DÖNEM: 22 CİLT: 152 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
85’inci Birleşim
5 Nisan 2007 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Vahdet Sinan Yerlikaya'nın,
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanun'un uygulama ve sonuçlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
2.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Avukatlar
Günü münasebetiyle, avukatların sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan'ın, Karabük
Demir-Çelik İşletmelerinin kuruluşunun 70'inci yıl dönümü münasebetiyle,
Türk demir-çelik sanayisinin gelişimine ve ülke ekonomisine katkısına
ilişkin gündem dışı konuşması
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır ve 22 milletvekilinin,
Ergene Çevre Düzeni Havza Planı ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/433)
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin CHP Grubu önerisi
V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, İstanbul
Milletvekili İdris Naim Şahin'in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
4.-Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun;
Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/759)
(S. Sayısı: 1339)
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/1328) (S. Sayısı: 1375)
6.- Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Kanunu Tasarısı
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1277)
(S. Sayısı: 1319)
7.- Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1202) (S.
Sayısı: 1207)
8.- Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
9.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/1295) (S. Sayısı: 1357)
VII. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, çocuk
ve kadınlara yönelik şiddetle ilgili genelge doğrultusundaki çalışmalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı
(7/20345)
2.- Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, Acarkent'teki
gayrimenkul sahiplerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPE'nin cevabı (7/20779)
3.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, iklim
değişiklikleri ve kuraklıkla ilgili tedbirlere ilişkin sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/20855)
4.- Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun,
RTÜK'e şikayet edilen televizyon programlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/20917)
5.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, iletişim
sektöründeki vergilendirmeye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/20952)
6.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Cumhuriyet
Gazetesinin televizyon reklamına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/21078)
7.- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Cumhuriyet
Gazetesinin reklamı için RTÜK'e başvuruda bulunup bulunulmadığına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı
(7/21084)
8.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Çukurova
Üniversitesi İletişim Fakültesine frekans tahsis edilmesine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/21096)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari
kadrolara yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir
ATALAY'ın cevabı (7/21191)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum
yaptı.
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü, İçişleri Bakanlığı
genel idare personeli ile mülki idare amirliği personeli arasındaki
maaş farklılığına,
Sivas Milletvekili Osman Kılıç, Kutlu Doğum Haftası
nedeniyle, Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişinin 1436'ncı yıl dönümünü
idrak etmenin sevincine,
Bursa Milletvekili Şevket Orhan, Bursa'nın fethinin
681'inci yıl dönümü etkinliklerine ve ilin tarihimizdeki önemine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 111'inci sırasında
bulunan (10/162) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmesinin,
Genel Kurulun 04/04/2007 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 393'üncü sırasında bulunan 1339, 442'nci sırasında bulunan
1375, 377'nci sırasında bulunan 1319, 339'uncu sırasında bulunan
1207, 14'üncü sırasında bulunan 1225, 427'nci sırasında bulunan
1357, 445'inci sırasında bulunan 1378, 451'inci sırasında bulunan
1384, 423'üncü sırasında bulunan 1351, 378'inci sırasında bulunan
1320, 437'nci sırasında bulunan 1369, 438'inci sırasında bulunan
1370, 24'üncü sırasında bulunan 1037, 23'üncü sırasında bulunan
945, 383'üncü sırasında bulunan 1327, 384'üncü sırasında bulunan
1328, 385'inci sırasında bulunan 1329, 390'ıncı sırasında bulunan
1334, 392'nci sırasında bulunan 1336, 391'inci sırasında bulunan
1335 ve 449'uncu sırasında bulunan 1382 sıra sayılı kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasıyla, gündemin 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14,
21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31'inci sıralarına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun, 4 Nisan 2007 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine;
10 ve 11 Nisan 2007 Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular
ile diğer denetim konularının görüşülmemesine; 10 Nisan 2007 Salı
günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine,
10 Nisan 2007 Salı günü 15.00-20.00, 11 ve 12 Nisan 2007 Çarşamba ve Perşembe
günleri ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul
edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3'üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kanun
Tasarı ve Teklifi'nin görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan, Kamu İdare, Kurum ve Kuruluşlarında Geçici İş
Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli
Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın
(1/1318) (S. Sayısı: 1366) görüşmeleri tamamlanarak, kabul edilip
kanunlaştı.
5'inci
sırasına alınan, Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun;
Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin (2/759) (S. Sayısı: 1339) tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi
5
Nisan 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.54'te son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkan
Vekili
|
Harun Tüfekci |
Türkân Miçooğulları |
|
|
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No.: 118
II. - GELEN KÂĞITLAR
5 Nisan 2007 Perşembe
Tezkere
1.-
Denizli Milletvekili Veli Haşim Oral'ın, Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1240) (Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.4.2007)
Meclis Araştırması
Önergesi
1.-
Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR ve 22 Milletvekilinin, Ergene Çevre
Düzeni Havza Planı ile ilgili sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/433) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2007)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Kırklareli Halk Kütüphanesine konulan bir kitaba ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19944)
2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Başbakanın
sürücü ehliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20878)
5 Nisan 2007 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 85'inci Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim. Süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara
cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, terör ve terörle mücadeleden
doğan zarar ve ziyanın ödenmesiyle ilgili söz isteyen Tunceli Milletvekili
Sinan Yerlikaya'ya aittir.
Sayın Yerlikaya, buyurun efendim.
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Vahdet Sinan Yerlikaya'nın, 5233 sayılı
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında
Kanun'un uygulama ve sonuçlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
VAHDET SİNAN YERLİKAYA
(Tunceli) - Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlar; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, ayrıca Avukatlar
Günü. Bütün avukat meslektaşlarımın bu gününü kutluyorum, başarılar
diliyorum. Bu münasebetle, yargımızın içinde bulunduğu sorunların
da bir an önce çözülmesini talep ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Yasası, biliyorsunuz, 27 Temmuz 2004 yılında meriyete girdi. Ekim
2004 yılında da, bu Yasa'ya uygun bir yönetmelik düzenlenerek Bakanlık
tarafından uygulamaya konuldu. Bu Yasa etkin bir şekilde uygulanıyor
mu? Bu Yasa'nın etkin ve hızlı bir biçimde uygulanması için gerekli
sistem oluşturulmuştur. Bunu konuşmak istiyorum. Bu sorulara bir
yanıt aradığımızda, ne yazık ki, bu Yasa'nın hızlı ve etkin bir biçimde
uygulandığını, sonuçlandığını kabul etmek, söylemek mümkün görülmüyor.
Ayrıca, bu ataletin, bu yavaşlamanın neden, niçin kaynaklandığı
konusunda da Bakanlıkça da herhangi bir iyileştirilmenin, bir değiştirilmenin
söz konusu olmadığını vurgulamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz bu Yasa'yı biz neden çıkarmıştık? Bu yasa, yıllarca,
orada terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan sorunları olan vatandaşlarımızın
sıkıntılarını, dertlerini, zarar ve ziyanlarını karşılamak için
devletimiz bir ulufe olarak, bir yardım olarak değil, hukukun, hakkın,
devletin bir yüceliğini göstermek için bu Yasa'yı hazırlamıştık ve
hepimiz, bu yüce Mecliste, oy birliğiyle, bütün partilerin, bütün
milletvekili arkadaşlarımızın katılımıyla bu yasayı oy birliğiyle
çıkarmıştık diyebilirim. Yani, bu yasa, belki, Meclis tarihinde
oy birliğiyle kabul edilen ender yasalardan bir tanesidir.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
ne yazık ki, alt komisyonun bizzat, yerinde, giderek tespit ettiği
raporlar ve raporlardaki zararlar üst komisyonlarca zamanında karara
bağlanmıyor. Yani, alt komisyon gidiyor, yerinde incelemeyi yapıyor;
dağa gidiyor, bağa gidiyor, ovaya gidiyor, en sıkıntılı yerlere
alt komisyon gidiyor. Ama, ilde oturan, yerinde keşif yapmayan, yalnızca
alt komisyonun verdiği raporları inceleyen üst komisyonlar ve o
üst komisyonlara mensup arkadaşlar, bu kararları vermekte geciktiriyorlar.
Neden geciktiriyorlar, anlayamıyorum.
Şimdi, alt komisyon
gidiyor, orada, hakikaten, teröre rağmen, baskılara rağmen, birtakım
olumsuzluklara rağmen o insanlar gidiyor, büyük bir özveriyle bu
raporları hazırlayıp getiriyorlar, vilayette komisyon başkanlarına
teslim ediyorlar. Ama, bir görüyoruz ki, aylar geçiyor, yıllar geçiyor,
üst komisyonlar bir türlü karar veremiyor.
Tabii, bu konuda birtakım
eksiklerin olduğunu da biliyoruz. Şimdi, İçişleri Bakanlığı, komisyon
başkanlarını, o ilin yalnızca vali yardımcılığı kadrosuna göre
sınırlandırmış. Yani, örneğin, Tunceli'de üç vali yardımcısı kadrosu
varsa üç komisyon kurma yetkisi var. Çünkü, biliyorsunuz, komisyon
başkanlarının vali yardımcısı olma durumu var. Şimdi, üç komisyona
siz havale ettiğinizde, bu üç komisyon… Vali yardımcısı, kimi tayin
oluyor gidiyor, kimi eksik geliyor. Mesela, bugün, ilimizde iki tane
vali yardımcısı var. Tabii, çalışmalar, ister istemez -yani, bir
yönden bu konudan da kaynaklanarak- yürümüyor, hantallaşıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
burada bir iyileştirme yapmak lazım, yani, yaptığımız, uygulamada
gördüğümüz eksikleri şöyle gidermemiz mümkün: İlçeler kaymakamlarına
komisyon başkan sıfatının verilmesi lazım. Her ilçe kendi kaymakamının
başkanlığında bir komisyon oluşturmalı, oradaki alt komisyonların
verdiği kararlar, üst komisyonlarca da karara bağlanmalıdır. Bu
konuda yavaşlama, tabii giderilebilir. Kaymakamlar bu konuda
yetkilendirilse hızlı bir biçimde sonuç almamız mümkün olacaktır.
Yine, değerli arkadaşlar,
alt komisyonlar bir karar veriyor. Örneğin, 100 milyar liralık bir
zarar ziyan olduğunu tespit ediyor, ama, bir bakıyoruz, üst komisyonlarda
bu zarar ziyan 10 milyara düşürülmüş, 20 milyara düşürülmüş. Bu konuda
hukuksal gerekçe nedir? Objektif kuralları nedir? Niye böyle düşün…
Bunun bir gerekçesi yok. Çağırılıyor vatandaş "Kardeşim ben sana
10 milyar, 20 milyar tazminat veriyorum. Al sulhnameyi imzalıyorsan
imzala, imzalamıyorsan ben talebini reddediyorum veya böyle bir
karar veriyorum, gidersin mahkemeye." Bu yanlış bir olay değerli
arkadaşlar. Alt komisyon gidiyor, yerinde gerekli araştırmayı yapıyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
VAHDET SİNAN YERLİKAYA
(Devamla) - Sayın Başkanım, lütfen, önemli bir konu.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yerlikaya.
VAHDET SİNAN YERLİKAYA
(Devamla) - Çok teşekkür ederim.
Alt komisyon, gidiyor,
orada -demin de söylediğim gibi- bin bir müşkülatla olayı araştırıyor,
mühendisini götürüyor, bilirkişisini götürüyor, gerçek zarar
miktarını ortaya koyuyor. Bu, o üst komisyona geldiği zaman, orada
bakıyorsunuz bu, 10 milyara, 20 milyara çekiliyor. Adamın zarar ziyanı
olmaktan çıkıyor, bir ulufe, bir yardım -bir fakir fukaraya bir yardım
edersiniz- o duruma düşüyor. Yazıktır, günahtır! Bu insanlarla oynamanın
bir hakkı var mıdır değerli arkadaşlar? Ya bunu yapın, adam gibi uygulayalım
bunu ya da bunu kaldıralım. Yani, vatandaşı umut içinde, vatandaşı
beklenti içinde, vatandaşı heyecan içinde bırakmanın bir âlemi var
mıdır? Yani, 100 milyarlık bir zararınız oluyor, size, orada, üst komisyon
10 milyar, 20 milyar bir zarar ziyan veriyor. Bu zarar ziyanla, gidin
evinizi yapın, tarlanızı eski duruma kavuşturun, kanalınızı
açın, arkınızı yapın, hayvanınızı alın… Değerli arkadaşlar, bu, vatandaşla
oynamadır. Yapmayalım bunu. Ya uygulayalım ya bu Yasa'yı geri çekelim.
Yani, vatandaş bıktı, usandı.
Tabii, vatandaş ne yapıyor?
Dönüyor milletvekillerine, haklı olarak, kendi vekillerini arıyor.
Olağanüstü hâlden gelen milletvekili arkadaşlarımız biliyor. Her
gün bu konuda yüzlerce, binlerce mektup…
Bakınız, Ovacık'tan
bir mektup geldi bana, daha şimdi postacı bana verdi, onu size okuyayım.
Yani, şu anda, odamdan çıkarken postacı içeri girdi, tam üzerine de
bir mektup verdi: "Sayın Yerlikaya, bizler, Yakatarla, Işıkvuran
ve Mercan köyleri halkıyız. 1994 köy boşaltmaları sonucu meydana
gelen zararlarımızın karşılanması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
çıkan Yasa'dan faydalanmak için müracaatta bulunduk. Yapılan müracaatlar
sonucu oluşturulan komisyonlar tarafından zararlarımız tespit
edildi. Ancak, geçen zaman zarfında, tespit edilen zararlarımız tarafımıza
ödenmeyip mağdur edildik. Edindiğimiz bilgiye göre, diğer ilçelerimizde
de aynı durum mevcuttur." diyor. İşte buyurun, taze bir mektup,
daha üç gün önce postaya verilmiş.
Şimdi, bunu yapmamak
lazım. Ben, buradan, Sayın Bakanımızdan rica ediyorum: Bu Yönetmelik
bir elden geçirilsin, bir iyileştirme yapılsın. Komisyon başkanı
yalnızca vali yardımcılarından değil, ilçe kaymakamlarına o yetki verilsin, ilçe kaymakamları
"komisyon başkanı" sıfatıyla komisyonları oluştursunlar
ve çalışmalara başlansın.
Ayrıca, değerli arkadaşlar,
bu zarar ziyanların aşağı çekilmesi, hakikaten çok ayıp bir şeydir.
Eğer, alt komisyon bir zarar ziyanı tespit etmiş, objektif kurallar
içinde, o mühendis bilirkişi gitmiş, ziraat mühendisi gitmiş, bunu
ölçmüş biçmişse, takdir yetkisine güvenerek bunu aşağı çekmenin
bir vicdanı var mıdır? Bunu size soruyorum. Yani, oradaki ziraat
mühendisi, inşaat mühendisi, evin değerini, tarlanın değerini,
oradaki kavağın, cevizin değerini veriyor. Ama, üst komisyonda,
bu konuda hiç yetkisi olmayan, bilgisi olmayan kişiler, bakıyorsunuz,
bunu öyle bir aşağı çekiyorlar ki, bir ulufe gibi, fakire sadaka verirmiş
gibi bir hâle getiriyor. Bunlar yanlıştır. Bunu biz kabul etmiyoruz.
Böyle ise, bunun hiç verilmemesi daha doğru yoldur. Bunu ben, hem Bakanımızdan
hem sayın valilerimizden, komisyon başkanlarımızdan rica ediyorum.
Vatandaşın gerçek hakkını ödesinler; dosyalar, yerinde, zamanında
incelensin ve karara bağlansın.
Değerli arkadaşlar,
bu konuda hepinizin yardımınıza ihtiyacımız var, Hükûmetin çalışmalarına
ihtiyacımız var, valilerimizin, komisyon başkanlarımızın çalışmalarına
ihtiyacımız var diyorum.
Yanlış anlamayın, hakikaten
çok önemli bir konudur. Orada, bölgede 11 milyon kişiyi ilgilendiren
bir konudur. Bu konu üzerinde bölge milletvekillerinin hassasiyetle
durmalarını rica ediyorum. Bu konu hepimizin konusudur, Türkiye'nin
bir konusudur. Bu, barışa, oradaki iyileştirmeye, oradaki insanların
devlete olan güveninin pekiştirilmesine de sebebiyet verecektir.
Bu, yalnız, bir yardım, bir zarar, ziyan değildir; bunun manevi bir yönü
de vardır.
Bunu da unutmamanızı
diliyor, yüce heyetinizi tekrar selamlıyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yerlikaya.
Gündem dışı konuşmaya
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR
AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygılarımla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Tunceli Milletvekili Sayın Sinan Yerlikaya'nın
gündem dışı konuşması üzerine söz almış bulunuyorum.
Bildiğiniz gibi,
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanun 27/07/2004 tarihinde yürürlüğe girerek, uygulanmaya
başlanmıştır. Çok Değerli Milletvekili arkadaşımın da belirttiği
gibi, bu Parlamentoda üzerinde mutabakata varılan, aşağı yukarı
oy birliğiyle çıkan önemli yasalarımızdan biri.
Tabii, bu Kanun, gerçekten
önemli bir kanun, üzerinde bizim de önemle durduğumuz bir yasa. Bu Yasa'yla,
terör nedeniyle zarara uğrayan vatandaşlarımızın zararlarının
hızlı, etkin ve adaletli bir şekilde sulhen karşılanması amaçlanmıştır.
Kanun'un uygulanması amacıyla da illerimizde, -yine burada da ifade
edildi- vali yardımcılarının başkanlığında, maliye, bayındırlık
ve iskân, tarım ve köyişleri, sağlık, sanayi ve ticaret konularında
uzman birer kişi ile o ilin barosu tarafından görevlendirilmiş bir
avukat üyeden oluşan zarar tespit komisyonları oluşturduk hemen. Tabii,
başvurunun çok yoğun olduğu illerimizde birden fazla komisyon
oluşturulmuş ve bu durumda, hâlen, ülke genelinde yüz dört adet komisyon
çalışmalarına devam ediyor. Seksen bir ilimiz var, ancak, yüz dört komisyon
çalışmalarına devam ediyor. Zarar tespit komisyonlarına, bugüne
kadar 268.790 başvuru yapılmıştır. Bu başvurulardan 54.091'i sonuçlandırılmıştır.
Sonuçlandırılan bu başvurulardan 35.578'i için olumlu, sulh, anlaşma
imzalanmış, 18.513'ü için ise ret kararı çıkmıştır. Bugüne kadar, yine,
bu Kanun kapsamında, zarar görenlere 233 milyon 988 bin 84 YTL ödemede
bulunulmuştur. Bugün itibarıyla da ihtiyaç duyduğumuz ödenek miktarı
da 117 milyon 268 bin 617 YTL'dir. Maliye Bakanlığımız bunları peyderpey
göndermekte ve biz de bu paraları illere gönderiyoruz. Bu ödemeler
de, imzalanan sulhname tarihleri dikkate alınarak, düzenli ve
adil bir şekilde yapılmakta olup, komisyonlara yapılan başvuru sayısı
ve bugüne kadar ödenen miktar dikkate alındığında, komisyonların
bu geçen süre içerisinde bu kadar mesafe almış olmasını da bir başarı
olarak görüyoruz.
Bakanlığımca, zarar
gören kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi, zarar tespit komisyonlarının,
değerli milletvekili arkadaşımın da belirttiği birtakım aksaklıkların
giderilmesi için ve komisyonların arasında koordinasyon ve uyum
içerisinde, hızlı, etkin ve verimli çalışmalarının teminiyle kararlarda
standardizasyonun sağlanması amacıyla da şu tedbirler alınmıştır;
görülen bu aksaklıklar, arkadaşımızın da buraya getirdiği konular
da başta olmak üzere, bunların giderilmesi için şu çalışmaları yaptık
Bakanlık olarak: Kanun ve yönetmeliğin uygulanması yakından izlenmiş,
uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar da göz önünde bulundurularak,
kanun ve yönetmeliklerde, bildiğiniz gibi, birkaç defa getirip değişiklik
yaptık; yasada da yaptık, yönetmelikte de yaptık. Uygulamalarda
meydana çıkan aksaklıklar tespit edildikçe bu işlem yapıldı. Yine,
komisyon çalışmalarını yönlendirici ve yol gösterici genelgeler
yayınladık. İllerdeki uygulamalar farklılık arz edince, genelgelerle,
nasıl uygulanacağını ikaz ettik.
Yine, uygulamalarda
ortaya çıkan veya komisyonlarca Bakanlığımıza iletilen tereddütlerin
giderilmesi amacıyla, gerektiğinde, ilgili diğer bakanlık kurum
ve kuruluşları ile Bakanlığımızın diğer birimlerinin görüşleri
de dikkate alınarak uygulamaların vatandaşımızın lehine hızlandırılması
ve kolaylaştırılması amacıyla hukuki görüşler de oluşturduk.
Komisyon başkan, üye
ve sekreterya çalışanlarına yönelik düzenli eğitim toplantıları
da gerçekleştirdik.
Yine, komisyon çalışmalarıyla
ilgili mevcut verilerin derlenmesi, değerlendirilmesi ve elektronik
ortamda tutulması amacıyla ortak bir yazılım programı da geliştirilerek
kullanılmaya başlandı.
Yine, başka bir tedbirimiz,
zarar tespit komisyonları kararlarında yeknesaklık... Bu çok önemli,
çünkü hep bu eleştirilen konulardandır. Tunceli'de, örneğin, bir ceviz
ağacına oradaki komisyon şu kadar fiyat veriyor, Bingöl'deki komisyon
çok daha değişik bir fiyat uyguluyor. İşte, bu yeknesaklık ve uygulamada
birliği sağlamak, özellikle taşınır ve taşınmaz mallarda meydana
gelen zararlar, tarım ve hayvancılıkla ilgili zararların tespitinde
kullanılacak ortak standartlar belirlenerek değer aralıklarını
gösteren tablolar oluşturulmuş ve uygulamada yararlanmak üzere
de illerimize bunlar gönderilmiştir. Değer aralıkları belirlenirken
bu işlerde uzman kurumların belirlediği ölçütler, bilimsel kriterler,
illerde uygulamanın içerisinde olan kişilerin görüşleri ve piyasa
fiyatları dikkate alınarak da en gerçekçi rakamlar tespit edilmeye
çalışılmıştır.
Ayrıca, bu vatandaşlarımızın
başvuru süreleri konusunda da bir kısaca bilgi arz etmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi 5233 sayılı Kanun ile başlangıçta, 19/07/1987 tarihinden
Kanun'un yürürlük tarihi olan 27/07/2004 tarihine kadar oluşan zararlar
için bir yıllık bir başvuru süresi öngörülmüştü, bir yıl içerisinde
başvurabilirler, denmiş idi. Ancak, Kanun'dan haberdar olmayan ya da diğer nedenlerle bu süre zarfında
başvuruda bulunmayan vatandaşlarımızın da mağduriyetinin önlenmesi
amcayla başvuru süresi 03/01/2006 tarihinden itibaren bir yıl daha
uzatılmıştır.
Komisyonların karar
verme süreleri konusunda da bir sıkışıklık olduğu malumlarınız.
Yine, buraya getirilen bir yasayla, başvuruların zarar tespit komisyonları
tarafından en geç iki yıl içerisinde sonuçlandırılması öngörülmüştü.
Ancak, başvuruların fazlalığı dikkate alınarak, komisyonların
bu başvuruları sonuçlandırma süreleri de bir yıl uzatılmıştır. Ancak,
bu yasayla, son değişiklik yaptığımız yasayla, gerektiğinde, Bakanlar
Kurulumuz, her defasında, bir yılı aşmamak üzere, yine, bu süreleri
uzatabileceklerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; terör ve terörle mücadeleden doğan
zararların önlenmesi konusundaki çalışmalarımızı açıklamamıza
vesile olan değerli milletvekili arkadaşım Sinan Yerlikaya'ya da
teşekkür ediyorum. Öneriler bizce dikkate alınacak, değerlendirmeye
alacağız ve mümkün olduğunca vatandaşımızı üzmeden, sıkıntıya
sokmadan, adil, hızlı, etkin bir şekilde bu komisyonların işlerini
tamamlayıp bu vatandaşlarımızın hakları olan alacakların ödenmesidir.
Ben, bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Gündem dışı ikinci
söz, Avukatlar Günü münasebetiyle söz isteyen Karaman Milletvekili
Mevlüt Akgün'e aittir.
Sayın Akgün, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Avukatlar Günü münasebetiyle,
avukatların sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündem dışı konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlarım,
bugün 5 Nisan, kamunun vicdanı olan avukatlarımızın günü. Ben, bütün
meslektaşlarımızın ve özellikle hukuk devleti ilkesini, hukukun
üstünlüğünü, savunmanın kutsallığını ve yargının bağımsızlığını
benimseyen tüm hukukçularımızın 5 Nisan Günü'nü kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; savunma hakkı kutsal bir haktır. Bu hak, kişinin doğuştan
sahip olduğu dokunulmaz, vazgeçilmez ve devredilemez bir haktır;
insanlık tarihi boyunca yaşanan büyük adli facialardan sonra hukuk
metinleri ve uluslararası metinlere girmiş en önemli insan haklarındandır.
Koca bir Orta Çağ'da yaşanan acılar, savunmasız insanların "İçine
şeytan girmiştir; ateşe atalım, yanmaz ise suçsuz olduğu anlaşılır."
diyerek kurulan engizisyon mahkemeleri gibi büyük dramlardan sonra
savunma hakkının kutsallığı kabul edilmiştir.
Çağdaş hukuk devletlerinde
yargı, hepimizin bildiği gibi, üç ayaktan oluşmaktadır; bunlar, iddia,
savunma ve yargılamadır. Bağımsız yargı olmadan, nasıl hukuk devleti
olmaz ise bağımsız savunma da gerçekleşemez. Güçlü bir yargı için de
mutlaka, güçlü bir savunmanın varlığı şarttır. Savunmayı yok sayma,
küçümseme, yargıyı da küçültecektir. Yargının küçülmesi, değer
kaybetmesi ise mülkün temelini adalette gören toplum ve devlet için
büyük bir tehlike arz edecektir. Ülkemizde 5 Nisanları yasak savma
kabilinden kutlamak istemiyorsak, mutlaka, savunmayı yargının
kurucu unsuru kabul etmeli, yargının bir parçası hâline getirmeliyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; avukat, hakkın savunulmasını temsil eden bir kamu
görevlisidir. Avukat, deyim yerinde ise, hak arayan bir insanın gören
gözü, tutan eli, konuşan dilidir. Bütün bu mücadelesinde avukat,
tek başına, ama hukuk bilgisiyle mücadele eder. Avukat hak mücadelesi
yürütürken yalnız müvekkiline değil, ondan daha fazla vicdanına
ve topluma karşı da sorumluluk sahibidir. Çünkü, haksızlığa meydan
vermemek ve adaletsizliğe göz yummamak toplumların sağlıklı olmasının
ön koşuludur. Adalet güneşi üzerine gölge düşmesine izin vermemek
bütün toplumun görevidir. İşte, bu görevi ifa ederken avukat, güçlükler
karşısında yılmadan, korkmadan mesleğin kendisine emrettiği yolda
azimle yürüyen kişidir. Nitekim, hak ve adalet mücadelesinde avukatlar,
çoğu kez saldırılara, ithamlara ve haksız tutuklamalara maruz
kalmışlar, ama yılmadan mücadeleye devam etmişlerdir. Yakın tarihimizde
Yassıada duruşmaları bu bakımdan ibret verici örneklerle doludur.
Ünlü bir hukukçunun ifade ettiği gibi "Avukatlar köle kullanmamışlar, ama efendileri
de olmamıştır."
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; toplumun vicdanı sayılan avukatlarımız da yüklendiğimiz
görevin kutsallığına yaraşır bir dikkat içerisinde olmak durumundadır.
Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde
davranarak meslek kurallarına sadakat göstermeliyiz. Avukatlığın
her şeyden önce bir onur ve namus mesleği olduğunun bilincine vararak
mesleğimizi icra etmeliyiz. Zaman zaman basın organlarında yer
alan ve bazı avukatların terör örgütlerine destek sağladığı veya
suç şebekeleri içerisinde yer aldıkları haberleri, tüm meslektaşlarımızı
üzmektedir. Yine, mesleğin çıkar ve onurunu temsil eden Barolar Birliğinin,
zaman zaman hukuk kurallarını zorlayan ve siyasi taraf olduğu izlenimi
veren açıklamalarından kaçınması gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avukatlar Günü dolayısıyla mesleğin karşı karşıya
bulunduğu bazı sorunlara da değinmek istiyorum. Öncelikle şu gerçeği
ifade etmek gerekir ki, Hükûmetimiz döneminde adalet dağıtılan adliyelerimizi
apartman köşelerinden, hanlardan, izbe yerlerden kurtaran, bu güzel
mekânlarda iletişim çağının tüm modern imkânlarını sağlamak için büyük
çaba gösteren Bakanımıza ve Hükûmetimize teşekkür ediyoruz. Ancak,
savunmayı yargının eşit kurucu unsuru haline getirmeden yargıyı
güçlü kılamayız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Akgün, konuşmanızı tamamlayınız.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yapılan reform çalışmalarında,
bu ilkenin gözetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan,
hâkim ve savcılarımızın özlük hakları düzeltilirken, aynı eğitimi
görmüş çilekeş kamu avukatlarının da durumlarını mutlaka iyileştirmemiz
gerekiyor.
ATİLLA KART (Konya) -
Onu, Hükûmete söyleyeceksiniz, Hükûmete!
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- Avukatların sağlık güvencelerinin, sosyal güvenlik kurumlarının…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
İki kere reddettiniz, iki kere, benim teklifimi.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla)
- …tek çatı altında toplandığı Sosyal Güvenlik Yasası'yla sağlanması
olumlu bir adımdır diye düşünüyorum. Bu arada, Ceza Muhakemeleri
Kanunu'nun uygulamasında, zorunlu müdafilik sisteminden doğan
avukatlık alacaklarında zaman zaman yaşanan tıkanmalar mutlaka
aşılmalıdır.
Değerli meslektaşlarım,
değerli arkadaşlarım; on yıl ve daha fazla fiilî avukatlık hizmeti
yapan avukatlarımızın yeşil pasaport alma hakkına ilişkin olarak
vermiş olduğum kanun teklifi komisyonda beklemekte olup bu konuda
tüm milletvekillerimizden ve meslektaşlarımızdan destek beklediğimi
ifade etmek istiyorum.
Bilgi Edinme Yasası
önemli bir gelişmedir. Bunun yanında, avukatların görevlerini yaparken
karşılaştıkları tüm bürokratik engellerin de kaldırılması gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerimle,
5 Nisan Avukatlar Günü'nü tekrar tebrik ediyor, tüm meslektaşlarımıza
selam ve sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akgün.
Biz de tüm avukatlarımızın
Avukatlar Günü'nü kutluyoruz.
Gündem dışı üçüncü
söz, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin kuruluşu ve Türk demir çelik
sanayisinin gelişimi konusunda söz isteyen Karabük Milletvekili
Mehmet Ceylan'a aittir.
Sayın Ceylan, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan'ın, Karabük Demir-Çelik
İşletmelerinin kuruluşunun 70'inci yıl dönümü münasebetiyle,
Türk demir-çelik sanayisinin gelişimine ve ülke ekonomisine katkısına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET CEYLAN (Karabük)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Karabük Demir
Çelik İşletmelerinin ve dolayısıyla cumhuriyet kenti Karabük'ün
kuruluşunun 70'inci yılı münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Karabük Demir Çelik
İşletmeleri, bundan yetmiş yıl önce, 3 Nisan 1937 yılında, cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından, onun emriyle, o zamanki
başvekil İsmet Paşa'nın temellerini atmasıyla kurulmuş, ülkemizin
ilk entegre demir çelik tesisi ve ilk ağır sanayi tesisi konumundadır.
Karabük Demir Çelik İşletmelerinin bölgemizde, Karabük'ümüzde kurulmasıyla
birlikte, bölgemizin ve ülkemizin gelişmesinde, sanayinin gelişmesinde
bu kuruluşumuzun hiç şüphesiz ki çok önemli katkıları bulunmaktadır.
1937'li yıllarda, Karabük,
Safranbolu'ya bağlı 13 haneli bir köy iken, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin
gelişmesiyle birlikte, Karabük ülkenin dört bir yanından göç almış
ve bugünlere geldiğimizde, nüfusu 100 bini aşan bir kentimiz hâline
gelmiştir. Bu açıdan, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin bölgemizin
gelişmesinde ve ülkemizin sanayileşmesinde çok önemli katkıları
bulunmaktadır.
Karabük Demir Çelik
İşletmeleri, ifade ettiğim gibi, ülkemizin ağır sanayi hamlesinde
ve sanayileşmesinde de çok önemli katkılarda bulunmuştur. Bilindiği
gibi, 1960'lı yıllarda, Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının kurulmasında
en büyük kurucu ortak olmuş; ardından, 1970'li yıllarda, İskenderun
Demir Çelik Fabrikaları da Karabük Demir Çelikte çalışan işçi, mühendis
ve ustaların çok büyük emekleriyle kurulmuştur. Sadece entegre demir
çelik tesislerinin değil, ama, bugün ülkemizde sayıları on sekizi
bulan ark ocaklı demir çelik tesislerinin ve haddehanelerinin kurulmasında
da Karabük'te yetişen ustaların ve mühendislerin çok büyük emekleri
bulunmaktadır.
Bugün, Türk demir çelik
sanayisi, geldiğimiz nokta itibarıyla, 23 milyon ton sıvı çelik
üretmektedir ve bu üretim kapasitesiyle birlikte dünyada on birinci
sıraya yükselmiş bulunmaktadır. Yine, Türk demir çelik sanayisi,
yapmış olduğu ihracatla, yaklaşık 6 milyar dolarlık ihracatla en
büyük ihracatçı sektörler arasında bulunmaktadır. Ülkemizde üretilen
demir çeliğin şu anda yüzde 50'den fazlası ihraç edilmektedir. İşte,
Türk demir çelik sanayisinin bugünlere gelmesinde, hiç şüphesiz
ki, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve orada yetişen mühendislerin,
ustaların çok büyük, önemli katkıları bulunmaktadır. Sadece demir
çelik sanayisi değil, Karabük Demir Çelik İşletmeleri içinde yer
alan diğer fabrikalar, örneğin makine fabrikaları, çelik yapı fabrikaları
gibi fabrikalarda yapılan üretimlerle, ülkemizde çeşitli şeker
fabrikaları, çay fabrikaları, çimento fabrikaları, çeşitli çelik
köprüler ve benzeri gibi yapıların yapılmasında da Karabük Demir
Çelik İşletmelerinin, ustalarının, mühendislerinin emeği bulunmaktadır.
İşte, o açıdan Karabük Demir Çelik İşletmeleri, fabrika yapan fabrika
unvanını almıştır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
- Yani, epey çivi çakılmış bu memlekete Sayın Vekilim.
MEHMET CEYLAN (Devamla)
- Tabii, 1995 yılında özelleştirilmesinden sonra KARDEMİR hâlini
almış, başarılı bir özelleştirme neticesinde ve bugün KARDEMİR
olarak ülkemizin sanayileşmesine ve gelişmesine devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; KARDEMİR de, bugün, modernizasyon yatırımlarını
yapmakta ve yüz milyonlarca dolar yeni yatırımlarla ülkemizin kalkınmasında
büyük katkıları bulunmaktadır. Sadece bir yatırımından bahsederek
sözlerimi tamamlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ceylan, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET CEYLAN (Devamla)
- Bildiğiniz gibi, KARDEMİR, Karabük Demir Çelik İşletmelerimiz,
ülkemizin aynı zamanda yegâne demir yolu rayı üreten tesisi konumundadır.
Yine, 100 milyon dolarlık yatırımla, 72 metre boyunda demir yolu rayı
üretebilecek ve ağır profillerin üretimi yapılabilecektir, ilk
deneme üretimleri de başlamıştır.
Özetle ifade etmem gereken
husus, KARDEMİR, bugün, artan üretim kapasitesiyle, yeni fabrikalarıyla
birlikte ülkemizin gelişmesinde ve kalkınmasında hizmetlerine
devam etmektedir. Böylesi bir kuruluşumuzun kurulmasında, bölgemizde
ve ülkemizde kurulmasında emeği geçenlere, başta Büyük Atatürk olmak
üzere -ebediyete intikal edenlerin burada ruhları şad olsun- teşekkür
ediyorum ve şu anda ayakta kalan, sağ olanlara da hayırlı ömürler diliyorum
ve bu duygu, düşünce içinde Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve
Karabük'ümüzün kuruluşunun 70'inci yılını bir kez daha kutluyorum.
Emeği geçenlere teşekkür
ediyor, nice yetmiş yıllar dileğiyle hepinize sevgiler, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ceylan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır ve 22 milletvekilinin,
Ergene Çevre Düzeni Havza Planı ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/433)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TRAKAB'ın (Trakya Kalkınma
Birliği) Trakya'daki plan çalışması ile ilgili konuların araştırılması
amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1- Rasim Çakır (Edirne)
2- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
3- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
4- Muharrem Kılıç (Malatya)
5- Hüseyin Ekmekcioğlu (
6- Tuncay Ercenk (
7- Erdal Karademir (İzmir)
8- Osman Kaptan (Antalya)
9- A. İsmet Çanakçı (Ankara)
10- Bayram Ali Meral (Ankara)
11- Türkân Miçooğulları (İzmir)
12- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
13- Enver Öktem (İzmir)
14- Tacidar Seyhan (Adana)
15- Kâzım Türkmen (Ordu)
16- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
17- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
18- Orhan Eraslan (Niğde)
19- Şevket Arz (Trabzon)
20- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
21- Halil Akyüz (İstanbul)
22- Mehmet U. Neşşar (Denizli)
23- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
Genel Gerekçe:
57. Hükümet döneminde
Trakya Üniversitesine yaptırılan 1/100.000 ölçekli Ergene Çevre
Düzeni Havza Planı 59. Hükümet döneminde Çevre Bakanlığı tarafından
onaylanmıştır. Daha sonra 1/100.000'lik plana uyumlu 1/25.000'lik alt
planların yapılması Çevre Bakanlığı tarafından TRAKAB (Trakya Kalkınma
Birliği) üç ilin (Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli) Valilerinin, Belediye
Başkanlarının ve İl Özel İdarelerinin üye olduğu kuruluşa devredilmiştir.
TRAKAB ise bu yetkiyi planları bedelsiz yapmayı teklif eden İstanbul
Büyükşehir Belediyesine devretme kararını almıştır. Bu durum Trakya'da
sanayileşme ve nüfus yoğunluğunu artırmaya yönelik bir sonuç doğuracağı
ve Trakya'nın stratejik kaderi ile ilgili büyük olumsuzluklara yol
açabilecek tereddütlerle doludur. Böylesine önemli stratejik bir
karar TRAKAB yönetimine bırakılmayacak kadar ciddidir. Konunun
Mecliste bir komisyon oluşturularak incelenip sağlıklı bir sonuca
ulaştırılması gerekmektedir. Trakya'da yaşayan 1 milyon 200 bin insan
tedirginlik ve endişe içerisindedir.
Yukarıda gerekçesi
sunulan sorunların varlığının ve boyutlarının tespiti ve bunların
çözümü hususunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için,
Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
CHP Grubu önerisi
05.04.2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
05.04.2007 Perşembe günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Gündemi'nin Kanunu Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının, 211 inci sırasında yer alan 596'ya 1 inci
Ek Sıra Sayısının bu kısmın 5 inci sırasına alınması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin
lehinde Atilla Kart, Konya Milletvekili.
Sayın Kart, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Üsküdar Savcılığının 18/6/2002 tarihli iddianamesiyle, aralarında,
Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Mustafa Açıkalın, İdris Naim
Şahin ve Mikail Arslan'ın da bulunduğu 37 sanık hakkında, 1997, 98,
99 yıllarında, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık,
resmî evrakta sahtecilik suçlamasıyla dava açılmıştır. Dava dosyasında
mevcut olan 6 Ekim 2003 tarihli bilirkişi raporuna göre "BELBİM
akıllı bilet sistemine elle müdahale edildiği, sistemin baştan
itibaren oluşturulmasında suistimale açık olduğu ve sistemdeki
bu durumun düzeltilmesi mümkün olmasına rağmen, bunun yerine getirilmediği
anlaşılmaktadır" yolunda tespitte bulunulmuştur.
Tarafımıza sonradan
ulaşan bilgilere göre, bugün de, bu sistemdeki, bu yapıdaki bozukluk
hâlen devam etmektedir ve bu husus, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
bilgisi dâhilinde yürümektedir.
Bu rapor içeriğine
rağmen, bakıyoruz, mahkeme, 29 sanık hakkında beraat kararı vermiş,
Recep Tayyip Erdoğan ve diğer milletvekilleri yönündense, Anayasa
gereği dosyayı tefrik etmiştir.
Nasıl bir tesadüftür
ki değerli arkadaşlarım, yüzlerce milyar Türk Lirası tutarında hazine
zararının olduğu bu dosyaya, hazine ve belediye vekilleri müdahale
talebinde bulunmamış, savcı ve başsavcı da kararı temyiz etmemiştir.
Yine, nasıl bir tesadüftür
ki değerli arkadaşlarım, bu beraat kararını veren mahkeme başkanı,
bu karardan birkaç ay sonra Yargıtay üyesi olmuştur.
Devam ediyoruz değerli
arkadaşlarım.
Bakıyoruz, İstanbul
4. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/1/2003 tarihli kararını değerlendirdiğimiz
zaman da, yine, kayda değer birtakım gelişmeleri görüyoruz. Aralarında,
Sayın Başbakan ve 5 milletvekilinin bulunduğu bu dosyada 72 sanığın
yargılandığını görüyoruz. Sanıklar arasında, Mustafa Albayrak,
Muzaffer Albayrak, Kâzım Albayrak ile Veysel Eroğlu, Dursun Ali Çodur,
Süleyman Karaman ve Ali Müfit Gürtuna da vardır. İnanıyorum ki, Süleyman
Karaman ve Dursun Ali Çodur isimleri sizlere yabancı gelmiyordur
değerli arkadaşlarım.
Bu dosyadaki suçlama
ihaleye fesat karıştırmak, emniyeti suistimal ve sahte vekâletname
kullanmaktır. Yargılama sonucunda Mustafa Albayrak, Muzaffer Albayrak
ve Kâzım Albayrak'ın da aralarında bulunduğu bir kısım sanıklar hakkında
ihaleye fesat karıştırmaktan dolayı mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Mahkûmiyet kararı yanımdadır değerli arkadaşlarım. Bu sebeple, bu
dosyayla ilgisi olan kişilerin başka dosyayı gösterip, başka kararı
gösterip kamuoyunu yanıltmamaları için şimdiden uyarıda bulunuyorum.
Karar yanımda mevcuttur değerli arkadaşlarım. Bakıyoruz, bu dosyada
da hazine ve belediye yine müdahale talebinde bulunmuyor.
Sayın Başbakan hakkında
İSKİ mülkiyetindeki on beş taşınmazla ilgili olarak görev suistimali
yaptığı konusunda da ayrıca bir dosyanın karma komisyonda beklemekte
olduğunu bilgilerinize sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ben bu dosyalardaki suçlamaların cezai boyutunu tartışma mevkisinde
değilim. Ancak şunu anlatmaya çalışıyoruz: Ortada ciddi iddialara,
belgelere dayalı olan ve aşama kazanmış suçlamalar var. Öyle ki,
dikkatinize önemle sunuyorum, bakın değerli arkadaşlarım, bakın
nedir olay: Metro inşaatını yapan firmadan aldığı bu işe karşılık
840 bin dolar komisyon alındığı, bu komisyonun Sayın Başbakan ile yakın
ve özel ilişki içinde olduğu bilinen iki firmanın kayıtlarında sahte
belgelerle hizmet alımı olarak gösterildiğine dair dosyada bilirkişi
raporu ve müfettiş raporundan söz ediyorum. Bakıyoruz, o iki firma
-isimlerini de elbette verebilirim- bugün de Sayın Başbakan tarafından
özel olarak himaye ediliyor ve koruma altında. Bu iddiaların açıklık
kazanması gerekmiyor mu saygıdeğer milletvekilleri? Bunların soruşturulması
gerekmiyor mu?
İşte değerli arkadaşlarım,
yargının çalışmasını kişisel ve siyasi kaygılarla ve bir refleks
hâlinde engellediğimiz zaman, sonuç olarak, bu sözünü ettiğimiz
suçlamaların açıklık kazanmasını ve suçlamalara maruz kalan kişilerin
de sürekli olarak zan altında kalmalarına yol açtığımız gibi, bunların
da ötesinde, telafisi mümkün olmayacak vahim sonuçlara ve kamu zararlarına
yol açıyoruz.
Bakın, birkaç dosyadaki
kamu zararı ve bunların akıbetinden söz etmek istiyorum. 6/5/2002
tarihli mülkiye müfettişleri raporundan söz ediyorum, 231 sayfalık
rapor. İGDAŞ yolsuzluğunda, Nisan 2002 tarihi itibarıyla, 269 trilyon
kamu zararı var. Yine, mülkiye müfettişlerinin 11/6/2002 tarihli
92 sayfalık raporuna göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hüküm
ve tasarrufunda bulunan ana arter, bulvar ve benzeri yerlere konulan
reklam panolarının, ihaleye fesat karıştırılmak suretiyle ihale
edilmesi sonucunda, 1994 ile 2001 yılları arasında doğmuş olan hazine
zararı, Haziran 2002 tarihi itibarıyla, 146 trilyon seviyesinde. Bakıyoruz,
BELBİM Anonim Şirketi bünyesinde doğmuş olan kamu zararı ise, 321
milyar Türk Lirası seviyesinde. Peki, bu zararların sorumlulardan
tahsili için idari ve yasal yollar acaba işletildi mi? Olayın cezai
boyutundan söz etmiyorum, o husus ayrı bir süreçte ilerliyor, ilerlemesi
gerekiyor, ama, tazmin boyutundan söz ediyorum. Bu zararların tahsili
için, idari ve yasal yollar, tarafımızdan yapılan onlarca uyarıya
rağmen, İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık tarafından neden yerine
getirilmiyor?
Bakın, geldiğimiz
aşamada ne oluyor biliyor musunuz? Daha da vahimi, bu dosyaların
zaman aşımına uğrama durumları söz konusu. Sayın milletvekilleri,
bu konu, yani, 415 trilyon seviyesindeki bir kamu zararının, hazine
zararının zaman aşımına uğraması sizi rahatsız etmiyor mu? Bu soruyu
soruyorum. Sadece bu soruyu soruyorum ve bunun vicdani muhasebesini
yapmaya sizleri davet ediyorum.
Burada yeri gelmişken
şunu ifade ediyorum: Bürokratik yapıda sorumlu olanları da bu aşamada
uyarmak gereğini duyuyorum. Bu davaların açılması yolunda üstünüze
düşen görevleri yapın. Aksine verilen talimatlar, kanunsuz emir
niteliğindedir, bu emirlere uymayınız. Aksi hâlde, cezai ve hukuki
anlamda kişisel sorumluluğunuz doğar.
Değerli arkadaşlarım,
Nisan-Haziran 2002 tarihi itibarıyla 415 trilyonluk bir zarar ve yolsuzluktan
söz ediyorum. Bakıyoruz, bu yolsuzluk ilişkilerinin merkezinde Recep
Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğunda bulunan bir kadronun olduğunu
görüyoruz. O zaman, dokunulmazlıklar konusunda verilen sözlerin
neden tutulmadığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Geldiğimiz aşamada,
bürokrasiden sonra yargıyı da kontrol altına aldıktan sonra dokunulmazlıklar
konusunun gündeme getirileceğini anlıyoruz.
Aslında, bu süreç, şaşırdığımız
bir süreç değil, bir sonuç değil. Bu sürecin böyle gelişeceği
üç-dört yıldan bu yana Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri tarafından
her zeminde dile getirildi. Bu konuda, kabul etmek gerekir ki,
Hükûmet ciddi bir mesafe de almış durumda. Olay, artık, yargıya müdahaleden
öte, yargıyı sabote etme boyutlarına varmıştır.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Endüstri
Holding…
ATİLLA KART (Devamla) - Bizzat Adalet Bakanı,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun çalışmalarını engelliyor.
Yine, aynı Adalet Bakanlığı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun
yargıç alımına ilişkin yönetmelik hakkında verdiği yürütmenin durdurulması
kararını, kesin nitelikli olmasına rağmen, uygulamıyor, hukuk
tanımaz bir şekilde mülakatları sürdürüyor, sürdürmeye devam ediyor.
Neyi görüyoruz? Bakın, şunu görüyoruz sayın milletvekilleri:
Siyasi ihtirası uğruna ve kadrolaşma amacıyla 482 yargıç adayının
geleceğiyle oynamaktan kaçınmayan bir siyasi anlayıştan ve kadrodan
söz ediyorum.
Aslında, bütün bu anlatılanlardan
sonra sözün bittiği yerdeyiz, denecek söz kalmıyor. Biraz sorgulama
yapan için, biraz sorumluluk duyan milletvekilleri için burada görev
başlıyor. Ama, üzülerek görüyoruz ki, öyle bir kaygınız yok, öyle
bir anlayışınız yok. Türkiye'nin geldiği noktadaki tıkanma da zaten
burada başlıyor. Bu noktada hiçbir tepki vermeyen, sorumsuzca bir
tavır içinde olmanız, Türkiye'nin geleceği adına, yakın geleceği
adına bizleri endişeye sevk ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, aslında, bu geldiğimiz aşamada bir diğer husus daha var, onu
da paylaşmak gerekiyor. Sayın Adalet Bakanının…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
- Endüstri Holdingin avukatlığını bıraktın mı?
AHMET YENİ (Samsun) -
Endüstri Holdingin işi bitti mi?
BAŞKAN - Sayın Kart,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, Sayın Adalet Bakanının deyimiyle, kamu
yönetiminde, özellikle emniyet yapılanmasında koli basili akıtan
bir çeşme var. Peki, bu çeşmeyi, himaye etmekten öte, kim organize
ediyor, kim bunu organize ediyor? Bu çeşme kaynaklı olarak, Genelkurmay
önünde servis yapanlar neden tespit edilmiyor ve yargı huzuruna çıkarılmıyor?
İşte geldiğimiz aşamada, bu yapılanma emniyetten sonra neden
yargıda da gerçekleştirilmek isteniyor?
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bütün bunlar elbette üzücü, düşündürücü ve ibret
verici olmaktan öte, bu gözlem ve tespitleri yapan ve itiraflarda
bulunanlar bir taraftan da bu yapılanmanın kurumsallaşmasına hizmet
ediyorlarsa, orada, gerçekten, yakın gelecek adına endişe etmemiz,
kaygı duymamız gereken bir sürecin olduğunu üzülerek, ama uyarı
ağırlıklı olarak sizlerle paylaşıyorum.
Bu düşünce ve değerlendirmelerle,
Türkiye'nin, geldiğimiz aşamada, polis devleti olmaması için, faşizan
bir yönetime sürüklenmemesi için sizleri bir kez daha sağduyulu
ve sorumlu davranmaya davet ediyor, Genel Kurulu bu düşüncelerle
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde,
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ.
Sayın Bozdağ buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
3 Kasım 2002 seçimlerinin
arkasından oluşan 22'nci Dönem Yasama Meclisi, çalışma yaptığı dönem
içerisinde, sık sık dokunulmazlık tartışmalarına sahne olmuştur,
şahit olmuştur. Neredeyse -biraz soğumuştu mesafe ama- hemen hemen
haftanın bir günü mutlaka bu kürsüde dokunulmazlıklarla ilgili
bir gündem var ve bu gündem üzerinde tartışmalar var. Yozgat'a gittiğimde,
benim değerli hemşehrilerimden bir tanesi şunu demişti: "Sayın
Vekilim, ben Meclis TV'yi takip ediyorum, çok da iyi bir izleyiciyim.
Ama, bakıyorum, CHP çıkıyor, sürekli bir biçimde aynı şeyleri nakarat
gibi tekrar ediyor. Bir dokunulmazlık diyor, bir başka konu söylüyor.
Peki, bunlar işsizliği nasıl düşüreceğini niye bize anlatmıyorlar?"
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Söz verip de unutanlar hatırlasın diye.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Enflasyonu nasıl yerinde muhafaza edeceklerini, daha iyi hâle
getireceklerini niye hiç anlatmazlar?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Hırsızlık olunca işsizlik olmuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Çiftçinin hâlini nasıl düzelteceklerine dair bunların projeleri
yok mudur? Bunları niye anlatmazlar?
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Çaldırmadın mı o zaman hepsi düzelir, işsizlik de düzelir, hepsi
de düzelir. Siz çok iyi biliyorsunuz hırsızlığı.
ATİLLA KART (Konya) -
Türkiye'nin ne hâlde olduğunu itiraf ediyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Yani, bu milletin sizden beklediklerini anlatsanız, projelerinizi
bu kürsüyü kullanarak millete takdim etseniz ve milletten alacağınız
oylarla daha güçlü bir hâlde Meclise gelseniz daha iyi olmaz mı?
ATİLLA KART (Konya) -
Türkiye'nin ne hâlde olduğunu itiraf ediyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Ama, maalesef, maalesef, CHP, sürekli, avara kasnak gibi dönüyor
da dönüyor, aynı noktada takılmış dönüyor; yeni bir şey üretme
imkânı yok.
Ben, şimdi CHP adına
üzülüyorum. Neden üzülüyorum biliyor musunuz?
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Masal anlatma orada, masal anlatma! Masal seninkiler, masal, masal!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Süreci doğru bir biçimde yönetmiyor CHP, doğru bir biçimde yönetmiyor.
ATİLLA KART (Konya) -
Onun gailesi sana kaldı. Onun gailesi sana mı kaldı?
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Bırak da ona biz karar verelim, sen değil.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bu yönetiş tarzı devam ederse, ben korkarım ki, Mecliste Türk demokrasisi
bir dahaki seçimde muhalefetsiz kalabilir. Emin olun kalabilir.
(AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından "Vay
be!" sesleri)
Yani, CHP'yi bu anlayışından
dolayı, vatandaş, bir kez daha sandıkta 1999'da kestiği cezanın aynıyla
cezalandırabilir.
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- O zaman getirin sandığı! Yüreğiniz yetiyorsa, getirin sandığı!
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Hoca efendi, getir sandığı!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Gidin, vatandaşa bakın, aşağıya bakın, köye bakın, esnafa bakın,
milletin hâline bakın. Yoksa, başka yerlerde oturup "Şu üniversite
mezunları sadece oy verse, bakın CHP'nin oyu nasıl yükseliyor. Tabii,
köylünün oyu şöyle olursa, AK Parti iktidarda olur." gibi sohbetler
yapmayı bırakın da, köylünün oyunu, esnafın oyunu nasıl alacaksınız,
bunun yollarını arayın, onu bulun. Onu bulursanız, Türk demokrasisi
de kazanır, siz de kazanırsınız, biz de kazanırız.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Gelin, hırsızları yakalayalım!
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Siz o oyları niye kaybettiğinizi biliyor musunuz?
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Haydi, var mısınız? Var mısınız? Soyguncuları yakalayalım, haydi
bakalım!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bir başka konu: Bakın, Türkiye'nin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan'la
uğraşmak da size prim kazandırmaz. Uğraştıkça batarsınız. Zira, bakın,
Tayyip Erdoğan ne zaman milletvekili oldu? 9 Mart 2003 tarihinde
milletvekili oldu. Ondan önce bir yasama dokunulmazlığı var mı?
Yok. Peki, o zaman bu ülkede kolluk güçleri yok muydu, tatilde miydi?
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Davalar devam ediyordu, davalar.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- O zaman bu ülkede cumhuriyet savcıları yok muydu, tatilde miydi?
O zaman bu ülkede mahkemeler yok muydu, tatilde miydi?
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Vardı, devam ediyordu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Vardı, vardı…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Devam ediyordu davalar.
ATİLLA KART (Konya) -
Dinlememişsin!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Vardı, görevlerini de yapıyorlardı.
ATİLLA KART (Konya) -
Dinlememişsin!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Eğer, Tayyip Erdoğan'ın bu milletin hakkına, hukukuna haleldar getirdiğine
dair en ufacık bir eksiği, kusuru olsaydı, arkadaşlarınız, Ergun
Göknel gibi, mahkûm olur, hapishanede, şiirden değil, yolsuzluktan
yatardı. Doğru mu? Aynen doğru. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bakın,
ne yaptı? Yolsuzluğu yaptı ve mahkeme yargıladı, cezasını kesti,
gitti yattı. Değil mi? Kim yattı? Ergun Göknel yattı.
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
- Gemiyi anlat, gemiyi!
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Şiirden yatmadı bir kere, şiirden değil, onu doğru söyle, halkı
bölmekten, kin ve nefrete sürüklemekten.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Tayyip Erdoğan'la ilgili, 1994'te belediye başkanıdır, icranın
başındadır, hem de muhalefetten bir belediye başkanıdır. Onun aleyhinde
iktidarlar vardır, bütün, devletin idari başka yerlerine hükmedenler
başkalarıdır. Dosyaları didik didik incelediklerini…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Burs alan çocuk nasıl gemi alıyor, onu anlatsana! Dün burs alan bugün
gemi aldı, onu anlatsana!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Kimin yalan söylediğini millet biliyor. Kimin yalan söylediğini
millet biliyor. Onun için…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- 3 milyon dolarlık gemiyi bir anlat, gemiyi!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bakın, onun için, 1994'te CHP'den İstanbul'u aldı, Tayyip Erdoğan'a
emanet etti. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yetmedi, CHP haddini bilmedi, yine bildiği gibi
okudu, 1999'da da Meclisin dışına kaldırdı koydu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- CHP'ye "haddini bil" diyemezsiniz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Peki, Tayyip Erdoğan'a bu millet ne yaptı? Şiirden mahkûm oldu, ama,
gönül bağını kurdu, elinden tuttu, "İstanbul'u düzelttin, Türkiye'yi
düzelt" diye Ankara'ya getirdi, Başbakan yaptı. Bunu, bu millet
yaptı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sizin yaptıklarınızı,
söylediklerinizi bu millet bilmiyor mu, İstanbullu bilmiyor mu?! 1999'da
belediyeyi niye size emanet etmedi? 28 Mart 2004'te niye size emanet
etmedi?
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Gemiyi anlatsana gemiyi!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Ama, bakın, ellerinde karalar getirip getirip vuruyorlar, ama
ben bir şey biliyorum, bu millet de çok iyi biliyor: Eğer, Tayyip Erdoğan
ve ekibinin boğazından bir kuruş haram lokma geçmiş olsaydı, emin
olun ayağından çam diye asarlardı, şiirden mahkûm olmazdı, "hırsız"
diye yaftalarlardı, damgalarlardı.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Helâl geçti mi helâl?
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Şu dokunulmazlıkları bir kaldırıverin bakalım. Yüreğiniz yetiyor
mu?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Ama, bakın, ne oldu; güçleri yetmedi, sizin de gücünüz yetmez, boş
yere uğraşıp da, kendi hâlinizi yıpratmayın.
Yolsuzluklarla ilgili
en önemli mücadeleyi bu Meclis, bu Hükûmet yaptı. Bakın, Meclis teşekkül
etti, burada kurulan ilk komisyon Yolsuzlukları Araştırma Komisyonudur.
Bu Meclis çok şahit olmuştur, geçmişte, yolsuzlukları araştırmakla
ilgili kurulan komisyonlar veya soruşturmakla ilgili kurulan komisyonların
nasıl karşılıklı aklamaya, paklamaya dönüştüğüne bu millet şahittir.
Ama bakın, bu dönemde olanlara: Yolsuzluğu Araştırma Komisyonu kuruldu
mu? Kuruldu. Soruşturulmasını istenenlerle ilgili Türkiye Büyük
Millet Meclisi iradesini koydu mu? Koydu. Soruşturma kararları aldı,
soruşturuldu, Yüce Divana sevk kararları verildi mi? Verildi. Yüce
Divanda yargılanıyorlar mı? Yargılanıyorlar.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Ayyuka çıktı ayyuka; siz de yargılanacaksınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, hangi dönemde böylesi bir
iradeyi kim koymuştur, hangi siyasi hareket koymuştur? Var mı bunun
örneği? Yok. Bunun örneği yok. (CHP sıralarından "Çok, çok"
sesleri)
Öte yandan, bakın, yasama
dokunulmazlığıyla ilgili sık sık konuşulur. Bu dokunulmazlık, vekilin
dokunulmazlığı değildir. Yasama dokunulmazlığı, milletin dokunulmazlığıdır.
Bu millete ait bir dokunulmazlıktır.
ATİLLA KART (Konya) -
O, hırsızlığı korumuyor, kürsüyü koruyor. Dokunulmazlık hırsızlığı,
yolsuzluğu korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Milletin devlet katındaki iradesinin hür ve gür bir sesle dile getirilmesi
için millete tanınmış ve vekiller bu dokunulmazlığı millet adına
kullanmaktadırlar, yasama dokunulmazlığı odur.
ATİLLA KART (Konya) -
Hırsızlığı korumuyor, yolsuzluğu korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Eğer, siz, bunu yan birtakım yönlerle zayıflatırsanız, milletvekilinin
sesi burada kısılır. Vekilin sesi kısıldığında da kısılan ses senin
sesin olmaz, milletin sesi olur, milletin.
ATİLLA KART (Konya) -
Hırsızları korumuyor. O dokunulmazlık, hırsızları korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Onun için, milletin sesi kısılmasın, milletin sesi hür ve gür bir biçimde
yükselsin diye bu vardır.
ATİLLA KART (Konya) -
Hırsızları korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bir başka konu: Bakın, böyle anlatımlarla sürekli şu söyleniyor.
Sanki, yapılan yolsuzlukların tek müsebbibi siyasilermiş gibi
bir algıyı kamuoyuna veriyoruz ki, bu algı da, siyasetin de Meclisin
de itibarını ayaklar altına alma hususunda gayret etmek, çaba sarf
etmekten başka hiçbir işe yaramıyor.
Bakın, şu anda, Mecliste
olan vekil sayısı belli geçmiş dönemde vekil olup da, dışarıda olanlar
da belli. Kaç tanesi yargılandı, hırsızlıktan, yolsuzluktan, kaç tanesi
hangi cezaları aldı? Ama, biz, el birliğiyle tutuşmuşuz, siyasetin,
ne yapıyoruz, itibarını aşağıya doğru çekmeye çalışıyoruz.
Bir başka şey: Anayasa'ya
göre, yasama dokunulmazlığı kimlere aittir? Milletvekillerine
aittir, milletvekillerinin üzerindedir. Pek çok parti aday gösteriyor,
her parti 550 kişi gösteriyor, seçim yapılıyor, binlerce aday arasından,
bu millet, oylarıyla seçtiği 550 kişiye "sen bundan istifade
edersin görev yaptığın sürece" diye, bu yetkiyi millet veriyor
Anayasa'da olduğu bir biçimde, millet veriyor. Öyleyse, bunu geri
alma yetkisi de millettedir. Seçim geldiği zaman, verdiklerinden,
daha önce nasıl geri aldıysa, bundan sonra da millet, yetkiyi doğru
kullanmayan, yetkiyi eğri kullananlardan, 1999'da CHP'den nasıl aldıysa,
başkalarından da öyle alır…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Sizden de öyle alacak, merak etmeyin
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
-… uygun gördüklerine de öylesine, gerisin geriye verilir. (CHP
sıralarından gürültüler)
Bir başka konu…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ KAYA (İzmir) -
O zaman gereği yapıldığında sallamayacaksın oradan "dokunulmazlık,
dokunulmazlık" diye.
BAŞKAN - Sayın Bozdağ,
birkaç saniye rica edeyim.
Buyurun, ek süre veriyorum,
konuşmanızı tamamlayınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bitiriyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar,
bizim burada esas üstünde durmamız gereken, bu dokunulmazlıkla ilgili
konu tartışılırken bir hususun üzerinde özellikle durmamız lazım,
o da şu: Milletvekiline tanınan yasama dokunulmazlığı, mutlak dokunulmazlık,
belli sınırlar içerisinde. Meclis çalışmalarındaki oy, söz ve düşünceleriyle
alakalı, yani, bu çatının altında milletvekilinin söylediği şeyler,
mutlak dokunulmazlıktan yararlanır. Eğer, Başkanlık Divanı aksine
bir karar almadıysa, bunu dışarıda tekrarlandığında da bir mesuliyeti
doğmaz; ama, bir milletvekili, Çankaya'da bir yerde konuştuğu zaman,
bir milletvekili İstanbul'da konuştuğu zaman milletvekilinin konuşması
bu mutlak dokunulmazlığın kapsamı dışındadır. Şimdi, bizim oturup,
bir defa, milletvekiline Mecliste güvenen, Meclisin dışında güvenmeyen
bir Anayasa var; bizim oturup burada bu milletin vekillerine her
yerde güvenmek lazımdır diye Meclisin dışında da hür ve gür bir biçimde
inandıklarını söyleyeceği bir anlayışı getirip Anayasa'ya monte
etmemiz lazım. Meclisin dışında konuşmasına güvenmeyen bir anayasa,
bir demokrasi anlayışı var. Buradan bizim bunu getirip ayıklamamız
lazım. Siz milletvekilinin dışarıda konuşması konusunda kayıtlar
koyuyorsunuz, sınırlar koyuyorsunuz; o zaman, bu ülkenin aydınları,
fikir üretenleri, fikir emekçileri kanaatlerini nasıl söyleyecekler?
Gelin, oturup biz bunları
konuşalım ve bu alanı milletin faydasına, milletin sesinin devlet
katında daha hür ve daha gür çıkması için konuşalım.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- O zaman niye kandırdınız milleti, niye kaldıracağınızı söylediniz?
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Hırsızlıklar ne olacak?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimi geliyor, buradan da Tayyip Erdoğan'a
bir iki salvo çeker miyiz gayreti içinde olmayın. En büyük salvoyu
milletten yiyeceksiniz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Salvoyu siz yiyeceksiniz, afiyet olsun!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Önerinin lehinde
İzmir Milletvekili Kemal Anadol…
Buyurun Sayın Anadol.
(CHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; buraya, bugün,
laf yarıştırmak için çıkmadım. Dört buçuk sene oldu, 3 Kasım 2002'den
bu yana, biz, bu dokunulmazlık tartışmasını bu kürsüye getirmekten
bıktık, siz dolaşmaktan, yan çizmekten, bu işten kurtulmak için birtakım
mazeretler uydurmaktan vazgeçmediniz. Dört buçuk sene oldu, şimdi
bırakalım o tür tartışmaları, ben sade bir şeyler soracağım size,
hepinize, vicdanınıza.
Millet bizi, bu kürsüde
sesini duyuralım diye buraya gönderdi, sorunlarını anlatalım
diye buraya gönderdi. Bunları anlatırken de başı derde girmesin,
şu kürsüde konuştuklarından dolayı başı belaya girmesin diye bize
dokunulmazlık zırhını giydirdi.
Arkadaşlar, bize,
karşılıksız çek imzalayın, trafik polisine küfür edin, hostese tokat
atın, ihaleye fesat karıştırın, sahtekârlık yapın, ne yaparsanız yapın,
çalın, hırsızlık yapın diye dokunulmazlık zırhını giydirdi mi bu
millet? Açık konuşalım ya. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
- "Sahtekârlık yapın" dedi mi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Yapmayın. Yani, millet karşılıksız çek imzaladığı vakit savcının
karşısına çıkacak, hâkimin karşısına çıkacak, mahkûm olup hapse atılacak,
milletvekili karşılıksız çek imzalarsa, ihaleye fesat karıştırırsa,
hırsızlık yaparsa ona dokunulamayacak.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Kalpazanlık yaparsa?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bu, milletin vicdanını rahatsız ediyor.
AHMET YENİ (Samsun) -
Haşim Oral'ı söyle, Haşim Oral nerede?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bir dakika…
AHMET YENİ (Samsun) -
Haşim nerede?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Ben herkes için konuşuyorum, 550 kişi için, kendim dahil, kimseyi
suçlamadan konuşuyorum.
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum)
- O sizin milletvekiliniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bir dakika…
Sizin bizim yok, 550
milletvekili için konuşuyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Özyılmaz,
lütfen…
AHMET YENİ (Samsun) -
Haşim nerede, Haşim? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Peki…
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum)
- Meclisi bu şekilde isnat altında tutamazsınız, ayıp oluyor.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bıraktım seni Hocam, başka soru soracağım.
Adalet ve Kalkınma
Partisini, sizi, işlediğiniz suçların tarihi sorumluluğuyla
baş başa bırakıyorum, CHP'ye dönüyorum.
Şimdi, burada, Sayın
Başbakan hâkimin yerine geçiyor, Kocaeli Milletvekilimizi Yuvacık
Barajı nedeniyle suçluyor. Tamam. Hâkim değil Recep Tayyip Erdoğan,
benim gibi politikacı. Varsa yüreğiniz kaldırırsınız dokunulmazlığını,
Yuvacık Barajı dolayısıyla yargılarsınız Cumhuriyet Halk Partili
milletvekilini, yüreğiniz varsa, iş biter. (AK Parti sıralarından
"istifa etsin" sesleri)
AHMET YENİ (Samsun) -
İstifa etsin. (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Niye istifa edecek? Kaldırın dokunulmazlığı, yargılayın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Allah lillah aşkına… Allah lillah aşkına…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen hatibi dinleyelim. Lütfen…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Galiba, arkadaşlar, söylediklerim isabet aldı galiba, yara sahipleri,
gocunanlar, bağırıp çağırmaya başladılar.
AHMET YENİ (Samsun) -
Dilekçeyi versin…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Beni dinlemekten korkuyorlar.
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum)
- Hayır, ben gocunmuyorum, ben gocunmuyorum.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Beni dinlemekten korkuyorlar. Beni dinlemekten korkuyorlar.
AHMET YENİ (Samsun) -
İstifa etsin, istifa…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
-Arkadaşlar, o kadar istedik, rica ettik, "Cumhuriyet Halk Partili
milletvekillerinin, dosyaları olan CHP'li milletvekillerinin, Allah
aşkına dokunulmazlıklarını kaldırın." dedik. Eğer, sizin gocunacak
bir tarafınız olmasa, niye Cumhuriyet Halk Partisi…
AHMET YENİ (Samsun) -
İstifa etsin.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Niye istifa etsin? Sen istifa et!
AHMET YENİ (Samsun) -
Bizden ettiler, bizden…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sen istifa et!
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sizin Başbakanınız etsin!
AHMET YENİ (Samsun) -
AK Partiden etti…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sen istifa et!
AHMET YENİ (Samsun) -
Bizden etti…
BAŞKAN - Sayın Yeni,
lütfen…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Kim etti? Kim etti?
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- O istifa eden adam, şimdi, savcılıktan, hakkında yeni bir dava açılmış,
ihaleye fesat karıştırmaktan takibat hâlinde.
AHMET YENİ (
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- O istifa ettirdiğiniz adam.
AHMET YENİ (
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Ama, istifa
etti.
AHMET YENİ (Samsun) -
Ama, istifa etti cesaretle.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- O istifa ettirdiğiniz adamı da…
AHMET YENİ (Samsun) -
Cesaretle istifa etti.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen laf atmaktan başka bir işe yaramıyorsun. Sen istifa et! (AK Parti
ve CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun Sayın Anadol,
Genel Kurula hitap ediniz.
Buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan, ben konuşmamı tamamlamak istiyorum. Laf atılmasından
falan da rahatsız değilim. Ama, süremden kısmayın. Ben, her laf atana
cevap veririm burada. Her laf atana cevap veririm, hak ettiği cevabı.
(CHP sıralarından alkışlar) Ama, süremden kısmayın lütfen.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Şimdi, bu tartışmayı bir tarafa bırakıyorum.
Ben şunu söylemek istiyorum:
Değerli arkadaşım Atilla Kart, gerek AKBİL dosyasını gerek ihaleye
fesat karıştırmayla ilgili iddiaları… Bunlar bizim iddialarımız
değil, savcılığın iddiaları, Danıştayın verdiği lüzumu muhakeme
kararları, vesaire… Şimdi, bunlar devam ediyor arkadaşımın söylediği
gibi.
Bir başka konuya girmek
istiyorum ve bu konuşmayı siyasi tartışma yapmak için değil, tarih
düşürmek için yapıyorum. Bu davaları, keşke, dokunulmazlığını
kaldırsaydı da yüce Meclis Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, hâkimin
karşısına çıksaydı ve aklansaydı. Gerçekten çok isabet olurdu. Yok,
kaldırmadınız, ısrar ediyorsunuz. Demin buradaki konuşmacı, bunları,
bu ısrarı gayet net biçimde ortaya koydu.
Şunu söylemek istiyorum:
Düğmeye de bastınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün Türk-İş'le, sivil
toplum örgütleriyle, kendi yöntemine göre -biz beğenelim beğenmeyelim-
artık kendi güzergâhını, rotasını çizmiş devam ediyor, Cumhurbaşkanlığına
doğru yola çıktı, hayırlı olsun.
AHMET YENİ (
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ancak, bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum: Bu, günün birinde, her şeye rağmen
-gelişecek olaylar nedir bilmiyorum, varsayarak söylüyorum- başarıya
ulaşır, Çankaya'ya çıkarsa -onun için, tarih düşürmek için bu sözlerimi
söylüyorum- sanmayın ki değerli arkadaşlarım, bu sizin için mutlu
son olacaktır. Tam tersine, sonun başlangıcı olacaktır.
(CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Nasıl olacaktır, söylüyorum, dinleyin…
AHMET YENİ (Samsun) -
Demokrasi anlayışınız bu mu?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Nasıl olacaktır? Arkadaşlar, Cumhurbaşkanı… Milletvekilinin,
demin tartıştığımız dokunulmazlığı vardır.
AHMET YENİ (Samsun) -
Demokrasiye inanmıyor musunuz?
ATİLLA KART (Konya) -
Hukuktan bahsediyor.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Cumhurbaşkanı ise dokunulmaz değildir, daha güçlü bir zırha sahiptir,
sorumsuzdur. Yani, yaptığı eylem ve işlemlerden dolayı, vatan ihaneti
hariç, hakkında dava bile açılamaz. Ancak, Cumhurbaşkanının bu sorumsuzluğu,
61 ve 82 Anayasası'nda, hâlen yürürlükte olan 82 Anayasası'na göre,
Cumhurbaşkanının seçildiği tarihten ileriye doğrudur. Cumhurbaşkanı
seçilmeden evvelki suçlarıyla ilgili milletvekili kadar bir güvenceye
sahip değildir. 24 Anayasası, bir hukukçu olarak söylüyorum, tartışırız.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) -
Hiç zorlanmayın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Beni dinleyin!
AHMET YENİ (Samsun) -
Siz zorlanmayın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan, yani…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Öyle bir endişemiz de yok zaten.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Endişeniz var veya yok, ben uyarıyorum sizi.
24 Anayasası, Cumhurbaşkanının
sorumsuzluğunu düzenleyen 41'inci maddenin sonunda, milletvekili
dokunulmazlığını düzenleyen 17'nci maddeye gönderme yaparak, Cumhurbaşkanına
ikinci bir zırh daha koymuş. "Cumhurbaşkanı sorumsuzdur, ama,
şahsi suçlarından dolayı da milletvekili dokunulmazlığı hakkındaki
hükümlere tabidir." demiş 24 Anayasası. Ama, 61 ve 82 Anayasası
böyle bir şeye lüzum görmemiş. Unuttuğu için mi? Hayır. 61 ve 82 Anayasası'nı
hazırlayanlar, Çankaya'ya çıkacak bir zatın, kuyruğunda dokunulmazlık
dosyası taşıdığını düşünmemişler, onun için koymamışlar. (CHP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) -
İhtilali mi savunuyorsun?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Son…
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Sizin kuyruğunuzda ne var?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Eğer, Cumhurbaşkanı olursa, halk da 23'üncü Dönem Parlamentosuna
bu aritmetik yetkiyi verirse, öyle dörtte 3'le filan değil, 276 oyla,
23'üncü Dönem Parlamentosu, Yüce Divana falan değil, Recep Tayyip
Erdoğan'ı Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesinin karşısına çıkarır arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Bunu uyarıyorum şimdiden…
AHMET YENİ (Samsun) -
Demokrasi kültürü!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bunu şimdiden uyarıyorum. Çıkarken ona göre çıkın!
AHMET YENİ (Samsun) -
Demokrasi anlayışı!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- O da demokrasi.
AHMET YENİ (Samsun) -
Demokrasi!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- 23'üncü Dönem Parlamentosunun yetkisinden bahsediyorum.
AHMET YENİ (
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya) - Bu
fetvayı kim verdi size?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- 23'üncü Dönem Parlamentosunun yetkisinden bahsediyorum. Yani…
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Yargıya talimat mı veriyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Yargıya talimat falan… Siz veriyorsunuz yargıya talimat. Başbakan
dün verdi savcılara talimat, dün. Sen bana bunu soramazsın!
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Talimat vermedi, göreve davet etti göreve.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Dün verdi… (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) -
Koli basilinden söz ediyor!
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Ne oldu? Size de mi dokunuyor yoksa? Size de mi dokunuyor?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bakınız, bir daha uyarıyorum -ben bir şey söylemiyorum- eğer Çankaya'ya
çıkarsa…
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Çıkıyor…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- 23'üncü Dönem Parlamentosu 276 oyla, Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı
sıfatına bakmadan, ağır cezanın karşısına çıkarır sanık olarak.
AHMET YENİ (Samsun) -
Hayalle yaşıyorsunuz, hayalle!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bunu bilesiniz.
AHMET YENİ (Samsun) -
Hayalle yaşamak iyidir Sayın Başkan!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bunu uyarıyorum size…
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Yahu, Sayın Başkan, beş yıldır neredeydiniz ya? Beş yıl neredeydiniz,
beş yıl?
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Tarih düşürmek için söylüyorum.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Beş yıl Sayın Başbakanın dokunulmazlığı yoktu.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Keyfiniz bilir, çıkacağınız yere kadar çıkın. Tarihte ve siyasette,
çıkmak her zaman zordur, ama, inmek çok kolaydır arkadaşlar. Size iyi
inişler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde,
İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin.
Sayın Şahin, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; yine, bir Cumhuriyet
Halk Partisi klasiğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin meşguliyeti
operasyonunu hep beraber izlemekte, yaşamaktayız. Yapacak işi,
söyleyecek yeni düşüncesi olmayan -maalesef- bir kadim partimizin,
her yıl bir defa, bazen iki defa gündeme getirmeyi âdet edindiği bir
konuyu, yeniden, saptırılarak görüşmek durumundayız.
Cumhuriyet Halk Partisinin,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, Türkiye
Cumhuriyeti'mizin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan ve onunla birlikte
İstanbul'un kaderini değiştirme şansını elde etmiş bir kısım arkadaşımız
hakkında, icraatları nedeniyle, çalışmaları nedeniyle ortaya
konan iddialara bağlı olarak geliştirilen bir seri...
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- O iddiaları açıklar mısınız Sayın Vekilim?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- ...iddialar ve ihbarlara bağlı olarak gelişen soruşturma manzumesine
dayanarak, bugün de, bir, Meclis gündemini oluşturma gayretiyle karşı
karşıyayız.
Cumhuriyet Halk Partisi
önerisinin lehinde söz alan Sayın Atilla Kart ve Sayın Kemal Anadol
Beyleri burada dinledik.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Uyarı yaptılar!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Dikkatle dinledim, acaba yeni bir şey var mı diye; ama ne yazık ki,
eski, Cumhuriyet Halk Partisinin tecrübeli yöneticilerinden yeni
bir söz, yeni bir söylem bulamadık.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Dosyayla ilgili ne söyleyecek? Dosyayı söyleyecek...
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Siz değişin de, biz de değişelim.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- "AKBİL" dediler, "bilet" dediler...
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Biz demedik, savcı diyor.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- ..."kalpazanlık" dediler, "yolsuzluk" dediler.
Değerli dostlar, iddia
edilen bütün bu olaylar, yıl 1994-yıl 1999 tarihindeki döneme yönelik,
bölük pörçük, dayanağı olmayan, esası olmayan iddialardır. Büyük
bir kısmı mahkemelere intikal etmiş, yargılama sürecinden geçmiştir.
Önemli bir kısmı Yargıtayın onayından, incelemesinden geçmiştir.
HALİL AKYÜZ (İstanbul)
- Diğer kısmı ne oldu?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Bugün dile getirilmek istenen, gündeme alınmak istenen 596 sıra
sayılı raporla ilgili olarak Yargıtayın onanmış kararı var. Üsküdar
Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay öncesi vermiş olduğu karar var. Bütün
bunlara rağmen, 37 sanıklı bu dosyanın milletvekili olanlar dışındakilerin
tamamı beraat etmiş olduğu hâlde, bunu yeterli görmeyen…
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Siz de edin. Niye korkuyorsunuz beraat etmekten?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- …ve bu noktadan siyaset yapmaya, AK Partiyi yıpratmaya çalışan
Cumhuriyet Halk Partisinin gerçek yüzünü ve gerçek manzarasını ister
istemez hatırlamak durumundayız.
İddia edilen AKBİL
olayı nedir?
Değerli arkadaşlar,
AKBİL, hepiniz İstanbul'u bilirsiniz…
ATİLLA KART (Konya) -
Onu mahkemede anlat.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Ağır cezaya anlat.
AHMET YENİ (Samsun) -
Dinleyelim arkadaşlar.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- 1995 öncesi, İstanbul'da, bütün otobüslerde üçüncü hamur, dördüncü
hamur kâğıttan, matbaalarda basılan, yüzde 30'u kaçak basılan, yüzde
30'u kalpazanlıkla işleyen bir bilet sistemi vardı. Biz, bu sistemi
1994 yılında… Maalesef, bir kastının olduğunu ifade etmek istemiyorum,
ama, bir gerçeğin içinde olduğunu vurgulamak bakımından, yani, bu
bilet sisteminin içinde bir dönemi tamamladığını ifade etmek bakımından,
Cumhuriyet Halk Partisinin sıralarında oturan dönemin Belediye
Başkanı Sayın Nurettin Sözen'den devraldığımız bir bilet tablosuydu
bu. Yüzde 30'u kaçak basılan bilet, İETT açık verir, İETT otobüs alamaz,
İETT…
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Kendi suçunu sen başkasına nasıl yıkarsın?
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa)
- Sen başkalarını niye suçluyorsun ya?
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Git, aklanmaktan niye korkuyorsun?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Suçlamıyorum, bir tabloyu ortaya koyuyorum, bir Cumhuriyet Halk
Partisi tablosu.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Niye korkuyorsun madem?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi tablosunun...
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
- Yargıya gitmekten niye korkuyorsun?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi anlayışı… Belediyenin yaptıklarını
ifade etmek durumundayım ve bugün karşı çıktığınız yeniliği size
göstermek durumundayım.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Sözen'in Belediye Başkanlığı… Daha gerilere gidelim, Sayın
İsvan, Sayın Kotil dönemlerine doğru da gidelim. O dönemlerde, Cumhuriyet
Halk Partili İstanbul Belediyesinin İstanbul halkına sunduğu, hepiniz
hatırlayacaksınız veya hepinize hatırlatmak isterim, Ikarus marka
otobüsler vardı, Macaristan'dan gelmişti, bir duygusal bağlılıkla
ithal edilmiş yüzlerce otobüs. Ben o zaman üniversite öğrencisiydim.
ATİLLA KART (Konya) -
"Duygusal bağlılık" ne demek?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Yazın İstanbul'da otobüse bindim.
ATİLLA KART (Konya) -
"Duygusal bağlılık" ne demek?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Pencereleri dapdaracık, sanki mahkûm nakil otobüsleriydi bunlar,
mahkûmu nakletmek üzere alınmış otobüslerdi.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sen AKBİL'e gel, dosyaya gel dosyaya, mahkemeye gel. Sen, elli sene
öncesini niye…
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Hava almak mümkün değil, nefes almak mümkün değil, sanki, insanlar saunaya girmiş
gibi, Ikarus marka otobüslerde seyahat ederlerdi. 1980 öncesi Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul Belediyesi. Bilet alan, alamayan ve bu bilet
sisteminde, bir şoför, iki tane de biletçi vardı İstanbul Belediyesindeki
Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde. Bir bilet almak için… Bilet satılır,
bileti kontrol etmek için iki tane biletçi otobüste görev yapar, şoför
artık bunalmış vaziyette, yolcu zaten canhıraş bir vaziyette. Böyle
bir tablodan -ben size çok şey söylerim, ama, şu otobüsü, şu bileti anlatmak
durumundayım- yüzde 30'u kaçak bir tablodan, 1994 yılında İstanbul
Büyükşehir Belediyesi yönetimini halkın öz iradesiyle devralan
Sayın Tayyip Erdoğan ve onun ekibi, yeniliklerin, gelişmenin, modernliğin
gereği olarak, bilimin gereği olarak, bu klasik, demode, tutucu anlayıştaki
bilet sistemini nasıl değiştiririzin arayışı içerisine girmiş. Bendeniz
o zaman, Belediye Bilgi İşlem Sistemleri Araştırma Şirketinin de
(BELBİM) Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptım.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Haa, dosyan var mı? Siz de mi sanıksınız?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Çok açık seçik, iftihar ettiğim bir olaydır, iftihar ettiğim bir dönemdir.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Siz sanık mısınız orada?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Evet, evet…
Ne yaptık biliyor musunuz?
Amerika'dan Japonya'ya, İstanbul Teknik Üniversitesinden…
ATİLLA KART (Konya) -
İnançlı inançsız diye fişliyordunuz, onu da söylesenize.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- ...Ege Üniversitesine uzanan…
ATİLLA KART (Konya) -
İnançlı inançsız diye fişliyordunuz!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- …çizgide bütün araştırmalarımızı yaptık, laboratuvarımızı
kurduk ve İstanbul'a, İstanbulluya çağdaş bir bilet sistemini getirdik.
ATİLLA KART (Konya) -
Alevi, Sünni diye insanları fişliyordunuz, onu da söyleyin.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- İşte şu elimde gördüğünüz AKBİL, o tartıştığınız, karşı çıktığınız
AKBİL budur. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu İstanbul'da… Bu İstanbul'da,
bütün Türkiye bunu görmesi lazım.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- O da utancından kızarmış!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Rengi de pembe…Rengi de pembe şu anda, ama, her rengi var, onu da bilesiniz.
Her rengi var.
ATİLLA KART (Konya) -
146 trilyonu ne yapacağız?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Bütün Türkiye ve İstanbul'daki 14 milyon insanın 10 milyonuna yakınının
cebinde bu vardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Davayı niye açtılar ya?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Siz ne kadar karşı çıkarsanız çıkın, siz ne kadar kalpazanlık derseniz
deyin…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Niye dava açtılar?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Bunda kalpazanlık yoktur. Ben, buradan soruyorum…
ATİLLA KART (Konya) -
Yolsuzluğun miktarına bakar mısınız?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- İstanbul'da milletvekili adaylığım döneminde de bulunduğum her
yerde sordum: Ey benim İstanbullu hemşehrim, ey Türk insanım, şu AKBİL
biletini görüyorsunuz, cebinizde var, bu bilet sizi bugüne kadar,
Tayyip Erdoğan'ın icat ettiği bu yenilik bugüne kadar bir kuruş aldattı
mı? O gün sordum, bugün de soruyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Savcıya da sor!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Bu bilet cebinde olanlar, bu bileti taşıyanlar, bunu çok iyi biliyor.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Dava niçin açılıyor?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Çok iyi biliyor… Çok iyi biliyor…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Yenilikçi olduğunuz için mi?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Ve bu biletin fiyatı bugün nedir siz bilir misiniz bilmiyorum,
ama, bu bilet, tam bilet olarak 1,25; öğrenci bileti olarak da 80 kuruştur.
Ama, sizin bundan haberiniz yok, çünkü, siz, her ne kadar cumhuriyeti
ve halkı isim olarak tekelinize almış olmakla birlikte, ne cumhuriyetin
değerlerini özünüze sindirebilmiş ne de halkın gündemine maalesef
gelebilmiş değilsiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yok ya!
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Söyleyene bak, söyleyene!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Onun için, bugün hiçbiriniz cebinde AKBİL bileti olduğuna ben
inanmıyorum. Varsa, biriniz, lütfen çıkartın. (CHP sıralarından gürültüler)
Varsa biriniz lütfen çıkartın…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Onlar çıkarsın…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Onların var mı?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Yoktur cebinizde, yoktur…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Arkadaşlarınıza sorun!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Yoktur… Yoktur… (CHP sıralarından gürültüler) Fiyatını da bilmezsiniz…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Onlara dön, arkadaşlarına dön…
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Hiç hoplamayın, hiç zıplamayın. Sizin cebinizde AKBİL bileti yoktur,
olmaz, çünkü siz halkçılığı lafta yaparsınız, çünkü siz belediyeciliği…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Onlara sorsana, bize ne soruyorsun?
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …memurlara teslim edip, saat dörtten sonra belediyeyi açan bir zihniyetin
sahibisiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Oradan devraldık… Oradan devraldık…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sen sanık mısın değil misin, onu anlat.
BAŞKAN - Sayın Şahin,
birkaç saniyenizi rica edeyim.
Lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Sende çok vardır ondan. AKBİL'cisin sen. Doludur sende. Cebinde kaç
tane var?
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Değerli dostlar, saygıdeğer milletvekillerimiz…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Çok vardır. Beş tane vardır.
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Sayın Başkan…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Çok var…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Şahin, konuşmanızı tamamlayınız.
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Burada dile getirilen husus, tamamen oyalamadan başka bir şey değildir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Bu bilet ve İstanbul Belediyesinin…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Davaya gel, davaya…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …o Ikaruslardan sonra geldiği dönemdeki otobüsler… Buyurun, çağdaş
otobüsler, özürlü otobüsleri…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Para… Para…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …alçak tabanlı otobüsler…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Para… Para…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Davaya gel, davaya…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …geniş ufuklu, geniş pencereli otobüsler, bunları yapan anlayış
mı halkçı, bunları yapan anlayış mı inkılapçı; yoksa, siz mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Yolsuzluk… Yolsuzluk…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Yoksa, siz mi? (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Para… Para…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisinin umdelerini zannediyorum bilirsiniz.
Gerçi bir sınav yapsak altı tanesini sayanınız çok az olur ama… (AK
Parti sıralarından alkışlar) Bunlardan bir tanesi de inkılapçılıktır.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sayın Başkan, terbiye sınırlarını zorluyor! Terbiye sınırlarını
zorluyor Sayın Başkan!
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- İnkılapçılıktır…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sen kimsin, Cumhuriyet Halk Partisinin…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Değişimciliktir, yenilikçiliktir. Siz yeniliklere karşısınız…
(CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Terbiyesiz herif!
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Siz yeniliklere karşısınız…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Kimsin sen, Cumhuriyet Halk Partisinin ilkelerini bilip bilmediğimize
karar vereceksin?
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Kendine bak sen, kendine…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- ...ve siz gelişmelere karşısınız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Siz çağdaş bilete karşısınız.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Müslüman olduğunu söylüyorsun, İslamın şartını say bakalım!
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Ama karşı da olsanız bu bilet bugün İstanbul'da deniz otobüslerinde,
belediye otobüslerinde, Pepsi Cola gişelerinde, raylı sistemde….
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sen de İslamın şartlarını bir say!
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …metroda, her yerde, hayatın her alanında kullanılmakta…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Haramı götürüyorsun!
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …hatta o kadar akılcı kullanılmakta ki… Bu bilet akıllıdır, akıllı.
Merak etmeyin. Bizim aklımız almıyor olabilir, ama, bu biletin aklı
alıyor her şeyi; diyor ki bu bilet: "Ey yolcu, ey İstanbullu, sen
bu bileti bir defa bastıktan sonra bir buçuk saat içinde ikinci defa
bu bileti butona bassanız da bu bilet artık para yazmıyor." İşte,
bu anlayış var bu bilette. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ne büyük iş yapmışsın!
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Bir buçuk saat içinde bu bilet seyahati bedava kılıyor. Bu biletin
özelliği var, çok özelliği var; ama, siz henüz daha Türkiye'de bizim
yaptıklarımızı…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- Sayın Tayyip Erdoğan'ın İstabul'daki…
BAŞKAN - İdris Bey…
İDRİS NAMİ ŞAHİN (Devamla)
- …yatırımlarını, çalışmalarını bu bilette dahi anlayamadınız
ki, ne duble yolda anlayabileceksiniz…
BAŞKAN - İdris Bey…
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - …ne KÖYDES'te
anlayabileceksiniz… (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Şahin…
Sayın Şahin…
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- …ne Silahlı Kuvvetlerimizin güçlendirilmesini anlayabileceksiniz.
Hiçbir alanda anlayamazsınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Şahin…
Sayın Şahin, lütfen…
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Ne sanatta ne kültürde hiçbir alanda maalesef bizim hızımıza, bizim
gündemimize ve çizgimize yetişemeyeceksiniz.
BAŞKAN - Sayın Şahin,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Toparlıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Bitti Sayın Başkan, bitti.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Onun için, bu çağdaş gelişmeye, bu yenilikçi gelişmeye karşı geliştirilen…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- 146 trilyon ne oldu onu anlat! Sanık mısın orada, değil misin hadi anlat!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- …bu operasyon, bu gündem, grup önerisinin tamamen aleyhinde…
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Niye korkuyorsun mahkemeden?
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- …hiçbir şekilde, tamamen aleyhinde olduğumuzu ifade etmek durumundayım.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Herhâlde öyle olacak.
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- …ve değerli milletvekilleri, biz, Sayın Tayyip Erdoğan ve onun anlayışındaki
büyük AK Parti Grubu ve onun gerisindeki on binlerce çalışan, yüz
binlerce çalışan ve milyonlarca AK Partiye gönül vermiş insanlar
olarak bu memleketin çağdaşlaşması, (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler) bu memleketin kalkınması, bu memleketin
dış dünyayla, dünyayla rekabet etmesi ve gelişmesi için, Türkiye'nin
itibarlı hâle gelebilmesi için, çabamızı, mücadelemizi size rağmen,
sizin engellemelerinize rağmen, merak etmeyin, devam ettireceğiz
ve bizim yolumuz inşallah aydınlık olacaktır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- Karanlığa götürüyorsun, karanlığa!
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, tekrar ben hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Davayla ilgili bir şey söylemedi. Hiçbir şey söylemedi davayla
ilgili!
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Konuşmacı, Sivas Milletvekilimiz Sayın Nurettin Sözen'in isminden
bahsederek ve onun dönemini suçlayarak 69'uncu maddeye göre söz almasını
sağlayacak sözler söyledi.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Sizden bahsetmedi. Sizden bahsetmedi.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
suçlama yok, sadece bir tespiti yapıp gönderdi. (CHP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Hayır, var. Direniyoruz!
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sayın Başkan, ayıp ediyorsun ayıp!
"Yüzde 30'u sahte" dedi.
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.29
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.53
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85'inci Birleşimi'nin İkinci Oturumu'nu
açıyorum.
Bir önceki oturumda,
Sayın Şahin, konuşması sırasında, sistemin, kendinden kaynaklanan
bir kısım usulsüzlüklere açık olduğunu ve onunla ilgili olarak tedbirler
alındığını ifade etmişti. Bu arada, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı, 89-94 arası, Sayın Nurettin Sözen'in de devraldığını söylemişti.
Burada bir yanlış anlaşılma olduğu kanaatiyle, gerekçesiyle, Sayın
Sözen'e kısa bir açıklama için söz vereceğim.
Sayın Sözen, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, İstanbul
Milletvekili İdris Naim Şahin'in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
NURETTİN SÖZEN (Sivas)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama başlamadan
evvel hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bundan evvelki oturumun,
gerek Parlamentomuz açısından gerek demokrasimiz açısından fevkalade
üzücü olduğunu, düzeysiz bir toplantı olduğunu, demokrasimizi
de düzeysiz kıldığını söylemek istiyorum. Bir kere, söylenenlerin
yalan yanlış olması bir yana, konuşma yapan arkadaşımız, bizzat,
adı geçen AKBİL dosyasında sanık. Başka dosyaları da var, birçok dosyası
var. O dosyalardan bir tanesi de insanları dilim dilim ayıran, insanları
fişleyen, insanları etnik kökenine göre, mezheplerine göre, günlük
sosyal tercihlerine göre insanları ayıran, tasnif eden, tescilleyen,
fişleyen… Fişlemeci bir arkadaşımız bunları söyleyen. Bu iftirayı
yapan insan, fişlemeci bir eski belediye görevlisi ve bu AKBİL davasından
sanık.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Güldürme, güldürme!
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Savcıdan kaçıyor, yargıçtan kaçıyor, mahkemeden kaçıyor, Parlamentoya
sığınıyor birçok arkadaşı gibi; yetmiyormuş gibi, yavuz hırsızlık
yapıp burada gelip başkalarını itham ediyor.
MAHMUT UĞUR ÇETİN (Niğde)
- Yakışıyor mu şu konuşmalarınız?
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi arkadaşlar, işin gerçeğine gelelim: AKBİL olayı, bir teknoloji.
Bizim daha ne kadar ileri teknolojiye gittiğimi anlatacağım.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Hele şükür, hele şükür.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Teknolojiden evvel…
Fişlemeci, sen sus bakalım!
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Hele şükür teknolojiye geliyorsun.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Fişlemeci, sen sus!
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Nasıl konuşuyorsun sen öyle!
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlarım… (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Sözen,
yeni sataşmalara sebebiyet vermeden konuşalım.
Arkadaşlar, lütfen…
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- İspat et! İspat etmezsen…
FARUK ÇELİK (Bursa) -
O size böyle bir şey kullandı mı Sayın Hocam?
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Söylediklerinizin cevabını alacaksınız.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Yakışıyor mu?
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Cevabını alacaksınız.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
kâğıt bilet basılıyormuş da…
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Evet.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Yüzde 30'u sahteymiş de…
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Evet.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün sınırlarında, sadece ulaşım araçlarında
değil, tiyatrolarda, sinemalarda, her yerdeki biletler kâğıt baskıdır
ve dolayısıyla, bunda suistimal yapan varsa yakalanır ve cezalandırılır.
Zan altında bulundurmak bir dönemi, dürüst bir insana yakışmaz. Kaldı
ki, AKBİL'le ilgili bilirkişi raporundan bir satırı okuyalım. Diyor
ki…
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Mahkeme kararından oku.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- …Üsküdar'da Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasındaki bilirkişi raporunda:
"Akıllı bilet sistemine elle müdahale edildiği, sistemin baştan
itibaren oluşturulmasında suistimale açık olduğu ve sistemdeki
bu durumun düzeltilmesi mümkün olmasına rağmen bunun yerine getirilmediği
sabit olmuştur." diyor. Müfettiş raporunun, bu raporuna göre
dava açılmıştır ve adı geçen arkadaşlarımız bu davadan kurtulmuşlardır.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Beraat etmişler, beraat.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sen beraat ettin mi?
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Nasıl kurtulmuşlardır?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Beraat etmişler.
Mahkeme kararını oku.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Hayır efendim,
siz yargılanmadınız.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul) - Yalan söylüyorsun!
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Siz yargılanmadınız.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Ben yargılandım, ben ifademi verdim.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- İfade verdin de, yargılanmadın.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi, gelelim ulaşım olayına. Arkadaşımızın bahsettiği, o sempati
duyduğumuz Macaristan, şimdi Avrupa Birliğinin üyesi. Türkiye,
Avrupa Birliğinin kapısında bekliyor oraya girmek için.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Ya siz nerede bekliyorsunuz? Onu söyleyin.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi, Macaristan'dan alınan 2.250 otobüs içerisinde çift katlı otobüsler,
özürlü otobüsleri de mevcuttur, ayrıca doğal gazla çalışan otobüsler
de mevcuttur.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Yalan, doğal gaz yoktu o zaman.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Geçen oturumlarda iddia ettim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - O zaman doğal gaz yoktu.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Doğal gazın "d"si yoktu.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Sen ağzını yıka da konuş, çok "yalan" diyorsun. Ağzını yıka
da konuş!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - O zaman doğal gaz yoktu bir defa.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Boyun kadar ve kilon kadar yalan konuşuyorsun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen…
Sayın Sözen, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
Buyurun.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi, Başbakana söylediğim lafı biliyorsun. Bana bunu söyleyebilecek
en son insan sensin. Marifetlerin ortada, dosyaların komisyonda. O
dosyaların hesabını ver, sonra buraya gel. Benim bir tek dosyam yok.
Hesabını vermiş, alnı ak, başı dik bir milletvekiliyim.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Hesabını vere vere geldik, vere vere de devam edeceğiz.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi, bakın arkadaşlar, 94'ten bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesine
alınan otobüslerin sayısı 2 bine ulaşmamaktadır. Üç dönemdir bu anlayış,
bu zihniyet İstanbul Büyükşehir Belediyesini yönetiyor. Benim
bir dönemde aldığım otobüs sayısına daha ulaşamamıştır. Bunların
arasında Türkiye'de ilk defa kent içinde çift katlı otobüs, kent içinde
ilk defa özürlü otobüsü bizim zamanımızda alınmıştır. Buna ek olarak…
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Kaç tane, kaç tane?
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Özürlü otobüsü kaç tane alınması gerekiyorsa o kadar alınmıştır.
Siz, ona bir tane eklemediniz.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Bir tane eklemedik doğru, binlerce ekledik, binlerce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Ama, haram yemediler.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Devam edelim mi karşılıklı konuşmaya?
BAŞKAN - Hayır. Lütfen
Sayın Sözen, bakınız, size ek süre de vereyim, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun konuşmanızı
tamamlayınız, bitirelim bu işi.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Sen niye İstanbul'dan aday olmadın o kadar seviyorlardı da seni,
niye Sivas'a gittin, aday oldun?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
Sayın Tutan, lütfen… Sayın Tutan, çalışmalara devam edeceğiz, lütfen…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Bunların cevaplarını aldınız, Genel Başkanınız da aldı bunların
cevabını. Zamanımı yitirmek istemiyorum, size daha ciddi şeyler
söylemek istiyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Şu sana yakışıyor mu ilim adamı olarak!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ,
lütfen…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Sen konuşma! Sen konuşma! Çocuğunu kullanarak Atatürk'e hakaret
etmeye teşebbüs etmiş bir adamsın, utan! Sen burada oturmaya layık
bir insan değilsin. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Sözen,
lütfen efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Çocuğunun resminin arkasına yazdıklarını burada tekrarlamaktan
utanıyorum!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Yakışıyor mu? Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Bilmeyenler varsa söyleyeyim: Bu arkadaşın 12 yaşında çocuğunun
resminin arkasına yazıyor ve diyor ki: "Ey Sayın Başbakan! Bize
bugüne kadar dayattılar, Atatürk'ü önder olarak tanıttılar. Oysa
Atatürk önder değilmiş, gerçek önderimiz sizmişsiniz." diyen
insan, sataşan insan bu!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Sen busun işte! Sen busun işte!
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Yüzsüz! İnsanlara nasıl, yüzle bakıyorsun? Nasıl bu Atatürk'ün Meclisinde
oturuyorsun? Nasıl oturuyorsun bu Atatürk'ün Meclisinde? Nasıl bu
sandalyede oturuyorsun?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Sen busun işte! Yakışıyor mu sana? İlim adamısın bir de!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Gelelim İstanbul'a. Konumuz otobüs. Biraz evvel söyledim. Aldığımız
otobüs sayısına üç dönemden beri hâlâ ulaşamadılar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ,
lütfen…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
-Metronun temelini attık, hızlı tramvayla taşıdığımız yolcu sayısına
on üç yılda ulaşamadılar. 500 bin insan taşıyorduk günde; şu ana kadar
hâlâ o 500 bini 600 bin yapamadılar. Buna rağmen ulaşımdan bahsediyor,
biletlerden bahsediyor, otobüsten bahsediyor; hangi yüzle ve hangi
anlayışla bahsediyor?
Şimdi, onun için, siz,
Cumhuriyet Halk Partisinden bahsetmek için -Genel Başkanımızın çok
güzel deyimiyle- ağzınızı yıkayın. Siz, Sözen'den söz etmek için önce
ağzınızı yıkayın.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Sayın Sözen, siz de bütün vücudunuzu yıkayın, bütün bedeninizi
yıkayın, tamamınızı yıkayın. Türk hamamına gidin, Türk hamamına.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- O gece, hatırlayın, bütçe gecesinde söyledim, on tane on beş tane
uluslararası projeyi İstanbul'a ve bu ülkeye kazandırmış bir belediye
başkanıyım. Bir tane söyleyemediniz, bir tane. Bir tane söyleyemediniz,
bir tane söyleyemezsiniz.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Önce bir Türk hamamına gidin de gelin.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Metroyu mu söyleyeceksiniz, hızlı tramvayı mı söyleyeceksiniz,
doğal gazı mı söyleyeceksiniz, Istranca Derelerini mi söyleyeceksiniz,
çöpü mü söyleyeceksiniz, hangisini söyleyeceksiniz?
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Evet, evet, hepsini söylüyoruz.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Kongre Sarayı'nı mı söyleyeceksiniz, darülacezeyi mi söyleyeceksiniz?
Bir tane söyleyin; söyleyemezsiniz.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Tamam Sayın Başkan, tamam ya! Bu nasıl cevap hakkı? Yeter ya!
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Sizi, bütün bu günahlarınızla, bütün ayıplarınızla baş başa bırakıyorum,
Yüce Atatürk'ün Meclisini saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet
Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı: 1337)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer
alan Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun; Serbest Bölgeler Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun;
Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/759)
(S. Sayısı: 1339)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
5'inci sırada yer
alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/1328) (S. Sayısı: 1375) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1375
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Edirne Milletvekili Rasim Çakır.
Sayın Çakır, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RASİM
ÇAKIR (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Yasası'ndaki değişiklikle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası'nın 36'ncı maddesinin
birinci fıkrası (d) bendinde, Türk Silahlı Kuvvetlerine uzman personel
yetiştirmeyi amaçlayan bir düzenleme yapılmış. Bu düzenleme yapılırken
amaç; Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin eğitim ve öğretim seviyesinin
yükselmesine ve insan kalitesinin artmasına, ayrıca Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu uzman personelin yetiştirilmesine
olanak sağlamak için bu düzenleme yapılmış. Yalnız, süreç içerisinde,
ihtiyaç duyulan uzman personelin niteliği ve kontenjanları Yasa'da
belirtilmediği için, bu Yasa'dan sadece kıdem almayı amaçlamak üzere,
çeşitli branşlarda,
(x) 1375 S. Sayılı Basmayazı tutanağın sonuna eklidir.
Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı da olmayan çeşitli
branşlarda yüksek lisans yapılmış ve bu da Silahlı Kuvvetlerde, insan
rejimini bozan, belirli makamlarda kadro sıkıntısı yaşanmasına
sebep olan, bölük komutanı düzeyinde üsteğmen, yüzbaşı kadrolarının
eksilmesine sebep olan bir fiilî durumla bizleri karşı karşıya bırakmış.
Bu sıkıntıyı gidermek amacıyla, Genelkurmay ve Hükûmet, bunu düzenlemeye
yönelik bir değişiklik teklifini önümüze getirmiştir.
Biliyorsunuz, yüksek
lisansını tamamlayan subayların bir yıl, uzman olanların iki yıl,
doçentliği tescil edilenlerin üç yıl gibi bir kıdem alması söz konusuydu.
Şimdi, bu yasayla yapılan düzenlemede, diğer sicil ve eğitim durumları
da göz önüne alınarak, sadece Silahlı Kuvvetlerin belirlediği
alanlarda ve miktarda personele izin verilerek, onların ancak kıdem
alabilmelerine olanak sağlıyoruz. Bu da, Silahlı Kuvvetlerimizin
ihtiyacı olan uzman personeli yetiştirmenin yanında, Silahlı Kuvvetlerimizin
insan kaynağı planlamasına yardımcı olacak bir düzenleme biçiminde
gerçekleşiyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu düzenlemeyi yaparken, bu yasanın ek 84'üncü maddesinde, yasa yürürlüğe
girdikten sonra iki ay içerisinde yüksek lisans diplomasını teslim
eden, getiren uzman personelin yine eski yasa hükümlerine göre kıdem
alabilmelerine olanak sağlanan bir düzenleme vardı. Komisyon görüşmeleri
esnasında, bu iki aylık sürenin ciddi mağduriyetlere sebep olabileceği
ve mağdur olan subayların anayasal haklarını iddia ederek yasal süreçleri
başlatabileceği gibi bir durum söz konusu olunca, bu süreyi altı
aya çıkararak, bir taraftan gerçekten Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı
olan bir biçimde yüksek lisans eğitimini yapan ve bitirmeye çalışan
personelin mağduriyeti önlenmiş, diğer taraftan da belirli rütbelerdeki
yığılmaların önüne geçilmiş oldu. Bu değişiklikle ilgili bizim,
Cumhuriyet Halk Partisinin, çeşitli girişimlerine olumlu yanıt
verip bu değişikliğe izin veren yetkililere Cumhuriyet Halk Partisi
adına teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugüne kadar Silahlı Kuvvetlerimizin talep ettiği ve ihtiyacı
olan yasaları yüce Mecliste itiraz edilmeden oy birliğiyle hep birlikte
çıkardık, çıkarmaya gayret ediyoruz. Biliyoruz ki bir ihtiyaca binaen
bu tasarılar önümüze gelmiştir, biz de o kurumun sorunlarının çözülmesine
Meclis olarak katkı vermek, yardımcı olmak durumundayız. Yalnız, bunun
dışında, gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun gerek Anavatan Partisindeki
milletvekili arkadaşların gerekse bağımsız arkadaşların, Türk
Silahlı Kuvvetlerinde astsubayların, uzman çavuşların ve binbaşı
rütbesindeki arkadaşlarımızın kıdemleriyle ilgili vermiş oldukları
yasa değişikliği tekliflerine, maalesef, iktidar partisi AKP milletvekillerinden
gerekli desteği ve onayı alamadık. Öncelikle, İzmir Milletvekilimiz
Enver Öktem ve yine İzmir Milletvekilimiz Bülent Baratalı'nın, astsubay
arkadaşlarımızın özlük haklarına yönelik, uzman çavuş arkadaşlarımızın
özlük haklarının düzeltilmesine yönelik, onların anayasal hakkı
durumunda olan haklarının yasalara da geçirilmesi ve mağduriyetlerinin
önlenmesine yönelik vermiş oldukları yasa tekliflerinin burada
öncelikle gündeme alınması noktasında, AKP Grubu milletvekillerinin
"evet" demiş olmalarına rağmen, daha sonra, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun iki defa üst üste bu yasaların öncelikli görüşülmesini
talep ettikleri noktada "hayır" diyerek, bir taraftan bu
personelin taleplerine "evet" diyormuş gibi yapıp, diğer
taraftan da bunun Parlamentodan geçmesine engel olduklarına hepimiz
şahit olduk. Geçtiğimiz günlerde, Sayın Grup Başkan Vekili "Cumhuriyet
Halk Partisinin, bu personelin özlük haklarıyla ilgili vermiş olduğu
kanun tekliflerini sık sık dile getirerek, gündeme getirerek, bunun
üzerinden siyaset yapma gayreti içerisinde olduğunu" bu kürsüden
söyledi. Ama, biz, kesinlikle, birilerine mesaj vermek adına değil,
gerçekten inandığımız için, gerçekten doğru olduğunu bildiğimiz
için, gerçekten olması gerektiği için; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
en cefakâr, yükün büyük bir bölümünü omzunda taşıyan, yirmi dört saat
erle, erbaşla yüz yüze, omuz omuza eğitimde, tatbikatta, atışta beraber
olan bu kesiminin ekonomik durumunun biraz daha iyileştirilmesi
ve üniversite bitirme olanağı olmadan emekli olmuş, üniversite bitirerek
emekli olan astsubay arkadaşlarımızdan 500 YTL civarında daha düşük
maaş alan, aslında çok fazla sayıda da olmayan ve geçinemediği
için çeşitli işler yapmak durumunda olan bu arkadaşlarımızın da
mağduriyetlerini önlemeye yönelik, gerçekten inandığımız için,
bir yasa teklifi verdik ve özellikle, öncelikli görüşülmesi noktasında
Cumhuriyet Halk Partisi olarak tavır koyduk. Ama, maalesef, bizim bütün
bu gayretlerimiz, bizim bütün bu emeklerimiz yanlış değerlendirilerek,
samimi gösterilmeyerek burada engellendi ve engellenmeye devam
ediliyor.
Değerli arkadaşlarım,
eğer, milletin seçtiği vekiller olarak yüreğimizde, içimizde adalet
duygusunu yeşertemezsek, adalet duygusunu yüceltemezsek, büyütemezsek,
o zaman, yeniden seçimler geldiğinde milletin karşısına çıkmakta
ben öyle zannediyorum ki zorlanırız.
Bu sebeple, görüşmekte
olduğumuz 926 sayılı Askerî Personel Yasası değişikliğinin, değerli
Silahlı Kuvvetlerimize, onun değerli subaylarına hayırlı olmasını
diliyorum, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Ama, bunun yanında,
en kısa zamanda, gerek bizim günlerce kapımıza gelen, gazi olmuş
ve hâlâ mağduriyetler içerisinde olan gerekse bugün uzman çavuş ve
astsubay noktasında görev yapan ve mağduriyetleri olan gerekse şehit
yakını olup ciddi mağduriyetleri olan bu toplum kesiminin de sorunlarının
bir an önce, şu 22'nci Dönem Parlamentosu bitmeden bir an önce çözülmesi
noktasında Adalet ve Kalkınma Partisi değerli milletvekillerine
ciddi sorumluluk düştüğünü hatırlatmak istiyorum.
Bu vesileyle hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
AK Parti Grubu adına
Yüksel Çavuşoğlu, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı uzman personel temin ve yetiştirme planlarında belirtilen
bilim dallarında lisansüstü öğrenim yapan personele, 926 sayılı
Kanun'un 36'ncı maddesi muhtevasında belirtilen diğer şartları da
karşılamaları hâlinde kıdem verilebilmesi söz konusu idi. Mevcut
düzenleme, daha önce lisansüstü öğrenim yaptığı daldan farklı bir
dalda ilave bir lisansüstü öğrenim yapan personele bir yıl daha kıdem
verilebilmesine de imkân sağlamaktaydı. Ancak, Genelkurmayımızda,
personel temin ve yetiştirme planlarında bilim dalları karşılığında
ihtiyaç duyulan kontenjan belirtilmediğinden, uygulanmakta olan
sistem uzman personel ihtiyacı dışındaki personele de kıdem verilmesine
yol açmış ve personeli sadece kıdem almak düşüncesiyle yüksek lisans
yapma yoluna sevk ettiği kanaati hâsıl olmuştur. Bu durumun Türk Silahlı
Kuvvetlerindeki emir-komuta ilişkisinin temel unsurlarından birisi
olan kıdem anlayışının zedelenmesine yol açacağı ve kontrolsüz
olarak verilen kıdemlerden dolayı, Türk Silahlı Kuvvetleri insan
gücü planında öngörülen rütbe aralıkları olumsuz yönde etkilendiği
ve üst rütbelerde aşırı bir birikim olduğu ifade edilmiştir. Problemin
çözümü amacıyla hazırlanan tasarıyla, ikinci lisansüstü öğrenimi
yapanlara ilave kıdem verilmesi uygulamasına son verilmiştir. Personele
verilecek toplam kıdem süresi de yedi yıldan altı yıla indirilmiştir.
Lisansüstü öğrenim nedeniyle kıdem alma, uzman personeli temin
ve yetiştirme planlarında belirtilen bilim dalları karşılığında
gösterilen kontenjana girme şartına da bağlanmıştır. Yeni uygulamaya
geçiş süreciyle de geçici bir madde ilave edilmiştir. Bu geçici maddeye
göre, tasarıyla getirilen geçici maddede, ikinci yüksek lisans
eğitimini tamamlamış ve henüz kıdem almamış olan subaylara kıdem
almak için kanunen, kanunun yayımı tarihinden itibaren iki aylık
bir başvuru süresi tanınmıştır. Ancak, komisyon görüşmeleri sırasında
yapılan uzun tartışmalardan sonra, hâlen yüksek lisans eğitimlerine
devam etmekte olup eğitimlerini bitirmek üzere olan subayların hak
kayıplarının önlenmesi amacıyla söz konusu geçici maddede düzenleme
yapılmış ve yüksek lisans eğitimine devam eden subaylar da kapsama
alınarak, bu kişilere, kanunun yayımı tarihinden itibaren altı
ay içerisinde yüksek lisans kıdeminden yararlanmak amacıyla başvuru
hakkı tanınmıştır. Kısaca, bunun anlamı, bu kanundan önce ikinci
yüksek lisansa devam edenlerin haklarının korunmuş olmasıdır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şunu özellikle belirtmek isterim ki, bu kanun tasarısında,
yüksek lisans eğitimini engelleyici, kısıtlayıcı bir hüküm yoktur.
İsteyen subaylarımız, yine, istedikleri kadar yüksek lisans yapabileceklerdir.
Bu kanunla yapılan düzenlemedeki amaç, subaylarımızın yüksek lisans
eğitimlerini sadece ve sadece kıdem almak için yapmasını önlemektir.
Gerek Hükûmetimiz ve
gerekse Genelkurmay Başkanlığımız, eğitimin, bilimin her zaman yanında
olmuştur ve teşvik etmiştir. Zira, eğitimin, ilim öğrenmenin önemini
bilen ve onu asırlarca önde tutmuş ve her alanda bunun zaruretini
vurgulayan bir milletin mensuplarıyız.
İnancımız, eğitim öğretime,
ilme son derece önem vermiştir. İlim, istenecek şeylerin en şereflisi,
kazanılacak şeylerin ise en faydalısıdır. Kişinin kıymeti, bilgi
ve hüneri nispetindedir. Kültürümüz, kadın-erkek herkese ilim öğrenmeyi
farz kılmış ve arkadan gelen nesillere aktarılmasını ve bilimin
nerede olursa olsun alınmasını tavsiye etmiştir. İlim tahsil etmenin,
Allah katında, nafile kılınan namazdan, tutulan oruçtan, yapılan
hacdan daha hayırlı olduğu ifade edilmiştir.
Cumhuriyetimizin
banisi Atatürk, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak hedeflerini
ve "Hakiki mürşit, ilimdir" sözleriyle, eğitim ve bilimin
önemine ısrarla vurgu yapmıştır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki emir-komuta ilişkisinin
temel unsurlarından biri olan kıdemin, ikinci yüksek lisansla irtibatı
kesilmedi ve ihtiyaçlar doğrultusunda ve mevzuatla belirlenen
şartlar ile nitelikler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucu
hak edilmesinin amaçlandığı bu tasarıya vereceğiniz destekten
ötürü hepinize şimdiden teşekkür ediyor ve yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çavuşoğlu.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 27/7/1967 tarihli
ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 36 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"d)
Kuvvet Harp Akademileri öğrenimini tamamlayıp kurmaylığı onaylanan
subaylara iki yıl, bunlardan Silâhlı Kuvvetler Akademisinden mezun
olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl;
Harp Akademileri Komutanlığınca
düzenlenen ve iki yarı yıllık programı içeren komutanlık ve karargâh
subaylığı öğrenimini bitiren subaylara bir yıl;
Kuvvet Komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personel
temin ve yetiştirme planlarında belirtilecek ihtiyaç duyulan bilim
dallarında yüksek lisans öğrenimi yapanlardan; yüksek lisans eğitimi
bitiriş notu, lisans eğitimi bitiriş notu, sicil notu ortalaması,
mükafatlar ve cezalar ile Türk Silahlı Kuvvetleri Lisansüstü Öğrenim
Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartlar esas alınarak yapılacak
sıralamada Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığı namına ve kendi namına olmak üzere
ayrı ayrı olarak bilim dalı karşılığında tahsisi yapılan kontenjanlara
giren subaylara bir yıl, bunlardan doktora yapanlara bir yıl, doğrudan
doktora yapanlara iki yıl, doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere
toplam üç yıl;
Tıpta uzmanlık belgesi
alanlara, diş tabipliğinde, veterinerlikte, eczacılıkta uzman
belgesi alanlara veya doktora yapanlara iki yıl, bunlardan doçent
olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl;
kıdem verilir.
35 inci maddenin (d)
bendi hükümlerine göre muvazzaf subaylığa nasbedilenler hariç
olmak üzere, Silâhlı Kuvvetlere muvazzaf subay olarak katılmadan
önce branşları ile ilgili yukarıda belirtilen öğrenimlerini kendi
nam ve hesaplarına yapmış veya subay nasbedildikten sonra bitirmiş
olanlar, lisansüstü öğrenimi tamamladığı için sınıfları değiştirilen
subaylar ile lisansüstü öğrenim kaynağına göre subaylığa nasbedilen
astsubaylar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
Bu şekilde kıdem alanların
nasıpları düzeltilir.
Bu madde hükümlerine
göre verilen kıdemlerin toplamı hiçbir şekilde üç yılı aşamaz.
Yukarıda yazılı nitelikleri
haiz olanlara lisansüstü öğrenim kıdemi verilebilmesi için;
1. Müracaat tarihinde
sicil notu ortalamasının, sicil tam notunun % 90'ı ve daha üstünde
olması,
2. Lisansüstü öğrenimini
kendi nam ve hesabına yapanlar için askerî disiplin, tutum ve davranışları,
görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yetenekleri, genel kültürü,
ahlakî ve şahsi nitelikleri bakımından kıdem almaya layık bulunduğuna
dair Subay Sicil Yönetmeliğinde yer verilen "Lisansüstü Öğrenim
Kıdemi Nitelik Belgesi"nin müspet olarak düzenlenmiş olması,
3. Özel kanunlara
tâbi olanların, yukarıdaki şartlara ilave olarak bu sıfatlarını
kazanmada, kendi kanun ve yönetmeliklerinde belirtilen usul ve
esasları yerine getirmiş olması,
4. Cezaları ertelenmiş,
para cezasına çevrilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına
girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış
olsalar bile;
aa) Devletin şahsiyetine
karşı işlenen suçlar ile basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç uydurmak, cinsel saldırı,
cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, fuhuş, gayri
tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet
kırıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat
karıştırma suçlarından birisinden mahkûm olmaması,
bb) Firar, amir veya üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar,
üste hakaret, mukavemet, fesat, isyan suçları ile 1632 sayılı Askerî
Ceza Kanununun 148 inci maddesinde belirtilen suçlardan mahkum olmaması,
cc) Taksirli suçlar
hariç olmak üzere, yukarıdaki bentlerde belirtilen suçların dışındaki
suçlardan, askerî ve adlî mahkemeler, disiplin mahkemeleri veya disiplin
amirlerince toplam olarak 21 gün ve daha fazla hapis veya oda hapsi
cezası ile mahkûm veya cezalandırılmış olmaması,
gerekir.
Açığa alınmayı gerektiren
ya da yukarıdaki bentlerde sayılan suçlardan gözetim altına alınanlar,
tutuklananlar veya kamu davası açılanlar, haklarındaki yargılama
neticesine göre işleme tabi tutulurlar."
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1375 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin d bendinin
2 nci alt bendinde geçen "Subay Sicil Yönetmeliğinde yer verilen"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
İnci Özdemir |
Cevdet Erdöl |
Ayhan Sefer Üstün |
|
İstanbul |
Trabzon |
Sakarya |
|
Mehmet Yılmazcan |
Selami Uzun |
|
|
Kahramanmaraş |
Sivas |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Normlar hiyerarşisine
uyum amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 926 sayılı
Kanunun ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 19- Bu
Kanunun 36 ncı maddesindeki kıdem ve 38 inci maddesindeki üstün başarı
kıdemlerinin toplamı altı yılı geçemez."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 926 sayılı
Kanuna aşağıdaki ek geçici madde eklenmiştir.
"EK GEÇİCİ MADDE
84- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 36 ncı maddenin birinci
fıkrasının (d) bendi hükümlerine göre yüksek lisans öğrenim kıdemi
alan subaylara, 36 ncı madde hükümlerine göre verilen kıdemlerin
toplamı dört yılı, 36 ncı maddedeki kıdem ve 38 inci maddedeki üstün
başarı kıdemlerinin toplamı yedi yılı aşmayacak şekilde işlem
yapılır.
Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce yüksek lisans öğrenimini tamamlamış ve henüz
kıdem almamış olan subaylar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren iki ay içerisinde yüksek lisans öğrenim kıdemi almak maksadıyla
müracaat etmeleri halinde, bu Kanundan önceki esaslar dahilindeki
yüksek lisans kıdeminden ve birinci fıkra hükümlerinden istifade
ederler."
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1375 Sıra Sayılı TSK Personel Kanununda değişiklik yapılmasına
dair kanun tasarısının MADDE-3 ile eklenen EK GEÇİCİ MADDE 85'te 2
nci fıkrada geçen "altı ay" ibaresinin "yedi ay"
olarak değiştirilmesini arz ederim.
|
Fahri Keskin |
İsmail Bilen |
Cevdet Erdöl |
|
Eskişehir |
Manisa |
Trabzon |
|
Maliki Ejder Arvas |
Fatih Arıkan |
|
|
Van |
Kahramanmaraş |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Hâlen eğitim
almakta olan kişilerin eğitim dönemi sonuna kadar eğitimlerine
devam edebilmelerini sağlamak amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 5'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Milletimiz ve askerî personelimiz
için hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
6'ncı sırada yer alan, Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Kanunu Tasarısı
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Kanunu Tasarısı
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1277)
(S. Sayısı: 1319)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
7'nci sırada yer alan,
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük
Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
7.- Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1202) (S.
Sayısı: 1207) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1207
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Kemal Sağ.
Sayın Sağ, buyurun.
CHP GRUBU ADINA KEMAL
SAĞ (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 1207 sıra sayılı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük
Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın
geneli üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu maliyesiyle ilgili olarak söz aldığım bütün
konuşmalarımın hemen hemen tamamında, Maliye Bakanlığının hızla
tasfiye edilmekte olduğunu dile getirmeye çalıştım. İşte, bugün,
bu sözlerimin bir başka delilini daha hep beraber yaşıyoruz değerli
arkadaşlar. Görüşmekte olduğumuz 1207 sıra sayılı Yasa Tasarısı'yla,
Maliye Bakanlığının ana hizmet birimleri arasında yer alan Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü de, bugün, Maliye
Bakanlığından ayrılarak Gümrük Müsteşarlığına bağlanmaktadır.
(x) 1207 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlar,
TASİŞ, 4458 sayılı Gümrük Yasası ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Yasası uyarınca, tasfiye edilecek olan eşyanın tasfiyesini yapmak
üzere gerekli önlemleri almak, depo ve benzeri işletmeleri kurmak,
satış mağazalarını kurmak ve bu işlemleri tamamlamak üzere kurulmuş
bir kamu kuruluşudur.
1983 yılına kadar Gümrük
İdaresi içerisinde bir daire başkanlığı olarak bu faaliyetleri yürütmüştür.
TASİŞ, 1983 yılında, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Maliye
ve Gümrük Bakanlığına bağlanmış, bugüne kadar Maliye Bakanlığının
bir ana hizmet birimi olarak hizmetlerini sürdürmüştür. Hatta, Gümrük
İdaresi 1993 yılında Maliye Bakanlığından ayrılarak Başbakanlığa
bağlı müsteşarlık hâline getirilirken bile, TASİŞ Maliye Bakanlığından
ayrılmamıştır.
Peki, bugün TASİŞ neden
Maliye Bakanlığından ayrılmaktadır değerli arkadaşlar? Tasarının
gerekçesine bakıyoruz. Gerekçeye baktığımızda, bunun, bizi ve
okuyan herkesi tatmin etmediğini görüyoruz. Peki, bu tasarının
gerekçesi gerçeği ne kadar yansıtmaktadır? Biraz sonra açıklayacağım
gerçi onu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; defalarca söylediğim gibi ve biraz önce de arz
ettiğim üzere, yapılmak istenen, aslında TASİŞ'in Gümrük Müsteşarlığına
bağlanmasından da öte Maliye Bakanlığının tasfiyesidir.
Hazinenin ve Gümrük
İdaresinin Maliye Bakanlığından ayrılması ile başlayan tasfiye
süreci, Gelirler Genel Müdürlüğünün Gelir İdaresi olarak özerk
hâle getirilmesi, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü ile Muhasebat
Genel Müdürlüğünün birçok yetkilerinin ve bilhassa kamu gideri
üzerindeki mali kontrol yetkisinin kaldırılması, hazine arazilerinin
TOKİ'ye devri ile Millî Emlak Genel Müdürlüğü yetkilerinin kısıtlanması
ve görev alanının daraltılması, şimdi de, bugün de TASİŞ'in Gümrük
Müsteşarlığına bağlanması, acaba Maliye Bakanlığının tasfiyesi
değil de nedir değerli arkadaşlar? Bunun başka bir yorumu var mı? Buradan
tekrar sormak istiyorum Sayın Maliye Bakanıma… Ama, Sayın Gümrük
Müsteşarımız, Bakanımız burada. Tabii, Sayın Kürşad Tüzmen Bakanımız
bürokrasiden geldiği için de bazen "Müsteşar" diyebiliyoruz;
kusurumuzu bağışlasın lütfen.
Buradan tekrar sormak
istiyorum Maliye Bakanına: Sayın Bakan, Maliye Bakanlığının kapısına
artık kilit vurmak mı istiyorsunuz, yoksa kendinizden sonra artık
başka bir Maliye Bakanı atanmasın mı istiyorsunuz? Niyetiniz nedir?
Bunları bir açıklayın da hepimiz bilelim, biz maliyeciler de artık
Maliye Bakanlığının sonunun ne olduğunu anlayalım. Bunu, hem biz anlayalım
hem de kamuoyu anlasın değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gümrük İdaresi 1993 yılında Maliye Bakanlığından
ayrıldı. Bu tarihten günümüze kadar tam on dört yıldır, TASİŞ, Maliye
Bakanlığı ana hizmet birimi olarak hizmet veriyordu, kamuya hizmet
vermeye devam ediyordu. Eğer bu kurum, kamuya verdiği hizmet sunumunda
Maliye Bakanlığına bağlı olduğu için yetersiz kalmış ise, AKP
Hükûmeti dört buçuk yıldır görevde idi, neden bu süre içerisinde TASİŞ'i
Maliye Bakanlığından ayırmadı da iktidarının sona ermekte olduğu
şu günlerde TASİŞ'i Maliye Bakanlığından alıp Gümrük Müsteşarlığına
bağlıyor?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının gerekçesi bizi ikna etmemiştir. TASİŞ'in
Maliye'de olduğu dönemde, el konulan eşyanın tasfiye sürecinin
uzaması, bürokrasi ve kırtasiyeciliği artıran bir yapının ortaya
çıkması ve tasfiyelik hâle gelen eşyanın zamanında ekonomiye kazandırılmaması
tasarıya gerekçe olarak gösterilmiştir. Eleştirilerin bu hususlar
hakkında, kanıt olarak ileri sürülebilecek hiçbir rakam, bilgi ya
da belge Plan ve Bütçe Komisyonuna verilmemiştir ve bu husus, komisyon
raporunun, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği ayrışık oyda
da açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle, gerekçede yer alan açıklamalar
inandırıcı olmaktan gerçekten çok uzaktır. Eğer, gerekçede belirtildiği
üzere, el konulan eşyanın tasfiye sürecinin uzaması sonucunda
bir kamu zararı oluşmuş, bürokrasi ve kırtasiyeciliği artıran bu
uygulama nedeniyle de bundan zarar görmüş olanlar varsa, buna sebebiyet
verenler hakkında, acaba, bugüne kadar açılmış bir soruşturma var
mıdır? Soruşturma açılmışsa bunun sonucunda cezalandırılan bir
kamu görevlisi var mıdır? Bunların da ben açıklanmasını istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıyla, gümrük personelinin fazla çalışma
ücretleri de yeniden düzenlenmektedir. Düzenlemeyle, çalışma saatleri
dışında veya tatil zamanlarında Gümrük İdaresinden hizmet talebinde
bulunanlar, hizmetin gerektirdiği mesai ücretini Gümrük İdaresinin
hesabına yatırmaları hâlinde hizmet taleplerinin karşılanmasına
olanak tanınmaktadır. Tasarıya göre, Gümrük İdaresinden hizmet talebinde
bulunanların fazla çalışma ücreti olarak yatırdıkları tutarların
yüzde 50'si bütçeye gelir olarak kaydediliyor. Bunu daha açık bir
ifadeyle söylemek gerekirse: Memur fazla mesai yapacak, devlet de,
memurun hakkı olan mesainin yarısını elinden alacaktır. Yani, devlet,
memurun sırtından para kazanmayı mı amaçlamaktadır değerli arkadaşlar?
Devlet, bu durumda, demek ki, memurun mesaisine göz dikmiş olmaktadır.
Devlet memurunun mesaisine göz dikilir mi arkadaşlar? Değerli arkadaşlar,
öyle şey olur mu? Böyle bir yasal düzenleme nasıl olur da kabul edilebilir?
Eğer, yapılan bu mesaiden dolayı devletin de bir masraf yaptığı düşünülerek,
bunu karşılamak üzere böyle bir düzenlemeye gidildiği söyleniyorsa,
bunun için ayrı bir formül bulunmalı ve devleti, memurun sırtından
para kazanıyor durumuna düşürmemeliyiz.
Bu şekildeki bir uygulamaya
temelde karşıyız. Ama, dar gelirli memurlarımıza ek bir kazanç kapısı
açacağı için, içimize sinmese de ve fazla mesai olarak yatan paranın
tamamının memura ödenmesi koşuluyla, bu öneriyi destekliyoruz.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, söz memurdan açılmış iken, memuriyette yükselme amacıyla
açılan sınavlarda, mevzuatın başarı için şart koştuğu 70 puanı aldığı
hâlde, bugüne kadar üst kadroya ataması yapılamayan personelin durumunun
ne olduğunu Sayın Maliye Bakanı hâlâ açıklamadı, hâlâ bu olay sürüncemede
ve hâlâ bir sonuç alınamadı değerli arkadaşlar. Belki hatırlamazsınız,
ama hatırlatmak isterim: Geçen yıl, Maliye Bakanlığı, açtığı sınavda
70 puanın üzerinde alacak olan personeli "uzman" olarak atayacağını
ilan etti. Bu sınavı 5 bin kişi kazandı, ama yarısı atandı, yarısı
atanmadı. Bunun da bir an önce çözüme kavuşturulması şarttır değerli
arkadaşlar.
Ayrıca, Ziraat Bankasının
özelleşeceği gerekçesi ile Bankayla sözleşme imzalamayan, bu nedenle
başka kurumlara atanan memurlar, Banka özelleşmediği için geri dönmek
istedikleri hâlde geri dönmelerine imkân tanınmamaktadır. Ancak,
bu durumda olup dava açanlar, Bankadaki eski görevlerine yargı kararıyla
dönmektedirler. Dava açmayanlar, dava açma zaman aşımı süresini
geçirdikleri için de bu haktan tamamen mahrum olmaktadırlar. Buradan
bunu da sormak istiyorum değerli arkadaşlar: Bu memurların hakkı
teslim edilecek midir? Edilecekse, ne zaman bu haklar verilecektir?
Daha dün, yüce Mecliste
bir yasa çıktı. 218 bin geçici işçinin sürekli işçi ya da sözleşmeli
personel olmalarına olanak sağlayan yasayla, artık, nasıl olsa seçim
yatırımını yaptınız, bu geçici işçilerin sorunları çözüldü,
ama, bu arada geçici personelin sorunları çözülmedi. Dün, Sayın Bakan,
buradan bunların da çözülebileceği mesajını verdi. Ama, dilerim
ki, bu arkadaşların sorunları da bir an önce çözümlenir değerli arkadaşlar.
Sizler, eğer AKP İktidarı
olarak memurlara ilişkin bir hak veren yasa getirirseniz, biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak buna destek veririz. Yeter ki, siz böyle bir yasayı
getirin. Çünkü, biz bu yasaları getirme hakkını haiz değiliz. Çünkü,
biz bunca yasa teklifi veriyoruz, ama komisyondan dahi geçirtemiyoruz.
Çünkü, sizler, her konuda, biz iktidarız, bizim sayımız budur deyip,
bütün bu kanun önerilerimizi geriye döndürüyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konu gümrükler olunca, gümrüklerdeki yolsuzluk
için başlatılan soruşturmalardan da bahsetmeden geçmek olmaz. Şimdi,
ben, buradan Sayın Bakana sormak istiyorum:
Sayın Bakan, bakan olduğunuz
günden bu yana Gümrük bakanlığı içerisinde cereyan eden ve basına,
kamuoyuna akseden bunca yolsuzluk oldu; birçoğu, soruşturmalar
açılarak sonuçlandırıldı, ama bazıları soruşturma konusu dahi
olmadı.
Sayın Bakanım, nasıl
olsa, buradan bir konuşma yapacaksınız. Eğer, lütfedip, Gümrük bakanlığı
içerisinde, gümrüklerde cereyan eden yolsuzluklar hakkında açıklama
yaparsanız, biz de buradan gelişmeleri izlemiş oluruz.
Eğer, bu yolsuzluklar
sizin döneminizde sona erdirilemezse, nasıl olsa, yakında biz geleceğiz;
inşallah, bu yolsuzlukları da, hepsini kökünden çözeceğiz. Bizim
sözlerimiz de sizlerinki gibi havada kalmayacaktır değerli arkadaşlar.
Bu duygularla, konuşmamı
tamamlıyorum. Bu yasanın da hayırlı olmasını diliyorum, ama,
hâlâ, bu konuşmayı bitirirken bile, sadece bu olay, biliniz ki, bu
gerekçeyle yapılması gereken bir olay değildir değerli arkadaşlar.
Bu gerekçe yetersizdir. Ama, bilmediğimiz başka gerekçeler varsa,
bunlar da zaten zaman içerisinde ortaya çıkacaktır.
Ben, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sağ.
AK Parti Grubu adına,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş.
Sayın Elitaş, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1207 sıra sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında AK Parti Grubu adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğü, Gümrük Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümlerine
göre tasfiye edilecek hâle gelen eşyanın tasfiyesini yapmak; tasfiye
edilecek eşyayı dahilde ve gümrüksüz satış mağazalarında satmak
veya sattırmak; gümrük veya diğer yerlerde depolar açmak, mağazalar
ve satış reyonları açtırmak; tasfiye edilebilir duruma gelen eşyadan
yurt dışına satış imkânı olanları ihraç etmek veya ettirmek; tasfiye
edilebilecek hale gelen eşyanın satışa sunulmadan önce, özelliklerine
göre bakımı, tamiri ve ambalajlanmasını yapmak veya yaptırmak;
gerektiğinde parça hâlinde satışını temin etmek; kaçak zannıyla
yakalanan eşya ve yolcu beraberindeki eşya için sundurmalar, antrepolar,
ambarlar ve açık sahalar işletmek; özellikle kara yolu sınır gümrük
kapılarında her türlü tahmil, tahliye, nakliye, aktarma ve hamallık
işlerini yürütmek üzere kurulmuştur. Bu görevler 1983 yılına kadar
Gümrük İdaresi bünyesinde bir daire başkanlığı eliyle yürütülürken,
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname'yle Maliye ve Gümrük Bakanlığına verilmiştir.
2 Temmuz 1993 tarihli
ve 484 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle, gümrük hizmetleri Maliye
Bakanlığının bünyesinden alınarak, Başbakanlığa bağlı müsteşarlık
şeklinde örgütlendirilmiştir. Tasfiye İşlerinin Maliye Bakanlığı
bünyesinde, Gümrük İdaresinin ise Başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık
eliyle yürütülmeye başlanmasından sonra koordinasyon sorunları
yaşanmaya başlamış, özellikle, el konulan eşyanın tasfiye süresi
gereğinden fazla uzamış, bürokrasi ve kırtasiyeciliği artıran
bir yapı ortaya çıkmış ve tasfiye haline gelen eşya, zamanında ekonomiye
kazandırılamamıştır. Yapılan idari bağlılık değişikliğiyle, TASİŞ
Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığının ana hizmet birimi haline
getirilmek suretiyle, hizmetlerde oluşan sorunlar ve gecikmelerin
ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2006 yılı ihracatının 85 milyar dolarları aştığı,
ithalatın 135 milyar dolara ulaştığı ve artık, Türkiye'nin dünyayla
entegre olduğu bir süreci yaşadığımız bugünlerde, gümrük işlemlerinin
ehemmiyetini, hep beraber, herhâlde kabul ediyoruz. Bu gümrük işlemleri
yapılırken, hem kaçak zannıyla ve kaçakçılık yoluyla el konulan eşyaların
bir an önce ekonomiye kazandırılması için gayret gösterilmesi, faaliyete
geçirilmesi gerekir. Bildiğiniz gibi, artık, dünyada teknoloji
hızlı bir değişim göstermekte, el konulan eşyaların da bir an önce
satış yoluyla tasfiye edilerek hem malın değerini belli bir seviyede
tutup kamunun imkânlarını, kamunun kaynaklarını, kamunun elindeki
varlıkları en iyi şekilde değerlendirilmesine imkân verecek bir
hıza ulaşmak hem de bu sayede ekonomik değerini kaybetmesi konusundaki,
malların ekonomik değerini kaybetmesini önleyici tedbirler almak
amacıyla bu yasa düzenlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz tasarı ile 4458 sayılı
Gümrük Kanunu'nun fazla çalışma ücretlerini düzenleyen 221'inci
maddesinde de değişiklik yapılmaktadır. Ticari gümrük işlemleri
normal çalışma saatleri içinde, yolcu işlemleri ise yirmi dört saat
esasına göre yürütülmekte ve bu işlemler yirmi dört saat boyunca
normal çalışma saatleri gibi değerlendirilmektedir. Normal çalışma
saatleri dışında yapılan ticari işlemlerden dolayı, yükümlünün
dilekçeyle başvurması hâlinde, fazla çalışma ücreti dilekçeyle
başvuran yükümlüden tahsil edilmekte, tahsil edilen bu ücretin yarısı
bütçeye gelir olarak kaydedilmekte, diğer yarısı ise fazla çalışma
ücretini gerçekleştiren o bölgede dağıtılmaktadır. Ancak, İstanbul,
İzmit, Bursa, İzmir gibi sanayinin yoğun olduğu bölgelerde fazla
çalışma talepleri çok olmakta, buna paralel olarak tahsil edilen
fazla çalışma ücretleri yüksek olmaktadır. Dolayısıyla, bu yörelerde
çalışan gümrük, saymanlık ve TASİŞ personeli diğer yörelerden daha
fazla çalışma ücreti almakta, ancak, özellikle kara sınır kapılarında
zor şartlarda yirmi dört saat hizmet veren personel, yolcu işlemlerinden
dolayı fazla çalışma ücreti tahsil edilmediği için bu ücretlerden
yararlanamamaktadır ya da düşük oranlarda yararlanmaktadır. Bu
durum, tüm personelin, ücret düzeyi yüksek, sosyal imkânları iyi bölgelerde
çalışma isteği Gümrük İdaresinin işleyişini olumsuz etkilemekte,
personelin, ülkenin çeşitli yörelerinde çalıştırmak konusunda
zorluk çektiği bölgelerde eleman sıkıntısına düşülmektedir. Ayrıca,
merkez teşkilatında da personel istihdamında sıkıntı yaşanmaktadır.
Bütün bu sıkıntıların aşılması amacıyla, fazla çalışma ücretlerinin
tüm personele eşit ve adil dağıtımını sağlayacak bir düzenleme yapılarak,
bu anlamda diğer bölgelerde de fazla çalışma ücretinin az olduğu,
ama, gümrük memurlarının, Gümrük Müsteşarlığına bağlı çalışan kişilerin
o bölgelerde de rahat bir şekilde istihdamını sağlayacak bu düzenlemenin
faydalı olacağına inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 23'üncü maddesi gereğince
yurt dışı teşkilatı kurulmasına yetki vermesine rağmen, aradan geçen
on üç yıl boyunca Gümrük Müsteşarlığı yurt dışı teşkilatı kurulamamıştır.
19 Haziran 1994 tarihli ve 543 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 1'inci
maddesi ile Maliye Bakanlığı yurt dışı kadrosundan 10 adedinin Gümrük
Müsteşarlığı personelinden atanması hükme bağlanılmasına rağmen,
bugüne kadar bu hüküm etkin olarak kullanılamamış, bu eksiklik,
merkez teşkilatında görevli personelin yurt dışında geçici olarak
görevlendirilmesi suretiyle kapatılmaya çalışılmıştır.
Almanya, İsviçre,
Belçika gibi ülkelerde ikamet eden vatandaşlarımızın ülkemize
gidiş-geliş ve ticari işlemlerinde gümrük mevzuatıyla ilgili bilgilerin
verilmesi; Avrupa Birliği, Dünya Gümrük Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü,
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü, OECD gibi uluslararası
örgütler nezdinde Gümrük İdaresinin temsil edilememesi nedeniyle
uygulamada yaşanan sıkıntıların giderilmesi; kara sınırlarımıza
komşu olan ülkelerde sınır geçişlerinin uyumlu ve kolay işleyişinin
sağlanması; ülkemize ithal edilen eşyanın kıymeti, menşesi ve miktarı
konusunda sıkıntı yaşadığımız Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik
Arap Emirlikleri gibi ülkelerde Gümrük İdaresinin temsil edilmesi
amacıyla tasarıya Gümrük Müsteşarlığının yurt dışı teşkilatıyla ilgili kadrolar
da eklenmiştir.
Bu tasarının, gümrük
teşkilatının çalışmasında yeni bir ivme, yeni bir işlerlik kazandıracağı
düşüncesiyle tasarının hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor,
katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
Şahsı adına, Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan, buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün yapmış olduğumuz
Danışma Kurulunu incelediğimiz zaman -özellikle Faruk Bey'e buradan
hatırlatmada bulunmak istiyorum; Faruk Bey de gerçi cep telefonuyla
konuşuyor, meşgul Genel Kurulda- bu Danışma Kurulunda, daha doğrusu
Grup önerisinde, görüşeceğimiz kanun teklifleri, tasarıları dizilir
iken, gündemde, sıra sayısı ile görüşeceğimiz kanun birbirini tutmuyor.
Yani, burada "393'üncü sırada yer alan 1339'uncu kanun" deniliyor,
ama 393'üncü sırada 1339'uncu kanun yok, başka bir kanun var. Dolayısıyla,
gündemin nasıl olduğunu ve gündemde gerçekten hangi sıra sayılı
kanunu görüşeceğimizi daha iyi anlamamız ve bilmemiz açısından
bu teknik hataların yapılmamasının daha uygun olacağını, daha
doğru olacağını Sayın Grup Başkan Vekilimize buradan arz etmek istiyorum,
hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı, tasfiye edilecek eşyaların
tasfiye edilmesi ve bu iş ve işlemlerin yürütülme yetkisini de Gümrük
Müsteşarlığına devretmemizle ilgili bir kanun tasarısı. Daha önce
başka bir kurum onu kendine görev addedip bu işlemleri yerine getirirken,
Gümrük Müsteşarlığımız bu iş ve işlemleri bundan sonra kendi yetki alanında yürütmeye devam
edecek, ama, bundan daha önemli meseleler var, bundan daha ciddi meseleler
var.
Bakın, Türkiye'nin sınır
kapıları, gümrük kapıları, bu ülkenin karizmasını gösteren, bu
ülkenin saygınlığını gösteren, bu ülkenin ciddiyetini gösteren,
bu ülkenin fotoğrafını gösteren en önemli unsurlardan biridir ve
sınır kapılarımızın 21'inci asrın, modern asrın gerekleri noktasında
iş ve işlemler görmesi gerekirken, Türkiye'nin sınır kapılarında
gerçekten, hem güvenlik noktasında hem kaçakçılık noktasında hem
de giriş ve çıkışların zorluğu noktasında büyük problemler yaşanıyor.
Bunu, ben, bizzat kendim gördüm, buna şahit oldum. Özellikle Hatay
Cilvegözü Sınır Kapısı'na gideniniz veya oraya uğrayanınız olduysa,
karşılaşacağı veya karşılaştığı manzaradan büyük bir üzüntü duyacağına
inanıyorum.
Ben, Sayın Bakanımız
Kürşad Bey'e 2006 yılının Ağustos ayında bu sorunu ilettim. Evet, TOBB
tarafından -teşekkür ediyorum TOBB'a ben buradan- Cilvegözü Sınır
Kapısı modernize edilmektedir, yani, önceki sınır kapımız yıkıldı
ve şu an yeni, daha modern, daha çağdaş, daha büyük ve daha rahat iş
görecek bir sınır kapısı yapılmaktadır. Bu güzel bir olay, ama, bu sınır
kapısı yapılırken, sorunlar bir yıldan beri ve yaklaşık bir yıl süreden
beri artarak devam etmektedir ve giriş çıkışlarda büyük zorluklar
yaşanmaktadır.
Bakın, uluslararası
taşımacılık yapan firmalarımız, hem uluslararası taşımacılık
yapan şoförlerimiz, tırcılarımız, firmalarımız büyük sıkıntıyla
karşı karşıya hem de ihracatçılarımız büyük sıkıntıyla karşı karşıya.
Bir araç sekiz dokuz gün, on gün kuyrukta beklemektedir ve bu sorunu
Sayın Bakanımıza 2006 yılı ortalarında söylememize rağmen, bunun
nasıl hâlledileceği alternatifini de kendisine ben, Sayın Bakanım
sizlere de söyledim, dün burada da söyledim, ama, tatmin olduğum bir
cevap alamadığım için Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden bunu
sizlere tekrar ifade etme gereği duydum.
Bakın, geçen hafta
orada yaşanan buhran, yaşanan sıkıntı ve psikolojik bunalımlar sebebiyle
bir tır şoförümüz orada iki diğer tır şoförünü ezmiş ve birisini öldürmüştür,
diğeri de yoğun bakımda şu an yatmaktadır. Sekiz dokuz gün tampon
bölgede su olmadan, yemek olmadan, içme olmadan, barınma olmadan,
sizin orada durma imkânınız var mı? Orada sekiz dokuz gün kuyrukta sırada
beklemeniz hâlinde sizin psikolojiniz ne olur? Ben size bunu soruyorum.
Evet, bir kapı yapıyoruz,
ama, Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir kapı yaparken, yanında görünmesi
gereken iş ve işlemleri yürütme yeteneğine, kabiliyetine, donanımına
sahiptir ve dedik ki, eğer yeni bir kapı yapılıyor ise… Güzel bir sınır
kapısı yapılıyor, ama, bu sınır kapısı yapılırken, siz…
Bakın, Sayın Bakanım,
tek vardiya çalışıyor orada. Hatay Cilvegözü Sınır Kapısı Orta Doğu'ya
açılan en önemli kapılardan biridir. Personel yetersizliği vardır,
tek vardiyayla o kapının sorunlarını aşamazsınız. Kapı modernize
edilse bile, tek vardiya çalışıyor. O tek vardiya oradaki yükü kaldıramıyor.
Oranın müdürüyle, oranın personeliyle, Gümrük Müsteşarının daha
iyi, daha yakından ilgilenmesi gerekiyor. Ben sizleri aradım geçen
hafta, siz yurt dışındaydınız. Gümrük Müsteşarımı defalarca aramama
rağmen, bugüne kadar Gümrük Müsteşarımız bize dönmemiştir, dönme
nezaketinde bulunmamıştır, dönme zahmetinde bulunamamıştır, bulunmamıştır.
Peki, şimdi Allah aşkına soruyorum, siz parti devleti misiniz, sosyal
hukuk devletinin bakanımı mısınız? Yani, eğer başka bir milletvekili,
partinizden olmayan bir milletvekili sizi arayıp, dönmüyorsa, ben
bunun altında başka bir şeyler ararım ve biz sizi arıyor isek, biz sizin
müsteşarınızı arıyor isek, biz sizin bürokratınızı arıyor isek kişisel
menfaatlerimiz için aramıyoruz. Burada bir sorun var, insanlar ölüyor,
birbirini eziyor, kavga çıkıyor, silahlar çekiliyor, toplumsal
bir bunalım söz konusu, ama Sayın Bakana ulaşamadığımız gibi Sayın
Müsteşar da bizlere dönme nezaketinde bulunamıyor. Yani, biz aradığımız
zaman -lütfen, ben bütün bakanlara sesleniyorum, bütün bürokratlara
sesleniyorum, siz, 73 milyon ülke insanının ve buradaki 550 milletvekilinin
bakanısınız- bilin ki, bir problem var, bir sorun var ve bu sorunu millet
adına, toplum adına sizlere yöneltme gibi bir görevimizin gereği
için arıyoruz sizi.
Daha önce İskenderun'da
sel afeti yaşandı. Sel afetinde gerçekten büyük mağduriyetler oldu,
hem İskenderun esnafının mağduriyeti oldu hem konutlarda büyük
mağduriyetler oldu. Bu sorunu paylaşmak üzere, bu sorunu anlatmak
üzere daha önce de başka bir bakanımızı -ismini de vermek istemiyorum-
iki hafta boyunca defalarca aramamıza rağmen telefonumuza çıkmamıştır.
Yani, bunu anlamak mümkün değil. O bir tarafta, Antakya'nın Organize
Sanayi Bölgesi'nde sel afeti yaşanmıştır, engebeli bir organize
sanayi bölgesi olduğu için, orada yollar ve altyapı felç olmuş ve onların
kredilerinin ertelenmesiyle ilgili talepleri için müracaat
edilmesine rağmen ve Sayın Sanayi Bakanımız Ali Coşkun Bey bu konuda
da olumlu görüş serdetmesine rağmen, Sayın Maliye Bakanım bugüne
kadar bu noktada, tek bir adım atıp, bu sorunun çözümüyle ilgili, bizi
ve orada mağdur olan insanları sevindirecek bir adım atmamıştır. Yani,
biz, bu ülkeyi yöneteceğiz, bu ülkeyi idare edeceğiz, ama, birbirimizi
anlayarak idare etmek durumundayız, birbirimizi dinleyerek idare
etmek durumundayız. Siz, Ankara'dasınız, yoğun programlarınız
var, Hakkâri'de ne oluyor, Hatay'da ne oluyor, Doğubeyazıt'ta ne oluyor,
Trakya'da ne oluyor, bunları bilemezsiniz.
Bakın, yaz ayı yaklaşıyor
Sayın Bakanım, buradan hatırlatıyorum, yaz ayında, hem turizmin daha
çok yoğun olduğu mevsim hem de bizim Türk vatandaşlarımızın, Avrupa
ülkelerinden, özellikle Almanya'dan gelişleri hızlanacak, gelişleri
çoğalacak ve oradaki manzaraların, oradaki kuyrukların, oradaki…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Orada, gümrük kapılarımızdaki o manzaraların, televizyon kanalıyla
milletimize nakledilmesini istemiyoruz, şimdiden önlem alın,
tedbir alın. Türk vatandaşlarımız, ülkeye geldikleri zaman daha rahat
giriş çıkış yapabilsinler, onurları kırılmadan, psikolojik yapıları
bozulmadan girip çıkabilsinler. İhracatçılarımız, mallarını daha
rahat ihraç edebilsinler. Bu gümrük kapılarının revize edilmesi
gerekiyor, Türkiye'nin sınır kapılarının revize edilmesi gerekiyor.
Personel lazımsa, lütfen, personel gönderin, eğer teftiş etmek istiyorsanız
-ki, edilmelidir bütün kapılar- teftiş ettirmelisiniz, ama, önem verin
Sayın Bakanım Gümrük kapılarına, Türkiye'nin sınır kapılarına;
hem güvenlik noktasında hem kaçakçılık noktasında, ama, girebilirlik
ve çıkabilirlik konusunda büyük bir sıkıntı yaşanıyor ve insanlar
orada ölüyor, ama, buna da bizim seyirci kalmamız, özellikle sizin
seyirci kalmanız, çok doğru olmaz, Türkiye'ye yakışan bu değil. Bu
konuya, ben, ciddiyetle önem vereceğinize inanıyorum, bir an önce,
bu meselenin üzerine azimle gidip bu konuyu çözeceğinize inanıyorum
ve bu noktada, ikinci bu kürsüye çıkışımda da sizlere teşekkür etmek
istiyorum, ama, teşekkürü hak edecek icraatları da sizlerden beklediğimi
ifade ediyorum ve yüce heyeti, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TASFİYE İŞLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞINA BAĞLANMASI AMACIYLA BAZI KANUN VE
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 13/12/1983 tarihli
ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin;
a) 8 inci maddesinin
(j) bendi,
b) 13 üncü maddesinin
(i) bendinde yer alan "veya Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü aracılığı ile sattırmak" ibaresi,
c) 17 nci maddesi,
ç) 43 üncü maddesinin
(a) bendinde yer alan "Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri"
ibaresi,
d) Ek (I) sayılı Cetvelin Ana Hizmet Birimleri bölümünün 7 nci sırasında
yer alan "Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Gn.
Md." ibaresi,
metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Sayın Atilla Kart, Konya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kart.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA
KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan 1207 sıra sayılı Tasarı'nın 1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
tasarının gerekçelerini uzun uzadıya okumayacağım, ama, sonuç bölümünü,
özet bölümünü sizlerle öncelikle paylaşmak istiyorum.
Burada, Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri, yani TASİŞ Genel Müdürlüğü, 4458 sayılı
Gümrük Kanunu ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümlerine
göre tasfiye edilecek hâle gelen eşyanın tasfiyesini ve müteakip
bazı işlemleri yapmakla sorumlu olan bir birim.
Bakıyoruz, genel gerekçenin
son bölümünde, bu Genel Müdürlüğün, bu birimin, Gümrük Müsteşarlığının
yurt dışı teşkilatının kurulmasına ilişkin temel gerekçeleri, bu
birimin kurulmasına ilişkin temel gerekçeler özetlenmiş: "Almanya,
İsviçre, Belçika gibi ülkelerde çok sayıda vatandaşımız ikamet
etmekte, ülkemize gidiş-geliş ve ticarî işlemlerinde gümrük mevzuatıyla
ilgili bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemize ithal edilen
eşyanın kıymeti, menşei ve miktarı konusunda yaşanan sıkıntılar,
sınır komşularımızla gelişen ilişkiler, bilgi alışverişi ve sorunların
yerinde tartışılması veya merkeze aktarılması; Avrupa Birliği,
Dünya Gümrük Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Kimyasal Silahların Yasaklanması
Örgütü gibi uluslararası örgütler nezdinde Gümrük İdaresinin temsil
edilmemesi sebebiyle uygulamada yaşanan sıkıntılar…" diye
devam edip gidiyor. Yani, burada sonuçta, Gümrük Teşkilatına yeni
görevler, yeni yükler getiren bir yasal düzenlemeyle birtakım ihtiyaçlar
gerekçe gösterilerek yapılmak istenen bir düzenleme söz konusu. Bu,
esas itibarıyla tabii doğru olan, tercih edilen bir düzenleme olarak
görünüyor.
Burada şu hususu ben
bilgilerinize sunmak istiyorum: Böylesine bir görevi üstlenen
bir gümrük biriminin, gümrük idaresinin oturmuş kadrolara sahip olması,
mevcut görevini rahatlıkla yürütebiliyor olması gerekir ki, böylesine
yeni ilave görevleri de üstlenebilsin, bunları da sürdürebilsin.
Yani burada, tabii, Maliye Bakanlığı ile Gümrük İdaresi arasındaki
bir iş bölümü, bir görev devri söz konusu. Bakıyoruz bunlara, Gümrük
İdaresi şu anda nasıl bir kadroyla yönetiliyor, mevcut görevlerini
hakkıyla yapabiliyor mu? Bunları değerlendirdiğimiz zaman, tabii,
son derece düşündürücü, düşündürücü olmaktan öte vahim bir tabloyla
karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bakın, burada, görevleri belirterek
anlatacağım. Bu anlattığım görevlerde, görevlendirmelerde bir
yanlış varsa, Sayın Bakan, lütfen, düzeltiniz. Bakıyoruz, serbest
bölge müdürü, genel müdür yardımcısı olarak vekâleten görev yapıyor.
Daire başkanı, genel müdür yardımcısı olarak vekâleten görev yapıyor.
DT uzmanı, genel müdür yardımcısı; yine aynı şekilde, şube müdürü,
daire başkanı olarak vekâleten… Ne zamandan bu yana? 2004 yılından bu
yana vekâleten görev yapıyor.
Yine, bakıyoruz, Müsteşar
Yardımcısı, Gümrük Müsteşarı olarak 21/6/2004 tarihinden bu yana;
İdari ve Mali İşler Başkanı, Müsteşar Yardımcısı olarak 2/3/2005 tarihinden
bu yana; Gümrük Başmüfettişi, Gümrükler Genel Müdürü görevini vekâleten
10/6/2003 tarihinden bu yana, Genel Müdür Yardımcısı, Kontrol Genel
Müdürlüğüne vekâlet ediyor. Bu tarihler hep 2003-2004. Daire Başkanı
Muhafaza Genel Müdür Yardımcılığına vekâlet ediyor, birinci sınıf
emniyet müdürü, Muhafaza Genel Müdür Yardımcısı. İstanbul Gümrükler
Başmüdürü, İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne vekâlet ediyor,
bu devam ediyor. İzmir için, Ankara için, hep bu şekilde vekâleten
devam ediyor. Gümrük Başkontrolörü vekâleten görev yapıyor.
Devam ediyoruz, aynı
şekilde, Trabzon, Antalya, Gaziantep, Mersin, İskenderun, Hopa, Malatya
ve Hakkâri Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlükleri vekâleten sürdürülüyor.
Bunların isimleri yeni yasal düzenlemelerle değişmiş olabilir
ama, esas itibarıyla açık olan konu şu: Aşağı yukarı, gümrük teşkilatının,
gümrük biriminin önemli görevlerinin, üst düzey görevlerinin tamamına
yakını vekâleten sürdürülüyor. Ne zamandan bu yana? 58 ve 59'uncu
Hükûmetlerin kuruluşundan bu yana, aşağı yukarı üç yıldır, üç buçuk
yıldır, dört yıldır vekâleten sürdürülen görevlerden söz ediyoruz.
Bu dönemde ısrarla
hep şunu anlatıyoruz: Vekâleten yönetim bu şekilde sürekli olarak
uygulandığı takdirde yani, amacına uygun olarak uygulanmadığı,
geçici bir süreyle uygulanmadığı takdirde -ki, vekâleten yönetimin
sebepleri, şartları, biliyorsunuz, 657 sayılı Yasa'da ve diğer ilgili
mevzuatta son derece açık bir şekilde düzenlenmiştir- burada bunu
sürekli hale getirdiğiniz zaman Anayasa ihlali ve yasa ihlallerinin
ötesinde, orada kamu hizmetinde verimlilik sağlayamazsınız, o hiyerarşik
yapıyı altüst edersiniz, orada kaos doğar, orada hizmetin verimliliği
olmaz. İşte, bunları ısrarla anlattığımız hâlde, bu noktada,
Hükûmet'in kararlı tutumunu görüyoruz. Tamamen kadrolaşmaya dayalı
kamu yönetimi politikasını, anlayışını görüyoruz. Gümrükler
de, bu konuda vekâleten yönetimin en kararlı şekilde uygulandığı
ve bir anlamda en disiplinli şekilde uygulandığı yönetim birimlerinden
birisi. Böyle bir yönetim anlayışından sonra, böyle bir yönetim
kadrolaşmasından sonra, bakıyoruz gümrüklerde nasıl bir tablo
var, bunu sorgulamak gerekiyor, bunu değerlendirmek gerekiyor. Şunu
görüyoruz: Sayın Bakanın çoğu yazışmaların içeriğine hâkim olmadığını
görüyoruz; çoğu yazışmaların, önergelerin içeriğini bile okumadan,
içeriğine hâkim olmadan yazdığı cevaplardaki açıklamalardan anlıyoruz.
Bakıyoruz, Sayın Bakan, gümrük teşkilatını, bunun işleyişini ve
denetimini yapmaktan ziyade, işin polemiğini, işin şovunu yapan,
kayıt dışı yapılanmanın en üst noktaya geldiği birimlerin birisinin
başında bulunduğunun farkında olmadan, olayın tamamen sunuşunu
yapma gayreti içinde olan bir anlayışla bu görevini sürdürüyor.
Bakın, burada, bir
uluslararası bir firmaya yönelik olarak, kaçakçılıkla ilgili,
herhâlde bir on tane soru önergesi vermişiz değerli arkadaşlarım. O
önergelerden bir tanesinde şunu soruyoruz Sayın Bakana: "İhbarı
yapan kişiyle ilgili olarak yasal sorumluluklarınızın, yasal yükümlülüklerinizin
gereğini neden yapmadınız?" diye soruyoruz. Sayın Bakan, bize
verdiği cevapta, ihbarı yapan kişinin kimliğini açıklıyor değerli
arkadaşlarım! Kimlik bilgileri hakkında önergemize verdiği cevapta
açıklama yapıyor. Yani, bu, 4926 sayılı Kaçakçılık Yasası'nın amir
hükmü, temel hükmü. Burada, çok açık bir şekilde ihbarda bulunan,
ciddi anlamda ihbarda bulunan, bilgiye dayalı olarak ihbarda bulunan
kişiler hakkında kamuoyuna açıklama yapılmaması gerektiği, bu
gümrük teşkilatının, Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nın, o yapılanmanın
temel esprisi bu. "Efendim biz, bunu, soru önergesine verdiğimiz
cevapta açıkladık, ama, soru önergesine verdiğimiz cevapla sınırlı
olmak kaydıyla açıkladık." Böyle bir savunma olabilir mi değerli
arkadaşlarım? Soru önergelerinin cevabı kamuya açıklanıyor, aleniyet
kazanıyor. Siz, orada sorumluysanız, sorumluluk duygusuna sahipseniz,
yaptığınız görevi ciddiyetle ve özenle yapıyorsanız, bunu, o kimliği
açıklamayacaksınız. Bu konuda kaçakçılık mevzuatı size temel sorumluluk
yüklüyor, temel görevler yüklüyor, ama, sizin, bakan olarak, o yazılan
önergenin cevabından haberiniz yok ki; olayın esası bu. Önünüze gelen
evrakı o şekilde imzalıyorsunuz. Öyle anlaşılıyor ki, tabii, bürokratlarınıza
güveniyorsunuz, ama, o bürokratik yapı da -biraz evvel anlattığım
gibi- işin ehli olmayan, kıdem ve liyakate dayalı bir yapılanma
içinde gelişmeyen bir bürokratik yapı içinde olduğu içindir ki, kendi
temel mevzuatını bilmeyen, ihlal eden bir bürokrasi doğuyor kaçınılmaz
olarak.
Bakın, Fahrettin Üstün
arkadaşımız bir kaçakçılık olayına maruz kaldı. Bunu, bir şekilde
yetkililere iletti.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)
- Bakana.
ATİLLA KART (Devamla)
- Evet, Sayın Bakana ilettiğini ifade etti, bu, basına yansıdı ve
isminin gizli tutulmasını istedi. Niye istedi? Yani, isminin
açıklanmasından bir endişesi yok, ama, bu açıklama yapıldığı takdirde,
bundan sonra yapılacak ihbarların önünün kesilebileceği ve bunun,
yasanın temel amacıyla, temel esprisiyle bağdaşmayacağını hatırlatarak,
isminin açıklanmaması gereğini ifade etti. Ama, çok iyi biliyoruz
ki, buna rağmen ismi kamuoyuna açıklandı. Bunun bir anlamı olabilir
mi, bunun bir açıklaması olabilir mi? Burada Sayın Bakanın özel kastından
elbette söz etmiyorum, ama, bu nedir? Bu bir sorumsuzca davranıştır,
anlatmaya çalıştığımız bu. Bu, yaptığı görevin ciddiyetini anlamaktan,
kavramaktan uzak bir yönetim anlayışını sergilemesi bakımından
çok önemli. Bundan daha vahim bir örnek olabilir mi değerli arkadaşlarım?
Bu noktada, ben, Sayın Bakanı, yeri gelmişken, görevini yaparken
ciddiyete ve sorumluluğa davet ediyorum. İşin gösterişini, işin
şovunu, işin polemiğini bırakarak, asli görevini adam gibi yapmaya
davet ediyorum.
Bakıyoruz, yani, hiçbir
kamu yönetiminde, hiçbir yönetim biriminde olmayan yolsuzlukların,
usulsüzlüklerin, kayıt dışı yapılanmaların gümrük teşkilatında
olduğunu görüyoruz. Bunları, ben, kamuoyuyla bu vesileyle paylaşmak
istiyorum. Bu tasarının görüşmeleri sebebiyle paylaşmak istiyorum.
Bakın, Gebze'deki
akaryakıt kaçakçılığı… Bu kaçakçılığın incelenip soruşturulması
için Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı tarafından düzenlenen 20/6/2006
tarih ve 22/6/2006 günlü iki onay Gümrük Müsteşar Vekili, biraz evvel
isimlerini okuduğum vekâleten yönetim kadrosunun başında yine
vekâleten görev sürdüren Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin tarafından
uygun bulunmayarak reddediliyor. 5/7/2006 günlü Başbakanlık Teftiş
Kurulu Başkanlığının Gümrük Teftiş Kurulu Başkanlığına doğrudan
göndererek incelenip soruşturulmasını istediği 4/7/2006 tarihli
Aziz Eren imzalı ihbar dilekçesinde "Sahra Kimya Sanayi Ticaret
Anonim Şirketinin gerçekte gaz yağı olan malı white sprite olarak
çekmek istediği, İzmit Gümrük Başmüdürü ile Gümrük Müsteşarı Mehmet
Şahin'in olayın asli failleri olduğu, Gümrükler Genel Müdürlüğünün
İzmit gümrüklerine malın white sprite kabul ederek işlem yapılması
yönünde yazılı talimat verdiği bildirilmiştir." deniyor. Kim
diyor bunu? Bunu Başbakanlık Teftiş Kurulu diyor.
Değerli arkadaşlarım,
düşünebiliyor musunuz, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, yine,
Gümrük Teftiş Kurulu Başkanının ifade ettiği şekilde yolsuzluğu
ihbar ediyor, bunun gereğinin yapılmasını istiyor. Bu, son derece ciddi
bir ihbardır, son derece ciddi bir suç duyurusudur. Hukuka uygun
davranan, dürüst davranan, kendisinden şüphesi olmayan… Daha doğrusu,
hukuk devletlerinde yapılması gereken nedir? Böyle bir suç duyurusu,
böyle bir ihbar mekanizmasından sonra bunun gereğini yapmak değil
midir değerli arkadaşlarım? Ama, hayır… Neyi görüyoruz? Burada,
her nedense… Bakın, sadece Gümrük Teşkilatı içindeki o -Sayın Bakanın
ifade etmek istediği gibi- birtakım bürokratik çekişmelerden söz
etmiyorum. "Efendim, birtakım bürokratik çekişmeler var, bunlar
birbiriyle uğraşıp, didişip duruyor. Onun için, ben, bu çekişmenin
üstünde kalan bir kişi olarak, olaya müdahale ediyorum" diyemezsiniz
Sayın Bakan. Çünkü, bu olayda, ayrıca, bütün bunların dışında, Başbakanlık
Teftiş Kurulunun raporu var. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunun
gereğini neden yapmıyorsunuz, neden yapmak istemiyorsunuz, neden
engelliyorsunuz? Bunlar, elbette, sorulmalı, tartışılmalı, değerlendirilmeli.
Bunları müteakip maddelerde anlatmaya, paylaşmaya devam edeceğiz
değerli arkadaşlarım.
Bu değerlendirmelerle,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 2/7/1993 tarihli
ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesine "e) Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü." ve ek (1) sayılı
cetvelin Ana Hizmet Birimleri bölümüne "5- Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü" ibareleri eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Türkân Miçooğulları.
Buyurun Sayın Miçooğulları.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TÜRKÂN
MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama
başlarken, sizleri Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
maddeyle ilgili görüşlerimize geçmeden önce bir üzüntümü dile getirmek
istiyorum. Biliyorsunuz, ben, Başkanlık Divanı Üyesiyim ve şurada
görev yapıyorum. Bu, beşinci yılımızda, bu Meclisi, hiçbir zaman,
yapmak zorunda olduğu yasalara saygılı bir şekilde yasa yapar konumda
görmedik. Saydım, yasa yapmak zorunda olan iktidar partisinin tam
25 tane milletvekili var. Onların da bir kısmı, zaten, yapılan yasayla
falan meşgul değil.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- Telefonla konuşuyorlar.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Evet. Alim Bey "dışarıdalar" diye işaret ediyor;
doğru, dışarıdalar, ben de onları söylemek istiyorum zaten.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Sizi
takip ediyorlar.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Milletvekillerinin esas görevi yasa yapmaktır, ama, maalesef,
iktidar milletvekilleri, genelde, yasalar yapılırken, halk yararına
olması gereken yasalar yapılırken, dışarıda, kulislerde oturuyorlar,
ancak, Başbakana, bakanlara veya Hükûmetin icraatlarına ilişkin
birtakım eleştiriler yapıldığında, maşallah, aslanlar gibi salonu
doldurup, görevini yapan, denetim görevini yapan muhalefet partisine
saldırıyorlar.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Muhalefet içeride mi?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Yani, böyle bir Meclis, böyle bir yasama yılı…
Biz zaten söylemiştik:
Arkadaşlar, yoruldunuz… Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri de
var; gelin, şu seçimi erkene alalım, seçimi yapalım, genç, taze, dinamik,
halkın güvenini kazanmış bir Meclis Cumhurbaşkanını seçsin diyorduk.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Halkın güvenini kazanmış bu Meclis.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Vallahi, 367'den falan söz ediliyor, ama, ben öyle zannediyorum
ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, siz, 353 sayısını bile zor bulacaksınız
bu Genel Kurulda! Havanız onu gösteriyor, çok yorgunsunuz.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Kahve falına başladın yine.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- Doğru söylüyor.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Bizim geleneklerimizde, bizim terbiyemizde, kahve falı
falan yoktur Beyefendi.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Nereden biliyorsun o zaman?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Biz, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize gösterdiği bilim ve
ilim ışığında hareket ederiz.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Yine girdin raya.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Düşüncelerimizi, duygularımızı bilim ve ilimin ışığında
dile getiririz. (CHP sıralarından alkışlar)
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Sen burada spekülasyon yap.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, size, Başbakanın sözüyle hitap
etmek istiyorum: "Milletvekilliği yan gelip yatma yeri değildir."
CAHİT CAN (Sinop) - Aynen
doğru söylüyor.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Lütfen, gelin ve görevlerinizi yapın. Bizim aslî görevimiz
de yasa yapmaktır.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Kuliste yatmak, kuliste!..
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle, şimdi, size…
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Başka bir şey var mı, onu söyle?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Efendim?
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Başka bir düşünce alalım!
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Siz, bugün, neden bu kadar hırçınsınız?
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- Hakkında dava var, ondan.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Niye, siz, bu Genel Kurulu bu kadar geriyorsunuz? Neden
hırçınsınız?
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- Hakkında yolsuzluk dosyaları var, onun için.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Acaba, suçluların telaşı içinde misiniz? Acaba, bir gocunduğunuz
mu var? (CHP sıralarından alkışlar)
Taa geçmişe gittiniz,
80 öncesine gittiniz, 80 öncesi otobüslere değindiniz. Beyefendi,
Beyefendi, cumhuriyet seksen yıldır taş taş üstüne koydu, neler yaptıysa
Cumhuriyet Halk Partisinin sayesinde yapıldı. O günün teknolojisiyle
kullanılan otobüslerle bugünün teknolojisini karşılaştırma gafletinde
bulunuyorsunuz, yirmi yıl öncesinin teknolojisini bugünün teknolojisiyle
karşılaştırıyorsunuz.
CAHİT CAN (Sinop) - Gecekonduları
Cumhuriyet Halk Partililer yaptı.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Sizi dinlerken ben çok üzüntü duydum. Ama, sonra da dedim
ki, haklılar, herkesin bir dosyası var. Bu dosyaları açtırmıyorlar,
dokunulmazlıkları kaldırtmıyorlar. Onun için de, muhalefet eleştiri
yaptığında, muhalefet iddiaları söylediğinde bu şekilde hırçınlaşıyorlar.
Yapacak başka bir şeyleri yok.
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)
- Evet!..
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Aslında, siz, lütfen susun. Lütfen siz susun, bu konuda
bir başkası konuşsun; sizi ve sizin yaptıklarınızı bir başka milletvekiliniz
savunsun. Yoksa, sizi savunacak başka arkadaşınız yok da onun için
mi kendinizi savunuyorsunuz? (CHP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar…
CAHİT CAN (Sinop) -
Çok neşelendiler, bir daha söyler misin aynısını?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Yahu, arkadaşlar, ben, biraz önce, biz buraya yasa yapmaya
geldik, dedim. Kahvehanede falan değiliz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Müsaade edin de sözlerimi söyleyeyim.
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları,
lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Söz konusu tasarının…
MEHMET SALİH ERDOĞAN
(Denizli) - Siz yasadan bahsetmiyorsunuz ki!
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Evet, yasaya geçiyorum.
…1'inci maddesine
baktığımızda, Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Maliye Bakanlığından alınmasıyla ilgili düzenlemeye yer verildiği,
2'nci maddesiyle de bu Genel Müdürlüğün Gümrük Müsteşarlığına bağlanmasına
ilişkin düzenlemenin yer aldığı görülmektedir.
1983 yılında, yani
bundan yirmi dört yıl önce, bu işlemin tam tersi yapılmış, gümrük idaresine
bağlı bulunan Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü,
Maliye Bakanlığı bünyesine alınmıştı. Bu tasarıyla, bugün, bunun
tam tersi yapılmaktadır. Bu durumda akla ilk gelen soru şu olmaktadır:
O gün mü yanlıştı, bugün mü yanlış yapılmakta? Gerekçeye baktığımızda,
TASİŞ'in Maliyede olduğu dönemde el konulan eşyanın tasfiye süresinin
uzaması, bürokrasi ve kırtasiyeciliği artıran bir yapının ortaya
çıkmış olması ve tasfiyelik hâle gelen eşyanın zamanında ekonomiye
kazandırılamaması olarak açıklanmaktadır. Oysa, eleştirilen ve
tasarıya gerekçe oluşturan bu konuları açıklığa kavuşturacak
bilgi ve rakamlar konusunda net bir açıklama yoktur. Yani, bu nedenle,
gerekçede yer alan açıklamalar inandırıcılıktan uzaktır.
Öte yandan, bu Genel
Müdürlüğün Maliye Bakanlığından alınması kurum adına sevindirici
bir gelişmedir. Çünkü, Maliye Bakanlığının, bizim tüm iddialarımıza
rağmen, kabul edilemeyen başarısızlığı, hiç olmazsa, bu yasa tasarısıyla
Hükûmet tarafından da itiraf edilmiş olmaktadır.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Bir itirafnamedir aynı zamanda.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Size önerim: Hazır başlamışken Maliye Bakanını da bu
Maliye Bakanlığından uzaklaştırırsanız ülkenin geleceği için
çok hayırlı bir iş yapmış olursunuz.
Bunları neden mi söylüyorum?
Bunları söylerken ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik duruma bir
bakmak istiyorum. Bugün, AKP İktidarı, Unakıtan'ın Maliye Bakanlığı
sayesinde Türkiye'yi bir dünya rekortmeni yapmıştır. Türkiye, hem
yüzde 6,5 oranında faiz dışı fazla ile dünya rekortmenidir hem de
yüzde 14'ler düzeyinde reel borçlanma faiziyle dünya rekortmenidir.
AKP ile iç borç batağı dört yılda 176 milyar dolar artmıştır. 2002 yılında
iç ve dış borcun toplamı 174,7 milyar dolar iken, AKP İktidarında yüzde
61,1 oranında, yani 106,7 milyar dolar artarak 2006 Şubat sonu itibarıyla
281,4 milyar dolara tırmanmıştır.
Ülkemizin, 2002 yılında,
kamu, iç, dış ve özel olmak üzere toplam borcu 219,3 milyar dolar iken,
dört yıllık AKP İktidarı ve Unakıtan'ın Maliye Bakanlığı döneminde
yüzde 80,3 artarak 395,5 milyar dolara yükselmiştir.
İşsizliğe gelince:
İşsizlik, zaten bir felaket. Biraz önce, bir iki saat önce bu kürsüden
konuşan bir milletvekili arkadaş, denetim görevini yapmak isteyen
Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine "Siz bu kürsülerden
hükûmeti denetleyeceğinize, siz bu kürsüden düşüncelerinizi söyleyeceğinize,
bana halktan yapılan bir uyarıyı size söylemek istiyorum, onlar dediler
ki, Cumhuriyet Halk Partililer işsizliğe nasıl çare bulacaklarını
söylesinler."
Yani, bu arkadaşın
özrü kabahatinden büyük arkadaşlar. İktidar Partisinin milletvekili
çıkmış kürsüye, diyor ki: "Cumhuriyet Halk Partisi, Hükûmeti
eleştireceğine, işsizliği nasıl önleyecek, onu söylesin." İşsizliği
nasıl önleyeceğini söyleyecek olan sizsiniz, işsizliği önleyecek
olan sizsiniz.
Halbuki, TÜİK'ten alınan
rakamlara bakalım, işsizliğin içinde bulunduğu duruma bakalım:
Son rakamlar, 10,5 olarak açıklanmış. Halbuki, zaten iş bulamayacağı
düşüncesiyle iş aramaktan vazgeçen, artık, işsizliği içine sindirmiş,
bu Hükûmetin işsizliğe çözüm bulamayacağını görmüş, gelecek döneme
umudunu saklayan insanlara da bakacak olursak, işsizliğin, işsiz
yurttaşlarımızın bugün geldiği noktada 5 milyon 225 bin işsiz var
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(Devamla) - Tabii, biz, bu işsizliğe nasıl çare bulacağımızı, inşallah,
yakında iktidar olduğumuzda göstereceğiz. Ama bunu şöyle yapmayacağız:
Yani, işsizliği "Her işadamı bir kişiyi işe alsın, böylece işsizlik
çözülür." diyerek yapmayacağız. Biz, işsizliğe, istihdamı artırarak
çare bulacağız ve bu kürsüden, o milletvekili arkadaşımın da duymasını
isteyerek söylüyorum: İktidara geldiğimizde, ilk işimiz, her yıl
1 milyon kişiye iş bularak işsizliğe çözüm getirmektir. (AK Parti
sıralarından "Nasıl?" sesleri)
Nasılını iktidara
geldiğimiz zaman göreceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü,
Cem Uzan'ın da dediği gibi, çok kopya çekiyorsunuz sağdan soldan, ona
fırsat vermeyeceğiz. İktidara geldiğimiz zaman, nasıl çare olacağımızı
göreceksiniz.
Bu duygu ve düşüncelerle
-zamanım bittiği için- hepinizi saygıyla selamlıyor, bu iktidarın,
yasama görevini iyi yapmadığını, yasama görevini iyi yapmadığı
gibi cumhurbaşkanını da doğru seçemeyeceğini söyleyerek hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Ben oylamaya
geçtikten sonra söyleyeceksiniz.
BAYRAM ALİ MERAL (
BAŞKAN - Tamam Sayın
Meral.
Maddeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.39
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85'inci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1207 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Tasarının 2'nci maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler arasında
ihtilaf var, elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için dört dakikalık
süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 485 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü
MADDE 10/A- Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün görevleri
şunlardır:
a) 16/5/1984 tarihli
ve 3007 sayılı Kanunda belirtilen işleri yapmak.
b) Gümrük denetimine
tâbi her türlü eşya için sundurmalar, antrepolar, ambarlar, açık sahalar
ve bu mahiyette depolar işletmek.
c) Teşkilat ve görev
alanına giren işlemleri kontrolörleri vasıtasıyla incelemek ve
denetlemek.
d) Müsteşarlıkça verilecek diğer görevleri yapmak."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun
efendim.
CHP GRUBU ADINA OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Maliye
Bakanlığından alınıp Gümrük Müsteşarlığına bağlanması amacıyla
önümüze getirilen yasa tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini sunmak için huzurunuzdayım.
Bu 3'üncü madde söz konusu
genel müdürlüğün görevlerini tanımlıyor. Bu görevlerin bir tanesi,
gümrük denetimine tabi her türlü eşya için sundurmalar, antrepolar,
ambarlar, açık sahalar ve bu mahiyette depolar işletmek.
Şimdi, bu antrepolar,
depolar ne işe yarar? Bunu da zaten gerekçesinde de açıklamış. Kaçak
ve kaçak zannıyla yakalanan eşya ile yolcu beraberi eşya için kullanılır
bu depolar.
Gümrük Müsteşarlığında,
birkaç yıldır, son yıllarda yürütülen bir modernizasyon projesi
var. Bu modernizasyon projesi, teknolojik bakımdan başarılı görülen
bir proje. Yani, gümrük işlerini, bilişim teknolojilerini ve iletişim
teknolojilerini kullanarak, daha hızlı, daha az yanlışla ve daha
uygun, koşullara uygun olarak yapma amacını güden bir projedir modernizasyon
projesi. Bunun hakkında ve bu modernizasyon projesi, bu depoların
işletilmesinde de, öyle zannediyorum ki, bu birleşmeden sonra bu
depoların işletilmesinde de, bu modernizasyon projesini yapanlar
tekrar iş başında olacaklar bu depolar için, antrepolar için. Bu konuda
birkaç görüşü paylaşmak istiyorum.
Daha önce de, biraz
önce söylediğim gibi, bu, teknolojik açıdan başarılı bir proje gibi
görünüyor. Fakat, ülkemizde kaçak konusundaki sıkıntıların giderildiği
konusunda tereddütler, hemen hemen her kesimde vardır. Bana yansıtılan
ve sürekli sorulan sorulardan birisi, özellikle seçim bölgemi de
yakından ilgilendirdiği için, şeker kaçakçılığı örneğin. Fiyatlardaki
oynaklık ve taleplerdeki oynaklık, başka türlü izah edilemeyecek,
piyasada oluşan taleplerdeki oynaklık, başka türlü izah edilemiyor.
Ciddi bir şeker kaçaklığı olduğu iddiası var. Bunu, dikkatlere getirmek
istiyorum. Türkiye'nin, zaten, şeker politikasında çok ciddi sorunları
var. Pancar köylüsünü ilgilendiren, şeker fabrikalarımızı ilgilendiren
bu politikada zaten çok ciddi eksiklikler var. Bu eksiklikleri, genellikle,
zaman zaman, işte "Avrupa'da üretilen şeker daha ucuz" iddiasıyla,
çok yersiz bir iddiayla savunanlar var. Oysa, Avrupa'da, elbette ki
pancar üreticisinin girdileri daha ucuz olursa ve devlet sübvansiyonu
Türkiye'dekinden çok çok daha fazla olursa elbette ucuz olacak. Zaten
böyle bir sıkıntı var, bir de kaçak şeker ile bu sıkıntının daha fazla
arttırıldığı izlenimi var.
İkinci kaçak konusu
da et konusunda. Sağlık bakımından da, hayvancılığımızın desteklenmesi
bakımından da çok önemli olan bu konuda da gereken iradenin veya gereken
titizliğin gösterilmediği konusunda yaygın bir inanç var. Aksini
de henüz ben de görebilmiş değilim.
Dolayısıyla, elbette
bu modernizasyon projesinin sağladığı teknolojik yenilikler çok
yararlıdır gümrük işleri için. Fakat -şimdi, bu depolarda da kullanılacaktır
tahmin ediyorum- bunun yeterli olmadığı, teknolojinin çözemediği
problemler konusunda çok ciddi bir siyasi irade gerekliliğini de
burada ifade etmek isterim.
Bir diğer bu konuyla
ilgili söylemek istediğim de, bu Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığına, bünyesine aktarılıyor
bu yasayla.
Yine, Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde, burada, bu maddede de söz konusu olan depoların işletilmesi
ve gümrüklerin işletilmesi için sözünü ettiğim modernizasyon projesinden
sorumlu birim, 485 numaralı Kanun Hükmünde Kararname'ye göre, Muhabere
ve Elektronik Dairesi Başkanlığıdır. Bu Daire Başkanlığında çalışan
bilişimciler ve haberleşme uzmanları, bu modernizasyon projesi
için gereken emekleri göstermiştir; fakat, bunların hâlâ sözleşmeli
kadroda olması da, bu kadar iddialı bir projeyi yürüten ekiplerin
çalışanlarının hâlâ sözleşmeli kadroda olması, belli bir güvenliğin
olmaması bir huzursuzluk yaratabiliyor. Bunu da dikkatlere getirmek
istiyorum bu vesileyle.
Yine, TASİŞ'in tanımlanan
görevlerinden bir tanesi de, bu maddenin (c) fıkrasında ifade edilen,
teşkilat ve görev alanına giren işlemleri kontrolörleri vasıtasıyla
incelemek ve denetlemek. Bu "incelemek ve denetlemek", işte
bu noktada titizlik ve irade gerektiriyor kaçakçılıkları önlemek
için diye düşünüyorum ve bu konudaki zaafların bir an önce giderilmesini
umuyorum.
Bu konuda son olarak
söyleyeceğim, yine 485 numaralı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye göre, görevlerden
bir tanesi de Avrupa Birliğiyle uyum konusundadır. Gümrük Müsteşarlığı
içerisinde bu Kanun Hükmünde Kararname'nin 10'uncu maddesiyle tanımlanmış
Avrupa Topluluğu ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü vardır. Şimdi,
daha geçenlerde Avrupa'dan çok ilginç bir uyarı geldi Türkiye'ye,
Türkiye'de hiç kara para aklama yok mu ki tek bir mahkûmiyet yok bu konuda
diye. Tıpkı, bunun gibi, kara para aklama konusu gibi kaçakçılık
konusunda da… Bu kaçakçılık, sadece biraz önce sözünü ettiğim şeker,
hayvancılık gibi, et gibi konularda değil, daha tehlikeli, daha
zararlı maddelerdeki kaçakçılık konusunda da Avrupa Topluluğu
ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü biriminin, Avrupa Birliğiyle
uyum konusunda daha titiz olacağını ve hep beraber, bu kaçakçılık
konusunda daha kararlı bir irade göstereceğini, teknolojinin buna
yetmediğini ifade eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu,
teşekkür ediyorum.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 485 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Kadro düzenlemeleri
EK MADDE 5- Ekli (1)
sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek, 190 sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı
cetvelin Maliye Bakanlığına ilişkin bölümünden çıkarılmış, ekli
(2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek anılan Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Gümrük Müsteşarlığına ilişkin
bölümüne eklenmiştir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanım, yüce Meclisin çok değerli
üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii, tasfiye, ama, biz hukuk devletiyiz. Türkiye Cumhuriyeti gümrüklerinden
geçen bir mal ve daha sonra da birçok elden satılmışsa -6 kere, 7 kere,
8 kere- örneğin, araba kaçakçılığı konusundan bahsetmek istiyorum
ve sonunda bunlar da tasfiye ediliyor. İnsanların yaklaşık 3 bin tane
arabası toplandı. "Bunlar kaçak araba" dediler. Değerli
milletvekilleri, eğer, kaçak araba getiren varsa, gümrükten bunları
herhangi bir şekilde geçirmiş ve bu arabaları trafikte tescil ettirmişse
ve daha sonra, bunu, trafikte tescil ettirerek 1 alıcıya, 2 alıcıya,
3 alıcıya satılmışsa, bunları alan vatandaşın suçu nedir? Devletin
trafik tescili, bu arabaların satılmasına müsaade ediyor, vatandaş
alıyor. Daha sonra ne oluyor biliyor musunuz? "Bu arabalar kaçak"
denilip, bu arabalar toplanıyor ve ondan sonra tasfiyeye gönderiliyor.
Değerli milletvekilleri,
vatandaş kime inanacak? Eğer gümrükten, bu arabalar, herhangi bir şekilde,
yasal olmayan bir yoldan geçmişse, arabaları alan vatandaşın suçu
ne? Vatandaş, bu arabaların yasal olmayan bir şekilde geçtiğini nereden
bilecek? Vatandaş, trafiğin tescil ettiği bir arabayı almazlık
eder mi? Bir kere, önce kendimizi sorgulayalım. Yani, vatandaş, devletine
güvenmeli. Her türlü temiz belgesi, her türlü belgesi olan bir aracı
aldıysa, daha sonra, siz gidiyorsunuz, "bu arabalar kaçak"
diye, hepsini topluyorsunuz, alıp götürüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
bir hukuk devletinde, hukuka saygılı vatandaşlar için yapılan bu
uygulama hukuksuzluktur. Arabaları kaçak kim getirdiyse, arabalar
hangi yoldan, nasıl geldiyse bunları bulmak, bunları bilmek ve bunlara
ceza vermek devletin kendi görevidir. Ama, mağdur olan vatandaşların
da hakkını hukukunu korumak, yine
devletin görevidir. Ben, bu konuyu, bir kez daha hepinizin
dikkatine sunuyorum. Bugün, Türkiye'de satılan ithal arabaların
kaçak mı, değil mi olduğunu, acaba, vatandaş nereden bilecek? Bir
kez daha, ben, vatandaş adına, hakları çiğnenen insanlar adına bunu
dile getiriyorum.
Tabii, bir ikinci konudan
bahsedeceğim. Tabii, Türkiye'nin kurtuluşu ihracattadır. İthal
ekonomisiyle, değerli milletvekilleri, bir yere gelemeyiz. Ülkemizin
ve ülkemiz insanlarının geleceği bu ülkedeki üretim ve üretim ihracatıdır.
Bunu yapmak zorundayız. Onun için, ihracatçının önünü açmak için, ihracatçı
için her türlü kolaylığı yapmak zorundayız. İhracatçılar bu ülkenin
bir neferi. İhracatçılar, bu ülkenin her şeyi, çünkü… Bir de, yüzde
100 yerli malı olan, yani, hiçbir ithalat katkısı olmayan ürün ihraç
eden insanları da bizim alınlarından öpmemiz lazım. Çünkü, bazı ihracatçılar…
Katma değeri yüzde 100 Türkiye'ye yansımıyor, ithal ikamesi oluyor.
Ama, yüzde 100 Türkiye'den kaynaklı, Türk malı olan ürünleri ihraç
edenlere de her zaman kolaylık sağlamalıyız.
Sayın Bakanım, örneğin
Malatya ihracatçı birliklerini hak etti. Bu insanlar, on ayrı ihracatçı
birliğiyle muhatap oluyorlar. Oradan yılda 300 milyon dolarlık ihracat
yapılıyor. Ama, 50 milyon doları geçen 50 ihracatçının belgesini
istediniz. Sonuna kadar, Malatya'daki tüm milletvekili arkadaşlarım,
hep, size ve Müsteşarlığınıza müracaat ettiler. Orada, bize ihracatçı…
Yasal olarak her şeyimiz hazır ve sizin koşullarınızı, her şeyi tamamladık,
müracaat ettik. Malatya ihracatçı birliklerini kurmak zorundasınız.
Bu, sizin göreviniz. Kurun o ihracatçı birliklerini, Malatya ihracatı
önümüzdeki yıl 500 milyon dolardır. Bu ihracatçılar, son derece zor
koşulda ihracat yapıyorlar. İzmir'den, Mersin'den, Gaziantep'ten,
çok kişiyle muhatap oluyorlar.
Sayın Bakanım, bu, sizin
görevinizdir. Her türlü ihracatçı birlikleri kurulma koşullarını
tamamlayan Malatya'ya kamu olarak bunu vermek zorundayız, çünkü,
oradaki insanlar, yüzde 100 çil döviz getiren bu insanlar -yüzde
100'ü, hiçbir ithalat girdisi olmayan- bu ülkeye büyük fayda sağlıyorlar.
O insanlara yardım etmek hepimizin görevidir. Onun için, ihracatçı
birlikleri Malatya için son derece önemlidir. Malatya ekonomisinin,
önümüzdeki son beş yılda 1 milyar dolarlık bir kapasiteye ulaşacağını
ben şimdiden size söylüyorum Sayın Bakanım. Onun için, demin gördüm,
İhracatçı Birlik Başkanım sizinle görüşüyordu. Bunun siyaseti
olmaz. Türk ekonomisine ve Malatya ekonomisine katkı açısından,
mutlak bunu talep ediyoruz. Bu, bizim hakkımız. Hakkımız değilse
vermeyin. Ama, hakkımız olan şeyi istiyoruz Sayın Bakanım.
Değerli milletvekilleri,
yine, illerde gümrükler var. Bu gümrükler o ilde görev yapıyorlar.
Ama, şimdi, örneğin, Malatya merkezde gümrüğümüz var, Gümrüğün belli
bir yeri var. Ama, örneğin, Malatya Havaalanında -gümrüklü bir havaalanı;
çünkü, yurt dışı uçuşları bekliyor- oradaki arkadaşlarımızın, orada
Devlet Hava Meydanları ile anlaşarak bir ofis vererek, dönem dönem
gerek havaalanında gerekse merkezlerinde görev yapmayı sağlamak,
yine, hepimizin görevidir. Benim sizden ricam, Malatya Havaalanı
uluslararası uçuşa açılıyor, Malatya'daki gümrükçü arkadaşlarım,
nöbetleşe, havaalanında da bir büroları, büro açarak, orada da görev
yapmaları Malatya Havaalanını uluslararası uçuşa açacaktır. Onun
için, ben, bir kez daha sizin dikkatinize sunuyorum.
Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Madde üzerinde bir
adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1207 sıra sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 4 üncü maddesine ekli (1) Sayılı Listedeki İptal Edilen
Kadrolar ile (2) Sayılı Listedeki İhdas Edilen Kadroların Ekli Listelerdeki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mustafa Elitaş |
İdris N. Şahin |
|
Bursa |
Kayseri |
İstanbul |
|
Mustafa Duru |
Yekta Haydaroğlu |
M. Ali Suçin |
|
Kayseri |
Van |
Batman |
|
|
Fahrettin Poyraz |
|
|
|
Bilecik |
|
(I) SAYILI LİSTE
KURUMU : MALİYE
BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO |
KADRO |
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Tasfiye İşleri Döner Sermaye |
|
|
|
|
|
|
|
İşletmeleri Genel Müdürü |
1 |
1 |
- |
1 |
GİH |
Genel Müdür Yardımcısı |
1 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Daire Başkanı |
1 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Başkontrolör |
1 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Başkontrolör |
2 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Kontrolör |
3 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Kontrolör |
4 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Kontrolör |
5 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Stj. Kontrolör |
7 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Stj. Kontrolör |
8 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
1 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
2 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
4 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Uzman |
1 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Uzman |
3 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Şef |
3 |
11 |
- |
11 |
|
GİH |
Şef |
4 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Çözümleyici |
3 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Çözümleyici |
6 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Çözümleyici |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Programcı |
6 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Programcı |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
4 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
6 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
7 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
3 |
11 |
- |
11 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
4 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
5 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Memur |
5 |
34 |
- |
34 |
|
GİH |
Memur |
6 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Memur |
7 |
1 |
- |
1 |
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO |
KADRO |
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Memur |
9 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
İstatistikçi |
1 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mimar |
5 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mühendis |
1 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Mühendis |
2 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mühendis |
5 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mühendis |
7 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Tekniker |
1 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Teknisyen |
7 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Dağıtıcı |
5 |
1 |
- |
1 |
|
|
|
TOPLAM |
|
141 |
|
141 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
(I) SAYILI LİSTE |
|
|
|
|
|
|
KURUMU |
: |
MALİYE BAKANLIĞI |
|
|
|
|
TEŞKİLATI |
: |
DÖNER SERMAYE |
|
|
|
|
İPTAL EDİLEN KADROLARIN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO
|
KADRO
|
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
İşletme Bölge Müdürü |
1 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
İşletme Bölge Müdür Yardımcısı |
1 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
İşletme Bölge Müdür Yardımcısı |
2 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
1 |
21 |
- |
21 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
2 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
3 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
4 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şef |
3 |
28 |
- |
28 |
|
GİH |
Şef |
4 |
18 |
- |
18 |
|
GİH |
Şef |
5 |
17 |
- |
17 |
|
GİH |
Şef |
6 |
17 |
- |
17 |
|
GİH |
Çözümleyici |
5 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Çözümleyici |
6 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Çözümleyici |
7 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Programcı |
5 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Programcı |
6 |
3 |
- |
3 |
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO
|
KADRO
|
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Programcı |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
4 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
5 |
10 |
- |
10 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
6 |
10 |
- |
10 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
7 |
11 |
- |
11 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
8 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
3 |
13 |
- |
13 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
4 |
16 |
- |
16 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
5 |
18 |
- |
18 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
6 |
13 |
- |
13 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
7 |
14 |
- |
14 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
8 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
9 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
5 |
72 |
- |
72 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
6 |
12 |
- |
12 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
7 |
12 |
- |
12 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
8 |
11 |
- |
11 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
9 |
9 |
- |
9 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
10 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Memur |
5 |
95 |
- |
95 |
|
GİH |
Memur |
6 |
31 |
- |
31 |
|
GİH |
Memur |
7 |
28 |
- |
28 |
|
GİH |
Memur |
8 |
33 |
- |
33 |
|
GİH |
Memur |
9 |
15 |
- |
15 |
|
GİH |
Memur |
10 |
18 |
- |
18 |
|
GİH |
Satış Memuru |
5 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Satış Memuru |
7 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Daktilograf |
5 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Veznedar |
4 |
20 |
- |
20 |
|
GİH |
Veznedar |
5 |
9 |
- |
9 |
|
GİH |
Veznedar |
6 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Veznedar |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Veznedar |
8 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Veznedar |
9 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Şoför |
5 |
17 |
- |
17 |
|
GİH |
Şoför |
6 |
7 |
- |
7 |
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO
|
KADRO
|
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Şoför |
7 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Şoför |
8 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Şoför |
9 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şoför |
10 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Şoför |
11 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Şoför |
12 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
5 |
91 |
- |
91 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
6 |
12 |
- |
12 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
7 |
26 |
- |
26 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
8 |
30 |
- |
30 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
9 |
22 |
- |
22 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
10 |
16 |
- |
16 |
|
TH |
Kimyager
|
7 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Kimyager
|
8 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Tekniker
|
1 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Tekniker
|
2 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Tekniker
|
3 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Tekniker
|
6 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Teknisyen
|
3 |
4 |
- |
4 |
|
TH |
Teknisyen
|
4 |
4 |
- |
4 |
|
TH |
Teknisyen
|
5 |
3 |
- |
3 |
|
TH |
Teknisyen
|
6 |
8 |
- |
8 |
|
TH |
Teknisyen
|
8 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Teknisyen
|
9 |
3 |
- |
3 |
|
YH |
Bekçi |
5 |
29 |
- |
29 |
|
YH |
Bekçi |
6 |
11 |
- |
11 |
|
YH |
Bekçi |
7 |
7 |
- |
7 |
|
YH |
Hizmetli |
5 |
21 |
- |
21 |
|
YH |
Hizmetli |
6 |
8 |
- |
8 |
|
YH |
Hizmetli |
7 |
8 |
- |
8 |
|
YH |
Hizmetli |
8 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Hizmetli |
9 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Hizmetli |
11 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Kaloriferci |
7 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Kaloriferci |
9 |
3 |
- |
3 |
|
YH |
Kaloriferci |
10 |
2 |
- |
2 |
|
|
|
TOPLAM |
|
1.045 |
- |
1.045 |
(2) SAYILI LİSTE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KURUMU |
: |
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI |
|
|
|
|
TEŞKİLATI |
: |
MERKEZ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İHDAS EDİLEN KADROLAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO |
KADRO |
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Tasfiye İşleri Döner Sermaye |
|
|
|
|
|
|
|
İşletmeleri Genel Müdürü |
1 |
1 |
- |
1 |
GİH |
Genel Müdür Yardımcısı |
1 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Daire Başkanı |
1 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Başkontrolör |
1 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Kontrolör |
3 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Kontrolör |
4 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Kontrolör |
5 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Stj. Kontrolör |
7 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
1 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
2 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
4 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Uzman |
1 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Uzman |
3 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Şef |
3 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Programcı |
6 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Programcı |
7 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Bilgisayar
İşletmeni |
4 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Bilgisayar
İşletmeni |
6 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Bilgisayar
İşletmeni |
7 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
3 |
11 |
- |
11 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
4 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
5 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Memur |
5 |
34 |
- |
34 |
|
GİH |
Memur |
6 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Memur |
7 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Memur |
8 |
9 |
- |
9 |
|
GİH |
Memur |
9 |
5 |
- |
5 |
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO |
KADRO |
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Memur |
10 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
İstatistikçi |
1 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mimar |
5 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mühendis |
1 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Mühendis |
2 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mühendis |
5 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Mühendis |
7 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Dağıtıcı |
5 |
1 |
- |
1 |
|
|
|
TOPLAM |
|
141 |
- |
141 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
(2)
SAYILI LİSTE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KURUMU |
: |
GÜMRÜK
MÜSTEŞARLIĞI |
|
|
|
|
TEŞKİLATI |
: |
DÖNER
SERMAYE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İHDAS EDİLEN KADROLAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO |
KADRO |
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
İşletme Bölge Müdürü |
1 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
1 |
21 |
- |
21 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
2 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
3 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Şube Müdürü |
4 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şef |
3 |
28 |
- |
28 |
|
GİH |
Şef |
4 |
18 |
- |
18 |
|
GİH |
Şef |
5 |
17 |
- |
17 |
|
GİH |
Şef |
6 |
17 |
- |
17 |
|
GİH |
Programcı |
5 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Programcı |
6 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Programcı |
7 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
4 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
5 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
3 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
4 |
1 |
- |
1 |
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO
|
KADRO
|
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
5 |
2 |
- |
2 |
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
6 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
5 |
60 |
- |
60 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
6 |
18 |
- |
18 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
7 |
17 |
- |
17 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
8 |
9 |
- |
9 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
9 |
9 |
- |
9 |
|
GİH |
Ambar Memuru |
10 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Memur |
5 |
95 |
- |
95 |
|
GİH |
Memur |
6 |
31 |
- |
31 |
|
GİH |
Memur |
7 |
178 |
- |
178 |
|
GİH |
Memur |
8 |
189 |
- |
189 |
|
GİH |
Memur |
9 |
15 |
- |
15 |
|
GİH |
Memur |
10 |
18 |
- |
18 |
|
GİH |
Satış Memuru |
5 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Satış Memuru |
7 |
1 |
- |
1 |
|
GİH |
Daktilograf |
5 |
5 |
- |
5 |
|
GİH |
Veznedar |
4 |
13 |
- |
13 |
|
GİH |
Veznedar |
5 |
9 |
- |
9 |
|
GİH |
Veznedar |
6 |
4 |
- |
4 |
|
GİH |
Veznedar |
7 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şoför |
5 |
13 |
- |
13 |
|
GİH |
Şoför |
6 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Şoför |
7 |
3 |
- |
3 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
5 |
77 |
- |
77 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
6 |
24 |
- |
24 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
7 |
6 |
- |
6 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
8 |
7 |
- |
7 |
|
GİH |
Koruma ve Güvenlik Görevlisi |
9 |
7 |
- |
7 |
|
TH |
Kimyager |
7 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Kimyager |
8 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Tekniker |
1 |
1 |
- |
1 |
|
TH |
Teknisyen |
3 |
3 |
- |
3 |
|
TH |
Teknisyen |
4 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Teknisyen |
5 |
2 |
- |
2 |
|
TH |
Teknisyen |
6 |
2 |
- |
2 |
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO
|
KADRO
|
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
YH |
Bekçi |
5 |
28 |
- |
28 |
|
YH |
Bekçi |
6 |
9 |
- |
9 |
|
YH |
Bekçi |
7 |
7 |
- |
7 |
|
YH |
Hizmetli |
5 |
19 |
- |
19 |
|
YH |
Hizmetli |
6 |
3 |
- |
3 |
|
YH |
Hizmetli |
7 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Hizmetli |
8 |
1 |
- |
1 |
|
YH |
Hizmetli |
9 |
1 |
- |
1 |
|
|
|
TOPLAM |
|
1.045 |
|
1.045 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
(II) SAYILI LİSTE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KURUMU |
: |
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI |
|
|
|
|
TEŞKİLATI |
: |
YURT DIŞI |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İHDAS EDİLEN KADROLARIN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SERBEST |
TUTULU |
|
|
|
|
KADRO |
KADRO |
KADRO |
|
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
ADEDİ |
TOPLAM |
|
GİH |
Gümrük Müşaviri |
1 |
10 |
- |
10 |
|
|
|
TOPLAM |
|
10 |
- |
10 |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tasarısının
Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildiği tarih ile bugüne kadar geçen
sürede Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
merkez ve döner sermaye teşkilatında bazı kadrolara fiilen atamalar
yapılması ve yine bazı kadro ve derecelerde değişiklikler olduğundan
bu değişiklik teklifi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum ekli listelerle
birlikte: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 5'i okutuyorum:
MADDE 5- 485 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
11- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerinde
çalışmakta olan personelden;
a) 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tâbi olarak Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerine tahsis edilmiş
kadrolarda bulunan memurlar, ek 5 inci madde ile Gümrük Müsteşarlığı
adına ihdas edilmiş aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılır,
b) Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerinde
657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası uyarınca vizeli
bulunan sözleşmeli personel pozisyonlarında çalışan sözleşmeli
personel, pozisyonlarıyla birlikte aynı statüde Gümrük Müsteşarlığına
devredilmiş sayılır,
c) Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlükleri
adına vizeli geçici iş pozisyonlarında çalıştırılan geçici işçiler,
pozisyonları ile birlikte Gümrük Müsteşarlığına devredilmiş sayılır.
Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerine ait her türlü taşıt,
araç, gereç, malzeme ve demirbaşlar ile hak ve yükümlülükler, herhangi
bir işleme gerek kalmaksızın Gümrük Müsteşarlığına devredilmiş
sayılır.
Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerinin kullanımında
bulunan hizmet binaları, kamu konutları ile diğer taşınmazlar Gümrük
Müsteşarlığına tahsis edilmiş sayılır.
Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2006 malî yılı harcamaları
5437 sayılı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun ilgili hükmüne
göre yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Maliye Bakanlığının
2006 yılı bütçesinde yer alan Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğüne ait ödeneklerden karşılanır.
2006 yılı İşletme Bölge
Müdürlükleri döner sermaye bütçesinde yer alan ödeneklerin kullanımına
devam olunur. Döner sermaye işlemleri ilgili kanunlar ve mevzuatta
belirtilen esas ve usullere göre devam eder. Bu konuda ortaya çıkabilecek
tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
178 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin bu Kanunla mülga 17 nci maddesinin (d) bendinde belirtilen
göreve ilişkin olarak Maliye Bakanlığı Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğü leh ve aleyhine açılmış ve açılacak davalar
ve icra takipleri hariç olmak üzere, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihe kadar Maliye Bakanlığı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü leh ve aleyhine açılmış ve açılacak davalar ve icra
takipleri bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte
Gümrük Müsteşarlığına geçer ve bu davalar ile icra takipleri Gümrük
Müsteşarlığı husumetiyle yürütülür.
Mevzuatta Maliye Bakanlığı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğüne yapılan
atıflar Gümrük Müsteşarlığı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğüne yapılmış sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla
Kart.
Sayın Kart, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA
KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan tasarının 5'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
1'inci maddeyle ilgili değerlendirmelerimi yaparken, eleştirilerimi
yaparken şunu ifade ettim: Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde böylesine yoğun bir vekâleten yönetim anlayışı ve uygulaması
devam ettiği takdirde, böylesine bir kadro yapılanması sürdüğü
takdirde bu tasarıdan beklenen amacın gerçekleşemeyeceğini, gerçekleşmesinin
mümkün olmadığını bir kez daha ifade ediyorum, bir kez daha vurguluyorum.
Bu yapılanma sebebiyledir ki, gümrükler idaresi, yolsuzluğun kurumsallaştığı
ve denetlenemez bir hâl aldığı kurum haline gelmiştir, kayıt dışılığın
egemen olduğu bir kurum hâline gelmiştir. Bu yönüyle, Hükûmet bünyesindeki,
Maliye Bakanlığındaki yapılanmanın, Maliye Bakanlığındaki kayıt
dışı yapılanmanın, Maliye Bakanlığındaki yolsuzluk iddialarının
benzeri boyutta hız kazandığı, yoğunluk kazandığı bir birim hâline
gelmiştir.
Bu çerçevede, ben, yine,
Sayın Bakana somut sorular, somut olaylar yönelterek, bunlara açıklama
getirmesi gereğini, bu noktada kamuoyunu bilgilendirmesi gereğini
bir kez daha sizlerle bunları paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Bu süreçte, Gebze ve Silopi'de meydana gelen kaçakçılık olaylarıyla
ilgili gelişmelerin kamuoyuna aktarılması, bu konuda gümrük idaresinin,
bu konuda Dış Ticaret Müsteşarlığının aldığı veya alması gereken
tedbirlerin neler olduğu konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi
gereğini bir kez daha ifade ediyorum. Bu sebeple de Sayın Bakana bu
konularda somut açıklama yapması gereğini bir kez daha ifade etmek
durumunda kalıyorum.
Bakın, bu süreçte Gebze
ve Silopi olaylarıyla ilgili olarak şu gelişmeler var değerli arkadaşlarım:
Bakıyoruz, Gebze'deki akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili olarak Gümrük
Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz'ın soruşturma raporları konusunda,
1/8/2006 tarihli, 17/8/2006 tarihli, 27/9/2006 tarihli soruşturma raporları
konusunda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığı
kararı veriyor. Gümrük Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz, raporu hazırlayan
kişi, ilgili takipsizlik kararına karşı itiraz edilmesini talep
ediyor, bunu ifade ediyor. Buna rağmen, Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet
Şahin tarafından vekâlet verilen Gümrük Müsteşar Yardımcısı Bülent
Ertem Bey 28 Kasım tarihli yazıyla, İzmit Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünden,
Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının sözü edilen takipsizlik kararına
karşı ilgili ağır ceza mahkemesine itiraz edilmemesi için talimat
veriyor. Gebze hazine avukatlığı bu durumu Maliye Bakanlığı Başhukuk
Müşavirliğine bildiriyor. İlgili başmüşavirlik, Maliye Bakanlığı
Başhukuk Müşavirliği cevabi yazısında bu karara itiraz edilmesini
istiyor, itiraz üzerine Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi 29/12/2006 tarihli
yazısıyla bu kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılmasına
ve ilgililer hakkında dava açılmasına karar veriyor.
Yani, düşünebiliyor
musunuz değerli arkadaşlarım, bir gümrük idaresi bünyesinde, bakıyorsunuz,
Gümrük Müsteşar Vekili yolsuzluğun soruşturulmaması için mücadele
veriyor ortada mevcut olan raporlara rağmen, Sayın Bakan buna destek
veriyor, böylesine kıyasıya bir mücadele, neden sonra, Maliye Bakanlığı
Başhukuk Müşavirliğinin sorumluluk duygusuyla verdiği karar üzerine
olay ağır ceza mahkemesine intikal ediyor ve ağır ceza mahkemesinin
kararı üzerine soruşturmanın sürmesi sağlanıyor.
Burada, bu tablo karşısında
bu Hükûmetin, gümrüklerden sorumlu olan bu Bakanlığın, yolsuzluklarla
mücadele konusunda samimi olduğuna, kararlı olduğuna, tutarlı
olduğuna inanabilir misiniz? Bunları, değerli arkadaşlarım, bizler
kadar sizlerin de sorgulamanız gerekiyor, sizlerin de bu konuların
üstüne gitmeniz gerekiyor. Sizler Hükûmet mensubu değilsiniz. Sizler
yasama organının üyesisiniz. Sizler denetim yapmak durumundasınız.
Buna bakıyoruz, bu
sürece gelmemize rağmen bu konuda hiçbir ciddi açıklamanın yapılmadığını,
hiçbir ciddi gelişmenin olmadığını görüyoruz. Yani, şunu sorgulamayalım
mı? Böylesine gümrük teşkilatı içinde yolsuzlukla mücadele konusunda
engelleyici tavır takınan, yolsuzlukla mücadeleyi sabote eden,
engellemeye çalışan bu kadroya karşı, bu yapılanmaya karşı görmezden
mi geleceksiniz, duymazdan mı geleceksiniz? Ne zamana kadar?
Bakın, Gümrük Müsteşar
Vekili Mehmet Şahin hakkında… Düşünebiliyor musunuz, Gümrük Müsteşar
Vekili, yani gümrük teşkilatı içindeki en üst düzey bürokrattan
söz ediyorum.
BURHAN KILIÇ (Antalya)
- En güzel insan o, biliyor musunuz?
ATİLLA KART (Devamla)
- Yani, bunlar neden düzenleniyor? Kim Sayın Mehmet Şahin'le böylesine
uğraşıyor Değerli Arkadaşım?
BURHAN KILIÇ (Antalya)
- Çok güzel bir insan.
ATİLLA KART (Devamla)
- Yani, bakın, sadece gümrük teşkilatı içindeki bürokratik çekişmeden
söz etmiyorum. Bakıyorsunuz, aynı Müsteşar Vekili hakkında Başbakanlık
Teftiş Kurulu rapor düzenliyor.
BURHAN KILIÇ (Antalya)
- Bunların hepsinden aklanacak inşallah.
ATİLLA KART (Devamla)
- Yani, bunlar… Ama, bu devlet yönetiminde sizin kişisel değerlendirmenize
göre, sizin kişisel ilişkilerinize göre hüküm kuramayız. Devletin
kurumları vardır, devletin kuralları vardır. Buna göre herhâlde gereğinin
yapılması gerekir. Bu işin doğrusu bu değil mi? Hukuk devletlerinde
böyle olmaz mı? Bakıyoruz, Müsteşar Vekili hakkında kaçakçılığa
yardım ettiği gerekçesiyle soruşturma izni verilmesi gerektiği
konusunda bir ön inceleme yapılıyor; Sayın Bakan "Adli takibata
konu yapılacak bir eylem yoktur." diyor.
BURHAN KILIÇ (Antalya)
- Doğru söylüyor. İftira atıldı.
ATİLLA KART (Devamla)
- Yani, o zaman, değerli arkadaşlarım, bir devlette teftiş kurulu
yapılanmasına gerek yok. Bir devlette o zaman yargı yapılanmasına
gerek yok. Bu konuda ilgili bakan tek başına karar verecekse veya
bizler kişisel ilişkilerimizle, kişisel yakınlıklarımızla değerlendirme
yapacaksak o sistemin adı hukuk devleti olmaz Değerli Arkadaşım. Orada
yolsuzlukla mücadele edemezsiniz. Orada o arkadaşımızın bir mağduriyeti
varsa yapacağı bellidir.
BURHAN KILIÇ (Antalya)
- İstifa etti, serbest.
ATİLLA KART (Devamla)
- O da yargı prosedürü içinde, o da gerekli yasal yollarla herhâlde o
süreci işletmek durumunda, ama bu süreci işletmeden bunları görmezden
geldiğimiz zaman, orada işte bu yolsuzlukların önlenmesi mümkün
olmuyor.
Bakın, Sayın Bakanın
bu direnişine karşı, neyse ki, Türkiye'de hâlen, yapılan bütün müdahalelere
rağmen, hâlen işleyen bir takım denetim mekanizmaları var, Danıştay
1. Dairesi de bunlardan birisi. Danıştay 1. Dairesi, dosya kapsamına
göre, bu raporlara göre, bu soruşturma izninin verilmesi gerekir,
diyor da…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Oy birliğiyle…
ATİLLA KART (Devamla)
- Onun üzerine, oy birliğiyle bu kararı veriyor. Onun üzerine, Sayın
Müsteşar Vekili lütfediyor, kamuoyunun huzurunda, Sayın Bakanın
da bulunduğu ortamda, görevinden istifa ettiğini ifade ediyor,
böylesine büyük bir lütufta bulunuyor Sayın Müsteşar Vekili ve…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Dönüşü muhteşem olacak!
ATİLLA KART (Devamla)
- Evet. Böylesine bir gösteriyle, böylesine, yani, bu aşamaya rağmen
bile kamuoyunu yanıltmaya yönelik, kamuoyunun değerlendirmesini
kendince önemsemez bir tavırla, yine kendi bildiklerini sürdüren
bir devlet yönetiminden, bir devlet yönetimi anlayışından söz ediyorum
ve bu, sadece gümrüklerle ilgili bir yönetim anlayışı değil, bu
Hükûmetin genel yönetim anlayışı bu. Bunları görmeniz gerekiyor,
bunları değerlendirmeniz gerekiyor. Bunları, bu gelişmeleri müteakip
maddelerde fırsat buldukça anlatmaya devam edeceğiz.
Bu değerlendirmelerle
Genel Kurulu, bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1207 sıra sayılı "Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 5 inci maddesi ile 485 sayılı
Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye eklenmesi öngörülen Geçici 11 inci maddenin dördüncü
fıkrasının, "Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün 2007 mali yılı harcamaları 5565 sayılı 2007 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun ilgili hükmüne göre yeni bir düzenleme
yapılıncaya kadar Maliye Bakanlığının 2007 yılı bütçesinde yer
alan Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğüne
ait ödeneklerden karşılanır." şeklinde, aynı maddenin beşinci
fıkrasındaki "2006" ibaresinin de "2007" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Yekta Haydaroğlu |
Mustafa Elitaş |
|
Bursa |
Van |
Kayseri |
|
İdris Naim Şahin |
Mustafa Duru |
Fahrettin Poyraz |
|
İstanbul |
Kayseri |
Bilecik |
|
|
M. Ali Suçin |
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN ((Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı 2006 yılı içinde
hazırlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas komisyonlarında
görüşülmüştür. Önerge, Taslakta yer alan ve 2006 yılı ile 2006 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa yapılan atıfların 2007 yılı ile
2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa yapılacak biçimde değiştirilmesini
amaçlamaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 27/10/1999 tarihli
ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun; 178 inci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan "Maliye Bakanlığı ile Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlıkça müştereken hazırlanacak bir" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Bayram
Meral.
Buyurun Sayın Meral.
CHP GRUBU ADINA BAYRAM
ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
1207 sayılı yasanın 6'ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
madde metni, aslında, yani yasanın genel hattı, TASİŞ Maliye Bakanlığından
alınıyor, Gümrük Müsteşarlığına bağlanıyor. Elbette ki, devlet,
bir müessesesinin daha verimli, daha iyi çalışması için gereken
düzenlemeyi yapma yetkisini haizdir. Biliyorsunuz, TASİŞ Genel
Müdürlüğü, gerek gümrükte kalan gerekse kaçakçılıkta yakalanan
malların değerlendirilip pazara sunulmasıydı. Şimdi, bunu öyle
yaptı, böyle yaptı beni pek ilgilendirmiyor, ama, yasanın gerekçesinde,
değerli arkadaşlarım, orada çalışan memurların verimli çalışmadığı,
işçi çalışıyorsa verimli çalışmadığı, fazla mesai alındığı gerekçe
olarak gösteriliyor. Değerli arkadaşlarım, işte işin üzücü tarafı
budur.
Bakınız, birkaç örnek
vermek istiyorum değerli arkadaşlarım. Dün de "çalışmıyor"
dediğiniz, dün de hakkını vermediğiniz, bugün çalışan, emekli olmasına
rağmen hâlen daha ucuz ekmek kuyruğunda beklettiğiniz emekli işçilerin
geçmişte neler yaptığından birkaç müesseseden örnek vermek istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Bu işçiler, bu emektarlar,
bugün çalışanlar, bazen eleştirdiğimiz geçmiş hükûmetler, meydanlarda
gezip dolaşıp "şunu yaptık bunu yaptık" diye ilan eden bakanlarınıza
seslenmek istiyorum. 32 adet şeker fabrikası, 3,5 milyon ton/yıllık
şeker üreten; hani dün kadrosunu vermediğiniz, sızlattığınız işte
o işçiler; 42 milyon ton/yıllık çimento üretiyoruz; 14 demir çelik
fabrikası, 22 milyon ton, yılda demir çelik üretiyor; TÜPRAŞ, PETKİM
gibi petrokimya tesisleri, 15 bin kilometre fiber optik kablo, telekomünikasyonun
altyapısı; yani, dostunuz, ahbabınız Lübnanlı Hariri'ye iki yıllık
kârına sattığınız Türkiye'nin en büyük kuruluşu. 5,5 milyon ton kapasiteli
gübre fabrikası, 1,5 milyon ton/yıllık kapasiteli kâğıt fabrikası,
bin civarında irili ufaklı hidroelektrik santrali. Bunların üretilen
45 milyon kilovat saat elektrik enerjisi. 66 bin kilometre kentler
arası olmak üzere 300 bin kilometre asfalt yol yapımı, 2 bin kilometre
civarında otoyol, 50'nin üzerinde banka… Bunlar işçilerin verdiği
vergilerle, memurların verdiği vergilerle hayata geçmiş ve siz de
bunları teker teker, "Baba malı gibi satarım" dediği gibi,
satıyorsunuz.
Soruyorum şimdi size
değerli arkadaşlarım: Dört buçuk yıl içerisinde Hükûmetiniz, buna
benzer bir fabrika, bir müessese kurdu mu? İşsize iş kapısı açtı
mı? Ne yaptınız? Seksen dört yıl içerisinde Türkiye'nin iç ve dış borcu
190 milyar dolarken, siz de dört buçuk yıl içerisinde yapmışsınız 200
milyar dolar, eseriniz bu değerli arkadaşlarım. Onun için "işçi
çalıştı, memur çalışmadı, fazla mesai yaptı, gerekçesi budur…"
Yazık, değerli arkadaşlarım, gerekçeye burada yazıyorsunuz, böyle
bir gerekçe olmaz. Ben, devletim, hükûmetim, bu genel müdürlüğü buradan
alıyorum, buraya bağlıyorum. Bir gerekçe, bir bahane aramanın bir
anlamı var mı değerli arkadaşlarım?
Hep böylesiniz, kafayı
köylüyle, çiftçiyle buluyorsunuz; acaba, oradan ne kısarım… Emekliye
yüzde 3 zam vermekle onun mağduriyetini seyrediyorsunuz. Memuru
sokağa döküyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
dün burada binlerce insanı sızlattınız. Ne vardı şimdi? Efendim, ne
diyorsunuz -Sayın Bakanın… Hâlâ daha içime oturdu- "Tüyü bitmemiş
yetimin hakkını birine mi verelim?"
Değerli arkadaşlarım,
tüyü bitmemiş yetimin haklarını kimlere veriyorsunuz, biliyor
musunuz? Sizin de vicdanınızın sızladığına inanıyorum ben. Döneminizde
olan vurgun, döneminizde olan talan, döneminizde olan soygun hangi
dönem oldu, el insaf edin. Nereye kadar gidecek bu değerli arkadaşlarım?
Nereye kadar devam edecek?
Biraz önce Atilla Bey
izah ediyor. Neden, bir yolsuzluk, bir usulsüzlük varsa, o memurun hakkında
soruşturma açtırmıyorsunuz? Neden değerli arkadaşlarım? Bu devletin
çarkı nasıl dönecek?
Ne oluyor? İnsan kaçakçılığı.
Nasıl oluyorsa, doğudan giriyor, batıda yakalanıyor, olacak iş değil.
Esrar, eroin, nereden giriyorsa giriyor, bir bakıyorsun İstanbul'da,
bir bakıyorsun gümrükte yakalandı. Peki, oraya kadar hiç adam yok
mu, kontrol eden yok mu değerli arkadaşlarım? Bunları oturup, tartışıp,
konuşmak bizim hakkımız değil mi?
Pirinç kaçakçılığı,
fasulye kaçakçılığı… Hangi birini sorayım ve değerli arkadaşlarım,
bunları hep birlikte yaşıyoruz. Bunlara müdahale etmek, bunların
üzerine gitmek hepimizin hakkı.
Biz ne bulmuşuz, memurdan
ne keserim, emekliden ne kısarım, işçiden ne kısarım, yoksulu biraz
daha nasıl yoksul ederim, çiftçinin boğazını nasıl sıkarım, IMF'nin
borcunu nasıl öderim? Ve övünüyorsunuz Sayın Bakanım "Efendim,
IMF'nin borcunu aza indirdik." Tamam da, bu yaptığınız 200 milyar
dolara yakın borç nereye gitti, bir? 20 milyar dolara yakın özelleştirme
yaptınız, bu para nereye gitti, iki? Hangi yatırımları yaptınız?
Hangi yatırımı?
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş)
- Eski borçları ödedik, eski borçları…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- IMF'nin borçları.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Ödediniz, işte buradan ödüyorsunuz. Ben de onu söylemek istiyorum,
doğru, teşekkür ederim. Bak, adaş, ne güzel söylüyorsun; ben de onu söylüyorum
işte. Yani, ürettiniz, sattınız, kazandınız da, kazancınızdan mı
ödüyorsunuz? Ben de senin gibi söylüyorum. Sat devletin güzel müesseselerini,
kâr getiren müesseselerini, bir başkasına öde! Eseriniz bu işte
değerli arkadaşlarım.
Bir de, efendim, bakınız,
54 milyar dış ticaret açığı, 34 milyar cari açık. Bir de kalkıyorsunuz
diyorsunuz ki: "Efendim, fert başına düşen millî geliri 5.477 dolara
çıkardık." Çarp 1.400'le, 1.390'la, böl 12'ye, ne düşer biliyor musunuz
değerli arkadaşlarım? 639 yeni Türk lirası. Peki, asgari ücret kaç
lira? 403 lira. O zaman niye vermiyorsunuz fert başına düşen millî
gelir buysa değerli arkadaşlarım? 403 lirayı niye 639'a niye çıkarmıyorsunuz?
Fert başına düşen millî gelir buysa o zaman vatandaşın hakkını verin.
Öyle değil ama değerli arkadaşlarım, öyle değil, kazın ayağı öyle
değil, ama, bu böyle gösteriliyor.
Değerli arkadaşlarım,
bazen söylediklerimizden rahatsız olmayınız. Yapılan iyi şeylerden
gurur duyarız. Ben, her zaman şunu söylemişimdir: Bu memlekette bir
çivi çakanın, bir işsize iş bulanın benim başımın üzerinde yeri
var. Bunu her zaman söylüyorum. Bırakınız çivi çakmayı, çivi kalmadı,
söktürdünüz. Öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, soruyorum bazen İstanbul
milletvekillerine: Sessiz sedasız, sizin bile haberiniz olmadan
satılan müesseseler var, sizin haberiniz bile yok, oturun…
Soruyorum, İstanbul
Milletvekilisin: Bomonti Bira Fabrikası kime satıldı, kaça satıldı,
haberin var mı senin? Tövbe haberin varsa. Sen orada otur, gözünü seveyim,
istirahat et. Eğer, haberin varsa…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Bizim her şeyden haberimiz var.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Varsa, gel buradan söyle. Vatandaşım, soruyorum. Ben diyorum ki,
talan ettirdiler birine, ihalesiz vesairesiz birine sattılar diyorum. Sen de gel, çıkar
dosyanı, de ki, hayır efendim, iftira ediyorsun, satılmadı, parasına
satıldı, değerine satıldı.
Soruyorum, işte Kayseri
milletvekili de var burada: Karayollarının koskocaman bir tesisini,
Erciyes'te, Devlet Su İşlerinin tesisini…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral,
konuşmanızı tamamlayınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Bitiriyorum.
…Bayındırlık Bakanlığının
tesisini 900 milyon dolara… Değerli arkadaşlarım, deposunu ona
yaptırmazlar, Allah'tan korkun yahu! Allah'tan korkun, Uludağ'ın tesisleri
gibi tesisler yahu! Bir daire parası değil değerli arkadaşlarım.
Biraz insafa gelin, Allah'tan korkun biraz yahu! Böyle bir talan ettiriyorsun
bu ülkeyi. Burada işte, burada, söz versin…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Kaç lira ediyordu daha önce? Karayolları arsası kaç lira ediyordu
da şimdi kaça satıldı?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Bakınız, değerli arkadaşlarım…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- 100 milyon dolar verilirken 800 milyon dolara satıldı.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Müsaade eder misiniz… 14 katlı binanın fiyatıdır o. Benim gözüme
bakıp konuş, ben Karayolcuyum. Orada siyah bina var ya, siyah bina,
Bölge Müdürlüğünün binası var ya…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- O duruyor, o duruyor.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- …bıraktım lojmanları, atölyesini vesaireyi, o binanın parası
değil o binanın, orada duruyor. 14 katlı bina var ya, o bina, onun parası
değil bile. Kime okuyorsun sen bunu bana!
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Onu bilmiyorsunuz işte, o bina duruyor. Onu bilmiyorsunuz işte,
o bina duruyor, yanındaki arsa satıldı, bilmiyorsunuz işte ya!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Siz, Dubai şeyhine daha önce belediyenin yerini 100 milyon dolara
sattınız, almadı, ondan sonra…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Bayram Bey, bilmiyorsunuz onu, o
bina duruyor, onun dışında arsa satıldı.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Beyefendi, bakınız, kusura bakma da, sen ne dediğinin farkında
değilsin.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- İyi öğren de gel.
BAŞKAN - Sayın Bayraktar,
Sayın Meral, karşılıklı konuşmayın lütfen efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Oranın tümü satıldı, tümü, tümü… Ne dediğinin farkında değilsin.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Sen değilsin, sen.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Sen bilmiyorsun sen. Ben Karayolcuyum, nasıl bilmiyorum?
Değerli arkadaşlarım,
konuşmalardan -bitiriyorum Sayın Başkanım- niye rahatsız oluyorsunuz? Ben, kaç defa sayın milletvekillerine bunu da
söyledim, dert yandım. Yani, değerine satılsın ve değerine satılan
da, değerine değer bir yer bulunsun, insanlar çalışsın, üretsin, çoluğuna
çocuğuna ekmek parası kazansın. Bunları söylediğimizde neden rahatsız
oluyorsunuz değerli arkadaşlarım? Bunları siz de yaşıyorsunuz,
biz de yaşıyoruz. Onun için, bu ülke bizim değerli arkadaşlarım. O
müesseseler kolay kurulmadı. Vebalde, günahta kalmayın.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Doğru konuşmak lazım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Ülkenin birikimlerine, ülkenin kazanımlarına sahip çıkmanızı…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Doğru konuşmak lazım.
BAŞKAN - Sayın arkadaşlarım,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
Sayın Meral, konuşmanızı
tamamlayın efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- …yanlış yapana yanlış, doğru yapana
doğru demenizi istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım, konuşmaları uzatmayalım.
Şahsı adına, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Meral, biraz önceki
konuşmasında, Erciyes Dağı'nda, daha önce yapılmış, Karayollarının,
Devlet Su İşlerinin sosyal tesislerinin bir firmaya çok ucuz fiyatla
satıldığını ifade ettiler.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Meral, maalesef, tamamen yanlış bilgilerle dolu ve şuradaki
on beş dakikalık konuşması içerisinde de, maddeyle hiç alakası olmayan,
dünkü yasayı bugünküne birleştirerek, sanki bugünkü yasanın, dünkü
yasanın eksiklerini tamamlıyormuş gibi bir ifadeyi, burada, kamuoyunu
yanıltıcı bir şekilde söylemesini gerçekten üzüntüyle izledim. Belki,
Sayın Meral, daha önce sendika başkanlığı dönemlerinde, Erciyes'teki
Karayollarının misafirhanesinde, Devlet Su İşlerinin misafirhanesinde
çok güzel bir şekilde ağırlanmış olabilir.
BAYRAM ALİ MERAL (
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama, orada,
maalesef, ne çalışana, ne de halka herhangi bir hizmet yapılmamış. 2003 yılında Karayolları misafirhanesinin, 2003 yılı
bütçesine göre, yaptığı toplam harcama 400 milyar lira. Açıldığı gün ile hizmete sunulan gün arasında, baktığımız
zaman, hiçbir şekilde Karayolu mensubu oradan faydalanmamış, ama 400
milyar liralık harcama yapılıyordu.
BAYRAM ALİ MERAL (
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, 1993
yılında Erciyes'te hakikaten dünyanın en uzun pisti olabilen, dünyadaki
çok önemli karların, yani iri şeker karı diye taneleri ifade edilen
bir karın bulunduğu bir bölgede, turizm bölgesi olacak bir bölgede
1993 yılında çeşitli kişi ve kurumlara oralar tahsis edilmiş, ama geçen
on dört yıllık süre içerisinde maalesef hiçbir yatırım yapılamamış.
Hakikaten, Anadolu'nun ortasında çok güzel turizm
merkezi olacak bir bölgede yapılan yanlış icraatlardan dolayı Erciyes
gibi güzel bir turizm bölgesi kamuoyuna ve turizme sağlanamadığından
dolayı bir fayda elde edilememiş.
Şimdi büyükşehir
belediyesi sınırları içerisine giren bu bölgede yapılan master
plan çerçevesinde 300 milyon euroluk yatırım yapılıyor. Bu 300 milyon euroluk
yatırımın 100-150 milyon euroluk kısmını büyükşehir belediyesi
yapacak, geriye kalan kısmını da iş adamları, müteşebbisler yapacak.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Kaça satıldı, kaça? Onu söyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- İnşallah yakın bir zamanda…
BAYRAM ALİ MERAL (
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan,
şimdi, en son, gidin, oradaki, bölgedeki verilen, tahsis edilen, satılan
bölgedeki araziyi, oradaki yapılan binayı görün. Siz de muhakkak ki sevineceksiniz
diye inanıyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Üç tane tesis kaça satıldı? Onu soruyorum Saygıdeğer Milletvekili?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Bakınız, eğer siz de orayı gördüğünüzde, yakın bir gelecekte, oradaki
güzellikleri, hakikaten ellerine sağlık, ne kadar güzel olmuş diyeceğinize
inanıyorum. Çünkü, Kayseri'de çeşitli zamanlarda bulundunuz, çalıştınız,
oradaki güzellikler sizi de mutlu edecektir diye düşünüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Kaça satıldı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- 9 milyar liraya, kendisinin ifade ettiği bedele satıldı, doğru
söylüyor. Ama, bakın, şu anda orayı alan müteşebbis yeniden orayı aldı,
yıktı, yani yeni istihdam olarak ortaya çıktı ve harika bir tesis
oldu.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Teşekkür ederim. Mesele yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Ben yarın Sayın Başkanı oraya götüreyim, Karayollarının binası
hangisi, bilmesi mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar,
iktisadi kıymetlerimizi iyi değerlendirmenin yolunu bulmamız
lazım. 300 milyon euroluk yatırım yapılabilecek bir bölge hâline
getirip, turizme açıp, ülke ekonomisine sağlayacağı katkıyı düşünerek,
bu konuda değerlendirmemizi yapmamız lazım diye düşünüyorum.
Bu yasanın hayırlı,
uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- 4458 sayılı
Kanunun 221 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 221- Yolcuların
ve taşıt araçlarının giriş ve çıkışlarına ait işlem dışında, yükleme
ve boşaltma ile her türlü gümrük işlemlerinin normal çalışma saatleri
içinde yapılması gerekir. Ancak, bu saatler dışında veya tatil zamanlarında
hizmet talebinde bulunulduğunda, yazılı olarak yapılacak bu talep,
işin yapılacağı gümrük idarelerince yerinde görülürse, gerekli
önlemler alınmak ve çalışacak personelin fazla çalışma ücreti ve
varsa hak sahibine ödenecek kanunî yollukları karşılığı tutarlar,
talep sahipleri tarafından ilgili muhasebe birimi hesabına yatırılmak
koşuluyla kabul edilir. Fazla çalışma ücretinden yararlanan personel,
bu suretle kendilerine verilecek işleri yapmakla görevlidir. Başmüdür,
müdür veya vekilleri normal çalışma saatleri dışında verilecek
hizmetleri düzenler ve kontrol eder.
Normal çalışma saatleri
içinde veya dışında olduğuna bakılmaksızın, çalışma ücretinin
yatırılması halinde, özel kurye taşımacılığı gümrük hizmeti ile
özel yolcu servisi taleplerinin yetkili gümrük idarelerince karşılanması
mümkündür.
Fazla çalışma ücreti
olarak yatırılan tutarların % 50'si bütçeye gelir kaydedilir. Geri
kalan % 50'si, personelin fazla çalışma süresi, görev yapmış olduğu yer, görevinin
önem ve güçlüğü, sınıfı, kadro unvanı gibi hususlar dikkate alınmak
suretiyle belirlenecek usul ve esaslar dahilinde Müsteşarlık merkez
ve taşra teşkilatı kadrolarında bulunan personele ödenmek üzere
Ankara Gümrük Muhasebe Birimi hesabına aktarılır. Söz konusu
ödemeler, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Gümrük Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakan tarafından belirlenir ve bu ödemelerin aylık
miktarı, (36.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı
sonucu bulunacak tutarı geçemez. Ödenen fazla çalışma ücretinin
net tutarı, 222 nci maddeye göre yapılması öngörülen ek ödemenin
net tutarından mahsup edilir. Yapılan dağıtımdan sonra yıl sonu itibarıyla
hesaplarda kalan tutarlar, takip eden Ocak ayı sonuna kadar bütçeye
gelir kaydedilir. Ayrıca, gümrük idaresinin ihtiyaçlarında kullanılmak
üzere Kurum bütçesine yeterli ödenek konulur.
Üçüncü fıkrada belirtilen
ödemeden gümrük idarelerinin hizmetini yürüten muhasebe birimi
personelinden Maliye Bakanlığı ile Müsteşarlığın bağlı olduğu
Bakan tarafından belirlenecekler ile hudut mülkî idare amiri kadrolarına
atananlar da yararlandırılır. Kara sınır kapılarında, gümrük işlemleri
ile bağlantılı, araç ve eşya geçişi için zorunlu ve bizzat hizmet veren
diğer kurum memurları, ilgili kurumların görüşü alınmak suretiyle
Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakan tarafından belirlenecek usul ve
esaslara göre bu ödemeden yararlandırılabilir. Bu kapsamdaki personelin
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesinin birinci
fıkrası kapsamına giren personel olması halinde, anılan ek 3 üncü
maddenin üçüncü fıkrası bu ödeme bakımından bunlar hakkında da uygulanır.
İlgililerden tahsil
edilecek çalışma ücretlerinin miktarı ve tahsiline ilişkin usul
ve esaslar Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlık tarafından yürürlüğe
konulacak yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN - Sayın Anadol,
Sayın Aslanoğlu yok burada. Konuşmacı olarak o görünüyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Madde üzerinde konuşmayacağız efendim.
Madde üzerinde bir
adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1207 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddesiyle Gümrük
Kanunu'nun değiştirilmesi öngörülen 221 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "belirlenecekler ile
hudut mülki idare amiri kadrolarına atananlar da" ibaresinin
"belirlenecekler ile görevli mülki idare amirleri de" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Ayar |
İdris Naim Şahin |
Ergün Dağcıoğlu |
|
Kocaeli |
İstanbul |
Tokat |
|
Cahit
Can |
Abdulbaki
Türkoğlu |
|
|
Sinop |
Elazığ |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI
KÜRŞAD TÜZMEN (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde Gümrük İdaresi personelinin
yararlandığı fazla çalışma ücretinden mülki idare amirliği kadrosuna
atananların da yararlanması amaçlanmış ise de sivil hava meydanları,
limanlar ve sınır kapılarında görevlendirilecek mülki idare amirliği
kadrosunun oluşturulmasına yönelik Kanun Tasarısı henüz kanunlaşmadığından,
ibare değişikliğinin yapılması yasa yapım tekniği açısından gerekli
görülmüştür.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum:
8'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- a)
1) 1 inci maddesinde yer alan "Maliye ve Gümrük Bakanlığına" ibaresi
"Gümrük Müsteşarlığına",
2) 4 üncü maddesinde yer alan "Maliye
ve Gümrük Bakanlığı" ibaresi "Gümrük Müsteşarlığı";
"Maliye ve Gümrük Bakanlığınca" ibaresi "Gümrük Müsteşarlığınca",
şeklinde değiştirilmiştir.
b) 19/6/1994 tarihli ve 543 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.
c) 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"İçişleri Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünce belirlenecek"
ibaresi "İçişleri Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığınca belirlenecek"
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili
Atilla Kart.
Sayın Kart, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ATİLLA KART (
Değerli arkadaşlarım, 8'inci maddede,
tasarının genel gerekçesine uygun olarak TASİŞ'in, yani bu Tasfiye
Kurulunun Maliye ve Gümrük Bakanlığından alınarak Gümrük Müsteşarlığına
bağlanması sebebiyle, buna göre bir yasal düzenleme yapıyoruz.
Şimdi, anlatmaya çalıştığımız şu: Maliye
Bakanlığı bünyesindeki yolsuzluk ilişkilerini, buradaki illegal
yapılanmayı burada tekrar anlatmaya gerek görmüyorum. Bunları, yeri geldiği zaman kamuoyuyla her zeminde paylaşıyoruz.
Ama, öylesine bir yapılanma ki, Maliye Bakanlığının, Maliye Bakanlığına
emanet edilen banka bilgilerine, hesap bilgilerine, vergi bilgilerine
usulsüz olarak girmeyi dahi kurumsallaştıran bir yapıdan söz ediyorum.
Maliye Bakanlığını
bir tarafa bırakıyoruz.
Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlığıyla ilgili süreçleri
biraz evvel uzun uzadıya anlattım. Biraz sonra, yine birkaç
başlık hâlinde, yeni başlık hâlinde bunları da ayrıca anlatacağım.
Şimdi, böyle bir yapılanma
içinde TASİŞ'i ha Maliye Bakanlığına bağlamışsınız ha Gümrük Bakanlığına
bağlamışsınız. Bunun sonuçta da değişen hiçbir yönü yok, al birini
vur ötekine. Yani, Maliye Bakanlığını al Gümrük Bakanlığına vur,
Gümrük Bakanlığını al Maliye Bakanlığına vur.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
- Nereye vuruyorsunuz?
ATİLLA KART (Devamla)
- Birbirinden farkı yok. Birbirinden zihniyet olarak, kadro olarak,
yönetim anlayışı olarak hiçbir farkı yok. Bunları anlatmaya devam
edeceğiz. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Öncelikle, kamu yönetiminde
verimliliği sağlamak, yolsuzlukla mücadele konusunda samimi olmak
gerekiyor, dürüst olmak gerekiyor, siyaseten dürüst olmak gerekiyor,
tutarlı olmak gerekiyor.
Bakın, ne yapıyoruz? Biraz evvel bir süreci anlattım, o süreci
anlatmaya devam edeceğim. Ne Yapıyoruz? Yolsuzluğu araştırmak noktasında
takipsizlik kararı veren savcılık kararına itiraz edilmemesi yolunda
talimat veren Müsteşar Vekilinden söz etmiştik, Mehmet Şahin
Bey'den. O, nihayet belli bir süreçten sonra görevden alındı. Onun yerine
kimi getiriyoruz? Bakıyoruz, onun yerine de "Bu karara itiraz
edilmesin." diye talimat veren Bülent Ertem'i getiriyoruz, onu
Müsteşar Vekili olarak getiriyoruz. Değişen ne var? Değişen bir
şey var mı? O kadro yapılanmasında, o zihniyette değişen bir şey var
mı? Hayır, değişen hiçbir şey yok. Bakıyoruz, bunun devamında ne yapıyoruz?
Bakanlık olarak, Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin'in teklifiyle,
efendim, basına bilgi verdiği gerekçesiyle, bütün bu olayları ortaya
çıkaran Gümrük Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz hakkında soruşturma
izni veriyoruz. Yani, bunun anlamı nedir, bunun açıklaması nedir?
Burada, çok açık bir
şekilde söylüyorum, şu ortaya çıkıyor, bakın: Sonuç olarak, yasalara
uygun bir şekilde görevini yapan teftiş kurulu başkanı ve müfettişlere
disiplin cezaları veriliyor, verilmiş, Teftiş Kurulu Başkanı görevinden
alınmış, kaçakçılığa yardım ettikleri tespit edilen Gümrük Müsteşar
Vekili, Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı ve İzmit Gümrük ve Muhafaza
Başmüdürü ise siyaseten korunmuş, ancak hukuk sayesinde haklarında
yargılama süreci başlamıştır.
Bu, tabii, Gebze'yle
ilgili anlattığım süreç. Bir de ne var? Silopi'yle ilgili bir mesele
var değerli arkadaşlarım. Bakın, Silopi'de nasıl gelişmeler yaşandı,
nasıl gelişmeler yaşanmış, bunları da Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Kemal Anadol'un anlatımıyla Genel Kurulun bilgilerine sunmak istiyorum.
Bakın, burada da gümrük başmüfettişleri tarafından düzenlenerek,
Silopi Cumhuriyet Savcılığına yedi adet dosya gönderiliyor değerli
arkadaşlarım. Bu yedi adet dosya, yedi ayrı şirketle ilgili. Eylemleri
ortak, hepsinin eylemi müşterek. Ne yapmış bunlar? Bu şirketler, raporlarda,
Teftiş Kurulu raporlarında belirtildiği gibi. Bakın, haydi biraz
evvel İzmit Gümrüğünde anlattığımız olayları bürokrasi içindeki
kadroların çekişmesiyle geçiştiriyoruz, böyle bir gerekçeyle anlatıyoruz,
böyle bir gerekçeyle savunma getiriyoruz. Silopi'deki olay nedir?
Silopi'de de bakın ne oluyor: Müfettişler rapor hazırlıyorlar. Bu
raporlara göre, yedi şirket, Irak devlet petrol pazarlama kurumu
olan SOMO'ya ihraç edilmek üzere İskenderun'dan aldıkları 100 ton
LPG'yi yasa dışı olarak yurtta bırakıp, Türkiye'de bırakıp, piyasaya
sunup, buradan gelir temin edip, Irak'a sanki LPG götürülüyormuş gibi,
su doldurarak ve Irak'ı geçtikten sonra bu suları boşaltarak kaçakçılık
yapıyorlar değerli arkadaşlarım.
Bunları kim söylüyor?
Gümrük Bakanlığının veya Gümrük Müsteşarlığının sorumluluğundaki
denetim makamı olan Teftiş Kurulu söylüyor bunları.
Burada ilgili bakanın
yapması gereken nedir? Hiçbir tereddüde kaçmadan, hiçbir tereddüde
yer bırakmadan bu raporların gereğini yapmak değil mi? Hayır, bunun
yapılmadığını görüyoruz.
Yine, burada, aslında,
bu eylem, tabii, çok açık bir şekilde, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na
göre "teşekkül hâlinde kaçakçılık" olmasına rağmen, yine,
Sayın Bakanın bu olayın da gereğini yapmadığını görüyoruz. Çünkü,
bu olayın gereğini yapmak isteyen eski Müsteşar Vekilinin görevden
alınarak, yine, biraz evvel, Sayın Mehmet Şahin başkanlığında bir
toplantıyla, bir süreçle, burada da yasal sürecin engellendiğini
görüyoruz.
Bu yedi firma hakkında
ihracat yasağı getirilmesi gerekmesine rağmen, "Efendim, haklarında
kesin hüküm yoktur." gerekçesiyle ihracat izinlerinin sürdürüldüğünü
görüyoruz. Tamam, haklarında kesin hüküm… O cezai hüküm açısından
söz konusu olabilir, ama, sizin, idare olarak, önleyici tedbir alma
yükümlülüğünüz var. Buna mevzuat müsait. Siz, kendi raporlarınızı,
Teftiş Kurulunun raporlarını nasıl görmezden gelirsiniz? Bu konudaki
yetkinizi neden ve hangi gerekçeyle kullanmazsınız? Bunların hiçbir
açıklaması yok değerli arkadaşlarım.
Şimdi, nasıl bir tabloyla
karşı karşıyayız? Bakıyoruz, Müsteşar Vekili hakkında, Bakanlığın
müfettişleri tarafından, kaçakçılığa yardım suçlaması yapılıyor,
yardımla suçlanıyor. Müfettiş raporlarında bunlar var. Sayın Bakanın
yapması gereken, biraz evvel ifade ettiğimiz gibi, bu Müsteşar hakkında
soruşturma izni verilmesini sağlamak değil mi? Hani, ısrarla dile
getirdiğiniz, dokunulmazlıklar konusunda ısrarla dile getirdiğiniz,
"Diğer bürokratların da dokunulmazlığı var." dediğimiz
meseleye geliyoruz ve bakıyoruz, o konuda da samimi değilsiniz,
o konuda da Hükûmet olarak samimi değilsiniz. Kendi dokunulmazlık
zırhınızı kendi bürokratlarınıza da giydiriyorsunuz. Ee, o zaman,
bu konularda ciddi olmadığınız, samimi olmadığınız bir kez daha
ortaya çıkıyor değerli arkadaşlarım.
Bu sebeple, burada,
geldiğimiz aşamada ben şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum: Bu
anlayışla, bu kadroyla, bu zihniyetle, kaçakçılıkla mücadele
edilmesi, yolsuzlukla mücadele edilmesi mümkün değildir. Yapılan
bu düzenleme, bu tasarıyla yapılan düzenleme şeklî bir düzenleme
olmaktan öteye gitmez, esasa yönelik sonuçlar doğurması mümkün değildir.
Bunu bir kez daha Genel Kurulun huzurunda, kamuoyuyla, Türkiye kamuoyuyla
paylaşmak gereğini duydum.
Bu düşüncelerle, bu
değerlendirmelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılık
durumlarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 8. maddesinin "c" fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mustafa Duru |
Mustafa Elitaş |
|
Bursa |
Kayseri |
Kayseri |
|
İdris N. Şahin |
M. Ali Suçin |
Fahrettin Poyraz |
|
İstanbul |
Batman |
Bilecik |
"c) 21/03/2007 tarihli
ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun Geçici 3 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan "İçişleri Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı
ile Maliye Bakanlığı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünce belirlenecek" ibaresi "İçişleri Bakanlığı
ve Gümrük Müsteşarlığınca belirlenecek" şeklinde değiştirilmiştir.
"
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 8 inci maddesine aşağıdaki (d) bendinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Tuna |
Mustafa Elitaş |
M. Ergün Dağcıoğlu |
|
Ankara |
Kayseri |
Tokat |
|
Abdulbaki Türkoğlu |
Taner Yıldız |
|
|
Elâzığ |
Kayseri |
|
"d)
4458 sayılı Kanunun 242 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
8. Bu Kanuna göre yapılacak
yazılı bildirimler posta ile taahhütlü olarak gönderilebilir. Bu
takdirde bildirimin postaya verildiği tarih gümrük idaresine verilme
tarihi yerine geçer. Bu hüküm derdest olan uyuşmazlıklarda da uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada çıkan ihtilafların
giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 8. maddesinin "c" fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşlar
c) 21/3/2007 tarihli
ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun geçici 3 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan "İçişleri Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı
ile Maliye Bakanlığı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünce belirlenecek" ibaresi "İçişleri Bakanlığı
ve Gümrük Müsteşarlığınca belirlenecek" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
4926 sayılı Kanun
5607 sayılı Kanun ile yürürlükten kalktığından, atıflar yeni yürürlüğe
göre 5607 sayılı Kanuna yapılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- Bu
Kanunun;
a) 7 nci maddesi
1/8/2006 tarihinde,
b) Diğer maddeleri
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
Sayın Kılıç yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Yok.
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1207 sıra sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 9 uncu maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"a)
7 nci maddesi 1/5/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,"
|
Faruk Çelik |
Mustafa Duru |
Mustafa Elitaş |
|
Bursa |
Kayseri |
Kayseri |
|
İdris Naim Şahin |
M. Ali Suçin |
Fahrettin Poyraz |
|
İstanbul |
Batman |
Bilecik |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun yürürlüğe
gireceği tarih dikkate alınarak buna uygun düzeltme yapılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz
1207 sıra sayılı, kısaca "TASİŞ" adlı kuruluşun Gümrük Müsteşarlığına
bağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının son maddesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, böyle bir
tasarı nedeniyle de olsa, bugünün özelliği nedeniyle, 5 Nisan Avukatlar
Günü'nün, mesleğimin de hukukçu, avukat olması nedeniyle, bütün
Türkiye'deki avukatlarımızın Avukatlar Günü'nü yürekten kutladığımı
ifade etmek istiyorum. Bunu görev sayıyorum kendime.
Değerli arkadaşlar,
böyle bir tasarıyla, baktığımızda, şimdiye kadar yapılan konuşmalarda
gerçekten muhalefetin vermiş olduğu bilgiler ve uyarılar doğrultusunda
iktidarımıza mensup, başta bu konuyla ilgili olan sayın bakanların
ve değerli milletvekili arkadaşların gerçekten ciddi bir şekilde
bu eleştirilerin üzerinde durması ve düşünmesi gerekir. Biz, her
zaman söylediğimiz gibi, öncelikle yaşamış olduğumuz devletin
bir hukuk devleti olduğu ilkesinden hareket ettiğimizi ifade ediyoruz.
Sizler de yeri geldiğinde, zamanı geldiğinde bunları, aynı iddiaları
ve savunmaları söylemekten çekinmiyorsunuz. Fakat, işin uygulamasına
gelindiğinde bir bakıyoruz ki, hukuk devletinde yaşanıldığı sürece,
hukuk devleti ilkelerine şimdiye kadar Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetinin gerçekten uymadığını görmekten hepimiz üzüntü duyuyoruz.
Bunun örnekleri bu kadar yıldan beri, yani, iktidarınızdan bugüne
kadar hep yaşanageldi ve bunların başına bakıldığında da, maalesef,
bu yolsuzlukların ve yerine göre yapılan -dilimiz de varmıyor,
ama- bazı hırsızlık aşamasına kadar gelen hortumculuğun iki bakanlık
üzerinde yoğunlaştığını görmekten dolayı da ayrı bir üzüntü duyuyoruz.
Bu bakanlıklardan birisi Maliye Bakanlığı, bir diğeri de yine aynı
şekilde gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanlığı ve hemen yanı başındaki
Gümrük Müsteşarlığı.
Değerli arkadaşlar,
böyle bir tasarı ile bu yetkilerin, Gümrük Müsteşarlığına dahil
olan bu yetkilerin Maliye Bakanlığı bünyesinden alınarak Gümrük
Müsteşarlığına verilmiş olmasından dolayı hem sevindirici bir
tasarı diyoruz, ama bunun hemen yanı başında, üzüntü verici bir tasarı
diyoruz. Sebebine bakıldığında, az önceki dediğimiz sebeplerden
dolayı hem seviniyoruz hem üzülüyoruz. Seviniyoruz, bugüne kadar
şaibeler altında olan Maliye Bakanlığından bu tür yetkilerin alınarak
bir başkasına verilmesine seviniyoruz. Ama üzülüyoruz, vermiş olduğumuz
o yetkili kurul, Devlet Bakanlığına ait olan Gümrük Müsteşarlığına
ve şimdiye kadar yapılan ve iddiaların gerçekten somut olduğu hususunda
çok ciddi bilgi ve belgelerin bulunduğu -Gümrük Müsteşarlığının
şaibesinin artık gün geçtikçe arttığı herkes tarafından bilindiği
üzere- böyle bir kuruluşa verilmiş olmasından dolayı da üzüntü duyuyoruz.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, her tasarının gerekçesinde olduğu gibi, hükûmet tasarısının
gerekçesinde olduğu gibi, bu tasarının gerekçelerinde de iyi niyet
ölçütlerinin alabildiğince sonuna kadar kullanıldığını ve yazıldığını
görüyoruz. Fakat, işin aslına bakıldığında, tasarı gerekçesinde
belirtilen gümrüklerdeki işlemlerin, yolcu eşyasından tutunuz
da kaçakçılık sonucu ele geçirilen eşyaların ne şekilde tasfiye
edileceğine dair, bunun süratli bir şekilde tasfiye edilmesine
dair yöntemlerin ve yine, burada görev yapan memurların gerçekten
hak etmiş oldukları ücretlerin hak ettiği şekliyle alınabilmesine
kadarki iyi niyet ölçütlerinin bu tasarı gerekçesinde de yer aldığını
görüyoruz, fakat, "Acaba, böyle bir tasarıyla, gerçekten, gerekçede
belirtilen amaçlara ulaşılabilecek mi?" diye soru sorduğumuzda,
maalesef, bu soruya olumlu cevap verebilmemizin mümkün olmadığını
görmekteyiz. Çünkü, şu ana kadar yapılan görüşmelerde ve sunulan
bilgi ve belgelerdeki somut göstergelerde de bu tür yolsuzlukların
gerçekten bu bakanlıklar üzerinde yoğun bir şekilde meydana getirildiği,
cumhuriyet savcılıklarındaki soruşturma evraklarından, yine müfettişlikler
tarafından yapılan soruşturmalardan, gerçekten, belge haline gelmiş
durumdadır. Böyle bir durumda hukuk devleti ilkelerinin tam manasıyla
işleyebildiğini söyleyebilmenin de mümkün olmadığını görmekteyiz.
Yine aynı şekilde,
şimdi böyle bir tasarıyla, on adet hukuk müşavirliğinin Gümrük Müsteşarlığı
şeklinde yurt dışında büro açacağı ve o şekilde kadro ihdas edileceği
de bu tasarıyla hüküm altına alınmıştır. Peki, yapılacak olan bu yeni
kadrolaşmayla acaba amaca ulaşılabilecek mi?
Gerekçenin bir bölümünde
yine "Gümrük Müsteşarlığının yurt dışı teşkilatının kurulmasına
ilişkin temel gerekçeler de…" deniliyor. "Almanya, İsviçre,
Belçika gibi ülkelerde…" Yine "Avrupa Birliği -dilimizden
düşürmediğimiz- Dünya Gümrük Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Kimyasal
Silahların Yasaklanması Örgütü, OECD gibi uluslararası örgütler
nezdinde..." ve yine devam ediyor:
"Sınır komşularımızla bilgi alışverişi ve sorunların yerinde
tartışılması…" Yine aynı şekilde devam ederek "Ülkemize
ithal edilen eşyanın kıymeti…" ve bu bağlamda olmak üzere, Çin
Halk Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde gümrük
idaresinin temsil edilmesi zorunluluğunun ortaya çıktığı belirtiliyor
ve bunun devamında "Bağımsızlığını ilan eden Türk Cumhuriyetlerinin,
bağımsızlıklarını ve idarî yapılanmalarını tamamlama sürecinde,
ülkemizin bilgi birikimine ihtiyaçları bulunmaktadır." şeklinde
yapılan düzenlemeyle, gümrük idaresinin daha etkin ve verimli bir
şekilde hizmetlerini yürütmesi amaçlandığı yazılmaktadır.
Peki, değerli arkadaşlarım,
gerçekten, bu amaçlara böyle bir tasarıyla ulaşılabileceği noktasında
sizlerin vicdanları gerçekten doğruları kabul edebiliyor mu? "Doğrudur,
bu amaçlara ulaşılacaktır." denilebiliyor mu? Siz bunları kabul
edebiliyor musunuz? Bizim kabul edebilmemiz mümkün olmadığı için
de, muhalefet olarak biz, burada, bu konuları, yüce Mecliste ve kamuoyunda
paylaşmayı kendimize görev biliyoruz.
O doğrultuda olmak
üzere biz şunları gördük değerli milletvekilleri: Bu ana kadar yapılan
uygulamalarda ve Hükûmetin dört buçuk yıllık iktidarında, uygulamalarında,
hukuk devletinin, "hukuk devleti" adı kullanılmak suretiyle
ne kadar tahrip edildiğini gördük. "Hukuk devleti" adı kullanılmak
suretiyle, siyasi kadrolaşmaların her ortamda yerine getirilmeye
çalışıldığını gördük. Yine, "hukuk devleti" adı altında,
maalesef, müfettişlik müessesesinin ne derece bugüne kadar yerine
getirilemeyen görevlerinin dejenere edildiğini gördük ve az önce
verilen örnekler de ciddi bir şekilde dinlendiğinde, hepimizin
elini vicdanına koyup acaba bu söylemlerin, iktidar tarafından
söylenilen bu söylemlerin hukuk devletiyle ne derece bağdaşmadığını
hep beraber kabul etmek zorundayız değerli arkadaşlarım.
O nedenle, böyle bir
tasarıyla amaca ulaşılamayacağı, kaçakçılığın… Kaçaklık dediğimizde,
en yoğun bir şekilde devam eden akaryakıt kaçakçılığından tutunuz
şeker kaçakçılığına kadar, tahıl kaçakçılığına kadar hiçbir kaçakçılığın
bu şekilde önlenemeyeceği noktasında bir kez daha burada, yüce
Mecliste görüşlerimizi ifade ederken, bunları sizlerle ve en önemlisi
de Yüce Milletimizle paylaşmaktan dolayı hem seviniyoruz, ama bunları
yüce Mecliste sizlere ihbar konumunda bulunmaktan dolayı da üzülüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bu duygu ve düşüncelerimizi Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizlerle
ve halkımızla paylaşıyoruz, ama, maalesef, bugüne kadar uygulanan
uygulamalarda, hukuk devleti adına işlenen yolsuzlukların ve hırsızlıkların
hesabının verileceği günlerin de yakın olduğunu bildiriyor, bu
duygu ve düşüncelerle de yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün
oylamasından önce, oyunun rengini belirtmek üzere, İç Tüzük'ün
86'ncı maddesine göre Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart'ın söz talebi
vardır aleyhte.
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART (Konya) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İç Tüzük'ün 86'ncı maddesi
gereğince kısa bir değerlendirme
yapıp görüşümü, ne yönde oy kullanacağımı ifade etmek istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bütün maddelerin görüşülmesinde şunları anlatmaya
çalıştık, şunları ifade etmeye çalıştık: Gümrükler, gümrük idaresi
yolsuzluğun kurumsallaştığı bir kurum haline gelmiştir, kayıt dışılığın
egemen hale geldiği bir kurum haline gelmiştir. Vekâleten yönetim
yapılanmasına son verilmediği takdirde bu tasarıyla getirilen
düzenlemenin amaca ulaşamayacağı kanısındayım. Dış Ticaret ve
Gümrük Müsteşarlığında mevcut olan vekâleten yönetim uygulamasının
yarattığı tahribatları, Türkiye'nin millî gelir kaybı noktasında
uğradığı telafi edilemez zararları, bunları artık görmemiz gerekiyor,
bunları değerlendirmemiz gerekiyor. Bunları ilgili Bakanlığın
ve Hükûmetin ciddi bir şekilde, samimi bir şekilde Genel Kurulu bilgilendirmek suretiyle,
kamuoyunu bilgilendirmek suretiyle burada yeni bir süreci başlatması
gereğinden hep söz ettik durduk.
Bakın, on maddede konuşmama
yaptık değerli arkadaşlarım. Ben üç veya dört maddede konuştum. Sayın
Bakana yönelik olarak, gümrük teşkilatına yönelik olarak, Dış Ticaret
Müsteşarlığına yönelik olarak raporlardan söz ettik. Bakıyoruz,
bu süreçte Sayın Bakanın kalkıp cevap
vermeye gerek görmediğini görüyoruz. Ama, tahmin ediyorum ki, kendince
şöyle bir yöntem izleyecek: Teşekkür konuşmasında, kendince, son
sözü kullanmanın verdiği imkânla, gelip burada birtakım konuşmalar
yapacak. Ama,
bu, dürüst bir konuşma olmaz; bunu, hemen ifade ediyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yapmaz, yapmaz!
ATİLLA KART (Devamla) - Dürüst bir konuşma
olmaz. Kendine güvenen bir Bakan, gelir, o maddelerin görüşülmesi aşamasında
gereken cevapları verir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Sayın Bakan, kendi cevap verir hepsine, saygısı vardır.
ATİLLA KART (Devamla)
- İnanıyorum ki, Sayın Meclis Başkan Vekili de Sayın Bakanın yapacağı
konuşmanın, bu aşamadan sonra, bu aşamadan sonra yapacağı konuşmanın
teşekkürle sınırlı olması gerektiği noktasında gerekli özeni
gösterir…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Hem bir sürü laf söyleyeceksiniz hem de cevap vermeyecek! Ayıp yaa!
ATİLLA KART (Devamla)
- …gerekli özeni gösterir ve bakın, istediği zaman konuşabilir Sayın
Bakan, istediği zaman konuşabilir. 10 madde görüşme yaptık…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öyle şey mi olur?
Hayret bir şey!
ATİLLA KART (Devamla)
- …Sayın Bakan, neden gelip bunları cevaplandırma gereğini duymadı?
Bunun, hakla, insafla bağdaşır yönü olabilir mi? Hakla, insafla… Teşekkür
konuşmasından söz ediyorum, teşekkür konuşmasında yapılacak konuşmanın
sınırlarından söz ediyorum. Ben, bu uyarıyı da yapmak gereğini duyuyorum.
İnanıyorum ki, Sayın Başkan Vekili, bu noktada, zaten, resen üstüne
düşen görevi yapacaktır.
Bu değerlendirmelerle,
bu düşüncelerle, tasarının aleyhinde olduğumu ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Yani, Atilla Bey, amaç üzüm yemek, üzüm!
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kart.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın Bakanın, bir teşekkür
konuşması talebi vardır.
Kanunu geçiren bütün
arkadaşlarımıza, grup başkan vekillerine, iktidar ve muhalefet
partisi grup yöneticilerine ve milletvekili arkadaşlarıma ben
de şahsen teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı, sizlerin desteğiyle
burada oylamış ve Parlamentomuzdan geçirmiş bulunuyoruz. Bunun
için emeği geçen herkese huzurlarınızda -iktidarıyla, muhalefetiyle-
teşekkür ediyorum.
Burada, tabii, ben teşekkür
konuşmamı yaparken, teşekkür konuşmamı nasıl yapmam gerektiğine
dair sadece Sayın Başkan yetkilidir. Ben, belli sınırlar içerisinde kalarak, sadece,
sizlerin bazı bilgi eksikliklerini gidermek için, burada…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, özü hakkında olmaz, oylama bitti, yasa bitti.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - … size, yine de, sonunda teşekkürlerimi sunacağım.
Şimdi, şunu söyleyeyim…
ATİLLA KART (Konya) -
Müzakere bitti.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yasa görüşüldü.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Müzakere bitti Sayın Başkanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Burada söylememiz gereken bir şey var. Biz…
BAŞKAN - Arkadaşlar…
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Biz, tamamıyla, gümrüklerde yolsuzluğun üzerine
gidip yasal işlemleri en hızlı, yasa dışı işlemleri…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Yasa bitti.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
birkaç saniye müsaade eder misiniz.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
bakın, sadece bir kısım bilgiler vermek istediğini şu anda söyledi,
başka bir şeyden bahsetmedi.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, siz görevinizi yapın.
HASAN ÖREN (Manisa) -
Daha önce verseydi, 10 madde üzerinde verseydi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Her maddede soru soruldu.
ATİLLA KART (Konya) -
Yasa bitti, neyi görüşüyoruz?
BAŞKAN - Arkadaşlar,
zaten, teşekkür konuşması fazla bir konuşma değildir, Sayın Bakan
ona riayet edecektir.
Buyurun Sayın Bakanım.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Şunlara imkân vermememiz için teşekkür edin Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Efendim, Sayın Başkanım, burada maddelerde söz
almamamın nedeni, hızlı bir şekilde… Parlamentonun zaten yükü
ağır, zaten devamlı burada herkes yorgun…
HASAN ÖREN (Manisa) -
Yorma o zaman.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Ben, istedim ki, en sonunda gelenlere bir bakayım.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Hayırlı olsun, yasa geçti Başkanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Rakam vereceğim sadece size, gerçekleri ben ortaya
koyacağım, değerlendirme size ait.
Şimdi, biz, yasa dışı
işlemlerde en zor, yasal işlemlerde en kolay gümrükler hâline getirmeye
çalıştık. Burada bir gerçeğin daha verilmesi lazım. Biz, dış ticarette,
ihracatta rekorlar kırarken, gümrükte de dönemimizde yakalama
rekorları kırdık. Niye buna kimse değinmiyor?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İthalat rakamları nerede?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Arkadaşların yarısı yok.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - 1999-2002 döneminde 333 milyon YTL tutarında kaçak
eşya yakalandı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Ben söz istesem verecek misin? Hayır.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - 2003-2006 döneminde 1,6 milyar YTL, yani yüzde 397…
BAŞKAN - Sayın Başkanım,
bir kısım bilgiler veriliyor, başka bir şey yok yani.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - … tam 5 kat artış sağlandı.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- İç Tüzük ihlali var.
BAŞKAN - Arkadaşlar,
gerektiği zaman herkese söz veririm, merak etmeyin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- O zaman söz verin bana.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Yakalama oranlarında, kaçakçılıkla mücadelede
tam 5 kat bir artış sağlanmış durumda.
Sonra, biliyorsunuz,
defalarca burada da ifade ettik. Biz, tabii, burada, yurt dışında
özellikle diğer ülkelerden bu son yaptığımız yakalamalarla ilgili
çok ciddi takdir mektupları alıyoruz.
HASAN ÖREN (Manisa) -
İthalat ne kadar Sayın Bakan, ithalat?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Bütün büyükelçilikler, burada… Bize bunlar, son
dönemdeki yaptığımız özellikle eroin yakalamalarıyla ilgili
olarak takdirlerini sunuyor diğer ülkeler. Bunlar gerçek.
Son anda, görüyorsunuz,
sadece 99-2002 ile 2003-2006'yı kıyasladığımız zaman, yakalama oranlarımız
tüm Avrupa Kıtası yakalama oranlarının en üstü. Bir defada gümrüklerde
yakalanan oranlar, şu anda dünya gümrük tarihinde de bir rekordur.
Tek sevkiyatta 580 kilo. Ayrıca, 2007'nin ilk
iki ayında 2 ton yakalama yaparak, geçen senenin aynı dönemine göre
de yaklaşık 5 kat artış sağlamış durumdayız. Yani, bunların hepsi
teker teker sizlere sunmak istediğim gerçeklerdir.
Ayrıca, burada
yap-işlet-devret çalışmalarıyla ilgili, gümrük kapılarının yenilenmesiyle
ilgili… İpsala'yı bitirdik yap-işlet-devret modeliyle. Gürbulak
bitti, Habur bitti. Cilvegözü şu anda devam ediyor. Bir arkadaşımız
sıkıntıları dile getirdi. O sıkıntılarla ilgili yaptığımız çalışmalar
da şu anda son noktasında. Zaten 15 Nisan itibarıyla o kapı da tamamıyla
açılmış olacak. Yani, bir düzenleme yapıyoruz yap-işlet-devret modeline
göre, Türk gümrüklerini gerçekten ülkemize yakışır hâle getirmeye
çalışıyoruz. Bu arada, Sarp, Kapıkule, Dereköy, Karkamış, Hamzabeyli'de
de çalışmalarımız devam ediyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yıllık teşekkür mü bu efendim! Yıllık Teşekkür mü!
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Tabii, açıkçası şunu da söylemek istiyorum: Burada
gümrükte biz çalışmaları yaparken, bizim İzmir, Ankara, Trabzon,
Habur, Hakkâri, Gürbulak, Hopa, Samsun, İskenderun…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, böyle olmaz ama.
BAŞKAN - Sayın Başkan,
Sayın Anadol, Sayın Bakan tamamlamak üzere konuşmasını zaten.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Burada bütün başmüdürlerimiz
kararnameli. Yine 2 müsteşar yardımcımız, yine Gümrükler Kontrol
Genel Müdürü, Avrupa Birliği Genel Müdürü ve 9 genel müdür yardımcımız;
bunların hepsi de kararnamelidir.
Sayın Kart dört sene
evvelki bilgileri sunmuştur. (CHP sıralarından gürültüler) Bu arada,
ihbarcılarla ilgili olarak burada kimlik konusunda da şunu söyleyeyim…
ATİLLA KART (Konya) -
Böyle müzakere olmaz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Olmaz böyle şey, böyle müzakere olmaz. Kanun çıktı… Kanun kabul
edildi, bitti.
HASAN ÖREN (Manisa) -
Böyle müzakere olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - …savcılıkla ilgili olarak, bizim, ihbarcı şahsın
tehdit edilmesi…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Tamamlamıyor, devam ediyor. Olmaz. Eski köye yeni âdet, İç Tüzük'ü
ihlal ediyor. Olmaz!
BAŞKAN - Sayın Anadol,
ikaz ettim, Sayın Bakan tamamlıyor efendim.
Buyurun.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
…ihbarcı şahsın tehdit
edilmesi, açıkçası, bizim cevap vermemizden çok daha önce olmuştur.
Yani, açık söylemek gerekirse… (CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Özel oturum yapalım, Sayın Bakan yıllık teşekkürünü yapsın!
Bu ne ya!
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Sabırla dinlerseniz, sizi de ikna edeceğimi zannediyorum.
HASAN ÖREN (Manisa) -
Niye dinleyelim sabırla? 9'uncu madde de çıkıp anlatsaydın.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Bizim, o tarihten evvel yaptığımız bir yazışma
söz konusu. Bir kere, şahıs da, savcılık raporlarına göre çok daha
önce tehdit edilmiş. Dolayısıyla, ben burada, sizlerle ilgili ayrıca
şunu da söylemek istiyorum: Yaptığımız çalışmalar, bugüne kadar
dünya gümrük tarihinde rekorlara imza attığımız bir dönemi de sizlerle
beraber bize yaşatmıştır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Dış ticaret açığı rekoruna imza attınız. Size madalya
verecekler.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - Ben, bütün emeği geçen personele ve burada yasamızın
hakikaten böylesine son derece medeni bir ortamda geçmesine katkıda
bulunan herkese teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sağ olun.
Sayın milletvekilleri,
8'inci sıraya alınan, Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporlarının görüşmesine başlıyoruz.
8.- Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN - 9'uncu sıraya
alınan, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmeleri…
9. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/1295) (S. Sayısı: 1357)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalmıştır.
Komisyonların bu süre içerisinde de bulunamayacağı dikkate alındığından,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 10 Nisan 2007 Salı günü Saat 15.00'te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum. Sizlere ve bizleri televizyonları başında
izleyen vatandaşlarımıza hayırlı bir hafta sonu diliyorum.
Hayırlı akşamlar
efendim.
Kapanma Saati:
19.40