Normal deneme 2 2 2007-05-01T14:32:00Z 2007-05-01T14:32:00Z 1 23821 135780 Türkiye Büyük Millet Meclisi 1131 318 159283 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22            CİLT: 151      YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

82’n­ci Bir­le­şim

29 Mart 2007 Per­şem­be

 

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- To­kat Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Çak­mak'ın, Kut­lu Do­ğum Haf­ta­sı mü­na­se­be­tiy­le, ku­sur­suz­lu­ğun, mü­kem­mel­li­ğin ve ke­ma­lin eş­siz tem­sil­ci­si Haz­re­ti Mu­ham­med'in ha­ya­tı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Ya­şar Tü­zün'ün, millî ira­de­nin ser­gi­len­di­ği ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ilk za­fe­ri ve millî ira­de­nin ba­ğım­sız­lı­ğa olan tut­ku­su­nun en bü­yük gös­ter­ge­si olan İnö­nü Za­fer­le­ri­nin 86'ncı yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, cum­hu­ri­ye­tin han­gi şart­lar­da ku­rul­du­ğu­nun ye­ni ne­sil­le­re ak­ta­rıl­ma­sı­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Uşak Mil­let­ve­ki­li Alim Tunç'un, Kan­ser­le Sa­vaş Haf­ta­sı mü­na­se­be­tiy­le, kan­se­re se­bep olan si­ga­ra ve al­kol gi­bi et­ken­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı için bü­tün si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın, ba­sı­nın ve med­ya­nın mü­ca­de­le et­me­si­nin ge­re­ği­ne ve bu has­ta­lık­la mü­ca­de­le­de er­ken ta­nı­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

B) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­nin be­lir­ti­len se­bep ve sü­re­ler­le izin­li sa­yıl­ma­la­rı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1238)

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den de­ğiş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212)      (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1300) (S. Sa­yı­sı: 1342)

4.- 17.1.2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Tabiî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1301) (S. Sa­yı­sı: 1352)

5.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

 

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 14.03'te açı­la­rak üç otu­rum yap­tı.

Ka­ra­man Mil­let­ve­kil­le­ri,

Mev­lüt Ak­gün, Hükûme­tin 17 ye­ni üni­ver­si­te kur­ma ka­ra­rı­na,

Yük­sel Ça­vu­şoğ­lu, Ar­na­vut­luk Mit­ro­vi­ca Be­le­di­ye Mec­li­si­nin al­mış ol­du­ğu bir ka­rar­la Türk­çe­yi resmî dil ola­rak ka­bul et­me­si­ne,

İliş­kin gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li Ah­met Kü­çük'ün, Ça­nak­ka­le Or­man Böl­ge Mü­dür­lü­ğü ve bağ­lı iş­let­me­ler­de son gün­ler­de ya­şa­nan yö­ne­tim sı­kın­tı­la­rı ile or­man­la­rın ge­liş­me­si sağ­la­nır­ken or­man köy­lü­le­ri­nin ya­şam stan­dar­dı­nı ve ka­li­te­si­ni ar­tır­ma­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı­na, Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe ce­vap ver­di.

İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı Ül­kü ve 22 mil­let­ve­ki­li­nin, Dev­let Ti­yat­ro­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü yö­ne­ti­miy­le il­gi­li id­di­ala­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/431) Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du; öner­ge­nin gün­dem­de­ki ye­ri­ni ala­ca­ğı ve ön gö­rüş­me­si­nin, sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­ca­ğı açık­lan­dı.

Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad Tüz­men'in, Lib­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si,

Gün­de­min "Oy­la­ma­sı Ya­pı­la­cak İş­ler" kıs­mın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len 15/2/2007 Ta­rih­li ve 5581 Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/215) (S. Sa­yı­sı:1361),

Ka­bul edil­di.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

8'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (1/1300) (S. Sa­yı­sı: 1342),

9'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len 17/1/2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol (1/1301) (S. Sa­yı­sı: 1352),

10'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337),

Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Tek­li­fi'nin gö­rüş­me­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan;

Er­te­len­di.

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len 1/3/2007 Ta­rih­li ve 5588 Sa­yı­lı Ge­lir Ver­gi­si Ka­nu­nu ve Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (1/1331) (S. Sa­yı­sı 1371),

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Şi­li Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da As­ke­ri Alan­da Eği­tim, Sa­vun­ma Sa­na­yii, Tek­nik ve Bi­lim­sel İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir (1/885) (S. Sa­yı­sı:860),

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Et­yop­ya Fe­de­ral De­mok­ra­tik Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Kül­tür, Eği­tim, Bi­lim, Ba­sın-Ya­yın, Genç­lik ve Spor Alan­la­rın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir (1/1037) (S. Sa­yı­sı: 967),

6'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan, De­niz Em­ni­ye­ti Ko­mi­te­si­nin 82. Otu­ru­mu­nun 29 Ka­sım 2006 - 8 Ara­lık 2006 Ta­rih­le­ri Ara­sın­da İs­tan­bul’da Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı De­niz­ci­lik Ör­gü­tü Ara­sın­da Mu­ta­ba­kat Muh­tı­ra­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da (1/1222) (S. Sa­yı­sı: 1243),

7'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı Te­le­ko­mü­ni­kas­yon Bir­li­ği Ara­sın­da 2006 Yı­lı Tam Yet­ki­li Tem­sil­ci­ler Kon­fe­ran­sı­nın Or­ga­ni­zas­yo­nu, Ger­çek­leş­ti­ril­me­si ve Fi­nans­ma­nı­na İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da (1/1233)     (S. Sa­yı­sı: 1245),

Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı, gö­rüş­me­le­ri­ni mü­te­aki­ben elek­tro­nik ci­haz­la ya­pı­lan açık oy­la­ma­lar­dan son­ra, ka­bul edil­di.

29 Mart 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 19.54'te son ve­ril­di.

Sa­dık Yakut

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Ya­şar Tüzün

Meh­met Daniş

 

Bi­le­cik

Ça­nak­ka­le

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No.: 113

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

29 Mart 2007 Per­şem­be

Ra­por­lar

1.- Er ve Er­baş Harç­lık­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/924) (S. Sa­yı­sı: 1372) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

2.- As­ke­ri Ya­sak Böl­ge­ler ve Gü­ven­lik Böl­ge­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1182) (S. Sa­yı­sı: 1373) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

3.- Gül­ha­ne As­ke­ri Tıp Aka­de­mi­si Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1323) (S. Sa­yı­sı: 1374) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

4.- Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Per­so­nel Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1328) (S. Sa­yı­sı: 1375) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

5.- Spor­da Do­pin­ge Kar­şı Ulus­la­ra­ra­sı Söz­leş­me­ye Ka­tıl­ma­mı­zın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1302) (S. Sa­yı­sı: 1376) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

6.- Ka­ra­de­niz Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü İş Kon­se­yi Ulus­la­ra­ra­sı Sek­re­tar­ya­sı­nın Tür­ki­ye'de Ya­rar­la­na­ca­ğı Ay­rı­ca­lık­lar, Ba­ğı­şık­lık­lar ve Ko­lay­lık­la­ra Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1306) (S. Sa­yı­sı: 1377) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

7.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ve Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı (EİT) Ti­ca­ret ve Kal­kın­ma Ban­ka­sı Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1307) (S. Sa­yı­sı: 1378) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

8.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ka­ra­de­niz Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­na Ye­ni Hü­küm­ler Der­ce­den An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1293) (S. Sa­yı­sı: 1379) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

9.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Uk­ray­na Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Uza­yın Araş­tır­ma ve Kul­la­nı­mı Ko­nu­la­rın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Tabiî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/491) (S. Sa­yı­sı: 1380) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

10.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Bah­reyn Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ge­lir Üze­rin­den Alı­nan Ver­gi­ler­de Çif­te Ver­gi­len­dir­me­yi Ön­le­me ve Ver­gi Ka­çak­çı­lı­ğı­na En­gel Ol­ma An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1207)     (S. Sa­yı­sı: 1381) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

11.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin Av­ru­pa Bir­li­ği Kriz Yö­ne­ti­mi Ha­re­kat­la­rı­na Ka­tı­lı­mı İçin Av­ru­pa Bir­li­ği ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ara­sın­da Çer­çe­ve Teş­kil Eden An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1313) (S. Sa­yı­sı: 1382) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

12.- Irak'a Kom­şu Dev­let­ler Hü­kü­met­le­ri ile Irak Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Te­rö­rizm, Sı­nır­lar­dan Ya­sa­dı­şı Sız­ma­lar ve Ör­güt­lü Suç­lar­la Mü­ca­de­le Ko­nu­la­rın­da Gü­ven­lik İş­bir­li­ği­ne İliş­kin Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1296) (S. Sa­yı­sı: 1383) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

13.- 22/2/2007 Ta­rih­li ve 5584 Sa­yı­lı Ener­ji Ve­rim­li­li­ği Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Tabiî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1330)   (S. Sa­yı­sı: 1384) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 29.3.2007) (GÜN­DE­ME)

Sü­re­si İçin­de Ce­vap­lan­dı­rıl­ma­yan Ya­zı­lı So­ru Öner­ge­le­ri

1.- Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Zü­he­yir AM­BER'in, Bo­lu Da­ğı Tü­ne­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20336) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 25/1/2007)

2.- Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Atil­la KART'ın, ge­çi­ci iş­çi­le­re kad­ro ve­ril­me­si ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20337)

3.- Mar­din Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem DO­ĞAN'ın, Bo­lu Da­ğı Tü­ne­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20342)

4.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Bo­lu Da­ğı Tü­ne­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20346)

5.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, de­rin dev­let ko­nu­sun­da­ki bir açık­la­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20347)

6.- Mar­din Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem DO­ĞAN'ın, bir mil­let­ve­ki­li­nin sa­hi­bi ol­du­ğu ec­za­ne­ye yö­ne­lik ilaç yol­suz­lu­ğu id­di­ala­rı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20349)

7.- Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Atil­la KART'ın, ve­ka­le­ten gö­rev ya­pan bü­rok­ra­ta iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20350)

8.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Fah­ret­tin ÜS­TÜN'ün, Muğ­la'da­ki ba­zı te­sis­ler­de­ki is­tih­da­ma iliş­kin Ener­ji ve Ta­biî Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20353)

9.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı ÜL­KÜ'nün, su kay­nak­la­rı­nın du­ru­mu­na yö­ne­lik ça­lış­ma­la­ra iliş­kin Ener­ji ve Ta­biî Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20354)

10.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat YÜ­CE­SAN'ın, do­ğal­gaz fi­ya­tın­da in­di­rim ya­pıl­ma­ma­sı­na iliş­kin Ener­ji ve Ta­biî Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20355)

11.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li İl­yas Se­zai ÖN­DER'in, Ve­zir­köp­rü Be­le­di­ye­si­nin bir ar­sa üze­rin­de­ki ta­sar­ru­fu­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20359)

12.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bur­sa'da­ki bir kö­yün su ih­ti­ya­cı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20360)

13.- Trab­zon Mil­let­ve­ki­li M. Akif HAM­ZA­ÇE­Bİ'nin, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­da­ki bir so­ruş­tur­ma­ya iliş­kin Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20362)

14.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa ÖZ­YURT'un, şe­hir içi top­lu ta­şı­ma­cı­lık­ta­ki ver­gi yü­kü­ne iliş­kin Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20363)

15.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa ÖZ­YURT'un, Bur­sa'nın öğ­ret­me­ne­vi ih­ti­ya­cı­na iliş­kin Millî Eği­tim Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20364)

16.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, İz­mir-Bu­ca'da­ki bir has­ta­ne in­şa­atı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20366)

17.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt AS­LA­NOĞ­LU'nun, cep te­le­fon­la­rın­da­ki özel nu­ma­ra uy­gu­la­ma­sı­na iliş­kin Ulaş­tır­ma Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20375)

18.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Na­il KA­MA­CI'nın, Dev­let Halk Dans­la­rı Top­lu­lu­ğu­nun yurt dı­şı se­ya­ha­tiy­le il­gi­li bir id­di­aya iliş­kin Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20376)

 

 

29 Mart 2007 Per­şem­be

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.05

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 82'nci Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

III. -Y O K L A M A

BAŞ­KAN - Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen sa­yın üye­le­rin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı, gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la, beş da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa bil­dir­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce, üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Gün­dem dı­şı ilk söz, Kut­lu Do­ğum Haf­ta­sı mü­na­se­be­tiy­le söz is­te­yen To­kat Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Çak­mak'a ait.

Bu­yu­run Sa­yın Çak­mak. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- To­kat Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Çak­mak'ın, Kut­lu Do­ğum Haf­ta­sı mü­na­se­be­tiy­le, ku­sur­suz­lu­ğun, mü­kem­mel­li­ğin ve ke­ma­lin eş­siz tem­sil­ci­si Haz­re­ti Mu­ham­med'in ha­ya­tı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

İB­RA­HİM ÇAK­MAK (To­kat) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Pey­gam­be­ri­miz Haz­re­ti Mu­ham­med'in do­ğum yıl dö­nü­mün­de, Kut­lu Do­ğum Haf­ta­sı hak­kın­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Haz­re­ti Mu­ham­med'in ya­ra­tı­lı­şı, ci­ha­nın ya­ra­tı­lı­şı­na eş de­ğer­de bir olay­dır. Bun­dan bin dört yüz otuz al­tı yıl ön­ce, her tür­lü zul­mün ve in­san­lık dı­şı ha­ya­tın hü­küm sür­dü­ğü bir or­tam­da, in­san­lı­ğın kur­tu­lu­şu­na uza­nan bir el, bir nur ola­rak doğ­du. Bu do­ğum yıl dö­nü­mü, bü­tün Müs­lü­man­lar ara­sın­da ve özel­lik­le mil­le­ti­miz ta­ra­fın­dan, asır­lar­ca coş­kuy­la kut­lan­ma­ya de­vam et­mek­te­dir. Bu coş­kuy­la in­san­lık, âde­ta, ken­din­de mey­da­na ge­le­cek ye­ni do­ğum­la­rı, sev­gi­le­ri ve kay­naş­ma­yı ya­şar.

Bu ve­si­le ile ya­rın ak­şam kut­la­ya­ca­ğı­mız Mev­lit Kan­di­li'ni­zi teb­rik edi­yor, bir­li­ği­mi­zin ve hu­zu­ru­mu­zun ar­ta­rak de­va­mı­nı di­li­yo­rum. Do­ğum yıl dö­nü­mü­nü kut­la­dı­ğı­mız Pey­gam­be­ri­miz Haz­re­ti Mu­ham­med, ku­sur­suz­lu­ğun, mü­kem­mel­li­ğin ve ke­ma­lin eş­siz tem­sil­ci­si ol­muş­tur. Hiç­bir in­san onun ka­dar se­vil­me­miş ve onun ka­dar il­gi gör­me­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, in­san­lık ta­ri­hi, bü­yük olay­la­rın ve bü­yük re­form­la­rın et­ki­si­ni ha­tır­lar. Şüp­he­siz, bü­yük in­kı­lap­lar ya­pan, me­de­ni­yet ve ilim yo­lun­da in­san­lı­ğa ışık tu­tan Haz­re­ti Mu­ham­med'in ha­ya­tı ve ge­tir­di­ği il­ke­ler, bir kur­tu­luş re­çe­te­si ola­rak asır­lar bo­yu bü­tün dün­ya­ya hal­ka hal­ka ya­yıl­dı. O, bi­ze Al­lah'ı an­lat­tı; o, bi­ze bi­zi an­lat­tı, sev­gi­yi, mer­ha­me­ti, da­ya­nış­ma­yı, ba­ğış­la­ma­yı, hoş­gö­rü­yü, kar­deş­li­ği an­lat­tı. "Kom­şu­su aç­ken tok ya­tan biz­den de­ğil­dir." di­ye­rek, yar­dım­laş­ma­yı ve da­ya­nış­ma­yı öğ­ret­ti. "Ken­di­si için is­te­di­ği­ni baş­ka­sı için de is­te­me­yen ol­gun in­san ola­maz." Der­ken, pay­la­şı­mı, "İn­san­la­rın ha­yır­lı­sı, in­san­la­ra fay­da­sı olan­dır." ifa­de­siy­le de ça­lış­ma­yı, üret­me­yi ve hü­la­sa, in­san­ca ya­şa­ma­yı öğ­ret­ti. Mil­yon­lar­ca in­san, onun sev­gi­siy­le yan­dı, on­da ha­yat bul­du, on­da ken­di­ni bul­du, onun­la, Yü­ce Ya­ra­dan'a yol bul­du. Ona olan sev­gi­si­ni, bin­ler­ce ya­zar, bin­ler­ce şa­ir, eser­le­rin­de en gü­zel şe­kil­de ifa­de et­mek için ya­rış­tı. Bel­ki bun­la­rın ba­şın­da ye­di yüz yıl dil­ler­den düş­me­yen şu di­ze­ler Yu­nus Em­re ile be­ra­ber he­pi­mi­zin di­lin­den "Ca­nım kur­ban ol­sun se­nin yo­lu­na/Adı gü­zel, ken­di gü­zel Mu­ham­med." sö­züy­le söy­len­dik­çe he­pi­miz­de bir gül ola­rak ye­ni­den aç­tı. Böy­le­si­ne önem­li bir ola­yın baş­lan­gı­cın­da, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mız, yir­mi yı­la ya­kın­dır Kut­lu Do­ğum Haf­ta­sı adı al­tın­da bu haf­ta­yı çe­şit­li et­kin­lik­ler­le kut­la­mak­ta ve her­ke­se bu me­sa­jı ilet­mek­te­dir.

Haz­re­ti Mu­ham­med'in do­ğu­mu, sı­ra­dan bir do­ğum ha­di­se­si­nin çok öte­sin­de, bir­çok de­ği­şi­min ve ge­li­şi­min ha­ber­ci­si ol­muş­tur. İn­sa­ni de­ğer­ler açı­sın­dan tra­je­di­le­rin ya­şan­dı­ğı bir za­man di­li­min­de onun­la bü­tün in­san­lı­ğa su­nul­muş olan ilahî ha­ki­kat­ler Müs­lü­man­lar ara­sın­da ol­du­ğu ka­dar in­san­lık ta­ri­hin­de de en bü­yük de­ği­şik­lik­le­re ve­si­le ol­muş­tur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­zi biz ya­pan müş­te­rek de­ğer­le­ri­miz, asır­lar­ca dim­dik ayak­ta kal­ma­mı­za ve­si­le ol­muş ma­ne­vi ve millî de­ğer­le­ri­miz­dir. Han­gi si­ya­si gö­rüş­ten olur­sak ola­lım, han­gi et­nik kö­ken­den ge­lir­sek ge­le­lim, han­gi böl­ge ve kül­tür­den olur­sak ola­lım, ay­nı di­ne ve pey­gam­be­re men­sup ol­mak­tan gu­rur du­ya­rız.

Söz­de me­de­ni ge­çi­nen mil­let­ler gös­ter­me­se de, biz di­ğer di­nin men­sup­la­rı­na ve pey­gam­ber­le­ri­ne say­gı gös­te­ri­riz. Bi­zim ter­bi­ye­miz ve kül­tü­rü­müz bu­nu ge­rek­ti­rir, bi­zim di­ni­miz bu­nu em­re­der. Şid­det, hiç­bir za­man meş­ru bir hak ara­ma yo­lu de­ğil­dir. Sa­vun­ma­sız in­san­la­rı öl­dür­mek, ka­dın­la­rı ve ço­cuk­la­rı öne sü­re­rek dev­le­tin gü­ven­lik güç­le­ri­ne sal­dır­mak; bi­na­la­rı, iş­yer­le­ri­ni, araç­la­rı yak­mak ve tah­rip et­mek Müs­lü­man'a ve in­san­lı­ğa ya­kış­ma­mak­ta­dır.

Uzun yıl­lar bo­yun­ca te­rör­den za­rar gö­ren, te­rör ey­lem­le­ri ne­de­niy­le yi­tir­di­ği bin­ler­ce yurt­ta­şı­nın acı­sı­nı yü­re­ğin­de ya­şa­yan mil­le­ti­miz adı­na, ama­cı, ge­rek­çe­si, kö­ke­ni ne olur­sa ol­sun ve kim­ler ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ri­lir­se ger­çek­leş­ti­ril­sin, is­ter­se din adı­na ya­pıl­sın, tüm te­rör ey­lem­le­ri­ni nef­ret­le kı­nı­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çak­mak, bu­yu­run lüt­fen.

İB­RA­HİM ÇAK­MAK (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım.

Aziz mil­le­ti­miz, ta­rih bo­yun­ca âlem­le­re rah­met ola­rak gön­de­ri­len Pey­gam­be­ri­mi­zin do­ğu­mu­nu, ilahî bir lüt­fun te­cel­li­si ola­rak id­rak et­miş ve asır­lar­dan be­ri bu Kut­lu Do­ğum'u, İs­la­mi de­ğer­le­rin an­la­şıl­ma­sın­da ve bir­li­ğin ve be­ra­ber­li­ğin sağ­lan­ma­sın­da, düş­man­lık­la­rın bi­tip dost­luk­la­rın baş­la­ma­sın­da ve ona olan sev­gi ve bağ­lı­lık­la­rın or­ta­ya çık­ma­sın­da bu­lun­maz bir fır­sat ola­rak gör­müş­tür. Bel­ki bu­gün, bu­na da­ha faz­la muh­ta­cız. Ken­di­mi­zi he­sa­ba çe­ke­rek, ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze olan so­rum­lu­luk­la­rı­mı­zı da­ha du­yar­lı ve sağ­du­yu­lu ola­rak ye­ri­ne ge­tir­me­mi­ze bir ve­si­le ola­bi­lir. Kan­dil­ler bu yüz­den önem­li­dir ve fay­da­sı ola­ca­ğı için sev­gi ve say­gıy­la kut­la­nır­lar.

Bu ve­si­ley­le Mev­lit Kan­di­li­ni­zi tek­rar teb­rik eder, ül­ke­miz ve mil­le­ti­miz için hu­zu­ra ve bir­li­ğe ve­si­le ol­ma­sı di­lek­le­rim­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çak­mak.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, İnö­nü Za­fe­ri'nin 86'ncı yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le söz is­te­yen Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Ya­şar Tü­zün'e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Tü­zün.

2.- Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Ya­şar Tü­zün'ün, millî ira­de­nin ser­gi­len­di­ği ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ilk za­fe­ri ve millî ira­de­nin ba­ğım­sız­lı­ğa olan tut­ku­su­nun en bü­yük gös­ter­ge­si olan İnö­nü Za­fer­le­ri­nin 86'ncı yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, cum­hu­ri­ye­tin han­gi şart­lar­da ku­rul­du­ğu­nun ye­ni ne­sil­le­re ak­ta­rıl­ma­sı­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; millî ira­de­nin ser­gi­len­di­ği ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ilk za­fe­ri olan İnö­nü Za­fer­le­ri­nin 86'ncı yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­rih 1 Ni­san 1921, yer Bo­zü­yük-Met­ris­te­pe, bü­yük ko­mu­tan ve dev­let ada­mı İs­met Pa­şa, Ulu Ön­der Mus­ta­fa Ke­mal'e gön­der­di­ği me­saj­da, "Bo­zü­yük ya­nı­yor. Düş­man, bin­ler­ce ölüy­le dol­dur­du­ğu sa­vaş ala­nı­nı si­lah­la­rı­mı­za terk et­miş­tir." di­ye­rek İnö­nü Za­fe­ri'ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne, Ga­zi Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'e müj­de­le­miş­tir.

Ulu Ön­der Mus­ta­fa Ke­mal'in de ce­va­ben, "Siz ora­da sa­de­ce düş­ma­nı de­ğil, Türk mil­le­ti­nin makûs ta­li­hi­ni de yen­di­niz." de­di­ği İnö­nü Sa­vaş­la­rı'nın 86'ncı yıl dö­nü­mü­nü önü­müz­de­ki pa­zar gü­nü, ya­ni bu pa­zar -1 Ni­san­da- se­çim böl­gem Bi­le­cik'te yö­re hal­kı­mız­la bir­lik­te kut­la­ya­ca­ğız. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de bu ka­dar bü­yük öne­me sa­hip İnö­nü Za­fer­le­ri­nin ya­şan­dı­ğı top­rak­lar­da önü­müz­de­ki pa­zar gü­nü kut­la­na­cak ve ya­pı­la­cak et­kin­lik­le­re tüm mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı da­vet edi­yo­rum. Siz­le­ri ara­mız­da gör­mek be­ni ve böl­ge hal­kı­mı­zı son de­re­ce mut­lu ede­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne­den gel­miş­tir Av­ru­pa­lı, Ana­do­lu top­rak­la­rı­na, ne­den baş­ka ül­ke­le­rin dev­şir­me or­du­la­rı­nı sa­vaş­tır­mış­tır? Bu­nun için Sevr Ant­laş­ma­sı'nı bil­mek ve yo­rum­la­mak ye­ter­li­dir sa­nı­rım. Ana­do­lu'yu bö­le­rek, da­ha ra­hat hük­me­de­bi­le­cek­le­ri ufak dev­let­ler ya­ra­tıp, do­ğal kay­nak­la­ra ve ken­di­le­ri için ha­ya­ti öne­me sa­hip pet­ro­lü ve li­man­la­rı ele ge­çir­mek, da­ha çok kârı ül­ke­le­ri­ne trans­fer et­mek için­dir.

O gün­kü şart­lar­da plan­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­mek için or­tam çok uy­gun­du, ha­ri­ta­lar ha­zır­dı. Alet ol­mak is­te­yen­ler de, ma­ale­sef, ta­li­mat bek­li­yor­lar­dı. Ha­zır ol­ma­yan ve hiç­bir za­man o mü­kem­mel plan­la­rın­da dü­şü­ne­me­dik­le­ri bir tek şey var­dı, o da, Tür­kün ba­ğım­sız­lık tut­ku­su ve bu tut­ku için­de ye­ti­şen Bü­yük Ön­der Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'tü. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin han­gi şart­lar­da ku­rul­du­ğu­nu he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz. Bu bil­gi­yi sü­rek­li ak­tar­mak, içi­miz­de­ki bi­lin­ci her za­man or­ta­ya koy­mak zo­run­da­yız. Eğer bu­nu ba­şa­ra­maz­sak, ye­ni ne­sil­le­re ak­ta­ra­maz­sak, iş­te o za­man Sevr, her za­man ol­du­ğu gi­bi, gün­dem­den düş­me­ye­cek ve bi­ze açık­ça da­ya­tı­la­cak­tır. Biz, Sevr Ant­laş­ma­sı'nı sa­vun­mak için ye­tiş­ti­ril­me­dik, Lo­zan'ı uy­gu­la­mak ve uy­gu­lat­mak üze­re ye­tiş­ti­ril­dik. Biz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'ni, cum­hu­ri­yet il­ke­le­riy­le ko­ru­mak üze­re ant iç­tik. Bu an­dı­mı­zı da her onur­lu in­san gi­bi bu­gü­ne ka­dar ya­şat­tık, bun­dan son­ra da ya­şat­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz. İnö­nü Za­fer­le­ri'nin or­ta­ya koy­du­ğu bu tab­lo, millî ira­de­nin ba­ğım­sız­lı­ğa olan tut­ku­su­nun en bü­yük gös­ter­ge­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu top­rak­lar­da sek­sen al­tı yıl ön­ce ya­şa­nan bü­yük za­fer, sa­de­ce iş­gal kuv­vet­le­ri­ne kar­şı ya­şa­nan za­fer de­ğil­dir, millî ira­de­nin, Ana­do­lu ço­cuk­la­rı­nın, öz­gür­lük ve ba­ğım­sız­lık için ken­di­ni fe­da et­ti­ği muh­te­şem bir mey­dan oku­ma­dır. Bu mey­dan oku­ma­yı bu­gün de he­pi­miz çok iyi bil­mek du­ru­mun­da­yız.

İnö­nü Sa­vaş­la­rı'yla ilk za­fe­ri­ni ka­za­nan or­du­la­rı­mız, Sa­kar­ya Mey­dan Mu­ha­re­be­si'yle za­fe­ri­ni taç­lan­dır­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tü­zün, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

An­ka­ra Hükûme­ti­ni Lo­zan'a ta­şı­mış ve Lo­zan'da, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ve dün­ya dev­le­ti ol­ma ni­te­li­ği­ni ka­zan­mış­tır. An­cak, böl­ge­miz, ku­ru­luş­tan kur­tu­lu­şa, ta­ri­hin her dö­ne­min­de önem­li mis­yon­lar üst­len­miş ol­ma­sı­na rağ­men, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca hak et­ti­ği de­ğe­ri de ma­ale­sef ala­ma­mış­tır. Ay­rı­ca, ilk sa­vaş­la­rın ya­şan­dı­ğı Bo­zü­yük il­çe­miz­de­ki Met­ris­te­pe'nin millî park ol­ma­sı için ver­miş ol­du­ğum ka­nun tek­li­fi hâlâ Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gün­de­me alın­ma­mış ve gö­rü­şül­me­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu ka­dar onur­lu bir sa­vaş­tan çı­kan, ulu­sal bü­tün­lü­ğü­mü­zün ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ilk za­fe­ri olan İnö­nü Za­fer­le­ri, Met­ris­te­pe de­ni­len sa­vaş ala­nı­nın, ger­çek­ten bu­gün hak et­me­di­ği nok­ta­da ol­du­ğu­nu he­pi­ni­zin gör­me­si­ni is­ti­yo­rum ve mut­la­ka Met­ris­te­pe millî park ola­rak ilan edil­me­li, dev­le­ti­miz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­miz ve Hükûme­ti­miz ge­rek­li kat­kı­yı ve des­te­ği Met­ris­te­pe'ye ver­me­li.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, Es­ki­şe­hir mil­let­ve­kil­le­ri­miz­le bir­lik­te ver­miş ol­du­ğu­muz, İnö­nü Sa­vaş­la­rı'nın geç­ti­ği Es­ki­şe­hir-İnö­nü il­çe­si­ne de al­tın ma­dal­ya ödü­lü ve­ril­me­si ko­nu­sun­da­ki ka­nun tek­li­fi­miz, ma­ale­sef, gün­dem­de ye­ri­ni al­mış; an­cak, gö­rü­şül­me­miş­tir.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti her dö­nem­de teh­dit al­tın­da kal­mış­tır. Bu teh­dit­le­re kar­şı bir­lik ve be­ra­ber­lik için­de her an ha­zır­lık­lı ol­mak bi­zim as­li gö­re­vi­miz­dir. Bu­gün, bu­ra­dan, öz­gür ve ba­ğım­sız Tür­ki­ye için kan dö­ken yi­ğit­le­ri­mi­zin bo­şu­na öl­me­di­ği­ni, ba­ğım­sız ve en önem­li­si öz­gür bir Tür­ki­ye ola­rak bir kez da­ha en gür se­si­miz­le tüm dün­ya­ya du­yur­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, İnö­nü'nün, Dum­lu­pı­nar'ın, Sa­kar­ya'nın, Ça­nak­ka­le'nin tüm şe­hit­le­ri­nin, bu­ra­da, bu Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de emin el­ler­de ol­du­ğu­nu ve ra­hat uyu­ma­la­rı nok­ta­sın­da­ki dü­şün­ce­mi bir kez da­ha ifa­de edi­yo­rum.

1 Ni­san 2007 ta­ri­hin­de kut­la­na­cak olan, baş­ta Bo­zü­yük il­çe­mi­ze ve Es­ki­şe­hir'e bağ­lı İnö­nü il­çe­mi­ze bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı da­vet edi­yor, Sa­yın Baş­ka­na te­şek­kür edi­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­zün.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, Kan­ser­le Sa­vaş Haf­ta­sı mü­na­se­be­tiy­le söz is­te­yen Uşak Mil­let­ve­ki­li Alim Tunç'a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Tunç. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- Uşak Mil­let­ve­ki­li Alim Tunç'un, Kan­ser­le Sa­vaş Haf­ta­sı mü­na­se­be­tiy­le, kan­se­re se­bep olan si­ga­ra ve al­kol gi­bi et­ken­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı için bü­tün si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın, ba­sı­nın ve med­ya­nın mü­ca­de­le et­me­si­nin ge­re­ği­ne ve bu has­ta­lık­la mü­ca­de­le­de er­ken ta­nı­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Kan­ser Haf­ta­sı ne­de­niy­le gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, kan­ser, ger­çek­ten, vü­cut­ta­ki hüc­re­le­rin de­ne­tim­siz, kon­trol­süz bir şe­kil­de ço­ğa­lıp, vü­cu­du za­yıf­lı­ğa uğ­ra­tıp ve ölüm­le so­nuç­la­nan çok cid­di bir has­ta­lık. Bu has­ta­lı­ğın ne ırk ne din ne ül­ke ne de bü­yük-kü­çük ola­rak ay­rı­mı var. Her­ke­si tu­ta­bi­len, her coğ­raf­ya­da gö­rü­le­bi­len, her sta­tü­de­ki in­sa­na bu­la­şa­bi­len sos­yal ve çok bü­yük bir halk sağ­lı­ğı so­ru­nu kan­ser.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü­ne gö­re dün­ya­da al­tı mil­yo­nu aşan in­san, özel­lik­le bu 2006 yı­lı için­de 6 mil­yon 300 bin ki­şi kan­ser­den ha­ya­tı­nı yi­tir­miş du­rum­da. Ül­ke­mi­ze bak­tı­ğı­mız­da da her yıl 150 bin ci­va­rın­da in­san kan­ser has­ta­lı­ğı­na ya­ka­lan­mak­ta ve bun­dan ha­ya­tı­nı kay­bet­mek­te­dir.

Tabiî ki çok önem­li bir halk sağ­lı­ğı so­ru­nu olan kan­ser ne­den­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, çok çe­şit­li se­bep­ler ol­mak­la bir­lik­te, top­lu­mu­mu­zu çok il­gi­len­di­ren en önem­li ne­den­ler­den bi­ri­si si­ga­ra. Al­kol, ge­ne­tik fak­tör­ler, vi­rüs­ler, rad­yas­yon, ilaç­lar, hor­mon­lar, bes­len­me alış­kan­lık­la­rı, çok çe­şit­li se­bep­le­ri var; an­cak, bun­la­rın ba­şın­da özel­lik­le si­ga­ra ve al­kol, ül­ke­miz­de hem in­san­la­rın eko­no­mik ka­yıp­la­rı­na ne­den ol­ma­sı hem de sa­de­ce ken­di­si­ni de­ğil, çev­re­sin­de­ki bü­tün in­san­la­rı et­ki­le­yen önem­li kan­ser ne­den­le­rin­den bi­ri­si.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­ga­ra içen­ler sa­de­ce ken­di­si­ne za­rar ver­se ney­se, en çok sev­di­ği ço­cuk­la­rı­na, ai­le­si­ne, eşi­ne, ak­ra­ba­sı­na ve dost­la­rı­na za­rar ver­mek­te­ler. İn­san­lar bi­le bi­le bu­nu na­sıl ya­pa­bi­lir­ler!

Yi­ne, al­kol­le bir­lik­te, ağız boş­lu­ğu kan­ser­le­ri, ka­ra­ci­ğer kan­ser­le­ri çok sık gö­rül­mek­te. Top­lum­da­ki bü­tün si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le ve bu ko­nu­da gö­nül­lü in­san­lar­la bir­lik­te mü­ca­de­le et­mek, hem kan­se­ri ön­le­me­de hem de top­lum sağ­lı­ğı­nı sağ­la­ma­da çok önem­li fak­tör­dür. Bu­nun­la il­gi­li bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zi, bü­tün si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nı, bü­tün ba­sın ve med­ya­mı­zı si­ga­ray­la, al­kol­le mü­ca­de­le­ye ve kan­se­ri mey­da­na ge­ti­ren et­ken­le­ri or­ta­dan kal­dır­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, kan­se­rin üç­te 2'lik bir bö­lü­mü bu say­dı­ğım ça­lış­ma­lar­la en­gel­le­ne­bi­le­cek ve te­da­vi edi­le­bi­le­cek bo­yut­ta. Özel­lik­le Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın (KE­TEM) kan­se­ri er­ken ta­nı ve te­da­vi mer­kez­le­ri şek­lin­de yak­la­şık 48 il­de ör­güt­len­me­si mev­cut. Bu­ra­lar­da er­ken ta­nıy­la il­gi­li ta­ra­ma­lar ya­pıl­mak­ta ve böy­le­lik­le "Kan­ser­den de­ğil, geç kal­mak­tan kork" slo­ga­nı­nı bu­ra­lar­da uy­gu­la­mak­ta­dır. Böy­le­lik­le de, kan­ser­de er­ken ta­nı ya­ka­lan­dı­ğı tak­dir­de, kan­ser­den kur­tul­mak, te­da­vi ol­mak müm­kün­dür.

Bu­nun ha­ri­cin­de, özel­lik­le ül­ke­miz­de­ki kan­ser va­ka­la­rı­nın azal­tıl­ma­sıy­la il­gi­li, ger­çek­ten, önem­li ça­lış­ma­lar bu­lun­mak­ta. Si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı, gö­nül­lü­lük esa­sı­na bağ­lı ola­rak, hal­kı bi­linç­len­dir­mek ve kan­se­re ya­ka­lan­ma ris­ki­ni azalt­mak için önem­li ça­lış­ma­lar­da bu­lun­mak­ta­dır. Kan­ser­le Sa­vaş Da­ire­si Baş­kan­lı­ğı da, bi­raz ön­ce söy­le­di­ğim gi­bi, ül­ke­miz­de 48 il­de ör­güt­len­me­si­ni yap­mış ve va­tan­daş­la­rı­mı­zın hem bu­ra­la­ra çok ko­lay­ca ulaş­ma­sı­nı, be­lir­li pe­ri­yot­lar­la te­da­vi­le­ri­ni ve ta­ra­ma­la­rı­nı yap­tır­ma­la­rı­nı sağ­la­ya­rak te­da­vi edi­le­bi­le­cek kan­ser tür­le­rin­den va­tan­daş­la­rı­mı­zı ko­ru­muş ol­mak­ta­dır­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu top­yekûn mü­ca­de­le­de, umu­yo­rum ki, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mız…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tunç, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ALİM TUNÇ (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

…ve bü­tün va­tan­daş­la­rı­mız bu ko­nu­da­ki mü­ca­de­le­ye ka­tı­la­cak­lar­dır ve ül­ke­miz­de­ki kan­ser va­ka­la­rı­nın art­ma­sı­nı en­gel­le­ye­cek ve top­lu­mu­muz­da, ger­çek­ten, sağ­lık­lı bir top­lum oluş­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak adım­lar ata­cak­lar­dır.

Ben, bu ça­lış­ma­la­rı bu­gü­ne ka­dar ya­pan, kan­ser­le sa­va­şan de­ğer­li sağ­lık per­so­ne­li­mi­zi kut­lu­yo­rum, gö­rev­le­rin­de ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum ve şu an­da bu has­ta­lık­la mü­ca­de­le eden va­tan­daş­la­rı­mı­za acil şi­fa­lar ve di­ğer has­ta­lık­lar­la mü­ca­de­le eden va­tan­daş­la­rı­mı­za acil şi­fa­lar di­li­yo­rum ve Kut­lu Do­ğum Haf­ta­sı'nı da teb­rik edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tunç.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın, ba­zı sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin izin­li sa­yıl­ma­la­rı­na da­ir bir tez­ke­re­si var­dır, ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Oku­tu­yo­rum:

B) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­nin be­lir­ti­len se­bep ve sü­re­ler­le izin­li sa­yıl­ma­la­rı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1238)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Aşa­ğı­da ad­la­rı ya­zı­lı sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin hi­za­la­rın­da gös­te­ri­len sü­re ve ne­den­ler­le izin­li sa­yıl­ma­la­rı Baş­kan­lık Di­va­nı­nın 15 Mart 2007 ta­rih­li top­lan­tı­sın­da uy­gun gö­rül­müş­tür.

Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nu­lur.

                                                                                                    Ali Din­çer

                                                                                     Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                    Baş­kan V.

"Ada­na Mil­let­ve­ki­li N. Ga­ye Er­ba­tur, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 19/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 11 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ada­na Mil­let­ve­ki­li Zi­yat­tin Yağ­cı, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 08/11/2006 ta­ri­hin­den 59 gün ve 18/01/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 33 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ko­ca, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 20/11/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 16 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Ay­do­ğan, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 27/01/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 16 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ak­sa­ray Mil­let­ve­ki­li Ru­hi Açık­göz, ma­ze­re­tiy­le ne­de­niy­le 24/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 23 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ak­sa­ray Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ya­şar, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 24/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 23 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ak­sa­ray Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za Ala­bo­yun, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 23/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 24 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Amas­ya Mil­let­ve­ki­li Ham­za Al­bay­rak, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 08/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 22 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li Ke­nan Al­tun, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 22/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 17 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk An­bar­cı­oğ­lu, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 04/02/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 12 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Şev­ket Or­han, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 24/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 23 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"De­niz­li Mil­let­ve­ki­li V. Ha­şim Oral, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 15/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 15 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Düz­ce Mil­let­ve­ki­li Fah­ri Ça­kır, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 25/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 14 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ali Arı­kan, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 04/01/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 15 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ek­rem Er­dem, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 19/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 27 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Rey­han Özal, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 16/02/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 16 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 26/12/2007 ta­ri­hin­den 45 gün ve 09/02/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 15 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ze­ke­ri­ya Ak­çam, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 20/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 12 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"İz­mir Mil­let­ve­ki­li Fa­zıl Ka­ra­man, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 30/01/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 14 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Ha­ne­fi Mah­çi­çek, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 08/01/2007 ta­rih­lin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 11 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ka­ra­bük Mil­let­ve­ki­li Meh­met Cey­lan, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 25/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 11 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ka­ra­bük Mil­let­ve­ki­li Ali Öğü­ten, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 24/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 23 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt Ak­gün, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 21/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 16 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Ha­san Feh­mi Ki­nay, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 29/01/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 12 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li Şük­rü Ünal, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 21/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 16 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ri­ze Mil­let­ve­ki­li İm­dat Süt­lü­oğ­lu, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 21/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 25 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Si­vas mil­let­ve­ki­li Os­man Kı­lıç, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 23/12/2006 ta­ri­hin­den 12 gün ve has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 09/02/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 15 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Si­vas Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Uzun, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 13/11/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 19 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li A. Mü­fit Yet­kin, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 23/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 14 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ta­tar, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 18/01/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 32 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"To­kat Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Çak­mak, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 22/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 13 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

 "Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Şük­rü Ön­der, has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le 4/12/2006 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 46 gün ve 19/2/2007 ta­ri­hin­den 20 gün"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ya­şar Öz­türk, ma­ze­re­ti ne­de­niy­le 29/1/2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re 15 gün,"

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun, İç Tü­zük'ün 19'un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Oku­tu­yo­rum:

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den de­ğiş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun 29/03/2007 Per­şem­be gü­nü (Bu­gün) yap­tı­ğı top­lan­tı­sın­da, si­yasî par­ti grup­la­rı ara­sın­da oy bir­li­ği sağ­la­na­ma­dı­ğın­dan, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­rul'un ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı say­gı­la­rım­la arz ede­rim.

                                                                                           Prof. Dr. Ha­luk KOÇ

                                                                                                      Sam­sun

                                                                                             Grup Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Gün­de­mi'nin Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler kıs­mı­nın 17 nci sı­ra­sın­da yer alan 735 Sı­ra Sa­yı­sı­nın bu kıs­mın 3'ün­cü sı­ra­sı­na alın­ma­sı öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu öne­ri­si le­hin­de söz is­te­yen Hü­se­yin Ba­yın­dır, Kır­şe­hir mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­yın­dır. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu öne­ri­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; muh­tar­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li 2003 yı­lın­dan bu ya­na Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak bir mü­ca­de­le ver­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Muh­tar­la­rı­mı­zın için­de bu­lun­du­ğu ko­şul­la­rı dü­zelt­me­nin yo­lu­nun, yön­te­mi­nin bu tek­li­fi­mi­zin ka­nun­laş­ma­sın­dan geç­ti­ği­ni bi­li­yo­ruz ve dört bu­çuk yıl­dır da bu mü­ca­de­le­nin içe­ri­sin­de­yiz.

De­ğer­li muh­tar­la­rım, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, muh­tar­la­rın öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li ka­nu­nun gün­de­me alın­ma­sın­da ıs­rar­lı. Biz, ge­çen de­fa da bu­ra­da, bu kür­sü­de, ay­nı ko­nu­da, ben si­ze, muh­tar­la­rın için­de bu­lun­du­ğu ko­şul­la­rı, muh­tar­la­rın de­mok­ra­si için ne­den önem­li ol­duk­la­rı­nı, muh­tar­la­rı­mı­zın bu de­mok­ra­si içe­ri­sin­de te­mel ta­şı ol­duk­la­rı­nı -öy­ley­se- bu muh­tar­la­rı­mı­zın Bağ-Kur borç­la­rın­dan do­la­yı ev­le­ri­nin hac­ze­dil­di­ği­ni, muh­tar­la­rı­mı­zın, köy muh­tar­la­rı­mı­zın, ma­hal­le muh­tar­la­rı­mı­zın zor­da kal­dı­ğı­nı di­li­miz­de tüy bi­ter­ce­si­ne an­lat­ma­ya ça­lış­tık. Ama, AKP Gru­bu ıs­rar edi­yor, AKP Gru­bu, bu ko­nu­da, muh­tar­la­rı­mı­za ve­ril­me­si ge­re­ken bu hak­kı ver­me­mek için, her se­fe­rin­de, bi­zim bu­ra­ya çır­pı­na­rak ge­tir­di­ği­miz bu tek­li­fi par­mak kal­dır­ma yön­te­miy­le kap­kaç ya­par­ca­sı­na alıp tek­rar Par­la­men­to­nun, Mec­li­si­mi­zin toz­lu raf­la­rı­na at­ma­ya ça­lı­şı­yor. Bu­nun doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yo­ruz, bu­nun muh­tar­la­rı­mı­za hak­sız­lık ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­ruz. Muh­tar­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­na sa­hip çık­ma­dı­ğı­nı­zı ar­tık ben bu­ra­da ra­hat­lık­la söy­lü­yo­rum. Ey AKP'li­ler, muh­tar­la­rın ya­nın­da de­ğil­si­niz, tıp­kı çift­çi­nin, köy­lü­nün ya­nın­da ol­ma­dı­ğı­nız gi­bi.

De­fa­lar­ca an­lat­tık si­ze, de­dik ki: Ba­kın, köy­lü pe­ri­şan, köy­lü bit­ti, köy­lü­nün ek­ti­ği, dik­ti­ği pa­ra et­mi­yor; köy­lü­nün için­de bu­lun­du­ğu ko­şul­la­rı dü­zel­tin, fe­da­kar­lı­ğı hep on­dan bek­le­me­yin, Hükûmet ola­rak ba­kış açı­nı­zı de­ğiş­ti­rin ve de­dik ki si­ze: Siz bi­zim pen­ce­re­miz­den bak­mı­yor­su­nuz, siz Du­bai ku­le­le­ri­nin en yük­sek ye­rin­den ba­kı­yor­su­nuz. Ki­mi gö­rü­yor­su­nuz ora­da? Bü­yük zen­gin iş adam­la­rı­nı, ya­ban­cı iş adam­la­rı­nı gö­rü­yor­su­nuz, Ofer­le­ri gö­rü­yor­su­nuz ve dev­le­tin mal­la­rı­nı, sek­sen yıl­lık cum­hu­ri­ye­tin bi­ri­kim­le­ri­ni, TÜP­RAŞ'ını, Türk Te­le­kom'unu, Te­kel'ini yok pa­ha­sı­na sa­tı­yor­su­nuz ve bu sa­tı­şı ya­par­ken di­yor­su­nuz ki, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı di­yor ki: "Ba­ba­lar gi­bi sa­ta­rım." "Sat ba­ka­lım Ma­li­ye Ba­ka­nı, ne ka­dar sa­ta­cak­sın da­ha! Sa­tın­ca ne olu­yor? Ki­me ne ver­din? Köy­lü­ye ne ver­din? İş­si­ze ne ver­din? Yok­su­la ne ver­din? Ça­re­siz in­san­la­ra ne ver­din?" di­ye ben de sa­na so­ru­yo­rum bu­ra­da. Ne ver­din? Ver­me­din. Ne al­dın ül­ke­ye? Al­ma­dın. Ki­me al­dın? Bi­ri­le­ri­ne ge­mi al­dın. Da­ha dü­ne ka­dar Ame­ri­ka'da burs­lu okut­tu­ğun ev­la­dı­na, okul bit­ti, Tür­ki­ye'ye gel­di, 2,5 mil­yon do­la­ra ge­mi al­dın. Ya­zık­tır, gü­nah­tır! Ve­bal var­dır bun­da, ve­bal var­dır ve bu­nu his­set­me­di­niz, his­set­mi­yor­su­nuz. Tıp­kı, muh­tar­la­rın öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li çır­pı­nı­şı­mı­zı an­la­tır­ken si­ze, an­la­ma­dı­ğı­nız gi­bi. Tıp­kı, me­mu­ra yüz­de 2,5 zam­lar­la, me­mu­ru enf­las­yo­nun al­tın­da ez­dir­di­ği­niz gi­bi.

Ben di­yo­rum ki si­ze: Si­zin… İlk gün­ler­de bu­ra­ya gel­di­ği­miz­de ara­mız­da bir tar­tış­ma ya­şa­nı­yor­du. Biz, si­ze "Ey -ko­nuş­ma­ya baş­lar­ken- AKP mil­let­ve­kil­le­ri" di­yor­duk. Siz di­yor­du­nuz ki hı­şım­la: "Ha­yır, AK Par­ti." Biz "AKP", siz "AK Par­ti" ol­du­ğu­nu­zu söy­lü­yor­du­nuz. Ar­tık, bu­nun­la uğ­raş­ma­ya­lım. Çift­çi, yok­sul in­san­lar si­zin adı­nı­zı koy­muş. Ne di­yor­lar si­ze bi­li­yor mu­su­nuz? "AK" de­mi­yor­lar, "AKP" de de­mi­yor­lar, "AH Par­ti" di­yor­lar, "AH, AH Par­ti" di­yor­lar. AH Par­ti ol­du­nuz va­tan­da­şın gö­zün­de. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve tü­ken­miş­li­ği­ni­zi, bit­miş­li­ği­ni­zi, için­de bu­lun­du­ğu­nuz oy kay­gı­sı­nı dü­zelt­me­nin yo­lu­nu, yön­te­mi­ni de bi­raz ev­vel bah­set­me­ye ça­lış­tı­ğım yok­sul­lar­dan ya­na de­ğil, an­ket­çi­ler­den ya­na kul­la­nı­yor­su­nuz. Pa­ra bol ma­şal­lah, ne­re­den ge­lir­se! Pa­ra bol siz­de, ne­re­den bu­lur­sa­nız! Çı­kı­yor te­le­viz­yo­na an­ket­çi­ler "AKP'nin oy­la­rı­nın" ya da va­tan­da­şın de­yi­miy­le "AH Par­ti­nin" oy­la­rı­nın yük­sel­di­ği­ni söy­lü­yor­lar. Si­zi an­ket­çi­ler bi­le ayak­ta tu­ta­maz. Siz, kü­re­sel ısın­ma­dan çok da­ha faz­la ısın­dı­nız, çok da­ha faz­la eri­yor­su­nuz. Siz, bu­lun­du­ğu­nuz ka­bın hac­mi­ni al­ma­ya baş­la­dı­nız. Siz, zen­gin­le­ri, her ma­hal­le­de üç beş ta­ne in­sa­nı, üç beş ta­ne yar­dak­çı­yı bir­lik­te gö­tür­me­ye… Ol­ma­dı, ya­pa­ma­ya­cak­sı­nız, yap­ma­ya­cak­sı­nız. Bu­na, izin ver­me­ye­ce­ğiz si­ze.

Ben… Es­naf, kü­çük es­naf… Ba­kın, Kır­şe­hir'im de dâhil ol­mak üze­re -o es­na­fa da bu­ra­da, o Ahi es­na­fı­na da say­gı­la­rı­mı söy­lü­yo­rum, sev­gi­le­ri­mi su­nu­yo­rum on­la­ra- Tür­ki­ye'nin ne­re­sin­de olur­lar­sa ol­sun­lar es­naf­lar pe­ri­şan. Es­na­fın al­dı­ğı ma­lın kar­şı­lı­ğın­da pa­ra­sı kal­ma­dı, çe­ki­nin ar­ka­sı ya­zı­lı­yor, se­ne­di­nin ar­ka­sı ya­zı­lı­yor. Pro­tes­to olan es­naf sa­yı­sı o ka­dar çok ol­du ki, kim­se kim­se­ye ar­tık ke­fil ola­ma­ma­ya baş­la­dı ve es­naf­la­rı, es­naf ke­fa­let ko­ope­ra­ti­fi­ne ve ban­ka­la­ra, te­fe­ci­ye, fa­iz­ci­ye it­ti­niz. Kâr pa­yın­dan baş­la­dı­nız, es­na­fı fai­zin ku­ca­ğı­na ola­bil­di­ğin­ce it­ti­niz. Ben de di­yo­rum ki si­ze: Çe­kin es­na­fın ya­ka­sın­dan ey AKP, ey AH Par­ti, çe­kin eli­ni­zi on­lar­dan! On­lar si­zi bu­ra­ya ta­şı­yan in­san­lar, on­lar si­zi bu­ra­da "ba­kan" ya­pan in­san­lar. On­lar Türk mil­le­ti­nin har­cı, Türk mil­le­ti­nin ma­ya­sı. Ahi­lik oca­ğı… Kır­şe­hir'den bi­li­rim. Es­naf­lık öy­le bir iş­tir ki, Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nu ye­di yüz­yıl ayak­ta tu­tan, Ahi­lik teş­ki­la­tı­nı ku­ran in­san­lar­dır. Es­naf üret­ken­dir, es­naf ça­lış­kan­dır, es­naf ve­rim­li­dir di­yo­rum, ama siz­de tık yok.

Ve bir şe­yi, ya­şan­mış bir ola­yı an­la­ta­ca­ğım sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, özel­lik­le vic­da­nı olan mil­let­ve­kil­le­ri­ne söy­lü­yo­rum: Ge­çen haf­ta, Kır­şe­hir'de, bir es­na­fı­mız acil has­ta­ne­ye gi­der. Di­le­yen ar­ka­daş­la­rı­mı­za es­na­fın adı­nı ve te­le­fo­nu­nu ve­rir ko­nuş­tu­ru­rum bu­ra­da. Has­ta­ne­ye acil gi­der, acil git­ti­ği has­ta­ne­de mu­aye­ne­ye alın­maz. Se­be­bi ney­miş bi­li­yor mu­su­nuz? Ar­ka­daş­lar abart­ma­dan söy­lü­yo­rum, bir gram ken­dim­den kat­ma­dan söy­lü­yo­rum: Bağ-Kur'a 2 YTL bor­cu var­mış. 2 YTL için es­na­fı has­ta­ne ka­pı­sın­da bek­le­ten bir an­la­yı­şın mi­ma­rı ol­du­nuz siz beş yıl­dır. Ne ver­di­niz? Ne ver­di­niz? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, bi­raz ev­vel söy­le­dim, sat­tı­nız, sat­tı­nız, sat­tı­nız… Da­ha da bu­lur­sa­nız sa­ta­cak­sı­nız, ama bu­nu bul­ma im­ka­nı­nı­zı da, tek­rar hal­kın si­ze bu imkânı ve­re­ce­ği­ni de dü­şün­mü­yo­rum, inan­mı­yo­rum. İnan­ma­ma­mın ge­rek­çe­si de… Şim­di so­ru­yo­rum bu­ra­da: Kaç iş­si­ze, kaç eği­tim­li iş­si­ze iş bul­du­nuz? Öy­le bir hâle ge­tir­di­niz ki ül­ke­yi, dok­to­ru bi­le dı­şa­rı­dan ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Ya be­nim Ana­do­lu'mda in­san­la­rım, Türk­çe bi­lir, Türk­çe ko­nu­şur; be­nim Ana­do­lu'mda, ge­le­cek, ya­ban­cı dil­le ko­nu­şa­cak dok­to­ra der­di­ni na­sıl an­la­tır? Ken­di dok­to­ru­muz mu yok? Hep­si var, hep­si var, ama ne yok bi­li­yor mu­su­nuz? Siz­de ahenk yok, bu­nu ya­pa­cak yü­rek yok, siz bü­tün bun­lar­dan yok­sun­su­nuz.

Sa­yın Baş­ba­ka­nın abar­tı­la­rın­dan bık­tık. Bu­ra­da hep be­ra­ber bir ya­sa çı­kar­dık. Ne­dir bu ya­sa? Se­çil­me ya­şı­nı yir­mi be­şe in­dir­dik. Evet, çok da olum­lu bir ya­sa, biz de oy ver­dik. Sa­yın Baş­ba­kan er­te­si gün ba­sın­da açık­la­ma ya­pı­yor: "Hay­di genç­ler Mec­li­se!" Ya­hu Sa­yın Baş­ba­kan, 20 mil­yon in­san, 20 mil­yon genç iş­siz ve yok­sul, biz bu­ra­ya 50 ta­ne, 100 ta­ne gen­ci­mi­zi ge­tir­sek ne olur? Ba­kın abar­tı… Bir zih­ni­ye­tin an­la­şıl­ma­sı açı­sın­dan bu­nu söy­lü­yo­rum ya da bir baş­ka ör­nek: As­ga­ri ge­çim in­di­ri­min­de bir de­ği­şik­lik…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - So­run­lar o ka­dar çok ki Sa­yın Baş­ka­nım, Ana­do­lu'nun içi ya­nı­yor, köy­lü­nün içi ya­nı­yor, iş­si­zin içi ya­nı­yor, ben to­par­la­sam ne ola­cak! On­lar na­sıl to­par­la­na­cak, on­lar!

BAŞ­KAN - İyi ya Sa­yın Ba­yın­dır, siz de ko­nu­şu­yor­su­nuz.

Bu­yu­run.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ba­ra­jı ge­çe­me­ye­ce­ği için içi ya­nı­yor!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Şim­di, as­ga­ri ge­çim in­di­ri­min­de -o da ne za­man yü­rür­lü­ğe gi­re­cek bi­li­yor mu­su­nuz? 2008'de- bir de­ği­şik­lik ya­pıl­dı: Gün­lük 30 ye­ni ku­ruş ila­ve, ya­ni ay­da 9 YTL. Sa­yın Baş­ba­kan yi­ne te­le­viz­yon­lar­da: "Hay­di genç­ler ev­len­me­ye!" 9 YTL'yle mi Sa­yın Baş­ba­kan, 9 YTL'yle mi? İş­te, si­zin bu, abar­tı ya­nı­nız bu. Çö­züm yol­la­rı­nız, si­zin için ta­ki­ye yön­tem­le­ri, eli­niz­de ya­pa­ca­ğı­nız bir iş var­mış iz­le­ni­mi ver­me yön­te­mi di­ye dü­şü­nü­yo­rum, ama, ar­tık, va­tan­da­şın da, ger­çek­ten, bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nın da bu­nu bil­di­ği­ni bi­lin.

Be­nim son sö­züm -Sa­yın Baş­ka­nım, sab­rı­nız için de te­şek­kür edi­yo­rum- ben, ya­şa­mı, ni­te­lik­li, ka­li­te­li, say­gın, ada­let­li, kal­kın­ma­yı ön pla­na çı­kar­mış, top­lu­mun de­ğer yar­gı­sı, kül­tü­rü, oku­ya­nı ya­za­nı art­mış, ve­rim­li bir ül­ke ve bu ül­ke­nin se­çil­miş muh­tar­la­rı­na, ken­di muh­tar­la­rı­mı­za sa­hip çık­mak için bu ver­di­ği­miz tek­li­fe siz­den oy is­ti­yo­rum. Bir kez da­ha muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li bu tek­li­fi­mi­zi red­de­der, onu ye­ni­den Par­la­men­to­nun toz­lu raf­la­rı­na gön­de­rir­se­niz -ge­çen se­fer söy­le­di­ğim gi­bi- si­zi muh­ta­ra ha­va­le ede­rim.

Bun­da kor­ka­cak bir şey yok, kork­ma­yın. Bu dev­let bü­yük dev­let, bu dev­let ne­le­re kat­lan­dı, bu dev­let ne­le­ri ba­şar­dı; hat­ta bu dev­let, bu dev­let, ken­di şe­hi­di­ne "kel­le­ci" di­yen­le­re; bu dev­let, ba­şın­da­ki Baş­ba­ka­nın te­rö­rist ba­şı­na "Sa­yın Öca­lan" de­di­ği­ne bi­le kat­lan­dı, ama, bu iş bit­ti, am­pul sön­dü, siz mum bi­le ya­ka­ma­ya­cak­sı­nız. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

SE­LA­HAT­TİN DAĞ (Mar­din) - Mü­da­ha­le bi­le et­me­dik, ay­nı­sı­nı bek­li­yo­ruz siz­den.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, te­şek­kür edi­yo­rum.

Grup öne­ri­si le­hin­de söz is­te­yen Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li ya­sa­yı, 2003 yı­lı­nın ma­yıs ayın­da… Ocak ayın­da ilk Mec­li­se gel­di­ği­miz­de bir tek­lif ver­dik. Kırk beş gün geç­miş­ti, ko­mis­yon­la­ra ha­va­le et­me­di­niz. Kırk beş gün geç­tik­ten son­ra, yak­la­şık ma­yıs ayın­da gün­de­me ge­tirt­dik. O gün­den bu ya­na da yak­la­şık 12 kez, ge­rek grup öne­ri­si ge­rek­se 37'nci mad­de uya­rın­ca bu­ra­ya ge­tir­dik.

O dö­nem, il­gi­li Ba­kan... Ay­nen oku­yo­rum ar­ka­daş­lar tu­ta­nak­lar­dan: "Sa­yın As­la­noğ­lu, gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sıy­la, uzun sü­re­dir üze­rin­de ça­lış­tı­ğı­mız Ba­kan­lar Ku­ru­lu ola­rak ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne sevk et­me­ye ka­rar ver­di­ği­miz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gel­mek ve in­ti­kal et­mek üze­re olan muh­tar­lar­la il­gi­li ola­rak açık­la­ma fır­sa­tı ver­di­ği için te­şek­kür ede­rim."

5 Ka­sım 2003 ve 2004 yı­lı büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de yi­ne ay­nı ko­nu­yu di­le ge­tir­di­ği­miz­de, Sa­yın Ba­ka­nı­mız "He­men ha­zır­lı­yo­ruz, 3 bin gös­ter­ge­den 5 bin gös­ter­ge­ye çı­ka­rı­yo­ruz..." Bu, sa­yın ba­kan­la­rın -2 ba­ka­nı­mın- o gün, 2003 yı­lın­da ko­nuş­ma­la­rı­ma ver­di­ği ce­vap. Bir de te­şek­kür edi­yor­lar, bu so­ru­nu gün­de­me ge­tir­di­ğim için.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ya­say­la il­gi­li bu yü­ce Mec­lis, ya­sa­yı ka­bul et­ti, ya­ni, de­di ki: Evet. 37'nci mad­dey­le ge­tir­di­ği­miz­de, bu­ra­da­ki tüm ar­ka­daş­la­rı­mız, tüm par­ti grup­la­rı, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız "evet" de­di­ler, "bu ka­nu­nu ge­tir­me­miz la­zım."

Bu ya­sa ba­sıl­dı. Han­gi dö­nem? Üçün­cü dö­nem­de ba­sıl­dı, ya­ni iki yıl ön­ce, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. O za­man, iki yıl­dır biz bu in­san­la­ra ya­lan söy­lü­yo­ruz. Bir mil­let­ve­ki­li ola­rak uta­nı­yo­rum ben, şah­sen. Ken­di adı­ma ko­nu­şu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ya­sa­yı ni­ye bas­tır­dık? Eğer Mec­lis ira­de­si­nin üs­tün­de baş­ka bir şey var­sa, onu da bi­le­mi­yo­rum. De­mek ki, Mec­lis ira­de­si "bu ya­sa­yı ge­tir" di­yor, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si bu ya­sa­yı bas­tı­rı­yor, 735 sı­ra sa­yı­sı­nı alı­yor, ama her ne hik­met­se, mil­let­ve­kil­le­ri­nin ka­bul et­ti­ği bir şe­yi, bir tür­lü ge­tir­mi­yor­lar. Bu­nu an­la­mak ha­ki­ka­ten müm­kün de­ğil.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­miz, Tür­ki­ye'de sos­yal gü­ven­lik ça­tı­sı al­tın­da olan her­kes has­ta­ne­ler­den ve sağ­lık hiz­met­le­rin­den ya­rar­la­nı­yor. Biz mil­let­ve­kil­le­ri de ya­rar­la­nı­yo­ruz. Ama, siz bi­li­yor mu­su­nuz ki, şu an­da, muh­tar­la­rın yüz­de 50'si Bağ-Kur'a borç­lu ar­ka­daş­lar. Ne olu­yor bi­li­yor mu­su­nuz ar­ka­daş­lar? Muh­tar ol­du­ğun an­da, ilk 1'in­ci ba­sa­mak­tan se­ni Bağ-Kur'a he­men, zo­run­lu kay­de­di­yor­lar. 12'nci ba­sa­ma­ğın pri­mi, al­dı­ğı ma­aş­la eşit. Muh­tar­la­rın yüz­de 60'ın­dan, yüz­de 50'sin­den faz­la­sı­nın Bağ-Kur'a prim bor­cu var. Bağ-Kur'a prim bor­cu olan hiç­bir muh­ta­rı­mız, eşi ve ço­cuk­la­rı hiç­bir has­ta­ne­den içe­ri gi­re­mi­yor. Han­gi ül­ke­de, han­gi sos­yal dev­let­te… Ha­ni, has­ta­ne ka­pı­la­rı­mız her­ke­se açık­tı? Ne­re­de ar­ka­daş­lar? Bu, Ana­ya­sa'ya, in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı mı, de­ğil mi ar­ka­daş­lar? Ya­ni, muh­tar olup eğer Bağ-Kur prim bor­cun var­sa -de­min, Hü­se­yin kar­de­şim söy­le­di, 2 li­ra bor­cu var­mış- 2 li­ra de­ğil 1 li­ra da ol­sa ar­ka­daş­lar, hiç­bir sos­yal gü­ven­lik hak­kın­dan ya­rar­la­na­mı­yor­sun, ne ilaç­tan ne has­ta­ne­den ar­ka­daş­lar. Muh­tar has­ta ol­ma­ya­cak mı? Muh­ta­rın eşi has­ta ol­mu­yor mu? Muh­ta­rın ço­cuk­la­rı has­ta ol­ma­ya­cak­lar mı?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nun adı­nı ben ko­ya­mı­yo­rum. Bu­nun adı­nı ko­ya­mı­yo­rum. Ya­ni, bu muh­tar­la­ra ya­pı­lan, ha­ki­ka­ten onur kı­rı­cı. Has­ta­ne ka­pı­la­rın­da bu in­san­lar… Hâlâ, has­ta­ne­le­re 5 mil­yar, 6 mil­yar, 7 mil­yar se­net im­za­la­yan muh­tar­la­rım var. Söy­lü­yo­rum: Ma­lat­ya-He­kim­han'ın Sa­ray­lı Kö­yü Muh­ta­rım, eşi öl­dü, 7 mil­yar se­net bor­cu­nu hâlâ öde­ye­mi­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, eğer biz bu ko­nu­lar­da, bu in­san­la­rın hay­kı­rı­şı­nı, bu in­san­la­rın yal­va­rı­şı­nı… Ve top­lum adı­na iş ya­pan…

Ar­ka­daş­lar, on­la­rın biz­den ne far­kı var? Biz de se­çil­dik, on­lar da se­çil­di. Ne far­kı var? Ben­den ne far­kı var? Muh­tar­lar da se­çim­le ge­len in­san­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, yan­lış­lık­la beş da­ki­ka ve­ril­di, sü­re­ni­zi ta­mam­lı­yo­rum.

Bu­yu­run.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Fark yok­sa, muh­tar ada­yı ol­say­dın o za­man.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Be­ye­fen­di, zor­la kim­se si­zi mil­let­ve­ki­li yap­ma­dı. Sen, şa­kır şa­kır her tür­lü sağ­lık gi­de­ri­ni alır­ken, bu Mec­lis, bu in­san­la­rın sağ­lık gi­de­ri­ni dü­şün­mü­yor­sa, kim­se si­zi zor­la mil­let­ve­ki­li yap­ma­dı.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Muh­tar ada­yı ol­say­dın!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - O za­man, ge­re­kir­se muh­tar ada­yı olu­rum ge­re­kir­se bil­mem ne ada­yı olu­rum. Ama, in­san­la­rın onu­ruy­la oy­na­ma­ya kim­se­nin hak­kı yok­tur. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Kim­se kim­se­nin onu­ruy­la oy­na­maz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, bu, sos­yal dev­le­tin, sos­yal dev­le­tin bir gö­re­vi­dir. Bu ül­ke­de ya­şa­yan her­kes, bu ül­ke­de ya­şa­yan her­kes sos­yal dev­le­tin ça­tı­sı al­tın­da. Eğer muh­ta­rın ço­cu­ğu, muh­ta­rın eşi, muh­ta­rın ken­di­si bir şe­kil­de hiç­bir sağ­lık yar­dı­mın­dan ya­rar­la­na­mı­yor­sa, bu, ana­ya­sal suç­tur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­bii, bu in­san­la­rın ne­ler yap­tı­ğı­nı he­pi­niz ben­den çok iyi bi­li­yor­su­nuz. Özel­lik­le, köy muh­tar­la­rı­mı­zın, köy muh­tar­la­rı­mı­zın so­rum­lu­luk­la­rı­nı ve on­la­rın mü­ca­de­le­si­ni siz ben­den çok iyi bi­li­yor­su­nuz. Eğer siz hak gö­rü­yor­sa­nız, eğer siz hak gö­rü­yor­sa­nız, ben ona bir şey di­ye­mi­yo­rum.

Ta­bii, bir de, Bağ-Kur borç­la­rı var. Şim­di, öde­ye­cek güç­le­ri yok ar­ka­daş­lar. Tak­sit­len­dir­di­niz; ya­ni, ba­şın­dan be­ri bu in­san­la­rı sü­rek­li borç­lu ya­pı­yor­su­nuz. İki dö­nem­dir muh­tar­lık ya­pa­nın Bağ-Kur'a bor­cu ne ka­dar ar­ka­daş­lar bi­li­yor mu­su­nuz? 25 mil­yar.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, du­rum bu. Bu in­san­la­rın hâli bu­ra­da. Ya­ni, eğer, bu yü­ce Mec­lis -52 bin muh­ta­rı­mız var- bun­la­rın sos­yal gü­ven­li­ği­ni… Bu in­san­lar di­yor ki "Biz, siz­den pa­ra is­te­mi­yo­ruz. Bi­ze üç ku­ruş ma­aş ve­ri­yo­ruz di­yor­su­nuz. Kar­de­şim, ço­lu­ğu­ma ço­cu­ğu­ma mah­cup et­me­yin be­ni." di­yor.

Ben si­ze, şu an­da has­ta­ne­le­re borç­lu, Ma­lat­ya'dan, en az bir 50 muh­ta­rın borç se­net­le­ri­ni ge­tir­dim ar­ka­daş­lar. Di­ğer il­le­ri­miz­de de du­rum bun­dan fark­lı de­ğil. Ge­çen haf­ta Er­zu­rum'dan -ben bu­ra­da yok­tum, er­ken ay­rıl­dım- 30 ta­ne muh­tar ar­ka­da­şım gel­di.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Dün İs­tan­bul'dan gel­di­ler.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da muh­tar­lar­la il­gi­li, iş­te, her se­fe­rin­de "iyi­leş­tir­dik" di­yor­su­nuz. Ha­yır ar­ka­daş­lar, hiç­bir şey iyi­leş­tir­me­di­niz, hiç­bir şey iyi­leş­tir­me­di­niz. Bor­cu, dün Bağ-Kur pri­mi 100 mil­yon­du, bu­gün Bağ-Kur pri­mi 260 mil­yon. Ne­yi iyi­leş­tir­di­niz? Bu ce­bi­ne ver­di­niz, bu ce­bi­ne şim­di borç­lan­dı­rı­yor­su­nuz. Ne­yi iyi­leş­tir­di­niz ya, ne­yi iyi­leş­tir­di­niz? Bağ-Kur pri­mi, o za­man 12'nci ba­sa­mak kaç pa­ray­dı, ver­di­ği­niz ma­aş kaç pa­ray­dı? Bağ-Kur pri­mi 112 mil­yon­du, ver­di­ği­niz ma­aş da 122 mil­yon­du. Ne­yi iyi­leş­tir­di­niz ya? Şu an­da da Bağ-Kur 12'nci ba­sa­mak­tan baş­la­yan ve­ya 6'ncı ba­sa­mak­ta­ki bir muh­ta­rın öde­di­ği Bağ-Kur pri­mi 300 kü­sur mil­yon. Bir de ce­bin­den pa­ra ödü­yor bu in­san­lar. Yok ki öde­sin­ler ar­ka­daş­lar. Yok, yok; ce­bin­de on ku­ruş yok, on ku­ruş!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sa­mi­mi ol­mak la­zım. Eğer bu yü­ce Mec­lis bu in­san­la­rın so­ru­nu­na, bu in­san­la­rın ya­ra­sı­na çö­züm ol­mu­yor­sa, bu in­san­lar, baş­ka, çö­zü­mü ne­re­de ara­ya­cak ar­ka­daş­lar?

Bir kez da­ha si­ze ses­le­ni­yo­rum, bir kez da­ha söy­lü­yo­rum: Ge­lin, bu in­san­la­rın onu­ru­nu kır­ma­yın, bu in­san­la­rın has­ta­ne ka­pı­la­rın­da ka­fa­sı­nı eğ­dir­me­yin. Ay­nı ko­nu, köy ko­ru­cu­la­rın­da.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ve in­san­la­rı­mı­zın em­ni­ye­ti­ni sağ­la­mak, on­la­rın hu­zur ve mut­lu­lu­ğu­nu sağ­la­mak, dev­le­ti­mi­zin kol­luk kuv­vet­le­ri­nin gö­re­vi­dir. An­cak, 1986 yı­lın­da icat edi­len köy ko­ru­cu­lu­ğun­da, sos­yal dev­let açı­sın­dan, in­sa­ni açı­dan, in­san­lık açı­sın­dan, bu in­san­la­rı hâlâ in­san say­mı­yor­su­nuz. 70 bin köy ko­ru­cu­su­na, alt­mış beş ya­şı­na gel­di­ği za­man, ha­di yü­rü git, di­yor­su­nuz. Ha­yır ar­ka­daş, bu­na kim­se­nin hak­kı yok­tur. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de, hiç­bir sos­yal dev­let, ça­lış­tır­dı­ğı in­sa­na eğer ma­aş ve­ri­yor­sa, bun­la­rın mut­la­ka bir sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tın­da ol­mak zo­run­lu­lu­ğu var­dır. Yi­ne söy­lü­yo­rum: Bu in­san­la­ra ma­aş ve­ri­yor­su­nuz, ama, sos­yal gü­ven­lik­le­ri yok. Bu­na hak­kı­nız yok ar­ka­daş­lar.

Ben, ay­rı­ca, ye­ni bir mo­da çık­tı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ye­ni bir mo­da çık­tı. Şim­di, tüm muh­tar­la­ra ic­ra gön­de­ril­di, ar­tık ev­le­rin­de­ki buz­do­lap­la­rı da gi­di­yor bi­li­yor mu­su­nuz? Hep­si­ne öde­me em­ri gön­de­ril­di Bağ-Kur'a prim bor­cu ol­du­ğu için ve muh­tar­la­rın ev­le­rin­de­ki buz­do­la­bı, te­le­viz­yo­nu kal­dı­rı­lı­yor. Aca­ba ni­ye kal­dı­rı­yor­su­nuz? O muh­tar­lar te­le­viz­yon sey­ret­me­sin de bu­ra­da­ki olay­la­rı gör­me­sin di­ye mi?

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; bu "grup öne­ri­si aley­hin­de" kav­ra­mı­nı sa­de­ce söz al­mış bu­lun­mak için kul­lan­dım. Muh­tar­la­rın öz­lük hak­la­rı için, as­la ne aley­hin­de ola­bi­li­rim, tam ter­si­ne yü­re­ğim­le ya­nın­da­yım. Ön­ce sö­zü­me böy­le baş­la­ya­rak he­pi­ni­zi sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, ta­bii ki muh­tar­la­rı­mı­zın so­ru­nu or­ta­da. Tür­ki­ye'de bir ya­şam en­dek­si var as­lın­da. Bu ya­şam en­dek­si­ne bak­tı­ğı­mız­da bir yok­sul­luk sı­nı­rı var, bir de aç­lık sı­nı­rı var. Ama, as­ga­ri üc­re­tin da­hi aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ol­du­ğu bu­gü­nü­müz­de muh­tar­la­rı­mı­zın hâli­ne ge­lin­ce ta­ma­mıy­la pe­ri­şan.

Muh­tar­la­rı­mı­za ba­kı­yo­ruz, evet 53 bin muh­ta­rı­mız var, ma­aş­la­rı 250 YTL. Bağ-Kur prim­le­ri­ne bir ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­lar de­ğin­di­ler kıs­men, ben de tek­rar­la­mak is­te­rim. En dü­şük 1'in­ci ba­sa­mak di­ye­bi­le­ce­ği­miz 185 YTL, ara­da­ki fark 65 YTL. En yük­sek­ten ya­tır­mak is­ter­se 690 YTL, ya­ni ce­bin­den pa­ra ve­re­cek. Pe­ki, sor­mak is­ti­yo­rum ar­ka­daş­lar: Sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti­nin, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, ça­lı­şa­nı­na ve­ya en azın­dan ka­mu gö­re­vi ya­pan bu muh­tar­la­rı­mı­za ve­re­ce­ği de­ğer bu mu? Ya­ni, as­lın­da AKP'nin ver­di­ği de­ğer bu kı­sa­ca. Bi­raz­dan bir ar­ka­da­şı­mız, herhâlde, AKP Gru­bu adı­na ge­lip ko­nu­şa­cak, biz şun­la­rı yap­tık, bun­la­rı yap­tık. Bun­lar ka­rın do­yur­mu­yor. İş­te, kra­lın çıp­lak ol­du­ğu ka­dar tüm ve­ri­ler or­ta­da. Biz di­yo­ruz ki, as­ga­ri üc­re­tin za­ru­ri ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­ya­cak bir du­rum­da ol­ma­sı­na kar­şın biz Ana­va­tan ola­rak şu­nu söy­lü­yo­ruz, di­yo­ruz ki: Muh­tar­la­rım, bu yıl ül­ke­nin ka­der yı­lı, ina­nı­yo­rum ki, sen de ka­de­ri­ne sa­hip çı­ka­cak­sın, öz­lük hak­la­rı baş­ta ol­mak üze­re, bu ül­ke­nin ge­nel se­çim­le­rin­de doğ­ru­dan ya­na ta­vır ko­ya­cak­sın. Bu yıl ül­ke­nin AKP'den kur­tu­luş yıl­la­rı ve ina­nı­yo­rum ki, ge­ri­ye dö­nüş sa­yı­sı­nı siz­ler de he­ye­can­la bek­li­yor­su­nuz ve muh­tar­la­rı­mı­za ve­ri­len bu de­ğe­ri, bu de­ğer­siz­li­ği da­ha doğ­ru­su, ina­nı­yo­rum ki, muh­tar­la­rım da unut­ma­ya­cak, AKP'ye ge­re­ken ce­va­bı net ola­rak ve­re­cek­tir.

Evet, or­ta­da kra­lın çıp­lak ol­du­ğu ka­dar çıp­lak. Bu ül­ke­de, yüz­de 20 nü­fu­sun ye­şil kar­ta ba­ğım­lı ol­du­ğu bir yer­de, dev­le­tin ye­şil kart ba­ğım­lı­sı de­di­ği­mi­ze bir kıs­tas ver­mek is­ti­yo­rum. Ye­şil kart, hem be­lir­li bir dü­zey­de as­ga­ri üc­re­tin üç­te 1'i ma­aş ve ar­tı, sağ­lık gü­ven­ce­si.

Pe­ki, muh­tar­la­rı­mız? Hâli pe­ri­şan. Di­yo­ruz ki, bu ka­mu gö­re­vi ol­du­ğu­na gö­re, bu ka­mu gö­re­vi, se­çil­miş ol­mak, ay­nı za­man­da so­rum­lu­luk al­mak bir ka­mu gö­re­vi­dir, ama, muh­tar­la­rı­mız için la­yık gö­rü­len bu an­lam­da… Biz de di­yo­ruz ki, bu­gün, muh­tar­la­rın ma­aşı en az as­ga­ri üc­ret ma­aşı ol­ma­lı. İkin­ci­si, sos­yal gü­ven­lik prim­le­ri­ni de biz­zat dev­le­tin ta ken­di­si ya­tır­ma­lı ve bu ül­ke­de ma­ale­sef top­lu­mun yüz­de 40'ı borç­lu, muh­tar­lar da bun­la­rın içe­ri­sin­de.

Muh­tar­la­rı­mız, tüm hal­kın so­run­la­rıy­la her gün yüz­ler­ce, baş­ta ye­şil kart ol­mak üze­re, Fak-Fuk Fon di­ye­bi­le­ce­ği­miz -halk di­liy­le- sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rın­dan her gün so­run­lu in­san­lar­la bi­re bir dert ba­ba­sı olur­ken ve­ya dert ana­sı olur­ken, ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­la­rı­nı ken­di­si­nin ifa­de ede­me­me­si bü­yük bir öz­ve­ri. Ken­di­le­ri­ni yü­rek­ten kut­lu­yo­rum, muh­tar­la­rı­mı­zı.

Evet, bu­gün, as­ga­ri üc­re­tin en az 1.000 YTL, es­ki pa­ray­la ya­ni 1 mil­yar ol­ma­sı ge­re­kir. Kı­sa­ca, muh­tar­la­rı­mı­zın ma­aşı bu ol­ma­lı in­san­ca ya­şa­ya­bil­me­si için.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - As­lın­da da­ha çok ol­ma­lı.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, da­ha çok ol­ma­lı. İk­ti­dar­sı­nız AKP ola­rak, kim ya­pa­cak? Ta­bii ki, IMF'ten izin ala­cak­sı­nız. Doğ­ru, hak­lı­sı­nız, ik­ti­dar ola­rak… Siz, ik­ti­dar ol­du­ğu­nu­zun far­kın­da da­hi de­ğil­si­niz!

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Siz de geç­miş­te ik­ti­dar ol­du­ğu­nu­zun far­kın­da de­ğil­si­niz!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - IMF'ten ica­zet di­ye­bi­le­ce­ği­miz bir emir alır­sa­nız, bun­la­rı ve­re­cek­si­niz. Bu ül­ke­de son beş yıl­dır AKP İk­ti­da­rın­da sa­de­ce dev­le­tin borç ola­rak öde­di­ği yurt dı­şı­na 174 mil­yar do­lar bey­ler.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Si­zin bı­rak­tı­ğı­nız borç­la­rı ödü­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - He­sa­bı­nı­zı 73 mil­yon üze­rin­de bö­lün ba­ka­lım ne olu­yor?

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Siz­den ka­lan borç­la­rı ödü­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - O iş­siz ka­dın­la­rı­mız…

Beş yıl geç­ti, ma­ze­ret üret­me­yin. Beş yıl geç­ti. Bu so­run­la­rı çöz­mek için ik­ti­dar ol­du­nuz. Ama, biz ya­rın ik­ti­dar ol­du­ğu­muz­da si­zin ma­ze­re­ti­ni­ze mi bü­rü­ne­ce­ğiz? Si­zin gi­bi mi ola­ca­ğız? Ha­yır. So­run bel­li, çok net, kral çıp­lak ve bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nı çö­ze­me­ye­cek gi­bi bir aciz­lik içe­ri­sin­de ol­ma­ma­lı, tam ter­si­ne, ya­şa­ma ka­ram­sar­lık için bak­ma­ma­lı.

Bi­zim ifa­de et­ti­ği­miz tek şey var: Evet, geç­miş ya­şan­maz. AKP'li yıl­lar, bu ik­ti­da­rı da, da­ha doğ­ru­su si­ya­se­tin ta­ri­hin­de ma­ale­sef ka­yıp yıl­la­rı ola­rak not edi­le­cek­tir. İna­nı­yo­rum ki, halk da bu ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­la­rın he­sa­bı­nı san­dık­ta so­ra­cak­tır AKP'den. Da­ha ön­ce na­sıl di­ğer si­ya­si par­ti­ler­den sor­duy­sa, umut­la­rı­na ışık ol­ma­dıy­sa, he­sa­bı­nı sor­duy­sa, ina­nı­yo­rum ki, tek­rar, bu umu­du­na, ya­ra­sı­na der­man ol­ma­yan AKP'den de he­sap so­ra­cak­tır.

Evet, net ola­rak şu­nu söy­lü­yo­ruz: Bu ül­ke­de yok­sul­luk ka­der de­ğil, se­fa­let ka­der de­ğil. İn­san­la­rın en azın­dan as­ga­ri dü­zey­de sos­yal gü­ven­lik di­ye­bi­le­ce­ği­miz, sağ­lık da dâhil ol­mak üze­re, yok­sun­lu­ğu­nu her ge­çen gün ya­şı­yo­ruz. Ni­ha­ye­tin­de, ge­çen, Mer­sin'de ya­şan­dı. Sa­yın Baş­ba­kan her yer­de "her­kes is­te­di­ği dok­to­ru se­çe­cek" der­ken, bu­nun si­ya­si po­li­ti­ka­sı­nı, pro­pa­gan­da­sı­nı ya­par­ken, bir ha­mi­le an­ne­nin, ço­cu­ğu­nu do­ğur­mak­tan do­la­yı hap­se na­sıl düş­tü­ğü­nü he­pi­miz unut­ma­dık, o ai­le de ina­nı­yo­rum ki unut­ma­dı. Bu ül­ke­de bu ka­de­ri­mi­ze sa­hip çı­kıl­ma­sı ge­re­ken bir dö­nem.

Evet, AKP'li yıl­lar­da gö­rü­yo­ruz, beş yı­la uzat­ma­nın bir ay­rı­ca­lı­ğı­nı her yer­de is­tik­rar ola­rak yut­tu­ru­lan top­lu­ma, ama, top­lu­mun yut­ma­ya­ca­ğı­na inan­dı­ğı­mız bir beş yıl geç­ti. Yok­sul da­ha yok­sul ol­du, yok­sul aç ol­du, yok­sul umut­suz ol­du, zen­gin ise da­ha zen­gin ol­du. Bu ka­dar çe­liş­ki­nin ya­şan­dı­ğı bir dö­nem ol­ma­mış­tır. Sos­yal ada­let di­ye­bi­le­ce­ği­miz ge­lir da­ğı­lı­mı baş­ta ol­mak üze­re, bu­gün muh­tar­la­rı­mı­zın so­run­la­rı… Ta­bii ki, bi­ze bi­çi­len rol ola­rak bak­tı­ğı­mız­da sa­de­ce ya­pıl­mak is­te­nen şey, uy­du­la­şan bir Tür­ki­ye ve borç­la­nan bir Tür­ki­ye, her ge­çen gün bor­cu ar­tan ve her ge­çen gün yok­sul­la­şan bir Tür­ki­ye. Bi­zim de bu­na is­ya­nı­mız var. Ka­de­ri­miz bu ola­maz di­yo­ruz. Ka­de­ri­mi­ze el ko­ya­ca­ğız ve sa­hip çı­ka­ca­ğız.

Bu­ra­dan da muh­tar­la­rı­ma ses­le­ni­yo­rum: AKP'nin si­zi din­le­me­ye ni­ye­ti yok. Bi­raz­dan ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş ge­le­cek, iş­te, biz böy­le yap­tık, böy­le… Boş laf­lar ka­rın do­yur­mu­yor. İna­nı­yo­rum ki, siz­le­rin de ce­bi­nin na­sıl yan­dı­ğı­nı, kre­di kart­la­rıy­la na­sıl borç­lan­dı­ğı­nı­zı, eşi­ni­ze dos­tu­nu­za na­sıl mah­cup ol­ma­mak için ke­nar­da kı­yı­da do­la­şa­rak gü­nü kur­tar­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nı­zı çok iyi bi­li­yo­ruz. Acı­la­rı­nı­zı, sı­kın­tı­la­rı­nı­zı iyi bi­li­yo­ruz. Unut­ma­yın, umut­suz ol­ma­yın. Bu yıl, ül­ke­nin ve top­lu­mun ge­le­ce­ği ol­du­ğu­na gö­re, yap­ma­mız ge­re­ken şey, bu si­ya­sal sü­reç içe­ri­sin­de AKP'ye ge­re­ken, si­ya­sal an­lam­da san­dık­ta -gay­ri­meş­ru de­ğil- he­sap so­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­ruz ve as­ga­ri üc­ret­li­nin ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­la­rın ca­ba­sı bir ke­na­ra, bu­nun kar­şı­lı­ğın­da iş bul­ma umu­du da­hi ol­ma­yan mil­yon­lar­ca in­sa­nı­mı­zın, üni­ver­si­te me­zu­nu in­san­la­rı­mı­zın, muh­tar­la­rı­mı­zın, köy­lü­le­ri­mi­zin, çift­çi­le­ri­mi­zin, bi­li­yo­ruz he­pi­ni­zin sı­kın­tı­la­rı­nı­zı, ama bun­lar çö­züm­süz de­ğil. Si­ze al­ter­na­tif­siz ola­rak yut­tu­ru­lan bu sis­te­me dur di­ye­cek olan siz­ler­si­niz. Bu ül­ke­de her şe­yin al­ter­na­ti­fi var ve al­ter­na­tif­te de umut­la­rı­mız var ve Ana­va­tan ola­rak şu­nu söy­lü­yo­ruz, di­yo­ruz ki: Evet, as­ga­ri üc­ret en az bin YTL ol­ma­lı. Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'da ya­rı fi­yat ol­ma­sı­nı öne­ren be­lir­li in­san­lar var. As­ga­ri üc­ret bel­li, 403 mil­yon ya da şim­di­ki 403 YTL. Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'da hal­kı­ma la­yık gö­rü­len, ya­rı fi­yat ol­sun. Ney­miş? Re­ka­bet ede­mi­yo­ruz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Kaç pa­ray­la dev­ret­miş­ti­niz bi­ze?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Yok­sul­luk, yok­sul­luk, yok­sul­luk… Ka­der ol­ma­lı…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - As­ga­ri üc­re­ti bi­ze ka­ça dev­ret­miş­ti­niz?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Kı­yas­la­dı­ğı­nız un­sur ne? Çin. Çin'de kö­le­lik ko­şul­la­rı için­de ça­lış­ma var. Siz hal­kı­ma bu­nu mu la­yık gö­rü­yor­su­nuz? Ha, yap­tı­ğı­nız bu. Ne ola­cak? İş­siz­le­rin öner­di­ği un­sur­da bu var.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Siz bi­ze kaç pa­ray­la dev­ret­ti­niz as­ga­ri üc­re­ti söy­ler mi­sin? Ana­va­tan kaç pa­ray­la dev­ret­ti bi­ze?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bu­gün, dev­re­dip et­me­mek, ma­ze­ret üret­mek de­ğil. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, yok­sul­luk sı­nı­rı­nı ge­ti­rin…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - 180 li­ray­la ver­di­niz ya!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - …aç­lık sı­nı­rı­nı ge­ti­rin, hem de, ba­kın, hem de Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü di­ye­bi­le­ce­ği­miz TÜ­İK'in, ge­ti­rin o stan­dart­la­rıy­la, ge­ti­rin de kı­yas­la­yın. 250 YTL ne­re­si, sos­yal dev­let de­di­ği­niz ne­re­si? Muh­ta­ra la­yık gör­dü­ğü­nüz o mu? 80 li­ray­dı dün aç bı­rak­tık, ee biz de şim­di kar­nı­nı do­yu­ru­ruz. Ge­çin ya! Si­zin kri­te­ri­niz, kıs­ta­sı­nız böy­le kü­çük, aşa­ğı­lar­da ol­ma­ma­lı…

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Doğ­ru söy­lü­yor­sun, doğ­ru, doğ­ru!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - .. ve ni­ha­ye­tin­de, sos­yal gü­ven­lik ola­rak be­ce­re­me­di­ği­niz, ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı­nı da çı­ka­ra­ma­dı­nız.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Çı­kar­dık, çı­kar­dık.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Biz si­ze za­ma­nın­da de­miş­tik, dua edin, yar­gı­ya dua edin de­miş­tik. Ni­ye er­te­li­yor­su­nuz ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı­nı?

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal et­ti.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Şim­di de se­çim son­ra­sı­na bı­ra­kı­yor­su­nuz. Bu mu ma­ri­fe­ti­niz? Ha­ni her­ke­si sos­yal gü­ven­lik içe­ri­sin­de ku­cak­la­ya­cak di­yor­du­nuz. Bağ-Kur'lu borç­lu in­san­la­rın sa­yı­sı­nın ne ol­du­ğu­nu bi­lir mi­si­niz? Yüz­de 30, muh­tar­lar da bu­nun içe­ri­sin­de yo­ğun­luk­ta ve sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­sin­den mah­rum kal­mak­ta. Hiç muh­tar­lık yap­ma­sa ve sos­yal va­tan­daş ola­rak, sa­de­ce bu ül­ke­nin va­tan­da­şı ola­rak, as­ga­ri ku­rum hiz­met­le­rin­den, ya­ni sağ­lı­ğın­dan, ya­ni sos­yal gü­ven­ce­sin­den, ya­ni as­ga­ri dü­zey­de ya­şa­mı­nı ida­me et­ti­re­cek gü­ven­ce­den mah­rum bı­rak­tı­nız. Öy­le bir ge­lir da­ğı­lı­mı bo­zuk­lu­ğu ya­rat­tı­nız ki, bu­gün övün­dü­ğü­nüz sü­reç içe­ri­sin­de, Or­ta Do­ğu'da ve sa­de­ce Tür­ki­ye'nin ken­di iç di­na­mik­le­rin­de ger­gin­lik­ten me­det umar hâle gel­di­niz ve biz de di­yo­ruz ki, hoş­gö­rü­nün, sev­gi­nin, kar­deş­li­ğin ve umut­la­rın ol­du­ğu bir Tür­ki­ye öz­le­mi ol­sun.

Muh­tar­la­rım, siz­le­re ses­le­ni­yo­ruz: Tek­rar edi­yo­ruz, tek ba­şı­nı­za bu ik­ti­dar­dan, za­ten ka­mu hiz­me­tin­den na­sıl ya­rar­la­na­ma­dı­ğı­nı­zı, top­lu­mun sı­kın­tı­la­rı­nı bi­re bir ya­şa­yan un­sur­lar­sı­nız ve bu­nu da ina­nı­yo­rum ki unut­ma­ya­cak­sı­nız. Se­çim dö­ne­min­de si­ze ve­re­cek­le­ri si­ya­si rüş­ve­ti de unut­ma­yın. Evet, bu dö­nem se­çim dö­ne­mi ve Hükûme­tin za­man za­man ka­mu­oyun­da yan­sıt­tı­ğı, "yaa, biz se­çim po­li­ti­ka­sı yap­mı­yo­ruz" de­yip da­nis­ka­sı­nı ya­pı­yor­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Se­çim­de rüş­vet ol­maz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, se­çim­de… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Pa­lav­ra sı­kı­yor" se­si)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ler, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Kim­se pa­lav­ra sık­mı­yor, eğer sı­kı­la­cak bir şe­yi­niz var­sa, ge­lir bu­ra­da ko­nu­şur­su­nuz. Bu­gün, ül­ke­de ya­şa­nı­lan sı­kın­tı­la­rı, eğer gö­zü­nüz… Gör­me­dim di­yor­sa­nız, duy­ma­dım, bil­mi­yo­rum, halk­tan uzak ya­şa­mış­sa­nız, ina­nı­yo­rum ki, bu halk si­ze ge­re­ken ce­va­bı ve­re­cek­tir.

Ben, muh­tar­la­rı­ma tek­rar ses­len­mek is­ti­yo­rum: Bu öne­ri­nin le­hin­de­yiz Ana­va­tan ola­rak, hat­ta, bu­nun da da­ha ve­rim­li... Eğer gün­de­me alı­nır­sa, ina­nı­yo­ruz ki…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Aley­hin­de söz al­ma­dı­nız mı?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - …de­ği­şik­lik öner­ge­le­ri­mi­ze, as­ga­ri dü­zey­de, as­ga­ri üc­ret dü­ze­yin­de, öz­lük hak­la­rı­na sa­hip ol­ma­nız ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­ruz.

Borç… Evet, borç yi­ği­din kam­çı­sı de­di­niz, ye ba­bam ye de­di­niz ve top­lu­ma bu­nu ödet­tir­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz. Bu­nun, umut­la­rın bit­me­di­ği bir Tür­ki­ye öz­le­miy­le muh­tar­la­rı­ma bu­ra­dan ses­le­nir­ken, umut­la­rı­nın bit­me­me­si ve Tür­ki­ye'nin ka­de­ri­ne sa­hip çık­ma­sı­nı bek­li­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ya­ni, aleyh­te söz alıp da leh­te söz söy­le­mek ne ka­dar doğ­ru?

BAŞ­KAN - Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen, Eyüp Fat­sa, Or­du Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Fat­sa.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun grup öne­ri­si­nin aley­hin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le Baş­kan­lık ma­ka­mı­nı ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, grup öne­ri­si­nin içe­ri­ği da­ha ön­ce de bu­ra­da de­fa­at­le gün­de­me ge­ti­ril­miş; muh­tar­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li, hiz­met şart­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­siy­le ala­ka­lı bir ka­nun tek­li­fi­nin gün­de­me alın­ma­sıy­la ala­ka­lı. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuy­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­ma­dan ön­ce mü­sa­ade­niz­le bir iki ko­nu­yu ka­mu­oyu­nun ve si­zin gün­de­mi­ni­ze ge­ti­rip siz­ler­le, ka­mu­oyuy­la pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Muh­tar­lık mü­es­se­se­si bi­ze im­pa­ra­tor­luk­tan dev­re­dil­miş, ora­dan ku­rum­sal ola­rak al­dı­ğı­mız ve sek­sen üç yıl­lık cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca da var­lı­ğı­nı ve hiz­met­le­ri­ni de­vam et­ti­ren, de­mok­ra­si­miz açı­sın­dan da çok önem­li bir ku­rum­dur. Şim­di, bu muh­tar­la­rın sı­kın­tı­la­rı­nı, prob­lem­le­ri­ni, öz­lük hak­la­rı­nı gün­de­me ge­ti­ren ar­ka­daş­la­ra ve si­ya­si par­ti­le­re Al­lah aş­kı­na bu­ra­da sor­mak is­ti­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya bu muh­tar­lık mü­es­se­se­si ku­rum­sal ola­rak ye­ni ku­rum­sal­laş­tı, ilk de­fa bir şey ko­nu­şu­yo­ruz muh­tar­lar üze­rin­de ku­rum­sal ola­rak ya da bu­nu gün­de­me ge­ti­ren si­ya­si par­ti­ler muh­tar­lık mü­es­se­se­si oluş­tuk­tan son­ra ku­rum­sal­laş­tı, var ol­du! San­ki hiç da­ha ön­ce­si yok bu işin.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, bu ül­ke­de yir­mi ye­di yıl tek ba­şı­na, on­dan son­ra­ki sü­reç­ler­de de za­man za­man tek ba­şı­na, za­man za­man da hükûmet or­ta­ğı ola­rak ik­ti­dar ol­du, so­rum­lu­luk al­dı. O gün de, Tür­ki­ye'de muh­tar­lık mü­es­se­se­si var­dı.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - 1950'den ön­ce…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Ön­ce­si de, son­ra­sı da. Son­ra­sı da Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Han­gi son­ra­sı? 80'den son­ra şey mi ol­du mu? Al­lah Al­lah!

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - 50'den ön­ce­si sa­yıl­mı­yor mu?

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - O gün kim­se, dev­ri ik­ti­dar­la­rın­da bu­nu ha­tır­la­ma­dı­lar. Ana­va­tan Par­ti­si de, 1983'ten son­ra yir­mi se­ne ik­ti­dar ve­ya ik­ti­dar or­ta­ğı ola­rak hükûmet ol­du, so­rum­lu­luk al­dı ve o za­man da "muh­tar­lık" di­ye bir mü­es­se­se, "muh­tar­lık" di­ye bir ku­rum var­dı.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Biz şey yap­tı­ğı­mız muh­tar­lar öl­dü, el­li yıl ol­du.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Mü­sa­ade edin, bak ne yap­tı­ğı­mı­zı si­ze söy­le­ye­ce­ğim.

Si­zin öz­le­di­ği­niz, si­zin ar­zu et­ti­ği­niz muh­tar pro­fi­li şu­dur: Eğer kö­yün­de bir ka­nal ya­pı­la­cak­sa ve­ya ma­hal­le­sin­de bir yol açı­la­cak­sa, bir iş ma­ki­ne­si­ne, grey­de­re, kep­çe­ye, do­ze­re, si­lin­di­re ih­ti­ya­cı var­sa ve­ya kö­yü­ne, ma­hal­le­si­ne su ge­tir­mek için 100 met­re, 200 met­re bo­ru­ya, bir­kaç tor­ba çi­men­to­ya ih­ti­ya­cı var­sa, si­ya­si par­ti­le­rin ka­pı­sın­da, mil­let­ve­kil­le­ri­nin ka­pı­sın­da, ba­kan­lı­ğın, ge­nel mü­dü­rün ve bü­rok­rat­la­rın ka­pı­sın­da bun­la­rı al­mak için mer­ha­met di­le­nen, ka­pı­sın­da gün­ler­ce sı­ra bek­le­yen, kuy­ruk­ta bek­le­yen, itil­miş, ezil­miş, hor­lan­mış, dış­lan­mış, her şey si­ya­set­çi­le­rin iki du­da­ğı ara­sın­dan çı­ka­cak mer­ha­me­te bağ­lı dış­lan­mış bir muh­tar­lık öz­lü­yor­sa­nız, AK Par­ti dö­ne­min­de böy­le bir muh­ta­rı gö­re­mez­si­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Za­ten öy­le yap­tı­nız.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Ben, bu­ra­da­ki ar­ka­daş­la­rı­ma sor­mak is­ti­yo­rum: İki se­ne­den be­ri, Al­lah aş­kı­na, yo­lu için, su­yu için, köp­rü­sü için, iş ma­ki­ne­si için, ça­kı­lı, as­fal­tı, be­to­nu için ka­pı­nı­za bir ta­ne muh­tar gel­di mi? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Yok" ses­le­ri, al­kış­lar) Gel­di mi bir ta­ne?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Git Ma­lat­ya özel ida­re­ye ba­ka­yım!

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Biz, muh­tar­la­rı­mı­zı, mer­ha­met di­le­nen, lü­tuf ve ia­ne di­le­nen gö­rev­li­ler ol­mak­tan çı­kar­tıp bu hiz­met­le­ri ya­pa­cak so­rum­lu in­san­lar hâli­ne ge­tir­dik ve büt­çe­le­ri de el­le­ri­ne ver­dik.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sen ma­aş­tan ha­ber ver, ma­aş­tan.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - İha­le­nin ba­şı­na ge­tir­dik, iha­le­nin.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Hiz­me­tin de ba­şı­na koy­duk, hiz­me­tin öde­nek­le­ri­ni de ken­di he­sap­la­rı­na çı­kart­tık.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Bra­vo, va­rol.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eğer, siz, muh­tar ola­rak, muh­tar­lık mü­es­se­se­si ola­rak, köy­ler­de, ma­hal­le­ler­de si­ya­si par­ti­ni­zin ne­fer­le­ri, si­ya­si par­ti­ni­zin kad­ro­lu in­san­la­rı ve si­zin adı­nı­za si­ya­set yü­rü­te­cek in­san­lar ola­rak dü­şü­nü­yor­sa­nız ve hâlâ öz­le­mi­niz bu nok­ta­day­sa, AK Par­ti as­la muh­tar­la­rı­na böy­le bir say­gı­sız­lık yap­maz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Siz muh­tar­la­rı yok ka­bul edi­yor­su­nuz. Kay­ma­kam­lar muh­tar­la­rı yok farz edi­yor.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Ve kim­se muh­tar­la­rın üze­rin­den, muh­tar­la­rı is­tis­mar et­mek su­re­tiy­le de si­ya­set yap­ma­sın.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Muh­tar­la­rı yok ka­bul edi­yor­su­nuz. Muh­tar­la­rı yok ka­bul edi­yor­su­nuz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Olur mu öy­le şey?

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ora­da­ki imam­lar­la iş ya­pı­yor­su­nuz, Ak­hi­sar'da.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar… De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu ko­nu­la­rı bu­ra­da de­fa­lar­ca tar­tış­tık. Tar­tış­tı­ğı­mız ko­nu­la­rı bir ke­re da­ha kı­sa­ca siz­ler­le be­ra­ber pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Muh­tar­la­rı­mız ve ka­mu­oyu da bi­zi din­le­sin.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ak­hi­sar… Lüt­fen bir bak…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan….

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

Sa­yın Fat­sa, bu­yu­run.

Lüt­fen, Sa­yın Fat­sa…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; muh­tar­lar adı­na söz al­dı­nız, gün­dem oluş­tur­du­nuz, muh­tar­la­rın dı­şın­da ne ka­dar me­se­le var­sa on­la­rı ko­nuş­tu­nuz; lüt­fen, is­tis­mar et­me­yin. Hiç ol­maz­sa ko­nu­şur­ken is­tis­mar et­me­yin. Lüt­fen…

Muh­tar­lar­la gö­rüş­tük, ko­nuş­tuk, hep­si bi­ze gel­di. "Al­dı­ğı­mız üc­ret­ler prim­le­ri­mi­zi öde­mi­yor." de­nil­di. Se­çim ol­du gel­dik, Muh­tar­lar Fe­de­ras­yo­nu­nun yet­ki­li­le­ri bi­zim­le gel­di ko­nuş­tu, si­zin­le de ko­nuş­tu. De­dik ki: Biz bu ko­nuy­la il­gi­li bir ya­sal dü­zen­le­me ya­pa­ca­ğız. De­di­ler ki: "Muh­tar­la­rın ace­le­si var­dır. 5319 sa­yı­lı Ka­nun Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na muh­tar­la­rın üc­ret­le­ri­ni 1 ka­tı­na ka­dar ar­tır­ma yet­ki­si ve­ri­yor, bu bi­ze ye­ter." de­di­ler. Bak, 1 kat de­ğil, 2 kat ar­tır­dık. Muh­tar­lar Fe­de­ras­yo­nu­nun yet­ki­li­le­ri, il yet­ki­li­le­ri, mer­kez yet­ki­li­le­ri gel­di, Par­ti­mi­ze, Sa­yın Baş­ba­ka­na, Sa­yın Ba­ka­na, muh­tar­lar­la il­gi­li yap­mış ol­duk­la­rı dü­zen­le­me­den do­la­yı te­şek­kür ve şük­ran pla­ke­ti ver­di.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - "Böy­le bir şey yok." di­yor­lar, "Söy­le­me­dik" di­yor­lar.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Lüt­fen… Lüt­fen…

El­bet­te ki, muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li gön­lü­müz­de, yü­re­ği­miz­de ya­şat­tı­ğı­mız, on­lar­la il­gi­li dü­şün­dü­ğü­müz, on­lar­la be­ra­ber yap­mak is­te­di­ği­miz, on­lar için yap­mak is­te­dik­le­ri­miz bun­lar­dan iba­ret de­ğil, ya­pı­lan­la­rı da ye­ter­li gör­mü­yo­ruz, ye­ter­li gör­mü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu, mu­ha­le­fet, tıp­kı muh­tar­lar me­se­le­si­ni is­tis­mar et­ti­ği gi­bi, bu­nu si­ya­si is­tis­mar me­se­le­si yap­tı­ğı gi­bi, ba­kın, uzun sü­re uz­man ça­vuş­lar­la il­gi­li de ay­nı is­tis­ma­rı yap­tı­nız. Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin "Bi­zim hi­ye­rar­şi­mi­zi, ku­rum­sal ya­pı­mı­zı bo­zar." de­di­ği hâlde, bu­nu bi­le bi­le, sa­de­ce uz­man ça­vuş­la­rı is­tis­mar et­mek için de­fa­lar­ca bu­ra­ya on­lar­la il­gi­li, öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li ya­sal dü­zen­le­me­ler ge­tir­di­niz. Lüt­fen is­tis­mar et­me­yin, lüt­fen.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Sen ne­den bah­se­di­yor­sun!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ça­kır, lüt­fen…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Bu in­san­lar can­la baş­la gö­rev ya­pı­yor, on­la­rın yap­mış ol­du­ğu hiz­me­te say­gı du­yun, on­la­rın yap­mış ol­du­ğu hiz­me­ti tak­dir edin, bun­la­rı is­tis­mar et­me­yin, is­tis­mar et­me­yin.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Sen on­la­rın der­di­ni bil­mi­yor­sun!

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Ça­kır…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ar­ka­da­şı­mız de­di ki: "Muh­tar­la­rı­mız Bağ-Kur prim­le­ri­ni öde­ye­mi­yor, onun için sos­yal gü­ven­ce­den is­ti­fa­de ede­mi­yor."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı'nda, biz, bu­nun­la il­gi­li bir dü­zen­le­me yap­mış­tık, ama Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­de Ya­sa'nın ba­zı mad­de­le­ri ip­tal edil­di­ği için, özel­lik­le muh­tar­la­rı­mı­zın Bağ-Kur prim­le­ri­nin dü­şü­rül­me­siy­le ala­ka­lı dü­zen­le­me de ora­da as­kı­da kal­dı; bir.

İkin­ci­si, Bağ-Kur prim­le­riy­le il­gi­li bu­ra­da hep be­ra­ber bir de­ği­şik­lik yap­tık, bir dü­zen­le­me yap­tık, Bağ-Kur borç­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ve tak­sit­len­di­ril­me­siy­le ala­ka­lı; alt­mış ay va­de­ye yay­dık, alt­mış ay va­de­ye yay­dık.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Yok pa­ra­sı!

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sa­yın As­la­noğ­lu, bak, bu­nun içe­ri­sin­de dört ay prim öde­yen­ler, bü­tün ai­le fert­le­riy­le be­ra­ber sos­yal gü­ven­ce­den fay­da­la­nı­yor.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Son­ra?

TE­LAT KA­RA­PI­NAR (An­ka­ra) - Ya, sus da din­le ya! Sus da din­le ya! İki ki­şi ko­nuş­tu, bir ta­ne söz gel­di mi? Sus da din­le ya!

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Lüt­fen, lüt­fen… Ba­kın, da­ha ön­ce…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eğer, bu­na rağ­men ar­ka­daş­la­rı­mız prim­le­ri­ni öde­mi­yor­sa, öde­me­mek­te ıs­rar edi­yor­sa, bi­zim ya­pa­bi­le­ce­ği­miz bir şey var mı? Her tür­lü imkânı ver­miş. Ba­kın, ha, bü­tün bun­la­rı ye­ter­li gör­mü­yo­ruz…

YIL­MAZ KA­YA (İz­mir) - Bu ay­ki pri­mi­ni öde­ye­mi­yor­lar.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Ama, bi­le­si­niz ki, muh­tar­la­rı­mı­zın hep­si sos­yal gü­ven­ce­den fay­da­la­nı­yor. Lüt­fen, muh­tar­lar üze­rin­de­ki is­tis­mar eli­ni­zi çe­kin.

Bir di­ğer ko­nu: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, köy­lü, köy­lü va­tan­da­şı­mız, köy­lü va­tan­da­şı­mız…

Sa­yın Baş­kan, mü­sa­ade eder­se­niz, bir da­ki­ka­yı geç­me­yen bir şey an­lat­mak is­ti­yo­rum bu­ra­da.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Köy­lü­ler bun­la­ra ni­ye oy ver­mi­yor?

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, Kur­tu­luş Sa­va­şı'nda Türk köy­lü­sü­nün fe­dakârlı­ğı­nı tak­dir et­mek için, Kur­tu­luş Sa­va­şı'nın Ko­mu­ta­nı, Ön­de­ri Ga­zi Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk, da­ha son­ra­ki dö­nem­ler­de de yö­ne­tim­de so­rum­lu­luk ala­cak si­ya­si­le­re ve ik­ti­dar­la­ra bir he­def koy­mak su­re­tiy­le, İs­tik­lal Sa­va­şı'nda­ki köy­lü­nün fe­dakârlı­ğı­nı tak­dir et­me nok­ta­sın­da "Mil­le­tin efen­di­si­dir, sa­hip çı­kın bu­na." de­miş­tir. Ama, ge­çen on­lar­ca yıl­lık ik­ti­dar dö­ne­min­de, efen­di ol­ma­sı ge­re­ken köy­lü­ye re­va gör­dü­ğü­nüz, yo­lu ol­ma­yan köy, su­yu ol­ma­yan köy, oku­lu ol­ma­yan köy, dok­to­ru ol­ma­yan köy…

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ama kar­nı tok.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - …öğ­ret­me­ni ol­ma­yan köy… İlk de­fa AK Par­tiy­le be­ra­ber bu imkânla­ra ve ger­çek ma­na­da efen­di ol­ma imkânı­na ka­vuş­muş olan Türk köy­lü­sü­nü lüt­fen is­tis­mar et­me­yin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ha­yal âle­min­de ge­zi­yor­sun, ha­yal âle­min­de!

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Bu ka­dar yo­lu siz mi yap­tı­nız? Bu ka­dar oku­lu sen mi yap­tın?

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Lüt­fen is­tis­mar et­me­yin. Ana­do­lu'yu ge­zin, gö­rün.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Aya­ğı­mı­zın to­zu du­ru­yor.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Tür­ki­ye'nin bü­tün köy­lü­le­ri, AK Par­ti­den de, onun hiz­me­tin­den de, yap­tık­la­rın­dan da mem­nun­dur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ha­yal âle­min­de ge­zi­yor­sun. Ya­zık! Ya­zık! Ger­çek­ler­den kop­muş­sun.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Gi­din, mil­le­tin ara­sın­da, köy­lü­nün ara­sın­da kre­di­ni­zin ne ol­du­ğu­nu, on­lar­la yüz yü­ze ge­le­rek, göz gö­ze ge­le­rek ken­di­niz öl­çe­bi­lir­si­niz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Gel be­ra­ber gi­de­lim, be­ra­ber. Be­ra­ber gi­de­lim .

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sı­kı­yor­sa be­ra­ber gi­de­lim.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen…

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Fat­sa.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, bu Grup Baş­kan Ve­ki­li doğ­ru­yu söy­le­sin. O ka­dar yo­lu, o ka­dar oku­lu o mu yap­tı?

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, lüt­fen…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Ama, doğ­ru ko­nuş­mak çok da­ha önem­li­dir ve er­dem­li­lik­tir.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sı­kı­yor­sa be­ra­ber gi­de­lim.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Fat­sa.

Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler...

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Aç bı­rak­tı­nız köy­lü­yü, aç.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ha­yır…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Kar­nı­nı­zı do­yur­du­ğu­nuz köy­lü­yü aç bı­rak­tı­nız.

BAŞ­KAN - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ben kay­ma­kam­la git­mi­yo­rum köy­lü­nün kar­şı­sı­na, al­nım açık gi­di­yo­rum. Siz kay­ma­kam­lar­la gi­di­yor­su­nuz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Biz si­zi bi­li­riz.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ta­bii…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ça­mu­ru geç­mek için sır­tı­na bi­ner­si­niz.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Biz de si­zi çok iyi bi­li­riz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ça­mu­ru geç­mek için sır­tı­na bi­ner­si­niz.

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler...

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ünal Bey, köy­lü­nün de­ğil ama se­nin sır­tı­na bi­ne­rim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Si­zi en iyi mil­let ta­nır ve ge­re­ği­ni ya­par.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.31

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.48

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 82'nci Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup öne­ri­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, öne­ri­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­nup, ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, grup öne­ri­si red­de­dil­miş­tir.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

3.- Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1300) (S. Sa­yı­sı: 1342)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, 17/1/2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

4.- 17/1/2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Tabiî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1301) (S. Sa­yı­sı: 1352)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

5'in­ci sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

5.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1337 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen, Niğ­de Mil­let­ve­ki­li Or­han Eras­lan.

Sa­yın Eras­lan, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sa­yın Baş­kan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin de­ğer­li üye­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun tek­li­fi­nin tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ik­ti­dar par­ti­si­nin Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li ta­ra­fın­dan ve­ri­len, İmar Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­na da­ir -42'nci mad­de­de de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­na da­ir- tek mad­de­lik bir ka­nun tek­li­fi­ni gö­rü­şü­yo­ruz.

Şim­di, Sa­yın Fa­ruk Çe­lik, ka­nun tek­li­fi­nin ge­rek­çe­sin­de, "Hız­la göç alan şe­hir­ler­de, sağ­lık­sız, çar­pık ya­pı­laş­may­la il­gi­li so­run­lar, çağ­daş­laş­ma yo­lun­da iler­le­yen ül­ke­mi­zin en önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri­dir." di­yor. El­hak doğ­ru­dur. "Bu so­ru­nu aşa­rak sağ­lık­lı ve dü­zen­li, da­ha ya­şa­nı­la­bi­lir kent­le­rin oluş­tu­rul­ma­sı ama­cıy­la İmar Ka­nu­nu'muz­da ve Türk Ce­za Ka­nu­nu'nda dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. İmar kir­li­li­ğiy­le et­kin mü­ca­de­le et­mek ama­cıy­la bu dü­zen­le­me­nin güç­len­di­ril­me­si ge­re­kir." di­yor. Ben bu ko­nu­ya da ka­tı­lı­yo­rum. Şim­di, ka­çak ya­pıy­la mü­ca­de­le et­mek ge­re­kir, imar mev­zu­atı­mız­da bu ko­nu­da tah­ki­mat yap­mak ge­re­kir, Türk Ce­za Ka­nu­nu'muz­da da ge­rek­li de­ği­şik­lik­le­ri yap­mak ge­re­kir, ama bu işi ya­par­ken hu­kuk dev­le­ti il­ke­le­ri­ne, hu­ku­ka bağ­lı kal­mak ge­re­kir, yap­tı­ğı­mız işin, yap­tı­ğı­mız şe­yin işe ya­rar ol­ma­sı ge­re­kir.

Şim­di, ka­çak ya­pıy­la mü­ca­de­le ko­nu­sun­da bu dö­nem Par­la­men­to­sun­da ya­pı­lan bir dü­zen­le­me ol­du. Bu­nu bir­lik­te ger­çek­leş­tir­dik de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Türk Ce­za Ya­sa­sı'nın 184'ün­cü mad­de­si ce­za mü­ey­yi­de­si içe­ren bir dü­zen­le­mey­di. Bu­nu bir­lik­te ka­rar­laş­tır­dık, bir­lik­te ar­zu et­tik ve Ada­let Ko­mis­yo­nun­da bu­nun­la il­gi­li bir ka­bu­lü­müz ol­du. Bu ka­bul­de, o za­man, Türk Ce­za Ka­nu­nu'nun 184'ün­cü mad­de­sin­de imar kir­li­li­ği­ne ne­den ol­ma­yı suç say­dık. Her kim ya­pı ruh­sa­ti­ye­si al­ma­dan ruh­sa­ta ay­kı­rı bi­na ya­par­sa ya­hut yap­tı­rır­sa iki yıl­dan beş yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ala­cak de­dik; ya­pı ruh­sa­ti­ye­si ol­ma­dan bu in­şa­at­la­ra, şan­ti­ye­le­re elek­trik, su ve­ren, te­le­fon bağ­la­yan da ha­pis ce­za­sı ala­cak de­dik; ya­pı kul­lan­ma iz­ni al­ma­dan, bi­na­la­ra, elek­trik, su, te­le­fon, gaz bağ­la­yan da ha­pis ce­za­sı ala­cak de­dik; ya­pı kul­lan­ma iz­ni alın­ma­mış bi­na­lar­da sı­nai ya da ti­ca­ri fa­ali­yet de ce­za­lan­dı­rı­la­cak de­dik. Bu şe­kil­de, ha­ki­ka­ten, ka­çak ya­pıy­la et­kin mü­ca­de­le­yi ön­gö­ren ve çağ­daş norm­la­ra uy­gun bir dü­zen­le­me ya­pıl­dı. An­cak, Ada­let Ko­mis­yo­nun­dan bu şe­kil­de çı­kan ka­nun mad­de­si, Ge­nel Ku­ru­la ge­lin­ce, bir­den, ik­ti­dar par­ti­sin­den bir grup sa­yın mil­let­ve­ki­li, bir öner­ge ve­re­rek -öner­ge bu­ra­da­dır, tu­ta­nak­la­rın hep­si bu­ra­da- Ada­let Ko­mis­yo­nun­da ka­rar­laş­tır­dı­ğı­mız bu mü­ca­de­le­de ge­dik­ler aç­ma­ya baş­la­dı­lar.

Ne ya­pıl­dı? Bi­rin­ci­si, üçün­cü fık­ra me­tin­den çı­ka­rıl­dı. Ya­ni, ya­pı iskân ruh­sa­ti­ye­si alın­ma­yan, ya­pı kul­lan­ma iz­ni alın­ma­yan bi­na­la­ra, elek­trik, su, ha­va ga­zı, gaz, te­le­fon ve­sa­ire bağ­la­ma­yı suç hâli­ne ge­ti­ren mad­de me­tin­den çı­ka­rıl­dı, ya­ni ka­çak ya­pı teş­vik edil­miş ol­du. Yu­ka­rı­da yap­tı­ğı­mı­zı

aşa­ğı­da eli­miz­le boz­duk. Bu da yet­me­di, ce­za­nın alt sı­nı­rı in­di­ril­di. İki yıl­dan beş yı­la ka­dar de­ni­lir­ken, bir yı­la in­di­ril­miş ol­du alt sı­nı­rı.

Ay­rı­ca, dör­dün­cü fık­ra­da, ya­pı kul­lan­ma iz­ni ol­ma­yan bi­na­lar­da sı­nai ve ti­ca­ri fa­ali­yet­le­re izin ve­ril­me­si suç sa­yı­lı­yor­du. Bu­ra­dan "ti­ca­ri fa­ali­yet" la­fı çı­kar­tıl­dı, sa­de­ce, sı­nai fa­ali­ye­te izin ve­ril­me­si suç ola­rak ka­bul edil­di. Şim­di, bu­nun, ka­çak ya­pıy­la mü­ca­de­le­de bir ka­rar­lı­lık gös­ter­ge­si ol­du­ğu­nu, ka­rar­lı dav­ra­nıl­dı­ğı­nı ve doğ­ru şey­ler ya­pıl­dı­ğı­nı kim­se an­la­ta­maz. Ya­ni, ka­çak ya­pı­da sı­nai iş­let­me ne ka­dar uy­gun­suz­sa, ti­ca­ri iş­let­me de o ka­dar uy­gun­suz­dur.

(x) 1337 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Şim­di, bu­nu, du­ru­ma gö­re, var olan şart­la­ra gö­re di­ye ge­tir­di­ği­niz­de, dü­zen­le­di­ği­niz­de, ne ya­zık ki, o ka­rar­lı­lık kay­bo­lu­yor, bir sü­re son­ra adil ol­ma­yan du­rum­lar­la kar­şı kar­şı­ya ge­li­yor­su­nuz, mü­ca­de­le­de za­afa uğ­ran­mış olu­yor.

Ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin sağ­lık­lı kent­le­rin oluş­ma­sı­na kat­kı ya­pa­bil­me­si için, sağ­lık­lı kent­le­rin oluş­ma­sı­nı sağ­la­ya­bil­me­si için ka­çak ya­pı­lar­la et­kin şe­kil­de mü­ca­de­le et­me­si­ne ih­ti­yaç var­dır. Şim­di, bu nok­ta­da böy­le bir gev­şe­me ol­du TCK'da­ki de­ği­şik­lik­te. Da­ha son­ra bu da yet­me­di, şim­di, esas so­rum­lu olan, bu de­ği­şik­lik­ten esas so­rum­lu olan, ka­çak ya­pı­nın esas so­rum­lu­su olan be­le­di­ye­ler­den baş­ka­la­rı­na doğ­ru so­rum­lu­lu­ğu kay­dır­ma nok­ta­sı­na ge­ti­ri­yor. Şim­di, bu da yet­me­di, da­ha son­ra, 29/6/2005 ta­ri­hin­de ikin­ci ve üçün­cü fık­ra­da­ki hü­küm­le­rin 12 Ekim 2004'ten ön­ce­ki olay­la­ra uy­gu­lan­ma­ya­ca­ğı­na da­ir bir fık­ra ek­len­di. Bu da yet­me­di, bir be­şin­ci fık­ra ek­len­di. Bu be­şin­ci fık­ray­la, 184'ün­cü mad­de­de "ruh­sat ve ek­le­ri­ne ay­kı­rı ya­pı­lar, ruh­sat ve ek­le­re uy­gun hâle ge­ti­ri­lir­se, ce­za ve suç oluş­maz" de­nil­di, "da­va dü­şer, mahkûm olu­nan ce­za so­nuç­la­rıy­la kal­kar" de­nil­di. Ya­ni, bu­ra­da, ne ya­zık ki, ik­ti­dar par­ti­si bir ka­rar­lı­lık ser­gi­le­ye­me­di.

Şim­di, bu ka­rar­lı­lı­ğı, Ce­za Ka­nu­nu'nda imar­la il­gi­li, imar kir­li­li­ği­ne ne­den ol­ma su­çun­da gör­me­di­ği­miz ik­ti­dar par­ti­si­nin De­ğer­li Grup Baş­kan Ve­ki­li ve de­ğer­li üye­le­ri, bu de­fa, san­ki çok önem­li bir de­ği­şik­lik­miş gi­bi, İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­si­ne bir ek­le­me yap­mak is­ti­yor­lar. Bu ek­le­mey­le, ilk ön­ce­le­ri Sa­yın Baş­ka­nın tek­li­fi, imar ruh­sat ve ek­le­ri­ne ay­kı­rı, imar mev­zu­atı­na ay­kı­rı ola­rak ya­pı ya­pım ama­cıy­la be­ton dö­kü­mün­de kul­la­nı­lan mik­ser, pom­pa, araç, vib­ra­tör gi­bi mal­ze­me­le­re otuz gün sü­rey­le el koy­ma­yı ve be­ton dö­kü­mün­de kul­la­nı­lan mal­ze­me sa­hip­le­ri­ne 10 bin YTL pa­ra ce­za­sı ver­me­yi, tek­ra­rın­da, bu sü­re­le­ri 2 ka­tı­na çı­kar­ma­yı ön­gö­ren bir ka­nun tek­li­fi ve bu da kol­luk ta­ra­fın­dan der­hal ger­çek­leş­ti­rir, di­ye bir ka­nun tek­li­fiy­le gel­di.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nun tek­li­fi, bü­tü­nüy­le ev­ren­sel hu­kuk norm­la­rı­na uy­gun de­ğil­dir. Ön­ce­lik­le uy­gun ol­ma­yan ya­nı şu­dur: Şim­di, mü­sa­de­re ben­ze­ri mal var­lı­ğı­na el ko­ya­bil­me an­cak bir yar­gı ka­ra­rıy­la olur, ida­re­nin ka­ra­rıy­la ol­maz. İda­re­nin ka­ra­rıy­la böy­le bir şe­yin ger­çek­le­şe­bil­me­si de­mok­ra­tik re­jim­ler­de müm­kün de­ğil­dir, to­ta­li­ter re­jim­ler­de müm­kün­dür, ör­tü­lü re­jim­ler­de müm­kün­dür. Do­la­yı­sıy­la, IV. Mu­rat'ı çağ­rış­tı­ran "Ka­nun­dur, em­rim­dir, el ko­nu­la" iş­te "ce­za ve­ri­le" di­ye ka­nun mad­de­le­ri va­ze­dil­mez. Bi­rin­ci­si bu.

Onun için, ko­mis­yo­nu­muz­da biz bu­na iti­raz­da bu­lun­duk, "Bu doğ­ru de­ğil­dir. Mü­sa­de­re­nin ida­ri ka­rar­la ya­pıl­ma­sı müm­kün de­ğil­dir; bu, bir çe­şit mü­sa­de­re­dir; bu, bir çe­şit el koy­ma­dır. El koy­ma an­cak yar­gı ka­ra­rıy­la olur" de­dik, o nok­ta­da bir dü­zen­le­me ya­pıl­dı. İk­ti­dar par­ti­si­nin di­ğer de­ğer­li üye­le­ri bi­zim bu iti­raz­la­rı­mı­zı na­za­ra al­dı­lar; ama, şim­di bir baş­ka hu­ku­ka ay­kı­rı­lık da ora­da du­ru­yor. Her­kes so­rum­lu­lu­ğuy­la oran­lı ola­rak ce­zai mü­ey­yi­de alır. Şim­di, bu mad­de­de…

Ba­kı­nız, da­ha ev­vel, de­min­den be­ri Ce­za Ka­nu­nu'nda­ki de­ği­şik­lik­le­ri ni­ye an­lat­tım? Bi­rin­ci de­re­ce­de so­rum­lu olan be­le­di­ye yet­ki­li­le­ri ve ka­çak ya­pı sa­hip­le­ri bir yer­de ra­hat­la­tı­lı­yor, şim­di bu­nun ye­ri­ne, ya­ni be­ton mik­se­ri sa­hi­bi, pom­pa sa­hi­bi, kam­yon sa­hi­bi, araç sa­hi­bi, bun­lar so­rum­lu hâle ge­ti­ri­li­yor. Ni­çin? Ya­ni "ka­çak ya­pı­ya kam­yon ver­din, ka­çak ya­pı­da kam­yon ça­lış­tır­dın" di­ye. Ya­ni, ben bir kam­yon sa­hi­bi­yim, di­ye­lim ki, bir ya­pı­da iş arı­yo­rum, bir ya­pı­da haf­ri­yat için, be­ton için iş bul­dum, ora­da ça­lı­şı­yo­rum. Bu dü­zen­le­me­ye gö­re eğer ben bu­nun ruh­sa­tı­na bak­ma­mış­sam, ya­ni yap­tı­ğı ya­pı­nın ka­çak ol­du­ğu­nu bil­mi­yor­sam, bu du­rum­da 30 mil­ya­ra ka­dar, ye­ni pa­ra­ya gö­re 10 bin li­ra­dan 30 bin li­ra­ya ka­dar, es­ki pa­ra­ya gö­re 10 mil­yar­dan 30 mil­ya­ra ka­dar bir pa­ra ce­za­sıy­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­ca­ğım. Bu ge­ti­ri­len kül­fet, hak ve ne­sa­fet ku­ral­la­rı­na, ada­let ku­ral­la­rı­na ay­kı­rı­dır. İş kri­zi­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­miz­de, iş kri­zi­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­miz­de, hiç­bir ki­şi­ye böy­le bir mü­kel­le­fi­yet yük­le­ne­mez. Elin­de ka­mu oto­ri­te­si ol­ma­yan, za­ten iş­siz olan, iş­siz­lik bas­kı­sıy­la kar­şı kar­şı­ya bu­lu­nan bir kam­yon sa­hi­bi, bir in­şa­ata çe­ke­ce­ği, mı­cır, kum, ça­kıl ve­sa­ire do­la­yı­sıy­la "se­nin ruh­sa­tın yok­tur" di­ye böy­le bir ağır bas­kıy­la, ağır bir ce­za teh­di­diy­le kar­şı kar­şı­ya bı­ra­kı­la­maz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu doğ­ru de­ğil­dir. Bu­nun uy­gu­la­ma yö­nü de yok­tur. Nes­nel ada­let ku­ral­la­rı­na da ay­kı­rı­dır. So­rum­lu­luk açı­sın­dan da ay­kı­rı­lık var­dır. Ya­ni, yü­küm­lü ol­ma­dı­ğı bir nok­ta­da in­san­la­rı so­rum­lu tut­mak ne de­re­ce doğ­ru­dur, bu­nun tak­di­ri­ni si­ze bı­ra­kı­yo­rum. Bu yö­nüy­le, ya­sa tek­li­fi­nin nes­nel ada­let ku­ral­la­rı­na uy­gun ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Ana­do­lu'da bir de­yim var­dır, ya­sa tek­li­fi -özür di­li­yo­rum tüm yü­ce Mec­lis­ten, tüm ulu­sum­dan, ha­şa min hu­zur- "eşe­ği­ni dö­ve­me­yen se­me­ri­ni dö­ver" de­ni­len ata­sö­zü­ne uy­gun ola­rak bir ka­nun tek­li­fi ge­ti­ril­miş­tir. Esas so­rum­lu ol­ma­la­rı ge­re­ken­le­ri bir ya­na bı­ra­kı­yor­su­nuz, ya­ni sa­de­ce ço­lu­ğu­na ço­cu­ğu­na na­fa­ka te­min et­mek için iş ara­ma du­ru­mun­da olan in­san­la­ra ek mü­kel­le­fi­yet­ler ge­ti­ri­yor­su­nuz. Siz, onun ya­pı ruh­sa­tı­nı bir in­ce­le­yi­ve­rin, on­dan son­ra ora­da ça­lı­şın. Za­ten, mü­za­ya­ka al­tın­da iş­siz­lik ne­de­niy­le. Bu yö­nüy­le doğ­ru de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir baş­ka yö­nüy­le de, ge­ti­ri­len tek­li­fi hu­ku­ka uy­gun bul­mu­yo­ruz. Şim­di, bi­zim hu­ku­ku­muz­da ce­za­yı, da­ha doğ­ru­su bi­zim hu­ku­ku­muz­da de­ğil, ev­ren­sel hu­kuk­ta ce­za­yı yar­gı­nın ver­me­si asıl­dır. As­lo­lan bir hu­kuk dev­le­tin­de, bir ül­ke­de, ce­za ne ka­dar çok yar­gı ta­ra­fın­dan ve­ri­li­yor­sa, o ül­ke o ka­dar çok hu­kuk dev­le­ti­ne yak­la­şır. Ama, ce­za, yar­gı dı­şın­da ida­ri ma­kam­lar­ca ve­ri­li­yor­sa ve bu alan ol­duk­ça ge­niş­se, ya­ni ida­ri pa­ra ce­za­sı uy­gu­la­ma­sı yay­gın­sa, ora­da hu­kuk dev­le­tin­den o ka­dar uzak­laş­ma, o ka­dar to­ta­li­ter yak­la­şım var­dır, re­ji­min ka­tı ol­ma­sı var­dır. İda­re­yi ce­za ver­me hak­kıy­la do­nat­mak -bu, be­le­di­ye ola­bi­lir; bu, il özel ida­re­si ola­bi­lir; bu, ba­kan­lık ola­bi­lir, baş­ka ida­re­ler ola­bi­lir- "ida­ri pa­ra ce­za­sı" adı al­tın­da da ol­sa, ida­re­yi ce­za yet­ki­si ile do­nat­mak, he­le he­le öden­me­si fev­ka­la­de güç, ağır ce­za yet­ki­le­riy­le do­nat­mak, o ül­ke­de hu­kuk dev­le­tin­den o ka­dar uzak­la­şıl­dı­ğı­nın bir baş­ka gös­ter­ge­si­dir.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu çer­çe­ve­de de ele alın­dı­ğın­da, bi­zim ül­ke­miz­de ne ya­zık ki -özel­lik­le, ku­su­ra bak­ma­yın, si­zin dö­ne­mi­niz­de, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si dö­ne­min­de- hu­kuk dev­le­ti öz­le­mi­ne ay­kı­rı ola­rak, ida­re, ce­za yet­ki­siy­le her gün, gün­be­gün ge­çen, ar­tan şe­kil­de do­na­tıl­mış­tır. Ge­tir­di­ği­niz her ya­sa­da, yar­gıç­lar­ca ve­ril­me­si ge­re­ken ce­za­la­rın önem­li bir bö­lü­mü "Aman ca­nım, yar­gı­nın işi de çok, ora­da da iş uzu­yor." di­ye ida­re­ye ta­nın­ma­ya baş­lan­mış­tır. Bu man­tı­ğın ürü­nü ola­rak, bu­ra­da da ce­za yet­ki­si -30 mil­yar gi­bi bir pa­ra- be­le­di­ye baş­ka­nı­na ya da be­le­di­ye ida­re­le­ri­ne -ya­ni bir kam­yon­cu­ya- 30 mil­yar li­ra pa­ra ce­za­sı ve­re­bi­le­cek bir yet­ki ta­nı­nı­yor. Bu­nun, ne ka­dar hu­kuk dev­le­ti il­ke­le­ri­ne uy­gun ol­du­ğu­nu, ne ka­dar de­mok­ra­si­ye uy­gun ol­du­ğu­nu siz­le­rin tak­di­ri­ne su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­ni, hu­kuk­ta her şe­yi pra­tik­leş­ti­ri­yo­ruz, ko­lay­laş­tı­rı­yo­ruz man­tı­ğıy­la her za­man doğ­ru yap­maz­sı­nız. Doğ­ru el­ler­de kul­la­nıl­maz­sa ki­mi yet­ki­ler, su­is­ti­ma­le ne­den ola­bi­lir. Doğ­ru­dur, be­le­di­ye baş­ka­nı da bu ül­ke­nin be­le­di­ye baş­ka­nı­dır, il özel ida­re mü­dü­rü de bu ül­ke­nin il özel ida­re mü­dü­rü­dür, ama, on­lar ce­za ta­yin et­me­ye ehil de­ğil­dir­ler. As­lo­lan, ce­za­yı yar­gı­cın ver­me­si­dir; as­lo­lan, o çer­çe­ve içe­ri­sin­de de­ğer­len­di­ril­me­si­dir. Ya­ni, ce­za hu­ku­ku ala­nın­dan ce­za ver­me yet­ki­si­ni ida­re hu­ku­ku ala­nı­na ta­şı­ya­rak, dün­ya­nın hiç­bir ül­ke­sin­de de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­ti ku­rul­muş ol­maz. Bu yö­nüy­le de ge­ti­ri­len dü­zen­le­me­ler, ya­ni, üst üs­te ko­nul­du­ğun­da di­ye­cek­si­niz ki ilk de­fa mı ida­ri pa­ra ce­za­sı ge­ti­ri­li­yor? Ha­yır, ilk de­fa de­ğil. Bu­ra­da ya­pı­lan en bü­yük yan­lış­lar­dan bi­ri, Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu gi­bi bir ka­nun­la yar­gı­nın yet­ki­sin­de olan ce­za ver­me yet­ki­si­nin bir bö­lü­mü­nün ida­re­ye geç­me­si ol­du. Bu, ne ya­zık ki, de­vam edi­yor, bu çiz­gi de­vam edi­yor, gün­be­gün ar­tan şe­kil­de de­vam edi­yor. İda­re o ka­dar çok şe­ye mü­da­ha­le eder hâle ge­li­yor ki, ne­fes ala­ma­ya­cak­sı­nız öy­le an gel­di­ği za­man, ne­fes ala­ma­ya­cak­sı­nız, ha­fi­ye dev­le­ti bi­çi­mi­ne dö­nüş­tü­re­cek­si­niz. Bu­nu, bu­ra­da bu ve­si­ley­le de uyar­ma­yı bir gö­rev sa­yı­yo­rum.

Ya­ni, Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li­nin ni­ye­ti iyi ola­bi­lir, ni­ye­ti­ne bir şey de­mi­yo­rum, ka­çak ya­pıy­la mü­ca­de­le et­me­ye ih­ti­yaç ola­bi­lir, ama ce­za hük­mü va­zet­me­nin de da­ya­nıl­maz bir çe­ki­ci­li­ği var­dır. Ya­ni, bil­has­sa da hu­kuk­çu ol­ma­yan ar­ka­daş­la­rı­mız bun­da çok da­ya­nıl­maz çe­ki­ci­lik bu­lur­lar he­men bir ce­za hük­mü ko­ya­lım di­ye, ama bu­nun hep­si­nin ulus­la­ra­ra­sı norm­la­rı var­dır, ev­ren­sel hu­kuk norm­la­rı var­dır, önü­ne ge­len ce­za hük­mü­nü koy­ma­ya kal­kar­sa bu yan­lış olur. Ya­ni, şu kül­tü­rü de­vam et­tir­mek du­ru­mun­da de­ği­liz: Bir şey olun­ca "Tak­sim'de bir­kaç ki­şi­yi sal­lan­dır, gör ba­ka­lım" man­tı­ğıy­la ül­ke yö­ne­til­mez, hu­kuk çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de dav­ran­mak la­zım.

Ben, bu yö­nüy­le, ev­ren­sel hu­kuk ku­ral­la­rı­na, ce­za mik­tar­la­rı­nı da uy­gu­la­nış bi­çi­mi­ni de uy­gun bul­ma­dı­ğı­mı, so­rum­lu­luk açı­sın­dan da uy­gun bul­ma­dı­ğı­mı be­lir­ti­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Eras­lan.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Tra­fik ce­za­la­rı na­sıl olu­yor?

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sı­nır­lı ola­bi­lir.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Yal­nız, bu an­lat­tık­la­rı­nı­zın hiç­bi­ri­si ka­nun­da yok!

BAŞ­KAN - Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in İmar Ka­nu­nu'nda De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Bu ka­nu­nun özü, çar­pık ya­pı­laş­ma­yı şe­hir­ler­de ön­le­mek için ve­ril­miş bir ka­nun ve bu­na gö­re de ted­bir­ler alın­ma­sı için, ya­sa­da ba­zı ön­gö­rü­ler var. Bun­lar ne­dir? İn­şa­atı ya­pan ada­ma ve­ya in­şa­at için kum ta­şı­yan, ça­kıl ta­şı­yan, pom­pa­sı olan ada­ma ce­za ve­ri­yo­ruz. Pe­ki, asıl me­se­le... Bu­ra­da, "bu­na ni­ye ce­za ve­ri­yo­ruz" di­ye de­mi­yo­rum, ama asıl me­se­le, te­mel­de, bu çar­pık ya­pı­laş­ma­ya göz yu­man be­le­di­ye­le­re ne ya­pı­yo­ruz? Be­le­di­ye göz yu­mu­yor, bi­na­yı yap­tı­rı­yor, ge­rek­ti­ğin­de elek­tri­ği­ni ve­ri­yor, su­yu­nu ve­ri­yor, ka­na­li­zas­yo­nu­nu ya­pı­yor, yol­la­rı­nı ya­pı­yor; ne ol­muş, bir şe­hir ol­du bu­ra­da; mec­bur ka­lı­yor, bu­ra­ya, bu hiz­met­le­ri ver­mek mec­bu­ri­ye­tin­de ka­lı­yor. İş­te asıl me­se­le, bu hiz­me­ti ve­ren, ver­mek için yol ara­yan be­le­di­ye­nin, baş­lan­gıç­ta, bu bi­na­nın, bu çar­pık ya­pı­laş­ma­nın önü­ne geç­me­si la­zım di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu ara­da, el­bet­te ki, bu ce­za­yı ön­gö­ren... Kam­yon­cu­ya ve­ri­len ce­za 10 mil­yar, ge­rek­ti­ğin­de bu­nu 2 ka­tı­na çı­ka­rı­rız. Bi­na­yı ya­pan adam da -bir da­ire­nin, na­sıl ol­sa, fi­ya­tı 300-500 mil­yar- 10 mil­ya­rı ver­sin, ne ola­cak? Ve­rir de... Ga­ye, bu­ra­da, üzüm mü ye­mek, bağ­cı mı döv­mek; bu­nun far­kı­nı bul­mak la­zım. Ben­ce, ilk ön­ce, bu­ra­ya, bu ya­pı­laş­ma­ya göz yu­man kim olur­sa ol­sun, ne­re­den olur­sa ol­sun, ya­rın, bu, dev­le­te ve in­san­la­ra yük ola­ca­ğı­na gö­re, baş­lan­gıç­tan, ora­da ya­pı­laş­ma­ya, çar­pık ya­pı­laş­ma­ya izin ve­ren yet­ki­li­yi ce­za­lan­dır­mak la­zım. Ama, hep­si­ni pa­ray­la hal­let­miş­si­niz. Pa­ra­sı olan, -Ana­do­lu ta­bi­riy­le- dü­dü­ğü ça­lar; bu, mi­sal. Ne­den bu­ra­da çar­pık ya­pı­laş­ma­ya kar­şı… Eğer bir ya­pı­laş­ma var ise, ilk ön­ce o be­le­di­ye baş­ka­nı­na üç se­ne, beş se­ne ce­za ve­ri­lir de­di­ğin­de, o be­le­di­ye baş­ka­nı ve­ya o be­le­di­ye baş­ka­nı­nın tek­nik ele­man­la­rı bu­na aca­ba göz yu­ma­bi­lir mi? Ha­yır, yu­ma­maz, yum­ma­sı da ola­sı de­ğil. Ama, sen tu­tar­san… Ge­ce yap­tı, er­te­si gün gör­me­ye­yim, ya­rın ben bun­dan oy ala­ca­ğım kay­gı­sıy­la, bu­ra­da­ki bu ya­pı­laş­ma­ya göz yu­mar­sak, biz, bu ül­ke­yi bu tip ya­pı­laş­ma­lar­dan alı­ko­ya­ma­yız. Ta­bii ki, her şey ce­zay­la hal­le­dil­mez; ta­bii ki, al­tın­da eği­tim ya­tar; el­bet­te ki, doğ­ru­dur; ama, şu­nu söy­le­mek­te ya­rar var: Ben, be­le­di­ye baş­ka­nı ola­rak, be­le­di­ye tek­nik ele­ma­nı ola­rak, eğer bu çar­pık ya­pı­laş­ma­ya göz yu­mar­sam, bu biz­den­dir der­sem, ya­rın ba­na oy ve­re­cek­tir di­ye ba­kar­sam, oy kay­gı­sıy­la ba­kar­sam, bu­nun da so­nuç­la­rın­da ge­le­cek ba­na ce­za­yı gör­mem la­zım. Eğer, ba­na, bu­nun so­nun­da, üç se­ne, beş se­ne ce­za var ise, ben, be­le­di­ye baş­ka­nı ola­rak, be­le­di­ye tek­nik ele­ma­nı ola­rak, imar mü­dü­rü ola­rak, bu­na hiç­bir za­man göz yum­mam, yum­mam da ola­sı de­ğil, çün­kü, so­nuç dö­ne­cek, do­la­şa­cak ba­na ge­le­cek.

Ne ya­pı­yo­ruz bu­ra­da, ya­ni, ada­mın ama­cı ne? Be­ton dö­kü­mün­de kul­la­nı­lan mal­ze­me­le­rin be­lir­li bir sü­re alın­ma­sı, gö­zal­tı­na alın­ma­sı, efen­dim, ruh­sat al­ma­dan şu­nu yap­tıy­sa, bun­la­rı ala­lım, alı­ko­ya­lım; kam­yo­nu­na, mad­de­le­ri­ne koy­dun. Bir ay son­ra, ve­rir ce­za­yı, tek­rar baş­lar ye­ni­den. Ha­ni var ya, Ana­do­lu'da bir ta­bir: "Pa­ram­la de­ğil mi?" der. Çok der­ler, bi­lir­si­niz bu­nu. "Pa­ran ka­dar ko­nuş." der­ler. Ne ka­dar pa­ra is­ti­yor­sun? 30 mil­yar mı? Al, ver­dim 30 mil­yar… Ni­ye ver­me­sin? 500 mil­ya­ra sa­ta­ca­ğı bir da­ire­ye 30 mil­yar ver­miş, çok mu? Yan­lış­sa, yan­lış de­yin.

Ya­ni, ya­sa­nın te­me­lin­de be­ra­be­rim, ya­sa­nın çık­ma­sı la­zım, ama ya­sa­nın ek­sik çık­ma­sı­na kar­şı­yım ben. Yok­sa, böy­le bir ya­sa­nın, cay­dı­rı­cı­lı­ğı ola­cak bir ya­sa­nın çık­ma­sı, hiç de­ğil­se bu­gü­ne ka­dar ya­pıl­mış çar­pık ya­pı­laş­ma­dan bu­gün­den son­ra ya­pı­la­cak­lar ol­sun ders al­mış olur, bu­na gö­re ha­re­ket et­miş olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum, ama, her şe­yi pa­ra­ya bağ­lar­sak… Ha­ni, bi­zim Türk mil­le­ti­nin çok gü­zel bir la­fı var­dır: "Her şey pa­ray­la ol­duk­tan son­ra, biz bu işi hal­le­de­riz." der ve öy­le hal­le­di­yor­lar bi­li­yor mu­su­nuz? Ba­kı­yor­sun, bir bi­na­nın üs­tü­ne bir kat da­ha çık­mış, adı­na da "sun­dur­ma" de­miş­ler. Ge­li­yor be­le­di­ye, ce­za ya­zı­yor. "Pa­ram ne ka­dar" di­yor; bu­nu ve­ri­yor, hal­le­di­yor ve o bi­na­nın üst ka­tı­nı çı­kar­ken, ruh­sat­sız olan ka­tı çı­kar­ken, çı­kan ada­ma ce­za ver­di­ğin­de, ka­ti bir ce­za ver­di­ğin­de bu­nu ya­par mı? Zan­net­mi­yo­rum ya­pa­ca­ğı­nı. Ama, ta­bii ki, Sa­yın Ada­let Ba­ka­nı da tam böy­le, be­le­di­ye­ler şe­yin­de ora­da otu­ru­yor. Di­ye­cek ki "Ho­ca, ce­za­la­rı ve­ri­yo­ruz, ama, yi­ne de suç iş­le­ni­yor." İş­te, suç iş­len­me­me­si için, ce­za­yı alan adam, ce­za­yı gö­ren adam, hiç ka­yı­rıl­ma­dan, ka­nun­lar­da ne di­yor­sa… Ka­nun di­yor ki, bu adam bu­ra­ya bi­na­yı ka­çak ya­par­sa beş se­ne ce­za yer, ha­pis ce­za­sı yer. Ağır ce­za­dır. Onu sün­dü­re­cek şe­kil al­ma­dan, be­nim dü­şün­ce­me gö­re böy­le olur de­me­den; ke­sin bu bi­na­yı yan­lış yap­tı, imar­sız bi­na koy­du di­ye, beş se­ne alır di­ye bu­ra­ya bu ya­sa­yı ko­yar­sa -ya­sa ya­pı­cı ar­ka­daş­la­rım bu­nu hu­ku­ki yön­den çok iyi bi­lir­ler- o za­man, ke­sin, bu ya­sa­da hiç kim­se­nin, hiç kim­se­nin, efen­dim, ben böy­le de­dim de, üç se­ne de­dim, iki se­ne­si­ni af­fet­tik şek­li­ne gi­re­mez. Ke­sin…

Tıp­ta ne­dir? Her şey ke­sin­dir. Ne­ti­ce­yi alır­sın, tet­kik­le­ri­ne ba­kar­sın, bü­tün tet­kik­le­ri­ni yap­tık­tan son­ra has­ta­ya der­sin ki, se­nin, ar­ka­daş, has­ta­lı­ğın bu. Po­zi­tif ilim bu­dur. Po­zi­tif ilim, mü­hen­dis­lik­te ol­du­ğu gi­bi, tıp­ta ol­du­ğu gi­bi, hiç sün­mez. Ama, ba­zen öy­le olu­yor ki, ya­sa­yı ya­pan be­nim sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bun­dan ev­vel­ki­ler de, bu­gün­kü­ler de, ya­pı­yor­lar, böy­le de bi­raz da ka­ran­lı­ğa ge­ti­ri­yor­lar. La­fın şe­yin­de, ba­zı­sı baş­ka tür­lü an­lı­yor, ba­zı­sı bir baş­ka tür­lü an­la­yın­ca da, ona gö­re de, bir ba­kı­yor­sun, bir mad­de­ye gö­re bir yar­gıç di­yor ki, ce­za alır; öte­ki de di­yor ki, bun­da ol­maz. Böy­le şey olur mu? Bu ya­sa­yı ya­par­ken, biz ya­pı­yo­ruz, siz­ler ya­pı­yor­su­nuz bu ya­sa­yı bu­ra­da. Ke­sin, ko­yun. Ni­ye iki tür­lü olu­yor? Bi­ri­si 301'den farz ede­lim ce­za alı­yor, bi­ri­si al­mı­yor, böy­le şey olur mu? Ce­za ney­se öy­le olur. İmar­da da, eğer bu adam­lar bu bi­na­yı yan­lış ya­pı­yor­lar­sa, ye­rin­de de­ğil­se, ima­ra uy­gun de­ğil­se, ben bu­ra­ya imar ver­me­miş­sem, sen bu bi­na­yı bu­ra­ya ya­pa­maz­sın. Ha, yap­mak mı is­ti­yor­sun? Ya­sa­lar or­ta­da. Ya­par­sın ta­bii, ya­par­sın, ama, bu­nu yap­tı­ğın­da, bu­nun kar­şı­lı­ğı­nı alır­sın. Kar­şı­lı­ğı ne­dir? Üç se­ne ha­pis­tir, ya­tar­sın, beş se­ne ha­pis ya­tar­sın, ya­par­sın. Kal­kar­sın, bir da­ha da bu­na te­ves­sül et­mez­sin, ama, bir şe­yi söy­lü­yo­rum, bu­ra­da, bun­la­rı ya­par­ken, te­mel­de, ya­sa­nın -ha­ki­ka­ten çık­ma­sı uy­gun olan bir ya­sa, ama- ek­sik ol­du­ğu­nu da söy­le­ye­ce­ğiz.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Ne­re­si ek­sik? Ta­mam­la­ya­lım.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Adam ya­pı­yor bi­na­yı, ka­çak bi­na­yı ya­pı­yor, on­dan son­ra di­yor ki, ya, be­le­di­ye baş­ka­nı­na kim ya­kın? Bi­ri­ni bul­ma­ya ça­lı­şı­yor, tor­pil arı­yor, yap­tı ya. Bir kat yap­tım, iki kat yap­tım, bir kat da üs­tü­ne faz­la çı­ka­yım, ne ola­cak di­yor. Ya­ni, bu­ra­da ida­re et be­le­di­ye baş­ka­nı… İş­te, o za­man, be­le­di­ye baş­ka­nı onu ida­re ede­mez. Kar­de­şim, ben, se­nin yü­zün­den üç se­ne, beş se­ne ha­pis ya­ta­mam. Bü­tün za­bı­ta me­mur­la­rı­na, yı­kım me­mur­la­rı­na, git kar­de­şim, ka­nun ney­se ica­bı­nı yap gel der. Bu ka­dar ba­sit. Bu ka­dar ba­sit, ama, de­di­ğim gi­bi, ya­sa­da, efen­dim, di­yor ki, 3194 sa­yı­lı Ka­nun'un 40'ın­cı mad­de­si­nin mev­cut dör­dün­cü fık­ra­sı­nı de­ğiş­ti­ren fık­ra­da yer alan "en bü­yük mül­ki amir" iba­re­si "il özel ida­re­le­ri" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir. Ne de­ğiş­tir­din? Mül­ki amir kim? Va­li. Bir de ka­tı­yor­sun ora­ya il özel ida­re mü­dü­rü­nü. Ki­me bağ­lı bu? Ba­na mı bağ­lı? Va­li­ye bağ­lı. Ne de­ğiş­ti söy­ler mi­si­niz? İba­re de­ğiş­ti­rip de bu laf ebe­li­ği -bi­raz ön­ce­den be­ri söy­le­di­ğim de bu iş­te- la­fı ge­ve­le­me­den, eve­le­me­den… Kim me­sul, kay­ma­kam mı me­sul? Kay­ma­kam. Va­li mi me­sul? Va­li me­sul. Va­li, o vi­la­ye­tin tek se­çi­ci­si de­ğil mi? Ni­ye ora­ya ve­ri­yor­sun? Yü­kü sır­tın­dan san­ki atı­yor­muş­ça­sı­na "özel ida­re­ler" iba­re­si­ni koy­dun. Koy­dun da ne yap­tın? Kam­yon­la­rı alı­koy­dun, be­to­nun bi­li­nen mal­ze­me­le­ri­ni alı­koy­dun. Son­ra ne ol­du? Bir ay son­ra "bir da­ha bu­nu tek­rar­lar­san sa­na 10 mil­yar ce­za ver­miş­tim, bu ikin­ci de­fa­sın­da 30 mil­yar ve­ri­rim…" Ver, ne ola­cak? Al­dın pa­ra­yı. Pe­ki, so­nuç­ta bu bi­na­yı ya­pa­cak mı­sın sen? Eğer bu bi­na­yı yap­tır­ma­ya­cak­san, eğer bu çar­pık­lı­ğı ön­le­mek is­ti­yor­san, Sa­yın Ba­kan, ka­nu­ni ce­za­yı ve­re­cek­si­niz, ad­li ce­za­yı ve­re­cek­si­niz. Ba­na tril­yon­la­rı ver­sen, be­ni -Al­lah ko­ru­sun- bir gün ha­pis­te ya­tı­ra­maz­sın. Ben, hür­ri­ye­ti­mi kim­se­ye, hiç­bir şe­ye de­ğiş­mem. Pe­ki, be­nim de­ğiş­me­di­ği­mi o bir baş­ka­sı de­ği­şir mi? Ha­yır, de­ğiş­mez. Ama, de­di­ğim gi­bi, bu işi pa­ra­ya bağ­lar­san, her şe­yi pa­ra­ya bağ­lar­san yan­lış ya­par­sın, yan­lış ya­pa­rız.

Ta­bii ki, bu ara­da -onu da söy­le­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim- sev­gi­li Grup Baş­kan Ve­ki­li ar­ka­da­şım, AK Par­ti Grup Baş­kan Ve­ki­li ar­ka­da­şım gel­di, bu, muh­tar­lar şe­yin­de de öy­le gü­zel ko­nuş­tu ki, bir bak­tım da, muh­tar­la­rı da an­la­dık, her şey gül­lük gü­lis­tan­lık için­de. 240 mil­yon ma­aş alı­yor. Ne ka­dar gü­zel an­lat­tı. Din­ler­ken de, böy­le, ben de hay­ran hay­ran din­le­dim. Bu­gü­ne ka­dar hiç­bir yol ya­pıl­ma­mış, iz ya­pıl­ma­mış. Her şey dört bu­çuk se­ne­de ya­pıl­mış, AKP za­ma­nın­da ya­pıl­mış, AK Par­ti za­ma­nın­da ya­pıl­mış. Ta­bii ki, ya­pıl­mış­tır. Ya­pı­lan­la­ra te­şek­kür ede­riz, ama, bu­gü­ne ka­dar bu yol­la­rı, bu­gü­ne ka­dar dört bu­çuk se­ne ev­ve­lin­den ya­pı­lan­la­ra da "Al­lah ra­zı ol­sun" de­mek la­zım­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Bu ka­dar bu ül­ke­de gel­miş geç­miş ik­ti­dar­lar hiç­bir şey yap­ma­dı da siz mi yap­tı­nız? O za­man ben si­ze söy­le­ye­yim: Bu ka­dar gü­zel her şey de, ya­hu bu de­mir yol­la­rı­nı, Ata­türk za­ma­nın­dan be­ri, aşa­ğı yu­ka­rı 4 ki­lo­met­re de­mir yo­lu ya­pıl­dı da hep­si 10,5 ki­lo­met­re de­mir yo­lu Tür­ki­ye'de ne­den dört bu­çuk se­ne­de bu­nu 50 bin ki­lo­met­re­ye çı­kar­ma­dı­nız? Eğer eli­niz­de böy­le bir imkân var­dı da, Sa­mant­ha gi­bi her şe­yi ya­pa­bi­li­yor­du­nuz da, bu ne bi­çim şey?

İk­ti­dar ola­rak -şu­nu söy­le­ye­yim sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım- ta­bii ki, ya­pa­cak­sın. İk­ti­da­ra ni­ye ge­li­nir? İk­ti­da­ra hiz­met et­mek için ge­li­nir. Yap­tık­la­rı­nız için te­şek­kür ede­rim, ama, her şe­yi de toz­pem­be gös­te­rir­se­niz, üzü­lü­rüm. Yan­lış ya­par­sı­nız. "Hiç­bir kö­yün yo­lu yok ya­pıl­ma­yan" di­yor. "Ya­pıl­ma­yan yol yok." di­yor. Ben de de­dim ki ar­ka­da­şı­ma, Gi­re­sun'un Sul­ta­ni­ye kö­yü -mer­kez kö­yü­nü söy­le­ye­yim, be­nim kö­yüm ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum- be­nim kö­yüm­de yol yok de­dim. "Ağa­bey şey­den geç­mi­yor mu, de­re yo­lun­dan?" de­di. Ge­çi­yor, ama, ma­hal­le­si yok. Bi­raz ön­ce de sen de­din ki: "Her ta­raf bi­zim za­ma­nı­mız­da gül­lük gü­lis­tan­lık ol­du." Bu da şık ol­mu­yor. Di­ye­cek­sin ki, yap­tık. Ta­bii ki, Al­lah ra­zı ol­sun yap­tı­ğı­nı­za, ama, ek­sik­le­ri­ni­zi de söy­ler­se­niz… "Ki­şi ken­di­ni bil­mek ka­dar arif ola­maz" di­ye bir şey var­dır. Ta­bii ki, bu­ra­da bu­nu der­ken, dün­ya­yı, Tür­ki­ye'yi, böy­le bir ba­kı­yo­rum, aca­ba ben bu ül­ke­de ya­şa­mı­yor mu­yum di­ye ba­kı­yo­rum. Ya­ni, her şey bit­miş, gül­lük gü­lis­tan­lık, dev­le­tin muh­ta­rı ra­hat, hu­zur için­de; dev­le­tin me­mu­ru ra­hat, dev­le­tin emek­li­si ra­hat, dul, ye­ti­mi ra­hat, iş­çi­si ra­hat, ya da­ha biz ne is­ti­yo­ruz di­ye­ce­ğiz ne­re­dey­se ik­ti­dar­dan! Ya böy­le bir şey var mı? Böy­le bir şey var mı? Adam acın­dan ölü­yor, aç­lık sı­nı­rı 625 mil­yon. "Muh­ta­ra 240 mil­yon ver­dim, or­ta­lı­ğı yık­tım" di­yor, "53 bin muh­tar ta­mam" di­yor. "İn­sa­fı­nız ku­ru­sun" de­di. Ya "bu" de­di, "Bağ-Kur şey­le­ri­nin hep­si­ni ödü­yor, sos­yal gü­ven­ce­si­ni de." Ha­yır. Sağ­lık Ba­ka­nı da onu söy­lü­yor bu­ra­dan. Yan­lış söy­lü­yor. Sağ­lık Ba­ka­nı di­yor ki: "Her­ke­sin sağ­lık gü­ven­ce­si var" di­yor. Ama, her gün Nu­mu­ne Has­ta­ne­sin­den, An­ka­ra Has­ta­ne­sin­den, An­ka­ra'da­ki bü­tün has­ta­ne­ler­den, re­hin ka­lan has­ta­lar, pa­ra­sı­nı öde­me­yen, öde­ye­me­yen has­ta­lar ba­na te­le­fon açı­yor. Ne ya­pa­yım, yok böy­le bir şey di­yo­rum. Ama, Sağ­lık Ba­ka­nı­na so­rar­sa­nız, gül­lük gü­lis­tan­lık. "Hiç kim­se has­ta­ne ka­pı­la­rın­da kal­mı­yor" di­yor. Bi­raz ön­ce bir ar­ka­da­şım an­lat­tı. "7 mil­yar" de­di, "bor­cu var" de­di, "muh­ta­rın ha­nı­mı­nın" de­di, "has­ta­ne­de"…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - İmar Ka­nu­nu, İmar Ka­nu­nu'nu an­lat.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ben, bu­ra­ya çık­tım mı ek­si­ği­ni de söy­le­ye­ce­ğim, doğ­ru­su­nu da söy­le­ye­ce­ğim. Bu ya­sa­nın te­me­li­nin doğ­ru ol­du­ğu­nu söy­lü­yor mu­yum? Doğ­ru­dur. Doğ­ru­dur ve bu ya­sa­nın ek­si­ği var di­yo­rum. Ona yan­lış di­yen var­sa söy­le­yin kar­de­şim. Ben de yan­lı­şı­mı bi­le­yim. Ama, bir şe­yi söy­le­me­den tek­rar ge­çe­me­ye­ce­ğim. Ben bu­ra­ya çık­tı­ğım­da Hükûme­tin doğ­ru yap­tı­ğı­na "doğ­ru" di­ye­ce­ğim, ek­sik­le­ri­ne "ek­sik" di­ye­ce­ğim. Bu­na gö­re de­ğil. Bu­gü­ne ka­dar hep onu yap­tım. Bu­nu da ya­pa­ca­ğım. Doğ­ru­yu söy­le­mek be­nim bor­cum. Ben so­kak­ta ra­hat yü­rü­mek için, evim­de yat­tı­ğım­da yas­tı­ğa ka­fa­mı ra­hat ko­ya­bil­mek için bu doğ­ru­la­rı söy­le­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yim. İk­ti­dar, ta­bii ki her doğ­ru­yu söy­le­di­ği­niz­de der ya doğ­ru­yu söy­le­din mi do­kuz köy­den sü­rer­ler­miş ada­mı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …onun için ya­pı­lan­la­ra, ek­sik­le­riy­le bir­lik­te, ya­pı­lan, ül­kem­de ta­şı taş üs­tü­ne ko­yan kim olur­sa ol­sun, hal­kın le­hi­ne olan her şey için te­şek­kür ede­rim. Ama, ek­si­ği de söy­le­mek be­nim boy­nu­mun bor­cu. Bu ya­zı­da ek­sik­lik var, is­ter be­ğe­nir­si­niz is­ter be­ğen­mez­si­niz. Al­tı ay, bir se­ne son­ra tek­rar, ye­ni­den ge­lir, o ya­sa­nın ek­sik­le­ri ta­mam­la­nır. Ha, ben o gün de­miş­tim de­rim. Bu kür­sü­ye çı­kıp da bu­gü­ne ka­dar söy­le­di­ğim -sağ­lık­ta bun­lar yan­lış de­dim ve­ya baş­ka şey­de de­di­ğim­de- o yan­lı­şı al­tı ay, bir se­ne son­ra bu­ra­ya ge­lip, ba­kan "yap­tım, ben yan­lış yap­tım" de­di mi de­me­di mi? Yi­ne de onu söy­lü­yo­rum, bu­ra­da da ek­sik var di­yo­rum.

Sab­rı­nı­za çok te­şek­kür edi­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen Re­cep Ko­ral, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ko­ral. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA RE­CEP KO­RAL (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nuş­ma­ma baş­lar­ken, ön­ce bir dü­zelt­me yap­mak du­ru­mun­da­yım. Bu ya­sa tek­li­fi, İmar Ka­nu­nu'yla ala­ka­lı ve imar­la il­gi­li, TCK/184'le ala­ka­lı bir ek­sik­li­ği dol­du­ran bir ya­sa tek­li­fi. Bi­raz ev­vel, de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız bu ko­nu­yu çok iş­le­di ve ko­nuy­la il­gi­li ola­rak da be­le­di­ye gö­rev­li­le­ri, be­le­di­ye baş­ka­nın­dan, imar mü­dü­rün­den bu iş­le il­gi­li olan tek­nik ele­ma­nı­na ka­dar -ki, ye­rel yö­ne­tim ola­rak özel ida­re­le­ri de ila­ve et­me­si ge­re­kir­di- bun­la­rın göz yum­ma­sı do­la­yı­sıy­la bir ce­za­ya ma­ruz kal­ma­dık­la­rı­nı ifa­de et­ti.

He­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, bu ko­nuy­la il­gi­li, ar­ka­daş­lar, bu İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­si, de­ği­şik­lik is­te­ni­len bu mad­de, sa­de­ce ka­çak in­şa­at­lar­la il­gi­li pa­ra ce­za­sı­nı dü­zen­le­yen bir mad­de­dir. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da, pa­ra ce­za­sıy­la il­gi­li bir ek­sik­li­ği gi­der­mek için ve­ril­miş­tir. Onun dı­şın­da, ka­çak in­şa­at­la il­gi­li gö­re­vi­ni yap­ma­yan, ih­mal eden, su­is­ti­mal eden gö­rev­li­ler, mut­la­ka ha­pis ce­za­sıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­mak­ta­dır za­ten mev­zu­at­ta ve TCK/184 de bi­li­yor­su­nuz, bu dö­nem­de Par­la­men­to'dan çık­tı, AK Par­ti Hükûme­tiy­le gün­de­me gel­di, ka­çak in­şa­ata ha­pis ce­za­sı ge­ti­ren bir dü­zen­le­me ola­rak gel­di. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da, bi­raz ev­vel ifa­de edil­di­ği gi­bi bir ek­sik­lik söz ko­nu­su de­ğil­dir as­la ve 42'nci mad­de, pa­ra ce­za­sıy­la il­gi­li bir ek­sik­li­ği gi­de­ren bir dü­zen­le­me­dir. Bu­nu ev­ve­la dü­zel­te­lim. Kal­dı ki, gö­rev­li­le­re ve­ri­len ce­za­nın dı­şın­da da, pa­ra ce­za­sı dı­şın­da da ka­çak in­şa­at ya­pıl­mış­sa onun­la il­gi­li ay­rı­ca bir yı­kı­mı dü­zen­le­yen mad­de de söz ko­nu­su­dur, ya­ni ka­çak in­şa­atı or­ta­dan kal­dır­may­la il­gi­li de mev­zu­at var­dır.

Boş­luk ne­re­dey­di ve ni­ye böy­le ol­du? Bu­gü­ne ka­dar pa­ra ce­za­sıy­la il­gi­li ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler­de ya­pı sa­hi­bi, mü­te­ah­hi­di ve fennî me­su­lü pa­ra ce­za­sıy­la mu­ha­tap olu­yor­du. Pe­ki, ka­çak in­şa­at ya­par­ken, ya­ni bir suç oluş­tu­ru­lur­ken sa­de­ce bun­lar mı var? Ha­yır, bu su­ça iş­ti­rak eden, bu­na fii­len kat­kı­da bu­lu­nan, in­şa­atın ya­pı­mı­na fii­len kat­kı­da bu­lu­nan in­san­lar var. İş­te, bun­lar da bun­dan pa­ra ce­za­sı ola­rak pa­yı­nı al­sın­lar di­ye bir ek­si­ği or­ta­dan kal­dı­ran ve ka­çak in­şa­atı cay­dı­ran bir dü­zen­le­me ola­rak bu tek­lif gel­miş­tir. Ben bun­dan do­la­yı da Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li­mi­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

Geç­ti­ği­miz dö­nem­ler­de Tür­ki­ye'nin en önem­li so­run­la­rı, ye­rel yö­ne­tim­ler­de yö­ne­ti­ci­lik ya­pan ar­ka­daş­lar da çok iyi bi­li­yor­lar, ka­çak ya­pı­laş­ma ve ge­ce­kon­du. Şe­hir­le­ri­miz hep ge­ce­kon­du ve ka­çak ya­pı­laş­may­la oluş­tu­lar bü­yük oran­da, bü­yük kent­le­ri­miz baş­ta ol­mak üze­re.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Sa­ye­niz­de.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Ama son dö­nem­ler­de, be­le­di­ye­le­ri­mi­zin ça­lış­ma­la­rı, AK Par­ti Hükûme­ti­nin ge­tir­di­ği cay­dı­rı­cı et­ki­ler ne­de­niy­le, ka­çak in­şa­at ve he­le he­le ge­ce­kon­du­laş­ma­nın or­ta­dan kalk­mak­ta ol­du­ğu­nu ve es­ki­le­rin de dö­nü­şüm­le mo­dern şe­hir­leş­me­ye geç­ti­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Bu bü­yük şe­hir­le­ri­miz­de açık ola­rak gö­rül­mek­te­dir ve he­le he­le TO­Kİ'nin yap­mış ol­du­ğu ya­tı­rım­lar­la, ül­ke­mi­zin her ye­rin­de, Şem­din­li'ye ka­dar yap­mış ol­du­ğu ya­tı­rım­lar­la, dar ge­lir­li­ye de kat­kı­da bu­lu­nan bu ya­tı­rım­lar­la ko­nut ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­lar hâle gel­me­si, bu­na önem­li bir kat­kı yap­mış ol­ma­sı, bu ih­ti­ya­cı da, ya­ni ka­çak in­şa­ata yö­nel­me ih­ti­ya­cı­nı da or­ta­dan ya­vaş ya­vaş kal­dır­mış­tır. Şe­hir­le­ri­mi­zin ci­va­rın­da­ki ara­zi­le­rin de hem ge­rek ka­mu ara­zi­le­ri­nin ge­rek­se şa­hıs ara­zi­le­ri­nin de imar­lı ve plan­lı bir şe­kil­de ya­pı­laş­may­la ima­ra açıl­ma­sı, ran­tı­nın yük­sel­me­si ge­ce­kon­du ya­pa­cak alan­la­rın or­ta­dan kalk­ma­sı­na se­bep ol­muş­tur. Bu ko­nu­da TO­Kİ'nin de önem­li pa­yı var­dır. Bu­nu da bu­ra­dan bir ke­re da­ha ifa­de ede­lim.

TCK/184'le il­gi­li, ko­nuş­ma­cı ar­ka­da­şı­mız, olum­lu ol­du­ğu­nu, des­tek ver­dik­le­ri­ni söy­le­di. Te­şek­kür edi­yo­ruz. Ger­çek­ten, TCK ge­çer­ken çok bü­yük kat­kı yap­tı­lar bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le. Fa­kat ora­da bir boş­luk var­dı, son­ra­dan dü­zel­ti­le­ni ten­kit et­mek du­ru­mun­da kal­dı ar­ka­da­şı­mız. Ora­da şöy­le bir an­la­şıl­ma ol­du, ne ol­du: Bu ka­nun çık­tı­ğı, ya­ni 12 Ekim 2004 ta­ri­hin­den ev­vel ya­pıl­mış ya­pı­la­ra da bir ce­za söz ko­nu­su ol­muş­tu. Bu­nun mut­la­ka or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı la­zım­dı. Ne de­di: "Elek­trik ve su bağ­lan­may­la ala­ka­lı ola­rak ya­sa­ğı or­ta­dan kal­dır­dı­nız." Öy­le bir şey yok. Na­sıl var? 12 Ekim­den ev­vel ya­pı­lan ya­pı­lar­la ala­ka­lı ola­rak, elek­trik ve su bağ­lan­may­la ala­ka­lı sı­kın­tı or­ta­ya çık­mış­tı, o or­ta­dan kalk­tı. Yi­ne, sa­na­yi ve ti­ca­ri ya­pı­lar­la ala­ka­lı. Ya­ni, bir yuf­ka­cı, gı­da üre­tim bel­ge­si al­mak üze­re mü­ra­ca­at et­ti­ğin­de, 12 Ekim ta­ri­hin­den ev­vel ya­pıl­mış bir bi­na­da ise kar­şı­sı­na "ha­yır ala­maz­sın" de­nil­di, "TCK/184'e gö­re ya­pı kul­lan­ma iz­nin yok­ken sa­na bu­nu ve­re­me­yiz." de­di Sa­na­yi Ba­kan­lı­ğı.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Hiç il­gi­si yok, hiç il­gi­si yok. Yan­lış bi­li­yor­su­nuz, tam ter­si…

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Efen­dim, efen­dim, bu işi, mü­sa­ade edin de ya­şa­yan­lar ola­rak arz ede­lim.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ha­yır, yan­lış bi­li­yor­su­nuz.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Ya­şa­yan­lar ola­rak arz ede­lim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, ni­ye mü­da­ha­le edi­yor­su­nuz? Lüt­fen…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Doğ­ru de­ğil an­la­tı­lan.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Eras­lan…

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de, yuf­ka­cı dâhil, gı­da üre­tim bel­ge­si al­mak is­te­yen­ler iskân so­ru­nuy­la kar­şı­laş­tı…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Hiç il­gi­si yok efen­dim.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - …çün­kü, o mad­de­de ya­pı kul­lan­ma iz­ni ol­ma­yan­la­ra elek­trik, su bağ­la­na­maz. İmar Ka­nu­nu/33 de onu söy­ler. Do­la­yı­sıy­la, bu prob­lem, bu çı­ka­rı­lır­ken ce­za, za­ten, 12 Ekim 2004'ten ev­vel ya­pı­lan ya­pı­la­rı kap­sa­ma­sın man­tı­ğıy­la çı­ka­rıl­mış­tı. Bu yan­lış an­la­ma­yı gi­der­mek için de, bu ta­rih­ten ev­vel ya­pı­lan ya­pı­lar­la ala­ka­lı bu dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tır.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Üçün­cü fık­ra kal­dı­rıl­dı be­ye­fen­di, üçün­cü fık­ra kal­dı­rıl­dı.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Üçün­cü fık­ra kal­dı­rıl­dı…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ne­yi dü­zen­li­yor?

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Elek­trik, su bağ­lan­ma­sı, es­ki ya­pı­lar­la ala­ka­lı ola­rak; bir. İkin­ci­si: Ti­ca­ri ya­pı­lar, kü­çük iş­let­me­le­rin da­hi önün­de ya­pı kul­lan­ma izin bel­ge­si var­dı, bu or­ta­dan kal­dı­rıl­dı. As­la, ye­ni ya­pı­la­cak in­şa­at­lar­la il­gi­li hiç­bir mu­afi­yet, hiç­bir kol­la­ma ge­ti­ril­me­miş­tir, ak­si­ne ce­za ge­ti­ril­miş­tir. Bu, ayan be­yan­dır.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Es­kiy­le hiç il­gi­si yok bu­nun.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Evet, bu böy­le­dir efen­dim.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Hiç il­gi­si yok.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Uy­gu­la­ma­da, Tür­ki­ye'de ya­şa­yan bu sı­kın­tı­yı çe­ken va­tan­daş­la­rı­mız ve ti­ca­ret­ha­ne sa­hip­le­ri­miz bu­nu ya­şı­yor­lar.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Mu­ga­la­ta ya­pı­yor­su­nuz.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Ay­rı­ca, çar­pık ya­pı­laş­ma­ya son ver­me­nin, ge­ce­kon­du­nun ve ka­çak ya­pı­laş­ma­nın ön­le­mi­nin de… Böy­le­ce, TCK/184'le, bu­nun­la mü­ca­de­le eden­le­re de güç ve­ril­miş ol­du ki, bu­nu da ya­şa­dı­ğı­mız bu son üç yıl­da ga­yet net bir şe­kil­de gö­re­bil­me­miz müm­kün.

İmar­lı ve plan­lı bir ya­pı­laş­ma şe­hir­le­ri­miz­de ar­tık ga­yet net. Bi­li­yor­su­nuz, ge­çen gün ba­sı­na yan­sı­dı -ba­sın­la ko­nuş­mak is­te­me­yiz biz ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız gi­bi ama- yir­mi yıl­dır, İs­tan­bul'un Sa­rı­yer'in­de, Bo­ğaz'a en hâkim böl­ge­de, ha­ra­be olan, İs­tan­bul'un, Sa­rı­yer'in gü­zel­li­ği­ni âde­ta kat­le­den Uyum Vil­la­la­rı'na yı­kım baş­la­dı.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Ne za­man baş­la­dı? Kim baş­lat­tı on­la­rı?

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Bu­gün, bu­gün, bu haf­ta… Bu haf­ta efen­dim. Dur­dur­ma ka­ra­rı­nı say­gıy­la kar­şı­lı­yo­rum, ka­tı­lı­yo­rum. Ama, lüt­fen…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ön­ce­si ki­me ait? Yap­ma­yın!

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - …bu yı­kı­mı da bu­ra­dan söy­le­di­ğim za­man ten­kit söz­le­ri gel­me­sin.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Baş­ba­kan Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı yap­tı on­dan son­ra.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Lüt­fen…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ayıp ya­ni bu­nu söy­ler­ken, ayıp!

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Mo­dern…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ya­ni, kim dur­dur­du?

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, lüt­fen…

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Efen­dim, İs­tan­bul'da, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı dö­ne­miy­le…

BAŞ­KAN - Grup adı­na ko­nuş­ma­nı­zı yap­tı­nız, lüt­fen Sa­yın Eras­lan.

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - …ge­ce­kon­du­laş­ma ve ka­çak ya­pı­laş­ma dev­ri ka­pan­mış­tır. O ta­rih­ten bu­gü­ne ve Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Baş­kan­lı­ğın­da da Tür­ki­ye'de bu ha­ya­ta geç­miş­tir. Bun­dan do­la­yı da if­ti­har edi­yo­ruz. He­le he­le se­çi­me git­ti­ği­miz bir dö­nem­de, ka­çak ya­pı­laş­may­la mü­ca­de­le­de böy­le ce­sur bir adı­mın atıl­ma­sı­nı da herhâlde tak­dir­le kar­şı­la­ma­nız la­zım di­ye de dü­şü­nü­yo­rum.

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Baş­ka bir ye­ri pa­zar­la­mış­sı­nız­dır!

RE­CEP KO­RAL (De­vam­la) - Efen­dim, bu­ra­da, bi­raz ev­vel ifa­de et­ti­ğim gi­bi, ka­çak ya­pı­laş­ma­da, İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­si­ne gö­re, pa­ra ce­za­sı; ya­pı sa­hi­bi­ne, mü­te­ah­hi­di­ne ve beş­te 1 ora­nın­da da fennî me­su­lü­ne. Bu ce­za­lar Ka­nun'da be­lir­len­miş­tir, her yıl bel­li oran­da ar­tı­rıl­mak­ta­dır. Bu­nun dı­şın­da da bu­na kat­kı­da bu­lu­nan, bu su­ça or­tak olan­la­ra da bir pa­ra ce­za­sı ge­li­yor. Ne­dir? 10 bin ve 30 bin YTL ara­sın­da bir me­sa­fe kon­muş. Tak­dir, o ku­ru­mun en­cü­men­le­ri­ne ait­tir, o ce­za­yı da ona gö­re ve­re­cek­tir.

El koy­may­la ala­ka­lı, ar­ka­da­şı­mı­zın hak­lı ten­ki­di var­dı, ki onu za­ten ken­di­le­ri ko­mis­yon­da kat­kı yap­mak su­re­tiy­le, ta­bii, ko­mis­yon­da­ki AK Par­ti­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da kat­kı­la­rıy­la, mu­ha­le­fe­tiy­le ik­ti­da­rıy­la, el koy­may­la ala­ka­lı iş­bir­li­ği ya­pıl­dı, or­ta­dan kal­dı­rıl­dı. Böy­le bir pa­ra ce­za­sı­nın kon­muş ol­ma­sı da fev­ka­la­de önem­li.

Bu­ra­da, özel­lik­le şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ko­nu, fev­ka­la­de önem­li bir ko­nu­dur ve ka­çak in­şa­atı cay­dı­rı­cı önem­li bir un­sur­dur. Bu ko­nu­da ge­ti­ri­len bu gü­zel dü­zen­le­me­ye ar­ka­daş­la­rı­mı­zın hep­si kat­kı ver­di­ler, her iki mu­ha­le­fet söz­cü­sü de kat­kı ver­di­ler. Ama, dı­şa­rı­dan bak­tı­ğın­da, san­ki, böy­le gü­zel bir dü­zen­le­me­nin gel­me­si­nin yan­lış ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yor gi­bi al­gı­lan­ma­sı da söz ko­nu­su ola­bi­lir. Bu­nun böy­le ol­ma­dı­ğı­nı ben özel­lik­le on­la­rın ağ­zın­dan duy­dum.

Fev­ka­la­de gü­zel bir dü­zen­le­me ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yo­rum. Bu dü­zen­le­me­ye mu­ha­le­fet et­me­nin de ye­ri ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de edi­yo­rum. Çün­kü, bir boş­luk var­dı, o boş­lu­ğu dol­du­ran bir hu­sus­tu. Ye­rel yö­ne­tim­ler­de özel ida­re­le­ri­mi­ze, be­le­di­ye­le­ri­mi­ze, bu ya­pı­lan dü­zen­le­mey­le bi­raz da­ha güç ver­miş ola­ca­ğız. Ka­çak in­şa­at ve ge­ce­kon­du de­di­ği­miz za­man ye­rel yö­ne­tim­le­ri­miz da­ima suç­lan­mış­lar­dır. San­ki gü­cü ye­ti­yor da yık­mı­yor­muş di­ye de­vam­lı ola­rak böy­le gö­rül­müş­tür, hal­kı­mız böy­le gör­müş­tür; yar­gı­ya in­ti­kal et­ti­ğin­de yar­gı men­sup­la­rı da, kar­şı­sı­na ge­len be­le­di­ye yet­ki­li­le­ri­ne ve ye­rel yö­ne­ti­ci­le­re hep bu göz­le bak­mış­tır, "Ne­den yık­mı­yor­sun, ni­çin ya­pı­mı­na mü­sa­ade edi­yor­sun?" di­ye bak­mış­lar­dır. Hal­bu­ki, ko­nu de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de boş­luk ol­du­ğu­nu hep bir­lik­te gör­dük, ki 184'le bu ce­za­la­rı ge­tir­dik. Bu işi ya­pan­la­ra da sa­de­ce yı­kım de­ğil, sa­de­ce pa­ra ce­za­sı de­ğil, bu­nun ya­nı sı­ra ha­pis ce­za­sı­nın da ge­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni geç­miş­te­ki uy­gu­la­ma­lar­dan gör­dü­ğü­müz için, bu Par­la­men­to ha­pis ce­za­sı­nı da ge­tir­di.

Do­la­yı­sıy­la, ye­rel yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­ze bu ma­na­da boş­luk bı­rak­ma­dan bir kat­kı da­ha yap­ma ge­re­ği ol­muş­tu. Bu tek­lif bu ye­rel yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­ze bu kat­kı­yı yap­mak­ta­dır. Ay­nı za­man­da şe­hir­le­ri­mi­ze de kat­kı sağ­la­mak­ta­dır. Ka­çak in­şa­at­la­rı ve ge­ce­kon­du­laş­ma­yı cay­dı­rı­cı ol­ma­sı ne­de­niy­le de şe­hir­le­ri­miz­de, bun­dan böy­le, git­tik­çe aza­lan bu ka­çak ya­pı­laş­ma­la­rı da da­ha da azal­tı­cı, or­ta­dan kal­dı­rı­cı, cay­dı­rı­cı ve şe­hir­le­ri­mi­zin de gü­zel­leş­me­si­ne kat­kı ya­par bir ha­le ge­tir­me­si­ne de kat­kı ya­pa­cak­tır ve cay­dı­rı­cı ola­cak­tır. En önem­li hu­sus bu.

Bu işe doğ­ru­dan doğ­ru­ya emek ve­ren ve kat­kı­da bu­lu­nan, be­ton dö­kü­müy­le kat­kı­da bu­lu­nan -be­ton ol­ma­dan ya­pı­yı ya­pa­bil­mek müm­kün de­ğil ve­ya bu­ra­da sa­yı­lan di­ğer araç­lar ol­ma­dan bu kat­kı­yı ya­pa­bil­mek müm­kün de­ğil- bun­lar da bu hu­su­su gö­rün­ce pa­ra ce­za­sı yö­nüy­le ca­ya­cak­lar­dır bu iş­ten. Geç­miş­te ken­di­si­ne bir ce­za yok­tu, ra­hat­lık­la gi­de­bi­li­yor­du. Şim­di "Aman, ge­tir ba­ka­lım ruh­sa­tı­nı." de­mek zo­run­da ka­la­cak ve böy­le­ce bir adım da­ha, bun­la­rın önü­nü kes­mek için bir adım da­ha atıl­mış ola­cak. Ay­nı za­man­da, ka­mu ara­zi­le­ri, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin ko­run­ma­sı­na da kat­kı sağ­la­ya­cak­tır bu tek­lif. Ya­ni, İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­sin­de ufak bir ila­ve, dü­zen­le­me gi­bi gö­rü­lü­yor, ama bo­yu­na bak­tı­ğı­nız za­man, et­ki­si­ne bak­tı­ğı­nız za­man fev­ka­la­de önem­li kat­kı­lar yap­tı­ğı­nı bu ve­si­ley­le gör­müş ola­ca­ğız.

Bu ma­na­da, ül­ke­miz­de ka­çak in­şa­at yap­mak is­te­yen­le­rin, bu­ra­dan, bir ke­re da­ha, özel­lik­le, ikaz edil­me­si ge­rek­ti­ği­ni ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Ge­rek ya­pı­nın sa­hi­bi ol­sun, çok dik­kat et­sin, ya­ni sa­de­ce pa­ra ce­za­sıy­la kur­tul­ma­sı müm­kün de­ğil, bi­na­sı­nın yı­kıl­ma­sı da ya­nı­na kâr kal­ma­ya­cak, ay­rı­ca ha­pis ce­za­sıy­la da kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak­tır. Mü­te­ah­hi­di, ke­za öy­le, mut­la­ka ha­pis ce­za­sıy­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak. Eğer, ima­rı­na ay­kı­rı, pro­je­si­ne ay­kı­rı, ruh­sa­tı­na ay­kı­rı bir in­şa­at ise fennî me­sul de, ona gö­re bu ce­za­dan na­si­bi­ni ala­cak­tır. Ka­mu gö­rev­li­le­ri, yi­ne, ha­pis ce­za­sıy­la her an kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak­tır. Bu ka­dar cay­dı­rı­cı un­sur var­ken, bu­na bir de, bu­na kat­kı ya­pan­la­rı -be­ton dö­kü­müy­le kat­kı ya­pan­lar ve bu­ra­da sa­yı­lan araç­lar­la kat­kı ya­pan­la­rı- koy­du­ğu­muz za­man, mut­lak su­ret­te, on­la­rın da çok iyi dü­şün­me­le­ri ge­rek­ti­ği­ni, bu­ra­dan, bir ke­re da­ha ifa­de edi­yo­rum. Bu ül­ke­ye kö­tü­lük yap­ma­sın­lar, bel­de­le­ri­ne kö­tü­lük yap­ma­sın­lar, bel­de­le­ri­nin gü­zel­leş­me­siy­le il­gi­li imar­lı, plan­lı mo­dern şe­hir­ler ku­ran bir zih­ni­ye­te, bir ide­olo­ji­ye kat­kı yap­sın­lar. Bu­nu, bir ke­re da­ha ha­tır­la­tı­yo­rum ül­ke­miz­de ya­şa­yan in­san­la­ra.

Ar­tık, ruh­sat­lı ya­pı yap­mak ko­lay­dır; ar­tık, plan­lar, şe­hir­le­ri­miz­de yol al­mış­tır, pla­na gö­re in­şa­atı­nı yap­mak ko­lay­dır. Eğer, ken­di­si in­şa­at yap­ma­ya­cak­sa ge­rek özel sek­tör ge­rek TO­Kİ eliy­le ge­rek­se be­le­di­ye­le­ri­mi­zin şir­ket­le­ri eliy­le bu ko­nut­la­rı­na ka­vu­şa­bil­me, ma­li güç­le­ri­ne gö­re de bu ko­nut­la­ra ka­vu­şa­bil­me imkânla­rı gün­den gü­ne art­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, bü­tün bun­lar var­ken, ken­di­le­ri­ni teh­li­ke­ye at­ma­ma­la­rı­nı, bu­ra­dan, bir ke­re da­ha, bir kar­deş­le­ri ola­rak ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nun tek­li­fiy­le, "Ruh­sat alın­ma­dan ya­pı ya­pı­mı ama­cıy­la be­ton dö­kü­mün­de kul­la­nı­lan mik­ser, pom­pa, araç, vib­ra­tör gi­bi mal­ze­me sa­hip­le­ri­ne on­bin Türk li­ra­sın­dan az ol­ma­mak ve otuz­bin Türk li­ra­sı­na ka­dar ida­ri pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir" hük­mü ge­ti­ri­li­yor. Ta­bii, bu pa­ra ce­za­sı İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ri­le­cek, bu 42'nci mad­de­ye gö­re de bu ce­za­la­rı ve­re­cek ku­rum­lar ye­rel yö­ne­tim­le­ri­miz­dir, ki bu­ra­da, son fık­ra­da, pa­ra ce­za­la­rı, han­gi alan­day­sa; be­le­di­ye sı­nır­la­rı içe­ri­sin­dey­se be­le­di­ye­le­ri­miz ta­ra­fın­dan, ama il özel ida­re­le­ri sı­nır­la­rın­da ka­lı­yor­sa il özel ida­re­le­ri­miz ta­ra­fın­dan ve­ri­le­cek­tir.

Bu, fev­ka­la­de olum­lu bir adım­dır ve ka­çak in­şa­at kar­şı atıl­mış ce­sur bir adım­dır; boş­luk bı­rak­ma­yan, cay­dı­rı­cı­lı­ğı olan bir adım­dır. Bu ve­si­ley­le, bu ko­mis­yon­lar­da kat­kı­da bu­lu­nan ve Ge­nel Ku­rul­da kat­kı­da bu­lu­na­cak olan ar­ka­daş­la­rı­ma şim­di­den te­şek­kür edi­yo­rum. Ka­çak in­şa­at yap­mak is­te­yen­le­re, bir ke­re da­ha, bu hu­sus­la­rı ha­tır­la­tı­yo­rum ve ye­rel yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­ze de plan­lı, imar­lı, mo­dern ve yav­ru­la­rı­mı­zın ge­le­ce­ği­ne kat­kı ya­pan yer­le­şim­ler yap­ma­la­rı ko­nu­sun­da da gay­ret­ler di­li­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ko­ral.

Tü­mü üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Ab­dul­lah Er­dem Can­ti­mur, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Can­ti­mur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; geç­ti­ği­miz gün­ler­de ba­sı­nı ta­kip et­ti­ği­miz za­man, ger­çek­ten, ül­ke­mi­zin en bü­yük so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si­nin ka­çak ya­pı­laş­ma ol­du­ğu­nu hep be­ra­ber gö­rü­yo­ruz. Yıl­lar­ca ka­çak ya­pı­la­ra göz yu­mul­muş, ka­çak ya­pı­lan bu ya­pı­la­ra be­le­di­ye­ler ta­ra­fın­dan hiz­met ve­ril­miş, su­yu bağ­lan­mış, TE­DAŞ ta­ra­fın­dan elek­trik­le­ri bağ­lan­mış, PTT ta­ra­fın­dan te­le­fon­la­rı bağ­lan­mış, âde­ta -ka­çak ya­pı­la­rı en­gel­le­me adı­na mü­ca­de­le ve­ril­me­si ge­re­kir­ken- dev­le­tin bu ka­çak ya­pı­la­rı des­tek­le­di­ği bir gö­rün­tü or­ta­ya çık­mış­tır.

Bu­gün, bü­yük şe­hir­le­ri­mi­zin gi­riş­le­rin­de, çı­kış­la­rın­da, âde­ta, o şeh­re ya­kış­ma­yan o ya­pı­laş­ma gö­rün­tü­le­ri, iş­te, bir şe­kil­de, ku­rum­la­rı­mı­zın ver­me­me­si ge­rek­ti­ği hiz­met­le­ri ver­me­sin­den do­la­yı çığ gi­bi bü­yü­müş ve şe­hir­le­ri­miz âde­ta kat­le­dil­miş­tir.

AK Par­ti, ik­ti­da­ra gel­di­ğin­den be­ri, ne­re­de ada­let­siz­lik var­sa, ne­re­de hu­kuk dı­şı uy­gu­la­ma var­sa bu­nu ön­le­me­nin gay­re­ti içe­ri­sin­de ol­muş­tur.

Ba­kı­nız, da­ha ön­ce çı­kar­dı­ğı­mız ka­nun­lar­la ka­çak ya­pı­laş­ma, ya­ni ka­çak ya­pı­lan bi­na­la­ra elek­tri­ğin ve­ril­me­me­si, su­yun ve­ril­me­me­si, ya­ni ka­mu hiz­met­le­ri­nin ve­ril­me­me­si ko­nu­sun­da cid­di ya­sal dü­zen­le­me­ler ya­pıl­dı. Yi­ne, bu­gün gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu ka­nun tek­li­fiy­le de ruh­sa­tı ol­ma­yan, ka­çak ya­pı­lan bu ya­pı­la­ra hiz­met ve­ren şa­hıs­la­ra da ida­ri pa­ra ce­za­sı ön­gö­rü­lü­yor. Ya­ni, bu­gün bir bi­na var ise ve bir mik­ser bir be­ton at­mak için gi­di­yor­sa, ön­ce ruh­sa­tı­nı so­ra­cak, ka­çak ya­pı olup ol­ma­dı­ğı­nı so­ra­cak, on­dan son­ra ora­ya hiz­met ve­re­cek. Eğer, ka­çak ya­pı­ya mik­ser hiz­me­ti ve­ril­di ise ve de­ği­şik hiz­met­ler ve­ril­di ise bu­nu ve­ren şa­hıs­la­ra da ida­ri pa­ra ce­za­sı ya­zı­la­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yıl­lar­ca, bu ka­çak ya­pı­laş­ma si­ya­set ko­nu­su da ya­pıl­mış­tır. Ya­ni se­çim­le­re ya­kın, bir­çok si­ya­si ik­ti­dar, bu ka­çak ya­pı­lar­la mü­ca­de­le et­mek­ten im­ti­na et­miş­tir, bel­ki bun­la­ra göz yum­muş­tur, be­le­di­ye­ler bun­la­ra göz yum­muş­tur. An­cak, ba­kın, se­çim at­mos­fe­ri­ne gir­di­ği­miz bu dö­nem­de bi­le, AK Par­ti, ya­sal ol­ma­yan bu bi­na­lar­la mü­ca­de­le adı­na bir ya­sal dü­zen­le­me ge­tir­mek­te­dir. Bu dü­zen­le­mey­le ama­cı­mız, da­ha ge­liş­miş, da­ha kal­kın­mış, da­ha gü­zel, in­san­la­rı­mı­zın plan­lı bir şe­kil­de, prog­ram­lı bir şe­kil­de ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri kent­le­ri oluş­tur­mak­tır.

Ben, bu tek­li­fin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Can­ti­mur.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Nus­ret Bay­rak­tar.

Bu­yu­run Sa­yın Bay­rak­tar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; 1337 sı­ra sa­yı­lı, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz Fa­ruk Çe­lik Bey'in ver­di­ği, İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­si­ne ila­ve ile il­gi­li tek­lif hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben­den ön­ce ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mın be­lirt­miş ol­duk­la­rı gi­bi, İmar Ka­nu­nu'nda, as­lın­da, sa­de­ce bir mad­de­sin­de de­ğil, ge­ne­li üze­rin­de cid­di bir de­ği­şik­li­ğe ih­ti­yaç du­yul­du­ğu­nu her za­man di­le ge­tir­dik. 73 mad­de­lik İmar Ka­nu­nu de­ği­şik­lik­le­riy­le il­gi­li Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğın­da çe­şit­li ça­lış­ma­lar ya­pıl­dı; ama, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ne ge­le­me­ye­ce­ği an­la­şıl­dı­ğı için, özel­lik­le ka­çak ya­pı­laş­ma­lar­la, imar kir­li­li­ği de­di­ği­miz, gör­sel açı­dan ol­sun, ya­şam­sal açı­dan ol­sun, dep­rem­sel açı­dan ol­sun, ge­rek il­ler­de, bü­yük şe­hir­ler­de, kent­ler­de ge­rek kır­sal alan­lar­da, ya­ni be­le­di­ye hu­dut­la­rı dâhi­lin­de ve­ya­hut il özel ida­re­le­ri­nin ta­hak­kü­mü al­tın­da bu­lu­nan mü­ca­vir alan sı­nır­la­rı dı­şın­da­ki ya­pı­lar­la il­gi­li de­ne­tim­le­ri, za­man za­man il­gi­li ida­re­ler yap­mış­tır, za­man za­man, iş­te son za­man­lar­da, ya­pı de­ne­ti­mi de­di­ği­miz de­ne­tim bü­ro­la­rı ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış; ama, her şe­ye rağ­men, va­tan­da­şın ih­ti­yaç duy­du­ğu ya­pı­la­rı, Top­lu Ko­nut İda­re­si gi­bi, dev­let ve ye­rel yö­ne­tim­ler ta­ra­fın­dan ih­ti­ya­ca ce­vap ve­re­cek ni­te­lik­te­ki ko­nut­lar üre­ti­le­me­di­ği için, özel­lik­le de in­san­la­rı­mız doğ­du­ğu böl­ge­le­rin­de, il­le­rin­de ya­şam­sal ih­ti­yaç­la­rı­na ce­vap bu­la­cak iş, aş, sos­yal eği­tim şart­la­rı­nı kar­şı­la­ya­ma­dık­la­rı için bü­yük kent­le­re göç et­miş­ler, bü­yük kent­ler­de de baş­la­rı­nı so­ka­cak bir ya­pı ih­ti­ya­cı his­set­tik­le­ri için, plan­sız, prog­ram­sız, ka­çak, ruh­sat­sız in­şa­at­lar yap­mış­lar­dır.

Öy­le ve­ya­hut böy­le se­bep­ler­le, ki­mi­si rant için yap­mış, ki­mi­si ih­ti­yaç için yap­mış, ki­mi­si si­ya­si çı­kar uğ­ru­na gör­mez­lik­ten gel­miş ve 1984 yı­lın­da da 2981 sa­yı­lı İmar Af­fı ile o gü­nün şart­la­rı­na gö­re bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­miş. Ama, ma­ale­sef, Tür­ki­ye'ye çok ya­rar sağ­la­ma­mış­tır. Özel­lik­le son yıl­lar­da dep­rem­le il­gi­li cid­di en­di­şe­le­rin or­ta­ya çık­tı­ğı bir dö­nem­de, bun­lar­la il­gi­li kon­trol ve dö­nü­şüm ih­ti­yaç­la­rı ve tar­tış­ma­la­rı gün­de­mi iş­gal eder­ken, Türk Ce­za Ka­nu­nu'nun 184'ün­cü mad­de­siy­le ce­za uy­gu­la­ma­la­rı­na cay­dı­rı­cı­lık­la il­gi­li -Re­cep Ko­ral Bey'in bah­set­ti­ği gi­bi- bir ted­bir alın­mış; ama üçün­cü fık­ra­sın­da­ki, uy­gu­la­ma­lar­da ve an­la­yış­lar­da­ki fark­lı­lık so­nu­cu, yi­ne, ora­da, öner­gey­le bir de­ği­şik­lik ya­pıl­mış.

İmar Ka­nu­nu, bil­di­ği­niz gi­bi, 1984 yı­lın­da 3194 sa­yı ile ka­nun­laş­mış, o gün­ler­de as­lın­da ha­zır be­ton san­tral­le­ri re­vaç­ta de­ğil­di, yok de­ne­cek ka­dar az­dı. Kim­se de be­ton san­tral­le­rin­den be­ton al­mı­yor­lar idi. Şim­diy­se, ne­re­dey­se ar­tık, el­le, hat­ta ba­sit mik­ser­le da­hi be­ton dö­ken­ler yok; ha­zır be­ton san­tral­le­rin­de, be­ton pom­pa­la­rıy­la, be­ton mik­ser­le­riy­le araç­lar üze­rin­de ge­ti­ri­le­rek be­ton­lar dö­kü­le­bi­li­yor.

Ma­dem bu şe­kil­de araç ve ge­reç­ler­le çok et­ki­li ve sü­rat­li -ge­ce ya­rı­sı da­hi- pom­pa ile mik­ser­ler ge­li­yor, is­te­ni­len in­şa­at­ta, is­te­ni­len met­re­küp oran­da be­to­nu al­ma şan­sı­nız ve imkânı­nız var, ruh­sat da so­rul­mu­yor. Ya­ni her­han­gi bir be­ton san­tra­li­ne siz git­ti­ği­niz za­man, be­nim fa­lan yer­de in­şa­atım var, ba­na 100 met­re küp, 500 met­re küp, 1.000 met­re küp C25 be­ton ge­ti­rin de­di­ği­niz za­man, o be­ton san­tral sa­hi­bi siz­den ruh­sat is­te­mi­yor, imar iz­ni is­te­mi­yor; ta­mam kar­de­şim, be­nim be­ton san­tra­li­min met­re küp bi­rim fi­ya­tı -atı­yo­rum, 100 YTL'dir- 100 YTL ar­tı KDV, pom­pa be­de­li de şu­dur, is­te­di­ğin şart­lar­da, is­te­di­ğin za­man­da, ad­re­si ver, ben sa­na be­to­nu­nu dö­ke­yim, di­yor.

Do­la­yı­sıy­la, bu ek­sik­li­ği gi­der­mek için sa­de­ce… İmar Ka­nu­nu'nun 42'nci mad­de­sin­de, Türk Ce­za Ka­nu­nu'nun 184'ün­cü mad­de­sin­de, ruh­sat­sız, imar­sız, iskânsız, ya­pı de­ne­ti­min­den uzak şe­kil­de in­şa edi­len in­şa­at­lar­la il­gi­li za­ten il­gi­li ida­re­ler ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mak zo­run­da­dır, al­ma­yan­lar­la il­gi­li de ce­zai mü­ey­yi­de­ler var­dır. Ama, be­ton san­tral­le­riy­le il­gi­li, özel­lik­le iş­ve­ren­ler… Ya­ni, ken­di­le­ri bu­nu is­ti­yor­lar, ama be­ton san­tral ve mik­ser sa­hip­le­ri­nin so­rum­lu­lu­ğu yok­tu. Cay­dı­rı­cı­lık ol­sun di­ye­rek, ar­tık, bun­dan son­ra, ruh­sa­tı ol­ma­yan ve ruh­sat iz­ni is­ten­me­den, fo­to­ko­pi­si ken­di üze­rin­de bu­lun­ma­dan mik­ser­le her­han­gi bir ye­re be­ton nak­li… Ta­bii, bu­ra­da da as­lın­da, tar­tı­şı­la­cak ko­nu­lar var­dır. Ben, 100 met­re küp bağ­lan­tı ya­pa­rım, 100 met­re kü­pün kar­şı­lı­ğın­da al­dı­ğım imar iz­niy­le ve­ya­hut ruh­sat­la be­to­nu is­te­di­ğim ye­re gö­tü­rü­rüm. Ge­ri ka­lan 50 met­re küp kıs­mı na­sıl de­net­le­ye­cek­si­niz? Bu ko­nu­lar­la il­gi­li yi­ne ek­sik­lik­ler ola­cak. Onu da gö­rü­yo­ruz, onu da tar­tış­tık. Ama en azın­dan, iş­te 10 bin YTL ile 30 bin YTL pa­ra ce­za­sıy­la ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı ha­di­se­si, son de­re­ce önem­li bir cay­dı­rı­cı­lık fonk­si­yo­nu­nu üst­len­miş olu­yor. Ama, bü­tün bun­la­ra rağ­men, de­ne­tim­de ak­sa­ma ola­cak­sa onun ted­bir­le­ri­ni de el­bet­te al­mak la­zım.

Do­la­yı­sıy­la, bu tek­lif­le, as­lın­da, ya­sal boş­lu­ğun bir kıs­mı­na, ila­ve ola­rak ek ted­bir ge­ti­ril­mek su­re­tiy­le, ha­zır be­ton san­tral ve mik­ser­le­rin de kon­trol­lü, de­ne­tim­li bir şe­kil­de be­ton dö­ke­bil­me­le­ri­ne imkân sağ­la­yan, ak­si tak­dir­de de ce­za­lar­la kar­şı­la­şı­la­bi­le­ce­ği hük­mü­nü ge­tir­mek su­re­tiy­le bir ek­sik­li­ği gi­der­mek­te­dir.

Do­la­yı­sıy­la, tek­li­fin uy­gun ol­du­ğu gö­rü­şüy­le, ka­nun­la­şa­ca­ğı­nı ümit edi­yor ve ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı te­men­ni­siy­le, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bay­rak­tar.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ta­mam, Sa­yın Koç.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım, an­cak on­dan ön­ce bir yok­la­ma ta­le­bi var­dır.

Şim­di, bu ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğim.

Yok­la­ma ta­le­bi­ni iş­le­me ko­ya­bil­mem için, ayak­ta olup yok­la­ma ta­lep eden mil­let­ve­ki­li­nin sa­yı­sı­nın 20 olup ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit ede­ce­ğim. İsim­ler tu­ta­na­ğa ge­çe­ce­ğin­den, ayak­ta olan her sa­yın mil­let­ve­ki­lin­den sı­ra­sıy­la isim­le­ri­ni söy­le­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Sa­yın Koç, Sa­yın Gün, Sa­yın Se­mer­ci, Sa­yın Tir­ya­ki, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın As­la­noğ­lu, Sa­yın Ateş, Sa­yın Kü­çü­ka­şık, Sa­yın Coş­ku­ner, Sa­yın Dur­gun, Sa­yın Yıl­dı­rım, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Par­lak­yi­ğit, Sa­yın Kart, Sa­yın Eras­lan, Sa­yın Ata­lay, Sa­yın Şa­hin, Sa­yın Ars­lan, Sa­yın Ak­yüz, Sa­yın Ül­kü, Sa­yın Ar­tan­taş…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ta­mam, ta­mam…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - De­vam edin efen­dim, faz­la­sı ola­bi­lir.

BAŞ­KAN - Ad­la­rı­nı okut­tu­ğum sa­yın üye­le­rin yok­la­ma için elek­tro­nik ci­ha­za gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Oto­ma­tik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.02

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.17

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER : Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 82'nci Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

III. - YOK­LA­MA

BAŞ­KAN - Tek­li­fin mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­nin oy­lan­ma­sın­dan ön­ce ya­pı­lan yok­la­ma­da top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Bu ne­den­le, ye­ni­den yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Söz­lü so­ru öner­ge­le­ri ile di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nı sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için 3 Ni­san 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.23