Normal deneme 3 4 2007-06-08T13:36:00Z 2007-06-08T13:36:00Z 1 76895 438304 Türkiye Büyük Millet Meclisi 3652 1028 514171 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 158       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

110’uncu Bir­le­şim

23 Mayıs 2007 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                                                Say­fa    

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOK­LA­MA­

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Mer­ke­zi Fi­nans ve İha­le Bi­ri­mi­nin İs­tih­dam ve Büt­çe Esas­la­rı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1317) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1278)

V. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

4.- Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1212) (S. Sa­yı­sı: 1225)

5.- Van Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kar­tal ve 10 Mil­let­ve­ki­li ile Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­lah Ve­li Sey­da ve 9 Mil­let­ve­ki­li­nin; Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­lif­le­ri ve İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1006, 2/1021) (S. Sa­yı­sı: 1417)

VI. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, TMSF'nin bir gru­bun med­ya şir­ket­le­ri­ne el koy­ma­sı­na,

TMSF'nin bir ko­nu­da suç du­yu­ru­su ya­pıp yap­ma­dı­ğı­na,

İliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı  Ab­dül­la­tif ŞE­NER'in ce­va­bı (7/22076, 22077)

2.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li V. Si­nan YER­Lİ­KA­YA'nın, bir okul ge­zi­sin­de mey­da­na ge­len tra­fik ka­za­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/22146)

3.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Atil­la BA­ŞOĞ­LU'nun, Tür­ki­ye'nin Irak pet­rol­le­ri üze­rin­de­ki hak­kı­na iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/22150)

4.- Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İN­CE'nin, öğ­ret­men alı­mın­da­ki sı­nav yön­te­min­de de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı  (7/22152)

5.- Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li Mah­mut GÖK­SU'nun, İLK­SAN'a iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/22154)

6.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ser­pil YIL­DIZ'ın, bir mil­let­ve­ki­li hak­kın­da­ki bir id­di­aya iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/22202)

7.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İ. Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, alı­nan ba­zı araç­la­rın pla­ka­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/22616)

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 15.04'te açı­la­rak al­tı otu­rum yap­tı.

Otu­rum Baş­ka­nı, TBMM Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık Ya­kut, ve­fat eden Sam­sun Mil­let­ve­ki­li İl­yas Se­zai Ön­der'e Al­lah'tan rah­met, ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı di­le­yen bir ko­nuş­ma yap­tı.

Ve­fat eden Sam­sun Mil­let­ve­ki­li İl­yas Se­zai Ön­der için bir da­ki­ka­lık say­gı du­ru­şun­da bu­lu­nul­du.

Sam­sun Mil­let­ve­ki­li İl­yas Se­zai Ön­der'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la:

Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa,

İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol,

Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­sa Uzun­ka­ya,

Bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın 321'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1133, 367'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1250, 44'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1037, 439'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1418, 440'ın­cı sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1419, 337'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1208, 416'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1364, 441'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1420, 415'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1363, 438'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1415, 417'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1365, 45'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 945 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri­nin sı­ra­sıy­la, gün­de­min 10, 11, 21, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31'in­ci sı­ra­la­rı­na alın­ma­sı­na; ge­len kâğıt­lar lis­te­sin­de ya­yım­la­nan ve bas­tı­rı­la­rak da­ğı­tı­lan 1425, 1424, 1426 ve 1422 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri­nin kırk se­kiz sa­at geç­me­den bu kıs­mın 8, 9, 22 ve 32'nci sı­ra­la­rı­na alın­ma­sı­na ve di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ne; Ge­nel Ku­ru­lun 22 Ma­yıs 2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şi­min­de ça­lış­ma­la­rı­nı sa­at 24.00'e ka­dar de­vam et­tir­me­si­ne ve bu bir­le­şim­de söz­lü so­ru­lar ve di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nın gö­rü­şül­me­ye­rek ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­ne; 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31 Ma­yıs, 1, 2 ve 3 Ha­zi­ran 2007 ta­rih­le­rin­de Ge­nel Ku­ru­lun 11.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lış­ma­sı­na ve bu ta­rih­ler­de­ki bir­le­şim­ler­de söz­lü so­ru­lar ile di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nın gö­rü­şül­me­ye­rek ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­ne;

1208 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin;

1 ila 15'in­ci mad­de­le­ri­nin (15 mad­de) bi­rin­ci bö­lüm,

16 ila 23'ün­cü mad­de­le­ri (8 mad­de) ile ge­çi­ci 1 ila 3'ün­cü mad­de­le­ri­nin (3 mad­de) ikin­ci bö­lüm (top­lam 26 mad­de),

1363 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın;

1 ila 29'un­cu mad­de­le­ri­nin (29 mad­de) bi­rin­ci bö­lüm,

30 ila 41'in­ci mad­de­le­ri (12 mad­de) ile ge­çi­ci 1 ila 5'in­ci mad­de­le­ri­nin (5 mad­de) ikin­ci bö­lüm (top­lam 46 mad­de),

1364 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın;

1 ila 29'un­cu mad­de­le­ri­nin (29 mad­de) bi­rin­ci bö­lüm,

30 ila 48'in­ci mad­de­le­ri (19 mad­de) ile ge­çi­ci 15 ar­tı ge­çi­ci 1 ila 9'un­cu mad­de­le­ri­nin (10 mad­de) ikin­ci bö­lüm (top­lam 58),

1420 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın;

1 ila 11'in­ci mad­de­le­ri­nin (11 mad­de) bi­rin­ci bö­lüm,

12 ila 22'nci mad­de­le­ri (11 mad­de) ile ge­çi­ci 1 ila 2'nci mad­de­le­ri­nin (2 mad­de) ikin­ci bö­lüm (top­lam 24),

Ha­lin­de, İç Tü­zük'ün 91'in­ci mad­de­si­ne gö­re te­mel ka­nun ola­rak gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­di.

Zon­gul­dak Mil­let­ve­ki­li Ha­run Akın'ın, 17/7/1964 Ta­rih­li ve 506 Sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­na İki Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne İliş­kin Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/702),

Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­sa Uzun­ka­ya'nın, 190 Sa­yı­lı Ge­nel Kad­ro ve Usu­lü Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ye Bağ­lı Cet­vel­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/473),

İç Tü­zük'ün 37'nci mad­de­si­ne gö­re doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­le­ri, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­di.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337),

İl­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan;

Er­te­len­di.

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Şev­ket Or­han ile Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Ali Os­man Sa­li'nin, 2863 Sa­yı­lı Kül­tür ve Ta­bi­at Var­lık­la­rı­nı Ko­ru­ma Ka­nu­nu­nun Bir Mad­de­si­nin De­ğiş­ti­ril­me­si ve Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/461) (S. Sa­yı­sı: 970 ve 970'e 1'in­ci ek) ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra,

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ko­nut Edin­dir­me Yar­dı­mı Hak Sa­hip­le­ri­ne Öde­me Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1195) (S. Sa­yı­sı: 1216), gö­rüş­me­le­ri­ni mü­te­aki­ben elek­tro­nik ci­haz­la ya­pı­lan açık oy­la­ma­dan son­ra,

Ka­bul edil­di.

23 Ma­yıs 2007 Çar­şam­ba gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, sa­at 11.00'de top­lan­mak üze­re bir­le­şi­me 23.47'de son ve­ril­di.

 

Sa­dık Ya­kut

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

Meh­met Da­niş

 

Ah­met Gök­han Sa­rı­çam

Ça­nak­ka­le

 

Kırk­la­re­li

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

Ya­şar Tü­zün

 

Bay­ram Öz­çe­lik

Bi­le­cik

 

Bur­dur

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

No.: 150

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

23 Ma­yıs 2007 Çar­şam­ba

Ta­sa­rı­lar

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ada­let Ba­kan­lı­ğı ile Ar­na­vut­luk Cum­hu­ri­ye­ti Ada­let Ba­kan­lı­ğı Ara­sın­da İş­bir­li­ği Ko­nu­sun­da Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1363) (Ada­let ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.5.2007)

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Eti­yop­ya Fe­de­ral De­mok­ra­tik Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ta­rım Ala­nın­da Tek­nik, Bi­lim­sel ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Pro­to­ko­lu­nun Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1364) (Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.5.2007)

Tek­lif­ler

1.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Meh­met Yük­sek­te­pe'nin; Arı­cı­lık Ka­nu­nu Tek­li­fi (2/1031) (Ada­let  ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.5.2007)

2.- Or­du Mil­let­ve­ki­li Ha­mit Taş­çı'nın; Arı­cı­lık Ka­nu­nu Tek­li­fi (2/1032) (Ada­let ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.5.2007)

3.- Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Asım Ay­kan'ın; 3194 Sa­yı­lı İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/1033) (Ada­let ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yon­la­rı­na)  (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.5.2007)

4.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Uzun ve 13 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/1034) (Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.5.2007)

5.- Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Dur­sun Ak­de­mir'in; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/1035) (Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.5.2007)

Ra­por­lar

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1360) (S. Sa­yı­sı: 1427) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 23.5.2007) (GÜN­DE­ME)

2.- Mer­ke­zi Fi­nans ve İha­le Bi­ri­mi­nin İs­tih­dam ve Büt­çe Esas­la­rı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Av­ru­pa Bir­li­ği Uyum Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru ile İç­tü­zü­ğün 37 nci Mad­de­si­ne Gö­re Doğ­ru­dan Gün­de­me Alın­ma Öner­ge­si (1/1317) (S. Sa­yı­sı: 1428) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 23.5.2007) (GÜN­DE­ME)

 

23 Ma­yıs 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 11.05

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

İç Tü­zük'ün 37'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma öner­ge­si var­dır; oku­tup, iş­le­me ala­ca­ğım ve oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Mer­ke­zi Fi­nans ve İha­le Bi­ri­mi­nin İs­tih­dam ve Büt­çe Esas­la­rı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1317) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1278)

10/5/2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

İl­gi: 1/3/2007 ta­rih­li ve B.02.0.KKG.0.10/101-1039/873 sa­yı­lı ya­zı.

İl­gi­de ka­yıt­lı ya­zı­mız ekin­de Baş­kan­lı­ğı­nı­za su­nu­lan "Mer­ke­zi Fi­nans ve İha­le Bi­ri­mi­nin İs­tih­dam ve Büt­çe Esas­la­rı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı"nın, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki gö­rüş­me­le­ri kırk­beş gün için­de so­nuç­lan­dı­rı­la­ma­dı­ğın­dan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si İç­tü­zü­ğü­nün 37 nci mad­de­si uya­rın­ca doğ­ru­dan Ge­nel Ku­rul gün­de­mi­ne alın­ma­sı hu­su­sun­da ge­re­ği­ni arz ede­rim.

                                                                                                    Re­cep Tay­yip Er­do­ğan

                                                                                                               Baş­ba­kan

BAŞ­KAN - Söz ta­le­bi? Yok.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce söz­lü so­ru öner­ge­le­ri­ni gö­rüş­mü­yor ve gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

V. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li Ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den, tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

4.- Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1212) (S. Sa­yı­sı: 1225) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1225 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İz­zet Çe­tin, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­tin.

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nı gö­rü­şe­ce­ğiz. Ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mız yak­la­şık dört bu­çuk yı­lı aş­kın sü­re­den bu ya­na, bu­ra­da, ya­sa ta­sa­rı­la­rı­nı ya da tek­lif­le­ri­ni gö­rü­şür­ken ta­sa­rı ya da tek­li­fin sa­hi­bi­nin ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de Mec­li­si bil­gi­len­dir­me­si bir tea­mül­dü. Gö­rü­yo­rum ki, bu ya­sa­la­rın ger­çek­ten hu­ku­ki de­ğer ta­şı­yıp ta­şı­ma­dı­ğı sa­kat­lık içe­rip içer­me­di­ği ko­nu­sun­da Hükûme­tin de ka­fa­sı ka­rı­şık ola­cak ki, Sa­yın Ba­kan ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de çı­kıp Mec­li­si bil­gi­len­dir­me ih­ti­ya­cı içi­ne gir­me­di­ği gi­bi, Sa­yın Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz de bu ko­nu­da Sa­yın Ba­kan­dan bir açık­la­ma ta­lep et­me­di, doğ­ru­dan doğ­ru­ya ana mu­ha­le­fet par­ti­si­ne söz hak­kı­nı ver­di. Herhâlde, bu da, Mec­lis ka­yıt­la­rı­na geç­me­si açı­sın­dan il­ginç bir yak­la­şım.

Ta­bii, bu, son de­re­ce il­ginç bir ka­nun ta­sa­rı­sı de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

AKP Hükûme­ti ku­rul­duk­tan son­ra, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de he­men he­men cid­di ele al­dı­ğı ilk ka­nun ta­sa­rı­la­rın­dan bir ta­ne­si Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı idi. 27/2/2003 ta­rih­li ve 4817 Sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­nu bu Mec­lis, ya­ni 22'nci Dö­nem Mec­li­si ger­çek­leş­tir­di. Ben, o gün de, o ya­sa­nın tü­mü üze­rin­de de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış­tım. Şim­di, ara­dan ge­çen dört yıl sü­re­den son­ra bu izin­ler hak­kın­da ba­zı mad­de­le­rin de­ğiş­ti­ril­me­siy­le yi­ne gün­de­me ge­li­yor. Ya­ni, AKP Hükûme­ti ku­rul­du, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun… AKP Hükûme­ti Cum­hur­baş­ka­nı se­çe­me­di, Mec­li­sin der­hal se­çim ka­ra­rı alıp se­çi­me git­me­si ge­rek­ti­ği -bu­gün­kü ba­sın­da da var- ya­sa yap­ma hak­kı­nın bi­le ol­ma­dı­ğı­nın tar­tı­şıl­dı­ğı bir dö­nem­de AKP'nin Mec­lis­te­ki gün­de­mi yi­ne ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri.

(x)  1225 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı tu­ta­na­ğa ek­li­dir.

Şim­di, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­ne bu ka­dar he­ves­li olan AKP, aca­ba Tür­ki­ye'de bu dört bu­çuk yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de ça­lış­ma ya­şa­mı­na ne­ler ge­tir­di, ne­ler ver­di? Tür­ki­ye'de­ki iş­çi­le­rin, me­mur­la­rın, çift­çi­le­rin, köy­lü­le­rin, es­na­fın du­ru­mu ne? Biz bun­la­rın so­run­la­rı­nı çöz­dük, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri so­run hâli­ne gel­di de onu çöz­me­ye kal­kı­yo­ruz!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, ger­çek­ten ül­ke­miz­de sa­yı­sal ve­ri­le­re bir ba­ka­cak olur­sak, AKP'nin, TÜ­İK ra­kam­la­rıy­la da bu dö­nem­de na­sıl oy­na­dı­ğı­nı, iş­siz­lik ra­kam­la­rı üze­rin­de na­sıl oy­na­dı­ğı­nı yi­ne bi­lim adam­la­rı tar­tı­şı­yor, biz de söy­lü­yo­ruz. Resmî açık­la­ma­ya gö­re iş­siz­lik ora­nı Tür­ki­ye'de yüz­de 10'lar do­la­yın­da sey­ret­ti­ri­li­yor, ra­kam­sal ola­rak. Ama, ra­kam­lar geç­miş dö­nem­ler­de­ki gi­bi yer­li ye­ri­ne otur­tu­la­rak ya­pı­la­cak he­sap­la­ma­la­ra gö­re, bu­gün iş­siz­lik ora­nı­nın yüz­de 20'le­rin üze­ri­ne çık­tı­ğı bi­li­nen bir ger­çek. İş­siz­lik­le mü­ca­de­le ve ek is­tih­dam ola­nak­la­rı ya­rat­ma ko­nu­sun­da AKP İk­ti­da­rı sı­nıf­ta kal­mış­tır; ya­ni, ge­çen dört yı­lı aş­kın sü­re bo­yun­ca IMF'nin ta­li­mat­la­rı dı­şı­na çı­ka­ma­yan, yük­sek re­el fa­iz, dü­şük kur, sü­rek­li borç­lan­ma po­li­ti­ka­sıy­la ül­ke üre­tim­den ko­pa­rıl­mış, üre­tim eko­no­mi­si­nin ge­liş­me­si­ne en­gel oluş­tu­ran Hükûmet dö­ne­min­de iş­siz­lik top­lum­sal bir ya­ra­ya dö­nüş­müş, ül­ke­miz­de ta­rihî re­kor dü­zey­le­re tır­ma­nan yok­sul­luk ve aç­lı­ğın te­mel ne­de­ni­ni oluş­tur­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, bu­gün, Ocak 2007 dö­ne­min­de top­lam iş gü­cü­müz 27 mil­yon 179 bin ki­şi, iş gü­cü­ne ka­tıl­ma ora­nı yüz­de 52,6, -ama Hükûme­tin açık­la­ma­la­rıy­la bu açık­la­ma­lar ta­bii ki uyuş­mu­yor- top­lam iş­siz sa­yı­sı 10 mil­yon ci­va­rın­da, ger­çek iş­siz­lik ora­nı yüz­de 20'le­rin üze­rin­de. Şim­di böy­le bir tab­lo var. Siz­den ön­ce ku­ru­lan hükûmet dö­ne­min­de de iş­siz­li­ğin bu ka­dar yay­gın, iş­çi­le­rin üc­ret­le­ri­nin bu ka­dar bas­tı­rıl­mış ol­du­ğu, as­ga­ri üc­re­tin, 400 li­ra­lık as­ga­ri üc­re­tin bi­le ara­nan üc­ret ko­nu­mu­na gel­di­ği bir dö­nem­de, yi­ne, ik­ti­da­rı­nız­da 8-9 mil­yon ci­va­rın­da olan ye­şil kart­lı sa­yı­sı­nın 13 mil­yon­la­ra çı­kar­tıl­mak­la övün­dü­ğü­nüz, yok­sul­laş­tır­mak­la övün­dü­ğü­nüz ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de, bı­ra­kı­nız ya­ban­cı iş yer­le­ri­ni, ken­di iş yer­le­ri­miz­de bi­le ça­lı­şan­lar ör­güt­süz, ko­ru­ma­sız, sos­yal gü­ven­ce­siz, bü­yük bir bö­lü­mü ka­yıt dı­şın­da ça­lı­şı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben si­ze ba­zı ra­kam­lar ver­mek is­ti­yo­rum. Ger­çek­ten, bu­gün, 2821 sa­yı­lı Ka­nun'a gö­re iş kol­la­rın­da­ki iş­çi sa­yı­sı 5 mil­yon 154 bin 948, sen­di­ka­lı iş­çi sa­yı­sı, resmî ra­kam­la­ra gö­re, 3 mil­yon bin do­la­yın­da; sen­di­ka­laş­ma ora­nı, resmî ra­kam­la­ra gö­re, yüz­de 58; iş­çi sen­di­ka­sı sa­yı­sı 91, ba­ğıt­la­nan top­lu söz­leş­me­nin kap­sa­dı­ğı iş­çi sa­yı­sı, ya­ni top­lu söz­leş­me hak­kın­dan ya­rar­la­nan iş­çi sa­yı­sı 587.456, sen­di­ka­laş­ma ora­nı top­lu söz­leş­me­den ya­rar­la­nan iş­çi­le­re gö­re de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de yüz­de 11,4. Yüz­de 58 ile yüz­de 11,4 ra­kam­la­rı­nı dik­ka­ti­ni­ze su­nu­yo­rum. Me­mur­lar yö­nün­den du­rum fark­lı de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten di­ğer ra­kam­la­ra bak­mak is­te­mi­yo­rum. Tür­ki­ye'de bu­gün ça­lı­şan ke­sim ör­güt­süz. Ör­güt­len­me­nin önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dır­mak için İş Gü­ven­ce­si Ya­sa­sı ile ko­şut ge­le­cek olan 2821 ve 2822 sa­yı­lı Ya­sa­lar­da­ki de­ği­şik­lik, sen­di­ka­lar ve iş­çi­ler dört bu­çuk yıl uyu­tul­duk­tan son­ra dev­ri ik­ti­da­rı­nız­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin önü­ne ge­ti­ril­me­di ve ge­ti­ril­me­ye­ce­ği­ni de biz ta baş­tan söy­le­dik.

Şim­di, ya­ban­cı­lar ko­nu­su­na gel­di­ği­miz za­man, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de sa­yı­la­rı­nın 1,5 mil­yon do­la­yın­da ol­du­ğu 2000 yıl­la­rın­da te­laf­fuz edil­mek­tey­di. Bu­gün, bu ya­sa ta­sa­rı­sı, ça­lı­şan­la­rın, ya­ban­cı ça­lı­şan­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri hak­kın­da­ki bu ta­sa­rı ko­mis­yo­na gel­di­ğin­de, 22 Ka­sım 2006 ta­ri­hin­de Ça­lış­ma Ba­ka­nı­mız bu ko­nu­da­ki dü­şün­ce­le­ri­ni açık­lar­ken, ne­re­dey­se bu 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın so­run­la­rı bü­yük öl­çek­te çöz­dü­ğü­nü söy­le­di, ama, Sa­yın Ba­ka­nın bir pa­rag­ra­fı­nı ay­nen oku­yo­rum: "Ba­zı mes­lek grup­la­rı için ya­pı­lan ça­lış­ma izin baş­vu­ru­la­rın­da, ör­ne­ğin mü­hen­dis ve mi­mar­lar gi­bi, iş ye­rin­de mut­la­ka o mes­lek­ten Türk va­tan­da­şı ça­lış­tı­rıl­ma­sı ko­şu­lu ara­nıl­mak­ta­dır."

Bu­nu bi­raz aç­mak ge­re­kir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Mü­hen­dis ve mi­mar için bu ko­şul ara­nı­yor, ama, di­ğer mes­lek grup­la­rı için böy­le bir ko­şu­lun aran­ma­sı­na ge­rek yok. Ya­ni, si­zin ül­ke­niz­de iş­siz sa­yı­sı 10 mil­yon, 15 mil­yon, yüz­de 20'le­re çık­mış, in­san­lar ka­yıt dı­şın­da 200-300 li­ra­ya, sos­yal gü­ven­ce­siz, sen­di­ka­sız, si­gor­ta­sız ça­lı­şı­yor. Kan­dı­ra'da bir iş­çi "180 li­ra ay­lık­la ça­lı­şı­yo­rum. Eşim do­ğum ya­pa­cak, ne ya­pa­bi­li­rim? Ye­şil kart da ala­ma­dım." de­yin­ce, muh­tar "Gel, ben ve­re­yim kar­tı­nı." di­ye ken­di­si­ne söy­le­di, bun­dan bir bu­çuk ay ön­ce. Tür­ki­ye'de­ki tab­lo bu. Bu du­rum­dan ne AKP'nin Hükûme­ti ne Baş­ba­kan ne de Sa­yın Ça­lış­ma Ba­ka­nı ra­hat­sız de­ğil. Sa­de­ce bel­li bir ko­nu­da, ya­ni, bi­zim mi­mar ve mü­hen­dis­ler gi­bi, iş ye­rin­de mut­la­ka o mes­lek­ten Türk va­tan­da­şı ça­lış­tı­rıl­ma­sı ko­şu­lu ara­nı­yor di­ye ra­hat­sız­lık du­yu­lu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu bir ger­çek: Ül­ke­miz­de, baş­ta in­şa­at ve teks­til sek­tö­rü ol­mak üze­re, pek çok alan­da, de­niz ta­şı­ma­cı­lı­ğın­da, ulaş­tır­ma iş ko­lun­da, ga­zi­no­lar­da, ge­ce ku­lüp­le­rin­de ya­ban­cı­la­rın ça­lış­tı­ğı bir ger­çek. Bun­la­rın bir dü­zen­le­me­ye ih­ti­ya­cı var­dır, bu­na biz de ka­tı­lı­yo­ruz; bu­nun bir di­sip­li­ne edil­me­si ge­re­kir.

Ba­kı­nız, bir­kaç kez bu­ra­dan söy­le­dim. Biz­den baş­ka hiç­bir ül­ke ka­yıt dı­şı eko­no­mi­nin bu ka­dar yay­gın­laş­ma­sı­na izin ver­me­di­ği gi­bi, ya­ban­cı­la­rın çok ra­hat bir şe­kil­de ge­lip ça­lış­tı­ğı, çağ­daş­laş­mış bir tek ül­ke gö­re­mez­si­niz. Dün­ya­nın hiç­bir ül­ke­si ba­şı­boş de­ğil bi­zim­ki ka­dar. El­bet­te, di­sip­li­ne edi­le­cek, ama, di­sip­li­ne eder­ken, bi­zim, ne­yi na­sıl yap­tı­ğı­mı­zı çok iyi tes­pit et­me­miz la­zım. Şim­di, eli­miz­de­ki bu ta­sa­rı­ya bir bak­tı­ğı­mız za­man… Ta­bii, son ola­rak han­gi nok­ta­la­ra ge­lin­di­ği ko­nu­sun­da Ça­lış­ma Ba­ka­nı­mız bir bil­gi ver­sey­di… Du­yu­yo­ruz, mi­mar ve mü­hen­dis oda­la­rı­nın tep­ki­le­ri üze­ri­ne, 13'ün­cü mad­de­nin çe­ki­le­ce­ği ya da bir öner­gey­le ba­zı dü­zelt­me­ler ya­pı­la­ca­ğı­nı. Ta­bii, bun­la­rın hiç­bi­rin­den mu­ha­le­fet ola­rak ha­be­ri­miz ol­ma­dı­ğı için, ben bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­le­ri­me yer ve­rir­ken ta­sa­rı­ya çıp­lak ola­rak ba­ka­ca­ğım is­ter is­te­mez.

Şim­di, di­yo­ruz ki "Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ku­ru­lan kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­cek." Ulu­sal, ulus­la­ra­ra­sı pro­je­ler de ve­ya ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar da de­vam edi­yor, bu ge­çer­li. Bu­nun an­la­mı şu: Ya­ni, ya­sa­nın kap­sa­mı; Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı­nın izin ve­re­ce­ği ya­ban­cı, âde­ta, kal­ma­ya­cak de­ğer­li ar­ka­daş­lar, kon­sor­si­yu­ma yet­ki dev­re­dil­dik­ten son­ra. Ta­sa­rı­da "…ve Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ku­ru­lan kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan" cüm­le­si ta­nım­lar­dan çı­ka­rıl­ma­dı­ğı tak­dir­de, Ça­lış­ma Ba­ka­nı, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de­ki ça­lış­ma­la­rı ko­nu­sun­da­ki de­ne­ti­mi­ni kay­be­de­cek, za­ten de­ne­tim ye­ter­siz. Bu­gün, ya­ban­cı­la­rın en bü­yük fab­ri­ka­la­rın­da -ör­nek ola­rak ve­ri­yo­rum- Ja­pon­la­rın Uzak Do­ğu'dan ge­len bü­yük oto­mo­bil fab­ri­ka­la­rı­nın hiç­bi­rin­de sen­di­ka yok, hiç­bi­rin­de ça­lış­ma ya­şa­mı­nı de­net­le­ye­bil­me­ni­zin ola­na­ğı yok. Mü­fet­tiş­ler -baş­ta o fab­ri­ka­lar ol­mak üze­re- Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı gi­rip tef­tiş ve de­ne­tim ya­pa­mı­yor, yap­tı­rıl­mı­yor. Bir de yet­ki­yi kon­sor­si­yum­la­ra dev­ret­ti­ği­niz­de Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın gö­re­vi ne ola­cak de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ne ya­pa­cak? Ya­ni, ça­lı­şan­la­rın top­lu söz­leş­me­le­ri­ne iliş­kin ko­nu­da ça­lış­ma ya­şa­mı­nı kon­trol et­me­si ge­re­ken Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı dev­re dı­şı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ya da Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı o ko­nu­da yet­ki­li, de­ne­tim de kon­sor­si­yum­la­ra dev­re­di­le­cek. Ufak te­fek bir­ta­kım bağ­lı ku­ru­luş­lar… Ger­çek­ten ala­nı çok ge­niş Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın, bü­yük bir ku­rum, ama, ön­ce ken­di yurt­ta­şı­nı ko­ru­ya­cak Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı. Ya­ni, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde bu ka­dar iş­siz, ça­lı­şa­bi­lir nü­fu­sun yüz­de 20'si iş­siz, iş bul­mak­tan umu­du­nu kes­miş, ka­yıt dı­şı alan­da hiç­bir gü­ven­ce yok; Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı bu yet­ki­si­ni de kon­sor­si­yu­ma dev­re­de­cek.

Bir baş­ka ko­nu­ya bak­tı­ğı­mız za­man, he­men ar­ka­sın­dan di­yo­ruz ki 6'ncı mad­de­de… Ne­dir mad­de­nin özü? İs­tis­nai hâller­de ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­siy­le il­gi­li ola­rak, is­tih­dam edi­le­cek ki­lit per­so­nel ni­te­li­ğin­de­ki ya­ban­cı­lar da is­tis­na kap­sa­mın­da. Ne­yin ki­li­di bu? Ya­ni, bir ya­ban­cı ya­tı­rım­cı gel­di­ğin­de, ge­tir­di­ği ele­man­la­rı­nın lis­te­si­ni yap­tı yu­ka­rı­dan aşa­ğı­ya, bü­yük bir bö­lü­mü­ne "ki­lit per­so­nel" de­di. Bun­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri oto­ma­ti­ğe bağ­lan­mış ola­cak ki­lit per­so­nel ol­du­ğu za­man. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir fir­ma­da "ki­lit per­so­nel" ta­nı­mı­nın ne ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni biz­ler bi­li­riz. Bu ki­lit per­so­nel, işin sevk ve ida­re­sin­de so­rum­lu­luk üst­len­miş, tek­nik do­na­nı­mı olan, sevk ve ida­re­de gö­rev­li kim­se ola­bi­lir, bu­nun sa­yı­sı da iki­dir, üç­tür, bir sı­nır ge­tir­me­miş.

Di­ğer ta­raf­tan, ba­kı­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne, 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 12'nci mad­de­si­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin ola­rak "Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­la­ra, aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik ile il­gi­li iş­lem­le­ri ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar, il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri sak­lı kal­mak kay­dıy­la ve bir yı­lı geç­me­mek üze­re ön izin ve­ri­lir." De­ğer­li ar­ka­daş­lar, siz eğer bir yı­lı geç­me­ye­cek şe­kil­de ön izin ve­rir­se­niz, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma iz­ni al­ma­sı­na ge­rek kal­maz, ya­ban­cı­la­rı de­net­le­me­ye ih­ti­ya­cı­nız kal­maz. Bir yıl­dır işin sü­re­si. Bel­ki de bir yıl bi­le sür­me­ye­cek bir iş için ya­tı­rım­cı gel­di, ken­di ül­ke­sin­den iş­çi­si­ni, tek­nik ele­ma­nı­nı, aka­de­mis­ye­ni­ni to­par­la­dı ge­tir­di, siz de sor­gu su­al edin­ce di­ye­cek ki: "Be­nim da­ha bir yı­lım dol­ma­dı ki." Ya­ni, bir yıl.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, de­vam edi­yor. Yi­ne, bak­tı­ğı­nız za­man, 8'in­ci mad­de­de, "Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mı dı­şın­da is­tih­dam edi­le­cek ya­ban­cı uy­ruk­lu per­so­nel için il­gi­li mer­ci­ler­den mes­lekî ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da gö­rüş alın­maz." Dü­şü­nün, bi­zim YÖK'ün ya da üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin denk­lik ver­me­di­ği bir ya­ban­cı ül­ke­de okul bi­tir­miş bir mü­hen­dis, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti yurt­ta­şı bir mü­hen­dis bu­ra­da mü­hen­dis­lik ya­pa­ma­ya­cak. Ama, o mü­hen­dis ken­di ül­ke­sin­den bir ya­tı­rım­cıy­la bu­ra­ya ge­le­cek, ken­di ül­ke­mi­zin yurt­ta­şı mü­hen­dis­lik ya­pa­maz­ken, ya­ban­cı, ay­nı okul­dan me­zun ol­muş mi­mar, mü­hen­dis ge­lip bu­ra­da çok ra­hat bir şe­kil­de gö­rev ic­ra ede­bi­le­cek. Bi­zim­ki­ne hak­sız­lık de­ğil mi? Böy­le eşit­siz­lik, böy­le ada­let­siz­lik na­sıl sa­vu­nu­la­bi­lir, na­sıl önü­mü­ze ge­ti­ri­le­bi­lir? Ya­ni, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, bu­na ben­zer pek çok dü­zen­le­me var.

Şim­di, ben bu ka­nun ta­sa­rı­sı­na bak­tı­ğım za­man, bu­nu Av­ru­pa Bir­li­ği üye­li­ği için zo­run­lu bir dü­zen­le­me, ya­ni, Av­ru­pa Bir­li­ği biz­den böy­le is­te­di di­ye ge­ti­ri­yor­sa­nız, ya­ban­cı hay­ran­lı­ğı­nı­zı an­la­rım. Çün­kü, bu dö­nem­de, dört bu­çuk yıl­da Av­ru­pa Bir­li­ği ne de­diy­se, IMF ne de­diy­se, Dün­ya Ban­ka­sı ne de­diy­se, yet­me­di, Ame­ri­ka ne tür ta­li­mat ver­diy­se bu­ra­da ya­sal dü­zen­le­me­le­ri o çer­çe­ve­de ge­tir­di­niz. Pek ço­ğu da ya yu­ka­rı­dan oto­ma­tik ola­rak gel­di ya si­pa­riş üze­ri­ne önü­mü­ze ge­ti­ril­di ya da Du­bai an­laş­ma­la­rın­da ol­du­ğu gi­bi, kre­di kar­şı­lı­ğı ta­ah­hüt edi­le­rek ger­çek­leş­ti­ril­mek is­ten­di. Şim­di, bu ta­sa­rı, ken­di ül­ke­miz­de­ki ça­lı­şan­la­rı, mi­mar ve mü­hen­dis oda­la­rı­nı, mi­mar­la­rı­mı­zı, mü­hen­dis­le­ri­mi­zi çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren bir ya­sa ta­sa­rı­sı. Bir yan­dan, genç­le­re umut ta­cir­li­ği için ye­ni üni­ver­si­te­ler açı­yo­ruz bü­tün şe­hir­le­ri­miz­de, ka­sa­ba gö­rü­nü­mün­de­ki şe­hir­le­ri­miz­de bi­le üni­ver­si­te­ler aç­tık, şim­di, ora­lar­dan iş­siz mü­hen­dis­ler ye­tiş­ti­re­ce­ğiz, iş­siz mi­mar­lar ye­tiş­ti­re­ce­ğiz, mi­mar­la­rın ve mü­hen­dis­le­rin sa­yı­sı­nı böy­le­lik­le ar­tı­ra­ca­ğız, di­ğer yan­dan yü­rür­lü­ğe ko­nul­mak is­te­nen bu ta­sa­rıy­la, ken­di mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­mi­zi iş­siz bı­rak­ma­nın yo­lu­nu ya­pa­ca­ğız.

Ta­sa­rı ya­sa­la­şır­sa, yurt dı­şın­da oku­yan ül­ke­miz va­tan­da­şı me­zun olup ül­ke­mi­ze ça­lış­ma­ya gel­di­ğin­de yurt­ta­şı­mız için denk­lik is­te­ye­ce­ğiz, ama, ay­nı üni­ver­si­te­den me­zun olan ya­ban­cı ül­ke va­tan­da­şı için denk­lik ara­ma­ya­ca­ğız, ona ça­lış­ma iz­ni ve­re­ce­ğiz. Bu yak­la­şım, bir kez da­ha söy­lü­yo­rum, eşit­lik il­ke­si­ne ay­kı­rı.

Öte yan­dan, ya­sa­dan al­dı­ğı yet­kiy­le ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­sin­de dev­re­de olan ve bel­ge dü­zen­le­yen Tür­ki­ye Mi­mar ve Mü­hen­dis Oda­la­rı Bir­li­ği­nin de ara­dan çı­kar­tıl­dı­ğı­na ta­nık olu­yo­ruz. Bu, bir­çok ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis de­ne­tim­siz bir şe­kil­de ül­ke­miz top­rak­la­rın­da do­la­şa­cak, iş bu­la­cak, ama ken­di mü­hen­di­si­miz iş­siz ka­la­cak de­mek­tir. Böy­le­si­ne bir ba­şı­boş­luk, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de yok­tur.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun çık­tık­tan son­ra ka­çak iş­çi­li­ğin de­ne­tim al­tı­na alın­ma­sın­da önem­li iş­lev gör­dü." Gör­müş ola­bi­lir, ama bu ta­sa­rı gel­di­ği za­man o de­ne­tim ta­ma­men or­ta­dan kal­ka­cak, sil baş­tan ba­şa dö­ne­cek­si­niz.

Yi­ne bu ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­riy­le il­gi­li ta­sa­rı­da­ki de­ği­şik­lik ger­çek­leş­ti­ği tak­dir­de, ka­yıt dı­şı­lık bir kez da­ha ya­ban­cı iş yer­le­ri için, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar için bir uy­gu­la­ma ala­nı hâli­ne ge­le­cek, Hükûmet ta­ra­fın­dan ka­yıt dı­şı­lı­ğın ön­len­me­si ko­nu­sun­da atıl­mak­ta olan ya da atı­la­ca­ğı va­at edi­len adım­la­rın da bir va­at­ten öte­ye geç­me­ye­ce­ği, sa­de­ce bir şey ya­pı­yor­muş gi­bi bir gö­rün­tü­yü ka­mu­oyu­na sun­ma an­la­mın­dan baş­ka bir an­lam ta­şı­ma­ya­ca­ğı açık­ça or­ta­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de, bi­li­yor­su­nuz, pek çok ba­kan­lı­ğı­mız, üst ku­rul­la­rın oluş­ma­sıy­la -ki, o üst ku­rul­lar bi­ze Dün­ya Ban­ka­sı­nın öner­me­siy­le oluş­tu­rul­du- ne­re­dey­se iş­siz ka­la­cak.

Şim­di, yet­ki dev­ri açı­sın­dan bu ta­sa­rı­ya ba­kı­la­cak olur­sa Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı bu ko­nu­da­ki de­ne­tim yet­ki­le­ri­ni de ulus­la­ra­ra­sı kon­sor­si­yum­la­ra ve di­ğer ku­rum­la­ra dev­re­de­rek, bir ba­kı­ma, ken­di­si­ni de­ne­tim­den çe­ke­cek. Bun­la­rın hep­sin­den önem­li­si, bu ta­sa­rı, AKP'nin ve bu Hükûme­tin, bu­ram bu­ram ya­ban­cı hay­ran­lı­ğı­nı or­ta­ya ko­yan bir ta­sa­rı.

De­min ko­nuş­ma­mın ba­şın­da da söy­le­dim, 2003 yı­lı­nın Şu­bat ayın­da ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izn,… Mec­lis son haf­ta­sı­nı gü­ya ça­lı­şı­yor, yi­ne, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma iz­ni. Ya­ban­cı hay­ran­lı­ğı­nı bı­ra­kın. Bu ül­ke bi­zim. Çok açık ve net söy­lü­yo­rum: Bu ül­ke­nin alın te­riy­le ge­çi­nen dü­rüst, na­mus­lu, ne ban­ka so­yan ne dev­let ola­nak­la­rın­dan fay­da­la­na­rak zen­gin ol­ma pe­şin­de ko­şu­şan, alın te­riy­le ça­lı­şıp ço­cuk­la­rı­nın ge­le­ce­ği­ni kur­ma­ya ça­lı­şan iş­çi­si, me­mu­ru, yok­sul ke­sim­le­ri aş der­din­de, iş der­din­de iken, Hükûme­tin, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma­la­rı­nı ko­lay­laş­tı­rı­cı, ya­ban­cı hay­ran­lı­ğı­nı, ar­tık, ken­di­si ka­bul­len­miş, top­lu­ma ka­bul et­ti­re­cek tarz­da­ki ya­ban­cı­la­ra olan bu sev­gi­si­ni ben an­la­ya­mı­yo­rum, ça­lı­şan­la­rın an­la­ma­sı müm­kün de­ğil, iş­siz­le­rin an­la­ma­sı müm­kün de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­tin, lüt­fen, to­par­la­yı­nız.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - İş­siz­ler, siz­den iş bek­li­yor; Tür­ki­ye'nin, üre­te­rek ka­zan­ma­sı­nı, ka­zan­dı­ğıy­la borç­la­rı­nı öde­me­si­ni, borç al­ma­sı­nı de­ğil, borç­la­rı­nı öde­me­si­ni bek­li­yor.

Hükûme­tin son gün­le­ri, hiç ol­maz­sa, gi­der­ken, bu ül­ke­nin ça­lı­şan­la­rı­na bir ezi­yet de bu ta­sa­rı­yı ger­çek­leş­ti­re­rek yap­ma­yı­nız, bu ta­sa­rı­yı ge­ri çe­ki­niz. Bu ta­sa­rı­nın, Tür­ki­ye'de­ki ça­lı­şan­la­ra bir ya­ra­rı ol­ma­ya­cak di­ye dü­şü­nü­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­tin.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Hükûmet, bu ya­sa­yı ni­ye ge­tir­di­ği­ni an­la­tı­yor, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma­sı­nı ne­den bu şek­le ge­tir­di­ği­ni an­la­tı­yor. Me­se­la, ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­sin­de, 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'la, ül­ke­miz­de va­sıf­lı ya­ban­cı ça­lış­tı­rıl­ma­sı­na imkân sağ­lan­ma­sı, bir; iki, ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt­le­rin kar­şı­lan­dı­ğı; üç, ka­çak ya­ban­cı­lar açı­sın­dan ül­ke­mi­zin he­def ül­ke ol­ma­sı­nın en­gel­len­di­ği; iş­ve­ren­ler açı­sın­dan hak­sız re­ka­bet un­su­ru olan ucuz iş gü­cü­nün en­gel­len­di­ği; ya­ban­cı­la­rın sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tı­na alın­dı­ğı ve si­gor­ta prim ve ver­gi ka­yıp­la­rı­nın ön­len­di­ği; ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­nin tek mer­kez­den ve­ril­me­si­nin sağ­lan­dı­ğı, pro­se­dü­rün kı­sal­tıl­dı­ğı; ül­ke­miz­de ça­lı­şan ya­ban­cı­lar ile il­gi­li ve­ri ban­ka­sı oluş­tu­rul­du­ğu; Türk va­tan­da­şı is­tih­da­mı­nın ar­tı­rıl­dı­ğı; ya­ban­cı­la­rın ka­çak ça­lış­ma­sı­nın ön­len­di­ği ifa­de edi­li­yor.

Doğ­ru­su­nu söy­le­mek ge­re­kir­se bu ge­rek­çe­ye ka­tıl­mak müm­kün de­ğil­dir. As­lın­da, ulu­sal men­fa­at­ler­le çe­li­şen, da­yat­ma­lar so­nu­cu çı­ka­rı­lan ka­nun da­yat­ma­cı­la­rın is­tek­le­ri­ne ye­te­ri ka­dar ce­vap ve­re­me­miş ve bu ne­den­le ye­ni­den ta­dil edi­le­rek ya­ban­cı iş gü­cü­nün ül­ke­mi­ze akı­şı­nı ra­hat­lat­mak için ye­ni­den dü­zen­le­me ya­pıl­mak­ta­dır.

Evet, ma­ale­sef, ik­ti­da­rın tec­rü­be­siz tu­tu­mu ne­de­niy­le eko­no­mi­miz na­sıl ba­ğım­lı hâle gel­miş­se is­tih­dam ya­pı­mız da ya­ban­cı­la­rın eli­ne ve­ril­mek is­ten­mek­te­dir. Bu­gün, ül­ke­miz ağır bir iş­siz­lik so­ru­nuy­la kar­şı kar­şı­ya­dır. Gü­nü­müz­de mev­cut mi­mar, mü­hen­dis ve şe­hir plan­la­ma­cı­la­rı­nın yüz­de 25'i iş­siz­dir ül­ke­miz­de. Hâl böy­le iken ül­ke­mi­zin is­tih­da­mı­nın dı­şa­rı­dan tak­vi­ye edi­le­bi­lir hâle ge­ti­ril­me­si ken­di va­tan­daş­la­rı­mı­zın iş­siz­lik so­ru­nu­nu na­sıl çö­ze­cek­tir, re­fa­hı­mı­za na­sıl kat­kı­da bu­lu­na­cak­tır, an­la­mış de­ği­lim bu ko­nu­yu.

Ba­sın­da iş­siz­lik­le il­gi­li ha­ber­le­re kro­no­lo­jik ola­rak bak­tı­ğı­mız­da ol­duk­ça tu­haf bir tab­loy­la kar­şı­laş­mak­ta­yız. Ara­lık 2000'de, Hür­ri­yet'te "İş­siz­lik ge­ri­le­di; 5,6'ya düş­tü." Ekim 2001'de, NTV'de "İş­siz­lik ge­ri­le­di; yüz­de 8,5'e düş­tü." Ey­lül 2004'te, Mil­li­yet'te "İş­siz­lik ge­ri­le­di; 9,3." 2005'te "İş­siz­lik ge­ri­le­di; yüz­de 9,5." Tem­muz­da "Ge­ri­le­di; yüz­de 10." Ara­lık 2005'te "Ge­ri­le­di; yüz­de 10,3." Ara­lık 2006'da "İş­siz­lik ge­ri­le­di; 10,4'e düş­tü." Mart 2007'de, Re­fe­rans ga­ze­te­sin­de "İş­siz­lik ge­ri­le­di; yüz­de 10,5." Ni­san 2007'de "İş­siz­lik -yi­ne- ge­ri­le­di; yüz­de 11." Ma­yıs 2007'de "İş­siz­lik ge­ri­le­di; yüz 11,4'e düş­tü." CNN Türk'te.

Evet, ül­ke­mi­zin in­sa­nı­nın en bü­yük so­run­la­rın­dan bi­ri­si iş­siz­lik­tir. Pe­ki, Tür­ki­ye'de ge­ri­le­di ge­ri­le­di di­yo­ruz da, yüz­de 11'ler­de, 12'ler­de iş­siz­lik. Na­sıl ge­ri­le­di? Ben bu­nu hiç an­la­mış de­ği­lim. Ya­ni bi­ri­le­ri bi­li­yor­sa ba­na da söy­le­sin­ler. Ba­na mü­ra­ca­at eden mü­hen­dis­ler, mi­mar­lar, üni­ver­si­te me­zun­la­rı, li­se me­zun­la­rı ba­na gel­dik­le­ri­ne gö­re, on­la­rı si­ze gön­de­re­yim de, on­la­ra iş bu­lun, iş bu­lun. On­lar iş­siz ge­zi­yor­lar. Tür­ki­ye'de, be­nim in­san­la­rı­mın yüz­de 25'i iş­siz­ken, ya­ban­cı iş­çi­le­rin bu­ra­da, Tür­ki­ye'de ça­lış­ma­sı­na izin ver­mek, ba­na bi­raz ters ge­li­yor. Ta­bii ki, ya­ban­cı­lar da bi­zim ül­ke­miz­de ça­lı­şa­cak­lar. On­la­rın da, ya­ban­cı­la­rın da Tür­ki­ye'de ça­lış­ma sa­ha­la­rı ola­cak, bun­dan do­ğal bir şey ola­maz. Ama ken­di ül­kem­de­ki… Farz ede­lim, bu­ra­da di­yo­ruz ki, bi­ze mü­hen­dis, mi­mar la­zım; ya­ban­cı­lar da ken­di mü­hen­dis ve mi­mar­la­rı­nı ge­ti­ri­yor­lar, ken­di fab­ri­ka­la­rın­da on­la­rı ça­lış­tı­rı­yor­lar, doğ­ru­dur. Çün­kü, ye­ni ku­ru­lan bir yer­de, ya­ban­cı şir­ket, mi­ma­rı­nı, mü­hen­di­si­ni, iş­çi­si­ni ge­ti­rir. Ne za­ma­na ka­dar? Al­tı ay, bir se­ne­ye ka­dar. On­dan son­ra, bi­zim iş­çi­ler öğ­re­nir, bi­zim mü­hen­dis­ler ve mi­mar­lar da ora­da ça­lış­ma­ya baş­lar­lar. Ama hâl böy­le de­ğil.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, hep ka­yıt dı­şı eko­no­mi­den bah­se­di­yo­ruz. Bun­la­rı na­sıl ön­le­ye­ce­ğiz, söy­ler mi­si­niz ba­na? Ya­ban­cı­la­rın fab­ri­ka­la­rı­na iş mü­fet­tiş­le­ri git­ti­ğin­de, na­sıl kon­trol edi­yor, far­kın­da mı­sı­nız aca­ba? Na­sıl ya­pa­bi­li­yor, bir söy­ler mi­si­niz? Ha, bu­nu, biz, mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak bil­me­ye­bi­li­riz, ne var ca­nım de­riz. Ama si­zi ka­pı­dan içe­ri koy­mu­yor­lar, bi­li­yor mu­su­nuz bu­nu? An­cak, bun­la­rı iş mü­fet­tiş­le­ri çok iyi bi­lir. Ve ya­ban­cı, san­ki, Tür­ki­ye'yi, fab­ri­ka kur­mak­la sa­tın al­mış gi­bi ha­va­lar­da­dır. El­bet­te ki, ara ele­man la­zım. El­bet­te ki, fab­ri­ka­lar­da, sa­na­yi­de, ağır sa­na­yi­de ça­lı­şa­cak iş­çi­le­rin ve­ya mü­hen­dis­le­rin ka­li­te­li ele­man ol­ma­sı ka­dar do­ğal bir şey yok­tur. Onun için hep söy­lü­yo­ruz. Bu ik­ti­da­ra dört bu­çuk se­ne­dir söy­le­di­ğim bir şey var. Bir şey ya­par­ken, gün­lük prog­ram, plan yap­ma­ya­lım, otuz-otuz beş se­ne, kırk se­ne son­ra­sı­nı dü­şü­ne­rek plan ya­pa­lım. Onun için ara ele­man­lar ye­tiş­ti­re­lim. Sa­na­yi­de, tek­no­lo­ji­de, teks­til­de ara ele­man ye­tiş­tir­mek la­zım. İh­ti­yaç ara ele­man­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­ri­yo­ruz di­ye ya­ban­cı mü­hen­dis­le­re, mi­mar­la­ra izin ve­re­lim. Ne olur şey­den doğ­ru ge­çer­se? Mü­hen­dis ve mi­mar­lar oda­sı­nın kon­tro­lün­den ge­çe­rek bu in­san­lar bu­ra­da ça­lı­şır­sa çok mu zor­la­nır? Bir di­sip­li­ne ol­muş ol­maz mı?

Şim­di, ya­ban­cı ça­lış­tı­ran fab­ri­ka­lar, Tür­ki­ye'de bu­lu­nan Mi­mar ve Mü­hen­dis Oda­la­rı Bir­li­ği­ni ara­dan çı­ka­rı­yor. Ne­dir ga­ye? Ni­ye çı­ka­rı­yor? Şim­di, Av­ru­pa'da bir he­kim, ça­lı­şır­ken, ora­nın ta­bip­ler bir­li­ği­ne mü­ra­ca­at et­mi­yor mu? Mü­hen­dis, mi­mar, ora­da, mi­mar ve mü­hen­dis oda­la­rı­na mü­ra­ca­at et­mi­yor mu? Ben Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­dim­de mi Av­ru­pa Bir­li­ği­nin stan­dart­la­rı­na her şe­yi­mi uy­dur­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum? Doğ­ru, ama, be­ni Av­ru­pa Bir­li­ği­ne alan yok ki. Be­nim iş­çi­min ser­best do­laş­ma­sı­nı da­hi ka­bul et­me­yen bir Av­ru­pa Bir­li­ği­ne, uyum ya­sa­sı di­ye, ya­ban­cı mi­mar, mü­hen­dis­le­re ça­lış­ma iz­ni­ni di­rekt ola­rak ver­mek ben­ce ül­ke­min mü­hen­dis ve mi­mar­la­rı­na ya­pı­lan en bü­yük hak­sız­lık­lar­dan bir ta­ne­si­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Pe­ki, ta­bii ki, bu ta­ra­fı­nı… Ya­ban­cı­lar biz­de ça­lış­ma­ya­cak mı? Ça­lı­şa­cak, ama, ül­ke­min ku­rum­la­rın­da na­sıl ku­ral var­sa o ku­ral­la­ra uya­cak­lar, uy­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­ler. Ame­ri­ka'da bir has­ta­ne­ye gi­rip ça­lış­tı­rır­lar mı be­ni; şart­la­rı­nı ha­zır­la­ma­dan, uy­gu­la­ma­dan, ba­na, gel se­ni bu­ra­da rad­yo­lo­ji kli­ni­ği şe­fi yap­tım, der­ler mi? En az bir se­ne li­san öğ­re­ne­cek­sin, der­ler; şun­la­rı şun­la­rı ye­ri­ne ge­ti­re­cek­sin; on­dan son­ra se­ni ben bir im­ti­han­dan ge­çi­re­ce­ğim; şun­la­rı da ge­ti­re­cek­sin, on­dan son­ra sa­na be­nim ül­kem­de ça­lış­ma iz­ni ve­re­ce­ğim, di­ye­cek­ler ve di­yor­lar da.

Ben ni­ye is­te­mi­yo­rum? Ni­ye is­te­mi­yo­rum? "Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı­na uya­ca­ğım." Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı­na bu­gü­ne ka­dar her şe­yi uy­dur­du­lar da, her şe­yi­mi­ze bi­zim "okey" de­di­ler de on­la­rın iş­çi­le­ri­ne, mü­hen­dis ve mi­mar­la­rı­na biz ka­pı­yı mı aç­ma­dık? On­lar bi­zi Av­ru­pa Bir­li­ği­ne al­dı­lar da… Her gün bi­ze ay­rı şart­lar gös­te­rir­ken, Av­ru­pa Bir­li­ği ka­pı­sın­da bek­ler­ken, se­nin iş­çin ser­best­çe do­la­şa­maz, der­ken; mü­hen­di­sin do­la­şa­maz, der­ken; ba­na, tu­tup, şim­di, Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı­na uyu­yo­rum, onun için de, ben, ül­kem­de mi­mar, mü­hen­dis, ara ele­man ça­lış­tı­rıl­ma­sı iz­ni­ni ko­lay­laş­tı­rı­yo­rum…

Kar­şı ba­na ne ver­di bu­gü­ne ka­dar? Av­ru­pa Bir­li­ği ba­na ne ver­di? O pa­ke­ti aç­mam, bu pa­ke­ti aç­mam, se­nin iş­çi­ni do­laş­tır­mam ser­best­çe, se­nin mü­hen­di­si­ni do­laş­tır­mam, sen şun­la­rı şun­la­rı da ge­ti­re­cek­sin. Pe­ki, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne bu­gü­ne ka­dar gi­ren ül­ke­ler­den is­te­di­ği­nin faz­la­sı­nı Tür­ki­ye'den ni­ye is­ti­yor­sun? Ne­den Tür­ki­ye'de çif­te stan­dart uy­gu­lu­yor­sun? Ba­na ge­lin­ce çif­te stan­dart uy­gu­lu­yor­sun. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne, bu­gü­ne ka­dar gir­miş ül­ke­le­re ya­pı­lan her tür­lü şart­la­ra evet di­yo­rum, ama çif­te stan­dar­dı uy­gu­la­ma­ya kal­kar­san, ben de sa­na bu­ra­da bu işin yan­lış ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum.

Ta­bii ki, Hükûmet iş­siz­lik ko­nu­sun­da, her ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi, sı­nıf­ta kal­mış­tır, ku­su­ra bak­ma­yın ar­ka­daş­la­rım, sı­nıf­ta kal­mış­tır. İş­siz­li­ği hal­le­di­yor­duk, yok­sul­lu­ğu hal­le­di­yor­duk. Ama, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ba­ğış­la­yı­nız, ta­bii ki, ben bu hi­ta­bı si­ze et­mi­yo­rum, köy kah­ve­sin­de otu­ran üni­ver­si­te me­zu­nu ar­ka­daş­la­rı­ma söy­lü­yo­rum. On­lar bi­li­yor­lar, "söy­le, ko­nuş Dok­tor Bey" di­yor­lar. "Oğ­lum üni­ver­si­te­yi bi­tir­di, iş­siz; kı­zım üni­ver­si­te­yi bi­tir­di, iş­siz; oğ­lu­mu as­ke­re gön­der­dim, gel­di, li­se me­zu­nu, iş­siz, ev­len­di­re­mi­yo­rum, kız ver­mi­yor­lar oğ­lu­ma" di­yor. Bun­la­rı bi­lin. Ta­bii "Sı­nıf­ta kal­dı­nız." der­ken, ba­na, bel­ki, faz­la, ik­ti­da­ra söy­le­me… Ama, ben ik­ti­da­rın yan­lış­la­rı­nı söy­le­ye­ce­ğim ki, ik­ti­dar doğ­ru­yu bu­la­cak. Biz o yan­lış­la­rı söy­le­me­di­ği­miz müd­det­çe, İk­ti­dar da, za­ten, yan­lı­şı söy­le­sem de söy­le­me­sem de o ken­di bil­di­ğin­den baş­ka­sı­nı yap­mı­yor, "ben her şe­yi bi­li­yo­rum" di­yor. "Ben her şe­yi bi­li­rim" de­di­ği için de şu an­da be­nim "kra­vat­lı" de­di­ği­miz üni­ver­si­te me­zu­nu in­san­la­rım aş bu­la­mı­yor, iş bu­la­mı­yor, ev­len­me pa­ra­sı yok, ev ku­ra­mı­yor. Bu­nu, si­ze, seç­me­nin önü­ne git­ti­ği­niz­de, 22 Tem­muz­da on­lar onu si­ze so­ra­cak. Ben ona ka­rış­mı­yo­rum. Ama ben bir şe­yi söy­le­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yim. Ca­nım ül­ke­min in­san­la­rı aç­lar ar­ka­daş­la­rım, aç­lar. Bu­nu bi­li­niz. İş­siz­ler, aş­sız­lar, hor­la­nı­yor­lar, an­ne-ba­ba­dan harç­lık al­mak­tan üni­ver­si­te me­zu­nu ço­cuk­la­rı­mız ar­tık uta­nı­yor­lar. Bun­la­ra bir ça­re bu­la­lım.

El­bet­te ki ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin, ele­man­la­rı­nın ilk ba­kış­ta, ül­ke­sin­den ge­tir­di­ği fab­ri­ka­yı bu­ra­ya kur­du­ğun­da­ki ele­man­la­rı­na da kar­şı de­ği­liz; onu bi­lin, onu bi­lin. El­bet­te ki, ye­ni ku­rul­muş bir yer­de, o işi bi­len in­san­la­rın bu­ra­da ça­lış­ma­sı­na biz kar­şı de­ği­liz. Ama pro­se­dü­re uy­sun­lar, ka­nun ve ni­zam­la­rı­na... Bi­zim mü­hen­dis­le­ri­mi­ze, mi­mar­la­rı­mı­za, iş­çi­le­ri­mi­ze ne uy­gu­la­nı­yor­sa, on­la­ra da uy­gu­lan­sın. O ta­mam, on­da bir so­ru­num yok. Ama be­nim mü­hen­dis ve mi­mar­la­rı­ma da, iş­çi­le­ri­me de iş bu­la­lım di­yo­rum, iş­siz­le­ri­mi­ze de iş bu­la­lım. Hükûmet­le­rin gö­re­vi iş­si­ze iş bul­mak­tır, aş­sı­za aş bul­mak­tır. Hükûme­tin gö­re­vi, med­ya­da, çı­kıp "Şu ka­dar fa­ki­re kö­mür da­ğıt­tım, şu ka­dar bul­gur ver­dim, ma­kar­na ver­dim." de­mek de­ğil­dir. Bu yan­lış­tır. Bu ne de­mek­tir bi­li­yor mu­su­nuz? "Ben bu in­san­la­rı o ka­dar fa­kir­leş­tir­dim ki, on­lar be­nim eli­me ba­kı­yor."

Ha­yır, be­nim in­sa­nım onu is­te­mi­yor. Be­nim in­sa­nım ça­lış­mak is­ti­yor; ça­lış­tı­ğın­da, pa­ra­sı­nı alıp, ak­şam evi­ne ek­me­ği­ni ken­di gö­tür­mek is­ti­yor. "Ra­ma­zan­da bu ka­dar ça­dır yap­tım, bu ka­dar kö­mür ver­dim." is­te­mi­yor. Ya­ni, bu in­san­la­ra, ba­lık ye­me­si­ni de­ğil, ba­lık tut­ma­sı­nı öğ­ret­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­dir ik­ti­dar. İk­ti­dar­la­rın gö­re­vi bu­dur. İk­ti­dar­lar in­san­la­rı­nı sa­da­ka­ya muh­taç et­mek du­ru­mun­da de­ğil­dir. "Ben bu­na bu ka­dar sa­da­ka ver­dim, bu ka­dar bu­nu ver­dim." di­ye­mez. "Ben bu ka­dar iş­si­ze iş bul­dum, bu ka­dar aş­sı­za aş bul­dum." de­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­dir, onun­la övü­nür in­san.

Ben ne ka­dar bir in­sa­nı işe koy­dum ise, ona de­me­den mut­lu olu­rum, ona da çak­tır­mam. "Ho­cam, evim­de bir ten­ce­re kay­na­ta­yım. Ne olur, ne iş olur­sa ya­pa­rım." di­yen, bir ül­ke­de, bu ka­dar çok iş­siz in­san var iken, on­la­rı dü­şün­me­mek… Be­ni üz­dü­ğü gi­bi, her in­sa­nı üz­me­si la­zım ge­li­yor di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

İk­ti­da­ra in­san­lar ni­ye ge­lir, ni­ye gel­mek is­ter? İn­san­la­rı­nı da­ha re­fah için­de ya­şat­mak için, da­ha mut­lu ya­şat­mak için, so­kak­ta ra­hat yü­rü­ye­bil­mek için, evin­de hu­zur için­de yat­mak için, ya­şa­mak için… "Bun­la­rı ya­pa­ca­ğım." di­ye ik­ti­da­ra ge­li­nir. Ama, ik­ti­da­ra gel­dik­ten son­ra bu hal­kı unu­tur­sa­nız, ge­çen dev­re­de­ki, 2002 ön­ce­sin­de­ki Mec­lis arit­me­ti­ği na­sıl ki bu hal­kın gö­zün­de yan­lış ya­pıp san­dı­ğa gö­mül­dü­ğü gi­bi, öy­le zan­ne­di­yo­rum ki, be­nim in­sa­nı­mın her şe­yi tek­rar 22 Tem­muz­da de­ğer­len­di­re­ce­ği­ne… Ye­ni­den gö­zü­nü, böy­le… Bu­gü­ne ka­dar, dört bu­çuk-beş se­ne­dir ik­ti­dar ne yap­mış­tır, ne­le­ri yap­mış­tır? Onun­la bir­lik­te si­ze pu­an ve­re­cek. Ben ona ka­rış­mı­yo­rum, ama ben şu­nu is­ti­yo­rum: İn­san­la­rı­mız böy­le ele bak­ma­sın. Be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın ve­re­ce­ği kö­mü­re, 5 ki­lo bul­gu­ra, ma­kar­na­ya bak­ma­sın. O be­le­di­ye baş­ka­nı be­le­di­ye baş­ka­nıy­sa iş ver­sin, aş ver­sin; o çan­ta­sı­nı al­sın, bak­ka­lı­na uğ­ra­sın, ce­bin­den çı­kar­dı­ğı, ka­zan­dı­ğı o gün­kü pa­ray­la bir şey­ler al­sın, evi­ne gö­tür­sün. Ama, ak­şam evi­ne gel­di­ğin­de şu­ra­dan ha­nı­mı ye­mek alıp evi­ne gö­tür­müş ol­ma­sın.

Ben, bu te­men­ni­ler­le he­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­lar su­nu­yo­rum, hoş­ça ka­lın di­yo­rum.

Say­gı­lar. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mus­ta­fa Dün­dar, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Dün­dar bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA DÜN­DAR (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de­ki ça­lış­ma­la­rı­nı iz­ne bağ­la­mak­la il­gi­li esas­la­rı be­lir­le­mek ama­cıy­la, 2003 yı­lın­da 4817 sa­yı­lı Ka­nun, yi­ne bu dö­nem Mec­li­si­miz ta­ra­fın­dan ka­bul edil­miş­tir. Bu ta­rih­ten ön­ce Tür­ki­ye'de ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri, 71 ka­nun, 10 ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­me, ay­rı­ca ken­di­le­ri­ne ka­nun­la ve­ri­len açık bir yet­ki ol­ma­yan muh­te­lif ku­rum ve ku­ru­luş­lar ta­ra­fın­dan dü­zen­len­mek­tey­di. Çı­ka­rı­lan bu ka­nun­la, ül­ke­miz­de va­sıf­lı ya­ban­cı­la­rın ça­lış­tı­rıl­ma­sın­dan, ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt­le­ri­mi­zin kar­şı­lan­ma­sı­na, iş­ve­ren­ler açı­sın­dan hak­sız re­ka­be­tin ön­len­me­sin­den Türk va­tan­daş­la­rı­nın is­tih­da­mın­da­ki ar­tı­şa va­rın­ca­ya ka­dar pek çok şey he­def­len­miş ve ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir, ya­sa­lar ve ku­rum­lar ara­sın­da­ki keş­me­keş so­na er­di­ril­miş­tir. Ay­rı­ca, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin 1/80 sa­yı­lı Or­tak­lık Kon­se­yi Ka­ra­rı hü­küm­le­ri­ne uyum sağ­lan­mış­tır.

4817 sa­yı­lı Ka­nun ile ül­ke­mi­zin ve iş­ve­ren­le­rin ger­çek ih­ti­yaç­la­rı çer­çe­ve­sin­de va­sıf­lı ya­ban­cı ça­lış­tı­rıl­ma­sı­na imkân sağ­lan­mış­tır. Ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt­le­ri­miz kar­şı­lan­mış, ka­çak ya­ban­cı­lar açı­sın­dan ül­ke­mi­zin he­def ül­ke ol­ma­sı ön­len­miş, iş­ve­ren­ler açı­sın­dan hak­sız bir re­ka­bet un­su­ru olan ucuz iş gü­cü en­gel­len­miş, ya­ban­cı­lar sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tı­na alın­mış, ay­rı­ca si­gor­ta prim ve ver­gi ka­yıp­la­rı ön­len­miş, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­nin tek mer­kez­den ve­ril­me­si sağ­la­na­rak, bu ko­nu­da­ki ida­ri pro­se­dür ola­bil­di­ğin­ce kı­sal­tıl­mış, Tür­ki­ye'de ça­lı­şan ya­ban­cı­lar­la il­gi­li ve­ri ban­ka­sı oluş­tu­rul­muş, Türk va­tan­da­şı is­tih­da­mın­da ar­tış sağ­lan­mış ve ya­ban­cı­la­rın ka­çak ça­lış­ma­la­rı­nın önü­ne ge­çil­miş, ça­lış­ma amaç­lı gö­çün ya­sal ola­rak kon­trol ve dü­zen­le­me­si imkânı ge­ti­ril­miş­tir. An­cak, ge­çen sü­re için­de ül­ke­miz­de ya­şa­nan ge­liş­me­ler ve ya­sa­nın uy­gu­lan­ma­sı es­na­sın­da or­ta­ya çı­kan ye­ni du­rum­lar ve ih­ti­yaç­lar dik­ka­te alı­na­rak, ko­nuy­la il­gi­li ye­ni dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı ih­ti­ya­cı doğ­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gö­re­vi ya­sa çı­kar­mak­tır. Fa­kat, çı­ka­rı­lan ya­sa­la­rın ih­ti­ya­cı kar­şı­la­yıp kar­şı­la­ma­dı­ğı­nın göz­lem­len­me­si, za­man­la ye­ni du­rum­la­ra uy­gun uyar­la­ma ve dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Tür­ki­ye, AK Par­ti Hükûme­ti­nin gö­re­ve gel­di­ği gün­den bu ya­na hız­la bü­yü­mek­te ve ge­liş­mek­te­dir. Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la 185 mil­yar do­lar­dan alın­mış ve 400 mil­yar do­la­rı aş­mış­tır. Dört yıl içe­ri­sin­de, Tür­ki­ye'ye bir Tür­ki­ye da­ha ila­ve edil­miş­tir. Ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı hız­la art­mış­tır. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin hiç­bir dö­ne­min­de çe­kil­me­di­ği ka­dar ya­ban­cı ser­ma­ye, bu dö­nem­de ül­ke­mi­ze çe­kil­miş­tir.

Bü­tün bu baş dön­dü­rü­cü ge­liş­me­ler, ya­ban­cı iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sı ile il­gi­li ya­sa­nın da ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ni ge­rek­li kıl­mış­tır. 2003 yı­lın­dan bu ya­na, sü­re­li izin­ler­le il­gi­li 16.970, uzat­ma 10.055, sü­re­siz 139, sü­re­siz uzat­ma 416, is­tis­nai izin 557, ba­ğım­sız 61 ol­mak üze­re top­lam 28.198 ya­ban­cı­ya ça­lış­ma iz­ni ve­ril­miş­tir.

Çı­ka­rı­lan bu ya­say­la, ilk kez ve­ri­len ve­ya sü­re uza­tı­mı ya­pı­lan tüm ça­lış­ma izin­le­ri SSK ve Bağ-Kur Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bil­di­ri­le­rek ta­ki­bi ve de­ne­ti­mi sağ­lan­mak­ta, söz ko­nu­su ya­ban­cı per­so­ne­lin SSK işe gi­riş bil­dir­ge­le­ri ve bu­na iliş­kin pe­ri­yo­dik bil­di­rim­ler iz­len­mek­te­dir.

Bu bağ­lam­da, 15 bin ci­va­rın­da ya­ban­cı­nın SSK ve Bağ-Kur ile bağ­lan­tı­sı sap­ta­na­rak ta­ki­bi ve de­ne­ti­mi sağ­lan­mış, ay­rı­ca, prim borç­la­rı tah­sil edil­miş­tir. Ça­lış­ma iz­ni ve­ri­len ya­ban­cı iş­çi­ler ka­yıt al­tı­na alın­mış­tır.

Söz ko­nu­su ta­sa­rı ile ça­lış­ma izin baş­vu­ru­la­rı­nın sü­re­si kı­sal­tıl­mak­ta ve ça­lış­ma izin­le­ri­nin ma­hal­lin­de ve­ril­me­si ama­cıy­la, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­na ça­lış­ma iz­ni ver­me yet­ki­si­ni böl­ge mü­dür­lük­le­ri­ne dev­ret­me imkânı ta­nın­mak­ta­dır.

Yi­ne, ta­sa­rı ile ge­ti­ri­len bir baş­ka önem­li de­ği­şik­lik­le, ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın teş­vi­ki­nin önün­de­ki bü­rok­ra­tik en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır. Bu bağ­lam­da, ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın önün­de­ki ida­ri en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ile ya­tı­rım or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ça­lış­ma­lar çer­çe­ve­sin­de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­rin­den mu­af tu­tul­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir. Mes­le­ki ye­ter­li­lik ve denk­lik­le il­gi­li sü­re­cin tes­pi­ti izin­le­rin za­ma­nın­da ve­ril­me­si­ni imkânsız hâle ge­tir­di­ği için, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ül­ke­ler­den ve Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek ül­ke­ler­den ge­len mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma izin­le­ri­nin ve­ril­me­sin­de mes­le­ki ve aka­de­mik ye­ter­li­li­ğin tes­pit ve de­ne­ti­mi­ne iliş­kin dip­lo­ma ve mes­lek oda­sı­na ka­yıt bel­ge­si­nin esas alın­ma­sı ön­gö­rül­müş ve izin­le­rin ve­ril­me­si sa­de­leş­ti­ril­miş­tir.

Sa­vun­ma Sa­na­yii Müs­te­şar­lı­ğın­ca yü­rü­tü­len pro­je­ler­de ve Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ve­ya kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­cek ulus­la­ra­ra­sı, ulu­sal pro­je­ler­de gö­rev ala­cak ya­ban­cı­lar ile ül­ke­mi­zin de ta­raf ol­du­ğu ulus­la­ra­ra­sı ni­te­lik­te­ki pro­je­ler­de ve ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar­da mes­le­ki hiz­met­ler kap­sa­mı dı­şın­da ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­lar, ça­lış­ma izin pro­se­dü­rü dı­şın­da bı­ra­kıl­mak­ta­dır. Böy­le­ce, ül­ke­miz açı­sın­dan önem arz eden bü­yük pro­je­le­rin ak­sa­ma­dan ve za­ma­nın­da ta­mam­lan­ma­sı he­def­len­mek­te, ay­rı­ca ulus­la­ra­ra­sı ni­te­lik­te­ki ku­ru­luş­lar­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­lar izin pro­se­dü­rü dı­şın­da bı­ra­kıl­mak­ta, dip­lo­ma­tik sta­tü­de­ki ya­ban­cı­lar için ko­lay­lık­lar ge­ti­ril­mek­te­dir.

Tür­ki­ye'ye ça­lış­mak üze­re ge­len bir ya­ban­cı­nın be­ra­be­rin­de ve­ya da­ha son­ra ge­tir­miş ol­du­ğu eş ve bak­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu ço­cuk­la­rı­nın da ya­ban­cıy­la bir­lik­te en az beş yıl ka­nu­ni ve ke­sin­ti­siz ika­met et­miş ol­ma­la­rı ko­şu­lu aran­mak­sı­zın ka­nu­nun ge­nel hü­küm­le­ri­ne ta­bi ola­rak ça­lış­ma iz­ni ta­le­bin­de bu­lu­na­bil­me­le­ri hük­mü de ge­ti­ril­miş­tir.

4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 8'in­ci mad­de­si­ne ya­pı­lan bir ila­ve ile en az 10 ki­şi­lik yer­li iş gü­cü is­tih­da­mı sağ­la­ya­cak olan­lar ba­kı­mın­dan bu şar­tın aran­ma­ya­bi­le­ce­ği hük­me bağ­lan­mış, böy­le­lik­le ye­rel iş gü­cü is­tih­da­mı­nın ar­tı­rıl­ma­sı he­def­len­miş­tir.

Ya­ban­cı iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sıy­la il­gi­li dü­zen­le­me­de gö­rü­len en bü­yük ak­sak­lık­lar­dan bi­ri­si sü­re­si için­de izin baş­vu­ru­la­rı­nın so­nuç­lan­dı­rı­la­ma­ma­sı­dır. Bu sı­kın­tı­yı or­ta­dan kal­dı­ra­bil­mek ama­cıy­la ba­kan­lık ya da böl­ge mü­dür­lü­ğü­nün, mü­ra­ca­atı, en faz­la kırk beş gün için­de so­nuç­lan­dır­ma­sı ön­gö­rül­müş­tür. Ta­sa­rı­nın ya­sa­laş­ma­sı hâlin­de, ya­ban­cı­la­rın izin­le­ri­nin dü­zen­len­me­si gü­nün ko­şul­la­rı­na uyar­lan­mış ola­cak­tır. Bu­na bağ­lı ola­rak da Tür­ki­ye'nin hem ih­ti­yaç duy­du­ğu ni­te­lik­li ya­ban­cı iş gü­cü ça­lış­tır­ma­sı ko­lay­la­şa­cak hem de ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın önün­de­ki bü­rok­ra­tik en­gel­ler or­ta­dan kal­dı­rıl­mış ola­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye bü­yük bir dev­let­tir. Tür­ki­ye dı­şın­da Bal­kan­lar­da, Kaf­kas­lar­da, Or­ta As­ya'da, Or­ta Do­ğu'da ya­şa­yan, ta­rihî ve kül­tü­rel bağ­la­rı olan in­san­la­rı­mız ve soy­daş­la­rı­mız var­dır. Bun­lar­la il­gi­li, 2527 sa­yı­lı Türk Soy­lu Ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de Mes­lek ve Sa­nat­la­rı­nı Ser­best­çe Ya­pa­bil­me­le­ri­ne, Ka­mu, Özel Ku­ru­luş ve­ya İş­yer­le­rin­de Ça­lış­tı­rı­la­bil­me­le­ri­ne İliş­kin Ka­nun var­dır, fa­kat bu Ka­nun'un uy­gu­lan­ma­sın­da da ba­zı sı­kın­tı­lar çık­mak­ta­dır. Ba­tı Trak­ya'dan, Bul­ga­ris­tan'dan, Kaf­kas­lar­dan, Ahıs­ka'dan ge­len soy­daş­la­rı­mı­zın da ya­şa­mış ol­du­ğu ba­zı sı­kın­tı­lar var­dır. İş­te bu ka­nun­la ya­pı­la­cak dü­zen­le­me­ler ve bun­dan son­ra çı­ka­rı­la­cak olan yö­net­me­lik­ler­le bu soy­daş­la­rı­mı­zın da sı­kın­tı­la­rı­na ça­re bu­lu­na­cak­tır ve bu ve­si­ley­le de bu ka­nun, hem soy­daş­la­rı­mı­zın sa­hip­le­nil­me­si, ta­rih­ten ge­len so­rum­lu­lu­ğu­mu­zun bi­lin­ci­ne va­rıl­ma­sı açı­sın­dan da önem arz et­mek­te­dir di­yo­rum.

Yi­ne, Tür­ki­ye'de 40 bin ci­va­rın­da, ça­lı­şan Er­me­ni va­tan­da­şı bu­lun­mak­ta­dır. 50 bin ci­va­rın­da, ça­lı­şan Mol­do­va­lı ve di­ğer çev­re ül­ke­ler­den, bi­zim so­yu­muz­dan ol­ma­yan ça­lı­şan ya­ban­cı­lar bu­lun­mak­ta­dır. Ta­bii bun­lar da Tür­ki­ye'nin in­san­lık için yap­mış ol­du­ğu bir iş­tir. Çün­kü, bu­gün dün­ya­nın bir­çok ül­ke­sin­de Tür­ki­ye aley­hi­ne, Er­me­ni­ler ta­ra­fın­dan söz­de Er­me­ni soy­kı­rım ta­sa­rı­sı mü­na­se­be­tiy­le Tür­ki­ye aley­hi­ne kam­pan­ya­lar yü­rü­tül­mek­te­dir. Hâlbu­ki Tür­ki­ye'nin bun­la­ra ve­re­bi­le­ce­ği en gü­zel ce­vap, iş­te, bu­ra­da­ki Er­me­ni va­tan­daş­la­rı­na Tür­ki­ye'de gös­ter­miş ol­du­ğu bu ko­lay­lık­tır.

İn­şal­lah, bu ko­lay­lık­la­rın Türk soy­lu ya­ban­cı­lar açı­sın­dan da ve bun­dan son­ra­ki Türk ça­lış­ma ha­ya­tı­na ye­ni ge­ti­re­ce­ği açı­lım­lar açı­sın­dan ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Dün­dar.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen İz­zet Çe­tin, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­tin.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten üzün­tü ve­ri­ci bir tab­lo, Mec­lis­te top­lam 30 ki­şiy­le ya­sa ya­pı­yo­ruz. Ta­bii, bu­na hiç kim­se inan­ma­dı­ğı için... Mec­li­sin ka­mu­oyun­da­ki iti­ba­rı açı­sın­dan, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak üzün­tü duy­du­ğu­mu be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Bir ya­sa ta­sa­rı­sı Hükûmet ta­ra­fın­dan gel­miş ise en azın­dan ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­rin­den ya­sa ya­pa­cak sa­yı­da mil­let­ve­ki­li­nin bu­ra­da ol­ma­sı zo­run­lu­luk ol­ma­sı­na rağ­men, ne ya­zık ki böy­le bir tab­lo da yok.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun ta­sa­rı­sı, ger­çek­ten -ön­ce­ki ko­nuş­mam­da da söy­le­di­ğim gi­bi- dört yıl ön­ce yü­rür­lü­ğe gi­ren Ka­nun'da gö­rü­len ak­sak­lık­la­rı ber­ta­raf et­me dü­şün­ce­siy­le ha­zır­lan­mış gi­bi gö­zük­se de öy­le de­ğil. Ya­ni, ora­da­ki ak­sak­lık­la­rı, ek­sik­lik­le­ri bir bü­tün ola­rak in­ce­le­yip gi­der­mek bel­ki bir ka­bul gö­rür, bir an­lam ta­şır idi.

Ba­kı­nız, elim­de, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Yö­net­me­lik var. Ta­bii bu yö­net­me­lik... İle­ri­ki mad­de­ler­de ar­ka­daş­la­rı­mız ko­nuy­la il­gi­li ay­rın­tı­lı gö­rüş su­na­cak­lar. Ör­ne­ğin, de­mi­şiz ki bu­nun 12'nci mad­de­sin­de, özel­lik­le ön­ce­ki me­tin­de: "Her tür­lü ça­lış­ma iz­ni­nin ve­ril­me­si..." Say­mı­şız yu­ka­rı­dan aşa­ğı Ka­nun'da,  şu şu ba­kan­lık ve ku­rum­la­rın ve de mes­lek ör­güt­le­ri­nin gö­rü­şü alın­mak su­re­tiy­le Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğın­ca ha­zır­la­nır, de­mi­şiz. Çün­kü, Tür­ki­ye'de ça­lış­ma ya­şa­mı­na iliş­kin, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­ne iliş­kin ola­rak mev­zu­ata bir ba­kıl­dı­ğı za­man, yet­mi­şin üze­rin­de fark­lı ku­rum ça­lış­ma iz­ni ve­ri­yor. Bu ko­nu­da on­lar­ca yö­net­me­lik var. Bun­la­rı bir bü­tün hâli­ne ge­tir­mek ger­çek­ten ge­rek­li. Ka­tı­lım­cı­lık açı­sın­dan il­gi­li ku­ru­luş­la­rın, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin gö­rüş­le­ri­nin alın­ma­sı ge­re­kir, bel­ki da­ha iyi olur idi. Şim­di, gö­rü­yo­ruz ki, bu­ra­da, ça­lış­ma izin­le­ri­nin ta­ma­mı­nı Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı es­ki 22'nci mad­de­de ve­rir­ken, bu­ra­da doğ­ru­dan Ya­ban­cı Ya­tı­rım­lar Ka­nu­nu kap­sa­mın­da ay­rı bir izin var­ken, o bu­ra­ya alın­mış. Bel­ki iyi ya­pıl­mış bel­ki kö­tü ya­pıl­mış, onu çok bil­mi­yo­rum, ama bu Ka­nun'un bü­tü­nü gö­rü­şü­lür­ken üç, dört yıl ön­ce de gün­de­me ge­tir­miş­tik. Za­man za­man, ta 1928 yı­lın­da, 1934 yıl­la­rın­da, 1936'lı yıl­lar­da çı­kan ya­sa­lar­da bi­le o gün­kü ko­şul­lar­da ya­sa ko­yu­cu­lar bel­li mes­lek­le­rin ic­ra­sı­nı, ger­çek­ten, Türk va­tan­daş­la­rı­na ver­miş idi. Bu ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­ne iliş­kin ka­nun ya­pı­lır­ken, pek çok mes­le­ğin, ör­ne­ğin, ayak sa­tı­cı­lı­ğı, çal­gı­cı­lık, fo­toğ­raf­çı­lık, ber­ber­lik, mü­ret­tip­lik, sim­sar­lık; el­bi­se, kas­ket, kun­du­ra ima­lat­çı­lı­ğı; bor­sa­lar­da mü­ba­ya­acı­lık, dev­let te­ke­li­ne, dev­let in­hi­sa­rı­na ta­bi mad­de­le­rin sa­tı­cı­lı­ğı; sey­yah­la­ra ter­cü­man­lık, reh­ber­lik; in­şa­at, de­mir iş­çi­li­ği, ta­mir ve tah­li­ye iş­le­ri, şo­för­lük, şo­för mua­vin­li­ği, ame­le­lik; her tür­lü mü­es­se­se­ler­de, ti­ca­ret­ha­ne, apart­man, han, otel ve şir­ket­ler­de bek­çi­lik, ka­pı­cı­lık, oda­ba­şı­lık; otel, han, ha­mam, kah­ve­ha­ne, ga­zi­no ve dan­sing ve bar­lar­da ka­dın ve er­kek hiz­met­çi­lik, bar oyun­cu­lu­ğu ve şar­kı­cı­lı­ğı gi­bi mes­lek­le­rin ya­ban­cı­lar ta­ra­fın­dan ic­ra edi­le­me­ye­ce­ği hü­küm al­tı­na alın­mış idi. Bu­nu kal­dır­dık. Ta­bii, ye­ni dü­zen­le­mey­le, ya­ban­cı­la­rın han­gi alan­lar­da ve han­gi ko­şul­lar al­tın­da ça­lış­ma ya­pa­bi­le­cek­le­ri­ne iliş­kin bir dü­zen­le­me ge­tir­me­di ya­sa. Şim­di, bu­ra­da da böy­le bir dü­zen­le­me yok. Ne ya­pı­yor, ne ge­ti­ri­yor? Ya­ban­cı şir­ket gel­di­ğin­de, han­gi alan­da ya­tı­rım ya­par­sa yap­sın, han­gi alan­da fa­ali­yet gös­te­rir­se gös­ter­sin ça­lış­tı­ra­ca­ğı ki­şi­ye iliş­kin iz­ni şir­ket ala­cak. Ta­bii, de­vir, dün­ya­da şir­ket­ler dev­ri, ser­ma­ye dev­ri. Ya­ni, çok ulus­lu­la­rın, özel­lik­le Dün­ya Ban­ka­sı, IMF gi­bi dün­ya­nın te­fe­ci ku­ru­luş­la­rı­nın gü­dü­mün­de çok ulus­lu şir­ket­ler gel­di­ği za­man, bi­zim gi­bi borç­la ge­çi­nen, eko­no­mi­si­ni, gün­lük iş­lem­le­ri­ni borç­la çe­vi­ren, me­mur­la­rı­nın, iş­çi­le­ri­nin ma­aş­la­rı­nı bi­le borç­la ve­ren hükûmet­ler, el­bet­te borç al­dık­la­rı için ora­la­rın ta­li­mat­la­rı­na da uy­gun dü­zen­le­me­le­ri ka­nun di­ye ge­ti­ri­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, biz, ül­ke­mi­zin çı­kar­la­rı­nı dü­şün­mek zo­run­da­yız. Ba­kı­nız -bi­raz son­ra de­ği­ne­ce­ğim bir baş­ka mad­de üze­rin­de- bi­ze bu mad­de­le­ri, bu ka­nun­la­rı öne­ren­ler, ken­di ül­ke­le­rin­de bu ka­nun­lar­la ça­lış­ma ya­şam­la­rı­nı, eko­no­mi­le­ri­ni yön­len­dir­mi­yor­lar. Bi­ze bu ka­nun­la­rı dik­te et­ti­re­rek, da­ya­ta­rak "Çı­ka­rın Mec­lis­ten, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin önü­nü açın." di­ye­rek, biz ne ya­par­sak ya­pa­lım, on­lar rant pi­ya­sa­la­rın­da esas at koş­tu­ru­yor­lar.

Tür­ki­ye'de­ki sı­cak pa­ra­nın 80 mil­yar do­la­rın üze­rin­de ol­du­ğu, kü­çü­cük bir ha­re­ket­len­me­de kaç­ma­ya baş­la­dı­ğın­da kriz­le­re ne­den ol­du­ğu­nu geç­miş­te de ya­şa­dık, bu­gün de sı­kın­tı­sı­nı çe­ki­yo­ruz, muh­te­mel­dir ki ge­le­cek­te de ya­şa­ya­ca­ğız.

Tıp­kı bu­nun gi­bi, bi­zim han­gi alan­lar­da ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ya­tı­rım­la­rı­na ih­ti­ya­cı­mız var, han­gi alan­lar­da ya­ban­cı ser­ma­ye­yi de­ne­tim al­tı­na al­ma­lı­yız, han­gi alan­lar­da ya­ban­cı ser­ma­ye­den ver­gi al­ma­lı­yız; bun­la­rı ger­çek­ten öz­gür bir ül­ke, ba­ğım­sız bir ül­ke­nin yurt­taş­la­rı ola­rak yurt­taş­lar biz­den bek­li­yor, Mec­lis ola­rak da biz o ko­nu­da öy­le ha­re­ket et­me­li­yiz.

Şim­di, Doğ­ru­dan Ya­ban­cı Ya­tı­rım­lar Ka­nu­nu kap­sa­mın­da ku­ru­lan şir­ket ve ku­ru­luş­lar­da ça­lış­tı­rıl­mak is­te­nen ya­ban­cı­lar­la il­gi­li iz­ni de Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı çı­ka­ra­ca­ğı al­tı ay­lık bir yö­net­me­lik­le ve­re­cek. Ver­sin, bun­da bir şey yok, ama Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı bu ko­nu­da di­ğer ba­kan­lık­lar­dan gö­rüş al­mak­tan ni­ye ka­çar, ben an­la­mı­yo­rum. Ni­ye ka­tı­lım­cı­lık­tan, ni­ye si­vil top­lum ör­güt­le­rin­den gö­rüş al­mak­tan ka­çar, onu an­la­ya­bil­me­nin ola­na­ğı yok. Ger­çek­ten, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri bir hay­li kar­ma­şık bir ya­pı. Ya­ni, ça­lış­ma izin­le­ri eğer şey ya­pı­la­cak olur­sa, sü­re­li ça­lış­ma iz­ni var, sü­re­siz ça­lış­ma iz­ni var, ba­ğım­sız ça­lış­ma iz­ni var. Ya­ni, bü­tün bu kar­ma­şa içe­ri­sin­de bi­le, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın pek çok gö­re­vi ol­ma­sı ge­re­kir­ken, şim­di, de­min de söy­le­di­ğim gi­bi, bir kar­ma­şa içe­ri­sin­de, ya­ban­cı­la­rın iş­le­ri­ni ko­lay­laş­tır­ma adı­na, mi­mar, mü­hen­dis ve plan­la­ma­cı­la­rı gör­mez­lik­ten gel­me­nin Tür­ki­ye Mi­mar ve Mü­hen­dis Oda­la­rı Bir­li­ği­nin izin yet­ki­le­ri­ni on­la­ra da­nış­ma­dan ken­di uh­de­si­ne al­ma­nın ya da sı­kı­şıl­dı­ğı za­man Mec­li­si ya­tış­tır­mak için ya da mil­let­ve­kil­le­ri­ni, da­ha faz­la ko­nu­la­ra gir­me­me­le­ri açı­sın­dan, "De­ği­şik­lik ya­pa­ca­ğız." de­yip, va­at­le Mec­li­se top­la­yıp ya­sa yap­ma­ya kal­kış­ma­nın man­tı­ğı­nı ben an­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

Ger­çek­ten, ya­sa yap­ma cid­di bir iş. Bir ya­sa­dan et­ki­le­ne­cek top­lum­sal ke­sim­le­ri en azın­dan bil­gi sa­hi­bi yap­mak, on­la­rın gö­rüş­le­ri­ni al­mak bir uy­gar­lık işi. Sa­de­ce on­lar­la ge­nel ku­rul­lar­da bu­luş­mak, te­le­fon­la ko­nuş­mak ya da on­la­rın bil­di­ri­le­ri­ni, mek­tup­la­rı­nı ya da resmî ta­lep­le­ri­ni oku­mak, on­lar­la iş bir­li­ği an­la­mı­na gel­mi­yor.

Ba­kı­nız, elim­de bir kla­sör, Tür­ki­ye Mi­mar ve Mü­hen­dis Oda­la­rı Bir­li­ği­nin şu­be­le­rin­den, de­ği­şik il­le­rin­den ge­len mek­tup­lar var. Du­rum böy­le olun­ca, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, on­la­rın dik­ka­te alın­ma­dı­ğı or­ta­ya çı­kı­yor. Ben di­le­rim ki, bir an ön­ce Ba­kan bu­ra­ya çık­sın ve han­gi ko­nu­lar­da mi­mar ve mü­hen­dis oda­la­rı­nın ta­lep­le­ri­ni ger­çek­leş­ti­re­cek­ler, ne tür tek­lif­ler ve­ri­li­yor, de­ği­şik­lik tek­lif­le­ri ve­ri­li­yor, bir öğ­re­ne­lim. On­dan son­ra da­ha sağ­lık­lı yak­laş­ma imkânı­nı bu­la­ca­ğı­mı­zı işa­ret edi­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­tin.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Yük­sel Çor­ba­cı­oğ­lu, Art­vin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (Art­vin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de şah­sım adı­na söz ta­lep et­miş du­rum­da­yım. He­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, beş yıl­lık ka­nun yap­ma tek­ni­ği­mi­ze, usul­le­ri­mi­ze bak­tı­ğı­mız­da bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan mo­de­lin bir ör­ne­ği­ni bu ka­nun ya­pı­lır­ken de ya­şa­dık. AKP İk­ti­da­rı ile 2003 yı­lın­da çı­kar­dı­ğı­mız bu Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'da cid­di sı­kın­tı­lar ya­şan­dı­ğı söy­le­ne­rek de­ği­şik­lik yap­mak için yi­ne ol­du­bit­tiy­le ko­mis­yon­dan bu ka­nun geç­miş­tir. Yi­ne, geç­miş­te yap­tı­ğı­mız bir ka­nun yap­ma ör­ne­ği­ni bu ka­nun­da da gör­dük. Yal­nız, bu­ra­da şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: Ma­dem bu ka­dar önem­liy­di, apar to­par, İç Tü­zük hü­küm­le­ri­ni de hi­çe sa­ya­rak ol­du­bit­tiy­le ko­mis­yo­na ge­tir­dik ve aci­len bu ka­nu­nu çı­ka­ra­cak­tık, ko­mis­yo­na gel­dik­ten son­ra yak­la­şık on ay ne­den bek­len­miş­tir, ne­den bu ka­nu­nun çı­ka­rıl­ma­sı için bir ça­ba har­can­ma­mış­tır? Yi­ne, Hükûmet tem­sil­ci­le­ri­ne bu­ra­dan çok cid­di bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum: Bu ta­sa­rı­yı ne­den çı­ka­rı­yo­ruz? Bu ya­sa bu hâliy­le ki­min işi­ne ya­ra­ya­cak, hal­kı­mı­za fay­da­sı ne ola­cak? Bu ko­nu­la­rın açık­lan­ma­sı la­zım.

Ta­sa­rı­nın içe­ri­ği­ne ba­kı­yo­ruz; ta­sa­rı, hu­kuk­sal, bi­lim­sel, tek­nik ve her tür­lü mad­di te­mel­den yok­sun bir ta­sa­rı ola­rak önü­müz­de du­ru­yor. Şim­di, is­ta­tis­tik­le­re ba­kı­yo­ruz, çok açık ve net: Ül­ke­miz­de­ki mi­mar­lar, mü­hen­dis­ler, şe­hir plan­la­ma uz­man­la­rı­nın tam yüz­de 25'i iş­siz ya da mes­le­ği dı­şın­da baş­ka iş­ler­le uğ­ra­şı­yor, iş arı­yor. Şim­di bu ta­sa­rı ya­sa­la­şır­sa -ya­ban­cı mi­mar, mü­hen­dis­ler- bu şe­kil­de olu­şan hak­sız re­ka­bet or­ta­mı­nın so­nuç­la­rı­nı ik­ti­dar na­sıl açık­la­ya­cak­tır ve­ya na­sıl ta­mir ede­cek­tir?

Ta­sa­rı­nın en bü­yük sa­kın­ca­la­rın­dan bi­ri­si, mes­le­ki ve aka­de­mik ye­ter­li­lik pro­se­dü­rü­nü kal­dı­rı­yor ol­ma­sı­dır. Tür­ki­ye'de ça­lış­mak is­te­yen ya­ban­cı bir mi­mar ya da mü­hen­di­sin dip­lo­ma­sı­nın denk­li­ği YÖK, mes­le­ki ye­ter­li­li­ği de Tür­ki­ye Mi­mar ve Mü­hen­dis­ler Oda­la­rı Bir­li­ği ta­ra­fın­dan de­net­le­ni­yor­du. Pe­ki, ne ka­dar sü­rü­yor bu? Yak­la­şık bir ay. Bu du­rum­da, de­mek ki, ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­sin­de yer alan "…ya­ban­cı uy­ruk­lu­lar­dan aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik­le­ri­ne iliş­kin bel­ge­le­rin is­ten­me­si, dip­lo­ma denk­lik pro­se­dü­rü­nün ge­re­ği ve mes­lekî ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da il­gi­li mer­ci­le­rin gö­rüş­le­ri­nin so­rul­ma­sı, ça­lış­ma iz­ni­nin ve­ril­me­si sü­re­si­ni uzat­mak­ta­dır." ifa­de­sin­de sü­re uzat­mak­tan ka­sıt bir ay­dır.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce­lik­le dün ya­şa­dı­ğı­mız ve bü­tün Türk hal­kı­nın, hat­ta bü­tün dün­ya­nın la­net­le­di­ği acı bir olay, 6 va­tan­da­şı­mı­zın ölü­mü­ne, 100'e ya­kın va­tan­da­şı­mı­zın da ya­ra­lan­ma­sı­na yol aç­mış­tır. Bu olay, sa­de­ce ba­zı in­san­la­rı­mı­zın ölü­mü ve ya­ra­lan­ma­sıy­la so­nuç ya­rat­ma­mak­ta­dır. Onun öte­sin­de, Tür­ki­ye'nin ge­le­ce­ği­ne, Tür­ki­ye'nin bir­li­ği­ne, be­ra­ber­li­ği­ne, Tür­ki­ye'nin hu­zu­ru­na, mut­lu­lu­ğu­na ve ba­şa­rı­sı­na da atı­lan bir bom­ba ola­rak la­net­len­me­si ge­re­ken bir olay­dır. Şim­di, kim­se­yi hu­ku­ki an­lam­da mut­la­ka so­rum­lu tu­ta­ma­yız. Bu ola­yın fa­il­le­ri uma­rım or­ta­ya çı­kar, so­nuç­la­rı or­ta­ya çı­kar ve Tür­ki­ye'de bu olay­la­rın bir da­ha ol­ma­ma­sı için bü­tün or­tam ha­zır­la­nır. An­cak, şu­nu söy­le­mek­ten de vaz­geç­me­ye­ce­ğim: Te­rör, ül­ke­miz­de 1980'li yıl­lar­da baş­la­yıp bel­li dö­nem­ler­de yük­se­liş kay­det­miş, bel­li dö­nem­ler­de ge­ri­le­miş­tir. Bu, ya­pı­lan mü­ca­de­ley­le, Türk hal­kı­nın tu­tum ve dav­ra­nı­şıy­la, gü­ven­lik gö­rev­li­le­ri­nin tu­tum ve dav­ra­nış­la­rıy­la doğ­ru oran­tı­lı ola­rak mut­la­ka so­nuç do­ğur­muş­tur. An­cak, özel­lik­le 2002'de ta­ban se­vi­ye­ye inen te­rö­rün beş yıl­lık AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de bu se­vi­ye­le­re ka­dar çık­ma­sı, ön­ce­lik­le AKP İk­ti­da­rı ta­ra­fın­dan, siz AKP mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan cid­di bir şe­kil­de dü­şün­me­niz ge­rek­ti­ği­ni söy­le­mem ge­re­ken bir olay­dır. Mut­la­ka siz­ler, AKP İk­ti­da­rı, bu­nun, ya­ni as­li fa­ili ola­maz, di­rekt so­rum­lu­su ola­maz, ama bir ik­ti­da­rın so­rum­lu­lu­ğu; Tür­ki­ye'de­ki bü­tün ya­şa­nan olay­la­rın, olum­lu olay­la­rın da so­rum­lu­su ik­ti­dar, olum­suz olay­la­rın da so­rum­lu­su ik­ti­dar ol­du­ğu­na gö­re, bu ola­yın da so­rum­lu­su ola­rak bu­gü­ne ka­dar yap­tık­la­rı­nı bir iyi göz­den ge­çir­me­li­dir. Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nı çö­ze­ce­ğim di­ye, ba­zı açı­lım­lar ya­pa­ca­ğım di­ye -ba­na gö­re ve bi­ze gö­re- ya­pı­lan yan­lış­la­rın ya­rat­tı­ğı ik­lim, Tür­ki­ye'de te­rö­rün ye­ni­den can­lan­ma­sı, güç­len­me­si ve Tür­ki­ye'ye za­rar ver­me­si du­ru­mu­nu ya­rat­mış­tır. O ne­den­le, sa­de­ce ölen in­san­la­rı­mı­za ve ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı, ya­ra­lı­la­ra geç­miş ol­sun di­lek­le­riy­le bu ola­yı ge­çiş­ti­re­ce­ği­mi­ze, ik­ti­dar ola­rak da­ha bir so­rum­lu dav­ra­nış ser­gi­le­me­ni­zi ve bu­gü­ne ka­dar ik­ti­dar ta­ra­fın­dan ya­pı­lan yan­lış­la­rın tek­rar edil­me­me­si ge­rek­ti­ği­ni, ta­ra­fı­nız­dan, ka­bul et­me­ni­zi öne­ri­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün sa­bah­tan be­ri -bu ya­şa­nan acı ola­yın ya­nın­da, ta­bii, ha­yat de­vam edi­yor, in­san­la­rın da ya­şa­mak için ba­zı şey­le­re ih­ti­yaç­la­rı var- Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nden kaç ta­ne te­le­fon gel­di­ği­nin ben he­sa­bı­nı yap­ma­dım. Çay üre­ti­ci­le­rin­den müt­hiş bir tep­ki var.

So­run ne­dir de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Ba­kın, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rı­nın 2002 yı­lın­da se­çim­ler­de açık­la­dı­ğı çay fi­ya­tı­nı ben si­ze söy­le­ye­yim, 750 bin li­ra. Bu şe­kil­de açık­lan­dı. Beş yıl geç­ti, ça­yın fi­ya­tı­nı söy­lü­yo­rum si­ze, en son 2007 çay ta­ban fi­ya­tı­nı si­ze açık­lı­yo­rum, za­ten çay­da tek bir fi­yat var­dır: 640 bin li­ra, ar­tı, 90 bin li­ra ha­zi­ne yar­dı­mı, 730 bin li­ra. Ha­zi­ne yar­dı­mı­nı bi­le top­la­dı­ğı­nız­da, si­zin 2002 se­çim­le­rin­de ver­di­ği­niz sö­zü ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­ği­niz or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, ta­bii, bu ko­nu­da, ül­ke yö­ne­ti­miy­le il­gi­li bir yı­ğın söz ver­di, bir yı­ğın sö­zü de ye­ri­ne ge­ti­re­me­di. Bun­lar­dan bi­ri de çay­la il­gi­li olan fi­yat sö­züy­dü.

Çay­da­ki so­run sa­de­ce fi­yat de­ğil de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Şu an­da, Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nde çay alı­mı ya­pıl­mak­ta ve kon­ten­jan uy­gu­la­ma­sı -da­ha iki gün ön­ce kam­pan­ya baş­la­dı, kam­pan­ya­nın baş­la­dı­ğı bu­gün ikin­ci gün- ikin­ci gün­de, de­kar ba­şı­na 10 ki­lo ola­rak kon­ten­jan uy­gu­lan­ma­ya baş­la­dı. He­nüz bü­tün çay fab­ri­ka­la­rı fa­ali­ye­te geç­me­den, he­nüz her böl­ge­de… Böl­ge­sel ola­rak ge­lir Ka­ra­de­niz'den, do­ğu­dan ba­tı­ya doğ­ru çay top­lan­ma­ya baş­lar. Da­ha ba­tı­da çay ürü­nü alın­ma­ya baş­la­ma­dan, bu kon­ten­ja­nın baş­la­ma­sı çok dü­şün­dü­rü­cü­dür. Ya­ni, bu­ra­da, yan­gın­dan mal ka­çı­rır gi­bi, ba­zı po­pü­list ka­nun­la­rı çı­ka­ra­lım der­ken, as­lın­da, va­tan­da­şın te­mel so­run­la­rı­nı hiç de dü­şün­mü­yor­su­nuz. Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nin bu sı­kın­tı­sı­na, ben, bu­gü­ne ka­dar, ik­ti­dar par­ti­sin­den ol­sun, ba­kan­la­rı­mız­dan ol­sun, hiç­bir yer­den bir ce­vap ala­ma­dım, sağ­lık­lı bir ce­vap ala­ma­dım. Çay fi­ya­tı­nı ver­me­yen ve ça­yı­nı sat­mak is­te­yen üre­ti­ci­ye kon­ten­jan uy­gu­la­ya­rak, üre­ti­ci­yi sı­kın­tı­ya so­kan bu ik­ti­da­rın, sa­nı­yo­rum, se­çim­de Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nde de yap­tık­la­rı­nın bir şe­kil­de he­sa­bı­nı ve­re­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nun­la da il­gi­li, so­nuç ola­rak, AKP Hükûme­ti, yok sa­ya­rak, her alan­da yap­tı­ğı gi­bi bu alan­da da hal­kı­mı­zın, ül­ke­mi­zin çı­kar­la­rı­na ay­kı­rı ya­sa ta­sa­rı­la­rı ha­zır­lı­yor. Bun­lar da uy­gu­la­ma­da ba­şı­mı­za be­la olu­yor ya da Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız­dan ge­ri dö­nü­yor ya da Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce ip­tal edi­li­yor.

Ba­kın, yi­ne, emi­nim, ül­ke­miz ve hal­kı­mız açı­sın­dan ya­rat­tı­ğı olum­suz­luk­lar bu ka­dar açık olan bu ya­sa ta­sa­rı­sı, bu­ra­dan, siz de­ğer­li ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy­la­rıy­la çı­ka­cak, çı­ka­bi­lir, ama, do­ğal ola­rak, bu ya­pı­lan­la­rın he­sa­bı siz­le­re san­dık­ta so­ru­la­cak. Çı­kar­la­rı­nı sa­vun­mak için oy­la­rıy­la Mec­li­se gel­di­ği­niz ve bu tür ya­sa­lar­la, uy­gu­la­ma­lar­la pe­ri­şan et­ti­ği­niz iş­çi, çift­çi, es­naf, me­mur, dok­tor, mi­mar ve mü­hen­dis­ler san­dık­ta si­ze ge­re­ken ce­va­bı ve­re­cek­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu, lüt­fen, to­par­la­yı­nız.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Sa­de­ce hal­kı­mı­zın ve ül­ke­mi­zin ya­ra­rı­na ya­sa­lar ya­pı­la­ca­ğı bir dö­ne­me, bir CHP ik­ti­da­rı dö­ne­mi­ne çok az kal­dı­ğı­nı siz­le­re söy­lü­yo­rum. CHP ik­ti­da­rın­da bu so­run­la­rı çö­ze­ce­ği­miz sö­zü­nü de ve­re­rek yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum, an­cak ka­rar ye­ter sa­yı­sı da ara­ya­ca­ğım: Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 12.23

 

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 12.37

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1225 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım: Ka­bul eden­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kâtip üye­ler ara­sın­da an­laş­maz­lık ol­du­ğu için elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Beş da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

YA­BAN­CI­LA­RIN ÇA­LIŞ­MA İZİN­LE­Rİ HAK­KIN­DA KA­NUN İLE BA­ZI

KA­NUN­LAR­DA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA İLİŞ­KİN KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 27/2/2003 ta­rih­li ve 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 2- Bu Ka­nun;

a) Do­ğum­la bir­lik­te Türk va­tan­da­şı olup da çık­ma iz­ni al­mak su­re­tiy­le Türk va­tan­daş­lı­ğı­nı kay­be­den­ler ile ken­di­le­riy­le bir­lik­te iş­lem gö­ren ço­cuk­la­rı,

b) 231 sa­yı­lı Ba­sın Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün Teş­kilât ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me kap­sa­mı­na gi­ren ve Ba­sın Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­ce ba­sın kar­tı ve­ril­miş bu­lu­nan­la­rı,

c) Ba­kan­lık­lar ile ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­ca ka­nun­la ve­ri­len yet­ki­ye da­ya­na­rak ça­lış­ma iz­ni ve­ri­len ve­ya is­tih­dam edi­len­le­ri,

d) Sa­vun­ma Sa­na­yi Müs­te­şar­lı­ğın­ca yü­rü­tü­len pro­je­ler­de ve Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ku­ru­lan kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­cek ulu­sal, ulus­la­ra­ra­sı pro­je­ler­de ve­ya ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar­da mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mı dı­şın­da ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın ya­nı sı­ra, kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si, ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk ve Av­ru­pa Bir­li­ği hu­ku­ku esas­la­rı dik­ka­te alı­na­rak ça­lış­ma iz­nin­den mu­af tu­tu­lan ya­ban­cı­lar dı­şın­da, Tür­ki­ye'de ba­ğım­lı ve ba­ğım­sız ola­rak ça­lı­şan ya­ban­cı­la­rı, bir iş­ve­ren ya­nın­da mes­lek eği­ti­mi gö­ren ya­ban­cı­la­rı ve ya­ban­cı ça­lış­tı­ran ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­ri,

kap­sar."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hak­kı Ül­kü, İz­mir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ül­kü. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, dün ak­şam­ki Ulus'ta -Ana­far­ta­lar'da- bir te­rör sal­dı­rı­sı­na kur­ban gi­den ve 6'sı ölü, bir­ço­ğu ya­ra­lı olan va­tan­daş­la­rı­mı­zın ölü olan­la­rı­nın ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, ya­ra­lı­la­ra da acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'de bu­gün top­lam iş­siz sa­yı­sı 5,5 mil­yon ki­şi­dir. Ger­çek iş­siz­lik ora­nı da yüz­de 20'ye çık­mış du­rum­da­dır. Her 100 iş­çi­den 40'ını da genç­le­ri­miz oluş­tur­mak­ta­dır. Bir baş­ka de­yim­le, sa­de­ce kent­ler­de her 3 genç­ten 1'i iş­siz­dir. Bu da kap­kaç, gasp ve do­lan­dı­rı­cı­lık ile bun­la­ra bağ­lı ola­rak ya­ra­la­ma­la­rı ve ci­na­yet­le­ri be­ra­be­rin­de ge­tir­mek­te­dir.

Hükûme­tin, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun -bir ne­vi son za­man­lar­da resmî ya­lan ku­ru­mu­na dö­nüş­müş- iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nı az gös­ter­me­si­ne bak­ma­yın. De­min bir ar­ka­daş söy­le­miş­ti, 2000 yı­lın­dan gü­nü­mü­ze ka­dar olan ba­zı ga­ze­te baş­lık­la­rın­dan, iş­siz­li­ğin her yıl yüz­de 5,5'tan baş­la­mak üze­re yüz­de 11,5'a va­rı­şı­na ka­dar olan sü­re­ci, hep "iş­siz­lik azal­dı" di­ye ni­te­len­dir­dik­le­ri­ne iliş­kin ha­ber­le­ri. Oy­sa, bu­na bağ­lı ola­rak Tür­ki­ye ge­ne­lin­de her ay 2 bin ki­şi­ye so­rul­du­ğun­da, bu is­ta­tis­ti­ğin tam ter­si ola­rak "Sa­tın al­ma gü­cü­nüz ne ka­dar?" de­nil­di­ğin­de "Kö­tü.", "Ne ka­dar kö­tü?" de­nil­di­ğin­de "Son üç yıl­da ol­ma­dı­ğı ka­dar.", "Ül­ke eko­no­mi­si na­sıl?" de­nil­di­ğin­de "Kö­tü.", "Ne ka­dar kö­tü?" de­nil­di­ğin­de "Son üç yı­lın en kö­tü­sü." de­nil­mek­te. "İş bul­ma umu­dun var mı?" "Ha­yır, yok." de­nil­mek­te, "Ev al­ma imkânın var mı?" di­ye so­rul­du­ğun­da, ona da "Yok." de­nil­mek­te, "Oto­mo­bil al­ma?" "Yok." de­nil­mek­te, "Ta­sar­ruf ede­mi­yo­rum." de­nil­mek­te. Bü­tün bu ve­ri­le­ri de yak­la­şık iki yıl­dır ve her ay dü­zen­li bir şe­kil­de ya­pan Mer­kez Ban­ka­sı söy­le­mek­te­dir.

Bu du­ru­ma gö­re şöy­le bir ba­kıl­dı­ğın­da, 1988 yı­lın­da, on beş-alt­mış dört yaş ara­sı nü­fus­ta yüz­de 54,9 olan is­tih­dam ora­nı, 2006 yı­lın­da yüz­de 45,9'a düş­müş­tür. Ül­ke­mi­zin en de­ğer­li ha­zi­ne­si olan genç nü­fus, her yıl ar­tan oran­da atıl bı­ra­kıl­mak­ta, ke­li­me­nin tam an­la­mıy­la yok­sul­lu­ğa mahkûm bı­ra­kıl­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir ik­ti­dar, ken­di hal­kı, ken­di genç­le­ri iş­siz­ken, ya­ban­cı­lar için ne­den bü­tün sı­nır­la­ma­la­rı kal­dır­mak ko­nu­sun­da bu ka­dar ıs­rar­cı olur, an­la­ya­bil­miş de­ği­liz. Sa­ye­niz­de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti hal­kı ay­nı Os­man­lı­da­ki gi­bi ya­ban­cı­lar kar­şı­sın­da ikin­ci sı­nıf va­tan­daş hâli­ne gel­miş­tir. İk­ti­da­rın bu yap­tık­la­rı­nı hal­kı­mız Os­man­lı­nın son dö­nem­le­rin­de de ya­şa­mış­tı, şim­di de ne­re­dey­se ay­nı du­rum ya­şan­mak­ta­dır. Ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­si ko­nu­sun­da bi­lim­sel, tek­nik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri za­man kay­bı ve bü­rok­ra­tik ezi­yet ola­rak gö­ren ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­rın bir sö­zü­nü iki et­me­yen Baş­ba­kan, bun­la­ra söz ver­miş ve ara­dan YÖK'ü de, TMMOB'yi de çı­ka­ra­ca­ğım, de­miş­tir. Şim­di de iş­te bu ko­nu­da ge­ti­ri­len ka­nun ta­sa­rı­sı­nı gö­rü­şü­yo­ruz.

Yıl­lar­dır hal­kı­mız, mes­lek oda­la­rı­mız, ban­ka mağ­dur­la­rı, YİM­PAŞ mağ­dur­la­rı, tra­fik ka­za­la­rın­da kay­bet­ti­ği­miz va­tan­daş­la­rın ya­kın­la­rı, muh­tar­lar, çift­çi­ler, öğ­ren­ci­ler, emek­li­ler Hükûme­te dert­le­ri­ni an­la­tıp "Ya­sal gi­ri­şim­de bu­lu­nun." di­yor. Fa­kat AKP İk­ti­da­rı ken­di hal­kı­mı­zın söz­le­ri­ne ku­la­ğı­nı ka­pa­tır­ken ne­den­se ya­ban­cı­la­rın bir sö­zü­nü iki et­mi­yor. Hal­kın is­tek­le­ri­ne sa­de­ce ku­lak­la­rı­nı­zı ka­pat­sa­nız iyi, bir de ba­kı­yo­ruz ki ki­mi za­man va­tan­daş­lar Baş­ba­ka­nı­mız­dan ve ba­kan­la­rı­mız­dan kü­für ye­mek­ten zor kur­tu­lu­yor­lar.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bil­di­ği­niz gi­bi ül­ke­miz­de mü­hen­dis­lik, mi­mar­lık ve şe­hir plan­cı­la­rı de­ne­ti­me bağ­lı ola­rak bir ka­mu hiz­me­ti ye­ri­ne ge­ti­ri­yor­lar. Mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri­ni de mes­lek oda­la­rı ka­na­lıy­la bel­ge­li­yor­lar. Fa­kat ik­ti­da­rın ge­tir­di­ği bu ka­nun ta­sa­rı­sıy­la, ya­ban­cı­la­rın ne­re­den me­zun ol­duk­la­rı­na ve mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri­nin ne ol­du­ğu­na ba­kıl­mak­sı­zın Tür­ki­ye'de ça­lış­ma­la­rı­na imkân ta­nı­nı­yor. Pe­ki, ya ken­di va­tan­daş­la­rı­mız? Ken­di mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­miz?

AKP ya­ban­cı­ya böy­le ko­lay­lık­lar ge­ti­rir­ken, ken­di mü­hen­dis­le­ri­miz­den, ken­di genç­le­ri­miz­den YÖK denk­li­ği­ni de mes­le­ki ye­ter­li­lik bel­ge­le­ri­ni de is­ti­yor.

Bi­ri­le­ri ge­le­cek, bin­ler­ce iş­siz mi­mar ve mü­hen­di­si­mi­zin gö­zü önün­de, on­lar iş bul­mak için çır­pı­nır­ken, ül­ke­miz­de is­tih­dam edi­le­cek.

YÖK dev­re dı­şı bı­ra­kı­lı­yor, Türk Mü­hen­dis ve Mi­mar Oda­la­rı Bir­li­ği dev­re dı­şı bı­ra­kı­lı­yor.

Ya­ni El Ez­her me­zun­la­rı ge­lip ül­ke­miz­de her­han­gi bir denk­lik ara­ma­dan ça­lı­şa­bi­le­cek. Hat­ta ya­ban­cı­la­rın sah­te bir dip­lo­may­la ge­lip bu­ra­da ça­lış­ma­la­rı da müm­kün kı­lı­na­bi­le­cek. Ya­ni AKP İk­ti­da­rı, sah­te bel­ge dü­zen­le­ye­ne de ye­ni bir iş sa­ha­sı da­ha ya­rat­mış olu­yor. Oy­sa, bu şikâyet edi­len YÖK denk­li­ği sa­de­ce bir ay­lık za­man alan bir iş­lem. Bun­dan şikâyet et­me­nin, bu­nu ma­ze­ret ola­rak ile­ri sür­me­nin ar­ka­sın­da baş­ka amaç­la­rın ol­du­ğu açık.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ta­sa­rı­nın ya­sa­laş­ma­sı hâlin­de, ül­ke­miz va­tan­da­şı mes­lek men­sup­la­rı ken­di ül­ke­miz­de hak­sız re­ka­be­tin mağ­du­ru ola­cak­tır, va­tan­daş­la­rı­mız iş kay­bı­na uğ­ra­ya­cak­tır. Ül­ke­miz­de ger­çek ki­şi­le­rin ya­nı sı­ra, kü­çük ve or­ta öl­çek­li ser­ma­ye ya­pı­la­rı için de çe­şit­li ko­ru­yu­cu ted­bir­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si ge­re­kir­ken, tu­tup, ya­ban­cı ül­ke va­tan­daş­la­rı­na ve ya­ban­cı ser­ma­ye­ye ka­yı­rı­cı mu­ame­le yap­mak ka­bul edi­le­mez. Baş­ka ül­ke­le­rin, va­tan­da­şı­mı­za ta­nı­ma­dı­ğı öz­gür­lük­ler… Ki, her za­man söy­lü­yo­ruz: Ma­dem­ki Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le olan iliş­ki­le­ri­miz­de ser­ma­ye gi­ri­şi ser­best bı­ra­kı­lı­yor, o hâlde, eme­ğin ser­best do­la­şı­mı da ser­best ol­ma­lı, di­ye söy­lü­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ba­kın, Tür­ki­ye'yi dü­şü­nen, Tür­ki­ye için ça­lı­şan, yok­sul hal­kı­mı­zın Mec­lis­te­ki se­si olan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, geç­ti­ği­miz gün­ler­de bir ka­nun tek­li­fi ver­dim. Ül­ke­miz­de, kay­ma­kam­lık gi­bi, mü­fet­tiş­lik gi­bi, dip­lo­mat­lık gi­bi üst dü­zey me­mu­ri­yet­le­ri­ne gi­riş­te üst yaş sı­nı­rı­nın otuz­dan otuz be­şe çı­ka­rıl­ma­sı­nı tek­lif et­tim. Ül­ke­miz­de­ki hu­kuk fa­kül­te­le­rin­de, si­ya­sal bil­gi­ler fa­kül­te­le­rin­de, ik­ti­sa­di ve ida­ri bi­lim­ler fa­kül­te­le­rin­de genç­le­ri­mi­ze yıl­lar­ca iyi bir eği­tim ve­ri­yor ve bü­rok­ra­si­mi­ze de­ğer­li gö­rev­li­ler ye­tiş­ti­ri­yo­ruz. Fa­kat bu genç­ler­den ki­mi­le­ri­ne "Sen otuz ya­şı­nı geç­tin, ar­tık, bu gö­rev­le­re ge­le­mez­sin." di­yo­ruz. Bu, ada­let­siz­lik­tir. Bu, ye­tiş­miş in­san gü­cü­nün atıl bı­ra­kıl­ma­sı­dır. Bu, be­yin gö­çü­nün önem­li ne­den­le­rin­den bi­ri­dir. Bu, çok iyi bir eği­tim al­dı­ğı hâlde, sırf ya­şı yü­zün­den genç­le­ri­mi­zin yok­sul­lu­ğa mahkûm edil­me­si­dir. Bu, Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si­ne ay­kı­rı­dır. Bu ço­cuk­la­ra ve­ri­len eme­ğe, bu ço­cuk­la­rın ver­di­ği eme­ğe ya­zık de­ğil mi, ül­ke­mi­ze ya­zık de­ğil mi? Ne­den, otuz ya­şı­nı geç­ti di­ye, çok de­ğer­li genç­le­ri­mi­zi ıs­kar­ta­ya çı­ka­rı­yo­ruz, on­la­rı yok­sul­lu­ğa mahkûm edi­yo­ruz? Bu, bir dev­let için, ne ada­let­li bir uy­gu­la­ma­dır ne vic­dan­lı bir uy­gu­la­ma­dır ne de akıl­cı bir uy­gu­la­ma­dır. Za­ten, hâli­ha­zır­da, ki­mi ku­rum­la­rın sı­na­vı­na gir­mek için otuz beş yaş üst sı­nı­rı­nı uy­gu­lu­yo­ruz. Ör­ne­ğin, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­ne, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı uz­man­lı­ğı­na, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı he­sap uz­man­lı­ğı­na, dok­to­ra yap­mış­sa­nız ad­li ve ida­ri hâkim­li­ğe otuz beş ya­şı­na ka­dar gi­ri­le­bi­li­yor. Ya­ni, or­ta­da "otuz beş ya­şın­da işe gi­ril­mez" di­ye bir şey yok. Pe­ki, bu­nu ne­den ge­nel bir ku­ral hâli­ne ge­tir­mi­yo­ruz? Ne­den, sa­yı­sı az da ol­sa, ki­mi ku­rum­lar­da otuz beş ya­şın­da da gi­ri­le­bi­lir­ken, çok önem­li ki­mi baş­ka ku­rum­la­ra gir­mek için otuz yaş sı­nı­rı­nı aş­mı­yo­ruz, otuz yaş sı­nı­rı ara­nı­yor? Ge­lin, bu­nu ge­nel bir ku­ral hâli­ne ge­ti­re­lim ve KPSS ile gi­ri­len (A) gru­bu kad­ro­la­ra gi­riş­te üst yaş sı­nı­rı­nı otuz be­şe çı­ka­ra­lım.

Ba­kın, ül­ke­miz­de emek­li­lik ya­şı, or­ta­la­ma ya­şam sü­re­si yük­sel­miş du­rum­da, li­se eği­ti­mi dört yı­la çı­ka­rıl­mış du­rum­da. ÖSS'de bir öğ­ren­ci­nin ilk yı­lın­da is­te­di­ği bir üni­ver­si­te­ye yer­leş­me ora­nı çok dü­şük. Ya­ban­cı di­lin çok önem ka­zan­ma­sı ne­de­niy­le, öğ­ren­ci­le­rin bir iki yı­lı ya­ban­cı dil ha­zır­lık sı­nıf­la­rın­da ge­çi­yor. Bü­tün bun­la­ra, li­san­süs­tü eği­tim ça­lış­ma­la­rı­nı, as­ker­lik gö­re­vi­ni, KPSS'nin sa­de­ce yıl­da bir kez ya­pı­lı­yor ol­ma­sı­nı, kad­ro sa­yı­sı­nın dü­şük ol­ma­sı­nı da ek­ler­se­niz, bu otuz yaş sı­nı­rı­nın na­sıl bir so­ru­na dö­nüş­tü­ğü­nü da­ha iyi an­lar­sı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ül­kü.

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - Sağ olun Baş­ka­nım.

Otuz yaş sı­nı­rı­nın ül­ke­miz ko­şul­la­rı­na uy­ma­dı­ğı açık­ça or­ta­da­dır. 2001 eko­no­mik kri­zi ne­de­niy­le bin­ler­ce üni­ver­si­te me­zu­nu iş­siz kal­dı. Bun­la­rın ço­ğu otuz yaş sı­nı­rı ne­de­niy­le şim­di ka­mu gö­rev­li­si ola­mı­yor­lar. Şu­nu da ha­tır­lat­ma­lı­yım ki, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de de böy­le bir otuz yaş sı­nı­rı bu­lun­mu­yor. Çün­kü, böy­le bir sı­nır­la­ma, ne akıl­la ne ada­let­le ne de sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti an­la­yı­şıy­la bağ­daş­mak­ta­dır. Bu ne­den­le, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bu du­rum uy­gu­lan­ma­mak­ta­dır.

Bu tek­li­fi­mi de siz­ler­le pay­laş­tık­tan son­ra, bu ya­ban­cı mü­hen­dis­ler­le il­gi­li dü­zen­le­me­nin ge­ri çe­ki­le­rek, ya­ban­cı­la­ra de­ğil, çok iyi eği­tim al­dık­la­rı hâlde çe­şit­li ne­den­ler­le iş­siz ka­lan genç­le­ri­mi­ze sa­hip çı­kıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Ba­kın, İz­mir Gün­doğ­du mi­tin­gin­de şöy­le bir pan­kart var­dı: "Gâvur İz­mir ka­dar Müs­lü­man ol­sa­nız ye­ter." Ben de şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ka­dar hal­kı­nı­za sa­hip çık­sa­nız ye­ter.

He­pi­ni­ze sev­gi­le­ri­mi, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ül­kü.

Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 5 va­tan­da­şı­mı­zın ve 1 Pa­kis­tan va­tan­da­şı­nın ha­ya­tı­nı kay­bet­ti­ği, bir kıs­mı ağır ol­mak üze­re 80'in üze­rin­de va­tan­da­şı­mı­zın ya­ra­lan­ma­sı­na se­bep olan bom­ba­lı ha­in te­rör sal­dı­rı­sı­nı nef­ret­le kı­na­ya­rak söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum. Bu ha­in sal­dı­rı­nın Baş­ken­ti­miz An­ka­ra'da ve mil­le­ti­mi­zin ege­men­li­ği­ni tem­sil eden Mec­li­si­mi­ze uzak ol­ma­yan bir me­sa­fe­de ger­çek­le­şe­bil­miş ol­ma­sı­nı da ay­rı­ca dü­şün­dü­rü­cü bu­lu­yo­rum. Ha­ya­tı­nı kay­be­den va­tan­daş­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met, ai­le­le­ri­ne sa­bır, ya­ra­lı va­tan­daş­la­rı­mı­za da acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üze­rin­de ko­nu­şa­ca­ğı­mız ka­nun ta­sa­rı­sı­nın de­ğer­len­dir­me­si­ne geç­me­den ön­ce şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ta­sa­rı­yı in­ce­le­dim ve gör­düm ki, ta­sa­rı­yı AK Par­ti Gru­bun­dan, ya­ni ko­mis­yon­da AK Par­ti Gru­bu ha­ri­cin­de olan­lar­dan baş­ka hiç­bir mil­let­ve­ki­li im­za­la­ma­mış. Ta­bii ki bu be­ni hiç şa­şırt­ma­dı. Hat­ta, eğer AK Par­ti dı­şın­dan her­han­gi bir mil­let­ve­ki­li bu ta­sa­rı­ya onay ver­di­ği­ne de­la­let eden bir im­za at­mış ol­say­dı çok şa­şı­ra­bi­le­ce­ği­mi söy­le­mek is­ti­yo­rum. Ne­de­ni­ni he­men siz­le­re izah et­mek is­ti­yo­rum.

Bu amaç­la, söz ko­nu­su ka­nun ta­sa­rı­sı­nın ge­rek­çe­sin­den bir pa­sa­jı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ka­nun ta­sa­rı­sı­nın ge­rek­çe­si­nin bir ye­rin­de şöy­le bir iba­re var: "Ya­ban­cı ser­ma­ye­yi teş­vik ama­cıy­la ya­tı­rım­la­rın önün­de­ki idarî en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ile ya­tı­rım or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ça­lış­ma­lar çer­çe­ve­sin­de, bu kap­sam­da ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­rin­den mu­af tu­tul­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir." Ya­ni, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­rın gel­dik­le­ri is­tih­dam ala­nı­na ya­ban­cı iş gü­cü­nün ser­best­çe gir­me­si­ne ve ege­men ol­ma­sı­na izin ve­ri­yor bu ta­sa­rı ve ben bu ta­sa­rı­yı oku­du­ğum­da, aca­ba millî dev­let­ler dö­ne­mi bit­ti mi dün­ya­da, be­nim mi ha­be­rim ol­ma­dı di­ye dü­şün­düm doğ­ru­su. Çün­kü, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün­ya­nın hiç­bir ül­ke­si ya­ban­cı iş gü­cü­ne ser­best bir gi­ri­şim iz­ni ve­re­mez. Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de­ki ku­ral şu­dur, ör­ne­ğin: Av­ru­pa ül­ke­le­ri bir ya­ban­cı­nın is­tih­dam edil­me­si­ni sert ça­lış­ma ya­sa­la­rı çer­çe­ve­sin­de ele alır ve bir şir­ket­te bir ya­ban­cı­nın is­tih­dam edi­le­bil­me­si­ni, ken­di ül­ke­sin­de ya­pı­la­cak işi ya­pa­bi­le­cek ni­te­lik­te bi­ri­nin ol­ma­ma­sı ve­ya o alan­da ye­ter­li yer­li iş gü­cü ol­ma­ma­sı şar­tı­na bağ­lar. Her­han­gi bir ül­ke­de söz ko­nu­su işi ya­pa­bi­le­cek hiç­bir baş­ka yer­li va­tan­da­şın ol­ma­ma­sı ve­ya ye­ter­li iş gü­cü­nün ol­ma­ma­sı du­ru­mu an­cak çok özel ve na­dir şart­lar­da ola­bi­le­ce­ği için de, pra­tik­te, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de ya­ban­cı iş­çi is­tih­da­mı yer­li iş­çi­le­rin ça­lış­mak is­te­me­di­ği alan­lar dı­şın­da müm­kün de­ğil­dir ve bu­nun çok ba­sit, ak­lı olan her­ke­sin an­la­ya­bi­le­ce­ği bir ne­de­ni var­dır. Dev­let­ler ve ül­ke­ler millî var­lık­lar­dır ve gö­rev­le­ri, ken­di ege­men­lik ala­nın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­na iş ve aş bu­la­bil­mek­tir. Av­ru­pa ül­ke­le­ri, Av­ru­pa Bir­li­ği kap­sa­mın­da, di­ğer Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke va­tan­daş­la­rı­na, Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı­nın "kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si" te­me­lin­de, iş gü­cü­nün ser­best do­la­şı­mı imkânı­nı ve­rir. Ama, bu­ra­da, kar­şı­lık­lı­lık ve dev­let­ler söz­leş­me­si­nin çer­çe­ve­si söz ko­nu­su­dur, or­tak bir fay­da­lan­ma du­ru­mu mev­cut­tur. Hükûme­tin se­çi­me alt­mış gün ka­la önü­mü­ze da­ya­dı­ğı bu ka­nun ta­sa­rı­sı ise, bi­zim va­tan­daş­la­rı­mı­za ça­lış­ma imkânı sun­ma­mak­ta, baş­ka ül­ke­ler­den ge­le­cek iş gü­cü­ne sı­nır­sız bir ege­men­lik ve ser­best­li­ği ver­mek­te­dir. Böy­le bir ser­best­li­ği bir ül­ke an­cak ken­di va­tan­da­şı­na ve­re­bi­lir.

AK Par­ti Hükûme­ti her tür­lü li­be­ra­liz­min sı­nı­rı­nı ma­ale­sef aş­mış­tır. Hat­ta AK Par­ti Hükûme­ti ar­tık her şe­yi aş­mış­tır. Sı­nır­la­rı ol­ma­yan bir hükûmet­tir AK Par­ti Hükûme­ti. "Millî dev­let" di­ye bir şey­den ha­be­ri da­hi yok­tur AK Par­ti Hükûme­ti­nin. Çok geç ta­nı­dı­ğı ve çok geç bin­di­ği, ray­la­rı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin viz­yo­nuy­la dö­şen­miş Av­ru­pa Bir­li­ği tre­ni­ni "millî dev­le­tin il­ga­sı" ola­rak an­la­mak­ta­dır hat­ta di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Hükûmet, Av­ru­pa Bir­li­ği­ni ve glo­ba­liz­mi sı­nır­sız­lık zan­net­mek­te­dir. Av­ru­pa dev­let­le­ri­nin çe­lik­ten ken­di millî sı­nır­la­rı­nı teş­his ede­me­mek­te ve önü­mü­ze dün­ya­nın en ge­niş mi­de­li ya­sa ta­sa­rı­la­rı­nı da­ya­ma cü­re­ti­ni ken­din­de gör­mek­te­dir ve bu ta­sa­rı, tıp­kı di­ğer bir­çok ya­sa­da, me­se­la ya­ban­cı dok­tor ya­sa­sın­da ol­du­ğu gi­bi, Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ve­to edi­le­cek­tir el­bet­te. Bu ta­sa­rı Ana­ya­sa­mı­za ay­kı­rı­dır, AK Par­ti yi­ne ve­to yi­ye­cek­tir. Çün­kü ma­ale­sef us­lan­ma­mak­ta­dır ve­to yi­ye yi­ye; çün­kü ve­to al­mak­ta ıs­rar­cı­dır, çün­kü bil­di­ği­ni oku­mak­ta ıs­rar­cı­dır. Mu­ha­le­fe­te "çü­rük yu­mur­ta" der ama millî sı­nır­la­rı cıl­ka çe­vi­ren ken­di­si­dir çün­kü.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûmet, bu ta­sa­rıy­la, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ya­tı­rım ya­pa­ca­ğı alan­la­rın is­tih­dam ege­men­li­ği­ni ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­ya ver­mek­te­dir. Hükûmet, böy­le­lik­le, dev­le­ti­mi­zin ken­di va­tan­daş­la­rı için aç­tı­ğı ege­men­lik ala­nı­nı ya­ban­cı ül­ke­ler­den ge­le­cek ya­tı­rım­cı­la­rın kul­la­nı­mı­na ser­best­çe sun­mak­ta­dır. Bu tür bir ta­sar­ruf, Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı ol­ma­sı­nın ya­nı sı­ra, ay­nı za­man­da çok sa­yı­da top­lum­sal sa­kın­ca­yı da ih­ti­va et­mek­te­dir. Ni­te­kim, bu sa­kın­ca­la­rı iyi bi­len Av­ru­pa ül­ke­le­ri, bu ko­nu­ya iliş­kin ya­sa­ma­la­rın­da çok has­sas dav­ran­mak­ta­dır­lar. Hat­ta, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin or­tak ola­rak uy­gu­la­dı­ğı göç ya­sa­la­rı Av­ru­pa ül­ke­le­ri­ne ya­ban­cı iş­çi akı­nı­nı dur­dur­ma­ya yö­ne­lik­tir.

Dün­ya­da her­ke­sin bil­di­ği, an­la­dı­ğı, ama biz­de­ki Hükûme­tin an­la­ya­ma­dı­ğı, da­ha doğ­ru­su, an­la­ma­nın işi­ne gel­me­di­ği sa­kın­ca­lar­dan en önem­li­si, ya­ban­cı is­tih­da­mı­na ser­bes­ti ve­ril­me­si­nin o ül­ke­nin yer­li va­tan­daş­la­rı hak­kın­da oluş­tu­ra­ca­ğı ada­let ve o ül­ke­nin va­tan­da­şı ol­ma­nın ay­rı­ca­lı­ğı­nın elin­den alın­ma­sı duy­gu­su­dur. Her ül­ke­nin va­tan­da­şı, ken­di ül­ke­si­nin ken­di­si­ne bak­ma­sı­nı, ken­di­si­ni ko­ru­ma­sı­nı ve ken­di­si­ne is­tih­dam sağ­lan­ma­sı­nı is­te­mek­te­dir. Bu duy­gu, en te­mel va­tan­daş­lık duy­gu­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Te­me­lin­de "bu­ra­sı be­nim ül­kem" ol­gu­su var­dır çün­kü ve bu çok ta­bii bir ol­gu­dur. Mil­let­le­ri mil­let, ül­ke­le­ri ül­ke ya­pan en te­mel ol­gu bu­dur.

Ya­ban­cı iş gü­cü­ne ser­bes­ti, bir ül­ke, top­lum­sal hu­zur­suz­lu­ğa ve va­tan­daş­lık duy­gu­su­nun ha­sar al­ma­sı­na se­be­bi­yet ve­rir. Top­lum­da ku­tup­laş­ma oluş­tu­rur, gü­ven­lik so­run­la­rı­nı ar­tı­rır ve bu­nu an­la­ma­yan­la­rın ül­ke yö­ne­ti­mi­ne ta­lip ol­ma­sı, za­ten, ye­te­rin­ce abes­le iş­ti­gal­den baş­ka bir şey de­ğil­dir.

AK Par­ti Hükûme­ti­nin önü­mü­ze da­ya­dı­ğı bu ta­sa­rı, tüm bu ne­den­ler­den do­la­yı ye­ni­lir yu­tu­lur ve ile­ri tu­ta­rı ol­ma­yan bir ta­sa­rı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Hükûmet, yi­ne bu ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­sin­de, 2003 yı­lın­da ka­nun­la­şan il­gi­li ya­say­la ka­çak iş­çi so­ru­nu­nu en­gel­le­yi­ci bir dü­zen­le­me­ye gi­di­le­rek Türk iş­çi­si­nin is­tih­da­mı­na kat­kı­da bu­lun­du­ğu­nu id­dia et­mek­te­dir. Ama, ger­çek, ma­ale­sef, böy­le de­ğil­dir. Ger­çek tab­lo bi­ze bam­baş­ka bir şe­yi gös­ter­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eği­tim­li iş­siz­le­rin kol gez­di­ği Tür­ki­ye'ye ya­ban­cı ka­çak iş­çi­le­rin bu ka­dar ko­lay gi­re­bil­me­si iş ka­pı­sı pe­şin­de ko­şan mil­yon­lar­ca in­sa­nın ca­nı­nı yak­mak­ta­dır. Al­man­ya ka­çak iş­çi ça­lış­tı­ran­la­ra 1 mil­yon av­ro ce­za ve­rir­ken, Hükûme­tin 2003'te çı­kar­mak­la övün­dü­ğü ya­say­la ön­gör­dü­ğü ce­za sa­de­ce 3 mil­yar li­ra­dır. Tür­ki­ye'nin en önem­li so­ru­nu is­tih­dam­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, her ne ka­dar, Hükûmet, eko­no­mi­de ba­har ha­va­sı ya­şan­dı­ğı­nı id­dia edi­yor ol­sa da is­tih­dam so­ru­nu olan­ca ağır­lı­ğıy­la hâlâ da­ha de­vam edi­yor. Özel­lik­le eği­tim­li iş gü­cü­nün iş­siz­ler or­du­sun­da­ki sa­yı­sı­nın her ge­çen gün art­ma­sı en­di­şe ve­ri­ci bo­yut­la­ra ulaş­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü ve­ri­le­ri­ne gö­re eği­tim­li iş­siz nü­fus ora­nı yüz­de 30 se­vi­ye­le­ri­ni çok­tan geç­miş du­rum­da­dır. Yak­la­şık 20 mil­yon ça­lı­şan­dan yal­nız­ca 12 mil­yon ki­şi­nin sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tın­da ol­ma­sı da için­de bu­lun­du­ğu­muz va­him du­ru­mu göz­ler önü­ne ser­mek­te­dir. Tür­ki­ye ken­di ça­lı­şan­la­rı­na iş üre­te­mez­ken, ül­ke­ye de­ği­şik yol­lar­dan gi­ren ya­ban­cı iş­si sa­yı­sı­nın her ge­çen gün art­ma­sı so­ru­nu da­ha da kar­ma­şık hâle ge­ti­ri­yor. 1980'ler­den iti­ba­ren dı­şa­rı­dan göç alan Tür­ki­ye'de ka­çak iş­çi sa­yı­sı­nın yak­la­şık 1 mil­yon­dan faz­la­yı bul­du­ğu be­lir­ti­li­yor. Bu ra­ka­mın art­ma­sın­da çe­şit­li fak­tör­ler önem­li rol oy­nu­yor. Bun­lar­dan bi­ri­si, kuş­ku­suz, iş­let­me­ler­dir. Çok da­ha ucuz ve si­gor­ta­sız ele­man ça­lış­tı­ra­rak ma­li­yet­le­ri aşa­ğı çek­mek is­ti­yor­lar. Ay­rı­ca, dev­le­tin izin ve­re­rek her yıl 12 bin ya­ban­cı­yı ça­lış­ma ha­ya­tı­na ka­zan­dır­ma­sı da baş­ka ger­çek­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­lin­di­ği gi­bi, da­ha ön­ce­den ye­di ba­kan­lık bün­ye­sin­de da­ğı­tı­lan ya­ban­cı iş­çi mü­ra­ca­at­la­rı, Hükûme­tin 2003'te çı­kar­dı­ğı ya­sa­dan son­ra tek bir ba­kan­lık bün­ye­sin­de top­lan­dı. Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı Ça­lış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de oluş­tu­ru­lan bir ekip ya­ban­cı iş­çi izin­le­riy­le il­gi­le­ni­yor. An­cak, Hükûme­tin 2003'te çı­kar­dı­ğı ya­sa­nın ka­çak iş­çi­lik­le mü­ca­de­le ede­cek hiç­bir di­şi yok. Çün­kü, bu ce­za­lar cay­dı­rı­cı de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - He­men te­şek­kür ede­yim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için bu­yu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Hükûme­tin ce­za di­ye or­ta­ya koy­du­ğu 3 mil­yar li­ra ile ka­çak iş­çi ol­gu­suy­la mü­ca­de­le et­mek as­lın­da müm­kün de­ğil­dir ve müm­kün ol­ma­dı. Bu ya­sa ta­sa­rı­sı da işi da­ha be­ter bir hâle ge­ti­re­cek­tir.

He­pi­ni­ze en de­rin say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen İz­zet Çe­tin, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­tin.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da­ki Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pan Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­sa­nın tü­mü üze­rin­de yap­tı­ğım ko­nuş­ma­da da gün­de­me ge­tir­miş idim. Bu ka­nu­nun kap­sa­mı­na iliş­kin ola­rak ilk dü­zen­le­me­den fark­lı bir me­tin­le kar­şı kar­şı­ya­yız. 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 2'nci mad­de­si­ne bir ba­kıl­dı­ğı za­man, dü­zen­le­me bu­gün­kün­den fark­lıy­dı. Şim­di, özel­lik­le (d) fık­ra­sı açı­sın­dan "Sa­vun­ma Sa­na­yi Müs­te­şar­lı­ğın­ca yü­rü­tü­len pro­je­ler­de ve Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ku­ru­lan kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­cek ulu­sal, ulus­la­ra­ra­sı pro­je­ler­de ve­ya ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar­da mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mı dı­şın­da ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın ya­nı sı­ra, kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si, ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk ve Av­ru­pa Bir­li­ği hu­ku­ku esas­la­rı dik­ka­te alı­na­rak ça­lış­ma iz­nin­den mu­af tu­tu­lan ya­ban­cı­lar dı­şın­da, Tür­ki­ye'de ba­ğım­lı ve ba­ğım­sız ola­rak ça­lı­şan ya­ban­cı­la­rı, bir iş­ve­ren ya­nın­da mes­lek eği­ti­mi gö­ren ya­ban­cı­la­rı ve ya­ban­cı ça­lış­tı­ran ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­ri, kap­sar." di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, Tür­ki­ye, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­mek için epey me­sa­fe ka­te­den, özel­lik­le AKP ik­ti­da­rı­nın iş ba­şı­na gel­me­sin­den son­ra, Sa­yın Baş­ba­kan baş­ba­kan ol­ma­dan ön­ce, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­me sev­da­sıy­la, bü­tün yur­du bı­ra­kıp bü­tün dün­ya­yı uçak­la do­laş­ma­ya kalk­tı. İş­te, Av­ru­pa Bir­li­ği bir tut­ku, bir sev­da ola­rak su­nul­du. Ama, özel­lik­le gö­rül­dü ki, 2005 yı­lı Ara­lık ayın­dan son­ra bi­zim uya­rı­la­rı­mız dik­ka­te alın­ma­dı. Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ğin­den dış­la­na­ca­ğı, özel­lik­le ay­rı­ca­lık­lı bir sta­tü ve özel bir sta­tüy­le Tür­ki­ye'ye hak­sız­lık ya­pı­la­ca­ğı­nı söy­le­me­mi­ze rağ­men hiç kim­se ora­lı ol­ma­dı.

Şim­di, bu mad­de­de de, açık­ça, ko­nuş­mam­da da de­ğin­di­ğim gi­bi, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le uyum dik­ka­te alı­na­rak ya­sal dü­zen­le­me ya­pıl­dı­ğı ger­çe­ğiy­le kar­şı kar­şı­ya­yız.

Bir ke­re, bu ta­sa­rıy­la, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan onay­la­nan, 25 Şu­bat 1995 ta­rih ve 22213 sa­yı­lı mü­ker­rer Resmî Ga­ze­te­de ya­yım­la­na­rak 26 Mart 1995 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­ren "Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü Hiz­met Ti­ca­ret Ge­nel An­laş­ma­sı" bir iç hu­kuk dü­zen­le­me­si hâli­ne gel­miş ola­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Dün­ya Hiz­met Ti­ca­ret An­laş­ma­sı'na bir ke­re gir­di­ği­niz­de… O, çok ta­raf­lı ya­tı­rım an­laş­ma­la­rın­dan bi­ri­si, MAI'den son­ra gün­de­me gel­di ve Tür­ki­ye de -be­lirt­ti­ğim- 1995 yı­lın­da im­za koy­du. İm­za koy­du­nuz, beş yıl ay­rı­la­ma­ya­cak­sı­nız. Ay­rıl­mak is­te­se­niz bi­le, on beş yıl im­za­la­dı­ğı­nız hü­küm­ler­le bağ­lı ka­la­cak­sı­nız.

Şim­di, bu ta­sa­rıy­la, Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü Hiz­met Ti­ca­ret Ge­nel An­laş­ma­sı, bir iç hu­kuk dü­zen­le­me­si hâli­ne ge­li­yor. Ta­sa­rıy­la ge­ti­ri­len dü­zen­le­me, söz ko­nu­su an­laş­ma eki ül­ke ta­ah­hüt lis­te­le­ri­miz­de yer alan ve ya­ban­cı­la­rın hiz­met su­nu­mu­na açık olan sek­tör­ler­de yer alan kı­sıt­la­rı­mı­za ay­kı­rı bir du­rum ya­ra­tı­yor. Ya­ban­cı ül­ke va­tan­da­şı tek­nik in­san­la­rın Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın ve TÜR­MOB'un uy­gun gö­rü­şü alın­ma­sı­na is­ti­na­den ve il­gi­li mes­lek oda­sı­na ge­çi­ci üye­lik­le ça­lış­tı­rıl­ma­sın­dan iba­ret olan kı­sıt, bu ta­sa­rıy­la or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­ta­dır. Kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si ol­mak­sı­zın ya­ban­cı ül­ke va­tan­daş­la­rı­na açı­lan ka­pı, da­ha son­ra­ki sü­reç­te ya­ban­cı ül­ke va­tan­daş­la­rı açı­sın­dan ulus­la­ra­ra­sı mah­ke­me­ler­de ka­za­nıl­mış hak ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­ce­ğin­den, bir da­ha ka­pa­tı­la­ma­ya­cak­tır.

Güm­rük Bir­li­ğiy­le mal­la­rın tek ta­raf­lı ola­rak ül­ke­mi­ze gi­ri­şi­ne 1995 yı­lın­da o dö­ne­min si­ya­si ik­ti­dar­la­rın­ca izin ve­ril­miş idi. Şim­di, bu ta­sa­rıy­la, bu kez, AKP'nin, hiz­met­le­rin ül­ke­mi­ze ko­şul­suz gi­ri­şi­ne de izin ver­di­ği­ne ta­nık olu­yo­ruz. 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 8/e mad­de­siy­le il­gi­li 2003 yı­lın­da ki­şi­le­rin ser­best do­la­şı­mı kap­sa­mın­da sa­de­ce Av­ru­pa Bir­li­ği va­tan­daş­la­rı­na ta­nı­nan ser­bestî, ül­ke­mi­ze ko­şul­suz is­tis­na gi­riş şar­tı, söz ko­nu­su ta­sa­rıy­la tüm ya­ban­cı ül­ke va­tan­daş­la­rı için ge­niş­le­til­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ta­sa­rı ile ken­di va­tan­da­şı­mız, mü­hen­dis, mi­mar ve şe­hir plan­cı­sı ne­den ken­di pa­za­rın­da ve ulus­la­ra­ra­sı pa­zar­da ko­run­ma­mak­ta­dır? Ne­den baş­ka ül­ke­le­rin va­tan­da­şı­mı­za ta­nı­ma­dı­ğı ser­bestîle­ri, ül­ke­miz, baş­ka ül­ke va­tan­daş­la­rı­na sağ­la­mak­ta­dır?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Çe­tin.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Ulu­sal dü­zen­le­me­ler­le ve­ri­len bu ser­best­lik, AB mev­zu­at uyum ça­lış­ma­la­rı so­nu­cun­da ge­ri alın­ma­sı ge­rek­ti­ğin­de ne ola­cak­tır?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, Tür­ki­ye, bu ta­sa­rıy­la -ya­ban­cı hay­ran­lı­ğı de­ğil- ya­ban­cı­la­rın hiz­metkârlı­ğı­na doğ­ru sü­rat­le yol al­dı­ğı­nı gör­me­li ve bu ta­sa­rı­da­ki olum­suz­luk­lar için, olum­suz­luk­la­rı en­gel­le­mek için ta­sa­rı ge­ri çe­ki­le­rek ye­ni­den dü­zen­len­me­li­dir.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­tin.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ha­luk Koç, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben, mad­de dı­şın­da ko­nu­şa­ca­ğım. En ba­şın­da, bu­nu siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ve bir hu­sus üze­rin­de, bir or­tak dü­şün­ce ya­ra­ta­bi­lir mi­yim, yük­sek ses­le Par­la­men­to dı­şın­da bu ko­nu­da­ki gö­rüş­le­ri­ni di­le ge­ti­ren­le­rin aca­ba Par­la­men­to için­den bu tar­tış­ma­la­ra kat­kı ya­pa­cak bo­yu­tu var mı yok mu, bu­nu hu­zur­la­rı­nı­za ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Par­la­men­to, er­ken se­çim ta­ri­hi be­lir­le­miş ve ken­di­ni ye­ni­le­me ira­de­si­ni or­ta­ya koy­muş bir Par­la­men­to­dur. Bu­nun ta­ri­hi de 3 Ma­yıs­tır ya­nıl­mı­yor­sam, ak­lım­da kal­dı­ğın­ca. 3 Ma­yıs gü­nü bu Par­la­men­to, 22 Tem­muz­da mil­let­ve­ki­li ge­nel se­çim­le­ri­ni ye­ni­le­me ka­ra­rı al­mış bir Par­la­men­to­dur. 102'nci mad­de­nin son fık­ra­sı doğ­rul­tu­sun­da ya­pı­lan yo­rum­la­rı tek­rar gün­de­me ta­şı­mı­yo­rum. Şim­di, sa­at 11.00'de baş­la­yıp ge­ce 24.00'e ka­dar de­vam eden ve haf­ta son­la­rı da dâhil ol­mak üze­re bir ya­sa­ma me­sa­isi­nin hu­ku­ki bo­yu­tu­nu de­ğil ama, si­ya­si etik ba­kı­mın­dan, si­ya­si ah­lak ba­kı­mın­dan ne ka­dar ge­çer­li olup ol­ma­dı­ğı­nı tar­tış­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Par­la­men­to­su, yü­rüt­me­nin da­yat­ma­sı al­tın­da, zor­la­ma ya­sa­ma gö­re­vi yap­mak­ta­dır. Bu­nu hiç gö­zü­nüz­den, ak­lı­nız­dan çı­kart­ma­yın. Şu an­da­ki man­za­ra odur. Hiç­bir ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li, ina­na­rak bir iş yap­ma­mak­ta­dır; sa­de­ce, 4 Ha­zi­ran­da lis­te ga­ran­ti­si al­mak için bu­ra­da bu­lun­mak­ta­dır. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mad­de­nin oy­la­ma­sın­dan he­men ön­ce ar­ka­daş­la­rı­mız içe­ri­ye gi­ri­yor­lar sa­de­ce oy­la­ma gö­re­vin­de bu­lun­mak için, sa­de­ce par­mak kal­dır­mak için. Yap­ma­yın! Dı­şa­rı­ya kar­şı ken­di­mi­zi bu şe­kil­de teş­hir et­me­ye­lim.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - İl­gi­si yok… İl­gi­si yok… Olur mu ca­nım!

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Öy­le mi! Siz çok iyi ni­yet­li­si­niz, siz çok iyi ni­yet­li­si­niz. Bi­raz da­ha yük­sek ses­le söy­ler­se­niz, ili­niz­den, si­ze uy­gun bir lis­te için mut­la­ka dik­ka­te ala­cak­lar­dır. Bir da­ha yük­sek ses­le söy­le­yin. İl­gi­si var mı yok mu? İl­gi­si var mı yok mu? Bal gi­bi il­gi­si var.

BAŞ­KAN - Sa­yın Koç, lüt­fen...

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yan­lış iş ya­pı­yo­ruz. Ba­kın, hu­ku­ken Par­la­men­to var­dır, Par­la­men­to ge­çer­li­dir, ama, ne ya­pıl­ma­sı ge­re­kir, ya­ni, si­ya­si ah­lak ne­yi ge­rek­ti­rir, ku­ral­lar ne­yi ge­rek­ti­rir? Par­la­men­to­da üç ta­ne si­ya­si par­ti gru­bu­muz var. Ta­bii ki, ik­ti­dar par­ti­si, ka­lan sü­re içe­ri­sin­de ön­ce­lik­le çık­ma­sı­nı is­te­di­ği ba­zı ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nı tek­lif eder, bu onun en do­ğal hak­kı­dır, ama, di­ğer si­ya­si par­ti grup­la­rıy­la or­tak­la­şa bir de­ğer­len­dir­me yap­ma­sı ge­re­kir: On ta­ne on beş ta­ne ka­nun ta­sa­rı­sı var. Bun­lar­dan, biz bun­la­rın çık­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. Si­zin gö­rüş­le­ri­niz ne­dir? Bir or­tak mu­ta­ba­kat çer­çe­ve­sin­de... Me­se­la, İmar Ban­ka­sı bo­no­ze­de­le­ri­nin mağ­du­ri­ye­ti­nin ön­len­me­si­ne dö­nük ka­nun ta­sa­rı­sı, bü­tün grup­la­rın kat­kı­sıy­la bu­ra­dan çı­kar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, öte­si... Öte­si da­yat­ma olu­yor, öte­si zor­la­ma olu­yor, şık ol­mu­yor, si­ya­si etik ba­kı­mın­dan uy­gun ol­mu­yor. Ken­di­mi­zi ne ka­dar kan­dı­ra­bi­li­riz? Her gün sa­at 11.00'den ge­ce 24.00'e ka­dar, ken­di­mi­zi ne ka­dar kan­dı­ra­bi­li­riz, ne­re­ye ka­dar kan­dı­ra­bi­li­riz? De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce, ken­di öz ben­li­ği­niz­de bu­nu bir dü­şü­nün. So­nuç­ta, şu ve­ya bu par­ti­nin de­ğil, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Par­la­men­to­su­nun bir üye­si­si­niz ve 22 Tem­muz­da be­lir­le­ne­cek ye­ni bir millî ira­de ka­pı­da ve biz, o millî ira­de­nin gö­re­vi­ni şim­di­den üst­le­nip, bu kom­po­zis­yon içe­ri­sin­de, bir ya­sa­ma da­yat­ma­sıy­la kar­şı kar­şı­ya bı­ra­kı­yo­ruz Türk mil­le­ti­ni.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu, bir ar­ka­da­şı­nız ola­rak, iç­ten­lik­le, sa­mi­mi ola­rak, dü­şün­ce­le­ri­mi pay­laş­mak adı­na söy­lü­yo­rum. Par­la­men­to her za­man var­dır, Par­la­men­to ka­pan­maz, ye­ni­si olu­şa­na ka­dar gö­re­vi­ni ya­par; ka­bul, ka­bul, ama, bu şe­kil­de­ki bir ya­sa­ma gö­re­vi için­de ol­ma­sı şık de­ğil­dir, onu söy­lü­yo­rum si­ze. Onu söy­lü­yo­rum si­ze.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Me­se­le yok Ho­cam.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Eğer, siz, bun­la­ra "Me­se­le yok." di­yor­sa­nız, ba­kın, de­mok­ra­si­yi za­yıf­la­tır­sı­nız, de­mok­ra­si­yi za­yıf­la­tır­sı­nız.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Tec­rü­be ko­nu­şu­yor.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Ba­na hiç laf at­ma­yın. Ba­na hiç laf at­ma­yın. İçi­niz kan ağ­lı­yor söy­le­dik­le­rim­den, onu  da bi­li­yo­rum. Bir­kaç gün da­ha gü­ler­si­niz, bir­kaç haf­ta da­ha gü­ler­si­niz. Gü­le­rek hiç­bir yan­lı­şın üs­tü ör­tül­mez Sa­yın Bi­len. Gü­le­rek ken­di­ni­zi tat­min ede­bi­lir­si­niz, ken­di iç hu­zu­ru­nu­zu sağ­la­ma­ya dö­nük bir ruh hâli ya­ka­la­ya­bi­lir­si­niz. Ama, sis­te­me za­rar ve­ri­yo­ruz, si­ya­set ku­ru­mu­na za­rar ve­ri­yo­ruz, par­la­men­ter ge­le­nek­le­re za­rar ve­ri­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Ben, bu ko­nu­da, bir ke­re da­ha du­yar­lı­lı­ğı­nı­zı is­tir­ham edi­yo­rum. Bu dü­şün­ce­le­ri­mi bir ar­ka­da­şı­nız ola­rak si­zin­le pay­laş­ma ge­re­ği­ni his­set­tim. Eğer ıs­rar de­vam eder­se, bu ko­nu­da, za­man za­man ay­nı ke­li­me­le­ri, ay­nı cüm­le­le­ri an­la­ya­na ka­dar, an­la­ta­bi­le­ne ka­dar, ka­mu­oyuy­la pay­laş­ma imkânı­nı ar­tı­ra­ca­ğın­dan, sü­rek­li yi­ne­le­me nok­ta­sın­da ola­ca­ğım.

He­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te 1255 sı­ra sa­yı­lı ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 1. mad­de­si­nin (d) ben­din­de yer alan "ve Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ku­ru­lan kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan" iba­re­si­nin kal­dı­rıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Er­dal Ka­ra­de­mir

Or­han Sür

İz­zet Çe­tin

 

İz­mir

Ba­lı­ke­sir

Ko­ca­eli

 

Ha­run Akın

Fe­ri­dun Ba­loğ­lu

Ya­kup Ke­pe­nek

 

Zon­gul­dak

An­tal­ya

An­ka­ra

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ya­sa'nın yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den ön­ce, 6235 sa­yı­lı TMMOB Ya­sa­sı'nın 34 ve 35. mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma izin­le­ri, TMMOB'nin gö­rü­şü alın­dık­tan son­ra Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­kan­lı­ğı'nca ve­ril­mek­te idi.

Ya­sal du­rum böy­le ol­mak­la bir­lik­te, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, 6224 sa­yı­lı Ya­ban­cı Ser­ma­ye­yi Teş­vik Ya­sa­sı, Ya­ban­cı Ser­ma­ye Çer­çe­ve Ka­ra­rı ve Teb­li­ği'nde ve­ril­me­yen bir yet­ki­ye da­ya­na­rak, ya­ban­cı ser­ma­ye­li şir­ket­ler­de ça­lı­şan ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­re aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik pro­se­dü­rü­nü uy­gu­la­ma­dan ça­lış­ma izin­le­ri ver­miş­tir. Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı ta­ra­fın­dan hiç­bir de­ne­ti­me ta­bi tu­tul­ma­dan ve­ri­len ça­lış­ma izin­le­ri­nin ke­sin sa­yı­sı bu­gün dev­le­tin yet­ki­li ma­kam­la­rı ta­ra­fın­dan da­hi bi­lin­me­mek­te­dir. 4817 sa­yı­lı Ya­sa ile ça­lış­ma izin­le­ri Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir.

An­cak, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­nın, 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın 22. mad­de­si­ne da­ya­na­rak ha­zır­la­nan ve 29.08.2003 ta­rih ve 25214 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­ya­rak yü­rür­lü­ğe gi­ren "Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­nun Uy­gu­la­ma Yö­net­me­li­ği" 4817 sa­yı­lı Ya­sa'ya ay­kı­rı­lık içer­di­ği ge­rek­çe­siy­le, Da­nış­tay 8 ve 10 Da­ire­le­rin or­tak ka­ra­rıy­la yü­rüt­me­si dur­du­rul­muş­tur.

"Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler ge­re­ğin­ce ve­ya kon­sor­si­yum­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­cek ulu­sal, ulus­lar ara­sı pro­je­ler­de ve­ya ulus­lar ara­sı ku­ru­luş­lar­da ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın …ça­lış­ma iz­ni al­ma­la­rı­na ge­rek bu­lun­ma­dı­ğı­nı" hü­küm al­tı­na alan yö­net­me­lik, ya­sal dü­zen­le­me­le­re ay­kı­rı­lık içer­me­si ve mes­le­ki ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da mu­afi­yet hük­mü ge­tir­me­si ne­de­niy­le yük­sek yar­gı ta­ra­fın­dan yü­rüt­me­si dur­du­rul­muş­tur. Bu­gün gö­rü­şü­len ta­sa­rı­nın, yük­sek yar­gı­nın ip­tal et­ti­ği yö­net­me­li­ğin ken­di­si­dir. Bu an­lam­da, söz ko­nu­su iba­re­nin çı­kar­tıl­ma­sın­da ya­rar gö­rül­mek­te­dir.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Ka­bul eden­ler…

BUR­HAN KU­ZU (İs­tan­bul) - Var, var!

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu­nu da böy­le ida­re edi­yor­su­nuz Ho­cam!

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me sa­at 14.25'e ka­dar ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 13.24

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.30

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1225 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­si­nin oy­lan­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, 1'in­ci mad­de­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Oy­la­ma­yı elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım.

Beş da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Pu­su­la ve­ren sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­dan ay­rıl­ma­ma­la­rı ri­ca olu­nur.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 3 ün­cü mad­de­sin­de yer alan "ya­ban­cı" ta­nı­mı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"Ya­ban­cı: Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti­ne va­tan­daş­lık ba­ğı ile bağ­lı ol­ma­yan ki­şi­yi,"

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen En­sar Öğüt, Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öğüt.

CHP GRU­BU ADI­NA EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li; ar­ka­daş­lar, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­riy­le il­gi­li ka­nun tek­li­fi hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'de bu ka­dar iş­siz ve yok­sul in­san var­ken ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni çı­kart­mak akıl kârı de­ğil. Çün­kü, 15 mil­yo­na ya­kın iş­siz in­sa­nı­mız var. O iş­siz in­san­la­rın Bü­yük­şe­hir­ler­de­ki, va­roş­lar­da­ki, iş­siz kal­ma­sı, yok­sul kal­ma­sı, Ana­do­lu'da in­san­la­rı­mı­zın yok­sul kal­ma­sı, ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­si, ha­ki­ka­ten akıl man­tık işi de­ğil.

An­cak, ben bu­ra­da bir ke­si­mi ay­rı tu­ta­ca­ğım: Bu­ra­da, ya­ban­cı ol­ma­yan, Türk kö­ken­li Ahıs­ka Türk­le­ri var. 2002 yı­lı­na ka­dar Ahıs­ka Türk­le­ri­ne otur­ma iz­ni ve­ril­miş­ti. 25 bin ta­ne Ahıs­ka Türk'ü Tür­ki­ye'ye ge­ti­ri­le­rek bun­la­ra ça­lış­ma ve otur­ma iz­ni ve­ril­miş­ti. An­cak, da­ha son­ra, 2002'den son­ra, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ik­ti­da­ra gel­dik­ten son­ra Ahıs­ka Türk­le­ri­ne ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­di, kal­dı­rıl­dı. Bu da, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne bağ­lan­tı ku­ra­rak, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı de­ğil, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın iz­ni ol­ma­sı kay­dıy­la bir de­ği­şik­lik ge­re­ki­yor­du. Bu de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Şim­di, bu­ra­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ahıs­ka Türk­le­riy­le il­gi­li kı­sa bir şey an­la­ta­ca­ğım. 14 Ka­sım 1944'te Sta­lin ta­ra­fın­dan hay­van va­gon­la­rı­na dol­du­ru­la­rak Si­bir­ya'ya ve bü­tün Rus­ya ta­ra­fı­na göç et­ti­ril­miş, bu in­san­lar pe­ri­şan bir du­rum­da, va­tan­sız bir şe­kil­de ya­şa­mış­tır. An­cak, bu in­san­la­rın, da­ha son­ra, Sov­yet­ler Bir­li­ği da­ğı­lı­mın­dan son­ra Tür­ki­ye'ye gel­me­si sağ­lan­mış ve Tür­ki­ye'de ba­zı yer­le­şim böl­ge­le­rin­de yer­leş­ti­ril­miş­tir. Onun dı­şın­da, Öz­be­kis­tan'ın Fer­ga­na böl­ge­sin­de­ki Fer­ga­na olay­la­rın­dan ötü­rü Ahıs­ka Türk­le­rin­den 15 bin ki­şi sür­gün edil­miş, da­ha doğ­ru­su o olay­dan do­la­yı kaç­mış, Rus­ya'nın Kras­no­dar böl­ge­si­ne gel­miş. Bu­ra­da­ki in­san­la­rın 7 bi­ni -ci­va­rın­da- Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne git­miş, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde ça­lış­ma­ya baş­la­mış, an­cak, 8 bin ci­va­rın­da­ki Ahıs­ka Tür­kü, Rus­ya'nın Fer­ga­na böl­ge­sin­de hâlen iş­siz, yok­sul, pe­ri­şan bir şe­kil­de ora­da ya­şa­mak­ta­dır.

Şim­di, o in­san­lar Tür­ki­ye'ye gel­mek is­ti­yor­lar. O in­san­la­rın Tür­ki­ye'ye gel­me­si­ni de­ğil, ken­di böl­ge­sin­de, ya­ni, Gür­cis­tan'da Ahıs­ka böl­ge­sin­de yer­leş­me­si­ni ön­gö­rü­yo­ruz, çün­kü… Ben bu­ra­da hu­zu­ru­nuz­da te­şek­kür edi­yo­rum, Gür­cis­tan Cum­hur­baş­ka­nı Sa­yın Saa­kash­vi­li, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Gü­ven­lik Kon­se­yin­de alı­nan ka­rar ge­re­ği, bir ay içe­ri­sin­de çı­kar­ta­cak­la­rı ka­nun­la, Ahıs­ka Türk­le­ri, Ahıs­ka'ya ge­lip yer­leş­mey­le il­gi­li ya­sa ta­sa­rı ha­zır­lan­dı, Gür­cis­tan Mec­li­sin­den de ge­çe­cek, an­cak, da­ha ön­ce, 2002'den ön­ce Tür­ki­ye'ye gel­miş 25 bin ta­ne Ahıs­ka­lı, ön­ce otu­rum iz­ni ve ça­lış­ma iz­ni ve­ril­miş ve bu­nun bir kı­sım ip­tal edil­miş. Şim­di, 2002'de gel­miş 25 bi­ne ya­kın Ahıs­ka Tür­kü, Tür­ki­ye'de iş­siz ve yok­sul, va­tan­sız bir şe­kil­de kal­mış.

Şim­di, bu in­san­la­ra ça­lış­ma iz­ni­nin ve­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum çün­kü bu in­san­lar öz­be­öz Türk, öz­be­öz bu va­ta­nın ev­la­dı. Bir baş­ka ya­ban­cı, di­ye­lim Ro­man­ya­lı, Pa­kis­tan­lı, Af­ga­nis­tan­lı ge­lir, bun­la­rı ya­ka­lar­sı­nız, yurt dı­şı ede­bi­lir­si­niz, va­tan­la­rı­na gi­de­bi­lir, ama Ahıs­ka Türk­le­ri­nin Tür­ki­ye'den baş­ka va­ta­nı yok­tur, Tür­ki­ye'den baş­ka va­tan­la­rı ol­ma­dı­ğı için bir baş­ka böl­ge­ye git­me­le­ri de müm­kün de­ğil.

Bu ne­den­le, özel­lik­le bu ta­sa­rı­nın şöy­le dü­zen­len­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum: Şim­di, Hükûmet… Sa­yın Ba­ka­nı­ma da te­şek­kür edi­yo­rum, ama, bu­ra­da, ya­ban­cı­lar­la il­gi­li bir ya­sa çı­kı­yor. Hâlbu­ki bu mad­de­de bir de­ği­şik­lik ya­pı­lıp da Ahıs­ka Türk­le­ri ila­ve edil­miş ol­say­dı, o za­man Ba­tı Trak­ya Türk­le­ri, Aze­ri Türk­le­ri, di­ğer Türk­ler de ol­say­dı, be­lir­til­sey­di çok da­ha ko­lay ola­cak­tı di­ye dü­şü­nü­yo­rum, ama ya­ban­cı­lar olup da, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da ka­rar ver­di­ği­miz za­man, ora­da da yi­ne bir ka­os ol­ma­ma­sı için ben bu tek­li­fi ya­pı­yo­rum. Bu­nu, sa­mi­miy­sek, böy­le dü­zen­le­me­miz ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ahıs­ka Türk­le­ri dün­ya­da eşi em­sa­li ol­ma­yan bir zu­lüm gör­müş­tür, ama hiç­bir za­man, ne­re­ye gi­der­ler­se git­sin­ler, ne ko­nuş­tuk­la­rı li­san­la­rı­nı de­ğiş­tir­miş­ler­dir ne va­ta­nı­nı unut­muş­lar­dır ne bay­ra­ğı­nı unut­muş­lar­dır ne de mil­le­ti­ni unut­muş­lar­dır. Hep­si­nin gön­lün­de va­tan sev­gi­si yat­mış­tır, hep­si­nin gön­lün­de bay­rak var­dır, hep­si­nin gön­lün­de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti var­dır. Böy­le bir top­lu­ma hiz­met et­mek ve bu in­san­la­rı Tür­ki­ye'de ika­met et­mek, ça­lış­ma iz­ni­ni ver­mek ba­na gö­re en bü­yük iba­det­tir, en bü­yük va­tan­daş­lık gö­re­vi­dir. An­cak, ta­bii ki, ya­sa­lar ge­lir gi­der, Mec­lis­te ge­lir gi­der, ama bu ya­sa ni­ye bu za­ma­na ka­dar bek­le­til­di? Ni­ye bu za­ma­na ka­dar  bek­le­til­di de Bü­yük Mil­let Mec­li­si se­çim ka­ra­rı al­dık­tan son­ra ge­ti­ril­di? Bu da dü­şün­dü­rü­cü­dür ama, yi­ne, az da ol­sa se­vin­di­ri­ci­dir. Sa­yın Ba­ka­nı­ma ben gü­ve­ni­yo­rum, te­şek­kür ede­rim, bu ko­nu­da çok has­sas dav­ra­nı­yor. Ben ina­nı­yo­rum, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da ka­rar alın­sa bi­le, Ahıs­ka Türk­le­ri­ne ve ha­ki­ka­ten va­ta­nı ol­ma­yan, baş­ka bir va­ta­na gi­de­me­ye­cek in­san­la­ra da­ha çok hiz­met ve­ri­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Şim­di, ba­kın ör­nek ve­re­yim: Ahıs­ka Türk­le­rin­den dok­tor gel­miş, -2002'den ön­ce- mü­hen­dis gel­miş, tek­nik ele­man gel­miş. Şu an­da otur­ma iz­ni ol­ma­dı­ğı için bu in­san­lar düz ame­le­lik ya­pı­yor­lar in­şa­at­lar­da ar­ka­daş­lar. Dok­to­run ame­li­yat yap­ma­sı la­zım, biz dok­tor arı­yo­ruz dı­şa­rı­dan, öz­be­öz bu va­ta­nın ço­cu­ğu gel­miş, ça­lış­ma iz­ni ol­ma­dı­ğı için, ka­çak sa­yıl­dı­ğı için ka­çak ola­rak in­şa­at iş­le­rin­de ame­li­lik ya­pı­yor dok­tor, mü­hen­dis ve­ya ara iş­le­rin­de ça­lı­şı­yor ve­ya ev­ler­de hiz­met­çi­lik ya­pı­yor­lar. Ya­ni, bu in­san­lar va­tan di­ye yurt dı­şın­da, göğ­sü­nü ka­bar­ta ka­bar­ta "Ben Türk'üm, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bir va­tan­da­şı­yım. Ne olur­sa ol­sun be­nim ata­mı, ba­ba­mı, de­de­mi kes­se­ler de, sür­gü­ne sür­se­ler de, Si­bir­ya'da kal­sak da, öl­sek de ka­nı­mız Tür­ki­ye'ye doğ­ru akar." di­yor­lar­sa bu in­san­lar, bu in­san­la­ra sa­hip çık­mak ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yor ve Sa­yın Ba­ka­nım­dan bu ko­nu­da öz­ve­ri­li dav­ran­ma­sı­nı bek­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öğüt.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Öz­can, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li… Yok.

Hükûmet adı­na Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı Mu­rat Ba­şes­gi­oğ­lu söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­min ba­şın­da yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, dün ak­şam 18.45 su­la­rın­da, Ulus'ta mil­le­ti­mi­zin mu­ha­tap ol­du­ğu men­fur te­rör sal­dı­rı­sı­nı şid­det ve nef­ret­le kı­nı­yo­ruz. Ha­ya­tı­nı kay­be­den va­tan­daş­la­rı­mı­za Ce­na­bı Al­lah'tan rah­met, ge­ri­de ka­lan­la­ra ve ya­ra­lı­la­ra da acil şi­fa­lar di­li­yo­ruz, baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­ruz, mil­le­ti­mi­zin ba­şı sağ ol­sun di­yo­ruz.

As­lın­da bu sal­dı­rı, bu­gün­ler­de ne ka­dar bir­lik ve be­ra­ber­li­ğe ih­ti­yaç ol­du­ğu­nu bi­ze, bir kez da­ha, acı bir şe­kil­de ha­tır­lat­mış­tır. Onun için si­ya­se­tin gün­lük dal­ga­lan­ma­la­rın­dan kur­tu­la­rak, bir­lik ve be­ra­ber­li­ği­mi­zi en yük­sek se­vi­ye­ye çı­kar­ma­nın yo­lu­nu, yön­te­mi­ni si­ya­set ku­ru­mu ola­rak, par­la­men­to ola­rak bul­ma­mız ve bu sü­reç­te bu du­yar­lı­lı­ğı gös­ter­me­miz ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Türk mil­le­ti ola­rak, Türk dev­le­ti ola­rak geç­miş­te te­rö­re kar­şı bü­yük bir mü­ca­de­le ver­dik. Bu mü­ca­de­le­den gü­ven­lik güç­le­ri­miz ve dev­le­ti­miz ba­şa­rıy­la çık­tı. Hiç kim­se, hiç­bir ha­in odak, te­rör yo­luy­la Tür­ki­ye'den en ufak bir ta­viz ko­pa­ra­ma­ya­cak­tır. Bu kal­leş, bu kah­pe te­tik­çi­ler ve onun ar­ka­sın­da­ki güç odak­la­rı­nın, bu­nu, bir kez da­ha, bu şe­kil­de ka­fa­la­rı­na ka­zı­ma­la­rın­da fay­da var­dır. Ulu­su­mu­zun, Par­la­men­to­mu­zun or­tak ira­de­si bu­dur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz ka­nun ta­sa­rı­sı, Tür­ki­ye'de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­ra ve­ri­le­cek izin­ler ko­nu­su­nu dü­zen­le­mek­te­dir. Da­ha doğ­ru­su, 2003 yı­lın­da, yü­ce Par­la­men­to­muz­dan çık­mış olan bir ka­nun­da ih­ti­yaç du­yu­lan, ge­rek­li du­yu­lan de­ği­şik­lik­le­ri yap­mak üze­re hu­zu­ru­nu­za ge­ti­ril­miş bir de­ği­şik­lik ta­sa­rı­sı­dır.

Yet­miş ül­ke­de ça­lı­şan va­tan­da­şı bu­lu­nan bir ül­ke­nin, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma iz­ni ko­nu­su­nu da­ha iyi tak­dir et­me­si la­zım. Bu, tek ta­raf­lı bir olay de­ğil, bi­zim de dün­ya­nın de­ği­şik yer­le­rin­de va­tan­daş­la­rı­mız ça­lış­ma iz­ni alı­yor­lar ve bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de is­tih­dam edi­li­yor­lar. Onun için, bu ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma ko­nu­su­nu, tek ta­raf­lı bir ko­nu, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'ye de­vam­lı ola­rak da­yat­tı­ğı bir hu­sus ola­rak gör­me­mek la­zım. Kal­dı ki, bu­ra­da, dı­şa­rı­dan ge­len ya­ban­cı­la­rın ça­lı­şa­cak­la­rı çok önem­li pro­je­ler var, ya­ni sa­de­ce, bu iş ya­ban­cı­la­rın işi de­ğil. Ör­ne­ğin, Sa­vun­ma Sa­na­yii Müs­te­şar­lı­ğı­mı­zın bün­ye­sin­de yü­rü­tü­len pro­je­ler var, Mar­ma­ray Pro­je­si var, BO­TAŞ var. Bu­nun gi­bi, ulu­sal gü­ven­li­ği­mi­zi, stra­te­ji­mi­zi çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren ve bi­zim, ken­di ih­ti­ya­rı­mız­la, ken­di ira­de­miz­le ça­lış­tır­dı­ğı­mız ya­ban­cı­lar var. Ya­ni, bir ya­ban­cı şir­ket Tür­ki­ye'ye gel­di, bu­ra­da ya­ban­cı ça­lış­tı­ra­cak di­ye me­se­le­ye bak­ma­mak la­zım. Bi­zim için çok önem­li olan stra­te­jik pro­je­le­rin de ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si aşa­ma­sın­da ih­ti­yaç duy­du­ğu­muz ya­ban­cı­la­rın bu­ra­da ça­lış­tı­rıl­ma­sı söz ko­nu­su.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2003 yı­lın­dan ön­ce, bu ko­nu­da, 71 ka­nun­da hü­küm­ler var­dı, 10 de­ği­şik ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­me var­dı ve bir­den faz­la ba­kan­lık, mer­ci, oto­ri­te, Tür­ki­ye'de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­ra izin ve­ri­yor­du. 2003 yı­lın­da çı­kar­mış ol­du­ğu­muz ya­say­la bu­nu di­sip­li­ne et­tik, bir­kaç is­tis­na dı­şın­da, ar­tık, ül­ke­miz­de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni­ni Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı ve­ri­yor ve bu uy­gu­la­ma otur­du. Şun­dan emin olun: Biz, ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­rir­ken çok has­sas dav­ra­nı­yo­ruz. Bir, bu ko­nu­da­ki yer­li, millî iş gü­cü­mü­zün ya­pa­ca­ğı iş­ler ko­nu­sun­da has­sas dav­ra­nı­yo­ruz. İkin­ci­si, Tür­ki­ye'ye gel­miş şir­ke­tin bi­lan­ço­su­nu, ser­ma­ye­si­ni in­ce­li­yo­ruz ve ya­nın­da ça­lış­tı­ra­cak­la­rı ki­şi­le­rin sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­miz­le, ya­ni Bağ-Kur'la, SSK'yla bağ­lan­tı­sı­nın ku­rul­ma­sı­nı şart ko­şu­yo­ruz. Da­ha da önem­li­si, ül­ke­miz­de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'nin millî has­sa­si­yet­le­ri ko­nu­sun­da her­han­gi bir ters dav­ra­nış­ta bu­lun­ma­la­rı­nı da ön­le­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Eğer bu şe­kil­de bir du­yum alır­sak, bu şe­kil­de bir dav­ra­nış olur­sa bu ki­şi­le­re izin ver­mi­yo­ruz, ver­miş ol­du­ğu­muz izin­le­ri de ip­tal edi­yo­ruz. Onun için, bü­tün ar­ka­daş­la­rım müs­te­rih ol­sun­lar, ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­rir­ken, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­mı­zın il­gi­li bi­ri­mi bu ko­nu­da çok has­sas dav­ran­mak­ta­dır.

Bi­raz ev­vel ko­nu­şan de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­mi­zin bah­set­ti­ği Türk soy­lu ki­şi­le­rin de ça­lış­ma izin­le­ri ko­nu­sun­da -eğer yü­ce Mec­li­si­miz bu­ra­da bu de­ği­şik­li­ğe onay ve­rir­se- on­la­rın da du­rum­la­rı­nı, bun­dan son­ra hiç sı­kın­tı ya­şa­ma­ya­cak şe­kil­de, yö­net­me­lik­te çöz­me­yi he­def­li­yo­ruz. Ger­çek­ten, bu ko­nu­da, baş­ta Ahıs­ka Türk­le­ri ol­mak üze­re, Türk soy­lu ki­şi­le­rin çek­miş ol­du­ğu sı­kın­tı­la­rı ya­ki­nen bi­li­yo­ruz. Bu ko­nu­da her iki gru­bun da, da­ha doğ­ru­su her üç gru­bun da bir müş­te­rek­li­ği ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum.

Di­ğer bir ko­nu, Sa­yın İz­zet Çe­tin bu ko­nu­da açık­la­ma bek­li­yor, o açık­la­ma da şu­dur: 13'ün­cü mad­de­de bir de­ği­şik­lik ya­pı­yo­ruz. Bu mad­de, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de ken­di oda­la­rı­na, ken­di mev­zu­at­la­rı­na gö­re kay­dol­muş ki­şi­le­rin Tür­ki­ye'de bu ko­nu­da­ki mes­lek ör­güt­le­ri­ne kay­dol­ma  zo­run­lu­lu­ğu­nu or­ta­dan kal­dı­rı­yor. Ya­ni, Tür­ki­ye Av­ru­pa Bir­li­ği­ne tam üye ol­du­ğu za­man uy­gu­la­na­cak bir yön­te­mi bi­raz ön­ce­le­mi­şiz, ama, bu­nu, bu ko­nu­da­ki ten­kit­le­ri biz de hak­lı gör­dük ve 13'ün­cü mad­de­yi ta­ma­men bu de­ği­şik­lik tas­la­ğın­dan çı­ka­rı­yo­ruz. Bu ko­nu­da ve­ril­miş bir öner­ge var­dır ve bu öner­ge­nin ma­hi­ye­ti de, il­gi­li mes­lek ku­ru­luş­la­rıy­la gö­rü­şü­le­rek, or­tak­la­şa ha­zır­lan­mış bir ta­sa­rı­dır.

Bu­nun dı­şın­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gü­ne ka­dar bu ka­nun ni­ye ge­cik­ti? Bu ka­nu­nun ge­cik­me­sin­de bi­zim ve­ba­li­miz yok. Mec­li­sin gün­de­mi alı­nır­sa, bu ka­nu­nun kaç ay­dır Mec­lis ko­mis­yon­la­rın­da ve Ge­nel Ku­rul­da ol­du­ğu ga­yet iyi gö­rü­le­cek­tir.

Bu, da­ha çok tek­nik bir ka­nun­dur, uy­gu­la­ma­da­ki sı­kın­tı­la­rı gi­der­me­ye yö­ne­lik bir ka­nun­dur. De­di­ğim gi­bi, bü­yük pro­je­ler­de ça­lış­tı­rı­la­cak ya­ban­cı is­tih­da­mı­na imkân ve­re­cek bir ka­nun­dur. Grup­la­rı­mı­zın bu ko­nu­da bu ana ka­dar gös­ter­miş ol­duk­la­rı des­te­ğe çok te­şek­kür edi­yo­ruz, umu­yo­rum bun­dan son­ra da ay­nı an­la­yış içe­ri­sin­de bu ta­sa­rı­nın bir an ön­ce ya­sa­laş­ma­sı için ve­re­cek­le­ri des­tek­le­re de şim­di­den te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 06/09/2003 ta­ri­hiy­le 31/12/2006 ta­rih­le­ri ara­sın­da Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­mı­za 36.816 adet baş­vu­ru ya­pıl­mış­tır. Bun­lar­dan 5 bin ci­va­rın­da izin mü­ra­ca­atı red­de­dil­miş, ge­ri­ye ka­lan bö­lü­mü­ne de, mev­zu­atı­mı­za uy­gun ola­rak ken­di­le­ri­ne ça­lış­ma iz­ni ve­ril­miş­tir.

Yi­ne baş­ka bir ra­kam tak­dim ede­yim si­ze: Yap­mış ol­du­ğu­muz de­net­le­me­ler­de 1.361 ci­va­rın­da ka­çak ya­ban­cı tes­pit edil­miş ve 1 tril­yo­nun üze­rin­de bir ida­ri pa­ra ce­za­sıy­la bu ki­şi­ler de tec­zi­ye edil­miş­tir. Ya­ni, hiç­bir şey la­yü­sel de­ğil­dir; yer­li de ol­sa, ya­ban­cı da ol­sa bü­tün şir­ket­ler, hem bu an­lam­da hem de sos­yal gü­ven­li­ğin di­ğer de­ne­tim alan­la­rın­da çok sı­kı bir şe­kil­de de­net­len­mek­te­dir.

Evet, bu ka­nu­na gö­rüş bil­di­ren de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za, grup baş­kan ve­kil­le­ri­mi­ze ve de­ğer­li ko­nuş­ma­cı­la­ra çok te­şek­kür edi­yor, bu ta­sa­rı­nın ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen İz­zet Çe­tin, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Vaz­geç­tim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 4- Tür­ki­ye'nin ta­raf ol­du­ğu iki­li ya da çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler­de ak­si ön­gö­rül­me­dik­çe, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de ba­ğım­lı ve­ya ba­ğım­sız ça­lış­ma­ya baş­la­ma­dan ön­ce Ba­kan­lık­tan izin al­ma­la­rı zo­run­lu­dur.

Ül­ke men­fa­at­le­ri­nin ge­rek­li kıl­dı­ğı hal­ler­de ve­ya müc­bir ne­den­le­re bağ­lı ola­rak, ça­lış­ma iz­ni, Ba­kan­lık­ça uy­gun gö­rül­me­si ha­lin­de, ça­lış­ma sü­re­si üç ayı geç­me­mek üze­re işe baş­la­dık­tan son­ra da ve­ri­le­bi­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Ga­zal­cı.

Bu­yu­run Sa­yın Ga­zal­cı.

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma iz­ni­ni dü­zen­le­yen ve ki­mi ya­sa­lar­da de­ği­şik­lik ya­pan ta­sa­rı­nın 3'ün­cü mad­de­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. Tü­mü­nü­zü say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, az ön­ce Sa­yın Ba­ka­nı da din­le­dik. 2003 yı­lın­da bu ko­nu­da bir dü­zen­le­me ya­pıl­mış, bir ko­lay­lık ge­ti­ril­miş, bir eş gü­düm sağ­lan­mış, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğın­da top­lan­mış, bu ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma­sı­na iliş­kin te­mel il­ke­le­ri bir ya­sa­da top­la­mı­şız. Ara­dan dört yıl geç­miş, ye­ni­den, bu­ra­da or­ta­ya çı­kan ek­sik­lik­le­rin bir ta­sa­rıy­la ge­ti­ril­di­ği söy­le­ni­yor ta­sa­rı­da.

Ta­bii, ulus­la­ra­ra­sı öl­çüt­le­re uy­mak, çağ­daş ül­ke­ler­de­ki ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nı be­nim­se­mek gü­zel. Ay­nı şe­kil­de, bi­zim de yet­miş ül­ke­de in­sa­nı­mız ça­lış­tı­ğı­na gö­re, on­la­rın da bu ko­lay­lık­lar­dan, bu hak­lar­dan ya­rar­lan­ma­sı­nı is­te­mek bi­zim hak­kı­mız. Biz, in­sa­nı in­san ola­rak gö­rü­yo­ruz. Ya­ban­cı ol­ma­sı onun te­mel hak­la­rı kul­lan­ma­sı­na en­gel ol­maz. An­cak, çı­kar­dı­ğı­mız dü­zen­le­me içe­ri­de na­sıl et­ki ya­pı­yor, önem­li olan bu; ya­ni, bu dü­zen­le­me, emek ke­si­mi­ni, ni­te­lik­li iş gü­cü­nü, mi­mar­la­rı­mı­zı, mü­hen­dis­le­ri­mi­zi na­sıl et­ki­li­yor; bu.

Bü­tün dün­ya­da ulu­sal dev­let­ler ön­ce ken­di in­sa­nı­nın ça­lış­ma ya­şa­mı­nı iyi dü­zen­ler­ler. Ana­ya­sa­mız­da, "Ça­lış­ma hak­kı ve öde­vi" ile il­gi­li 49'un­cu mad­de­de -çok iyi bi­li­yor­su­nuz- "Dev­let, ça­lı­şan­la­rın ha­yat se­vi­ye­si­ni yük­selt­mek, ça­lış­ma ha­ya­tı­nı ge­liş­tir­mek için ça­lı­şan­la­rı ve iş­siz­le­ri ko­ru­mak, ça­lış­ma­yı des­tek­le­mek, iş­siz­li­ği ön­le­me­ye el­ve­riş­li eko­no­mik bir or­tam ya­rat­mak ve ça­lış­ma ba­rı­şı­nı sağ­la­mak için ge­rek­li ted­bir­le­ri alır" di­ye, dev­le­te bir yü­küm­lü­lük ve­ri­yor, son­ra da ça­lış­ma şart­la­rı­nı ve din­len­me hak­kı­nı 50'in­ci mad­de­sin­de dü­zen­le­miş.

Şim­di, ya­ban­cı­lar için sık sık bu­ra­da -uyum ya­sa­la­rı dâhil- bir­ta­kım dü­zen­le­me­ler ya­pı­yo­ruz, ama bu dü­zen­le­me­le­ri ken­di in­sa­nı­mız için, ken­di ça­lış­ma ya­şa­mı­mız için ay­nı du­yar­lı­lık­la, ön­ce­lik­le yap­tı­ğı­mı­zı söy­le­ye­me­yiz. Şim­di, 1 Ma­yıs, da­ha ye­ni kut­lan­dı. Bü­tün dün­ya­da bir­lik, da­ya­nış­ma, iş­çi­le­rin, eme­ğin bir mü­ca­de­le gü­nü ola­rak kut­la­nır, ama be­nim ül­kem­de bir bay­ram ola­rak, ya­sal ola­rak, bir tür­lü çı­kıp kut­lan­ma­mış­tır. Ya­ni, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı öne dü­şüp de, ar­ka­daş­lar, ge­lin, bu 1 Ma­yı­sı, bü­tün çağ­daş ül­ke­ler­de ol­du­ğu gi­bi, be­nim ül­kem­de de ta­til ya­pa­rak emek­çi­ler kut­la­sın, bir­lik ve da­ya­nış­ma­sı­nı ser­gi­le­sin de­me­miş­tir. Ör­ne­ğin, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın sen­di­ka hak­la­rı­nı, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­mız, bir gün ol­sun bu­ra­ya ge­tir­me­miş­tir, ara­dan beş yıl geç­ti ik­ti­da­rı­nız­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın, ya­ni me­mur­la­rın top­lu gö­rüş­me hak­la­rı var. Bak, top­lu söz­leş­me de­ğil. Oy­sa, bü­tün bu şim­di "uyum" di­ye yap­tı­ğı­mız, o ül­ke­le­re uy­dur­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız ken­di ya­sa­la­rı­mız­da top­lu söz­leş­me var, ki­mi­le­rin­de grev var. Pe­ki, bu­nu ni­ye ge­tir­mi­yor­su­nuz? Ya­ban­cı­lar için yap­tı­ğı­nız dü­zen­le­me­ler­de:"Şu­ra­da ek­sik var, bu­ra­da ge­dik var, şim­di bu­nu ta­mam­la­ya­lım." Pe­ki, be­nim ül­kem­de de sen­di­ka­la­rın, hem iş­çi sen­di­ka­la­rı­nın hem ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın sen­di­ka­la­rı­nın bir sü­rü ek­si­ği, ge­di­ği var, ön­ce­lik­le­ri var; so­run­la­rı var ne­den bun­la­rı ge­tir­mi­yor­su­nuz?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben bu­nun ön­ce­lik ya­pıl­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Bü­tün dün­ya­da çok ulus­lu şir­ket­ler ken­di­le­ri­ne gö­re bir hu­kuk­sal dü­zen ya­pı­yor­lar ve pay­la­rı­nı da alı­yor­lar. "Do­la­şım, öz­gür­lük, pi­ya­sa…" Gü­zel söz­ler. Be­nim in­sa­nı­ma ge­lin­ce "Ha, sen do­la­şa­maz­sın be­nim ül­kem­de." E ben de yol ge­çen ha­nı de­ği­lim. Be­nim ül­kem­de de iş­siz var, ça­lı­şan­la­rın bir­ta­kım so­run­la­rı var. Kar­şı­lık­lı­lık di­ye bir il­ke var; dış po­li­ti­ka da özel­lik­le çok du­yar­lı­lık­la ya­pıl­ma­sı ge­re­kir. Sa­na ne ya­pı­lı­yor­sa sen de ona onu ya­pa­cak­sın. Onur­lu dev­let­ler, say­gın dev­let­ler, ba­ğım­sız dev­let­ler bu­nu ya­par, yap­ma­lı­dır. Ben, be­nim in­sa­nı­mın dı­şa­rı­da­ki hak­kı­nı ko­ru­ya­mı­yor­sam… İş­te se­çim­ler ge­li­yor, hâlâ, doğ­ru dü­rüst oy kul­lan­ma hak­kı ora­da sağ­la­na­ma­dı, ge­ne, bin bir güç­lük… Ya Tür­ki­ye'ye ge­le­cek ya sı­nı­ra ge­le­cek. Ko­nu­şu­lu­yor gi­bi edi­li­yor; so­run ye­rin­de ka­lı­yor. Ora­da ça­lı­şan in­san­la­rın, ken­di in­sa­nı­mı­zın ço­cuk­la­rı­nın so­run­la­rı var, ama on­lar ön­ce­lik­li ola­rak ge­ti­ril­mi­yor. Biz bu­ra­dan dur­ma­dan ya­sa­lar çı­ka­rı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu dü­zen­le­me­ler­den, ulu­sal ku­ru­luş­la­rı­mız, ken­di in­sa­nı­mız za­rar gör­me­me­li. Bu­gün üni­ver­si­te­yi bi­tir­miş genç­le­ri­mi­zin üç­te 1'i iş­siz. Ya­ni, üni­ver­si­te­yi bi­tir­mek Tür­ki­ye'de öy­le ko­lay de­ğil­dir. Sı­na­va ha­zır­lan­mak, ka­zan­mak, üni­ver­si­te­yi bi­tir­dik­ten son­ra da iş­siz ol­mak. Ta­bii ki, ya­ban­cı­la­ra bir­ta­kım hak­lar ve­re­lim. Siz hiç duy­du­nuz mu, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin şim­di­ye ka­dar "Ya, bu ça­lış­ma ya­şa­mı­nız­la il­gi­li bir­ta­kım hak­lar ge­ri; iş­te, iş­çi­le­rin şu hak­la­rı var, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın bu hak­la­rı var, de­mok­ra­tik ba­kım­dan, in­san hak­la­rı ba­kı­mın­dan bun­la­rı dü­zel­tin." de­di­ği­ni hiç duy­du­nuz mu? Ha­yır.

Pe­ki, ne ol­du Tür­ki­ye'ye, 12 Ey­lül 1980'den ön­ce 2,5 mil­yon sen­di­ka­lı iş­çi var­ken, şim­di ça­lış­ma ya­şa­mın­da in­san sa­yı­sı art­mış ol­ma­sı­na kar­şın, ne­den sen­di­ka­lı iş­çi sa­yı­sı düş­tü? Bir ek­sik­lik yok mu, bir da­ral­ma yok mu? Si­zin tu­ha­fı­nı­za git­mi­yor mu? İş­çi ke­si­min­de bir ör­güt­len­me da­ral­ma­sı yok mu? Bu­nun ne­den­le­ri yok mu? Bı­ra­kın bu beş yıl için­de hak­la­rı­nı ge­niş­le­te­cek bir­ta­kım dü­zen­le­me­ler ge­tir­mek, tam ter­si­ne, bu­ra­da, bel­ki Ba­ka­nın bi­le içi­ne sin­me­yen, ka­za­nıl­mış hak­la­rı­nı alıp gö­tür­dük iş­çi­le­rin, sen­di­ka­la­rın de­ğer­li ar­ka­daş­lar.Ör­ne­ğin, bir­den ben De­niz­li'yi dü­şü­nü­yo­rum, De­niz­li'de­ki do­ku­ma iş­çi­le­ri­ni, fab­ri­ka­da­ki­le­ri. Çe­şit­li ne­den­ler­le -gir­di­ler­de­ki ma­li­yet yük­sek­li­ği, yan­lış teş­vik, baş­ka ne­den­ler­le- iş­çi çı­kar­tı­lı­yor ve biz bun­la­rı söy­lü­yo­ruz: Ba­kın, Teş­vik Ya­sa­sı'nda bir yan­lış­lık var, dü­zel­tin; Çin mal­la­rıy­la, baş­ka mal­lar­la re­ka­bet ede­mi­yor, bun­la­rı dü­zel­tin; gir­di­ler­de bir ar­tış var, ver­gi­le­ri dü­zen­le­yin di­yo­ruz; bu­ra­da tık yok, ses yok, iş­çi­ler çı­ka­rı­lı­yor. Bul­dan'da­ki do­ku­ma tezgâhın­da­ki in­san­lar do­ku­ma tezgâhla­rı­na hur­da­cı­ya sa­tı­yor. Şim­di, bu, ön­ce­lik de­ğil mi? Bu­nu ne­den bu­ra­ya ge­tir­mi­yor­su­nuz? 400 bi­nin üze­rin­de­ki tü­tün üre­ti­ci­si­nin sa­yı­sı 200 bi­nin al­tı­na düş­müş, 2000 yı­lın­da siz gel­di­ği­niz­de yüz­de 70 olan  si­ga­ra pa­zar pa­yı­mız yüz­de 40'la­rın al­tı­na düş­müş. Bu, dert de­ğil mi? O in­san­lar iş­siz kal­mış, gö­çe zor­lan­mış.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz di­yo­ruz ki, ta­bii ki ulus­la­ra­ra­sı öl­çüt­le­re uya­lım, ya­ban­cı­lar da gel­sin bü­yük pro­je­le­re, bi­zim, tek­no­lo­ji yö­nün­den, tek­nik yö­nün­den ger­çek­ten ula­şa­ma­dı­ğı­mız, eri­şe­me­di­ği­miz bir­ta­kım şey­ler var­sa gel­sin bi­zim­le bir­lik­te yap­sın. Biz, ya­ban­cı ser­ma­ye­ye de ya­ban­cı iş­çi­ye de say­gıy­la ba­kı­yo­ruz, ama be­nim in­sa­nı­mın hak­kı­nı, hu­ku­ku­nu, ça­lış­ma hak­kı­nı kim sa­vu­na­cak, kul­la­na­cak? Baş­ta Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı. Ya­ni, ben di­yo­rum ki, AKP, ön­ce­li­ği ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra ve­ri­yor, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne, ora­da­ki da­yat­ma­la­ra ve­ri­yor, on­la­rın da ken­di eko­no­mik çı­kar­la­rı­na uy­gun olan­la­rı­na ve­ri­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ga­zal­cı, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ta­bii Sa­yın Baş­ka­nım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sü­rem bit­ti. Ta­bii kı­sa sü­re­de bun­la­rı an­lat­mak müm­kün de­ğil. Bu ya­sa da, so­nuç­ta, bu ta­sa­rı da çı­ka­cak, ama iş­siz­lik beş yıl­dır ye­rin­de say­dı. Ba­kın, bir­çok in­san umut ol­ma­dı­ğı için baş­vur­ma­dı. Siz de ka­bul edi­yor­su­nuz. Ça­lış­ma ko­şul­la­rı kö­tü. Ço­cuk iş­çi­ler sö­mü­rü­lü­yor. Okul­da ol­ma­sı ge­re­ken bir yaş­ta ka­yıt­sız yer­ler­de ça­lı­şı­yor. Ya­ni ön­ce ken­di in­sa­nı­mız, dı­şa­rı­da ça­lı­şan in­san­la­ra kar­şı­lık­lı­lık il­ke­siy­le kar­şı­lık­lı hak­la­rı ta­nı­mak di­yo­rum ve tü­mü­nü­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 3'ün­cü mad­de­sin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­mi­zin mil­let­çe ga­ye­si iş, aş, ek­mek, ya­ni mut­lu ol­mak, mut­lu bir ha­yat sür­mek, mut­lu bir ha­yat tar­zı­na ka­vuş­mak. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'de­ki in­sa­nı­mı­zın iş­siz ve aş­sız kal­ma­ma­sı için uğ­ra­şı­yo­ruz. El­bet­te ki, her üç de­ğer­li gru­bu­muz da bu­nun için uğ­ra­şı­yor, ama biz de, Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak, bu ko­nu­da­ki gö­rüş­le­ri­mi­zi bil­dir­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz.

Ka­çak iş­çi me­se­le­si­ne bu 3'ün­cü mad­de­de de de­vam et­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Dün­ya­da, ka­çak iş­çiy­le bo­ğu­şan ül­ke­ler­de çok da­ha ağır ce­za­lar ve­ri­li­yor. 1'in­ci mad­de­de ko­nu­şur­ken de be­lirt­miş­tim, Al­man­ya, ka­çak iş­çi ça­lış­tı­ran­la­ra 1 mil­yon av­ro­ya ka­dar pa­ra ce­za­sı ve­ri­yor ve beş yı­la ka­dar da ha­pis ce­za­sı ön­gö­rü­yor. Fin­lan­di­ya, bu su­çu iş­le­yen­le­re bir yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı uy­gu­lu­yor. Yu­na­nis­tan ise, ya­ban­cı ka­çak iş­çi ça­lış­tı­ran iş­ve­re­ne 30 bin drah­mi­ye ka­dar ida­ri pa­ra ce­za­sı ve­ri­yor. Ja­pon­ya'da, iş­ve­ren­le­re 2 mil­yon Ja­pon ye­ni pa­ra ve iki yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ön­gö­rü­lü­yor.

Ka­çak ya­ban­cı iş­çi­ler, Tür­ki­ye'de, özel­lik­le yaz ay­la­rın­da, tu­rizm böl­ge­le­rin­de, te­miz­lik­çi, ani­ma­tör ve kat iş­çi­si ola­rak ça­lı­şı­yor. Kaf­kas­ya ve Or­ta As­ya cum­hu­ri­yet­le­rin­den ge­len­le­rin sa­yı­sı da her ge­çen yıl ar­tı­yor. Özel­lik­le 1996-1997 yıl­la­rın­da, baş­ta Azer­bay­can ve Nah­çi­van ol­mak üze­re, Er­me­nis­tan, Kı­rım, Mol­do­va ve Bul­ga­ris­tan'dan ge­len iş­çi­le­rin sa­yı­sı 200 bi­ni aş­mış du­rum­da bu­lu­nu­yor.

Ta­bii ki, bu­ra­da şu­nu be­lirt­mek is­ti­yo­rum Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu ola­rak: Türk kö­ken­li ya­ban­cı iş­çi­le­rin mut­la­ka bu ya­say­la kay­rıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Az ön­ce bu­ra­da ko­nu­şan De­ğer­li Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li­miz En­sar Öğüt'ün ve De­ğer­li Ba­ka­nı­mı­zın gö­rüş­le­ri­ne ay­nen iş­ti­rak edi­yo­rum ve De­ğer­li Ba­ka­nı­mı­zın, in­şal­lah, bu işi hal­le­de­ce­ği­ne, Türk kö­ken­li ya­ban­cı iş­çi­le­ri ka­yı­rı­cı bir dü­zen­le­me ya­pa­ca­ğı­na ca­nı gö­nül­den ina­nı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Do­ğu Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nde­ki ya­ban­cı­lar, ge­nel­de, in­şa­at, ta­rım, pa­zar­cı­lık, fın­dık top­la­ma ve tezgâhtar­lık gi­bi iş­ler­de ça­lı­şı­yor.

İs­tan­bul, Bur­sa, Es­ki­şe­hir gi­bi bü­yük şe­hir­ler­de ça­lı­şan­la­rın sek­tö­rel da­ğı­lı­mı ise ol­duk­ça ge­niş. İn­şa­at­lar­da du­var­cı­lık, ma­ran­goz­luk ya­pan­lar ol­du­ğu gi­bi, otel­ler­de te­miz­lik­çi ve kat iş­çi­si ola­rak ça­lı­şan­la­ra da rast­lı­yo­ruz.

Ya­ban­cı­la­rın, teks­til ve kon­fek­si­yon, de­ri­ci­lik, bu­la­şık­çı­lık, ben­zin is­tas­yon­la­rın­da pom­pa­cı­lık, çöp­çü­lük, as­falt dö­küm­cü­lü­ğü, tezgâhtar­lık, reh­ber­lik gi­bi iş kol­la­rın­da yo­ğun­laş­tı­ğı­nı da bi­li­yo­ruz.

Tu­rizm sek­tö­rü­nün yo­ğun ol­du­ğu Ege ve Ak­de­niz Böl­ge­si'nde ise, gar­son­luk, bar­men­lik, ani­ma­tör­lük, ter­cü­man­lık, çi­çek­çi­lik, bah­çı­van­lık, iş­por­ta­cı­lık gi­bi iş­ler da­ha çok iti­bar gö­rü­yor.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ve­ri­le­ri­ne gö­re, ül­ke­miz­de ya­ka­la­nan ya­ban­cı ka­çak iş­çi­ler, özel­lik­le, Ba­ğım­sız Dev­let­ler Top­lu­lu­ğu, Bul­ga­ris­tan, Ro­man­ya, Pa­kis­tan, Bang­la­deş, İran, Irak, Su­ri­ye ve Af­ri­ka'dan ge­li­yor. Ta­bii ki, 1995 ve 2004 yıl­la­rı ara­sın­da ül­ke­mi­ze ya­sa dı­şı gi­riş ve çı­kış ya­pan ya da il­le­gal ola­rak ika­met eden­ler­den ya­ka­la­nan­la­rın sa­yı­sı ise 467.768.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iş­ve­ren­le­rin ya­ban­cı ka­çak iş­çi ça­lış­tır­ma ter­ci­hi­nin al­tın­da, el­bet­te ki, dü­şük üc­ret ya­tı­yor. TÜ­İK'in ve­ri­le­ri­ne gö­re de­ğer­li ar­ka­daş­lar, is­tih­dam edi­len 22 mil­yon 411 ki­şi­den, üc­ret­siz ai­le iş­çi­le­ri, ken­di he­sa­bı­na ça­lı­şan­lar ve iş­ve­ren­ler ha­riç, 1 mil­yon 648 bin üc­ret­li ve 1 mil­yon 752 bi­ni de yev­mi­ye­li ola­rak top­lam 3 mil­yon 400 bin ki­şi her­han­gi bir sos­yal gü­ven­li­ği ol­mak­sı­zın ka­yıt dı­şı ça­lı­şı­yor. Tür­ki­ye'de, özel­lik­le, Uzak Do­ğu'dan ve kom­şu ül­ke­ler­den ol­mak üze­re 1 mil­yon ya­ban­cı­nın ka­çak ola­rak ça­lış­tı­ğı za­man za­man di­le ge­ti­ril­se de bu­nun doğ­ru­lu­ğu­nu te­yit ede­bi­le­cek her­han­gi bir bil­gi­ye de ula­şıl­mış de­ğil.

Ka­yıt dı­şı ça­lı­şan­la­rın, ka­yıt­lı ola­rak, as­ga­ri üc­ret üze­rin­den ça­lış­ma­la­rı ge­rek­ti­ği var­sa­yıl­dı­ğın­da, SSK, bir ay­da, ki­şi ba­şı­na, 184 mil­yon 126 bin li­ra si­gor­ta pri­mi kay­bı­na uğ­ru­yor. 4,5 mil­yon ka­çak iş­çi­nin ka­mu ku­rum­la­rı­na bil­di­ril­me­me­sin­den kay­nak­la­nan si­gor­ta pri­mi kay­bı ay­lık 822,5 tril­yon, yıl­lık ise 9,9 kat­ril­yon li­ra­ya ula­şı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ka­çak iş­çiy­le mü­ca­de­le­de aşıl­ma­sı ge­re­ken bir baş­ka prob­lem da­ha var, prim­ler. İş­çi ve iş­ve­re­nin prim yü­kü­nün yük­sek oran­da ar­tı­rıl­ma­sı ka­çak iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sı­nı ön­le­mi­yor, ak­si­ne, iş­let­me­le­ri ka­çak iş­çi ça­lış­tır­ma­ya da­ha çok teş­vik edi­yor. Ver­gi oran­la­rı­nı ar­tır­mak ve ye­ni ver­gi­ler koy­mak ye­ri­ne, bun­la­rın öde­ne­bi­lir dü­zey­le­re in­di­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ay­rı­ca, ka­yıt­lı sek­tö­re ge­ti­ri­len her ye­ni yü­küm­lü­lü­ğün hak­sız re­ka­be­ti ar­tı­ra­ca­ğı, sis­tem dı­şı­na teş­vik ede­ce­ği, ver­di­ği ver­gi­yi ka­çı­ra­ca­ğı da dik­ka­te alın­mak zo­run­da­dır.

Ye­tiş­miş iş gü­cü­ne alan aça­bil­mek için, iş­let­me­le­rin, ön­ce­lik­le ucuz ve ya­ban­cı iş­çi­den sü­rat­le vaz­ge­çip ken­di in­sa­nı­nı ter­cih et­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ak­si du­rum­da, ka­yıt dı­şı eko­no­miy­le bir­lik­te, iş­siz­ler or­du­su da ta­bii ki sü­rek­li ola­rak bü­yü­ye­cek­tir.

Ka­yıt dı­şın­da ka­la­rak ka­çak iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sı, ya­sa­la­ra uyum için­de ça­lı­şan iş­ve­ren­ler ve iş yer­le­ri için çok önem­li bir hak­sız re­ka­bet ala­nı oluş­tur­mak­ta­dır. Ver­gi, si­gor­ta pri­mi öde­me­den ucuz ma­li­yet­le iş­çi ça­lış­tır­mak, ya­sa­la­ra uyum için­de ça­lı­şan, ça­lış­tır­dı­ğı iş­çi­nin ver­gi­si­ni, pri­mi­ni öde­yen iş­ve­re­ne kar­şı el­bet­te ki bü­yük bir hak­sız­lık­tır. Bu eko­no­mik ci­na­yet ön­le­ne­me­di­ği sü­re­ce eko­no­mi­mi­zin do­ğal bü­yü­me sü­re­ci­ne gir­me­si ve sağ­lık­lı ol­ma­sı el­bet­te ki bek­le­ne­mez.

Ka­yıt dı­şı ça­lış­tı­rıl­ma­sın­dan do­la­yı cid­di za­ra­rı olan salt iş­ve­ren­ler de­ğil­dir ta­bii ki, dev­le­tin de ka­yıt dı­şın­da ka­lan eko­no­mi ne­de­niy­le çok bü­yük bir ge­lir kay­bı var­dır. Dev­let gi­bi SSK da ka­yıt dı­şı eko­no­mi ne­de­niy­le cid­di bo­yut­lar­da prim kay­bı­na uğ­ra­mak­ta­dır. Ka­yıt dı­şı eko­no­mi, dev­let için, iş­ve­ren­ler için, SSK ve İş­siz­lik Si­gor­ta­sı Fo­nu için çok cid­di sa­kın­ca­la­rı be­ra­be­rin­de ge­tir­mek­te­dir. Bu so­run mut­la­ka çö­zül­me­li­dir, ama, na­sıl çö­ze­ce­ğiz? Ken­di ar­sa­la­rı­na sa­hip çı­ka­ma­yan, kent­le­rin ge­ce­kon­du­laş­ma­sı­na ne­den olan ve ar­sa­sı­nı ya­sa dı­şı yol­lar­dan ele ge­çir­miş olan­lar­dan ge­ri ala­ma­yan dev­let, ya­sa­la­ra say­gı­lı ça­lı­şan iş­ve­re­nin, SSK'nın, ha­zi­ne­nin hak­kı­nı na­sıl ko­ru­ya­cak­tır di­ye sor­mak ge­re­kir. Ka­yıt dı­şı eko­no­mi­yi ve ka­çak iş­çi ça­lış­tır­ma­yı sa­de­ce po­li­si­ye ön­lem­ler­le ön­le­ye­bi­lir mi­yiz aca­ba?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­nın ye­ter­siz olan mü­fet­tiş­lik kad­ro­la­rı, ye­ter­siz yap­tı­rım­lar­la bu so­run­la­rı çö­ze­bi­lir mi? Çö­zül­mü­yor da za­ten, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­nun çö­zü­le­bil­me­si için hem et­kin bir ya­sa­ma ve uy­gu­la­ma, ama hem de baş­ka in­ce çö­züm­ler la­zım. Me­se­la, sen­di­ka­laş­ma bun­lar­dan bi­ri­si­dir. Ka­yıt dı­şı eko­no­mi­nin çö­zül­me nok­ta­sı, ka­yıt dı­şın­da­ki iş yer­le­rin­de ça­lı­şan iş­çi­le­rin sen­di­ka­laş­ma­sı­dır. İş­çi sen­di­ka­la­rı­nın ör­güt­len­di­ği iş yer­le­ri ka­yıt al­tı­na gir­mek zo­run­da­dır. Ka­yıt dı­şı sek­tö­rün sen­di­ka­lı­laş­tı­rıl­ma­sı, yo­ğun bir bil­gi­len­dir­me ve üye­li­ğe çağ­rı kam­pan­ya­sı ön­gör­me­li, iş­çi­le­rin otur­du­ğu ma­hal­le­le­rin du­var­la­rı, ka­yıt dı­şı iş yer­le­ri­nin yo­ğun­laş­tı­ğı kent­le­rin ve yer­le­şim mer­kez­le­ri­nin alan­la­rı, bil­bo­ard­la­rı iş­çi­yi sen­di­ka üye­li­ği­ne ça­ğı­ran afiş­ler­le do­na­tıl­ma­lı­dır. Sa­de­ce bu iş için, iş­çi­yi ör­güt­le­ye­cek in­san­lar is­tih­dam edil­me­li, er­kek ve ka­dın­lar­dan olu­şa­cak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan bu­yu­run, lüt­fen to­par­la­yın.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

…bu or­ga­ni­za­tör­ler iş­çi­le­rin çı­kış sa­at­le­rin­de fab­ri­ka ka­pı­la­rı­na, iş­çi­le­rin git­ti­ği kah­ve­le­re, ka­dın or­ga­ni­za­tör­ler ise iş­çi­le­rin ev­le­ri­ne git­me­li ve iş­çi ve eşi sen­di­ka­cı­lık ve ya­sal hak­la­rı ko­nu­sun­da ay­dın­la­tıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûme­tin ka­yıt dı­şı eko­no­mi­yi ka­yıt al­tı­na al­mak ko­nu­sun­da hiç­bir ça­ba gös­ter­me­me­si ve­ya ye­ter­li ça­ba gös­ter­me­me­si ya­sa­la­ra uy­gun ola­rak üre­tim ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dü­ren iş­ve­ren­le­re kar­şı yay­gın ve hak­sız ola­rak ger­çek­leş­ti­ri­len ya­rış­ma­nın, onay­la­na­maz bir re­ka­be­tin var­lı­ğı­na ta­nık olun­muş­tur. Bu ko­nu­da, özel­lik­le SSK prim­le­ri ve ver­gi is­tis­na­la­rı ko­nu­sun­da iş­ve­ren­le­rin mağ­du­ri­yet­le­ri­ni gi­de­re­cek ya­sa­ma ça­lış­ma­la­rı ya­pıl­ma­dı­ğın­dan, bu ne­den­le iş­ve­ren­le­rin ya­tı­rım­la­rı­nı dış ül­ke­le­re kay­dır­ma eği­lim­le­ri­nin ve uy­gu­la­ma­sı­nın göz­len­me­si, za­ten kro­nik bir iş­siz­lik so­ru­nu ya­şa­yan ül­ke­mi­zin mev­cut iş­siz­ler ha­vu­zu­na ye­ni iş­siz­ler ka­ta­ca­ğı­nı ve her yıl iş pa­za­rı­na gi­ren yüz bin­ler­ce gen­ce bir çö­züm ola­cak ye­ni iş sa­ha­la­rı aça­ma­ya­ca­ğı­nı or­ta­ya koy­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûmet, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­ya iş gü­cü akı­nı sağ­la­mak­la uğ­ra­şa­ca­ğı­na, ül­ke­si­nin, va­tan­da­şı­nın iş so­ru­nuy­la ön­ce­lik­le uğ­raş­ma­lıy­dı. Her Türk hükûme­ti­nin gö­re­vi, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­na iş sağ­la­may­la uğ­raş­mak­tır, ya­ban­cı şir­ket­le­rin ge­ti­re­ce­ği ele­man­la­ra ko­lay­lık ya­sa­la­rıy­la de­ğil. Ül­ke­mi­zin en önem­li so­ru­nu, genç­le­ri­mi­zi ve ye­tiş­kin­le­ri­mi­zi ya­kan, der­man­sız bı­ra­kan iş­siz­lik so­ru­nu­dur. Bu so­run, AK Par­ti Hükûme­ti dö­ne­min­de, çö­züm tren­di­ne gir­me­miş ve bü­yü­müş­tür.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu­da­ki di­ğer gö­rüş­le­ri­mi­zi öbür mad­de­ler­de ak­ta­ra­ca­ğız.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ya­ban­cı­la­rın ül­ke­miz­de ça­lış­ma­sıy­la il­gi­li ge­ti­ri­len bu ya­sa­da, bir de dö­nüp, Türk fir­ma­la­rı­nın dı­şa­rı­ya gö­tür­dü­ğü, ya­ni ya­ban­cı ül­ke­le­re gö­tür­dü­ğü iş­çi­ler açı­sın­dan bir­kaç ke­li­me et­mek is­ti­yo­rum.

Ül­ke­miz­de­ki in­san­la­ra ek­mek sağ­la­mak, is­tih­dam ya­rat­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi. An­cak, yurt dı­şı mü­te­ah­hit­lik hiz­met­le­rin­de, özel­lik­le ta­ah­hüt işi alan mü­te­ah­hit­le­ri­mi­zin, sos­yal gü­ven­lik an­laş­ma­sı im­za­la­ma­yan ül­ke­ler­den iş al­dı­ğı za­man çok bü­yük so­run­la­rı var, Tür­ki­ye'den bu fir­ma­la­rı­mız iş­çi gö­tü­rür­ken çok bü­yük zor­luk­la­rı var. Tür­ki­ye'den, yurt dı­şın­da yer­le­şik fir­ma­lar, ya­ni ya­ban­cı fir­ma­lar iş­çi gö­tür­dü­ğü za­man on­la­rın avan­ta­jı var, ama, Türk mü­te­ah­hi­di, Türk iş­ve­re­ni sos­yal gü­ven­lik an­laş­ma­sı im­za­la­ma­yan ül­ke­le­re iş­çi gö­tür­dü­ğü za­man bü­yük so­run­lar var.

Es­ki 506 sa­yı­lı Ya­sa'yla 5510 sa­yı­lı Ya­sa'da­ki ba­zı fark­lı uy­gu­la­ma­lar hâlâ çö­zül­müş de­ğil ve özel­lik­le yurt dı­şı mü­te­ah­hit­lik hiz­met­le­rin­de, Tür­ki­ye'den iş­çi gö­tür­mek ol­duk­ça zor­la­şı­yor. Si­ze bir ör­nek ve­re­ce­ğim: 506 sa­yı­lı Ka­nun uya­rın­ca Tür­ki­ye'den bir Türk fir­ma­sı iş­çi gö­tür­dü­ğü za­man, ona ma­li­ye­ti, iş­ve­ren pri­mi ve iş­çi pa­yı dâhil yüz­de 25'ti. An­cak, 5510 sa­yı­lı Ya­sa'da he­nüz ba­zı uy­gu­la­ma­lar açık­lı­ğa ka­vuş­ma­dı­ğı için, şu an­da bu oran yüz­de 41'e çı­kı­yor. Ya­ni, iş­ve­ren pri­mi yüz­de 26,5 ve iş­çi pa­yı da üze­ri­ne gel­di­ği za­man yüz­de 41,5'u bu­lu­yor ar­ka­daş­lar.

Şim­di, yurt dı­şın­dan çok zor ko­şul­lar al­tın­da iş alan bu fir­ma­la­rın amaç­la­rı, Tür­ki­ye'den yurt dı­şı­na iş­çi gö­tü­rüp is­tih­dam ya­rat­mak. Bu he­pi­mi­zin gö­re­vi. Şu an­da, yurt dı­şı mü­te­ah­hit­lik hiz­met­le­rin­de, yak­la­şık 13 mil­yar do­lar­lık yurt dı­şın­da iş alın­mış ar­ka­daş­lar, Türk mü­te­ah­hit­le­ri ta­ra­fın­dan. An­cak, bu ra­kam 5-6 mil­yar do­lar­lar­dan, 13 mil­yar do­la­ra gel­me­si­ne rağ­men, yurt dı­şı­na gö­tü­rü­len iş­çi sa­yı­sı her gün da­ha aza­lı­yor. Alı­nan iş­ler çok bü­yük ra­kam­la­ra gel­me­si­ne rağ­men, Tür­ki­ye'den iş­çi gö­tür­mek her ge­çen gün azal­tı­lı­yor ar­ka­daş­lar, çün­kü bu zor­luk­lar ne­de­niy­le ar­ka­daş­lar.

Bun­lar, bu ül­ke­nin gö­rün­me­yen bir ne­fe­ri. Sa­de­ce, ola­yı is­tih­dam açı­sın­dan al­ma­yın ar­ka­daş­lar. Eğer, bir Türk iş­ve­re­ni, yurt dı­şın­dan bir iş al­dı­ğı za­man, o iş­le il­gi­li tüm mal­ze­me­yi, araç, ge­re­ci Tür­ki­ye'den gö­tü­rü­yor ar­ka­daş­lar. Ya­ni, bir İtal­yan fir­ma­sı yurt dı­şın­dan bir iş al­dı­ğı za­man, mut­la­ka se­ra­mi­ği­ni de, mut­la­ka ba­tar­ya­sı­nı da İtal­ya'dan alı­yor ar­ka­daş­lar, ama, Türk iş­ve­re­ni, Türk mü­te­ah­hi­di yurt dı­şın­dan bir iş al­dı­ğı za­man, ön­ce­lik­le ken­di ül­ke­sin­den ora­ya mal al­ma­yı yeğ­li­yor ar­ka­daş­lar. Bu bir in­san psi­ko­lo­ji­si.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­bii, ya­ban­cı­lar­la il­gi­li bir ya­sa­yı gö­rü­şür­ken, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de­ki ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nı bel­li bir ya­sal dü­zen­le­me­ye bağ­lar­ken… Uzun sü­re­dir, 5510 sa­yı­lı Ya­say­la il­gi­li de­ği­şik­lik­ler yü­rür­lü­ğe gir­me­di­ği için ve bu de­ği­şik­lik­ler hâlâ as­kı­da bek­le­di­ği için şu an­da yurt dı­şı mü­te­ah­hit­le­ri­miz bü­yük bir so­run ya­şa­mak­ta­dır.

Be­nim he­pi­niz­den ri­cam, Sa­yın Ba­ka­nım­dan is­tir­ha­mım… Bu, de­fa­lar­ca sos­yal gü­ven­lik ku­ru­muy­la gö­rü­şül­me­si­ne rağ­men, ma­ale­sef, bir açık­lı­ğa ka­vuş­ma­mış­tır. Ben, bu sa­bah, yi­ne, bu ya­sa ge­le­ce­ği için, Mü­te­ah­hit­ler Bir­li­ğiy­le ko­nuş­tum…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Baş­ka­nım.

Mü­te­ah­hit­ler Bir­li­ği ile bir so­rum­lu­luk duy­gu­suy­la, Tür­ki­ye'de­ki iş­çi­le­ri­me is­tih­dam ya­ra­tan bu in­san­la­ra bir ve­fa bor­cum ola­rak… Bu in­san­lar yurt dı­şın­dan bir iş al­dı­ğı za­man, tüm it­ha­lat­la­rı­nı, tüm araç ge­reç­le­ri­ni Tür­ki­ye'den yap­tık­la­rı için, on­la­rın önü­nü aç­ma­yı ben bir gö­rev ad­det­tim. Tek­rar, bu ko­nu­yu ben yak­la­şık al­tı ay ön­ce di­le ge­tir­miş­tim, ama, hiç­bir iler­le­me yok­tur. Bir kez da­ha… Bir kez da­ha… Bun­dan da­ha önem­li bir ko­nu yok ar­ka­daş­lar, çok önem­li bir ko­nu; ek­mek ve ek­me­ği ya­ni. Bir ta­raf­ta iş­çi, bir ta­raf­ta, Tür­ki­ye'den ih­ra­cat yap­mak is­te­yen fab­ri­ka­la­rı­mız ve üre­tim te­sis­le­ri­miz. 13 mil­yar do­lar­lık bir iş hac­mi­nin, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yak­la­şık 7-8 mil­yar do­lar­lık kıs­mı mal­ze­me ola­rak sa­tın alı­nı­yor. Tür­ki­ye'nin ve Türk sa­na­yi­ci­si­nin önü­nü aça­cak­tır. Ya­ni, iki­li an­laş­ma ol­ma­yan ül­ke­ler­le bu kü­çük so­ru­nun çö­zül­me­si ge­re­ki­yor. Ya­ban­cı bir fir­ma Tür­ki­ye'den iş­çi gö­tür­dü­ğü za­man bu so­run­lar ya­şan­mı­yor, on­la­ra ma­li­ye­ti çok dü­şük, ama, Türk iş­ve­re­ni gö­tür­dü­ğü za­man yüz­de 41'lik bir ma­li­yet ge­li­yor. Ben, he­pi­ni­zin tak­di­ri­ne su­nu­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım­dan, bu ko­nu­ya bir kez da­ha eğil­me­si­ni is­tir­ham edi­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum,

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 5 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci ve üçün­cü fık­ra­la­rı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş ve dör­dün­cü fık­ra­sı yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mış­tır.

"Bir yıl­lık ka­nunî ça­lış­ma sü­re­sin­den son­ra, ay­nı iş­ye­ri ve­ya iş­let­me­de ve ay­nı mes­lek­te ça­lış­mak üze­re, ça­lış­ma iz­ni­nin sü­re­si iki yıl da­ha uza­tı­la­bi­lir.

Üç yıl­lık ka­nunî ça­lış­ma sü­re­si­nin so­nun­da, ay­nı mes­lek­te ve di­le­di­ği iş­ve­re­nin ya­nın­da ça­lış­mak üze­re, ça­lış­ma iz­ni­nin sü­re­si üç yıl da­ha uza­tı­la­bi­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Na­il Ka­ma­cı, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­ma­cı. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de söz hak­kı al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, bu ya­sa­nın be­ni il­gi­len­di­ren en önem­li ta­raf­la­rın­dan bir ta­ne­si, mü­hen­dis ol­mam do­la­yı­sıy­la, ya­ban­cı mü­hen­dis ve mi­mar­la­rın Tür­ki­ye'de ça­lış­tı­rı­la­cak ol­ma­sı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, da­ha ön­ce­den bu Mec­lis­ten bir kez geç­ti ya­ban­cı dok­tor­la­rın Tür­ki­ye'de ça­lış­tı­rıl­ma­sıy­la il­gi­li ta­sa­rı. Da­ha son­ra ge­ri dön­dü. O za­man hükûme­te ait ko­nuş­ma­cı­la­rın söy­le­dik­le­ri ve­ya­hut da ik­ti­dar par­ti­si­ne ait ko­nuş­ma­cı­la­rın söy­le­dik­le­ri "Tür­ki­ye'de ye­te­ri ka­dar dok­tor yok, ol­ma­dı­ğı için, biz dı­şa­rı­dan, mu­hak­kak ya­ban­cı dok­tor ge­ti­re­ce­ğiz." an­la­mın­da söz­ler­di. An­cak, Tür­ki­ye'de­ki mü­hen­dis mik­ta­rı­na ve­ya mü­hen­dis sa­yı­sı­na bak­tı­ğı­mız za­man, böy­le bir du­ru­mun söz ko­nu­su ol­ma­dı­ğı­nı hep bir­lik­te gö­rü­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. He­le he­le Tür­ki­ye'nin gün­de­min­de iş­siz­li­ğin ve yok­sul­lu­ğun diz bo­yu ol­du­ğu gö­rül­dü­ğü za­man, bu­nun ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu, bu ta­sa­rı­nın ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu söy­le­mek için kâhin ol­ma­ya ge­rek yok. Tür­ki­ye'de şu an­da çı­ka­rıl­mak is­te­nen ya­say­la, 400 bin ta­ne mü­hen­di­sin ek­me­ği, pas­ta­sı pay­la­şıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu, ne­ye rağ­men bö­lüş­tü­rül­me­ye ça­lı­şı­lı­yor? Şu Mec­lis­te 62 ta­ne mü­hen­dis-mi­mar var. AKP Gru­bun­da 37 ta­ne mi­mar-mü­hen­dis var, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bun­da 25 ta­ne mü­hen­dis-mi­mar var. 62 ta­ne mü­hen­dis, ya­ni şu Mec­li­sin do­kuz­da 1'ini oluş­tu­ran mü­hen­dis ve mi­mar­lar, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ha­riç, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­na "Ha­yır." de­mi­yor­lar. He­le he­le da­ha bir­kaç gün ön­ce -ha­fı­za­la­rı­mız­da ta­ze- on ye­di ta­ne üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sı bu Mec­lis­ten geç­ti. On­dan ön­ce, yi­ne, on beş ta­ne üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sı Mec­lis­ten geç­ti. Top­lam otuz iki ta­ne üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li bu­ra­da bol bol övün­tü­ler din­le­dik. Bu­na rağ­men, dı­şa­rı­dan ya­ban­cı mü­hen­dis ve mi­mar ge­ti­ril­me­si­ne inat edil­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Bu ye­ni açı­la­cak üni­ver­si­te­ler­de ve ge­çen dö­nem­ler­de açıl­mış olan on beş ta­ne üni­ver­si­te­de, yi­ne mü­hen­dis­lik fa­kül­te­le­ri var, yi­ne mi­mar­lık fa­kül­te­le­ri var. Bu­na rağ­men bun­la­rın yet­me­di­ği söy­le­ni­yor ve Tür­ki­ye'de ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma­sıy­la il­gi­li ya­sa­nın önü açıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu an­da Tür­ki­ye'de ser­best ça­lı­şan 280 bin ta­ne mü­hen­dis, mi­mar ve bu­nun dı­şın­da da ka­mu­da ça­lı­şan mi­mar, mü­hen­dis var. Bun­la­rın sa­yı­sı bi­lin­mi­yor, çün­kü, Türk Mü­hen­dis ve Mi­mar Oda­la­rı Bir­li­ği­ne ka­mu­da ça­lı­şan mü­hen­dis­le­rin ka­yıt ol­ma zo­run­lu­lu­ğu yok. O an­lam­da, yak­la­şık 400 bin ta­ne mü­hen­dis ve mi­mar…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ül­ke­nin her­han­gi bir üc­ra kö­şe­sin­den çı­kan bir öğ­ren­ci, sa­de­ce kül­tür ka­zan­mak için üni­ver­si­te oku­mu­yor. Ay­nı şe­kil­de, hem kül­tür ve hem ko­lu­na bir bi­le­zik al­mak için, ya­ni mes­lek sa­hi­bi ol­mak için mü­hen­dis ve mi­mar olu­yor. "Aca­ba be­nim ai­le­min yok­sul­lu­ğun­dan, be­nim ai­le­min çek­ti­ği bu yok­sul­luk ıs­tı­ra­bın­dan ken­di­mi kur­ta­ra­bi­lir mi­yim?" di­ye mü­hen­dis ve mi­mar olu­yor­lar ve bir­çok­la­rı şu an­da da dev­let da­ire­si­ne gi­re­mi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir mü­hen­di­sin ve mi­ma­rın ça­lış­ma­sı, ser­best ça­lış­ma­sı ko­lay de­ğil­dir. Ne­den ko­lay de­ğil­dir? İlk se­ne baş­lar­ken, he­men si­gor­ta­sı, ver­gi­siy­le be­ra­ber, dev­le­te, ina­nıl­maz de­re­ce­ler­de ver­gi­ler­le baş­lar­sı­nız.

Yi­ne, ay­nı şe­kil­de, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ül­ke­de dev­let me­mur­lu­ğu­na baş­la­yan bir mü­hen­dis 1.250 ye­ni Türk li­ra­sıy­la baş­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım 8'in 1'in­den. Yi­ne, en iyi şe­kil­de 1'in 4'ün­den emek­li olan bir mü­hen­dis 1.350 Türk li­ra­sıy­la emek­li ol­ma dö­ne­mi­ne ge­li­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­nun an­la­mı şu: Hâlâ bi­zim ül­ke­miz­de ça­lı­şan mü­hen­dis­ler yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ça­lı­şır­ken, bu ül­ke­nin kay­nak­la­rı­nı ve­ya bu ül­ke­nin ka­za­nış­la­rı­nı baş­ka ül­ke­le­rin mü­hen­dis­le­ri­ne, mi­mar­la­rı­na pay­laş­tır­mak, ol­sa ol­sa bu ül­ke­ye ve Türk mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­ne iha­net et­mek­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın ge­rek­çe­si­ne bak­tı­ğı­mız­da, bu­nu as­lın­da çok açık bir şe­kil­de gör­me şan­sı­na sa­hi­biz. Di­yor ki: Ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt­le­rin kar­şı­lan­ma­sı, Türk va­tan­daş­la­rı­na is­tih­dam sağ­lan­ma­sı… De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­dan bi­raz ön­ce bah­set­tim, Tür­ki­ye'de mü­hen­dis­ler ve mi­mar­la­rın is­tih­dam sa­yı­sı­nı azal­ta­cak­sı­nız, art­tır­mak ay­rı, bu­nu azal­ta­cak­sı­nız. Ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt­ler ne? Bu, açık açık söy­len­me­miş. Kim­le­re ne ta­ah­hüt­ler et­tik de bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı çı­kar­ma ge­re­ği­ni du­yu­yo­ruz? Bu ül­ke­nin önün­de önem­li so­run­lar var iken, gü­ven­lik gi­bi, te­rör gi­bi so­run­lar var iken ne­den bu ya­sa ta­sa­rı­sı özel­lik­le ge­li­yor?

Şim­di, bu­nun­la il­gi­li geç­miş­te bir mil­let­ve­ki­li "Do­la­yı­sıy­la, biz, bu­ra­da, GATS so­nu­cun­da or­ta­ya çı­kan bir ka­nun ta­sa­rı­sı­nı gö­rü­şü­yo­ruz. Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le uyum bağ­lan­tı­sıy­la yü­rür­lü­ğe sok­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız bu ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de ko­nu­şu­yo­ruz ve gö­rü­şü­yo­ruz." de­miş ve çok doğ­ru söy­le­miş. Çok doğ­ru söy­le­yen de 1999 yı­lın­da Fa­zi­let Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan, bu kür­sü­den, bu­ra­da­ki Mec­lis sı­ra­la­rı­na ve Türk hal­kı­na ses­le­nen, şu an­da AKP'nin Dev­let Ba­ka­nı Ab­dül­la­tif Şe­ner. Sa­de­ce bu­nun­la ye­tin­me­miş, da­ha bir­çok ko­nu­la­rı bu­ra­da ko­nuş­muş ve söy­le­miş ve uyar­mış. GATS'ın ve IMF'nin bu ül­ke­ye ge­ti­re­ce­ği şey­le­ri, yan­lış­lık­la­rı koy­muş or­ta­ya. Ne hik­met­tir ki, bu­nu söy­le­yen­le­rin, da­ha son­ra ik­ti­dar ol­duk­la­rın­da, yi­ne ay­nı şe­kil­de baş­ka ül­ke­ler­den ge­len, de­ni­za­şı­rı ül­ke­ler­den ge­len ta­li­mat­la­rı bu Mec­lis kür­sü­sün­den "Bu ül­ke­nin iyi­li­ği için çı­ka­rı­yo­ruz." de­me­le­ri­ni hay­ret­le ve esef­le kar­şı­la­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Yi­ne, ay­nı şe­kil­de di­yor ki: "Mev­cut Hükûme­tin eko­no­mi po­li­ti­ka­sı ne­dir?' (DSP, MHP ve ANAP) Ala­ca­ğım ce­vap yok­tur. Ve­re­ce­ği­niz ce­vap ol­maz­sa, el­bet­te ül­ke­de gü­zel şey­ler ol­maz ve so­nun­da, hükûmet  IMF'ye tes­lim olur." di­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne Ab­dül­la­tif Şe­ner.

Yi­ne ay­nı şe­kil­de "IMF'den si­pa­riş yo­luy­la al­dı­ğı­nız prog­ram­la­rı uy­gu­la­mak su­re­tiy­le, ül­ke eko­no­mi­si­ni, Tür­ki­ye'nin ih­ti­yaç­la­rı­na gö­re de­ğil, Tür­ki­ye'nin dı­şın­da­ki ge­liş­miş ül­ke­le­rin ih­ti­yaç­la­rı­na gö­re şe­kil­len­di­re­bi­lir­si­niz." di­yor. Bu­nu söy­le­yen, şu an­da­ki Hükûme­tin eko­no­mi­den so­rum­lu dev­let ba­kan­la­rın­dan bi­ri de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu, ma­ale­sef, ül­ke­miz­de­ki iş­siz­li­ği azal­ta­cak de­ğil, art­tı­ra­cak en önem­li fak­tör­ler­den bir ta­ne­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben ge­çen gün bir nü­fus ida­re­si­ne git­tim. O ida­re­de, zi­ra­at mü­hen­di­si 683 YTL'ye ça­lı­şı­yor­du. Siz, bu ül­ke­de­ki bu in­san­la­rı, baş­ka ül­ke­le­rin, eği­tim­le­ri­ni yük­sek de­re­ce­de al­mış in­san­la­rıy­la, tek­nik do­na­nım­la­rıy­la, bu ül­ke­de­ki in­san­la­rı kar­şı­laş­tı­ra­cak­sı­nız ve on­lar­la bu ül­ke­de­ki in­san­la­rı ya­rış­tı­ra­cak­sı­nız. Ya­zık­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar! Ve bu ko­nu­da, as­lın­da, ne ka­dar GATS An­laş­ma­sı'na biz uyu­yo­ruz de­sek de baş­ka ül­ke­ler bu­na uy­mu­yor ar­ka­daş­lar. Bu GATS An­laş­ma­sı'na im­za atan yüz kırk al­tı ül­ke­nin içe­ri­sin­de ba­zı Av­ru­pa ül­ke­le­ri bu ko­nu­lar­da çe­kin­ce koy­muş­lar. De­miş­ler ki me­se­la, hiz­met­le­rin ser­best do­la­şı­mı, hem AB çer­çe­ve­sin­de hem de OECD bün­ye­sin­de sü­rü­yor, an­cak, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne bağ­lı ül­ke­ler, ki­mi alan­lar­da, ör­ne­ğin mi­mar­lık ve mü­hen­dis­lik hiz­met­le­rin­de sı­nır öte­si hiz­met ko­nu­sun­da çe­kin­ce koy­muş­lar­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ya­ni, ge­liş­miş ül­ke­ler, ken­di po­li­ti­ka­la­rı­nı, ken­di plan­la­rı­nı, ken­di va­tan­daş­la­rı­nı, ken­di eko­no­mi­le­ri­ni, ken­di ye­tiş­miş in­sa­nı­nı ko­ru­mak için bir­ta­kım ön­lem­ler al­mak is­ti­yor. Ee biz ne ya­pı­yo­ruz? Biz bu ül­ke­de, bu ül­ke­ye kat­ma de­ğer sağ­la­yan, bir­çok ün­lü mü­hen­dis ye­tiş­ti­ren ve bu­nun­la da… "Ba­raj­lar ya­pı­yo­ruz, yol­lar ya­pı­yo­ruz, baş­ka ül­ke­ler­den 70 mil­yar do­lar­lık in­şa­at ta­ah­hü­dü ya­pı­yo­ruz." di­ye övün­dü­ğü­müz bu ül­ke­nin mü­hen­dis­le­ri­ni ve bu ül­ke­de­ki bu se­vi­ye­ye gel­me­miş olan in­san­la­rı, baş­ka ül­ke­le­rin eği­ti­mi yük­sek in­san­la­rıy­la bu­ra­da ya­rış­tır­ma­ya ça­lış­tı­rı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu, hak ve ada­let de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar; bu, hak­ka­ni­yet öl­çü­sü de­ğil­dir. Bu an­lam­da, bu an­laş­ma­nın doğ­ru ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum ve 400 bin ta­ne mü­hen­di­se, ai­le­le­riy­le be­ra­ber 1,5 mil­yon ki­şi­yi tem­sil eden bu mü­hen­dis ca­mi­ası­na ya­pıl­mış bir ha­ka­ret ola­rak alı­yo­rum bu ta­sa­rı­yı. Çün­kü, bu ta­sa­rıy­la, siz, Tür­ki­ye'nin ger­çek­le­ri­ne uy­mu­yor­su­nuz, Tür­ki­ye'nin ka­pa­si­te­si­ni ta­şı­ya­mı­yor­su­nuz de­mek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, sa­de­ce baş­ka ül­ke­ler­den ge­len ya­sa­la­rı, ta­sa­rı­la­rı şey yap­mı­yo­ruz, ay­nı şe­kil­de, bu ül­ke­de­ki ör­güt­lü güç­le­rin, ma­ale­sef, et­kin­siz­leş­ti­ril­me­si için eli­miz­den ge­len ça­ba­yı gös­te­ri­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, bu­yu­run.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Bu ko­nu­da, AKP Hükûme­ti, geç­ti­ği­miz dört bu­çuk yıl içe­ri­sin­de iyi sı­nav ver­me­di ör­güt­lü güç­le­re kar­şı. Bu da Tür­ki­ye Mi­mar­lar Oda­sı Bir­li­ği­nin gü­cü­nü azalt­mak­tır ve gü­cü­nü en alt se­vi­ye­ye in­dir­mek­tir. Ama­cı­nız bu ol­sa ge­rek de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Yi­ne ay­nı şe­kil­de, yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ça­lı­şan mü­hen­dis­le­ri­mi­zin, baş­ka ül­ke­ler­den, az ge­liş­miş ül­ke­ler­den ge­len mü­hen­dis­ler­le kı­yas­lan­dı­ğı za­man, üc­ret­le­ri­ni da­ha  dü­şür­me­nin bir yo­lu ol­sa ge­rek bu ya­sa ta­sa­rı­sı.

Bu­nun için de bu ta­sa­rı­nın bu ül­ke­ye hiç­bir şey ver­me­ye­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ta­sa­rı­nın, önü­müz­de­ki dö­nem­ler­de, uma­rım, gö­rü­şül­me­den, tek­rar Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­de­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Ge­çen gün, bu­ra­da bir AKP ko­nuş­ma­cı­sı "Bu ül­ke­de 1 mil­yon 600 bin ki­şi var üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­da bek­le­yen. O ço­cuk­la­rı­mı­za ya­zık de­ğil mi?" di­yor­du.

FA­TİH ARI­KAN (Kah­ra­man­ma­raş) - Biz mi bi­rik­tir­dik ca­nım!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Evet, sen bi­rik­tir­din ve­ya siz­ler bi­rik­tir­di­niz, baş­ka­la­rı bi­rik­tir­di.

FA­TİH ARI­KAN (Kah­ra­man­ma­raş) - Ne mü­na­se­bet!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Bu sı­ra­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, Ana­va­tan Par­ti­sin­den, Doğ­ru Yol Par­ti­sin­den, Fa­zi­let Par­ti­sin­den gel­miş mil­let­ve­kil­le­ri var. Sen bi­rik­tir­me­diy­sen on­lar bi­rik­tir­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

FA­TİH ARI­KAN (Kah­ra­man­ma­raş) - Otuz se­ne ön­ce de 500 bin ki­şiy­di...

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Ana­va­tan ola­rak kal­dı­ra­ca­ğız üni­ver­si­te im­ti­ha­nı­nı, ra­hat ol.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, lüt­fen...

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - O yüz­den, 1 mil­yon 600 bin ki­şi­nin  üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­da bek­le­me­le­ri­ni en­gel­le­mek için üni­ver­si­te ku­ru­yor­sun. O za­man, on­la­rın da önü­nü aça­cak, iş, is­tih­dam sa­yı­sı­nı ar­tı­ra­cak ön­lem­ler al­mak bu Hükûme­tin gö­re­vi­dir, bu Par­la­men­to­nun gö­re­vi­dir.

Bu ya­sa ta­sa­rı­sı­na ret ve­re­ce­ği­mi be­lir­ti­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ma­cı.

FA­TİH ARI­KAN (Kah­ra­man­ma­raş) - Her yıl yüz­de 7,5 kal­kı­nı­yo­ruz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - İçi­niz­de Ana­va­tan Par­ti­li­ler var, Doğ­ru Yol Par­ti­li­ler var; on­la­ra bak, on­dan son­ra...

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Ana­va­tan­lı­lar bu ta­raf­ta.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, lüt­fen…

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Öz­can, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­can.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 4'ün­cü mad­de­si hak­kın­da Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dün An­ka­ra'da­ki bom­ba­la­ma ola­yın­da ha­in­le­rin, 6 ta­ne in­sa­nın ölü­mü­ne, 100'e ya­kın in­sa­nın da ya­ra­lan­ma­sı­na se­bep olan te­rör ha­re­ke­ti­ni kı­nı­yo­ruz. Bun­lar, in­san­lık düş­ma­nı; bun­lar, ül­ke­le­rin bir­li­ği­ni, kar­deş­li­ği­ni is­te­me­yen ha­in­le­rin ta ken­di­si­dir. Biz, ölen yurt­taş­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met di­li­yo­ruz, ya­ra­lı­la­ra şi­fa­lar di­li­yo­ruz. Gün bir­lik gü­nü, gün be­ra­ber­lik gü­nü, gün te­rö­rü la­net­le­me gü­nü ola­rak söy­lü­yo­ruz. Bu­gü­ne ka­dar in­san­lık düş­ma­nı olan bu te­rö­rün hiç kim­se­ye, hiç­bir top­lu­ma ya­ra­rı ol­ma­mış­tır, an­cak, ken­di ge­le­cek­le­ri­ni kan üze­rin­de ku­ran bu te­rö­rist ör­güt­ler ne­re­de var­sa, la­net­li­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rü­şül­mek­te olan 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'un 4'ün­cü mad­de­si, ta­nı­mın­dan da an­la­şıl­dı­ğı gi­bi, ya­ban­cı­la­rın bu ül­ke­de is­tih­dam edil­me­si ko­nu­sun­da.

Ül­ke­miz­de, bu­gün, yüz­de 20'nin üze­rin­de iş­siz var­ken, özel­lik­le tek­nik ele­man­la­rı­mı­zın, bu­gün üni­ver­si­te­yi bi­ti­re­rek iş ara­dı­ğı dö­nem­ler­de, eğer ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ver­di­ği­miz­de… El­bet­te ki doğ­ru­dur, Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı­na uy­gun­dur. Geç­miş­te de bi­zim iş­çi­le­ri­miz, baş­ta be­nim ba­bam da bir iş­çi ola­rak Al­man­ya'ya git­ti­ğin­de ih­ti­yaç ol­du­ğu için git­miş­ler­dir. Ama, bu­gün bak­tı­ğı­mız­da, ül­ke­miz­de bir sü­rü mü­hen­di­si­miz ve tek­nik ele­man­la­rı­mız iş arı­yor, aş arı­yor. Üni­ver­si­te­yi bin bir zor­luk­la bi­ti­ren bu mü­hen­dis­le­ri­mi­zin ve tek­nik ele­man­la­rı­mı­zın as­ga­ri üc­ret­le da­hi iş bul­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.

Bel­ki, is­ta­tis­tik­le­re gö­re, ba­kıl­dı­ğın­da yüz­de 11 ci­va­rın­da iş­siz­lik ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor­sa da, ma­ale­sef, Tür­ki­ye'de yüz­de 20'nin üze­rin­de iş­siz­lik var­dır ve bu­nu da gö­rü­yo­ruz. Va­tan­daş na­sıl ol­sa umu­du­nu kes­miş "Gi­dip de her­han­gi bir yer­den iş ara­ma­ya lü­zum yok, yıl­lar­dan be­ri mü­ra­ca­at et­ti­ği­miz hâlde ka­pı­lar ka­pa­lı." di­ye çok in­san­la­rın ser­ze­niş­le­ri­ni du­yu­yo­ruz.

Öy­le bir du­rum ki, mü­hen­dis­le­ri­mi­zin, bu­gün, ne­re­dey­se iş bu­la­maz du­rum­da ol­du­ğu­nu ve Millî Eği­tim­de sı­nıf öğ­ret­men­li­ği yap­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Eğer bun­lar tek­nik bir ele­man­sa, branş­la­rın­da ve on­lar­la il­gi­li dal­lar­da na­sıl fay­da­la­na­ca­ğı­mı­zın yol­la­rı­nı ara­mak zo­run­da­yız. Eğer ül­ke­mi­zin ger­çek­ten tek­nik ele­ma­na ih­ti­ya­cı var­sa, el­bet­te ki, ona, gel­me­si ve ça­lış­ma­sın­da biz se­vi­ni­riz, ama o alan yok ki, is­tih­dam ala­nı di­ye bir yer bı­ra­kıl­ma­dı, mev­cut­lar ka­pa­tıl­dı. Bu­gün üni­ver­si­te­yi bi­ti­ren tek­nik ele­man­lar, mü­hen­dis­le­ri­miz, ma­ale­sef as­ga­ri üc­ret­le da­hi iş bu­la­ma­mak­ta. Bun­lar böy­le olun­ca, biz, ya­ban­cı­la­rın ge­lip de ül­ke­miz­de, mü­hen­dis­le­rin, dok­tor­la­rın ve tek­nik ele­man­la­rın iş ara­ma­sı ve on­la­rın yo­lu­nu aç­ma­mız, bu­ra­da ya­şa­yan ve ger­çek­ten, evi­ni sa­tan, ai­le­si­nin ge­le­ce­ği­ni yok eden ve­li­le­rin ço­cuk­la­rı­nı, mü­hen­dis olan, tek­nik ele­man olan bu in­san­la­rı aç­lı­ğa mahkûm et­me­nin bir an­la­mı yok.

Bir ta­raf­ta da, bu­ra­da, dı­şa­rı­dan ge­tir­di­ği­miz tek­nik ele­man­lar­la bu­ra­da ya­şa­yan in­san­la­rın ve­ya iş bu­lan, is­tih­dam ala­nın­da ça­lı­şan mü­hen­dis­le­ri­miz ve tek­nik ele­man­la­rı­mı­zı da, aca­ba, biz da­ha ucuz üc­ret­le ça­lış­tı­ra­ca­ğız, siz­le­rin üc­re­ti­ni aşa­ğı­ya çe­ke­ce­ğiz di­ye bir he­sa­bın içe­ri­sin­de. Bun­lar doğ­ru de­ğil. Za­ten, ya­şam ko­şul­la­rı her ge­çen gün zor­laş­mış­tır ve bu­gün, as­ga­ri üc­re­tin -1 mil­yar li­ra, ki 1.000 li­ra ola­rak ka­bul et­ti­ği­miz­de ye­ni YTL ola­rak- yet­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Öy­le bir ko­nu­da, bak­tı­ğı­mız­da, tek­nik ele­man­la­rın, bir mü­hen­di­sin eğer as­ga­ri üc­ret­le de iş bu­la­mı­yor­sa, bun­la­ra çö­züm bul­mak zo­run­da­yız. Bun­lar­dan ka­ça­ma­yız. Bu in­san­lar bi­zim ço­cuk­la­rı­mız. Yıl­la­rı­nı ver­miş, umut­la­rı­nı kö­relt­me­ye hiç­bi­ri­mi­zin hak­kı yok­tur. Hükûmet ola­rak ve Par­la­men­to ola­rak bun­la­ra çö­züm bul­mak zo­run­da­yız.

"Tek­nik ele­man­la­rı­mız yok­tur." de­ni­li­yor. Tek­nik ele­man­la­rı­mız, ara ele­man­la­rın ye­tiş­me­si, ye­ni okul­la­rın, tek­nik okul­la­rı­mı­zın da­ha faz­la ço­ğal­tı­la­rak, özel­lik­le, pra­tik ko­nu­sun­da ye­tiş­ti­re­rek ça­ğın ge­rek­le­ri­ne uy­gun şe­kil­de ha­zır­la­ma­mız ge­re­kir.

Bu suç bu ço­cuk­la­rın de­ğil. Bu suç, bu­gün yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­zin, ik­ti­dar­la­rın su­çu­dur. Bu ka­dar bi­ri­ki­min, bu ka­dar iş­siz­li­ğin, bu ka­dar pe­ri­şan­lı­ğın so­nu­cu, bu in­san­lar, ma­ale­sef iş bu­la­ma­mak­ta. Bun­lar böy­le so­kak­ta iş­siz ge­zer­ken, ve­li­le­rin fe­ve­ra­nı­nı… Bil­mi­yo­rum, sa­yın ik­ti­da­rın yet­ki­li­le­ri, ve­li­ler ge­li­yor­dur si­ze ik­ti­dar ol­du­ğu­nuz için. Be­nim ço­cu­ğum iş­siz di­ye sor­mu­yor­lar mı? So­ru­yor­lar de­ğil mi? Ne di­yor­su­nuz? "Be­nim mü­hen­dis oğ­lum, bil­mem han­gi üni­ver­si­te­yi bi­ti­ren ço­cu­ğum iş­siz, bi­ze yar­dım­cı olun." de­di­ğin­de, ik­ti­da­rın, AKP'nin yö­ne­ti­ci­le­ri, sa­yın ba­kan­lar ve ik­ti­da­rın Par­la­men­to­sun­da bu­lu­nan de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu in­san­la­ra, bu ve­li­le­re siz­ler ne ce­vap ve­ri­yor­su­nuz? Öğ­ren­mek is­ti­yo­ruz. Ar­ka­daş­lar ge­li­yor bu­ra­da an­la­tı­yor­lar. San­ki, Tür­ki­ye'de her ta­raf toz­pem­be, her ta­raf­ta is­tih­dam ala­nı açıl­mış ki, iş­siz­lik yok, dı­şa­rı­dan tek­nik ele­man, iş­çi bu­la­lım di­ye bir çır­pı­nı­şın içe­ri­sin­de­si­niz. Bu ol­maz. Bu ül­ke­de ya­şa­yan in­san­la­rın ön­ce aş ve işi­ne sa­hip­len­mek zo­run­da­yız. Ona sa­hip­len­me­li­yiz ki, on­lar ge­le­ce­ği­miz, on­lar bu ül­ke­nin ge­le­cek­te yö­ne­ti­ci­le­ri­dir.

Mü­hen­dis oda­la­rın­dan sor­du­nuz mu, mi­mar oda­la­rın­dan sor­du­nuz mu? Tek­nik okul­lar­la il­gi­li, tek­nik mü­es­se­se­ler­le il­gi­li ne­ler sor­du­nuz ki, siz, ya­ban­cı iş­çi­le­rin… El­bet­te biz kar­şı de­ği­liz; eğer ih­ti­yaç var­sa, se­ve se­ve ça­lış­tır­ma­ya ha­zı­rız, ama bu­gün, ül­ke­miz­de­ki bu in­san­la­rı pe­ri­şan ede­rek… Siz ge­lin, bun­la­rı na­sıl ol­sa be­lir­li bir üc­ret­le ça­lış­tı­rı­yo­ruz, siz gel­di­ği­niz­de da­ha ucuz üc­ret ve­ri­riz ve ma­li­ye­ti aşa­ğı­ya… Ma­li­ye­ti aşa­ğı­ya dü­şü­re­cek baş­ka so­run­lar­la uğ­ra­şın. Ne­den bu ma­li­yet­ler yük­se­li­yor? Ne­den bu in­san­lar… Bu­gün, as­ga­ri üc­ret­le, tek­nik ele­man iş bul­mu­yor­sa, bu suç on­la­rın de­ğil, yö­ne­ti­ci­le­rin su­çu, ida­re­nin su­çu, Par­la­men­to­da ik­ti­dar olan ve Hükûme­tin su­çu­dur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, biz, Ana­va­tan Gru­bu ola­rak di­yo­ruz ki, bu üni­ver­si­te bi­ti­ren ve üni­ver­si­te ka­pı­sın­da bek­le­yen 1,5 mil­yo­nun üze­rin­de in­sa­nın ar­tık üni­ver­si­te­ye gir­me so­ru­nu yok. Ar­tık ben üni­ver­si­te oku­ya­ca­ğım di­yen her öğ­ren­ci­nin, her in­sa­nın hak­kı­dır. Bi­li­mi öğ­ren­mek bu in­san­la­rın hak­kı­dır, bun­la­rın önü­ne set çe­ke­mez­si­niz. Bun­la­ra set çe­ke­rek, Tür­ki­ye'de il­mi aşa­ğı­ya çe­ke­rek, bi­li­mi öğ­ren­me­nin önü­ne en­gel­ler ko­ya­rak ne­re­ye va­ra­ca­ğız? Bir ta­raf­ta üni­ver­si­te­le­re bu ko­nu­la­rı ge­ti­ri­yor­su­nuz, önü­ne da­ya­tı­yor­su­nuz, 1,5 mil­yon gen­ci­mi­zi umut­suz­lu­ğa sevk edi­yor­su­nuz; bir ta­raf­tan da, "Biz dı­şa­rı­dan tek­nik ele­man ge­ti­re­ce­ğiz." di­ye ya­sa çı­kar­ma­nın te­la­şı içe­ri­sin­de­si­niz. Bu ol­maz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, biz, ön­ce is­tih­dam alan­la­rı­mı­zı ge­niş­let­me­li­yiz ve bu in­san­la­rın bağ­rı­şı­na, ses­le­ni­şi­ne ve ge­le­ce­ği­ne umut ol­ma­nın yol­la­rı­nı ara­ma­lı­yız. Yok­sa, bu genç­le­ri­mi­zin, ar­tık, Tür­ki­ye'den ken­di­si­ni bir an ön­ce baş­ka ül­ke­le­re ka­ça­rak ken­di­le­ri­ne umut bul­ma­ya ça­lı­şan bu bi­rik­miş ener­ji­mi­zi yok sa­ya­ma­yız. Bu ço­cuk­lar bi­zim ço­cuk­la­rı­mız. Bu ço­cuk­lar ge­le­ce­ği­miz­dir. Bu ço­cuk­lar ül­ke­nin ida­re­si­ne el ko­ya­cak in­san­lar­dır. Ne­den bun­la­ra iş bul­ma­nın yol­la­rı­nı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, lüt­fen to­par­la­yın.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Baş­kan.

Evet, acı­mız bü­yük. Ger­çek­ten, bu ço­cuk­la­rın ıs­tı­ra­bı­nı bi­zim acı­mız ola­rak ka­bul edi­yo­ruz. Biz, genç­le­ri­mi­ze sa­hip çık­ma­lı­yız. Ge­le­ce­ği­mi­ze bun­lar el­bet­te ki hâkim ola­cak­tır. Tek­nik ele­man ola­rak, bil­gi ola­rak, bi­ri­kim ola­rak bü­tün hal­kı­mı­za iş bul­ma­nın, aş bul­ma­nın yol­la­rı­nı ara­ma­lı­yız. Yok­sa, so­kak­lar­da ölen, bir par­ça ma­rul par­ça­sı için ko­şup da tra­fik­ler­de ca­nı­nı kay­be­den o ço­cuk­lar bi­zim ço­cuk­la­rı­mız. Ne için çü­rük ma­rul­lar pe­şin­de ko­şup da tra­fik­te en­gel­le­ni­yor, öl­dü­rü­lü­yor, ölü­yor? Bun­lar bi­zim acı­la­rı­mız, bun­lar bi­zim ço­cuk­la­rı­mız. Bun­la­rı eğer ma­rul­la­ra ve­ya­hut da ar­tık­la­ra mahkûm eden zih­ni­yet, Tür­ki­ye'de, ar­tık, ik­ti­dar ol­ma­ma­lı­dır di­yo­ruz. Bu dü­şün­ce­ler­le bü­tün hal­kı­mı­za söy­lü­yo­ruz. 22 Tem­muz­da siz­le­re ders ve­re­cek­ler.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Han­gi par­ti adı­na ko­nu­şu­yor­sun?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Siz­ler o ma­rul ve o rö­gar­lar­dan dü­şen ço­cuk­la­rın he­sa­bı­nı 22 Tem­muz­da ve­re­cek­si­niz; bu­na ina­nı­yo­ruz, hal­kı­mız bu­na ina­nı­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Par­ti­ni söy­le, par­ti­ni. Han­gi par­ti adı­na?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ben Ana­va­tan­lı­yım, ge­le­cek­te de De­mok­rat Par­ti­li ola­ca­ğım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Da­ha son­ra ne ola­cak­sın?

BAŞ­KAN -  Sa­yın Ye­ni, lüt­fen…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ben hal­kın içe­ri­sin­de­yim. Sa­yın Ye­ni, ön­ce ken­di­ne bak.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ben AK Par­ti­li­yim.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Di­le­ğim ki, ge­le­cek­te, ar­tık, bi­zi sey­re­de­cek­sin, bu­ra­lar­da ol­ma­ya­cak­sı­nız.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Al­lah na­sip eder­se olu­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ye­ni…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bü­tün Mec­li­si, bü­tün hal­kı­mı­zı say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­can.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Da­ha par­ti­si bel­li de­ğil ada­mın.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Par­ti­miz bel­li. Ana­va­tan ve ge­le­cek­te de De­mok­rat Par­ti ola­rak Tür­ki­ye'nin…

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, lüt­fen…

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Meh­met Si­yam Ke­ri­moğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Ke­ri­moğ­lu.

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (Kırk­la­re­li) - Sa­yın Baş­kan, Ke­si­moğ­lu.

BAŞ­KAN - Ke­si­moğ­lu.

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (Kırk­la­re­li) - Sa­yın Baş­ka­nım, Ke­si­moğ­lu ola­rak dü­zelt­ti­ği­niz için te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ko­mis­yon ra­po­ru­nu in­ce­le­di­ği­miz za­man, İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu üye­si ola­rak be­nim "Usul yö­nün­den mu­ha­li­fim" no­tu­mu gö­re­cek­si­niz. Bu ne­den­le, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, ta­sa­rı­nın ko­mis­yo­na ge­liş usu­lüy­le il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 1 Ha­zi­ran 2006 ta­ri­hin­de­ki ga­ze­te­le­ri in­ce­le­di­ği­miz za­man "Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li üye­ler ko­mis­yo­nu terk et­ti­ler.", "Ol­du­bit­ti­ye kı­zan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­ler ko­mis­yo­nu terk et­ti­ler." gi­bi baş­lık­la­rı gör­dük. Bu­nun al­tın­da ya­tan te­mel ne­den şuy­du: İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na ge­len 31 Ma­yıs 2006 ta­rih­li top­lan­tı gün­de­min­de olan ko­nu­lar gö­rü­şül­me­ye baş­la­ma­dan ön­ce, top­lan­tı saa­tin­den sa­at­ler ön­ce ek gün­dem mad­de­si gel­di, ki, bu­gün bu­ra­da gö­rüş­tü­ğü­müz ta­sa­rıy­dı. Biz­ler, bu­na usul yö­nün­den iti­raz et­tik. Çün­kü, bu­na kat­kı ko­ya­bil­me­miz için Mec­li­sin yo­ğun ça­lış­ma tem­po­su içe­ri­sin­de fır­sat bu­la­ma­dı­ğı­mı­zı, do­la­yı­sıy­la kat­kı ver­me­mi­zin söz ko­nu­su ol­ma­dı­ğı­nı, bi­zim İç Tü­zük'ten kay­nak­la­nan hak­kı­mı­za say­gı gös­te­ril­me­si­ni ta­lep et­tik. An­cak, bu an­la­yı­şı gö­re­me­dik. Be­nim bu­ra­da vur­gu­la­mak is­te­di­ğim nok­ta, acil ne­den­ler­den do­la­yı ko­mis­yon gün­de­mi­ne ge­ti­ril­di bu ta­sa­rı, ama ta­rih 26 Ma­yıs 2006'ydı. Bu­nun ta­sa­rı­ya ge­li­şi­nin aci­li­ye­ti­ni an­lı­yo­rum, ama ara­dan ge­çen bir yı­lın ne­de­ni­ni an­la­ya­mı­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Uma­rım, yet­ki­li­ler bi­zi bu ko­nu­da ay­dın­la­ta­cak­lar­dır. Ale­la­ce­le ko­mis­yo­na ge­ti­ri­len ta­sa­rı Ge­nel Ku­ru­la in­di­ril­mek için ne­den bir yıl bek­le­di? Bu so­ru­mun ce­va­bı­nı me­rak edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, ba­kı­yo­ruz ya­sa ta­sa­rı­sı­na, mü­hen­dis­ler, mi­mar­lar, şe­hir plan­cı­la­rı bu ta­sa­rı­dan doğ­ru­dan et­ki­le­ni­yor­lar. Hem on­lar için hem de ül­ke­miz için çok önem­li bir de­ği­şik­lik, ama ge­lin gö­rün ki, AKP Hükûme­ti, ko­nu­nun doğ­ru­dan mu­ha­ta­bı olan ve yet­ki­le­ri bu de­ği­şik­lik­le bay­pas edi­len, dev­re dı­şı bı­ra­kı­lan Türk Mi­mar ve Mü­hen­dis­ler Oda­sı Bir­li­ği (TMMOB) yok­muş gi­bi dav­ra­nı­yor. TMMOB bu ta­sa­rı­nın ne­den ola­bi­le­ce­ği olum­suz­luk­la­rı an­la­ta­bil­mek için çır­pı­nı­yor. Yet­ki­li­le­ri, Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­nun 22 Ha­zi­ran 2006 ta­rih­li top­lan­tı­sı­na ka­tı­lı­yor­lar, çe­şit­li öne­ri­ler ge­ti­ri­li­yor, an­cak hiç­bi­ri dik­ka­te alın­mı­yor.

Şim­di, siz­le­re ve Hükûmet tem­sil­ci­le­ri­ne sa­mi­mi ve ce­va­bı­nı bek­le­di­ğim bir so­ru­yu yö­nelt­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sor.

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Bu ta­sa­rı ne­den çı­kar­tı­lı­yor? Bu ta­sa­rı kim­le­rin işi­ne ya­ra­ya­cak, hal­kı­mı­za ne fay­da­sı ola­cak? Bu so­ru­nun ce­va­bı­nı bek­li­yo­rum.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Ve­re­ce­ğim bi­raz­dan.

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Tu­tan, ce­va­bı­nı­zı kür­sü­den, ben ve bü­tün ar­ka­daş­la­rım dik­kat­le din­le­ye­ce­ğiz.

Ta­sa­rı­nın içe­ri­ği­ne ba­kı­yo­ruz; ta­sa­rı, hu­kuk­sal, bi­lim­sel, tek­nik ve her tür­lü mad­di te­mel­den yok­sun de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, is­ta­tis­tik­le­re ba­kı­yo­ruz; açık ve net; ül­ke­miz­de­ki mi­mar­lar, mü­hen­dis­ler ve şe­hir plan­la­ma uz­man­la­rı­nın tam yüz­de 25'i iş­siz ya da mes­le­ği dı­şın­da iş­ler­de ça­lı­şı­yor, ya­ni iş arı­yor de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, iş arı­yor. Şim­di, bu ta­sa­rı ya­sa­la­şır­sa, ya­ban­cı mi­mar­lar ve mü­hen­dis­ler­le hak­sız bir re­ka­bet or­ta­mı­nın oluş­ma­sı­nın so­nuç­la­rı na­sıl ta­mir edi­le­cek de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım?

Ta­sa­rı­nın en bü­yük sa­kın­ca­la­rın­dan bi­ri, mes­le­ki ve aka­de­mik ye­ter­li­lik pro­se­dü­rü­nün kal­dı­rı­lı­yor ol­ma­sı. Tür­ki­ye'de ça­lış­mak is­te­yen ya­ban­cı bir mi­mar ya da mü­hen­di­sin dip­lo­ma­sı­nın denk­li­ği YÖK, mes­le­ki ye­ter­li­li­ği de TMMOB ta­ra­fın­dan de­net­le­ni­yor­du. Pe­ki, ne ka­dar sü­rü­yor­du bu sü­reç? Bir ay. Bu du­rum­da, de­mek ki ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­sin­de yer alan "…ya­ban­cı uy­ruk­lu­lar­dan aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik­le­ri­ne iliş­kin bel­ge­le­rin is­ten­me­si, dip­lo­ma denk­lik pro­se­dü­rü­nün ge­re­ği ve mes­lekî ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da il­gi­li mer­ci­le­rin gö­rü­şü­nün so­rul­ma­sı, ça­lış­ma iz­ni­nin ve­ril­me­si sü­re­si­ni uzat­mak­ta­dır." ifa­de­sin­de sü­re uzat­mak­tan ka­sıt yal­nız­ca bir ay­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu bir ay­dan fe­ra­gat edi­le­rek ka­za­nıl­mak is­te­ni­le­nin ne ol­du­ğu­nu ben an­la­ya­ma­dım, ama bu bir ay­dan vaz­geç­me­nin ül­ke­mi­ze ve söz ko­nu­su mes­lek men­sup­la­rı­na ne gi­bi za­rar­lar ge­ti­re­bi­le­ce­ği­ni çok iyi bi­li­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dip­lo­ma denk­lik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik in­ce­le­me­le­ri ya­pı­lır­ken bi­le…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­si­moğ­lu, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MEH­MET S.  KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…sah­te  bel­ge­ler­le ül­ke­miz­de ça­lış­mak için baş­vu­ran ki­şi­le­rin sa­yı­sı hiç de az de­ğil. Siz, tüm de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­nı or­ta­dan kal­dır­mak is­ti­yor­su­nuz. Bu­na an­lam ver­mek ger­çek­ten müm­kün de­ğil. Bu­ra­da ça­lış­mak is­te­yen ya­ban­cı­la­rı na­sıl de­net­le­ye­cek­si­niz? Bu­na iliş­kin so­mut bir pla­nı­nız, bir ça­lış­ma­nız var mı?

Üs­te­lik çok önem­li bir nok­ta da­ha var sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri: Siz, söz ko­nu­su ki­şi­le­ri ça­lış­ma iz­ni pro­se­dü­rü­nün dı­şın­da bı­ra­kı­yor, ça­lış­ma iz­ni al­ma­dan bir yıl­lık ön izin ve­ri­yor­su­nuz ve on­la­ra, ken­di ül­ke­le­rin­den al­dık­la­rı dip­lo­ma­la­rı, mes­le­ki bel­ge­le­ri­nin no­ter tas­dik­li çe­vi­ri­le­ri­ni Ba­kan­lı­ğa sun­ma­la­rı kar­şı­lı­ğın­da ge­çi­ci bir izin bel­ge­si ve­ri­yor­su­nuz. Bun­lar bir yıl bo­yun­ca baş­ka bir iz­ne, de­ne­ti­me ta­bi tu­tul­mu­yor. Bir yıl son­ra ça­lış­ma iz­ni için baş­vu­run­ca de­ne­tim baş­lı­yor. Ha­di bel­ge­le­rin doğ­ru­lu­ğu­nu bir ya­na bı­ra­ka­lım. Pe­ki -pek çok pro­je bir­kaç ay­da ta­mam­la­nı­yor- söz ko­nu­su ya­ban­cı ki­şi­ler ge­lip üç ay ça­lı­şıp ge­ri dö­ne­bi­lir, üç ay son­ra ge­lip ye­ni­den baş­ka bir pro­je­de ça­lı­şa­bi­lir, siz de bun­la­rı hiç­bir şe­kil­de de­net­le­ye­mez­si­niz.

Pe­ki, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ve Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin bi­zim ül­ke­mi­ze uy­gu­la­dı­ğı şart­la­ra bir ba­ka­lım sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri: Türk mü­hen­dis­le­ri, mi­mar­la­rı ne ya­pı­yor? Alı­yor dip­lo­ma­sı­nı, o ül­ke­nin ül­ke­miz­de­ki YÖK'ün mu­adi­li olan bir ku­ru­ma gö­tü­rü­yor, ön­ce denk­li­ği­ni  bel­ge­le­ti­yor, ar­dın­dan il­gi­li mes­lek oda­sı­na baş­vu­rup onun aça­ca­ğı sı­nav­da ba­şa­rı gös­te­re­rek ye­ter­lik ser­ti­fi­ka­sı al­ma­sı ge­re­ki­yor. AB ül­ke­le­ri ser­best do­la­şı­ma ya­na­şı­yor mu? Ha­yır. Bi­zim mü­hen­dis­le­ri­mi­zin, mi­mar­la­rı­mı­zın mes­le­ki ye­ter­lik bel­ge­le­ri­ni bi­le be­ğen­mi­yor­lar, bir de on­la­rı sı­na­va ta­bi tu­tu­yor­lar. Kar­şı­lık­lı eşit­lik var mı? Şim­di bu uy­gu­la­ma hak­sız re­ka­be­te yol aç­ma­ya­cak mı sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri? Bu uy­gu­la­ma ül­ke­mi­zi ya­ban­cı­lar için bir cen­net, ama ken­di hal­kı için bir ce­hen­nem hâli­ne ge­ti­re­cek sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ke­sil­di)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ke­si­moğ­lu.

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ya­ni, tüm bun­lar göz önü­ne alın­dı­ğın­da, bu ta­sa­rıy­la önü­mü­ze ge­ti­ri­len bu ça­lış­ma iz­nin­den mu­afi­yet ve ge­çi­ci izin bel­ge­si ne hal­kı­mı­zın, mü­hen­dis­le­ri­mi­zin, mi­mar­la­rı­mı­zın çı­kar­la­rıy­la ne de ulu­sal çı­kar­la­rı­mız­la uyuş­ma­mak­ta­dır. Üs­te­lik AB ül­ke­le­rin­de­ki, dün­ya­nın her ye­rin­de­ki mev­zu­at­tan fark­lı­dır, ay­kı­rı­dır.

Sö­zün kı­sa­sı, AKP Hükûme­ti, yok sa­ya­rak her alan­da yap­tı­ğı gi­bi bu alan­da da hal­kı­mı­zın aley­hi­ne ya­sa ta­sa­rı­la­rı ha­zır­lı­yor, bun­lar­da ya uy­gu­la­ma­ya gel­me­den ba­şı­mı­za be­la olu­yor ya Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız­dan ge­ri dö­nü­yor ya da Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce ip­tal edi­li­yor.

Ba­kın, yi­ne çok emi­nim ki, ül­ke­miz ve hal­kı­mız açı­sın­dan ya­ra­ta­ca­ğı olum­suz so­nuç­lar bu ka­dar açık ol­ma­sı­na rağ­men, siz sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin mü­ba­rek par­mak­la­rıy­la bu ta­sa­rı ka­bul edi­le­cek, ama ina­nı­yo­rum, yar­gı du­va­rın­dan ge­ri­ye dö­ne­cek de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

Sa­yın Baş­ka­nım, hoş­gö­rü­nüz­den do­la­yı siz­le­re te­şek­kür edi­yo­rum, yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ke­si­moğ­lu.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ay­nı za­man­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 5- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 7 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 7- Ba­ğım­sız ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­ra, Tür­ki­ye'de en az beş yıl ka­nunî ve ke­sin­ti­siz ola­rak ika­met et­miş ol­ma­la­rı şar­tıy­la ba­ğım­sız ça­lış­ma iz­ni ve­ri­le­bi­lir. Bu de­ğer­len­dir­me ya­pı­lır­ken, en az on ki­şi­lik yer­li iş­gü­cü is­tih­da­mı sağ­la­yan­lar­da bu şart aran­maz."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Bay­ram Me­ral, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Me­ral.

CHP GRU­BU ADI­NA BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; 1225 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın 5'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, An­ka­ra'da dün mey­da­na ge­len ve 6 va­tan­da­şı­mı­zın ha­ya­tı­nı kay­bet­ti­ği, bir­çok va­tan­da­şı­mı­zın da ya­ra­lan­dı­ğı olay he­pi­mi­zi ya­kın­dan üz­müş­tür. Bu ola­ya se­bep ve­ren, in­san düş­ma­nı, ser­vet düş­ma­nı, va­tan düş­ma­nı ha­in­le­ri nef­ret­le kı­nı­yo­rum. Ay­rı­ca, Hakk'ın rah­me­ti­ne ka­vu­şan va­tan­daş­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, ya­ra­lı ar­ka­daş­la­rı­mı­za da şi­fa di­li­yo­rum.

Ay­rı­ca, ya­kın bir ta­rih­te kay­bet­ti­ği­miz Sam­sun Mil­let­ve­ki­li de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız Se­zai Ön­der'i de rah­met­le anı­yo­rum, ke­der­li ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir­çok mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım bu ya­say­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­ni di­le ge­tir­di­ler. Bi­li­yo­ruz ki bu ya­sa­yı Av­ru­pa Bir­li­ği is­te­mek­te­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin is­te­di­ği ya­sa­la­rı AK Par­ti Gru­bu apar to­par ge­ti­rir ve dört eliy­le de sa­rı­lır ya­sa­nın çık­ma­sı için. Bu da bu­nun bir ese­ri­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir ko­nu­yu özel­lik­le bil­gi­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum: El­bet­te ki Tür­ki­ye bü­yük bir ül­ke­dir, dün­ya­da­ki ge­liş­me­le­re gö­zü­nü ka­pa­ya­cak, gö­zü­nü yu­ma­cak de­ğil­dir. "Bü­tün ül­ke­ler­de Türk iş­çi­si ça­lı­şı­yor." de­di ar­ka­daş­la­rı­mız, doğ­ru­dur. Bi­zim ül­ke­miz­de de el­bet­te ki iş­çi ça­lı­şa­cak­tır, ama biz ya­sa çı­kar­dı­ğı­mız za­man her şey­den ön­ce ül­ke çı­kar­la­rı­nı ön plan­da tut­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz, ama gö­re­bil­di­ği­miz ka­da­rıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­say­la da bü­yük ta­viz­ler ve­ril­mek­te­dir. Bu ko­nuy­la il­gi­li si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin dü­şün­ce­le­ri dik­ka­te alın­ma­mış­tır. Türk Mü­hen­dis ve Mi­mar Oda­la­rı­nın bu­nun­la il­gi­li çok en­di­şe­si var­dır ve bu­nu bir ya­zıy­la siz­le­re de biz­le­re de bil­dir­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Be­nim, bir ko­nu yi­ne ka­fa­mı son de­re­ce ra­hat­sız et­mek­te­dir. Bi­li­yo­ruz, Tür­ki­ye'nin en önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri­si iş­siz­lik­tir ve Tür­ki­ye'de gel­di­niz ge­le­li bir çi­vi ça­kıl­ma­mış­tır. İş­siz­li­ği ön­le­yi­ci, yok­sul­lu­ğu ön­le­yi­ci, aç­lı­ğı ön­le­yi­ci Hükûme­ti­niz ta­ra­fın­dan ye­ter­li bir ted­bir alın­ma­mış­tır ve ül­ke­de bir çi­vi ça­kıl­ma­mış­tır. Her ney­se ki ümi­di bü­tün dış kay­nak­lı ser­ve­te bağ­la­dık, ya­tı­rı­ma bağ­la­dık.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, siz­ler de bi­li­yor­su­nuz, "Ya­ban­cı ser­ma­ye, ya­ban­cı ser­ma­ye ge­li­yor." Doğ­ru­dur! Ne ya­pı­yor ya­ban­cı ser­ma­ye, ge­li­yor? Sa­hil­le­ri­miz­de en gü­zel ar­sa­la­rı, en gü­zel bi­na­la­rı alı­yor, li­man­la­rı­mı­zı alı­yor. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı Mer­sin Li­ma­nı'nı sa­tar­ken "Ne ol­du? Li­ma­nı al­dı gö­tür­dü mü?" de­di. Hiç­bir şey gö­tür­mü­yor, ama üze­rin­de de otu­ru­yor, is­te­di­ği ta­sar­ru­fu ya­pı­yor, is­te­di­ği şe­kil­de iş­le­ti­yor. Şim­di ne ya­pı­yo­ruz? Bu gi­bi iş yer­le­ri­ne di­yo­ruz ki: "Siz iş­çi­ni­zi de ge­ti­rin, bu­ra­da ça­lış­tı­rın."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da üni­ver­si­te­ler aç­tık. Üni­ver­si­te açı­lan il­ler­de ha­lay­lar çe­kil­di. Çok gü­zel. Bu üni­ver­si­te­yi bi­ti­ren genç­le­rin on­dan son­ra ne ya­pa­ca­ğı­na da­ir al­dı­ğı­nız bir ted­bir var mı? Mü­hen­dis­le­rin as­ga­ri üc­ret­le iş ara­dı­ğı­nı bil­mi­yor mu­su­nuz? Ne ya­pı­yor­su­nuz bu Tür­ki­ye'de? Mü­hen­dis as­ga­ri üc­ret­le iş arar­sa, zi­ra­at mü­hen­di­si bil­mem ne­re­de ça­lı­şır­sa, ve­te­ri­ner ne­re­de ça­lı­şır­sa… Üni­ver­si­te aç­tık, va­tan­da­şı ik­na et­tik, ha­lay çek­tir­dik, se­çim­de de oy ala­ca­ğız! Bu­na ne der­ler bi­li­yor mu­su­nuz? "Ka­ra­man'ın ko­yu­nu, son­ra çı­kar oyu­nu." O genç, üni­ver­si­te­yi bi­tir­dik­ten son­ra dip­lo­may­la ge­lir ka­pı­nın önü­ne. On­dan son­ra ne ol­du? "Sa­na iş bul­mak zo­run­da mı­yım?" di­ye­cek­si­niz. Ha­ni Sa­yın Baş­ba­kan der ya: "Pa­ra bat­tıy­sa, ba­na mı sor­dun ya­tır­dın?" Ya­rın da di­ye­cek­si­niz ki: "Ba­na mı sor­dun, oku­dun?" De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­lar ül­ke­yi sı­kın­tı­ya, ül­ke­yi bu­na­lı­ma gö­tü­rü­yor.

Bu­gün genç­le­rin hâli­ni gö­rü­yo­ruz, siz de gö­rü­yor­su­nuz. Ne ya­pı­yor ya­ban­cı ser­ma­ye, ge­li­yor? Ban­ka­la­rı alı­yor. Ga­ran­ti Ban­ka­sı­nı al­dı, Fi­nans­ban­kı al­dı, Dış­bank'ı al­dı, Türk Te­le­kom'u al­dı. Yü­rek­ler acı­sı! Umu­yo­rum ki ci­ğe­ri­niz sız­lı­yor­dur si­zin de. İki yıl­lık kârı­na, iki yıl­lık kârı­na Tür­ki­ye'nin en bü­yük mü­es­se­si­ni bi­ri­le­ri­ne sat­tı­nız, dost­la­rı­na ka­pa­lı ka­pı­lar ar­ka­sın­da sat­tı­nız, yurt dı­şın­da sat­tı­nız. Bu­nun he­sa­bı­nı bu­ra­da da ve­re­cek­si­niz, mey­dan­da da ve­re­cek­si­niz, o dün­ya­da da­ha ağı­rı­nı ve­re­cek­si­niz. "Tü­yü bit­me­miş ye­ti­min hak­kı­nı ko­ru­ya­ca­ğız" di­ye gel­di­niz, tü­yü bit­me­miş ye­ti­min hak­kı­nı bı­ra­kı­nız yurt için­de bi­ri­le­ri­ne ta­lan et­tir­me­yi, yurt dı­şın­da bi­le ta­lan et­ti­ri­yor­su­nuz.

Ba­şak Si­gor­ta­yı sat­tı­nız ve Te­ke­li, iç­ki bö­lü­mü­nü sat­tı­nız 292 mil­yo­na. Bu­nun yüz­de 90'ı, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 800 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. Ki­me sat­tı­nız, o ki­me sat­tı? So­ru­yo­rum ben, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak so­ru­yo­rum: Ki­me sat­tı­nız, o ka­dar kârla ki­me sat­tı?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­lar yap­tı­ğı­nız eser­ler. Ne ol­du bu­ra­da? Bin­ler­ce in­san işin­den ol­du. Şim­di ne olu­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bir ta­raf­tan iş­siz­ler had saf­ha­da, bir ta­raf­tan Te­kel­de­ki fab­ri­ka­la­rı dur­dur­du­nuz, ya­ban­cı tü­tün Tür­ki­ye'ye ge­li­yor, ya­ban­cı si­ga­ra üre­ti­yor, bi­zim Te­kel­de­ki iş­çi­ler de boş otu­ru­yor, fab­ri­ka da ora­da ka­pa­lı du­ru­yor. Bun­la­rı yap­tı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bun­lar şu an­da gö­zü­mü­zün önün­de olan olay­lar. Bir Al­lah'ın ku­lu, "ha­yır, böy­le de­ğil­dir" di­ye­cek var mı içi­niz­de?

Pet­rol Ofi­si­ni sat­tı­nız. Ku­şa­da­sı'nı, çok gü­zel, bi­li­yor­su­nuz, dos­tu­nuz Ofer'e sat­tı­nız, ay­nen PET­KİM'i, TÜP­RAŞ'ı al­dı­ğı gi­bi de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Çi­men­to fab­ri­ka­la­rı sa­tıl­dı, te­le­viz­yon ka­nal­la­rı sa­tıl­dı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ve pa­ra gel­di, bor­sa­da oy­na­dı, ka­zan­dı ve git­ti.

Şim­di, muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, bun­lar, hep bir­lik­te gör­dü­ğü­müz ko­nu­lar­dır. Bir iş ka­pı­sı aç­tı­nız, üret­ti mü­hen­di­si­niz, üret­ti iş­çi­niz, ka­zan­dı emek­li­niz. Bu­na "ha­yır" di­yen var mı? Si­zi al­kış­la­rız. Bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­ka­nım ko­nu­şur­ken de­di ki: "Efen­dim, iş­te, harp sa­na­yi­sin­de ve­sa­ire­sin­de de ça­lı­şan in­san­lar var." Ba­kı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir za­man­lar tank­la­rın ta­mi­ri­ni, bu ka­dar mü­hen­di­si­miz var­ken bu ka­dar tek­nik va­sıf­lı iş­çi­miz var­ken, Tür­ki­ye'de­ki tank­la­rın ta­mi­ri­ni İs­ra­il'e ver­di­ler, İs­ra­il­li iş­çi­ler gel­di, bu tank­la­rın ta­mi­ri­ni yap­tı. Be­nim mü­hen­di­sim, be­nim tek­nik va­sıf­lı iş­çim, be­nim tek­ni­ke­rim bun­la­rı ya­pa­mı­yor­sa, o za­man, bu okul­la­rı ni­ye açı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bun­la­ra ne ge­rek var? Ya­ni, o genç­le­ri­mi­ze okul açı­yor­sak ça­lış­tı­ra­ca­ğız, bun­la­rın üret­ken vas­fı­nı gö­re­ce­ğiz. Yok­sa, okul aç­tım, bi­tir­di, gel­di, on­dan son­ra ne ol­du; iş yok!..

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, el­bet­te ki dün­yay­la iliş­ki­le­ri­miz sü­re­cek­tir. Ama, şim­di, bu ya­sa­ya ba­kı­yo­ruz, Av­ru­pa Bir­li­ği mi bi­ze ka­tı­la­cak biz mi Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ka­tı­la­ca­ğız! Bir za­man­lar Kı­zı­lay Mey­da­nı'nda ha­vai fi­şek­ler at­tı­nız. Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­ri­yor­duk. Genç­ler gi­di­yor, iş bu­lu­yor­du. Ne ol­du sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri? Ne ol­du o ha­vai fi­şek­ler, ne ol­du Av­ru­pa Bir­li­ği? Bu ka­da­rı faz­la de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­da­rı faz­la! Av­ru­pa Bir­li­ği bu­nu is­ti­yor, Kıb­rıs'ı is­ti­yor, ona "evet"; Ku­zey Irak'ı is­ti­yor, ona "evet"; "Ka­pı­la­rı­nı­zı aça­cak­sı­nız, as­ke­rim ge­le­cek." di­yor, ona "evet" Si­zin ka­zan­dı­ğı­nız ne?

Ak­lı­ma ne gel­di bi­li­yor mu­su­nuz? Azer­bay­can'lı bir ba­kan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Me­ral.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Bir pa­zar­lık söz ko­nu­su ol­muş. Ba­kan so­nun­da de­miş ki: "Hep­si gü­zel hep­si yah­şi, ama bu­ra­da be­nim özü­mün çı­ka­rı ne­dir?" Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hep­si gü­zel de Tür­ki­ye'nin bu­ra­da ka­zan­dı­ğı ne­dir? Bu­nu izah eder mi­si­niz? Va­tan­daş da me­rak edi­yor. Ne­ye ben­zi­yor bi­li­yor mu­sun? Ço­cuk­lu­ğum­da ba­zen Âşık Ga­rip'in ki­ta­bı­nı okur­dum. Ha­lep'ten çı­kar­ken de­miş ki: "İş­te gel­dim gi­di­yo­rum, şen ola­sın Ha­lep şeh­ri."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, siz de gel­di­niz gi­di­yor­su­nuz, emek­li­nin yü­zü­nü gül­dü­re­me­di­niz, çift­çi­nin yü­zü­nü gül­dü­re­me­di­niz, çift­çi­nin yü­zü­nü gül­dü­re­me­di­niz, iş­çi­nin yü­zü­nü gül­dü­re­me­di­niz, iş­si­ze iş bu­la­ma­dı­nız. İş­te, siz de gel­di­niz gi­di­yor­su­nuz, yo­lu­nuz açık ol­sun.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Me­ral.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­nı söz is­te­yen Ali Rı­za Gül­çi­çek, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) - Vaz­geç­tim, ko­nuş­mu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

6'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 6- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 8 in­ci mad­de­si­nin baş­lı­ğı "İs­tis­nai hal­ler­de ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­si" şek­lin­de, bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a), (b) ve (d) bent­le­ri ise aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş ve ay­nı fık­ra­ya aşa­ğı­da­ki bent ek­len­miş­tir.

"a) Bir Türk va­tan­da­şı ile ev­li olan ve ev­li­lik bir­li­ği için­de Tür­ki­ye'de ika­met eden ve­ya bir Türk va­tan­da­şı ile en az üç yıl ev­li kal­dık­tan son­ra ev­li­li­ği so­na er­mek­le bir­lik­te Tür­ki­ye'de ika­met et­me­ye de­vam eden ya­ban­cı­la­ra,

b) Seç­me hak­kı­nı kul­lan­mak su­re­tiy­le Türk va­tan­daş­lı­ğı­nı kay­be­den­ler ve bun­la­rın ço­cuk­la­rı­na,"

"d) Yet­ki­li mer­ci ta­ra­fın­dan mül­te­ci, sı­ğın­ma­cı ve mu­ha­cir sta­tü­sü ve­ri­len ya­ban­cı­la­ra,"

"ı) İs­tih­dam edi­le­cek ki­lit per­so­nel ni­te­li­ğin­de­ki ya­ban­cı­la­ra,"

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ali Rı­za Gül­çi­çek, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gül­çi­çek.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 6'ncı mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, dün Ulus Ana­far­ta­lar Çar­şı­sı'nda mey­da­na ge­len te­rö­rist sal­dı­rı­dan do­la­yı üzün­tü­le­ri­mi bil­di­rir, ya­şam­la­rı­nı yi­ti­ren yurt­taş­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met, ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı, ya­ra­lı­la­rı­mı­za da acil şi­fa­lar di­le­rim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de­ki ça­lış­ma­la­rı, 2003 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'la ye­ni baş­tan dü­zen­len­miş­tir. An­cak, Ka­nun'un uy­gu­lan­ma­sı sı­ra­sın­da, ön­ce­den ön­gö­rül­me­yen so­run­lar­la kar­şı­la­şıl­mış­tır.

AKP Hükûme­ti ta­ra­fın­dan ya­pı­lan ya­sa­lar, ön­ce­den, mu­ha­le­fe­tin, de­mok­ra­tik kit­le ör­güt­le­ri­nin gö­rü­şü alın­ma­dan Ge­nel Ku­rul­da ya­pıl­ma­ya ça­lı­şıl­dı­ğı için, Mec­lis­te, ya­sa­lar, an­cak bir­kaç kez gö­rü­şül­dük­ten son­ra ya da ye­ni­den ek­sik­lik­le­riy­le gün­de­me ge­le­rek çı­ka­rıl­mış­tır.

Bu ya­sa da di­ğer ya­sa­lar gi­bi Av­ru­pa Bir­li­ği ta­ra­fın­dan ıs­mar­la­ma bir ya­sa ise bu ta­lep­te bu­lu­nan Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri, yurt dı­şın­da ya­şa­yan 4,5 mil­yon va­tan­da­şı­mı­zın sos­yal ve kül­tü­rel alan­da­ki eği­tim, iş­siz­lik, oy kul­lan­ma, ser­best do­la­şım, ai­le bir­le­şi­mi, otur­ma iz­ni gi­bi hak­la­rın­da da du­yar­lı ol­ma­lı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AKP Hükûme­ti­nin hiç kim­se­ye da­nış­ma­dan yap­tı­ğı ya­sa­lar, Mec­lis­te bir­kaç kez gö­rü­şü­le­rek za­man kay­bı­na yol aç­mak­ta­dır. AKP Hükûme­ti­nin se­çi­me beş ka­la yap­tı­ğı bu de­ği­şik­lik­le­rin -tar­tış­ma­sız ve kı­sa bir za­man­da ya­pıl­dı­ğı için- ül­ke ya­ra­rı­na ol­ma­dı­ğı­nı ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı im­za­la­yan Av­ru­pa Kon­se­yi­ne üye ül­ke­ler, özel­lik­le, in­san hak­la­rı, te­mel hak ve öz­gür­lük­ler ve ça­lış­ma ya­şa­mıy­la il­gi­li dü­zen­le­me­le­ri yap­mak zo­run­da­dır. Hiç­bir ırk, renk, cin­si­yet, si­ya­sal gö­rüş, ulu­sal soy ve­ya sos­yal kö­ken ayı­rı­mı gö­zet­mek­si­zin, sos­yal hak­lar­dan ya­rar­lan­ma hak­kı­nın sağ­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni göz önü­ne ala­rak, ül­ke­miz­de ya­şa­yan ya­ban­cı­la­ra yö­ne­lik dü­zen­le­me­ler za­ma­nın­da ve ge­cik­me­den ya­pıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, göç­men­le­rin, sos­yal, eko­no­mik ve si­ya­si ya­şa­ma ak­tif ka­tı­lı­mı­nı teş­vik için po­li­ti­ka­lar ge­liş­ti­ril­me­li­dir. Sos­yal is­tik­rar ve ba­rı­şın te­mel fak­tör­le­ri ola­rak kül­tü­rel fark­lı­lık­lar, say­gı­yı teş­vik edi­ci ön­lem­ler alın­ma­lı­dır. Göç­men­le­rin ça­lış­ma ve otur­ma izin­le­ri, ço­cuk­la­rı­nın eği­tim, sos­yal ve kül­tü­rel hak­la­rı ko­run­ma­lı ve ko­lay­laş­tı­rı­cı ön­lem­ler alın­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye, hem göç alan ül­ke hem göç ve­ren ül­ke ko­nu­mun­da­dır, ay­rı­ca bir tran­sit ül­ke ko­nu­mun­da­dır. Ül­ke­miz­de bu­lu­nan ya­ban­cı­la­rın sos­yal ve kül­tü­rel alan­lar­da­ki so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­nü bul­mak gö­re­vi­miz­dir. Ya­ni, Av­ru­pa'da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın bu hak­la­rı­na çö­züm üre­tir­ken, biz de ay­nı du­yar­lı­lı­ğı gös­ter­me­li­yiz.

Ye­rel alan­da seç­me ve se­çil­me hak­kı­nı is­ter­ken, ül­ke­miz­de ya­şa­yan ya­ban­cı­la­ra da ay­nı hak­lar ve­ril­me­li­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­ru'nda "Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği va­tan­daş­la­rı­nın hak­la­rı­na yö­ne­lik uy­gu­la­ma­la­rın­da, Tür­ki­ye'de­ki Av­ru­pa Bir­li­ği va­tan­daş­la­rı­na oy hak­kı ve­ri­le­ce­ği" ha­tır­la­tıl­mak­ta­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği va­tan­daş­la­rı­nın hak­la­rı­na iliş­kin pa­rag­raf­ta "Za­ma­nı gel­di­ğin­de ül­ke­de ika­met eden ve Türk va­tan­daş­lı­ğı­na sa­hip ol­ma­yan Bir­lik üye­si ül­ke va­tan­daş­la­rı­na Av­ru­pa Par­la­men­to­su se­çi­min­de ve ye­rel se­çim­ler­de aday ol­ma ve oy kul­lan­ma hak­kı ve­ril­me­si ge­re­ke­cek." de­nil­mek­te­dir. Bu ko­nu­da AKP Hükûme­ti hiç­bir dü­zen­le­me ve de­ği­şik­lik yap­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP Hükûme­ti, yurt dı­şın­da ya­şa­yan yurt­taş­la­rı­mı­zın te­mel so­run­la­rı­na da dört bu­çuk yıl­lık ik­ti­da­rı dö­ne­min­de çö­züm üret­me­miş­tir.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na, uzun sü­ren ça­lış­ma­lar so­nu­cun­da, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la su­nu­lan ra­por, AKP Hükûme­ti ta­ra­fın­dan ra­fa kal­dı­rıl­mış ve hat­ta, il­gi­li ku­rum­la­ra ve yurt dı­şı tem­sil­ci­lik­le­ri­mi­ze bi­le gön­de­ril­me­miş­tir. Şu ana ka­dar, ha­zır­la­nan ra­por­lar­da tes­pit edi­len so­run­la­ra yö­ne­lik, Hükûmet ta­ra­fın­dan hiç­bir cid­di ça­lış­ma ya­pıl­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP Hükûme­ti­nin dört bu­çuk yıl ge­cik­tik­ten son­ra yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mız akıl­la­rı­na gel­miş ve Dev­let Ba­ka­nı­mız Sa­yın Meh­met Ay­dın'ın baş­kan­lı­ğın­da, 1-3 Ha­zi­ran ara­sın­da, İz­mir'de, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nı de­ğer­len­dir­me ku­ru­lu top­lan­tı­sı dü­zen­len­miş­tir. Bun­dan hiç kuş­kum yok­tur ki, yurt dı­şın­da­ki yurt­taş­la­rı­mız da, Tür­ki­ye'de­ki yurt­taş­la­rı­mız gi­bi, 22 Tem­muz­da ge­re­ken der­si ve­re­cek­tir.

AKP Hükûme­ti, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın Tür­ki­ye'de­ki se­çim­ler­de bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de oy kul­lan­ma­la­rı­na ola­nak sağ­la­ya­cak bir dü­zen­le­me yap­ma­mış ve yap­mak­tan da ka­çın­mış­tır. Va­tan­daş­la­rı­mız, en te­mel hak­la­rı olan oy kul­lan­ma ola­na­ğın­dan yok­sun bı­ra­kıl­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP Hükûme­ti­nin bu dü­zen­le­me­yi yap­mak­tan ka­çın­ma­sı­nın ne­de­ni, o ül­ke­de ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın oyun­dan kork­ma­sı­nın bir gös­ter­ge­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP Hükûme­ti, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın, eği­tim, çif­te va­tan­daş­lık, seç­me ve se­çil­me hak­la­rı­na yö­ne­lik hiç­bir ça­lış­ma yap­ma­mış­tır. Yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın, bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de iş­siz­lik ora­nı yüz­de 25'le­re ulaş­mış­tır. Bu ko­nu­nun çö­zü­mü için Hükûmet, des­tek eği­ti­mi ve­re­rek ve ay­rı­ca va­tan­daş­la­rı­mı­zın bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de yet­ki­li­ler­le gö­rü­şe­rek bu so­ru­na hiç­bir çö­züm bul­ma­mış­tır. AKP Hükûme­ti de geç­miş hükûmet­ler gi­bi, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zı, ül­ke­miz­de "Al­man­cı", yurt dı­şın­da da "ya­ban­cı" ol­mak­tan kur­tar­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu bi­lin­me­li­dir ki, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı an­cak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da çö­zü­me ka­vuş­tu­ru­la­bi­lir. Se­çim­den son­ra ku­ru­la­cak olan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si hükûme­ti, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­na on­lar­la bir­lik­te çö­züm bu­la­cak­tır.

Bu dü­şün­ce­ler­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gül­çi­çek.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen İz­zet Çe­tin, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­tin.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 6'ncı mad­de­si üze­rin­de söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de yap­mış ol­du­ğum ko­nuş­ma­da da söy­le­miş­tim, ger­çek­ten, dü­zen­le­me is­tis­na hâlle­ri­ni dü­zen­li­yor. 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 8'in­ci mad­de­si is­tis­nai hâlle­ri dü­zen­le­miş­ti. Bu­ra­da ye­ni bir hü­küm ge­ti­ri­le­rek, is­tih­dam edi­le­cek ki­lit per­so­nel ni­te­li­ğin­de­ki ya­ban­cı­la­ra da is­tis­na hük­mü ge­ti­ril­mek is­te­ni­yor.

Bu ko­nu­da bir de­ği­şik­lik öner­ge­miz var. Öner­gey­le, bu (i) fık­ra­sı­nın çı­kar­tıl­ma­sı­nı ta­lep edi­yo­ruz, çün­kü, ger­çek­ten, tam an­la­mıy­la ya­sa­yı bo­za­bi­le­cek, is­tis­mar ede­bi­le­cek, her­han­gi bir şe­kil­de "ki­lit per­so­nel" adı al­tın­da ge­le­cek per­so­ne­lin, "ki­lit per­so­nel" adı al­tın­da ço­ğal­tıl­ma­sı, kon­trol edi­le­bil­me­si müm­kün ol­ma­ya­cak ve o ne­den­le iş­le­yi­şe bir kat­kı­sı bu­lun­ma­ya­cak bir dü­zen­le­me.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, ben, bu ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de ar­ka­daş­la­rım ko­nu­şur­ken "Bu ka­dar uzun, bu ka­dar yo­ğun tar­tış­ma ya­pı­la­cak bir ta­sa­rı mı?" di­ye de dü­şün­düm. Eğer bu­na har­ca­dı­ğı­mız za­ma­nı… Di­ya­log­la, iş bir­li­ğiy­le, mi­mar, mü­hen­dis oda­la­rıy­la, mu­ha­le­fet­le bir­lik­te bu dü­zen­le­me ya­pı­la­cak ol­sa ve on üç-on dört ay ön­ce gel­di­ği gi­bi Mec­lis­te o gün­kü ko­şul­lar­da gö­rü­şül­müş ol­say­dı, inan­cım odur ki, bu ya­sa, bu ka­dar sü­re bu Mec­lis­te tar­tı­şıl­ma­dan, çok­tan Mec­lis­ten ge­çer, ona­ya gön­de­ri­lir­di.

Tıp­kı Cum­hur­baş­kan­lı­ğın­da ol­du­ğu gi­bi, şim­di de bir inat­la Mec­li­si ça­lış­tır­ma ar­zu­nuz, sa­kat bir­ta­kım dü­zen­le­me­ler yap­ma is­te­ği­niz, âde­ta bir hırs­la, bir kin­le ko­nu­ya yak­laş­ma­nız is­ter is­te­mez tar­tış­ma­la­rı ge­ti­ri­yor ve is­ter is­te­mez bi­zim de mad­de­ler üze­rin­de söz ala­rak, ça­lış­ma ya­şa­mı­nın sı­kın­tı­la­rı­na, so­run­la­rı­na gir­me gi­bi bir hak­kı­mı­zı do­ğu­ru­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben bu ya­sa­nın özüy­le il­gi­li -özü­ne bağ­lı kal­mak is­ti­yo­rum yi­ne de her şe­ye rağ­men, is­tis­mar et­me­mek açı­sın­dan an­cak- ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­ni ko­nu­şur­ken, ya­ban­cı­la­ra bu ka­dar bü­yük imkânla­rı sağ­la­yan, hiç­bir ül­ke­de ol­ma­yan, hiç­bir mü­te­ka­bi­li­ye­ti bi­le dik­ka­te al­ma­yan, ege­men hiç­bir ül­ke­de ça­lış­ma iliş­ki­le­rin­de bu ka­dar ya­ban­cı­la­ra hoş­gö­rü ile yak­la­şan, bi­zim ka­dar hoş­gö­rü­lü ola­bi­len bir baş­ka ül­ke dü­şü­ne­mi­yo­rum, ya­ni bu ka­dar ya­ban­cı hay­ran­lı­ğı­nı an­la­ya­mı­yo­rum.

Otur­du­ğum yer­den de­min bak­tım, ça­lış­ma ya­şa­mı­nın so­run­la­rı ül­ke­miz­de diz bo­yu. Ça­lış­ma ya­şa­mı­nın so­run­la­rı­nı bu Mec­lis­te ne ya­zık ki tar­tış­ma­dık, tar­tı­şa­ma­dık. Ça­lış­ma ya­şa­mı­nın so­run­la­rı­na yö­ne­lik, özel­lik­le, ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü­ne, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın sen­di­ka­laş­ma hak­la­rı­na, top­lu söz­leş­me hak­la­rı­na, yi­ne sen­di­ka­lı iş­çi­le­rin top­lu söz­leş­me­le­ri­ne yö­ne­lik ya da ör­güt­len­me­nin önün­de­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı'nda­ki dü­zen­le­me­le­ri tar­tış­mış ol­say­dık, Mec­lis çok da­ha say­gın hâle ge­lir ve bi­zi iz­le­yen, bi­zi din­le­yen ke­sim­ler de ken­di so­run­la­rı­nın tar­tı­şıl­dı­ğın­dan mut­lu­luk du­yar­lar­dı.

Şim­di, biz bu­ra­da "ça­lış­ma izin­le­ri" de­dik­çe, ça­lı­şan­lar ken­di­le­ri­nin so­run­la­rı­nı tar­tış­tı­ğı­mı­zı zan­ne­di­yor. As­ga­ri üc­ret­li, as­ga­ri üc­re­ti­ne ba­kıp, na­sıl ya­şa­dı­ğı­nı gö­zü­nün önü­ne ge­ti­ri­yor. As­ga­ri üc­re­tin al­tın­da ça­lış­mak için iş ara­yan in­san­lar, as­ga­ri üc­ret­le na­sıl iş bu­la­bi­li­rim di­ye dü­şü­nü­yor. Nor­mal ka­mu ke­si­min­de ça­lış­sın ya da özel sek­tör­de ça­lış­sın, her gün, işi­ne gi­den in­san­lar, aca­ba bu­gün ka­pı­nın önü­ne ko­nul­ma sı­ra­sı ben­de mi di­ye dü­şü­nü­yor. Me­mur­lar, aca­ba biz de di­ğer me­mur­lar gi­bi, ya­ni di­ğer ül­ke­le­rin me­mur­la­rı gi­bi ya­zın bi­rik­tir­di­ği­miz ta­sar­ru­fu­muz­la ta­til ya­pa­bi­lir mi­yiz di­ye dü­şü­nü­yor. Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğın­dan ve di­ğer pek çok ba­kan­lık­tan ge­len me­saj­la­rı ge­tir­me­dim, ora­da; bi­raz son­ra hep­si­ni gös­te­re­ce­ğim si­ze, on­lar­ca­sı ya­ğı­yor "Ne olur gö­rüş­tü­ğü­nüz ka­nu­na bir mad­de ek­le­tin de bi­raz da bi­zim eko­no­mik du­ru­mu­mu­zu iyi­leş­ti­rin." di­ye me­mur­lar mek­tup­lar gön­de­ri­yor­lar, faks­lar çe­ki­yor­lar. Ya­ni, biz ken­di ça­lı­şan­la­rı­mı­zın sı­kın­tı­la­rı­nı, so­run­la­rı­nı bir ta­ra­fa bı­rak­tık, var­sa yok­sa ya­ban­cı ser­ma­ye… Ki, ne ya­par­sa­nız ya­pın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - …ya­ban­cı ser­ma­ye, kri­zi sev­mez, kriz olan ye­re ya­tı­rı­ma gel­mez. Eğer ül­ke­de si­ya­si is­tik­rar yok­sa, eko­no­mik is­tik­rar yok­sa, ül­ke fa­iz kıs­ka­cın­da, dö­viz kıs­ka­cın­da, ya­ban­cı­la­rın sı­cak pa­ra gi­ri­şi ne­de­niy­le her za­man -çık­ma­la­rı hâlin­de- kri­ze dü­şe­bi­lir bir ül­ke ko­nu­mun­da ise, ya­ban­cı­yı bu pal­ya­tif ön­lem­ler­le ül­ke­ye ge­tir­me­ni­zin ola­na­ğı yok.

Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, Tür­ki­ye'de eme­ğin de en az ya­ban­cı ser­ma­ye ka­dar, si­ya­si­ler ta­ra­fın­dan hor gö­rül­me­den dik­kat­li­ce ele alın­ma­sı ve eme­ğin hak­kı­nın tes­lim edil­me­sin­den ge­çer.

Ben, şim­di­lik he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­tin.

Mad­de üze­rin­de iki adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri, ön­ce ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, son­ra ay­kı­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 Sı­ra Sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın al­tın­cı çer­çe­ve mad­de­sin­de­ki "bent" iba­re­si­nin "bent­ler" ola­rak de­ğiş­ti­ril­me­si­ni ve bu çer­çe­ve mad­de­ye bağ­lı ola­rak mad­de­nin so­nu­na aşa­ğı­da­ki (i) ben­di­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­rim.

                                                                                                           Mi­ka­il Ars­lan

                                                                                                                Kır­şe­hir

"i) Ül­ke­mi­zin men­fa­at­le­ri­ni doğ­ru­dan il­gi­len­di­ren ulu­sal ya da ulus­la­ra­ra­sı pro­je­le­rin yü­rü­tül­me­sin­de ve Türk Hü­kü­me­ti­nin ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ve­ya ka­mu­ya ya­rar­lı ku­ru­luş­lar­da de­ne­yim­le­ri­ni ak­tar­mak üze­re gö­rev­len­di­ri­len ve mas­raf­la­rı il­gi­li hü­kü­met ta­ra­fın­dan öde­nen ki­şi­le­re."

BAŞ­KAN - En ay­kı­rı öner­ge­yi oku­tup iş­le­me alı­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 6. mad­de­si­nin (ı) ben­di­nin ta­sa­rı­dan çı­kar­tıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Er­dal Ka­ra­de­mir

Or­han Sür

İz­zet Çe­tin

 

İz­mir

Ba­lı­ke­sir

Ko­ca­eli

 

Ya­kup Ke­pe­nek

Ha­run Akın

Fe­ri­dun Ba­loğ­lu

 

An­ka­ra

Zon­gul­dak

An­tal­ya

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz  Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ta­sa­rı­nın 6. mad­de­si­nin (ı) ben­di ile ek­le­nen "İs­tih­dam edi­le­cek ki­lit per­so­nel"in ça­lış­ma iz­nin­den mu­afi­ye­ti kö­tü­ye kul­la­nı­la­bi­le­cek bir mad­de olup, yü­rür­lük­te­ki Ya­sa'yı de­ğiş­tir­mek için ge­rek­çe bu­lun­ma­mak­ta­dır. Çün­kü, 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın 8. mad­de­si­nin (h) ben­din­de ki­lit per­so­ne­le iliş­kin hü­küm mev­cut­tur. Ya­sa'da bir boş­luk ol­ma­ma­sı­na kar­şın, (ı) ben­di­nin ge­rek­çe­si an­la­şı­la­ma­mak­ta­dır. Mes­le­ki hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev alan ki­lit per­so­ne­lin aka­de­mik, mes­le­ki ye­ter­li­lik ko­şu­lun­dan mu­af tu­tul­ma­sı amaç­la­nı­yor­sa bu ka­bul edi­le­mez. Ta­sa­rı­dan 6. mad­de­nin (ı) ben­di çı­ka­rıl­ma­lı­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 Sı­ra Sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın al­tın­cı çer­çe­ve mad­de­sin­de­ki "bent" iba­re­si­nin "bent­ler" ola­rak de­ğiş­ti­ril­me­si­ni ve bu çer­çe­ve mad­de­ye bağ­lı ola­rak mad­de­nin so­nu­na aşa­ğı­da­ki (i) ben­di­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­rim.

                                                                                                           Mi­ka­il Ars­lan

                                                                                                                Kır­şe­hir

"i) Ül­ke­mi­zin men­fa­at­le­ri­ni doğ­ru­dan il­gi­len­di­ren ulu­sal ya da ulus­la­ra­ra­sı pro­je­le­rin yü­rü­tül­me­sin­de ve Türk Hü­kü­me­ti­nin ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ve­ya ka­mu­ya ya­rar­lı ku­ru­luş­lar­da de­ne­yim­le­ri­ni ak­tar­mak üze­re gö­rev­len­di­ri­len ve mas­raf­la­rı il­gi­li hü­kü­met ta­ra­fın­dan öde­nen ki­şi­le­re."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) -Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ve ka­mu­ya ya­rar­lı ku­ru­luş­lar­da yü­rü­tü­len ulu­sal ya da ulus­la­ra­ra­sı pro­je­ler­de, ül­ke­mi­zin men­fa­at­le­ri doğ­rul­tu­sun­da za­man za­man dış ül­ke­ler­den ge­le­cek uz­man­la­rın des­te­ği­ne ih­ti­yaç du­yul­mak­ta­dır.

Her tür­lü mas­raf­la­rı il­gi­li hü­kü­met­çe kar­şı­la­nan, ken­di bil­gi ve de­ne­yim­le­ri­ni Türk Hü­kü­me­ti­nin ta­le­bi üze­ri­ne ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ya da ka­mu­ya ya­rar­lı ku­ru­luş­lar­da ça­lı­şan­la­ra ak­ta­ra­cak bu ki­şi­le­rin ça­lış­ma iz­ni al­ma­sı zo­run­lu­lu­ğu söz ko­nu­su uz­man­la­rı baş­ka ül­ke­le­re yö­nelt­mek­te­dir.

Ay­rı­ca, ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da yü­rü­tü­len dış kay­nak­lı hi­be pro­je­ler­de gö­rev alan ya­ban­cı uz­man­la­rın söz ko­nu­su ça­lış­ma iz­ni do­la­yı­sıy­la üç ay­dan uzun sü­re ça­lış­tı­rıl­ma­la­rın­da so­run­lar or­ta­ya çık­mak­ta ve il­gi­li ya­ban­cı iş­bir­li­ği ve­ya ya­ban­cı yar­dım ku­ru­luş­la­rı uz­man­la­rı­nı üç ay­dan kı­sa sü­re­li ata­mak­ta­dır. Bu du­rum, pro­je büt­çe­si­nin ve­rim­siz kul­la­nıl­ma­sı­na ve uz­man­lar­dan el­de edil­me­si plan­la­nan fay­da­yı azalt­mak­ta­dır.

4817 Sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­nun üçün­cü bö­lü­mü "Ça­lış­ma İzin­le­ri ile Ça­lış­ma İz­ni Mu­afi­yet ve Sı­nır­la­ma­la­rı'nı il­gi­li 8. Mad­de­si ise is­tis­nai hal­le­ri ta­nım­la­mak­ta­dır. Ta­sa­rı­da­ki 6. mad­de­ye söz ko­nu­su fık­ra­nın ek­len­me­siy­le Ül­ke men­fa­at­le­ri açı­sın­dan, Türk Hü­kü­me­ti­nin ta­le­bi üze­ri­ne Türk ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin bil­gi dü­ze­yi­nin yük­sel­me­si­ne yar­dım­cı ola­cak bu ki­şi­le­rin ça­lış­ma­la­rı­na ko­lay­lık ge­ti­ril­me­si amaç­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum, oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 7- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 12 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 12- Tür­ki­ye dı­şın­da ika­met eden ya­ban­cı­lar, ça­lış­ma iz­ni baş­vu­ru­la­rı­nı bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de­ki Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti tem­sil­ci­lik­le­ri­ne ya­par­lar. Tem­sil­ci­lik­ler bu baş­vu­ru­la­rı doğ­ru­dan Ba­kan­lı­ğa ile­tir­ler. Ba­kan­lık il­gi­li mer­ci­le­rin gö­rüş­le­ri­ni ala­rak 5 in­ci mad­de­ye gö­re baş­vu­ru­la­rı de­ğer­len­di­rir; du­ru­mu uy­gun gö­rü­len ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­rir. Ça­lış­ma iz­ni, ça­lış­ma vi­ze­si ve ika­met iz­ni­nin alın­ma­sı ha­lin­de ge­çer­li­lik ka­za­nır. Ça­lış­ma izin bel­ge­si­ni alan ya­ban­cı­la­rın, bu bel­ge­yi al­dık­la­rı ta­rih­ten iti­ba­ren en geç dok­san gün için­de ül­ke­ye gi­riş vi­ze­si ta­le­bin­de bu­lun­ma­la­rı, ül­ke­ye gi­riş yap­tık­la­rı ta­rih­ten iti­ba­ren en geç otuz gün için­de İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ika­met tez­ke­re­si al­mak için baş­vur­ma­la­rı zo­run­lu­dur.

Tür­ki­ye'de ge­çer­li ika­met iz­ni olan ya­ban­cı­lar ve­ya bun­la­rın iş­ve­ren­le­ri Ba­kan­lı­ğa baş­vu­ru­la­rı­nı yurt için­den de ya­pa­bi­lir­ler.

Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­la­ra, aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik ile il­gi­li iş­lem­le­ri ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar, il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri sak­lı kal­mak kay­dıy­la ve bir yı­lı geç­me­mek üze­re ön izin ve­ri­le­bi­lir.

Usu­lü­ne uy­gun ola­rak ya­pı­lan baş­vu­ru­lar, bel­ge­le­rin tam ve ek­sik­siz ol­ma­sı kay­dıy­la Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan en geç kırk­beş gün için­de so­nuç­lan­dı­rı­lır."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Bay­ram Me­ral, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Me­ral, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 7'nci mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz ta­ra­fın­dan ba­zen yok­la­ma is­te­ni­yor. Bun­dan ra­hat­sız ol­du­ğu­nu­zun far­kın­da­yız. Bu­nu, as­lın­da si­zin için is­ti­yo­ruz, çün­kü, bir da­ha bir­ço­ğu­nuz böy­le yok­la­ma­la­ra ka­tıl­ma­ya­cak­sı­nız. O ne­den­le, has­ret gi­de­rin di­ye, si­zi dü­şü­ne­rek Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­lim is­ti­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Vay… Vay…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Bun­dan lüt­fen ra­hat­sız ol­ma­yın.

Ge­len ola­cak, gel­me­yen ola­cak, hiç ka­fa­nı­zı yor­ma­yın. Te­men­ni ede­rim, yi­ne siz ge­lin, hiç ol­maz­sa alış­tık.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Al­lah bi­lir!

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Val­la­hi Al­lah da bi­lir de, bir de Ge­nel Baş­ka­nı­nız bi­lir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, lüt­fen…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Baş­la­dı­lar yi­ne…

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hal­kı­mız bi­zi iz­li­yor. Hal­kı­mız şu­nu bil­sin: Bu­gün bu­ra­da gö­rü­şü­le­nin, ne bi­zim iş­çiy­le il­gi­si var ne çift­çiy­le il­gi­si var ne es­naf­la il­gi­si var ne me­mur­la il­gi­si var ne iş­siz­le il­gi­si var ne köy­lüy­le il­gi­si var? Bu­nu dü­pe­düz Av­ru­pa Bir­li­ği biz­den is­ti­yor, di­yor ki: "Ben ora­da bir iş ya­par­sam, se­nin ül­ken­de otu­ra­ca­ğım ve­ya sa­hil­de, gü­zel bir yer­de ya­lı al­mış­sam, otu­ra­cak yer al­mış­sam, ora­da otur­mak için vi­ze is­te­rim, siz de bu vi­ze­yi ve­rir­si­niz; ben ge­lir, o ül­ke­de otu­ru­rum ve­ya o ül­ke­de ça­lı­şı­rım."

Şim­di, si­ze sor­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Si­zin ül­ke­niz­de… Hat­ta siz, hat­ta biz, vi­ze al­ma­dan her­han­gi bir Av­ru­pa ül­ke­si­ne gi­de­bi­li­yor mu­yuz? Hat­ta bi­zim va­tan­da­şı­mız vi­ze al­ma­dan, hat­ta bı­ra­kın vi­ze­yi, Av­ru­pa Bir­li­ği gö­rüş­me­le­rin­de Hükûme­ti­niz, tem­sil­ci­niz "ucu açık" di­ye im­za at­tı. Ya­ni, va­tan­daş zan­ne­di­yor­du ki, Tür­ki­ye Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ka­tı­lır­sa eli­mi ko­lu­mu sal­la­ya sal­la­ya Av­ru­pa'ya gi­de­rim, ge­ze­rim, ça­lı­şı­rım, ge­li­rim. Son­ra­dan va­tan­daş an­la­dı ki, ka­zın aya­ğı öy­le de­ğil, uzak­tan ya­kın­dan hiç il­gi­si yok. Bir ül­ke­ye ya­pı­yor­sak de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, o ül­ke­nin bi­ze ne yap­tı­ğı­nı da araş­tır­ma­mız, onu ta­lep et­me­miz bi­zim hak­kı­mız. Bu­nu ni­ye ya­pa­mı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bu­nu bir tür­lü ya­pa­ma­dık.

Tür­ki­ye'nin şu an­da en bü­yük so­ru­nu iş­siz­lik, her çı­kan ar­ka­da­şım söy­le­di. İna­nı­yo­rum ki, he­pi­ni­zin ka­pı­sı­nı gün­de üç beş ta­ne genç ar­ka­da­şı­mız ça­lı­yor; ta­le­bi, tek­li­fi iş. Na­sıl iş­siz­lik gi­de­ri­lir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Gel­di­niz ge­le­li bir çi­vi çak­ma­dı­nız. Di­ye­bi­lir mi­si­niz ki ben bir çi­men­to fab­ri­ka­sı kur­dum, di­ye­bi­lir mi­si­niz ki ben bir şe­ker fab­ri­ka­sı kur­dum, li­man yap­tım, de­mir yo­lu yap­tım, iş­siz­li­ğe çö­züm bul­dum, fab­ri­ka­lar yap­tım, PET­KİM'i kur­dum, TÜP­RAŞ'ı kur­dum, bin­ler­ce iş­çi­yi ça­lış­tır­dım, ka­zan­dı di­ye­bi­lir mi­si­niz? Emek­li­ler hâlen da­ha ucuz ek­mek kuy­ru­ğun­da sı­ra­ya gir­miş de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hâlâ de­vam edi­yor.  Şim­di, Sa­yın Baş­ba­kan çı­kı­yor di­yor ki: "Efen­dim, ben millî ge­li­ri 181 mil­yar do­lar­dan 400 mil­yar do­la­ra çı­kar­dım." Herhâlde bor­cuy­la millî ge­li­ri ka­rış­tır­dı. Ka­rış­tır­mış ola­bi­lir!

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız -bu­nu ha­tır­la­tı­yo­rum iki­de bir si­ze- şu si­zin Baş­ba­kan Yar­dım­cı­nı­zın açık­la­ma­sı. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım "18 mil­yon va­tan­da­şı­mız aç ge­zi­yor." Bu­nu ben söy­le­mi­yo­rum. Bir kez da­ha si­ze ha­tır­la­ta­yım, bu­nu söy­le­yen, za­tı­ali­ni­zin Baş­ba­kan Yar­dım­cı­nız. Bu­nu o söy­lü­yor. Han­gi hu­zur­dan han­gi mut­lu­luk­tan han­gi iş­siz­li­ğe çö­züm bul­du­ğu­nuz­dan bah­se­di­yor­su­nuz? Hi­per­mar­ket­le­re, sü­per­mar­ket­le­re, bak­kal­la­rı yem et­tir­di­niz. Ar­tık, çift­çi, ek­mez biç­mez hâle gel­di. Şim­di bu­ra­da, biz kal­kı­yo­ruz "Efen­dim, hal­kı böy­le yap­tık, mut­lu et­tik…"

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, iş­siz­lik Tür­ki­ye'nin so­ru­nu. Kim ge­lir­se gel­sin, bu na­sıl çö­zü­lür? Ya­tı­rım yap­mak­la çö­zü­lür. Ne di­yor Av­ru­pa­lı -IMF ko­lu­muz­dan tut­muş- "Ya­tı­rım ya­pa­maz­sı­nız." Hep ay­nı nok­ta­ya gel­di­ği­mi lüt­fen ka­bul et­me­yin. Ya­ban­cı ser­ma­ye, ya­ban­cı ser­ma­ye, ya­ban­cı ser­ma­ye… Ya­ban­cı ser­ma­ye ne­re­de fab­ri­ka kur­du da ora­da iş­çi ça­lış­tır­dı? Şim­di o yet­mi­yor­muş gi­bi, bir de di­yor­su­nuz ki: İş ye­ri ku­rar­san, iş­çi­ni de ken­din ge­tir. Ee pe­ki, bi­zim iş­siz­le­ri­miz, mü­hen­di­si­miz, tek­ni­ke­ri­miz ve­sa­ire­miz ne ola­cak de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bun­lar ne ola­cak? Bun­lar ül­ke­nin so­ru­nu de­ğil mi, he­pi­mi­zin so­ru­nu de­ğil mi? "Ben bir iş kur­dum, Av­ru­pa­lı­yım…" Evet… "Ora­da­ki va­tan­da­şı­mı da al­dım bu­ra­ya ge­tir­dim." Ne ya­pa­cak? "O iş ye­rin­de ça­lı­şa­cak." Ta­mam, gü­zel… Biz ne ola­ca­ğız? Bi­zim mü­hen­dis ne ola­cak şim­di de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Boş gez­sin, çay­cı­lık yap­sın, zi­ra­at mü­hen­dis­le­ri­nin yap­tı­ğı gi­bi. Bun­lar doğ­ru de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu ka­dar şey ya­pı­yor­su­nuz...

Sa­yın  Baş­ba­ka­nım, millî ge­li­ri 181 mil­yar do­lar­dan 400 mil­yar do­la­ra çı­kar­dıy­san, o za­man, aç­lık sı­nı­rı 632 ye­ni Türk li­ra­sı, as­ga­ri üc­ret 403 ye­ni Türk li­ra­sı; ni­ye bu bu­nun al­tın­da, aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da o za­man? So­rar­lar ada­ma. Na­sıl fert ba­şı­na dü­şen millî ge­lir art­tı da as­ga­ri üc­ret art­mı­yor o za­man?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, 2002 yı­lın­da, ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz za­man, ka­mu iç ve dış bor­cu 219 mil­yar do­lar­dı. 2007 Mart ayın­da bu ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz? 408 mil­yar do­lar. Ya­ni de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sek­sen dört yıl eşit­tir dört bu­çuk yıl; cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de sek­sen dört yıl­lık borç ka­dar, dört bu­çuk yıl­da borç et­ti­niz, iç borç, dış borç. Şim­di, so­rar­lar; bu­na bu bor­cu yap­tı­nız ya han­gi fab­ri­ka­yı kur­du­nuz? Ne­re­de, han­gi ya­tı­rı­mı yap­tı­nız? Ee söy­lü­yo­rum, kı­zı­yor­su­nuz. Ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz? Ver­di­niz be­le­di­ye­le­re -bir­ço­ğu- Ali Di­bo ma­lı gö­tür­dü. On­dan son­ra da bir bö­lü­mü­nüz dü­rüst­çe el kal­dır­dı­nız, bun­la­rı af­fet­ti­niz  de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ya­ni, öy­le bir nok­ta­ya gel­di­niz ki, yok­la­yın ken­di­ni­zi. Da­ya­na­ma­dı mil­let­ve­kil­le­ri­niz, par­ti­niz­den is­ti­fa et­ti, ay­rıl­dı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bun­la­rı, otu­rup dü­şün­mek zo­run­da­yız. Biz, mil­let­ve­ki­li­yiz; hal­kın iti­ba­rı­nı, hal­kın gü­ve­ni­ni ar­tı­rı­cı her şe­yi yap­mak zo­run­da­yız. Ama, bu ka­dar vur­dum­duy­maz­lık, bu ka­dar böy­le sı­cak­kan­lı­lık, bu ka­dar gel­di geç­ti... De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­rın he­sa­bı­nı, ya­rın va­tan­daş mey­dan­lar­da he­pi­miz­den so­rar. Bu­ra­nın onu­ru­nu ko­ru­mak, bu­ra­nın onu­ru­nu yü­celt­mek, ya­pı­lan hak­sız­lık­la­rın üze­ri­ne hep bir­lik­te git­mek he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir. Ya­rın mey­dan­da bi­ri sor­sa, der­se ki: Amas­ya Mil­let­ve­ki­li­niz ni­ye is­ti­fa et­ti, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li­ni ni­ye ih­raç et­ti­niz? Bi­ri sor­sa si­ze, ne di­ye­cek­si­niz? Ne di­ye­cek­si­niz?

CÜ­NE­YİT KA­RA­BI­YIK (Van) - Ne ala­ka­sı var?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Hakkâri Mil­let­ve­ki­li­niz ni­ye is­ti­fa et­ti, Esat Ca­nan?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ba­kı­nız, Hakkâri Mil­let­ve­ki­li­mi­zin ay­rıl­ma­sıy­la, hır­sız­lık­la -af­fe­der­sin- yol­suz­luk­la, ada­mın vic­da­ni ka­na­ati­ni bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­rı­yor­su­nuz. Bun­lar ay­rı şey. Hır­sız­lık, vur­gun ay­rı bir şey de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ben si­zi be­ğen­me­dim, öbür ta­raf­ta ka­fa­ma yat­kın bir par­ti var, ora­ya gi­di­yo­rum; bu ay­rı bir şey. Sap­la sa­ma­nı bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­rır­sa­nız, o za­man işin ta­dı ka­çar de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Bu­nu siz de bi­li­yor­su­nuz da, Sa­yın Ge­nel Mü­dü­rüm, laf ol­sun di­ye ora­dan ko­nuş­tun; sa­na say­gım son­suz­dur bu­nu bi­li­yor­sun.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, işin şe­yi yok. Ül­ke­nin cid­di so­run­la­rı var. Gel­dik, şu an­da gi­di­yo­ruz; dö­nem ka­pan­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben ina­nı­yo­rum ki… Bu ka­dar mil­let­ve­ki­li sa­yı­sı­na rağ­men, dev­le­tin bü­tün imkânla­rı­nı eli­ni­ze al­ma­nı­za rağ­men, bu ka­dar iç ve dış bor­cu yap­ma­nı­za rağ­men, ye­ri gel­di Ame­ri­ka'yı ya­nı­nız­da, ye­ri gel­di Av­ru­pa'yı ya­nı­nız­da gör­me­ni­ze rağ­men, vic­da­nen ra­hat­la­tı­cı bir iş yap­tı­ğı­nı­za inan­mı­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Hu­zur­lu bir şey yap­tı­ğı­nı­za ina­na­mı­yo­rum. Böy­le gel­di, böy­le git­ti ve ya­zık ol­du. Ar­tık va­tan­daş der ki: Sa­na 368 -ilk se­çil­di­ğin za­man- mil­let­ve­ki­li­ni ver­dim -ta­rih­te gö­rül­me­miş bir şey- ne yap­tın der­se, bu­nun şim­di­den mu­ha­se­be­si­ni ya­pın; şu il­de şu fab­ri­ka­yı kur­duk, şu il­de şu ya­tı­rı­mı yap­tık, şu ka­dar iş­si­ze iş bul­duk de­me fır­sa­tı­nız ol­sun. Ne yap­tı­nız? Köy­lü pe­ri­şan, çift­çi pe­ri­şan. İş­çi za­ten… Yok­sul art­mış…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Hal­kı ne­ye alış­tır­dı­nız, bi­li­yor mu­su­nuz? Be­le­di­ye­le­rin küf­lü fa­sul­ye­le­ri­ne, be­le­di­ye­le­rin gön­der­di­ği bo­zul­muş yi­ye­cek­le­re va­tan­da­şı alış­tır­dı­nız. Yü­rek­ler acı­sı­dır, An­ka­ra gi­bi bir yer­de, 420 bin ai­le­ye yar­dım ya­pı­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ar­tık, üret­me­yi unut­tuk, ek­me­yi, biç­me­yi unut­tuk. Üret­me­yi unut­tuk, işe git­me­yi unut­tuk. Be­le­di­ye bi­ze bir şey gön­de­re­cek de biz de Al­lah'a şük­re­de­lim, otu­rup onu yi­ye­lim. Va­tan­da­şı bu­na alış­tır­dı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu acı­yı hep bir­lik­te ya­şı­yo­ruz.

Ben, sö­zü­mü bi­ti­rir­ken, bel­ki bir da­ha ko­nuş­ma olur mu ol­maz mı bil­mi­yo­rum, bü­tün bu olum­lu, olum­suz­luk­la­ra rağ­men, ben bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri ar­ka­daş­la­rı­ma ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum.

Yü­ce Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Me­ral.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen İz­zet Çe­tin, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Evet, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 7'nci mad­de üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, eğer önü­nüz­de ka­nun ta­sa­rı­sı var­sa, bu ta­sa­rı­nın 7'nci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sı­nı bir oku­ya­lım bir­lik­te. Ya­ni, mad­de­nin özü... "4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 12 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir." di­yor. "Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­la­ra, aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik ile il­gi­li iş­lem­le­ri ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar, il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri sak­lı kal­mak kay­dıy­la ve bir yı­lı geç­me­mek üze­re ön izin ve­ri­le­bi­lir."

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ege­men bir ül­ke, as­la, böy­le bir, bir yıl­lık sü­re­yi ta­nı­maz. Bu­nu biz­den kim is­ti­yor? Han­gi sek­tör is­ti­yor? Han­gi çok ulus­lu şir­ke­tin böy­le bir ta­le­bi ol­du? Ben, bu­nu ger­çek­ten öğ­ren­mek is­ti­yo­rum. Bu bir ih­ti­yaç de­ğil, bu bir da­yat­ma hük­mü. Ya­ni, bu -özür di­le­ye­rek söy­lü­yo­rum- yü­ce Mec­li­sin, bu ka­dar dik­kat­siz bir şe­kil­de önü­ne ge­ti­ril­miş bir dü­zen­le­me­ye onay ver­me­si­ni be­nim ak­lım al­mı­yor.

Dik­kat­li­ce oku­ma­nı­zı is­ti­yo­rum. Bi­li­yo­rum ço­ğu­nuz­da yok, bel­ki de yüz­de 90'ınız­da yok ta­sa­rı, çün­kü il­gi­li de­ğil­si­niz. So­run, si­zin so­ru­nu­nuz ol­ma­sı­na rağ­men, ül­ke­nin so­ru­nu ol­ma­sı­na rağ­men, as­la ta­sa­rı­lar­la, tek­lif­ler­le, ül­ke­nin so­run­la­rıy­la meş­gul de­ğil­si­niz; din­le­mek­le de meş­gul de­ğil­si­niz, kür­sü­ye bi­le sır­tı­nız dö­nük otu­ru­yor­su­nuz. Onun için, bu­ra­yı da, bu hük­me ba­ka­rak vic­da­nı­nı­za ses­len­mek is­ti­yo­rum, vic­da­nı­nı­za gö­re ka­rar ver­me­ni­zi is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, biz, ger­çek­ten, borç alan bir ül­ke­yiz. Bi­ze, sü­rek­li ola­rak, ser­best ti­ca­ret, ser­best pa­zar der­si ve­ri­yor­lar. Pa­zar­la­ma­cı­lar, bi­ze bu ya­sa ta­sa­rı­la­rı­nı da ser­best pi­ya­sa eko­no­mi­si böy­le iş­ler, me­ka­niz­ma bu­dur di­ye söy­lü­yor­lar. Biz, onun için pek çok ku­ral­la­rı­mız­dan vaz­geç­tik.

De­min de­ğin­dim; ba­kı­nız, Cam­brid­ge Üni­ver­si­te­si Kal­kın­ma Ça­lış­ma­la­rı Bö­lü­mün­de Yar­dım­cı Di­rek­tör ola­rak gö­rev ya­pan Dr. Ha Jo­on Chang, da­ha ön­ce Bir­leş­miş Mil­let­le­rin çe­şit­li bi­rim­le­ri, Dün­ya Ban­ka­sı ve As­ya Kal­kın­ma Ban­ka­sın­da da­nış­man ola­rak gö­rev al­mış. "Kal­kın­ma Re­çe­te­le­ri­nin Ger­çek Yü­zü" baş­lı­ğın­da bir ese­ri var, ora­da di­yor ki: "Ta­rihî ger­çek şu ki, bu­gü­nün ge­liş­miş ül­ke­le­ri, şim­di ge­liş­mek­te olan ül­ke­le­re öner­dik­le­ri ser­best ti­ca­ret, ser­best pa­zar po­li­ti­ka­la­rı sa­ye­sin­de ge­liş­me­di­ler. Sa­na­yi­leş­me­ye ça­lı­şır­ken hep­si güm­rük du­var­la­rı ve süb­van­si­yon­lar­la iş yap­tı. Bu ko­nu­da­ki en şa­şır­tı­cı ül­ke­ler İn­gil­te­re ve ABD'dir. Bir­çok in­san bu ül­ke­le­rin ser­best ti­ca­ret yo­luy­la ge­liş­tik­le­ri­ni sa­nır. 18'in­ci yüz­yıl­da Hol­lan­da ve Bel­çi­ka gi­bi, za­ma­nın en­düs­tri­yel an­lam­da da­ha ile­ri ül­ke­le­ri İn­gi­liz en­düs­tri­siy­le re­ka­bet et­tik­le­ri za­man, İn­gi­liz Hükûme­ti en­düs­tri­si­ni kur­tar­mak için yo­ğun ola­rak güm­rük du­var­la­rı ve süb­van­si­yon­la­rı kul­lan­dı." Ya­ni, baş­ka­la­rı ken­di ül­ke­si­ni ko­ru­mak, ken­di in­sa­nı­nı ko­ru­mak, ken­di eko­no­mi­si­ni ko­ru­mak için her tür­lü ted­bi­ri alı­yor, bi­ze de her tür­lü du­va­rı kal­dır­tı­yor. Ya­ni, Os­man­lı­nın son dö­ne­min­de­ki gi­bi, çı­kart­tı­ğı­mız ya­sa­lar­la, Tür­ki­ye'yi ye­ni­den müs­tem­le­ke hâli­ne ge­tir­dik. Yet­me­di, 10 mil­yon do­la­yın­da açık iş­si­zi olan ül­ke­miz­de, 1 mil­yon­dan faz­la ya­ban­cı ka­çak iş­çi ça­lı­şı­yor; hiç­bir ted­bir al­ma­dık, al­ma yo­lu­na git­me­dik. Sek­tör sek­tör, han­gi sek­tör­ler­de ne ka­dar ka­çak iş­çi ça­lış­tı­rıl­dı­ğı­nı, ka­yıt dı­şı eko­no­mi­de ne ka­dar ka­çak iş­çi ol­du­ğu­nu he­pi­miz gö­rü­yo­ruz, bi­li­yo­ruz.

Şim­di, kal­kıp, biz, bu­ra­da, bu ta­sa­rı­nın 7'nci mad­de­siy­le de, mes­le­ki hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­la­ra, aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik­le il­gi­li iş­lem­le­ri ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar, bir yı­lı geç­me­mek üze­re ön izin ve­re­ce­ğiz ve ken­di mü­hen­di­si­mi­zi, mi­ma­rı­mı­zı dü­şün­me­den, on­la­ra ka­pı­la­rı­mı­zı aça­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mes­le­ki hiz­met­ler kap­sa­mın­da bir yıl­lık sü­re, çok uzun bir sü­re­dir. Mi­mar­lık ve mü­hen­dis­lik hiz­met­le­ri de­ne­tim­siz bı­ra­kıl­ma­ma­lı­dır. Bu dü­zen­le­me ka­bul edi­le­cek olur­sa, ya­ban­cı­lar bi­rer yıl­lık pe­ri­yot­lar­la, aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik­ten mu­af hâle ge­le­cek­ler.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­tin, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Tür­ki­ye Mi­mar Mü­hen­dis Oda­la­rı Bir­li­ği Ya­sa­sı bir ay­lık sü­re ta­nı­mış olup, bu sü­re­yi aşan ça­lış­ma izin­le­ri, hem ya­sa­ya hem de Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ola­cak­tır. Ya­ni, bu­nun çe­kil­me­si ge­re­kir.

Şim­di­ye ka­dar, ba­kı­nız, ta ilk uy­gu­la­ma­sın­dan bu­gü­ne ka­dar ge­çen sü­re içe­ri­sin­de, bu, bir ay­lık sü­rey­ken, bir­den­bi­re bir yı­la çı­ka­rı­lı­yor; dik­ka­ti­ni­zi bu­ra­ya çek­mek is­ti­yo­rum. Ya­ni, bu ka­dar, bu ül­ke sa­hip­siz de­ğil. Bu ül­ke­yi, ger­çek­ten, sa­hip­siz gi­bi gös­ter­mek, ya­ban­cı­la­ra, ge­lin… Ha­ni, geç­miş­te eko­no­mik bir te­rim var: "Bı­ra­kı­nız yap­sın­lar, bı­ra­kı­nız geç­sin­ler." de­dik­le­ri man­tık­la yö­net­me dev­ri ka­pa­nı­yor. Onun için, hiç ol­maz­sa ulu­sal ko­nu­lar­da du­yar­lı olun. Bir baş­ka Tür­ki­ye yok.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­tin.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır; oku­tup iş­le­me alı­yo­rum.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 7. mad­de­si­nin 3. fık­ra­sı­nın ta­sa­rı­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Er­dal Ka­ra­de­mir

Or­han Sür

İz­zet Çe­tin

 

İz­mir

Ba­lı­ke­sir

Ko­ca­eli

 

Ya­kup Ke­pe­nek

Fe­ri­dun Fik­ret Ba­loğ­lu

Ha­run Akın

 

An­ka­ra

An­tal­ya

Zon­gul­dak

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ta­sa­rı­nın 3. fık­ra­sı ile,  "Mes­le­ki hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­la­ra, aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik ile il­gi­li iş­lem­le­ri ta­mam­la­yın­ca­ya ka­dar, il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri sak­lı kal­mak kay­dıy­la ve bir yı­lı geç­me­mek üze­re ön izin ve­ri­le­bi­lir" hük­mü ge­ti­ril­miş­tir.

Oy­sa, 6235 sa­yı­lı TMMOB Ya­sa'nın 36. mad­de­sin­de ise, 34. ve 35. mad­de­ler ge­re­ğin­ce ge­len ya­ban­cı mes­lek men­sup­la­rı­nın Tür­ki­ye'de bir ay­dan faz­la kal­dık­la­rı tak­tir­de ih­ti­sas­la­rı­na en ya­kın oda­ya mü­ra­ca­at­la ge­çi­ci aza ola­rak ka­yıt yap­tı­ra­cak­la­rı hük­me bağ­lan­mış­tır.

Yi­ne 6235 sa­yı­lı Ya­sa'nın 38. mad­de­si, "Bu ka­nu­nun 33 ve 34 ün­cü mad­de­le­rin­de ya­zı­lı ve­ci­be­le­ri ye­ri­ne ge­tir­me­yen yük­sek mü­hen­dis, yük­sek mi­mar, mü­hen­dis ve mi­mar­lar Tür­ki­ye'de mes­le­ki fa­ali­yet­ten me­ne­di­lir­ler" hük­mü ile Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı'na, ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin Tür­ki­ye'de ça­lı­şa­bil­me­le­ri için ön­ce­lik­le, Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­kan­lı­ğı ile TMMOB'nin aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­li­ği­ne iliş­kin olan gö­rü­şü alın­dık­tan son­ra ça­lış­ma iz­ni ve­re­bi­le­ce­ği dü­zen­le­me yet­ki­si ve­ril­miş­tir.

6235 sa­yı­lı Ya­sa'nın amir hü­küm­le­ri, Türk-ya­ban­cı ay­rı­mı yap­mak­sı­zın mes­le­ki fa­ali­yet­te bu­lu­na­bil­me­yi TMMOB Ya­sa­sı'na uy­gun dav­ran­ma ko­şu­lu­na bağ­la­mış­tır. Bu ya­sal dü­zen­le­me­ler kar­şı­sın­da, ya­ban­cı mes­lek men­su­bu­na ça­lış­ma iz­ni­ni, Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­kan­lı­ğı ile mü­vek­kil Bir­li­ğin olum­lu gö­rü­şü­nü al­dık­tan son­ra ve ya­ban­cı­nın il­gi­li mes­lek oda­sı'na üye­lik ko­şu­lu­nu ye­ri­ne ge­tir­me­sin­den son­ra ve­re­bi­lir.

An­cak, ta­sa­rı ile, Tür­ki­ye'de bir yıl sü­re ile mi­mar ve mü­hen­dis sı­fa­tıy­la ça­lı­şan bu ki­şi­le­rin, mes­le­ki ve aka­de­mik ye­ter­li­lik­le­ri­ne Ba­kan­lık­ça ge­rek gö­rül­me­ye­cek­tir. Bu fık­ra kap­sa­mın­da, ça­lı­şan­la­rın mü­te­akip ke­re­ler bir yıl­lık uzat­ma­lar­la aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri­ni ta­mam­la­ma­dan ça­lış­ma­sı­nın önü açıl­mak­ta­dır. Bir yıl­lık gi­bi gö­rü­nen mu­afi­yet hük­mü­nün as­lın­da tam bir mu­afi­yet içer­di­ği tar­tış­ma­sız­dır. Bu an­lam­da, mes­le­ki hiz­met­le­ri bir yıl gi­bi bir sü­re bo­yun­ca de­ne­tim­siz bı­ra­kan ta­sa­rı­nın bu fık­ra­sı ta­sa­rı­dan çı­ka­rıl­ma­lı­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me on beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.15

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.34

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1225 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 8'in­ci mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 8- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 13 ün­cü mad­de­si­ne aşa­ğı­da­ki fık­ra ek­len­miş­tir.

"Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mı dı­şın­da is­tih­dam edi­le­cek ya­ban­cı uy­ruk­lu per­so­nel için il­gi­li mer­ci­ler­den mes­lekî ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da gö­rüş alın­maz. Bu ki­şi­ler, aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik ile li­sans ta­lep ve ye­ter­li­lik uy­gu­la­ma­sı­na tâ­bi de­ğil­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Ke­mal Sağ.

Sa­yın Sağ, grup­lar adı­na baş­ka söz ta­le­bi ol­ma­dı­ğı için, sü­re­niz bir­leş­ti­ril­di, on beş da­ki­ka­dır,

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1225 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da­ki Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 8'in­ci mad­de­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Baş­lar­ken, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son gün­ler­de ya­tı­rım­la­rı, özel­lik­le ya­ban­cı ser­ma­ye­yi teş­vik amaç­lı dü­zen­le­me­le­rin çı­ğı­rın­dan çık­tı­ğı, ül­ke ya­rar ve çı­kar­la­rı­nın gö­ze­til­me­di­ği, ça­la­ka­lem ya­zıl­mış, ka­nun ni­te­li­ği ka­za­na­cak bir me­tin için ge­rek­li as­ga­ri bir dik­ka­tin bi­le esir­gen­di­ği ta­sa­rı ve tek­lif­ler, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­min­de boy gös­te­ri­yor.

Ni­te­kim, gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu ta­sa­rı­nın 6'ncı mad­de­si de ay­nı an­la­yış­la dü­zen­len­miş­tir. Ba­kı­nız, mad­de­nin yü­rür­lük­te­ki (h) ben­di ne di­yor: "Ka­nun­la ve­ri­len yet­ki­ler ba­kan­lık­lar ile ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­ca söz­leş­me ve­ya iha­le usul­le­riy­le mal ve hiz­met alı­mı, bir işin yap­tı­rıl­ma­sı ve­ya bir te­si­sin iş­le­til­me­si iş­le­rin­de ça­lış­tı­rı­la­cak ki­lit per­so­nel ni­te­li­ğin­de­ki ya­ban­cı­la­ra," Bu ben­din he­men ar­ka­sın­dan ge­len (ı) ben­din­de de "İs­tih­dam edi­le­cek ki­lit per­so­nel ni­te­li­ğin­de­ki ya­ban­cı­la­ra," de­ni­li­yor.

Bu­ra­da­ki bir ifa­de yan­lış­lı­ğı şek­lin­de­ki mad­di ha­ta bir ya­na, dü­zen­le­me­nin özü, ça­lış­ma ha­ya­tın­da ve özel­lik­le ya­ban­cı­la­ra ban­ka ve şir­ket sa­tış­la­rıy­la hız­lan­ma eği­li­mi gös­te­ren eko­no­mi­de­ki ya­ban­cı­laş­ma eği­li­mi­nin is­tih­dam an­la­yı­şın­da da or­ta­ya çı­ka­ra­ca­ğı ya­ban­cı per­so­nel ça­lış­tır­ma is­te­ği, bu bent hük­mü­nü son de­re­ce önem­li hâle ge­tir­mek­te­dir.

Bu na­sıl ya­sa yap­mak­tır ki, ka­nu­nun (h) ben­din­de­ki be­lir­li özel­lik­le­re gö­re bir ki­lit per­so­nel ta­nı­mı ya­pıl­mış iken, ta­sa­rıy­la ek­le­nen (ı) ben­diy­le ki­lit per­so­nel ta­nı­mı al­tüst edil­mek­te­dir, ya­ni özel sek­tör ken­di ih­ti­yaç ve is­tek­le­ri­ne, hat­ta key­fi­ne gö­re bel­li özel­lik­le­ri sap­ta­ya­cak ve bir ta­nım ya­pa­cak, bu da ta­sa­rı­da sö­zü edi­len ki­lit per­so­ne­lin ta­nı­mı ola­cak. Bu du­rum, ka­nun yap­ma adı­na bir cid­di­yet­siz­lik ör­ne­ği ol­du­ğu gi­bi, yö­ne­ti­ci dü­zey­de çok sa­yı­da ya­ban­cı­nın is­tih­da­mı­na yol aça­cak bir ge­liş­me­ye de ze­min ha­zır­la­ya­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu is­tih­dam mad­de­le­ri­nin ka­le­me alı­nı­şın­da­ki eği­li­me ba­kıl­dı­ğın­da, iz­le­yen mad­de­le­rin de ay­nı an­la­yış­la ele alın­dı­ğı açık bi­çim­de gö­rül­mek­te­dir. Me­se­la ta­sa­rı­nın 7'nci mad­de­siy­le mev­cut hük­me ila­ve­si ön­gö­rü­len "Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mın­da gö­rev ya­pa­cak ya­ban­cı­la­ra, aka­de­mik ve mes­lekî ye­ter­li­lik ile il­gi­li iş­lem­le­ri ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar, il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri sak­lı kal­mak kay­dıy­la ve bir yı­lı geç­me­mek üze­re ön izin ve­ri­le­bi­lir." şek­lin­de­ki fık­ra, ön izin sü­re­si­ne te­ka­bül eden sü­re­den ya­rar­lan­mak üze­re bi­rer yıl­lık ya­ban­cı per­so­nel ça­lış­tır­ma yo­lu­nu aça­bi­lir.

Bu­ra­da il­ginç bir nok­ta da­ha var: Bu mad­de hük­müy­le, da­ha ön­ce ya­sa­lar­la yet­ki ve­ri­len TMMOB, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ve YÖK dev­re dı­şı bı­ra­kıl­mak­ta­dır. İş­te, si­ze, ti­pik bir AKP ya­sa­sı ör­ne­ği. Bu du­rum­da, izin alın­ma­sı imkânı ol­ma­yan ya­ban­cı per­so­ne­li, bi­rer yıl­lık ge­çi­ci sü­re ve­ril­me­si şek­lin­de de­vam­lı ola­rak ça­lış­tır­ma imkânı doğ­mak­ta­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, pe­ki, 8'in­ci mad­de ile ne yap­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz? Tür­ki­ye'de iş­siz­lik ora­nı yüz­de 10'un üze­rin­de iken siz ne ya­pı­yor­su­nuz? Mes­le­ki hiz­met­ler ko­nu­sun­da ba­kan­lı­ğa, kon­trol sağ­la­ma ama­cı­na yö­ne­lik be­lir­li yet­ki­ler ve­ril­miş iken, ta­sa­rı­nın 8'in­ci mad­de­siy­le 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 13'ün­cü mad­de­si­ne ek­le­nen fık­ra, mes­le­ki hiz­met­ler dı­şın­da is­tih­dam edi­le­cek ya­ban­cı uy­ruk­lu per­so­nel için il­gi­li mer­ci­ler­den mes­le­ki ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da gö­rüş alın­ma­ya­ca­ğı­nı ve bu ki­şi­le­rin aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik ile li­sans ta­lep ve ye­ter­li­lik uy­gu­la­ma­sı­na da  ta­bi ol­ma­ya­ca­ğı­nı ön­gör­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te bu mad­de hük­müy­le Tür­ki­ye'de va­sıf­sız ya­ban­cı per­so­nel is­tih­da­mı için bü­tün ka­pı­lar ar­ka­sı­na ka­dar açıl­mak­ta­dır. Pe­ki, şim­di so­ru­yo­rum, bu ül­ke­de kim, han­gi ku­rum ya da ku­ru­luş na­sıl bir de­ne­tim yet­ki­siy­le böy­le bir is­tih­dam sü­re­ci­ne mü­da­hil ola­cak­tır? Va­sıf­sız ya­ban­cı per­so­nel ça­lış­tı­rıl­ma­sın­da bir sı­nır ol­ma­ya­cak mı­dır? Ta­lip ol­duk­la­rı iş için ehil olup ol­ma­dık­la­rı­nın araş­tır­ma­sı ya­pıl­ma­ya­cak mı­dır? Bü­tün bun­lar, ya­ban­cı va­sıf­sız per­so­nel için teş­vik de­ğil de ne­dir? Tür­ki­ye'de bu ka­dar yer­li iş­si­zi­miz var­ken, bu ya­pı­lan doğ­ru mu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Gö­rüş­tü­ğü­müz bu ta­sa­rı ya­ban­cı per­so­nel is­tih­da­mıy­la il­gi­li­dir, an­cak ya­ban­cı per­so­nel is­tih­da­mıy­la il­gi­li bu so­ru­la­ra ce­vap ve­re­cek ol­gun­luk ve ni­te­lik­te  de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP İk­ti­da­rıy­la bir­lik­te iş­siz­li­ğin had saf­ha­ya çık­tı­ğı, iş­siz­lik ve enf­las­yon oran­la­rı­nı dü­şük gös­te­re­bil­mek için is­ta­tis­tik ta­nım ve yön­tem­le­rin zor­lan­dı­ğı, şa­ibe­li, tar­tış­ma­ya açık ra­kam­la­rın açık­lan­dı­ğı, il­gi­li ku­rum­la­rın bir­bi­rin­den bil­gi esir­ge­di­ği bir dö­nem­de iş­siz­lik so­ru­nu­nu çö­ze­cek so­mut adım­lar at­mak ye­ri­ne kro­nik iş­siz­lik so­ru­nu­nu bu ta­sa­rıy­la az­dır­ma­nın man­tı­ğı­nı an­la­mak ger­çek­ten güç­tür. Bu ta­sa­rı­nın ya­sa­laş­ma­sı hâlin­de, sö­zü­nü et­ti­ği­miz sa­kın­ca­la­rın fii­len ger­çek­leş­me­si iş­siz­lik so­ru­nu­nu kro­nik ol­mak­tan çı­ka­rıp kan­gren ol­ma nok­ta­sı­na ta­şı­mak­tan baş­ka bir şe­ye ya­ra­ma­ya­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir nok­ta­ya da­ha dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum: He­pi­ni­zin çok iyi bil­di­ği gi­bi, Av­ru­pa Bir­li­ği dü­şün­ce­si­nin te­me­li olan,  mal­la­rın, ser­ma­ye­nin ve iş gü­cü­nün ser­best do­la­şı­mı­nın ger­çek­leş­ti­ril­me­si ama­cı, mal­lar ve ser­ma­ye için, is­tis­na­sız bü­tün üye ül­ke­ler­de sağ­lan­mış ol­ma­sı­na rağ­men, iş gü­cü­nün ser­best do­la­şı­mı son de­re­ce kı­sıt­lı ve ka­tı sı­nır­la­ra ta­bi ol­muş­tur.

Bi­zim gi­bi ge­liş­mek­te olan ül­ke­le­ri bu an­lam­da cid­di so­run­la­rın bek­le­di­ği ve AB'ye üye­lik sü­re­cin­de bu ko­nu­da cid­di bir en­gel ve re­zerv­le kar­şı­la­şa­ca­ğı­mı­zı her­kes bil­mek­te­dir. Ni­te­kim 2007 yı­lı ba­şın­da AB'ye tam üye olan Ro­man­ya ve Bul­ga­ris­tan ay­nı so­run­la­ra mu­ha­tap ol­muş ve be­lir­siz bir sü­rey­le iş gü­cü­nün ser­best do­la­şım hak­kı­nı sı­nır­la­mış­tır.

Hâl böy­ley­ken, tam üye­lik ko­şul­la­rı­nın ger­çek­leş­me­si du­ru­mun­da da­hi, mü­te­ka­bi­li­yet il­ke­si uya­rın­ca di­renç gös­ter­me­miz ge­re­ken bu tür­den ko­nu­la­rı AB'yle mü­za­ke­re­ler­de pa­zar­lık ko­zu ola­rak kul­lan­ma­dan, kar­şı­lık­sız bir bi­çim­de di­ğer bü­tün ül­ke­le­rin ya­rar­la­na­ca­ğı bir hâle dö­nüş­tür­mek, şim­di­den Tür­ki­ye'nin eli­ni za­yıf­lat­mak an­la­mı­na ge­le­cek­tir.

Güm­rük bir­li­ği­ne ka­tıl­ma ko­nu­sun­da ol­du­ğu gi­bi, ya­ban­cı per­so­nel is­tih­da­mı­nın dü­zen­len­di­ği bu önem­li ko­nu­da da an­lam­sız bir he­ves ve cü­ret gös­ter­me­den, ak­lı­se­lim bir tu­tum ta­kın­ma­nın ge­rek­li­li­ği, hat­ta zo­run­lu­lu­ğu var­dır. Zi­ra, mü­za­ke­re ma­sa­la­rın­da ba­şa­rı, gö­rüş­me ko­nu­la­rı­nın ar­ka­sı­na ak­lı koy­mak ve sü­re­ci sa­bır­la yö­net­mek­le sağ­la­na­bi­lir. Bu ne­den­le­dir ki, bu mad­de­de­ki hü­küm­ler­le AB sü­re­ci­nin önem­li aşa­ma­la­rın­dan bi­ri­ni da­ha he­ba et­mek­te ol­du­ğu­muz ka­na­ati­ni ta­şı­yo­rum.

Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eğer be­lirt­ti­ğim bu ko­nu si­zin tüy­le­ri­ni­zi ür­pert­mi­yor­sa bi­zim si­ze söy­le­ye­ce­ği­miz hiç­bir söz kal­ma­mış­tır. Eğer an­la­ma­dıy­sa­nız bir kez da­ha tek­rar­la­mak is­ti­yo­rum: Siz, AB mü­za­ke­re sü­re­cin­de kul­la­na­bi­le­ce­ği­miz bir ko­zu, hiç­bir pa­zar­lık yap­ma­dan, ken­di­li­ği­niz­den he­ba edi­yor­su­nuz.

Ge­li­niz, yurt dı­şın­da eği­tim gö­ren, ken­di üni­ver­si­te­le­ri­miz­de cid­di eği­tim­ler ala­rak ça­lış­ma ha­ya­tı­na atıl­ma dü­şün­ce­sin­de olan bin­ler­ce, on bin­ler­ce gen­ci­mi­zin önü­nü kes­me­ye­lim; on­la­rı, bu genç yaş­la­rın­da, ge­le­cek­ten umut ke­se­cek ça­re­siz­lik­ler içe­ri­si­ne ite­cek adım­lar­dan ka­çı­na­lım. Ön­ce ken­di in­sa­nı­mı­za, ön­ce ken­di de­ğer­le­ri­mi­ze, ön­ce ken­di tec­rü­be ve bi­ri­kim­le­ri­mi­ze de­ğer ve­re­lim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ça­lış­ma or­ta­mı­mı­zı, ya­ban­cı ca­hil­le­rin ci­rit at­tı­ğı de­ne­tim­siz alan­la­ra, pa­zar­la­ra dö­nüş­tür­me­ye­lim. Bu­nu ıs­rar­la vur­gu­lu­yo­rum, çün­kü önü­müz­de ya­kın geç­mi­şin ör­nek­le­ri mev­cut­tur. Ba­kın, iş­te, ulu­sal gu­ru­ru­muz hâli­ne dö­nüş­tür­dü­ğü­müz Bakû-Cey­han Pro­je­si. Son üç yı­lın Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ra­por­la­rı­na gö­re ve özel in­ce­le­me ra­por­la­rı­na gö­re bir di­zi ör­ne­ği­ni gö­re­ce­ği­niz, eği­tim ve tec­rü­be an­la­mın­da li­ya­ka­ti bu­lun­ma­yan çok sa­yı­da ya­ban­cı per­so­nel, 10 bin­ler­ce do­lar ay­lık ala­rak bu iş­te ça­lış­tı­rıl­mış­tır ve yi­ne bi­li­nir ki, bu tür­den pro­je­ler­de, ya­ban­cı şir­ket­ler, bir eliy­le ver­di­ği­ni öbür eliy­le ge­ri alır ya da en azın­dan al­ma gay­re­ti içe­ri­sin­de bu­lu­nur. Bu­nun da en uy­gun yo­lu, tec­rü­be ya da uz­man­lık ge­rek­çe­siy­le baş­vu­ru­lan ya­ban­cı per­so­nel is­tih­da­mın­dan ge­çer. Do­la­yı­sıy­la, ya­ban­cı per­so­nel is­tih­da­mı ko­nu­sun­da atı­la­cak adım­lar­da­ki bir he­sap­sız­lık, bir isa­bet­siz­lik, eli­mi­zi ve­rip ko­lu­mu­zu kur­ta­ra­ma­ya­ca­ğı­mız ko­şul­lar­la kar­şı­laş­ma­mı­za ne­den ola­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­mi ta­mam­lar­ken önem­li bul­du­ğum bir­kaç nok­ta­ya da­ha de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Bu ta­sa­rı, Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si­ne uy­gun de­ğil­dir ve ben­ce, ay­kı­rı­dır, YÖK Ya­sa­sı'na ay­kı­rı­dır, TMMOB Ya­sa­sı'na ay­kı­rı­dır. Ay­rı­ca, bu ya­sa ta­sa­rı­sın­da, ka­mu ya­ra­rı yok­tur ve işin da­ha da en­te­re­san ta­ra­fı, Av­ru­pa Bir­li­ği Av­ru­pa Ada­let Di­va­nı­nın bir­çok ka­ra­rı­na da ay­kı­rı­dır.

So­nuç ola­rak, mü­hen­dis, mi­mar ve şe­hir plan­cı­la­rı­mız, ya­ban­cı­lar kar­şı­sın­da, hak­sız re­ka­be­te ma­ruz bı­ra­kıl­mak­ta­dır. De­ne­tim­siz ve ku­ral­sız ya­ban­cı ça­lış­tı­rıl­ma­sı­na ze­min ha­zır­lan­mak­ta­dır. Ka­mu ya­ra­rı­nı gö­zet­me­yen bu dü­zen­le­me­nin ka­bul edi­le­cek bir ta­ra­fı yok­tur de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Bu ya­sa­la­rı yap­mak, bi­zim, bu ül­ke­ye kar­şı te­mel gö­rev ve so­rum­lu­lu­ğu­muz­dur ve si­zi bu so­rum­lu­luk duy­gu­suy­la bir kez da­ha uya­rı­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi de say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sağ.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Mev­lüt Ça­vu­şoğ­lu, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 8'in­ci mad­de­si üze­rin­de gru­bu­muz adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, göç ko­nu­sun­da Tür­ki­ye'nin ko­nu­mu­na bir bak­mak ge­re­kir­se: Tür­ki­ye, hem göç alan bir ül­ke, göç ve­ren bir ül­ke, bu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz -kaç ta­ne ül­ke­ye Tür­ki­ye göç ver­miş, kaç ta­ne soy­da­şı­mız ve va­tan­da­şı­mız baş­ka ül­ke­ler­de ya­şı­yor­lar- ve ay­nı za­man­da tran­sit bir ül­ke­dir. Tür­ki­ye son za­man­lar­da göç al­ma ko­nu­sun­da önem­li me­sa­fe ka­tet­miş­tir, da­ha doğ­ru­su Tür­ki­ye'ye ge­len göç sa­yı­sın­da önem­li ar­tış­lar ol­muş­tur. Pe­ki, bun­la­rın se­bep­le­ri ne­dir? Ön­ce­lik­le, Tür­ki­ye'de­ki is­tik­rar, Tür­ki­ye'de­ki ya­tı­rım­lar, Tür­ki­ye'de­ki eko­no­mik kal­kın­ma -özel­lik­le, kü­re­sel ser­ma­ye­nin Tür­ki­ye'ye gel­me­si- ve ge­li­şen ül­ke­de ye­ni sek­tör­le­rin mey­da­na gel­me­si, bu sek­tör­ler­de de ye­ni açı­lım­la­rın ol­ma­sı. Ör­ne­ğin, tu­rizm­de da­ha ön­ce bel­li ül­ke­ler­den tu­rist alı­yor­duk, şim­di özel­lik­le es­ki Sov­yet­ler Bir­li­ği ül­ke­le­rin­den, Ba­ğım­sız Dev­let­ler Top­lu­lu­ğu ül­ke­le­rin­den önem­li sa­yı­da tu­rist alı­yo­ruz ve o ül­ke­ler­den ge­len tu­rist­ler için, özel­lik­le o ül­ke­ler­den ge­le­cek in­san­la­ra hiz­met ver­mek için, özel­lik­le yurt dı­şın­dan ge­len, ça­lış­ma ih­ti­ya­cı olan ve­ya sek­tö­rün ih­ti­ya­cı olan in­san­lar da Tür­ki­ye'ye ça­lış­mak için gel­mek­te­dir.

Baş­ka se­bep­ler de var Tür­ki­ye'ye in­san­la­rın göç et­me­si için. O da, özel­lik­le, kom­şu ül­ke­ler­de ve böl­ge­de­ki ül­ke­ler­de­ki çe­şit­li se­bep­ler; iç sa­vaş­lar, re­jim so­run­la­rı ve­ya çev­re fe­la­ket­le­ri gi­bi bir­çok se­bep­ler­den do­la­yı da, o in­san­lar Tür­ki­ye'ye göç et­mek zo­run­da ka­lı­yor. Pe­ki, Tür­ki­ye bun­la­rı ya­par­ken, çe­şit­li se­bep­ler­den in­san­lar ge­lir­ken, bu ya­sa­yı çı­kar­maz­sa ne olur, çı­ka­rır­sa ne olur? Ön­ce­lik­le, ya­sa­yı çı­ka­ra­rak Tür­ki­ye ne­ler ya­pı­yor, bu­nu hep be­ra­ber bir de­ğer­len­di­re­lim, göz ata­lım de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Tür­ki­ye, bu ya­say­la, ön­ce­lik­le, im­za­la­dı­ğı, da­ha ön­ce im­za­la­dı­ğı ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler ve şart­la­rı ye­ri­ne ge­ti­ri­yor, ya­ni uy­gu­la­ma­ya ko­yu­yor Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı baş­ta ol­mak üze­re.

Di­ğer ta­raf­tan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye göç­le mü­ca­de­le­de bir üst li­ge çı­kı­yor. Bi­li­yor­su­nuz, göç­le mü­ca­de­le de -özel­lik­le in­san ka­çak­çı­lı­ğı dâhil, mül­te­ci­lik dâhil, bir­çok çe­şit­le­ri var­dır gö­çün- ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği ge­rek­ti­rir. Ya­ni, bir ül­ke tek ba­şı­na göç­le mü­ca­de­le et­mek­le baş­ka çı­ka­maz. Na­sıl te­rö­rizm­le ve­ya te­rö­rist­le mü­ca­de­le de ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği ge­rek­ti­ri­yor­sa… Bu ara­da, dün­kü te­rör sal­dı­rı­sı­nı la­net­li­yo­ruz ve ölen­le­re baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­ruz, ya­ra­lı­la­ra da geç­miş ol­sun di­li­yo­ruz. Gör­dü­ğü­nüz gi­bi, te­rö­rün di­ni­nin, ır­kı­nın ve mil­li­ye­ti­nin ol­ma­dı­ğı­nı hep be­ra­ber gör­dük. Te­rör­le ol­du­ğu gi­bi, göç­le mü­ca­de­le de ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği ge­rek­ti­rir ve sa­de­ce ya­sak­lar­la da göç­le mü­ca­de­le edil­mez. Do­la­yı­sıy­la, kon­trol­lü gö­çü sağ­la­ya­bil­mek hem ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği ge­rek­ti­rir hem de ül­ke­de­ki ka­çak ça­lı­şan­la­rın du­rum­la­rı­nın nor­mal­leş­ti­ril­me­si ge­re­ki­yor. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye, göç­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da da, bu ko­nu­da bir üst li­ge çık­mış olu­yor.

Yi­ne, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye bu ya­say­la be­ra­ber, özel­lik­le kü­re­sel ser­ma­ye­nin, ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rı­mın önün­de­ki en­gel­ler­den bir ta­ne­si­ni kal­dır­mış olu­yor. Ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin ve­ya ya­tı­rı­mın önün­de bir­çok en­gel var, bun­la­rın bir­ço­ğu­nu bu­gü­ne ka­dar kal­dır­dık, ama hâlâ en­gel­ler var­dır, özel­lik­le ça­lış­ma iz­nin­de­ki zor­luk­lar da bun­lar­dan bir ta­ne­si­dir. Ge­çen­ler­de ba­na bir Ja­pon iş ada­mı gel­di -Türk-Ja­pon Dost­luk Gru­bu Baş­ka­nı ol­du­ğum için- ve "Tür­ki­ye'de ya­tı­rı­mın önün­de­ki en­gel­le­rin bir­ço­ğu­nu kal­dır­dı­nız, ama, ça­lış­tır­mak is­te­di­ği­miz in­san­la­rın ça­lış­ma iz­ni ko­nu­sun­da hâlâ zor­luk­lar çe­ki­yo­ruz" de­di­ler. Ör­ne­ğin, bir mü­hen­dis ge­ti­re­cek, ya­tı­rım için ki­lit bir in­san, Ja­pon­ya'dan ge­tir­me­si ge­re­ki­yor -za­ten, bu ya­sa da o ki­lit per­so­nel için çı­ka­rı­lı­yor, ama­cı bu­dur- o mü­hen­di­sin ça­lış­ma iz­ni ala­bil­me­si için Tür­ki­ye'de mü­hen­dis­ler oda­sı­na ka­yıt yap­tır­ma­sı ge­re­ki­yor, mü­hen­dis­ler oda­sı­na kay­dı­nı yap­tı­ra­bil­me­si için de Türk­çe bil­me­si ge­re­ki­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu şart ka­fa­dan kalk­mış olu­yor ve o ya­tı­rı­mın ger­çek­leş­me­si için de o ki­lit mü­hen­di­sin ve­ya tek­nik per­so­ne­lin gel­me­si ge­re­ki­yor ve ka­fa­dan biz bu ya­tı­rı­mın önü­ne geç­miş olu­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'de­ki ya­tı­rı­mın, ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rı­mın is­tih­da­ma fay­da­sı var. Tür­ki­ye'de­ki is­tih­da­mın önü­ne geç­mi­yor ki ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rım.

Do­la­yı­sıy­la, bu ya­say­la Tür­ki­ye'de is­tih­da­mın önü­ne geç­mi­yo­ruz. Tür­ki­ye'de, bi­li­yor­su­nuz, iş­siz­lik ko­nu­sun­da ra­kam­lar hâlâ yük­sek­tir, ama, bi­zim Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de -son ra­kam­la­rı da gö­rü­yor­su­nuz- önem­li bir aza­lış tren­di var­dır. İş­siz­lik tüm Av­ru­pa'nın so­ru­nu­dur, Ame­ri­ka'nın so­ru­nu­dur, hat­ta, şim­di Ja­pon­ya'nın da so­ru­nu­dur, ama, Tür­ki­ye'de, çok şü­kür, son za­man­lar­da­ki ya­tı­rım­lar­dan do­la­yı bir azal­ma mey­da­na gel­miş­tir.

Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ulus­la­ra­ra­sı kü­re­sel ser­ma­ye­nin önün­de­ki bir en­ge­li de bu şe­kil­de kal­dır­mış bu­lu­nu­yo­ruz ve ka­çak ça­lış­ma­nın da önü­ne ge­çi­yo­ruz. Şim­di biz bu ya­sa­yı çı­kar­ta­bi­lir­sek…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ça­vu­şoğ­lu, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, sa­nı­rım grup adı­na söz al­mış­tım. Beş da­ki­ka mı ver­di­niz, on da­ki­ka mı ver­di­niz efen­dim?

BAŞ­KAN - Şah­sı­nız adı­na mü­ra­ca­atı­nız var. Sa­yın Ça­vu­şoğ­lu, beş da­ki­ka sü­re­niz.

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki, Sa­yın Baş­ka­nım, ben ya­nıl­mı­şım, özür di­li­yo­rum.

BAŞ­KAN - İki da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum, bu­yu­run.

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, do­la­yı­sıy­la, ka­çak ça­lış­ma­nın da önü­ne geç­miş olu­yo­ruz. Bi­li­yor­su­nuz, ka­çak ça­lış­ma sa­de­ce ya­sak­lar­la ol­maz. O kon­trol­lü gö­çü sağ­la­maz­sa­nız, ih­ti­yaç olan in­sa­na ge­rek­li iz­ni ver­mez­se­niz ve za­ma­nın­da ver­mez­se­niz ka­çak gö­çe yol aç­mış olu­yor­su­nuz, ka­çak ça­lış­ma­ya yol açı­yor­su­nuz. Bu ya­say­la be­ra­ber na­sıl o iz­ne ko­lay­lık sağ­lı­yor­sak, ka­çak göç­le de ve­ya ka­çak ça­lış­may­la il­gi­li mü­ca­de­le­de de ya­sa­la­rı­mız çok ke­sin ol­ma­lı, ka­tı ol­ma­lı. Bir ta­raf­tan bu­nu ya­par­ken di­ğer ta­raf­tan da bu de­ne­ti­mi yap­mak zo­run­da­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, so­nuç ola­rak, bu ya­say­la, ih­ti­yaç olan, ça­lış­mak is­te­yen ya­ban­cı ki­lit in­san­la­rın ça­lış­ma­sı­na izin ve­ri­yo­ruz. Bu­nu ya­par­ken de, özel­lik­le Tür­ki­ye'ye ge­len, göç et­mek zo­run­da ka­lan göç­men ve mül­te­ci­le­rin ve mu­ha­cir­le­rin de ça­lış­ma­sı­na izin ve­ri­yo­ruz. Özel­lik­le Ahıs­ka Türk­le­ri bu ko­nu­da önem­li­dir bi­li­yor­su­nuz. Çe­şit­li se­bep­ler­den do­la­yı, özel­lik­le Kras­no­dar böl­ge­sin­de, Rus­ya'da­ki şart­la­rın­dan do­la­yı Tür­ki­ye'ye gel­mek zo­run­da ka­lan bu soy­daş­la­rı­mı­zın da ça­lış­ma­sı­na izin ve­ri­yo­ruz.

Bi­raz ön­ce ko­nuş­ma­sın­da çok De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz İz­zet Çe­tin de­di ki: "Bir yıl sü­re, ge­çi­ci sü­re ver­mek Tür­ki­ye'nin ege­men­li­ğiy­le bağ­daş­maz." de­di ve "Bu hiç­bir ül­ke­de yok." de­di. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu doğ­ru de­ğil­dir. Bir­çok ül­ke­de, ege­men­li­ğin ol­du­ğu bir­çok ül­ke­de, Ba­tı ül­ke­le­rin­de, Ame­ri­ka dâhil hep­sin­de otur­ma izin­le­ri ve ça­lış­ma izin­le­ri ön­ce ge­çi­ci ola­rak ve­ri­lir, son­ra di­ğer şart­lar ta­mam­lan­dı­ğı za­man, eğer ge­rek­li gö­rü­lür­se, ge­çi­ci iz­nin ya­nın­da sü­rek­li izin ve­ri­le­bi­li­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu böy­le de­ğil­dir.

Sa­yın Gül­çi­çek de be­nim çok de­ğer­li ar­ka­da­şım, Av­ru­pa Kon­se­yin­de be­ra­ber ça­lı­şı­yo­ruz. "Bu ya­sa AB ta­ra­fın­dan ıs­mar­la­nan bir ya­sa" de­di. Ha­yır, o da doğ­ru de­ğil. Ken­di­siy­le be­ra­ber Av­ru­pa'da bir­çok ka­rar­lar al­dık ve her ül­ke­nin, Tür­ki­ye dâhil, bun­la­rı uy­gu­la­ma­sı­nı is­te­dik. Do­la­yı­sıy­la, bu, ulus­la­ra­ra­sı şart­la­ra uy­gun bir ya­sa­dır.

Bun­la­rı be­lir­tir­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, çok te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ça­vu­şoğ­lu.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 8. mad­de­si­nin ta­sa­rı­dan çı­kar­tıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Er­dal Ka­ra­de­mir

Or­han Sür

İz­zet Çe­tin

 

İz­mir

Ba­lı­ke­sir

Ko­ca­eli

 

Ya­kup Ke­pe­nek

Fe­ri­dun Ba­loğ­lu

Ha­run Akın

 

An­ka­ra

An­tal­ya

Zon­gul­dak

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ge­rek­çe okun­sun Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe

5544 sa­yı­lı Mes­lekî Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Ka­nu­nu, TBMM'den 21/9/2006 ta­ri­hin­de ka­bul edil­miş­tir. Söz ko­nu­su ya­sa­nın ama­cı­nı; "ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı mes­lek stan­dart­la­rı­nı te­mel ala­rak, tek­nik ve mes­lekî alan­lar­da ulu­sal ye­ter­li­lik­le­rin esas­la­rı­nı be­lir­le­mek; de­ne­tim, ölç­me ve de­ğer­len­dir­me, bil­gi­len­dir­me ve ser­ti­fi­ka­lan­dır­ma­ya iliş­kin fa­ali­yet­le­ri yü­rüt­mek için ge­rek­li ulu­sal ye­ter­li­lik sis­te­mi­ni kur­mak ve iş­let­mek üze­re Mes­lekî Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu­nun ku­rul­ma­sı, ça­lış­ma, usûl ve esas­la­rı­nın be­lir­len­me­si ile ulu­sal ye­ter­li­lik çer­çe­ve­siy­le il­gi­li hu­sus­la­rın dü­zen­len­me­si­ni sağ­la­mak ola­rak" be­lir­len­miş­tir.

Oy­sa ta­sa­rı, 4817 sa­yı­lı ka­nu­nun 13. mad­de­si­ne ek­le­di­ği fık­ra ile; "Mes­lekî hiz­met­ler kap­sa­mı dı­şın­da is­tih­dam edi­le­cek ya­ban­cı uy­ruk­lu per­so­nel için il­gi­li mer­ci­ler­den mes­lekî ye­ter­li­lik ko­nu­sun­da gö­rüş alın­maz" hük­mü ge­tir­mek­te, böy­le­ce ül­ke­miz­de is­tih­dam edi­le­cek ya­ban­cı per­so­ne­lin, ko­nu­sun­da ye­ter­li olup ol­ma­dı­ğı­na ba­kıl­ma­ya­cak­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma yap­ma­nı­zı ta­lep edi­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de­nin oy­la­ma­sın­dan ön­ce bir yok­la­ma ta­le­bi var­dır.

Şim­di, bu ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğim an­cak yok­la­ma ta­le­bi­ni iş­le­me ko­ya­bil­mem için, ayak­ta olup yok­la­ma ta­lep eden mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­yı­sı­nın 20 olup ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit ede­ce­ğim:

Sa­yın Koç, Sa­yın Yü­ce­san, Sa­yın Kar­tal, Sa­yın Ka­ya, Sa­yın Ça­kır, Sa­yın Arz, Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Kı­lıç, Sa­yın Ba­loğ­lu, Sa­yın Uzun­bay, Sa­yın Di­ren, Sa­yın Ün­lü­te­pe, Sa­yın Ke­si­moğ­lu, Sa­yın Al­tı­no­rak, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Me­ral, Sa­yın Ars­la­noğ­lu, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Arıt­man, Sa­yın Me­lik, Sa­yın Er­sin, Sa­yın Ka­ra­de­mir, Sa­yın Ata­lay.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Ad­la­rı­nı oku­du­ğum sa­yın üye­le­rin yok­la­ma için elek­tro­nik ci­ha­za gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

V. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

4.- Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1212) (S. Sa­yı­sı: 1225) (De­vam)

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

9'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 9- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 14 ün­cü mad­de­si­nin (b), (c) ve (d) bent­le­ri aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş ve ay­nı mad­de­ye aşa­ğı­da­ki bent­ler ek­len­miş­tir.

"b) Baş­vu­ru­lan iş için ül­ke için­de o işi ya­pa­cak ay­nı ni­te­li­ğe sa­hip ki­şi­le­rin bu­lun­ma­sı,

c) Yurt için­den ya­pı­lan baş­vu­ru­lar­da ya­ban­cı­nın ge­çer­li bir ika­met tez­ke­re­si­nin bu­lun­ma­ma­sı,

d) İzin ta­le­bi red­de­di­len ya­ban­cı­nın; ay­nı iş­ye­ri, iş­let­me ve­ya ay­nı mes­lek için, izin ta­le­bi­nin red­de­dil­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren bir yıl geç­me­den ye­ni­den izin ta­le­bin­de bu­lun­ma­sı,"

"f) Ça­lış­ma izin baş­vu­ru­su­nun sah­te ve­ya ya­nıl­tı­cı bil­gi ve bel­ge­ler­le ya­pıl­dı­ğı­nın tes­pit edil­me­si,

g) Sos­yal gü­ven­lik­le il­gi­li yü­küm­lü­lük­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­miş ol­ma­sı,"

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ra­sim Ça­kır, Edir­ne Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Ça­kır, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ya­ban­cı ça­lı­şan­la­rın izin­le­riy­le il­gi­li ka­nun de­ği­şik­li­ği hak­kın­da 9'un­cu mad­dey­le il­gi­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yü­ce Par­la­men­to­muz se­çim ka­ra­rı­nı al­dı. Ar­tık, Par­la­men­to­nun ge­nel gö­rün­tü­sün­den de an­la­şı­la­ca­ğı üze­re, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zi Par­la­men­to­da çı­kan ya­sa­lar­dan çok da­ha fark­lı şey­ler il­gi­len­di­ri­yor ki, ül­ke­miz­le il­gi­li ben­ce önem­li olan bir ya­sa tek­li­fi gö­rü­şü­lür­ken -Sa­yın Baş­ka­nın da hoş­gö­rü­süy­le- yü­ce Mec­li­sin içe­ri­sin­de­ki uğul­tu de­vam edi­yor.

Bu­gü­ne ka­dar, 22'nci Dö­nem Par­la­men­to­su­nun ba­şın­da, Tür­ki­ye'de­ki iş ya­şa­mı­nı dü­zen­le­yen, iş ha­ya­tı­nı dü­zen­le­yen, eme­ğin, ça­lı­şa­nın hu­ku­ki du­ru­mu­nu dü­zen­le­yen bir ta­sa­rı­yı gö­rüş­müş idik ve bu ta­sa­rı, ya­ni söy­le­mek is­te­di­ğim İş Ya­sa­sı, bu Par­la­men­to­da, üç ay sü­rey­le, cu­mar­te­si-pa­zar dâhil, sa­bah­la­ra ka­dar gö­rü­şül­dü. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin, bi­zim, emek­ten ya­na, eme­ğin en yü­ce de­ğer ol­du­ğu­nu ka­bul ede­rek, eme­ğin her tür­lü de­mok­ra­tik hak ve ka­za­nı­mı­nı gö­ze­ten gay­ret­le­ri­ne rağ­men, ma­ale­sef, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ge­li­şi­ni teş­vik ede­cek di­ye­rek, ya­ban­cı ya­tı­rı­mı ar­tı­ra­cak di­ye­rek eme­ği kö­le­leş­ti­ren, eme­ğin alı­nıp, sa­tı­lıp, ki­ra­ya ve­ri­le­ce­ği bir iş ha­ya­tı­nı dü­zen­le­yen bir ya­sa­yı 22'nci Dö­nem Par­la­men­to­su­nun ba­şın­da çı­kar­dık. Bu ya­sa çı­kar­ken, Tür­ki­ye'de, ça­lı­şan­la­rın bü­yük bir bö­lü­mü­nün bu ya­sa­dan ha­be­ri bi­le ol­ma­dı, ama iş­ve­re­nin, bu ya­sa­nın çı­kış sü­re­ciy­le il­gi­li, hem cid­di kat­kı­la­rı ol­du hem de ha­be­ri ol­du. Eme­ğin hak­kı­nı sa­vun­mak adı­na gö­rev alan si­vil top­lum ör­güt­le­ri, bu Par­la­men­to­nun ba­şın­da, bu ya­say­la il­gi­li ge­rek­li si­vil ini­si­ya­ti­fi kul­la­na­ma­dı; ama biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, sos­yal de­mok­rat bir par­ti ol­ma­nın bi­lin­ciy­le, eme­ği en yü­ce de­ğer ka­bul ede­rek bu­ra­da, üç ay sü­rey­le sa­bah­la­ra ka­dar kal­dık.

Bu sü­reç içe­ri­sin­de, yi­ne, emek­le il­gi­li, sos­yal gü­ven­lik­le il­gi­li bu Par­la­men­to­dan bir sü­rü ya­sa çık­tı. Baş­ta, sos­yal gü­ven­li­ği, sos­yal hak­la­rı azal­tan Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı, ka­ra de­li­ği ka­pat­ma­yı amaç­la­yan, IMF'nin ve Dün­ya Ban­ka­sı­nın da­yat­ma­sıy­la… Bu­nun ya­nın­da, ya­ban­cı­la­rın top­rak edin­me­siy­le il­gi­li ya­sa, ya­ban­cı dok­tor­la­rın Tür­ki­ye'de ça­lış­ma­sı­na yö­ne­lik ya­sa ve şim­di de, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de ça­lış­ma izin­le­ri­ni dü­zen­le­yen ya­sa. Ya­ni, şöy­le bir dü­şü­nü­yo­rum da, bu dört bu­çuk yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, bu Par­la­men­to­da, ağır­lık­lı ola­rak, ya­ban­cı­la­rı, ya­ban­cı ser­ma­ye­yi ve ya­ban­cı hak­la­rı­nı ko­nuş­tuk ve tar­tış­tık. Ama, eğer bu­ra­sı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ise, bu­ra­da, ulu­sal men­fa­at­le­ri, ulu­sal hak­la­rı, bu ül­ke­de ya­şa­yan iş­çi­nin hak­la­rı­nı, köy­lü­nün hak­la­rı­nı, me­mu­run hak­la­rı­nı, dar ge­lir­li­nin hak­la­rı­nı ve ulu­sal ser­ma­ye­nin hak­la­rı­nı, ma­ale­sef, ko­nuş­ma­dık. Bü­tün bun­la­rı ya­par­ken, bü­tün bu ya­sa­lar­da bir or­tak fi­kir var­dı, de­mok­ra­si. De­mok­ra­si, çok so­yut bir kav­ram, her­ke­se gö­re de­ği­şen, her­ke­se gö­re fark­lı yo­rum­la­nan, her­ke­se gö­re fark­lı ta­nım­la­nan so­yut bir kav­ram. Ba­zı­la­rı­na gö­re, din­dar bir cum­hur­baş­ka­nı­nı seç­tir­mek de­mok­ra­si, de­mok­ra­si­nin ge­re­ği ba­zı­la­rı­na gö­re, hu­ku­kun ku­ral­la­rı­na uy­gun, hu­ku­ka uy­gun bir cum­hur­baş­ka­nı seç­tir­mek de­mok­ra­si. Do­la­yı­sıy­la, ba­zı­la­rı­na gö­re de­mok­ra­tik hak, iş­ve­re­nin, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin hak­la­rı; ba­zı­la­rı­na gö­re de­mok­ra­tik hak, iş­çi­nin hak­la­rı. Buğ­day üre­ti­ci­si­nin de­mok­ra­tik hak­kı, bu ül­ke­de ek­mek yi­yen, ek­mek tü­ke­ten in­san­la­rın hak­kı­na ka­dar. Bu sü­re içe­ri­sin­de, dört bu­çuk yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, de­mok­ra­si adı­na, her kal­kan bu kür­sü­yü kul­lan­dı, ama, bu ül­ke­de ya­şa­yan top­lum­sal kat­man­la­rın, iş­çi­nin, me­mu­run, köy­lü­nün, emek­li, dul ve ye­ti­min de­mok­ra­tik hak­la­rı­nı ge­liş­tir­mek, on­la­rın da­ha re­fah içe­ri­sin­de, da­ha ör­güt­lü, da­ha mut­lu ça­lı­şa­bil­me­le­ri­ne ola­nak sağ­la­ya­cak dü­zen­le­me­le­ri ma­ale­sef yap­ma ola­na­ğı bu­la­ma­dık. Bu, zan­ne­di­yo­rum, 22'nci Dö­nem Par­la­men­to­sun­da olu­şan -Si­ya­si Par­ti­ler Ya­sa­sı'nın ver­miş ol­du­ğu- den­ge­siz ya­pı­nın da bir so­nu­cu ola­rak te­za­hür et­ti.

Şim­di, gel­di­ği­miz bu nok­ta­da -bu­gün, ar­tık, he­pi­ni­zin "tek­rar na­sıl se­çi­li­rim" dü­şün­ce­si­nin ka­fa­lar­dan çık­ma­dı­ğı bir nok­ta­da- ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de ça­lış­ma­la­rı­nı dü­zen­le­yen ve zan­ne­di­yo­rum ki, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de bi­raz da­ha ra­hat ve bi­raz da­ha uzun sü­re­li ça­lı­şa­bil­me­le­ri­ne ola­nak sağ­la­yan bir ya­sa ta­sa­rı­sı­nı gö­rü­şü­yo­ruz.

Bu sü­re içe­ri­sin­de, he­pi­niz­ce de ma­lum, mil­let­ve­ki­li ola­rak he­pi­mi­zin en çok sı­kın­tı çek­ti­ği ko­nu iş­siz­lik. Ma­ale­sef, 2002 se­çim­le­rin­den bu­gü­ne ka­dar bu ül­ke­de iş­siz­lik azal­ma­mış­tır, art­mış­tır. Hat­ta, ma­ale­sef, yi­ne, bu ül­ke­de üni­ver­si­te me­zu­nu iş­siz­le­rin sa­yı­sı azal­ma­mış­tır, art­mış­tır. Ya­ni, genç po­tan­si­ye­li olan, eği­tim­li po­tan­si­ye­li olan ve bu an­lam­da bü­tün dün­ya­nın gıp­tay­la bak­tı­ğı Tür­ki­ye'de, biz, bu­gün, eği­tim­li ya­ban­cı iş­çi­le­rin, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de da­ha ra­hat ça­lı­şa­bil­me­le­ri­ne ola­nak sağ­la­yan bir ya­sa­yı yü­ce he­yet­te gö­rü­şü­yor isek, bu­nun, ulu­sal men­fa­at­le­ri­miz nok­ta­sın­da ne ka­dar doğ­ru, ne ka­dar fay­da­lı ve bu ül­ke­nin eği­tim­li in­sa­nı­nın önü­nü aç­mak­ta ne ka­dar ya­rar­lı ol­du­ğu­nu, ben, yü­ce mil­le­ti­mi­zin tak­dir­le­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum.

Bi­zim söy­lem­le­ri­miz, bi­zim tak­dir­le­ri­miz, ma­ale­sef, bu kür­sü­de baş­lı­yor, bu kür­sü­de bi­ti­yor. Sa­yı­sal ye­ter­li­li­ği­miz ol­ma­dı­ğı için, sa­de­ce ve sa­de­ce ulu­sal men­fa­at­le­ri­miz adı­na, ül­ke­miz adı­na doğ­ru bil­dik­le­ri­mi­zi söy­le­mek, doğ­ru dü­şün­ce­yi or­ta­ya koy­mak ve bu­nun ger­çek­leş­me­si nok­ta­sın­da ey­lem içe­ri­sin­de ol­mak­la ye­tin­mek du­ru­mun­da ka­lı­yo­ruz. Ama yü­ce mil­le­ti­miz de gö­rü­yor ki -so­nun­da "Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler..." O da de­mok­ra­si­nin bir ge­re­ği- ge­re­ği ka­dar dü­şü­nül­me­yen, genç po­tan­si­ye­li­mi­zin ha­re­ke­te ge­çi­ril­me­sin­de, fır­sat ve­ril­me­sin­de, ön açıl­ma­sın­da ge­re­ği ka­dar dü­şü­nül­me­yen bu ve bu­nun gi­bi ya­sa­lar, ma­ale­sef, Par­la­men­to­dan ça­buk ça­buk çı­kı­yor.

Ben, bu dü­şün­ce­ler­le, ya­sa­nın, ül­ke­mi­ze ve bu ül­ke­de ya­şa­yan eği­tim­li ve genç in­san­la­rı­mı­za ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Yü­ce he­ye­ti­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ça­kır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

10'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 10- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 16 ncı mad­de­si­nin (a) ben­di aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş ve ay­nı mad­de­ye aşa­ğı­da­ki bent ek­len­miş­tir.

"a) Ya­ban­cı­nın ika­met tez­ke­re­si­nin her­han­gi bir ne­den­le ip­tal edil­me­si, ge­çer­siz ha­le gel­me­si ve­ya ge­çer­li­lik sü­re­si­nin uza­tıl­ma­ma­sı,"

"d) Yurt için­den ya­pı­lan baş­vu­ru­lar­da ya­ban­cı­nın ça­lış­ma iz­ni al­ma­sın­dan, yurt dı­şın­dan ya­pı­lan baş­vu­ru­lar­da ise ya­ban­cı­nın ül­ke­ye gi­riş ta­ri­hin­den iti­ba­ren otuz gün için­de ça­lış­ma amaç­lı ika­met tez­ke­re­si al­mak üze­re İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na baş­vu­ru ya­pıl­ma­ma­sı,"

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ah­met Kü­çük, Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kü­çük.

CHP GRU­BU ADI­NA AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 22'nci Dö­ne­min son gün­le­ri­ni ya­şa­dı­ğı­mız ve ar­tık 19 Ma­yıs tö­ren­le­rin­den son­ra oku­la git­me­si­nin ne ka­dar zor gel­di­ği­ni bil­di­ği­miz, ya­şa­dı­ğı­mız ço­cuk­la­rı­mız gi­bi, bi­zim de böy­le aya­ğı­mı­zı sü­rü­ye sü­rü­ye Mec­li­se gel­di­ği­miz gün­ler­de, çok il­ginç, top­lu­mun ge­niş ke­sim­le­ri­ni çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren, bu­gü­ne ka­dar, ne­den­se, bek­le­miş, ke­nar­da kö­şe­de kal­mış ve Par­la­men­to­da fi­kir bir­li­ği oluş­tur­ma­yan, mu­ha­le­fe­tin doğ­ru bak­ma­dı­ğı, eleş­tir­di­ği, olum­lu yak­laş­ma­dı­ğı bir di­zi ya­sa­yı, Hükûmet, ma­ale­sef, bir kap­kaç an­la­yı­şı içe­ri­sin­de çı­kar­ma der­din­de. Par­la­men­ter­le­ri, böy­le, işin so­nu­na ge­lin­di­ği bir za­man­da, gün­düz sa­at 11.00 ge­ce 24.00 ara­sı ça­lış­ma za­ma­nı içe­ri­sin­de, nons­top -cu­mar­te­si, pa­zar dâhil- bir ça­lış­ma sı­kı­şık­lı­ğı içi­ne so­ka­rak, yan­gın­dan mal ka­çı­rır gi­bi bir ya­sa çı­kar­ma ara­yı­şı­na gir­di­ği gün­ler­de bu­lu­nu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 10'un­cu mad­de­sin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le de, ben, yü­ce Par­la­men­to­yu sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­ni ifa­de eden ar­ka­da­şım Ra­sim Ça­kır'ın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, bu dö­ne­min, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ya­şa­dı­ğı gün­ler ve ile­ri­de ya­şa­ya­ca­ğı gün­ler adı­na iyi bir dö­nem ola­rak anıl­ma­ya­ca­ğı ka­na­ati­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin ge­le­ce­ği­ni bağ­la­yan ve esas ola­rak, ge­le­cek­te olum­lu bir şe­kil­de ge­liş­me­si­ni sağ­la­ya­cak, ge­le­cek ne­sil­le­re iyi bir Tür­ki­ye bı­rak­ma adı­na çok doğ­ru ve olum­lu iş­ler yap­ma­dı­ğı­mız bir dö­nem ola­rak geç­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Bu dö­nem, ta­bii, de­rin kriz son­ra­sı ya­şa­nan bir dö­nem için­de­yiz. Ya­ni, Tür­ki­ye 2001 kri­zi­ni ya­şa­dı, on­dan son­ra, ta­bii he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, IMF'nin bi­ze da­yat­tı­ğı po­li­ti­ka­la­rın uy­gu­lan­dı­ğı hükûmet­ler­den son­ra se­çi­me gi­dil­di ve 58'in­ci ve 59'un­cu hükûmet­ler dö­ne­min­de de, bu po­li­ti­ka­la­rın da­ha acı­ma­sız ve ka­rar­lı bir şe­kil­de uy­gu­lan­dı­ğı, ge­niş top­lum ke­sim­le­ri­ni bü­yük sı­kın­tı içi­ne so­kan, esas ola­rak gö­rün­tü­de, mak­ro eko­no­mik den­ge­ler­de olum­lu ge­liş­me­le­rin var ol­du­ğu gi­bi bir gö­rü­nüm arz eden, ama ge­niş halk ke­sim­le­ri­nin hiç ra­hat­la­ma­dı­ğı ve du­ru­mu­nun iyi­leş­me­di­ği bir dö­ne­mi bir­lik­te ya­şa­dık de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. İh­ra­cat ra­kam­la­rı­nın bü­yü­dü­ğü, ama it­ha­la­tın pat­la­dı­ğı, ya­tı­rım­la­rın art­ma­dı­ğı, iş­siz­li­ğin ek­sil­me­di­ği ve esas ola­rak Tür­ki­ye'nin iç ve dış dün­ya­da iti­ba­rı­nın yük­sel­me­di­ği, ge­le­cek gün­le­re umut­la ba­ka­ma­dı­ğı bir dö­ne­mi, ma­ale­sef, bir­lik­te ya­şa­dık.

En azın­dan, bu dö­nem­de, biz, böy­le gün­ler ge­çir­di­ği­mi­zin ye­te­ri ka­dar far­kın­da ola­ma­mış olu­ruz, ama, eğer öm­rü­müz olur­sa, yir­mi se­ne son­ra, otuz se­ne son­ra dö­nüp bu­gün­le­rin ta­ri­hi­ni, de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni oku­du­ğu­muz­da, bu­nu böy­le gö­re­ce­ği­mi­zi her­ke­sin bil­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin sos­yo­eko­no­mik po­tan­si­ye­li­nin, fi­nans ke­si­mi­nin ve do­ğal kay­nak­la­rı­nın ge­le­ce­ğe dö­nük, ser­ma­ye ye­ter­siz­li­ği ne­de­niy­le ya­ban­cı ser­ma­ye­ye açıl­dı­ğı ve ala­bil­di­ği­ne ya­ban­cı ser­ma­ye­nin sı­cak pa­ra ara­cı­lı­ğıy­la üre­tim yap­ma­dan, ya­tı­rım ge­tir­me­den Tür­ki­ye'nin ola­nak­la­rı­nı alıp gö­tür­dü­ğü bir dö­ne­mi ya­şı­yo­ruz.

Me­se­la, bu ka­dar ih­ra­ca­tın ol­du­ğu, üre­ti­min ol­du­ğu bir ül­ke­de, iş­siz­li­ği ek­sil­te­me­dik, ca­ri açı­ğı bir tür­lü dü­şü­re­me­dik. Bu ül­ke, her se­ne 34-35 mil­yar do­lar ca­ri açık üre­ten ve esas ola­rak bu­nun için­den bir tür­lü çı­ka­ma­yan bir ül­ke hâlin­de ve bu ka­dar bü­yük ra­kam­la­rın oluş­tu­ğu bir za­man­da bir tür­lü iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nı yüz­de 10'un al­tı­na -ya­ni resmî ra­kam­lar­la- dü­şü­re­me­dik. Re­el iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nın da yüz­de 20'ler dü­ze­yin­de ol­du­ğu­nu ve si­ya­set­çi­le­rin, ül­ke­yi yö­ne­ten tüm in­san­la­rın, he­pi­mi­zin en bü­yük sı­kın­tı­sı­nın, in­san­la­ra iş, aş bul­mak ol­du­ğu­nu ve dün ya­şa­nan bu so­run­la­rın ay­nen de­vam et­ti­ği­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Bu­gü­ne ka­dar çı­ka­rı­lan ya­sa­lar­la, bu ül­ke­nin do­ğal kay­nak­la­rı­nı ya­ban­cı­la­rın ra­hat­lık­la ya­tı­rım ya­pıp sö­mür­me­si­ni sağ­la­ya­cak her tür­lü ya­sa­yı çı­kar­dık.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, "Ya­ban­cı ser­ma­ye bu ül­ke­ye gel­sin…" Gel­sin ta­bii, bu­na kar­şı olan yok, ama, ya­ban­cı ser­ma­ye bu ül­ke­ye ge­lip hiç ol­maz­sa is­tih­dam ya­rat­sın, is­tih­dam üze­rin­den bir kat­ma de­ğer bı­rak­sın, biz de dev­let ola­rak on­dan ver­gi ala­lım, ül­ke­mi­zin, dev­le­ti­mi­zin ma­li ola­nak­la­rı­nı ge­niş­le­tip, al­dı­ğı­mız ver­gi­ler­le ül­ke­mi­zin ge­liş­me­miş böl­ge­le­ri­ne ya­tı­rım ya­pıp ada­let­siz­li­ği or­ta­dan kal­dı­ra­lım is­ti­yor­duk, öy­le dü­şü­nü­yor­duk. Ya­ban­cı ser­ma­ye­ye is­tek­li dav­ran­ma­mı­zın en bü­yük ne­de­ni buy­du. Ya­ban­cı ser­ma­ye tek­no­lo­ji ge­ti­re­cek­ti, ser­ma­ye ge­ti­re­cek­ti, ya­tı­rım ya­pa­cak­tı, ama, ma­ale­sef, bun­la­rın ol­ma­dı­ğı­nı, ha­zır ku­ru­lu sis­tem­le­ri iş­let­me­yi… Tür­ki­ye'de süt, su ya­tı­rım­la­rı yap­ma­nın ca­zip hâle ge­ti­ril­di­ği bir dö­nem­den son­ra, ya­ban­cı ser­ma­ye ve­ya ya­ban­cı­la­ra Tür­ki­ye'nin emek pi­ya­sa­sı­nı da ala­bil­di­ği­ne aç­mak, ola­nak­la­rı ge­niş­let­mek, ke­sin­lik­le Türk hal­kı­nın ya­ra­rı­na, Türk ça­lı­şan­la­rı­nın ya­ra­rı­na, Türk mü­hen­dis­le­ri­nin ya­ra­rı­na, iş­çi­le­ri­nin ya­ra­rı­na, emek­çi­si­nin ya­ra­rı­na, köy­lü­sü­nün ya­ra­rı­na bir du­rum de­ğil­dir. Bu­nu, bu­ra­ya çı­kan ar­ka­daş­la­rı­mız çe­şit­li şe­kil­ler­de ifa­de­ler­le an­lat­ma­ya ve bel­ki de siz­le­ri ik­na et­me­ye ça­lı­şı­yor­lar, ama, ma­ale­sef, bir ar­pa bo­yu yol aşa­mı­yo­ruz, çün­kü, her­ke­sin ak­lı -ben bi­li­yo­rum- şim­di, 4 Ha­zi­ran­da ar­ka­daş­lar. Her­ke­sin ka­fa­sın­da 4/6/2007, sa­at 17.00; Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu­na gi­ren lis­te­ler­de var mı­yız yok mu­yuz… Bu yön­de, ka­fa­lar bu­ra­da ta­kık olun­ca, kim­se bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı, de­ğer­len­dir­me­le­ri din­le­mi­yor, ka­fa­yı yor­mu­yor ve ala­bil­di­ği­ne, Hükûme­tin ge­tir­di­ği ta­sa­rı­la­rı, bu­ra­da "ka­bul eden­ler, et­me­yen­ler" an­la­yı­şı içe­ri­sin­de, ma­ale­sef, cid­di bir ir­de­le­me­ye ta­bi tut­ma­dan ka­bul edi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, bu­ra­lar­da, ya­ni, ya­ban­cı­lar­la il­gi­li al­dı­ğı­mız ka­rar­lar­da hep söy­le­di­ği­miz şu ol­du: Bir de­fa, kar­şı­lık­lı­lık esas ol­ma­lı­dır. Ya­ni, biz, ya­ban­cı­la­ra ge­nel ola­rak bir dü­zen­le­me ya­pı­yor­sak, on­la­rın bi­ze na­sıl bak­tı­ğı­nı bil­me­li­yiz, on­la­rın bi­zim için ne­ler yap­tı­ğı­nı bil­me­li­yiz. Biz, bi­zim in­sa­nı­mız, bir Av­ru­pa ül­ke­si­ne ve­ya dün­ya­nın bir­çok ül­ke­si­ne git­mek için, ora­ya tu­rist ola­rak git­mek için gün­ler­ce vi­ze bek­ler­ken, gün­ler­ce ka­pı­lar­da sü­rü­nüp aşa­ğı­la­nır­ken, şu­ra­da dü­ne ka­dar dö­nüp bak­ma­dı­ğı­mız ül­ke­le­re gir­mek için bir haf­ta, on gün vi­ze bek­ler­ken, ala­bil­di­ği­ne, Türk emek pi­ya­sa­sı­nı da on­la­ra açıp, bir tek ya­ban­cı ser­ma­ye­nin bu ül­ke­de yap­tı­ğı ya­tı­rım­lar­dan ül­ke­miz­de ka­la­cak olan emek kat­ma de­ğe­ri­ni de on­la­ra peş­keş çek­me­nin ne an­la­mı var ne man­tı­ğı var!

Bu ül­ke­de her gün ye­ni üni­ver­si­te­ler açı­yo­ruz, en son on ye­di ta­ne da­ha üni­ver­si­te aç­tık. Bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nın eği­tim­li ol­ma­sı, eği­tim­li hâle gel­me­si ta­bii ki, gü­zel, ama, biz bu ül­ke­yi, ucuz tek­nik gü­ce, ucuz mü­hen­dis gü­cü­ne açar­sak, o za­man bu ül­ke­nin de­ğer­li in­san­la­rı­nı, be­yin gö­çüy­le git­miş ol­mak­tan kur­ta­ra­ma­yız. Ya­ni o in­san­lar bu­ra­ya dön­mez, bu­ra­ya ça­lış­ma­ya gel­mez. Çün­kü, ka­li­te­li ye­tiş­miş ele­man da­ha iyi şart­lar­da, da­ha ge­liş­miş ül­ke­ler­de kal­ma­ya de­vam eder ve bi­zim ül­ke­miz­de ka­li­te­siz in­san gö­çü­nün ya­şan­dı­ğı ve esas ola­rak bu an­lam­da re­ka­be­tin yo­ğun­laş­tı­ğı, bil­gi eme­ği­nin ve in­san eme­ği­nin ala­bil­di­ği­ne sö­mü­rül­dü­ğü bir or­ta­ma gi­rer.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun bir sü­rü olum­suz­luk­la­rı var­dır. Bu, AB'nin ge­nel uy­gu­la­ma­la­rı ve AB po­li­ti­ka­la­rı­na da ters­tir. Bu, gay­ri­in­sa­ni bir yak­la­şım­dır. Bu, gay­ri­hu­ku­ki bir yak­la­şım­dır. Bu, gay­ri­de­mok­ra­tik bir yak­la­şım­dır ve bu yak­la­şım ke­sin­lik­le Tür­ki­ye'de ör­güt­lü top­lum ke­sim­le­ri­nin olu­ru alın­ma­dan, on­la­rın gü­cü­nü kır­mak adı­na, on­la­rı et­ki­siz­leş­tir­mek adı­na ya­pıl­mış bir si­ya­set an­la­yı­şı­nın de­va­mı­dır. Ba­kın, ge­çen gün bu­ra­da Zi­ra­at Oda­la­rı­nın çift­çi­le­re bel­ge ver­me­si adı­na, üç beş ku­ruş ge­lir el­de et­me­si adı­na ya­pı­lan bir dü­zen­le­me­yi or­ta­dan kal­dır­dık. Zi­ra­at Oda­la­rı gi­bi, Tür­ki­ye'de ya­şa­yan en bü­yük üre­tim gü­cü­nü, ör­güt­lü­lü­ğü­nü elin­de tu­tan, resmî ör­güt­lü­lü­ğü­nü elin­de tu­tan bir ku­ru­mu et­ki­siz hâle ge­tir­me­nin bir yo­lu­nu bul­duk.

Şim­di de, Mü­hen­dis ve Mi­mar Oda­la­rı Bir­li­ği­nin bü­tün mu­ha­le­fe­ti­ne rağ­men, Mü­hen­dis ve Mi­mar Oda­la­rı Bir­li­ği­ni dev­re­den çı­ka­ran, on­la­rın olum­suz gö­rüş­le­ri­ne rağ­men bir da­yat­may­la böy­le bir ya­sa­yı çı­kar­mak üze­re­yiz. Yan­lış ya­pı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yan­lış ya­pı­yor­su­nuz. AKP, Tür­ki­ye'nin ku­yu­su­nu ka­zı­yor. Bu, Tür­ki­ye'nin ay­nı Os­man­lı­nın son dö­ne­min­de­ki ka­pi­tü­las­yon­lar­da ver­di­ği ta­viz­le­re ben­ze­yen bir an­la­yış­tır. Bu ko­nu­da çok dik­kat­li ol­ma­mız la­zım ve ke­sin­lik­le Tür­ki­ye'nin ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ve Türk hal­kı­nın çı­kar­la­rı­nı öne çı­ka­ran an­la­yış­tan ke­sin­lik­le vaz­geç­me­mek la­zım­dır.

Bir tek şey söy­lü­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne ya­par­sa­nız ya­pın, 22 Tem­muz­da ku­ru­la­cak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da Tür­ki­ye'nin çı­kar­la­rı­nı ze­de­le­yen bü­tün ya­sa­lar­dan vaz­ge­çi­le­cek ve ke­sin­lik­le, Türk hal­kı­nın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - DSP'yi ne yap­tın?

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kü­çük.

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - Siz ken­di­ni­zi dü­şü­nün. Biz DSP ile ge­re­ği­ni ya­pa­rız, Tür­ki­ye için de ge­re­ği­ni ya­pa­rız, ama siz ken­di­ni­zi dü­şü­nün. Uçak bek­let­mez­se­niz iyi olur, böy­le, ga­ze­te­le­rin man­şet­le­rin­de yer al­maz­sa­nız iyi olur.

Bu ve­si­ley­le, ben, yü­ce Mec­li­si ve Türk mil­le­ti­ni en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kü­çük

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

11'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 11- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 20 nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"Ge­nel büt­çe­ye da­hil da­ire­ler ve kat­ma büt­çe­li ida­re­le­rin tef­tiş ve de­ne­tim ele­man­la­rı ken­di mev­zu­at­la­rı ge­re­ğin­ce iş­yer­le­rin­de ya­pa­cak­la­rı her tür­lü de­ne­tim ve in­ce­le­me­ler­de, Em­ni­yet ma­kam­la­rı ken­di mev­zu­at­la­rı ge­re­ğin­ce iş­yer­le­rin­de ya­pa­cak­la­rı kon­trol­ler sı­ra­sın­da, ya­ban­cı ça­lış­tı­ran iş­ve­ren­ler ile ya­ban­cı­la­rın bu Ka­nun­dan do­ğan yü­küm­lü­lük­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me­dik­le­ri­ni tes­pit et­me­le­ri ha­lin­de, du­rum Ba­kan­lı­ğa bil­di­ri­lir. Bu bil­di­rim üze­ri­ne Ba­kan­lık Böl­ge Mü­dü­rü, gön­de­ri­len tu­ta­nak­la­ra gö­re ce­zai iş­le­mi uy­gu­lar."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan, Bur­dur Mil­let­ve­ki­li.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ben ko­nu­şa­ca­ğım Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç.

CHP GRU­BU ADI­NA HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın il­gi­li mad­de­sin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hem gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın tü­mü üze­rin­de hem mad­de­le­ri üze­rin­de, ba­zen mad­de­le­ri­nin de dı­şı­na çı­ka­rak ge­nel ça­lış­ma ya­şa­mı, ko­şul­la­rı, ku­ral­la­rı üze­rin­de, ar­ka­daş­la­rı­mız gö­rüş­le­ri­ni ifa­de edi­yor­lar. Bu­ra­da, Sa­yın Ça­vu­şoğ­lu, -ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­ki­li, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ça­vu­şoğ­lu'nun- de­min, ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, o ser­ma­ye ya­tı­rı­mı­nın bağ­lı bu­lun­du­ğu kon­sor­si­yum ya da şir­ke­tin, ya­pı­nın, o ko­nuy­la il­gi­li ki­lit po­zis­yon­da ça­lış­tır­ma­sı ge­re­ken tek­nik ele­man­la­rın ça­lış­ma iz­ni­ne dö­nük bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın dü­zen­le­me ge­tir­di­ği­ni ifa­de et­ti. Fa­kat, da­ha ön­ce, Ya­ban­cı Ser­ma­ye­yi Teş­vik Ya­sa­sı'nın il­gi­li mad­de­le­rin­de, bu şe­kil­de­ki ya­tı­rım­la­rın Tür­ki­ye'de ko­nuş­lan­ma­sın­da ih­ti­yaç du­yu­lan ya­ban­cı tek­nik per­so­ne­lin ça­lış­ma­sı­nı dü­zen­le­yen il­gi­li ya­sa mad­de­si ve bu ya­sa mad­de­si çer­çe­ve­sin­de de çı­ka­rı­lan bir yö­net­me­lik mev­cut idi. Bu yö­net­me­li­ğin Da­nış­tay ta­ra­fın­dan ip­ta­li söz ko­nu­su­dur. Ama, yi­ne de, şim­di­ye ka­dar si­zin be­lirt­ti­ği­niz nok­ta­da bü­yük bir ak­sak­lık ol­ma­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Tür­ki­ye'de de­ği­şik nok­ta­lar­da olan, bil­has­sa sı­cak pa­ra şek­lin­de de­ğil de ya­tı­rı­ma dö­nük, üre­ti­me dö­nük ya­ban­cı ser­ma­ye gi­riş­le­rin­de, bu şe­kil­de, o ya­tı­rım­la il­gi­li tek­nik ele­man is­tih­dam et­me, ya­ban­cı tek­nik ele­man is­tih­dam et­me ko­nu­sun­da bü­yük bir sı­kın­tı ol­du­ğu­nu dü­şün­mü­yo­rum. Bu­ra­da, bil­di­ğim ka­da­rıy­la, il­gi­li ya­sa çer­çe­ve­sin­de ve ip­tal edi­len yö­net­me­lik çer­çe­ve­sin­de bun­la­rı ifa­de et­mek is­te­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nu, da­ha ge­niş bo­yut­ta ele alın­dı­ğın­da, ta­bii, 2002 ile 2007 ara­sın­da iş ya­şa­mıy­la il­gi­li, ça­lış­ma ya­şa­mıy­la il­gi­li, ik­ti­dar par­ti­si­nin Tür­ki­ye gün­de­mi­ne ge­tir­di­ği, Par­la­men­to­ya ge­tir­di­ği ve ya­sa­ya dö­nüş­tür­dü­ğü çe­şit­li çı­kar­tı­lan ya­sal dü­zen­le­me­le­re bak­ma­mız ge­re­ki­yor.

Anım­sa­ma­ya­cak­sı­nız, bir İş Ya­sa­sı çı­kart­mış­tık. Bu İş Ya­sa­sı, uzun gö­rüş­me­ler son­ra­sın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin te­mel alan­lar­da mu­ha­le­fe­ti­ne rağ­men ya­sa­laş­tı­rıl­mış­tı. Bu İş Ya­sa­sı'nda, Tür­ki­ye, kü­re­sel­leş­me bo­yu­tun­da, ar­tık ser­ma­ye­nin sı­nır ta­nı­ma­dı­ğı bir sü­reç­te, ta­lep et­ti­ği iş gü­cü ta­nım­la­ma­sı­na uy­gun, ken­di ya­sal dü­zen­le­me­le­ri­ni yap­mış­tı ve bu­ra­da kı­dem taz­mi­na­tın­dan ödünç iş­çi­ye, da­ha doğ­ru­su iş­çi ta­nı­mın­dan baş­la­yıp, iş ta­nı­mın­dan baş­la­yıp fa­son iş­çi­ye, per­for­man­sa da­ya­lı üc­ret ska­la­sı ge­tir­me­ye, ödünç iş­çi sis­te­mi­ne ka­dar bir­çok ye­ni kav­ram ça­lış­ma ya­şa­mı­mı­za gir­miş­ti.

Bun­lar­la il­gi­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin iti­raz­la­rı ol­muş­tu. Ba­zı sen­di­ka­la­rın, kon­fe­de­ras­yon­la­rın iti­ra­zı ol­muş­tu. Hep­si­nin de­ğil, ya­ni, emek­ten ya­na ol­du­ğu­nu ifa­de eden ve Tür­ki­ye'de fa­ali­yet gös­te­ren önem­li ba­zı sen­di­ka­la­rın iti­raz­la­rı ol­muş­tu, önem­li gi­bi gö­zü­ken ba­zı kon­fe­de­ras­yon­la­rın ise çı­tı da­hi çık­ma­mış­tı.

Şim­di, bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da, Tür­ki­ye'de il­gi­li alan­da kar­şı­lık­lı­lı­ğı tam bi­lim­sel ola­rak or­ta­ya kon­ma­mış, ka­nıt­lan­ma­mış, onay­lan­ma­mış bir tek­nik ele­man, ya­ban­cı tek­nik ele­man ça­lış­ma­sı­na dö­nük bir uy­gu­la­ma ge­ti­ril­mek is­te­ni­yor. Bu­nun­la il­gi­li -ar­ka­daş­la­rım be­lirt­ti­ler- mü­hen­dis, mi­mar oda­la­rı­nın, çe­şit­li mes­lek ör­güt­le­ri­nin iti­raz­la­rı var. Bu­nu, hiç­bir şe­kil­de ya­ba­na at­ma­mak ge­re­ki­yor. Bu­nun­la il­gi­li ya­pı­la­bi­le­cek olan dü­zen­le­me­le­rin mut­la­ka ya­şa­ma ge­çi­ril­me­si ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne ko­nuy­la il­gi­li, ar­ka­daş­la­rım de­ği­şik açık­la­ma­lar­da bu­lu­na­cak­lar iler­le­yen mad­de­ler­de. Ben, mü­sa­ade eder­se­niz, içim­de ya­ra olan bir ko­nu­yu da bu fır­sat­tan is­ti­fa­de ede­rek siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Dün An­ka­ra'da mey­da­na ge­len ha­in sal­dı­rı­yı, çe­şit­li ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­mız, ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet men­su­bu ar­ka­daş­la­rı­mız kı­na­dık­la­rı­nı ifa­de et­ti­ler. Çok bas­ma­ka­lıp cüm­le­ler kul­la­nıl­dı, çok kli­şe­leş­miş ifa­de­ler kul­la­nıl­dı. Yi­ne, ölen­le­re rah­met di­le­dik; yi­ne, ya­ra­lı­la­ra geç­miş ol­sun de­dik; ölen­le­rin ya­kın­la­rı­na sa­bır di­le­dik.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, baş­ka bir şey da­ha di­le­me­miz ge­re­ki­yor ka­nım­ca ve bu so­ru­yu, bu­ra­da, yü­rek­li­ce ve yük­sek ses­le he­pi­mi­zin sor­ma­sı ge­re­ki­yor. O so­ru da şu: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın alı­şı­la­gel­dik söz­le­rin dı­şın­da ba­zı ifa­de­ler­de bu­lu­na­ca­ğım ve ne söy­le­di­ği­mi de bi­le­rek ko­nu­şa­ca­ğım. Bu ka­dar "A4" ve­ya "C4" de­nen pat­la­yı­cı tü­rü, Tür­ki­ye'nin sı­nır­la­rın­dan ki­min ko­ru­ma­sın­da, ki­min kol­la­ma­sın­da, ki­min açık ya da giz­li lo­jis­tik des­te­ğin­de Tür­ki­ye'ye so­ku­lu­yor ve be­nim ül­ke­min kal­bin­de pat­la­tı­lı­yor? So­ru bu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ölen­le­re rah­met di­le­ye­ce­ğiz, ya­ra­lı­la­ra geç­miş ol­sun di­le­ye­ce­ğiz, ölen­le­rin ya­kın­la­rı­na sa­bır di­le­ye­ce­ğiz, ama sor­ma­mız ge­re­ken baş­ka so­ru­lar var ve mut­la­ka ce­vap­la­ma­mız ge­re­ken bu so­ru­la­rı yük­sek ses­le sor­ma­mız ge­re­ki­yor. Ben bir mu­ha­le­fet men­su­bu mil­let­ve­ki­li­yim, bu­nu mu­ha­le­fet­te ol­du­ğum için sor­mu­yo­rum. Tür­ki­ye, dos­tu­nu, düş­ma­nı­nı çok iyi de­ğer­len­dir­mek zo­run­da.

Bu­gün, ga­ze­te­ler­de, dün­kü ola­yın he­men er­te­sin­de, bir bü­yük dev­le­tin, Baş­ba­ka­nı­mı­zın de­yi­miy­le bi­zim stra­te­jik or­ta­ğı­mız olan bir ül­ke­nin -ki, stra­te­jik or­ta­ğı­mız fa­lan de­ğil­dir o ül­ke, sa­de­ce ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler çer­çe­ve­sin­de stra­te­jik iliş­ki­le­ri­mi­zin bu­lun­du­ğu bir ül­ke­dir, or­tak­lık baş­ka bir ko­num- bü­yü­kel­çi­si ya­şa­nan tra­je­di kar­şı­sın­da üzün­tü­sü­nü bil­di­ri­yor, şaş­kın­lı­ğı­nı bil­di­ri­yor, hay­re­ti­ni ifa­de edi­yor. Ni­ye hay­ret edi­yor­su­nuz sa­yın bü­yü­kel­çi, ni­ye hay­ret edi­yor­su­nuz? Tür­ki­ye'nin sı­nır­la­rı­nı kev­gi­re çe­vi­ren kim? Ku­zey Irak'ta­ki ya­pı­lan­ma­ya kol ka­nat ge­ren, ora­da­ki te­rö­rist lo­jis­tik ya­pı­lan­ma­sı­na yıl­lar­dır des­tek ve­ren, kol­la­yan, ko­ru­yan kim sa­yın bü­yü­kel­çi?

Bu­nun adı­nı söy­le­ye­me­ye­cek mi­yiz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Ölen can­la­rın se­bep­le­ri bel­li de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bir em­per­ya­list pro­je uy­gu­la­nı­yor Tür­ki­ye'de; Kürt ve Türk kö­ken­den ge­len in­san­la­rı­mız, bu em­per­ya­list oyun kar­şı­sın­da, kar­deş kar­de­şe kır­dı­rı­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ve bu oyu­na dü­şü­yo­ruz! Bu oyu­na, Irak'ta­ki ya­pı­lan­ma do­la­yı­sıy­la dü­şü­yo­ruz. Irak, te­mel bir gü­ven­lik so­ru­nu­dur Tür­ki­ye için de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ku­zey Irak, te­mel bir gü­ven­lik so­ru­nu­dur. Tür­ki­ye, eğer, ora­da, ken­di­le­ri­nin ege­men ol­du­ğu­nu ifa­de eden güç­ler ta­ra­fın­dan, ora­da­ki te­rö­rist yer­leş­me­si­ne, de­po­lan­ma­sı­na, plan­lan­ma­sı­na mü­da­ha­le edil­mez­se, Tür­ki­ye, ken­di meş­ru gü­ven­li­ği­ni, so­rum­lu­lu­ğu­nu ye­ri­ne ge­tir­mek zo­run­da­dır. Bu­nun si­ya­si ira­de­si Hükûme­te ait­tir. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, bu ko­nu­da­ki açık des­te­ği­ni ifa­de et­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, İz­mir'de Gün­do­ğan Mi­tin­gi'nden ön­ce bir bi­sik­let­te pat­la­yan A4, tu­ris­tik böl­ge­ler­de­ki pat­la­ma­lar ve dün An­ka­ra'da, cum­hu­ri­ye­tin kal­bin­de, Ulus'ta, mey­dan­da... De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım… Ve yet­ki­li­le­rin ifa­de­le­ri: "Ben­zer ey­lem­ler Tür­ki­ye'nin her bü­yük ken­tin­de ola­bi­lir." Sa­de­ce rah­met mi di­le­ye­ce­ğiz? Sa­de­ce geç­miş ol­sun mu di­ye­ce­ğiz? Biz par­la­men­te­riz. Mil­let bi­ze yet­ki ver­di, çö­zün di­ye yet­ki ver­di. Ulu­sal gü­ven­li­ği­mi­zi kim­se­ye ema­net ede­me­yiz. Tür­ki­ye, ken­di ulu­sal gü­ven­li­ği­ni sağ­la­mak zo­run­da­dır. Bu­nu, Tür­ki­ye'nin dos­tu da bil­me­li, Tür­ki­ye'ye dost gi­bi gö­zü­ken, ama as­lın­da dost ol­ma­yıp düş­man­lık tas­la­yan­lar da bil­me­li. Bu­nu, he­pi­mi­zin, yük­sek ses­le ve mert­çe ifa­de et­me­si ge­re­ki­yor. Prob­lem ora­da­dır, me­se­le ora­da­dır, yı­la­nın ba­şı ora­da­dır. Bu yı­la­nın ba­şı ezil­me­den, Türk in­sa­nı ve Tür­ki­ye ra­ha­ta er­me­ye­cek­tir. Yıl­lar­dır bir­lik­te ya­şa­dı­ğı­mız Kürt kö­ken­li yurt­taş­la­rı­mı­zın, kar­deş­le­ri­mi­zin bir kıs­mı­nı, bu em­per­ya­list oyu­nun, pro­je­nin et­ra­fı­na ta­kan­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - …ken­di­le­ri­ne söz­de "ay­dın" di­ye­rek, bu em­per­ya­list pro­je­nin plan­la­ma­sı­na, stra­te­ji­si­ne ve se­na­rist­li­ği­ne so­yu­nan­lar şu­nu çok iyi bil­sin­ler, hem Kürt kö­ken­li kar­deş­le­ri­miz hem Türk­ler bu ül­ke­nin esas sa­hip­le­ri­dir ve Kur­tu­luş Sa­va­şı'nda omuz omu­za be­ra­ber kan akıt­mış­lar­dır; em­per­ya­liz­min o ta­rih­te Tür­ki­ye'nin önü­ne ge­tir­di­ği bü­tün so­run­la­rı, plan­la­rı boz­muş­lar­dır; yi­ne ay­nı şe­kil­de bo­za­cak­lar­dır. Bun­dan hiç kim­se­nin kuş­ku­su ol­ma­sın ve ha­in­ler, ha­in­lik­le­riy­le ka­la­cak­lar­dır, ta­rih­te ha­in­lik­le­riy­le anı­la­cak­lar­dır. Tür­ki­ye, dos­tu­nu da düş­ma­nı­nı da bi­le­cek güç­te bir ül­ke­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu tip olay­lar­da, ana­li­zi bi­raz da­ha de­rin yap­mak ge­re­ki­yor, bi­raz da­ha ge­niş yap­mak ge­re­ki­yor ve so­rum­lu­la­rın, her plan­da­ki, her bo­yut­ta­ki so­rum­lu­la­rın, kli­şe laf­la­rın dı­şın­da, ola­yın tah­li­li­ne dö­nük net ifa­de­ler­le top­lu­mun kar­şı­sı­na çık­ma­sı ge­re­ki­yor.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan, Bur­dur Mil­let­ve­ki­li.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 11'in­ci mad­de­sin­de şah­sım adı­na gö­rüş­le­ri­mi bil­dir­mek üze­re söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün yi­ne, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ça­tı­sı al­tın­da bu­ruk bir gün­de ça­lış­ma yap­ma du­ru­mun­da kal­dık. Te­rö­rün in­san­lık dı­şı yü­zü bir kez da­ha ül­ke­mi­zi ya­sa boğ­muş­tur. 7 va­tan­da­şı­mı­zın kay­be­dil­me­si ve 100'e ya­kın va­tan­da­şı­mı­zın ya­ra­lan­ma­sıy­la so­nuç­la­nan bu elim sal­dı­rı­yı te­lin edi­yor ve bu ha­in sal­dı­rı­lar kar­şı­sın­da tüm ulu­su­mu­zun dim­dik ayak­ta dur­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni bir kez da­ha vur­gu­lu­yo­rum. Bu sal­dı­rı­da ha­ya­tı­nı kay­be­den sev­gi­li va­tan­daş­la­rı­mı­za Tan­rı'dan rah­met, ya­ra­lı­la­ra acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; er­ken se­çim do­la­yı­sıy­la, Mec­li­sin, ça­lış­ma sü­re­ci ta­mam­lan­ma­dan ta­ti­le gi­re­cek ol­ma­sı ve bu ara­da ele alın­ma­sı ge­re­ken bir­çok ka­nun ta­sa­rı­sı ve ya­sa tek­li­fi du­rur­ken bu ta­sa­rı­nın ele alın­ma­sı­nın ge­rek­li­li­ği­ni an­la­ya­ma­dı­ğı­mı­zı be­lirt­mek is­te­rim.

Bu­gün ül­ke­miz­de, mü­hen­di­si, ve­te­ri­ner he­ki­mi, dok­to­ru, mi­ma­rı, öğ­ret­me­ni, iş­çi­si, me­mu­ru ça­lış­ma or­ta­mı bu­la­maz­ken, bu­lan­lar da is­te­dik­le­ri re­fah se­vi­ye­le­rin­de ça­lış­ma­ya ula­şa­maz­ken, ya­ban­cı­la­ra ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­si­nin sa­kın­ca­la­rı­nın gör­mez­lik­ten ge­lin­me­si, bu Hükûme­tin ça­lı­şan­la­ra ver­di­ği öne­mi bir kez da­ha or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Bu ya­pı­lan­la­rın so­nuç­la­rı­nı da mut­la­ka se­çim­de, san­dık­ta va­tan­daş­la­rı­mız siz­ler­den so­ra­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa tek­li­fi, ön­ce­lik­le ya­ban­cı­la­ra ser­best do­la­şım ve ça­lış­ma hak­kı ver­mek­te, hiz­met ka­li­te­si ara­ma­mak­ta, ül­ke­miz mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­ni hak­sız re­ka­be­te tes­lim et­mek­te ve eşit­lik il­ke­si­ni ze­de­le­mek­te­dir. Sırf bu an­la­mıy­la bir­lik­te, ge­rek Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si­ne ters düş­me­si ve ge­rek­se de ül­ke emek­çi­le­ri­nin hi­çe sa­yıl­ma­sı an­la­mın­da ta­ma­men yan­lış­lar­la do­lu­dur. Tür­ki­ye'de mes­lek ve sa­nat­la­rı­nı ser­best­çe ya­pa­bil­me­le­ri­ne, ka­mu, özel ku­ru­luş ve iş yer­le­rin­de ça­lış­tı­rı­la­bil­me­le­ri­ne iliş­kin ka­nun uya­rın­ca, Türk soy­lu ya­ban­cı­la­ra da Tür­ki­ye'de ça­lış­ma hak­kı ta­nın­dı­ğın­dan, bun­lar da tıp­kı Türk va­tan­daş­la­rı gi­bi tüm si­gor­ta kol­la­rın­dan ya­rar­la­na­bi­le­cek­ler­dir.

Mül­te­ci­ler ba­kı­mın­dan ise, 29/8/1961 ta­rih ve 359 sa­yı­lı Mül­te­ci­le­rin Hu­ku­ki Du­ru­mu­na Da­ir Söz­leş­me uya­rın­ca, sos­yal si­gor­ta­lar açı­sın­dan Türk va­tan­daş­la­rıy­la ara­la­rın­da bir ay­rım ya­pıl­ma­ya­ca­ğın­dan, bun­lar, ya­ban­cı uy­ruk­lu­la­rın ak­si­ne, baş­tan be­ri is­tis­na­sız tüm si­gor­ta kol­la­rın­dan ya­rar­lan­mış­lar­dır.

Va­tan­sız­lar ise, Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu­nun 16 sa­yı­lı ge­nel­ge­si uya­rın­ca her­han­gi bir dev­le­tin hu­ku­ku­na gö­re yurt­taş­lık hak­kı­na sa­hip ol­ma­dık­la­rın­dan "Türk uy­ruk­lu ol­ma­yan, ya­ban­cı" kav­ra­mı için­de de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir. Bu du­rum­da, 4958 sa­yı­lı Ya­sa ile Türk uy­ruk­lu ol­ma­yan­lar ba­kı­mın­dan ge­ti­ri­len sı­nır­la­ma­lar kal­dı­rıl­dı­ğın­dan, va­tan­sız­lar da zo­run­lu si­gor­ta­lı kap­sa­mı­na alın­mış ol­mak­ta­dır.

Di­ğer yan­dan "Be­lir­li mes­lek­ler­de o mes­le­ğin edi­nil­me­si ve ic­ra­sı için sa­hip olun­ma­sı ge­re­ken mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri dü­zen­le­mek ve dü­zen­le­me­ye ta­bi mes­lek­ler­de Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de ka­za­nıl­mış mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri ta­nı­mak için ara­na­cak şart­la­rı ve mes­lek­le­ri­ni ül­ke­miz­de ic­ra ede­bil­me­si için mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­re iliş­kin ge­rek­li dü­zen­le­me­le­ri or­ta­ya koy­mak­ta­dır." ola­rak ifa­de edi­len dü­zen­le­me­den amaç, o mes­le­ğin ay­nı za­man­da Av­ru­pa Bir­li­ğin­de­ki mes­lek stan­dart ve norm­la­ra yük­sel­til­me­si ve mes­le­ği ül­ke­miz­de edi­nen­le­rin de Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de ça­lı­şa­bil­me­si için ge­rek­li as­ga­ri ko­şul­la­rın ya­ra­tıl­ma­sı­dır.

Oy­sa, ta­sa­rı­da, ya­ban­cı­la­rın ül­ke­miz­de­ki mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­ri­nin ta­nın­ma­sı, ça­lış­ma esas ve usul­le­ri be­lir­len­miş­tir. Kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si esas ola­cak­sa, mes­le­ği bi­zim ül­ke­miz­de edi­nen yurt­taş­la­rı­mı­zın da, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si dev­let­ler­de­ki ça­lış­ma usul ve esas­la­rı ay­nı çer­çe­ve­de bir ya­say­la o dev­let­ler­de ta­nım­lan­ma­lı­dır. Ak­si tak­dir­de, şu an­da­ki mev­cut ya­sa ve uy­gu­la­ma­lar ge­çer­li ola­cak ve kar­şı­lık­lı­lık esa­sı ge­çer­siz ka­la­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Hükûmet­çe ha­zır­lan­mış olan, hem Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ya­sa­sı hem de Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Ya­sa Ta­sa­rı­sı mes­le­ki ku­ru­luş­lar­dan bü­yük bir tep­ki çek­miş; TMMOB, An­ka­ra'da mer­ke­zi bir ey­lem­le, bu uy­gu­la­ma­la­ra kar­şı bir pro­tes­to mi­tin­gi dü­zen­le­miş­ti. Mes­le­ği­ne ve ge­le­ce­ği­ne sa­hip çı­kan yak­la­şık 10 bin ki­şi, AKP Hükûme­ti­ni uyar­mış, çı­kar­tıl­ma­ya ça­lı­şı­lan ya­sa­la­rın ge­ri çe­kil­me­si­ni ta­lep et­miş­ti. Yal­nız, bu­gü­ne ka­dar hal­kın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

…hiç­bir ta­le­bi­ni din­le­me­yen ve eleş­ti­ri­le­re ku­lak­la­rı­nı tı­ka­yan, hal­ka ha­ka­ret­ler yağ­dı­ran "Ben Tür­ki­ye'yi pa­zar­lı­yo­rum." di­yen AKP Hükûme­ti­nin söz­cü­lü­ğü­nü yap­tı­ğı ege­men sı­nıf­lar, bu se­fer de mi­mar­la­rın, mü­hen­dis­le­rin ve di­ğer yüz­ler­ce mes­lek sa­hi­bi­nin mes­lek­le­ri­ne göz dik­miş­tir ve hiç­bir şe­kil­de bu mes­lek sa­hip­le­ri­nin ve ku­ru­luş­la­rı­nın gö­rü­şü­nü da­hi al­ma­ya­rak ya­sa­laş­tır­ma sü­re­ci­ne gir­miş­tir.

Bu ya­sa­la­rın çı­ka­rı­lış amaç­la­rı­nın na­sıl an­la­şıl­ma­sı ge­rek­ti­ği ol­duk­ça önem­li­dir. Di­ğer bir­çok ya­sa­da, sos­yal gü­ven­lik, sağ­lık alan­la­rın­da çı­ka­rı­lan ya­sa­lar­da ol­du­ğu gi­bi, bu ya­sa da em­per­ya­list po­li­ti­ka­la­rın ül­ke içe­ri­sin­de uy­gu­la­ma­ya so­kul­ma­sı ola­rak gö­rül­mek­te­dir.

Ana­ya­sa'nın 135'in­ci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı "Ka­mu ku­ru­mu ni­te­li­ğin­de­ki mes­lek ku­ru­luş­la­rı ve üst ku­ru­luş­la­rı; bel­li bir mes­le­ğe men­sup olan­la­rın müş­te­rek ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­mak, mes­lekî fa­ali­yet­le­ri­ni ko­lay­laş­tır­mak, mes­le­ğin ge­nel men­fa­at­le­re uy­gun ola­rak ge­liş­me­si­ni sağ­la­mak, mes­lek men­sup­la­rı­nın bir­bir­le­ri ile ve halk ile olan iliş­ki­le­rin­de dü­rüst­lü­ğü ve gü­ve­ni hâkim kıl­mak üze­re mes­lek di­sip­li­ni ve ahlâkı­nı ko­ru­mak mak­sa­dı ile ka­nun­la ku­ru­lan ve or­gan­la­rı ken­di üye­le­ri ta­ra­fın­dan ka­nun­da gös­te­ri­len usul­le­re gö­re yar­gı gö­ze­ti­mi al­tın­da, giz­li oy­la se­çi­len ka­mu tü­zel­ki­şi­lik­le­ri­dir." bi­çi­min­de ta­nım­la­mış­tır.

Ana­ya­sa, ka­mu­sal bir gö­rev olan mes­lek ku­ral­la­rı­nın tes­pi­ti ve de­ne­ti­mi­ni TMMOB'a ver­miş­tir. Mes­lek men­su­bu­nun mes­le­ği­ni ic­ra eder­ken ge­rek­li ko­şul­la­rı ve uy­gu­la­ya­ca­ğı ku­ral­la­rı TMMOB ve bağ­lı oda­lar dı­şın­da baş­ka bir ku­ru­mun be­lir­le­me­si Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ola­cak­tır. Söz ko­nu­su ya­sa ta­sa­rı­sın­da bu es ge­çil­miş­tir.

Ta­sa­rı, ya­ban­cı mes­lek men­sup­la­rı yö­nün­den tüm yet­ki­yi Ba­kan­lı­ğa ver­mek­te­dir. Böy­le­ce, sis­tem, mes­lek oda­la­rı­nın et­ki­si­ni kır­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır.

Çı­ka­rı­lan Mes­lek Ye­ter­li­lik Ya­sa­sı ve Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun em­per­ya­list pa­tent­li ya­sa­lar­dır. Çı­ka­rı­lan ve çı­ka­rıl­mak is­te­nen bu ya­sa­lar­la iş­siz­lik da­ha da bo­yut­la­na­cak ve iş bul­mak gi­de­rek güç­le­şe­cek, bu­lun­sa bi­le ucuz iş gü­cü ola­rak ça­lış­ma­ya mahkûmi­yet söz ko­nu­su ola­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan, lüt­fen… Te­şek­kür için...

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ül­ke­miz­de­ki mes­lek sa­hip­le­ri açı­sın­dan da hak­sız bir re­ka­bet söz ko­nu­su ola­cak­tır.

Çı­ka­rı­lan bu ya­sa­lar­la, bu hak­sız­lık­lar­la AKP Hükûme­ti ken­di so­nu­nu ken­di­si ha­zır­la­mak­ta­dır. Bu­nun en iyi ce­va­bı­nı da en ya­kın za­man­da hal­kı­mı­zın san­dık­ta ve­re­ce­ği inan­cıy­la, yü­ce Mec­li­si tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır; oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun İle Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın çer­çe­ve 11 in­ci mad­de­si ile de­ğiş­ti­ri­len 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 20 nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da­ki "Ge­nel büt­çe­ye da­hil da­ire­ler ve kat­ma büt­çe­li ida­re­le­rin" iba­re­si­nin, "Ge­nel ve özel büt­çe­li ida­re­le­rin" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Eyüp Fat­sa

Ha­lil Ay­do­ğan

Mus­ta­fa Nu­ri Ak­bu­lut

 

Or­du

Af­yon­ka­ra­hi­sar

Er­zu­rum

 

İm­dat Süt­lü­oğ­lu

Nus­ret Bay­rak­tar

 

 

Ri­ze

İs­tan­bul

 

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nın ara­nıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Kat­ma büt­çe­li ida­re­le­rin kal­dı­rıl­mış ol­ma­sı ne­de­niy­le öner­ge ha­zır­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım; an­cak, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Oy­la­ma­yı elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğız.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

12'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 12- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 22 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 22- 5/6/2003 ta­rih­li ve 4875 sa­yı­lı Doğ­ru­dan Ya­ban­cı Ya­tı­rım­lar Ka­nu­nu kap­sa­mın­da ku­ru­lan şir­ket ve ku­ru­luş­lar­da ça­lış­tı­rıl­mak is­te­nen ya­ban­cı­lar ile bu Ka­nu­na gö­re her tür­lü ça­lış­ma iz­ni­nin ve­ril­me­si, sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı, ip­ta­li, ça­lış­ma iz­nin­den mu­af tu­tu­la­cak ya­ban­cı­lar ile bil­di­rim yü­küm­lü­lük­le­ri­nin na­sıl ye­ri­ne ge­ti­ri­le­ce­ği­ne iliş­kin usûl ve esas­lar Ba­kan­lık­ça al­tı ay içe­ri­sin­de çı­kar­tı­la­cak yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

CHP GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 12'nci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Bu ta­sa­rı ya­ban­cı­la­rın ül­ke­miz­de ça­lış­ma izin baş­vu­ru­la­rı­nın sü­re­ci­ni kı­salt­mak için ha­zır­lan­mış­tır. Bu bağ­lam­da, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­nın ça­lış­ma iz­ni ver­me yet­ki­si­ni böl­ge mü­dür­lük­le­ri­ne dev­ret­me imkânı ta­nın­mak­ta­dır. Bu­ra­da, ay­nı za­man­da, ya­ban­cı­la­rın ül­ke­mi­ze ya­pa­ca­ğı ya­tı­rım­la­rın önün­de­ki ida­ri en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ile bu kap­sam­da ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­rin­den mu­af tu­tul­ma­sı­nı ön­gör­mek­te­dir. Şu an­da yü­rür­lük­te olan ka­nu­na gö­re, ya­ban­cı­la­ra ül­ke­miz­de ça­lış­ma iz­ni ve­re­cek ka­nun, usul ve esas­la­rı­nı be­lir­ler­ken; yö­net­me­lik, Ça­lış­ma, İçiş­le­ri, Dı­şiş­le­ri, Ma­li­ye, Ba­yın­dır­lık ve İskân, Sağ­lık, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lık­la­rı; Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı, Ha­zi­ne, De­niz­ci­lik, Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lık­la­rı ile müş­te­rek ola­rak il­gi­li gö­rü­len di­ğer ba­kan­lık­lar, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile ka­mu ni­te­li­ğin­de­ki mes­lek ku­ru­luş­la­rı­nın da gö­rüş­le­ri alın­mak su­re­tiy­le ha­zır­lan­mak­ta­dır. Fa­kat, gö­rüş­tü­ğü­müz bu mad­de­de, bu yö­net­me­lik­te sa­de­ce Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nır, de­nil­mek­te­dir.

Ya­pıl­mak is­te­nen dü­zen­le­me çok yan­lış­tır. Sa­de­ce Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan yö­net­me­lik­le ne ya­pıl­mak is­ten­mek­te­dir? Si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rın­dan ve dev­le­tin di­ğer ku­rum­la­rın­dan ne­den ka­çı­nıl­mak­ta­dır?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün iş­siz­lik ül­ke­mi­zin en önem­li so­ru­nu­dur. İş­let­me­ler üze­rin­de­ki ver­gi ve prim yük­le­ri­nin aşı­rı de­re­ce­de ol­ma­sı, Türk eko­no­mi­si­nin iç ve dış pi­ya­sa­lar­da­ki re­ka­bet gü­cü­nün ar­tı­rıl­ma­sın­da ba­şa­rı kay­det­me­me­si ve ni­te­lik­li is­tih­dam ar­tı­şı­nın tüm alan­lar­da uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar­da ana ön­ce­lik hâli­ne ge­ti­ril­me­me­si so­nu­cun­da ül­ke­miz­de­ki iş­siz­lik ora­nı gi­de­rek yük­sel­mek­te­dir. Ek­sik is­tih­dam­da­ki­ler, ye­ni giz­li iş­siz­ler ve ça­lış­ma­ya ha­zır ol­du­ğu hâlde işe alın­ma­yan­lar­la bir­lik­te ül­ke­miz­de yak­la­şık 5 mil­yon 400 bin iş­siz var­dır. Ya­ni, bu­gün ger­çek iş­siz­lik ora­nı yüz­de 20'nin üze­rin­de­dir. Ül­ke­miz­de ça­lış­ma­ya ha­zır olup umu­du ol­ma­dı­ğı için iş ara­ma­yan­la­rın sa­yı­sı gi­de­rek bü­yü­mek­te, genç­ler bu kit­le­nin göz ar­dı edil­me­ye­cek bir bö­lü­mü­nü oluş­tur­mak­ta­dır. Her yıl, ça­lı­şa­bi­lir 1 mil­yon ki­şi ci­va­rın­da art­mak­ta ve iş gü­cü pi­ya­sa­sı­na da 600 bin genç gir­mek­te­dir. An­cak, is­tih­dam ora­nı AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de gi­de­rek azal­mış ve bu oran yüz­de 45,6'dan yüz­de 43,2'ye in­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; genç­ler ara­sın­da tab­lo da­ha da kö­tü­dür. 2002 yı­lın­da or­ta­la­ma yüz­de 13 se­vi­ye­sin­de olan genç iş­siz ora­nı 2006 yı­lın­da yüz­de 19'la­ra yük­sel­miş­tir. Bu­gün her 4 genç­ten 1'i atıl du­rum­da­dır. Özel­lik­le yük­se­köğ­re­nim me­zu­nu genç­ler ara­sın­da iş­siz­lik ora­nı çok yük­sek­tir. Bu oran yüz­de 31'dir, ya­ni ül­ke­miz­de her 3 eği­tim­li genç­ten 1'i iş­siz­dir. Genç­ler kal­kın­ma­da en önem­li de­ğe­ri or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Öy­le ki, gü­nü­müz­de tüm dün­ya ül­ke­le­ri­nin ön­ce­lik­li ko­nu­la­rın­dan bi­ri re­ka­bet gü­cü­nün sağ­lan­ma­sı ve bu gü­cün ra­kip ül­ke­le­re na­za­ran da­ha yük­sek se­vi­ye­le­re ta­şın­ma­sı­dır. İyi ye­tiş­miş ni­te­lik­li bir genç nü­fus sa­de­ce bu­gün de­ğil, ge­le­cek­te de ül­ke­nin re­ka­bet gü­cü­nü ifa­de et­mek­te­dir.

AB ül­ke­le­ri ara­sın­da en faz­la genç nü­fu­sa sa­hip ol­ma­mı­za rağ­men, hâlâ ya­ban­cı­la­rın ül­ke­miz­de ça­lış­ma­la­rı­na ko­lay­lık ya­rat­ma­ya ça­lış­mak an­la­şı­la­bi­le­cek bir şey de­ğil­dir. Gü­nü­müz­de bir­çok AB ül­ke­sin­de hükûmet­ler, genç iş­siz­li­ğin azal­ma­sı için, iş­ve­ren­le­ri genç­le­rin eği­tim ve is­tih­da­mı­na kat­kı­da bu­lun­ma­ya teş­vik et­mek­te­dir­ler. Ma­li teş­vik­ler, süb­van­si­yon­lar, ver­gi in­di­rim­le­ri ya da sos­yal gü­ven­lik bi­rim­le­ri­ne ve üc­ret gi­der­le­ri­ne kat­kı şek­lin­de ted­bir­ler uy­gu­la­mak­ta­dır­lar. Üs­te­lik, ba­zı ül­ke­ler, eği­tim yer­le­ri sağ­la­ma­sı için üst dü­zey staj­yer­lik an­laş­ma­la­rı im­za­la­mak­ta ya da iş­let­me­ler­de da­ha ge­niş kap­sam­lı bir işe yer­leş­tir­me pla­nı teş­vik et­mek­te­dir­ler.

Gö­rül­dü­ğü gi­bi, AB ül­ke­le­rin­de genç is­tih­da­mı­nı ar­tır­mak üze­re uy­gu­la­na­cak po­li­ti­ka­lar, te­mel­de teş­vik sis­tem­le­ri­ne da­yan­dı­rıl­mak­ta­dır. Zo­run­lu is­tih­dam uy­gu­la­ma­la­rı, teş­vik­li de ol­sa is­te­nen so­nu­cu ver­me­mek­te­dir. Bu­nun ye­ri­ne, zo­run­lu­luk ge­ti­ril­me­den, iş­ve­ren­le­ri, genç is­tih­da­mı­na özen­dir­mek ge­rek­mek­te­dir. Bu ne­den­le, ül­ke­miz­de genç iş­siz­ler, ka­dın­lar, özür­lü­ler gi­bi iş gü­cü pi­ya­sa­sın­da de­za­van­taj­lı grup­la­ra yö­ne­lik, AB ül­ke­le­rin­de ör­nek­le­ri gö­rü­len is­tih­dam kar­şı­lı­ğı dev­let ya­tı­rım­la­rı ve ver­gi ve iş­ve­ren si­gor­ta prim­le­ri­nin oran­la­rın­da in­di­rim gi­bi uy­gu­la­ma­la­ra ge­çil­me­li­dir. Ör­ne­ğin, ilk kez işe gi­re­cek genç­le­rin ça­lış­tı­rıl­ma­sı hâlin­de, is­tih­da­ma bağ­lı yük­ler ha­fif­le­til­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ana­ya­sa'mı­zın 49'un­cu mad­de­si, ça­lış­ma­yı her­kes için bir hak ve ödev ola­rak gör­müş, dev­le­tin yet­ki­li or­gan­la­rı­nı, ça­lı­şan­la­rı­nı ko­ru­ma, ça­lış­ma­yı des­tek­le­me ve iş­siz­li­ği ön­le­me­ye el­ve­riş­li eko­no­mik bir or­tam ya­rat­ma hu­su­sun­da yü­küm­lü kıl­mış­tır. An­cak, AKP Hükûme­ti, ül­ke­miz­de ta­rı­mı bi­tir­miş­tir. Bu­nun so­nu­cun­da, köy­ler­den şe­hir­le­re doğ­ru olu­şan göç­le­rin ar­ka­sı alı­na­ma­mış­tır. Bu­nun­la bir­lik­te, eği­tim sis­te­mi­miz de çö­ker­til­miş­tir. Bu ik­ti­dar, şe­hir­ler­de âde­ta bir iş­siz­ler or­du­su ya­rat­mış­tır.

Ça­lış­ma ha­ya­tı­na uyum açı­sın­dan, mes­lek yük­se­ko­kul­la­rın­dan ve­ya üni­ver­si­te­le­rin de­ği­şik prog­ram­la­rın­dan me­zun olan aday­la­rın is­tih­dam ola­nak­la­rı araş­tı­rıl­ma­lı­dır. Yük­se­köğ­re­tim prog­ram­la­rı ara­sın­da yer alan, an­cak ül­ke­miz­de is­tih­dam ola­na­ğı bu­la­ma­yan bö­lüm­ler ile iş bul­ma ola­na­ğı yük­sek olan bö­lüm­ler, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lun­ca sağ­lık­lı bir de­ğer­len­dir­me­ye ta­bi tu­tul­ma­lı­dır.

Kü­re­sel­leş­me sü­re­cin­de bil­gi top­lu­mu­na uyum sağ­la­ya­cak ulus­la­ra­ra­sı re­ka­bet gü­cü­mü­zün ge­li­şe­ce­ği, iş­siz­lik­le mü­ca­de­le ede­cek ve sos­yal re­fah dü­ze­yi­ni yük­sel­te­cek bir eği­tim sis­te­mi­nin bir an ön­ce oluş­tu­rul­ma­sı ge­rek­li­dir. Türk millî eği­tim sis­te­mi­miz, okul ön­ce­sin­den baş­la­ya­rak ya­şam bo­yu öğ­ren­me pers­pek­ti­fiy­le bir bü­tün ola­rak ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­lı­dır. Ne ya­zık ki, bu­gün mev­cut sis­tem, mer­ke­zi­yet­çi ya­pı­sı ne­de­niy­le so­run­la­ra hız­lı ve et­kin bir çö­züm üre­te­me­mek­te­dir. Eği­tim sis­te­mi­miz ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­dan hiç­bir so­ru­nun te­mel­den çö­zü­le­me­ye­ce­ği de açık­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­miz­de­ki is­tih­dam üze­rin­de­ki ver­gi­ler de anor­mal şe­kil­de yük­sek­tir. Ver­gi sis­te­mi, bir ül­ke­de ya­tı­rım­la­rın ve is­tih­da­mın art­ma­sın­da en önem­li et­ken­ler­den bi­ri­dir. Ül­ke­miz­de ver­gi sis­te­mi eko­no­mi­nin ge­liş­me­si­ne, ta­sar­ruf, ya­tı­rım ve is­tih­da­ma en­gel oluş­tur­mak­ta, ka­yıt dı­şı eko­no­mi­yi bü­yüt­mek­te­dir. OECD ve­ri­le­ri­ne gö­re ül­ke­miz, otuz OECD ül­ke­si için­de is­tih­dam­da ver­gi­le­rin ağır­lı­ğı ba­kı­mın­dan 2001 yı­lın­dan bu ya­na en üst sı­ra­da­dır. Bir baş­ka ifa­dey­le, ver­gi ve si­gor­ta pri­mi yö­nün­den dün­ya­da is­tih­dam ar­tı­şı­nı en cay­dı­rı­cı uy­gu­la­ma Tür­ki­ye'de­dir. Yi­ne, OECD ve­ri­le­ri in­ce­len­di­ğin­de, ül­ke­mi­zin or­ta­la­ma iş­siz­lik ma­li­ye­ti­nin yüz­de 42,7'si­nin is­tih­dam ver­gi­le­ri­ne ay­rıl­dı­ğı gö­zük­mek­te­dir ve bu oran da çok yük­sek­tir. OECD ge­ne­lin­de bu oran or­ta­la­ma 27,7; Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde ise yüz­de 12'dir.

Ül­ke­miz­de sos­yal gü­ven­lik prim­le­ri­nin is­tih­dam üze­rin­de­ki yü­kü da­ya­nıl­maz bo­yut­la­ra gel­di­ğin­den do­la­yı is­tih­dam ora­nı 2002 yı­lı­nın ge­ri­sin­de­dir. Bu Hükûmet iş­siz­lik­le mü­ca­de­le­de hiç me­sa­fe ala­ma­mış­tır. Si­gor­ta prim yü­kü or­ta­la­ma net üc­re­tin yüz­de 55'ine ulaş­mış­tır. Ça­lı­şan­la­rın yüz­de 48'inin bir sos­yal gü­ven­lik ku­ru­lu­şu­na kay­dı yok­tur. Ka­yıt dı­şı­lık ta­rım sek­tö­rün­de yüz­de 88, ta­rım dı­şı sek­tör­ler­de ise yüz­de 34'tür. Bu oran­lar çok yük­sek ra­kam­lar­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Bü­tün bu sı­kın­tı­la­rı­mız or­ta­day­ken biz kal­kıp ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­ni ko­lay­laş­tır­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz ve yan­lış üze­ri­ne yan­lış ya­pı­yo­ruz. Bu­ra­da çö­züm nok­ta­sı şu­dur: İs­tih­dam üze­rin­de­ki ver­gi­ler dü­şü­rü­le­rek da­ha adil bir sis­tem mut­la­ka ge­ti­ril­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Bu yol­la ver­gi­le­ri­mi­zi da­ha ra­hat ve dü­zen­li bir şe­kil­de top­la­yıp da­ğıt­ma­mız sağ­la­na­cak­tır. Bu da iş­siz­lik so­ru­nu­nu azalt­mak adı­na ya­pı­la­cak en önem­li uy­gu­la­ma­dır.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le yü­ce Mec­li­si sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1225 sı­ra sa­yı­lı ya­sa üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iş­siz­lik­te­ki bü­yü­me­yi sa­yı­lar­la ifa­de et­me­ye ça­lı­şa­lım geç­miş yıl­la­ra ait ola­rak. Tür­ki­ye'de Ka­sım, Ara­lık 2005-Ocak 2006 dö­ne­mi­ni kap­sa­yan üç ay­lık ha­re­ket­li or­ta­la­ma­la­ra gö­re 2005 Ara­lık ayı iti­ba­rıy­la iş­siz­lik ora­nı yüz­de 11,2 ola­rak be­lir­til­di. Tür­ki­ye, TÜ­İK'in ha­re­ket­li üçer ay­lık dö­nem­ler iti­ba­rıy­la her ay açık­la­dı­ğı iş gü­cü an­ke­ti­nin Ka­sım-Ara­lık 2005 dö­ne­mi­ni kap­sa­yan Ara­lık 2005 so­nuç­la­rı­na gö­re bu dö­nem­de iş gü­cü­ne ka­tı­lım ora­nı ise yüz­de 46,9 ol­du. İş­siz­lik ora­nı kent­ler­de yüz­de 13,2, kır­sal ke­sim­de yüz­de 8,2 ola­rak be­lir­til­di. Tür­ki­ye'de iş­siz­lik ora­nı 2005 yı­lı Ara­lık ayı iti­ba­rıy­la yüz­de 11,2'ye çık­tı. İş­siz­lik ora­nı ge­çen yı­lın Ocak ayın­da yüz­de 11,5; Şu­bat­ta yüz­de 11,7; Mart­ta yüz­de 10,9; Ni­san­da yüz­de 10 ve bu ci­var­lar­da, bu şe­kil­de gi­di­yor­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di dik­ka­ti­ni­zi is­tih­dam­da­ki azal­ma­ya çek­mek is­ti­yo­rum. Bu ara­da Ara­lık ayın­da is­tih­dam edi­len­le­rin sa­yı­sı 596 bin ki­şi aza­lır­ken, iş­siz sa­yı­sı 91 bin ki­şi art­mış. Bu­na gö­re 2005 Ka­sım ayı iti­ba­rıy­la 21 mil­yon 928 bin ki­şi olan is­tih­dam edi­len­le­rin sa­yı­sı, Ara­lık 2005'te 21 mil­yon 332 bin ki­şi­ye ge­ri­le­miş du­rum­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şun­la­rı söy­le­mek is­ti­yo­rum: Kü­re­sel­leş­me ve dış re­ka­bet son yıl­lar­da en bü­yük dar­be­yi va­sıf­sız iş­çi­le­re vur­du. Ne iş ol­sa ya­pa­rım, di­ye­rek iş ara­yan­la­rın ça­lı­şa­cak bir iş bul­ma­sı her ge­çen yıl bi­raz da­ha zor­laş­tı. Genç­le­ri­miz ara­sın­da­ki iş­siz­lik so­ru­nu da da­ya­nıl­maz bo­yut­la­ra ulaş­tı. TÜ­İK'in iş gü­cü is­ta­tis­tik­le­ri­ne gö­re ge­çen yıl 842 bin genç ça­lış­ma ça­ğı­na gir­di. Bu sa­yı­nın ge­le­cek yıl­lar­da da 850 bin ila 1 mil­yon ki­şi ara­sın­da de­ği­şe­ce­ği ifa­de edi­li­yor.

Bı­ra­kın önü­müz­de­ki on-yir­mi yıl için plan yap­ma­yı, bu Hükûmet ne­de­niy­le bur­nu­mu­zun ucu­nu gö­re­me­ye­cek du­ru­ma gel­dik. Da­ha 2000 yı­lın­da is­tih­dam­da ta­rım sek­tö­rü­nün pa­yı yüz­de 34 iken, bu oran ge­çen yıl yüz­de 27'ye ka­dar in­di. Ta­rı­mın is­tih­dam­da­ki pa­yı ge­le­cek yir­mi yıl­da azal­ma­sı­nı sür­dü­re­cek. Kır­sal ke­sim­de üc­ret­siz ai­le iş­çi­si du­ru­mun­da­ki nü­fu­sun bir bö­lü­mü, ta­rım­da de­vam eden ma­ki­ne­leş­me­ye pa­ra­lel ola­rak köy­den ko­pa­rak kent­ler­de­ki iş gü­cü­ne dâhil edi­le­cek. Ta­rım­da açı­ğa çı­kan nü­fus sa­na­yi ve hiz­met sek­tö­rü ta­ra­fın­dan is­tih­dam edi­le­mez­se, iş­siz­lik kro­nik­le­şe­cek ve ken­te göç tek­rar ar­tış eği­li­mi­ne gi­re­cek­tir.

Yi­ne, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eko­no­mi­de­ki te­kel­leş­me, ye­ni­len­me ve mo­dern­leş­me eği­lim­le­ri, ba­ğım­sız iş sa­hi­bi kü­çük es­na­fı zor­la­ya­cak ve üc­ret­li­le­rin is­tih­dam için­de­ki ora­nı za­man­la yük­se­le­cek. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de, iş­çi, me­mur ve di­ğer üc­ret­li ça­lı­şan­la­rın top­lam is­tih­dam­da­ki pa­yı, yüz­de 75 ila 85 ara­sın­da de­ği­şi­yor, Tür­ki­ye'de ise bu oran yüz­de 50'nin al­tın­da. Ör­ne­ğin, bir ka­sap bel­ki dükkânı­nı açık tu­tup işi­ni sür­dür­mek­te di­re­ne­cek, ama onun ço­cu­ğu bü­yük bir ih­ti­mal­le bir sü­per­mar­ke­tin şar­kü­te­ri re­yo­nun­da ha­ya­tı­nı ka­za­na­cak. Bu eği­lim, üc­ret­li ola­rak iş ara­yan­la­rın sa­yı­sı­nı da ar­tı­ra­cak.

Eko­no­mi­de­ki şart­la­rın or­ta va­de­de­ki hız­lı de­ği­şi­mi, is­tih­dam­da ve bi­rey­le­rin ça­lış­ma ha­ya­tın­da aşa­ğı­da­ki trend­le­rin ege­men ol­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğu­ra­cak­tır:

Ta­rım­da is­tih­dam ge­ri­le­ye­cek. Son on yıl­da is­tih­dam­da­ki pa­yı yüz­de 45'ten 27'ye dü­şen ta­rım sek­tö­rün­de bu sü­reç de­vam ede­cek, on beş yıl için­de bu oran yüz­de 15'e ka­dar ge­ri­le­ye­cek.

Bu ge­ri­le­me so­nun­da açı­ğa çı­kan iş gü­cü­nün is­tih­da­mı, eko­no­mi­nin önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri­si hâli­ne ge­le­cek.

Üre­tim art­sa da sa­na­yi iş­çi­si sa­yı­sı aza­la­cak.

Ge­çen yüz­yıl­da ta­rım­da baş­la­yan is­tih­dam ge­ri­le­me­si, ye­ni yüz­yıl­da sa­na­yi dal­la­rın­da da ya­şa­na­cak. ABD'de, 1970'te, iş gü­cü­nün yüz­de 33'ü sa­na­yi­de ça­lı­şır­ken 2006'da bu oran yüz­de 16'ya ka­dar in­di.

Tür­ki­ye'de, bu eği­lim an­cak 2015'ten son­ra et­ki­li ola­cak ve sa­na­yi­nin is­tih­dam­da­ki pa­yı da ge­ri­le­me sü­re­ci­ne gi­re­cek.

İş yer­le­rin­de­ki or­ta­la­ma kı­dem dü­şe­cek. Ye­ni dö­nem­de, iş­çi sir­kü­las­yo­nu ve dev­ri­da­im ola­rak bi­li­nen ha­re­ket­li­lik da­ha da ar­ta­cak ve bir iş ye­rin­de­ki kı­dem sü­re­si, za­man­la üç bu­çuk yı­la ka­dar ge­ri­le­ye­cek.

İş de­ğiş­tir­me­le­rin sık­laş­ma­sı ne­de­niy­le iş gü­cü pi­ya­sa­sı ha­re­ket­le­ne­cek, iki iş ka­pı­sı ara­sın­da iş­siz ge­çen sü­re ve kı­de­me da­ya­nan zam­lar­dan ya­rar­lan­ma imkânı­nın azal­ma­sı, üc­re­ti re­el ola­rak dü­şü­re­cek.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, me­mur­lu­ğa il­gi sü­re­cek, dev­let ka­pı­sın­da ça­lış­ma, ha­yat bo­yu iş gü­ven­ce­si sağ­la­dı­ğı ve hiç ol­maz­sa enf­las­yon ora­nın­da üc­ret ar­tı­şı­nı ga­ran­ti et­ti­ği için ye­ni­den göz­de ola­cak, an­cak, me­mur­lu­ğu da­ha çok is­tik­rar­lı bir ha­yat­ta mut­lu­luk bu­lan­lar se­çe­cek.

Ay­rı­ca, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'de iş gü­cü­nün eği­tim ve va­sıf dü­ze­yi pek yük­sek de­ğil. İş gü­cü­nün yüz­de 70'i il­ko­kul ve or­ta­okul me­zun­la­rın­dan ve oku­ma yaz­ma bil­me­yen­ler­den olu­şu­yor. Or­ta­la­ma eği­tim sü­re­si­ne gö­re he­sap ya­pıl­dı­ğın­da bu du­rum fark­lı de­ğil. 25 ila 59 yaş ara­sın­da­ki iş gü­cü­nün or­ta­la­ma eği­tim sü­re­si 7,7 yıl. Bu sü­re, nü­fu­sun or­ta­la­ma eği­tim sü­re­si olan 7,2 yı­lın bi­raz üs­tün­de. Or­ta­la­ma eği­tim sü­re­si kır­sal ke­sim­de 5,8 yıl­da ka­lır­ken, kent­ler­de yüz­de 8,3'e yük­se­li­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ül­ke­ler­de ay­nı yaş gru­bun­da­ki iş gü­cü­nün or­ta­la­ma eği­tim sü­re­si ise 11 yıl. Ara­mız­da kor­kunç bir fark var. Tür­ki­ye'de bu sü­re an­cak bü­yük şir­ket­ler­de gö­rü­le­bi­li­yor.

Gö­rül­dü­ğü gi­bi, Tür­ki­ye'nin ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ge­ti­re­ce­ği iş gü­cü­ne imkân oluş­tur­mak­tan ve ya­ban­cı ser­ma­ye için ya­sa­ma yap­mak­tan çok da­ha önem­li iş­le­ri bu­lun­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'de iş­siz­lik ko­nu­sun­da en önem­li ıs­tı­rap­la­rı çe­ken­ler üni­ver­si­te genç­li­ği­miz­dir. Bu ko­nu­ya bi­raz de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Genç­li­ği­mi­zin, özel­lik­le üni­ver­si­te genç­li­ği­nin ya­şa­dı­ğı so­run­la­ra el­bet­te ki de­ğin­mek­te fay­da var. Bel­ki, bu ve­si­ley­le yük­se­köğ­re­nim­le il­gi­li gi­di­şa­ta da bir kat­kı olu­na­bi­lir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'de genç­le­ri­mi­zin ya­şa­dı­ğı so­ru­nu bir ör­nek­le so­mut­laş­tır­mak­ta ya­rar var­dır.  Mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak bi­ze ge­len iş ta­lep­le­ri ara­sın­da hay­li il­ginç olan­lar var­dır. Ba­kı­yor­su­nuz, pı­rıl pı­rıl bir gen­ci­miz, öz geç­mi­şin­de, An­ka­ra'da bir Ana­do­lu li­se­si ve­ya fen li­se­si­ni bi­tir­miş, ar­dın­dan Tür­ki­ye'nin göz­de üni­ver­si­te­le­rin­den iyi bir tek­nik üni­ver­si­te­yi bi­tir­miş, ma­ki­ne mü­hen­dis­li­ği, in­şa­at mü­hen­dis­li­ği ve­ya baş­ka bir mü­hen­dis­lik da­lı­nı bi­tir­miş ve iş arı­yor bu gen­ci­miz ve bel­ki üç beş yıl­dır, beş al­tı yıl­dır iş­siz ge­zi­yor, bu­na he­pi­miz şa­hit olu­yo­ruz. Şim­di, bu­ra­da, du­ru­mun va­ha­me­ti­nin da­ha iyi gö­rül­me­si için bu gen­ci­mi­zin öz geç­mi­şi­nin ir­de­len­me­sin­de mu­hak­kak ki fay­da­lar var­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, böy­le, iş­siz ge­zen, ha­ki­ka­ten, on bin­ler­ce, yüz bin­ler­ce gen­ci­miz var­dır. Bun­lar el­bet­te ki yi­ne şans­lı­dır. Üni­ver­si­te­leş­mek­ten na­si­bi­ni hiç ala­ma­mış, "Mes­le­ği­niz ne­dir?" so­ru­su­na ve­re­cek ce­vap bu­la­ma­yan, bun­dan son­ra ne ya­pa­ca­ğı, ne tür bir gi­ri­şim­de bu­lu­na­ca­ğı hak­kın­da en ufak bir fik­ri ol­ma­yan, mil­yon­lar­ca, el­bet­te ki tah­si­li ol­ma­yan ve­ya or­ta­okul, li­se ve­ya il­ko­kul me­zu­nu gen­ci­miz de var­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Ne ya­zık ki bu acı du­rum, mil­yon­lar­ca gen­ci­mi­zin mut­suz­lu­ğu­na ne­den olan bir so­ru­nun ifa­de­sin­den baş­ka bir şey de­ğil­dir. Eği­tim sis­te­mi­miz­le eko­no­mi­mi­zin iç içe geç­ti­ği ha­ya­ti bir ge­çit var­dır el­bet­te ki. Tür­ki­ye yaş­lan­mak­ta olan genç bir nü­fu­sa sa­hip­tir. Şu an­da, nü­fu­su­mu­zun bü­yük bir ço­ğun­lu­ğu ça­lı­şa­bi­lir bir yaş dü­ze­yi­ne gel­miş­tir, bu eği­li­min 2030 yı­lı­na ka­dar sür­me­si bek­len­mek­te­dir. İçin­de bu­lun­du­ğu­muz 2007 yı­lın­dan 2030 yı­lı­na ka­dar, hem fır­sat hem teh­li­ke an­la­mı­na ge­le­cek bir be­lir­siz­lik­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Tür­ki­ye, genç­le­ri­ne iyi bir eği­tim ve­rip on­la­rı iş gü­cü pi­ya­sa­sı­na doğ­ru ha­zır­lar­sa ve genç­le­ri­ne is­tih­dam oluş­tur­ma­yı ba­şa­rır­sa, eko­no­mik ola­rak ak­tif nü­fu­su­nu de­ğer­len­dir­me­si bi­le ül­ke­mi­zi dün­ya­nın en güç­lü eko­no­mi­le­rin­den bi­ri­si yap­ma­ya ye­te­cek­tir. Yok eğer eği­tim sis­te­mi­ne çe­ki­dü­zen ve­ril­mez, eko­no­mi­de is­tih­dam oluş­tu­rul­maz­sa, Türk top­lu­mu 2030 yı­lı­na ka­dar sü­re­cek genç top­lum ol­ma di­na­mi­ği­ni bo­şa har­ca­ya­cak, on­dan son­ra da dev­let­ler li­gin­de yük­sel­me­si için man­tık­lı bir ne­de­ni kal­ma­ya­cak­tır di­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan, Bur­dur Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­kan.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 13'ün­cü mad­de­sin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­la­rım.

Bi­zim ora­da bir laf var­dır "Eşe­ği ıh­tır­dık, ko­lan do­ku­ma­ya gi­di­yo­ruz." di­ye. Be­nim ül­kem­de… "Ko­lan"ı an­la­ma­dı­nız herhâlde; yük çek­mek için se­me­ri eşe­ğin üze­rin­de tu­tan ay­gı­ta "ko­lan" de­nir, kıl­dan do­ku­nur. "Eşe­ği ıh­tır­dık, ko­lan do­ku­yo­ruz." Be­nim mem­le­ke­tim­de 15 mil­yo­na ya­kın iş­siz var­ken ya­ban­cı­la­ra böy­le bir ka­pı açıl­ma­sı­nı ben de an­la­mış de­ği­lim. Ne­den? Ben es­ki­den Bur­dur coğ­raf­ya­sın­da, Is­par­ta coğ­raf­ya­sın­da biz­den iş ta­lep eden­ler için -il ge­nel mec­li­si üye­li­ğim sü­re­cin­de, mes­lek ha­ya­tım sü­re­cin­de- he­men An­tal­ya'da­ki otel­ler­den bi­ri­ne te­le­fon açar­dım, işi ha­zır­dı, ama, şu an­da bu otel­ler­de -Mol­do­va, Uk­ray­na, Ro­man­ya- ya­ban­cı uy­ruk­lu in­san­lar ge­lip iş bu­lu­yor, bi­zim ço­cuk­la­rı­mız as­ga­ri üc­ret­le iş bul­mak için ge­ce gün­düz si­ya­set­çi ka­pı­sı ça­lı­yor. Ha­ni biz de­mi­yor muy­duk, kom­şu­su aç­ken tok ya­tan biz­den de­ğil­dir? De­ğer­li kar­deş­le­rim, Türk ço­cuk­la­rı aç ya­tı­yor, iş bu­la­mı­yor; ba­ba pa­ra­sı­na, an­ne pa­ra­sı­na, da­yı pa­ra­sı­na, am­ca pa­ra­sı­na muh­taç ça­lı­şır­ken, siz ya­ban­cı uy­ruk­lu iş­çi­le­re, mü­hen­dis­le­re, dok­tor­la­ra iş bul­mak is­ti­yor­su­nuz. Be­nim dok­to­rum, ve­te­ri­ner he­ki­mim, mü­hen­di­sim iş­siz. Ka­pı­nı­za, siz­le­rin de ka­pı­sı­na ge­li­yor her gün. Yüz­ler­ce İn­gi­liz­ce bi­len, Al­man­ca bi­len, Rus­ça bi­len, Arap­ça bi­len yav­ru­la­rı­mız, üni­ver­si­te bi­tir­miş, ba­ba pa­ra­sıy­la oku­muş, da­ya­nış­may­la oku­muş in­san­lar ken­di­le­ri­ne iş bu­la­mı­yor, biz ya­ban­cı uy­ruk­lu­la­ra iş ha­ya­tı­nın ka­pı­sı­nı açı­yo­ruz Tür­ki­ye'de!

Bi­ze Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ser­best do­la­şım hak­kı da­hi ta­nı­ma­dı­lar, ko­şul­lu Av­ru­pa Bir­li­ği de da­yat­tı­lar biz­le­re. Böy­le bir or­tam­da, o ül­ke­le­re geç­miş­te bi­zim in­san­la­rı­mız git­ti­ğin­de diş­le­ri­ne ba­kı­lı­yor­du, id­rar­la­rı kon­trol edi­li­yor­du, so­yu­lu­yor­du, tır­nak­la­rı­na ba­kı­lı­yor­du, ayak­la­rı­na ba­kı­lı­yor­du. Ama, şu an­da, eli­ni ko­lu­nu sal­la­yan Tür­ki­ye'ye ge­li­yor, iş bu­lu­yor. Bi­zim en az 40 mil­yar do­la­rı­mız bu ya­ban­cı­la­ra peş­keş çe­ki­li­yor. Bu in­san­lar ça­lış­mak için de gel­mi­yor­lar. Bu in­san­la­rın ya­rı­sı be­den­le­ri­ni pa­zar­lı­yor bu ül­ke­de. Bu­na da ku­cak açı­yor­su­nuz. Bu ser­best do­la­şım hak­kı­nı ver­me­yi­niz. Bu­nu, gi­din, Ege sa­hi­lin­de, Ak­de­niz sa­hi­lin­de...

Bo­yun bük­me­yin, bun­lar Tür­ki­ye'nin ger­çek­le­ri. Mil­yar do­lar­la­rı­mız "tu­rizm" adı al­tın­da fu­huş ba­tak­lı­ğın­da har­ca­nı­yor; bu üzün­tü­yü hep be­ra­ber çe­ki­yo­ruz, ai­le­ler yı­kı­lı­yor. Bu in­san­lar, bu­ra­ya, ça­lış­mak, iş üret­mek, ve­te­ri­ner he­kim­li­ği yap­mak, dok­tor­luk yap­mak ve­ya­hut da ma­ki­ne mü­hen­dis­li­ği, in­şa­at mü­hen­dis­li­ği yap­mak için gel­mi­yor­lar. Bu in­san­la­rın oran­la­rı­na ba­kı­nız. Bu in­san­la­rın oran­la­rın­da, ba­yan oran­la­rı yüz­de ola­rak da­ha faz­la. Lüt­fen, bu ya­sa­ya dik­kat­li ba­kı­nız. Bu ya­sa­yı çe­ki­niz. Ül­ke­mi­zi peş­keş çek­me­yi­niz.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Han­gi oran­lar?

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (De­vam­la) - Oran­la­rı siz araş­tı­rın, hükûmet yet­ki­li­le­ri siz­si­niz. Bu yet­ki­yi TÜ­İK çok gü­zel açık­lı­yor, si­zin gü­dü­mü­nüz­de is­ta­tis­tik­ler ya­pı­yor. Biz ne de­sek de bi­zim oran­la­rı­mız ge­çer­li ol­mu­yor. Afa­ki ra­kam­lar, mes­le­ki…

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan, mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şa­lım, bi­raz da sa­kin olun.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, içi­miz çok ya­nı­yor. Mem­le­ke­tin ço­cuk­la­rı iş­siz, siz, ya­ban­cı uy­ruk­lu in­san­la­ra Tür­ki­ye'de ka­pı, kol açı­yor­su­nuz.

 Avus­tral­ya biz­den iş­çi is­ti­yor, ama ne is­ti­yor, bi­li­yor mu­su­nuz? Ka­li­te­li mes­lek oku­lu me­zu­nu, mes­lek oku­lu me­zu­nu, İn­gi­liz­ce­si olan, öz geç­mi­şi te­miz in­san­lar is­ti­yor. Ama, biz, "Ne olur­sa ol­sun gel­sin, bu mem­le­ke­te gel­sin, ça­lış­sın…" Ne idi­ği be­lir­siz bir ve­te­ri­ner he­kim ge­li­yor, bir sa­ha­ya du­ru­yor. Be­nim mes­lek­ta­şım as­garî üc­ret­le ça­lı­şır­ken o bu­nun da al­tın­da ça­lış­ma ta­le­biy­le ge­li­yor, çün­kü fark­lı iş­ler­de, fark­lı yön­tem­ler­le ça­lış­mak is­ti­yor. Bu mem­le­ket­te 400 mil­yon li­ray­la ge­çi­nil­me­ye­ce­ği­ni on­lar da bi­li­yor. Dev­let me­mur­la­rı­mız 750 mil­yon li­ra­ya, 800 mil­yon li­ra­ya bu mem­le­ket­te ça­lı­şır­ken, o in­san­lar 400 mil­yon li­ra­ya ça­lı­şı­yor. On­la­rın du­dak bo­ya­sı­na, oje­si­ne yet­mez bu pa­ra. Bu­nu na­sıl kar­şı­lı­yor­su­nuz! Bu ül­ke­nin ger­çek­le­ri bun­lar. Bun­la­rı bu kür­sü­ler­de ko­nuş­mak zo­run­da­yız. Ai­le­ler çök­tü, yu­va­lar da­ğıl­dı. Be­nim bir ar­zu­hal­ci Ali'm var, "Ba­na ge­len da­va­la­rın yüz­de 80'i şu an­da bo­şan­may­la il­gi­li." di­yor. Ne­den bun­lar? Aciz­li­ği­miz var ül­ke ola­rak. Bun­la­ra tek­rar siz­le­rin dik­ka­ti­ni çe­ki­yo­rum. Lüt­fen, bu ya­sa­yı çe­ki­niz Sa­yın Ba­ka­nım. Mü­sa­ma­ha yap­ma­yı­nız ya­ban­cı­la­ra. Be­nim köy­de ye­ti­şen öğ­ret­me­nim de, mü­hen­di­sim de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan, lüt­fen, to­par­la­yı­nız.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (De­vam­la) - …ve­te­ri­ner he­ki­mim de dok­to­rum da iş­siz ka­lır, iş­siz­lik­ten evi­ne ek­mek gö­tü­re­mez­ken, siz ya­ban­cı­la­ra yö­ne­lik böy­le bir ya­sa ya­par­sa­nız, yi­ne bir ta­bir­le söy­lü­yo­rum: Ham­za'nın ke­pe­si, kâh oğ­lu gi­yer, kâh ba­ba­sı.

Bu duy­gu­lar­la he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. His­se çı­kar­ma­nı­zı di­li­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

13'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 13- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 23 ün­cü mad­de­si baş­lı­ğıy­la bir­lik­te aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"Ya­ban­cı tek­nik per­so­nel

MAD­DE 23- Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ül­ke­ler­den ve­ya Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek di­ğer ül­ke­ler­den ge­le­cek ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma izin­le­ri­nin ve­ril­me­sin­de, dip­lo­ma ve il­gi­li mes­lek oda­sı­na ka­yıt­lı olun­du­ğu­na da­ir bel­ge­nin ib­ra­zı ha­lin­de, 27/1/1954 ta­rih­li ve 6235 sa­yı­lı Türk Mü­hen­dis ve Mi­mar Oda­la­rı Bir­li­ği Ka­nu­nu­nun 34 ün­cü ve 35 in­ci mad­de­le­ri ile 17/6/1938 ta­rih­li ve 3458 sa­yı­lı Mü­hen­dis­lik ve Mi­mar­lık Hak­kın­da Ka­nu­nun 1 in­ci ve 7 nci mad­de­le­ri uy­gu­lan­maz.

Dip­lo­ma ve mes­lek oda­la­rı­na ka­yıt ko­nu­sun­da ya­pı­la­cak tes­pit­te, Av­ru­pa Bir­li­ği mev­zu­atın­da ve söz ko­nu­su ül­ke­le­rin mev­zu­atın­da ön­gö­rü­len ve il­gi­li ku­rum­la­rın­ca ve­ril­miş bel­ge­le­rin asıl­la­rı­nın ve­ya tas­dik­li su­ret­le­ri­nin Ba­kan­lı­ğa su­nul­ma­sı esas­tır.

Bi­rin­ci fık­ra­ya gö­re ça­lış­ma iz­ni ve­ri­len ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­ler, Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan ve­ri­len ça­lış­ma izin bel­ge­si­ni ib­raz et­me­le­ri ha­lin­de, 6235 sa­yı­lı Ka­nu­nun 36 ncı mad­de­si­ne gö­re baş­ka­ca bir iş­le­me ge­rek kal­mak­sı­zın il­gi­li mes­lek oda­sı­na ge­çi­ci üye ola­rak kay­de­di­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Er­dal Ka­ra­de­mir, İz­mir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­ra­de­mir.

CHP GRU­BU ADI­NA ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 13'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­ban­cı mü­hen­dis, mi­mar ve şe­hir plan­cı­la­rı­nın ül­ke­miz­de­ki ça­lış­ma izin­le­ri­ne yö­ne­lik ya­sal sü­re­ci göz­den ge­çir­me­yi ya­rar­lı gö­rü­yo­rum. Bil­di­ği­niz gi­bi, ya­ban­cı mü­hen­dis, mi­mar ve şe­hir plan­cı­la­rı­nın ül­ke­miz­de­ki ça­lış­ma izin­le­ri 2003 yı­lın­dan ön­ce 6235 sa­yı­lı TMMOB Ya­sa­sı'nın 34 ve 35'in­ci mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce TMMOB'un gö­rü­şü alın­dık­tan son­ra Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca ve­ril­mek­tey­di. Bu sü­reç­te Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğın­ca, ya­sal du­ru­ma rağ­men, ya­ban­cı ser­ma­ye çer­çe­ve ka­ra­rı ve teb­li­ği­ne da­ya­na­rak ya­sal ol­ma­yan bir bi­çim­de, ya­ban­cı ser­ma­ye­li şir­ket­ler­de ça­lı­şan ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­re aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­lik pro­se­dü­rü uy­gu­lan­ma­dan ça­lış­ma izin­le­ri ve­ril­miş­tir. Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı ta­ra­fın­dan hiç­bir de­ne­ti­me ta­bi tu­tul­ma­dan ve­ri­len ça­lış­ma izin­le­ri­nin ke­sin sa­yı­sı bu­gün dev­le­tin yet­ki­li ma­kam­la­rı ta­ra­fın­dan da bi­lin­me­mek­te­dir.

Yet­ki tar­tış­ma­la­rı­nın ya­pıl­dı­ğı, de­ne­ti­min ve tes­pi­tin imkânsız hâle gel­di­ği bu­gün­ler­de ça­lış­ma izin­le­ri­nin tek mer­kez­de top­lan­ma­sı ama­cıy­la 2003 yı­lın­da 4817 sa­yı­lı Ya­sa Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ka­bul edil­miş ve yet­ki Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir. 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın 26 ve 27'nci mad­de­le­ri 6235 sa­yı­lı Ya­sa'nın 34 ve 35'nci mad­de­le­rin­de de­ği­şik­lik yap­mış ve bu de­ği­şik­li­ğin so­nu­cun­da, Tür­ki­ye'ye mes­le­ği­ni ic­ra et­mek için ge­len ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma izin­le­ri, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ile TMMOB'un gö­rü­şü alın­dık­tan son­ra Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğın­ca ve­ri­le­ce­ği hük­me bağ­lan­mış­tır. An­cak, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­nın 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın 22'nci mad­de­si­ne da­ya­na­rak ha­zır­la­dı­ğı ve 29/8/2003 ta­rih 25214 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­na­rak yü­rür­lü­ğe gi­ren Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da­ki Ka­nun'un Uy­gu­la­ma Yö­net­me­li­ği'nin 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın ama­cı­na ay­kı­rı dü­zen­le­me­ler içer­di­ği söz ko­nu­su­dur. Söz ko­nu­su Yö­net­me­lik'in 55'in­ci mad­de­si­nin (ı) ben­di ile -ikin­ci fık­ra­sı ile- ya­sa ve dü­zen­le­me­le­ri­ne ay­kı­rı ola­rak, aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­lik ko­nu­sun­da mu­afi­yet hük­mü ge­tir­miş­tir. TMMOB ta­ra­fın­dan da­va ko­nu­su olan söz ko­nu­su yö­net­me­lik, 6235 sa­yı­lı Ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu ge­rek­çe­siy­le, Da­nış­tay 8 ve 10. Da­ire­le­ri­nin or­tak ka­ra­rıy­la yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı ka­rar al­tı­na alın­mış­tır.

Bu ka­nun ta­sa­rı­sı ne­den Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­ne tek­rar ge­ti­ril­miş­tir, bu­nu iyi ir­de­le­me­miz ge­re­ki­yor. He­nüz dört yıl ön­ce bu­ra­da tar­tı­şı­la­rak ka­bul edi­len 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın öm­rü ne­den bu ka­dar kı­sa sür­müş­tür? Ge­ti­ri­len 1225 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 13'ün­cü mad­de­si­nin ge­rek­çe­le­ri ger­çe­ği ger­çek­ten yan­sı­tı­yor mu? 13'ün­cü mad­de­nin ge­rek­çe­le­rin­de "mad­dey­le, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ül­ke­ler­den ve­ya Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek di­ğer ül­ke­ler­den ge­le­cek ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma izin­le­ri­nin ve­ril­me­si­ne, aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­li­ğin tes­pi­ti­ne iliş­kin sü­reç ko­lay­laş­tı­rı­lı­yor" de­nil­mek­te­dir. Bu ge­rek­çe ger­çek­ten doğ­ru­la­rı yan­sı­tı­yor mu? Sa­yın Ba­ka­na sor­mak ge­re­ki­yor: 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın yü­rür­lü­ğe gir­di­ği 2003  yı­lın­dan bu ya­na kaç ya­ban­cı mi­mar, mü­hen­dis ül­ke­miz­de ça­lış­ma iz­ni için mü­ra­ca­at et­miş­tir? Bun­lar­dan ka­çı­na, han­gi sü­reç için­de ça­lış­ma iz­ni ve­ril­miş­tir? Ça­lış­ma iz­ni ala­ma­yan kaç ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis var­dır? Eğer, ça­lış­ma iz­ni ala­ma­yan mi­mar ve mü­hen­dis var­sa, bun­la­rın ça­lış­ma izin bel­ge­le­ri­ni al­ma­ma ge­rek­çe­le­ri ne­ler­dir? Sah­te dip­lo­ma ve ben­ze­ri bel­ge­le­ri su­nan­lar var mı­dır? Var­sa, bun­lar kaç ki­şi ve han­gi ül­ke­le­re men­sup in­san­lar­dır? Ça­lış­ma izin bel­ge­si ve­ril­me­yen mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ül­ke­le­re gö­re da­ğı­lı­mı ne­dir? Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­den ça­lış­ma izin bel­ge­si is­te­yen mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin sa­yı­sı kaç­tır? Bun­la­rın için­de ça­lış­ma iz­ni ala­ma­yan­lar var mı­dır?

Bu so­ru­la­rın ce­vap­la­rı bu mad­de­nin ge­rek­çe­le­rin­de yer al­ma­mış­tır. Bun­dan do­la­yı­dır ki bu ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­le­ri doğ­ru­yu yan­sıt­ma­mak­ta­dır. Ama ben siz­le­re bu mad­de­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­nin asıl ge­rek­çe­le­ri­ni sun­mak is­ti­yo­rum.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, 27/2/2003 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­ren, 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'un, yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten bu­gü­ne bu Ka­nun'un ge­rek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me­miş­tir. Ak­si­ne, ken­di­si­nin çı­kar­dı­ğı Ya­sa'ya ay­kı­rı uy­gu­la­ma­lar yap­mış­tır. Ya­sa'ya ve Ana­ya­sa'nın 135'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı­lı­ğı açık olan, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'un uy­gu­la­ma yö­net­me­li­ği­ni çı­kar­mış ve bu yö­net­me­li­ğe gö­re uy­gu­la­ma­lar yap­mış­tır. Bu yö­net­me­li­ğin TMMOB'un aç­tı­ğı da­va so­nu­cun­da yü­rür­lü­ğü dur­du­rul­muş­tur. İş­te bu ta­sa­rı­nın ge­ti­ri­liş ama­cı da bu­dur. Bu ta­sa­rı, Da­nış­ta­yın ip­tal ka­ra­rı­na ge­rek­çe oluş­tu­ran 4817 sa­yı­lı Ya­sa'nın il­gi­li mad­de­si­ni ber­ta­raf et­me­yi amaç­la­mak­ta­dır.

Bu dü­zen­le­me Ana­ya­sa'nın 135'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı­dır. Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­ma­sı­na rağ­men bu dü­zen­le­me­de ıs­rar­lı olun­ma­sı ger­çek­ten dü­şün­dü­rü­cü­dür. TMMOB'un ku­rul­ma ge­rek­çe­si ya da iş­le­vi, li­sans ve li­san­süs­tü öğ­re­nim prog­ram­la­rın­dan me­zun ol­muş ve 3458 sa­yı­lı Ya­sa'yla mi­mar­lık ve mü­hen­dis­lik un­va­nı al­mış mes­lek men­sup­la­rı­nın mes­lek­le­ri­ni ic­ra eder­ken uya­cak­la­rı mes­le­ki ku­ral­la­rı tes­pit et­mek ve de­net­le­mek­tir. Bu­nun açık an­la­mı, Ana­ya­sa, ka­mu­sal bir gö­rev olan mes­lek ku­ral­la­rı­nın tes­pi­ti ve de­ne­ti­mi­ni TMMOB'a ver­miş­tir. Mes­lek men­sup­la­rı­nın mes­le­ği­ni ic­ra eder­ken ge­rek­li ko­şul­la­rı ve uya­ca­ğı ku­ral­la­rı TMMOB'a bağ­lı oda­lar dı­şın­da baş­ka bir mer­ci­nin be­lir­le­me­si­nin Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu da bir ger­çek­tir. Ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 5, 7 ve 13'ün­cü mad­de­le­ri in­ce­len­di­ğin­de, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı, yet­ki ala­nı dı­şın­da aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik in­ce­le­me­si­ne mü­da­ha­le et­mek­te­dir. Ay­rı­ca, ya­ban­cı mes­lek men­sup­la­rı yö­nün­den 3458 ve 6235 sa­yı­lı ya­sa­la­rın uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı­nı dü­zen­le­mek­te­dir. Ay­rı­ca, TMMOB'u, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nı ve YÖK'ü sü­reç dı­şı­na bı­rak­mak­ta­dır bu ta­sa­rı.

Bu ta­sa­rı­nın Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si­ne de ay­kı­rı ol­du­ğu açık­tır. Zi­ra, Türk va­tan­daş­la­rı, yurt dı­şın­dan ak­re­di­te ol­ma­yan bir yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mun­dan me­zun ise YÖK Ya­sa­sı'nın 7'nci mad­de­si ge­re­ğin­ce se­vi­ye tes­pit sı­na­vı­na ta­bi tu­tul­mak­ta­dır. Se­vi­ye tes­pit sı­na­vın­da ba­şa­rı­lı ola­ma­yan­lar yük­se­köğ­re­nim ku­ru­mu me­zu­nu sa­yıl­ma­dık­la­rı için, mi­mar ve mü­hen­dis un­va­nı­na sa­hip ola­ma­dık­la­rın­dan, mes­le­ki fa­ali­yet­te de bu­lu­na­ma­mak­ta­dır. Ta­sa­rı­ya gö­re, bir ya­ban­cı­nın ak­re­di­te ol­muş bir yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mun­dan me­zun ol­ma­ma­sı­nın bir öne­mi bu­lun­ma­mak­ta­dır. Ta­sa­rı­da, ya­ban­cı­la­rın ve­ya ya­ban­cı ça­lış­tı­ran fir­ma­la­rın be­ya­nı esas alı­na­rak ya­ban­cı ki­şi­le­re mes­le­ki fa­ali­yet­te bu­lun­ma ola­na­ğı su­nul­mak­ta­dır. Mü­hen­dis­lik ve mi­mar­lık mes­le­ği­nin ic­ra­sı için ara­nan ko­şul­lar ya­ban­cı­la­rın le­hi­ne, ken­di yurt­taş­la­rı­mı­zın aley­hi­ne ola­rak dü­zen­le­ne­mez. Türk va­tan­da­şı aley­hi­ne dü­zen­le­nen ve eşit­lik il­ke­si­ne ay­kı­rı olan bu dü­zen­le­me­nin, ne bi­lim kar­şı­sın­da ne de hu­kuk kar­şı­sın­da sa­vu­nu­la­bi­lir bir yö­nü bu­lun­ma­mak­ta­dır.

Ta­sa­rı­nın ka­mu ya­ra­rı­na ay­kı­rı ol­du­ğu da açık­tır. Ül­ke­miz­de Ba­kü-Cey­han Bo­ru Hat­tı Pro­je­si'nde ça­lı­şan mi­mar ve mü­hen­dis­ler ile Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğın­ca ça­lış­ma iz­ni ve­ri­len ve sa­yı­la­rı bin­ler­le ifa­de edi­len mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin, aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik pro­se­dü­rü uy­gu­lan­ma­dan mes­le­ki fa­ali­yet­te bu­lun­du­ğu ifa­de edil­mek­te­dir. Bun­la­rın dı­şın­da, ka­çak ola­rak ça­lı­şan­la­rın sa­yı­sı ise he­nüz bi­lin­me­mek­te­dir. Bu ger­çe­ğe rağ­men, da­va ko­nu­su dü­zen­le­me ile ül­ke­miz­de "mü­hen­dis" ve "mi­mar" un­van­la­rı­nı kul­la­na­rak mes­le­ği­ni ic­ra eden ki­şi­le­rin ger­çek­ten mi­mar ve mü­hen­dis ol­du­ğu­nu de­net­le­me­nin önü de ka­pa­tıl­mak­ta­dır. Ül­ke­miz­de, mi­mar ve mü­hen­dis ol­du­ğu ka­nıt­lan­ma­mış ki­şi­ler mi­mar­lık ve mü­hen­dis­lik hiz­me­ti sun­mak­ta­dır­lar. Bu ki­şi­ler, her tür­lü izin ve de­ne­tim­den mu­af ça­lış­mak­ta­dır­lar. Bu ta­sa­rı­nın, ka­mu ya­ra­rı ve ya­ban­cı ser­ma­ye­yi teş­vik ede­rek is­tih­dam ya­rat­mak id­di­asıy­la bir il­gi­si yok­tur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ra­de­mir, lüt­fen to­par­la­yın.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Bu ta­sa­rı­nın… De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mes­le­ki ye­ter­li­lik­le­rin kar­şı­lık­lı ta­nın­ma­sı il­ke­si­ni içe­ren Kon­sey di­rek­ti­fi, Av­ru­pa Bir­li­ği Resmî Ga­ze­te­si'nde ya­yın­lan­mış­tır. Kar­şı­lık­lı ta­nın­ma mev­zu­atı tam ola­rak uyum­laş­tı­rıl­ma­dan bir mes­le­ğin ic­ra­sı ve bir iş ko­lu­nun baş­ka bir ül­ke­de hiz­met su­na­bil­me­si de müm­kün de­ğil­dir. Gö­rül­dü­ğü üze­re, tam üye­li­ğe ka­dar, kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si çer­çe­ve­sin­de hiz­met­le­rin ser­best­leş­ti­ril­me­si prog­ra­ma alın­mış­tır, an­cak, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'u de­ğiş­ti­ren 13'ün­cü mad­dey­le, ne Av­ru­pa Bir­li­ği üye ül­ke­le­ri ne de Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek di­ğer ül­ke­ler­den ge­le­cek ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin Tür­ki­ye'de ça­lış­ma­la­rı için ve­ri­le­cek izin­de kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si da­hi aran­ma­mak­ta­dır.

Ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı pa­zar­da mi­mar­lık ve mü­hen­dis­lik hiz­met su­nu­mu­nun ko­şul­la­rı de­ğiş­mek­te iken, ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin de­ne­tim­siz ola­rak hiz­met su­na­bil­me­le­ri, bir ulu­sal pa­zar­da, Türk mü­hen­dis ve mi­mar­la­rın re­ka­bet şan­sı­nı da azalt­mak­ta­dır. Aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik aran­ma­dan ya­ban­cı iş gü­cü­nün gi­ri­şi­ne ola­nak ta­nın­ma­sı, yer­li hiz­met su­num­la­rı ba­kı­mın­dan hak­sız re­ka­bet or­ta­mı ya­rat­mak­ta­dır. Bu bağ­lam­da, Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı­nın tam üye­lik ger­çek­leş­me­den ya da uyum ça­lış­ma­sı ta­mam­lan­ma­dan uy­gu­lan­ma­sı­nın sek­tö­re yö­ne­lik bir teh­dit oluş­tu­ra­ca­ğı, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı­nın Do­ku­zun­cu Kal­kın­ma Pla­nı Ra­po­ru'nda da ifa­de edil­miş­tir.

Ül­ke ger­çek­le­riy­le, ka­mu ve top­lum ya­ra­rıy­la, eşit­lik il­ke­siy­le il­gi­si ol­ma­yan bu ta­sa­rı, ül­ke­miz mü­hen­dis ve mi­mar­la­rı kar­şı­sın­da ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­re ay­rı­ca­lık ge­ti­ren, mes­lek ku­ru­luş­la­rı­nın de­ne­ti­mi­ni or­ta­dan kal­dı­ran, de­ne­tim­siz, ku­ral­sız hiz­met su­nu­mu­nu ön­gö­ren, Tür­ki­ye'de hiz­met su­num­la­rın­da aka­de­mik ve mes­le­ki ye­ter­li­lik kri­ter­le­ri­ni ara­ma­yan, kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si gö­ze­til­me­yen ve hak­sız re­ka­bet or­ta­mı ya­ra­ta­cak bir dü­zen­le­me­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ka­ra­de­mir.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Bu ta­sa­rı­yı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­tir­mek su­re­tiy­le ken­di mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­ne kar­şı açık­ça sa­vaş açan AKP İk­ti­da­rı, bu ül­ke­nin mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin­den özür di­le­me­li ve bu iha­net ta­sa­rı­sı­nı derhâl ge­ri çek­me­li­dir di­yo­rum.

Bu duy­gu­lar­la, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ra­de­mir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me 21.00'e ka­dar ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.36

 

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 21.06

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Be­şin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1225 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon?.. Ye­rin­de.

Hükûmet?.. Ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 13'ün­cü mad­de­si üze­rin­de, şim­di, söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler'e ait­tir.

Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­tı­rıl­ma­sı Ka­nu­nu hak­kın­da Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ben, si­zi ön­ce yü­rek­ten kut­lu­yo­rum bu ce­sa­re­ti­niz­den do­la­yı. Se­çim arit­me­ti­ği­nin ol­du­ğu bir dö­nem­de, Tür­ki­ye'de ça­lış­ma ha­ya­tı­nı özel­lik­le bu ka­dar ris­ke ata­rak ve ya­ban­cı­laş­ma­nın önü­nü aça­bi­le­cek bir ka­nun tek­li­fiy­le çık­tı­ğı­nız­dan do­la­yı, ce­sa­re­ti­ni­ze de şa­şı­yo­rum. Han­gi yü­rek­le çık­tı­nız? Han­gi sı­fat­la çık­tı­nız? Saf­lık mı? Bi­le­mi­yo­rum. Ya­ni, gi­de­ra­yak, böy­le bir ka­nun tek­li­fi­ni ni­ye ge­tir­me ih­ti­ya­cı du­yu­yor­su­nuz, onu da an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­rum.

Ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri de­yin­ce, ege­men ulus dev­le­ti olan her dev­let ön­ce ken­di çı­kar­la­rı­nı ko­rur; he­le, hu­kuk­ta "kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si" de­di­ği­miz iliş­ki ku­rar tüm dev­let­ler ara­sı. Böy­le, tek ta­raf­lı bir söz­leş­me, tek ta­raf­lı bir ka­nun dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de yok. Bu­na is­ti­na­den bak­tı­ğı­mız­da; baş­ta, özel­lik­le mi­mar, mü­hen­dis­ler ola­rak bak­tı­ğı­mız­da şöy­le bir ör­nek ver­mek la­zım: Ay­nı üni­ver­si­te­den me­zun ol­muş ya­ban­cı­lar ra­hat­lık­la ge­lip Tür­ki­ye'de ça­lı­şır­ken, ya­ban­cı ül­ke­de oku­muş Türk va­tan­da­şı çe­şit­li sta­tü­ler­den ge­çi­ril­mek­te. Bu çe­liş­ki­nin al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­ruz. Bak­tı­ğı­mız­da… Çün­kü, gel­di­ğin­de, Tür­ki­ye'de denk­lik, YÖK üze­rin­de denk­lik sı­na­vın­dan ge­çe­cek ve on­dan son­ra ye­ter­li­lik bel­ge­si al­dık­tan son­ra mes­le­ği­ni ic­ra et­me şan­sı ola­cak. Ya­ban­cı­nın ise böy­le bir şe­yi yok.

Bu­gün si­ze bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Av­ru­pa'da yak­la­şık 5 mil­yon Türk va­tan­da­şı ya­şa­mak­ta. İş­siz­lik ala­bil­di­ği­ne öy­le art­mak­ta ki, ge­liş­miş ül­ke­ler de­di­ği­miz ve dün­ya­nın ilk se­ki­zi ara­sı­na gi­re­bi­le­cek ül­ke­ler, baş­ta da Al­man­ya ol­mak üze­re, 3,5 mil­yon Türk va­tan­da­şı var Al­man­ya'da; 2,5 mil­yon in­sa­nı­mız iş­siz. Böy­le ge­liş­miş ül­ke­ler­de iş­siz­lik ora­nı olur­ken, bu­ra­ya ge­lip de söy­ler mi­si­niz beş yıl­da han­gi ya­tı­rım alan­la­rı aç­tı­nız?

Sa­yın Baş­ba­ka­nın, ha­tır­lı­yo­rum, Kon­ya'da bir düğ­mey­le 200 fab­ri­ka aç­tı­ğı­nı, Kay­se­ri'de bir düğ­mey­le 300 fab­ri­ka aç­tı­ğı­nı da bi­li­yo­rum. Ama, ne­re­de is­tih­dam, ne­re­de iş alan­la­rı? Ve­ya o iş yer­le­ri ne ol­du? Ta­bii ki, hep­si, geç­mi­şin­de açık olan­lar, res­to­re edi­le­rek tek­rar, ye­ni­den hiz­me­te açıl­mış gi­bi gös­te­ril­di. Ya­ni, her ge­çen gün Tür­ki­ye'de iş­siz­li­ğin art­tı­ğı bir yer­de, her ge­çen gün is­tih­dam sı­kın­tı­sı ya­ra­tı­lan bir ül­ke­de, siz­le­ri ger­çek­ten an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­ruz. Ça­lış­ma ha­ya­tı­na bu ka­dar di­na­mit koy­ma­ya hak­kı­nız var mı?

Za­ten oku­ma ora­nı bel­li. Üni­ver­si­te­le­re gir­me ora­nı bel­li. Yüz­de 70, Tür­ki­ye'nin en önem­li, en avan­taj­lı ala­nı yüz­de 70'i genç nü­fus ola­rak di­ye övü­nü­rüz. Ne­re­de is­tih­dam, söy­ler mi­si­niz? Ka­pı­la­rı­nı­zı herhâlde ar­tık iş bul­mak için çal­mı­yor­lar. Ni­ye? Umut­la­rı bi­le kal­ma­dı; si­zin dö­ne­mi­niz­de iş bul­ma umu­du, ya­ni, onun ha­ya­li­ni da­hi ya­şa­ya­mı­yor va­tan­da­şı­mız, genç­le­ri­miz.

Bu­gün, emek­li­ler ek iş ya­pa­lım der­ken, kar­şı­sın­da "ver­gi­ler" adı al­tın­da sı­kın­tı­lar ya­ra­tır­ken, bu­gün ise o genç­le­ri­miz Tür­ki­ye'de iş bul­ma umu­du da­hi bu­la­maz­ken, ta­bii, ka­pı­la­rı­nız ça­lın­ma­ya­cak. Böy­le bir or­tam­da sor­mak is­ti­yo­rum: Ya­ban­cı he­kim­le­re ça­lış­ma iz­ni, mi­mar­la­ra ça­lış­ma iz­ni... Söy­ler mi­si­niz Al­lah aş­kı­na, bu ka­dar, dün­ya­nın han­gi ül­ke­sin­de bu ka­dar… Za­ten, en çok ucuz emek gü­cü ola­rak her ge­çen gün kö­le­le­şen bir sü­reç içe­ri­sin­de, Tür­ki­ye'de­ki emek gü­cü­nü da­ha da mı ucu­za sat­mak is­ti­yor­su­nuz?

Ya­ban­cı emek­çi de­di­ği­niz ne­dir? Ge­ri kal­mış ül­ke­ler de­di­ği­miz, baş­ta Do­ğu Blo­ku ül­ke­le­ri ve­ya Af­ri­ka ül­ke­le­rin­de, böy­le bir or­tam­da da­ha ucu­za ça­lı­şa­cak. As­ga­ri üc­ret, za­ten yok­sul­lu­ğun al­tın­da, aç­lık sı­nı­rı­na ya­kın. As­ga­ri üc­re­te da­hi üni­ver­si­te me­zun­la­rı iş arar­ken, ne mer­di­ne ne de na­mer­di­ne muh­taç ol­ma­mak için iş arar­ken, bı­ra­kın iş bul­ma­yı, olan işin­den de edi­yor­su­nuz. Si­ze iki ta­ne ör­nek ha­tır­la­ta­ca­ğım: Bir ta­ne­si, Ma­lat­ya Si­ga­ra Fab­ri­ka­sı, di­ğe­ri ise Ada­na Si­ga­ra Fab­ri­ka­sı. Üre­tim yer­le­ri­ni da­hi kıs­tı­nız, üre­tim yer­le­ri­ni da­hi ka­pat­ma ih­ti­ya­cı du­yu­yor­su­nuz. Hep­si bor­dro mahkûmla­rı gi­bi, sa­de­ce ma­aş­la­rı­nı alıp, git­mek­te­dir­ler. O in­san­lar ise alın te­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı is­ti­yor­lar, ça­lış­mak is­ti­yor­lar. Siz, o in­san­la­rı ise, her an özel­leş­ti­re­ce­ğiz adı al­tın­da bir yıl­dır ça­lış­tır­mı­yor­su­nuz ve o özel­leş­tir­me­yi de ma­ale­sef be­ce­re­me­di­niz.

Ne yap­tı­nız? Tür­ki­ye'de­ki en bü­yük is­tih­dam ala­nı ta­rım­day­dı. Av­ru­pa Bir­li­ği siz­le­re da­yat­tı "yüz­de 35 nü­fus çok bü­yük oran, onu yüz­de 15'e dü­şü­rün" de­di­niz, yüz­de 20'si­ni de ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­tı­nız. Si­zi bu ko­nu­da da al­kış­lı­yo­ruz. Ya­ni, ger­çek­ten, hal­kın tüm de­ğer­le­ri­ne, üre­tim araç­la­rı­na di­na­mit koy­mak­ta bi­re­bir­si­niz. Ama, ina­nı­yo­rum ki, bu ül­ke­de iş­siz­li­ğin, yok­sul­lu­ğun ne ol­du­ğu­nu bi­len kit­le­ler, bu se­çim dö­ne­min­de, 22 Tem­mu­za çok az kal­dı, her ge­çen gün AKP'den kur­tu­luş gün­le­ri gi­bi ge­ri­ye sa­yım baş­la­dı. İna­nı­yo­rum, o halk, san­dık­ta siz­den he­sa­bı­nı te­ker te­ker so­ra­cak.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Mil­let, ira­de­si­ne di­na­mit ko­yan­la­rı de­ğer­len­di­re­cek.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, mil­let, ira­de­si­ni san­dık­ta gös­te­re­cek. İna­nı­yo­rum ki, o so­kak­la­ra bi­le çı­ka­ma­ya­cak­sı­nız.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ayık­ken rü­ya gö­rü­yor­sun!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - İna­nın çı­ka­ma­ya­cak­sı­nız. Se­çim at­mos­fe­ri ya­şa­tıl­sın…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam) - Se­çim at­mos­fe­ri içe­ri­sin­de o mi­ting­ler­de siz­le­ri gö­re­ce­ğiz. Bu­gün Par­la­men­to­da bu­lun­du­ğu­nu­za bak­ma­yın, son gün­le­ri­ni­zi sa­yı­yor­su­nuz. Ya­kın­da ad­res de­ğiş­ti­re­cek­si­niz mu­ha­le­fet ta­ra­fı­na. Bü­yük bir kıs­mı­nız da ol­ma­ya­cak. Bu­nu halk tak­dir ede­cek, biz­ler de­ğil.

Ta­bii ki, böy­le bir or­tam­da, sü­re­ci ül­ke­de bir is­tih­dam ala­nı… Ge­lip de bu TÜ­İK'in ra­kam­la­rıy­la ken­di­ni­zi kı­yas­la­yın, yi­ne, ya­kın za­man­da ATO'nun ya­yın­la­dı­ğı bir bil­di­ri var­dı, da­ha doğ­ru­su açık­la­ma­sı var­dı, araş­tır­ma­sı var­dı. Söy­ler mi­si­niz, ne­re­de? Kı­şın ne­re­de? Ta­rım­da is­tih­da­mı na­sıl art­tır­dı­nız? Ge­lin bu­ra­dan açık­la­yın da biz de du­ya­lım, biz de bi­le­lim. Ra­kam­la­rı o ka­dar çar­pıt­ma­yı, ra­kam­lar­la o ka­dar, işi­ni­ze gel­di­ği gi­bi oy­na­ma­yı çok se­vi­yor­su­nuz, bu ko­nu­da be­ce­rik­li­si­niz. Bu ko­nu­da siz­le­ri kut­lu­yo­ruz, ama, ve­rim­li­lik de­yin­ce, kar­ne­niz ma­ale­sef za­yıf, sı­fır ve bu ko­nu­da, halk, ken­di ge­le­ce­ği için, bu yıl, bu ül­ke­de ve­rim­li­li­ğin ve re­ka­be­tin ve be­re­ke­tin öz­le­mi içe­ri­sin­de. Bu doğ­rul­tu­da, ina­nı­yo­ruz ki, halk ge­re­ken me­sa­jı si­ze san­dık­tan ve­re­cek.

Hal­kım her ge­çen gün ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­la­rı, beş yıl­lık ıs­tı­ra­bı­nı bir an ön­ce din­me­si için sa­bır­sız­lık­la siz­le­ri bek­li­yor. O san­dık kar­şı­sın­da, ina­nı­yo­rum ki, hiç­bir şüp­he­miz yok, gö­rüş­tü­ğü­müz tüm halk kat­man­la­rın­da, baş­ta üni­ver­si­te­li genç­le­ri­miz ve böy­le bir or­tam içe­ri­sin­de üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­dan sü­rü­nür­ken, eği­tim adı­na da sı­nıf­ta kal­dı­nız ve her ge­çen gün 1,5 mil­yon in­sa­nın üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­dan ge­ri dö­ner­ken, eği­tim­den yok­sun, va­sıf­sız ele­man her ge­çen gün sa­yı­sı ar­tar­ken ney­le re­ka­bet ede­cek­si­niz? Dün­ya kü­çük ar­tık. Bu­gün, tek­no­lo­ji hız­la ge­li­şir­ken, za­ten is­tih­dam­da önem­li sı­kın­tı­lar ya­ra­tır­ken, siz, han­gi ye­ni alan­da is­tih­dam alan­la­rı ya­rat­tı­nız?

İh­ra­cat de­yip övü­nü­yor­su­nuz. İh­ra­ca­tın yüz­de 70 kü­su­ru, 73'ü it­ha­la­ta ba­ğım­lı. Ora­da ne kat­ma de­ğer üret­ti­ği­ni­zi zan­ne­di­yor­su­nuz? İki ta­ne it­ha­lat­çı fir­ma zen­gin ol­mak­tan baş­ka ne ya­pı­yor?

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Şim­di­ye ka­dar ni­ye yok­tu?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Şim­di­ye ka­dar ni­ye yok­tu? İş­te, beş yıl­da ne yap­tı­nız? Sa­yın Baş­ba­kan de­di ya ha­ni, "Ne­re­den ne­re­ye." Hak­lı­sı­nız; ül­ke­nin gel­di­ği bo­yut bu, ma­ale­sef ve her ge­çen gün bu ül­ke­de, iş­siz­li­ğin can al­dı­ğı… Ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rı ya­pı­lı­yor: Tür­ki­ye'de en bü­yük so­run ne­dir? Yüz­de 41 iş­siz­lik. Bu cid­di sı­kın­tı, siz ya­şa­mı­yor­su­nuz, ama halk bu­nun ıs­tı­ra­bı­nı çe­ki­yor. Çek­ti­ren­le­ri de unut­ma­ya­cak.

İna­nı­yo­rum ki, bu si­zin tek ba­şı­nı­za olan ik­ti­da­rı­nız­da, si­zin mağ­du­ri­yet duy­gu­nu­zu de­ğil de, res­men, adı­na be­ce­rik­siz­lik de­di­ği­miz ve ve­rim­siz­lik­te olan bir AKP ira­de­sin­den kur­tu­la­cak­tı ve her ge­çen gün böy­le bir sü­reç içe­ri­sin­de ve­rim­siz olan bir ik­ti­dar.

Ya­sa­lar si­zin için gö­rev ve­ril­miş. IMF ve Dün­ya Ban­ka­sı… Bu­lun ya­ban­cı he­kim­ler, bu­lun mi­mar­lar! Al­lah aş­kı­na söy­ler mi­si­niz siz, han­gi re­ka­be­tin ko­şul­la­rı­nı ya­rat­tı­nız da, bu ka­dar, bu­gün tu­rizm­de da­hi, övün­dü­ğü­nüz, bü­yük bir ço­ğun­luk­ta ve ya­ban­cı­la­rın ça­lış­tı­ğı­nı da bi­li­yo­ruz. İş­le­ri­ni ko­lay­laş­tır­mak, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin işi­ni ko­lay­laş­tır­mak. So­ra­rım si­ze. Türk mü­hen­di­si, Türk mi­ma­rı ve Türk dok­to­ru Av­ru­pa'da… Bak, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­riş aşa­ma­sın­da­yız söz­de. O ko­nu­da da sı­nıf­ta kal­dı­nız ya, du­va­ra tos­la­dı­nız ya! Bu­na kar­şın bir Türk dok­to­run, Sa­yın Ba­ka­nım, bu­ra­da, Al­man­ya'da ça­lış­ma iz­ni var mı yok mu lüt­fen söy­le­sin, bu­ra­da açık­la­sın; bir mi­ma­rın İn­gil­te­re'de ça­lı­şıp ça­lış­ma­ya­ca­ğı­nı lüt­fen açık­la­sın. Ser­best do­la­şım hak­kı­nın ol­ma­dı­ğı bir yer­de bu ne ce­sa­ret ar­ka­daş­lar? Ül­ke­mi­zin va­tan­daş­la­rı­nı ko­ru­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Biz­den cen­til­men­lik öğ­ren­sin­ler di­ye çı­ka­rı­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Cen­til­men­lik! İşi­ni­ze ko­lay. IMF ve Dün­ya Ban­ka­sı da­ya­tı­yor si­ze, siz de bu­ra­da gö­re­vi­ni­zi ya­pı­yor­su­nuz. Ama, az kal­dı, bun­la­rın hep­si­ni dü­zel­te­ce­ğiz. Bi­zim ter­ci­hi­miz, ön­ce Türk va­tan­da­şı­nı ko­ru­mak ve baş­ta da emek ola­rak. Ama, si­zin için ta­bii ki emek önem­li de­ğil, iş­siz­lik önem­li de­ğil. Si­zin öy­le bir kay­gı­nız yok. Tür­ki­ye'de öy­le bir so­run var­dı, onu şikâyet de kal­ma­dı. Bü­yük bir kıs­mı za­ten iş bul­ma umu­du­nu da­hi yi­tir­di. İş Bul­ma Ku­ru­mu yet­ki­li­le­ri keş­ke ol­sa bu­ra­da.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

İş Bul­ma Ku­ru­mu­na baş­vu­ru­la­rın na­sıl azal­dı­ğı­nı lüt­fen açık­la­sın­lar. De­mek ki, iş bul­ma umu­du bi­le yok­ken bu ül­ke­de, in­san­ca ya­şa­ya­bil­me­nin na­sıl zor ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. O, evin­de oca­ğı yan­ma­yan va­tan­da­şı­mın so­ru­nu­nu bi­li­yo­ruz. Evi­ne gi­der­ken iş­siz olan bir ba­ba­nın çek­ti­ği ıs­tı­rap­la­rı, hep­si­ni bi­li­yo­ruz, ama, az kal­dı. Bu ül­ke­de ya­rın­lar bi­zim ola­cak. Ya­rın­lar Ana­va­tan ik­ti­da­rıy­la be­ra­ber re­ka­be­tin ve ve­rim­li­li­ğin ol­du­ğu bir yer.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ana­va­tan de­vam ede­cek mi?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, bu ül­ke­de umut ve ha­yal ku­ra­bi­le­ce­ği­miz bir Tür­ki­ye he­pi­mi­zin öz­le­mi. Bu, çok ya­kın bir za­man. Siz­ler be­ce­re­me­di­niz. Beş yıl­lık ik­ti­da­rı­nız­da Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğu­nuz ol­ma­sı­na rağ­men sı­ğın­dı­ğı­nız tek bir şey var, o da mağ­du­ri­yet.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Ana­va­tan yok ki şu an­da!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bu top­lum mağ­du­ru se­ver, ama, bir de­fa se­ver. Bu top­lum be­ce­rik­si­zi as­la af­fet­mez, ev­la­dı da ol­sa af­fet­mez. İna­nı­yo­rum ki, siz­le­ri de af­fet­me­ye­cek ve bu ül­ke­de he­pi­mi­zin in­san­ca ya­şa­ya­bi­le­ce­ği bir Tür­ki­ye'de, tüm, baş­ta, is­tih­dam, eği­tim, sağ­lık, te­mel ka­mu gö­rev­le­rin­de bu ül­ke­de in­san­ca ya­şa­ya­bi­le­cek bir Tür­ki­ye ya­ra­tı­la­cak­tır.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Han­gi par­ti?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bu­gün "as­ga­ri üc­ret" de­di­ği­miz bi­le yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­day­ken, bu­ra­da si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la da bu­ra­dan ka­dın­la­rı­mı­za ses­len­mek is­ti­yo­rum ve en bü­yük emek gü­cü olan ka­dın­la­rı­mız… Ya­rın­lar­da De­mok­rat Par­ti ola­cak ta­bii ki bu sü­reç içe­ri­sin­de.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Çok yan­lış, çok. Yan­lış par­tiy­le bir­leş­ti­niz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - İna­nı­yo­rum ki, bu De­mok­rat Par­ti ik­ti­da­rın­da her­kes sos­yal gü­ven­ce­ye ka­vu­şa­cak­tır. Bu­nu, baş­ta ka­dın­la­rı­mı­za müj­de ola­rak…

Ben, bu­ra­da, tüm va­tan­daş­la­rı­ma di­yo­rum ki, ha­yat se­çin, ta­raf de­ğil ve bu doğ­rul­tu­da AKP'den kur­tu­luş gü­nü çok ya­kın ve bu ül­ke de bu öz­lem içe­ri­sin­de…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) -  Ana­va­tan­da öy­le söy­le­mi­yor­du­nuz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - …ve ina­nı­yo­ruz ki hep be­ra­ber so­kak­lar­da, mey­dan­lar­da hep be­ra­ber ola­ca­ğız. Halk­la ku­cak­la­şıp duy­gu­daş­lı­ğı ya­ka­la­ya­ca­ğız ve Tür­ki­ye'de ya­şa­ma­nın onu­ru­nu ya­şa­ya­cak.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Dör­dün­cü par­ti ola­rak mı?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ama, böy­le mut­suz, ka­ram­sar bir ül­ke­de de­ğil; tam ter­si­ne, be­re­ket­li, zen­gin olan bir ül­ke. Siz be­ce­re­me­di­niz, ina­nı­yo­rum ki, bu­nu…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ka­çın­cı par­ti­de ya­pa­cak­sı­nız?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Par­ti de­ğiş­tir­me­yi be­ce­re­me­di­niz.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Gü­ler…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için Sa­yın Gü­ler.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, bu ka­nu­nun bir an ön­ce çe­kil­me­si­ni is­ti­yo­ruz. Tür­ki­ye'de ya­şa­yan mil­yon­lar­ca gen­ci­mi­zin is­tih­dam so­ru­nu var­ken böy­le bir… Ce­sa­re­ti­ni­zi an­la­mak­ta zor­lan­mı­yo­ruz. Si­ze ve­ri­len gö­re­vi yap­tı­nız, ama, bu halk bu­nu unut­ma­ya­cak­tır; baş­ta, dok­tor­la­rı­mız ve mi­mar­la­rı­mız.

Bu ka­nu­nun bir an ön­ce çe­kil­me­si di­le­ğiy­le, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Mad­de üze­rin­de, Hükûmet adı­na Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı Mu­rat Ba­şes­gi­oğ­lu söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 13'ün­cü mad­de hak­kın­da söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Da­ha doğ­ru­su böy­le bir söz al­ma mec­bu­ri­ye­ti his­set­tim. Bu mad­de­ye ka­dar ko­nu­şu­lan­la­rı bü­yük bir dik­kat­le din­le­dim. Âde­ta ta­sa­rı­mı­zı ta­nı­ya­maz hâle gel­dik. San­ki Tür­ki­ye'de ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma­sı­na da­ir bir mev­zu­at yok, ilk de­fa böy­le bir mev­zu­at ge­ti­ri­yo­ruz ve bu mev­zu­at­la bir­lik­te, Tür­ki­ye -af­fe­der­si­niz- yol ge­çen ha­nı­na dö­nü­yor. Yok böy­le bir şey!

Bu­ra­da ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mın da ger­çi açık­ça ifa­de et­ti­ler. 2003 yı­lı­na ka­dar Tür­ki­ye'de ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri ko­nu­sun­da ya­şa­nan kar­ga­şa­yı he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Bir gün­de izin ve­ri­li­yor, ge­rek­li araş­tır­ma yok. Şu an­da 2003 yı­lı­na ka­dar ve­ri­len izin­le­rin ne ka­dar ol­du­ğu­nu bi­len bir mer­ci yok Tür­ki­ye'de. Ama, ben, si­ze ko­nuş­ma­nın ba­şın­da gel­dim, 36 bin mü­ra­ca­at ol­du­ğu­nu, bu­nun bü­tün de­tay­la­rı­nı, he­sa­bı­nı bu Par­la­men­to­ya ver­dim. Onun için, lüt­fen, de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni­zi ya­par­ken bu hak­kı, ha­ki­ka­ti, ya­pı­lan­la­rı ger­çek şe­kil­de yer­li ye­ri­ne ko­ya­lım.

Me­se­le şu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Evet, biz de millî iş gü­cü­mü­zün ko­run­ma­sı ko­nu­sun­da, bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mız ka­dar has­sa­sız. Biz de iş­siz ço­cuk­la­rı­mı­zın işe, aşa ka­vuş­ma­sı­nı gö­nül­den ar­zu edi­yo­ruz, ama şöy­le bir ger­çek var: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'de her yıl 650-700 bin gen­ci­miz oku­lu­nu bi­ti­ri­yor, as­ker­li­ği­ni bi­ti­ri­yor, iş pi­ya­sa­sı­na çı­kı­yor, di­yor ki, ben iş arı­yo­rum. Pe­ki, dev­let ola­rak, ka­mu ola­rak, biz bu­nun an­cak 50 bi­ni­ne is­tih­dam ya­ra­ta­bi­li­yo­ruz. Ge­ri­ye ka­lan 650 bin ki­şi­ye bu ül­ke­de kim iş ve­re­cek? Yer­li ve ya­ban­cı gi­ri­şim­ci ve­re­cek.

Ül­ke­de doğ­ru­dan ya­tı­rım­lar olur­sa, ya­ban­cı ya­tı­rım­lar olur­sa, on­la­rın  ya­rat­mış ol­du­ğu is­tih­dam­dan bu ço­cuk­la­rı­mız ya­rar­la­na­cak. Si­zin şim­di kar­şı çık­tı­ğı­nız an­la­yış­la bu­nu sağ­la­mak müm­kün de­ğil.

Bu ta­sa­rı, Tür­ki­ye'de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma­sı­na bir di­sip­lin ge­ti­ri­yor, bir sü­rü süz­geç­ten ge­çi­ri­yor. Şir­ket ser­ma­ye­si­ne, baş­ka ama­cı var mı, mis­yo­ner mi, lej­yo­ner mi, ne­dir, bü­tün bun­la­rı en in­ce te­fer­ru­atı­na ka­dar araş­tı­rıp Tür­ki­ye'ye ger­çek­ten ya­tı­rım ya­pa­cak­sa, is­tih­dam ya­ra­ta­cak­sa bun­la­ra izin ve­ri­yor. Bu ko­nu­da Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı ola­rak çok eleş­ti­ri­ye mu­ha­tap ol­duk. "Efen­dim, siz, ya­ban­cı ser­ma­ye­ye kar­şı­sı­nız, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ül­ke­ye gel­me­si­ne kar­şı çı­kı­yor­su­nuz…" Bun­lar ya­zıl­dı çi­zil­di, bir sü­rü der­nek bu şe­kil­de Ba­kan­lı­ğa çe­şit­li so­ru­lar yö­nelt­ti­ler, ama, emin olun, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı, bu ko­nu­da si­zin has­sa­si­yet­le­ri­ni­zi pay­la­şı­yor ve ya­ban­cı­la­ra bu ça­lış­ma iz­ni ve­rir­ken çok dik­kat­li bir şe­kil­de bu in­ce­le­me­yi sür­dü­rü­yor.

Şim­di, bir si­ya­si ter­cih ola­rak "Tür­ki­ye'ye hiç ya­ban­cı gel­me­sin." di­ye­bi­lir­si­niz. Bu bir si­ya­si ter­cih­tir, ama, bu­gün ya­şa­dı­ğı­mız dün­ya­da bu­nu di­ye­bi­lir mi­si­niz di­ye­mez mi­si­niz baş­ka. O za­man si­ze so­rar­lar, 5 mil­yon va­tan­da­şın var yurt dı­şın­da, se­nin de mü­hen­dis­le­rin gi­di­yor, se­nin de oku­muş ay­dın­la­rın gi­di­yor ve­ya­hut da yurt dı­şın­da ça­lış­ma du­ru­mun­da olan va­tan­daş­la­rı­mız gi­di­yor. On­la­ra ne ce­vap ve­re­cek­si­niz? Yet­miş ül­ke­de in­sa­nı­mız var, dün­ya­nın dört bu­ca­ğın­da ça­lış­mak üze­re gi­den in­san­la­rı­mız var. Bu kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si di­yor­su­nuz, o za­man ken­di va­tan­daş­la­rı­mı­za ya­pıl­ma­sı­nı is­te­di­ği­miz bir mu­ame­le­yi baş­ka­la­rı­na da ay­nı öl­çü­de yap­ma­mız la­zım. Hak­ka­ni­yet bu­nu ge­rek­ti­rir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Onun için, şu­nu dü­zelt­mem ge­re­ki­yor iz­ni­niz­le: Ya­ni, bu ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma iz­ni, Tür­ki­ye'de­ki iş­siz­li­ği ar­tı­ra­cak, bi­zim genç­le­ri­mi­zi iş­siz bı­ra­ka­cak bir olay de­ğil­dir. Tür­ki­ye'de sa­de­ce ya­ban­cı fir­ma­la­rın tek­nik an­lam­da, mes­le­ki ye­ter­li­lik an­la­mın­da ça­lış­tır­mak is­te­dik­le­ri per­so­ne­li ge­tir­dik­le­rin­de, ken­di­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak mev­zu­atı bu­ra­da dü­zen­le­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz ya­hut da de­ği­şik­lik ya­pı­yo­ruz.

İş­te, 2003 yı­lın­dan 2007 yı­lı­na ka­dar ver­miş ol­du­ğu­muz top­lam izin 28 bin­dir. 28 bin ki­şi­ye izin ver­mi­şiz. 2003 yı­lı­na ka­dar ne ka­dar izin ve­ril­di­ği, de­di­ğim gi­bi, onun bir en­van­te­ri, ma­ale­sef, üzü­le­rek söy­lü­yo­rum, yok, ama, 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren bu iş bir kay­da gir­miş, bir sis­te­me gir­miş. Her yıl bun­la­rın ye­ni­len­me­si­ni ya­pı­yo­ruz ve de­vam­lı ola­rak dik­kat­li bir şe­kil­de ta­kip edi­yo­ruz.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu 13'ün­cü mad­de önem­li bir mad­de. Bu­ra­da bir de­ği­şik­lik ya­pı­yo­ruz. As­lın­da, mad­de­nin ilk dü­zen­le­me­si, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ül­ke­ler ve­ya Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek ül­ke­ler­den ge­le­cek ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­si­ni ön­gö­rü­yor. Bu, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de uy­gu­la­nan bir sis­tem var. Bir mü­hen­dis dip­lo­ma­sı­nı ve il­gi­li mes­lek oda­sı­na kay­dı­nı bir ül­ke­ye ib­raz et­ti­ği za­man, ken­di­si­ne her­han­gi bir izin ko­nu­sun­da pro­se­dür so­rul­mu­yor. Tür­ki­ye de ya­rın Av­ru­pa Bir­li­ği­ne tam üye ol­du­ğu za­man, bu pro­se­dü­re biz de iti­raz ede­me­ye­ce­ğiz. Av­ru­pa'nın her­han­gi bir ül­ke­sin­den ge­le­cek mü­hen­dis ve mi­mar, dip­lo­ma­sı­nı ve o ül­ke­de­ki üye­ye kay­dı­nı gös­ter­di­ği an­da, bi­zim sis­te­mi­miz­de de ça­lış­ma imkânı­na sa­hip ola­cak, an­cak, biz, bu ko­nu­da bi­raz bu işin er­ken ol­du­ğu ka­na­ati­ne var­dık ve do­la­yı­sıy­la, ar­ka­daş­la­rı­mız bir öner­ge ha­zır­la­dı. Bu öner­ge­yi bi­raz­dan Baş­kan­lık siz­le­re tak­dim ede­cek.

Ben bu­nu tam ko­nuş­ma­mın ba­şın­da söy­le­dim, ama, 13'ün­cü mad­de­ye ka­dar her­kes san­ki bu ko­nu­da bir de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­ya­cak­mış gi­bi, bü­tün ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­mız bu de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­ya­cak­mış gi­bi ko­nuş­ma­la­rı­nı bu­nun üze­ri­ne bi­na et­ti­ler. Bi­li­yo­rum, bir mes­lek oda­sı ar­ka­daş­la­rı­mı­za ser­vis ve­ri­yor, on­la­rı bri­fing edi­yor. Doğ­ru­dur, mes­lek ku­ru­luş­la­rı­nın da bu­ra­da ses­le­ri­nin du­yul­ma­sı la­zım, ama, biz bu­nu ken­di­le­riy­le ko­nuş­tuk, böy­le de­ği­şik­lik ola­ca­ğı­nı ken­di­le­ri de bi­li­yor. Onun için, evet, bir se­çim at­mos­fe­ri­ne gir­dik. Bu­ra­da bi­raz si­ya­set ağır ba­san ko­nuş­ma­lar ola­bi­lir, ama, bu ta­sa­rı­nın da ge­nel çer­çe­ve­si­nin dı­şı­na çık­ma­ma­mız ge­rek­ti­ği inan­cın­da­yım.

Bir de "Bir sü­rü ka­nun var­ken, bu ka­nun ni­ye he­men ace­ley­le gel­di?" de­ni­li­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­nun 17 Ma­yıs 2006 ta­ri­hin­de, ya­ni, yak­la­şık bir se­ne ev­vel Baş­ba­kan­lık­tan Mec­li­se sevk edil­miş. Bir se­ne­dir bu ka­nun çık­ma­yı bek­li­yor. İh­ti­yaç var, bir sü­rü izin­le­ri ver­me ko­nu­sun­da sı­kın­tı­la­rı­mız var. Bu­nun için, bir yıl­dır bek­le­yen bir ka­nu­na, ne­den ace­le ge­ti­ril­di, ne­den bu gün­de­me gir­di de­me­nin de bir hak­lı ge­rek­çe­si ol­du­ğu­na inan­mı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; iş­siz­lik ko­nu­su­na çok vur­gu ya­pıl­dı. Doğ­ru­dur, he­pi­mi­zin ko­nuş­ma­sı, tar­tış­ma­sı ve sor­gu­la­ma­mız ge­re­ken bir ko­nu­dur, an­cak, bu sor­gu­la­ma­yı ya­par­ken de ger­çek­ten eli­mi­zi vic­da­nı­mı­za koy­ma­mız la­zım. Dört yıl­dır, dört bu­çuk yıl­dır bu Hükûmet dö­ne­min­de iş­siz­lik art­mış mı­dır; en azın­dan, mu­ha­fa­za edil­miş mi­dir, cü­zi ola­rak da bir dü­şüş söz ko­nu­su mu­dur? Bu­na bak­ma­mız la­zım, ra­kam­la­ra bak­ma­mız la­zım. Biz hükûme­ti dev­ral­dı­ğı­mız­da Tür­ki­ye'de ge­nel iş­siz­lik ora­nı 10,3'tü, 2006 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye'de ge­nel iş­siz­lik ora­nı 9,9'dur. Ya­ni, son dört bu­çuk yı­lın en dü­şük ora­nı 2006 yı­lın­da ger­çek­leş­miş­tir. 9,8 az mı­dır, çok mu­dur? El­bet­te faz­la­dır. Tür­ki­ye gi­bi bir ül­ke­de ge­nel iş­siz­lik ora­nı­nın 9,9 ol­ma­sı faz­la­dır. Bu­nun da­ha ma­kul se­vi­ye­le­re in­me­si ge­re­ki­yor, mü­ca­de­le bu­dur. Ama bu ko­nu­da da ya­pı­lan gay­ret­le­ri…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ge­çen­ler­de 11 kü­sur di­ye açık­lan­dı.  Bu ra­ka­mı kim açık­la­dı?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (De­vam­la) - 11, dö­nem­sel. Be­nim söy­le­di­ğim 2006 yı­lı­nın ge­nel or­ta­la­ma­sı­dır.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ar­tı 3 pu­an ol­muş olu­yor.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (De­vam­la) - Ha­yır öy­le de­ğil. O şe­kil­de de­ğil. O, ge­çen yı­lın ilk üç ay­lık dö­ne­min­de -ki, ora­da da ya­rım dü­şüş var­dır- 11,5'a düş­müş­tü, da­ha faz­lay­dı o dö­nem­de. Onu 2007 yı­lı so­nun­da­ki or­ta­la­ma­ya ba­ka­ca­ğız. Be­nim de­di­ğim, 2006 yı­lı so­nun­da Tür­ki­ye'de­ki ge­nel iş­siz­lik ora­nı 9,9'dur. AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın al­mış ol­du­ğu oran­dan da­ha aşa­ğı bir oran­da­dır ve bu­nun da­ha aşa­ğı­ya çe­ki­le­ce­ği­ni bi­ze gös­ter­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, is­tih­dam pi­ya­sa­sı Tür­ki­ye'de çok ya­pı­sal bir de­ği­şi­me uğ­ra­mak­ta­dır. Bi­raz ev­vel de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız de­di ki: "İş­te, ta­rı­mı kü­çült­tü­nüz." Biz hükûme­te gel­di­ği­miz­de ta­rım­da­ki is­tih­dam ora­nı yüz­de 36,5'tu. Ya­ni, Tür­ki­ye'de ça­lı­şan her 100 ki­şi­den 36,5'u ta­rım­da ça­lı­şı­yor gö­zü­kü­yor­du. Bu­gün bu oran 29,5'a düş­müş­tür. De­mek ki, 2 mil­yo­na ya­kın in­san ta­rım is­tih­da­mın­dan kop­muş, kent­le­re gel­miş­tir. Ta­rım is­tih­da­mı­nı kü­çült­mek bu ül­ke­nin le­hi­ne­dir. Bu ka­dar yük­sek oran­da is­tih­dam­la biz ta­rım­da ve­rim­li­li­ği ya­ka­la­ya­ma­yız. Ora­da­ki in­san­la­rın kar­nı­nı do­yur­ma­sı müm­kün ol­maz. Mut­la­ka ma­kul se­vi­ye­le­re düş­me­si ge­re­ki­yor.

Şim­di, Tür­ki­ye'de iş­siz­lik­le mü­ca­de­le eder­ken, hem bu ta­rım­da­ki 2 mil­yon çö­zül­me­yi göz önün­de tut­ma­mız la­zım hem de ar­tan nü­fu­su­mu­zu dik­ka­te al­ma­mız la­zım. De­min de ifa­de et­ti­ğim gi­bi, 650-700 bin ki­şi her yıl iş gü­cü pi­ya­sa­sı­na gir­mek­te­dir. As­lın­da ta­rım­dan bu ko­puş ol­ma­sa, eko­no­mi­miz, kent­ler­de olu­şan iş­siz­li­ği re­gü­le et­me ko­nu­sun­da ga­yet ba­şa­rı­lı­dır. Me­se­la, iz­ni­niz­le bir ra­kam da­ha ve­re­yim si­ze: Bi­zim ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz dö­nem­de Tür­ki­ye'de zo­run­lu si­gor­ta­lı sa­yı­sı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (De­vam­la) - 5,5 mil­yon ci­va­rın­day­dı. Dört yıl­lık dö­nem­de de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2 mil­yon ki­şi zo­run­lu si­gor­ta­lı­da ar­tış ol­muş­tur. 99-2002 dö­ne­min­de yüz­de 4'tür si­gor­ta­lı ar­tış ora­nı, 2003'ten bu­gü­ne ka­dar ar­tış ora­nı yüz­de 37'dir, 2 mil­yon ye­ni si­gor­ta­lı sis­te­me gir­miş­tir. Bu da Tür­ki­ye'de ya­ra­tı­lan is­tih­da­mı, ya­ra­tı­lan si­gor­ta­lı po­tan­si­ye­li­ni bi­ze açık­ça gös­ter­mek­te­dir.

Onun için, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, el­bet­te, si­ya­si or­tam­da, de­ğer­li si­ya­si par­ti söz­cü­le­ri­miz gö­rüş­le­ri­ni ifa­de ede­cek­ler, ama, ben, şu­nu da is­ter­dim: Ar­tık, se­çim be­yan­na­me­le­ri­ni se­çim so­nu­na sak­la­ma­yın, bu­ra­da, ar­tık, öğ­re­ne­lim; mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­mi­zin se­çim be­yan­na­me­le­rin­de ne­ler var, sos­yal gü­ven­lik hak­kın­da ne dü­şü­nü­yor­lar, na­sıl de­vam ede­cek­ler, di­ğer, bi­zim çı­kart­mış ol­du­ğu­muz ka­nun­la­ra kök­ten ha­yır mı di­yor­lar, na­sıl de­vam ede­cek­ler? Ar­tık, bi­raz da si­zi din­le­mek bi­zim hak­kı­mız. İs­ter­se­niz, bun­dan son­ra, hep AK Par­ti­yi ko­nuş­mak­tan zi­ya­de, mu­ha­le­fet par­ti­mi­zin be­yan­na­me­le­ri­nin ya­vaş ya­vaş ka­pak­la­rı­nı aça­lım ve mil­le­ti­miz de bu­nu, bir­lik­te, hep be­ra­ber bir tar­tı­şa­lım di­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

Ka­pa­nış Sa­ati: 21.31

 

AL­TIN­CI OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 21.39

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Al­tın­cı Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1225 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam edi­yo­ruz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 13'ün­cü mad­de­si üze­rin­de şim­di söz sı­ra­sı, şah­sı adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali Ke­mal Kum­ku­moğ­lu'na ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'un 13'ün­cü mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. As­lın­da, bu şah­sı adı­na söz al­mam­da Sa­yın Ba­ka­nın bu­ra­da yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma son de­re­ce et­ki­li ol­du, bu­nu ifa­de et­mek du­ru­mun­da­yım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan ay­nen şu ifa­de­le­ri kul­lan­dı: "Sa­bah­tan bu ya­na bu­ra­da bu dü­zen­le­me­yi ko­nu­şu­yo­ruz. San­ki biz bu ko­nu­da her­han­gi bir de­ği­şik­lik yap­ma­ya­cak­mı­şız gi­bi, bu 13'ün­cü mad­de­de­ki dü­zen­le­me, ıs­rar­la mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan eleş­ti­ril­di." Sa­yın Ba­kan, siz, mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri­nin kâhin fi­lan ol­du­ğu­nu mu dü­şü­nü­yor­su­nuz? Ya­ni, si­zin bu­ra­ya ge­tir­di­ği­niz dü­zen­le­me­ye ba­ka­rak mı ko­nu­şa­cak mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, yok­sa, si­zin, 8'in­ci, 10'un­cu, 12'nci, 13'ün­cü ve­ya 17'nci mad­de­de ya­pa­ca­ğı­nız de­ği­şik­li­ği, da­ha ön­ce­den "herhâlde ak­lı­se­lim ga­lip ge­lir, bu­nu böy­le ge­çir­mez­ler ca­nım" di­ye dü­şü­ne­rek, si­zin ge­tir­miş ol­du­ğu­nuz bu dü­zen­le­mey­le il­gi­li eleş­ti­ri­ler yap­ma­ya­cak­lar mı? Tam ter­si­ne, si­zin bu 13'ün­cü mad­de­de­ki şu ge­ri çe­ki­li­şi­niz, as­lın­da, iş­te, sa­bah­tan bu ya­na, mu­ha­le­fe­tin bu­ra­da or­ta­ya koy­muş ol­du­ğu ta­vır­la ve eleş­ti­ri­ler­le il­gi­li­dir. Ak­si hâlde, -si­zin ka­na­ati­niz- her­kes ka­bul ede­cek­tir ki, siz bu­ra­ya bir ta­sa­rı ge­ti­ri­yor­su­nuz, ko­mis­yon­lar­dan ge­çi­re­rek ge­ti­ri­yor­su­nuz bu ta­sa­rı­yı, do­la­yı­sıy­la, bu ko­nu bü­tün o bi­rim­ler­de, ku­rum­lar­da tar­tı­şı­lı­yor, tar­tı­şı­la­rak bu­ra­ya ge­li­yor; si­zin Mec­lis­ten ta­le­bi­niz, bu dü­zen­le­me­nin bu hâliy­le geç­me­si bi­çi­min­de­dir. Mu­ha­le­fe­tin or­ta­ya koy­muş ol­du­ğu ta­vır ne­de­niy­le, şim­di bir doğ­ru­yu ya­pı­yor­su­nuz. O za­man, ben si­ze şu­nu sor­mak du­ru­mun­da­yım Sa­yın Ba­kan: Da­ha ar­ka­da gö­rü­şe­ce­ği­miz 5 mad­de var. Ar­ka­daş­la­rı­mız o mad­de­ler­le il­gi­li eleş­ti­ri­le­ri­ni yap­ma­ya de­vam ede­cek­ler. Si­zin, bu da­ha son­ra­ki mad­de­ler­le il­gi­li yap­ma­yı dü­şün­dü­ğü­nüz bir de­ği­şik­lik var mı? Var­sa onu da söy­le­yin de ya­ni o mad­de­ye sı­ra gel­di­ğin­de, o de­ği­şik­li­ği yap­tı­ğı­nız­da, ar­ka­daş­la­rı­mız eleş­tir­di­ği için si­zin eleş­ti­ri­niz­le mu­ha­tap du­ru­mun­da kal­ma­sın­lar. Bu an­la­yı­şı, doğ­ru­su, ben al­gı­la­mak­ta zor­lan­dım Sa­yın Ba­kan.

Şim­di, si­zin ya­ban­cı ça­lı­şan­lar­la il­gi­li man­tı­ğı­nı­zı, ik­ti­da­rın man­tı­ğı­nı an­la­mak için bi­raz ge­ri­ye bak­mak ye­ter. Sa­yın Ba­kan, si­zin men­su­bu bu­lun­du­ğu­nuz par­ti, ya­ni Hükûme­ti­niz da­ha doğ­ru­su, bu Mec­lis­te, bu ül­ke­de ya­sa dı­şı yol­lar­la ça­lış­tı­ğı­nı ken­di­si­nin bil­di­ği, ama res­men hiç­bir şey yap­ma­dı­ğı, bir ül­ke­den bi­zim ül­ke­mi­ze ge­lip bu­ra­da gay­ri­resmî bi­çim­de ça­lı­şan­la­rın ço­cuk­la­rı­nın ih­ti­ya­cı var di­ye bu­ra­da okul açıl­ma­sı için ya­sal dü­zen­le­me yap­ma­ya ça­lış­tı­nız. Siz bu­na ta­nık ol­ma­dı­nız mı de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Bu mu si­zin ba­şa­rı­nız, mü­ca­de­le yön­te­mi­niz? Si­zin, ya­ban­cı­la­ra ba­kı­şı­nı­zı Av­ru­pa­lı­lar­la fi­lan mu­ka­ye­se et­me­ni­ze lü­zum yok. Bi­zim 5 mil­yon in­sa­nı­mız var dı­şa­rı­da, doğ­ru­dur. Ama, biz, bun­la­rın her bi­ri­si­ne, gi­der­ken… Siz Ba­kan­sı­nız, o ül­ke­le­rin ka­pı­la­rın­dan içe­ri­ye gi­rer­ken si­zi bi­le ayak­ka­bı­la­rı­nı­za ka­dar arı­yor­lar. Bun­la­rı siz­den ta­lep et­miş­ler. Ora­da bir iş açı­ğı var. O ta­lep kar­şı­sın­da, siz, in­san­la­rı­nı­zı kö­yün­den top­ra­ğın­dan ko­pa­rıp, bir ça­lış­ma ala­nı­dır di­ye dü­şü­ne­rek ora­ya gön­der­miş­si­niz. Ama, bu, ora­da­ki iş açı­ğın­dan, iş­çi açı­ğın­dan, ça­lı­şan açı­ğın­dan ve o ül­ke­le­rin ta­le­bin­den ötü­rü or­ta­ya çık­mış bir du­rum­dur. Do­la­yı­sıy­la, bi­zim po­zis­yo­nu­muz­da, ya­ni, mil­yon­lar­ca in­sa­nı­nın iş­siz ola­rak gez­di­ği, her yıl -si­zin söy­le­di­ği­niz bi­çi­miy­le- yüz bin­ler­ce gen­ci­nin ça­lış­ma ha­ya­tı­na atıl­ma ta­le­biy­le, bek­len­ti­siy­le bel­li bir nok­ta­ya ge­lip iş bu­la­ma­dı­ğı bir ül­ke­de, bi­zim, el­bet­te bel­li ko­nu­lar­da bi­raz da­ha dik­kat­li, bi­raz da­ha ti­tiz ol­ma­mız bir zo­run­lu­luk­tur Sa­yın Ba­kan.

Ta­rım­da­ki çö­zül­me­den bah­se­di­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan. Ta­rım­da­ki bu yo­ğun çö­zül­me­nin se­be­bi ne­dir siz­ce? Siz sa­de­ce Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı mı­sı­nız? Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın bu ül­ke­de uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar, ya­ni, Hükûme­ti­ni­zin bu ül­ke­de uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar si­zi hiç il­gi­len­dir­mi­yor mu? Sa­yın Ba­kan, siz ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz­de 1 ki­lo buğ­day 400 bin li­ra­nın üze­rin­dey­di, şim­di ik­ti­da­rı­nı­zın be­şin­ci yı­lın­da 1 ki­lo buğ­day 300 bin li­ra­nın al­tın­da sa­tı­lı­yor. Şim­di siz, bu­nu ve bu­nun ya­rat­tı­ğı yo­ğun prob­lem ne­de­niy­le ta­rım­da or­ta­ya çık­mış ola­ğa­nüs­tü gü­cü, o gü­ce dö­nük cü­zi ve si­zin ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de ar­tık as­ga­ri üc­re­tin as­ga­ri üc­ret ol­mak­tan çı­kıp ola­ğan, nor­mal, her­ke­sin iş ara­dı­ğı bir üc­ret bi­çi­mi­ne dö­nüş­tü­rül­dü­ğü şu ik­ti­dar dö­ne­mi­ni­zi bir ba­şa­rı di­ye eğer bu­ra­dan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ve şu mik­ro­fon ara­cı­lı­ğıy­la yurt­taş­la­rı­mı­za an­la­ta­bi­le­ce­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor­sa­nız Sa­yın Ba­ka­nım, za­man çok geç­miş­tir bu­nun için.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin sos­yal gü­ven­lik ko­nu­sun­da ne­ler dü­şün­dü­ğü­nü so­ru­yor­su­nuz. Onun­la il­gi­li Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nı bu­ra­ya ge­tir­di­ği­niz­de. O ge­tir­di­ği­niz, her an­lam­da ça­lı­şan­la­rın aley­hi­ne bir dü­zen­le­me ol­muş. Ça­lı­şan­lar için si­ze gö­re bir "dev­rim" ama ça­lı­şan­lar nok­ta­sın­dan bak­tı­ğın­da tam bir "kar­şı dev­rim" an­la­mı­na ge­len o Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nın tar­tı­şıl­dı­ğı sü­reç­te, mu­ha­le­fet par­ti­si­nin söz­cü­le­ri ve mil­let­ve­kil­le­ri -bel­ki siz duy­ma­dı­nız ama, yurt­taş­la­rı­mı­zın net bi­çim­de an­la­ya­bi­le­ce­ği şe­kil­de- sos­yal gü­ven­li­ğe, ça­lış­ma ya­şa­mı­na na­sıl bak­tı­ğı­nı, Mec­li­si­miz­le ve ka­mu­oyuy­la pay­laş­ma fır­sa­tı bul­muş­tur.

Ben, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yor, he­pi­ni­ze iyi ak­şam­lar di­li­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

Mad­de üze­rin­de iki öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­sı­na oku­tup ay­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı ya­sa ta­sa­rı­sı­nın "Ya­ban­cı Tek­nik Per­so­nel"e iliş­kin 13. mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Er­dal Ka­ra­de­mir

Or­han Sür

İz­zet Çe­tin

 

İz­mir

Ba­lı­ke­sir

Ko­ca­eli

 

Ya­kup Ke­pe­nek

Ha­run Akın

 

 

An­ka­ra

Zon­gul­dak

 

Mad­de 13- 4817 Sa­yı­lı Ka­nu­nun 23 ün­cü mad­de­si baş­lı­ğıy­la bir­lik­te aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

Ya­ban­cı Tek­nik Per­so­nel

Mad­de 23: Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ül­ke­ler­den ve­ya Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek di­ğer ül­ke­ler­den ge­le­cek ya­ban­cı tek­nik per­so­ne­le ça­lış­ma izin­le­ri­nin ve­ril­me­sin­de Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu­nun olum­lu gö­rü­şü alı­nır.

Ya­ban­cı mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin ça­lış­ma izin­le­ri­nin ve­ril­me­sin­de ise TMMOB'ne bağ­lı il­gi­li mes­lek oda­la­rın­ca ya­yım­la­nan mes­le­ki ye­ter­li­lik esas­la­rı­na gö­re il­gi­li mes­lek oda­sı­nın olum­lu gö­rü­şü alı­nır.

BAŞ­KAN - En ay­kı­rı öner­ge­yi oku­tup iş­le­me alı­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın çer­çe­ve 13 ün­cü mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Eyüp Fat­sa

Mus­ta­fa Dün­dar

Zül­fü De­mir­bağ

 

Or­du

Bur­sa

Ela­zığ

 

Ala­et­tin Gü­ven

Afif De­mir­kı­ran

 

 

Kü­tah­ya

Bat­man

 

Mad­de 13.- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­nun 23 ün­cü mad­de­si yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mış­tır.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ NEV­ZAT DO­ĞAN (Ko­ca­eli) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

AB Mev­zu­atı­na ge­rek­li uyu­mun sağ­lan­ma­sı amaç­lan­mış olup, Ta­sa­rı­nın 12 nci mad­de­si ile 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­nun "Yö­net­me­lik" baş­lık­lı 22 nci mad­de­si de­ğiş­ti­ril­di­ğin­den, ça­lış­ma izin­le­ri­nin ve­ril­me­si­ne iliş­kin çı­ka­rı­la­cak yö­net­me­lik­le­rin ya­sal da­ya­na­ğı ile il­gi­li ola­rak bu mad­de hük­mü­ne ih­ti­yaç kal­ma­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce ka­bul edi­len ve en ay­kı­rı olan Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa ve ar­ka­daş­la­rı­nın öner­ge­siy­le 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un 23'ün­cü mad­de­si yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­dı­ğın­dan, bu mad­de­de de­ği­şik­lik ön­gö­ren İz­mir Mil­let­ve­ki­li Er­dal Ka­ra­de­mir ve ar­ka­daş­la­rı­nın öner­ge­le­ri­ni iş­lem­den kal­dı­rı­yo­rum.

Şim­di, ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

14'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 14- 4817 sa­yı­lı Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

"GE­Çİ­Cİ MAD­DE 4- 22 ve 23 ün­cü mad­de­le­re gö­re yü­rür­lü­ğe ko­nul­muş bu­lu­nan mev­cut yö­net­me­lik­le­rin bu Ka­nu­na ay­kı­rı ol­ma­yan hü­küm­le­ri­nin, ye­ni yö­net­me­lik­ler çı­ka­rı­lın­ca­ya ka­dar uy­gu­lan­ma­sı­na de­vam olu­nur.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Se­dat Uzun­bay, İz­mir mil­let­ve­ki­li.(CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Uzun­bay.

CHP GRU­BU ADI­NA SE­DAT UZUN­BAY (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 14'ün­cü mad­de­si üze­rin­de gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 13'ün­cü mad­dey­le il­gi­li ola­rak Sa­yın Ba­ka­nın bu kür­sü­den, 13'ün­cü mad­de­nin es­ki hâliy­le -ta­sa­rı­da­ki, ya­ni bi­raz ön­ce oy­la­dı­ğı­nız hâliy­le de­ğil ilk ha­zır­lan­dı­ğı hâliy­le- Av­ru­pa Bir­li­ği­ne bir gün tam üye ola­ca­ğı­mı­zı dü­şü­ne­rek ha­zır­la­dı­ğı­nı ifa­de et­ti, ama bu­nun he­nüz er­ken ol­du­ğu­nu, do­la­yı­sıy­la ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu ko­nu­da­ki tav­si­ye­le­ri­ni dik­ka­te ala­rak bu mad­de­nin bi­raz ön­ce oy­lan­dı­ğı bi­çi­miy­le ge­ri çe­kil­me­si bi­çi­mi­ne so­nuç­lan­dı­rıl­mış ol­ma­sı el­bet­te se­vin­di­ri­ci. An­cak, il­ginç olan, Sa­yın Ba­ka­nın, da­ha 13'ün­cü mad­de gö­rü­şül­me­den 13'ün­cü mad­dey­le il­gi­li ola­rak bir de­ği­şik­lik öne­ri­si ola­ca­ğı­nı ön­ce­den ifa­de et­miş ol­ma­sı ve bu­na rağ­men mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­nin bu de­ği­şik­li­ği ön­ce­den kes­ti­re­rek, de­ğer­len­di­re­rek mu­ha­le­fet yap­mış ol­ma­la­rı­na bir an­lam ve­re­me­di­ği­ni ifa­de et­miş ol­ma­sı ger­çek­ten bü­yük bir ta­lih­siz­lik­tir.

Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma­la­rı Hak­kın­da­ki Ka­nun Mec­li­si­mi­zin Dı­şiş­le­ri, Ada­let Ko­mis­yon­la­rı­na gön­de­ril­miş ol­ma­sı­na ve bu Ko­mis­yon­lar­da gö­rü­şü­le­rek bir ra­por ve­ril­me­miş ol­ma­sı­na rağ­men esas ko­mis­yon­da gö­rü­şül­müş, ta­raf­tar olan Tür­ki­ye Mi­mar ve Mü­hen­dis­ler Oda­la­rı Bir­li­ği bu ko­nu­da­ki dü­şün­ce­le­ri­ni esas ko­mis­yon gö­rüş­me­le­rin­de açık­ça ifa­de et­miş ol­ma­sı­na rağ­men on­la­rın bu gö­rüş­le­ri­ni dik­ka­te al­ma­ya­rak Mec­lis gün­de­mi­ne ta­şı­nan bu 13'ün­cü mad­de gün­de­me ge­ti­ril­miş­tir. Bu ta­ma­men Türk mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­ni ve şe­hir plan­cı­la­rı­nı ya­ban­cı­lar kar­şı­sın­da ikin­ci sı­nıf bir tek­nik ele­man ko­nu­mu­na ge­ti­re­cek bir ya­sa ta­sa­rı­sı­nın mad­de­siy­di. Bu­nun de­ğiş­ti­ril­miş ol­ma­sı el­bet­te Türk mi­mar, mü­hen­dis­le­ri ve şe­hir plan­cı­la­rı açı­sın­dan olum­lu bir de­ğer­len­dir­me­dir. Bu ne­den­le, geç de ol­sa Hükûme­tin bu yan­lış­tan dön­müş ol­ma­sı, mü­hen­di­si­miz açı­sın­dan, mi­ma­rı­mız, şe­hir plan­cı­mız açı­sın­dan mut­lu­luk ve­ri­ci­dir. An­cak, Nas­ret­tin Ho­ca'nın bir hikâye­si­nin ör­ne­ği­ni ak­lı­mı­za ge­tir­me­mek müm­kün de de­ğil. Ön­ce eşe­ği­mi­zi kay­bet­ti­re­cek son­ra da bu­lun­ca se­vin­di­re­cek. Bu çok ko­mik bir an­la­yış. AKP Hükûme­ti­nin de bu­gü­ne ka­dar bir­çok ya­sa­yı Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­re­rek ve ani­den ve­ri­len öner­ge­ler­le, ta­sa­rı mad­de­le­ri­ni, mu­ha­le­fet par­ti­si söz­cü­le­ri­nin, mil­let­ve­kil­le­ri­nin, cid­di ha­zır­lan­ma­la­rı­na imkân ver­me­ye­cek bir şe­kil­de ye­ni öner­ge­ler­le de­ğiş­tir­me an­la­yı­şı­nı çok ya­şa­dık.

Bu ta­sa­rı­nın 13'ün­cü mad­de­siy­le il­gi­li ola­rak, da­ha ön­ce­den bu de­ği­şik­li­ğin ya­pı­la­ca­ğı­na iliş­kin ola­rak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na ve mil­let­ve­kil­le­ri­ne bir de­ği­şik­lik öne­ri­si, al­ter­na­ti­fi su­nu­la­bil­miş ol­say­dı, bun­la­rı el­bet­te de­ğer­len­di­re­bi­lir, bu­gün­kü mu­ha­le­fet an­la­yı­şı­mı­zı da bu doğ­rul­tu­da sür­dü­re­bi­lir­dik. An­cak, bü­yük bir ta­lih­siz­lik­tir, ya­sa ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lan­dı­ğı sa­at­ler­de Sa­yın Ba­ka­nın 13'ün­cü mad­dey­le il­gi­li de­ği­şik­lik ola­ca­ğı­nı bi­ze müj­de­le­miş ol­ma­sı, bi­zim mu­ha­le­fet yap­ma an­la­yı­şı­mı­zı de­ğiş­ti­re­mez. 13'ün­cü mad­de, an­cak sı­ra­sı gel­di­ğin­de gö­rü­şü­lür ve bu ko­nu­da bir öner­ge var ise, bir öner­ge ve­ri­le­cek­se, bu­ra­da ve­ri­le­cek­tir ve biz de, Mec­lis­te­ki di­ğer mil­let­ve­kil­le­ri gi­bi, bu de­ği­şik­lik öne­ri­si­nin ne ol­du­ğu­nu öğ­re­ne­ce­ğiz ve de­ğer­len­dir­me­mi­zi bu­na gö­re ya­pa­ca­ğız. Ta­sa­rı­nın 2'nci, 3'ün­cü, 5'in­ci mad­de­si gö­rü­şü­lür­ken, 13'ün­cü mad­de­sin­de ya­pı­la­cak de­ği­şik­li­ği ön­ce­den sez­me­miz, tah­min et­me­miz, -Ba­kan söy­le­miş ol­sa da­hi- önü­mü­ze gel­me­den, gün­de­me ge­ti­ril­me­den, Mec­li­si­miz­de okun­ma­dan, tu­ta­nak­la­ra geç­me­den bu­nu de­ğer­len­di­re­bil­me­miz müm­kün de­ğil­di. Bü­tün de­ğer­len­dir­me­le­ri­mi­zi ve gö­rüş­me­le­ri­mi­zi, gö­rüş­le­ri­mi­zi, 13'ün­cü mad­de ru­hu­na gö­re yap­mak du­ru­mum­day­dık.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­ka­nın "bir gün Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ola­ca­ğız, di­ye­rek bu 4817'nin il­gi­li mad­de­si­ni bu ya­say­la de­ğiş­tir­mek is­te­dik" gi­bi bir ba­sit ge­rek­çe, ger­çek­ten bir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti­nin ba­kan­lı­ğı­na ya­kış­mı­yor. Ya­ni, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li ge­liş­me­ler açık ve net bir şe­kil­de or­ta­day­ken, Av­ru­pa Bir­li­ği Türk mi­mar ve mü­hen­dis­le­ri­ne ken­di sı­nır­la­rın­da, ken­di ül­ke­le­rin­de de­ği­şik imkânlar sun­maz iken, biz o ül­ke­le­re git­ti­ği­miz­de, yi­ne Tür­ki­ye'de ol­du­ğu gi­bi, denk­lik şar­tı ara­nır­ken ya da il­gi­li mes­lek oda­la­rı­na ka­yıt zo­run­lu iken, hat­ta bu­nun dı­şın­da, bi­zim bi­le­me­di­ği­miz bir­çok kı­sıt­la­ma ge­ti­ri­lir­ken, bi­zim, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin sı­nır­la­rı­nı, bir Türk va­tan­da­şı­nın, bir Türk mi­mar, mü­hen­dis ve şe­hir plan­cı­sı­nın sağ­la­dı­ğı ko­şul­la­rın öte­sin­de, sağ­la­mak zo­run­da kal­dı­ğı ko­şul­la­rın öte­sin­de, ya­ban­cı­ya hiç­bir şart ara­mak­sı­zın aç­ma­yı doğ­ru bul­ma­ma­mız ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­sit bir ör­nek ve­re­lim. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ço­cuk­la­rı­nın han­gi eği­ti­mi al­dı­ğı­nı bil­mi­yo­rum, ama yurt dı­şın­da oku­du­ğu­nu bi­li­yo­rum. İçi­miz­de ço­cuk­la­rı yurt dı­şın­da tek­nik eği­tim alan ar­ka­daş­la­rı­mız mut­la­ka var­dır. Ay­nı okul­da oku­yan ay­nı ül­ke va­tan­da­şı. Di­ye­lim ki, me­se­la, ör­nek ola­rak Al­man­ya'yı ve­re­lim. Ar­ka­daş­la­rı­mız­dan bi­ri­nin ço­cu­ğu Al­man­ya'da bir üni­ver­si­te­de bir mü­hen­dis­lik eği­tim alı­yor ve me­zun olu­yor. Ama, ay­nı okul­da oku­yan bir Al­man va­tan­da­şı­nın oğ­lu da mü­hen­dis olu­yor ve bun­la­rın iki­si de Tür­ki­ye'ye gel­di­ğin­de, mes­lek­le­ri­ni uy­gu­la­ya­bil­mek için, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde­ki ya­sa­la­ra gö­re, Türk va­tan­da­şı ön­ce Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­na ge­le­cek, ön­ce­lik­le al­dı­ğı eği­ti­min Tür­ki­ye'de­ki denk­li­ği­ni is­pat­la­ya­cak. Bu ku­ra­lı aş­tık­tan son­ra, bu şar­tı ye­ri­ne ge­tir­dik­ten son­ra, il­gi­li mes­lek oda­sı­na da kay­dı­nı yap­tı­ra­cak ve mes­le­ki fa­ali­ye­ti sı­ra­sın­da ken­di­si­nin de­net­len­me­si­ni is­te­ye­cek. Bu, bir Tür­ki­ye va­tan­da­şı için ay­nı. Ama, ay­nı okul­da, ya­ni Al­man­ya'da ay­nı okul­da oku­muş bir Al­man va­tan­da­şı­nın ço­cu­ğu Tür­ki­ye'ye bu şart­lar­da ça­lış­ma­ya gel­di­ğin­de -on­dan hiç­bir YÖK denk­li­ği aran­mak­sı­zın, mes­lek oda­sı­na gi­riş şar­tı da aran­mak­sı­zın- Tür­ki­ye'nin ka­pı­sı­nı, Tür­ki­ye'de­ki iş ola­nak­la­rı­nı, ken­di­le­ri­ne bu imkânı su­na­ca­ğız. Bu­nun ne­re­si ada­let ar­ka­daş­lar? Ya­ni, bu­nu, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı ha­zır­lar­ken, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu­nu bu şe­kil­de al­gı­la­dı­ğı­nı hiç san­mı­yo­rum ya da bu ta­sa­rı Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ri­lir­ken, biz­le­re bu şe­kil­de su­nul­du­ğu­nu hiç tah­min et­mi­yo­rum. An­cak, bu, in­ce­len­dik­çe, de­ğer­len­di­ril­dik­çe or­ta­ya çı­ka­cak­tır. Bi­zim Mec­lis ola­rak, ka­mu ya­ra­rı­nı gö­ze­ten an­la­yış­lar için­de ya­sa ta­sa­rı­sı çı­kar­mak gi­bi te­mel bir gö­re­vi­miz var.

Özel­lik­le Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti yurt­ta­şı­nı, bir ya­ban­cı ül­ke yurt­ta­şın­dan zi­ya­de, bu­na kı­yas­la ikin­ci sı­nıf va­tan­daş ko­nu­mu­na so­ka­bi­le­cek ta­sa­rı­la­rı Mec­li­se, Hükûmet ya da ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ka­nun tek­li­fiy­le ge­ti­ril­miş ol­ma­ma­sı ge­re­kir. Bi­ze dü­şen gö­rev de bu­dur. An­cak, bu, bü­yük bir ta­lih­siz­lik. Ger­çek­ten bu ta­lih­siz­lik­ten, bu yan­lış­lık­tan ve­ri­len öner­gey­le dö­nül­müş ol­ma­sı, bir nok­ta­da, her ne ka­dar AKP'nin ni­ye­ti­ni açık ve net or­ta­ya koy­muş ol­sa da mu­ha­le­fe­ti­miz sa­ye­sin­de ge­ri­ye dön­müş ol­ma­sı, dü­zel­til­miş ol­ma­sı se­vin­di­ri­ci­dir. Bu, önü­müz­de­ki sü­reç­te, AKP'nin bir­çok de­fa, çı­kar­dı­ğı ya­sa­lar­la ce­za­lan­dır­dı­ğı top­lum ke­sim­le­rin­den bi­ri ola­rak gör­dü­ğü Türk mi­mar ve mü­hen­dis­le­rin­den de bir in­ti­kam al­ma an­la­yı­şı­nın de­ği­şik bir ör­ne­ğiy­di. An­cak, se­çi­me gi­den bu sü­reç­te bu an­la­yı­şı de­ğer­len­di­re­bil­miş ve bu dü­şün­ce­sin­den vaz­geç­miş ol­ma­sı Türk mü­hen­dis ve mi­ma­rı açı­sın­dan se­vin­di­ri­ci­dir. An­cak, top­lu­mu­mu­zun bü­yük ke­sim­le­ri, ma­ale­sef, dört bu­çuk yıl­lık bu sü­re için­de çok bü­yük sı­kın­tı­lar ya­şa­dı. Özel­lik­le son za­man­lar­da, zi­ra­at oda­la­rı­mı­zın, es­na­fı­mı­zın ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­lar, on­la­rın ça­lış­ma­la­rı­nı et­ki­le­ye­cek şe­kil­de çı­ka­rıl­mış olan dü­zen­le­me­le­rin ya­rat­tı­ğı olum­suz­luk­lar, mut­la­ka, önü­müz­de­ki sü­reç­te il­gi­li­le­ri ta­ra­fın­dan, yurt­taş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ri­le­cek­tir.

Ben, 13'ün­cü mad­dey­le il­gi­li de­ği­şik­lik öne­ri­si­ni ve­ren ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yo­rum, ka­bul eden Mec­li­si­mi­ze de te­şek­kür edi­yo­rum.

Böy­le­si tu­zak ya­sa­la­rın bir da­ha Mec­li­si­mi­ze gel­me­me­si di­le­ğiy­le, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le he­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Uzun­bay.

Mad­de üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na Eyüp Fat­sa, Or­du Mil­let­ve­ki­li, söz is­te­miş­ler­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 14'ün­cü mad­de­sin­de gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, Baş­kan­lık ma­ka­mı­nı ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ya­sa, ge­nel hat­la­rıy­la, ül­ke­miz­de ça­lış­ma­sı­na mü­sa­ade edi­le­cek olan ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma şart­la­rı­nı, ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nı ve bun­la­rın Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de ya­şa­yan bi­zim in­san­la­rı­mı­za da ve­ri­len hak­lar se­vi­ye­si­ne ge­ti­ri­lip ge­ti­ril­me­me­siy­le ala­ka­lı bir ça­lış­ma­dır, bir ya­sal dü­zen­le­me­dir. Do­la­yı­sıy­la mu­ha­le­fe­te men­sup ar­ka­daş­la­rı­mın, bu ya­sa çer­çe­ve­sin­de -ger­çi 14'ün­cü mad­de­sin­de­yiz- ge­ne­lin­den baş­la­mak üze­re, 14'ün­cü mad­de­si­ne ka­dar ko­nuş­ma­la­rın ta­ma­mı 13'ün­cü mad­de üze­rin­de ya­pıl­mış­tır, 13'ün­cü mad­de­ye bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mız ki­lit­len­miş. Hâlbu­ki mu­ha­le­fe­te men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız da bi­li­yor ki  -Sa­yın Ba­kan da bu­ra­da­dır- 13'ün­cü mad­de­de, mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da ta­lep et­ti­ği şe­kil­de bir öner­ge ve­ri­le­ce­ği, bu ya­sa bu­ra­da gö­rü­şül­me­ye baş­la­ma­dan ön­ce de üze­rin­de mu­ta­ba­ka­ta va­rıl­mış bir ko­nuy­du. Ya­ni, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın "Bil­mi­yo­ruz, ha­be­ri­miz yok." de­me­si, doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz, bi­raz or­ta­da ve as­kı­da ka­lan bir ifa­de­dir. Bu­na ka­tıl­ma­mız müm­kün de­ğil. El­bet­te ki eleş­ti­ri ola­cak­tır, önem­li bir ya­sa gö­rü­şü­yo­ruz. Bu­nun­la il­gi­li, ar­ka­daş­la­rı­mız, en­di­şe­le­ri var­sa bun­la­rı di­le ge­ti­re­cek­tir, ta­lep­le­ri var­sa bun­la­rı söy­le­ye­cek­tir, iyi bul­du­ğu ta­raf var­sa on­lar­la il­gi­li de tak­dir­le­ri­ni ifa­de ede­cek­tir. Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la önem­li bir ya­sa gö­rü­şü­lü­yor, her­ke­sin ay­nı şe­yi söy­le­me­si­ni, ay­nı şe­yi dü­şün­me­si­ni bek­le­me­miz de  müm­kün de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, biz Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bir­çok önem­li ya­sa gö­rü­şür­ken, hep, ar­ka­daş­la­rı­mız "Ya bu­nun mü­te­ka­bi­li­ye­ti var mı? Bu­nun mü­te­ka­bi­li­ye­ti var mı? Bi­zim baş­ka­la­rı için ver­miş ol­du­ğu­muz bu hak­lar­dan bi­zim va­tan­daş­la­rı­mız da o ül­ke­ler­de, bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de, ya­ni Tür­ki­ye sı­nır­la­rı dı­şın­da, bu ya­sa­nın içe­ri­si­ne gi­ren ül­ke­ler­de ay­nı hak­lar­dan fay­da­la­nı­yor mu?" bu­nu so­ru­yor­lar­dı. Me­se­la, Va­kıf­lar Ya­sa­sı'nı çı­kar­tır­ken çok ko­nu­şu­lan bir şey­di. Yi­ne, ba­zı ya­sa­lar­da da bun­lar, "mü­te­ka­bi­li­yet, mü­te­ka­bi­li­yet, mü­te­ka­bi­li­yet" di­ye ıs­rar­la gün­de­me ge­ti­ri­li­yor­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ya­say­la il­gi­li eleş­ti­ri­le­ri­miz ola­bi­lir, bu­na say­gı du­ya­rım, ama unut­ma­yın ki, bu ya­sa­nın sağ­la­mış ol­du­ğu imkânlar­dan, ül­ke­miz dı­şın­da­ki yak­la­şık 6 mil­yon va­tan­da­şı­mız fay­da­lan­mak­ta­dır. Eğer ül­ke dı­şın­da­ki Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­nın bu hak­lar­dan fay­da­lan­ma­sı­nı is­te­mi­yor­sak, o za­man bu­ra­da fark­lı şey­ler söy­le­ye­bi­li­riz. Biz, sa­de­ce, bu­ra­da, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri­ni ve mü­sa­ade­le­ri­ni, şart­la­rı­nı ye­ni­den dü­zen­le­mi­yo­ruz. Bu­nun­la be­ra­ber, millî sı­nır­la­rı­mı­zın  dı­şın­da, Av­ru­pa'da ve di­ğer ül­ke­ler­de, özel­lik­le de Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de ya­şa­yan yak­la­şık 5 mil­yon in­sa­nı­mı­zın ça­lış­ma ha­yat­la­rı­nı da bir ba­kı­ma bu ya­say­la te­mi­nat al­tı­na alı­yo­ruz.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, böy­le bir iliş­ki na­sıl ku­ru­yor­su­nuz?

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Mü­sa­ade edin... Mü­sa­ade edin... Ba­kın, bir iliş­ki var mı, yok mu?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ya­ni, yap­ma­yın...

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - De­ni­li­yor ki: "Efen­dim, ya­ban­cı ge­le­cek, bu­ra­da, yer­li ve­ya ya­ban­cı şir­ket­ler­de ça­lı­şa­cak." Şart­la­rı var, şart­la­rı var. Ya­ni, her ge­len, ben de bu­ra­da ça­lış­mak is­ti­yo­rum, ben de Tür­ki­ye'ye gi­dip ça­lış­mak is­ti­yo­rum gi­bi, böy­le çan­ta­sı­nı alıp ge­len­le­re ne bu ça­lış­ma iz­ni ve­ri­le­cek­tir ne de bun­lar­la il­gi­li, bu ya­sa­nın ifa­de ede­ce­ği ve­ya on­la­ra sağ­la­ya­bi­le­ce­ği bir hak yok­tur.

Ba­kın, bi­zim, yurt dı­şın­da yak­la­şık 100 bin iş­ve­re­ni­miz var, Tür­ki­ye sı­nır­la­rı dı­şa­rı­sın­da. -De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 100 bi­ne ya­kın, bel­ki da­ha faz­la, sa­yı­yı bel­ki yan­lış ifa­de et­miş ola­bi­li­rim, ama 100 bin­den az de­ğil- özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de. Ba­kın, bu in­san­lar, bu iş­ve­ren­le­ri­miz, bu mü­te­şeb­bis in­san­la­rı­mız, ay­nı şe­kil­de, ge­lip, iş ko­lu­na gö­re, ih­ti­yaç duy­du­ğu ele­ma­nı -tek­nik ele­man, va­sıf­lı, va­sıf­sız, ney­se- Tür­ki­ye'den alıp, işi­nin ol­du­ğu ül­ke­ye gö­tü­re­bi­li­yor; ona iş mü­sa­ade­si ala­bi­li­yor; ona otu­rum ala­bi­li­yor. Bi­zim in­san­la­rı­mız da bun­dan fay­da­la­nı­yor. On­lar için, ya­ni, bi­zim in­san­la­rı­mı­zın bu­ra­dan gö­tür­dü­ğü tek­nik ve­ya va­sıf­lı, va­sıf­sız iş gü­cüy­le ala­ka­lı han­gi şart­lar ge­çer­liy­se, bu­gün bu­ra­da gö­rüş­müş ol­du­ğu­muz ya­sa­nın içe­ri­ğin­de de, ge­rek yer­li ge­rek ya­ban­cı, Tür­ki­ye'de ya­tı­rım yap­mış olan fir­ma­lar ve ku­ru­luş­lar­la ala­ka­lı, on­la­rın ge­ti­rip ça­lış­tır­mak is­te­di­ği ele­man­lar­la il­gi­li, iş gü­cüy­le ala­ka­lı da ay­nı şey­ler ge­çer­li­dir.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de ça­lı­şan va­tan­daş­la­rı­mı­za 1/80 sa­yı­lı Or­tak­lık Kon­se­yi Ka­ra­rı, ya­ni, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Or­tak­lık Kon­se­yi Ka­rar­la­rı uy­gu­lan­mak­ta­dır. Bu­na gö­re, bir yıl­lık ça­lış­ma iz­ni, ay­nı iş­ve­ren ya­nın­da üç yı­la ka­dar ve­ya iki yıl da­ha uzat­ma imkânı var­dır. Bu, bi­zim ora­da­ki mü­te­şeb­bis­le­ri­mi­zin ve­ya baş­ka fir­ma­la­rın Tür­ki­ye'den gö­tü­re­ce­ği iş gü­cüy­le ala­ka­lı, ça­lış­tı­ra­ca­ğı ele­man­la ala­ka­lı ko­yul­muş öl­çü­ler­dir. "Üç yıl­lık ça­lış­ma so­nun­da, ay­nı mes­lek­te di­le­di­ği iş­ve­ren ya­nın­da ça­lış­ma hak­kı­na da sa­hip­tir" di­yor. Dört yıl­lık ça­lış­ma­dan son­ra her­han­gi bir iş­te ser­best­çe ça­lış­ma hak­kı ta­nın­mak­ta­dır, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de ça­lış­ma iz­ni ve­ri­len, uy­gu­la­nan kri­ter­ler 4817 sa­yı­lı Ka­nun'un uy­gu­lan­ma­ya baş­la­ma­sıy­la bir­lik­te bi­zim ül­ke­miz­de de uy­gu­la­na­cak­tır. Ya­ni, za­ten bi­zim yurt dı­şın­da ça­lı­şan in­san­la­rı­mı­za ay­nı za­man­da, yurt dı­şın­da­ki mü­te­şeb­bis­le­ri­mi­ze -ki, sa­yı­sı­nı bi­raz ön­ce söy­le­dim, 100 bi­nin üze­rin­de­dir, yüz bin­le­ri aşan in­san ça­lış­tır­mak­ta­dır- bir ço­ğu­nu, mü­hen­di­si­ni, tek­nik ele­ma­nı­nı, ara ele­ma­nı­nı, va­sıf­lı ele­ma­nı­nı bu­ra­dan gö­tür­mek su­re­tiy­le on­la­ra iş mü­sa­ade­si, otur­ma iz­ni ora­lar­da ve­ri­li­yor. Do­la­yı­sıy­la, bi­zim ken­di­miz için is­te­di­ği­mi­zi, şim­di bu hak­la­rı bi­ze ve­ren­ler, bi­zim in­san­la­rı­mı­za ve­ren­ler di­yor ki: "Mü­te­ka­bi­li­yet esas­tır. Sen de, şa­yet se­nin ül­ken­de be­nim ya­tı­rım­cım var­sa, bir mü­te­şeb­bi­sim var­sa ve­ya se­nin ül­ken­de yer­li fir­ma­lar be­nim ül­kem­de­ki bir ele­ma­na ih­ti­yaç du­yar­sa, siz de bu hak­la­rı bi­zim va­tan­daş­la­rı­mı­za ve­rin."

Ar­ka­daş­lar, kim­se­ye peş­keş çe­ki­len bir şey yok­tur. Kim­se­ye peş­keş çe­ki­len bir şey yok­tur. Kim­se­nin alın te­ri­ne, eme­ği­ne, iş ve is­tih­dam imkânı­nın önü­ne çe­ki­len bir set de yok­tur, set de yok­tur. Eğer, biz bu­na di­re­nir­sek… Ya­ni, ben, ar­ka­daş­la­rı, doğ­ru­su­nu is­ter­sen an­la­ya­ma­dım, san­ki ay­nı ga­lak­si­de ya­şa­mı­yo­ruz, ay­nı ga­lak­si­de ya­şa­mı­yo­ruz.

Ba­kın, bi­zim in­sa­nı­mı­zın ih­ti­ya­cı, yurt dı­şın­da­ki in­san­la­rı­mı­zın bu ko­nu­da­ki ih­ti­ya­cı, bi­zim ya­ban­cı­ya duy­du­ğu­muz ih­ti­yaç­tan çok da­ha faz­la­dır. Ken­di in­san­la­rı­mı­zın yurt dı­şı­na çı­kış­la­rı­nın da bir nok­ta­da önü­nü kes­miş olu­ruz. Do­la­yı­sıy­la, eleş­ti­ri ola­bi­lir, ama, lüt­fen, bun­la­rı ko­nu­şur­ken, bun­la­rın kar­şı­lık­lı mü­te­ka­bi­li­yet üze­ri­ne ya­pıl­dı­ğı­nı, bi­zim in­san­la­rı­mı­zın da bu hak­lar­dan, bu­lun­duk­la­rı ül­ke­ler­de, ora­da­ki imkânlar­dan, ya­sal mev­zu­at­tan fay­da­lan­dı­ğı­nı, ay­nı hak­la­ra sa­hip ol­du­ğu­nu bi­le­lim. Kal­dı ki, em­sal­le­riy­le mu­ka­ye­se et­ti­ği­miz za­man, bi­zim di­ğer ül­ke­le­re gö­re yurt dı­şın­da ya­şa­yan ve ça­lı­şan çok sa­yı­da, da­ha çok sa­yı­da in­sa­nı­mı­zın ol­du­ğu­nu, bir nok­ta­da on­la­rın hak­kı­nı da bu­nun­la be­ra­ber gü­ven­ce al­tı­na al­dı­ğı­mı­zı da unut­ma­ma­mız ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, lüt­fen to­par­la­yın.

Bu­yu­run.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz, ar­ka­daş­la­rı­mız bu ko­nu­yu ifa­de eder­ken ve­ya bu ko­nu­lar­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­ni ak­ta­rır­ken, böy­le ger­çek­ler­den uzak, ger­çek­le­ri yan­sıt­ma­yan, var­sa­yım­la­ra da­ya­lı gö­rüş­ler­le, hem ken­di­mi­zi hem de ka­mu­oyu­nu ya­nıl­ta­cak be­yan­lar­dan kaç­ma­sı la­zım, kaç­ma­mız la­zım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ni, bu­nun kri­ter­le­ri, Tür­ki­ye'de ça­lış­tı­rı­la­cak iş gü­cüy­le ala­ka­lı kri­ter­ler de var, bun­lar kon­muş. Za­ma­nım herhâlde ye­te­cek­tir bun­la­rı ifa­de et­me­ye.

Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­nun, 14'ün­cü mad­de­sin­de yer alan ret ge­rek­çe­le­rin­de mev­cut olup ol­ma­dı­ğı -ya­ni, 14'ün­cü mad­de­yi gö­rü­şü­yo­ruz- ya­ni, "izin is­te­yen, ça­lış­ma iz­ni is­te­yen in­sa­nın şu 14'ün­cü mad­de­de­ki şart­la­rı ta­şı­yıp ta­şı­ma­dı­ğı­na ba­kı­lır" di­yor; mad­de de, 14 ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum.

Yi­ne, "Tür­ki­ye İş Ku­ru­mu­na ka­yıt­lı iş­siz­ler mes­lek iti­ba­rıy­la de­ğer­len­di­ril­mek­te, ya­ban­cı­nın ya­pa­ca­ğı iş ve mes­lek­te coğ­ra­fi alan­lar dik­ka­te alı­na­rak iş­siz bu­lun­ma­sı hâlin­de ta­lep red­de­dil­mek­te­dir. Ay­nı işi ya­pa­cak biz­de bir ele­man var­sa ya­ban­cı­nın ta­le­bi red­de­di­le­cek­tir" di­yor.

Yi­ne, Türk va­tan­da­şı ye­ri­ne ya­ban­cı is­tih­da­mı­nın ge­rek­çe­si­nin hak­lı­lı­ğı araş­tı­rı­la­cak. Ya­ni, ben ya­ban­cı­yı han­gi ge­rek­çey­le ça­lış­tı­ra­ca­ğım, ya­ni, "Bu­nun bir hak­lı ge­rek­çe­si ol­ma­sı la­zım." di­yor.

"Ya­ban­cı­nın ça­lış­ma­sı­nın fir­ma­ya ve ül­ke­mi­ze sağ­la­ya­ca­ğı kat­ma de­ğer ol­sun." di­yor. Ya­ni, sa­de­ce ça­lış­ma­sın, bi­ze ila­ve bir kat­ma de­ğer de sağ­la­sın.

"Ya­ban­cı­nın mes­le­ki ye­ter­li­li­ği ile fir­ma­nın fi­ilî iş­ti­gal ko­nu­su­nun uyu­mu la­zım." di­yor.

"Öde­ne­ce­ği be­yan edi­len üc­re­tin ulu­sal mev­zu­atı­mı­za, as­ga­ri üc­re­tin al­tın­da olup ol­ma­dı­ğı ve ta­lep­te bu­lu­nu­lan işin ifa­sıy­la uyum­lu olup ol­ma­dı­ğı­na bak­mak la­zım." di­yor.

"Ya­ban­cı­nın aka­de­mik, mes­le­ki ye­ter­li­li­ği­nin ta­lep­te bu­lu­nu­lan iş…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, son cüm­lem.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Fat­sa.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - … iş için ye­ter­li olup ol­ma­dı­ğı ile ya­ban­cı­nın re­fe­rans ile bon­ser­vi­si­ne ba­kı­lır." di­yor. Ya­ni, ger­çek­ten, bu va­sıf­ta bir in­san mı, de­ğil mi bu­na ba­kı­lır, di­yor.

"Ya­ban­cı­nın da­ha ön­ce­ki ça­lış­ma­la­rı­nın ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı mev­zu­ata uy­gun­lu­ğu­na ba­kı­lır." di­yor.

"Ça­lış­ma iz­ni ta­lep ede­nin, ça­lış­ma iz­ni ta­lep­le­ri­ne iliş­kin ola­rak il­gi­li mer­ci­le­rin gö­rüş­le­ri, il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­lar­dan is­te­ni­len gö­rüş­ler yak­la­şık bir ay­lık sü­re içe­ri­sin­de de­ğer­len­di­ri­lir." di­yor.

"Ça­lış­ma iz­ni ta­le­bin­de bu­lu­nu­lan sü­re­ye ba­kı­lır." di­yor.

"Ya­ban­cı­nın da­ha ön­ce­ki ça­lış­ma­la­rın­da­ki iş ar­zı­na yö­ne­lik is­tik­rar ve ve­rim­li­li­ği­ne ba­kı­lır. Fir­ma­nın ma­li ya­pı­sı­nın üçün­cü şa­hıs­la­rı ça­lış­tır­ma­ya uy­gun olup ol­ma­dı­ğı­na ba­kı­lır. Do­la­yı­sıy­la, fir­ma­da hâlen ça­lı­şan top­lam Türk ve ya­ban­cı per­so­nel sa­yı­sı­na ba­kı­lır. Fir­ma­nın ser­ma­ye ya­pı­sı, son yıl ci­ro­su, ih­ra­cat ve it­ha­lat ra­kam­la­rı­na da ba­kı­lır." di­yor. Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın id­dia et­ti­ği gi­bi, çan­ta­sı­nı alıp ge­len her­ke­sin Tür­ki­ye'de iş bu­lup ça­lı­şa­bi­le­ce­ği bir imkân ver­mi­yor. Bir­çok kri­ter­le­ri, öl­çü­le­ri de be­ra­be­rin­de ge­tir­mek su­re­tiy­le, ama, "Ön­ce­lik­li ola­rak, bu iş­le­ri ya­pa­bi­le­cek Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı var­sa, ön­ce­lik hak­kı da onun­dur." di­yor; onun­dur.

Do­la­yı­sıy­la, ben, ar­ka­daş­la­rı­mın, bir ke­re da­ha, bu ko­nu­lar­la il­gi­li gö­rüş­le­ri­ni be­yan eder­ken, ka­mu­oyu­nun yan­lış an­la­ya­ca­ğı ve yan­lış yön­le­ne­ce­ği ifa­de­ler­den ka­çın­ma­la­rı­nı has­sa­ten is­tir­ham edi­yor, Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Fat­sa.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Ay­nı za­man­da, ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğım.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

15'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 15- 7/3/1954 ta­rih­li ve 6326 sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu­nun 119 un­cu mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 119- Pet­rol hak­kı sa­hip­le­ri Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ve­ri­len izin­le ya­ban­cı idarî ve mes­lekî per­so­nel ile uz­man per­so­nel ça­lış­tı­ra­bi­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ve­dat Yü­ce­san, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Yü­ce­san.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 15'in­ci mad­de­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Mad­dey­le il­gi­li ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce gru­bum ve şah­sım adı­na yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­mi­zin en bü­yük so­run­la­rın­dan bi­ri is­tih­dam so­ru­nu­dur. Ül­ke ge­ne­lin­de bir araş­tır­ma ya­par­sak gö­re­ce­ğiz ki, her ai­le­de mu­hak­kak bir iş­siz bu­lun­mak­ta­dır. İş bu­lan­lar ise yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­da üc­ret­ler­le ça­lış­mak­ta­dır­lar, ha­yat­la­rı­nı zor­luk­la ida­me et­tir­mek­te­dir­ler. Halk AKP'yi ik­ti­dar ya­par­ken, kro­nik­leş­miş olan so­run­la­ra el at­ma­sı­nı, bu so­run­la­rın en önem­li­le­rin­den bi­ri olan iş­siz­li­ğe çö­züm bul­ma­sı­nı ümit et­miş­ti. AKP, ik­ti­da­ra ge­lir gel­mez iş­siz­li­ğe çö­züm ola­rak ba­zı söy­lem­ler­de bu­lun­du. Bu­nu hep be­ra­ber ha­tır­la­ya­lım de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Hükûmet ku­ru­lur­ken Baş­ba­kan Er­do­ğan ta­ra­fın­dan açık­la­nan Acil Ey­lem Pla­nı'nda iş­siz­lik so­ru­nu­nun dub­le yol ya­pı­mıy­la çö­zü­le­ce­ği­ni vur­gu­la­mış­tı, ha­tır­lar­sı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Baş­ba­kan "Dub­le yol ya­pa­ca­ğız ve iş­siz­li­ği aşa­ca­ğız." de­miş­ti, ha­tır­la­yın. An­cak, uy­gu­la­ma­da dub­le yol ya­pı­mı bir fi­yas­ko­ya dö­nüş­müş, Baş­ba­kan Er­do­ğan'ın söz­le­ri laf­ta kal­mış­tı.

Yi­ne ha­tır­la­yın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Baş­ba­kan Er­do­ğan "Her iş­ve­ren 1 iş­çi alır­sa Tür­ki­ye'de iş­siz­lik so­ru­nu çö­zü­lür." di­ye­rek, dün­ya­da ör­ne­ği ol­ma­yan bir öne­ri­de bu­lun­muş­tu. İş­siz­lik so­ru­nu­nu özel sek­tö­re  iha­le eden Sa­yın Er­do­ğan'ın bu öne­ri­si­ni iş­ve­ren­ler ve ka­mu­oyu gü­le­rek kar­şı­la­mış­tı.

Yi­ne ha­tır­la­yın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Baş­ba­ka­nın fi­kir­le­rin­den bi­ri de, iş­siz­lik so­ru­nu­nun ko­mis­yon ku­ra­rak çö­zül­me­si yö­nün­dey­di. Dev­let Ba­ka­nı -o za­man­ki- Gül­dal Ak­şit'in ko­or­di­nas­yo­nun­da, is­tih­dam ge­liş­ti­ril­me­si ve iş­siz­li­ğin ön­len­me­siy­le il­gi­li Ko­or­di­nas­yon Ku­ru­lu oluş­tu­rul­du. Bu Ku­rul, ilk ve son top­lan­tı­sı­nı 2 Mart 2004 ta­ri­hin­de yap­tı. Kal­dı ki, tü­müy­le gös­ter­me­lik olan bu ko­mis­yo­nun ku­rul­ma­sı­nı ön­gö­ren hiç­bir ya­sal ve yö­net­sel alt­ya­pı da hâlâ da­ha yok­tur.

Bu üç uy­gu­la­ma ve bu öne­ri­ler AKP'nin, iş­siz­lik so­ru­nu­na ne den­li cid­di­yet­ten uzak bak­tı­ğı­nın so­mut ka­nıt­la­rı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. AKP iş­siz­li­ği ön­le­ye­me­di. İş­siz­lik hâlen ül­ke­mi­zin te­mel so­ru­nu ol­ma­ya de­vam et­mek­te­dir. Hükûmet, "İş­siz­lik ora­nı yüz­de 9,9'a dü­şü­rül­müş­tür." de­miş­ti. Bu id­di­ası­na rağ­men, Mer­kez Ban­ka­sı­nın araş­tır­ma­sı iş­siz­li­ğin yüz­de 16,9'a çık­tı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir.

Aşı­rı iş­siz­lik, be­ra­be­rin­de, sos­yal so­run­la­rı da ya­nın­da ge­tir­mek­te­dir. Yük­sek dü­zey­le­re tır­ma­nan iş­siz­lik, yay­gın­la­şan yok­sul­luk, top­lum­sal bu­na­lı­ma dö­nüş­müş­tür. Va­tan­daş­lar, ye­ni me­zun olan genç­le­ri­miz, ço­cuk­la­rı­mız, ge­le­ce­ğe gü­ven­le ba­ka­ma­mak­ta­dır­lar. Va­tan­daş­la­rı­mı­zın ye­ni is­tih­dam ola­nak­la­rı ya­ra­tıl­ma­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ça­lı­şa­cak iş sa­ha­la­rı özel­leş­ti­ril­miş ve iş­çi­ler so­kak­lar­da bı­ra­kıl­mış­tır. Hiç­bir fab­ri­ka ve ben­ze­ri is­tih­dam ya­ra­ta­cak yer­ler ya­pıl­ma­mış­tır. Mil­let, yok­sul­luk, iş­siz­lik, ça­re­siz­lik ve umut­suz­luk için­de kıv­ran­mak­ta­dır. Kim­se gü­nün­den mut­lu de­ğil, ya­rı­nı­na da gü­ven­le ba­ka­mı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak va­tan­daş­la iç içe­yiz, on­la­rın so­run­la­rı­nı biz­zat ken­di­le­rin­den din­le­mek­te­yiz. Ge­çen haf­ta­lar içe­ri­sin­de, par­ti­mi­zin gö­rev­len­dir­me­siy­le Af­yon, Uşak ve di­ğer il­ler­de gö­rev­li ar­ka­daş­lar­la be­ra­ber halk­la ko­nuş­tuk. Gö­rül­dü ki, es­naf dert­li, iş­çi, me­mur ay so­nu­nu ge­ti­re­mi­yor, tak­si­ci kan ağ­lı­yor, çift­çi is­yan nok­ta­sın­da, iş­siz­lik had saf­ha­da, so­kak­lar ve kah­ve­ler iş­siz­ler­le do­lu. Halk, bu­na rağ­men, hâlâ da­ha bir şey­ler bek­le­mek­te. "Ye­ter ar­tık!" di­yor­lar. Hep­si, ar­tık, 22 Tem­muz gü­nü­nü, ken­di so­run­la­rı­na bi­ça­re ka­lan ve il­gi­len­me­yen AKP'ye ge­re­ken ce­va­bı ver­me­yi sa­bır­sız­lık­la bek­le­mek­te­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

AKP, dört bu­çuk yıl­lık ik­ti­da­rın­da iyi bir sı­nav ve­re­me­miş­tir, hal­kın hiç­bir so­ru­nu­na çö­züm ge­tir­me­miş­tir. Her­kes dert­li. Dün, ge­ne Es­ki­şe­hir'den muh­tar­la­rı­mız, biz­zat An­ka­ra'ya ge­le­rek be­ni zi­ya­ret et­ti, va­tan­daş­la­rın na­sıl zor­luk­lar içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu, çift­çi­nin, köy­lü­nün da­ya­na­cak gü­cü­nün kal­ma­dı­ğı­nı an­lat­tı­lar. Köy­lü­le­ri­mi­zi ra­hat­lat­mak için, en azın­dan, dev­let ta­ra­fın­dan ka­mu­laş­tı­rı­lan ara­zi be­del­le­ri­nin öden­me­si­ni is­te­dik­le­ri­ni be­lirt­ti­ler. Ben de, bu ko­nuy­la il­gi­li gi­ri­şim­ler­de bu­lun­dum, an­cak, ba­kı­yor­su­nuz ki, çe­şit­li yer­le­re te­le­fon aç­ma­mı­za rağ­men, hiç­bir ba­kan­lık­tan ce­vap da­hi ala­ma­dık. AKP, Ofer'ler­le, Una­kı­tan'ın oğ­luy­la, şir­ket­le­riy­le, Ya­sin El Ka­dı'yla il­gi­len­mek­ten va­tan­daş­la­rın so­ru­nu­na bak­ma­ya fır­sat da­hi bu­la­mı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Bu­ra­dan ses­le­ni­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Ba­kan­la­ra, Es­ki­şe­hir'in Siv­ri­hi­sar il­çe­si­ne bağ­lı Yu­ka­rı­ke­pen, Nas­red­din Ho­ca, Mülk­köy, Oğ­lak­çı, Kol­tan ve De­mir­ci kö­yün­de­ki va­tan­daş­lar, is­tim­lak edi­len top­rak­la­rı­nın be­del­le­ri­nin öden­me­si­ni is­te­mek­te­dir­ler. Bun­lar, sa­da­ka is­te­mi­yor­lar, hak­la­rı­nı is­ti­yor­lar. Va­tan­daş­la­rı­mı­zı mağ­dur et­mek­ten derhâl vaz­geç­me­li­yiz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. On­la­ra hak­la­rı­nı ver­me­li­yiz, on­la­rı gö­zet­me­li­yiz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AKP, iş­siz­li­ğin ön­len­me­si­ne yö­ne­lik her­han­gi cid­di hiç­bir gi­ri­şim­de bu­lun­ma­mış­tır. Uy­gu­la­dı­ğı dü­şük dö­viz ku­ruy­la it­ha­la­tı teş­vik et­miş, üre­ti­min önü­nü kes­miş­tir. Üre­ti­mi ar­tır­ma­dan ve bu ar­tı­rı­mı yer­li kay­nak­la­ra da­yan­dır­ma­dan iş­siz­le­re iş bul­mak imkânsız­dır. İş­siz­li­ğin bi­ti­ril­me­sin­de yegâne çö­züm üre­ti­mi ar­tır­mak­tır, üre­tim ar­tın­ca iş imkânla­rı da ar­tar. Üre­te­ce­ğiz ki, bu üre­tim ya­pa­cak­la­ra iş bu­la­lım. Kı­sa va­de­li çö­zü­mü uzun va­de­li çö­züm­le­re ter­cih et­mek­te­dir­ler. Bu son de­re­ce yan­lış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu dü­şün­cey­le oluş­tu­ru­lan po­li­ti­ka­lar, ül­ke­mi­zin so­run­la­rı­nın da­ha da de­rin­leş­me­si­ne, sos­yal bu­na­lım­lar ya­şan­ma­sı­na yol aça­cak cins­ten­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

AKP'nin uy­gu­la­ma­la­rın­dan bi­ri de, ya­ban­cı dok­tor­la­rın ül­ke­miz­de ça­lış­ma­sı­na yö­ne­lik­ti. Tüm kar­şı çı­kış­la­rı­mı­za rağ­men, ül­ke­miz­de me­zun olan dok­tor­lar iş bu­la­maz­ken, böy­le bir şe­yin ge­ti­ril­me­si­nin yan­lış ola­ca­ğı­nı ifa­de et­me­mi­ze rağ­men, bu Ka­nun Mec­lis­ten geç­ti. Ney­se ki, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ka­nu­nu ve­to et­me­si üze­ri­ne, AKP, sa­kın­ca­lı ka­nun ta­sa­rı­sın­dan vaz­geç­ti.

Ha­tır­lar­sı­nız, Baş­ba­kan açık­la­ma­la­rın­da "Bi­zim on­lar­ca, bin­ler­ce has­ta­mız yurt dı­şı­na gi­di­yor. Has­ta­la­rı­mız gi­de­ce­ği­ne, dok­tor­lar bu­ra­ya gel­sin." de­miş­ti. Yurt dı­şın­dan ge­ti­ri­le­cek dok­tor­lar bu­ra­da­ki alt­ya­pı imkânla­rıy­la ay­nı uy­gu­la­ma­yı ya­pa­bi­le­cek­le­ri­ne hiç ba­kıl­ma­dı. AKP şu­nu göz ar­dı et­miş­ti: Türk dok­tor­la­rı ge­rek­li alt­ya­pı­nın sağ­lan­ma­sı du­ru­mun­da ya­ban­cı mes­lek­ta­şın­dan aşa­ğı kal­maz, da­ha bü­yük ba­şa­rı­la­ra im­za ata­bi­le­cek bil­gi ve bi­ri­kim­le­re sa­hip­tir­ler. Yurt dı­şın­da ba­şa­rıy­la göğ­sü­mü­zü ka­bar­tan dok­tor­la­rı­mız bu­nun en önem­li ka­nıt­la­rın­dan bi­ri­dir.

Cum­hur­baş­ka­nı­nın ve­to­su sa­nı­rım AKP'nin şu­nu an­la­ma­sı­nı sağ­la­dı: Has­ta­lar yurt dı­şı­na Türk dok­tor­la­rı­nın ye­ter­siz­li­ğin­den de­ğil, tek­nik imkânla­rın ek­sik­li­ğin­den git­mek­te­dir­ler. Za­ten alt­ya­pı­nın ye­ter­li ol­du­ğu du­rum­lar­da has­ta­la­rı­mız yurt dı­şı­na git­me­di­ği gi­bi, bel­li branş­lar­da Tür­ki­ye'ye dı­şa­rı­dan pek çok has­ta gel­di­ği de bi­lin­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ik­ti­da­ra ne için gel­di­ği­ni unu­ta­rak çı­kar çev­re­le­ri­nin ik­ti­da­rı ol­ma­yı yeğ­le­yen, hal­kı unu­tan AKP'ye, herhâlde hal­kı­mız ge­re­ken ce­va­bı ve­re­cek­tir. Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak hal­ka söz ve­ri­yo­ruz, çı­kar çev­re­le­ri­nin de­ğil, hal­kın ik­ti­da­rı ola­ca­ğız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. CHP, iş­siz­lik so­ru­nu­nu aş­ma­yı, her­ke­se ça­lış­ma hak­kı­nı sağ­la­ma­yı, top­lum­sal ba­rı­şın ve eşit­lik­çi re­fah top­lu­mu an­la­yı­şı­nın te­mel ko­şu­lu ola­rak gör­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Yü­ce­san, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (De­vam­la) - İs­tih­da­mın hız­la ar­tı­rıl­ma­sı ve iş­siz­li­ğin da­ha çok azal­tıl­ma­sı için ye­ni is­tih­dam alan­la­rı ya­ra­tıl­ma­sı CHP'nin en acil he­def­le­ri­dir. Hal­kın yi­ne umut­la­na­ca­ğı, ge­le­ce­ğe gü­ven­le ba­ka­ca­ğı gün­le­rin ya­kın ol­du­ğu­nu bu­ra­dan müj­de­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yü­ce­san.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nın aran­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ay­nı za­man­da  ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı da ara­ya­ca­ğım. Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

16'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 16- 12/3/1982 ta­rih­li ve 2634 sa­yı­lı Tu­riz­mi Teş­vik Ka­nu­nu­nun 18 in­ci mad­de­si­nin (a) fık­ra­sı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"a) Bel­ge­li iş­let­me­ler­de Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ve­ri­len izin­le ya­ban­cı uz­man per­so­nel ve sa­natkârlar ça­lış­tı­rı­la­bi­lir. An­cak bu şe­kil­de ça­lış­tı­rı­lan ya­ban­cı per­so­ne­lin mik­ta­rı top­lam per­so­ne­lin % 10'unu ge­çe­mez. Bu tes­pit Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ya­pı­lır. Bu oran Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan Ba­kan­lı­ğın ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da % 20'ye ka­dar ar­tı­rı­la­bi­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Fe­ri­dun Ba­loğ­lu, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Ba­loğ­lu bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar )

CHP GRU­BU ADI­NA FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın  mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­ma  baş­la­ma­dan ön­ce iki öne­rim ola­cak; bi­rin­ci­si Sa­yın Ba­ka­na, mü­nec­cim ol­ma­dı­ğım için, bu mad­dey­le il­gi­li bir de­ği­şik­lik öner­ge­si olup ol­ma­dı­ğı­nı bi­le­mi­yo­rum. Var­sa ön­ce­lik­le öğ­ren­mek is­ti­yo­rum, ko­nuş­ma­mı ona gö­re dü­zen­le­mek is­ti­yo­rum.

İkin­ci­si, ik­ti­dar par­ti­si­nin grup yö­ne­ti­ci­le­ri­ne. Dı­şa­rı­da, önem­li bir maç var, mil­let­ve­kil­le­ri­nin bü­yük­çe bir bö­lü­mü ma­çı iz­li­yor. O te­le­viz­yon­lar­dan bir­ka­çı­nı bu­ra­ya ala­lım, ar­ka­daş­la­rın her oy­la­ma­da içe­ri gi­rip çık­ma­la­rı zor­luk­lar do­ğu­ru­yor, bu­nu ön­le­miş olu­ruz.

Ko­nu­ya ge­li­yo­rum: Şim­di, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın ge­nel ge­rek­çe­siy­le, ge­tir­dik­le­ri ara­sın­da çok açık bir çe­liş­ki var. Ge­nel ge­rek­çe­nin gi­riş bö­lü­mün­de, çok açık bir övün­me­nin iz­le­ri gö­rü­lü­yor. Bu­ra­da, 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun'un öv­gü­sü ya­pı­lı­yor, şu söy­le­ni­yor, de­ni­yor ki, bu Ya­sa'yla, ya­ni, 4817'yle, dört se­ne ön­ce, bu Ya­sa'nın ka­bu­lüy­le, şu so­nuç­lar sağ­lan­dı:

Va­sıf­lı ya­ban­cı ça­lış­tı­rıl­ma­sı imkânla­rı ge­ti­ril­di.

Ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt­le­ri­miz kar­şı­lan­dı.

Ül­ke­miz, ka­çak ya­ban­cı­lar açı­sın­dan he­def ül­ke ol­mak­tan kur­ta­rıl­dı.

İş­ve­ren­ler açı­sın­dan hak­sız bir re­ka­bet un­su­ru olan ucuz iş gü­cü en­gel­len­di.

Ya­ban­cı­lar, sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tı­na alın­dı. Ay­rı­ca, si­gor­ta prim ve ver­gi ka­yıp­la­rı ön­len­di.

De­vam edi­yor bu övün­me fas­lı:

Türk va­tan­da­şı is­tih­da­mın­da ar­tış sağ­lan­dı.

As­lın­da, ge­rek­çe­nin bu bö­lü­mü bi­le gün­ler­ce tar­tı­şıl­sa -Sa­yın Ba­ka­nın bü­tün tep­ki­si­ne rağ­men tar­tı­şıl­ma­lı­dır ay­rı­ca- mi­zah ro­man­la­rı­na ko­nu oluş­tu­ra­cak ka­dar bir içe­rik oluş­tu­ru­yor. Ya­ni, biz, 4817 sa­yı­lı Ya­sa ile Türk va­tan­da­şı is­tih­da­mın­da ar­tış sağ­la­mı­şız ka­çak iş­çi­yi ön­le­ye­rek.

Bü­tün bu ge­rek­çe­le­rin üze­ri­ne, bu­gün bu ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le­rin ne­de­ni ise açık­la­na­mı­yor. Eğer, ger­çek­ten, bu dü­zen­le­me çok doğ­ru, hak­lı bir dü­zen­le­me ise bu­gün ni­ye ko­lay­laş­tı­rı­cı ön­lem­ler ge­ti­ri­yo­ruz? Ya­ni, o ka­dar bü­yük ba­şa­rı­lar ka­zan­dık ki bu 4817'yle bu ba­şa­rı­lar kar­şı­sın­da, bi­zim bi­le bu ka­dar çok ba­şa­rı ka­zan­ma­mız doğ­ru de­ğil­dir di­ye dü­şü­nen ik­ti­dar, bir ge­ri adım atı­yor, yu­mu­şa­tı­yor, bir şey­ler yap­ma­ya ça­lı­şı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da, ter­cih ga­yet açık­tır. Türk emek dün­ya­sı, ulus­la­ra­ra­sı emek dün­ya­sı­nın ucuz iş gü­cüy­le ter­bi­ye edil­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Bu, ti­pik bir ka­pi­ta­list ter­cih­tir. Bu, ik­ti­da­rı­nı­zın ter­ci­hi­dir. Bu­ra­ya ge­lip, iş­çi­ye ver­di­ği­niz hak­lar­dan, fa­kir fu­ka­ra, ga­rip gu­re­ba­dan bah­se­de­rek, önü­mü­ze ve hal­kın önü­ne sun­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nız gö­rün­tü ile yap­tık­la­rı­nız hiç­bir za­man bağ­daş­ma­dı. Dün de bağ­daş­ma­dı, bu­gün de bağ­daş­ma­dı. 4817'nin ilk çık­tı­ğı dört yıl ön­ce­sin­den baş­la­ya­rak bu­gü­ne ka­dar ge­çen sü­reç­te, AKP İk­ti­da­rı hep emek kar­şı­tı bir ta­vır ta­kın­dı. Şim­di, bu­nu, bu­gün taç­lan­dı­rı­yor­su­nuz bu ya­say­la. Sa­yın Ba­kan da eleş­ti­ri­ler kar­şı­sın­da "Hiç mi iyi şey yap­ma­dık?" di­yor. Bu, as­lın­da, AKP İk­ti­da­rı­nın ti­pik bir sa­vun­ma ref­lek­si. Mu­ha­le­fe­tin her eleş­ti­ri­si kar­şı­sın­da şu söy­le­ni­yor: "Hiç mi iyi bir şey yap­ma­dık?" Ee, el­bet­te iyi bir şey yap­tı­nız. Ya­ni, bu sı­ra­lar bom­boş ol­sa, dev­let ay­gı­tı bü­rok­ra­siy­le yü­rü­se, ge­ne bir şey­ler ya­pı­la­cak­tır. Ha­ya­tın do­ğal bir akı­şı var, o akış­la iyi şey­ler ya­pı­la­cak­tır; bu bir. İki, mu­ha­le­fe­tin gö­re­vi eleş­tir­mek­tir. Biz gör­dük­le­ri­mi­zi dü­zelt­me­ye, o gör­dük­le­ri­mi­zin na­sıl dü­zel­ti­le­bi­le­ce­ği­ni söy­le­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. İk­ti­da­rın övün­me­ye iliş­kin bö­lü­mü­nü za­ten ye­te­ri ka­dar AKP grup söz­cü­le­ri kar­şı­lı­yor­lar. Bi­zim on­la­ra kat­kı­da bu­lun­mak gi­bi mec­bu­ri­ye­ti­miz yok.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ya­sa­nın 16'ncı mad­de­si­ne gel­me­den ön­ce -ki, as­lın­da ge­nel ge­rek­çe 16'ncı mad­de­nin de te­me­li­ni oluş­tu­ru­yor- Sa­yın Ba­ka­nın bir sü­re ön­ce bu kür­sü­de yap­tı­ğı ko­nuş­ma­nın bir bö­lü­mün­de il­gi­mi çe­ken bir bö­lü­mü bir kez da­ha za­bıt­la­ra ge­çir­me­ye ça­lı­şı­yo­rum. Sa­yın Ba­kan "Dev­let yıl­da 50 bin ki­şi­lik is­tih­dam ya­ra­tı­yor. Bu, sı­nır­lı bir is­tih­dam­dır. Bu­nun so­nu­cun­da da, bu tür, bu ya­sa­nın dü­zen­le­me­si­ni ge­rek­tir­di­ği özel­lik­ler or­ta­ya çı­kı­yor." di­yor.

Şim­di, şu­nu an­la­ya­mı­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nın dev­le­tin is­tih­dam ya­rat­ma­da­ki sı­nır­lı­lı­ğı­nı, ek­sik­li­ği­ni eleş­tir­me hak­kı var mı­dır? Bu Hükûme­tin ter­ci­hi açık­tır. Bu Hükûmet, AKP İk­ti­da­rı ka­mu ya­tı­rım­la­rı­na son ver­miş­tir ge­niş çap­ta. Tür­ki­ye'de en az ya­tı­rım ya­pan ik­ti­dar­dır bu ik­ti­dar; bir ba­şa­rı­sı var­dır, me­mur ma­aş­la­rı­nı ödü­yor şim­di­lik, az da ol­sa onu ya­pı­yor, ama, cid­di hiç­bir ka­mu ya­tı­rı­mı ya­pıl­ma­mış­tır bu AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ar­ka­daş­lar. Sa­yın Ba­kan da bu­nu ka­bul edi­yor, di­yor ki: "Biz 50 bin ki­şi­ye, yıl­da, iş ala­nı aça­bi­li­yo­ruz." Ni­ye öy­le olu­yor? Çün­kü, ne ka­dar ka­mu iş­let­me­si var­sa bun­la­rı ran­ta dö­nüş­tür­dü­nüz ar­ka­daş­lar. Bü­tün KİT'le­ri, ona ben­zer bü­tün ka­mu iş­let­me­le­ri­ni, ön­ce iyi iş­let­me­di­niz, son­ra pa­zar­la­dı­nız. Bu, ti­pik bir ka­pi­ta­list an­la­yış­tır. Tür­ki­ye'yi teh­dit eden an­la­yı­şın, her şe­yi özel te­şeb­bü­se dev­ret­me, dev­le­ti eko­no­mi­den ve Tür­ki­ye'den tec­rit et­me an­la­yı­şı­nın do­ğal bir so­nu­cu­dur.

Ben ken­di se­çim böl­gem­den ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum, An­tal­ya'dan. An­tal­ya'da AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de hiç­bir ye­ni iş ye­ri açıl­ma­mış­tır ar­ka­daş­lar, hiç­bir tezgâh ku­rul­ma­mış­tır, bir tek fab­ri­ka yok­tur.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - An­tal­ya'nın çeh­re­si de­ğiş­ti.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - An­tal­ya'nın çeh­re­si de­ğil, si­zin çeh­re­niz de­ğiş­ti. İlk se­çim­de gö­re­cek­si­niz, An­tal­ya'da so­nuç­la­rı alın­ca, çeh­re­le­ri­niz öy­le bir de­ği­şe­cek ki si­zin.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) -Ta­nı­ya­maz­sın…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ök­süz, lüt­fen, mü­da­ha­le et­me­yin.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar… Ta­mam, laf at­sın­lar, An­tal­ya'da ata­maz­lar, bu­ra­da at­sın­lar. An­tal­ya'ya ge­le­mi­yor­lar çün­kü, bu­ra­da ko­nuş­sun­lar.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - CHP'nin çi­vi­si yok, ya­tı­rı­mı yok.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di si­ze öy­le bir çi­vi gös­te­ri­rim ki şaş­kı­na dö­ner­si­niz.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Yaa!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, çi­vi­nin ne ol­du­ğu­nu bir gös­te­rir­sem şaş­kı­na dö­ner­si­niz, yap­ma­yın! Çi­vi­nin âlâsı var biz­de.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Bir çi­vi çak­ma­dı­nız, çak­tı­ğı­nız ka­zık­la­rı gös­te­rin.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, gös­te­re­ce­ğim çi­vi­yi. (AKP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Sa­yın Baş­kan, ben mi ko­nu­şa­ca­ğım, on­lar mı ko­nu­şa­cak? Ha­yır, on­lar ko­nu­şa­cak­sa ben gi­de­yim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­loğ­lu, siz, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… Sa­yın Ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­ye­lim.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, o çi­vi ko­nu­su­nu dı­şa­rı­da da gös­te­re­bi­li­rim, bu­ra­da gös­te­re­bi­li­rim. Ya­ni, ama, bu­nu bu ka­dar uzat­ma­nız, bu çi­vi­yi… An­la­mı­yo­rum ya! Yap­ma­yın ya!

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - O çi­vi bir ye­ri­ne ba­tar.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ta­mam, ney­se, si­zin ye­te­ri ka­dar çi­vi gör­me­di­ği­niz an­la­şı­lı­yor, si­ze bir gü­ney­li çi­vi­si gös­te­ri­riz An­tal­ya'ya ge­lir­se­niz. Os­man Ak­man çok iyi bi­lir o çi­vi­nin ni­te­li­ği­ni.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, ko­nu­ya ge­li­yo­rum. An­tal­ya'ya AKP İk­ti­da­rı hiç­bir cid­di ka­mu ya­tı­rı­mı yap­ma­mış­tır. (AKP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Bir ta­ne­si­ni yap­mış­tır…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Doğ­ru!

AH­MET ER­TÜRK (Ay­dın) - Ha­va­ala­nı...

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bir ta­ne­si­ni yap­mış­tır, söy­le­ye­yim. Dev­let Has­ta­ne­si­ni yap­mış­tır, onu da de­fa­lar­ca kut­la­dım, be­ğen­di­ği­mi söy­le­dim. O da ni­ye ya­pıl­dı? Da­ha ön­ce­ki… (AKP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Bir da­ki­ka, iş ye­rin­den bah­se­di­yo­ruz biz. Han­gi fab­ri­ka­yı aç­tı­nız An­tal­ya'ya siz? An­tal­ya'ya aç­tı­ğı­nız bir tek fab­ri­ka var mı Sa­yın Ba­daz­lı? Siz ba­na An­tal­ya'da bir tek fab­ri­ka gös­te­rin. (AKP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ök­süz…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - De­ğiş­ti, de­ğiş­ti, sen de de­ğiş!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ama, ka­pat­tı­ğı­nız fab­ri­ka­la­rı sa­ya­yım mı? Ba­kın ne ka­dar çıl­gın­laş­tı­nız. Ka­pat­tı­ğı­nız fab­ri­ka­la­rı sa­ya­yım si­ze, ka­pat­tı­ğı­nız fab­ri­ka­la­rı.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ka­mu ya­tı­rı­mı, ka­mu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Do­ku­ma­yı, Pi­li, ip­lik fab­ri­ka­sı­nı, ANT­BİR­LİK ara­zi­si­ni, hep­si­ni özel te­şeb­bü­se peş­keş çek­ti­niz, ucu­za ver­di­niz, An­tal­ya'yı sat­tı­nız. An­tal­ya'ya yap­tı­ğı­nız tek şey, ye­rin al­tın­da iki ta­ne alt ge­çit yap­mak­tır, hep­si bu­dur. Yap­tı­ğı­nız tek şey bu­dur. Gü­le gü­le! Hep­si bu. O yüz­den, bu öf­key­le, Baş­ba­ka­nı­nı­zın ora­ya bir ca­mi av­lu­sun­da ona­rı­lan mus­lu­ğu bi­le aç­ma­ya ge­le­rek yap­ma­ya ça­lış­tı­ğı pro­pa­gan­da­la­rın ne ka­dar et­ki­siz­leş­ti­ği­ni gör­dü­ğü­nüz için çıl­gı­na dön­me­ni­zi an­la­yış­la kar­şı­lı­yo­rum. Bu­nu ya­pa­cak­sı­nız ta­bii. Ama, bu ko­nuş­ma­la­rı An­tal­ya'da ya­pa­maz­sı­nız. Baş­ba­ka­nı­nız An­tal­ya'ya gel­di­ği za­man 600 po­lis ta­ra­fın­dan ko­ru­nu­yor ar­ka­daş­lar. Bir de 600 ki­şi din­li­yor ken­di­si­ni. Hep­si bu iş­te; 600 po­lis, 600 din­le­yi­ci. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "At, at, sal­la!" se­si)

Ney­se, ge­le­lim şu­na. Si­zin ik­ti­da­rı­nız, iş­siz va­tan ev­lat­la­rı­nın, mil­yon­lar­ca ça­re­siz gen­cin göz­yaş­la­rı için­de bo­ğu­la­cak­tır. İki ayı­nız kal­dı. Çün­kü, siz hiç­bir ka­mu ya­tı­rı­mı yap­mı­yor­su­nuz, hiç­bir ye­ni iş ala­nı aç­mı­yor­su­nuz, eme­ğe de­ğer ver­mi­yor­su­nuz. Ama, çok iyi övü­nü­yor­su­nuz, müt­hiş övü­nü­yor­su­nuz. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin gel­miş geç­miş en çok övü­nen ik­ti­da­rı­sı­nız. Si­ze ma­dal­ya ta­ka­cak pat­ron­lar, bu övün­me şam­pi­yon­lu­ğu­nuz ne­de­niy­le! Onu ta­ka­cak­lar.

Han­gi ça­lış­ma ala­nı­nı aç­tı­nız? Bir söy­le­yin ba­na. Siz ba­na söy­le­yin: Tür­ki­ye'de han­gi fab­ri­ka­yı ge­tir­di­niz de aç­tı­nız, tezgâhlar iş­le­di?

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Ha­va­ala­nı… Ha­va­ala­nı…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - An­tal­ya fab­ri­ka­tör do­lu.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, bu ne say­gı­sız­lık?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bu ne­dir? Be­nim di­bim­den ge­çi­yor. Ben de ora­ya gi­de­yim mi?

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ba­loğ­lu.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ora­ya gi­de­yim mi Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN -Sa­yın Ba­loğ­lu, lüt­fen…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ayıp ya! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Böy­le bir uy­gu­la­ma var mı?

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Ök­süz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Böy­le bir tarz var mı? Be­nim ku­la­ğı­mın di­bin­den gi­rip böy­le ko­nuş­ma hak­kı var mı Sa­yın Baş­kan? Uyar­mı­yor­su­nuz efen­dim. Böy­le şey olur mu? Be­nim ya­nım­dan ge­çi­yor. Ba­ri ma­sa­nın üs­tün­den geç­sin!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­loğ­lu, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ama, olur mu bu, böy­le bir şey olur mu Sa­yın Baş­kan? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Ge­çer de" se­si) Geç­sin de bak ne olu­yor An­tal­ya'da son­ra. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Hem do­ku­nul­maz­lık­lar kalk­sın di­yor­su­nuz hem de…

BAŞ­KAN - Sa­yın An­bar­cı­oğ­lu…

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Han­gi fab­ri­ka­yı aç­tı­nız?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ayıp ama bu ya! Sa­yın Baş­kan, ara ve­rin. Ben ko­nuş­ma şe­yi­mi kay­bet­tim. Böy­le şey olur mu? Be­nim ya­nım­dan ge­çi­yor bi­ri­si, bu­ra­dan laf atı­yor ba­na. Böy­le bir gö­rüş­me yön­te­mi var mı? Yap­ma­yın ya­ni. Böy­le bir yön­tem var­sa de­vam ede­lim efen­dim.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Böy­le bir usul yok Sa­yın Baş­kan.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Hâlâ geç­mi­şi ko­nu­şu­yor­su­nuz. Ar­ka­daş, Rus­ya bi­le bı­rak­tı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ye­ni, lüt­fen…

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ya­ni, bü­tün şe­yi­ni boz­du, ola­yın akı­şı­nı boz­du.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sa­yın Ba­loğ­lu, du­ru­şu­nu­zu boz­ma­yın. Böy­le çok gü­zel!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­rur mu­su­nuz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ağa­bey ko­nuş, ben ge­li­yo­rum ya­nı­na!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, ek­li­yor mu­su­nuz dört da­ki­ka­mı?

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Ba­loğ­lu, de­vam edin siz ko­nuş­ma­nı­za.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, ko­nuş­ma­mın dört da­ki­ka­sı fi­ilî mü­da­ha­le­ler­le ön­len­di. Bu­nu zap­ta ge­çi­ri­yo­rum. Ama, ya­ni, iş fi­ilî mü­da­ha­le­le­rin ön­len­me aşa­ma­sı­na ge­le­cek­se, sa­yı az­lı­ğı­mı­za rağ­men za­man za­man ger­çek­leş­ti­re­bi­li­riz, öy­le bir ku­ral var­sa.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, tek­rar edi­yo­rum: Bu­ra­da, sa­yı­sal ço­ğun­lu­ğa da­ya­nıp bi­zim ko­nuş­ma hak­kı­mı­za yö­ne­lik fi­ilî mü­da­ha­le­ler ola­cak­sa, bir da­ha­ki dö­nem­de de fark­lı mü­da­ha­le­ler olur, kim­se­yi ön­le­ye­mez­si­niz o za­man. Ba­kın, be­nim ko­nuş­mam en­gel­len­di bu­ra­da.

Ben ko­nuş­mu­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Si­zin bu tav­rı­nı­zı ve AKP Gru­bu­nun dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü­ne, fi­kir açık­la­ma öz­gür­lü­ğü­ne yö­ne­lik bu tav­rı­nı pro­tes­to edi­yo­rum ve kür­sü­yü terk edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Ba­loğ­lu… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır, oku­tup iş­le­me alı­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1225 sı­ra sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın çer­çe­ve 16 ncı mad­de­si ile de­ğiş­ti­ri­len 2634 sa­yı­lı Tu­riz­mi Teş­vik Ka­nu­nu­nun 18 in­ci mad­de­si­nin (a) fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Eyüp Fat­sa

Mus­ta­fa Dün­dar

Zül­fü De­mir­bağ

 

Or­du

Bur­sa

Elâzığ

 

Ala­et­tin Gü­ven

Afif De­mir­kı­ran

 

 

Kü­tah­ya

Bat­man

 

"a) Bel­ge­li iş­let­me­ler­de Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ve­ri­len izin­le ya­ban­cı uz­man per­so­nel ve sa­natkârlar ça­lış­tı­rı­la­bi­lir."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Ge­rek­çe, Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: Ül­ke­miz­de­ki tu­rizm fa­ali­yet­le­ri­nin teş­vik edil­me­si ve tu­rizm sek­tö­rün­de ka­çak ya­ban­cı is­tih­da­mı­nın ön­len­me­si ve di­ğer sek­tör­ler­de ben­zer bir ko­ta uy­gu­la­ma­sı bu­lun­ma­ma­sı ne­de­niy­le ge­rek­li uyu­mun sağ­lan­ma­sı amaç­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

17'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 17 - Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li, söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'de bu­gün ça­lı­şan­la­rın bir pro­fi­li­ne ba­ka­lım. Ka­mu is­tih­dam ya­rat­ma­dı; öy­le di­yor­su­nuz. Pe­ki, özel sek­tö­rün ya­rat­tı­ğı is­tih­da­ma ba­ka­lım. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, özel sek­tö­rün ve ka­mu­nun önem­li bir kıs­mın­da ya­ra­tı­lan is­tih­da­mın önem­li bir kıs­mı -ba­kın bu­na- ta­şe­ron fir­ma­la­ra iha­le edi­len -al­tı­nı çi­zi­yo­rum- ve as­ga­ri üc­ret­ten, fir­ma­la­ra iha­le edi­len, fir­ma­la­rın da için­den ge­rek­li kârla­rı­nı alıp, iş­çi­ye öde­dik­le­ri pa­ra­yı dik­ka­te ala­lım ar­ka­daş­la­rım. Ya­ni de­mek ki, Tür­ki­ye'de ya­ra­tı­lan is­tih­da­mın, -bun­lar iş­siz gö­zü­kü­yor, ya­ni, ça­lı­şı­yor gö­zü­kü­yor- ça­lı­şan­la­rın ne ka­da­rı ta­şe­ron fir­ma­la­ra iha­le edil­miş­tir -bun­la­rın hep­si ka­yıt­lar­da iş sa­hi­bi gö­zü­kü­yor- ve bun­lar ne ka­dar pa­ra alı­yor­lar?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, top­lu­mun bir acı ta­ra­fı­dır, ya­ra­sı­dır bu. Evi­ne ek­mek gö­tür­mek için ta­şe­ron şir­ket­ler­de her gün iş ara­yan yüz bin­ler­ce in­san var. Eğer, bu in­san­lar ay­da al­dı­ğı 350 mil­yon, eli­ne ge­çen pa­ra bu­gün­kü pa­ray­la 350 li­ra, 350 li­ray­la bu in­san­lar eğer ça­lı­şı­yor di­yor­sak, ben si­zin vic­da­nı­nı­za bı­ra­kı­yo­rum. Bu, top­lu­mun bir ger­çe­ği. He­le ba­zı iş­ler var ki, ebe, hem­şi­re, sağ­lık me­mu­ru, rönt­gen tek­nis­ye­ni; bun­lar bi­le iha­le edi­li­yor.

İ.SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Rönt­gen tek­nis­yen­le­ri­nin yüz­de 20'si kan­ser­den öl­dü.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Bu in­san­lar bi­le ta­şe­ron şir­ket­ler­de as­ga­ri üc­ret­le iha­le edi­li­yor ve bu pa­ray­la ça­lış­tı­rı­yor­lar. Tür­ki­ye'de eğer "350 li­ra­ya iş bul­du, ça­lı­şı­yor." Di­yor­sak, ben si­zin vic­dan­la­rı­nı­za bı­ra­kı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­min Sa­yın Ba­ka­nım de­di ki: "Türk iş­çi­le­ri de yurt dı­şın­da ça­lış­mı­yor mu?" Sa­yın Ba­ka­nım, Türk iş­çi­le­ri­nin yurt dı­şın­da han­gi ko­şul­lar­da na­sıl ça­lış­tı­ğı­nı he­pi­miz yıl­lar­dır çok iyi bi­li­yo­ruz.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Dok­tor­lar ça­lı­şı­yor…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Yurt dı­şın­da ça­lı­şan Türk iş­çi­le­ri­nin, on­la­rın Türk iş­çi­si­ne ih­ti­ya­cı ol­du­ğu için, ucuz is­tih­dam ya­rat­tı­ğı için yıl­lar yı­lı ça­lış­tır­dı­lar.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - NA­SA'da ça­lı­şan bi­lim ada­mı­mız var mı?

BAŞ­KAN - Sa­yın Bi­len… Sa­yın Bi­len…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Bı­ra­kın böy­le ucuz kah­ra­man­lık­la­rı. Ben gu­rur du­ya­rım dün­ya­nın her ta­ra­fın­da…

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin. Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - …bi­zim in­san­la­rı­mı­zın ça­lış­ma­sın­dan gu­rur du­ya­rım. Ama, ge­çen haf­ta "Tüm ço­cuk­la­rı­mı­za, tüm üni­ver­si­te­li ço­cuk­la­rı­mı­za li­san öğ­re­te­lim, dün­ya­nın her ta­ra­fı­na gön­de­re­lim." de­yin­ce "Ha­yır." de­di­niz.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - De­me­yiz, de­me­yiz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Kim gi­de­cek kim, li­san öğ­ret­me­di­ğin in­san­lar?

Ya­ni, çok, böy­le, azın­lı­ğı…

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Dı­şar­dan be­yin gö­çü…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Gu­rur du­ya­rım ben Be­ye­fen­di.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, eğer, bir ül­ke­de ulu­sal iş gü­cü­nü ve is­tih­da­mı, bu­nu bir ül­ke­nin te­mel so­ru­nu ola­rak gör­me­yip, sa­de­ce "On­lar na­sıl ol­sa bir ek­mek bul­du­lar, ka­de­ri­ne terk edil­miş, ne­re­de bu­lu­yor­sa bu­lu­yor." şek­lin­de böy­le bir po­li­ti­ka ol­ma­dı­ğı za­man, ya­rın bu top­lu­mun, ça­lı­şan­la­rın bu­gün yüz­de 30'u, iki se­ne son­ra yüz­de 50'si as­ga­ri üc­re­te ta­lim ede­cek. Ha, ge­lin, bu­ra­da özel sek­tö­rün… Siz ener­ji­yi, siz akar­ya­kı­tı dün­ya­da­ki fi­yat­la­rın çok üs­tün­de eğer Tür­ki­ye'de­ki özel sek­tö­re sa­tar­sa­nız, ha, bu in­san­la­ra çok kız­ma­yın. Ge­lin, ulu­sal is­tih­da­mı, ulu­sal me­se­le­le­ri ay­rı bir teş­vik ko­nu­su ya­pa­lım, ken­di in­sa­nı­mı­zı ko­ru­ya­lım.

Şim­di, yurt dı­şın­dan Tür­ki­ye'de iş alan mü­te­ah­hit­ler di­yor ki: "Ben şun­la­rı şun­la­rı ge­ti­ri­yo­rum." Bun­la­ra öde­di­ği… Hat­ta, tu­rizm sek­tö­rün­de, Tür­ki­ye'de­ki bir sü­rü otel, ya­ban­cı zin­cir­le­rin elin­de. Bu zin­cir­ler, bu otel­le­re iş­let­me­ci­lik ya­par­ken -ya­ni, kârdan pay alı­yor­lar ar­ka­daş­lar- "ben şu 5 ki­şi­yi ge­ti­ri­rim" di­yor, mec­bur ko­yu­yor. Türk tu­rizm­ci­si mec­bur olu­yor. "Bir ta­ne ge­nel mü­dür ge­ti­ri­rim" di­yor, 15 bin do­lar. Bir ta­ne şu­nu ge­ti­ri­rim, bir ta­ne şu­nu ge­ti­ri­rim… Bu şart­la ge­ti­ri­yor, bu şart­la­rı ko­yu­yor. Pe­ki, Tür­ki­ye'de bu işi ya­pa­bi­le­cek, Tür­ki­ye'de bu işin al­ter­na­ti­fi in­san­lar yok mu? Bun­lar da, ha, siz, eğer, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­ya, bu­ra­da, Türk in­sa­nı­na, Türk ça­lı­şa­nı­na, Tür­ki­ye'de iş­çi ça­lış­tı­ran in­sa­na, bel­li teş­vik­le­ri -dev­le­tin ce­bin­den de­mi­yo­rum- ya­ban­cı ye­ri­ne yer­li­yi, ya­ban­cı­ya yer­li­yi ter­cih et­ti­re­cek bel­li ay­rı­ca­lık­lar ge­tir­me­di­ği­niz sü­re­ce, Tür­ki­ye'de iş gü­cü­nü ko­ru­ya­maz­sı­nız ar­ka­daş­lar ge­rek tek­nik ele­man ge­rek­se di­ğer­le­rin­de. Eğer biz bu­nu yap­maz­sak, siz… Teş­vik Ka­nu­nu gel­di ar­ka­daş­lar, Teş­vik Ka­nu­nu.  Vic­da­nı­nı­za so­ru­yo­rum: Ya­sak sa­vı­cı bir Teş­vik Ka­nu­nu, üç beş il dı­şın­da -o da Ada­na'dan Os­ma­ni­ye'ye, An­tep'ten Adı­ya­man'a, De­niz­li'den Ay­dın'a, Uşak'a kay­dı- hiç ye­ni bir is­tih­dam ya­rat­ma­dı. Bu Teş­vik Ka­nu­nu, özel­lik­le Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'da is­tih­dam ya­ra­tıl­mak için­di. Bu­ra­da­ki ar­ka­daş­la­rım, ha­tır­lı­yo­rum, o gün, otuz al­tı il çık­tı­ğı gün, di­ğer il­ler teş­vik kap­sa­mı­na gir­me­di­ği için, bu­ra­da, san­ki ağ­lar hâle gel­di­ler. Ben de de­dim ki: "De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sa­kın üzül­me­yin. Çün­kü, si­zin ili­ni­ze bir şey ge­tir­me­ye­cek." So­ru­yo­rum, ilk otuz al­tı ile so­ru­yo­rum. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gün­ler­ce bu­ra­da teş­vik çık­tı di­ye bay­ram et­ti­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Ben, ay­nen söy­le­ye­yim Sa­yın Baş­ka­nım, ay­nen söy­lü­yo­rum: Es­ki­den ta­şe­ron şir­ket­le­re iha­le edi­len, ta­şe­ron şir­ket­ler­de ça­lış­tı­rı­lan­lar ka­yıt­lı sis­te­me geç­ti. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ca­nik­li, lüt­fen…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Za­ten bun­lar ça­lı­şı­yor­lar­dı. Ma­lat­ya ör­ne­ği­ni say­ma­yın, ba­kın, üç beş il de­dim. Ma­lat­ya, Uşak bel­ki, Os­ma­ni­ye, bel­ki Af­yon… Ya­ni, beş ili geç­mez ar­ka­daş­lar. Düz­ce…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Da­ha ne is­ti­yor­sun, ken­di ilin…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ha­yır… Me­se­le be­nim ilim de­ğil kar­de­şim. Me­se­le be­nim ilim de­ğil…

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Siz, eğer, bu­na, teş­vi­ke bir sos­yal olay ola­rak bak­mı­yor­sa­nız ve tüm il­le­rin kal­kın­ma­sı ola­rak bak­mı­yor­sa­nız, siz, Hakkâri'de eğer bir te­sis ya­pan in­sa­na, yıl­lar­ca is­ter­se­niz ver­gi al­ma­yın bu­ra­dan, teş­vik edin bun­la­rı; yir­mi beş se­ne ve­rin, otuz se­ne ve­rin, al­kış­la­ya­lım. Za­ten, bu­ra­da bir şey üret­mi­yo­ruz. Eğer, bir sos­yal ya­ra­yı ka­pa­ta­cak­sak, yir­mi beş se­ne ve­rin ar­ka­daş­lar. Ama, IMF'nin ta­li­ma­tıy­la, ma­ale­sef, ma­ale­sef…

Bu ver­di­ği­niz -ön­ce otuz al­tı ile, son­ra iş­te kırk do­kuz ile çık­tı- ne işe ya­ra­dı? Bu­ra­da iş­ve­re­ni si­gor­ta pri­miy­le teş­vik et­ti­niz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, eğer…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Evet…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Bu­yur Ha­lil Bey, bir şey mi söy­lü­yor­sun?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ban­ka­cı ola­rak…

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen…

Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen de­vam eder mi­si­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Doğ­ru mu söy­lü­yor­sun?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ge­le­ce­ğim, si­ze ce­vap ve­re­ce­ğim bi­raz son­ra, ama, mah­cup ede­ce­ğim si­zi.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, eğer, bu sis­tem­de Türk in­sa­nı­nı eğer üre­ti­me doğ­ru yö­nelt­mez­sek, ya­ban­cı­yı teş­vik eder hâle ge­ti­rir­sek sis­tem ken­di­li­ğin­den çö­ker.

Onun için, ben, bir kez da­ha bu ka­nu­nun göz­den ge­çi­ril­me­si­ni di­li­yo­rum. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

18'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 18- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Or­han Sür, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Sür.

CHP GRU­BU ADI­NA OR­HAN SÜR (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa­nın 18'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne Mec­li­si­miz, herhâlde, in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı bir uzun ça­lış­ma sa­ati­nin so­nun­da bir ya­sa­yı ka­bul et­me nok­ta­sı­na gel­di. Bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­ka­nı­mız da bu­ra­da, ben­ce, il­ginç bir ko­nuş­ma yap­tı. O ko­nuş­ma­nın ba­zı cüm­le­le­ri ger­çek­ten dik­ka­ti­mi çek­ti.

Ön­ce­lik­le, el­bet­te, 2002 se­çim­le­rin­den son­ra ik­ti­da­ra ge­len Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Hükûme­ti, kriz­den ye­ni çık­mış bir ül­ke ele al­dı ve onu yö­net­me­ye baş­la­dı ve çok do­ğal ola­rak, böy­le bü­yük bir kriz­de bir­çok iş ye­ri çok sa­yı­da in­sa­nı iş­ten çı­kar­mış­tı, on­lar­ca ban­ka ka­pan­mış­tı, bir­çok iş ye­ri ka­pan­mış­tı. Ye­ni bir şey üre­til­me­di, ye­ni fab­ri­ka­lar ku­rul­ma­dı, ama ta­ban ya­pan bir eko­no­mi, el­bet­te, ya­vaş ya­vaş yük­sel­me­ye baş­la­dı ve bu­nun so­nu­cun­da da o ka­pa­nan iş yer­le­ri ve­ya iş­çi­si­ni azal­tan iş yer­le­ri es­ki güç­le­ri­ne ula­şa­bil­mek için iş­çi­le­ri­ni ge­ri al­ma­ya baş­la­dı­lar. Bun­da Hükûme­tin bir kat­kı­sı yok­tu.

Şim­di, ra­kam­lar ve­ril­di. O ra­kam­la­rı, el­bet­te, her or­tam­da din­li­yo­ruz. İş­te, İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­mü­zün ver­di­ği ra­kam­lar… As­lın­da, onun da adı­nı ga­li­ba bi­raz de­ğiş­tir­mek ge­re­ke­cek "AKP is­ta­tis­tik ens­ti­tü­sü" de­mek la­zım. Çün­kü, işe ya­rar so­nuç­lar ve­re­bil­mek için, bir­kaç de­fa, böy­le, ra­kam­lar de­ğiş­ti­ri­li­yor o Ens­ti­tü­de. Ar­tık, ka­mu­oyun­da, ora­dan açık­la­nan ra­kam­la­ra pek gü­ven fa­lan da kal­ma­dı. Ya­ni…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ku­rum­la­rı yıp­rat­ma­yın.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Ku­rum­la­rı biz yıp­rat­mı­yo­ruz, ku­rum­la­rın içe­ri­ğiy­le, ku­rum­la­rın ça­lış­ma şek­liy­le uğ­ra­şa­rak, ik­ti­dar yıp­ra­tı­yor. Ya­ni,  bi­li­yo­ruz ki, iş­te, enf­las­yon üze­rin­de ver­dik­le­ri ra­kam­lar, iş­siz­lik üze­rin­de­ki ver­dik­le­ri ra­kam­lar çok çe­şit­li ku­rum­lar ta­ra­fın­dan za­ten ya­lan­la­nı­yor ve bu ra­kam­la­rın yan­lış­lık­la­rı da…

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Lüt­fen doğ­ru­yu söy­le­yin!

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Ha­yır, hiç onay­la­nan yok. Han­gi…

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­lar ta­ra­fın­dan onay­la­nı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­top­çu…

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Ha­yır… An­ka­ra Ti­ca­ret Oda­sı mı onay­lı­yor?

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Hay­ret bir şey!

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­top­çu, lüt­fen…

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - İs­tan­bul Ti­ca­ret Oda­sı mı? Han­gi, kim onay­lı­yor bu ra­kam­la­rı? Bu ra­kam­la­rı onay­la­yan yok, ama, kız­mak­ta hak­lı­sı­nız ta­bii, se­çi­me gi­di­yo­ruz; şim­di, bun­la­rı an­la­ta­ma­ya­cak­sı­nız in­san­la­ra. Ya­ni, bir olay var. Şim­di, si­ze gö­re her şey çok gü­zel, evet çok gü­zel; ama, çı­kı­yo­ruz so­ka­ğa, es­naf ba­ğı­rı­yor, iş­çi ba­ğı­rı­yor, köy­lü ba­ğı­rı­yor, me­mur ba­ğı­rı­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Si­ze ba­ğı­rı­yor!

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Pe­ki, bu ka­dar in­san ba­ğı­rı­yor da siz di­yor­su­nuz ki: "Her şey iyi." Pe­ki, bu in­san­lar ni­ye ba­ğı­rı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Şim­di, bi­ze ba­ğır­mı­yor­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Bi­ze ba­ğır­mı­yor­lar. Biz, o in­san­la­rın içi­ne çok ra­hat­ça gi­re­bi­li­yo­ruz. Biz, on­lar­la çok ra­hat ko­nu­şa­bi­li­yo­ruz, ama, on­lar o he­sa­bı si­ze so­ra­cak­lar. O ver­di­ği­niz söz­le­rin he­sa­bı­nı si­ze so­ra­cak­lar.

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Az kal­dı az…

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Ge­lin ba­ka­lım, di­ye­cek­ler, şu iş­siz­lik ne ol­du? Şu iş­siz­li­ğin ne ol­du­ğu­nu bi­ze bir an­la­tın.

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Az za­man kal­dı…

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Ya­ni, 10,3'ten 9,9'a in­miş 2006'da. Aca­ba bu­gün ne? Ger­çek­ten iş­siz­lik­le ya­şa­yan o aç ke­si­me so­ra­lım. Ya­ni o Fak-Fuk-Fon'un na­sıl ça­lış­tır­dı­ğı­nı­zı bi­li­yo­ruz. Bu ül­ke­de in­san­lar ger­çek­ten iş­siz de­ğil­ler­se, ger­çek­ten ek­mek pa­ra­la­rı­nı ka­za­na­bi­li­yor­lar­sa, tor­ba­lar do­lu­su, be­le­di­ye­le­ri­niz ni­ye yi­ye­cek se­pet­le­ri gön­de­ri­yor o fa­kir in­san­la­ra? Ya­ni, de­mek ki, in­san­la­rı­mı­za iş ola­na­ğı sağ­la­ya­ma­mış­sı­nız.

Şim­di, bun­lar işin bir ta­ra­fı. İkin­ci bir ta­ra­fı da­ha var. Şim­di, bu bir Hükûmet ta­sa­rı­sı, bir yıl ön­ce gö­rü­şü­len bir Hükûmet ta­sa­rı­sı. Hükûmet ta­sa­rı­sı na­sıl olu­şu­yor? El­bet­te bir mut­fak ça­lış­ma­sı var, cid­di bir ça­lış­ma ya­pı­lı­yor. Bü­rok­rat­lar ça­lı­şı­yor, so­nun­da Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na ge­li­yor, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da gö­rü­şü­lü­yor, bü­tün Ba­kan­lar bu­nun al­tı­na im­za atı­yor, Mec­li­se ha­va­le edi­li­yor ve Mec­lis­te­ki il­gi­li ko­mis­yon­lar­da in­ce­le­ni­yor, on­dan son­ra da Ge­nel Ku­ru­lu­mu­za ini­yor.

Şim­di, bü­tün bu aşa­ma­lar­da, Hükûme­ti­miz, bu iş­ler­le il­gi­li ör­güt­le­rin, bu iş­ler­de ça­lı­şan in­san­la­rı­mı­zın, mü­hen­dis­le­rin, mi­mar­la­rın oda­sı olan TMMOB'un hiç­bir gö­rü­şü­nü dik­ka­te al­ma­mış. O za­man da bil­dir­di­ler. Bu­nun yan­lış ol­du­ğu­nu, böy­le bir uy­gu­la­ma­nın yan­lış ol­du­ğu­nu TMMOB bil­dir­me­di mi? TMMOB el­bet­te ki, Hükûme­te, da­ha bu ya­sa­nın ha­zır­la­nı­şı aşa­ma­sın­da, böy­le bir dü­zen­le­me­nin TMMOB için yan­lış ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti, ama, bu­nu ha­zır­la­yan bü­rok­rat­la­ra gö­re yan­lış de­ğil­di, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da yan­lış de­ğil­di, ko­mis­yon­lar­da si­zin tem­sil­ci­le­ri­ni­ze gö­re yan­lış de­ğil­di. TMMOB'un tem­sil­ci­le­ri ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin tem­sil­ci­le­ri, uzun­ca bir sü­re bun­la­rın yan­lış ol­du­ğu­nu si­ze an­lat­ma­ya ça­lış­tı, ama an­la­ta­ma­dı; Mec­li­se bu şe­kil­de ge­tir­di­niz.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın da ra­hat­sız ol­ma­sı­na ge­rek yok. Bu ka­dar uzun­ca bir sü­re­de an­la­ta­ma­dı­ğı­mız bir şe­yi bu ka­dar kı­sa sü­re­de na­sıl an­la­dı­ğı­nı­za biz de şa­şır­dık as­lın­da, ama, an­la­dı­ğı­nız için te­şek­kür ede­riz, en azın­dan bir yan­lış­tan dö­nül­müş ol­du. Ya­ni, bu ül­ke­de ya­şa­yan yüz bin­ler­ce mü­hen­di­sin, iş­siz, ge­çin­me­ye ça­lış­tı­ğı, iş bu­la­ma­dı­ğı, iş ara­dı­ğı, as­ga­ri üc­ret­le ça­lış­ma­ya ra­zı ol­du­ğu bir or­tam­da, ya­ban­cı mü­hen­dis­le­re, mi­mar­la­ra, şe­hir plan­cı­la­rı­na bu şe­kil­de bir ça­lış­ma iz­ni ve­ril­me­si­nin yan­lış ol­du­ğu bir ger­çek­ti. Ya­ni, bu­ra­da bir­kaç gün ön­ce da­ha, on ye­di ta­ne üni­ver­si­te aç­tık. Ni­ye açı­yo­ruz bu üni­ver­si­te­le­ri? Genç­le­ri­mi­zi, ge­le­ce­ği­miz olan genç­le­ri­mi­zi eği­te­lim, on­la­ra mes­lek ve­re­lim, on­la­rın bir şey­ler üre­te­bil­me­si­ni sağ­la­ya­lım di­ye. Üni­ver­si­te­yi aç­mı­şız, ora­dan genç­le­ri­mi­zi me­zun et­mi­şiz, ama, o genç­le­ri­mi­zin ça­lı­şa­cak­la­rı alan­lar­da, bir ba­kı­yo­ruz ki, bir ya­sa ge­ti­ri­yor­su­nuz dok­tor­lar var, bir ya­sa ge­ti­ri­yor­su­nuz ya­ban­cı mü­hen­dis­ler var. Ee bi­zim ço­cuk­la­rı­mız da, iş­te 5 mil­yon ta­ne­si yurt dı­şın­da ça­lı­şı­yor... Böy­le bir man­tık ola­bi­lir mi? Ön­ce, biz, ken­di ül­ke­miz­de ken­di in­sa­nı­mı­zı ça­lış­tır­ma­ya, ken­di ül­ke­miz­de ken­di in­sa­nı­mı­zı is­tih­dam et­me­ye ça­lı­şa­ca­ğız. El­bet­te, Al­man­ya'ya bi­zim mil­yon­lar­ca in­sa­nı­mız git­miş­tir, ama Al­man­ya, bi­zim ka­ra ka­şı­mız ka­ra gö­zü­müz için bi­zi is­te­me­di ki; on­lar­da da iş­siz­lik so­ru­nu de­ğil, ça­lış­tı­ra­cak ele­man sı­kın­tı­sı var­dı; ge­lin, de­di­ler bi­ze; bi­ze des­tek olun, bi­zim eko­no­mi­miz aya­ğa kalk­sın, de­di­ler. Türk iş­çi­si, Türk mü­hen­di­si, Türk ço­cu­ğu git­ti, Al­man­ya'da, Fran­sa'da, Hol­lan­da'da, Bel­çi­ka'da ça­lış­tı, on­la­rın eko­no­mi­si­ni aya­ğa kal­dır­dı. On­lar ta­lep et­ti, biz ta­lep et­me­dik. Biz, ora­ya il­la gi­de­lim de­me­dik. On­lar ta­lep et­ti, bi­zim in­sa­nı­mız öy­le git­ti. Bu bir ger­çek. Ama, bi­zim şu an­da böy­le bir ta­le­bi­miz var mı? Ya­ni, bu ül­ke­de ye­te­ri ka­dar dok­tor yok mu? Bu ül­ke­de ye­te­ri ka­dar mü­hen­dis yok mu?

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Be­yin gö­çü ol­ma­lı Tür­ki­ye'ye.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Evet, be­yin gö­çü ol­ma­lı. Evet, ol­ma­lı, ama bu şe­kil­de ter­si­ne… Siz ter­si­ne çe­vi­ri­yor­su­nuz be­yin gö­çü­nü.

BAŞ­KAN - Sa­yın Sür, bir sa­ni­ye.

Sa­yın Bi­len, mu­ha­le­fe­ti ko­nuş­tur­ma­ya­lım mı? Böy­le bir hak­kı­mız var mı Sa­yın Bi­len?

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Ha­yır efen­dim, öy­le bir id­di­amız yok.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Her gün böy­le ya­pı­yor.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Bu­yu­run Sa­yın Sür.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Şim­di, bun­lar, el­bet­te bir hükûmet, bir dev­let… Bir hu­kuk dev­le­tin­de, o dev­le­tin sı­nır­la­rı için­de ça­lı­şan ya­ban­cı­la­rın han­gi ko­şul­lar­la ça­lı­şa­cak­la­rı­nı dü­zen­le­yen ya­sa­lar el­bet­te ol­ma­lı­dır. Ya­ni, böy­le bir ya­sa ni­ye var, ni­ye çı­ka­rı­lı­yor fa­lan id­di­asın­da de­ği­liz. Lüt­fen, yan­lış yo­rum­la­ma­yın. Çün­kü, siz bi­zim söy­le­di­ği­miz bir­çok söz­cü­ğü hep yan­lış yo­rum­lu­yor­su­nuz. Dün KEY he­sap­la­rı­nı bu­ra­da gö­rü­şü­yo­ruz. Da­ha düz­gün, va­tan­da­şın, hak sa­hi­bi­nin da­ha iyi hak­kı­nı ala­bil­me­si­ni sa­vun­du­ğu­muz za­man "Siz bu pa­ra­la­rın öden­me­si­ni is­te­mi­yor mu­su­nuz?" di­yor­su­nuz. Ya­ni, il­la olay­la­rı ters­ten gös­ter­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz.

Biz, bu­gün bu ya­sa­yı bu­ra­da eleş­ti­rir­ken, böy­le bir ya­sa çı­kar­ma­yın id­di­asın­da de­ği­liz. El­bet­te, bir hu­kuk dev­le­tin­de bu tip bir ya­sa­ya ge­rek­si­nim var­dır. El­bet­te, bir hu­kuk dev­le­tin­de, ben dev­le­tim di­yor­san ve hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü sa­vu­nu­yor­san, ya­ban­cı­la­rın da ça­lış­ma­la­rı­nın ku­ral­la­rı­nın ya­sa­lar­la be­lir­len­me­si la­zım. Bu­na kim­se iti­raz ede­mez. Ama, bu ya­sa­yı çı­ka­rır­ken ken­di in­sa­nı­nı mağ­dur edi­yor­san, ken­di va­tan­da­şı­nı mağ­dur edi­yor­san, ora­da bir yan­lış­lık var de­mek­tir. İş­te, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si söz­cü­le­ri­nin, bu ya­sa­nın 1'in­ci mad­de­sin­den iti­ba­ren bu kür­sü­ye çı­ka­rak bu­ra­da ifa­de et­me­ye ça­lış­tık­la­rı, bu­ra­da söy­le­me­ye ça­lış­tık­la­rı as­lın­da bu. El­bet­te bu ya­sa­yı çı­ka­ra­lım, ama ön­ce ken­di in­sa­nı­mı­zın hak­la­rı­nı sa­vu­na­lım. Ken­di in­sa­nı­mı­zın yet­me­di­ği yer­ler­de, el­bet­te dı­şa­rı­dan be­yin gö­çü al­ma­lı­yız, el­bet­te dı­şa­rı­dan bil­gi­mi­zi ge­liş­ti­re­cek, on­la­rın bil­gi bi­ri­kim­le­rin­den, tek­no­lo­ji­le­rin­den fay­da­lan­ma­lı­yız, ama ön­ce ken­di in­sa­nı­mı­zı ko­ru­ma­lı­yız di­ye dü­şü­nü­yo­ruz. Bi­zim bu­ra­da, bu kür­sü­de ifa­de et­me­ye ça­lış­tık­la­rı­mız bun­lar.

Öy­le­siy­le böy­le­siy­le, en azın­dan 13'ün­cü mad­de­nin ge­ri çe­kil­me­siy­le, 13'ün­cü mad­de­de bu de­ği­şik­li­ğin ya­pıl­ma­sıy­la, en azın­dan Tür­ki­ye Mi­mar­lar ve Mü­hen­dis­ler Oda­la­rı Bir­li­ği­nin ta­lep­le­ri doğ­rul­tu­sun­da bir ge­liş­me sağ­lan­dı. Bu­nun için de ben bu ge­liş­me­yi ve de­ği­şi­mi sağ­la­yan Mec­li­se te­şek­kür edi­yo­rum. İna­nı­yo­rum ki, Tür­ki­ye Mi­mar ve Mü­hen­dis Oda­la­rı Bir­li­ği de bu ko­nu­da ger­çek­ten te­şek­kür ede­cek­tir, ama ne hik­met­tir bil­mem, Hükûme­ti­niz dö­ne­min­de, ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de bu mü­hen­dis­ler­le bi­raz faz­la uğ­ra­şı­yor­su­nuz, bu mü­hen­dis­le­ri, ger­çek­ten, bi­raz, böy­le, san­ki oda­la­rı yok et­me­ye ça­lı­şır gi­bi bir ta­vır ser­gi­li­yor­su­nuz. Bi­li­yor­su­nuz, bun­dan bir sü­re ön­ce de Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Ya­sa­sı di­ye bir ya­sa ge­tir­miş­ti­niz. Ora­da da, ne­re­dey­se, mü­hen­dis­le­ri, mi­mar­la­rı bir sı­na­va so­kup on­dan son­ra mes­le­ki ye­ter­li­lik ve­re­cek­ti­niz, ama, be­re­ket, so­nun­da yi­ne ak­lı­se­lim ga­lip gel­di, on­dan da vaz­geç­ti­niz. İş­te, bu­ra­ya ge­li­yor, bu top bu­ra­dan dö­nü­yor, ge­ri gi­di­yor, ama, bu nok­ta­ya da gel­me­me­li. Ben­ce, bu tip ku­ru­luş­la­rın gö­rüş­le­ri alı­na­rak, ya­sa­lar ha­zır­la­nır­ken…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sür, bu­yu­run.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - …ta­sa­rı­lar, tek­lif­ler ha­zır­la­nır­ken, de­mok­ra­tik kit­le ör­güt­le­ri­nin, mes­lek oda­la­rı­nın, hal­kın da gö­rü­şü, ka­tı­lı­mı sağ­lan­ma­lı ve on­dan son­ra, bu­ra­da, bu tip tar­tış­ma­lar ol­ma­dan çok da­ha kı­sa sü­re­ler­de bu ya­sa­la­rın çı­ka­bi­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Ben, ya­sa­nın ulu­su­mu­za ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sür.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ha­luk Koç, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Koç. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; uzun bir me­sai sü­re­si so­nun­da, gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın son mad­de­sin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben ger­çek­ten üzün­tü­lü­yüm, bu­gün­kü ça­lış­ma dü­ze­ni ba­kı­mın­dan üzün­tü­lü­yüm. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler) Ni­ye üz­gün ol­du­ğu­mun bir ka­nı­tı da bu kah­ka­ha ses­le­ri herhâlde Sa­yın Baş­kan.

Ger­çek­ten, ya­sa­ma gö­re­vi ya­pan bu kut­sal ça­tı al­tın­da bir uz­laş­ma kül­tü­rü ya­ra­ta­ma­mış ol­ma­nın üzün­tü­sü için­de­yim. Ya­ni, bir ya­sa­ma dö­ne­mi­nin, bir par­la­men­ter ya­sa­ma dö­ne­mi­nin -tü­mü­nü söy­lü­yo­rum- son gün­le­ri­ni ya­şa­dı­ğı­mız şu sı­ra­lar­da da­ha hâlâ bir uz­laş­ma ze­mi­ni bu­la­ma­mak­tan üzün­tü­lü­yüm. Ne­dir üzün­tü­mün te­me­li? Bu­nu bel­ki biz­ler, grup baş­kan ve­kil­le­ri se­vi­ye­sin­de sağ­la­ya­bi­li­riz. Ya­ni, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi ön­ce­sin­de, bu uz­laş­ma kül­tü­rü­nün yer­leş­me­me­sin­den ve si­ya­si inat­tan do­ğan sı­kın­tı­lı bir sü­reç ya­şa­dık. Bu­ra­da gün­düz de söy­le­dim. Bir ke­re da­ha siz­ler­le, ik­ti­dar gü­cü­nün ba­şı­nı dön­dü­re­me­di­ği, sağ­du­yu­lu ik­ti­dar par­ti­si men­su­bu ar­ka­daş­la­rı­ma ses­len­mek is­ti­yo­rum; ik­ti­dar gü­cü­nün, he­nüz ba­şı­nı dön­dür­me­di­ği, sağ­du­yu­lu ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma ses­len­mek is­ti­yo­rum:

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz, gö­re­vi­ni ta­mam­la­mış bir Par­la­men­to­yuz. Mi­adı­nı dol­dur­muş bir Par­la­men­to­yuz. Son kul­lan­ma ta­ri­hi­miz bit­ti. Bu­na ken­di­miz ka­rar ver­dik. Ana­ya­sa'nın 102'nci mad­de­si­nin son fık­ra­sı da bu­nu hü­küm al­tı­na al­mış­tır. Bu du­rum­da Par­la­men­to­nun ka­pa­lı ol­ma­sı, ya­sa­ma gö­re­vi yap­ma­ma­sı di­ye bir şey söz ko­nu­su de­ğil­dir. Par­la­men­to, ye­ni­si se­çi­le­ne ka­dar gö­rev ya­pa­cak­tır. Ama, bu sü­re içe­ri­sin­de, acil du­rum­lar­da, ül­ke çı­ka­rı ba­kı­mın­dan öne­mi bu­lu­nan ya­sa ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si si­ya­si etik ku­ral­la­rı içe­ri­sin­de ön­ce­lik­le dü­şü­nül­me­li­dir.

Biz ne ya­pı­yo­ruz? Şim­di Ana­do­lu Ajan­sın­dan da bir ha­ber var­dı yu­ka­rı­da. İk­ti­dar par­ti­si tek ba­şı­na ka­rar alı­yor. Efen­dim, 4 Ha­zi­ra­na ka­dar, siz­le­ri bir lis­te be­lir­le­me­si ön­ce­sin­de -özür di­li­yo­rum, ya­nıl­dıy­sam özür di­li­yo­rum- bir lis­te be­lir­le­me­si ön­ce­sin­de siz­le­ri bu­ra­da -re­hin de­me­ye­ce­ğim ama- mev­cut tut­ma­nın bas­kı­sıy­la, ne var­sa önün­de, ya­sa­ma port­fö­yün­de, hep­si­ni, sa­bah 11.00 ak­şam 24.00, sa­bah 11.00 ak­şam 24.00… İl­gi­len­mi­yor­su­nuz, oku­mu­yor­su­nuz, de­ğer­len­dir­mi­yor­su­nuz ve ya­pıl­ma­sı ge­re­ken şuy­du: Ben yi­ne söy­lü­yo­rum: Hâlâ za­man var. Ka­lan kaç gü­nü­nüz var, kaç gü­nü­müz var? Acil olan­la­rı, ba­kın, elim­de: Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Has­ta Bes­len­me Ka­nu­nu, Sen­di­ka­lar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pan Ka­nun, Ulus­la­ra­ra­sı Ço­cuk Ka­çır­ma­nın Hu­ku­ki Veç­he­le­ri­ne Da­ir Ka­nun; da­ha son­ra, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun, Jeo­ter­mal Ener­ji Kay­nak­la­rı, Mi­ne­ral­li Su­lar, Si­gor­ta­cı­lık Ka­nun Ta­sa­rı­sı, İs­tan­bul 2000 Av­ru­pa Kül­tür Baş­ken­ti Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı; son de­re­ce teh­li­ke­li, millî de­ğer­le­rin bir­ta­kım eroz­yo­na açık tu­tul­ma­sı­nı sağ­la­ya­bi­le­cek olan Millî Ar­şiv Ka­nun Ta­sa­rı­sı, Ses ve Gaz Fi­şe­ği Ata­bi­len Si­lah­lar, Uyuş­maz­lık Mah­ke­me­si­nin Ku­ru­luş ve İş­le­yi­şi, Ata­türk Kül­tür, Dil ve Ta­rih Yük­sek Ku­ru­mu… Gi­di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu sağ­lık­lı bir sü­reç mi? Yap­ma­yın. Bu sağ­lık­lı bir sü­reç mi?

Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken şu: Uy­gar bir par­la­men­to, her ne ka­dar ik­ti­dar par­ti­si­nin mut­lak bir sa­yı­sal ço­ğun­lu­ğu ol­sa da, ana mu­ha­le­fet par­ti­si ve di­ğer mu­ha­le­fet par­ti­si­nin grup yö­ne­tim­le­riy­le bir ara­ya ge­lir. Da­ha ön­ce­ki yıl­lar­da, ya­sa­ma yıl­la­rı bi­ter­ken bu­nu yap­tık, bu­nu ya­pa­bil­dik, as­ga­ri öl­çü­de ya­pa­bil­dik. Bir da­yat­ma­dan uzak olur ik­ti­dar par­ti­si, der ki: "Kar­de­şim, port­fö­yü­müz­de şun­lar var. Ben, ik­ti­dar par­ti­si ola­rak, bun­la­rın için­den şu dört ta­ne­si­nin ön­ce­lik­le çık­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Ben ik­ti­da­rım. Bu be­nim si­ya­si ira­dem." Be­nim ona di­re­ne­cek bir si­ya­si tav­rım ola­maz. Ben de de­rim ki: "Ya, şu İmar Ban­ka­sı bo­no­ze­de­le­ri­nin de uğ­ra­dık­la­rı mağ­du­ri­ye­ti gi­de­re­cek ka­nun ta­sa­rı­sı­nı ön­ce­lik­le gö­rü­şe­lim. Mu­ha­le­fet par­ti­si ola­rak ben de bu­nu is­ti­yo­rum." Öte­ki par­ti de bir şey söy­ler, as­ga­ri müş­te­rek­te bu­lu­şu­lur, bu­gün­kü ya­sa­ma ko­me­di­si­ni ya­şa­ma­mış olu­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Koç, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Bu­gün­kü Par­la­men­to­da, sa­at 11.00'den -şu an­da sa­at 23.09- bu sa­ate ka­dar gör­dü­ğü­müz -o ke­li­me­yi kul­lan­ma­ya­ca­ğım, özür di­li­yo­rum de­min de kul­lan­dı­ğım için- şu ga­rip man­za­ra­yı ya­şa­ma­mış olu­ruz. Bu ko­nu gö­rü­şü­le­cek mi? 13'ün­cü mad­de dü­zel­til­me­si ko­nu­sun­da bir mu­ta­ba­kat var mı? Bu­nu gün­de­me ge­ti­ri­riz, tü­mü hak­kın­da ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız gö­rüş­le­ri­ni ifa­de eder, bu ya­sa­laş­mış olur, çı­kar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, zor bir şey söy­le­mi­yo­ruz, bir uyum­suz­luk ser­gi­le­mi­yo­ruz, ama lüt­fen da­yat­ma­cı ol­ma­yın. Gel­dik, gi­di­yo­ruz. Çok kö­tü bir si­ya­si iç­ti­hat bı­ra­kı­yor­su­nuz ik­ti­dar par­ti­si ola­rak. Bir uyuş­maz­lık kül­tü­rü­nü bu­ra­ya to­hum ola­rak bı­ra­kıp gi­de­cek­si­niz.

MUS­TA­FA CU­MUR (Trab­zon) - Aman ya Rab­bi!

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di bun­da si­nir­le­ne­cek ne var?

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Sen maç sey­re­di­yor­dun. Ara­da bir gel­din. Be­nim ko­nuş­ma­ma ta­nık olu­yor­sun. Bü­tün gün din­len­din. Sen hiç yok­tun ora­da. Şim­di gel­din, ahkâm ke­si­yor­sun. Pe­ki, bü­tün gün bu sı­ra­lar­da otu­ran ar­ka­daş­la­rın gü­na­hı yok mu? Se­nin yü­kü­nü ta­şı­dı­lar bu in­san­lar.

MUS­TA­FA CU­MUR (Trab­zon) - Ben bü­tün gün bu­ra­day­dım.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sağ­du­yu­lu bir ko­nuş­ma ya­pı­yo­rum, ba­zı dü­şün­ce­le­ri­mi pay­la­şı­yo­rum, bu­na bi­le laf at­ma ge­re­ği du­yu­yor­su­nuz. Lüt­fen… Lüt­fen… Çık ko­nuş kar­de­şim, gel bu­ra­ya ko­nuş, gel bu­ra­ya ko­nuş.

MUS­TA­FA CU­MUR (Trab­zon) - Kıy­me­ti yok onun.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - Gel bu­ra­ya ko­nuş, ye­rin­den ko­nuş­ma, gel ko­nuş. Bir de­ğer­len­dir­me ya­pı­yo­rum, ol­ma­sı ge­re­ke­ni söy­lü­yo­rum. Ken­di aya­ğı­na ni­ye kur­şun sı­kı­yor­sun, mah­cup edi­yor­sun ken­di­ni. Yan­lış bir şey söy­lü­yor­sam gel dü­zelt. Ol­ma­sı ge­re­ke­ni söy­lü­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Eyüp Fat­sa, Or­du Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Fat­sa. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan ta­sa­rı­nın son mad­de­sin­de, 18'in­ci mad­de­sin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le Ge­nel Ku­ru­lu ve Baş­kan­lık ma­ka­mı­nı say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma iz­niy­le ala­ka­lı ka­nu­nun bü­tün mad­de­le­rin­de ik­ti­dar ve mu­ha­le­fe­te men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız gö­rüş ve dü­şün­ce­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler. Her tür­lü gö­rüş ve dü­şün­ce say­gı­de­ğer­dir; ka­bul ede­riz, et­me­yiz, bu ay­rı bir şey. Ama, bu ka­nu­nun önem­li bir ka­nun ol­du­ğu­nu, biz böy­le bir ka­nu­nu çı­kar­tır­ken hiç­bir si­ya­si komp­lek­se de ka­pıl­ma­dı­ğı­mı­zı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Bu ge­rek­li bir ka­nun­dur, ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Bi­raz ön­ce de ifa­de et­tim Bu­nun sa­de­ce ül­ke­miz­de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­lar­la il­gi­li de­ğil bi­zim, yurt dı­şın­da hem eme­ğiy­le ça­lı­şan hem de mü­te­şeb­bis ola­rak 100 bi­nin üze­rin­de iş­ye­ri kur­muş va­tan­daş­la­rı­mı­zın da hak­la­rı­nı bir nok­ta­da te­mi­nat al­tı­na alan bir ka­nun ol­du­ğu­na sa­mi­mi inan­cı­mı bir ke­re da­ha pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun gö­rü­şü­lür­ken, gö­rü­şü­len mad­de ge­rek­çe­le­rin­den ha­re­ket­le ar­ka­daş­la­rı­mız fark­lı dü­şün­ce­ler or­ta­ya koy­du­lar. Za­man za­man bu kür­sü­de ol­ma­ma­sı ge­re­ken, ya­pıl­ma­ma­sı ge­re­ken, bu kür­sü­nün kut­si­ye­ti­ne uy­gun düş­me­yen ifa­de­ler kul­la­nıl­dı. Bun­lar ka­yıt­lar­da var. İle­ri­de eğer bu ka­nun­la il­gi­li, bi­ri­le­ri, ka­yıt­lar­da, tu­ta­nak­lar­da  ne var di­ye bak­tı­ğın­da, öy­le zan­ne­di­yo­rum ki, bu ifa­de­le­ri, bu üs­lu­bu hay­ret­le, bi­raz da üzü­le­rek oku­ya­cak­lar ve ger­çek­ten oku­yan­lar da üzü­le­cek­tir. Ben ay­rın­tı­la­rı­na gir­mek is­te­mi­yo­rum.

Ta­bii, bir di­ğer ko­nu da, Mec­li­sin ça­lış­ma sü­re­si­nin bit­ti­ği, gö­rev ve so­rum­lu­lu­ğu­nu ta­mam­la­dı­ğı gi­bi ifa­de­ler de kul­la­nıl­dı, ama bun­la­ra ka­tıl­ma­mız müm­kün de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ana­ya­sa'mı­zın 102'nci mad­de­si­nin son fık­ra­sın­da, eğer Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­mez­se derhâl se­çi­me gi­di­lir di­yor, derhâl Mec­lis fes­he­di­lir de­mi­yor, bir. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si derhâl se­çim ka­ra­rı­nı al­mış mı? Al­mış. Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu bu sü­reç­le il­gi­li tak­vi­mi yü­rür­lü­ğe koy­muş mu? Koy­muş. Sü­reç iş­li­yor mu? İş­li­yor. Öy­ley­se?.. Hâlâ üze­rin­de ya­sa­ma so­rum­lu­lu­ğu olan bir Mec­lis var ve gö­re­vi­nin ba­şın­da­dır. Bu ka­nun­lar ba­zı­la­rı için çok an­lam ifa­de et­mi­yor ola­bi­lir, ama, bi­raz ön­ce ba­zı­sı­nı Sa­yın Koç da ifa­de et­ti de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ulus­la­ra­ra­sı Ço­cuk Ka­çır­ma, Tür­ki­ye İmar Ban­ka­sı, "bo­no­ze­de­ler" di­ye bil­di­ği­miz ko­nu­lar, bir an ön­ce mil­le­ti­mi­zin ya­sa­laş­ma­sı­nı bek­le­di­ği ka­nun­lar. Yi­ne, Jeo­ter­mal Ener­ji Kay­nak­la­rı, Si­gor­ta­cı­lık Ka­nun Ta­sa­rı­sı ki, bun­lar hep bi­zim mu­ha­le­fet­le an­laş­tı­ğı­mız ko­nu­lar­dır, il­gi­li ar­ka­daş­la­rı­mız­la hep bun­la­rı gö­rüş­tük ve on­lar­la gö­rü­şe­rek bu­ra­ya ge­tir­dik. Bir an ön­ce bun­la­rın Mec­lis gün­de­mi­ne gel­me­si­ni ve bu ko­nu­da ken­di­le­ri­nin de kat­kı sağ­la­ya­ca­ğı­nı… Ar­ka­daş­la­rı­mın isim­le­ri­ni bu­ra­da tek tek sa­ya­bi­li­rim. Ya­ni, me­se­le ar­ka­daş­la­rı­mı­zı de­şif­re et­mek ve­ya siz hak­lısınız, biz hak­lı­yız me­se­le­si­ne çek­mek is­te­mi­yo­rum, ama, bun­lar ger­çek­ten Tür­ki­ye'nin bir an ön­ce gö­rüş­me­si ve ya­sa­laş­ma­sı­nı bek­le­di­ği önem­li ko­nu­lar­dır. Si­gor­ta­cı­lık Ka­nun Ta­sa­rı­sı, İs­tan­bul 2010… İs­tan­bul'un kül­tür baş­ken­ti ol­ma­sıy­la ala­ka­lı. Eleş­ti­ri­ler ola­bi­lir, on­la­rı da bu­ra­da be­ra­ber­ce de­ğer­len­di­ri­riz. Ne­ti­ce­de bu­gün 13'ün­cü mad­de­de ar­ka­daş­la­rı­mı­zın en­di­şe­le­ri ve iti­raz­la­rı var­dı, o çer­çe­ve­de ya­pı­lan dü­zen­le­me de bu­ra­da­dır. Ya­ni, ik­ti­dar fark­lı dü­şü­nü­yor, mu­ha­le­fet fark­lı dü­şü­nü­yor, bi­ri ül­ke­nin men­fa­ati­ni dü­şü­nü­yor, bi­ri de men­fa­ati­ni dü­şün­mü­yor gi­bi bir dü­şün­ce­den ha­re­ket et­mek, doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz, hem bir­bi­ri­mi­ze say­gı­sız­lık­tır hem de bu­ra­da mil­let­ve­kil­li­ği so­rum­lu­lu­ğu ta­şı­yan ar­ka­daş­la­rı­mı­za say­gı­sız­lık­tır. Bu­nu ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil.

"Efen­dim, bu Mec­lis ka­pa­nı­yor, 4 Ha­zi­ra­na ka­dar mil­let­ve­kil­le­ri­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ik­ti­dar gru­bu re­hin al­dı."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Son cüm­lem Sa­yın Baş­ka­nım, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, lüt­fen...

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Dün bu ko­nuy­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­mi ifa­de et­tim. Eğer si­ya­se­ti ben mer­kez­li ya­par­sak, ben var­sam si­ya­set var, ben yok­sam hiç­bir şey yok gi­bi sığ bir dü­şün­ce­den ha­re­ket eder­sek, bel­ki Sa­yın Koç'un ve di­ğer söz­cü ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu dü­şün­ce­le­ri­ne ka­tı­la­bi­li­riz. He­pi­miz si­ya­se­ti bu ül­ke için ya­pı­yo­ruz. Bel­ki tek tek hiç­bi­ri­mi­ze bu ül­ke­nin ih­ti­ya­cı ol­ma­ya­bi­lir, ama bu ya­sa­la­ra bu 73 mil­yon in­sa­nın ih­ti­ya­cı var­dır, Tür­ki­ye'nin ih­ti­ya­cı var­dır. Ken­di­mi­zi öne koy­mak su­re­tiy­le, ken­di çı­kar­la­rı­mız ve ken­di bek­len­ti­le­ri­miz doğ­rul­tu­sun­da bu­ra­da ha­re­ket et­me gi­bi bir lük­sü­müz yok. Her­kes mil­let­ve­ki­li an­dın­dan ve ye­mi­nin­den bah­se­di­yor. Mil­let­ve­ki­li ye­mi­ni­nin içe­ri­sin­de mil­let­ve­kil­le­ri­nin şah­si men­fa­at­le­ri ve bek­len­ti­le­ri yok­tur. Do­la­yı­sıy­la, bu dü­şün­ce­ler ne­re­den ge­lir­se gel­sin, han­gi grup­tan ge­lir­se gel­sin, mil­let­ve­ki­li so­rum­lu­lu­ğu ta­şı­yan ar­ka­daş­la­rı­mı­za hak­sız­lık­tır ve say­gı­sız­lık­tır. Bu­nu ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil­dir. Do­la­yı­sıy­la, bun­lar yıl­lar­ca er­te­len­miş ve öte­len­miş ka­nun­lar­dır. Önem­li­dir, her bi­ri­si­nin ül­ke­miz ve mil­le­ti­miz için ha­ya­ti önem­de de­ğe­ri var­dır. Bu Mec­lis, hâlâ gö­re­vi­nin ba­şın­da­dır ve do­la­yı­sıy­la, so­rum­lu­lu­ğu­nun ge­re­ği ola­rak, mil­le­tin ön­ce­li­ği olan ka­nun­la­rı çı­kar­ma nok­ta­sın­da da ka­rar­lı­dır.

Ben, çı­kan ya­sa­nın ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, bu ve­si­ley­le Baş­kan­lık ma­ka­mı­nı ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Fat­sa.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 23.18

 

 

YE­DİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 23.28

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 110'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Ye­din­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

5'in­ci sı­ra­da yer alan, Van Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kar­tal ve 10 Mil­let­ve­ki­li ile Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­lah Ve­li Sey­da ve 9 Mil­let­ve­ki­li­nin, Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­lif­le­ri ve İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

5.- Van Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kar­tal ve 10 Mil­let­ve­ki­li ile Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­lah Ve­li Sey­da ve 9 Mil­let­ve­ki­li­nin; Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­lif­le­ri ve İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1006, 2/1021) (S. Sa­yı­sı: 1417) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1417 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Meh­met Kar­tal, Van Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kar­tal. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır Sa­yın Kar­tal.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET KAR­TAL (Van) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ev­vel, dün Ulus'ta bir fa­cia ya­şan­dı, bir in­san­lık dı­şı kat­li­am oluş­tu. Bu­nu ya­pan­la­rı la­net­li­yo­rum, kı­nı­yo­rum, ayıp­lı­yo­rum. Gü­nah­sız in­san­la­rın can­la­rı­na kı­yan­la­rı tek­rar tek­rar la­net­li­yo­rum bu­ra­da.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, ka­nun tek­li­fim, sa­de­ce te­rör­den za­rar gö­ren yurt­taş­la­rı­mı­zın, ev­le­rin­den bark­la­rın­dan olup, gö­çe ta­bi olup terk et­mek zo­run­da ka­lan in­san­la­rın baş­vu­ru sü­re­le­ri­nin bir yıl da­ha uza­tıl­ma­sı hak­kın­da­dır. Bu, İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da oy bir­li­ğiy­le ka­bul edil­di.

Yal­nız, şu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Bu ka­nun­la il­gi­li İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da da göz­den ka­çan bir hu­su­su bir öner­gey­le ver­dim. Öner­ge hak­kın­da da tek­rar söz alıp ko­nuş­ma­ya­ca­ğım. Onu da şu­ra­da be­lirt­mek is­ti­yo­rum: Te­rör, ma­ale­sef, ül­ke­miz­de, 1984 Eruh bas­kı­nıy­la baş­la­dı. 1984 yı­lı, 85, 86 yı­lın­da za­rar gö­ren in­san­la­rın za­rar­la­rı­nı bu ya­sa kar­şı­la­mı­yor. Öner­ge­miz var­dır, o öner­ge üze­rin­de -tek­rar edi­yo­rum- gö­rüş­me yap­ma­ya­ca­ğım. Yal­nız, bu ka­nun­la bir­lik­te mağ­dur olan in­san­la­rı­mı­zın za­rar­la­rı­nı gi­der­mek için bir yıl­lık da­ha sü­re ta­nın­ma­sı­nı ve tek­li­fi­min ka­bul gör­me­si­ni di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kar­tal.

AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen Meh­met Ali Su­çin, Bat­man Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET ALİ SU­ÇİN (Bat­man) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1417 sı­ra sa­yı­lı Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­nı Ön­gö­ren Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

(x) 1417 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı tu­ta­na­ğa ek­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; te­rör ey­lem­le­ri ve­ya te­rör­le mü­ca­de­le kap­sa­mın­da yü­rü­tü­len fa­ali­yet­ler ne­de­niy­le za­ra­ra uğ­ra­yan ger­çek ki­şi­ler ile tü­zel ki­şi­le­rin mad­di za­rar­la­rı­nın sul­hen kar­şı­lan­ma­sı ama­cıy­la ha­zır­la­nan 5233 sa­yı­lı Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun 17/7/2004 ta­rih­li ve 25535 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­na­rak yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Bu Ka­nun kap­sa­mın­da 79 ili­miz­de 100 adet za­rar tes­pit ko­mis­yo­nu ku­ru­la­rak fa­ali­yet­le­ri­ne de­vam et­miş, bu­gü­ne ka­dar ko­mis­yon­la­ra ya­pı­lan top­lam baş­vu­ru sa­yı­sı 194.353'e ulaş­mış olup, bun­lar­dan 26.880 ade­di so­nuç­lan­dı­rıl­mış­tır. Baş­vu­ru sa­yı­sı ar­ta­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 5233 sa­yı­lı Ka­nun'un ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­sin­de ya­pı­lan dü­zen­le­mey­le, 19/7/1987 ta­ri­hiy­le bu Ka­nun'un yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih ara­sın­da mey­da­na ge­len olay­lar ne­de­niy­le uğ­ra­nı­lan za­rar­lar da kap­sa­ma alın­mış­tır. Baş­vu­ru­la­rın çok bü­yük bir ço­ğun­lu­ğu bu mad­de kap­sa­mın­da ya­pıl­mış­tır. Bu kap­sam­da ya­pı­lan baş­vu­ru­la­rın, baş­vu­ru ta­ri­hin­den iti­ba­ren iki yıl için­de so­nuç­lan­dı­rı­la­ca­ğı dü­zen­len­miş­tir. 2005 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 5442 sa­yı­lı Ka­nun'la, ye­ni­den, bir yıl­lık baş­vu­ru sü­re­si ta­nın­mış ve 2006 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 5562 sa­yı­lı Ka­nun'la, baş­vu­ru­la­rın so­nuç­lan­dı­rıl­ma sü­re­si bir yıl da­ha uza­tıl­mış ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na, so­nuç­lan­dı­rıl­ma sü­re­si­ni uzat­ma yet­ki­si ve­ril­miş­tir. Bu mad­de kap­sa­mın­da ya­pı­lan baş­vu­ru­lar, geç­miş­te ya­şa­nan olay­lar ne­de­niy­le uğ­ra­nı­lan za­rar­lar ile il­gi­li­dir. Baş­vu­ru­la­rın yo­ğun ol­du­ğu ba­zı il­le­ri­miz­de ka­das­tro ça­lış­ma­la­rı­nın ta­mam­lan­ma­mış ol­ma­sı ne­de­niy­le, bil­gi ve bel­ge te­mi­nin­de­ki güç­lük­ler, za­rar­la­rın tam ve doğ­ru şe­kil­de tes­pi­ti ama­cıy­la baş­vu­ru­la­rın ma­hal­lin­de ke­şif ve in­ce­le­me ge­rek­tir­me­si de göz önün­de bu­lun­du­rul­du­ğun­da, ko­mis­yon­la­rın yo­ğun ve ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rı sür­müş­tür.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün iti­ba­rıy­la, baş­vu­ru sü­re­le­ri so­na er­miş ol­ma­sı­na rağ­men, te­rör­den za­rar gö­ren va­tan­daş­la­rı­mı­zın bu­lun­du­ğu gö­rül­müş­tür. Tek­li­fin asıl ama­cı, bu va­tan­daş­la­rı­mı­zın baş­vu­ru yap­ma­la­rı­na imkân ta­nı­ya­rak mağ­du­ri­yet­le­ri­nin gi­de­ril­me­si­ni sağ­la­mak­tır. 5233 sa­yı­lı Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun kap­sa­mın­da, za­rar­la­rın sulh yo­luy­la kar­şı­lan­ma­sı için baş­vu­ran va­tan­daş sa­yı­sın­da cid­di ar­tış­lar ol­muş, baş­vu­ru­la­rın sa­yı­sı, Ha­zi­ran 2006 iti­ba­rıy­la 194 bin ci­va­rın­da iken Ağus­tos 2006 iti­ba­rıy­la 220 bin ve bu­gün 223 bi­ne ulaş­mış­tır. Baş­vu­ru­la­rın, da­ha çok, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­le­rin­de ve bu böl­ge­le­rin bel­li il­le­rin­de yo­ğun­laş­tı­ğı gö­rül­mek­te­dir. İl­ler sı­ra­la­ma­sın­da, Di­yar­ba­kır, Hakkâri, Şır­nak, Bin­göl ve Tun­ce­li ilk beş sı­ra­da gel­mek­te­dir. Bel­li il­ler­de ise ya hiç baş­vu­ru ol­ma­mış ya da ya­pı­lan baş­vu­ru­lar Ka­nun'da­ki öl­çüt­le­re uy­gun ol­ma­dı­ğı için red­de­dil­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, bel­li ko­mis­yon­la­rın iş yü­kün­de yo­ğun­luk ol­muş­tur. 100 olan ko­mis­yon sa­yı­sı bu­gün için 104'e ulaş­mış bu­lun­mak­ta­dır, an­cak, bu­na rağ­men, baş­vu­ru­la­rı tü­müy­le so­nuç­lan­dır­ma imkânı ol­ma­mış­tır. So­nuç­lan­dı­rı­lan dos­ya sa­yı­sı yüz­de 15 ci­va­rın­da­dır. Ka­nun tek­li­fi bu du­ru­mu dik­ka­te ala­rak ha­zır­lan­mış ve za­rar gö­ren va­tan­daş­la­rın baş­vu­ru sü­re­le­ri­ni uzat­ma­yı amaç­la­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 5233 sa­yı­lı Ka­nun'un çı­ka­rıl­ma­sıy­la Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si sü­re­cin­de olum­lu bir ge­liş­me­yi de ya­ka­la­mış bu­lun­mak­ta­yız. Bu da şu­dur ki, Ka­nun çık­tık­tan son­ra ye­ni bir iç baş­vu­ru yo­lu üre­til­di­ği için Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­nin yü­kün­de cid­di dü­şüş­ler ol­muş­tur ve bu du­rum Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan mem­nu­ni­yet­le kar­şı­lan­mış­tır. Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si, bu Ka­nun çık­tık­tan son­ra ya­pı­lan baş­vu­ru­la­rı iç baş­vu­ru yol­la­rı tü­ke­til­me­di­ği ge­rek­çe­siy­le red­det­miş­tir. Bu ne­den­le, bu Ka­nun ül­ke­miz açı­sın­dan bir tür dip­lo­ma­tik ba­şa­rı­dır. Ka­nun'un ak­sa­ma­dan yü­rü­tül­me­si için ge­re­ken­ler ya­pıl­ma­lı­dır. Baş­vu­ru sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı ve bu sü­re­nin bel­li ara­lık­lar­la Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun de­ne­ti­min­den ge­çi­ril­me­si olum­lu bir yön­tem­dir. Böy­le­ce, bir ta­raf­tan baş­vu­ru­la­rın tü­mü so­nuç­la­nır­ken, di­ğer ta­raf­tan Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun ya­pı­lan iş­lem­ler­le il­gi­li de­ne­tim yap­ma­sı­na yol açıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; baş­vu­ru­la­rın ça­buk so­nuç­lan­dı­rıl­ma­sı için ye­ni ko­mis­yon­lar ku­rul­ma­sı ko­nu­su dü­şü­nül­müş, an­cak, bun­dan vaz­ge­çil­miş­tir. Şu an­da ku­ru­lan ko­mis­yon­lar, va­li yar­dım­cı­sı­nın baş­kan­lı­ğın­da il­de­ki ba­kan­lık tem­sil­ci­le­rin­den oluş­mak­ta­dır. Ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rev­li­ler, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan hiz­met içi eği­ti­me ta­bi tu­tul­muş ve iş­le­yiş­le­rin­de­ki ve­rim­li­lik ar­tı­rıl­mış­tır. Ye­ni bil­gi­sa­yar ya­zı­lım­la­rı ge­liş­ti­ri­le­rek, ko­mis­yon­la­rın et­kin iş­le­yiş­le­ri­ne kat­kı sağ­lan­mış­tır. Ör­ne­ğin, ge­liş­ti­ri­len bir ya­zı­lım­la mü­ker­rer baş­vu­ru­la­rın önü­ne ge­çil­miş­tir. Bu ya­zı­lım sa­ye­sin­de, ko­mis­yon­lar da­ha işin ba­şın­day­ken, in­ce­le­me­ye geç­me­den ön­ce baş­vu­ru­la­rın elen­me­si müm­kün ol­muş­tur. Yi­ne, hak­sız ka­zanç te­min et­mek is­te­yen­le­rin yap­tık­la­rı baş­vu­ru­lar sap­ta­na­rak ayık­lan­ma­sı sağ­lan­mış­tır. Mev­cut ko­mis­yon­lar, Ka­nun'un yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den bu ya­na önem­li ge­liş­me­ler gös­ter­miş ve uz­man­laş­mış­lar­dır, ar­tık, baş­vu­ru­lar çok da­ha kı­sa sü­re­ler­de so­nuç­lan­dı­rı­la­bil­mek­te­dir. Ko­mis­yon­la­rın bu ba­şa­rı­sı Av­ru­pa'da da göz­len­miş, et­kin ve ve­rim­li iş­le­yiş­le­rin­den do­la­yı ko­mis­yon­lar­dan öv­güy­le söz edil­miş­tir.

Son ola­rak, tek­li­fe gö­re, ya­pı­lan baş­vu­ru­lar, baş­vu­ru ta­ri­hin­den iti­ba­ren iki yıl için­de so­nuç­lan­dı­rı­la­cak, bu sü­re­nin de bit­me­si ve baş­vu­ru­la­rın so­nuç­lan­dı­rıl­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de Ba­kan­lar Ku­ru­lu bu sü­re­yi her de­fa­sın­da bir yı­lı aş­ma­mak üze­re uza­ta­bi­le­cek­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­ma son ve­rir­ken, gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz ka­nun tek­li­fi­nin mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ve uğur­lu ol­ma­sı­nı di­ler, yü­ce he­ye­ti­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Su­çin.

Tü­mü üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ca­vit To­run.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Vaz­geç­tim.

BAŞ­KAN - Vaz­geç­ti, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ha­luk Koç, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Vaz­geç­tim.

BAŞ­KAN - Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TE­RÖR VE TE­RÖR­LE MÜ­CA­DE­LE­DEN DO­ĞAN ZA­RAR­LA­RIN KAR­ŞI­LAN­MA­SI

HAK­KIN­DA KA­NUN­DA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TEK­Lİ­Fİ

MAD­DE 1- 17/7/2004 ta­rih­li ve 5233 sa­yı­lı Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

GE­Çİ­Cİ MAD­DE 4- Bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren bir yıl için­de il­gi­li va­li­lik ve kay­ma­kam­lık­la­ra baş­vur­ma­la­rı ha­lin­de, 19/7/1987 ta­ri­hi ile bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih ara­sın­da iş­le­nen 3713 sa­yı­lı Te­rör­le Mü­ca­de­le Ka­nu­nu­nun 1 in­ci, 3 ün­cü ve 4 ün­cü mad­de­le­ri kap­sa­mı­na gi­ren ey­lem­ler ve­ya anı­lan ta­rih­ler ara­sın­da te­rör­le mü­ca­de­le kap­sa­mın­da yü­rü­tü­len fa­ali­yet­ler ne­de­niy­le za­rar gö­ren ger­çek ki­şi­ler ile özel hu­kuk tü­zel ki­şi­le­ri­nin mad­dî za­rar­la­rı hak­kın­da da bu Ka­nun hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

Bu mad­de­ye gö­re ya­pı­lan baş­vu­ru­lar, baş­vu­ru ta­ri­hin­den iti­ba­ren iki yıl için­de so­nuç­lan­dı­rı­lır. Bu sü­re­nin de bit­me­si ve baş­vu­ru­la­rın so­nuç­lan­dı­rı­la­ma­mış ol­ma­sı ha­lin­de, Ba­kan­lar Ku­ru­lu bu sü­re­yi her de­fa­sın­da bir yı­lı aş­ma­mak üze­re uza­ta­bi­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Meh­met Ke­si­moğ­lu, Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ke­si­moğ­lu.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (Kırk­la­re­li) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun'da de­ği­şik­lik ya­pan ka­nun tek­li­fi üze­rin­de gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, dün Baş­ken­ti­miz An­ka­ra'nın nü­fus yo­ğun­lu­ğu­nun en önem­li mer­kez­le­rin­den olan Ulus'ta Ana­far­ta­lar Çar­şı­sı'nda ger­çek­leş­ti­ri­len al­çak­ça sal­dı­rı­yı söz­le­ri­min ba­şın­da la­net­le kı­nı­yo­rum. Te­rör, ne­re­den ge­lir­se gel­sin, kim­den ge­lir­se gel­sin, na­sıl ge­lir­se gel­sin, in­san­lık su­çu­dur ve la­net­len­me­li­dir. Bu te­rör ey­le­mi ma­sum in­san­la­rı­mı­za yö­ne­lik­tir, ül­ke­mi­zin hu­zur ve gü­ven­li­ği­ni boz­ma­ya yö­ne­lik­tir. Bu sal­dı­rı­da ha­ya­tı­nı kay­be­den yurt­taş­la­rı­mı­zın ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı, ya­ra­la­nan yurt­taş­la­rı­mı­za acil şi­fa­lar di­li­yo­rum. Bu sal­dı­rı­ya en gü­zel, en ses­siz ce­va­bı, iş yer­le­ri­ne, ev­le­ri­ne Türk Bay­ra­ğı­nı asa­rak Ulus es­na­fı ve hal­kı­mız gös­ter­miş­tir. Bu ve­si­ley­le ken­di­le­ri­ne de şük­ran­la­rı­mı sun­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu al­çak­ça sal­dı­rı, te­rör ko­nu­sun­da ka­rar­lı bir ta­vır ser­gi­le­me­nin ne ka­dar  önem­li ol­du­ğu­nu bir kez da­ha ve ne ya­zık ki çok acı bir bi­çim­de gös­ter­miş­tir. Keş­ke, bu­nu açık­lık­la gör­mek ve an­la­mak için böy­le­si acı bir de­ne­yi ya­şa­mak zo­run­da kal­ma­mış ol­say­dık. Üs­te­lik, uz­man­lar ve yet­ki­li­ler olay­la­rın da­ha da kö­tü­ye gi­de­bi­le­ce­ği­ni, da­ha baş­ka kent­le­ri­mi­ze ben­zer sal­dı­rı­la­rın da ger­çek­leş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği­ni ifa­de et­mek­te­dir­ler. Te­rö­rü bi­tir­mek, et­ki­siz kıl­mak zo­run­lu­lu­ğu, şu an en önem­li gö­rev ola­rak kar­şı­mız­da dur­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, te­rör sal­dı­rı­la­rı yo­ğun­lu­ğu­nu ar­tı­rı­yor ve Baş­ken­ti­mi­zin gö­be­ği­ne ka­dar ge­li­yor. Do­ğu­da her gün as­ker­le­ri­miz şe­hit dü­şü­yor­sa, bu­nun bu hâle gel­me­sin­de, si­ya­si ik­ti­da­rın te­rör­le mü­ca­de­le­de ka­rar­lı ol­ma­yan ta­vır­la­rı­nın, te­rör­le mü­ca­de­le­ye ba­kı­şı­nın, mü­ca­de­le­de za­af ya­ra­tan uy­gu­la­ma­la­rı­nın da pa­yı var­dır.

Bun­la­rı, ko­nuş­mam­da ay­rın­tı­lı ola­rak de­ğer­len­dir­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım, ama, ön­ce, bu­gün gün­de­mi­miz­de bu­lu­nan ka­nun tek­li­fi­miz­le il­gi­li -be­nim de im­zam bu­lu­nan ka­nun tek­li­fi­miz­le il­gi­li- bil­gi­le­ri siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ka­nun tek­li­fi­miz, 19 Tem­muz 1987 ile 30 Ka­sım 2002 ta­rih­le­ri ara­sın­da ola­ğa­nüs­tü hâl ilan edi­len il­ler­de te­rör ey­lem­le­ri ve­ya te­rör­le mü­ca­de­le kap­sa­mın­da yü­rü­tü­len fa­ali­yet­ler ne­de­niy­le mad­di za­ra­ra uğ­ra­yan ki­şi­le­rin uğ­ra­dık­la­rı za­ra­rın taz­mi­ni için ta­nı­nan baş­vu­ru sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­nı ön­gö­rü­yor.

Bi­li­yor­su­nuz ki bu Ka­nun'u da­ha ön­ce de­ğiş­tir­miş ve baş­vu­ru sü­re­si­ni bir yıl uzat­mış­tık. Ge­çen yıl da baş­vu­ru, in­ce­le­me, ka­rar ve za­rar­la­rın taz­mi­ni sü­re­ci­nin uzun sür­me­si ve ön­gö­rü­len za­man di­li­mi içe­ri­sin­de bu sü­re­cin ta­mam­la­na­ma­ma­sı ne­de­niy­le baş­vu­ru­la­rın so­nuç­lan­dı­rıl­ma­sı sü­re­ci uza­tıl­mış­tır.

Bu­gü­ne ge­lin­di­ğin­de, baş­vu­ru sü­re­si dol­ma­sı­na rağ­men ya­pı­lan baş­vu­ru­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da, baş­vu­ru­la­rın ar­ta­rak sür­dü­ğü­nü, te­rör  ya da te­rör­le mü­ca­de­le­den za­rar gö­ren va­tan­daş­la­rı­mı­zın bir kıs­mı­nın hâlâ bu Ka­nun'dan ya­rar­la­na­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Si­zi ra­kam­la­ra boğ­ma­ya­ca­ğım; ama, ge­çen yıl so­nuç­lan­dır­ma sü­re­ci­ni uzat­tı­ğı­mız Ge­nel Ku­ru­lun ya­pıl­dı­ğı gün iti­ba­rıy­la 226.773 olan baş­vu­ru sa­yı­sı­nın, 2007 Mart so­nu iti­ba­rıy­la 269.759'a çık­tı­ğı­nı söy­le­mek du­ru­mun­da­yım de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ya­ni, sa­de­ce üç ay­da 42.986 baş­vu­ru ol­muş. Sa­de­ce üç ay­da yak­la­şık 43 bin baş­vu­ru olur­ken, ara­lık ayın­dan ön­ce­ki beş ay­da da 32 bin ki­şi za­rar­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı için baş­vu­ru­da bu­lun­muş­tur. Bu da bi­ze, baş­vu­ru­la­rın ar­ta­rak sür­dü­ğü­nü açık­ça gös­ter­mek­te­dir de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım.

Ay­rı­ca, bu kap­sam­da ya­pı­lan baş­vu­ru­la­rın, baş­vu­ru ta­ri­hin­den iti­ba­ren iki yıl içe­ri­sin­de so­nuç­lan­dı­rıl­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir. Ne ya­zık ki, ta­nı­nan sü­re­nin so­nun­da ay­nı sı­kın­tı­nın hâlâ sür­me ola­sı­lı­ğı bu­lun­mak­ta­dır. O ne­den­le, ka­nun tek­li­fi­miz, bu sü­re­nin de bit­me­si ve hâlâ so­nuç alı­na­ma­ma­sı hâlin­de Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun bu sü­re­yi her de­fa­sın­da bir yıl uza­ta­bil­me­si­ni ön­gör­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­miz­de te­rör ne­de­niy­le bü­yük acı­lar ya­şan­mış ve çok sa­yı­da yurt­ta­şı­mız cid­di za­rar­la­ra uğ­ra­mış­tır. Uğ­ra­dı­ğı­mız ma­ne­vi za­rar­la­rın gi­de­ril­me­si, va­tan­daş­la dev­let ara­sın­da gü­ve­nin tan­zi­miy­le müm­kün ola­cak­tır. Mad­di za­rar­la­rın va­tan­daş­la­rı­mı­zı ger­çek­ten ra­hat­la­ta­cak bir öl­çü­de kar­şı­lan­ma­sı, ma­ne­vi za­rar­la­rın da gi­de­ril­me­si­ne el­bet­te ki kat­kı su­na­cak­tır.

Ba­kın, bu­gün de­ği­şik­lik ön­gör­dü­ğü­müz Ya­sa'yı 2004 yı­lın­da bü­yük umut­lar­la çı­kar­dık. Böl­ge hal­kı­nın ya­ra­la­rı­nı bi­raz ol­sun sar­mak ve bah­set­ti­ği­miz gü­ve­ni te­sis et­mek için bir fır­sat ola­bi­lir­di; ama, bu Ya­sa o za­man pek çok ya­sa gi­bi Av­ru­pa Bir­li­ği is­te­di­ği için ik­ti­dar ta­ra­fın­dan apar to­par Mec­li­se ge­ti­ri­lip çı­ka­rıl­dı­ğı için bir sü­rü ek­sik ve yan­lış­lık­lar­la kar­şı­laş­tık. Hat­ta böl­ge hal­kı­nı ra­hat­lat­ma­sı­nı um­du­ğu­muz bu Ya­sa ço­ğu za­man sı­kın­tı ya­rat­tı. Hal­kın sa­hip ol­ma­sı müm­kün ol­ma­yan bel­ge­ler is­ten­di. Ka­das­tro ya­pıl­ma­yan yer­ler­de va­tan­daş­lar­dan ta­pu ka­yıt­la­rı, ölen bü­yük, kü­çük­baş hay­van­lar­la il­gi­li as­la bu­lu­na­ma­ya­cak bel­ge­ler is­ten­di. Baş­vu­ru­la­rın yüz­de 70'i bu ne­den­le ge­ri çev­ril­di. Ko­mis­yon­lar­da gö­rev­len­dir­me­ler­de cid­di sı­kın­tı­lar var­dı. İş­lem­le­rin so­nuç­lan­dı­rıl­ma­sı uza­dık­ça uza­dı. So­nuç­la­nan ve ka­bul edi­len baş­vu­ru­lar­da va­tan­da­şa öde­nen mik­tar onun za­ra­rı­nı kar­şı­la­mak­tan çok ama çok uzak kal­dı. Evet, za­rar gö­ren va­tan­daş­la­rı­mı­zın Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­ne baş­vu­ru­su dur­du, ama Ya­sa mağ­dur va­tan­daş­la­rı­mı­zın ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­mak­tan da çok uzak kal­dı.

Ya­sa'nın uy­gu­lan­ma­sın­da pek çok sı­kın­tı­lar ya­şan­dı de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Hem AKP'nin ya­sa yap­ma an­la­yı­şı -ki, bu ya­sa tek­li­fi­ni ka­çın­cı kez gö­rü­şü­yo­ruz- hem de ik­ti­da­rın te­rör ve te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da­ki tav­rı ne­de­niy­le pek çok ya­sa­da kar­şı­laş­tı­ğı­mız so­run­lar bun­lar.

Te­rör ve te­rör­le mü­ca­de­le­den do­ğan za­rar­la­rın kar­şı­lan­ma­sı ko­nu­sun­da ya­şa­dı­ğı­mız sı­kın­tı­lar bir ya­na, te­rör hâlâ ül­ke­mi­zin en cid­di so­run­la­rı ara­sın­da­dır. Bun­dan za­rar gö­ren va­tan­daş­la­rı­mı­zın za­rar­la­rı­nı kar­şı­la­ma­nın en önem­li ve esas yo­lu da te­rö­rü bi­tir­mek­tir de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

Ba­kı­nız, ül­ke­miz, te­rö­rün ye­ni­den tır­man­dı­ğı gün­ler ya­şı­yor. Geç­ti­ği­miz ay­lar­da te­rö­re üç gün içe­ri­sin­de 15 şe­hit ver­di­ği­miz gün­ler ya­şa­dık. İçin­de bu­lun­du­ğu­muz gün­ler­de de her gün bir­kaç as­ke­ri­mi­zin şe­hit edil­di­ği­ni te­le­viz­yon ve ga­ze­te ha­ber­le­rin­den iz­le­mek du­ru­mun­da kal­dık. He­men her gün baş­ka bir kent­te şe­hit ce­na­ze­le­ri top­ra­ğa ve­ri­lir hâle gel­di. Her gün as­ker­le­ri­mi­zin şe­hit edil­me­si geç­miş­te ya­şa­dı­ğı­mız acı gün­le­rin ge­ri gel­me­si sin­yal­le­ri­ni ve­re­rek tüm ka­mu­oyu­nu hu­zur­suz et­mek­te­dir.

Te­rör ül­ke­mi­zin en cid­di ve aci­len çö­zül­me­yi bek­le­yen so­run­la­rın­dan bi­ri ola­rak bu­gün de bir kez da­ha tüm vah­şe­tiy­le kar­şı­mı­za di­kil­di. Pe­ki, ne­den dört yıl, üç yıl de­ğil de bu­gün? Ül­ke­miz­de te­rö­rün geç­ti­ği­miz yıl­lar­da bü­yük öl­çü­de en­gel­le­ne­bil­miş ol­ma­sı bi­ze gös­ter­miş­tir ki, te­rör mü­ca­de­le edi­le­bi­len bir ol­gu­dur ve Tür­ki­ye te­rör­le mü­ca­de­le­de ba­şa­rı­ya ulaş­mış bir ül­ke­dir. Bu mü­ca­de­le için­se, si­ya­si ira­de ve ka­rar­lı­lık esas ol­muş­tur. Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı'nda ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­ler, bi­li­yor­su­nuz, da­ha ön­ce de gün­de­me gel­miş­ti. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak biz, mu­ha­le­fet par­ti­le­riy­le bir­lik­te, Mec­li­si, 2005 yı­lı­nın Ey­lül ayın­da ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya da­vet et­tik. Sa­yın Baş­ba­kan, son da­ki­ka plan­lan­mış bir Ka­ra­de­niz ge­zi­si­ne ka­tıl­dı. AKP'li ve­kil­le­ri de ço­ğun­luk sağ­lan­ma­sın di­ye Mec­li­se git­me­me­si ko­nu­sun­da uyar­dı­ğı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Ama, te­rör olay­la­rı­nın art­ma­sı üze­ri­ne, te­rör­le mü­ca­de­le eden ku­rum­la­rın da Hükûmet üze­rin­de­ki bas­kı­yı ar­tır­ma­sıy­la bir ya­sa ta­sa­rı­sı ha­zır­la­mak zo­run­lu hâle gel­di. Bu se­fer de yu­var­lak, fu­huş­tan hır­sız­lı­ğa ka­dar her şe­yi kap­sa­yan, Apo gi­bi te­rör ör­gü­tü ku­ru­cu­la­rı­na af­fın önü­nü aça­cak, hu­kuk­sal te­mel­le­ri za­yıf bir ha­zır­lık ya­pa­rak, tüm top­lu­mun tep­ki­si­ni çe­ke­cek bir ta­sa­rı or­ta­ya atıl­dı. "Gö­nül­süz ye­nen aş, ya ka­rın ağ­rı­tır ya baş." ör­ne­ği hem ül­ke­mi­zin bu ko­nu­da­ki so­run­la­rı­nı çöz­mek­ten uzak hem de ken­di baş­la­rı­nı ağ­rı­tan bir ta­sa­rı ol­du de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Di­yar­ba­kır'da, Şem­din­li'de ya­şa­nan­la­rı si­vil ita­at­siz­lik ola­rak ta­nım­la­yan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­si­moğ­lu, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım. Te­şek­kür edi­yo­rum.

…Apo'ya af­fın önü­nü aça­cak ya­sa ta­sa­rı­sı­nı ha­zır­la­yan AKP İk­ti­da­rı­nın te­rör­le mü­ca­de­le an­la­yı­şı­nı sor­gu­la­mak ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. "Na­maz­da gö­zü ol­ma­ya­nın ezan­da da ku­la­ğı ol­maz." di­ye bir söz var.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si…

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­rör­le mü­ca­de­le­de en önem­li me­se­le ni­yet­tir sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Alim Tunç. Te­rör­le de­mok­ra­si­yi kar­şı ka­rı­şı­ya ko­yan… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, otur­du­ğu­nuz yer­den laf at­mak ko­lay, bu­yu­run ge­lin, kür­sü­den, ge­lin o de­ğer­li fi­kir­le­ri­ni­zi biz­ler­le pay­la­şın, he­pi­miz ay­dın­lan­mış ola­lım.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - Laf at­ma, laf at­ma.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­çe­lik, lüt­fen…

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­rör­le de­mok­ra­si­yi kar­şı kar­şı­ya ko­yan, işi te­rör­le mü­ca­de­le­nin de­mok­ra­si­ye za­rar ve­ren bir ol­gu ol­du­ğu­nu ifa­de et­me­ye ka­dar var­dı­ran bir ik­ti­dar var kar­şı­mız­da. "Te­rö­rün ol­du­ğu yer­de de­mok­ra­si olur mu?" di­ye so­ru­yo­ruz ama ora­lı bi­le ol­mu­yor­lar, baş­ka yer­ler­de de­mok­ra­si ha­va­ri­si ke­si­li­yor­lar.

Or­ta Do­ğu'da ABD'nin ve böl­ge dev­let­le­ri­nin ya­ra­rı­na, an­cak ken­di ulu­sal çı­kar­la­rı­mı­za ay­kı­rı ve bun­la­ra za­rar ve­re­bi­le­cek dış po­li­ti­ka­la­rın iz­len­me­si de te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da he­pi­mi­zin çok iyi bil­di­ği so­nuç­la­ra var­mış­tır.

Hükûme­tin te­rör­le mü­ca­de­le­de za­af ya­ra­tan tu­tum­la­rı­nı en­di­şe içe­ri­sin­de iz­le­dik. Sa­yın Baş­ba­ka­nın "Te­rör­le mü­ca­de­le için ku­rum­la­ra yet­ki ver­dim." şek­lin­de­ki ta­lih­siz açık­la­ma­la­rı da hâlâ ha­fı­za­la­rı­mız­da­dır. Hükûme­tin ken­di­si­nin, İçiş­le­ri ve Ada­let Ba­kan­lık­la­rı­nın bu alan­da­ki so­rum­lu­lu­ğu­nu ku­rum­la­ra ha­va­le ede­rek fa­tu­ra­yı da on­la­ra ödet­me­ye ça­lış­ma­sı da ik­ti­da­rın ne ya­zık ki bu ko­nu­da na­sıl bir an­la­yı­şa sa­hip ol­du­ğu­nu göz­ler önü­ne ser­mek­te­dir.

Ni­te­kim, Da­nış­tay sal­dı­rı­sın­da Hükûme­tin tav­rı­nı gör­dük. Te­rö­re kar­şı mü­ca­de­le ka­rar­lı­lı­ğın­da olan bir Hükûmet, top­lum­da bü­yük bir tep­ki top­la­yan ve cum­hu­ri­yet ku­rum­la­rı­na bir sal­dı­rı­nın fa­ili­ni dört gün sor­gu­la­yıp hap­se gön­de­rir mi?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­si­moğ­lu, lüt­fen bu­yu­run.

MEH­MET S.KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Böy­le bir sal­dı­rı­nın şe­hi­di top­ra­ğa ve­ri­lir­ken, Sa­yın Baş­ba­kan gi­dip An­tal­ya'da açı­lış ya­par mı de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Hükûme­tin te­rör­le mü­ca­de­le­ye iliş­kin bu tu­tu­muy­la il­gi­li pek çok ör­nek var.

AB'ye uyum sağ­la­ya­ca­ğız di­ye­rek ya­sal ze­mi­nin tah­ri­ba­ta uğ­ra­dı­ğı­nı Sa­yın Baş­ba­kan ken­di ağ­zıy­la ga­ze­te­ci­le­re açık­la­mış ve "Te­rör­le mü­ca­de­le­de za­af oluş­tu." de­miş­tir.

Ba­kı­nız, bir ku­rum ku­rul­du, ABD-Tür­ki­ye-Irak ara­sın­da te­rör­le mü­ca­de­le­yi ko­or­di­ne et­mek için. Biz, ona, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak kar­şı çık­tık. "Bi­zi te­rör ör­gü­tüy­le ma­sa­ya otur­ta­cak­lar, bu­nu yap­maz­lar­sa bu ku­rum iş­lev­siz ka­la­cak." de­dik. Bu­nun çok bü­yük tep­ki ola­ca­ğı­nı an­la­yın­ca te­rör ör­gü­tüy­le ma­sa­ya otur­ta­ma­dı­lar, bu ku­rum iş­lev­siz kal­dı. Bu­nu, ku­ru­mun Tür­ki­ye tem­sil­ci­si olan Emek­li Or­ge­ne­ral Edip Ba­şer geç­ti­ği­miz gün­ler­de ken­di­si açık­la­dı ve tem­sil­ci­lik­ten ay­rı­la­ca­ğı­nı söy­le­di. Bu­nun üze­ri­ne apar to­par Sa­yın Ba­şer gö­re­vin­den alın­dı. Ön­ce­lik­le Sa­yın Edip Ba­şer'in bu şe­kil­de gö­rev­den alın­ma­sı hiç ya­kı­şık al­ma­mış­tır de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ko­nuy­la ne il­gi­si var?

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - İkin­ci ola­rak da, te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da so­mut adım at­mak­ta az ön­ce say­dı­ğım zor­luk­la­rı ya­şa­yan, za­af­lı bir ta­vır gös­te­ren Hükûme­tin çok yıl­dız­la­yıp, al­la­yıp pul­la­dı­ğı ku­ru­mun han­gi nok­ta­da ol­du­ğu­nu or­ta­ya koy­muş­tur.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­si­moğ­lu, lüt­fen…

MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

Bu tür ta­vır ve tu­tum­la­rı say­ma­ya, ne ya­zık ki, bu­ra­da sü­re­miz yet­mi­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, az ön­ce de be­lirt­ti­ğim gi­bi, te­rör­le mü­ca­de­le­den do­ğan za­rar­la­rın kar­şı­lan­ma­sı için, ge­rek­ti­ği gi­bi te­rör­le mü­ca­de­le için de ilk ola­rak pers­pek­ti­fin sağ­lam ol­ma­sı ve si­ya­si ka­rar­lı­lık ge­rek­mek­te­dir. Yap-boz oyu­nu­na dö­nen ya­sa­lar­la, biz, ne te­rör­le mü­ca­de­le ede­bi­lir ne de za­rar­la­rı­nı kar­şı­la­ya­bi­li­riz.

Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ke­si­moğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ça­lış­ma sü­re­si­nin bi­ti­mi­ne az bir sü­re kal­ma­sı ve ya­sa­nın da bi­ti­ri­le­me­ye­ce­ği an­la­şıl­dı­ğın­dan, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 24 Ma­yıs 2007 Per­şem­be gü­nü sa­at 11.00'de top­la­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 23.56