DÖNEM: 22 CİLT: 158 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
109’uncu Birleşim
22 Mayıs 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, vefat eden
Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'e Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
B) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'in vefatı
dolayısıyla saygı duruşu
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın,
17/7/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa İki Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin (2/702) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/460)
2.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bağlı Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/473) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/461)
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesi ile 1363, 1364, 1420 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler halinde
görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI. - TEŞEKKÜR, TEBRİK, TEMENNİ VE TAZİYELER
1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'in vefatı dolayısıyla taziye konuşmaları
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
4.- Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (2/461) (S. Sayısı: 970 ve 970'e 1 inci Ek)
5.- Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1195) (S. Sayısı:
1216)
VIII. - OYLAMALAR
1.- Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
IX. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki
bir doğumevi ve çocuk hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/21255)
* Ek cevap
2.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, hakkındaki
bir iddiaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın cevabı
(7/21496)
3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, geçici
personele ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın cevabı
(7/21500)
4.- Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Sabah
Grubuna TMSF tarafından el konulmasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/22007)
5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, zeytin
ve zeytinyağı üreticilerinin desteklenmesine,
- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik-Osmaneli'de
yapılan seralara,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/22114, 22116)
6.- Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, İncirlik
Üssünün kullanımına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi
GÖNÜL'ün cevabı (7/22119)
7.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
bakkal esnafının sorunlarına ve kapanan bakkallara ilişkin sorusu
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/22121)
8.- Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, tahsisli
bir Hazine arazisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın
cevabı (7/22151)
9.- Eskişehir Milletvekili M. Vedat YÜCESAN'ın,
borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin durumuna ilişkin sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/22155)
10.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın,
Tıp Bayramında eyleme katılan doktorlar hakkında açılan soruşturmalara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/22204)
11.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in,
Şanlıurfa'da enerji desteğinin gecikmeli ödendiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı
(7/22213)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.06'da açılarak iki oturum
yaptı.
Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, 19 Mayıs Atatürk'ü
Anma Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle, 19 Mayısın Kurtuluş Savaşı'mızın
başlangıcı, Samsun'un da savaşlarda tükenmiş bir ulusu yeniden diriltmek
üzere Atatürk'ün adım attığı ilk yer olmasının önemine ve gençliğe
verilen değere,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, 19 Mayıs Atatürk'ü
Anma Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle, 19 Mayısın, savaşlardan
bıkmış, umutları söndürülmüş bir ulusu yeniden ayağa kaldırmak için
Ulusal Kurtuluş Savaşı'na ve cumhuriyete giden yolun başlangıcı
olmasının önemine ve bugün cumhuriyetin içinde bulunduğu sıkıntılara,
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, sonuncusu İzmir'de
yapılan Cumhuriyet Mitingi nedeniyle mitinglerin düzenlenmesinin
sebep ve sonuçlarına,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'nin, konuşmasında, partisine ve Genel Başkanlarına
sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
Bazı milletvekillerine, belirtilen süre ve nedenlerle
izin,
Eskişehir Milletvekili Hasan Murat Mercan'a ödenek
ve yolluğunun,
Verilmesine ilişkin Başkanlık tezkereleri kabul
edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3'üncü sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı: 1337),
Kanun Tasarı ve Teklifleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu
ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın (1/1343, 1/1291) (S. Sayısı:
1414) görüşmelerine devam olunarak kabul edildi.
22 Mayıs 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşime 18.50'de son verildi.
Yılmaz Ateş |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Bayram Özçelik |
Harun Tüfekci |
|
Burdur
|
|
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No.: 147
II. - GELEN KÂĞITLAR
18 Mayıs 2007 Cuma
Rapor
1.-
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1349) (S. Sayısı:
1420) (Dağıtma tarihi: 18.5.2007) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Başbakan hakkındaki davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21138)
2.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, İstanbul-Gaziomanpaşa'daki
bir hastane inşaatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21335)
3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, makam
araçlarına ve şoförlerine ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/21770)
4.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kars'ta
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21827)
5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri'de
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21828)
6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kilis'te
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21829)
7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21830)
8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nevşehir'de
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21831)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize'de
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21832)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt'te
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21833)
11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21834)
12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak'ta
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21835)
13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21836)
14.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21837)
15.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batman'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21838)
16.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21839)
17.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bingöl'de
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21840)
18.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bayburt'ta
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21841)
19.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21842)
20.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bitlis'te
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21843)
21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce'de
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21844)
22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21845)
23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21846)
24.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21847)
25.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karabük'te
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21848)
26.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane'de
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21849)
27.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21850)
28.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21851)
29.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ağrı'da
BELDES'ten destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21852)
30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri'de
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21853)
31.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kars'ta
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21854)
32.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21855)
33.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kilis'te
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21856)
34.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize'de
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21857)
35.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nevşehir'de
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21858)
36.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt'te
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21859)
37.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21860)
38.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak'ta
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21861)
39.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce'de
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21862)
40.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21863)
41.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21864)
42.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane'de
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21865)
43.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karabük'te
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21866)
44.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bayburt'ta
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21867)
45.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bingöl'de
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21868)
46.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bitlis'te
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21869)
47.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21870)
48.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21871)
49.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21872)
50.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ağrı'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21873)
51.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21874)
52.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21875)
53.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21876)
54.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batman'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21877)
55.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın'da
KÖYDES'ten destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21878)
56.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Fındıklı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21879)
57.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Pazar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21880)
58.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Ardeşen
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21881)
59.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Hemşin
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21882)
60.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Çayeli
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21883)
61.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Çamlıhemşin
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21884)
62.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Güneysu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21885)
63.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-İyidere
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21886)
64.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Derepazarı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21887)
65.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Kalkandere
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21888)
66.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Domaniç
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21889)
67.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Tavşanlı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21890)
68.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Emet
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21891)
69.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-İkizdere
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21892)
70.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Çavdarhisar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21893)
71.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Hisarcık
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21894)
72.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Altıntaş
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21895)
73.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Aslanapa
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21896)
74.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Gediz
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21897)
75.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Dumlupınar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21898)
76.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Pazarlar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21899)
77.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Şaphane
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21900)
78.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Özvatan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21901)
79.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Simav
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21902)
80.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Sarıoğlan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21903)
81.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Felahiye
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21904)
82.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Bünyan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21905)
83.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Akkışla
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21906)
84.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Melikgazi
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21907)
85.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Pınarbaşı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21908)
86.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Tomarza
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21909)
87.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Sarız
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21910)
88.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Hacılar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21911)
89.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Talas
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21912)
90.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-İncesu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21913)
91.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Kocasinan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21914)
92.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Develi
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21915)
93.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Yeşilhisar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21916)
94.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Torul
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21917)
95.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Kürtün
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21918)
96.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Yahyalı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21919)
97.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Mudurnu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21920)
98.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Göynük
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21921)
99.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Kıbrıscık
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21922)
100.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Seben
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21923)
101.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Yeniçağa
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21924)
102.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Dörtdivan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21925)
103.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Mengen
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21926)
104.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Gerede
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21927)
105.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Bayramören
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21928)
106.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Yapraklı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21929)
107.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Ilgaz
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21930)
108.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Kurşunlu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21931)
109.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Korgun
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21932)
110.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Çerkeş
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21933)
111.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Atkaracalar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21934)
112.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Eldivan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21935)
113.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Orta
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21936)
114.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Kızılırmak
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21937)
115.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Şabanözü
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21938)
116.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Karakoçan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21939)
117.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Kovancılar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21940)
118.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Yığılca
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21941)
119.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Akçakoca
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21942)
120.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Cumayeri
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21943)
121.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Çilimli
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21944)
122.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Gölyaka
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21945)
123.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Gümüşova
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21946)
124.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Sivrice
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21947)
125.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Kaynaşlı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21948)
126.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Alacakaya
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21949)
127.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Maden
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21950)
128.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Arıcak
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21951)
129.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Palu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21952)
130.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Ilıca
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21953)
131.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Pasinler
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21954)
132.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Çat
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21955)
133.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Aşkale
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21956)
134.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Karayazı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21957)
135.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Tekman
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21958)
136.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Karaçoban
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21959)
137.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Hınıs
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21960)
138.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Keban
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21961)
139.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Ağın
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21962)
140.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-İspir
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21963)
141.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Baskil
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21964)
142.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Tortum
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21965)
143.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Horasan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21966)
144.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Narman
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21967)
145.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Şiran
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21968)
146.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Köprüköy
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21969)
147.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Köse
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21970)
148.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Kelkit
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21971)
149.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Şenkaya
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21972)
150.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Olur
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21973)
151.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Uzundere
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21974)
152.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Oltu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21975)
153.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Pazaryolu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21976)
154.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kilis
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21977)
155.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21978)
156.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bayburt
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21979)
157.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21980)
158.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21981)
159.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21982)
160.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Sakarya
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21983)
161.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21984)
162.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Nevşehir
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21985)
163.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kütahya
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21986)
164.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kayseri
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21987)
165.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21988)
166.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Gümüşhane
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21989)
167.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21990)
168.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21991)
169.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21992)
170.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21993)
171.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21994)
172.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21995)
173.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21996)
174.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21997)
175.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21998)
176.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Karabük
İlindeki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21999)
177.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
örtülü ödenek harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/22000)
178.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, TÜBİTAK'ın
desteklediği araştırma projelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/22001)
179.- Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Hatay'da
kamu araçlarının kullanımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22003)
180.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'in
Menderes İlçesinde köylülerden talep edilen ecrimisil bedellerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22004)
181.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
malvarlığını tümüyle bildirmediği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22005)
182.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
bir köşe yazısındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/22008)
183.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, nesli
tehlikede olan bir balık türüne ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22010)
184.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, yabancıların
taşınmaz edinmesine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/22011)
185.- Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, işkenceyi
önleme konusundaki protokolün onaylanmasına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/22012)
186.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Deniz BAYKAL'ın, bir konuşmasına TRT'de yer verilmemesine ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/22013)
187.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TRT'nin yayın formatına uymayan film ve dizilere ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/22014)
188.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TRT 1'de yayınlanan bir habere ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/22015)
189.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TRT 1'de yayınlanan bazı filmlerin yapımına ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/22016)
190.- Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin,
Erzincan'daki çiftçilerin sulama suyu sorununa ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/22017)
191.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, nesli
tehlikede olan bir balık türüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22018)
192.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, DSİ
XXI. Bölge Müdürlüğünün bir ruhsat talebine verdiği görüşe ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/22019)
193.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, bir
patent başvurusuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22020)
194.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın,
DSİ'ye bağlı sulama birliklerinin borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/22021)
195.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara'da
hizmet sözleşmesi sona eren halk otobüslerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22022)
196.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'da
bir yatılı ilköğretim okulundaki görme engelli öğrencilerin bazı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22023)
197.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Emniyet
Teşkilâtındaki kadrolaşma iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22024)
198.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Mobil
Elektronik Sistem Entegrasyonuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22025)
199.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, ruhsat
verilmeyen bir kum ve çakıl ocağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22026)
200.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara'da
yeşil halk otobüslerinin servisten kaldırılmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22027)
201.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Yeşil kod adlı şahsa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22028)
202.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, bir köyün
tarımsal sulama sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22029)
203.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, bir köyün
içinden geçen kanalın üzerinin kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22030)
204.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın,
Çankaya Belediyesinin sağlık harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22031)
205.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın,
Çankaya Belediyesinin katı atık merkezi kurmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22032)
206.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın,
Çankaya Belediyesi sınırları içindeki gecekondulara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22033)
207.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, özürlü
personel alımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22038)
208.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir köyün
yeni okul binası ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22039)
209.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
ders ücretlerinin izin kullanımında kesilmesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22040)
210.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, düzenleyici
işlem değişikliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22043)
211.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, İçeriçumra
Devlet ve Trafik Hastanesinin polikliniğe dönüştürülmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/22044)
212.- Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın,
trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Gaziantep Milletvekili
Ömer ABUŞOĞLU'na yapılan tıbbi müdahaleye ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22045)
213.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Sağlıkta
Dönüşüm Projesi saha koordinatörlerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22046)
214.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, nesli
tehlikede olan bir balık türüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22047)
215.- Antalya Milletvekili Atilla EMEK'in, kaçak
tohuma ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22048)
216.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
evrensel hizmet gelirine ve kullanımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22049)
217.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, oğluna
ait geminin rehin tutulmasına karşı girişimde bulunduğu iddiasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/22050)
218.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
KPSS'ye göre yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/22051)
219.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Fethiye-Gölhisar
karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22053)
No.: 148
21 Mayıs 2007 Pazartesi
Raporlar
1.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un;
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi; Erzurum Milletvekili Mustafa
Nuri Akbulut'un; 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanunun 4. Maddesinin 3. Fıkrasına Ek Yapılması
ve 15. Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu'nun; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar
ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz ve 10 Milletvekilinin
6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 34 Milletvekilinin; 6136 Sayılı Ateşli
Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılması ve Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İstanbul
Milletvekili Gülseren Topuz'un; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/936, 2/183, 2/576, 2/582, 2/612, 2/846)
(S. Sayısı: 1421) (Dağıtma tarihi: 21.5.2007) (GÜNDEME)
2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 3 Milletvekilinin;
Mera Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Bolu Milletvekili Mehmet Güner ve 2 Milletvekilinin;
Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Bursa
Milletvekilleri Mehmet Emin Tutan ve Zafer Hıdıroğlu'nun Mera Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (2/779, 2/791, 2/1014) (S. Sayısı: 1422) (Dağıtma tarihi:
21.5.2007) (GÜNDEME)
3.- Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları
(1/1287) (S. Sayısı: 1423) (Dağıtma tarihi: 21.5.2007) (GÜNDEME)
No.: 149
22 Mayıs 2007 Salı
Tasarı
1.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin
Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/1362) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığı geliş
tarihi: 18.5.2007)
Teklifler
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın;
İl Özel İdaresi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1028) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.5.2007)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaplan'ın; Su
Kullanıcı Birlikleri Kanunu Teklifi (2/1029) (Tarım, Orman ve Köyişleri;
Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.5.2007)
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun
Köy Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1030) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2007)
Raporlar
1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın;
388 Sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/999) (S. Sayısı: 1424) (Dağıtma tarihi: 22.5.2007) (GÜNDEME)
2.- Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan
Topaloğlu'nun; Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1018)
(S. Sayısı: 1425) (Dağıtma tarihi: 22.5.2007) (GÜNDEME)
3.- Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul
Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketince
Devlet İç Borçlanma Senedi Satışı Adı Altında Toplanan Tutarların
Ödenmesi ve Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin ve 27 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki Kanuna Bir
Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç ve 52 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Haluk Koç,
İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili Kemal Anadol
ile 122 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve
Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma
ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.
Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek
ile İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in; 5021 Sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni
Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis
Edilecek Bazı İşlemler Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1357, 2/334, 2/236, 2/509, 2/786) (S.
Sayısı: 1426) (Dağıtma tarihi: 22.5.2007) (GÜNDEME)
22 Mayıs 2007 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109'uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün
19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 1363, 1364, 1420 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
22/5/2007
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22.05.2007 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Eyüp
Fatsa
Ordu
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının; 321.
sırasında yer alan 1133 Sıra Sayılı, 367. sırasında yer alan 1250 Sıra
Sayılı, 44. sırasında yer alan 1037 Sıra Sayılı, 439. sırasında yer
alan 1418 Sıra Sayılı, 440. sırasında yer alan 1419 Sıra Sayılı, 337.
sırasında yer alan 1208 Sıra Sayılı, 416. sırasında yer alan 1364 Sıra
Sayılı, 441. sırasında yer alan 1420 Sıra Sayılı, 415. sırasında yer
alan 1363 Sıra Sayılı, 438. sırasında yer alan 1415 Sıra Sayılı, 417.
sırasında yer alan 1365 Sıra Sayılı, 45. sırasında yer alan 945 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin sırasıyla Gündemin; 10, 11,
21, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. sıralarına alınması;
Gelen Kağıtlar Listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 1425, 1424, 1426 ve 1422 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin 48 saat geçmeden bu kısmın sırasıyla;
8, 9, 22 ve 32. sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun; 22 Mayıs
2007 Salı günkü (bugün) birleşimde çalışmalarını saat 24.00'e kadar
devam ettirmesi ve bu birleşimde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmeyerek Kanun Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesi, 23,
24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31 Mayıs, 01, 02 ve 03 Haziran 2007 tarihlerinde
Genel Kurulun 11.00-24.00 saatleri arasında çalışması ve bu tarihlerdeki
birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek
Kanun Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesi;
1208, 1363, 1364 ve 1420
Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının İçtüzüğün 91. Maddesine göre Temel
Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması;
Önerilmiştir.
1208 sıra sayılı JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI VE
MİNERALLİ SULAR Kanun Teklifi
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM |
1 ila 15 inci Maddeler |
15 |
2. BÖLÜM |
16 ila 23 üncü Maddeler |
11 |
|
(Geçici 1 ila 3 üncü maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
26 |
1363 sıra sayılı MİLLİ ARŞİV Kanun Tasarısı |
|
|
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 29 uncu Maddeler |
29 |
2. BÖLÜM |
30 ila 41 inci Maddeler |
17 |
|
(Geçici 1 ila 5 inci maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
46 |
1364 sıra sayılı SİGORTACILIK Kanun Tasarısı
|
|
|
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 29 ncu Maddeler |
29 |
2. BÖLÜM |
30 ila 48 inci Maddeler |
29 |
|
(Geçici 15 + Geçici 1 ila 9 uncu |
|
|
maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
58 |
1420 sıra sayılı İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR |
|
|
BAŞKENTİ HAKKINDA Kanun Tasarısı |
|
|
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 11 inci Maddeler |
11 |
2. BÖLÜM |
12 ila 22 nci Maddeler |
13 |
|
(Geçici 1 ila 2 nci maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
24 |
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, vefat eden
Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'e Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Samsun Milletvekili Sayın İlyas Sezai Önder vefat etmiştir. Kendisine
Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Yüce heyetinizi merhumun
aziz hatırası önünde bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
B) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'in vefatı
dolayısıyla saygı duruşu
(Saygı duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
VI. - TEŞEKKÜR, TEBRİK, TEMENNİ VE TAZİYELER
1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'in vefatı dolayısıyla taziye konuşmaları
BAŞKAN - Bu konuda
söz talebi?
AK Parti Grup Başkanvekili
Sayın Eyüp Fatsa…
Buyurun Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi
Samsun Milletvekili Sayın İlyas Sezai Önder, yaklaşık dört buçuk seneden
beri Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında birlikte yasama
ve denetim faaliyetlerini yürüttüğümüz, birçok kanunun çıkartılmasında,
gerek komisyonlarda gerekse Genel Kuruldaki görüşmeleri sırasında,
saygın kişiliğiyle, demokrat yaklaşım ve tavırlarıyla örnek bir
şahsiyetti.
AK Parti Grubu olarak,
merhum Sezai Önder'i kaybetmiş olmanın üzüntüsünü, başta merhumun
ailesiyle, Samsunlu hemşehrilerimle ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarım ve parti grubuyla paylaştığımı;
merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve grubuna, sevenlerine
de başsağlığı dileklerimi bildirmek istiyorum. Allah rahmet eylesin
efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Fatsa.
Sayın Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Samsun Milletvekilimiz
İlyas Sezai Önder'in ani ve beklenmedik vefatıyla ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun duyduğu derin üzüntüyü dile getirmek istiyorum.
Aynı zamanda, bu acımızı paylaşan, biraz önce konuşan Sayın Grup
Başkan Vekili Eyüp Fatsa'ya, tüm iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerine,
bağımsız milletvekillerine, tüm yüce Meclise teşekkür ediyorum.
İlyas Sezai Önder,
Türkiye politikasında az rastlanan bir olgunluğa, deneyime, birikime
sahip bir arkadaşımızdı. Mütevazı kişiliğiyle, çalıştığı komisyonlarda
ve Genel Kurulda, hem partisini hem milleti layıkıyla temsil eden
bir arkadaşımızdı. Kederli ailesine ve tüm ulusumuza başsağlığı
diliyorum.
Ayrıca, bize bu hakkı
tanıdığı için Meclis Başkanımıza da teşekkür ediyorum. Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Anadol.
Buyurun Sayın Uzunkaya.
MUSA UZUNKAYA (Samsun)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de, bir Samsun Milletvekili
olarak, diğer arkadaşlarım adına da, şahsım adına da, İlyas Sezai Önder
Bey'i kaybetmiş olmanın ciddi üzüntüsünü burada sizlerle paylaşmak;
merhuma, aile yakınlarına, partili arkadaşlarına ve tüm Parlamentoya
başsağlığı dileklerini sizlerle beraber paylaşmak istiyorum.
Bu dört buçuk yıllık
Meclis beraberliğimizde, hakikaten, İlyas Bey, mütevazı kişiliğiyle,
saygın -halk deyimiyle oturaklı- kimliğiyle daima takdir toplamış
bir kardeşimizdi. Son zamanlarda düçar olduğu hastalıktan kurtulamayarak
aramızdan ayrılan kardeşimiz… Ki, bugün şu anda Samsun'da defin işlemleri
yapılmaktadır. Tüm sevenlerine, tekrar, sabır diliyor, sonsuz rahmetler
niyaz ediyor, bu vesileyle de, bize imkân tanıdığınız için teşekkürlerimi
arz ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Uzunkaya.
V. - ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 1363, 1364, 1420 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - AK Parti grup
önerisi lehinde söz isteyen Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın Üstün.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK Parti grup önerisi
lehinde söz aldım. Sözlerime başlamadan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ben de, gerçekten, bugün derin bir üzüntü içerisindeyim; çünkü, Samsun
Milletvekilimiz Sayın İlyas Sezai Önder'i yakından tanıyordum,
gerçekten beyefendi bir insandı. Kendisiyle çalışma fırsatı buldum.
Kişiliği oturmuş, olgun ve bizlere her zaman telkinde bulunan, yön
gösteren bir kişiydi. O bakımdan, öncelikle, kederli ailesine ve
Cumhuriyet Halk Partisi camiasına ve yüce Meclisimize başsağlığı
ve Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
Danışma Kurulu bugün toplanmış, ancak, ortak bir karara varamadığından
dolayı, AK Parti, Meclisin önümüzdeki günlerdeki gündemini belirlemek
üzere grup önerisi sunmuştur.
Bu grup önerisinde neler
var: Grup önerisinde öncelikle çalışma saatlerini öneriyoruz. Çalışma
saatleri: Bugün, 22 Mayıs 2007 Salı günü 15.00-24.00 ve sair günler
11.00-24.00 olmak üzere aralıksız 3 Haziran akşamına kadar çalışmayı
öneriyoruz yüce Meclise.
Yine, ele alacağımız
kanunlar, toplumumuzu yakından ilgilendiren, sosyal kesimleri
yakından ilgilendiren, Meclisimizce çıkarılması arzu edilen kanunlardır.
Bunlar, sırasıyla,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; yine, yıllardan
beri sorun olan, Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; yine, Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanun Tasarısı; ayrıca, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; yine, Doğalgaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi olmak üzere, sırasıyla, inşallah, bu kanun tasarılarını
görüşeceğiz.
Yine, İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre, bazı kanunların da temel kanun olarak görüşülmesini
teklif ediyoruz. Bunlar nelerdir: 1363 sıra sayılı Millî Arşiv Kanunu
Tasarısı'nı; yine, 1364 sıra sayılı Sigortacılık Kanunu Tasarısı'nı;
yine, 1420 sıra sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında
Kanun Tasarısı'nı ve yine, 1200 sıra sayılı Jeotermal Enerji Kaynakları
ve Mineralli Sular Kanunu Teklifi'ni de İç Tüzük'ümüzün 91'inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesini buradan teklif ediyoruz. Elbette,
dört buçuk yıl boyunca, günahı ile sevabı ile bu Meclis iktidarı ile
muhalefeti ile güzel işler yapmıştır. 22 Temmuzda, inşallah, yine
halkımızın önüne gideceğiz, seçim olacak, ama, bu arada fırsat varken,
elbette, insanımızın beklediği, toplumsal kesimlerin beklediği
kanunları da çıkarmak bu yüce Meclisin görevidir diyorum. Bunları
çıkarmak için, inşallah, 3 Haziran günü akşamına kadar çalışacağız.
Bu vesileyle, tekrar,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Üstün.
AK Parti grup önerisi
aleyhine söz isteyen Kemal Anadol, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Anadol.
(CHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, deneyimli
bir parlamenter olarak gerçekten büyük üzüntü içindeyim. Üzüntüm, demokrasimiz
adına bir üzüntü, milletvekilleri adına bir üzüntü; hiç ayrım gözetmeksizin
iktidar, muhalefet, bağımsız bütün milletvekilleri adına bir üzüntüdür.
Şimdi, milletvekillerinin kişilik hakkı son derece zedelenmektedir.
Saat 11.00 sabah, gece 24.00 çalışma saati. Ne zamana kadar devam ediyor
bu süre değerli arkadaşlarım? 3 Haziran akşamına kadar, 3 Haziran
saat 24.00'e kadar bu Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisine göre.
Bu ne demek biliyor
musunuz arkadaşlar? Şimdi bir soru sorayım veya ben bir öneride bulunayım:
Hızınızı alamadınız, 23 Nisan 1920'de, bu Meclis açıldığından bugüne
olmayan bir mesai öneriyorsunuz, yaptırıyorsunuz. 1475 sayılı İş
Kanunu'nda, ILO Sözleşmelerinde, tıbbi gerçeklerde bir itfaiye neferi,
bir denizaltıcı, bir pilot, en ağır koşullarda çalışan insanlar çalışma
saatleri, ulusal ve evrensel kurallar bir tarafa atılmış, afet zamanında
bile İş Kanunu'nun belirlemediği bir çalışma süresini bu Meclise
dayatıyorsunuz. Bir yandan eğilim belirlemesi yapıyorsunuz; sizin
deyiminizle, sizin dilinizle "temayül yoklaması" yapıyorsunuz,
bu milletvekillerinin yerine kim gelecek onu belirlemek istiyorsunuz,
bir yandan da temel yasaları bile getiriyorsunuz buraya. Ne zamana
kadar? 3 Haziran akşamına kadar.
Bu, milletvekillerine
yapılan en büyük hakarettir değerli arkadaşlarım. Madem bu kadar
hızlısınız, niye 4 Haziran günü çalıştırmıyorsunuz Meclisi? Niye
5-6-7-8 Haziran günü çalıştırmıyorsunuz? Çünkü, 4 Haziran günü listeler
belli olacak. Burada, o listelerde olmayan milletvekilleri salona
gelmeyecek belki korkusuyla yapıyorsunuz. Yani, "Milletvekilleri
limondur, suyunu 3 Haziran akşamına kadar, son saate kadar sıkalım,
son damlasını da alalım, ondan sonra, ertesi günü fırlatıp atalım."
anlayışıyla, milletvekillerine hakaret ediyorsunuz, onların kişiliğiyle
oynuyorsunuz.
Bana gülenler, laf
atanlar, ben sizi 5 Haziran günü göreceğim, bakayım ne yapacaksınız
o zaman? (CHP sıralarından alkışlar) Bakayım ne yapacaksınız, o zaman
da gülecek misiniz? O zaman da gülecek misiniz bakayım, göreceğim
sizi ben ve bu oyuna alet oluyorsunuz. Gülenler, bana laf atanlar, bu
çirkin oyuna alet oluyorlar. Lütfen, milletvekili olarak kişiliğimizi
koruyalım arkadaşlar. O zaman, çalıştırın 4'ünde, 5'inde bu Meclisi,
madem bu kadar heveslisiniz çalışmaya! Böyle şey olur mu arkadaşlar?
Gündüz 11.00, gece 12.00. Bu saatler içinde milletvekilini köle Isaura
yerine koyuyorsunuz. Beş senedir neredeydiniz? O temel yasaları
niye getirmediniz o zaman? Şimdi…
MUHARREM KARSLI (İstanbul)
- Beş senedir böyle çalışıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Efendim?
MUHARREM KARSLI (İstanbul)
- Beş senedir böyle çalışıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Beş senedir böyle çalışıyorsunuz… Tabii, sizin patronunuz da öyle
söylüyor. "Zaten bu milletvekilleri hiç çalışmıyor ki! Hani, arabaların arkasına
yazarlar ya 'o, şimdi asker', onlar da şimdi milletvekili." Bu
sözler, Recep Tayyip Erdoğan'a ait, bana ait değil. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Amerika gezisinde gazetecilere söyledi, "Onun
için" dedi, "yedek milletvekili önerdik, tepkiyle karşılandı."
Yani, sizleri atadığı yetmiyormuş gibi, bir de yedeğinizi atamak
istiyor. Yetmiyor yani! Sizi istediği gibi, böyle, amele gibi çalıştırmak,
zor koşullarda, selde, afette, savaş koşullarında çalıştırmak yetmiyor,
bir de yedek milletvekili olsaydı, yani, istediğimi cımbızla çekip,
yerine yedeğini koysaydım diyor. Bu kadar ilkel bir buyurma zevki,
ilkel bir dayatma… (AK Parti sıralarından gürültüler) Siz bağırın,
göreceğim sizi 5 Haziranda. Teker teker yüzlerinize bakıyorum,
fotoğraflarınızı çekiyorum, hepinize telefon edeceğim ayın 5'inde.
Hepinize telefon edeceğim ayın 5'inde. (CHP sıralarından alkışlar,
AK Parti sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, Anayasa'ya
aykırı bir iş yapıyoruz. Anayasa'nın 102'nci maddesi açık, "Cumhurbaşkanını
seçemeyen Meclis derhal seçime gider" diyor, derhal! İki ay sonra
demiyor, bir ay sonra demiyor, "derhal seçime gider" diyor.
Siz, derhal seçime gitmesi gereken bir Meclise Anayasa'yı değiştirtiriyorsunuz;
yasaları getiriyorsunuz, temel yasaları getiriyorsunuz… "Derhal
seçime gider…" Derhal seçime gitmek demek, ancak… Bizim Anayasa'mızda,
hükûmet kurma dışında, Meclisin feshi yok. Onun için "fesih"
sözcüğü geçmiyor. Ancak, bir savaş hâli olursa, Türkiye bir tecavüze
uğrarsa, Meclis o zaman toplanabilir olağanüstü biçimde. Derhal
seçime giden Meclis, Anayasa değişikliği yapamaz, bu yasa değişikliklerini
yapamaz. Sanıyorum, 23'üncü Dönem Parlamentosunda bu yaptığımız
değişikliklerin hukuki tartışması yapılacak, belki de bu yasalar
sizin parmaklarınızla çıkmasına rağmen kadük olacak, bilemiyorum.
23'üncü Dönem Parlamentosu buna karar verecek; ama, yaptığınız iş
değil arkadaşlar. Maç bitmiş, hakem düdüğü çalmış, zorla top oynatıyorsunuz
millete.
CAHİT CAN (Sinop) -
Uzatmaları oynatıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Uzatmaları kimin oynadığı 22 Temmuzda ortaya çıkacak. Kimin
uzatmaları oynadığı 22 Temmuzda ortaya çıkacak. (AK Parti sıralarından
gülüşmeler)
Gülmeye devam eden arkadaşlara
aynı tebessümü 5 Haziran günü de yakıştırmak istiyorum, ama aldanacağımı
da biliyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Evet, o millet kimi kazandıracağını
da 22 Temmuz günü sandıkta karar verecek, o zaman da kimin güleceğini
göreceksiniz.
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Anadol.
AK Parti grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili.
Sayın Oyan, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada, AKP Grubunun önerisi
aleyhinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Biraz önce değerli
arkadaşım Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, grubumuzun görüşlerini
dile getirdi.
Değerli arkadaşlarım,
bir kere, Meclisin çalışma teamülü açısından bakmamız lazım. Meclisin,
Anayasa'nın 102'nci maddesine göre Cumhurbaşkanını seçememiş bir
Meclisin derhal Türkiye Büyük Millet Meclisini yenileme zorunluluğu
var. Yani, bugün içinde bulunduğumuz süreç Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Cumhurbaşkanını seçemediği bir süreçtir. Cumhurbaşkanını seçememiş
bir Meclisin, böylesine sıra sepet bir yığın kanunu, üstelik bunların
bir bölümünü temel yasa olarak getirerek, bir bölümünü doğrudan
doğruya seçimi etkilemek üzere getirerek… Bakınız, Cumhurbaşkanlığı
seçimini yapamamış Meclis şimdi genel seçimleri etkilemek üzere
yasalar getiriyor. Böyle bir şey ne siyasi teamüle ne siyasi adaba
sığar, ne, tabii, insan haklarına sığar. Yani, yarından itibaren
11.00-24.00 arasında on üç saat her gün çalıştırmak. Ama, bakınız, sadece
siyasi teamül açısından bakarsanız, bu, savunulabilir bir durum
değildir. Temel yasa meselesi zaten savunulamaz bir durumdur, burada
bizim yasama haklarımızı elimizden alan meseledir. Ama, bunu sıkıştırılmış
bir takvimle, tekrar, Meclisin önüne getirip dayatmak, gerçekten yakışık
almayan bir durumdur.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, burada, seçimleri etkilemek üzere birtakım yasalar, tasarılar
getiriliyor. Konut edindirme yardımı bunlardan bir tanesi. Yani,
seçim meydanlarında çıkıp konuşmak için, yani milleti nasıl aldattığınızı
bir kez daha göstermek için, burada yeni bir yasa çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Birazdan, sıra gelirse, konut edindirme yardımında tekrar konuşacağım,
ama, size başka bir örnek vereyim. Bakınız, bu konut edindirme yardımı
meselesini yangından mal kaçırır gibi getirmeye çalışıyorsunuz.
Size bir soru sorayım. Bununla ilgili Plan ve Bütçeden çıkış tarihi
tam bir yıl öncesine gidiyor. Şimdi soruyorum: Bir yıl öncesinde
Plan ve Bütçeden çıkmış bir tasarı, tasfiye tasarısı, niçin bir yıldır
bekliyor ve şimdi seçime beş kala, üstelik de seçim kararı alındıktan
sonra geliyor? Bunun siyasi etikle bir ilgisi olabilir mi? Bunu soruyorum.
İki, bununla ilgili,
bu düzenlemeyle ilgili herhangi bir hak sahipleri envanteri çalışması
-bir yıldır hiç olmazsa- yapılmadan şimdi bunun getirilmiş olması,
tam da seçime beş kala ve tamamlanması mümkün olmayan bir envanter
düzenlemesi de ortadayken, meydanlarda "bakın, ey vatandaşlar;
biz, zorunlu tasarruftan sizi kurtardık, şimdi de geldik, işte konut
edindirme yardımını biz ödüyoruz" aldatmacasına başvurmak
için.
CAHİT CAN (Sinop) - Yalan
mı?
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Bakınız "yalan mı" diyor arkadaşım. Evet, doğru söylediğim.
"Yalan mı" diyor.
Bakın, zorunlu tasarrufla
ilgili size şu bilgiyi vereyim, onu anlarsınız: Zorunlu tasarrufta
toplam 11 katrilyon ödeme yapıldı. Bu yapılırken enflasyon artı yüzde
5 üzerinde yapıldı. Yani, zorunlu tasarrufta kamunun borçlanma faizlerine
ödeme yapılırken, enflasyon artı yüzde 5'le iki buçuk yılda çok önemli
finansman imkânını sağladınız; bir. İkincisi, yıllık nema ödemelerinden
kurtuldunuz, 11 katrilyon ödeyerek işi bitirdiniz. Oysa, normal süreç
devam etseydi, 11 katrilyon nema ödemesi zaten olacak, ama, hesapta
hâlâ 9 katrilyon olacaktı. Yani, siz, zorunlu tasarrufta hak sahiplerini
9 katrilyon bir zarara uğrattınız.
CAHİT CAN (Sinop) -
Suçlu biz mi olduk?
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Artık bunun adını burada söylemeyeyim.
Şimdi, bundan daha
katmerlisini konut edindirme yardımında yapacaksınız. Ama, bunu
burada, seçim sırasında, muhtaç vatandaşların…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Dua ediyorlar bize, dua ediyorlar…
OĞUZ OYAN (Devamla) -
…bir kısmı da yani "Gelsin para da nereden gelirse gelsin."
yapacaklar. Evet, ama, çünkü, bakın, millet ne diyor biliyor musunuz?
Millet sürekli olarak aldatıldığı için, oradan gelmesi gereken 4-5
milyar kişi başına bir ödenti yerine 500 milyon gelmesine bile
"şükür" diyecek noktaya getirilmiştir ve bu, sizin iktidarınız
tarafından yapılmıştır. Diğer iktidarların yaptığına siz de dâhil
oldunuz.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlarım -toparlıyorum- burada, seçime dönük, seçimi etkileyecek
yasama faaliyetleri yapılamaz, bu, siyasi etiğe aykırıdır. Sizin
göreviniz, bu Meclisin tek görevi 102'nci maddenin hükümlerini uygulamak,
derhal seçime gitmektir. Bu "derhal" aslında -burada çok
tartışıldı- 22 Temmuz değil, 24 Haziranı, yani, sizin ilk telaffuz
ettiğiniz tarihi gerektiriyordu, ama, bunu dahi yapmadınız, yapamadınız.
Dolayısıyla, burada,
hiç olmazsa bu kararı oylamayın. Biraz önce arkadaşım dedi
"Ben sizi 5 Haziranda görürüm." Evet, yani, ona da katılarak
söylüyorum: Hiç olmazsa, burada, bu gayrietik teşebbüse ortak olmayın,
burada bir sorumluluk taşımayın. Meclisin saygınlığını hep beraber
koruyalım.
İlginize teşekkür
ediyorum.
Grubum adına da buna
"hayır" oyu vereceğimizi söylemek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Oyan.
AK Parti grup önerisi
lehinde söz isteyen Eyüp Fatsa, Ordu Milletvekili.
Buyurun Sayın Fatsa.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; grup önerimizin lehinde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle, Başkanlık makamını ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
grup önerimiz içerik itibarıyla -biraz önce Sakarya Milletvekili
arkadaşım Sayın Ayhan Sefer Üstün de ifade etti- bugün 15.00'te başlayan
çalışma saatlerinin, bugünün bitiminde 24.00 olarak ve bundan sonra
gelen, 3 Haziranı da içine alacak şekildeki, bütün günler için
11.00-24.00 saatleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışması
ve bu çalışmada da öncelikli olarak görüşülmesi gereken kanun teklif
ve tasarılarının neler olması gerektiğiyle alakalı grubumuzun
vermiş olduğu grup önerisi üzerinde konuşuyorum.
Tabii, burada, muhalefete
mensup arkadaşlarımız konuştular. Ben, doğrusunu isterseniz, arkadaşlarımla
aynı kanaati paylaşmadığımı, hatta bazı ifadelerinden de üzüntü
duyduğumu söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
doğrudur, 22'nci Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bugüne
kadar alışılagelmiş olan kuralları, belki teamülleri, belki Meclisin
çalışma saatlerini de zorlayacak şekilde, zaman zaman günün önemli
bölümlerinde, zaman zaman hafta sonlarını da içine alacak şekilde,
bazen de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda milletvekili
arkadaşlarımızın üzerine güneş doğacak kadar uzun süreli çalışmalar
yaptığımız doğrudur, doğrudur ancak bir doğru daha vardır: Bizi bu
çalışmalara bu kadar yoğun bir şekilde iten, bu çalışmaları bu şekilde
yapma zarureti ortaya koyan gerekçeler de vardır.
Değerli arkadaşlar,
bugün, Türkiye'de, bütün sosyal kesimlerin ve siyasi partilerin hemen
hemen tamamına yakınının, herkesin kabul ettiği bir gerçek vardır:
Türkiye, hızlı bir değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma ve demokratikleşme
sürecine girmiştir. Dolayısıyla, yılların ihmali, Türkiye'nin öncelikli
olarak çıkmasını arzu ettiği yasal düzenlemeleri geçmiş Hükûmetlerin
ertelemesi, ötelemesi, zaman zaman da böyle sümen altına veya halı
altına süpürmesi suretiyle ertelenmiş, ötelenmiş taleplerini,
bu dönemde hassasiyetle ele almak suretiyle bir bir milletimizin
beklentisi doğrultusunda hayata geçirme gibi, şu Parlamentonun,
tarihî bir sorumluluğu ve yükümlülüğü de yerine getirdiğini bütün
arkadaşlarımızın kabul etmesi lazım.
Elbette ki, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin rutin çalışma saatleri salı, çarşamba,
perşembe günleri 15.00-19.00 arasıdır. Dolayısıyla, Başkanlığın sunuşları,
gündemle alakalı oylamalar ve diğer gündem dışı konuşmaları da
içine aldığımızda, süreye bakınca, bu dört saatlik çalışma saatinin,
günlük dört saatlik sürenin yarıdan fazlasının diğer rutin çalışmalara
gittiğini, dolayısıyla Meclisin yasama çalışmalarına zaman kalmadığını...
Ama, Türkiye'nin, girmiş olduğu süreç itibarıyla da daha fazla erteleyemeyeceği,
öncelikli, özellikli konuları, meseleleri ve çözüm bekleyen kanunları,
düzenleme yapılması gereken kanun teklif ve tasarılarına ihtiyacı
vardı. Bizim yapmak istediğimiz budur.
Hepimiz seçilmiş insanlarız.
Bu millete, milletin beklentisi doğrultusunda hizmet etmek, bu hizmetin
rahatlıkla yapılabilmesi için de bunun altyapısını, yasal altyapısını
oluşturma gibi bir milletvekilliği sorumluluğumuz vardır. Dolayısıyla,
eğer milletvekili arkadaşlarımız, yapmış olduğu bu yasama çalışmalarında
fazla mesai, fazla süre, uzun süreli çalışmalardan rahatsız olduklarını
ifade ederlerse, doğrusunu isterseniz, bu, milletvekilinin omzundaki
temsil iradesi ve yetkisiyle çok mütenasip olan bir düşünce değildir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 4 Haziranda da çalışalım, 4 Haziranda...
EYÜP FATSA (Devamla)
- Onu da söyleyeceğim Sayın Anadol.
Sayın Anadol, şimdi,
bizim Meclisin gündemine getirdiğimiz meselelerin hiçbirisi,
ama hiçbirisi seçime yönelik veya popülizme yönelik teklif ve tasarılar
değildir.
Sayın Özyürek, konut
edindirmeyle alakalı, KEY hesabı diye bilinen kanundan bahsetti,
tasarıdan bahsetti. Değerli arkadaşlar "niye şimdi getirdiniz?"
dedi veya zorunlu tasarruflarla ilgili bazı şeyler söyledi. Bakın,
AK Parti iktidar olduğunda kamuoyuyla beraber paylaştığı bir samimi
kanaati vardı ve bugün, o kanaatinin arkasındadır, o samimiyetin
arkasındadır: Devlet vatandaşına borçlu olmaz. Dolayısıyla, devlet
vatandaşından almış olduğu, avanslar, kredi veya tasarruf şeklinde
almış olduğu paraları -zaten, geçmişteki uygulamalara da baktık,
toplama gerekçelerine uygun olarak da harcanmamış, sadece hazinede
bunların karşılığı kıymetli kâğıtlar var ama para da yoktu- nerede
harcandığı, nasıl harcandığı, nereye yatırım yapıldığı da bilinmeyen
ama bir çırpıda yaklaşık 14,5 katrilyonu -Sayın Özyürek rakamı yanlış
ifade etti- yıllarca, işçisinden, memurundan kestiği ama akıbetinin
ne olduğunu kimsenin bilmediği, nerede harcandığı, hazinede de
bir kuruş karşılığı olmayan 14,5 katrilyonu hak sahiplerine biz
ödedik, KEY hesapları, konut edindirme yardımı diye.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Bugüne kadar neredeydiniz?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, geç kalmasının evet bir sebebi var, ama üzerinde
çok düşünülmesi gereken bir sebep var. Bu paralar kimden alındı? Ne
zaman alındı? Ne kadar alındı? Hak sahipleri kimdir? Sadece…
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Beş senede bulamadınız.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Biz, bunu bir sene önce gündeme getirdik, sadece bir sene önce bunu
gündeme getirdik. Bir seneden beri bu hak sahipleri kimdir, bunları
tespit etmeye çalıştık. Yani, devlet, vatandaşından parayı almış,
bir yerde harcamış, nerede harcadığı da belli değil. Bu paraları
kimden aldığının kaydı yok. Ne kadar aldığının kaydı yok. Hak sahiplerine
ne kadar borcu olduğu, ödemesi gereken paranın miktarının ne olduğu
bile bilinmiyor. Bu, bir devlet ciddiyeti değildir. Bu, bir hükûmet
ciddiyeti olamaz. Biz, geçmişlerin, geçmişteki iktidarların keyfî
olarak yapmış olduğu uygulamaları, kayıtları olmayan, tutanakları
olmayan, miktarının ne olduğu belli olmayan rakamları, yeniden,
bir sene içerisinde, gece gündüz ilgili kurumları ve sorumluları
çalıştırmak suretiyle ancak bir senede tespit edebildik.
Dolayısıyla, AK Partinin
tavrı burada tenkit edilecek tavır değil, bu hak sahipleri adına,
AK Partinin tavrı, teşekkür edilecek bir tavırdır, alkışlanacak
bir tavırdır. Kayıtlarını bile tutmaktan aciz olan siyasi iktidarlar
görmüştür bu ülke. Hesaplarını bile yapmaktan aciz olan siyasi iktidarlar
görmüştür ve bugün geldiğimiz noktada da şimdi, bunları yeniden,
böyle cilalamak suretiyle millete pazarlama gayretlerinin de
milletin dikkatinden kaçmadığını herkesin bilmesi lazım, herkesin
bilmesi lazım.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanını seçememiş bir Meclisten bahsedildi. Değerli arkadaşlar,
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. 1923 yılından beri Türkiye
Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanı seçiliyor, Cumhurbaşkanı
seçiliyor. 1982 Anayasası'yla 3 tane Cumhurbaşkanı seçildi. 3 tane
Cumhurbaşkanı seçildi ve 3 seçilen Sayın Cumhurbaşkanının üçüncü
turda almış olduğu oydan daha fazlasını Sayın Abdullah Gül aldı
ama geçerli kabul edilmedi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Beceriksizliğiniz…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Beceriksizlik! Beceriksizlik!
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- O, beceriksizliğinizi örtmez, cehaletinizi gizlemez!
EYÜP FATSA (Devamla)
- Burada, sorgulanması gereken parlamenter irade değil, parlamenter
iradeyi farklı mecralara kanalize edenlerin anlayışlarıdır, anlayışları.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Efendim, Cumhurbaşkanını
seçememiş Meclis, yasama çalışmalarını…
ATİLLA KART (Konya) -
Hâlâ orada mısın?
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Hâlâ daha orada mısınız siz ya? Cehaletinizi gizlemez o!
EYÜP FATSA (Devamla)
- "Cumhurbaşkanını seçememiş bir Meclis derhal erken seçime
gider", arkasından da "Meclis bütün yasama faaliyetlerini
askıya alır" diye ikinci hüküm yoktur. Erken seçime gittiği doğrudur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa,
lütfen toparlayınız.
Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Sayın Başkan, bitiriyorum.
Erken seçime, derhal
erken seçime gittiği doğrudur. Derhal erken seçim tarihi 22 Temmuzdur.
Yüksek Seçim Kurulunun en erken tarihte verdiği karardır. Dolayısıyla…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- O zaman Haziran boyu çalışalım! Haziranda çalışalım!
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Hâlâ, beş yıl geçti, takiyeye devam ediyorsunuz!
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bakın, bu Parlamento, mum ışığında İstiklal
Savaşını yürütmüş, gece gündüz, aç susuz çalışmış bir parlamentodur.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
Vatan, millet, Sakarya! İşinize gelince…
EYÜP FATSA (Devamla)
- Dolayısıyla, milletvekillerinin çalışıyor olmasının milletvekilleri
için bir angarya olmadığını herkesin bilmesi lazım. Milletvekili arkadaşlarımız da bu erdemlilik
içerisindedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Hadi canım sen de!
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 5'inde niye yok? 6'sında, 6 Haziranda…
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bakın, değerli arkadaşlar, lütfen…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 6 Haziranda niye çalışmıyorsunuz?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bakın, her sabah okulların önünde, biz, çocuklarımıza andımızı
okutuyoruz. En sonu şöyle bitiyor: "Varlığım Türk varlığına armağan
olsun." Türkiye Büyük Millet Meclisinde milli iradeyi temsil
etme noktasında sorumluluk almış milletvekilleri gece gündüz çalışmadan
rahatsızlık duyuyorsa…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 6 Haziranda niye çalışmıyoruz?
EYÜP FATSA (Devamla)
- …çocuklarının bile okuduğu anda
sadakat göstermekten uzak bir anlayıştır bu ki, bunu kabul etmemiz
mümkün değildir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 6 Haziranda niye çalışmıyoruz?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bunu şiddetle reddederiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 6 Haziran, 6 Haziran…
EYÜP FATSA (Devamla)
- Efendim, deniliyor ki "bazı arkadaşlarınız, bazılarınız olmayacaktır,
olacaktır."
Değerli arkadaşlar,
eğer siyasetin merkezine tek tek şahıslarımızı koyar "ben varsam
siyaset var, ben yoksam siyaset yoktur" gibi bir anlayışı hiçbir
milletvekili arkadaşıma yakıştıramam. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- O zaman çalıştır, 6'sını çalışmaya al!
EYÜP FATSA (Devamla)
- Hiçbir milletvekili arkadaşıma yakıştıramam. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Çünkü, tek tek şahıslarımızın ne olacağının Türkiye Cumhuriyeti'nin
ve Türk milletinin menfaatlerinin karşısında hiçbir önemi yoktur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- O zaman niye çalışmıyoruz?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Esas olan, Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaati neyi gerektiriyor…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Niye 3'ünde tatil ediyorsun?
EYÜP FATSA (Devamla)
- …Türk milletinin menfaati neyi gerektiriyor, buna bakmamız lazım.
Bizim yaptığımız da budur. Burada kanunları tek tek okuyamayacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Hayır, 3'ünde niye bitiyor? 4-5-6-7 Haziran…
EYÜP FATSA (Devamla)
- Ama, bilesiniz ki, bu 73 milyon insanın,
bütün sosyal kesimlerin bir an önce kanunlaşmasını, yasalaşmasını
beklemiş olduğu önemli kanunlardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bunların içerisinde, siyasi gerekçelerle veya seçim yatırımı
çağrıştıracak hiçbir kanun yoktur, hiçbir kanun yoktur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- 6 Haziranda çalışalım.
EYÜP FATSA (Devamla)
- 3 Hazirandan sonra, Sayın Anadol,
buradayım, ben Partimin Grup Başkan Vekiliyim. Buyurun getirin, istediğiniz
tarihe kadar çalışmaya hazırız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sen getir, niye ben getireyim?
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Teklifi getir.
EYÜP FATSA (Devamla)- İstediğiniz tarihe kadar çalışmaya
hazırız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Bırak, takiyeyi bırak, 100 kişiyi bulamazsınız.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Ama, şunu, müsaade edersen ben de şunu ifade etmek istiyorum:
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Göreceğiz, bir hafta var.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Siz, bizim grubumuzdaki arkadaşlarımızı zan altında bırakacak
ve arkadaşlarımızın hiçbirinin kabul etmeyeceği ifadeler kullandınız.
Bakın, siz bir siyasi partiyle seçim ittifakı yaptınız. Bizde bir
problem yok. Bu listeler açıklandığı zaman grubunuzdaki arkadaşlarınızın
beklentilerinin yüzde 50'si kaybolmuş olacak. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Siz de Saadet Partisiyle yaptınız.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bizim bir problemimiz yok, temmuzun başına kadar da burada çalışabiliriz,
hiçbir şey yok. Getirin grup önerisini, çalışmayan namerttir. (AK
Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Getir, sen getir,
sen.
BAYRAM ALİ MERAL (
EYÜP FATSA (Devamla) - Ben, grup önerimizle
alakalı, değerli arkadaşlar, bir hususu hemen düzeltmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, lütfen…
Teşekkür için açıyorum, buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - 1133 sıra sayılı
askerî iaşeyle alakalı iki ayrı kanun varmış; bunlardan biri 1323,
biri 1133. Silahlı kuvvetlerimizden gelen talep üzerine düzeltilsin
diye söylüyorum, Millî Savunmadan gelen talep üzerine. "1133 sayılı
Tasarı buraya yazılmış ama bizim için öncelikli olan 1323 sıra sayılı
Tasarıdır." dediler. Dolayısıyla, grup önerimizde bunun bu şekilde
düzeltilerek tutanaklara geçmesini talep ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Fatsa.
Sayın milletvekilleri,
öneride bir düzeltme vardır.
Öneriyi yeniden okutup
oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
22/5/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22.05.2007 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Eyüp
Fatsa
Ordu
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının; 374.
sırasında yer alan 1323 Sıra Sayılı, 367. sırasında yer alan 1250 Sıra
Sayılı, 44. sırasında yer alan 1037 Sıra Sayılı, 439. sırasında yer
alan 1418. Sıra Sayılı, 440. sırasında yer alan 1419 Sıra Sayılı, 337.
sırasında yer alan 1208 Sıra Sayılı, 416. sırasında yer alan 1364 Sıra
Sayılı, 441. sırasında yer alan 1420 Sıra Sayılı, 415. sırasında yer
alan 1363 Sıra Sayılı, 438. sırasında yer alan 1415 Sıra Sayılı, 417.
sırasında yer alan 1365 Sıra Sayılı, 45. sırasında yer alan 945 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin sırasıyla Gündemin; 10, 11,
21, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. sıralarına alınması;
Gelen Kağıtlar Listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 1423, 1424, 1426 ve 1422 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin 48 saat geçmeden bu kısmın sırasıyla;
8, 9, 22 ve 32. sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun; 22 Mayıs
2007 Salı günkü (bugün) birleşimde çalışmalarını saat 24.00'e kadar
devam ettirmesi ve bu birleşimde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmeyerek Kanun Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesi, 23,
24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31 Mayıs, 01, 02 ve 03 Haziran 2007 tarihlerinde
Genel Kurulun 11.00-24.00 saatleri arasında çalışması ve bu tarihlerdeki
birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek
Kanun Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesi;
1208, 1363, 1364 ve 1420
Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının İçtüzüğün 91. Maddesine göre Temel
Kanun olarak görüşülmesi ve bu bölümlerin ekteki cetveldeki şekliyle
olması;
Önerilmiştir.
1208 sıra sayılı JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI VE
MİNERALLİ SULAR Kanun Teklifi
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 15 inci Maddeler |
15 |
2. BÖLÜM |
16 ila 23 üncü Maddeler |
11 |
|
(Geçici 1 ila 3 üncü maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
26 |
1363 sıra sayılı MİLLİ ARŞİV Kanun Tasarısı |
|
|
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 29 uncu Maddeler |
29 |
2. BÖLÜM |
30 ila 41 inci Maddeler |
17 |
|
(Geçici 1 ila 5 inci maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
46 |
1364 sıra sayılı SİGORTACILIK Kanun Tasarısı
|
|
|
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 29 uncu Maddeler |
29 |
2. BÖLÜM |
30 ila 48 inci Maddeler |
29 |
|
(Geçici 15 + Geçici 1 ila 9 uncu |
|
|
maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
58 |
1420 sıra sayılı İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR |
|
|
BAŞKENTİ HAKKINDA Kanun Tasarısı |
|
|
|
|
BÖLÜMDEKİ |
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 11 inci Maddeler |
11 |
2. BÖLÜM |
12 ila 22 nci Maddeler |
13 |
|
(Geçici 1 ila 2 nci maddeler dahil) |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI: |
24 |
BAŞKAN - Düzeltilmiş
grup önerisini oylarınıza sunacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Karar yeter
sayısı arayacağım.
AK Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Sayın milletvekilleri,
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Beş dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
öneri kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine
göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın,
17/7/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa İki Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin (2/702) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/460)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
09.02.2006 tarihinde
Başkanlığınıza vermiş olduğum, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununa işçi emeklilerimizin aylıklarında intibak ile gerçekçi
bir iyileşme yapılması ve TÜFE farklarından doğan alacakların ödenmesi
için geçici iki madde ilave edilmesine ilişkin, kanun teklifim,
2/702 Esas No ile ilgili komisyona intikal etmiş olup, halen komisyonda
beklemektedir.
Kanun teklifinin sekiz
ayı aşan bir süreden bu yana komisyon gündeminde beklemesi karşısında,
"Tasarı ve Tekliflerin Esas Komisyonlara havale gününden itibaren
en geç kırkbeş gün içinde sonuçlandırılması gerekir" denilen
TBMM İç Tüzüğü'nün 37. maddesi gereği adı geçen kanun teklifimin,
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve talep ederim.
Harun
Akın
Zonguldak
BAŞKAN - Önerge üzerinde
önerge sahibi olarak söz isteyen
Harun Akın, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Akın.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HARUN AKIN (Zonguldak)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, sevgili ağabeyim Samsun Milletvekili
Sezai Önder'e Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine,
Samsun iline ve Cumhuriyet Halk Partisi ailesine başsağlığı diliyorum.
İşçi emeklilerimizin
aylıklarında intibak ile TÜFE farklarının ödenmesiyle ilgili vermiş
olduğum kanun teklifinin doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine alınmasıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün ülkemizde 4,5
milyon işçi emeklisi bulunmaktadır. Eli öpülesi insanlarımız,
emekli olabilmek için, hayatlarının en az yirmi beş yılını çalışarak
geçirmiş, ülkemizin gelişmesine, büyümesine katkı sağlamış, bin
bir sıkıntıyla ekonomik şartlarla boğuşarak vatana hayırlı evlatlar
yetiştirmek için canla başla çalışmışlardır. Nitekim bugün gelinen
noktada emeklilerimizin, bırakın geçimlerinin iyileştirilmesini,
kendilerine ödenmesi gereken hakları bile gasp edilmiş, mahkeme
kapılarında dolaşır hâle gelmişlerdir.
Bugün bir kanun düzenlemesiyle
ödenmesini istediğimiz TÜFE farkları hâlâ ödenmemiştir. Bunun yanında
maaşlarındaki noksan ödemeler yüzünden emekli vatandaşlarımız
bir kez daha mahkeme kapılarına yönelmiştir. Elimdeki tutanak da
bir mahkeme tutanağıdır.
Değerli arkadaşlar,
bugün ülkemizde açlık sınırı 630 yeni Türk lirasıdır. Peki, bir işçi
emeklimiz ne ücret almaktadır diye baktığımızda, 527 YTL'den başlayarak
1.478 YTL'ye kadar değişik oranlarda maaş almaktadırlar. İşçi emeklilerimizin
aylıklarında intibak ile gerçekçi bir iyileştirme yapılmadan ve
mevcut farklılıklar giderilmeden tek çatının oluşturulması yeni
bir kargaşa ve dağınıklığı ortaya koymuştur. 2000 öncesi dönemlerde
SSK'da iki ayrı gösterge tablosunun uygulanması ve 1987 sonrası intibakların
yapılmaması sonucu, emekli aylıkları düşük tutulmuştur. Emekli
aylıklarının hesaplanması yöntemi değiştikçe, bırakın farklı kurumlardaki
sigortalıları, SSK içinde farklı tarihlerde emekli olanlar arasında
bile bağlanan aylık miktarları açısından büyük adaletsizlikler ortaya
çıkmıştır. Çalışma hayatı boyunca aynı sürede, aynı miktarda prim
ödeyen, aynı yaşta emekli olan…
Sayın Başkan, çok uğultu
var içeride…
Sayın Başkanım, arkadaşları
pek emekliler ilgilendirmiyor herhâlde, seçim de yaklaştı...
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Siz konuşun, biz dinliyoruz.
HARUN AKIN (Devamla)
- Çalışma hayatı boyunca aynı sürede, aynı miktarda pirim ödeyen,
aynı yaşta emekli olan, fakat, emekli oldukları tarih birbirinden
farklı olduğu için, aylık hesaplama yöntemlerindeki değişiklik
sebebiyle, farklı olan emekli aylıklarının eşitlenmesi, yani, intibak
meselesinin bugüne kadar mutlaka halledilmesi gerekirdi.
Sayın Başkanım, ben,
biraz evvel bir şey söyledim, ama, herhâlde, siz de duymadınız.
BAŞKAN - Sayın Akın,
bir saniye.
Sayın milletvekilleri,
salonda büyük bir uğultu var, Sayın Hatibin konuşması anlaşılamamaktadır.
HARUN AKIN (Devamla)
- Uğultudan öte, zorlanıyorum Sayın Başkanım, konuşamıyorum yani.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Akın.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Biz dinliyoruz Sayın Başkan, Sayın Hatibi dinliyoruz.
HARUN AKIN (Devamla)
- Siz buraya gelin de aynı uğultuyla siz konuşursunuz o zaman.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Ben, sizi dinlemek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen, Genel Kurula hitap edelim.
HARUN AKIN (Devamla)
- 1950-1978 arası, son yıldaki prime esas kazançlar ortalaması yüzde
70 aylık bağlama oranıyla SSK emekli aylıkları belirlenirken
1978'de, kat sayı ve gösterge yöntemine geçilmiştir. 1982 yılına kadar,
prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın, aylık bağlama oranı herkes
için yüzde 70 olarak uygulanmıştır. 1982'de ise fazla prim ve yaş için
aylık bağlama oranının artırılması düzenlemesi getirilmiş, eski
emekliler için intibak yapılmadığından, 1982 öncesi emekliler ile
yeni emekliler arasında adaletsiz bir aylık farklılığı yaratılmıştır.
1987'de, kamuoyunda
süper emeklilik olarak bilinen yeni bir düzenleme getirilmiş, mevcut
gösterge tablosunun yanında üst gösterge tablosu ihdas edilmiş,
ikinci bir adaletsizlik ortaya konmuştur. 2000 yılında, aylık hesaplama
yöntemi yeniden değiştirilmiş, artık, iyice içinden çıkılmaz hâle
gelmiştir. Kısacası, emeklimizin aylığı, kendisinin dahi hesaplayamadığı
bir sistem içine maalesef itilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz kanun teklifimiz
gerçekten çok emek verilerek hazırlanmış bir kanun teklifidir. 2000
öncesi, sigortalıların aylıklarının hesaplanmasında kullanılan
son gösterge ve üst gösterge tablosunun derece ve kademeleri esas
alınarak ve ellişer aralıklarla yürütülen teknik bir sistemle intibaklar
yapılmış, tek bir tablo oluşturulmuştur. Ayrıca, SSK kurumunca ödenmemesi
nedeniyle, 2000 yılından beri ihtilaf konusu olan zam farklarının,
yani TÜFE farklarının ödenmesi amaçlanmıştır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın buyurun.
HARUN AKIN (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Bugün, bu kanun teklifimiz
AKP tarafından kabul edilirse, işçi emeklilerimizin tek bir gösterge
tablosuyla intibakları yapılmış olacak. Ayrıca, hak ettikleri
hâlde, söz konusu maddenin Kurumca farklı yorumlanması nedeniyle
emekli, dul ve yetimlerde ödenmeyen maaş zammı farklarının, kanuni
faizleriyle birlikte, hak sahiplerine ödenmesinin yolu açılacaktır.
Değerli arkadaşlar,
hepimiz biliyoruz ki, bankalar üzerinden 50 milyar dolar hortumlanmıştır
bu ülkede. 4,5 milyon işçi emeklimizin TÜFE farkları -ince bir ayrıntı, hesap yapmadım
ama- tahminimce 700-800 trilyon civarında olsa gerek. Bu durum AKP
Hükûmetinin ve siz değerli AKP milletvekillerinin içini acıtmıyor
mu diye sormak istiyorum. İntibak sorununu AKP Hükûmeti olarak çözmüyorsunuz.
TÜFE farkını hakkı olduğu hâlde ödemiyorsunuz. Maaşlarından gelen
noksan ödemeleri de en son yapmadınız, yine mahkeme kapılarını
emeklilere gösterdiniz. Ömrünün yarısını ülkesine katkı sağlamak,
ailesini geçindirebilmek için çalışan vatandaşlarımızı bu duruma
düşürmek size yakışıyor mu diye düşünüyorum.
Sevgili arkadaşlar,
TÜFE farkları 1 Haziranda zaman aşımına giriyor. O mahkeme, bu mahkeme
dediniz; işte, haftaya TÜFE farkları zaman aşımına giriyor. Bu tablo
AKP Hükûmetine yakışıyor mu, yazık değil mi bu insanlara diye sormak
istiyorum.
Seçim bölgelerinizde
-22 Temmuzda seçim ilan edildi, hep birlikte seçim bölgelerine gideceğiz-
dolaşırken sıkılmayacak mısınız diye düşünüyorum. İşçi emeklileriyle
karşılaşmayacak mısınız? Bu insanlarımızın, işçi emeklilerimizin
derneklerini ziyaret etmeyecek misiniz? Ne söyleyeceksiniz bu
insanlara çok merak ediyorum. Gelin, hep beraber, bu teklifi bugün
kabul edelim, emekli vatandaşlarımızın maaşlarındaki en büyük sorunu
ortadan kaldıralım, hakları olan TÜFE farklarını ödeyelim. 1 Haziran
2007…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen… Teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
HARUN AKIN (Devamla)
- 1 Haziran 2007 çok geç olacaktır, TÜFE zaman aşımına uğrayacaktır.
Ayrıca da biraz evvel söylediğim gibi, 22 Temmuza da çok az kaldı.
İşçi emeklisi, memur
emeklisi, esnaf ve çiftçi emeklisinin toplam sayısı 8 milyon civarındadır;
aileleriyle birlikte 20 milyon insanımızı temsil ediyorlar. Daha
önceleri hep birlikte yaşadık, emeklilerimiz, kendilerini ciddiye
almayan, dikkate almayanları sandığa gömdü. Bugün, emeğin başkenti
Zonguldak'ın, aynı zamanda, emekli sayısıyla Türkiye'nin birçok
ilinden önde olan Zonguldak Milletvekili olarak, ayrıca bir işçi çocuğu
olarak sizlere sesleniyorum: Emekliyi dikkate almayan, sorunlarını
paylaşamayan, emeklinin sofrasındakini, ekmeğini düşünemeyenlerden,
emekli, hesap soracaktır.
Son söz olarak, bugün
görüştüğümüz bu önergemize "hayır" oyu vereceğinizi düşünmek
bile istemiyorum. Hepinizin destekleriyle bu teklifimizi kabul
edelim, emeklilerimizin yüzünü güldürelim diyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Akın.
Önerge üzerinde, bir
milletvekili adına, İzzet Çetin, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Samsun Milletvekilimiz,
değerli arkadaşımız, ağabeyimiz Sezai Önder'i kaybetmenin derin
üzüntüsü içindeyiz. Milletvekilimize Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine
ve Cumhuriyet Halk Partisine, yüce Meclisimize başsağlığı dileklerimi
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Atatürk "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine
karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide
muktedirken bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi
duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur."
diyor.
Değerli arkadaşlarım,
dört buçuk yılı geride bıraktık. Bu zorlama inkıtalar olmamış olsa,
bugün Meclis çalışmayacak idi. Dört buçuk yılı aşkın, beş yıla yaklaşan
çalışmalarımız içerisinde ülkemizin sorunlarına, toplumsal kesimlerimizin
sorunlarına ve beklentilerine yönelik yasalar geldiği zaman hep
AKP Grubu ipe un serdi. Biraz evvel, Zonguldak Milletvekilimizin
vermiş olduğu kanun teklifinin üzerinden sekiz ay geçmesine rağmen
hâlâ Meclis gündemine alınmadığını üzüntüyle öğreniyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
dikkate almadığınız memurların, işçilerin, Bağ-Kur'luların, yaşlılık
aylığı alan, dul ve yetim aylığı alanların sayıları, aldıkları maaş
herhâlde AKP Grubunu sadece oy gerekçesiyle ilgilendirdi. Şimdi,
geriye doğru dönüp baktığınızda -arkadaşım da söyledi- ortalama
aylığı 527 lira olan işçi emeklisinin 500 binden fazlası devletten
alacaklı olarak göçtü, öbür dünyaya gitti. Tabii, emeklilerimiz de
büyük yanlış yaptı, onların dernekleri de büyük yanlış yaptı; Sayın
Başbakana, Çalışma Bakanımıza çiçek verdiler, teşekkür ettiler,
TÜFE farklarının ödeneceğini zannettiler. Yargı kararlarına rağmen,
çok bilinçli bir şekilde, hâkimlerin de vicdan ve cüzdan arasına sıkıştırılmış
olduğunu iktidar iyi bildiği için, acaba emekliler aleyhine yargıdan
karar çıkartırız da bu paraları ödememenin bir yolunu buluruz mu
diye düşündünüz ve yargı kesinleşince "Ödeyeceğiz." diye
vaat ettiniz. İşçi emeklileri dernekleri üyeleri de, mensubu oldukları
kurumlarını sevdikleri, koruma duygusuna kapıldıkları için, bir
de ek mahkeme masrafı SSK'dan çıkmasın diye hepsi birden yargıya gidip
yargı yoluna başvurmadı. Yargıya başvuranların alacakları ödendi,
ama, başvurmayanların alacakları hâlâ ödenebilmiş değil.
Bugün itibarıyla,
yüzde 90'ı açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Bakınız,
memur emeklilerinin maaşı 659 lirayla başlıyor, büyük bir bölümü
700 lira civarında emekli maaşı alıyor. SSK emeklisi 527 lira,
Bağ-Kur emeklilerinden 1479'a tabi olanlar 365 lira, 2926'ya tabi olanlar
224 lira, yaşlılık aylığı alan altmış beş yaş üstü 73 lira, özürlü
yurttaşlarımız özürlülük durumlarına göre 147 lira, malul olanlar
220 lira aylık alıyorlar.
Değerli arkadaşlarım,
bu aylık rakamlarla bunlar yaşam mücadelesi veriyorlar. Şimdi, verilen
kanun teklifiyle arkadaşımız ne istemiş? İki önemli konu istemiş:
İşçi emeklilerinin TÜFE farkları alacakları var; bir: "Bu alacakları
ödeyin, yargı kararları var" denildi. Beş yıldan bu yana, Çalışma
Bakanımız, emeklileri kandırmanın güzel bir yolunu buldu ve kandırdı.
İkincisi ne? Emekliler
çok mustarip. Hiçbir akla, mantığa
sığmayacak kadar… Aynı sürede prim ödeyen, aynı süre hizmet etmiş,
aynı ücret almış, değişik zamanlarda emekli olmuş emekliler arasında
izahı mümkün olmayan ücret, maaş farklılıkları var; bunların giderilmesini
istiyorlar.
Çok mu zor? Hiç de zor
değil. Ne istiyorlar? Nasıl mümkün? Arkadaşımızın kanun teklifine
bakmış olsaydınız emek verildiğini, İşçi Emeklileri Derneği ile,
hukukçularla, teknik danışmanlarla birlikte hazırlandığını ve
emeklilerin…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Bitiriyorum.
…büyük oranda intibak
dertlerinin ortadan kaldırılmasına büyük hizmet verecek bir teklif.
Değerli arkadaşlar,
yapılması çok zor değil bunun, yeter ki emekliler arasındaki farklılığı
gidermeyi AKP Grubu da içine sindirebilsin. Seçime gidiyoruz. 8
milyon insanı, "yarın KEY farklarını ödeyeceğiz" vaadiyle,
ödemede belki on sekiz ay, belki otuz ay sonra yapılacak ödemeyle
kandırmanın yolunu buluruz, diyerek, emeklileri de eğer düşünemeyen
-ne bileyim- tepki koyamayan insanlar olarak değerlendiriyorsanız,
yanılgınızı 22 Temmuzda görürsünüz.
Değerli arkadaşlar,
emeklilerin gerçekten büyük sorunları var. O sorunları tek tek burada
anlatmak istemiyorum ama, en büyük sorunlarından bir tanesi de maddi
sorun. TÜFE yetmedi, KEY alacakları on yıldır ödenmedi; yetmedi,
2006 yılı enflasyon farkından da, bunların, 2,25 AKP Hükûmetinden alacakları
var.
Yine, emeklilerin
bir başka sorunu, 8 milyon emekliyi temsilen, emekliler de Ekonomik
ve Sosyal Konseyde temsil edilmek istiyorlar, bunlar çok mu zor? Önemli
olan niyet! Tabii, "Alın teri kurumadan emeğin hakkı verilecektir"
deyip, emek sömürüsü, insan sömürüsü üzerine siyaset yapan bir anlayıştan
bunları beklemek elbette fazladır.
Ben, bu kanun teklifinin
gündeme alınmasına olumlu oy vermenizi bekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Aynı zamanda
karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Diğer önergeyi okutuyorum:
2.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bağlı Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/473) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/461)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/473 esas nolu kanun
teklifim, 13/05/2005 tarihinden beri komisyonda beklemektedir. Kanun
Teklifimin İçtüzüğ'ün 37'nci maddesi gereği doğrudan gündeme alınmasını
arz ve teklif ederim.
Musa
Uzunkaya
Samsun
Önerge üzerinde söz
isteyen, önerge sahibi Musa Uzunkaya, Samsun Milletvekili.
Buyurun Sayın Uzunkaya.
Süreniz beş dakikadır.
MUSA UZUNKAYA (Samsun)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar, Samsun Milletvekili
arkadaşım merhum İlyas Sezai Önder'e Cenabıhak'tan rahmet, kederli
ailesine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna, Meclisimize ve aziz
milletimize de başsağlığı dileklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
ben de, esasen, tarih itibarıyla birinci ayın 6'sı 2003 tarihinde, Diyanet
İşleri Başkanlığı personel açığını göz önünde bulundurmak suretiyle
bir kanun teklifi vermekle, bugüne kadar toplumu din konusunda
-Anayasa gereği- aydınlatmak vazifesi kendisine tevdi edilen Diyanet
İşleri Başkanlığının yaşanan personel açığını giderme amacıyla
verdiğim kanun teklifimin, uzun zamandır komisyon ve Genel Kurul
gündemine gelmemesi nedeniyle, İç Tüzük gereği doğrudan gündeme
alınması talebimi yineleyerek
bugün huzurlarınızda bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar,
takdir edersiniz ki, 1990 tarihinden bu tarafa, en son 2005 yılında
vekil imamlıktan 10.250 civarında din görevlisi arkadaşımız kadro
almış, Diyanette, mali açıdan da diğer kamu personelinde olduğu
gibi, durumlar iyileştirilmeye çalışılmış, ama 1990 yılından bu tarafa,
yani on yedi yıl içerisinde 3.027 kadro hariç, on yedi yıl süreyle,
Diyanet İşleri Başkanlığına kadro verilmemiştir.
Millî Eğitimde, haklı
olarak, öğrenci çoğaldıkça öğretmen ihtiyacımız her yıl artmakta
ve bunları tedarik için bütçemizde yeni kadrolar ihdas edilmektedir.
Keza, emniyet camiamızda aynı sıkıntı yaşanmakta, imkânlar dâhilinde
emniyet teşkilatımıza yeni kadrolar verilmektedir.
Geçtiğimiz günlerde
yeni kurulmakta olan üniversitelerimizde otuz bin civarında yeni
kadro -gine geçtiğimiz hafta- bu Meclisten onaylandı, geçti. Umuyorum,
inşallah önümüzdeki günlerde Çankaya'da onaylanmak suretiyle de
kesinleşmiş ve kanunlaşmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
yapılan bir kısım istatistiki çalışmalara muvazi olarak bakılacak
olursa, herkes tarafından bilinmektedir ki, ülke nüfusunun artışına
paralel olarak yıllık ortalama bin-bin beş yüz arası yeni cami yapılmakta.
Bu, artan nüfusa paralel olarak tabii bir artış olarak görülmektedir.
Nitekim, sadece Toplu Konut İdaresi tarafından bu dört buçuk yıl
içerisinde yapılan ve bitmekte olan iki yüz elli bin civarında konutu
göz önünde bulundurur takriben 1.000 kişi üzerinde bir imam hesaplaması
yapacak olursanız, sadece bu konutlarda yeni iskân edecek vatandaşlarımızdan
dolayı iki bin beş yüz civarında sanki yeni kadroya ihtiyaç olduğu
görülecektir. Oysaki, özel sektörün bu konudaki yeni yapılanma,
uydu kentler, yeni şehirleşmeler nedeniyle cami ihtiyaçları ve
cami kadroları ihtiyacı ziyadesiyle göz önünde bulundurulmak durumundadır.
Hâlen kadrosuz cami
sayısı on bin otuz bir, görevlisi olmayan cami sayısı on dört bin yüz
otuz iki. Müezzin, kayyum, Kur'an kursu öğretmeni ve diğer, müftü, müftü
muavini gibi kadrolara bakıldığında daha önceki önerimizin, bu
istikamette yapmış olduğum kanun teklifinin zarureti bugün için
ziyadesiyle kendisini ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar,
Anayasa'mız gereği toplumu din konusunda aydınlatacak tek bir kurum
vardır; hem din hizmetleri sunmak hem de din konusunda toplumu aydınlatmak.
Filhakika din denince akla herkesin ahkâm kestiği bir alan gelmektedir.
Toplumda üç alan herkesin ortak malı hâline gelmiştir. Bunlardan birisi
tababettir. Yani herkes kendisini zaman zaman "rahatsızlığımda
şu ilacı kullanırdım, al bu ilacı kullan" diyebilecek hâle gelmiş.
Bu, ciddi bir yanlıştır. Bir diğeri siyasettir. Herkes kendini siyasette
en yetkin ve etkin kişi olarak görür, bunda da söz sahibidir. Ben, küçümsemek
için söylemiyorum, her birine saygı duyuyorum, şu anda bizi dinleyen
köy kahvelerindeki vatandaşlarımız da, günde en az üç defa hükûmet
yıkar, beş defa da yeni kabine oluşturur. Siyaset de, herkesin en
çok konuştuğu alandır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA UZUNKAYA (Devamla)
- Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Uzunkaya.
MUSA UZUNKAYA (Devamla)
- Yani tababet, siyaset ve bir diğeri de diyanettir. Alın gazeteleri,
bakın. Alın, televizyon ekranlarında, hiç ilgisi, alakası olmayan,
ehli olmayan, bilgisi olmayan, birikimi olmayan insanların, din
hakkında neler söylediğini bir düşünüverin. İşte, bu insanların,
kadrosuz camilerde… Yani imamı yok, ama o mahallede cami var, orada
hoca olması lazım. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin laik eğitim sistemi
içerisinde yetişmiş, bugünkü eğitim sisteminde yetişmiş ehil din
hocalarının, yani din adamlarının olması gerekiyor. Eğer bunları
vermezseniz, işte, bu naehil dediğimiz insanlar… Ama, bunların hiçbirisinin
de, açık söyleyeyim, televizyon ekranlarındaki kadar zararlı olduğunu
söylemek mümkün değil. Din konusunda, o söz sahibi olan ekranlardaki
insanların, maalesef, yeterli olmadıkları hâlde, onların topluma
din konusunda verdiği zarar kadar zarar vermesi söz konusu değil. Geçtiğimiz
günlerde, gazetelere bakıyorum… Tunceli'de, Kutlu Doğum Haftası
vesilesiyle, devletin din görevlisi, Diyanet İşleri Başkanlığının
hazırladığı kitapçıkları çocuklara dağıtmış diye gazetelerinde
manşet yapan gazetecileri de -üzülerek söylüyorum- kınıyorum buradan.
Pekâlâ, öbür tarafta,
misyonerler faaliyet yapıyor, onlara karşı çıkıyorsunuz. Bu tarafta,
dini anlatacak din görevlisi hizmet yapmak istiyor, ona karşı çıkılıyor.
Peki, Allah aşkına, bu milletin geleceğini kime teslim edeceğiz?
Yani din olgusu ve din duygusu, bu milletin paydası ve değeri değil
mi? Yani, şu memlekette, Karl Marx felsefesini, "Din afyondur."
düşüncesini paylaşacak çağ dışı bir düşüncenin var olduğunu düşünmek
mümkün değil. Kaldı ki, Mustafa Kemal'in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
bu konudaki eğer söylevi, nutku okunur ve izlenirse, milletin aydınlatılacağı,
eğitim alacağı müesseseleri, din konusundaki aydınlanma gereğini,
onun beyanlarında da çok net olarak görmek mümkündür.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUSA UZUNKAYA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, ben, bu teklifimin doğrudan gündeme alınarak,
en kısa zamanda, Diyanetin bu konudaki eksikliğinin giderilmesine
Yüce Parlamentomuzun… Zaten 10.250 adet 2005 yılında bir kadro verdik,
iktidarıyla muhalefetiyle, Plan ve Bütçe Komisyonundaki değerli
arkadaşlarımın bu konuda sağladığı katkılarla bu diğer kadro geçmişti.
Burada kolaylık sağlanacağı, toplumun bu konudaki ihtiyacının
giderilmesine katkı sağlanacağına inanıyor, bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Uzunkaya.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Karar yeter sayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Anadol.
…Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.23
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre vermiş olduğu
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Önergeyi
kabul edenler…
Sayın milletvekilleri,
kâtip üyeler arasında uyuşmazlık vardır, elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleri ile ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer
alan, Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili
Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (2/461) (S. Sayısı: 970 ve 970'e 1 inci Ek)
(x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 970
ve 970'e 1'inci ek sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Orhan Sür, Balıkesir
milletvekili.
Sayın Sür, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
SÜR (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan teklif üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, herhâlde, televizyonları
başında Meclisi izleyen insanlarımız, vatandaşlarımız Meclisimiz
çok çalışıyor, gerçekten, milletvekillerimiz sabahlara kadar çalışıyorlar
diye düşünüyorlar. Biraz önce burada ciddi boyutta tartışmalar
yaptık, cumartesi, pazar dahi çalışma kararı aldık, hem de saat
11.00'den gece 24.00'e kadar. Acaba, gerçekten Meclisimiz çalışıyor
mu diye baktığımızda ne göreceğiz, onu merak ediyorum. Şu görüşmekte
olduğumuz teklif neden gerekti, neden bu noktaya geldik diye baktığınızda
şunu görüyorsunuz: 14 Temmuz 2004 tarihinde bu Meclisten bir yasa
çıkmış ve bu yasanın çıkmasından sonra ülkede her şey karmakarışık
olmuş. Bir tek kelime değiştirmişiz veya bir kelime eklemişiz yasanın
bir noktasına. Bu kelimenin eklenmesiyle, özellikle, kırsal kesimde
yaşayan insanlarımız tapu-kadastro çalışmaları sırasında çok büyük
sıkıntılar yaşamaya başlamışlar. Peki, bu tasarı Meclise gelirken
bunlar düşünülmedi mi, bunlar incelenmedi mi diye sormak gerekiyor.
O zaman da burada vakit kaybedildi,
o zaman da Meclis saatlerce çalıştı, o zaman da oylamalar yapıldı.
Bu tasarıları, bu teklifleri hazırlayan arkadaşlarımıza gereken
özen gösterilmeden mi bu teklifler hazırlanıyor diye sormak gerekiyor.
Elbette, şimdi ben buradan
2 arkadaşıma teşekkür etmek istiyorum: Balıkesir milletvekili
Sayın Sali ve Bursa Milletvekili Sayın Orhan'a. Bu sorunu yakalamışlar
ve bu sorunu yakalamışlar ve sorunun çözülmesi için de bir öneri getirmişler.
Aslında bu teklif de günlerdir burada bekliyor, hatta aylardır bekliyor,
aylardır Meclisin gündeminde, bir türlü bu teklifin görüşülmesine
de sıra gelmedi. Bugün nihayet bu teklifi görüşme olanağına sahip
olduk.
Öncelikle şunu belirtmek
istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu teklifin bugün
bu Meclisten geçmesinin gerçekten ülke insanımıza yararlı olacağı
kanısındayız ve bu teklifi, gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
destekliyoruz. O nedenle, biraz önce de teşekkür ettim değerli arkadaşlarıma
bu teklifi verdikleri için, gerçekten, ülke yararına, insanlarımız
yararına güzel bir şeyi bu Meclisten geçirmiş olacağız. Ama, maalesef,
bu dönemde, 22'nci Dönemde hep güzellikler yaşanmadı değerli arkadaşlarım.
Ben konuşmamın bu bölümünde,
Sayın Millî Eğitim Bakanımızın, geçtiğimiz günlerde sarf ettikleri
sözler nedeniyle kendisini kınadığımı Meclis tutanaklarına geçirtmek
istiyorum. Ne diyor Sayın Bakanımız?
"Birkaç slogan ezberleyen
çıkıyor miting alanlarına, miting alanlarında bağırıyorlar,
çağırıyorlar, sözde ulusalcılık yapıyorlar." Bunun adı ulusalcılık
değilmiş. Hatta hatta biraz daha ileri gidiyor, hakaret ediyor, diyor
ki: "Yarasa bunlar, yarasa sanki." Örnek o. O miting alanlarına
giden bir vatandaş olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak
böyle bir Millî Eğitim Bakanının bu ülkeye yakışmadığını söylüyorum.
(AK Parti sıralarından "Ne alakası var?" sesleri)
(x) 970 ve 970'e 1'inci ek S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
"Ne alakası?"
diye bağırmak kolay, ama bir Millî Eğitim Bakanı, miting alanlarına
giden milyonlarca vatandaşını yarasaya benzetiyorsa o ülkede
bazı şeyleri düşünmek gerekir değerli arkadaşlarım. Bu insanın,
bu Millî Eğitim Bakanının bu ülkenin çocuklarını nasıl eğiteceğini,
hangi yönde eğiteceğini çok iyi bir şekilde görmek gerekir. Aydınlıktan
kaçılıyormuş. Hangi aydınlıktan kaçılıyor? O miting alanına gidenlerin
bağırdıkları, istedikleri nedir? Demokratik, laik bir cumhuriyet
istiyorlar. Peki, aydınlık neymiş? Yani, bu ülkede, seksen yıllık
cumhuriyetin kazanımlarının birilerine peşkeş çekilmesi mi aydınlıkmış?
Bu ülkenin parsel parsel edilip yabancılara satılması mı aydınlıkmış?
Bunlara karşı çıkmakla mı acaba yarasa oluyormuş insanlarımız? Yazıklar
olsun! Bir Millî Eğitim Bakanına yakışan bir olay değil bu. Bu sözler,
bir Millî Eğitim Bakanına gerçekten yakışmıyor. Ama, maalesef, bu ülkede
böyle millî eğitim bakanları var. Böyle düşünen kişiler bakan oluyor.
Ama, inanıyorum ki, o "yarasa" diye benzettiği, yarasaya
benzettiği insanlar, o salonları, o alanları dolduranlar, yarın
sandıkları dolduracak ve o Millî Eğitim Bakanı gibi olan kişilerin,
bir daha bu Meclisin içinde Millî Eğitim Bakanı olmasını, bu Mecliste
milletvekili olmasını önleyecek. Buna yürekten inanıyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
elbette, bu tasarı… (AK Parti sıralarından gürültüler) Tasarıya
dönüyorum, siz hâlâ oralarda kalabilirsiniz, ben tasarıya dönüyorum.
Biraz önce ifade ettiğim gibi, toplumumuz için çok yararlı bir tasarı.
Aslında, 14 Temmuz 2004'te bir kelime eklemişiz, demişiz ki:
"Sit alanları." "Sit alanları" diye bir kelime, cümle
eklemişiz, iki kelimecik eklemişiz ve her şey değişmiş. Aslında,
eski yasayı da incelediğimizde orada da bazı yanlışlıklar varmış.
Elbette, bazı şeylerin düzenlenmesi gerekiyormuş. Yani, sit alanlarının
bir bölümünün en azından… Biraz sonra, sanırım, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ortak vereceği
bir önergeyle bu teklifte de bazı değişiklikler yapacağız. O teklifte
de görüleceği gibi, gerçekten, eski yasada bazı değişiklerin yapılması
gerekiyormuş. Çünkü, bazı sıkıntılar varmış. Ama, bu tam tespit edilememiş
veya tam hazırlanamamış, iyi hazırlanamamış, bu şekilde geçmiş.
Şimdi, ne yapmışız?
"Sit alanları" demişiz. "Sit alanları" dediğimizde,
çok geniş bir kavram içine girmiş bu olayın ve çok sayıda insanımız
mağdur olmuş. Aslında, eski yasada "kültür ve tabiat varlıkları"
diye geçiyor. Yeni teklifte "tabiat varlıkları" da buradan
çıkarılmış. Çünkü, tabiat varlıklarının tarifini okuduğunuzda
"Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihî devirlere ait
olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından
korunması gereken yer üstü, yer altında veya su altında bulunan değerler"
diye tarif ediyor. Yani, "doğal sit" diye, halkımızın arasında
"doğal sit" diye bilinen tabiat varlıkları, eski yasada,
aslında, tapulanamayacak, kadastro sırasında mülkiyeti vatandaşlara
geçemeyecek yerler diye belirlenmiş. Ama, şu da bir gerçek: Böyle
bir madde, böyle bir tarif olmasına rağmen, 2004'ten önceki yapılan
kadastrolarda, bu doğal sit alanlarında, aslında, mülkiyet sahibi
olmuş oradaki insanlarımız.
14/7/2004 tarihinden
sonra "sit alanları" sözcüğü oraya girince, birdenbire her
şey değişmiş. Şöyle düşünün değerli arkadaşlarım: Aynı doğal çevreyi
paylaşan, örneğin aynı gölün etrafında yaşayan, aynı dağda yaşayan,
doğal sit ilan edilen, ortak alanları olan bir, iki, üç köy, daha önce
kadastro görmüş, oralarda mülkiyet edinilmiş, ama, bir dördüncü köy,
2004 tarihinden sonra kadastro çalışması başladığı için, oradaki
vatandaşlara bu yerler içinde kalan yerlerinin tapuları verilememiş.
Şimdi bu eşitsizlik ortadan kalkıyor. 17/4/2004 tarihinden önce, nasıl
bu yerlerin tapuları orada yaşayan insanlarımıza verilebiliyor
idiyse, nasıl orada zilyetlik geçerli olabiliyorduysa, bu değişiklik
Meclisimizce kabul edildiği takdirde, buralarda yaşayan insanlarımızın
sorunları da çözülmüş olacak. Tabii, zilyetlik koşuluyla, zilyetliği
ispat etmesi koşuluyla, kadastro örgütümüzün bunu araştırması
koşuluyla bu gerçekleşecek.
"Nedir zilyetlik?"
diye sorduğumuzda "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma
alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta
100 dönüme kadar olan bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz
ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini
belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat edenlere…"
zilyetlik adına tescil edilir diyor Yasa'mız.
O zaman, işte, bu bölgelerde
2004'ün Temmuzundan sonra zilyetlikleri geçerli sayılmayan, yirmi
yıldır, otuz yıldır, elli yıldır o araziyi kullanan, orada tarım yapan,
orada yaşayan insanlarımıza verilmeyen tapular, bu yasanın, bugün,
burada, dilerim kanunlaşmasıyla, geçmesiyle vatandaşlarımıza
tekrar verilecek. Elbette, buralar sit alanıysa sit kuralları geçerli
olacak, sitler yok edilmeyecek; sit alanları içinde bulunan taşınmazlar
hangi kurallara göre, hangi koşullara göre kullanılıyorlarsa,
bugüne kadar nasıl kullanıldılarsa bundan sonra da o özellikleri
korunarak, o denetim yapılarak, tapuda "buralar sittir"
diye şerh düşülerek bu tapular verilecek, ama hiç olmazsa kullanımı
vatandaşlarımızın üzerinde kalacak. Bu, o nedenle, gerçekten büyük
bir eşitsizliği… 2004'ten önce yapılan uygulamaların 2004'ten sonra
da devam etmesini gerektiriyor.
Değerli arkadaşlarımızla
ortak yaptığımız çalışmalarda bizlerin bir önerisi oldu. 2004'ten
bugüne kadar geçen süre içinde, eğer kesinleşen kadastro varsa ve
bu nedenle mağdur duruma düşen vatandaşlarımız varsa onların mağduriyetinin
giderilmesi amacıyla bir değişiklik önergesi -işte, biraz önce
ifade ettiğim gibi- sunuyoruz. O değişiklik önergesiyle, tapu kadastro
örgütlerimiz kesinleşen bu birimlerde tekrar bu dosyaları açacaklar,
eğer zilyetlik gerçekten varsa, zilyetlik koşulları oluşmuşsa o vatandaşlarımızın
da tapularını alması, o vatandaşlarımıza tapu verilmesi sağlanacak.
O nedenle, ben, şimdiden
vatandaşlarımıza bu yasanın hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yine, bu yasayı buraya getiren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
Tümü üzerinde AK Parti
Grubu adına söz isteyen Şevket Orhan, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Orhan.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞEVKET ORHAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın İlyas
Sezai Önder arkadaşımıza Allah'tan rahmet diliyoruz, yakınlarına
da sabırlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
az evvel Balıkesir Milletvekilimizin de burada izah ettiği gibi,
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Bir Madde İlave Edilmesi ile
İlgili Kanun Teklifi hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
az evvel de bahsedildiği gibi "sit alanları" ibaresi eklenmiş
olan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu'nun 11'inci maddesinin
bu kısmının değiştirilmesi, elbette ki, 2004 öncesi zilyetlikten
dolayı hak sahibi olmuş insanlarla 2004'ten sonra zilyetlikten dolayı
hak sahibi olamayan insanlar arasındaki haksızlığı, adaletsizliği
ortadan kaldırmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
seçim bölgemizde yaptığımız ziyaretler sırasında bize gelen
şikâyetleri ele aldığımızda bu mesele ortaya çıktı. Bizim Bursa'mızda,
Uludağ'da yaklaşık dört tane köy tapu kadastro çalışmalarından istifade
edemedi. Bu Kanun… Bu, işte, 11'inci maddedeki "sit alanları"
ibaresiyle köylerde kadastro çalışması yapılamaz hâle geldi. Kadastro
müdürlüğünün elemanları ve köy
halkının bizleri ikazıyla ortaya çıkmış olan bu konu üzerinde bir
çalışma yaptık. 2004 yılında -aynı sürede- Bursa Uludağ sit alanı
kapsamı içine alındı. Burada Yiğitali köyü, Gökçeören köyü, Karaislah
köyü, Bağlı köyü, buna benzer dört beş tane köy, bu sit alanı içine
alınmasından sonra Uludağ'ın... Yedi yüz yıllık köyler bunlar yaklaşık,
Osmanlıdan kalan köyler ve yıllardır kadastrosu yapılamamış olan
köyler. Bu köyler, yıllardır kadastrosu yapılamadığı için mağdur
edildiler ve kadastro çalışmaları yapılamadı; eğer yapılmış olsaydı,
bu yerler, bu "sit alanları" ibaresinden dolayı hazineye
irat kaydedilecekti, hazineye geçecekti, yedi yüz yıllık köyler
hazineye geçecekti. Dolayısıyla, bu yaptığımız çalışmayla birlikte,
Anayasa'mızın mülkiyet haklarıyla ilgili 35'inci maddesinde de belirtildiği
gibi, buna ters olan bu Kanun'un değiştirilmesi söz konusu oldu ve
Kanun istenilen şekle gelmiş oluyor. Dolayısıyla, bu mağduriyet
ortadan kalkmış oluyor.
Az evvel de Balıkesir
Milletvekilimiz Orhan Bey'in söylediği gibi, burada, kesinlikle,
insanların her istediği gibi sit alanlarının kalkması falan söz konusu
değil, ama, mağduriyetlerin -kadastro çalışmasıyla ilgili- 3402
sayılı Kadastro Kanunu'nun 14'üncü maddesinde belirtildiği üzere,
zilyetlikle hak sahibi olma konusunda bu köylülerin önünün açılmış
olması, hedefimiz oydu. Bu kanun teklifini de o çerçevede verdik.
Zaten, Kültür Bakanlığımız tarafından birinci grup olarak tescil
edilen yerler bu şeyden istifade edemeyecekler. Ayrıca, birinci
ve ikinci derecedeki arkeolojik sit alanları da aynı şekilde, kanunen
uygulamaları devam edecek.
Ancak, ben sadece Bursa'dan
örnek verdim, Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinden -biz bu kanun
teklifini verdiğimizde- bizlere telefonlar yağdı ve bu telefonlarla,
biz, hakikaten, bu işin çok önemli olduğunun farkına bir kez daha varmış
olduk. Dolayısıyla, bu kanunla birlikte, inanıyorum ki, bu mağduriyetler
ortadan kaldırılmış olacak. Köylümüzün bizden, kadastro müdürlüğünün
bizden beklemiş olduğu bu çalışma neticelenmiş olacak.
Ben, bugüne kadar hassas
olan bu kanun teklifiyle ilgili bize yardımcı olan Kültür Bakanlığının
personeli, Kadastro Genel Müdürlüğü personeli ve Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekili arkadaşlarımız, AK Parti, Komisyondaki arkadaşlarımızın
hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Kanunumuzun hem mağdur olan
insanlarımıza hem Türkiye'mize hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Orhan.
Teklifin tümü üzerinde
Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan, Erzurum
Milletvekili.
Buyurun Sayın Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 970 sıra sayılı ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi'ne ilişkin, Anavatan Grubu adına, teklifin tümü
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
en derin saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
hemen işin başında şunu söylemek istiyorum ki, biz Anavatan Grubu
olarak bu kanun teklifini destekliyoruz, olumlu oy vereceğimizi
şimdiden yüce huzurunuzda belirtmek istiyoruz. Çünkü, bu kanun
teklifiyle mağdur olan köylerde mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyeti
giderilecek ve öbür köylerimiz gibi haklarına kavuşacaklardır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, ülkemizin kültür ve tabiat varlıklarından söz etmek,
hakikaten, sizlere olduğu gibi bana da ayrı bir gurur veriyor. Korunuyor
oldukları veya kıymetleri biliniyor olduğu için değil, ama, o varlığın
bu ülkeye nasip olmuş olmasının gururunu ve onurunu taşıyorum. Toprağımız,
çok özel ve kıskanılması gereken bir toprak; içi dolu, özü dolu, tarihle
bezenmiş ve asırlar boyu derinine yaşanmıştır. İşte bundan bahsetmek
istedim bu konuşmamda, ama, önce değinmem gereken bir nokta var bugün
değerli arkadaşlarım.
Dün konuşma notlarımı
hazırlarken, aklım televizyon ekranlarında izlediğim olaylara
takıldı ve toprağımızın sihirli ve azametli güzelliğinin üzerini
kaplamış bir hayırsızlık duygusu sardı içimi.
Bakınız, değerli arkadaşlarım,
şu bir günde olanlara bakalım. Nasıl bir cinnet toplumu hâline geldiğimize
bakalım.
Meclis Araştırma Komisyonunun
200 bin liseli öğrencinin silah taşıdığı raporunun kamuoyunun
bilgisine intikal ettiği gün, yani dün, Yalova'da, bir öğrenci okul
müdür yardımcısını bıçakladı.
Bir şehrimizde evler
ateşe verilirken, diğer bir şehrimizde bebek ve küçük çocuk ağlatma
yarışı yapılıyordu.
Cumartesi günü oynanan
derbi maçının ardından kurşun yarası alan bir öğrenci öldü değerli
arkadaşlarım. Futbol maçları birer çılgınlık arenasına, ülkemizde,
dönüştü. Sayın Başbakan, bu esnada, ihtilaflı olduğu Futbol Federasyonuyla,
maalesef ağız dalaşı yapmakla meşguldü.
Toplumsal asayiş olayları maalesef arttı.
Biber gazı senesine girdik neredeyse değerli arkadaşlarım. Öyle
ki her yerde olay çıkıyor ve polis yaygın bir şekilde biber gazı kullanıyor.
Ve değerli arkadaşlarım,
Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Sayın Edip Başer görevinden alındı
ve yerine, Sayın Başbakana dış ilişkiler danışmanlığı da yapan bir
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı atandı. Sayın Edip Başer
neden istifa edeceğini söylediği bir anda görevden alındı? Bunun
dikkatle incelenmesi gerekir ve "Neden yerine başka birisi
atandı?" sorusunu sormamız gerekir. Sayın Edip Başer'in yaptığı
iş önemliyse neden o desteklenmedi ve devam etmesi sağlanmadı? Yaptığı
iş lüzumsuzsa neden yerine başka birisi atandı?
Ankara'da bir güçler
çatışması mı var? Değerli arkadaşlarım, bu soruyu sormak istiyorum
yüce kamuoyuna da. Biz, toprağımıza göz diken teröristler ve onların
destekçileriyle mi savaşıyoruz, yoksa bu savaş kendi kurumlarımıza
mı karşı?
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen, teklifle ilgili konuşur musunuz.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen geleceğim Sayın Başkanım, hemen geleceğim.
Mesele nedir değerli
arkadaşlarım? Mesele bu toprağın korunması mıdır, yoksa başka bir
şey midir? Hakikaten, değerli arkadaşlar, dün akşam bir yandan konuşma
notlarıma göz gezdirirken, bir yandan da bunları izleyip durumumuzu
düşündüm ve şunu bir kez daha tespit ettim ve şimdi tarihe bir not düşmek
istiyorum yüce Meclisin çatısı altında:
Bu Hükûmet ülkemize
hayırlı olmadı, hayır getirmedi; iyi olmadı bu Hükûmetin gelmesi,
hiç iyi olmadı. Toplum çok yalnız kaldı bu Hükûmet döneminde, manen ve
maddeten yıprandı değerli arkadaşlarım. Toprağımıza yönelik dış
saldırılar arttı, dış politikada sallanır olduk. Gençlerimiz çok
ufuksuz ve ümitsiz kaldı. Toplumda adalet duygusu hasarlandı ve güvensizlik
iklimi yerleşti. Sorumsuz bir kör benlikli bir iktidar harman gibi
savurdu her şeyi. Üstelik hâl böyleyken ve millet acil bir alternatif
arayışı içindeyken, partilere "Birleşin artık, umutsuz ve dermansız
bırakmayın bizi." derken, insanlar feragat ve fedakârlıkla birleşmelerin
önünü açarken, Sayın Başbakan birleşen partileri çürük yumurtaya
benzetti değerli arkadaşlar. Bu, hakikaten içimizi, kamuoyunun
içini yaralayan bir şeydir.
Değerli arkadaşlarım,
her şeyi kendi oyuncağı zanneden ve her şeyle yeterince oyuncağı gibi
oynayamadığı için sinirleri bozulan Sayın Başbakan, bizlerden,
yani bu ülkeye çözüm sunarak demokratik sistemimizi rahatlatma
hedefini taşıyan bizlere "çürük yumurta" benzetmesi yapması
toplumu gerdi değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar,
çürüdü artık bazı şeyler, çünkü cılk bir yumurtaya döndü beş yıllık
iktidar, cılklaştı çünkü yumurta değerli arkadaşlarım. Sayın Başbakan,
bir de "hastaneden kaçan doktor" benzetmesi yaptı kendi
oyunlarına alet olmayan milletin vekillerine değerli arkadaşlar.
Cumhurbaşkanı seçimi oyuncak değil, ihtirasların tatmin aracı değil.
Bu ülkeye, sadakat ve korumanın aracı olarak gören milletvekilleriyle
uğraşıyor ve onlara kızıyor.
Değerli arkadaşlarım,
"benim çelik çomak oyunumu neden bozdunuz" diye kızıyor sayın
milletvekillerine. İhtiras atının gemleri kısaldığı için tahammülsüzleşiyor,
agresyonları artıyor. Neden sırtınızı eğip benim ihtiraslarımı
bindirmediniz, diye kızıyor sayın milletvekillerine. Onun oyunlarına
sırtını eğmeyen milletvekillerinin muteberliğinden söz ediyor.
Evet değerli arkadaşlar, vatanı korumada cimrilik ne kadar muteberse,
şehitlerimize "kelle" ve terörist başından "sayın"
diye söz etmek de o kadar muteberdir değerli arkadaşlarım. Ve değerli
arkadaşlar, 22 Temmuz seçimlerinde, Sayın Başbakanın zaferinin
en baş destekçisi olanlar muteber olmakla millet için muteber olmak
arasındaki farkı bu millet ölçüp biçecektir.
Değerli arkadaşlar,
bu aziz toprağın kültür ve tarih mirasına gelmek istiyorum ve işe İstanbul'dan
başlamak istiyorum. Bakalım, Hükûmet İstanbul'a nasıl bakmış, yani
hangi gözle bakmış.
Değerli arkadaşlar,
önce, Hükûmetin bu konudaki işlerine, Haydarpaşa Garı'na göz dikerek
bir bakalım. Yüzyıllardır birçoğumuzun denizi ve İstanbul'un o efsanevi
silüetini ilk kez gördüğümüz, henüz görmemiş olsak bile görkemini
o saf gönüllü yerli filmlerinden birinde mutlaka rastladığımız,
anılarımızın mekânı Haydarpaşa Garı'nın gündemdeki rant projesine
hazırlık amacıyla yapılan yıkım ve tadilatlarla tarihî ve kültürel
değerler tahrip ediliyor. Haydarpaşa gar binası, yüz yaşını aşan tarihsel
ve kültürel miras niteliğinde olup İstanbul 2 Numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 21/08/1997 tarih ve
4542 sayılı Kararla birinci sınıf korunması gereken yapı olarak
tescil edilmiştir.
Kültürel ve tarihî değerleri
korumak devletin öncelikli görevlerinden olduğu gibi, tüm insanlığın
ortak değerleri olan bu eser ve yapıları korumak aynı zamanda bir
yurttaşlık görevidir, aynı zamanda köküne kadar bir milliyetçiliktir
değerli arkadaşlarım. Nitekim, bu nedenlerle, Anayasa'nın
"…kültür ve tabiat varlıklarının korunması" başlıklı
63'üncü maddesinde "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının
korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirler
alır." hükmü getirilmiştir. Ne yazık ki, değerli arkadaşlarım,
bizzat Hükûmet tasarrufu altında bulunan tarihsel ve kültürel miras,
devlet görevlileri ve yetkilileri eliyle tahribata uğratılmaktadır.
Haydarpaşa gar binasında
hiçbir yasal prosedüre uyulmaksızın inşaat faaliyetleri yapılmaktadır.
Binanın üçüncü katı, Koruma Kurulu onayı olmaksızın ve binaya zarar
verecek nitelikte bir kısım duvarlar yıkılarak ve bütün kapılar
sökülerek harabeye dönüştürülmüştür. Yapıda devam etmekte olan
inşaatla geriye dönülmez zararlar oluşmaktadır. Yapılmakta olan
inşaat şu anda dahi binayı tahrip edecek ve yapıldığı yerdeki tarihsel
ve kültürel mirasa neden olan özellikleri yok edebilecek niteliktedir.
Bu faaliyet için emir veren, uygulayan ve göz yuman herkes sorumludur.
"2010 Avrupa Kültür
Başkenti" hazırlığında olan dünya metropolü İstanbul'un cumhuriyet
dönemi mimarisinin önemli eserlerinden ve aynı zamanda Taksim Meydanı'nın
simgesel yapılarından biri olan Atatürk Kültür Merkezi binasının
1999 yılında Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescil edilmesine rağmen,
alınan tescil kararının kaldırılması önerisi 2006 yılında Kültür
Bakanlığı tarafından gündeme getirilmiştir. Bu konu, aylarca önce
Kültür ve Turizm Bakanının Ankara Atatürk Kültür Merkezi ve İstanbul
Atatürk Kültür Merkezi üzerine yaptığı değerlendirmelerle gündeme
gelmiştir; aynı tarihlerde basında da yoğun olarak tartışılmış ve
bugüne kadar güncelliğini koruyarak gelmiştir.
Kurul üyelerinin değerlendirmelerinde
ve kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda ileri sürdükleri gerekçelerin
bilimselliği ve objektifliği konusunda tereddütler oluşmuştur. Kent
kültürünün gelişmesinde önemli bir yeri olan bu binanın yıkımını
öngören bir sürecin başlatılmasını kabul edilemez buluyoruz değerli
arkadaşlarım.
AKM'nin arsası üzerine
yıkımdan sonra yapılmak istenenlerle ilgili basına ve kamuoyuna
yansıyan spekülasyonlar vardır. Bu yıkımın kente, kent hafızasına,
kentliye etkilerini değerlendirme dışı tutan bir yaklaşımı doğru
bulmak mümkün değildir sayın arkadaşlarım. Böylesi kültürel ve simgesel
bir yapının gerektirdiği güçlendirme ve iyileştirme bedeli karşılanamaz
bir meblağ kesinlikle değildir. Konu, ekonomik, sosyal ve kültürel
boyutlarıyla birlikte bütün olarak değerlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul korumasızdır ve bir siyasi hoyratlığın eline düşmüştür.
2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacak olan İstanbul'umuzun bu döneme
nasıl bir hazırlıksızlık içinde gireceğini anlamak için, İstanbul'un
içine itildiği keşmekeşe ve sorunlarını çözecek bir büyük projeye
başlanmamış olduğunu görmek yeterli olacaktır.
Sadece İstanbul değil,
tarihî ve tabii dokusu herkesi kıskandıran tüm illerimiz korumasızlığın
öksüzlüğü ile maluldür değerli arkadaşlarım.
Ata toprağımız ve
Türk toprağının millî kalelerinden Erzurum'un tarihî dokusu bir kimsesizliğin
ve çözülmenin acımasız ellerine düşmüştür.
Bakınız değerli arkadaşlarım,
Erzurum'un tarihî mekânlarından biri olan ve koruma altında olduğu
belirtilen Köşk Mahallesi'ndeki Nüzhetül Hazra Köşkü, bakımsızlıktan
çürümeye terk edilmiş durumda, onarılmayı bekliyor; uzun süredir
bakım ve onarımı yapılmadığı için duvar boyası dökülmüş, sıvası
dökülmüş durumda bulunan tarihî mekân ilgi bekliyor.
Nüzhetül Hazra Köşkü,
1795'te dönemin Valisi Sadrazam Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmış.
İlk onarımı 1821'de yapılan köşkün bakımını Palandöken Belediyesi
gerçekleştiriyor. Tarihî köşk, 1988'de Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Müdürlüğü tarafından tescillenmiş. Restorasyonu belediye
tarafından yapılan köşkün üzerinde meydana gelebilecek herhangi
bir değişiklik, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğünün
izniyle oluyor. Hâlen köşkün bulunduğu alan belediye tarafından aile
çay bahçesi olarak düzenlenmiş.
Tabelasında bulunan
bilgilere göre, köşk halkın gezip görmesi amacıyla yapılmış, ancak
yapıtın içinin boş olup kapılarının kapalı olması ve halkın ziyaret
etmesinin yasaklanması kafaları karıştırıyor.
Değerli arkadaşlar,
bu binayı yaptıran kişi, Osmanlı devleti madenlerinden sorumlu
eski başbakanlarından Yusuf Ziya Paşa'dır. Halkın seyir ve gezi amacıyla
şehir dışında bir katlı, salon ve üç odalı "Nüzhetül Hazra"
unvanıyla isimlendirilmiş mükemmel ve gönül okşayıcı bir köşk, ön
tarafında da çeşitli çiçeklerle süslü "Ravzatül Hadra"
adıyla bir bahçe ve büyük bir havuz vardır. İlk onarım tarihi 1821'de
Mehmet Emin Rauf Paşa tarafından, ikinci onarımı 1921'de Belediye
Reisi Şerif Efendi tarafından, ilave havuzlarla genişletme ise
1957'de Belediye Reisi Edip Somunoğlu tarafından, kabinler, köşkün
restoresi ve bahçe düzenlemesi ise 1986'da Belediye Başkanı Necati
Güllülü tarafından yapılmıştır.
Erzurum Kongresi'nin
önemli isimlerinden ve o dönemin tanınmış gazetecilerinden Mustafa
Necati Bey, bir anısında, Mustafa Kemal Atatürk'ün köşke geldiğini
ve köşkü gezdiğini ifade ediyor. Her yönüyle tarihe damgasını vurmuş
Nüzhetül Hazra Köşkü, halen içinde bulunduğu durumdan kurtulmak
için yetkililerin üzerine düşen görevi yapmasını, dökülmüş sıvası
ve çürümüş boyasının onarılmasını bekliyor.
Yine, değerli arkadaşlarım,
Erzurum'un önemli tarihî eserlerinden biri olan Lalapaşa Camisi
önünde bulunan tarihî şadırvanın bakımsızlığından dolayı çok sayıda
vatandaştan bilgi alıyorum. Musluklarının bir bölümü akmayan ve
pas içinde olan şadırvanının restore edilmesi gerekiyor ve buradaki
tarihî eserlerin korunması çok büyük bir önem arz ediyor. Çok önemli
bir eser olan Lalapaşa Camisi'nin şadırvanının restorasyondan geçirilmesi
gerekiyor. Musluklarının büyük bir bölümü paslanmış ve birçoğu da
akmıyor ve bu görüntüler önemli bir tarihî esere yakışmıyor Sayın
Bakanım ve değerli arkadaşlarım.
Erzurum'un tarihî dokusunun
yok olma süreci, ilgisizlik, ihmal ve aldırmazlıklar nedeniyle endişe
verici boyutta devam ediyor. Tarihî Çifte Minareli Medrese'nin minarelerindeki
çini tezyinattaki deformasyon ve dökülmeler Medrese'nin kimlik
kaybına uğrayacağı boyuta varırken, minarelerin restorasyonu
için hiçbir çaba sarf edilmiyor.
Çifte Minareli Medrese'nin
dış duvarlarında yapılan onarım çalışmaları, tarihî özellik taşıyan
ve emsalsiz çiniler barındıran minarelerin restorasyonunu içermiyor.
İklim olumsuzlukları, medrese etrafındaki trafik yoğunluğu, bakımsızlığa
mahkûm edilmiş minarelerden her gün yeni bir motifin yok olmasına neden
oluyor.
Önceki yıllarda Yakutiye
Medresesi'nin çini işlemeyle tezyin edilmiş minarelerindeki bozulmaya
yıllarca müdahale edilmemiş, daha sonra yapılan restorasyonda
ise aslıyla çok farklı motifler işlenmişti ve çok gülünç bir durumda
bulunuyor bu motifler değerli arkadaşlarım. Çifte Minareli Medrese
minarelerine müdahale olmaması durumunda, Yakutiye benzeri
yeni bir tarihî facia daha yaşanacak gibi görünüyor.
Bu bağlamda bir noktaya
da işaret etmek istiyorum Erzurum'la alakalı olarak değerli arkadaşlarım.
Erzurum Atatürk Üniversitesi
öğretim üyesi Profesör Doktor Ömer Akbulut, üniversitenin son sınıfına
gelen öğrenciler arasında yaptığı araştırmada öğrencilerin ilin
tarihî yerlerini görmeden Erzurum'dan ayrıldığını tespit ediyor. Bu
çalışmaya göre, öğrencilerin yüzde 79'u Kongre Binası'nı, yüzde
90'ı Erzurum Tabyalarını gezip görmedikleri, yüzde 25'inin Kars Kapı
Şehitliği'nin ve yüzde 90'ının da Nene Hatun'un mezarının yerini bilmediği
ortaya çıkıyor.
Üniversitelilerin
Erzurum'un tarihî yerlerini gezip görmeden ayrılmalarının nedenlerini
de araştıran Değerli Hocamız, öğrencilerin tarihî mekânların uzak
olması nedeniyle gezemediklerini bildiriyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen toparlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım, hemen toparlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Erzurum'un tarihte çok önemli bir yeri mutlaka vardır. Çifte Minareli
Medrese ve Yakutiye Medresesi ile tarihte önemli ilim merkezi
olan, ayrıca kalesi ve tabyaları ile de stratejik bir savunma şehri
olan Erzurum'u, son sınıfa gelen öğrenciler üzerinde yapılan araştırmada,
gezip görmemeleri hakikaten üzüntü vericidir. Bu mekânların atmosferini
yaşamadan gitmek de, hakikaten, ileride anladıkları takdirde, daha
da çok üzüleceklerini tahmin ediyorum ve konuşmama diğer maddelerde
devam edeceğim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum değerli arkadaşlarım. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan.
Teklifin tümü üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili… Yok.
Mehmet Eraslan, Hatay
Milletvekili… Yok.
Nihat Eri, Mardin Milletvekili.
NİHAT ERİ (Mardin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 970 sıra sayılı Bursa Milletvekili
Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kültür ve tabiat varlıkları
ile sit alanlarının zilyetlikle iktisap edilmesine ilişkin değişiklikler
getiren bu kanun teklifi son derece gerekli ve önemlidir. Bu kanun
teklifinin yasalaşması hâlinde, vatandaşlarca son dönemde sıkça
dile getirilen yakınmaların önüne geçilmiş olacaktır.
Mülkiyet hakkı, insanlığın
var oluşundan beri mevcut olan, kişiye, bir şey üzerinde "Bu benimdir,
bana aittir." sözünü söyleten ve insanın benliğiyle özdeş olan
bir haktır. Mülkiyet hakkı olmaksızın hiçbir hak mümkün değildir.
Mülkiyet hakkının ihlali, bireyin özgürlük hakkının ihlalidir. Anayasa'mızın
35'inci maddesi ile herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu
hususu teminat altına alınmıştır.
Teknolojik gelişmeler
ve küreselleşmenin sonucu yaklaşımlar, toprağa dayalı hizmetlere
de yeni bir anlayış getirmiştir. Ülkemizde sosyal, ekonomik, teknik
ve hukuki alanlardaki gelişmeler, şehirleşme ve imar hareketleriyle
toprağa dayalı her türlü kadastro çalışmalarının öncelikle bitirilmesini
gerektirmektedir. Çünkü, her türlü yatırım ve mühendislik projelerinin
sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması ancak iyi bir tapu ve kadastro
bilgisiyle mümkün olabilmektedir. Tapu ve kadastro verileri e-devlet
işlevinin de en önemli ve temel bilgi kaynağını oluşturmaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk yıllarından beri yaklaşık seksen yıldır kadastro
çalışmaları yapılmaktadır. Bu işlem hâlen 3402 sayılı Kanun çerçevesinde
yürütülmektedir. Ülke kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanabilmesi
için bizim dönemimizde özel sektörden de hizmet satın alma yoluna
gidilmiştir. Kadastro çalışmalarının başladığı 1925 tarihinden
bugüne kadar, yani 2002'ye kadar, yılda ortalama 350 köy ve mahallede
kadastro çalışmaları bitirilebilmekte iken ilk defa özel sektörden
hizmet satın almak suretiyle 2004 yılında, 1.200 köy ve mahallede kadastro
çalışmaları tamamlanmış, 2005 yılında ise 4.032 köy ve mahallede kadastro
çalışmaları yapılmıştır. 2006'da yapılan ve 2007'de de yapılması
planlanan kadastro çalışmalarıyla, Türkiye'de, aşağı yukarı, kadastro
çalışmaları yapılmamış hiçbir yerleşim birimimiz kalmayacaktır
sorunlu olan birkaç yüz yerin dışında, yani boş olanların, birtakım
sorunları olanların.
Değerli milletvekilleri,
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11'inci
maddesinin birinci fıkrasında "korunması gerekli kültür ve
tabiat varlıkları ile bunların korunma alanı sınırı içerisinde
kalan yerlerde zilyetlikle taşınmaz mal iktisap edilemeyeceği"
hükmü yer almakta iken 27/7/2004 tarihli ve 5226 sayılı Kanun'un 5'inci
maddesi ile zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlere sit alanı
da eklenmiş, ancak "sit alanı" ifadesi ile kapsamının hangi
derecedeki sit alanları olduğuna açıklık getirilmemiştir.
Sit alanları, arkeolojik
ve doğal sit alanları olarak gruplandırılmakta olup arkeolojik ve
doğal sit alanları da üçer derece hâlinde derecelendirilmektedir.
Birinci derece sit alanlarında kesin yapılaşma yasağı olup, ikinci
ve üçüncü derece sit alanlarındaysa bu yasak bulunmamaktadır. Buna
göre, taşınmaz eğer birinci derecede sit alanlarında yer alıyorsa
bu taşınmaz üzerinde yapılaşma yasağı olacak ve bu yerler korunmuş
olacaktır. Buralarda zilyetlikle iktisap söz konusu değildir, ancak
2863 sayılı Kanun'un 11'inci maddesinin birinci fıkrasında, 5226 sayılı
Kanun ile "sit alanları" ibaresi eklenmekle sadece birinci
derece sit alanlarında değil, yapılaşma izni olan ikinci ve üçüncü
derecedeki doğal sit alanlarında da zilyetlikle iktisap yasaklanmıştır.
Bu değişiklik son derece vahim sonuçlar doğurmuştur. Getirilen bu
yasak ile yıllardır vatandaşların kullanımında bulunan taşınmazlarının,
evlerinin bile, bazı köylerin yerleşim alanı da dâhil olmak üzere,
bu kişiler adına kadastroya tabi tutulması imkânı ortadan kaldırılmıştır.
Örneğin, benim ilçem Midyat'ta kentsel sit alanı olarak ilan edilen saha
içerisinde yer alan Ulu Cami Mahallesi'nde yüz elliyi aşkın gayrimenkul
zilyetleri adına değil de hazine adına tapulandırılma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmıştır. Oysaki, ikinci ve üçüncü derecede doğal
sit alanlarındaki mevcut zilyetlik, çoğu zaman önceki kullanımın
bir devamı olarak karşımıza çıkar. Medeni Kanun'un 713'üncü maddesi
uyarınca da olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı koşullarının gerçekleşmesi
hâlinde, yani yirmi yılı aşkın bir süreden beri çekişmesiz, aralıksız
ve malik sıfatıyla zilyet olan kişi taşınmazın mülkiyetini tescil
olmadan kazanmaktadır.
Sit alanlarındaki,
zilyetlik yasağı nedeniyle, kişilerin -kadastro yapılamayan bölgelerde-
yüzlerce yıllık köy yerleşim alanlarını boşaltması gerekmektedir.
Hukuki ve sosyal açıdan bunun mümkün olmadığı açıktır. Nitekim, Tufanbeyli
yerel mahkemesinin verdiği bir kararı inceleyen Yargıtay Genel
Kurulu, bu yasa maddesinin Türkiye gerçeklerine uymadığını belirtmiştir.
Kadastronun yapılamaması nedeniyle taşınmazlarını zilyetlikle
tasarruf etmekte olan bu yerlerin sit alanları içerisinde yer aldığı
gerekçesiyle -zilyetlikle iktisap yasağı nedeniyle- hazine adına
tescil edilmesi büyük bir yanlıştır. Kaldı ki ikinci ve üçüncü derece
sit alanlarında oteller, kentler kurulmasına izin verilmektedir. Sit
alanları içerisindeki yerlere zilyetlik yasağı getirmek yerine,
bu alanları korumak amacıyla kullanarak koruma esası getirilmelidir.
Bu yasa teklifinin yasalaşması hâlinde, kadastrosu devam eden veya
henüz başlanmamış yerlerde, vatandaşların yüzlerce yıldır kullanmakta
oldukları, ancak kadastro yapılmadığı için tapularını alamadıkları
ve zilyetliklerinde bulundurdukları yerlerin kendi adlarına tapulanması
sağlanmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
ben bu vesileyle benzer bir konuya da değinmek istiyorum. Mardin'in
Yeşilli ilçesinin Bülbül köyü. O köyden Avrupa'ya göç etmiş bir Süryani
aile yıllarca Avrupa'da çalışıyor ve birikimlerini de yanına alarak
vatanlarına, doğdukları köye geliyorlar, bir ev yaptırmak istiyorlar.
Kendilerine deniliyor ki: "Şurası hazineye aittir, evinizi
yapın, hazineye de bu arsanın bedelini ödeyin." Aile -500 bin
YTL- bütün birikimlerini kullanarak güzel bir ev yapıyor, ama arkasından
defterdarlık geliyor, diyor ki: "Yasa değişti, siz bunu bilmiyorsunuz.
Bu yeni yasaya göre, 2004'te kabul edilen Yasa'ya göre, hazine arazisi
üzerinde yapılan bütün tesisler hazineye geçer. Dolayısıyla, siz
eğer buraya tekrar sahip olmak istiyorsanız, kendi evinizin bedeli
kadar bir bedel ödeyeceksiniz, ardından bir de arazi parasını ödeyeceksiniz,
ancak o şekilde evinize sahip olacaksınız." Ki, bu büyük bir haksızlıktır.
Hâlbuki, Medeni Kanun'un 724'üncü maddesi diyor ki: "Yapının değeri
açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyi niyetli taraf uygun bir bedel
karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının
mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir." Yani,
burada, tesisi yapan şahıs, eğer hazine arazisinden ya da araziden
daha pahalı bir yatırım yapmışsa, arazinin bedelini ödeyerek ona
sahip olabilir. Hâlbuki, bizim 2004'te yaptığımız değişiklikle bu
tamamen engellenmiş oluyor. Hâlbuki, Medeni Kanun'da, iyi niyetle
yapılan bu tür iktisaplarda, bu tür yapılaşmalarda iyi niyetli tarafa
hak verilmektedir. Ben, aslında, o maddenin, 4706 sayılı Yasa'nın da
ilave ettiğimiz 5'inci maddesine iyi niyetin de katılarak, tekrar,
bunun gibi, bu şahıs benzeri şahısların, eğer iyi niyetle hazine
arazileri üzerinde bir tesis kurmuşlarsa, hazineye ait olan arazinin
bedelini ödeyerek o araziye sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum. Yasanın hayırlı olmasını diliyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Eri.
Teklifin tümü üzerinde
şahsı adına söz isteyen Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu.
Buyurun Sayın Terzibaşıoğlu.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Bursa Milletvekilimiz
Sayın Şevket Orhan ve Değerli Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Ali
Osman Sali'nin, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz gibi, ben Muğla Milletvekiliyim, Muğla'mızın yüzde 68'i
ormanlarla kaplı. Bu alanların içinde yüzde 26 sit alanları var ve
Türkiye'nin özel çevre ilan edilen 13 özel çevresinden 4'ü Fethiye Göcek,
Gökova, Köyceğiz, Datça Bozburun, Muğla ilimizde.
Değerli milletvekilleri,
takdir edersiniz ki, Muğla'nın arazi yapısı aynı zamanda dağlık bir
arazi yapısı, yani, araziler oldukça kısıtlı ve az. Köylülerimiz,
yıllardır dededen, babadan kalma, ama ne yazık ki kadastral çalışmaları
yapılmayan arazileri bugüne kadar kullanıyorlar idi. Daha 2004 yılında
yapılan değişiklikte, "sit alanlarında zilyetlik iddia edilemez"
ilavesi yapılınca, hakikaten, oldukça zor duruma düştüler. Mesela,
Muğla'da bazı isimleri saymakta yarar görüyorum. Muğla merkeze bağlı
Kıran köyünde 3.400 parsel, Muğla merkeze bağlı Zeytinköy'de 1.532
parsel, yine Muğla merkeze bağlı Dağpınarı köyünde 97 parsel, Marmaris
Söğüt'te -ki çok ufak ve arazisi kısıtlı bir köyümüzdür- 3.127 parsel,
keza Fethiye Boğaziçi'nde 350 parsel, Fethiye Dodurga köyünde 350
parsel. Ayrıca tespit edebildiğim Burdur Gölü kenarında İlyas köyü
ve Başmakçı köyü; Bursa'nın ve Balıkesir'in birçok köylerinde köylülerimiz
mağdur olmuşlardır.
Aslında işin temeline
bakmak lazım. Temelinde, seksen üç yıllık cumhuriyet tarihimizde,
ne yazık ki, kadastral çalışmaları bitirememizin sebebidir, bu
yatmaktadır. Türkiye eğer bugüne kadar kadastral çalışmalarını
bitirmiş ve köylü öyle veya böyle atalarından intikal eden mülklerinin,
zilyetlik iddia ettiği mülklerinin tapularını bugüne kadar almış
olsa idi bu sıkıntıyı yaşamazdı.
Bir de sit alanlarının
tespitinde çektiğimiz sıkıntı var. Buralarda, ne yazık ki, tamamen
görsel çalışmayla sit alanları vaktizamanında tespit edilmiştir
ve o sit alanına giren arazilerin, bölgelerin bir daha çıkması söz
konusu olmamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
bu kanunla… Köylülerimiz şu anda televizyonlarının başında bizleri
seyrediyorlar, takip ediyorlar, bu müjdeli haberi, güzel kanunun,
yararlı kanunun bir an önce geçmesini ve Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından bir an önce onaylanmasını bekliyorlar.
Biraz evvel, benden
önce konuşan Anavatan Partisi mensubu arkadaşımız çeşitli konulara
değinirken, Haydarpaşa Garı'nın yıkılmasından söz etti; ama, arkasından
da şunu ifade etti: "Birinci derecede sit…" Birinci derecede
sit olan Haydarpaşa Garı'nın yıkılması imkânsızdır. Böyle bir şey asla
yapılamaz, zaten yapılmamalı. Ama, şu bir gerçek: Yurt dışına çıktığımızda,
Batı'da, birçok eski binanın restore edilerek orijinalliği bozulmadan,
hatta ve hatta, ön cepheleri değiştirilmeden arka cepheleri değiştirilerek,
otel hâline, ofis hâline, alışveriş merkezi hâline dönüştürüldüğünü
ve o şekilde korunarak kullanıldığını görüyoruz. Koruma amacımız
bu olmalıdır. Yoksa, biz, çivisini bile değiştirtmeyiz, bir tek çivi
bile çaktırtmayız mantığıyla yaklaştığımız zaman, ne yazık ki, o
zaman birçok örneği görüldüğü gibi, yıkılmaya terk ediyoruz. Nitekim,
bundan on-on beş yıl önce Sultan Ahmet Cezaevi değerlendirilmiş ve
bugün otel olarak hizmet vermektedir. Bu onlardan bir örnektir.
Atatürk Kültür Merkezi
gerçeğine de değinmek istiyorum: Rahmetli İstanbul Valisi ve Belediye
Başkanı Lütfi Kırdar Bey'in temelini attığı, ama, şu anda tam rakamı
veremeyeceğim, otuz-otuz beş yıl gibi, belki de kırk yıl tamamlanamayan
bir yapıydı. Benim, İstanbul'da üniversitede öğrenci olduğum yıllarda
açıldıktan çok kısa bir süre sonra ne şekilde yandığı tespit edilemeyen,
ama "elektrik kontağından yandı" gibi bir raporla dosyası
kapanan Kültür Merkezi, yedi yıllık tamirden sonra hizmete açıldı.
Ben mimar değilim ama, gördüğüm kadarıyla, o bina kutu gibi bir binadır.
Bir sanat değerinin olduğunu zannetmiyorum. Yanında büyük bir otopark
var. Şu anda arazinin altı kullanılamıyor. İşte, bu geniş araziyi
İstanbul'un en önemli merkezi olan Taksim'de, mevcut binayla birlikte
daha görkemli, daha işlevli bir bina yaparak değerlendirmek, bence,
son derece yararlı olacaktır diye düşünüyorum.
Ayrıca, dönemimizde
yüzlerce vakıf eser restore edilmiş, tamir edilmiş, kullanıma açılmıştır.
Hiçbir zaman atalarımızdan kalan eserleri ihmal etmedik, ihmal etme
zihniyetinde de değiliz, onlara sahip çıkıyoruz ve bundan sonra
da sahip çıkacağız.
Ayrıca, Emlak Kanunu'nda
yaptığımız bir değişiklikle, yüzde 10 bir kesinti yaparak emlak
vergilerinden, tarihî ve millî mirasın korunması amacıyla il özel
idarelerinde KUDEB fonu oluşturulmuş ve bu fonda biriken paralar,
valiliğin dirayetiyle, bu tip eserlerin, yani tarihî ve millî mirasımızı
yaratan eserlerin restorasyonunda kullanılmasına harcanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz kanunun ülkemize, mağdurlara hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi bu vesileyle tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Terzibaşıoğlu.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Yapacağım
Sayın Anadol.
Sayın Anadol, Sayın
Kaya, Sayın Kartal, Sayın Arıtman, Sayın Tiryaki, Sayın Diren, Sayın
Oral, Sayın Sür, Sayın Karademir, Sayın Kaptan, Sayın Çorbacıoğlu,
Sayın Gülçiçek, Sayın Özyurt, Sayın Akdemir, Sayın Durgun, Sayın Güyüldar,
Sayın Özcan, Sayın Kamacı, Sayın Coşkuner, Sayın Erbatur, Sayın
Araslı.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
Adlarını okuduğum
sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (2/461) (S. Sayısı: 970 ve 970'e 1 inci Ek)
(Devam)
BAŞKAN - Teklifin maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
970'e 1'inci ek sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 1'inci maddesini
okutuyorum:
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 21/7/1983 tarihli
ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11
inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Ancak, kültür ve
tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak
tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar
ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar
zilyetlik yoluyla iktisap edilemez."
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Erdal Karademir,
İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Karademir.
Süreniz on dakikadır
Sayın Karademir.
CHP GRUBU ADINA ERDAL
KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 970 sıra sayılı, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
öncelikle, Samsun Milletvekilimiz Sayın İlyas Sezai Önder'i kaybetmiş
bulunmaktayız. Bundan dolayı hepimiz üzüntülüyüz. Başta Sezai Önder'in
ailesine ve milletvekili arkadaşlarımızın hepsine başsağlığı
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasa tasarısının üzerinde konuşmadan önce Meclis çalışmaları
hakkında da bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu Meclis, erken seçim kararı almış bir meclis. Dolayısıyla, bu süreçte
seçim kararı alan bir meclisin her gün yasa tasarıları hakkında görüşmesi,
yasa çıkarması doğru değildir, ahlaki değildir, etik hiç değildir.
Değerli arkadaşlarım,
bu Meclisin sonu gelmiş. 22 Temmuzdan sonra Meclisin yapısı yeniden
değerlendirilecek. Bu çıkarılan yasaların yeni Meclis tarafından
tekrar gözden geçirilip, öncelikli hâle onların koyması gerekmez
mi? Neden biz, bu kadar, dört buçuk yılını bitirmiş bir Meclis erken
seçim kararı almışken, hâlâ yasama faaliyetlerini yürütmesi anlamında
zorlama yapıyoruz? Gerçekten kaygı duyulucu bir şey.
Değerli arkadaşlarım,
burada, büyük ihtimal, inanıyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi,
insanların, halkın karşısına çıkmaktan biraz kaçıyor. Şu anda Meclisin
görevi vatandaşla kucaklaşmak. Milletvekillerimizin, yeni milletvekili
adaylarımızın vatandaşla iç içe olması gerekiyor. Dört buçuk yıllık
AKP İktidarının bu toplum aleyhine çıkardığı bu süreçteki yasalar
hakkında, olumsuzluklar hakkında, bizim, vatandaşlarla, bunları
izah etmek gibi bir zamana ihtiyacımız var, ama ne yazık ki, sizler
bu imkânı bize vermiyorsunuz. Bu anlamda, bu tasarıların çıkarılmasını
çok doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. İnanıyorum ki, 22 Temmuzdan
sonra oluşacak Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, AKP İktidarının
özellikle erken seçim kararı almasından sonra çıkarılacak tüm yasaların
da, tek bir yasa maddesiyle, tümünün iptal edilmesi söz konusu olacaktır.
Bunu bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasa tasarısı, gerçekten, ülkemizdeki bir sosyal yaraya parmak
basan bir yasa tasarısıdır, olumludur; Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bu tasarıyı desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, bu
yasa tasarısı… Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu'nun 11'inci maddesindeki
değişiklik 2004 yılında yapıldı. Bu tasarı, özellikle kadastro faaliyetlerinin
devam ettiği yerlerde karşımıza çıkan bir sorun. 2004 yılına kadar
Türkiye'nin neredeyse yüzde 80'inin kadastrosu bitmişti. Yüzde 80'i
biten kadastroda, özellikle sit alanı olan yerlerde herkese tapu verilebiliyordu.
Ama, ne yazık ki, AKP İktidarı, 2004 yılında bu tasarıda bir değişiklik
yaparak "sit alanlarının zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği"
hükmünü getirdi. Ondan sonra, gerçekten, Türkiye'nin birçok bölgesinde,
başta Karadeniz, Ege, Akdeniz olmak üzere, birçok köyde, insanlarımız,
yurttaşlarımız -o, yüz yıllık, yüz elli yıllık köylerde- işlediği
toprakların mülkiyetini alamaz oldular. Bu, gerçekten Anayasa'nın
eşitlik ilkesine aykırı bir yasaydı. Ne yazık ki, en azından bu tasarının,
bundan sonra, yürürlük aşamasında bu sıkıntıların ortadan kalkacağına
inanıyorum.
Bildiğiniz gibi,
özellikle Karadeniz'de yaşayan köylülerimiz bilirler ki, bugün,
oradaki kadastro faaliyetleri sürecinde, köylüler kadastro elemanlarını
köylere dahi sokmamaktadırlar. Size, yine, bir örnek vermek istiyorum,
Ege'den bir örnek: Mesela, Burdur'un, Salda gölü kenarında dört tane
köyü var. Bunlardan üç tanesi, üç köy, 2004 yılından önce kadastro
gördü. O bölgedeki toprakların, tüm köylerin tapuları verilebildi.
Ama, ne yazık ki, kalan bir köy… İşte, yeni başladı kadastro çalışmalarına.
Komşu parseller, gölün kıyısında parseller, bu bölgeler sit alanı
ilan edildi, ama, ne yazık ki, bu bir tane köyün, Doğanbaba köyünün
yurttaşları, yıllardan beri kullandıkları tarlalarının, bahçelerinin,
bağlarının artık mülkiyetini elde edemez oldular.
Değerli arkadaşlarım,
kültür ve tabiat varlıklarını korumak hepimizin görevidir. Bu tasarı,
bunlar üzerindeki sit alanının öngördüğü kısıtlamaları ortadan
kaldıran bir yasa değildir, sit alanlarındaki bütün kısıtlılıklar
devam edecektir. Sadece, sorun, "kadastro" sözcüğü içinde,
yıllardan beri o insanların kullandıkları, zilyetlik yöntemiyle
elde edebilecekleri toprakları, bahçeleri, ağaçlıkları mülkiyetlerinde
olacaktır.
Kültür ve tabiat varlıkları,
tabii, kamu niteliğinde yerlerdir. Özellikle birinci derece kültür
ve tabiat varlıkları, hepimizin koruması gereken, özenle koruması
gereken yerlerdir. Bu konuda hiçbir kaygı duymuyoruz. Özellikle birinci
derece doğal sit alanlarının devlet niteliği hâlinde olmasını da
sonuna kadar destekliyoruz. Ama, bu, 2004 yılından sonra olan, kalan
yüzde 20, kadastro faaliyetinin yapılmadığı, kadastronun görmediği
yerlerde, insanların elinden resen alan bir olayı ortadan kaldırması
anlamında olumludur. Ama, devlet birinci derece doğal sit alanlarını
korumak istiyorsa, onları sahiplenmek istiyorsa, yapması gereken
görevler vardır. Bunlar yapılıyor mu diye sorduğumuzda, inanıyorum
ki, hiç birisi yapılmıyor.
Niçin yapılmıyor?
Bir kere şöyle olmalıdır: Birinci derece doğal sit alanlarındaki
yerlerdeki mülkiyet, süreç içinde kamuya geçmelidir; ama bu ya istimlak
ederek, o insanların, o gayrimenkul sahiplerinin hakları verilerek
veya yine hazinenin başka yerlerdeki arazileri ile takas edilmek
suretiyle bunlar el değiştirilebilir. Bu derecede, birinci derece
doğal sit alanları, bu anlamda kamunun elinde kalır; ama bütün kısıtlamalar
ve hep beraberce tüm bu alanları korumak hepimizin görevidir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, doğal sitin yasadaki tarifi aynen şöyle: "Jeolojik
devirlerde tarih öncesi ve tarihî devirlere ait olup, ender bulunmaları
veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli
yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan, korunması gereken
alanlardır." deniliyor.
Değerli arkadaşlarım,
özellikle, AKP İktidarı, birinci derece doğal sit kamunun elinde
ise, bunları günümüzde hâlâ satmaktadır. Bakınız, bir taraftan insanların
elindeki tarlanın mülkiyetini vermiyorsunuz, ama kamunun elindeki
birinci derece doğal sit alanlarının satışı da şu an Türkiye'de serbesttir.
Bu bir.
Yine, Kültür ve Turizm
Bakanlığımız, bu bölgeleri, turizm bölgesi alanları ilan etmek suretiyle,
kırk dokuz yıllığından, doksan dokuz yıllığına kadar süreçler hâlinde,
Türkiye'nin kıyılarını, birinci derece doğal sit alanlarını, ormanlarını
tahsislere açmaktadır. Bunlar korumayla çok çelişkili konulardır.
Bu anlamda, Adalet ve Kalkınma Partisinin korumadan yana bir parti
olduğunu söylemek de imkânsızdır.
Koruma, bildiğiniz
gibi, doğal ve tarihî değerleri koruma bilinci ile koruma ahlakı
birer kültür sorunudur. Bilgi bilinci, bilinç ahlakı, ahlak politikayı
etkiler. Bilgisizlik bilinçsizliği, bilinçsizlik de bir çarpık koruma
ahlakını, çarpık koruma ahlakı ise çelişkili siyasalları güçlendirir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Başkanım, hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Karademir.
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Böylesi bir anlayışın içinde Adalet ve Kalkınma Partisinin olduğunu
söylemek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım,
özellikle son dönemlerde, dönüşüm alanlarındaki yasa taslağı tasarısı
komisyonlardan geçti, Genel Kurula inmesi bekleniyor. Bu yasa tasarısında
AKP iktidarı, başta Kültür ve Tabiatı Koruma Kanunu'nca koruma altındaki
alanlardan tutun, Kıyı Yasası'ndan, Orman Yasası'ndan, ona yakın korumaya
yönelik yasaları bertaraf eden bir anlayışla çalışmalarını sürdürmektedir.
Bu anlamda koruma
duygusunun, koruma ahlakının, korumanın sahiplenilebilmesinin,
AKP'nin dört buçuk yıllık iktidar sürecinde görmediğimizi ifade
ediyor, bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Karademir.
Madde üzerinde AK Parti
Grubu adına söz isteyen Ali Osman Sali, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Sali.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle ilgili olarak AK Parti Grubu
adına huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ben de Samsun
Milletvekilimiz İlyas Sezai Önder ve daha önce vefat eden bütün milletvekillerimize
Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifimize komisyonlarda ve Genel Kurulda destek veren
arkadaşlara ve gruplara canıgönülden teşekkür ediyorum.
Benden önceki arkadaşlarımız
konuyu bütün detaylarıyla anlattılar. Ben, tekrara sebebiyet vermeyeceğim.
Ancak, bir hususu tekrar belirtmek lazım: Balıkesir Milletvekilimiz
Orhan Sür ve İzmir Milletvekilimiz Erdal Karademir belirtti. Buradaki,
kanun teklifindeki esas şudur: Sadece ve sadece sit alanlarında
mülkiyetin kime ait olacağı hususuyla ilgilidir teklifimiz, koruma
ve kullanma şartlarıyla alakalı değildir. Koruma ve kullanma şartları
sit alanlarında, bildiğiniz gibi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Yüksek Kurulunca belirlenmektedir. Yine, aynı kısıtlamalar
ve aynı kullanma şartları devam etmektedir.
Sorun, ülkemizin tamamında
vardır, seksen bir vilayetimizin tamamında vardır. Benden önceki
arkadaşlarımız yer ve il belirterek, bölge belirterek bazı örnekleri
verdiler. Ben de çok vurucu, çarpıcı bir örneği sizlerle paylaşmak
istiyorum: Karadeniz Bölgemizde, özellikle, köylerin ortasından
yol geçiyor. Yolun bir tarafı sit alanı, diğer tarafı değildir.
2004'ten sonra yapılan kadastro çalışmalarında köyün bir tarafına
tapu vereceksiniz, diğer tarafına tapu verme imkânınız yoktur. Yani,
köyün sit alanı tarafında kalan parçasını, oradaki vatandaşlarımızı
buradan boşaltmak zorundasınız.
Tabiatıyla, bir mahkeme
kararında da belirtildiği gibi, bu düzenleme, sit alanlarında zilyetlikle
mülkiyet edinilememesi yolundaki düzenleme, Türkiye gerçekleriyle
gerçekten bağdaşmamaktadır. Efendim, bu 2004'teki düzenleme niye
yapılmıştır? Nasıl bu noktaya geldik ve vatandaşlarımız bu düzenlemeden
mağdur oldular? Hadise, esasen, sit alanlarının, doğal ve arkeolojik
sit alanlarının kurumsal muhataplıklarıyla alakalı genel bir projenin
eş zamanlı yürütülememesinden kaynaklanmıştır. Yoksa, benden önceki
arkadaşlarımız tarafından da belirtildiği üzere, sit alanlarını
hepimiz korumak zorundayız. Bunlar şahısların değil, toplumun ortak
malıdır. Çözümlenmeleri şu veya bu şekilde elbette yapılabilir.
Değerli milletvekilleri,
teklifin yasalaşması ve bütün milletimize hayırlı, uğurlu olması
temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sali.
Madde üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan, Erzurum milletvekili.
Buyurun Sayın Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 970 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde,
1'inci maddesinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve az önce gerekli bilgileri veren Balıkesir
Milletvekilimiz, değerli arkadaşım Sayın Osman Sali'ye de en derin
sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugün basında ilginç bir haber vardı. Avrupa Parlamentosu Üyesi Yunanlı
Parlamenter Glavakis Avrupa Birliği Komisyonuna bir önerge veriyor
Ayasofya Camisi hakkında ve diyor ki: "Ben İstanbul'a gittim, güvercinlerin,
gerek pencerelere, gerekse Ayasofya'nın iç çeperinde yuvalandıklarını,
tünediklerini ve buralara pisledikleri"ni söylüyor. Bu pislemelerin,
güvercin pisliğinin oradaki yapılaşmanın ömrünü -gerekli teknik
bilgiyi de veriyor- yüzde 50 oranında kısalttığını söylüyor ki, bu
çok vahim bir durumdur. Ayrıyeten etrafa bir pis koku yayıldığından
bahsediyor Yunanlı Parlamenter Glavakis ve ayrıyeten şöyle bir
şey söylüyor: Avrupa Birliğinin bu konuda Türkiye'ye müdahale etmesi
gerektiğini söylüyor. Asıl burada vahim olan durum, bir Yunanlı parlamenterin
bu söylemleriyle çok önemli, siyaseten ciddi bir durumun olması
söz konusudur. Yani, bizim dedelerimizin fethettiği İstanbul'da
Ayasofya'ya bu tür müdahalenin siyaseten iyi sonuç getirmeyeceğini
düşünüyoruz. Dolayısıyla, Kültür ve Turizm Bakanımıza çok önemli
bir görev düşüyor. Tabii ki, basından okumuşlardır, bunu özellikle
ben hatırlatmak istiyorum. Bunun en vahim durumu, az önce dediğim
gibi, siyaseten bir ciddiyet taşımasıdır.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifinin geneli üzerinde konuşurken, çeşitli vilayetlerimizdeki
tarihî eserlerimizle ilgili, onların sıkıntılarıyla ilgili bilgiler
vermiştim ve İstanbul ve Erzurum'a ağırlık vermiştik. Fakat, bu konuyla
alakalı değişik örnekler de vermek istiyorum.
Mesela, Adıyaman'a
46 kilometre uzaklıktaki Besni çevresinde, Türkiye'nin ikinci Zeugma'sı
olabilecek nitelikte mozaiklere sahip antik kent, Bakanlığın ilgisini
bekliyor değerli arkadaşlar. Bölgedeki sektör mensupları, gerekli
bakım ve düzenlemelerin yapılması hâlinde, antik kentin, kültür
turları için önemli bir merkez hâline gelebileceğini söylüyorlar.
Türkiye'nin önemli tarihî mirasları arasına girebilecekken, bakımsızlık
ve ilgisizlik yüzünden tahrip edilen bölgedeki tarihî eserlerin de
çalındığını söylüyorlar.
Yine, değerli arkadaşlarım,
Uşak Müzesi'ndeki Karun Hazineleri'nin en değerli parçası Kanatlı
Denizatı Broşu ve Kahramanmaraş Müzesi'ndeki sikke hırsızlığıyla,
tarihî eserlere ne kadar sahip çıktığımız bir kez daha sorgulanırken,
şimdi de nadide halı, kilim, avize gibi yüzlerce tarihî eserin Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından ağır hasarlı boş bir handa korunduğu maalesef
ortaya çıktı.
Birçok örneği ana vatanları
Türkistan, Isfahan ve Horasan'da bile bulunmayan halı ve kilimler,
Karaköy'de Kozlucahan'da perişan bir durumda. Halılar, tamamen çürümeye
terk edilmiş bir durumda.
Yine, Tekirdağ'da yaklaşık
üç yüz civarında bulunan tescilli tarihî ahşap binalar, bürokratik
engeller nedeniyle bilinmeyen yangınlar ve doğa şartları nedeniyle
bir bir yok olurken, yıkılmaya yüz tutmuş ahşap evler de hiçbir önlem
alınmamasından dolayı çevre için tehlike saçıyor. Tekirdağ Çiftlikönü
Mahallesi Vakıfavlu Sokak'ta bulunan bir ahşap bina ise görüntüsüyle,
görenleri hem şaşkına çeviriyor hem de tedirgin ediyor. Ön ve yan
cephesi birbirinden ayrılmış ahşap bina, âdeta sokağın üzerine
çökmüş bir durumda. Mahalle sakinleri, her an çökecek gibi duran ahşap
bina nedeniyle tedirginlik yaşıyor.
Tarihî ahşap binaların
restorasyon ve diğer bakım çalışmalarının önündeki en büyük engel
ise binaların tarihî eser konumunda olmasından dolayı herhangi
bir işlem yapılamaması ve siyasi sorumlusu olan Hükûmetin bu duruma
çözüm bulmak için adım atmamasıdır.
Şimdi, İzmit'e gelmek
istiyorum değerli arkadaşlar. İzmit'te sergilenecek yer bulunamadığı
için gar bahçesine taşınan, çoğu Roma dönemine ait heykeller, kimliği
belirsiz kişiler tarafından kırılıp siyaha boyandı geçtiğimiz
yaz aylarında değerli arkadaşlar. Bunu da burada belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bir başka ilimiz Bursa'ya geçmek istiyorum. Hisariçi'nde Alaattin
Mahallesi'nde yer alan Süleyman Paşa Külliyesi'ndeki eserler,
1950'li yıllarda kısmen yıkılması üzerine şahıslara satıldı. Osmanlıya
ait kültürel mirası, maalesef, koruyamıyoruz her nedense değerli
arkadaşlarım.
Alaattin Mahallesi'ndeki
Süleyman Paşa Külliyesi, Osmanlı döneminin Bursa'daki ilk eserlerindendir.
Tarihçi Kazım Baykal'ın kitabında, Fatih Sultan Mehmet döneminde
"Helvacı Mehmet" adında bir şahıs tarafından restore edildiği
için, Mescit'in günümüzde bu isimle anıldığı belirtilmektedir. Değerli
arkadaşlar, 1950'li yıllara kadar kullanılan bu Mescit, duvarlarının
yıkılmasından sonra Vakıflar tarafından şahıslara satılmıştır. Bu
da son derece vahim bir durumdur.
Adana'ya gelmek istiyorum.
Adana Arkeoloji Müzesi'ndeki Geç Roma ve Erken Bizans dönemine ait
mozaikler, yer olmadığı için kırk altı yıldır Arkeoloji Müzesi'nin
bahçesinde sergileniyor. Kırk altı bin beş yüz tarihî eserin bulunduğu
Müze'de, mozaikler gibi birçok tarihî eser de Müze bahçesinde sergilenmek
zorunda kalıyor. Buna mutlaka bir çözüm bulmak gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tekrar, başka bir konuyla alakalı, Ayasofya'ya dönmek istiyorum. Ayasofya
Müzesi Müdürü Jale Dedeoğlu, II. Selim ve III. Murat Türbeleri ile
I. Mahmut Kütüphanesi'nden çalınan çinilerin Paris'te üç müzede bulunduğunun
tespit edildiğini belirterek, bunların istenmesi için Kültür ve Turizm
Bakanlığına dosya hazırlandığını bildirmişti. Dedeoğlu, Ayasofya
Müzesi haziresinde yer alan II.Selim Türbesi'nin çalınan çinileri
için araştırma yapıldığını, burada 1882-1896 yılları arasında Fransız
Albert Sorlin Dorigny tarafından yapılan restorasyon sırasında çinilerin
onarım için Fransa'ya götürüldüğünün ve yerine sahtelerinin getirildiğinin
tespit edildiğini açıklamıştı. Çinileri çalınan Ayasofya'nın depreme
karşı nasıl korunduğuna, yani nasıl korunmadığına burada değinmiyorum
değerli arkadaşlarım.
Peki, durum Diyarbakır'da
nasıl? Değerli arkadaşlarım, her yer nasılsa, maalesef, Diyarbakır'ımız
da öyle. Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde Orta Çağdan kalma üç yüz mağaranın
bulunduğu Hasuni Mağaraları turistlerin ilgisini beklerken,
bölge büyükbaş hayvanların otlak alanı hâline geldi maalesef. Birçok
medeniyete beşiklik etmiş olan Hasuni Mağaraları, Ilısu Barajı'nın
suları altında kalacak olan Hasankeyf'e alternatif olarak gösteriliyor.
Sasaniler döneminde yapıldığı tahmin edilen mağaraların dünyada
bir eşinin bulunmadığı belirtildi.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
yaşadığımız Anadolu topraklarında ne kadar zengin tarihi miraslara
sahibiz, ne kadar övünsek azdır, bakamadığımızdan dolayı ne kadar
dizlerimizi dövsek yine azdır. Böyle bir mekânı otlak hâline getirmiş
olmak, şu bilinsin ki, bu ülkenin toprağına ve mirasına karşı affedilmez
bir ihmaldir.
Değerli arkadaşlarım,
yine, Mimar Sinan'ın çağdaşı Sai Çelebi tarafından beş yüz yıl önce
İstanbul Kâğıthane'de inşa edilen tarihî İmrahor Çeşmesi önce yağmalandı
ardından…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
toparlar mısınız lütfen.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, toparlayacağım.
Tarihî İmrahor Çeşmesi
yakın zamanda 2 kere saldırıya uğradı. İlk saldırıda kitabenin
"ayna" bölümü kırılıp çalındı. Kırık parçalar Kâğıthane
Belediyesi tarafından Çukurcuma'da bir antikacıda bulundu ve satın
alınarak depoya kaldırıldı. İkinci saldırıda kitabeyi bütün
hâlinde sökemeyen hırsızlar, kopuk parçayı bıraktı. Çatı kısmı
hâlen Çukurcuma'da olan çeşmenin yerine Büyükşehir Belediyesinin
Sadabat Projesi çerçevesinde inşaat yapan Çekdaş İnşaat Sanayi
ve Ticaret Limitet Şirketinin işçi barakaları konuldu. Damat İbrahim
Paşa'nın damadı Mehmet Paşa'ya ait bu nişangâh da aynı dönemde kayıplara
karıştığı anlaşıldı.
Değerli arkadaşlarım,
tarihî çeşmelerimiz çalınırken, turistik önemi haiz tarihî varlıklarımızın
asgari güvenliği dahi sağlanamıyor. Bakınız, Ankara Kalesi'nin
surlarında herhangi bir güvenlik önleminin olmaması, yaşanabilecek
olası kazalara davetiye çıkarıyor. Surların hemen kenarında
uçurtma uçuran çocuklar ile Kale'yi ziyaret eden yerli ve yabancı turistler
çok büyük bir tehlike yaşıyor. Değerli arkadaşlar, şimdiye kadar,
aralarında Japon turistlerin de bulunduğu 3 kişi Kale surlarından
düşerek yaralandılar ve değerli arkadaşlar, bu tarihî mekânda, maalesef,
hiçbir görevli de bulunmuyor. Başkentin simgelerinden olan Ankara
Kalesi'nin daha güvenli olması gerektiğini… Herhâlde çok olması gereken
bir husus değil midir? Bunu, Sayın Bakanımızın insafına ve vicdanına
da sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
maalesef, açıkça ifade etmeliyiz ki, bu Hükûmetin millî koruma duygusu…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
için açıyorum Sayın Özdoğan, lütfen...
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Maalesef, bu Hükûmetin
millî koruma duygusu hiç olmadı. İktidara geldikten sonra kendine
bir kimlik tanımı arayan ve "muhafazakâr demokratlık" kavramında
karar kılan Hükûmetin muhafazakârlıkla hiçbir alakasının olmadığı
Türk kamuoyunca çok iyi bilindi ve değerli arkadaşlar, bu Hükûmet,
Türk toprağının tabii ve kültürel varlığını koruma konusunda da
hiçbir öznenin sahibi olmadı. Ülkeyi yönetmeyi toprak ve servet
pazarlamak zanneden bir Hükûmetten, başka türlüsünü beklemek de mümkün
değildir.
Türkiye, kültür ve tabiat
varlığı korumacılığının ne olduğunu Erkan Mumcu'nun bakanlığı
döneminde gördü. Ardından da bu Hükûmet, maalesef, bunları hoyratça
harcadı.
Şunu biliniz ki değerli
arkadaşlar: Bu seçimlerde AK Partiyi sandıkta vuracak en büyük etmenlerden
birisi toprak ve kültür korumasına uzaklığı ve mideli pazarlamacılığı
olacaktır ve bunu, inşallah, hep birlikte göreceğiz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan. Lütfen...
Teşekkür için Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Anavatan iktidarının en güçlü icraat alanlarından birisi, toprağımızın
tabii ve kültürel varlıklarının büyük bir kıskançlıkla korunması
olacaktır diyor, hepinize teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Anavatan bitti zaten.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Anavatan büyüyor, büyüyor...
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili... Yok.
Mehmet Eraslan, Hatay
Milletvekili... Yok.
Erdal Karademir, İzmir
Milletvekili... Yok.
Nihat Eri, Mardin Milletvekili...
Yok.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- 2863 Sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
7.- Kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tespiti
işleri ile devam eden davalarda da bu Kanunun 11 inci maddesinin birinci
fıkrası hükmü uygulanır. Sınırlandırma ve tespitleri henüz askı
ilanına alınmamış taşınmazların kadastro tutanakları kadastro
komisyonuna intikal ettirilmek suretiyle bu Kanunun 11 inci maddesinin
birinci fıkrasına uygun hale getirilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Berhan Şimşek, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Şimşek.
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BERHAN
ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun teklifinin 2'nci maddesi üzerine grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Görüşmekte olduğumuz
kanun teklifiyle, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca
birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulundukları
taşınmazlar ile bir ve ikinci derecede arkeolojik sit alanlarındaki
taşınmazların zilyetlik yoluyla intisap edilmeyeceği, bunun dışında
kalan taşınmazlarda ise zilyetlik iddiasında bulunulabileceği
getirilmektedir.
Aslında, bu kanun teklifiyle
yapılan zilyetlik iddiasında bulunulabilecek alanları genişletmektir.
Bilindiği gibi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun
11'inci maddesinde "korunması gereken kültür ve tabiat varlıkları
ile bunların koruma alanları, sit alanları zilyetlik yoluyla intisap
edilemez" hükmü bulunmaktadır. Ancak, yine bu Kanun'un 11'inci
maddesinde, korunması gerekli kültür varlıklarının sahibine bakılmaksızın
kültür varlıkları statüsünün korunduğu hükme bağlanmakta. Yani,
bir kültür varlığı ya da sit alanı içinde yapılaşma yasağı var ise,
bu yasak hem hazine arazileri hem de özel mülkiyette bulunan araziler
için geçerlidir. Dolayısıyla, bu yasa, ilk bakışta, mağduriyet gidermek
amaçlı olduğunu da ortaya koymaktadır. Özellikle kadastro çalışması
yapılmamış ya da sorunlu yapılmış olan bölgelerde bulunan sorunu,
bu kanun teklifiyle ortadan kaldırmaktadır. Bu yasa kapsamında bulunan
taşınmazlarda evi bulunan, tarım, ticaret faaliyeti yürüten yurttaşlarımızın
mağduriyetini giderecektir.
Bu kanun teklifinde
kültür ve tabiat varlıkları ile sit alanları sınıflandırılmakta,
birinci ve ikinci grup olarak tescil edilen alanlar haricindeki yerlerde
zilyetlik iddia edilebilecektir. Koruma bölge kurullarının yapısı
siyasallaştıkça kurulların tescil edilen yapılardaki sınıflandırmaları
değiştirmeleri de mümkün olabilecektir.
Bu kanun teklifinin
iyi niyetle hazırlandığına, mağduriyeti gidermek amacıyla hazırlandığına
inanıyoruz. Ancak, biz, başka bir konuda mağduriyeti gidermeliyiz.
2004 yılında, 5226 sayılı Kanun'dan önce kadastro görmüş yerlerdeki
sit alanlarında özel mülkiyeti bulunan vatandaşlarımız tapularını
almıştır. 2004 yılından sonra kadastro çalışmaları yapılan yerlerdeyse
vatandaşlarımız, dedelerinden kalan bağlarının, bahçelerinin
tapularını alamamaktadır. Bu, adalet değildir ve eşitlik değildir.
Bu konunun mağduru olan yurttaşlarımızın da mağduriyetini çözmek
durumundayız, görevimiz budur diye düşünüyorum. Bu alanlara korunması
gerekli sit alanları olduğu için tapu verilmiyorsa, devlet, bu alanların
ya parasını ödemeli, kamulaştırmalı ya da takas yoluyla bu vatandaşlarımızın
mağduriyetlerini çözmek gerekir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; kültür, sanat, yaşam, ekonomi, gelişme, kalkınma,
şehirleşme bir bütündür. Modern mimari, kentleşme, kentsel dönüşüm
adı altında rant yaratmak amacıyla tarihî, doğal ve kültürel değerlerimizi
yok etmek bize hiç bir şey kazandırmaz ve kazandırmıyor. Kültür başkenti
seçilen ve bu nedenle de övündüğümüz İstanbul, Dubai portlarla, Dubai
kuleleriyle değil, İstanbul'un siluetini bozan yapılarla kültür
başkenti seçilmemiştir -hepimizin bilgileri dâhilinde bu- İstanbul,
kültürel mirası ve yapısıyla kültür başkenti olmuştur.
Millî Eğitim Bakanlığının,
kent merkezlerindeki okulları rant uğruna sattığını hepimiz biliyoruz.
Sizlerle bir örneği paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım:
Eminönü Ordu Caddesi üzerinde tarihî Gedikpaşa İlkokulu, 21 bin
YTL'ye bir özel şirkete özel idare tarafından satıldı. Gedikpaşa,
ikinci derece eski eserden çıkartılıp üçüncü derece eski eser ticaret
alanına dönüştürülmekte, 2.535 metrekarelik yer imara açılmış ve
büyük bir rant yaratılmıştır. Gedikpaşa İlköğretim Okulunun bulunduğu
bölgede, Papazoğlu Medresesi, Mescidi ve Türbesi ve Müslüman Mezarlığı
ile Ali Fuat Paşa Konağı bulunmaktadır. Bu bölgede otel ya da iş merkezi
yapılması için, buranın sit alanı derecesi değiştirilirken, diğer
tarafta Saidi Nursi'nin kaldığı Şeker Han belediye kültür tesisi
yapılmaktadır. Tarihî alanlarla tescilli yapılara olan bakışınızı
ve anlayışınızı da Hükûmet olarak bu iki farklılığın ortaya koyduğunu
düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi,
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, tarihi
niteliği olan eserlerin tescil edilmesini ve korunmasını öngörmektedir.
2863 sayılı Yasa'nın 6'ncı maddesinde, cami, türbe, kitabe, mescit,
musalla, namazgâhlar, çeşme ve sebiller, tekke ve zaviyeler, mezarlıklar
gibi mimari, tarihî, estetik, arkeoloji ve diğer önem ve özellikleri
bakımından korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları örneği
olarak sayılmıştır.
Bununla birlikte değerli
arkadaşlarım, Alevi Bektaşi toplumunun inanç merkezi ve ibadet yeri
olan cemevleri, bu maddede sayılan örnekler arasında yer almamıştır.
Cemevleri, dergâh, tekke, türbe diye tabir edilen mekânların içinde
ya da yanında bulunmakla birlikte, Alevi köylerimizde bağımsız cemevi
yapıları da bulunmaktadır hepimizin bilgisi dâhilinde.
Ayrıca, şu anda Anadolu'da,
13'üncü yüzyıldan başlayarak günümüze kadar çeşitli tarihler içerisinde
yapılmış cemevleri bulunmaktadır. Mimari olarak kendisine has özellikleri bulunan
cemevleri, kırlangıç çatı sistemleri, ocak köşeleri, süslemeleri
ve sembolleri içeren ahşap direkleri ve çatılarıyla kendilerine
has yapılardır.
Alevi inancının yasaklı
olduğu dönemlerde bu cemevleri normal ev statüsünde korunmuş ve
bulunduğu bölgelerde "meydan evi" veya "büyük ev"
diye adlandırılmıştır. Günümüzde Hacı Bektaş Dergâhı içerisinde,
Şahkulu Dergâhı içerisinde, Karacaahmet'te, Tokat'ta, Hubyar Sultan
Tekkesinde ve köyünde, Malatya Onar Baba Dergâhında ve köyünde, Tunceli'de
Düzgün Baba'da, Tokat'ta Kul Himmet, Keçeci Baba'da, Zile Acısu köyünde
ve burada sayamayacağımız birçok Anadolu köyünde bu tarihi cemevleri
bulunmaktadır.
Bu cemevleri arasında
2863 sayılı Yasa'ya göre tescil edilerek, korunması gerekli kültür
varlığı kapsamına alınan yapılar bulunmaktadır. Ancak, tescil edilen
bu yapılar, gerekçede cemevi olmasına rağmen, cemevi olarak tescil
edilmemektedir. Alevi Bektaşi yurttaşlarımızın ibadet yeri ve
inanç merkezi olarak gördükleri cemevlerinin, cemevi olarak değil
de başka adlarla tescil edilmiş olması, o yurttaşlarımızın inançlarına,
inanç merkezi ve ibadet yerlerinin adlandırılmasında bir müdahaledir
diye düşünüyorum. Daha sonra, siyaset yaparken de "Aman efendim,
Alevi cemaatlerinden bizde de olsun." diye, böyle, siyasi salmaları
yaptığınız, bütün partilerin yaptığını da hep beraber biliyoruz
değerli arkadaşlar.
Ben bu konuda bir kanun
teklifi verdim ve tescilli yapılarda karşılaşan bu ayrımcılığın
ortadan kaldırılmasını amaçlamıştım ama, ancak görülen o ki, bu kanun
teklifimi de burada, sayenizde, sizlerin sayesinde, değerli arkadaşlarım,
reddettiniz. Aslında bu bir tarih, bir kültür, bir geçmiş, inanç değerlerinin
zenginliğidir. Bunlardan korkarak, saklayarak, isimlerini başka
şekilde ifadeler ettirerek örtemeyiz, kaybedemeyiz; varlar, varız
ve yaşıyoruz hep beraber.
Ayrıca, yine, anımsarsanız,
Madımak Oteli'nin kültür ve sanat müzesi yapılması kanun teklifini
vermiştim ve bunu verirken de, gerçekten, o günlerde Avrupa Birliği
süreci çok yoğun ilişkilerde devam ediyordu. Aslında, bir muhalefet
milletvekili olarak böyle bir kanun teklifini görevim ve sorumluluğum
adına verirken… Çünkü, Sivas'ta, hepinizin bilgisi dâhilinde, 37 insanın,
sanatçı aydının cayır cayır yandığı, yakıldığı bir süreç ve bir
utanç yaşanmıştır ve Hükûmetinize bu kanun teklifini verdiğimde,
kültür ve sanat müzesi yapılarak, ki bunun bir örneği vardı Almanya'da,
hepiniz biliyorsunuz, Solingen'de 5 Türk yurttaşımızın kundaklandığı
evi kamulaştırdılar ve bir barış parkı yaptılar ve çamlar, çınarlar
dikildi oraya. Bu fırsatı, ayağınıza, size sunmama rağmen, bu ülkenin
barışması, yan yanalığına, acılara set çekmek adına, bunu da kabul
etmediniz. Eğer bunu kabul etmiş olsaydınız, gerçekten, bu samimiyeti
göstermiş olsaydınız, bizim ve sizin, bu anlayış içerisinde kimlere,
hangi anlamda mesajları doğru şekilde verdiğimizi fark edebilirdik.
Maalesef, siyasetin
içerisinde sadece oy ve seçim dönemleri geldiğinde hatırlanan ve
o hatırlanma yapısı içerisinde değerlendirilen toplumlar vardır,
kesimler vardır.
Bu yasa çerçevesi
içerisinde de bu düşüncelerimi de sizlerle paylaşmış oldum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Şimşek.
Madde üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz isteyen Hüseyin Güler, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Güler.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlar, kanun tasarısı üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Parlamentonun
bu son dönemlerinde, bu tür, çalıştırmak için yapılan bu süreçte sadece
geç kalınmışlığın ve sürdürülebilirliğin zorlanması olarak algılıyoruz,
çünkü, yapılan ortamda bir beş yılın özeleştirisini bu halk yapacaktır.
Bugün, kültür varlıklarının korunmasına dair baktığımızda en
ufak bir somut adım atmadınız, bırakın, tahrip etmekten başka. Bakıyoruz,
tabii ki, beş yıl boyunca ne yaptınız tarihî dokuların korunması
için? Çünkü, Türkiye'nin her köşesi birer tarih fışkıran ve medeniyetler
cenneti dediğimiz ülkemizde varlıkların nasıl yağmalandığını,
varlıkların nasıl yok edildiğini, sadece kaderiyle baş başa bırakıldığını
maalesef hep beraber gördük.
Biraz önce de arkadaşlarımız
da örnek verdi, ben de tekrarlayacağım. Ilısu Barajı'nın, on iki bin
yıllık Hasankeyf tarihinin nasıl göz göre göre sular altına gömüleceğini
maalesef ibretle izliyoruz. Aslında, bu tarih, insanlığın ortak
malı, sadece Türkiye'nin değil, tüm insanlığın ortak malı ve korumak
da bizlere düşer. Ama, gördüğümüz kadar, böyle bir kaygınız da yok.
Sadece Parlamento çalışmış olmak için, daha çok, Sayın Cumhurbaşkanının
vetosunu bekler hâlde böyle bir hazırlığı ve milletvekillerinin
burada hazır ol vaziyetinde olduğunu görüyoruz.
Tabii, önemli bir dönem.
Türkiye'nin kaderinin çizildiği bu dönemde tarih bir varlıktır,
hem de bir canlı varlıktır. Korumak, insanlığın erdemliliklerinden
bir parçasıdır. Ama, bu toplumumuzda aç ve yoksul insanın yaşadığı,
milyonlarca insanın yaşadığı bir yerde tarihi korumak, maalesef,
toplum adına bir külfet ve lüks olarak algılanmakta, çünkü önce midesini
düşünüyor. Ama, gördüğümüz kadar, toplumun bu süreç içerisinde, işte,
İstanbul'da özellikle arsa sıkıntısının çekildiği yerlerde o tarihi
dokuların nasıl yakıldığını, nasıl yok edildiğini maalesef görüyoruz.
Çünkü, sit statüsü içerisinde, özellikle şahsa ait mülkiyeti olan
binaların veya varlıkların korunmasının hem tadilatı çok zor hem
de özellikle burada bakanlığa, özellikle Hükûmete çok ciddi görevler
düşmekte. Bu tarihi dokuların korunması için bizzat teşviklerin
yapılması gerekmekte ama gördüğüm kadar böyle bir teşvik de söz konusu
değil. Sit kavramı içerisinde özel mülkiyetle kamunun birçok sıkıntılarını,
hatta mahkemelik süreci olduğunu iyi biliyoruz. Bu, bir derece kolaylaştırıcıymış
gibi görünen bir süreçte, inşallah yağmalanmaz tarihî sit dokuları,
özellikle konuta açılarak ve beton yığınlarıyla örtbas edilmez. Örnek
mi isteriz, örnek çok. Mersin bunlardan bir tanesi. Maalesef beton
yığınlarıyla donatıldı ve o tarihi dokular birer birer toprağın altında kaderiyle baş
başa kaldı.
Tabii, tarihî doku deyince
bizim Mersin'de, yine has, özellikle "Kanlıdivane" dediğimiz,
"Kız Kalesi" dediğimiz, örneklerini binlerce sayacağımız…
Çünkü, zenginliklerle dolu bir Mersin'imizde o bölgeler, sanki, birer
kamu alanı itibarıyla baktığımızda sürgün bölgesi olarak algılanmakta
ve bir kişinin inisiyatifine bırakılmakta. O tarihî dokularda yeşil
otlar veyahut birer yağmalanıp özellikle çalınmakta. Ama, buna, maalesef,
kamu görevinin de korumakta yetersiz olduğunu görüyoruz.
Hükûmetin öncelikli
sıralarından bir tanesi değil tarih ve doku. Biz de diyoruz ki, tarihî
dokunun korunması bir insanlık erdemidir. Bu konuda bunun gereğinin
yapılabilmesi için sağlıklı kitleler, sağlıklı toplumlar yetiştirmek
zorundayız. Eğitimi düşük, açlık sorunu olan ve yoksullukla baş başa
olan bir toplumun yapacağı bir şey değil. Ama, görünen o ki, sadece
kamu eliyle de korumak mümkün değil. Bu doğrultuda tarihi dokunun
korunmasının iki önemli faktörleri var: Bunlardan bir tanesi, biraz
önce saydığımız koşullarda toplum yetiştirmek; ikincisi, kamu hizmeti
sıralamasında öncelikli sıralamalara doğru getirmek. Ama, baktığımızda
böyle bir niyetinizin de olmadığını gördük ve tarihi doku adına
binlercesi yurt dışına kaçırılırken tesadüfen veya ancak Avrupa'nın
inisiyatifi dâhilinde veya Amerika gibi gelişmiş ülkelerin inisiyatifi
dâhilinde geri, iade edildiğinde ancak geri almış oluyoruz. Aksi
takdirde, mücadelemiz, sadece korumak gibi bir reflekse bürünmüş,
o da iş işten geçtikten sonra.
Evet, tarihî dokuyu
korumak bir külfet değil, tam tersine bir miras olarak algıladık ve
bunun da bedeli, faturası ağırdır ve toplum olarak üzerimize düşen
sorumluluğu sonuna kadar getirmek zorundayız.
Tabii, bu kanun tekliflerine
bakıyoruz, burada günübirlik, hazırlıksız, pratikte hiçbir faydası
olmayan, 2004 yılında da çıkarttığınız bir kanun teklifi de var önümüzde
ama yetersiz kaldı. Yani, çıkarttığınız kanunlar en fazla altı ay
veya bir yıl sonunda tekrar aksayan yönlerini düzeltmek için ek bir
kanun teklifleriyle karşı karşıya kaldık. Bu, verimlilik değil,
tam tersine günübirlik, "göç yolunda düzelir" mantığı içerisinde,
sadece olayı, günü kotarmak, kamuoyuna mesaj vermek, yani kısaca
politikadan öteye gitmeyen, toplumsal anlamda da hiçbir sonuç alınmayan
bir süreciniz oldu ve AKP'li yıllar -beş yıldır- inşallah, halkın takdiriyle
de 22 Temmuzda son bulacaktır ve burada görünen o ki -halkın da- sabırsızlıkla
sizleri seçim sandığında görecektir. Çünkü, toplumun refleksi,
toplumun duyarlılığı had safhada ve 22 Temmuzda sizden gereken hesabı
soracağına inanıyoruz.
Biz, bu doğrultuda,
şu anda Anavatan ve Doğru Yol birlikteliğinin sonucunda oluşan Demokrat
rüzgârıyla beraber bir iktidar sürecinde, tarihî dokunun korunması
ve yaşatılması konusunda ve üstelik de katma değer üretilmesi konusunda
projelerimiz hazır.
Biraz önce Sayın Vekilim
İbrahim Özdoğan Ayasofya'dan bahsetti. Gidip bir bakın, koruması
bile yok, koruması. Böyle, dünya kenti dediğimiz, tarihî miraslarıyla
"Dünya Kenti" unvanını almış bir İstanbul'da Ayasofya Allah'a
emanet. Yani, sorarım sizlere. Üstelik de muhafazakârlıkla kimseye
toz kondurmayan bir iradeye sahipsiniz. Böyle bir mirası korumak
hepimizin görevi olduğu gibi bu konuda da sizin de hassas olmanız
lazım. Oradaki görevlilerle konuşuyoruz ve burada her şey sadece
tesadüflerle gidiyor, çünkü korumadan yoksun. Biz de diyoruz ki,
korumanın da bir bedeli var. Tarihî bir dokunun katma değer üretmek
dokusuyla yeniden hayatta yaşatılabilmenin zorluğunu da biliyoruz, ama, buna göre, sizin öncelikli sıralamanız
olmadığına göre, tarih yine kaderiyle baş başa kalacak.
Süreç önemli, bu tarih
bizim, bu tarih insanlığın ve korumak da yaşatmak da bizlere düşer.
Bu konuda şikâyet etmek yerine, iktidarınızın beş yıllık döneminde
tarih adına yaşattığınız, tarih adına böyle, eserimiz dediğiniz
süreç, eserimiz dediğiniz bir tane örnek doğru dürüst gösteremezsiniz.
Eğer o tarihi korumak hepimizin görevi ise, başta da iktidarın görevi,
yürütmenin görevi. Bu doğrultuda, gölge etmeyin ihsan istemez misali,
başta Ilısu Projesi'ni lütfen yeniden değerlendirin. On iki bin yıllık
tarih, on iki bin yıllık…
Evet, enerji, bu ülkenin
politikalarından bir parçası olmalı, ama enerji uğruna da bu tarih
yok edilmemeli ve bu doğrultuda, günümüzün teknolojileriyle, yenilenebilir
enerji projeleriyle veya değişik enerji kaynaklarıyla birlikte
bu ülkenin enerji sorunu çözümlenmeli, yani, tarihe kurban edilmemeli,
daha doğrusu, tarih kurban edilmemeli.
Bu doğrultuda, üzerinize
düşecek, giderayak, giderayak diyorum, çünkü, geriye şurada kaç
gün kaldı, 22 Temmuza, gerisini siz sayın…
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- İki ay.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- İki ay bile kalmadı değil mi doğru dürüst. Evet, haklısınız.
Bu ülkede hepimizin,
halkın da özlemi olan bu 22 Temmuz sabahı, inanıyorum ki, bu ülkeye
yeni hayaller, yeni umutların yeşerebileceği bir Türkiye özlemiyle,
tarih başta olmak üzere, insanlık adına her türlü hayal kurabilecek
bir Türkiye'nin özlemi içerisindeyiz.
Bu doğrultuda, amacımız
şikâyet etmek değil, bir beş yıllık iktidarınızda bu dönemi başaramadınız,
beceremediniz ve tarih de bunları not edecektir. 22'nci Dönem, tamamıyla
Parlamento, sevabıyla günahıyla tamamıyla AKP'nindir ve gücünüzün,
daha doğrusu çoğunluğunuzun vermiş olduğu anlayışla, sadece Parlamentoyu
verimli değil, verimsiz olarak kullandınız ve bu halk bunu da unutmayacaktır.
Ama, görünen odur ki, Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu elde etmenize
rağmen, hâlâ da yaptığınız tek bir şey var, mağduriyet rolleri oynamak.
Bu toplum mağduru ve mazlumu sever, ama bir defa sever. Sizin bu
yaptığınız, tek anlamıyla beceriksizlik diyebileceğimiz bir süreç,
çünkü 364'le başlayan ve 65, zamanla 67'yi de buldu, ama buna karşın getirdiğiniz
nokta, ülkeyi duvara toslamaktan öte bir şey yapmadınız. İnanıyorum
ki, halkım da en iyi şekilde değerlendirecektir ve bu halkımızın 22
Temmuz sabahı oy verirken kendi kaderini, kendi hayatını tercih
edeceğini düşünüyorum ve ülkeyi germekten ve bunlardan da medet
ummaktan başka bir politika gütmediniz.
Biz de diyoruz ki, bu
halkımın 22 Temmuz sabahında vereceği her oy ülkenin kaderi olacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
22 Temmuz bu ülkenin
dönüm noktası ve kaderi ise, burada halkıma sesleniyorum: Lütfen
sandıklara gidin. Beş yıllık iktidarın muhasebesini lütfen yapın
vicdanınızla, yüreğinizle. Size ne verdi, neler aldı ve ne götürdü?
Böyle bir ortamda tarih
de kaderiyle baş başa bırakılmayacak kadar insanlığın ortak mirasıysa,
bu konuda AKP yine sınıfta kalmıştır, bu konuda da başaramamıştır
ve 22 Temmuz sabahı, inanıyorum ki, AKP'den kurtuluş günü olacaktır.
Buradan hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güler.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Mustafa Gazalcı, Denizli Milletvekili… Yok.
Nihat Eri, Mardin Milletvekili…
Yok.
Madde üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
970'e 1. ek sıra sayılı "2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi"nin 2. maddesi ile kanuna eklenen
geçici 7. maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Ayhan Sefer Üstün
|
Orhan Sür |
|
Ordu |
Sakarya |
Balıkesir |
|
Erdal Karademir
|
Ali Osman Sali |
|
|
İzmir |
Balıkesir |
|
27/07/2004 tarihinden itibaren yapılan
kadastro çalışmaları sonucu zilyetlik şartları oluştuğu halde
sit alanlarında kalması nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili
yapılmış taşınmazlardan 1 ve 2 nci derece arkeolojik sit alanları
dışında kalan sit alanlarındaki taşınmazların kadastro tutanaklarında
zilyet veya hak sahibi olarak belirtilen kişilerin veya mirasçılarının,
kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde mahalli Maliye
kuruluşlarına müracaatları halinde Maliye kuruluşunun talebi
ile harca tabi olmadan re'sen ilgilisi adına tescilleri yapılır.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 970'e Ek 1 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci maddesine bağlı geçici 7 nci maddenin
birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlelerin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
M.
Altan Karapaşaoğlu
"Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibariyle davaları kesinleşmiş olanlar, bu maddenin yürürlük
tarihinden itibaren bir yıl içerisinde tekrar dava açabilirler. Bu
Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrası bunlar hakkında da uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bilindiği üzere, 2863 sayılı Kanunun
11 inci maddesinin birinci fıkrası 5226 sayılı Kanunun 5 inci maddesi
ile değiştirilerek, derecesine bakılmaksızın sit alanlarının
zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu nedenle, daha önce
açılmış olan davalar yeni düzenlemeye göre sonuçlandırılmıştır. Ancak,
bu durum vatandaşların kendi kusurları olmaksızın mağdur olmalarına
yol açmıştır. Çünkü kadastro hizmetlerinin zamanında götürülememiş
olması nedeniyle vatandaşlar tapularını alamamış, yeni düzenleme
nedeniyle de mağdur olmuşlardır. Kanun teklifi bu mağduriyetlerin
belli ölçüde giderilmesini amaçlamaktadır. Ancak, teklif sürmekte
olan davalara çözüm getirirken, aynı hükme göre sonuçlandırılmış
davalar için bir çözüm öngörmemiştir. Önerge ile, Kanunun 11 inci
maddesinin birinci fıkrası bunlar hakkında da uygulanmak kaydıyla,
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle davaları kesinleşmiş
olanlara, maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içerisinde
tekrar dava açma imkanı tanınmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
970'e 1. ek sıra sayılı "2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi"nin 2. maddesi ile kanuna eklenen
geçici 7. maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Eyüp
Fatsa (Ordu) ve arkadaşları
27/07/2004 tarihinden
itibaren yapılan kadastro çalışmaları sonucu zilyetlik şartları
oluştuğu halde sit alanlarında kalması nedeniyle Hazine adına tespit
ve tescili yapılmış taşınmazlardan 1 ve 2 nci derece arkeolojik
sit alanları dışında kalan sit alanlarındaki taşınmazların kadastro
tutanaklarında zilyet veya hak sahibi olarak belirtilen kişilerin
veya mirasçılarının, kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl
içerisinde mahalli Maliye kuruluşlarına müracaatları halinde
Maliye kuruluşunun talebi ile harca tabi olmadan re'sen ilgilisi
adına tescilleri yapılır.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11 inci maddesi Korunması
Gerekli Kültür Ve Tabiat Varlıkları ile Koruma alanları zilyetlik
yoluyla iktisap edilemez iken 27/07/2004 tarih ve 5226 sayılı Kanunun
5 inci maddesi ile "sit alanları" cümlesi de bu maddeye eklenmiş
ve kanunun yasalaşmasından itibaren sit alanında kalan ve tapuda
kaydı bulunmayan tüm taşınmazların zilyetlik yoluyla edinme imkanı
ortadan kaldırılmıştır. Bu kere görüşülmekte olan tasarının 2 nci
maddesiyle "sit alanları" cümlesi "1 ve 2 nci derece arkeolojik
sit alanları" olarak değiştirilmektedir. Bu nedenle 5226 sayılı
Kanun'un kabul edildiği 27/07/2004 tarihinden itibaren günümüze kadar
geçen süre içerisinde sit alanı içerisinde kalması nedeniyle Hazine
adına tescili yapılan taşınmazların da bu kanuna uygun olarak hak
sahiplerine iadesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Gazalcı,
Denizli Milletvekili…Yok.
Şahsı adına söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.01
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
birleşime saat 21.00'e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.16
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
5'inci sırada yer
alan, Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1195) (S. Sayısı:
1216) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 1216
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Oyan.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Oyan, süreniz
yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ
OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
iki gün önce kaybettiğimiz Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'in
ailesine başsağlığı, kendisine Tanrı'dan rahmet diliyoruz. Ama,
bugün Ankara'da, Anafartalar Çarşısı'nda olan, yapılan suikastı,
patlamayı, terör olayını, ben, kendi grubum adına belki, ama bütün
Meclis adına, bunu şiddetle lanetlediğimizi burada haykırmak,
söylemek istiyorum. Bu tür kışkırtmaların, bu tür provokasyonların
Türkiye'deki siyasal istikrara hiçbir şekilde bir zarar vermeyeceğine
olan inancımızla, bu tür olayların önlenmesi için, şimdiye kadar olduğundan
daha fazla dikkat ve teyakkuz içinde olunması gerektiğinin bir kez
daha altını çizerek, bu menfur saldırıda ölenlerin ailelerine
başsağlığı diliyorum ve diliyorum ki diğer yaralılar açısından
hayati bir tehlike devam etmez.
Efendim, bugün şimdi
burada konuşacağımız konu, böyle bir gecede -iki saat sonra- böyle bir menfur suikasttan
sonra zor ama, biz kendi yasama faaliyetimize devam ediyoruz. Konuşacağımız
konu, konut edindirme yardımı; bunun tasfiyesine ilişkin bir tasarı.
Şimdi, öncelikle konut
edindirme yardımı hikâyesini burada kısaca özetleyeceğim. Yirmi
yıllık bir hikâyedir bu 1987'de başlayan ve bugün 2007'ye gelen. Bu, aslında
bir anlamda bir soygun hikâyesidir, bir silahsız soygun hikâyesidir.
Bu bir hayal tacirliğinin iflasıdır, ama ben bu tasarının da yeni
bir hayal tacirliğiyle önümüze geldiğini görüyorum, grubum adına
bunu söylüyorum. Bu bir göz boyama, bu bir illüzyon gösterisi.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu önümüze gelen tasarı en son -burada tarihi de var- 26 Haziran
2006 tarihinde Plan Bütçe Komisyonundan çıkmış idi. Daha önce de diğer
bir komisyondan mayıs ayında çıkmıştı. Yani 26 Hazirandan bu yana
bu tasarı bu Meclisin önüne gelebilir ve bu tasarının gerektirdiği
hazırlıklar, hak sahiplerinin listelerinin çıkarılması ve ödemelerin
yapılması hazırlıkları sürebilirdi. Bu, buradaki öngörülen mekanizma,
dağıtım mekanizması doğrudur yanlıştır ona geleceğim, ama en azından
samimiyet ve iyi niyet açısından bakıyorum, bunun samimi ve iyi niyetli
bir davranış olmadığını, seçim kararı almış, üstelik de bu seçime
zorlanmış, Cumhurbaşkanı seçemediği için zorlanmış bir Meclisin
seçime beş kala seçimi de etkilemek üzere böyle bir tasarıyı
(x) 1216 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
getirip bir göz boyama
işine girişmesini siyasi etik açısından yanlış bulduğumu bir kez
daha belirtmek istiyorum.
Bakınız, şimdi, bu konut
edindirme yardımıyla ilgili benim bir araştırma önergem yıllardır
bekliyor, bunları tartışma imkânı bulamadık. Geçen yıl verdiğim bir
soru önergesi yine bu fonla ilgili -kısaca, KEY diyelim- KEY'le ilgili,
konut edindirme yardımıyla ilgili, düzgün bir cevaba kavuşamadı.
"İncelemeler devam ediyor, SPK ve Başbakanlık Teftiş Kurulunun,
dolayısıyla henüz bu konuda kesin bir şey söyleyemiyoruz"dan
ibaret bir yanıt aldık.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, konut edindirme yardımı ilk ortaya çıktığında -1/1/1987'de
uygulaması başlamıştır- bu uygulamayı ilk başlatan ve savunan Bakan,
o zamanki Bakan Mükerrem Taşçıoğlu idi, şunu söylüyordu: "Bu
konut edindirme yardımı hesabıyla, isteyen ya da istemeyen herkesi
bir konut sahibi yapmak üzere yola çıktık." Bunun büyük bir hayal
tacirliği olduğunu, büyük bir yalan olduğunu daha o zaman söylemiştik.
Ama, bakınız şimdi karşımıza gelen meseleye: Fon 1987'de kuruldu,
1995 sonuna kadar bu fona kesinti yapıldı. Bu fondan yararlanan hak
sahipleri, toplanan paranın yüzde 1,6'sına sadece ulaşabildi, yani
toplanan kaynakların ve nemasının yüzde 98,4'ü hak sahiplerine
ulaşmadı. Böylesine büyük bir, aslında, silahsız soygun diyebileceğim
bir soygun örneğiyle karşı karşıyayız.
Üstelik, bu fonun
1987 ile 1991 arasındaki toplanan paraları ve nemaları, büyük ölçüde,
yolsuzlukları finanse etti bir anlamda. Emlak Bankası aracılığıyla
bunlar oldu ve Emlak Bankasının ilgili yöneticileri ya da o dönemin
yöneticileri -bu, aslında, daha yukarılara çıkıyordu- mahkeme
kararlarıyla mahkûm oldular.
Bu fonla ilgili ikinci
dönem 1996 başından 1999 sonuna kadardır. Bu dönem de, bir soğutma,
hak sahiplerinin haklarını aşındırma dönemidir söz konusu olan. Bu
dönemde, fonun bazı döviz cinsinden tahvil yatırımları Türk lirasına
çevrilerek hak sahipleri mağdur edildi, yani en azından hesapları
azaltılmış oldu kâğıt üzerinde olan. İkincisi de ki, bunu, ben, bizzat
o dönemde, 1998-1999 yılında -bu fonla ilgim çok eskiye gidiyor- takip
ederek halletmeye çalışmıştım. Türk-İş adına bir ısrarlı takip yapmış
idik. O dönemde, 1997 ve 1998 yıllarında bu fonun elindeki birtakım
kamu ortaklığı tahvillerine, vesaireye, bunlara 1 kuruş faiz işletilmediğini
görmüştük. Yüksek Planlama Kurulu kararını düzelterek -hesapta
1999'da 345 trilyon var iken- bu düzeltmeyi yaptırarak ilgili bakana,
bunun 395 trilyona çıkmasını sağlamış idik ve burada ben kendi katkımı
söyleyeyim. Ama, bakınız, 1999 sonunda, bütün o hak kayıplarıyla beraber,
395 trilyonluk bir kaynak var.
Şimdi, nereye geliyoruz?
Gelelim üçüncü aşamasına: Üçüncü aşama 1999 sonu ile 2002 sonu arasıdır,
yani sizin döneminizden hemen önceki son dönem. Bu dönemde yine
bir uyutma dönemi söz konusu. Bir şirket kuruluyor. Yani, ilk önce,
bir kere, biliyorsunuz, Emlak Bankası tarafından, bir kanun hükmünde
kararnameye dayanılarak Emlak Konut AŞ diye bir şirket kuruluyor.
Bu şirket 649 trilyon sermayeli. Bunun, bu şirketin yaklaşık yüzde
60,96'sı, 61'i konut edindirme yardımı hissedarları, hak sahipleri
adına hisse olarak düşünülüyor, geri kalanını da Toplu Konut (TOKİ)
sahipleniyor. TOKİ, ama yüzde 100'ünü de yönetme hakkına sahip. Ağustos
2002'de de bunun adı değişiyor, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
AŞ -hâlen mevcut olan bu- kısaca EGYO deniliyor.
Şimdi, burada, ne şeklen
ne de hukuken, hak sahiplerinin, bu fonun gerçek, yani buradaki mal
varlıklarının gerçek hissedarı olması mümkün olmamıştır. Çünkü,
burada yapılan şey şuydu: 395 trilyon lira karşılığında belirlenen,
karşılığı bu kadar belirlenen gayrimenkuller Emlak Bankasının
gayrimenkul stokundan alınıp bu şirkete devredilmiş idi. Yani, 1999
yılındaki 395 trilyon aslında o yıl alınan arsadır. Dolayısıyla,
bugün bizi ilgilendiren, o yıl bu şirkete devredilen arsaların bugünkü
değeri nedir? Bizim birinci meselemiz bu.
Şimdi gelelim dördüncü
safhasına bu işin, o sizi ilgilendiren son iki aşamaya gelelim.
2003 ve sonrasında -en azından 2006 yılını da katarak söyleyeyim, bugüne
kadar ya da- yeniden usulsüz, yani ilk dönemde olduğu gibi, şaibeli
birtakım işlemlere dönüş ve hem kamunun hem de hak sahiplerinin büyük
zarar ve kayıplara uğratıldığı dönem ortaya çıkmaktadır.
Şimdi, bir kere bu dönemde
de hak sahiplerinin gerçek hissedar, gayrimenkul hissedarı olmalarının
önündeki engel aşılmamıştır. Yani, ne bir envanter çıkarılmış ne
bunların bir alacak dökümleri ortaya çıkarılmış ne de bunların hisse
sahibi, gayrimenkul hissedarı olması mümkün olmamıştır. Ama, daha
kötüsü oldu, 2003 yılından itibaren "Kaynak geliştirme projeleri"
adı altında TOKİ tarafından başlatılan bir proje var, yani kat karşılığı
hasılat paylaşımı yöntemi. TOKİ yönettiği için -bu şirketin yüzde
40'ına sahip ama, tümü kontrolünde olduğu için- böyle bir uygulama
başlatıyor ve bu uygulama çok ilginç bir şey veriyor. TOKİ'nin daha
önce arsa ve konut paylaşımı yaklaşık yüzde 45-55 arasındaki oranlarda
değişirken, birden, bir bakıyoruz, devri iktidarınızda arsa sahibi
olarak -ki arsanın esas itibarıyla paydaşı olarak da burada konut
edinme yardımı hak sahipleri var- TOKİ arsa sahibi olarak, onları
temsilen yüzde 25'lere razı olmaya başlıyor, yüzde 75'i müteahhit
şirkete vermeye başlıyor. Yani, çok büyük bir şaibeli iş başlatılıyor.
Bunu aslında, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporundan okuyorsunuz.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu özel inceleme raporunda şunu
söylüyor, okuyorum: "TOKİ tarafından idare edilen Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı AŞ yöneticilerinin hasılat paylaşım modeli
ile ihale edilen projelerde gerçekleştirdiği mevzuata aykırı usulsüz
işlem ve ihmal sonucunda şirketin kamusal varlıklarının emsallerine
göre bariz şekilde düşük fiyatlar uygulanmak suretiyle elden çıkarıldığı,
bu şekilde Sermaye Piyasası Kanunu'nun 15'inci maddesi kapsamında
şirketin mal varlığında ve kârında azalmaya yol açıldığı tespit edilmiştir."
Bu tespitler doğrultusunda, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
hem SPK'yı hem de Başbakanlık Teftiş Kurulunu inceleme, denetleme
ve soruşturmaya davet ediyor. Ne var ki, bu konuşmanın başında belirttiğim
gibi, bu konuda herhangi bir gelişme hakkında henüz bilgi sahibi
değiliz. Bu incelemeler sürüyor. Benim sorduğum yazılı soru önergesine
verilen cevap da bu incelemenin henüz sürdüğü yönündeydi. Aslında, Yüksek Denetleme
Kurulunun raporunda bir şey daha var 23'üncü sayfasında. Yedi tane
proje var böyle; yani, gelir kaybının ya da kamu zararının ne kadar
olduğuna ilişkin bu yedi proje hakkında şu rakam var: 2004 yılı itibarıyla,
773,9 trilyon liralık bir zarar, kamu zararının oluştuğu ortaya çıkıyor.
Sadece 2004 yılı itibarıyla meseleye bakıldığında, yüzde 61'inin
Konut Edindirme Yardımı hak sahiplerinin olduğunu, bu paranın, düşünün,
buradan sadece 2004 yılı itibarıyla 464 trilyon liralık bir hak gasbının
ortaya çıktığını görürsünüz. Yani, AKP yöneticilerinin emrindeki
bu TOKİ'nin ve Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının hak sahipleri
aleyhine nasıl çok büyük rakamların, yüzlerce trilyon liranın -ki,
bunu bugüne kadar getirirsek- katrilyon mertebesinde kaynakların
nasıl gasp edildiğini görürsünüz. Dolayısıyla, bugün önümüze getirilen,
yani yurttaşlara bayram müjdesi verir gibi "hepinize 500 milyon
lira falan vereceğiz" şeyinin, nasıl bir masal, bir hikâye, bir
aldatmaca, bir göz boyama, ne yazık ki, bir hayal tacirliği olduğunu
daha iyi görürüz.
Son safha, değerli arkadaşlarım,
bu tasarının kendisidir. Yani, burada, bu tasarıyla, hem bir tasfiye
hem -ama- ekonomik ve siyasi rant elde etme amacı var. Siyasi rant meselesini
zaten anlıyorsunuz. Peki, acaba buradan nasıl bir yeni ekonomik
rant elde etme hesabı var? Bakın, size onu kısaca anlatayım.
Bir kere, Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı elinde hâlen çok değerlenmiş taşınmazlar var. Bunlar
-dikkatinizi çekerim- 430 bin dönüm arsadan oluşmakta. Bir kısmı
kullanıldı, büyük bölümü kullanılmayı bekliyor. Şimdi, bu operasyonla,
yani "ödedik kurtulduk" operasyonuyla TOKİ'nin eline bu büyük,
geniş çaplı arsaları tam mülkiyetine -TOKİ'nin- geçirme operasyonu
yapılıyor; bu bir; ekonomik rant dediğim bu.
İkincisi, tabii, bu 6
milyon civarında olduğu, bizzat şu Plan Bütçe Komisyonundan çıkan
raporda belirtilen hak sahibi sayısının en fazla 1,5 milyonuna
ulaşılabilir durumda olduğu biliniyor. Dolayısıyla, tasfiye gibi
gösterilen bu operasyonla, aslında, hak sahiplerinin büyük bölümünün
fiilen kapsam dışında kalacağı bir operasyon düzenleniyor. Yani,
"ekonomik rant" dediğim bu.
Geçen yıldan beri ne
yaptınız? Bu fonla ilgili, 99 yılından itibaren, 588 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'den itibaren, güya, hak sahiplerinin araştırılması
ve bunların bir dökümünün yapılması başlatılmıştır. Sekiz sene
geçti, sizin döneminizde de beş sene geçti. Ne yaptınız, bunu soruyorum,
yani, hak sahiplerinin listelerini çıkarmak konusunda neler yaptınız?
Bu sizin getirdiğiniz tasarıda, geçen sene haziran ayında süreler
vermiştiniz. Demiştiniz ki: "Belli bir cetvel var, buna bağlı
olarak, altı ay içinde her bir hak sahibi için bu şeylerin bankaya teslim
edilmesi…" Emlak Bankası -hâlen tasfiye hâlindeki Emlak Bankası-
görevlendiriliyor. "Bakanlar Kurulu bu süreyi bir defaya mahsus
olmak üzere üç aya kadar da indirebilir." Yani, sıkışık bir zamanda
bunu çözmeyi düşünmüştünüz.
Peki, altı ay, üç ay
vesaire… Şimdi, seçime ne kadar var? İki ay var. Hangi tasfiyeyi, hangi
listeleri, ne zaman yapacaksınız? Yani, belki de, önümüzdeki yıla,
2008'e sarkacak, ama, bugün "Müjdeyi veriyoruz, paralar çıktı,
yolda, geliyor." aldatmacasıyla seçmenin karşısına çıkmaya
çalışacaksınız. "Zorunlu tasarrufu hallettik, işte bunu da
hallediyoruz." aldatmacasına başvuracaksınız.
Bakınız değerli arkadaşlarım,
en son geçen hafta şöyle bir şey duyduk: "Konut edindirme yardımı
hesaplarında -bizzat bir resmî açıklama- 386 ya da 387 trilyon lira
var." diye bir anons yapıldı, bir duyuru yapıldı.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, soruyorum: 99 yılında 395 trilyon lira olan bir fonda, şimdi
bunun dahi altına düşmüş bir kaynağı nasıl açıklarsınız? Peki, arsalar
nereye gitti? Arsaların bugünkü rayiç değerlerden değerlendirilmesi
nereye gitti?
Şimdi, bakın, size
başka bir hesap yapayım: Geçen yıl, tam da bu şey komisyonda görüşülürken,
TOKİ'nin bir başkan yardımcısı, uygun görülen ödemenin sınırlarını
bir miktar belirtiyor ve 2005 yılı sonu itibarıyla bu Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı net aktif değerleri toplamı 3 milyar YTL olarak
açıklandığını söylüyordu. Bunun yüzde 61'ini alırsak, yani hak sahiplerinin
gerçek payı yüzde 61 ise, bu 1,8 milyar yeni Türk lirası ediyor. Şimdi
ben soruyorum: Ödenecek miktar nedir? Neyin üzerinden hesaplayacaksınız?
390-386 trilyon lira… Bunlar üzerinden mi milleti oyalayacaksınız?
Yoksa, 1,8 milyar YTL üzerinden mi olacak ya da 1 katrilyon 800 trilyon
yeni değil de eski Türk lirası üzerinden mi olacak.
Bakın, ben size başka
bir hesap yapayım, hak sahipleri açısından nasıl ciddi bir erozyon
olduğunu göstereyim: Şimdi, 1999 yılının 395'ini alın, 395 trilyon lira;
bu 395 trilyona cari faizleri yürütün. Yani, bu cari faizler içine
de, 2000-2001 krizindeki o yüzde 1.000'lere çıkmış, gecelik, faizleri
eklemiyorum, yani, gayet makul faizleri -isterseniz TÜFE'yi yahut
TEFE'yi, fark etmez- kullanarak getirin. Eğer, bunu yapar iseniz,
2006 yılı sonunda ulaştığınız anapara ve nema toplamı 4 katrilyon
53 trilyon olmaktadır. Bugüne, yani mayıs ayına getirmeye çalışırsanız,
4,5 katrilyonluk bir kaynaktan bahsediyoruz. Hadi insaflı olalım,
bu arsaların toplam değeri olarak yüzde 61'inin şeyde olduğunu düşünelim,
tabii, arsaların gerçek değeri bunun çok üzerinde olabilir. Biz, burada
faizi 395 trilyona -1999'da- uyguluyoruz. Arsa değerini bir tarafa
bırakıyorum, bunun, yani 4,5 katrilyonun yüzde 61'ini alsanız, yine
3 katrilyona yakın bir para eder.
Şimdi, soru şu: Dağıtacağınız
miktar, acaba 386 ya da 395 trilyon mu, yoksa 3 katrilyon mu? Neyi dağıtacaksınız?
Bu tasarınızda bunların hiç biri yok. Yani, 500 milyon mu vereceksiniz
yoksa bunun 10 katı olan ya da burada gösterdiğim gibi, en az 8 katı
olması gereken 4 milyar Türk lirasını mı, bunu mu dağıtacaksınız?
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- İyi okursanız var orada Hocam.
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Şimdi dolayısıyla, burada bir aldatmacanın, yeni bir göz boyamanın
hesaplarının yapıldığını görüyoruz.
Bakınız, bu göz boyama,
aslında, zorunlu tasarruf için de yapılmıştı. Zorunlu tasarruf da
eğer tasfiye olmamış olsa idi, bugün hâlen -zorunlu tasarrufta 11
katrilyon ödendi- zorunlu tasarruf hesabında son üç yılda gene 11
katrilyon ödenmiş olur ve 9,3 katrilyon lira daha, hâlâ, hak sahiplerinin
parası duruyor olurdu. Ama, insanlar tabii, paralarını hiç alamamaktansa
ya da taksitle almaktansa bir an önce almayı tercih ettiler, buna
çok fazla itiraz etmediler, sendikalar da etmediler.
Değerli arkadaşlarım,
zorunlu tasarrufta, hatırlayın, iki buçuk yıl boyunca ödeme yapıldı.
O arada nema ödemeleri gibi bir ödeme sürüyordu, ona son verildi. Devlet
iç borçlanma senetleri üzerinden değerlenen bu tahvillere, enflasyon
artı yüzde 5'lik bir ödeme yapılarak, aslında, devletin ucuz yoldan
finansmanı sağlandı ve üstelik de bir dertten kendilerini kurtarmış
oldular. Bu arada, tabii, hak sahibi olduğunu ispat edemeyenlere
de bu kaynaklar verilmemiş oldu. Bunların ne kadarı geriye kaldı,
bunları da açıklamak, herhâlde, Hükûmetinizin ya da iktidarınızın
görevleri arasındadır.
Evet, dolayısıyla,
burada son olarak söylemek istediğim şey şudur…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Oyan,
lütfen toparlar mısınız.
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Sizin getirdiğiniz tasfiye programı, aslında, zaten seçim öncesinde
gerçekleşmesi mümkün olmayan bir programdır. Bu, sadece seçim sırasında
kullanılmak üzere getirilen ve seçmenin gözünü boyamak için getirilen
bir tasfiye programıdır sözde ve burada, çok büyük hak kayıplarını
yeniden gözden kaçırarak, aslında, sanki vatandaşa haklarını iade
eden bir iktidarmış havasını vermeye çalışacaksınız.
Bunun şimdiden nasıl
bir illüzyon olduğunu, nasıl bir göz boyama olduğunu, buradan bir
kez daha söylemek istiyorum. Türkiye'de hayal tacirliğiyle iktidar
yapılmanın dönemi bitmiştir değerli arkadaşlar. Bu bir soygun
hikâyesidir burada anlattığım, ama, ne yazık ki, bu soyguna iştirak
edenler arasında AKP İktidarı da bulunmaktadır. Bu bakımdan, bu tasarının
geri çekilmesini, seçimden sonra üzerinde çok daha iyi çalışılarak
yeniden düzenlenmesini, ben, burada grubum adına talep ediyorum.
Dikkatiniz için teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Oyan.
Tümü üzerinde AK Parti
Grubu adına söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri milletvekili.
Buyurun Sayın Elitaş.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, iki gün önce
hayatını kaybeden Samsun Milletvekili arkadaşımıza Cenabıhak'tan
rahmet dilerken, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.
Yine, bugün yaklaşık
iki üç saat önce Ankara'da hakikaten hepimizi çok büyük bir üzüntüye
boğan, 6 veya 8 vatandaşımızın hayatını kaybettiği önemli bir
olayla karşı karşıyayız. Ülkemizin huzurunu ve istikrarını bozmak
isteyen bu gibi şer güçlerini şiddet ve lanetle hep birlikte kınadığımızı
ifade etmek istiyorum. Ama, şunu bilsinler ki, Türkiye Cumhuriyeti
devleti her türlü güçlüğün üzerinden gelebilecek ve bütün şer güçlerinin,
şer odaklarının başını ezebilecek güçte ve kabiliyettedir.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu kanun tasarısının geçmişi, yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi,
hatta, yirmi yıldan fazla bir süreyi kapsıyor. 11/11/1986 tarihinde
kanunlaşmış, 1/1/1987 tarihinde yürürlüğe girmiş, 1995 yılına kadar,
çalışanlardan, çalışanlar adına işverenler tarafından kesilen,
Toplu Konut İdaresini harekete geçirip 75 metrekare büyüklüğünde,
75 metrekare veya daha az büyüklükte konut edinmek isteyen vatandaşlara
kredi vermek üzere kurulmuş bir sistem. Bu ilk defa 1987 yılında başladığı
zaman, işverenlerden, ilk yıl için, Ocak 1987'de 3.500 Türk lirası, Aralık
1987'de 7.500 Türk lirası, sona erdiği yıl olan Aralık 1995 yılında da
80 bin Türk lirası kişi başına herkesten belli bir miktarda para kesilmiş
ve çeşitli kurum ve kuruluşlara, daha doğrusu Emlak Bankasına yatırılmış.
1987 yılı Ocak'ından 1995 yılı Aralık ayı sonuna kadar çalışanlar adına
işverenden kesilen toplam rakam 6 milyon 156 bin Türk lirası, yani
bugünkü parayla 6 lira civarında bir para. Bunu ödeme noktasında
yasa içerisinde de bir hüküm konulmasına rağmen, bugüne kadar, maalesef,
gelen hükûmetler hiçbir şekilde ödeme noktasında girişimde bulunmamışlar.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Bulundular canım, devlet tahviliyle…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Girişimde bulunmadıklarından dolayı bugüne kadar gelmiş bu işlemlerin
tamamı.
Bu nasıl ödenecek?
Ödenmesi yasanın içerisinde zaten yazıyor. Sayın milletvekilim
biraz önce ifade etmeye çalıştı. "Yasada nasıl ödeneceği, nasıl
nemalanacağıyla ilgili herhangi bir bilgi yok." demesine rağmen
tasarının 4'üncü maddesinde nasıl ödeneceğiyle ilgili çok detaylı
açıklama var. 1999 yılı sonuna kadar, o zaman çalışan Emlak Bankasının
altı aylık mevduat faizine uyguladığı faiz oranıyla birlikte nemalandırılacak,
1999 yılından itibaren ise Emlak Bankası gayrimenkullerinin, Emlak
Bankası Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına devredilen yaklaşık 400
milyon liralık kısmının yüzde 61 oranındaki hissesi dikkate alınarak
değerlendirilecek. 1999 yılına kadar olan kısım, Emlak Bankasının
mevduat faizlerine ödediği oranla güncelleştirildikten sonra,
eğer fazla bir miktar ortaya çıkarsa bu da hazine tarafından karşılanacak.
Şimdi, 1987 yılı ile
1995 yılı arasında ne kadar kişi olduğunu hesaplamaya çalışırsak,
elimizdeki verilere göre, 3 milyon ilâ 6 milyon civarında bir vatandaşın
bundan faydalanma imkânı mevcut. Fakat, bugüne kadar, yasal düzenlemenin
yapıldığı 1986 yılı, 11/11/1986 tarihli yasal düzenlemenin yapıldığında
yanlış bir uygulama yapılmış. Bu uygulama yanlışlığı… Kişi adına
tahsilat yapan kurumlar, kendi adlarına Emlak Bankası Anonim Ortaklığı
nezdinde hesaba yatırmışlar. Diyelim ki, Sağlık Bakanlığının kendi
personelinden yatırdığı bu konut edindirme yardımlarını, Sağlık
Bakanlığı olarak hesaba yatırmışlar, özel sektör işletmeleri de
özel sektör işletmesi hesabına yatırmışlar. Bu kişi ve kurumların
ne kadar olduğunun tespit edilmesi gerçekten zor bir hâle gelmiş. Onun
için, zaten yasal düzenlemeyi yaparken, yasanın yürürlük tarihinden
itibaren bu kesintileri işçi adına yatırmaya mükellef olan kurum
ve kuruluşların kendi evraklarından bulabilmeleri için altı aylık
bir süre veriyoruz. Bu altı aylık süre yetmediği takdirde, Bakanlar
Kuruluna ilave üç aylık bir süre daha vererek dokuz aylık süre ortaya
çıkarıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
dokuz aylık süre içerisinde, tüm hak sahipleri, çeşitli yöntemlerle
tespit edilmiş hak sahipleri, Resmî Gazete'de yayımlanacak, Resmî Gazete'de
adını göremeyen değerli vatandaşlarımız, çalıştığı 1987 ve 1995
yılı arasındaki, Ocak 1987-Aralık 1995 yılları arasındaki süre içerisinde
çalıştığı kurumlara müracaat ederek, kendilerinin hak sahibi olduğuyla
ilgili bilgi ve belgeleri topladıktan sonra Sosyal Sigortalar Kurumuna
götürecek ve hak sahipliği onaylanmış olacak. İşte, bu süreç tamamlandıktan
sonra…
Yalnız, bununla ilgili,
değerli vatandaşlarımızın takip etmesi gereken çok önemli bir süre
var. Resmî Gazete'de yayımlandığı andan itibaren üç ay içerisinde,
ilgili kurum ve kuruluşlara müracaat hakkı var. Bu üç aylık süre,
hak düşürücü bir süre. Üç ay süreyi geçtikten sonra müracaat ettiğiniz
takdirde, geçmişteki doğan alacaklarınızın tahsil edilmesini yapmanız
mümkün değil. Onun için, değerli vatandaşlarımızın Resmî Gazete'deki
bu yayınları takip etmeleri, adlarının orada olup olmadığına çok
iyi bir şekilde dikkat etmeleri gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar bir ilkemiz vardı bizim: "Devlet
vatandaşına borçlu olmaz." ilkesi. Nitekim, ilk defa, "zorunlu
tasarruf" diye söylediğimiz ve yıllarca her iktidarın siyasi
malzeme olarak kullandığı, "Biz iktidara gelirsek zorunlu tasarrufları
ödeyeceğiz." diye ortaya çıktığı, ama, hiç kimsenin cesaret edemediği,
vatandaşın devletten olan bir alacağını ilk defa 58'inci ve 59'uncu
AK Parti Hükûmetleri gerçekleştirmiş. 14,5 katrilyon liraya ulaşan
bir rakamı işçilerimize, çalışanlarımıza ödemiş. Bunun da zamanında
ödenmeyeceğini "Siz bunları söylüyorsunuz ama, birilerinin
oylarına talip olmaya çalışıyorsunuz, onların gönüllerini fethetmek
için bunları yapıyorsunuz." diye, yine birileri bu kürsülerden
bizi eleştirmişlerdi. Fakat, en son, 14,5 katrilyon lira olan rakamı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti hak sahiplerine kuruşuna kadar ödemiştir.
Şimdi, bugüne kadar
konut edindirme yardımlarının ödenememesinin, 58 ve 59'uncu
Hükûmet döneminde ortaya çıkarılan bu amacın, bu isteğin, bu güzel
düşüncenin hayata geçirilememesinin en önemli sebeplerinden birisi
"3 milyon mu, 6 milyon mu?" diye söylediğimiz hak sahiplerinin
-Sayın Başbakanın ifadesi- Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan çalışmalar
neticesinde Kurumun yaptığı hesaplamalara göre, bugüne kadar
yaklaşık 1 milyon 600 bine yakın insanın hak sahibi olabildiği tespit
edilmiş. Rakamlar doğruysa yaklaşık 4,5 milyon insanın da hak sahibi
olabilme noktasındaki faaliyetleri ve Kurumun gayretleri neticesinde,
yeni yeni kişiler ortaya çıkacak. Bununla ilgili rakamlar, söylediğim
gibi, 1999 yılı sonuna kadar, bu, kişi başına, eğer tamamı ilgili
kurumları tarafından ödendiyse 1995 yılı sonu itibarıyla 6 milyon
156 bin Türk lirasının 1999 yılı sonuna kadar Emlak Bankasının altı
aylık mevduat faizi oranı çerçevesindeki yeniden güncelleştirilmesiyle
ortaya çıkıp, daha sonra Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
mameleki üzerindeki değerinin oranı sonucunda elde edilecek kat
sayıyla yapılacak çarpımı sonucunda, eğer Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı karşılıyorsa oradan ödenecek ve ödenen de sermaye tezyidi
olarak işlenecek; karşılanmıyorsa eğer, bu da hazine tarafından
Kuruma verilecek, çıkarılacak hisse senedi veya hazine tarafından
karşılanacak bir bedelle ödenecek.
Değerli arkadaşlar,
ümit ediyorum, bu yasal süreç gerçekleştiğinde, bizi izleyen,
Hükûmetimizin verdiği sözleri yerine getirdiği noktasında büyük
inançları olan değerli vatandaşlarımızın konut edindirme yardımlarının
ödenmesi konusunda da inançlarının tam olarak devam ettiğini biliyoruz
ve ona da güvencimiz tamdır. Çünkü, bugüne kadar yapılan hesaplamalar
ve tutulan hesaplar şahıs bazında yapılmadığından dolayı, yirmi
sene önce, yirmi beş sene önceki kesintilere, işletmelerin kayıtlarına
başvurulacak ve buradan çıkarılan sonuçlar çerçevesinde, değerli
vatandaşlarımıza, bu hakları en
iyi şekilde ödenecektir diye ümit ediyorum.
Bu yasa tasarısının
hazırlanmasında emeği geçen bürokratlara, komisyon üyesi arkadaşlarıma
ve burada oylarıyla destekleyecek olan milletvekili arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum.
Yasa tasarısının
tüm milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Elitaş.
Tümü üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz isteyen Hüseyin Güler, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Güler.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, seçime hazırlık
ve seçim rüşveti diyebileceğimiz bir kanun teklifi: Konut edindirme
yardımı… Evet, son derece haklı, adı da yardım. Yardım değil aslında,
bir emeğin karşılığı, beş yıl gecikmiş ve bunun hesabı sorulacaktır,
çünkü beş yıllık gecikmenin… "Neredesiniz?" diye sorarlar
insana. Ama tabii, seçim süreci olunca, bu tür nemaları net olarak
da dağıtmaktan sakıncanız yok.
MUSTAFA EYİCEOĞLU
(Mersin) - Bunun seçimle alakası yok, önceden açıklanmış bir takvim.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Tabii, sözlerime başlamadan önce, hepinizden özür dileyerek… Bugün
olan patlamadan dolayı, Ulus'taki patlamadan dolayı, biraz, tabii
ki acımız büyük. Yaklaşık 6 ölünün olduğu söyleniyor ve ölenlere Allah'tan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilerken, aynı zamanda da Samsun
Milletvekili Sezai Önder'e de Allah'tan rahmet, ailesine ve Cumhuriyet
Halk Partisi ailesine de başsağlığı diliyorum.
Şimdi, tabii ki süreç
o kadar hızlı gelişiyor ki, Parlamentonun beşinci yılında bu kadar
inatla sürdürülen bir çalışma temposunun verimsizliğini görüyoruz.
Ama buna karşın, yine de giderayak hayır işlemek istiyorsunuz. Bunun
adı, Bunun adı, bu sistemin adı, bugünkü güttüğünüz ekonomik politika,
resmen, seçim politikası ve bu da -biraz önce de ifade ettim- adı,
net, seçim rüşveti. Sorarlar "Beş yıldır neredesiniz?" diye.
Ama, tabii ki, "Beş yıl da olsa biz çözüyoruz." dersiniz. Daha
önceki övündüğünüz gibi, "zorunlu tasarrufu da biz hallettik"
gibi, burada, gelip, siyasal anlamda şova çevirirken, aslında nasıl
kuşa çevrildiğini hep beraber gördük. Bu da nihayetinde aynısı:
Sayısı belli değil, faydalanacak kişinin sayısı belli değil, şu
ana kadar kaç kişi, bundan sonra da faydalanıp faydalanamayacağı
belli değil, nemanın ne kadar olup olmayacağı da belli değil.
Buna karşın, Türk toplumunun
iki hassas değeri var. En hassas değerlerden -en ilkel, mülk edinme dediğimiz-
biri konut, diğeri de araba. Tabii, geçmişinde tasarruf amacıyla
sürdürülen bu tür yardım fonu, ama, amacına ulaşmadan, sadece, devletin
iç tahvil düzeyinde borçlanma diyebileceğimiz sürece doğru dönüşmüş.
Ama, buna karşın, yine de toplumda bu soruna, bu yaraya merhem olma
gibi bir... O konuyu da halledemediniz ve bu konuda, toplumun duyarlı
konusunda, özellikle çalışanların alın teri dediğimiz bu konuda,
nemalandırılmanın dahi çok komik olduğu bir ortamda rakamlar belli,
ortalama 500 YTL olduğu söyleniyor. Bu, seçime dönük, resmen, bir
siyasi çalışma.
Biz de diyoruz ki,
Türk toplumunun hassas değerleriyle oynamayın ve bu konuda her geçen
gün Türkiye'deki nüfus popülasyonunun hızla yer değiştirdiği bir
ortamda, ekonomik sıkıntıları göz önünde bulundurduğumuzda, çalışanları
yoksulluk sınırının altında olan bir ülkede bir düşünmek lazım: Nasıl
konut edinecekler?
Bugün ev kiralarının
-özellikle büyük şehirlerde- olağanüstü yüksek olduğu bir yerde...
Artık büyük şehirler, çalışan kamu personeli için sürgün bölgesi
olarak anılmakta. Onurlu, namuslu çalışabilmenin koşulu, maalesef
zor. Bu yüzden de, kira dahi karşılayamayan, maaşı bu konuda ciddi
anlamda yetersiz olan bir ülkede yaşarken, konut sorununa ne yapacaksınız?
500 YTL para vereceksiniz. Peki, konutu, Toplu Konut İdaresi aracılığıyla,
özellikle büyük şehirlerde arsanın yarattığı rantın karşılığında,
sizin tarafınızdan özellikle tercih edilmiş müteahhit gruplarına
da -birçok müteahhit de iflas etmiştir TOKİ'yle beraber, ama, tercih
ettiğiniz müteahhitlere- resmen peşkeş aracı olarak uygulanmakta.
Biz de diyoruz ki, gelin,
konut Türkiye'nin temel sorunlarından bir tanesi. Sosyal hukuk devleti
olan bir devletin temel amaçlarından bir tanesi de insanca yaşanabilecek
bir konutu yaratmak zorunda. Tabii ki, görünen o ki, zaman zaman
anahtar esprileriyle de olsa Türkiye'de gündeme gelen bu konut esprisini
de çözmekte yetersiz kaldınız.
Biz de diyoruz ki,
evet, seçim dönemine gelirken, bunu seçim rüşveti olarak algılayacak
bu toplum ve bundan da emeğin karşılığı olan ve doğru dürüst nemalandırılmamış
dahi, emeğin karşılığı alınmamış bu KEY dediğimiz Konut Edindirme
Yardım Fonunun karşılığını dağıtacaksınız. Ama, sosyal hukuk devleti
olan bir ülkede konut sorununa karşı bakış açınız ne? Ben, biraz bu
pencereden bakmak istiyorum.
Şu ana kadar büyük şehirlerde
yarattığınız sıkıntı ve altyapı ortada. Can ve mal güvenliğinin
olmadığı bir yerde dahi, sağlıklı konut projeleriyle dahi bu toplumun
konut sorununu çözemediniz. Bu doğrultuda, toplumun özellikle bu
nüfus akışının yarattığı, özellikle gecekondulaşma dediğimiz bu
süreç de hızla artmakta. Siz çareyi de buldunuz. Sayın Başbakan, hatırlarsanız,
"İstanbul'a girmek yasak olsun alım gücü olmayanlar ve ekonomik
durumu müsait olmayan ve işi olmayan insanlar için." Sizi yürekten
kutluyoruz. Sadece yasakçılıktan medet umdunuz. O fakir, yürekli
Türk vatandaşını askere gönderirken, orada fakir demediniz, ama,
İstanbul'a girerken yasaklamayı tercih ettiniz. Yürekten kutluyoruz.
Tabii, bu ülke için şehit
dahi olabilen bu yurttaşlarımızın konut sorununu çözmekte, ciddi
anlamda projeler yaratmakta sıkıntı yarattınız. Biz de diyoruz
ki: Türkiye'nin artık konutunu bireysel anlamda değil, artık yeniden
şehirleşme projesiyle hayata geçirebilirsiniz. Bu proje için vizyon
olması gerekir. Gördüğüm kadar, bu konuda da AKP İktidarının beş
yıllık icraatında bu konuda ciddi bir projesi yok. Toplu Konut İdaresi
adı altında yarattığınız rant, sadece kendi rantiye kesimine aktardığınız
kaynak olarak görülüyor. Biz de diyoruz ki, nüfusun büyük bir kısmının,
özellikle, yüzde 20'si dediğimiz, 13 milyona yakın yeşil kart bağımlısı
olan bir ülkede konut nasıl edinilecek? Ortalama 600-700 YTL olan,
Türkiye'deki kiralar karşısında çalışan personelin ya da asgari
ücret ortalama 405 YTL olan bir ülkede konut sorununu nasıl çözeceksiniz?
Ama, siz, burada, projelerinizle değil, yıllardır birikmiş olan sorunları
çözmekle övündüğünüzü iddia ediyorsunuz. Bu konuda yarattığınız
beş yıllık gecikme süreci de ciddi anlamda not edilecektir ve 500
YTL gibi bir rakamın -kimin ne kadar faydalanacağı da malum- yaklaşık
6 milyon insanı ilgilendiren bu olayda, son derece gecikmiş bir
adımla, çözmekle övündüğünüzü iddia ediyorsunuz, ama, inanıyorum
ki, bu kaos, bu keşmekeş devam edecektir. Niye? Altyapısı hazırlıksız,
seçime dönük bir stratejiniz ve politikanız.
Ama, buna karşın, Türkiye'deki
koşulların yetersizliği doğrultusunda varoşlarda yaşamak zorunda
kalan, düne kadar Türkiye'de, doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde,
özellikle yüzde 35 gibi tarımla geçinen kitlenin yaratıldığı tahribatı
unutmamak lazım. Yüzde 35, tarımla geçinenler yoksullaşırken, şehirlere
olağanüstü göç etmekte. Şehirlerde yeni bir hayat bulayım derken
gecekondu varoşlarında gettolaşan, sadece yok olmaya doğru ve
tüm değerlerinden yoksunlaşmaya, hatta kirlenme sürecine doğru
gitmekte.
Biz de diyoruz ki, bu
ülke bunu hak etmiyor ve bu ülkede insanca yaşamanın gereği, sosyal
hukuk devleti olan bir ülkede başta konut, beslenme, eğitim, ekonomi
gibi temel sorunlarını çözmüş bir ülke hayalini düşünün. Beş yılda
yarattığınız tahribat ortada ve sadece büyük şehirlerin arsasının
yarattığı rantiyeden başka gözünüz bir şeyi görmedi.
İstanbul'da, bugün,
yağmurlar yağdığı zaman, altyapısından yoksun bir belediyecilik
ve genel hükûmet anlayışı doğrultusunda, insanlar, sadece, gecekondularda
yağmura teslim olmakta. Biz de diyoruz ki, bu ülkede insanca yaşamanın
koşulları net, dünya standartları net ve insanımızın da bunu hak ettiğine
inanıyoruz. Diyoruz ki, yıllardır tasarruf politikalarıyla bir
derece rant kapısı olarak görülen bu tasarrufların karşılığını
vermekte gecikseniz de, yine de, amacına uygun olarak yaratılmak
istenen politikaları göz önünde bulundurun diyoruz. Bu yüzden, seçim
dönemine girdik. Ama, sizin "seçim rüşveti" dediğimiz bu
unsurda, inanıyorum ki, çalışanlar başta olmak üzere, emekliler
dâhil olmak üzere… Çünkü, yirmi yıllık bir macerası olan bir konut
edinme -belki de birçok kısmı Allah'ın rahmetine kavuşmuştur, onlar
da nasıl alacak onu da bilemiyoruz- ama, bu hakların gasbedilişini
göz göre göre gördük.
Evet, Türkiye'de yaşamın
bedeli bu kadar ağır olmamalı. Bu duygular bu kadar ucuz sömürülmemeli.
Çünkü, Türkiye'deki konut sorunu temel sorunların başında gelmekte.
Beton yığınları ve özellikle, rant olarak düşündüğümüz beton yığınlarında
şehirleşen, ama her geçen gün körleşen ve bu konuda tüm değerlerini
yitiren büyük bir şehir, yani, kaybolup giden hayatlar. Bu doğrultuda,
yapılması gereken şeyler, yaşam standardı yüksek, insanca yaşanabilecek
yeni şehirler ve bu konuda, yakında biz, Anavatan olarak, Türkiye'ye
projemizi açıklayacağız ve bizi takip edin deriz. Siz, Hükûmet olarak
yarattığınız bu konudaki ucuz diyebileceğimiz, seçim dönemine
dönük çalışmalarınızdan dolayı halkımızın buna kanmayacağını
düşünüyoruz. Yaklaşık yirmi yıllık mazisi olan bu Konut Edindirme
Yardım Fonu dediğimiz sürecin çözüldüğünü zannediyorsunuz ama,
çözemeyeceksiniz de. Altyapısı yoksun ve araştırılmadan, yeterli
hazırlık yapılmadan çıkarılmak istenen bu kanun, temel anlamda sorunu
çözmeyecektir. Yine de, tabii ki, ekonomik standartlarda alın terinin
karşılığı verilmesi en doğal haktır.
Borçtan bahsediyorsunuz,
devletin borcu mu olur diyorsunuz, ama, buna karşın, devletin kamu
borcu var. Kamu hizmetlerine baktığımızda, olağanüstü, standardı
düşük, işte, bugün, hastaneler de dâhil olmak üzere, okullarda en az
60 kişilik sınıfların olduğu bir eğitimi düşünün; yani, kısaca,
standardı düşük kamu hizmetleri. Yani, aslında borçlusunuz sizler.
Bugün, sadece 6 milyon insanın karşılığında yaklaşık 390 milyon
YTL'nin oluşturduğu bu fonun yönetimine baktığımızda…
Tabii ki, birazdan
yoklama olacak, herhâlde onun için geldi arkadaşlarımız. Böyle, kanun
teklifi geçmiş, çok önemli değil! Evet, haklısınız.
Ama, inanıyorum ki,
arkadaşlarımız, seçim 22 Temmuz sabahı, öyle bir hayalle uyanacaksınız
ki, halkımızın verdiği bu dersle ayaklarınız belki yere değecek. Biz
de diyoruz ki, gelin, bu ülkeye giderayak bir hizmet yapın. Tabii
ki, devletin, milletine olan borcunu ödemesi için, standardı yüksek
ekonomik koşullar içerisinde nemalandırıldığı bir olay.
Peki, bugün soruyorum
size -Sayın Bakan da burada, ekonomiden sorumlu- yaklaşık, devletin,
tahvil olarak yüzde 20 civarında
borçlandığı yerde -yüzde 20
yerlerde, düşünün- burada, KEY'de uygulanan, yani Konut Edindirme
Yardım Fonu'nda uygulanan nema oranının ne olduğunu açıklarsa Sayın
Bakan, hepimiz buradan, yetkili bir ağızdan duyacağız. Göreceksiniz
ki, bu paralar da çarçur edilmiş, karşılığı da yok. Ama, buna karşın,
seçim aşamasında, bir derece, "ya, biz nasıl işi şova çeviririz,
nasıl kamuoyuna siyasal anlamda mesaj veririz" arayışı içerisindesiniz
ve bu konuda da, inanıyorum ki, bu alın terinin karşılığını bir derece
almış gibi görünse de, alınmış gibi olsa da yetersiz olacağını kendileri
de görecek.
Tabii ki bizler de istiyoruz,
devletin, başta çalışanı olmak üzere, emekli olmuş tüm kamu personeline
bir an önce bu borcun ödenmesini istiyoruz. Sıkıntı görülmek üzereyken,
bu konuda giderayak hazırladığınız bu kanun teklifini de kısmen
destekliyoruz, ama halkımızın da bunu siyasal anlamda, siyasi rüşvet
olarak algıladığını iyi biliyoruz.
Söylenecek çok söz
var. Burada, tabii ki bu kanunun bir an önce çıkmasını istiyoruz
hep beraber. Seçim döneminde, bir derece borcuna, bir derece işin
mutfağına, bir derece ocağına küçük bir katkı olacağını da biliyoruz.
Bu kanunun hayırlı,
uğurlu olmasını diliyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güler.
Şahsı adına söz isteyen
İzzet Çetin… Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Karar yeter sayısını arayın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum, aynı zamanda karar yeter sayısı
da arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
KONUT EDİNDİRME YARDIMI HAK SAHİPLERİNE ÖDEME YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun
amacı, mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine
Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca hak sahibi
olanlara nakit veya hisse senedi olarak ödeme yapılmasına ilişkin
usûl ve esasları düzenlemektir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Sayın Orhan Sür, Balıkesir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sür.
Sayın Sür, süreniz on
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
SÜR (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının 1'inci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
gerek benden önce konuşan arkadaşımız gerekse iktidar partisi
adına konuşan arkadaşımız, bu yasayla bir ödeme yapılacağından,
hakkın teslim edileceğinden bahsetti. Aslında halkımız şunu bilmeli
ki, bu yasa, halkımızın, burada hak sahibi olan kişilerin, normalde
hakkını teslim etmiyor; bence hakkını gasp edecek bir yasa. Neden
derseniz, burada belgeler var. Tabii, bazı arkadaşlarımız belgeleri
çok severler, "o belgeler nedir" diye sorarlar. Ben KİT Komisyonunda
çalışan bir arkadaşınızım. Geçtiğimiz hafta içinde de Emlak Konut
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ'nin üst komisyon denetimi vardı;
elimdeki belgeler bu anonim şirketin üst düzey yetkililerinin konuşmaları
ve bize sundukları raporlar. Aynı zamanda, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun bize sunduğu raporlar. Öncelikle şunu söyleyelim: Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının yüzde 60,9'u bu KEY hesaplarından
oluşuyor, yüzde 39'u TOKİ'ye ait, geride binde 1 kalıyor, o da 5 kişiye
ait. Böyle bir şirket.
1/8/1996'da 4160 sayılı
Kanun ile KEY ödemelerinin durdurulduğunu biliyoruz. 588 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle hak sahiplerinin belirlenmesi için
bir çalışma yapılmış ve hak sahipleri listelerinin gönderilmesi
-kuruluşlar tarafından gönderilmesi- 17/8/2001 tarihinde dolmuş.
Şimdi, bugün gündüz
burada konuşan AKP Grup Başkan Vekili arkadaşımız, "İşte, biz
bir yıldan beri şöyle çalışma yaptık, biz bir yıldan beri böyle çalışma
yaptık." diye burada bir şeyler ifade etmeye çalıştı. Ama, sormak
lazım: AKP bir yıldan beri mi iktidarda? Dört buçuk yıldan beri iktidarda
değil misiniz? "Dört buçuk yıldır ne yaptınız?" diye sormak
gerekiyor. Aslında hiçbir şey yapmadınız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Allah Allah!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Hiçbir şey yapmadığınızın belgelerini, "Allah Allah"ı burada
göstereceğim size şimdi. Hiçbir şey yapmadınız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Vatandaşa anlat bunu, vatandaşa!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Evet, vatandaşa değil, size takıyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Vatandaşa anlat, oy alırsın!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Evet. Siz, vatandaşa sanki bir şeyler veriyormuşsunuz gibi seçim yatırımı
yapmaya çalışıyorsunuz, ama, aslında vatandaşın cebinden bir şeylerin
götürülme çalışması bu.
Bakın, değerli arkadaşlarım…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Merih'ten mi geldin sen!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Ben Merih'ten gelmedim de senin herhâlde bu konuda bilgili olmadığını
çok iyi biliyorum. Biraz okuyup da geleceksin. Biraz okuyup da geleceksin.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Düzgün konuş!
BAŞKAN - Sayın Çerçi,
lütfen… Sayın Çerçi…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Biraz okuyup da geleceksin.
BAŞKAN - Sayın Sür,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Düzgün konuş o zaman!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Ben çok düzgün konuşuyorum. Sen önce öğren, öyle gel.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Ne dediğini bil de konuş!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Sen önce öğren, öyle gel.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Ağzından çıkana dikkat et!
BAŞKAN - Sayın Çerçi…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Benim ağzımdan çıkanı duyuyorum da, senin başka yerinden çıkanları
bilmiyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Aydan geldin o zaman!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Evet.
Şimdi, değerli arkadaşlarım…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)
- Terbiyeli konuş! Terbiyemi bozma!
AHMET YENİ (Samsun) -
Orhan Bey, oldu mu bu iş! Ayıp oldu Orhan Bey, yakışmadı!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Evet, siz oradan müdahale ederseniz…
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bakın, rakamlarınız bile yanlış, yöneticilerinizin verdiği rakamlar
bile yanlış. Yöneticileriniz Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna
rakamlar veriyorlar. 2006 Nisan ayı sonu itibarıyla -pembe kitapçıklardan
okuyorum- aktarım yapılan kurum sayısı 4.494, aktarım yapılan kayıt
sayısı 3 milyon 630 bin 98, aktarım yapılan hak sahibi sayısı 1 milyon
593 bin 806. Nisan 2006 rakamını verdim size.
Şimdi, Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının bizlere gönderdiği 18 Mayıs 2007 rakamını
veriyorum: KEY Değerlendirme Özet Raporu. Toplam aktarım yapılan
kurum sayısı 3.501, aktarım yapılan kayıt sayısı 2 milyon 637 bin
659, aktarım yapılan hak sahibi sayısı 1 milyon 577 bin 265. Yani, Nisan
2006'da 1 milyon 593 bin, Mayıs 2007'de 1 milyon 577 bin. Yani, kendi aralarında
bile uyuşamayan yönetimleriniz var. Kimin nerede ne söylediği,
ne yaptığı belli değil. "Bu nedendir?" diye sorduğunuzda
"Mükerrerlik var." diyorlar ve işin ilginci, bu ödemeler, şu
rakamlar sadece memurları kapsıyor. Yaklaşık 3 milyon civarında,
4 milyon civarındaki işçilere ait KEY hesapları ödemeleriyle ilgili
hiçbir kayıt şu anda bu şekilde bir arama ve tarama işlemine tabi
tutulmamış durumda. 1,5 milyon kişi bu, 1,5 milyon. KEY hesaplarından
faydalanması gereken kişi sayısı kaç kişi? Tam 5,5 milyon kişi. 4
milyon kişi ortalıkta yok.
Peki, sonuçta ne olacak,
ben size söyleyeyim: Bakın, KEY hesapları ödenmeye başlanmış, o zaman
Emlak Bankasında bu paralar toplanmaya başlanmış, yağma Hasan'ın böreği
gibi orada bu paralar resmen paylaşılmış. Sonuçta ne olmuş?
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
- Kim paylaşmış?
ORHAN SÜR (Devamla) -
Geçtiğimiz dönemden bahsediyorum, Emlak Bankasından. Sizin döneminizde
Emlak Bankası yok.
Arkasından ne yapılmış?
Emlak Bankasının hesaplarını kapatabilmek için daha sonra buradaki
araziler Emlak Konuta aktarılmış. Emlak Konuta aktarılırken yapılan
ekspertiz değerlerinde gerçekten büyük şişirmeler var.
Emlak Konut da tabii
daha sonra Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına dönüşmüş ve TOKİ'nin
denetiminde -elbette bu nedenle de 2002'den beri sizin denetiminizde-
TOKİ burayı -biraz önce grubumuz adına konuşan arkadaşımızın ifade
ettiği gibi- müteahhitlere önce yüzde 25'lerden peşkeş çekmeye
başlamış bu arazileri. Şimdi bu olay yetmedi, bu olayı sonuçlandıracaksınız.
Üç aylık bir süre içinde 4 milyon kişiye ulaşma olanağınız yok. Çok
az sayıda kişiye ulaşacaksınız, çok az sayıdaki ulaştığınız kişilerin
sonucunda da bu olayı kapatacaksınız. En azından 4 milyon insanımızın
veya 3 milyon insanımızın hakkını hazineye devredeceksiniz. Şimdi,
bu mu hakkını vermek? Artı, hazineye devretmediğiniz, hakkını ödeyeceğiz
dediğiniz kişilere hangi değerler üzerinden ödeyeceksiniz? Bu
meçhul. Meçhul… Çünkü, SPK mevzuatından dışarı çıkarıyorsunuz. Şu
anda SPK mevzuatında olmasına rağmen Emlak Konutun hesaplarını
incelediğinizde, Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının hesaplarını
incelediğinizde Başbakanlık Denetleme Kurulunun çok sayıda
eleştirisi var. Özellikle arsa karşılığı gelir paylaşımı yöntemiyle
verilen ihalelerde, sadece arsa ekspertizleri üzerinden bu ihalelerin
verildiği açık ve net bir şekilde belirtilmiş, üzerinde yapılacak
yapıların değerlendirilmesi hiçbir zaman göze alınmadığı, dikkate
alınmadığı açık ve net bir şekilde belirtilmiş ve maalesef, bazı arsalar
da satılmış.
Şimdi, burada gerçekçi
bir değerlendirme yapılamayacağının, yapılmayacağının size
belgesini sunmak istiyorum. Burada, bundan bir hafta önce Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı yetkilisinin bize sunduğu bir rapordan
bir değer size okumak istiyorum. 2005 yılında otuz dört tane arsa satılıyor
değerli arkadaşlarım. Kuruluşun, bu arsalar için yaptırdığı ekspertiz
değeri 10 milyon 839 bin 365 yeni Türk lirası. Dikkat edin, 10 milyon
YTL veya 11 milyon YTL diyelim. Peki kaça satılmış otuz dört tane arsa?
Tam 45 milyon YTL'ye satılmış. Yani, ekspertiz değerleriniz normal
değerin yüzde 25'i. Şimdi, siz, KEY hak sahiplerine böyle ekspertizlerle
mi paylarını vereceksiniz? Böyle ekspertizlerle mi hakkını vereceksiniz
o insanların? Sadece ekspertizde bile o insanların hakkının dörtte
3'ünü yok ediyorsunuz, sadece ekspertizde bile. Yıllarca bugüne kadar
yağma Hasan'ın böreği olarak bu paylaşılan KEY hesaplarında gerçek
payın çok çok üzerinde olması gerekir. Vereceğiniz paranın en az
10 misli, 20 misli ödemeniz gerekir gerçek hak sahiplerine. Onu bile
ödemeyeceksiniz. Bırakın onu ödemeyi, seçim öncesi bir yatırım
olarak getiriyorsunuz, seçime kadar hiçbir şey yapamayacaksınız,
çünkü üç aylık süre veriyorsunuz daha, daha üç aylık süre veriyorsunuz.
Hiçbir şey yapılamayacak, ama seçimde çıkacaksınız, diyeceksiniz
ki: "Sizin KEY hesaplarınızı biz ödüyoruz."
Bunlar tamamen aldatmaca
değerli arkadaşlarım. Aslında, halkımızın, bu hak sahiplerinin
hakkını gasbediyorsunuz. Bu bir hak gasbetme yasasıdır. Bu bir hak
gasbetme yasasıdır. Zaten, siz, her şeyde, böyle, söyledikleriniz
ile yaptıklarınız farklı. Ne söyleseniz farklısını yapıyorsunuz
veya insanlarımızı yanıltmak için elinizden geleni yapıyorsunuz,
ama insanlarımız artık bu gerçekleri görecekler ve bu gerçeklere
göre de 22 Temmuzda gereken değerlendirmeyi yapacaklardır diye
düşünüyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun
uygulanmasında;
a) Banka: Tasfiye Halinde
Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketini,
b) EGYO: Emlak Konut
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketini,
c) Hak sahibi: Mülga
3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut
Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca; 1/1/1987 ilâ
31/12/1995 tarihleri arasında adlarına konut edindirme yardımı yatırılan
ve yardım tutarları gerekli bildirimler yapılarak Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketi hesaplarına intikal etmiş olan kişiler veya
bunların kanunî mirasçıları ile 1/1/1987 ilâ 31/12/1995 tarihleri arasında
adlarına düzenlenen bildirim formu, konut edindirme yardımı hesaplarını
tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine devretmekle
yükümlü kurum ve kuruluşlara verilmiş ve yardım tutarı tahsil edilmiş,
ancak Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi hesaplarına intikal
ettirilmemiş olan kişiler (SSK tarafından yardım tutarları kısmen
Bankaya aktarılmış olan işçi emeklileri dahil) veya bunların kanunî
mirasçılarını,
ç) SSK: Sosyal Sigortalar
Kurumunu,
ifade eder.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İzzet Çetin, Kocaeli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İZZET
ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde grubumuz adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, biraz önce Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda meydana gelen
terör olayını şiddetle, nefretle kınıyorum. Terörün her biçimini,
nereden, nasıl gelirse gelsin, bir insanlık suçu olarak değerlendiriyor
ve o elim olaya olanak veren, fırsat veren ya da onu gerçekleştirenleri
lanetliyorum. Kazada ölenlere Tanrı'dan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
konumuz, konut edindirme yardımının hak sahiplerine geri ödenmesine
ilişkin kanun tasarısı.
Değerli arkadaşlar,
burada, özellikle, sadece "KEY hesabı" olarak bilinen ya
da AKP Hükûmeti döneminde 2006 yılında tasfiyesi sona eren, Çalışanların
Tasarrufa Teşviki Hakkındaki Kanun'un, yani zorunlu tasarrufların
tasfiyesi konusunda sadece AKP Hükûmetini eleştirmek değil amacım.
Amacım, gerçekten, burada 1960 yılından başlayarak tasarruf bonosu
uygulamasının, MEYAK, İYAK kesintilerinin, demin değindiğim gibi,
Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi Hakkındaki Kanun'un, şimdi
görüşmekte olduğumuz KEY'in, yani konut edindirme yardımlarının
ve belki önümüzdeki yasama döneminde ya da yakın gelecekte yine
görüşmek zorunda ve tasfiye etmek zorunda kalacağımız İşsizlik
Sigortası gibi fonların kuruluş amacının, işleyiş mekanizmalarının
ne anlama geldiğinin üzerinde durmak istiyorum.
Gerçekten, Türkiye'de
yıllardan bu yana iş başına gelen sağ siyasal iktidarın uyguladıkları
ekonomik ve sosyal politikaların, açılan ekonomik tedbirler paketlerinin
genellikle kaybeden tarafı hep çalışanlar, emeğiyle geçinenler,
dar ve sabit gelirliler olmuştur. Emeğiyle geçinenler "Başka
Türkiye yok, burası bizim ülkemiz." diyerek, her defasında, geleceklerinin,
çocuklarının rızkından keserek, ülkesinin krizden çıkması için
her türlü özveride, her türlü fedakârlıkta bulundular, sıkıntılara
katlandılar, sabrettiler, ama hep kaybeden taraf oldular. Yine çalışanlar,
emeğini, vergisini, primini hep yasalar gereği peşin verdiler, ne
kayıt dışı ekonomiden ne rant piyasalarından beslendiler ne de devletin
malını -özellikle işçiler- hortumladılar, iç ettiler. Yine aynı
şekilde, yıllardan bu yana, enflasyonun, yüksek enflasyonun yükünü
hep işçi sınıfı ve emekçi halkımız çekti. Şimdi düşürülen enflasyonun
yükü yine onlara çektiriliyor. Vergiler içindeki oranı yüzde
70'leri geçen dolaylı vergilerle birlikte gelirlerinin neredeyse
yüzde 50'sini prim ve vergi diye devlete ödediler. Paralı hâle gelen
kamu hizmetlerini yine kıt ücretleriyle, asgarî ücretle satın almaya
kalktılar. Sağ siyasal iktidarlar, eğer tespit edebilseler, soludukları
havayı, aldıkları oksijeni havadan, onu da çalışanlara, ücretlilere
satacaklar, onu da bedava vermeyecekler.
Değerli arkadaşlarım,
bankalar soyulurken fatura onlara çıktı, ekonomik krizler ülkemizi
yoksullaştırırken bedeli onlara çıktı. Onlar için "siz tasarruf
yapamıyorsunuz, devlet size tasarruf yaptırsın" dediler sağ
siyasal iktidarlar, zorunlu tasarrufları gündeme getirdiler. Yani,
AKP İktidarı bunu -övünerek- ödediğini söylüyor, gerçekten doğrudur.
İki buçuk yıllık süre içerisinde kısmi olarak ödenmiştir. Bir alacakları
kalmadı, ama değerlendirilmeleri son derece eksik kaldığı için çalışanlar
"buna da şükür, ne yapalım, batan geminin malı" gibi görüp,
kendi mallarından ne kurtardılarsa onunla yetindiler.
Şimdi gündemimizde
KEY hesapları var. Yani, Konut Edindirme Yardımı. Bunun da felsefesinde
aynı düşünce var: Devlet çalışanları konut sahibi yapsın. O hâlde
"Konut Edindirme Yardımı" adı altında bu kanun zorunlu tasarruflarla
birlikte yürürlüğe girdi.
Gözden kaçmaması gereken
bir iki nokta var değerli arkadaşlar. Bu kanunlar yürürlüğe girerken,
sadece çalışanların ücretlerinden, kıt bütçelerinden tasarruf
yapmayı amaçlamadı, bir başka hizmeti de gerçekleştirdi çalışanlar,
yoksullar aleyhine bu yasa, Zorunlu Tasarruf Yasası'yla birlikte. Uygulamada
10'dan fazla işçi çalıştıran işletmelerde ve kamu kuruluşlarında
çalışanları ve emeklileri kapsadığı için, işletmeler parçalandı,
sendikal örgütlülüğün dağıtılmasında, sendikaların etkisiz
hâle gelmesinde, çalışanların örgütlerinin giderek gerilemesinde,
zorunlu tasarrufla birlikte, KEY hesapları da, sermaye adına, kayıt
dışı ekonomi adına, rant piyasasından beslenenler adına büyük hizmet
gördü.
Değerli arkadaşlar,
bunu, tabii, siyasi olarak uzatmak mümkün. Gerçekten, biraz bu
madde de tanımlarla ilgili olduğu için tanımların üzerinde durmayacağım.
Bu işin felsefesini iyi kavrayabilmek açısından biraz geriye doğru
gitmek lazım, yani 1961-1972 yıllarında uygulanan tasarruf bonosu
uygulamasına ya da MEYAK kesintilerine ya da… Kesilemedi, İYAK
oldu. Pek çoğunuzun belki hoşuna gitmez bugün, ama MEYAK kurulduğu
zaman OYAK'la birlikte telaffuz ediliyordu. OYAK, bugün, gerçekten,
biraz da siyaset kurumunun, siyasal iradenin dışında yönetildiği
için, Türkiye'de hemen hemen en büyük sermaye kuruluşlarından biri
hâline geldi. Sizin iç etmek istediğiniz Ereğli, OYAK'ın sayesinde
Türkiye'de kaldı. Yandaşlarınıza vermek istediğiniz Ereğli, OYAK
sayesinde kurtuldu, Türkiye'de kalabildi. Değilse, demir tüccarları,
demir tröstleri onu ele geçirme aşamasındaydı. Şimdi, demek ki, iyi
yönetilse, yönetilen kurumlar güzel işlev yapabiliyor.
Şimdi, KEY hesaplarına
baktığınız zaman -arkadaşlarımız bunların ne anlama geldiğini,
nasıl değerlendirildiklerini anlattı- demin söylediğim o fonlara
baktığımız zaman, tasarruf bonosu uygulaması, Devlet Memurları
Yardımlaşma Kurumu 1970'te başlamış, 1982'de bitmiş; zorunlu tasarruflar
1988-2000, KEY 1987-1996 yıllarında faaliyetini sürdürmüş. Yani, biri
bitmeden yenisi uygulamaya konulmuş, amacı dışında kullanılmış,
biriken paralar eritildikten sonra tasfiye edilmeye mecbur kalınmış.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
eğri oturup, doğru konuşalım, KEY'in tasfiyesinde önemli bir iki nokta
var. Yani, bir kere, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı bu önümüzdeki
Ağustos ayından itibaren süresini tamamlayacağı için ortadan kalkacak.
Şimdi, böyle bir kurum ortadan kalktığı zaman, KEY hesaplarının akıbeti
yine meçhul olacak.
İkincisi: Gerçekten,
seçime gidiyoruz. Bu Mecliste bugün KEY hesaplarını konuşuyoruz,
ama halen hukukiliği hukukçular tarafından tartışılıyor. Yani,
derhal seçime giden bir Meclisin, Anayasa değişikliği yapması, yasa
değişikliği yapması, önemli kararlar alması hukuken ne kadar geçerli,
Anayasa hukukçularının görevi; ama biz görev bildik, sorumluluğumuz
gereği burada bunu anlatacağız.
Şimdi, bakıyorsunuz,
KEY hesaplarıyla ilgili düzenlemeye, maddelere bakıldığı zaman,
bir kere -3'üncü maddede de konuşacağız- sürelere ilişkin hükümler
var. Dokuz ilâ on beş ay içerisinde, bir zaman diliminde tasfiye edilecek,
listeler hazırlanacak, ilgili kurumlara verilecek. Yetmedi,
4'üncü maddesinin altıncı fıkrasında, "Hak sahiplerine yapılacak
nakit ödemeler, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından
belirlenecek ödeme planı ve süresine göre yapılır." deniliyor.
Şimdi, siz çıkacaksınız
yarın meydanlara -çok iyi becerdiğiniz bir konu- yapmadığınız, yapamadığınız,
gerçekleştiremediğiniz ya da gerçekleştirmediğiniz konuları
bile ters yüz edip… Alınmasınlar Kayserili arkadaşlarım, hani Kayseri'nin…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Bak Meclis Başkanımız da Kayserili.
BAŞKAN - Sayın Çetin,
lütfen toparlar mısınız.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Meclis Başkanımız da Kayserili. Özür dileyerek söylüyorum. Yani,
eşeğini satması hikâyesinde olduğu gibi, siz de allayıp pullayıp
halka bunu, kandırmaya çalışanları kandırmak için kullanacaksınız,
ama kazın ayağı öyle değil. Şimdi, dokuz ay sonra ya da Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı tarafından belirlenecek ödeme planına göre fi
tarihinde, üstelik de çok eksik değerlendirilmiş rakamlar üzerinden
çalışanlara ödemeyi taahhüt edeceksiniz.
Bakınız, biraz evvel
AKP'li sözcü arkadaşım, "Şimdiye kadar kimse bu konuda bir adım
atmadı." dedi. Konut Edindirme Yardımı Hesaplarının Tasfiyesine
Dair Kanun Hükmünde Kararname. Kanun Hükmünde Kararname No: 588. Tarih:26/11/1999.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Ne olmuş bugüne kadar?
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Yani, o günkü hükûmet de seçime giderken, nakit olarak değil, hazine
bonosu karşılığı bunu tasfiye etmeyi kanuni hüküm hâline getirdi,
ama seçim kararı alındığı, seçime gidildiği için kadük olmuş idi.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Gördün mü işte! Yani, yapamamışlar.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Şimdi, sizin de, yasa yapması bile tartışılan, derhâl seçime gitmesi
gereken bir Mecliste, dostlar alışverişte görsün, "biz, çalışanları,
işte, buradan da oy avcılığı sayesinde avlarız" mantığıyla,
KEY hesaplarını tasfiye girişiminiz geri tepecektir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Zorunlu tasarruf ne oldu, zorunlu tasarruf?
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Sizin ne anlamda, çalışanlara,
emeklilere, işsizlere, yoksullara nasıl yaklaştığınızı, bir yurttaş
olarak mı yoksa bir kul olarak mı onları yardıma muhtaç ettiğinizi,
nakit olarak onurlu bir yurttaş gibi yoksullara yardım mı yapıyorsunuz,
yoksa zekât devleti anlayışınıza uygun olarak gıda, yiyecek, ramazan
çadırlarında aş, belediye önlerinde yiyecek dağıtarak mı sahiplendiğinizi
artık herkes gördü. Yani, bu yasayı yaparak, zannediyorsunuz ki,
iki ay içerisinde, söyleyeceksiniz ki, iki ay içinde çalışanlara
bu paralar verilecek. Bu paraları iki yılda bile alamayacaklar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Son cümlem…
BAŞKAN - Sayın Çetin,
teşekkür için açıyorum sadece.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum.
Yani, iki yıl içinde
bile alamayacaklar. Bunu, çalışanlara, ben şimdiden söylüyorum.
Paralarının iç edilmesi
konusundaki düşüncelerimi bir sonraki maddede açıklayacağım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 22.25
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
1216 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 3'üncü maddesini
okutuyorum.
Hak sahiplerinin belirlenmesi
MADDE 3- (1) Mülga
3320 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca konut edindirme yardımı
hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine
devretmekle yükümlü olup, ilgili mevzuatı uyarınca bu Kanuna ekli
(1) sayılı cetveli daha önce gönderen kurumlar dışındaki tüm kurum
ve kuruluşlar;
a) Konut edindirme
yardımı Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine aktarılmış olan
hak sahiplerinin isimleri ve yardım tutarlarının yer aldığı listeleri,
b) Konut edindirme
yardım tutarı tahsil edilmiş, ancak Türkiye Emlak Bankası Anonim
Şirketine aktarılmamış olan hak sahiplerinin isimleri ile yardım
tutarlarının yer aldığı listeleri,
her hak sahibi için bu
Kanuna ekli (1) sayılı cetvele uygun şekilde ve elektronik ortamda
kayıtlı olarak 6 ay içinde Bankaya teslim eder. Bakanlar Kurulu bu
süreyi bir defaya mahsus olmak üzere 3 aya kadar uzatmaya yetkilidir.
(2) Bu süre içinde hak
sahiplerine ilişkin listelerin bildirilmemesi, mükerrer veya
yanlış bildirilmesi halinde hak sahiplerine karşı sorumluluk ilgili
kurum veya kuruluşlara aittir.
(3) Kurumlar bu maddenin
birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen listelerdeki tutarlarla
bu tutarların ilgili bankaya yatırıldığına ilişkin dekontların
mutabakatını yapmak ve dekontları gerektiğinde ibraz etmek üzere
muhafaza etmekle yükümlüdür.
(4) Bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan 26/11/1999 tarihli ve 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
gereğince, Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından başlatılan
hak sahiplerinin belirlenmesi işlemleri Banka tarafından ilgili
kuruluşlarca gerekli mutabakatları sağlanarak gönderilen listeler
esas alınarak tamamlanır. Banka, hak sahiplerinin isim, konut edindirme
yardımı ve nemalarını içeren listeleri birinci fıkrada öngörülen
sürenin bitiminden itibaren 3 ay içinde EGYO'ya bildirir. Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere 2 aya kadar uzatmaya yetkilidir.
(5) Banka, bu Kanun
uyarınca yapılacak işlemlerin ikmali için, verilen görevin gerekleri
ve süresiyle sınırlı olarak personel, mal ve hizmet alımı yapabilir.
(6) Mülga 3320 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen yardıma müstahak
işçiler ile yaşlılık ve malûllük aylığı alanlardan yardıma müstahak
bulunanların isimleri ile bunlara yapılmış olan konut edindirme
yardımı tutarlarının yer aldığı listelerin bilgisayar ortamında
düzenlenebilmesi için konuya ilişkin bilgilerin veri hazırlama
ve kontrol işlemleri, SSK personelinin gözetimi ve denetiminde
hizmet alımı suretiyle yaptırılabilir. SSK tarafından bu amaçla
yapılacak olan hizmet alımları, ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri
hariç 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerinden müstesna olup,
hizmet alımının usûl ve esasları SSK tarafından belirlenir. Hizmet
alımı dolayısıyla yapılacak giderler genel bütçeden karşılanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İzzet Çetin, Kocaeli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin.
CHP GRUBU ADINA İZZET
ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 3'üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, değerli arkadaşlarım,
bir bakıma bir önceki maddeden kaldığım yerden devam edeceğim sunuşuma.
Değerli arkadaşlar,
tabii, biraz evvel söylediğim, hem tasarruf bonolarının hem MEYAK
kesintilerinin hem zorunlu tasarruf kesintilerinin hem görüşmekte
olduğumuz konut edindirme yardımlarının, devam eden işsizlik sigortası
kesintilerinin yükünün çalışanlara ve işverenlere bir maliyet
unsuru, kayıtlı, dürüst ve namuslu işverenlere bir maliyet unsuru
olarak bindiğini hepimiz biliyoruz.
Ülkemizde gerçekten
istihdamın çok pahalı olduğunu, "istihdam vergisi" diye
adlandırılan vergilerden işverenlerin de rahatsız olduğunu, yine
bu uygulamadan toplu sözleşmeye tabi olan kamu çalışanlarının,
kamu iş yerlerindeki işçilerin de mustarip olduğunu yine hepimiz
biliyoruz. Ama, demin de değindiğim gibi, birkaç yıllık çalışanların
kıt bütçelerine el attıktan sonra, bir başka kesintiyle, bir başka
fonla uygulamamız devam ediyor.
Tabii, bu arada sadece
fon olarak değil, AKP hep güzel işler yaptığını anlatadurur ama, yaptığı
işlere bir baktığı zaman bir arpa boyu yol katetmediğini, çalışma
yaşamının… Çalışanların, bu dönemde, gerçekten bir kez daha vurgulayarak
söylüyorum -Çalışma Bakanımızın burada olmasını arzu ederdim-
12 Eylül dönemindeki hak kayıplarından hiç az olmadığını ve daha
kalıcı, özellikle İş Yasası'nda ve diğer sosyal güvenlik alanındaki
kayıplarının kalıcılığı, etkisi göz önüne alındığında daha derin
olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bunlara ilave, küçük
bir ayrıntı var değerli arkadaşlarım. Yine, ta 1983 yılından itibaren
uygulanagelen vergi iadesi uygulaması da 2006 yılı itibarıyla
sona erdi. Bir önceki yıl, yani 2005 yılı sonu içerisinde emekliler
açısından kaldırılmış ve emeklilere, o zaman için, onun karşılığı
olarak maaşlarına yüzde 4'lük bir artış verilmiş idi. AKP burada da
kurnazlık yaptı.
Ben, bu arada Kayserili
yurttaşlarımdan özür diliyorum. Gerçekten, bir kez daha "kurnazlık"
kelimesi akla gelince, demin verdiğim örneğin çok hoş olmadığını,
bazı yurttaşlarımızın üzüldüğünü arkadaşım ikaz etti. Benim amacım
bir kurnazlık öyküsü olarak onu anlatmaktı, anlamı farklıymış, ben
o anlamı bilmediğim için öyle bir örnek vermiştim, geri alıyorum o
örneğimi.
AHMET YENİ (Samsun) -
Kayserililer kurnaz mı?
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bakınız, bir kurnazlık örneği de vergi iadesinde
yaptınız. Ne yaptınız? Çalışanların vergi iadesini kaldırdınız.
"Ee, ne olacak?" diye Maliye Bakanımıza burada sorduk,
"Ee, vergi iadesini bu yıl alacaklar ya!" dedi, "2006 yılında
yaptıkları harcamalar karşılığı topladıkları faturaları teslim
ettiler, işte bugünlerde aldıkları vergi iadesi 2007'yi dolduracak."
diyor. Ama, gerek bilim adamları gerek bu işin açılımını bilen herkes
biliyor ki, emeklilere benzer bir uygulama çalışanlara yapılmamıştır,
çalışanlar indirimden yararlanamamış, 2007 yılı boş geçmiştir;
onun karşılığı getirilen en az geçim indirimi 2008 yılında yürürlüğe
girecektir. Bu da, yani 1983'ten günümüze kadar devam eden uygulama
da kaldırılırken hak kaybı yine çalışanlara reva görülmüştür AKP
İktidarınca.
Değerli arkadaşlarım,
konut edindirme yardımının öyküsüne ben girmek istemiyorum, ama
bu maddeye baktığımız zaman, hak sahiplerinin belirlenmesi konusundaki
karmaşanın, kargaşanın nasıl devam ettiğini hepimiz biliyoruz. Tabii,
bu yasa, 19 Nisan 2006 tarihinde Meclise geldi, yani tam on üç ay dört
gün önce Mecliste görüşülebilir idi. Yasa bugüne kadar bekletildi
seçim malzemesi olarak kullanılmak için. O gün, biz Çalışma Komisyonunda
bu konuyu görüşürken de dile getirmiş idik, yani sürelere bakıldığı
zaman, sürelerin bitiminden sonra, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
devrinden sonra bunun da nemalandırılması duracak, ödemesi onun
uygun gördüğü bir süreye geçecek. Bakınız diyor ki: "…hak sahiplerinin
isimleri ile yardım tutarlarının yer aldığı listeleri, her hak sahibi
için bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvele uygun şekilde ve elektronik
ortamda kayıtlı olarak 6 ay içinde Bankaya teslim eder." Kim? Konut
edindirme yardım tutarını tahsil eden kimseler. Bu, bir sefere mahsus
üç ay uzatılabilir. Yani, (b) fıkrasını okudum 3'üncü maddenin.
Yine, devam ettiğiniz
takdirde, 4'üncü fıkrasında, bunun
"588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince…" devam
ediyor "Banka, hak sahiplerinin isim, konut edindirme yardımı
ve nemalarını içeren listeleri birinci fıkrada öngörülen sürenin
bitiminden itibaren 3 ay içinde Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
bildirir." Bir defaya mahsus
olmak üzere iki ay da buradan.
Beş ay burası, dokuz ay da öbür taraf, on dört aydan önce tasfiyesi
mümkün değil.
Bu da yetmiyor. 6'ncı
madde tam bir aczin ifadesi, yani "Mülga 3320 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen yardıma müstahak işçiler
ile yaşlılık ve malullük aylığı alanlardan yardıma müstahak bulunanların
isimleri ile bunlara yapılmış olan konut edindirme yardımı tutarlarının
yer aldığı listelerin bilgisayar ortamında düzenlenebilmesi
için konuya ilişkin bilgilerin veri hazırlama ve kontrol işlemleri,
SSK personelinin gözetimi ve denetiminde hizmet alımı suretiyle
yaptırılabilir."
Değerli arkadaşlar,
bakınız, hiç alınganlık göstermeyin, bundan birkaç ay önce bizim Meclis
otoparkına girildiği zaman, yani, birkaç yıl önce, hepimizin milletvekili
olup geldiğimiz zaman arabalara bakıldığı zaman, sıradan yurttaşlarımızın
arabalarından farkımız yoktu ve o güne kadar siz, AKP Grubu olarak,
iki yıl öncesine kadar, maaşların azlığı, yetmediği gerekçesiyle
muhalefete gelip, bize, maaşların artırılması için imza isterdiniz.
İki yıldır bunu duymuyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Çok ayıp, çok!
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Ama, KÖYDES projeleri çıkalı, o Meclisteki araba markaları değişti.
AHMET YENİ (
İZZET ÇETİN (Devamla) - Bir geçtiğimiz
dönem…
SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Öyle açığa
konuşamazsın!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Geçtiğimiz dönem… Dinleyin!
BAŞKAN - Sayın Karayağız, lütfen!
Sayın Çetin… Sayın Çetin,
lütfen.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Geçtiğimiz dönem beraber siyaset yaptığınız bir siyasal partinin...
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - İspat etsin o zaman!
İZZET ÇETİN (Devamla)
- ...üst düzey bir yöneticisi, geçtiğimiz günlerde gazetede bir
açıklama yaptı: "Çoğu şöyle geldiler, hepsi ciple dönüyorlar."
dedi. Tabii, helal olsun demeyeceğiz, demeyiz.
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - İspat et! İspat edeceksin!
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Bunun hesabını soracağız.
Şimdi burada da, benim
devlet memurum, SSK personelim veyahut da Emlak Gayrimenkul Yatırımda
çalışanlarım bu işi yapamıyor, hizmet alım yöntemiyle ben onu piyasadan
alacağım, yaptıracağım... Böyle, devlet kurumlarına güvensiz, çalışan
personeline, memuruna güvensiz bir iktidar bir daha görülmemiştir.
Yani, bilgisayar ortamına girmek için bile, bu işi yapabilmek için
bile, konut edindirme yardımının tasfiyesi için bile piyasadan
hizmet satın alma anlayışını şiddetle protesto ediyorum.
MEHMET SOYDAN (Hatay)
- O işler sizde olur ya!
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, gerçekten, bir iş yaparken, kamunun önemini,
devletin varlığını, kamu kurumlarının, kamu hizmetlerinin niteliğini
herkesten önce düşünmesi gereken siyasal iktidardır. Kamu görevlilerini
korumak zorunda olan, korumakla görevli olan da siyasal iktidardır.
O nedenle, ben, burada, açıkça, kamu çalışanlarına güvensizlik ya
da iş bilmezlik ya da yeteneksiz, niteliksiz yaftasının vurulmak
istenmesini de anlayamıyorum ve kabullenemiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu düzenlemede, KEY hesaplarının hak sahiplerine iadesine
dönük hemen tüm mevzuat tamam olmasına rağmen, iktidara geldiğinizde,
demin söylediğim kanun hükmünde kararnamede bugüne kadar bir adım
atmadınız ve bugün Hükûmetinizce yeni bir plan yapılmak isteniyor.
Ama, bu da ne yazık ki, yasama organınca değil, yetki devrederek, görev
devrederek, piyasadan hizmet satın alarak yapılmak isteniyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin,
lütfen toparlayın.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- AKP Hükûmetinin, KEY hesaplarının hak sahiplerine ödenmesine dönük
olarak hazırladığı yasa tasarısı 19/4/2006 günü Meclise gönderilmiş
ve tasarı komisyonlarda görüşüldükten sonra Genel Kurul gündemine
gelmiş, ancak bugüne kadar görüşülememiştir, yani, on üç-on dört aydır.
Hak sahiplerine nakit ya da hisse senedi olarak ödeme yapılmasını
öngören tasarı, hak sahiplerinin belirlenmesi için on dört aylık
bir süre öngörüyor. Ödemeler ise, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
piyasadan hizmet satın alarak, SSK mensuplarının gözetiminde yapabileceği,
planlayacağı rastgele bir süreyle geriye ödenecek. Yani, el insaf!
Küçücük bir hesabı bile tasfiye etmekten aciz, ne yaptığını bilmez
bir manzara. Bu manzara bize yakışmıyor.
Değerli arkadaşlarım,
sizleri fazla üzmek istemiyorum ve şunu söylemek istiyorum: Üretenin
ve çalışanın hakkını aldığı, huzurlu ve mutlu bir Türkiye'nin 22
Temmuzdan sonra yeniden inşa edileceğine yürekten inanıyor; bu
duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
Hak sahiplerinin alacaklarının
nemalandırılması ve ödeme
MADDE 4- (1) Hak sahiplerinin
konut edindirme yardımı ana para tutarlarının nemalandırılmasında;
1/1/1987 ilâ 29/12/1999 tarihleri arasındaki dönem için Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketinin 6 aylık vadeli mevduat faizi bileşik
usûlde uygulanır. 29/12/1999 tarihinden sonraki dönem için, 3 üncü
maddenin birinci fıkrasında belirtilen süre sonundaki EGYO'nun
net aktif değerinin % 60,96'sının bu Kanunla mülga 588 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname uyarınca Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi
tarafından aynî sermaye olarak EGYO'ya devredilen taşınmaz karşılığı
395.751.717,17 YTL'ye oranı esas alınarak nema hesaplanır.
(2) EGYO, 3 üncü maddenin
birinci fıkrasında belirtilen süre sonundaki net aktif değerini
Sermaye Piyasası Kurulunun gayrimenkul yatırım ortaklıklarına
ilişkin düzenlemelerindeki usûl ve esaslara göre belirler ve sonuçları
Bankaya bildirir.
(3) 3 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendinde tanımlanan hak sahiplerine ilişkin
bilgiler Bankaca EGYO'ya bildirilir. Bu kişilere talep etmeleri
halinde ödemeler, nemasıyla birlikte nakit veya payları oranında
EGYO hisse senedi verilmek suretiyle yapılır. Her bir hak sahibinin
EGYO'nun sermayesinin % 60,96'sı içindeki payı; hak sahibinin konut
edindirme yardımının 29/12/1999 itibarıyla nemalandırılmış toplam
değerinin, tüm hak sahiplerinin konut edindirme yardımlarının
29/12/1999 tarihi itibarıyla nemalandırılmış toplam değeri içindeki
payı esas alınarak belirlenir. Hak sahiplerine yapılacak ödemelerde
kullanılmak üzere gerektiğinde Hazine Müsteşarlığı tarafından
EGYO'ya, ikrazen Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir.
(4) 3 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendinde tanımlanan hak sahiplerine ilişkin
bilgiler Bankaca EGYO'ya bildirilir ve hak sahiplerince talep edilmesi
halinde, karşılığının Hazine tarafından EGYO'ya aktarılmasını
müteakip EGYO tarafından nemasıyla birlikte nakit olarak ödeme yapılır.
(5) Konut edindirme
yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası
Anonim Şirketine devretmekle yükümlü kurum ve kuruluşlar nezdinde
bulunan ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine aktarılmamış
olan hak sahiplerine ilişkin konut edindirme yardımı tutarlarının
tamamı fer'ilerinin tahsili beklenilmeksizin,
Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki
410 numaralı hesabına aktarılır. Bu kişilere ait konut edindirme
yardımı tutarları gecikme zamları ile birlikte, ilgili kurumlarca
tahsil edilmesini müteakip tahsilatın yapıldığı tarihi izleyen
ayın sonuna kadar Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası nezdindeki 410 numaralı hesabına aktarılır.
(6) Hak sahiplerine
yapılacak nakit ödemeler EGYO tarafından belirlenecek ödeme planı
ve süresine göre yapılır.
(7) Nakit olarak yapılacak
ödemeler için EGYO ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim
Şirketi arasında protokol düzenlenir.
(8) 3 üncü maddede belirtilen
sürenin bitiminden itibaren hak sahiplerinin alacakları nemalandırılmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Kemal Sağ, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Sağ.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL
SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1216 sıra sayılı
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında hemen belirteyim ki, uygulaması
gerçekten çok zor olacak bir tasarı üzerinde görüşmeler yapıyoruz.
Bu nedenle, bu yapılan çalışmayı, seçim öncesi, memur, işçi ve bunların
emeklisi seçmenlere verilmek istenen bir seçim selamı olarak değerlendiriyorum.
Bunun adı tam anlamıyla bir seçim yatırımı arkadaşlar. Lütfen, hatırlatmak
istiyorum, bundan birkaç ay önce de, AKP Grubu olarak hepiniz burada
"Mortgage, Mortgage" demiyor muydunuz? Ne oldu Mortgage'a?
Çıkarttık Yasa'yı, sanki, bugün bankaların önünde kuyruklar mı oluştu?
Sanki, o edebiyatını yaptığınız fakir fukara, garip gureba konut
sahibi olma yarışına mı girdi? Var mı öyle bir şey? Yok.
Değerli arkadaşlar,
işte, bu yasa da ondan pek farklı olmayacak. Eğer, konut edindirme
yardımının başlangıcından bugüne kadar olan süreci şöyle bir tetkik
edip anlamaya çalışırsak, bu yasanın uygulamasının neden pek mümkün
olmayacağını anlamak zor olmayacaktır. Şöyle ki, bildiğiniz gibi,
konut edindirme yardımı, kısa adıyla KEY, ilk kez 1986 yılında, 3320
sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme
Yardımı Yapılması Hakkında Kanun ile uygulamaya konulmuştur. Yasada
belirtilenler adına, konut edindirme yardımı, çalıştıkları kurum
tarafından, Türkiye Emlak Kredi Bankasında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı
İdaresi Başkanlığı adına açılmış hesaplara yatırılmıştı. Bu Kanun'un
amacı, kendileri adına para yatırılan kişilerin, yani, kurumlarda
çalışan memur, 10 veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde çalışan
işçiler, emekli memur ve işçiler, 75 metrekareyi geçmeyecek büyüklükte
konut satın aldıkları takdirde ve Kanun'da belirtilen özellikleri
taşıdığı takdirde, bu hesaptan para almaları mümkün kılınmıştı.
1 Ağustos 1996 tarih
ve 4160 sayılı Kanun ile 3320 sayılı Yasa'nın konut edindirme yardımının
ödenme şeklini düzenleyen "yardım miktarı" başlıklı 3'üncü
maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla, konut edindirme yardımı
ödemeleri durdurulmuştur. Daha sonra, 588 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile 3320 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ve KEY hesabı
karşılığı olarak hesapta bulunan toplam meblağ değerindeki Türkiye
Emlak Bankası Anonim Şirketine ait gayrimenkuller Emlak Konut Anonim
Şirketine sermaye olarak konulmuştur. 1996 yılında Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığına devredilen gayrimenkullerin devir tarihindeki
değeri, yuvarlak olarak 395 trilyon liradır. Yani, bu şekilde gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüldüğü üzere, KEY hesabında biriken yardım
miktarı da azımsanamayacak boyutlara ulaşmıştır. Bugün, hem bu gayrimenkullerin
bugünkü ekspertiz değeri yapıldığı takdirde ortaya çıkacak değer,
artı, bankada yatırılmış bulunan nakit değerler, KEY hesabının
toplam değerini teşkil etmektedir. 1996 yılında konut edindirme
yardımı uygulamasına fiilen son verilmesine rağmen, kişiler adına
tahakkuk ettirilerek KEY hesabında toplanan paralar, bugüne kadar
hak sahiplerine iade edilmemiştir ya da edilememiştir. Bugün Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen bu kanun tasarısıyla,
KEY hesaplarında biriken tutarların hak sahiplerine iade edilmesi
düşünülmekte ise de, tasarı kanunlaşsa bile, ödemenin hak sahibine
yapılması pek mümkün görülmemektedir. Bunun nedenlerini merak
ediyorsanız kısaca açıklayacağım, çünkü, bunun dört önemli nedeni
var.
Birincisi, söz konusu
konut edindirme yardımlarının kayıtları kurum ve kuruluşlarca
sağlıklı tutulmamıştır. Kurum ve kuruluşların hemen hemen hiçbirisinde
sağlıklı bir kayıt bulunmamaktadır.
İkincisi, konut edindirme
yardımı hesabında biriken meblağın kimler adına olduğu tam olarak
bilinmemektedir. Buna ilişkin sağlıklı bir kayıt ortada yoktur. Kısacası,
hak sahipliği tespiti yapılamamaktadır.
Üçüncüsü, bugüne kadar
konut edindirme yardımından kimlerin ne miktarda faydalandığı konusunda
ise sağlıklı hiçbir bilgi mevcut değildir.
Dördüncüsü, emekli
olanlar, bunlardan vefat edenler ile kanuni mirasçılarının tespitinde
imkânsızlıklar söz konusudur. Maalesef, bugüne kadar bunlarla ilgili
bir çalışma da yapılmamıştır.
Değerli arkadaşlar,
bu olumsuzlukları çoğaltmak mümkündür. Aslında, bu olumsuzluklar
Hükûmet tarafından bilinmektedir ve bu yüzden hak sahiplerinin tespiti
bu tasarının yasalaşmasından sonraki döneme bırakılmaktadır. Hak
sahiplerinin belirlenmesinde sorunlar yaşanması kaçınılmazdır.
Hak sahiplerinin sorun yaşamaması büyük ölçüde kurumların arşivleme
hizmetlerinin sağlıklı yapılmış olması ve kurumların hak sahipliği
listelerini doğru ve sağlıklı olarak ibraz etmeleri hâlinde ancak
mümkün olabilecektir. Görünen odur ki, bu konuda ciddi anlamda sıkıntılar
yaşanacak, hak sahipleri veya kanuni mirasçılar KEY hesaplarında
biriken alacaklarını zamanında alamayacaklardır. Hatta, iddia
ediyoruz ki, yasanın bu şekilde çıkması hâlinde konut edindirme yardımı
alamayanlar çoğunlukta olacak, alanlar azınlıkta kalacaktır.
Bakın, Sayın Maliye
Bakanı burada yok ama, gıyabında hatırlatmak istiyorum. Bakın, Maliye
Bakanlığı konuyla ilgili olarak 2001/1 no.lu bir tebliğ çıkartıyor
ve bunu tüm valiliklere ve merkez saymanlıklarına gönderiyor, tarih
de 15 Ocak 2001. Bu tebliğ arkadaşlar, işte bu. Bu tebliğde, KEY alacaklarının
kimler olduğunun, KEY alacak miktarının ne olduğunun kayıtlara geçirilmesi
ve tespiti istenilmiştir. Ancak, böyle bir tebliğ olmasına rağmen
ve aradan altı yıl geçmesine rağmen, Maliye Bakanlığı saymanlıkları
bu çalışmayı henüz tamamlayamamışlardır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu tebliğden bir sonuç çıkmamıştır. Bu durumda, Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı çalışma yapmış, ancak onlar da bugüne kadar sağlıklı
bir sonuca ulaşamamışlardır. İşte, bu yüzden diyoruz ki, bu yasa
çıksa bile uygulanması pek zor olacaktır, belki pek uygulanamayacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sağ,
lütfen toparlayınız.
KEMAL SAĞ (Devamla) -
Sayın Başkanım, zaten 5'inci maddede bir konuşmam daha var; isterseniz,
orada devam edeyim, ben hakkımı kullanmayayım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sağ.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Kemalettin Göktaş, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Göktaş.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konut edindirme yardımının
geri ödenmesiyle ilgili kanunun 4'üncü maddesiyle ilgili şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
AK Parti Hükûmeti olarak, gerçekten bugüne kadar gelip geçmiş birçok
hükûmetin el atamadığı konulara cesaretle el atarak çözüm bulma
noktasında sonuçlandırdık. Daha önce, hepinizin bildiği gibi, zorunlu
tasarruf mevduatı fonunda takriben 15 katrilyon civarında para
ödendi. Geçmiş dönemdeki hükûmetler bu paraları aldı, ama kasada bu
para yoktu. Yandaşlara paralar yedirildi, bankalara soyduruldu;
kâğıt üzerinde para var, çekmeceyi açtığında para yoktu. Öyle mi?
Öyle. Kim bunu ödedi? AK Parti Hükûmeti.
Şimdi, konut edindirmeyle
ilgili kanun çıktı ta 1987'de, bununla ilgili de yine bugüne kadar
gelen Hükûmetler parayı topladı, ama gene kasada para yok. Vatandaşın
parası devletin cebinde durur, ama ödeme yok; paralar faize, yandaşa
gitti. Öyle mi? Bunu da AK Parti Hükûmeti olarak bir görev addederek
burada huzurunuza getirdik ve vatandaşın takriben 4 milyar dolara
yakın parasını ödemeye karar verdik ve ödeyeceğiz inşallah.
Şimdi, arkadaşlar,
bu paraları öderken, yani ben beklerdim ki, şuraya çıkan arkadaşlar
desin ki: "Ya, Allah razı olsun; şu milletin, bu garip gurebanın
parasını bu gelmiş geçmiş hükûmetler, yandaşa, bankalara soydurdu,
yedirdi, faize gitti; siz de geldiniz, Hükûmet olarak bu paraları sahiplendiniz
ve vatandaşa ödüyorsunuz. Allah razı olsun." denmesini ben beklerdim
veya teşekkürü beklerdim. Ama nerede? Teşekkürü bırak, bir sürü,
burada, hakikate uymayan, gerçek dışı beyanlarla karşı karşıya
kaldık.
Bakınız, bir KÖYDES
projesi burada eleştiriliyor. KÖYDES… Yıllarca evlerinde su akmayan,
su görmeyen insanlarımız su gördü KÖYDES'le. KÖYDES, köye su gelmeyen
köyler…
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Projeyi eleştirmedik.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - İzzet, bir dakika… Ben seni oturduğum yerden dinledim,
orada bir dakika dinle sen şimdi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Ben KÖYDES'i eleştirmedim.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - KÖYDES'i eleştirmedik
ki.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Bir dakika, dinle bir dakika.
BAŞKAN - Sayın Çetin,
lütfen…
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Zenginleşmeyi…
BAŞKAN - Sayın Çetin…
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Örneğini veririm.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Bir dakika…
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Örneğini veririm.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Sizin anlayamayacağınız bir şeyi daha anlatacağım
şimdi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Örneğini veririm, örneğini veririm. Biraz sonra…
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - KÖYDES projesi arkadaşlar ve büyük bir iddiayla geldik,
iki yılda su akmayan ev olmayacak, yolu olmayan köy olmayacak ve buna
karar verdik, bunu yapıyoruz ve gittiğimiz yerlerde bütün vatandaş…
Parti ayrımı da yapmadık. Bir muhtar, eskiden, bir kamyon çakıl almak
için parti kapılarında dolaşırdı. Hiçbir muhtara "hangi partidensin"i
sormadık, hiçbir köylüye "hangi partiye rey verdi" sormadık
ve eşit miktarda hizmet ettik, Türkiye âdeta şantiyeye döndü; vatandaş,
inanın, dua ediyor, "Allah razı olsun." diyor. Biz, bunu yaparken,
azami de dikkat ettik. Ne yaptık? Dedik ki, bu paraları, kaymakamın
başkanlığında, iki il genel meclisi, iki de muhtar… Bu muhtarlar da
tayinle değil, muhtarlar arasında yapılan seçimle seçildi, partisi
purtusu yok.
Arkadaşlar, bakınız,
burada, bazı yerlerde birtakım yanlışlıklar olabilir mi? Olur. İnsanın
olduğu yerde mutlaka birtakım yanlışlıklar olabilir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Çok oluyor o yanlışlıklar.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Ama bunu umuma şamil olarak değerlendirmek ve bununla
ilgili burada gelip karalamada bulunmak, büyük bir yanlıştır, büyük
bir günahtır ve hatadır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Çok oluyor o yanlışlıklar, çok.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Ayrıca, şimdi diyorlar ki: "Efendim, arabaların markaları
değişti." Doğru, değişti. Sizin zamanınızda marka değişebilir
miydi? Bir araba almak için, bir sene önce para yatıracaksın, sıraya
gireceksin… Bizim zamanımızda, her vatandaş araba alabiliyor, her
vatandaş ev alabilecek duruma geldi. (CHP sıralarından gürültüler)
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Vatandaş alamaz oldu…
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Dokundu mu sana İzzet?
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Arabada benzin yok…
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Bak, dinleyemiyorsun, dokundu mu? Dinleyemiyorsun!
NAİL KAMACI (Antalya)
- Türkiye'nin gelecek yirmi yılı borçlandı.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Benim söylediklerimi oku, ondan sonra konuş.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Bak, ben seni oturduğum yerde dinledim, sen dinleyemiyorsun.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
lütfen, toparlar mısınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Toparlayacağım Sayın Başkan.
Şimdi, bakın arkadaşlar,
bütün halkımızı araba alacak duruma getirdik bizim dönemimizde. Beş
sene vadeyle araba almak nerede… Sizin zamanınızda, vatandaş, parayı
yatıracak, bir sene sonra araba alacak… Aldığı arabaya benzin bile
koyamıyordu.
NAİL KAMACI (Antalya)
- Geçmişte, onlar da sizin zamanınızdaydı.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Kuyruklardaydı sizin zamanında, kuyruklardaydı, kuyruklardaydı.
(AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Refah Partisinin mi?
NAİL KAMACI (Antalya)
- Onlar da sizin zamanınızdaydı.
BAŞKAN - Sayın Kamacı
lütfen…
NAİL KAMACI (Antalya)-
Refah Partisi zamanındaydı.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Tabii, hoşuna gitmeyince, yerinden bağıracaksın.
NAİL KAMACI (Antalya)
- Sizin zamanınızda…
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Doğru, doğru!
Sizin zamanınızda…
NAİL KAMACI (Antalya)
- Refah Partisi zamanınızdaydı.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Bakın, arkadaşlar, 22 Temmuzda sizi bu millet iktidar
yapmayacak. Siz, zaten, bu anlayışla iktidar da olamazsınız. (CHP
sıralarından gürültüler)
NAİL KAMACI (Antalya)
- Bırak onu, bırak!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Halkı bölmeyin siz-biz diye.
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Devamla) - Sizin işiniz, Türkiye'yi kaosa sürüklemektir. Sizinle
devlet yönetilemez.
Bakın, bir Cumhurbaşkanlığı
seçiminde ülkeyi kaosa soktunuz. (CHP
sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (
BAŞKAN - Sayın Baloğlu, lütfen…
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) - Ülkeyi
kaosa soktunuz, kaosa soktunuz… (CHP sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Elinize yüzünüze
bulaştırdınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) - Zorlamayın,
az kaldı, sizin hesabınızı verecek bu millet.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Göktaş.
Madde üzerinde üç
adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1216 sıra sayılı yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki
"29.12.1999 tarihinden sonraki dönem için, 3. maddenin 1. fıkrasında
belirtilen süre sonundaki EGYO'nun net aktif değerinin" ibaresinden
sonra gelmek üzere "bugünkü ekspertiz değeriyle belirlenmiş
tutarının" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Oğuz Oyan |
İzzet Çetin |
|
Malatya |
İzmir |
Kocaeli |
|
Kemal Sağ |
M. Erdoğan Yetenç |
|
|
|
Manisa |
|
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1216 sıra sayılı yasanın
4. maddesinin 1. fıkrasındaki "6 aylık vadeli mevduat faizi"
ibaresinin "aynı dönemde ihraç edilen 6 ay vadeli Hazine bonosu
faizi" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Kemal Sağ |
M. Erdoğan Yetenç |
|
|
Malatya |
Adana |
Manisa |
|
Orhan Sür |
İzzet Çetin |
|
|
Balıkesir |
Kocaeli |
|
BAŞKAN - En aykırı
önergeyi okutup, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
1/1195 Esas No.lu Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 4 üncü maddesine, 5 inci fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve madde fıkralarının
buna göre yeniden teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz |
Mustafa Çakır |
Mahmut Kaplan |
|
|
Ankara |
Samsun |
Şanlıurfa |
|
M. Salih Erdoğan |
Mehmet Özlek |
|
|
Denizli |
Şanlıurfa |
|
Madde: 4 (6) Bu Kanunun
uygulanmasında, SSK tarafından işverenlerden gecikme zammı ve faizi
ile birlikte tahsil edilen konut edindirme yardımı tutarının ilişkin
olduğu ayı takip eden ayın sonunda tahsil edilmiş olduğu kabul edilerek
işlem yapılır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Yeni madde ihdası bu.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Yeni bir madde ihdası bu.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
buyurun, ne söylemek istiyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Efendim, yeni madde ihdası. Komisyonun salt çoğunluğunun olması
lazım.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Evet, İç Tüzük'ü kevgir yaptılar.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
yeni bir fıkra ekleniyor; yeni bir madde ihdası söz konusu değil.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Hayır efendim, yani…
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI İSMET
YILMAZ - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
SSK tarafından yasal
süresi dışında tahsil edilmiş olan konut edindirme yardımı tutarları,
gecikme zammı ve faizi ile birlikte tahsil edilmektedir. Kanunun 3
üncü maddesine göre düzenlenmesi gereken listelere, bu şekilde
yapılan ödeme tarihlerinin kaydedilmesi durumunda, hak sahipleri
geç tahsilattan kaynaklanan nema kaybına uğrayacaktır. Maddeye eklenen fıkra
ile bu durumdaki hak sahiplerinin mağduriyeti önlenmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Anadol.
Aynı zamanda karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1216 sıra sayılı yasanın 4 üncü maddesinin 1. fıkrasındaki "6
aylık vadeli mevduat faizi" ibaresinin "aynı dönemde ihraç
edilen 6 ay vadeli Hazine bonosu faizi" şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI İSMET
YILMAZ - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu önergenin gerekçesi üzerinde konuşacaktır,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Şimdi, hak ve adalet.
Eğer vatandaşın parasını aldıysanız...
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Biz almadık, almışlar.
BAŞKAN - Sayın Badazlı,
lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Alan, kimse… Aldıysanız, bunu en rantabl değerlendirmek
kamunun görevidir. Şimdi, insanların parasını alacaksın,
"ben size ev alacağım, ev sahibi yapacağım" diyeceksin,
"en rantabl şekilde değerlendireceğim" diyeceksin…
Doğru mu arkadaşlar?
Ama maalesef... Özellikle tutanaklara geçmesini istedim.
Arkadaşlar, o tarihteki
mevduat faizlerine bakın, o tarihteki tüm banka ortalamalarının
faizlerine bakın. Ancak, her ne hikmetse, Emlak Bankası, altı aylık
mevduat faizlerini ilan ederken, diyelim bir aylık faizi yüzde
80'se, altı aylık faizi yüzde 50'ydi. Ya, kardeşim, diğer tüm bankalarda
tüm sektör ortalaması altı aylık mevduat faizleri yüzde -diyelim-
80'se, her ne hikmetse, Emlak Bankasının mevduat faizi yüzde 40'lardaydı.
Nedeni ne biliyor musunuz? Yetimin hakkını yemek için. O insanların,
sırf, KEY hesaplarına altı aylık mevduat faizi ortalaması uygulanıyor
diye, nasılsa bu para fakir fukaranın, ses çıkarmıyorlar, zorunlu
gelen bir para, sanki bulunmuş Hint kumaşı gibi ve Emlak Bankasının
bu parayı alıp o tarihte kimlere verdiğini biliyorsunuz. Burada
haksızlık yapılıyor, burada Emlak Bankasının...
Peki, "bir aylık
mevduat faizi" deyin, bırakın altı aylığı, Emlak Bankasının
ilan ettiği bir aylık mevduat faizleriyle yapalım, kabul. Hakkaniyet…
O tarihte Emlak Bankası hazine bonosu alıyordu bu paralarla. Gelin,
bu nemalarda, o süreçteki ya altı aylık hazine bonosu yapalım yahut
Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, kamu bankalarının ortalama altı
aylık mevduat faizini yapalım. Haksızlık yapıyoruz bu insanlara.
Ben, özellikle tutanaklara
geçmesi açısından, kim yaptıysa, tüm o çalışanların parasının vebali
onların boynundadır. Büyük haksızlık yapıyoruz. Gelin, nema hesabında
ya üç bankanın, üç kamu bankasının -o altı aylık diyorsa- altı aylık
yahut Emlak Bankasının bir aylık, Emlak Bankasının üç aylık ortalama
faizini alalım.
Ben, bu açıdan -haksızlık
yapmayın- bunun özellikle tutanaklara geçmesini istiyorum.
Hepinize saygılar
sunarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1216 sıra sayılı yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki
"29.12.1999 tarihinden sonraki dönem için, 3. maddenin 1. fıkrasında
belirtilen süre sonundaki EGYO'nun net aktif değerinin" ibaresinden
sonra gelmek üzere "bugünkü ekspertiz değeriyle belirlenmiş
tutarının" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI İSMET
YILMAZ - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Gayrimenkullerin bugünkü
değerlerinin üzerinden nema verilmesi için verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
İlan ve hak sahipliğinin
sona ermesi
MADDE 5- (1) Hak sahiplerine
ilişkin olarak 4 üncü madde uyarınca Bankaca EGYO'ya bildirilen listeler
hak sahipliğinin tespitine esas olmak üzere Resmî Gazetede ilan edilir.
(2) Türkiye Emlak Bankası
Anonim Şirketine iletilen listelerde isimleri yer almadığı halde,
konut edindirme yardımına müstahak olduğunu ileri sürenlerin,
ilanın yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde mülga 3320 sayılı
Kanuna göre konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek
ve ilgili bankaya devretmekle yükümlü olan kurum ve kuruluşlara
başvurmaları halinde, adlarına daha önce konut edindirme yardımı
yapıldığı hususunun her zaman düzenlenmesi mümkün olmayan nitelikteki
belgelerle kanıtlanması veya bu durumun ilgili kurumların kayıtları
ile anlaşılması kaydıyla, konut edindirme yardımı tutarları ilgili
kurum veya kuruluşlarca hesaplanarak ilgililerin başvurusunu
izleyen 2 aylık süre içinde 3 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen
formatta ve şekilde Bankaya bildirilir. Bu fıkraya göre hak sahibi
olduğu tespit edilenlere yapılacak ödemelerde 3 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine ilişkin hükümler uygulanır. Bu fıkrada belirtilen
başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan talepler ilgili kurum
ve kuruluşlarca dikkate alınmaz.
(3) Birinci fıkra uyarınca
yapılan ilan tarihinden itibaren beş yıl içinde talep edilmeyen alacaklar
Hazineye irad kaydedilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Kemal Sağ, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Sağ.
CHP GRUBU ADINA KEMAL
SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1216 sıra sayılı
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
az önceki konuşmam sırasında, özetle iki noktaya değinmiştim. Birincisi,
KEY ödemelerine ilişkin dört noktanın çok önemli olduğunu belirtmiştim.
Bunları kısaca hatırlatayım: Birincisi, kayıtların sağlıklı tutulmadığı
idi. İkincisi, hak sahiplerinin sağlıklı olarak bilinmeyişi idi. Üçüncüsü,
bugüne kadar bundan kimler yararlandı, belirsiz olması idi ve bir
tanesi de mirasçılara ilişkin çalışmanın yapılmaması idi. Diğer
konu da Maliye Bakanlığının 2001 yılında çıkarttığı genelgenin
çok ciddi olmasına rağmen ve bir emir içermesine rağmen, altı yıldan
beri bir sonuca ulaşamadığı noktası idi değerli arkadaşlar. Şimdi,
diğer hususları belirtmek için sözlerime devam ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıya göre, 1 Ocak 1987 ile 31/12/1995 tarihleri
arasında adlarına yapılan yardım tutarları, gerekli bildirimler
yapılarak Türkiye Emlak Kredi Bankası AŞ hesaplarına aktarılmış
olanlar ile bunların sahipleri bu tasarıya göre hak sahibi olacaklardır.
Bilindiği gibi, gayrimenkul
yatırım ortaklıkları, SPK mevzuatına tabidir ve bu ortaklığın bünyesindeki
taşınmazların değerlendirilmesi de SPK mevzuatına göre olacaktır.
Ancak, tasarının 6'ncı maddesinin ikinci fıkrası ile Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının beş yıl süre ile SPK mevzuatı dışında tutulması
öngörülmüştür. Bununla birlikte, tasarının 4'üncü maddesinde de
hak sahibine ödemelerin talep edilmesi hâlinde, Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı tarafından hisse senedi verilmek suretiyle yapılması
öngörülüyor. Burada, verilecek hisse miktarının önemi çok büyüktür.
Çünkü, nemalar, Türkiye Emlak Bankası AŞ tarafından ayni sermaye
olarak Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına devredilen taşınmaz
karşılığı 395 trilyon Türk lirasının oranı esas alınarak hesap edilecektir.
Bu nedenle, bu taşınmazların değeri çok büyük önem arz etmektedir. Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının, SPK mevzuatı dışında çıkarılması
durumunda taşınmazların değerlendirilmesinde keyfîlik ortaya çıkabilecek
ve objektif ölçülerden uzaklaşılabilecektir. Bu durum da yeni mağduriyetlerin
ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görünen o ki, tamamen içinden çıkılmaz bir hâl almış
ve bu tasarının yasalaşması da, kangren olmuş bu sorunu çözmeye
yetmeyecek, aksine, belki sorun ağırlaşacaktır.
Yasa tasarısının çözüm
getirmediği bir başka husus daha var değerli arkadaşlar. Bu da ayrıca
önemli bir husustur. 281 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle olağanüstü
hâl bölgesinde ve mücavir alanlarında görev yapanlar adına bu hesapta
toplanan olağanüstü hâl tazminatlarını üç yıl mecburi çalışma süresini
yasanın uygulamasının sona ermesi dolayısıyla dolduramayanlara
bu tazminatın geri ödenmesine imkân yoktur. İşte burada yıllarca
tehlikeyi göze alarak doğuda görev yapan bu insanlarımızın bu haklarının
mutlaka göz önüne alınması şarttır. Ülkemizin terör bakımından en
zor ve sıkıntılı günlerinde olağanüstü hâl bölgesinde fedakârca görev
yapan bu kamu görevlilerine, o hizmetlerinin devletçe unutulmadığını
anımsatmak adına bu personelin paralarını gelin ödeyelim değerli
arkadaşlar. Eğer niyetiniz gerçekten halisane ise, gelin, bu konuyu
da bu tasarıyla beraber çözüme kavuşturalım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamı tamamlıyorum. Az önce Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının değerli yetkilileriyle bir görüşmemiz oldu.
Arkadaşlarımız gerçekten iyi niyetliler, verdiği rakamlar gayet
iyi. Dilerim, bu arkadaşların bu iyi niyetlerinin sonucu alınır. Ancak,
her şeye rağmen, biz, yasa tasarısının bu şekilde kanunlaşmasının
sorunu çözmeyeceğini, aksine, kangren hâline gelmiş bu sorunu çözümsüz
bir noktada bırakacağını, hak sahiplerinin konut edindirme yardımlarını
alamayacaklarını ve bu yasanın uygulama alanı bulamayan bir yasa
olarak mevzuatımızda yerini alacağını belirtiyor; her şeye rağmen
yine biz yanılalım, bu yasa doğru çıkmış olsun.
Bu duygularla, hepinizi
yürekten selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sağ.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
Sermaye azaltımı, muafiyetler
ve temsil
MADDE 6- (1) Bu Kanunla
mülga 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince EGYO'ya
aynî sermaye olarak devredilen gayrimenkullar karşılığı
395.751.717,17 YTL tutarındaki sermayeden, hak sahiplerine nakit
ödeme yapılan tutar, sermaye azaltımı yoluna gidilerek, EGYO
bilânçosunun pasifine kaydolunur.
(2) EGYO'nun faaliyetlerine,
vergi muafiyet ve istisnaları öngören hükümleri hariç sermaye piyasası
mevzuatı beş yıl süre ile uygulanmaz.
(3) EGYO'nun sermaye
değişimi ile ilgili işlemleri ve bu Kanun gereğince yapacağı tüm
işlemler her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
(4) Bu Kanun uyarınca
hak sahiplerine ödeme yapılması ve hisse senedi verilmesi işlemleri
tamamlanıncaya kadar, hak sahiplerinin EGYO'daki hissedarlığından
doğan malî ve yönetimsel haklarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
tarafından temsil edilmesine devam olunur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Orhan Sür, Balıkesir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sür.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
SÜR (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Görüşülmekte olan yasanın
6'ncı maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
elbette, 22 Temmuzda bir seçim var. Burada herkes seçime oynuyor.
Özellikle iktidar partisi bu oyunu oynamayı çok güzel yapıyor. Israrla,
bazı iktidar partisi sözcüleri, sanki KEY hesaplarının ödenmesine,
bu paranın halkımıza, bu hak sahiplerine ödenmesine Cumhuriyet
Halk Partisi karşı çıkıyor gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar
ve inanıyorum ki, bugüne kadar yaptıkları gibi, önümüzdeki seçim
çalışmaları boyunca bunu çok da kullanacaklar. Yani, pek adaletli
olmayacak kullanmaları ama kullanacaklar.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Karşı çıkmayın canım!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Biz ödenmeye karşı çıkmıyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Neye karşı çıkıyorsunuz?
ORHAN SÜR (Devamla) -
Bizim karşı çıktığımız, bu hesaplamanın yanlış olduğu ve hak sahiplerinin
haklarının gasp edildiği konusunda.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Allah Allah!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Yani, biz ne diyoruz? Bu rakamlar, ödemeyi düşündüğünüz rakamlar,
gerçekte hak sahiplerine ödenmesi gereken paraların çok çok altında
rakamlar. Bizim ifade etmeye çalıştıklarımız bunlar ve burada bu
yasa hazırlanırken, daha komisyonlardan geçerken, Cumhuriyet
Halk Partisi temsilcilerinin orada koydukları bazı itiraz maddeleri
var, bazı ayrışık oyları var. Ne diyor arkadaşlarımız orada? Diyorlar
ki, öncelikle, bir kere, bu KEY hesaplarını tutmakla sorumlu olan
kuruluş, bu paralar yatırılırken, bu paraların listesini tutmakla
sorumlu olan kuruluşa ödenen bir para var bu işlemi yapsın diye. Bu
para da yaklaşık 37 trilyon lira civarında. Bu, Emlak Bankasına
ödenmiş. Ama, maalesef, Emlak Bankası, işte, burada konuştuğumuz
gibi, bu listeleri hiç de sağlıklı bir şekilde tutmamış ve 37 trilyon
lira boşa gitmiş. Şimdi biz diyoruz ki: O zaman, Emlak Bankası bu paranın
boşa gitmesinden sorumludur. Ne yapmış? Öncelikle, KEY hesaplarını,
Emlak Bankası, hak sahipleri adlarına değil, parayı yatıran kuruluşların
ve kurumların adına yatırmış ve bugüne kadar da yaklaşık 5,5 milyon
olduğu ifade edilen, 5,5 milyon civarında olduğu iddia edilen KEY
hesaplarındaki hak sahiplerinin, ancak -biraz önceki konuşmamda
da ifade ettiğim gibi- 1 milyon 577 bin tanesine ulaşılabilmiş.
Şimdi, şunu da biliyoruz:
Bu 1 milyon 577 bin kişi, kamunun memur statüsünde çalışan personeli.
SSK'lı çalışanlar için yatırılan KEY hesapları bu rakamın içinde
yok. SSK yetkililerinin bir çalışması var ve yine, bu yasayla SSK
yetkililerine yüklenen bir görev var. SSK çalışanlarını, SSK'lı çalışanların
listesini çıkarıp ilan etmek ve bu ilanla da onlara hak sahipliği
hakkını tanıyabilmek. Ama, görünen odur ki, hem verilen süre hem yaklaşık
beş altı yıldır yapılan çalışmaların geldiği nokta, -ne kadar çalışılırsa
çalışılsın- bu kadar süre içinde, bu rakamın tamamına ulaşabilmek
mümkün gözükmüyor. En azından, 2 milyon civarında vatandaşımızın
hak sahipliğinin yok olacağı bir gerçek. Bir kere, bunların hakkının
savunmasını yapıyoruz burada.
İkincisi: Hak sahipliği
tespit edilen vatandaşlarımızın da almayı düşündükleri rakamın,
gerçekte hak ettikleri rakamın çok çok altında olduğu ve çok çok altındaki
bu rakama, sanki bir seçim yatırımı gibi, kendilerine veriliyormuş
gibi bir tavır takınıldığı şeklinde bir olay var; buna itiraz ediyoruz.
Aslında, elbette,
AKP Hükûmeti bu parayı seçimden önce ödeyemeyecek. Bu parayı, Allah
nasip ederse, Cumhuriyet Halk Partisi hükûmeti ödeyecek, ama hakkıyla
ödeyecek, öyle, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi adaletsiz bir şekilde
değil, hakkıyla bu para ödenecek.
RECEP GARİP (Adana) -
Sabret biraz!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Biz yıllardır sabrediyoruz, siz sabretmeden buraya geldiğiniz
için bunu bu hâle getirdiniz.
Şimdi, burada konuşan
arkadaşlarımız…
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Siz Cem Uzan'a ödeyin.
ORHAN SÜR (Devamla) -
Biz, sizin daha önce kimlerle ittifak yaptığınızı, Adalet ve Kalkınma
Partisini nasıl kurduğunuzu bu Türkiye çok çok iyi biliyor, içinizde
kimin ne olduğunu hepimiz biliyoruz, hiç bunları birbirimize anlatmayalım.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Ne demek
istiyorsun?
ORHAN SÜR (Devamla) - Hiç anlatmayalım.
BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen…
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Yakışıyor
mu
ORHAN SÜR (Devamla) -
Hangi siyasi partilerden…
BAŞKAN - Sayın Sür,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
ORHAN SÜR (Devamla) -
Hangi siyasi partilerden geldiğinizi…
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) - O konuşma sana yakışıyor mu?
BAŞKAN - Sayın Baştopçu,
lütfen…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Hangi siyasi partilerden geldiğinizi söylememiz yanlış mı?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Gökten indiler!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
- Laf salatası yapma!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Ne anlamda söylediğimi siz anlıyorsunuz, nereden geldiğinizi biliyoruz,
hangi siyasi partilerden geldiğinizi biliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Sür,
lütfen…
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) - Edebinle konuş!
BAŞKAN - Sayın Baştopçu…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Ben edebimle konuşuyorum, siz oradan müdahale ederken edebinizle
müdahale edin.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
- Adam gibi konuşur gidersin kardeşim!
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) - Adam gibi konuş!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Senin adamların, senin arkadaşların, burada, Cumhuriyet Halk Partisinin
zamanında arabaların kaç sene bekletildiğini söylerken adam gibi
konuşuyor oluyor da biz sizin hangi partilerden buraya geldiğinizi
söylediğimizde mi adam gibi konuşuyor olmuyoruz? (CHP sıralarından
alkışlar) Ne demek, ne adam gibi olmuyor? Ve bunu söyleyen o arkadaşımız
da, ne yazık ki, Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kollarından gelen
birisi, geçmişi inkâr ederek burada konuşma yapıyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
- Nereden gelirse gelsin…
BAŞKAN - Sayın Özçelik,
lütfen…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Yani, bunlara bizim pabuç bırakacağımızı hiç zannetmeyin beyefendi!
Biz, sizlerin hangi siyasi partilerden, hangi siyasi geçmişten geldiğinizi
hepimiz çok çok iyi biliyoruz. Hiç, hiç burada…
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Gençliktir, normaldir.
ORHAN SÜR (Devamla) -
Evet, gençliktir. Ondan zaten gençleri… Yirmi beş yaşı… Pankartlar astınız
billboard'lara, şimdi vazgeçtiniz, unuttunuz gençleri.
Şimdi, sonuç değerli
arkadaşlarım: Sonuçta, bu yasa, elbette, buradan bu şekilde, geçecek,
ama elbette, siz, bu paraları ödeyemeyeceksiniz, zaten ödemeyeceğinizi
de biliyorsunuz; bu paraları biz ödeyeceğiz, ama hakkaniyetli bir
şekilde ödeyeceğiz.
RECEP GARİP (Adana) -
AK Partiye teşekkür etmeniz lazım.
ORHAN SÜR (Devamla) -
Bu hak sahiplerinin -hani sizin çok kullandığınız bir şey var ya o
"yetim hakkı"- bu yetimlerin hakkını burada birilerine
peşkeş çektirmeyeceğiz, birileri hakkı neyse onu alacak ve bu hakkın
zayi olmasına, bu kadar gecikmesine neden olanlar da bunun bedelini
ödeyecek diyoruz. Ayrıca, demin de…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Peşkeşle ilgili ne var Allah aşkına? On sene önceki hak sahiplerine
ödeme…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Değerli arkadaşım, on sene önceki… Bu iş 1990'lardan bu yana geliyor
mu? 1990'lardan bu yana bu KEY hesapları yağma Hasan'ın böreği gibi
birileri tarafından paylaşılmış mı? Bunların hepsinden hesap sorulması
lazım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Görülüyor...
ORHAN SÜR (Devamla) -
Nerede hesap sordunuz? Nerede hesap sordunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Hesap görülüyor, hak sahiplerinin hesabı görülüyor.
ORHAN SÜR (Devamla) - Hayır, hesap falan
görüldüğü yok. Biraz önce yetkililerle konuşuyorum "Şu gayrimenkullerin
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına devredilmesi aşamasında bile,
yapılan ekspertiz raporları, aradan geçen yedi sekiz yıla rağmen,
aynı rakama ulaşmayan gayrimenkuller var." diyorlar. Nasıl, vatandaşın
malının mülkünün birileri tarafından yok edildiğini, Emlakbank'ın
nasıl kurtarıldığını, Emlakbank'ın içinin boşaltılmasına rağmen
nasıl ayakta tutulduğunun gerekçeleri bu. Buralardan buldular
kaynakları?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onların haklarını
ararken biz, hak sahibi olan insanların hakkını rafa mı kaldıralım.
ORHAN SÜR (Devamla) -
Evet, onların hesabını sormadınız. Onların hesabını sormadınız.
Onların hesabını sormadınız, evet. Bunların hesabının hepsinin
sorulması lazım ve şimdi çıkıp da seçimlerde "Ee, biz size işte
bu parayı veriyoruz." demenize de hiç gerek yok.
Bakın, bu tasarı, komisyondan
bundan tam bir yıl önce geçti değerli arkadaşlarım. Niye bir yıldan
beri bu kürsüye getirmediniz bunu, bu Meclise indirmediniz de bir
yıldan beri, bu hak sahiplerine madem ödeme yapacaktınız da ödemenizi
yapmadınız? Bir yıldan beri aklınız neredeydi? Seçime bir ay kala,
iki ay kala mı aklınıza geldi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Seçim kararından sonra!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Evet, seçim kararından sonra!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Seçime bir ay kala aklınıza gelecek, ondan sonra diyeceksiniz ki:
"Biz bunu size ödeyecektik." Niye bir yıl önce ödemediniz
diye soruyoruz size buradan.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Dört buçuk yıldır…
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Siz sildiniz… Siz ödemediniz…
ORHAN SÜR (Devamla) -
Onunla bunun alakası ne? Bunun kaynağı farklı. Bunun kaynağı farklı,
hazineden ödemeyeceksiniz. Hazineden ödemeyeceksiniz, bunun
kaynağı farklı. Bunun kaynağı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığında,
hazineden mi ödeyeceksiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- İyi okumamışsın!
ORHAN SÜR (Devamla) -
Okumaz olur muyum. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının kaynakları,
sizin bu ödemeyi taahhüt ettiğiniz parayı misliyle karşılayacak
boyutta.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Kürsüden inince 4'üncü maddeyi bir daha oku.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Kaynak önemli değil, önemli olan vermek.
ORHAN SÜR (Devamla) -
"Kaynak önemli değil ki, para önemli." diyor. Tabii siz parayı
başka yerlerde harcarsanız, o zaman "kaynak" diye de kıvranırsınız.
O zaman, kaynak önemli değil… Olur mu öyle şey? O zaman, Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının paraları, SPK'ya dâhil bir kuruluşun paraları
nerede? Adama onu sorarlar. Zaten sizin en büyük burada yaptığınız
değişikliklerden bir tanesi de bu dönem boyunca, yasanın çıkmasından
sonraki işlem boyunca bu kuruluşu SPK mevzuatının dışında bırakıyorsunuz.
Zaten orada da bir sıkıntı var. SPK mevzuatının dışında bırakarak,
SPK'nın bu işlemleri denetlemesini, gerekirse arsaların ekspertizinin
yapılması, şirketin gerçek değerinin hesaplanması konusunda
SPK'yı devre dışında bırakıyorsunuz. Bu yasada bu maddeler de var.
Tabii, bunları söylediğimiz
zaman işinize gelmiyor. Sizin bir tek derdiniz var: Seçimlerde, gelip
"Biz size KEY hesaplarınızı ödeyeceğiz." diyebilmek. Bu
parayı siz ödemeyeceksiniz, ödeyemeyeceksiniz. Bu parayı bizler
ödeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Sür.
ORHAN SÜR (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ama, biraz önce ifade
ettiğim gibi, böyle çalakalem değil, gerçekten ciddi bir şekilde
hesaplanarak ve gerçekten hak ettikleri rakamlara ulaşılarak, o
şekilde biz ödeyeceğiz.
Ben, bu duygularla yüce
milletimizi ve Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 7- (1) Bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
ve Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakanlıklar tarafından
müştereken hazırlanarak yürürlüğe konulur. Bu Kanun uyarınca hazırlanacak
yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin
bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
MADDE 8- (1) 26/11/1999
tarihli ve 588 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hesaplarının Tasfiyesine
Dair Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 9- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 10- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan
oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul : 212 (x)
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Çalışma süremizin
tamamlanmış olması sebebiyle, alınan karar gereğince kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 23 Mayıs 2007 Çarşamba günü
saat 11.00'de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.47
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo
tutanağın sonuna eklidir.