DÖNEM: 22 CİLT: 156 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
102’nci Birleşim
7 Mayıs 2007 Pazartesi
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
III. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol'un, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz'ün, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu'nun,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç'ın, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Antalya
Milletvekili Tuncay Ercenk'in, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, partisine
sataşması nedeniyle konuşması
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408 ve 1408'e 1 Ek)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
6.- Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı ve Çevre ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları
(1/1260) (S. Sayısı: 1360)
V. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kalorifer
kazanlarının denetimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/21200)
2.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif ERTUĞRUL'un, şeker
pancarı üretimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/21709)
3.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Beypazarı Kaymakamının geçici görevlendirilmesiyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/21727)
4.- Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Salihli'deki
bir araziye ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün
cevabı (7/21739)
5.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bitkisel
atık yağlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali COŞKUN'un cevabı (7/21778)
6.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, şeker
pancarı fiyatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/21787)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 11.06'da açılarak iki oturum
yaptı.
Anayasa Mahkemesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
27/4/2007 tarihli 96'ncı Birleşiminde alınan 11'inci Cumhurbaşkanı
seçiminde gözetilmesi gereken toplantı yeter sayısıyla ilgili
kararını, eylemli İç Tüzük değişikliği niteliğinde görerek Anayasa'ya
aykırı bulup iptal ederek yürürlüğünü durdurması üzerine, elektronik
cihazla yapılan yoklamalarda Cumhurbaşkanı seçimi için gerekli
toplantı yeter sayısının bulunmadığı anlaşıldığından, Cumhurbaşkanı
seçimi yapılamadı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3'üncü sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/820) (S. Sayısı:
1337),
İlgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından;
Ertelendi.
Gündemin kalan maddeleri üzerinde görüşme
imkânı kalmadığından, alınan karar gereğince, 7 Mayıs 2007 Pazartesi günü saat
11.00'de toplanmak üzere, birleşime 11.51'de son verildi.
Bülent Arınç
Başkan
|
Harun Tüfekci |
Bayram Özçelik |
|
|
Burdur |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
7 Mayıs 2007 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:11.10
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük'ün
19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım:
II. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisi
07.05.2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
07.05.2007 Pazartesi günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Salih
Kapusuz
Ankara
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının; 14. sırasında
yer alan 1360 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 6. sırasına,
439. sırasında yer alan 1405 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın
7. sırasına, 43. sırasında yer alan 1322 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 8. sırasına, Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılarak
dağıtılan 1409 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin ise 48 saat geçmeden,
bu kısmın 5. sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Grup önerisinin
lehinde, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz.
Sayın Gündüz, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; böylesine
güzel bir pazartesi sabahında ve bahar havasında, en güzel gününüzün
hatta en kötü gününüzün hep böyle olmasını diliyorum, saygılarımı
sunuyorum.
AK Parti Grubu olarak…
Tabii, son haftaların gelişmeleri hepimizce bilinmektedir. Biliyorsunuz,
Türkiye'de devleti temsil makamında, gerek içeride gerek dışarıda
Türkiye'yi temsil eden bir makamın seçimi konusunda, maalesef, demokrasi,
ayak oyunlarına kurban edilmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Ne demek yahu!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Bunların… (CHP sıralarından gürültüler)
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Ayak oyunlarını siz yaptınız! Yazıklar olsun!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Hayır, hiç, bağırıp çağırmaya gerek yok.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Ayak oyunlarını siz yaptınız!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Önce dinleyin!
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Terbiyesiz adam!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Önce dinleyin lütfen!
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Bütün işiniz ayak oyunu sizin!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Önce dinleyin…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yazıklar olsun hepinize!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Burada, eski köye…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Bakın, eski köye yeni âdet getirircesine…
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Bilgisizliğinizin cezasını çekiyorsunuz.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Eski köye yeni âdet getirircesine, Anayasa'nın aynı maddesiyle
3 defa Cumhurbaşkanı seçimi yapılmış…
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Parayla oy almaya kalktınız!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- …ve AK Partinin 11'inci Cumhurbaşkanı adayı, geçmiş tüm cumhurbaşkanlarından,
bu maddeyle seçilen cumhurbaşkanlarından daha fazla oy almasına
rağmen, maalesef, Cumhurbaşkanlığı seçimi tıkanmıştır.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Demokrasi, tek kişinin dediği değildir.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Anayasa Mahkemesinin kararı, başımızın gözümüzün üzerindedir.
O yüzden, biz, AK Parti Grubu olarak, bu konuda, o zaman, demokrasilerde
bütün kilitleri çözen anahtarın halkın elinde olduğuna inandığımız
için, diyoruz ki; Cumhurbaşkanını halk seçsin. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yine, diyoruz ki; yeter, söz milletindir, karar da milletindir
diyoruz. O yüzden, böyle bir kararla, bundan böyle, Mecliste 367 toplantı
yeter sayısı bulunarak, bırakın Cumhurbaşkanlığı seçimini, Meclis
Başkanı seçimi bile muhal hâle gelmiştir.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Cumhurbaşkanını seçeme, ondan sonra başkanlık sistemi...
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- O yüzden, bundan sonra meydana gelecek, Meclisteki, Parlamentodaki
kaosu çözmek üzere, bizim bir Anayasa değişikliği teklifimiz var. Bu
konuda bize destek veren -Anavatan
Partisi mi diyeceğiz şimdi- Anavatan Partisine de huzurlarınızda
teşekkür ediyoruz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Yağcılık yok!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden, bu kilidi
çözmek üzere, sandığı milletin önüne götürüyoruz. O yüzden, bizim
bugünkü grup önerimiz, bu Anayasa değişikliği teklifimizin öne
alınarak, bir an önce ...
ATİLA EMEK (Antalya)
- Yirmi beş yaş ne olacak?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Tabii, Meclis, seçim tarihini de belirlemiş, seçime giden bir süreçteyiz.
Biz istiyoruz ki, 22 Temmuzda aziz milletimizin önüne iki sandık koyalım;
birisinde Cumhurbaşkanını kendisinin seçmesine yönelik tercihini,
birisinde de genel seçimlerle ilgili tercihini böylece belirlesin.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
- Çok zorlanıyorsunuz Sayın Vekilim, zorlanma fazla!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- O yüzden, değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamın
millet tarafından, halk tarafından seçilmesi konusundaki teklifimize,
hepinizden yürekten destekler bekliyor, hepinize şükranlarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Peki, yirmi beş yaş ne olacak?
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, sayın milletvekilleri...
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Kendi beceriksizliğinizi bize mi yüklüyorsunuz? Beceriksizler!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlar, grup önerisiyle ilgili olarak 1 arkadaşımız lehte konuştu,
2 arkadaşımız aleyhte konuşacak, 1 arkadaşımız tekrar lehte konuşacak.
Şimdi söz alacak olan
arkadaşlar da kürsüde görüş ve düşüncelerini ifade edecekler. Lütfen,
arkadaşlarımızı sükûnetle dinleyelim.
Grup önerisinin aleyhinde,
İzmir Milletvekili Kemal Anadol.
Sayın Anadol, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce Meclisi, tüm milletvekili arkadaşlarımı sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Önce şunu belirtmek
durumundayım: Beş seneye yakın veya üç seneye yakın birlikte mesai
arkadaşlığı yaptığımız Sayın Profesör Doktor İrfan Gündüz'ün, sözlerine
daha başlarken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın en önemli kurumlarından biri olan ve kararları başta
Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere tüm idare organlarını bağlayan
bir mahkemenin verdiği kararla ilgili "ayak oyunları" nitelemesini
yapmasını şiddetle kınıyorum, teessüflerimi burada ifade etmek
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunu bu kadar
bırakıyorum, daha sert tartışmalara yol açmak istemiyorum. Şunu
söylemek istiyorum: Arkadaşlar, biraz yukarıdan baktığımız vakit,
durum nedir? Şimdi, ülkemizde, diğer az gelişmiş ülkelerde olduğu
gibi, zaman zaman istenmeyen askerî darbeler oldu. Her darbeden sonra
kurucu meclis…
AHMET YENİ (Samsun) -
Şakşakçıları sizsiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- O darbelerin hesabını biz verdik 12 Martta, 12 Eylülde. Siz neredeydiniz?
(CHP sıralarından alkışlar) Siz neredeydiniz? Demokrasi kavgası
veren Cumhuriyet Halk Partisi oldu.
AHMET YENİ (Samsun) -
Hep alkışladınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa! (AK Parti sıralarından gürültüler)
Dinleyin evvela, dinleyin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- O Müslüman değil zaten!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Her darbeden sonra, "kurucu meclis" veya "danışma meclisi"
adı altında yeni anayasayı yapan bir meclis olur, buradan, o darbeyle
ilgili, darbe öncesi siyasal tartışmalarla ilgili tepki maddeleri
koyarlar. Hatta, anayasa hukukçuları bunları "tepki anayasası"
veya "tepki maddeleri" diye nitelerler. Ben objektif bir
şey söylüyorum.
Mesela, bugün gündemde,
Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Adalet Bakanı, Sayın Ulaştırma Bakanı
görevlerinden ayrılacaklar, yerlerine bağımsızlar atanacak. Nereden
geliyor bu? 27 Mayıs öncesi, merhum İsmet Paşa'yı, Ana Muhalefet Partisi
Lideri İsmet İnönü'yü, Kayseri Himmetdede İstasyonuna sokmadığı
için o günkü iktidar, 61 Anayasası'nda bu madde yer almış, seçim öncesi,
belirli bir süre önce Ulaştırma, Adalet ve İçişleri Bakanları ayrılıyor,
yerine bağımsızlar geliyor. Bu, 12 Marttan sonra, 12 Eylülden sonraki
anayasalara da girmiş.
Aynı şekilde, bir yanlışı
da düzeltmek isterim. Burada, benimle birlikte o turlara katıldığımız
arkadaşlarım var, Sayın Topuz başta, Sayın Genel Başkanımız Deniz
Baykal, Sayın Genel Sekreterimiz Önder Sav. Sanki, 12 Eylül, o günkü
Meclisin Cumhurbaşkanı seçememesi nedeniyle yapılmış gibi ifadeler
oldu dün Anayasa Komisyonunda. Oysa, Kenan Evren'in anılarından da
belli, darbeye karar vermişler, o günkü, Cumhurbaşkanının seçilememesi
keyfiyeti darbenin gerekçelerinden biri olmuş. O günkü ana muhalefet
ve başta iktidar partisinin liderlerinin uzlaşmaması nedeniyle
bu turlar devam etmiştir. Daha liberal bir anlayışla o turlar düzenlenmiştir,
uzlaşma olsun diye düzenlenmiştir.
Liderler uzlaşamayınca,
Cumhuriyet Halk Partisinden önemli bir milletvekili grubu Erbakan
Hoca'yla temasa geçmiştir. Muhsin Batur da aday, Allah rahmet eylesin,
senatörümüz, kontenjan senatörü. Diğer partilerle ilişki kurmuşuzdur
ve son gün, görevinin bittiği gün, son turda, 13 rey alamadığı için
-onu da bu zabıtlara tescil etmek için söylüyorum- Cumhurbaşkanı seçilememiştir.
Belki de 12 Eylül olmayacaktı. Onu Cumhurbaşkanı seçtirmek için uğraşanlar
arasında Ali Topuz'u görüyorum. Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal,
Önder Sav, ben, o turlara katılan insanlarız. Bir gerçeği de burada
belirtmek istiyorum.
Şimdi, buna tepki olarak
da bugünkü 1982 Anayasası 102'nci maddeyi getirdi. Yani, diyor ki:
"Dört turda Cumhurbaşkanını seçemezse Meclis, derhal seçime
gider." Yani, Cumhurbaşkanının seçimini kolaylaştırmak için bir
tepki maddesidir 102'nci madde.
Şimdi, ben, şunları
anlıyorum, bu tepki maddelerini, 1961 Anayasası'nda, 1982 Anayasası'nda…
Ama, ilk defa bir sivil tepki, anayasayı değiştirmek için bir sivil
tepkiye bugün tanık oluyoruz.
AHMET YENİ (
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Yani, sizin
baştan beri izlediğiniz, Cumhurbaşkanlığı seçimini Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir iç işi, Adalet ve Kalkınma Partisinin tam yetkili olduğu
bir grup yetkisi olarak algıladığınız için, muhalefeti dışladığınız
için…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - ANAP ile beraber alındı.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- ANAP'a gittiniz, ANAP'a gittiniz… ANAP'a ne zaman gittiniz? 367'yi bulamadıktan
sonra gittiniz.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Hayır, değil, değil.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bırakınız.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Aday çıkartırken, aday çıkartırken…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, şimdi… Dinleyin arkadaşlar,
dinleyin, dinleyin…
AHMET YENİ (Samsun) -
Doğru konuşun!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Doğru konuşuyorum ben.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Doğru konuşuyor, siz anlamıyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Doğru konuşuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) -
Doğru konuşun!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sen, gel ondan sonra doğrusunu söyle ben yanlış konuşuyorsam. Yani,
devamlı laf atma kadrosundan vazgeç, beş sene oldu, bir de çık burada
konuş ya!. Beş senedir oradan laf atıyorsun. O kadroyu vermişler sana
demek ki, laf atma kadrosu.
Şimdi, bu bir sivil
tepki Anayasası olacaktır. İlk defa Adalet ve Kalkınma Partisi istediğini
yaptıramayınca, Cumhurbaşkanını uzlaşmayla seçtirme becerisini
gösteremeyince, bu politikayı eline yüzüne bulaştırınca, süresi
biten Meclise artık, Cumhurbaşkanı seçemediğine göre, dün Sayın
Gül Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğine göre, bu Meclisin
yapacağı tek şey var, derhâl seçime gitmek.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Gidiyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Hani, Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Avrupa Birliği ile müzakerelerinde doğru bir laf ediyordu:
"Maç başladıktan sonra kural değişmez."
MEHMET KURT (Samsun) -
Siz değiştirdiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Anayasa Komisyonunda, dün, önceki gün, arkadaşlar, Anayasa Komisyonu,
bir yandan…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Oylamaya katılmadınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- … Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yeni rejim değişikliği ihdas
eden maddeleri müzakere ediyor. Biz de, dün, Sayın Gül seçilecek mi seçilmeyecek
mi, onun için Mecliste toplandık. Bu, komedidir arkadaşlar.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Gelmediniz… Gelmediniz.
CEVDET ERDÖL (Trabzon)
- Kimse yoktu.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bu, ironik bir olaydır.
CEVDET ERDÖL (Trabzon)
- Mecliste yoktunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bize güvenerek mi Abdullah Gül'ü aday gösterdiniz? Cumhuriyet
Halk Partisine güvenerek mi aday çıkardınız? Cumhuriyet Halk Partisine
gelip uzlaşma yoluna başvurdunuz mu?
Ha, tabii, nereden geliyor
bu? Şu laflar, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda Recep Tayyip Erdoğan,
Sayın Başbakan tarafından söylenmiştir: Döndü sizlere "boş verin
arkadaşlar" dedi. "Verdim ellerine bir çelik çomak, oynayıp
duruyorlar." dedi.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ
(Adana) - Oynuyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Cumhurbaşkanlığı mantığı bu, seçiminde mantık bu.
Çelik çomakla kim oynuyor,
şimdi görülüyor işte. Çelik çomakla kim oynuyor? (CHP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
Ama, kabahat bizde değil.
Oynadığınız çelik çomağı elinize biz vermedik, bizzat Recep Tayyip
Erdoğan'ın yanlış politikası bugün size çelik çomak oynatıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Millet çelik çomak oynayacak sizinle.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Arkadaşlar…
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ
(Adana) - Bir dahaki dönem sizi göremeyeceğiz, üzgünüm.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Göreceğiz. Burada seçim olacak, seçimden sonra, sizin hâlinizi
göreceğim. Bana en fazla laf atanlar
bu sıralarda oturuyor mu oturmuyor mu, göreceğiz onları, göreceğiz;
göreceğiz hepsini.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ
(Adana) - Buna sen mi karar veriyorsun, vatandaş mı karar veriyor? Sen
mi karar veriyorsun?
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Zeynep Hanım, hocamı dinle.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Zeynep Hanım… Zeynep
Hanım, bar bar bağırıyordun…
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Danıştay
saldırısıyla ilgili konuşurken.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ
(Adana) - Vatandaşın iradesine bile, şeye, hükmediyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Ama, bak, bir Danıştay üyesi öldü, senin bağırmana rağmen. Adamlar
içeride. O gün ben bunları söylüyordum.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ
(Adana) - Ne alakası var?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Örgütlü bir cinayetle karşı karşıyız derken, gene böyle bağırıyordun
karşımda.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ
(Adana) - Nereden, nereye… Haksızlığın karşısında susacak hâlimiz
yok. Senin kadar bağıran var mı acaba?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi
çok önemli bir olaydır ve başlı başına, Türkiye Cumhuriyeti'nin sistemini
değiştiren bir değişikliktir.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Halka güvenmezlik olmaz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, bir dakika… Demagoji yapmayın. Halka güvenilir, güvenilmez
değil.
Böyle bir olay en az
bir sene, iki sene tartışılmalıdır. Nerede tartışılmalıdır?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Zaman yok.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Zaman var.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Yok zaman. Kaybedecek zamanımız yok.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sen ille benim zamanıma sığsın diyorsun. Niye ben senin zamanına
sığdırayım yani? Yani, sizin evinizde evladüiyaliniz varsa, bu
memleketin de istikbali var. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Senin milletvekilliğin beni ilgilendirmiyor. Senin milletvekilliğin
bitiyor diye… Beni hiç ilgilendirmez.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bitiriyorum.
AHMET YENİ (Samsun) -
Meclisten kaçtınız, halktan da kaçıyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bu kadar uzun, anayasa hukukçularının, bilim adamlarının, üniversite
çevrelerinin, kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin, baroların,
yüksek yargı organları temsilcilerinin bir araya gelip tartışabileceği,
tartışması gereken bir sorunu, bir madde ihdasını, siz, Anayasa Komisyonunda
kırk sekiz saat bile milletvekillerinin okumasına -bırak tartışmasına-
müsaade etmediniz...
ALİM TUNÇ (Uşak) - On
bin tane önerge getirdiniz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Size on bin tane önerge az bile.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- …ve o Komisyonda Türk demokrasi tarihine kara sayfalar yazıldı.
Maddeler görüşülmeden, korsan tutanaklarla görüşülmüş diye tanzim
edildi. Arkadaşlar burada hep.
AHMET YENİ (Samsun) -
Komisyon Başkanını dövmeye kalktınız.
MEHMET KURT (Samsun) -
Komisyon Başkanına saldırdınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi de Meclisten bunu esirgiyorsunuz. Nedir o? Ya, müsaade edin
-kırk sekiz saat- şu milletvekilleri, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi,
5+5 gibi çok önemli Anayasa değişiklik maddelerini bir okusunlar,
düşünsünler, tartışsınlar, konuşsunlar. Hayır, ondan da esirgiyorsunuz.
Nedir o? Selden kütük kapma. Nedir o? Yangından mal kaçırma. Seçim
olacak, ama, arkadaşlar, bakın...
AHMET YENİ (Samsun) -
Halktan kaçmayın, milletten kaçmayın.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Milletten kimin kaçtığı belli olacak.
AHMET YENİ (Samsun) -
Milletten kaçmayın, Meclisten kaçtığınız gibi.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Milletten kimin kaçtığı belli olacak.
BAŞKAN - Sayın Yeni,
lütfen…
Sayın Anadol, Genel
Kurula hitap edin, buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkanım, Genel Kurula hitap etmek benim görevim de, arkadaşların
laf atmak görevi değil herhâlde. Kadrolu arkadaşlar var, laf atma kadrosuna
sahip.
BAŞKAN - Onları da
ikaz ettim, buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, bu tür Anayasa değişikliklerinin şakası yoktur, arkadaşlar.
Biraz ciddi olalım. Bu Meclis, Cumhurbaşkanını seçemeyen bir Meclis
olmuştur, dün Sayın Gül'ün istifasıyla birlikte.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayenizde.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bizim sayemizde değil. Hâlâ çelik çomak oynuyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) -
Kaçtınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Hâlâ çelik çomak oynuyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) -
Kaçtınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Hâlâ çelik çomak oynuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Anadol,
teşekkür cümlenizi alayım, buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Hemen bitiriyorum. Bu Meclisin yapacağı bir tek şey vardır: Derhâl
seçime gitmek, belki de seçimi daha öne almak. Korkmayın, ama, görüyorum
ki korkuyorsunuz. Korkunun ecele faydası yoktur.
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, CHP Grup Başkan Vekili Sayın Kemal Anadol Bey'in, özellikle
şahsıma "Anayasaya Mahkemesi
kararlarını ayak oyunu diye niteledi." şeklindeki beyanını
açıklamak istiyorum. Ben öyle bir şey söylemedim. (CHP sıralarından
"Öyle dedi." sesleri, gürültüler)
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Öyle dedi.
BAŞKAN - Sayın Gündüz,
oturunuz, biraz sonra söz vereyim size.
Önerinin lehinde, Süleyman
Sarıbaş, Malatya Milletvekili.
Buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AK Parti Grubunun
"5+5" dediğimiz Cumhurbaşkanını halka seçtirme önerisinin
gündeme alınmasına dair önerisi lehine söz aldım. Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
gün, Sayın Başbakanın söylediği gibi de, biraz önce Sayın Anadol'un
söylediği gibi de çelik çomak oynama günü değil. Gün, artık, suçlamalarla,
geçmişi tartışmalarla geçireceğimiz gün de değil. Gün, milletimizin
geleceğine, milletimizin demokrasiye sadakatine, milletimize
güvenip çözümü milletimizin önüne koyma günü.
Biz Anavatan Partisi
olarak, iki senedir, iki seneyi de geçin, rahmetli Özal'ın Cumhurbaşkanıyken
dillendirdiği, daha sonra Sayın Demirel'in, daha sonra Sayın Sezer'in
bu yetkileri kullanan, yani 104'üncü maddedeki yetkileri kullanan,
yani hemen hemen yürütme yetkisinin yarısını kullanan bir Cumhurbaşkanının,
halkın teveccühüne, halkın itimadına, halkın seçmesine mazhar olması
gerektiğini ve cumhurun başını cumhurun seçmesi gerektiğini bu
kürsülerden, başka kürsülerden, Genel Başkanım, sözcülerimiz defaten
defaten anlattık. Ama, 353 çoğunluğuna güvenen iktidar, hiç dönüp
bakmadı. Mektup yazdık, Sayın Başbakana mektup yazdık: Bakın, millete
dair çözüm buradadır. Gelin, 3 Kasım'da bu millet size "Bu düzeni
değiştirin, bu sistemi değiştirin…"
Sayın Anadol diyor
ki: "Sistem değişikliği." Evet, sonuna kadar sistem değişikliği. Bu sistem
değişmeli, bu düzen değişmeli. Yanlış bir düzen. Cumhurbaşkanı ile
başbakanların, hükûmetlerin kavga ettiği bir düzen öngörülmüş 82
Anayasası'yla. Özal ile Mesut Yılmaz kavga etmiş, Demirel ile Tansu
Çiller kavga etmiş, Sezer'le hem Ecevit hem bugünkü Hükûmet anlaşamamış.
Şimdi, bu düzenin neresi güzel, bu sistemin neresi güzel? Üniversite
gibi kocaman bir alanı -2 milyon öğrenci okuyor, 10 milyon aile- sadece
Cumhurbaşkanı düzenliyor. Adalet dediğimiz alanı, yargıyı sadece
Cumhurbaşkanı düzenliyor. Yani, millete karşı hiçbir sorumluluğu
yok, vatana ihanetten başka hiçbir şeyden yargılanmaz, ama yürütmenin
yarıdan fazla yetkisini kullanır. Peki, yürütme ne iş yapar o zaman?
Yürütme, Cumhurbaşkanının insafına, onun görüşüne teslim olmak,
millete verdiği sözleri yapamama noktasında Cumhurbaşkanına bidayet
dilemekten başka bir şey yapamaz. Ee, böyle bir sistem olur mu? Böyle bir sistem olur
mu arkadaşlar? Yani, Sayın Anadol, savunduğunuz sistem ne getirdi
yirmi dört senede? Değiştirelim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Son bir ayda mı değişecek bu sistem!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Son bir ay değil. Son bir ay değil. Millete dair çareler, değil son
bir ay…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Millî iradeyi gerçekten temsil eden Meclis. Bırak!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- …son bir saniyede, mümkünse ve millete dairse mutlaka yapılmalıdır.
Son bir saniyede dahi yapılmalıdır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Onun için, biz destekliyoruz bunu, desteklemeye devam ediyoruz. Çünkü,
aklın yolu bir, aklın yolu bir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Neyse… Nihayet AKP'den de onu bekliyoruz ya!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Bu millete güvenmek lazım. Demokrasiyse sonuna kadar demokrasi,
ama milletle beraber. Otoriter devlet anlayışıyla tanzim edilmiş
bir milletle bu ülkeyi bir yere götürmeyiz. Millî iradeyle yönetilen
bir devletle ancak bu ülkeyi kalkındırırız, bu ülkeyi refaha kavuştururuz.
Bunu AK Parti Grubu anlamadı. Onlar, bol bol önlerine gelen bürokratların
gönderdiği yasaları geçirmekle millete hizmet ettiklerini zannettiler.
Oysa biz dedik ki: Bunlarla uğraşmayın, sistemin ana taşlarına bakalım.
Mesela, yapabildik mi bir YÖK reformunu? Yapabildik mi? İşte bugün
getirdiğimiz bu tasarıyı keşke iki sene evvel yapsaydık, bugün bu
gerginlikler, bugün bu telaş, bu endişeleri bu milletin yaşamasına
fırsat vermiş olur muyduk? Yapmadık arkadaşlar. Bilmem ne kanununu
geçirdik bürokrat istedi diye, bilmem neyi geçirdik, ama bir YÖK reformu
yapamadık, bir anayasa reformu yapamadık, sivil bir anayasa yapamadık.
Sonra da demokrasi havarisi kesiliyoruz: Dik durduk, bilmem ne yaptık...
Önce Anayasa'nızı, sisteminizi millete dair bir sistem yapacaksınız.
Altı tane anayasal kurumun üstüne değil, 73 milyon vatandaşın üstüne
tanzim edilmiş bir sistem kuracaksınız, tanzim edilmiş bir demokrasi
kuracaksınız. İşte milletin size verdiği çoğunluğu kullanamama
beceriksizliği sizi bugüne getirdi. Yirmi defa bu kürsülerde söyledim:
Beceriksizsiniz.
Muhalefeti suçlamayın.
Sayın Baykal -Sayın Bakan burada- "Abdüllatif Şener Bey olursa
oy veririz" dedi. Niye demediniz ki… Evet, muhalefete teşekkür
ediyorum, biz de onu düşünüyoruz, hayırlı olsun deseydiniz, bu kriz
yaşanır mıydı? Yaşanır mıydı bu kriz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Samimiyetine inanıyor musun?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Yaşanır mıydı bu kriz? Muhalefeti suçlamayın.
Bakın arkadaşlar…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Samimiyetine inanıyor musun?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Onlara inanmazsanız bize inansaydınız, sonuna kadar yanında olacaktık.
Başka bir şey anlatayım,
millet duysun. Adaylık başvurularından bir saat evvel üç tane isim
verdik, dedik ki, bakın, bu adayı siz dayattınız, Abdullah Gül'ün şahsına
bir diyeceğimiz yok, ama bu adayı bize dayattınız; dayatma adayla
bizi teslim alamazsınız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Bu üç arkadaştan birini gösterin, o da
olsun, yine Abdullah Beye oy verin, ama 367 engeline takılırsanız
Abdullah Bey çekilir, diğer adayı biz de önerdiğimiz için seve seve
oy veririz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkansız kalmaz, dedik. Dönüp
bakmadınız bile, çünkü, Partiniz demokrasi değil. Oradaki politbüro
üyesi, politbüro üyesi üç kişi bu milletin reylerini heba ettiler,
bu milletin verdiği gücü heba ettiler (Anavatan ve CHP sıralarından
alkışlar) bu milletin size sağladığı demokrasiyi düzeltmeye dair
ve bu sistemi değiştirmeye dair anlayışı kavrayamadılar.
Arkadaşlar, 3 Kasım
-ben hep söyledim, bu kürsüden dördüncü defa söylüyorum- bir halk ihtilaliydi.
Gidin ve bu bozuk düzeni değiştirin, dedi millet size. Siz ne yaptınız?
Düzen, önünüze VIP uçakları verip haram sofralarını kurunca, tam
da bizim istediğimiz düzen dediniz, tam da bizim istediğimiz düzen
dediniz ve yiyip içip gezdiniz, caka sattınız. Devlet olmayı, yürütme
olmayı caka satma zannettiniz. Oysa…
RECEP YILDIRIM (Sakarya)
- Normal konuş!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Bakın, ne diyor muhalefet? "İki ay tartışılması lazım" diyor.
Beş sene niye tartışmadık da bunu muhalefete bu sözü veriyoruz,
niye tartıştırmadık? Niye bir YÖK reformunu, hazırlanıp önünüze
konulduğu hâlde geçirip de, 2 milyon öğrencinin, bırakın öğrencileri,
üniversitelerimizi millete hayırlı kurumlar hâline niye getiremedik?
Ne yaptınız? Ne yaptınız?
Şimdi, beş sene sonra milletin karşısına çıkıp neyin mağduriyetini
oynayacaksınız? Bu millet size başbakanlığı verdi, Meclis Başkanlığını
verdi, hükûmeti verdi. Daha bu ülkenin tapusunu mu alacaksınız ki
mağduriyetiniz bitsin, tapusunu mu alacaksınız? Şimdi, biz mağdur
olduk… (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Milleti mağdur ettiler.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Niye mağdur oldunuz? Ee Müslüman seçilmedi, Arınç'ın tabiriyle. Bundan
önceki cumhurbaşkanları Müslüman değil miydi? Elinizi vicdanınıza
koyun, böyle bir beyan olabilir mi! Böyle bir bölücülük olabilir mi!
(AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Öyle bir şey demedi!
RECEP YILDIRIM (Sakarya)
- Öyle demedi!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Böyle bir ayrımcılık olabilir mi!
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Süleyman, öyle demedi!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Müslüman'ın içi dışı bir olur. İçi dışı bir olmayana münafık derler.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Münafıklık yapmayacaksınız,
hakiki Müslüman olacaksınız!
Saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde,
Konya Milletvekili Atilla Kart.
Sayın Kart, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
sunulmuş olan grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, geldiğimiz süreçte popülizmin ve öngörüsüz politikaların
yarattığı bir kriz dönemini yaşıyor. Bu süreçte sorumluluk mevkisinde
olan herkesi bir kez daha akılcı ve sağduyulu davranmaya davet ediyorum.
Hamaset ve polemik yapmadan, duygusal tavır ve tepkilere girmeden,
Türkiye gündemini konuşmamız gerekiyor değerli arkadaşlarım. Geldiğimiz
bu aşamada buna ihtiyacımız var.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şunu kabul etmemiz gerekiyor: Geldiğimiz süreçte
hem anayasal anlamda hem toplumsal anlamda seçimlerin yenilenmesi
zorunluluğu doğmuştur.
Burada, değerli arkadaşlarım,
sizi biraz daha ciddi olmaya davet etmek gereğini duyuyorum. Söz
atan arkadaşlarıma hitaben söylüyorum.
Bu anayasal zorunluluk
nereden doğdu? Bakın, Cumhurbaşkanının seçimi süreci başladı. Cumhurbaşkanının
seçimi süreci başladıktan sonra ve sonuç alınamayacağı yolunda
bir tablo ortaya çıktıktan sonra, Hükûmetin, seçimin öne alınması kararını
ve sürecini başlattığını görüyoruz. Geldiğimiz aşamada, Anayasa'nın
102'nci maddesinde doğan şartların hayata geçtiği görülüyor. Bu durumda,
anayasal zorunluluk gereği derhâl seçim ortamının, takviminin uygulanması
gereği ortaya çıkıyor. Bunu görmezden mi geleceğiz? Bunu yok mu sayacağız?
Bu aşamadan sonra, pekâlâ bu Meclis, pekâlâ bir ay sonra, yirmi gün sonra
bu Meclis kararını yeni bir kararla değiştirmek istediği zaman ne
yapacağız? Bu anayasal düzenlemeyi görmezden mi geleceğiz değerli
arkadaşlarım? Onun için diyoruz ki, gelin, sağduyulu ve sorumlu bir
yaklaşım içinde ve Anayasa hükümlerini göz ardı etmeden, bu konularda sağlıklı değerlendirme
yapın. Bunu bir kez daha ifade etmek gereğini duyuyorum.
Bunun yanında, toplumsal
anlamda erken seçimin, daha doğrusu seçimin öne alınması şartlarının
doğduğu bir gerçek. Bunu, bir yıldır, Genel Başkanımız, siyasi parti
sözcülerimiz her aşamada ifade ettiler. Ama, "4 Kasımdan evvel
seçimin yapılması vatana ihanettir." diyenlerin geldiğimiz
aşamada düştüğü durumu, çaresizliği ve arayışları üzülerek izliyoruz,
üzülerek izliyoruz. Daha ötesinde bir
ifade kullanmak istemiyorum. Türkiye adına üzülerek izliyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
şunu görelim artık: Bu geldiğimiz aşamada Türkiye için seçimlerin
öne alınması kararı Adalet ve Kalkınma Partisinin bir lütfu değildir,
bu bir toplumsal beklentidir, bir toplumsal taleptir. O zaman ne yapalım?
O zaman şunu yapalım: Bu seçimlerin sağlıklı bir şekilde teknik ve
yasal şartlara uygun bir şekilde ve Türkiye'nin sosyolojik gerçeklerine
uygun bir şekilde yapılmasının yolunu açalım, seçimlere olabildiğince
en geniş katılımın yapılmasını sağlayalım. Yapılması gereken bu
değil mi? Neden bu aşamada yine ucuz yollara başvuruyoruz, yine
ucuz yollara tenezzül ediyoruz.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Ne zaman yapalım?
ATİLLA KART (Devamla)
- Bunun yolu nedir? Buyurun gelin, 24 Haziranda yapalım; buyurun
gelin, 30 Haziranda yapalım. Bunu ilk günden beri söylüyoruz.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Samimi misiniz?
ATİLLA KART (Devamla)
- Bu noktada, değerli arkadaşlarım, şu: Bakın, anayasal zorunluluk
derken işte, bunu anlatmaya çalışıyoruz, derhâl seçimden söz ediyoruz.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- 22 Temmuz…
ATİLLA KART (Devamla)
- Derhâl seçimden söz ediyoruz. Derhâl seçimde, seçimlerin öne alınması
kararından daha farklı sebep ve şartları konuşmamız gerekiyor. Bunu
niye görmezden geliyoruz? Ama, burada, yine, Adalet ve Kalkınma Partisinin
oportünist anlayışını, popülizmi hedeflediğini yine bütün çıplaklığıyla
görüyoruz.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Kararı birlikte aldık ve Seçim Kurulu verdi takvimi.
ATİLLA KART (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlarım, orada da sizin, yine, hangi yollara
başvurduğunuzu biliyoruz. O karara bizim karşı çıkmamız zaten
söz konusu değil. Bizim bir yıldır anlattığımız bir süreçti, ama biz
o zaman da bunu anlattık. Fakat, orada siz, yine özel bir maksada yönelik
olarak, özel bir amaca yönelik olarak, kendinizce, 22 Temmuz tarihini
tespit ederek birtakım avantajlar yakalayacağınızın hesabı içindesiniz.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Öyle bir hesap yok, 24'ü dedik, olmadı.
ATİLLA KART (Devamla)
- Onun için, bunları toplum gayet iyi görüyor.
Bakın, aslında, değerli
arkadaşlarım, toplumu üzücü olan şu, popülist anlayış derken, oportünist
anlayış derken, şunu anlatmaya çalışıyorum: Bu dönemde, geliyoruz,
bir Anayasa değişikliği teklifini getiriyoruz. Bu Anayasa değişikliği
teklifi ile güya, Cumhurbaşkanını halka seçtirme yolunda bir irade
ortaya koyuyoruz. Bu tartışılabilir, bunu yürekten ifade ediyorum.
Cumhurbaşkanının halka seçtirilmesi, yarı başkanlık sistemi, başkanlık
sistemi, oturulur, bir sistem içinde, Cumhurbaşkanıyla başbakanın
görev ve yetkilerini bir denge içinde sağlayan bir anlayışla elbette
konuşulabilir. Ama, insafa davet ediyorum, bir taraftan yıllardır
-diyorsunuz ki- bu Cumhurbaşkanının yetkileri çok fazladır diyorsunuz,
bu kadar geniş yetkilere sahip olan bir Cumhurbaşkanının hiçbir sorumluluğu
yok diyorsunuz…
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Kendin söylüyorsun.
ATİLLA KART (Devamla)
- …kalkıyorsunuz, bu noktada, görev, yetki ve sorumluluk noktasında,
hiçbir düzenleme getirmeden, aynı Cumhurbaşkanına bir de halk oyuyla
gelme gücünü, yetkisini veriyorsunuz. Bu bağdaşır mı? Lütfen, sağduyulu
olarak düşünün.
Düşünebiliyor musunuz,
kuvvetler ayrılığını zedelemenin ötesinde, yürütme organı içinde
bile bir çatışma ortamının tohumlarını atıyorsunuz. Yürütme organı
içinde bile birbiriyle çatışır, çelişir hâle gelen bir anlayıştan
söz ediyorum. Bu, aslında nedir biliyor musunuz? Bu aslında şu: Bu,
aslında, Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye'yi yönetme ehliyetinin
olmamasının getirdiği sonuçlardır. Türkiye'yi yönetme ehliyetine
sahip olmayan bir kadro hem felsefi anlamda hem fiilî anlamda anarşist
bir anlayışla sistemi altüst ediyor. Tekrar ifade ediyorum: Hem felsefi
anlamda hem fiilî anlamda anarşist bir yaklaşımla…(AK Parti sıralarından
gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - "Anarşist" diyemez Sayın Başkan.
ATİLLA KART (Devamla)
- …yani, bu sistem ne olursa olsun, sonuçları ne olursa olsun… (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - "Anarşist" diyemez bu meclise.
ATİLLA KART (Devamla)
- …ben günü kurtarmak adına, günü kurtarmak uğruna her türlü tahribatı
yaparım anlayışını sergiliyorsunuz.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Sayın Başkan, sizi davet ediyorum... "Anarşist" denmez.
ATİLLA KART (Devamla)
- Evet, o anarşiyi anlatıyorum. Biraz dinlerseniz, biraz kafanızı
yorarsanız, biraz muhakeme ederseniz onu anlarsınız.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - "Anarşist" diyemezsin.
ATİLLA KART (Devamla)
- Bakın, nasıl bir anarşi yaratıyorsunuz? Türkiye gündemini nasıl
saptırıyorsunuz? Aslında, bilinçli olarak saptırıyorsunuz. Bu konuda
yine sizi kutlamak gerekiyor! Türkiye bir aydır yolsuzlukları konuşamıyor,
Türkiye bir aydır hırsızlıkları konuşamıyor. Türkiye'nin gündemini,
bir aydır, gerçekleşmesi mümkün olmayan, kadük olması kaçınılmaz
olmayan bir takvimle meşgul ediyorsunuz. (CHP sıralarından
"Olan" sesleri)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - "Olan" diyecektin.
ATİLLA KART (Devamla)
- Bakın, değerli arkadaşlarım, sizlerin 3376 sayılı Halk Oylaması
Kanunu'ndan haberiniz var mı? Bunu düşünüyor musunuz? Bundan haberiniz
var mı, yoksa haberiniz olduğu hâlde mi bu tasarıyı biz görüşüyoruz,
bu teklifi biz görüşüyoruz? Ne diyor 3376 sayılı Kanun? Diyor ki:
Anayasa değişiklikleri yaptığınız zaman, bu Anayasa değişikliği,
şu anlattığımız şekilde anayasal sistemi altüst eden, dengeleri
bozan bu anayasal değişiklikler, çok büyük ihtimalle, çok çok büyük
ihtimalle Sayın Cumhurbaşkanı tarafından 330 ile 367 arasında kaldığı
zaman zorunlu olarak, 367'yi aştığı zaman yine takdire bağlı olarak,
tercihe bağlı olarak referanduma götürülecek. (AK Parti sıralarından
"Tamam işte." sesleri) Tamam, güzel, güzel…
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Referanduma gitmeyecek mi Sayın Kart?
BAŞKAN - Sayın Bilen…
ATİLLA KART (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bakın, 3376 sayılı Kanun'un 2'nci maddesini
okur musunuz? Bu Anayasa değişikliği daha kesinlik kazanmadığı
için…
Bakın, sizleri sağduyulu
ve sorumlu davranmaya davet ediyorum derken, bunları anlatıyorum.
Türkiye gündemini bu şekilde saptırmaya, fiilen uygulanması
imkânı olmayan gündemlerle meşgul etmeye hakkımız yok. Bunu anlatmaya
çalışıyorum.
Bakın, bu süreçten
sonra nedir? 2'nci maddeye göre, yüz yirmi gün sonra bu referandumun
yapılması gerekiyor değerli arkadaşlarım. Birileri gelsin, Komisyon
Başkanı gelsin, sözcüleriniz gelsin, bunun cevabını versin. Sağduyulu
olalım derken, sorumlu olalım derken bunları anlatıyorum.
Bu ne demektir? Bugünden
itibaren, neresinden bakarsanız, beş ay sonra, altı ay sonra o referandumun
yapılması demektir. Bu ne demektir? Kasım 2007 demektir, Aralık 2007
demektir.
Bu durumda, bu teklifi…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bunu bilmezler
onlar. Okuduklarını anlamıyorlar çünkü.
BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayınız Sayın
Kart, buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
lütfen sağduyulu davranalım, geldiğimiz aşamada hiç olmazsa sorumlu
davranalım. Bakın, birileri gelsin, sözcüleriniz gelsin, grup başkan
vekilleriniz gelsin, Komisyon Başkanınız gelsin, bu dediğimiz konuya
açıklama getirsin. Biz, kadük olma ihtimali takvime göre kaçınılmaz
olan bir değişiklikle ülke gündemini neden meşgul ediyoruz, neden
yeniden gerginliklerin tohumunu atıyoruz? İşte "Anarşi yaratıyorsunuz."
derken bunu kastediyorum değerli arkadaşım. Bunun adı "anarşi"
değil de nedir? Bunun başka bir anlamı var mıdır?
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Senin zihnin
anarşiyle dolmuş!
ATİLLA KART (Devamla) - Anarşizmin hem
felsefi anlamda hem fiilî anlamda uygulamasını yapıyorsunuz, bunun
uygulamasını yapıyorsunuz, bunun tahribatını yapıyorsunuz. Hukuk sisteminde yarattığınız
tahribatların son örneği olarak, bu, Parlamento tarihinde yerini
alacaktır.
Türkiye şunu yaşıyor
değerli arkadaşlarım, özet olarak ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kart,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
ATİLLA KART (Devamla)
- Türkiye şunu yaşıyor: Kifayetsiz ve muhteris kadroların yarattığı
Goebbels propagandasının ve Makyavel yöntemlerinin hesabını,
inanıyoruz ki, 22 Temmuz veya daha önceki bir tarihte, seçmen, sandıkta
bunun hesabını soracaktır. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Bu düşüncelerle, bu
değerlendirmelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın millet…
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Sayın Başkan…
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Sayın Başkanım…
Buyurun Sayın Sıvacıoğlu.
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Sayın Başkanım, bir açıklama yapmak istiyorum yerimden.
BAŞKAN - Ne gerekçeyle?
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - İç Tüzük gereğince, çünkü birtakım yanlış anlaşılmalar
oldu. Çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Hayır, şahsınızla
ilgili bir şey mi oldu Sayın Sıvacıoğlu?
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Hayır, hayır…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Komisyon Başkanı…
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - İç Tüzük gereği…
BAŞKAN - Efendim, burada
kimin, ne gerekçeyle söz alacağı hususları açıkça belirlidir. Böyle,
her milletvekili, İç Tüzük'le veya başka bir konuyla ilgili olarak
açıklama yapmak isterse buna fırsat vermek mümkün değil.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- İktidara kural yok Sayın Başkan!
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Milletvekili yerinden açıklama yapabilir Sayın Başkan.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım…
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Sayın Başkan, 60'ıncı madde gereği…
BAŞKAN - Sayın Sıvacıoğlu,
oturur musunuz efendim.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayın Başkanım, Grup Başkan Vekilinin adına…
BAŞKAN - Sayın Keskin,
lütfen sözlerimi tamamlamama fırsat verirseniz biz de konuşalım,
Genel Kurulu yönetelim.
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Sayın Başkan, İç Tüzük'ün 60'ıncı maddesi gereğince
söz istiyorum.
BAŞKAN - Biraz önce
grup önerisinin lehinde konuşan Sayın İrfan Gündüz, kendisine düşüncesi
dışında bir görüş atfedildiğini ve kendisinin böyle bir kastı bulunmadığını
ifade ederek 69'uncu maddeye göre söz talebinde bulunmuştur. Şimdi,
Sayın Gündüz'e bu açıklamayı yapması için söz vereceğim.
Buyurun Sayın Gündüz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Özür mü dileyecek? Özür dileyecek galiba.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Anayasa Mahkemesinden özür mü dileyecek?
III. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol'un, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bana cevap hakkı verdiğiniz
için teşekkür ediyorum.
Bir defa, sözümün içerisinde
beyan ettim, öyle özür filan değil, "Anayasa Mahkemesi kararları
başımız gözümüz üzerindedir" diye. (CHP sıralarından gürültüler)
Hayır, o sözümün içerisinde vardır, tutanaklara bakarsanız görürsünüz.
Ancak, Anayasa Mahkemesinden önce, Sayın Baykal'ın, şayet Anayasa
Mahkemesi kendi önerilerini ret yönünde bir karar verdiği takdirde
"toplumsal çatışma çıkar, toplumsal kaos doğar" şeklindeki
mahkemeyi etkilemeye yönelik o görüşlerini dile getirmeye çalıştım.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Mahkemeye hakaret etme.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Öbür taraftan, bakın, en büyük suç, en büyük anayasal suç… Anayasa'mızın
milletvekillerine verdiği kutsal bir görev var: Devleti temsil makamına
Cumhurbaşkanını seçme.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Şimdi mi geldi aklına?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Ama bazı partilerin, aday göstermeyerek, Genel Kurula milletvekillerini
sokmayarak, onların grup kararı alınamayacak olmasını bilmelerine
rağmen kapıda nöbet tutarak milletvekillerinin girmelerini engellemeleri,
bana göre, kamuoyunun önünde en büyük anayasal suçtur. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Recep Bey’e söyle onu, Recep Bey’e.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Öbür taraftan, bakın, Sayın Genel Başkanımız partilere gitmiştir,
ancak…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ne zaman, ne zaman? Aday belirlendikten sonra.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Ana muhalefet partisi ihsası rey ettiği için, önceden görüş beyan
ettiği için, o yüzden ana muhalefet partisine gidilmemiştir. ama,
Cumhurbaşkanı adayı olan arkadaşımız, bütün partilere, hatta bağımsız
milletvekillerine teker teker giderek hem desteklerini hem de nasıl
bir Cumhurbaşkanı olmak istediğini arz etmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Geç bunları geç.
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Göstermelik, göstermelik!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Öbür taraftan, erken seçim ile ilgili Anayasa Komisyonunda bu meseleler
görüşülürken, bizim teklifimiz 24 Haziran veya 1 Temmuz tarihi
idi. Ancak, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Vekili, sizlerin de, o
üyelerin huzurunda ifade ederken, "Bizim normalde seçim kararını
ifa sürecimiz 102 gün…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu bey ne anlatıyor?
BAŞKAN - Sayın Topuz, lütfen…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "…ancak bunu
sıkıştırırsak, en fazla 80 günde icra edebiliriz, bu da 22 Temmuzdan
önce olamaz, olursa şayet demokrasi yara alır." şeklinde beyanları
olmuştur. Kaldı ki, bizim, 24 Haziran teklifimize Anayasa Komisyonundaki
CHP'li üyeler, "Biz ön seçim yapacağız, bu tarihe ön seçimi yetiştiremeyiz."
diyerek karşı çıkmışlardır. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır! Yalan söylüyor,
yalan! Yalan söylüyorsun.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden, bakın,
eğer bu düşüncenizde samimiyseniz… (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu ne yahu! Terbiyesizlik
yapmayın, ayıptır.
BAŞKAN - Sayın Gündüz… Sayın Gündüz…
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Tutanaklara bakın, tutanaklara…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- …biz 24 Hazirana varız, 1 Temmuza da varız. Hodri meydan! Biz, demokrasilerde
son çarenin sandık olduğunu düşünüyor, aziz milletimize güveniyor,
hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gündüz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan… Sayın Başkan…
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Ayıp yahu! Ayıp yahu! İrfan Bey, niye yalan söylüyorsunuz!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Yalan söylemiyorum! (CHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Hayır, hayır, niye yalan söylüyorsun!
Yalancısın sen, yalancı! Yalancısın sen!
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Yalancısın sen, yalancısın!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Ayıp, bu şekilde konuşma!
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Ayıptır, ayıptır! Yalancısın sen!
Yalancısın!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Tutanakları getirin, getirin tutanakları.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Böyle hitap olmaz. Ayıp be, ayıp!
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Yalan söylüyorsunuz!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Utanın, utanın!
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Sizin utanmanız lazım! (Gürültüler)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım… Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen… Sayın milletvekilleri…
Sayın milletvekilleri…
Buyurun Sayın Anadol.
Arkadaşlar, dinleyelim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, Sayın İrfan Gündüz, takdiriniz üzerine söz almış,
Anayasa Mahkemesiyle ilgili sözlerinin bizim tarafımızdan yanlış
yansıtıldığı iddiasını ileri sürmüştür. Haklıdır.
BAŞKAN - Evet.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Siz de Meclis Başkanı olarak kendisine söz verdiniz, ama o açıklamasından
sonra Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanına, Cumhuriyet Halk
Partisinin tutumundan, Cumhuriyet Halk Partisinin söylemediği
şeyleri söylediğinden bahsederek, amacını aşarak yeni bir sataşmaya
yol açmıştır. Dolayısıyla, 69'uncu maddeye göre bizim söz hakkımız
doğmuştur. Söz talep ediyorum. Genel Başkanımdan ismen bahsederek,
partimden ismen bahsederek bana grup adına söz alma talebinde bulunma
hakkını doğurmuştur.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
mesela, bu cümleler içerisinde ne söyledi, onu bilebilir miyim. (CHP sıralarından "Yalan söyledi"
sesleri, gürültüler)
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Yalan söyledi.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) - Yalan söyledi, yalan!
BAŞKAN - Arkadaşlar,
bakınız, Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor. Evet, seçim dönemi yaklaştı,
ama siz yerinizden her kişiye cevap yetiştirmeye kalkışırsanız
hiçbir şey anlaşılmaz. Lütfen…
Evet, Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Bizim 24 Hazirana karşı çıktığımızı söyledi. Tutanaklar ortada,
oy sonuçları ortada, bir tek Cumhuriyet Halk Partili milletvekilinin
karşı oyu yok.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
sözleriniz aynen tutanaklara geçmiştir. (CHP sıralarından
"Aaa" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Olmadı, olmadı!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, bakınız… (CHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar… Sayın Topuz… Sayın Anadol…
Buyurunuz efendim.
Bakınız, grup başkan vekilleri burada
grupları yönetiyor arkadaşlar, sayın başkanlar. Eğer sizin aranızdaki
ihtilaflar belirli bir sükûnet içerisinde cereyan etmezse, milletvekilleri
arkadaşlarımız da bu şeye katılıyorlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Dinliyoruz ve dinleyin o zaman.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Evet, yani 24 Haziranla ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu böyle bir şeye karşı çıkmadı
mı diyorsunuz Sayın Topuz?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Gündüz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun, Anayasa Komisyonunda seçimlerle ilgili konu
görüşülürken, takvim üzerinde görüşülürken 24 Haziranda seçimin
yapılmasına biz…
BAŞKAN - 24 Haziranla ilgili teklife
ön seçim ve benzeri çalışmalar yapılacağı için itiraz ettiğini
söyledi, doğru.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Oysa, 24 Haziran
teklifinin ve o teklife uygun olarak hazırlanan takvimin içinde ön
seçim için de gerekli yerler ayrılmıştır. Tamamen gerçekler dışında
yalan beyanda bulunmuştur. Partimizi töhmet altında bırakıyor.
Bu kadar açık bir gerçek karşısında eğer
siz sataşma yoktur, bu kadar söylediniz, yeter, kâfidir diyorsanız,
bunu sizin takdirinize bırakıyorum, ama bunun size yakışmadığını
ifade etmek istiyorum, tarafsızlığınızla bağdaşmadığını ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Topuz, yani siz 24 Haziranda
Anayasa Komisyonunda yapılan çalışmayla ilgili… (CHP sıralarından
gürültüler)
Ya arkadaşlar, bekleyin lütfen ya! İstirham
ediyorum. Lütfen… Sakin olun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (
BAŞKAN - Bir açıklamada mı bulunacaksınız
Sayın Topuz?
Buyurun.
Sayın Anadol, ben şunu istirham edeyim:
Biraz önce AK Parti Grubundaki bir kısım arkadaşlarla ilgili olarak
bir kısım cümleler söylediniz -ben
onu yaptım- ama o sizin söylediğiniz ifadeler, sizin bağlı bulunduğunuz,
Grup Başkan Vekilliği yaptığınız arkadaşların bir kısmı için de geçerlidir.
"Ben az söyleyeyim, siz çok anlayın" hükmünü sunuyorum.
Herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeden,
o konuya açıklık getirin ve oylamaya geçelim.
Buyurun efendim.
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz'ün, konuşmasında, partisine sataşması nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan,
önce, bana söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Yeni bir sataşmaya yol açacak bir konuşma
yapmak için buraya gelmedim. Gerçekten önemli günler yaşıyoruz.
Ama, Cumhuriyet Halk Partisinin başta Genel Başkanına, Parlamento
Grubuna yapılan haksızlıkları, haksız suçlamaları yanıtlamak ve
gerçekleri anlatmak zorundayım, o nedenle buraya geldim ve bunları
açıklamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın İrfan Gündüz
"Ayak oyunları." diyerek sözlerine başladı.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Doğru, doğru.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Ben de, Anayasa Mahkemesinin anayasal bir kurum olduğunu, bu tür
suçlamaları hak etmediğini ifade ettim. Kendisi, Anayasa Mahkemesini
kastetmediği iddiasıyla açıklama hakkı istedi, bu kürsüye geldi.
Şimdi onu tartışmıyorum, söylediklerini de kabul etmiyorum. Ama,
onu tartışmak için buraya gelmedim, böyle bir usul de yok. Açıklamasını
yaptı. Ama açıklamasını yaparken, yine yan çizdi ve "Ben, Anayasa
Mahkemesine söylemedim, Deniz Baykal'ın Anayasa Mahkemesi kararından
önceki açıklamasından bahsettim." (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ne demiş?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, arkadaşlar…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ne demiş?
KEMAL SAĞ (Adana) - Hele
bir dinleyin ya!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi… (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Dediği ortada.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Savcılık niye soruşturma başlattı?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ne dedi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Dediği ortada.
Anayasa Mahkemesi…
(AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi, ne dedi?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Herkes şunu bilsin, AKP'lisi, CHP'lisi, Anavatan'lısı, tüm milletimiz
bilsin…
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Niye soruşturma başlattı savcılık?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- …Anayasa Mahkemesi, hiçbir politikacının demecinden, söylemlerinden
etkilenerek karar vermeyecek kadar yüce bir makamdır ve doğru bir
makamdır. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Bunun için mi…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı da açıkladı.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Asla bir yüce mahkemeyi hedef alarak konuşmayacak kadar ciddi bir
hukuk adamıdır her şeyden önce. Bırakın… (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Baykal kadar başına taş düşsün!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi… (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen arkadaşlar, konuşmasını tamamlasın hatip, oylamaya geçeceğiz.
Lütfen…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Arkadaşlar, Parlamentonun huzurunu bozmak için söylemiyorum. Önceki
gün Anayasa Komisyonunda bu paket müzakere edilirken, milletvekillerinizin,
Anayasa Mahkemesi hakkında, Başkanı hakkında söylediklerini tekrarlarsam
burada kavga çıkar. Beni mecbur etmeyin.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Her madde üzerinde önerge verdiniz. 1.600 adet önerge verdiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Beni mecbur etmeyin.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
konuşmanızı tamamlayınız efendim. Lütfen… Yeni konulara girmeyelim.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Yeni konuya girmiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Meclis salonuna girip girmemesi
tamamen bizim takdirimizdedir. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisinin
bu görevi yapmasını engelleyen, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı ve Başbakandır. (AK Parti sıralarından gürültüler)
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Ne alakası var?
BAŞKAN - Sayın Anadol…
Lütfen Sayın Anadol... Lütfen…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şu sözler "Bu Cumhurbaşkanını sadece Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu seçecektir, sizler seçecektir." diye televizyon ekranlarında
konuşacaksınız, ondan sonra gelip, yüzünüze gözünüze bulaştırdığınız…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Meclis seçecek, Meclis.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- …Cumhurbaşkanlığı seçiminin faturasını ana muhalefette çıkaracaksınız.
Yok öyle şey, yok. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş)
- Sayenizde.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Siz sebep oldunuz.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Peki, son cümlemi söylüyorum.
Biz, 24 Hazirana karşı
filan çıkmadık.
RECEP ÖZEL (Isparta)
- Çıktınız.
OYA ARASLI (Ankara) -
Ne zaman çıktık?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Ön seçim için ayrılan takvim var.
RECEP GARİP (Adana) -
Haydi, 24 Hazirana evet deyin.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Peki, peki, bir dakika… 102'yi uygulayalım. Derhâl seçime gitsin
Meclis.
RECEP GARİP (Adana) -
Haydi, derhâl seçime Meclis.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- 102'yi uygulayalım. 24 Haziranda seçime var mısınız? Var mısınız? (AK Parti sıralarından
"Varız" sesleri.)
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Varız. (AK Parti sıralarından "Varız" sesleri.)
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Tamam, haydi anlaşalım. (AK Parti sıralarından gürültüler) Haydi
hep beraber… Haydi hep beraber… Haydi hep beraber… Ama, yok…(AK Parti
sıralarından gürültüler)
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- 22 Temmuzdaki seçime karşı çıkmadınız mı?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, burada bağırıyorsunuz. Göreceğim… Göreceğiz ondan sonraki…
Yani, Yüksek Seçim Kurulu bir karar verirse, göreceğiz o zaman tavrınızı.
Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Anadol,
teşekkür ediyorum.
II. - ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
İle Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu'nun ikinci görüşmelerine başlayacağız.
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408 ve 1408'e 1 Ek)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir. (CHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Niye Yok? Niye Yok?
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Nerede Komisyon?
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Yirmi beş yaş nerede?
KEMAL SAĞ (Adana) - Yirmi
beş yaşa ne oldu? Hayret bir şey yahu!
BAŞKAN - 5'inci sıraya
alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkan Vekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin… (CHP sıralarından gürültüler)
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Hani AKP? Ne oldu yirmi beş yaş?
ATİLA EMEK (Antalya)
- Yirmi beş yaşı ertelediniz.
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Yirmi beş yaş nerede?
BAŞKAN - …Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Yazıklar olsun! Yirmi beş yaşı ertelediniz.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Yirmi beş yaş nerede? Dalga geçiyorsunuz!..
BAŞKAN -…ve Anavatan
Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu
ile 354 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun birinci görüşmesine başlayacağız.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
(x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 1409
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Sayın Kuzu, yirmi beş yaş nerede?
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Takiye yapıyorsunuz!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gençlerin umutlarıyla dalga geçiyorsunuz.
BAŞKAN - Teklifin tümü
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Oya Araslı.
Sayın Araslı… Sayın
Oya Araslı… (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya)
- Yirmi beş yaşa ne oldu?
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Ne oldu yirmi beş yaş, nerede? Yazıklar olsun!
SUAT KILIÇ (Samsun) -
Anlatacağım birazdan, sabret.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
Saygıdeğer arkadaşlarım, oturur musunuz lütfen.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına konuşmak üzere, Ankara Milletvekili Sayın Oya Araslı'yı
kürsüye davet ediyorum. Kendileri burada mı efendim? Sayın Aralsı,
buyurun efendim... (CHP sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) -
Hocayı dinleyin Hocayı, sonra ben konuşacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Araslı.
CHP GRUBU ADINA OYA
ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar,
oturalım lütfen, hatibi dinleyelim. Lütfen...
Buyurun... Buyurun
Sayın Araslı.
OYA ARASLI (Devamla)
- Sayın Başkan, kanun teklifleri ve tasarıları geldiği zaman, tümü
hakkında görüşme açılmadan, benim bildiğim, okunur Genel Kurula. O
âdetimizi, o uygulamamızı terk edip terk etmediğimizi öğrenmek
istiyorum sözlerime başlamadan önce.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Araslı.
OYA ARASLI (Devamla)
- Eğer söz veriyorsanız, başlıyorum.
BAŞKAN - Tabii, süreniz
devam ediyor.
Buyurun.
(x) 1409 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
OYA ARASLI (Devamla)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gördüğünüz gibi, burada,
basılıp ellerimize dağıtılmamış, içeriğinde ne olduğunu da pek
çok milletvekilimizin şu ana kadar öğrenememiş olduğu bir teklifi,
hem de öyle böyle bir teklif değil, öyle böyle bir teklif değil... (AK
Parti sıralarından "Bak, bak, burada!" sesleri)
Hemen şu anda dağıtıldıysa
onu bilmiyorum, benim odama gelmedi.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen dinleyelim.
Buyurun.
OYA ARASLI (Devamla)
- ...hem de öyle böyle bir teklif değil, bir Anayasa değişikliğini
görüşmeye başlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bütün kanunlar çok önemlidir. Ama Anayasa değişikliklerinin, Anayasa
kurallarının, kanunların hepsinin üstünde, çok özel bir yeri vardır.
Anayasa metinleri, bir konsensüsün, bir temel anlaşmanın ürünü olarak
ortaya çıkması gereken metinlerdir. Maalesef, bu metin önümüze konulurken,
partiler arasında bir uzlaşma zemini aranmamıştır; bu bir.
Bu metnin içeriği
-ben daha önceden teklifi komisyon görevim itibarıyla tetkik etmek
imkânını bulabildiğim için söyleyeyim- bir sistem değişikliğini
beraberinde getirmektedir. Bu kadar önemli sonuçları olacak bir
teklifin, burada bu kadar milletvekillerine inceleme imkânı verilmeden,
komisyonda görüşülmesinin üzerinden çok az bir süre geçtikten sonra
burada görüşülmeye başlanmasını fevkalade sakıncalı, parlamenter
sistemin geleneklerine fevkalade aykırı bir husus olarak gördüğümü
ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisi erken seçim kararı aldığı zaman, elbette
ki, yeni Parlamento, seçimden çıkıp gelen yeni Parlamento göreve
başlayıncaya kadar, yetkilerini, seçim kararı alan Parlamento devam
ettirir. Ama, parlamenter sistemin gereği, parlamentolu demokrasilerin
adabı, bu yetkilerin, ülkenin önündeki yıllara ipotek koyacak, sonuçları
önündeki yılları etkileyecek yasalar çıkarmak doğrultusunda kullanılmaması
yönündedir. Çok önemli, yasama yetkisinin kullanılmasını gerektiren
bir husus olduğu zaman, yasama işlevine devam edersiniz, ama, geçmiş
yılların uygulamalarına bakın, gelenek, bu kararın alınmasıyla
birlikte Parlamentonun tatile girmesi doğrultusunda oluşmuştur.
Şimdi, siz, oturuyorsunuz,
Cumhurbaşkanı bile seçememiş olan bir Meclise, bu konuda dahi arasında
bir uzlaşma oluşturamamış olan bir Meclise, birtakım hesaplarınız
nedeniyle, buradaki iç hesaplarınız nedeniyle oluşturduğunuz
bir Anayasa değişikliğini görüştürüp kabul ettirmeye kalkışıyorsunuz.
Bu fevkalade yanlıştır.
Getirdiğiniz teklifte
önerdiğiniz çözümlere gelince: Bu teklifin öyle bir maddesi var
ki, başkanlık sistemine, yarı başkanlık sistemine kapıyı açıyor. Halkoyu,
elbette ki, birtakım ülkelerin cumhurbaşkanı seçmek için başvurduğu
bir yöntem. Ama, o ülkeleri incelediğiniz zaman, onlarda, bu yöntemin,
ya bir başkanlık ya bir yarı başkanlık sistemi içine monte edilmiş olduğunu
görüyorsunuz ve bu seçim olgusunun beraberinde getireceği -mesela,
tarafsızlığın güvence altına alınamaması gibi- birtakım yan etkilerin
de yapılan düzenlemelerle giderilmeye çalışıldığını izliyorsunuz.
Şimdi, siz bir seçim
yöntemi getireceksiniz, "Cumhurbaşkanını halk seçer, halk
oyuyla ile seçer." diyeceksiniz, ama bundan doğacak muhtemel
bir takım sıkıntıları giderecek düzenlemeleri beraberinde getirmeyeceksiniz,
bunu da kabul etmemizi bizden bekleyeceksiniz.
Biz, o Cumhurbaşkanının
hangi yetkileri kullanacağını bilmek istiyoruz. Bu sistem içerisinde
o yetkilerin kullanılmasından doğacak birtakım sakıncalar var
ise, muhtemel ise, onların giderileceği konusunda bu teklif içerisinde
bir güvence istiyoruz. Yoksa, sizler böyle bir teklifi bir dayatma
olarak önümüze getirerek, bizden bir meçhule oy vermemizi istiyorsunuz.
Türkiye'yi çok daha büyük sorunların göbeğine itmek istiyorsunuz.
Bu sorunların içerisinden
bir demeti çekeyim değerli arkadaşlar. Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanının
çok özel bir konumu vardır, Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Cumhurbaşkanı
yasama ile yürütme arasındaki ihtilaflarda bir hakem konumundadır.
Cumhurbaşkanı, eğer, halkoyuyla seçilecek olursa, parlamento zemininde
oluşabilecek bir uzlaşmanın etkisi devreye girmez ve tamamen toplum
kamplara ayrışarak cumhurbaşkanını seçer. Sonucunda da benim cumhurbaşkanım-senin
cumhurbaşkanın tartışması ortaya çıkar… (AK Parti sıralarından
"Vay, vay!" sesleri)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Vay, vay!
OYA ARASLI (Devamla)
- Bu sistemin uygulandığı her ülkede- "Vay, vay!" diyen arkadaşlar
haberdar olmayabilirler ama- bu konuda çok büyük rahatsızlıklar
doğmuştur. Başta Fransa olmak üzere çok büyük tartışmalar yaşanmaktadır.
Bu sistemin bırakılma zamanının gelip gelmediği konusunda toplum
çok büyük tartışmalar yapmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
siz, ifade ettiğiniz gibi, Tayyip Erdoğan'ı seçtirmek için böyle bir
yöntem düşünüyor olabilirsiniz ama, bizim derdimiz şunun veya bunun
Cumhurbaşkanı olması değil. Bizim derdimiz, sizin düşünmediğiniz
bir şey. Siz, kimi Cumhurbaşkanı yaptırmak istediğinizi düşünüyorsunuz,
biz ise, Türkiye'yi düşünüyoruz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Vay, vay! Vay, vay!
OYA ARASLI (Devamla)
- Türkiye'nin saadetini düşünüyoruz, Türkiye'nin rahat etmesini
düşünüyoruz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Vay, vay! Vay, vay!
OYA ARASLI (Devamla)
- Türkiye'nin, birtakım sorunların kucağına atılmaması; endişemiz...
(CHP sıralarından alkışlar) Böyle, alelacele, iki günde, tartışılmadan,
toplumun desteğine, toplumun tartışmasına sunulmadan, onun önüne
konulan bir çözümle, Türkiye'nin, çok daha büyük badirelerle yüz yüze
getirileceğinden endişe ediyoruz. Ama, görüyorum ki, sizde böyle
bir endişe yok. Şuradan, uzlaşma yapmadan, kanırta kanırta bir aday
seçtirmek istediniz. Bizlere ihtiyacınız yoktu. Bizlerle uzlaşma
zemini aramadınız. Grup başkan vekili seçer gibi, başkanı seçeriz
dediniz, seçemediniz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Ne fark ederdi?
OYA ARASLI (Devamla)
- Şimdi, halkoyunu, zannediyorsunuz ki, halk oyundan, sandıktan…
AHMET YENİ (Samsun) -
Milletten kaçmayın!
OYA ARASLI (Devamla)
- Arkadaşınızın beklentisi bu, ifade ettiği bu. Ben, kafamdan bir
şey söylemiyorum, değerli bir milletvekilinizin, niyetinizin ne
olduğu konusundaki ifadeleri üzerine bunları söylüyorum.
AHMET YENİ (Samsun) -
Milletten kaçmayın!
OYA ARASLI (Devamla)
- Zannediyor musunuz ki sandıktan istediğiniz çıkacak?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- İnşallah…
OYA ARASLI (Devamla)
- Çıkmayacak. Ama, onunla birlikte pek çok sorun ortaya çıkacak, Cumhurbaşkanının
tarafsızlığını etkileyecek, zedeleyecek sorunlar ortaya çıkacak.
AHMET YENİ (Samsun) -
Meclisten kaçmayın, milletten kaçmayın.
OYA ARASLI (Devamla)
- Çünkü, bu çözüm içerisinde gelen Cumhurbaşkanı adayı, bir daha seçilebilmek,
seçim meydanlarında destek bulabilmek için partilerle ilişkilere
girecek, birtakım politikalar doğrultusunda kendi yetkilerini
kullanırken, bu olayı önde tutma durumu ortaya çıkabilecek ve bundan,
en fazla da siyasal sistem zarar görecek. Ama, öyle görüyorum ki, sizin
umurunuzda değil. Siz, siyasal sistemi düşünmüyorsunuz; siz,
"Anlaştık, destek alırız, ne olursa olsun biz çoğunluğuz, bunu
çıkartırız." zihniyetini hiçbir zaman terk etmediniz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Halka güveniyoruz.
OYA ARASLI (Devamla)
- "Sizin ne istediğiniz" her zaman, "halk için neyin doğru
olduğu"nun önünde yer aldı ve onun sonucunda da, şu yaşadığımız
hukuki sorunlar karmaşasının orta yerinde kendimizi bulduk.
AHMET YENİ (Samsun) -
Millete güvenin, millete.
OYA ARASLI (Devamla)
- Yapmayın arkadaşlar. Yapmayın, ısrarcı olmayın. Bu millete yazık,
bu ülkeye yazık. Bu ülkeyi nereye getirdiğinizi; hukuku, hakkı,
adaleti, Anayasa'yı nereye getirdiğinizi tüm dünya, tüm ülke ibretle,
üzüntüyle izliyor. Artık, bu yolda, seçime böyle çeyrek kala, ısrar
etmeyin. Bakınız, parlamentolar çok önemli kanunları bile seçime
üç kala çıkarmazlar. Parlamentolar çok önemli kanunlarını, orada
o kanunla getirecekleri düzenlemeleri, eğer seçime bu kadar az
zaman kalmışsa, halkın önüne götürürler, ondan oy alırlar, o oyla
birlikte onay alırlar ve sonra meclise döndükleri zaman bunu yaparlar.
Bu arada bir şey daha
söylemek istiyorum: Burada kimileri, Cumhuriyet Halk Partisinin
24 Haziran tarihine karşı çıktığından söz etti. Böyle bir şeye kimin
tanık olduğunu, kimin tanıklık edeceğini doğrusu çok merak ediyorum.
Anayasa Komisyonundaki muhalefet şerhimiz meydandadır. Biz, Anayasa
Komisyonunda, Yüksek Seçim Kurulunun bize bir takvim sunmasını ve
onda seçimi daha önce yapabilmemize imkân sağlayacak birtakım düzeltmeler
yapma fırsatının bir alt komisyon kurularak bize sunulmasından yana
olduk. Bunu öneri olarak götürdük ve bu reddedildiği için, biz, o karara
muhalefet şerhi yazdık; bunu biliniz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Kaçıyorsunuz!
OYA ARASLI (Devamla)
- Bunu biliniz! "Biz önseçim yapacağız, tarihi daha ileriye
atalım." sözü, hiçbir arkadaşımızın ağzından çıkmamıştır. Biz,
seçimi daha öne alma çareleri var mıdır yok mudur, bunu arayalım dedik,
siz kabul etmediniz. Eğer, bugün bundan rahatsızsanız, sorumluluğu
bize atarak kurtulamazsınız. Kendi kendinize ne yapmak istediğinizi
bilin, ondan sonra kararınızı verin. Eğer bugün verdiğiniz karardan
mutlu değilseniz, onun sorumluluğunu, onun suçunu -eğer kendinizi
suçlu görüyorsanız- bize atmak yolunu tercih etmeyin.
Değerli arkadaşlarım,
bir başkanlık sistemi getirmişsiniz, "Cumhurbaşkanı 5+5 olarak
seçilsin." Demişsiniz; güzel de, meydanlardan siyasi parti adayı
olarak gelen bir Cumhurbaşkanı bir de beş yıl daha burada görevine
devam etmek imkânını bulursa, bunun tarafsızlık açısından ne kadar
büyük bir tehlike yaratabileceğini düşünmüyor musunuz? 1982 Anayasası
yapılırken orada Cumhurbaşkanının ikinci kere seçilmesine imkân
tanınmamasının neden olduğunu hiç düşündünüz mü? Düşündünüzse,
görüşmeleri, gerekçeleri, Meclis tutanaklarını bir inceleyin;
ama, bu incelemeye sizin ihtiyacınız yok ki, "Nereye nereden
gelinmiştir"i araştırmaya sizin ihtiyacınız yok ki. Siz
"ne doğrudur"un arayışı içerisinde değilsiniz ki. Siz, kafanızdakini
gerçekleştirmek arayışı içerisindesiniz. Bir parçacık araştırın.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Nereden biliyorsunuz araştırmadığımızı?
OYA ARASLI (Devamla)
- Araştırsaydınız bunu görecektiniz, biliyorum, bunu görecektiniz
ve bunu getirmeyecektiniz.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Araştırdık, o kadar da basit değil.
OYA ARASLI (Devamla)
- Bu kadar zamanda da görebildiyseniz, şu kadar kısa zamanda, bravo
size! Ne kadar çabuk araştırma yapıyorsunuz Hanımefendi!
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Bir tek sen biliyorsun(!) (CHP sıralarından gürültüler)
OYA ARASLI (Devamla)
- Kalkıp buraya, anlatabilir misiniz ne konuşmalar yapıldığını
orada? İncelediğinizi iddia ediyorsunuz, kalkıp anlatabilir misiniz
Hanımefendi? Yapmadığınız bir şeyi "Yaptım." diye burada
takdim etmeyin kendinizi.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Niye bilmeyelim! Gerekenleri Anayasa Komisyonundakiler yapıyor.
OYA ARASLI (Devamla)
- Yapabilmiş olsaydınız şu metin ortaya çıkmazdı. Türkiye'yi
"halkoyu" kelimesinin yaratacağı cazibeye sığınarak
bir ateşe atmak üzeresiniz.
İktidarın şahsileşmesini
yaratarak, 5+5'le, bir kişinin, sistemin bu kadar çok yetkiyi kullanan
bir kişinin Anayasa'daki tartışılmaz tek hâkimi konumuna getirmek
üzeresiniz bu teklifle. Ne yaptığınızın farkında mısınız? Bu kötülükleri
Türkiye'ye yapma hakkınız var mı? Bu düzenlemelerin hepsi, geçmişte
yaşadığımız birtakım acı tecrübelerin sonucunda getirilmiş olan
çözümlerdir. Parlamenter sistem Türkiye'de geçmişte yaşadıklarımızla
örüle örüle bu noktaya gelmiştir. Şimdi, siz, ta 1876'dan başlayan bir
gelişimin sonunda gelmiş olduğumuz şu noktadan, hem de hatalı olduğu
anlaşıldığı için tercih edilmemiş noktalara göre, Türkiye'nin siyasi
rejimini sürüklemek üzeresiniz. Buna, şu aşamada, şu aşamada hakkınız
olup olmadığını bir an aklınıza getirdiniz mi? Ne yapıyorsunuz değerli
arkadaşlar? Yarın öbür gün, bu millet, size, bunun hesabını sorar. Bugün
sormasa bile, getirdiğiniz bu sistem gerçekleşecek olursa, yaşayacaklarıyla
acı acı sorar. Siz, Türkiye'yi, çok vahim sonuçlar doğuracak bir kutuplaşmaya
mı itmek istiyorsunuz?
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş)
- Kendi düşüncenizi bize mal etmeyin!
OYA ARASLI (Devamla)
- Bu sistemin uygulandığı her ülkede görülmüştür ki, böyle bir sistem,
eğer toplumda keskin ikili kutuplaşmalar varsa, bunları daha belirgin,
daha keskin hâle getirmek sonucunu doğurur. Bunu mu yapmak istiyorsunuz?
NURETTİN AKTAŞ (
OYA ARASLI (Devamla) - Toplumdaki siyasi
tercihler, bir uzlaşma potasında erimeden böyle varlığını korusun,
bu kamplaşmalar daha mı derinleşsin istiyorsunuz? İstiyorsanız,
oyunuzu veriniz. Ama, bu oyu vermekle, böyle bir değişikliği geçirtmekle,
kazanacağınız zafer, aslında bir zafer değildir, bunu biliniz.
Gerçek bir zafer değildir. Türkiye'nin felaketine atılmış bir adım
olacaktır. Halkoyu bir çözümdür, ama bu çözümde, Cumhurbaşkanlığı
seçiminde ve bu Anayasa çerçevesinde eğer önlemler alınmazsa, bunun
yaratacağı birtakım sorunlar giderilmeden
Bunları araştırmadan,
bunları toplumun huzuruna sunmadan, siz hangi hakla, şöyle bir durumda,
böyle bir Anayasa değişikliğini bizim önümüze getirmek istiyorsunuz?
Bunu sormak istiyorum.
Gidiyorsunuz, sokaklar
size "Gidin!" diye bağırıyor.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Allah Allah!
OYA ARASLI (Devamla)
- Sokağın, toplumun sizinle uyumu kalmamış.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sonunda sandıkta görülecek o!
OYA ARASLI (Devamla)
- Kulağınız duymuyorsa çaresine bakınız. Meclis duvarının önüne
kadar geldiler, "Gidin!" diye bağırıyorlar size, istemiyorlar
sizi.
HASAN MURAT MERCAN
(Eskişehir) - Hodri meydan!
OYA ARASLI (Devamla)
- Uyguladığınız politika toplumda kimseyi mutlu etmedi.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sokaktan medet umuyorsunuz!
OYA ARASLI (Devamla)
- Ve siz, bu ortamda, topluma, böyle bir Anayasa değişikliğini getirmek,
şuradaki çoğunluğunuzdan yararlanarak kabul ettirmek istiyorsunuz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sermayeniz sokak yahu! Vatandaşı kışkırtmaktan başka bir şey değil.
OYA ARASLI (Devamla)
- Bu, size Anayasa'nın tanıdığı yasama hakkını pek de iyiye kullanmadığınızın
bir kanıtı gibi gözüyor bana. Lütfen, ulusumuza bu kötülüğü yapmayın.
ZEYNEP KARAHAN USLU
(İstanbul) - Milletten korkmayın, korkmayın milletten!
OYA ARASLI (Devamla)
- "Halkoyu" teriminin cazibesine sığınıp…
ZEYNEP KARAHAN USLU
(İstanbul) - Millete güvenin!
OYA ARASLI (Devamla)
- …halka çok kötü sonuçlar doğuracak bir şeyi gerçekleştirmeyin.
ZEYNEP KARAHAN USLU
(İstanbul) - Millete güvenirseniz, millet de size güvenir. Onlara
güvenmediğiniz için millet de size güvenmiyor! Korkmayın!
OYA ARASLI (Devamla)
- Bakınız, bu uygulamanın -hanımefendi bilmiyor olabilirler- hangi
ülkelerde hangi sonuçları vermiş olduğunu, lütfen, çok dikkatle
izleyiniz; izleyiniz ve sonra ne gibi bir girişimin içerisinde olduğunuzu,
neye kapıyı açtığınızı vicdanınızla baş başa kalarak bir değerlendiriniz,
ondan sonra oyunuzu veriniz, ondan sonra böyle bir teklifin arkasına
sığınınız. Ben bunun, bu Parlamentoda, çok tarihî bir uyarı olduğunu
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ARASLI (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Araslı,
konuşmanızı tamamlayınız.
OYA ARASLI (Devamla)
- Çünkü, atılacak adım, Türkiye için bir dönüm noktası olacaktır ve
lütfen, bu dönüm noktasında, oylarınızı, bir kimseyi Cumhurbaşkanı
seçtirmek için değil, Türkiye'yi daha ileriye götürmek arzusu doğrultusunda
kullanın.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Sayın Başkan, usul hakkında sizi uyarmak istiyorum.
BAŞKAN - Ne hakkında
efendim?
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Usul hakkında… Bu Anayasa Komisyonunun Raporu, yeterince, bu
Genel Kurula getirilmedi. Kavaslardan istememize rağmen, elimize
geçmedi, bende de yok. Lütfen, bu noksanı gideriniz.
OYA ARASLI (Ankara) -
Kavaslardan istedik, vermediler.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Bu noksanla, bu toplantıyı sağlıklı bir biçimde devam ettiremezsiniz.
(AK Parti sıralarından "Var, burada." sesleri)
ATİLA EMEK (Antalya)
- Hani? İstiyoruz, getiren yok.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Lütfen, ara veriniz. Bu yasa bizim elimize ulaşsın, ondan sonra bu
toplantıya devam edelim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ateş.
AK Parti Grubu adına,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç.
Sayın Kılıç, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Var, buyurun.
BAŞKAN - Sayın Varan…
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Topla da kavaslara ver, onlar dağıtsın!
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Ara verin lütfen.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kılıç.
AK PARTİ GRUBU ADINA
SUAT KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Öngören Anayasa Değişikliği Teklifi'nin tümü üzerinde, AK Parti
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
SEDAT PEKEL (Balıkesir)
- Yirmi beş ne oldu, yirmi beş?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bu vesileyle, Türkiye Büyük Millet Meclisini, yüce heyetinizi
en kalbî saygılarımla, en içten dileklerimle selamlıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri ne yaptınız, gençleri? Gençler
ne oldu, gençler?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, bu Meclis ki, Atatürk'ün "En
büyük eserim." dediği bir müessesedir; bu Meclis ki, çağdaş Türk
demokrasisinin kalbidir.
SALİH GÜN (Kocaeli) -
Lafla değil icraatla... İcraatla...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler ne oldu, gençler?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi ki...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler ne oldu, gençler?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- ...savaşlar yöneten, kahramanlıklar kazanan bir meclistir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bu Meclis ki, "gazi" unvanını almış olan bir meclistir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne oldu, yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sayın milletvekilleri, neye itiraz ettiğinizi anlamıyorum. Bu
Meclisin millet iradesinin tecelligâhı olduğuna mı itiraz ediyorsunuz?
(CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne oldu, yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bu Meclisin gazi bir meclis olduğuna mı itiraz ediyorsunuz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne oldu, yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bu Meclisin demokrasinin kalbi olduğuna mı itiraz ediyorsunuz? (CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler ne oldu, gençler?
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
birkaç saniye...
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Neye itiraz ettiğiniz...
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım...
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Evet, neye itiraz ettiğiniz, burada tutanaklara geçecektir. (CHP
sıralarından gürültüler)
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Senin ağzına yakışmıyor, o yüzden itiraz ediyoruz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
lütfen...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri niye uyutuyorsunuz!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, sözlerimin hemen başında...
ATİLA EMEK (Antalya)
- İstismar ettiğiniz gençleri düşünün!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- ...Türkiye Büyük Millet Meclisine
Başkanlık eden Sayın Pakdil'den bir istirhamda bulunmak istiyorum:
Az evvel -benden birkaç kişi evvel- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Danışma Kurulu önerisi üzerinde söz alan bir milletvekili,
Genel Kurulda, AK Parti sıralarının ya da Anayasa değişikliği teklifinin
anarşiye yol açtığını söylemek gibi, ilkel, talihsiz, demokrasiyle
bağdaşmayan bir çirkin beyanda bulunmuştur! (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler ne oldu, gençler? Ondan bahset sen!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gençleri anlat, gençleri!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sayın Başkanım, bu "anarşi" sözü, kullanan kişiye yakışabilir...
ATİLA EMEK (
SUAT KILIÇ (Devamla)
- ... ama yüce Meclise, bu Meclisin iradesine, bu Meclisin demokratik
tahammülüne, demokrasi kültürüne yakışmıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ee ne yapalım!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bu cümlenin bu tutanaklardan çıkarılmasını
saygıyla talep ediyorum.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gençler cevap bekliyor senden!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler cevap bekliyor, gençlere ne diyeceksin!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok Saygıdeğer Başkanım, bu arada şunu ifade etmek istiyorum: Ben
de cümlemin içerisinde "anarşi" kelimesini bir kez kullanacağım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaşa ne diyorsun?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ama Sayın Başkan, benim ifademi de tutanaklardan, lütfen çıkartın.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne olacak?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, bu Meclis çatısı altında anarşi
kültürüne kimin yakın ve yatkın olduğu...
ATİLA EMEK (Antalya)
- Demagoji kurtarmıyor, cevap bekliyorlar senden!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- ...cuma ve cumartesi günü Anayasa Komisyonunda, bu sözcüğü kullanan
milletvekili ve onun bazı arkadaşları tarafından gösterilmiştir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler cevap bekliyor, gençler!
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeyin lütfen.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- O cümle size ve bazı arkadaşlarınıza çok daha iyi yakışmaktadır.
Anayasa Komisyonunda telefon fırlatanlar orada; Anayasa Komisyonunda
su şişelerini fırlatanlar orada...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Anayasa Komisyonunda su içtikleri bardakları fırlatanlar orada…
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul) - Milletvekili
yumruklayanlar orada.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Anayasa Komisyonunda
kitap fırlatanlar, Anayasa Komisyonunda küfürlü ifadeleri kullananlar
orada, sizin aranızda. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ve değerli milletvekilleri…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençler ne oldu? Gençleri anlatsana.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok değerli milletvekilleri…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş… Yirmi beş yaş…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- … benden az evvel konuşan ve anayasa profesörü unvanını taşıyan
Anayasa Komisyonu üyesi…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaşa ne oldu, yirmi beş yaşa?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- …. muhalefet milletvekili, Anayasa Komisyonunun bugüne kadar
belki hiç tanıklık etmediği bir fiilî saldırıyı gerçekleştirmiştir,
Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu'ya sırtından yumruklarla
fiilî müdahalede bulunmuştur. (CHP sıralarından gürültüler) Bunu
yapan insan anayasa profesörü ve burada bize ve komisyonda bize
anayasa hukuku dersi vermeye kalkan bir anayasa profesörü.
ZEYNEP KARAHAN USLU
(İstanbul) - Demokrasiden bahsediyor Sayın Araslı.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- İşte, Sayın Kuzu orada, Anayasa Komisyonu tutanakları maruz kaldığı
fiilî saldırının tanığıdır. (CHP sıralarından gürültüler) Gazetelerde
çıkan haberler… Allah aşkına, okuduğunuzda üzülmediniz mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaşı atlarken üzülmüyor musunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- "Profesörler çıldırmış" başlığını okuduğunuzda üzülmediniz
mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençleri uyutmaktan utanmıyor musunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Yakışıyor mu bir ana muhalefet milletvekiline yumrukları konuşturmak,
tekmeleri konuşturmak, fiilî saldırıda bulunmak?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençleri uyutmaktan utanmıyor musunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sen söylediklerime cevap ver.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençleri niye uyutuyorsunuz peki?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Eğer, illaki bir söz atacaksan, sadece söylediğime cevap ver.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Beş senedir gençleri uyuttunuz. Buradan şimdi yalan söylüyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa Komisyonu iktidar ve
muhalefet partisi grubu üyesi üyelerinin katılımıyla toplantısını
seçimle alakalı olarak yaptığında, Türkiye'nin Yüksek Seçim Kurulunun
Başkanı ve Başkan Vekili o toplantıya seçim sürecini yürütecek
uzman kurulun başkanı ve başkan vekili olarak katıldılar.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençleri ne yaptınız?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- AK Parti Grubu, öne alınan seçimin tarihi olarak…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- … 24 Haziran 2007 Pazar gününü belirledi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Şu yirmi beş yaşı bir anlatsanıza.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sayın Özyürek, nereye geleceğimi biliyorsun, ondan dolayı çileden
çıkıyorsun! Sözümü nereye bağlayacağımı biliyorsun sen!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Niye uyutuyorsunuz? Gençleri niye uyutuyorsunuz, bir anlatsana!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Biliyorsun sözümü nereye bağlayacağımı!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gençleri niye uyuttun, bir anlat!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Biz "24 Haziran 2007 Pazar" dedik. YSK'nın çok Değerli Başkanı
22 Temmuz 2007 tarihinden evvel bir seçim yapmalarının teknik ve hukuk
süreleri açısından mümkün olamayacağını ifade ettiler.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gençler cevap bekliyor, bırak demagojiyi!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Niye olmasın?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- 24 Haziran tarihini YSK'ya kabul ettiremeyince…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Niye o zaman getirmediniz? Niye erken getirmediniz?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- …hiç olmazsa seçimlerin bir veya iki hafta öne alınması konusunda
ısrarımızı kendilerine ilettik, ancak YSK Başkanının söylediği
şu cümle bizi ısrarımızdan vazgeçirdi…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Hikâyeleri bırakalım da gençlere bakalım!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Anayasa Komisyonunda demiştir ki:
"Bizi bir hafta daha önce bir seçim yapmaya zorlarsanız, bu seçim
yasal süreler itibarıyla belki yapılır ama, birtakım tartışmaları
beraberinde getirmesi muhtemeldir." dediği noktada tartışma
kesilmiş ve YSK'nın iradesine seçim tarihi teslim edilmiştir.
Ancak, samimiyetini
her zeminde tartışmaya açık bırakan ana muhalefet grubunun Anayasa
Komisyonundaki bazı üyeleri, seçim tarihinin Komisyonda karara
bağlanmamasını, seçim tarihini tartışmak, incelemek, görüşmek
ve belirlemek üzere, Anayasa Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon
kurulmasını talep etmişlerdir. Tutanaklarla sabittir. Sayın Topuz,
bu da yalan mı?
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Doğru, doğru! Bir günlük süreç…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Peki, yüksek Parlamento tecrübenize dayanarak şunu sormak istiyorum:
Bir alt komisyon kurma talebi, bazen teknik konuların detayına incelenmesi
için istenir, ama çoğu zaman zamandan çalmak, süre kazanmak, işi sulandırmak,
zamana yaymak, mümkünse Eylüle bırakmak için istenir ve sizin amacınız
da budur. Amacınız bu mudur, değil midir? (CHP sıralarından gürültüler)
Değil midir? Peki.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ne derin bilgi! Ne derin bilgi!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Şimdi, Anayasa Komisyonu tutanaklarından okuyorum…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Şu yirmi beşi anlatsana, yirmi beşi!
(Bursa Milletvekili
Mustafa Özyurt, üzerinde "25!" yazan bir kâğıt gösterdi)
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Onu geç sen! Sen şova oynuyorsun, ama gazeteciler arkada, senin
orada gösterdiğini çekemiyorlar.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Sen de şova oynuyorsun; bunu konuş.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Orada gösterdiğini çekemiyorlar. Akademik kariyerinize yakışmıyor
Genel Kurulda pankart açmak.
Sayın Başkan, sayın
milletvekiline lütfen hatırlatır mısınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaşı bir anlatsana.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Genel Kurul salonunda pankart açmak,
Genel Kurulun mehabetine yakışmaz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Siz anlatmadıkça biz bunu açacağız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Size hiç yakışmaz. Bir profesöre hiç mi hiç yakışmaz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaşı anlatın!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ama, size yakışıyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) Sayın Özyürek,
yakıştı, tutmaya devam edin! (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Anlat bunu.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Yakıştı, yakıştı!.. Devam et!
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Gençlere gel, gençlere…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa Komisyonu tutanaklarından
devam ediyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi
Artvin Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu Anayasa Komisyonu
tutanaklarına geçen kayıtlarda diyor ki: "Şimdi, ben şunu öğrenmek
istiyorum: Özellikle, teklif sahiplerinden de bu konuda cevap istiyorum.
24 Haziranda eğer erken seçim yapılırsa güven ve istikrar sürdürülebilecek
de, 4 Kasım demiyorum, ekim de demiyorum; olabilir. O zaman süreç sıkıntıya
girecek. 24 Temmuzda veya Sayın Başkanın dediği gibi 22 Temmuzda
olursa o güven ve istikrar herhangi bir sıkıntıya giriyor mu? Ben,
sizin talebinizin gerekçesi açısından söylüyorum veya 24 Ağustosta,
yani, amaç, eğer, bütçeyle ilgili sorunların ve yeni dönemde Meclisin
hazır olarak girmesi yönünde bir endişeniz varsa, bence Sayın Seçim
Kurulu Başkanımın söylediği tarihte olabilir, hiçbir sakıncası
yok."
Değerli arkadaşlar,
bu çatı altında seçim kararını beraber almadık mı? 22 Temmuza siz
de "evet" demediniz mi? Yoksa -dediğinizi zannediyoruz-
oylamada demediniz mi? Ama, sayılar gösteriyor ki, 22 Temmuza siz
"evet" dediniz, Parlamento aritmetiği bunu gösteriyor. Ama,
buna rağmen, bu kaçış niye? İki noktada halktan kaçıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kaçmıyoruz, "erkene alalım" diyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- "Cumhurbaşkanını halk seçsin" diyoruz, kaçıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- "Hazirana alalım" diyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- "22 Temmuzda seçim yapılsın" diyoruz. Orada da halktan kaçmanın
çarelerine sığınıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- "Hazirana alalım" diyoruz. Neresi kaçmak?
Şimdi, bakınız, bakınız…
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gençlere gel gençlere!
KEMAL SAĞ (Adana) - Nerede
kaçıyoruz ya!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Geliyorum… Ben zaten madde üzerinde
konuşuyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yirmi beş yaş ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sana yirmi beşi de elliyi de yetmiş beşi de anlatırım. Ben sana
şimdi sayılardan güzel dersler vereceğim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Anlat, anlat!.
ATİLA EMEK (Antalya)
- 24 Hazirana evet, yirmi beş yaşa evet!
BAŞKAN - Sayın Emek,
lütfen…
Sayın Kılıç, Genel Kurula
hitap ediniz.
OYA ARASLI (Ankara) -
Hani yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa değişikliği paketi
belli hükümler içeriyor. Bunlardan bir tanesi, ki, Hükûmet adına, bir
haktan feragattir, bir taviz olarak da görülebilir, ama, Türk demokrasisinin
Avrupa yönetim biçimlerine ve yasama meclislerinin görev sürelerine
paralel bir noktaya getirilebilmesi adına, bu fedakârlık iktidar
tarafından gündeme getirilmiştir.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- İktidar tarafından niye olsun canım?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Nedir o? Anayasamız diyor ki: "Parlamento seçimleri beş yılda
bir yenilenir."
ATİLLA KART (Konya) -
Ne kadar bilgilisin(!)
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Biz de bir Anayasa değişikliği teklifi getiriyoruz, diyoruz ki:
"Parlamento seçimleri dört yılda bir yenilenir." Hükümlerden
bir tanesi bu, seçimlerin dört yılda bir yapılması.
KEMAL SAĞ (Adana) - Nihayet
doğruyu gördünüz.
ATİLLA KART (Konya) -
Hani beş yıldan önce ihanetti?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bir diğeri: Diyoruz ki, bu zamana kadar, Cumhurbaşkanı Meclis tarafından,
Millet Meclisi tarafından seçildi. Büyük Millet Meclisi, millet
adına kullandığı egemenlik yetkisiyle, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlarını
seçti ve işbaşına getirdi. Zaman zaman nafile turlar yaşandı. Bu
Parlamento, bu çatı, 115 tura kadar devam eden nafile turlara tanıklık
etti, ama, nihayet, 1982 Anayasası lafzı, sözü, özü, ruhu itibarıyla,
iradesini ortaya koyarak, Cumhurbaşkanı seçimini imkânsız hâle getirecek
bir anayasa değil, Cumhurbaşkanını her şart altında seçtirmeyi kolaylaştıran,
seçtirilemediği takdirde Parlamentoyu seçime mecbur bırakan
bir anayasa olarak dizayn edilmiştir.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Aferin(!)
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ve nihayet, Anayasa Mahkemesinin kararına baktığımız zaman, 82
Anayasası'ndaki bu iradenin, kanunun lafzının, özünün, ruhunun yerine
ikame edilen bir karar oluştuğunu görüyoruz. Netice itibarıyla,
Mahkemenin kararıdır. Bağlayıcı mıdır? Evet, bağlayıcıdır. Parlamentonun
uygulamalarını, işlemlerini, seçimin kurallarını belirleyicidir
ve bağlayıcıdır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Bağlayıcıdır.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Anayasa Mahkemesi ne yapmıştır? 184 rakamının yerine, toplantı
yeter sayısı olan 184 rakamının yerine, seçim için gereken 367 sayısını
toplantı yeter sayısı gibi ikame etmiştir.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Anayasa hükmünü hatırlatmıştır, ikame etmemiştir.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Neticede, yüksek Mahkeme, yorumuyla böyle bir karar çıkarmış olabilir.
Bu kararı tartışmanın gereği yok
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Anayasa hükmünü hatırlatıyor, o kadar. Anlamadığınız için söylüyor.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ama, değerli arkadaşlar, bakın, size bir şey hatırlatayım: Avrupa
Anayasası'nın girizgâhı vardır, Avrupa Anayasası'nın kalbi, özü, ruhu
diyebileceğimiz bir giriş cümlesi; der ki: "Anayasa'mıza 'demokrasi'
denir. Ne mutlu ki, demokrasi, azınlığın değil, çoğunluğun yönetimidir."
OYA ARASLI (Ankara) -
Evet, evet, bunu bilin; çünkü, hep buradaki çoğunluğunuza güvendiniz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, demokrasi budur. Demokraside 367 çoğunluğa
dayanarak 184'ü dikkat alanı dışında bırakamayabilir, bu doğrudur,
ama, demokrasiyi 184'ün esiri hâline getirmek de hiç kimsenin hakkı
değildir. Bu değişiklik teklifinin içerdiği konulardan bir tanesi
budur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bütün seçimler
için toplantı yeter sayısı olarak 184'ün aranacağını, yoruma mahal
bırakmayacak şekilde yazılı kuralların arasına almış oluyoruz.
Bu paketteki bir diğer
değişiklik hükmü ise Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi
ve beş yıllığına seçilmesi ve bir kez seçilen Cumhurbaşkanının
ikinci bir kez daha Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesidir, yani
5+5 formülünü hayata geçirmektir.
Çok saygıdeğer milletvekilleri,
özü bu olan bir Anayasa değişikliği ne başkanlık sistemidir ne yarı
başkanlık sistemidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda devletin
şekli bellidir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Ne o ne bu olmayan rejim olur mu?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Türkiye devleti bir cumhuriyettir, nitelikleri bellidir.
OYA ARASLI (
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Türkiye devleti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
OYA ARASLI (Ankara) -
O rejimin adı ne, onu söyle.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin şeklini tartışmaya açamaz. Hiç
kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini tartışmaya
açamaz.
OYA ARASLI (Ankara) -
Getirdiğin sistemin adı ne?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Demokrasi, masaya yatırılacak ve tartışılacak bir mesele değildir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Onda tartışma yok.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Az demokrasi, çok demokrasi olmaz. Demokrasi ya vardır ya yoktur.
Biz diyoruz ki vardır ve sonuna kadar korunmalıdır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
OYA ARASLI (Ankara) -
Hepimiz "vardır" diyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Az laiklik çok laiklik olmaz, laiklik ya vardır ya yoktur.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Eh, kaldırıyorsunuz zaten.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Biz diyoruz ki, cumhuriyet kuşakları ve 70 milyon cumhuriyet yurttaşı,
laik demokrasinin ve cumhuriyet bilincinin yılmaz savunucularıdır
ve bu değerler Türkiye Cumhuriyeti'yle birlikte sonsuza kadar payidar
kalacaktır.
Çok değerli milletvekilleri,
halktan kaçma kararlılığından vazgeçmeyen Cumhuriyet Halk Partisi,
Anayasa Komisyonu çalışmalarını tıkamaya teşebbüs etmiştir. Az
evvel söyledim, sözlü ve fiilî saldırılar gerçekleştirilmiştir.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Fiilî durumu siz yarattınız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bir komisyon üyesi Anayasa Komisyonu Başkanına saldırıya geçmiştir.
KEMAL SAĞ (Adana) - O
zaman dava aç.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ben, tabii, Burhan Kuzu Hoca'mın demokratik sabrına, demokratik
tahammülüne de hayranlığımı ifade ediyorum. Yoksa, saldırgan milletvekili
hakkında, İç Tüzük'ün 46'ncı maddesinden kaynaklanan hakkını rahatlıkla
kullanabilirdi.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Kullanın, kullanın…
OYA ARASLI (Ankara) -
Demek ki öyle bir şey yok.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Açıp bakabilirsiniz İç Tüzük 46'ya.
Çok değerli milletvekilleri,
bakın, çuvallar dolusu önergeleri buraya getiremedik. Cumhurbaşkanını
halka seçtirmemek için CHP Grubunun verdiği önerge sayısı tamı tamına
1.848.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Evet.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Evet, ne var?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, 1.848 adet önerge vererek Cumhurbaşkanını
halka seçtirmemek için baraj kurdular….
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yapma ya!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Duvar koydular.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Yok canım!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Engellemek için ellerinden geleni yaptılar.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Helal olsun!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Niye? Bu halkın vicdanında yerleri yok diye.
ATİLLA KART (Konya) -
Harikasın Suat! Harika oynuyorsun.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, şu Meclisin
duvarında "Egemenlik milletindir" yazıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- "AKP'nindir" yazmıyor yalnız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Cumhuriyetimizi kuran büyük iradenin sözüdür. Hâkimiyet milletindir,
ama, bilakayduşart…
ATİLLA KART (Konya) -
Çok başarılı bir tiyatro oyuncususun. Tiyatroyu başarıyla oynuyorsun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Hayır "Egemenlik AKP'nin." yazmıyor arkada. Sen zannediyorsun
ki AKP'nindir.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- …hiçbir kayıt ve şart olmaksızın
hâkimiyet milletindir. Milletin hâkimiyetinden kaçmayacaksın…
KEMAL SAĞ (Adana) - Kaçan
sizsiniz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- …korkmayacaksın, yılmayacaksın. (CHP sıralarından "Ne olmuş?"
sesi)
"Ne olmuş?"
mu dedin! Sana ne olduğunu anlatayım: (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, saygıdeğer
milletvekilleri, CHP milletvekillerinin, Anayasa Komisyonu üyelerinin
imzaladığı bir önerge: "Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi
-rakama dikkat edin- 178 milletvekilinin yazılı teklifiyle mümkündür.
Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli
oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde 12'yi geçen partiler
ortak aday gösterebilir."
Değerli arkadaşlar,
niye 178 milletvekili, aklınıza takılabilir. Hiçbir anlamı yok,
hiçbir amacı yok. Ne olduğunu şimdi anlatıyorum. Sayın milletvekili,
ne olduğunu şimdi anlatıyorum: 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184…
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Say!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- 185, 86, 250'ye kadar yolu var.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangisini beğenirsen
al!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ne olmuş? Ciddiyetsizlik olmuş.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Sizde işte o.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ciddiyetsizlik olmuş. Parlamento iradesini hiçe saymak olmuş. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Sadece milletin iradesini değil,
Parlamento iradesini de hiçe saymak olmuş.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Onu siz saydırıyorsunuz burada. Saygısızlık ediyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bir diğer önergeniz: "Cumhurbaşkanı kırk beş yaşını doldurmuş
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçilir." Bu mu
ciddiyet! Burada da 200'den 350'ye kadar gitmişsiniz.
MEHMET NURİ SAYGUN
(Tekirdağ) - Senin teklifinden çok iyi.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Aynı cümleler, saçma sapan rakamlar.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Saçma sapan konuşma yapıyorsun.
OYA ARASLI (Ankara) -
"Saçma sapan" diyemezsiniz siz hiçbir teklife.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı…
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, bu sözler de çıkarılsın tutanaktan.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı önergeler.
Ne diyor? "İçerikle paralel olmayan, ciddiyetten yoksun ve şarta
bağlı önergeler veremezsiniz." Aynı milletvekilinin 150 tane
imzaladığı önerge. Birinde 70 milletvekilinin imzasıyla, birinde
71 imzayla, birinde 72 imzayla, 73 imzayla. El insaf!
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangisini beğenirsen
al. Hangisini beğenirsen al.
MUSTAFA ÖZYÜREK (
SUAT KILIÇ (Devamla)
- El insaf! "Cumhuriyetle yaşıt bir partiyiz" diye övünmekle
kariyer yapamazsınız. Bununla kariyer yapamazsınız.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Öğren, öğren!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Kariyeri ancak cumhuriyete ve cumhuriyet iradesine paralel
saygın bir siyaset anlayışıyla yapabilirsiniz…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Her zaman öyle olduk biz, her zaman öyle olduk.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Her zaman öyle olup olmadığınızı bilemem…
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Her zaman öyle olduk.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ama, cuma ve cumartesi gecesi Anayasa Komisyonunda öyle olamadınız.
Olamadınız!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Ama, siz hiç olamadınız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Ayrıca, size bakınca, zeytinyağı kuyruklarını hatırlıyorum,
Sana yağı kuyruklarını hatırlıyorum, gaz yağı kuyruklarını hatırlıyorum,
elektrik kesintilerini hatırlıyorum, Sayın Baykal'ın Enerji Bakanlığını
hatırlıyorum… (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
OYA ARASLI (Ankara) -
Çok ayıp! Çok ayıp!
KEMAL SAĞ (
BAŞKAN - Sayın Kılıç… Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Kıtlığı hatırlıyorum,
kıtlığı.
BAŞKAN - Sayın Kılıç, konuşmanızı tamamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Kıtlığı hatırlıyorum…
Kıtlığı hatırlıyorum…
MUSTAFA ÖZYURT (
SUAT KILIÇ (Devamla) - Gaz yağını,
BAŞKAN - Sayın Kılıç, lütfen, konuya geliniz.
MUSTAFA ÖZYURT (
SUAT KILIÇ (Devamla) - Siz Türkiye için
karanlığı ifade ediyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Türkiye'yi talan ettiniz, talan.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Ahlaksız, ahlaksız konuşma be! Kendine gel. Cumhuriyet
Halk Partisine hiçbir laf söyleyemezsin sen!
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
süreniz doldu, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, halka rağmen halk için, diyerek
varabileceğiniz hiçbir şey yoktur.
(CHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Hadi oradan!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halka rağmen halk için, diyerek varabileceğiniz hiçbir yer yoktur.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Hadi oradan!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Siz diyorsunuz ki…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Çapsız!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Siz diyorsunuz ki…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Çapsız seni!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halk bilmez, siz bilirsiniz.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Sen otur yerine!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halk anlamaz, sen anlarsın. Hadi canım oradan!
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Zavallı adam seni!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sorun oldunuz Türkiye'ye.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Bak, İsmet Paşa'nın bir sözünü hatırlatırım sana.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Konuşma!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Senin gibi ortalık yerde çıkıp da ne dediğini bilmeden konuşanlara…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Konuşma!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- …dediği bir laf var: Hadi canım sen de! Hadi canım sen de! (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Hadi canım
sen de! Hadi oradan!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Sorun oldunuz Türkiye'ye
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi bir imtihanın eşiğindedir.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Adını bile Cumhuriyet Halk Partisinin…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halktan kopuk Halk Partisi misiniz değil misiniz?
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Evet! (CHP sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Adında "halk" ibaresi olduğu hâlde halkın iradesinden kaçan
bir Halk Partisini tarih başka kaydetmeyecektir.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Cumhuriyet Halk Partisi senin ağzına yakışmaz!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halksız Halk Partisi, halktan kaçan Halk Partisi, halka inanmayan
Halk Partisi, halka güvenmeyen Halk Partisi.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Ağzına yakışmaz Halk Partisi!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halkı hor ve hakir gören Halk Partisi, halkı yok sayan, halktan kopuk
Halk Partisi.
OYA ARASLI (Ankara) -
Senin bunları söylemeye hakkın yok; çok ayıp, çok!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Kendine gel, kendine!
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Biz sizi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen son cümlenizi…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Tarih sizi bize öğretti.
BAŞKAN - Sayın Kılıç…
OYA ARASLI (Ankara) -
Sizi de yazacak… Sizi de yazacak…
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
Başkanlığı dinler misiniz.
Ek süreniz doldu, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız, son cümlenizi alayım. Ek süreyi de verdim,
doldu.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- İki dakika…
BAŞKAN - İki dakika
verdim ben size, şu anda son cümlenizi alacağım, iki dakikayı konuştunuz.
Buyurun efendim, Genel
Kurulu selamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletvekilleri, biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu
da milletvekillerini de zaten yarım yüz yıldır iyi tanıdık. Zira,
46 ruhu diyerek demokrasimiz bugünlere gelmiştir ve bu sistem iyice
tecrübe edilmiştir.
ALİ ARSLAN (Muğla) -
Ne alakan var?
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sizi iyi biliyoruz. Siz var ya siz, açık oy gizli tasnifçilersiniz.
BAŞKAN - Sayın Kılıç…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Halkın iradesinden kaçarsınız siz. (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
KEMAL SAĞ (Adana) -
Ayıp be!
BAŞKAN - Sayın Kılıç…
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Siz halkın iradesinden kaçarsınız.
BAŞKAN - Sayın Kılıç…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Tarihte kaldı onlar.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Siz, halk iradesini ciddiye almazsınız.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
teşekkür ediyorum size, sağ olun.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Sayın Başkan, saygı ifade etmek üzere, otuz saniye istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen Genel Kurula teşekkür ediniz.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul)
- Sayın Başkan, terbiyesizlik yapıyor! Terbiyesizce konuşuyor!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Saygısız!
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, söz istiyorum.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Çok saygıdeğer milletime Cumhurbaşkanını seçme hakkını vermek
üzere bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Bu Anayasa değişikliği
paketine destek sağlayan muhalefet partimizin milletvekillerine
de grubum adına teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Hadi oradan!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Hadi oradan!
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar)
- Bize teşekkür etme.
SUAT KILIÇ (Devamla)
- Millet kendisi için sandığı önüne getireni de takdir edecektir,
etmeyeni de görecektir! (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
"Hadi oradan!" sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) -
Hadi canım sen de! Hadi oradan!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gençlere ne oldu, gençlere? Saygısız adam!
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Saygısız adam!
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Önce ahlak!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, sükûneti
sağlayalım.
Sayın Topuz, buyurun efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, biraz
evvel kürsüden konuşan…
BAŞKAN - Sayın Başkan, konuşmanızı anlayamıyorum.
Arkadaşlar, lütfen, sükûneti sağlayalım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Biraz evvel Meclis
kürsüsünde konuşan arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili
olarak çok ağır ithamlarda bulunmuş, suçlamalar yapmıştır. Bunlar
sizin…
AHMET YENİ (
MUSTAFA ÖZYÜREK (
AHMET YENİ (
ATİLA EMEK (Antalya)
- Kim o "Az söyledi." diyen? Kim o, kim? Çık ortaya "Az söyledi."
diyen!
BAŞKAN - Sayın Emek, lütfen…
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Var o yürek!
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Varsa gel! (Gürültüler)
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Partimize ve grubumuza hakaret edilmiştir, grubumuza sataşılmıştır.
Grubumuza söz verilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Başkan,
ben tutanakları inceleyeyim, ona göre söz hakkınızı kullandıracağım.
Ortam biraz sakinleşsin. Sayın Mumcu'ya söz vereyim, sonra size söz
vereceğim Sayın Topuz, olur mu?
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, tabii, takdir sizin.
BAŞKAN - Hayır, konuşmaları
dinledim, ortalık, sükûnet sağlansın, Sayın Mumcu'yu konuşturayım,
sonra vereyim.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Hayır, hayır, sataşma var!
ATİLLA KART (Konya) -
Aynı oturum içinde Başkanım…
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Bir şeye gerek yok, çünkü, herkes tarafından duyuldu, siz de duydunuz
efendim.
BAŞKAN - Sayın Topuz,
aynı oturum içinde size söz vereceğim. Lütfen buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Olur mu! Olur mu!
BAŞKAN - Sayın Özyürek…
Lütfen arkadaşlar…
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Araslı,
aynı şey sizin için de geçerli. Lütfen oturunuz.
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, ismimi vererek konuştu.
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grubu adına Isparta Milletvekili ve Grup Başkanı Sayın Erkan Mumcu.
Buyurun Sayın Mumcu.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA ERKAN MUMCU (Isparta) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun değerli üyelerine saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
benden önce ve türlü vesilelerle hem bu kürsüde hem başka platformlarda
konuşan arkadaşlarımın ifade ettikleri gibi, bugün üzerinde tartıştığımız
konu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sistemini temelden ilgilendiren
ve temelden sistem değişiklikleri öneren bir yaklaşım, bir pakettir.
Her şeyden önce, bu meselenin olabildiğince ayrıntılarıyla ele
alınıp tartışılması için yeterli zamanın bulunup bulunmadığı yönündeki
kaygılara hak verdiğimi ifade etmek isterim. Ancak, herkes bilmelidir
ki, bu mesele, Türkiye Cumhuriyeti devletinin gündemine bugün
gelmiş değildir, Türk milletinin gündemine bugün gelmiş değildir. Türkiye'nin
sistem tartışmalarının, Türkiye'nin sistem sorunlarının, Türkiye'nin
sistemik sorunlarının yüz yılı aşan bir geçmişi vardır ve yüz yılı
aşan bu geçmişte, aslında kendisine model aldığı ülkeleri, aşağı
yukarı bir altmış ila seksen yıl geriden takip eden bir ülke konumuyla
Türkiye, kendi sistem tercihleriyle, kendi geri kalmışlığını da
aslında bir biçimde kendi iradesiyle seçmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
söyleyeceğim sözler bu kürsünün yabancısı değil, bu Genel Kurulun
yabancısı değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısının yabancısı
değil. Ben on üç yıldır siyasetteyim, konuşma fırsatı bulduğum her
platformda aynı sözleri tekrar ettim. Türkiye'nin temel meseleleri
hakkında bilmemiz gereken en önemli şey ve uzlaşmamız gereken en
önemli şey şudur: Bu ülke, otoriter devlet anlayışıyla milletin idare
edildiği bir ülke mi olacaktır; yoksa, bu ülke, devletin millî iradeyle
yönetildiği bir ülke mi olacaktır? Bu soruya bir cevap vermedikçe,
hukuk düzenimizi ve siyaset düzenimizi bu soruda verdiğimiz cevaba
göre kurmadıkça, varabileceğimiz hiçbir yer yoktur. Bu, yeni bir
mesele değildir. Devletimizin, en az beş yüz yıldır tevarüs ettiği
gelenekten getirdiği devlet kültürü, siyaset kültürü sorunları
vardır ve bu sorunlar, bugün, hâlâ karşı karşıyadır. Nedir o? Beş yüz
yıldır, devlet, aynı mantıkla, aynı egemenlik mantığıyla işletilmek
isteniyor, işletildi, tarım toplumunun, imparatorluklar çağının
egemen olduğu bir dünyada, yaşandığı bir dünyada işletildi, başarıları
da oldu. Ama, bugün, yeni bir dünya gerçekliğiyle karşı karşıyayız,
yepyeni bir çağla karşı karşıyayız, yepyeni sorunlarla karşı karşıyayız.
Bir kast düzeni, beş
yüz yıldır egemenliği bölüşen bir kast düzeni, hâlâ, varlığını sürdürüyor
ve sıkıntıların tamamının dayandığı nokta budur. Nedir mesele?
Mesele şudur: Egemenlik, beş yüz yıldır şöyle paylaşılırdı -eski adlarıyla
söyleyeceğim, bugünkü karşılıklarını da söyleyeceğim ki, resim
netleşsin- devlet denilen egemenlik, hegemonya şu kademelerde paylaşılmıştır:
Hanedan; seyfiyye, yani, bugünkü karşılığıyla silahlı kuvvetler,
ordu; ilmiyye, bugünkü karşılığıyla yargı ve YÖK bürokrasisi; mülkiye,
bugünkü karşılığıyla mülkiye bürokrasisi; kalemiyye, bugünkü
karşılığıyla vergi bürokrasisi; âyan, yani, devlete borç veren sermaye;
eşraf, yani, devletin vergi aldığı sermaye; esnaf, üretime teknolojiyle
katılanlar, bilgiyle katılanlar ve tebaa, en altta tebaa. Bu, cumhuriyet
devrimiyle değiştirilmiş bir düzenektir. Hanedanın zirvedeki yerini
tebaa olarak adlandırılan ahaliye, kalabalığa, millete, ona vatandaş
sıfatını kazandırarak, egemenliği ona getiren Mustafa Kemal Atatürk'ün
cumhuriyet devrimidir, ancak, beş yüz yıllık kültür, direncini sürdürmektedir;
beş yüz yıllık kültür, mukavemetini sürdürmektedir. Aslında, bunu
doğal da kabul etmek gerekir, bunu olağan da kabul etmek gerekir. Doğrudan
cumhuriyet devriminin mimarı ve uygulayıcısı Mustafa Kemal Atatürk'ün
de kendi hayatında en çok uğraştığı problem, işte, bu cumhuriyet ruhunu,
yani, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesini sistemin,
devlet denilen egemenlik düzeninin ruhuna sindirmek çabası olmuştur
ve bu, kolay başarılabilir bir şey değildir. Biz, bugün, cumhuriyetin
ruhunun ikmal olup olmayacağına dair bir tartışma yaşıyoruz. Egemenlik
kayıtsız şartsız milletin olacak mıdır, olmayacak mıdır? Yani, bu
ülke, devlet otoritesiyle ya da otoriter bir devlet anlayışıyla yönetilen
bir millet mi olacaktır? Yoksa, milli iradenin, millet arzu ve isteklerinin
yönettiği bir devletimiz mi olacaktır? Tartışmanın esası budur ve
12 Eylül Anayasası’nın, 12 Eylül müdahalesinin temelde hedeflediği
şey, 1961 Anayasası’nın Türkiye'deki devlet anlayışına ve kültürüne
getirdiği demokratikleşmeye karşı bir hazımsızlığın reaksiyonu
olmuştur. Gerçek budur.
Biz bugün hangi sıkıntıları
yaşıyorsak sisteme dair, bu sıkıntıların temelinde 12 Eylül Anayasası’nın
yarattığı problemler vardır, ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
o günden bugüne gelen bütün Genel Kurullarının, tarih karşısında
bir sorumluluğu vardır, gerçekten sivil ve demokratik bir anayasa
yapmak konusunda bir irade ortaya koyamamışlardır. Bu sorumlulukların
en büyüğü de, bugünkü iktidar grubu olan AKP Grubunundur, çünkü, 12
Eylülden bugüne kadar, anayasa değiştirebilmek kudretiyle Türkiye
Büyük Millet Meclisine gelen ilk parlamento, bu Parlamentodur, ilk
grup da sizin grubunuzdur. Zaten, biraz önce andığım sorunların yarattığı
birikim ve tepkiler sizi iktidar yaptı. Bu ülkenin Meclisinde, bu
ülkenin sistemini daha demokratik, daha çağdaş, daha verimli kılacak
sivil demokratik bir düzeni müesses düzen hâline getirecek bir Meclis
gücü oluşsun diye millet bu seçimi yaptı ve -burada ana muhalefetin
itirazlarına bir şekilde hak vermek zorundayız- beş yıl geçti; beş
yıl boyunca bu ihtiyaç ortadaydı, yüzünüzü dönüp bakmadınız. Şimdi,
bunun nedenini size kısaca izah etmek istiyorum.
Arkadaşlar, bizim
sistemimiz bir bürokratik devlet sistemidir. Bizim sistemimiz bir
bürokratik devlet sistemidir. Bu sistem, Anayasasında demokratik,
laik, sosyal bir hukuk devleti olarak anılsa da gerçeği bu değildir.
Çağdaş normlarla, kriterlerle, bilimsel kriterlerle ölçtüğünüzde,
hem demokratik sıfatıyla hem laik sıfatıyla hem sosyal sıfatıyla
hem hukuk devleti sıfatıyla hem de bir cumhuriyet olmak sıfatıyla
sınıfta kalır. Millet iradesini dört başı mamur bir sistem iradesine
dönüştürme kudreti sizin elinizdedir; sizin elinizde idi, ama, bunu
millet arzusunda, millet iradesi yönünde kullanmaktan imtina ettiniz.
Daha on beş gün önce, yirmi gün önce… İki senedir ısrarlı çağrılarımı,
koşulsuz destek çağrılarımı duymazdan geldiniz. Ben bu kürsüde -tutanaklara
kayıtlıdır- dedim ki: "Arkadaşlar, gelin, şunu yapayım -yanlış
hatırlamıyorsam, bir Meclis müzakeresi esnasındadır- gelin, şunu
yapalım, biz de siyaseti bırakalım." Sıralarınızdan şöyle
bir ses geldi: "Sen zaten lüzumsuzsun. Biz onu da yapmıyoruz, sen
de siyaseti bırak."
On beş gün önce Sayın
Başbakan geldiğinde kendisine bir kez daha izah ettim ki, milletin
arzusu bu yöndedir; gelin, bunu yapalım; gelin, Türk demokrasisine
gölge düşürmesi muhtemel bir sürecin içine girmeyelim; gelin, 367
tartışmalarıyla bir Anayasa içtihadının vesayeti altına Meclisimizi
almayalım. Ama, hiçbir çağrımız, ne yazık ki, karşılık bulmadı. Açık
konuşuyorum, bizi dinleyecek kulak bulamadık.
Şimdi, dün, Sayın
Gül'ün adaylıktan çekilirken söylediği sözler dolayısıyla burada
teessüflerimi ifade etmek istiyorum. Biz, iki yıldır ne söylüyorsak
aynı yerde durduk. Herhangi bir tavır, tutum değişikliği göstermedik.
367 tartışmalarıyla ilgili olarak biz CHP'nin peşine takılmışız;
dolayısıyla, süreci baltalamışız!
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Doğru.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Peki, bu doğru! O zaman, şu şartta, siz Anavatanın peşine takılmış
olmuyor musunuz? (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) On beş
gün önce, bir ay önce, iki ay önce, aylar önce, "Gelin, halk seçsin."
derken yüzümüze bile bakmazken, şimdi dönüp, "Halk seçsin."
seçeneğinde bize iş birliği çağrısı yaparken siz bizim peşimize
mi takılmış oldunuz? Hayır. Bu meseleleri kompleksle filan götürmenin
gereği yok. Bu, Türkiye'nin ihtiyacı. Biz milletin vekilleriyiz.
Millete karşı borcumuz var, yükümlülüklerimiz var. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar) Biz, buraya bunun için geldik. Biz, milletin
bizden beklediklerini gerçekleştirelim diye geldik. Kendi heva
ve heveslerimize göre bir yönetim sergileyelim diye gelmedik. Bunun
için geldik.
12 Eylülden bugüne
kadar geçen parlamentoların hiçbirinin anayasa değiştirme kudreti
bu Parlamento kadar değildi. Ama, bu Parlamento kadar hiçbir parlamento
da, sivil ve demokratik bir anayasa yapmak konusunda beceriksiz çıkmadı,
isteksiz çıkmadı. Siz, bir düzen değişikliği arzusuyla iktidara
geldiniz; siz, bir bozuk düzeni değiştirme iradesiyle iktidara
geldiniz. Yasakları kaldıracaktınız. Hangi yasağı kaldırdınız?
Yolsuzlukları önleyecektiniz, hangi yolsuzluğu önlediniz?
Arkadaşlar, bütün
bunları herkes kendi içinde vicdan muhasebesi yapacaktır, tarih
de bunları yargılayacaktır. Burada, benim sözlerimle, hiçbir şeyin
muhasebesinin tamam olmayacağını ben biliyorum.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Tarih sizi yargılayacak.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Evet… Evet… Tarih her gerçeği açıkça ortaya çıkaracaktır.
Şimdi, diyorsunuz ki
"Anavatan Grubu niye oylamaya katılmadı?" Biraz önce Grup
Başkan Vekilimiz bu kürsüden söyledi.
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Orayı geçtik biz, orayı geçtik.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Geçmeyin, geçmeyin. Öyle, milleti kolay kolay aldatamayacaksınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Suçlayıp suçlayıp, sonra "geçtik" diyorlar!
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Diyordunuz ki "367 gerekmez." Meclis Başkanımız Sayın
Arınç -ki, iki sene- bir uzlaşma komisyonu oluştursun da, şu Anayasa
değişiklikleri yapılsın" diye ben, şahsını birkaç kez ziyaret
ederek âdeta yalvardım. Âdeta yalvardım… Yüzümüze bile bakmadınız.
"367 gereklidir" diye daha önceki beyanları vardır Sayın
Demirel'in seçiminden sonra. Onları da unuttuk bir tarafa, "367
gerekli değildir." dediniz.
Gerekli olacağı, olabileceği,
en azından bunun ciddi bir hukuki tartışma olduğu şuradan belliydi
ki, Erdoğan Teziç, bu meseleyi, yirmi beş yıl önce, bundan yirmi beş
yıl önce profesörlük tezi olarak sunduğu kitabında yazmış. Yani,
bu, ya yirmi beş yıl öncesinden bugünü görmektir, bugüne bir tuzak
hazırlamak için yazılmış bir şeydir -böyle düşünmek için deli olmak
lazım- değilse, bu konunun bir hukuki tartışma konusu olduğu
aşikârdır.
Bize geldiniz,
"Adayımız belli değil, parti yetkili kurullarında karar vereceğiz."
Ne dememizi bekliyordunuz? Böyle oldu, aynen böyle oldu, Başbakanınız
da, bunu basın açıklamasında teyit etti. Şimdi, biz size söyledik
ki: "Arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin 367 ihtimalinde durması
karşılığında, bir uzlaşma adayı olması muhtemel isimlere de müracaat
ettirin. AK Parti Grubu olarak gidin, istediğinize oy verin, ama,
eğer 367 konusunda bir içtihat çıkarsa, o zaman, hiç değilse, muhalefet
gruplarının da üzerinde mutabık kalabileceği bir adayla bu Parlamento
Cumhurbaşkanını seçsin" dedik. Dönüp baktınız mı bize? Baktınız
mı, herhangi bir cevap verdiniz mi? Şimdi, bu Anayasa Mahkemesi içtihadını
bu Meclisin üstüne bir gölge gibi düşüren Türk Silahlı Kuvvetlerinin
bildirisini demokratik siyasetin üstüne bir vesayet gölgesi olarak
düşüren sürecin mimarı kim?
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Siz!
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Öyle mi?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Utanmadan söylüyorsun, çok ayıp.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Benim söyleyecek hiçbir şeyim yok. Ben bunu tarihin vicdanına bırakıyorum.
Ben bunu milletimizin vicdanına bırakıyorum. Bu süreci görmezden
gelerek, umursamayarak, burnunun doğrultusuna bizi de yok sayarak
gidenler, kendi sorumluluklarını itiraz etmiyorlar, dönüp, kendilerine
sorumlu arıyorlar.
Halk seçsin, halk seçsin…
Şuna bir cevap verin, beş senedir neredeydiniz? Burada hararetle
halk seçsini savunuyorsunuz, tebrik ediyorum, alkışlıyorum…
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Zemin olgunlaştı.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- …beş senedir neredeydiniz, beş senedir neredeydiniz? Bu ülkenin
demokrasi namına tek ihtiyacı Cumhurbaşkanını halkın seçmesi
mi? Dilinizden demokrasiyi düşürmüyorsunuz, tebrik ederim sizi.
Anavatan Partisinin grup kurma ihtimali belirdiği gün hemen hazine
yardımını değiştiren madde değişikliğinde pek de iştahlı davrandınız.
O zaman demokrasi aklınıza gelmedi. Mağduru olan biz olduğumuz
için değil, mağduru olan demokrasi olduğu için söylüyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
Ve buradan, Cumhuriyet
Halk Partisine bir soru soracağım. Bu kürsüde yüzlerce defa, Cumhurbaşkanının,
Anayasa'ya aykırılık itirazları konusundaki duyarlılığınızı
seslendirdiniz. Ne oldu, aynı kanunda, Anayasa'ya aykırılık itirazına
rağmen Cumhurbaşkanının, hiç duymazdan geldiniz de bir arada hemen
saatler içinde bir yasa çıkardınız? Sizin demokrasiye karşı samimiyetinizden
kuşku duymakta biz haklı değil miyiz?
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Sandıktan çıkmayan bir demokrasi.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Bu nasıl bir demokrasi, bu nasıl bir demokrasi? Abdullah Gül seçilirse
demokrasi olacak ama, milletin yarısı bu Parlamentoda temsil edilmeyince
demokrasi sorunu olmayacak. Demokrasi, bir adam, bir oy düzenidir.
Bir adam… Şu Parlamentoya bakın, bir seçmen üç seçmen sayılıyor, iki
seçmen bu Parlamentoda yok. Hani, nerede, sizin, barajları düzenleyen,
en azından, ittifak yapan partilerin baraj hesabının birlikte yapılmasını
düzenleyen demokratlığınız? Bu grup kurulmadan önce verdiğimiz
ilk kanun teklifi, Siyasi Partiler Kanunu'nda değişikliktir, Siyasi
Partiler Kanunu'nda demokratik temsili, eşit temsili bulan bir kanun
teklifidir; gündeme gelmesine müsaade etmediniz. Demokrasi herkese
lazım. Demokrasi hepimizin aşı, ekmeği. Demokrasi hepimizin insanlık
onuru, ama demokrasiyi, sadece ve sadece bir yerden bir yere giderken
binilecek tramvay gibi görüyorsunuz, hiç kusura bakmayın. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu sözlerimde
haksız değilim arkadaşlar, bu sözlerimde haksız değilim. Beş seneyi,
bu meselede en küçük bir adım atmayarak geçirdiniz. Her sene 2 milyon
öğrencinin hayatına dair, hem de hayat boyu sonuçlarına katlanacağı
bir sorun var, üniversite sorunu ve bu sorun, sadece üniversite öğrencilerini
değil, bir taraftan Türk ekonomisini, Türk iş piyasasını, diğer taraftan,
her şey üniversiteye göre ayarlandığı için, anaokulundan üniversiteye
kadar bütün eğitim kademelerini ilgilendiriyor. Bu ülkede en geniş
konsensüsle bir YÖK reformu için hazırlık yapıldı. Ne oldu? Niye siz
bu milyonlarca öğrencinin, meslek liseleri öğrencilerinin yasaklarını
kaldırmadınız? Niye bunlara karşı haksızlıklara sesinizi çıkarmadınız?
TSK bildirisi konusunda
millete söylediğiniz şey şu: "Gözüme bak, anla." Niye şu
kürsüden, gelip, cesaretle bir şey söyleyemediniz? Nerede o cesaret,
nerede? Nerede o demokrasinin onuru için her şeyi feda edebilecek
yürek nerede, nerede? (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Yeltsin'de var! Yeltsin'de var!
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Ha, bak, buradan söylüyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden
söylüyorum.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Millet çok iyi biliyor…
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Söyleyebilecek, demokrasiye yürekten inanmış bir babayiğidi
de bekliyorum bu kürsüde söyleyecek. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar) 367 kişilik grubunuzla, milletin ekseriyetinin iradesini
temsil eden grubunuzla şöyle bir dimdik duramadınız. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar) İşiniz gücünüz diklenmek, işiniz gücünüz
hesap yapmak. Şimdi geldiniz, on beş günlük süre içerisinde…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Mumcu,
konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.
CAHİT CAN (Sinop) -
Kaçmasaydın böyle olmayacaktı!
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Tabii, tabii, kimin nereden kaçtığını millet nihayet gördü işte.
Kimin nereden kaçtığını millet gördü. Mesele, istikameti olmaktır,
mevzisi olmak değil. Siz mevzi siyaseti yapıyorsunuz, biz istikamet
siyaseti yapıyoruz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Siz istikametinizi döndürdünüz arkadaşlar, farkında değilsiniz.
Mevzinizi kaybetmemek için istikametinizi döndürdünüz, farkında
değilsiniz. Ama, millet bunun hesabını soracaktır. Ha, millet sorar,
sormaz, onu da söyleyeyim, ahalinin iradesini türlü şekillerde ifsat
etmek mümkündür…
CÜNEYİT KARABIYIK
(Van) - Hangi partiyle geldin?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- …sizin bu meselelerde mahir olduğunuzu da biliyoruz.
CÜNEYİT KARABIYIK
(Van) - Özal'ın partisi ne oldu?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Maşallah, cer imamlığından getirme bir kültürle, vatandaşın samimi
inançlarının nasıl sömürüldüğüne dair hakikaten şahane örnekler
veregeldiniz bugüne kadar. Ama, ben size şunu söyleyeyim: Mahşeri
vicdan sizi mahkûm etmiştir, bitti bu iş. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar) Bitti bu iş. 367 kişilik bir iradeyle geldiniz, sadece ve
sadece Avrupa Birliği bürokrasisinin emrettikleri, sermayenin
arzu ettikleri, yandaşların beklentileri üzerine bir Meclis faaliyetiyle
gidiyorsunuz.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Güle güle gitsinler Sayın Genel Başkanım.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Ne yasak kaldırabildiniz ne yolsuzluğu yok edebildiniz ne demokrasiyi
getirebildiniz. 367 kişilik bir millet iradesini, millet gücünü,
365 kişilik bir millet gücünü, heva ve heveslerinizle bir oyuncağa
çevirdiniz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Heva ve heveslerinizle
bir oyuncağa çevirdiniz. Makam, mevki hevesleriyle ülkeyi bir krize sürüklediniz.
Sonunda bunun sorumlusu sizsiniz.
28 Şubat sürecinin
bu ülkeye nelere mal olduğunu, bu millete nelere mal olduğunu hepimiz
çok iyi biliyoruz, sizler de iyi biliyorsunuz. Bu sürecin mağdurlarını,
daha da derin bir mağdurluğa itmek için yapılması gereken ne varsa
yaptınız. Tebrik ediyorum sizi. Tebrik ediyorum sizi. Mahşeri vicdan
bunu unutmayacaktır, mahşeri vicdan bunun hesabını soracaktır.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Siz tarihe geçtiniz tarihe!
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Elhamdülillah… Elhamdülillah tarihe geçtik.
BAŞKAN - Sayın Mumcu,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Elhamdülillah, çok şükür, çok şükür tarihe geçtik. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Şimdi ben size olacakları
söyleyeyim. Burada aslanlar gibi savunduğunuz bu Anayasa değişikliği,
halk seçsin paketinin arkasında duramayacaksınız. Sayın Başbakan,
dün "bir samimiyet testi görecekler" dedi. İşte Anavatan
burada.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Mumcu,
üç dakika ek süre kullandınız, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Bitiriyorum.
BAŞKAN - Teşekkür cümlenizi
alayım.
Buyurun.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Şimdi, sizin samimiyetinizi biz test ediyoruz. Beş senedir getirmediğinizi,
sonunda, dediğimiz noktaya tıpış tıpış geldiniz. Hoş geldiniz, geç
geldiniz. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
Demek ki 20 kişiyle…
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Anavatanın yarısı yok.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- …365 kişinin yapamadığını yapmak mümkünmüş. Demek ki bunun için
yürek lazımmış, cesaret lazımmış, vizyon lazımmış.
Son sözümü de söylüyorum:
Değerli arkadaşlar,
kimin samimi, kimin yürekli olup olmadığını, bu oylamanın ikinci
tekrarının yapılıp yapılmamasında göreceğiz. Tamam mı?
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray)
- Daha önce Parlamentodan kaçan siz değil misiniz?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Ben buradayım. Ben burada olacağım. Ben burada olacağım. Ama herhangi
bir şekilde bunun tekrarı yapılmak gerekirse…
EYÜP FATSA (Ordu) - Fısıldadılar
mı kulağına?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- …Sayın Başbakanı, Bakanlar Kurulunun değerli üyelerini ve AKP
Grubunun çoğunluğunu burada bekleyeceğim, göreceğiz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bir yerden tüyo mu aldınız?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Gelebilecek misiniz, gelemeyecek misiniz göreceğiz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bir yerden tüyo mu aldınız?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Sizde demokratik cesaret, demokratik özgüven yok, yok, yok. Yok,
çünkü demokratik meşruiyetinizden kuşku duyuyorsunuz. Yok, çünkü
kafanızın arkasındaki hesapların açığa çıkacağından kuşku duyuyorsunuz.
SAFFET BENLİ (Mersin)
- Ne hesabımız varmış?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Gözünüze baktığınızda beyninizin arkası görünmüyor diye kuşku
duyuyorsunuz, ama görünüyor, ama görünüyor.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Görünüyor, görünüyor, gayet şeffafız biz.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Bu kürsüden iddia ediyorum: Dün Başbakan bizi bir samimiyet testine
çağırdı, buyursunlar. Şimdi, ben, ikinci turda, Başbakanı ve AKP Grubunu
bir samimiyet testine bekliyorum. Milletim de bunu sıkı sıkıya
bir takip etsin. Öyle, yalandan somun pehlivanlığı kimseye yaptırmayacağız
bundan sonra. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Herkes…
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Yalancı pehlivan sensin!
BAŞKAN - Sayın Mumcu,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Sayın Başkan, son sözümü söylüyorum. Herkes…
CAHİT CAN (Sinop) - Yalancı
pehlivan!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Haberin oldu mu?
EYÜP FATSA (Ordu) - Birisi
kulağına mı fısıldadı?
ERKAN MUMCU (Devamla)
- Hah, çok teşekkür ediyorum. Haberi olan arkadaş bak burada oturuyor.
Dik duramayanlar, haber alıp da dik duramayanlar, iftirayla, kendilerini,
kendi komplekslerini bastırmaya çalışmasınlar.
Bir cümle söyleyeyim:
Haberi olup da milleti haberdar etmeyen şerefsizdir, namussuzdur.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Demokrasi için canını
da gerekirse vermeyen şerefsizdir, namussuzdur. Benden bu kadar.
Bunu söyleyebilecek bir delikanlıyı da bu kürsüye bekliyorum. Kolpacılığın
devri bitti, bundan sonra delikanlılığın devri.
Hayırlı, uğurlu olsun.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Mumcu.
Sayın milletvekilleri…
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
- Sende o şeref var mı? Var
mı o şeref sende?
ERKAN MUMCU (Isparta) - Sıkıyorsan
sor… Bak, orada…
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım…
SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Evet…
SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın Başkan,
delikanlıya lüzum yok. Ben söylüyorum, demokrasi için ölmeye hazır
olduğumu şerefimle, namusumla da söylüyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
"Ooo!" sesleri)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Sen zaten ölmüşsün. Sen zaten ölüsün, ölü. Safın bile belirsiz senin.
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, biraz önce AK Parti Grubu adına konuşan Samsun Milletvekili
Suat Kılıç, konuşması sırasında, Anayasa Komisyonundaki yapılan
bir kısım tartışmaları gündeme getirmişti. Bu arada, bir kısım isimlerden,
yani isimler derken, unvanlardan bahsetti ve burada tutanakları
da inceledim. Bu ifadelerden ve konuşmasında "biraz önce kürsüde
konuşan muhalefet milletvekili" ifadesini aynen kullandığı
için ve kendisinden önce konuşan muhalefet milletvekili de Sayın
Oya Araslı idi. Anayasa Komisyonunda Komisyon Başkanına yapılan
bir kısım fiilî saldırılardan bahsetti. Sayın Araslı da, bu hususta,
açıklama için bize müracaatta bulundu.
Sayın Çorbacıoğlu,
sizinle ilgili olan hususu aynen tutanaklardan okudum. Siz burada
yoktunuz. Tutanaklardan alıntı yaptı ve okudu. Dolayısıyla, tutanaklardan
yapılan bir alıntı için size söz veremeyeceğim.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Aynen, buradaki
ifade var, hiçbir şey yok. Tutanakları okudu.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Sayın Başkan, benim konuşmamın bir kısmını anlatarak, benim
düşüncemin tam tersini açıklamıştır. Ben o şekilde açıklamada bulunmadım,
düzeltme talep ediyorum.
BAŞKAN - Hayır, şimdi,
bütün tutanakların hepsini okuyacak diye bir şey yok. Burada bir
şey yok.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Sayın Başkanım, ben, 22 Temmuzda seçim yapılsın demedim,
o şekilde ifade edildi.
BAŞKAN - Efendim, lütfen
oturur musunuz, buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Sayın Başkan, ama olmaz ki bu kadar…
BAŞKAN - Sayın Araslı,
çok kısa olarak açıklama vereceğim sizlere, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Araslı, Anayasa
Komisyonundaki tartışmalar, sertlikler, buraya lütfen yansımasın.
Burada açıklamalar rica ediyorum. Bu husus, bu kürsü, birbirimize
sadece cevap verme hüviyetine taşınmasın.
Buyurun efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Suat Kılıç'ı niye uyarmadınız Sayın Başkan?
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
lütfen, her türlü laf atmaları bırakalım. İstirham ediyorum.
III. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamımda, ilk defa, Parlamentoda,
bir Meclis Başkan Vekilinin, daha hangi tür bir konuşma yapılacağını
bilmeden, bu şekilde bir uyarıda bulunduğuna tanık oluyorum. Demek
ki, bu da, Meclis uygulamalarına bir katkı. Teşekkür ederiz, öğrenmiş
olduk. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; benden sonra konuşmuş olan Suat Kılıç adlı milletvekili
arkadaşımız Anayasa Komisyonunda yaşananlardan söz etti. Ben de,
burada, Anayasa Komisyonunda yaşananları açıklamak istiyorum.
Anayasa Komisyonunda,
milletvekillerimizin konuşma imkânı, verilen önergeyle konuşma
süresi kısıtlanmak suretiyle ortadan kaldırılmasa bile, yararlanılamayacak
kadar az düzeye indirilmiştir. Önerge vermek imkânı kısıtlanmıştır
ve bu usulü getiren önerge doğru dürüst oylanmadan ve kimse 4'üncü
maddenin görüşülmesine geçildiğini anlayamadan 4'üncü maddenin
görüşülmesine geçilmiştir. Bunun ne kadar usulsüz bir uygulama olduğu
ifade edilince…
MUHARREM CANDAN (Konya)
- Senin gürültün yüzünden.
OYA ARASLI (Devamla)
- Sayın Başkan lütfen görevinizi yerine getiriniz, aksi takdirde
konuşamayacağım.
YEKTA HAYDAROĞLU
(Van) - Siz de hatip konuşurken laf atıyordunuz.
BAŞKAN - Evet… Sayın
Araslı konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OYA ARASLI (Devamla)
- 4'üncü madde daha doğru dürüst görüşülmeden… Çünkü, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin İç Tüzüğü'nde ne komisyonda milletvekilinin söz
süresinin kısıtlanacağına ilişkin bir hüküm vardır ne de önerge sayısının
kısıtlanacağına ilişkin bir hüküm vardır.
Anayasa'ya aykırı
bir önerge, doğru dürüst oylanmadan, kabul edilmiş muamelesi görmüş
ve uygulamaya sokulmuştur. Maddeler önce komisyona okunması gerekirken;
sonra, konuşmacılar tespit edilip görüşmeye açılması gerekirken;
sonra, önergeler alınıp okunması gerekirken bunların hiçbirisi yapılmamıştır
ve Sayın Başkan beşinci oylamaya geçtiğini ifade ettiği zaman, bu
oylamalar, bu görüşmeler nasıl oluyor, biz, masanın öbür tarafından
duymadan gerçekleşiyor, bir de bu tarafına geçelim diye arkasına
geçtiğim bir sırada "beşinci oylamaya geçiyorum demiştir."
Ben de, yüksekçe bir sesle, "Dördüncü oylamadan nasıl beşinci
oylamaya geçtiniz?" dediğim zaman, bu, fiilî durum yaratmak,
Sayın Başkana yumruk atmak gibi yorumlara vesile olmuştur.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Darp var, darp.
OYA ARASLI (Devamla)
- Ama, aslında yumruk yiyen, aslında darp edilen, bu Komisyonda, bu
uygulamalarla demokrasinin kendisidir. Ben kimseyi darp etmedim.
(CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Siz yapıyorsunuz.
OYA ARASLI (Devamla)
- Ama, arzu ediyorsanız ve Sayın Başkan yumruk yemek gibi bir şey beklentisi
içerisindeyse yaptığı bu icraattan sonra, benim elimden bir şey gelmez.
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray)
- Başkana saldırdın mı saldırmadın mı?
OYA ARASLI (Devamla)
- Ama, bilmediğiniz bir gerçeği açıklayayım bu dördüncü ve beşinci
oylamalarla ilgili: Adalet ve Kalkınma Partisinin iki grup başkan
vekili, Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekillerini ziyaret
etmişlerdir durumla ilgili olarak ve benim de aralarında bulunduğum
görüşmede 4'üncü ve 5'inci maddelerle ilgili tekriri müzakere
teklifinde bulunmuşlardır teklifin tümü görüşüldükten sonra.
Şimdi, dikkatinizi
çekiyorum: Eğer bunlar gerçekten yapılmış görüşme olsaydı, Adalet
ve Kalkınma Partisi grup başkan vekilleri neden böyle bir teklifte
bulunsalardı?
Değerli arkadaşlarım,
Anayasa Komisyonunda olanlar bunlardır. Kimse kimseyi fiilî darba
maruz bırakmamıştır, ama, demokrasinin bizzat kendisi bu Komisyonda
yapılan uygulamalarla darba uğramıştır!
Saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Fatsa...
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, bizim talebimiz ne oldu?
BAŞKAN - Bir dakika
Sayın Topuz, dinleyeyim… Bir dakika…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili şeye söz verecektiniz.
EYÜP FATSA (Ordu) - Biraz
önce kürsüde konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın
Oya Araslı, Anayasa Komisyonunda görüşmeler yapılırken gruplar
arasındaki süreci yumuşatmak veya Anayasa Komisyonundaki gerginliği
azaltmakla alakalı AK Parti grup başkan vekillerinin sorumlu davranışlarını,
sanki, Komisyonda yapılan şeyler yanlışmış, bundan dolayı, gelip,
işte "yeniden tekriri müzakere yapılsın" gibi ifadelerle
takdim etmeye çalıştı. Bu, doğru değildir. Bunun kayıtlara geçmesini
istiyorum.
OYA ARASLI (Ankara) -
Dediklerini doğruluyorlar.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Tanığı Mehmet Ali Şahin'dir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Gayriciddi bir oylama tekrarlanamayacağına göre!
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Bu konuşmaların tanığı, Sayın Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'dir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Demek ki, keyif usulü yapıldı her şey!
ATİLA EMEK (Antalya)
- Evet, her şey Sayın Bakanın gözü önünde cereyan etmiştir.
BAŞKAN - Sayın Çorbacıoğlu…
OYA ARASLI (Ankara) -
Her şey gözünün önünde oldu, her şey.
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, biraz önce yine kürsüde konuşan bir
arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Sayın
Yüksel Çorbacıoğlu, Anayasa Komisyonu tutanaklarına geçen kayıtlarda
diyor ki…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Artvin, Artvin…
BAŞKAN - Artvin Milletvekili;
düzeltiyorum.
"Şimdi, ben şunu
öğrenmek istiyorum; özellikle, teklif sahiplerinden de bu konuda
cevap istiyorum: 24 Haziranda eğer erken seçim yapılırsa, güven ve
istikrar sürdürülebilecekse -4 Kasım demiyorum, ekim de demiyorum-
olabilir. O zaman süreç sıkıntıya girecek. 24 Temmuzda veya Sayın
Başkanın dediği gibi 22 Temmuzda olursa o güven ve istikrar herhangi
bir sıkıntıya giriyor mu? Ben, sizin talebinizin gerekçesi açısından
söylüyorum veya 24 Ağustosta, yani amaç, eğer bütçe gibi sorunların
da yeni dönemde Meclisin hazır olarak girmesi yönünde bir endişeniz
varsa, bence Sayın Seçim Kurulu Başkanının söylediği tarihte olabilir.
Hiçbir sakıncası yok." ifadesini okudu.
Sayın Çorbacıoğlu
da, biraz önce Başkanlığa müracaatında "evet, bu konuşma olmuştu,
ama bunların öncesi de vardır. Ben, mutlaka, yani 22 Temmuz noktasında
bir ifadede bulunmadım, o hususta kısa bir açıklama istiyorum."
dedi. Şimdi, kendisinin mikrofonunu açacağım, kendisi açıklamasını
yapsın.
Buyurun Sayın Çorbacıoğlu.
4.- Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu'nun,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce de, Sayın
AKP sözcüsünün dediği gibi, ben 22 Temmuzda seçimin yapılmasını
istemedim. Anayasa Komisyonuna gelen AKP grup teklifinin tarihi
24 Haziran idi. Gerekçesine baktığımızda, gerekçeyi çok mantıklı
bulmadım. Bu gerekçeye bakarak, 24 Haziran olabilir, temmuz olabilir,
ağustos olabilir. Neden 24 Haziran? Bunun cevabını verin, şeklinde
beyanda bulundum. Ancak, AKP sözcüsü, sanki, benim, 22 Temmuzda seçimin
yapılmasını talep etmişim şeklinde konuyu çarpıtarak Genel Kurula
sunmuştur. Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini de içeren,
22 Temmuzla ilgili… Her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi, seçimin
22 Temmuzda yapılmasına dair oy vermiş ise de, o kanun teklifinin
karşı oy yazısında, 22 Temmuzdan daha önce yapılıp yapılmayacağının
araştırılmasını da karşı oy yazısı olarak eklemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
ve şahsım, seçimin en erken şekilde yapılmasını istemektedir. Kesinlikle,
AKP sözcüsünün söylediği gibi 22 Temmuzda seçimin yapılmasından
yana bir tavrım olmamıştır.
Bu şekilde durumun
düzeltilmesini arz ederim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Ali Topuz'a söz vermeden önce, arkadaşlar,
şunu söyleyeceğim: Bakınız, isim falan da vermiyorum, ama ön sırada
oturan arkadaşlarımız, geçmişte de sorumlulukları olan bir kısım
arkadaşlarımız -her iki gruba da mensup- karşı taraftan bir hatip konuştuğu
zaman, sürekli olarak söz atma… Grup başkan vekillerinin de takdirindedir.
Onun için, yani, diğer gruptaki arkadaşların sözlerini tenkit ederken,
diyelim ki, iktidar partisi grubundan bir arkadaş çıktığı zaman,
koro hâlindeki itirazlar o arkadaşın da sesini kesiyor; aynı şekilde,
buradan söz atmalar, ifadeler, o arkadaşların da insicamını bozuyor.
Bu, müştereken yapılan bir husustur. Özellikle ön sıralarda oturan
arkadaşlar, eğer, bu hususta sabırlı davranamıyorlarsa, daha arka
sıralarda, daha uygun yerlerde oturabilirler ve hatiplerin insicamını
bozmazlar.
Bunu da Genel Kurulun
takdirine arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına…
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Grubumuz adına Sayın…
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Biz profesyonel değil, amatörüz Sayın Başkan.
MEHMET KARTAL (Van) -
Kadrolu da değiliz, onlar kadrolu.
BAŞKAN - Efendim?
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Biz profesyonel değil, amatörüz.
BAŞKAN - Hukuka uygun
davranmak gerekir Sayın Bodur, profesyonel veya amatör olmak fark
etmez.
Sayın Ali Topuz'un,
Cumhuriyet Halk Partisinin tüzel kişiliğiyle ilgili olarak bir sataşma
gerekçesiyle sözü var.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Özyürek konuşacak.
BAŞKAN - Efendim?
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Özyürek…
BAŞKAN - Hayır, Sayın
Topuz, siz konuşacaksınız.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Efendim, grubumuz adına söz istedim.
BAŞKAN - Hayır, siz istediniz,
bakın, ben size verdim.
Buyurun efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Efendim, grubumuz adına söz istedim.
BAŞKAN - Sayın Topuz,
lütfen efendim… Bakınız, Sayın Başkanım, buyurun, açıklamanızı yapın
efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Efendim, grubumuz adına söz istedim ve grubumuzun sözcüsü Sayın
Mustafa Özyürek. Rica ediyorum.
BAŞKAN - Siz, onu öneriyorsunuz?
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özyürek, kısa olarak konuşmanızı alayım.
5.- Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç'ın, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
AKP Grubunun, Anayasa
gibi çok önemli bir tartışmanın yapıldığı sırada, görevi sadece
Meclisi provoke etmek olan birisini sözcü olarak seçmesinden büyük
üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Sayın Kılıç, parmağı
devamlı Cumhuriyet Halk Partisinde, geldi, sürekli, Cumhuriyet
Halk Partisine hakaretler etti.
Değerli arkadaşlarım,
eğer, bugün burada oturabiliyorsanız, Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde
oturuyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Yok canım! Yok canım! Hadi oradan!
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
lütfen, efendim…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Türkiye'ye demokrasiyi getirmiş olan parti Cumhuriyet Halk Partisidir.
(CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Hadii! Hadii!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Onun için, tarih bilmeyenler, nankörlük yapıyorlar. Cumhuriyet
Halk Partisi demokrasiyi bu ülkeye getirmiş olan partidir.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(İzmir) - Açık oy, gizli tasnifle mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi, 1946'da, uzun bir süreçten sonra çok partili
rejimi getirmiştir.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Dipçikleri unutmadık!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Çok partili rejimin nimetlerinden yararlananların, bugün, Cumhuriyet
Halk Partisini suçlamaya kesinlikle hakları yoktur.
Bir diğer önemli nokta:
Cumhuriyet Halk Partisine böylesine insafsızca saldıranlar, daha
2002 seçiminden sonra Genel Başkanlarının yasaklarının kaldırılması
konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin yardımlarını, desteğini ne
çabuk unuttular? Nankörlük bu kadar mı sizlere egemen oldu? (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
niçin bu öfke, niçin bu hazımsızlık? Sayın Mumcu, çok güzel anlattı.
Geldiğiniz süreç şu: 353 milletvekiliyle Cumhurbaşkanını seçemediniz.
(AK Parti sıralarından "sayenizde" sesleri) Elinize yüzünüze
bulaştırdınız.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayenizde!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Niye sayemizde olsun? Okuduğunuzu anlamıyorsunuz. Anayasayı
anlamış olsaydınız, doğru bir yorum yapardınız ve Anayasanın uzlaşma
aradığının farkına varırdınız ve uzlaşma arardınız.
FARUK ANBARCIOĞLU
(Bursa) - Meclise bile gelmediniz! Milletvekilleriniz korktu, Meclise
bile gelmedi!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Tabii, gelmedik, sizin tuzağınıza düşmemek için.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Siz, zannettiniz ki, tek başınıza, AKP'nin dayatmasıyla, AKP'nin oylarıyla
bu Meclisi yok sayarak, Cumhurbaşkanını seçebilirsiniz. Bunu sağlayamadınız.
Bunu sağlayamadığınız için büyük bir öfke içindesiniz, büyük bir
telaş içindesiniz.
Sık sık "Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir." özdeyişine, Mustafa Kemal Atatürk'ün
sözüne atıf yapıyorsunuz, ama onu "Egemenlik kayıtsız şartsız AKP'nindir."
diye anlıyorsunuz. Oysa o egemenlik milletindir. Burada bulunan
herkesin söz hakkı var, burada bulunan herkesin oy hakkı var.
"Ana muhalefet
partisine gitmeyiz, bize hakaret etti." diyorsunuz. Peki, Sayın
Mumcu'ya niye gittiniz? Sayın Mumcu ne demişti: "Siz sahtekârsınız."
demişti. "Siz, milletin parasını çaldınız; siz, milletin inancını
çaldınız." demişti ve Sayın Başbakan dava açmıştı. Sayın Mumcu'ya
gittiniz, çünkü 367 peşindeydiniz. Yoksa, Cumhurbaşkanı seçiminde
bir uzlaşma peşinde değildiniz.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
Sayın Mumcu'nun sözlerini buraya taşımayınız. Siz, grupla ilgili
cevap veriniz efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili burada
ağır iftiralar yapıldı. Bu kesinlikle doğru değildir. Bu iftiraları,
aynen, sahibine iade ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi,
cumhuriyeti kurmuş, bu devleti kurmuş, Türkiye'ye demokrasiyi getirmiş
olan bir partidir.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ebedi muhalefet!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Onun için, hiç kimsenin, Cumhuriyet Halk Partisine en ufak bir laf
söyleme hakkı ve yetkisi yoktur. Söylediği zaman bunun cevabını
alır. Bizim, burada…
Hep Sayın Başkanın bize
söylediği "Siz de laf atıyorsunuz." Biz, bir tek basit soru
sorduk değerli arkadaşlarım: "Yirmi beş yaşındakilerin seçilme
hakkını sürekli istemedi mi Sayın Başbakan? Her yerde övünmediniz
mi, bizim sayemizde çıkardığınız düzenlemeyi…
BAŞKAN - Sayın Özyürek…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi “Niçin onu gündeme getirmiyorsunuz, niçin bu konuda çözüm
getirmiyorsunuz?" diye biz hesabı soruyoruz.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
konu değişti. Teşekkür ediyorum, konuyla ilgili cevap verdiniz,
teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz konu Türkiye'nin rejimini
değiştirecek bir konudur; görüştüğümüz konu Türkiye'nin sistemini
değiştirecek bir konudur. Artık, millete gitme kararı almış olan
bir Meclis, bu konuda karar veremez. Bizim, milletten kaçtığımız
yok.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
teşekkür ediyorum efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Milletten kaçan bir parti…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
son cümlenizi alayım. Lütfen efendim…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- …"24 Temmuz yerine 24 Haziranda seçim yapalım" diye ısrar
eder mi? Biz, derhal seçim diyoruz, hemen seçim diyoruz. Millete gidelim
ve yaptıklarınızın hesabını bir bir soralım istiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Millet, her şeyin farkındadır ve size, seçimde, hak ettiğiniz cezayı
verecektir. Buna inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
RECEP GARİP (Adana) -
Önce tarihi öğrenin, tarihi!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Hükûmet adına
mı konuşacaksınız?
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, ismimden
bahsedilerek, Anayasa Komisyonundaki görüşmelerde bazı gelişmelere
tanık olduğum ifade edildi ve bu konuda açıklama yapmam istendi.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
Hükûmet adına, zaten konuşma hakkınız var, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) -
Biraz önce Sayın Topuz da yerinden beni işaret ederek, beni şahit
gösterdi. İzin verirseniz, önce şahsım için söz istiyorum, ama olmazsa
Hükûmet adına da konuşabilirim.
BAŞKAN - Hükûmet adına,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin.
Buyurun Sayın Şahin.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, Sayın Özyürek
konuşmasına başlarken "Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde hepiniz
buradasınız." cümlesini kullanınca, ilkokul sıralarında
yurttaşlık bilgisi dersinde okutulan bir anekdot hemen hafızamda
canlandı. Şimdiki kitaplarımızda var mı bilmiyorum. Şöyle bir anekdot:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir gün, Kastamonu'da koğuşları gezerken,
bir Mehmetçiğe soruyor: "Söyle bakayım yavrum, bu memleketi
kim kurtardı?" Asker hemen cevap veriyor: "Atatürk kurtardı
komutanım." O büyük insan, o büyük gazi kafasını sallıyor. "Hayır
yavrum, hayır, bu millet kendi kendini kurtarmıştır." (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Peki, demokrasiyi kim getirdi Sayın Şahin?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sayın Özyürek'e Atatürk'ün
bu cevabının dışında başka bir cevap vermeyi lüzumsuz görüyorum. O,
cevabı vermiştir.
EMİN KOÇ (Yozgat) - Kurtaran
millet de CHP'yi kurdu!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu ülkede ne yapılmışsa,
cumhuriyeti kuran da millettir, bizi buraya gönderen de millettir.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi,
"muhalefetteki iktidar" anlayışından ve zihniyetinden
bir an önce kendisini kurtarmalıdır; "Ben muhalefette de olsam
bu ülkede gerçek iktidar benim." anlayışından kendisini kurtarmalıdır,
kurtardığı an gerçekten demokrat bir parti olacaktır. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Türkiye'nin şu anda yaşadığı sorun işte budur. Bu sorun
aşıldığı an Türkiye düzlüğe çıkacak ve Türkiye'nin iki yakası bir
araya gelecektir.
Değerli arkadaşlarım,
bugün Vakıflar Haftası'nın açılışı nedeniyle yapılan törenlerde
bulunduğum için buraya yeni geldim. Benden önceki zaman dilimi içerisinde,
Anayasa Komisyonundaki görüşmelerden söz edilirken ismimden de
bahsedilmiş. Nitekim, ben buraya geldikten sonra, Sayın Topuz da,
işaret ederek, oradaki tartışmalarda benim tanık olduğumu, gerekirse
açıklama yapabileceğimi ifade ettiler.
İki gün süren Anayasa
Komisyonundaki Anayasa değişikliğini öngören teklif müzakerelerinde
Hükûmeti temsilen ben de Anayasa Komisyonunda bulundum. Üç dönemdir
Parlamentodayım. Parlamentoda bulunduğum dönem içerisinde birçok
komisyonda, üye olarak, başkan vekili olarak ve Hükûmeti temsilen de
bir bakan olarak hazır bulundum; ama, hiçbir zaman, geçtiğimiz cuma
ve cumartesi gün Anayasa Komisyonunda yaşadıklarımıza benzer
bir olayı yaşamadım. Son derece üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Nitekim, bu düşüncemi Sayın Topuz'la ve diğer arkadaşlarla da paylaştım.
Tabii ki, İç Tüzük'e
göre, komisyonlarda müzakerelerin nasıl yapılacağı bellidir. Fakat,
öylesine yoğun tartışmalar yaşandı ki -basına da yansıdığı için
ifade etmek istiyorum- cep telefonları milletvekili arkadaşlar
arasında teati edildi, telefonlar atıldı. Bu, tabii ki, Parlamentoya
asla yakışmayan görüntülerdi. Sözlü saldırılar, ifadeler, benim
burada tekrar etmekten teeddüp edeceğim cümleler, hakaret kokan
ifadeler de kullanıldı. Keşke kullanılmamış olsaydı.
Tabii, Komisyon Başkanı,
müzakereleri devam ettirme ve görevini yapma gayreti içerisinde
teklifin maddelerini okumaya gayret ediyordu, ama gürültü içerisinde,
Komisyon Başkanı ile Hükûmet sırası arasında uzun bir mesafe vardı
ve benim bazı şeyleri duymadığımı kendileriyle paylaştım. Ali Topuz'la
yan yana oturuyorduk.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Doğrudur.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Duymam mümkün değil, çünkü
mikrofon düzeni zaten yok. Benim duymamış olmamın ve bunu ifade etmiş
olmamın, İç Tüzük'e göre, görüşmeleri sakatlayacak bir yönü varsa
tabii o ayrıca Komisyon üyesi arkadaşlarımız tarafından ifade
edilir.
MEHMET NURİ SAYGUN
(Tekirdağ) - Var var... Siz Hükûmetsiniz orada...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ama tabii ki, komisyon gündemine
hâkimdir, komisyonu komisyon başkanı yürütür ve nitekim Komisyon
çalışmaları bitti ve işte şimdi, Komisyon raporunu burada görüşüyoruz.
Tekriri müzakere konusu
gündeme geldi. Evet, tekriri müzakere, yani bir maddenin yeniden
görüşülmesi istenirse komisyon üyesi arkadaşlarımız belirli sayıda
imza ile daha önce görüşülmüş olan bir maddenin tekrar görüşülmesini
isteyebilirler. Böyle bir yola da başvurabilirsiniz eğer bunun
tekrar görüşülmesini istiyorsanız. Başvurulmalıdır, bunun yolu
da budur, dedim. Ama, Komisyonda ne iktidardan ne muhalefetten milletvekili
arkadaşlarımız tekriri müzakere yoluna da gitmediler. Gidilmiş
olsaydı, herhâlde, İç Tüzük'e göre, Sayın Başkan da bunu gündemine
alırdı.
O bakımdan, benim Komisyondaki
gözlemlerim ve tespitim, demin birkaç cümleyle ifade ettiğim şekildedir.
Biraz önce Sayın Özyürek,
böyle bir Anayasa değişikliğini, yani milletvekilliği seçim sürecinin
beş yıldan dört yıla indirilmesini, Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesini, Türkiye'de rejimin değiştirilmesi teşebbüsü olarak
değerlendirdiler.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Öyle, yeni bir sistem!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, siz,
beş yıllık süre çok uzun demiyor muydunuz? Bunu dört yıla indirelim,
demiyor muydunuz? Beş yıllık süreyi dört yıla indirmenin rejimle
ne ilgisi var? Rejimin nesini değiştirecek?
OYA ARASLI (Ankara) -
Onu kastetmiyorum, Cumhurbaşkanı seçiminden bahsediyorum.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- O değil!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Cumhurbaşkanı seçimi!
OYA ARASLI (Ankara) -
Parlamenter rejimden başkanlık rejimine geçiliyor, dedim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, efendim, Cumhurbaşkanını
halk seçsin. Bu, dünyada yeni keşfedilmiş olan bir metot değil ki. Birçok
demokratik ülkede de Cumhurbaşkanını halk seçer, hem de iki turlu
seçer.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Ne oldu da bu son anda aklınıza geldi Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bizi kim gönderdi buraya? Türkiye'de
başbakanları kim seçiyor? Milletvekillerini kim seçiyor? Bakanları
kim seçiyor? Halk seçmiyor mu? Ee, Cumhurbaşkanını halk seçerse, Türkiye'de
demokrasi daha da gelişmez, daha da perçinlenmez mi?
OYA ARASLI (Ankara) -
Efendim, anlamıyorsunuz ki! Parlamenter rejimden başkanlık rejimine
geçilir, söylediğim o! Demokratik rejimden çıkılır…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, bu tür değerlendirmelere
katılmak mümkün değildir.
Bu, belirli sayıda
milletvekili arkadaşımızın, AK Parti Grubuna mensup milletvekili
arkadaşlarımızın, Anavatan Partisi Grubuna mensup milletvekili
arkadaşlarımızın imzalarıyla verilmiş olan bir Anayasa değişikliği
teklifidir.
Bu teklif, Komisyonda,
biraz önce ifade ettiğim şekilde görüşülmüş ve şu anda Genel Kurulun
gündemindedir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Tabii, görüşülmeden!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tabii ki, bu değişiklik teklifiyle
ilgili, gruplarımız, milletvekili arkadaşlarımız düşüncelerini
değerlendireceklerdir.
CANAN ARITMAN (İzmir)
- Kapkaç, kapkaç!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu teklifin yasalaşıp yasalaşmayacağına
karar verecek olan da bu Meclistir, yani sizlersiniz, yani Parlamentodur.
Ben, Hükûmetin bir üyesi
olarak -bu, bir Hükûmet tasarısı değil, bir teklifidir- böyle bir değişikliğin
Türkiye'de demokrasiyi daha da güçlendireceğine, halkın iradesinin
daha da belirgin olarak ortaya çıkacağına inanıyorum.
O bakımdan, bu değişikliğin,
ben de Hükûmetin bir üyesi olarak, lehinde oy vereceğimi ifade ediyorum.
CANAN ARITMAN (İzmir)
- Demokrasi çok güzel, halkın iradesi size Cumhurbaşkanını seçtirtmiyor!
Zorlamayın!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bundan çekinecek, halka gitmekten,
halkın çekiminden endişe edecek bir kişinin de olmaması gerektiğini
-özellikle, halkın oyuyla buraya gelmiş olan insanların içerisinden-
bundan endişe edecek, gocunacak hiç kimsenin olmaması gerektiğini
düşünüyorum, çünkü halktan geldik, işte, seçim yoluyla halka gidiyoruz.
Tekrar halkımız bizi gönderirse, onun adına gelir, burada ona hizmet
ederiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, saat 15.00'te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.50
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:15.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
1409 sıra sayılı Anayasa
değişikliği teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin tümü üzerinde
şahsı adına ilk söz, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'a aittir.
Sayın Eraslan, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ERASLAN (Hatay)
- Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'miz, yaklaşık
on günden beri çok önemli bir süreci yaşarken, bütün dünya, Türk siyasetini,
Türk demokrasisini ve Türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğünü çok yakından
takip etmektedir. Bütün ülkemizi ve ülke insanımızı çok yakından
ilgilendiren bu önemli süreç yaşanırken, bütün siyasi partilere
düşen, sağduyulu ve makul davranarak, ülkemizin menfaatlerini,
milletimizin huzur ve sükûnetini, birlik ve beraberliğini ön planda
tutmaktır. Bu yaşanan süreçte, muhalefet partileri, kendi siyasi
geleceklerini değil, milletin geleceğini muhasebe etmek durumundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin on birinci Cumhurbaşkanlığı seçimlerine
katılmayarak ülkede kaos yaşanmasına, Meclisin kilitlenmesine,
Türk siyasetinin ve Türk demokrasisinin iç kamuoyunda hem de dünya
kamuoyunda küçük düşürülmesine neden olanları ne milletimiz ne
tarih hiçbir zaman unutmayacaktır.
YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır)
- On beş gün önce ne konuştuğunu hatırla.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ali Dibo ne oldu, Ali Dibo?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüce milletimizin sinesidir. Milletin
sinesinden kaçanlar, elbette, milletin sillesini er geç yiyecektir.
Bu ülkede bir hizmetçiler vardır, bir de hizipçiler vardır. Türkiye
Büyük Millet Meclisinden kaçarak ancak hizipçiliğini gösteren siyasiler
ve siyasi partiler siyasi mevta hâline gelecektir.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Anlat, anlat,
çok heyecanlı.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Millet iradesinin
tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisini boykot etmek hiçbir
milletvekiline yakışan bir tavır, yakışan bir davranış değildir.
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul) - Döneklerden
bahset.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu yüce Meclis
çatısı altında bulunmak her milletvekilinin milletine karşı görev
ve sorumluluğudur, fakat, her defasında "millet iradesi, seçim,
sandık, demokrasi" diyenler, maalesef, siyasi gelecek kaygısıyla
antidemokratik bir duruş sergileyerek Cumhurbaşkanlığı seçiminden
kaçmış ve meselenin Anayasa Mahkemesine gitmesini sağlamışlardır.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Mehmet Ağar'a mı
söylüyorsun bunu?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - "Siyaset,
mahkeme salonlarında yapılmaz, millet iradesiyle sandıkta yapılır."
diyenler, bu sefer "Cumhurbaşkanını halk seçsin, millet seçsin."
denilince milletten kaçmaya başlamışlardır. Eğer, siz, millete güvenmeyip
"Cumhurbaşkanını halk seçmesin." diyorsanız, peki, millet
size niye güvensin? Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhurbaşkanını
seçmesine itiraz ediyorsunuz. O hâlde, millet, bu ülke insanı, 73
milyon ülke insanı "Cumhurbaşkanını halk seçsin." denilince
halka karşı gelmek suretiyle bu Anayasa değişikliğine de, Anavatan
Partisinin dışında, ana muhalefet partisi, maalesef, ret vermek suretiyle,
muhalefet yapmak suretiyle, Anayasa Komisyonunu kilitlemek suretiyle
yine statükoculuğunu meydana sermektedir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Bravo, bravo!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bu yapılan, bulanık suda balık avlamaktır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ali Dibolar ne oldu, Ali Dibolar?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Gelin, Türkiye'yi bulandırmayın. Bu ülke hepimizin. 73 milyon ülke
insanı tek vücut hâlinde yoluna devam etsin. Bulanık suda balık avlamak
suretiyle Türk siyasetini ve Türk demokrasisini, hem iç politikada
hem dünyada, maalesef, büyük bir zarara uğratmayın. Yoksa, bunun hesabını
vermek çok güç olacaktır. Ülkeyi kutuplaşmaya, kamplaşmaya götürmek
hiç kimsenin işine yaramayacaktır. Haydi, Cumhuriyet Halk Partisi,
sosyal demokrat parti olarak, sosyal demokrat seçmenlere hitap etmek
amacıyla böyle bir strateji izlemektedir. Ama, Doğru Yol Partisi ve
Anavatan Partisine ne oluyor? Bunları anlamak mümkün değil. Hem
"Demokrat Parti misyonuna, Adnan Menderes misyonuna, Turgut
Özal misyonuna sahibiz." diyeceksiniz hem de Cumhuriyet Halk
Partisiyle birlikte tavır alıp Meclise girmeyeceksiniz. Seksen defa
da birleşseniz, yüz seksen defa da birleşseniz bu millete kendinizi
anlatamazsınız, bir arpa boyu yol alamazsınız. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sen nasıl anlatacaksın?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bu yüce Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi, rahmetli Celal Bayar'ı
Cumhurbaşkanı seçmiştir, rahmetli Turgut Özal'ı Cumhurbaşkanı seçmiştir,
Sayın Süleyman Demirel'i ve diğer cumhurbaşkanlarını, Cumhurbaşkanı
seçmiştir. Demokrat Parti misyonunun yanından geçmeyeceksiniz ve
"Demokrat Parti misyonunu kurduk." diyeceksiniz. O zaman,
gelin, demokrat misyonun gereğini yapın, kendinizin geleceğini
değil, ülkenin geleceğini düşünün ve statükocu anlayıştan bir an
önce kurtulun.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Kendin için istiyorsan namertsin zaten!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- "Yeter, söz milletin." diyen demokrat misyonuna yakışacak
tavırlar içerisinde olun.
Rahmetli Adnan Menderes'in
oğlu Aydın Menderes niye aranızda değil? Rahmeti Turgut Özal'ın oğlu
Ahmet Özal niçin sizin aranızda değil?
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Krallık mı bu, krallık mı?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Onlara sahip çıkamıyorsanız, bu milletin geleceğine, bu milletin
istikbaline ve ikbaline nasıl sahip çıkacaksınız? Bunu, ben de merak
ediyorum, millet de merak ediyor. Parlamenter demokrasilerde siyasi
meseleler Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çözülür,
mahkeme salonlarında değil.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Anayasa'yı okumamışsın sen, Anayasa'yı.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Kaos ortamlarından, gerginliklerden, bulanık sulardan medet beklemeyiniz.
Demokratik duruşların izahı her zaman mümkündür, ama antidemokratik
duruşların izahı bugüne kadar milletimize yapılamamıştır.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Mahkemeler antidemokratik mi?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Statükocu bir yaklaşımla hiçbir meselenin çözüme kavuşmayacağını
tarihten ibret alarak herkes bilmelidir, herkes anlamalıdır. Bu yüce
Meclis, kurtuluş mücadelesini Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde
başlatmış, en zor zamanlarda bile karar alabilme özelliğini ispat
etmiş bir meclistir, "gazi" unvanına sahip olan bir meclistir.
Şimdi, hiç kimsenin Meclisin saygınlığına gölge düşürmeye hakkı
yoktur. Bu Meclisi inkâr eden, kendini ve siyasi geleceğini inkâr etmiş
sayılır. Siyaset yapmak, her şeyi toptan reddetmek değildir, devletin
ve milletin işlerinin yürüyüşünü durdurmak değildir.
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na göre, Cumhurbaşkanlığı seçiminde hiçbir siyasi parti
grup kararı alamaz ve milletvekillerine nasıl oy kullanacaklarına
dair telkin ve tavsiyede bulunamaz. Milletvekilleri, kendi hür
iradeleriyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girerler ve diledikleri
gibi oy kullanırlar. Buna rağmen, maalesef, Doğru Yol Partisi, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde 11'inci Cumhurbaşkanlığı seçimine katıldığım
gerekçesiyle hakkımda kesin ihraç istemiyle disipline beni sevk
etmiştir. Ben bundan şeref duyarım.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Onu git partinde konuş, burası parti yeri değil. Git partine sor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- AK Parti aday gösterecek seni!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Önemli olan milletimin, aziz milletimin kendi gönlünden beni ihraç
etmemesidir. Gerisi beni hiçbir şekilde ilgilendirmemektedir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Hepsinden çizildiniz.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Ben, sizi yüce milletin disiplin vicdanına sevk ediyorum. Yüce
milletin disiplin vicdanına sevk ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Tabii, tabii.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Ben sizden emir almam, ben emri sadece yüce Türk milletinden alırım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Öyle mi!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Tarih ve millet, bu davranışlar içerisine giren, antidemokratik
davranışlar içerisine giren, demokrasiyi hiçe sayan, millet iradesini
hiçe sayan anlayışları hiçbir zaman unutmayacaktır.
Ben, millet iradesine
saygımın ve demokrasi anlayışımın gereği, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulundum ve oylamalara katıldım. Bunun hesabını da sadece
millete veririm. Bundan sonra söz milletindir. Bundan sonra son sözü
söyleyecek olan bu ülke insanıdır, 73 milyon vatan evladıdır. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Başbakan seni dinliyor!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bu yasama değişiklikleri, olumlu değişikliklerdir.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Mehmet, ayakta alkışlıyorum seni!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Evet, Parlamento, eğer Cumhurbaşkanını seçemiyor ise, Türkiye Büyük
Millet Meclisi bloke edilmiş ise, çare milletin sinesidir, çare milletin
kendisidir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- En kısa zamanda.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Ama, bazı siyasi partiler "Hayır, bu millet Cumhurbaşkanını
da seçemez" "Bu millet Cumhurbaşkanını da seçmelidir"
diyerek ne denli bir demokrasi anlayışına sahip olduklarını göstermişlerdir.
Değerli milletvekilleri,
evet, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhurbaşkanlığı seçimi bloke
edilmiştir ve çare yüce milletimizin kendisidir, ama, bu Anayasa
değişikliğine hem ret vereceksiniz hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde
seçtirmeyeceksiniz hem de bu aziz milletimize Cumhurbaşkanını
seçtirmeyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Konuş konuş, biraz daha konuş!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Peki, soruyorum…
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sor…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- …Cumhurbaşkanını kim seçecek? Yunan milleti mi, Fransız milleti
mi, Avrupa milletimi, yoksa Türk insanı mı?
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Ayıp! Ayıp! Ayıp bu senin yaptığın.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Türk milleti mi seçecek Cumhurbaşkanını? Bunu milletin takdirine
sunuyorum.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Ayıp senin yaptığın. Konuştuğun yere dikkat et.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Antidemokratik tavırlarla, baskıcı ve statükocu anlayışla,
Türkiye'yi ve Türk siyasetini, Türk demokrasisini hiçbir yere götüremezsiniz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- AKP verir sana bir sıra!
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Adaylığın garanti!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Evet, liste başı garanti, tamam.
BAŞKAN - Sayın Eraslan…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliğini canı gönülden destekliyorum.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Destekle, destekle…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Anavatan Partisine de, eğriyi de doğruyu da konuşuyoruz, yanlışı
da konuşuyoruz, ama, doğruyu da konuşacağız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Tabii, tabii…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bu ülkenin menfaatleri, bu milletin menfaatleri neyi gerektiriyorsa
sonuna kadar onu da konuşacağız.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Ali Dibo'yu da konuş!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ali Dibo'yu da anlat!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Anavatan Partisi burada; ben, Anavatan Partisine bu değişikliklere
katkı sağladıklarından dolayı teşekkür etmeyi kendilerine de
bir borç bilirim aynı zamanda.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
teşekkür ediyorum.
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar)
- Anayasa değişikliği teklifi bizim!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ali Dibolardan da bahset!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bu Anayasa değişikliklerinin Türk ulusuna, yüce milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul)
- Son sözün, son!
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ali Dibo ne oldu, Ali Dibo?
MEHMET ERASLAN (Hatay)
- O ayrı bir şey. Bu, Cumhurbaşkanlığı seçimi.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ne oldu? Kaç kuruş aldın?
BAŞKAN - Şahsı adına,
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.
Sayın Üstün, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Ali Dibo…
BAYRAM ALİ MERAL (
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen,
kendi aranızda konuşmayınız.
Buyurun Sayın Üstün.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı
Siirt Milletvekili Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve 354 Milletvekilinin
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu üzerinde
söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın ana bölümlerine
geçmeden önce iki hususu açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, gerçekten,
kritik bir süreçten geçiyor, insanların demokrasi sınavı verdiği,
samimiyet sınavı verdiği bir süreçten geçiyor. İşte, bu süreç içerisinde
Anayasa Komisyonunda herkesin gözleri önünde, milletimizin gözleri
önünde çok enteresan şeyler yaşanıyor.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz üzere,
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar çerçevesinde artık yüce
Meclisimizde bir cumhurbaşkanı seçmek imkân ve ihtimali kalmamıştır.
Bu karardan sonra, hemen, Hükûmetimiz, AK Partimiz Meclise seçim kanunu
sevk etmiştir. İşte, bu seçim kanununu görüşürken de çok enteresan
olaylar olmuştur.
Değerli arkadaşlar, eskiden bu işler,
herhangi bir parti seçim kanunu verdiğinde, yalan yere de olsa, istemeyerek
de olsa, mutlaka başka partili gruplar da seçime taraftar olduğunu
göstermek üzere seçim kanunu teklifi verirlerdi. Ancak, Anayasa
Komisyonunda gördük ki, sadece AK Parti, seçimi 24 Haziranda yapmak
üzere kanun teklifi vermiştir. Komisyon görüşmeleri başladığında
ise, yine siyasi hayatımızda çok ender rastlanan bir olay olmuştur,
ana muhalefet partisi, seçimi alt komisyona götürmek üzere önerge
vermiştir değerli arkadaşlar. Gerçekten, seçimi, alt komisyona götürüp,
orada soğutup, orada gündemden çıkarmak gibi bir girişimde bulunmuştur.
O görüşmeler esnasında Yüksek Seçim Kurulunun da "Ancak 22
Temmuzda bir seçim yapabiliriz."
tavsiyesi üzerine, vermiş olduğumuz önergeyle 22 Temmuzda
seçim günü kararlaştırılmıştır.
Değerli arkadaşlar,
eskiden küskünler hareketi, milletvekilleri sıralamaları açıklandıktan
sonra olurdu. Sıralarda seçilemeyeceğini anlayan bir kısım
milletvekilleri, Meclise gelir küskünler hareketinde bulunurdu.
Ancak, biz görüyoruz ki, şu anda küskünler hareketini başlatan ana
muhalefet partisidir değerli arkadaşlar.
Elbette, samimiyet
sınavından geçiyoruz. Anayasa değişiklikleri gündeme geldiğinde,
muhalefet partilerimizden Anavatan Partisi bu değişiklik teklifine
imza koymuştur. Ancak, orada biz
yirmi dört saat boyunca, bütün engellemelere
rağmen, bu teklifi geçirmeye çalışırken Anavatan Partisinden iki
sözcü, onar dakika konuşma yapıp komisyonu terk etmişlerdir. Eğer
samimiyet sınavı vereceksek, işte bundan sonra vereceğiz. Birinci turda vereceğiz,
ikinci turda vereceğiz. İnşallah, Anavatan Partisinin de, diğer
partilerin de samimiyet sınavlarını burada göreceğiz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Siz önce kendiniz samimiyet sınavını verin. Göreceğiz bakalım.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, tabii, hiç kimse bu teklif ne getiriyor diye
bugün burada bahsetmedi. Bu teklifin üç ana unsuru var. Bunlardan
bir tanesi, beş yılda olan milletvekilliği seçimini dört yıla indiriyor.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Nihayet, Deniz Baykal'ın söylediğine geldiniz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Yine, Anayasa Mahkemesinin yanlış kararını ortadan kaldırmak
üzere, artık, toplantı yeter sayısının 184 olduğunu, kalın harflerle,
siyah harflerle bir kez daha burada yazmak istiyoruz. Böyle bir değişiklik
teklifimiz var. Elbette, mademki, artık…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Kalın harflerle yazılmazsa anlamıyor musun?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- …bu yüce Meclis Cumhurbaşkanlığı seçimi yapamıyor, o zaman, Cumhurbaşkanını
halk seçsin diye, teklifimizin 4'üncü maddesinde bu var. İşte, bu
teklifin amiral gemisi budur.
Cumhurbaşkanını halkın
seçmesini engellemek üzere, yukarıda olmadık girişimlerde bulunulmuştur.
Evet, öteden beri, biz biliyoruz ki, ana muhalefet partisinin, halka
gitmeyi engelleyen bin bir türlü marifetleri vardı, numaraları
vardı, ama, Anayasa Komisyonunda iki bin tane önerge vererek âdeta,
halka gitmeyi engelleyecek iki bin tane daha marifet ortaya koydu.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa)
- Beş bin tane de verebiliriz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bakın, bu, Cumhurbaşkanını seçmek gibi…
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- İç Tüzük hakkı, onu öğren!
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa)
- Sana da lazım olur bir gün!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Cumhurbaşkanını seçmek gibi, çok önemli bir Anayasa değişikliği
teklifi görüşülürken ana muhalefet partisinin verdiği önergelerden
birkaç tanesini size okuyayım. Bakın, adayların gösterilmesi açısından:
"TÜRK-İŞ de Cumhurbaşkanı adayı gösterir.", "Türkiye Mali
Muhasebeciler Odası Birliği Cumhurbaşkanı adayı gösterir.",
"Türkiye Ziraat Odası Cumhurbaşkanı adayı gösterir."
AHMET YENİ (
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - "Türkiye
Mahrukatçılar Odası Cumhurbaşkanı adayı gösterir.", "Türkiye
Ayakkabıcılar Tamirciler Odası Cumhurbaşkanı adayı gösterir."
Bu kadar ciddi bir olay tartışılırken maalesef, işte, iki bin tane
önerge vererek bu olayı sulandırmaya çalışmıştır.
Değerli arkadaşlar, er ya da geç, sandık
milletin önüne gelecektir, işte o zaman halktan kaçmak mümkün olmayacaktır.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- O zaman, el mi yaman bey mi yaman, göreceğiz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- O zaman, sandığın önünde de halkın temsilcileri olacaktır değerli
arkadaşlar.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Çelik çomak oynayacaksın o zaman Sefer!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Şimdi, burada, egemenlik teorisinden bahsettiler, dediler ki,
efendim, egemenlik, sadece Mecliste değildir, şuradadır, buradadır,
bazı kurumlardadır. Elbette egemenlik Meclistedir, elbette egemenlik
millettedir, ancak, değerli arkadaşlar, egemenliğin kaynağı nedir?
Egemenliğin kaynağı millettir. İşte, hiç olmazsa, bu teklifle birlikte,
bir sefer bari, diyoruz ki, egemenliği falanca kurum, falanca kurum
kullanmasın, egemenliğin gerçek sahibi olan millet kullansın. İşte, bunu dahi engellemeye
çalışıyorlar, değerli arkadaşlar.
Seçim kararı almış
bir Parlamento çalışır mı? İşte, bunu söylüyorlar itirazlarında.
Evet, seçim kararı almış bir Parlamento yeni Meclis seçilene kadar
görevindedir. Kaldı ki, 21'inci Meclis de, yine seçim kararı aldıktan
sonra birçok kanun görüşmüş, birçok anayasa değişikliği yapmış. Kaldı
ki, düşman Polatlı'ya geldiğinde, top sesleri altında bu Meclis çalışmıştır.
Yüreğiniz yetiyorsa Anayasa Mahkemesine gidin, bu Meclis çalışamaz
diye de bir karar çıkartın, yüreğiniz yetiyorsa! (AK Parti sıralarından
alkışlar)
İSMET ATALAY (İstanbul)
- Bu bizim bileceğimiz iş, sen bize yol gösterme.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sana soracak hâlimiz yok!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Bir başka itirazları, efendim, muhalefetle iş birliği yapmadınız.
Ben inanıyorum ki, bu itirazı yapanlar, muhalefet nedir, ana muhalefet
partisi nedir, bunu bilirler. Ancak, ne hazin ki, Cumhuriyet Halk
Partisi muhalefet olarak sadece kendisini görüyor, Anavatan Partisini
bir muhalefet partisi bile görmüyor, aynen sözleri böyle, diyor
ki: "Siz, muhalefetle iş birliği yapmadınız." Gördüğünüz
gibi, arkadaşlar, bakın, bu Anayasa değişikliği teklifinde, elbette,
öncelikle Sayın Başbakanımızın, bakanlarımızın, milletvekillerimizin,
hepsinin imzası olduğu gibi Anavatan Partisi Grubunun da imzası
vardır. Demek ki, AK Parti, bu kanun teklifini getirirken muhalefetle
de iş birliği yapmış ve bunu buraya bu şekilde getirmiştir.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- İnşallah, sonuna kadar bu iş birliği devam eder.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu kanun, bu değişiklik fiilen uygulanamaz,
bunları yetiştiremezsiniz, gibi birtakım itirazlar da var.
Değerli arkadaşlarım,
bu yaptığımız değişiklik, bir seferlik, bir mendil gibi kullanıp
atılacak bir teklif değildir. İnşallah, bu Anayasa değişikliği yapıldıktan
sonra, ister seçime yetişsin ister yetişmesin, ilanihaye uygulanacak
bir seçimdir. O bakımdan, niye kaçıyorsunuz bundan? Elbette, bizim
arzumuz, inşallah 22 Temmuza yetişsin ve halkın önüne iki tane sandık
çıksın. Görelim bakalım, Cumhuriyet Halk Partisi ne diyecek vatandaşın
önünde? "Hayır, halk seçmesin" mi? "Hayır, Meclis seçmesin"
mi? "Hayır, bunu kurumlar seçsin" mi diyecek, yoksa başka
bir şey mi diyecek? Elbette, bizim arzumuz, önce, 22 Temmuza bunu yetiştirmek,
ama, velev ki yetişmezse de bunun gereğini geçici 19'uncu maddede
söylemişizdir, seçimin nasıl yapılacağını geçici 19'uncu maddede
tek tek sıralamışızdır.
Değerli arkadaşlar,
bir başka itiraz, diyorlar ki: Efendim, neden bugün bunu getirdiniz?
Neden daha önce getirmediniz?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Üstün,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bakın, AK Parti programında, daha ilk günden,
AK Partinin, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceğine ilişkin
düzenlemesi vardır, ancak, bugün burada bir tıkanıklık olmuştur. Haklı
veya haksız, bir karar verilmiştir. Allah'tan, bu devleti kuran Yüce
Atatürk seçildiği zaman Deniz Baykal Cumhuriyet Halk Partisinin başında
değildi, Allah'tan da bir Anayasa Mahkemesi yoktu; yoksa, aynı aldığı
oyla, o zaman Yüce Atatürk de seçilemeyecekti.
O bakımdan, madem böyle
bir fiilî durum oldu, bu fiilî durumu aşmak, elbette gene bu yüce
Parlamentonun işidir. Millet bizden Türkiye'nin önünün açılmasını
istiyor. Bir öneriniz varsa buyurun getirin, ama öneriniz olmadığından:
Halk seçsin, "hayır." Meclis seçsin, "hayır." Öyleyse
şöyle bir teklif verelim.
BAŞKAN - Sayın Üstün,
son cümlenizi alayım lütfen.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- "Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanını seçer" veyahut
da "Cumhuriyet Halk Partisinin aldığı oylar seçimlerde üç oy
sayılır." Buna var mısınız arkadaşlar?!
BAŞKAN - Sayın Üstün,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, artık, yeter, söz milletindir! Artık, yeter,
karar milletindir diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Anayasa değişikliğine dair teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Teklifin maddelerine
geçilmesi geçilmesi hususunda gizli oylama yapacağız.
Lütfen, kâtip üyeler
yerlerini alsınlar.
Gizli oylamanın ne
şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve hükûmet sıralarında
yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye Adana'dan başlayarak
Denizli'ye kadar (Denizli dahil) ve Diyarbakır'dan başlayarak İstanbul'a
kadar (İstanbul dahil); hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den
başlayarak Mardin'e kadar (Mardin dahil) ve Mersin'den başlayarak
Zonguldak'a kadar (Zonguldak dahil) adı okunan milletvekillerine
biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul
ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri,
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka
yerde oylarını kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak
bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu
bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu
pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser
oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın
üye, kâtip üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını
ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek,
oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer
iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare, oy verme yerinden
çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün
önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada adı okunmayan milletvekiline
pul ve zarf verilmeyecektir.
Şimdi, gizli oylamaya
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Genel Kurulda
bulunup da oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız var mı? Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
lütfen kupaları kaldırsınlar.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin maddelerine geçilmesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 468
Kabul : 361
Ret : 94
Çekimser : 6
Boş : 2
Geçersiz oy : 5
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu sonuca göre teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ
BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 7/11/1982 tarihli
ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 77 nci maddesinin
birinci fıkrasında geçen "beş" ibaresi "dört" olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kaya, buyurun
efendim.
CHP GRUBU ADINA YILMAZ
KAYA (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
Anayasa'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifinin
1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
biraz önce buraya çıkan AKP Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç,
konuşmasında devamlı partimizi hedef göstererek, birçok kere ciddiyetsizlikten,
Komisyonda verdiğimiz önergelerin ciddiyet içermediğinden falan
bahsetti. Bunlara katılmak mümkün değildir. İç Tüzük'ten doğan bir
hakkımızı kullanmak ciddiyetsizlik olarak addedilemez, ama ben size
bu teklifin görüşülmesi sırasında yaşanan, iktidar partisinin
yaşattığı rahatlıkla ciddiyetsizlik olarak addedilebilecek bazı
uygulamalardan söz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
gerek Komisyonda gerek Anayasa Komisyonundan geçen tasarı ve tekliflerin
görüşülmesi sırasında, burada ne zaman söz aldıysam her zaman söyledim,
ama 22'nci Dönemin bitmesi artık yaklaşmışken ve sayılı günler varken
hâlâ o konuda bir arpa boyu bile yol almış değiliz biraz sonra söyleyeceğim
ciddiyetsiz davranışların düzeltilmesi anlamında.
Sayın milletvekilleri,
bu, Komisyonda görüştüğümüz teklif metni, 4 Mayıs 2007, saat ikide
odalarımıza dağıtıldı ve 4 Mayıs -aynı gün- saat dörtte komisyon
toplantısı yapılacağı bildirildi. Değerli arkadaşlarım, aynı
gün ikide biz bu metni alıyoruz, dörtte Anayasa'nın yedi tane maddesini
değiştirecek metni görüşmek üzere Komisyona giriyoruz ve Komisyonda
yaşananlar malum, hepiniz o konuda bilgi sahibisiniz. Komisyondaki
görüşmeler sırasında, komisyonlarda hiç olmayacak bir uygulama
yapıldı, kifayeti müzakere önergesi verildi. Yani, bu teklif üzerinde
bu kadar konuşmamız yeterlidir, daha fazla konuşmaya gerek yok diyerek,
Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu, yanında bulunan 2-3
arkadaşıyla "Kabul edenler… Etmeyenler…" diyerek "Kabul
edilmiştir." dedi ve önce, Komisyon üyelerinin söz hakkını bu
şekilde kesti, o tümü üzerinde görüşmeler sırasında üyelerin söz
hakkını kesti. Daha sonra, biraz önce burada demokrasi nutukları
atan Sayın Kılıç, kendisinin de imzası bulunduğu bir önerge verdi
Komisyona. Meclis İç Tüzüğü'nün 31'inci maddesi açık seçik "Komisyonlarda,
üyesi olsun veya olmasın, bütün milletvekilleri söz alabilirler,
konuşabilirler. Sadece, komisyon üyesi olmayan milletvekilleri
oy kullanamaz ve önerge veremez." demiş olmasına rağmen, Meclis
ve Komisyon tarihine, bence, kara bir leke olarak geçecek şu önerge
verildi:
"Maddeler üzerindeki
konuşma süresinin beşer dakikayla sınırlandırılmasına..."
Değerli arkadaşlar,
Anayasa'nın yedi maddesini görüşmek üzere toplanan Anayasa Komisyonunda
maddeler üzerinde görüşmelerin, konuşma süresinin beşer dakikayla
sınırlandırılması talep edildi biraz önce demokrasiden dem vuran
Sayın Kılıç tarafından da imzalanan bir önergeyle.
"Her madde üzerinde
Komisyon üyelerinin en fazla bir önerge vermesine, önerge sahibine
önergesini açıklamak üzere en fazla beş dakika süre verilmesine..."
Tamamen Genel Kuruldaki
görüşmeleri düzenleyen "İç Tüzük'ün 87/5'inci fıkrasına aykırı
önergelerin verilmemesi" diye bir önerge verildi. Bahsettiğim
gibi, 87/5'inci madde Genel Kuruldaki görüşmeleri düzenleyen bir
maddeydi. Onu da Komisyona uyguladı. Sayın Başkan da buna katkı sağlayarak,
bu önergeyi yine paldır küldür -konuşmacımız Antalya Milletvekili
Sayın Ercenk konuşmasını sürdürürken, konuşması bitmemişken- oylayarak
ve kaçarcasına Komisyondan çıkarak bu önergeyi kabul etti.
Nerede bilmiyorum
biraz önce demokrasi nutukları atan arkadaşımız, ama altında kendisinin
imzası var; onu da hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
yine -doğrusu odur, biraz sonra söyleyeceğim uygulama konusunda
doğrusu odur- İç Tüzük madde 31'e göre Sayın Bakana söz verdi Komisyon
Başkanı, -tekrar söylüyorum: Doğrusu odur, onların da konuşma hakları
vardır- ama, Komisyon üyesi olmayan milletvekili arkadaşlarımıza
"usul hakkında konuşuyoruz, onlar Komisyon üyesi değildirler"
diyerek, onların da söz haklarını kısıtladı ve onlara da söz vermedi.
Böyle bir görüşmeden
geçildikten sonra, şu anda Genel Kurulda Anayasa'nın ilgili maddelerinin
değiştirilmesiyle ilgili teklifi görüşüyoruz.
Sayın milletvekilleri,
bir anayasa komisyonu başkanında olması gereken birçok olumlu
özellik ve nitelik vardır ve aranmalıdır -ama benim tartışacağım konu
o değil- ancak, bir anayasa komisyonu başkanında olmaması gereken
birçok özellik de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Bir anayasa
komisyonu başkanı taraflı bir yönetim gösteremez. Bir anayasa komisyonu
başkanı, komisyonu ve oylamaları despotça yöneterek sadece kendi
partisinin istediği ve kendi partisinin verdiği talimatlara göre
teklifi bir an önce komisyondan çıkarmak konusunda çaba gösteremez.
Anayasa Komisyonu Başkanımız, maalesef, "Ben bu teklifi bugün
buradan çıkarmak zorundayım." diye defalarca görüşünü belirtmiş
ve bunu açıkça söylemiş, taraflı olduğunu kendisine söylediğimizde
de "Ben Komisyon Başkanıyım, oy bile kullanıyorum, tabii ki taraflı
olacağım." demiştir. Hâlbuki, komisyon başkanı oy kullanır, ancak,
komisyonu yönetirken o konuda taraf olamaz ve tarafsızca bir yönetim
göstermek zorundadır. Ancak, bir hukukçu olan Sayın Burhan Kuzu'nun
bu uygulamasını bütün kamuoyu, hukuk camiası endişeyle izlemiş
ve Sayın Kuzu, yaptığı bu uygulamalarıyla Türk siyaset tarihine,
Parlamento tarihine ve hukuk tarihine geçmiştir, orada yerini almıştır
ve bu uygulamalarıyla, Sayın Kuzu artık yıldız olmuştur.
Şimdi, bir yanlışlığı
da düzeltmek istiyorum buradan. Biraz önce, yine Sayın Kılıç dedi
ki: "Cumhuriyet Halk Partisi bu teklifin alt komisyona havale
edilmesini isteyerek zaman kazanmaya matuf bir hareket geliştirmek
istemiştir. Bunu hep böyle yapıyor. Biz de buna karşı çıktık, çok acelesi
vardı, alt komisyon talebini reddettik."
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, biz alt komisyona havale edilmesini istedik, ancak,
şunu açıkça söylüyorum ki -komisyonda da defalarca söyledik biz ve
diğer komisyon üyesi arkadaşlarımız- görüşülürken, Yüksek Seçim
Kurulu Başkanı "Biz bir takvim hazırladık." dedi. Biz de bu
teklif görüşülürken "Takvime bakarak yanlış yapmayalım, önümüzde
takvim olursa daha doğru karar veririz." diyerek, "Sadece
bir gün ve ertesi gün öğleden sonra toplanmak üzere bir alt komisyon
kurulsun, ertesi gün öğleden sonra da normal komisyon çalışmalarına
devam etsin." dedik. Bunu bile buradan tahrif ederek ve kamuoyunu
yanıltmaya çalışarak kullandı ya, Sayın Kılıç'ı buradan bir kez daha
kutluyorum. Çünkü, bu tür açıklamaları, bu tür davranışları bu kürsüden
hep yapmıştır; bu konuda, polemik konusunda, kamuoyunu yanıltma
konusunda çok başarılı bir arkadaşımızdır. Ben de bir kere daha
kutluyorum kendisini.
O bizim talebimiz,
gerçekten iyi niyetle yapılmış, takvime bakarak çalışmamız gerektiğini
düşündüğümüzden, sadece, dediğim gibi, bir gün bile değil, yarım
günlük bir çalışma sonucu alt komisyonun raporunu vermesine yönelik
bir talepti. Bunu da bu şekilde belirtiyorum.
Şimdi, komisyon çalışmaları
sırasında, Anavatan Partisinden bir komisyon üyesi arkadaşımız
-yine ciddiyetsizlik örneklerine devam ediyorum, ondan bunu söylüyorum-
"İki yıl önce, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan'a biz gittik. Bu Cumhurbaşkanını
halkın seçmesiyle ilgili Anayasa değişikliğini yapalım dedik."
dedi, ancak, Sayın Başbakanın "Vakit artık daraldı, bu saatten
sonra bu değişikliği yapamayız, önümüzdeki döneme bırakalım, gelenler
yapsın." dediğini söyledi.
Şimdi, buna rağmen,
seçimlere, şu anki durumuyla…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla)
- Tamamlıyorum Sayın Başkan. Teşekkür ediyorum.
…şu anki tarihiyle
bile iki ay gibi bir süre kalmışken bu acele niye? Nereden çıktı iki
yıl gibi bir zaman içinde yetiştirilemeyecek bir düzenlemenin iki
aylık gibi bir zamanda yetiştirilmesi çabaları?
Değerli arkadaşlarım,
ben, bu çabaların sebebinin şu olduğunu tahmin ediyorum: Cumhurbaşkanlığı
seçiminin bu büyük çoğunluğunuza rağmen yapılamamış olması, yeterli
çoğunluk toplanamamış olması nedeniyle "İşte, mahkeme böyle
bir karar verdi. Biz elde etmek istediğimiz sonucu elde edemedik.
Bakın, işte, şimdi de bunu getiriyoruz." diyerek bir rövanş alma
girişimi, bir rövanş alma çabaları diye değerlendiriyorum.
En son şunları söyledikten
sonra konuşmamı bitireceğim:
Yine aynı sıkışıklıkla
"Önümüzdeki seçimlere yetiştirelim, 25 yaşındaki arkadaşlarımızın
seçilebilmelerine imkân sağlayalım." diye, yine alelacele
Komisyonda görüştüğümüz Anayasa değişikliği teklifi, maalesef,
ne dün ne de bugün Genel Kurula gelmemiş, o geçilerek, çok daha önemliymiş
gibi sanki -bu süre açısından söylüyorum, tabii ki, önemli olabilir-
öncelik bu değişikliklere verilmiştir.
İşte, alın size bir samimiyetsizlik,
bir ciddiyetsizlik örneği daha diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Buyurun Sayın Güler.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; Anayasa değişikliği üzerinde Anavatan Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, maalesef, geç kalınmış
bir anayasal değişiklik. Neden geç kalınmış? Bugünkü yaratılan kaos
ve gerginliğe baktığımızda, anlaşılmadan, tartışılmadan, tartışılan
bir konunun alelacele geçirilmesi gereken bir anayasal süreç olarak
algılıyoruz.
Biz, iki yıldan beri
sürdürdüğümüz, önerdiğimiz bu konudaki, sizin bugün bu konuma gelmenizi
pek de hayretle karşılamıyoruz, ama bu doğruda buluşmanızı da anlayışla
karşılıyoruz.
Evet, 1'inci maddesi,
Parlamento süresinin dört yıla indirilmesi beş yıldan. Biz daha önce
de söyledik. Aslında, AKP'li bir beş yıl, Parlamentoyu, 22'nci Dönemi
bir beş yıl olarak her yerde onurla bahsettiniz, onurla kamuoyunda
paylaştınız. Ama, biz ise dedik, boşa geçen yıllar olarak bunun altını
çizdik.
Bakıyoruz, her yasa
tasarısı en az iki üç defa geçmek zorunda. 25 yaş nerede? Burada altına
imza attık. Geç kaldınız, bu üçüncü defa getirdiniz, yine de geçirmeyi
düşünmüyorsunuz. Ne zaman gelecek? Komisyon yerinde yok. Yani, kısaca,
daha AKP Grubu bu konuda da kararını vermiş değil.
Nihayetinde, beş yıldan
dört yıla indirilmesi bana göre de son derece makul. Bu günümüzün
gelişen teknolojik ve bilgi çağında yetki süresi beş yıl çok uzun. Hemfikirim
ve bu konuda da, dört yıla düşürülmesinden de memnuniyet duyuyorum
ve asıl heyecanın, inancın ve verimliliğin en üst safhada olduğu
bir dört yıl, kısa bir dönem değil aslında, ama, Parlamento iki üç defa
çalıştığı için aynı yasa üzerinde, verimsizlik konusunda maalesef
sınıfta kalmıştır. Bunun tek sebebi vardır, o da AKP'nin inadıdır:
"Biz biliriz, biz yaparız, ne olsa çoğunluğumuz var." Olmadı
işte, olmuyor da.
Nihayetinde adama
"günaydın" derler. Cumhurbaşkanlığı konusunda da, Parlamentonun
tüm diğer kanunlarında da olduğu gibi, Türkiye'de çeşitli, gerek
yasal ve gerekse güçler dengesi açısından baktığımızda, yasama,
yürütme ve yargı olarak da gözardı ettiniz. Peki, göremediniz mi
bunu, göremediniz mi altı ay sonrasını? Ne olurdu yani? İki yıl önce söz dinlenseydi,
bu ülke bu kadar gerginleşmeden ve bu kadar da acı… Çünkü, ülkenin
gerginliğinde siz bedel ödemiyorsunuz, ödeyen bu halkımın kendisi.
Ödeyen… Çünkü, başta ekonomik. Yüzde 73 kayıt dışı, daha doğrusu, dolaylı
ekonomi dediğimiz dolaylı vergiler içerisinde içtiği sigaradan,
kullandığı telefondan, tükettiği elektrikten vesaire vesaire. Yani,
bu vergiyi halk ödüyor. Peki, sorarım size: Bugün, devletin borçlanma
tahvil oranları yüzde kaç? Bugün yüzde 19'un altına düştü. Niye? Sayın
Abdullah Gül adaylıktan çekildi diye. Yani, bir adaylıktan çekilme
süreci bile bu toplumda eğer rahatlık olarak algılanıyorsa, bunun
öz eleştirisini AKP yapmak zorunda, hesabını da halk soracak.
Peki, geliyoruz…
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Hem nasıl soracak, hem nasıl. Dört gözle sizi bekliyor, dört gözle.
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Hüseyinciğim, seçim sandığında…
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Sandıkta soracak. Evet, sandıkta soracak. Yani, inanıyorum ki,
halk tutacak, öpecek sizleri, yaptıklarınızdan dolayı kutlayacak,
yapamadıklarınızdan dolayı da, koskoca, Anayasa'yı değiştirecek
bir çoğunluğu olan bir AKP İktidarının gelip duvara toslaması, başta
demokrasim adına ve ülkem adına kayıp ve bunu öngörmediniz ve hâlâ,
inatla bazı şeylerin altını çizmeye çalışıyorsunuz.
Evet, "Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir." diyoruz, sonuna kadar da saygı duyuyoruz, halkın
vereceği her türlü yetkiye, iradeye, kararına saygı duyuyoruz. Niye
kaçma ihtiyacı duydunuz? Bu Cumhurbaşkanlığı
süreci içerisinde öngörseydiniz eğer… Demokrasi, demokrasi dediniz.
Ben size soruyorum: Parlamentonun, yetki süresinin sonuna gelmiş
bir Parlamentonun Cumhurbaşkanını seçmesi son derece etik mi? Siyasal
anlamda soruyorum. Hukuken varmış gibi görünüyor.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Cumhurbaşkanı giderken imza atıyor ama.
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Görev süresi bitti, yine orada duracak.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Bakın, bu yüzden… Görseydiniz, bu halkın iradesine siz başvursaydınız,
yine yetkiyi alıp gelip seçseydiniz yine saygı duyardık. Hep beş
yıl, beş yıl, beş yıl, beş yılla işinize geldiği gibi gördünüz, ama, yeri
geldiği zaman, demokrasi dediğinde, Anavatan Grubunun yetkisi
olan veya hakkı olan RTÜK konusunda, ana muhalefetle anlaştınız o
konuda. Peki, siyasi partiler, devlet, yardım konusunda hemen anlaştınız.
O zaman demokrasi yoktu, sizin için de önemsizdi, ama, geldi demokrasi,
bugün size de lazım oldu. Demokrasi, asla vazgeçilmez bir unsur,
araç değil amaçtır ve demokratik süreç içerisinde bu ülkemde verimliliği
ve bu ülkemde her alanda sağduyu, hoşgörü ve kardeşliğin adı olması
lazım. Bakıyoruz, gerginlik niye pompalanıyor? Çok da basit. AKP İktidarı
bir beş yıllık iktidarın muhasebesini bu halka vermeden yaptığı
tek şey var: Gerginlikten beslenmek. Laiklik-dindarlık kavgası içerisinde,
ne yapalım, alnı secdeye değmemiş bir Cumhurbaşkanı dahi seçemedik
diye mağdur pozisyonuna bürüneceksiniz. Hem krizi yaratıyorsunuz
hem mağdur pozisyonunda. Vallahi, sizi bu konuda kutlamak lazım.
Bir ara bu ülkede bir
"Zübük" filmi vardı. Seyrediyordum da aynısını görebileceğimi
de düşünmüyordum ve bu ülkede, maalesef, siz, halkın sağduyusunu
çok saf bir şekilde yarınlarda, herhâlde, yeni, bir daha iktidarın hesabını
yapmayı düşündünüz. Ama, gördüğüm kadar, bu halk gerçekten gereken
dersi verecek, siyaseten verecek. Bu halkın adına bir temsilci olarak,
ülkenin huzuruna katkılı bir beş yıl geçmiş olsaydı ben sizleri yürekten
kutlardım, ama, görünen o ki, hâlâ gerginlikten medet ummayı, hâlâ
mağdur pozisyonundan siyasal rant edinmeyi, hâlâ dindar duygulardan
sömürüye kadar giden, varan bir siyasal anlayış. İnanıyorum ki,
halkın sağduyusu da bunlara izin vermeyecek.
Peki, Cumhurbaşkanını
halk seçsin dediğimizde… Son derece makul bize göre. "Egemenlik
kayıtsız, şartsız milletindir." diyor. Sonuna kadar altına imza
atıyorum, inanıyorum ve onun mücadelesini veriyorum ve halka rağmen
siyaset yapılmayacağına da inanıyorum ve halka rağmen rejimin korunmayacağına
da inanıyorum. Ama, bu konuda sizin bireysel kavganız getirdi bu
noktaya. Halk bu günleri unutmadı ve bu dogrultuda, yine de anayasal
değişiklik konusunda eğer arkasında durursanız siz AKP olarak… Bu
anayasal teklif bizim, Anavatan olarak biz önerdik. Ha, siz, bugün, tabii
ki, Parlamentonun tüm yetkisi, Parlamentonun tüm yasama süreci sizin
elinizde. İktidarın büyük çoğunluğu ne isterse o oluyor. İstediği
kanun teklifi görüşülüyor, istemediği görüşülmüyor. Ha, bugün
niye bu noktaya getirildi? Getirilmeseydi de, ülkem, demokrasi
adına dünya toplumları arasında sınıfta kalmasaydı, ekonomik faturalarını
halkım ödemeseydi iyi olmaz mıydı? Ama, sizin öyle bir niyetiniz de
yok, kaygınız da yok. Size verilen her teklife sadece "evet"
demekle yetinmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda, her geçen gün ülkenin
yaşadığı bu sıkıntıdan, inanıyorum ki, halk bunu unutmayacak.
Bu ülkenin bunları
hak etmediğini düşünüyorum. Birey olarak itirazımız var. İnanıyorum
ki, halkım da aynı duyguları paylaşıyor ve AKP'li yılları kayıp yılları
ilan ediyoruz, Türk siyasetinin de kayıp yılları. Anayasa'yı değiştirecek
bir çoğunluğa sahip bir AKP'nin daha ne istediğini merak ediyorum?
550 milletvekili olsa ne olur? Anayasa'yı değiştirecek çoğunlukta
olmanıza karşın, yüzde 66 bir milletvekili oranı olmanıza karşın
ne değişti? 550 olsa ne değişir? Hiçbir şey değişmez. Ama, gerginliği
beslemeyin, gerginliği körüklemeyin. Bu ülkenin huzura ihtiyacı
var, kardeşliğe, sevgiye. Bu bölgemizde…
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Mahkeme Meclisten daha mı yüce?
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Mahkeme sürecini de görecektiniz Sayın Vekilim. Bu ülkede yargının
olduğunu unutmayacaktınız. Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğunuz
var, adını koysaydınız. İç Tüzük değişikliği yapılacaktı, niye
yapmadınız? İşinize gelmedi. Niye? Orada, gene kaldınız. Çünkü,
hep günübirlik yaşamaya, sadece sorun olunca, nasıl işi kotarırım,
onun kavgasının peşindesiniz. Ama, ülkem bunu hak etmiyor. Önündeki
bir altı yılı göremiyor, bir on yılı göremiyor. Nihayetinde, biraz
önce de söyledik, yirmi beş yaş anayasal… Gençler için burada söyledik
size, çok da samimi olmadığınızı söyledik; üçüncü defa geldi çünkü.
Niye geçirmiyorsunuz Anayasa'yı? Ne zaman geçireceksiniz? Evlere
şenlik! Üç tane lider veya tek bir lider nasıl isterse o zaman geçecek.
Hani, gençlere meydanlarda ne diyeceksiniz? Sizin siyasette önünüzü
mü açtık diyeceksiniz? Nasıl dışarı çıkacaksınız? Sokakta o yüzde
70'i genç nüfusu olan bir ülkemde ne diyeceksiniz, nasıl anlatacaksınız?
Hani bir ara bilboard'lara asıyordunuz, siyaseten çeşitli propaganda
malzemeleri olarak "Ey gençler önünüzü açtık!" diye; ne oldu?
İşte var, elde var sıfır.
Evet, yıl sonu karne
yılı, AKP'nin karne yılı ve inanıyorum ki, zayıflarla dolu olan bir
AKP'nin, burada hangisinden bahsedersek bahsedelim -bir, gecikmişliği;
iki, samimi olup olmadığını; üç, ülke için hayırlı olup olmadığını-
bu halk karnesini verdi, biz de verdik. İnanıyorum ki, anayasal çoğunluğu
olmayan bir iktidarın, bırakın, sadece Cumhurbaşkanını mı, hatırlıyoruz
bir Merkez Bankası Başkanını da seçemediniz. Yani, yürütme olarak
da çok, sınıftan geçmiş değilsiniz. Cumhurbaşkanını…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Güler.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Merkez Bankası Başkanını
da seçemediniz. Tabii, burada zorlandı, ülke gene kaybetti. Yürütmede
sınıfta kaldınız, yasamada sınıfta kaldınız. Hem yasama hem yürütme,
tek başına bir iktidarın, hiçbir dönem bir siyasi partiye nasip olmadığı
bir dönemde bu şans size verildi, ama değerlendiremediniz. Halk da
bunu unutmayacaktır.
Biz diyoruz ki, Cumhurbaşkanını
halk seçsin anlayışı içerisinde sonuna kadar varız Anavatan olarak.
Biz samimiyiz bu konuda da. Biraz önce oylarımızla da gösterdik kamuoyuna
da, paylaştık; çok açık ve net, Sayın Genel Başkanım da dâhil olmak üzere.
Biz sözümüzün arkasındayız, biz "varız" dediğimiz noktada
varız ve halkın iradesine her zaman başvurulması gereken bir yöntem
olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda, Türkiye'de yürütme, yasama
ve Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamın seçilirken de halkın yetkisinin,
yani cumhurun kendisinin söz sahibi olmasını istiyoruz. Bu konuda
sizi net olarak… Verdiğiniz oylarla zaten ortada, net. Bugün Anavatan
olarak matematiksel bir hesap yaptığımızda oylarda da bir eksiklik
var içinizde. Bu oylarınıza sahip çıkın ve bu kanunun, ülkem adına,
bundan sonraki sürece olumlu katkıda bulunacağını düşünüyoruz
ve yararlı olacağını da düşünüyoruz. Halkın seçmesinin sonuna kadar
arkasındayız Anavatan olarak. Siz çözemezseniz, biz Anavatan iktidarında
çözeceğiz. Bunu da en yakın zamanda, 22 Temmuz, eğer kararsız kalırsanız.
22 Temmuz dönemi içerisinde de ülkeye çektirdiğiniz bu sıkıntıyı
da unutmayın. Havaların artan sıcaklığını göz önünde bulundurarak,
ya erkene alın ya da normal, rutin, bir eylül ayı içerisine alın. Bu
halkın iradesinin sandığa yansıması gerekir. Aksi takdirde, gerginlikler
beslenir ve bu ülke kaybetmeye devam eder.
Bu kanunun hayırlı
olması dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu ve şahsı
adına Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut.
Sayın Akbulut, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Teklif'in
1'inci maddesi üzerinde şahsım ve grubum adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz, yaşanan son süreçte parlamenter demokrasi ve hukukun üstünlüğü
adına iyi bir sınav verememiştir. Bilindiği gibi, Anayasa'da Cumhurbaşkanlığı
seçimi için özel bir toplantı yeter sayısı öngörülmediğinden, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 82 yılından bu yana geçen yirmi beş yıldan beri
uygulandığı şekliyle toplanıp Cumhurbaşkanlığı seçimini yapacaktı.
Demokrasiye, millet iradesine ve hukukun üstünlüğüne inanan herkesin
yapılacak olan seçime saygı göstermesi beklenirken, kendilerini
milletin üstünde gören ve halktan birinin Cumhurbaşkanı seçilmesini
kabullenemeyen seçkin çevreler, yapılacak olan seçimi engellemek
için bir sebep bulmak ve buna yasal bir kılıf uydurmak üzere iş birliği
içinde bir formül buldular. Meclis aritmetiği ve siyasi partilerin
milletvekili dağılımını esas alarak ve yalnızca yapacağımız Cumhurbaşkanlığı
seçimi için keşfedilen bu formüle göre, Anayasa'nın 102'nci maddesindeki
karar yeter sayısının aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu
iddia edilecek, seçimin yapılacağı gün Meclise girilmeyecek, 367
sayısı bulunamayacağı için ikinci tur oylamaya geçilemeyecektir.
Esasen, gülünç olan bu
iddia, hazırlanan plan doğrultusunda, önce emekli bir savcı tarafından
dile getirildi. Herkesin bunu ayıplaması ve karşı çıkması beklenirken,
Cumhuriyet Halk Partisi ve iş birliği içindeki çevreler, akla, mantığa
ve hukuka aykırı olmasına rağmen bu görüşü destekleyip benimsediler.
TUNCAY ERCENK (
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Bildiğiniz gibi, "olmayacak", "olamayacak",
"oldurmayacağız" sözleriyle milletin Parlamentoya yansıyan
iradesini reddeden ana muhalefet partisi, bir yerlerden, yapılacak
bu seçimin engellenmesini istiyordu.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- O adam Hasan Çavuş değil, Yargıtay Onursal Başsavcısı!
OYA ARASLI (Ankara) -
Emekli savcı olmak küçümsenecek bir şey mi! Keşke emekli savcı olabilseniz!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Taşra avukatı değil!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Vatandaşları tahrik eden, orduyu göreve çağıran, iş
dünyasından, yüksek yargıdan ve üniversiteden medet umanlar son çare
olarak 367 kozuna sarılmıştı.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Mahkemeye talimatı kim verdi!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Mahkemeye kimse talimat veremez!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Bu durum karşısında milletimiz, Meclisteki diğer iki
siyasi partinin, 27 Nisanda yapılacak…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Sayın Başkan, bunu tutanaklara geçirtin "mahkemeye talimat
verdi" diye.
BAŞKAN - Sayın Aykan…
Sayın Özyurt…
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Arkadaşlar, biraz sabırlı olun.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Bir savcı değil, cumhuriyet başsavcısı.
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Yargıtay Onursal Başsavcısı diyeceksiniz!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Ee, bir dinle… Önce bir dinle… Muharrem Bey, önce bir dinle.
BAŞKAN - Sayın Akbulut,
lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
Buyurun.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu durum karşısında milletimiz,
Meclisteki diğer iki siyasi partinin, 27 Nisanda yapılacak olan seçimin
ilk tur oylamasına katılacağını ve oynanan bu çirkin oyunun boşa
çıkarılacağını umuyordu, ama, ne yazık ki, beklenen olmadı. Asli
görevi Meclisin çalışmalarına katılmak olan muhalefet partileri,
birlikte hareket ederek, Cumhurbaşkanı seçim sürecini kilitlemek
üzere hazırlanan planın parçaları oldular, toplantıya katılmadılar
ve Cumhuriyet Halk Partisi seçimin ilk turunu, daha tamamlanmadan,
Anayasa Mahkemesine götürdü.
Değerli arkadaşlar,
1982 Anayasası'na göre üç Cumhurbaşkanı seçilip görevlerini de tamamlamış
olmasına rağmen, aynı usulle yapılan bu seçimin tüm dünyanın gözü
önünde mahkemeye götürülüp dava konusu edilmesi, demokrasimiz
adına, parlamenter sistem adına ve millet iradesine duyulması gereken
saygı adına utanç verici olmuştur.
Anayasa'nın çok açık
olan hükümlerini, bunların gerekçelerini, Anayasa Komisyonu ve
Danışma Meclisi tutanaklarını, bugüne kadarki uygulamaları,
Anayasa Mahkemesinin benzer kararlarını dikkate alan ve Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğuna, devlet organlarının
anayasal kurallar içinde hukuka uygun olarak hareket edeceğine,
demokratik kuralların ve Anayasa hükümlerinin istenilen yönde
çekilip uzatılabilecek elastiki oyuncaklar olmadığına inananlar
bu talebin reddedileceğini düşüyordu. Ancak, düşünülen olmadı
tabii. Anayasa Mahkemesi, hukuk tarihimizde eşi benzeri olmayan
bir kararla Cumhurbaşkanlığı seçimini çıkmaza sokacak ilk tur oylamayı
iptal etti. İnsanlarımızın bir kısmı, verilen bu kararı vicdanları
sızlatan bir karar olarak gördü. Bazıları, kargaları bile güldüren
komik bir karar olarak niteledi.
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Saygısızlık yapıyorsun! Yüce Mahkemenin kararını konuşuyorsun,
dikkat et!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Kimileri de hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçen
utanç verici bir karar olarak değerlendirdi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Hiç yakışıyor mu sana! Yüce Mahkemenin kararından "utanç verici"
diye bahsetmek yakışıyor mu sana!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Yine bu kararın alınmasını, bazı insanlarımız, Mahkemenin
maruz kaldığı tehdit ve baskılara; bazıları, Sayın Sezer tarafından
atanan 7 üyenin sadakat borcuna; kimileri, yüksek yargıdaki kadrolaşmaya…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Yazıklar olsun sana!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
OYA ARASLI (Ankara) -
Sizin, devletin kurumlarına saygınız kalmamış!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - …ve kimileri de yargının siyasallaşması ve bu yolla…
BAŞKAN - Sayın Akbulut…
Sayın Akbulut…
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - …millet iradesinin boğulması olarak değerlendirildi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Bir de hukukçuyum diyeceksin, hiç yakışıyor mu sana!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Anayasa'dan güç alan Anayasa Mahkemesine hakaret ediyor.
BAŞKAN - Sayın Akbulut,
o tahlilleri değişik yerlerde yapıyorlar. Lütfen, konuyla, maddeyle
ilgili şeylere geçin. Anayasa Mahkemesinin kararlarını o anlamda…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Başkan, müsaade etmeyin, yüksek yargıya hakaret ediyor. Lütfen…
Lütfen…
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Değerli Başkanım, Anayasa'yı değiştiriyoruz, Anayasa'yla
ilgili konuşuyorum.
Değerli milletvekilleri,
sebebi ne olursa olsun, bu karar vicdanlarda karşılığını bulmasa
da Anayasa gereği uyulması gereken bir karar olarak milletimizin
önüne konuldu. Peki çare nedir? Çare, elbette millete gitmektir ve
millet iyi bir hakemdir.
Geçen dört buçuk yıllık
süre içinde millet yararına en küçük bir işi yapmayan, bırakın iş
yapmayı, aksine, iktidarın iş yapmasını engelleyen, taş koyan, takoz
olan, çekiştiren, durdurmaya veya yavaşlatmaya çalışan ve bir yandan
da "seçim, erken seçim, hemen seçim, ille de seçim" diye yırtınıp
duran muhalefet partileri son olaylardan sonra "hodri meydan,
haydi millete gidiyoruz" denildiğinde şok oldular ve ne yapacaklarını
şaşırdılar. (CHP sıralarından gürültüler) Millete gitmekten korkan ve sudan çıkmış
balığa dönenler, panik içinde önce seçimi engellemeye çalıştılar….
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- O senin hüsnükuruntun!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - … ardından geciktirmek için girişimde bulundular, ama
nafile, olmadı.
OYA ARASLI (Ankara) -
Siz, bunları demek istediğiniz için önceden yazmışsınız. Olay öyle
olmadı, bildiğinizden konuşmuyorsunuz.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Milletten kaçılamayacağını anlayan partiler, şimdi,
ittifak arayışı içinde. Çok acil ittifaklar için, neredeyse ilanla
parti aranıyor. Bir zamanlar birbirlerinin yüzünü tırmalayanlar,
denize düşen yılana sarılır misali, birbirlerine sarılıyorlar.
Milletimiz, oynanan oyunları ve beyhude çabaları sabırla izliyor.
Değerli milletvekilleri,
ittifak, büyük bir güçtür ve gereklidir elbette, ancak, sıfırların
toplanması bir etmeyeceği gibi, yok hükmündeki sanal partilerin
anlaşmaları da ittifak değildir. Gerçek ittifak milletle olur. Bunun
yolu da millete, milletin iradesine, milletin değerlerine saygı
göstermekten, samimiyetten, aşkla, sevdayla bu millete hizmet etmekten
geçer. Milletin bağrından çıkan ve çok kısa bir sürede büyük bir sevgiyle
milletin sinesinde yer edinen, vatandaşlar arasında ayırım yapmadan,
73 milyon insanımızı aynı sıcaklıkla kucaklayan ve onlara gece
gündüz…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Millet, sinesini açmış sizi bekliyor!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - …demeden hizmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi, bu manada,
milletiyle tam bir ittifak hâlindedir.
Değerli milletvekilleri,
çok partili siyasi hayatın başladığı 1946'dan bu yana geçen altmış
bir yıllık sürede, on iki kez hükûmet kurmasına ve aralıklarla on yılı
aşkın bir süre iktidarda kalmış olmasına rağmen, Cumhuriyet Halk
Partisinin, bu ülkede, kalıcı tek bir eseri yoktur.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Cumhuriyeti baban getirdi değil mi?
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Bunların niyeti, millete hizmet etmek de değildir. İktidarda
da muhalefette de ürettikleri tek şey laftır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Cumhuriyet Halk Partisinin eserlerini sata sata bitiremiyorsunuz.
O sattığınız yerler kimin eserleri?
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Milletin de bunlardan bir beklentisi yoktur. Beklenti,
zarar vermemelerinden ibarettir, ancak, onu bile millete çok görmektedirler.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz günlerde
Cumhuriyet Halk Partisinin katkılarıyla yaşanan olumsuzlukların
ülkeye verdiği zarar kimsenin umurunda değildir. Büyük emeklerle
tesis edilen istikrar ve güven ortamının sarsılacak olması önemsenmemektedir.
Çünkü, bu çevrelerin, devletin geleceği, ülkenin yararı, milletin
menfaati gibi kaygıları yoktur. Onların şahsi ve siyasi ihtirasları,
ülkenin iç ve dış itibarından da istikrarından da huzur ve güveninden
de daha önemlidir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sayın Başkan, hangi çevrelermiş onlar, sor bakayım. Ayıptır!
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, muhalefet partileri, yıllardan
sonra ülkede sağlanan huzuru, güven ve istikrarı, büyüme ve kalkınmayı
gölgelemeye çalışarak, komplo ve entrikalar içinde, hayalî krizler
üreterek, rejim tehlikesi senaryoları yazarak hukuki varlıklarını
sürdürmeye çalışmaktadır. Milletimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
iradesini hafife alıp yok sayanları, "Erken seçimin kendisi
bizatihi çözüm değildir." sözleriyle neredeyse süngü zoruyla
kendilerine oy verilmesinin teminini isteyenleri, millet iradesini
mahkemeye verip, arkasından "Cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemeye
düştü." diye alay edenleri ve karara bakıp, ağzı kulaklarında
pişkin pişkin sırıtanları ibretle izlemekte ve gereken cevabı
vermek için sandığı sabırsızlıkla beklemektedir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sayın Başkan, nedir bu arkadaşın söyledikleri yani?
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünü
büyük bir coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız ve son beş yılda dünyanın
parlayan yıldızı hâline gelen Türkiye Cumhuriyeti devleti demokrasiyle
yeni tanışmış, üçüncü sınıf bir Afrika ülkesi değildir. Millet iradesi
karşısında, kendilerini milletin efendisi zannedenlerin, sözüm
ona seçkin zümrelerin, sahte demokratların ve darbe şakşakçılarının
devri artık kapanmıştır. Bunlara kimse prim vermemektedir. Cumhuriyet
ilkelerine tam bir sadakat, ülkemizin onuruna ve haysiyetine sonuna
kadar sahip çıkmak hepimizin vatan borcudur. Millete efendilik yoktur,
varsa taliplisi, yalnızca millete hizmet vardır. Hakkıyla hizmet
eden gelecek, başaramayan gidecektir.
Değerli arkadaşlar,
Adalet ve Kalkınma Partisi gücünü ve meşruiyetini halktan almaktadır;
siyaseti, kavgada güçsüz olan ve sürekli gözü bir yerlerden yardım
isteyen çocuklar gibi değil, mertçe, yiğitçe, erkekçe yapmaktadır.
Bizim, Allah'tan başka kimseden korkumuz yoktur, Allah'tan ve milletten
başkasına verilecek hesabımız da yoktur. Milletten aldığımız destekle,
başımız dik, alnımız açıktır. Millete hizmet etme yolunda kimler,
hangi tür entrika, dalavere ve oyun içinde olurlarsa olsunlar, Allah'ın
izniyle, hiçbir güç bizi yolumuzdan döndüremeyecektir. Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir; sonsuza kadar yaşayacak ve yaşatılacak
olan Türkiye Cumhuriyeti devletinde; her zaman da öyle olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
son olarak şunu söylemek istiyorum: Siyasi konumlarını esen
rüzgâra göre belirleyenlerin hiç kimseye dik duruş vermeye hakkı
yoktur.
Yapılacak Anayasa
değişikliklerinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün.
Buyurun Sayın Akgün.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu maddeyle
seçim dönemi beş yıldan dört yıla indirilmektedir. 1924 ve 1961 Anayasaları
döneminde, ülkemizde milletvekili genel seçimlerinin dört yılda
bir yapılması kuralı vardı. Bu kural 1982 Anayasa'sıyla değiştirilmiş
ve 77'nci maddesinde seçimlerin beş yılda yapılması esası benimsenmiştir;
ancak, uygulamada, AK Parti İktidarı dışında, yani 22'nci Dönem
Meclisi dışında hiçbir iktidar bu beş yıllık süreyi tamamlayamamıştır.
1983 yılından bu yana yapılan altı genel seçim, hep süresinden önce
yapılan erken genel seçim olmuştur. Bu genel seçimler, 1983, 1987,
1991, 1995, 1999 ve 2002 seçimleridir. Güven ve istikrarın sembolü
olan AK Parti döneminde, Meclisimiz, haziran ayını tamamlamak suretiyle
aslında beş yılını tamamlayan Meclis unvanını almaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin dört yılda mı yoksa beş
yılda mı yapılması konusunda yıllardan beri süregelen tartışmalar
bulunmaktadır. Türkiye'nin içinde bulunduğu zor koşullar, yılların
biriktirdiği çetin sorunlar dikkate alınarak seçimlerin dört yılda
bir yapılması ve millet iradesinin yenilenmesi, savunulan bir görüştür.
Birçok parti ve sivil toplum örgütü de, seçimlerin dört yılda bir yapılmasını
savunmaktadır. İşte bu toplumsal talepleri dikkate alan partimiz,
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi düzenlemesiyle birlikte,
seçimlerin dört yılda yapılması değişikliğini Meclise getirmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
bu düzenlemeler, üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonunda görüşülürken,
Komisyon çalışmalarının fiilen ve hukuken engellenmesi için Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından yoğun çaba gösterilmiştir. Komisyon çalışmalarını
engellemek için binlerce, gerekçe içermeyen, samimiyetsiz ve hakkın
kötüye kullanılması çabası içeren önergeler verilmiştir. Gerek
Komisyon Başkanına -ki, Komisyon Başkanımız son derece sabırlı ve
demokratik bir yönetim göstermiştir- ve gerekse şahsımın da bulunduğu
Komisyon üyelerine fiilî saldırılar vuku bulmuş, telefonlar havada
uçuşmuş, bardaklar ve kâğıtlar atılmıştır. Bu antidemokratik tavırları
huzurunuzda kınıyorum.
Çalışmalar esnasında,
bana atfen, Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'ye yönelik olarak
"Afyon'dan adam çıkmaz." gibi bir sözü de sarf etmiş değilim. Komisyon
tutanaklarından bu durum açıkça görülecektir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Tutanağı mı değiştirdiniz yoksa?
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Ancak, gerek Meclisi tıkayarak Cumhurbaşkanlığı seçimini mahkemeye
havale eden…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Biz oradaydık, olayın şahidiyiz. Doğruyu söylemiyorsun. Madem
"erkeğim" diyorsun, doğruyu söyle.
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen…
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Bak, Komisyon tutanaklarına bak.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Doğruyu söyle.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Dinlemesini öğren. Komisyon tutanaklarına bak. Komisyon tutanaklarında…
OYA ARASLI (Ankara) -
Ne var Komisyon tutanaklarında? Doğruyu konuşun.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Bir dinlersen…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- O zaman aynen öyle söylediniz. Tutanakları mı değiştirdiniz?
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen…
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Yerine otur… Yerine otur… Bir dinle.
BAŞKAN - Sayın Akgün…
Tartışma yeri değil
burası arkadaşlar.
Sayın Kılıç, lütfen…
Sayın Akgün, Genel Kurula
hitap ediniz.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Komisyon tutanaklarında aynen…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Biz olayın bizzat tanığıyız. Doğruyu söylemiyor. Yakışmıyor kendisine.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Komisyon tutanaklarında aynen…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Arkasında duramayacağı sözler söylemesin o zaman.
BAŞKAN - Sayın Akgün,
Genel Kurula hitap edin lütfen.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Komisyon tutanaklarında aynen "Ben Afyonluyum, çık dışarı
gösterelim." diye bana Halil Ünlütepe'nin çıkışı vardı, dışarıya
davet edişi vardı.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Niye geri adım attın o zaman? Niye geri adım atıyorsun? Arkasında
duramayacağın sözler söylemeyeceksin.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Ben de, "Biz Afyon'dan çıkanları da gördük." diye cevap verdim.
Aynen böyledir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Git özür dile, mademki arkasında duramıyorsun.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Gerek Cumhurbaşkanlığı seçimini mahkemeye havale eden gerekse
Komisyon çalışmalarını engellemek için zor bile kullanan Cumhuriyet
Halk Partisinin, niçin halka gitmekten korktuğunu anlamak mümkün
değildir. Cumhuriyet Halk Partisine göre, iki yıldır "Bu Meclis
Cumhurbaşkanını seçemez, erken seçime gidelim" deniyordu. Anayasa
Mahkemesi kararıyla toplantı yeter sayısı 367 şartına bağlanmış
olmaktadır. "Bu Meclis Cumhurbaşkanını seçemez" diyorsunuz.
Şimdi, gelecek yeni Meclislerin de Cumhurbaşkanı seçme imkânını ortadan
kaldırdınız. "O hâlde, hadi buyurun, Cumhurbaşkanı adayı gösterin"
diyoruz, aday göstermeye de cesaretiniz yok, partinize güvenmiyorsunuz.
"Madem, Meclisin ve milletin iradesi tıkanmıştır, o hâlde Anayasa
değişikliği yapalım" diyoruz. Cumhuriyet Halk Partisine göre,
Meclis, Anayasa değişikliği de yapamaz. İki yıldır "erken seçim"
diyorlardı, "hadi, erken seçim" dendi, CHP, erken seçimden
de bin bir türlü bahane bularak kaçma peşinde.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Oy verdik, oy! Oy verdik!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Adam yalan söylerken yüzü kızarır. Yalan söylüyorsun!
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Oy verdik!
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Verdiğimiz oylar belli, yalan söylüyorsun!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Kaç tane oy çıktı erken seçime? Her tarafınız yalan! Çıkar elini
cebinden!
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- "Cumhurbaşkanını halk seçsin" diyoruz…
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Oy verdik, oy; utanmazlar!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akgün...
(CHP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri,
lütfen…
Sayın Akgün, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- "Cumhurbaşkanını halk seçsin" diyoruz, halka gidilmesini
hiç istemiyorsunuz, çünkü halktan hep uzak oldunuz ve korktunuz.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Halk sizi bekliyor.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi, 1957…
BAŞKAN - Sayın Akgün,
konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- …1961, 1965, 1969, 1977, 1983, 1987, 1991, 1999 ve 2002 seçimlerinde hep
halkın sillesini yemiş ve hiçbir zaman tek başına iktidar olamamıştır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Merak etme, merak etme; halk ayıldı, AKP bayıldı.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Halka da tepeden baktıkları için, kendilerine uygun seçmen kitlesi
ithal edilmedikçe, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine
razı olmayacaklardır. (CHP sıralarından gürültüler)
ALI RIZA BODUR (İzmir)
- Tarih de bilmiyorsun, 1983'de Cumhuriyet Halk Partisi mi vardı?
BAŞKAN - Sayın Akgün,
konuşmanızı tamamlayınız.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Neredeyse, Anayasa'ya, "Cumhurbaşkanı CHP'nin gösterdiği
adaylar içerisinden seçilir" hükmünü koyarsak rahatlayacaklardır.
Sayın Baykal, 1989 yılında,
Cumhurbaşkanı seçilen Turgut Özal'ı, onursuzca...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Bol keseden atıyorsun, otur yerine!
BAŞKAN - Sayın Akgün…Sayın
Akgün, istirham edeyim, ek sürenizi de kullandınız, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- "…indiririz" derken, 28 Şubatta da dönemin hükûmetine,
"ülkeyi iç savaşa sürüklüyorlar" demiştir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Doğru söylemiş.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- 11'inci Cumhurbaşkanı seçimleri esnasında da, Anayasa Mahkemesi
kararını vermeden önce, "Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermezse
çatışma olur" diyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, bunlar hep sataşma.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Bu sözler, 27 Mayıs döneminde "Sizi ben bile kurtaramam."
diyen İsmet Paşa'nın sözlerine çok benzemektedir.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sandıkta görüşeceğiz, sandıkta!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- İsmet Paşa'yı abdestle alacaksın ağzına! Onun tırnağı olamazsın!
BAŞKAN - Sayın Akgün…
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- CHP'nin muhalefeti antidemokratiktir.
Bu sözlerle, seçimlerin
dört yıla indirilmesine dair kanun maddesini uygun buluyor, oy vereceğimi
söylüyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Siz daha bir Cumhurbaşkanını seçemediniz, bu kadar beceriksizsiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
1'inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi maddelere…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Anadol,
lüfen…
Şimdi, maddenin gizli
oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, biz erken seçime ne zaman karşı çıktık? Yalan söylüyor,
yalan!
BAŞKAN - Sayın Anadol,
biraz sonraki konuşmalarda cevap verirsiniz.
Sayın kâtip üyeler,
lütfen vermeyeniz pusulaları; bir açıklama yapacağım.
Oyunu kullanan milletvekili
arkadaşlarım, oylarını -pusulaları- zarfın içine itinayla yerleştirsinler
ve mümkünse, istirham ediyorum, zarfın ağzını kapatsınlar. Çünkü,
zarf atıldığı zaman oy pusulaları düşüyor ve ihtilaflara sebebiyet
veriyor. Lütfen, zarfların ağızlarını kapatarak oylarımızı kullanalım.
Bunu sizden istirham ediyorum
Oylamaya Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan
sayın üye var mı? Yok. Sayın milletvekilleri, oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar.
Başkanlık Divanı kürsüsü
önünde kâtip üyelerden ve görevli personelden başka hiçbir arkadaşımızın
bulunmamasını istirham ediyorum.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin (S.Sayısı:1409) 1'inci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 452
Kabul : 362
Ret : 81
Çekimser : 5
Boş : 1
Geçersiz oy : 3
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
1409 sıra sayılı Anayasa
Değişikliği Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 2'nci maddesini
okutuyorum:
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasında geçen "seçim
tutanaklarını" ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve Cumhurbaşkanlığı
seçimi tutanaklarını" ibaresi; son fıkrasında geçen "halkoyuna
sunulması" ibaresinden sonra gelmek üzere "Cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesi" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Tuncay
Ercenk.
Sayın Ercenk, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUNCAY
ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa
değişikliğiyle ilgili teklif üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
şu geldiğimiz noktada, gerçekten, AKP İktidarının doğru iş yapıp
yapmadığı konusunda kuşkularımı bu kürsüden, özellikle belirtmek
istiyorum. Doğru dürüst giden bir düzen, bir Cumhurbaşkanlığı seçim
sürecinin bu kadar karmaşık, bu kadar girift bir hâle getirilmesini
Türkiye Cumhuriyeti Meclisine, gerçekten, özellikle AKP Grubuna
yakıştıramadığımı belirtmek istiyorum.
Yıllarca erken seçimden
söz ettik, bir an evvel erken seçim yapın dedik. O zamanlar bize
"vatan haini" suçlaması yapıldı. Daha sonra -bu beş yıllık süre, Avrupa'da demokratik
parlamenter düzende siyaset götüren ülkelerde de- beş yıllık süre
fazladır, Meclis yorulmuştur, bu seçim süresini dört yıla çekelim
diye, yine, yıllarca Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal tarafından,
bizim grubun sözcüleri tarafından seslendirildi, söylendi. Ama,
ne hikmetse, bunları söylerken biz "iki koyun güdemeyenler erken
seçim istiyorlar" denmeye başlandı iktidar tarafından ve yine
"çelik çomak oynuyorlar" şeklinde değerlendirmelere muhatap
olduk maalesef. Bunların, bir devlet adamına yakışacak üsluplar,
sözler olmadığını buradan, bizzat belirtmek istiyorum.
Şimdi, dönemini tamamlamış,
seçim kararı almış, benim sürem doldu arkadaş, yeter, ben seçime gidiyorum
demiş bir Meclisin, Anayasa gibi devletin temelini, sistemini,
belki giderek devletin rejimini etkileyebilecek bir anayasa değişikliğini
bu Parlamentonun görüşmesi, bu Parlamentonun müzakere etmesi
doğru mudur diye soruyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kadar önemli bir değişikliğin, biraz önce söylediğim gibi, devletin
rotasını, sistemini değiştirecek bir değişikliğin, hiç tartışılmadan,
muhalefet partisiyle görüşülmeden, barolarla, sivil toplum kuruluşlarıyla,
üniversitelerle tartışmadan, böylesine, Meclisin gündemine apar
topar, yangından mal kaçırır gibi -ve hangi amaçla getirildiğini
de tam anlayabilmiş değiliz- getirilmesinin kesinlikle doğru olmadığına
inanıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
siyaset yaparken halkla inatlaşmayacaksınız. Siyaset yaparken
devletle inatlaşmayacaksınız. Siyaset yaparken hukukla inatlaşmayacaksınız
ve siyaset inatlaşmayla yapılmaz. Şimdi, ben bu tabloya baktığım zaman,
Sayın Başbakanın, Hükûmet üyelerinin ve AKP Grubunun söylediğim tüm
kurumlarla inatlaşarak siyaset yaptığını görüyorum. "Sen benim
adayımı seçtirmezsin ha, Abdullah Gül kardeşime adaylığını geri
çektirirsin ha, Abdullah Gül kardeşim Cumhurbaşkanı olamadı
ha" diyerek; "al sana kardeşim işte bir erken seçim, al sana
bir anayasa değişikliği" diyerek siyaset olmaz. Bu, devlet adamı
ciddiyetiyle bağdaşmaz. Bu, siyasetin ciddiyetiyle bağdaşmaz. Bunu,
bu kürsüden söyleme sorumluluğunu kendimde hissediyorum değerli
milletvekilleri.
Şimdi, o kadar önemli
bir kavrama getirdik ki biz olayı, bu Hükûmet kurulurken "tüccar
siyaset" anlayışının egemen olacağını söyledik.
Burada, Türkiye Cumhuriyeti
devletine bir Cumhurbaşkanı seçiliyor, cemaate bir lider seçilmiyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendisini kanıtlamış, laik, demokratik
bir düzen içinde, laik bir cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini, anayasal
düzeni savunmak için kurulmuş ve bu şekilde yönetilmeye layık bir
Türkiye Cumhuriyeti'dir. Siz, bu tablo içinde uzlaşma aramadan Cumhurbaşkanı
seçerseniz, seçmeye kalkarsanız, işte, sonu bu olur. Sayın Genel
Başkanımız, size, bıkmadan, usanmadan, "Geliniz, bu Cumhurbaşkanını
uzlaşmayla seçelim…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Durmadan yumruk salladı!
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- …çünkü, uzlaşma, demokrasinin, bir kültürün içinde yer alır, siyasette
uzlaşma vardır."
Bakın, Sayın Başbakan
"Siyaset bir uzlaşı işidir, uzlaşı alanıdır." demiş. Yine,
Sayın Başbakan "Sadece sayısal güce dayanan bir yönetim anlayışını
benimsemiyoruz, toplumsal mutabakattan güç alan bir siyaset anlayışından
yanayız." demiş. Ama, ne hikmetse, Cumhurbaşkanlığı gibi en
önemli bir makamı, seçilirken, Cumhurbaşkanı seçiminde, maalesef,
bu uzlaşmadan özellikle kaçınmış, "cibilliyetsiz" kelimeleriyle,
"Zaman israfıdır." şeklinde değerlendirmelerle, muhalefetle
görüşme imkânı maalesef yaratılmamıştır.
Bakın, Sayın Genel
Başkanımız "AKP'li bir ismin aday olamaz deme hakkını kendimde
bulmuyorum." deme noktasına gelmiş bir Genel Başkandır, demokrasi
adına bir Genel Başkandır ve Meclisin yüceliği için bu noktaya gelmiş
bir Genel Başkandır.
Şimdi, bu noktaya gelmiş
bir Sayın Genel Başkanımıza, kalkıp da "Hayır kardeşim, sizinle
görüşmüyoruz." dediğiniz anda, uzlaşma kültürünüzden uzaklaşmışsınız
demektir.
Bu tablo içinde, baktığınız
zaman, Cumhurbaşkanlığı seçimini de tıkanma noktasına getirmesinin
tek sorumlusu Sayın Başbakandır ve AKP Grubudur.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Tuncay Bey, sen inanıyor musun buna? İnanarak mı söylüyorsun?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, "Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir."
yazıyor. Tabii, millet, bu egemenliğini çeşitli organlarla kullanır.
Bunlardan birisi de Türkiye Büyük Millet Meclisidir, ama, siz, bu
egemenliği kullanma konusunda yetki verdiğiniz Türkiye Büyük Millet
Meclisinin karşısına, yine halkın getireceği bir yetkili kurum,
bir organ çıkarmaya çalışıyorsunuz. Yani, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin yönetiminde bir "iki başlılık" kendini mutlaka
gösterecektir. Bu çatışmaların olmasının ülkeye çok ciddi bir yarar
getireceğini sanmıyorum.
Şimdi, Cumhurbaşkanı
adayları çıkacak, propagandalar yapacak. İşte, "Efendim, ben
üniversite rektörlerini seçerim veya seçmem." diyecek,
"Efendim, Yargıtay üyelerini ben atayayım veya atamayayım."
diyecek, bir kısmı "Efendim, kararnameleri imzalarım veya imzalamam."
diyecek. Bu karşılıklı çatışmalar, Türkiye'nin önünü açacak çatışmalar
değildir.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz teklif ciddi bir tekliftir, ciddi bir tekliftir. Şimdi,
6 Mayıs 2007 Pazar günü Cumhurbaşkanı seçilseydi ne olacaktı?
Şimdi, hem Cumhurbaşkanını
seçmeye çalışıyorsunuz hem de "Cumhurbaşkanını halk seçsin"
şeklinde bir öneriyle, bir teklifle Meclisin önüne geliyorsunuz. Bunun
da, siyaset ciddiyetiyle, demokrasi kültürüyle, uzlaşma kültürüyle
ve siyasetin yüceliği anlamında, Meclisin yüceliği anlamıyla
bağdaştığını kesinlikle düşünmüyorum.
Şimdi, gelelim…
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Halkın seçmesini mi?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Halk seçebilir; tartışılabilir, konuşulabilir, ona itirazımız
yok. Ama, altyapısı hazırlanmadan, hiç kimse ile görüşmeden, tartışmadan
"ben, yaptım oldu" demesi yanlış; bunu söylüyoruz.
Şimdi, Komisyon çalışmaları
çok tartışıldı. Komisyon çalışmalarında ben de bulundum. Şu önerge,
şu önerge Türkiye Cumhuriyeti tarihine bir kara önerge olarak geçecek
değerli milletvekilleri.
Bakın, okuyorum:
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Kırmızı ile çizmişsin!.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- "Maddeler üzerindeki konuşma süresinin beşer dakika ile sınırlandırılmasını..."
Anayasa üzerinde konuşuyoruz, Anayasa teklifi üzerinde konuşacağız.
Madde üzerinde konuşma süresi beş dakika!
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Kaç kişi konuşacaktı?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- "Her madde üzerinde Komisyon üyelerinin en fazla bir önerge
vermesini ve önerge sahibine önergesini savunmak üzere en fazla
beş dakika süre verilmesini" öneren bir önerge. Biz, bunu reddettik.
Böylesine, bizi susturmaya çalışan bir önergeye elbette
"evet" diyemezdik.
Şimdi, Sayın Komisyon
Başkanı "bırakın bunları, kuzu kuzu kabul edin bu değişikliği"
demeye getirdi. Ama, biz, aslanlar gibi direndik Sayın Başkanım, aslanlar
gibi direndik.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Kaç önerge vardı?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Ama, şuna inanıyorum ki, soyadıyla ters orantılı bir Komisyon Başkanı
sayesinde, önergelerimiz okunmadan, maddeler üzerinde görüşmeden,
maalesef, bu Anayasa değişikliği teklifi Komisyondan geçti ve Meclisin
önüne geldi.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- 1.600 önerge vardı. Kaç günde okunur o?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, değerli
arkadaşlarım, şimdi o Komisyonda, çalışmalarımız sırasında bir
"Afyon olayı" yaşandı. Orada, orada "Afyon'dan adam çıkmaz"
diye -ben de oradaydım, yakınındaydım Mevlüt Akgün'ün- "adam çıkmaz"
diye söyledi. Bakın gazeteler elimde.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Ben de oradaydım.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Olur mu öyle şey ya!
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Posta gazetesi, Cumhuriyet gazetesi.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Ben de oradaydım, yok öyle bir şey.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Evet, işte, burada, okuyorum.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Gazete okuma yeri mi burası?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- "AKP'li Mevlüt Akgün, CHP'li Halil Ünlütepe'ye 'sen de Afyonlusun.
Zaten, Afyon'dan adam çıkmaz. Çıkanları da görüyoruz' diyerek söyledi."
Ben duydum.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Burası gazete okuma yeri mi ya?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Şimdi, Afyon'dan, Afyon'dan adam çıkar.
Mevlüt Akgün'e sesleniyorum, o saç ektirme işini bir bıraksın.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Ne yapsın adam? Adamın saçı yoksa ne yapsın?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- İyi ki, Karaman'ın yolu Konya'dan geçiyor, iyi ki Afyon'dan geçmiyor.
Onu orada bekliyorlar; haberi olsun ve inanıyorum ki, Afyonlular,
bu suçlamanın, bu hakaretin dersini, en kısa zamanda, Mevlüt Akgün'e
de, AKP Grubuna da verecek. Çünkü, inanıyorum ki ben, Afyon'dan adam
çıkar, hem de adam gibi adam çıkar hem de Cumhurbaşkanı gibi adam çıkar.
(CHP sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Yani, kendi saçın ne güzel, sırma saçın var diye…
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Teşekkür ederim, teşekkür ederim.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- …Mevlüt'e laf atmaya hakkın var mı?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört buçuk yıldır
uyarıyoruz. 3 Kasım seçimlerinden sonra, dünyanın hiçbir ülkesinde
görülmemiş biçimde, Sayın Genel Başkanımız -o zaman milletvekili
de değil- Sayın Başbakanı ziyaret etti -o zaman Başbakan değildi
tabii, Genel Başkan- ve kendisine birtakım uyarılarda bulundu. "Bakın,
kazandınız, sizi tebrik ediyoruz, kutluyoruz, bu halk size yetki
verdi, tek başınıza iktidar oldunuz, ama lütfen, devleti iyi yönetin.
Sizinle ilgili hiçbir önyargımız yok -yeter ki- her konuda, devletin
iyi yönetilmesi konusunda size destek olacağız ama bir şartla: Cumhuriyetin
temel ilkeleriyle, Atatürk ilke ve devrimleriyle hiçbir biçimde
oynamayınız lütfen."
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Bitiyor efendim.
Ama, kısa bir süre sonra,
sanki böyle bir nasihat alınmamış gibi, böyle bir uyarı yapılmamış
gibi, maalesef, AKP Grubu, özellikle Hükûmet ve Başbakan, cumhuriyetin
temel nitelikleriyle, Anayasa'nın temel nitelikleriyle oynamaya,
kurumlarla oynamaya başladılar.
Şimdi, bunu dinlemediniz.
Arkadan, dış politikada uyardık, "Bakın, Avrupa Birliği süreci
yanlış gidiyor, yanlış yönlendiriyorsunuz." dedik ve Avrupa
Birliğinin geldiği nokta bu. Bizim muhalefet olarak görevimiz, elbette
uyarmak. Sayısal olarak bir çoğunluğumuz olmadığı için, bu konuda
çok fazla yetkili olma konumunda değiliz, ama uyarmak muhalefetin
görevi, bizim görevimiz ve bunu en yetkili organımız, Sayın Genel
Başkanımız tarafından defalarca size iletildi. 1 Mart tezkeresinde
uyardık, 367 konusunda uyardık. "Bakın, burada bir nokta var,
"toplantı yeter sayısı 367'dir"
deniyor, hukukçular tartışıyor, muhalefet böyle bir görüşte,
kamuoyunda genel bir görüş var; gelin bunu bir deneyin, gelin buna
bir bakın, 367 olursa daha iyi olur, toplantı yeter sayısını hazırlayın"
diye yol gösteriyoruz; "hayır efendim, 367 de neymiş, fasa fiso
şeyler" diyerek reddettiniz. Ne oldu geldiğimiz nokta? İşte bugünkü
kargaşa, işte bugünkü sıkıntı. Bugünkü sıkıntının temelinde muhalefetin
hiçbir suçu yoktur. Sadece, uzlaşmaz bir tavır sergileyen Başbakanın
ve uzlaşmaz bir tavır sergileyen AKP İktidarının suçu vardır. Bunu,
buradan, özellikle belirtmeyi bir görev sayıyorum.
Şimdi, Anayasa değişikliği
konusunda da uyarıyoruz. Bakın, Anayasa değişikliği konusunda
da uyarıyoruz. "Laiklik, demokrasi, milliyetçilik kavramları
dönemi bitmiştir, laiklik yeniden tanımlanmalıdır" diyen bir
anlayışa karşı mücadele ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, Sayın Meclis Başkanı da buna katıldı.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Bitiyor efendim, bitiyor.
Sayın Meclis Başkanı
da buna katıldı. "Laiklik yeniden tanımlanmalıdır." dedi.
Sayın Başbakan kendisini uyardı: "Aman dikkat et, daha erken, Sayın
Arınç." demeye başladı. Biz bunu gördük. Dolayısıyla, bu sıkıntıların
aşılması ancak uzlaşmayla çözülebilir. Size 3 Kasımdan hemen sonra
geldik, uyardık, "yapmayın bu işi, cumhuriyetin ilkeleriyle,
Anayasa'nın ilkeleriyle oynamayın" dediğimiz hâlde, maalesef,
oynaya oynaya ülkenin geldiği şartlar bu noktaya geldi.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- DSP ile birleşebilecek misiniz, onu söyle.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Onu DSP'yle biz hallederiz, o, mesele değil.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- DSP'yi niye dışladınız o zaman, madem demokratsınız?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Bakın, sayın milletvekilleri, burası, Hikmetyar'ın önünde diz çökülen
salon değil. Sayın milletvekilleri, burası, cemaat topluluklarının
yapıldığı salon değil. Burası, Libya çöllerinde kurulan çadırlardan
kovulanların yeri de değil. Burası, Ulusal Kurtuluş Savaşı'na karar
vermiş, Gazi Mustafa Kemal'in Meclisidir. Buraya cumhuriyet ilkelerini,
laikliği içine sindirmiş olanlar girebilirler.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Sayın vekilim, o zaman niye gelmediniz?
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
teşekkür ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Buraya "Anıtkabir'de sap gibi duruyorlar." diyenler giremez.
"Laiklik de neymiş, halk isterse kaldırır." diyenler bu Meclise
giremez.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
teşekkür ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Demokrasiyi, cumhuriyeti yok etmek için kullanmak isteyenler bu
Meclise giremez.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- DSP'ye "partiyi kapat, gel" niye diyorsunuz o zaman?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Sayın Başkan, üniversiteler…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Bitiyor, Sayın Başkan, iki cümlem kaldı.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
beş dakika konuşma var. Üç dakika ek süre verdim size, bitmedi. Ama, o maddeleri sayarsanız
bu bitmez. Bir saat sayabilirsiniz yani bunları.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Bitiyor, inanın bitiyor.
BAŞKAN - Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Tamam, kapatıyorum.
BAŞKAN - Hayır, son
cümlenizi alayım Sayın Ercenk, lütfen.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Teröre destek sağlayanlara kefil olanlar bu Meclise giremez. Din
gibi kutsal bir kavramı siyasete alet edenler bu Meclise giremez.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - O yüzden mi girmediniz?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Bakın, bize neden saldırıyorsunuz siz, ben söylüyorum neden saldırıyorsunuz:
Hiçbir vaadinizi tutmadınız, bütün söylediklerinizin aksini yaptınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
teşekkür ediyorum. Bak, son cümlenizi söyleyecektiniz.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Sayın Başkan, bir cümle…
BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen ama şimdi, "bir
cümle" diyorsunuz, arkasından peş peşe geliyor, olmaz.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- İşte, son cümlemi söylüyorum.
BAŞKAN - Efendim, yani,
hayır, o şekilde olmaz Sayın Ercenk.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- İstismar ediyor efendim, Başkanlığın müsamahasını istismar ediyor.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Son cümlem efendim.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
hayır, beş dakikaya beş dakika ilave yapamam. Lütfen konuşmanızı
tamamlayınız, istirham ediyorum yani.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Sayın Başkan, son cümlem.
BAŞKAN - Hayır, olmaz
efendim!
Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Son cümlemi söyleyeceğim.
Şimdi, bize saldırmalarınızın
nedenini çok iyi biliyoruz biz. Kendi düşüncelerinizi, programlarınızı
hayata geçiremediniz, vaatlerinizi yerine getiremediniz. Tarımı,
esnafı, çiftçiyi perişan ettiniz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
bu nasıl son cümle? İstirham ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Dolayısıyla, bunları yapamadığınız için çok zor durumda kaldınız.
Muhalefete saldırıyorsunuz, yargıya saldırıyorsunuz, üniversiteye
saldırıyorsunuz ve Cumhurbaşkanına saldırıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
bir cümle böyle mi oluyor efendim?
TUNCAY ERCENK (Devamla)
- Hepinize, yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, Genel Kurulun ıttılasına arz ediyorum: Bundan sonra
konuşma yapan arkadaşlara, geçmiş dönemde yaptığımız uygulamalar
gibi, ek olarak sadece bir dakika süre verilecektir. O bir dakika
içinde konuşmasını tamamlayamazsa otomatik kesilecektir.
Bilgilerinize arz
ederim.
Buyurun Sayın Akgün.
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkanım, konuşmacı Sayın Tuncay Ercenk Bey konuşmasında
ismimden de bahsetmek suretiyle konuşmadığım bir cümleyi varmış
gibi Genel Kurulun huzuruna arz etti. Meclisin tutanakları var.
Tutanaklardan olayı aynen aktarmak istiyorum. Burada bir sataşma
var. Yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için tutanaklardan okuyacağım.
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Ben gazete haberlerini okudum.
BAŞKAN - Sayın Akgün,
sadece tutanaklardan okuyup kısa bir şekilde yapacaksınız. Burada
tekrar yeni izahlara, yeni yorumlara gerek yok, çünkü hukukçuların
yorumları geniş olur malum. Her ikiniz de hukukçusunuz. Onu takdirinize
arz edeyim.
Çok kısa olarak, buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Laf bize de geldi Sayın Başkan.
III. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Antalya
Milletvekili Tuncay Ercenk'in, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkanım, çok değerli arkadaşlar; aslında bu mesele için
Meclisin kürsüsünü çok fazla meşgul etmenin anlamı yok. Ancak, Anayasa
Komisyonunda bir kavga ortamı vardı, bir dövüş ortamı vardı. Gerçekten
de Komisyonu çalıştırmamak için fiilî bir taarruz vardı, hukuken
engelleme çabaları vardı. O çabalar telefon atmaya kadar gitti,
küfürleşmelere kadar gitti. Tutanaklarda Halil Ünlütepe Bey'in
bana "şerefsiz" lafı bile var, "şerefsizsin" diyor;
ama, ben kendi namıma hakkımı ona helal ettim ve kendisiyle barıştım.
Birincisi bu.
İkincisi, tutanaklardan
aynen okuyorum:
"Halil Ünlütepe
- Sana soracağım, sana." Yine devam ediyor. "Ben Afyonluyum,
sorarım sana." diyor. Ben de "Afyonluları da gördük, hep Afyonlulardan
çıkıyor zaten." diye cevap veriyorum. "Afyon'dan adam çıkmaz."
diye bir lafım olmadı.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Ne çıkar peki?
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Çarpıtmanın anlamı yok. Burada karşılıklı bir sataşma olmuştur,
ama Afyonluları içeren, Afyonlulara herhangi bir hakaret veya onları
küçük düşürücü söz söylemedim. Halil Ünlütepe ile aramızda geçen
bir meseledir. Bana "şerefsiz" dediği tutanaklardan sabittir,
ama ben hakkımı ona helal etmişimdir.
Saygılar sunarım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akgün.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
(Devam)
BAŞKAN - Şahsı adına,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan.
Sayın Kandoğan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bu Anayasa değişikliğiyle
ilgili olarak görüşlerimi açıklamadan önce, biraz önce bu değişikliklerle
ilgili oy kullanırken, ismimin karşısında hâlâ "Doğru Yol Partisi
milletvekilli" yazdığını gördüm. Şimdi, bu konuyla ilgili olarak,
ben, Doğru Yol Partisi milletvekili miyim, değil miyim, bilmiyorum.
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Doğru söylüyorsun ne olduğun belli değil, ne olduğun!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Anayasa gereği, Cumhurbaşkanlığı
seçiminde oy kullanmak üzere girmem nedeniyle partim kesin ihraç
talebiyle beni disipline sevk etti.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Az yapmış, az!
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Dört sene küfrettin, dört sene!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bir kere burada çok ciddi manada bir hukuksuzluk vardı, bir hukuksuzluk
var.
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- İnsanda yüz olur, yüz!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Hiçbir parti, Meclise, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, girilmesiyle
ilgili bağlayıcı karar alınamaz. Birinci hukuksuzluk burada.
İkinci hukuksuzluk…
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Geç bunları, geç! Geç bunları, geç!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu konuyla ilgili olarak benden bir savunma istenmemiştir. Ben,
sadece televizyon alt yazılarında "Ümmet Kandoğan Doğru Yol
Partisinden ihraç edilmiştir" diye alt yazı okudum. Bununla ilgili
ikinci bir hukuksuzluğu Doğru Yol Partisi yapmıştır.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Doğru Yola anlat bunu, Doğru Yola.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sayın Başkan, parti içi meseleleri buraya taşımak için mi söz alıyor?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Madem beni disipline sevk ediyorsunuz, benim ihraç edilme gerekçemi,
Ümmet Kandoğan'a, Doğru Yol Partisi milletvekiline tebliğ edersiniz,
bu konuyla ilgili savunmamı alırsınız, savunmamı aldıktan sonra
beğenmiyorsanız partiden ihraç edersiniz.
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Ağla artık, ağla!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sen derdini partine anlat, bize niye anlatıyorsun!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Milleti yönetmeye talip olan, milletin hakkını, hukukunu savunma
için yola çıkan Doğru Yol Partisi kendi milletvekiline dahi savunma
hakkını gösteremiyorsa, veremiyorsa yarın milletin hakkını, hukukunu
bu parti nasıl savunacak? Nasıl savunacak? (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Evet, buradan Sayın
Ağar'a sesleniyorum, Doğru Yol Partisi yöneticilerine sesleniyorum…
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Burası Ağar'a seslenilecek yer değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ümmet Kandoğan sevgisi Mehmet Ağar sevgisinden daha fazladır Doğru
Yol Partisi tabanında. (AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sen o sevgiyi kaybettin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Üç buçuk yıldan beri Ümmet Kandoğan Doğru Yol Partisine Mehmet
Ağar'dan daha fazla hizmet etmiştir, Edirne'den Hakkâri'ye bütün millet
bunun farkındadır. Eğer yüreğiniz yetiyorsa, gücünüz yetiyorsa,
alın savunmamı, verin kararını. Ben, halkımla kucaklaşmaya hazırım.
Siz beni partiden atabilirsiniz, ama, halkın vicdanından söküp çıkaramazsınız
Ümmet Kandoğan sevgisini. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Sayın Başkan, bu konuşma mı şimdi?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri…
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Sayın Başkan, Sayın Ağar burada olmadığı bir sırada konuşması
etik değil. İzin vermeyin efendim, hakkı yok ki.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, bakınız, Anayasa değişiklikleri geliyor.
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Sayın Ağar burada yok ki…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Anayasa değişiklikleri, seçimin erkene alınması, seçimin dört
yılda bir yapılması…
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Sayın Başkan, böyle bir konuşma olamaz!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Niye rahatsız oluyorsun? Sayın Milletvekili, niye rahatsız oluyorsun?
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Olmayan adamın arkasından konuşma olamaz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sen Anavatan milletvekilisin.
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Etik değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sen daha Anavatan milletvekiliysen, niye savunuyorsun Sayın
Ağar'ı?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
Genel Kurula hitap edin lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Niye savunuyorsun?
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)
- Aferin, alkış!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bakın…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
Genel Kurula hitap ediniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bakın "Demokrat Parti" ismi altında birleşiyorsunuz. Hayırlı
olsun, ama, o atın yüzü hep sağa dönüktü, şimdi sola döndürmüşsünüz
Cumhuriyet Halk Partisinin peşinden gitmek için. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Onu takip etmek için, atın yönünü sola döndürmüşsünüz.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)
- Yarım saat önce basın toplantısında beraberdin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisinin peşine takılıp, onu gözden uzaklaştırmamak,
gözden ırak tutmak için, atın yönünü sola döndürmüşsünüz. Atın ayağı,
hep sağ ayağı öndeydi, şimdi sol ayağını öne kaldırmışsınız. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Şimdi sol ayağı önde atın.
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Sayın Başkan, böyle mi devam edecek?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Onun için, siz, merkez sağ falan olamazsınız. Siz, merkez sola doğru
CHP'nin peşinden emin adımlarla ilerliyorsunuz, ama halk, ama millet,
seçimde bunun gereğini yapacak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Tuluat yapıyor!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Kırk saat önce, bakınız…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- CHP niye rahatsız oluyor, ben anlamadım!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Kırk saat önce, Cumhurbaşkanı seçimlerinden önce, iki lider, erken
seçim çağrısı yaptılar. Biraz önce Anavatan Partisi Grubu adına konuşan
milletvekili diyor ki, temmuzda havalar sıcakmış. Peki, kırk saat
önce Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu birlikte basın toplantısı yapmadılar
mı "hemen seçim, erken seçim" demediler mi?
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Etik değil efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- O erken seçim teklifinde temmuz ayında olmaz diye bir hüküm mü vardı?
Ama, bakınız, o erken seçimde alelacele nasıl birlikte bir araya
geldiler, onu da merak ediyorum. Ben daha beş dakika önce Genel Başkanla
beraberdim, Sayın Erkan Mumcu'dan gelen bir telefon üzerine,
19.30'da birlikte bir basın toplantısı yapıldı. Nereden, niçin bu
teklif bu iki lidere iletildi…
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Sayın Başkan, rica ediyorum…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- …ve niçin iki lider bu konuda ortak basın toplantısı yaptılar?
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Alakası yok… Rica ediyorum… İstirham ediyorum…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- İşte, Anayasa değişiklikleri…
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Böyle olmaz ki, etik değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- İşte, Anayasa değişiklikleri… Eksiği olabilir, yanlışı olabilir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
size, söylediğim gibi, bir dakikalık süre vereceğim. Lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız. Gündemle ilgili konuşunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Şimdi, Anayasa değişiklikleri burada. Hepiniz istiyordunuz
halk seçsin. İşte, buyurun, halka seçtirelim. Halka, seçmek yok! Efendim,
"Meclis seçsin." Yok!
Bakınız, AK Partililer,
sizleri de buradan uyarıyorum. Uyarıyorum, bakınız, dikkat edin:
Yarın seçimlerde, seçim sandıklarının boylarının bazıları bir
iki santim farklı olabilir, bazılarında on beş çivi, bazılarında
yirmi çivi olabilir, bundan dolayı seçimi iptal ettirmek için Yüksek
Seçim Kuruluna başvurabilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Dikkat edin, sandıkların eni boyu denk olsun, çivi sayıları eşit olsun;
yoksa, bundan dolayı seçimi iptal ettirme yolunda Yüksek Seçim Kuruluna
bir müracaat olabilir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ona dikkat
ediniz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sen kendinle alay et! Alay edilecek durumda olan sensin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu duygularla, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, bu Anayasa
değişikliklerinin milletimize, memleketimize hayırlar getirmesini
temenni ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Efendim?.. Ne
oldu efendim?..
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Sayın Başkan, partimizin tüzel kişiliğiyle…
BAŞKAN - Arkadaşlar,
burada herkes konuşurken her tip konuya devam ediyor.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Konuşmaya itiraz etmiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Filanın ismi
geçti, filanın şahsı geçti diye bir şey olursa, ben Genel Kurulu yönetemem.
Kusura bakmayın yani. (Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Başkan, kes şunun sesini!
BAŞKAN - Sayın Mehmet
Kurt, buyurun.
(Anavatan Partisi sıraları
önünde toplanmalar)
Lütfen arkadaşlar…
Buyurun Sayın Kurt.
MEHMET KURT (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlarım. (Anavatan Partisi sıraları önünde toplanmalar, şiddetli
gürültüler)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Bu kadar ahlaksızlık olmaz! Bu kadar satılmışlık olmaz!
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Düne kadar buradan her gün size küfrediyordu! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
MEHMET SOYDAN (Hatay)
- Siz de çok alkışlıyordunuz zamanında!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Bu kadar saygısızlık olmaz!
BAŞKAN - Sayın Kurt,
siz devam edin, buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Bir dakika söz hakkı verseniz söylerdik, bitecekti.
BAŞKAN - Sayın Kurt,
devam ediniz efendim, lütfen…
MEHMET KURT (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının
2'nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Cumhurbaşkanının seçimiyle
ilgili olarak şu yüce Meclis çatısı altında bulunan milletvekili
arkadaşlarım birçok sebeplerle bu şerefli hizmeti yapmaya imkân
bulamamışlardır. Bu sebeple, iktidar partisi olarak bizler, elimiz
kolumuz bağlı olarak oturamazdık. Hani meşhur bir söz vardır:
"Demokrasilerde çareler tükenmez."
SALİH GÜN (Kocaeli) -
Ecevit gibi oldun ya!
MEHMET KURT (Devamla)
- İşte, bu söz üzerine iktidar olarak AK Parti İktidarı, Cumhurbaşkanlığı
seçimi sürecinde çeşitli çareler aramıştır ve bunun en güzel yolu,
Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından seçilmesine karar kılınmıştır.
(Gürültüler) İşte bu münasebetle, Anayasa'mızın ilgili maddelerinde
değişiklik yapmak ihtiyacı hasıl olmuştur.
Sayın Başkan, çok gürültü
oluyor.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kurt, siz devam edin.
MEHMET KURT (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu hayırlı hizmetin yapılması hususunda iktidarımızın
esas görevi, bizi buraya gönderen ve milletvekili olarak Parlamentoya
seçen halkımıza gitmek Cumhurbaşkanlığı seçiminde en güzel yol ve
tercih edilen bir sistemdir. Geçtiğimiz parlamentolarda ki, 82 Anayasası'nın
çıkarıldığı bu günden, yirmi yedi seneden beri, bu konu, her parlamentoda
tartışılmış, hukukçular tarafından gündeme getirilmiş ve ağırlıklı
görüş, geniş yetkilerle donatılmış olan Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesi görüşü devamlı ağırlık kazanmıştır. İşte, bu görüşün neticesi
olarak da bugün, iktidarımız, halkın oyuyla seçilecek bir Cumhurbaşkanını
nasbetmek hususunda karar kılmış ve anayasa değişikliğine başvurulmuştur.
Değerli arkadaşlar,
halkımızın hakemliği bizler için çok önemlidir. Halkımızın vereceği
karar, en ciddi ve en geçerli bir karardır. Bu karardan, hiç kimsenin
çekinmemesi ve korkmaması gerekiyor. Bu münasebetle, biz diyoruz
ki, bu Anayasa değişikliği, şu yüce Meclisin yapacağı en şerefli
ve en güzel hizmetlerden olacaktır.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - En şereflisini en sona mı bıraktınız?
MEHMET KURT (Devamla)
- Böyle bir hizmete, biz, ulaştığımızdan ve kavuştuğumuzdan dolayı
da çok mutluyuz.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Yani, en şereflisi idiyse başta niye yapmadınız? En şereflisini
en sona mı bıraktınız?
MEHMET KURT (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, her şey, birçok ihtiyaçtan meydana
gelir
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Halkı da CHP'ye seçtirelim!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Zaman mı olmadı?
MEHMET KURT (Devamla)
- İhtiyaçlar, bugün, bunu seçmeye bize fırsat tanımıştır ve bu güzel
sistemdeki değişikliği de biz yapacağız inşallah, yapmaya da gayret
ediyoruz.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Cumhurbaşkanını seçtiğiniz gibi, bunu da yaparsınız!
BAŞKAN - Sayın Kurt…
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Halkı seçme yetkisini size verelim!
BAŞKAN - Sayın Kurt…
MEHMET KURT (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan bu kanun tasarısındaki
değiştireceğimiz madde, Anayasa'mızın 97'nci maddesidir ve bu
97'nci maddemizde esas konu, Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileriyle
ilgilidir. Biliyorsunuz ki, seçimlerin dürüst, şaibesiz bir şekilde
yapılması için, tarafsız mahkemeler tarafından yapılması en uygun
bir hadisedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Mahkemenin taraflısı nasıl oluyor?
BAŞKAN - Sayın Kurt,
konuşmanızı tamamlayınız.
Bir dakikalık süre
verdim size.
Buyurun.
MEHMET KURT (Devamla)
- İşte, bu, Yüksek Seçim Kurulunun görevleri arasında bulunan ve
Anayasa'mızın 79'uncu maddesindeki şu satırların peşine ilave
edilmek üzere, kısaca okumak istiyorum: "Seçimlerin başlamasından
bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile
ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden
sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları
inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin…" Bu cümlenin peşine "Cumhurbaşkanlığı seçimleri
tutanakları …" da ilave edilecektir.
Yine, aynı maddenin
son fıkrasına da şu şekilde bir ilave yapılması gerekiyor:
"Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi işlemlerinin genel
yönetim ve denetimi ve milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere
göre olur." Bu şekliyle…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kurt teşekkür
ediyorum.
Teşekkür cümlenizi
alayım Sayın Kurt.
Buyurun.
MEHMET KURT (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, şu yüce Meclisin değiştireceği bu Anayasa'nın
öncelikle Meclisimize ve halkımıza hayırlı olması dileğiyle,
hepinize tekrar saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Hayırlı olsun diyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Gaydalı, kısa
bir açıklama için mikrofonunuzu açıyorum.
III. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, partisine
sataşması nedeniyle konuşması
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir dönemin sonuna
geldik. Arkadaşların birbirlerine karşı kırıcı olmamalarını
hassaten rica ediyorum. Güzel anılarla buradan ayrılmamız lazım.
Neticede, sandık toplumun önüne gelmiştir, vatandaş en doğrusunu,
en güzelini yapacaktır, ama, eğer siyasete biraz kalite, siyasete
biraz itibar kazandırmak istiyorsak, bunu, bu itibarı kazandıracak
olan müessese de buranın kendisidir. Yani, biz, çok değerli milletvekilleridir
bu itibarı kazandıracak olan.
Sayın Ümmet Kandoğan,
çıktı, biraz önce burada konuşma yaptı, kendisi son derece de saygıdeğer
bir arkadaşımızdır. Neticede, Denizli halkının oylarıyla buraya
gelmiş çok değerli bir milletvekilidir. İçinde bulunduğu hissiyatı
da anlıyorum, saygı duyuyorum, çünkü, iki sene çıkıp da koca bir iktidar
grubuna meydan okuyup ona her konuşmasında küfrettikten sonra…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Ne alakası var.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Küfür etmek yok.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - … böyle bir dönüş yapabilmek de kolay değil, onu da saygıyla
kendisini karşılıyorum.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Küfretmedi.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Küfür yok.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Kelimeye dikkat etsin!
BAŞKAN - Sayın Gaydalı…
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Ama, bakın, dün, o küfürleri ederken burada onu biz alkışlamıyorduk.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı…
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Biz alkışlamıyorduk, onu da yine tenkit eden bizdik, diyorduk
ki: "Yanlış yapıyorsun arkadaş, küfürle siyaset olmaz, yanlışlıkla
siyaset olmaz." Dün yanlış dediğinizi bugün alkışlarsanız, siyasete
itibarı kazandıramayız.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Siz de yanlış yapıyorsunuz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Eleştirmek başka şey, küfür etmek başka şey.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Gaydalı, bu küfür
ifadesi uygun düşmemiştir, onu tashih etmeniz gerekir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Geri alsın.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan…
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- İktidara kimse küfür edemez.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Efendim, geri alıyorum o zaman.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bu iktidar grubuna kim küfür edebilir? Bu cesareti nereden
alıyor?
BAŞKAN - Bir dakika…
Sayın Dağcıoğlu…
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Eleştirmek ayrı bir şey, küfür etmek ayrı bir şey.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı…
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - İktidar grubunun avukata ihtiyacı yok.
BAŞKAN - Arkadaşlar,
bir dakika…
Sayın Gaydalı'nın ifadelerinde
belki kastı aşan bir cümle olmuştur.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Konuşma metinlerini alıp bir bakabilir misiniz.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı,
siz de bu kavramı hoş karşılamadınız tahmin ediyorum, onun düzeltilmesini
ben de istirham ediyorum. Yani, eleştiriler, diğer şeyler, ifadeler
olmuştur, doğrudur.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Evet, efendim. Tutanaklardan çıkarılsın efendim.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
(Devam)
BAŞKAN - Evet, saygıdeğer
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddenin gizli
oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
geçen oylamada olduğu gibi, lütfen, zarfları yapıştırarak kutuya
atalım efendim.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Sayın Başkan, özel beklediğiniz mi var? Kapatın artık, bitti.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, oy kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız ve
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız varsa, lütfen, oylarını
kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan
sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarım
kupaları kaldırsınlar lütfen.
(Oyların ayrımına
başlanıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasnif işlemi yapılırken, 3'üncü maddenin
görüşmelerine başlayacağız.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 96 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı
seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm
yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak
karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin
bir fazlasından az olamaz."
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Ziya Yergök.
Sayın Yergök, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi ve yüce
milletimizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Madde gerekçesinde
uygulamada karşılaşılan sorunları gidermek için daha net ve anlaşılır bir dil ile maddenin
tanzim edildiği yazılmaktadır. Aslına bakarsanız, Anayasa'mızda
gerek genel toplantı ve karar yeter sayısını düzenleyen 96'ncı madde
gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili toplantı ve karar yeter
sayılarını düzenleyen 102'nci madde çok net ve açıktı, tabii anlamak
isteyene. Ancak, AKP, başından beri her türlü diyaloğu ve uzlaşmayı
reddederek, bizim Mecliste yeterli çoğunluğumuz vardır, Cumhurbaşkanını
istediğimiz gibi seçeriz anlayışında olduğu için Anayasa'nın bu
açık hükmünü doğru okuyamadı, doğru anlayamadı ve doğru uygulayamadı
ve yüzüne gözüne bulaştırdı. Aslında, sorun, Anayasa metninden değil,
AKP zihniyetinden kaynaklanmıştır. Bu zihniyet, diyaloğu değil dayatmayı,
uzlaşmayı değil zıtlaşmayı yeğleyen bir zihniyettir, demokratik
hukuk devleti değil parti devleti anlayışında bir zihniyettir.
Demokrasiyi böyle
anlarsanız, kendinize sayısal gücünüzün üzerinde bir siyasal güç
atfederseniz alacağınız sonuç sıfıra sıfır, elde sıfırdır. Bugün
elde ettiğiniz sonuç da zaten bunu ortaya koyuyor.
AKP'nin anlayamadığı,
demokrasinin bir çoğunluk diktası olmadığı, aksine, hoşgörüye
ve uzlaşmaya dayalı bir sistem olduğudur. Anayasa'nın Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle ilgili üçte 2 toplantı yeter sayısı öngörmesi, devletimizin
ve milletimizin birliğini temsil edecek bu en yüksek makama seçilecek
kişinin bir uzlaşmayla seçilmesine dönüktür.
Süreç içerisinde,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanının
niteliklerini, seçilecek kişinin nasıl biri olmaması gerektiğini
defalarca dile getirdik. Ancak, gözünü hırs bürümüş, demokrasiyi
çoğunluk diktası zanneden AKP, milletin özlemlerine ve Anayasa'nın
gereklerine göre değil, tamamen kendi anlayışlarına ve ihtiyaçlarına
göre bir Cumhurbaşkanı seçmeye kalkıştı, ancak, olmadı, olamazdı
da. Bugün, AKP'nin, Meclisimizin Cumhurbaşkanı seçememiş olmasından
muhalefeti suçlamasının hiçbir haklı ve kabul edilebilir dayanağı
yoktur. Meclisteki iktidar çoğunluğunun dayatma ve tahakkümüne
karşı, muhalefet, anayasal haklarını ve demokratik direnme hakkını
kullanmıştır. Alınan sonuç, demokrasinin ve hukukun zaferidir. Ancak
şunu iyi biliniz ki, mağduriyet edebiyatı bu defa sökmeyecektir. Mağdur
olan siz değil, millettir. Kendi zaaflarınızla, kendi kusurlarınızla
ve yanlış tutumunuzla, Meclisi ve milleti siz mağdur ettiniz, Cumhurbaşkanı
seçemez duruma siz düşürdünüz, bunun hesabını da millete siz vereceksiniz.
Aceleyle gündeme getirilen,
açık ve bariz İç Tüzük ve Anayasa ihlalleri yapılarak ve gürültüye
getirilerek Komisyondan geçirilen Anayasa değişiklik teklifi,
aynı yanlış anlayışın, aynı sakat zihniyetin hiç ders alınmadan devam
ettiğini göstermektedir. Bu, zamanlaması yanlış, içeriği tartışmalı,
yöntemi yanlış bir değişiklik teklifidir. Meclis seçim kararı almış,
Cumhurbaşkanını seçememiş. Bu aşamada Anayasa değişiklik teklifini
gündeme getirmek, iyi niyetli değildir, içtenlikli değildir. Kaldı
ki, Cumhurbaşkanının seçilmemiş olması nedeniyle, Anayasa'nın
102'nci maddesindeki "derhal seçimlerin yenilenmesi" hükmü
devrededir. Bu aşamada Anayasa değişikliklerinin ele alınması,
demokratik hukuk devleti kurallarıyla ve siyasi etik kurallarıyla
da bağdaşmaz. Diğer taraftan, anayasalar toplumsal mukavelelerdir
ve toplumsal bir mutabakatla ele alınması gereken metinlerdir. AKP
programında da Anayasa'nın bir toplum sözleşmesi olmasına dikkat
çekilerek, Anayasa'yla ilgili değişikliklerin kamuoyunda tartışmaya
açılacağı ve kamuoyunda oluşacak uzlaşmaya paralel olarak, yasal
düzenlemelerin yapılacağı vadedilmiştir. Bugün bu vaatler bir
kez daha çiğnenmektedir.
AKP, programının
"Siyasi İlkeler" bölümünde de milletvekilleri ve bakanların
yargılanmaları önündeki anayasal engelleri kaldıracağını ve dokunulmazlığı
sınırlandıracağını vadetmiş olmasına rağmen, beş yıl boyunca buna
sürekli karşı çıktığı gibi, dokunulmazlık konusunu bu pakete de
koymayarak, siyasi ilkesizliğin ve samimiyetsizliğin açık bir örneğini
vermiştir.
Diğer taraftan, söz
konusu Anayasa değişiklik paketi, ülkenin siyasal sistemini,
anayasal rejimini değiştirmeye yöneliktir. Bu kadar önemli ve
esaslı konular, AKP'nin kişisel ihtiyaçlarına göre ele alınacak konular
değildir. Hele hele, duygusal ve tepkisel bir ortamda kırgınlıkla,
kızgınlıkla ve moral çöküntüsü ve yenilmişlik duygusu içerisinde
ele alınacak ve sonuçlandırılacak konular hiç değildir. Koyarsınız
seçim bildirgenize, millet önünde ilgili kurumlarda tartışılır,
seçimlerden sonra yeni Meclis bu konuları ele alır, bir sonuca bağlar.
Giderayak yapılması, yangından mal kaçırırcasına yapılması işin
önemi ve ciddiyetiyle bağdaşmıyor.
Kaldı ki, asıl hedefinizin
başkanlık sistemi olduğunu biliyoruz. Yapmak istediğiniz bu değişikliklerle,
başkanlık sistemine geçişte bir ara dönemi hedeflediğinizi de biliyoruz.
En çok da Amerikan modelini arzuladığınızı da biliyoruz. Sizin
Amerikan hayranlığınızın "Bizi deliğe süpürmeyin, bizi kullanın."
diyecek kadar ileri olduğunu da biliyoruz. Ancak, biliniz ki,
ABD'nin koşullarıyla Türkiye'nin koşulları aynı değildir. Orada başarılı
olduğu söylenen bir modelin burada da başarılı olması mümkün değildir.
Bu modeli Türkiye'ye önermenin hiçbir akılcı ve mantıklı yanı yoktur.
Bu, olsa olsa, ülkemizi tanımamak, Türkiye gerçeklerini bilmemektir.
Türkiye'de parlamenter
sistemin seksen yılı aşan bir tarihi vardır. Parlamenter sistemden
kaynaklanan ve sistem değişikliğine giderek çözeceği bir sorunu
da yoktur. Ayrıca, bilinmelidir ki, bir ülkenin siyasi rejimi, o
ülkenin yaşadığı tarihî süreçlerin sonucunda şekillenir. Bizde
de böyle olmuştur. Bizim anayasal rejimimizin temelinde
"millî irade" kavramı vardır, "Hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindir." iddiası vardır. Bizim tarihimizde Meclisin çok
özel bir yeri vardır. Egemenlik, millî irade Meclise yansır, milletvekilleri
eliyle de kullanılır.
Anayasamızda da, Türkiye'nin
tarihî gerçeklerine, geleneklerine ve demokrasiye en uygun olması
nedeniyle parlamenter sistem kabul edilmiştir. Kaldı ki, siyasi rejimler
bir toplumda yaşadıkça, süreklilik arz ettikçe değer kazanır, önem
kazanır. Yoksa, her siyasal sistemin, bu arada başkanlık sisteminin
de kendine göre sorunları vardır ve olacaktır da.
Değerli milletvekilleri.
Cumhurbaşkanının halka seçtirilmesi ve 5+5 modeliyle ilgili Anayasa
değişiklik teklifinde, AKP yönetiminin samimi olduğuna da inanmıyorum.
Bu konunun aylar önce, Anavatan Partisi tarafından AKP'ye götürüldüğünde,
Başbakanın "artık yetişmez" diye bu öneriyi geri çevirdiğini,
ANAP sözcüleri Komisyonda ve Genel Kurulda ifade ettiler. Aylar önce,
artık yetişmez diye geri çevrilen bu değişikliklerin, Meclisin seçim
kararı almasından, seçim tarihi açıklamasından sonra gündeme getirilmesinde,
bir içtenlik, bir iyi niyet olabilir mi? Bu şekliyle söz konusu değişikliklerin
Türk siyasetine, Türk demokrasisine hiçbir katkısı olmayacaktır.
Yetkilerin düzenlenmesinden
dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına, seçim barajına, siyasi
partiler ve seçim yasalarına kadar ilgili birçok konunun bir bütünlük
içerisinde ve sağlıklı koşullarda derinlemesine tartışılması,
konuşulması gerekir. Aksi hâlde, içinden çıkılmaz yeni sorunların
yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz konular oldubittiye getirilecek, yangından
mal kaçırırcasına ele alınacak konular değildir. Sadece seçimlerde
propaganda malzemesi olarak kullanmak için konunun gündeme getirildiği
açıktır. Bunun yetişmeyeceğini AKP yönetimi de bilmektedir. Hiç
olmazsa böylesine önemli bir konuda takiye yapmayınız.
Sonuç olarak, AKP'ye
uyarımız şudur: Artık, hukuku zorlamayınız, Meclisi zorlamayınız,
milleti zorlamayınız, kurumları zorlamayınız, kuralları zorlamayınız.
Bir defa da parti için doğru olanı değil, ülke için doğru olanı yapınız.
Bu değişiklik teklifinden vazgeçiniz.
Yüce Meclisimizi ve
yüce milletimizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yergök. Zamanı uygun kullandığınız için de teşekkür ediyorum.
MEHMET ZİYA YERGÖK
(Adana) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grubu adına Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş.
Buyurun Sayın Sarıbaş.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
3'üncü madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz aldım.
Şimdi, oylama sonuçlarına
bakıyorum, 361 çıkıyor iki oylamadır. Bir şey var burada. Biz, 19 arkadaşımızla
buradayız; geliyoruz, oyumuzu atıyoruz, ama, oy 361 çıkıyor.
Şimdi video kayıtlarını
istetiyorum; AKP'den kimlerin katılıp kimlerin katılmadığını,
tek tek, uzmanlara tespit ettireceğim. Lütfen, grubunuza sahip çıkın,
toparlayın, 372'yi görmek istiyorum; bu bir.
İkincisi: Biraz önce
konuşan arkadaş kır atın yönünü sağdan sola çevirdiğimizi söyledi.
Tabii, Türk tarihini bilmeyince, böyle olur. Nazım'ın şiirini hatırlayın.
Kır at, zaten, doğudan
batıya doğru gelmiştir hep. Türkler, Orta Asya'dan Akdeniz'e kısrak
başı gibi uzanırken, zaten, kır atın yönü batıdır. Biz de, tıpkı, batıya
çevirdik, doğru bir şey yaptık.
Ama, mesele, atın yönünün
doğudan batıya, sağdan sola dönmesi değil. Ne kadar uzman toplasak,
bu atı döndürsek de Sayın Kandoğan kadar dönme olamaz; o, açık ve net. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
Bu kadar çok sevildiğini
söylüyorsa Sayın Kandoğan -umarım, servet sahibi de olmuştur- bir
parti kurar, siyaset yapar, halk da onu seviyorsa oylarını verir.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Öyle mi oluyor? Siz servet sahibi mi oldunuz?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Bu acı niye? Bu yangın niye? Bu kudurmuşluk niye?
AHMET YENİ (
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Milletin takdirine bırakıyorum, saygılar sunuyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sarıbaş.
Şahsı adına, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Ali Bulut. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ BULUT (Kahramanmaraş)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 3'üncü maddesiyle Anayasa'nın "Toplantı ve karar yeter
sayısı" başlıklı 96'ncı maddesinin birinci fıkrası yeniden düzenlenmektedir.
Bu değişikliğe göre, "Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı
seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri
ile toplanır" hükmü getirilerek, bu konudaki gereksiz ve yersiz
tüm tartışmaları sona erdirmek amaçlanmıştır. Uygulamada karşılaşılan
sorunları gidermek ve daha net, daha anlaşılır bir dille madde yeniden
tanzim edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
aylar öncesinden bu Meclise Cumhurbaşkanını seçtirmemek için Meclis
dışından pek çok iddia ortaya atılmış ve ana muhalefet partisi de bu
iddiaların tatbikçisi olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci
tur oylamasına geçilebilmesi için 367 milletvekilinin oylamaya
katılması gerektiği iddiası da bunlardan biridir. Eski bir Yargıtay
Başsavcısının gündeme getirdiği bu görüş, ülkemizin değerli pek
çok anayasa hukukçusu tarafından kabul görmemiştir. Zira, Türkiye'de
Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk defa yapılmamaktadır. 1982 Anayasası'nın
uygulandığı dönemde Kenan Evren Paşa'yı saymazsak, üç Cumhurbaşkanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiş, hiçbirinde toplantı
yeter sayısı olarak üçte 2 çoğunluk aranmamıştır. Rahmetli Özal'ın,
Sayın Süleyman Demirel'in ve Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı
seçimleri oylamalarına yoklama yapılarak geçilmemiş ve üçte 2
çoğunluk aranmamıştır. Her üç seçimde Meclis Başkanı, "Türkiye
Büyük Millet Meclisinin birleşimini açıyorum. Toplantı yeter sayısı
vardır. Gündeme geçiyoruz." diyerek oylamaları başlatmıştır.
Her üç Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hiçbir turunda toplantı yeter
sayısıyla ilgili hiçbir itirazda bulunulmamış, hiçbir tartışma
yapılmamıştır. Her üç Cumhurbaşkanlığı seçiminin her iki turunda
da üçte 2 çoğunluk olmadığı Meclis tutanakları incelendiğinde
görülmektedir. Acaba, niçin, daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
toplantı yeter sayısı olarak aranmayan 2/3 çoğunluk 11'inci Cumhurbaşkanlığı
seçiminde aranmaktadır? Zira, 11'inci Cumhurbaşkanını AK Parti çoğunluğu
seçecektir. AK Parti milletin partisidir. AK Parti gücünü sadece
milletimizden almaktadır. AK Parti, Başkanlık Divanımızın arkasındaki
duvarda yazılı olduğu üzere "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"
ilkesine kesinlikle inanmaktadır, bağlıdır. Savunulan ve geçmiş
tecrübelerin aksine AK Parti iktidarı da çok daha güçlenmiştir,
milletle devleti barıştırmıştır ve kaynaştırmıştır. AK Parti milletimize
hizmet ettikçe büyümektedir ve daha da büyüyecektir.
1950 öncesi tek partili
şeflik dönemi hariç milletimizin iktidara getirmediği ve getirmeyeceği
Cumhuriyet Halk Partisi ve yandaşları birtakım krizler çıkararak
AK Partinin önünü kesmeye çalışmaktadır.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Krizi çıkaran sizsiniz. Beceremediniz, krizi çıkaran sizsiniz.
MEHMET ALİ BULUT (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi ne yaparsa yapsın AK Partinin milletimize
hizmetini, milletimizin AK Partiye teveccühünü engelleyemeyecektir.
Milletimiz bilmektedir ki, Cumhuriyet Halk Partisi ancak laf üretmektedir,
AK Parti ise çözüm üretmekte.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Bu kadar çoğunlukla Cumhurbaşkanını seçemediniz.
MEHMET ALİ BULUT (Devamla)
- Ne acıdır ki, seksen dört yıllık cumhuriyet idaresinin üçte 2 bölümü
krizlerle, sıkıyönetim ve olağanüstü hâl idaresiyle yönetilmiştir.
Ülkemizin atılım ve açılım yılları ise demokratik kuralların işlediği
dönem ve yıllar olmuştur.
Bu bakımdan, teklifin
3'üncü maddesiyle getirilen, Meclisin tüm işlerinde en az üye tam
sayısının üçte 1'i ile toplanacağı hükmü yerinde ve Meclisin önünü
açacak olan bir değişiklik olup, ülkemize, milletimize hayırlı olması
dileğiyle yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
3'üncü madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 434
Kabul : 356
Ret : 69
Çekimser : 6
Boş : 2
Geçersiz : 1
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 3'üncü madde üzerindeki görüşmelerin tamamlandığını
ifade etmiştim.
Şimdi, maddenin gizli
oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlarımız, lütfen, oylarını kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan
milletvekili arkadaşımız var mı efendim veya vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var mı?
Lütfen, kâtip üyelerimiz
de oylarını kullansınlar.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, oyunu kullanmayan sayın milletvekilleri varsa, lütfen
oylarını kullansınlar.
Saygıdeğer arkadaşlar,
son defa ikaz ediyorum: Oy kullanmayan sayın milletvekilimiz var mı
Genel Kurulda veya vekâleten oy kullanacak sayın bakanımız var mı?
Lütfen arkadaşlar,
oylarımızı kullanalım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşların
kupaları kaldırmalarını rica ediyorum.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 4- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 101- Cumhurbaşkanı,
kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine
sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev
süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından
aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile
mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde
geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi
partiler ortak aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin,
varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeliği sona erer."
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla
Kart.
Sayın Kart? Yok.
Şahsı adına Sayın Alaettin
Güven.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bozdağ,
Sayın Koç, Sayın Eraslan, Sayın Kandoğan yok.
4'üncü madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Diğer maddenin oy sayımına
devam ediyoruz.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Atilla Kart burada. Sayarken
niye oylamaya geçiyorsunuz, yani yangından mal mı kaçırıyorsunuz?
BAŞKAN - Arkadaşlar,
biraz önce tasnif işlemini tamamladık, bitiremedik. Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Atilla Kart Bey dışarıda idi, yeni geldi.
3'üncü maddenin de neticesini açıklamadık. Onun için, madde üzerinde
Atilla Bey’e söz vereceğim.
Buyurun Sayın Kart.
CHP GRUBU ADINA ATİLLA
KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan Anayasa değişikliğinin 4'üncü maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu şahsım
ve Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yani, neyi görüyorsunuz?
Anayasa değişikliğinin, böylesine önemli bir değişikliğin görüşüldüğü
bir ortamda, 3'üncü madde tasnifi devam ederken 4'üncü maddeyle ilgili
olarak konuşmacıların davet edildiğini görüyoruz. Sayın Başkan
şimdi bunu telafi etmeye çalışıyor. 3'üncü maddenin tasnifi bitmeden,
bu sonuç açıklanmadan 4'üncü maddenin görüşmelerini nasıl başlatabiliriz?
Bunun bir açıklaması olamaz, çünkü bu tasnif bitmeden görüşmelerin
yapılmasını sağlamak veya bunu devam ettirmek o görüşmelerin sıhhatini
etkileyen, o görüşmelerin…
BAŞKAN - Sayın Kart,
kısa bir açıklama yapabilir miyim.
Madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır, şu anda tasnif işlemi yapılıyor. Geçmişte de bu
tip uygulamalar yapıldı. Ben sizi aradım, yoktunuz, ama şu anda size
söz hakkınızı verdim. Buyurun konuşun efendim.
ATİLLA KART (Devamla)
- Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben, tabii, dışarıdan
o tasnifin devam ettiğini görüyorum, izliyorum, ona göre zamanımı
ayarlıyorum, ama tasnif devam ederken bu arada 4'üncü madde görüşmeleri,
konuşmaları yapılması üzerine sürecin başlatıldığını görüyoruz.
Bu doğru bir uygulama değil, bu ciddi bir uygulama değil. Bakın, Türkiye'nin
yakın seçim tarihini etkileyecek bir süreci tartışıyoruz. Böyle
bir süreç içinde âdeta zamanla yarışan, âdeta usuli anlamda, şeklî
anlamda bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirmeye çalışan bir
anlayışla karşı karşıyayız. Bunun yanlış olduğunu bir kez daha
önemle ifade etmek, vurgulamak istiyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisiyle ilgili
konuşmamda da ifade ettiğim gibi, seçimin öne alınması için hem anayasal
zorunluluk hem de toplumsal sebep ve şartlar doğmuş durumdadır. Ehliyetsiz
yönetim anlayışıyla anayasal seçim şartlarını yaratan ve adaletsiz
yönetimiyle yolsuzlukların ve yoksulluğun sorumlusu olan Adalet
ve Kalkınma Partisinin, bu sürece rağmen, erken seçimi kendi lütfu
gibi gösterme gayreti içine girmesi tam bir sorumsuzluk ve kara mizah
örneğidir. Bu tablo içinde, Meclisin Cumhurbaşkanı seçimi işlevini
yerine getirmediği, getiremediği açık ve tartışmasızdır. Cumhurbaşkanı
seçme görevini yerine getiremeyen, bunu başaramayan bir Meclisin
yapacağı işler belli ve sınırlıdır.
Bakın değerli arkadaşlarım,
Meclisin münfesih olmasından söz etmiyorum. Bu Meclis hiçbir zaman
münfesih olmayacaktır. Bunun teminatı yine bizleriz. Yeni Meclis
göreve başlayıncaya kadar mevcut Meclis görevini sürdürecektir,
bunda hiçbir tereddüt yok. Ancak, anlatmaya çalıştığımız şu: Meclisin,
işlevini tamamladığı böyle bir dönemde yapacağı çalışmalar, rutin
ve zorunlu yasama faaliyet ve işlemleriyle sınırlıdır. Cumhurbaşkanını
seçemeyen bir Meclisin bu yapısı karşısında Anayasa'nın 102'nci maddesindeki
derhal yenileme sürecinin başlaması gerekir, bu kaçınılmazdır. Bu
anayasal dayanak, her hâlükârda Meclis kararının önüne geçecek ve geçerlilik
kazanacaktır. Derhal yenileme iradesi, Anayasa'nın 77 ve İç Tüzük'ün
95'inci maddesindeki hâl ve şartların önüne geçer. Bu durum anayasal
bir zorunluluktur.
Aslında, Meclisin işlevini
yitirdiği, etkinliğini kaybettiği, bir an evvel yenilenmesi gerektiği,
bu Anayasa değişikliği teklifinin 1'inci maddesinde de açık bir şekilde
ifade ediliyor. Teklifte, seçim döneminin beş yerine dört yıl olması
gereği ve zorunluluktan söz ediliyor. Bunun anlamı çok açık. Aslında,
bu durum, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Sayın Genel Başkanımız ve
sözcülerimiz tarafından son bir iki yıl içinde her zeminde dile getirildi.
Hâl böyle olmasına rağmen, mevcut anayasal sistemi altüst eden, kendi
bünyesinde mutlak çelişkiler taşıyan ve Parlamentonun mevcut konumuyla,
iradesiyle bağdaşmayan bir değişiklik teklifinin, beşinci yılın
bitmek üzere olduğu bir dönemde gündeme getirildiğini görüyoruz.
Bunun yanlışlığını, bunun yaratacağı sonuçları, yanlış sonuçları
anlatmaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
getirilmek istenilen, uygulamaya sokulmak istenilen bu değişikliğin
mevcut Anayasa prosedürü ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliğinin
Halk Oyuna Sunulması Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi karşısında en
iyimser ihtimalle Kasım veya Aralık 2007 tarihinden önce halk oylamasına
sunulması ve yürürlük kazanması söz konusu olmayacaktır. Başka
bir ifadeyle, 22 Temmuz veya yakın bir tarihte uygulanması söz konusu
olmayan hem yasal ve hem de Anayasal sebeplerle uygulanma imkânı olmayan
böyle bir teklifle Meclis gündemini ve ülke gündemini neden meşgul
ediyoruz? Neden Türkiye'nin, ülkenin, ülkemizin gerçek gündemini
saptırıyoruz? Neden bu ihtiyacı duyuyoruz?
Bunun sebebi çok
açık. Türkiye'de, bakın değerli arkadaşlarım, iki aydır hırsızlıkları,
yolsuzlukları, yoksullukları tartışamıyoruz, yoksulluğu yaratan
sebepleri tartışamıyoruz. Devlet yönetme ehliyeti olmayan kifayetsiz
ve muhteris bir kadro kendi başarısızlıklarını ve sorumluluklarını
gizleyebilmek için ve yolsuzlukların konuşulmasını engelleyebilmek
için gündemi değiştiriyor. Olay bu kadar açık, bu kadar basit. Bunu
yaparken de hem fiilî anlamda hem hukuki anlamda ve hem de felsefi
anlamda anarşi yaratmaktan kaçınmıyoruz. Yarattığı bu anarşinin
toplumda yol açtığı tahribatı umursamayan, sadece ve sadece günü
kurtarmaya çalışan popülist bir anlayışın ve Goebbels propagandasına
dayalı Makyavelist bir anlayışın acımasızca yaşandığı bir Türkiye
gündemiyle karşı karşıyayız.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Goebbels propagandasını siz yapıyorsunuz.
ATİLLA KART (Devamla)
- "Goebbels propagandası" ifadesinden rahatsız olduğunuz
anlaşılıyor.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'i destekleyen sizsiniz.
ATİLLA KART (Devamla)
- Aslında, bu, sizin içinde bulunduğunuz ruh hâlini yansıtıyor.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - İkinci Dünya Savaşı sırasında faşist Hitler'i destekleyen
sizsiniz.
ATİLLA KART (Devamla)
- Çünkü, siz, Türkiye'de, parti devleti anlayışını, faşizan yönetimi
gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz ve dramatik olan nedir biliyor
musunuz?
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Efendim?
ATİLLA KART (Devamla)
- Üzücü olan nedir biliyor musunuz?
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Nedir?
BAŞKAN - Sayın Terzibaşıoğlu,
lütfen, hatibe müdahale etmeyiniz.
ATİLLA KART (Devamla)
- Bunun bilincinde değilsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Bilincindeyiz.
ATİLLA KART (Devamla)
- Bunun idrakinde değilsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Kendi yaptıklarınızla aynaya bakın, aynaya!
ATİLLA KART (Devamla)
- Bu sorumluluk anlayışına sahip değilsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Kendi yaptıklarınızı başkasına anlatın.
ATİLLA KART (Devamla)
- Bu kadar sorumsuz ve bilinçsiz bir anlayışa sahipsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Siz, 27 Mayıs ihtilalinin altına imza attınız.
ATİLLA KART (Devamla)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu teklifin hiçbir sistematiği
ve tutarlılığı yok. İktidar olarak, dört yıldan bu yana, her zeminde,
Cumhurbaşkanı yetkilerinin son derece geniş olduğu, bunun parlamenter
sistemin özüyle bağdaşmadığı, Hükûmetin ve Başbakanın elini kolunu
bağladığı, inisiyatif kullanamaz hâle getirdiğini her zeminde anlatıyorsunuz.
Bu kadar geniş yetkileri olan bir Cumhurbaşkanının hukuken sorumsuz
olmasının eşyanın tabiatına uygun olmadığını ifade ediyorsunuz,
böylesine geniş yetkileri olan bir Cumhurbaşkanının ayrıca hukuki
ve siyasal sorumluluğunun olması gereğini ifade ediyorsunuz. Kabul
etmek gerekir ki değerli arkadaşlarım, bu görüş ve eleştiriler,
ciddi olarak, anayasal bütünlük ve sorumluluk içinde, hem akademik
düzeyde ve hem de elbette bu Meclis çatısı altında tartışılmalıdır.
Buna hiç kimsenin bir diyeceği olamaz. Bu bir siyasi tercihtir, zemini
içinde ve mutlaka tartışılmalıdır değerli arkadaşlarım.
Hâl böyleyken, bu teklifle
ne yaptığımızın acaba bilincinde misiniz Sayın Muğla Milletvekili?
Bunun bilincinde olmadığınız görülüyor. Olayın esası zaten burada
düğümleniyor Sayın Milletvekili.
Bakın değerli arkadaşlarım,
ne yapıyoruz bu teklifle, bu teklifle ne yapıyoruz? Cumhurbaşkanının
bu yetkilerini muhafaza ettiğimiz gibi, ayrıca, halkoyuyla seçilmesini
ilave olarak getiriyoruz. Sorumluluk durumunu ne yapıyoruz? Mevcut
Anayasa'da olduğu gibi hem siyaseten ve hem de hukuken sorumsuz olması
durumunu sürdürüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir düzenlemenin hukuki ve siyasi bir mantığı olabilir mi?
Sözcüleriniz -bakın,
4'üncü maddeyi görüşüyoruz- sayın grup başkan vekilleriniz, lütfedip
bu konuda bir açıklama getirdiler mi, bu konuda bir değerlendirme
yaptılar mı?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kart,
bir dakikalık ek süre veriyorum. Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ATİLLA KART (Devamla)
- Sayın Başkan, burada, 4'üncü maddenin görüşülmesi müzakeresi
aşamasında son derece ciddi ihlaller yaptınız. O noktada, ben, bu
ihlalleri bertaraf etmek adına, hoşgörü göstermenizi önemle ifade
ediyorum, anlayış göstermenizi ifade ediyorum.
BAŞKAN - Ek süre verdim
efendim size.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla)
- Ama, burada, bakın, o yanlışlığı, lütfen, yeni bir tartışmaya yol
açmadan, bu noktada anlayış göstermeniz gereğini bir kez daha ifade
etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
getirilen bu teklifle ne yapmak istiyoruz? Bakın, şu anda, Anayasa'mızda
mevcut olan Cumhurbaşkanının yetkilerini muhafaza ettiğimiz gibi,
ayrıca, halkoyuyla, ona çok geniş yetkiler veriyoruz. Sorumluluk
durumunu ne yapıyoruz? Mevcut Anayasa'da olduğu gibi, hem siyaseten
ve hem de hukuken sorumsuz olması hâlini sürdürüyoruz. Böyle bir düzenlemenin
hukuki ve siyasi bir mantığı olabilir mi? Bunun bir açıklaması olabilir
mi? Hem halkoyuyla gelen ve geniş yetkileri olan, ancak hukuki ve siyasi
olarak sorumlu olmayan bir Cumhurbaşkanı... Böyle bir düzenleme kabul
edilebilir mi? Yani, Anayasa'nın…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kart,
teşekkür ediyorum efendim size.
ATİLLA KART (Devamla)
- Sayın Başkan, çok istirham ediyorum… Bakın, bu noktada tartışma açmak istemiyorum,
ama lütfen, anlayış gösterin.
BAŞKAN - Haklısınız,
ben bir şey demiyorum, ama bu husustaki görüşler bütün maddelerde
açıklanır. Diğer maddelerde devam edebilirsiniz. Konuşmanızı tamamlamak
için sadece bir dakikalık sürenizi tekrar başlatıyorum ve bitireceğim
bundan sonra. Lütfen, Sayın Kart, tamamlayın konuşmanızı.
ATİLLA KART (Devamla)
- Sayın Başkanım, bakın, burada, Başkanlık makamı olarak, Başkanlık
Divanı olarak yaptığınız fahiş bir yanlışlığı tekrar tartışmaya
açmak istemiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kart,
lütfen, istirham ederim… Lütfen…
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aslında,
getirilen bu teklifin özünde neyi görüyoruz? Şunu görüyoruz: Seçim
dönemine yönelik olarak siyasi propaganda ve istismar malzemesi
sağlamak isteyen bir yönetim anlayışını görüyoruz. Ondan sonra
da, bütün bu süreçten sonra da, mağduru ve mazlumu oynamak isteyen,
bütün malzemesini bu yöne hasreden bir siyasi iktidar anlayışını
görüyoruz. Ancak unutmayınız ki, unutulmamalıdır ki, halk, bu kadronun
ve bu siyaset anlayışının Türkiye'yi yönetme ehliyetinin olmadığını,
bu kadronun hukuki ve siyasi kaos yaratmaktan başka bir becerisinin
olmadığını artık görüyor.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) -
22 Temmuzda görürüz.
ATİLLA KART (Devamla)
- Düşünebiliyor musunuz, bütün malzemeniz, en önemli malzemelerinizden
bir tanesi…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART (Devamla)
- Sayın Başkan, teşekkür edeceğim...
BAŞKAN - Sayın Kart,
teşekkür ediyorum.
ATİLLA KART (Devamla)
- Teşekkür edeceğim...
BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim.
Sayın milletvekilleri…
ATİLLA KART (Devamla)
- Bir cümle… Teşekkür edeceğim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Hayır efendim, tamamladım. Lütfen, istirham ediyorum… İkinci
defa uzattım, lütfen…
ATİLLA KART (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesinin gizli oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 426
Kabul : 353
Ret : 67
Çekimser : 4
Boş : 2
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesinin
gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, Genel Kurulda bulunup da oyunu kullanmayan milletvekili
arkadaşımız var mı efendim? Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlar
kupaları kaldırsınlar.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
teklifin 5'inci maddesini okutuyorum:
MADDE 5- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 102 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 102- Cumhurbaşkanı
seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış
gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı
takip eden altmış gün içinde tamamlanır.
Genel oyla yapılacak
seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı
seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı
izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk
oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların
çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
İkinci oylamaya katılmaya
hak kazanan adaylardan birinin ölüm veya seçilme yeterliğini kaybetmesi
halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya
göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın
kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli
oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş
olur.
Cumhurbaşkanı göreve
başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi
devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimine
ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir."
BAŞKAN - Maddenin görüşmelerine
geçmeden önce, Komisyonun bir tashih talebi var.
Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bu 5'inci maddenin
üçüncü fıkrasındaki "ölüm" kelimesinin "ölümü" biçiminde
olması gerekiyor; bunu arz ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Gerekli notlar alınmıştır.
Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç.
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan Anayasa paketinin 5'inci maddesiyle ilgili görüşlerimi arz
edeceğim. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
malumunuz, iktidarıyla muhalefetiyle Meclis kararı alındı, 22
Temmuzda erken seçime gidiliyor. Gerçi, bir parti Yüksek Seçim Kuruluna
başvurarak seçimin daha da erkene alınmasını talep etti bir anlamda,
çünkü, Anayasa'mızın 102'nci maddesinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi
yapılamayınca derhâl seçime gidilir deniliyordu. Değerli arkadaşlarım,
reddedilse bile, 22 Temmuzda gidilecek seçim için şurada iki buçuk
aylık bir süreç var.
Peki, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidara yeni mi geldi? Yaklaşık dört buçuk yıldır iktidardaydınız.
Şu anda görüştüğümüz metin, Anayasa değişikliği metni, yani, bir
anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türkiye'nin kuruluşunun, temelinin
ve yönetiminin ana kurallarının belirlendiği bir metin. Burada,
bir değişiklik yapmaya gidiliyor, hem de seçime çok az bir süre kalmışken.
Peki, değerli arkadaşlar,
bu Anayasa değişikliği sevdası nereden çıktı? Yani, Adalet ve Kalkınma
Partisinin böyle bir düşüncesi vardı da şimdiye kadar zaman mı bulamadı?
Hayır. Yani, kendiliğinden oluşan veya kendi iradeleriyle ortaya
koydukları bir düşünce değildi; sadece, Cumhurbaşkanlığı seçim
sürecinde Anavatan Partisiyle görüşmeye gittiklerinde, Anavatan
Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisine "bu paketi getirirseniz
biz de size destek veririz" anlayışında olunca, "acaba Sayın
Abdullah Gül'ü seçtirebilir miyiz, işte böyle bir manevra gerçekleştirirsek
bunu yapabilir miyiz" anlayışında, böyle bir paket getirdiniz.
Yani, bunun neticeye ulaşmayacağını, değerli arkadaşlarım, sizler
bilmiyor musunuz? Komisyon görüşmeleri sırasında, Ersönmez Yarbay
arkadaşımız, açıkça, samimi bir dille, tecrübeli bir parlamenter
olarak söyledi, dile getirdi. Dedi ki: "Bu Anayasa değişikliği
paketi, bu süreçte, bu süreç içinde yetişmez" dedi, "bu, kadük
olur" dedi, "boşuna uğraşıyoruz" dedi, "şu anda
bir seçime gidiyoruz -22 Temmuzda- seçime odaklanalım" dedi. Ama
ne yazık ki, hâlâ bu süreçte uğraşıp duruyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
bizim aklımıza şu geldi: Acaba, bir anlamda, Adalet ve Kalkınma Partisi,
seçime giderken halka söyleyeceği, halka vaat edebileceği, halka
verebileceği bir şey kalmadı da, sadece, halka "ya, biz size
bir şey veremedik ama, bak sizin önünüze Cumhurbaşkanı seçme imkânı
veriyoruz" mu diyecek acaba? Bunun için mi bu değişiklik paketi
üzerinde bu kadar ısrarla duruyorsunuz?
ALİ İBİŞ (İstanbul) -
Siz de söylediğinize inanmıyorsunuz!
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Çünkü, bu sürecin yetişmeyeceği gün gibi ortada değerli arkadaşlarım.
Şu anda görüşmeler yapılıyor. Bu görüşmelerden iki gün sonra bir oylama
daha yapılacak. Cumhurbaşkanı süreci var. O süreç gerçekleşse bile,
daha sonra bununla ilgili, halk oylamasına yönelik ayrı bir kanun
var malumunuz. O kanunda "halk oylamasına sunulması için yüz
yirmi gün gerekir" deniliyor. Yani, bu sürecin yetişmeyeceğini
herkes biliyor.
(Aksaray Milletvekili
Ramazan Toprak "Meclis Kaçkınları" manşetli bir gazete
gösterdi)
AHMET YENİ (
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Meclisten
kimse kaçmıyor değerli arkadaşlarım. Sadece, Cumhuriyet Halk Partisinin
yaptığı, Adalet ve Kalkınma Partisinin dayatmacı zihniyetini kamuoyuna
anlatmak; çünkü, Adalet ve Kalkınma Partisi bu süreci, ne yazık ki
çok iyi yönetemedi. Gerçekten çok büyük bir grupsunuz; yani, bu halk,
bu millet size çok büyük bir grup verdi; ancak, bu grubun kıymetini bilemediniz.
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Siz de Meclisin...
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Yani, bunu
nasıl izah edeceksiniz? Yani, 353 kişilik Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun, bu kadar büyük çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçememesinin
mazeretini nasıl yaratacaksınız?
AHMET YENİ (
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
sizler, bir anlamda çoğunluk sarhoşluğuna kapıldınız, dediniz ki:
Bizim çoğunluğumuz var, biz ne dersek o olur. 367'yle ilgili bizim itirazlarımızı
dikkate almadınız. Dikkate alsaydınız, o zaman uzlaşma zemini
arardınız. Uzlaşma zeminine gelseydiniz, Sayın Genel Başkanımız
açıkça ifade etmişti "biz, Adalet ve Kalkınma Partisinden bir
Cumhurbaşkanı adayının çıkmasını tabii ki kabul ederiz "demişti.
Ancak, dediniz ki… Siz de demedeniz, yani, size söylüyorum ama, siz
de demediniz, çünkü, sizin de haberiniz yoktu, bizim haberimiz olmadığı
gibi, kimin aday olacağı noktasında, bu büyük grubun da haberi yoktu,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun içinde sadece, sanırım, o merkezde
yer alan birkaç kişi oturuyorlar, kimi aday yapalım, kimi yapmayalım.
Oysa, değerli arkadaşlar, demokrasilerde böyle büyük bir çoğunluk
grubu önemli bir karar alırken, bunu sadece üç kişinin kararıyla sınırlayabilir
mi?
AHMET YENİ (Samsun) -
Hepimize sordular.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Ne yazık ki, böyle bir süreci çok kötü yönettiniz.
Şu anda seçime gidiyorsunuz.
Seçime giderken, yoksulluktan bahsedemeyeceksiniz, çünkü, yoksulluğu
önlemek üzere geldiniz, ama, yoksulluğu önleyemediniz. Belki, bir
grup insan çok büyük zenginliklere, varlıklara sahip olmuştur, ancak,
halkın geniş kesimi yoksulluktan kurtulamadı.
Yolsuzlukları önleyeceğinizi
söylediniz. Yolsuzlukların bir ayağı da dokunulmazlıktı, çünkü,
politikacıya sırtını dayamayan hiçbir bürokrat yanlış iş yapamaz.
Bu nedenle, dokunulmazlıklar konusunda verdiğiniz sözde duramadınız,
yani, şu anda, seçimlere giderken, tekrar "dokunulmazlık"
lafını ağzınıza alabilecek misiniz? Bu nedenle, belki geçmişte
yolsuzluklar belli merkezlerde yapılıyordu, ama, şu anda, sayenizde,
yolsuzluklar en ücra birimlere kadar, illere, ilçelere kadar yayıldı.
Artık, oralarda idareciler, bir anlamda, Adalet ve Kalkınma Partisinin
teşkilatlarının yönlendirmesiyle tüm ihaleleri belli gruplara
vermeye başladılar. Yani, yolsuzluklar da aldı başını gidiyor.
Değerli arkadaşlarım,
yoksulluğu önleyemediniz, yolsuzluğu önleyemediniz. Peki, çiftçiye
bir şey verebildiniz mi? Biz köyleri geziyoruz, çiftçiyi geziyoruz.
Çiftçi kan ağlıyor. Çiftçi perişan. Ben, gittiğim köylerde diyorum
ki: "Arkadaşlar, size bir soru soracağım. 2002'deki durumunuz
mu daha iyiydi, yoksa, şu anda, 2007'deki durumunuz mu daha iyi?"
Samimiyetle söylüyorum, hiçbir tanesi "Sayın vekilim, ya, şu
anda bizim durumumuz daha iyi." diyemiyorlar, çünkü köylüyü,
çiftçiyi permeperişan ettiniz. Esnaf kan ağlıyor, çünkü Anadolu'da
esnafı besleyen köylüdür değerli arkadaşlar. Esnafı besleyen köylüdür,
çiftçidir…
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Muharrem Bey, çiftçiye 5,6 katrilyon para verdik!
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- …ancak çiftçinin cebinde para olmayınca, o zaman esnafta da bir
para olmuyor, o zaman esnaf da perişan oluyor, esnaf kepenk kapatıyor.
Malatya'da, iki yıl önce, yani bu süreç içinde 2.500 tane esnaf kepenk
kapattı, çünkü kayısıyı öldürdünüz, kayısı diye bir olay kalmadı.
Kayısı Birliği kapatma noktasına getirdiniz. Malatya'daki fabrikaları,
yani önemli istihdam sağlayan fabrikaları kapattınız. Sümerbank
kapandı. Siz geldiğinizde 1.100 kişi çalışan Tekel fabrikası kapandı.
Şeker fabrikasını kapatıyordunuz, özelleştirmede böyle bir karar
alınmıştı, oradaki tepkiler üzerine geri adım attınız.
Yani, değerli arkadaşlar,
söylemek istediğim, ne işçiye ne memura ne çiftçiye ne esnafa ne
de emekliye… Özellikle emeklilerin durumu daha içler acısı. Yani,
bunlara bir şey veremeyince, bunlara bir yarar sağlayamayınca, seçimlere
giderken, önünüze sandık geliyor, zorunlu olarak sandık geliyor. Gerçi,
Meclisten karar alarak seçim takvimini belirlediniz, ancak belirlemeseniz
bile, zaten zorunlu olarak bu Meclis seçime gidecekti; yani Cumhurbaşkanlığı
seçimi akamete uğrayınca, bu Meclis seçime gidecekti.
Samimiyetle söylüyorum
değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisinin, şu koskoca
grubun, içine düştüğü duruma…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
konuşmanızı tamamlayınız, ek süre verdim size.
Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- …üzülüyorum.
ALİ İBİŞ (İstanbul) -
Millet değerlendiriyor!
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Çok büyük bir grupsunuz. Yani, ne yaptığınızı bilemez duruma düştünüz.
Seçime gidiyoruz,
yani 102'nci maddeye göre zorunlu olarak seçime gidilecek, ondan
önce Meclis kararı alıyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam
ediyor, devam ederken Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik düzenleme
yapmaya çalışıyorsunuz. Yani, koskoca AKP Grubunu kontrolsüz bir
sürece ittiniz. Bir reklam vardır "kontrolsüz güç, güç değildir"
der. Yani, şu anda AKP'nin düştüğü durum da budur.
Bu düşüncelerle, yüce
heyete saygılarımı sunuyorum, iyi günler diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kılıç.
Sağ olun.
Şahsı adına, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
1409 sayılı Kanun Teklifi üzerinde düşüncelerimi açıklamak için
huzurlarınızdayım.
Değerli milletvekilleri,
çok uzun zamandan beri Türkiye'nin gündeminde olan erken seçim, 5+5,
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, milletvekilliği seçimlerinin
dört yılda bir yapılması meselesi bütün siyasi partilerin gündeminde
olan ve bütün platformlarda siyasi partiler tarafından dile getirilen
hususlardır.
O bakımdan, bugün,
böyle önemli bir kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine gelmesinde kullanılan oy sayılarının, 550 kişinin, milletvekilinin
bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde 360'lar seviyesinde kalmış
olmasından büyük bir üzüntü duyuyorum, büyük bir huzursuzluk içerisindeyim.
Yıllardır söylenilen ve gerçekleşmesi için önümüzde altın bir tepsi
içerisinde sunulan bu meselelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kanunlaşması ve hayata geçmesi en büyük dileğim. Ben, bunun için,
bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisine Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
girdim. Yalnız, biraz önce, Anavatan Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Sarıbaş buraya gelip, benim dönek olduğumu ve "umarım bir hayli
de servet sahibi olmuştur" şeklindeki ifadesine de bir cevap
vermek istiyorum. Şimdi, eğer bu işler servetle oluyorsa, şu anda
kendi aralarında oturan iki arkadaşımız da o gün Türkiye Büyük Millet
Meclisine girmiştir, oy kullanmışlardır. Eğer bir servet söz konusu
ise Anavatan Partisi Grubundan buraya giren o iki arkadaşla ilgili
de Sayın Sarıbaş aynı sözleri söylüyor mu, söyleyebiliyor mu? Bunun
takdirini size bırakıyorum. Benim, birçok konuyla ilgili fikir
değiştirdiğimi ifade eden bir konuşma da var içerisinde. Ben söylediğim
her sözün arkasında dururum, hiçbir istikbal endişesi ve gelecek
beklentisi içerisinde değilim. Bana bunu söyleyen Sayın Sarıbaş'ın,
bakın, bir açıklaması, 27/2/2007. Aynen şunu söylüyor Sayın Sarıbaş.
Bu ifadeyi, ben, Sayın Mehmet Ağar'la bir aracın içerisindeyken, baş
başayken…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
şahsi konulara girmeyelim, lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Evet, müsaade ederseniz. Bakın, ama, bu çok ciddi iddia var.
Aynı araçta iken bunu
okuduk Sayın Ağar'la beraber. Bakın, Sayın Sarıbaş o gün ne söylemiş…
MUHARREM DOĞAN (Mardin)
- Maddeye gel, maddeye.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- "Dün Susurluk'la beraberdiler." "Dün Susurluk'la beraberdiler,
bugün PKK'yla beraberler. Çıkarları Susurluk olunca Susurluk'la,
PKK'da olunca PKK'yla hareket edenlerin bu millete vereceği hiçbir
şey yoktur. Bunların işi, demek ki, sadece çetelerle birlikte olmak."
Kim söylüyor bunu? Sayın Süleyman Sarıbaş söylüyor. Nerede şimdi
Sayın Sarıbaş? Mehmet Ağar'ın arkasında. Onun için, ben her söylediğim
sözün arkasında duruyorum, ama bu sözleri söyleyen Anavatan Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Süleyman Sarıbaş, Mehmet Ağar'ın arkasında
nasıl duracak, merak ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesinin gizli oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 415
Kabul : 350
Ret : 56
Çekimser : 4
Boş : 4
Geçersiz : 1
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 5'inci maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
Buyurun.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulda bulunup da oyunu kullanmayan
milletvekillerimiz lütfen oylarını kullansınlar. Ayrıca, vekâleten
oy kullanacak sayın bakanlarımız var ise, bakanlarımız da oylarını
kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar efendim.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
teklifin madde 6'ya bağlı geçici 18'inci maddesini okutuyorum:
MADDE 6- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 18- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
67 nci maddesinin son fıkrası, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılabilmesi
için çıkarılması gereken kanun hükümleri ile seçim kanunlarında yapılacak
değişiklikler bakımından dikkate alınmaz.
BAŞKAN - Komisyonun
bir düzeltme talebi var.
Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) - Sayın Başkan, geçici madde numarasının
18 değil, 17 olarak düzeltilmesini; bir de, "Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin yapılabilmesi için…" "için" sözcüğünden
sonra bir noktalı virgül konulmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Evet, gerekli notlar alınmıştır.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun.
Sayın Saygun, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yapılmakta
olan Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 22'nci Dönemin
sonuna geldiğimiz ve artık, çalışma temposunun ciddi bir şekilde
düşüş gösterdiği bir dönemde, Türkiye için çok fazla önemi olan bazı
hususlarda birtakım yasal düzenlemelere gitmek durumundayız. Bu düzenlemelerden
bir tanesi de, şu anda, görüşmekte olduğumuz Anayasa değişikliği.
Değerli arkadaşlarım,
bu Anayasa değişikliği, 1) Zaman olarak, 2) Zemin olarak, 3) Düşünce
olarak, hiçbir şekilde doğru verilmiş bir karar değildir. Bir kere,
Meclis, dört yılı aşkın bir süreyi tamamlamış ve artık, erken seçim
kararı almıştır. Alınmış bir erken seçim kararından sonra, 22'nci Dönem'in,
böylesine, Türkiye'nin siyasi tarihine iz bırakacak, damga vuracak
bir değişiklik konusunda kendisini yetkili ve ehil görmesinin doğru
bir davranış olduğu inancında değilim ve her şeyden önemlisi de, sadece
-22'nci Dönem'in- bu hususta bu düzenlemeyle ilgili değil, artık,
bundan sonra yapılacak hiçbir yasal düzenleme konusunda da kendisini
çok fazla yetkili görmemesi gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şu süreçte, yani, seçim kararı alındıktan sonraki bu süreçte, olsa
olsa, ancak bazı gerekli düzenlemeler konusunda Meclisin çalışması
doğru olur, ama böylesine hayati kararlar alma konusundaki çalışmanın
doğru olması mümkün değil.
Şimdi, sizlere bir
şey sormak istiyorum: Dört buçuk yıldır bu ülkede iktidarsınız ve
dört buçuk yıldır elinizde bu imkân varken, bunu kullanmayıp bugüne
kadar beklediniz. Buna ihtiyaç duymadığınız için de, Cumhurbaşkanını
Meclisin seçmesi konusunda çalışmalar yaptınız. Sonra? Sonra, Meclisin
Cumhurbaşkanı seçmesinin imkânı olmadığını görünce, kalkıp bu yola
tevessül ettiniz. Yani, kendi iddialarınızla ve inançlarınızla
değil, var olan fiilî durumun karşısında "Acaba, nereden bir yol
bulup gene istediğimizi yaparız"ın peşine takıldınız.
Değerli arkadaşlarım,
bu, siyaseten etik bir davranış değil. Eğer, bu Meclisin cumhurbaşkanı
seçme konusundaki iradesinin peşine takılmasaydınız, böyle bir
gayretin içinde olmasaydınız ve dört buçuk yıldır da iktidar olmasaydınız,
o zaman, bugün bu yapmaya çalıştığınızı, belki, anlamamız mümkün
olurdu. Ama, elinizde bütün imkânlar varken, bu imkânları kullanma basiretini
gösteremeyeceksiniz; Meclis seçim dönemine girecek ve ondan sonra,
böylesine çok önemli bir hususta, Meclisi çalıştırıp karar çıkarmaya
çalışacaksınız. Bu, fiilî ve fiziki olarak yapılmaması gereken
bir husus. Ama, bir başka husus daha var: Bunu ifade ederken, muhtemelen,
AKP'li milletvekili arkadaşlarımla aynı fikirleri paylaşmayacağız.
Mutlaka, benim bu iddialarımın doğru olmadığını ifade edeceksiniz,
ama bu benim açımdan, benim düşünce tahtımdan ve partimin açısından
bizim doğrularımız. Nedir bu doğrular arkadaşlar? Şimdi, bugün buraya
çıkan konuşmacı arkadaşlar ve özellikle, Sayın Kılıç, ısrarla Cumhurbaşkanını
halkın seçmesinin doğru olacağını ve bu yönde alınacak karara destek
vermememiz hâlinde bizim halktan kaçtığımızı ifade etti. Sizin bunu
buraya getirişinizin amacı da zaten bu. Sizin amacınız üzüm falan
yemek değil, amacınız, doğrudan doğruya bizi halka şikâyet edebilecek
bir gerekçe bulmak ve aradığınız bu gerekçeyi, şimdi, "Cumhurbaşkanını
halk seçsin" diyorsunuz "biz, bu yanlıştır, altyapısı yoktur"
dediğimizde de "işte, siz halktan kaçıyorsunuz" diyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, düşünün bir, bir Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz,
bir rejim değişikliği yaratıyorsunuz, yeni bir sistem getiriyorsunuz
ve parlamenter düzenden uzaklaşıyorsunuz.
FARUK KOCA (Ankara)
- Rejimle ne alakası var bunun!
MEHMET NURİ SAYGUN
(Devamla) - Bunu yapmaya çalışırken, elinizi bir vicdanınıza koyun
lütfen, bir yudum altyapı değişikliğiniz var mı? Neyi hazırladınız?
Yani, halkın seçeceği Cumhurbaşkanının yetkileri neler olacaktır?
Azaltılması mı gerekir, çoğaltılması mı gerekir?
EYÜP FATSA (Ordu) -
Anayasadaki yetkiler…
MEHMET NURİ SAYGUN
(Devamla) - Hayır efendim, böyle bir şeye gerek yok Eyüp Bey! Grup Başkan
Vekilisiniz, ama sizin bir başka Grup Başkan Vekiliniz Sayın Sadullah
Bey Komisyonda şöyle bir laf söyledi. Bu gerekçeleri söyledik, dedik
ki, "Cumhurbaşkanının yetkileriyle ilgili bir çalışma yapmadan
nasıl böyle bir değişikliğe gidersiniz?" Cevap aynen şuydu, Sadullah
Bey'in ağzından çıkan cevap; zabıtlarda da vardır, dünkü, Komisyonda:
"Efendim, ona da sonra bakarız."
Değerli arkadaşlarım,
siz, dört yıldır birtakım kanunları böyle çıkarıyorsunuz, ondan
sonra, yanlışlıkları düzeltmek için de sonra bakıyorsunuz. Sonra
baka baka dönemi bitirdik, yüzlerce yasa çıkarttık. Yürürlükte
olan, değişiklik görmeyen, orası burası kurcalanmayan yasa kaç tane
var, diye sorarsanız -bunu benim size sormam lazım- pek de sağlıklı
kalmış, çıktığı gibi hâlâ yürürlükte olan yasa da yok. Yani, burada
sizin amacınız, bir hesaplaşma. Burada amacınız, provokasyon yoluyla,
insanları ajite etme yoluyla, bizim, halktan kaçıyor gibi bir intiba
yaratılmasını sağlamanız ve bunu da kendi hanenize bir siyasi
rant olarak yazmaya çalışmanız.
Değerli arkadaşlarım,
bir Anayasa değişikliğinin yapılmasından önce, bir kere, toplumsal
bir mutabakat şarttır. Bu ülkenin sadece siyasi yönetimlerinin
değil, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, geçmiş siyasilerin,
akademisyenlerin görüş ve desteklerinin alınması ve onlarla birlikte
yola çıkılması hâlinde doğru bir uygulama olabilirdi.
Şimdi, bir Anayasa değişikliği
getirdiniz. Bunu,
sizlere bir sormak istiyorum. Kiminle görüştünüz? Bu Anayasa değişikliğiyle
Türkiye'nin rejiminde ciddi bir değişiklik yapmayı düşünüyorsunuz,
ama hiç kimseyle görüşmediniz; kendi kendinize oturdunuz, kendi
kendinize bir karar verdiniz ve bu kararı getirip şimdi uygulatmaya
çalışıyorsunuz.
Sözüm belki biraz abartılı olabilir,
ama şu dört buçuk yıllık siyasi iktidarınızda, Türkiye'nin mevcut
siyasi rejimi, size, birtakım uygulamalarınızda yol vermedi,
izin vermedi. İktidar olmanız, başlı başına isteklerinizi yerine
getirmeniz konusunda sizi özgür kılmadı. Türkiye'nin bir sivil toplum
baskısı, Türkiye'deki ana muhalefet baskısı ve Türkiye'deki halkın
talepleri bazı konularda sizi frenledi ve birtakım beklentilerinizi
gerçekleştirme şansı bulamadınız.
Ben, ne yazık ki, şu değişikliğin, gerçekleştiremediğiniz
birtakım iddialarınızın bedeli olarak ülkenin önüne konduğuna
inanıyorum. Bu bir bedeldir. Bu yapılması istenilen husus, Türkiye'de
size yol vermeyen, Türkiye'de birtakım iddia ve taleplerinizin gerçekleşmesine
izin vermeyen rejimle bir hesaplaşma bedelidir. Bu doğru değildir
arkadaşlarım. Böylesine bir Anayasa değişikliği, bu ülkede, çok
ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Yarın öbür gün, bu sıkıntıları, gene
birlikte yaşayacağız. 23'üncü Dönem, iktidarla muhalefet yer değişir
değişmez, milletvekillerimiz değişir değişmez, ama Türkiye Cumhuriyeti'nin
birer vatandaşı olma niteliğimiz hiçbir şekilde değişmeyecek.
Bu ülkenin birer vatandaşı olarak, sağduyu sahibi vatandaşı olarak,
böylesine, hiçbir altyapısı hazırlanmamış, hiçbir düzenlemesi
gerçek anlamda olmayan bir Anayasa değişikliğinin, bu ülkenin önünü
açacağı konusunda iddiada bulunmak, söz söylemek, asla mümkün değildir
değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu geçici
18'inci maddeyle getirmiş olduğunuz bir husus var. Değerli arkadaşlarım,
bu maddeyle, biz, Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrasını bir kez
daha uygulanmaz hâle getiriyoruz. Lütfen, iki gün öncesini bir hatırlar
mısınız. İki gün önce, Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrasının
uygulanmaması için…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Saygun,
birkaç saniyenizi rica edeyim.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET NURİ SAYGUN
(Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
Arkadaşlarım, iki
gün önce, bu 67'nci maddenin son fıkrasının uygulanmaması için buradan
bir düzenleme geçirdik. İki gün önce geçirdik daha bunu. İki gün sonra
"o yetmedi" diyorsunuz, 67'nci maddeyle bir kez daha oynuyorsunuz.
Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin, ne yazık ki, dört buçuk yıllık doğal
alışkanlığı. Yani, Türkiye'deki yasal düzenlemeyi yazboz tahtasına
çevirdiniz ve ne yazık ki, yaptıklarınızın sonucu olarak, hiç de başarılı
bir iktidar dönemi, hiç de başarılı bir yasama dönemi geçirmediniz.
Bunu, bu kürsüden ben söylüyorum, ama benim buradan söylemem, benim
böyle takdir etmem çok da önemli değil; bunun takdirini, genel seçimlerde
halkımız yapacaktır. Ben, halkımızın bu takdiriyle Adalet ve Kalkınma
Partisinin sınıfta kalacağına ve marjinal bir siyasi parti hüviyetiyle,
Mecliste, geçmişteki yaşamını sürdürmeye devam edeceğine inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Saygun,
teşekkür ediyorum.
Geçici madde, eski
18, yeni numaralandırmayla 17 üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 399
Kabul : 351
Ret : 41
Çekimser : 3
Boş : 2
Geçersiz oy : 2
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, madde 6, geçici madde 17'nin gizli oylamasına Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri;
Genel Kurulda olup da oyunu kullanmayan arkadaşımız varsa lütfen
oylarını kullansınlar; ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız
lütfen oylarını kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan
sayın milletvekilimiz var mı? Yok.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar efendim.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekili
arkadaşlarım, geçici madde 19, yeni numaralamayla geçici madde
18'i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 18- Onbirinci
Cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylaması, bu Kanunun Resmi Gazetede
yayımını takip eden kırkıncı günden sonraki ilk Pazar günü, ikinci
tur oylaması ise ilk tur oylamayı takip eden ikinci Pazar günü yapılır.
Anayasa'nın 101 inci
maddesi uyarınca gösterilen adaylar, yazılı muvafakatları ve Anayasanın
değişik 101 inci maddesindeki şartları ihtiva eden ve diğer ilgili
belgelerle birlikte ilk tur oylama tarihinden otuz gün önce Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına başvururlar. Adayların başvurularında
eksik bilgi ve belgelerin tespit edilmesi halinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tarafından, eksikliklerin giderilmesi
için üç günlük kesin süre verilir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi
halinde adaylar, kendiliklerinden adaylıktan çekilmiş sayılırlar.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığınca, Anayasa'nın 101 inci maddesinde belirtilen
nitelikleri taşıdıkları anlaşılan adaylara ilişkin kesin liste
iki gün içinde ilan edilir ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına bildirilir.
Cumhurbaşkanı adayı
gösterilen kamu görevlisi, aday gösterildiği tarihten itibaren
görevinden ayrılmış sayılır. Görevinden ayrılan kamu görevlisinin
Cumhurbaşkanı seçilememesi halinde görevine geri dönmesi konusunda
ilgili kanun hükümleri uygulanır.
Birinci tur seçim sonuçlarının
kesinleşmesinden ikinci tur oylamanın sonuçlanmasına kadar, ikinci
oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme
yeterliğini kaybetmesi halinde;
ikinci oylama, boşalan adaylığın
birinci oylamadaki oy sıralaması esas alınarak sıradaki adayla
doldurulması suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması
halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların
çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanının seçilmesine
ilişkin usûl ve esasların kanunla düzenlenmesine kadar, 10/06/1983
tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 26/4/1961 tarihli
ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun, 22/04/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu,
23/05/1987 tarihli ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
Sunulması Hakkında Kanun ile diğer kanunların bu maddeye aykırı
olmayan hükümleri uygulanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Atila
Emek.
Sayın Emek, buyurun
efendim.
CHP GRUBU ADINA ATİLA
EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin geçici 19'uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
Grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
anayasalar, toplumların temel yasası olarak, toplumsal sözleşmeleridir.
Anayasalar, bu özelliğinden dolayı, çok sık ve akla geldiği zaman
değiştirilen yasalar değildir.
Şimdi, şu içinde bulunduğumuz
süreçte seçim kararı almış bir Meclis, Anayasa'yı, sistemi etkileyecek
biçimde değişiklik teklifini Meclisin önüne getiriyor.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, böyle bir durumda Anayasa hangi koşullarda değişmiş oluyor?
Yani, yüce Meclis, bir uygulama, uzlaşmadan uzak, anlaşmadan uzak
bir anlayışla Cumhurbaşkanını seçemeyen bir Meclis konumuna düşüyor
ve bunun sonucu olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi mutfağında yeni
bir yemek pişirilmeye çalışıyor. Anında bir kararla, bu hiddetle,
bu şiddetle Anayasa'yı değiştirmeye kalkıyoruz. Cumhurbaşkanının
seçim şeklini değiştirmeye çalışıyoruz.
Anayasa'mızın 67'nci
maddesinin son fıkrasına baktığımız zaman, seçimlerle ilgili değişikliklerin
bir yıl süreyle uygulanamayacağı hükmü açıktır. Yasa koyucu, Anayasa
koyucu bunu koyarken, siyasal iktidarların bu tarz uygulamalarla
Meclisi alet etmemeleri için böyle bir hükmü getirmişken; şimdi,
biz seçime gidecek bir Meclis olarak hemen kapıldığımız hezeyanla,
hiddetle, şiddetle Anayasa'yı değiştiriyoruz.
Biraz önce seçim bölgesinden
bir yurttaşımız telefon açtı. "Meclisi izliyorum. Ne hakla, seçime
gidecek bir Meclis olarak, sayılı günler var önünüzde, bize gelecek
Meclis olarak Anayasa'yı değiştirmeye kalkıyorsunuz; yani, biz,
şimdi millet olarak, yurttaş olarak buna tepki gösteriyoruz."
dedi.
Değerli arkadaşlarım,
içine düştüğünüz durumu anlıyoruz. Gerçekten, büyük bir psikolojik
çöküntü içerisindesiniz ve mağdurları oynamak istiyorsunuz. Ama,
biliniz ki, dört buçuk yılda milleti mağdur ettiniz. Ben, geçen hafta
Orta Anadolu'da idim, Kayseri'de idim, daha sonraki günlerde Nevşehir'de
idim, Aksaray'da idim. Sarız İlçesine gittiğim zaman, Sarızlı hemşehrilerimiz,
yurttaşlarımız, bize, "Adalet ve Kalkınma Partisi, 'Kalkınma
Sarız'dan başlayacak.' dediler, bir daha da uğramadılar." diye
söylediler. Şimdi, o yurttaşlarımız sizi bekliyor.
Derinkuyu'ya geldik,
akşam vakti, bütün insanlar, kadın-erkek, genç-yaşlı, çığlık atıyor,
yoksulluk çığlıkları atıyor. Bu yoksullaştırdığınız toplumu sadaka
toplumu hâline getirdiniz. (AK Parti sıralarından "Allah, Allah"
sesleri)
Millet diyor ki:
"Adalet ve Kalkınma Partisi poşetlere koyduğu, filelere koyduğu
yiyeceklerle, kömürlerle, şimdi bize yaptığı yetmezmiş gibi, bir
de onurumuzla oynayarak, bizi yoksullaştırdığı yetmezmiş gibi, bir
de bunlarla oyumuzu almaya kalkıyor."
Ve şunu biliniz: Millet
kararlı; o verdiklerinizi alacak, anasının ak sütü gibi harcayacak,
yiyecek, içecek, ama, namusu olan oyunu koruyacak, size vermeyecek,
bunu böyle biliniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Şimdi kalkacaksınız,
diyeceksiniz ki…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Senin kulakların duyuyor mu!
ATİLA EMEK (Devamla)
- Şimdi hiddetlenmeyin, şiddetlenmeyin.
Hayvancılık bitmiş…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Kulakların duyuyor mu…
ATİLA EMEK (Devamla)
- Sen otur, otur! Sayın Başbakan burada. Oradan bağırmakla listeye
gireceğini, yer alacağını sanıyorsan, onu değerlendirirler, merak
etme. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Emek, lütfen…
Sayın Emek lütfen…
ATİLA EMEK (Devamla)
- Yer kalmayacak… Yer kalmayacak, hiç merak etme!
Ben bir milletvekili
olarak, milletin vekili olarak, bitirdiğiniz hayvancının, Pınarbaşı'nda
ağlayan hayvan üreticisinin ıstırabını burada söylemek zorundayım,
Nevşehir'deki patates üreticisinin, pancar üreticisinin ıstırabını
söylemek zorundayım.
Siz neyle meşgulsünüz?
Yapamadığınızı dayatmaya çalışıyorsunuz. Ama, biliniz ki, millet
bunun hesabını soracak, millet sizi bekliyor. Ama, şimdi, buradan,
mağdurları oynamak istiyorsunuz, oynayamayacaksınız. Biraz önce
aldığım telefon, milletin hissiyatını ortaya koyuyor. Millet sizin
bu senaryolarınızla meşgul değil. Millet, çektiklerinin hesabını
sormak üzere sandıkta bekliyor.
FARUK ANBARCIOĞLU
(Bursa) - Sizi de bekliyor!
ATİLA EMEK (Devamla)
- Bekliyor, merak etmeyin.
Değerli arkadaşlarım,
hiçbir yerde yüce Parlamentoda son günlerde yaşanan trajedik olaylar
yaşanmamıştır. Bir hukuk insanı olarak söylüyorum: Anayasa Komisyonunda
yaşanan trajedi, hukuk adına da yüce Meclis adına da açıkça, Meclisin
tarihine geçecek bir kara leke olmuştur!
AHMET YENİ (
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Başkanı
dövdünüz.
ATİLA EMEK (Devamla) - Bir Anayasa Komisyonu
Başkanı, fiilî durum yaratarak müzakere edilmeyen maddeleri, aldığı
talimatla, işte, şimdi bir hızla, hızlı tren misali -orada da söyledim-
Anayasa'yı, daha teklifin altyapısını oluşturmadan değiştirmeye
kalkmanın gayreti içinde orada fiilî durum yaratmıştır.
FARUK ANBARCIĞLU (
ATİLA EMEK (Devamla) - Ne bilim adamlığına
ne de bir komisyon başkanlığına yaraşmayan duruma Sayın Hocam düşürülmüştür.
Ama, ben bir şeyle teselli buldum, rahmetle anıyorum kendisini, iyi
ki, anayasa derslerini İstanbul Hukuk Fakültesinde rahmetli Tarık
Zafer Tunaya'dan okumuşum. Bununla bir kere daha mutlu oldum. Ama,
şimdi -orada da söyledim- Sayın Hocam Kuzu, hukuk fakültesine dönüp
öğretim üyeliği görevini yaparken çocuklara, öğrencilerine bundan
sonra anayasa dersini nasıl verecek!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - İyi verir, iyi
verir.
ATİLA EMEK (Devamla) - Orada şunu itiraf
ederse, doğru bir iş yapmış olur: "Ne yapayım o şartlar öyleydi,
yukarıdan talimat geldi, o talimata uydum, ahde vefa gösterdim"
derse, daha iyi yapmış olur. Değerli arkadaşlarım, şunu…
İSMAİL BİLEN (Manisa) - Şu söylediğine
sen inanıyor musun?
ATİLA EMEK (Devamla)
- Ben, söylediğime inanıyorum. Yürekten, yaşadıklarımı ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım…
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Beraber yaşadık!
ATİLA EMEK (Devamla)
- Merak etme… Manisa'da durumunun
ne olacağını merak ediyorum, Sayın Başbakan burada diye bana sataşmanız…
(AK Parti sıralarından "Yok, yok" sesleri, gürültüler) Aa,
gitmiş, dayanamamış.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Şimdi gitti, şimdi.
ATİLA EMEK (Devamla)
- Demek ki, Sayın Başbakan dayanamamış demek ki.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Sana dayanamadı.
ATİLA EMEK (Devamla)
- Onu da yerinde buluyorum, çünkü, milletin ıstırabına dayanmak
mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin en zengin ve en güzel yöresi olan Antalya milletvekili
olarak, turizmin tarıma, sektörlerin birbirine destek verdiği bir
bölgenin milletvekili olarak, turizm çöküntü yaşıyorsa, tarım bitmişse,
Antalya yokluk yaşıyorsa Orta Anadolu yanıyor, yanıyor! Yangını
söndürmek, işte sandık milletin önüne geldi; millet bu sandıkta size
hesabını soracak ve defterinizi dürecek. Bilmenizi istiyorum:
Bu koca grup bir süre sonra küçük bir grup hâline gelecek, burada, milletin
oylarıyla yeni grup ortaya çıkacak.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emek,
bir dakika süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLA EMEK (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hiç merak etmeyin,
milletimiz, Orta Anadolu öyle, her kesim bitmiş. Çukurova öyle.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Şu anda telefonda seçmen var…
ATİLA EMEK (Devamla)
- Manisa meydanını gördün, sen şimdi konuşma! Manisa meydanını
gördün, bu seni kurtarmaz.
Değerli arkadaşlarım,
şu anda yurttaşlarımız "Şu komediyi bırakın." diyor. Siz
inanıyor musunuz, bu Anayasa değişikliğinin gerçekleşip de… Sayın
Başbakan söyledi "Çift sandık işi yattı, görünmüyor." dedi.
Ee, daha ne istiyorsunuz?
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Siz anlamıyorsunuz, siz konuşulanları da anlamıyorsunuz. Anlama
kabiliyetiniz…
ATİLA EMEK (Devamla)
- Sizin Anayasa Komisyonu üyeniz, bir üyeniz dedi ki Komisyonda:
"Bırakınız, milletin önüne sağ salim sandığı götürelim, şu işi
de bırakalım."
Şimdi ben size diyorum ki: Olmayacak işlerin
peşinde koşmayalım, bir an önce, yüreğiniz yetiyorsa, sandık göründü,
seçim göründü, millete gidelim, orada buluşalım. Sonunuz gelmiştir.
Yüce Meclise saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
bir önceki oylamanın neticesini Genel Kurula arz ediyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup
Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu
ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin,
6'ncı maddesine bağlı geçici madde 17'nin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 392
Kabul : 350
Ret : 34
Çekimser : 4
Boş : 4
Geçici madde 19'un
gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oyunu kullanmayan sayın milletvekilleri
lütfen oylarını kullansınlar.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, Genel Kurulda bulunup da oy kullanmayan milletvekili
arkadaşımız veya vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız var
mı efendim? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesine bağlı geçici madde 18'in gizli oylama
sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 398
Kabul : 356
Ret : 36
Çekimser : 5
Boş : 1
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.51
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırıkkale),
Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen, Başkandan haber gelmediği müddetçe o sıralarda bulunmayın.
Lütfen oturun, çünkü orada şu anda bir işlem yok.
Buyurun efendim.
1409 sıra sayılı Anayasa
değişikliği teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 7'nci maddesini
okutuyorum:
MADDE 7- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde maddeler
birlikte oylanır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde konuşma talebi yoktur.
Bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1409 sıra sayılı teklifin 7. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Ayhan Sefer Üstün |
Fatih Arıkan |
Ünal Kacır |
|
Sakarya |
Kahramanmaraş |
İstanbul |
|
Recep Garip |
Muzaffer Külcü |
|
|
Adana |
Çorum |
|
"Madde 7- Bu kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde
1 ve 3. maddeleri birlikte, 2, 4, 5, 6 ve 7. maddeleri birlikte oylanır."
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, önerge üzerinde işlem yapacağız, onun için şu anda hemen
oylama başlamayacaktır. Lütfen yerlerinize oturur musunuz. İstirham
ediyorum… Buyurun sayın milletvekilleri… Yerlerimize oturalım
arkadaşlar.
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahipleri,
önergeniz hakkında söz ister misiniz?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
- Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Buyurun:
Gerekçe:
Konuları itibarıyla
birbiriyle ilgili maddelerin birlikte halkoyuna sunulmasına imkan
sağlamak amacıyla önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunacağım işari olarak.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. İşaretle
yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.
İç Tüzük'ün 94'üncü
maddesine göre, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için
şimdi önergenin oylaması gizli oylama suretiyle tekrarlanacaktır.
Önergenin gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
şu anda önergenin gizli oylamasını yapıyoruz. Bundan sonra da maddenin
gizli oylaması olacaktır.Yani, bir oylama daha vardır. Onu bilgilerinize
arz ediyorum. Arkadaşlarımız lütfen Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oyunu kullanan arkadaşımız Başkanlık Divanının önünden ayrılsın
lütfen.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oyunu kullanmayan milletvekillerimiz
lütfen oylarını kullansınlar efendim ve bu oylamadan sonra -bu önergenin
oylamasıdır- bir oylama daha yapılacaktır, lütfen Genel Kuruldan
ayrılmayalım.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız
lütfen oylarını kullansınlar.
Vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise sayın bakanlarımız da oylarını kullansınlar
efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oylamayı sona erdireceğim, oyunu kullanmayan arkadaşımız var mı
efendim?
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, oylama işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar efendim.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı
Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde verilen
önergenin gizli oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 402
Kabul : 358
Ret : 37
Çekimser : 1
Boş : 5
Geçersiz : 1
Saygıdeğer milletvekilleri,
böylece önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 7'nci maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan
sayın milletvekilimiz var mı? Yok.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlar
kupaları kaldırsınlar.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin, 7'nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 393
Kabul : 358
Ret : 28
Çekimser : 2
Boş : 4
Geçersiz : 1
Hayırlı olmasını diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin birinci görüşmeleri
tamamlanmıştır. İkinci görüşmeye, en az kırk sekiz saat geçtikten
sonra başlanabilecektir.
6'ncı sıraya alınan
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Çevre ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları'nın görüşmeleri…
6.- Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı ve Çevre ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları
(1/1260) (S. Sayısı: 1360)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 8 Mayıs 2007 Salı günü saat
11.00'de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri
izleyen vatandaşlarımıza hayırlı geceler diliyorum.