2003 yı­lın­da ti­ca­ri de­ği­şim­le­rin top­lam hac­mi 1,82 mil­yar do­lar, 2004 yı­lın­da 3 mil­yar do­lar, 2005’te ise ti­ca­ri hac­mi­mi­zin 4,2 mil­yar do­la­rı aş­tı­ğı kay­de­dil­mek­te­dir.

Bu di­na­mizm, 2004 ya­zı iti­ba­rıy­la, Ro­man­ya­’­nın ti­ca­ri or­tak­la­rı­nın sı­ra­la­ma­sın­da Tür­ki­ye­’­yi, İtal­ya, Al­man­ya ve Fran­sa­’­dan son­ra 4’ün­cü sı­ra­ya yük­selt­miş­tir. Ön­ce­ki se­ne, İtal­ya, Al­man­ya, Fran­sa, İngil­te­re ve Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu­’n­dan son­ra 6’ncı sı­ra­da idi. Şu an­da ise, Ro­man­ya, Bal­kan­lar­da Tür­ki­ye­’­nin 1’in­ci eko­no­mik or­ta­ğı­dır ve Ka­ra­de­niz böl­ge­sin­de, Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu­’n­dan son­ra 2’nci­si­dir. Tür­ki­ye ise, Ka­ra­de­niz böl­ge­sin­de Ro­man­ya­’­nın 1’in­ci eko­no­mik or­ta­ğı­dır.

2006 se­ne­si­nin so­nun­da ti­ca­ri hac­mi­nin 5 mil­yar do­la­rı aş­ma­sıy­la be­ra­ber, Tür­ki­ye­’­nin, Ro­man­ya­’­nın ti­ca­ri part­ner­le­ri ara­sın­da 4’ün­cü ve ih­ra­cat pi­ya­sa­sı ola­rak da 3’ün­cü sı­ra­sı­nı sağ­lam­laş­tır­mış ol­mak­ta­dır.

Ro­man­ya ve Tür­ki­ye, özel­lik­le ener­ji ala­nın­da ba­zı stra­te­jik pro­je­le­ri ger­çek­leş­tir­mek üze­re ça­lış­ma­la­rı sür­dür­mek­te­dir­ler. Ör­ne­ğin, Kös­ten­ce ve İstan­bul ara­sın­da ener­ji nak­li için de­niz al­tı kab­lo­su­nun ya­pı­mı gös­te­ri­le­bi­lir.

Ro­man­ya­’­da 9.300 Ro­men-Türk kar­ma şir­ke­ti ka­yıt­lı­dır. Top­lam ya­tı­rım ser­ma­ye­si yak­la­şık 600 mil­yon do­la­rı bul­mak­ta­dır ve her iki ül­ke de çok ya­kın bir za­man­da 1 mil­yar do­lar se­vi­ye­si­ne ulaş­ma­yı he­def­le­mek­te­dir­ler.

So­nuç iti­ba­rıy­la, cid­di sa­yı­la­bi­le­cek ti­ca­ret hac­mi­ne ulaş­tı­ğı­mız Ro­man­ya­’­da, ha­tı­rı sa­yı­lır Ro­men-Türk kar­ma şir­ke­ti fa­a­li­yet gös­ter­mek­te­dir. İliş­ki­le­ri­mi­zin her ko­nu­da da ar­tı­rı­la­rak sür­dü­rül­me­si, her iki ül­ke­nin de fay­da­sı­na ola­ca­ğı mu­hak­kak­tır. Söz ko­nu­su ta­sa­rı da bu çer­çe­ve­de ta­ra­fı­mız­dan de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na bu ta­sa­rı­ya olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi­zi be­yan edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ço­ba­noğ­lu.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ İLE RO­MAN­YA ARA­SIN­DA HU­KU­Kİ KO­NU­LAR­DA

AD­Lİ YAR­DIM­LAŞ­MA AN­LAŞ­MA­SI­NIN ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN

BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 28/09/2005 ta­ri­hin­de An­ka­ra'da im­za­la­nan "Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya Ara­sın­da Hu­ku­ki Ko­nu­lar­da Ad­li Yar­dım­laş­ma An­laş­ma­sı”­nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de söz ta­le­bi yok­tur.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – 2’nci mad­de üze­rin­de söz ta­le­bi yok­tur.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de söz ta­le­bi yok­tur.

Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için iki da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ro­man­ya Ara­sın­da­ki Hu­ku­ki Ko­nu­lar­da Ad­li Yar­dım­laş­ma An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı   :     205

Ka­bul                        :     205(x)

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Ha­yır­lı ol­sun.

5’in­ci sı­ra­da yer alan,  İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

5.- İstan­bul 2010 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/350) (S. Sa­yı­sı: 16)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Yok.

Gö­rüş­me er­te­len­miş­tir.

6’ncı sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Vi­et­nam Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Tu­rizm Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

6.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Vi­et­nam Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Tu­rizm Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/272) (S. Sa­yı­sı: 17) (xx)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 17 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen yok..

                                          

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(xx) 17 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ HÜ­KÜ­ME­Tİ İLE Vİ­ET­NAM SOS­YA­LİST CUM­HU­Rİ­YE­Tİ

HÜ­KÜ­ME­Tİ ARA­SIN­DA TU­RİZM ALA­NIN­DA İŞ­BİR­Lİ­Ğİ AN­LAŞ­MA­SI­NIN

ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.-  25 Aðus­tos 2004 ta­ri­hin­de An­ka­ra­’­da im­za­la­nan “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Vi­et­nam Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Tu­rizm Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı”­nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de söz ta­le­bi yok.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de söz ta­le­bi yok.

2’nci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de hak­kın­da söz ta­le­bi yok.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için iki da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Vi­et­nam  Sos­ya­list Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Tu­rizm Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın açık oy­la­ma so­nu­cu:

Oy sa­yı­sı  : 206

Ka­bul       : 206 (x)

Böy­le­ce, ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır. Ha­yır­lı ol­sun.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, (9/1) esas nu­ma­ra­lı Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan hak­kın­da Mec­lis so­ruş­tur­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­yi gö­rüş­mek için, 30 Ekim 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00’te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 19.01

                               

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.