deneme 3 3 2007-05-22T06:55:00Z 2007-05-22T06:55:00Z 1 52698 300384 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2503 704 352378 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 22                                      YASAMA YILI: 5

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 154

 

90’ıncı Birleşim

18 Nisan 2007 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il Alp­te­kin'in, ve­fat eden Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Baş­kan Ve­ki­li Ali Din­çer'e Al­lah'tan rah­met, ya­kın­la­rı­na ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na baş­sağ­lı­ğı di­le­yen ko­nuş­ma­sı

B) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Baş­kan Ve­ki­li Ali Din­çer'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la say­gı du­ru­şu

C) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­me­cit Alp'in, Millî Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı ola­rak kut­la­nan 23 Ni­sa­nın millî mü­ca­de­le­nin ve par­la­men­ter sis­te­me ge­çi­şin baş­lan­gı­cı ol­ma­sı ba­kı­mın­dan ta­ri­hi­miz­de­ki öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Kı­lıç'ın, bi­ri­kim­le­ri­ni off­sho­re he­sa­bı ve ha­zi­ne bo­no­su­na ya­tır­mış olan ve el ko­nul­ma­sın­dan bu ya­na dört yıl geç­me­si­ne rağ­men pa­ra­la­rı­nı ge­ri ala­ma­yan İmar Ban­ka­sı mağ­dur­la­rı­nın du­ru­mu­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt Ak­gün'ün, bu yıl uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan Be­le­di­ye­le­rin Alt­ya­pı­sı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­siy­le (BEL­DES) ya­pı­la­cak hiz­met­le­re iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

IV. - TE­ŞEK­KÜR, TEB­RİK, TE­MEN­Nİ VE TA­Zİ­YE­LER

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali To­puz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Nev­zat Pak­dil, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Meh­met Eras­lan ile Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Emin Tu­tan ve Ke­mal De­mi­rel'in, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Baş­kan Ve­ki­li Ali Din­çer'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la ta­zi­ye ko­nuş­ma­la­rı

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Ku­ru­lu­şu­nun 87'nci yıl dö­nü­mü­nün ve Ulu­sal Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı'nın kut­lan­ma­sı ve gü­nün önem ve an­la­mı­nın be­lir­til­me­si ama­cıy­la Ge­nel Ku­rul­da özel bir gö­rüş­me ya­pıl­ma­sı için TBMM'nin 23 Ni­san 2007 Pa­zar­te­si gü­nü sa­at 14.00'te top­lan­ma­sı­na; bu top­lan­tı­da ya­pı­la­cak gö­rüş­me­ler­de­ki ko­nuş­ma sü­re­le­ri ile o gün baş­ka bir ko­nu­nun gö­rü­şül­me­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Karapaşaoğlu'nun, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/971) (S. Sa­yı­sı:1369)

5.- Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1295) (S. Sa­yı­sı: 1357)

6.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Emin Tu­tan ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/988) (S. Sa­yı­sı: 1392)

7.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı (EİT) Ti­ca­ret ve Kal­kın­ma Ban­ka­sı Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1307) (S. Sa­yı­sı: 1378)

8.- 22/2/2007 Ta­rih­li ve 5584 Sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1330) (S. Sa­yı­sı: 1384)

VII. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ye­ni'nin, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Öz­can'ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VI­II. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver ÖK­TEM'in, kuş gri­bi­ne yö­ne­lik ön­lem­le­re iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di EKER'in ce­va­bı (7/20920)

2.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı ÜL­KÜ'nün, be­le­di­ye­le­rin ver­gi borç­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/20953)

3.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Bay­ram Ali ME­RAL'in, İs­tan­bul-Şiş­li'de Te­ke­lin dev­re­di­len bir ta­şın­ma­zı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/20994)

4.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Ya­vuz AL­TI­NO­RAK'ın, Lü­le­bur­gaz-Sar­mı­sak­lı çift­li­ği­nin iha­le­si­nin ip­ta­li­ne iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/21067)

5.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za GÜL­Çİ­ÇEK'in, tak­si­ci es­na­fın ver­gi­len­di­ril­me­si­ne iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/21137)

6.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Oğuz OYAN'ın, var­lık sa­tı­şı yo­luy­la özel­leş­ti­ri­len te­sis ve ara­zi­le­re iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/21338)

7.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, ge­çi­ci per­so­ne­le,

- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, ve­ka­le­ten yü­rü­tü­len ida­ri gö­rev­le­re,

İliş­kin so­ru­la­rı ve Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad TÜZ­MEN'in ce­va­bı (7/21527, 21528)

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 15.05'te açı­la­rak iki otu­rum yap­tı.

Otu­rum Baş­ka­nı, TBMM Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il Alp­te­kin, Ak­sa­ray'da mey­da­na ge­len tra­fik ka­za­sın­da ve­fat eden 33 öğ­ren­ci, öğ­ret­men ve ve­li­ye Al­lah'tan rah­met, ya­kın­la­rı­na ve ulu­su­mu­za baş­sağ­lı­ğı ile ve­fa­tı­nın 14'ün­cü yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le 8'in­ci Cum­hur­baş­ka­nı Tur­gut Özal'a Al­lah'tan rah­met di­le­yen bir ko­nuş­ma yap­tı.

Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ke­rim Yıl­dız, Ağ­rı ili­nin düş­man iş­ga­lin­den kur­ta­rı­lı­şı­nın 89'un­cu yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, ilin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü için atı­lan adım­la­ra, da­ha ön­ce özel­leş­ti­ri­len Ağ­rı Et Kom­bi­na­sı­nın Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na dev­ri ile çift­çi­le­re ka­ba yem bit­ki­le­ri des­te­ği­nin bir an ön­ce öden­me­si­nin öne­mi­ne,

İz­mir Mil­let­ve­kil­li Türkân Mi­ço­oğul­la­rı, okul ge­zi­si sı­ra­sın­da öğ­ren­ci, ve­li ve  öğ­ret­men­le­rin tra­fik ka­za­sı so­nu­cun­da ha­yat­la­rı­nı kay­bet­me­le­ri ne­de­niy­le, ül­ke­miz­de çok ya­şa­nan bu tür ka­za­la­rın azal­tıl­ma­sı için okul ge­zi­le­ri­ne dü­zen ge­ti­ren ye­ni bir yö­net­me­li­ğin ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ve köy ens­ti­tü­le­ri­nin ku­ru­luş yıl dö­nü­mü olan 17 Ni­san­la­rın eği­tim bay­ra­mı gi­bi kut­lan­dı­ğı­na,

Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Mü­nir Er­kal, ve­fa­tı­nın 14'ün­cü yı­lın­da 8'in­ci Cum­hur­baş­ka­nı Tur­gut Özal'ın si­ya­si ki­şi­li­ği­ne,

İliş­kin gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Gün­de­min "Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler" kıs­mı­nın 126'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan (8/11) esas nu­ma­ra­lı ge­nel gö­rüş­me öner­ge­si­nin ön gö­rüş­me­si­nin, Ge­nel Ku­ru­lun 17/04/2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şi­min­de ya­pıl­ma­sı­na iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­me­di.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın 16'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1369 sı­ra sa­yı­lı, 454'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1392 sı­ra sa­yı­lı, 445'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1381 sı­ra sa­yı­lı, 26'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1382 sı­ra sa­yı­lı, 13'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan 852 sı­ra sa­yı­lı, 14'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1012 sı­ra sa­yı­lı, 15'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1182 sı­ra sa­yı­lı, 9'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1320 sı­ra sa­yı­lı, 389'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1318 sı­ra sa­yı­lı, 392'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1325 sı­ra sa­yı­lı, 32'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1262 sı­ra sa­yı­lı, 34'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1216 sı­ra sa­yı­lı ve 4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan 1225 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri­nin sı­ra­sıy­la gün­de­min, 4, 6, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 19'un­cu sı­ra­la­rı­na alın­ma­sı­na; 16/04/2007 Sa­lı gün­kü ge­len kâğıt­lar lis­te­sin­de ya­yım­la­nan ve bas­tı­rı­la­rak da­ğı­tı­lan 1397 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın, 48 sa­at geç­me­den, bu kıs­mın 20'nci sı­ra­sı­na alın­ma­sı­na ve di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ne; Ge­nel Ku­ru­lun 17, 18, 24 ve 25 Ni­san 2007 Sa­lı ve Çar­şam­ba gün­le­rin­de­ki bir­le­şim­le­rin­de söz­lü so­ru­lar ile di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nın gö­rü­şül­me­me­si­ne; 17 ve 24 Ni­san 2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şim­le­rin­de 15.00-20.00 sa­at­le­ri ara­sın­da, 18, 19, 25 ve 26 Ni­san 2007 Çar­şam­ba ve Per­şem­be gün­le­rin­de­ki bir­le­şim­le­rin­de ise 14.00-20.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lış­ma­sı­nı sür­dür­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­di.

Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu'nun, Ma­lat­ya'da Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Ku­rul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/71), İç Tü­zük'ün 37'nci mad­de­si­ne gö­re doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­me­di.

Kas­ta­mo­nu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Yıl­dı­rım'ın, İne­bo­lu İl­çe­si­nin Adı­nın Yi­ğit İne­bo­lu Ola­rak De­ğiş­ti­ril­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/637), İç Tü­zük'ün 37'nci mad­de­si­ne gö­re doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­di.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­na ait olup, açık bu­lu­nan :

İda­re Amir­li­ği­ne Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Dur­sun Ak­de­mir,

Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu­na Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Edip Saf­der Gay­da­lı,

Ada­let Ko­mis­yo­nu­na Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş,

Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Öz­can,

Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Zü­he­yir Am­ber,

Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu­na Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Rey­han Ba­lan­dı,

Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu­na Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ha­san Öz­yer,

Çev­re Ko­mis­yo­nu­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler,

Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu,

Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan,

Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Öz­can,

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si He­sap­la­rı­nı İn­ce­le­me Ko­mis­yo­nu­na Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Meh­met Sa­it Ar­ma­ğan,

Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na Mar­din Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Do­ğan ve Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Muh­sin Koç­yi­ğit,

Ka­mu İk­ti­sa­di Te­şeb­büs­le­ri Ko­mis­yo­nu­na Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ha­san Öz­yer,

İn­san Hak­la­rı­nı İn­ce­le­me Ko­mis­yo­nu­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler,

Av­ru­pa Bir­li­ği Uyum Ko­mis­yo­nu­na Kars Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Yi­ğit,

Kü­re­sel ısın­ma­nın ne­den ol­du­ğu so­run­la­rın ve oluş­tur­du­ğu ris­kin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı gere­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la ku­ru­lan (10/351, 399, 417) esas nu­ma­ra­lı Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ko­mis­yo­nu­na Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Zü­he­yir Am­ber,

Türk­çede­ki bo­zul­ma ve ya­ban­cı­laş­ma­nın araş­tı­rıl­ma­sı, Türk­çe­nin ko­run­ma­sı ve et­kin kul­la­nı­mı için alın­ma­sı ger­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la ku­ru­lan (10/365) esas nu­ma­ra­lı Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ko­mis­yo­nu­na Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Rey­han Ba­lan­dı,

Aday gös­te­ri­le­rek, se­çil­di­ler.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337),

Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri­nin gö­rüş­me­le­ri, ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan;

Er­te­len­di.

4'ün­cü sı­ra­sı­na alı­nan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu'nun, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/971) (S. Sa­yı­sı: 1369) gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­nı­la­rak 3'ün­cü mad­de­si­ne ka­dar ka­bul edil­di.

18 Ni­san 2007 Çar­şam­ba gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 19.52'de son ve­ril­di.

İs­ma­il Alp­te­kin

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Bay­ram Öz­çe­lik

Ah­met Kü­çük

 

Bur­dur

Ça­nak­ka­le

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No.: 126

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

18 Ni­san 2007 Çar­şam­ba

Tek­lif­ler

1.- Uşak Mil­let­ve­ki­li Alim Tunç ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Ku­mar Alet ve Ma­ki­ne­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/1000) (Ada­let ve İçiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 10.4.2007)

2.- Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Tur­han Çö­mez'in; Türk Va­tan­daş­lı­ğı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/1001) (İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 12.4.2007)

3.- Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Tur­han Çö­mez'in; Türk Ce­za Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/1002) (Ada­let Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 12.4.2007)

4.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ka­ya ve 13 Mil­let­ve­ki­li­nin; 5237 Sa­yı­lı Türk Ce­za Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/1003) (Ada­let Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 12.4.2007)

5.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Re­cep Ko­ral ve 5 Mil­let­ve­ki­li­nin; Be­le­di­ye Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/1004) (İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 13.4.2007)

6.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Gül­se­ren To­puz'un; Av­da ve Spor­da Kul­la­nı­lan Tü­fek­ler, Ni­şan Ta­ban­ca­la­rı ve Av Bı­çak­la­rı­nın Ya­pı­mı, Alı­mı, Sa­tı­mı ve Bu­lun­du­rul­ma­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/1005) (Ada­let ve İçiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 13.4.2007)

Ra­por

1.- 15.3.2007 Ta­rih­li ve 5603 Sa­yı­lı Ta­rım ve Kır­sal Kal­kın­ma­yı Des­tek­le­me Ku­ru­mu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1340) (S. Sa­yı­sı: 1398) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 18.4.2007) (GÜN­DE­ME)

 

 

18 Ni­san 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.04

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 90'ın­cı Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il Alp­te­kin'in, ve­fat eden Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Baş­kan Ve­ki­li Ali Din­çer'e Al­lah'tan rah­met, ya­kın­la­rı­na ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na baş­sağ­lı­ğı di­le­yen ko­nuş­ma­sı

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, de­ğer­li si­ya­set ada­mı, me­sai ar­ka­da­şı­mız, sev­gi­li dos­tu­muz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan Ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ali Din­çer ve­fat et­miş­tir. Bu­nun bü­yük üzün­tü­sü içe­ri­sin­de­yiz. Baş­ta, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­mi­zin de­ğer­li üye­le­ri­ne, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ca­mi­ası­na, de­ğer­li kar­de­şi­mi­zin ai­le­si­ne ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ali Din­çer'in aziz ha­tı­ra­sı için Ge­nel Ku­ru­lu bir da­ki­ka­lık say­gı  du­ru­şu­na da­vet edi­yo­rum.

B) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Baş­kan Ve­ki­li Ali Din­çer'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la say­gı du­ru­şu

(Say­gı du­ru­şun­da bu­lu­nul­du)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Al­lah rah­met ey­le­sin, ru­hu şad ol­sun.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri gün­de­me ge­çi­yo­rum.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce…

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın To­puz, bir ta­le­bi­niz mi var efen­dim?

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) - Ali Din­çer'le il­gi­li ola­rak söz ver­me imkânı­nız var mı efen­dim aca­ba?

BAŞ­KAN - Efen­dim, İç Tü­zük'ümü­ze gö­re ye­ri­niz­den ko­nuş­ma­nız müm­kün. Ar­zu eder mi­si­niz efen­dim?

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) - Ta­mam efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

IV. - TEŞEKKÜR, TEBRİK, TEMENNİ VE TAZİYELER

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali To­puz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Nev­zat Pak­dil, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Meh­met Eras­lan ile Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Emin Tu­tan ve Ke­mal De­mi­rel'in, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Baş­kan Ve­ki­li Ali Din­çer'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la ta­zi­ye ko­nuş­ma­la­rı

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; çok bü­yük bir acı için­de, kay­bet­ti­ği­miz De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz Ali Din­çer'in anı­sı önün­de bir kez da­ha say­gıy­la eği­le­rek, he­pi­ni­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Ali Din­çer, he­pi­mi­ze iyi ör­nek ola­bi­le­cek özel­lik­ler, ni­te­lik­ler ta­şı­yan bir kim­lik­ti. Son de­re­ce mü­ca­de­le­ci bir in­san ol­ma­sı­na rağ­men, uz­laş­ma­cı, ba­rış­çı gi­ri­şim­le­riy­le, tu­tum­la­rıy­la he­pi­mi­ze ör­nek ol­du­ğu pek çok gi­ri­şi­mi, anı­sı var­dır he­pi­niz­de.

O, genç­lik yıl­la­rın­dan iti­ba­ren ken­di­si­ni mil­le­ti­ne, ulu­su­na vak­fet­miş bir in­san­dı. Öğ­ren­ci­lik yıl­la­rın­da genç­le­rin ör­güt­len­me­si­ne kat­kı­da bu­lun­muş, da­ha son­ra Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin genç­lik kol­la­rın­da önem­li gö­rev­ler yap­mış, ge­nel baş­kan­lık dâhil, Sos­yal De­mok­ra­si Der­nek­le­ri­ni kur­muş, ora­ya Ge­nel Baş­kan­lık yap­mış, sos­yal de­mok­ra­si dü­şün­ce­si­nin yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı, ge­liş­ti­ril­me­si ko­nu­su­na çok cid­di kat­kı­lar­da bu­lun­muş; da­ha son­ra, ye­rel yö­ne­tim­ler­de önem­li de­ne­yim­ler ya­şa­mış, bü­yük pro­je­le­ri or­ta­ya koy­muş, baş­lat­mış; Tür­ki­ye'nin en bü­yük top­lu ko­nut pro­je­si­ni, Ba­tı­kent'i ger­çek­leş­tir­miş ve Tür­ki­ye'de ilk de­fa, top­lu ula­şım için An­ka­ra Met­ro­su'nun te­me­li­ni ata­rak, bu in­şa­atı­nı baş­lat­mış; sa­na­ta, kül­tü­re önem ve­ren, çok de­ğer­li bir in­san­dı kay­bet­ti­ği­miz in­san.

Onun kay­bı­na ina­na­mı­yo­rum. Kırk yıl­lık ar­ka­da­şı­mın kay­bı­na ina­na­mı­yo­rum. He­le, onun ağa­be­yi ko­nu­mun­da bi­ri­si ola­rak, onun ara­mız­dan ay­rıl­ma­sın­dan son­ra ko­nuş­ma­nın be­nim için ne ka­dar zor ol­du­ğu­nu, ama, ne ka­dar da onur­lu bir gö­rev ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan Ve­ki­li ola­rak, o, ken­di üs­lu­bu için­de­ki se­ve­cen­li­ği­ni hep ha­tır­la­ya­rak, ken­di­si­ne Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum; baş­ta, ai­le­si ol­mak üze­re bü­tün ya­kın­la­rı­na, ar­ka­daş­la­rı­na, siz mil­let­ve­ki­li dost­la­rı­na ve bü­tün mil­le­ti­mi­ze bir kez da­ha baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi su­nu­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak, Ali Din­çer'in kay­bı do­la­yı­sıy­la bi­ze ya­pı­lan ta­zi­ye zi­ya­ret­le­ri do­la­yı­sıy­la da her­ke­se şük­ran­la­rı­mı­zı ifa­de edi­yo­rum. He­pi­ni­zi, ye­ni­den, bu duy­gu­lar­la, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın To­puz.

Sa­yın Ka­pu­suz bu ko­nu­da söz is­te­miş­tir, bu­yu­run.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; çok önem­li bir ar­ka­da­şı­mı­zı, bir si­ya­set ada­mı­nı, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­mi­zi kay­bet­tik. Ken­di­si­ne, Al­lah'tan rah­met, ai­le­si­ne, ya­kın­la­rı­na, özel­lik­le ca­mi­ası­na, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne ve bü­tün Mec­lis­te­ki ar­ka­daş­la­rı­mı­za baş­sağ­lı­ğı te­men­ni­sin­de bu­lu­nu­yo­rum.

Ger­çek­ten, Ali Bey, ken­di­ne mün­ha­sır bir in­san­dı; yö­ne­tim an­la­yı­şı, hoş­gö­rü­sü, di­ya­lo­ğu, se­ve­cen­li­ği; bu Mec­lis ça­lış­ma­la­rı­na da yan­sı­yor­du. Ha­tır­lar­sı­nız, İç Tü­zük ge­re­ği üç ta­ne ar­ka­da­şı­mız gün­dem dı­şı söz al­ma hak­kı­na sa­hip­ken, onun, za­man za­man al­tı ki­şi­yi ko­nuş­tur­du­ğu ol­muş­tur.

Si­ya­si ha­ya­tın­da da çok renk­li, çok önem­li hiz­met­le­ri olan bir ar­ka­da­şı­mız­dı. Be­le­di­ye ça­lış­ma­la­rı yap­tı. An­ka­ra'da be­le­di­ye baş­kan­lı­ğı yap­tı. Yurt için­de ve yurt dı­şın­da, özel­de, mes­le­ki ha­ya­tıy­la il­gi­li ola­rak bir­çok ça­ba ve gay­re­ti ol­du. Ger­çek­ten, ben, ken­di­siy­le bir­çok ko­nu­da, yurt için­de ve yurt dı­şın­da de­ği­şik za­man­lar­da be­ra­ber ol­muş, özel ha­tı­ra­la­rı olan sev­di­ğim bir ar­ka­da­şı­mı kay­bet­me­nin üzün­tü­sü­nü ya­şı­yo­rum.

Bir kez da­ha, her­ke­se baş­sağ­lı­ğı di­li­yor, kay­bet­ti­ği­miz bu de­ğer­li ar­ka­da­şı­mı­za Al­lah'tan rah­met di­li­yor, mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı te­men­ni­sin­de bu­lu­nu­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­pu­suz.

Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­yın Pak­dil bu ko­nu­da söz ta­le­bin­de bu­lun­muş­tur.

Bu­yu­run Sa­yın Pak­dil.

NEV­ZAT PAK­DİL (Kah­ra­man­ma­raş) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­mi­ze, ön­ce­lik­le baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum; ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne (Par­la­men­to­mu­za) ve bü­tün mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ile­ti­yo­rum.

Bir me­sai ar­ka­da­şı­mı­zı, mil­let­ve­ki­li­mi­zi, bir dos­tu­mu­zu kay­bet­tik. Ken­di­siy­le üç yıl­lık bir sü­reç içe­ri­sin­de be­ra­ber ça­lış­tık, çok gü­zel ha­tı­ra­la­rı­mız ol­du. Be­nim en bü­yük tes­pi­tim, Sa­yın Din­çer olay­la­ra her za­man po­zi­tif ola­rak bak­mış­tır, in­san­lar üze­rin­de bir olum­lu et­ki bı­rak­mış­tır. En sı­kı­şık, çet­re­fil­li za­man­lar­da da­hi olay­la­ra ob­jek­tif ba­kı­şı ve hoş­gö­rü­lü yak­la­şı­mıy­la bir dost­luk gös­te­ri­si sun­muş­tur yö­ne­ti­min­de ve yö­ne­tim dı­şın­da­ki dav­ra­nış­la­rın­da.

Çok genç ya­şın­da, da­ha otuz­lu yaş­lar­da, An­ka­ra gi­bi bü­yük bir şeh­rin be­le­di­ye baş­kan­lı­ğı­nı yap­mış, da­ha son­ra de­ği­şik si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev­ler yap­mış, yurt için­de ve yurt dı­şın­da ti­ca­ri fa­ali­yet­ler­de bu­lun­muş olan bir dos­tu­muz­du.

Ben, dün, Baş­he­kim ar­ka­da­şı­mı­zı İb­ni Si­na Has­ta­ne­sin­de zi­ya­ret et­ti­ğim­de, de­ğer­le­rin­de bir dü­zel­me ol­du­ğu­nu, ama, du­ru­mun çok kri­tik ol­du­ğu­nu söy­le­miş­ti. Bu­gün de sa­at on iki­ye doğ­ru ve­fat ha­be­ri­ni al­dık. Al­lah tak­si­ra­tı­nı af­fet­sin, ai­le­si­ne sa­bır­lar ver­sin, ya­kın­la­rı­na sa­bır­lar ver­sin.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­mu­za ve Par­la­men­to­mu­za, tek­rar, baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Mekânı cen­net ol­sun di­yo­rum.

He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ger­çek­ten Ali Bey'i se­vi­yo­ruz, he­pi­miz se­vi­yo­ruz. Ali Bey, ger­çek­ten, çok de­ğer­li bir in­san, çok muh­te­rem bir in­san, çok ba­ba­can, çok se­ve­cen bir in­san­dı. Gö­nül zen­gin­li­ği­ne sa­hip­ti. Bü­yük me­zi­yet­le­ri olan, ör­nek şah­si­ye­te sa­hip olan bir in­san­dı. Kim­se­yi kır­maz­dı, kim­se­yi üz­mez­di. ge­niş bir gö­nü­le sa­hip­ti, gö­nül ada­mıy­dı. Dev­le­ti­ne, ül­ke­si­ne, mil­le­ti­ne her za­man sa­dık, bağ­lı ve hiz­metkâr olan bir in­san­dı.

Has­ta­lı­ğın­da onu zi­ya­ret et­miş­tik, acı­sı­nı pay­laş­mış­tık. Ta­bii, ölüm ha­be­ri, ger­çek­ten, biz­le­ri de­rin­den ya­ra­la­mış­tır, biz­le­ri bü­yük bir üzün­tü­ye sevk et­miş­tir. Böy­le bir dev­let ada­mı­nın, böy­le bir si­ya­set ada­mı­nın, ge­niş yü­rek­li, se­ve­cen bir ada­mın kay­be­dil­me­si, hem Par­la­men­to­nun kay­bı­dır hem mil­le­ti­mi­zin kay­bı­dır hem si­ya­set ku­ru­mu­nun kay­bı­dır; si­ya­set ku­ru­mu­nun da ay­nı za­man­da, ör­nek al­ma­sı ge­re­ken bir şah­si­yet­tir.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na, ön­ce­lik­le baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, sa­bır­lar te­men­ni edi­yo­rum, mil­le­ti­mi­zin ba­şı sağ ol­sun.

Ali Din­çer'i ya­şat­mak, Ali Din­çer'i ölüm yıl dö­nü­mün­de de­ğil, müm­kün olan her za­man­da, müm­kün olan her an­da Ali Din­çer'in is­mi­ni var et­mek he­pi­mi­zin bor­cu­dur di­yo­rum ve her­ke­se baş­sağ­lı­ğı te­men­ni edi­yo­rum; Ali Ağa­be­yi­mi­ze de Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, ai­le­si­ne de sa­bır­lar te­men­ni edi­yo­rum ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eras­lan.

Sa­yın Emin Tu­tan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ola­rak söz ta­le­bin­de bu­lun­muş­tur.

Bu­yu­run efen­dim, kı­sa ve öz.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün, de­ğer­li Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li­miz Ali Din­çer'i kay­bet­me­nin acı­sı­nı, ben de bir Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ola­rak pay­la­şı­yo­rum. Ön­ce­lik­le, eşi Yıl­dız Ha­nım'a, kı­zı Su­na'ya baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze ve tüm Bur­sa­lı­la­ra baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, on­la­rın acı­sı­nı pay­la­şı­yo­rum.

Ben, Ali Din­çer'i, sa­de­ce par­la­men­ter ol­duk­tan son­ra ta­nı­dım. Bir si­ya­set ada­mı kim­li­ğin­den ön­ce, Ali Din­çer'i bir gö­nül ada­mı ola­rak ta­nı­dım. Ger­çek­ten, bu kub­be­de hoş bir se­da bı­rak­mak­sa amaç, Ali Din­çer bu kub­be­de hoş bir se­da bı­rak­tı. Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum ve tüm mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin, tüm mil­le­ti­mi­zin acı­sı­nı pay­la­şı­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tu­tan.

Sa­yın De­mi­rel…

KE­MAL DE­Mİ­REL (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Bur­sa mil­let­ve­kil­le­ri adı­na, ön­ce­lik­le, bü­tün he­pi­mi­zin ba­şı sağ ol­sun di­yo­rum.

Sev­gi­li Ali Din­çer ağa­be­yi­mi­zi otuz yıl­dan be­ri ta­nı­yan bir in­san ola­rak, onu kay­bet­me­nin de­rin üzün­tü­sü­nü ya­şı­yo­rum. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­de si­ya­se­te baş­la­dı­ğım gün­den be­ri dost­lu­ğu­muz hep de­vam et­miş­tir. Han­gi ma­kam­dan olur­sa ol­sun, ken­di­siy­le, ma­ka­mın öte­sin­de, hep bir ağa­bey-kar­deş iliş­ki­le­ri içe­ri­sin­de si­ya­set an­la­yı­şı­mı­zı yü­rüt­mü­şüz­dür. Ger­çek­ten, ken­di­si, gö­rev yap­tı­ğı sü­re içe­ri­sin­de, han­gi ma­kam­da bu­lu­nur­sa bu­lun­sun, in­san ay­rı­mı, dü­şün­ce ay­rı­mı yap­ma­dan, elin­den gel­di­ğin­ce, her­ke­se, her ko­nu­da yar­dım­cı ol­mak için bü­yük ça­ba sarf et­miş­tir. Bu an­lam­da, ken­di­si, ör­nek si­ya­set adam­la­rın­dan bir ta­ne­si­dir. Sev­gi do­lu­dur, say­gı do­lu­dur, hür­met do­lu­dur. Onun gö­zün­de in­san­la­rın ya­şı önem­li de­ğil­dir, kü­çük bü­yük her­kes eşit­tir ve her­ke­se eşit ola­rak dav­ran­mış­tır.

Bil­di­ği­niz gi­bi, ben de onun ya­ka­lan­dı­ğı has­ta­lı­ğın bir ben­ze­ri­ne ya­ka­lan­mış­tım. O, te­da­vi sü­re­si içe­ri­sin­de be­ni hiç  yal­nız bı­rak­ma­dı. Hep ba­na "İn­san is­ter­se bu­nu ba­şa­rır." de­miş­ti. Ben de kan­ser has­ta­lı­ğı­nı yen­miş bir in­san ola­rak ara­nız­da bu­lu­nu­yo­rum. Ba­na en bü­yük mo­ral ve­ren­le­rin bir ta­ne­si­nin ba­şın­da o ge­li­yor­du. Ger­çek­ten, be­ni, hep, bu an­lam­da des­tek­le­miş­ti. Bu açı­dan da, ken­di­si­nin za­man­sız, er­ken, Tür­ki­ye'de si­ya­se­te ve top­lu­ma önem­li hiz­met­ler ver­di­ği bir dö­nem­de ara­mız­dan ay­rıl­ma­sı ger­çek­ten bi­zi çok üz­dü.

Ben, tek­rar, ke­der­li ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, ken­di­si­ne Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum ve Mec­lis­te ça­lı­şan bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­za da, tek­rar, baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Ken­di­si­ni her za­man sev­giy­le, say­gıy­la, hür­met­le ana­ca­ğı­mı­zı bir kez da­ha vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­mi­rel.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın An­bar­cı­oğ­lu ve Sa­yın Yal­çın­ba­yır da söz ta­le­bin­de bu­lun­muş­tur, an­cak bi­rer mil­let­ve­ki­li­mi­ze söz ve­re­bil­dim. O ba­kım­dan, ken­di­le­ri­nin bu his­si­yat­lar içe­ri­sin­de ol­duk­la­rı­nı da Ge­nel Ku­ru­la arz et­miş olu­yo­rum. Bu, za­bıt­la­ra da geç­miş du­rum­da.

Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

İlk söz, 23 Ni­san Millî Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı mü­na­se­be­tiy­le, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ab­dul­me­cit Alp'e ait­tir.

Bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

1.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­me­cit Alp'in, Millî Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı ola­rak kut­la­nan 23 Ni­sa­nın millî mü­ca­de­le­nin ve par­la­men­ter sis­te­me ge­çi­şin baş­lan­gı­cı ol­ma­sı ba­kı­mın­dan ta­ri­hi­miz­de­ki öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

AB­DUL­ME­CİT ALP (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ben de söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Din­çer'e, ve­fa­tın­dan do­la­yı yü­ce Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na, bü­tün dost­la­rı­na, bü­tün mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ali Din­çer, be­ye­fen­di­li­ğiy­le, dü­rüst­lü­ğüy­le, in­sa­na olan sev­gi­siy­le da­ima yü­rek­le­ri­miz­de ye­ri­ni ko­ru­ya­cak­tır.

23 Ni­san Millî Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı mü­na­se­be­tiy­le gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi, tek­rar, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Millî ira­de­nin kal­bi Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin de­ğer­li üye­le­ri, top­lum ha­ya­tı­nın dü­zen ve asa­yi­şi için, tüm in­san top­lu­luk­la­rın­da, ku­ral­lar ko­ya­rak bu­nu uy­gu­la­yan ku­rum­lar var ola­gel­miş­tir. İn­san­lık, kö­le­lik de­vir­le­ri­ni ge­ri­de bı­ra­kır­ken, ira­de­si­nin top­lu­mu dü­zen­le­yen ku­ral­la­ra yan­sı­ya­bil­me­si için ta­rih için­de çok bü­yük mü­ca­de­le­ler ver­miş­tir. İn­san­lı­ğın en bü­yük kav­ga­sı ve mü­ca­de­le­si, top­lu­mu dü­zen­le­ye­cek ku­ral­la­rın han­gi mer­ci ta­ra­fın­dan ko­na­ca­ğı­na da­ir ol­muş­tur. İn­san­lı­ğın gel­di­ği en son nok­ta, ar­tık, ege­men­li­ğin kay­na­ğı­nın mil­le­tin ira­de­si ol­du­ğu ger­çe­ği­dir.

İlk Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, Ana­do­lu'yu iş­gal eden ya­ban­cı güç­le­re kar­şı, Türk mil­le­ti­nin, gü­zel yur­du­mu­zun her kö­şe­sin­de şah­la­nı­şı­nın so­nu­cu ola­rak Si­vas'ta top­la­nan kon­gre­nin seç­ti­ği He­ye­ti Tem­si­le üye­le­ri­nin ve da­ha son­ra İs­tan­bul'da Mi­sa­kı­millî ka­rar­la­rı­nı ala­rak, va­ta­nın bir­li­ği ve bö­lün­mez­li­ği üze­ri­ne mil­let adı­na ye­min eden kah­ra­man­la­rın oluş­tur­du­ğu bir ku­rul­dur.

Bu Mec­lis, mil­le­ti­nin bağ­rın­dan çı­ka­rak, iş­gal güç­le­ri­ne tüm var­lık­la­rıy­la kar­şı ko­ya­rak, dün­ya ta­ri­hi­nin şe­ref tab­lo­la­rın­da ye­ri­ni al­mış­tır. Yü­ce mil­le­tin ira­de­si­ni tem­sil eden bu Mec­lis, ön­ce, hal­kın di­re­ni­şi­ni ör­güt­le­miş, da­ha son­ra da, Bi­rin­ci ve İkin­ci İnö­nü'de, Sa­kar­ya'da ve bü­yük za­fer ile Af­yon ve İz­mir'de tüm ya­ban­cı güç­le­ri va­tan top­ra­ğın­dan kov­muş bir mil­le­tin asil ru­hu­nu tem­sil et­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 23 Ni­san 1920, aziz mil­le­ti­mi­zin bü­yük bir ka­rar­lı­lık­la Millî Mü­ca­de­le­yi baş­lat­tı­ğı bir gün­dür. Bu önem­li gü­nün ta­rihî bir özel­li­ği da­ha var­dır: Bu­gün, mil­le­ti­miz, bin yıl­lık dev­let ge­le­ne­ği­ni par­la­men­ter sis­te­me dö­nüş­tür­müş­tür; par­la­men­ter sis­te­me ge­çiş, kök­lü bir de­ği­şim­dir. Ara­dan sek­sen ye­di yıl gi­bi uzun bir za­man geç­me­si­ne rağ­men, hâlâ bir­çok­la­rı­nın an­la­ma­dı­ğı, an­la­mak­ta güç­lük çek­ti­ği bir dö­nü­şüm­dür.

Par­la­men­ter sis­tem­ler­de hâki­mi­yet mil­le­te ait­tir. Ata­türk'ün ün­lü ve­ci­ze­siy­le ifa­de edi­len bu ger­çek, hiç­bir gü­cün de­ğiş­tir­me­ye­ce­ği bir ger­çek­tir. Bu ger­çek, mil­le­ti dev­le­tin em­rin­den çı­ka­rıp dev­le­ti mil­le­te hiz­metkâr ya­pan bir ger­çek­tir. Bu ger­çe­ği ka­yıt­sız şart­sız ka­bul edip, ina­na­rak, des­tek­le­yen dev­let adam­la­rı­na sa­hip mil­let­ler, ge­liş­miş mil­let­ler­dir. Ça­ğı ya­ka­la­ma­nın, çağ­daş ol­ma­nın vaz­ge­çil­mez yo­lu da bu­dur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, par­la­men­ter de­mok­ra­tik sis­tem­le­rin mer­ke­zin­de, hal­kın ira­de­si­nin yö­ne­ti­me yan­sı­ma­sı­nın en gü­zel te­cel­ligâhı, mil­le­tin bağ­rın­dan çı­ka­rak, on­la­rın oy­la­rıy­la oluş­tu­ru­lan mec­lis­ler­dir. Bu sis­tem, bel­li bir züm­re­nin ege­men­li­ğin­de­ki ira­de­yi ala­rak, mil­le­tin için­den ge­len ve­kil ve tem­sil­ci­le­ri­ne ver­mek­te­dir. Dün­ya­da git­tik­çe da­ha çok is­te­nen ve ar­zu­la­nan bi­rey hak ve hür­ri­yet­le­ri, ço­ğul­cu­luk ve ka­tı­lım­cı­lı­ğı sağ­la­ya­cak olan par­la­men­ter de­mok­ra­tik sis­tem­de­ki bu mec­lis­ler­dir. Mec­li­sin say­gın­lı­ğı mil­le­te ve­ri­len de­ğe­rin bir gös­ter­ge­si­dir. Ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı erk­le­ri­nin ay­rı ol­ma­sı, de­mok­ra­tik bir ya­pı­nın te­mel taş­la­rı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AB­DUL­ME­CİT ALP (De­vam­la) - Türk mil­le­ti adı­na ya­sa koy­ma yet­ki­si, mil­let adı­na, mil­le­tin tem­sil ma­ka­mın­da olan bu yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri­ne ve­ril­miş­tir. Bu Mec­lis mil­le­ti tem­sil et­ti­ği­ne gö­re, ken­di­si­ne ve­ri­len gö­re­vin bü­yük­lü­ğü ve ağır­lı­ğı­nın bi­lin­cin­de ola­rak mil­le­ti­ne la­yık ol­ma­ya ve on­la­rın yük­sek ira­de­si­ni ya­sa­ma gö­re­vi­ni ya­pa­rak yan­sıt­mak­la ye­ri­ne ge­tir­me­ye ant iç­miş­tir.

Bu yü­ce ku­ru­mun ça­tı­sı al­tın­da bu­lu­nan de­ğer­li üye­ler, mu­kad­des gö­re­vi­mi­zin bi­lin­ciy­le yü­ce mil­le­tin bi­ze tev­di et­ti­ği tem­si­li­yet ve vekâlet ema­ne­ti­ni ye­ri­ne ge­ti­rir­ken ilk Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin kah­ra­man üye­le­ri­nin asa­let ve şe­re­fi­ne la­yık ol­ma az­mi ve gay­re­ti içe­ri­sin­de ola­ca­ğız. Bi­zim gö­re­vi­miz, mil­le­ti hak­kıy­la tem­sil et­mek­tir.

Si­vas Kon­gre­si'ne can­la­rı pa­ha­sı­na ge­le­rek Tem­sil­ci­ler Mec­li­si­ni oluş­tu­ra­rak Kur­tu­luş Sa­va­şı'nı ör­güt­le­yen, da­ha son­ra Mec­li­si Me­bu­san millî ye­mi­ni ede­rek kut­sal va­tan top­rak­la­rı­nı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Alp, siz ko­nuş­ma­nı­zı lüt­fen ta­mam­la­yın.

AB­DUL­ME­CİT ALP (De­vam­la) - …ya­ban­cı­la­ra bı­rak­ma­ya­cak­la­rı­na ant içen ve son ola­rak, iş­gal güç­le­ri­nin tüm bas­kı ve teh­dit­le­ri­ne al­dı­rış et­me­den Türk mil­le­ti­nin yü­ce ira­de­si­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ça­tı­sı al­tın­da top­la­ya­bil­me kah­ra­man­lı­ğı­nı gös­te­ren bu Mec­li­si 23 Ni­san 1920'den gü­nü­mü­ze ka­dar ge­ti­ren bü­tün üye­le­ri­ne say­gı ve şük­ran borç­lu­yuz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; hâki­mi­ye­tin ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin ol­du­ğu­nu tek­rar id­rak et­ti­ği­miz bu­gün­de, baş­ta, ge­le­ce­ği­mi­zin te­mi­na­tı olan ço­cuk­la­rı­mız ol­mak üze­re, kah­ra­man mil­le­ti­mi­zin ve yü­ce Mec­li­si­mi­zin Ulu­sal Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı­nı en kalbî duy­gu­la­rım­la teb­rik edi­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Alp.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz is­te­ği, İmar Ban­ka­sı off­sho­re­ze­de he­sap­la­rı mağ­dur­la­rı hak­kın­da ol­mak üze­re, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mu­har­rem Kı­lıç'a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç.

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

2.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Kı­lıç'ın, bi­ri­kim­le­ri­ni off­sho­re he­sa­bı ve ha­zi­ne bo­no­su­na ya­tır­mış olan ve el ko­nul­ma­sın­dan bu ya­na dört yıl geç­me­si­ne rağ­men pa­ra­la­rı­nı ge­ri ala­ma­yan İmar Ban­ka­sı mağ­dur­la­rı­nın du­ru­mu­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, sev­gi­li ağa­be­yi­miz, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Din­çer'in ölü­mü ne­de­niy­le tüm mil­le­ti­mi­ze, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na, Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne, tüm se­ven­le­ri­ne, say­gı­de­ğer eşi­ne, kı­zı­na, ya­kın­la­rı­na, her­ke­se baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Ali ağa­be­yi­miz, ger­çek­ten, ta­nı­dı­ğı­mız ka­da­rıy­la, özel­lik­le Mec­li­se ye­ni gir­miş genç po­li­ti­ka­cı­lar an­la­mın­da, ön­der­lik ya­pa­cak, on­la­ra, her an­lam­da, po­li­ti­ka­da yön gös­te­re­cek bir ya­pı­day­dı. Bu ne­den­le, ölü­mün­den çok bü­yük üzün­tü duy­duk. Tek­rar, Al­lah rah­met ey­le­sin di­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; İmar Ban­ka­sı­na 3/7/2003 ta­ri­hin­de el ko­nul­du. El ko­nul­du­ğun­dan bu ya­na dört yı­la yak­la­şan bir sü­re geç­ti. İmar Ban­ka­sı­na el ko­nul­du­ğun­da, Sa­yın Baş­ba­kan ve ba­kan­lar açık­la­ma yap­tı­lar. Bu el ko­nul­ma­dan do­la­yı kim­se­nin mağ­dur edil­me­ye­ce­ği­ni, kı­sa sü­re­de öde­me­le­rin ya­pı­la­ca­ğı­nı açık­la­dı­lar. An­cak, bu öde­me­ler, ne ya­zık ki, za­ma­nı için­de ya­pıl­ma­dı. Bun­lar­dan, mev­du­at­ta olan­la­rın pa­ra­la­rı ge­cik­me­li de ol­sa, kıs­men öden­di, kıs­men öde­ni­yor. Onun dı­şın­da, son bir ay­da -ya­ni, 3/7/2003 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la, on­dan bir ay ön­ce­sin­de- ha­zi­ne bo­no­sun­dan ve off­sho­re'dan mev­du­ata dö­nen­le­rin pa­ra­la­rı öden­me­di. Bu in­san­lar yar­gı­ya git­ti­ler, avu­kat tut­tu­lar, mah­ke­me mas­ra­fı yap­tı­lar. Yar­gı­da ka­zan­dık­tan son­ra, Hükûmet, bun­la­rın da pa­ra­la­rı­nı öde­mek du­ru­mun­da kal­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da, İmar Ban­ka­sın­da iki tip mağ­dur kal­dı; bir ta­ne­si, ha­zi­ne bo­no­sun­da olan va­tan­daş­la­rı­mız. Oy­sa, bun­la­rın ya­tı­rım­la­rı en risk­siz ya­tı­rım­dı, çün­kü ha­zi­ne bo­no­su, dev­le­tin ga­ran­ti­si al­tın­da, ha­zi­ne­nin ver­miş ol­du­ğu bir bo­no­nun alın­ma­sı­na yö­ne­lik­ti. Bu­nu, Hükûmet dik­ka­te al­ma­dı. Bir de, pa­ra­la­rı­nı İmar Ban­ka­sı­na ya­tır­dık­la­rı za­man off­sho­re he­sa­bı­na ya­tı­ran­lar var­dı. Bun­lar­la il­gi­li mağ­du­ri­yet, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hâlâ sü­rü­yor. Off­sho­re ile il­gi­li ay­rı bir uy­gu­la­ma: Son bir ay­da off­sho­re'dan mev­du­ata dö­nen in­san­la­rın pa­ra­la­rı­nın öden­me­si­ne yö­ne­lik Hükûmet bir ka­rar ver­di, bun­la­rın pa­ra­sı­nın öden­me­ye baş­la­ya­ca­ğı­nı açık­la­dı. An­cak, bu se­fer de, bun­la­ra, yük­sek mik­tar­lar­da ver­gi bor­cu sal­ma­ya baş­la­dı­lar. Be­nim ya­nı­ma ge­len mağ­dur­lar, 40 mil­yar, 50 mil­yar, 100 mil­yar da­ha faz­la ver­gi bor­cu çı­kar­dık­la­rı olu­yor, ya­ni ala­cak­la­rın­dan da­ha faz­la ver­gi borç­la­rıy­la bu in­san­lar kar­şı kar­şı­ya kal­dı­lar, ne ya­pa­cak­la­rı­nı bi­le­mez du­rum­da­lar. Ben, ge­rek­li yet­ki­li­ler­le de gö­rüş­tüm, ge­lir ida­re­si mü­dür­lü­ğüy­le, def­ter­dar­lık­lar­la gö­rüş­me­ler yap­tık. Di­yor­lar ki: "Bu al­mış ol­duk­la­rı fa­iz­le­rin ver­gi­si­ni ve­re­cek­ler." Ama, o fa­iz­le­ri al­ma­mış­lar ki, sa­de­ce he­sap­tan he­sa­ba ha­va­le çık­mış, o he­sap­lar, tek­rar, ye­ni­den fa­iz alın­mış gi­bi, yi­ne, off­sho­re'dan ay­rı bir he­sa­ba ek­le­ne­rek de­vam et­miş.

Off­sho­re'da­ki pa­ra­lar öden­me­ye­cek de­ni­yor. Çün­kü, Hükûmet "bun­lar Mev­du­at Si­gor­ta Fo­nu'nda de­ğil" di­yor açık­la­ma­la­rın­da. Oy­sa, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûmet İmar Ban­ka­sı­na el koy­du­ğun­da mev­du­at­la­rın 50 mil­ya­rı Si­gor­ta Fo­nu kap­sa­mın­day­dı. Yi­ne, ti­ca­ri mev­du­at­lar si­gor­ta kap­sa­mın­da de­ğil­di. An­cak, Hükûmet, bu iki gru­bu da si­gor­ta kap­sa­mı­na ala­rak bun­la­rın da öde­me­si­ni yap­tı. Ya­ni, Hükûmet bun­la­rın öde­me­si­ni ya­pı­yor­sa, 50 mil­ya­rın üze­ri­ni si­gor­ta kap­sa­mı­na alı­yor­sa, yi­ne, ti­ca­ri mev­du­atı si­gor­ta kap­sa­mı­na alı­yor­sa off­sho­re'da­ki va­tan­daş­la­rın da pa­ra­la­rı­nı çok ra­hat­lık­la öde­ye­bi­lir­di, öde­me­di.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Hükûmet dö­ne­min­den ön­ce de yir­mi­den faz­la ban­ka­ya el ko­nul­muş­tu. An­cak, o ban­ka­lar­da pa­ra­sı olan in­san­la­rın ta­ma­mı­nın, hem mev­du­at­la­rı öden­di hem ha­zi­ne bo­no­la­rı öden­di hem de off­sho­re'da­ki pa­ra­la­rı öden­di. Ay­nı uy­gu­la­ma­yı bu Hükûme­tin de yap­ma­sı­nı bek­li­yo­ruz. Çün­kü, bu ko­nu­da çok bü­yük bir mağ­dur kit­le­si var. Ba­na, Al­man­ya'dan, bir grup ev­rak­la­rı­nı gön­der­miş­ti. Sa­de­ce Al­man­ya'da 4 bin ki­şi­nin üze­rin­de off­sho­re'da pa­ra­sı olan va­tan­daş­la­rı­mız var. Bu in­san­lar Al­man­ya'da pa­ra ka­zan­mış­lar, pa­ra­la­rı­nı har vu­rup har­man sa­vur­ma­mış­lar, o pa­ra­la­rı­nı bi­rik­tir­miş­ler, gel­miş­ler, Tür­ki­ye'de dev­let gü­ven­ce­sin­de­ki ban­ka­ya pa­ra ya­tır­mış­lar. O va­tan­daş­lar ban­ka­ya pa­ra ya­tı­rır­ken off­sho­re'un ne ol­du­ğu, bu off­sho­re'un Kıb­rıs'ta­ki bir ban­ka­ya ak­tar­ma ya­pıl­dı­ğı ko­nu­sun­da bun­la­ra bil­gi de ve­ril­me­miş­tir, sa­de­ce "si­zin pa­ra­nı­zı off­sho­re'a ya­tı­rı­yo­ruz" de­miş­ler­dir. Sa­de­ce, o şe­kil­de da­ha yük­sek fa­iz ve­ri­yo­ruz de­nil­miş ve­ya ver­gi­si da­ha dü­şük di­ye bu in­san­lar yön­len­di­ri­le­rek bir an­lam­da kan­dı­rıl­mış­lar­dır.

Dev­let ola­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu so­ru­nu mut­la­ka çöz­mek zo­run­da­yız. Bu so­run, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet so­ru­nu de­ğil. Ha­zi­ne­nin, BDDK'nın, Ta­sar­ruf Mev­du­atı Si­gor­ta Fo­nu­nun ve­ya Ser­ma­ye Pi­ya­sa­sı Ku­ru­lu­nun ku­sur­la­rı­nı va­tan­da­şa yük­le­ye­me­yiz, va­tan­da­şa suç­lu mu­ame­le­si ya­pa­ma­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ko­nuş­ma­yı yap­mak­tay­ken Ma­lat­ya'dan üzü­cü bir ha­ber şu an­da önü­me gel­di. Ma­lat­ya'da 3 ki­şi öl­dü­rül­müş. Bu­nun, ta­bii, ne­de­ni ko­nu­sun­da şu an­da bir şey di­ye­me­ye­ce­ğim. Ümit edi­yo­rum ki, top­lu­ma ni­fak sok­ma­ya dö­nük ve­ya top­lu­mu ka­rış­tır­ma­ya dö­nük bir du­rum söz ko­nu­su de­ğil­dir.

Ben bu dü­şün­ce­ler­le, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Hükûme­te bir kez da­ha ses­le­ni­yo­rum: Hükûmet, lüt­fen, bir an ön­ce - bu şu an­da Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da gö­rü­şü­lü­yor de­nil­di, ha­zi­ne bo­no­su mağ­dur­la­rı­nın pa­ra­la­rı­nın öden­me­si nok­ta­sın­da- hem ha­zi­ne bo­no­su mağ­dur­la­rı­nın pa­ra­la­rı­nın öden­me­si­ni ta­lep edi­yo­rum hem de off­sho­re'da pa­ra­sı olan in­san­la­rın da pa­ra­la­rı­nın öden­me­si yö­nün­de bir ça­ba için­de olu­nur­sa, ger­çek­ten, bu in­san­la­rı mem­nun et­miş ola­ca­ğız. Bu in­san­lar ruh sağ­lık­la­rı­nı kay­bet­miş­ler. Ya­nı­ma ge­len­ler, emin olu­nuz "Dok­tor­dan ge­li­yo­ruz." di­yor. İn­ti­har eden­ler var, çok pe­ri­şan du­rum­da olan­lar var. Bun­la­rın so­run­la­rı­nı çöz­me­ni­zi ta­lep edi­yo­rum.

Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz is­te­ği, BEL­DES pro­je­le­riy­le il­gi­li ol­mak üze­re Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mev­lüt Ak­gün.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­gün.

3.- Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt Ak­gün'ün, bu yıl uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan Be­le­di­ye­le­rin Alt­ya­pı­sı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­siy­le (BEL­DES) ya­pı­la­cak hiz­met­le­re iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

MEV­LÜT AK­GÜN (Ka­ra­man) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce­lik­le, bu­gün kay­bet­ti­ği­miz Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz Ali Din­çer Bey'e Al­lah'tan rah­met di­li­yor, ai­le­si­ne, Mec­li­se ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Hükûme­ti­mi­zin bu yıl uy­gu­la­ma­ya baş­la­dı­ğı BEL­DES (Be­le­di­ye­le­rin Alt­ya­pı­sı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si) ko­nu­sun­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Kıy­met­li ar­ka­daş­la­rım, ik­ti­da­rı­mız Ana­do­lu'nun makûs ta­li­hi­ni yen­mek için, yıl­lar­dan be­ri ih­mal edi­len alt­ya­pı hiz­met­le­rin­de bü­yük bir se­fer­ber­lik baş­lat­mış­tır; dub­le yol­lar­dan oto­yol­la­ra, hız­lı tren pro­je­le­rin­den ye­ni ha­va­li­man­la­rı­na, tü­nel­ler­den köp­rü­le­re, köy yol­la­rın­dan iç­me su­la­rı­na ka­dar pek çok alan­da des­tan­la­şan hiz­met­ler, bu­gün, bir bir in­sa­nı­mı­zın kul­la­nı­mı­na su­nul­mak­ta­dır. "Hiz­met gö­tü­re­me­di­ğin köy se­nin de­ğil­dir." an­la­yı­şıy­la uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan KÖY­DES pro­je­si, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en bü­yük köy pro­je­si ol­muş­tur.

Pro­je kap­sa­mın­da 2005 yı­lın­da 200 mil­yon YTL kay­nak ak­ta­rıl­mış iken, 2006 yı­lın­da bu ra­kam 10 kat ar­tı­rıl­mak su­re­tiy­le 2 mil­yar YTL'ye çı­ka­rıl­mış­tır. "Yo­lu ve su­yu ol­ma­yan köy kal­ma­ya­cak­tır." il­ke­siy­le çı­kı­lan bu yol­da, pro­je­ye, bu yıl da 2 mil­yar YTL kay­nak ak­ta­rıl­mış­tır. Ak­ta­rı­lan bu bü­yük kay­nak­la ül­ke baş­tan ba­şa bir şan­ti­ye ala­nı­na dön­müş­tür. Ay­nı za­man­da, alt­ya­pı hiz­met­le­rin­de böl­ge­ler ve il­ler ara­sı fark­lı­lı­ğın gi­de­ril­me­si amaç­lan­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dün­ya­da iti­ba­rı ar­tan, li­der ül­ke ol­ma yo­lun­da hız­la iler­le­yen ül­ke­miz­de hâlâ su­yu ve yo­lu ol­ma­yan köy ka­bul edi­le­me­ye­ce­ği gi­bi, be­le­di­ye­le­ri­mi­zin alt­ya­pı ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­der­mek için de ye­ni bir pro­je­ye ih­ti­yaç var­dı. Öy­le ki, bir­çok be­le­di­ye baş­ka­nı­mı­zın, mad­di imkânsız­lık­lar ne­de­niy­le "keş­ke köy ol­say­dık, KÖY­DES hiz­met­le­rin­den biz de ya­rar­lan­say­dık" tü­rün­den ser­ze­niş­le­ri var­dı.

İş­te, be­le­di­ye­le­ri­mi­zin bu ta­lep­le­ri­ni dik­ka­te alan Hükûme­ti­miz, Be­le­di­ye Alt­ya­pı­sı­nı Des­tek­le­me Pro­je­si BEL­DES'i uy­gu­la­ma­ya koy­muş­tur. BEL­DES'le nü­fu­su 10 bi­nin al­tın­da­ki 2.555 be­le­di­ye­nin alt­ya­pı ek­sik­lik­le­ri gi­de­ri­le­cek­tir. BEL­DES'ten ya­rar­la­na­cak be­le­di­ye­le­ri­miz­de top­lam 9 mil­yon 600 bin ki­şi ya­şa­mak­ta­dır. 2007 yı­lı büt­çe­si­ne ko­nu­lan 300 mil­yon YTL öde­nek­le baş­la­yan pro­jey­le, bu­gü­ne ka­dar hiç iç­me su­yu şe­be­ke­si ya­pıl­ma­mış kırk be­le­di­ye­nin iç­me su­yu ya­tı­rım­la­rı ya­pı­la­ca­ğı gi­bi, yol so­ru­nu olan be­le­di­ye­le­ri­miz de ra­hat­la­tıl­mış ola­cak­tır. 300 mil­yon YTL ma­yıs ve tem­muz ay­la­rın­da iki eşit tak­sit hâlin­de be­le­di­ye­le­re ula­şa­cak­tır. Be­le­di­ye­le­ri­miz iç­me su­yu ve yol ko­nu­sun­da­ki ya­pım, te­sis, ge­liş­tir­me, ba­kım, ona­rım gi­bi ya­tı­rım­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı ve bu amaç­la ih­ti­yaç du­yu­la­cak de­mir, çi­men­to, bo­ru ve ben­ze­ri ih­ti­yaç­la­rı te­min et­me şan­sı ya­ka­la­mak­ta­dır. Pro­je­nin iz­le­me, de­ğer­len­dir­me ve ta­ki­bi­ni, ül­ke ge­ne­lin­de oluş­tu­ru­lan iz­le­me ku­ru­lu, il ge­ne­lin­de va­li­ler, il­çe dü­ze­yin­de kay­ma­kam­lar yü­rüt­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; mad­di imkânsız­lık­lar­la bo­ğu­şan kü­çük be­le­di­ye­le­ri­miz, BEL­DES pro­je­siy­le ra­hat bir ne­fes ala­cak­lar­dır. Gö­rüş­tü­ğü­müz bir­çok be­le­di­ye baş­ka­nı bu ko­nu­da min­net­tar­lı­ğı­nı di­le ge­tir­mek­te­dir­ler. Bu ve­si­ley­le be­lirt­mek ge­re­kir ki "Si­ya­se­ti­mi­zin mer­ke­zi ada­let­tir." di­yen AK Par­ti, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet ay­rı­mı yap­mak­sı­zın tüm be­le­di­ye­le­ri­mi­ze eşit dav­ran­mak­ta­dır.

İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de be­le­di­ye­le­re gön­de­ri­len İl­ler Ban­ka­sı öde­nek­le­ri eşit oran­lar­da ve­ril­di­ği gi­bi, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ve di­ğer ba­kan­lık­la­rın kay­nak­la­rın­dan be­le­di­ye­le­re gön­de­ri­len pa­ra­lar­da da par­ti far­kı gö­ze­til­me­mek­te­dir. Par­ti­mi­zin "ada­let" olan is­mi­ne ya­kı­şan bu uy­gu­la­ma ko­nu­sun­da Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın has­sa­si­ye­ti, tüm ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan bi­lin­mek­te ve tak­dir edil­mek­te­dir.

Be­le­di­ye­le­ri­miz geç­miş ik­ti­dar­lar dö­ne­min­de, ik­ti­dar be­le­di­ye­si- mu­ha­le­fet be­le­di­ye­si ay­rım­cı­lı­ğın­dan çok çek­miş­ler­dir. Afet ka­rar­na­me­le­ri ile, afet­le en ufak il­gi­si ol­ma­yan ik­ti­dar be­le­di­ye­le­ri­ne faz­la­dan kay­nak­lar ak­ta­rıl­dı­ğı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Bu ay­rım­cı­lı­ğı ya­pan ik­ti­dar­lar, afe­te tu­tu­lup san­dık­ta kay­bol­muş­lar­dır. Geç­miş yıl­lar­da İl­ler Ban­ka­sı ke­se­nek­le­rin­de bi­le adil dav­ra­nıl­ma­dı­ğı, be­le­di­ye baş­kan­la­rı­mı­zın pa­ra için ik­ti­dar mil­let­ve­kil­le­ri­nin ka­pı­la­rın­da bek­le­til­dik­le­ri an­la­tıl­mak­ta­dır. Çok şü­kür ki, bu par­ti­zan­lık an­la­yı­şı, ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de ta­ri­he ka­vuş­muş­tur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MEV­LÜT AK­GÜN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ger­çek mil­li­yet­çi­lik, söz­le, slo­gan at­mak­la de­ğil, ül­ke­ye hiz­met et­mek­le müm­kün­dür. Öz­de va­tan­se­ver­lik, va­ta­nı­mı­zın her ka­rış top­ra­ğı­na ya­tı­rım yap­mak­la müm­kün­dür. AK Par­ti İk­ti­da­rı, KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­riy­le Ana­do­lu'yu baş­tan ba­şa hiz­met­le do­na­ta­rak, ger­çek bir va­tan­se­ver­lik ör­ne­ği gös­ter­mek­te­dir. Önü­müz­de­ki yıl­lar­da da pro­je­le­rin de­va­mı hâlin­de, şe­hir­le­ri­miz ile köy­le­ri­miz ara­sın­da­ki ge­liş­miş­lik far­kı as­ga­ri dü­ze­ye ine­cek­tir.

KÖY­DES ve BEL­DES uy­gu­la­ma­sı­nı ha­ya­ta ge­çi­ren Hükûme­ti­mi­ze te­şek­kür edi­yor, bu duy­gu­la­rım­la yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­gün.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Ku­ru­lu­şu­nun 87'nci yıl dö­nü­mü­nün ve Ulu­sal Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı'nın kut­lan­ma­sı ve gü­nün önem ve an­la­mı­nın be­lir­til­me­si ama­cıy­la Ge­nel Ku­rul­da özel bir gö­rüş­me ya­pıl­ma­sı için TBMM'nin 23 Ni­san 2007 Pa­zar­te­si gü­nü sa­at 14.00'te top­lan­ma­sı­na; bu top­lan­tı­da ya­pı­la­cak gö­rüş­me­ler­de­ki ko­nuş­ma sü­re­le­ri ile o gün baş­ka bir ko­nu­nun gö­rü­şül­me­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

No: 219                                                                                                   Ta­ri­hi: 17.4.2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Ku­ru­lu­şu­nun 87 nci Yıl dö­nü­mü­nün ve Ulu­sal Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı­nın kut­lan­ma­sı ve gü­nün önem ve an­la­mı­nın be­lir­til­me­si ama­cıy­la Ge­nel Ku­rul­da özel bir gö­rüş­me ya­pıl­ma­sı için Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 23 Ni­san 2007 Pa­zar­te­si gü­nü sa­at: 14.00'te top­lan­ma­sı­nın, bu top­lan­tı­da ya­pı­la­cak gö­rüş­me­ler­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı­na, si­ya­si par­ti grup baş­kan­la­rı­na ve gru­bu bu­lun­ma­yıp da Mec­lis­te üye­si bu­lu­nan si­ya­si par­ti­le­rin mil­let­ve­ki­li olan ge­nel baş­kan­la­rı­na 10'ar da­ki­ka sü­re ile söz ve­ril­me­si­nin, bu top­lan­tı­da baş­ka ko­nu­la­rın gö­rü­şül­me­me­si­nin Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rül­müş­tür.

 

 

 

Bü­lent Arınç

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı

 

Eyüp Fat­sa

Ali To­puz

Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu

  AK Par­ti Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li   CHP Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li   Ana­va­tan Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si le­hin­de, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Eras­lan, bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun le­hin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Pa­zar­te­si gü­nü, Tür­ki­ye için, Türk mil­le­ti için çok önem­li bir gün ola­cak­tır, çok önem­li bir an­la­ma sa­hip, an­lam­lı bir gün ola­cak­tır. Ben, bu Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun le­hin­de ko­nu­şur iken, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ku­ru­lu­şu­nun 87'nci yıl dö­nü­müy­le il­gi­li, bu­ra­dan, duy­gu­la­rı­mı, dü­şün­ce­le­ri­mi, kı­sa­ca, siz­ler­le pay­laş­ma­nın gay­re­ti içe­ri­sin­de ola­ca­ğım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu Da­nış­ma Ku­ru­luy­la pa­zar­te­si gü­nü gün­de­me alı­nan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ku­ru­lu­şu­nun 87'nci yıl dö­nü­mü­nün ve Ulu­sal Ege­men­lik ve Ço­cuk Bay­ra­mı­nın kut­lan­ma­sı ve bu­nun­la il­gi­li bir Mec­lis gö­rüş­me­si­nin oluş­tu­rul­ma­sı, bu Da­nış­ma Ku­ru­luy­la son de­re­ce isa­bet­li ol­muş­tur. Sa­yın Baş­ka­nı­mı­za ve bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze özel­lik­le şük­ran­la­rı­mı bir borç bi­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu mil­let öy­le yü­ce bir mil­let ki, öy­le bü­yük bir mil­let ki, Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'ün ön­der­li­ğin­de, as­ke­riy­le, mil­le­tiy­le, yaş­lı­sıy­la, gen­ciy­le, ço­lu­ğuy­la ço­cu­ğuy­la, ka­dı­nıy­la bü­yük bir fak­ru­za­ru­ret içe­ri­sin­de ol­ma­sı­na rağ­men, o dö­nem­de mil­le­ti­miz, ye­di dü­ve­le kar­şı kur­tu­luş mü­ca­de­le­si­ni ver­miş, kur­tu­luş mü­ca­de­le­sin­de ka­nı­nı, ca­nı­nı akı­ta­rak, ve­re­rek ve ca­nı­nı ve­rir­ken hiç­bir te­red­düt gö­zet­mek­si­zin ca­nı­nı ver­mek su­re­tiy­le bu ül­ke­nin ba­ğım­sız­lı­ğı­nı oluş­tur­muş, bu ül­ke­nin cum­hu­ri­ye­ti­ni oluş­tur­muş, bu ül­ke­nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni oluş­tur­muş ve ege­men­lik tek ki­şi­dey­ken ve ege­men­li­ği bir çok ül­ke pay­laş­ma dü­şün­ce­sin­dey­ken hem bu ül­ke­nin ege­men­li­ği­ni, ulu­sal bir­lik ve be­ra­ber­li­ği­ni, çı­kar­la­rı­nı ve bü­tün­lü­ğü­nü mil­le­ti­miz par­ça­lat­ma­mış, bu­na mü­sa­ade et­me­miş ve ege­men­li­ği tek ki­şi­den ala­rak ül­ke­nin bü­tün sat­hın­da ya­şa­yan, Mi­sa­kı­millî sı­nır­la­rın­da ya­şa­yan bü­tün mil­le­te ege­men­li­ği­ni tev­di et­miş­tir ve bu nok­ta­da, mil­le­ti­miz­le be­ra­ber, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si 1920 yı­lın­da ku­rul­muş­tur. 1923 yı­lın­da cum­hu­ri­yet ilan edil­miş­tir ve de­mok­ra­si­ye, in­san hak­la­rı­na, ifa­de öz­gür­lü­ğü­ne, in­san un­su­ru­nun ön pla­na çık­tı­ğı, in­san un­su­ru­nun ön plan­da ol­ma­sı ge­rek­ti­ği nok­ta­sı­na adım­lar o yıl­lar­dan atıl­mış­tır.

Türk mil­le­ti­nin bin yıl­dan faz­la bir ta­ri­hi, bir geç­mi­şi var­dır. Ta­rih­te, Sel­çuk­lu ve Os­man­lı ol­mak üze­re iki ci­han im­pa­ra­tor­lu­ğu­nu kur­muş olan bu mil­let, bu ül­ke, bu­gün gel­di­ği ko­num iti­ba­rıy­la çok da­ha güç­lü bir mil­let, çok da­ha güç­lü bir ül­ke, çok da­ha güç­lü bir Tür­ki­ye, hem böl­ge­sin­de, hem dün­ya­da edil­gen de­ğil et­ken bir ül­ke ol­ma­sı ge­re­kir­ken, bu nok­ta­da, iç po­li­ti­ka­lar­da­ki za­fi­yet­ler ve dış po­li­ti­ka­lar­da­ki bir­ta­kım nok­san­lık­lar se­be­biy­le bu he­de­fi­ne ula­şa­ma­mış­tır.

Tür­ki­ye'nin gü­cü­nü, Tür­ki­ye'nin öne­mi­ni her­ke­sin gör­me­si ve bil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu ül­ke, te­sa­dü­fen oluş­muş bir ül­ke de­ğil­dir. Bu ül­ke, dün, ön­ce­ki gün var ol­muş bir ül­ke, bir mil­let de­ğil­dir.

Mil­let Mec­li­si­nin ku­rul­muş ol­ma­sı si­ya­si par­ti­le­re bü­yük bir önem ka­zan­dır­mış­tır. Fa­kat, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin say­gın­lı­ğı ay­nı za­man­da si­ya­si par­ti­le­rin say­gın­lı­ğı­dır. Si­ya­set ku­ru­mu­nun yıp­ran­ma­sı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin say­gın­lı­ğı­nın azal­ma­sı ve yıp­ran­ma­sı an­la­mı­na ge­lir ve sek­sen ye­di yıl­dan be­ri, Türk mil­le­ti, sis­te­mi­ni, re­ji­mi­ni ve üni­ter dev­let ya­pı­sı­nı ko­ru­mak ve kol­la­mak, mu­ha­fa­za et­mek üze­re gay­ret içe­ri­sin­de ol­muş­tur. 1920'ler­de na­sıl bir mü­ca­de­le ve­ril­diy­se, bir mil­let ru­hu na­sıl o za­man şah­lan­dı ise, na­sıl o za­man bu ül­ke­nin bir­lik ve be­ra­ber­li­ği, bu ül­ke­nin bü­tün­lü­ğü için, de­de­le­ri­miz, ata­la­rı­mız, ye­di dü­ve­le kar­şı mü­ca­de­le et­ti ve ege­men­li­ği ve ba­ğım­sız­lı­ğı, bu mil­le­te yi­ne tev­di et­tiy­se ve şe­hit ver­diy­se ve şe­hit­le­ri­ni top­ra­ğa ver­diy­se, ar­tık, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin, bu­gün de ay­nı şe­hit­le­ri ver­di­ği­nin üzün­tü­sü­nü ya­şa­mak­la kal­ma­ma­lı­dır. Bu­gün de her ge­çen gün te­rör olay­la­rı ar­tar­ken, bu­gün de bu ül­ke­nin ulu­sal bir­lik ve be­ra­ber­li­ği, ulu­sal men­fa­at­la­rı ve çı­kar­la­rı ko­nu­sun­da ve bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­müz ko­nu­sun­da bir­ta­kım ic­ra­at­lar, içe­ri­den ve dı­şa­rı­dan bir­ta­kım fi­il­ler, bir­ta­kım ic­ra­at­lar ve bir­ta­kım emel­ler pe­şi­ne dü­şü­lü­yor ise, iş­te, biz, Bi­rin­ci Mec­lis ru­huy­la, Bi­rin­ci Mec­li­sin ken­di­sin­de bul­muş ol­du­ğu si­ya­si ira­de, inanç ve azim­le bu me­se­le­ye, 21'in­ci yüz­yıl­da tek­rar par­mak bas­mak du­ru­mun­da­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, hep be­ra­ber kut­la­ya­ca­ğız, hep be­ra­ber bu­gü­nü­mü­zü ana­ca­ğız. Ama, sa­de­ce kut­la­mak­la kal­ma­ma­lı­dır. Bu­gün­ler, sa­de­ce anıl­mak­la kal­ma­ma­lı­dır. Önem­li olan, cum­hu­ri­ye­tin ya­şa­tıl­ma­sı­dır. Önem­li olan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin say­gın­lı­ğı­nın mu­ha­fa­za edil­me­si­dir. Önem­li olan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin, bu ül­ke­nin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­ne yö­ne­lik ya­pı­lan her ha­re­ket kar­şı­sın­da, si­ya­si ira­de­si­ni bü­yük bir inanç, bü­yük bir si­ya­si ira­de so­rum­lu­lu­ğu ser­gi­le­mek su­re­tiy­le ön­lem­ler ve ted­bir­ler al­ma­sı­dır. Te­rör olay­la­rı her ge­çen gün ar­tar­ken bu­na kay­gı­sız ka­la­ma­yız ve şu­nu söy­lü­yo­ruz: Bu ül­ke­de eğer te­rör var ise, bu ül­ke­de her gün şe­hit­le­ri­miz top­ra­ğa gö­mü­lü­yor ise… Türk mil­le­ti bü­yük bir mil­let­tir, bu ül­ke bü­yük bir ül­ke­dir, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti bü­yük bir dev­let­tir, bu­nun ted­bi­ri­ni ala­bi­lir, bu­nun ted­bi­ri­ni al­ma­lı­dır.

Te­rör­le mü­ca­de­le­yi, sa­de­ce as­ke­re ve po­li­se yük­le­mek doğ­ru bir stra­te­ji de­ğil­dir. Türk po­li­si ve Türk as­ke­ri te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da, ül­ke­nin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü ko­nu­sun­da elin­den ge­len bü­tün gay­re­ti, bü­tün ça­lış­ma­yı sarf et­mek­te­dir.

Ama, di­ğer ta­raf­tan, po­li­ti­ka­cı­nın, si­ya­set­çi­nin, si­ya­si par­ti­le­rin, ik­ti­da­rın, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin yap­ma­sı ge­re­ken bir­ta­kım iş­ler var­dır. Sos­yo­eko­no­mik ted­bir­le­rin alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir, sos­yop­si­ko­lo­jik ted­bir­le­rin alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Müt­te­fik­le­ri­miz bu ko­nu­da ik­na edil­me­li­dir. Eğer, sı­nır öte­sin­de bir teh­li­ke var ise Tür­ki­ye'yi sı­kın­tı­ya so­kan, o teh­li­ke­yi müt­te­fik­le­riy­le be­ra­ber gi­de­re­mi­yor ise, Tür­ki­ye'nin Mec­lis ka­ra­rıy­la, Mec­lis ka­ra­rı -87'nci yıl dö­nü­mü­mü­zü kut­la­ya­ca­ğız- al­mak su­re­tiy­le o teh­li­ke­yi or­ta­dan kal­dır­ma­nın gay­re­ti içe­ri­sin­de ol­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ola­rak eğer bu ted­bir­le­ri ala­maz isek şe­hit­ler var ol­ma­ya de­vam ede­cek­tir, bu ül­ke­nin in­san­la­rı öl­me­ye de­vam ede­cek­tir; Tür­ki­ye'nin ulu­sal bir­lik ve be­ra­ber­li­ği­ne göz di­ken bir­ta­kım dev­let­ler, bir­ta­kım ül­ke­ler var ol­ma­ya de­vam ede­cek­tir. Tür­ki­ye'nin ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin yap­ma­sı ge­re­ken, si­ya­si ira­de­si­ni ser­gi­le­me­si­dir ve dün­ya­ya hak­lı­lı­ğı­nı an­lat­mak­la be­ra­ber fi­ilî, pra­tik yap­ma­sı ge­re­ken ted­bir­le­ri de yap­ma­lı­dır, yap­mak zo­run­da­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - İş­te, biz, o za­man Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin say­gın­lı­ğı­nı ar­tır­mış ola­ca­ğız, si­ya­set ku­ru­mu­nun say­gın­lı­ğı­nı, iti­ba­rı­nı o za­man ar­tır­mış ola­ca­ğız. Mil­le­ti­mi­ze ve bu ül­ke­de ya­şa­yan in­san­la­ra, biz, bu şe­kil­de gü­ven duy­gu­su­nu tel­kin et­miş ola­ca­ğız ve biz, bu si­ya­si ira­de­mi­zi ser­gi­le­mek su­re­tiy­le, bi­zi din­le­me­yen ve biz­le­ri kü­çük gö­ren in­san­la­ra Tür­ki­ye'nin bü­yük­lü­ğü­nü, mil­le­tin bü­yük­lü­ğü­nü, bu dev­le­tin bü­yük­lü­ğü­nü ve gü­cü­nü bu şe­kil­de gös­ter­miş ola­ca­ğız. Su­sa­rak, din­le­ye­rek, iz­le­ye­rek bu ül­ke­nin men­fa­at­le­ri­ni te­min et­mek çok zor ola­cak­tır, imkânsız ola­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, Mec­li­sin ku­ru­lu­şu­nun 87'nci yıl dö­nü­mü­nü kut­lu­yo­rum; mil­le­ti­mi­ze, ül­ke­mi­ze ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile­le­bet var ola­cak­tır, ile­le­bet pa­yi­dar ola­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Hiç kim­se­nin ama hiç kim­se­nin gü­cü, kuv­ve­ti ve kud­re­ti -ta­rih­te de ya­şan­dı, ta­rih bu­na şa­hit­tir- bu ül­ke­yi par­ça­la­ma­ya, bu ül­ke­yi böl­me­ye, bu mil­le­ti fak­ru­za­ru­ret içe­ri­sin­de, esa­ret içe­ri­sin­de ya­şa­ma­ya sevk ede­me­ye­cek­tir. Çün­kü, bu mil­let, yü­ce bir mil­let­tir, bü­yük bir mil­let­tir. Bu ül­ke­de bu mil­let, bu dev­let, bu as­ker ve bu po­lis var ol­duk­ça hep be­ra­ber biz var ola­ca­ğız di­yo­rum ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eras­lan.

Şim­di, Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, söz­lü so­ru öner­ge­le­ri­ni gö­rüş­mü­yor ve gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den, tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu'nun, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU'nun, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/971) (S. Sa­yı­sı:1369) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- 3/7/1968 ta­rih­li ve 1053 sa­yı­lı An­ka­ra, İs­tan­bul ve Nü­fu­su Yüz­bin­den Yu­ka­rı Olan Şe­hir­ler­de İç­me, Kul­lan­ma ve En­düs­tri Su­yu Te­mi­ni Hak­kın­da Ka­nu­nun 10 un­cu mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"Ka­mu Ya­tı­rım Prog­ra­mın­da yer al­mak şar­tıy­la be­le­di­ye teş­kilâtı olan yer­le­şim yer­le­ri­nin iç­me, kul­lan­ma ve en­düs­tri su­yu­nun te­mi­ni hiz­met­le­ri için ge­le­cek yıl­la­ra yay­gın yük­len­me­le­re gi­riş­me­ye Dev­let Su İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü yet­ki­li­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Bur­dur Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan.

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(x) 1369 S. Sayılı Basmayazı 17/4/2007 tarihli 89'uncu Birleşim Tutanağına eklidir.

CHP GRU­BU ADI­NA RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin 3'ün­cü mad­de­si üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ve­si­ley­le, bir haf­ta için­de te­rör sal­dı­rı­la­rın­da ha­yat­la­rı­nı kay­be­den şe­hit­le­ri­mi­ze ve Ak­sa­ray'da tra­fik ka­za­sın­da ha­yat­la­rı­nı kay­be­den şo­för, ve­li, öğ­ret­men ve öğ­ren­ci­le­ri­mi­ze Al­lah'tan rah­met, ke­der­li ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ile­ti­yor, ya­ra­lı­la­ra acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

Yi­ne, bu­gün, ara­mız­dan ebe­di­ye­te in­ti­kal eden Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li, can dos­tu­muz, se­ve­cen, ça­lış­kan, hoş­gö­rü­lü, dü­rüst Ali Din­çer Ağa­bey'imi­ze de Al­lah'tan rah­met di­li­yor, ke­der­li ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ile­ti­yo­rum; he­pi­mi­zin ba­şı sağ ol­sun, mekânı cen­net ol­sun.

Bu­gün üze­rin­de gö­rüş­me­ler­de bu­lun­du­ğu­muz ka­nun tek­li­fi, cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de ya­pı­lan­la­rı sa­tan fa­kat hiç­bir bü­yük ya­tı­rım yap­ma­mış olan AKP İk­ti­da­rı­nın her­han­gi bir bü­yük ya­tı­rı­ma gir­me­ye­cek ol­du­ğu­nun ke­sin bir ifa­de­si­dir.

Ka­nun tek­li­fi, ha­zi­ne­nin borç­lan­ma­sı ne­de­niy­le ha­ya­ta ge­çi­ri­le­me­yen ener­ji ya­tı­rım­la­rı­nın özel sek­tör eliy­le yap­tı­rıl­ma­sı­nı amaç­la­mak­ta­dır. Bu­ra­da 4283 sa­yı­lı Ya­sa'ya ek­le­ne­cek fık­ra­dan da an­la­şı­la­ca­ğı gi­bi, özel­lik­le ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­rın bu ya­tı­rım­la­rı yap­ma­sı ve iş­let­me­si bek­len­mek­te­dir. Ni­te­kim, 8 Mart 2007 ta­ri­hin­de CNBC-e'ye de­meç ve­ren EPDK Baş­ka­nı Sa­yın Gü­nay'ın şu söz­le­ri bu sa­vı güç­len­dir­mek­te­dir: "Ben ümi­di­mi ko­ru­yo­rum. Özel­leş­tir­me­le­rin eko­no­mik is­tik­rar, ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tür, Tür­ki­ye'de­ki özel­leş­tir­me­le­rin ger­çek­leş­me­si için önem­li fır­sat­lar ve­ri­yor. Bu­nu ka­çır­ma­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum."

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 yı­lı DSİ büt­çe gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki gö­rüş­me­ler­de, par­ti­miz mil­let­ve­kil­le­rin­ce 2007 Yı­lı Prog­ra­mı'nın 151'in­ci say­fa­sın­da yer alan ted­bir­ler­le il­gi­li ba­zı so­ru­lar so­rul­muş­tu. Ha­tır­la­na­ca­ğı gi­bi, söz ko­nu­su ted­bir, su­la­ma ya­tı­rım­la­rı­na ka­mu dı­şın­dan kay­nak te­mi­ni­ne da­ir fi­nans­man mo­del­le­rin­den ya­rar­la­nıl­ma­sı hak­kın­da­dır. Prog­ram met­nin­de çok da açık ol­ma­yan bir ifa­dey­le ya­zıl­mış söz ko­nu­su ted­bi­re iliş­kin Sa­yın Ba­ka­na so­ru­lan so­ru­lar­dan il­ki, söz ko­nu­su ted­bir­ler­le il­gi­li ola­rak Hükûme­tin spe­si­fik ola­rak ne yap­ma­yı dü­şün­dü­ğü; ikin­ci­si, bu ted­bi­rin ni­çin ge­rek­li gö­rül­dü­ğü ve so­nun­cu­su da su kay­nak­la­rı­mı­zın de­vam­lı­lı­ğı açı­sın­dan bu tür gi­ri­şim­ler­den ne tip bir ya­rar amaç­lan­dı­ğıy­dı.

Şim­di, bu ka­nun tek­li­fi­nin gün­de­me alın­ma­sıy­la, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı'nda yer alan ted­bi­re iliş­kin ne dü­şü­nül­dü­ğü hu­su­sun­da açık ol­ma­yan ce­vap­lar­la ya­nıt­lan­mak­ta­dır. Son­ra­ki iki so­ru­ya ise yet­ki­li­le­rin da­hi tam ola­rak şu an ce­vap ve­re­bi­le­cek­le­ri­ni san­mı­yo­rum. Bu­nu, muh­te­me­len, hep bir­lik­te bun­dan son­ra­ki ge­liş­me­le­ri iz­le­ye­rek öğ­re­ne­ce­ğiz.

He­pi­mi­zin ma­lu­mu ol­du­ğu üze­re, ki­şi ba­şı­na elek­trik tü­ke­ti­mi­nin 2007 yı­lın­da 2.513 ki­lo­va­ta ulaş­ma­sı bek­len­mek­te­dir. Öte yan­dan, top­lam elek­trik üre­ti­mi­nin 2007 yı­lın­da 183,5 mil­yar ki­lo­va­ta ula­şa­ca­ğı tah­min edil­mek­te­dir. Böy­le­ce, 2007 yı­lın­da elek­trik san­tral­le­ri­nin top­lam ku­ru­lu gü­cü, ka­mu­ya ait Borç­ka ve Al­pas­lan1 hid­ro­elek­trik san­tral­le­ri ile özel ke­si­me ait otop­ro­dük­tör san­tral­le­rin dev­re­ye gi­ri­şi ne­ti­ce­si 40.640 me­ga­va­ta ula­şa­cak­tır. Elek­trik üre­ti­mi­nin ise, 185 mil­yar ki­lo­va­ta ula­şa­ca­ğı tah­min edil­mek­te­dir.

Bü­yü­me po­tan­si­ye­li yük­sek olan Tür­ki­ye'de elek­trik sağ­la­ma­ya yö­ne­lik ya­tı­rım­la­rın hı­zın­da bir düş­me ol­ma­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Oy­sa, ener­ji pro­je­le­ri uzun plan­la­ma, ge­li­şim ve ya­tı­rım sü­re­le­ri, yük­sek fi­nans­man ve ge­liş­miş tek­no­lo­ji ge­rek­ti­ren ya­tı­rım­lar­dır. Bu ise, Tür­ki­ye'de iç ve dış top­lam brüt borç sto­ku­nu yak­la­şık 222 mil­yar do­lar se­vi­ye­sin­den dev­ra­la­rak 377 mil­yar do­la­ra ulaş­tır­mış bir hükûme­tin ya­pa­bi­le­ce­ği bir ya­tı­rım ham­le­si de­ğil­dir. Za­ten, AKP Hükûme­ti­nin böy­le bir ya­tı­rım ham­le­si yap­mak gi­bi bir is­te­ği ya da id­di­ası da yok­tur. Onun id­di­ası, var olan­la­rın en hız­lı bi­çim­de, dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­rim, en yük­sek fi­yat­la de­ğil, en hız­lı bi­çim­de ya­ban­cı­la­ra sa­tıl­ma­sı­dır.

Du­rum böy­le olun­ca da, ta­bii ki, ener­ji ya­tı­rım­la­rı da ya­ban­cı­la­ra ema­net­tir. Sağ­lı­ğı­mız ya­ban­cı dok­tor­la­ra, kı­yı­la­rı­mız da ya­ban­cı­la­ra ema­net edil­miş­ken, ener­ji ya­tı­rım­la­rı­mı­zın bu hâlde ol­ma­sı­na şaş­ma­mak la­zım­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 1053 sa­yı­lı An­ka­ra, İs­tan­bul ve Nü­fu­su Yüz­bin­den Yu­ka­rı Olan Şe­hir­ler­de İç­me, Kul­lan­ma ve En­düs­tri Su­yu Te­mi­ni Hak­kın­da Ka­nun, bu­gün­kü hâliy­le nü­fu­su 100 bin­den yu­ka­rı olan şe­hir­le­rin su te­mi­nin­de DSİ'ye yet­ki ve­rir­ken, nü­fu­su da­ha az olan yer­le­şim yer­le­rin­de be­le­di­ye­le­rin bu ih­ti­yaç­la­rı­nı İl­ler Ban­ka­sın­ca sağ­la­nan imkânlar dâhi­lin­de gi­der­me­le­ri­ni ön­gör­mek­te­dir. Tek­lif, ko­mis­yo­na ilk gel­di­ği hâliy­le ise, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı alın­mak ve büt­çe imkânla­rı­nın mü­sa­it ol­ma­sı şar­tıy­la, su­ya iliş­kin hiz­met­ler­de, 6200 sa­yı­lı DSİ Ka­nu­nu'nun 37'nci mad­de­sin­de­ki li­mit­ler dâhi­lin­de yıl­la­ra sâri ta­ah­hüt­le­re gi­riş­me­ye DSİ'yi yet­ki­li kıl­ma­yı amaç­la­mış­tı.

Şim­di ise, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin eleş­ti­ri­le­ri­nin yar­dı­mıy­la Ge­nel Ku­ru­la ge­len me­tin­de­ki ifa­de "Ka­mu ya­tı­rım prog­ra­mın­da yer al­mak" şek­li­ne dö­nüş­tü­rül­müş­tür. Bu olum­lu bir ge­liş­me­dir. Bu­na kar­şın, tek­li­fin bu mad­de­si­ne ait hâlen bir ta­kım şüp­he­le­ri­miz mev­cut­tur. Ni­te­kim, tek­lif bu hâliy­le, DSİ'yi, ka­mu ya­tı­rım prog­ra­mın­da yer al­mak şar­tıy­la, be­le­di­ye teş­ki­la­tı olan yer­le­şim yer­le­ri­nin iç­me, kul­lan­ma ve en­düs­tri su­yu­nu te­mi­ni hiz­met­le­ri için ge­le­cek yıl­la­ra yay­gın yük­le­me­le­re gi­riş­me­ye yet­ki­li kıl­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Dev­let Su İş­le­ri, su ve top­rak kay­nak­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­sin­den so­rum­lu ana ku­ru­luş­tur. Bu an­lam­da, bir aya­ğı ta­rım sek­tö­rün­de, di­ğer aya­ğı ener­ji sek­tö­rün­de­dir. Bu şe­kil­de, 1.070 mil­yon YTL'si ta­rım, 1.305 mil­yon YTL'si ener­ji sek­tö­rün­de ve 265 mil­yon YTL'si sos­yal alan­da ol­mak üze­re, ku­ru­lu­şun 2007 ya­tı­rım mik­ta­rı 2.640 mil­yon YTL'dir. Bu çer­çe­ve­de, DSİ ya­tı­rım­la­rı­nın ta­rım sek­tö­rün­de­ki ka­mu ya­tı­rım­la­rı için­de­ki pa­yı yüz­de 71,5 iken, ener­ji sek­tö­rün­de­ki bu pay yüz­de 51,3'tür.

Ku­ru­lu­şun bu den­li önem­li fonk­si­yon­la­rı üst­len­me­si kar­şı­sın­da, 2007 yı­lı büt­çe öde­nek tek­lif top­la­mı için­de­ki pa­yı yak­la­şık yüz­de 2'dir ve ku­ru­lu­şun 2006 büt­çe öde­nek­le­ri­ne gö­re öde­nek ar­tış ora­nı yüz­de 4,4'tür. Bu ar­tış yüz­de­si, ku­ru­lu­şun öde­nek­le­rin­de re­el ola­rak bir ge­ri­le­me­yi tem­sil et­mek­te­dir. Ener­ji ve ta­rım­sal alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rın­da önem­li fonk­si­yon­lar üst­le­nen DSİ'nin, re­el ola­rak ge­ri­le­yen bu öde­nek mik­ta­rıy­la be­le­di­ye­le­rin su ya­tı­rım­la­rı­na ait kay­nak na­sıl sağ­la­na­cak­tır?

Bu re­el ola­rak ge­ri­le­yen öde­nek mik­ta­rı­nın ya­nı sı­ra, DSİ'nin ya­tı­rım prog­ra­mın­da­ki mev­cut pro­je pa­ke­ti­nin or­ta­la­ma bi­tiş sü­re­si­nin yir­mi beş yıl ol­ma­sı, bu pro­je sto­ku­nun cid­di bi­çim­de göz­den ge­çi­ril­me­si­ni ve ye­ni­den ön­ce­lik­len­di­ril­me­si­ni ge­rek­li kıl­mak­ta­dır. Bu du­rum ye­ni bir şey de­ğil­dir ve bu sa­de­leş­tir­me­nin ya­pıl­ma­sı ge­re­ği, za­ten bir sü­re­dir gün­dem­de­dir. DSİ'nin elin­de­ki pro­je sto­ku­nun ye­ni­den göz­den ge­çi­ril­me­si söz ko­nu­su iken, bu tek­lif­le, DSİ'nin, çok sa­yı­da be­le­di­ye­nin su ya­tı­rı­mı­na iliş­kin yıl­la­ra sâri pro­je al­ma­sı na­sıl müm­kün ola­cak­tır?

Öte yan­dan, top­lam ya­tı­rım mik­ta­rı 2,6 kat­ril­yon Türk li­ra­sı olan ve yıl­lar iti­ba­rıy­la re­el ola­rak ge­ri­le­me gös­te­ren DSİ ya­tı­rım büt­çe­si­ne kar­şı­lık, mü­te­ah­hit­le­re bek­le­ti­len öde­me­ler kat­ril­yon­lar­ca li­ra­yı bul­muş­tur.

Du­rum bu mer­kez­de iken, be­le­di­ye­le­rin su ya­tı­rım­la­rı için İl­ler Ban­ka­sın­dan kay­nak kul­la­nı­mı­nı en­gel­le­mek ve bun­la­rı DSİ'nin so­rum­lu­lu­ğu al­tı­na ver­mek han­gi man­tı­ğın so­nu­cu­dur? Bu du­rum, ya DSİ'ye fii­len imkânsız bir gö­rev ve­ril­me­si ya da tüm be­le­di­ye­le­rin su ya­tı­rım­la­rı­nın doğ­ru­dan ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­ra açıl­ma­sı an­la­mı­na ge­le­cek­tir. İs­te­ni­len bu mu­dur? Uma­lım da her şe­yi ba­ba­lar gi­bi sa­ta­bi­le­ce­ği­ni söy­le­yen bir Hükûmet ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye'nin su kay­nak­la­rı­nı da pa­zar­la­mak için bir sü­reç ya­ra­tı­lı­yor ol­ma­sın.

Dik­kat­le­ri­ni­ze su­nu­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Şah­sı adı­na, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu… Yok.

Şah­sı adı­na, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ta­ner Yıl­dız.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ben de ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ali Din­çer'e Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, se­ven­le­ri­ne ve ai­le­si­ne de sa­bır­lar te­men­ni edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, dün baş­la­mış­tık ka­nun tek­li­fi­nin gö­rü­şül­me­si­ne. Bu­ra­da­ki mad­de­de, özel­lik­le, şe­hir­le­ri­mi­zin iç­me, kul­lan­ma ve sa­na­yi su­yu te­mi­nin­de bir­çok ku­ru­ma yet­ki ve­ril­miş­ti. Hâli­ha­zır­da­ki mev­zu­ata gö­re de Dev­let Su İş­le­ri­nin, sa­de­ce nü­fu­su 100 bin­den da­ha bü­yük yer­ler­de şe­hir­le­rin iç­me, kul­lan­ma ve sa­na­yi su­yu te­mi­niy­le ala­ka­lıy­dı. An­cak, nü­fu­su 100 bin­den da­ha dü­şük olan yer­ler­de, 100 bin­den da­ha dü­şük ol­ma­sı hâlin­de ise, be­le­di­ye­ler İl­ler Ban­ka­sı­na mü­ra­ca­at et­mek­te ve İl­ler Ban­ka­sı ara­cı­lı­ğıy­la da prob­lem­le­ri­ni çöz­mek­tey­di.

Köy­ler­de ise, bi­lin­di­ği gi­bi, geç­miş­te, mül­ga Köy Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğüy­le bu iş­ler ya­pıl­mak­tay­dı ve şu an­da ise il özel ida­re­le­ri ta­ra­fın­dan köy­le­re su gö­tü­rül­mek­te­dir.

Bu şe­kil­de, as­lın­da bir çok baş­lı­lık­la be­ra­ber, kay­nak is­ra­fı da ka­çı­nıl­maz­dı. Bir mer­kez­den yö­ne­til­me­si hâlin­de ise, hem su arıt­ma­sı­nın hem de ay­nı arıt­ma te­si­sin­den bir­çok il­çe ve bel­de­nin is­ti­fa­de et­me­si müm­kün ol­mak­ta­dır. Bu yüz­den, bu il­gi­li mad­de­de, nü­fu­sun 100 bin­den bü­yük ol­ma kri­te­ri kal­dı­rıl­mak­ta­dır. Böy­le­ce, da­ha kı­sa sü­re­de eko­no­mik bir şe­kil­de su te­min edil­mek­te­dir. Bu da, Hükûme­ti­mi­zin be­le­di­ye­le­re ver­di­ği öne­mi bir kez da­ha vur­gu­la­mak açı­sın­dan önem­li­dir.

Nü­fu­su 100 bin­den da­ha bü­yük şe­hir­ler­de, Dev­let Su İş­le­ri va­sı­ta­sıy­la, top­lam ma­li­ye­tin, otuz yıl­da, fa­iz­siz bir şe­kil­de ge­ri öde­me­si ya­pı­la­cak şe­kil­de su gö­tü­rül­mek­te­dir. Ya­ni, dev­le­tin, nü­fu­su 100 bin­den da­ha bü­yük şe­hir­le­re yap­tı­ğı bir kat­kı, an­cak bu ara­da nü­fu­su 100 bin­den da­ha kü­çük olan şe­hir­ler­de ve di­ğer yer­le­şim yer­le­rin­de ise bu imkân sağ­la­na­ma­dı­ğı için, özel­lik­le te­miz su­ya ka­vuş­ma şans­la­rı az ol­mak­ta­dır. Hat­ta, İl­ler Ban­ka­sı­na bağ­lı kre­di borç­la­rı var­sa, bu da­ha da zor ol­mak­ta­dır ve hat­ta ya­rar­la­na­ma­mak­ta­dır­lar. Do­la­yı­sıy­la, böy­le bir ada­let­siz­li­ği or­ta­dan kal­dır­mak­la da kal­ma­ya­ca­ğız ve ay­nı za­man­da, bu yer­le­re iç­me su­yu ve sa­na­yi su­yu da gö­tür­müş ola­ca­ğız.

Bun­la­rı tek bir pro­je­de yap­ma imkânı­mız da doğ­muş ola­cak. Bu­ra­da, as­lın­da bir­çok ör­nek­le­ri var bu­nun. Bir pro­jey­le 4-5 ka­tı­na çı­ka­bi­le­cek ra­kam, beş­te 1'ine, dört­te 1'ine dü­şü­rül­müş ol­mak­ta­dır. Bu da, millî eko­no­mi­nin bir kay­bı­nın en­gel­len­me­si açı­sın­dan de­ğer­li­dir. Do­la­yı­sıy­la, müş­te­rek isa­le ve arıt­ma te­si­si va­sı­ta­sıy­la bü­tün yer­le­şim alan­la­rı­na su ve­ril­mek­te­dir. Bun­dan son­ra da bu tür ça­lış­ma­lar hız­la ya­pıl­ma­lı­dır. Bu ba­kım­dan, mev­cut ka­nun­da yer alan 100 bin nü­fus şar­tı­nın kal­dı­rıl­ma­sı ve bu tek­li­fi­mi­zin de ka­bul edil­me­si­nin bü­yük fay­da­sı ola­cak­tır ve bu açı­dan da, bu ça­lış­ma­lar da­ha da hız­la­na­cak­tır.

Bü­tün bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler içe­ri­sin­de, bu ka­nun tek­li­fi­ne kat­kı­sı olan, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet, her­ke­si teb­rik edi­yo­rum, say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yıl­dız.

Sa­yın Koç… Yok.

Sa­yın Kan­do­ğan… Yok.

Sa­yın Eras­lan, bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dün, Sa­yın Ba­ka­nı­mız­la aya­küs­tü bir gö­rüş­me imkânı­mız ol­du. Ta­bii ki ba­raj­lar önem­li ve akar­su­la­rın, de­re­le­rin, ne­hir­le­rin de­ğer­len­di­ril­me­si önem­li. Ül­ke­nin eko­no­mi­si­ne kat­kı sağ­la­ma­sı açı­sın­dan, böl­ge­ler­de ya­şa­yan in­san­la­rı­mı­zın ih­ti­yaç­la­rı­nın te­mi­ni açı­sın­dan ger­çek­ten önem­li ve bu ka­nun tek­li­fi­ni de önem­si­yo­ruz ve dik­kat­le iz­li­yo­ruz, tet­kik edi­yo­ruz, din­li­yo­ruz.

Ta­bii ki, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za be­nim arz et­mek is­te­di­ğim ko­nu şuy­du: Şim­di, ba­raj­lar hem su­la­ma ni­te­lik­li, su­la­ma açı­sın­dan, ta­rım­sal su­la­ma açı­sın­dan hem de elek­trik ener­ji­si el­de et­me açı­sın­dan hem de iç­me su­yu açı­sın­dan, ger­çek­ten, in­san ih­ti­ya­cı­nın bü­yük öl­çü­de, ama, çok bü­yük öl­çü­de ih­ti­yaç duy­du­ğu pro­je­ler­dir. Ha­tay ili­miz­de Amik Ova­mız var. Amik Ova­mız, ger­çek­ten, çok ge­niş ta­rım­sal ara­zi­le­rin bu­lun­du­ğu bir yer, çok ge­niş bir ova ve ger­çek­ten cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca hep so­run­lu bir ova ol­muş­tur, so­run­lu bir ta­rım ala­nı ol­muş­tur. Ne­den? Sa­yın Ba­ka­nım, çün­kü, bu böl­ge­de su sı­kın­tı­sı var ve çift­çi, köy­lü ürü­nü­nü su­la­ya­ma­mak­ta, ya­zın 1 lit­re su­ya muh­taç iken -bu top­rak­lar millî ser­vet­tir, ül­ke­mi­zin ser­ve­ti­dir- 1 lit­re su­ya su­la­ma dö­ne­min­de, yaz mev­si­min­de ih­ti­yaç du­yar iken, ta­bii ki, kı­şın da sel al­tın­da kal­mak­ta­dır. Sa­yın Ba­ka­nım, ta­bii, ben, bu­nu siz­le­re arz edi­yo­rum, si­zin bu ko­nu­da bir açık­la­ma yap­ma­nız doğ­ru ola­cak­tır, dün kıs­men bir açık­la­ma yap­tı­nız, ama, hem Tür­ki­ye'nin duy­ma­sı hem Ha­tay­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­zin duy­ma­sı açı­sın­dan ve bil­gi­len­di­ril­me­si açı­sın­dan as­lın­da si­ze bü­yük bir fır­sat oluş­tur­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum ben bu­ra­da.

1996 yı­lın­da dev­let ya­tı­rım prog­ra­mı­na alın­mış bir ba­raj pro­je­si var, ama, 1996 yı­lın­dan be­ri bu Rey­han­lı Ba­ra­jı'mız, bu Amik Ova­sı'nı kur­ta­ra­cak olan, çift­çi­mi­zi, köy­lü­mü­zü kur­ta­ra­cak olan ve eko­no­mik açı­dan bü­yük kat­kı­lar sağ­la­ya­cak olan bu pro­je­miz bir tür­lü ha­ya­ta geç­me­miş­tir. Da­ha ön­ce de, si­zin­le, bu­nun­la il­gi­li mü­te­ad­dit de­fa­lar gö­rüş­me­ler yap­mış idik. Bi­ze, kay­nak sı­kın­tı­sı­nın, kay­nak ye­ter­siz­li­ği­nin ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mış­tı­nız.

Bi­zim öne­ri­miz, tek­li­fi­miz şu: Bu pro­je­mi­zin ka­mu­laş­tır­ma so­ru­nu çö­zül­me­miş, ama, bu ka­mu­laş­tır­ma­yı biz ta­kas­la, tram­pay­la çö­ze­bi­li­riz. Ne­dir? Amik Ova­sı'nda Tİ­GEM'in ara­zi­le­ri var, ha­zi­ne ara­zi­le­ri var. Ba­ra­jı ya­pa­ca­ğı­mız yer­de­ki ara­zi­ler­le dev­le­tin ara­zi­le­ri­ni ta­kas et­mek su­re­tiy­le bu öde­ne­ği de bu şe­kil­de çöz­müş olu­ruz. Ya­ni, bu­nu, Sa­yın Ha­tay Va­li­mi­ze eğer bir gö­rev ola­rak tev­di eder­se­niz, Sa­yın Ha­tay Va­li­miz de bir ko­mis­yon kur­mak su­re­tiy­le bu ta­kas iş­le­mi­ni pekâlâ ger­çek­leş­ti­re­bi­lir, bu müm­kün­dür; çün­kü, ka­mu­laş­tır­ma bir pro­je­nin yüz­de 50'si­nin çö­zül­me­si de­mek­tir. Bu pro­je­nin ka­mu­laş­tı­rıl­ma­sı bu söy­le­di­ği­miz yön­tem­le çö­zü­lür ise, eko­no­mik açı­dan me­se­le­nin yüz­de 50'si­ni çöz­mü­şüz de­mek­tir. Ama, Su­ri­ye'yle Tür­ki­ye'nin, or­tak­la­şa, dost­luk ba­ra­jı adı al­tın­da ya­pa­ca­ğı ba­raj­dan bah­set­mi­yo­rum. O, Amik Ova­sı'nın bü­tün so­run­la­rı­nı çö­ze­cek de­ğil­dir. Şu an, Sa­yın Ba­ka­nım, 96 yı­lın­da dev­let ya­tı­rım prog­ra­mı­na alın­mış olan ba­raj­dan bah­se­di­yo­rum. Bu ba­ra­jın ya­pıl­ma­sı, ger­çek­ten, kı­şın da sel afet­le­ri­nin ya­şan­ma­ma­sı­na se­be­bi­yet ve­re­cek­tir. Ora­da­ki köy­lü­müz, ora­da­ki çift­çi­miz ya­zın 1 lit­re su­ya muh­taç olur­ken, kı­şın da sel al­tın­da  kal­mak su­re­tiy­le ma­ale­sef ürü­nü­nü he­ba et­mek­te­dir, ürü­nü yok ol­mak­ta­dır ve bü­yük bir za­rar gör­me­si­ne rağ­men, ma­ale­sef dev­let ta­ra­fın­dan da bu za­rar­la­rın taz­mi­ni­ne gi­dil­me­miş­tir bu­gü­ne ka­dar, gi­dil­me­mek­te­dir. Bu so­ru­nu çö­zer­se­niz, bu kür­sü­den de­fa­lar­ca çı­kıp si­ze min­net­tar ol­du­ğu­mu­zu, si­ze de­fa­lar­ca te­şek­kür ede­ce­ği­mi­zi bu­ra­dan ifa­de edi­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Bu­nu da ken­di­mi­ze bir borç ola­rak te­lak­ki ede­ce­ği­mi­zi Sa­yın Ba­ka­nım siz­le­re arz edi­yo­rum ve bu ko­nu­da eğer biz­le­ri bil­gi­len­di­rir ve ça­lış­ma­la­rın han­gi aşa­ma­da ol­du­ğu­nu biz­le­re söy­ler­se­niz, bu nok­ta­da biz­le­ri ay­dın­la­tır­sa­nız… Ger­çi, 27'sin­de, 28'in­de Ha­tay prog­ra­mı­nız da var, Ha­tay'a gi­de­cek­si­niz. Ha­tay'a git­me­den ön­ce, bu ko­nuy­la il­gi­li ya­pa­ca­ğı­nız açık­la­ma hem Ha­tay'da hem Amik Ova­sı böl­ge­sin­de ya­şa­yan köy­lü­mü­zün, çift­çi­mi­zin ger­çek­ten fay­da­sı­na ola­cak­tır, ya­ra­rı­na ola­cak­tır te­men­ni­sin­de­yim.

Bu duy­gu­lar­la Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum  Sa­yın Eras­lan.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır. An­cak, mad­dey­le il­gi­li bir öner­ge var­dır, oku­tup iş­le­me ala­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi­nin 3 ün­cü mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de  de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­rim.

 

Sa­lih Ka­pu­suz

Mus­ta­fa Baş

Yah­ya Baş

 

An­ka­ra

İs­tan­bul

İs­tan­bul

 

Re­cep Ko­ral

Nus­ret Bay­rak­tar

Mu­zaf­fer Baş­top­çu

 

İs­tan­bul

İs­tan­bul

Ko­ca­eli

Mad­de 3-  3/7/1968 ta­rih­li ve 1053 sa­yı­lı An­ka­ra, İs­tan­bul ve Nü­fu­su Yüz­bin­den Yu­ka­rı Olan Şe­hir­ler­de İç­me, Kul­lan­ma ve En­düs­tri Su­yu Te­mi­ni Hak­kın­da Ka­nu­nun 10 un­cu mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

Ka­mu Ya­tı­rım Prog­ra­mın­da yer al­mak şar­tıy­la be­le­di­ye teş­ki­la­tı olan yer­le­şim yer­le­ri­nin iç­me, kul­lan­ma ve en­düs­tri su­yu­nun te­mi­ni hiz­met­le­ri ile Dev­let Su İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün sağ­lık ve çev­re açı­sın­dan acil ted­bir­ler alın­ma­sı­nı ge­rek­li gör­dü­ğü ön­ce­lik­li atık su arıt­ma ile il­gi­li ya­tı­rım hiz­met­le­ri için ge­le­cek yıl­la­ra yay­gın yük­len­me­le­re gi­riş­me­ye Dev­let Su İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ka­tı­lı­yor mu efen­dim öner­ge­ye?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ka­tı­lı­yo­ruz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ge­rek­çe okun­sun.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum.

Ge­rek­çe:

1053 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de nü­fu­su yüz­bin­den faz­la olan şe­hir­le­rin iç­me, kul­lan­ma ve en­düs­tri su­yu Dev­let Su İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan te­min edil­mek­te­dir. Nü­fu­su yüz­bin­den az olan ve be­le­di­ye teş­ki­la­tı bu­lu­nan yer­le­şim yer­le­rin­de ise be­le­di­ye­le­rin ken­di imkânla­rı ile İl­ler Ban­ka­sı ta­ra­fın­dan sağ­la­nan imkânlar dâhi­lin­de gi­de­ril­mek­te­dir. An­cak, bu du­rum hiz­me­tin za­ma­nın­da ve sağ­lık­lı ola­rak su­nu­la­bil­me­si ba­kı­mın­dan yer­le­şim yer­le­ri ara­sın­da fark­lı­lı­ğa yol aç­mak­ta­dır. Ay­rı­ca, DSİ ta­ra­fın­dan sağ­lık ve çev­re açı­sın­dan acil ted­bir­ler alın­ma­sı­nın ge­rek­li gö­rül­dü­ğü ve de ön­ce­lik­li olan atık su arıt­ma ile il­gi­li ya­tı­rım hiz­met­le­ri­nin ya­pıl­ma­sı da zo­run­lu hâle gel­mek­te­dir. Bu ne­den­le, nü­fu­su yüz­bin­den az olan ve be­le­di­ye teş­ki­la­tı bu­lu­nan yer­le­şim yer­le­rin­de söz ko­nu­su hiz­met­le­rin Dev­let Su İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­bil­me­si­ne imkân sağ­lan­ma­sı ye­rin­de ola­cak­tır.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Şim­di, mad­de­yi ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- 1053 sa­yı­lı Ka­nu­nun adı "Be­le­di­ye Teş­kilâtı Olan Yer­le­şim Yer­le­ri­ne İç­me Kul­lan­ma ve En­düs­tri Su­yu Te­mi­ni Hak­kın­da Ka­nun" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Se­dat Uzun­bay, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA SE­DAT UZUN­BAY (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; mil­let­ve­ki­li ağa­be­yim Sev­gi­li Ali Din­çer'i kay­bet­me­nin de­rin üzün­tü­sü için­de­yim. Ali ağa­be­yi­me Tan­rı'dan rah­met, ai­le­si­ne sa­bır­lar, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Mec­lis Gru­bu­ma ve mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze, tüm Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­le­re, Mec­li­si­miz ça­lı­şan­la­rı­na ve tüm yurt­taş­la­rı­mı­za baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum; ül­ke­mi­ze ve par­ti­mi­ze yap­tı­ğı hiz­met­ler için min­ne­ti­mi su­nu­yo­rum. Ali ağa­be­yi­min in­san­lık ve si­ya­set an­la­yı­şı, bi­ze da­ima ör­nek ol­ma­ya ve yo­lu­mu­zu ay­dın­lat­ma­ya de­vam ede­cek­tir. Anı­la­rı önün­de bir kez da­ha say­gıy­la ve min­net­le eği­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1369 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lan ve da­ğı­tı­lan Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Tek­lif­te­ki bu mad­de ile 1053 sa­yı­lı Ka­nun'un adı "Be­le­di­ye Teş­ki­la­tı Olan Yer­le­şim Yer­le­ri­ne İç­me, Kul­lan­ma ve En­düs­tri Su­yu Te­mi­ni Hak­kın­da Ka­nun" ola­rak de­ğiş­ti­ril­mek is­ten­mek­te­dir. Bu du­rum­da, ka­mu ya­tı­rım prog­ra­mın­da yer al­mak şar­tıy­la, nü­fu­su ne olur­sa ol­sun, be­le­di­ye teş­ki­la­tı olan yer­le­rin iç­me, kul­lan­ma ve en­düs­tri su­yu­nun te­mi­ni hiz­met­le­ri için ge­le­cek yıl­la­ra ya­yı­la­cak ta­ah­hüt­le­re gi­riş­me­ye Dev­let Su İş­le­ri yet­ki­li kı­lın­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Dev­let Su İş­le­ri, su ve top­rak kay­nak­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­sin­den so­rum­lu ana ku­ru­luş­tur; bir aya­ğı ta­rım sek­tö­rün­de, di­ğer aya­ğı ener­ji sek­tö­rün­de­dir. Dev­let Su İş­le­ri­nin 2007 yı­lı ya­tı­rım mik­ta­rı, 2006 yı­lı büt­çe­si­ne gö­re re­el ola­rak azal­tıl­mış­tır. Böy­le bir du­rum­da iken, ener­ji ve ta­rım­sal alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rın­da önem­li fonk­si­yon­lar üst­le­nen Dev­let Su İş­le­ri­nin ge­ri­le­yen bu öde­nek mik­tar­la­rıy­la, be­le­di­ye­le­rin su ya­tı­rım­la­rı için ge­rek­li kay­nak na­sıl ve ne­re­den bu­lu­na­cak­tır? Bu­nun mut­la­ka açık­lı­ğa ka­vuş­tu­rul­ma­sı ve bu ko­nu­da biz­le­rin ay­dın­la­tıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Dev­let Su İş­le­ri­nin elin­de­ki pro­je­le­rin ye­ni­den göz­den ge­çi­ril­me­si söz ko­nu­su iken, bu tek­lif­le, Dev­let Su İş­le­ri­nin, çok sa­yı­da­ki be­le­di­ye­nin su ya­tı­rı­mı için yıl­la­ra yay­gın pro­je­le­ri üst­len­me­si na­sıl müm­kün ola­bi­le­cek­tir? Mü­te­ah­hit­le­rin, bu­gün iti­ba­rıy­la, Dev­let Su İş­le­rin­den tah­sil et­me­yi bek­le­dik­le­ri ala­cak mik­ta­rı yak­la­şık 2 kat­ril­yon Türk li­ra­sı­dır. Du­rum bu hâldey­ken, be­le­di­ye­le­rin su ya­tı­rım­la­rı­nı İl­ler Ban­ka­sı­nın kay­nak­la­rın­dan ya­rar­la­na­rak ger­çek­leş­tir­me­si ola­na­ğı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­rak Dev­let Su İş­le­ri­nin so­rum­lu­lu­ğu al­tı­na ver­me­nin an­la­şı­la­bi­lir bir açık­la­ma­sı yok­tur. Dev­let Su İş­le­ri, mev­cut du­ru­muy­la, ve­ri­len bu gö­re­vi yü­rü­te­cek bir ya­pı­da da de­ğil­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir­kaç yıl son­ra ya­şa­na­cak olan elek­trik ener­ji­sin­de te­min kri­zi, ya­ni, ener­ji arz gü­ven­li­ği so­run­la­rı­nın üze­rin­de ba­zı de­ğer­len­dir­me­ler yap­mak ve dü­şün­ce­le­ri­mi açık­la­mak is­ti­yo­rum.

AKP, 2001 yı­lın­da ya­şa­nan kriz dö­ne­min­den son­ra or­ta­ya çı­kan ih­ti­yaç­tan faz­la elek­trik gü­cü ol­ma­sı dö­ne­mi­ni, ya­ni, arz faz­la­sı dö­ne­mi­ni, plan­la­ma­dan ve ya­tı­rım­dan uzak, tam bir mi­ras­ye­di an­la­yı­şıy­la ge­çiş­tir­miş­tir. AKP dö­ne­min­de, ge­le­cek­te olu­şa­cak elek­trik ta­lep­le­ri­nin kar­şı­la­na­bil­me­si için bu­gü­ne ka­dar cid­di hiç­bir ya­tı­rım baş­la­tı­lıp ta­mam­la­na­ma­mış­tır. Bu du­ru­mun ya­rat­tı­ğı ça­re­siz­lik için­de, ül­ke kay­nak­la­rı tek­li­fin 1'in­ci ve 2'nci mad­de­le­riy­le, da­ha ön­ce­ki ik­ti­dar­lar gi­bi, ipo­tek al­tı­na alın­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta­dır.

Ül­ke­de elek­trik sı­kın­tı­sı­nın olu­şa­ca­ğı­na iliş­kin he­sap­la­rın or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­dı­ğı bu­gün­ler­de, çı­ka­rıl­ma­ya ça­lı­şı­lan bu ya­say­la ül­ke­mi­zin hid­ro­lik po­tan­si­ye­li­nin cid­di bir bö­lü­mü­nün alım, fi­yat ve sü­re ga­ran­ti­le­ri ve­ri­le­rek pi­ya­sa­ya açıl­ma­sı ül­ke­miz çı­kar­la­rı­na, ya­sa­la­ra ve Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı­dır. So­nuç ola­rak, ül­ke için arz gü­ven­li­ği teh­di­di ya­ra­tıl­mış­tır. Ge­ti­ri­len bu ya­sa tek­li­fi, AKP'nin ener­ji po­li­ti­ka­sı­nın if­las et­ti­ği­nin açık bir gös­ter­ge­si­dir. Kı­sa ve öz, AKP, ener­ji ko­nu­sun­da acz için­de­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2006 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye elek­trik ener­ji­si ku­ru­lu gü­cü 40.280 me­ga­vat­tır. Bu ku­ru­lu gü­cün üre­tim ka­pa­si­te­si ise 221 mil­yar ki­lo­vat sa­at olup, ger­çek­leş­ti­ril­miş olan üre­tim 174,1 mil­yar ki­lo­vat sa­at­tir. Bu­na kar­şı­lık, Tür­ki­ye top­lam tü­ke­ti­mi yak­la­şık 128,6 mil­yar ki­lo­vat sa­at ola­rak ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.

2006 yı­lın­da, 2005 yı­lı­na gö­re tü­ke­tim­de yüz­de 7,6 ar­tış göz­le­nir­ken, ku­ru­lu güç ar­tı­şı sa­de­ce yüz­de 3,5 ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Kı­sa­ca, 2006 yı­lı, da­ha ön­ce­ki yıl­lar­da ol­du­ğu gi­bi, ener­ji ya­tı­rım­la­rı açı­sın­dan yi­ne çok dü­şük bir yıl ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Bu du­rum, elek­trik ye­de­ği ile en yük­sek yük, ya­ni pu­ant yük açı­sın­dan ma­ka­sın her ge­çen gün/ yıl gi­de­rek ka­pan­dı­ğı an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

Elek­trik­te­ki tü­ke­tim ar­tı­şı­nı kar­şı­la­ya­cak elek­trik üre­tim ya­tı­rı­mı ya­pı­la­ma­mak­ta­dır. Bu du­rum, ya­kın ta­rih­te elek­trik ta­le­bi­ni kar­şı­la­mak açı­sın­dan sı­kın­tı­lar ya­şa­na­ca­ğı­nın bir gös­ter­ge­si­dir. 2006 yı­lın­da san­tral­le­rin üre­tim ka­pa­si­te­si­nin an­cak yüz­de 79'u ka­dar bir üre­tim ger­çek­leş­ti­ri­le­bil­miş­tir. "Ka­yıp-ka­çak" ola­rak ad­lan­dır­dı­ğı­mız üre­tim ile tü­ke­tim ara­sın­da­ki fark yüz­de 26 ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Üre­tim ile tü­ke­tim ara­sın­da­ki fark, 2003 yı­lın­dan 2006 yı­lı­na ka­dar sü­rek­li ar­ta­rak de­vam et­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, elek­trik sis­tem iş­let­me­ci­li­ğin­de bi­li­nen olum­suz­luk­lar dik­ka­te alın­dı­ğın­da, gü­ve­ni­lir ener­ji sis­tem­le­rin­de kay­nak tür­le­ri­ne gö­re be­lir­li oran­lar­da güç ve ener­ji ye­de­ği bu­lun­du­rul­ma­sı bir zo­run­lu­luk­tur. Dev­let Su İş­le­ri ta­ra­fın­dan ya­pıl­mak­ta olan ve in­şa hâlin­de­ki hid­ro­elek­trik san­tral­le­ri ile EPDK'dan li­sans al­mış san­tral­le­rin za­ma­nın­da iş­let­me­ye gir­me­me­si ve­ya ge­cik­me­si, elek­trik arz gü­ven­li­ği kri­zi­ni, ya­ni ta­le­bin kar­şı­la­na­ma­ma­sı­nı, yi­ne, da­ha ön­ce­ki yıl­la­ra çe­ke­cek­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, için­de bu­lun­du­ğu­muz gün­le­re ge­lin­ce­ye ka­dar özel­leş­tir­me ve ser­best­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı ve 4628 sa­yı­lı Ya­sa ge­re­ği ka­mu, ye­ni ya­tı­rım­la­ra ve ye­ni­leş­tir­me ça­lış­ma­la­rı­na yö­ne­le­me­miş­tir. EPDK ise, fa­ali­ye­te baş­la­dı­ğı gün­den bu­gü­ne ka­dar top­lam li­sans baş­vu­ru­la­rın­dan yüz­de 48 ka­da­rı­na li­sans ver­miş, ver­di­ği li­sans­la­rın da an­cak yüz­de 36'sı üre­ti­me ge­çe­bil­miş­tir. EPDK'dan alı­nan her tür­lü li­sans, is­ta­tis­tik­ler­de, ile­ri­ye dö­nük üre­tim ka­pa­si­te­si içe­ri­sin­de de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir. Ya­tı­rı­mın ger­çek­leş­me­me­si hâlin­de, ka­mu­nun arz açı­ğıy­la kar­şı­laş­ma­sı gi­bi cid­di teh­li­ke­ler do­ğa­cak­tır.

Elek­tri­ğin ye­ter­li, ka­li­te­li ve sü­rek­li bir şe­kil­de tü­ke­ti­ci­le­rin kul­la­nı­mı­na su­nul­ma­sı için her tür­lü ön­le­mi al­mak­la gö­rev­len­di­ril­miş EPDK, bu­gün için biz­zat ken­di da­ğıt­tı­ğı li­sans­lar­la arz gü­ven­li­ği so­ru­nu ya­rat­ma du­ru­mu­na gel­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, EPDK, ye­ni sis­te­min vaz­ge­çil­mez un­sur­la­rın­dan bi­ri­nin re­ka­bet ol­du­ğu­nu vur­gu­la­ya­rak, "Bu sis­tem­de alım fi­yat ve sü­re ga­ran­ti­le­ri dev­let ta­ra­fın­dan ve­ri­le­mez." de­mek­te­dir. Ya­ni, "Şir­ket­ler bu du­ru­ma gö­re, pi­ya­sa risk­le­ri­ni ve ma­li­yet­le­ri­ni he­sap­la­ya­cak ve pi­ya­sa­ya gi­rip gir­me­me­ye ka­rar ve­re­cek­ler­dir." de­mek is­te­mek­te­dir. Bu ya­sa tek­li­fiy­le, ve­ri­le­mez de­nen alım fi­yat ve sü­re ga­ran­ti­le­ri, ma­ale­sef, ve­ril­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bu uy­gu­la­ma, sis­te­mi han­gi du­ru­ma sok­mak­ta­dır, bu­nu de­ğer­len­dir­mek ge­re­ki­yor. Bu sis­te­min ye­ni adı ne­dir aca­ba? Ya­ra­tı­lan bu pi­ya­sa, risk­le­rin ta­ma­mı­nın ka­mu­da, kârın da özel sek­tör­de ol­du­ğu ya­pı­lan­ma­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir. Be­lir­li şir­ket­le­re çok bü­yük çı­kar­lar sağ­lar­ken re­ka­be­ti na­sıl sağ­la­ya­cak­sı­nız? Ha­ni, bu ye­ni sis­te­min vaz­ge­çil­mez un­su­ru re­ka­bet­ti.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, baş­ta Ener­ji Ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re, di­ğer ba­kan­lar ve AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­ki hükûmet­ler dö­ne­min­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­le­ri sü­rek­li ağır bir dil­le eleş­tir­di­ler. Bun­la­rı Mec­li­si­mi­zin geç­miş yıl­la­ra ait tu­ta­nak­la­rın­dan açık­lık­la gö­re­bi­lir­si­niz. Ya­pı­lan alım-sa­tım ga­ran­ti­li do­ğal gaz an­laş­ma­la­rı­nın ha­zi­ne­ye yük ge­tir­di­ğin­den, elek­trik fi­yat­la­rı­nın pa­ha­lı ol­du­ğun­dan, bu an­laş­ma­lar­dan kur­tul­mak için tah­kim baş­ta ol­mak üze­re, hu­ku­ki yü­küm­lü­lük­ler ne­de­niy­le ka­mu­ya çok yük­sek ma­li­yet­ler ge­le­ce­ğin­den sü­rek­li ya­kın­dı­lar. Bu­gü­ne ka­dar, ge­rek Ener­ji Ba­kan­lı­ğı ge­rek­se AKP mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan ta­sa­rı ve tek­lif­ler ile Mec­lis­ten ge­çi­ri­len ya­sa­lar­dan AKP'nin bu söy­lem­le­rin­de cid­di ol­ma­dı­ğı, iç­ten ol­ma­dı­ğı, ya­ni ta­ki­ye yap­tı­ğı açık­ça or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gü­ne ka­dar AKP ener­ji ala­nın­da geç­miş dö­ne­min ya­rat­tı­ğı ka­mu za­ra­rı­na olan ya­pı­yı de­ğiş­tir­me­ye yö­ne­lik bir adım at­ma­mış­tır. Do­ğal gaz an­laş­ma­la­rın­da Rus­ya'yla ye­ni­den ma­sa­ya otur­muş, gö­rüş­me­ler Tür­ki­ye'nin geç­miş dö­nem­den de da­ha pa­ha­lı do­ğal gaz al­ma­sıy­la so­nuç­lan­mış­tır. Yap-iş­let-dev­ret söz­leş­me­le­riy­le san­tral ku­ran şir­ket­ler­le ka­mu le­hi­ne an­laş­ma yap­mak için ma­sa­ya otur­muş­lar­dır, ama so­nu­cun­da mül­ki­ye­ti ka­mu­ya ait te­sis­le­rin şir­ket­le­re iha­le ya­pıl­ma­dan ar­sa be­de­li­ne dev­re­dil­me­si için ya­sa da­hi çı­kar­mış­lar­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SE­DAT UZUN­BAY (De­vam­la) - Yap-iş­let söz­leş­me­le­ri­nin yü­rüt­me­si­ni Da­nış­tay dur­dur­muş, AKP, Da­nış­tay ka­ra­rı­nı uy­gu­la­ma­mak için pren­sip ka­rar­la­rı çı­kar­mış­tır. Pren­sip ka­rar­la­rı­nın da yü­rüt­me­si dur­du­rul­muş, bu kez de yar­gı ka­ra­rı­nı ta­ma­men yok sa­yan bir ya­sa çı­ka­rıl­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, AKP, yar­gıy­la sü­rek­li kö­şe kap­ma­ca oy­na­mak­ta­dır. Mev­zu­at­la­rın sü­rek­li de­ğiş­ti­ril­me­si, yar­gı ka­rar­la­rı­nı yok sa­ya­cak dü­zen­le­me­ler ya­pıl­ma­sı, Mec­lis­te­ki ço­ğun­lu­ğuy­la yar­gı­nın ye­ri­ne de ka­rar ala­bil­me­yi amaç­la­ma­sı, kuv­vet­ler ay­rı­mı, hu­kuk dev­le­ti, yar­gı ka­rar­la­rı­nın bağ­la­yı­cı­lı­ğı il­ke­le­ri­nin ta­ma­men ra­fa kal­dı­rıl­ma­sı an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ener­ji­de ka­mu­nun ya­tı­rım­lar­dan çe­kil­me­si sü­re­ci AKP ile per­çin­leş­ti­ril­miş, bu alan­da ka­mu hiz­me­ti kav­ra­mı­nı bi­le yok sa­yan ser­best pi­ya­sa ko­şul­la­rı ma­ale­sef ge­çer­li kı­lın­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ener­ji ye­ter­siz­li­ği, do­ğal kay­nak­la­rı­mı­zın yağ­ma­lan­ma­sı­na ge­rek­çe ola­maz. Ener­ji ye­ter­siz­li­ği, hu­kuk dı­şı iş­lem­le­rin ve mu­afi­yet­le­rin ge­rek­çe­si ol­ma­ma­lı­dır.

Bu dü­şün­ce­ler­le, Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Uzun­bay.

Şah­sı adı­na Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu… Yok.

Şah­sı adı­na Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ta­ner Yıl­dız.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Ko­nuş­mu­yor­su­nuz.

Sa­yın Ha­luk Koç… Yok.

Sa­yın Kan­do­ğan… Yok.

Sa­yın Eras­lan, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler  ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 5- 4/1/2002 ta­rih­li ve 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­nun 62 nci mad­de­si­nin (c) ben­di­nin son cüm­le­si­ne "bü­yük su­la­ma" iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re "iç­me­su­yu isa­le hat­la­rı, kap­taj­lar, su de­po­la­rı, ener­ji ile­tim te­si­si, tra­fo, tra­fo mer­kez­le­ri ve şalt te­sis­le­ri" iba­re­le­ri ek­len­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Nu­ri Çi­lin­gir.

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; can dos­tu­muz, ar­ka­da­şı­mız, ağa­be­yi­miz Bur­sa Mil­let­ve­ki­li, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ali Din­çer'in ölü­mü­nü bü­yük bir üzün­tüy­le öğ­ren­miş bu­lu­nu­yo­ruz bu­gün iti­ba­rıy­la. Ken­di­si­ne Tan­rı'dan rah­men, eşi­ne ve ço­cuk­la­rı­na, ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Mil­le­ti­mi­zin ba­şı sağ ol­sun, çok de­ğer­li bir si­ya­set­çi­mi­zi, bü­yük bir Türk ev­la­dı­nı kay­bet­tik.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 1369 sı­ra sa­yı­lı, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­gün, dün­ya­da, ener­ji, ül­ke­le­rin bi­rin­ci ön­ce­li­ği­dir ve bü­tün he­sap­lar ener­ji üze­ri­ne ya­pıl­mak­ta­dır. Ener­ji, in­san­lar için ti­ca­ri bir mal de­ğil, top­lum­sal bir hiz­met­tir. Dün­ya­nın çe­şit­li yer­le­rin­de ve ül­ke­mi­zin de yer al­dı­ğı coğ­raf­ya­da, ener­ji­nin pay­la­şı­mı üze­rin­de, yı­kım­lar, sa­vaş­lar, yol­suz­luk­lar hız kes­me­den sür­mek­te­dir. Pet­rol ve do­ğal gaz­la bir­lik­te, en az on­lar ka­dar önem ta­şı­yan su kay­nak­la­rı­nı içe­ri­sin­de ba­rın­dı­ran, ay­nı za­man­da dün­ya ener­ji ge­çiş yol­la­rı­nı da kap­sa­yan bir coğ­raf­ya­da yer alan ül­ke­miz, ko­pan bu fır­tı­na­lar­dan doğ­ru­dan et­ki­len­mek­te­dir. Ül­ke­miz, su kay­nak­la­rı ba­kı­mın­dan son de­re­ce önem­li olan bir coğ­raf­ya­da yer al­mak­ta­dır. Özel­lik­le Fı­rat ve Dic­le hav­za­sı üze­rin­de yü­rü­tü­len pa­zar­lık­lar, Irak ve Su­ri­ye'nin öte­sin­de, AB mü­za­ke­re sü­re­ci­ne ka­dar uzan­mak­ta­dır.

Di­ğer yan­dan, unut­ma­mak ge­re­kir ki, bu coğ­raf­ya, ba­zı­la­rın­ca, va­at edil­miş top­rak­lar içe­ri­sin­de gö­rül­mek­te­dir. AB ül­ke­le­ri açı­sın­dan, pet­rol ve do­ğal gaz için önem­li bir al­ter­na­tif gü­zergâh, ge­çiş yo­lu Tür­ki­ye'dir.

Ül­ke­miz, hem öz kay­nak­la­rın kul­la­nı­mın­da hem de ener­ji­de ulus­la­ra­ra­sı ge­çiş yo­lu ol­ma nok­ta­sın­da ba­ğım­sız­lı­ğı esas alan re­el po­li­ti­ka­lar oluş­tur­mak ve iz­le­mek zo­run­da­dır. Bu bağ­lam­da, Dün­ya Ban­ka­sı ve IMF po­li­ti­ka­la­rı­nın öte­sin­de, ka­mu­sal bir hiz­met an­la­yı­şıy­la plan­la­ma­nın öne­mi kav­ran­ma­lı­dır. Bir yan­dan pet­rol ve do­ğal gaz ba­ğım­lı­lı­ğı aşa­ğı çe­kil­me­li, di­ğer yan­dan da kö­mür ve tüm su kay­nak­la­rı­nın de­ğer­len­di­ril­me­si yo­lu­na gi­dil­me­li­dir. Ge­liş­miş ve ge­liş­mek­te olan bü­tün dün­ya dev­let­le­ri önü­müz­de­ki yıl­lar­da ener­ji­ye ba­ğım­lı­lı­ğın da­ha da ar­ta­ca­ğı­nı bil­mek­te­dir. Dün­ya­da ener­ji üre­ti­mi­nin ge­le­ce­ğiy­le il­gi­li se­nar­yo­lar gi­de­rek ar­tan öl­çü­de ye­ni ve ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı, özel­lik­le de rüzgâr, bi­yo­küt­le ve gü­neş ener­ji­si üze­rin­de ku­rul­mak­ta, nük­le­er güç san­tral­le­ri mev­cut hâliy­le ge­liş­miş ül­ke­le­rin ener­ji en­van­te­rin­den çı­ka­rıl­mak­ta­dır. Öne­ri­len ge­çiş prog­ra­mı­nın ya­şa­ma ge­çi­ri­le­bil­me­si­nin ön­ce­lik­li ko­şu­lu sek­tör­de­ki ka­mu yö­ne­ti­mi­nin güç­len­di­ril­me­si ve ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da et­kin­lik dü­ze­yi­nin yük­sel­til­me­si­dir.

Kö­mür, pet­rol ve do­ğal gaz gi­bi fo­sil ya­kıt­lar, üre­tim ma­li­yet­le­ri­nin yük­sek ol­ma­sı­na rağ­men, ilk ya­tı­rım ma­li­yet­le­ri­nin ucuz­lu­ğu ve üre­tim tek­no­lo­ji­le­ri­nin ge­liş­miş ol­ma­sı ne­de­niy­le yay­gın ola­rak kul­la­nıl­mak­ta­dır. An­cak özel­lik­le son yıl­lar­da dün­ya ül­ke­le­rin­de tek ener­ji kay­na­ğı­na bağ­lı kal­ma­mak ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­si hâkim ol­muş ve ener­ji gü­ven­li­ği kav­ra­mı or­ta­ya çık­mış­tır.

Sür­dü­rü­le­bi­lir ener­ji po­li­ti­ka­la­rı­nın en önem­li­si ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nı­mı ve çev­re­ye za­rar ver­me­yen ener­ji tek­no­lo­ji­le­ri­nin ter­cih edil­me­si­dir. Son yıl­lar­da or­ta­ya çı­kan çev­re bi­lin­ci fo­sil ya­kıt­la­ra da­ya­lı ener­ji üre­ti­mi ve tü­ke­ti­mi­nin böl­ge­sel ve kü­re­sel se­vi­ye­de çev­re­ye za­rar­lı ol­du­ğu­nun an­la­şıl­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. Ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji­de böy­le bir prob­lem yok­tur. Ya­ni, ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji çev­re dos­tu bir ener­ji­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ve Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı hid­ro­lik, rüzgâr ve elek­trik ener­ji­si üre­ti­min­de yay­gın ola­rak kul­la­nıl­mak­ta­dır. Özel­lik­le 20'nci yüz­yıl­da Ba­tı top­lum­la­rın­da yer­le­şen "kul­lan at" an­la­yı­şı ne­de­niy­le faz­la mik­tar­da ener­ji tü­ke­til­mek­te, bu­nun kar­şı­lı­ğı ola­rak da çev­re kir­li­li­ği art­mak­ta­dır. Ar­tık an­la­şıl­mış­tır ki gü­nü­müz­de çev­re açı­sın­dan sür­dü­rü­le­bi­lir bir dün­ya kur­mak ge­rek­li­li­ği çok açık ola­rak or­ta­ya çık­mış­tır. Bir ener­ji kay­na­ğı­na faz­la­sıy­la bağ­lı ol­mak ül­ke ener­ji arz gü­ven­li­ği­ni teh­li­ke­ye dü­şü­re­cek­tir.

Ül­ke­miz­de özel­leş­tir­me­ler ge­rek­çe gös­te­ri­le­rek ka­mu ener­ji ala­nın­dan ta­ma­men çe­kil­mek is­ten­mek­te­dir. Li­be­ral pi­ya­sa­nın ge­tir­di­ği en önem­li risk plan­la­ma gö­re­vi ve bu­nun ge­rek­le­ri­nin pi­ya­sa ak­tör­le­ri­ne bı­ra­kıl­mış ol­ma­sı­dır.

Gü­nü­müz­de, fi­nans-ka­pi­tal ya­pı­lan­ma­nın anah­tar söz­cü­ğü re­ka­bet­tir. Ener­ji içe­ri­sin­de, elek­trik sek­tö­rün­de re­ka­bet müm­kün de­ğil­dir. Elek­trik sek­tö­rü, kla­sik ik­ti­sat ki­tap­la­rın­da "do­ğal te­kel" ola­rak ni­te­len­di­ri­len pi­ya­sa ya­pı­sı­na sa­hip­tir. Do­ğal te­kel, pi­ya­sa me­ka­niz­ma­sı­nın iş­le­me­di­ği, ya­ni ser­best re­ka­bet sis­te­mi­nin iş­le­me­di­ği bir dü­ze­ni ifa­de et­mek­te­dir. Elek­trik ener­ji­sin­de, özel­li­ğin­den do­la­yı, tü­ke­ti­ci ta­lep eğ­ri­si es­nek de­ğil­dir. Ya­ni fi­ya­tı yük­selt­ti­ği­niz­de, tü­ke­ti­ci­nin elek­trik ener­ji­si­nin ye­ri­ne ter­cih ede­bi­le­ce­ği, ya­ni onun ye­ri­ne kul­la­na­bi­le­ce­ği baş­ka bir ürün yok­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Hükûmet dö­ne­min­de, elek­trik ener­ji­si ya­tı­rım­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, faz­la bir şey gö­re­mi­yo­ruz. Ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mız dört bu­çuk yıl­dır Hükûmet ta­ra­fın­dan ener­ji ya­tı­rı­mı ya­pıl­ma­mış­tır. Bu Hükûmet "ya­tı­rım­la­rı özel sek­tör yap­sın" de­miş­tir, an­cak özel sek­tör de ener­ji ala­nın­da ya­tı­rım yap­ma­mış­tır. Şim­di ise, Hükûmet, özel sek­tö­re teş­vik­le ya­tı­rım yap­tır­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır.

Ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rın­da fi­yat ga­ran­ti­si sa­de­ce rüzgâr ener­ji­si için dü­şü­nül­müş­tür, an­cak Hükûmet, hep­si için fi­yat ga­ran­ti­si dü­şün­mek­te­dir. İl­la ki fi­yat ga­ran­ti­si ver­me­ye ge­rek yok. Fi­yat ga­ran­ti­si ol­ma­dan da ener­ji­de ya­tı­rım ya­pa­cak fir­ma­lar mut­la­ka ola­cak­tır. Siz­ler, ye­ter ki, ya­tı­rım yap­mak is­te­yen fir­ma­la­rın önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dı­rın.

Böy­le gi­der­se, önü­müz­de­ki yıl­lar­da, ül­ke­miz­de ener­ji açı­ğı­nın mey­da­na gel­me­si ka­çı­nıl­maz ola­cak­tır. O za­man, mey­da­na ge­len ener­ji açı­ğı­nı gi­der­mek için ne ya­pa­cak­sı­nız? Do­ğal gaz­la bu açı­ğı ka­pat­ma­nız bü­yük risk ta­şı­mak­ta­dır. Çün­kü do­ğal gaz, it­ha­le da­ya­lı ve ol­duk­ça da pa­ha­lı bir ya­kıt­tır.

Her ne ka­dar, Hükûmet "elek­tri­ğe zam yap­ma­dık" de­se de, elek­trik fi­yat­la­rı bu­gün için yük­sek­tir. Yok­su­lu bol olan bir ül­ke­de, bu du­rum, ka­ça­ğın en önem­li ne­den­le­rin­den bi­ri­dir. Ge­liş­miş ül­ke­ler­de elek­trik gi­de­ri ai­le ge­li­ri­nin yüz­de 0,5'i ile 1'i ara­sın­day­ken, ül­ke­miz­de bu oran as­ga­ri üc­ret­li için yüz­de 10'un üze­rin­de­dir. Gaz fi­yat­la­rın­da da du­rum, ma­ale­sef, ay­nı şe­kil­de­dir.

Ül­ke­miz­de, ener­jiy­le il­gi­li ne­ler ya­pıl­ma­lı? Bun­la­ra da kı­sa­ca de­ği­ne­rek, ko­nuş­ma­mı ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum. İt­hal ener­ji kay­nak­la­rı­na olan ba­ğım­lı­lık azal­tıl­ma­lı­dır. Yer­li ve ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı uy­gun, ve­rim­li ve ge­liş­miş tek­no­lo­ji­ler kul­la­nı­la­rak üre­ti­me so­kul­ma­lı­dır.

Ener­ji sek­tö­rü­ne yö­ne­lik po­li­ti­ka­lar uzun va­de­li ol­du­ğun­dan, et­kin bir plan­la­ma mut­la­ka ya­pıl­ma­lı­dır.

Tür­ki­ye'de ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin yük­sel­til­me­si için ge­rek­li ça­lış­ma­lar he­men ya­pıl­ma­lı­dır.

Ener­ji ala­nın­da bi­lim ve tek­no­lo­ji po­li­ti­ka­la­rı be­ra­ber de­ğer­len­di­ril­me­li­dir. Bi­lim ve tek­no­lo­ji po­li­ti­ka­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı, uy­gu­lan­ma­sı, her dü­zey­de top­lum­sal ya­rar dik­ka­te alı­na­rak gö­ze­til­me­li­dir.

Ener­ji sek­tö­rün­de­ki adım­lar, Tür­ki­ye'de­ki sos­yal den­ge­siz­lik ve böl­ge­le­ra­ra­sı eşit­siz­lik göz önü­ne alı­na­rak ar­tı­rıl­ma­lı­dır.

Ener­ji­nin tüm yurt­taş­lar için te­mel bir ih­ti­yaç ol­du­ğu unu­tul­ma­dan, bu yön­de, ge­rek­li ön­lem­ler alın­ma­lı, sos­yal po­li­ti­ka­lar bu­na gö­re de­ğiş­ti­ril­me­li­dir.

Ener­ji ala­nıy­la il­gi­li tüm ve­ri­ler, pro­jek­si­yon­lar, fi­yat­lar dâhil, bir ve­ri ban­ka­sı oluş­tu­rul­ma­lı ve ka­mu­oyu­na açık ol­ma­lı­dır.

Ye­ni dün­ya dü­ze­nin­de Tür­ki­ye'ye bi­çi­len ro­le bak­tı­ğı­mız­da, bu sü­reç­te, Tür­ki­ye'nin, ener­ji so­run­la­rı ve çö­züm yol­la­rı yok­tur. Bu yak­la­şı­ma gö­re, ül­ke­miz ener­ji po­li­ti­ka­la­rı, AB'nin so­run­la­rı­na çö­züm te­me­lin­de ger­çek­leş­mek­te­dir. Ener­ji po­li­ti­ka­la­rı­mız­da­ki te­mel çö­züm, ön­ce, bi­zim ön­ce­lik­le­ri­miz ve ih­ti­yaç­la­rı­mı­za gö­re ol­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gü­ne ka­dar ser­best pi­ya­sa­dan bah­se­der­ken, şim­di ge­tir­di­ği­niz bu ya­say­la 5-5,5 eu­ro/sent­te, bü­yük san­tral­ler­de, fi­yat ga­ran­ti­si ver­miş olu­yor­su­nuz; hem alım ga­ran­ti­si hem fi­yat ga­ran­ti­si. Bi­raz ön­ce de bu­ra­da da ifa­de edil­di­ği gi­bi, hem alım ga­ran­ti­si hem fi­yat ga­ran­ti­si geç­miş­te çek­ti­ği­miz en bü­yük sı­kın­tıy­dı, siz bu sı­kın­tı­yı ye­ni­den gün­de­me ge­ti­ri­yor­su­nuz ve san­ki İl­ler Ban­ka­sı­nı ka­pat­mak is­ter gi­bi bir an­la­yı­şı­nız var.

Kü­çük şe­hir­le­rin, ya­ni, nü­fu­su 100 bin­den kü­çük olan şe­hir­le­rin iç­me su­la­rı­nı ve bu­nun kap­taj­la­rı­nı Dev­let Su İş­le­ri­ne yük­lü­yor­su­nuz. Doğ­ru, ya­pa­bi­lir­si­niz. An­cak, ka­bul edi­len öner­gey­le, arıt­ma te­sis­le­ri­ni de Dev­let Su İş­le­ri­ne yük­le­di­niz, ama ben bi­li­yo­rum ki, Dev­let Su İş­le­rin­de per­so­nel kal­ma­dı. Bu ge­ti­ri­len Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu'nun tek­li­fiy­le, ora­da ça­lı­şan tek­nik ele­man­la­ra ve­ri­le­cek ila­ve üc­ret­ler de bu mad­de­den çı­ka­rıl­dı, "Ye­ni­den per­so­nel dü­zen­le­me­si ya­pı­la­cak." de­nil­di, ama, dört se­ne­dir bu laf söy­le­ni­yor. Bir müd­det son­ra, Dev­let Su İş­le­rin­de ça­lı­şan, sa­de­ce, emek­li­li­ği bek­le­yen­ler ile okul­dan ye­ni me­zun olan­lar ka­la­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (De­vam­la) - Bu şe­kil­de bu po­li­ti­ka­la­rı yü­rüt­me­niz an­cak tek­nik ele­man­la olur, ye­tiş­miş, bil­gi bi­ri­ki­mi olan ele­man­la olur. Bu dü­şük üc­ret­ler­le bu ele­man­lar bu­ra­da kal­ma­ya­cak, hep­si ya yurt dı­şı­na ya özel sek­tö­re ge­çe­cek. Do­la­yı­sıy­la, siz, bu iş­le­ri ger­çek­leş­ti­re­cek kim­se bu­la­ma­ya­cak­sı­nız, hiz­met sa­tın al­ma­ya kal­ka­cak­sı­nız. O da, as­ta­rı yü­zün­den pa­ha­lı­ya ge­le­cek.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yan­lış ya­pı­yor­su­nuz. Bu ça­lı­şan ele­man­la­rın, dev­let me­mur­la­rı­nın, özel­lik­le tek­nik ele­man se­vi­ye­sin­de ça­lı­şan­la­rın üc­ret­le­rin­de iyi­leş­tir­me yap­ma­dan bu işi gö­tü­re­mez­si­niz, bu işi ya­pa­maz­sı­nız.

Ta­ner Bey Kar­de­şim de ba­kı­yor ora­dan, "hak­lı­sın" di­yor ba­na. Ama, Sa­yın Ba­ka­nın "hak­lı" de­me­si de yet­mi­yor, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın "hak­lı" de­me­si ge­re­kir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Çi­lin­gir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­dey­le il­gi­li bir öner­ge var.

Oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan "Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi"nin 5 in­ci mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Sa­lih Ka­pu­suz

Te­lat Ka­ra­pı­nar

Va­hit Ki­ler

 

An­ka­ra

An­ka­ra

Bit­lis

 

Os­man Kı­lıç

M. Sa­lih Er­do­ğan

 

 

Si­vas

De­niz­li

 

"Mad­de 5 - 4.1.2002 ta­rih­li ve 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­nun 62 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"c) Ya­pım iş­le­rin­de ar­sa te­min edil­me­den, mül­ki­yet, ka­mu­laş­tır­ma ve ge­rek­li hâller­de imar iş­lem­le­ri ta­mam­lan­ma­dan ve uy­gu­la­ma pro­je­le­ri ya­pıl­ma­dan iha­le­ye çı­kı­la­maz. İha­le ko­nu­su ya­pım işi­nin öz­gün ni­te­lik­te ve kar­ma­şık ol­ma­sı ne­de­niy­le tek­nik ve malî özel­lik­le­ri­nin ge­rek­li olan net­lik­te be­lir­le­ne­me­di­ği du­rum­lar­da ön ve­ya ke­sin pro­je üze­rin­den iha­le­ye çı­kı­la­bi­lir. Uy­gu­la­ma pro­je­si bu­lu­nan ya­pım iş­le­rin­de anah­tar tes­li­mi gö­tü­rü be­del tek­lif alın­mak su­re­tiy­le iha­le ya­pıl­ma­sı zo­run­lu­dur. An­cak, do­ğal afet­ler ne­de­niy­le uy­gu­la­ma pro­je­si ya­pıl­ma­sı için ye­ter­li sü­re bu­lun­ma­yan ya­pım iş­le­rin­de ön ve­ya ke­sin pro­je üze­rin­den, her tür­lü ona­rım iş­le­ri ile işin ya­pı­mı sı­ra­sın­da bel­li aşa­ma­lar­da ara­zi ve ze­min etüt­le­ri ge­rek­me­si ve­ya uy­gu­la­ma­da imar ve gü­zer­gah de­ği­şik­lik­le­ri­nin muh­te­mel ol­ma­sı ne­den­le­riy­le iha­le­den ön­ce uy­gu­la­ma pro­je­si ya­pı­la­ma­yan, bi­na iş­le­ri ha­riç, ya­pım iş­le­rin­de ise ke­sin pro­je üze­rin­den iha­le­ye çı­kı­la­bi­lir. Bu iş­le­rin uy­gu­la­ma pro­je­si ya­pı­la­bi­len kı­sım­lar için anah­tar tes­li­mi gö­tü­rü be­del, uy­gu­la­ma pro­je­si ya­pı­la­ma­yan kı­sım­lar­da ise her bir ka­lem iş için bi­rim fi­yat tek­lif al­mak su­re­tiy­le iha­le ya­pı­la­bi­lir. Ar­sa te­mi­ni, mül­ki­yet ve ka­mu­laş­tır­ma iş­lem­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı şar­tı, ba­raj ve bü­yük su­la­ma, iç­me su­yu isa­le hat­tı, ener­ji na­kil hat­tı, tra­fo, tra­fo mer­kez­le­ri, şalt te­sis­le­ri, kap­taj­lar, su de­po­la­rı, ka­ra­yo­lu, li­man ve ha­va­ala­nı, de­mir­yo­lu, pet­rol ve do­ğal­gaz bo­ru hat­tı pro­je­le­rin­de aran­maz."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon, ka­tı­lı­yor mu­su­nuz öner­ge­ye?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ka­tı­lı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

İha­le ko­nu­su ya­pım işi­nin öz­gün ni­te­lik­te ve kar­ma­şık ol­ma­sı ne­de­niy­le tek­nik ve ma­li özel­lik­le­ri­nin ge­rek­li olan net­lik­te be­lir­le­ne­me­me­si ha­li­nin do­ğal so­nu­cu ola­rak baş­lan­gıç­ta uy­gu­la­ma pro­je­si ya­pıl­ma­sı­nın müm­kün ola­ma­ma­sı hal­le­riy­le sı­nır­lı şe­kil­de uy­gu­la­ma pro­je­si şar­tı aran­ma­dan iha­le­ye çı­kı­la­bil­me­si; işin ma­hi­ye­ti ge­re­ği baş­lan­gıç­ta uy­gu­la­ma pro­je­si ya­pı­la­ma­yan her tür­lü ona­rım iş­le­ri ile işin ya­pı­mı sı­ra­sın­da imar ve gü­zer­gah de­ği­şik­lik­le­ri muh­te­mel olan iş­le­rin de ke­sin pro­je üze­rin­den bi­rim fi­yat tek­lif al­mak su­re­tiy­le iha­le edi­le­bil­me­si im­ka­nı ge­ti­ril­mek­te­dir.

Mad­de­nin mev­cut ha­lin­de, ba­raj ve bü­yük su­la­ma, pet­rol ve do­ğal­gaz bo­ru hat­tı pro­je­le­rin­de iha­le­den ön­ce, ar­sa te­mi­ni, mül­ki­yet ve ka­mu­laş­tır­ma iş­lem­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı şar­tı aran­ma­mak­ta­dır. Ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le ben­zer ma­hi­yet­te olan iç­me su­yu isa­le hat­tı, ener­ji na­kil hat­tı, dev­let ka­ra­yo­lu, de­mir­yo­lu, li­man ve ha­va­ala­nı pro­je­le­rin­de de söz ko­nu­su şart­la­rın aran­ma­ma­sı esa­sı be­nim­sen­mek­te­dir.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir ge­çi­ci mad­de ih­da­sıy­la il­gi­li bir öner­ge var­dır. An­cak, öner­ge Baş­kan­lık Di­va­nın­ca da in­ce­len­miş­tir, gö­rü­şül­mek­te olan ya­say­la doğ­ru­dan doğ­ru­ya bir il­gi be­lir­le­ne­me­miş­tir, an­cak öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

1369 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­ne aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

İr­fan Gün­düz

Fa­tih Arı­kan

İn­ci Öz­de­mir

 

İs­tan­bul

Kah­ra­man­ma­raş

İs­tan­bul

 

 

İ. Hak­kı Bir­lik

 

 

 

Şır­nak

 

"Ge­çi­ci Mad­de 1- 26/6/2003 ta­rih­li ve 4911 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re Türk Si­vil Ha­va Ara­cı Si­ci­li­ne ka­yıt­lı ha­va araç­la­rı­nın te­rör ey­lem­le­ri­ne, sa­vaş ha­li­ne ve bun­la­ra bağ­lı risk­le­re ma­ruz kal­ma­la­rı du­ru­mun­da üçün­cü şa­hıs­la­rın uğ­ra­ya­ca­ğı za­rar­la­rın te­mi­nat al­tı­na alın­ma­sı ama­cıy­la Dev­let ga­ran­ti­si be­de­li, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı adı­na, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­yet Mer­kez Ban­ka­sı nez­din­de oluş­tu­ru­lan Si­vil Ha­va Araç­la­rı Üçün­cü Şa­hıs Malî Me­su­li­yet Dev­let Ga­ran­ti­si He­sa­bı­na, ait ol­du­ğu ay so­nun­dan iti­ba­ren 30/9/2007 ta­ri­hi­ne ka­dar ya­tı­rı­lır."

BAŞ­KAN - Öner­ge­ye Sa­yın Ars­la­noğ­lu ka­tıl­mak is­ti­yor.

Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ka­tı­la­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ka­tı­lı­yo­ruz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ge­rek­çe...

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe :

11 Ey­lül 2001 kri­zi ile bir­lik­te sa­vaş si­gor­ta­sı­na iliş­kin üçün­cü şa­hıs ma­li me­su­li­yet te­mi­na­tı dün­ya ge­ne­lin­de te­min edi­le­mez ha­le gel­miş ve si­vil ha­va­cı­lık fa­ali­yet­le­ri­nin dur­ma­sı­na se­bep ola­cak bu so­ru­nun ül­ke­miz­de­ki çö­zü­mü için 4911 sa­yı­lı Ka­nun yü­rür­lü­ğe ko­nul­muş­tur. Dev­let gü­ven­ce­si 24/9/2001 ta­ri­hin­den 9/10/2003 ta­ri­hi­ne ka­dar 11/9/2001 kri­zi­nin sek­tör üze­rin­de­ki olum­suz et­ki­le­ri göz önü­ne alı­na­rak be­del­siz ola­rak sağ­lan­mış­tır. Kri­zin et­ki­le­ri­nin ha­fif­le­me­si ne­ti­ce­sin­de 9/10/2003 ta­ri­hin­den iti­ba­ren yol­cu ba­şı­na Dev­let ga­ran­ti­si be­de­li ta­lep edil­miş­tir. Ka­nu­nun sü­re sı­nı­rı ne­de­niy­le ga­ran­ti 31/12/2005 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la ta­ma­mıy­la son bul­muş­tur. Bu be­de­lin ta­lep edil­me­siy­le gü­dü­len amaç her­han­gi bir taz­min yü­küm­lü­lü­ğü doğ­ma­sı ha­li için kay­nak oluş­tur­mak­tır. Ka­nun­dan ötü­rü her­han­gi bir taz­min yü­küm­lü­lü­ğü doğ­ma­mış kay­nak kul­la­nıl­ma­mış­tır. Ya­pı­lan dü­zen­le­me ile uy­gu­la­ma­da ya­şa­nan so­run­la­rın gi­de­ril­me­si, tah­si­la­tın hız­lan­dı­rıl­ma­sı ve ge­liş­mek­te olan si­vil ha­va­cı­lık sek­tö­rü­nün des­tek­len­me­si amaç­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir ve bu, ge­çi­ci mad­de 1 ola­rak ka­bul edil­miş­tir.

6'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 6.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hak­kı Ül­kü.

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1369 sı­ra sa­yı­lı, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin yü­rür­lük mad­de­si üze­rin­de söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nu­ya gir­me­den ön­ce, sev­gi­li ar­ka­da­şım, dos­tum Ali Din­çer'in ölü­mü­nün acı­sı­nı ya­şa­mak­ta ol­du­ğu­mu­zu, ar­ka­da­şı­mın, dos­tu­mun, baş­ta ai­le­si ol­mak üze­re tüm ya­kın­la­rı­na ve ulu­su­mu­za baş­sağ­lı­ğı di­le­ye­rek söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ül­ke­miz­de, ta­bii ki, ener­ji açı­ğı var ve her yıl bel­li oran­da bu­nun gi­de­ril­me­si­ne yö­ne­lik ola­rak ya­tı­rım­lar ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Ama, bu ya­sa, bu ih­ti­ya­cı kar­şı­la­ya­cak olan bir ya­sa ol­mak ye­ri­ne, ha­zi­ne­nin borç­lan­ma­sı, ener­ji arz gü­ven­li­ği yö­nün­den önem arz et­me­si, borç­lan­ma yü­küm­lü­lü­ğü­nün or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ih­ti­ya­cın­dan do­ğan bir ya­sa de­ğil. Bu ya­sa­nın özü, İl­ler Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne gi­den yol­da ilk adım­dır.

Be­le­di­ye­ci­ler bi­lir, be­le­di­ye baş­ka­nı kö­ken­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin de bil­me­si la­zım. Nü­fu­su 50 bin­den az olan be­le­di­ye­le­rin, âde­ta, Hı­zır Re­isi­dir İl­ler Ban­ka­sı. Bir di­lek­çe baş­vu­ru­su bi­le, İl­ler Ban­ka­sı ta­ra­fın­dan -par­ti­zan­lık ya­pıl­ma­dı­ğı tak­dir­de- dik­ka­te alı­nır. O yö­re­ye, o bel­de­ye, o ken­te, o be­le­di­ye­ye, ön­ce su bu­lu­nur ve pro­je ha­zır­sa su­yun ken­te ve­ril­me­si sağ­la­nır. Bu du­rum, bel­de ya­şa­yan­la­rı­nı su­suz­luk­tan kur­ta­ran ve uzun za­man­dır uy­gu­la­nan bir iş­le­yiş­tir.

Şim­di, bu ge­ti­ri­len ya­sa de­ği­şik­li­ğiy­le, ma­li kay­nak­la­rı za­ten kıt olan be­le­di­ye­le­rin, he­men her ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi bu ko­nu­da da ka­der­le­ri­ne terk edil­me­si­dir, özel ki­şi­ler­le kar­şı kar­şı­ya bı­ra­kıl­ma­sı­dır, vah­şi ka­pi­ta­liz­min be­le­di­ye­le­re gir­me­si­dir, be­le­di­ye­le­rin kay­nak­la­rı­nın in­saf­sız­ca is­raf edil­me­si­dir, bel­ki, bel­li bir sü­re son­ra ba­zı be­le­di­ye­le­rin ya­ban­cı­la­rın eli­ne geç­me­si­dir. Asıl he­def, be­le­di­ye­le­ri ka­der­le­riy­le baş ba­şa bı­rak­tık­tan son­ra da İl­ler Ban­ka­sı­nın özel­leş­tir­me­si­dir, sa­tıl­ma­sı­dır.

İl­ler Ban­ka­sıy­la il­gi­li bir­çok eleş­ti­ri de ya­pı­la­bi­lir as­lın­da, bir­çok ek­sik ve ak­sak­lık­la­rı da bu­lu­na­bi­lir. Ama, 50 bin nü­fu­sun al­tın­da­ki be­le­di­ye­le­rin plan, pro­je uy­gu­la­ma alan­la­rı dü­şü­nül­dü­ğün­de, tam bir ha­mi­dir İl­ler Ban­ka­sı, tam bir şem­si­ye­dir.

Ya­sa ta­sa­rı­sı­nı gün­de­me ge­ti­rir­se­niz -sı­ra­sı gel­di­ğin­de de söy­le­ne­cek çok söz var­dır İl­ler Ban­ka­sı için- ya­ni, kad­ro­laş­ma, ki­mi be­le­di­ye­le­ri ka­yır­ma, ki­mi­ne az ki­mi­ne çok kre­di ver­me gi­bi nok­san­lık­la­rı da bu­lu­na­bi­lir. Hat­ta, ki­mi­nin borç­la­rı­nı tah­sil et­me­me, ki­mi­si­ne son­suz to­le­rans ta­nı­ma gi­bi eleş­ti­ri­ler de yük­le­ne­bi­lir. Ama, doğ­ru el­ler ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­lir­se ve adı "Be­le­di­ye­ler Ban­ka­sı" ola­rak ye­ni­den de­ğiş­ti­ri­lir­se -ki, ku­rul­du­ğu za­man öy­ley­di- ku­ru­luş ya­sa­sı­na uy­gun da ça­lış­tı­rı­lır­sa sa­yı­sız ya­rar­la­rı var­dır İl­ler Ban­ka­sı­nın. Bun­lar­dan is­ter­se­niz ba­zı­la­rı­nı, na­sıl ol­sa ile­ri­de İl­ler Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si için bir ya­sa tek­li­fi ge­ti­ri­le­ce­ğin­den do­la­yı ya da hükûmet ta­sa­rı­sı ola­rak ge­ti­ri­le­ce­ğin­den do­la­yı, İl­ler Ban­ka­sı­nın gü­zel yön­le­ri­nin ba­zı­la­rı­nı sa­ya­lım siz­le­re: İl­ler Ban­ka­sı, bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu ka­mu hiz­met­le­riy­le bir­çok alan­da ye­rel yö­ne­tim­le­rin bir ar­şi­vi ve oku­lu ol­muş­tur. Tüm be­le­di­ye­le­rin iç­me su­yu, ka­na­li­zas­yon, pro­je uy­gu­la­ma ça­lış­ma­la­rı, plan­la­ma, pey­zaj, je­olo­jik etüt ça­lış­ma­la­rı gi­bi.

Mü­hen­dis­lik hiz­met­le­rin­de te­mel ola­rak kul­la­nı­lan ha­ri­ta­lar, sa­de­ce İl­ler Ban­ka­sın­da ar­şiv­len­mek­te ve gü­nün ko­şul­la­rı­na gö­re ye­ni­le­ne­rek be­le­di­ye­le­rin ih­ti­yaç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da on­la­rın hiz­me­ti­ne su­nul­mak­ta­dır. İl­ler Ban­ka­sı teş­ki­la­tı, bu­gün bi­le bir­çok be­le­di­ye için bir baş­vu­ru ve da­nış­ma ku­ru­mu ol­ma özel­li­ği­ni de­vam et­tir­mek­te­dir.

Çağ­daş kent­le­rin ya­ra­tıl­ma­sın­da da bü­yük kat­kı­la­rı var­dır İl­ler Ban­ka­sı­nın. Bu ka­dar uzun sü­re fi­nans kay­na­ğı ya­ra­tan ve bun­lar­dan baş­ta be­le­di­ye­ler ol­mak üze­re özel ida­re­le­rin ve köy­le­rin fay­da­lan­ma­sı­nı sağ­la­yan çok önem­li bir ku­ru­luş­tur ora­sı. İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nda bi­le, iş­le­vi­ni yi­tir­me­den, hiç sap­ma­dan ye­ri­ne ge­tir­miş­tir. Bu­gün dün­ya­da­ki tek­no­lo­jik ge­liş­me­le­ri en ya­kın ta­kip eden bir ku­ru­luş­tur İl­ler Ban­ka­sı.

Per­so­ne­liy­le, do­na­nı­mıy­la, tek­no­lo­jik iler­le­me­nin ta için­de­dir. Oy­sa şim­di -bir müd­det son­ra, bu ya­sa çık­tık­tan son­ra bel­ki de- AKP İk­ti­da­rı bu ku­ru­lu­şu­mu­zu da or­ta­dan kal­dır­mak üze­re ze­min ha­zır­la­mak­ta­dır. Za­ten, bu­nu 3'ün­cü mad­de­de de açık açık söy­le­mek­te­dir. Bu tek­lif de iş­te bu ça­ba­la­rın bir ürü­nü­dür. Tıp­kı eği­tim­den so­rum­lu Os­man­lı na­zı­rı­nın "Şu okul­lar ol­ma­sa, ba­kan­lık ne gü­zel yö­ne­ti­lir­di." de­me­si gi­bi "Şu il­ler Ban­ka­sı ol­ma­sa, be­le­di­ye­ler de ne gü­zel ya­ban­cı­la­rın olur­du." de­me­nin ilk adı­mı­dır bu tek­lif. Çün­kü, bir sü­re son­ra ka­de­riy­le baş ba­şa kal­mış olan be­le­di­ye­ler, borç­la­na­cak ve bu bor­cu öde­ye­me­yin­ce, borç ve­ren ku­rum­la­rın, şir­ket­le­rin eli­ne ge­çe­cek­tir. Bu ya­sa­nın ön­ce­lik­le ge­ti­ril­me­si­nin te­mel ama­cı bu­dur. Süs­le­nen ba­zı cüm­le­ler­le iş­te, "efen­dim, 16 ta­ne hid­ro­elek­trik san­tra­li ya­pı­la­cak­tır, bun­lar şu ka­da­ra mal ola­cak­tır, Tür­ki­ye'de­ki ener­ji açı­ğı gi­de­ri­le­cek­tir" gi­bi yak­la­şım­lar ben­ce sa­mi­mi de­ğil­dir. Öy­le ol­muş ol­sa, ka­yıp ve ka­çak­lar şu an­da ya­pıl­ma­sı dü­şü­nü­len 16 hid­ro­elek­trik san­tra­li­nin top­lam üre­te­ce­ği ener­ji­den da­ha faz­la­sı­nı kar­şı­la­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve ya­sa­nın dü­rüst­çe ge­ti­ril­me­di­ği dü­şün­ce­siy­le he­pi­ni­ze sev­gi­ler, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ül­kü.

Şah­sı adı­na, Elâzığ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Zül­fü De­mir­bağ.

Bu­yu­run.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sa­yın Baş­kan, kıy­met­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım Bur­sa Mil­let­ve­ki­li At­lan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu ve ar­ka­daş­la­rı ta­ra­fın­dan tek­lif edi­len ve 5 mad­de­si ka­bul edi­len 1369 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Kıy­met­li ar­ka­daş­lar, ka­nun tek­li­fi­nin ka­bul edi­len 1'in­ci mad­de­sin­de, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da de­ğin­di­ği üze­re, Dev­let Su İş­le­ri ta­ra­fın­dan pro­je­le­ri ha­zır­la­nan ve yıl­lar­dır büt­çe imkânla­rı mü­sa­it ol­ma­ma­sı ha­se­biy­le ve ge­rek­se da­ha son­ra­la­rı da yap-iş­let-dev­ret­le ya­pı­mı gün­de­me ge­len, an­cak bu kez de dış borç yü­kü­nü ar­tı­ra­ca­ğı ge­rek­çe­siy­le ha­zi­ne ga­ran­ti­si ver­me ko­nu­sun­da­ki im­ti­na ne­de­niy­le gel­di­ği­miz nok­ta­da Ener­ji Ba­kan­lı­ğı ve DSİ bü­rok­rat­la­rı ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan ve tek­lif sa­hi­bi mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da gay­re­tiy­le Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ri­len ve gö­rü­şül­mek­te olan, yap-iş­let­le ya­pı­mı dü­şü­nü­len 16 ay­rı pro­jey­le 11 mil­yar ki­lo­vat sa­at ener­ji üre­til­me­si plan­lan­mak­ta­dır. Bu kap­sam­da­ki pro­je­ler­le, kü­re­sel ısın­ma ve ge­rek­se ar­tan ener­ji ih­ti­yaç­la­rı ne­de­niy­le her ge­çen gün ar­tan bu açı­ğı kar­şı­la­mak, it­ha­la­tı azalt­mak ve ge­rek­se pro­je­nin uy­gu­la­na­ca­ğı böl­ge­ler­de iş­siz­li­ğin ön­len­me­si ve eko­no­mi­nin can­lan­dı­rıl­ma­sı­na bü­yük kat­kı­lar­da bu­lu­na­cak­tır. İş­te, yi­ne bu kap­sam­da ken­di il­çem­de de ya­pı­mı dü­şü­nü­len Elâzığ Pa­lu Bey­han ile Bin­göl Ka­le­köy Ba­raj­la­rı -bun­lar ay­nı gü­zergâh üze­rin­de, Mu­rat Neh­ri üze­rin­de üç ay­rı ba­raj- bü­yük önem arz et­mek­te­dir. Bu ba­raj­lar­dan Pa­lu Ba­ra­jı 150 mil­yon ki­lo­vat sa­at, Bey­han Ba­ra­jı 1,5 mil­yar ki­lo­vat sa­at, Bin­göl Ka­le­köy Ba­ra­jı 1,3 mil­yar ki­lo­vat sa­at üre­tim ya­pa­cak olup Pa­lu, Bey­han Ba­raj­la­rı, top­lam şu an­da ül­ke­miz­de üre­ti­len ener­ji­nin yüz­de 1'i ci­va­rın­da­dır, ya­pı­la­cak ya­tı­rım da -es­ki de­yim­le- 1 kat­ril­yon TL'dir. İş­siz­li­ğin ön­len­me­si, is­tih­dam sağ­lan­ma­sı, böl­ge eko­no­mi­si­nin can­lan­ma­sı açı­sın­dan çok önem­li bir pro­je ve ya­tı­rım ol­du­ğu­nu özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Ay­rı­ca, pro­je kap­sa­mın­da dep­la­se edi­le­cek olan yak­la­şık 100 ki­lo­met­re­lik hız­lı tren pro­je­si­ne uy­gun de­mir yo­lu pro­je­si de böl­ge­ye ay­rı bir önem ve gü­zel­lik ka­zan­dı­ra­cak­tır.

Ben, bu pro­je­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, eme­ği ge­çen bü­rok­rat ve mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür­le­ri­mi arz edi­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­mir­bağ.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 7- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, tek­li­fin tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, be­nim ko­nuş­mam var­dı.

BAŞ­KAN - Yok.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - O za­man oyu­mun ren­gi­ni be­lir­te­yim. Be­nim ko­nuş­mam var­dı Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Evet, oy­la­ma­nın ba­şın­da, mil­let­ve­ki­li­nin söz ta­le­bi kut­sal­dır.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu, kı­sa ko­nu­şa­cak­sı­nız.

Sa­yın As­la­noğ­lu oyu­nun ren­gi­ni be­lir­te­cek.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Baş­kan; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Şim­di, ül­ke­nin bir­ta­kım de­ğer­le­ri­ni en ran­tabl kul­lan­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir. Ama, dö­nüp geç­miş­ten ders al­ma­mız la­zım. Geç­miş­te bu yap-iş­let-dev­ret ve­ya kre­di­si dı­şa­rı­dan bu­lu­nan pro­je­le­rin ma­li­yet­le­ri­ne bir bak­sın­lar. Adam­lar "Ben pa­ra­yı ve­ri­yo­rum, ama in­şa­atı bu adam ya­pa­cak." de­di­ler, "Ma­ki­ne­le­ri ben­den ala­cak­sın." De­di­ler, ve bu pro­je­le­rin ma­li­yet­le­ri­nin han­gi ra­kam­la­ra git­ti­ği­nin, ben, bir kez da­ha ka­yıt­la­ra geç­me­si­ni is­ti­yo­rum. Ayak di­ret­ti­ler, "Bu­nun ma­ki­ne­si­ni ben ve­re­ce­ğim." de­di­ler, "Tüm araç ge­re­ci­ni ben­den ala­cak­sın, hat­ta kam­yo­nun dâhil, fa­lan­ca mar­ka ola­cak." de­di­ler. Ve bu ül­ke­de bu­gü­ne ka­dar bu pro­je­ler han­gi ma­li­yet­ler­le gel­di ve ener­ji ma­li­ye­ti­ne na­sıl yan­sı­dı? Bir ke­re -ka­yıt­la­ra geç­me­si açı­sın­dan söy­lü­yo­rum- hiç de­ğil­se, bun­dan böy­le, eğer yap-iş­let-dev­ret ve­ya kre­di­si dı­şa­rı­dan bu­lu­na­cak pro­je­ler­de mut­la­ka ma­li­yet­le­rin göz­den ge­çi­ril­me­si la­zım. Ka­yıt­la­ra geç­me­si açı­sın­dan bir kez da­ha her­ke­si uya­rı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­bii, amaç, o pro­je­nin ran­ta­bi­li­te­si. Sa­yın Ba­ka­nım, bu­gü­ne ka­dar 300 mil­yon do­lar pa­ra har­can­mış ve yak­la­şık 89 yı­lın­da baş­lan­mış, ba­raj göv­de­si 97'de bit­miş, tü­nel­ler 2000'de bit­miş. 300 mil­yon do­lar pa­ra har­ca­nan ve ama­cı -Ma­lat­ya Çat Ba­ra­jı- su­la­ma olan… 300 mil­yon do­lar pa­ra har­cı­yor­su­nuz, amaç su­la­ma, ama 1999-2007… Se­ne­de ver­di­ği­niz pa­ra ne ka­dar bi­li­yor mu­su­nuz? 6… Bu se­ne siz­den ge­len efen­dim, 9 mil­yar. Bu şe­kil­de bu tü­nel­ler yir­mi yıl­da bit­mez. 300 mil­yon do­lar pa­ra har­cı­yor­sun, amaç su­la­ma. Ya, o za­man sen bu 300 mil­yon do­la­rı ni­ye har­ca­dın bu­ra­ya? Ka­nal yok. Bir ba­ra­jın öm­rü kaç yıl­dır? On yıl geç­miş, ba­raj bit­miş, tü­nel bit­miş, ama se­nin su­la­ma ka­nal­la­rı­na ver­di­ğin pa­ra se­ne­de 9 mil­yar. Ben bir he­sap­la­dım ve da­ha bi­rim ma­li­yet­le­riy­le 164 mil­yar pa­ra ge­re­ki­yor di­yor DSİ'nin ken­di ra­po­ru. De­mek ki, on beş se­ne son­ra bu tü­nel­ler bi­te­cek, on beş se­ne son­ra da ba­raj herhâlde öm­rü­nü ta­mam­la­ya­cak. Bu da kay­nak. Bu kay­na­ğın ran­tabl kul­la­nıl­ma­sı he­pi­mi­zin pay­da­sı de­ğil mi Sa­yın Ba­ka­nım? Bu da kay­nak, ama bu öde­nek­ler­le Ma­lat­ya Çat Ba­ra­jı ve su­la­ma ka­nal­la­rı herhâlde on beş se­ne son­ra bi­ter.

İkin­ci pro­je, Da­ren­de Gök­pı­nar Pro­je­si. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne bu­ra­sı da su­la­ma amaç­lı. Ve­ri­len pa­ra, bu se­ne­ki öde­nek 4 mil­yar. Da­ha la­zım 80 mil­yar. De­mek ki bu da yir­mi yıl­da bi­te­cek.

Üçün­cü pro­je, Ma­lat­ya Ar­gu­van Yon­ca­lı Ba­ra­jı. Yon­ca­lı Ba­ra­jı… Şim­di, bu­ra­sı bu yö­re­nin ek­me­ği, müm­bit bir ara­zi, Ma­lat­ya'nın buğ­day de­po­su, fa­kat her ne hik­met­se… Ay­nen söy­lü­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım: Ora­da ya­şa­yan in­san­la­rı­mız "Aca­ba bi­zim mez­he­bi­mi­ze mi ba­kı­yor­lar? Aca­ba bu­ra­da otu­ran in­san­la­rın…" Ay­nen bu! İfa­de edi­yo­rum, çün­kü böy­le söy­lü­yor­lar. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu Yon­ca­lı Ba­ra­jı 94 yı­lın­da baş­la­mış, 15 tril­yon har­can­mış, da­ha 120 tril­yon la­zım, öde­ne­ği 1 mil­yar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım, on da­ki­kay­dı.

BAŞ­KAN - Efen­dim, sü­re­niz beş da­ki­ka, on­da ıs­rar et­me­yin de ben si­ze to­par­la­ma sü­re­si ve­ri­yo­rum.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki efen­dim.

Yi­ne, Ma­lat­ya Ka­pı­ka­ya ve Boz­te­pe Ba­raj­la­rı. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gü­ne ka­dar bu ba­raj­la­ra har­ca­nan pa­ra, her iki ba­ra­ja har­ca­nan pa­ra 100 tril­yon, ama bi­ri­ne 160 tril­yon, bi­ri­ne de 120 tril­yon pa­ra la­zım, ve­ri­len öde­nek­ler 4'er mil­yar li­ra. Şim­di, yi­ne -sa­yın mil­let­ve­ki­lim­den gel­di- Bat­man Ba­ra­jı Sol Su­la­ma­sı ne za­man bi­te­cek? Ay­nı şe­kil­de… Sa­yın mil­let­ve­ki­lim, tab­lo bu­ra­da. Şim­di, Ener­ji Ba­kan­lı­ğı, ilk de­di ki DSİ: "Yüz­de 50 ta­mam­la­nan yer­le­re biz ön­ce­lik ve­re­ce­ğiz." Pe­ki, so­ru­yo­rum: Ma­lat­ya Çat Ba­ra­jı, 300 mil­yon do­lar pa­ra har­ca­mış­sın, en faz­la har­ca­ya­ca­ğın pa­ra 100 mil­yon do­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen son cüm­le­ni­zi söy­le­yin.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ta­mam efen­dim.

Ya­ni, bu­nun yüz­de 50'si ta­mam­lan­ma­dı mı? Herhâlde sa­yın DSİ yet­ki­li­le­ri, Tür­ki­ye'nin her ta­ra­fın­da… Bi­li­yo­rum, Ma­ni­sa'da bir ba­ra­ja bir ka­lem­de 200 mil­yon do­lar ve­ril­di­ği­ni bi­li­yo­rum. Onun için, he­pi­ni­zin tak­di­ri­ne su­nu­yo­rum. Bun­lar da ül­ke­nin kay­na­ğı­dır. Bu kay­nak­la­rı da he­ba et­mek, bu ül­ke­nin in­sa­nı­nı he­ba et­mek de­mek­tir.

Bu ta­sa­rı­ya olum­lu oy ve­re­ce­ğim, ama bun­la­rı da dik­ka­ti­ni­ze su­nu­yo­rum. Say­gı­lar su­na­rım, te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, tek­li­fin tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Tek­lif ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan bir te­şek­kür ko­nuş­ma­sı ya­pa­cak­lar­dır.

Bu­yu­run.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; ben de he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­gün rah­met­li olan Sa­yın Ali Din­çer'i bu­ra­da rah­met­le anı­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­da­şı­mız­la ay­nı üni­ver­si­te­de, ay­nı dö­nem­ler­de oku­duk. Son de­re­ce­de ba­şa­rı­lı bir si­ya­set ada­mıy­dı, dev­let ada­mıy­dı. Onun yok­lu­ğu­nu he­pi­miz, her za­man his­se­de­ce­ğiz. Ben, hem Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne hem Par­la­men­to­mu­za hem de Türk de­mok­ra­si­si­nin ba­şı sağ ol­sun di­yo­rum.

Bu ara­da, ya­sa­laş­tı­ğı için bu önem­li mad­de­ler, he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Mu­ha­le­fe­tiy­le, ik­ti­da­rıy­la, bü­rok­ra­tıy­la çok fay­da­lı bir ya­sa­yı ya­sa­laş­tır­mış olu­yo­ruz. O ba­kım­dan te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu ara­da Sa­yın Mev­lüt As­la­noğ­lu Bey'e ce­vap açı­sın­dan, açık­la­yı­cı ol­ma­sı açı­sın­dan bir­kaç cüm­le söy­le­mek is­ti­yo­rum mü­sa­ade eder­se­niz. Su­la­ma pro­je­le­ri için yep­ye­ni bir mo­del ge­liş­tir­dik. Do­la­yı­sıy­la, bu ener­ji pro­je­le­riy­le bir­lik­te su­la­ma­la­ra ağır­lık ve­ri­yo­ruz. Bu­nun­la il­gi­li hem "Man­yas Mo­de­li" de­di­ği­miz mo­del hem de Zi­ra­at Ban­ka­sıy­la Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın ve Dev­let Su İş­le­ri­nin or­tak­la­şa ya­pa­ca­ğı bir ça­lış­may­la, su­la­ma pro­je­le­ri­ne ön­ce­lik ve­re­rek he­def­le­ri­mi­zi öne çe­ki­yo­ruz. Su için he­de­fi­miz 2023 yı­lıy­dı, fa­kat hem Ye­ni­le­ne­bi­lir Ener­ji Ya­sa­sı'nda hem de bu ye­ni su­la­ma pro­je­le­riy­le il­gi­li ha­zır­la­dı­ğı­mız mo­del­le, biz, on yıl er­ke­ne çe­ki­yo­ruz, 2023 yı­lın­da­ki, ya­ni cum­hu­ri­ye­tin 100'ün­cü yıl dö­nü­mü­nü he­def ola­rak al­dı­ğı­mız ta­ri­hi 2013 yı­lı­na alı­yo­ruz. Son dam­la­sı­na ka­dar su­yu­mu­zu, hem ener­ji­de hem su­la­ma­da hem iç­me su­yun­da, 2013'e ka­dar, son dam­la­sı­na ka­dar bü­tün po­tan­si­ye­li­mi­zi in­şal­lah kul­la­na­ca­ğız. Bu­ra­da çok yo­ğun bir ça­lış­ma için­de­yiz. Za­ten, bu ya­sa da -dik­kat eder­se­niz- yap-iş­let ve yap-iş­let-dev­ret­ler­de­ki o da­ha ev­vel eleş­tir­di­ği­miz ko­nu­la­ra çö­züm ge­ti­ri­ci bir mo­del ol­du­ğu için bu ya­sa­yı ge­tir­dik. Böy­le­ce, aşa­ğı yu­ka­rı 6-7 mil­yar do­lar­lık da bü­yük bir avan­taj sağ­la­mış ola­ca­ğız.

Bu ba­kım­dan, su gi­bi önem­li bir ko­nu­da Mec­li­si­miz çok önem­li bir ya­sa­yı ger­çek­leş­tir­miş ol­du­ğu için de he­pi­ni­ze ay­rı­ca te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­na te­şek­kür edi­yo­ruz.

Ye­ni­den, ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.15

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.33

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 90'ın­cı Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

Ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni gö­rüş­me­ye de­vam ede­ce­ğiz.

5'in­ci sı­ra­da yer alan, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru…

5.- Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1295) (S. Sa­yı­sı: 1357)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

6'ncı sı­ra­da yer alan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Emin Tu­tan ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

6.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Emin Tu­tan ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/988) (S. Sa­yı­sı: 1392) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1392 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün, yi­ne bir de­ğer­li ar­ka­da­şı­mı­zı kay­bet­tik. Ken­di­si­ne Al­lah'tan rah­met, ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ai­le­si­ne de baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Evet, yi­ne bir ka­nun… As­lın­da, Par­la­men­to­nun be­şin­ci yı­lın­da, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı sü­re­ciy­le il­gi­li bu ka­mu­oyu tar­tı­şır­ken, as­lın­da fark­lı bir ka­nun göz ar­dı edil­mek üze­re, tar­tı­şıl­ma­dan ka­mu­oyu­nun önün­de, ma­ale­sef, göz ar­dı edil­mek­te.

Evet, di­ken­siz bir gül bah­çe­si is­ten­mek­te. Ni­ha­ye­tin­de, Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sın­da, ka­nun de­ği­şik­li­ğin­de ano­nim şir­ket ola­rak de­ğer­len­di­ri­lip ve ora­da ça­lı­şan per­so­ne­lin de ya­rın­lar­da ra­hat­lık­la çı­ka­rı­la­bil­me­si ve ban­ka­nın da, özel­lik­le al­tı­nı çi­zi­yo­rum, yüz­de 25'inin hal­ka ar­zıy­la il­gi­li cid­di bir sü­reç ya­şan­mak­ta ve bu da hal­ka ta­şı­tıl­mak­ta, ge­ri­ye ka­lan yüz­de 75'inin de ya­rın­lar­da, en kı­sa sü­re­de blok sa­tı­şıy­la ya­ban­cı­laş­ma­nın önü açıl­mak­ta.

Evet, ban­ka­cı­lık sek­tö­rü, cid­di bir, stra­te­jik bir sek­tö­rü­müz ve her ge­çen gün, Tür­ki­ye'de İMKB de­di­ği­miz İs­tan­bul Men­kul Kıy­met­ler­de­ki his­se oran­la­rı­nı da göz önün­de bu­lun­du­ra­rak, Tür­ki­ye'de­ki ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nün yüz­de 40'ı bu­gün ya­ban­cı­la­rın elin­de.

(x) 1392 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Ge­liş­miş ül­ke­ler de­di­ği­miz, Ame­ri­ka da dâhil ol­mak üze­re, Av­ru­pa'da da de­ği­şik oran­la­ra is­ti­na­den yüz­de 10 ver­di­ği za­man ya­ban­cı­laş­ma ora­nı, SOS işa­ret­le­ri ve­rir. Ama, ma­ale­sef, bu­gün­kü AKP'ye ba­kı­yo­rum, IMF'in di­ret­ti­ği ko­nu­lar üze­rin­de, hiç de, so­rum­suz­ca di­ye­bi­le­ce­ği­miz, kor­ku­suz­ca, per­va­sız­ca ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de­ki bu ya­ban­cı­laş­ma­nın önü­nü aç­mak­ta. Ken­di­le­ri­ni hay­ret­le teb­rik edi­yo­rum, kut­lu­yo­rum! Bu ka­dar bir gö­rev eri ola­rak, gö­rev ada­mı ola­rak ken­di­le­ri­ni te­lak­ki edip, bu ko­nu­da ka­nun tek­li­fi­nin de alt­ya­pı­sı­nı ya­rat­ma­la­rın­dan do­la­yı kut­lu­yo­rum! Ama, halk bu­nu unut­ma­ya­cak.

Bu­gün stra­te­jik öne­mi olan ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de, eğer, siz, bu ya­ban­cı­laş­ma­ya göz yum­du­ğu­nuz müd­det­çe, ya­rın­lar­da ne­ler ola­bi­le­cek, onun al­tı­nı çiz­mek la­zım. Bu­gün, mü­te­ah­hit­le­ri­mi­zin bü­yük bir kıs­mı, özel­lik­le ulus­la­ra­ra­sı alan­da iha­le­ye gir­di­ği za­man, en önem­li gös­ter­ge­ler­den, da­ha doğ­ru­su ta­lep edi­len form­lar­dan bir ta­ne­si ve­ya norm stan­dart­la­rın­dan bir ta­ne­si te­mi­nat mek­tup­la­rı­dır ve te­mi­nat mek­tup­la­rı kar­şı­sın­da kim­den ala­cak? Ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­den. Ee, yer­li ban­ka­cı­lık ve yer­li ser­ma­ye teş­vik et­me­ye­ce­ği­ne gö­re, ne ya­pa­cak? Bu­gün­kü ya­ban­cı­laş­tı­rı­lan ban­ka da di­ye­cek ki: "Gi­din bir ga­ran­tör ban­ka bu­lun, biz de ona gö­re ye­ni­den ve­re­lim." di­ye­cek, ya­ni ma­li­yet ar­ta­cak ve bu ül­ke­de ulus­la­ra­ra­sı alan­da da re­ka­be­tin önü ka­pan­mış ola­cak. Sa­de­ce ulus­la­ra­ra­sı mı?

Pe­ki, Tür­ki­ye'nin çı­kar­mış ol­du­ğu bü­yük iha­le­ler­de, ulus­la­ra­ra­sı mü­te­ah­hit ku­ru­mun­da ve­ya çe­şit­li ku­rum­la­rın da ya­ra­ta­ca­ğı re­ka­bet­te ne ola­cak? Or­da da sı­nıf­ta ka­la­cak. Yal­nız, stra­te­ji­si, za­ten öne­mi bu­ra­dan çı­kı­yor. Ban­ka­cı­lık sek­tö­rü ha­zır bir lok­ma. Tür­ki­ye'de son za­man­lar­da ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nün bu ka­dar ca­zip ol­ma­sı­nın al­tın­da en bü­yük se­bep çok ba­sit: Ha­zır bir pas­ta, bu pas­ta­dan ha­vu­duy­la al­mak. Bu ko­nu­da da za­ten kre­di kart­la­rı baş­ta ol­mak üze­re, ya­ni te­fe­ci ka­dar in­saf­sız di­ye­bi­le­ce­ği­miz yüz­de 6, yüz­de 7'ler­de or­ta­la­ma, tü­ke­ti­ci kre­di­sin­de yüz­de 1,5'la­rın uy­gu­lan­dı­ğı bir ül­ke­de, baş­ta dev­let tah­vil­le­ri yüz­de 19,5; yüz­de 20 ci­va­rın­da olan bir ül­ke­de sa­de­ce ha­zır olan dev­le­te ver­mek, gö­re­vi o; yok­sa, gi­ri­şim­ci­yi, mü­te­şeb­bi­si teş­vik et­mek de­ğil.

Ban­ka­cı­lık Tür­ki­ye'de, en önem­li un­sur­la­rın­dan, ha­zır pas­ta­dan pa­yı­nı, ala­bil­di­ği­ni ala­bil­mek, ama, o za­man, biz si­ya­si­ler üze­ri­mi­ze dü­şe­ni, ge­re­ke­ni yap­mak zo­run­da­yız. Bu­gün, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sı, evet di­ye­bi­lir­si­niz, za­man za­man da di­yor­su­nuz: "Es­naf mı kal­dı ki, Halk Ban­ka­sı ol­sun? Çift­çi mi kal­dı ki, Zi­ra­at Ban­ka­sı ol­sun?" Doğ­ru, si­ze gö­re so­run bit­miş­tir. Okul­lar da ol­ma­sa millî eği­ti­mi de ko­lay yö­ne­te­cek­si­niz. Bu ko­nu­da da kut­lu­yo­ruz, kar­ne­niz bu ko­nu­da da son de­re­ce iyi; ya­ni, ba­şa­rı­sız­lı­ğın an­la­mı.

Biz de di­yo­ruz ki, bu­gün, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sı ken­di asıl üze­ri­ne düş­me­si ge­re­ken gö­re­vi yap­ma­sı ge­re­kir­ken, bu­gün ha­tır­la­yın, enf­las­yo­nun yüz­de 100 ol­du­ğu dö­nem­ler­de… Si­ze gö­re çok ra­kam­sal an­lam­da is­yan et­ti­ği­niz ve­ya işi­ni­ze gel­di­ği za­man bu ra­kam­la­rı hep kul­la­nır­sı­nız. Ama, o dö­nem da­hi Halk Ban­ka­sı, es­na­fı­na enf­las­yo­nun al­tın­da kre­di ve­rir­di. Zi­ra­at Ban­ka­sı enf­las­yo­nun al­tın­da teş­vik, ya­ni, çift­çi­yi, es­na­fı, köy­lü­yü mağ­dur et­me­mek için teş­vik ama­cıy­la kre­di ve­rir­di. Bu­gün ise, tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri, ina­nın, es­na­fın al­dı­ğı kre­di­ler­den da­ha ucuz. Tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri, çift­çi­ye ver­di­ği­niz zi­ra­at kre­di­le­rin­den da­ha ucuz. Ya­ni, kı­sa­ca, bu­gün ül­ke­nin yüz­de 35'i çift­çi­lik­le ge­çi­ni­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin si­ze da­yat­tı­ğı "Bu oran çok faz­la; yüz­de 15'e dü­şü­rün." Yüz­de 20'si ne ol­du? Ka­de­riy­le baş ba­şa kal­dı, is­yan et­ti. İş­te, bi­zim Mer­sin'imiz­de na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri tek­rar sı­kın­tı­lı. İş­te, Ka­ra­de­niz'de fın­dık üre­ti­ci­le­ri, ni­ha­ye­tin­de tü­tün; ya­ni, Tür­ki­ye'nin her ta­ra­fın­da çift­çi­yi, köy­lü­yü pe­ri­şan et­ti­niz ve bu­gün elin­de ka­lan Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın da ya­ban­cı­laş­ma­sı için ze­min ya­rat­mak­ta­sı­nız. Biz, Ana­va­tan ola­rak di­yo­ruz ki: "Özel­leş­tir­me­ye evet, ama, ya­ban­cı­laş­ma­ya ha­yır." Bu­gün stra­te­jik öne­mi olan, sa­de­ce si­zin za­man za­man övün­dü­ğü­nüz "İş­te, şu ka­dar özel­leş­tir­me ya­pıl­dı ve ya­ban­cı ser­ma­ye ge­li­yor." de­di­niz. Ne olur; hep­si ha­zır lok­ma­ya gel­di­ler. Han­gi­si ye­ni bir ya­tı­rım yap­tı­lar? Han­gi­si ye­ni bir gi­ri­şim için ya­tı­rım sü­re­ci­ne gir­di­ler? Ama, siz bun­la­rı göz ar­dı et­me­ye, da­ha doğ­ru­su, bil­gi edin­me­mek uğ­ru­na, vic­da­nı­nız­la kar­şı kar­şı­ya gel­me­mek uğ­ru­na, ne ge­li­yor­sa önü­nü­ze, evet di­yor­su­nuz.

Bu­gün, ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nün ya­rat­tı­ğı gir­dap di­ye­bi­le­ce­ği­miz ve Tür­ki­ye'nin stra­te­jik, özel­lik­le Zi­ra­at ve Halk Ban­ka­sı ko­nu­sun­da… Evet, özel­leş­tir­me iki tür­lü ya­pı­lır: Bi­ri­si kat­ma de­ğer üret­mek için­dir, bi­ri­si re­ka­bet ya­rat­mak için­dir. Sa­de­ce mül­ki­yet sa­tı­şı ve im­ti­yaz sa­tı­şı de­ğil­dir, ama, siz, im­ti­yaz sa­tı­şı hâlin­de ola­yı gö­rü­yor­su­nuz, sa­de­ce pa­ra ola­rak gö­rü­yor­su­nuz ve bu­gün, Zi­ra­at Ban­ka­sın­da ve özel­lik­le de Halk Ban­ka­sın­da ça­lı­şan­la­rın da önü­nü aça­bil­mek, da­ha doğ­ru­su, is­tih­da­mı ar­tır­mak ye­ri­ne, tam ter­si­ne, bun­la­rı ala­bi­le­cek, Halk Ban­ka­sı ve­ya Zi­ra­at Ban­ka­sı­nı, da­ha doğ­ru­su, ver­di­ği­niz si­pa­riş­le… Bun­lar si­pa­riş ka­nun­la­rı. Bi­ri­le­ri­nin ad­re­si de bel­li, ama, bu­na is­ti­na­den, di­ken­siz gül bah­çe­si gi­bi bun­la­rı tes­lim et­mek.

Özel bir öne­mi olan Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı ko­nu­sun­da ge­rek ka­mu­sal alan­da ve ge­rek­se tüm mad­di bi­ri­kim­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, yüz­de 25'in önü­nün açıl­ma­sı, ya­ni, yüz­de 25'ini hal­ka ta­şı­ta­cak­sı­nız, ge­ri­ye ka­lan yüz­de 75'i de blok ola­rak sa­ta­cak­sı­nız. Ha­yır di­ye­bi­lir mi­si­niz? Hükûmet bu­ra­da. Eğer AKP'nin bu­na ha­yır di­ye­bi­le­ce­ği bir şey var­sa, bu­yu­run, gel­sin, bi­zi de, ka­mu­oyu­nu da ay­dın­lat­sın. Ke­za, Zi­ra­at Ban­ka­sı­nı da, adı bel­li ol­du­ğu söy­le­ni­yor, çün­kü, ve­ri­ler hep son­ra­dan te­yit et­ti­ri­yor.

Çift­çi­nin hâli­ni unut­ma­dan, da­ha doğ­ru­su hiç ha­tır­la­ma­dan, ama, bu yıl se­çim yı­lı, çift­çi de si­zi ha­tır­la­ma­ya­cak; ina­nın, es­naf da si­zi unut­ma­ya­cak. Bu yap­tık­la­rı­nı­zı, dört göz­le se­çim san­dı­ğın­dan he­sa­bı­nı so­ra­cak. Bu sü­reç içe­ri­sin­de çift­çi­nin pe­ri­şan hâli­ni, köy­lü­nün, es­na­fın pe­ri­şan hâli­ni bu halk ken­di­si unut­ma­ya­cak, çün­kü, ce­bi ya­nı­yor. Bir de­re­ce üret­mek is­te­yen, ne na­mer­di­ne ne de mer­di­ne muh­taç ol­ma­mak için onur­lu bir ya­şam mü­ca­de­le­si ve­ren bu kit­le­miz, ama göz ar­dı edil­di.

Si­ze IMF'in ve Dün­ya Ban­ka­sı­nın da­yat­tı­ğı ka­nun­la­rı bi­rer bi­rer çı­ka­rı­yor­su­nuz. Se­çim dö­ne­mi­ne gir­dik. Bu dö­nem çı­kart­ma­yın, bir da­ha­ki dö­nem za­ten çı­kar­ma şan­sı­nız ol­ma­ya­cak, ama, yi­ne de, IMF'in si­ze da­yat­tı­ğı ko­nu­da, siz üze­ri­ni­ze dü­şen gö­re­vi en iyi şe­kil­de yap­tı­ğı­nı­zı gö­rü­yo­ruz. Ha, ka­mu­oyu­nun Cum­hur­baş­kan­lı­ğıy­la oya­lan­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor­su­nuz, bun­la­rı göz ar­dı ede­ce­ği­ni zan­ne­di­yor­su­nuz. Si­ya­set de bu­na odak­lan­mış­ken biz bu ka­nun­la­rı, söz ver­dik çı­kar­tı­rız di­ye dü­şü­nü­yor­su­nuz. Ha­tır­la­yın, Sa­yın Baş­ba­kan, Halk Ban­ka­sıy­la il­gi­li ön­ce "Blok mu sa­ta­lım?" "Ben, se­çim­de sa­tar mı­yım?" de­di­niz. Ama, iki gün son­ra, baş­ta da Ma­li­ye Ba­ka­nı bu ko­nu­da "Ha­yır, sa­tı­la­cak­tır, ön­ce yüz­de 25 ile hal­ka arz ni­ye­tiy­le -asıl ni­ye­ti­niz za­ten bel­li- ge­ri­si­ni blok sat­mak…" İfa­de et­ti­ği­miz gi­bi, bu, si­pa­riş ka­nun­lar; ki­me ve­ri­le­cek bel­li as­lın­da; ama, bu­na kar­şın yi­ne de di­yo­ruz ki -ya­ban­cı­laş­ma­nın al­tı­na dik­kat çe­ki­yo­ruz- ge­rek ban­ka­cı­lık sek­tö­rü ve ge­rek­se bu­nun iş­ti­rak­le­ri olan çift­çi, köy­lü ve emek­li di­ye­bi­le­ce­ği­miz, özel­lik­le bu Tür­ki­ye'nin yüz­de 35 nü­fu­su­nu is­tih­dam eden, ta­rı­ma da­ya­lı ve or­man köy­lü­sü de dâhil ol­mak üze­re es­na­fı­nı da dü­şün­dü­ğü­müz­de mil­yon­la­rın, ya­ni, bu ül­ke­de 70 kü­sur mil­yon nü­fu­sun yüz­de 40'ına va­ra­bi­le­cek bir nü­fus. Ee in­saf de­riz ar­ka­daş­lar. Bu ka­dar ül­ke­nin iki de­ğer­li ku­ru­mu kal­dı. Siz, özel­leş­tir­me ile sat­ma­yı eş de­ğer tu­tu­yor­su­nuz. Göz ar­dı et­ti­ği­niz nok­ta, bu köy­lü­nün, bu çift­çi­nin son­ra­ki ne­ler­le kar­şı­la­şa­bi­le­ce­ği. Za­man za­man di­yor­su­nuz ki: "Ban­ka­cı­lık sek­tö­rü. Ya, ben ge­re­kir­se Mer­kez Ban­ka­sı ara­cı­lı­ğıy­la da sa­ta­rım, ne de ol­sa çift­çi­ye, es­na­fa, köy­lü­ye ucuz kre­di ver­me­ye­cek mi­yim? O da bir ban­ka­cı." Bu iş bu ka­dar ba­sit de­ğil, bu, bu ka­dar ba­sit de­ğil. Eğer özel­leş­ti­re­cek­se­niz es­na­fı­na ve­rin. Es­naf­lar bir­li­ği var, ta­lip bu ko­nu­ya. Eğer sa­ta­cak­sa­nız yi­ne, zi­rai do­na­tım, da­ha doğ­ru­su çift­çi­ler der­ne­ği var. Bu ko­nu­da sa­mi­mi olun, ya­ni, is­tih­dam ya­ra­tın. Ne­dir? Ta­rı­mı des­tek­le­yin, teş­vik edin, kös­tek ol­ma­yın; ama, öy­le bir ni­ye­ti­niz yok.

Ta­bii ki, it­ha­la­ta ba­ğım­lı bir Tür­ki­ye ih­ra­cat cen­ne­ti ol­du zan­ne­di­yor­su­nuz. Es­ki­den yüz­de 70 kü­su­ru, Tür­ki­ye'de ih­ra­cat­ta kat­kı pa­yı var­ken, kat­ma de­ğer üre­tir­ken, bu­gün yüz­de 30'a düş­tü. Ya­ni, ara mal­lar de­di­ği­miz her şey dı­şa­rı­dan gel­mek­te ve bu yüz­den de çift­çi ve köy­lü bu­gün ye­şil kart ba­ğım­lı­sı hâli­ne gel­di, mil­yon­lar­ca in­sa­nı­mız, 13 mil­yon in­san. Bu, kü­çük bir ra­kam de­ğil, bir ki­şi de­ğil, iki ki­şi de­ğil ve­ya bir gün de­ğil, iki gün de­ğil. Yıl­lar­dır sa­de­ce ia­şe­ye ba­ğım­lı bir kit­le ya­rat­tı­nız. Bu, övü­nü­le­cek bir ra­kam de­ğil. Bu yüz­den, üre­ten kit­le­nin önün­de en­gel ol­ma­yın. Ya­pa­ca­ğı­nız şey teş­vik et­mek, plan­lı ya­pı­lan­ma. Bu­gün ül­ke­de şe­hir­leş­me, bu­gün ül­ke­de en azın­dan beş ve on yı­lı­nı gö­re­bi­le­cek bir sü­reç, ama, siz, sa­de­ce Tür­ki­ye'nin bi­ri­kim­le­ri­ni, Tür­ki­ye'nin bi­ri­ki­mi, sek­sen yıl­lık cum­hu­ri­yet bi­ri­kim­le­ri­ni bir ka­lem­de sat­ma­ya, bi­raz da ma­li­ye­tin üze­rin­de sa­tış yap­tı­ğı­nız­da da övü­nü­yor­su­nuz, ama, gö­rü­nen o ki, unut­ma­yın, özel­leş­tir­me­nin sa­de­ce adı ra­kam de­ğil­dir, bir bü­tün ola­rak al­gı­la­yın ve çift­çi­nin de, bu­gün mil­yon­lar­ca çift­çi­nin, bir ta­ne de­ğil, iki ta­ne de­ğil, Zi­ra­at Ban­ka­sın­da bek­le­dik­le­ri var, ama, siz­ler ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­rat­tı­nız ve bu ko­nu­da­ki yap­tı­ğı­nız ic­ra­atın te­me­li, an­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız gi­bi, bi­ri­le­ri is­te­di, siz de bu ka­nun­la­rı çı­kar­tı­yor­su­nuz. Bu­nun adı bel­li, IMF.

Siz se­çim dö­ne­min­de, 2002 ön­ce­si, ha­tır­lar mı­sı­nız ya da biz hal­ka ha­tır­la­ta­lım -hal­kı­mız unut­tu­ğun­dan de­ğil- IMF'i dış­la­ya­ca­ğı­nı­zı ifa­de et­miş­ti­niz, IMF'e ha­yır de­miş­ti­niz, ama, bu­gün IMF'in ver­di­ği her gö­re­vi la­yı­kıy­la, li­ya­kat içe­ri­sin­de, son de­re­ce gö­re­vi­ni­zi yap­ma­nın herhâlde hu­zu­ru­nu ya­şı­yor­su­nuz. Biz de di­yo­ruz ki, bu ül­ke­nin ka­de­ri baş­ka­la­rı­nın elin­de ol­ma­sın, ül­ke­nin ka­de­ri­ne ken­di­miz sa­hip çı­ka­lım ve her ge­çen gün bu at­tı­ğı­nız ka­nun­lar­la ül­ke se­fa­le­te ve yok­sul­lu­ğa doğ­ru git­mek­te, üret­me­yen bir top­lum tü­ke­ten bir top­lu­ma dö­nüş­mek­te ve en önem­li kri­ter­ler­den bi­ri de, iş­te, kre­di kart­la­rı… Siz mil­let­ve­kil­le­ri­nin içe­ri­sin­de de kre­di kart­ze­de ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Her­ke­sin ce­bin­de en az iki üç ta­ne kre­di kar­tı­nın ya­rat­tı­ğı tah­ri­ba­tı göz ar­dı et­me­yin ve sü­re­ce bir ba­kın.

Bu ül­ke­nin üret­me­ye ih­ti­ya­cı var. Tek bir şey üret­me­ye­cek, o da ma­ze­ret, ama, ma­ze­ret üret­me ko­nu­sun­da da siz­le­ri kut­lu­yo­ruz ve cid­di an­lam­da, beş yıl­dır ik­ti­dar ol­du­ğu­nu­zu unu­tup sa­de­ce geç­mi­şe atıf­ta bu­lu­na­rak, sa­de­ce ma­ze­ret üre­te­rek, geç­mi­şi ka­ra­la­ya­rak ken­di­ni­zi ak­la­dı­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz, ama, halk bu­nu unut­ma­dı. Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğu ver­me­si­ne kar­şın, iş­te ya­şa­nı­lan bu­gün cum­hur­baş­kan­lı­ğı me­se­le­si… Bu sü­reç bir gün­lük de­ğil. 2002'de, ta­bii ki, halk, bu­ra­da, Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğu ve­rir­ken si­ze, bu fır­sat­la­rı iyi de­ğer­len­di­rin… Ama, bu fır­sat­la­rı siz ga­ni­met ola­rak al­gı­la­dı­nız, ama, hal­kın ya­ra­rı­na kul­lan­mak­tan im­ti­nay­la kaç­tı­nız. Ha, be­lir­li güç­ler­le iş bir­li­ği, be­lir­li güç­ler­le meş­ru­iye­ti ara­dı­nız ve mil­yon­la­rı yok say­dı­nız. Biz de di­yo­ruz ki, bu­gün Cum­hur­baş­kan­lı­ğı da dâhil ol­mak üze­re, hâlâ eli­niz­de, top­lu­ma, gi­de­ra­yak hal­ka hiz­met et­me şan­sı­nız var ve bu ka­nun­lar hal­kın ya­ra­rı­na de­ğil. Halk, bu­nun far­kın­da. Halk da he­sap sor­mak is­ti­yor, ta­bii ki san­dı­ğı dört göz­le me­rak edi­yor ve si­zin ne za­man… Aşa­ğı yu­ka­rı en faz­la 4 Ka­sım di­ye­bi­le­ce­ği­miz, bu­ra­da al­tı ay­lık bir sü­reç var. Ül­ke de ge­ri say­ma­ya  baş­la­dı ve bu ko­nu­da da cid­di an­lam­da ül­ke­nin al­ter­na­ti­fi ola­bi­le­cek umut­la­ra sı­ğı­na­rak siz­den he­sap so­ra­ca­ğı­nı unut­ma­yın.

Ge­rek Zi­ra­at Ban­ka­sı ve ge­rek Halk Ban­ka­sı, eğer ka­tı­lım­cı de­mok­ra­si an­la­yı­şı içe­ri­sin­de ol­say­dı­nız, bu­gün bu tem­sil­ci­ler­le, si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le gö­rü­şü­yor, "ha­yır" ce­va­bı­nı na­sıl al­dı­ğı­nı iyi bi­lir­di­niz. Hal­ka rağ­men si­ya­set yap­ma­yı, hal­ka rağ­men ka­nun çı­kar­ma­yı ma­ri­fet kıl­dı­nız ken­di­ni­ze. Ni­ye? Tek ba­şı­na ve­ril­miş olu­nan ço­ğun­lu­ğa is­ti­na­den, gü­ve­ne­rek, ama, tek ba­şı­na ço­ğun­luk da yet­mi­yor. Ni­ha­ye­tin­de ül­ke­yi ge­tir­di­ği­niz, ger­gin­lik. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı kav­ga­sı ni­ye ol­sun bu ül­ke­de, ni­ye ol­sun? Ni­ye ger­gin­lik ya­ra­tıl­sın? Ama, bu sü­re­ci eğer geç­miş­te… 2002'de al­dı­ğı­nız yet­ki­yi, bel­ki hu­ku­ken meş­ru di­ye­bi­le­ce­ği­miz, ama si­ya­se­ten meş­ru ol­ma­yan bir sü­re­cin içe­ri­sin­de bo­ğu­lup kal­mak­ta­sı­nız. Aday­la­rı­nı­zı da­hi açık­la­mak­ta zor­la­nı­yor­su­nuz. Pe­ki 25'in­den son­ra ne ola­cak? En son, aday­lar açık­lan­ma­ya­cak mı? Bu, ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan bi­lin­me­ye­cek mi? "Ya, ne ya­pa­lım, iş­te 25'in­den son­ra aday baş­vu­ru­su yok, se­çe­ce­ği­miz bun­lar, seç­mek zo­run­da­yız" gi­bi bir da­yat­ma içe­ri­si­ne mi gi­re­cek­si­niz? Ama ya­nı­lı­yor­su­nuz. Bu ül­ke­yi ger­me­ye, bu ül­ke­ye za­rar ver­me­ye hak­kı­nız yok. Sa­de­ce ül­ke­ye çö­züm bul­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi ol­du­ğu gi­bi, baş­ta da ik­ti­da­rın. Bu ko­nu­da­ki ni­ye­ti­ni­zi gö­rü­yo­ruz.

Kı­sa­ca, fır­sa­tı ga­ni­met an­la­yı­şı içe­ri­sin­de, "ne ola­cak, dün na­sıl ol­duy­sa, siz­ler de böy­le ge­çir­di­niz, bu Mec­lis böy­le seç­ti Cum­hur­baş­ka­nı­nı"  de­yip, geç­mi­şe atıf­ta bu­lu­na­rak siz de fır­sa­tı ga­ni­met ola­rak gö­re­cek­si­niz, ama çö­züm de­ğil. Eğer o kol­tuk­ta otu­rur­ken, ra­hat ve hu­zur içe­ri­sin­de bi­rey­sel çı­ka­rı­nı­zı dü­şü­ne­cek­se­niz ya­nı­lır­sı­nız. Ya­pa­ca­ğı­nız şey, ül­ke­ye hiz­met et­mek. Ge­lin, bu ka­nu­nu ge­ri çe­kin. Bu, ne in­sa­fa ne vic­da­na sı­ğar. Tür­ki­ye'nin  ya­şa­dı­ğı bu olay­da eğer çift­çi­si­ni ve köy­lü­sü­nü de dü­şü­ne­cek olur­sak, bu ka­nun da dâhil ol­mak üze­re, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sı­nın da­ha ve­rim­li kı­lı­na­bil­me­si için…

Din­le­me­ye ih­ti­ya­cı­nız yok. Ben bu­ra­da hal­ka ses­le­ni­yo­rum. İna­nı­yo­rum ki, bu­ra­dan, hal­kı­mız bi­zi din­li­yor ve me­sa­jı­mı­zı halk an­la­mak­ta ge­re­ken öze­ni, iti­na­yı gös­te­ri­yor.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Özel­leş­tir­me de­ğil…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Bu ka­nun­da ne var?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ka­nun­da, iyi­ce oku­yun da ne­yin var ol­du­ğu­nu iyi ha­tır­la­yın. Bir da­ha ha­tır­la­ta­lım: Yüz­de 25'i hal­ka arz. İkin­ci­si…

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Yok, ala­ka­sı yok.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ba­kın, mü­sa­ade edin.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sen oku­ma­mış­sın ka­nu­nu.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Oku­duk ka­nu­nu, net ola­rak söy­lü­yo­rum.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Ele­man alı­mı, baş­ka bir şey de­ğil.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ha­yır…

BAŞ­KAN - Sa­yın Tu­tan, lüt­fen… Siz za­ten ko­nu­şa­cak­sı­nız.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - İkin­ci­si, ya­ban­cı­laş­tır­ma sü­re­ci­nin içe­ri­sin­de, Halk Ban­ka­sın­da­ki per­so­nel ka­nu­nu­nu çok ra­hat çı­kar­ta­bil­mek için cid­di bir fır­sat ola­rak al­gı­lı­yor­su­nuz, ama, siz­le­ri yü­rek­ten kut­lu­yo­ruz! Biz de di­yo­ruz ki, evet, özel­leş­tir­me Ana­va­ta­nın mi­ma­rı ol­du­ğu bir an­la­yış­tır, ama, bu si­zin gi­bi de­ğil, bu­nu her­kes bil­sin ve biz, da­ha ve­rim­li kı­lı­na­bil­me­si için ge­rek­li ya­sal ze­min­le­rin alt­ya­pı­sı­nı ya­rat­ma­ya ha­zı­rız, ama, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sı gi­bi iki gü­zi­de ku­ru­mun ko­run­ma­sı ve ya­şa­tıl­ma­sı, ül­ke­ye da­ha ve­rim­li hâl, da­ha ve­rim­li ve be­re­ket­li gün­le­rin öz­le­mi içe­ri­sin­de­yiz. Eğer, siz si­vil top­lum ör­güt­le­ri içe­ri­sin­de di­ya­lo­ga gir­miş ol­say­dı­nız, bu­gün, bu ka­nun sü­re­ci içe­ri­sin­de bak­tı­ğı­mız­da, bu­nun alt­ya­pı­sı­nı ya­rat­ma­mış olur­du­nuz. Biz de di­yo­ruz ki, ül­ke ola­rak has­sa­sız. Ku­rum­la­ra sa­hip çık­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi ve he­le ik­ti­da­rın ic­ra­at­la­rı­nın gü­na­hı da se­va­bı da siz­le­rin ola­cak ve halk da bu se­çim dö­ne­min­de ge­re­ken me­sa­jı ve der­si­ni ve­re­cek.

Biz de di­yo­ruz ki, Zi­ra­at Ban­ka­sın­da­ki ya­pı­lan­ma ve Halk Ban­ka­sın­da­ki ya­pı­lan­ma­nın ama­cı bel­li. Ka­nu­nu iyi oku­yun lüt­fen ve bu sü­reç içe­ri­sin­de ano­nim şir­ket ola­rak dö­nüş­tü­rü­le­rek ve bu­ra­da­ki per­so­nel ta­sar­ru­fu­nu ve şir­ke­te uy­gun ola­rak da, ya­rın­lar­da, her ge­çen gün, as­lın­da is­tih­da­mın ar­tı­rıl­ma­sı ge­re­kir­ken, tam ter­si­ne de­po ve he­le de se­çim dö­ne­min­de olu­nan bir or­tam­da, yap­mak is­te­di­ği­niz, he­le kad­ro­laş­ma sü­re­ci içe­ri­sin­de hal­kın umut­la­rı­nı, duy­gu­la­rı­nı sö­mür­me­ye de­vam ede­cek­si­niz. Bu ko­nu­da da be­ce­ri­li ve ba­şa­rı­lı­sı­nız. Biz de di­yo­ruz ki, Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı gi­bi gü­zi­de ku­rum­la­rın ya­şa­ma­sı ve bu ül­ke­nin ih­ti­ya­cı olan bu ku­rum­la­rın, si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le be­ra­ber, ka­tı­lım­cı bir an­la­yış içe­ri­sin­de yö­ne­tim ve ça­ğa uy­gun bir ya­sal ze­min ha­zır­lan­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Biz "do­kun­ma­yın" di­yo­ruz ve gü­cü­müz yet­ti­ği müd­det­çe, ka­mu­oyu­nu ay­dın­lat­mak bi­zim gö­re­vi­miz, ama, ik­ti­dar bu­ra­da ge­lip ta­bii ki ge­re­ken her şe­yi söy­le­ye­cek ve se­çim dö­ne­mi içe­ri­sin­de, bu ic­ra­at­la­rı­nı­zı, gi­de­ra­yak yap­tı­ğı­nız ic­ra­at­la­rı da unut­ma­ya­cak­tır. Bu ka­nu­nun tek­rar göz­den ge­çi­ri­le­rek ve özel­lik­le de özel­leş­tir­me di­ye­bi­le­ce­ği­miz -da­ha doğ­ru­su sa­tış, as­lın­da özel­leş­tir­me de de­ğil- ama, bu ko­nu­da şim­di­den alt­ya­pı­sı ya­ra­tıl­mak­ta ve bu ka­nun, ina­nı­yo­rum ki ka­mu vic­da­nın­da hu­zur­suz­luk ya­ra­ta­cak­tır ve ka­mu­oyu da bu du­yar­lı­lı­ğı­nı her alan­da gös­te­re­cek­tir. Bu ka­nu­nun tek­rar ge­ri çe­kil­me­si­ni öne­ri­yo­ruz.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

İkin­ci ko­nuş­ma­cı, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Emin Tu­tan.

Sa­yın Tu­tan, bu­yu­run. ( AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1392 sı­ra sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin tü­mü üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nuş­ma­mın ba­şın­da, tek­ra­ren, bu­gün kay­bet­ti­ği­miz çok de­ğer­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li­miz, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz Ali Din­çer'e Ce­na­bı­hak'tan rah­met, se­ven­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nu­nun ge­rek­çe­le­ri­ni açık­la­ma­dan ön­ce, ben­den ön­ce bu­ra­da söz alan çok de­ğer­li ANAP söz­cü­sü ar­ka­da­şı­mın ko­nuş­ma­la­rı­na bir­kaç ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum. Üzü­le­rek ifa­de edi­yo­rum ki, de­ğer­li söz­cü ka­nu­nu ya oku­ma­dı ya ge­rek­çe­le­ri­ne bak­ma­dı ya da önü­ne ve­ri­len bir no­tu bu­ra­da oku­du.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Not oku­ma­dım dos­tum, yü­re­ği­miz­de­ki­le­ri söy­le­dik.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Ka­nun, ver­di­ği­miz ka­nun tek­li­fi, ver­di­ğim ka­nun tek­li­fi, de­ğer­li ar­ka­da­şım, özel­leş­tir­mey­le il­gi­li fa­lan de­ğil; iyi okur­sa­nız, bu tek­lif, sa­de­ce, Halk Ban­ka­sı­na ve Zi­ra­at Ban­ka­sı­na ele­man alı­mı­nı dü­zen­li­yor. Şim­di, siz de­di­niz ki, efen­dim, bu Halk Ban­ka­sı­nı, Zi­ra­at Ban­ka­sı­nı özel­leş­tir­me­yin. Bir ke­re, ben bir şey söy­le­ye­yim si­ze.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Ha­zır­lı­ğı­nı ya­pı­yor­su­nuz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Bu, onun alt­ya­pı­sı.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Si­ze bir şey söy­le­ye­yim: Bu, ge­rek Halk Ban­ka­sı­nın ge­rek Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li adım si­zin Hükûme­ti­niz za­ma­nın­da atıl­dı kar­de­şim. ANAP Hükûme­ti­nin za­ma­nın­da atıl­dı bu adım­lar.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Kon­jonk­tü­rel dü­şü­ne­cek­si­niz, kon­jonk­tü­rel.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la)- Ya­ni, siz ken­di­ni­zi mi inkâr edi­yor­su­nuz?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Biz ken­di­mi­zi inkâr et­mi­yo­ruz.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, üzü­le­rek gö­rü­yo­rum. Bu haf­ta rah­met­li Tur­gut Özal'ın ölüm yıl dö­nü­mü. Ken­di­si­ni min­net­le ve rah­met­le anı­yo­ruz. Ama, zan­ne­di­yo­rum, bu ko­nuş­ma­yı duy­say­dı ke­mik­le­ri sız­lar­dı. Biz, özel­leş­tir­me­yi ANAP'la öğ­ren­dik, rah­met­li Özal'la öğ­ren­dik. Ama, şim­di onun par­ti­si­nin bir söz­cü­sü, ken­di hükûmet­le­ri dö­ne­min­de özel­leş­tir­me­ye açı­lan bu ban­ka­lar­la il­gi­li, ge­li­yor, "Bu ka­nun tek­li­fi­ni ge­ri­ye çe­kin." di­yor. Oy­sa, ka­nun tek­li­fi özel­leş­tir­mey­le il­gi­li fa­lan de­ğil. Bi­raz­dan açık­la­ya­ca­ğım ge­rek­çe­le­ri­ni. Umu­yo­rum, hem siz­ler hem de De­ğer­li Ar­ka­da­şım bu ka­nu­nun ne ol­du­ğu­nu öğ­re­nir.

Di­ğer bir ko­nu: "Si­pa­riş ka­nun çı­kar­tı­yor­su­nuz. Ne­re­ye özel­leş­ti­re­ce­ği­niz, ne­re­ye peş­keş çe­ke­ce­ği­niz -ne­re­dey­se- bel­li." de­di. Bu­nu da şid­det­le red­de­di­yo­rum. AK Par­ti Hükûme­ti dö­ne­min­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­ler ka­pı ar­ka­sın­da ya­pıl­maz, hep­si ça­tır ça­tır mil­le­tin önün­de ya­pı­lır. Ya­ni, Ha­san de­ğil, ba­san alır! Bu­nu da çok iyi bi­lin.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Za­ten o man­tık­la git­ti­ği­niz için pa­ra­sı olan­la­ra her şe­yi ve­ri­yor­su­nuz. Ül­ke­yi sa­tı­yor­su­nuz.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 4603, 4684 ve 4743 sa­yı­lı Ka­nun­lar­la, ka­mu ban­ka­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ve özel­leş­ti­ril­me­ye ha­zır­lan­ma­sı amaç­lan­mış­tır. 4603 sa­yı­lı Ka­nun di­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Ka­nun, de­min de an­lat­tı­ğım gi­bi, için­de ANAP'ın da bu­lun­du­ğu geç­ti­ği­miz koa­lis­yon dö­ne­min­de çı­ka­rıl­mış bir ka­nun. Bu 4603 sa­yı­lı Ka­nun'a ta­bi ka­mu ban­ka­la­rı, ge­rek per­so­nel is­tih­da­mı ve ge­rek­se di­ğer iş­lem­le­rin­de kârlı­lık ve ve­rim­li­lik il­ke­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ha­re­ket eden, sek­tör­de­ki di­ğer özel ban­ka­lar­dan far­kı ol­ma­yan, ta­ma­men Ban­ka­cı­lık Ka­nu­nu ve Türk Ti­ca­ret Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re iş­le­ti­len ano­nim şir­ket ni­te­li­ğin­de olup, KİT sta­tü­sün­den çı­ka­rıl­mış­tır. Bu Ka­nun­la­ra is­ti­na­den hâlen ge­rek Zi­ra­at ge­rek Halk Ban­ka­sı per­so­ne­li, 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu ve 399 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de­ki Ka­rar­na­me'ye ta­bi ola­rak gö­rev yap­ma­mak­ta­dır. Bu dü­zen­le­me­ler­le, ban­ka­da özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne ta­bi ola­rak ça­lı­şan mev­cut per­so­nel ile ye­ni is­tih­dam edi­le­cek per­so­nel, 4857 sa­yı­lı İş Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne ta­bi ola­cak­tır. Ni­te­kim, 4603 sa­yı­lı Ka­nun'un amir hük­mü ge­re­ğin­ce tüm per­so­ne­le hiz­met söz­leş­me­si su­nul­muş, bu sta­tü­de ça­lış­mak is­te­me­yen per­so­ne­lin baş­ka ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na nak­li sağ­lan­mış­tır.

Per­so­ne­lin hu­ku­ki sta­tü­sü za­man za­man tar­tış­ma ko­nu­su ol­muş­tur. An­cak, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin al­dı­ğı ka­rar­lar­da, özel hu­kuk ku­ral­la­rı­na gö­re fa­ali­yet gös­te­ren söz ko­nu­su ban­ka­la­rın per­so­ne­li­nin, Ana­ya­sa'nın 128'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da ka­mu gö­rev­li­si ola­rak ni­te­len­di­ri­le­me­ye­ce­ği açık­ça be­lir­til­miş­tir. Di­ğer ta­raf­tan, 4603 sa­yı­lı Ya­sa'nın 2'nci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da, "Ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma sü­re­cin­de ban­ka­lar­ca özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ye­ni is­tih­dam edi­le­cek per­so­ne­le iliş­kin usul ve esas­lar Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­le­nir." den­miş, bu çer­çe­ve­de ha­zır­la­nan 2001/2202 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı'nın 2'nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da da, ban­ka­la­rın ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma sü­re­cin­de özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ye­ni is­tih­dam edi­le­cek per­so­ne­lin sa­yı­sı­nın, ban­ka­la­rın mev­cut per­so­nel sa­yı­sı­nın yüz­de 1'ini ge­çe­me­ye­ce­ği hü­küm al­tı­na alın­mış­tır. An­cak, ya­pı­lan­dır­ma dö­ne­mi içe­ri­sin­de mey­da­na ge­len ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nün hız­la bü­yü­me­si, ka­mu ban­ka­la­rın­dan baş­ka ku­rum­la­ra nak­le­di­len per­so­ne­lin ya­nı sı­ra emek­li olan per­so­nel sa­yı­sı­nın hız­la art­ma­sı, gü­nün şart­la­rı­na gö­re per­so­nel alı­mı­nı dü­zen­le­yen Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rın­da de­ği­şik­li­ğe gi­dil­me­si­ne ne­den ol­muş ve 2004/7682 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı'yla per­so­nel alı­mı­na iliş­kin usul ve esas­lar ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir. An­cak, bu dü­zen­le­me­ye kar­şı, baş­ka ku­rum­la­ra nak­le­di­len per­so­nel, Da­nış­tay 5. Da­ire­ye da­va aç­mış ve Da­nış­tay Da­ire­ler Ku­ru­lu, bu Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­nın yü­rüt­me­si­ni dur­dur­muş ve bu ne­den­le de ye­ni bir dü­zen­le­me ya­pı­la­ma­dı­ğın­dan, ban­ka­la­ra per­so­nel alı­mı fii­len dur­muş­tur.

Mev­cut ka­mu ban­ka­la­rı­na ye­ni per­so­nel alım imkânı or­ta­dan kalk­tı­ğı Ma­yıs 2006'dan gü­nü­mü­ze ka­dar olan dö­nem­de ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de­ki hız­lı bü­yü­me­nin al­tı­nı çiz­mek ge­re­kir. Zi­ra, bu dö­nem içe­ri­sin­de sek­tör­de fa­ali­yet gös­te­ren ban­ka­la­rın bü­yü­me stra­te­ji­le­ri şu­be ve bu­na bağ­lı ola­rak per­so­nel sa­yı­la­rı­nın hız­la ar­tı­rıl­ma­sı yö­nün­de olup, kı­sa va­de­de­ki bu stra­te­ji­le­ri­ni ger­çek­leş­ti­re­bil­me­le­ri, sek­tör­de­ki di­ğer ban­ka­la­rın KO­Bİ ban­ka­cı­lı­ğı­nın ön pla­na çık­mış ol­ma­sı, bu ko­nu­da sek­tö­rün ön­cü­sü ko­nu­mun­da­ki ge­rek Halk­ban­kın ge­rek­se Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın ye­tiş­miş in­san gü­cü­ne ta­le­bi­ni ar­tır­mak­ta­dır.

Ben, bu­ra­da, bü­yük­lük­le­ri de çok kı­sa­ca an­la­ta­yım: Ak­tif bü­yük­lük­le­ri, ge­rek Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın ge­rek Halk Ban­ka­sı­nın, ne­re­dey­se, yüz­de 100 art­mış­tır kre­di ha­cim­le­rin­de­ki ge­niş­le­me fev­ka­la­de art­mış­tır.

Bu dö­nem­de per­so­nel ha­re­ket­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da… Halk Ban­ka­sın­dan bir ör­nek ve­re­yim: Halk Ban­ka­sın­dan baş­ka ku­rum­la­ra nak­le­di­len 6.649 per­so­ne­lin ya­nı sı­ra, 5.629 per­so­nel emek­li­lik, is­ti­fa, ve­fat gi­bi ne­den­ler­le Ban­ka­dan ay­rıl­mış­tır. Ay­nı dö­nem­de 3.785'i Pa­muk­bank­tan dev­rol­mak üze­re ata­nan per­so­nel sa­yı­sı 5.175 olup, ata­ma ve de­vir yo­luy­la ge­len per­so­ne­le rağ­men per­so­nel sa­yı­sın­da­ki azal­ma, dö­nem ba­şı­na gö­re, 7.103'e ka­dar ulaş­mış­tır.

Ye­ni ele­man alı­mı­nın ya­pı­la­ma­dı­ğı Ma­yıs 2006'dan 31/12/2006'ya ka­dar olan dö­nem­de yi­ne Halk Ban­ka­sın­dan ay­rı­lan per­so­nel sa­yı­sı 415'tir. Yi­ne, bu ban­ka­la­rı­mız­da emek­li­li­ği gel­miş olan bin­ler­ce per­so­nel bu­lun­mak­ta­dır.

Di­ğer ban­ka­lar­la kar­şı­laş­tır­dı­ğı­mız za­man, söz ge­li­mi, Halk Ban­ka­sın­dan yi­ne ör­nek ve­re­yim: Hâlen Halk­bank­ta şu­be ba­şı­na dü­şen per­so­nel sa­yı­sı 18. Halk Ban­ka­sın­da mev­cut per­so­nel­den 2.729'u emek­li­lik hak­kı­nı el­de et­miş. Emek­li ol­duk­la­rı tak­dir­de, şu­be ba­şı­na dü­şen per­so­nel sa­yı­sı ne­re­dey­se 15'e ine­cek. Bu sa­yı İş Ban­ka­sın­da 21, Ya­pı Kre­di­de 23, Va­kıf­bank­ta 24, Ga­ran­ti Ban­ka­sın­da 25'tir.

Yi­ne, bil­di­ği­niz gi­bi, Halk Ban­ka­sı­nın yüz­de 25'inin hal­ka ar­zı  ça­lış­ma­la­rı var. Eğer per­so­nel alı­mıy­la il­gi­li bu ya­sa­yı ge­çi­re­mez­sek, hal­ka arz­da da bü­yük bir sı­kın­tıy­la kar­şı­laş­ma du­ru­mun­da­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, ANAP söz­cü­sü ar­ka­da­şı­mı­zın -özel­lik­le vur­gu­la­dı­ğı- iş­te, "es­naf ne ya­pa­cak Halk Ban­ka­sı ka­pan­dık­tan son­ra, çift­çi ne ya­pa­cak" şek­lin­de eleş­ti­ri­le­ri var­dı. Ta­bii, bu pe­ri­şan ede­bi­ya­tı­nı bir ke­na­ra bı­ra­kı­yo­rum; çün­kü, her çık­tık­la­rın­da, han­gi ka­nun gö­rü­şü­lür­se gö­rü­şül­sün, hep ay­nı eleş­ti­ri­ler, ay­nı söz­ler söy­le­ni­yor. An­cak, şu­nu unut­ma­ya­lım -ki, hal­kı­mız da unut­mu­yor, es­na­fı­mız da unut­mu­yor, çift­çi­miz de unut­mu­yor- biz ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de yüz­de 50'ler­de, yüz­de 60'lar­day­dı kre­di fa­iz­le­ri.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Enf­las­yon kaç­tı? Enf­las­yo­na gö­re kı­yas­la­yın!

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Bu­gün­se yüz­de 20'le­rin al­tı­na in­miş­tir. Yüz­de 15'ler­de­dir es­na­fı­mı­zın kre­di fa­iz­le­ri. Çift­çi­le­ri­mi­zin de yüz­de 10'un al­tı­na ka­dar, bil­di­ği­niz gi­bi, kre­di fa­iz­le­ri dü­şü­rül­müş­tür. Bun­la­rı, el­bet­te ki biz­le­ri din­le­yen ge­rek es­na­fı­mız ge­rek çift­çi­miz ge­rek KO­Bİ'le­ri­miz çok iyi gö­rü­yor­lar.

Yi­ne, biz­den ön­ce­ki dö­nem­de Halk Ban­ka­sı­nın, Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın gö­rev za­rar­la­rı ay­yu­ka çık­mış­tı. Bun­la­rı da çok iyi gö­rü­yor­lar. Bu­gün, iş­te si­zin o bah­set­ti­ği­niz Halk Ban­ka­sı, o bah­set­ti­ği­niz Zi­ra­at Ban­ka­sı Tür­ki­ye'nin ger­çek­ten en güç­lü, en gü­ve­ni­lir ban­ka­la­rı hâli­ne gel­di tek­rar. Bun­dan beş yıl ön­ce Tür­ki­ye'de ban­ka­lar ka­pa­nı­yor­du, ban­ka­la­rı sa­tı­şa çı­kar­sa­nız alan yok­tu, 100 mil­yon do­la­ra ka­pa­nın elin­de ka­lır­dı ban­ka­lar, bu­gün, çok şü­kür, bü­tün dün­ya dev­le­ri­nin gö­zü ban­ka­la­rı­mı­zın üze­rin­de, "aca­ba Tür­ki­ye'den bir ban­ka ala­bi­lir mi­yiz" te­la­şı içe­ri­sin­de­ler. İş­te bu, bi­zim…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Han­gi se­bep­le? Ni­ye, ni­ye, onu söy­le­se­ne.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Çün­kü Tür­ki­ye'ye gü­ve­ni­yor­lar, çün­kü AK Par­ti­ye gü­ve­ni­yor­lar.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Çok fa­iz ve­ri­yor da on­dan, de­ğil mi?

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Bü­yük Tür­ki­ye'yi on­lar siz­den da­ha iyi gö­rü­yor­lar De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim. Siz­den da­ha iyi gö­rü­yor­lar on­lar bü­yük Tür­ki­ye'yi.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ban­ka­ya ta­lep ni­ye olur, onu söy­le.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la)  - Şu­nu unut­ma­yın, ser­ma­ye gü­ven­li olan ye­re ge­lir, ser­ma­ye is­tik­rar­lı olan ye­re ge­lir.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Boş ver onu sen, ban­ka ni­ye sa­tın alı­nır?

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - On­lar Tür­ki­ye'de­ki is­tik­ra­rı, Tür­ki­ye'de­ki gü­ve­ni siz­ler­den çok da­ha iyi gö­rü­yor­lar, hiç en­di­şe­niz ol­ma­sın. De­di­ğim gi­bi, beş yıl ön­ce­si ile bu­gü­nü kar­şı­laş­tı­rır­sa­nız bu­nu çok da­ha iyi siz de gö­rür­sü­nüz, ama gör­mek is­te­ye­ne ta­bii.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, za­ma­nı­mın hep­si­ni kul­lan­ma­ya­ca­ğım, ez­cüm­le, bu ka­nun tek­li­fiy­le ne­yi amaç­la­dı­ğı­mı­zı tek­rar an­lat­mak is­ti­yo­rum, çün­kü ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız, de­di­ğim gi­bi, ka­nu­nun ne­yi ge­tir­di­ği­ni da­hi an­la­ta­ma­dı­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, amaç şu­dur: Ka­mu tü­zel ki­şi­li­ği ko­nu­mun­dan çı­ka­rı­lıp özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne ta­bi ano­nim şir­ket sta­tü­sü­ne ge­çen Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sı­nın, ye­ni per­so­nel alı­mın­da özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne ta­bi ola­rak muh­tar­lık ka­zan­ma­sı­dır. Ya­ni, bu ya­say­la şu­nu ge­ti­ri­yo­ruz: Ye­ni per­so­nel alım­la­rın­da, yö­ne­tim ku­rul­la­rın­ca be­lir­le­nen usul ve esas­la­ra gö­re, ge­rek Zi­ra­at Ban­ka­sı ge­rek Halk Ban­ka­sı per­so­nel ala­cak­tır di­yo­rum.

Be­ni sa­bır­la din­le­di­ği­niz için he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Tu­tan.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Akif Ham­za­çe­bi.

Sa­yın Ham­za­çe­bi'nin şah­si söz is­te­ği de var, bir­leş­ti­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ka­mu Ban­ka­la­rıy­la İl­gi­li Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Tek­li­fi'nin tü­mü üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­dım. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, bu­gün kay­bet­ti­ği­miz Bur­sa Mil­let­ve­ki­li ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ali Din­çer'e Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum; ai­le­si­ne, ya­kın­la­rı­na, tüm mil­let­ve­kil­le­ri­ne ve mil­le­ti­mi­ze sa­bır ve baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Bi­raz ön­ce ka­nun tek­li­fi­nin tü­mü üze­rin­de söz alan iki par­ti gru­bu­na men­sup ar­ka­daş­la­rı­mı din­le­dim. Tek­li­fin içe­ri­ği üze­rin­de bir an­laş­maz­lık ol­du­ğu­nu gör­düm. Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mız, tek­li­fin, ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin bir tek­lif ol­ma­sı ne­de­niy­le bu yön­de bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­ğı­nı ifa­de et­ti­ler; AKP Gru­bu adı­na söz alan ar­ka­da­şı­mız da, tek­li­fin, ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­siy­le bir il­gi­si ol­ma­dı­ğı­nı, bu ban­ka­la­ra per­so­nel alı­mıy­la il­gi­li bir tek­lif ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti­ler.

Ben, bu ko­nu­da bi­raz da­ha fark­lı bir gö­rüş ifa­de ede­ce­ğim, de­ğer­len­dir­me­yi yü­ce Mec­li­sin tak­di­ri­ne bı­ra­ka­ca­ğım.

Şim­di, bu tek­lif, 2000 yı­lı­nın Ara­lık ayın­da çı­ka­rıl­mış olan 4603 sa­yı­lı Ka­nun'da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­nı öner­mek­te­dir. 4603 sa­yı­lı Ka­nun, ka­mu ban­ka­la­rı olan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı ve o za­man var olan Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı­nın ön­ce­lik­le ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ve bu ya­pı­lan­dır­ma son­ra­sın­da da özel­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la çı­ka­rıl­mış olan bir ka­nun­dur. Şim­di, bu tek­lif, böy­le bir ka­nun­da de­ği­şik­li­ği dü­zen­li­yor. Evet, per­so­nel alı­mı­nı dü­zen­le­yen bir ka­nun; an­cak, söy­le­di­ğim gi­bi, Ka­nun'un tü­mü, kap­sa­mı ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik­tir. Do­la­yı­sıy­la tek­li­fi ne tek ba­şı­na özel­leş­tir­me ola­rak al­mak doğ­ru­dur, özel­lik­le ne de tek ba­şı­na bu ban­ka­la­ra per­so­nel alı­mı ola­rak al­mak doğ­ru­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz özel­leş­tir­me­den açıl­mış­ken ve ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mız özel­leş­tir­me ko­nu­su­na de­ğin­miş ol­du­ğu için ve esa­sen 4603 sa­yı­lı Ya­sa ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ol­du­ğu için, mü­sa­ade eder­se­niz, ön­ce­lik­le bu ko­nu­da çok kı­sa bir de­ğer­len­dir­me yap­mak is­ti­yo­rum.

Evet, 4603 sa­yı­lı Ka­nun 2000 yı­lı­nın Ara­lık ayın­da çık­mış­tır ve Ana­va­tan Par­ti­si­nin de ik­ti­dar ol­du­ğu bir Hükûme­tin IMF'yle bir­lik­te ha­zır­la­mış ol­du­ğu bir prog­ram son­ra­sın­da 2000 yı­lı içe­ri­sin­de çı­ka­rıl­mış olan bir ka­nun­dur. Özel­leş­tir­me, ku­ral ola­rak yan­lış bir iş de­ğil­dir. Özel­leş­tir­me­ye na­sıl bak­tı­ğı­nı­za ve özel­leş­tir­me­den ne­yi amaç­la­dı­ğı­nı­za bağ­lı­dır. Özel­leş­tir­me­den amaç va­tan­da­şın re­fa­hı­nı ar­tır­mak­sa, va­tan­da­şın mut­lu­lu­ğu­nu ar­tır­mak­sa, bu­na ta­bii ki evet. Ge­nel ola­rak özel­leş­tir­me­yi söy­lü­yo­rum. Özel­leş­tir­me­de amaç, da­ima bu ol­ma­lı­dır. Ka­mu­nun elin­de­ki bir mal ve­ya hiz­met üre­tim iş­let­me­si­ni özel­leş­ti­rir­se­niz, re­ka­be­te açar­sa­nız, eko­no­mi­de fi­yat­lar dü­şer, va­tan­daş ve eko­no­mi­de­ki tüm bi­rim­ler de bun­dan olum­lu ola­rak ya­rar­la­nır. Amaç bu ol­ma­lı. Ya­ni, eko­no­mi­de bir re­ka­bet ol­ma­lı, bu amaç çer­çe­ve­sin­de bir özel­leş­tir­me ya­par­ken eko­no­mi­de bir re­ka­bet ol­ma­lı. Şim­di, ör­nek ve­re­ce­ğim: Te­le­kom'u bu Hükûmet özel­leş­tir­di. Te­le­kom, şe­hir içi ko­nuş­ma üc­ret­le­ri­ne çok kı­sa bir sü­re ön­ce zam yap­tı, öl­çü­süz bir zam yap­tı de­ğer­li ar­ka­daş­lar; enf­las­yo­nun, he­def enf­las­yo­nun üze­rin­de bir zam yap­tı; Hükûme­tin ilan et­miş ol­du­ğu ge­lir­ler po­li­ti­ka­sı­na ay­kı­rı bir zam yap­tı. Pe­ki, ne­den sa­de­ce şe­hir içi ko­nuş­ma­la­ra zam yap­tı, şe­hir­ler ara­sı­na zam yap­ma­dı, hat­ta, ora­lar­da in­di­ri­me git­ti? Çün­kü, şe­hir içi ko­nuş­ma­da Te­le­kom te­kel va­zi­yet­te. Şim­di, bu nok­ta­da, Hükûme­tin, Te­le­kom'a iliş­kin özel­leş­tir­me­si­nin yan­lış ol­du­ğu açık­ça or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Çün­kü, Te­le­kom'da amaç, sa­tıp, bu­ra­dan el­de edi­len ge­lir­le borç öde­mek­ti. Bu özel­leş­tir­me­nin ne ka­dar sağ­lık­lı ya­pıl­dı­ğı da ay­rı bir tar­tış­ma ko­nu­su. Say­dam ya­pıl­ma­dı­ğı­na yö­ne­lik cid­di ola­rak bi­zim iti­raz­la­rı­mız var, ka­mu­oyu­nun iti­raz­la­rı var; bun­la­rı za­ten tar­tı­şı­yo­ruz. Ama, ge­li­nen nok­ta­da, Te­le­kom zam­mı, Te­le­kom özel­leş­tir­me­si­nin yan­lış ol­du­ğu­nu gös­ter­miş­tir.

Şim­di, ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­tir­me­si­ne ge­le­cek olur­sak, bu­ra­da­ki özel­leş­tir­me­yi di­ğer özel­leş­tir­me­ler­den fark­lı tut­mak ge­re­kir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ban­ka özel­leş­tir­me­si ile di­ğer özel­leş­tir­me­le­ri bir­bi­rin­den ayır­mak ge­re­kir. Fi­nans ke­si­min­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­ler ve­ya özel ban­ka­la­rın sa­tış­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, bu­ra­da­ki alı­cı­la­rın ge­nel ola­rak ya­ban­cı ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Tür­ki­ye'nin doğ­ru­dan ya­ban­cı ya­tı­rı­ma ih­ti­ya­cı yok mu­dur? Var­dır ta­bii ki. Tür­ki­ye, ta­sar­ruf ek­si­ği olan bir ül­ke­dir, ta­sar­ru­fa ih­ti­yaç du­yan bir ül­ke­dir. Ta­sar­ru­fa ih­ti­yaç du­yan bir ül­ke, ge­re­ki­yor­sa, yurt dı­şın­dan ta­sar­ruf ge­ti­re­cek­tir, ge­tir­mek zo­run­da­dır. Ama, ge­len ta­sar­ruf ya­tı­rı­ma yö­ne­li­yor mu di­ye bak­tı­ğı­mız­da, ya­tı­rı­ma yö­ne­len bir ta­sar­ruf gör­mü­yo­ruz. Bu­nu, bu­ra­da, bu kür­sü­de, çe­şit­li ke­re­ler ifa­de et­tim. Ge­lip fab­ri­ka ku­ran, is­tih­dam ya­ra­tan bir ya­ban­cı ser­ma­ye, ma­ale­sef, gör­mü­yo­ruz.

Fi­nans ke­si­mi­ne bak­tı­ğı­mız­da, el de­ğiş­ti­ren ban­ka­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, alı­cı­la­rın ya­ban­cı­lar ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Halk­bank ve Zi­ra­at Ban­ka­sı da özel­leş­ti­ri­lir­se, bu öl­çek­te­ki ya­ban­cı ban­ka­la­rı ala­cak ser­ma­ye Tür­ki­ye'de yok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nun alı­cı­sı açık ola­rak ya­ban­cı­lar­dır. Ya­ban­cı düş­ma­nı mı­yız? Ha­yır. Ama, ger­çek­çi ola­lım, ger­çek­çi ola­lım. Fi­nans ke­si­min­de­ki ban­ka­la­rın önem­li bir kıs­mı­nın ya­ban­cı­la­rın eli­ne geç­me­si de­mek, ile­ri­de Türk eko­no­mi­si­nin cid­di so­run­lar­la kar­şı­laş­ma­sı de­mek­tir.

Ne­dir bu so­run­lar? Şim­di, Halk­bank bu­gün KO­Bİ'le­ri kre­di­len­dir­mek ama­cıy­la ku­rul­muş olan bir ban­ka­dır. Bu ban­ka­yı özel­leş­tir­di­ği­niz za­man, bu ban­ka­yı ya­ban­cı­lar al­dı­ğı za­man, KO­Bİ'le­rin kre­di ih­ti­ya­cı gi­bi bir me­se­le ya­ban­cı­la­rın ön­ce­li­ği ol­mak du­ru­mun­da de­ğil­dir.

Türk mü­te­ah­hit­lik sek­tö­rü­nün te­mi­nat mek­tu­bu so­ru­nu var­dır. Mü­te­ah­hit­lik sek­tö­rü­nün te­mi­nat mek­tu­bu so­ru­nu, özel­lik­le ya­ban­cı ül­ke­ler­de­ki iha­le­ler­de çok önem­li bir so­run­dur. Ya­ban­cı bir ban­ka için böy­le bir so­run ön­ce­lik­li de­ğil­dir, bu sek­tö­rün mek­tup ih­ti­ya­cı önem­li de­ğil­dir.

2001 kri­zi­ni ha­tır­la­ya­lım de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Kriz son­ra­sı "İs­tan­bul Yak­la­şı­mı" adı al­tın­da bir ya­sa uy­gu­la­ma­ya ko­nul­du. İs­tan­bul Yak­la­şı­mı'nın ön­cü ban­ka­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, bun­la­rın içe­ri­sin­de bir ta­ne ya­ban­cı ban­ka gö­re­me­yiz. Re­el sek­tö­rün borç­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı, fa­iz­le­ri­nin in­di­ril­me­si, bir kıs­mı­nın si­lin­me­si, bu sek­tö­rün ya­şa­tıl­ma­sı, eko­no­mi­ye ka­zan­dı­rıl­ma­sı ya­ban­cı ban­ka­la­rın özel­lik­li ko­nu­su de­ğil­dir. Da­ha çok bi­rey­sel kre­di­le­re önem ve­ren, bi­rey­sel ban­ka­cı­lık­ta kârı da­ha çok gö­ren ve bu­ra­la­ra yö­ne­len bir ban­ka­cı­lık an­la­yı­şı var­dır.

Şim­di, ya­ban­cı ül­ke­ler­den ör­nek­ler ve­ri­li­yor. Bu­la­bi­li­riz, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ye­ni ka­tı­lan ül­ke­le­re bak­tı­ğı­mız­da ban­ka sek­tö­rün­de çok yük­sek oran­lar­da ya­ban­cı ser­ma­ye gö­re­bi­li­riz. Bu, bi­zim için bir öl­çü ol­ma­ma­lı de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, eu­ro böl­ge­si­ne, eu­ro­yu kul­la­nan ül­ke­le­re bak­tı­ğı­mız­da ya­ban­cı ban­ka ora­nı yüz­de 16'dır. Bi­zim şu an­da­ki ora­nı­mız yüz­de 35-36 dü­ze­yin­de­dir, yüz­de 36'yı aş­mış du­rum­da­dır. Bu oran üç dört se­ne ön­ce yüz­de 10'la­rın al­tın­day­dı de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­ra­da bir ma­kul öl­çü­yü bul­mak zo­run­da­yız. O ne­den­le, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk­ban­kın özel­leş­ti­ril­me­si gi­bi bir ko­nu­da, özel­leş­tir­me fur­ya­sı­na ka­tı­lıp, mün­ha­sı­ran bu­ra­dan el­de edi­len ge­lir­le ka­mu bor­cu­nu öde­mek gi­bi bir ön­ce­lik­le özel­leş­tir­me ya­pıl­ma­sı an­la­yı­şı­nı doğ­ru bul­ma­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, tek­li­fin dü­zen­le­di­ği ko­nu­ya gel­mek is­ti­yo­rum: Tek­lif, şu an var olan iki ka­mu ban­ka­sı­na, ya­ni Halk­bank ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı­na per­so­nel alın­ma­sı­na izin ve­re­cek bir ya­sal alt­ya­pı­yı oluş­tur­ma­ya yö­ne­lik­tir. Tek­li­fin bu çer­çe­ve­de yap­tı­ğı dü­zen­le­me üç ta­ne­dir:

Bi­rin­ci­si: Ka­mu ban­ka­la­rı­nın per­so­ne­li özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lı­şa­cak­tır.

İkin­ci­si: Ka­mu ban­ka­la­rı­nın ça­lış­tı­ra­ca­ğı per­so­ne­lin sa­yı­sı, un­va­nı, ni­te­lik­le­ri ve bun­la­rın üc­re­ti ile di­ğer ma­li hak­la­rı ban­ka­la­rın ge­nel ku­rul­la­rı ta­ra­fın­dan be­lir­le­ne­cek­tir. Ge­nel ku­rul bu yet­ki­si­ni ge­re­kir­se yö­ne­tim ku­ru­lu­na dev­re­de­bi­lir.

Üçün­cü ko­nu da: Ge­nel ku­ru­lun yet­ki­li ol­ma­dı­ğı di­ğer ko­nu­lar­da, per­so­nel ko­nu­la­rın­da yö­ne­tim ku­rul­la­rı yet­ki­li ola­cak­tır.

Tek­lif bu üç ko­nu­yu dü­zen­li­yor.

Bu­ra­la­ra ne­den gel­dik, ne­den bir ya­sa yap­ma ih­ti­ya­cı­nı du­yu­yo­ruz ve­ya Hükûmet böy­le bir ih­ti­ya­cı du­yu­yor, bu­na bi­raz son­ra de­ği­ne­ce­ğim.

Tek­lif, ko­nuş­ma­mın baş­lan­gı­cın­da da ifa­de et­ti­ğim gi­bi, 2000 yı­lı­nın Ara­lık ayın­da çı­ka­rıl­mış olan 4603 sa­yı­lı Ka­mu Ban­ka­la­rı­nın Özel­leş­ti­ril­me­si­ne İliş­kin Ka­nun'da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­nı dü­zen­li­yor. O hâlde, 4603 sa­yı­lı Ka­nun üze­rin­de, bi­raz ön­ce yap­tı­ğım açık­la­ma­la­rın dı­şın­da ka­lan hu­sus­lar­da dur­mak is­ti­yo­rum, bu tek­li­fin da­ha iyi an­la­şı­la­bil­me­si için bu ko­nu­la­rı si­zin bil­gi­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

4603 sa­yı­lı Ka­nun, da­ha ön­ce ifa­de et­ti­ğim gi­bi, ka­mu ban­ka­la­rı için iki aşa­ma ön­gör­müş­tü: Bi­rin­ci aşa­ma­da bu ban­ka­lar ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rı­la­cak, ikin­ci aşa­ma­da da -ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma son­ra­sın­da ya­ni- bu ban­ka­lar özel­leş­ti­ri­le­cek­tir.

Ka­nun, Hükûme­te bun­lar için iki yıl­lık bir sü­re ver­miş­ti, 2000 yı­lı Ara­lık ayın­da çı­kan Ka­nun. İki yıl­lık sü­re, da­ha son­ra, bu Hükûmet dö­ne­min­de, 2004 yı­lın­da çı­kan bir ya­say­la beş yıl ola­rak de­ğiş­ti­ril­di ve beş yıl­lık sü­re bit­miş ol­ma­sı­na rağ­men -ki, bu sü­re 25 Ka­sım 2005 ta­ri­hin­de so­na er­di- Hükûmet Halk­ban­kın özel­leş­tir­me iş­le­mi­ne de­vam et­miş­tir. Ya­ni, sü­re bit­miş, ama Hükûmet sü­re var­mış gi­bi özel­leş­tir­me­ye de­vam et­ti­ği için, ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, Da­nış­tay Halk­ban­kın özel­leş­tir­me­si­ne iliş­kin bir yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı ver­di ve o yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı üze­ri­ne, ara­lık ayı so­nun­da, yi­ne Ge­nel Ku­rul­da gö­rüş­tü­ğü­müz bir ka­nun tek­li­fi­nin ka­bul edil­me­siy­le, o beş yıl­lık sü­re on yı­la çı­ka­rıl­dı ve Hükûmet, ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si önün­de du­ran sü­re en­ge­li­ni aş­mış ol­du. On yıl­lık sü­re şu an iş­le­me­ye de­vam edi­yor.

Ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma sü­re­cin­de, ka­mu ban­ka­la­rı için o za­man­ki Hükûme­tin, 57'nci Hükûme­tin ön­gör­dü­ğü ilk aşa­ma­lar­dan bi­ri­si, per­so­nel sa­yı­sı­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­siy­di, ka­mu ban­ka­la­rın­da ih­ti­yaç dı­şı olan, faz­la  gö­rü­len per­so­ne­lin bu ban­ka­lar dı­şı­na çı­ka­rıl­ma­sıy­dı ve o çer­çe­ve­de 2000 Ara­lık ayın­da çı­kan 4603 sa­yı­lı Ya­sa bir dü­zen­le­me yap­tı. Ka­mu ban­ka­la­rın­da­ki per­so­nel için ya­pı­lan bu dü­zen­le­me­de üç al­ter­na­tif ön­gö­rü­lü­yor­du. Per­so­ne­le su­nu­lan bu üç al­ter­na­tif şun­lar­dı: İs­te­yen­le­re mev­cut sta­tü­süy­le, hâlen, ya­ni o ta­rih­te­ki sta­tü­sü ney­se, ça­lış­ma hak­kı; yi­ne is­te­yen­ler­den yö­ne­tim ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rü­len­le­re özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lış­ma hak­kı -yö­ne­tim ku­ru­lu ka­ra­rı bu­ra­da şart, yö­ne­tim ku­ru­lu süz­ge­cin­den ge­çe­cek bir uy­gu­la­ma söz ko­nu­su- is­te­yen­le­re de di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na na­kil hak­kı. Yi­ne, Ya­sa'nın bu per­so­ne­le sun­muş ol­du­ğu bir di­ğer se­çe­nek de, emek­li ol­ma­la­rı hâlin­de -emek­li­li­ği hak et­miş olan­lar için bu söz ko­nu­su ta­bii- hak et­tik­le­ri kı­dem taz­mi­na­tı yüz­de 20 faz­la­sıy­la öde­ne­cek­ti. Bü­tün bun­la­rın ama­cı, bu ban­ka­lar­da­ki per­so­nel sa­yı­sı­nı azalt­mak­tı. Da­ha son­ra, 2001 Şu­bat ayın­da o ün­lü kri­zi ya­şa­dık, bi­li­yor­su­nuz. Kriz son­ra­sı -bu bir ma­li sek­tör kri­ziy­di, bü­tün ban­ka­la­rın bi­lan­ço­la­rı bo­zul­du- do­ğal ola­rak, ka­mu ban­ka­la­rın­da çok da­ha ra­di­kal bir şe­kil­de bir ye­ni­den ya­pı­lan­ma ger­çek­ten ge­re­ki­yor­du. Kriz şart­la­rı­na kriz ön­ce­si ya­pıy­la de­vam et­me­ye ça­lış­mak de­mek, bu ban­ka­la­rın yok ol­ma­sı de­mek­tir.

Bu çer­çe­ve­de, o dö­nem, bir­kaç ta­ne ya­sa çık­tı. 26/6/2001 ta­ri­hin­de 4684 sa­yı­lı Ya­sa çık­tı. O Ya­sa'yla, ban­ka yö­ne­tim ku­rul­la­rı­na, per­so­ne­lin rı­za­sı aran­mak­sı­zın per­so­ne­lin di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na nak­le­dil­me­si yet­ki­si ve­ril­miş­tir. Da­ha son­ra 30 Ocak 2002 ta­ri­hin­de 4743 sa­yı­lı Ya­sa ka­bul edil­di. Bu Ya­sa da, ka­mu per­so­nel re­ji­mi çer­çe­ve­sin­de ban­ka­da ça­lış­mak­ta olan per­so­nel­den ça­lış­ma­sı uy­gun gö­rül­me­yen­le­rin, Ara­lık 2002'den son­ra bu ban­ka­lar­da ça­lı­şa­ma­ya­cak­la­rı yö­nün­de bir ku­ral ge­ti­ril­di. Da­ha son­ra, 2004 yı­lın­da, bu Hükûmet dö­ne­min­de, yi­ne Pa­muk­ba­nk’ın ka­pa­tıl­ma­sıy­la, Pa­muk­ba­nk’ın per­so­ne­li de Halk Ban­ka­sı­na ak­ta­rıl­mış­tır.

Gö­rül­dü­ğü gi­bi, 2000 yı­lı so­nun­da per­so­ne­lin rı­za­sı­na da­ya­lı ola­rak baş­la­tı­lan uy­gu­la­ma­lar, kriz son­ra­sı çı­ka­rı­lan ya­sa­lar­la, per­so­ne­lin rı­za­sı aran­mak­sı­zın ya­pı­lan uy­gu­la­ma­la­ra dö­nüş­müş­tür.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu uy­gu­la­ma, ban­ka­da ola­ğa­nüs­tü so­run­lar ya­rat­mış­tır. Ne ol­muş­tur? Ka­mu ban­ka­la­rın­dan 18 bin ki­şi emek­li ol­muş­tur. 16 bin ki­şi­ye ya­kın per­so­nel ise, Özel­leş­tir­me Ya­sa­sı'nın bir mad­de­si­ne da­ya­nı­la­rak di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na nak­le­dil­miş­tir. Bu­nun 9.143'ü Zi­ra­at Ban­ka­sın­dan, 6.649'u da Halk Ban­ka­sın­dan­dır. Nak­le­di­len per­so­ne­lin için­de, eği­tim­li, ni­te­lik­li per­so­nel var­dır, un­van­lı per­so­nel var­dır, mü­dür, mü­dür yar­dım­cı­sı, şef gö­rev­li­si, şef, vez­ne­dar; bun­la­rı ço­ğal­ta­bi­li­riz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yak­la­şık 16 bin ki­şi, çı­ka­rı­lan ya­sa­lar­dan, di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na nak­le­dil­mek su­re­tiy­le bir şe­kil­de et­ki­len­miş­tir. Ya­ni, gö­rüş­tü­ğü­müz bu tek­lif, ger­çek­te, 16 bin ki­şi­yi il­gi­len­dir­mek­te­dir. Emek­li olan 18 bin ki­şi, emek­li ol­du­ğu için, on­la­rı bu de­ğer­len­dir­me­min için­de şu an için söz ko­nu­su et­mi­yo­rum.

An­cak, bu sü­reç, bu sü­re­cin yö­ne­ti­mi, ma­ale­sef, iyi ol­ma­mış­tır, bir­çok hu­ku­ki so­run çık­mış­tır. Ör­nek ve­ri­yo­rum: Ban­ka­la­rın yö­ne­tim ku­ru­lu­na ve­ri­len "per­so­ne­lin rı­za­sı aran­mak­sı­zın di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na na­kil yet­ki­si" yö­ne­tim ku­ru­lu ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­ma­mış, bu yet­ki bir mu­rah­has aza­ya dev­re­dil­miş ve yet­ki dev­ri Ya­sa'ya uy­gun ola­rak ya­pıl­mış ol­ma­dı­ğı için, da­ha doğ­ru­su, Ya­sa böy­le bir yet­ki dev­ri­ne izin ver­miş ol­ma­dı­ğı için, bu yet­ki dev­ri­ne da­ya­lı ola­rak ya­pı­lan uy­gu­la­ma­lar yar­gı ka­rar­la­rı kar­şı­sın­da ge­çer­siz ol­muş­tur. Da­va açan bir kı­sım per­so­nel bu­nu ka­zan­mış­tır, da­va aç­mış olan bir kı­sım per­so­ne­lin de, bu da­va­la­rı, em­sal Da­nış­tay ka­ra­rı ne­de­niy­le ka­za­na­ca­ğı an­la­şıl­mak­ta­dır.

Yi­ne, 2002 yı­lın­da çı­ka­rı­lan bir Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la per­so­nel sa­yı­sı­nın yüz­de 1'iy­le sı­nır­lan­mış olan ye­ni per­so­nel alı­mı­na iliş­kin yet­ki, AKP Hükûme­ti dö­ne­min­de sı­nı­rın kal­dı­rıl­mış ol­ma­sı ne­de­niy­le yar­gı­ya ta­şın­mış, Da­nış­tay İda­ri Da­va Da­ire­le­ri Ge­nel Ku­ru­lu­nun ver­miş ol­du­ğu bir ka­rar­la da bu yet­ki, da­ha doğ­ru­su, sı­nı­rı kal­dı­ran dü­zen­le­me ip­tal edil­miş­tir. İp­tal ge­rek­çe­le­rin­den bir ta­ne­si şu­dur: "Ma­dem­ki, bu ban­ka­lar ye­ni per­so­nel ala­cak­tır. Bu ban­ka­da ye­tiş­miş olan ni­te­lik­li per­so­nel var­dı. Bun­lar, kriz son­ra­sı çı­kan ya­sa­lar­la di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na nak­le­dil­miş­tir. O hâlde, ön­ce­lik bu per­so­ne­le ve­ril­me­li­dir." de­nil­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, be­nim üze­rin­de dur­mak is­te­di­ğim nok­ta bu­dur. Bu ban­ka­lar per­so­nel ala­cak­tır. Ta­bii ki sek­tör bü­yü­yor, ban­ka bi­lan­ço­la­rı bü­yü­yor, ban­ka­la­rın per­so­nel ih­ti­ya­cı ol­du­ğu açık­tır, ban­ka­la­ra per­so­nel alın­sın ta­bii ki, ama, ma­dem­ki böy­le bir per­so­ne­le ih­ti­yaç var­dır, bu ban­ka­lar­da ye­tiş­miş 16 bin ki­şi, şu an, di­ğer ka­mu ku­rum, ku­ru­luş­la­rın­da ça­lı­şı­yor. Bun­lar, o ku­rum­la­ra son­ra­dan git­miş ol­ma­sı ne­de­niy­le o ku­rum­da as­li per­so­nel de sa­yıl­ma­mak­ta­dır âde­ta. San­ki, işe ya­ra­maz bir per­so­nel gö­züy­le ba­kı­la­bil­mek­te­dir bu per­so­ne­le. O hâlde, di­yo­ruz ki, bu ban­ka­lar ye­ni per­so­nel alır­ken, şart­la­rı eğer ta­şı­yor­sa, alı­na­cak olan ye­ni per­so­nel­de ban­ka yö­ne­ti­mi­nin ara­dı­ğı şart­la­rı ta­şı­yor­sa es­ki ça­lı­şan­lar, es­ki ça­lı­şan­la­ra ban­ka­lar ön­ce­lik ver­sin. Bü­tün söy­le­di­ği­miz bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­na iliş­kin bir öner­ge­yi mad­de­le­rin gö­rü­şül­me­si sı­ra­sın­da siz­le­re su­na­ca­ğız. Bu­nu siz­le­rin tak­di­ri­ne, de­ğer­len­dir­me­si­ne su­nu­yo­rum.

Per­so­nel ko­nu­su­na iliş­kin ola­rak söy­le­ye­ce­ğim bir hu­sus da şu­dur: Per­so­ne­lin alı­mı ko­nu­sun­da ya­sa­da her­han­gi bir öl­çüt yok, sı­nır­la­yı­cı bir hu­sus yok, ban­ka yö­ne­tim ku­rul­la­rı­nın tak­di­ri­ne bı­ra­kıl­mış du­rum­da. Şu­nu an­lı­yo­rum: Bu ban­ka­lar bi­rer ano­nim şir­ket­tir, sek­tör­de­ki di­ğer ban­ka­lar­la re­ka­bet ede­cek­se, ban­ka­la­rın elin­de per­so­nel po­li­ti­ka­sı ko­nu­sun­da da­ha es­nek bir yet­ki­nin ol­ma­sı­nı an­lı­yo­rum, bu­nu an­la­yış­la kar­şı­lı­yo­rum. An­cak, bu yet­ki­nin ob­jek­tif kul­la­nı­lıp kul­la­nıl­ma­ya­ca­ğı ko­nu­sun­da te­red­düt­le­rim var. Bu te­red­düt­le­rim ban­ka yö­ne­tim­le­riy­le il­gi­li de­ğil; ge­nel ola­rak, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin, per­so­nel alı­mı­na iliş­kin ya­sa­lar ol­sun, per­so­nel alı­mı­na iliş­kin ya­sa­la­rın ver­di­ği yet­ki­le­rin uy­gu­lan­ma­sı ol­sun, bu ko­nu­lar­da da­ha çok kad­ro­laş­ma amaç­lı bir uy­gu­la­ma ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ban­ka yö­ne­tim ku­rul­la­rı­nın bu ko­nu­da ne ka­dar ra­hat bı­ra­kı­la­ca­ğı ko­nu­sun­da bir gü­ven­ce yok. KPSS sı­na­vı yok, aran­mı­yor. Aran­ma­ma­yı bel­ki izah ede­bi­lir Sa­yın Ba­kan, ban­ka­lar bu­nu açık­la­ya­bi­lir. Re­ka­bet ede­cek­sek böy­le bir sı­nav şar­tı­na ta­bi ol­ma­ya­lım; ama, ob­jek­tif öl­çü ola­cak mı­dır, bu­nu bi­le­mi­yo­ruz. Hükûme­tin bu­gü­ne ka­dar­ki uy­gu­la­ma­la­rı…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Hep ob­jek­tif ol­du.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ço­ok! Ço­ok!

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Hep ob­jek­tif­ti, hak­sız­lık et­me­yin.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) - …bi­ze, bu­na gü­ven­me­mek ge­rek­ti­ği­ni söy­le­mek­te­dir.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ya­ni, hep­si, İn­ter­net üze­rin­den mü­ra­ca­at ve… Ya­ni, ÖSYM yap­tı, ay­nı za­man­da da­ğı­tı­mı­nı da yap­tı. Geç­miş dö­nem­le­ri çok iyi bi­lir­sin sen! Ya­ni, ge­çen dö­nem­le­ri çok iyi bi­lir­sin.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) - Sa­yın Ka­pu­suz, bü­tün bun­la­rın uy­gu­la­ma­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne, bu tek­lif ve­si­le­siy­le söy­le­mek is­te­di­ğim bir ko­nu da şu­dur: "Ana­do­lu Yak­la­şı­mı" isim­li bir ya­sa­yı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ara­lık 2006'da ka­bul et­ti. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de des­tek ver­di­ği bu ya­sa ya­sa­laş­tı. Şim­di, uy­gu­la­ma sü­re­ci baş­la­dı. Teb­liğ­le­ri ya­yın­la­nı­yor, uy­gu­la­ma­ya iliş­kin yö­net­me­lik­ler ya­yın­la­nı­yor. Ya­sa, KO­Bİ'le­rin borç­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı­nı ön­gö­rü­yor. Esa­sen, bu borç­la­rın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı, KO­Bİ'le­re kre­di aç­mış olan ban­ka­la­rın is­te­ği­ne bağ­lı. Do­ğal, bu­nu an­lı­yo­rum. 2001 yı­lın­da çı­kan İs­tan­bul Yak­la­şı­mı da öy­ley­di. Ban­ka­la­rın is­te­ği­ne bağ­lı bir ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma ola­bi­lir. An­cak, Ya­sa kap­sa­mın­da­ki KO­Bİ ta­nı­mı­nı, Ya­sa'nın yap­mış ol­du­ğu KO­Bİ ta­nı­mı­nı in­ce­le­di­ği­miz­de, çift­çi­le­rin bu KO­Bİ ta­nı­mı­na gir­di­ği­ni açık ve net bir şe­kil­de gö­rü­yo­ruz. Ya­ni, çift­çi­le­rin, Ana­do­lu Yak­la­şı­mı Ya­sa­sı'na gö­re Zi­ra­at Ban­ka­sın­dan ve­ya bir baş­ka ban­ka­dan al­mış ol­du­ğu kre­di­nin, Ya­sa'da ön­gö­rü­len, ta­nım­la­nan şek­liy­le "do­nuk kre­di" ta­nı­mı­na gir­miş ol­ma­sı hâlin­de ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Çift­çi­le­rin bu ko­nu­da ta­le­bi var. "Da­ha ön­ce, biz, bu ko­nu­da, çift­çi­le­rin kre­di borç­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı için bir baş­ka ya­sa çı­kar­dık." açık­la­ma­sı bu­ra­da ge­çer­li de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ana­do­lu Yak­la­şı­mı Ya­sa­sı'na ba­ka­lım, çift­çi­le­rin kre­di bor­cu­nun o Ya­sa kap­sa­mı­na gir­di­ği açık bir şe­kil­de gö­rü­le­cek­tir. Do­la­yı­sıy­la, ben, bu­ra­da, Sa­yın Ba­kan­dan, bu ko­nu­da, çift­çi­le­rin kre­di borç­la­rı­nın Ana­do­lu Yak­la­şı­mı'na gir­di­ği ko­nu­sun­da ve uy­gu­la­ma­nın bu yön­de ya­pı­la­ca­ğı ko­nu­sun­da, açık ve net bir be­yan is­ti­yo­rum. Ya­sa açık. Bu çift­çi­le­ri bu­ra­ya sok­ma­mak de­mek, Ya­sa'yı uy­gu­la­ma­mak de­mek olur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ya­sa­ya iliş­kin ola­rak söy­le­ye­ce­ğim hu­sus­lar bun­lar. Söz­le­ri­mi bu­ra­da bi­ti­ri­yo­rum, bi­ti­rir­ken, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN- Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ham­za­çe­bi.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Ce­mal Uy­sal… Yok.

Sa­yın Bir­lik… Yok.

Sa­yın Koç… Yok.

Sa­yın Kan­do­ğan… Yok.

Sa­yın Eras­lan… Yok.

Şim­di, tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ Zİ­RA­AT BAN­KA­SI, TÜR­Kİ­YE HALK BAN­KA­SI ANO­NİM ŞİR­KE­Tİ VE TÜR­Kİ­YE EM­LAK BAN­KA­SI ANO­NİM ŞİR­KE­Tİ HAK­KIN­DA KA­NUN­DA

DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TEK­Lİ­Fİ

MAD­DE 1.-15/11/2000 ta­rih­li ve 4603 sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin (3) nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­nın be­şin­ci ve al­tın­cı cüm­le­le­ri aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş ve ay­nı fık­ra­nın so­nu­na aşa­ğı­da­ki cüm­le ek­len­miş­tir.

"Özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lış­tı­rı­la­cak per­so­ne­lin sa­yı­sı, un­va­nı, üc­ret ve sa­ir ma­li hak­la­rı ban­ka­la­rın ge­nel ku­rul­la­rın­ca tes­pit olu­nur. Ge­nel ku­rul­lar, bu yet­ki­le­ri­ni yö­ne­tim ku­rul­la­rı­na dev­re­de­bi­lir. Per­so­nel is­tih­da­mı­na iliş­kin di­ğer hu­sus­lar­da yö­ne­tim ku­rul­la­rı yet­ki­li­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ali Ke­mal Kum­ku­moğ­lu.

Sa­yın Kum­ku­moğ­lu sü­re­niz on da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce bir­ço­ğu­mu­zun ağa­be­yi, ger­çek­ten Tür­ki­ye için çok de­ğer­li bir in­san, Par­la­men­to­muz için çok önem­li bir ka­yıp di­ye dü­şün­dü­ğüm Ali Din­çer Ağa­be­yi­min ve­fa­tın­dan duy­du­ğum üzün­tü­yü, bü­tün ar­ka­daş­la­rım gi­bi, duy­du­ğum üzün­tü­yü siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ai­le­si­ne, Par­la­men­to­mu­za ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, Al­lah rah­met ey­le­sin.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özel­leş­ti­ri­le­cek ban­ka­lar­la il­gi­li per­so­nel alı­mı ko­nu­sun­da bir tek­lif­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Tek­li­fi öy­le bir or­tam­da ko­nu­şu­yo­ruz ki, 2000 yı­lın­da özel­leş­ti­ril­me ka­ra­rı alın­mış bu ban­ka­lar­la il­gi­li ola­rak gö­rüş­me­ler ya­pı­lır­ken, mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız "Bu dü­zen­le­me­nin özel­leş­tir­mey­le ne il­gi­si var?" di­ye­rek bu­ra­dan ar­ka­da­şı­mı­za eleş­ti­ri­ler ya­pa­bi­li­yor; üs­te­lik, bu eleş­ti­ri­yi ya­pan ar­ka­da­şı­mız, bu ka­nun tek­li­fi­ni ve­ren ar­ka­da­şı­mız. Ka­nun tek­li­fi­ni ve­ren ar­ka­da­şı­mız, enf­las­yo­nun yüz­de 50 ol­du­ğu bir dö­nem­de fa­iz­le­rin yüz­de 60'ta ol­ma­sı­nın, enf­las­yo­nun yüz­de 10'da ol­du­ğu bir dö­nem­de fa­iz­le­rin yüz­de 17'de ol­ma­sıy­la mu­ka­ye­se et­ti­ğin­de, bu­gün­kü fa­iz­le­rin dün­kün­den da­ha dü­şük ol­du­ğu­nu, bu­ra­dan, bu kür­sü­den ifa­de ede­bil­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne bu dü­zen­le­me­yi ko­nu­şur­ken, bu tek­li­fi ko­nu­şur­ken özel­leş­tir­me­le­ri dik­ka­te al­ma­ma­mız di­ye bir şey söz ko­nu­su ola­bi­lir ne de bu­gün üre­ti­ci­le­rin kul­lan­dı­ğı kre­di­nin ve­ya bu ban­ka­lar­dan kul­la­nı­lan kre­di­nin dün kul­la­nı­lan kre­di­ler­den ma­li­ye­ti­nin da­ha dü­şük ol­du­ğu söy­le­ne­bi­lir. Her iki­si de yan­lış­tır bun­la­rın.

Şim­di, ban­ka­lar özel­leş­ti­ri­le­cek, 2000 yı­lın­da alın­mış bu ka­rar­lar ve bu per­so­nel­le il­gi­li yap­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız dü­zen­le­me de, bu ban­ka­la­rın, za­ten, özel­leş­ti­ril­me gün­de­mi­ne alın­mış ol­ma­sı ne­de­niy­le, bu­ra­ya alı­na­cak per­so­ne­lin geç­miş­te ol­du­ğu bi­çim­de alı­na­ma­ya­ca­ğı ne­de­niy­le sun­du­ğu­nuz bir tek­lif­tir. Ya­ni, ön­ce tek­li­fi­ni­zin ne an­la­ma gel­di­ği­ni siz al­gı­la­yın, siz an­la­yın, son­ra baş­ka­la­rı­na bu tek­lif­te böy­le bir şey var mı yok mu ve­sa­ire nok­ta­sın­da bir­ta­kım eleş­ti­ri­ler yö­nel­tin.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Ga­yet iyi bi­li­yo­ruz.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Si­zin tek­li­fi­ni­zin esa­sı, bu ban­ka­la­rın 2000 yı­lın­dan iti­ba­ren özel­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li alın­mış olan ka­rar ne­de­niy­le­dir. Eğer böy­le bir ka­rar alın­ma­mış ol­say­dı, siz "Bu ban­ka­la­rın yö­ne­ti­ci­le­ri, ken­di is­te­dik­le­ri gi­bi, is­te­di­ği per­so­ne­li, yö­ne­tim ku­ru­lu ka­ra­rıy­la al­sın­lar." di­ye bir tek­lif ve­re­mez­di­niz; çün­kü, ora­ya alı­nan per­so­nel, o za­man, ka­mu per­so­ne­li ola­cak­tı. O ban­ka­ya alı­na­cak per­so­nel­le, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na alı­na­cak per­so­nel ara­sın­da da hiç­bir fark ol­maz­dı. Bu se­bep­le, si­zin ver­di­ği­niz bu dü­zen­le­me, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li, bu tek­lif, bu ban­ka­la­rın özel­leş­ti­ril­me­si ne­de­niy­le ve­ril­miş­tir, özel­leş­tir­me kap­sa­mı içe­ri­si­ne alın­ma­sı ne­de­niy­le ve­ril­miş­tir. O se­bep­le, bu dü­zen­le­me gö­rü­şü­lür­ken, özel­leş­tir­me­le­ri, ban­ka özel­leş­tir­me­le­ri­ni ar­ka­daş­la­rı­mı­zın gün­de­me ge­tir­me­sin­den da­ha do­ğal bir şey ola­maz.

Şim­di, ban­ka­la­rın özel­leş­ti­ril­me­siy­le ve­ya di­ğer özel­leş­tir­me­ler­le il­gi­li ola­rak, şu, geç­miş­te çok eleş­tir­di­ği­niz dö­nem­ler­den fark­lı ne ya­pı­yor­su­nuz? Ya­ni, hem geç­mi­şi mo­ta­mot ta­kip edip, hat­ta onu da­ha da aşı­rı­ya ta­şı­ya­rak, ge­len ta­li­mat­la­rın, öne­ri­le­rin bir tek har­fi­ne do­kun­ma­dan, onu bu­ra­dan, ya­sal dü­zen­le­me ola­rak ge­çi­rip hem de geç­mi­şi eleş­tir­me­nin man­tı­ğı ba­na bir ga­rip hikâye­yi ha­tır­la­tı­yor. 12 Ey­lül'den son­ra, rah­met­li Al­pars­lan Tür­keş, ken­di­si ce­za­evin­dey­ken ay­nen şöy­le bir ifa­de kul­lan­mış­tı, ta­ri­he geç­miş­tir: "Bir dü­şün­ce­nin ken­di­si si­ya­si ik­ti­dar­da, kad­ro­la­rı­nın ce­za­evin­de ol­du­ğu baş­ka bir dö­nem, in­san­lık ta­ri­hi bo­yun­ca gö­rül­me­miş­tir." Si­zin du­ru­mu­nuz o şim­di! Şim­di, siz, o dü­şün­ce­yi da­ha da ka­tı bir bi­çim­de, geç­miş­te sür­dü­rü­len o an­la­yı­şı da­ha da ka­tı bir bi­çim­de bir ta­raf­tan sür­dü­rüp, bir ta­raf­tan da o dö­ne­mi eleş­ti­ri­yor­su­nuz. Ya­hu siz han­gi­si­si­niz kar­de­şim? Ya­ni, şu­na bir ka­rar ve­rin! Siz, o dö­ne­min uy­gu­la­ma­la­rı­nın ta­kip­çi­si, de­vam­cı­sı mı­sı­nız; yok­sa, o dö­ne­me kar­şı mı­sı­nız? Eğer o dö­ne­min ta­kip­çi­siy­se­niz, o dö­ne­mi ni­ye eleş­ti­ri­yor­su­nuz? O dö­ne­min kar­şı­sın­day­sa­nız, o za­man, o dö­nem­le il­gi­li bü­tün uy­gu­la­ma­la­rı, bu­gün, da­ha da ar­tan bir ağır­lık­la sür­dü­rü­yor ol­ma­nı­zın man­tı­ğı­nı an­la­ta­bi­lir mi­si­niz di­ye, ben­ce, ken­di ken­di­ni­ze bu so­ru­yu sor­ma­nız la­zım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­miş­te de bu­gün de ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­nin içe­ri­si­ne düş­müş ol­du­ğu sı­kın­tı­nın bü­tün so­rum­lu­lu­ğu­nu, bu an­la­yış, ya­ni şim­di si­zin de ta­kip­çi­si ol­du­ğu­nuz bu an­la­yış, ça­lı­şan­la­ra yük­le­miş­tir. Bu­nun bü­tün acı­sı ça­lı­şan­lar­dan çı­ka­rıl­mış­tır. Bu işin bü­tün mağ­dur­la­rı ça­lı­şan­lar­dır. Ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­nin içe­ri­si­ne düş­müş ol­du­ğu sı­kın­tı ne­de­niy­le, ça­lı­şan­lar­dan baş­ka mağ­du­ri­yet ya­şa­mış hiç kim­se yok­tur. On­lar iş­le­ri­ni kay­bet­miş­ler­dir, on­lar mağ­dur edil­miş­ler­dir, on­lar  zo­run­lu ola­rak emek­li­ye sevk edil­miş­ler­dir; on­lar ken­di is­tek­le­ri dı­şın­da, yıl­lar­ca emek ver­dik­le­ri ku­rum­lar­dan ayır­tı­lıp, hiç il­gi­le­ri ol­ma­yan, hat­ta ko­num­la­rıy­la da iliş­ki­li ol­ma­yan di­ğer ka­mu ku­ru­luş­la­rı­na zo­run­lu sür­gü­ne gön­de­ril­miş­ler­dir ve bu uy­gu­la­ma­lar, bu­gün ay­nı şe­kil­de de­vam et­mek­te­dir. Her ve­si­ley­le ça­lı­şan­lar mağ­dur edil­mek­te­dir.

Bu­ra­da ge­çen­ler­de de söy­le­dim, Sa­yın Ba­kan bu­ra­day­dı, ama ce­vap ve­re­me­di. "Dev­rim" de­di­ği­niz bir SSK Ya­sa­sı çı­kar­dı­nız. SSK Ya­sa­sı'nın bü­tün yü­kü, ça­lı­şan­la­rın sır­tı­na bin­di­ri­li­yor. Da­ha çok ça­lı­şa­cak, da­ha faz­la prim öde­ye­cek, emek­li olun­ca da­ha az ma­aş ala­cak. Bir Ban­ka­cı­lık Ya­sa­sı çı­kar­dı­nız. Ban­ka­la­rın san­dık­la­rı var, ban­ka­la­rın per­so­nel­le­ri ta­ra­fın­dan ka­nun­la ku­rul­muş, ka­nun var bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak. Ban­ka­lar, ça­lı­şan alır­ken, ilk işe baş­lar­ken, bi­zim ver­di­ği­miz üc­ret, bel­ki, di­ğer ban­ka­dan da­ha sı­nır­lı­dır ama, bi­zim şöy­le bir san­dı­ğı­mız var, bu san­dı­ğı­mız si­ze şöy­le sağ­lık imkânla­rı sağ­lar, emek­li­li­ği­niz­de si­ze şu imkânla­rı sağ­lar, şu imkânla­rı ta­nır di­ye, onu, ar­tı bir ka­za­nım ola­rak, ça­lı­şan­la­rı­na, ta baş­lan­gıç­ta sun­muş­lar­dır. Ka­nun­la ku­rul­muş­tur bu san­dık­lar. Va­tan­daş yir­mi beş yıl, otuz yıl o ban­ka­da ça­lış­mış, otuz yıl son­ra emek­li ol­muş, bel­ki o otuz yıl bo­yun­ca mua­dil­le­rin­den da­ha az üc­ret al­mış, ama emek­li ol­duk­tan son­ra, o, da­ha az üc­ret­le yir­mi beş yıl, otuz yıl ça­lış­mış ol­ma­nın mükâfa­tı ola­rak da­ha iyi şart­lar­da emek­li ola­bil­me, da­ha faz­la emek­li ma­aşı ala­bil­me imkânı sağ­la­mış. Siz, bir Ban­ka­cı­lık Ya­sa­sı çı­kar­dı­nız. Çı­kar­dı­ğı­nız ya­say­la, bu san­dık­la­rın ta­ma­mı­nın bu üye­le­ri­ne, ça­lı­şan­la­rı­na sağ­la­dık­la­rı hak­la­rı ka­nun­la gas­bet­ti­niz, gas­bet­ti­niz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ne hak­kı­nız var bu­na? Ya­ni, bu­ra­da­ki ço­ğun­luk, Tür­ki­ye'de ban­ka­lar­da ça­lı­şan on bin­ler­ce in­sa­nın -300 bin in­san­dan bah­se­di­li­yor- 300 bin in­sa­nın bu eme­ği­ni, ço­ğun­luk biz­de, biz is­ter­sek bun­la­rın bu emek­le­ri­ni gas­be­de­riz de­me hak­kı­nı si­ze ne­re­den ve­ri­yor? Ya­ni, Par­la­men­to­da ço­ğun­luk ol­mak böy­le mi al­gı­la­nı­yor? Par­la­men­to­da ço­ğun­luk ol­mak, ha­ni pa­di­şah yet­ki­le­riy­le do­na­tıl­mış ol­mak an­la­mı­na mı ge­li­yor? Bun­dan son­ra şöy­le ola! Böy­le bir şey yok. Her ko­nu­ya böy­le ba­kı­yor­su­nuz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - De­mok­ra­si…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, de­mok­ra­si… İş­te bu­yur, de­mok­ra­si bu. Ya­ni, siz ça­lı­şan­la­rın hak­la­rı­nı el­le­rin­den alı­yor­su­nuz, bu de­mok­ra­si.

Şim­di, bu ban­ka­la­rın bir kıs­mı özel­leş­ti­ril­di. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si de yap­tı­ğı­nız bu dü­zen­le­me­yi ip­tal et­ti. De­mok­ra­si bu ya, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal et­ti. Pe­ki, şim­di özel­leş­ti­ril­miş olan bu ban­ka­da bu ça­lı­şan­la­rın hak­la­rı­nı na­sıl ko­ru­ya­cak­sı­nız? Özel­leş­ti­ri­len ban­ka… Za­ten, o ban­ka­yı ala­cak olan de­di ki, bu ban­ka­nın üze­rin­de bu san­dı­ğın ge­tir­di­ği 400 mil­yon eu­ro­nun üze­rin­de bir yük var; bu yük, bu ban­ka­nın üze­rin­de ol­du­ğu müd­det­çe bu ban­ka­yı al­mam. O yü­kü kal­dır­dı­ğı­nı­zı var­say­dı­nız, adam da o ban­ka­yı al­dı. Şim­di, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si o dü­zen­le­me­yi ip­tal et­ti. Ne ola­cak? Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin bu ka­ra­rı­nı…

"De­mok­ra­si" di­yen Sa­yın Mil­let­ve­ki­li… De­mok­ra­si­nin bir baş­ka ku­ru­mu Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve he­pi­mi­zi bağ­lı­yor. Şim­di, çık da şu­ra­dan bir çö­züm söy­le ba­ka­lım. Na­sıl ya­pa­cak­sın bu işi? Ça­lı­şan­la­rın… Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan "el­le­rin­den alı­na­maz, bu on­la­rın hak­kı­dır" de­ni­len bu hak­kı o ça­lı­şan­la­ra na­sıl ve­re­cek­sin? Ne hak­kı­nız var de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Şim­di, gel­dik bir nok­ta­ya. Bu­gün, bu ban­ka­la­ra, özel­leş­ti­ri­le­ce­ği­ni da­ha ön­ce­den söy­le­di­ği­niz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

2000 yı­lın­da özel­leş­ti­ri­le­ce­ği­ne ka­rar ve­ril­miş olan bu ban­ka­la­ra, o gü­nün şart­la­rın­da bu ban­ka­lar­dan, 62 bin per­so­ne­lin 32 bi­ni­nin iş­ten çı­ka­rıl­dı­ğı ve­ya emek­li edil­di­ği bu ban­ka­la­ra ye­ni­den per­so­nel al­mak gi­bi bir du­rum­la kar­şı kar­şı­ya­yız. 62 bin per­so­ne­lin 32 bi­ni­ni, bir şe­kil­de, ya zo­run­lu ola­rak emek­li et­mi­şiz ya da iş­ten çı­kar­mı­şız. Şim­di bir dü­zen­le­me ya­pı­lı­yor, bu ban­ka­la­ra ye­ni­den per­so­nel ala­lım di­ye.

Şim­di, ben, tek­li­fi ya­pan ar­ka­da­şa şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: Ar­ka­da­şım, sen bu tek­li­fi ha­zır­lar­ken -eğer sen ha­zır­la­dıy­san ve­ya kim ha­zır­la­dıy­sa- bu ban­ka­lar­dan atıl­mış olan -ha­di, emek­li edil­miş olan­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­kın- 15 bin per­so­ne­le her­han­gi bir ön­ce­lik ver­mez­ken hiç vic­da­nı­nız sız­la­ma­dı mı? Hiç vic­da­nı­nız sız­la­ma­dı mı? Si­zi mu­ha­tap ala­rak söy­lü­yo­rum.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Ne­re­de atıl­dı ya? Kaç ta­ne atıl­dı? Hep­si ka­mu ku­rum­la­rın­da!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, tek­li­fi ve­ren mil­let­ve­ki­li­ni mu­ha­tap ala­rak söy­lü­yo­rum, sa­taş­ma sa­yın lüt­fen…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - 2000 yı­lın­da ya­pıl­dı bun­lar!

BAŞ­KAN - Efen­dim, böy­le ka­sıt­lı ko­nuş­ma ol­maz.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Evet, ka­sıt­lı ya­pı­yor­sun!

BAŞ­KAN - Ek sü­re ver­dim, se­lam­la­yın efen­dim lüt­fen.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - To­par­la­ma­yın… Son söz­le­ri­ni­zi ala­yım.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür ede­rim.

Şim­di, bu ban­ka­lar­la il­gi­li ye­ni­den per­so­nel alın­ma­sı ko­nu­sun­da bir tek­lif ge­ti­ri­li­yor, bu­ra­dan bir ka­nun çı­ka­ra­ca­ğız ve de­ni­li­yor ki, yö­ne­tim ku­rul­la­rı ki­mi is­ter­se onu alır. Ni­ye? Atı­lır­ken, ki­mi is­ter­se onu mu at­tı? Atar­ken, o ban­ka­lar­da­ki per­so­ne­li ora­dan at­ma­dı mı? Ve­ya baş­ka ku­rum­la­ra sür­gün eder­ken, o ban­ka­la­rın per­so­ne­li­ni sür­gün et­me­di mi?

O in­san­lar için, hiç ol­maz­sa bu­nu bir vic­da­ni borç, bu in­san­la­ra kar­şı vic­da­ni bir so­rum­lu­luk ola­rak duy­mak zo­run­da, mec­bu­ri­ye­tin­de de­ğil mi­yiz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım?

Ben, he­pi­ni­zi, bu an­lam­da, hiç ol­maz­sa bu ko­nuy­la il­gi­li bir du­yar­lı­lı­ğa, bir so­rum­lu dav­ra­nı­şa da­vet edi­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, ye­rim­den bir şey arz ede­bi­lir mi­yim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - De­ğer­li ko­nuş­ma­cı ar­ka­da­şım, geç­miş­te­ki ya­sal uy­gu­la­ma­lar so­nu­cu, bi­zim dö­ne­mi­miz­le hiç­bir ala­ka­sı ol­ma­yan ko­nu­lar­la il­gi­li ola­rak bi­zi it­ham edi­yor. Bu, doğ­ru bir şey de­ğil. Bi­raz ön­ce, de­ğer­li söz­cü Akif Ham­za­çe­bi ken­di­si­ne ce­va­bı ver­di, hiç­bir ta­ne­si bu dö­ne­me ait de­ğil. Bu dö­nem­de ye­ni bir ih­ti­yaç var, bu ih­ti­ya­ca yö­ne­lik bir per­so­nel ta­le­bi, bun­dan iba­ret­tir.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Dev­let­te de­vam­lı­lık di­ye bir şey yok mu?

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Bun­dan iba­ret­tir!

Ar­ka­da­şı­mız, bu ko­nu­da fev­ka­la­de yan­lış, ya­nıl­tı­cı bir be­yan­da bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN - An­la­şıl­mış­tır efen­dim.

Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Öz­can.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir 1392 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi ile il­gi­li söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum Ana­va­tan Gru­bu ola­rak. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. 

BAŞ­KAN - Sa­yın Tu­tan, lüt­fen ye­ri­ni­ze otu­run.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, özel­lik­le, bu­gün kay­bet­miş ol­du­ğu­muz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Bur­sa Mil­let­ve­ki­li, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz Ali Din­çer'i, Say­gı­de­ğer Ali Din­çer'i kay­bet­me­nin üzün­tü­sü içe­ri­sin­de­yiz. Özel­lik­le, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ca­mi­ası­na ve tüm ül­ke­mi­ze ba­şı­mız sağ ol­sun di­yo­ruz. Bir de­ğer­li bü­yü­ğü­mü­zü kay­bet­tik; bir de­ğer­li, ger­çek­ten ça­lı­şan ve her şe­yiy­le, ki­şi­li­ğiy­le ör­nek olan bir mil­let­ve­ki­li­mi­zi kay­bet­tik. Acı­sı­nı içi­miz­de ta­şı­yo­ruz ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ca­mi­ası­nın, ai­le­si­nin ve her­ke­sin ba­şı sağ ol­sun di­yo­rum ve say­gı­lar su­nu­yo­rum siz­le­re.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, Ana­va­tan ola­rak özel­leş­tir­me­ye kar­şı de­ği­liz. Özel­leş­tir­me ama, hu­kuk çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de ol­sun, hak­lı­lık ne­den­le­ri içe­ri­sin­de ol­sun, ama, yıl­la­rın bi­ri­ki­mi­ni tu­tup da özel­leş­tir­me fur­ya­sı al­tın­da bu emek­le­ri baş­ka­la­rı­na ver­di­ği­miz­de, baş­ka­la­rı­na peş­keş çek­ti­ği­miz­de, o emek­le­ri ve­ren in­san­la­rın hak­kı­nı ko­ru­mak zo­run­da­yız.

İş­te, Te­le­kom'u gör­dü­nüz. Te­le­kom'u özel­leş­tir­dik. Ne ol­du so­nun­da? So­nun­da, bir ge­ce­de ge­tir­di­ler, sa­bit te­le­fon­la­ra da zam ya­pa­rak ne­re­dey­se hal­kın üze­ri­ne bü­yük bir zam fur­ya­sıy­la yük yük­le­di­ler. Böy­le özel­leş­tir­me adil bir özel­leş­tir­me mi? Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın ve Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da bel­ki 2000 yı­lın­da ka­rar alın­mış­tır; ama, Zi­ra­at Ban­ka­sı, bu­gün, çift­çiy­le öz­deş­leş­miş, Halk Ban­ka­sı es­naf­la öz­deş­leş­miş. Eğer, ya­rın, Te­le­kom'da­ki gi­bi, böy­le bir hak­sız­lı­ğa uğ­ra­dı­ğın­da, bu özel­leş­tir­me kar­şı­sın­da o köy­lü­le­rin se­si­ni na­sıl ke­se­ce­ğiz? Es­na­fın se­si­ni na­sıl ke­se­ce­ğiz, na­sıl sus­tu­ra­ca­ğız? Eğer, ya­rın, fark­lı fark­lı uy­gu­la­ma­lar ya­pa­rak, bu­gün enf­las­yo­nun yüz­de 10'lar­da de­di­ği­niz­de, hâlâ Tür­ki­ye'de, bu­gün, fa­iz­le­rin yüz­de 17-20'ler ci­va­rın­day­sa, bu va­tan­daş­la­ra ne söy­le­ye­ce­ğiz? Özel­leş­tir­me… Evet, özel­leş­tir­me­den ya­na­yız. Da­ha sağ­lık­lı, da­ha ni­te­lik­li, bu hal­kın da­ha ya­ra­rı­na olan bir özel­leş­tir­me­de, Ana­va­tan ola­rak, her za­man ve bu­nun da ön­cü­lü­ğü­nü yap­mı­şız­dır.

Bi­raz ön­ce sa­yın söz­cü­mü­ze kar­şı, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "siz, mev­zu­atı bil­mi­yor­su­nuz" de­di­niz. Sa­yın de­ğer­li ar­ka­da­şım, Em­lak Ban­ka­sın­da ça­lı­şan­la­rın du­ru­mu­nu hiç göz­den ge­çir­di­niz mi? Geç­miş­te ola­bi­lir. Ço­ğu mağ­dur, pe­ri­şan ve mes­lek­le­riy­le il­gi­li ol­ma­yan ku­rum­la­ra gön­der­di­ğin­de, so­ru­yo­rum, bu in­san­lar na­sıl ba­şa­rı­lı ola­cak, ne gi­bi yar­dı­mı ola­cak bu ku­rum­la­ra?

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Siz gön­der­di­niz, biz de­ğil, on­la­rı.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Kim gön­de­rir­se gön­der­sin. Bu­gün, o in­san­la­rın ser­ze­ni­şiy­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Hâlâ mağ­dur ol­muş… Ta­yi­nin­de zor­la­mış­sın, ta­yi­ni­ne git­me­mek için, mağ­dur ol­ma­mak için, işin­den ay­rıl­mak zo­run­da kal­mış, bu­gün iş arı­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Siz yap­mış­sı­nız ama.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Si­zin dö­ne­mi­niz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ya­ni, bu­nu bir açık­la­yın ön­ce. Siz yap­mış­sı­nız.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bi­zim dö­ne­mi­miz, si­zin dö­ne­mi­niz de­ğil. Bu­gün sen ik­ti­dar­day­dın; özel­leş­tir­me ko­nu­sun­da­ki söy­le­di­ği­niz söz­ler, hiç kim­se­nin mağ­dur ol­ma­ya­ca­ğı­nı, her­ke­sin, is­te­di­ği bö­lüm­de, is­te­di­ği şey­ler­de ça­lı­şa­ca­ğı­nı va­at et­me­di­niz mi?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Si­zin yap­tı­ğı­nı­zı dü­zel­ti­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Han­gi ku­rum­da özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı­na yar­dım­cı ol­du­nuz, söy­ler mi­si­niz? Şu­nu yap­mış, bu­nu yap­mış. Kim ya­par­sa yap­sın! Bu­gün, va­tan­da­şın se­si­ni duy­mak zo­run­da­yız.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Si­zin at­tı­ğı­nız adam­la­rı işe al­dık biz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Biz, du­yup, dü­zel­ti­yo­ruz on­la­rı.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Dü­zelt­ti­ği­niz­de, ba­kı­yor­su­nuz, bu­gün bin­ler­ce in­san, ai­le­le­riy­le he­sap­lar­san, bel­ki mil­yon­lar­ca in­sa­nın mağ­du­ri­ye­ti­ni gö­rü­yor­su­nuz de­ğil mi?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Dü­zel­ti­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu, dü­zelt­me de­ğil. Na­sıl dü­zel­te­ce­ği­ni­zi…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Siz mağ­dur et­ti­niz, biz dü­zel­ti­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Lüt­fen din­ler mi­si­niz?

Na­sıl dü­zel­te­ce­ği­ni­zi halk gö­rü­yor, ya­şı­yor. Hal­ka rağ­men "biz böy­le dü­zelt­tik" de­mek­le dü­zel­til­mi­yor. Siz­ler, hal­ka va­at et­ti­ği­niz ko­nu­lar­da eğer yar­dım­cı ol­say­dı­nız, bel­ki bu şikâyet­ler ol­maz­dı, olu­yor da.

Bu­gün, es­na­fın du­ru­mu­nu gö­rü­yor­su­nuz. Es­naf mağ­du­ri­yet içe­ri­sin­de. Siz, Halk Ban­ka­sıy­la il­gi­li ve ça­lı­şan per­so­ne­liy­le il­gi­li "Bi­ri­le­ri ta­yin et­sin, şun­la­rı yap­sın." de­di­ği­niz­de, bu in­san­lar, ora­da ça­lı­şan in­san­lar mağ­dur olu­yor­sa, acı­sı­nı o in­san­lar çek­mi­yor mu, ai­le­si çek­mi­yor mu, çev­re­si çek­mi­yor mu? Geç­miş­te gör­dük, Pa­muk­bank'la il­gi­li ol­sun, Em­lak­bank'la il­gi­li ol­sun; bun­la­rın hep­si­ni ya­şı­yo­ruz ve gö­rü­yo­ruz.

Şim­di, ya­ban­cı­la­ra… Gö­rü­yor­su­nuz, özel­leş­tir­me ko­nu­sun­da ni­ye ban­ka­la­ra bu ka­dar he­ves edi­yor­lar bi­li­yor mu­su­nuz? Ora­da bi­raz da­ha faz­la kâr edi­yor­lar, da­ha faz­la emek ver­me­den. Özel­lik­le fi­nans ko­nu­sun­da can­la­rı­nı atı­yor­lar ve hâliy­le de bu ko­nu­da bir ya­tı­rım yap­ma­dan pa­ra­yı da­ha ça­buk na­sıl gö­tü­rü­rüz mem­le­ke­ti­mi­ze di­ye onun dü­şün­ce­si­ne şey ya­pı­yor­lar.

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - Ev­vel­ce ne­den he­ves et­mi­yor­lar­dı? Onu da söy­le ba­ka­lım.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ne­den he­ves et­mi­yor­lar? Ma­ale­sef, da­ha faz­la kâr alı­yor­lar da onun için ge­li­yor­lar. Se­nin ka­şı­na, gö­zü­ne me­rak­lı de­ğil. Sı­cak pa­ra…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Sa­yın Ve­ki­lim, bil­me­di­ği­niz ko­nu­la­ra gir­me­yin. Bil­me­di­ği­niz ko­nu­la­ra gi­ri­yor­su­nuz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Biz bi­li­yo­ruz, biz ya­şı­yo­ruz. Ben bel­ki otuz beş yıl­dır es­na­fım, o es­naf­lı­ğın ve o ti­ca­re­tin içe­ri­sin­den gel­dik. Sen mi bi­li­yor­sun?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Evet, ben bi­li­yo­rum.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet, biz o es­naf­lı­ğın her çe­şit mağ­du­ri­ye­ti­ni bu­gün de ya­şı­yo­ruz, hâlâ ya­şı­yo­ruz. Bu in­san­la­rın sı­kın­tı­la­rı­nı gö­rür­ken, ban­ka­la­rın önün­den, ar­tık, es­naf ge­çe­mez du­rum­day­ken, siz hâlâ toz­pem­be gös­ter­me­ye ge­rek yok.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Öy­le de­ğil iş­te.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Mü­da­ha­le et­me­ni­ze de ge­rek yok. Din­li­yor va­tan­daş. Zi­ra­at Ban­ka­sıy­la il­gi­li köy­lü­le­rin çek­tik­le­ri­ni bi­li­yor. Em­lak Ban­ka­sı­nın mağ­dur­la­rı­nın ser­ze­ni­şi­ni gör­dü­nüz. Ço­ğu iş bu­la­mı­yor, mağ­dur ol­du.

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - Hep yu­var­lak söz­ler söy­lü­yor­sun, hep yu­var­lak ko­nu­şu­yor­sun.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ne söy­le­me­mi­zi is­ti­yor­du­nuz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Kars­lı, Sa­yın Ye­ni… Böy­le bir usu­lü­müz yok.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Va­tan­da­şın ya­şa­dı­ğı­nı inkâr ede­rek, siz­ler, yu­var­lak laf­lar­la "Yap­tık, et­tik." de­yin. O es­naf da ya­şı­yor, o köy­lü de ya­şı­yor, o özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı da ya­şı­yor.

Özel­leş­tir­me fur­ya­sı al­tın­da, bak­tık iş­te, Te­le­kom'la  yap­tı­ğı­nız, TÜP­RAŞ'la il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­nuz uy­gu­la­ma­la­rı, ya­sa­lar­la, ge­ri dö­nüp de al­nı­nı­za bir ne­vi bir kâğıt par­ça­sı ola­rak vur­duk­la­rı­nı gö­rü­yor­su­nuz. İş­te, Ofer'le il­gi­li ko­nu­la­rı gör­dü­nüz. Ni­ye gel­di­ler bun­lar? Si­zin ka­şı­nı­za… AK Par­ti­nin ka­şı­na, gö­zü­ne me­rak­lı de­ğil, bu­ra­da­ki gö­tü­re­cek­le­ri faz­la pa­ra­ya gö­re…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Sa­yın Ve­ki­lim, ra­kam­lar­la ko­nuş, ra­kam­lar­la… Bi­li­yor­sa­nız, ra­kam­lar­la ko­nu­şun.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet, ra­kam­lar­la… 14,76… Ofer'e ver­miş ol­du­ğu­nuz, ta­nı­ma­dı­ğı­nız, ko­nuş­ma­dı­ğı­nı­zı ıs­rar­la söy­le­di­ği­niz bu ada­ma bir ge­ce­de 900 mil­yon do­la­ra ya­kın bir pa­ra gön­der­di­ği­niz­de iyi ki ya­sa­dan dön­dü de halk ra­hat­la­dı.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Zi­ra­at Ban­ka­sıy­la il­gi­li ko­nuş, Zi­ra­at…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Onun için, bu­gün de Da­nış­ta­ya gön­de­ri­yor­su­nuz; ça­lı­şan, esas mes­lek­le­riy­le il­gi­li ça­lı­şan ban­ka mağ­dur­la­rı­nı. Gel­mi­yor mu Da­nış­tay­dan da­va­la­rı, dön­mü­yor mu? Bun­lar ni­ye mağ­dur ol­du? Ne­den, mes­lek­le­riy­le il­gi­li ko­nu­lar­da ata­ma­lar ya­pıl­ma­dı da bu­gün, çık­mış­sı­nız "Biz, ye­ni ata­ma, ye­ni kad­ro ih­das edi­yo­ruz." di­yor­su­nuz. Na­sıl kad­ro­laş­tı­ğı­nı­zı her­kes bi­li­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Siz mağ­dur et­ti­niz, siz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Biz kim­se­yi mağ­dur et­me­dik. Siz mağ­dur et­ti­ği­niz dört bu­çuk yıl­da gö­rü­yor­su­nuz. Mil­yon­lar­ca in­sa­nı mağ­dur ede­rek, şim­di de "Siz mağ­dur et­ti­niz." di­ye böy­le ucuz şey­ler­le kur­tu­la­maz­sın.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Si­zin dö­ne­mi­niz­de ol­muş.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet Ah­met Bey, kur­tu­la­maz­sın. Sam­sun­lu­lar ya­şı­yor; Sam­sun'da­ki es­na­fı da ya­şı­yor, ban­ka mağ­dur­la­rı da ya­şı­yor, halk da ya­şı­yor. Siz, ıs­rar­la, ken­di­ni­zi… Gül­se­niz de, ağ­la­sa­nız da… Ağ­la­na­cak hâli­ni­ze gü­lü­yor­sa­nız bi­zim ya­pa­bi­le­cek bir şe­yi­miz yok. Bu­gün, eğer, kad­ro­laş­ma­yı… Tür­ki­ye ge­ne­lin­de her ta­raf­ta kad­ro­laş­ma­nın he­sa­bı­nın dı­şın­da baş­ka ne yap­tı­nız? Li­ya­ka­ti, ni­te­li­ği ol­ma­yan ku­rum­la­ra ge­tir­di­niz, mü­dür ola­rak ata­dı­nız ve vekâle­ten ola­rak ata­dı­nız. On­dan son­ra da çı­kı­yor­su­nuz "Biz ek­sik­le­ri dü­zel­ti­yo­ruz." di­ye…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Onun için ba­şa­rı­lı ar­ka­daş­lar  otu­ru­yor ora­da.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ba­şa­rı­la­rı­nız al­nı­nız­da ya­zı­yor, bel­li za­ten.

Bun­dan do­la­yı, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz­ler özel­leş­tir­me­den ya­na­yız, ama, hak­lı özel­leş­tir­me­den, hal­kın ya­ra­rı­na olan özel­leş­tir­me­den ya­na­yız. Yan­daş­la­rı­na peş­keş çe­ken, bu ül­ke­nin bi­ri­kim­le­ri­ni bi­ri­le­ri­ne fe­da eden an­la­yış­tan ya­na de­ği­liz.

Bu­nu da, Ana­va­tan Gru­bu ola­rak be­lir­ti­yo­ruz, yü­ce hal­kı­mı­za say­gı­lar su­nu­yo­ruz. Mağ­dur olan­la­rın da ya­nın­da ol­du­ğu­mu­zu bir da­ha ifa­de edi­yo­ruz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Bil­me­di­ği­niz ko­nu­la­ra gir­me­yin.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Sen laf ata­rak bir ye­re va­ra­ma­ya­cak­sın Sa­yın Ah­met Bey. Sam­sun­lu­lar se­ni da­ha iyi gö­rü­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Gö­rü­yor, gö­rü­yor…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Şah­sı adı­na, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Emin Tu­tan.

Bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ya­sa­nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da ko­nuş­ma­ya­cak­tım, ama ben­den ön­ce ko­nu­şan de­ğer­li CHP söz­cü­sü­nün, şah­sı­mı da söy­le­ye­rek, zik­re­de­rek "Bu ka­nu­nu sen ha­zır­la­ma­dın, sen ne ol­du­ğu­nu bil­mi­yor­sun" de­me­si üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Mec­lis kür­sü­sü­ne ik­ti­dar da çı­kı­yor, mu­ha­le­fet de çı­kı­yor. Ger­çek­ten, ge­rek ik­ti­dar­dan ge­rek mu­ha­le­fet­ten çı­kan ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ko­nuş­ma­la­rın­dan çok is­ti­fa­de edi­yo­ruz. Me­se­la -açık söy­le­ye­yim- Sa­yın Ham­za­çe­bi çık­tı, fev­ka­la­de, hem ya­sa üze­rin­de hem özel­leş­tir­me üze­rin­de çok kap­sam­lı şey­ler söy­le­di, eleş­tir­di. Ger­çek­ten, ben, ken­di adı­ma fay­da­lan­dım. Te­şek­kür edi­yo­rum. Üs­lup önem­li.

Ya­ni, bu ya­sa mad­de­si çok açık, özel­leş­tir­mey­le di­rekt il­gi­si yok. Ben bu­nu söy­le­mek is­te­dim. Bu­ra­da amaç­la­nan, sa­de­ce, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Zi­ra­at Ban­ka­sı­na ve Halk Ban­ka­sı­na per­so­nel alı­mın­da bir sı­kın­tı var, bu­nu aş­ma­ya ça­lış­tık. El­bet­te ki, özel­leş­tir­me, 2000 yı­lın­da ya­pı­lan asıl 4603 sa­yı­lı Ka­nun'la il­gi­li bir dü­zen­le­me. Bu­nu inkâr et­mi­yo­ruz. Ama, bi­zim ge­tir­di­ği­miz ya­sa met­nin­de özel­leş­tir­me fa­lan yok di­rekt ola­rak, sa­de­ce ele­man alı­mıy­la il­gi­li bir dü­zen­le­me var.

Di­ğer bir ko­nu, hiç gir­me­ye­cek­tim, de­di ki: "15 bin ta­ne ele­ma­nı at­tı­nız." Ba­kın, böy­le bir şey yok, kül­li­yen ya­lan. Sa­yın Ham­za­çe­bi izah et­ti, ko­nuş­ma­sın­da ne­yin ne ol­du­ğu­nu çok gü­zel izah et­ti. Sa­yın Kum­ku­moğ­lu'na, as­lın­da, ce­va­bı, Sa­yın Ham­za­çe­bi ver­di.

Ba­kın, o dö­nem­de, de­ğer­li ar­ka­daş­lar -ik­ti­dar­da koa­lis­yon var- DSP-MHP-ANAP Koa­lis­yo­nu var. Bu ya­sa on­la­rın dö­ne­min­de çık­mış­tır ve Sa­yın Ke­mal Der­viş'tir ban­ka­lar­dan so­rum­lu Dev­let Ba­ka­nı. CHP mil­let­ve­ki­liy­di ken­di­si.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - O za­man CHP mil­let­ve­ki­li de­ğil­di.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Ha­yır, şu an­da ko­nu­şu­yo­rum.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Da­ha son­ra CHP mil­let­ve­ki­li ol­du. Yap­ma­yın ya­hu!

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Evet, doğ­ru söy­lü­yor­sun, ta­mam.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ama, yap­ma­yın ya­ni. Da­ha son­ra­dan ol­du.

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Ha­yır, son­ra­dan CHP mil­let­ve­ki­li ol­du, onu söy­lü­yo­rum.

Yi­ne, ban­ka­lar­dan so­rum­lu dev­let ba­kan­la­rın­dan bi­ri Sa­yın Re­cep Önal'dı.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ha, ta­mam!

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - DSP'dey­di, da­ha son­ra o da CHP'ye ka­tıl­dı.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ne­re­de ya!

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - YTP ka­tıl­dı­ğı için söy­lü­yo­rum.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) - Ha­yır, ha­yır Meh­met Emin…

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Ya­ni, önem­li olan şu, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da bir şey söy­ler­ken…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sen de ka­rış­tı­rı­yor­sun ama bak!

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Bir şey söy­ler­ken, ne olur, doğ­ru bil­gi­ler ve­re­lim. Eleş­ti­rin, eleş­ti­ri­ye açı­ğız, ama, ha­ka­ret et­me­ye­lim…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Yan­lış ne­re­sin­de bu­nun?

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Ha­ka­ret et­me­ye­lim…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ha­ka­ret ne­re­sin­de?

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - "15 bin ta­ne in­san atıl­dı" di­yor­sun. Biz 15 bin ta­ne in­san at­ma­dık, ka­ti­yen böy­le bir şey yok. Doğ­ru söy­le­mi­yor­su­nuz, bu­nu söy­lü­yo­rum.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Dev­let­te de­vam­lı­lık di­ye bir şey yok mu?

MEH­MET EMİN TU­TAN (De­vam­la) - Sa­yın Ham­za­çe­bi'ye, Sa­yın CHP Grup söz­cü­sü Sa­yın Ham­za­çe­bi'ye te­şek­kür edi­yo­rum.

Be­nim, ya­sa­da, tek­rar edi­yo­rum, ver­di­ğim ya­sa­da tek amaç var­dır, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sın­da per­so­nel alı­mın­da­ki sı­kın­tı­yı gi­der­mek­tir amaç.

Tek­rar, Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tu­tan.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, bir öner­ge var, onu oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1392 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin 1. mad­de­si­nin so­nu­na aşa­ğı­da­ki fık­ra­nın ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

M. Akif Ham­za­çe­bi

Kâzım Türk­men

Fe­ri­dun Ba­loğ­lu

 

Trab­zon

Or­du

An­tal­ya

 

M. Me­sut Özak­can

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

Ay­dın

Ma­lat­ya

Bur­sa

"4603 sa­yı­lı Ka­nu­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de ban­ka­lar­da ça­lı­şan an­cak is­tih­dam faz­la­sı per­so­nel ola­rak di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na nak­le­di­len per­so­nel­den ha­len ça­lış­ma­ya de­vam eden­le­re, ge­rek­li şart­la­rı ta­şı­ma­la­rı ve is­tek­le­ri ha­lin­de ön­ce­lik ve­ri­lir."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon ka­tı­lı­yor mu öner­ge­ye?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ka­tı­la­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Açık­la­ya­cak­sı­nız…

Sa­yın As­la­noğ­lu ge­rek­çe­yi açık­la­ya­cak.

Bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bir ke­re, bu­gün, ka­mu ban­ka­la­rın­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mın ne ka­dar zor ko­şul­lar­da, dev­le­tin yü­kü­nü çok zor ko­şul­lar­da na­sıl ta­şı­dı­ğı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz. O ar­ka­daş­la­rım, çok bü­yük öz­ve­riy­le, ka­mu ban­ka­la­rın­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rım çok bü­yük öz­ve­riy­le, emek­li­mi­zin, SSK'lı­nın, iş­te, top­lu­mun her tür­lü hiz­me­ti­ni ver­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Bir ke­re, bu­gün­kü ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rım çok zor ko­şul­lar­da.

Ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma ya­pı­lır­ken ar­ka­daş­lar, özel­lik­le, her iki ban­ka­nın, ya­ni ka­mu­nun yü­kü­nü çe­ken her iki ban­ka­nın, özel­lik­le ban­ka­cı­lık iş­lem­le­riy­le di­ğer iş­lem­le­ri bir­bi­rin­den ayı­ra­cak mut­la­ka ye­ni bir mo­de­le geç­me­si la­zım. Ya­ni ne­dir? Ya­ni, bi­zim emek­li­mi­zi, bu emek­li­le­ri­mi­zi, 300 ki­şi, 500 ki­şi, her sa­bah kuy­ruk­ta gör­mek he­pi­mi­zi üzü­yor. Bu­nun için, bu ya­sa­nın, bir ke­re, bu­gün ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mın, he­pi­miz, hak­kı­nı tes­lim et­me­li­yiz, çok zor ko­şul­da ça­lı­şı­yor­lar.

Ta­bii, bu öner­ge­de, ar­ka­daş­lar, şu­nu söy­lü­yo­ruz: Ban­ka­cı­lık kri­zin­de fa­tu­ra, ça­lı­şa­na çı­kı­yor. Bu­na üzü­lü­yo­ruz. Bu­ra­da, Sa­yın Ham­za­çe­bi ve Sa­yın Tu­tan açık­la­dı­lar -Ama, şu ve­ya bu, za­ma­nı 2000 yı­lı ve­ya 2005 yı­lı, dev­let­te de­vam­lı­lık esas­tır- yak­la­şık 32 bin ar­ka­da­şı­mız mağ­dur edil­di. Şim­di, 32 bin ar­ka­da­şım­dan 16 bi­ni baş­ka ku­rum­la­ra sü­rül­mek zo­run­da kal­dı ar­ka­daş­lar, bu­nu açık ko­nu­şa­lım, baş­ka ku­rum­la­ra gön­der­mek zo­run­da bı­ra­kıl­dı; "Ya se­ni atı­yo­rum, yok­sa bu­ra­dan git!" de­di­ler. Bu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz.

Bu in­san­lar, yıl­lar­ca emek ver­miş. Bu in­san­lar, bu ban­ka­la­rın bu hâle gel­me­sin­de hiç su­çu ol­ma­yan in­san­lar. Bu in­san­lar, yıl­lar­ca ça­lış­mış­lar. Siz, bir mü­dür mu­avi­ni­ni, bir şu­be mü­dü­rü­nü, bir şe­fi ka­mu­nun di­ğer ku­ru­mu­na gön­de­ri­yor­su­nuz, ora­da, yak­la­şık al­tı yıl­dır, ban­ka­da al­tı yıl ön­ce al­dı­ğı ma­aşı hâlâ da­ha ala­ma­yan in­san var. Al­tı yıl­dır bu in­san­lar zam al­mı­yor. Bu bir hak­sız­lık ar­ka­daş­lar.

Ka­mu ban­ka­la­rı­nın per­so­nel ih­ti­ya­cı el­bet­te var­dır. Ka­mu ban­ka­la­rın­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mız çok zor ko­şul­da ça­lı­şı­yor. Mut­la­ka, bun­la­rın iş yük­le­ri­ni ala­cak per­so­nel ge­rek­li­dir. Hiç bun­dan kim­se­nin şüp­he­si yok­tur. An­cak, şim­di bu­ra­da ya­sal so­run­lar var. Ya­ni, şu an­da, Da­nış­tay­dan 1.500 ki­şi bu da­va­yı ka­zan­mış. Bu ka­rar uy­gu­lan­mı­yor. Bu­ra­da, ya­rın, önü­mü­ze ya­sal so­run­lar çı­ka­cak. Bu in­san­lar, 2.500 ki­şi de tek­rar mü­ra­ca­at aşa­ma­sın­da. Ge­lin, ta­mam, bu ban­ka­la­rı­mı­zın ih­ti­ya­cı­nı, da­ha ön­ce -öner­ge­miz bu- emek ver­miş, da­ha ön­ce bu ban­ka­lar­da ça­lış­mış, da­ha ön­ce bu ban­ka­lar­da hiz­met ver­miş ar­ka­daş­la­rı­mız için­den… Ge­lin, bun­la­ra ön­ce­lik  ve­re­lim. Bi­zim öner­ge­miz bu ar­ka­daş­lar.

Onun için, bun­lar yıl­lar­ca emek ver­miş­ler. Bu in­san­lar, bu ban­ka­la­rın, ka­mu ban­ka­la­rı­nın so­run ol­ma­sın­da hiç­bir gü­na­hı ol­ma­yan in­san­lar. Bu ar­ka­daş­la­rı­mız, ka­mu­nun çok de­ği­şik  ke­sim­le­rin­de, gö­re­viy­le il­gi­si ol­ma­yan, ala­ka­sı ol­ma­yan iş­ler­de ça­lış­tı­rı­lı­yor­lar. Al­lah kim­se­yi gör­dü­ğün­den ge­ri koy­ma­sın. Ek­me­ği yok di­ye, ço­luk ço­cu­ğu­na mah­cup ol­ma­sın di­ye ora­da ça­lı­şı­yor ar­ka­daş­la­rım.

Ge­lin, hem bu­ra­da­ki, ile­ri­de or­ta­ya çı­ka­cak ya­sal so­rum­lu­lu­ğu ber­ta­raf et­mek adı­na, ön­ce­lik­le bu ar­ka­daş­la­rı­mı­za tek­lif ede­lim. En azın­dan, ya­rın, ya­sal so­rum­lu­luk­la kar­şı kar­şı­ya gel­me­yiz ar­ka­daş­lar. Bi­zim öner­ge­miz bu­dur. Ön­ce­lik­le bu ar­ka­daş­la­rı­mız, tek­rar ka­mu ban­ka­la­rın­da… Yi­ne, yet­ki­yi, yö­ne­tim ku­ru­luna ve­relim. Yö­ne­tim ku­ru­lu­nun be­lir­le­ye­ce­ği şe­kil­de, bir şe­kil­de bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın alın­ma­sın­da ön­ce­lik ol­sun.

Ben he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz, Hü­kü­me­tin ve Ko­mis­yo­nun ka­tıl­ma­dı­ğı öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Şim­di, mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ah­met Ye­ni, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler'in, adı­nı ve ili­ni zik­re­de­rek ko­nu­mu­nu tar­tış­tı­ğın­dan ba­his­le ve ken­di­ne sa­taş­tı­ğın­dan ba­his­le söz is­te­miş­tir.

Hü­se­yin Öz­can'ın… Bu­ra­da bir şe­yi­niz var, son ko­nu­şan, Sa­yın Öz­can, evet…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Ora­da bir yan­lış­lık var, bir se­fer, ken­di­si laf at­tı Sa­yın Baş­kan. Kad­ro­lu laf atan­lar­dan za­ten.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Tah­rik et­ti.

YÜ­CEL AR­TAN­TAŞ (Iğ­dır) - Sa­yın Ye­ni, uzat­ma­yın… Sa­yın Ye­ni, vaz­geç!

BAŞ­KAN - Bir da­ki­ka…

Sa­yın Ye­ni, ba­kın, bu­ra­da, tar­tış­ma çı­kar­mak de­ğil, ya­sa çı­kar­mak is­ti­yo­ruz. Ye­ri­niz­den, "Bir açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum." di­yor­su­nuz, lüt­fen, her­han­gi bir sa­taş­ma­ya mey­dan ver­me­den açık­lık, ne ge­tir­mek is­ti­yor­sa­nız bir­kaç cüm­ley­le ifa­de edin.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Tu­ta­nak­lar­dan ne­ler söy­le­dik­le­ri­ni şey ya­pın.

BAŞ­KAN - Çok kı­sa efen­dim.

VII. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ye­ni'nin, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Öz­can'ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­ka­nım, her­han­gi bir sa­taş­ma­ya mey­dan ver­me­dim, ver­mek de is­te­mi­yo­rum, an­cak, ta­bii, is­mim ve ili­min zik­re­dil­me­si… So­nuç iti­ba­rıy­la, Sam­sun ka­mu­oyu be­ni iyi ta­kip edi­yor, bi­li­yor, o ba­kım­dan, bir açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Ta­bii, 15 bin ka­mu ça­lı­şa­nı, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve di­ğer ban­ka­lar­da­ki­ler, so­nuç iti­ba­rıy­la her­han­gi bir ye­re atıl­ma­dı­lar, bun­lar ça­lı­şı­yor­lar, ça­lış­ma­ya de­vam edi­yor­lar ve ben, bu ko­nu­la­rı iyi bi­li­yo­rum, KİT alt ko­mis­yo­nu, Zi­ra­at Ban­ka­sı Ko­mis­yon Baş­ka­nı­yım ve ra­kam­la­rın ne­re­den ne­re­ye gel­di­ği­ni çok iyi bi­li­yo­rum.

O ba­kım­dan, mev­du­atı 10 kat, kre­di­si 10 kat ar­tan bir ban­ka­nın yö­ne­ti­ci­le­ri­nin de son de­re­ce ba­şa­rı­lı ol­duk­la­rı­nı da söy­le­mek is­ti­yo­rum ve bu­nun için söz al­dım.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­riz Sa­yın Ye­ni.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Emin Tu­tan ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/988) (S. Sa­yı­sı: 1392) (Devam)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ye­ni bir ge­çi­ci mad­de ih­da­sıy­la il­gi­li bir öner­ge var­dır. Bu öner­ge­yi in­ce­le­dim, an­cak bu öner­ge­nin mev­cut ya­say­la doğ­ru­dan doğ­ru­ya il­gi­si yok­tur. Bi­zim İç Tü­zük'ümü­ze, ya­sa­la­rı­mı­za gö­re mad­de ih­da­sı, an­cak doğ­ru­dan doğ­ru­ya il­gi­si olan öner­ge­ler­le il­gi­li­dir.

Si­ze bu açık­la­ma­yı yap­tık­tan son­ra, öner­ge­yi oku­ta­ca­ğım ve Ge­nel Ku­ru­lun tak­dir­le­ri­ne arz ede­ce­ğim:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1392 Sı­ra Sa­yı­lı Tek­li­fe aşa­ğı­da­ki mad­de­nin ge­çi­ci mad­de ola­rak ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

M. Akif Ham­za­çe­bi

Kâzım Türk­men

Fe­ri­dun Ba­loğ­lu

 

Trab­zon

Or­du

An­tal­ya

 

M. Me­sut Özak­can

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

Ay­dın

Ma­lat­ya

Bur­sa

"Ge­çi­ci Mad­de…) 12.5.2001 ta­rih­li ve 4672 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 2 nci mad­de­si­nin  (a) fık­ra­sı hük­mü uya­rın­ca ge­nel hü­küm­le­re gö­re tas­fi­ye edil­mek­te olan özel fi­nans ku­rum­la­rı­nın tas­fi­ye­si fon ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­lür. Ge­nel hü­küm­le­re gö­re atan­mış olan tas­fi­ye me­mur­la­rı­nın gö­re­vi bu mad­de­nin yü­rür­lü­ğü gir­di­ği ta­rih iti­ba­rıy­la so­na erer. Özel Fi­nans Ku­rum­la­rı­nın iradî tas­fi­ye­si­ne kal­dı­ğı yer­den Ta­sar­ruf Mev­du­atı Si­gor­ta Fo­nu ta­ra­fın­dan de­vam edi­lir. Tas­fi­ye kap­sa­mın­da­ki ala­cak­la­rın tas­fi­ye kap­sa­mın­da­ki borç­la­rı kar­şı­la­ya­cak ol­ma­ma­sı ha­lin­de ara­da­ki fark özel fi­nans ku­ru­mu­nun yö­ne­tim ve de­ne­ti­mi­ni doğ­ru­dan ya da do­lay­lı ola­rak tek ba­şı­na ve­ya bir­lik­te elin­de bu­lun­du­ran or­tak­lar­dan tah­sil edi­lir.

Fon söz ko­nu­su özel fi­nans ku­rum­la­rı­nın  tas­fi­ye­si­ne iliş­kin ola­rak 19.10.2005 ta­rih ve 5411 sa­yı­lı Ban­ka­cı­lık Ka­nu­nu ile di­ğer ka­nun­la­rın ken­di­si­ne ver­miş ol­du­ğu gö­rev ve yet­ki­le­re sa­hip­tir."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni açık­la­mak üze­re, Sa­yın Ham­za­çe­bi, bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge şu­nu dü­zen­le­mek­te­dir: Ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, 2005 yı­lın­da 5411 sa­yı­lı Ban­ka­cı­lık Ya­sa­sı'nı ka­bul et­tik. Ban­ka­cı­lık Ya­sa­sı gö­rü­şü­lür­ken, bu Ya­sa'ya biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak bir mad­de ila­ve et­mek is­te­dik. Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da, bu mad­de Ko­mis­yon­da ila­ve edil­di; an­cak, ya­sa­nın Ge­nel Ku­rul gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da, AKP'nin oy­la­rıy­la bu mad­de o ya­sa­dan çı­ka­rıl­dı. O ya­sa­dan çı­ka­rıl­mış olan mad­de­yi, biz, bu ya­sa­ya iliş­kin bu tek­lif ve­si­le­siy­le, bu­ra­da, tek­rar ya­sa­laş­tır­ma ama­cıy­la bu öner­ge­yi ver­dik.

Öner­ge şu­nu dü­zen­li­yor: Bi­lin­di­ği gi­bi, Tür­ki­ye'de ba­tık ban­ka­la­rın tas­fi­ye­si­ni Ta­sar­ruf Mev­du­atı Si­gor­ta Fo­nu yü­rüt­mek­te­dir. Yak­la­şık 47 mil­yar do­lar­lık bir ma­li­ye­ti olan böy­le bir olay­da, Ta­sar­ruf Mev­du­atı Si­gor­ta Fo­nu tas­fi­ye gö­re­vi­ni üst­len­miş­tir. Tas­fi­ye sı­ra­sın­da, TMSF, ala­ca­ğı­nı, ya­ni dev­le­tin TMSF'ye ak­tar­mış ol­du­ğu kay­nak­lar ne­de­niy­le TMSF'nin ban­ka sa­hip­le­rin­den olan ala­ca­ğı­nı, her­han­gi bir şe­kil­de o ba­tık ban­ka­la­rın var­lık­la­rıy­la kar­şı­la­ya­maz ise, var­lık­la­rın borç­la­rı öde­me­ye yet­me­me­si hâlin­de, TMSF, o ban­ka­la­rın hâkim his­se­dar­la­rın­dan, her tür­lü yet­ki­yi kul­lan­mak su­re­tiy­le, bu ala­ca­ğı­nı tah­sil imkânı­na sa­hip. An­cak, Tür­ki­ye'de, 2001 kri­ziy­le sa­de­ce ban­ka­lar bat­ma­dı, o kriz­de bir de özel fi­nans ku­ru­mu bat­tı de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu özel fi­nans ku­ru­mu­nun tas­fi­ye­si­ni ise TMSF de­ğil, o za­man çık­mış olan, 57'nci Hükûmet dö­ne­min­de çık­mış olan 4672 sa­yı­lı Ya­sa uya­rın­ca, özel hu­kuk hü­küm­le­ri uya­rın­ca tas­fi­ye me­mur­la­rı yü­rüt­mek­te­dir. An­cak, gel­di­ği­miz nok­ta­da, 100 bi­ne ya­kın va­tan­da­şı­mı­zın, bu fi­nans ku­ru­mun­dan, yak­la­şık tu­ta­rı 800 mil­yon do­lar olan ala­ca­ğı­nın öden­me imkânı bu­lun­ma­mak­ta­dır ve bu va­tan­daş­la­rı­mız, o gün­den bu ya­na, bu ala­cak­la­rı­nı bir şe­kil­de tah­sil ede­bil­mek ama­cıy­la çır­pın­mak­ta­dır­lar; der­nek kur­muş­lar­dır, her tür­lü et­kin­li­ği yap­mak­ta­dır, her plat­for­ma so­ru­nu­nu ta­şı­mak­ta­dır. Ama, so­ru­nun çö­zü­mü ma­ale­sef bu­lu­na­ma­mış­tır.

Öner­gey­le şu­nu öne­ri­yo­ruz: Bu fi­nans ku­ru­mu­nun tas­fi­ye­si­ne kal­dı­ğı yer­den Ta­sar­ruf Mev­du­atı Si­gor­ta Fo­nu de­vam et­sin. Tas­fi­ye gö­re­vi, tas­fi­ye me­mu­run­dan TMSF'ye geç­sin. Bu özel fi­nans ku­ru­mu­nun var­lık­la­rı­nın, mev­cu­du­nun borç­la­rı­nı kar­şı­la­ya­maz ol­ma­sı hâlin­de -ki, du­rum öy­le­dir- ara­da­ki far­kı tah­sil et­mek ama­cıy­la, o fi­nans ku­ru­mu­nun hâkim his­se­dar­la­rın­dan tah­sil et­mek ama­cıy­la, TMSF, Ban­ka­cı­lık Ya­sa­sı'nda ba­tık ban­ka­lar için sa­hip ol­du­ğu yet­ki­le­ri kul­lan­sın.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 100 bi­ne ya­kın va­tan­da­şı­mı­zı il­gi­len­di­ren ve dev­le­tin çöz­me­si ge­re­ken bir so­run­dur. Bu so­ru­nu, "57'nci Hükûmet dö­ne­min­de bu ya­sa böy­le çık­mış­tır, biz bu­na ka­rış­ma­yız." di­ye­rek bir ke­na­ra at­mak müm­kün de­ğil­dir. Na­sıl İmar Ban­ka­sı­nın tas­fi­ye­sin­de Hükûmet ken­di­si­ni gö­rev­li say­mış­sa, hat­ta si­gor­ta kap­sa­mın­da ol­ma­mak­la bir­lik­te ti­ca­ri mev­du­atı si­gor­ta kap­sa­mı­na al­mış­sa, ay­nı şe­kil­de, bu­ra­da da TMSF bu fi­nans ku­ru­mu­nun tas­fi­ye­si­ni üst­len­sin di­yo­ruz.

Her­han­gi bir şe­kil­de dev­le­tin kay­nak­la­rın­dan bir öde­me ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­ma­ya yö­ne­lik bir öner­ge de de­ğil­dir. Sa­de­ce, o fi­nans ku­ru­mu­nun hâkim his­se­dar­la­rın­dan ge­rek­li ala­ca­ğı, o fi­nans ku­ru­mun­dan va­tan­daş­la­rın ala­ca­ğı­nı tah­sil et­me­ye yö­ne­lik ola­rak TMSF'ye yet­ki ve­ren bir dü­zen­le­me­dir.

Tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ham­za­çe­bi.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Hükûme­tin, Ko­mis­yo­nun ka­tıl­ma­dı­ğı, ge­rek­çe­si­ni bi­raz ön­ce öner­ge sa­hi­bin­den din­le­di­ği­niz 1 ge­çi­ci mad­de ih­da­sı­na da­ir öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Evet.

BAŞ­KAN - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ka­mu­nun yü­kü­nü çe­ken her iki ban­ka­mı­za, ön­ce­lik­le, yi­ne kad­ro ko­nu­sun­da, yar­dım edil­me­si he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir. Bir şart­la ki… De­min ver­di­ği­miz öner­ge­yi red­det­ti­niz. O ar­ka­daş­la­rı­mız yıl­lar­ca hiz­met ver­miş­ti, on­la­ra ve­fa­sız­lık yap­tık. Ama, her iki ku­ru­mun per­so­nel ih­ti­ya­cı var­dır, acil­dir, ora­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rım çok zor du­rum­da­dır. Çün­kü, sa­ba­hın al­tı­sın­da kuy­ru­ğa gi­ren emek­li­le­ri­miz… Bir ke­re, be­nim, Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı Ge­nel Mü­dür­le­rin­den bir is­tir­ha­mım var:

Bir: Özel­lik­le müş­te­ri hiz­me­ti sun­du­ğu şu­be­ler­le, onun dı­şın­da -sos­yal amaç­lı emek­li ma­aşı­dır, baş­ka ko­nu­lar­da, prim des­te­ği­dir- ba­zı mer­kez­de­ki şu­be­ler­de, mut­la­ka, in­san­la­ra da­ha iyi bir hiz­met ver­mek ama­cıy­la, ge­re­kir­se or­tak şu­be­ler kur­mak zo­run­da­yız. Bu in­san­lar, ha­ki­ka­ten gün­ler­ce, sa­at­ler­ce yağ­mur al­tın­da ka­lı­yor­lar, hâlâ bu­na çö­züm bu­la­ma­dık, bu­na çö­züm bu­la­ma­dık, bu­na çö­züm bu­la­ma­dık. Mut­la­ka, özel­lik­le ka­mu ban­ka­la­rın­dan bu hiz­me­ti alan in­san­la­ra, ge­re­kir­se ka­mu ban­ka­la­rı­nın or­tak hiz­met mer­ke­zi, ya­ni 500 ki­şi­nin, 1. 000 ki­şi­nin, o il­de, otu­ra­bi­lip emek­li ma­aşı­nı ça­yı­nı içe­rek ala­bi­le­ce­ği bir mekân yap­mak çok zor de­ğil ar­ka­daş­lar. Bu, on­la­ra ve­fa­mız. Ben, bir kez da­ha bu­nu di­le ge­ti­ri­yo­rum.

İkin­ci ko­nu ise: Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı ba­zı kü­çük il­çe­ler­de şu­be ka­pat­tı. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, en ya­kın Zi­ra­at Ban­ka­sı şu­be­si­ne 40 ki­lo­met­re, 50 ki­lo­met­re, 100 ki­lo­met­re, 150 ki­lo­met­re me­sa­fe­de olan bel­li il­çe­le­ri­miz var; bu­ra­da me­mur­la­rı­mız var, bu­ra­da gün­lük ih­ti­ya­cı­nı te­min eden in­san­la­rı­mız var ve­ya di­ğer, ta­rım­sal des­tek ve­ya emek­li ma­aşı alan in­san­la­rı­mız var. Biz emek­li­yi yak­la­şık 150 ki­lo­met­re gön­de­rir­sek, yi­ne ve­fa­sız­lık ya­pa­rız.

Bu şu­be­le­ri ka­pat­tık, ama ka­pat­tı­ğı­mız yer­le­re, en azın­dan, bi­rer ta­ne ATM ko­yup, bu­ra­da­ki emek­li­mi­zin ma­aş­la­rı­nı ATM'ler­den çek­me­si­ni te­min et­mek çok mu zor ar­ka­daş­lar? Bu, bi­zim bir gö­re­vi­miz ar­ka­daş­lar. Onun için, be­nim, her iki Ge­nel Mü­dü­rüm­den… Özel­lik­le bel­li nü­fu­sa sa­hip yö­re­ler­de, bel­li emek­li­si olan yö­re­ler­de, bir il­çe mer­ke­zin­de bir ATM'yi -ör­ne­ğin, Ma­lat­ya'nın, ben, bir­kaç il­çe­si­ni de söy­le­ye­yim- koy­mak zor de­ğil. Ben, bir kez da­ha, her iki Ge­nel Mü­dü­rüm­den, şu­be­le­ri ka­pa­tı­lan ve­ya çok nü­fu­sa sa­hip ama Halk Ban­ka­sı, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve­ya hiç­bir ban­ka ol­ma­yan il­çe mer­kez­le­rin­de, ba­zı bü­yük bel­de mer­kez­le­rin­de, mut­la­ka, eği­tim hiz­me­ti­ni ver­mek, ka­mu adı­na bir gö­rev­dir ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­bii, bu ya­sa­nın te­mel ama­cı, her iki ban­ka­mız­da ça­lı­şan ve o ban­ka­la­rın ih­ti­ya­cı olan per­so­nel… An­cak, ta­bii, bu ne­re­den ge­li­yor? Ya­ni, 15 Ka­sım 2000 yı­lın­da 4063 sa­yı­lı Ya­sa… Şim­di, bu Ya­sa'da te­mel amaç, özel­leş­tir­me kap­sa­mı­na alı­nı­yor bu ta­rih­te.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­zı de­ğer­ler var ki, bun­lar bi­zim na­mu­su­muz­dur, özel­le­şe­mez. Ba­zı de­ğer­ler ül­ke­nin ba­ğım­sız­lı­ğı­dır, ba­zı de­ğer­ler o ül­ke­nin ulu­sal ser­ma­ye­si­dir, bun­lar özel­le­şe­mez.

Pe­ki, he­pi­ni­zin vic­da­nı­na so­ru­yo­rum: Te­le­kom'u, biz, 5 kü­sur mil­yar do­la­ra iha­le et­tik, bay­ram yap­tık bay­ram yap­tı­nız. Ne ol­du? Ar­ka­daş­lar, ön­ce, ku­rum­lar ver­gi­si­ni yüz­de 10 in­dir­di­niz, ya­ni Te­le­kom, her se­ne, dev­le­te ver­di­ği ku­rum­lar ver­gi­si­ni yüz­de 10 da­ha ek­sik öde­ye­cek, ya­ni Te­le­kom'u alan­la­rın öbür ce­bi­ne yüz­de 10 git­ti. Tak­sit­le al­dı ya!

İki: Bir zam yap­tı, bu zam­mı he­sap­la­dı­nız mı ar­ka­daş­lar? Bu zam­mı he­sap­la­dı­nız mı? Şe­hir içi, şe­hir­ler ara­sı fark­lı­lı­ğı gi­der­dim de­di.

Şim­di, bir in­san gün­de yap­tı­ğı 50 te­le­fon ko­nuş­ma­sı­nın, herhâlde 45 ta­ne­si­ni şe­hir içi ya­par, 5 ta­ne­si­ni şe­hir­ler ara­sı ya­par ar­ka­daş­lar. Ben, şe­hir içi, şe­hir­ler ara­sı­nı ay­nı ke­fe­ye ge­tir­dim de­di, öy­le bir ra­ka­ma ge­tir­di ki, o 5 te­le­fon ye­ri­ne 45 te­le­fon şe­hir­ler ara­sı stan­dar­da gel­di. Bu­ra­dan et­ti­ği kârı, bu­ra­dan bu se­ne el­de ede­ce­ği kârı he­sap­la­dı­nız mı?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu­nu söy­lü­yo­rum: Beş yıl va­de­li al­mış­tı, he­men pe­şin öde­di. Ni­ye pe­şin öde­di bi­li­yor mu­su­nuz? De­di ki, bu se­ne­ki, be­nim bi­lan­çom bu, ku­rum­lar ver­gi­sin­den yüz­de 10 kâr et­tim, bu ka­dar; şe­hir içi, şe­hir­ler ara­sı­na zam yap­tım, bu se­ne­ki na­kit akı­şım bu ka­dar. Bir ya­ban­cı ban­ka­dan ve­ya dı­şar­dan gi­dip bir kre­di al­dı, ge­tir­di, ver­di.

Ar­ka­daş­lar, eğer tak­sit­le öde­sey­di, ku­rum­lar ver­gi­sin­den ve yap­tı­ğı zam­la, o tak­sit­le­rin hep­si­ni bu­ra­dan öde­ye­cek­ti. Be­nim vic­da­nım sız­lı­yor -be­nim bir Türk va­tan­da­şı ola­rak, be­nim millî de­ğe­rim olan ve- ar­tık, bun­dan son­ra, her yıl Te­le­kom'un el­de et­ti­ği kâr bu ül­ke­de kal­ma­ya­cak, her yıl dı­şa­rı gi­de­cek ar­ka­daş­lar.

MEH­MET CEY­LAN (Ka­ra­bük) - Hep­si özel­leş­me­di!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, ba­zı ulu­sal de­ğer­ler var­dır.

Ge­le­lim Halk Ban­ka­sı­na, Zi­ra­at Ban­ka­sı­na. Ar­tık, bir gün, şu Mec­lis, Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı­nı özel­leş­tir­me kap­sa­mın­dan çı­ka­rı­yo­rum, der­se dö­nüp önü­nüz­de say­gıy­la eği­le­ce­ğim. Ki­min için? Es­naf için. Ki­min için? Köy­lü için.

Yi­ne, bu ül­ke­nin bel­li de­ğer­le­ri var­dır. Bu ül­ke­de sos­yal so­rum­lu­luk­la­rı­mız var. Bu ül­ke­de, ya­ni han­gi ya­ban­cı ban­ka, aca­ba, ben Türk sa­na­yi­si­ne hiz­met ede­yim di­ye ge­li­yor?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'ye ge­len ya­ban­cı ban­ka­lar, aca­ba, ge­lip bu­ra­da emek çek­ti, şu­be kur­du, Türk sa­na­yi­si­ne hiz­met ede­ce­ğim de­di hep­si ha­zır ban­ka­lar al­dı. Ni­ye bi­li­yor mu­su­nuz? Tü­ke­tim eko­no­mi­si­ni fi­nan­se edi­yor­lar. Gel­me­le­ri­nin ne­de­ni, kre­di kart­la­rı ve ha­zi­ne bo­no­su. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de yüz­de 12 re­el fa­iz yok. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de, enf­las­yo­nun yüz­de 10 ol­du­ğu, re­el fai­zin yüz­de 20 ol­du­ğu, ama, ör­ne­ğin, kre­di kart­la­rı­nın yüz­de 80 ol­du­ğu hiç­bir ül­ke yok ar­ka­daş­lar. Ge­nel­de ba­kın kre­di kart­la­rı pa­za­rı­na, hep bu ya­ban­cı ban­ka­la­rın sa­tın al­dı­ğı ban­ka­lar ağır­lık­lı­dır ar­ka­daş­lar. Bir­bi­ri­mi­zi kan­dır­ma­ya­lım.

Onun için, ar­ka­daş­lar, ge­lin, Halk Ban­ka­sı­nın… Ben, yi­ne söy­le­dim, baş­ta da söy­lü­yo­rum, bu­gün Zi­ra­at Ban­ka­sın­da­ki ve Halk Ban­ka­sın­da­ki, ora­da­ki tüm ar­ka­daş­la­rı­mın ça­lış­ma­la­rın­da ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum. Ge­lin, bun­la­rı sat­ma­yın, bun­la­rı özel­leş­tir­me­yin ar­ka­daş­lar. Bu ül­ke­de sos­yal so­rum­lu­lu­ğu­muz var bi­zim. Fa­lan­ca yer­de sel ol­du­ğu za­man, fa­lan­ca es­na­fın dükkânı yan­dı­ğı za­man, fa­lan­ca sa­na­yi si­te­sin­de so­run ol­du­ğu za­man, be­nim Zi­ra­at Ban­kam ve Halk Ban­kam, anın­da o es­na­fın, anın­da çift­çi­nin ya­nın­da yer al­ma­sı, bi­zim sos­yal so­rum­lu­lu­ğu­muz­dur ar­ka­daş­lar. Han­gi ya­ban­cı, be­nim ka­dar, gi­dip o es­na­fa, o çift­çi­ye yar­dım et­mek için ko­şa­cak ar­ka­daş­lar? Bir­bi­ri­mi­zi kan­dır­ma­ya­lım. Ge­lin, bir ül­ke­de, eğer, ken­di ban­ka­cı­lı­ğı, ken­di ulu­sal ser­ma­ye­si, ken­di ulu­sal de­ğer­le­ri ya­ban­cı­nın eli­ne geç­ti­ği za­man, o ül­ke­nin eko­no­mik öz­gür­lü­ğü de ar­ka­daş­lar… Bu ka­dar, "özel­leş­tir­me, özel­leş­tir­me" de­me­yin ar­ka­daş­lar, eli­miz­den gi­der.

Bu açı­dan, ben has­sa­ten ri­ca edi­yo­rum: Ya­ni bu özel­leş­ti­ril­me, bu ya­sa, per­so­ne­le yö­ne­lik olan kı­sım, yi­ne söy­lü­yo­rum, da­ha ön­ce gön­de­ri­len… De­min öner­gey­le 15 bin ki­şi­ye ve­fa­sız­lık et­tik. An­cak per­so­nel ge­rek­li­dir, ar­ka­daş­la­rım çok zor ko­şul­da ça­lı­şı­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ama ge­lin, bir ya­say­la, Zi­ra­at Ban­ka­sı ve Halk Ban­ka­sı­nı, bu ulu­sal de­ğe­ri -ül­ke­nin sa­na­yi­si­ne, ül­ke­nin çift­çi­si­ne, ül­ke­nin es­na­fı­na, emek­li­si­ne, her­ke­se, sos­yal so­rum­lu­lu­ğu olan, sos­yal dev­let an­la­yı­şı­nın ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­lü­yor- bu her iki ban­ka­yı özel­leş­tir­me kap­sa­mın­dan çı­kar­mak, Tür­ki­ye'nin, Türk ulu­su­nun, Türk hal­kı­nın men­fa­ati­ne­dir.

Ni­ye ge­lip ya­ban­cı­lar Em­lak Ban­ka­sı­nı al­ma­dı­lar? Ni­ye al­ma­dı­lar? Ha­zır, lop is­ti­yor ar­ka­daş­lar. Onun için, bir da­ha söy­lü­yo­rum: Bu iki ban­ka­nın özel­leş­tir­me kap­sa­mı dı­şı­na çı­ka­rıl­ma­sı, Türk ulu­su­nun, ulu­sal sa­na­yi­nin, Türk in­sa­nı­nın ve Tür­ki­ye'de ya­şa­yan doğ­ma­mış ço­cuk­la­rı­mı­zın hak­kı­dır. Bun­la­ra bu­nu yap­ma­ya­lım. Ge­lin, bu iki ban­ka­yı özel­leş­tir­me kap­sa­mı dı­şı­na çı­kar­mak he­pi­mi­zin te­mel gö­re­vi­dir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

3'ncü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ve­dat Yü­ce­san.

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan Ve­ki­li ve Bur­sa Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Din­çer'i kay­bet­me­nin de­rin üzün­tü­sü içe­ri­sin­de­yiz.

Türk si­ya­se­ti­nin önem­li isim­le­rin­den olan de­ğer­li ağa­be­yi­miz Ali Din­çer, bil­ge ki­şi­li­ğiy­le, mü­te­va­zı ve al­çak gö­nül­lü­lü­ğüy­le, he­pi­mi­zin kal­bin­de yer edin­miş­ti.

Dev­let Ba­kan­lı­ğı ve An­ka­ra Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı gö­rev­le­rin­de bu­lu­nan Sa­yın Ali Din­çer, si­ya­set are­na­sı­nın uz­laş­ma­cı ve vaz­ge­çil­mez isim­le­rin­den bi­riy­di. Ye­ri­nin as­la dol­du­ru­la­ma­ya­ca­ğı­na inan­dı­ğım de­ğer­li ağa­be­yi­miz Ali Din­çer'e Al­lah'tan rah­met, ke­der­li ai­le­si­ne, tüm se­ven­le­ri­ne ve par­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1392 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin 3'ün­cü mad­de­si üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Mad­dey­le il­gi­li ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, gru­bum ve şah­sım adı­na yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nün mev­du­at ve ak­tif­ler ba­kı­mın­dan ağır­lık­lı bir kıs­mı­nı oluş­tu­ran ka­mu ban­ka­la­rı­nın fa­ali­yet­le­ri, geç­miş­ten gü­nü­mü­ze, çe­şit­li sos­yal ve eko­no­mik ne­den­ler­le, kla­sik an­lam­da­ki ban­ka dı­şı fa­ali­yet­le­rin dı­şı­na taş­mış­tır. Ör­ne­ğin, Zi­ra­at Ban­ka­sı, ti­ca­ri ban­ka­cı­lık ya­nın­da, esas ola­rak, zi­rai kre­di­ler­de uz­man­laş­mış ve za­man için­de, ta­rım ke­si­mi­ne ya­pı­lan des­tek­le­me po­li­ti­ka­la­rı­nın önem­li bir ara­cı­sı ve uy­gu­la­yı­cı­sı du­ru­mu­na gel­miş­tir. Zi­ra­at Ban­ka­sı, ay­nı za­man­da, yurt ça­pın­da, dev­let adı­na, ma­aş ve ben­ze­ri öde­me­ler yap­ma ve ver­gi top­la­ma gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

Halk Ban­ka­sı da esas ola­rak, es­naf ve sa­natkârlar­la, kü­çük ve or­ta öl­çek­li iş­let­me­le­re hiz­met ver­mek­tey­ken, o da, za­man için­de, dev­le­tin des­tek­le­me po­li­ti­ka­la­rı­nın ara­cı ku­ru­mu hâli­ne gel­miş, bir yan­dan da ti­ca­ri ban­ka­cı­lık yap­mış­tır.

Ka­mu ban­ka­la­rı­nın için­de bu­lun­du­ğu so­run­la­rın çö­zü­mü için bir­çok adım atıl­mış­tır. Bu adım­la­rın ba­şın­da, uy­gun, ya­sal alt­ya­pı­nın sağ­lan­ma­sı gel­miş­tir. 25 Ka­sım 2000'de yü­rür­lü­ğe gi­ren 4603 sa­yı­lı Ka­nun'la, Zi­ra­at Ban­ka­sı, Halk Ban­ka­sı, Em­lak Ban­ka­sı, ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­ne iliş­kin 233 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me kap­sa­mın­dan çı­kar­tı­lıp, ano­nim şir­ket un­va­nı­na ka­vuş­tu­rul­muş ve Ban­ka­lar Ka­nu­nu'na ve özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne ta­bi kı­lın­mış­tır.

20 Ha­zi­ran 2001 ta­ri­hin­de, 4684 sa­yı­lı Ka­nun'la, ban­ka­la­rın yö­ne­tim ku­rul­la­rı­na, ban­ka­lar­da ça­lı­şa­cak per­so­nel sa­yı­sı­na ka­rar ve­ril­me­si ve ih­ti­yaç faz­la­sı per­so­ne­lin, rı­za­sı alın­mak­sı­zın, Özel­leş­tir­me Ka­nu­nu çer­çe­ve­sin­de di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na trans­fer edil­me­si yet­ki­si ve­ril­miş­tir.

30 Ocak 2002 ta­ri­hin­de ve yi­ne, 4743 sa­yı­lı Ya­sa'yla, ka­mu per­so­nel re­ji­mi çer­çe­ve­sin­de ça­lı­şan per­so­nel­den, yö­ne­tim ku­ru­lun­ca, özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lış­ma­sı uy­gun gö­rül­me­yen­le­rin ve­ya ça­lış­mak is­te­me­yen­le­rin 31/12/2002 ta­ri­hin­den son­ra, Zi­ra­at, Halk ve Em­lak Ban­ka­sın­da ça­lış­ma­ya­ca­ğı hü­küm­le­ri ge­ti­ril­miş­tir.

Bu uy­gu­la­ma­lar so­nu­cun­da, 2002 yı­lın­dan iti­ba­ren, 62 bin per­so­nel­den 32 bi­ni­nin iki yıl içe­ri­sin­de ge­rek emek­li­ye sevk edil­me­si ge­rek­se di­ğer ka­mu ku­ru­luş­la­rı­na sevk edil­me­si ne­de­niy­le or­ta­ya ba­zı hu­ku­ki so­nuç­lar çık­mış­tır.

Ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin uy­gu­la­ma­lar so­nu­cu or­ta­ya çı­kan so­run­lar hâlen de­vam et­mek­te­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. 1392 sı­ra sa­yı­sıy­la gö­rüş­tü­ğü­müz ka­nun tek­li­fi, ma­ale­sef, bu so­run­la­rı çö­ze­cek bir ni­te­lik de ta­şı­ma­mak­ta­dır. Hükûme­tin ge­tir­miş ol­du­ğu ta­sa­rı ve tek­lif­le­rin he­men hep­sin­de çö­zü­me yö­ne­lik bir yö­ne­liş gö­zük­me­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP, kı­sa va­de­de ra­hat­la­ma sağ­la­ya­cak, ama or­ta ve uzun va­de­de mev­cut so­run­la­rı da­ha da kar­ma­şık şe­kil­de or­ta­ya çı­ka­ra­cak dü­zen­le­me­ler yap­ma­yı ter­cih et­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP, Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı­nı özel­leş­tir­me­yi is­te­mek­te­dir. Bu­nun ha­zır­lık­la­rı­na baş­la­mış du­rum­da­dır­lar. Ya­ban­cı­la­rın eli­ne ge­çe­cek muh­te­mel ban­ka­la­rı­mız bun­lar­dır. Halk Ban­ka­sı, Tür­ki­ye ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de­ki tüm ak­tif­le­rin yüz­de 7'sin­den faz­la­sı­nı, 23 mil­yar do­la­rı elin­de bu­lun­du­ru­yor ve bu iti­bar­la, sek­tö­rün en bü­yük al­tın­cı ban­ka­sı ko­nu­mun­da. Halk Ban­ka­sı ya­ban­cı bir ban­ka­ya sa­tıl­dı­ğı tak­dir­de, sek­tör­de hâlen yüz­de 27 ci­va­rın­da olan ya­ban­cı ağır­lı­ğı yüz­de 35'e çı­ka­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Halk Ban­ka­sı ka­lı­cı bir eko­no­mik kal­kın­ma, sos­yal den­ge ve top­lum­sal ba­rı­şın ko­run­ma­sı için uy­gun ko­şul­lar­la es­naf, sa­natkâr ve kü­çük mes­lek sa­hi­bi­ne kre­di ve­ril­me­si ama­cıy­la ku­rul­muş­tur. Bu bağ­lam­da, özel­leş­tir­me ka­ra­rı, ku­ru­luş ama­cı gö­ze­til­me­den alın­mış­tır. Ka­na­atim­ce, Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­sin­de ka­mu ya­ra­rı bu­lun­ma­dı­ğı gi­bi, eko­no­mik kal­kın­ma­ya yö­ne­lik bir ya­rar da sağ­la­ma­mak­ta­dır. Ak­si­ne, sos­yal den­ge­ler de bo­zu­la­cak­tır.

Bu­ra­da dik­kat edil­me­si ge­re­ken hu­sus, Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­nin di­ğer özel­leş­tir­me­ler­den çok fark­lı ve kri­tik ol­ma­sı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Halk Ban­ka­sı­nın ku­ru­luş ama­cı iş dün­ya­sı­nın ya­nın­da ol­mak­tı. Halk Ban­ka­sı bu mis­yo­nu­na de­vam et­me­li, Ban­ka ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­lı­dır. Halk Ban­ka­sı­nı di­ğer ban­ka­lar gi­bi sat­mak çok doğ­ru bir yak­la­şım ol­ma­ya­cak­tır.

Son yıl­lar­da Türk ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de ya­ban­cı­la­rın il­gi­si gi­de­rek art­mak­ta. Son ola­rak Ak­ban­kın yüz­de 20 his­se­si Ci­ti­ban­ka sa­tıl­dı. Ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de ya­ban­cı­la­rın ağır­lı­ğı­nın gi­de­rek art­ma­sı eko­no­mi­nin ge­le­ce­ği açı­sın­dan da risk teş­kil ede­bi­lir ve ede­cek­tir. Bu gi­di­şa­tı olum­lu ola­rak de­ğer­len­dir­mi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Bu­gün Tür­ki­ye'de 46 ban­ka fa­ali­yet­te. Bun­la­rın 33'ü kla­sik ban­ka­cı­lık ya­pan, ya­ni pa­ra alan ve­ya pa­ra ve­ren ban­ka­lar­dır. Bu mev­du­at ban­ka­la­rı­nın yüz­de 3'ü ka­mu­sal ser­ma­ye­li mev­du­at ban­ka­sı, 17'si özel ser­ma­ye­li mev­du­at ban­ka­sı, 6'sı ise Tür­ki­ye'de ku­rul­muş ya­ban­cı mev­du­at ban­ka­sı ve 7'si Tür­ki­ye'de şu­be aç­mış ya­ban­cı mev­du­at ban­ka­sı­dır. Ge­ri­ye ka­lan 13 adet kal­kın­ma ve ya­tı­rım ban­ka­sı­nın ban­ka­cı­lık sis­te­min­de çok faz­la ağır­lı­ğı yok­tur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ban­ka­cı­lık sek­tö­rün­de ya­ban­cı pa­yı­nın yüz­de 20'si 20'yi ge­çi­yor. Bu çer­çe­ve­de, Türk ban­ka­cı­lı­ğı­nın hem dış re­ka­be­te ha­zır­lan­ma­sı hem de ulu­sal eko­no­mi­ye et­kin hiz­met sun­ma­sı için ban­ka­la­rın ma­li bün­ye­si­nin güç­len­di­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Halk Ban­ka­sı, Ata­türk'ün "Kü­çük es­na­fa ve­ya bü­yük sa­na­yi er­ba­bı­na muh­taç ol­duk­la­rı kre­di­le­ri ko­lay­ca ucu­za ve­re­cek bir te­şek­kül vü­cu­da ge­tir­mek ve kre­di­nin nor­mal şart­lar al­tın­da ucuz­la­tıl­ma­sı­na ça­lış­mak da çok la­zım­dır." şek­lin­de­ki di­rek­tif­le­ri üze­ri­ne, 1933 yı­lın­da ku­rul­muş­tur. Halk Ban­ka­sı, ku­ru­lu­şun­dan bu ya­na mis­yo­nu­nu ba­şa­rıy­la sür­dür­müş, her za­man için iş dün­ya­sı­nın ya­nın­da ol­muş bir ban­ka­dır. Baş­ta, kü­çük ve or­ta öl­çek­li iş­let­me­ler ol­mak üze­re, iş dün­ya­sı, Halk Ban­ka­sı­na ken­di ban­ka­sı gö­züy­le bak­mak­ta­dır. Özel­leş­tir­me­nin ve özel­lik­le bu özel­leş­tir­me ya­ban­cı­la­ra ya­pıl­dık­tan son­ra Halk Ban­ka­sı­nın da bu mis­yo­nu­nu na­sıl sür­dü­re­ce­ği ko­nu­sun­da iş dün­ya­sın­da çok cid­di en­di­şe­ler var­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Halk Ban­ka­sı yi­ne iş dün­ya­sı­nın ya­nın­da ban­ka var­lı­ğı­nı sür­dür­me­li­dir. İş adam­la­rıy­la, Tür­ki­ye Oda­lar ve Bor­sa­lar Bir­li­ği­nin ön­cü­lü­ğüy­le, ku­rum ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­lı, Halk Ban­ka­sı iş dün­ya­sı­nın ban­ka­sı ol­ma­lı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (De­vam­la) - Dün­ya­nın hiç­bir ke­si­min­de ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si söz ko­nu­su de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu­da, si­ze… Fran­sa'da ban­ka­la­rın yüz­de 79'u, Al­man­ya'da yüz­de 60'ı, özel­leş­tir­me­nin en çok ol­du­ğu Ja­pon­ya'da ise ban­ka­la­rın yüz­de 40'ı ka­mu ban­ka­sı­dır. Biz­de­ki özel­leş­tir­me­nin man­tı­ğı­nı ise an­la­mak müm­kün de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ka­mu ban­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si ke­sin­lik­le ger­çek­leş­ti­ril­me­me­li­dir. Di­ğer ta­raf­tan, özel­leş­ti­ri­len iş­let­me­de ye­ni­den ya­pı­lan­ma ol­mu­yor­sa, is­tih­dam ya­ra­tıl­mı­yor­sa, bu ka­mu ya­ra­rı­na bir özel­leş­tir­me sa­yıl­maz.

Halk Ban­ka­sı, bu­gün, es­naf ve sa­natkârı­mı­za yegâne des­tek olan ku­ru­luş­tur. Baş­ta Av­ru­pa ül­ke­le­ri ol­mak üze­re, ge­liş­miş ül­ke­ler­de es­naf ve sa­natkârlar çok çe­şit­li teş­vik araç­la­rıy­la des­tek­le­nir­ken, ma­ale­sef, ül­ke­miz­de, yegâne des­tek ara­cı olan Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­siy­le, es­naf ve sa­natkârı­mız, bu tek ve son des­tek araç­la­rın­dan da mah­rum bı­ra­kı­la­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Efen­dim, ek sü­re ver­dim. Lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın. Son cüm­le­le­ri­ni­zi ala­yım.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım, ta­mam­lı­yo­rum.

Bu ne­den­le, Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne kar­şı­yız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Za­ten, gi­de­rek yay­gın­la­şan hi­per ve gross­mar­ket­ler ve ta­lep ye­ter­siz­li­ğin­den do­la­yı dur­gun olan pi­ya­sa­la­rı­mız ne­de­niy­le her gün güç kay­be­den ve ke­penk ka­pat­mak­ta olan es­naf ve sa­natkârla­rı­mız, ayak­ta ka­la­bil­mek için yegâne des­tek­le­ri olan Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­siy­le bü­tü­nüy­le yok ol­ma sü­re­ci­ne gi­re­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­na da son de­re­ce dik­kat et­mek ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­siy­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN -  Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yü­ce­san.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

3'ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Tü­mü­nü oya sun­ma­dan ön­ce, İç Tü­zük'ün 86'ncı mad­de­si­ne gö­re oyu­nun ren­gi­ni be­lirt­mek is­te­yen -leh­te ol­mak üze­re- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Gö­rü­şül­mek­te olan 1392 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin oy­la­ma­sın­da olum­lu oy kul­la­na­ca­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ka­nun tek­li­fi gö­rü­şü­lür­ken, ban­ka­la­rın özel­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li bu­ra­da çok şey­ler söy­len­di. Biz, Doğ­ru Yol Par­ti­si ola­rak, ön­ce­lik­le özel­leş­tir­me­le­rin ya­nın­da ol­du­ğu­mu­zu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Özel­leş­tir­me­ler bir ya­pı­sal dö­nü­şüm ara­cı ola­rak gö­rü­lür­se, bun­dan ül­ke­mi­zin men­fa­at el­de ede­ce­ği­ne ina­nı­yo­ruz.

An­cak, bu­nun kar­şı­sın­da olan gö­rüş, bu özel­leş­tir­me­le­ri ca­ri açı­ğın fi­nans­ma­nı­nı kar­şı­la­mak üze­re, iç ve dış borç­la­rı kar­şı­la­mak üze­re, eli­miz­de avu­cu­muz­da ne var­sa, on­la­rı yok pa­ha­sı­na sat­ma­yı, ön­ce­lik­li ola­rak, dü­şü­nen bir gö­rü­şe de kar­şı ol­du­ğu­mu­zu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Özel­lik­le, ban­ka­cı­lık ala­nın­da, son gün­ler­de ya­ban­cı­la­rın bu alan­da­ki pay­la­rı­nın ala­bil­di­ğin­ce art­mış ol­ma­sı kar­şı­sın­da cid­di ma­na­da bir en­di­şe içe­ri­sin­de ol­du­ğu­mu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Bu ora­nın yak­la­şık yüz­de 35'ler se­vi­ye­si­ne gel­miş ol­ma­sı, özel­lik­le sı­ra­da Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın da özel­leş­tir­me kap­sa­mı içe­ri­sin­de bu ik­ti­dar ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ril­me­si ne­ti­ce­sin­de, kay­gı­la­rı­mız ve en­di­şe­le­ri­miz çok cid­di ma­na­da art­mak­ta­dır.

Şim­di, ni­çin ya­ban­cı­lar Tür­ki­ye'de ban­ka alım­la­rı­na bu ka­dar ehem­mi­yet gös­te­ri­yor­lar: Ba­kı­nız, sa­de­ce, kre­di kart­la­rın­da akdî fai­zin yüz­de 5,57; ge­cik­me fa­izi­nin yüz­de 6,22 ol­du­ğu­nu söy­ler­sek, Tür­ki­ye'de­ki ban­ka­cı­lık sis­te­mi­nin, özel­lik­le, ya­ban­cı­lar için ne ka­dar ca­zip ol­du­ğu ken­di­li­ğin­den or­ta­ya çı­kı­yor.

Bu ko­nu gö­rü­şü­lür­ken ben bu­ra­da dört ko­nuş­ma yap­tım, "Bu yet­ki­yi, akdî fa­iz ve ge­cik­me fa­iz­le­ri be­lir­le­me yet­ki­si­ni Mer­kez Ban­ka­sı­na ve­rir­sek yan­lış ya­pa­rız ve bu ora­nı Mer­kez Ban­ka­sı yüz­de 5'le­rin, 6'la­rın üze­rin­de be­lir­ler." de­di­ğim­de, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan kuv­vet­le mu­ha­le­fet ol­du. Ama, bu­gün, o ka­nun üze­rin­den,  gö­rü­şül­me­si­nin üze­rin­den bir yıl geç­tik­ten son­ra, kre­di kar­tı fa­iz­le­rin­de­ki bu oran­la­rın dün­ya­nın hiç­bir ül­ke­sin­de gö­rül­me­yen oran­lar ol­du­ğu­nu ve bu sa­ye­de, kre­di kart­la­rı akdî fa­iz ve ge­cik­me fa­iz­le­rin­den do­la­yı ban­ka­la­rın çok kor­kunç kârlar el­de et­ti­ği­ni gör­müş ol­duk­tan son­ra, özel­lik­le Halk Ban­ka­sı ve Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne ni­çin kar­şı çık­tı­ğı­mı­zın, çok açık bir ger­çek ola­rak kar­şı­mız­da dur­du­ğu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Nev­zat Yal­çın­taş Ho­ca, he­pi­mi­zin tak­dir et­ti­ği, be­ğen­di­ği çok de­ğer­li bir si­ya­set­çi, AK Par­ti mil­let­ve­ki­li. Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li ola­rak bu­ra­da yap­tı­ğı ve­ciz ko­nuş­ma hâlâ ku­lak­la­rı­mız­da. Sa­yın Yal­çın­taş Ho­ca şu­nu söy­lü­yor: "Her şe­yin pa­ra ol­ma­dı­ğı­nı he­pi­mi­zin öğ­ren­me­si la­zım ge­lir."

De­ğer­li ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, her şe­yin pa­ra ol­ma­dı­ğı­nı si­zin de öğ­ren­me­niz ge­rek­mek­te­dir. Özel­lik­le Halk Ban­ka­sı, on­lar­ca yıl­dan be­ri es­na­fın en ya­kı­nın­da­ki ban­ka ol­ma özel­li­ği­ni mu­ha­fa­za et­miş­tir. Özel­lik­le bu­gün­ler­de, es­na­fın sif­tah ya­pa­ma­dan iş yer­le­ri­ni ka­pat­tı­ğı ve es­na­fın her ge­çen gün çok bü­yük eko­no­mik sı­kın­tı ve zor­luk­lar içe­ri­si­ne gir­di­ği bir dö­nem­de Halk Ban­ka­sı­nı özel­lik­le özel­leş­tir­me­ye ça­lış­ma­nın hak­lı ve man­tık­lı bir iza­hı ola­maz. Ay­nen, Zi­ra­at Ban­ka­sı da ay­nı şe­kil­de de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Çift­çi, köy­lü, ha­ya­tı­nın en zor dö­nem­le­ri­ni, yıl­la­rı­nı ya­şa­mak­ta­dır. Ürün fi­yat­la­rı dört bu­çuk yıl ön­ce­si­nin al­tın­da ol­mak­ta, ama, gir­di fi­yat­la­rı­nın 2 kat art­mış ol­du­ğu bu­gün­ler­de Zi­ra­at Ban­ka­sıy­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­ni­zi de ye­ni­den göz­den ge­çir­me­niz ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, özel­leş­tir­me­ler el­bet­te ya­pı­la­cak­tır, ola­cak­tır. Ama, geç­miş­te Te­le­kom özel­leş­ti­ril­me­sin­de, şu an­da si­zin ara­nız­da bu­lu­nan mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­de­rek Te­le­kom özel­leş­tir­me­si­nin önü­nü ka­pat­ma­ya ça­lış­mış­lar­dır. Bel­ki, o gün Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­me­nin hak­lı ge­rek­çe­le­ri ola­bi­lir; an­cak, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne bu ko­nu­yu gö­tü­rür­ken, ge­rek­çe­de yer alan ifa­de­le­ri dik­kat­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gö­tü­ren ve şu an­da ara­nız­da olan mil­let­ve­kil­le­ri­nin al­tı­na im­za at­tı­ğı ge­rek­çe­de şu var: Te­le­kom özel­leş­ti­ri­lir­se bu ül­ke­nin ba­ğım­sız­lı­ğı­nın teh­li­ke­ye gi­re­ce­ği­ni söy­le­miş si­zin ar­ka­daş­la­rı­nız! Ba­kı­nız, çok kı­sa bir sü­re ön­ce özel­leş­tir­me­ye kar­şı olan­lar, Te­le­kom özel­leş­tir­me­si­nin, bir ül­ke­nin, Tür­ki­ye'nin ba­ğım­sız­lı­ğı­nı teh­li­ke­ye dü­şü­re­cek bir özel­leş­tir­me ol­du­ğu­nu söy­le­yen­ler, bu­gün özel­leş­tir­me­nin ya­nın­da, ama, sa­de­ce ca­ri açı­ğı fi­nan­se et­mek, sa­de­ce iç ve dış borç­la­rı bu­ra­dan kar­şı­la­mak dü­şün­ce­siy­le eli­miz­de­ki, avu­cu­muz­da­ki bü­tün var­lık­la­rı sat­ma­ya ça­lı­şı­yor. Bu eser­le­rin hiç­bi­rin­de alın te­ri­niz yok, hiç­bi­rin­de bir eme­ği­niz yok, ama, Sa­yın Baş­ba­kan, dün çı­kı­yor di­yor ki: "Dört bu­çuk yıl­da yap­tık­la­rı­mız cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ya­pıl­ma­mış­tır." Siz, geç­miş­te ya­pı­lan eser­le­ri bi­le doğ­ru dü­rüst özel­leş­ti­re­mi­yor­su­nuz. İha­le­ler­de şa­ibe­ler or­ta­ya çık­mış. Siz, geç­mi­şin bü­tün eser­le­ri­ne… (CHP sı­ra­la­rın­dan "O ta­ra­fa ba­ka­rak söy­le." ses­le­ri)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) - O ta­ra­fa bak da söy­le!

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - 360 mil­yar do­la­rı kim borç­lan­dı!

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca ede­yim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim, ba­kı­nız, di­yor­su­nuz ki… Şu an­da ara­nız­da o mil­let­ve­kil­le­ri­miz, Te­le­kom'un özel­leş­tir­me­si­ne kar­şı çı­kı­yor­lar. Te­le­kom o gün özel­leş­ti­ril­se 20 mil­yar do­lar; siz ka­ça sat­tı­nız?..

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Siz en­gel­le­di­niz!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - 6,5 mil­yar do­la­ra sat­tı­nız. Son­ra da, al­tı ay son­ra ku­rum­lar ver­gi­si­ni yüz­de 30'dan 20'ye in­di­re­rek Te­le­kom'u, âde­ta, be­da­va­ya ge­tir­di­niz. Sa­de­ce şu zam­lar­dan Te­le­kom'un ka­sa­sı­na gi­ren pa­ra 880 mil­yon do­lar ar­ka­daş­lar. Te­le­kom'un yap­tı­ğı zam­la bu ül­ke­nin fa­kir fu­ka­ra­nın sır­tın­dan 880 mil­yon do­lar Te­le­kom'un ka­sa­sı­na gir­di. Si­zin 6,5 mil­yar do­la­ra sat­tı­ğı­nız Te­le­kom, şim­di, be­da­va­ya gel­di. Geç­miş eser­ler­de alın te­ri­niz yok, hiç ol­maz­sa, bun­la­rı doğ­ru dü­rüst sa­tın.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ni­ye sa­tı­yor­lar ca­nım, sat­ma­sın­lar!

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan… Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yor, oyu­mun ren­gi­nin olum­lu ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, tek­li­fin tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Tek­lif ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır; ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.48

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 19.00

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 90'ın­cı Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

Ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni gö­rüş­me­ye de­vam ede­ce­ğiz.

7'nci sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı (EİT) Ti­ca­ret ve Kal­kın­ma Ban­ka­sı Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru…

7.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı (EİT) Ti­ca­ret ve Kal­kın­ma Ban­ka­sı Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1307) (S. Sa­yı­sı: 1378)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

8'in­ci sı­ra­da yer alan, 22/2/2007 Ta­rih­li ve 5584 Sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­der­me tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz. 

8.- 22/2/2007 Ta­rih­li ve 5584 Sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1330) (S. Sa­yı­sı: 1384) (x) (xx)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1384 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 22/2/2007 Ta­rih­li ve 5584 Sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu'nun 5, 7 ve 10'un­cu mad­de­le­ri, Cum­hur­baş­ka­nın­ca uy­gun bu­lun­ma­ya­rak bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re, bu hu­sus­ta gös­te­ri­len ge­rek­çey­le bir­lik­te Baş­kan­lı­ğı­mı­za ge­ri gön­de­ril­miş­tir.

Ana­ya­sa­nın 89'uncu mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da "Cum­hur­baş­ka­nın­ca kıs­men uy­gun bu­lun­ma­ma du­ru­mun­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si sa­de­ce uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­le­ri gö­rü­şe­bi­lir." İç Tü­zük'ün 81'in­ci mad­de­si­nin son fık­ra­sın­da ise "Cum­hur­baş­ka­nın­ca ya­yım­lan­ma­sı kıs­men uy­gun bu­lun­ma­yan ve bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ri gön­de­ri­len ka­nun­la­rın sa­de­ce uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­ne ka­nu­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ma­dan ön­ce Ge­nel Ku­rul­ca gö­rüş­me­siz ka­rar ve­ri­le­bi­lir. Bu du­rum­da, sa­de­ce uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­ler­le il­gi­li gö­rüş­me açı­lır… Ka­nu­nun tü­mü­nün oy­la­ma­sı her hal­de ya­pı­lır." hü­küm­le­ri yer al­mak­ta­dır. Bu hü­küm­le­re gö­re, ge­ri gön­de­ri­len ka­nu­nun tü­mü­nün ve­ya sa­de­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­na bağ­lı­dır.

Bu ne­den­le, söz ko­nu­su Ka­nun'un Cum­hur­baş­ka­nın­ca uy­gun bu­lun­ma­yan 5, 7 ve 10'un­cu mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­ni Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

(x) 1384 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(xx) Kanun'un ilk görüşmeleri 22/2/2007 tarihli 67'nci Birleşimde yapılmıştır.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

ENER­Jİ VE­RİM­Lİ­Lİ­Ğİ KA­NU­NU

Yet­ki­len­dir­me­ler

MAD­DE 5- (1) Ener­ji ve­rim­li­li­ği hiz­met­le­ri­nin yü­rü­tül­me­si­ne yö­ne­lik yet­ki­len­dir­me­ler ve bu kap­sam­da­ki fa­ali­yet­ler aşa­ğı­da­ki esas­lar çer­çe­ve­sin­de ger­çek­leş­ti­ri­lir.

a) Yet­ki­len­dir­me­ler ve yet­ki bel­ge­si­ne iliş­kin iş­lem­ler şun­lar­dır:

1) Üni­ver­si­te­le­re ve mes­lek oda­la­rı­na uy­gu­la­ma­lı eği­tim ya­pa­bil­me­le­ri ve şir­ket­le­ri yet­ki­len­di­re­bil­me­le­ri için Ku­rul ona­yı ile Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan yet­ki bel­ge­si ve­ri­lir. Bu bel­ge­ler bu Ka­nun ve il­gi­li yö­net­me­lik­ler­de be­lir­le­nen usûl ve esas­la­ra ay­kı­rı bir du­rum ol­ma­dık­ça her beş yıl­da bir ye­ni­le­nir.Yet­ki bel­ge­si ye­ni­len­me­yen ku­rum­la­rın şir­ket­le­re ver­dik­le­ri yet­ki bel­ge­le­ri ile il­gi­li iş­lem­ler, sü­re­le­ri do­lun­ca­ya ka­dar Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­lür.

2) Şir­ket­le­re eği­tim, etüt, da­nış­man­lık ve uy­gu­la­ma fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rüt­mek üze­re Ge­nel Mü­dür­lük ve/ve­ya yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ta­ra­fın­dan yet­ki bel­ge­si ve­ri­lir. Bu bel­ge­ler bu Ka­nun ve il­gi­li yö­net­me­lik­ler­de be­lir­le­nen usûl ve esas­la­ra ay­kı­rı bir du­rum ol­ma­dık­ça her üç yıl­da bir ye­ni­le­nir. Şir­ket­ler, yet­ki bel­ge­si be­de­li­nin ta­ma­mı­nı ve ener­ji yö­ne­ti­ci­si ser­ti­fi­ka­sı be­de­li­nin yüz­de onun­dan faz­la ol­ma­mak kay­dıy­la Ku­rul ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen bö­lü­mü­nü yet­ki­len­dir­me an­laş­ma­sı yap­tık­la­rı ku­rum ve­ya ku­ru­lu­şa öder.

b) Yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ve şir­ket­ler, Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan ka­mu­oyu­na du­yu­ru­lur.

c) Ge­nel Mü­dür­lük, yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ve şir­ket­ler ile bun­lar adı­na ha­re­ket eden gö­rev­li­le­ri, ener­ji ve­rim­li­li­ği ile il­gi­li ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da el­de et­tik­le­ri ve müş­te­ri­le­ri­nin ti­carî iliş­ki­le­ri­ne za­rar ve­re­cek ti­carî sır­la­rı giz­li tut­mak­la yü­küm­lü­dür. Bu sır­la­rı giz­li tut­mak­la yü­küm­lü olan­lar, gö­rev­le­rin­den ay­rıl­mış ol­sa­lar da­hi bu sır­la­rı ken­di men­fa­at­le­ri­ne ve baş­ka­la­rı­nın le­hi­ne kul­la­na­maz.

ç) Ge­nel Mü­dür­lük ve yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­le­cek fa­ali­yet­ler şun­lar­dır:

1) Ge­nel Mü­dür­lük ve­ya yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar, şir­ket­le­re yet­ki bel­ge­si ve­rir, ener­ji yö­ne­ti­ci­si eği­ti­mi ve ser­ti­fi­ka­lan­dır­ma fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rü­tür.

2) Yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar yet­ki bel­ge­si ver­dik­le­ri şir­ket­le­rin fa­ali­yet­le­ri­ni iz­ler, bu Ka­nun ve bu Ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sı­na yö­ne­lik ola­rak Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı­lık teş­kil eden hu­sus­la­rı otuz gün içe­ri­sin­de Ge­nel Mü­dür­lü­ğe bil­di­rir.

3) Ge­nel Mü­dür­lük, te­le­viz­yon ve rad­yo ka­nal­la­rın­da ya­yın­lan­mak üze­re bi­linç­len­dir­me ve bil­gi­len­dir­me amaç­lı eği­tim prog­ram­la­rı, ya­rış­ma­lar, kı­sa sü­re­li film ve/ve­ya çiz­gi film­ler ha­zır­lar ve­ya ha­zır­lat­tı­rır.

4) Yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğe her yıl fa­ali­yet ra­po­ru su­nar.

d) Şir­ket­le­rin gö­rev­le­ri şun­lar­dır:

1) Eği­tim, ser­ti­fi­ka­lan­dır­ma, en­düs­tri­yel iş­let­me­ler, bi­na sa­hip­le­ri ve­ya yö­ne­tim­le­ri ile ara­la­rın­da ya­pı­lan hiz­met an­laş­ma­la­rı çer­çe­ve­sin­de, etüt ve da­nış­man­lık fa­ali­yet­le­ri yü­rüt­mek.

2) Ener­ji ve­rim­li­li­ği etüt ça­lış­ma­sı ile be­lir­le­dik­le­ri ön­lem­le­rin uy­gu­lan­ma­sı­na yö­ne­lik pro­je­yi ha­zır­la­mak.

3) Uy­gu­la­ma an­laş­ma­sı kap­sa­mın­da­ki ta­di­lat­la­rı pro­je doğ­rul­tu­sun­da ger­çek­leş­tir­mek ve ener­ji ta­sar­ruf mik­ta­rı­nı ga­ran­ti et­mek.

4) Yet­ki al­dık­la­rı ku­ru­ma her yıl fa­ali­yet ra­po­ru sun­mak.

e) Ener­ji ta­sar­ruf mik­ta­rı ile il­gi­li ola­rak ya­pı­lan uy­gu­la­ma an­laş­ma­sı kap­sa­mın­da ga­ran­ti et­ti­ği ta­ah­hü­dü­nü, uy­gu­la­ma ön­ce­si ve son­ra­sı ya­pa­ca­ğı öl­çüm­ler­le en­düs­tri­yel iş­let­me­nin ve yet­ki­len­di­ril­di­ği ku­ru­mun tem­sil­ci­le­ri hu­zu­run­da ka­nıt­la­ya­ma­yan şir­ket, yet­ki­len­di­ril­di­ği ku­rum ta­ra­fın­dan in­ter­net üze­rin­den ilan edi­lir. En faz­la üç uy­gu­la­ma an­laş­ma­sın­da­ki ta­ah­hü­dü­nü ye­ri­ne ge­ti­re­me­yen şir­ke­tin yet­ki bel­ge­si, bir yıl son­ra ye­ni­le­ne­bil­mek üze­re ip­tal edi­lir.

f) Şir­ket­le­rin uy­gu­la­ma an­laş­ma­la­rı kap­sa­mın­da öl­çüm­ler­le ka­nıt­la­dık­la­rı ta­sar­ruf mik­tar­la­rı, yet­ki­len­di­ril­dik­le­ri ku­rum­lar ta­ra­fın­dan in­ter­net üze­rin­den ilan edi­lir.

(2) Yet­ki bel­ge­si­nin ve­ril­me­si­ne, yet­ki­len­di­ri­le­cek ku­rum­lar­da ve şir­ket­ler­de ara­na­cak ni­te­lik­le­re, yet­ki bel­ge­si ve ener­ji yö­ne­ti­ci­si ser­ti­fi­ka­sı­na iliş­kin hu­sus­lar ile bu mad­de kap­sa­mın­da­ki yet­ki­len­dir­me­le­re, fa­ali­yet­le­re ve gö­rev­le­re iliş­kin usûl ve esas­lar Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ta­ner Yıl­dız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; iki gün­den be­ri ener­ji sek­tö­rü üze­rin­de ko­nu­şu­yo­ruz ve iki­li an­laş­ma­lar­la be­ra­ber, bu, gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın da Tür­ki­ye ener­ji sek­tö­rü­ne, ül­ke­mi­ze çok faz­la şey­ler ka­zan­dı­ra­ca­ğı ka­na­atiy­le söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum.

Bil­di­ği­niz gi­bi, 2006 yı­lı Tür­ki­ye it­ha­la­tı­nın, 137 mil­yar do­la­rın yüz­de 21'ine kar­şı­lık ge­len 29 mil­yar do­lar­lık kıs­mı ener­ji gir­di­le­rin­den olu­şu­yor. Bun­la­rın içe­ri­sin­de, kö­mür, ham pet­rol, ben­zin, mo­to­rin, fu­el oil, di­ğer pet­rol yağ­la­rı, do­ğal gaz, LPG, di­ğer gaz­lı hid­ro­kar­bon­lar ve­sa­ire… Bü­tün ener­ji gir­di­le­ri­nin top­lam mik­ta­rı bu ka­dar. Ta­bii, bu­na kar­şı­lık ola­rak, ca­ri açı­ğın art­ma­sın­da­ki iki te­mel ka­lem­den bir ta­ne­si ener­ji gir­di­le­ri ve bu­nu kar­şı­la­mak için de ener­ji ya­tı­rım­la­rı ge­re­ki­yor. Her bir ener­ji ya­tı­rı­mı­nın ya­pı­la­bil­me­si -tek­ra­ren söy­lü­yo­rum- Tür­ki­ye'de yak­la­şık 2,5-3 mil­yar do­lar­lık bir ya­tı­rı­ma kar­şı­lık gel­mek­te ve bun­la­rın da her bi­ri­nin, ge­rek sa­bit ser­ma­ye ka­mu ya­tı­rım­la­rı ge­rek­se özel sek­tör ya­tı­rım­la­rıy­la kar­şı­lan­ma­sı­na ça­lı­şıl­mak­ta­dır.

Bun­la­rın ya­nın­da, en se­ri ve en ça­buk ula­şı­la­bi­le­cek ener­ji üre­tim kay­na­ğı ise ener­ji ve­rim­li­li­ğin­den ge­çi­yor. Ener­ji ve­rim­li­li­ği­ni eğer biz ye­ri­ne ge­ti­re­bi­li­yor olur­sak, bu­nu bir kül­tür ola­rak yer­leş­ti­rir­sek, bu de­ği­şi­mi iyi yö­ne­tir­sek, yıl­la­ra sâri bun­la­rı ya­ya­bi­lir­sek, çok cid­di bir ener­ji üre­tim kay­na­ğı ola­rak kul­la­na­bi­li­riz. Bu açı­dan da, ge­liş­miş ül­ke­ler, ge­liş­me­le­ri­ni ta­mam­la­yın­ca­ya ka­dar ve bu kat sa­yı­la­rı ar­tır­ma­ya ça­lı­şın­ca­ya ka­dar, yir­mi yıl­lık sü­reç içe­ri­sin­de çok cid­di bir üre­tim kay­na­ğı el­de et­miş du­rum­da­lar.

Ta­bii bu­nun için de bir kı­sım kö­tü alış­kan­lık­la­rı­mı­zı da gi­der­mek zo­run­da­yız. İs­raf­la il­gi­li ge­rek top­lum­sal bi­lin­ci oluş­tur­ma­da ge­rek ka­mu­da ge­rek özel sek­tör­de ge­rek hal­kı­mız­da ge­rek dev­le­ti­miz­de bu bir kı­sım kö­tü alış­kan­lık­la­rı­mı­zı bı­rak­mak zo­run­da­yız. Bir dü­şü­nü­rü­müz söy­lü­yor: "Alış­ma­ya alış­ma­yı­nız." Bu, prob­le­min cid­di bir ke­si­mi­ni oluş­tu­ru­yor, bu, kül­tür kıs­mı­nın çok cid­di bir ya­nı­nı oluş­tu­ru­yor. Eğer biz­ler, alış­ma­ya ça­lış­mak ye­ri­ne, eğer ça­lış­ma­ya alı­şır­sak, bu ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin üs­te­sin­den ge­li­riz, bu­nu faz­la­sıy­la ba­şa­rı­rız. Çün­kü, bu ko­nu­da OECD ül­ke­le­ri, 1973'ten 2002 yı­lı­na va­rın­ca­ya ka­dar, bu ener­ji yo­ğun­lu­ğuy­la ala­ka­lı -ge­çen ko­nuş­ma­mız­da da be­lirt­miş­tik- ya­ni her 1.000 do­lar için gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la ba­şı­na tü­ke­ti­le­cek ener­ji mik­ta­rı­nı be­lir­ten ener­ji yo­ğun­lu­ğu­nu  dü­şü­re­bil­mek için çok cid­di bir ça­lış­ma yap­mış­lar ve bi­zim 0,38'ler ci­va­rın­da olan bu mik­ta­rı 0,18'le­re ka­dar dü­şür­müş­ler. Bu mik­ta­rı is­ter­se­niz kı­sa­ca be­lir­te­lim, ney­di ener­ji yo­ğun­lu­ğu? Bi­zim, her 1.000 do­lar­lık millî ge­lir için yak­la­şık 0,38 ton ci­va­rın­da pet­rol eş de­ğe­ri­ni har­ca­mak. Bu­nun kar­şı­lık gel­di­ği mik­tar ise gü­nü­müz ra­kam­la­rıy­la -yak­la­şık 66-67 do­lar va­ril ba­şı­na pet­rol fi­ya­tı­nı dü­şü­nür­sek- bi­zim her ka­zan­dı­ğı­mız 1.000 do­lar­lık gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la ba­şı­na har­ca­dı­ğı­mız yak­la­şık 162 do­lar­lık ra­ka­ma kar­şı­lık ge­lir. Hâlbu­ki, bi­zim gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­da yak­la­şık 4 ka­tı­mı­za çık­mış Ja­pon­ya'da bu ener­ji yo­ğun­lu­ğu mik­ta­rı dört­te 1'i ora­nın­da; ya­ni, Ja­pon­ya'yla kar­şı­laş­tır­dı­ğı­mız­da, ay­nı ge­lir dü­ze­yin­de kar­şı­laş­tır­dı­ğı­mız­da on al­tı­da 1'i ka­dar bir far­ka sa­hi­biz. Bu far­kı mut­la­ka ka­pat­mak zo­run­da­yız. Bu­nun da bir kül­tür de­ği­şi­mi ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim ve bu kül­tür de­ği­şi­mi­ni de mut­la­ka ye­ri­ne ge­tir­mek zo­run­da­yız di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu ko­nuy­la ala­ka­lı ne­ler ya­pa­bi­li­riz? As­lın­da top­lu­mun her ke­si­mi­ne hi­tap ede­bi­le­cek şey­ler ya­pa­bi­li­riz. Bu ko­nu­da, ge­rek sa­na­yi sek­tö­rün­de ge­rek ula­şım sek­tö­rün­de ge­rek­se tü­ke­tim alış­kan­lık­la­rın­da, ye­ni bi­na in­şa­at­la­rın­da, bun­la­rın pla­nı­nın ya­pıl­ma­sın­da, rek­lam­la­rı­nın ya­pıl­ma­sın­da top­lum ola­rak bir kül­tü­re sa­hip ol­mak zo­run­da­yız. Me­se­la, bi­tir­me tez­le­rin­de… Özel­lik­le hız­lı yol­cu ta­şı­ma tren­le­rin­de, bu­gün Ba­tı­lı ül­ke­ler­de, çok hız­lan­dı­ğın­da bi­le on­la­rın fren­le­me anın­da kay­bet­miş ol­du­ğu ener­ji­yi tek­rar sis­te­me alı­cı, ta­bi­ri ca­iz­se, si­ne­ğin ka­na­dın­da­ki ya­ğı çı­kar­tı­cı bir sis­tem uy­gu­la­nı­yor. Ya­ni, top­lu­mun her ke­si­min­de, yü­rü­me­den tu­tun, ula­şım sek­tö­rü­ne, sa­na­yi sek­tö­rü­ne, in­şa­at sek­tö­rü­ne va­rın­ca­ya ka­dar bu kül­tü­rün yer­leş­me­si la­zım.

Geç­ti­ği­miz haf­ta içe­ri­sin­de, Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­mı­zın Ener­ji Ve­rim­li­lik Haf­ta­sı'yla be­ra­ber, bun­la­rın ar­tık ru­tin bir haf­ta kut­la­ma­sın­dan çı­ka­rak, bu­nun top­lu­ma bir yer­le­şik dü­zen hâli­ne ge­ti­ril­me­siy­le ala­ka­lı Elek­trik İş­le­ri Etüt İda­re­siy­le be­ra­ber ger­çek­leş­tir­di­ği bir ça­lış­ma var­dı. Bu ça­lış­ma­yı ben çok kıy­met­li bu­lu­yo­rum. Bu­gün de bu top­lan­tı­da, özel­lik­le bu otu­rum­da Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ya­sa­sı'nın bu üç mad­de­si­nin gö­rü­şül­me­siy­le ala­ka­lı da vak­ti­mi­zi de ve­rim­li kul­lan­mak açı­sın­dan söz­le­ri­me son ve­ri­yo­rum ve in­şal­lah, ül­ke­mi­ze ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yıl­dız.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Se­dat Uzun­bay.

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA SE­DAT UZUN­BAY (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­mız ta­ra­fın­dan ya­yım­lan­ma­sı uy­gun gö­rül­me­ye­rek, tek­rar gö­rü­şül­me­si is­te­miy­le Mec­li­si­mi­ze ge­ri gön­de­ri­len ve bir sü­re ön­ce ko­mis­yo­nu­muz­da gö­rü­şü­le­rek hiç­bir de­ği­şik­lik ya­pıl­mak­sı­zın Ge­nel Ku­ru­lu­mu­za ge­ti­ri­len, 5584 sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu'nun 5'in­ci mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ener­ji ve­rim­li­li­ğiy­le il­gi­li ka­nu­nun mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si sı­ra­sın­da, ko­nuy­la il­gi­li, ener­ji ve­rim­li­li­ğiy­le, ener­ji ta­sar­ru­fuy­la, ener­ji yo­ğun­lu­ğuy­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­le­ri­mi­zi yap­tık. An­cak, bu­gün, Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın, Ana­ya­sa'mı­zın 38'in­ci, 125'in­ci ve 155'in­ci mad­de­le­ri­ne ay­kı­rı bu­la­rak tek­rar gö­rü­şül­me­si is­te­miy­le Mec­li­si­mi­ze gön­der­di­ği, 5'in­ci, 10'un­cu ve 7'nci mad­de­le­ri gö­rüş­mek üze­re de­ğer­len­di­ri­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 5584 sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu'nun ilk ta­sa­rı­sı 31 Ekim 2006 ta­ri­hin­de Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­mı­za gel­miş, 8 Ka­sım 2006 ta­ri­hin­de esas ve ta­li ko­mis­yon­la­ra gön­de­ril­miş ve ilk ola­rak, esas ko­mis­yon olan Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nun­da 24 Ocak 2007 ta­ri­hin­de gö­rü­şül­müş ve ra­po­ru ve­ril­miş­tir.

Esas ko­mis­yon­da ta­sa­rı gö­rü­şü­lür­ken, ta­li ko­mis­yon­lar­dan hiç­bi­ri­si ve özel­lik­le Ada­let Ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nu ver­me­miş­ti, ya­ni ener­ji ve­rim­li­li­ğiy­le il­gi­li ya­sa ta­sa­rı­sı­nın hu­ku­ki de­ğer­len­di­ril­me­si­ne iliş­kin ra­por alı­na­ma­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı, 22 Şu­bat 2007 gü­nü Mec­li­si­miz­den geç­ti ve ya­sa­laş­tı. Onay için Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­mı­za su­nu­lan Ya­sa, ba­zı mad­de­le­ri­nin hu­kuk dev­le­ti ni­te­li­ğiy­le bağ­daş­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le uy­gun bu­lun­ma­ya­rak, tek­rar gö­rü­şül­me­si için Mec­li­si­mi­ze ge­ri gön­de­ril­di.

Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­mı­zın ge­ri gön­der­me tez­ke­re­si, Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­mız­ca, bir gün için­de, esas ko­mis­yon ola­rak Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu­na, ta­li ko­mis­yon ola­rak da Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu­na gön­de­ril­di.

Esas ko­mis­yon, tam on iki gün son­ra gö­rüş­me­le­ri­ni ya­pa­rak ra­po­ru­nu ver­di­ğin­de, ta­li ko­mis­yon olan Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu hâlâ ra­po­ru­nu ver­me­miş­ti.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­rı şu­nun için söy­lü­yo­rum: Ener­ji ve­rim­li­li­ğiy­le il­gi­li ve uzun sü­re­den bu ya­na bek­le­nen böy­le­si­ne önem­li bir ya­sa ta­sa­rı­sı gö­rü­şü­lü­yor; an­cak, ta­sa­rı hak­kın­da Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı ve di­ğer ya­sa­lar­la çe­liş­ki­ler ol­ma­ma­sı için de­ğer­len­dir­me ma­ale­sef ya­pı­la­mı­yor. Ne­den? Çün­kü, ta­sa­rı­yı hu­ku­ki yön­den in­ce­le­mek­le gö­rev­li olan Ada­let ve Ana­ya­sa Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı­nı ver­mi­yor. Ta­sa­rı, sa­de­ce esas ko­mis­yon­da gö­rü­şü­lü­yor ve ra­po­ra bağ­la­na­rak, apar to­par Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ri­li­yor.

Du­rum böy­le olun­ca, Mec­li­si­miz, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ve di­ğer ya­sa­lar­la çe­liş­ki­ler içe­ren ta­sa­rı­la­rı ya­sa­laş­tı­ran bir Mec­lis ko­nu­mu­na ge­li­yor. Bu, ilk de­fa kar­şı­laş­tı­ğı­mız bir du­rum de­ğil­dir. Bu iş­le­yiş­le, bu man­tık­la son da ol­ma­ya­cak­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ko­mis­yon­la­rı­mız gö­rev­le­ri­ni tam yap­ma­yın­ca, ya­sa­la­rın Ana­ya­sa'ya uy­gun­lu­ğu­nu sağ­la­mak için uya­rı gö­re­vi de, ma­ale­sef, Cum­hur­baş­ka­nı­mı­za düş­mek­te­dir. Bu da bi­zim ayı­bı­mız­dır. Bu du­rum Mec­li­si­mi­zin cid­di­ye­tiy­le bağ­daş­ma­mak­ta­dır. Ko­mis­yon­la­rı­mı­zın du­yar­lı bir ça­lış­ma an­la­yı­şı için­de ol­ma­sı­nı sağ­la­mak, bu gö­rev Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­mı­zın gö­re­vi­dir ve bu gö­rev la­yı­kıy­la ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­mız ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de ay­nen şu ifa­de­ler­de bu­lun­mak­ta­dır: "Ya­sa'nın 5'in­ci mad­de­si­nin fık­ra ve bent­le­rin­de­ki dü­zen­le­me­ler­de, yet­ki bel­ge­si­nin ve­ril­me­si­ne, yet­ki­len­di­ri­le­cek ku­rum­lar­da ve şir­ket­ler­de ara­na­cak ni­te­lik­le­re, yet­ki bel­ge­si ve ener­ji yö­ne­ti­ci­si ser­ti­fi­ka­sı­na iliş­kin hu­sus­lar ile 5'in­ci mad­de kap­sa­mın­da­ki yet­ki­len­dir­me­le­re, et­kin­lik­le­re ve gö­rev­le­re iliş­kin yön­tem ve il­ke­le­rin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­kan­lı­ğın­ca yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­ler­le dü­zen­le­ne­ce­ği be­lir­til­miş­tir.

Böy­le­ce, in­ce­le­nen Ya­sa'nın be­lir­ti­len mad­de­le­rin­de yö­net­me­lik­le dü­zen­len­me­si ön­gö­rü­len hu­sus­la­ra uyul­ma­ma­sı ida­ri yap­tı­rım ko­nu­su ya­pıl­mış­tır.

Ana­ya­sa'nın 2'nci mad­de­sin­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bir hu­kuk dev­le­ti ol­du­ğu be­lir­til­miş­tir. Hu­kuk dev­le­ti il­ke­si­nin ge­rek­tir­di­ği suç ve ce­za­lar­la il­gi­li dü­zen­le­me­ler Ana­ya­sa'nın 38'in­ci mad­de­sin­de ya­pıl­mış­tır.

Mad­de­de, kim­se­nin, iş­le­di­ği za­man yü­rür­lük­te bu­lu­nan ya­sa­nın suç say­ma­dı­ğı bir ey­lem­den do­la­yı ce­za­lan­dı­rı­la­ma­ya­ca­ğı be­lir­ti­le­rek suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si ka­bul edil­miş­tir.

Suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si, suç oluş­tu­ra­cak iş­lem ve ey­lem­le­rin ve bun­la­ra uy­gu­la­na­cak ce­za­la­rın ya­sa­da açık­ça be­lir­til­me­si­ni, bu ko­nu­la­rın ida­ri dü­zen­le­yi­ci iş­lem­le­re bı­ra­kıl­ma­ma­sı­nı ge­rek­tir­mek­te­dir. Çün­kü, suç oluş­tu­ra­cak iş­lem ve ey­lem­le­re ya­sa­da be­lir­gin bi­çim­de yer ve­ril­me­me­si, bu ko­nu­nun ida­ri dü­zen­le­yi­ci iş­lem­le­re bı­ra­kıl­ma­sı be­lir­siz­lik ya­ra­ta­cak ve ya­sal­lık il­ke­si­nin ih­la­li an­la­mı­na ge­le­cek­tir.

Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin çe­şit­li ka­rar­la­rın­da da be­lir­til­di­ği gi­bi, Ana­ya­sa'nın 38'in­ci mad­de­sin­de ad­li-ida­ri ay­rı­mı ya­pıl­ma­dı­ğı için, ida­ri suç ve ce­za­lar da bu mad­de kap­sa­mı­na gir­mek­te­dir. Do­la­yı­sıy­la, ida­ri suç oluş­tu­ran ey­lem­le­rin ve bun­la­rın ce­za­sı­nın da açık­ça ve ye­ter­li be­lir­gin­lik­te ya­say­la dü­zen­len­me­si ana­ya­sal zo­run­lu­luk­tur.

Bu açık­la­ma­lar­da be­lir­til­di­ği gi­bi, in­ce­le­nen Ya­sa'da, mad­de­le­rin ken­di için­de ya da 10'un­cu mad­de­de ida­ri yap­tı­rım­lar dü­zen­len­miş ol­mak­la bir­lik­te, suç oluş­tu­ra­cak ey­lem­le­rin be­lir­len­me­si yö­net­me­li­ğe bı­ra­kıl­mış­tır. Baş­ka bir an­la­tım­la, Ya­sa'da, yö­net­me­lik­le sap­ta­nan ey­lem­le­re uyul­ma­ma­sı ida­ri yap­tı­rım ne­de­ni sa­yıl­mış­tır.

Bu du­rum­da in­ce­le­nen Ya­sa'nın -da­ha ön­ce de be­lirt­ti­ğim gi­bi- 5'in­ci, 7'nci ve 10'un­cu mad­de­le­rin­de­ki dü­zen­le­me­le­ri suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si ve hu­kuk dev­le­ti ni­te­li­ğiy­le bağ­daş­tır­mak ola­nak­sız­dır."

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­mız ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de ay­nen bun­la­rı ya­zı­yor. Ener­ji Ba­ka­nı­mız söz ko­nu­su ener­ji ve­rim­li­li­ği ya­sa ta­sa­rı­sı­nın Mec­lis­teki gö­rüş­me­le­rin­den son­ra yap­tı­ğı ba­sın açık­la­ma­la­rın­da, Mec­lis ta­ri­hin­de en hız­la çı­ka­rı­lan bir ya­sa ol­ma­sı ne­de­niy­le, bu­nu bü­yük bir kı­vanç­la ba­sı­nı­mı­za, ka­mu­oyu­mu­za tak­dim edi­yor, an­cak, çı­ka­rı­lan ya­sa­nın hu­ku­ki yön­den ya­şa­dı­ğı ya da ya­rat­tı­ğı bu hu­kuk­suz­luk­la­rı ya da ek­sik­lik­le­ri ya da Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lık­la­rı ma­ale­sef, Ada­let ve Ana­ya­sa Ko­mis­yon­la­rı­mı­zın ra­por­la­rı­nı ver­me­me­si ne­de­niy­le, Mec­li­si­miz­den bu ek­sik­lik­le­riy­le ve ay­kı­rı­lık­la­rıy­la geç­me­si­ne se­bep olu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, esas ko­mis­yon­da ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de, Hükûmet ta­ra­fı Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­mı­zın ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de be­lir­ti­len hu­sus­la­rın hiç­bi­ri­ne ka­tıl­ma­ya­rak kar­şı çık­mış­tır. Esas ko­mis­yon üye­le­ri ve ka­tı­lım­cı­lar­dan ba­zı­la­rı ise yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ara­sın­da yer alan üni­ver­si­te­ler ve mes­lek oda­la­rı için ce­za ön­gö­rül­me­si­nin dev­let ya­pı­mız­la çe­liş­ti­ği, mad­de­de dü­zen­le­nen ida­ri yap­tı­rım­la­rın uy­gu­lan­ma­sı hâlin­de ya­pı­la­cak iti­raz­la­rın sulh ce­za mah­ke­me­sin­de gö­rül­me­si­nin ne­de­ni­nin 5326 sa­yı­lı Ka­nun'un il­gi­li mad­de­le­ri ol­du­ğu, bun­la­rın hâlen yü­rür­lük­te ol­ma­sı ne­de­niy­le an­cak mah­ke­me­ler ara­cı­lı­ğıy­la ip­tal da­va­sı­na ko­nu edi­le­bi­le­ce­ği hu­sus­la­rı­na dik­kat çek­miş­ler­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li ko­mis­yon üye­si mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak biz­ler ta­ra­fın­dan ve­ri­len ve Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de­ki gö­rüş­ler doğ­rul­tu­sun­da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­nı içe­ren öner­ge­ler ko­mis­yon­da ka­bul edil­me­miş­tir. Bu­nun üze­ri­ne, Ya­sa'nın il­gi­li mad­de­le­ri­ne mu­ha­le­fet şer­hi­ni ko­ya­rak kar­şı oy ya­zı­mı­zı ver­dik. Kar­şı oy ge­rek­çe­miz­de de özet­le, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, suç oluş­tu­ra­cak iş­lem ve ey­lem­le­rin ve bun­la­ra uy­gu­la­na­cak ce­za­la­rın ya­sa­da açık­ça be­lir­til­me­si­nin zo­run­lu ol­du­ğu­nu, hu­kuk dev­le­ti­nin te­mel il­ke­le­rin­den olan suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si­nin, bu ko­nu­la­rın ida­ri dü­zen­le­yi­ci iş­lem­le­re bı­ra­kıl­ma­ma­sı­nı ge­rek­tir­di­ği­ni, suç oluş­tu­ra­cak iş­lem ve ey­lem­le­re ya­sa­da be­lir­gin bi­çim­de yer ve­ril­me­me­si­nin, bu ko­nu­nun ida­ri dü­zen­le­yi­ci iş­lem­le­re bı­ra­kıl­ma­sı­nın be­lir­siz­lik ya­ra­ta­ca­ğı­nı ve bu­nun da ya­sal­lık il­ke­si­nin ih­la­li an­la­mı­na ge­le­ce­ği­ni, ya­sa­da yö­net­me­lik­le sap­ta­nan ey­lem­le­re uyul­ma­ma­sı­nın ida­ri yap­tı­rım ne­de­ni sa­yıl­ma­sı­nın Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu­nu be­lirt­miş­tir. Ko­mis­yon­da ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­ri gön­der­me ya­zı­sın­da açık­la­dı­ğı hak­lı gö­rüş­ler doğ­rul­tu­sun­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li üye­le­rin ver­di­ği de­ği­şik­lik öner­ge­le­ri ka­bul edil­me­miş­tir. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de be­lirt­ti­ği gö­rüş­le­re ay­nen ka­tı­lı­yor ve Ana­ya­sa'ya açık­ça ay­kı­rı olan bu dü­zen­le­me­le­rin dü­zel­til­me­me­si­ni doğ­ru ve uy­gun bul­mu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ge­nel Ku­ru­lu­muz­da da ko­mis­yon­da ver­di­ği­miz öner­ge­le­ri tek­rar ve­re­ce­ğiz. Ha­ta­dan dö­ner­sek Mec­li­si­miz açı­sın­dan doğ­ru bir ka­rar ola­cak­tır. Bu öner­ge­le­ri­mi­zi des­tek­le­ye­ce­ği­ni­zi umu­yor ve bu dü­şün­ce­ler­le yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la tek­rar se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Uzun­bay.

Şah­sı adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hak­kı Ül­kü.

Bu­yu­run.

HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ya­sa­sı'nın 5'in­ci mad­de­si için şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, ener­ji­nin et­kin kul­la­nı­mı ne­dir? Ula­şım­da, ko­nut­lar­da, sa­na­yi ve ta­rım­da da­ha az ener­ji kul­la­na­rak da­ha çok iş yap­ma­yı he­def­ler. Ör­ne­ğin, ener­ji­nin et­kin kul­la­nı­mı, ula­şım­da 1 ki­şi­nin, 1 ki­lo­met­re­yi en az ener­ji kul­la­na­rak, en hız­lı bi­çim­de, ya­şam hac­mi­ni de kir­let­me­den ta­şın­ma­sı­nı he­def­le­mek­te­dir.

Ko­nut­lar­da, bir ko­nu­tun met­re­ka­re ba­şı­na yıl­da en az ısı ve ener­ji tü­ke­te­rek, kon­for­dan hiç­bir ta­viz ver­me­den ısı­tıl­ma­sı ve ay­dın­la­tıl­ma­sı­dır.

Sa­na­yi­de üre­ti­len ürün ba­şı­na en az ısı ve elek­trik kul­la­nıl­ma­sı­dır. Ör­ne­ğin: Teks­til­de met­re ba­şı­na en az ener­ji tü­ket­mek ör­nek ola­rak ve­ri­le­bi­lir ve bu, esas­ta ka­bul edi­le­bi­lir bir şey­dir.

Ta­rım­da en az ısı ve ener­ji kul­lan­mak esas ol­ma­lı­dır.

Ula­şım­da, kö­tü ör­nek, kent­ler­de özel oto­la­ra da­ya­lı, in­san­la­rın tek ki­şi 1 ara­ba­da, hem şo­för­lük ya­pıp hem ula­şım… Baş­ta İs­tan­bul ol­mak üze­re, bü­yük kent­ler­de 15-20 ki­lo­met­re­lik me­sa­fe­yi bir iki sa­at­te al­ma­sı­dır. Bu, ay­nı za­man­da ken­tin ya­şam çev­re­si­nin de kir­len­me­si­ne yol aç­mak­ta­dır. Çö­züm de top­lu ula­şım­dır.

Ül­ke­miz­de ko­nut­lar­da met­re­ka­re ba­şı­na yıl­da 300 ki­lo­vat sa­at ener­ji tü­ke­til­mek­te­dir. Ener­ji­nin et­kin kul­la­nı­mı için ve­ri­le­cek en iyi ör­nek­ler­den bir ta­ne­si Avus­tur­ya'dır. Ora­da ko­nut ba­şı­na mev­cut stok­la 150 ki­lo­vat sa­at tü­ke­til­mek­te­dir. Bu oran Al­man­ya'da ye­ni ya­pı­lan bi­na­lar­da 40 ki­lo­vat sa­ate ka­dar düş­müş­tür met­re­ka­re­de.

Ay­dın­lat­ma­da ak­kor fla­man­lı am­pul­ler ta­sar­ruf am­pul­le­rin­den 10 mis­li faz­la ener­ji tü­ket­mek­te­dir. Ya­ni, bu si­zin par­ti­ni­zin sim­ge­si olan am­pul­ler var ya, ül­ke eko­no­mi­si­ne çok za­rar­lı­dır.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ay­dın­lık­tan za­rar gör­mez­sin, ka­ran­lık­tan za­rar gö­rür­sün.

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - Sa­na­yi­leş­miş ül­ke­ler, ar­tık, bu am­pul­le­ri kul­lan­ma­mak­ta, hat­ta, Avus­tral­ya ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi ya­sak­la­mak­ta­dır. Hol­lan­da bu ta­sar­ruf am­pul­le­ri­ni üc­ret­siz ola­rak yurt­taş­la­rı­na da­ğıt­mak­ta­dır ve ta­sar­ruf am­pul­le­ri üre­ten bir te­sis ku­rul­du­ğun­da da bu te­sis 7,5 mil­yon li­ra­ya ku­ru­la­bil­mek­te. Bu­nun am­pul­le­ri üc­ret­siz ola­rak va­tan­daş­la­ra da­ğı­tı­lır­sa 4,5 mil­yar li­ra­lık bir ener­ji ta­sar­ru­fu sağ­la­na­rak, kö­mü­re da­ya­lı bir ter­mik san­tra­lin ya­pı­mın­dan da kur­tul­mak müm­kün­dür. Hem ül­ke kay­nak­la­rı he­ba ol­maz hem de bu ka­dar ter­mik san­tra­lin ya­rat­mış ol­du­ğu kan­ser has­ta­la­rı aza­lır, kan­ser te­da­vi­si için yurt dı­şı­na ya­pı­lan mas­raf­lar aza­lır, kan­ser te­da­vi­si için ya­pı­lan has­ta­ne­ler aza­lır ya da bel­ki de or­ta­dan kal­dı­rı­la­bi­lir.

Sa­na­yi­de kul­la­nı­lan elek­trik mo­tor­la­rı­nın, tek­no­lo­jik ola­rak yüz­de 80 da­ha az elek­trik har­ca­yan­la­rı var­dır. Sa­na­yi­leş­miş ül­ke­ler, pet­rol kri­zin­den iti­ba­ren zo­run­lu ola­rak 4 ila 10 mis­li da­ha az ener­ji tü­ke­ten tek­no­lo­ji­ler ge­liş­tir­di­ler ve bu­nu son yir­mi yıl­da yap­tı­lar. Biz ise, bu­gün­ler­de an­cak ener­ji­nin et­kin kul­la­nı­mı ya­sa­sı­nı ko­nu­şa­bi­li­yo­ruz. Bu sü­reç­te, en­düs­tri­leş­miş ül­ke­ler­de, ve­rim­siz ol­du­ğu için stan­dart dı­şı ka­lan ener­ji araç­la­rı, buz­do­lap­la­rı ve ben­ze­ri be­yaz eş­ya, bi­zim ül­ke­mi­ze ih­ra­cat kre­di­le­ri, tah­kim an­laş­ma­la­rı ve ya­tı­rım kre­di­le­riy­le te­sis­ler ku­ru­lup, kul­la­nı­lır ve üre­ti­lir hâle ge­ti­ri­li­yor. Bu ne­den­le biz, ener­ji­yi et­kin ve doğ­ru kul­lan­mı­yo­ruz. Çok ener­ji har­ca­yan buz­do­la­bı ve ben­ze­ri be­yaz eş­ya­la­rın kul­la­nı­mı­na sı­nır ge­ti­re­mi­yo­ruz. Ener­ji ih­ti­ya­cı­mı­zı da ol­du­ğun­dan faz­la gös­te­rip pa­ni­ğe ka­pı­lı­yo­ruz, tıp­kı bi­raz ön­ce gö­rüş­tü­ğü­müz ya­sa­da ol­du­ğu gi­bi. Şu an­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, ener­ji­nin et­kin kul­la­nı­mı ya­sa­sı­nın bü­rok­ra­tik ya­pı­ya ta­kıl­ma­dan ger­çek­leş­ti­ril­me­si­dir. Ya­sa­nın uy­gu­lan­ma­sı için da­ha net he­def­ler ko­nul­ma­lı­dır.

Güm­rük Bir­li­ği An­laş­ma­sı'yla ve Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü ile yap­mış ol­du­ğu­muz an­laş­ma­lar ne­de­niy­le, bu çöp tek­no­lo­ji­le­ri­nin gi­ri­şi, ne ya­zık ki ön­le­ne­mi­yor. Bun­la­rı Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı da biz­zat ken­di­si söy­le­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken en önem­li iş­ler­den bi­ri­si, güm­rük bir­li­ği an­laş­ma­la­rı ve Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü ile ya­pı­lan an­laş­ma­lar­da, ül­ke­mi­zin çı­kar­la­rı­nı ko­ru­ma­yan il­gi­li mad­de­le­ri de­ğiş­tir­mek­tir. Ak­si hâlde bu ya­sa laf ol­sun di­ye çı­ka­rı­lır ve fay­da­la­nı­la­ma­ya­bi­lir di­ye dü­şü­nü­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ül­kü.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Uy­gu­la­ma­lar

MAD­DE 7- (1) Ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la aşa­ğı­da­ki uy­gu­la­ma­lar ger­çek­leş­ti­ri­lir.

a) Ener­ji yö­ne­ti­mi ile il­gi­li ola­rak yü­rü­tü­le­cek fa­ali­yet­ler şun­lar­dır:

1) En­düs­tri­yel iş­let­me­ler, ça­lı­şan­la­rı ara­sın­dan ener­ji yö­ne­ti­ci­si gö­rev­len­di­rir. Or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­le­rin­de, böl­ge­de­ki bin TEP'ten da­ha az ener­ji tü­ke­ti­mi bu­lu­nan en­düs­tri­yel iş­let­me­le­re hiz­met ver­mek üze­re ener­ji yö­ne­tim bi­ri­mi ku­ru­lur.

2) Top­lam in­şa­at ala­nı en az yir­mi­bin met­re­ka­re ve­ya yıl­lık ener­ji tü­ke­ti­mi beş­yüz TEP ve üze­ri olan ti­carî bi­na­la­rın, hiz­met bi­na­la­rı­nın ve ka­mu ke­si­mi bi­na­la­rı­nın yö­ne­tim­le­ri, yö­ne­tim­le­rin bu­lun­ma­dı­ğı hal­ler­de bi­na sa­hip­le­ri, ener­ji yö­ne­ti­ci­si gö­rev­len­di­rir ve­ya ener­ji yö­ne­ti­ci­le­rin­den hiz­met alır.

3) Ka­mu ke­si­mi dı­şın­da ka­lan ve yıl­lık top­lam ener­ji tü­ke­tim­le­ri el­li­bin TEP ve üze­ri olan en­düs­tri­yel iş­let­me­ler­de, ener­ji yö­ne­ti­ci­si­nin so­rum­lu­lu­ğun­da ener­ji yö­ne­tim bi­ri­mi ku­ru­lur. Or­ga­ni­zas­yon­la­rın­da ka­li­te yö­ne­tim bi­ri­mi bu­lu­nan en­düs­tri­yel iş­let­me­ler, bu bi­rim­le­ri­ni ener­ji yö­ne­tim bi­ri­mi ola­rak da gö­rev­len­di­re­bi­lir.

4) Ener­ji yö­ne­ti­ci­le­ri ile ener­ji yö­ne­tim bi­rim­le­ri­nin gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı­na iliş­kin usûl ve esas­lar, Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­le be­lir­le­nir. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı okul­lar­da ise ener­ji yö­ne­ti­ci­si gö­rev­len­di­ril­me­si­ne iliş­kin usûl ve esas­lar, Ba­kan­lık ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak bir yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir.

b) İz­le­me, ana­liz ve pro­jek­si­yon ça­lış­ma­la­rı­na yö­ne­lik ola­rak aşa­ğı­da­ki fa­ali­yet­ler yü­rü­tü­lür:

1) Ül­ke ge­ne­lin­de, en­düs­tri­yel iş­let­me­ler­de ve bi­na­lar­da­ki ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin ge­li­şi­mi­ni böl­ge ve sek­tör ba­zın­da or­ta­ya ko­yan en­van­ter ve ge­le­ce­ğe yö­ne­lik pro­jek­si­yon­lar yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­la­rın iş­bir­li­ği ile Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan, ka­mu ke­si­mi ile il­gi­li ola­rak ken­di tes­pit ve de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni içe­ren yıl­lık ra­por­lar ise Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nır ve ya­yım­la­nır.

2) En­düs­tri­yel iş­let­me­ler ve ener­ji yö­ne­ti­ci­si ça­lış­tır­mak­la yü­küm­lü olan bi­na sa­hip­le­ri ve/ve­ya yö­ne­tim­le­ri is­te­nen bil­gi­le­ri, ka­mu ke­si­min­de ener­ji yö­ne­ti­ci­si ça­lış­tır­mak­la yü­küm­lü olan ku­rum ve ku­ru­luş­lar ise for­ma­tı Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen ener­ji tü­ke­tim bil­gi­le­ri ve ken­di tes­pit­le­ri­ni içe­ren ra­por­la­rı her yıl Mart ayı so­nu­na ka­dar Ge­nel Mü­dür­lü­ğe ve­rir. En­düs­tri­yel iş­let­me­ler, Ge­nel Mü­dür­lü­ğün ye­rin­de ya­pa­ca­ğı in­ce­le­me­le­re imkân ta­nır.

c) Mer­kezî ısıt­ma sis­te­mi­ne sa­hip bi­na­lar­da, mer­kezî ve­ya lo­kal ısı ve­ya sı­cak­lık kon­trol ci­haz­la­rı ile ısın­ma ma­li­yet­le­ri­nin ısı kul­la­nım mik­ta­rı­na bağ­lı ola­rak pay­la­şı­mı­nı sağ­la­yan sis­tem­ler kul­la­nı­lır. Bu­na ay­kı­rı ola­rak ha­zır­la­nan pro­je­ler il­gi­li mer­ci­ler­ce onay­lan­maz.

ç) Top­lam in­şa­at ala­nı yö­net­me­lik­te be­lir­le­nen mes­ken amaç­lı kul­la­nı­lan bi­na­lar­da, ti­carî bi­na­lar­da ve hiz­met bi­na­la­rın­da uy­gu­lan­mak üze­re mi­marî ta­sa­rım, ısıt­ma, so­ğut­ma, ısı ya­lı­tı­mı, sı­cak su, elek­trik te­si­sa­tı ve ay­dın­lat­ma ko­nu­la­rın­da­ki norm­la­rı, stan­dart­la­rı, as­garî per­for­mans kri­ter­le­ri­ni, bil­gi top­la­ma ve kon­trol pro­se­dür­le­ri­ni kap­sa­yan bi­na­lar­da ener­ji per­for­man­sı­na iliş­kin usûl ve esas­lar, Türk Stan­dart­la­rı Ens­ti­tü­sü ve Ge­nel Mü­dür­lük ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak bir yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir. Yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı ha­re­ket edil­me­si ha­lin­de il­gi­li ida­re ta­ra­fın­dan ya­pı kul­lan­ma iz­ni ve­ril­mez.

d) Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­li­ğe gö­re ha­zır­la­nan ya­pı pro­je­le­ri kap­sa­mın­da ener­ji kim­lik bel­ge­si dü­zen­le­nir. Ener­ji kim­lik bel­ge­sin­de bi­na­nın ener­ji ih­ti­ya­cı, ya­lı­tım özel­lik­le­ri, ısıt­ma ve/ve­ya so­ğut­ma sis­tem­le­ri­nin ve­ri­mi ve bi­na­nın ener­ji tü­ke­tim sı­nıf­lan­dır­ma­sı ile il­gi­li bil­gi­ler as­garî ola­rak bu­lun­du­ru­lur. Bel­ge­de bu­lun­du­rul­ma­sı ge­re­ken di­ğer bil­gi­ler ile bel­ge­nin ye­ni­len­me­si­ne ve mev­cut bi­na­lar da dâhil ol­mak üze­re uy­gu­la­ma­ya iliş­kin usûl ve esas­lar, Ba­kan­lık ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­le be­lir­le­nir. Mü­ca­vir alan dı­şın­da ka­lan ve top­lam in­şa­at ala­nı bin met­re­ka­re­den az olan bi­na­lar için ener­ji kim­lik bel­ge­si dü­zen­len­me­si zo­run­lu de­ğil­dir.

e) Elek­trik ener­ji­si üre­tim te­sis­le­ri ile ile­tim ve da­ğı­tım şe­be­ke­le­rin­de ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı­na, ta­lep ta­ra­fı yö­ne­ti­mi­ne, ter­mik san­tral­le­rin atık ısı­la­rın­dan ya­rar­la­nıl­ma­sı­na, açık alan ay­dın­lat­ma­la­rı­na, bi­yo­ya­kıt ve hid­ro­jen gi­bi al­ter­na­tif ya­kıt kul­la­nı­mı­nın özen­di­ril­me­si­ne iliş­kin usûl ve esas­lar, Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­le be­lir­le­nir.

f) Ula­şım­da ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı ile il­gi­li ola­rak; yurt için­de üre­ti­len araç­la­rın bi­rim ya­kıt tü­ke­tim­le­ri­nin dü­şü­rül­me­si­ne, araç­lar­da ve­rim­li­lik stan­dart­la­rı­nın yük­sel­til­me­si­ne, top­lu ta­şı­ma­cı­lı­ğın yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­na, ge­liş­miş tra­fik sin­ya­li­zas­yon sis­tem­le­ri­nin ku­rul­ma­sı­na iliş­kin usûl ve esas­lar, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir.

g) En­düs­tri­yel iş­let­me­ler­de ve bi­na­lar­da ya­pı­lan etüt ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da, ak­re­di­te ol­muş ulu­sal ve­ya ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar ta­ra­fın­dan ka­lib­ras­yo­nu ya­pıl­mış ve eti­ket­len­miş ci­haz­la­rın kul­la­nıl­ma­sı zo­run­lu­dur.

ğ) Yak­ma te­sis­le­rin­de yer alan ka­zan­lar­dan, brü­lör­ler­den, kat ka­lo­ri­fe­ri ve kom­bi­ler­den Ge­nel Mü­dür­lük ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­te be­lir­le­nen as­garî ve­rim­li­lik de­ğer­le­ri­ni sağ­la­ma­yan­la­rın sa­tı­şı­na izin ve­ril­mez.

h) Elek­trik mo­tor­la­rı­nın, kli­ma­la­rın, elek­trik­li ev alet­le­ri­nin ve am­pul­le­rin sı­nıf­lan­dı­rıl­ma­sı­na ve as­garî ve­rim­le­ri­nin be­lir­len­me­si­ne iliş­kin usûl ve esas­lar Ge­nel Mü­dür­lük ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir ve as­garî sı­nır­la­rı sağ­la­ma­yan­la­rın sa­tı­şı­na izin ve­ril­mez.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Nu­ri Çi­lin­gir.

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len 5584 sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu'nun 7'nci mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce he­ye­ti Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

1970'li yıl­lar­da ya­şa­nan pet­rol kri­zi son­ra­sın­da dün­ya­nın ener­ji­ye ba­kış açı­sı de­ğiş­miş, ener­ji ta­sar­ru­fu ve ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sı ko­nu­su ül­ke­le­rin gün­de­mi­ne gel­miş­tir. Dün­ya­da ener­ji tü­ke­ti­mi­nin bu hâliy­le de­vam et­me­si hâlin­de ise, 2020 yı­lın­da fo­sil ya­kıt kay­nak­la­rı­nın ya­rı­sı­nın tü­ke­til­miş ola­ca­ğı bi­lim çev­re­le­rin­ce tah­min edil­mek­te­dir. Bu ne­den­le, bü­tün dün­ya­da ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nı­mı, ener­ji ta­sar­ru­fu ve ener­ji ka­li­te­si ön­ce­lik­li ola­rak dü­şü­nül­mek­te­dir.

Ener­ji ve­rim­li­li­ği, doğ­ru üre­tim, doğ­ru plan­la­ma, doğ­ru kul­la­nım de­mek­tir. Ener­ji ve­rim­li­li­ği, ener­ji kay­nak­la­rı­nın ve ener­ji üre­ti­min­den tü­ke­ti­mi­ne ka­dar bü­tün saf­ha­la­rın­da en yük­sek et­kin­lik­te de­ğer­len­di­ril­me­si­dir. Ener­ji ta­sar­ru­fu, bel­li dav­ra­nış­la­rı yer­leş­ti­re­rek, iyi­leş­tir­me yön­tem­le­ri­ni uy­gu­la­ya­rak ve­ya ye­ni tek­no­lo­ji­ler kul­la­na­rak, üre­ti­mi ve ka­li­te­yi dü­şür­me­den, sos­yal ya­şa­mın stan­dart­la­rı­nı ko­ru­mak su­re­tiy­le ener­ji­yi da­ha et­kin kul­lan­mak­tır.

Ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sı­nın ge­ti­re­ce­ği fay­da, tek bir bi­re­yin, ko­nu­tun ve sa­na­yi ku­ru­lu­şu­nun ça­ba­sıy­la de­ğil, ül­ke ge­ne­lin­de ya­pı­la­cak top­lu uy­gu­la­ma ve dü­zen­le­me­ler­le müm­kün­dür.

Eko­no­mik ge­liş­me­yi ve ya­şam dü­ze­yi­ni en­gel­le­me­den, ka­li­te ve per­for­man­sı dü­şür­me­den ener­ji ih­ti­ya­cı­nı en aza in­dir­mek, an­cak ener­ji­nin ta­sar­ruf­lu ve ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sıy­la müm­kün­dür.

Ener­ji ta­sar­ru­fu, iki am­pul­den bi­ri­ni sön­dü­re­rek ya­pı­lan kı­sın­tı ya da prog­ram­lı ola­rak ya­pı­lan ke­sin­ti de­ğil, ge­rek­si­nim­ler ve kon­for şart­la­rı içe­ri­sin­de faz­la­dan ve ge­rek­siz tü­ke­ti­len ener­ji­nin ta­sar­ruf edil­me­si de­mek­tir.

Ener­ji ta­sar­ru­fu, ener­ji kay­nak­la­rı­nın da­ha ras­yo­nel kul­la­nıl­ma­sı­na, ener­ji üre­tim ya­tı­rım­la­rı­nın ve ener­ji ma­li­ye­ti­nin azal­tıl­ma­sı­na ola­nak ve­re­rek çev­re so­run­la­rı­nın azal­tıl­ma­sı açı­sın­dan ol­duk­ça bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır.

Gü­nü­müz­de ener­ji, eko­no­mik de­ğer an­la­mın­da, pa­ra de­mek­tir. Ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sıy­la, özel­lik­le ko­nut­lar­da ai­le büt­çe­sin­de ta­sar­ruf ola­nak­la­rı ya­ra­tı­la­bil­mek­te­dir.

Gü­nü­müz­de ener­ji po­li­ti­ka­la­rın­da be­lir­le­yi­ci fak­tör, ener­ji üre­ti­mi­nin eko­no­mik­li­ği­nin ya­nı sı­ra, çev­re dos­tu ve ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji ol­ma­sı­dır. An­cak, bu­gün her­kes ta­ra­fın­dan ka­bul edi­len bir ger­çek var­dır ki, en az ma­li­yet­li ener­ji­nin, ve­rim­li kul­la­nım so­nu­cu ta­sar­ruf edi­len ener­ji ol­du­ğu­dur.

Ener­ji ve­ri­mi­nin ar­tı­rıl­ma­sı, ek ye­ni ener­ji kay­nak­la­rı­nın dev­re­ye so­kul­ma­sı için ya­pı­la­cak ya­tı­rım­lar­dan da­ha eko­no­mik­tir. Ta­sar­ruf edi­le­rek ka­za­nı­la­bi­le­cek ener­ji­yi üret­mek çok da­ha pa­ha­lı ya­tı­rım­la­rı ve çok da­ha uzun za­ma­nı ge­rek­tir­mek­te­dir. Ener­ji ih­ti­ya­cı­mız son­suz, ama ener­ji kay­nak­la­rı­mız sı­nır­lı­dır. Bu se­bep­le, tü­ke­ti­len ener­ji mik­ta­rı­nın, eko­no­mik kal­kın­ma­yı ve sos­yal re­fa­hı en­gel­le­me­den, mev­cut ener­ji ka­yıp­la­rı­nın ön­len­me­si yo­luy­la, ener­ji ve­rim­li­li­ği­ni ar­tır­ma­mız ge­rek­mek­te­dir.

Bu­gün iti­ba­rıy­la dün­ya ener­ji ih­ti­ya­cı­nın önem­li bir bö­lü­mü­nü kar­şı­la­mak­ta olan fo­sil ya­kıt re­zerv­le­ri­nin kul­la­nım hı­zı sü­rek­li art­mak­ta­dır. Bu ar­tış, fo­sil kay­nak­la­rın hız­la azal­ma­sı an­la­mı­na gel­di­ği gi­bi, çev­re kir­li­li­ği açı­sın­dan da önem­li so­run­lar ya­rat­mak­ta­dır. Ya­ni, ener­ji üre­tir­ken de, tü­ke­tir­ken de çev­re kir­li­li­ği ya­ra­tıl­mak­ta ve bu, tüm in­san­lık için bir teh­dit hâli­ne gel­mek­te­dir.

Ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı­nın top­lam üre­tim­de­ki ve tü­ke­tim­de­ki pa­yı­nın mut­la­ka ar­tı­rıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji ucuz, bol ve ye­ni­le­ne­bi­lir ol­duk­la­rın­dan, top­lam ener­ji ma­li­yet­le­rin­de pa­ra­sal ola­rak da­ha azal­ma de­mek­tir. Ener­ji ala­nın­da fo­sil ya­kıt­la­ra ba­ğım­lı­lı­ğın azal­ma­sı, da­ha te­miz bir çev­re an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­de sa­na­yi, ko­nut ve ula­şım en bü­yük ni­haî ener­ji tü­ke­tim sek­tör­le­ri­miz olup, ül­ke ener­ji ar­zı­nın yak­la­şık yüz­de 92'si bu sek­tör­ler­de tü­ke­til­mek­te­dir. Ge­liş­miş­lik, az ener­ji kul­la­na­rak çok eko­no­mik de­ğer ya­ra­ta­bil­mek­le öl­çül­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­de­ki es­ki bi­na­la­rın pek ço­ğun­da ener­ji ta­sar­ru­fu için ye­ter­li ön­lem­ler alın­ma­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la, sa­de­ce ça­tı ya­lı­tı­mı, çift cam ve sız­ma ka­yıp­la­rı­nın azal­tıl­ma­sı ön­lem­le­riy­le sağ­la­na­bi­le­cek önem­li bo­yut­ta ener­ji ta­sar­ru­fu po­tan­si­ye­li mev­cut­tur. Ya­lı­tım iyi­leş­tir­me­le­ri­nin sağ­la­ya­ca­ğı ta­sar­ruf po­tan­si­yel­le­ri­nin ya­nı sı­ra, mev­cut tüm bi­na­la­rın so­ba ve ka­lo­ri­fer gi­bi ısıt­ma sis­tem­le­rin­de iyi iş­let­me ve ve­rim­li ısıt­ma sis­tem­le­ri­nin kul­la­nıl­ma­sın­dan ge­le­bi­le­cek ta­sar­ruf ile ve­rim­li elek­trik ci­haz­la­rı­nın, ay­dın­lat­ma sis­tem­le­ri­nin kul­la­nıl­ma­sı­nın ge­ti­re­ce­ği po­tan­si­yel­ler göz önü­ne alın­dı­ğın­da, ül­ke­miz­de bi­na sek­tö­rün­de ge­ri ka­za­nı­la­bi­le­cek ener­ji ta­sar­ru­fu ol­duk­ça yük­sek­tir.

Ül­ke­miz sa­na­yi­si­nin ge­nel ola­rak çok ener­ji tü­ke­ten bir ya­pı­sı var­dır. Sa­na­yi­de bi­rin­ci ön­ce­lik üre­ti­me ve­ril­di­ğin­den, ener­ji­nin faz­la tü­ke­ti­mi faz­la dik­ka­te alın­mı­yor. Hâlbu­ki, ener­ji ve­rim­li­li­ği­ne ge­re­ken önem mut­la­ka ve­ril­me­li­dir.

Her alan­da za­man za­man aşı­rı ener­ji tü­ke­tim­le­ri ol­mak­ta­dır. Ener­ji tü­ke­tim­le­ri iz­le­ne­rek ge­rek­li ön­lem­ler alın­ma­lı­dır. Ener­ji ta­sar­ru­fu ko­nu­sun­da mer­kezî bir iz­le­me ve de­net­le­me me­ka­niz­ma­sı­nın oluş­tu­rul­ma­sı, ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın et­kin­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı açı­sın­dan ge­rek­li­dir. Ener­ji yö­ne­ti­mi bi­ri­mi oluş­tu­rul­ma­lı, bu ko­nu­nun uz­ma­nı olan ki­şi­ler­le ça­lı­şıl­ma­lı­dır.

Ül­ke­mi­zin, ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı için ener­ji plan­la­ma­sı yap­ma­sı, ye­ni ve ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rıy­la çe­şit­len­di­re­ce­ği öz kay­nak­la­rı­nı de­ğer­len­dir­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ener­ji ta­sar­ru­fu için ge­rek­li ya­tı­rım­lar ve ça­lış­ma­lar ya­pıl­dı­ğın­da, ül­ke­miz ener­ji­si­ne uzun sü­re kat­kı­da bu­lu­na­cak dü­zey­de po­tan­si­yel­ler mev­cut­tur, ye­ter ki ener­ji plan­la­ma­sı­nı ya­pa­lım, ye­ter ki bu po­tan­si­ye­li kul­lan­ma­sı­nı bi­le­lim.

Ül­ke­miz­de son yir­mi yıl­dır uy­gu­la­nan IMF ve Dün­ya Ban­ka­sı po­li­ti­ka­la­rı, ik­ti­dar de­ği­şik­li­ği­ne rağ­men tüm hı­zıy­la de­vam et­mek­te­dir. Li­be­ral eko­no­mi­nin de ge­re­ği di­ye ül­ke­mi­ze ve hal­kı­mı­za da­ya­tı­lan özel­leş­tir­me­ler, çok ulus­lu ya­ban­cı şir­ket­le­rin çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da ya­pıl­mak­ta­dır.

Elek­trik ener­ji­si, de­po edi­le­mez­li­ği ne­de­niy­le üre­til­di­ği an­da tü­ke­til­mek zo­run­da­dır. Elek­trik ener­ji­si hiz­met­le­ri­nin ka­li­te­li, de­vam­lı ve ke­sin­ti­siz ve­ril­me­si esas­tır. Bu yüz­den, üre­ti­min­den ile­ti­mi­ne ve da­ğı­tı­mı­na ka­dar mer­ke­zi bir ya­pı­lan­ma­yı zo­run­lu kı­lar. Ener­ji sek­tö­rün­de ül­ke ça­pın­da mer­ke­zi plan­la­ma ya­pıl­ma­sı za­ru­ri olup, ak­si hâlde var olan ener­ji yö­ne­tim kri­zi da­ha da ar­ta­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ener­ji ve­rim­li­li­ğiy­le il­gi­li ola­rak kı­sa­ca şu baş­lık­la­ra de­ği­ne­rek söz­le­ri­mi ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum:

Sek­tör­de­ki özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı­na son ve­ri­le­rek, ko­or­di­nas­yon, ye­tiş­miş in­san gü­cü, eko­no­mik kay­nak ve ile­ri tek­no­lo­ji po­li­ti­ka­la­rıy­la güç­len­di­ril­miş, ka­mu kon­tro­lün­de ör­güt­lü ve et­kin bir ya­pı oluş­tu­rul­ma­lı­dır.

Mev­cut po­li­ti­ka­lar doğ­rul­tu­sun­da ne­re­dey­se tü­müy­le dı­şa­rı­dan alı­nan do­ğal ga­zın elek­trik üre­ti­min­de bu den­li yük­sek oran­da kul­la­nıl­ma­sı­nın ge­tir­di­ği ve ge­ti­re­ce­ği so­nuç­lar göz önü­ne alı­na­rak kay­nak çe­şit­li­li­ği­ne gi­dil­me­li, ulu­sal kay­nak­la­rı­mız öne çı­ka­rıl­ma­lı­dır. Özel­lik­le ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı­mı­zı dev­re­ye so­kan bir üre­tim po­li­ti­ka­sı iz­len­me­li­dir.

Da­ğı­tım şe­be­ke­le­ri ye­ni­le­ne­rek, ka­yıp­la­rın azal­tıl­ma­sı ko­nu­la­rı ön­ce­lik­le ele alın­ma­lı, ener­ji ta­sar­ru­fu ve ve­rim­li­li­ği po­li­ti­ka­la­rı ge­liş­ti­ri­le­rek uy­gu­lan­ma­lı­dır.

Ener­ji da­ğı­tım ku­ru­luş­la­rı hâli­ha­zır­da kâr eden ku­ru­luş­lar olup, mül­ki­yet sa­tı­şı ve­ya iş­let­me hak­kı dev­ri gi­bi yön­tem­ler­le ya­pı­la­cak özel­leş­tir­me­ler­den ka­çı­nıl­ma­lı­dır. Çün­kü, bu du­rum ka­mu za­ra­rı­na se­bep ol­mak­ta­dır.

Ge­liş­miş­lik, ki­şi ba­şı­na tü­ke­ti­len ener­ji mik­ta­rıy­la de­ğil, az ener­ji kul­la­na­rak çok eko­no­mik de­ğer ya­ra­ta­bil­mek­le öl­çül­me­li­dir.

Ener­ji kay­nak­la­rı­nın da­ha et­kin kul­la­nıl­ma­sıy­la ener­ji ya­tı­rım­la­rı­nın ve ma­li­yet­le­ri­nin dü­şü­rül­me­si sağ­la­na­ca­ğı gi­bi, çev­re­ye olan et­ki­le­ri­nin de en aza in­di­ril­me­si müm­kün ola­cak­tır.

Ener­ji kay­nak­la­rı­nın aşı­rı ve bi­linç­siz kul­la­nı­mı çev­re so­run­la­rı­nı da be­ra­be­rin­de ge­ti­re­ce­ğin­den, ha­va kir­li­li­ği, ozon ta­ba­ka­sı­nın de­lin­me­si gi­bi in­san ya­şa­mı­nı olum­suz et­ki­le­ye­cek te­mel so­run­la­ra da ne­den ola­cak­tır. Ül­ke­mi­zin de im­za­la­dı­ğı ve hâlen yü­rür­lük­te olan İk­lim De­ği­şik­li­ği Söz­leş­me­si'yle, se­ra gaz­la­rı­nın emis­yon mik­ta­rı­nın önü­müz­de­ki dö­nem­ler­de azal­tıl­ma­sı he­def alın­mış­tır. Bu he­de­fi ger­çek­leş­tir­me­nin bir yo­lu da ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sın­dan geç­mek­te­dir.

Onun için ener­ji üre­tim tek­no­lo­ji­le­rin­de­ki ge­liş­me­ler ya­kın­dan ta­kip edil­me­li, tü­ke­ti­ci­ler mut­la­ka bi­linç­len­di­ril­me­li­dir; kir­li ve atıl tek­no­lo­ji­ler ya­vaş ya­vaş terk edil­me­li, ye­ri­ne ve­rim­li ve çev­re­yi ko­ru­yan tek­no­lo­ji­ler se­çil­me­li­dir; ulu­sal kay­nak­la­ra da­ya­lı, ener­ji kay­nak­la­rı­nı çe­şit­len­di­ri­ci ener­ji po­li­ti­ka­la­rı üre­til­me­li ve uy­gu­lan­ma­lı­dır; ar­tı­rı­la­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı özen­di­ril­me­li, kul­la­nı­mı yay­gın­laş­tı­rıl­ma­lı­dır; da­ğı­tım şe­be­ke­le­ri­nin ye­ni­len­me­si ve ka­yıp­la­rı­nın azal­tıl­ma­sı ön­ce­lik­le ele alın­ma­lı­dır; ener­ji ka­li­te­siy­le il­gi­li kap­sam­lı bir ulu­sal stan­dart oluş­tu­rul­ma­lı ve da­ğı­tım şe­be­ke­le­ri­nin ve elek­trik­sel ci­haz­la­rın bu stan­dart­la­ra uy­gun­lu­ğu de­net­len­me­li­dir. An­cak bu şe­kil­de ül­ke­miz ve dün­ya ener­ji ve­rim­li­li­ği­ne kat­kı­da bu­lu­na­bi­le­ce­ği­mi­zi dü­şün­mek­te­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar -ko­mis­yon­da da ifa­de et­tik, bi­raz ön­ce Se­dat Uzun­bay ar­ka­da­şı­mız da söy­le­di- biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, ener­ji ve­rim­li­li­ği­nin bir an ön­ce çık­ma­sı­nı ar­zu et­tik. An­cak, biz tek­nik in­san­lar ol­du­ğu­muz için ko­nu­nun Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı yö­nü bi­zim ta­ra­fı­mız­dan pek faz­la dik­ka­te alın­ma­mış ol­du. Bi­raz son­ra bu ko­nu­da açık­lık ge­ti­re­ce­ğiz. Bu­ra­da ida­ri yar­gı ile ad­li yar­gı ara­sın­da bir fark­lı­laş­ma söz ko­nu­su. Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de ifa­de edi­len hu­sus­lar, özü iti­ba­rıy­la böy­le. Ya­ni, şu­nu de­mek is­ti­yo­rum ki: Biz ener­ji­nin ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sı­nı ar­zu edi­yo­ruz, bu ya­sa­nın çık­ma­sı­nı da ar­zu edi­yo­ruz, ama bu­nu ya­par­ken Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lık­la­rın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı­na...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (De­vam­la) - Fa­kat, ko­mis­yon­da, bu söy­le­dik­le­ri­min bir ta­ne­si dik­ka­te alın­ma­dı, yö­net­me­lik­le­re ce­za uy­gu­la­ma­sı ya­pıl­ma­sı yol­la­rı­na gi­dil­di. Ya­ni, bi­zim ken­di ih­ti­sas ala­nı­mı­zın dı­şın­da ol­du­ğu için baş­lan­gıç­ta bu­na ta­ma­men "evet" de­dik, des­tek ver­dik. Özü iti­ba­rıy­la ge­ne "evet" di­yo­ruz, des­tek­li­yo­ruz. Kar­şı oy ya­zı­mız da Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lı­ğın­dan do­la­yı, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lı­ğı or­ta­ya çık­tı­ğın­dan do­la­yı­dır.

Bu duy­gu­lar­la, ben, yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, herhâlde bu ya­sa çı­ka­cak, ha­yır­lı, uğur­lu ol­sun di­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çi­lin­gir.

Sa­yın Yıl­dız, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Kı­sa­ca bir ko­nuş­mam la­zım, çün­kü ka­nu­nen boş­lu­ğu gi­der­me­miz ge­re­ki­yor Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ta­bii, Sa­yın Çi­lin­gir "Tek­nik ola­rak biz bu me­se­le­ye yak­la­şı­yo­ruz, ama hu­ku­ken ba­zı sı­kın­tı­lar var­dır." de­di. Ben, bu hu­ku­ki sı­kın­tı­lar­la ala­ka­lı ba­zı açık­la­ma­lar yap­ma ih­ti­ya­cı his­set­tim.

Bil­di­ği­niz gi­bi, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, 5, 7 ve 10'un­cu mad­de­ler­le ala­ka­lı bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı tek­rar Mec­li­se gön­der­miş­ti. Ge­ri gön­de­ril­me ge­rek­çe­le­ri­ni iki mad­de­de top­la­mak müm­kün: Bir ta­ne­si, ida­ri yap­tı­rım ge­rek­ti­ren fi­il­le­rin yö­net­me­lik­le­re bı­ra­kıl­ma­sı­nın, yö­net­me­lik­ler­le dü­zen­le­nen hu­sus­la­ra uyu­la­ma­ma­sı­nın da ida­ri yap­tı­rım ko­nu­su ol­du­ğu­nun, böy­le­ce suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­siy­le bağ­daş­ma­dı­ğı­nı be­lirt­miş­ti Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız. İkin­ci mad­de­de ise "ida­ri yap­tı­rım­lar­dan do­ğan ih­ti­laf­la­rın yi­ne ida­ri yar­gı­da gö­rü­le­ce­ği" hük­mü­nün yer al­ma­ma­sı­nın Ana­ya­sa'ya da ay­kı­rı ol­du­ğu­nu be­lirt­miş­ti.

Şim­di, bi­rin­ci ge­rek­çey­le ala­ka­lı, as­lın­da, söy­le­me­miz ge­re­ken önem­li bir hu­sus var. Bu Ka­nun'da çı­ka­rıl­ma­sı ön­gö­rü­len yö­net­me­lik­le­rin ta­ma­mın­da tek­nik stan­dart­lar ve kri­ter­ler, bir ke­re, yer ala­cak­tır. Ka­nun'da, bu ko­nu­da yö­net­me­lik­le dü­zen­le­ne­cek hu­sus­la­rın çer­çe­ve­si çi­zil­miş ve te­mel esas­la­rı da be­lir­til­miş­tir. Ay­rı­ca, bu Ka­nun'a ve çı­ka­rı­la­cak yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı ha­re­ket edil­me­si hâlin­de yap­tı­rım uy­gu­la­na­ca­ğı yö­nün­de­ki dü­zen­le­me­ler de yer al­mış­tır, sa­de­ce yö­net­me­lik hü­küm­le­riy­le bir sı­nır­lı­lık söz ko­nu­su de­ğil­dir.

Ka­nun'da so­mut ola­ya ve bu so­mut olay­la il­gi­li de yö­net­me­li­ğe ay­kı­rı ha­re­ket, ey­lem ida­ri yap­tı­rı­mı ge­rek­tir­mek­te­dir. Bu dü­zen­le­me­ler, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin 2004/84 esas ve 2004/124 ka­rar ve 08/12/2004 ta­rih­li ka­rar­la­rı­na uy­gun­dur. Ben bu ka­ra­rı da zap­ta geç­me­si açı­sın­dan oku­mak is­ti­yo­rum: "Ya­sa ko­yu­cu ta­ra­fın­dan suç oluş­tu­ran ey­le­min ve su­çun un­sur­la­rı­nın sap­tan­ma­sın­dan, ce­za­nın da Ya­sa'da açık­ça be­lir­len­me­sin­den son­ra uy­gu­la­ma­ya yö­ne­lik ola­rak uz­man­lık ve yö­ne­tim tek­ni­ği­ne iliş­kin ay­rın­tı­la­rın be­lir­le­ne­bil­me­si için yü­rüt­me or­ga­nı­na yet­ki ve­ril­me­si dü­zen­le­yi­ci iş­lem­le­re suç ve ce­za oluş­tur­ma an­la­mı­na gel­me­ye­ce­ğin­den, suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si­ne ay­kı­rı­lık oluş­tur­maz." Bu, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ta­rih ve sa­yı­sı­nı be­lirt­ti­ğim ka­rar­la­rın­da mev­cut­tur.

Ta­bii, ben­zer dü­zen­le­me­ler, as­lın­da bi­zim çı­kart­tı­ğı­mız Elek­trik Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'nda, Do­ğal Gaz Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'nda, Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'nda, Sı­vı­laş­tı­rıl­mış Pet­rol Gaz­la­rı -ya­ni LPG- Ka­nu­nu'nda ve Çev­re Ka­nu­nu'nda da yer al­mak­ta­dır.

Di­ğer ta­raf­tan Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu'nun 4'ün­cü mad­de­sin­de "Han­gi fi­il­le­rin ka­ba­hat oluş­tur­du­ğu ka­nun­da açık­ça ta­nım­la­na­bi­le­ce­ği gi­bi, ka­nu­nun kap­sam ve ko­şul­la­rı ba­kı­mın­dan da be­lir­le­di­ği çer­çe­ve hük­mün içe­ri­ği ida­re­nin ge­nel ve dü­zen­le­yi­ci iş­lem­le­riy­le de dol­du­ru­la­bi­lir." de­nil­mek­te­dir. Bu dü­zen­le­me­le­rin Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lı­ğı da ile­ri sü­rül­me­miş­tir.

Bu ne­den­ler­le, söz ko­nu­su dü­zen­le­me­nin Ana­ya­sa'nın 38'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı ol­du­ğu şek­lin­de­ki gö­rü­şe ka­tıl­mak müm­kün de­ğil­dir.

İkin­ci eleş­ti­ri ko­nu­su olan ve ge­rek­çe­ye ko­nu­lan ko­nu­da ise şu­nu söy­le­mek müm­kün­dür: Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu'nda gö­rev­li mah­ke­me­yi gös­te­ren bir dü­zen­le­me bu­lun­ma­mak­ta­dır. Gö­rev­li ve yet­ki­li mah­ke­me­ler te­mel ka­nun­lar­da dü­zen­le­nir. Özel ka­nun­lar­da gö­rev­li ve yet­ki­li mah­ke­me­nin gös­te­ril­me­si­ni ge­rek­ti­ren bir ya­sal zo­run­lu­luk yok­tur. Ni­te­kim, ida­ri yap­tı­rım uy­gu­la­ma­sı söz ko­nu­su olan Ma­den Ka­nu­nu'nda, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ka­nu­nu'nda da bu yön­de bir dü­zen­le­me bu­lun­ma­mak­ta­dır.

Bu­nun­la ala­ka­lı da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar­la­rın­dan ye­ni bir ka­rar oku­mak is­ti­yo­rum zap­ta geç­me­si açı­sın­dan: "Bu bağ­lam­da, 5225 sa­yı­lı Ka­nun'da ip­ta­li is­te­nen ku­ral­lar yö­nün­den baş vu­ru­la­cak ka­nun yo­lu ve sü­re­si­nin özel ola­rak ön­gö­rül­me­miş ol­ma­sı, Ana­ya­sa'nın 40'ın­cı mad­de­si­ne ay­kı­rı­lık oluş­tur­maz. Kal­dı ki, 40'ın­cı mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sıy­la dev­le­te ve­ri­len gö­rev, so­mut olay­lar­da il­gi­li ki­şi­ler hak­kın­da te­sis edi­len iş­lem­le­re kar­şı baş­vu­ru­la­cak ka­nun yol­la­rı ve mer­ci­ler ile sü­re­le­rin be­lir­til­me­si zo­run­lu­lu­ğu olup, bu hu­sus­la­ra iliş­kin ola­rak her ya­sa­da özel bir dü­zen­le­me yap­ma yü­küm­lü­lü­ğü içer­me­mek­te­dir." Do­la­yı­sıy­la, so­nuç­ta, te­mel ka­nu­na yö­ne­lik dü­zen­le­me­le­re is­ti­na­den çı­ka­rı­la­cak ih­ti­laf­lar da ve­ya çı­ka­cak ih­ti­laf­lar da yar­gı ta­ra­fın­dan çö­züm­le­ne­cek bir hu­sus­tur. Ka­nun­da dü­zen­le­me ol­ma­ma­sı­nın Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lık ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­me­ye­ce­ği de son de­re­ce açık­tır.

Ben, bü­tün bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler içe­ri­sin­de, özel­lik­le ge­ri gön­der­me ge­rek­çe­le­ri­nin de bu tür bir ka­nun ışı­ğı al­tın­da, bir ko­nuş­ma ışı­ğı al­tın­da dü­zen­len­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yıl­dız.

Mad­de üze­rin­de iki adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ge­liş sı­ra­sı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, ay­kı­rı­lı­ğa gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1384 sı­ra sa­yı­lı 22/2/2007 ta­rih­li ve 5584 sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nun Tas­la­ğı­nın 7. mad­de­si­nin e) ben­di­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de dü­zen­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Nu­ri Çi­lin­gir

Öz­lem Çer­çi­oğ­lu

Se­dat Uzun­bay

 

Ma­ni­sa

Ay­dın

İz­mir

 

Ha­lil Ün­lü­te­pe

M. Me­sut Özak­can

Or­han Zi­ya Di­ren

 

Af­yon­ka­ra­hi­sar

Ay­dın

To­kat

De­ği­şik­lik mad­de­si:

e) Elek­trik Ener­ji­si Üre­tim Te­sis­le­rin­de, ile­tim ve da­ğı­tım şe­be­ke­le­rin­de Ener­ji Ve­rim­li­li­ği­nin art­tı­rıl­ma­sı­na, ter­mik san­tral­le­rin, jeo­ter­mal ve mer­ke­zi ısıt­ma sis­tem­le­ri­nin atık ısı­la­rın­dan ya­rar­la­nıl­ma­sı­na, açık olan ay­dın­lat­ma­la­rı­na, bi­yo­ya­kıt, hid­ro­jen gi­bi al­ter­na­tif ya­kıt ve ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı­nın kul­la­nı­mı­nın özen­di­ril­me­si­ne yö­ne­lik usul ve esas­lar Mes­lek Oda­la­rı ile Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak ve Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan çı­ka­rı­la­cak yö­net­me­lik­le be­lir­le­nir.

BAŞ­KAN - İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1384 sı­ra sa­yı­lı 22/2/2007 ta­rih­li ve 5584 sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nun Tas­la­ğı­nın 7. mad­de­si­nin ç) ben­di­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de dü­zen­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Öz­lem Çer­çi­oğ­lu

Ha­lil Ün­lü­te­pe

Nu­ri Çi­lin­gir

 

Ay­dın

Af­yon­ka­ra­hi­sar

Ma­ni­sa

 

Se­dat Uzun­bay

M. Me­sut Özak­can

Or­han Zi­ya Di­ren

 

İz­mir

Ay­dın

To­kat

De­ği­şik­lik mad­de­si:

ç) Top­lam in­şa­at ala­nı yö­net­me­lik­te be­lir­le­nen mes­ken amaç­lı kul­la­nı­lan bi­na­lar­da, ti­ca­ri bi­na­lar­da ve hiz­met bi­na­la­rın­da uy­gu­lan­mak üze­re, bi­na­lar­da mi­ma­ri ta­sa­rım, ısıt­ma, so­ğut­ma, ısı ya­lı­tı­mı, sı­cak su, elek­trik te­si­sa­tı ve ay­dın­lat­ma ko­nu­la­rın­da­ki norm­la­rı, stan­dart­la­rı, as­ga­ri per­for­mans kri­ter­le­ri­ni,  bil­gi top­la­ma ve kon­trol pro­se­dür­le­ri­ni kap­sa­yan bi­na­lar­da ener­ji per­for­man­sı, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı, Türk Stan­dart­la­rı Ens­ti­tü­sü, Ge­nel Mü­dür­lük ve Mes­lek Oda­la­rı ile müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak bir yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir. Yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı ha­re­ket edil­me­si ha­lin­de il­gi­li ida­re ta­ra­fın­dan ya­pı kul­lan­ma iz­ni ve­ril­mez.

BAŞ­KAN - Bu öner­ge­yi iş­le­me alı­yo­rum.

Sa­yın Ko­mis­yon?

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ HA­SAN ALİ ÇE­LİK (Sa­kar­ya) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du)  - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Bi­na­lar­da, ısıt­ma, so­ğut­ma, ya­lı­tım ih­ti­yaç­la­rı ve mal­ze­me­le­ri, elek­trik te­si­sa­tı ve ay­dın­lat­ma ko­nu­la­rın­da norm­la­rı, stan­dart­la­rı, as­ga­ri per­for­mans kri­ter­le­ri­ni ve pro­se­dür­le­ri ile ener­ji ve­rim­li­li­ği­ne iliş­kin ya­pı ve kod­la­rı­nı kap­sa­ya­cak yö­net­me­lik ha­zır­lık sü­re­cin­de bu ko­nu­lar­da kon­gre­ler, sem­poz­yum­lar, se­mi­ner­ler ya­pa­rak üye­le­ri­nin ça­lış­ma alan­la­rın­dan el­de et­tik­le­ri bil­gi ve de­ne­yim bi­ri­kim­le­ri­ni sen­tez­le­yen Mes­lek Oda­la­rı­na yer ve­ril­me­si ama­cıy­la öne­ri­de bu­lu­nul­muş­tur. Böy­le­lik­le, yö­net­me­li­ğin en üst dü­zey­de ka­tı­lım­cı­lık an­la­yı­şıy­la oluş­tu­rul­ma­sı he­def­len­miş­tir.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1384 sı­ra sa­yı­lı 22/2/2007 ta­rih­li ve 5584 sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nun Tas­la­ğı­nın 7. mad­de­si­nin e) ben­di­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de dü­zen­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                 Ha­lil Ün­lü­te­pe (Af­yon­ka­ra­hi­sar) ve ar­ka­daş­la­rı

De­ği­şik­lik mad­de­si:

e) Elek­trik Ener­ji­si Üre­tim Te­sis­le­rin­de, ile­tim ve da­ğı­tım şe­be­ke­le­rin­de Ener­ji Ve­rim­li­li­ği­nin art­tı­rıl­ma­sı­na, ter­mik san­tral­le­rin, jeo­ter­mal san­tral ve mer­ke­zi ısıt­ma sis­tem­le­ri­nin atık ısı­la­rın­dan ya­rar­la­nıl­ma­sı­na, açık olan ay­dın­lat­ma­la­rı­na, bi­yo­ya­kıt, hid­ro­jen gi­bi al­ter­na­tif ya­kıt ve ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı­nın kul­la­nı­mı­nın özen­di­ril­me­si­ne yö­ne­lik usul ve esas­lar Mes­lek Oda­la­rı ile Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan müş­te­re­ken ha­zır­la­na­rak ve Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan çı­ka­rı­la­cak yö­net­me­lik­le be­lir­le­nir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ HA­SAN ALİ ÇE­LİK (Sa­kar­ya) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du)  - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ül­ke­miz­de de "İk­lim De­ği­şik­li­ği Söz­leş­me­si"nin 21 Ekim 2006 ta­rih­li ve 25266 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te­de ya­yın­la­na­rak yü­rür­lü­ğe gir­di­ği bi­lin­mek­te­dir. Bu kap­sam­da Ye­ni­le­ne­bi­lir Ener­ji Kay­nak­la­rı­mı­zın kul­la­nı­mı­na özen­di­ril­me­si ge­nel ener­ji tü­ke­ti­mi için­de­ki Ye­ni­le­ne­bi­lir Ener­ji Kay­nak­la­rı pa­yı­nın ar­tı­rıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­de­ki zen­gin Jeo­ter­mal Kay­nak­la­rı­nın sa­de­ce %4 lük bö­lü­mü­nün kul­la­nı­la­bil­di­ği  bi­lin­mek­te­dir. Jeo­ter­mal Kay­nak­lı Elek­trik Ener­ji­si üre­ti­min­den ve mer­ke­zi ısıt­ma sis­tem­le­rin­den el­de edi­len atık ısı­nın ve bu sis­tem­le­rin et­kin ve yay­gın kul­la­nı­mı­nın özen­di­ril­me­si­ne ge­rek­si­nim var­dır. Ta­sa­rı­nın bu mad­de­si­ne ek­le­me­ler bu amaç­la ya­pıl­mış­tır.

Ay­rı­ca anı­lan özen­dir­me­ye yö­ne­lik usul ve esas­la­rın Mes­lek Oda­la­rı iş­bir­li­ği Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan be­lir­len­me­sin­de ka­tı­lım­cı­lık ve uy­gu­la­na­bi­lir­lik açı­sın­dan ya­rar gö­rül­mek­te­dir.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

10'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

"BE­ŞİN­Cİ BÖ­LÜM

İdarî Yap­tı­rım­lar ve Çe­şit­li Hü­küm­ler

İdarî yap­tı­rım­lar ve uy­gu­la­ma

MAD­DE 10- (1) Bu Ka­nun kap­sa­mın­da, idarî pa­ra ce­za­sı ver­me­ye yet­ki­li olan­lar ta­ra­fın­dan ya­pı­lan tes­pit ve/ve­ya de­ne­tim­ler so­nu­cu ger­çek ve­ya tü­zel ki­şi­le­re aşa­ğı­da­ki esas­lar çer­çe­ve­sin­de idarî yap­tı­rım­lar uy­gu­la­nır.

a) İdarî yap­tı­rım ge­rek­ti­ren hal­ler şun­lar­dır:

1) 5 in­ci mad­de kap­sa­mın­da yet­ki­len­dir­me­ler­le il­gi­li yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı ha­re­ket edil­me­si ha­lin­de, yet­ki­len­dir­me an­laş­ma­la­rın­da ta­nım­la­nan usûl ve esas­la­ra gö­re yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­la­rın yet­ki bel­ge­si Ku­rul ona­yı ile Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan, şir­ket­le­rin yet­ki bel­ge­le­ri ise an­laş­ma yap­tık­la­rı ku­rum ta­ra­fın­dan ip­tal edi­lir. Yet­ki bel­ge­si ip­tal edi­len yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­la­ra ve­ya şir­ket­le­re en az beş yıl sü­re ile yet­ki bel­ge­si ve­ril­mez. Yet­ki bel­ge­si ip­tal edi­len yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ta­ra­fın­dan şir­ket­ler ile ya­pı­lan yet­ki­len­dir­me an­laş­ma­la­rı Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan in­ce­le­me­ye alı­nır ve yö­net­me­lik­te ta­nım­la­nan şart­la­rı ha­iz ol­ma­yan­lar ip­tal edi­lir. Ge­rek­li şart­la­rı ha­iz olan­la­rın an­laş­ma­la­rı Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan ye­ni­le­nir.

2) 5 in­ci, 7 nci, 8 in­ci ve 9 un­cu mad­de­ler kap­sa­mın­da is­te­nen bil­gi­le­rin ve in­ce­le­me yap­ma imkânı­nın ve­ril­me­me­si ha­lin­de is­te­nen bil­gi ve/ve­ya iz­nin ve­ril­me­si için otuz gün­lük sü­re ta­nı­nır. Ve­ri­len sü­re so­nun­da is­te­nen bil­gi­le­rin yan­lış ve­ya nok­san ve­ril­me­si ha­lin­de on­bin Türk Li­ra­sı, hiç­bir bil­gi ve­ril­me­me­si ve/ve­ya ye­rin­de in­ce­le­me imkânı­nın ta­nın­ma­ma­sı ha­lin­de el­li­bin Türk Li­ra­sı idarî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir.

3) Bu ben­din (2) nu­ma­ra­lı alt ben­di dı­şın­da bu Ka­nun ve il­gi­li yö­net­me­lik­ler kap­sa­mın­da is­te­nen ge­rek­li di­ğer bil­gi­le­rin otuz gün için­de, doğ­ru ola­rak ve ge­rek­ti­ği şe­kil­de ve­ril­me­me­si ha­lin­de beş­yüz Türk Li­ra­sı idarî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir.

4) 5 in­ci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­din­de­ki ti­carî sır­la­rı ken­di­le­ri­nin ve­ya baş­ka­la­rı­nın ya­ra­rı­na kul­la­nan­la­rın bu Ka­nun kap­sa­mı­na gi­ren ku­ru­luş­lar­da gö­rev yap­ma­la­rı iki yıl­dan aşa­ğı ol­ma­mak üze­re ya­sak­la­nır.

5) 5 in­ci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (ç) ben­di­nin (2) nu­ma­ra­lı alt ben­di kap­sa­mın­da bu Ka­nun ve çı­ka­rı­lan yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı ha­re­ket et­ti­ği tes­pit edi­le­rek Ge­nel Mü­dür­lü­ğe bil­di­ri­len şir­ket­le­re bu ben­din (1) nu­ma­ra­lı alt ben­di hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

6) 6 ncı mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di­nin (1) nu­ma­ra­lı alt ben­din­de yer alan ya­yın yü­küm­lü­lü­ğü­nü ye­ri­ne ge­tir­me­yen­ler hak­kın­da 3984 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

7) 6 ncı mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di­nin (2) nu­ma­ra­lı alt ben­di ile il­gi­li hü­küm­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­me­si ha­lin­de, il­gi­li tü­zel ki­şi­le­re beş­bin Türk Li­ra­sı idarî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir.

8) En­düs­tri­yel iş­let­me­ler ve bi­na­la­rın sa­hip­le­ri ve­ya yö­ne­tim­le­ri, 7 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ben­di ve il­gi­li yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı ha­re­ket edil­me­si ha­lin­de, ay­kı­rı­lı­ğın gi­de­ril­me­si için ih­tar edi­lir. Ay­kı­rı­lı­ğın otuz gün içe­ri­sin­de gi­de­ril­me­me­si ha­lin­de; en­düs­tri­yel iş­let­me­ye, bi­na sa­hi­bi­ne ve­ya bi­na yö­ne­ti­mi­ne yir­mi­bin Türk Li­ra­sı idarî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir.

9) 7 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (ğ) ve (h) bent­le­ri­ne ay­kı­rı ola­rak sa­tış ya­pan ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­re, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yir­mi­bin Türk Li­ra­sı idarî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir."

BAŞ­KAN - Bir  da­ki­ka  efen­dim.

Sa­yın   mil­let­ve­kil­le­ri,  ya­sa­nın son mad­de­si­nin son  nok­ta­sı­na  gel­dik. Bir de ko­nuş­ma var. Bu ba­kım­dan -ça­lış­ma sa­ati­miz de bit­mek  üze­re- işin bi­ti­mi­ne ka­dar sü­re­nin uza­tıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul  et­me­yen­ler… Ka­bul  edil­miş­tir.

Bu­yu­run:

"b) Bu fık­ra­nın (a) ben­di­nin (9) nu­ma­ra­lı alt ben­di ha­riç ol­mak üze­re, idarî pa­ra ce­za­sı uy­gu­lan­ma­sı­nı ta­kip eden bir yıl için­de ay­nı fii­lin tek­rar­lan­ma­sı ha­lin­de idarî pa­ra ce­za­la­rı iki kat ar­tı­rı­la­rak uy­gu­la­nır.

c) Bu fık­ra­nın (a) ben­di­nin (2), (3) ve (8) nu­ma­ra­lı alt bent­le­ri ge­re­ğin­ce en­düs­tri­yel iş­let­me­le­re, bi­na sa­hi­bi­ne ve­ya bi­na yö­ne­ti­mi­ne ve­ril­miş olan ce­za mik­tar­la­rı­nın, ce­za­ya mu­ha­tap ger­çek ve­ya tü­zel ki­şi­nin bir ön­ce­ki malî yı­la iliş­kin top­lam ener­ji har­ca­ma­la­rı­nın yüz­de yir­mi­si­ni ve­ya tü­zel ki­şi­nin bir ön­ce­ki malî yı­lı­na iliş­kin bi­lan­ço­sun­da yer alan ge­lir­le­ri­nin yüz­de be­şi­ni geç­me­si ha­lin­de, otuz gün içe­ri­sin­de bi­lan­ço ve ener­ji har­ca­ma­la­rı­na iliş­kin bel­ge­le­rin ib­raz edil­me­si şar­tıy­la, her iki sı­nı­ra gö­re he­sap­la­nan tu­tar­lar­dan dü­şük ola­nı ce­za mik­ta­rı ola­rak he­sap­la­nır.

ç) Bu Ka­nu­na gö­re, bir baş­ka ka­mu ku­rum ve­ya ku­ru­lu­şu ta­ra­fın­dan uy­gu­lan­ma­sı ön­gö­rül­me­yen idarî yap­tı­rım­lar Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan uy­gu­la­nır.

d) İdarî pa­ra ce­za­la­rın­da tü­zel ki­şi­le­rin so­rum­lu­lu­ğu, 29/6/1956 ta­rih­li ve 6762 sa­yı­lı Türk Ti­ca­ret Ka­nu­nu­nun 65 in­ci mad­de­si­ne gö­re ta­yin olu­nur."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Kü­çü­ka­şık.

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Din­çer'in kay­bı ne­de­niy­le tüm Bur­sa hal­kı­na, tüm göç­men va­tan­daş­la­rı­mı­za ve Türk ulu­su­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın Ya­sa'yı ia­de ge­rek­çe­le­rin­den en önem­li­si, suç ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si­ne, do­la­yı­sıy­la Ana­ya­sa'nın 38'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı ha­re­ket edil­di­ği­ne da­yan­mak­ta­dır.

10'un­cu mad­de­de ida­ri yap­tı­rım­lar sa­yıl­mış ve 5'in­ci ve 7'nci mad­de­ler­de özel­lik­le suç­ta ve ce­za­da ya­sal­lık il­ke­si­ne ay­kı­rı­lık­lar dü­zen­len­miş­tir.

5'in­ci mad­de­de­ki bun­lar­dan bir ta­ne­si, 5'in­ci mad­de­de, şim­di Sa­yın AKP söz­cü­sü­nün de­di­ği bir şey var­dı, "Ya­sa­da ta­ma­men suç­lar ta­nım­lan­mış­tır."

Şim­di, 5'in­ci mad­de­nin (a) baş­lık­lı 1 No'lu ben­din­de ay­nen şu­nu söy­lü­yor:

"Üni­ver­si­te­ler ve mes­lek oda­la­rı­na uy­gu­la­ma­lı eği­tim ya­pa­bil­me­le­ri ve şir­ket­le­ri yet­ki­len­di­re­bil­me­le­ri için Ku­rul ona­yı ile Ge­nel Mü­dür­lük ta­ra­fın­dan yet­ki bel­ge­si ve­ri­lir. Bu bel­ge­ler bu Ka­nun ve il­gi­li yö­net­me­lik­ler­de be­lir­le­nen usûl ve esas­la­ra gö­re…" Han­gi usul ve esas­lar? Bu ka­nun de­ğil, il­gi­li yö­net­me­lik­ler­de be­lir­le­ne­cek usul ve esas­lar, za­ten bu.

Si­zin oku­du­ğu­nuz Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rın­da, ba­kı­nız, şu­nu söy­lü­yor­su­nuz, di­yor­su­nuz ki: "Ya­sa ko­yu­cu ta­ra­fın­dan suç oluş­tu­ran ey­le­min ve su­çun un­sur­la­rı­nın sap­tan­ma­sın­dan…" Bu­ra­da su­çun un­sur­la­rı var mı? Han­gi hâller­de yet­ki bel­ge­si ip­tal edi­le­cek­tir, bu as­la Ya­sa'da be­lir­li de­ğil, bu yö­net­me­lik­ler­de…

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Be­lir­le­ne­cek…

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) - Ha­yır, bel­li de­ğil, yö­net­me­lik­ler­de be­lir­le­ne­cek. Bu za­man ne­dir? Ya­sa­ma yet­ki­si­nin ida­re­ye ve­ril­me­si­dir bu. Ya­ni "ka­nun­suz suç ve ce­za ol­maz" il­ke­si­nin, za­ten ay­kı­rı­lık bu­dur, Ana­ya­sa'nın 38'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı­lık bu­dur za­ten. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı bu ne­den­le şey et­ti. Siz, su­çu ve su­çun un­sur­la­rı­nı ta­nım­la­ma yet­ki­si­ni yö­net­me­li­ğe bı­ra­ka­maz­sı­nız.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Yö­net­me­lik ol­ma­ya­cak za­ten.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) - Ha­yır, yö­net­me­li­ğe bı­ra­kı­lı­yor.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - De­ğil.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) - Ha­yır, açık­ça bu.

İki; yi­ne ikin­ci fık­ra­da yet­ki­yi dev­re­di­yor­su­nuz siz. İkin­ci­sin­de "Şir­ket­le­re eği­tim, etüt, da­nış­man­lık ve uy­gu­la­ma fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rüt­mek üze­re Ge­nel Mü­dür­lük ve/ve­ya yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar ta­ra­fın­dan yet­ki bel­ge­si ve­ri­lir. Bu bel­ge­ler bu Ka­nun ve il­gi­li yö­net­me­lik­ler­de be­lir­le­nen usûl ve esas­la­ra ay­kı­rı bir du­rum ol­ma­dık­ça her üç yıl­da bir ye­ni­le­nir." Ne­dir bu ay­kı­rı du­rum­lar? Su­çun un­sur­la­rı­nı siz yö­net­me­lik­le­re na­sıl bı­ra­kır­sı­nız?

De­vam edi­yo­rum, yi­ne 5'in­ci mad­de­de de­vam eden ikin­ci fık­ra­da "Yet­ki­len­di­ril­miş ku­rum­lar yet­ki bel­ge­si ver­dik­le­ri şir­ket­le­rin fa­ali­yet­le­ri­ni iz­ler, bu Ka­nun ve bu Ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sı­na yö­ne­lik ola­rak Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak yö­net­me­lik hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı­lık teş­kil eden hu­sus­la­rı otuz gün içe­ri­sin­de Ge­nel Mü­dür­lü­ğe bil­di­rir." Bil­dir­mez­se? Bu ay­kı­rı­lık teş­kil eden hu­sus­lar ne­dir? Ne suç­tur, bu su­çun un­sur­la­rı ne­dir? Bu­ra­da bel­li de­ğil. Bu, di­rekt­ten di­rek­te, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ya­sa­ma yet­ki­si­ni ida­re­ye bı­rak­ma­sı­dır. O za­man, siz bir ka­rar çı­kar­dı­nız, ida­re ola­rak ce­za ver­di­niz; o za­man "ben, su­çu ve su­çun un­sur­la­rı­nı de­ğiş­ti­ri­yo­rum" di­yor­sa­nız, siz, ay­nı za­man­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de olan af yet­ki­si­ni de di­rek­ten di­re­ğe ida­re­ye, ken­di­ni­ze ve­ri­yor­su­nuz. Öy­le bir an ge­le­cek ki bir yö­net­me­lik çı­ka­ra­cak­sı­nız, di­ye­cek­si­niz ki: "Şu, şu, şu ha­re­ket­ler suç­tur, su­çun un­sur­la­rı şun­lar­dır." Ba­ka­cak­sı­nız ki, ar­ka­daşa faz­la ce­za ver­di ve­ya ta­nı­dık­la­ra ce­za ver­miş ola­bi­lir, o za­man ben ne ya­pa­ca­ğım? O za­man "bu yö­net­me­li­ği de­ğiş­ti­ri­yo­rum", ora­da­ki su­çu or­ta­dan kal­dı­ra­cak­sı­nız, bu se­fer af yet­ki­si­ni ken­di­ni­ze, ida­re­ye ver­miş ola­cak­sı­nız. Di­rek­ten di­re­ğe Ana­ya­sa'nın 38'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı­lık bu­dur. "Ka­nun­suz suç ve ce­za ol­maz" il­ke­si­ne ta­ma­men ay­kı­rı bir du­rum söz ko­nu­su. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, bu ne­den­le za­ten ge­ri gön­der­miş, an­cak Ko­mis­yon­da ya­pı­lan in­ce­le­me es­na­sın­da, sa­yın AKP söz­cü­sü­nün de­di­ği gi­bi, as­la bir­bi­riy­le ör­tüş­me­si müm­kün de­ğil. Ba­kın, bu­ra­da şu­nu söy­lü­yor: "Ya­sa ko­yu­cu ta­ra­fın­dan suç oluş­tu­ru­lan ey­le­min ve su­çun un­sur­la­rı­nın sap­tan­ma­sın­dan, ce­za­sı­nın da ya­sa­da açık­ça be­lir­len­me­sin­den son­ra…" di­yor. Bu­ra­da, bu Ya­sa'da ne suç ta­nım­lan­mış­tır ne su­çun un­sur­la­rı ta­nım­lan­mış­tır ne tüm ce­za­lar ta­nım­lan­mış­tır. Tam ter­si­ne, ta­nım­lan­ma­yan suç ve ce­za­lar ve su­çun un­sur­la­rı­nı be­lir­le­me yet­ki­si Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den alı­na­rak ta­ma­men ida­re­ye ve­ril­mek is­ten­mek­te­dir ki, bu da Ana­ya­sa'nın -net- 38'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı­lık de­mek­tir.

İkin­ci ola­rak, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın ge­ri gön­der­me ge­rek­çe­le­rin­den en önem­li bir nok­ta da şu…

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - On­la­ra bak­ma, on­lar si­ya­si­dir Meh­met­çi­ğim. Ve­to ge­rek­çe­le­ri­ne ne ba­kı­yor­sun, on­lar ta­ma­men si­ya­si­dir.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Ne si­ya­si?

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) - Han­gi si­ya­si ge­rek­çe­si…

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ve­to ge­rek­çe­le­ri hep si­ya­si­dir.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) - Bu, si­ya­si bir ge­rek­çe de­ğil. Eğer Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ya­sa yap­ma yet­ki­si­ni, bir hu­kuk­çu ola­rak, siz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den alıp da, ya­sa­ma or­ga­nın­dan alıp da ida­re­ye ve­ri­yor­sa­nız, siz…

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ne il­gi­si var?

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) - Bu­dur… Ay­nen, 38'in­ci mad­de bu, açık­ça ay­kı­rı­lık da bu za­ten, be­nim de söy­le­di­ğim bu.

Di­ğer bir ge­rek­çe de, ida­re­nin, ka­mu gü­cü­nü kul­la­na­rak oluş­tur­du­ğu ve ka­mu hu­ku­ku ala­nı­na gi­ren iş­lem ve ey­lem­le­ri­nin ida­ri yar­gı yer­le­rin­de gö­rü­le­ce­ği il­ke­si­ne ay­kı­rı dü­zen­le­me ya­pıl­ma­sı­dır. Ya­sa met­nin­de de, ya­sa­da ön­gö­rü­len ida­ri yap­tı­rım­la­rı uy­gu­la­ma ve ida­ri pa­ra ce­za­sı uy­gu­la­ma yet­ki­si, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na ve­ril­miş­tir. An­cak, 5326 sa­yı­lı Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu'nun 2'nci mad­de­sin­de, ka­ba­hat de­yi­min­den, kar­şı­lı­ğın­da ida­ri yap­tı­rım uy­gu­la­ma­sı, ön­gö­rü­len hak­sız­lık­la­rın an­la­tıl­dı­ğı; 3'ün­cü mad­de­sin­de, di­ğer ya­sa­lar­da ter­si­ne ku­ral bu­lun­ma­ma­sı du­ru­mun­da ida­ri yap­tı­rım ka­ra­rı­na kar­şı bu ya­sa ku­ral­la­rı­nın uy­gu­la­na­ca­ğı; 16'ncı mad­de­sin­de, ka­ba­hat­ler kar­şı­lı­ğı uy­gu­la­na­cak ida­ri pa­ra ce­za­la­rı ve ida­ri ön­lem­ler ol­du­ğu; 27'nci mad­de­sin­de, ida­ri pa­ra ce­za­la­rı­na iliş­kin ida­ri yap­tı­rım ka­ra­rı­na kar­şı sulh ce­za mah­ke­me­si­ne baş­vu­ru­la­ca­ğı, hü­küm al­tı­na alın­mış­tır. Bu Ya­sa'nın 10'un­cu mad­de­sin­de ter­si­ne bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­dı­ğı için, bu mad­de­de ön­gö­rü­len ida­ri pa­ra ce­za­la­rı­na kar­şı sulh ce­za mah­ke­me­le­ri­ne baş­vu­ru­la­cak­tır. Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu'nun 3'ün­cü mad­de­si uya­rın­ca, bir ida­ri yap­tı­rım ka­ra­rın­dan do­ğan uyuş­maz­lı­ğa iliş­kin da­va­nın ida­ri da­va ye­rin­de gö­rü­le­bil­me­si için, ida­ri yap­tı­rım ka­ra­rı, ku­ra­lı içe­ren ya­sal dü­zen­le­me­de, ya o ida­ri yap­tı­rım ka­ra­rı­na kar­şı ya­pı­la­cak iti­raz­lar­da 5326 sa­yı­lı Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu'nun uy­gu­lan­ma­ya­ca­ğı­nın açık­ça be­lir­til­miş ol­ma­sı ve­ya iti­raz mer­ci­inin ida­ri yar­gı ye­ri ol­du­ğu­nun açık­ça gös­te­ril­miş ol­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. 10'un­cu mad­de­de be­lir­ti­len ida­ri yap­tı­rım­la­rın, ka­mu hu­ku­ku esas­la­rı­na gö­re oluş­tu­ru­lan ida­ri iş­lem­ler ol­du­ğu için, ka­ba­hat ola­rak ni­te­len­di­ril­me­si uy­gun de­ğil­dir. Bu ne­den­le, 10'un­cu mad­de­de ön­gö­rü­len, ida­re hu­ku­ku esas­la­rı­na gö­re oluş­tu­ru­lan bir ida­ri iş­lem ni­te­li­ğin­de­ki ida­ri pa­ra ce­za­sı­nın yar­gı­sal de­ne­ti­min­de, mad­de­de ter­si­ne dü­zen­le­me ya­pıl­ma­ya­rak, ad­li yar­gı ye­ri­ne bı­ra­kıl­ma­sı, Ana­ya­sa'nın 125'in­ci ve 155'in­ci mad­de­le­ri­ne açık­ça ay­kı­rı­dır.

Tüm bu ay­kı­rı­lık­lar, ne ya­zık ki, Ko­mis­yon es­na­sın­da gi­de­ril­me­miş, Ko­mis­yon­ca, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı dü­zen­le­me­ler ve yap­tı­rım­lar içe­ren dü­zen­le­me­ler de ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Bu ne­den­le, şu an­da ge­ti­ri­len Ya­sa'nın 5 ve 7'nci mad­de­le­rin­de­ki ida­ri dü­zen­le­me­le­rin Ana­ya­sa'mı­zın 38, 125 ve 155'in­ci mad­de­le­ri­ne ay­kı­rı ol­du­ğu­nu bir kez da­ha tek­rar edi­yo­rum. Çün­kü, öy­le bir nok­ta­ya gel­dik ki, ener­ji­ler ko­nu­sun­da­ki dün çı­ka­rı­lan ya­sa da yi­ne Ana­ya­sa'ya açık­ça ay­kı­rı hü­küm­ler içer­mek­tey­di. Lüt­fen, özel­lik­le ener­ji gi­bi has­sas ko­nu­lar­da ve özel­lik­le ener­ji sek­tö­rü­nün ya­ban­cı­la­ra dev­ri­ni çok ko­nuş­tu­ğu­muz bu­gün­ler­de Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı iş­lem­ler­den dik­kat­le ka­çı­nıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin bir kez da­ha al­tı­nı çi­zi­yo­rum ve si­zi bu­ra­dan uya­rı­yo­rum.

He­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum, sağ olun. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kü­çü­ka­şık.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­nun'un tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­nun ka­bul edil­miş­tir, ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 19 Ni­san 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum. İyi ak­şam­lar di­li­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 20.11