DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 156
99’uncu
Birleşim
4 Mayıs 2007 Cuma
İ Ç İ N D
E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile 2/1015 esas numaralı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden Anayasa Komisyonunda görüşülmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408)
5.- 15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/1340) (S. Sayısı:
1398)
6.- İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u
Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Samsun Milletvekili
Cemal Yılmaz Demir ve 2 Milletvekilinin Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/1337, 2/845) (S. Sayısı: 1399)
7.- Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün;
Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ve Adalet Komisyonu Raporu (2/888) (S. Sayısı: 1262)
8.- Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1195) (S. Sayısı:
1216)
9.- Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
10.- Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi
ile 2559 ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz'un; Bilişim Sistemi
Üzerinden Suç Teşkil Eden Zararlı Yayınlarla Mücadele Hakkında Kanun
Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/1305, 2/958) (S. Sayısı: 1397)
11.- Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in; 12/9/1960
Tarihli ve 80 Sayılı Kanun ile 24/6/1995 Tarihli ve 552 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/944) (S. Sayısı: 1400)
12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna
Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1109) (S. Sayısı: 1083)
V. - OYLAMALAR
1.- 15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresinin
oylaması
VI. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın,
adliyelerdeki güvenliğe ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı
(7/20928)
2.- İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir'deki boşanma olaylarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/20996)
3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki
bir doğumevi ve çocuk hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/21255)
4.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, yolcu taşımacılığındaki
bir yetki belgesiyle ilgili soruna ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/21407)
5.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Kıbrıs
Rum Kesiminde kurulacak hava kontrol merkezine ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı
(7/21511)
6.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TBMM'de alınacağı öne sürülen bazı önlemlere ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/21540)
7.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, Kabatepe
Arıburnu Sahil Anıtındaki metne ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/21652)
8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, trafik
kazalarına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/21663, 21664)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, makam
araçlarına ve şoförlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/21773)
10.- Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun, bir
derginin dağıtımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/22159)
11.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, bir derginin
dağıtımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/22160)
12.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Hakkari
Merkez Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların
araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonun Raporuna ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/22161)
13.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Cumhurbaşkanı
seçimi sürecinde basın mensuplarının kulislere alınmayacağı iddiasına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail
ALPTEKİN'in cevabı (7/22601)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 11.03'te açılarak beş oturum
yaptı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Slovakya Ulusal Konseyi
Başkanının davetine icabetle, Bratislava'da düzenlenecek
"Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Konferansı"na katılmak
üzere Slovakya'ya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi,
03/05/2007 Perşembe günkü gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 1407 sıra sayılı önerge ile
1408 sıra sayılı Anayasa Değişiklik Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden
bu kısmın 1 ile 5'inci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine; Anayasa Değişiklik Teklifi'nin
ikinci tur oylamasının 06 Mayıs 2007 Pazar günü Cumhurbaşkanlığı
seçimi oylamasından sonra yapılmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisi,
yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
2'nci sırasına alınan, Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri,
daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
3'üncü sırasına alınan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
4'üncü sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı: 1337),
6'ncı sırasına alınan, Adana Milletvekili Ayhan
Zeynep Tekin Börü'nün, Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair (2/888) (S. Sayısı: 1262),
7'nci sırasına alınan, Konut Edindirme Yardımı
Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair (1/1195) (S. Sayısı: 1216),
8'inci sırasına alınan, Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin (1/1212) (S. Sayısı: 1225),
Kanun Tasarı ve Teklifleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
1'inci sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 2 Milletvekilinin;
Milletvekili Genel Seçimlerinin Yenilenmesine İlişkin Önergesi
ve Seçimin 22 Temmuz 2007 Pazar Günü Yapılmasına Dair Anayasa Komisyonu
Raporu (4/455) (S. Sayısı: 1407), görüşmelerini müteakiben, elektronik
cihazla yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildi.
5'inci sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin;
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifinin (2/1011) (S. Sayısı: 1408), birinci görüşmesi
tamamlandı; ikinci görüşmesine en az kırk sekiz saat geçtikten sonra
başlanabileceği açıklandı.
Ankara Milletvekili Oya Araslı, Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ'ın,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili
Bayram Ali Meral'in,
Samsun Milletvekili Haluk Koç, Tokat Milletvekili
Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun,
Yaptıkları konuşmalarda, partilerine sataştığı
iddiasıyla birer açıklamada bulundular.
Alınan karar gereğince, 4 Mayıs 2007 Cuma günü saat
11.00'de toplanmak üzere, birleşime 22.08'de son verildi.
Sadık Yakut |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Harun Tüfekci |
Ahmet Küçük |
|
|
Çanakkale |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
Türkân Miçooğulları |
|
|
İzmir |
|
|
Kâtip
Üye |
|
|
No.:
137
II.
- GELEN KÂĞITLAR
4
Mayıs 2007 Cuma
Teklif
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1015) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.5.2007)
2.-
Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1016) (Plan ve Bütçe ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.5.2007)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu'nun; Çiftçi Mallarının Korunması
Hakkında Kanunun Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/1017) (Adalet, İçişleri ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.5.2007)
4.-
Ankara Milletvekilleri Eyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun; Doğal
Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1018) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.5.2007)
5.-
Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın; 10.06.1983 Tarihli 2839
Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1019) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2007)
6.-
Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü'nün; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1020) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2007)
Tasarılar
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Moğolistan
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Arasında Petrol, Doğal Gaz ve Mineral
Kaynaklar Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1355) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında, Eğitim, Bilim, Kültür ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1356)
(Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2007)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22223) (Başkanlığa
geliş tarihi:
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22224) (Başkanlığa
geliş tarihi:
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22225) (Başkanlığa
geliş tarihi:
4.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22226) (Başkanlığa
geliş tarihi:
5.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22227) (Başkanlığa
geliş tarihi:
6.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22228) (Başkanlığa
geliş tarihi:
7.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22229) (Başkanlığa
geliş tarihi:
8.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22230) (Başkanlığa
geliş tarihi:
9.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22231) (Başkanlığa
geliş tarihi:
10.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22232) (Başkanlığa
geliş tarihi:
11.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22233) (Başkanlığa
geliş tarihi:
12.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22234) (Başkanlığa
geliş tarihi:
13.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22235) (Başkanlığa
geliş tarihi:
14.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22236) (Başkanlığa
geliş tarihi:
15.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22237) (Başkanlığa
geliş tarihi:
16.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22238) (Başkanlığa
geliş tarihi:
17.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22239) (Başkanlığa
geliş tarihi:
18.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22240) (Başkanlığa
geliş tarihi:
19.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22241) (Başkanlığa
geliş tarihi:
20.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22242) (Başkanlığa
geliş tarihi:
21.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22243) (Başkanlığa
geliş tarihi:
22.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22244) (Başkanlığa
geliş tarihi:
23.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22245) (Başkanlığa
geliş tarihi:
24.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22246) (Başkanlığa
geliş tarihi:
25.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22247) (Başkanlığa
geliş tarihi:
26.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22248) (Başkanlığa
geliş tarihi:
27.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22249) (Başkanlığa
geliş tarihi:
28.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22250) (Başkanlığa
geliş tarihi:
29.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22251) (Başkanlığa
geliş tarihi:
30.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22252) (Başkanlığa
geliş tarihi:
31.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22253) (Başkanlığa
geliş tarihi:
32.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22254) (Başkanlığa
geliş tarihi:
33.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22255) (Başkanlığa
geliş tarihi:
34.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22256) (Başkanlığa
geliş tarihi:
35.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22257) (Başkanlığa
geliş tarihi:
36.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22258) (Başkanlığa
geliş tarihi:
37.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22259) (Başkanlığa
geliş tarihi:
38.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22260) (Başkanlığa
geliş tarihi:
39.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22261) (Başkanlığa
geliş tarihi:
40.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22262) (Başkanlığa
geliş tarihi:
41.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22263) (Başkanlığa
geliş tarihi:
42.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22264) (Başkanlığa
geliş tarihi:
43.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22265) (Başkanlığa
geliş tarihi:
44.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22266) (Başkanlığa
geliş tarihi:
45.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22267) (Başkanlığa
geliş tarihi:
46.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22268) (Başkanlığa
geliş tarihi:
47.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22269) (Başkanlığa
geliş tarihi:
48.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22270) (Başkanlığa
geliş tarihi:
49.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22271) (Başkanlığa
geliş tarihi:
50.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22272) (Başkanlığa
geliş tarihi:
51.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22273) (Başkanlığa
geliş tarihi:
52.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22274) (Başkanlığa
geliş tarihi:
53.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22275) (Başkanlığa
geliş tarihi:
54.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22276) (Başkanlığa
geliş tarihi:
55.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22277) (Başkanlığa
geliş tarihi:
56.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22278) (Başkanlığa
geliş tarihi:
57.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22279) (Başkanlığa
geliş tarihi:
58.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22280) (Başkanlığa
geliş tarihi:
59.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22281) (Başkanlığa
geliş tarihi:
60.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22282) (Başkanlığa
geliş tarihi:
61.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22283) (Başkanlığa
geliş tarihi:
62.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22284) (Başkanlığa
geliş tarihi:
63.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22285) (Başkanlığa
geliş tarihi:
64.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22286) (Başkanlığa
geliş tarihi:
65.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22287) (Başkanlığa
geliş tarihi:
66.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22288) (Başkanlığa
geliş tarihi:
67.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22289) (Başkanlığa
geliş tarihi:
68.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22290) (Başkanlığa
geliş tarihi:
69.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22291) (Başkanlığa
geliş tarihi:
70.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22292) (Başkanlığa
geliş tarihi:
71.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22293) (Başkanlığa
geliş tarihi:
72.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22294) (Başkanlığa
geliş tarihi:
73.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22295) (Başkanlığa
geliş tarihi:
74.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22296) (Başkanlığa
geliş tarihi:
75.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22297) (Başkanlığa
geliş tarihi:
76.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22298) (Başkanlığa
geliş tarihi:
77.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22299) (Başkanlığa
geliş tarihi:
78.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22300) (Başkanlığa
geliş tarihi:
79.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22301) (Başkanlığa
geliş tarihi:
80.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22302) (Başkanlığa
geliş tarihi:
81.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22303) (Başkanlığa
geliş tarihi:
82.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22304) (Başkanlığa
geliş tarihi:
83.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22305) (Başkanlığa
geliş tarihi:
84.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22306) (Başkanlığa
geliş tarihi:
85.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22307) (Başkanlığa
geliş tarihi:
86.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22308) (Başkanlığa
geliş tarihi:
87.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22309) (Başkanlığa
geliş tarihi:
88.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22310) (Başkanlığa
geliş tarihi:
89.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22311) (Başkanlığa
geliş tarihi:
90.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22312) (Başkanlığa
geliş tarihi:
91.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22313) (Başkanlığa
geliş tarihi:
92.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22314) (Başkanlığa
geliş tarihi:
93.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22315) (Başkanlığa
geliş tarihi:
94.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22316) (Başkanlığa
geliş tarihi:
95.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22317) (Başkanlığa
geliş tarihi:
96.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22318) (Başkanlığa
geliş tarihi:
97.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22319) (Başkanlığa
geliş tarihi:
98.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22320) (Başkanlığa
geliş tarihi:
99.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22321) (Başkanlığa
geliş tarihi:
100.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22322) (Başkanlığa
geliş tarihi:
101.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22323) (Başkanlığa
geliş tarihi:
102.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22324) (Başkanlığa
geliş tarihi:
103.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22325) (Başkanlığa
geliş tarihi:
104.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22326) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
105.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22327) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
106.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22328) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
107.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22329) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
108.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22330) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
109.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22331) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
110.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22332) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
111.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22333) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
112.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22334) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
113.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22335) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
114.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22336) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
115.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22337) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
116.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22338) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
117.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22339) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
118.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22340) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
119.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22341) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
120.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22342) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
121.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22343) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
122.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22344) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
123.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22345) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
124.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22346) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
125.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22347) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
126.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22348) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
127.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22349) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
128.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22350) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
129.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22351) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
130.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22352) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
131.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22353) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
132.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22354) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
133.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22355) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
134.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22356) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
135.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22357) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
136.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22358) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
137.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22359) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
138.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22360) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
139.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22361) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
140.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22362) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
141.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22363) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
142.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22364) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
143.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22365) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
144.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22366) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
145.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22367) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
146.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22368) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
147.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22369) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
148.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22370) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
149.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22371) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
150.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22372) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
151.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22373) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
152.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22374) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
153.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22375) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
154.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22376) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
155.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22377) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
156.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22378) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
157.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22379) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
158.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22380) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
159.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22381) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
160.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22382) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
161.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22383) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
162.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22384) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
163.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22385) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
164.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22386) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
165.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22387) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
166.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22388) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
167.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22389) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
168.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22390) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
169.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22391) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
170.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22392) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
171.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22393) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
172.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22394) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
173.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22395) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
174.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22396) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
175.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22397) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
176.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22398) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
177.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22399) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
178.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22400) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
179.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22401) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
180.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22402) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
181.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22403) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
182.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22404) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
183.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22405) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
184.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22406) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
185.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22407) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
186.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22408) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
187.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22409) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
188.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22410) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
189.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22411) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
190.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22412) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
191.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22413) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
192.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22414) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
193.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22415) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
194.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22416) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
195.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22417) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
196.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22418) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
197.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22419) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
198.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22420) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
199.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22421) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
200.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22422) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
201.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22423) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
202.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22424) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
203.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22425) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
204.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22426) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
205.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22427) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
206.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22428) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
207.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22429) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
208.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22430) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
209.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22431) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
210.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22432) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
211.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22433) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
212.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22434) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
213.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22435) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
214.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22436) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
215.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22437) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
216.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22438) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
217.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22439) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
218.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22440) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
219.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22441) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
220.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22442) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
221.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22443) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
222.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22444) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
223.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22445) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
224.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22446) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
225.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22447) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
226.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22448) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
227.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22449) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
228.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22450) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
229.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22451) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
230.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22452) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
231.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22453) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
232.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22454) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
233.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22455) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
234.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22456) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
235.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22457) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
236.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22458) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
237.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22459) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
238.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22460) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
239.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22461) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
240.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22462) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
241.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22463) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
242.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22464) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
243.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22465) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
244.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22466) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
245.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22467) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
246.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22468) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
247.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22469) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
248.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22470) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
249.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22471) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
250.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22472) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
251.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22473) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
252.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22474) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
253.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22475) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
254.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22476) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
255.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22477) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
256.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22478) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
257.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22479) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
258.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22480) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
259.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22481) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
260.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22482) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
261.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22483) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
262.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22484) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
263.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22485) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
264.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22486) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
265.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22487) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
266.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22488) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
267.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22489) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
268.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22490) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
269.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22491) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
270.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22492) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
271.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22493) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
272.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22494) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
273.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22495) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
274.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22496) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
275.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22497) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
276.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22498) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
277.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22499) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
278.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22500) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
279.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22501) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
280.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22502) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
281.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22503) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
282.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22504) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
283.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22505) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
284.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22506) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
285.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22507) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
286.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22508) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
287.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22509) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
288.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22510) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
289.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22511) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
290.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22512) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
291.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22513) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
292.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22514) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
293.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22515) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
294.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22516) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
295.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22517) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
296.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22518) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
297.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22519) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
298.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22520) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
299.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22521) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
300.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22522) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
301.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22523) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
302.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22524) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
303.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22525) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
304.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22526) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
305.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22527) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
306.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22528) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
307.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22529) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
308.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22530) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
309.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22531) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
310.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22532) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
311.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22533) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
312.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22534) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
313.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22535) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
314.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22536) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
315.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22537) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
316.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22538) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
317.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22539) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
318.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22540) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
319.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22541) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
320.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22542) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
321.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22543) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
322.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22544) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
323.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22545) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
324.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22546) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
325.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22547) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
326.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22548) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
327.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22549) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
328.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22550) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
329.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22551) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
330.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22552) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
331.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22553) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
332.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22554) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
333.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22555) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
334.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22556) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
335.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22557) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
336.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22558) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
337.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22559) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
338.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22560) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
339.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22561) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
340.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22562) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
341.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22563) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
342.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22564) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
343.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22565) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
344.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22566) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
345.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22567) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
346.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22568) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
347.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22569) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
348.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22570) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
349.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22571) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
350.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22572) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
351.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22573) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
352.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22574) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
353.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22575) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
354.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22576) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
355.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22577) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
356.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22578) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
357.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22579) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
358.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22580) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
359.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22581) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
360.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22582) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
361.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22583) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
362.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22584) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
363.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22585) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
364.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22586) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
365.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22587) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
366.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22588) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
367.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22589) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
368.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22590) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
369.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22591) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
370.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22592) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
371.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22593) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
372.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22594) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
373.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22595) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
374.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22596) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
375.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22597) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
376.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22598) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
377.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22599) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
378.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22600) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/4/2007)
379.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde
basın mensuplarının kulislere alınmayacağı iddiasına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/22601) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.4.2007)
380.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Siirt ve çevre illerdeki sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22602) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/4/2007)
381.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, şehir altyapısında tesisatın
yerleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/22603) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
382.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batı Trakya Türkleri'nin bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22604)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
383.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, yoksulluk sınırına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22605) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/4/2007)
384.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, gençlerin kötü alışkanlıklardan
korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22606)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
385.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, çocuk ihmali ve istismarı olayları
ile çocuk suçluluğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/22607) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
386.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, kamudaki avukat ve hukuk
müşaviri sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/22608) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
387.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Nilüfer Spor Kompleksine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/22609) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
388.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Bağ-Kur'un özel hastanelerden aldığı
sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22610) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
389.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, SSK'nın özel hastanelerden aldığı
sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
390.-
Sivas Milletvekili Nurettin SÖZEN'in, İstanbul Büyük Otogarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22612) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
391.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Seyhan Belediyesinin ihalelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22613) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
392.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, silah ruhsatlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/22614) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/4/2007)
393.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Orhaneli-Göynükbelen yolunun
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22615) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
394.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, alınan bazı araçların
plakalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22616) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
395.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, Körfez Öğretmenevi yönetimine
yönelik iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22617) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
396.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, Patnos Devlet Hastanesi
yeni binasının ihalesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22618) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
397.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Yatağan Devlet Hastanesinin uzman
doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22619) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
398.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray İlindeki yeşil kart
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22620) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
399.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ağrı İlindeki yeşil kart uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/22621) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
400.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki yeşil kart
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22622) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
401.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı İlindeki yeşil kart
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22623) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
402.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batman İlindeki yeşil kart uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/22624) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
403.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın İlindeki yeşil kart uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/22625) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
404.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt İlindeki yeşil kart uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/22626) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
405.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlindeki yeşil kart
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22627) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
406.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karabük İlindeki yeşil kart
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22628) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
407.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Danacılar
Köyü Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22629) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
408.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak İlindeki yeşil kart uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/22630) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
409.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'de aile hekimliği pilot
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22631) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
410.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tarım sektörünün katma değerine
ve girdi fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22632) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
411.-
Aydın Milletvekili Mehmet SEMERCİ'nin, Büyük Menderes Havzasındaki
sulama suyu yetersizliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22633) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
412.-
Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, mısır ve ekmeklik buğday ithalatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22634) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
413.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, THY uçuşlarında güvenlik elemanı
bulunup bulunmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22635) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
414.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Eskişehir-Bandırma demiryolu
hattı çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22636) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
415.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Borçka Barajındaki
teknik bir arızaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22637) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
416.-
İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL'un, ithal motorlu taşıt gösterge
ve uyarı sistemlerine Türkçe zorunluluğu getirilmesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/22638) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
417.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, TRT'de bir Genel Müdür Yardımcısına
yapıldığı iddia edilen uygulamaya ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/22639) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/4/2007)
418.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, ören yerlerine ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/22640) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/4/2007)
419.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, vergi kaçaklarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22641) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/4/2007)
420.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Cumhurbaşkanı Adayı
hakkındaki bir ifadesine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/22642) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
421.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Diyanet İşleri Başkanlığının
Almanya'daki Teşkilatının üye olduğu Konseye ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/22643) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/4/2007)
4 Mayıs 2007 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük'ün
19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup, oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
III.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile 2/1015 esas numaralı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
kırk sekiz saat geçmeden Anayasa Komisyonunda görüşülmesine ilişkin
AK Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 04.05.2007 Cuma günü (bugün) toplanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Salih
Kapusuz
Ankara
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının; 440.
sırasında yer alan 1398 Sıra Sayılı Cumhurbaşkanlığı Geri Gönderme
Tezkeresinin bu kısmın 5. sırasına, 441. sırasında yer alan 1399 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 6. sırasına, 437. sırasında
yer alan 1394 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 19. sırasına,
414. sırasında yer alan 1360 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın
20. sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi;
2/1015 Esas Numaralı
Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanun
teklifinin 48 saat geçmeden Anayasa Komisyonunda görüşülmesi;
Önerilmiştir.
BAŞKAN - AK Parti Grup
önerisinin lehinde söz isteyen Salih Kapusuz, Ankara Milletvekili.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hayırlı bir çalışma
günü temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Danışma Kurulu
talebimize Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarımız katılamadığı
için grup önerisi olarak getirdik.
Getirdiğimiz öneride,
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş olan, tarımsal kalkınmayı
desteklemekle ilgili olarak bir kurum oluşturuluyor bildiğiniz
gibi, bu tasarıyı daha önce çıkarıp göndermiştik, bir maddesi iade
edilmişti. O bir maddelik kısmının da, Genel Kurulda bugün ilk önce
görüşülecek tasarı olmasını öneriyoruz, bir.
İkinci olarak, İstiklal
Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy'u anmakla ilgili bir gün için hazırlanmış
olan bir tasarımız var, bu tasarıyı öne çekiyoruz.
Ayrıca, Yunus Emre
Vakfıyla ilgili olarak, grupların da mutabakatı olan bir tasarı
var, onu öne çekiyoruz.
Bir diğeri de, nükleer
enerjiyle ilgili olarak bir tasarı var, onu da ön sıralara çekiyoruz.
Gündemdeki yerlerini, akışı içerisinde, bu yerleştirilmiş olan çalışma
takvimine göre yürütülmesini düşünüyoruz.
Ayrıca, bir de dün bir
paket verdik Anayasa'yla ilgili olarak. Anavatan Partisi milletvekili
arkadaşlarımızla, onların da imzalamış oldukları, kamuoyunda
önemle takip edilen, beklenilen bir Anayasa paketi var. Bu Anayasa
paketinin de Anayasa Komisyonumuzca kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesini
tavsiye etmeyi amaçlıyoruz.
Genel Kurulumuzun
katkısıyla gündemi bu şekliyle belirlemiş olmamız hâlinde hem çalışmalarımız
hem de Komisyonda öncelikli olarak bu konunun görüşülebilmesini
amaçlayan bir grup önerisidir.
Memleketimiz, milletimiz
için hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kapusuz.
Grup önerisi lehinde
söz isteyen İrfan Gündüz, İstanbul Milletvekili. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Gündüz.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize hayırlı günler
diliyorum.
Tabii, günün bu erken
saatinde, AK Parti Grubu olarak, Danışma Kurulu önerimizin lehinde
de söz almış bulunuyorum. Danışma Kurulumuzun önerileri içerisinde,
tabii, çok önemli, özellikle tarımsal kalkınmayla alakalı, Avrupa
Birliğini de yakından ilgilendiren, Türkiye'de tarımsal kalkınmayı
desteklemeye yönelik, Cumhurbaşkanlığından geri gönderilen iade
tezkeresi ve iade edilen bir maddenin görüşülmesinin öne alınmasıyla
ilgili bir teklifimiz var.
Öbür taraftan, İstiklal
Marşı'nın kabulü ve Mehmet Âkif Ersoy'u anma günü ilan edilmesiyle ilgili
yasal düzenlemenin öne alınmasıyla ilgili bir teklifimiz var.
Hemen bunun arkasından,
Kültür Bakanlığının, özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
millî kültürümüze kazandırılması ve onların milletimizle entegrasyonunu
öngören Yunus Emre kültür evleriyle ilgili çok önemli bir projesi
var -kaldı ki, bu proje, tabii, iktidarıyla muhalefetiyle komisyonlarda
uzlaşmayla geçmiş bir yasal düzenleme- onun öne alınmasıyla ilgili
bir teklifimiz var.
Bir de, bu nükleer enerjiyle
ilgili, güç santrallerinin kurulması, işletilmesi ve enerji satışına
yönelik kanuni düzenleme var. Bunların öne alınmasını teklif etmişiz.
Tabii, öbür taraftan,
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili, Anavatan Partisi ile AK Parti
Grubunun müştereken teklif ettiği Anayasa değişikliğinin Anayasa
Komisyonumuzda kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesine yönelik,
buna imkân veren bir teklif var.
Bunun dışında, sırasında yer alan diğer
kanun tekliflerimiz de yeri ve zamanı geldiğinde görüşülecektir.
Meclisimizin, erken seçim kararı alındıktan sonra bile böylesine
bir performans sergilemesi ve hâlâ çalışmasına devam etmesi, aslında
iktidarıyla muhalefetiyle, bu Meclis için onur verici bir durumdur.
O yüzden, bugünkü çalışmanın
Meclisimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, grubumuzun
önerisi lehinde desteğinizi bekliyoruz.
Hepinize en derin
sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Gündüz.
Grup önerisi aleyhinde
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Önce Ali Bey konuşacak.
BAŞKAN - Ali Arslan,
Muğla Milletvekili.
Buyurun Sayın Arslan.
ALİ ARSLAN (Muğla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Adalet ve Kalkınma
Partisinin Grup önerisi aleyhinde, Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Her ne kadar Sayın Gündüz,
işte, erken seçim kararı aldığımız süreçten sonra bile hâlâ yasa
görüşüyor olmamızı bir fazilet olarak gösterdi ama, biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, böylesine bir süreçte, alelacele bir şeyler yapalım
gayretiyle, Mecliste hâlâ kanun çıkarıyor olmanın, aslında çok da
fazilet olmadığını… Bugün gazetelerde manşetiz mesela: "Anayasa
şaşkınlığı" diyor. Neyin ne olduğu belli değil, her şey birbirine
karıştı.
Değerli arkadaşlarım,
tabii, bazı yasalar görüşülebilir. Mesela, biz istiyorduk ki… Bonozedeler
var biliyorsunuz, İmarzedeler, her biri perişanlık içinde, emekliliklerini,
çoluğunun çocuğunun rızıklarını, devletin güvencesine, devletin
verdiği sözlere güvenerek bankaya yatırmışlar. Bu konuda, Sayın
Koç'un, Sayın Bihlun Tamaylıgil'in, Cumhuriyet Halk Partisinden birçok
arkadaşımızın büyük gayretleri var, İmarzedelerin sorunu çözülsün
diye. Hâlâ, bununla ilgili bir düzenleme yapılmış değil. İnsanlar,
bunca seneden beri, bu Meclisin çıkaracağı bu konuyla ilgili yasayı
bekliyor.
Değerli arkadaşlarım,
başka… Geçen gün bir televizyon programına katıldım. Orada, İslami
holdinglere trilyonlarca parasını kaptırmış insanlar, büyük perişanlık
içinde, eşleri sıkıntıdan vefat etmiş, çocuklarına Almanya Hükûmetinin
verdiği paralarla bakabilen insanların sorunları var; gerçi, ona
Başbakan "Bana mı sordunuz?" diyor, ama, bakın İmarzedelere,
devlete sormuş insanlar, devlet güvence vermiş. O insanların sorununu
çözmek varken, biz burada bugün, işte, çok da gerekli -elbette, mutlaka
önemi var- çok da aciliyeti olmayan yasalarla uğraşıyoruz. İşte,
laf olsun torba dolsun Sayın Gündüz! Sanıyorum, bu yasalar o nedenle
gündeme geliyor.
Değerli arkadaşlarım,
büyük bir sıkıntı yaşatıyor Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'ye.
Bakın, önce seçim dedik, inanmadınız; gelin uzlaşalım dedik... Bakın,
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı -bir anlayışımı burada,
bu kürsüde ifade etmek istiyorum- "Adalet ve Kalkınma Partisinin
içinde, Cumhurbaşkanlığında destekleyebileceğimiz isimler vardır."
diyor. Kim bu? Adalet ve Kalkınma Partisi, bildiğiniz gibi... Artık
isimlerini karıştırdık, Refah mıydı Fazilet miydi; biri açılıyor
biri kapatılıyor; sanıyorum, bir zaman sonra sizin de isminizi karıştıracağız.
AHMET YENİ (Samsun) -
Halkımız sizi karıştıracak!
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, çekirdeğinde millî görüş çizgisinin olduğu,
etrafında da liberallerin örtü görevi gördüğü, liberallerin maskelediği
bir parti. Bakın, o liberallere, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanı diyor ki: "Ben, sizden birinin Cumhurbaşkanlığını içime
sindirebilirim." Ama sizin kendi Genel Başkanınız, Adalet ve
Kalkınma Partisi içindeki bir liberalin Cumhurbaşkanı adaylığını
içine sindiremedi değerli arkadaşlar.
MUSTAFA CUMUR (Trabzon)
- Size kim soruyor!
AHMET YENİ (Samsun) -
Geç onu!
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Ben geçerim, benim sorunum değil.
O, Adalet ve Kalkınma Partisinin içindeki
liberallerin, kendilerinin gücüyle, kendilerini Başbakan yapan
Sayın Tayyip Erdoğan'ın kendilerine güvenmediğinin ortaya çıkması
sonucu sıkıntı yaşayan insanlar. Yaşamıyorsanız, o sizin kendi
bileceğiniz iş.
AHMET YENİ (Samsun) - Siz, bir aday bile
gösteremediniz!
ALİ ARSLAN (Devamla) - Ama, yurttaş bunu
çok iyi görüyor. O insanlara oy veren, o insanlar sizin içinizde var
diye Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren yurttaşlarımız, oylarının
nasıl, nerelere kullanıldığını çok iyi biliyor.
AHMET YENİ (
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım...
BAŞKAN - Sayın Yeni,
lütfen...
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bakın, bir klasik sağ-sol çatışması içinde,
Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılında, hiç hak etmediği bir oy aldı.
AHMET YENİ (Samsun) -
Aday bile çıkaramadınız, aday!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Millet haksız mı da, hak etmeyene oy verdi! Allah Allah! Adama bak
ya!
ALİ ARSLAN (Devamla)
- O zamana kadar liberal sağ partilerde görünen dağınıklık, oradaki
arkadaşlarımızın da millî görüş çizgisindeki arkadaşlara destek
vermesiyle, AKP'yi oluşturdu.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Size vermedi de niye AK Partiye verdi?
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bakın, sağcılık-solculuk ne? Birçoğunuz
iddia ediyorsunuz ki: "Biz, Demokrat Parti geleneğinden geliyoruz."
Doğru mudur? Herkes öyle söylüyor, sağ partilerin birçoğunda bir
söylem biçimi bu: "Biz, Demokrat Parti geleneğinden gelen bir
partiyiz."
Değerli arkadaşlarım,
bakın, Demokrat Partinin en önemli liderlerinden Sayın Celal Bayar'ın
1954 yılında yaptığı şeyle bugün sizlerin yaptığı şeyi karşılaştıralım,
bakalım siz o gelenekten geliyor musunuz gelmiyor musunuz? En ufak
bir ilginiz var mı?
Değerli arkadaşlarım,
1954 yılında, Sayın Celal Bayar Cumhurbaşkanımız Amerika'ya gidiyor,
Dünya Bankasından kredi istiyor. Diyor ki: "Küçük Menderes, Büyük
Menderes Nehirleri üzerine baraj yapacağım, bana kredi açın."
Dünya Bankası temsilcisi diyor ki: "Bu istediğiniz para, bizim
size vereceğimiz, bir devlete vereceğimiz paradan fazla." Tercüman
tercüme ederken yanlış tercüme ediyor ya da Sayın Celal Bayar yanlış
anlıyor, söylenen söz şu şekilde aktarılıyor Sayın Bayar'a:
"Ya, sizin neyinize para verelim?" Yani, Türkiye'yi küçümseyen
bir ifadeyle tercüme ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
ne yapıyor biliyor musunuz Sayın Bayar? Oradan geldiğinizi iddia
ettiğiniz Sayın Bayar ne yapıyor biliyor musunuz? Atatürk'ün, İsmet
Paşa'nın silah arkadaşı, birlikte kurtuluş savaşı verdikleri, bu
ülkenin bütünlüğü için, laik cumhuriyeti kurmak için birlikte kavga
verdikleri Sayın Bayar Amerika'dan Ankara'ya telgraf çekiyor
"Dünya Bankası temsilcisini Türkiye'den kovun." diye. Türkiye'yi
küçümsediğini… Aslında, adam küçümsememiş, ama, tercüman yanlış
tercüme etmiş. "Türkiye'den kovun." diyor ve 1960 yılına kadar
Dünya Bankasıyla Demokrat Parti görüşme yapmıyor. İçinizde bunu
bilenler vardır. Günal Kansu'nun "Planlı Yıllar" kitabında
yazıyor bu anekdot.
Değerli arkadaşlarım,
bakın siz ne yapıyorsunuz? Başbakanın danışmanı, kendi elleriyle
getirdiği danışmanı aynı Amerika'ya gidiyor, "Bakın, Türkiye'de
size bağlı başka bir adam yok, bu adamı süpürmeyin -benim bu kürsüden
o terimleri söylemeye dilim varmıyor, o nedenle söylemeyeceğim-
süpürüp atmayın, sahip çıkın Tayyip Erdoğan'a." diyor. Gerçi,
sadece Amerika'nın değil, Talabani'nin de sahip çıkması, Barzani'nin
de sahip çıkması Tayyip Erdoğan'a bugün moda oldu; "Sahip çıkın."
diyor.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
o Celal Bayar'ın Demokrat Partisiyle, onurlu duruşu olan Celal Bayar'ın
Demokrat Partisiyle, bugün sizin Adalet ve Kalkınma Partisinin aynı
sağ anlayışta olduğu söylenebilir mi? O nedenle diyorum, 2002'de
hak etmediğiniz bir gücü aldınız, hak etmediğiniz bir destek aldınız
diyorum. Hiç alakanız yok. Hiç alakanız yok değerli arkadaşlarım.
Şimdi…
AHMET YENİ (Samsun )
- Geliyoruz, geliyoruz.
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Nereye geliyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) - 450 ile geliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Yeni…
ALİ ARSLAN (Devamla)
- İnsanların önüne gidemeyeceksiniz.
Bakın, çiftçiler bekliyor.
Çiftçiler bekliyor gelsinler diye. İnsanlar aç. Biraz önce "Yaşamsal
önemi var bu bazı yasaların." dedi. Bakın, daha önce bu kürsüde
anlattım. İnsanlar kendilerini -tarımcılar- ölmüş farz ediyor. Tekrar
anlatayım o fıkrayı:
Sumbas'ta bir vatandaşımızın
anlattığı fıkra: Mezarlığı dolaşıyor bir vatandaş. Bakıyor ki, mezar
taşının birisinde "Doğum tarihi 1950, ölüm tarihi 1999." yazıyor.
Hesaplıyor, epey yaşamış adam, ama mezar taşında "Üç yıl yaşadı."
yazıyor. Bir başka mezar taşında "Doğum tarihi 1930…" Bunu
köylü anlattı bize. "Gidin, Meclis kürsüsünden anlatın." dedi.
"Durumumuzu en güzel anlatan ifade bu. Ağladık olmadı. Bağırdık
olmadı. 'Ananı al da git.' dediler. 'Millet size mi bakacak?' dediler.
'Gözünüzü toprak doyursun.' dediler. Hiç olmazsa fıkrayla anlatın, belki anlarlar
hâlimizi." dediler, o nedenle anlatıyorum. İlgisini çekiyor:
"Ya bu nedir acaba?" İnsan elli beş sene, altmış beş sene yaşamış
ama "İki yıl yaşadı.", "Üç yıl yaşadı." yazıyor. Mezarcıya
gitmiş sormuş. Demiş "Kardeşim, bu nedir ya?" Mezarcı demiş
ki "Onun biri memurdu, biri işçiydi. Birisi üç yıl dünya gördü.
Birisi iki yıl dünya gördü." Çiftçi yurttaşımız demiş ki:
"Benim mezarıma 'Doğdu ve öldü.' yazın." İnsanları bu hâle
getirdiniz değerli arkadaşlarım. Nasıl gideceksiniz o insanların
huzuruna? Nasıl gideceksiniz?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
Sen işine bak!
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Başka?.. Bakın, bugünkü Hürriyet gazetesinde, size olan inancı
âdeta Polyanacılık düzeyinde olan bir köşe yazarı yazıyor. Asla
inanmadı sizin dinci bir parti olduğunuza. Kurulduğunuz günden beri
de destekliyordu sizi. Bugün onun da kafası karışmış. Diyor ki:
"Tayyip Erdoğan'ın bu imajı düzeltmesi lazım. Sadece türbanı
referans alarak, kendi yandaşlarını devlet dairelerine yerleştirmek
konusundaki iddiasını bırakması gerekir." O bile, sizin artık
nasıl bir parti olduğunuzun farkına varmış. Desteğini çekiyor yavaş
yavaş, gözlüyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) -
Yüzde 50 yeter mi?
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, yüzde 50… Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin
aldığı oyu söylüyorsunuz galiba, diliniz sürçtü.
AHMET KAMBUR (Tekirdağ)
- Ne zaman? Ne zaman? (AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, tabii, yareye dokununca itirazlar çok oluyor.
Ben gerçekleri söylüyorum. Şimdiden ona göre hazırlıklı olun. Yurttaşların
önüne giderken hazırlıklı gidin. Ben gözlemlerimi söylüyorum,
çiftçinin derdini söylüyorum. Ona
göre, tedbirini al da git Sayın Ahmet kardeşim.
BAŞKAN - Sayın Arslan…
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, söylediğimiz gibi, bu süreçte, bu tür yasaların
çıkarılması çok da anlamlı, çok da gerekli değil. Elbette, büyük sıkıntı
yaşayan yurttaşlarımızın sorunları vardı. Keşke, onları görüşebilseydik.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Onları da görüşeceğiz.
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Madem ille yasalar çıkaracağız, gelin, İmarzedelerin sorunlarını
çözelim. Gelin, İslami holdinglere, her ne kadar, dediğim gibi, Sayın
Başbakan "Ya bana mı sordun yatırdın kardeşim, benim problemim
değil." diyor.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
"İslami holding" diye bir şey yok.
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Keşke, o yurttaşlarımızın sorununu çözebilsek, ama, hiç telaşa
gerek yok. Zaten, iki ay sonra kurulacak bir Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarıyla bu sorunları biz çözeceğimize buradan söz veriyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) -
Siz kendiniz inanıyor musunuz?
ALİ ARSLAN (Devamla)
- Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. Her ne kadar başarılı
olamayacağınıza inansam da seçimde de sizlere başarılar diliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) -
Siz inanıyor musunuz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Arslan.
Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Önce Ali konuştu, ben vardım efendim.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
oya sundum.
Kabul etmeyenler…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Ama efendim, önce Ali konuşacaktı,
önce o konuşacaktı.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Ama, oylandı efendim, oylandı.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
ben size önce sordum. Bir yanlış anlaşılma oldu bak.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Ama, önce Ali Bey konuşacaktı.
BAŞKAN - Bir saniye
dinler misiniz. Ben sizin vazgeçtiğinizi zannettim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Hayır efendim…
BAŞKAN - Ama, vazgeçtiniz
zannettim. Kusura kalmayın, yanlış anlaşılma oldu.
Sayın Koç, oylamayı
yaptım. Önce sordum kendisine. Yanlış anlaşılma oldu.
Grup önerisi kabul
edilmiştir.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408)
BAŞKAN - 4'üncü sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu'nun ikinci görüşmelerini, alınan karar
gereğince 6 Mayıs 2007 tarihli birleşimde yapacağız.
5'inci sıraya alınan, 15.3.2007 Tarihli
ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.-
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/1340) (S. Sayısı: 1398) (x) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1398
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesi Cumhurbaşkanınca
uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen
gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir. Anayasa'nın
89'uncu maddesinin ikinci fıkrasında
"Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri
görüşebilir." İç Tüzük'ün 81'inci maddesinin son fıkrasında
ise "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan
ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen
kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine
kanunun görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz
karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle
ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır."
hükümleri yer almaktadır. Bu hükümlere göre, geri gönderilen Kanun'un
tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin
görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.
Bu nedenlerle, söz konusu
Kanun'un, sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan 14'üncü maddesinin
görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler…
(x) Kanunun ilk görüşmeleri 13/3/2007 tarihli 74'üncü, 14/3/2007 tarihli
75'inci ve 15/3/2007 tarihli 76'ncı Birleşimlerde yapılmıştır.
(xx) 1398 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.
Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı vardır ve 14'üncü maddenin görüşülmesi kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi okutuyorum:
TARIM
VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU KURULUŞ VE
GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Personel Rejimi
Kurum personelinin
statüsü, hakları ve atanmaları
MADDE 14- (1) Kurumda
hizmetler 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
ile diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın istihdam edilen sözleşmeli personel eliyle yürütülür.
Kurum personeli emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden 17/7/1964 tarihli
ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tâbidir. Kurum personeline
ilişkin tüm ihtilaflar iş mahkemelerinde görülür.
(2) Başkan Bakanın
önerisi üzerine müşterek kararla atanır. Genel Koordinatör, Hukuk
Müşaviri, Koordinatör, il koordinatörleri, uzman, denetçi ve danışmanlar
Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla, bunların dışında kalan
diğer personel ise Başkan tarafından atanır.
(3) Kurumda istihdam
edilecek personelde Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin
(A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen
genel şartlara ek olarak; Başkan, genel koordinatör, koordinatör,
il koordinatörü, uzman, denetçi ve danışman pozisyonlarında istihdam
edilecekler için ziraat, veterinerlik, su ürünleri, gıda, kimya,
orman, çevre, inşaat, jeoloji, bilgisayar, endüstri, elektrik ve
elektronik, makine, hukuk, kamu yönetimi, iktisat, maliye, işletme,
uluslararası ilişkiler, çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri,
şehir ve bölge planlama, istatistik, sosyoloji dallarından veya
bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilen yurt dışındaki
yüksek öğretim kurumlarından en az lisans düzeyinde eğitim görmüş
ve istihdam edileceği alanla ilgili olarak asgarî; Başkan, genel koordinatör,
koordinatör, hukuk müşaviri ve danışman için sekiz yıl, il koordinatörü
için altı yıl, uzman ve denetçi için üç yıllık iş tecrübesine sahip
olma şartları aranır.
(4) Merkez teşkilâtında;
Başkan, genel koordinatör, hukuk müşaviri, koordinatör, uzman,
denetçi, danışman ve mütercim pozisyonlarında istihdam edileceklerin
İngilizce, Almanca veya Fransızca dillerinde yapılan Kamu Personeli
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında asgarî (B), il koordinatörlüklerinde
il koordinatörü, uzman ve denetçi pozisyonunda istihdam edileceklerin
ise asgarî (C) düzeyinde puan almış olmaları veya dil yeterliliği
bakımından buna denkliği kabul edilen uluslararası geçerliliği
olan bir belgeye sahip olmaları zorunludur.
(5) 10/12/2003 tarihli
ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde sayılan
kurum ve kuruluşlarda çalışanlardan durumları, bu maddede sayılan
nitelik ve şartlara uygun olanlar, kendilerinin isteği ve kurumlarının
muvafakatı ile Kurumda sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu
şekilde istihdam edilecek personel sayısı toplam personel sayısının
yüzde otuzunu aşamaz. Bu şekilde görevlendirilen personel kurumundan
aylıksız izinli sayılır ve asıl kadrosuyla ilgisi devam eder. Bunların
terfileri başkaca bir işleme gerek kalmaksızın kurumlarınca yapılır.
Bu hükme göre görevlendirilenler, görevde kaldıkları sürece, malî
ve sosyal haklarını Kurumdan alırlar.
(6) Kurumun merkez
teşkilâtında istihdam edilecek personel sayısı yüzelli kişiden
fazla olamaz. Sekreterlik, arşiv, idarî, malî ve personelle ilgili
işlemleri yürütecek olan destek personelinin sayısı, toplam personel
sayısının yüzde yirmisini geçemez.
(7) Kamu kurum ve kuruluşlarından
Kurumda istihdam edilen kamu görevlileri, görevleri sona erdiğinde
kurumlarında mükteseplerine uygun bir göreve atanırlar. Bunların
Kurumda geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylıklarının tespitinde
dikkate alınır.
(8) Sözleşmeli personele
verilecek her türlü ödemeler dahil net ücretler; Başkana Başbakanlık
merkez teşkilâtında görev yapan genel müdür, genel koordinatörlere
Başbakanlık merkez teşkilâtında görev yapan genel müdür yardımcısı,
hukuk müşaviri, koordinatör ve il koordinatörlerine Başbakanlık
merkez teşkilâtında görev yapan daire başkanları, uzman ve denetçilere
Başbakanlık uzmanları, diğer görevlilere ise Başbakanlık merkez
teşkilâtındaki benzer görevler için öngörülmüş bulunan ücretleri
aşmamak kaydıyla, Bakan tarafından belirlenir.
(9) Kurum, desteklenecek
proje ve faaliyetler ile ilgili başvuruların değerlendirilmesi, izlenmesi, duyurulması ve tanıtımı
ile faydalanıcılara yönelik eğitim ve danışmanlık hizmeti verilmesi
amacıyla; özel bilgi ve uzmanlık gerektiren işlerde, istisna veya
hizmet akdi ile yerli ve yabancı uzmanları, kısmi zamanlı olarak çalıştırabilir.
Kurumda bu şekilde çalıştırılacak personel sayısı, Kurumun toplam
personel sayısının yüzde otuzunu geçemez.
(10) Sözleşmeli personelin
bu maddede belirlenenler dışında kalan görev ve yetkileri, hizmete
alınma, görevlendirme, görevde yükselme ve görevden alınma şekilleri
ile sözleşme esasları, unvan ve sayıları Bakanlar Kurulu Kararı
ile çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Vedat Melik, Şanlıurfa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Melik.
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun'un Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen
14'üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi öncelikle saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz gibi bu Yasa, 13 Mart 2007 tarihinde Genel Kurulda görüşüldü
ve oy çokluğuyla buradan geçti. Şimdi, biz bu Yasa'ya, gerek Tarım Komisyonunda
gerekse Genel Kurulda başta yaptığımız itirazlarda şu geliyordu,
şunları söylüyorduk: Bakın, ben, 13 Mart 2007 tarihinde burada konuşmama
başlarken demişim ki öncelikle, AKP Hükûmeti dört buçuk yıldır temel
yasa olayını bir alışkanlık haline getirdi. Yani, ülkemiz için her
sektörle ilgili olarak önemli olan, kamuoyunun çok önemle beklediği
ve takip ettiği yasaları alelacele buradan geçirdi gitti. Bu yasalar,
ne komisyonlarda çok detaylı olarak tartışılabildi ne de temel yasa
olarak kabul edildiği için Genel Kurulda çok detaylı görüşme imkânımız
olmadı. Hatta, biz burada -ki, benim dışımda bütün Cumhuriyet Halk
Partili konuşmacılar temel yasa olarak getirilen yasalar hakkında
bu görüşlerini belirtmişlerdir-
şunu söylüyoruz: Temel yasa adı altında yasa çıkarmanın Türkiye'ye
bir şey kazandırmadığı, aksine zaman
kaybına neden olduğunu, çıkarılan birçok yasanın Köşkten bir defa
daha görüşülmek üzere iade edilmesiyle veya Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmesiyle bu yasaların tabii gereği yapılamıyor, ama, maalesef,
22'nci Dönemin son günlerine geldiğimiz ve seçim kararı aldığımız
bu günlerde de bunun en canlı örneğini görüyoruz. Bakın, o gün, bu
sözlerle çok açık bir şekilde ikaz etmiştik, fakat, dört buçuk yıldır
muhalefetin sesine kulak vermediğiniz gibi, çiftçi için ülkemizin
en büyük sorunu olan kırsal alandaki yaşamla ilgili olarak bir kanunun
gelmesinde de maalesef, bu Yasa'yı da temel yasa olarak getirdiniz,
geçirdiniz. Ama, bu Yasa'nın 14'üncü maddesi biraz önce okundu ve kanun
metninin gerekçesinde de var, biz, bunu, zaten, defalarca burada,
değişiklik önergelerimizle, itirazlarımızla belirtmiştik. O itirazlar
temel alınarak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
dediğim gibi, Genel Kurulda görüşülerek 13 Martta oy çokluğuyla
kabul edilen, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesi, esas itibarıyla, bu
kurulda çalışacak, başta başkan ve diğer personellerin nasıl atanacağı,
bunların maaş durumlarıyla ilgili bir maddedir. Hatırlanacağı
gibi, bu Yasa'nın amacı, ülkemizde kırsal kalkınmayı sağlamak amacıyla,
Avrupa Birliği fonlarından ülkemize aktarılacak olan 750 milyon
avroluk bir hibe kredinin kullanılabilmesi amacıyla biz böyle bir
kurul oluşturuyoruz. Bunu, bu Yasa görüşülürken hem Sayın Bakan
izah etti bunun nedenlerini, biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak
komisyonda da Genel Kuruldaki konuşmalarımızda da -zaten zabıtlarda
mevcuttur- buna karşı çıkmadık. Niye karşı çıkmadık? Şimdi, sizler
gibi biz de biliyoruz ki, ülke nüfusumuzun en az yüzde 35'i kırsal
alanlarda yaşıyor ve Türkiye'nin en büyük sorunu, şehirlerdeki, İstanbul'daki
-bunları çok saydık burada- temel sorunu kırsal kalkınmadır. Kırsalda
insanlarımız geçinemediği için, rahat ve huzur içinde yaşayamadığı
için büyük şehirlere göç etmektedirler ve bu göçün sonucunda da birçok
sorun ortaya çıkmaktadır. Öyleyse, biz, kırsaldaki yaşam şartlarını
değiştirmek için, önce Avrupa Birliğinden böyle bir krediyi alabilmek
için bir kurul oluşturacağız. Elbette ki, buna genel bütçeden de ilaveler
yaparak ülkemizin böyle, en önemli sorununa katkı vermeye çalışmayı
hepimizin görevi olarak düşündük, ama, biz, burada defalarca dedik
ki… Komisyonda da, önce bir alt komisyon oluşturalım dedik arkadaşlarımıza.
Alt komisyon önerimiz kabul edilmedi. Orada, bu sıkıntılarımızı,
Yasa'yla ilgili sıkıntılarımızı dile getirmeye çalıştık, ama, kabul
görmedi. Bugün geldiğimiz noktada ise, -bu Yasa çıktığından bu yana
kırk beş gün oluyor, yakında da bir seçim var- bu Yasa, bu kadar önemli
bir Yasa, maalesef, görüşülemeden, tekrar görüşmek zorunda kalınarak,
tekrar Cumhurbaşkanlığına sunulacak.
Bakın, değerli arkadaşlar,
14'üncü maddenin ikinci fıkrasında kurumun üst yönetiminin oluşma
şartları nasıl tanımlanmış: "Başkan Bakanın önerisi üzerine
müşterek kararla atanır." diyor. "Genel Koordinatör, Hukuk
Müşaviri, Koordinatör, il koordinatörleri, uzman, denetçi ve danışmanlar
Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla, bunların dışında kalan
diğer personel ise Başkan tarafından atanır." diyor. Biz, buna
burada itiraz etmişiz, demişiz ki, eğer, sizin niyetiniz gerçekten
kırsal kalkınmaya bir katkı sunmaksa, önce, gelin, böyle önemli bir
kurulu hakikaten yasalara, teamüllere ve Anayasa'ya uygun bir şekilde
oluşturalım, ama, maalesef, bunu kabul ettirememişiz.
Son olarak, 14'üncü
maddeyle ilgili Tarım Komisyonunda yapılan toplantıya Cumhuriyet
Halk Parti Grubu olarak biz katılmadık, ama, ben burada, AK Partili
arkadaşların imzasıyla hazırlanan Tarım ve Köyişleri Komisyonu
Raporu'nun son maddesini aynen size okuyorum: "Yapılan görüşmelerin
ardından, 5603 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin Anayasa'mıza aykırı
olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeple de 14'üncü madde aynen
kabul edilmiştir." denmektedir.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, belki, 22'nci Dönemde -zabıtlara baktığınız zaman- en çok konuşulan
konu tarımdır, çünkü, gerçekten büyük bir sorundur. Biz burada her
zaman, AKP Hükûmeti döneminde tarımda gerçek anlamda bir gelişme olmadığını,
tarımın kötüye gittiğini söylemişiz. Hem AKP'nin değerli konuşmacıları
hem Sayın Bakan ise bunun tersini savunarak bazı rakamlar vererek,
aksine, kendi dönemlerinde bu işlerin daha iyi gittiği kanaatine
varmışlardır, o görüşlerini o şekilde ifade etmişlerdir.
Şimdi, Sayın Bakan ve
Bakanlık mensupları, sanıyorum, son üç ayda ülkemizde gübre fiyatlarında
meydana gelen değişiklikleri benden daha iyi takip ediyorlardır. Bakın,
gübre fiyatları son üç aydır niçin bu kadar artıyor arkadaşlar? Çünkü,
ülkemiz baharda bir pamuk ekim dönemine girmiştir. Pamuk ekim dönemini
fırsat bilen gübreciler, maalesef gübre fiyatlarını yaklaşık yüzde
50 oranında artırmışlardır. Şimdi, bu mudur Türkiye'deki tarımın
iyileşmesi? En son, iki üç gündür, ortaya çıkan pamuk desteklemeleriyle
ilgili bir olay var. Malumunuz, her ilde pamuk desteklemesine esas
teşkil edilecek rakamlar belli bir komisyon tarafından tespit edilir.
Yani, örnek vereyim: Kendi seçim bölgem Şanlıurfa için bu, 460 kilo
olarak tespit edilmişti. 460 kiloya kadar verim alan bir pamuk üreticisi,
460 kilo esas alınarak pamuk destekleme primi alacaktı, ama, bundan
iki üç gün önce, bu 460 kilo 407 kiloya düşürüldü. Çünkü, yapılan istatistiklere
göre deniyor ki: "Türkiye'de bu kadar pamuk üretilemez. O hâlde
biz bu rakamı 407'ye düşürelim." Ancak, tabii, sevindirici haber,
dün tekrar Bakanlığın bu yönde bir düzeltmeye girdiğini öğreniyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Melik,
buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi buradaki kasıt şudur: Buradaki
amaç… Benim anladığım kadarıyla, bu beyanların doğru olmadığı kanaati
hasıl olmuştur Tarım Bakanlığında.
Şimdi, biz yıllardır
çiftçi kayıt sistemini tutmaya çalışıyoruz bu ülkede. Acaba çiftçi
kayıt sistemleri mi doğru değildir? Çiftçi kayıt sistemlerini tutan
kuruluş kimdir? Tarım Bakanlığı teşkilatıdır. Peki, niçin önce
kendi teşkilatınıza bakmıyorsunuz? Yani, sizin teşkilatınızda acaba
bu tespitler… Tespit yöntemleri var tabii. Pamuğun nasıl ekildiği,
ne kadar ekildiği, birçok resmî kurumun, başta muhtar olmak üzere imzasından
geçiyor. Bunların tespitini niye tam olarak yapmıyorsunuz?
Şimdi, biz baştan beri
diyoruz ki: "Lütfen partizanca davranmayın." Şimdi, atamalarınızı
sizin düşüncenize yakın insanlarla yapabilirsiniz. Ama, lütfen
bu işi iyi bilen insanlarla yapın ki, bir hata olmasın, bu tür tartışmalar
olmasın. Niçin idarede, devlette, Hükûmette çiftçi hakkında böyle
bir kanaat oluşsun? Niçin çiftçi hakkında "Sahte beyanda bulunuyor."
diye bir kanaat oluşsun?
Bakın, ben, zamanım
az kaldığı için basit bir örnek veriyorum: Şimdi Urfa ilinde Bozova
Tarım İlçe Müdürünü önce niçin görevden aldınız, sonra iade ettiniz?
Niçin iade ettiniz? Ben isim vermeyeceğim. Çünkü, İlçe Müdürüne gidilip
"Biber tarlasını pamuk göster. Yoksa seni görevden alırız."
dendi. Şimdi ben biliyorum ki, Sayın Bakan çıkıp diyecek ki:
"Böyle bir şey yok." Ama, bunu bütün Urfa biliyor.
Şimdi, tarım il müdürü
atıyorsunuz, iktidara gelir gelmez görevden alıyorsunuz. Niye görevden
alıyorsunuz? Bence soru buradadır. Önce Tarım Bakanlığı teşkilatının
kendisini yoklaması gerekir, kendi teşkilatının düzgün çalışıp
çalışmadığına bakması gerekir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Sayın Başkan, hemen
bitiriyorum, bir cümle…
BAŞKAN - Teşekkür için Sayın Melik, buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - 14’üncü
madde de, maalesef, bu amaca yönelik bir madde idi, düzeltmediniz.
Şimdi, Cumhurbaşkanı tarafından bozuldu, ama ısrar ediyorsunuz
tekrar. İnşallah, Anayasa Mahkemesi bozar.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Melik.
Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına
söz isteyen Özkan Öksüz, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Öksüz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tarım sektörü, ülkemiz için ekonomik
ve sosyal açıdan önemi olan, sağlıklı gıda üretimi açısından bütün
toplumu doğrudan ilgilendiren bir sektördür. Tarım politikalarındaki
amacımız, artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi, kaliteli
ve güvenli gıdaya ulaşması, ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan sürdürülebilir,
örgütlü, rekabet gücü yüksek ve Avrupa Birliği ile uyumlu bir tarımsal
yapının oluşturulmasıdır. Kırsal kalkınma, kırsal kesimin gelir
düzeyinin ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini, gelişmişlik
farklarının azaltılmasını, çevresel ve kültürel değerlerin korunmasını,
geliştirilmesini gözeten sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri
ve ihtiyaçları dikkate alan faaliyetlerin bir bütünü olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde, kırsal ve kent arasında, sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi açısından, kırsal kesim aleyhine bir farklılık
vardır. İşte, biz, AK Parti olarak, bu farklılığı gidermek için bir dizi
önlemler aldık. Bu sene, kırsal kalkınmayla ilgili, tarım sanayisi
entegrasyonunu sağlayan, hibe nitelikli kırsal kalkınma destekleri,
seksen bir ilde, ilk olarak bizim zamanımızda başlatılmıştır.
Bu kapsamda, her türlü tarımsal ürünün
işlenmesi, paketlenmesi, ambalajlanması, depolanmasına yönelik
ekonomik yatırımlar ve modern sulama yatırımları desteklenmektedir.
Kırsal kalkınma desteklerinin toplam
yatırım tutarı 334 milyon yeni Türk lirasıdır. Bu kapsamda, şu ana
kadar 1.256 proje uygun görülmüş ve 121 milyon yeni Türk lirası destek
sağlanmıştır. Kırsal kalkınma destekleriyle hayata geçirilen projelerle
13.660 kişiye iş imkânı sağlanmış ve ekonomimize 473 milyon yeni Türk
lirası sağlanmıştır.
Tarım sektöründeki büyüme ve gayrisafi
millî hasılaya katkıya baktığımızda, biz hükûmeti devraldığımızda
tarım sektörünün gayrisafi millî hasıla içerisindeki yeri 21,81
milyar yeni Türk lirasıydı. 2006 yılında bu rakam 38 milyar yeni Türk
lirası olmuştur, yüzde 73 artış sağlanmıştır. Yani, bizim hükûmete
geldiğimiz dört buçuk yıl içinde tarımdaki artış yüzde 73 olarak sağlanmıştır.
Yine, tarım ürünündeki ihracata baktığımızda,
2002 yılı ile 2006 yılı arasındaki artış yüzde 141 olmuştur. Bizim
geldiğimizde 4 milyar yeni Türk lirası olan tarım ihracatı şu anda
9 milyar 771 yeni Türk lirası olmuştur.
Yine, ülkemiz, 2005 yılında, dünya genelinde,
un ihracatında, ülkeler arasında birinciliği sağlamıştır.
Mısırda, 2002 yılından önceye kadar devamlı
mısır ithal eden bir ülke iken, şu anda kendi mısırımızı kendimiz
karşılamış durumdayız, vermiş olduğumuz tarım desteklerinden dolayı.
Gene, çeltik üretimimiz 2002 yılına göre
yüzde 87 artmıştır, ayçiçeği üretimimiz 2002 yılına göre yüzde 24
artmıştır, süt üretimimiz, biz gelmeden önce 8,4 milyon ton iken şu anda
11,5 milyon ton olmuştur.
Yine, burada da dile getireceğim şudur
arkadaşlar: Bizim vermiş olduğumuz desteklerden dolayı, dağıtmış
olduğumuz hayvandan dolayı -Türkiye'de her ne kadar hayvan azalması
olduysa da- bizim verdiğimiz kaliteli ineklerin dağıtımından dolayı,
süt üretimimiz, biz geldiğimizden beri yüzde 25 artmıştır.
Beyaz et üretimimiz yüzde 35 artmıştır.
Yine, narenciye üretimi 2002 yılına göre yüzde 22 artmıştır, muz
üretimi yüzde 79 artmıştır. Bunları, yalnız rakam olarak verip geçiyorum.
Tarımsal kredilere geldiğimizde, biz
hükûmete geldiğimizden beri tarımsal kredilerde yüzde 877 gibi büyük
bir rakam artmıştır arkadaşlar. Burada bir örnek vereyim: 2002 yılında
550 bin çiftçiye 529 milyon yeni Türk lirası kredi verilirken, şu anda
1 milyon 92 bin çiftçiye dağıtılan kredi 5 milyar 171 milyon Türk lirası
olmuştur. Bu ne demektir biliyor musunuz? Geldiğimizden beri çiftçiye
verilen kredi miktarı 10 kat artmıştır.
Arkadaşlar, diğer faaliyetlerimiz:
Bakın, biz geldiğimizde sertifikalı tohum diye bir tohum dağıttık
çiftçilerimize ve bunu biz çiftçimize 400 liradan verdik, 650 liralık
sertifikalı tohumu 400 liradan verdik, yani 650'ye satıp, 250'sini
yeniden çiftçimize verdik.
Bu sertifikalı tohumla ilgili şunu
söylemek istiyorum arkadaşlar: Yaptığımız süne mücadelesi ve dağıttığımız
sertifikalı tohumlar neticesinde kaliteli buğdaylar ürettik. Bu
kaliteli buğdaylardan dolayı, bugüne kadar buğday ithal eden ülkemizi,
un ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Yani, eskiden süneden dolayı
paçal yapılmayan buğdaylarımıza, şu anda yapmış olduğumuz süne
mücadelesi ve sertifikalı tohumlar neticesinde paçal unumuzu
kendimiz elde ettik ve ithalatı şu anda kısmış olduk arkadaşlar.
Yine, arazi toplulaştırma diye bir
olay var arkadaşlar. Burada da yüzde 27'ye yakın bir başarı elde ettik.
Nedir bu arazi toplulaştırma? Bakın, bir örnek vereyim: Benim dedemin
800 dekar arazisi vardı. 4 tane oğlu vardı. Vefat ettiğinden dolayı
bunları 200, 200, 200 olarak dağıttılar. Amcama 200 dekar arazi düştü.
Onun da 4 oğlu vardı, o da paylaşınca 50'şer dekar oldu. Ne oldu? Dedem
de çiftçiydi, amcamın çocukları da 50 dekarla çiftçi oldu ve böylelikle
tarlalarımız çok küçülerek verim elde edemez duruma geldik. Bunu
da şu anda Tarım Kanunu'nda çıkardık, toplulaştırmayla ilgili, Medeni
Kanun'umuzda da ufak bir değişiklikle bundan sonra Türkiye'de de aşağı
yukarı toplulaştırmayla ilgili sonucu elde etmiş olacağız.
Arkadaşlar, suni tohumlamada da geldiğimizden
beri yüzde 236'ya yakın bir artış sağlandı. Özel veteriner hekim uygulamasıyla
suni tohumlama çalışmaları hız kazanmış olmuş, 2002 yılında 600
bin olan suni tohumlama 2005 yılında 1 milyon 600 bin gibi bir rakama
ulaşmıştır.
Hayvan hastalıklarıyla etkin bir mücadele
başlattık. Kuş gribi ve insanlara tesiri ile salgın hastalıklarla
mücadele projeleri geliştirildi. Biliyorsunuz, bu kuş gribi ve
sığır vebasıyla ilgili de bir hayli mücadeleler verdik.
Mera ıslah çalışmalarında yüzde 1.221
gibi bir artış sağlanmış oldu. 2002 yılında 68.100 iken, 2006 yılında
bu 500 bin dekara ulaşmış vaziyettedir arkadaşlar.
Halk sağlığını korumak ve güvenli gıda
tüketimini sağlamak üzere, gıda üretim ve satış yerlerinde denetimler
artırılmış ve halkın sağlığı ön plana alınmıştır.
Diğer kuruluşlarda… Yıllardır yatırım
yapılmadığından verimliliğini yitiren TİGEM işletmeleri, uzun
vadeli olarak özel sektöre kiraya verilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda,
TİGEM'in toplam arazilerinin yüzde 3,8'ine tekabül eden 140 bin dekar
araziye sahip 14 işletme kiraya verilmiş ve böylece, buralarda şu
anda ekonomiye daha başarılı katkılar sağlanmıştır.
Bir yıl içinde 90 milyon YTL'lik bir yatırım
gerçekleşmiş ve bu işletmelerde 1.050 kişiye daimi, 4.500 kişiye de
mevsimlik iş imkânı sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öksüz, buyurun.
Lütfen toparlayınız.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bitiriyorum.
Toprak Mahsulleri Ofisi, 2002 yılında,
2,3 milyon ton hububat karşılığı, üreticilere 723 milyon yeni Türk
lirası ödeyerek, piyasa üzerindeki görevini sağlamıştır arkadaşlar.
Şunu söyleyeyim: Biz geldiğimizde,
tüm çiftçilere verilen desteklerin miktarı 1 katrilyon 887 trilyon
iken, 2007 yılında vereceğimiz destek -dikkatinizi çekiyorum- 5
katrilyon 233 trilyon olacaktır. Yani, biz diyoruz işte, nereden nereye
geldik. 1 katrilyon 887 trilyondan 5 katrilyon 233 trilyon gibi bir
destek sağlayacağız şu anda. Bu da, AK Partinin çiftçiye vermiş olduğu
önemin bir göstergesidir arkadaşlar.
Yine, ÇAYKUR alımları… 2002 yılında 552
bin ton yaş çay alımı yapılırken, 2006 yılında 627 bin ton çay alımı yapılmıştır
arkadaşlar.
Et-Balık Kurumunu yeniden sektöre kazandırıyoruz.
Daha önce bu Et-Balık kurumları, biliyorsunuz, özelleştirilmişti.
Ama, bizim köylümüzün mağdur olmaması için ve etinin değerinden satılması
için, yeniden, şu anda, Et-Balık kurumlarını ekonomiye ve çiftçilerimize
kazandırmış durumdayız arkadaşlar.
Bu duygularla, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öksüz.
Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu
adına söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan.
Buyurun Sayın Özcan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu
ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderilen Yasa'nın 14'üncü maddesiyle ilgili Anavatan
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Yasa'nın
14'üncü maddesinin sekizinci fıkrasında, kurum personelinden,
başkan, genel koordinatör, hukuk müşaviri, koordinatör ve il koordinatörleri,
uzman ve denetçiler ile diğer görevlilere ödenecek sözleşme ücretleri,
Başbakanlık merkez örgütünde görev yapan, sırasıyla genel müdür,
genel müdür yardımcısı, daire başkanı, uzman ve denetçiler ile diğer
benzeri personelle ilgili, bunlara verilecek ücretlerle ilgili
sorunlar…
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığının ne için
buraya gönderdiğini biliyoruz. Bunlar görüşülürken, o zaman da
demiştik ki: "Bunda ısrarcı olmayın." Cumhurbaşkanlığını
devreden çıkararak sorunları çözmede partizanca davranmanızın
Türkiye'ye zaman kaybettireceğini söylediğimizde, hiçbir şey dinlenmeden,
maalesef, bu Yasa'nın, Cumhurbaşkanlığı tarafından geri gönderilmesine
sebep oldunuz.
Amaç, devletin devamlılığı esastır. Kurumlar
arasında kavga istenmiyor. Siz, kurumlar arasındaki kavga… Kurumları,
belki… Kurumun, özellikle yasamanın başı Sayın Cumhurbaşkanını
devre dışında bırakarak sorunları çözeceğiniz konusunda dayatmalarınız
her gün daha fazla devam ediyor ve son yaşanan olayları da bu dayatmanın
bir ürünü olarak görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, kurumların, elbette,
birbiriyle koordineli çalışması, birbiriyle uyum içerisinde çalışması,
birbirinin eksik ve noksanlarını tamamlaması konusunda görüş teatisinde
bulunması en doğal hakkı değil midir? Bir hukuk devletinin işleyişinin
temel amacı bu değil midir? Maalesef, bakıyoruz ki, bunları göz ardı
ederek "Biz ne yapalım? Biz, siyasi amacımıza uygun yeni kadrolar
ihdas edelim." diyerek, Cumhurbaşkanlığı makamını da devreden
çıkararak, bakanlar ve başkanlara bırakarak kurumları yönetmek
istiyorsunuz. Bu, doğru değil arkadaşlar. Sonuçta, bunun faturasını
Türk halkı ödüyor.
Bunlar bu durumdayken, biraz önce AK
Parti sözcüsü, çıkıp, Türkiye'de köylülerin öyle bir refah içerisinde,
öyle bir destek içerisinde olduklarını duyurdu ki, vallahi, ben,
bir köylü çocuğu olarak… İnanın, başka dünyada yaşıyoruz. Bu köylüler
bu kadar mutluluk içerisinde değil. Köylere bir uğrayıp da "Köylüler,
kardeşim senin ürünün para etti mi?" diye sordunuz mu? Buğdayından
pancarına koymuş olduğunuz kotalardan -tütüne, fındığa, pamuğa-
bu insanlar memnun mu Allah aşkına?
Köylülere soruyoruz: Değerli köylü
kardeşlerim, siz bu Hükûmetin icraatından, gidişatından memnun musunuz?
Memnun olmadıklarını yarın size gösterecekler.
Siz, bu yetmiyormuş gibi, bu vatandaşlarımın
ürününün tarlada bırakılacağını, alelacele temmuz ayında seçim
yapılacağını… Biz de seçimin erken olmasını isteyenlerdeniz,
ama temmuzun içerisinde, ürün tarladayken zaten köylünün kafası bozuk,
ürünü para etmiyor, tarlada kalmış, bir de seçim furyasına düşürerek
bu insanları mağdur ediyorsunuz.
Soruyorum: İhracatta, ihracat olarak
göndermiş olduğunuz buğdayı veyahut da başka ürünleri… Tarım ürünlerinin
ithalatı ne kadar yapıldı? Hiç bunun rakamını -ithalatı değil, ihracatı
veriyorsunuz- vermiyorsunuz. Acaba, narenciyesiyle, sebzesiyle,
muzuyla, buğdayıyla, mısırıyla ve diğer ürünleriyle bunlar ithal
edildi mi edilmedi mi? Eğer ithal edildiyse, demek ki, köylüler maliyetinin
altında ürettikleri malı satamamak durumunda ve haliyle fiyatlar
girdilerden dolayı yüksek olduğu için maalesef köylü ürünüyle baş
başa kalmış, tarlalarında sıkıntı içerisinde. Mazot parasını bulamayan,
tarım kredilere borçları, Ziraat Bankasına olan borçlarını ödemeyen,
hatta -benim bölgemden- narenciye bahçelerini ve bağları söken
çiftçiler keyfinden mi söktüler? Otuz yıllık-yirmi yıllık alın teri
olarak dikmiş olduğu narenciye bahçeleri, bağları teker teker sökülüyorsa,
acaba sizin vermiş olduğunuz, Hükûmet olarak vermiş olduğunuz desteklerin
çoğundan, sevinçlerinden mi söktüler?
Hayvancılık konusuna geldiğinde, bakıyoruz,
"hayvan sayısı azaldı" diyoruz Türkiye'de. O zaman et niye
çoğalmıştı hayvan sayısı azaldığına göre? Yaylasında, dağında,
taşında hayvancılıkla uğraşan, özellikle bizim Gülnar'daki, o, hayvancılıkla
uğraşan ve koyunculukla hatta keçileriyle uğraşıp da Orman tarafından
cezalandırılan, diğer taraftan, zarar verdiği için malını satamayan,
geçmişte fiyatı 500 bin lira ise, bugün örneğin 250 bin liraya düşen
her hayvanın hesabını bu köylü nasıl bu zararla ödeyecek de köylüleri
tozpembe yaşıyor gibi gösteriyorsunuz?
Tarım kesiminde çalışan işçilerin sıkıntılarını
görüyoruz, yaşıyoruz. Sosyal güvenceleri yok. Neredeyse, tarım
işçileri üç ay çalışıyor, dokuz ay evinde hapsolmak zorunda. Bu üç
aylık kazancı zaten asgarî ücretten alan bu işçiler neyle geçiniyor
hiç merak ettiniz mi, sordunuz mu? Sormazsınız, çünkü sizin tuzunuz
kuru, köylüyle işiniz yok. Bakıyoruz, köylü traktörünü satmış veyahut
da leasing'le kiralamış köylüler, "yok, traktör fazla aldı"
diye övünüyorsunuz. Maalesef, köylüler traktörünü de satıyor, evini
de, tarlasını da satıyor. Bunu satmak zorunda bıraktınız.
Köylüler mazotu siz geldiğinizde kaça
alıyordu? Biliyorsunuz, bunu söylemeye gerek yok, köylü yaşıyor.
İlacı kaça alıyordu? Onu da biliyorsunuz. Ee, gübrenin tonunun ne
olduğunu siz de biliyorsunuz. Ondan sonra da, çıkıyorsunuz,
"Türkiye'de şu kadar milyar teşvik verdik, destek verdik." diye
söylüyorsunuz. Hangi köylü, doğru dürüst, yaşamı için… Köylünün,
gerçekten, bir üretim anlayışı içerisinde, serbestçe çalışabileceği…
Ürününü, getirip de, coşku içerisinde pazarda satabilecek -doğru
dürüst- bir köylü gördünüz mü? Hiç köylere uğradınız mı? Köylüler bağırıyor:
"Biz açız, bizi perişan etti. Bir an önce bizi kurtarın!" diye
bağıran köylülerin sesini duydunuz mu?
Seçim yapacağız diye çıktınız ve onu
da yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Bir konsensüs sağlamadan, kurumlar
arasında, siyasi partiler arasında bir konsensüs sağlamadan, dayatmayla
çıktınız, "Biz, ısrarla şunu…" Hiç mi başka kimse yok da, AKP
içerisinde başka bir milletvekili yoktu da, ısrarla, bir arkadaşın
üzerinde durdunuz? Muhalefeti hiç yok saydınız. Oysa, Parlamentonun
dışında yüzde 60'a yakın insan var. Bunları hiç yok sayarak, yüzde 25
seçmenle seçilmiş olan bu iktidarın milletvekillerinin parmak sayısına
dayanarak "biz illaki istediğimizi seçeceğiz" diye uğraşıyorsunuz.
Bu kadar ısrarınız… Köylünün, memurun, işçinin geleceğine yönelik
daha kafanızı çalıştırsaydınız, daha güçlü kafa yorsaydınız, belki
de, ülke bu gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalmayacaktı.
İşte bankazedeler… İmar Bankasının…
Hak ettikleri hâlde -mahkeme kararıyla- onların paralarını hâlâ
niye ödemiyorsunuz? Adamlar arıyor, "Bizi perişan ettiniz."
diyor. İnsanların kredi kartları konusundaki sıkıntılarını, esnafın
Bağ-Kur'la ve sigortayla, vergiyle… Ki, Maliyeden de korkuyorlar. Ellerinde
bir çanta gördüğünde "Acaba işyerime maliyeci mi geldi?"
diye korkan esnafın durumunu biliyor musunuz?
Değerli milletvekilleri, biz, Anavatan
olarak diyoruz ki, her zaman konsensüsten yanayız. Her zaman birlikten
yanayız. İnsanları kamplaştırarak, partileri kamplaştırarak, insanları
bölgelerine, renklerine ve inançlarına göre bölerek bu ülkeyi
bir yere götüremiyoruz. Bunun faturasını, maalesef, bütün halkımıza
ödetiyoruz. Bu sevdadan vazgeçin. Bu Yasa ile ilgili, Cumhurbaşkanının
geri göndermiş olduğu bu Yasa da, işte, sizin bu inatlaşmanın sonucu
tekrar geldi ve Meclise zaman kaybetmenin dışında başka bir şey yapmadı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen toparlayınız.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Teşekkür ederim
Başkan.
Değerli milletvekilleri, köylünün perişanlığı
sırasında, işçinin perişanlığı sırasında, memurun perişanlığı
sırasında, emeklinin, dulların perişanlığı sırasında siz bir sevdanın
içerisindesiniz, acaba, biz tek başımıza iktidara gelebilir miyiz
diye. Siz onlara hiç kulak kabartmadan, onları duymadan, gelmeyeceksiniz.
Sesleniyoruz o insanlara. Sizi tekrar iktidar yapmayacak, böyle
sorumsuzca davranışınıza okey vermeyecek diyorum; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen
Adem Tatlı, Giresun Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADEM TATLI (Giresun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesi Cumhurbaşkanı
tarafından tekrar görüşülmek üzere geri gönderilmiştir. Madde üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kırsal kalkınma,
kırsal alanda sürdürülebilir, doğal kaynak kullanımını esas alarak,
kırsal kesimin gelir düzeyinin ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini,
gelişmişlik farklarının azaltılmasını, çevresel ve kültürel değerlerin
korunmasını ve geliştirilmesini gözeten, sosyal, kültürel ve ekonomik
özellikleri ve ihtiyaçları dikkate alan faaliyetler olarak tanımlanabilir.
Yine, kırsal kalkınma kapsamında kırsal
alanda yaşayan insanların, özellikle, düşük gelire sahip, birtakım
hizmetlerden asgari düzeyde faydalanan insanların hayat standartlarının
yükseltilmesi, onlara götürülecek olan hizmetlerin miktar ve kalite
itibarıyla artırılması, bunların birtakım ekonomik faaliyetlerinin
geliştirilmesi, daha iyi bir gelire kavuşturulması, bunun için gerekli
eğitim, altyapı, buna benzer bütün bu faaliyetlerin projelendirilmeleri
de yer almaktadır. Ayrıca, bu konu, tarım sektörü içerisinde mütalaa
edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanı,
Kanun'un 14'üncü maddesini üç gerekçeyle geri göndermiştir. Bu gerekçelerden
birincisi, başkan dışındaki diğer üst düzey personelin Bakan tarafından
atanması.
Kanun'un 14'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında
"Başkan Bakanın önerisi üzerine müşterek kararla atanır. Genel
Koordinatör, Hukuk Müşaviri, Koordinatör, il koordinatörleri,
uzman, denetçi ve danışmalar Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla
atanır." hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeye benzer düzenlemeler,
daha önce, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştır. Buna örnek olarak,
5523 sayılı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında
Kanun verilmiştir. Bu Kanun ile kamu tüzel kişiliğini haiz, idari
ve mali özerkliğe sahip, Başbakanlıkla ilgili, Türkiye Yatırım
Destek ve Tanıtım Ajansı kurulduğu ve Ajans Başkanının Başbakan tarafından
atanacağı, Ajans personelinin ise Ajans Başkanının teklifi ve Başbakanın
onayıyla gerçekleştirileceği hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere, Cumhurbaşkanı, daha
evvel, buna benzer düzenlemeyi onaylamıştır. Sayın Cumhurbaşkanının
bu iade gerekçesi, kendilerinin daha önceki uygulamalarıyla çelişmektedir.
Yine, ikinci gerekçe, kurum personelinin
ücretlerinin Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından belirlenmesi.
Kanunun 14'üncü maddesinin sekizinci fıkrasında, sözleşmeli personele
verilecek her türlü ödeme dahil, net ücretlerin üst sınırı belirlenmiş
ve bu üst sınırı aşmamak kaydıyla personelin ücretinin Bakan tarafından
belirleneceği öngörülmüştür.
Aynı şekilde, daha evvel Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından uygun görülen 5523 sayılı Türkiye Yatırım, Destek ve Tanıtım
Ajansı Kurulması Hakkında Kanun'da da bu düzenlemeye benzer bir düzenleme
yer almaktadır. 5523 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesinin altıncı fıkrasında
başkan ile diğer personelin ücret ve gündelikleri ile diğer mali
haklarının üst sınırının Başbakan tarafından belirleneceği öngörülmüştür.
Personelin ücretinin nasıl belirleneceği hususu kanunda açıkça
düzenlenmiş, sözleşme esasları ve diğer hususların Bakanlar Kurulu
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği de kanunda
açıkça hükme bağlanmıştır.
Yine, üçüncü gerekçe, kurum personeline
ilişkin ihtilafların iş mahkemelerinde görülmesi. 14'üncü maddenin
birinci fıkrasında hizmetlerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
ile diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli personel eliyle yürütüleceği bu personelin
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olacağı ve kurum personeline
ilişkin tüm ihtilafların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tatlı, lütfen toparlayınız.
Buyurun.
ADEM TATLI (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
görüldüğü gibi, Cumhurbaşkanı daha önce de buna benzer kanunları
onaylamıştır.
Bu Kanun'un kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımıza
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tatlı.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen
Ahmet Ertürk, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Ertürk.
AHMET ERTÜRK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Yasası üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Tarım, gerçekten, ülkemizin kırsal kesiminde
yaşayan insanlarımızın geçimini sağladığı, pek çok insanımızın
buradan kazandığı paralarla ailesine iyi bir yaşam fırsatı, çocuklarına
iyi bir eğitim fırsatı vermeye çalıştığı çok önemli bir uğraşı dalı.
Elbette, biz, tarımımızı hak ettiği
yere getirebilmek için ve tarımımızla beraber ülkemizin kırsalda
yaşayan insanlarının geçimini ve gelir düzeyini yükseltebilmemiz
için tarımımızı öncelikle kural ve kaidelere bağlamamız lazım.
İşte, bugün görüşülen, maalesef, Cumhurbaşkanımızın iadesinden
sonra bugün ikinci defa görüşülmesini yapmakta olduğumuz ve kurulmasını
düşündüğümüz bu Destekleme Kurumuyla da tarımımızda, bilhassa
kırsal kesimimizde yapılması gereken işler. Nedir? Mesela, fidan
destekleri, projeler, üretim destekleri, yeni yatırım tesislerinin
yapımı, mevcut faal olan ve olmayan tesislerin kapasite artırımı,
hatta teknoloji yenilenmesine yönelik yatırımlar, hatta önceden
başlanmış yarım kalmış ve kısmen tamamlanmış yatırımların tamamen
bitirilmesine yönelik çalışmalar, alternatif enerji kaynakları,
seraların geliştirilmesi, basınçlı sulama sistemleri, silaj makineleri,
balyalama makineleri gibi, tarımımızda önemsediğimiz ve önem
verdiğimiz işlerin tamamlanabilmesi için mutlaka bir ödeme ajansına
ihtiyaç vardı. Hem ülkemizin kaynakları hem yatırımcılarımızın
kaynakları hem de Avrupa Birliği fonlarından böylece üçlü bir kombinezonla
oluşturulacak bir paket programı içerisinde, tarımımızda artık
bundan sonra proje yapan…
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz
proje yapamadığımız için geçmiş senelerde 2 milyar euroya yakın
bir parayı maalesef kullanamadık Avrupa Birliği fonlarından. Proje
yapmayı sevmeyen bir toplumuz. Ancak, bundan sonra proje yapmadığımız
müddetçe de, verilmesi gereken, belki hakkımız olan paraları, kaynakları,
ilgili fonlardan alma şansı maalesef bulamıyoruz. Onun için, bu Yasa
çok önemlidir. Tarım Bakanlığımızın, bu yaptığı düzenlemeyle, bilhassa
kırsal kesimdeki insanlarımızın, yaşam düzeyinin daha da artırılması
ve onların çok daha iyi bir yaşam kalitesine ulaştırılabilmesi
için, mutlaka, bu kurallar, kaidelerle beraber bu ödeme ajansının
kurulması gerektiği ortadadır. Burada, çiftçiler, çiftçi kuruluşları,
kooperatifler, tarım birlikleri ve münferiden özel kişiler yararlanma
fırsatı ve imkânı bulacaklardır.
Mesela, Hükûmetimiz çok güzel çalışmalar
yapıyor. Örneğin, üretimi destekliyor, mesela fidan destekleri
yaptık. Fidan destekleriyle beraber, narenciye fidanı, kiraz fidanı,
zeytin fidanı diken insanlarımız, elma fidanı diken insanlarımız,
dekar başına 250 milyon lira civarında, sertifikalı ve virüsten
ari olmasına göre farklı nispetlerde olmak üzere, dekar başına 250
milyon liralık bir destekle destekleniyor. Böylece, çiftçilerimizin
aldıkları bu kaliteli, sertifikalı fidanlar bedavaya geliyor.
Ondan sonra ne yapıyoruz? Yine, Hükûmetimiz çok güzel bir çalışma
yaptı. Bu fidanlardan elde edilen kiraz ürünü, elma ürünü, vişne ürünü,
narenciye ürünü gibi ürünlerin, hatta, kurulan seralardaki işletmelerde
elde edilen sebze-meyvelerin ambalajlanması, paketlenmesi ve değerlendirilmesine
yönelik, yüzde 50 hibeye varan -bakın kredi değil- tamamen hibeye
varan destekleme çalışmaları yaptı. Hatta, yine, bu üretim aşamasında,
damlama sulama sistemine yüzde 75'e varan hibeler yaptı. Hatta, geçen
gün, Sayın Başbakanımız açıkladı: "Damlama sulama sistemlerinde
faiz nispetleri neredeyse sıfıra indiriliyor ve Bakanlığımız,
yeni bir çalışmayla, çiftçilerimizin, bu kıt olan -gerçekten, mesela,
Ege Bölgesinde, şu anda büyük bir kuraklık var, bu kuraklığı yaşıyoruz-
sulama imkânlarını ve su kaynaklarının ekonomik şekilde değerlendirilmesine
yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ürettik. Peki,
ne yapıyoruz? Çiftçimizin daha iyi kazanabilmesi için de, bunların,
mutlaka ihraç edilmesi lazım, yurt dışına, pazarlarına satılması
lazım.
Değerli konuşmacılarımız da izah ettiler.
10 milyar dolara yaklaşan bir tarım ürünleri ihracatımız var. Bugün
benim ilimde, Aydın'da, Rusya'ya günde yedi sekiz tır çilek ihracatı
başladı. Bir haftadan beri yoğun bir şekilde çilek ihracatı yapılıyor.
Artık, çiftçimiz, Tarım Bakanlığımızın
önerilerini dinliyor. Tarım ilaçlarını, tarımsal gübreleri, kimyevi
gübreleri daha disiplinli ve kontrollü kullanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kesildi)
BAŞKAN - Sayın Ertürk, lütfen toparlayınız.
Buyurun.
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Teşekkür ederim.
Böylece, hem kendisi kazanıyor. Hem ülkemize,
Türkiye'mize daha iyi ihracat fırsatları yaratarak, daha iyi
imkânlarla ülkemizin ihracatını artırıp, ülkemizin ekonomisinde
de tarımsal ürünlerin ihracatı ve yeni bir artı, yeni bir katma değer
yaratmak istiyoruz.
Bugün yasalaştırmaya çalıştığımız
bu ajansla, inşallah, kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın hak ettiği
güzelliklere kavuşma fırsatı daha da iyi nispetlere ulaşacaktır.
Bu Hükûmetin kafasında, muhalefet
"Tarım ve çiftçi yok." demektedir. Hâlbuki, Sayın Başbakanımız
"Tarımı kalkındıramadan Türkiye'yi kalkındıramayız." demektedir.
Böylece bizler de, Sayın Başbakanımızın koyduğu bu hedef doğrultusunda
Türk tarımını hak ettiği güzel yerlere, hak ettiği gayretli çalışmalarla
taçlandırmak için bu yasal düzenlemeleri yapıyoruz.
Türk tarımına, Türk çiftçisine bu yasal
düzenlemenin hayırlı olması dileklerimle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ertürk.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Türkiye'de 585 bin olan
tütün ekicisi 220 bine düştü; giderek de bu düşüyor ve işsiz kalan,
aç kalan, perişan olan tütün üreticisi göçe zorlanıyor. Türk tütüncülüğü
ve sigara sanayisi baltalanıyor, pazar elimizden gidiyor. Bu konuda,
Bakanlık olarak size, Maliye Bakanına birçok kez soru önergeleri
verdim. Acaba nasıl bir önlem alacaksınız? Bir kere daha, halkın huzurunda,
açıklar mısınız?
Son sorum: Efendim, şaraba akıl almaz
bir biçimde özel tüketim vergisi koydunuz, ideolojik yaklaştınız,
ekonomik değil. Üzüm üreticisi ve şarap sektörü bundan büyük bir darbe
yedi, sıkıntıya uğradı. Acaba, bu ÖTV'yi ve üstüne bindirilen bu
vergileri şaraptan kaldırarak, üzüm üreticisini ve şarap sektörünü
rahatlatmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakanıma şu soruyu vasıtanızla
yöneltmek istiyorum:
Sayın Bakanım, dört buçuk yıldır mazotta
fiyat artışı söz konusu. Dört buçuk yıllık süreç içerisinde bu fiyat
artışı ne kadar olmuştur? Ama, bununla birlikte geçmiş dönemde mazota
yapılan destek ile 2007'de de yapılacak olan desteği baz aldığımızda
maliyet farkı ne kadar olmuştur? Fiyat artışı ile bu yılki yapılacak
desteği de dikkate aldığımız takdirde gelen yük ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Kılıç.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Bakanım,
şunu belirtmek istiyorum: Malumunuz son zamanlarda ülkemizde su
kıtlığı yaşanıyor ve bu salma sulama sistemiyle yapılan sulamalardan
da yeterli verim alınmıyor. Bu nedenle, Bakanlığınız tarafından,
özellikle tarla içi damla sulama veya yağmurlama sistemiyle sulama
sistemleri destekleniyor. Ancak, benim ilim olan Malatya ilinde,
her nasılsa, bu damla sulama sistemine yönelik, yani tarla içi sulama
sistemine yönelik bir destek söz konusu değil. Bununla ilgili herhangi
bir engel var ise, bunu ne zaman aşacaksınız? Şu anda Malatyalılar
bunun haberini bekliyorlar, bunu bildirirseniz memnun olacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Sayın Çorbacıoğlu.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Karadeniz Bölgesi'nin
önemli geçim kaynağı olan çay konusunda, 2006 yılı, ne yazık ki, kaçak
çay konusunda Hükûmet tarafından yeterli önlem alınamadığı için,
bölgedeki özel sektöre büyük zarar veren gelişmeler yaşanmıştır
Karadeniz Bölgesi'nde. Bu konuda herhangi bir önlem almayı düşünüyor
musunuz?
Diğer taraftan, ayın 10'unda, 10 Mayısta
ÇAYKUR, yaş çay alım kampanyasına başlayacak, ancak, henüz çay taban
fiyatı açıklanmış durumda değil. Enflasyonu dikkate alarak, çayın
maliyetlerini dikkate alarak, çay fiyatının ne olacağını, Genel
Kurul huzurunda, şu anda, açıklayabilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Bakanım, tabii afetlere karşı tarımsal sigorta sistemini uygulamaya
koyduk. Özellikle -biz size çok arz ettik, ilgili sigorta şirketlerine
arz ettik- Malatya'da don, çiçek döneminde olur, çağla döneminde don
olmaz. Nitekim, yine, bu sene -Tarım İl Müdürlüğünden bilgi alırsanız-
kayısımızın yüzde 60'ı gitti. Bunların, yüzde 60'ın da yüzde 90'ı çiçek
döneminde gitti. Bu nedenle, hiç değilse önümüzdeki dönemde, bu sigorta
olayında, mutlak çiçek dönemini de kapsaması, Malatya köylüsünün
geleceği olacaktır. Bir kez daha, ben, bunu size iletiyorum. Bizim
ekmeğimiz ve ekmeğimiz yine gitti ve köylümüz yine gitti.
Ayrıca da, çiçek döneminde tabii afete
uğrayan çiftçilere, 2090 sayılı Yasa'dan, Tabii Afet Yasası'ndan herhangi
bir yardım yapacak mısınız? Bunu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gazalcı'nın, tütünle ilgili olarak
ve şaraptaki ÖTV'yle ilgili olarak sorduğu sorular var. Tabii, her
iki konu da sadece Bakanlığımızı ilgilendirmediğinden dolayı
-çünkü, diğer bakanlıkları da ilgilendiren hususlar var burada-
diğer bakanlıklardan da görüş alınmasını gerektirdiği için, bu sorulara
ben yazılı cevap vereceğim izninizle.
Sayın Ahmet Işık'ın mazotla ilgili bir
sorusu var. 10 Kasım 2002 tarihinde mazot fiyatı, o günün parasıyla
1 milyon 250 bin lira idi, bugün de 2,3 YTL. Dolayısıyla, yüzde 100'lük
de bir artış söz konusu değil mazotta, bu geçen zaman içerisinde.
Dünyadaki ham petrol fiyatları ise 24-25 dolardan 70 dolarlara çıktı
bu süre zarfında ve ilk defa bizim Hükûmetimiz döneminde, 2005 yılına
kadar, toplam 1 katrilyon 50 trilyon lira, yani 1 milyar 50 milyon YTL
mazot desteği ödenmişti. Bu yıl da, 2006 için -2007 yılında yarısı
ödendi nisanın ilk haftasında, yarısı da haziranın ilk haftasında
ödenecek- 492 milyon YTL de, yine mazot
desteği ödeniyor.
Esasen, mazotta biz şöyle bir hesap yapıyoruz:
Enflasyon üzerinde bir artış varsa enflasyon üzerindeki artışı hesaplıyoruz
ve çiftçilerimizin ürettikleri ürünleri belirli kategorilere
ayırıyoruz -diyelim hububat grubu, endüstri bitkileri (yani, pancar,
pamuk vesaire gibi) bir grup, bir de sebze-meyve grubu diye- ve her bir
grup için harcanan mazot miktarı ne ise, dekara kaç litre ise -mesela
hububat için 8 litre olarak hesaplanıyor bu, teknik bir hesaptır zaten-
o miktar üzerinden, enflasyonla arasındaki fark neyse biz bunu ödüyoruz.
Bugüne kadar da bu şekilde ödedik.
Sayın Kılıç, damla sulama ile ilgili
bir soru sordu. Biz, Hükûmetimiz döneminde ilk defa, Türkiye'de ilk
defa Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi başlattık.
Bu projenin birinci ayağı 16 vilayette Dünya Bankasından sağlanan,
bir kısmını Dünya Bankasının sağladığı bir destekleme şekliyle oldu.
Malatya da bu 16 il arasında yer aldı.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Ama, o, tarlanın
başına kadar Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Müsaade et. Müsaade et. Anlatacağım, hepsini
anlatacağım.
Şimdi, biz, burada yüzde 50 destek veriyoruz
damla sulama yatırımlarına hibe olarak, yani yarısı hibe. Nitekim,
2006 yılında, biz, Türkiye genelinde iki yüz yirmi tane bu şekilde
damla sulama projesini onayladık ve bunları destekliyoruz. Malatya,
Adıyaman ve Batman -üç vilayet- bu sınır aşan sular kapsamında. Dünya
Bankasından bu konuda bir itiraz geldi. Dünya Bankası dedi ki:
"Dünya Bankasının kaynaklarını, sınır aşan sularla ilgili bölgelerde
yapacağınız bu tür yatırımlarda -bizim desteğimizi, bizim katkımızı
burada- kullanamazsınız."
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kendi sularımıza
sahip çıkamıyor muyuz Sayın Bakan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin, canım.
Şimdi,
o daha önceden…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kendi sularımızı
tartışma konusu mu yapıyoruz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Uluslararası bir hukuk mevzusu. Biz, elbette
ki, o konuyla ilgili de gerekli tedbirleri, çalışmaları alıyoruz.
Ancak, burada Malatya, Batman ve Adıyaman -ki, sadece Türkiye'de üç
vilayet- bundan bir şekilde mutazarrır oluyor. Ancak, biz onun yerine
geçecek şekilde de yine o üç vilayette de uygulanmak üzere başka
bir proje devreye koyduk ve orada da yine damla sulama yatırımlarını
aynı diğer vilayetlerde olduğu gibi destekliyoruz. Bu sene, bu
da, 1 Mayıs tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Şu anda destek
yok Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin, canım.
Şu anda, zaten, bak, diğer bütün vilayetlerde,
mesela yetmiş sekiz vilayette, şu anda biz, bu alandaki proje başvurularını
aldık ve onlar değerlendiriliyor şu anda. Yani, bunları, zaten biz
başlattık, bizim Hükûmetimiz başlattı. Bütün Türkiye'de biz bunu yapıyoruz.
Onun için, siz, hiç endişe buyurmayın.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Malatya
üvey evlat mı Sayın Bakan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Endişe hiç buyurmayın. Bunları, Malatya'da da,
Batman'da da, Diyarbakır'da da, Konya'da da, diğer bütün vilayetlerde
de biz, damla sulamayı öncelikli konu olarak ele aldık. Buralarda
yeni projelerle damla sulama yapan çiftçilerimize yardımcı oluyoruz,
bundan sonra da olacağız.
BAŞKAN - Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Sayın Çorbacıoğlu, çay taban fiyatıyla ilgili
bir soru sordu. O konuyla ilgili bir çalışma yapıyoruz. Geçen sene
de, zaten, mayıs ayının zannediyorum sonuna doğru biz ilan etmiştik.
Bu yıl da, yine, tarihinde, vaktinde biz onu açıklayacağız. Şu anda
çalışmalarımız sürüyor.
Sayın Aslanoğlu'nun sorusu şuydu: Bu,
özellikle kayısılarda donla ilgili. Tabii, onların teknik, çiçeklenmeyle
ilgili, çiçeklenmenin son dönemindeki konuyu biz, zaten, bu sigorta
kapsamına dahil ettik. Çiçeklenmenin ki, kürk içi dönemi, yani çiçeklenmenin
meyve oluşum dönemi… Bütün teknik elemanlar, bu konuyla ilgili çalışan
uzmanlar, konu uzmanları, bunu, gittiler, incelediler ve Türkiye,
şu anda bundan istifade ediyor. Poliçe sayısı, 4 Mayıs itibarıyla,
152.090 üretilen prim sayısı, prim tutarı 42 milyon 720 bin YTL ve sigortalanan
ürün miktarı da 920 milyon YTL.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum,
süre dolmuştur.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Bunu biz başlattık, AK Parti Hükûmeti başlattı.
Bu çalışmalara da biz, elbette ki, bundan sonra da devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
14'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısının
aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sayın Başkan,
oyumun rengini belirtmek için söz istemiştim.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
Tümünün oylanmasından önce, İç Tüzük'ün
86'ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belirtmek için ve aleyhte
olmak üzere, Necati Uzdil, Osmaniye Milletvekili söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Uzdil.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlarım; 22 Temmuzda yapılacak seçim tümünüze ve
Türk milletine hayırlı olsun diyerek sözlerime başlıyorum. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanlığı
tarafından, görüşülmek üzere gönderilen Yasa'nın bir maddesi bugün
görüşülmekte.
Değerli arkadaşlarım, unutmayın, biz
bunu ikinci defa görüşmüyoruz. Birinci defa da bu temel yasa olarak
geldi, burada, Türk milletinden saklanarak, vatandaşlarımızdan
saklanarak, hatta, milletvekillerimizin haberi olmadan, bu Yasa,
kaptıkaçtı yasası şeklinde çıkarıldı. Şu anda, bir madde Cumhurbaşkanlığından
geri geldi, onu görüşüyoruz. Yine kaptıkaçtı oldu.
Değerli arkadaşlarım, tutanaklar burada,
ilgisini çeken varsa görsün. Komisyonumuzda, Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekillerine söz hakkı tanınmadı.
AHMET YENİ (Samsun) - Aaa..
NECATİ UZDİL (Devamla) - Lütfen bakın.
Burada tutanak, "Aaa"ya hiç gerek yok, tutanak burada. Bir
tek milletvekili, ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de AKP görüş belirtmeden,
sadece Bakanımızın bir konuşmasıyla Komisyonda oylandı ve geçti.
Bize söz verilmediği için de biz çıktık. Tutanaklar burada sevgili
arkadaşlarım. Bir tek milletvekili görüş bildirmişse, kabul ediyoruz.
Buyurun, lütfen inceleyin.
İki: Büyük Millet Meclisi Başkanımıza
dilekçe verdik, bu Komisyonun oturumunun yok sayılması diye, o da
bize aleyhte cevap verdi. Buraya çıkan milletvekilleri -dikkat
edin- bu Yasa'nın hangi konuda olduğunu bile söylemediler. Rakamlarla,
sizleri de aldatmaya, yanıltmaya çalıştılar. Türk milletini de zaten
yanıltıyorlar. İktidara geldiğinizden bu yana bu Tarım Bakanlığı
yok sayıldı, üç beş kişi tarafından, çiftçiye hizmeti bir tarafa bıraktı,
bazılarının özel işleriyle meşgul oldu. İşte, Cumhurbaşkanımız
bu yasayı onun için gönderdi.
Değerli arkadaşlarım, geçici maddeyi
okuyarak, bunu, size, ben de bir katkı koyarak ispatlamaya çalışayım.
Geçici maddeye bakalım lütfen: "Nitelikli personel ihtiyacının
karşılanmasında sıkıntı olmasın diye yabancı dil yeterliliği
şartı bir yıl süreyle konulmamıştır." Yani, buraya alınacak
personel… Yabancı dil şartı var esas yasada. Ancak, nitelikli personeli
yokmuş Tarım Bakanlığının veya Türkiye'nin, o nedenle, değerli arkadaşlarım,
bir yıl süreyle erteleniyor! Bu maddeden amaç, alınacak, oraya atanacak
kadro belli, personel belli; onu sağlamak için bu geçici madde var değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca, şunu da söylemek istiyorum:
Çıkıyor arkadaşım -sanki konuyla ilgisi var- "Şu kadar zeytine
prim verdik, dekara 250 bin lira prim verdik." İşte, size söylüyorum.
Ziraat, Tarım Bakanlığı ne yaptı sevgili arkadaşlarım? "Zeytin
dikin, aman dikin, dönüme 250 lira." dedi. Türkiye'de, teknik olmayan
Gemlik zeytinini olmayacağı yerlerde de diktirdi. Uyarılardan
sonra ne yaptı? Verdiler mi 250 lirayı? Değerli arkadaşlarım, bölgenizde
250 lirayı veriyorlar mı? Hayır. "Yanlış yaptık, o iş kötü, 40
milyon lirayla idare edin." dediler. Öyle değil mi, uygulama öyle
değil mi Sayın Hocam? Anadolu'da öyle değil mi, Antep'te öyle değil
mi, Kilis'te öyle değil mi? O zaman ben de diyorum, bu yanlışlığı çiftçi
mi yaptı, Tarım Bakanlığı çiftçilerimi yanılttı mı? Çiftçilerimi
yanılttığına göre bu Tarım Bakanlığı, benim çiftçimi, bir, olmayacak,
uygun olmayan zeytin çeşidini diktirerek perişan ettiniz. Taahhüt
ettiğiniz 250 TL'yi vermeyerek, 40 TL'ye düşürerek de, bir de, orada
gırtlağını sıkıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, kırsaldan 1 milyona
yakın insan toprağı terk etti, toprağı. Bu çiftçiye siz toprağı terk
ettirirseniz, buğdayı ithalle karşılayamazsınız. Yarın, gün, sadece
ithalatla uğraşmaya kalkarsanız, gücünüz yetmez, paranız yetmez
buğdaya.
Değerli arkadaşlarım, 1 milyon kişiye
toprağı bıraktırırken onlara…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uzdil, lütfen toparlayın.
NECATİ UZDİL (Devamla) - Toparlıyorum
efendim. Teşekkür ediyorum.
…acaba herhangi bir yerde bir iş olanağı
buldunuz da mı terk etti, yoksa aç kaldı, büyük şehirlere gidip kapkaççı
mı oldu, hırsız mı oldu? Bunu niye düşünmüyorsunuz sevgili arkadaşlarım?
Buradan Türk milleti, Türk çiftçisi bunu gayet iyi izliyor değerli
arkadaşlarım.
Malatya'da -arkadaşım işaret ediyor-
kayısı için araştırma önergesi verdik. Ne oldu? 2003 yılında verilen
araştırma önergesi, bugün kurulamadı bile.
Değerli arkadaşlarım, buradan, sözlerimi
şu şekilde toparlamak istiyorum: Doğru, siz çiftçiyi meydanlarda,
anasını alıp beraber gitmesini istediniz, kovdunuz. Ama, o çiftçi,
Çağlayan'da, babasını da aldı, anasını da aldı, Çağlayan'da size cevabını
verdi.
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Sandıkta göreceğiz.
NECATİ UZDİL (Devamla) - İnşallah, 22
Temmuzda görüşeceğiz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - İnşallah.
NECATİ UZDİL (Devamla) - Buradan Türk
milletine sevgi ve saygılarımı sunuyorum, sizlere Allah yardım
etsin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzdil.
Kanunun tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - 15.3.2007 Tarihli
ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
271 |
Kabul |
: |
257 |
Ret |
: |
14 (x) |
Böylece, kanun kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun diyorum.
Birleşime saat
14.30'a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.49
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo
tutanağın sonuna eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
6'ncı sıraya alınan,
İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan
Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz
Demir ve 2 Milletvekilinin Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u
Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Samsun Milletvekili
Cemal Yılmaz Demir ve 2 Milletvekilinin Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/1337, 2/845) (S. Sayısı: 1399) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 1399
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yakup Kepenek, Ankara
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kepenek.
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA YAKUP
KEPENEK (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
yasama dönemimizin sonlarına yaklaştığımız bu günlerde, seçim
kararı aldığımız bu günlerde kimi eksik bıraktığımız yasaların
gündeme getirilmesini, tekliflerin, tasarıların görüşülmesini
kuşkusuz olumlu buluyorum, doğru buluyorum. Bunlar arasında İstiklal
Marşının kabulünü ve Mehmet Âkif Ersoy'u anma günü ilan edilmesi konusundaki
yasa tasarısını ve teklifini de aynı anlayışla değerlendiriyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi adına bu konudaki görüşlerimi açıklayacağım
ve hepinize sözlerime başlarken saygılar, sevgiler sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; uluslar, milletler, halklar, tarih bilinciyle
yaşar ve ancak o birikimle, o bilinçle ilerler. Âkif'in her yıl 12 Martta
anılacak olması, bu konudaki düzenleme doğrudur, yerindedir. Âkif,
gençlerimizin, insanlarımızın tanıması gereken bir büyük değerdir.
Buraya bir nokta koyup bir parantez açmama, lütfen izin verin.
Bu yaklaşım doğrudur,
ancak, aynı biçimde, aynı konumda olan, aynı değerde olan diğer şairlerimiz
de vardır, Nazım Hikmet gibi, Tevfik Fikret gibi. Çalışma dönemimizin
başlarında, bundan dört buçuk yıl önce, CHP'li İzmir Milletvekili
Hakkı Ülkü ve arkadaşlarının ve hepimizin bu konudaki girişimleri,
Nazım'ın naaşının ülkemize getirilmesi ve vatandaşlığının, hakkı
olan vatandaşlığının verilmesi yönündeki çabalarımız, üzülerek
belirteyim ki, yüce Meclis tarafından dikkate alınmamıştır ve bu
konuda herhangi bir gelişme sağlanamamıştır. Dolayısıyla, burada,
bir dengesiz yaklaşım -Sayın Yılmaz Demir, sizin önerinizi konuşuyoruz-
söz konusudur. Çok isterdim ki, teklif sahipleri ve Hükûmet, Mehmet
Âkif'le birlikte diğer kültür adamlarımızın, Nazım'ın ve Tevfik Fikret'in
de belli günlerde anılmaları için önerilerde bulunsalardı ve eşit
uzaklıkta kalsalardı, eşit davranabilselerdi, tek yönlü bir tutum
izlemeselerdi. Bunu çok isterdim, ama, bu yapılmadı, dengesiz davranıldı,
haksızlık yapıldı. Bu halkın kültür ve sanat birikimini tek taraflı
algılamak ve öne
(x) 1399 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
çıkarmak doğru değildir.
Kültür Bakanlığımızın, son yıllarda, bu konuda kimi girişimlerini
olumlu bulduğumu belirteyim, ama, bu konuda, yine, dengeli bir yaklaşımı,
Hükûmetin ve milletvekili arkadaşlarımızın sağlayamadığını,
gerçekleştiremediğini burada belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Hükûmetin de milletvekillerinin de tarihe, sanata, kültüre eşit
uzaklıkta olmasının sayısız yararları var. Eşit uzaklıkta olmadığınız
zaman, tek yönlülük ortaya çıkıyor, güneş gözlüğü takmış oluyorsunuz
ve iyi sonuç alamıyorsunuz, topluma dengeli bir yaklaşım sergileyemiyorsunuz.
Bu noktaları belirttikten sonra, asıl konumuza gelelim ve Mehmet
Âkif düşüncesini, felsefesini kimi yönleriyle yorumlayalım, değinelim.
Değerli arkadaşlar,
Mehmet Âkif'in İstiklal Marşı'mızı yazdığı için kendisine verilen,
ödül olarak verilen 500 lirayı almadığını, bu paranın Kurtuluş Savaşı
için harcanmasını istediğini hepiniz biliyorsunuz. Âkif bu büyüklüğü
göstermiştir ve Âkif zamanında sanat, kültür olduğu gibi -bu nokta
çok önemli- siyaset de bir servet edinme, bir zenginleşme, bir hızla
varlık sahibi olma aracı değildi. O zamanın siyasetçileri -Burdur
milletvekili Âkif dâhil- ne kendilerini ne yakınlarını ne aile bireylerini
ne partili yandaşlarını zengin etmeyi meslek edinmişlerdi. Onlar
için yurt sevgisi önemliydi, onlar için ahlak önemliydi, onlar için sanat,
kültür gibi değerler önemliydi.
Şimdi, ekonomi biliminde…
Ekonomi bilimi sermaye birikimiyle uğraşır, sermayenin nasıl biriktiğini
yorumlar; ülkemizde pek öyle olmuyor. Ülkemizde sermaye birikiminin
en önemli aracı, siyaset olarak görünüyor. Bu, üzülerek belirteyim
ki, önceki hükûmetler zamanında geçerliydi, sizin Hükûmetiniz zamanında
da çok büyük boyutlara ulaştı. Eğer Mehmet Âkif anlayışı, eğer Mehmet
Âkif kültürü, bu önerge sahiplerinin, yüce Meclisin ve Hükûmetin
iliklerine işlemiş olsaydı -bir örnek vereceğim- Türk Telekom'un
yüzde 14,76'sı, bir gece yarısı oyunlarla birilerine verilmezdi. Bu
anlayıştır, bu ruhtur ki Türkiye'yi olumsuz şekilde etkiliyor, hepimizi,
ekonomimizi, halkımızı olumsuz yönde etkiliyor.
Değerli arkadaşlar,
Âkif'in çok önemli bir özelliği var, bunu Türkiye'nin sağcısı da solcusu
da doğru değerlendirmemiştir kanımca. Âkif, sapasağlam bir antiemperyalisttir.
Bakın, nasıl antiemperyalisttir? Diyor ki bir şiirinde: "Siyasetin
kanı servet, hayatı satvettir -satvetin ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz-
Zebunküş Avrupa bir hak tanır ki kuvvettir."
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu dizelerde çok şey var. Ha, ne var? Önce şu var: Siyasetle sermayenin,
servetin bütünleşmesinin, insanları, halkı nasıl ezdiğinin düşünsel
temeli var ve bu çok önemlidir. Ama, başka bir şey daha var: Düşkünleri,
zavallıları, yoksulları ezmeyi iş edinmiş olan Avrupa bir şeye tapar,
bir şeyi hak olarak bilir. Nedir o? Âkif'e göre, kuvvettir. Ha, şimdi,
bu çok önemli. Burada duralım ve bunu değerlendirelim. Âkif'i anlamanın,
Âkif'i yorumlamanın birinci yolu buradan geçiyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
önce şunu söyleyeyim: Ben, düşünce tarzım itibarıyla sizler gibiyim,
daha doğrusu, Avrupa Birliğine karşı değilim. Avrupa Birliğine
karşı olmamak başka bir şey. Ama, Avrupa Birliğine çok güçlü, çok kuvvetli
bir biçimde üye olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani, Avrupa'nın
düşünce yapısının güçlüyü, kuvvetliyi, en ağır bir biçimde kendini
kanıtlayanı, göstereni tapınır derecesinde tuttuğunu bilerek,
Türkiye'nin Avrupa Birliği karşısında, Avrupa Birliği güçten anladığı
için, kuvvetten anladığı için, o donanımla, o bilinçle, o bilgiyle
çıkmamız gerektiğinin altını çiziyorum ve bunu çok önemsiyorum.
Bakın, biz, hiçbir zaman
imtiyazlı üyeliği kabul etmemeliyiz. Bu, halka haksızlık anlamına
gelir, bu, Âkif'e haksızlık anlamına gelir. Biz, gücümüzle, kendimizi
kanıtlayarak Avrupa Birliğine üye olmanın yollarını bulmalıyız.
Nasıl yapacağız bunu? O noktada da, izin verirseniz birkaç şey söyleyeyim.
Bu işi ekonomimizle yapacağız, bilimimizle yapacağız, kültür ve
sanatımızla yapacağız ve kurumlarımızla yapacağız ve demokrasimizle
yapacağız, insan haklarıyla yapacağız, ona olan saygıyla yapacağız.
Burada şunu söylemek
istiyorum değerli milletvekilleri: Bizim için aslolan, Avrupa
Birliği ilişkilerimizde şu olmalı, başka ülkelerle ilişkilerimizde
de o olmalı: Biz kendimizi ne kadar güçlü kılarsak, her bakımdan ne
kadar güçlü kılarsak yabancıların gözünde değerimiz o kadar artar.
Bu, yalnız top tüfek işi değildir; ona ihtiyaç var, onu söylemiyorum,
yani, güçlü bir savunmanız olacak. Hatırlarsanız, yanılmıyorsam,
III. Ahmet Prusya Kralına bir elçi göndermiş, demiş ki: "Prusya'nın
başarısını sağlayan müneccimleri bana göndersin." Prusya Kralı
Frederik'in cevabı şöyle: "Güçlü bir ordu, güçlü bir maliye ve
sağlam bir bürokrasi." Şimdi, bizim, Âkif'ten almamız gereken
çok önemli derslerden biri de budur, yani güçlü Türkiye.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Âkif'i, izninizle yorumlamaya devam edeyim. Âkif'in şöyle bir şiiri
de var, tabii, siz biliyorsunuz, Safahat'ta okumuşsunuzdur. Âkif,
toplumumuzun değişik etnik kesimlerini sayıyor -işte,
"Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın, Laz'ın, Çerkez'in" diye sayıyor- ve
diyor ki: "Bunların birbirine karşı ne husumeti olabilir?"
ve devam ediyor: "Ki, ben bir Arnavut'um, işte perişan yurdum."
Şimdi, değerli arkadaşlar,
sıkı durun, doğru durun. Şimdi, değerli arkadaşlar, İstiklal Savaşı'nın
ortasında, kanın, canın, acının, var olmanın, yok olmanın bıçaksırtında
gittiği bir dönemde bu yüce ulus, bu büyük millet, bu büyük halk, İstiklal
Marşı'nı bir şaire yazdırıyor. Yani, başkaları da yazıyor da, bir
şairin yazdığı, bizim şu andaki İstiklal Marşı'mızı benimsiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
burada çok büyük bir toplumsal hoşgörü var. Bu hoşgörü çok önemli. Bu
ne yüce ulustur ki, bu ne büyük halktır ki, İstiklal Marşı'nı Kurtuluş
Savaşı'nda yazanın Arnavut olup olmadığına bakmıyor, şiirine bakıyor,
ne söylediğine bakıyor, onu bağrına basıyor, ona ödül veriyor. Şimdi,
bu hoşgörüyü, bu büyüklüğü, biz, doğru değerlendiremedik. Bu büyüklüğümüze
doğru sahip çıkamadık. Nasıl sahip çıkamadık? Bakın, çok örneği
var, ama basit bir örnek vereyim: Futbol maçlarında, Avrupa'da, rengi
beyaz olmayan, koyu renkli, siyahi diyeceğimiz futbolculara, ora
halkının, Avrupa'nın sıradan insanlarının gösterdiği ırkçı tepkilere
bakın, bir de bizim ülkemize bakın. Şimdi, buradaki hoşgörüye bakın,
buradaki eşitlik anlayışına bakın. İşte, güzel eşitlik anlayışı
budur. Bu eşitlik anlayışıdır ki, ne zenciyi aşağılar ve aşağıda görür
ne bir başkasını yukarıda görür, yükseklere çıkarır. Büyüklük buradadır
ve Âkif'in felsefesinde de bu vardır ve Âkif'i bağrına basan bu halkın
felsefesinde de bu vardır. Şimdi, bizim yapmamız gereken şu idi: Yeri
geldiği zaman, Avrupalılara "Tamam, insan hakları, başka şeyler,
bizim eksiklerimiz kuşkusuz var, kurumsal yapımız yetersiz. İyi
de, bir kendinize bakın bu ırkçı tutumlarınız yönünden, bir de bize
bakın." diyecek donanıma, bilgiye, liderliğe sahip olmalıydık.
Buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
son olarak şunu da söyleyeyim Sayın Başkan: Mehmet Âkif, bu ulusun, bu
halkın onurudur ve her yıl 12 Martta anılmalıdır. Ama, Tevfik Fikret
de bu halkın onurudur, Nazım Hikmet de bu halkın onurudur ve onların
da en az Âkif kadar -bu, Âkif'i küçümseme anlamına sakın gelmesin- bu
halkın, bu vatanın iyiliği için düşünceleri vardır, katkıları vardır,
çabaları vardır. Bizim kurtuluşumuzun en güzel destanını yazan
Nazım Hikmet'in mezarının Moskova'da olması, bizim için, toplum için
yüz karasıdır. Dolayısıyla, yapmamız gereken -eğer tarihimize,
kültürümüze, tarihsel birikimimize sahip çıkacaksak- çok daha
dengeli, çok daha sağlıklı, çok daha kucaklayıcı, ayırımsız,
"bu şudur, bu budur" demeden, tamamına ve düzgün sahip çıkmaktır.
Ben, bu dilek ve temennilerle
hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kepenek.
AK Parti Grubu adına
söz isteyen Avni Doğan, Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun Sayın Doğan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan
Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Samsun Milletvekili Sayın Cemal
Yılmaz Demir ve 2 Milletvekilinin Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek
üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan hepinize saygılar
sunarım.
Değerli arkadaşlar,
ben, konuşmamı iki ana başlık etrafında toplamak istiyorum. Bunlardan
birincisi, bizim cumhuriyetin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
felsefesini içeren millî marşımız İstiklal Marşı, onun felsefesi,
onun bize açtığı ufuk, diğeri ise İstiklal Marşı şairi, Türk milletinin
âdeta vicdanının sesi olan büyük şair Mehmet Âkif Ersoy'un kişiliği
üzerinde toplamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Savaşı'nın bütün şiddetiyle sürdüğü günlerde, 12 Mart 1921
yılında Mehmed Âkif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı, yüce Mecliste,
İstiklal Savaşı'nı yürüten Mecliste ayakta alkışlanarak kabul
edilmiştir. İstiklal Marşı'mız, bir şiir, bir marş olmanın ötesinde,
çok derin anlamlar ifade eden, çok derin bir felsefi anlayış ortaya
koyan büyük bir eserdir, bir millî mutabakat metnidir. Yeni deyişle,
CHP'li arkadaşların üslubuyla söyleyecek olursak, Türk İstiklal
Marşı, bir ulusal uzlaşma metnidir. Yani, Türk milleti, kendi arasında
sorun çıktığı zaman, felsefi anlayışlarda farklılık çıktığı zaman,
ülkenin geleceğinde tereddüde düştüğü zaman müracaat edeceği,
uzlaşma arayacağı yegâne metin, tek metin Türk İstiklal Marşı'dır. Milletimizin
millî hassasiyetlerini, vicdani hassasiyetlerini en üst seviyede
ifade eden metin, yasal metin, İstiklal Marşı'dır. Milletimizin yüce
ideallerini, tarihe bakışını, geleceğe bakışını, Türkçenin güçlü
ve keskin gücüyle ifade eden metin İstiklal Marşı'dır. Türkiye Cumhuriyeti'ni
kuran anlayış, onu yaşatan kararlılık, onu güçlendirecek olan ışık,
İstiklal Marşı'nı oluşturan ruhun ışığıdır.
Değerli arkadaşlar,
her gün, kendinden sonraki günlerin tohumunu taşır, tarih böyle oluşur.
İstiklal Marşı'nın, cumhuriyetin kuruluşundan iki yıl önce yazıldığı
düşünülürse, bu muhteşem eser, hem cumhuriyeti hazırlamış hem cumhuriyeti
geleceğe taşıyan ruhsal tohumları atmıştır. Eğer biz cumhuriyetin
nasıl bir temel üzerinde kurulduğunu iyi kavramak istiyorsak İstiklal
Marşı'ndaki özgürlük aşkını, adalet aşkını, iman ve vicdan anlayışını
iyi kavramamız gerekir.
İlerici olmakla taklitçi
olmanın arasındaki farkı anlamak isteyenler İstiklal Marşı'nı okumalı.
Dürüst olmakla fırsatçı olmanın arasındaki keskin farkı kavramak
isteyenler İstiklal Marşı'nı okumalı. Yerli olmakla yabancılaşmanın,
yıkmakla yapmanın arasındaki derin uçurumu görmek isteyenler İstiklal
Marşı'nı okumalı.
Türk İstiklal Marşı,
Türk milletinin oryantal bir demokrasiye değil evrensel demokrasiye,
hürriyetleri sonuna kadar sağlayan bir demokrasiye olan özlemini
ortaya koydu. Eğer biz bu anlayıştan, bu millî felsefeden saparsak,
cumhuriyetin birtakım vehimlerle kuşatılmasını seyredersek, bugün
yaşadığımız krizlere, paranoyalara saplanmaktan kurtulamayız.
Her Türk vatandaşının görevi cumhuriyeti yüceltmektir.
İstiklal Marşı her
türlü toplumsal travmayı başarıyla aşmış büyük Türk milletinin boy
aynasındaki kendi görüntüsüdür. Tekrar ediyorum, İstiklal Marşı
her türlü toplumsal travmayı başarıyla aşmış büyük Türk milletinin
boy aynasındaki kendi görüntüsüdür. Bu görüntüde her türlü krizi,
yalnızlığı, fakirliği aşacak deha, aşacak yöntem, aşacak kararlılık
ve iman gizlidir. Bu görüntüyü kavramak demek, bu ülkeye, bu ülkenin
insanlarına İstiklal Marşı'nın ortaya koyduğu perspektiften bakmak
demektir. Bu perspektif, sosyal yapımıza, siyasal yapımıza ve parlak
geleceğimize sağlam temeller oluşturacak bir perspektiftir.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Marşı bu toprağın sesidir. Esasen, yüce Meclisimiz, bu
önemli olayı sürekli programlarla kutluyordu. Şimdi, bunu bir bayram
hâline getirme iradesini inşallah gösterecek. Türkiye Cumhuriyeti
devleti ve Kültür Bakanlığı, bu teşebbüsten dolayı kutlanmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Marşı'ndaki ruhu yeniden anlamamız ve gelecek nesillere
mutlaka ama mutlaka anlatmamız gerekiyor. Bu konuyu millî bir görev
bilinciyle ele alarak, geleceğimizi yeniden kurmanın yollarını
bulmamız gerekiyor. Bizi beladan belaya sürükleyen geçmiş kâbuslardan,
geçmiş krizlerden, hatta bugünkü krizlerden çok daha beter krizlerin
idrakimizi vurmasını istemiyorsak, İstiklal Marşı'nı dikkatle
okumak, onun bize anlatmak istediğini özenle anlamak zorundayız. Konuşması
gerekenlerin sustuğu, susması gerekenlerin olur olmaz yerlerde
her zaman avaz avaz bağırdığı belalı günlere dönmemek için, İstiklal
Marşı'nı iyi kavramak zorundayız. Eğer, biz, İstiklal Marşı'ndaki ruhu,
yani bizim ruhumuzu tanırsak, kimse bizim birliğimizi, bütünlüğümüzü
tartışamaz.
Türk milleti, zaman
zaman, tehdit altına girmekte. Komşularımızdan dost bilip kapısını
vurduklarımızdan zaman zaman tehdit almaktayız. Kimi, kanlı bir terör
örgütü kılığında; kimi, medeniyet taciri kılığında zaman zaman
bizi tehdit etmekte. Tıpkı İstiklal Marşı'nın yazıldığı yıllarda
olduğu gibi, Türkiye'yi bölme rüyaları görenlerin olduğu bir gerçek.
Kimse bunlardan korkmasın. İbni Haldun'un tarihî bir tespiti var. Diyor
ki İbni Haldun: "Mağluplar, galipleri tehdit eder. Eğer, bu tehditler…"
Bunu AK Partililer için de özellikle söylüyorum. "Mağluplar, galipleri
tehdit eder." Bu, İbni Haldun'un sözü. "Eğer, bu tehditler galipleri
uyanık tutuyorsa, zarar yerine çoğu zaman fayda verir." Uyanık
olmak demek, tarih şuuruna sahip olmak demektir. Uyanık olmak demek,
bir ülkenin siyasetçilerinin siyasi güçlerini, siyasi akılla ve
millî şuurla, tarih şuuruyla birleştirmesi demektir. İstiklal Marşı,
bize, bu idrak içinde olmamızı söylüyor.
İstiklal Marşı'nın yazılmasında
ve kabul edilmesinde, unutmamamız lazım ki, devletin bütün kurumlarının
katkısı vardır. Zamanın Genelkurmay Başkanı arzu ediyor, rahmetli
İsmet Paşa. Bir İstiklal Marşı yazılması arzu ediliyor, Millî Eğitim
Bakanlığına görev veriliyor, bir yarışma sonucu, rahmetli Mehmet
Âkif Ersoy'un yazdığı bu yüce metin, o zaman, o şartlarda kabul ediliyor.
O zaman, akla gelmeyecek kadar da büyük bir para ikramiyesi var. Mehmet Âkif, bu para
ikramiyesini de reddediyor. O, böyle bir asalet sahibidir.
Bilindiği gibi, İstiklal
Marşı, büyük şair Mehmet Âkif Ersoy tarafından, başlığın hemen altına,
kendi el yazısıyla "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yüce
Meclise sunuluyor. Başta yüce Meclisimiz olmak üzere, bütün bu kurumlara,
İstiklal Marşı'mızı sadece ayakta dinlemek değil, onu, gelecek kuşaklara,
bütün manasıyla, bütün felsefi derinliğiyle taşımak görevi verilmiştir;
çünkü, büyük bir milletin sesidir İstiklal Marşı, bir vicdanın, bir
tarihin, bir kültürün sesidir. Anadolu'dan başlayarak, halka halka
genişleyen, geniş bir coğrafyanın sesidir. Gadre uğramış, işgale uğramış,
zulme uğramış ne kadar mazlum millet varsa, Türk İstiklal Marşı onun
sesidir. O, bize, kendimizi hatırlatan sestir. O, bizi dünyaya anlatan,
dünyaya anlatması gereken kendi öz sesimizdir.
Değerli milletvekilleri,
içinde yaşadığımız günlerde, maalesef, İstiklal Marşı'nın yazıldığı
mekân tehdit altındadır. Orayı yıkma çalışmaları yapılmaktadır.
Maalesef, Hacettepe Üniversitesi bu konuda derin bir anlayışsızlık
içerisindedir. Tacettin Dergâhı İstiklal Harbi'nin bize emanet bıraktığı
çok önemli bir hatıradır. Duvarının her noktasında İstiklal Marşı'mızın
yazılış hatıraları vardır, millî şairimiz, bizim ruhumuz olan o büyük
şairin nefes alış verişleri vardır. Ona Hükûmet olarak, ona Meclis olarak
mutlaka sahip olmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar,
Mehmet Âkif, vatan sevgisini imandan bilen bir şair olduğu için büyük
bir şairdir. Şiirleri, kare kare bu coğrafyanın tasvirleriyle doludur.
İnancı, bu coğrafyanın inancıdır. Övündüğü, gurur duyduğu tarih,
Türk milletinin tarihidir. Feryadı, çığlığı, ağıdı, hüznü bu topraklara
aittir, bize aittir. Onun ağıdı eskimez, onun hüznü eskimez, onun çığlığı
eskimez. Onun gözyaşları, Anadolu insanının gözyaşlarıdır. Onun
için Âkif'e olan vefa borcumuzu, vicdan borcumuzu ödememiz gerekmektedir.
Esasen, biz, Âkif gibi
tamamen bize ait, bizi düşünen, bizim için düşünen kendi dehalarımızı
anlamaya, anlatmaya muhtaç bir noktadayız. Bugün, işte, bu yüce
Meclis böyle büyük bir görevi yerine getiriyor. Ne mutlu bu millete
ki, kendi büyüklerine sahip çıkan bir Meclisi var.
Bu ülkede, başka şairlerin,
başka düşünce adamlarının aksine, herkes Âkif'i tanır, boydan boya
bu ülkenin bütün köylerinde Âkif'in adı bilinir. İzbe bir köy kahvesinde,
topraktan yapılmış bir köy evinde onun siyah beyaz bir fotoğrafıyla
karşılaşmak her zaman mümkündür. Çünkü, bu millet, bu kahraman millet,
bağrından çıkardığı her büyüğüne kalbinde yer vermek gibi üstün
bir haslete sahiptir. İşte, bu yüzden, Âkif, herkesin, hepimizin gönlündedir.
Çünkü, o, bir vicdanın sesidir, Anadolu'dan başlayarak halka halka
genişleyen bir coğrafyanın sesidir, gadre uğramış, zulme uğramış,
işgale uğramış bütün mazlum toprakların sesidir. Âkif bizim millî
şairimizdir, ama, Âkif bizi bütün dünyada temsil eden evrensel bir şairimizdir
aynı zamanda. Çünkü, bir şair bu kadar güçlü bir sesle, bu kadar güçlü
duygularla, bu kadar güçlü idrakle insanlığa sesleniyorsa, insanlığın
evrensel imanını, evrensel özgürlük duygusunu, evrensel aşkını
seslendiriyorsa, o, bir milletin şairi olmaktan çıkar, bütün bir insanlığın
şairi olur. İşte, Âkif böyle biridir. Bu topraklar Âkif gibi bir şairi,
Mevlânâ gibi bir düşünürü yetiştirebildiği için büyüktür. Bu milletin
geleceği böyle büyük insanları yetiştirdiği için parlaktır.
Yeri gelmişken,
Âkif'in hüznünü ifade eden birkaç mısra okuyayım size.
Diyor ki:
"Hayır matem senin
hakkın değil... Matem benim hakkım.
Asırlar var ki, aydınlık
nedir hiç bilmez âfakım.
Teselliden nasibim
yok, hazan ağlar baharımda;
Bugün bir hanumansız
serseriyim öz diyarımda.
Ne hüsrandır ki, Şarkın
ben vefasız, kansız evladı,
Serapa, Garba çiğnettim
de çıktım hak-i ecdadı.
Ne heybettir ki, vahdetgâhı
dinin devrilip taş taş
Sürünsün şimdi milyonlarca
me'vasız kalan dindaş.
Dolaşsın, sonra İslamın
haremgâhında namahrem;
Benim hakkım, sus ey
bülbül, senin hakkın değil matem."
Eğer bugün bu ülkeden
matem bulutları sürülmüşse, eğer bugün güçlü ve bağımsız bir Türkiye'de
yaşıyorsak, "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet / Hakkıdır,
Hakk'a tapan milletimin istiklal." diye biten, âdeta milletin
millî felsefesine işaret eden İstiklal Marşı'mızı göğsümüzü gere
gere seslendirebiliyorsak, bunu, bu büyük millete ve onun bu güzel
evlatlarına borçluyuz, Âkif gibi büyük şairlere, büyük dava adamlarına
borçluyuz.
Değerli arkadaşlarım,
Âkif, sadece bir şair değildir, o aynı zamanda bir fikir adamıdır,
geriliğin marifet ve faziletin birleşmesiyle ortadan kaldırılacağını
düşünen bir ideologdur. "Alınız ilmini Garb'ın, alınız sanatını"
diyordu, ama, bu ülkeye Batı kültürünün, Batı ahlakının girmesine
şiddetle karşıydı. Diyordu ki:
"Çiğnenirsek biz
bugün, çiğnenmek istihkakımız;
Çünkü izzet nerede,
bir bak, nerededir ahlakımız.
Hâlimiz bir inhilal
etmiş vücudun hâlidir;
Ruhu izmihlalimiz
ahlakın izmihlalidir.
Sade bir sözdür fakat
hikmetlerin en mücmeli;
Bir halâs imkânı var: Ahlakımız
yükselmeli!"
Âkif deyince, elbette,
akla büyük bir şair, büyük bir düşünür gelir; milletimizin bağımsızlık
sembolü, dünya görüşünün simgesi olan İstiklal Marşı'mız gelir.
Evet, İstiklal Marşı'mızı
ben böyle görüyorum: Milletimizin bağımsızlığının sembolü ve dünya
görüşünün simgesi. Anadolu'yu boydan boya dolaşıp, cami cami vaaz
ederek milleti, İstiklal Harbi için ayaklandıran bir kahraman gelir
Âkif deyince akla. Bu yüce Meclisin çatısı altında Burdur Milletvekili
olarak görev yapan büyük bir dava adamı, büyük bir siyaset adamı gelir.
Çığlık çığlık sesimizi duyuran, âdeta her kelimesi bir dua, bir nida
olan, her kelimesi bizim sesimiz olan, bu toprakların kurtuluşu
için, yükselişi için tamamen yerli olan, Türkiyeli olan, Türk olan mısralar
gelir. Öyle ki, Âkif'i ne kadar seversek, ne kadar anlarsak, o kadar bu toprağın insanı oluruz; yani, onun
"Asım'ın nesli" dediği "Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş
gerçek, / İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek" dediği
neslin ne demek olduğunu anlarız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Doğan.
AVNİ DOĞAN (Devamla)
- Sözlerimi Âkif'in birkaç mısrası ile bitirmek istiyorum:
"Şafaklar ferş-i
râhın, fecr-i sadıklar çerâğındır.
Hilalim, göklerin
kalbinde yer tutmuş otağındır,
Ezanlar nevbetindir, inletir eb'âdı haşyetten,
Cihazındır; alemler, kubbeler inmiş meşiyyetten,
Cemaatler kölendir, Kâbeler haclen,
gel ey Leyla,
Gel ey candan yakın canan ki gaiplerdesin
hâlâ!
Bu nâzın el verir Leyla, in artık in ki,
bâlâdan.
Müebbet bir bahar insin, bu yanmış yurda
Mevla'dan."
Değerli milletvekilleri,
Âkif'in Leyla'sı vatan sevgisidir. Âkif'in Leyla'sı iman zenginliğidir.
Âkif'in Leyla'sı, başta güzel ülkemiz, güzel Türkiyemiz olmak üzere,
bütün bir âlemi İslamın daha güçlü günlere, daha güçlü geleneklere,
daha büyük medeniyetlere yürümesidir.
Bu duygular içinde,
hepinize, AK Parti Grubu adına saygılarımı sunuyorum. Bu kanun,
bilinsin ki, demokratik bir seçime yürüyen Meclisimizin yerine
getirdiği en büyük görevlerden biridir.
Hükûmete, Kültür Bakanlığına,
Sayın Yılmaz Demir'e teşebbüslerinden dolayı teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Doğan.
Şahsı adına söz isteyen
Faruk Koca, Ankara Milletvekili… Yok.
Recep Garip, Adana
Milletvekili…
Buyurun Sayın Garip.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İstiklal Marşı'mızın
kabul günü olan 12 Martın "Mehmet Âkif Ersoy'u Anma Günü" ilan
edilmesi hakkındaki 1399 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elbette ki, bu kanun
değişikliğini, çok değerli dostumuz Samsun Milletvekili Cemal
Yılmaz Demir ve iki arkadaşımız gündeme getirmişlerdir. Kendilerine
de teşekkür ediyorum.
Mehmet Âkif Ersoy
"istiklal şairi" olarak milletimizin gönlünde yerini almıştır.
Millî marşlar, milletlerin yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Bu,
halkların özgürlüğünün, millî egemenliğinin göstergesidir. İstiklal
Marşı'mız, millî birlik ve beraberliğimizin, bağımsızlığımızın ön
sözü olarak, özellikle millî mücadele yıllarını müteakiben halkın
duygu ve düşüncelerini dile getiren, tercüman olan ifadelerdir.
12 Mart 1921 yılında
İstiklal Marşı'mız kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde
okunan İstiklal Marşı'mız, büyük bir heyecan ve iştiyakla ayakta alkışlanmış,
tekrar tekrar okunma imkânı bulmuştur.
"Korkma! Sönmez
bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde
tüten en son ocak.
O benim milletimin
yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim
milletimindir ancak." mısralarıyla Mehmet Âkif, bağımsızlığın
bir millet için nasıl vazgeçilmez bir kavram olduğunu, büyük bir özveriyle,
fedakârlıklarla elde edildiğini kararlılıkla vurgulamaktadır. Bu
bağımsızlığın aynı hassasiyetle sürdürülmesi de oldukça önemlidir.
O nedenle, Türk ulusunun bütün bireyleri İstiklal Marşı'nı şu ya da
bu şekilde ezbere bilmektedir. Millet iradesini vazgeçilmez bir
olgu olarak ele alan, toplumun millî ve manevi duygularını da kaleme
almak suretiyle "egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir"
düsturunu İstiklal Marşı'mızda da aynı hassasiyetle vurguladığına
tanık oluruz Mehmet Âkif'in.
Bu bilincin gelecek
nesillere sağlıklı bir anlayışla taşınmasını sağlamak elbette
ki bizlere düşmektedir. O nedenle, İstiklal Marşı'mızın kabul edildiği
tarih olan 12 Martın aynı zamanda Mehmet Âkif Ersoy'u Anma Günü olarak
kutlanması isabetli ve son derece doğru bir karardır.
İstiklal Marşı'mızın
ikinci dörtlüğünde şöyle söyler:
"Çatma, kurban
olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir
gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen
kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan
milletimin istiklal."
Mehmet Âkif, tevazu
sahibi olan bir insandı. Anadolu'nun sıradan yaşayan bir vatandaşı
gibi, hayatı boyunca bir mücadele insanı olarak yaşadı ve Anadolu'yu
İstiklal Harbi'nde karış karış dolaşarak milletin ruhuna, kalbine
esenlik muştuları taşımış, Türk milletimiz için beklenen bir umut
hâlini almıştır.
Safahat isimli eserine
baktığımızda camilerde, kürsülerde konuştuğunu, kahvehanelerde
vatandaşlarımızla sohbet eder gibi masallar, şiirler ve Türk ulusunun
değerlerini ifadelendirdiğine ve savaş yıllarının acısını, toplumun
millî ve manevi duygularının tek yürek halinde çarpmasını sağlamak
için, sanki bir Yunus Emre gibi, çağdaş bir Yunus gibi Anadolu'yu karış
karış dolaştığına tanık oluruz. O nedenle, Asım'ın nesli olan Türk
gençliğinin yeniden şekillenmesi ve bu diriliş muştusuyla muştulanması
adına AK Parti gençlik kolları olarak iki yıldan bu yana Türkiye'nin
bütün vilayetlerinde, seksen bir vilayetimizde ve bütün ilçelerimizde
Âkif'i anma programları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Kafkaslar, Balkanlar
ve Orta Doğu üçgeni başta olmak üzere Kuzey Afrika, Orta Asya,
İran, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri, Safahat'ın mısralarında
âdeta satır satır yorumlanır ve bir tarih felsefesi olarak Âkif'te
karşımıza çıkar. Günümüzde, bu ülkeler ve daha başka dış ülkeler
ile ilgili olarak hazırlanmış senaryolarımız, muhtemel olaylar
karşısında fizibilite çalışmalarımız yahut bu ülkelerin sosyal
ve kültürel değerlerine ait olarak kurulmuş resmî ve özel enstitülerimiz
yok denecek kadar azdır. Dış ülkelerdeki Türkoloji, Altayistik,
Oryantalizm enstitüleri ne tür bilimsel çalışmalar yapıyorlarsa
Türkiye'de de buna benzer resmî ve özel enstitüler, bilgi bankaları
mutlak surette acilen kurulmalıdır.
Günümüzde, özellikle
Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu üçgenindeki medeniyet senaryoları,
siyasi kurgular ile devletleri ve halkları derinden etkilemektedir.
Bu husus, belki de çağı yakalamak ve tarihi yaşarken öğrenmekle
birlikte düşünülmelidir.
Âkif bu ülkenin çığlığıdır,
Âkif bu ülkenin tarihidir, coğrafyasıdır. O inanmış bir insandır.
Bu sıfatı önce gelmek kaydıyla öncelikli olarak, şair, düşünür, şiiri
tebliğ-telkin-düşünce içinde toplumu iyiye götürmek için bir araç saymıştır.
Kendi yüksek şiir kudretinin ihtirasını toplum dertlerinin önünde
tutsaydı, dünya çapında, dünyanın zirvesine oturmuş zirve bir şair
olurdu elbette. Ama, o toplumun kendi öz ülküsünden kaynaklanan
atardamarlardan beslenmiş ve bu toplumun mutlak çığlığı olmuştur. Halkın
en dertli günlerinde, o ıstırap içinde yaşamayı mutlak surette tercih
eden, Anadolu insanı hangi şartlarda yaşıyorsa, o şartlarla oturup
kalkan, bir bilge, bir düşünce, bir şair insandır. Onun şiir külliyatını
bir fikir kitabı olarak okumak, üzerinde düşünmek, incelemeler yapmak,
elbette ki mümkün. Ama, mutlak surette Safahat, aynı zamanda bir düşünce,
aynı zamanda bir tarih felsefesi olarak da, mutlak surette, evlerimizde,
odalarımızda, sofralarımızda, semtlerimizde, mutlak surette,
sohbet zincirlerinin devam etmesi ve bu oturumların yapılması gerektiğine
inanmaktayız. Bu gençlik, dünü, tarihini, dâhilerini, bilgelerini,
hikmet sahiplerini, mutlak surette bilmek zorundadır. Âkif'in çizdiği
portrede, dünya uygarlığında Türk gençliğinin olması gereken şekilde
olması, gereken yerde, kendine yakışır bir şekilde, mutlak surette
olmamız gereken yerde ve olmamız gereken zamanda olmak gibi bir
mecburiyetimiz var.
Bu anlayışla, Türk
gençliğine emaneti şu mısralarla hayat bulmaktadır:
"Kim bu cennet vatanın
uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak,
toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün
varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan
beni dünyada cüda.
Garbın afakını sarmışsa
çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm
gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl
böyle bir imanı boğar,
Medeniyet dediğin
tek dişi kalmış canavar?"
Bu yönüyle, Âkif, Batı'nın
hırçınlığını, acımasızlığını, kültür emperyalizmi içerisine
düşmüş olduğu bu çağımızdaki duruşunu, bize, yüz yıl önce, Âkif,
mısralarıyla, bizim dinamik durmamızı, özgün bir şekilde hatırlatmıştır.
Mehmet Âkif, şair kimliğinin
yanı sıra, son derece güçlü bir düşünce adamı, güçlü bir hatip, güçlü
bir dava adamıdır. Âkif'in bahsettiği "Asım nesli", inancıyla,
kültürüyle, ahlakıyla, medeniyete bakışıyla, ilim, irfan ve teknolojide
yakaladığı aşkın ruhla bugünkü Türk gençliğidir.
"Ruhumun senden
İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin
göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri
dinin temeli,
Ebedî yurdumun üstünde
benim inlemeli." diyen Âkif, bir milleti millet yapan şeyin, dünden
bugüne akan ırmaktaki maddi ve manevi donanımlarımız olduğunu
ve bunlara sahip çıkılmak mecburiyetinde olduğunu üstüne basarak
haykırır.
Âkif, şair kimliği ve
millî ve manevi düşünceleriyle Türk gençliğini "Asım'ın nesli"
olarak ifadelendirmiş ve Türk ulusunun şu andaki gençliğini
"Asım gençliği" olarak bize aktarmıştır. Üzerinde yaşadığımız
toprakların, manevi değerlerin, ulus olmanın, bir uygarlığa sahip
çıkmanın ne demek olduğunu haykırarak bize haber verir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Garip,
lütfen toparlayınız.
RECEP GARİP (Devamla)
- Tamam Sayın Başkanım.
Ulusumuzun İslam'la
olan ilişkisini, etle tırnağın birbirinden ayrılmaz bir bütünlüğü
olduğunu, parçası olduğunu üstüne basarak haykırmayı sürdürür.
Mehmet Âkif Ersoy, aslında
İstiklal Marşı'nda, kahraman olan Türk ulusumuzu, özgürlük aşkımızı,
dürüstlüğümüzü, erdemli duruşumuzu, yerli kalmayı, kendi değerlerine
sahip çıkmayı bir şekilde bize döne döne hatırlatmaya devam eder.
"Dalgalan sen de
şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi
helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal."
diyerek, özgürlüğe ve barışa olan ehemmiyeti vurgular ve bu konudaki
dikkatimizi çeker.
Büyük şair, büyük mütefekkir ve düşünce
adamı Mehmet Âkif Ersoy'un "Allah bu millete bir daha İstiklal
Marşı yazdırmasın." sözleri milletimizin kalbine işlenmiş ve
istiklal bilincini gelecek nesillere taşımıştır.
Sözlerimi, Âkif üzerine yazmış olduğum
"Rüzgâr" isimli şiirimden bir bölümle bitirmek istiyorum.
"Bir rüzgâr gibi uğulduyor ebedî duygular,
Seni beni bağlar, yeşerir
ebedî duygular.
Yetişir Asım yedi koldan
sen aldırma da geç,
Türk'ün münevver ruhudur
yetişen durma da geç.
Sana hayrandır oğullarımın
aydınlık yolu,
Kahraman şanlı milletimin istikbalidir
bu.
Umuttur kızlarımın
yüreklerindeki iman,
Feraseti iman, iffeti
iman, ufku iman.
Çalışsın durmasın sanat
erbabı gençlerimiz,
Hem uyansın uykusundan
bütün şehitlerimiz.
Sen kimsin, vatan kim, toprak kim, şerefli
bayrak kim?
Bir diriliştir nevbahar gibi açan güller
kim?
Kim diye sormama bakma tarihe düşmüş
notlar,
Altaylardan koşturmuş kıtaları geçmiş
atlar.
…
Âkif, Âkif, Âkif hayran olsun sana melekler,
Melekler ki bizlerden Asım'ı bekleyecekler."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, hayırlı
olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Garip.
Şahsı adına söz isteyen Haluk Koç, Samsun
Milletvekili.
HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Mehmet Atilla Maraş, Şanlıurfa
Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ATİLLA MARAŞ (Şanlıurfa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1399 sıra sayılı İstiklal Marşının
Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
İstiklal Marşı'mızın kabul tarihi 12
Mart 1921'dir. Millî marşlar ait oldukları milletlerin bağımsızlık
göstergeleridir. İstiklal Marşı'mız, milletimizin Kurtuluş Savaşı
yıllarındaki birliği, beraberliği, bağımsızlık ve özgürlük ile
ümitlerini ve inançlarını yansıtan birer şaheser metinlerdir. İstiklal
Marşı'mızın kabul edildiği 12 Mart gününün Mehmet Âkif Ersoy'u Anma
Günü olarak kabul edilip ilan edilmesi ve bugünün ülke genelinde
bayram gibi kutlanması, bir millet büyüğü olan Mehmet Âkif'in anılmasını
ve tanıtılmasını bizlere sağlayacaktır. Bu vesileyle yapılacak
olan toplantılarda, vatan sevgisi, toprak sevgisi ve insan sevgisi
anlatılacaktır. Ayrıca, özgürlük ve bağımsızlık, istiklal ve hürriyet
konuları gündeme gelecektir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi, 12 Mart 1921'de yaptığı toplantıda, on kıtada kırk bir mısradan
oluşan bu şiir metnini, resmen, millî marşımız olarak oy biriliğiyle
kabul etti. Tüm milletvekillerinin teklifiyle Hamdullah Suphi
Bey, Meclis kürsüsünden, bu kürsüden tam 3 defa üst üste okuyarak, bütün
Millet Meclisindeki üyeler tarafından ayakta alkışlandı.
"Kahraman Ordumuza"
diye başlayan İstiklal Marşı'nı milletine armağan eden Mehmet
Âkif "Safahat" kitabına
almadı.
Bu Marş, inancı ve heyecanı
kalbinde ve ruhunun derinliklerinde yaşayan biri tarafından, bir
şair tarafından ancak yazılabilirdi. Marşın yazılması için Mehmet
Âkif'e teklif yapıldı, fakat, büyük şair para karşılığında bir tek
mısra bile yazmayacağını açıkça söyleyince, kendine maddi karşılıksız
bir marş yazması teklif edildi. Âkif, bu teminattan sonra, İstiklal
Marşı'nı ikamet ettiği Tacettin Dergâhı'nda kaleme aldı. Kendisine
takdir edilen 500 lira ödülün de bir hayır kurumuna verilmesini istedi
ve yine rivayet ederler ki, 1921 Martında, Ankara'nın soğuğunda -bugünler
gibi değil, çok soğuk bir Ankara var- Âkif'in, maalesef, sırtına giyecek
bir paltosu dahi yoktu, bu hâldeyken, bu ödülü elinin tersiyle itti. Böyle
bir insan Âkif, bir seciye abidesi âdeta.
Âkif'in mücadelesini,
dünyaya bakışını, dünya görüşünü anlayabilmek için, kanaatimce,
onun nasıl biri olduğunu, yani şahsiyetini, kişiliğini bilmemiz
gerekir. Bir insanın kişiliğini anlamanın yollarından biri de,
onun hayatı boyunca yapıp ettiklerine ve varsa bıraktığı eserlerine
bakmak gerekir. Bir insanın yaşayışı, hayata bakışı ve hayatı değerlendirişi,
o kişinin eserlerine ve sözlerine âdeta yansır. Âkif'in bize büyük
bir miras olarak bıraktığı yedi kitaptan oluşan "Safahat"ın
safahatına baktığımızda, onun nasıl bir insan olduğunu, nasıl bir
mustarip, bir münzevi ve bir mesuliyet adamı olduğunu görürüz. Mustarip,
çünkü içinde yaşadığı cemiyet için ideal olarak düşündüğü hayat
bir türlü gerçekleşmemiştir. Bundan büyük ıstırap duymaktadır
Âkif. Her devirde olduğu gibi yine o dönemde de Şair Fuzuli'nin dediği
gibi, "Dost bî-perva, felek bî-rahm, devrân bî-sükûn/Derd çok hem-derd
yok, düşman kavî, tâli' zebûn"dur.
İstiklal Marşı, milletimizin
kahramanlık destanıdır. Milletiyle, tarihiyle, kültürüyle gurur
duyan herkesin bu Marş'ın anlamını iyi bilmesi ve çok iyi değerlendirmesi
gerekir. Bu Marş, kanımız kadar sıcak, bayrağımız kadar aziz ve bu vatan
toprağı gibi mübarek bir marştır. Büyük milletimizi ebediyete kadar
ayakta tutacak olan sağlam mısralardan örülmüştür. Daha ilk kıtasında,
"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen
al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde
tüten en son ocak."
Bu milletin en son ocağı
tütünceye kadar, asla burada izmihlal olmayacaktır, hürriyet ve
özgürlük ve bağımsızlık devam edecektir. Yurt sathındaki bir tek aile,
bir tek insan kalsa bile al bayrak dalgalanacaktır. O bayrak ki, rengini
şehitlerimizin kanından almaktadır. Al bayrak, egemenliğin ve bağımsızlığın
sembolüdür. Bu egemenlik, elbette ki kayıtsız şartsız millete ait
olacaktır.
Sözlerimi bitirmeden
önce, Âkif'in "Safahat"ından birkaç beyit, birkaç mısra okumak
istiyorum, sonra sözlerimi tamamlıyorum.
Âkif, daha Safahat'ın
girişinde, o kadar mütevazı bir şekilde bir dörtlük koyar ki ortaya,
kendisinin şair olmadığını, tasannu bilmediğini, sanattan anlamadığını
söyler, ama, aslında bu dörtlükler, bu okuyacağım mısralar Mehmet
Âkif'in ne denli büyük bir şair olduğunu, ne denli büyük bir sanatkâr
olduğunu bize kanıtlar. Şöyle diyor:
"Şiir için gözyaşı
derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir
bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam;
hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan
ne kadar bizârım!"
Müthiş söyleyişler
ve şu son beyit dahi onun çok büyük bir sanatkâr ve büyük bir şair olduğunu
kanıtlamaya yeter.
Yine, hakikat şairi
olan bu şair, Mehmet Âkif, bu dilimizin, dinimizin, istikbalimizin
ve istiklalimizin şairi o kadar mütevazıdır ki. Ama, mısralarında,
sözlerinin yaşadığı gibi, hakikate, hakka uygun olmasını söyler.
Yani, yaşadığı gibi, düşündüğü gibi, inandığı gibi, özü sözü bir
olan bir şairdir. Bakın ne diyor:
"Hayır, hayal ile
yoktur benim alışverişim,
İnan ki, her ne demişsem,
görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim
beğendiğim tek meslek:
Sözüm odun gibi olsun,
hakikat olsun tek."
İşte, sözde, özde, yürüyüşte,
günlük hayatta, her şeyiyle bir ve bütün olan bu insan, Türk milletine,
gençliğe bir ideal aşkı, nasıl yaşanacağını gösteren bir insan,
bir millet büyüğü ve hayatının sonunda soluk bir resmin arkasına
şu mısraları düşer ve bu mısralardan bir sene sonra da 1936'da, bildiğiniz
gibi, İstanbul Beyoğlu'nda hayata gözlerini yumarak ebedi âleme
intikal eder. Şöyle diyor resmin arkasında:
"Toprakta gezen
gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyülayı
er geç silecektir,
Rahmetle anılmak, ebediyet
budur amma,
Sessiz yaşadım, kim
beni nereden bilecektir."
Onun ruhaniyeti önünde,
hatırası önünde saygıyla eğiliyorum, rahmetler diliyorum. Hepinize
de saygılar sunuyorum.
Bu kanunun milletimize
hayırlar getirmesini diliyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Maraş.
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın hatibin zannediyorum dili sürçtü. Âkif'in, İstiklal
Marşı'nı yazdığı zaman Meclisin kendisine verdiği ödülü elinin tersiyle
ittiğini söyledi. Böyle bir şey olmamıştır. Ödülü kabul etmiş, öylece
bir hayır kurumuna bağışlamıştır, yoksa ödülü elinin tersiyle itmemiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özbek, sözleriniz tutanaklara geçti.
Tümü üzerinde soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesi
konusunda Hükûmetinizin herhangi bir çalışması var mı?
Malatya Arguvan Belediye
Başkanı ve Belediye Meclisi Türkiye Büyük Millet Meclisine müracaat
etti, Nazım Hikmet'in mezarını ozanlar ve şairler kenti olan ilçemize
getirmek istedi. Bu nedenle, Belediye Meclisimizin kararını Türkiye
Büyük Millet Meclisine ilettik.
Bu konuda -Arguvan,
Türkiye'de bir kültür kentidir, bir ozan kentidir, bir şair kentidir-
Arguvan buna hazır. Arguvan Belediyesi ve Arguvan halkı adına ben
bunu dikkatinize bir kez daha sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Işık.
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de sayın vekilimizin
sualine paralel bir soru sormak istiyorum. Zira, geçtiğimiz yaz
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ile beraber, birlikte bir heyet,
Moskova'yı ziyaretimizde Nazım Hikmet'in mezarını ziyaret ettik.
Gerçekten çok duygusal anlar yaşadık.
Böyle bir çalışmanın
Bakanlıkça başlatılması mümkün müdür? Bu noktadaki Bakanlığın görüşlerini
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim, sağ
olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Işık.
Sayın Bakan buyurun,
başka soru olmadığı için.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Nazım Hikmet de bizim şairimizdir. Şu ana kadar
herhangi bir düşüncemiz de olmadı, ama bundan sonra düşünmemiz gerektiğini
ben de düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
İSTİKLAL MARŞININ KABUL EDİLDİĞİ GÜNÜ VE MEHMET AKİF ERSOY'U
ANMA GÜNÜ HAKKINDA
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Her yıl 12
Mart, İstiklal Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma
günüdür. Anılan günde bütün kamu kurum ve kuruluşlarının öncülüğünde,
halkımızın ve sivil kuruluşların iştiraki ile anma törenleri düzenlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Gazalcı,
Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Gazalcı.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
12 Mart, İstiklal Marşı'nın kabulünün ve Mehmet Âkif'i anma günü olarak
duyurulması üzerine verilen yasa tasarısının ve Samsun Milletvekili
Sayın Cemal Yılmaz Demir'in verdiği yasa önerisinin 1'inci maddesi
üzerine söz aldım Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. Tümünüzü
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama geçmeden
önce, İstanbul'da 1 Mayısta, 1 Mayısı kutlamak isteyen kişilere
karşı güvenlik güçlerinin kullandığı yöntem, tokatlama, coplama,
biber gazı kullanması, 1.000 kişiye yakın kişiyi tutuklaması ve
bugün de o biber gazından dolayı 1
kişinin yaşamını yitirmiş olmasından dolayı gerçekten büyük üzüntü
duyuyoruz ve bu olaylardan dolayı İçişleri Bakanını şiddetle kınıyoruz. İstanbul Valisinin
ve Emniyet Müdürünün oradaki masum insanlara saatlerce çektirdiği
sıkıntıdan dolayı görevden ayrılması gerektiğini düşünüyoruz
ve çağırıyoruz. Yaşamını yitiren -bugün duyduğumuz- kişiye de
rahmet diliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Marşı'mızı bundan seksen altı yıl önce yazan, 12 Mart 1921 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen günün, gerçekten, anılması
çok güzel bir şey. Bu, hepimizin benimsediği bir düşünce. Zaten, Türkiye'nin
her yerinde bu bağımsızlık marşımız birçok vesileyle söyleniyor, herkes bunu saygıyla söyleyip
dinliyor. İstiklal Marşı, henüz o zaman tamamlanmamış bağımsızlık
savaşı süresinde yazılmış, bir inançla yazılmış ve gerçekten Mecliste
de ayakta alkışlanarak kabul edilmiş, sonra da Zeki Üngör bunu besteleyerek
tarihimizdeki yerine bırakmıştır; ama, bağımsızlık sürekli bir
iştir arkadaşlar, onu korumak ve yaşatmak için de çaba harcamak gerekir.
Bu destanı bir şiiriyle destanlaştıran, yani, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı,
yedi düvele karşı verilmiş bir savaşı büyük bir inançla ortaya koyan
Mehmed Âkif'in İstiklal Marşı'ndaki ruhu bugün de gereğini yaparak
yaşatmak gerekir. Mustafa Kemal'in önderliğinde Ulusal Kurtuluş
Savaşı verilmiş ve sonra laik cumhuriyet duyurulmuştur, devrimler
yapılmıştır, Türkiye aydınlanması büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir
ve tam bağımsızlık için yola çıkılmıştır. Mustafa Kemal, bağımsızlıktan
yoksun bir ulusun uygar uluslar karşısında uşak durumunda kalmaktan
kendini kurtaramayacağını, onun için "Bağımsızlıktan yoksun
bir ulus olmaktansa bu ulus yok olsun daha iyi." demiştir. "Ya
bağımsızlık ya ölüm" inancı o Kurtuluş Savaşı'nı yürüten önderlerde
vardır. Mehmet Âkif Ersoy da bu büyük şiiri -Çanakkale şiirinde olduğu
gibi- yazarak, Anadolu'yu dolaşarak Batı emperyalizmine karşı yürütülen
bu savaşta onurlu yerini almıştır.
Değerli arkadaşlar,
"Bağımsızlık denildiği zaman, ben tam bağımsızlığı anlıyorum."
diyor Mustafa Kemal. Yani, ekonomide, maliyede, kültürde, askerî
alanda, her alanda… Bunlardan biri bağımsızlıktan eğer yoksunsa, bu
ulus tam bağımsız olamaz. Gerçekten, üç buçuk yıl büyük bir destanla
Ulusal Kurtuluş Savaşı verilmiş ve bunun için canlar gitmiş, mallar
gitmiş; yün çorabını vererek, öküzünü koşarak o savaş kazanılmış
ve bütün o birlik içinde yurtsever her kişi o destana ortak edilmiş,
ona katılmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
önemli olan nedir? Aradan seksen altı yıl geçtikten sonra, yalnız kimi
büyük nutuklar atarak değil, o bağımsızlığı daha da güçlendirerek
gereğini yapmaktır. Yani, Âkif'e layık olmanın yolu, İstiklal Marşı'na
layık olmanın yolu, o bağımsızlığın gereğini bugün de yapmaktan
geçer. Biz, gerçekten Âkif'i sayıyor ve seviyoruz, Meclis olarak da
bunu yapıyoruz.
2005'in sonunda on beş
tane yeni üniversite burada kuruldu. Burdur Üniversitesinin adı
-ben çok katılmadım, çünkü o üniversitelerin adı hep kentin adı olarak
gelmişti. Sonra komisyonda bir önerge verildi, burada da arkadaşlar
öyle benimsediler- Burdur adı çıkarıldı, "Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi"
oldu, Burdur Milletvekili olduğu için. Bu güzel bir şey. Ama, biz, bütün
yurtsever şairlerimize, Türkçeyi bütün dünyada gerçekten temsil
eden, Kuvayımilliye Destanı'nı yazan -arkadaşlarım da burada söyledi-
Nazım Hikmet, 90'ıncı yaşında hâlâ çok güzel -büyük bir şair olan- şiirler
yazan, bir şiir dili yaratan Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya da aynı biçimde
sahip çıkmalıyız. O da Kurtuluş Savaşı'mızı yazmış, o da ortaya koymuştur.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Sayın Gazalcı, o İstiklal Marşı'mızı yazmıştır.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bakın, bana karşı çıkmayın. Şöyle…
ASIM AYKAN (Trabzon) -
O İstiklal Marşı'mızı yazmıştır, ayırın onu lütfen ya.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Bakın, ben, iki tane önerge verdim.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Âkif'e haksızlık olur.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Hayır. Bakın…
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Çok ayıp olur.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Ben milletvekiliyim, ben bu önergeyi destekliyorum. Bakın, 2003
tarihinde, elinizde, şöyle bakın -hiç ayıp falan olmuyor, beni dinleyin
lütfen- 62'nci maddeye bakın. 4/3/2003 tarihinde, ben, 3 Martın her yıl
"Laiklik ve Öğretim Birliği Günü" olması ya da bayramı olması
için 53 milletvekili arkadaşımla bir öneri verdim. İki ay geçtikten
sonra da 37'nci maddeye göre buraya getirdim, siz de kabul ettiniz. Bakın,
20/5/2003, birçok kez grup başkan vekillerine gittim, dedim ki: Gelin
arkadaşlar, 3 Mart 1924, öğretim birliğinin kabul edildiği gün. Bakın,
Mehmet Âkif'i gerçekten gün olarak duyuralım. Şimdi, 2003'ten bu yana…
Şimdi tarih kaç? 2007.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Takiyeci, Hocam bunlar.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki, niçin gündeme alınması için destek vermiyorsunuz? Biz,
Âkif'e destek veriyoruz. Biz, İstiklal Marşı'mızın bizim de marşımız
olduğunu gururla söylüyoruz. Ama değerli arkadaşlar, eğer bunu
bir şeylere vesile etmek için kullanmıyorsanız, burada içtenseniz,
o zaman, neden, örneğin, benim taa 2003'te arkadaşlarımla birlikte
verdiğim ve üstelik Genel Kurulun kabul ettiği, 3 Mart laiklik ve
öğretim birliği bayramı ya da günü olmasını kabul etmiyorsunuz? Yine,
97 arkadaşımla verdiğim 17 Nisan eğitim bayramı ya da eğitim günü
olsun yasa önerim var, buraya getirdim.
Değerli arkadaşlar,
şunu söyleyelim: Son günlere geldik, birbirimizi de üzmeyelim. Biz,
bu ülke için yapılan her güzelliğe sahip çıkıyoruz, bağımsızlık
için verilen her çabaya saygı duyuyoruz, dün kim yapmışsa saygı duyuyoruz,
bugün de gereğinin yapılmasını istiyoruz. Yani, ülkemizin uygar
ülkeler arasında onurlu, eşit, bağımsız temsil edilmesi için bugün
de yapılması gerekenler vardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen toparlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki Sayın Başkanım.
Eğer, siz, yurt topraklarını
sınır koymadan satmaya kalkıyorsanız, cumhuriyetin kurduğu değerleri
yok pahasına elden çıkartıp özelleştiriyorsanız ve bundan bağımsızlığımız
etkileniyorsa, Fransız rejisine karşı kurduğumuz tütün tekelini,
sigara tekelini, yabancılara içki bölümünü satmış, asıl bölümünü
de satmaya yelteniyorsanız, bakın, burada bağımsızlık ruhuna gölge
düşer.
Değerli arkadaşlar,
kültür için de öyle. Bakın, bunlar bir bütündür ve sürekli kıskançlıkla
korunması gerekir, salt nutukla, söylevle olmaz. Bunun aynı zamanda
gereğini de yapacaksınız. Yani, diyeceksiniz ki, ben ekonomik anlamda
dünyayla ilişki kuracağım, ulusal olacağım, evrensel olacağım, aklın,
bilimin yolunda gideceğim; ama, eşit olacağım, bağımsız olacağım,
onurlu bir üye olacağım. Eğer bunu yapmazsak, asıl o zaman Mehmet
Âkif'in, İstiklal Marşı'nın ruhunu yerine getirmemiş oluruz, o ayakta
alkışlayan insanların kemiklerini sızlatmış oluruz.
Gizli oturumları inceleyelim.
Bağımsızlık için nasıl bir birlik yapılmış, nasıl o ulusal bütünlük Trakya'daki,
Anadolu'daki insanları bir araya getirmiş, herkesin iyiliği, güzelliği
işin içerisine katılmış.
Değerli arkadaşlar,
yurtseverlik bir bedel gerekir, ter gerekir, emek gerekir, akıl, bilim
yolunda gitmek gerekir. Âkif, gerçekten, Kurtuluş Savaşı'mızın başlangıcında
bu büyük eseri ortaya koyarak ve Anadolu'yu dolaşarak çok büyük bir
görev yapmıştır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen…
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Başkanım, selamlayıp bitiriyorum.
Ben, tabii, bu tasarıyı
getiren, öneriyi getirenleri kutluyorum, ama bağımsızlığımızın
gereğini bugün de yapmak gerektiğini söylüyorum. Bunu yapmazsak,
asıl o zaman eksik yapmış oluruz diyorum.
Tümünüze saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Gazalcı.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Recep Garip, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 12 Martın aynı
zamanda tatil olarak kullanılması ve Mehmet Âkif'i anma günü şeklinde
düzenleme yapılmasıyla ilgili 1'inci madde hakkında söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Mehmet Âkif'i
anarken Türk tarihini gözden geçiriyoruz, kendi ulusumuzun değerlerini
gözden geçiriyoruz. Bu milletin yüzyıllar öncesinden akıp duran ırmağından
besin kaynaklarımız var, geleneklerimiz ve göreneklerimiz var,
inanç değerlerimiz var, örflerimiz var. Bütün bunları hep birlikte
konuşuyoruz, gündeme alıyoruz, çünkü, Âkif'i anlamak demek Türk ulusunu
anlamak demek, Âkif'i anlamak demek Türk ulusunun değerlerini, coğrafyasını
iyi tahlil etmek demek. Bu anlamda Sayın Gazalcı'nın bir ifadesine
açıkçası takıldım. Belki Sayın Gazalcı bu ifadeyi böyle söylemek
istemedi, ama, düzeltilsin anlamında söylemek istiyorum, belki
daha düzgün ifadesi böyle olur diye söylüyorum. "İstiklal Marşı
bizim de marşımızdır." gibi bir cümle kullandı. İstiklal Marşı
73 milyon vatan evladının marşıdır. Sayın Gazalcı'nın böyle kullandığını,
böyle kullanmak istediğini biliyorum, böyle söyledi diye düşünüyorum.
Böyledir.
Elbette ki, burada
konuşurken, seçime gidiyoruz ve laikliği, demokrasiyi konuşurken
Mehmet Âkif programını getirip içerisine yerleştiriyor olmak ya
da yapılmış olan mitinglerden yola çıkarak birtakım meseleleri
gündeme almak çok doğal, ama laiklik sanıyorum bir gün için değil, ömür boyu bu ülkenin
temel anlayışlarından bir tanesi haline gelmiş olan bir anlayıştır.
Bunu da böyle anlamakta yarar gördüğümü belirtmek istiyorum.
Çok değerli arkadaşlar,
Mehmet Âkif, elbette ki İstiklal Harbi'mizin çok kritik dönemlerinde
Anadolu'yu karış karış gezmiş ve
kürsülere çıkmış, meydanlarda konuşmalar yapmış, Anadolu kahvehanelerinde
çıkmış Anadolu insanlarını uyanışa, birlik ve beraberliğe, dirliğe
davet etmiş olan ulusal, çok önemli vatan kahramanımız, bayrak şairimiz,
vatan şairimiz ve gerçekten iman şairimizdir. Mehmed Âkif'i anarken
ya da Mehmet Âkif'le ilgili bir günü bahsederken, Âkif'in üç önemli unsurunun
üzerinde durmak lazım. Bunlardan bir tanesi, Âkif vatan şairidir ve
bu anlamda da İstiklal Marşı'nı "Allah bu millete bir daha yazdırmasın."
ifadesiyle çok net olarak bir dua anlamında ifadelendirmiştir. Elbette
ki Mehmet Âkif, aynı zamanda iman şairidir, tepeden tırnağa etle kemik
gibi birbirine bütünleşmiş bir anlayışla
bu ülkenin değerlerini, inancını, tarihini, ülkesini, ülküsünü
ciddi noktada anlamış ve toplumun geleceği olan Asım nesline -gelecek
nesil- Asım nesli olarak da Türk ulusuna emanet olarak bırakmıştır. O
nedenle, Türkçeyi konuşurken, kullanırken, Türk'ün kendi gelenekleriyle
ilgili bu tür vasıflarda, Türk ulusunun geleceği olan gençlerimizi
yetiştirirken, bize ait olan değerleri, bize ait olan kahramanları,
elbette ki Mehmet Âkif'i anlatırken, Yahya Kemal'i anlatırken, elbette
ki Necip Fazıl'ı anlatırken, Nazım Hikmet'i anlatırken, Kemal Tahir'i
anlatırken, mutlak surette, bu ülkenin tarihsel coşkusunu bir kenara
bırakarak, değerlerini bir kenara bırakarak, örflerini ve âdetlerini
bir kenara bırakarak anlatmak mümkün değildir.
Âkif'in doğduğu Fatih
semtini Sezai Karakoç şöyle tasvir ediyor: "Fatih semti, İstanbul'un
içinde ikinci bir İstanbul'dur. Yüzde yüz Fatih şehridir. Fatih Camisi,
İslam-Türk kültürünün bu ölmez abidesinin çevresinde halka halka
Fatih medreseleri ve semti, en saf Müslüman Türk heyecanının ördüğü
bir toplumdur." Çok net, bizim değerlerimizi, gerçekten, Âkif'le
ciddi noktada örtüştüren bir anlayışı da burada dile getirmektedir.
Çok değerli dostlar,
elbette ki, Mehmet Âkif, sadece bir marş yazmış, İstiklal Marşı'nı bize
emanet olarak bırakmış olan bir vatan şairimiz, bir bayrak şairimiz
değildir. Mehmet Âkif, aynı zamanda, bir ülkü adamıdır, bir ideal,
bir düşünce adamıdır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Garip,
lütfen toparlayın.
RECEP GARİP (Devamla)
- Âkif, aynı zamanda, bir ideal, bir ülkü, bir idealist, bir dava adamıdır,
bir düşünce adamıdır. Bir felsefeyi, bir düşünce ufku yaratarak
Türk ulusunun gelecekteki duruşunu, Batı'dan gelecek olan yabancı
rüzgârlara karşı nasıl durmamız gerektiği konusunda, çok erdemli
duruşlarla, bize, haykırışlarla emanet bırakmıştır.
Ben, bu duygularla,
Âkif'le ilgili düşüncelerimizi hep birlikte paylaşmaya ve bu maddenin
kabulüyle, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
Buyurun Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkanım, Sayın Hatip, benim "Bizim de İstiklal Marşımızdır."
sözünü, sanki, yalnız bizimmiş gibi, bir kesiminmiş gibi söylediğim
izlenimini verdi. Aslında, tabii ki, ben "hepimizin" anlamında
söyledim, hepimizindir.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
Sayın Garip o şekilde ifade etti zaten. Tutanaklara geçti Sayın Gazalcı.
Maddeyi oyalarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) İstiklal
Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma törenleri
ile ilgili yönetmelik, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren dört
ay içinde İçişleri, Millî Eğitim ile Kültür ve Turizm bakanlıklarınca
müştereken çıkarılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Enis Tütüncü, Tekirdağ
Milletvekili.
Buyurun Sayın Tütüncü.
CHP GRUBU ADINA ENİS
TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
son derece önemli ve anlamlı bir yasa teklifi üzerinde konuşuyoruz.
Sözlerime başlarken hepinizi en iyi dileklerimle, sevgilerimle,
saygılarımla selamlıyorum.
Ben, Mehmet Âkif'in başka
bir yönü üzerinde durmaya çalışacağım. Mehmet Âkif'i, şimdiye kadar,
bilinen yönleriyle, bu kürsülerde ve toplumun tüm katmanlarında
anlatan arkadaşlarımız çok oldu. Ben bu kısa sürede size, Mehmed
Âkif'in Anadolu felsefesi içindeki yerini ve Anadolu felsefesiyle,
13'üncü yüzyıldaki o Anadolu felsefesiyle Âkif'in bağlantısını kurarak
konuşmamı sürdürmeye çalışacağım. Bize göre, Mehmet Âkif'i anlamak,
Anadolu felsefesini anlamaktan geçiyor.
Şimdi, insanoğlu düşünmeye
başladığı anlardan itibaren hep şu soruyu sormuş kendisine:
"Ben kimim, biz kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz, nasıl
yaratıldık?" Devamlı sorgulamış. Ve bu sorgulamalar, ilk defa
Anadolu'da, antik Anadolu-Yunan felsefesi içinde insanoğlunun bu
arayışları, ciddi bir tarih ve felsefe geleneği çerçevesinde kayda
geçmiş. İlk çağların felsefecilerinden Aristo -Stoacılık- gibi ünlü
filozoflar bu konuya ışık tutmaya çalışmıştı.
İsa'dan sonra 2'nci yüzyılda
ünlü felsefeci Plotinos konuya başka bir açıdan, İlk Çağdaki Eflatun'un
açısından bakmaya çalışmış ve 2'nci yüzyılda Yeni Eflatunculuk akımı
(felsefe akımı) ortaya çıkmış.
Bu Anadolu'daki felsefe
akımı daha sonra Roma felsefe okulundan Porpyrios tarafından, daha
sonra Atina felsefe okulundan Proklas Diadakos ve Sisamlı, Pontuslu
felsefeciler tarafından geliştirilmiş ve daha sonra da Museviliğin
ve İseviliğin tasavvuf felsefelerinde yoğrulmuş. Anadolu'da duruyor.
Ve bu Anadolu çanağındaki bu düşünce ve felsefe sistemlerine ve
tasavvuf sistemlerine Orta Asya'dan çok büyük bir yeni taze akım gelmiş;
Yesevilik ve Haydarilik şeklinde gelmiş. Ve bu akım, Melameti/Kalenderi
tasavvuf mektebinin hoşgörülüğünü ve kapsayıcılığını tam anlamıyla
Anadolu'ya getirmiş. Ve bu dönemde 9'uncu yüzyıl ile 13'üncü yüzyıl
Anadolu'sunda inançtan inanca geçiş süreci, çok hızlı bir geçiş süreci
yaşanmış, inançla felsefenin, felsefeyle inancın iç içe bulunduğu
bir zaman kesiti yaşanmış ve işte Anadolu hümanizması bu çerçevede
ateşlenmiş. Anadolu hümanizmasına -konunun daha iyi anlaşılması
açısından- bir başka akım da, Kuzey Irak'tan gelen -Anadolu'ya- tasavvuf
ve felsefe akımlarıdır. Bunlar, Antik Mısır, Suriye, Mezopotamya
inanç ve kültür sistemlerinden süzülmüş düşünce akımlarını içeriyordu
ve Anadolu'ya Vefailik ve Sühreverdilik akımlarıyla geldi. Vefailik
ve Sühreverdilik akımları, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda çok
önemli roller oynadı. Örneğin, Ahi Evran Vefai'dir, Vefai akımına
mensuptur, Bursa'daki Geyikli Baba bu akıma mensuptur. Dördüncü bir
akım Mağrip'ten, Endülüs'ten geldi. Vahdetivücut mektebi, yeni Eflatunculuk
akımının İslam yorumu, versiyonu, Vahdetivücut mektebinden İbn-i
Arabi ile geldi. İşte bu, bizatihi Anadolu'nun temelindeki on binlerce
yıllık dönemde oluşan inanç ve felsefe sistemleri, Orta Asya'dan, Kuzey
Irak'tan ve Mağrip'ten gelen düşünce ve felsefe akımlarıyla bir arada
muhteşem bir sentez oluşturdu ve "önce insan" diyen ve insanı
da aklın üstünlüğünde gösteren gerçek bir Rönesans hareketi başladı.
Bize göre, Batı'daki Rönesans hareketinden iki yüz yıl kadar önce
insanı evrende yaratılmış en yüce varlık olarak gören ve aklın üstünlüğüyle
gören bu 13'üncü yüzyıl hümanizması, dünyanın gerçek ilk başlangıç
hümanizma ışığıdır. İki yüz yıl sonra Avrupa'da başlatıldı, ama onlar
sürdürebildiler. Biz, ne yazık ki, bunu sürdüremedik.
Bakınız, konunun,
Âkif'in daha iyi anlaşılması açısından, bu felsefe akımının, daha
doğrusu tasavvuf ve felsefe akımlarının, tasavvuf ve düşünce akımlarının
bir arada, satır başlarıyla bazı unsurlarını sizlerle paylaşmak
istiyorum.
İnsanın yüceliği konusunda
öylesine muhteşem açılımlar yapılmış ki, bakınız, Hacı Bektaş Veli'nin
söylemini biliyoruz: "Benim Kâbem insandır." Ve Hacı Bektaş
Veli'nin bu mesajına, Mevlânâ, Konya'dan aynı zaman kesitinde şöyle
yanıt vermiş: "Ey, Tanrı'yı arayan! Aradığın sensin!" O kadar
muhteşem bir felsefe ki… Ve Hacı Bektaş Veli yine demiş ki: "Hiçbir
milleti ve hiçbir insanı ayıplamayınız." Ve bu felsefe sisteminin
ünlü ozanı koca Yunus da şöyle dillendirmiş bu düşünce akımını:
"Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil/ Yetmiş iki millet
dahi/ Elin yüzün yumaz değil." Ve yine biliyoruz ki, Şeyh Edebali,
aynı felsefe sisteminin -Vefailiğin- bir kolu olarak "Ey oğul!
insanı yaşat ki devlet yaşasın." demiş.
Bilginin önemi konusunda
muhteşem açılımlar olmuş bu düşünce sisteminde. Bilgiye öylesine
önem verilmiş ki, öylesine değer verilmiş ki, bilgisiz insanın, hem
anlayışa hem de sezgiye sahip olamayacağı öne sürülmüştür. Yanılmanın
ise, esasen aklın yeterince kullanılamamasından ve bilgisizlikten
kaynaklandığı belirtilmiştir. Akıl ve bilgiyle yanlışa düşmenin
mümkün olamayacağı iddia edilmiştir. Örneğin, Hacı Bektaş Veli demiş
ki: "Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu/ İlimden gidilmeyen
yolun sonu karanlıktır." Ve Mevlânâ aynı zaman kesitinde demiş
ki: "Bilgiyle uyumak, bilgisiz ibadet etmekten hayırlıdır."
Aklın üstünlüğü konusunda,
bu dünya görüşünde ahiret görüşünü egemen kılan dinsel dogmalara
karşı -dikkatinizi çekiyorum- akıl ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.
Tanrı'dan korkma yerine, Allah'tan korkma yerine, Allah'tan çekinme
yerine, Allah sevgisi ile insan sevgisi bütünleştirilerek, bir
arada, burada, dünyada yaşanmaya çalışılmış. "Beden ve ruhtan
oluştuğuna inanılan insan varlığı, Tanrı ve evren ile bu dünyada bütünleşir."
düşüncesine varılmıştır, öbür dünyada değil. "İnsan varlığı
da bu düşünceden doğar." şeklinde bir tez oluşturulmuştur. Örneğin,
Yunus "Yaratılmışı severiz Yaradan'dan ötürü." diyebilmiştir.
Yine, Yunus, aklın üstünlüğü konusunda, insanın ve sevginin üstünlüğü
konusunda şunu söylemiştir: "Cennet cennet dedikleri, birkaç
köşkle birkaç huri/İsteyene ver onları, bana seni gerek seni."
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bu düşünce sistemi, kadına verilen değer açısından
da olağanüstü önemli açılımlar yapmış. Hacı Bektaş Veli "Kadınlarınızı
okutunuz." demiş.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla)
- Mevlânâ, kadının yüceliği açısından şöyle bir açılımda bulunmuş: "Kadın Tanrı ışığıdır, sevgili değil/O
sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil." Yani, kadının yüceliğini,
kadının değerini böylesine muhteşem bir şekilde ifade edebilen
dizeler, acaba ne zaman, hangi şair tarafından söylenmiştir!
Özgürlüğe son derece
önem verilmiştir bu düşünce sisteminde. Örneğin, Mevlânâ, şöyle demiştir
özgürlük açısından: "Ayran kâsem önümde durdukça, vallahi kimsenin
balını düşünmem/Azıksızlık ölümle kulağım bursa bile, özgürlüğü
kulluğa satmam ben." İşte, "Özgürlüğü kulluğa satmam
ben." demiş ve yıllar sonra bu felsefe ekolünden gelen -bize göre-
Mehmet Âkif Ersoy "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/Hangi
çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" demiştir ve Mustafa
Kemal "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." demiştir.
Sayın Başkan, aslında,
Mehmet Âkif'i, 13'üncü yüzyıldaki Anadolu felsefesi, düşünce akımları
ışığında incelemek gerekiyor. Bu konuda ne yazık ki, Türkiye'nin
hem felsefe tarihinde hem de bizatihi insanlık tarihinde bu konuda
bazı eksikliklerimiz var. Örneğin, özellikle Vefailik ve Sühreverdilik
akımlarının aydınlatılması ve bu konuda, tarihçilerin, felsefecilerin
üzerine düşenleri yapması, öyle sanıyorum ki, bizim Batı'ya karşı
çok önceki…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tütüncü,
lütfen…
Buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla)
- Toparlayacağım. Yani, saatlerce konuşulması gereken bir konuda
da tabii çok kısıtlı bir zamanda ancak bunları söyleyebiliyorum.
BAŞKAN - Teşekkür için açtım Sayın Tütüncü, lütfen…
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla)
- Bu yasa tasarısını içtenlikle destekliyoruz ve bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi en iyi dileklerimle, sevgiyle, saygıyla yeniden selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde
AK Parti Grubu adına söz isteyen Nevzat Yalçıntaş, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Yalçıntaş.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Yalçıntaş, süreniz
on dakikadır, buyurun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul)
- Ben de ona baktım, on beş dakika mı efendim?
BAŞKAN - On dakika
efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, hoca az çıkıyor, on beş dakika verin.
BAŞKAN - Sayın Koç,
söylediğinizi yapacağım.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Benim süremi de verin, evet.
AK PARTİ GRUBU ADINA
NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; efendim, yasama yılının son aylarındayız, son haftalarının
içerisinde bulunuyoruz ve fevkalade renkli bir celse, bir oturum
içindeyiz, çok hoş konuşmalar, şiirler, tarihî görüntüler hatırlarımıza
getirilerek zevkle birbirimizi dinliyoruz. Biraz evvel Gazalcı'yı
dinlememiz ne kadar güzel oldu. Hele talebem bana tamamen bir sürpriz
yaptı. Ben, Enis Bey'in hocası olmakla övünen bir insanım, Planlamada
beraber senelerimizi ülke hizmetine vermekle de gurur duyan bir
kimseyim, bu tarafını bilmiyordum. Yani Mevlânâlar, Hacı Bektaş Veliler
ve başka veliler ve feylesoflar… Tebrik ediyorum, büyük zevk duydum.
Bana bu teklif yapılınca, ben de bari konuşayım dedim. Haddizatında
listede ismim yoktu, sonra ilave edildi.
Bu madde, yönetmeliğe
ait ve bu kabul ettiğimiz ana maddenin, 1'inci maddenin nasıl uygulanacağına
ait. Törenleri tanzim ediyor, bir yönetmelik çıkarılmasını öngörüyor.
Ama her şeyden evvel amacın çok net tespit edilmesi lazım. Biraz evvel
şair arkadaşlarımız okudu, asrın idrakine söyleme…
1920-21'in mütevazı,
fakir, gönlü çok zengin Ankara'sında cereyan eden bu olay… İstiklal
Marşı bu şehirde yazıldı. Bu Meclis bu şehirde toplantı. Mütevazı
İttihat Terakki kulübü Meclis hâline getirildi. Kahvehanelerden…
Avize ne gezer? İşte, lambalar alındı, öğretmen okulundan sıralar
getirildi ve Rıfat Börekçi, yani o günün ulemasının topladığı paralarla
maaşlar verilmeye başlandı. İşte bu şiir de o zaman doğdu, İstiklal
Marşı. Yokluk içerisinde. Âkif'in, -biraz evvel zikredildi- paltosu
yoktu. Ben bunu birinci elden dinledim. Kimden? Hamdullah Suphi Tanrıöver'den.
Mehîb bir adamdı. Konuşması, hareketleri, dalga dalga beyaz saçları…
İşte, o sırada, Millî Eğitim Bakanı… Bunu size nakletmek istiyorum.
Çünkü evinde… Evi uzak değil. Kızılay'ı bilirsiniz. Kızılay ile Sıhhiye
arasında, sol tarafa giderken, Molu Oteli var, onun arkasında, Anadolu
Kulübünün karşısında. O ev, mütevazı sayılacak, iki katlı, önü bahçeli…
O zaman öyleydi Ankara. Orada hafta sonları sohbet yapılır, bazı
gençleri de -bizim o zamanki durumumuz yani- üç beş genci de evinde
kabul ederdi. Biz, bir tarafta sessiz sedasız otururduk. Şunu anlattı
bir gün: [Bir İstiklal Marşı yazılması kararı alındı. İlan ettik. Güzel
bir para koyduk. Şiirler gelmeye başladı. Hepimiz, Üstadın, Âkif'in
şiirini bekliyoruz, bir türlü gelmiyor, göndermiyor. Artık sonuna
geliyor vaktin, şiirler deste deste. Kendisini Meclis koridorunda
-artık, koridor ne kadarsa, gitmiş görmüşsünüzdür- yakaladım:
"Üstat, şiir göndermiyorsun, şiir yazmıyorsun. Bu milletin bir
istiklal marşına ihtiyacı var." Bana baktı, "Hamdullah, bu
şartlar içerisinde katiyen benden şiir beklemeyin." Neden Üstat,
niçin? "Ben ödülle şiir yazmam. Kendime de, daha sonra, Âkif ödül
için şiir yazdı, istiklal marşı yazdı dedirtmem." Üstat, bütün
problem bu mu? "Bu." O zaman, sana para ödülü vermeyeceğiz. Eğer
kazanırsan, bu parayı -ki, önemli bir para- istediğin yere vereceğiz.]
Ki, şehit ailelerin çocukları için verilmiştir sonunda. Bu zamanda
Âkif'in kendi paltosu yok. Ankara'nın ayazını onlar değil, ben dahi
Ankaralı olarak, 1940'larda bilirim. Bu iklim değişmiştir. Fevkalade
soğuk olurdu. Kasım ayında kar yağar, nisanda kar kalkardı. Bu kadar
soğuk. Tacettin Dergâhı'ndan çıkıp Meclise gelecekler. Hamamönü demektir;
Hacettepe ve Ulus Taşhan. Arkadaşının paltosu var, nöbetleşe giyiyor.
Bu, akıl alır, havsala alır şeylere benzemiyor, esatirî bir şeyler oluyor
burada. Bir palto dahi
alacak parası olmayan bir insan, elinin tersiyle itiyor. İşte, bu
ruhtan fışkırıyor istiklal. Nasıl ki, "Çanakkale Şehitleri"
şiiri oradaki şehitlerin yine destancı savaşlarından çıkmışsa,
Âkif bunu coşkuyla yaşıyor.
Peki, bugün biz bu törenlerde
ne yapacağız? İşte ben onu söylemek için, bana buyurdukları sözü aldım.
Bugün başka problemler var, ama, kökleri o ruha bağlı. Biz, gençlere,
yeni nesillere, bu törenlerle… Çünkü, maddeyi okuyunca göreceksiniz,
her yerde törenler yapılacak. Klasik, eskiden yapılan törenler gibi
mi olacak? Hayır. İdrakine, bugünün problemine Âkif'in mesajını
vermemiz lazım. Üç dört noktada toplanıyor -en azından- bugünkü problem.
Birisi küreselleşmede toplanıyor. Küreselleşmenin Amerikanlaşmak,
küreselleşmenin Coca Cola'laşmak, küreselleşmenin millî değerleri
arkada bırakmak olduğu anlayışı kendiliğinden yayılıyor. Lisanını,
dilini unutmak. Çıkın buralara, benim yaşadığım caddeye gelin, Abdi
İpekçi Caddesi'ne, iki üç tane Türkçe levha görürsünüz, gerisi, hem
de imlasıyla İngilizce, imlasıyla Fransızca. Bu küreselleşme içerisinde
millî kimliğin muhafazası mesajı verilmelidir. Hiç şüphesiz, Âkif
bunu haykırıyor. Bu küreselleşme içerisinde, bizim milletimizin
hâlen geçerli ve geçerli olacak yaşayış tarzı, birbirimize sevgimiz,
bağlılığımız, oradan güç alıp istikbale yönelme, daima ileriye doğru.
Çünkü, öyle söylüyor, asrın idrakine söylemekle kalmıyor, garbın
işte şunu şunu al, ama, gerisini bir elemeden geçir, diyor Âkif. Demek
ki, küreselleşme karşısında millî ve manevi değerlerimizin muhafazası,
bunun zarureti; bunsuz, kimliksiz olacağımız; bunsuz, ne Amerikalı
ne Alman ne Türk, bir ucube hâline gelebileceğimiz anlatılmalıdır.
İkinci önemli mesaj,
yine Âkif'ten hareketle, etnik milliyetçiliğin bir mikrop gibi, bir
virüs gibi Türk milletinin ruhunu kemireceğini anlatabilmemiz
lazım.
"Ben ki evet bir Arnavut'um/Perişan
yurdum…" diyor, biraz evvel okudu bir kardeşimiz. O sırada Arnavutluk
isyanı var, facialar, hânumanlar Arnavutluk'ta. Bizde şimdi ortaya
çıkan bu tip hastalıklar ve bunun neticesi de emperyalizmin avucunun
içine düşüp yem olma. Böyle olmuştur, buna girecek ne vakit var… Hepimizin
bildiği şeyler bunlar, ama bugün Âkif'ten neyi anlatacağız, bunu anlatmamız
lazımdır. Kendisi bizzat bunu söylemiştir. Bugün aynı tehlikenin
karşısındayız. Nihayet dakikalar bitiyor…
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hocam, konuşun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Konuşurum,
ama Başkan da buradadır, saat de buradadır.
Teşekkür ederim.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Biz müsaade isteyelim,
buyurun, konuşun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Başka bir
vesileyle tekrar konuşacağım.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Efendim,
vatanseverlik, ivazsız garezsiz, her şeysiz vatanseverlik duygusu.
Âkif'in her adımında bu var, Mısır'dan gelişinde bu var, Mısır'dan gelişinde…
Onu da, yetişmiş olanlardan, Fethi Tevetoğlu ve o devrin tıp fakültesi
öğrencileri -sonradan ülkenin önde gelen insanları- onlardan dinledim;
bir avuç kalmıştı. Ama, gene bu vatanda, bu vatan toprağı için Mısır'dan…
Ve cenaze törenine gençlik sahip çıktı.
Resmî iş… Otoriteler her zaman haklı olmaz arkadaşlar, hangi devirde
olursa olsun, bu devirde de böyledir. Şu iş resmiyettir, tamam. Ruhu
bizim millî ruhumuza, millî vicdanımıza, aklımıza aykırı geliyorsa,
istediği kadar resmiyet kazansın bir politika, nihayet hukuk içerisinde
itaat edersiniz içinizden kabul etmeyerek. O devrin gençliği de, o
devirde esen havayı elinin tersiyle itmiş ve Âkif'i büyük bir vatansever
olarak ebedî istirahatgâhına götürmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalçıntaş, sürenize beş
dakika ilave ediyorum şahsınız adına söz talebi olduğu için.
Buyurun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Çok teşekkür
ediyorum.
Demek ki, biz, Âkif ve Âkif gibi büyük
Türk simalarını anarken bugünün problemlerini düşünmeliyiz, bugünün
gençliğinin, bugünün yeni yetişen neslin ne gibi sosyal, manevi,
kültürel cereyanlarla karşı karşıya geldiğini düşünmeliyiz, ruhsal
bozuklukları düşünmeliyiz. En tabii hakkı olan nümayiş hakkını
kullanırken, İstanbul'un Kadıköy'ünde çiçekleri söküyor. Çiçekleri
yerlerinden sökmüşlerdir ve birbirlerine atmak için de değil, tahrip
etmek için. Buna bakınız ve Âkif'in "Hasta" şiirine bakınız,
o rikkat dolu şiirine bakınız, taşradan gelen bir gencin İstanbul'da
nasıl hastalandığına bakınız, Berlin Hatıraları'na bakınız, Süleymaniye
şiirine bakınız. Orada da rikkat, merhamet, yardımlaşma, yeni neslin
en iyi şekilde yetişmesi, Batı'nın tuzakları...
Almanya bizim müttefikimizdir Birinci
Harp içerisinde. Yan yana çarpışıyoruz Çanakkale'de, şurada burada.
Gözleriyle görmüş, kulaklarıyla işitmiştir o nesil Berlin sokaklarında.
İngiliz brigade'ları, İngiliz askeri Kudüs'e girdiğinde -Türk Kudüs'üne.
Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı'nda onu görürsünüz- Berlin bayram yapmıştır.
Çanlar çalmaya başlamış, Türkler şaşırmış. Berlin'de Türkler de var,
Âkif gibi, diğerleri gibi. Nedir, niye bu çanlar bayram yapıyor? Bütün
bunları bilmemiz lazım, yeni nesle aktarmamız lazım. Hani bunlar
müttefikimizdi? Hani bizim Mehmetçik onların emrinde, elinde süngü
siperlere hücum ediyordu Filistin cephesinden, efendim, Kutülamara'ya
kadar? Çünkü, Batı'nın bir başka kolu, İngiliz Allenby Kudüs'e girdi.
Kudüs işgal edildi, Türklerden, Osmanlıdan, Müslümandan kurtarıldı
onlara göre ve onlar bayram etti, müttefiklerimiz. Yani, bu hatları
görmezsek...
Aynı şey Nâzım Hikmet için söylendi. Katılıyorum.
Fakat vârislerini ikna etmek lazımdır. Ben mezarını biliyorum,
gitmişimdir, defaaten gitmişimdir. Soru hâlinde Sayın Bakanımıza
soruldu. Bunlar da İstanbul'da yaşıyorlar. Vârisleri bu konunun peşine
düşmelidirler. Hiçbir vatan evladı, bu vatanda doğmuş olan bir insanı
yad ellerde… O mezarlığı da gidenler görmüştür; nasıl bir mezarlıktır,
kimler geliyor, kimler şey ediyor? Her tarafı saliplerle dolu. Getirilmelidir
ve bir söğüt ağacı istemiştir, onun altına gömülmelidir. Ama, lütfen…
Bunları, zannediyorum ki, politikacıların, resmî şeylerin hâlledecek
durumları yoktu. Sebepleri var. Burada bu kürsüyü işgal etmek istemiyorum
daha fazla, ama, hukuk yoluyla vârisleri meselenin peşine düştü
mü, getirilsin ve o vatan evladı da o söğüt ağacının altına verilsin.
Onlar aynı nesillerdi. Mehmet Âkif sağken,
Tevfik Fikret de şiir yazıyordu ve Nâzım Hikmet de belki "Anadolu
Destanı"nı kaleme alıyordu. Birbirine polemik yapıyorlardı:
"Ey yetim-i Safa/ Düşün ki, son bir defa." İşte, ikisinin Peyami
Safa'yla cedelleşmeleri. Bunlar aynı neslin aynı heyecanlarını
yaşamış insanlar, ama bunalım neslidir. Bir kısmı şahikaya gitmiştir,
bir kısmı hata yapmış olabilir. Bizim bunlara birleştirici gözle
bakmamız lazım.
Sayın Başkanımızın müsamahasını suistimal
etmemek için -hepsinin ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun- hürmetlerimi
arz ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalçıntaş.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde şahsı adına söz
isteyen Faruk Koca, Ankara Milletvekili… Yok.
Alaettin Güven, Kütahya Milletvekili.
Buyurun.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1399 sıra sayılı İstiklal Marşının
Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 3'üncü maddesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her şeyden önce, bu yasa, sanki, Mehmet
Âkif'in, hayatta iken, "Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma/Sessiz
yaşadım, kim beni nereden bilecektir." mısralarına, Hükûmetimizin
tasarısı, Kültür Bakanlığımızın gayretleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin de, burada, bir anma günü olarak tasarıyı kanun haline
getirme gayretleri, bu mısraların bir cevabıydı gibi geldi bana.
Tabii, "Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir." diyor;
ama, bu millet bilecek Mehmet Âkif'i, "Asım'ın nesli" bilecek
Mehmet Âkif'i, kâh İstanbul'da Fatih kürsüsünde, Süleymaniye kürsüsünde
gezerken onu dinleyen millet bilecek, kâh Kastamonu Nasrullah Camisi'nde
konuşmalarını dinleyen millet bilecek, kâh Tacettin Dergâhı'nda,
bir bülbüle "Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin."
diye serzenişte bulunurken terennüm ettiği cümlelerle bileceğimiz
Mehmet Âkif, her şeyden önce, İstiklal Savaşı'mızın kazanılmasında
mutlu, sevinçli ve kararlılığının sonucunu görmenin bahtiyarlığını
yaşıyordu.
O, sohbetler, konuşmalar İstiklal Marşı'na
geldiğinde, yatağından zor da olsa doğruluyor, kalkıyor ve konuklarına
diyordu ki: "İstiklal Marşı"… O günler ne samimi, ne heyecanlı
günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Binbir
facia karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halas dakikalarını
beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır.
O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz, onu ben de yazamam. Onu
yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir, artık,
benim değildir, o, milletin malıdır. Benim, milletime karşı en kıymetli
hediyem budur." demiştir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bütün okullarımızda haftanın başı ve sonu okuduğumuz
İstiklal Marşı bir tazelenmedir, bir yenilenmedir, bir dinamizmdir,
Türk dilinin en güzel örneğidir, muhtevası ve duyguları eşsizdir,
fazilet ve medeniyeti öne çıkarmaktır, ümittir ve aydınlığa yol almaktır.
İstiklal Marşı, tefekkürdür, ruhtur, heyecandır, hikmettir, şanlı
mazimizdir, kahramanlık destanımızdır, heybetli kimliğimiz ve kişiliğimizdir.
Dik bir duruştur İstiklal Marşı; özgürlüğün simgesidir, maneviyat
sembolüdür, kararlılık, yurtseverlik, özgürlük aşkı ve çağdaşlıktır.
İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Âkif
Ersoy'a gelince: O, örnek bir şahsiyet, anlamlı bir kimliktir. İman
ve ahlak abidesidir. Mert ve sarsılmaz bir karakterdir. Milletin ta
kendisi bir insandır. Toplumun derdini kendine dert edinmiş bir sanatçıdır.
Bu toprakların insanıdır. Mehmet Âkif yerlidir, yerli düşüncenin,
yerli tefekkürün adamı ve bir ifadesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güven, lütfen, toparlayın.
ALAETTİN GÜVEN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum.
Halkın duygu ve düşüncesiyle donanmış bir yapıdır. İstikbali bütün
refahıyla arzu eden bir mütefekkirdir. Yol göstericidir. Düşünce
adamı, fikir önderidir. Mehmet Âkif his ve fikirleri, milletin ve tarihin
birer motifi ve tezyinidir, süsüdür. Mehmet Âkif Ersoy'un altmış üç
yıllık ömrü bir destan güzelliğiyle geçti. O bizim mütefekkir şairlerimizdendir.
Ümidimizin, imanımızın, çilemizin, vatanseverliğimizin, hürriyet
aşkımızın şairidir. Âkif'in dediği gibi "Allah, bu millete bir
daha İstiklal Marşı yazdırtmasın." Ama Mehmet Âkifler hep olsun,
hep olsun… Onun ifadesiyle, onun öğüdüyle şöyle düşünsünler: "İhtiyar
amcanı dinler misin oğlum Nevruz?/Ne büyük söyle, ne çok söyle;/Yiğit
işte gerek;/Sözü bol, karnı geniş soyları taklit etme;/Özü bir, sözü
bir adam ol, ırkına çek."
Bunun Asım'ın nesline, gelecek kuşaklara
da bir öğüt olarak kalması temennisiyle tekrar hepinizi sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güven.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Enis Tütüncü, Tekirdağ milletvekili…
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Tütüncü.
CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
- Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Sayın Nevzat Yalçıntaş Hocamıza
o güzel konuşması için teşekkür ediyorum. Diğer arkadaşların konuşmaları
da güzeldi. Ama, Sayın Nevzat Yalçıntaş Hocamız konuşmasında, küreselleşme,
emperyalizm ve vatan sevgisi, yurt sevgisi açısından Mehmet Âkif Ersoy'u
anlattılar. Bence son derece anlamlı bir konuşmaydı. Hocamıza teşekkürlerimizi
ve şükranlarımızı sunuyorum.
NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) - Estağfurullah.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ben, konuşmamın
az önceki bölümünde Mehmet Âkif'i, Anadolu felsefesi, Anadolu hümanizması
açısından dile getirmeye çalıştım ve Mehmet Âkif'i bir insan olarak,
bir sanat adamı olarak, bir şair olarak Anadolu insancıllığı ışığı
altında incelemeye çalışmıştım. Şimdi buradan, aslında bu felsefenin,
Türkiye'de Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumunu oluşturduğunu,
izin verirseniz, dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Konunun dahi iyi anlaşılması açısından,
Anadolu insancıllığını oluşturan en önemli ırmak Maveraünnehir'den,
Orta Asya'dan göçlerle kopup gelen tasavvuf ve felsefe akımları, düşünce
akımları, Haydarilik ve Yesevilik şeklinde geldiğini ifade etmiştim.
Bu çerçevede, Anadolu hümanizması düşünce akımının İslam anlayışının
da nasıl bir anlayış olduğunu, temelde ne yattığını anlayabilmek
için Hoca Ahmed Yesevi'nin bir dörtlüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Demiş ki Ahmed-i Yesevi:
"Sünnet imiş, kâfir de olsa, incitme
sen;
Hüda bîzardır katı yürekli gönül incitenden;
Allah şahit, öyle kula hazırdır Siccîn;
-yani cehennem-
Bilginlerden duyup bu sözü söyledim işte."
Ne kadar mütevazı, insancıllık temelinde
diğer dinlere karşı, diğer inançlara karşı hoşgörüyle, kucaklamayla
yaklaşan bir anlayış.
Şimdi, biraz sonra geleceğim noktanın
daha iyi anlaşılması açısından, altını çizmek mecburiyetindeyim
bir noktanın. Şudur: 13'üncü yüzyıl Anadolu hümanizması, antik Anadolu
kültürünün çok tanrılı hümanizmasıyla veya bugünkü Batı tarzı
dinler üstü bir hümanizma anlayışıyla karıştırılmamalıdır. Bu
hümanizma, Anadolu'daki Hoca Ahmed Yesevi'yle ve az önce söylemeye
çalıştığım tasavvuf düşünce sistemlerinin aynı potada eritilmesiyle
oluşturulan Anadolu halk İslamı'nın kendine özgü insancıllık hümanizma
anlayışıdır. Şimdi, bu anlayış, bu düşünce akımı, felsefe akımı,
tasavvuf felsefe bir arada Osmanlı coğrafyasına geçti ve o Osmanlı
coğrafyasının belirli, önemli bir bölümüne -Rumeli dâhil- hâkim oldu
ve nesilden nesile geçerek, bugünkü yaşadığımız çağa geldi. Dayanışmacı
bir halk kültürü olarak bizim içimizde, her yanımızda yaşıyor ve bu,
13'üncü yüzyıldaki Anadolu insancıllığı, bize göre, Anadolu ve Rumeli
İslamiyet yorumunu yaratmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilebildiğimiz kadarıyla, İslamiyet'in, şu anda, yüz dolayında
yorumu vardır. Ayrıntıya girmiyorum. O yorumlardan bir tanesi de,
Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumudur. Buna, kısaca "Türkiye
Müslümanlığı" demek durumundayız, mecburiyetindeyiz. Anadolu
yorumu çok farklı, yani, diğer yorumlardan çok farklı. Burada, son
derece üstün -bana göre- bu konuda arkadaşlarımız var. Bu konuda,
daha ötede bir açılım yapmak istemiyorum. Ama, içinde yaşadığımız
koşullarda konunun anlaşılması açısından vurgulamak mecburiyetindeyim
ki, şu anda, dünya yüzünde, yüz dolayında yapılan İslamiyet yorumunun
en muhteşemi Anadolu ve Rumeli yorumudur. Yani, Türkiye Müslümanlığıdır.
Bunun da temelinde, Mevlânâ'nın açılımı, Hacı Bektaş Veli'nin açılımı,
Ahi Evran'ın açılımı, Şeyh Edebali'nin, Şeyh Galib'in, Anadolu felsefecilerin,
Hacı Bayram Veli'nin açılımı ve Mehmet Âkif de o zincir halkasından
geliyor.
Bunun kıymetini bilmeliyiz. Türkiye
Müslümanlığına sahip çıkmalıyız. Yani, şimdi, bazıları diyorlar
ki, Türkiye'deki Müslümanlık anlayışı yetersiz. Bir sıralar molla
anlayışı rüzgârları estirildi, şimdi Vehhabî anlayışı rüzgârları
estiriliyor. Ben anlamakta güçlük çekiyorum. Eğer, Türkiye'de yaşadığımız
bu zaman kesitinde bu yorumlarla vakit kaybedecek isek, şöyle bir
soru akla gelmiyor mu: "Ya bizim bin yıldan beri bu coğrafyada
dedelerimiz yaşamış. Demek ki tam Müslüman değilmişiz de, şimdi İslamiyet'i
acaba, işte, hangi yorumdan öğreneceğiz?" Bu tartışmaya geliriz.
Bu nedenle, Âkif'i anlarken, bu noktaları anlamak mecburiyetindeyiz
diye düşünüyorum.
Bakınız, o kadar köklü ve muhteşem bir
tarihsel zenginlikten geliyor ki, az önce Anadolu'nun, Anadolu çanağındaki
o tarih öncesi çağlardan bu yana uzanan inanç, felsefe ve düşünce
akımlarından söz ettim.
Bakınız, Anadolu felsefesinin kültürel
kökleri İsa'dan bin beş yüz yıl önce yaşamış bazı ozanlarda çıkıyor.
Bin beş yüz yıl önce, örneğin, Anadolu'da yaşamış İzmirli ünlü Homeros'un
İlyada Destanı'nda ortaya çıkıyor. Biliyorsunuz, ünlü Truva Savaşı'nı
anlatır Homeros'un İlyada Destanı. Homeros'un İlyada Destanı'nda
Hektor'un ölümünü anlatan dizeler aynen şöyledir, Homeros anlatıyor
Hektor'un ölümünü: "Uçtu canı gövdesinden yollandı Hades'e (Hades,
öbür dünya)/Gücünden, kaderinden koptu, gençliğine ağlaya ağlaya."
Homeros canın bedenden uçtuğunu söylüyor
İsa'dan bin beş yüz yıl önce. Homeros'tan iki bin yedi yüz elli yıl sonra
Anadolu'da yaşamış olan Koca Yunus'ta da can uçuyor: "Can bedenden
uçunca, menziline göçünce..." Bugün de can uçuyor, can bedenden
uçuyor. Bu Anadolu felsefesinin, Anadolu ve Rumeli İslamiyet anlayışını,
yorumunu ve Türkiye Müslümanlığını oluştururken, ne kadar derinden
köklerle beslendiğini dikkatlerinize sunmak istiyorum.
20'nci yüzyıla gelince, bakınız, 20'nci
yüzyılda, Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Mevlânâ'da -az önce dizeler
söyledim- birçok şairde, bu arada Mehmet Âkif'te, Anadolu hümanizmasının
esintilerini, izlerini görüyoruz, Tevfik Fikret'te görüyoruz, Nazım
Hikmet'te görüyoruz, Mustafa Kemal'de görüyoruz. Bir zincirin halkalarını,
İsa'dan önceki insanlık tarihinde iz bırakmış olan insanlarla, o insanlık
halkalarını bir araya getirmemiz lazım ve şu anda, Türkiye'deki
Müslümanlık anlayışını, yorumunu çok iyi özümsememiz lazım. Eğer bu kutsal çatı altında bugün
konuşabiliyor isek ve bu kutsal çatıda Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları
o mütevazı koşullarda konuşabilmiş ise ve bu kutsal çatı altında
Mehmet Âkif Ersoy'un o ünlü dizeleri, gözyaşlarıyla, alkışlarla kabul
edilebilmiş ise bunu, Türkiye Müslümanlığı yorumuna borçluyuz.
Bunu bilmek mecburiyetindeyiz: Türkiye Müslümanlığı.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu yasa tasarısının,
tekrar, hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
Sayın Koç, bir söz talebiniz var…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden
kısa bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Öncelikle, bu kanun tasarısını hazırlayan
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; daha sonra da hem tümü üzerinde
hem maddeler üzerinde söz alan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum;
özellikle de Nevzat Yalçıntaş Hoca'ya bir kere daha teşekkür ediyorum,
bazı gerçeklerle buluşturdu bizi. Zaman zaman ben de konuşmalarımda
dile getirmeye çalışıyorum -siyasi içerikte oluyor bu konuşmalar
genellikle ama- bu "küreselleşme" dediğimiz sürecin,
millî kimliği, millî bütünlüğü veya ulusal kimliği, ulusal bütünlüğü
-nasıl tarif ederseniz edin- erozyona uğratması karşısında, bir karşı
millî/ karşı ulusal refleks sergilemek gerektiği ve bunun olumsuz etkilerine
karşı ulusça dik durma gereğinin altını çizdi Hoca. Buna ben de bütün
yüreğimle katılıyorum. Bunun, tabii, ekonomik boyutu var, siyasi
boyutu var; çeşitli açılardan bu konuyu hassasiyetle değerlendirmek
gerekiyor.
Ben, şunu ifade etmek istiyorum: Mehmet
Âkif'in şiirinin adı İstiklal Şiiri, marş hâline gelmesi rahmetli Zeki
Üngör'ün sayesinde. Yani, 12 Martı, bir kanunla, anma gününe çevirirken,
bu İstiklal Şiiri'nin bestecisi Zeki Üngör'ü unutmak olmaz, onun adını
burada tutanağa geçirmeden geçmek olmaz. Hatta, bitmeden bir önerge
verilirse, İstiklal Şiiri, Mehmet Âkif Ersoy ve bestecisi Zeki Üngör...
Yani, yeni yetişecek kuşaklar bu bütünlüğü de öğrensinler, bilsinler
ve kanun tasarısında Zeki Üngör'ün de adının geçmesi son derece
önemli.
Ben, bu konuyu dikkatlerinize getirmek
istedim. Söz hakkı olmadığı için yerimden bu talepte bulundum. Duyarlılığınız
için teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (Alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına
söz isteyen Sami Güçlü, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Güçlü. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Meclisimiz fevkalade özel bir
gün yaşıyor. Gruplar arasındaki ahenk, iletişim, bilgi alışverişi,
hoşgörü ve ortak paydanın büyüklüğü konusunda duyduklarımız sevindirici;
özellikle son günlerde yaşadığımız bir olağanüstülük ortamı içerisinde
âdeta kendimize geldik ve kalıcı olanın, ortak paydanın, ortak değerlerin
önemine vurgu yaptık. Ben de doğrusu bundan etkilendim.
Başta, ben de "Çok Kıymetli Hocam"
diyeceğim -aslında Planlamada çalıştığı yıllarda, ta 1971 yılında
kendisini ziyaret ederek, düşüncelerinden faydalandığım, kütüphanesinden
faydalandığım- Sayın Enis Tütüncü'nün konuşması, doğrusu, sadece
Nevzat Hocam'ı değil beni de çok etkiledi. Odamda dinlerken, bu konuya,
bu kanun tasarısına katkı yapmayı düşündüm. Dolayısıyla, uzun bir
aradan sonra huzurunuzdayım. Tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum
ve devamında da Sayın Nevzat Yalçıntaş'a, Kütahya Milletvekilimiz
Alaettin Bey'e, Recep Garip Bey'e, Avni Doğan Bey'e de teşekkür ediyorum.
Efendim, ben, Âkif'le ilgili konularda,
edebiyat, sanat, düşünce yönünden değil de onun karakteriyle ilgili
bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunun, bugün de Türk toplumunun, hepimizin
çok faydalanacağımız yönleriyle ortaya konacağına inanıyorum.
Bu hususta bilgi sahibi olan arkadaşlarımızda şüphesiz, benim ifadelerim,
anlatacaklarım sadece bir hatırlatma doğuracak, ama, bazılarımız
için Âkif'in değişik bir yönünü ortaya koyacağız. Ben, müsaadenizle,
onlar hakkında birkaç cümle söylemenin ve dolayısıyla, Âkif'i anlamanın,
aslında ortak bir paydanın büyümesi ve birbirimizi daha iyi anlamamıza
vesile olacağını düşünüyorum.
Âkif Bey, evvela, Millî Mücadele'ye Atatürk'ün
davetiyle katılmış bir şahsiyettir. Ali Şükrü Bey'in bizzat gelerek,
evinde yaptığı kısa konuşmadan sonra, "Ben, artık gitmeliyim;
bir davet aldım." diye yola çıkar, on iki yaşındaki oğluyla beraber
ve bazı kaynaklarda Ali Şükrü
Bey'in de beraber olduğuna rastlıyoruz. Dolayısıyla, Ankara'ya gelir.
Uzun yolculuktan sonra Meclise gelir ve Meclisin kapısında Mustafa
Kemal'le karşılaşır. Mustafa Kemal Paşa: "Sizi bekliyordum
efendim, tam zamanında geldiniz. Şimdi görüşmek kabil olmayacak,
ben size gelirim." der -çünkü, bir programı vardır- ayrılır, ama,
gelişi Hâkimiyeti Milliye'de haber olur. Der ki: "Büyük şair Ankara'ya
geldi. Kendisinin gelişinden dolayı tebrik ediyoruz, kutluyoruz.
Cuma günü halka hitap edecektir." Dolayısıyla, millete de duyurulur
Âkif'in Millî Mücadele'ye katıldığı.
Bunlar ve Millî Mücadele içerisinde,
Çanakkale şehitlerine yönelik olarak Çanakkale Destanı'nı yazması;
arkasından, mart ayında kendisinden İstiklal Marşı'nın yazılma teklifiyle
ilgili hususları arkadaşlarımız anlatmışlardır.
Ben, Âkif'in, bu Türk toplumunun -Enis Bey
biraz önce söyledi- Yunus Emre, Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli'den sonra
en çok sevdiği bu insanın karakteriyle ilgili birkaç husus arz etmek
istiyorum.
Evvela, efendim, onun okumaya yönelik
tutkusu ve davranışıyla ilgili bir bilgi aktarmak istiyorum. Okumaya
çok erken yaşta başlar ve bu okuma
tutkusu öyle bir hâl alır ki, bildiği bir konuyu, arkadaşlarıyla
birlikte okur kitabı ve kendisi anlatır, ama, bilmediği bir konuda
ise bir kitabı bir bilenden dinler. Şeyh Bedreddin'in Varidat'ını Şeyhülislam
Musa Kâzım Efendi okur, Âkif ve arkadaşları dinler, tartışırlar, anlamaya
çalışırlar; ama, Mevlânâ'nın Mesnevi'sini Âkif okur arkadaşlarına,
aynı zamanda açıklar. Onun okumaktan muradı budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güçlü, lütfen toparlayınız.
Buyurun.
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Çok zengin olmayan
bir kütüphanesi vardır, ama, bu kütüphanede okunmamış kitap yoktur
ve Mehmet Âkif dört defa okumadığı kitaba "okudum" demez. Kitabı
da böyle bir çerçeve içerisinde okur.
Mehmet Âkif'in nüktedan bir kişi olduğu
hususunda çok fazla bir bilgimiz yoktur, ama, Türk dilini çok iyi bilen,
sadece Türk dilini değil, Fransızcayı, Arapçayı, Farsçayı bilen,
Kur'an-ı Kerim'in tercümesini yapma konusunda 1925 yılında devletin,
yani, Diyanet İşleri Başkanlığının görev verdiği Âkif, aynı zamanda
latifelerden hoşlanan, çok güzel nükteler yapan bir insandır. Bununla
ilgili sayısız örnekler vardır. Tabii, asıl mesleği veterinerliktir.
Muzip bir genç, kendisine, dalga geçmek, alay etmek için "Efendim,
sizin mesleğiniz galiba baytarlık." deyince, hiç aldırmaz, döner
bakar, "Galiba bir yeriniz ağrıyor." diye sorar. Dolayısıyla,
o gencin bu muzip tavrına karşı ince espri anlayışını ortaya koyar.
Daha başka, bununla ilgili birçok husus vardır, ama, Âkif için söylenecek
en önemli karakter, onun bir inanç adamı, bir düşünce adamı olmasıdır
ve bu konuda çok ilkelidir. Âkif'in ilkeli bir insan olması konusunda
bugün bu toplumun her kesiminin ihtiyaç duyacağı bir davranış tarzı
vardır.
İkinci Meşrutiyet ilan edilir. Abdülhamit,
artık uzaklaştırılmıştır iktidardan bir bakıma ve devrin aydınları
İttihat Terakki'ye üye olurlar. Bir grup arkadaş Mehmet Âkif'i de İttihat
Terakki'ye üye yapmak için ikna eder ve giderler. On gün sonradır, 1908
ihtilalinden on gün sonra. Âkif, o üye olmak için önüne uzatılan yemin
metnine bakınca şu ifadeyle karşılaşır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güçlü, lütfen, teşekkür
için açıyorum.
Buyurun.
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - "Cemiyetin
bütün emirlerine kayıtsız şartsız itaat edeceğim." ifadesini
görünce üye olmaktan vazgeçer. Der ki: "Ben böyle bir yemine, taahhüde
uygun hareket edemem. Ben ancak 'cemiyetin doğru olan kararlarına
uyacağım' diye yemin edebilirim." Âkif'in bu itirazı, İttihat
Terakki yönetimi tarafından da uygun bulunur ve yemin metni değiştirilir
ve Âkif ancak öyle üye olur.
Onun dışında, ben, yine dönemin özelliği,
askerî karakterine dikkat çekerek bir şey söylemek istiyorum: Talat
Paşa başta olmak üzere, Hükûmetin üyeleriyle yakın ilişkisi vardır
geçmişte, aynı okulda çalışmışlardır Edirne'de Talat Paşa'yla beraber.
Fakat, tabii, daha sonra Başbakanlığa gelir Talat Paşa. Bu sıra Kara
Kemal de, aynı zamanda devrin çok önemli bir ismidir. Bir gün Kara Kemal'e
arkadaşları şöyle derler: "Efendim, cemiyetimizin aleyhine
bir fesat organı, bir örgüt tespit ettik, ama, içinde de Mehmet Âkif'in
adı var bu listenin içinde." "Verin bana dosyayı."der Kara
Kemal, alır. "Mehmet Âkif'in içinde bulunduğu cemiyetten bu ülkeye
zarar gelmez. O, bir fesat cemiyeti değildir." der ve dosyayı işleme
koymaz.
Âkif'le ilgili, onun esas karakteriyle
ilgili, tutum ve davranışlarıyla ilgili hususlardan son bir örnek
vermek istiyorum, Sayın Başkanın yüksek müsaadesiyle: İttihat Terakki
Döneminde çıkardığı dergi defalarca kapanır. Üyesidir cemiyetin,
ama, defalarca kapanır. Yine, bir gün, derginin yazıhanesinde bir
arkadaşıyla yer sofrasında tek kaptan, tek çeşit yemeği yerken kapı
çalınır. İçişleri Bakanının Özel Kalem Müdürü gelir. Alırlar içeri,
hâl, hatır sorarlar. "Buyurun, nedir arzuhâliniz?" deyince,
"Efendim, yazılarınızdan Sayın Nazır çok rahatsız oluyor. Bu hususta
sizden istirhamımız var. Lütfen, ifadelerinizi ve yazılarınızı
bu hususta biraz dikkatli seçin, çok rahatsızlık doğuruyor."
deyince, Âkif Bey arkadaşına bakar, yer sofrasına bakar, gelen Özel
Kalem Müdürüne bakar, sonra der ki: "Bak, ben kuru fasulye yiyorum,
yer sofrasında yiyorum. Nazırına söyle, durumunu düzeltsin. Eğer
o durumunu düzeltmezse biz yazmaya devam edeceğiz. Âkif Bey'in tek
tastan, tek çeşit yemekten, yer sofrasında kuru fasulye yediğini
söyle."
Ben, o büyük şairimizin, aynı zamanda,
bir şahsiyet abidesi, bir karakter abidesi olduğuna dikkatinizi
çekiyorum. Kendisini hürmetle anıyor, bu tasarıyı gündeme getiren
arkadaşlarımızı kutluyor, destek veren saygıdeğer muhalefet partisi
grubundaki arkadaşlarımızı ve AK Parti Grubuna mensup arkadaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güçlü.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen
Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Kandoğan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Büyük insan Mehmet Âkif'e göstermiş olduğumuz
bu vefa duygusundan dolayı, bunu vesile kılan bütün ilgililere
huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Dünyanın birçok ülkesinin marşları
var, ama ne enteresandır ki o ülkelerde milyonlarca insan kendi
marşlarını bilmiyorlar; sözlerini, marş çalınırken dile getiremiyorlar.
Ama, biz öyle bir milletiz ki, daha ilkokul sıralarına gelen yavrularımızın
terennüm ettikleri, dile getirdikleri ve kıyamete kadar da milletimizin
dillerinden düşmeyecek olan bu ulvi mısraları 70 milyon insan benimseyerek
okuyor ve o mısraların altına hepimiz kendi imzamızı atıyoruz ve
Anayasa'mızın değiştirilemeyecek ilkeleri arasına da İstiklal
Marşı'mızı yazıyoruz. Onun için, kıyamete kadar baki kalacak ve hiçbir
güç ve kuvvet bu İstiklal Marşı'nı terennüm etmekten bizi alıkoyamayacak.
İstiklal Marşı'mızın, şiirimizin her
bir satırıyla ilgili olarak kitaplar yazılabilir, ciltler dolusu
kitaplar yazılmıştır, ama, ben, hâlâ, inanıyorum ki, İstiklal Marşı'nı
yazan Mehmet Âkif'in hangi mısrada hangi anlamı anlatmaya çalıştığını
milletimiz tam olarak henüz bilememektedir. Her bir satırında müthiş
ifadeler, bir inanç abidesi olarak yazılmış satırlar. Milletine
olan güven, geleceğe olan iman, ümitsizlikten uzak satırlar ve bir milletin
kurtuluşunun meşalesini yakan ve cumhuriyetin ilan edilmesine
giden yolun önünü açan mısralar.
Mehmet Âkif, doğumundan ölümüne kadar
yaşadığı hayatla, âdeta bu konuda Cenabı Allah tarafından istihdam
edilen birisi. Garip olarak doğmuş, garip olarak yaşamış, garip olarak
ölmüş birisi. İşte böyle bir insan, 70 milyon insanı kenetleyen ve
Allah indinde de böyle makbul satırları yazan bir insan ve Kur'an’ın
ifadesiyle "Siz Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz,
onlar diridir, ama, siz bilemezsiniz." Kur'an'ın övdüğü şehitliği,
Kur'an-ı Kerim dışında, Peygamber'imiz dışında bu kadar sevdiren ikinci
bir kişi olmamıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ASIM
AYKAN (Trabzon) - Doğru Ümmet, doğru…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - İşte, Kurtuluş
Savaşı'na giden yolda Mehmet Âkif'in şehitlikle ilgili bu mısralarından
ilham alan insanlar gözü kapalı olarak ölüme atlamışlardır. Çanakkale
Şehitleri şiirinde, bu, son derece güzel bir şekilde ifade edilmiştir.
Birkaç saniye sonra öleceğini bilen insanlar şehitlik mertebesine
ulaşmak için gözü kapalı ölüme atlıyorlar.
İşte, Çanakkale Şehitleri'nde şehitliği
bu kadar sevdiren Mehmet Âkif'in sözleri:
"Ey şehit oğlu şehit, isteme benden
makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber."
İşte, bu mısraların yazıldığı günden
2007 yılına geldiğimiz bugünlerde bundan ilham alan insanlar, memleketin
bölünmez bütünlüğü için, Âkif'in mısralarındaki şehitlik mertebesine
ulaşmak için, gözü kapalı, Cudi Dağlarında, Herekol Dağlarında bu
millet için canlarını seve seve vermeye devam ediyorlar. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - İşte, şehitliği
bu kadar sevdiren, bu kutsal inancımızı bu kadar hayata geçiren Mehmet
Âkif, inşallah, Allah indinde de, maddi olarak şehit olamamıştır,
ama, onu, inşallah, gönlümüz arzu ediyor ki, manevi şehittir.
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Yaşa Ümmet!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - O bakımdan,
ölümünün üzerinden bunca yıl geçtikten sonra bu duyguyu bize yaşatan,
Mehmet Âkif sevgisini kıyamete kadar baki kalacak bu hizmetin yapılmasında
emeği geçerek bunu kanun tasarısı ve teklifi hâlinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirenlere huzurlarınızda teşekkür
ediyor, Mehmet Âkif'i rahmetle, minnetle, şükranla bir kez daha anıyor
ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Şimdi, madde üzerinde soru cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Varan, buyurun.
SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Sayın Bakanım,
Bakanlığınız döneminde tarihî
eserlerimize sahip çıkıldığını görmenin memnuniyeti içerisindeyiz.
Siz de, kendinizin her zaman Asım'ın neslinden olduğunuzu söylersiniz.
Sayın Bakanım, geçen hafta -konuyla ilgili
olduğu için soruyorum- Tacettin Dergâhı'nı ziyaret etme imkânı buldum.
Tacettin Dergâhı'nda restorasyonla ilgili bazı çalışmalar yapılmış,
ama etrafındaki binaların hâlâ temizlenmediği
ve restorasyon işleminin tam bitirilmediğini gördüm.
Sorum şu: Bugün çok önemli bir tasarıyı
kanunlaştırıyoruz. Âkif'i ve İstiklal Marşı'mızı anma günü ilan ediyoruz,
ama Âkif'i anacağımız mekânlardan Tacettin Dergâhı'nın akıbeti acaba
büyükşehrimizin elinde mi? Üniversiteye verecek miyiz, yoksa, Bakanlığımız,
bunu, yasayı yaptığımızın birinci yılına tam anlamıyla yetiştirip,
Türk gençliğinin hizmetine sunacak mı? Bunu sormak istiyorum.
Ben de bu tasarıyı hazırlayan, Cemal
Yılmaz Demir'e, Mehmet Yüksektepe'ye, Zeyid Aslan arkadaşlarıma ve
bunu sevk eden Sayın Başbakanıma teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Varan.
Sayın Bakan, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın)
- Sayın Varan, teşekkür ederim.
Tacettin Dergâhı yer itibarıyla Hacettepe
Üniversitesine bağlı, ama, oranın rölöveleri tarafımızdan yapıldı,
mimari projeleri hazırlandı ve yatırımı da Altındağ Belediyesi
yapmaktadır ve aralık ayına kadar rölövesi yapılan ve restorasyon
planlarına uygun olarak hizmete hazır olacaktır ve gayet güzel bir
proje olacaktır. Bu hususta, hem Altındağ Belediyesine hem de Hacettepe
Üniversitesine teşekkür borçluyum. Biz de elimizden geleni yaptık.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tümünün oylanmasından önce, İç Tüzük'ün
86'ncı maddesine göre, oyunun rengini belli etmek için ve lehte olmak
üzere söz isteyen, Faruk Koca, Ankara Milletvekili… Yok.
Alaettin Güven, Kütahya Milletvekili…
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Recep Garip, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 12 Mart'ın, İstiklal Marşı'mızın kabulüyle
ilgili bu tarihin, aynı zamanda Mehmet Âkif'i anma programı şeklinde
de anılması konusundaki görüşmelerimizi tamamladık. Lehte oy
kullanacağımızı bildiriyorum.
Bu anlamda, elbette ki, Âkif'ten bahsederken
Âkif'in, gerçekten, bu milletin anlayışlarıyla örtüşen bir düşünce
insanı olarak karşımıza çıktığını, bir ufuk insanı olarak, bir gaye
insanı olarak, bir hedef gösteren, bir uyarıcı olarak, yönlendirici
olarak karşımıza çıkan bir duruş adamı, bir dava adamı, bir inanç adamı,
bir bayrak, bir vatan adamı, vatan şairi şeklinde, bir bayrak şairi
şeklinde karşımızda durduğunu görmekteyiz. Mehmet Âkif'i, gerçekten,
bu toplumun, çok önemli, bütününü birleştiren, yekvücut hâline getiren,
tek vücut hâline getiren bir misyon adamı şeklinde netleştirmek mümkün.
Âkif, yedi sekiz yaşlarındayken babası,
Âkif'i alır, Fatih Camisine götürür ve götürürken der ki: "Benimle
beraber camiye geldiğinizde, namaz kılacaksanız, akıllı duracaksanız,
yaramazlık yapmayacaksanız camiye benimle birlikte gelin."
Âkif: "Birlikte çıkardık, bizi serbest bıraktığında da biz hasırlar
üzerinde döner dururduk, takla atardık." der.
Şimdi, burada yine bir yönlendiricilik
yaptığını ve bu ulusun değerleriyle, inançlarıyla örtüşen insanların,
tıpkı Zarifoğlu'nun ifadesiyle "kişi mahalle camisinin cemaatinden
olmalı" ifadesinden yola çıktığımızda, aynı o şekliyle,
Âkif'in de, babasının kendi elinden tutarak camiye götürdüğünü ve
bu anlamda, bu topluma, bu millete bir hedef gösterdiğini de burada
altını çizerek ifadelendirmek istiyor ve oyumuzun olumlu olacağını
bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum, hayırlı olmasını diliyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Garip.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç teşekkür
konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın)
- Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hadiselerin en zor zamanlarında,
bir görünmez el huzura kavuşturur bu ülkenin insanlarını, bugün
de öyle oldu ve bugün, iktidarıyla, muhalefetiyle, hep beraber,
içimizdeki ufuneti atan, içimizdeki güzellikleri ortaya koyan
bir çalışma yaptık. Bu çalışmada yardım eden, destek veren ve fikirlerini
söyleyen herkese teşekkür ederken, biraz sonra veya yarın, Türkçeyi,
sevdalısı olduğum Türkçeyi bütün dünyada öğretmek ve bu sayede
kültürümüzü yaymak maksadıyla çıkaracağımız Yunus Emre Vakfı Kanunu'nda
da bizlere destek olmanızı beklerim.
Bugün çok mutluyum. Mutluluğumuza mutluluk
kattınız. Zaten, Türk milletine ve o Türk milletinin temsilcileri
olan bizlere de bu yakışırdı.
Hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, birleşime
17.45'e kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.15
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati:
17.45
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmesine
devam ediyoruz.
7'nci sırada, Adana Milletvekili Ayhan
Zeynep Tekin Börü'nün; Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün; Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu
(2/888) (S. Sayısı: 1262) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 1262 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Muharrem Kılıç, Malatya Milletvekili.
Sayın Kılıç, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adana Milletvekili Sayın
Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına
görüşlerimi açıklayacağım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
getirilen bu kanun değişikliği teklifiyle Türk Medeni Kanunu'nun
bir maddesi değiştirilmektedir; 506'ncı maddesinin 3 numaralı bendi
madde metninden çıkartılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Türk Medeni Kanunu,
malumunuz, ülkemizin temel kanunlarından bir tanesidir. 2001 yılında,
bundan önceki hükûmet döneminde yürürlüğe girmiştir ve hazırlık
aşamasında da çok önemli hocalarımız tarafından, akademisyenler
tarafından detaylı bir şekilde, titiz bir şekilde hazırlanmış önemli,
temel bir kanunumuzdur. Yani, temel kanunlar bütünlüğü olan kanunlardır.
Bu temel kanunlarda gelişigüzel değişiklikler önermek temel kanunun
bütünlüğünü de bozar diye düşünüyorum değerli arkadaşlar. Yani,
önümüze gelen kişisel birtakım sorunları, birtakım aktüel sorunları
çözeceğiz diye kanun teklifi getirirsek yanlışa düşeriz; çünkü
yaptığımız kanunlar, bu temel kanunlar ülkenin tümünü ilgilendiren
kanunlardır. Yani, ferdî olayları, ferdî sorunları çözmek için kanun
teklifi getirmek son derece yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Burası bir mahkeme değil, burada dava
açmıyoruz. Birilerinin herhangi bir sorunu olmuşsa miras hukukundan
doğan, yani mirasını birilerine bırakırken sorun yaşamışsa, bunların
çözüm yeri yüce Meclis olmamalı. Bu nedenle, değerli arkadaşlarım,
birilerinin sorunlarını çözeceğiz diye, birilerinin sorunlarına
çözüm üreteceğiz diye getirip temel yasalarımızda değişiklik
yapmaya çalışırsak çok yanlışlık yapmış oluruz.
Bu getirilen düzenleme nedir değerli
arkadaşlarım: Medeni Kanun'umuzun 506'ncı maddesi "saklı
pay"ı düzenliyor. Yani, herhangi bir şekilde miras bırakan, mal
varlığını, ölüme bağlı tasarruf şeklinde başka birilerine bırakırsa,
bundan dolayı çocuklarını, anne ve babasını, kardeşlerini, eşini,
onların miras haklarının bir kısmını korumaya yönelik bir düzenleme.
(x)
1262 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Şimdi, ben, uygulamanın içinden geliyorum,
yirmi yıl avukatlık yaptım. Vatandaşın kızı bir yanlışlık yapar, sevdiği
birisiyle kaçar, hemen avukatın yanına gelir "sayın vekilim,
ne yap yap benim bu kızımı evlatlıktan düşür, miras hakkım buna geçmesin"
veya oğlu bir yaramazlık yapar, doğru avukatın yanına gelir,
"acaba bu oğlumu miras hakkımdan yoksun bırakabilir miyim…"
veya eşi diyelim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, insanların
her anı bir olmaz. Biz, kardeşten bahsediyoruz. Dokuz ay o kardeş, aynı
annenin kucağında beslendi, koynunda yaşadı, beraber aynı ortamı
paylaştılar; çocuklukları, acıları, tatlı günleri hep beraber geçti.
Düşününüz, elli sene, altmış sene, yetmiş sene kardeşler beraber
gül gibi geçindiler, ama ölümüne yaklaştığı bir sırada, genç birisine
aşık oldu, dedi ki, ben mirasımın tamamını buna bırakıyorum, kardeşim
de bundan nasibini almasın. Çocukları da yok.
Peki değerli arkadaşlar, yani, biz,
böyle geçici hevesler uğruna kardeşliği yok mu sayacağız? Yani,
böyle bir şey olabilir mi? Bizim inancımız gereğince, kendi evladımızı,
kızımızı, oğlumuzu, kardeşimizi, anamızı, bacımızı yok sayabilir
miyiz? Onların miras hakkını ortadan kaldırabilir miyiz? Yani,
çok ciddi, çok temel bir yasada gelişigüzel bir düzenleme yapılmaya
çalışılıyor.
Komisyonda da, sanırım, muhalefet şerhi
verilmeden geçmiş. Arkadaşlarımıza birtakım özel sorunlar anlatılmış.
Ya, bak şu örnekler var, bak bunlar miraslarını bağışlamışlar, ama
daha sonra kardeşler buna karşı çıkmış denilmiş. Yani, birtakım duygusallıklarla,
somut birtakım uçuk örneklerle, Türkiye'nin genelini ilgilendiren,
tüm Türkiye'yi ilgilendiren böyle bir yasada değişiklik yapmaya
gidersek, son derece yanlış bir şey yapmış oluruz.
Değerli arkadaşlarım, zaten, bu Medeni
Kanun'umuzun 506'ncı maddesine göre, kardeşlerin korunan miras hakkı,
kardeşlerden her biri için, yasal miras hakkının sekizde 1'i. Zaten,
kardeşlerin miras hakkı sekizde 1, korunan miras hakkı. Yani, bu sekizde
1'i, kardeşlere de çok görürsek, yani, gerçek, samimiyetle söylüyorum,
bunda doğru bir şey yapmış olmayız diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, bununla ilgili,
acaba ben mi kuşkucuyum diye bir tereddüde düştüm; bununla ilgili,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarından görüş aldım.
Dedim, hocalarım, böyle bir teklif var, buna ne diyorsunuz? Yani bu
teklifin verilmesi, bu şekilde bir düzenlemenin yapılması, Türk
toplumu açısından ne getirir ne götürür? Samimiyetle söylüyorum,
hocalar "Bu maddeler çok özenle hazırlanmış maddelerdir, bu maddelerde
bu şekilde, gelişigüzel düzenleme yapılmasın." dediler. Hocalarla
da yetinmedim. Bu işlere bakan daire, Yargıtayın 5. Dairesi. Yargıtayın
5. Dairesiyle de görüştüm. Yargıtayın 5. Dairesi de bu tip düzenlemelerin,
yani şahsa yönelik, tek tek şahısları etkileyen düzenlemelerin
yanlış olduğunu belirttiler. Yani, bizim Türk örf ve ananesine göre
aile hukukumuzu, aile düzenimizi son derece etkileyen böyle bir
düzenlemenin yapılmasının yanlışlığını belirttiler.
Bence aceleye getirmeyelim. Bu -her ne
kadar- koskoca Türk Medeni Kanunu'nun bir maddesinin bir fıkrasını
değiştiriyoruz diye böyle, gelişigüzel bir düzenleme. Sizden -yapılmasını
doğru bulmadığımı- bunun yapılmaması gerektiğini istirham ediyorum.
Bu konuyla ilgili, sanırım, Adalet Komisyonunda da -Komisyon Başkanımız
da burada- yeterli bir hazırlık olduğu kanısında değilim. Akademisyenler
çağrılmadı Sayın Başkanım. Akademisyenlerden, bu konuda… Adalet
Komisyonun bir hazırlık turu vardır. Bu hazırlık aşamasıyla ilgili
çok geniş çevrelerden görüş alınır. Yani, gerçekten, beş yıla yakın
süredir Sayın Köksal Toptan Bey'le beraber çalışıyoruz, Sayın Başkanımızla.
Çok demokratik bir şekilde bu Adalet Komisyonunun çalışmalarını
şimdiye kadar yürütmüştür. Ancak bu değişiklik önerisi bir oldubittiye
geliyor diye düşünüyorum.
Böyle bir temel Yasa'da, efendim Zeki Müren
malını bağışlayamamış veya filan sanatçı malını bağışlayamamış,
bağışlamış da kardeşler dava açmış… Yani, bu tip uç işlerle uğraşmayalım.
Biz bunu, biz bu yasayı, sadece Zeki Müren için veya Safiye Ayla
için veya şunun bunun için çıkartmıyoruz, bu yasa Türk toplumu için
çıkıyor. Yani, bunu, uçuk örneklerle, birtakım, yani toplumda şu anda
belki de davası görülen somut örneklerle bu temel Yasa'yı değiştirirsek,
emin olunuz vebal altında kalırsınız.
Yani bilemiyorum, hepimizin kardeşi
vardır. Benim kardeşlerim benim yanımda çok özel. Yani, ben ne bileyim,
çocuklarım olmasa, benim çocuklarım yok diye kardeşlerimden mal
esirgemek, kardeşlerime mal düşmesin diye bir anlayışa girmek… Bunu,
ben, samimiyetle söylüyorum, Türk toplumunun örfüyle, ananesiyle,
âdetiyle, inancıyla kesinlikle bağdaştıramıyorum. Sayın Adalet
ve Kalkınma Partisindeki değerli milletvekili arkadaşlarımın
da bu hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. Bu teklifi, lütfen,
arkadaşımız da geri çeksin, bir daha düşünsün; daha sonra, gerekirse,
bir daha değerlendirelim.
Yüce Meclisi bu düşüncelerle, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına söz
isteyen Ayhan Zeynep Tekin Börü, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Börü. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ZEYNEP TEKİN
BÖRÜ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Medenî Kanun'umuzun
505'inci ve 506'ncı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair teklifimle
ilgili Grup adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri
ve ekranları başında Meclis çalışmalarını takip eden değerli vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Yüce Meclisin almış olduğu seçim kararının
da ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere, gerek 17/2/1926 tarih ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi
gerekse 1/1/2002 tarihinde yürürlüğe giren 22/11/2001 tarih 4721 sayılı
yeni Türk Medeni Kanunu'nda, miras bırakanın kanuni mirasçıları
için dokunulamayan bir pay öngörülmüştür. Eski kanunda "mahfuz
hisse" yeni kanunda "saklı pay" olarak ifade edilen ve
kaynağını Germen hukukundan alan bu düzenlemeyle, bazı akrabaların
korunması hedeflenmiştir. Miras bırakanın mal varlığı üzerindeki
tasarruf hakkını sınırlayan bu görüşe karşı, Anglosakson hukukunda,
miras bırakanın tam tasarruf özgürlüğü esas alınmıştır.
Eski Medenî Kanun'umuzun 453'üncü maddesinde,
saklı payı olan mirasçıların payları, füru için kanuni miras hakkının
dörtte 3'ü, ana ve babadan her biri için kanuni miras hakkının yarısı,
kardeşlerden her biri için kanuni miras hakkının dörtte 1'i, sağ kalan
eş için, füru ile birlikte mirasçı olması hâlinde, kanuni miras hakkının
tümü, diğer hâllerde kanuni miras hakkının yarısı olarak belirlenmişken,
13/7/1967 tarih ve 903 sayılı Kanun ile 453'üncü maddeye, kamu yararına
çalışan vakıf ve derneklere yapılan bağışlarda, saklı payın 2/3
oranında azaltılacağı hükmü getirilmiştir.
13/2/1973 tarih ve 1659 sayılı Kanun ile
Medeni Kanun'un 453'üncü maddesine bir ilave daha yapılarak, kamu
yararına çalışan vakıf ve derneklere yapılan bağışın gelirinin
yüzde 20'si, saklı payı olan mirasçılara bırakılmak kaydıyla, bu kişilerin
tenkis davası açma hakları ortadan kaldırılmıştır.
14/11/1990 tarih 3678 sayılı Kanunla, daha
önce 2/3 oranında azaltılan saklı payın, bu kez, 1/3 oranında azaltılması
kabul edilirken, 13/2/1973 tarih ve 1659 sayılı Kanun ile yapılan ilave
de madde metninden çıkarılmıştır.
Yeni Türk Medeni Kanunu'nun 506'ncı maddesinde
ise, saklı pay:
1- Alt soy için yasal miras payının yarısı,
2- Ana ve babadan her biri için yasal miras
payının dörtte biri,
3- Kardeşlerden her biri için yasal miras
payının sekizde biri,
4- Sağ kalan eş için, alt soy veya ana ve
baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının
tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü,
Olarak belirlenmiştir.
Görüldüğü üzere, gerek eski Medeni Kanun'un
yürürlükte olduğu dönemde gerekse yeni Medeni Kanun hazırlanırken,
kanun koyucu, mirasçıların saklı payı ile miras bırakanın tasarruf
özgürlüğü arasında bir denge kurmaya çalışmıştır.
903 sayılı Kanun ile vakıf hukukumuza
yeni bir düzenleme getirilirken vakıfların sağlam mali kaynaklara
kavuşturulması için miras bırakanın terekesi üzerindeki tasarruf
özgürlüğü genişletilmiş, kanuni mirasçıların saklı payı ise azaltılmıştır.
Tabii ki, kanuni mirasçıların saklı
payının oranı kadar hangi kanuni mirasçıların saklı pay sahibi
olacağı konusu da önem arz etmektedir. Gerek eski gerekse yeni Medeni
Kanun'umuz saklı payı olan mirasçıları miras bırakının alt soyu, yani
evlat ve torunları ile üst soyundan ana, baba ve kardeşler olarak belirlemiştir.
Diğer yandan, yeni Medeni Kanun'umuzun
364'üncü maddesi "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa
düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle
yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına
bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler
saklıdır." ifadesini içermektedir.
Değerli milletvekilleri, Medeni Kanun
evlat, eş ve ana-baba için özel bakım yükümlülükleri getirdiği
hâlde, kardeşlerin nafaka yükümlülüğünü refah içinde bulunmaları
şartına bağlamıştır. Buna karşılık, kanunda, çocuksuz, ana ve babası
ölmüş kişilerin kanuni mirasçısı olan kardeşlerin miras hukukundan
kaynaklanan saklı payı açısından hiçbir şart ve sınırlama öngörülmemiştir.
Değerli Vekil arkadaşımın özellikle burada dikkatini çekmek istiyorum.
Bu durum, demokrasi kültürünün yerleşmesi, yardımlaşma ve sosyal
barışın gelişmesi açısından son derece önemli olan vakıf, dernek gibi
sivil toplum kuruluşlarına miras bırakanın sağlığında veya ölüme
bağlı tasarrufu, yani vasiyet yoluyla yaptığı bağışların, çoğu
zaman ihtiyacı dahi olmayan bir kardeş tarafından yıllarca süren
tenkis davalarına konu edilmesine, bu arada, lehine bağış yapılanların
bu mallara uzun süre sahip çıkamamasına, miras bırakanın yapılmasını
istediği hayırların, faaliyetlerin uzun süre gerçekleştirilmemesine
neden olmaktadır. Bu tür olaylara medyada sık sık yer verilmektedir.
Hâlbuki, miras bırakanın sağlığında veya ölüme bağlı tasarruf ile
ihtiyacı olan...
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Zeynep Hanım,
medyadan mı etkilendiniz?
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) -
Efendim?..
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Medyadan mı
etkilendiniz? "Medyada sık sık yer alıyor" diyorsunuz. Medyadan
mı etkilendiniz?
BAŞKAN - Sayın Börü, lütfen karşılıklı
konuşmayın.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Siz
de konuyu çok özelleştirdiniz. "Buraya her yasa teklifi getiren
milletvekili kişisel menfaati için getiriyor" diye konuşmalarınızı
da anlamış değilim.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kişisel menfaat
demedim. Lütfen...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bundan
önceki yasada, çok değerli bir yazarımızı, çok duygusal bir şekilde,
bir yasayla andık, duygulandık, heyecanlandık, millî ve manevi duygularımız
kabardı.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Ama, bu,
millî ve manevi duygulara uygun bir yasa değil.
BAŞKAN - Sayın Kılıç, lütfen...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) -
Ama, bizim, onları burada konuşmakla kalmayıp, onların çizgisinde
yaşamayı da örnek, onların yaşamını da örnek almamız lazım. Birlik,
beraberlik, kardeşlik... CHP, bunu, her nedense, bir alışkanlık hâline
getirdi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kardeşlerin
hakkını yok etmek nasıl kardeşlik oluyor Zeynep Hanım?
BAŞKAN - Sayın Kılıç...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Ne
konuşsanız, ne söyleseniz, bu, benim...
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kardeşlerin
hakkını yok etmek acaba nasıl kardeşlik oluyor?
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Kardeşlerle
ilgili bir olay olmadığını ortaya koyuyoruz. Bugün hepinizin çok
yakından bildiği, rahmetle andığımız büyük sanatçılarımız var;
Safiye Ayla gibi, gelirinin tamamını Mehmetçik Vakfına bırakan,
eğitime bırakan Zeki Müren gibi rahmetle andığımız bu insanların
malları kamu yararına... "Genç kızlar okula" diyoruz,
"haydi kızlar okula" diyoruz, "kızlarımız okusun"
diyoruz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sanırım magazini
çok takip ediyorsunuz Zeynep Hanım.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Varlıklı
ve kimsesi olmayan ailelerin bu mallarını çürümeye mi terk edelim?
İnsan yararına kullanılması açısından böyle bir yasa teklifi getirdik.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Hayır, Safiye
Ayla'nın kardeşlerinin hakkını kim koruyacak?
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) -
CHP'de itiraz etme, ortamı germe alışkanlığı had safhaya vardığı
için iyi niyetlerle yaptığınız yasaları bile getirip bir başka mecraya
çekip bu hâle getiriyorlar, hayret! Mehmet Âkif'in o duygusallığı
üzerimizde tüterken, hiç değilse o manevi hazzı yaşamaya devam
edelim.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Demek ki magazini
çok izliyorsunuz Zeynep Hanım.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Magazinle ne ilgisi
var?
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Magazini
çok izlemişsiniz.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Olabilir…
BAŞKAN - Sayın Kılıç, lütfen...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Sizin
sanatçılarınıza galiba saygınız yok Muharrem Bey. Sizin sanatçılarınıza…
BAŞKAN
- Sayın Börü…
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bazen "sanatçı"
diyorsunuz. Şimdi kendileri burada yok. Sanatçılarla, artistlerle
ilgili bir yasa getiren Değerli Milletvekilimiz Berhan Bey'in kulakları
çınlasın. Burada artistleri, artistlerle ilgili yasaları konuşurken,
biz çıkıp da "Ya, siz artist misiniz de artistler için yasa getiriyorsunuz?"
demedik Muharrem Bey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Artistler
için değil, sanatçılar için getirdik.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Lütfen…
BAŞKAN - Sayın Börü, lütfen Genel Kurula
hitap eder misiniz.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Hâl böyleyken, kardeşleri…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Artistler
için değil, sanatçılar için geçerli o. "Artist" demeyin Zeynep
Hanım. "Artist" demeyin, "sanatçı" deyin. Artist
yok, sanatçı var.
BAŞKAN
- Sayın Aslanoğlu, lütfen…
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Sanatçı… Her neyse.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Artist
yok…
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Peki…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Artist
yok…
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Peki Mevlüt Bey, peki.
Artist yok, sanatçı var. O zaman, siz de "Magazini yakından mı takip
ediyorsunuz?" demeyin yani.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Ben
bir şey demedim.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bu kavgacı üslubunuzdan
da vazgeçin lütfen.
Hâl böyleyken, kardeşlere kayıtsız
şartsız saklı pay verilmesinde bir yarar olmadığı gibi, kamu yararına
yapılacak olan birtakım hizmetler de engellenmektedir. Sırf bu nedenden
dolayı, bazı vatandaşlarımız, ülkemizde bulunan mal varlıklarını
miras bırakanın tam tasarruf özgürlüğüne sahip olduğu Anglosakson
hukukuna tabi ülkelere nakletmektedir. Bu işler için yurt dışında
kurulmuş bürolar dahi bulunmaktadır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Burası Türkiye
Cumhuriyeti, Anglosakson ülkesi değil.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bu nedenlerden dolayı,
Türk Medenî Kanunu'nun 506'ncı maddesinin 3'üncü fıkrasındaki
"Kardeşlerden her biri için yasal miras payının sekizde biri"
şeklindeki hükmün madde metninden çıkarılması bu sorunun çözümüne
büyük katkı sağlayacağından, teklifin kabul edilmesini arz eder,
yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ayrıca, bu, o kişinin tasarrufuna kalmış
bir şeydir, isteyen istediği kardeşine istediği malı bırakmakta
da serbesttir özgür iradesiyle.
Tekrar teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Börü.
Tümü üzerinde Anavatan Partisi Grubu
adına söz isteyen Hüseyin Özcan, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Özcan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1262 sıra
sayılı Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu yasayı
görüşmeden önce, özellikle İstiklal Marşı'nın Kabulünü ve Mehmet
Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Yasa'nın geçmesi gerçekten
bizleri sevindirdi. Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı'mızla yıllarca
saygıyla anacağımız, rahmetle anacağımız Mehmet Âkif Ersoy'un Türk
ulusuna büyük bir miras bıraktığını, bunun Türk ulusunun ortak bir
değeri olduğunu ve ebediyen de bu marşı söyleyerek, Mehmet Âkif ve
İstiklal Marşı'mızı söyleyerek ve İstiklal Marşı'na emeği geçen herkesi
saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
Zeynep Hanım'ın vermiş olduğu bu yasayla ilgili, mirasla ilgili konuların
teferruatına inmeden önce, Türkiye'de uygulanan miras sistemine
baktığımızda, maalesef, bir dengesizlik olduğunu görüyoruz. Elbette
ki, ölen sanatçılarımızı saygıyla anıyoruz, Türk eğitimine olsun,
Türk sağlığına olsun, bırakmış oldukları bu miraslarından dolayı
hepsini rahmetle anıyoruz ve teşekkür ediyoruz. Ama, Türkiye'de bir
gerçek daha var: Türkiye'de, maalesef, yıllarca, Türk kadınının,
özellikle bu miras konusunda sıkıntılar çektiğini görüyoruz ve
öyle yöresel durumlarda baktığımızda, adamın 9 tane çocuğu var,
"Benim 6 tane çocuğum var." diyor. "Ee, 3'ünü ne yaptın?"
"3'ü bayan, kız." diyor, onları nasıl olsa everiyoruz diye...
Maalesef, sağlığında dahi bu kadınları mağdur eden babaların ve ailelerin
olduğunu görüyoruz.
Özellikle bu deniz kenarında mülkiyeti
olan bazı yörelerde sorduğumuzda, "deniz kenarındaki bataklıklar"
diye kızlarına miras bırakmışlar. Öyle gün geliyor ki, turizm gelişiyor,
o miras bıraktıkları yerde, inan edin, apartmanlar ve kat karşılığında
bir sürü yer alıyor ve çocuklarına, oğlan çocuklarına, erkek çocuklarına
ise, dağda daha güzel arazilerini verdiğini söyleyen aileler var.
Ben, çok örneklerle karşılaştım. Bir
doktor arkadaşımızın, hanımından miras kalmış 29 tane dairesi
var. Ama, kayınbiraderi, yukarıda, dağda, dağa yakın arazisi olunca,
adamlar gelmiş, şimdi "Beni kayınlarım tehdit ediyor." diyor.
Bu anlayış, bu miras anlayışı, görüyoruz
ki, geçmişten beri Medeni Kanun'umuz da kadınlarımıza karşı bir sınırlama
getirmiş, kadınlarımıza karşı bir sınırlamayla birlikte kadınları
perişan eder bir anlayış içerisinde olmuş.
Eğer, bugün baktığımızda, "Haydi
kızlarımız okula gidin" dediğimizde, maalesef, Türkiye'de 7,5
milyona yakın kızlarımız ve kadınlarımız eğitim ve öğretimden
uzak kalmışlardır.
Öyle bir anlayış var ki, çocuk yaşta bunu
evererek, çocukluğunu dahi yaşayamayan çok büyük çoğunlukta ailelerle
karşılaşıyoruz. Oysa, kadın ve erkek eşitliğini, öncelikle Medeni
Kanun'umuzda mirasıyla birlikte eşitlendirmek zorundayız. Dün, Kadınları
Koruma Derneğinin düzenlemiş olduğu bir derneğe gittiğimizde kadınlarımız
isyan ediyor: Neden eşit davranılmıyoruz? Miras olsun, nafakayla
ilgili olsun sıkıntıları olduğunu anlattılar. Eğer, biz bu kadınlarımız…
Ki, evimizde her zaman saygıyla annelerimiz, bacılarımız… Bunların
daha fazla emeği geçiyor. Bunların daha fazla yardıma ihtiyacı
var. Bunların daha fazla şefkate ihtiyacı var. Bunları eğer biz mirastan
mahrum ettiğimizde bir eşitsizlik… İnanç olarak da eşitsiz davranmış
oluruz ki, bunu dinimiz de kabul etmez, hiçbir din de kabul etmez. Bizler,
Parlamento olarak… Kadınlarımızın özellikle eşit haklardan eşit
şartlarda mirasıyla, her yönüyle faydalanmasında yarar var. Çünkü,
Türkiye'nin yüzde 51'i kadın. Biz bunları yok sayarak, onları erkeklerden
daha -nafakasıyla, mirasıyla, idaresiyle- aşağıda gördüğümüzde
vicdan azabı çekeriz ve bunların yanlış olduğunu söyledim.
Değerli milletvekilleri, bugün, çocuklarımızın
çoğu, görüyorsunuz ki, annesiyle baş başa kalıyor. Çocuk yaşta everilmiş,
nikâh yapmamış ve sonunda eşler anlaşmadığında bakıyorsunuz ki,
hanımefendinin nikâhı da yok, aileden de ayrılmış, ya sığınma evlerine
gidiyor ya bakımevlerine gidiyor. Bunları artık görmemiz lazım.
Bunlara çare bulmamız lazım. Bu çocuklar, bu aileler, bu anneler,
bu bacılar bizim çocuklarımız ve bacılarımız. Bunları sosyal
imkânlardan yararlanacak şekilde her yönüyle desteklemek zorundayız.
Biz, Anavatan Grubu olarak bütün kadınlarımızı, çalışmayan kadınlarımızı,
sosyal haklardan faydalanması için sigortalı yapacağız; bunu taahhüt
ediyoruz. Kadınlarımız artık ele bakan ve beylerinin vermiş olduğu
paraya göre kendisini… Bir mahkûmiyet duygusu içerisinde olan bayanlarımızı
korumak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, miras hakkıyla
ilgili herkesin eşit davranması, ne babanın kız çocuğunu yok sayması,
ne annenin, ne çevrenin... Bizler öncelikle, bayanlarımıza, çocuklarımıza
şefkat elimizi uzatarak bütün miraslardan faydalanması gerekir
diye düşünüyoruz.
Biz Anavatan olarak diyoruz ki: Bütün
kadınlar başımızın tacı, onların bütün sosyal imkânları konusunda
yardımcı olacağız, hiç kimse ele bakmayacak, ekonomik olarak da özgür
olacak.
Bu vesileyle, bütün kadınlarımıza,
bütün sahipsiz bacılarımıza sahip çıkmak bizim boynumuzun borcu
diyor, bütün kadınları saygıyla selamlıyorum.
İyi günler diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum:
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Karar yeter
sayısı…
BAŞKAN - Arayacağım Sayın Kılıç.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.18
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati:
18.29
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
1262 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin maddelerine geçilmesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddelerine geçilmesini tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK
MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı
Türk Medeni Kanununun 505 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası
veya eşi bulunan mirasbırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan
kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir."
BAŞKAN - Söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun
506 ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Ancak, şahsı adına Sayın Koç'un talebi
var.
Sayın Koç, konuşacak mısınız?
HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın Komisyonun bir söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Komisyon.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECEP
ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkanım, 2'nci maddenin "4721 sayılı"
ibaresinin tasarıdan çıkması lazım.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, not alınmıştır,
düzeltilecektir.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
8'inci sırada yer alan, Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
8.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1195) (S. Sayısı: 1216)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9'uncu sırada yer alan, Yabancıların
Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonları Raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
9.-
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/1212) (S.
Sayısı: 1225)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10'uncu sırada yer alan, Elektronik Ortamda
İşlenen Suçların Önlenmesi ile 2559 ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Gülseren
Topuz'un; Bilişim Sistemi Üzerinden Suç Teşkil Eden Zararlı Yayınlarla
Mücadele Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlıyoruz.
10.-
Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi ile 2559 ve 2937 Sayılı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Gülseren Topuz'un; Bilişim Sistemi Üzerinden Suç Teşkil
Eden Zararlı Yayınlarla Mücadele Hakkında Kanun Teklifi ile Adalet
Komisyonu Raporu (1/1305, 2/958) (S. Sayısı: 1397) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 1397 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Feridun Ayvazoğlu, Çorum Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "1397 sıra sayısı"
adı altında, Hükûmet tarafından hazırlanan, kısacası "Elektronik
Ortamda İşlenen Suçlar" adını taşıyan tasarının görüşülmesiyle
ilgili olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
böyle bir tasarının... Teknik bir tasarı, elektronik ortamın ne olduğu
noktasında -ki, hemen yanı başında- İnternet'in çağrışım yaptığı
gerçeğini hepimiz bilmekteyiz. Tabii, bu tasarı Komisyonumuza
geldiğinde yapılan görüşmeler ve tartışmalar komisyon tutanaklarıyla
belli. Öncelikle, böyle bir tasarının, Hükûmet tarafından, Ulaştırma
Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı bünyesinde ortaklaşa bir tasarı
hâline getirildiğini görmekteyiz. Daha sonra, esas komisyon olarak
Adalet Komisyonunda yapılan görüşmelerde ise tasarının daha etraflıca
tartışılıp görüşülebilmesine olanak sağlamak açısından alt komisyona
gönderildi. Alt komisyonda 5/3/2007 tarihinde yapılan konuşmalar,
tartışmalar ve öneriler sonrası, rapor hazırlandı. Biz, bu alt komisyona
(x)
1397 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
muhalefet ettiğimizi, neden dolayı
muhalefet ettiğimizi de belirtmiş idik. Elbette, alt komisyon görüşmelerinin
tutanağa geçmeyeceğini bildiğimiz için, bunun, daha sonra esas komisyonda
belirtilen eleştiri noktalarını ve muhalefet ettiğimiz noktaların
neler olduğunu esas komisyonda tutanaklara geçirdik.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, böyle
bir tasarının esas amacının ne olduğunu kısaca gerek siz değerli
milletvekillerine gerekse kamuoyuna bilgi olarak sunmak istiyorum:
Hepimizin bildiği gibi, çağımız bir teknoloji çağı. Teknoloji çağının
da haberleşme çağı olarak değerlendirildiğinde hemen İnternet
çağrışımının yapıldığını, "elektronik ortam" şeklinde daha
geniş bir çağrışım içerisinde bunun yer aldığını da biliyoruz.
Tasarının ilk görüşmeleri sırasında,
elektronik ortamın daha geniş olması nedeniyle, bunun, Anayasa'mızda
yer alan insan hakları ve özgürlüklerinin kısıtlanabilme olanağını
getirmesi noktasından yapmış olduğumuz eleştiriler sonrası, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızla
birlikte Cumhuriyet Halk Partili Komisyon üyesi arkadaşlarımızın
da ortak görüşü sonrası, bu tasarının başlığı "İnternet Ortamında..."
şeklinde sınırlandırılmış. Sebebi de, az önce belirtmiş olduğumuz
gibi, haberleşme özgürlüğünün, insan hak ve hürriyetlerinin kısıtlanabilme
noktasında olanak tanınabileceği ihtimalini getirdiği için, bu
tasarının başlığı, şu anda Komisyon tarafından kabul edilen
"İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı"
olarak huzurumuza gelmiş bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu tasarının temel
amacının da hepimizin bildiği gibi, hepimizin kamuoyunda rahatsız
olduğu gibi, bir gerçeği vardır. Anayasa'mıza göre Türk toplumunun
temeli ailedir. Aile düzeninin yürütülebilmesi için, toplumun
daha sağlıklı bir şekilde huzurlu bir ortamı sağlayabilmesi açısından
ailenin de sağlam temeller üzerine oturtulabilmesi lazım. Bunun
başında da aile bireylerinden vazgeçilemez olan çocuklar yer almaktadır.
"Çocuklar" denildiğinde, çocukların şu anda gerçekten ne
gibi olaylarla, tehlikeyle karşı karşıya olduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Bunların başında, küçük yaşlarda alıştırılan… Elbette, bunun temelinde
ekonomik sebeplerin yattığını hepimizin bildiği gibi, maalesef,
kapkaç suçlarından tutunuz, bunun yanı başında, fuhşa yönlendirme,
cinsel istismar ve müstehcenlik gibi suçlara yönelik bir şekilde
çocukların kullanıldığını hepimiz kabul etmek zorundayız. Bu,
toplumumuzun acı bir gerçeğidir. Bu noktadan ele alındığında, bunun
İnternet ortamında da yoğun bir şekilde çocuklar üzerinde ağır tahribatlar
yaptığını ve dolayısıyla, aile üzerinde ağır tahribatlar yaptığını
ve giderek toplumu daha vahim bir hâlde çökertmeye doğru, sosyal yönden
çökertmeye doğru giden bir olaylar silsilesi ve zinciri olduğunu
hepimiz biliyoruz, bilmek durumundayız.
Bu açıdan bakıldığında, bunların İnternet
ortamında önlenebilmesi için, yoğun bir şekilde yer alan bu suçların,
Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ve karşılığında cezai müeyyideleri
bulunan bu suçların, az önce saydığımız suçların İnternet ortamında
işlenmesinin tedbir olarak önlenebilmesi bakımından bu tasarıya
getirilmiş olması, bu tasarının getirilmiş olmasını biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak da özünden destekledik. Bu noktadaki desteğimiz
de devam etmektedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, böyle
bir tasarı alt komisyona iki kez geldi. Birinci kez geldiğinde söylediğimiz,
muhalefet ettiğimiz noktadan sonra, esas komisyonda da bizim belirtmiş
olduğumuz muhalefet noktaları şunlar idi: 8'inci madde ile bu tasarının
8'inci maddesi ile hangi suçların İnternet ortamında işlenmesinin
önlenmesi tasarıda yer aldı değişikliklerden sonra. İki kez alt komisyonda
görüşüldükten sonra bu hâle geldi.
Şimdi, 8'inci maddede sayılan suçların
hepsine, az önce belirttiğim gibi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
olumlu bir şekilde destek verdik, destek vermeye devam ediyoruz.
Ancak, değerli arkadaşlar, bu suçların
yanı sıra, şu gerçekleri de görmek zorundayız diye, Cumhuriyet
Halk Partisi, Komisyon üyesi arkadaşlarımız olarak bugüne kadar
söyledik, bağırdık, sesimizin çıktığı yere kadar da sesimizi yükselttik.
Değerli arkadaşlar, hepimizin bildiği
gibi, medya ile iç içe olan bir toplum hâlinde yaşıyoruz. Buraya baktığımızda
ve hepimizi çok yakın ilgilendiren başlıkları bazı gazete başlıklarında
gördüğümüzde ürkütücü haberleri gördük. Bu ürkütücü haberlerin
başında da, maalesef, adı, öyle veya böyle "küstah motor"
şeklinde çıkan ve şu şekilde bilgiler veren, dünyanın en çok tıklanan
arama motoru Google'ın sahibi olduğu "YouTube", Atatürk'e
hakaret videoları yayınlamıştı. Şimdi de, "Google Earth, Diyarbakır'ı
Kuzey Kürdistan'ın başkenti yaptı" şeklinde, bu haberlerin İnternet
ortamında yoğun bir şekilde yayılmaya devam edildiğini biz, bu haberlerden
öğrendik, daha başka şekildeki haberlerden de öğrendik.
Bu doğrultuda olmak üzere, değerli arkadaşlarım,
öncelikle, 5816 sayılı, Atatürk'e karşı işlenen suçlarla ilgili
olarak yürürlükte bulunan beş maddelik bir kanunumuz var. Bu kanunda,
Atatürk'e karşı işlenen suçların İnternet ortamında işlenmesinin
önlenmesi açısından, bu suçun da bu kanun kapsamına getirilmesini
talep ettik. Bizim bu getirme talebimizden sonra, alt komisyonda
kabul edilmeyeceğini anlayınca, ben şahsım adına, alt komisyon üyesi
olarak Komisyonu terk ettim. Komisyonu terk ettikten sonra, belirli
ulusal gazetelerimizin başında "Atatürk'e hakarete izin çıktı."
başlığıyla yer aldı. Bu haberlerin alınmasından sonra, Adalet ve
Kalkınma Partisinde, cumhuriyete karşı, Atatürk'e karşı, yer yer,
zaman zaman bizden daha fazla Atatürkçü olduğunu söyleyen, bizden
daha fazla cumhuriyetçi olduğunu söyleyen bazı hassas arkadaşlarımız
hassas davrandılar ve bununla ilgili bir değişiklik tasarısını
Komisyona önerdiler. Öneren arkadaşımız bizden sonra önerdi.
Biz, üç suçun, özellikle üç suçun mutlaka
ve mutlaka bu tasarıya eklenmesini talep ettik. Bunların başında,
az önce belirtmiş olduğumuz 5816 sayılı, Atatürk'e karşı işlenen
suçlar, bir; ikincisi, Türk Ceza Kanunu'nun 302'nci maddesinde yer
alan ve daha önceki, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesine
temas eden, vatanın toprak bütünlüğünün bölünmesine ilişkin suç
olan ve o suçtan dolayı da, hepimizin bildiği gibi şu anda İmralı'da
yatmakta olan bölücü başının ceza almış olduğu bu suçun da aynı şekilde,
şu, gazetede yer aldığı hâliyle İnternet ortamında işlenmesinin
önlenmesi gerekir diye, biz bunu iddiada bulunduk, iki.
Üçüncü suç olarak da, Anayasa'mızın
174'üncü maddesinde yer alan devrim kanunlarıyla ilgili olarak sayılan,
Tevhidi Tedrisat'tan tutunuz, Atatürk zamanında çıkartılan ve Anayasa'mızın
bütün, bugüne kadarki maddelerinde yer alan devrim kanunlarında,
İnternet ortamında işlenmesi hâlinde bunların da önlenmesi gerekir
diye üç tane suçu, biz, değişiklik önergesi olarak Komisyona sunduk,
ama, maalesef, Komisyon bizim bu önergemizi reddetti ve az önce belirttiğimiz
gibi, sadece Atatürk'le ilgili olmak üzere hassasiyet gösteren değerli
arkadaşımız Haluk İpek arkadaşımızın önergesi sadece bu noktada
kabul edildi ve Komisyonumuzda da bu şekilde kabul edilerek şu andaki
tasarıya yerleştirildi.
Değerli arkadaşlarım, şunu kabul etmemiz
lazım: Eğer, biz, bir olayın gerçekliğini bilimsel açıdan ve yaşanan
ülke gerçekleriyle ilgili olmak üzere
kamuoyuna sunuyorsak, milletvekilleri olarak birbirimize
anlatıyorsak, bunları komisyonlarda yapıyorsak, Mecliste yapıyorsak,
ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi bu eleştirileri yapıyor
mantığıyla, nasıl olsa yanlıştır mantığıyla veya kabul edilemez
noktasında karşı çıkarsanız, geldiğimiz noktaların nerelere geldiğini
ve Türkiye'nin nerelere götürülmek istendiğini hepimiz maalesef
acıyla görüyoruz, acıyla yaşıyoruz, bundan da üzüntü duyuyoruz. O
nedenle, değerli arkadaşlarım, böyle bir suçlamanın, az önce belirtmiş
olduğumuz, Türk Ceza Kanunu'nun 302'nci maddesindeki, vatanın toprak
bütünlüğünün bölünmesi, bir kısmının bazı, parçalanmış hâliyle,
ülkelere verilmesi gibi, bu noktada elden ele dolaşan, İnternet
ortamında dolaşan haritaların da yer aldığı ve baş müttefikimiz
olarak belirttiğimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin Dışişleri
Bakanı olarak her yerde, artık, Orta Doğu haritasının ve Türkiye
haritasının değiştiğini ifade eden Dışişleri Bakanının o sözlerinden
sonra, biz, hâlâ ve hâlâ kafamızı kuma gömüyorsak, iktidar olarak bu
kumdan kafanızın çıkartılması lazım değerli arkadaşlarım. Bu tür
ortamlarda, bu tür suçlamaların ne şekilde olduğunu, ne şekilde
yaratıldığını hepimiz biliyoruz, bilmek zorundayız.
Yine, değerli arkadaşlarım, bu ülkenin
kurucusu, bu ülkenin kurucusuyla beraber yanında şehit olmuş kahramanlarımız,
şehitlerimizle beraber bu ülkenin toprakları sulanmış, sınırları
çizilmiş hâliyle eğer o sınırlar bozulmaya çalışılıyorsa, eğer hiçbir
toprağından, hiçbir parçasından vazgeçemeyeceğimiz illerimizin
birisi, herhangi bir yerin, Kuzey Irak'ın, bir Peşmergenin yönettiği
Kuzey Irak'ın, Kürdistan'ın fiilî olarak kullandığını ve onun başkenti
olarak kabul edildiği noktasında biz gerekli direnci gösteremiyorsak,
yarın, bir gün o fiilî durumların hangi hâle getirilmek istendiğini
sizlerin bilmesi gerekir. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu
biliyoruz. Sizlere de dört buçuk yıldan beri bunu söylüyoruz, ama
maalesef, bunları kabul etmek istemiyorsunuz, bu gerçekleri görmek
istemiyorsunuz. Bir zamanlar çıkartmaya çalıştığınız ve çıkarttığınız,
çıkartmayın dediğimiz hâlde çıkarttığınız Pişmanlık Yasası'nın,
Eve Dönüş Yasası'nın ne hâle getirildiğini ve bunun teröre maalesef
kucak açtığını, "dağdakileri eve indirmek" adı altında cezaevindekileri
dağa çıkartmak olduğunu hepimiz görüyoruz. Bu tespitleri biz yaptık,
söyledik, ama Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından az önceki anlayışla
siz bunlara karşı çıktınız ve bunların acısını şimdi yaşıyoruz, daha
da yaşayacağız. Ve peşmerge başı, orada, Kuzey Kürdistan'ın fiilen
kurulmuş olan ve kurulmasıyla beraber başına getirilen peşmerge
başına Sayın Başbakanımızın "kardeşim" diye hitap etmesinden
sonraki gösterilen cesaretin ve cüretin, ülkemizi ne hâle getirdiğini
ve getirildiğini hepimiz üzüntüyle görüyoruz değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bu gerçekleri
görmek zorundayız. Yine, çok mudur? Devrim yasaları dediğimiz, Anayasa'mızın
174'üncü maddesinde yer alan devrim kanunlarının dokunulmazlığıyla
ilgili hükümlerin böyle bir tasarıya işlenmesini neden çok görüyoruz,
onu anlayabilmek de mümkün değildir. Bununla ilgili değişiklik
önergelerini verdik. Diliyoruz ve istiyoruz ki -nasıl ki Komisyonda
değerli arkadaşımız Haluk İpek, daha sonra bu olayın gerçekliğini
kavrayarak Atatürk'le ilgili suçun bu tasarıya işlenmesine vesile
oldu ise- inanıyoruz ki bizden daha fazla, Cumhuriyet Halk Partisinden
daha fazla cumhuriyetçi olduğunu söyleyen, daha fazla devrimci
olduğunu söyleyen Adalet ve Kalkınma Partisinin hassas milletvekilleri
de o değişiklik önergemize destek verirler diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten, ülkemiz,
çok ciddi olaylar yaşamaktadır. Çok ciddi olaylarla karşı karşıya
kalıyoruz, ama, buna Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanı,
Sayın Başbakanımızın göstermiş olduğu tepkilerin üslubuna da
bizlerin Cumhuriyet Halk Partisi olarak elbette karşı çıkışımız
kadar doğal bir şey olamaz.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili
yaşanan gerginliklerin… Elbette, uzlaşı içerisinde yapılması
noktasında, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 367 sayısının aranması
gerektiğini hukuki açıdan dile getirdik. Bu siyasi açıdan dile getirildiği
gibi, hukuksal bir gerekliliğinin de Anayasa'nın 102'nci maddesinin
birinci fıkrasının çok açık olduğunu ifade ettik. Bunların hukuki
zeminini, gerekçelerini hukuksal zemine dayandırmak suretiyle
hep söyledik, ama, sizler, bunun siyasi bir söylem olduğunu kabul etmek
suretiyle, Cumhuriyet Halk Partisinin bu haklı isteğine ve haklı
görüşüne yanaşmadınız. Ama, buna karşılık, Anayasa'mızda yer alan,
halkın referandumuyla gerçekleştirilen 1982 Anayasa'sında yer
alan o hükme rağmen bu uzlaşma hükümlerini kabul etmediniz ve Anayasa
Mahkemesinden bu karar döndüğündeki tepkinizin şeklinin de maalesef,
bizleri derinden üzdüğünü, kamuoyunu derinden yaraladığını,
esasen halkın ve milletimizin nasıl gerginliğe itildiğine kimin
sebep olduğunu halkımız çok çok iyi bilmektedir.
Biz, doğruları söylüyoruz. Biz, doğruları
her zaman söyledik. Doğru olduğunu daha sonra sizler anlamak zorunda
kaldınız. Bunun hukuksal değerlendirmesine, hukuksal eleştiri
yapmanıza hiçbir diyeceğimiz yoktur, ama, Sayın Başbakanın, ülkemizi
dört buçuk yıldan beri yöneten Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın
Genel Başkanı, Sayın Başbakanın üç gün önce grup toplantısında yapmış
olduğu konuşmayla, Anayasa'mızda yerini alan, sanki Anayasa'mızda
yer almamış olan ve şimdiye kadar hiçbir görev yapmamış olan yüksek
dereceli Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu o karardan sonra, maalesef,
tarihe geçen, tarihe iyi bir şekilde geçmeyen, kötü bir şekilde geçen
şu ifadeleri kullanmaktan çekinmemiştir: "Anayasa Mahkemesinin
kararıyla demokrasiye kurşun sıkılmıştır." Doğru mudur? Böyle
demiştir.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Öyle demedi!
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Hayır,
hayır…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - İftira atma…
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Ama, Sayın
Başbakan gelebilecek tepkileri daha sonra algıladığı için, biliyoruz
ki, bu sözün Anayasa Mahkemesi kararına karşı değil, Cumhuriyet
Halk Partisinin söylemlerine karşı olduğunu ifade etmek suretiyle
Sayın Başbakanın bu konulardaki çark edişini de görmüş olduk. Sadece
biz görmedik, milletimiz gördü, halkımız gördü bunu. Bunu inkâr edemezsiniz.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Doğrusu o. Size
söyledi.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Genel Başkanımız
olarak demokrasiye karşı vermiş olduğu, demokrasiyle beraber vermiş
olduğu mücadelenin demokrasiyi hangi noktalara, en üst noktalara
getirmek için elinden gelen her türlü uğraşı hep birlikte yaptığımızı
sizler çok çok iyi biliyorsunuz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Tarihinize
bak!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Cumhuriyet
Halk Partisinin kökeninde, sizin o söylediğiniz, Sayın Başbakanın
söylediği suçlamaların hiçbiri yakışamaz, yakıştırılamaz. Siz
yakıştırsanız, halk yakıştırmıyor. Kendi kendinizi kandırmaya devam
etmeyiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Cumhuriyet
Halk Partili milletvekilleri olarak, üyesinden Genel Başkanımıza
kadar, şimdiye kadar görev yapmış bütün Genel Başkanlarımız da
dâhil olmak üzere, Sayın Genel Başkanımızın söylediği gibi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu, lütfen toparlayınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - …bir an
için bu suçlamanın bize söylendiğini kabul edersek şu cevabı vermek
zorundayız: Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir döneminde demokrasiye
karşı kurşun sıkmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir döneminde
demokrasiyi ayaklar altına almamıştır.
MUSTAFA
ÜNALDI (Konya) - Tarih biliyor… Tarih şahit…
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Cumhuriyet
Halk Partisi hiçbir şekilde yargı kararlarına, yargıya kurşun sıkmamıştır,
ama, sizin, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında Danıştaya,
yargıya, Yargıtaya kurşun sıkılmıştır. Bunu nasıl inkâr ederiz değerli
arkadaşlarım?
ŞEVKET
ARZ (Trabzon) - Hedef gösterdi, hedef…
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Siyaseten
diyoruz, sizin dahliniz vardır demiyoruz. Sizin iktidarınızda
olan kara bir talihtir, kara bir izdir.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Allah'tan kork, Allah'tan kork!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Bunu hepimiz
kınıyoruz. Hepimiz kınamak zorundayız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Allah'tan
kork!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Biz sizin
herhangi bir dâhil olduğunuzu söylemiyoruz.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - İftira atma, iftira
atma!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Dinleyiniz,
siz dâhil olmuyorsunuz, ama sizin iktidarınıza nasıl oldu denk geldi
onu söylemek istiyoruz.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya) - Sizin
yüzünüzden oldu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Talihsiz
bir olay olduğunu belirtmek istiyoruz değerli arkadaşlarım. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
Sevgili arkadaşlarım, bu gerçekler
unutulamaz, bu doğruları inkâr edemezsiniz. Siz, istediğiniz kadar inkâr etmeye çalışın,
ama tarih bunu inkâr etmiyor, tarih bunu inkâr etmeyecektir ve bu da
onu gösterecektir ki… (AK Parti sıralarından gürültüler)
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Gerdirme!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - …önümüzdeki
seçimlerde gereğini, ne yapılacağını halkımız, hepimize, sizlere
çok çok iyi gösterecektir.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Gerdirme,
konuyu anlat da bilelim.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Evet,
sevgili kardeşlerim, bunlardan gocunmayınız, gerçeklerden ürkmeyiniz.
Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak dört buçuk yıldır bu hükûmeti,
bu milletimizi, ülkemizi yönetmiyor musunuz? Elbette yönetiyorsunuz.
Peki, o suçu ve kabahati de başkalarına mı atacağız? Başka şekilde,
yargıçlara veya mahkemelere mi atacağız? Böyle bir durumun… (AK
Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu…
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Sevgili
kardeşlerim, biz siyaseten hiçbir şekilde gerginliği kabul etmediğimizi
söylüyoruz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) - Tarih yalanları
ortaya çıkarmayı sağlar.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.
Tümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz
isteyen Gülseren Topuz, İstanbul Milletvekili. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLSEREN TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1397 sıra sayılı Elektronik
Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı'yla ilgili
Grup adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Her gün, yeni bir buluşun, icadın teknolojiye
kazandırıldığı günümüzde, teknolojik gelişmelerin takibi ve
bilginin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması zorunluluğu ortaya
çıkmış ve bilgi aktarımını sağlamak maksadıyla bilişim teknolojileri
keşfedilmiştir. Sonrasında da bu keşif, çağımıza, bilişim çağı
olarak damgasını vurmuştur. Bilişim suçlarının tarihsel gelişimine
bakacak olursak, 1970 ve 1980'li yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri'nde
ortaya çıkan ve bu tarihlerde ilk dönemlerini yaşayan bilişim ağlarının
ilk kullanıcıları, çoğunlukla resmî ve akademisyen araştırmacılardan
oluşmaktaydı. Bu araştırmacılar, meslek etikleri gereği hareket
ederek yazılı olmayan birçok kurala uymaktaydı. Ancak, kullanıcı
sayısının 1990'ların başından itibaren hızla artması ve yeni kullanıcıların
da ağ ortamına katılması, sistemin kötüye kullanılmasını da beraberinde
getirmiştir. Bilindiği üzere, İnternet kullanımı, son yıllarda ülkemizde
de hızla yaygınlaşmış ve bazı hukuki sorunların da ortaya çıkmasına
sebep olmuştur.
Hayatımızın her alanında kullandığımız
bilişim ve İnternet teknolojilerindeki gelişmelerin beraberinde
getirdiği birçok sorun vardır. Ancak, mevcut hukuk sistemleri, bu
teknolojik gelişmelerin büyük ölçüde gerisinde kaldığı için ya
da zamanında bu gelişmeler yeterince öngörülemediği için, günümüzde,
İnternet suçları, bilişim suçları diyebileceğimiz yeni suç şekilleri
ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, bu alanda bir denetime ihtiyaç olduğu,
suçun önlenmesi açısından, yine, teknolojiden istifadeyle, bazı
engellemelerin, bazı kontrollerin getirilmesi gerektiği de ortadadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilişim teknolojilerinin toplum hayatında ne kadar önemli olduğunu
biliyoruz. Hayatın her alanında bu teknolojiler kullanılmakta;
doğrusunu isterseniz, büyük yararlar da sağlanmaktadır. Ancak,
geçmişte kabul görmüş oluşumların üzerine yeni gelişmelerin eklenmesi,
gerek sosyal gerekse ekonomik açıdan kaçınılmazdır. Bu durumda, yeni
teknolojilerin geçmişte kabul gören değişmez değerlere zarar vermesinin
engellenmesi ise bizlere önemli bir sosyal refleks hâline getirmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa'nın "Ailenin korunması" başlıklı 41'inci maddesinde,
"Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak
için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar." hükmü, "Gençliğin
korunması" başlıklı 58'nci maddesinde de "Devlet, istiklâl
ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında,
Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere
karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet,
gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, kumar ve
benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli
tedbirleri alır." hükmü yer almaktadır.
Dünyada yaşanan gelişmelere paralel
olarak, ülkemizde de -İnternet dâhil- hızla yaygınlaşan elektronik
iletişim araçlarının sağladığı imkânların suistimal edilmesi suretiyle
işlenen suçlarla mücadele konusunda etkin ve doğru bir yapılanmayı
mümkün kılabilecek özel bir kanun çıkartılması zorunlu hâle gelmiş
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
işte, hazırlanan bu tasarı ile Anayasa'nın söz konusu hükümleri
uyarınca aileyi, çocukları ve gençleri -İnternet dâhil- elektronik
iletişim araçlarının suistimal edilmesi suretiyle uyuşturucu ve
uyarıcı madde alışkanlığı, intihara yönlendirme, cinsel istismar,
kumar ve benzeri kötü alışkanlıkları teşvik eden yayınların içeriklerinden
korumak için gerekli önleyici tedbirlerin alınması amaçlanmakta
ve elektronik ortamda çocuğa, gençliğe ve aileye yönelik ağır ve vahim
nitelikteki saldırıların önlenmesini teminen gerekli yasal düzenlemenin
yapılması sağlanmış olmaktadır. Ancak, Genel Kurulda görüşmekte
olduğumuz bu tasarı ile yeni bilişim suçları kategorisi oluşturulmamakta
ve suçlar işlendikten sonra devreye girecek cezai ve idari yaptırımlar
getirilmemektedir. Türk Ceza Kanunu'nda yer alan belirli suçların
-İnternet dâhil- elektronik ortamda etkilerini sürdürmesinin, idari
ve yargısal koruma tedbiri olmak üzere belirlenen iki yöntemle önlenmesi
mümkün kılınmaktadır.
Türk toplumu olarak sosyal yapımızı korumaya
yönelik refleksimiz, diğer dünya devletlerine nazaran daha kuvvetlidir.
Sağlam aile yapımız, tarih boyunca bizi birçok sıkıntılardan korumuş
ve birçok zorlukların da üstesinden gelebilmemizi sağlamıştır.
Dolayısıyla, toplumumuzu kuvvetli kılan gücümüzün kaynağı aile
yapımızı her türlü tehlikeden korumak ve kollamak millî bir görevimiz
olup aynı zamanda inançlarımız gereğidir. Bizim toplumumuzun,
özellikle gençlerimizin yeniliğe, gelişmeye, teknolojiye merakı,
bunları kullanma noktasındaki isteği ve çabası takdir edilecek
bir husustur, ancak, bilişim teknolojileri konusunda gerekli denetimler
eğer yapılmazsa bunun ne gibi olumsuz sonuçlara neden olduğunu da
hepimiz biliyoruz ve bizler bu sonuçları da göz ardı edemeyiz. Bu
bağlamda, hazırladığımız bu tasarı, Anayasa'mızın özel olarak korunmasını
öngördüğü, başta aile, çocuklar ve gençler olmak üzere, belirli sosyal
kesimlere yönelik suçların kolayca işlenmesini önleyici özel
bir kanun mahiyetindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilişim teknolojilerinde yaşanan baş döndürücü gelişmeler nedeni
ile söz konusu düzenlemeler, İnternet ortamında yapılan ve içerikleri
suç teşkil eden yayınların önlenmesinde maalesef yetersiz kalmıştır.
Dünyada ve Avrupa ülkelerinde elektronik ortamda işlenen suçların
önleyici tedbirlerle önlenmesinde, farklı isimlerle de olsa, genelde
bağımsız ya da özerk yapıların oluşturulduğu görülmektedir. Elektronik
ortamda işlenen suçların hızlı bir şekilde artışı, bu suçların işlenmesindeki
kolaylığa karşın ortaya çıkarılmasındaki zorluklar, toplumsal
açıdan doğabilecek zararların sonradan telafisinin mümkün olmaması,
bu konuda acilen etkin mücadele edecek kurumsal bir yapının yasal
bir düzenlemeyle oluşturulmasını zorunlu kılmıştır. Görüşmekte
olduğumuz bu tasarı, içerik denetiminin nasıl ve hangi kurum tarafından
yapılacağına ilişkin düzenlemelere yer vermiş ve bu amaçla, Telekomünikasyon
Kurumu bünyesinde bulunan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına
ilave görev ve yetkilerin verilmesini öngörmüştür. Ayrıca, söz konusu
başkanlığa, elektronik ortamdaki zararlı içeriklerin izlenmesi
ve önlem alınması, filtreleme görevi, bu konuda uluslararası kurum
ve kuruluşlarla işbirliği sağlanması, şikâyet ve talepleri değerlendirmek
üzere izleme ve bilgi ihbar merkezi kurulması gibi çok önemli görev
ve yetkiler vermektedir. Bu bağlamda, ülkemizde İnternet ortamı
dahil, elektronik ortamda yapılan yayınları teknik açıdan ve bilimsel
olarak takip edecek, sorunu tespit edecek, çözümü için de öneriler
getirip, geliştirip, İnternet servis sağlayıcıları da dahil, elektronik
haberleşme ve İnternet sektörünü koordine edecek kurumsal bir yapılanmanın
kurulması bu tasarıyla gerçekleştirilmiş olacaktır.
Bilişim teknolojileri ve sunduğu hizmetler,
nitelikleri gereği, sadece ulusların millî düzenlerini değil,
tüm uluslararası toplumu da etkilemektedir. Bu nedenle, diğer ülkelerle
ve uluslararası örgütlerle de bu alanda iş birliği ve koordinasyon
yapılarak, bilişim ve İnternet teknolojilerinin ortaya çıkardığı
bu yeni ortama uyum sağlanması gerekmektedir.
Hazırlanmış olan bu tasarıyla, yasa
metninde belirtilen suçların İnternet yolu ile ve genel olarak elektronik
ortamda işlenmesini önlemek amacıyla diğer ülke muadil kuruluşları
ve uluslararası örgütlerle gerekli iş birliği ve koordinasyonu
sağlama görevi de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına verilmektedir.
Ayrıca, İnternet kafelerde bulunan
bilgisayar ve diğer sistemlerde söz konusu bu kanunla belirlenen
suçları oluşturan içeriğe sahip yayınlara erişimin engellenmesi
amacıyla gerekli filtreleme ve bloke etmeyi sağlayacak donanım
ve yazılım kullanılması dahil her türlü tedbirin alınması hâlinde,
mahallî mülki amirlerce iş yeri açma ruhsatı veya diğer izin belgelerinin
verilmesi de söz konusu olabilecektir. Yapılan bu düzenleme bu
amacın sağlanmasına yöneliktir. Özellikle çocukların İnternet'teki
zararlı içerikten korunması amacıyla, İnternet'te erişim için yoğun
olarak kullanılan bu yerlerin çalışma esas ve usullerinin düzenlenmesine
büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Avrupa Konseyinin almış olduğu kararlarla
üye ülkeler, İnternet'in güvenli kullanılmasının sağlanması için
filtreleme ve bloke etme programları gibi koruyucu programlar geliştirmeye
ve aynı amaçla eğitim ve tanıtım faaliyetlerini yaygınlaştırmaya
davet edilmektedir.
Ayrıca, bu kanun kapsamında, ilave görevler
verilen idari birimin Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde bir birim
olduğu ve Kurumun, bu birim dâhil, faaliyetleriyle ilgili tesis ettikleri
idari nitelikteki kararlarına karşı, ilgili mevzuatta zikredilen
idari yargı, genel hukuk hükümlerine göre tesis ettiği işlem ve eylemlerine
karşı ise ilgili adli yargı yoluna başvurulması mümkün bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dünya ülkelerinin yoğun bir şekilde çözüm aradığı bilişim suçlarının
engellenmesine yönelik çalışmaların yanında, biz de AK Parti olarak
konuya hassasiyetle yaklaştığımızı, getirdiğimiz 1397 sıra sayılı
Kanun Teklifi'mizle göstermiş bulunuyoruz. İnanıyorum ki, ülke
olarak tüm kamu kurumlarıyla ve sivil toplum örgütleriyle, akademisyenleriyle,
bilişim çevreleri ve özel teşebbüsleriyle el ele vererek, ülkemiz
için önemli bir problem hâline gelmiş bilişim suçlarının üstesinden
gelerek, çağımızın en etkili iletişim araçlarından olan İnternet'in
zararlı içeriklerinden ve yayınlardan arındırılmasını da bu suretle
sağlamış olacağız.
Sonuç olarak, bütün amacımız, "Temiz
İnternet, temiz toplum" sloganıyla, ülkemizde vizyon sahibi
insan gücünün yetiştirilmesi, bilgi ve uzman iş gücüyle desteklenen
katılımcı mekanizmalarla demokrasimizi güçlendirmektir. Gayretlerimiz
de insanımızın daha huzurlu ve sağlıklı bir toplum içerisinde yaşamasını
ve çocuklarımızın geleceğe sağlıklı adımlarla erişmesini sağlamak
içindir.
Görüşülmekte olan 1397 sıra sayılı Elektronik
Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesine İlişkin Tasarı'nın, ülkemize
ve milletimize hayırlar getirmesini diler, hepinize saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Topuz.
Tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok az konuşacağım.
Bir kere, İnternet ortamında kişilik
haklarına -onur, şeref, haysiyet- insan onuruna ve insanın kişiliğine
yapılan saldırılara karşı, çok net bir şekilde, büyük ceza yoktur.
Size başımdan geçen bir olayı anlatacağım:
Bir ağaç kampanyası vardı bir akşam bir televizyon kampanyasında.
Edremit veya Ayvalık'tı galiba. Ayvalık'taydı. Ben de yüreğimden o
kampanyaya destek vermek istedim. İsmimi vermek istemedim,
"bir vatandaş" dedim, "hayır" dediler, "ismini
vereceksin kardeşim." Ya, bir vatandaş olarak ben bağış yapmak
istiyorum ve sunucu beni çok zorladı, ben de vermek zorunda kaldım.
Ertesi gün bir İnternet sayfasında "ismini dahi vermekten aciz
bir milletvekili" diyor. Yani, insan onuruna, kişilik haklarına
yapılan saldırılarda bir kere tekzip mekanizması diye bir şey yoktur.
Kimdir, nedir bulamıyorsunuz. Bir kere, buna dikkatinizi çekmek
istiyorum.
İkinci olay, değerli arkadaşlar, tabii,
bu İnternet suçları. Ben burada Sayın Bakanım ve Müsteşarımın duyarlılığına
teşekkür ediyorum. Özellikle, bir an evvel GSM'deki gizli numaralar…
Burada da çok büyük suç işleniyor. Burada da insan onuruna, insan
haysiyetine yakışmayan sözler sarf ediliyor. Mutlaka… Ben bunu yine
iki yıl önce veya birbuçuk yıl önce dile getirmiştim. Fakat, Ulaştırma
Bakanlığı, GSM operatörleri üzerinde çok büyük baskı kurmasına
rağmen, zannediyorum ki, en azından, bilgi edinme hakkım nedeniyle…
Ben savcılığa gitmekten çekiniyorum. Cumhuriyet savcılığına gideceksin,
cumhuriyet savcılığından yazıyı operatöre gönderecekler, sonra
gidip savcılıktan yazıyı kendin alacaksın. Savcılıktan yazıyı almayınca
evine polis geliyor, savcılığa çağrılıyorsun, "Gel de şu yazıyı
al." diyorlar.
Değerli arkadaşlarım, benim, en azından,
şu süreçte, teknik olarak, bir şekilde gizli numarayı benim telefonumdan
kabul etmemeyi teknik olarak yapamıyorsak… Ben gizli numarayla görüşmek
istemiyorum. Beni arayan insan kimliğini, kişiliğini ortaya
kor, arar beni.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Cevap
verme.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) -
Ama, gecenin bir yarısında insan… Ben heyecanlanıyorum, ola ki benim
gizli numara kullanan bir arkadaşımın başına bir şey geldi, ama,
mutlaka, ben bu konuda… Ulaştırma Bakanlığının konunun üzerinde
durduğunu da biliyorum, ama ben bir kez daha dile getirmek istiyorum.
Bir kez daha, bir an önce, kişilik hakları için, bilgi edinme hakkım
nedeniyle en azından, bu uygulamaya geçene kadar, benim cep telefonuma,
sorduğumda ilgili GSM şirket kurumuna, benim cep telefonuma o gece
veya o gizli numaranın kime ait olduğunu mesaj olarak geçmesi de
benim en tabii hakkım. Beni savcılıklarda falan süründürmeyin. Yani,
şu anda, en azından, bir talep yapıyorsam, benim numarama geçecek,
benim numarama geçtikten sonra "Şu numara sizi aramıştır."
diye bir mesaj geçmeyi lütfetsin, zahmetinde bulunsunlar. Bunlar
kraldan çok kralcılık yapıyor.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Aynen, doğru
söylüyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ben
bir kez daha rica ediyorum. Benim bilgi edinme hakkım en tabii hakkımdır.
Bir kez daha, cep telefonuma gelen bir mesaj… "Şu telefon sizi
aramıştır." diye… Bunu soruyorsam, benim numarama, en azından
gizli numaranın ortadan kaldırılmasına kadar bunun uygulamaya
konulmasını hassaten rica ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.15
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
19.17
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
1397 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 1'inci maddesini okutuyorum:
İNTERNET
ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ
VE BU YAYINLAR YOLUYLA
İŞLENEN SUÇLARLA
MÜCADELE EDİLMESİ
HAKKINDA KANUN TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amaç ve kapsamı;
içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım
sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında
işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden
mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Coşkunoğlu, Uşak Milletvekili.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun.
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İnternet
üzerinden işlenebilecek suçlarla ilgili bir yasa tasarısını görüşüyoruz.
İnternet ile işlenebilecek suçlarla ilgili olduğuna göre, İnternet'in
nasıl işlediği, neler yapabildiği, önemi ve çağımızdaki, günümüzdeki
anlamını iyi değerlendirmemiz gerekir.
Çok üzücüdür ki, İnternet'i birtakım
suç konusu olarak gündemde tutarak, İnternet'in olağanüstü yararları,
çağ açan, devrim yapan yararları biraz arka plana itilmek de istenmiştir
kamuoyunda. Bu yasa tasarısıyla ilgili değil, ama bilgi toplumu
dediğimiz, bilgi çağı dediğimiz, yeni bir toplum ve yeni bir çağı
bize açan İnternet'tir. Bunu iyi değerlendirmemiz gerekir.
Bakın, bilgi toplumunun -çok değerli
birisi tarafından, Nobel kazanmış birisi tarafından- bilgi çağının
tanımı, bilginin insanın sahip olduğu bilgi olarak tanımlamanın
ötesinde, bir insanın erişebileceği bilgiyle sınırlı olduğu bir
çağdır. Bilgi, bir insanın bilgisi, sadece kafasında, önünde sahip
olduğu bilgi değil, erişebildiği bilgiyle sınırlı olduğu çağdır.
İşte, bu tanım içerisinde düşünürsek, İnternet'in bize açtığı erişim
olanaklarını düşünürsek bunun önemini ve bunun neden bir yeni çağ
açtığını daha iyi değerlendirir, daha iyi anlarız. Bunun yanında,
İnternet'in ortaya çıkışını da bilmemiz, İnternet'i denetleme konusundaki
girişimler başlarken bizi birkaç kez düşünmeye sevk etmelidir.
İnternet nasıl çıkmıştır biliyor musunuz?
Amerika'da, savunma ihtiyacı olarak, eğer bir nükleer savaş çıkar
da bütün iletişim araçları paralize olursa paralize olmayacak
bir iletişim altyapısı kurmak için bir araştırma başlatılmıştır Savunma
Bakanlığı tarafından. Dikkatinizi çekiyorum, bir nükleer savaşta
bütün iletişim araçları paralize olursa, bütün ülke paralize olursa
bile çalışabilecek bir sistem kurma amacıyla İnternet başlatılmıştır.
Yani, daha sonra "İnternet" olarak bildiğimiz olgu, işte
bu çabanın bir sonucudur. Bu ne demek? Nükleer savaşın bile yok edemeyeceği
bu gücü, bu iletişim aracını denetlemek konusunda, klasik, standart
birtakım yayın araçlarını denetleme mekanizmalarının yetersiz
kalacağı aşikârdır. Bunu da bilmemiz, bir not olarak düşmemiz gerekir.
Dolayısıyla, nitekim bu gerçek bilindiği için, örneğin Avrupa Birliğinde
"erişim engellemesi" diyebileceğimiz, daha sert bir tabirle
"sansür"ü çağrıştıran birtakım engellemelere hiç sıcak bakılmamakta,
bunların, yasal önlemler yerine toplumda sivil toplum örgütleriyle,
eğitimle ve birtakım uyarı sistemleriyle konuyu denetleme olanağının
daha iyi olacağı Avrupa Birliğinde de görülmüştür, iddia edilmiştir
ve uygulamalar da bu yöndedir. Yani, sadece yasayla engellemek,
yasa ne kadar iyi niyetli hazırlanırsa hazırlansın ne kadar düzgün
ve içerikli olursa olsun, sadece yasayla mümkün değildir, kolay kolay
mümkün değildir, mümkün de değildir ve şöyle bir, yine İnternet'in doğasının,
gücünün gereği şöyle bir sorun ihtimali de ortaya çıkmıştır: Tahmin
ediyorum, İnternet kullananlar antivirüs programlarından haberdardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Avast antivirüs programı kullanılıyor.
Bu, bilgisayarın içine giren virüs, orada işte bir şeyleri silen,
bozan virüslere kalkan teşkil edecek antivirüsler. Bu antivirüsler -eğer dikkat ediyorsanız-
hemen hemen haftada bir kere güncellenir. Neden? Çünkü, bir antivirüs
vardır virüsleri önleyecek, fakat oralarda, "siber uzay"
dediğimiz yerde de akıllı biri vardır, o, virüsleri engelleyecek
duvarın etrafından geçmesini bulur, yine geçer etrafından. Öbür
hafta tekrar güncellenir veya ertesi gün tekrar güncellenir, yenisi
çıkar, ertesi günü güncellenir, yenisi çıkar. Bu nitelik çok ilginç
bir niteliktir ve akılda tutulması gerekir. Ne oluyor burada? Bakın,
bir sarmal olarak tırmanma oluyor. Antivirüs gittikçe daha güçlü
oluyor, ama antivirüs gittikçe daha güçlü oldukça, onu da aşabilecek
yeni virüs bulunuyor. Bunun sonu yok, olamaz da. Hatta, bu, güvenlik
duvarları için bile geçerli bir durum.
Şimdi, böyle bir sistemde, şöyle bir tehlike
de ortaya çıkabiliyor: Siz, denetleme mekanizmalarını kuruyorsunuz
yasal düzenlemeyle. Bu denetleme mekanizmalarının etrafından
geçmek mümkün. İşte, yabancı bir ülkede -onun için de vakıa madde var
ama- oraya buraya İnternet yayını yaparak onun etrafından geçme
olanağı var. O denetlemelerin, engellemelerin, erişim engellemelerinin
etrafından geçme olanağı bulunur, çıkarılır. O zaman ne olacak? Engellemeyi
daha sertleştireceksiniz, daha tırmandıracaksınız ve bunun sonu
sansüre gidebilir. Bu tırmanma… Yani, siz bir denetleme ve erişim
engellemesi gibi mekanizmalar kuracaksınız, birileri daima bunun
üstünden atlamasını becerecektir. Siz bu duvarları yükselttikçe,
giderek bu sansüre gider. Dolayısıyla -ben, bu yasa sansür yasasıdır
demiyorum- yasal düzenlemeler tek başına yeterli değildir. Toplumun çok ilginç tasarımları,
şimdi burada, tabii, bunu konuşmanın zamanı ve yeri değil. Çok ilginç
yeni tasarılarla, toplumda bir erken uyarı -sivil toplum örgütü müdahalesi-
eğitim kombinezonundan oluşan bir altyapı oluşturulmalıdır. Bu
altyapı olmadan bu yasanın gelmiş olması bence bir eksikliktir.
İkinci eksiklik ise geçen sene, 2006 yılının
güz aylarında Adalet Bakanlığında tartışılmakta olan otuz dört -galiba-
maddelik bir yasa vardı, bütün bu İnternet üzerinden işlenen suçları
da kapsayan. Bu, bayağı kapsamlı bir yasa taslağıydı. Sivil toplum
örgütleriyle istişareler yapıldı. Ben bazı görüşler belirttim.
Emek koyduk, aylarca üstünde çalışıldı. Tam o yasa tasarısı gelecek
derken -kapsamlı, otuz küsur maddelik bir yasa tasarısı, kurumları
daha da tanımlayan- birden bu, yedi maddelik bir yasa tasarısı geldi
önümüze. Bu da AKP Hükûmetinin, artık görevinin bitmeye yaklaştığı
AKP Hükûmetinin beş yıl içerisinde alıştığımız bir çalışma tarzı.
Bir çalışma içerisindeyiz, birden nereden geldiği belli olmayan
-aslında belli oldu, yani anladım sonradan da- yeni bir madde ve hiç
kimseye danışılmadan ortaya çıkarılmış bir taslakla karşılaştık.
Bu taslak Adalet Komisyonunda görüşüldü. Ondan sonra, o komisyon
toplantısına katıldım, öneriler yaptık, sivil toplum örgütlerinin
katkıları oldu, ama bu da yakışık alan bir çalışma tarzı değildir. O
34 maddelik yasa tasarısı daha kapsamlı, daha içerikli ve bence öncelikli
olarak ele alınması gereken bir tasarıydı.
Şimdi, burada, bu yasa da yine bir endişe
konusu. İdareye, Telekom Kurumu içerisinde Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığına bazı yetkilerin verilmesi kaygı uyandırıyordu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu, lütfen toparlar
mısınız.
Buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkan.
…fakat, bunu bir önergeyle değiştireceğimizi
öğrenmenin mutluluğu içerisindeyim.
Sözlerimi kapatırken, bu vesileyle
hatırlatmak istediğim iki konu var. Birisi, Sayın Bakanımız İnternet'in
yaygınlaştırılması için çabalar gösterdi. Bunları biliyorum, izliyorum.
Fakat, Evrensel Hizmet Fonu dediğimiz fonun, yani, kâr amacıyla bir
yerlere götürülemeyen İnternet'i ve iletişimi götürmek için toplanan
fonun, Evrensel Hizmet Fonu'nun etkin bir şekilde hâlâ kullanılamamış
olduğunun üzüntüsü içerisindeyim. Herhâlde, bunu kullanmak bizim
iktidarımıza nasip olacak.
İkincisi de, benden önceki konuşmacının
da ifade ettiği gibi, İnternet kafelerin çalışmalarının düzenlenmesi
-çünkü, o bambaşka bir olay, kahvehaneden çok başka bir olay- altyapısı
tekrar kurulmadı. Bu da herhâlde yine bizim hükûmetimizin bir görevi,
ilk görevlerinden biri olacak. O şekilde bırakıldı diye varsayıyorum.
Bu saptamalarla, tekrar bu yasanın tek
başına yeterli olmadığını ifade eder, hepinize saygılar sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde
kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulamasında;
a) Bakanlık: Ulaştırma Bakanlığını,
b) Başkanlık: Kurum bünyesinde bulunan
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığını,
c) Başkan: Telekomünikasyon İletişim
Başkanını,
ç) Bilgi: Verilerin anlam kazanmış biçimini,
d) Erişim: Bir internet ortamına bağlanarak
kullanım olanağı kazanılmasını,
e) Erişim sağlayıcı: Kullanıcılarına
internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel
kişileri,
f) İçerik sağlayıcı: İnternet ortamı
üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten,
değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri,
g) İnternet ortamı: Haberleşme ile kişisel
veya kurumsal bilgisayar sistemleri dışında kalan ve kamuya açık
olan internet üzerinde oluşturulan ortamı,
ğ) İnternet ortamında yapılan yayın:
İnternet ortamında yer alan ve içeriğine belirsiz sayıda kişilerin
ulaşabileceği verileri,
h) İzleme: İnternet ortamındaki verilere
etki etmeksizin bilgi ve verilerin takip edilmesini,
ı) Kurum: Telekomünikasyon Kurumunu,
i) Toplu kullanım sağlayıcı: Kişilere
belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı kullanım olanağı
sağlayanı,
j) Trafik bilgisi: İnternet ortamında
gerçekleştirilen her türlü erişime ilişkin olarak taraflar, zaman,
süre, yararlanılan hizmetin türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı
noktaları gibi değerleri,
k) Veri: Bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değeri,
l) Yayın: İnternet ortamında yapılan
yayını,
m) Yer sağlayıcı: Hizmet ve içerikleri
barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri,
ifade eder.
BAŞKAN - Söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
Bilgilendirme
yükümlülüğü
MADDE 3- (1) İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları,
yönetmelikle belirlenen esas ve usuller çerçevesinde tanıtıcı
bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların
ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen yükümlülüğü
yerine getirmeyen içerik, yer veya erişim sağlayıcısına Başkanlık
tarafından ikibin Yeni Türk Lirasından onbin Yeni Türk Lirasına kadar
idari para cezası verilir.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
İçerik
sağlayıcının sorumluluğu
MADDE 4- (1) İçerik sağlayıcı, internet
ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur.
(2) İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı
başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden,
bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu
içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise, genel hükümlere
göre sorumludur.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
Yer
sağlayıcının yükümlülükleri
MADDE 5- (1) Yer sağlayıcı, yer sağladığı
içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu
olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.
(2) Yer
sağlayıcı, yer sağladığı
hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı
kalmak kaydıyla, bu Kanunun
8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik
olarak imkan bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla
yükümlüdür.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
Erişim
sağlayıcının yükümlülükleri
MADDE 6- (1) Erişim sağlayıcı:
a) Herhangi bir kullanıcısının yayınladığı
hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar
edilmesi halinde ve teknik olarak engelleme imkanı bulunduğu ölçüde
erişimi engellemekle,
b) Sağladığı hizmetlere ilişkin, yönetmelikte
belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak
üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin
doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla,
c) Faaliyetine son vereceği tarihten
en az üç ay önce durumu Kuruma, içerik sağlayıcılarına ve müşterilerine
bildirmek ve trafik bilgilerine ilişkin kayıtları yönetmelikte
belirtilen esas ve usullere uygun olarak Kuruma teslim etmekle,
yükümlüdür.
(2) Erişim sağlayıcı, kendisi aracılığıyla
erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını
ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü
değildir.
(3) Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde
yer alan yükümlülüklerden birini yerine getirmeyen erişim sağlayıcısına
Başkanlık tarafından onbin Yeni Türk Lirasından ellibin Yeni Türk
Lirasına kadar idari para cezası verilir.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
Toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülükleri
MADDE 7- (1) Ticarî amaçla toplu kullanım
sağlayıcılar, mahalli mülki amirden izin belgesi almakla yükümlüdür.
İzne ilişkin bilgiler otuz gün içinde mahalli mülki amir tarafından
Kuruma bildirilir. Bunların denetimi mahalli mülki amirler tarafından
yapılır. İzin belgesinin verilmesine ve denetime ilişkin esas ve
usuller, yönetmelikle düzenlenir.
(2) Ticari amaçla olup olmadığına bakılmaksızın
bütün toplu kullanım sağlayıcılar, konusu suç oluşturan içeriklere
erişimi önleyici tedbirleri almakla yükümlüdür.
(3) Birinci fıkrada belirtilen yükümlülüğe
aykırı hareket eden kişiye mahalli mülki amir tarafından üçbin Yeni
Türk Lirasından onbeşbin Yeni Türk Lirasına kadar idari para cezası
verilir.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
Erişimin
engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi
MADDE 8- (1) İnternet ortamında yapılan
ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe
sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine
karar verilir:
a)
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde 84),
2) Çocukların cinsel istismarı (madde
103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını
kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde temini
(madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama
(madde 228)
suçları.
b)
25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında
Kanunda yer alan suçlar.
(2) Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma
evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir.
Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet
savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilir.
Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmidört saat içinde hâkimin
onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir.
Bu süre içinde kararın onaylanmaması hâlinde tedbir, Cumhuriyet
savcısı tarafından derhal kaldırılır. Koruma tedbiri olarak verilen
erişimin engellenmesine ilişkin karara 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.
(3) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı
tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının birer örneği,
gereği yapılmak üzere Başkanlığa gönderilir.
(4) İçeriği birinci fıkrada belirtilen
suçları oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt
dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt
içinde bulunsa bile, içeriği birinci fıkranın (a) bendinin (2) ve
(5) numaralı alt bentlerinde yazılı suçları oluşturan yayınlara
ilişkin olarak erişimin engellenmesi kararı re'sen Başkanlık tarafından
verilir. Bu karar, erişim sağlayıcısına
bildirilerek gereğinin yerine getirilmesi istenir.
(5) Erişimin engellenmesi kararının
gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren yirmidört
saat içinde yerine getirilir.
(6) Başkanlık tarafından verilen erişimin
engellenmesi kararının konusunu oluşturan yayını yapanların
kimliklerinin belirlenmesi halinde, Başkanlık tarafından, Cumhuriyet
başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.
(7) Soruşturma sonucunda kovuşturmaya
yer olmadığı kararı verilmesi halinde, erişimin engellenmesi kararı
kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda Cumhuriyet savcısı, kovuşturmaya
yer olmadığı kararının bir örneğini Başkanlığa gönderir.
(8) Kovuşturma evresinde beraat kararı
verilmesi halinde, erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden
hükümsüz kalır. Bu durumda mahkemece beraat kararının bir örneği
Başkanlığa gönderilir.
(9) Konusu birinci fıkrada sayılan
suçları oluşturan içeriğin yayından kaldırılması halinde; erişimin
engellenmesi kararı, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı,
kovuşturma evresinde mahkeme tarafından kaldırılır.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen erişimin
engellenmesi kararının gereğini yerine getirmeyen yer veya erişim
sağlayıcılarının sorumluları, fiil daha ağır cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(11) İdari tedbir olarak verilen erişimin
engellenmesi kararının yerine getirilmemesi halinde, Başkanlık
tarafından erişim sağlayıcısına, onbin Yeni Türk Lirasından yüzbin
Yeni Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. İdari para cezasının
verildiği andan itibaren yirmidört saat içinde kararın yerine getirilmemesi
halinde ise, Başkanlığın talebi üzerine Kurum tarafından yetkilendirmenin
iptaline karar verilebilir.
(12) Bu Kanunda tanımlanan kabahatler
dolayısıyla Başkanlık veya Kurum tarafından verilen idari para
cezalarına ilişkin kararlara karşı, 6/1/1982 tarihli 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Coşkunoğlu, Uşak Milletvekili.
Sayın Coşkunoğlu, vaz mı geçtiniz?
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Hayır, vazgeçmedim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
8'inci maddenin endişe verici iki fıkrası
var. (4)'üncü fıkrada "…içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında
bulunması halinde… erişimin engellenmesi kararı re'sen Başkanlık
tarafından verilir." Yani, Telekom Kurumu içerisindeki Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı resen kararla erişimi engelliyor.
Şimdi, bu erişim engelleme olayını anlayalım.
Bir İnternet sitesi vardır. Bu sitenin içerisinde sayısız, yüzlerce,
binlerce yazı, resim, belge vardır. Bunlardan bir tanesinin sakıncalı
olması tamamına erişmeyi, tamamına erişimin engellenmesi yolunu
açmamalı, sadece onun çıkarılması, yani, o içeriğin çıkarılması
yeterli olabilmeliydi. Bunun sağlanması.
Ha, şimdi, bu zor. Bunu sağlamak zordur.
Yurt dışında yayın yapıyor, oraya koymuş. Nasıl çıkartacaksınız?
Aslında bunun bir örneğini "YouTube" denen, şu anda dünyanın
en popüler sitesinde, bir Brezilyalı futbolcu, eski eşinin uygunsuz
bir tavırla videosunun çekildiğini görüyor ve itiraz yapılıyor,
o içerik çıkarılıyor. Bir uyarı sistemi, mekanizma var. İlk konuşmamda
da söylediğim gibi, bu gibi şeyler tamamen erişimin engellenmesinin
dışında birtakım çözümlere daha açık bir yaklaşım olması gerekirdi.
Nitekim Avrupa'da da bir uyarı sistemi, mekanizması vardır. Bunun
işletilmesi gerekir.
Ondan sonra geliyoruz (6)'ncı fıkraya:
"Başkanlık tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının…"
Şimdi, idare bir karar veriyor, erişimi engelliyor, sitenin tamamına
erişimi engelliyor. "…konusunu oluşturan yayını yapanların
kimliklerinin belirlenmesi halinde…" Yani, idare kimlikleri
belirliyor, ondan sonra ne yapıyor? "…Başkanlık tarafından,
Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur."
Şimdi, suç duyurusunda bulunanın üstüne
düşen bir görev değildir kimlikleri belirlemek. Suç duyurusu yapılır,
cumhuriyet başsavcılığı gerekli tahkikatla o kimlikleri belirler.
İdare, şimdi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bu kimlikleri
nasıl saptayacak? Nereden, nasıl bulacak? Bu bakımlardan bu fıkraları
sakıncalı buluyorum. Çok farklı yetkilendirmelerle bu konular
hâlledilebilirdi. Bunu tartıştık. Sayın Bakan da duyarlı, yani, bir
mahkeme kararına başvurmadan birtakım yasaklamaların getirilmesine.
Burada, bu erişimin engellenmesi durumunda, karşı tarafın itiraz
hakkıyla mahkemeye gitmesi olanakları var, doğru. Bu yabancı bir
siteyse, bu nasıl yapılır? O ayrı bir mesele. Dolayısıyla, bu maddenin
bu fıkralarını sakıncalı bulduğumu ifade ederim. Yine, bu fıkraların,
sözünü ettiğim, sakıncalı bulduğum fıkraların neden gerekli olduğu
da aşikâr. Gerekli toplumsal altyapı hazırlanmadan, eğitim, örgütlenme
ve kurumsal altyapı hazırlanmadan sadece yasayla birtakım engellemeler
yapmaya kalkarsak, bu gibi sakıncalı maddeleri de içermek zorunda
kalınıyor herhâlde. Bunları kayıtlara, tutanaklara düşmek için söz
aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Coşkunoğlu.
Madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1397 sıra sayılı Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi
ile 2559 ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 8. maddesinin 1. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi
arz ve teklif ederiz.
|
Feridun
Ayvazoğlu |
Muharrem
Kılıç |
Orhan
Eraslan |
|
Çorum |
|
Niğde |
|
Feridun
Fikret Baloğlu |
Mehmet
Küçükaşık |
Mehmet
Nuri Saygun |
|
|
|
Tekirdağ |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
İsmet
Atalay |
Ziya
Yergök |
|
Artvin |
İstanbul |
|
"Madde 8- (1) İnternet ortamında
yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli
şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine
karar verilir:
a) 26/9/2004 tarihli
ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme
(madde 84),
2) Çocukların cinsel
istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya
uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli
madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde
226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması
için yer ve imkân sağlama (madde 228),
suçları.
8) Devletin birliğini
ve ülke bütünlüğünü bozmak (madde 302)
b) 25/7/1951 tarihli
ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer
alan suçlar.
c) Anayasanın 174.
maddesinde belirtilen İnkılâp Kanunlarının Korunması kapsamında
yer alan suçlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
Önergenin gerekçesini
açıklayacaksınız zannediyorum.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
bu tasarının özünde hizmet etmek istediği noktalarda olumlu katkılarımızı
yapacağımızı söylemiştik. Çünkü, belirtilen suçlar var, 8'inci
maddede bu suçlar yer almış. Bu suçların içerisine, Komisyonda da
değerli AKP'li milletvekili arkadaşımızın da katkısıyla, uzlaşmak
suretiyle, Atatürk'e karşı işlenen suçların da İnternet ortamında
işlenmesi hâlinde tedbir olarak önlenmesi kabul edilmiş idi.
Ben, tasarının tümü
üzerinde yapmış olduğum konuşmada söylediğim gibi, iki tane daha
suçu özellikle vurgulamıştım. Bu vurgulamış olduğum suçlardan bir
tanesi, ülkemizin toprak bütünlüğüyle ilgili bir suç, 302'nci madde
ve bir diğeri de Anayasa'mızın 174'üncü maddesinde sayılan, tek tek
sayılan "devrim kanunları" adı altındaki kanunların da İnternet
ortamında işlenmesinin önlenmesi idi. Bu iki suçun daha, yani, son
söylemiş olduğum iki suçun daha bu önergemiz ile bu kanunun 8'inci
maddesinde sayılan suçlar arasına katılmasını istiyoruz. Geliniz,
gerçekten ciddi bir şekilde bunu ele alalım, ne olur, siyasi olarak
olaya bakmayalım. 302'nci maddenin çok önemli, hayati önem taşıyan
bir madde olduğunu söyledim, söyledik. Daha önce, 301'inci maddeyle
mahkûm olan bölücü başının aynı maddeden dolayı bu cezayı almış olduğunu
da söyledik ve hâlen İnternet ortamında Türkiye'nin toprak bütünlüğüyle
ilgili, uluslararası boyutlarda, diğer ülkelerin ülkemiz üzerindeki
emellerinin ne olduğu noktasındaki uğraşlarını da biliyoruz, somut
göstergelerini de hepimiz görmekteyiz. Bu noktada, sadece 302'nci
maddenin böyle ciddi bir yasa tasarısına alınmasının hiçbir sakıncası
yok. Neden bu noktada bir uzlaşı içerisinde olamıyoruz? Toprak bütünlüğümüz
diyoruz. Hiçbirimiz, toprak bütünlüğünden vazgeçeceğiz, diye hiçbir
şekilde beyanatta bulunmayı bırakınız, eyleme dönük, söyleme dönük
hiçbir şey yapmayız, yapamayız, yapılamaz, mümkün değil. Böyle olmasına
göre, bir 302'nci maddeyi böyle bir tasarıya koymanın çok olmaması
gerektiği kanısını taşıyorum, çünkü, aynı şekilde izah ettiğimiz
gibi, Anayasa'nın 174'üncü maddesinde belirtilen suçların da bu kanunla
korunması gereken suçlar olarak, ön tedbir olarak alınması gereken
suçlar olarak bu tasarıda yer almasını biz savunduk, bunu söylüyoruz.
Çok fazla bir şey söylediğimiz yok. Yoksa, bütün Türk Ceza Kanunu'ndaki
veya ceza hükümlerini içeren, bütün ceza hükümlerindeki suçlar
bu kanun kapsamıyla önlensin, tedbir alınsın, bunların hepsini İnternet
ortamındaki tasarıya koyalım demiyoruz. Çok ciddi boyutlarda
olan bu iki suçu da buraya almamızın hiçbir sakıncası olmadığını
belirtmek istiyorum. Bu nedenle, arkadaşlarımla önergeyi verdik,
sunduk. İnanıyorum ki, AKP'li değerli milletvekili arkadaşlarımızın
da aynı görüşü, bu şekilde, toprak bütünlüğüyle ilgili ve devrim
kanunlarıyla ilgili görüşlere katılacağı inancını taşımak istiyoruz.
Bu nedenle de önergemizin yüce Meclis tarafından, değerli milletvekili
arkadaşlarımız tarafından kabul edilmesini diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Ayvazoğlu.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
- Önergenin aleyhinde söz talep ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tüzük'te böyle
bir usul yok Sayın Başkan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
İçeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı
MADDE 9- (1) İçerik nedeniyle
hakları ihlâl edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna
ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine
ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından
fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet
ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı
kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine
getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde
reddedilmiş sayılır.
(2) Talebin reddedilmiş
sayılması halinde, kişi onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza
mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki
kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle
internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilir.
Sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara
bağlar. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Sulh ceza hâkiminin
kesinleşen kararının, birinci fıkraya göre yapılan başvuruyu yerine
getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına tebliğinden itibaren
iki gün içinde içerik yayından çıkarılarak hazırlanan cevabın yayımlanmasına
başlanır.
(4) Sulh ceza hâkiminin
kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde
yerine getirmeyen sorumlu kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması
halinde, bu fıkra hükmü yayın sorumlusu hakkında uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Coşkunoğlu,
Uşak Milletvekili.
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
CHP GRUBU ADINA OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
9'uncu madde bu yasaya Komisyonda eklenmiştir. 9'uncu maddenin bu
yasada yerini ben göremiyorum. 9'uncu madde "kötü bir madde"
demiyorum. Önce, bu yasada yeri var mı ona bakalım.
Şimdi bu yasa ne içindir?
İnternet'te işlenen belli nitelikte suçlar içindir. Daha çok, toplumu
gerçekten haklı bir şekilde galeyana getirmiş olan çocuklarımıza
yönelik birtakım suçları özellikle ön plana çıkaran, ilgilendiren
suçlarla ilgili bir yasadır derken, burada cevap hakkıyla ilgili
bir madde görüyoruz. Şimdi böyle bir suç işlenmiyor mu? İnternet'te
birisi kalkıp öbürüne hakaret etmiyor mu? Bunlar suç değil mi? Suç.
Ama, İnternet'te bankalara da girip, bankalarda müdahale edenler
de oluyor, o da suç. O niye getirilmiyor da bu getiriliyor, bu madde
getiriliyor? Yani, İnternet'te işlenen bütün suçları kapsıyor mu?
Hayır. Biraz önce Sayın Ayvazoğlu'nun savunduğu önergede inkılaba,
cumhuriyet devrimlerine karşı olan suçlar önerildi. O reddedildi.
Bu yasanın kapsamıyla 9'uncu madde tamamen farklı konulardır. Neden
konulduğu, bu kadar farklı olduğu hâlde… Tekrar ediyorum: İnternet'te
hakaret etmek elbette suçtur; yani, 9'uncu madde ona yönelik iddiasıyla
getiriliyor. Ama, İnternet'te dünya kadar farklı suçlar işlenebilir.
Niye bu getiriliyor? Ben burada, daha önce de denenmiş sınırlama,
engelleme gibi birçok yönteme başvurma kaygısını taşıyorum, başvurma
niyeti olduğu kaygısını taşıyorum. Nitekim, daha dün yayımlanmış
olan, Türkiye'de bilişim konusunda uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşlarının
-ki, on dört sivil toplum kuruluşu imzalamış- bir basın duyurusu
var. Bu basın duyurusunda 9'uncu maddeyle ilgili itirazı aynen okuyorum;
çünkü, aynen katılıyorum: "Çocuklarımızın korunmasına yönelik
bir konuda çalışmalar yapılırken amaç dışına çıkılmaması gerektiği
hâlde, tasarı metni içerisine 9'uncu madde olarak konulan cevap ve
düzeltme hakkının bu kanunun amacıyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır…"
Yanlış mı? Doğru.
"…İnternet ortamında
yapılan ve konusu kanunda sayılan suçları oluşturan hiçbir suçta
cevap ve düzeltme hakkına ihtiyaç duyulması mümkün değildir…"
Şöyle bir bakın sayılan suçlara…
"…Bir dönemler Basın
Kanunu'na eklenmeye çalışıldığı gibi, İnternet ile ilgili tüm İnternet'i
etkileyen düzenlemelerin, bu şekilde, ilgisiz bir tasarıya eklenmesi
yanlış ve sakıncalıdır. İnternet üzerindeki yayınların bir kısmı
basın yayın faaliyeti kapsamında değerlendirilebilirse de, İnternet'in,
sadece basın yayın faaliyeti olarak algılanması yanlıştır. Bu nedenle,
basın yayın faaliyeti ile ilgisi olmayan birçok İnternet sitesinde,
cevap ve düzeltme metni ile karşılaşılması gibi garip bir durumla
karşı karşıya kalınacaktır.
Basın yayın faaliyeti
yapmayan kişilerin, sahibi oldukları İnternet siteleri nedeniyle
basın yayın kuruluşlarını ilgilendiren bir sorumluluğa tabi tutulmaları,
işin doğasına aykırıdır.
İşte, bu tüm bu nedenlerle,
9'uncu madde, kesinlikle, yasa tasarısından çıkarılmalıdır."
Ben, bunu, Sayın Bakanla
görüştüm. Umarım, bu görüşüm tekrar değerlendirilir, bu yasa geri
çekilir. Komisyonlarda eklenmiş olan, eğreti duran ve İnternet'i
bir basın yayın aracı gibi gören bir yaklaşımla konmuş olan bu maddenin
sakıncalarını biraz daha düşünüp, bu maddeyi çıkarıp, bu yasayı
tekrar önümüze getirirler diye umuyorum, bu yanlış maddeyle çıkmamasını
-bu yasanın- diliyorum.
Hepinize saygılar
sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Coşkunoğlu.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
İdari yapı ve görevler
MADDE 10- (1) Kanunla
verilen görevler, Kurum bünyesinde bulunan Başkanlıkça yerine getirilir.
(2) Bu Kanunla ekli
listedeki kadrolar ihdas edilerek Başkanlığın hizmetlerinde kullanılmak
üzere 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanununa ekli (II) sayılı
listeye eklenmiştir. Başkanlık bünyesindeki iletişim uzmanlarına,
Kurumda çalışan Telekomünikasyon Uzmanlarına uygulanan mali,
sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır. İletişim Uzmanı
olarak Başkanlığa atanan personelin hakları saklı kalmak kaydıyla,
kariyer sistemi, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı
ay içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
(3) Başkanlığa Kanunla
verilen görevlere ilişkin olarak yapılacak her türlü mal veya hizmet
alımları, ceza ve ihalelerden yasaklama işleri hariç, 04/01/2002 tarihli
ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 05/01/2002 tarihli ve 4735 sayılı
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Kurum
bütçesinden karşılanır.
(4) Kanunlarla verilen
diğer yetki ve görevleri saklı kalmak kaydıyla, Başkanlığın bu Kanun
kapsamındaki görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bakanlık, kolluk
kuvvetleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile içerik, yer ve erişim
sağlayıcılar ve ilgili sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyon
oluşturarak internet ortamında yapılan ve bu Kanun kapsamına giren
suçları oluşturan içeriğe sahip faaliyet ve yayınları önlemeye
yönelik çalışmalar yapmak, bu amaçla, gerektiğinde, her türlü giderleri
yönetmelikle belirlenecek esas ve usuller dahilinde Kurumca karşılanacak
çalışma kurulları oluşturmak.
b) İnternet ortamında
yapılan yayınların içeriklerini izleyerek, bu Kanun kapsamına
giren suçların işlendiğinin tespiti halinde, bu yayınlara erişimin
engellenmesine yönelik olarak bu Kanunda öngörülen gerekli tedbirleri
almak.
c) İnternet ortamında
yapılan yayınların içeriklerinin izlenmesinin hangi seviye, zaman
ve şekilde yapılacağını belirlemek.
ç) Kurum tarafından
işletmecilerin yetkilendirilmeleri ile mülki idare amirlerince
ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcılara verilecek izin belgelerinde
filtreleme ve bloke etmede kullanılacak sistemlere ve yapılacak
düzenlemelere yönelik esas ve usulleri belirlemek.
d) İnternet ortamındaki
yayınların izlenmesi suretiyle bu Kanunun 8 inci maddesinin birinci
fıkrasında sayılan suçların işlenmesini önlemek için, izleme ve
bilgi ihbar merkezi dahil, gerekli her türlü teknik altyapıyı kurmak
veya kurdurmak, bu altyapıyı işletmek veya işletilmesini sağlamak.
e) İnternet ortamında
herkese açık çeşitli servislerde yapılacak filtreleme, perdeleme
ve izleme esaslarına göre donanım üretilmesi veya yazılım yapılmasına
ilişkin asgari kriterleri belirlemek.
f) Bilişim ve internet
alanındaki uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu
sağlamak.
g) Bu Kanunun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasında sayılan suçların, internet ortamında
işlenmesini konu alan her türlü temsili görüntü, yazı veya sesleri
içeren ürünlerin tanıtımı, ülkeye sokulması, bulundurulması, kiraya
verilmesi veya satışının önlenmesini teminen yetkili ve görevli
kolluk kuvvetleri ile soruşturma mercilerine, teknik imkanları
dahilinde gereken her türlü yardımda bulunmak ve koordinasyonu
sağlamak.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi yok. Ancak, iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyette
olduğundan, birini okutacağım ve diğerinin de imzalarını okutup,
işlemlerini birlikte yapacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1397 sıra sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlemesi
ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Kanunu Tasarısı"nın
10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
İrfan Gündüz |
Osman Coşkunoğlu |
Recep Garip |
|
|
İstanbul |
Uşak |
Adana |
|
Sabri Varan |
Cavit Torun |
Erdal Karademir |
|
Gümüşhane |
Diyarbakır |
İzmir |
|
Hakkı Ülkü |
Şevket Arz |
Harun Akın |
|
İzmir |
Trabzon |
Zonguldak |
|
|
Enver Yılmaz |
|
|
|
Ordu |
|
" (5) Başkanlık;
Bakanlık tarafından 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesi uyarınca, Adalet
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, çocuk, kadın ve aileden sorumlu
Devlet Bakanlığı ile Kurum ve ihtiyaç duyulan diğer bakanlık, kamu
kurum ve kuruluşları ile internet servis sağlayıcıları ve ilgili
sivil toplum kuruluşları arasından seçilecek bir temsilcinin katılımı
suretiyle teşkil edilecek İnternet Kurulu ile gerekli işbirliği
ve koordinasyonu sağlar, bu Kurulca izleme, filtreleme ve engelleme
yapılacak içeriği haiz yayınların tespiti ve benzeri konularda yapılacak öneriler
ile ilgili gerekli her türlü tedbir veya kararları alır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
3348 sayılı Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesinde
yer alan "Bakanlık, teknolojinin getirdiği yeni ulaştırma ve
haberleşme hizmetleri ile ilgili olarak oluşturulacak politikaların
tespitinde Bakanlık dışından tecrübeli ve yetişkin kişi ve kuruluş
temsilcilerinin katıldığı geçici danışma kurulları kurabilir.
Bu kurul üyelerinin yol ve konaklama giderleri ile birlikte kurulun
diğer faaliyet giderleri Ulaştırma Bakanlığı bütçesinden karşılanır."
yolundaki hüküm çerçevesinde, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca;
Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, çocuk, kadın ve aileden sorumlu
Devlet Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu Başkanı ile ihtiyaç
duyulan diğer Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları ile üniversiteler,
ilgili dernek, vakıf, meslek odaları ve benzeri sivil toplum kuruluşları
arasından seçilecek temsilcilerin de katılımıyla kurulacak İnternet
Kurulu ile işbirliği ve koordinasyon sağlanacak, ayrıca kanunda
öngörülen konularda bu Kurulun yaptığı öneriler ile ilgili gereken
karar veya tedbirler alınacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda ve ekli listeyle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi okutuyorum:
Yönetmelikler
MADDE 11- (1) Bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma
bakanlıklarının görüşleri alınarak Başbakanlık tarafından çıkarılacak
yönetmeliklerle düzenlenir. Bu yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren dört ay içinde çıkarılır.
(2) Yer veya erişim
sağlayıcı olarak faaliyet icra etmek isteyen kişilere, telekomünikasyon
yoluyla iletişim konusunda yetkilendirme belgesi olup olmadığına
bakılmaksızın, yer veya erişim sağlayıcı olarak faaliyet icra etmesi
amacıyla yetkilendirme belgesi verilmesine ilişkin esas ve usuller,
Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik,
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde çıkarılır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12'nci maddeyi okutuyorum:
İlgili kanunlarda yapılan değişiklikler
MADDE 12- (1) 4/2/1924
tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 2 nci maddesinin
(f) bendine aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Bu idari para cezalarına
ilişkin kararlara karşı, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir."
(2) 4/7/1934 tarihli
ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinin
onuncu fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "belirtilen"
ibaresinden sonra gelmek üzere "telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişime ilişkin" ibaresi eklenmiş, ikinci cümlesi "Oluşturulan
bu Başkanlık bir başkan ile daire başkanlıklarından oluşur" şeklinde
değiştirilmiştir.
(3) 5/4/1983 tarihli
ve 2813 sayılı Telsiz Kanununun 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Kurulca belirlenecek
esas ve usuller çerçevesinde, 04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununun 22 nci maddesinde belirtilen doğrudan temin usulüyle
serbest avukatlar veya avukatlık ortaklıklarıyla avukat sözleşmeleri
akdedilebilir."
(4) 1/11/1983 tarihli
ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi
"4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (14) numaralı alt bendi kapsamında
yapılacak dinlemeler de bu merkez üzerinden yapılır" şeklinde
değiştirilmiş; dördüncü fıkrasında yer alan "Ancak" ibaresinden
sonra gelmek üzere "casusluk faaliyetlerinin tespiti ve"
ibaresi eklenmiş; altıncı fıkrasının üçüncü cümlesinde geçen
"Bu madde" ibaresi "Bu fıkra" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1- (1)
Başkanlığın kuruluştaki hizmet binasının yapımı, ceza ve ihalelerden
yasaklama işleri hariç, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Kurum bütçesinden karşılanır.
(2) Halen faaliyet icra
eden ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içinde 7 nci maddeye göre alınması
gereken izin belgesini temin etmekle yükümlüdürler.
(3) Halen yer veya erişim
sağlayıcı olarak faaliyet icra eden kişilere, Kurum tarafından,
telekomünikasyon yoluyla iletişim konusunda yetkilendirme belgesi
olup olmadığına bakılmaksızın, yer veya erişim sağlayıcı olarak
faaliyet icra etmesi amacıyla bir yetkilendirme belgesi düzenlenir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13'üncü maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 13- (1) Bu Kanunun;
a) 3 üncü ve 8 inci
maddeleri, yayımı tarihinden altı ay sonra,
b) Diğer maddeleri,
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 14- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Soru sormak
istiyorum.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum…
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Sayın Başkan,
soru sormak istiyorum, 14'üncü maddede bir soru rica ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu, oylarınıza
sundum.
HALUK KOÇ (
BAŞKAN - Baktık efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Hayır efendim,
elektronik olarak yaptım. Çok hızlı olduğu için, gitti; hemen fırladım.
Siz, solunuza bakıyordunuz.
Yerimden bir kısa sorum
var Sayın Bakana.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Coşkunoğlu.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla bir soru sormak istiyorum.
Biraz önce, 9'uncu maddeyle ilgili bir konuşmamda, ülkemizde bilişim
konusunda uzmanlaşmış on dört sivil toplum kuruluşunun imzasıyla
bir talebi dile getirdim. Daha önce, bu, İnternet üzerinden işlenen
suçlarla ilgili bir yasa tasarısında -otuz küsur maddelik- sivil
toplumla yakın çalışma gösterildiği halde, bu, şu anda kabul etmekte
olduğumuz yasa tasarısında, bu on dört sivil toplum kuruluşunun
talebini Sayın Bakanımız neden kabul etmedi? Onu sormak istiyorum.
Yürütme sırasında, bu sivil toplum örgütleriyle, kısa bir süre de
olsa beraber olacaklar; o nedenle bu soruyu soruyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şöyle, eğer uygunsa
usulen, teşekkür konuşmasında bunu ifade etmek istiyorum.
Arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
14'üncü maddeyi oylarınızı
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İnternet
Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı, yüce
Meclisimizde, sizlerin onayıyla gerçekleşmiştir, tasarı kanunlaşmıştır;
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Başkanımızın uyarısı
var, "kısa tut, ara vermedim" dedi. Onun için, bu uyarıya dikkat
etmekle beraber birkaç noktayı hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bir kere, bu yasa, gittikçe
bilgi toplumuna hızla ilerlediğimiz, bilgiyi kullanan, bilgiyi
üreten ve bilgiye ulaşan toplumların bu yerkürede var olabileceği,
bunlardan mahrum olanların da kaderine terk edilmiş olacağı gerçeğini
görerek, çağımızın icadı, neredeyse günlük hayatımızda artık her
derde deva olan İnternet'in milyonlarca yararı karşısında bazı
olumsuz yan etkilerini de oluşmadan önlemeye yönelik bir düzenlemedir.
Bu düzenleme ne ilktir ne de son olacaktır, çünkü bir gelişme süreci
yaşanmaktadır ve bu teknolojideki gelişmeler, katma değerli hizmetler
arttıkça bu yönde de suç oluşturulabilecek birtakım yayınlar küresel
olarak toplumumuzu, gençliğimizi, ülkemizi tehdit eder boyutlara
gelmektedir. Bu bakımdan, bu ilk tedbirdir ve Türkiye, bu konuda önlem
alan ilk beş ülkeden altıncısı konumuna gelmiştir. Bu bakımdan, bunu
çok önemli bir gelişme olarak görüyoruz.
Ancak, komisyonlarda
veya Hükûmette hazırlıkları devam eden bilişim suçlarıyla ilgili
kanun tasarısı, bilişim güvenliğiyle ilgili kanun tasarısı ve
verilerin korunmasıyla ilgili kanun tasarısı bunu tamamlayacak
nitelikteki tasarılardır. Bunlar da sırayla gelecektir.
Bu kadarını söyledikten
sonra, Sayın Coşkunoğlu, 9'uncu maddeyle ilgili hiç tereddüdünüz
olmasın. Bu madde, herhangi bir yayında olduğu gibi, İnternet de,
Türk Ceza Kanunu'nun 6'ncı maddesinde, bir yayın yoluyla bilgi iletme
mecrası olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, bütün yayın mecralarında,
görsel, yazılı ve İnternet yoluyla yapılan her türlü yayında, bu yayından
mağdur olanın şikâyet hakkı olması, düzeltme talep etmesi doğaldır.
Bunu bir sansür gibi, engelleme, İnternet'i geliştirmeye engel gibi
düşünmemiz bize çok doğru gelmiyor. Bu konu, komisyonda da enine boyuna
tartışılmış ve nihayet, böyle bir düzenlemenin yararlı olacağı kanaati
hasıl olmuştur. Sivil toplum kuruluşlarımızın hassasiyetine biz
de katılıyoruz, ancak, sizin uyarılarınızdan sonra da bunu biz enine
boyuna düşündük, böyle bir mahzurun olmayacağı konusunda eminiz.
Bunu da kamuoyuna açıklamak istiyorum.
Bu Yasa, İnternet'i
cezalandırma değil İnternet yoluyla işlenebilecek, çocuklarımıza,
gençlerimize, aile yapımıza yönelik suçların oluşmadan önlenmesini
sağlayacak bir yasadır. Esasen, Anayasa'mızın 41'inci ve 58'inci maddeleri
de böyle bir mücadeleyi görev olarak bizlere vermiştir.
Ben, sonuç olarak, biliyorsunuz,
seçim kararı aldık, ülkemize hayırlı, uğurlu olsun diyorum; alınan
seçim kararıyla birlikte görevini bırakacak bakanlardan biriyim.
Birkaç gün içerisinde milletin içinde olacağız, hep beraber seçim
için millete gideceğiz. Bu vesileyle, şunu söylemek istiyorum:
Dört buçuk yıl içerisinde yaptığımız yasal çalışmalarda ulaştırma,
haberleşmeyle ilgili çok köklü düzenlemeler yaptık. Bu düzenlemelerin
yapılmasında tüm Parlamento üyeleri, muhalefet ve iktidar, bugün
olduğu gibi tam bir anlayış birliğinde bize destek verdi. Bu destekten
dolayı sektörüm adına, ülkem adına sizlere çok teşekkür ediyorum
(Alkışlar) ve Yasa'nın ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
11'inci sırada yer
alan, Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in; 12/9/1960 Tarihli ve 80 Sayılı
Kanun ile 24/6/1995 Tarihli ve 552 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
11.- Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in; 12/9/1960
Tarihli ve 80 Sayılı Kanun ile 24/6/1995 Tarihli ve 552 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/944) (S. Sayısı: 1400)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
12'nci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlıyoruz.
12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna
Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1109) (S. Sayısı: 1083)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Komisyonun olmadığı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 5 Mayıs 2007 Cumartesi günü saat 11.00'de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.