Normal deneme 2 5 2007-04-25T10:31:00Z 2007-04-25T10:31:00Z 1 52988 302035 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2516 708 354315 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 22                                      YASAMA YILI: 5

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 151

 

80’inci Birleşim

27 Mart 2007 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ça­nak­ka­le Sa­va­şı'nı zi­ya­ret­çi­le­re da­ha iyi ve da­ha bi­linç­li an­lat­mak ama­cıy­la Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı'nda ya­pı­lan son de­ği­şik­lik­le­re iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe'nin ce­va­bı

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han Şim­şek'in, son yıl­lar­da­ki eko­no­mik kriz­ler ile bü­yük mar­ket­le­rin şe­hir mer­kez­le­ri­ne gir­me­le­ri­ne ve üre­ti­ci fir­ma­la­rın bak­kal­la­ra ay­rı, sü­per­mar­ket­le­re ay­rı fi­yat uy­gu­la­ma­sı ne­de­niy­le bak­kal es­na­fı­nın so­run­la­rı­na ve Dün­ya Ti­yat­ro­lar Gü­nü mü­na­se­be­tiy­le, Dev­let Ti­yat­ro­la­rı'nda­ki sı­kın­tı­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Işık'ın, Kon­ya'da­ki göl, gö­let, ob­ruk, ba­raj ve ku­yu su­la­rın­da­ki su mik­ta­rı­nın azal­ma­sı­na ve bu azal­ma­ya kü­re­sel ısın­ma ile ta­rım­sal su­la­ma­nın et­ki­si­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe'nin ce­va­bı

B) GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI ÖNER­GE­LE­Rİ

1.- Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Ha­san Ören ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, Ma­ni­sa-Tur­gut­lu'da ger­çek­leş­ti­ri­le­cek bir ma­den­ci­lik fa­ali­ye­ti­nin çev­re üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­nin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/430)

C) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Özak'ın Ja­pon­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1236)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, 3813 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­na Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/192) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (4/443)

3.- Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ta­tar'ın, Çe­şit­li Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/613) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (4/444)

V. - GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI

A) ÖN GÖ­RÜŞ­ME­LER

1.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Mü­nir Er­kal ve 31 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı ürü­nü­nün eko­no­mik de­ğe­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/99)

2.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Kı­lıç ve 37 mil­let­ve­ki­li­nin, don olay­la­rı ne­de­niy­le ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin uğ­ra­dı­ğı za­rar­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/184)

3.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/384)

4.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 47 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı üre­ti­min­de­ki eko­no­mik de­ğer kay­bı­nın ve ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/410)

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Şi­li Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da As­ke­ri Alan­da Eği­tim, Sa­vun­ma Sa­na­yii, Tek­nik ve Bi­lim­sel İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/885) (S. Sa­yı­sı: 860)

4.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Et­yop­ya Fe­de­ral De­mok­ra­tik Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Kül­tür, Eği­tim, Bi­lim, Ba­sın-Ya­yın, Genç­lik ve Spor Alan­la­rın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1037) (S. Sa­yı­sı: 967)

5.- De­niz Em­ni­ye­ti Ko­mi­te­si­nin 82. Otu­ru­mu­nun 29 Ka­sım 2006 - 8 Ara­lık 2006 Ta­rih­le­ri Ara­sın­da İs­tan­bul­’da Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı De­niz­ci­lik Ör­gü­tü Ara­sın­da Mu­ta­ba­kat Muh­tı­ra­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1222) (S. Sa­yı­sı: 1243)

6.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı Te­le­ko­mü­ni­kas­yon Bir­li­ği Ara­sın­da 2006 Yı­lı Tam Yet­ki­li Tem­sil­ci­ler Kon­fe­ran­sı­nın Or­ga­ni­zas­yo­nu, Ger­çek­leş­ti­ril­me­si ve Fi­nans­ma­nı­na İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1233) (S. Sa­yı­sı: 1245)

7.- Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1300) (S. Sa­yı­sı: 1342)

8.- 17.1.2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1301) (S. Sa­yı­sı: 1352)

9.- Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/437) (S. Sa­yı­sı: 1150)

10.- Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin­de İlk Na­sıp İs­tih­ka­kı­na İliş­kin Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile İçiş­le­ri ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1137) (S. Sa­yı­sı: 1080)

11.- Ye­dek Su­bay­lar ve Ye­dek As­ke­ri Me­mur­lar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Mil­li Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1213) (S. Sa­yı­sı: 1263)

12.- 15.2.2007 Ta­rih­li ve 5581 Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1315) (S. Sa­yı­sı: 1361)

VII. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

VI­II. - OY­LA­MA­LAR

1.- Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

IX. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Oğuz OYAN'ın, F ti­pi ce­za­ev­le­rin­de­ki bir uy­gu­la­ma­ya iliş­kin so­ru­su ve  Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil  Çİ­ÇEK'in ce­va­bı (7/20002)

2.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Os­man ÖZ­CAN'ın, KO­Bİ'le­rin borç­la­rı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik ka­nu­nun uy­gu­la­ma­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı  Ab­dül­la­tif ŞE­NER'in ce­va­bı (7/20034)

3.- Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Tur­han ÇÖ­MEZ'in, ço­cuk is­tis­ma­rı ko­nu­lu da­va sa­yı­sı­na iliş­kin so­ru­su ve  Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil  Çİ­ÇEK'in ce­va­bı (7/20114)

4.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Na­il KA­MA­CI'nın, An­tal­ya Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­siy­le il­gi­li bir id­di­aya iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20358)

5.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/20402)

6.- Or­du Mil­let­ve­ki­li Kâzım TÜRK­MEN'in, Or­du'da yı­kı­la­ca­ğı id­dia edi­len bir okul bi­na­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/20403)

7.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/20404)

8.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za BO­DUR'un, Ka­sım­pa­şa Or­du­evi­ne iliş­kin so­ru­su ve  Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı M. Vec­di GÖ­NÜL'ün ce­va­bı (7/20411)

9.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Adı­ya­man ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20450)

10.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Ak­sa­ray ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve  Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20474)

11.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Amas­ya ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve  Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20475)

12.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Ağ­rı ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20476)

13.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bin­göl ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve  Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20477)

14.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bit­lis ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20478)

15.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bar­tın ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20479)

16.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Elâzığ ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20480)

17.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Er­zu­rum ilin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/20481)

18.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Amas­ya, Ak­sa­ray, Adı­ya­man, Ağ­rı, Bin­göl, Bit­lis, Bar­tın, Düz­ce, Çan­kı­rı, Bur­sa, Bo­lu, Bat­man, Bay­burt, Ri­ze, Ka­ra­bük, Sa­kar­ya, Nev­şe­hir, Si­irt, Şır­nak, Kü­tah­ya, Gü­müş­ha­ne, Kay­se­ri, Kars, Er­zu­rum, Ki­lis ve Elâzığ, il­le­rin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­la­rı ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali ŞA­HİN'in ce­va­bı (7/20499, 20500, 20501, 20502, 20503, 20504, 20505, 20506, 20507, 20508, 20509, 20510, 20511, 20512, 20513, 20514, 20515, 20516, 20517, 20518, 20519, 20520, 20521, 20522, 20523, 20524)

19.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Amas­ya, Ak­sa­ray, Adı­ya­man, Ağ­rı, Bin­göl, Bit­lis, Bar­tın, Düz­ce, Çan­kı­rı, Bur­sa, Bo­lu, Bat­man, Ri­ze, Ka­ra­bük, Sa­kar­ya, Nev­şe­hir, Si­irt, Şır­nak, Kü­tah­ya, Gü­müş­ha­ne, Kay­se­ri, Kars, Bay­burt, Er­zu­rum, Ki­lis ve Elâzığ, il­le­rin­de­ki ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­la­rı ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/20629, 20630, 20631, 20632, 20633, 20634, 20635, 20636, 20637, 20638, 20639, 20640, 20641, 20642, 20643, 20644, 20645, 20646, 20647, 20648, 20649, 20650, 20651, 20652, 20653, 20654)

20.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver ÖK­TEM'in, TÜP­RAŞ'ın bir grup his­se­si­nin sa­tı­şı­nın ip­ta­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/20761)

21.-Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun AY­VA­ZOĞ­LU'nun, bir kö­yün is­mi­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve İçiş­le­ri  Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20769)

22.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za GÜL­Çİ­ÇEK'in, bir kö­yün is­mi­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin so­ru­su  ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20798)

23.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, Adı­ya­man'da­ki ta­şı­ma­lı eği­tim hiz­met­le­ri­ne iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/20802)

24.- Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Meh­met IŞIK'ın, bü­yük mar­ket­ler­le il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Ali COŞ­KUN'un ce­va­bı (7/20812)

25.- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Meh­met Nu­ri SAY­GUN'un, ta­rım sek­tö­rüy­le il­gi­li bir açık­la­ma­ya iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di EKER'in ce­va­bı (7/20848)

26.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, hak­kın­da mü­fet­tiş ra­po­ru olan bir per­so­ne­le iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/20892)

27.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, An­tal­ya-Ak­se­ki elek­trik da­ğı­tım şe­be­ke­si­nin güç­len­di­ril­me­si­ne iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/20906)

28.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man SA­RI­BAŞ'ın, ba­zı ül­ke­le­rin si­lah­lan­ma­sı­nın oluş­tur­du­ğu teh­di­de iliş­kin so­ru­su ve Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı M. Vec­di GÖ­NÜL'ün ce­va­bı (7/20909)

 

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 14.00'te açı­la­rak dört otu­rum yap­tı.

Bir ila Üçün­cü Otu­rum­lar

Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Fah­ri Kes­kin, Ça­nak­ka­le Za­fe­ri'nin 92'nci yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, Ça­nak­ka­le des­ta­nı­nı doğ­ru oku­ma­nın, doğ­ru an­la­ma­nın ve ye­ni ne­sil­le­re doğ­ru ak­tar­ma­nın öne­mi­ne,

An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Oya Aras­lı, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın öne­mi­ne, ça­ğı­mı­zın par­la­men­ter re­jim­le­rin­de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü sağ­la­ma, ki­şi hak­la­rı­nı ko­ru­ma ko­nu­sun­da en bü­yük gö­re­vin yar­gı­ya düş­tü­ğü­ne; yar­gı­nın bu gö­re­vi­ni sağ­lık­lı bir bi­çim­de ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­si­nin ön ko­şu­lu­nun ise yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı ol­du­ğu­na,

Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Adem Baş­türk, Dün­ya Su Gü­nü mü­na­se­be­tiy­le, mik­ta­rı dün­ya­da sı­nır­lı olan su kay­nak­la­rı­nı, özel­lik­le böl­ge­miz­de, da­ha dik­kat­li ve ta­sar­ruf­lu kul­lan­ma­nın ge­re­ği­ne,

İliş­kin gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Por­te­kiz Mec­lis Baş­ka­nı Ja­ime Ga­ma'nın da­vet­li­si ola­rak Por­te­kiz'e resmî zi­ya­ret­te bu­lu­na­cak olan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Bü­lent Arınç'ın be­ra­be­rin­de­ki Par­la­men­to he­ye­ti­ni oluş­tur­mak üze­re grup­la­rın­ca isim­le­ri bil­di­ri­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du.

Gün­de­min "Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler" kıs­mı­nın 58, 134, 320 ve 346'ncı sı­ra­la­rın­da­ki (10/99), (10/184), (10/384) ve (10/410) esas nu­ma­ra­lı ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı ile il­gi­li Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri­nin ön gö­rüş­me­le­ri­nin Ge­nel Ku­ru­lun 27/3/2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şi­min­de bir­leş­ti­ri­le­rek bir­lik­te ya­pıl­ma­sı­na ve ay­nı gün­kü bir­le­şim­de ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­ne; gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın 432'nci sı­ra­sın­da yer alan 1354 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin bu kıs­mın 4'ün­cü, 33'ün­cü sı­ra­sın­da yer alan 860 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 5'in­ci, 60'ın­cı sı­ra­sın­da yer alan 967 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 6'ncı, 19'un­cu sı­ra­sın­da yer alan 1243 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 7'nci, 20'nci sı­ra­sın­da yer alan 1245 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 8'in­ci, 302'nci sı­ra­sın­da yer alan 1080 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 12'nci, 378'in­ci sı­ra­sın­da yer alan 1263 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 13'ün­cü, 439'un­cu sı­ra­sın­da yer alan 1361 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 14'ün­cü sı­ra­sı­na alın­ma­sı­na ve di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra ka­bul edil­di.

De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan, Otu­rum Baş­ka­nı İs­ma­il Alp­te­kin'in tu­tu­muy­la il­gi­li, usul mü­za­ke­re­si ta­le­bi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­me­si ne­de­niy­le bir açık­la­ma­da bu­lun­du.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den,

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904) gö­rüş­me­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan,

Er­te­len­di.

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1254) (S. Sa­yı­sı: 1266) gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam olu­na­rak, çer­çe­ve 2'nci mad­de­ye bağ­lı ge­çi­ci 9'un­cu mad­de­ye ka­dar ka­bul edil­di.

Sa­at 18.19'da top­lan­mak üze­re, üçün­cü otu­ru­ma 18.06'da son ve­ril­di.

İs­ma­il Alp­te­kin

 

 

TBMM Baş­ka­nı Ve­ki­li

 

 

 

Bay­ram Öz­çe­lik

Ya­şar Tü­zün

 

Bur­dur

Bi­le­cik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Dör­dün­cü Otu­rum

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1254) (S. Sa­yı­sı: 1266) gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­na­rak,

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Fa­ruk Çe­lik ve Mus­ta­fa Dün­dar'ın, Top­lu Ko­nut Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/945) (S. Sa­yı­sı: 1354) ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra,

Ka­bul edil­di.

27 Mart 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 20.01'de son ve­ril­di.

Nev­zat Pak­dil

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Bay­ram Öz­çe­lik

Ah­met Kü­çük

 

Bur­dur

Ça­nak­ka­le

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No.: 109

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

23 Mart 2007 Cu­ma

Ta­sa­rı­lar

1.- Tür­ki­ye ile Mı­sır Ara­sın­da Do­ğal Gaz Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne İliş­kin Mu­ta­ba­kat Zap­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1336) (Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

2.- İs­tik­lal Mar­şı­nın Ka­bu­lü­nü ve Meh­met Akif Er­soy'u An­ma Gü­nü İlan Edil­me­si Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1337) (Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile İçiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 20.3.2007)

Tek­lif­ler

1.- Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li İr­fan Ri­za Ya­zı­cı­oğ­lu ve 14 Mil­let­ve­ki­li­nin; Ka­mu Gö­rev­le­rin­den Ay­rı­lan­la­rın Ya­pa­ma­ya­cak­la­rı İş­ler Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/978) (Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 14.3.2007)

2.- Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Meh­met Me­sut Özak­can ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin; Dört İl­çe Ku­rul­ma­sı ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin Eki Cet­vel­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/979) (İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.3.2007)

3.- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü ve 16 Mil­let­ve­ki­li­nin; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da­ki Ka­nun Tek­li­fi (2/980) (Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

4.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı Ül­kü ve 17 Mil­let­ve­ki­li­nin; Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/981) (Ada­let ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

5.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ön­der Sav ve 35 Mil­let­ve­ki­li­nin; 2876 Sa­yı­lı Kül­tür, Dil ve Ta­rih Yük­sek Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ba­zı Mad­de­le­ri­nin De­ğiş­ti­ril­me­si­ne ve Kal­dı­rıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Tek­li­fi (2/982) (Plan ve Büt­çe ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

6.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya ve 4 Mil­let­ve­ki­li­nin; 3.1.2002 Ta­rih­li ve 4733 Sa­yı­lı Tü­tün, Tü­tün Ma­mul­le­ri, Tuz ve Al­kol İş­let­me­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün Ye­ni­den Ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ile Tü­tün ve Tü­tün Ma­mul­le­ri­nin Üre­ti­mi­ne, İç ve Dış Alım ve Sa­tı­mı­na, 4046 Sa­yı­lı Ka­nun­da ve 233 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/983) (Plan ve Büt­çe ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 22.3.2007)

Ra­por­lar

1.- Ka­mu İda­re, Ku­rum ve Ku­ru­luş­la­rın­da Ge­çi­ci İş Po­zis­yon­la­rın­da Ça­lı­şan­la­rın Sü­rek­li İş­çi Kad­ro­la­rı­na ve­ya Söz­leş­me­li Per­so­nel Sta­tü­sü­ne Ge­çi­ril­me­le­ri, Ge­çi­ci İş­çi Ça­lış­tı­rıl­ma­sı ile Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1318) (S. Sa­yı­sı: 1366) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 23.3.2007) (GÜN­DE­ME)

2.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Bü­lent Ba­ra­ta­lı'nın; 357 sa­yı­lı As­ke­ri Ha­kim­ler Ka­nu­nu­na Bir Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve İç­tü­zü­ğün 37 nci Mad­de­si­ne Gö­re Doğ­ru­dan Gün­de­me Alın­ma Öner­ge­si (2/138) (S. Sa­yı­sı: 1367) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 23.3.2007) (GÜN­DE­ME)

3.- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü'nün; Nak­di Taz­mi­nat ve Ay­lık Bağ­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve İç­tü­zü­ğün 37 nci Mad­de­si­ne Gö­re Doğ­ru­dan Gün­de­me Alın­ma Öner­ge­si (2/862) (S. Sa­yı­sı: 1368) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 23.3.2007) (GÜN­DE­ME)

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu'nun; Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/971) (S. Sa­yı­sı: 1369) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 23.3.2007) (GÜN­DE­ME)

No.: 110

26 Mart 2007 Pazartesi

Ge­ri Alı­nan Ya­zı­lı So­ru Öner­ge­si

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN, bir zan­lı­nın ser­best bı­ra­kıl­ma­sı­na iliş­kin Ada­let Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si­ni 26/3/2007 ta­ri­hin­de ge­ri al­mış­tır (7/20907)

No.: 111

27 Mart 2007 Sa­lı

Ta­sa­rı

1.- Yu­nus Em­re Vak­fı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı (1/1338) (Dı­şiş­le­ri ; Plan ve Büt­çe ile Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 21.3.2007)

Tek­lif­ler

1.- Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Gün­düz'ün; Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı Sa­nat­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nu­na Bir Ek Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/984) (Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 15.3.2007)

2.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Tun­cay Er­cenk ve 16 Mil­let­ve­ki­li­nin; 3213 sa­yı­lı Ma­den Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/985) (Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

3.- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü ve 35 Mil­let­ve­ki­li­nin; Kü­çük ve Or­ta Bü­yük­lük­te­ki İş­let­me­le­rin Ma­li Sek­tö­re Olan Borç­la­rı­nın Ye­ni­den Ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/986) (Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

4.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver Ök­tem ve 11 Mil­let­ve­ki­li­nin; Arı­cı­lık Ka­nu­nu Tek­li­fi (2/987) (Ada­let ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 20.3.2007)

5.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Emin Tu­tan ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/988) (Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 21.3.2007)

Ra­por

1.- 1.3.2007 Ta­rih­li ve 5588 Sa­yı­lı Ge­lir Ver­gi­si Ka­nu­nu ve Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1331) (S. Sa­yı­sı: 1371) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 27.3.2007) (GÜN­DE­ME)

Mec­lis Araş­tır­ma­sı Öner­ge­si

1.- Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Ha­san ÖREN ve 21 Mil­let­ve­ki­li­nin, Ma­ni­sa-Tur­gut­lu'da ger­çek­leş­ti­ri­le­cek bir ma­den­ci­lik fa­ali­ye­ti­nin çev­re üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­nin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la  Ana­ya­sa­nın 98 in­ci, İç­tü­zü­ğün 104 ve 105 in­ci mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/430) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 23/3/2007)

 

 

27 Mart 2007 Sa­lı

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.00

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 80'in­ci Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

III. - Y O K L A M A

BAŞ­KAN - Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı, gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la, beş da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Gün­dem dı­şı ilk söz, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı'nda ya­pı­lan son de­ği­şik­lik­ler hak­kın­da söz is­te­yen Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Köş­de­re'ye ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Köş­de­re. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ça­nak­ka­le Sa­va­şı'nı zi­ya­ret­çi­le­re da­ha iyi ve da­ha bi­linç­li an­lat­mak ama­cıy­la Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı'nda ya­pı­lan son de­ği­şik­lik­le­re iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe'nin ce­va­bı

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız; Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı'nda ya­pı­lan son de­ği­şik­lik­ler­le il­gi­li söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Ge­li­bo­lu Millî Par­kı, hâlen, Millî Park için­de­ki bü­tün uy­gu­la­ma­la­rıy­la Millî Park Uzun Dev­re Ge­li­şim Pla­nı ve il­gi­li ya­sa ve yö­net­me­lik­ler çer­çe­ve­sin­de sür­dü­rül­mek­te­dir. Bu uy­gu­la­ma­lar kap­sa­mın­da bir di­zi ana pro­je ve bun­la­rın alt pro­je­le­ri ön­gö­rül­mek­te­dir. Millî Park'ın ta­nı­tı­mı­na iliş­kin ser­gi sa­lo­nu, sa­tış bi­ri­mi, si­ne­ma sa­lo­nu, top­lan­tı sa­lo­nu, kü­tüp­ha­ne, ka­fe­ter­ya gi­bi bö­lüm­le­rin yer al­dı­ğı Kil­ye Ko­yu Ana Ta­nı­tım Mer­ke­zi ta­mam­la­na­rak, 18 Mart 2005 ta­ri­hin­de kul­la­nı­ma açıl­mış­tır.

Şe­hit­ler Pro­je­si kap­sa­mın­da, 28 adet şü­he­da kab­ris­ta­nın­dan So­ğan­lı­de­re, Şa­hin­de­re, Ko­ca­de­re, Has­ta­ne ve Ana­far­ta­lar Köy Şe­hit­li­ği 2005 yı­lın­da ya­pı­la­rak, zi­ya­ret­çi­le­rin iz­le­ni­mi­ne ve hiz­me­ti­ne su­nul­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı'yla il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­muz bu gü­zel eser­le­ri, Al­lah he­pi­mi­ze bir­lik­te na­sip et­ti. İk­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le ge­çir­miş ol­du­ğu­muz ya­sa çer­çe­ve­sin­de, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı'nda­ki bü­yük ih­ma­lin yıl­lar son­ra biz­le­re na­sip ol­ma­sı, bü­yük bir te­sa­düf de­ğil­dir. Bu, te­sa­düf­ten zi­ya­de, şe­hit­le­ri an­ma ve şe­hit­le­rin ru­hu­nu şad et­me adı­na alın­mış bir ira­de­dir. Bu ira­de­yi koy­ma adı­na biz­le­re bü­yük des­tek ve­ren baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, ba­kan­la­rı­mız, Çev­re-Or­man Ba­ka­nı­mız, Dev­let Ba­ka­nı­mız, Kül­tür Ba­ka­nı­mız ve bu ba­kan­lık­lar­da ça­lı­şan bü­rok­rat­la­rın çok bü­yük eme­ği ve des­te­ği ol­muş­tur ve ol­mak­ta­dır. Son za­man­lar­da, bu şe­hit­lik­ler­de yap­mış ol­du­ğu­muz pro­je­le­ri peş pe­şe bi­tir­me­nin mut­lu­lu­ğu­nu Ça­nak­ka­le hal­kı­mız ola­rak biz­ler pay­la­şı­yo­ruz. An­cak, bu şe­hit­lik­le­re git­me ar­zu­su­nu du­yan 81 il­de­ki va­tan­daş­la­rı­mı­za ve yurt dı­şın­dan ge­len mi­sa­fir­le­ri­mi­ze, da­ha iyi ko­şul­lar­da ge­zip gör­me ve o sa­vaş anı­la­rı­nı ya­şat­ma adı­na gü­zel ça­lış­ma­la­rı­mız de­vam et­mek­te olup ve yıl­lar geç­tik­çe zi­ya­ret­çi­le­ri­mi­zin ço­ğal­ma­sın­dan ve hat­ta, ge­çen se­ne re­kor se­vi­ye­ye doğ­ru ulaş­tı­ğı­mız 3 mil­yon zi­ya­ret­çi­nin ge­lip zi­ya­ret et­me­sin­den Ça­nak­ka­le hal­kı­mı­zın mem­nu­ni­ye­ti­ni ben bu­ra­dan ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Alan kı­la­vuz­lu­ğuy­la il­gi­li bu­ra­ya ge­len, şe­hit­le­ri­mi­zin, da­ha ra­hat, bi­linç için­de, söz bir­li­ği için­de alan kı­la­vuz­la­rı­mı­zın ver­miş ola­cak­la­rı bil­gi­ler çer­çe­ve­sin­de ta­rih bi­lin­ciy­le do­na­tıl­mış, Ça­nak­ka­le Sa­vaş­la­rı­nın olu­şu­mun­dan ve so­nu­cu­na ka­dar da­ha iyi bil­gi­len­di­ril­me­si için, bu­ra­dan, yi­ne, Ça­nak­ka­le mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, biz­ler bir ya­sa çı­kar­dık, bu ya­sa­da bü­yük des­te­ği­niz ol­du. Bu des­te­ği­niz­den do­la­yı, bir da­ha, bu mil­le­tin kür­sü­sün­den, siz­le­rin hu­zu­run­da te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Bu Alan Kı­la­vuz­lu­ğu Ya­sa­sı'ndan is­ti­fa­de eden baş­ta Ece­abat, Ge­li­bo­lu ve Ça­nak­ka­le Mer­kez ol­mak üze­re eği­tim alan, kurs alan kar­deş­le­ri­miz, 189 ki­şi, bi­linç­li prog­ram için­de ya­pı­lan sı­nav­lar so­nu­cun­da kim­lik­le­ri­ni ka­zan­mış; ar­tık, bun­dan son­ra bü­tün de­ne­tim ve bil­gi­len­dir­me­yi, Ça­nak­ka­le Sa­vaş­la­rıy­la il­gi­li gü­zel an­la­tı­mı­nı, ge­len mi­sa­fir­le­ri­mi­ze da­ha iyi, bi­linç­li an­lat­ma açı­sın­dan gü­zel bir hiz­met ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim. An­cak, bu hiz­met­ler, ta­lep edil­di­ği tak­dir­de hiz­me­tin so­nu­cu­dur. Şim­di, bi­zim Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğı­mı­zın Millî Park­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz ka­na­lıy­la Kil­ye Ko­yu'nda Ana Ta­nı­tım Mer­ke­zi iha­le­si ya­pıl­mış; yi­ye­cek, içe­cek, sos­yal imkân ve sos­yal te­sis­ler­le do­na­tı­lan bu yer­den ve­ri­len hiz­met­le­rin kar­şı­lı­ğı, hiç­bir za­man, alan kı­la­vuz­lu­ğu be­de­li dı­şın­da, şe­hit­lik­le­re gi­riş üc­re­ti de­ğil­dir. Ma­ale­sef, 18 Mart 2007'de Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın, ba­kan­la­rı­mı­zın ve mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin onur­lan­dır­dı­ğı, bi­zim zi­ya­ret­le­ri­miz­den son­ra bir ga­ze­te­de, efen­dim, "Ayak­bas­tı pa­ra­sı" di­ye bir baş­lık atıl­mış­tı. Bi­zi son de­re­ce, de­rin­den üz­müş­tür. Hiç­bir ta­le­bin be­de­li yok­tur. Alan kı­la­vuz­lu­ğu nok­ta­sın­da, alan kı­la­vuz­lu­ğu ta­lep eden­ler­den 105 mil­yon li­ra bir be­del, alan kı­la­vu­zu is­te­yen­ler­den o üc­ret alın­mak­ta­dır. Bu­nun, bu­ra­dan doğ­ru­su­nun bi­lin­me­si­ni de is­ti­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Köş­de­re, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ça­nak­ka­le'miz ve şe­hit­lik­ler şa­nı­na ya­kı­şır gü­zel hiz­met­ler­le do­na­tıl­mış ve biz­ler Ça­nak­ka­le mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, siz­le­ri her za­man Ça­nak­ka­le mi­sa­fir­per­ver­li­ği­ni gös­ter­mek ve Ça­nak­ka­le'mi­zi ta­nıt­mak ve Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı'nı gez­mek üze­re bek­li­yor, he­pi­ni­ze de say­gı­la­rı­mı ve sev­gi­le­ri­mi su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Köş­de­re.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya, Hükûmet adı­na, Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - Per­şem­be gü­nü de ce­vap bek­li­yo­ruz Sa­yın Ba­kan.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın, Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı'nda son üç yıl içe­ri­sin­de ger­çek­leş­ti­ri­len ça­lış­ma­lar­la ala­ka­lı yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma­ya ce­vap ver­mek için hu­zur­la­rı­nız­da­yım.

Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın, cum­hu­ri­ye­tin 100'ün­cü yı­lı mü­na­se­be­tiy­le, 18 Mart Ça­nak­ka­le De­niz Za­fe­ri'nin yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı'nda, şe­hit­le­ri­mi­ze, ta­ri­hi­mi­ze ge­rek­li olan say­gı­nın, hür­me­tin ge­re­ği ola­rak, ora­da­ki şe­hit­le­ri­mi­zin aziz ha­tı­ra­la­rı­na ge­rek­li has­sa­si­ye­tin gös­te­ril­me­si nok­ta­sın­da ver­miş ol­duk­la­rı ta­li­mat­la, millî park olan bu alan­da biz ça­lış­ma­la­rı­mı­zı hız­lan­dır­dık. Ça­lış­ma­la­rı­mız, Dev­let Ba­ka­nı Be­şir Ata­lay'ın or­ga­ni­zas­yo­nun­da, Ba­kan­lık ola­rak baş­ta bi­zim ve Kül­tür Tu­rizm Ba­kan­lı­ğıy­la bir­lik­te üç yıl içe­ri­sin­de yap­mış ol­du­ğu­muz ça­lış­ma­lar­la, Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı ne­re­den ne­re­ye gel­di.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı'nda, 33 adet, Fran­sız, İn­gi­liz ve An­zak­la­rın abi­de­le­ri var, me­zar­lık­la­rı var. Bü­tün bu anıt­la­rı­nı, bü­tün bu me­zar­lık­la­rı­nı, 1930 yı­lın­da en mü­kem­mel şe­kil­de yap­mış­lar. Bun­lar için ora­da bir ida­re kur­muş­lar, mi­mar­lar bu­lun­du­ru­yor­lar, her tür­lü uz­ma­nı bu­lun­du­ru­yor­lar. En kü­çük bo­ya­sın­da bir çi­zil­me ol­sa, ken­di me­zar­la­rı­na toz kon­dur­mu­yor­lar. Ama, Ça­nak­ka­le'yi ge­çil­mez ya­pan Meh­met­çi­ğin aziz ha­tı­ra­sı uzun yıl­lar ka­de­riy­le baş ba­şa kal­dı. Ko­ca bir ta­rih, muh­te­şem şan­lı bir say­fa, ora­da, âde­ta, kül­le­rin al­tın­da, toz­la­rın al­tın­da kal­dı. Sa­de­ce ve sa­de­ce bir ulu­sal ga­ze­te­nin ön­der­li­ğin­de, Şe­hit­ler Abi­de­si ve 57'nci Alay Şe­hit­li­ği dü­zen­le­me­si ya­pıl­mış­tı. Bi­zim, Ge­nel­kur­ma­yı­mız­la bir­lik­te yap­mış ol­du­ğu­muz ça­lış­ma­lar doğ­rul­tu­sun­da, Şev­ki Pa­şa Ha­ri­ta­sı, böl­ge­yi en iyi bi­len, en iyi ta­nım­la­yan, en iyi ta­rif eden, ne­re­de ne ol­du­ğu­nu en iyi gös­te­ren Şev­ki Pa­şa Ha­ri­ta­sı'na gö­re 28 adet Türk şe­hit­li­ği tes­pit edil­di.

Millî Park'ın gi­ri­şin­de Kil­ye Ko­yu'ndan işe baş­la­dık. Ora­da, ger­çek­ten çağ­daş bir ta­nı­tım mer­ke­zi kur­duk. Yol­la­rın, ka­le­le­rin, tab­ya­la­rın, şe­hit­lik­le­rin, Ge­li­bo­lu'nun, evet, ger­çek­ten çeh­re­si­ni de­ğiş­tir­dik. Öy­le ki, da­ha ön­ce, ya­ni bun­dan üç dört yıl ön­ce yıl­da 250 bin zi­ya­ret­çi alan Ge­li­bo­lu Millî Par­kı zi­ya­ret­çi sa­yı­sı­nı 3 mil­yo­na çı­kart­tı. Sa­de­ce bu ra­kam, ne­re­den ne­re­ye gel­di­ği­mi­zi gös­te­ri­yor. El­bet­te ki, 250 bi­nin 3 mil­yo­na gel­me­si, böl­ge­ye müt­hiş bir can­lı­lık, eko­no­mik ola­rak, sos­yal ola­rak müt­hiş bir ak­ti­vi­te ge­tir­di. Mu­hak­kak ki, böl­ge­de­ki ya­pı­lan ça­lış­ma­lar he­nüz ik­mal edil­miş de­ğil­dir. An­cak, biz, böl­ge­de­ki Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı'nda­ki ça­lış­ma­la­rı­mı­zı önü­müz­de­ki ay­lar içe­ri­sin­de in­şal­lah ik­mal ede­ce­ğiz.

Bi­zim he­de­fi­miz şu­dur: Ça­nak­ka­le'yi ge­çil­mez ya­pan ru­hu, ço­cuk­la­rı­mı­zın, genç­le­ri­mi­zin öğ­ren­me­si­ni, haz­met­me­si­ni, ta­rih­le­ri­ni, ata­sı­nı, de­de­si­ni ta­nı­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - On­la­rı ta­nı­yo­ruz da, top­rak­la­rı pa­ray­la gâvu­ra sa­tı­yo­ruz Sa­yın Ba­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­gin, lüt­fen…

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (De­vam­la) - Biz, Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı'nı gez­di­ği­miz za­man, şe­hit­lik­ler­de­ki ya­pı­lan tes­pit­ler­de 60 bin­den da­ha faz­la şe­hi­di­mi­zin ora­da is­mi­ni gö­rü­yo­ruz. Bu 60 bin, is­mi tes­pit edil­miş olan şe­hi­di­miz, ül­ke­mi­zin 81 ilin­den o böl­ge­de, evet, şe­hit var. Sa­de­ce 81 il­den de­ğil, Mi­sa­kı­millî'nin dı­şın­da kal­mış olan il­ler­den de var. Bun­la­rı top­la­dı­ğı­mız za­man, ic­ma­li­ni yap­tı­ğı­mız za­man, 130 vi­la­yet­ten, Ça­nak­ka­le Ge­li­bo­lu Ta­rihî Millî Par­kı'nda, şe­hit­lik­ler­de bi­zim şe­hit­le­ri­mi­zin ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. As­lın­da ora­ya gi­dip ba­kıl­dı­ğı za­man ora­dan alı­na­cak ders, ora­dan alı­na­cak ib­ret şu­dur: Tür­ki­ye'yi böl­mek ve par­ça­la­mak is­te­yen­le­re kar­şı Tür­ki­ye'nin 7 böl­ge­sin­den, 81 ilin­den bir cep­he­de kar­şı du­rul­muş­tur. İş­te, bu­gün, genç­le­ri­mi­zin, ço­cuk­la­rı­mı­zın ora­dan ala­cak ol­duk­la­rı ders: Bu va­tan top­ra­ğı aziz­dir, bu mil­let ken­di­si­ne kar­şı ya­pı­lan hak­sız­lık­la­ra kar­şı ca­nı­nı se­ve se­ve ver­me­si­ni bil­miş bü­yük bir mil­let­tir. Ça­nak­ka­le'de ya­zı­lan des­ta­nın ön sö­zün­de bu ya­zı­yor. Ça­nak­ka­le, el­bet­te ki, sı­ra­dan bir za­fer de­ğil, ora­da ay­nı za­man­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ön sö­zü ya­zıl­dı. Mus­ta­fa Ke­mal ilk ola­rak ora­dan ta­rih sah­ne­si­ne çık­mış ve Ça­nak­ka­le ka­ra sa­vaş­la­rı­nın, de­niz sa­vaş­la­rı­nın ka­za­nıl­ma­sın­da çok et­kin bir rol oy­na­mış­tır. İş­te, bi­zim, bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu­muz ça­lış­ma­la­rın ve bun­dan son­ra da yap­ma­yı sür­dür­me­yi dü­şün­müş ol­du­ğu­muz ça­lış­ma­la­rın özün­de, esa­sın­da, te­me­lin­de ya­tan se­bep, bir mil­let ta­ri­hi­ni bi­lir­se, bir mil­let ta­ri­hiy­le ba­rı­şık olur­sa, bir mil­let ta­ri­hi­nin, evet, ne­re­den na­sıl ge­lip ne­re­ye doğ­ru git­mek mec­bu­ri­ye­tin­de ol­du­ğu­nu, ya­ni bi­zim kö­kü­mü­zün, ma­zi­mi­zin ne ol­du­ğu­nu iyi bi­lir­sek, ya­rın­dan en­di­şe­miz, kor­ku­muz ol­maz. Ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın öze­ti bu­dur. İş­te, Ça­nak­ka­le, Ge­li­bo­lu ve Tür­ki­ye, böy­le gü­zel bir ese­ri, üç yıl içe­ri­sin­de ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­la ka­zan­mış olu­yor. İna­nı­yo­rum ki, bu ça­lış­ma­lar ik­mal edil­di­ği za­man, yıl­da 5 mil­yon ci­va­rın­da zi­ya­ret­çiy­le, Ta­rihî Ge­li­bo­lu Millî Par­kı sa­de­ce Ana­do­lu ya­ka­sın­da­ki Tru­va Millî Par­kı de­ğil, Ge­li­bo­lu Millî Par­kı, böl­ge­de­ki bü­tün zen­gin­lik­ler, bi­zim in­sa­nı­mı­zın ve yurt dı­şın­dan ge­le­cek olan mi­sa­fir­le­rin, zi­ya­ret­çi­le­rin, tu­rist­le­rin hiz­me­ti­ne en iyi şe­kil­de su­nu­la­cak ve bu­ra­sı, âde­ta, Tür­ki­ye'nin yüz akı bir pro­je ola­rak, Tür­ki­ye'nin ta­nı­tı­mı­na, Tür­ki­ye ta­ri­hi­nin ta­nı­tı­mı­na çok önem­li kat­kı ve­re­cek bir pro­je­dir.

Hükûmet ola­rak baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın üze­rin­de has­sa­si­yet­le dur­du­ğu ve çok ya­kın­dan ta­kip et­ti­ği bu pro­je­ye eme­ği ge­çen her­ke­se te­şek­kür edi­yo­rum. Siz de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za da bu ve­si­ley­le say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, bak­kal es­na­fı­nın so­run­la­rı ile il­gi­li söz is­te­yen İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han Şim­şek'e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Şim­şek. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han Şim­şek'in, son yıl­lar­da­ki eko­no­mik kriz­ler ile bü­yük mar­ket­le­rin şe­hir mer­kez­le­ri­ne gir­me­le­ri­ne ve üre­ti­ci fir­ma­la­rın bak­kal­la­ra ay­rı, sü­per­mar­ket­le­re ay­rı fi­yat uy­gu­la­ma­sı ne­de­niy­le bak­kal es­na­fı­nın so­run­la­rı­na ve Dün­ya Ti­yat­ro­lar Gü­nü mü­na­se­be­tiy­le, Dev­let Ti­yat­ro­la­rı'nda­ki sı­kın­tı­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

BER­HAN ŞİM­ŞEK (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bak­kal­la­rı­mı­zın ve es­naf­la­rı­mı­zın so­run­la­rı hak­kın­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün ay­nı za­man­da Dün­ya Ti­yat­ro Gü­nü. Tüm ti­yat­ro sa­nat­çı­sı ar­ka­daş­la­rı­mın, ti­yat­ro emek­çi­le­ri­nin ve ti­yat­ro se­ven­le­rin Dün­ya Ti­yat­ro Gü­nü'nü kut­lu­yo­rum. Dün­ya Ti­yat­ro Gü­nü'nde, Dev­let Ti­yat­ro­su üze­rin­de­ki, bu sa­nat ku­ru­mu­nun üze­rin­de­ki bas­kı­la­rı da bu­ra­dan kay­gıy­la iz­le­di­ği­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Dev­let Ti­yat­ro­la­rı, Dün­ya Ti­yat­ro Gü­nü'nde, çağ­daş sa­nat ku­ru­mu­na hiç ya­kış­ma­ya­cak, san­sür­le­rin uy­gu­lan­dı­ğı, ça­lı­şan­la­rı­na kar­şı bas­kı ve sin­dir­me  po­li­ti­ka­la­rı­nın ya­şan­dı­ğı, vekâlet­le yö­ne­ti­len bir ku­rum gö­rü­nü­mün­de. Yi­ne Ti­yat­ro Gü­nü'nde, Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi gi­bi önem­li bir kül­tür mer­ke­zi­nin yı­kıl­mak is­ten­di­ği­ne de şa­hit olu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ti­yat­ro ya­şam­dır, en et­ki­li kül­tür ak­ta­rı­mı­dır. De­mok­ra­si kül­tü­rü­nün bir sa­nat kül­tü­rü ola­rak al­gı­lan­ma­sı ve sa­na­tın ırk­çı­lık ve dog­ma­lar­dan uzak bir ya­şam fel­se­fe­si hâli­ne ge­ti­ri­le­bil­me­si ge­rek­ti­ği­ni ti­yat­roy­la fark ede­bi­li­riz. Ti­yat­ro ol­ma­dan kül­tür ol­maz.

Evet de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bak­kal ol­ma­dan da ma­hal­le ol­maz ve ma­hal­le,  ma­hal­le­de­ki sos­yal iliş­ki­ler ek­sik ka­lır. Bak­kal, ma­hal­le­nin sön­me­yen ışı­ğı­dır, sos­yal ko­ru­yu­cu­su­dur. Es­naf-sa­natkâr, halk için­de, halk­la be­ra­ber ya­şa­yan ke­sim­dir. Es­naf-sa­natkâr iş ye­ri­nin bu­lun­ma­dı­ğı so­kak ıs­sız­dır. Es­naf- sa­natkâr, so­ka­ğı ko­rur ve bir ha­re­ket ka­zan­dı­rır. Cüz­da­nın­da hiç pa­ra­sı bu­lun­ma­yan müş­te­ri bi­le gün­lük ih­ti­ya­cı­nı bak­kal­dan kar­şı­la­ya­bi­lir. Bak­kal, ma­hal­le­nin ban­ka­sı­dır. Ve­re­si­ye yön­te­mi, özel­lik­le kriz için­de­ki bir eko­no­mi­de, hal­kın ra­hat­la­ma­sı için önem­li bir yol­dur. Son za­man­lar­da, bak­kal­la­rın ve­re­si­ye def­ter­le­ri­nin ye­ri­ni kre­di kart­la­rı al­dı. Es­ki­den ve­re­si­ye def­te­ri do­lu idi, şim­di kre­di kart­la­rı dol­du. Kre­di kar­tı li­mi­ti do­lan, al­dı­ğı kre­di kar­tı borç­la­rı­nı öde­ye­me­di­ği için kre­di kart­la­rı ip­tal edi­len yurt­taş­la­rı­mız ye­ni­den bak­kal­la­ra koş­ma­ya baş­la­dı­lar son dö­nem­de, ya­ni özel­lik­le Hükûme­ti­ni­zin dö­ne­min­de. Bak­kal ile müş­te­ri ara­sın­da gü­ve­ne da­ya­lı sa­mi­mi ve sı­cak bir iliş­ki var­dır. Ma­hal­le sa­ki­ni, ge­rek­ti­ğin­de evi­nin anah­ta­rı­nı bak­ka­la bı­ra­kır, ço­cu­ğu­nu bak­ka­la ema­net eder, bir şe­ye ih­ti­ya­cı ol­du­ğun­da ilk ak­la ge­len "bak­kal am­ca"dır. Ya­ni bak­kal es­na­fı, ma­hal­le­nin öte­sin­de, ai­le­nin bir par­ça­sı ve sos­yal ko­ru­ma­cı­dır.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye'de, 1995 yı­lın­da 600 bin bak­kal var iken, şu an­da bu sa­yı 250 bi­ne in­miş­tir. Bu­nun en önem­li ne­de­ni, sü­per­mar­ket­le­rin ku­ral­sız bir şe­kil­de her yer­de açıl­ma­sı­dır. Bak­kal­lar, son yıl­lar­da­ki eko­no­mik kriz­ler, bü­yük mar­ket­le­rin şe­hir mer­kez­le­ri­ne gir­me­le­ri, üre­ti­ci fir­ma­la­rın bak­kal­la­ra ay­rı sü­per­mar­ket­le­re ay­rı fi­yat uy­gu­la­ma­sı ne­de­niy­le çok sı­kın­tı­lı gün­ler ya­şı­yor­lar.

Ba­kın, elim­de bir bak­kal oda­sı baş­ka­nı­nın mek­tu­bu var; di­yor ki: "2005 ve 2006 yıl­la­rın­da oda­dan kay­dı­nı sil­di­ren es­naf sa­yı­sı 847. Tür­ki­ye'de ala­nı 100 met­re ka­re­nin üze­rin­de hi­per ve sü­per­mar­ket sa­yı­sı 1998 yı­lın­da 2.135 iken, bu sa­yı 2006 yı­lın­da 5 bi­ne ulaş­mış­tır. 1995 yı­lın­da 2.500 met­re ka­re üze­rin­de olan hi­per ve gros­mar­ket­le­rin sa­yı­sı 37 iken, bu­gün 469'a ulaş­mış­tır." Bu ra­kam­lar, bak­ka­lın, es­na­fın yok ol­ma­sı­nın, fa­kir­leş­me­si­nin bir gös­ter­ge­si­dir. Son yıl­lar­da de­ne­tim­siz bir şe­kil­de açı­lan bü­yük mar­ket­ler, gros­mar­ket­ler, hi­per­mar­ket­ler, el­li­yi aşan es­naf ve sa­natkâr mes­lek da­lı­nın yok ol­ma­sı­na ne­den ol­mak­ta­dır. Yok olan, fa­kir­le­şen mes­lek dal­la­rı ara­sın­da, bak­kal­lık, ma­nav­lık, ka­sap­lık, ku­ru ye­miş­çi­lik, bak­li­yat­çı­lık, ba­ha­rat­çı­lık, ve­sa­ire sa­ya­bi­li­riz.

He­men he­men hal­kın te­mel ih­ti­yaç­la­rı­nın hep­si­ne bir­den ürün ve hiz­met su­nan bu mar­ket­ler, pi­ya­sa­nın bü­yük bir bö­lü­mü­ne hâkim ol­mak­ta ve te­kel­leş­me ya­rat­mak­ta­dır. Bak­kal­lar, sü­per­mar­ket­ler kar­şı­sın­da hak­sız re­ka­bet ko­şul­la­rıy­la ya­rış­mak­ta­dır. Sa­na­yi Ba­kan­lı­ğı­nın İn­ter­net si­te­sin­de, Baş­ba­kan­lı­ğa gön­de­ri­len ya­sa ta­sa­rı­la­rı ara­sın­da, Bü­yük Ma­ğa­za­lar Ka­nun Ta­sa­rı­sı da bu­lun­mak­ta­dır. As­lın­da bu ya­sa, 17/12/2006 ta­ri­hin­de, Tür­ki­ye Bak­kal­lar ve Ba­yi­ler Fe­de­ras­yo­nu ta­ra­fın­dan Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı­na su­nul­muş­tur. O ta­rih­ten bu­gü­ne ka­dar, bu ko­nu­da hiç­bir ge­liş­me ol­ma­mış­tır. Hükûmet ola­rak, es­naf ör­gü­tü­nü ele ge­çir­mek amaç­lı yap­tı­ğı­nız ça­lış­ma­lar, ma­ale­sef, es­na­fın so­run­la­rı­nı çöz­me ko­nu­sun­da gös­te­ril­me­miş­tir. Bü­yük Ma­ğa­za­lar Ka­nun Ta­sa­rı­sı gün­de­me alın­ma­mış­tır. Sü­per­mar­ket­le­rin kar­şı­sın­da bak­kal­lar "tav­şa­na kaç ta­zı­ya tut" an­la­yı­şı­na tes­lim edil­di. Ana­ya­sa'nın 173'ün­cü mad­de­sin­de "Dev­let, es­naf ve sa­natkârı ko­ru­yu­cu ve des­tek­le­yi­ci ted­bir­le­ri alır." den­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Şim­şek, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

BER­HAN ŞİM­ŞEK (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

Bü­yük Ma­ğa­za­lar Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın sü­men al­tı edi­le­rek, oy al­dı­ğı­nız es­na­fın, bak­ka­lın, KO­Bİ'le­rin de­ğil, sü­per­mar­ket lo­bi­le­ri­nin, ulus­la­ra­ra­sı pe­ra­ken­de dev­le­ri­nin ik­ti­da­rı ol­du­nuz. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nın söy­le­di­ği gi­bi, ik­ti­da­rı­mız­da, es­na­fın ve KO­Bİ'le­rin ik­ti­da­rı ola­ca­ğız, lo­bi­le­rin de­ğil. Es­na­fa "ya­sa­yı çı­kar­dık" di­yor­su­nuz ve es­naf bu­nu bek­ler­ken, bü­yük şir­ket­ler­le bu an­laş­ma­lar ya­pı­lı­yor ve "is­te­di­ği­niz yer­de bü­yük hi­per­mar­ket­ler açı­la­bi­lir" di­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Al­man­ya'da Ti­ca­ret Ka­nu­nu'nun 11'in­ci mad­de­si­ne gö­re sü­per­mar­ket­le­rin şe­hir mer­kez­le­ri­ne açıl­ma­sı ya­sak­tır. Fran­sa'da bu­na ben­zer bir dü­zen­le­me var. ABD'de bu yön­de dü­zen­le­me­ler var. Kent mer­kez­le­rin­de açı­lan bü­yük ma­ğa­za­lar sa­de­ce es­na­fa za­rar ver­mi­yor, ay­nı za­man­da ken­tin do­ku­su­na, tra­fi­ği­ne, ula­şı­mı­na da za­rar ve­ri­yor.

Sa­yın Ba­kan Coş­kun, ya­sa ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li yap­tı­ğı bir açık­la­ma­da: "Av­ru­pa'da ne var­sa onu ge­ti­ri­yo­ruz. Ora­da var, ama Tür­ki­ye'de ne­den ol­ma­sın? Ola­maz ar­ka­daş." di­yor. Doğ­ru söy­lü­yor. Bak­kal, es­naf, Tür­ki­ye sa­hip­siz de­ğil, de­miş­tir; de­miş­tir ama, ma­ale­sef laf­ta kal­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım -to­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan- son gün­le­ri­ne yak­laş­tı­ğı­mız se­çim ari­fe­sin­de ya­şa­nan­la­rı hep be­ra­ber gö­rü­yo­ruz, es­naf­la yüz­leş­me­le­ri de ba­kan­la­rı­mız, Baş­ba­kan ya­şı­yor. Gör­dü­ğü­müz ka­da­rıy­la, son haf­ta içe­ri­sin­de, 3 ba­ka­nı­mız git­ti­ği yer­ler­de es­na­fın ve hal­kın bü­yük tep­ki­siy­le kar­şı­laş­tı. İs­tan­bul'da mü­da­fi avu­kat­la­rın tep­ki­siy­le kar­şı­laş­tı Baş­ba­kan. Sa­yın Şe­ner Ya­lo­va'da, Sağ­lık Ba­ka­nı Ko­ca­eli'de tep­ki­ler­le kar­şı­laş­tı. Bur­sa'da Ma­li­ye Ba­ka­nı me­mu­run ey­le­miy­le kar­şı­laş­tı.

Ye­ri gel­miş­ken bir şe­yi yü­ce Mec­li­si­miz­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum: Bu tep­ki­ye "ker­van yü­rür" di­yen bir Ma­li­ye Ba­ka­nı var. "Ker­van yü­rür"ün ön­ce­si­nin ne ol­du­ğu­nu, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­zin ne­za­ke­ti­ni­ze bı­ra­kı­yo­rum, ama bu­ra­da şu­nu an­la­ma­mız ge­re­ki­yor ki, eğer bir Baş­ba­kan şe­hi­de "kel­le" di­yor­sa, onun Ma­li­ye Ba­ka­nı da "ker­van yü­rür" der. Be­nim ter­bi­yem ön­ce­ki cüm­le­yi oluş­tur­ma­ya yet­mi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bak­kal­lar, es­naf­lar, bü­tün top­lu­mun kat­man­la­rı, beş yıl­dır siz­den dert­le­ri­ne mer­hem ola­cak ya­sa­la­rı çı­kar­ma­nı­zı bek­li­yor. Bu­gün, ina­nın -ge­lir­ken ör­güt­lü bir şe­kil­de bu­nu bo­yut­la­dım- 200 bin bak­kal şu an­da bu ko­nuş­ma­yı din­li­yor. Ya­ni, AKP'nin, lo­bi­le­rin mi, KO­Bİ'le­rin mi, es­na­fın mı, hal­kın mı, emek­li­nin mi, emek­çi­nin mi ik­ti­da­rı ol­du­ğu­nu, bi­te­ne ka­dar bu ya­sa­yı çı­ka­rır­sa­nız an­lat­mış olur­su­nuz.

Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum sab­rı­nı­za.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Şim­şek.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, Kon­ya ilin­de­ki göl, gö­let­ler, iç­me ve su­la­ma su­yu ba­raj­la­rı ve ob­ruk­lar­da­ki su mik­ta­rı­nın azal­ma­sı ve bu azal­ma­ya kü­re­sel ısın­ma ile ta­rım­sal su­la­ma­nın et­ki­si hak­kın­da söz is­te­yen Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Işık'a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Işık.

3.- Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Işık'ın, Kon­ya'da­ki göl, gö­let, ob­ruk, ba­raj ve ku­yu su­la­rın­da­ki su mik­ta­rı­nın azal­ma­sı­na ve bu azal­ma­ya kü­re­sel ısın­ma ile ta­rım­sal su­la­ma­nın et­ki­si­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe'nin ce­va­bı

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Kon­ya'mız­da­ki göl, gö­let­ler, ob­ruk­lar, ba­raj­lar ve ku­yu su­la­rı hak­kın­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ay­rı­ca, Dün­ya Ti­yat­ro Gü­nü ne­de­niy­le sa­nat­çı­la­rı­mı­zı kut­lu­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye ge­ne­li iti­ba­rıy­la, Kon­ya'mız, bi­rin­ci bü­yük­lük­te­ki yüz öl­çü­mü, dör­dün­cü bü­yük­lük­te­ki nü­fu­su, sa­na­yi­si ve di­na­mik ti­ca­re­tiy­le, hu­bu­bat­ta yüz­de 10,5; pan­car­da yüz­de 21, hay­van­cı­lık­ta yüz­de 9 ol­mak üze­re, 2 mil­yon 750 bin hek­tar alan­da­ki ta­rı­mıy­la ca­zi­be mer­ke­zi ol­ma özel­li­ği­ni ar­tı­ra­rak de­vam et­tir­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, son yıl­lar­da ya­şa­nan ku­rak­lık, özel­lik­le, Kon­ya ve çev­re­sin­de şid­det­li bir şe­kil­de his­se­dil­mek­te­dir. Bu se­bep­le, Kon­ya'da­ki ba­raj­la­rı­mız­da ye­ter­li su de­po­la­ma­sı imkânı oluş­ma­mak­ta, böl­ge­de­ki ba­raj ve dü­zen­len­miş ta­bii göl­ler­de ise, or­ta­la­ma do­lu­luk ora­nı yüz­de 25 ci­va­rın­da olup, ge­çen yıl bu dö­nem­de­ki do­lu­luk ora­nı da ay­nı se­vi­ye­de kal­mış bu­lun­mak­ta­dır.

Çum­ra su­la­ma­sı­nın önem­li su kay­na­ğı olan Bey­şe­hir Gö­lü'nün su se­vi­ye­si de­ğiş­ti­ğin­den, gö­lün mak­si­mum su ko­tu­nun 1.124,60 met­re­ye düş­me­si du­ru­mun­da su­lak alan­da 69 ki­lo­met­re ka­re­lik dü­şüş gö­rü­le­cek, kot­lar ara­sın­da­ki hac­min kul­la­nı­la­ma­ya­cak ol­ma­sıy­la da göl­de­ki eko­lo­jik den­ge bo­zul­muş ola­cak­tır. Bey­şe­hir, Sey­di­şe­hir ve Çum­ra Ova­la­rın­da bu­lu­nan ve hâlen iş­let­me­de olan su­la­ma sa­ha­la­rı en üst nok­ta­da et­ki­le­ne­cek­ler­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ak­şe­hir Gö­lü Akar­çay hav­za­sı ise, Ak­şe­hir göl ala­nı, yan hav­za ve Eber Gö­lü hav­za­sın­dan oluş­mak­ta­dır. Ak­şe­hir Gö­lü'nün su se­vi­ye­si mem­ba pro­je­le­ri­ne bağ­lı kal­mak­sı­zın, ya­ğış­lı ve ku­rak pe­ri­yo­da gö­re çok bü­yük sa­lı­nım­lar gös­ter­mek­te­dir. Göl se­vi­ye­sin­de­ki çe­kil­me­nin sa­de­ce su­la­ma pro­je­le­ri­ne bağ­lan­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Me­ke Gö­lü'nde­ki su çe­kil­me­si ise son iki yıl­da had saf­ha­ya ulaş­mış ve ku­ru­ma nok­ta­sı­na gel­miş bu­lun­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Kon­ya Ova­sı'nın or­ta­la­ma ra­kı­mı 1.000 ila 1.050 ci­va­rın­da olup, Tuz Gö­lü ise ko­nu­mu iti­ba­rıy­la 905 ra­kım­lı­dır. Tuz Gö­lü Kon­ya Ova­sı'nın yer al­tı su­yu akı­mın­da­ki suy­la bes­len­mek­te, ova­da­ki yer al­tı su­yu ise 80 met­re ci­va­rın­dan çık­mak­ta­dır. Kon­ya Ova­sı yer al­tı su se­vi­ye­si­ne ba­kıl­dı­ğın­da, Tuz Gö­lü se­vi­ye­si­nin 15-20 met­re üze­rin­de, ba­zı yer­ler­de ise bu se­vi­ye 10 met­re ci­va­rın­da­dır. Vah­şi su­la­ma, sal­ma su­la­ma ve yü­zey­sel su­la­ma ya­pıl­ma­ya de­vam edil­di­ğin­de, dört beş yıl içe­ri­sin­de Kon­ya yer al­tı su se­vi­ye­siy­le Tuz Gö­lü su se­vi­ye­si ko­tu eşit­le­ne­cek ve bu eşit se­vi­ye­nin aka­bin­de, yer al­tı su­yun­da ters is­ti­ka­me­te doğ­ru akış ola­ca­ğın­dan do­la­yı, Tuz Gö­lü'nde­ki tuz­lu su Kon­ya Ova­sı'na doğ­ru ters bir akış ser­gi­le­ye­cek­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ereğ­li İv­riz Ba­ra­jı'nda ise ih­ti­ya­cın ya­rı­sı de­po­la­na­bil­miş­tir. Apa, Al­tı­na­pa, Sil­le, Ça­vuş­cu, İv­riz, Ay­ran­cı, Gö­det, Ma­na­sın, May, Suğ­la, Gü­müş­ler, Ge­zen­de, Ak­ka­ya ve Mur­ta­za göl ve ba­raj­la­rı­nın re­zer­vu­ar de­ğer­le­rin­de bü­yük dü­şüş­ler gö­rül­mek­te­dir. Özel­lik­le Ka­ra­pı­nar, Ka­ra­tay ve Çum­ra il­çe­le­ri­miz­de yer al­tı su se­vi­ye­le­rin­de­ki dü­şüş­ler ne­de­niy­le, ila­ve bü­yük ob­ruk­lar oluş­ma­ya baş­la­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­ope­ra­tif ara­cı­lı­ğıy­la ya­pı­lan ka­mu su­la­ma­la­rı re­ha­bi­li­te edi­lip, alt­ya­pı­la­rı eko­no­mik su­la­ma sis­te­mi­ne dö­nüş­tü­rü­le­rek, bu­ra­dan ar­tan tah­sis mik­ta­rıy­la, açı­lan ku­yu­la­ra tah­sis ya­pıl­ma imkânı sağ­lan­ma­lı­dır. İk­ti­sat­lı kul­la­nım­dan el­de edi­len mik­tar kü­çüm­se­ne­me­ye­cek bo­yut­ta olup ta­sar­ruf­tan baş­ka imkânı­mız da bu­lun­ma­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Işık, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

AH­MET IŞIK (De­vam­la) - Ka­mu su­la­ma­la­rı­nın yüz­de 79'u açık ka­nal su­la­ma sis­te­mi­ne sa­hip bu­lun­mak­tay­ken, ruh­sat­lı ku­yu­lar­da ise bu oran yüz­de 5 se­vi­ye­sin­de­dir. Açık ka­nal su­la­ma sis­te­mi­ne sa­hip olan ka­mu su­la­ma­la­rı yağ­mur­la­ma ve dam­la su­la­ma sis­te­mi­ne dö­nüş­tü­rül­dü­ğün­de, çift­çi­le­re ör­nek bir ta­sar­ruf­lu su­la­ma sağ­lan­mış ola­cak­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, izin­siz açı­lan ku­yu­la­rın tes­pit edi­le­rek ka­pa­tıl­ma­sı ye­ri­ne eko­no­mi­ye ka­zan­dı­rıl­ma­sı da­ha uy­gun ola­cak­tır. Yo­ğun bir ka­mu­oyu­na sa­hip olan izin­siz açı­lan ku­yu me­se­le­si­nin bir an ön­ce çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­ma­sı, mu­ha­tap­la­rın­ca has­sa­si­yet­le bek­len­mek­te­dir. Da­ha ön­ce ruh­sat al­mış kul­la­nı­cı­lar su­la­ma ya­par­ken ye­ni kul­la­nı­cı­la­rın ruh­sat ala­ma­ma­sı, ku­ru ta­rı­mın eko­no­mik ol­ma­yı­şı, su­lu ta­rım­da ge­lir ge­ti­ren ürün­le­rin çe­şit­li­li­ği, su­lu ta­rı­ma ya­pı­lan dev­let des­te­ği gi­bi ne­den­ler, izin­siz ku­yu açı­mı­nı gün­de­me ge­tir­mek­te­dir. Her­kes ken­di ara­zi­sin­de bul­du­ğu su­yu Dev­let Su İş­le­rin­den ruh­sat ala­rak en eko­no­mik şe­kil­de kul­la­na­bil­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Kon­ya'mı­zın bü­yük kı­zıl el­ma­sı olan Ma­vi Tü­nel baş­ta ol­mak üze­re ba­raj­lar, göl ve gö­let­ler nok­ta­sın­da bü­yük des­tek­ler ve­ren baş­ta Baş­ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun tüm üye­le­ri­ne şeh­rim adı­na te­şek­kür edi­yor, Ge­nel Ku­ru­lu tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya, Hükûmet adı­na, Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Işık'ın, Kon­ya böl­ge­sin­de­ki ku­rak­lık­la ve su­la­ma su­la­rıy­la ala­ka­lı ola­rak yap­mış ol­du­ğu gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya ce­vap ver­mek için hu­zur­la­rı­nız­da­yım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gü­nü­müz­de ar­tık dün­ya­da ko­nu­şu­lan en önem­li ko­nu­lar­dan bi­ri­si, kü­re­sel ısın­ma, ik­lim de­ği­şik­li­ği. Tür­ki­ye'de de dün­yay­la eş za­man­lı ola­rak ko­nu­şu­lu­yor ve tar­tı­şı­lı­yor. El­bet­te ki, ik­lim de­ği­şik­li­ği ve kü­re­sel ısın­ma de­nil­di­ği za­man, bu, bü­tün sek­tör­le­ri ya­kın­dan il­gi­len­di­ren, eko­no­mi­yi son de­re­ce ya­kın­dan il­gi­len­di­ren son de­re­ce ha­ya­ti bir ko­nu­dur. IPCC'nin Pa­ris'te hükûmet­ler ara­sı pa­nel­de di­le ge­tir­miş ol­du­ğu hu­sus, son yüz­yıl içe­ri­sin­de dün­ya­da­ki ik­lim de­ği­şik­li­ği, se­ra gaz­la­rı ma­ri­fe­tiy­le, ma­ale­sef, dün­ya ısı­sın­da 0,74 san­tig­rat de­re­ce­lik bir ar­tış mey­da­na gel­miş­tir. Bu 0,74 san­tig­rat de­re­ce­lik ar­tı­şın se­be­bi sa­na­yi­leş­me ve kent­leş­me­dir ve el­bet­te ki bu­nun ka­çı­nıl­maz ne­ti­ce­si olan kar­bon­di­ok­sit emis­yon­la­rıy­la dün­ya at­mos­fe­rin­de mey­da­na ge­len se­ra te­si­ri oluş­tu­ran gaz­lar­dır. İş­te, Tür­ki­ye, son yüz­yıl içe­ri­sin­de dün­ya­da­ki bu ge­liş­me­ler­den el­bet­te ki ken­di­si­ni ay­rı bir ye­re ko­ya­maz­dı, çün­kü biz de ay­nı dün­ya­da ya­şı­yo­ruz. Kü­re­sel ısın­may­la ve kü­re­sel ısın­ma­nın ne­ti­ce­le­riy­le mü­ca­de­le et­mek, ulu­sal prog­ram­lar­la tek ba­şı­na hal­le­di­le­cek bir me­se­le de­ğil­dir. Bu, ulus­la­rüs­tü it­ti­fak­lar­la sağ­la­na­bi­le­cek bir çö­züm­dür. Biz, Tür­ki­ye, ken­di ik­lim se­nar­yo­la­rı­nı, millî ik­lim se­nar­yo­la­rı­nı ha­zır­lar­ken önü­müz­de­ki yüz­yıl içe­ri­sin­de Tür­ki­ye'nin na­sıl bir ik­lim­le kar­şı kar­şı­ya ka­la­bi­le­ce­ği­ni de gör­me imkânı­na sa­hip olu­yo­ruz. En iyi­sin­den en kö­tü­sü­ne ya­pı­lan ana­liz­ler­de, ha­zır­la­nan se­nar­yo­lar­da Tür­ki­ye 2070-2100 yıl­la­rın­da, 1960-1990 ara­sın­da­ki ik­lim de­ği­şik­li­ği ve­ya­hut da ik­lim du­ru­mu ne ise Tür­ki­ye'nin ik­li­mi­nin aşa­ğı yu­ka­rı ay­nı ola­ca­ğı ön­gö­rü­lü­yor. Bu, bi­zim Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bağ­lı ku­ru­lu­şu Me­te­oro­lo­ji İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ile İs­tan­bul Tek­nik Üni­ver­si­te­si­nin bir­lik­te ha­zır­la­mış ol­du­ğu bir ra­por­dur.

An­cak, bu en iyim­ser ra­por. Bir de el­bet­te ki en kö­tüm­ser ra­po­ra bak­tı­ğı­mız za­man, se­nar­yo­ya bak­tı­ğı­mız za­man şu­nu gö­rü­yo­ruz: Tür­ki­ye'nin Ege, Ak­de­niz, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­le­rin­de cid­di de­ği­şik­lik­le­rin ol­ma­sı söz ko­nu­su. Bu­gün eki­lip bi­çi­le­bi­len pek çok ara­zi­yi o gün ekip biç­me imkânı­mız kal­ma­ya­cak, bu­gün tu­rizm­de çok cid­di mar­ka olan şe­hir­le­ri­miz bu­gün­kü ca­zi­be­le­ri­ni yi­ti­re­bi­le­cek­ler. Bu el­bet­te ki en kö­tü se­nar­yo­ya gö­re ön­gö­rü­len ne­ti­ce­ler. Bu­ra­da bi­zim sa­de­ce tu­rizm böl­ge­si, sa­de­ce ener­jiy­le ala­ka­lı, sa­de­ce ta­rım­la ala­ka­lı de­ğil, eko­no­mi­nin bü­tün sek­tör­le­ri­nin et­ki­le­ne­ce­ği­ni za­ten he­men sö­zü­mü­zün ba­şın­da ifa­de et­miş­tim.

Şu an­da­ki ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, Tür­ki­ye'de­ki ya­ğış­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, ısı de­re­ce­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız za­man, yaz ve kış sı­cak­lık­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man dik­ka­ti­mi­zi çe­ken bir hu­sus var. An­ka­ra ve İs­tan­bul'da 1926'dan 2006, ya­ni sek­sen yıl­lık ya­ğış­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, ya­ğış­la­rın gra­fi­ği­ne bak­tı­ğı­mız za­man İs­tan­bul ve An­ka­ra'da çok cid­di bir de­ği­şik­li­ğin ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Ama, Kon­ya ve Ka­ra­man'da ise ya­ğış­lar­da aşa­ğı­ya doğ­ru bir azal­ma­nın ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Ya­ni, Kon­ya hav­za­sın­da, Ka­ra­man'la bir­lik­te Tür­ki­ye'nin ta­hıl am­ba­rı, pan­car am­ba­rı olan bu böl­ge­de ya­ğış­lar­da be­lir­gin bir azal­ma­nın ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. El­bet­te ki bu, bi­zi çok cid­di şe­kil­de ya­kın­dan il­gi­len­di­ren ve ted­bir al­ma­mız ge­re­ken bir hu­sus­tur. Kon­ya hav­za­sın­da, Ah­met Işık ar­ka­da­şı­mı­zın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, yer al­tı su­la­rı çok bi­linç­siz ola­rak kul­la­nıl­mak­ta­dır. Bu yer al­tı su­la­rı­nın ka­yıt­la­ra ta­bi ola­rak bi­linç­li bir şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sı için, Dev­let Su İş­le­riy­le bir­lik­te Ta­rım Ba­kan­lı­ğı ve bi­zim Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bir­lik­te yap­mış ol­du­ğu ça­lış­ma­lar var. Göl­ler­de se­vi­ye­le­rin hız­la düş­tü­ğü­nü gö­rü­yo­ruz. Ba­zı göl­ler­de­ki bi­linç­siz su çe­kil­me­si, su­la­ma­da kul­la­nı­lan su­yun çe­kil­me­si, ma­ale­sef, en dü­şük ko­tun al­tı­na, göl­ler­de dü­şe­rek, ora­da­ki eko sis­te­mi ta­ma­men tah­rip ede­cek nok­ta­la­ra var­mak­ta­dır.

Yi­ne, yer al­tı su­la­rı­nın bi­linç­siz kul­la­nıl­ma­sı, Tuz Gö­lü'nün tuz­lu su­yu­nun bo­şa­lan alan­la­rı is­ti­la ede­bi­le­ce­ği ve Kon­ya Ova­sı'nı ta­ma­men kay­be­de­bi­le­ce­ği­miz en­di­şe­si­ni de or­ta­ya çı­kar­tı­yor. Bu­ra­da ya­pı­la­cak olan ça­lış­ma, el­bet­te ki, şu an­da­ki ku­ral­sız su­la­ma ku­yu­la­rı­nı bel­li bir di­sip­li­ne et­me, on­la­rı ba­zı nok­ta­lar­da, su­lak alan­lar­da ka­pat­ma. Za­ten bu ko­nuy­la ala­ka­lı, Ba­kan­lı­ğı­mı­zın, va­li­lik­le­re gön­der­miş ol­du­ğu ge­nel­ge­ler var. Ka­çak olan­lar, su­lak alan­la­ra ta­ma­men ka­pa­tı­la­cak. Şu an­da ya­sal ol­ma­yan şe­kil­de fa­ali­yet­le­ri­ni sür­dü­ren­ler de bel­li bir di­sip­li­ne, bel­li bir kon­tro­le ka­vuş­tu­ru­la­cak­lar.

Ta­bii, bu­ra­da, Ma­vi Tü­nel'den bah­set­me­den geç­mek müm­kün de­ğil­dir. Kon­ya Ova­sı'nın hav­za­lar ara­sı su trans­fe­riy­le su­la­ma imkânı­na ka­vuş­tu­ru­la­rak çok da­ha ve­rim­li bir hâle ge­ti­ril­me­si, ve­ri­min çok da­ha yük­sel­til­me­si, bi­zim, Hükûmet ola­rak, Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­kan­lı­ğı­mı­zın, Dev­let Su İş­le­ri ma­ri­fe­tiy­le öne çı­kart­tı­ğı ve ger­çek­leş­me saf­ha­sı­na ge­ti­ril­miş bir pro­je­dir.

Bir baş­ka hu­su­sun da­ha al­tı­nı çiz­mek­te fay­da gö­rü­yo­rum: Biz, Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğı ola­rak, Tuz Gö­lü'nün ci­va­rın­da­ki bü­tün atık su arıt­ma te­sis­le­ri­ni, bü­tün çöp de­po­la­ma te­sis­le­ri­nin hep­si­ni re­ha­bi­li­te edi­yo­ruz, hep­si­ni mo­der­ni­ze edi­yo­ruz. Kon­ya Bü­yük­şe­hi­rin atık su­yu Tuz Gö­lü'ne akı­yor­du, şim­di Tuz Gö­lü'ne ak­ma­ya­cak. Ora­da­ki arıt­ma te­si­sin­den son­ra, atık su arıt­ma te­si­sin­den çı­kan te­miz su ta­rım­da kul­la­nı­la­bi­le­cek hâle ge­le­cek. Sa­de­ce Kon­ya'da de­ğil, Ak­sa­ray'da, Şe­ref­li­koç­hi­sar'da, Ci­han­bey­li'de, Ku­lu'da, bü­tün yer­le­şim yer­le­rin­de ay­nı ça­lış­ma­la­rı ya­pı­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­rim, bir hu­su­sun al­tı­nın çi­zil­me­sin­de fay­da gö­rü­yo­rum: Kü­re­sel ısın­ma ve onun ka­çı­nıl­maz ne­ti­ce­si ik­lim de­ği­şik­li­ğiy­le mü­ca­de­le et­mek, el­bet­te ki, sa­de­ce ba­kan­lık­la­rın, sa­de­ce Hükûme­tin, be­le­di­ye­le­rin işi de­ğil­dir. Bu iş, ül­ke­de­ki ya­şa­yan her­ke­sin or­tak ola­ca­ğı, bir­lik­te yük­le­ne­cek­le­ri bir so­rum­lu­luk­tur, ya­ni, her­ke­se so­rum­lu­luk düş­tü­ğü gi­bi, her ku­ru­ma so­rum­lu­luk düş­tü­ğü gi­bi, so­kak­ta­ki in­sa­nı­mı­za da ev­de­ki ka­dı­nı­mı­za da ço­cu­ğu­mu­za da her­ke­se de so­rum­lu­luk dü­şü­yor. Te­mel so­run şu­dur: Ener­ji­yi eko­no­mik kul­lan­mak, ener­ji­yi ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­nak­la­rı­na yö­nelt­mek, rüzgâr ener­ji­si­ni, jeo­ter­mal ener­ji­yi, gü­neş ener­ji­si­ni kul­lan­mak. Şu an­da, Tür­ki­ye, su kay­nak­la­rı­nın an­cak yüz­de 36'sı­nı kul­la­na­bi­li­yor. İn­şal­lah, Dev­let Su İş­le­ri ve Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­mı­zın yap­mış ol­du­ğu ça­lış­may­la Tür­ki­ye'de atıl bir tek su­yun kal­ma­sı söz ko­nu­su ol­ma­ya­cak­tır; bu ça­lış­ma­lar da sür­dü­rü­lü­yor.

Bir baş­ka hu­sus da el­bet­te ki, ener­ji çok iyi, ve­rim­li bir şe­kil­de kul­la­nı­lır­ken, is­raf edil­me­den kul­la­nı­lır­ken, onun ka­dar önem­li olan, Tür­ki­ye'nin za­ten sı­nır­lı olan su kay­nak­la­rı­nı çok iyi ko­ru­ma­mız ge­re­kir. Bu­nun en bü­yük si­gor­ta­sı, Tür­ki­ye'nin or­man­la­rı­nın ko­run­ma­sın­dan ge­çi­yor, çün­kü, çok iyi bi­li­yo­ruz ki, top­ra­ğın ko­run­ma­sı için, su­yun ka­li­te­si­nin ve kay­na­ğı­nın ve re­zer­vi­nin mu­ha­fa­za edil­me­si için, ha­va­nın ka­li­te­si­nin sür­dü­rül­me­si için ol­maz­sa ol­maz olan, or­man alan­la­rı­nın sür­dü­rül­me­si, ka­li­te­si­nin ve mik­ta­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­dır; bu­nu da ya­pı­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim, kü­re­sel ısın­ma, Tür­ki­ye'nin gün­de­min­de bun­dan son­ra çok­ça el­bet­te ki yer ala­cak ve bu ko­nuy­la ala­ka­lı top­lum­sal bi­lin­cin yük­sel­me­si, bu ko­nu­nun çö­zü­mü­nü ko­lay­laş­tı­ra­cak­tır. Onun için, kü­re­sel ısın­ma ve onun ka­çı­nıl­maz ne­ti­ce­le­riy­le ala­ka­lı ne ka­dar ko­nuş­ma ya­pı­lır­sa, ne ka­dar ya­zı ya­zı­lır­sa, ne ka­dar yo­rum ya­pı­lır­sa, ne ka­dar pa­nel dü­zen­le­nir­se, bu­ra­dan hep bir­lik­te ka­zanç­lı çı­ka­rız.

Ve­si­le olan De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li Ar­ka­da­şı­mız Ah­met Işık'a ve bi­zi din­le­me lüt­fun­da bu­lu­nan Sa­yın Baş­kan ve de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin bir öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

B) GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI ÖNER­GE­LE­Rİ

1.- Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Ha­san Ören ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, Ma­ni­sa-Tur­gut­lu'da ger­çek­leş­ti­ri­le­cek bir ma­den­ci­lik fa­ali­ye­ti­nin çev­re üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­nin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/430)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Ma­ni­sa ili Tur­gut­lu il­çe­si­nin 15 km ku­ze­yin­de­ki or­man­lık Çal Da­ğı böl­ge­sin­de ni­kel ma­de­ni çı­ka­rıl­ma­sı için de­ne­me üre­tim­le­ri­ne baş­lan­mış­tır. Asıl üre­tim fa­ali­yet­le­ri­ne geç­mek için Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğı­na izin gi­ri­şi­min­de bu­lu­nul­muş­tur. Çal Da­ğı böl­ge­sin­de 12.5 mil­yon m2 alan­da sül­fü­rik asit kul­la­nı­la­rak ni­kel ma­de­ni çı­kar­ma, ay­rış­tır­ma ve zen­gin­leş­tir­me ya­pıl­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır.

Böl­ge­de de­ne­me üre­ti­mi için ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­da top­lam ara­zi­nin sa­de­ce 1/200'ü kul­la­nıl­mış ve bu ne­den­le bir çok ağaç ke­si­le­rek or­man­lık ala­nın za­rar gör­me­si­ne ne­den ol­muş­lar­dır. İş­let­me sü­re­cin­ce 200 bi­nin üze­rin­de ağa­cın ke­si­le­ce­ği tah­min edil­mek­te­dir. Bu du­rum böl­ge­de­ki or­man­lık ala­nın ta­ma­men yok ol­ma­sı de­mek­tir. Böl­ge­de­ki ağaç­la­rın ke­sil­me­si ve de­re ya­tak­la­rı­nın bo­zul­ma­sı ne­de­niy­le eroz­yon art­mış, da­ha ön­ce hiç gö­rül­me­me­si­ne rağ­men ba­zı köy­ler sel fe­la­ke­ti­ne ma­ruz kal­mış­tır. Ay­rı­ca ni­kel ma­de­ni­nin çı­ka­rıl­ma­sın­da kul­la­nı­lan sül­fü­rik asit'in ne­den ol­du­ğu olum­suz­luk­lar­la il­gi­li şikâyet­ler de gel­me­ye baş­la­mış­tır.

Böl­ge­nin en önem­li su hav­za­sı olan Ge­diz neh­ri Çal Da­ğı­nın ve ma­den sa­ha­sı­nın çok ya­kı­nın­dan geç­mek­te­dir. Bu ne­den­le yer al­tı ve yer üs­tü su kay­nak­la­rı ile do­ğal kay­nak­lar bun­dan olum­suz et­ki­le­ne­cek­tir. Pro­je­sin­de iş­let­me öm­rü 10 yıl ola­rak be­lir­le­nen ma­den tü­ken­di­ğin­de böl­ge­de or­man ve ta­rım alan­la­rı ile bir­lik­te nü­fu­su yüz bi­ni bu­lan Tur­gut­lu il­çe mer­ke­zi­miz bu çev­re kir­li­li­ğin­den önem­li öl­çü­de za­rar gö­re­cek­tir. Tur­gut­lu Çal­dağ böl­ge­sin­de, Mu­sul­ca­lı, Ak­köy, Çam­pı­nar, İz­zet­tin, Ya­kup­lar, Tem­rek ve Sa­rı­bey köy­le­ri bu­lun­mak­ta, böl­ge hal­kı ge­çi­mi­ni ta­rım ve or­man­cı­lık­tan sağ­la­mak­ta­dır. Böl­ge hal­kı, ge­le­cek­le­ri­ni ka­rart­ma­mak adı­na ko­nu­ya du­yar­lı­lık gös­ter­mek­te ve Çal­dağ or­man­lık alan­la­rı­na ta­rım ara­zi­le­ri­ne ve köy­le­ri­ne sa­hip çık­mak için ni­kel ma­de­ni çı­ka­rıl­ma­sı­na kar­şı olup, ül­ke­nin en bü­yük çev­re fe­la­ke­ti­ni ön­le­mek adı­na, iş­let­me­ye izin ve­ril­me­me­si­ni is­te­mek­te­dir­ler.

Tur­gut­lu Çal Da­ğı böl­ge­sin­de ni­kel ma­de­ni çı­ka­rıl­ma­sı ve iş­len­me­si ama­cıy­la ku­ru­la­cak iş­let­me­nin; fay­da-ma­li­yet ana­li­zi­nin ya­pıl­ma­sı, or­man­lar ve ta­rım ara­zi­le­ri üze­ri­ne et­ki­le­ri­nin, ni­kel ma­de­ni­nin ay­rış­tı­rıl­ma­sın­da kul­la­nı­la­cak olan sül­fü­rik asi­din, yer al­tı ve ye­rüs­tü su kay­nak­la­rı, ta­rım ara­zi­le­ri ve çev­re üze­rin­de­ki kir­le­ti­ci et­ki­le­ri­nin ve çev­re köy­ler­de ya­şa­yan böl­ge hal­kı­nın ya­şam stan­dart­la­rı­nın ve sağ­lık­la­rı­nın ko­run­ma­sı ted­bir­le­ri­nin araş­tı­rıl­ma­sı, iş­let­me ka­pan­dı­ğın­da or­ta­ya çı­ka­cak so­run­la­rın tes­pi­ti ve çö­züm öne­ri­le­ri­nin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa­nın 98, TBMM İç­tü­zü­ğü­nün 104 ve 105'nci mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce bir Mec­lis Araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 1) Ha­san Ören                     (Ma­ni­sa)

 2) Os­man Öz­can                 (An­tal­ya)

 3) Os­man Kap­tan                (An­tal­ya)

 4) Ati­la Emek                      (An­tal­ya)

 5) Fah­ret­tin Üs­tün               (Muğ­la)

 6) Ca­nan Arıt­man                (İz­mir)

 7) Ve­zir Ak­de­mir                (İz­mir)

 8) Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu     (An­tal­ya)

 9) Ha­lil Ün­lü­te­pe                 (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

10) Na­il Ka­ma­cı                   (An­tal­ya)

11) Fe­ri­dun Ay­va­zoğ­lu        (Ço­rum)

12) Fe­ri­dun Fik­ret Ba­loğ­lu   (An­tal­ya)

13) İs­ma­il De­ğer­li                (An­ka­ra)

14) N. Ga­ye Er­ba­tur             (Ada­na)

15) Türkân Mi­ço­oğul­la­rı      (İz­mir)

16) Hak­kı Ül­kü                    (İz­mir)

17) Mu­har­rem Top­rak          (İz­mir)

18) Meh­met Nu­ri Say­gun    (Te­kir­dağ)

19) Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu  (Ma­lat­ya)

20) Meh­met Se­mer­ci            (Ay­dın)

21) Meh­met Me­sut Özak­can           (Ay­dın)

22) Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan  (Bur­dur)

BAŞ­KAN - Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Öner­ge gün­dem­de ye­ri­ni ala­cak ve Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ön­gö­rüş­me, sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­cak­tır.

Baş­ba­kan­lı­ğın Ana­ya­sa'nın 82'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir tez­ke­re­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

C) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Özak'ın Ja­pon­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1236)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Özak'ın, gö­rüş­me­ler­de bu­lun­mak üze­re bir he­yet­le bir­lik­te 13-18 Şu­bat 2007 ta­ri­hin­de Ja­pon­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te, ek­li lis­te­de ad­la­rı ya­zı­lı mil­let­ve­kil­le­ri­nin de iş­ti­rak et­me­si uy­gun gö­rül­müş ve bu ko­nu­da­ki Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı­nın su­re­ti ili­şik­te gö­rül­müş­tür.

Ana­ya­sa­nın 82 nci mad­de­si­ne gö­re ge­re­ği­ni arz ede­rim.

                                                                                         Re­cep Tay­yip Er­do­ğan

                                                                                                   Baş­ba­kan

                                   Lis­te

Ali Ay­dın Du­ma­noğ­lu

Trab­zon Mil­let­ve­ki­li

Asım Ay­kan

Trab­zon Mil­let­ve­ki­li

Ha­lil Ka­ya

Van Mil­let­ve­ki­li

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.55

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.13

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER:  Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 80'in­ci Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Baş­ba­kan­lı­ğın Ana­ya­sa'nın 82'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş tez­ke­re­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di, tez­ke­re­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Tez­ke­re­yi ka­bul eden­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kâtip üye­ler ara­sın­da an­laş­maz­lık ol­du­ğu için, elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğım.

Beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve baş­la­tı­yo­rum. 

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır; tez­ke­re ka­bul edil­miş­tir.

İç Tü­zük'ün 37'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş iki adet doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma öner­ge­si var­dır, ay­rı ay­rı oku­tup iş­le­me ala­ca­ğım ve oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, 3813 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­na Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/192) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (4/443)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

12.11.2003 ta­ri­hin­de Ko­mis­yo­na ha­va­le edil­miş olan 2/192 Esas Nu­ma­ra­lı Ka­nun Tek­li­fim il­gi­li ko­mis­yon­da 45 gün içe­ri­sin­de gö­rü­şül­me­di­ğin­den Ka­nun Tek­li­fi­min İç  Tü­zü­ğün 37. Mad­de­si ge­re­ğin­ce doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­nı say­gı­la­rım­la arz ede­rim. 23.03.2007

                                                                                 Dr. Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu

                                                                              Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Öner­ge üze­rin­de, öner­ge sa­hi­bi ola­rak söz is­te­yen, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Sü­re­niz beş da­ki­ka­dır Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nu spor ol­du­ğu­na gö­re, Tür­ki­ye-Yu­na­nis­tan millî ma­çın­da Tür­ki­ye'ye mut­lu­luk ya­şa­tan Türk Millî Ta­kı­mı­na ve onun yö­ne­ti­ci­le­ri­ne bu­ra­dan te­şek­kür edi­yo­rum. (Al­kış­lar)

Ay­rı­ca, çar­şam­ba gü­nü oy­na­na­cak olan, yi­ne, Tür­ki­ye-Nor­veç ma­çı için de ken­di­le­ri­ne ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum. (Al­kış­lar)

Efen­dim, fut­bol de­yin­ce, in­sa­nın ak­lı­na gü­zel­lik ge­lir, kav­ga gel­mez, şid­det gel­mez; ama, ne ya­zık ki, bi­zim ül­ke­miz­de bu­gün­ler­de her maç­ta bir şid­det­le kar­şı­la­şı­yo­ruz. Gö­nül is­ter ki, maç­la­rı, ha­nım­lar­la, ço­cuk­lar­la, genç­le­ri­miz­le hep bir­lik­te iz­le­ye­lim, va­kit ge­çi­re­lim di­ye gi­de­lim fut­bol sa­ha­la­rı­na. Böy­le ol­mu­yor, böy­le ol­ma­dı­ğı için de, can kay­bı olu­yor, mal kay­bı olu­yor, in­san­la­rı­mız ya­ra­la­nı­yor, in­san­la­rı­mız mağ­dur olu­yor se­bep­siz ye­re. Onun için, ben, şöy­le bir tek­lif­te bu­lu­nu­yo­rum: Maç­la­ra ge­lip in­san­ca maç­la­rı sey­ret­me­yen­ler, sey­ret­me­yi bil­me­yen­ler, ge­rek­ti­ğin­de di­ğer­le­ri­ni hu­zur­suz eden­ler, ca­nı­na kı­yar­ca­sı­na o in­san­la­rı mağ­dur eden in­san­la­rı suç­suz bı­rak­ma­ya­lım.

Ba­kı­nız, bu­gü­ne ka­dar suç­lu sa­yı­sı -2006 ile 2007 yıl­la­rı ara­sın­da- 309 ki­şi, se­yir­den men ce­za­sı 45 ki­şi, ve­ri­len top­lam pa­ra ce­za­sı 29.150.

Çok ce­za al­mış­lar var; do­lu, lis­te hâlin­de, ama bir şe­yi söy­le­ye­yim: Bu ce­za alan­la­rı ya­zı­lı ve gör­sel med­ya­da teş­hir et­sek, aca­ba, bun­la­rı cay­dı­ra­bi­lir mi­yiz di­ye bir dü­şün­me­miz la­zım.

Ar­tı, top­yekûn, me­se­la Be­şik­taş-An­ka­ra­gü­cü ma­çın­da 60 ki­şi ya­ra­lan­dı. Kim bu­nun se­be­bi? Fe­ner­bah­çe ma­çın­da yi­ne ay­nı. Kim bu­nun se­be­bi? Bu­nun se­bep­le­ri­ni, bu­nu ya­ra­tan­la­rı bu­lup ka­nu­ni ce­za­yı ver­mek la­zım. Ama, ben se­ni "üç ay maç­tan men et­tim", "al­tı ay men et­tim" de­mek­le bir ye­re va­ra­ma­yız. Onun için, bu ce­za­la­rı… İn­sa­na, in­sa­nın ca­nı­na kı­yan in­san­la­ra bir se­ne ile üç yıl ara­sın­da ce­za ve­re­lim di­yo­rum. 1 mil­yar pa­ra ce­za­sı, 3 mil­yar pa­ra ce­za­sı ve­re­lim, gi­dip ora­da be­nim in­san­ca maç sey­ret­me­ye gi­den adam­la­rı­mı hu­zur­suz et­me­sin­ler, ca­nı­na, ma­lı­na kıy­ma­sın­lar. Bun­la­rı de­şif­re eder­sek, bir da­ha da ya­pa­maz­lar.

2004, 2005, 2006 yıl­la­rın­da suç­lu­luk sa­yı­sı 640 ki­şi, üç ay men ce­za­sı 2 ki­şi…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız. Bu­yu­run.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Dört ay men ce­za­sı ve­ri­len 3 ki­şi, al­tı ay men ce­za­sı ve­ri­len sa­yı 42 ki­şi. Top­lam pa­ra ce­za­sı 136 bin. De­mek ki, bu­ra­da ya­pı­lan anar­şi ve şid­det, ya­pa­nın ya­nı­na kâr ka­lı­yor. Böy­le ce­za ol­maz, böy­le cay­dı­rı­cı­lık ol­maz.

Bu­gün, Al­man­ya Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu Baş­ka­nı, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de -bir araş­tır­ma ya­pı­yor- fe­de­ras­yon baş­kan­la­rı­na bir çağ­rı­da bu­lu­nu­yor "Ge­lin, bu ül­ke­ler­de, bu şid­de­ti na­sıl ön­le­ye­ce­ğiz?" di­ye. Bu­gün, bun­lar­dan bi­ri­sin­de, Al­man Fe­de­ras­yo­nu, Tür­ki­ye'den bir tem­sil­ciy­le gö­rü­şü­yor bu­ra­da. De­mek ki, sa­de­ce Tür­ki­ye'nin de­ğil, Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin ko­nu­su şid­det. Bu şid­de­ti eğer biz ön­le­ye­mez­sek… Bi­li­yor­su­nuz, can da al­dı bu in­san­lar. Maç sey­ret­me­ye gi­den ada­mın ne su­çu var da öl­dü­rül­dü? Eğer onu ce­za­lan­dır­maz­sak, eğer onu, o in­sa­nı ödül­len­dir­me gi­bi bir şey­de bu­lu­nur­sak, el­bet­te ki, bu­gün bir ki­şi gi­der, ya­rın el­li ki­şi gi­der, öbür gün yüz ki­şi gi­der; gö­nül bu­nu is­te­mez. Ben­ce, bir an ev­vel, bu spor ya­sa­sı­na… Bu, şid­det­le uğ­ra­şan in­san­la­ra ge­rek­li ce­za­nın ve­ril­me­si için bir tek­lif­tir bu.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, te­şek­kür için açı­yo­rum. Tü­zük'te­ki sü­re­yi kul­lan­dı­nız, ek sü­re ver­dim.

Sa­de­ce te­şek­kür için Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, bu­yu­run.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ta­mam.

Ay­rı­ca, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ya­sa­sı­nın bir an ev­vel Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­na ge­ti­ril­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum ve Sa­yın Ba­kan­dan bek­li­yo­rum.

Be­ni iz­le­di­ği­niz için, din­le­di­ği­niz için he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

Say­gı­lar su­na­rım. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Öner­ge üze­rin­de, bir mil­let­ve­ki­li adı­na Dur­sun Ak­de­mir, Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­de­mir. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 3813 sa­yı­lı Tür­ki­ye Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­na Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir -An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun ver­miş ol­du­ğu- Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de gö­rüş­le­ri­mi bil­dir­mek üze­re söz al­dım. Yü­ce Mec­li­si ve siz de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün ko­nuş­tu­ğu­muz ko­nu, spor­la il­gi­li bir ko­nu. Spor, as­lın­da, ne­za­ket, cen­til­men­lik, ki­bar­lık ve es­te­tik ge­rek­ti­ren bir iş­tir. Spor­la uğ­ra­şan in­san­la­rın, hiç­bir za­man, anar­şiy­le, hu­zur­suz­luk­la, kar­ma­şay­la il­gi­li ol­ma­ma­sı la­zım. Ama, ne ha­zin­dir ki, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde eşit­siz­lik, ada­let­siz­lik her saf­ha­da kol gez­di­ği için, spor­la uğ­ra­şan top­lu­mu­muz­da da, do­la­yı­sıy­la fut­bol sa­ha­la­rın­da olum­suz­luk­la­ra tep­ki ola­rak şid­det or­ta­ya çı­kı­yor. Bu ne­den­le, ka­nu­ni ted­bir­ler­den ön­ce, hükûmet­le­rin, yet­ki­li­le­rin al­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin ba­şın­da, top­lum­da in­san­la­rın bir­bi­ri­ne sev­giy­le yak­laş­ma­sı­nı ge­rek­ti­re­cek… Hak­kın, ada­le­tin ve hu­ku­kun or­ta­ya ko­nul­ma­sı ve in­san­lar ara­sın­da­ki eşit­siz­li­ğin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ge­re­kir­ken, ma­ale­sef, yö­ne­tim­ler ta­raf­lı dav­ran­dı­ğı için, top­lum -bi­lin­cin­de- kar­şı­sın­da olan ra­ki­bi bir düş­man gi­bi gö­rü­yor. O ne­den­le, top­lu­ma sin­miş bu olum­suz dü­şün­ce, fut­bol sa­ha­la­rın­da her tür­lü ke­si­ci, de­li­ci alet­le, kı­rı­cı araç ve ge­reç­le, öl­dür­me­ye va­ra­cak şe­kil­de sal­dır­gan­lı­ğa ve­si­le olu­yor. Ön­ce, te­men­ni edi­yo­rum ki yö­ne­tim­le­rin, hükûme­tin bu ko­nu­yu gör­me­si, şid­de­te va­ra­cak şe­kil­de top­lu­mun zih­nin­de bu­la­nık­lık ya­pan bu so­run­la­rın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ge­re­kir­di. Ama, ma­ale­sef, şim­di­ye ka­dar bu ön­lem­ler alı­na­ma­dı­ğı için şid­det de gi­de­rek fut­bol sa­ha­la­rın­da art­tı. İn­san­lar, bir­bi­ri­ne, san­ki bu ül­ke­nin in­san­la­rı de­ğil, san­ki bir­bi­ri­mi­zin ta­nı­dı­ğı de­ği­liz, san­ki he­pi­miz bu ül­ke için ay­nı fi­kir­de bir­leş­me­yen in­san­lar­mı­şız gi­bi, ha­sım in­san­lar­mı­şız gi­bi bir tab­lo or­ta­ya çı­kı­yor ve sa­vaş alan­la­rı­na dö­nü­yor.

Ge­çi­ci bir sü­re de ol­sa, ka­nun­lar­da ge­ti­ri­len ön­lem­ler, in­san­la­rın ha­ta­lı dav­ra­nış­la­rın­dan cay­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak ön­lem­ler­dir. Ben, şah­sen, eği­tim­le, top­lum­da ada­le­tin sağ­lan­ma­sıy­la ve ge­le­ce­ğe gü­ven­le ba­kan, öz­gü­ven sa­hi­bi olan bir nes­lin ye­tiş­ti­ril­me­siy­le bu şid­de­tin aza­la­ca­ğı­na ina­nan bir mes­le­ğin er­ba­bı­yım, bir he­ki­mim. Do­la­yı­sıy­la, ce­zay­la çok şey hal­le­dil­mez, ama kı­sa sü­re­de de ol­sa, şim­di­ki bu şid­det olay­la­rı­nın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı, fut­bol sa­ha­la­rın­da­ki şid­det olay­la­rı­nın, sal­dır­gan­lık­la­rın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı için bir­ta­kım ce­zai mü­ey­yi­de­le­rin kon­ma­sı ge­re­kir. Bu­nun için de bir he­kim olan Sa­yın An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Dok­tor Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu da bu amaç­la bu ka­nun tek­li­fi­ni ge­tir­miş­tir.

Siz de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar­dan, top­lum­da hak­sız­lık­la­rın, sal­dır­gan­lık­la­rın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı için bu ka­nun tek­li­fi­nin le­hin­de oy kul­lan­ma­nı­zı ben te­men­ni edi­yo­rum.

Bu­ra­da, ta­bii, ge­ti­ri­len tek­lif­te, as­lın­da, dı­şa­rı­dan stad­yum­la­ra her tür­lü suç iş­le­yi­ci araç ve ge­re­cin so­kul­ma­sı­nı en­gel­le­yi­ci mü­ey­yi­de kon­du­ğu gi­bi, biz­zat sta­dın so­rum­lu­lu­ğu­nu üst­len­miş olan amir­le­rin, me­mur­la­rın ve gü­ven­lik gö­rev­li­le­ri­nin gö­rev ih­ma­lin­de de ay­nı şe­kil­de ce­zai so­rum­lu­luk ge­ti­ri­li­yor. Bu da önem­li bir ön­lem­dir. Do­la­yı­sıy­la, yet­ki­li­le­ri uya­ra­cak, ha­tır­la­ta­cak ve en azın­dan, gö­rev­le­ri­ne tam sa­hip çık­ma­la­rı­na ve­si­le ola­cak­tır.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde -ben öy­le te­men­ni edi­yo­rum ki bu ko­nu­da­ki ko­nuş­ma­la­rı­mız son ol­sun- bir­li­ğin, be­ra­ber­li­ğin, kar­deş­li­ğin, hu­zu­run sağ­lan­ma­sı adı­na spo­run bir ba­rış yo­lu ola­rak kul­la­nıl­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

III. - Y O K L A M A

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­nin oy­la­ma­sın­dan ön­ce bir yok­la­ma ta­le­bi var­dır.

Şim­di bu ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğim. An­cak, yok­la­ma ta­le­bi­ni iş­le­me ko­ya­bil­mem için, ayak­ta olup yok­la­ma ta­lep eden mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­yı­sı­nın 20 olup ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit ede­ce­ğim. İsim­ler tu­ta­na­ğa ge­çe­ce­ğin­den, ayak­ta­ki her sa­yın mil­let­ve­ki­li­nin sı­ra­sıy­la isim­le­ri­ni söy­le­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Sa­yın Koç, Sa­yın As­la­noğ­lu, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Yü­ce­san, Sa­yın Tir­ya­ki, Sa­yın Er­gin, Sa­yın Ke­leş, Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Uz­dil, Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu, Sa­yın Kı­lıç, Sa­yın Dur­gun, Sa­yın Ül­kü, Sa­yın Çe­tin, Sa­yın Ça­kır, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Tü­tün­cü, Sa­yın Öz­yurt, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Ön­der, Sa­yın Kar­tal, Sa­yın Sö­zen, Sa­yın Ata­lay.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.  Ad­la­rı­nı oku­du­ğum sa­yın üye­le­rin yok­la­ma için elek­tro­nik ci­ha­za gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI (Devam)

C) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER (Devam)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, 3813 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nu­na Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/192) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (4/443) (Devam)

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

3.- Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ta­tar'ın, Çe­şit­li Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/613) doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (4/444)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

27/10/2005 ta­ri­hin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na sun­muş ol­du­ğum 2/613 Esas Nu­ma­ra­lı "Çe­şit­li Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fim" Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği Ko­mis­yon­da bu gü­ne ka­dar gö­rü­şül­me­di­ğin­den, Tek­li­fi­min İç­tü­zü­ğün 37'nci mad­de­si ge­re­ğin­ce doğ­ru­dan gün­de­me alın­ma­sı hu­su­sun­da ge­re­ği­ni arz ede­rim.

Say­gı­la­rım­la.

                                                                                             Meh­met TA­TAR

                                                                                                      Şır­nak

BAŞ­KAN - Öner­ge üze­rin­de söz is­te­yen, öner­ge sa­hi­bi Meh­met Ta­tar, Şır­nak mil­let­ve­ki­li…

Bu­yu­run Sa­yın Ta­tar.

Sü­re­niz beş da­ki­ka­dır.

MEH­MET TA­TAR (Şır­nak) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

İlk de­fa 1984 yı­lın­da bir grup te­rö­rist, Eruh ve Şem­din­li il­çe­le­rin­de jan­dar­ma ka­ra­ko­lu bi­na­sı­nı bom­ba­lı ve si­lah­lı bir şe­kil­de baş­la­yan PKK te­rör ey­lem­le­ri, ara­dan ge­çen sü­re içe­ri­sin­de bin­ler­ce va­tan­da­şı­mı­zın can kay­bı­na, bin­ler­ce as­ke­ri­mi­zin şe­hit düş­me­si­ne, de­rin acı­lar ya­şan­ma­sı­na yol aç­mış­tır. PKK ile mü­ca­de­le, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin, böl­ge­de te­rör ey­lem­le­ri­nin önü­ne geç­mek, hu­zu­ru sağ­la­mak için can­la, baş­la mü­ca­de­le eder­ken alı­nan ted­bir­ler­den bi­ri­si de ko­ru­cu­luk sis­te­mi ol­muş­tur.

Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­riy­le bir­lik­te ka­tıl­dı­ğı te­rör­le mü­ca­de­le sı­ra­sın­da bir­çok şe­hit ve ga­zi ve­ren ge­çi­ci köy ko­ru­cu­la­rı­mız, ma­ale­sef, he­nüz bir sos­yal gü­ven­ce­ye ka­vuş­tu­rul­ma­mış­lar­dır.

Yir­mi iki yıl­dır fii­len de­vam et­mek­te olan ko­ru­cu­luk sis­te­mi, ara­dan ge­çen za­man içe­ri­sin­de, ge­re­ken öne­mi ve öze­ni ma­ale­sef gör­me­miş­tir. Bu ko­nu si­ya­set üs­tü de­ğer­len­di­ril­me­si ge­re­ken bir ko­nu­dur. Mil­let­ve­kil­li­ğim sü­re­si içe­ri­sin­de ko­nu­nun çö­zü­mü için yap­mış ol­du­ğum gi­ri­şim­ler, ma­ale­sef, so­nuç­suz kal­mış­tır. 2003 yı­lın­da, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, Baş­ba­kan­lı­ğa, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­na ve Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­na, ko­ru­cu­la­rı­mı­zın sos­yal gü­ven­ce­ye ka­vuş­tu­rul­ma­la­rıy­la il­gi­li baş­vu­ru­la­rı­mı­zı ve çö­züm öne­ri­le­ri­mi­zi ilet­miş ol­ma­mı­za rağ­men, ma­ale­sef, bu za­ma­na ka­dar bir çö­züm bu­lun­ma­mış­tır.

En faz­la ko­ru­cu­ya sa­hip olan il­ler­den bi­ri ola­rak se­çim böl­gem Şır­nak'a her gi­di­şim­de bu ko­nu­da çok yo­ğun ta­lep­ler­le kar­şı­la­şı­yo­rum. Mev­cut İk­ti­dar­dan bu ko­nu­da ümi­di­ni ke­sen ko­ru­cu va­tan­daş­la­rı­mız, ko­nu­yu Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­ne ta­şı­mak is­te­mek­te­dir­ler. Eğer, böy­le bir ko­nu Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­ne in­ti­kal eder­se Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bir fer­di ola­rak, dev­le­ti­mi­zin da­va edil­me­si, şah­sı­mı ol­du­ğu ka­dar her­ke­si ren­ci­de edi­ci bir du­rum­dur.

Ko­ru­cu­lar­la il­gi­li bir ko­nu­yu da­ha di­le ge­tir­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın ve­kil­le­rim, te­rör­le mü­ca­de­le es­na­sın­da as­ker­ler­le ko­ru­cu­lar ay­nı ope­ras­yo­na bir­lik­te ka­tı­lıp ay­nı ça­tış­ma­ya gi­ri­yor­lar ve ay­nı mev­zi­de bir as­ker ve bir ko­ru­cu ça­tış­ma es­na­sın­da şe­hit olu­yor. Bu kah­ra­man as­ke­ri­miz şe­hit mer­te­be­si­ne gi­ri­yor, ay­nı mev­zi­de olan bir kah­ra­man ko­ru­cu­muz şe­hit mer­te­be­si­ne gi­re­mi­yor. Aca­ba, her iki kah­ra­man da bu va­ta­nın ev­lat­la­rı de­ğil­ler mi?

Be­nim en çok ko­ru­cu­lar­la il­gi­li üze­rin­de dur­du­ğum ko­nu­lar­dan bi­ri­si: 2005 yı­lın­da An­ka­ra'ya te­da­vi ama­cıy­la ge­len Ko­ru­cu­ba­şı Mus­ta­fa Azik'i, GA­TA As­kerî Has­ta­ne­si­ne ya­tır­dım. Te­da­vi sü­re­sin­ce zi­ya­re­ti­ne git­tim. Ba­na de­di­ği şu­dur: "Ağa­be­yim Ku­zey Irak'ta şe­hit ol­muş, ye­ğe­nim Ka­to Da­ğı'nda şe­hit ol­muş; 7 ta­ne ço­cu­ğum var, ba­na bir şey olur­sa, bu ço­cuk­lar sa­na ema­net." Ta­bur­cu olup evi­ne git­tik­ten bir ay son­ra ve­fat et­ti. He­pi­ni­zin ba­şı sağ ol­sun. Bu va­tan­se­ver Ko­ru­cu­ba­şı­mız Mus­ta­fa Azik yir­mi se­ne fii­len ko­ru­cu­luk gö­re­vi yap­mış­tır. Bir ay ön­ce böl­ge­ye git­ti­ğim­de, ve­fat eden Ko­ru­cu­ba­şı­mı­zın ai­le­si ve ye­tim­le­ri­ni zi­ya­ret et­tim. Ba­na de­dik­le­ri "Va­tan uğ­ru­na, ba­ba­mı­zı, am­ca­mı­zı, bu yol­da ka­yıp et­tik. Ama, bi­ze kim­se sa­hip çık­ma­dı. Aç kal­dık…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ta­tar, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET TA­TAR (De­vam­la) - …su­suz kal­dık." de­di­ler. Bu ye­tim ço­cuk­la­rın ses­le­ri­ni ar­tık du­ya­lım. Bu­nun gi­bi de te­rör mağ­du­ru bin­ler­ce va­tan­da­şı­mız zor du­rum­da kal­mış­tır. Be­nim üze­rin­de dur­du­ğum ko­nu bu­dur.

Bu ko­ru­cu­luk hak­la­rı ta­nın­sa da ta­nın­ma­sa da…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Dev­let ta­nı­mak zo­run­da Meh­met Bey. Ta­nı­na­cak!

MEH­MET TA­TAR (De­vam­la) - Bak, bu ko­ru­cu­luk hak­la­rı ta­nın­sa da ta­nın­ma­sa da, bu va­tan­se­ver in­san­lar, Ulu Ön­der Ata­türk'ün Türk mil­le­ti­ne ar­ma­ğan et­ti­ği şan­lı bay­ra­ğı­mı­zı, Su­ri­ye-İran-Irak üç­ge­nin­de bu­lu­nan Ga­bar Dağ­la­rı'nda ve Cu­di Dağ­la­rı'nda dal­ga­la­nan Türk Bay­ra­ğı, dün­ya­nın so­nu­na ka­dar dal­ga­la­na­cak­tır. Hiç kim­se­nin bun­dan şüp­he­si ol­ma­sın. (Al­kış­lar)

Bir va­tan ev­la­dı ola­rak, hiç kim­se­nin top­ra­ğın­da gö­zü­müz yok­tur, ama, ül­ke­mi­zi böl­me­ye ça­lı­şan ve va­tan top­ra­ğın­da gö­zü olan var­sa, o çift gö­zü­nü de çı­ka­rı­rız. (Al­kış­lar)

Bu se­bep­le, bir an ev­vel ko­nuy­la il­gi­li ça­lış­ma­lar baş­la­tıl­ma­lı ve bu ko­ru­cu­la­rı­mız sos­yal gü­ven­ce­ye ka­vuş­tu­ru­la­rak bu ayı­ba son ve­ril­me­li­dir.

Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür eder, Ge­nel Ku­ru­la say­gı­lar su­na­rım. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ta­tar.

Öner­ge üze­rin­de söz is­te­yen, bir mil­let­ve­ki­li adı­na, Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ka­nun tek­li­fi­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ve­ren, Şır­nak Doğ­ru Yol Par­ti­si Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Ta­tar'a da te­şek­kür­le­ri­mi sun­mak is­ti­yo­rum. Da­ha ön­ce de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, ay­nı min­val üze­re ve­ri­len bir ka­nun tek­li­fin­den do­la­yı, ken­di­le­ri­ne de ay­rı­ca te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yir­mi yıl­dan be­ri bu ül­ke­nin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü için, em­ni­yet güç­le­ri­mi­zin ve si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­zin ya­nın­da can­la baş­la ça­lı­şan 55 bin ko­ru­cu­muz var. Yir­mi yıl­dan be­ri bin­ler­ce­si ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. Ken­di ai­le­le­rin­den, an­ne­le­rin­den, ba­ba­la­rın­dan, eş ve ço­cuk­la­rın­dan da yi­ne bin­ler­ce­si ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. An­cak, ne ya­zık ki, yir­mi yıl­dan be­ri, ge­ce -20 de­re­ce­de nö­bet tu­tan, te­rör ör­güt­le­riy­le ge­ce ve gün­düz ça­tış­ma­ya gi­ren ve bu va­ta­nın bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü için ca­nı­nı fe­da et­mek­ten çe­kin­me­yen ko­ru­cu­la­rı­mız­la il­gi­li ola­rak, Al­lah aş­kı­na, mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, si­ya­si par­ti­ler ola­rak, bun­la­rın bu ka­dar yap­mış ol­duk­la­rı bu ul­vi gö­rev kar­şı­sın­da biz gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­tir­dik mi, biz va­zi­fe­mi­zi yap­tık mı Al­lah aş­kı­na? Da­ha ge­çen haf­ta, Per­va­ri-Do­ğan'da 2 ko­ru­cu­muz, Os­man Bu­lut ve Sü­ley­man Bu­lut, te­rör ör­gü­tüy­le gi­ri­len ça­tış­ma ne­ti­ce­sin­de şe­hit ol­du­lar ve bin­ler­ce Os­man­la­rı, Sü­ley­man­la­rı, bö­lün­mez bü­tün­lük için şe­hit ver­dik. Em­ni­yet güç­le­ri­mi­zin en ya­kı­nın­da bun­lar, si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­zin en ya­kı­nın­da bun­lar; bir ope­ras­yo­na gö­zü ka­pa­lı gi­dip, ca­nı­nı ve ma­lı­nı bu ül­ke için gö­zü­nü kırp­ma­dan se­ve se­ve ve­ren in­san­lar bun­lar. Ama bu in­san­lar yir­mi yıl­dan be­ri bu zor şart­lar al­tın­da ça­lı­şı­yor­lar, an­cak bir emek­li hak­la­rı bi­le yok, emek­li bi­le ola­mı­yor­lar. Dün­ya­nın han­gi ül­ke­sin­de böy­le bir uy­gu­la­ma var­dır Al­lah aş­kı­na?

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Yir­mi yıl­dır DYP kaç se­fer ik­ti­da­ra gel­di? Siz ne­den yap­ma­dı­nız kar­de­şim?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, so­run, so­run… Ba­kın, ben da­ha ik­ti­da­ra bir şey söy­le­me­dim, si­ze da­ha bir şey söy­le­me­dim.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Söy­le, söy­le!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ni­çin alı­nı­yor­sun?

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Alın­mı­yo­rum… Alın­mı­yo­rum…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu, he­pi­mi­zin gö­re­vi de­dim, bu­nu söy­le­dim. Bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­nin gö­re­vi bu, bu Mec­li­sin gö­re­vi bu, bir si­ya­si par­ti­nin gö­re­vi de­ğil.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - İş­te, bu­nu ka­bul ede­ce­ğiz…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - İçiş­le­ri Ba­ka­nı 10 kez, bu­ra­da, gel­di, söy­le­di. "Ha­zır­lık­la­rı ya­pı­yo­ruz, ta­mam­lı­yo­ruz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu­nu hal­le­de­ce­ğiz." de­di İçiş­le­ri Ba­ka­nı. 10 kez söy­le­di...

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ba­kan söz ver­di, "2006 so­nu­na ka­dar çı­ka­ra­ca­ğız" de­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ni­çin, ge­lip bu­nun he­sa­bı­nı sor­mu­yor­su­nuz? Ta­bii bu kol­tuk­lar ra­hat… Ge­çen haf­ta söy­le­dim, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li iti­raz… Ra­hat… Gi­din ba­ka­lım Ga­bar Da­ğı'na, He­re­kol Da­ğı'na, Cu­di Da­ğı'na gi­din, şu an­da, -15, -20'de nö­bet tu­tan ko­ru­cu­lar var.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Bi­zim ço­cuk­la­rı­mız var ora­da, bi­zim ço­cuk­la­rı­mız on­lar.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, he­pi­mi­zin kar­deş­le­ri on­lar. Ben, kaç ta­ne­si­ni ken­di el­le­rim­le top­ra­ğa ver­dim on­la­rın. Ben, o acı­yı ya­şa­yan in­sa­nım; bü­tün ilik­le­ri, bü­tün hüc­re­le­ri­ne ka­dar o acı­yı ya­şa­yan in­sa­nım. Yü­re­ğim sız­lı­yor. Onun için, de­dim ki: Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­nin so­rum­lu­lu­ğu de­dim, sa­de­ce ik­ti­dar par­ti­si­nin di­ye bir şey söy­le­me­dim Sa­yın Fat­sa.

Ama de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dün­ya­nın baş­ka ül­ke­le­rin­de ol­sa, bu ha­ya­tı­nı kay­be­den in­san­la­rın hey­kel­le­ri di­ki­lir, "dev­let övünç ma­dal­ya­la­rı" ve­ri­lir, isim­le­ri cad­de­le­re, so­kak­la­ra ko­nur. Ama, biz, on­la­rı, ken­di ka­der­le­ri­ne terk et­mi­şiz, ken­di baş­la­rı­na bı­rak­mı­şız, bir sos­yal gü­ven­lik hak­kı­nı ken­di­le­rin­den esir­ge­mi­şiz. İş­te bu­gün fır­sat... İş­te bu­gün fır­sat, ge­lin, hep be­ra­ber, ve­ril­miş olan bu ka­nun tek­li­fi­nin gün­de­me alın­ma­sı yo­lun­da oy­la­rı­mız­la bu­nu des­tek­le­ye­lim, ka­bul ede­lim ve -Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si 22'nci Dö­nem Par­la­men­to­su da, hep be­ra­ber- bu Par­la­men­to­nun şe­re­fi ol­sun, ik­ti­dar par­ti­si­nin şe­re­fi ol­sun. Biz bir şey is­te­mi­yo­ruz. Ye­ter ki bu me­se­le­yi çö­ze­lim, bu me­se­le­yi hal­le­de­lim, yıl­lar­dan be­ri kan­gren hâli­ne gel­miş olan bu ko­ru­cu­la­rı­mı­zın bu me­se­le­si­ni bu Par­la­men­to çöz­sün, çöz­sün.

Ben bi­li­yo­rum, ben on­la­rın iç­le­rin­de ya­şa­dım. Şir­van Kay­ma­kam­lı­ğım dö­ne­min­de, bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü, "Türk Bay­ra­ğı'nı in­di­rin" di­ye ha­ber gön­der­di­ğin­de, o kö­yü­mü­zün ko­ru­cu­la­rı "gü­cü­nüz ye­ti­yor­sa ge­lin siz in­di­rin" di­ye ha­ber gön­de­ren in­san­lar bun­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen to­par­la­yın.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ama şim­di, üze­rin­den bu ka­dar yıl geç­tik­ten son­ra, o dö­nem­le­ri çok ça­buk unu­tu­yo­ruz, çok ça­buk unut­tuk. Ha­tır­la­yı­nız 1985'li yıl­lar­dan son­ra, o böl­ge­de­ki te­rör ör­gü­tü­nün ey­lem­le­ri­nin han­gi bo­yut­ta, han­gi se­vi­ye­de ol­du­ğu­nu ha­tır­la­yın, göz­le­ri­ni­zin önü­ne ge­ti­rin, ha­va ka­rar­dı­ğın­da ha­yat bi­ti­yor­du o böl­ge­ler­de. Ama, o dö­nem­den be­ri, ko­ru­cu­lar, gü­ven­lik güç­le­ri­miz­le be­ra­ber, bu mü­ca­de­le­de en ön saf­ta yer alan in­san­lar ola­rak, bu mü­ca­de­le­yi se­ve se­ve ye­ri­ne ge­tir­di­ler. İş­te, gö­rev, bu­gün, bi­ze dü­şü­yor de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Ne olur, ge­lin, bu ka­nun tek­li­fi­ni hep be­ra­ber des­tek­le­ye­lim. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si de ver­miş da­ha ön­ce, Sa­yın Meh­met Ta­tar'ın da ver­miş ol­du­ğu bu ka­nun tek­li­fi bir­bi­ri­ne ben­zer tek­lif­ler­dir. Ge­lin, hep be­ra­ber bu­nu Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ne ala­lım ve hep be­ra­ber, oy­la­rı­mız­la da bu ka­nun tek­li­fi­ni bu­ra­da ka­nun­laş­tı­ra­lım, ha­ya­ta ge­çi­re­lim.

Ben, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, bu­gü­ne ka­dar, bu uğur­da ha­ya­tı­nı kay­be­den bü­tün ko­ru­cu­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, mekânla­rı cen­net ol­sun di­yo­rum. İn­şal­lah, ye­ni­den, Tür­ki­ye'de, böy­le, ko­ru­cu is­tih­dam ede­cek olay­lar ya­şan­maz; ül­ke­miz, bir­lik ve bü­tün­lük içe­ri­sin­de iler­le­me­si­ne, kal­kın­ma­sı­na de­vam eder di­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nın ara­nıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Oy­la­ma­yı elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım.

Üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.00

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.09

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 80'in­ci Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, söz­lü so­ru öner­ge­le­ri­ni gö­rüş­mü­yor ve gün­de­min "Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, gün­de­min 58'in­ci sı­ra­sın­da yer alan, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Mü­nir Er­kal ve 31 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı ürü­nü­nün eko­no­mik de­ğe­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la; 134'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Kı­lıç ve 37 mil­let­ve­ki­li­nin, don olay­la­rı ne­de­niy­le ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin uğ­ra­dı­ğı za­rar­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la; 320'nci sı­ra­da yer alan, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la; 346'ncı sı­ra­da yer alan, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 47 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı üre­ti­min­de­ki eko­no­mik de­ğer kay­bı­nın ve ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa­nın 98'in­ci, İç­tü­zü­ğün 104 ve 105'in­ci mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­le­ri­nin bir­lik­te ya­pı­la­cak ön gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

V. - GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE

MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI

A) ÖN GÖ­RÜŞ­ME­LER

1.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Mü­nir Er­kal ve 31 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı ürü­nü­nün eko­no­mik de­ğe­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/99)

2.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Kı­lıç ve 37 mil­let­ve­ki­li­nin, don olay­la­rı ne­de­niy­le ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin uğ­ra­dı­ğı za­rar­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/184)

3.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 21 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/384)

4.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 47 mil­let­ve­ki­li­nin, ka­yı­sı üre­ti­min­de­ki eko­no­mik de­ğer kay­bı­nın ve ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/410)

BAŞ­KAN - Hükûmet? Ye­rin­de.

Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri Ge­nel Ku­ru­lun 3/6/2003 ta­rih­li 88'in­ci, 21/04/2004 ta­rih­li 76'ncı, 18/10/2006 ta­rih­li 9'un­cu ve 27/12/2006 ta­rih­li 45'in­ci bir­le­şim­le­rin­de okun­du­ğun­dan tek­rar okut­mu­yo­rum.

İç Tü­zük'ümü­ze gö­re Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı hu­su­sun­da sı­ra­sıy­la Hükûme­te, si­ya­si par­ti grup­la­rı­na ve öner­ge­ler­de­ki bi­rin­ci im­za sa­hi­bi­ne ve­ya on­la­rın gös­te­re­ce­ği bir di­ğer im­za sa­hi­bi­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Ko­nuş­ma sü­re­le­ri Hükûmet ve grup­lar için yir­mi­şer da­ki­ka, öner­ge sa­hip­le­ri için onar da­ki­ka­dır.

Şim­di, söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum: Hükûmet adı­na Meh­di Eker, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı; grup­lar adı­na Gü­rol Er­gin, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li, CHP Gru­bu adı­na; Sü­ley­man Sa­rı­baş, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li; Ali Os­man Baş­kurt, AK Par­ti Gru­bu adı­na, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li; öner­ge sa­hip­le­ri Mu­har­rem Kı­lıç, Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li; Ne­ca­ti Uz­dil, Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li; Mü­nir Er­kal, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Şim­di söz sı­ra­sı Hükûmet adı­na Meh­di Eker, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­RIM VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI MEH­MET MEH­Dİ EKER (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­kan, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri; ka­yı­sı ile il­gi­li Mec­lis araş­tır­ma­sı hu­su­sun­da Hükûmet adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye, po­li­kül­tür ta­rı­mın ya­pıl­dı­ğı, ge­niş üre­tim imkânla­rı­na sa­hip bir ül­ke ol­ma­sı ha­se­biy­le, ürün­le­ri­miz içe­ri­sin­de ka­yı­sı çok önem­li, dik­ka­te de­ğer bir yer al­mak­ta­dır. Ta­bii, dün­ya­da da öne­mi bi­li­nen ve be­lir­li bir pa­ya sa­hip bir mey­ve. 2004 yı­lı iti­ba­rıy­la dün­ya­da 400 bin hek­tar alan­da ka­yı­sı üre­ti­mi ya­pı­lı­yor ve 2,7 mil­yon ton dün­ya­da üre­tim söz ko­nu­su. Tür­ki­ye, dün­ya ta­ze ka­yı­sı üre­ti­mi ba­kı­mın­dan yüz­de 11'lik bir pay­la ilk sı­ra­lar­da yer alı­yor. Tür­ki­ye'yi sı­ra­sıy­la İran, İtal­ya, Fran­sa, Pa­kis­tan iz­li­yor. Ol­duk­ça -dün­ya­da- sı­nır­lı sa­yı­da ül­ke ta­ze ka­yı­sı üre­ti­mi ya­pı­yor. Ku­ru ka­yı­sı üre­ti­min­de bu­lu­nan ül­ke­le­rin sa­yı­sı ise da­ha da az­dır. Dün­ya ku­ru ka­yı­sı üre­ti­mi yıl­lar iti­ba­rıy­la 90-95 bin ton ara­sın­da de­ğiş­mek­te­dir. Ül­ke­mi­zin ku­ru ka­yı­sı üre­ti­mi ise 80 ile 85 bin ton ara­sın­da olup dün­ya üre­ti­mi­nin yüz­de 85-90'ını kar­şı­la­mak­ta­dır. Dün­ya­da ku­rut­ma­lık ka­yı­sı üre­ti­min­de İran ve Pa­kis­tan Tür­ki­ye'den son­ra ge­len önem­li üre­ti­ci ül­ke­ler­dir.

Ül­ke­miz­de ka­yı­sı üre­ti­mi, ta­bii, açık alan­da ye­tiş­ti­ril­di­ğin­den do­la­yı ik­li­me bağ­lı ola­rak de­ği­şik böl­ge­ler­de ya­pıl­mak­ta ve bu üre­tim açı­sın­dan, üre­ti­min özel­lik­le çi­çek­len­me dö­ne­mi, ta­bii, son de­re­ce de önem­li ve üre­ti­mi be­lir­le­yen, sı­nır­la­yan te­mel fak­tör, özel­lik­le "ilk­ba­ha­rın geç don­la­rı" de­di­ği­miz don ha­di­se­si, me­te­oro­lo­jik ha­di­se, üre­ti­mi et­ki­le­yen, sı­nır­la­yan te­mel et­ken­ler­den bir ta­ne­si.

Tür­ki­ye'de -Ma­lat­ya baş­ta ol­mak üze­re- Ma­lat­ya, Elâzığ, Er­zin­can böl­ge­si; Kars, özel­lik­le Ka­ğız­man ve Iğ­dır böl­ge­si; İçel, Ak­de­niz Böl­ge­si; Ege Böl­ge­si, bir de "Sa­kar­ya Va­di­si" de­di­ği­miz alan­da üre­tim ya­pı­lı­yor önem sı­ra­sı­na gö­re. Bun­lar­dan Ma­lat­ya, Elâzığ ve Er­zin­can böl­ge­sin­de da­ha çok ku­rut­ma­lık; Kars, Iğ­dır böl­ge­sin­de, bir mik­rok­li­ma­ya sa­hip bir alan­da da­ha çok sof­ra­lık; bir de Ak­de­niz sa­hil şe­ri­din­de ise er­ken­ci sof­ra­lık çe­şit­le­rin üre­ti­mi ya­pıl­mak­ta­dır. Ke­za, Ege Böl­ge­si ve Ak­de­niz Böl­ge­si'nden son­ra da ikin­ci er­ken­ci böl­ge olup ta­ma­men sof­ra­lık ka­yı­sı çe­şit­le­ri­ni üret­mek­te­dir.

Tür­ki­ye'de 2002 yı­lın­da 310 bin ton olan ka­yı­sı üre­ti­mi 2006 yı­lın­da 400 bin ton ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Ka­yı­sı üre­ti­mi­nin yüz­de 60'ı Ma­lat­ya ili­miz­de ve bu­nun üre­ti­mi­nin yüz­de 90'ı ise ku­rut­ma­lık­tır. Ma­lat­ya'da yak­la­şık 50 bin ai­le ve Tür­ki­ye ge­ne­lin­de de 70 bin ai­le­nin doğ­ru­dan ge­çim kay­na­ğı­dır. Ay­rı­ca, ih­raç edi­len ku­ru ka­yı­sı­nın da yüz­de 90'ın­dan faz­la­sı Ma­lat­ya'dan ya­pıl­mak­ta­dır. 

Ka­yı­sı­da ağaç ba­şı­na ve­rim Tür­ki­ye'de 36 ile 40 ki­log­ram ara­sın­da de­ğiş­mek­te, de­ka­ra ve­rim ise 1.600 ile 1.800 ki­log­ram ara­sın­da de­ğiş­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­yı­sı­nın tü­ke­tim şek­li çok fark­lı bi­çim­ler­de ol­mak­ta­dır. Ku­ru­tul­muş ve kon­ser­ve, re­çel, mar­me­lat gi­bi iş­len­miş ola­rak yıl bo­yun­ca tü­ke­ti­mi ya­pı­lan mey­ve­le­rin en önem­li­le­rin­den­dir. Yi­ne, dün­ya­da ta­ze ka­yı­sı­nın yıl­lık ki­şi ba­şı­na tü­ke­ti­mi 0,6 ile 2 ki­log­ram ara­sın­da de­ğiş­mek­te. Ül­ke­miz­de­ki ka­yı­sı­nın yak­la­şık yüz­de 50-55'i ta­ze ola­rak tü­ke­til­mek­te­dir. Ge­ri ka­lan bö­lü­mü ise ku­ru­tu­la­rak ve­ya iş­le­me sa­na­yi­sin­de mey­ve su­yu, re­çel, mar­me­lat, şe­ker­le­me ve pes­til ya­pı­mın­da kul­la­nıl­mak­ta. Dün­ya­da ise ka­yı­sı­nın yak­la­şık yüz­de 70-75'i ta­ze ola­rak tü­ke­til­mek­te, ka­lan kıs­mı ise ku­ru­tu­la­rak ve­ya iş­le­me sa­na­yi­sin­de kul­la­nıl­mak­ta­dır. Yurt dı­şın­da, iş­len­miş ka­yı­sı ürün­le­ri, ko­ru­yu­cu şu­rup için­de ka­yı­sı, re­çel, mar­me­lat, mey­ve su­yu, pas­ta, pes­til, şe­ker­le­me, don­dur­ma, yo­ğurt, don­du­rul­muş ka­yı­sı, ka­yı­sı eks­tra­tı, esan­sı ve ka­yı­sı li­kö­rü şek­lin­de çok muh­te­lif şe­kil­ler­de tü­ke­til­mek­te­dir. Son yıl­la­ra ka­dar ta­ze ve ku­ru ka­yı­sı it­ha­la­tı söz ko­nu­su de­ğil iken, 1992'den son­ra bir mik­tar ta­ze ka­yı­sı it­ha­la­tı ya­pıl­mış­tır.

Dün­ya ku­ru ka­yı­sı ih­ra­ca­tı­nın yüz­de 59'u ül­ke­miz ta­ra­fın­dan ya­pıl­mak­ta, son yıl­lar­da ih­raç edi­len ta­ze ve ku­ru ka­yı­sı mik­tar ve de­ğer­le­ri de aşa­ğı­da­dır:

2002 yı­lın­da ta­ze ka­yı­sı ih­ra­ca­tı ya­pıl­ma­mış­ken 2006 yı­lın­da 13.900 ton ta­ze ka­yı­sı ih­ra­ca­tı ya­pıl­mış­tır. 2002 yı­lın­da 66.700 ton ku­ru ka­yı­sı ih­ra­ca­tı ya­pıl­mış iken bu ra­kam 2006 yı­lın­da 113.900 ton ku­ru ka­yı­sı ola­rak şe­kil­len­miş­tir. Dün­ya ku­ru ka­yı­sı ti­ca­re­tin­de­ki ka­yı­sı­nın yak­la­şık yüz­de 85'i, bi­raz ön­ce de söy­le­di­ğim gi­bi, 80-90 ara­sın­da­ki mik­ta­rı ül­ke­miz kay­nak­lı­dır. 60 ül­ke­ye ka­yı­sı ih­ra­ca­tı ya­pıl­mak­ta, bu ih­ra­ca­tın yüz­de 50'si Av­ru­pa Top­lu­lu­ğu, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin dı­şın­da da ABD gel­mek­te­dir.

Kuş­ku­suz ta­bi­at şart­la­rı­na bağ­lı bir üre­ti­me sa­hip olan ka­yı­sı­nın da çe­şit­li so­run­la­rı bu­lun­mak­ta­dır. Bu­gün de bu­ra­da, bu ve­si­ley­le, ka­yı­sı­nın hem so­run­la­rı hem bun­la­ra ait çö­züm öne­ri­le­ri hak­kın­da ka­na­at­le­ri­mi­zi gö­rü­şe­ce­ğiz ve pay­la­şa­ca­ğız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; so­run­la­rı "üre­tim" ve "pa­zar­la­ma" baş­lı­ğı al­tın­da, iki ana baş­lık al­tın­da top­la­mak müm­kün­dür. Üre­tim­le il­gi­li so­run­la­rın ba­şın­da, ilk­ba­har­da ya­şa­nan geç don­lar ve do­ğal afet­ler­dir. Üre­ti­mi en­gel­le­yen en önem­li fak­tör­le­rin ba­şın­da bu gel­mek­te­dir. Tür­ki­ye'de do­ğal afet­le­re kar­şı çift­çi­le­rin ko­run­ma­sı ve on­la­rın bir şe­kil­de sı­kın­tı­la­rı­nın ve­ya uğ­ra­dık­la­rı ha­sa­rın kar­şı­lan­ma­sı­nı te­min ba­kı­mın­dan, ma­lu­mu­nuz, 2090 sa­yı­lı bir Ka­nun var­dır ve bu çer­çe­ve­de, ge­çen yıl, 2004 yı­lın­da Ma­lat­ya'da vu­ku bu­lan don afe­tin­den do­la­yı 26.462 çift­çi, 607.821 de­kar ara­zi­de -ka­yı­sı­lar- za­rar gör­müş­tür. Bun­la­ra ka­nu­na gö­re yüz­de 40'ın üze­rin­de an­cak ol­du­ğu tak­dir­de yar­dım ya­pı­la­bi­li­yor, yüz­de 40'ın al­tın­da olan­lar 2090 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de ta­bii bu yar­dım­dan ma­ale­sef fay­da­la­na­mı­yor.

2006 yı­lın­da Ma­lat­ya ili ve il­çe­le­rin­de mey­da­na ge­len afet se­be­biy­le yi­ne 14.600 çift­çi­ye ait 229 bin de­kar ka­yı­sı bah­çe­si za­rar gör­müş ve İl Ha­sar Tes­pit Ko­mis­yo­nu ka­ra­rı­na gö­re, yüz­de 40'ın üze­rin­de za­rar gö­ren 5.803 çift­çi­ye 14 mil­yon 200 bin YTL yar­dım, tah­si­sat ya­pıl­mış­tır. Söz ko­nu­su yar­dım, 2006 yı­lı için­de 5.146 çift­çi­ye 13 mil­yon YTL ve 2007 yı­lın­da da ka­lan 657 çift­çi­ye ait 1,2 mil­yon YTL ola­rak ta­ma­mı öden­miş­tir.

2005 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren Ta­rım Si­gor­ta­la­rı Ka­nu­nu ile, üre­ti­ci­le­ri­mi­zin ürün­le­ri­ni si­gor­ta et­ti­re­rek üre­tim ris­ki­ni azalt­ma­la­rı sağ­lan­mış­tır. 2006 yı­lın­da baş­la­yan uy­gu­la­ma­da, don, Tür­ki­ye'de, sa­de­ce 90 il­çe­de pi­lot uy­gu­la­ma ola­rak baş­la­tıl­mış­tı. An­cak, 2007 yı­lı için biz bu ka­ra­rı de­ğiş­tir­dik ve açık­ta ye­tiş­ti­ri­len ürün­ler­de, özel­lik­le don ha­sa­rı­na ma­ruz ka­lan ürün­ler için bun­la­rın ta­ma­mı­nı biz si­gor­ta kap­sa­mı­na al­dık. Bu şe­kil­de ürü­nü­nü si­gor­ta et­ti­ren va­tan­daş­la­rı­mı­za, prim be­de­li­nin ya­rı­sı, yüz­de 50'si dev­let des­te­ği ola­rak öden­mek­te­dir.

Bu­nun dı­şın­da, üre­tim­le il­gi­li so­run­lar­dan bir ta­ne­si, ta­bii, gir­di fi­yat­la­rı­dır. Gir­di fi­yat­la­rı­nın yük­sel­me­si, ta­bii ki, üre­tim­de olum­suz ba­zı et­ki­le­ri or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Ama, bu mak­sat­la, biz de Hükûmet ola­rak, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­ne, de­kar ba­şı­na 10 YTL doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği, yi­ne de­kar ba­şı­na 1,8 YTL ma­zot ve de­kar ba­şı­na 1,43 YTL güb­re des­te­ği ver­mek su­re­tiy­le, hem üre­ti­ci­nin üre­ti­mi­ni da­ha ra­hat şe­kil­de yap­ma­sı­nı te­min et­mek hem de onun üre­ti­mi­ne bir olum­lu kat­kı yap­mak ga­ye­siy­le, bu gir­di des­tek­le­ri­ni, biz, üre­ti­ci­mi­ze, ka­yı­sı üre­ti­ci­mi­ze ödü­yo­ruz.

Ke­za, fi­dan te­mi­nin­de ba­zı güç­lük­ler­le kar­şı­la­şıl­mak­ta­dır za­man za­man. Bu­nu aş­mak için de ser­ti­fi­ka­lı fi­dan­la te­sis edi­len ye­ni bah­çe­le­re de­kar ba­şı­na des­tek öde­me­si yap­ma­ya baş­la­dık ve 2006 yı­lın­da, de­kar ba­şı­na 200 YTL'den öde­me yap­tık ki, bu ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­mi­ze 3.900 de­kar alan­da 785 bin YTL bu alan­da des­tek­le­me öde­me­si ya­pıl­mış­tır. Bu des­tek­le­me, ya­ni ser­ti­fi­ka­lı fi­dan­la bah­çe te­si­si­ne dö­nük ka­yı­sı bah­çe­si te­sis eden va­tan­da­şı­mı­za 200 YTL de­kar ba­şı­na ve­re­ce­ği­miz des­tek 2007 yı­lın­da da de­vam ede­cek­tir.

Su­la­may­la ve güb­re­le­mey­le il­gi­li de, ta­bii, za­man za­man des­tek­ler ver­mek­te­yiz. Güb­re­le­me­de, özel­lik­le top­ra­ğı­nı tah­lil et­ti­re­rek üre­tim ya­pa­cak olan üre­ti­ci­ler için de­kar ba­şı­na ila­ve 1 YTL doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği ve­ril­mek­te. Su­la­ma ko­nu­sun­da da, üre­tim ma­li­ye­ti­ni dü­şür­mek için, ba­sınç­lı su­la­ma sis­tem­le­ri­nin yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la, Ba­kan­lı­ğı­mız­ca 2006 yı­lın­da uy­gu­la­ma­ya ko­nan Kır­sal Kal­kın­ma Ya­tı­rım­la­rı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si kap­sa­mın­da grup pro­je­le­ri­ne yüz­de 50 hi­be des­te­ği sağ­lan­mak­ta­dır.

Ta­bii, ha­sat­la il­gi­li ola­rak za­man za­man so­run­lar ya­şan­mak­ta ve bu­nun­la il­gi­li eği­tim ça­lış­ma­la­rı, özel­lik­le ol­gun­luk­la ala­ka­lı, mey­ve­nin özel­li­ği­ne uy­gun tek­nik­ler­le bu ha­sa­dın ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor, bu ko­nu­da da ba­zı eği­tim ça­lış­ma­la­rı ya­pıl­mak­ta.

Kü­kürt­le­me ku­ru ka­yı­sı­nın en önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri­si; kul­la­nı­lan yük­sek oran­da­ki kü­kürt­di­ok­sit mik­ta­rı. Av­ru­pa Bir­li­ği ve ül­ke­miz­de bu­nun stan­dar­dı 2.000 ppm ola­rak uy­gu­lan­mak­ta­dır. Yurt içi gı­da de­ne­tim prog­ra­mı çer­çe­ve­sin­de, 11 il­de, her ay 50 ku­ru ka­yı­sı nu­mu­ne­si alı­na­rak bu la­bo­ra­tu­va­ra gön­de­ril­mek­te ve 2.000 ppm'in üze­rin­de­ki kü­kürt ora­nı çı­kan ka­yı­sı­la­rı ha­zır­la­yan fir­ma­la­ra ya­sal iş­lem ya­pıl­mak­ta­dır. 2006 yı­lın­da, bu ma­na­da, 20 fir­ma­ya 37 nu­mu­ne için iş­lem ya­pıl­mış­tır.

Ma­lat­ya Ta­rım İl Mü­dür­lü­ğü­müz­ce, ku­ru ka­yı­sı­da sağ­lık­lı üre­tim ve kü­kürt­le­me eği­tim pro­je­si uy­gu­lan­mak­ta­dır. Yi­ne, Ma­lat­ya'da ka­yı­sı iş­le­me ve pa­ket­le­me ya­pan 93 adet iş­let­me bu­lun­mak­ta, bu iş­let­me­le­rin ku­ru­lu ka­pa­si­te­le­ri top­la­mı yak­la­şık 220 bin ton/yıl­dır.

Ma­lat­ya'da 68 ih­ra­cat­çı fir­ma ta­ra­fın­dan ka­yı­sı ih­ra­ca­tı ger­çek­leş­ti­ril­mek­te­dir.

De­po­la­ma, yi­ne, önem­li bir un­sur­dur. Üre­ti­min ya­pıl­dı­ğı sa­ha­lar­da ürü­nün de­po­lan­ma­sı için ge­rek­li ta­rım­sal ya­pı­la­rın sa­yı­sı ve ka­pa­si­te­le­ri­nin kuş­ku­suz ar­tı­rıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Ka­yı­sı­ya yö­ne­lik pro­je­ler­den iki adet te­sis için -ki, bun­lar, so­ğuk ha­va ve ku­rut­ma, yı­ka­ma, ka­lib­ras­yon ve pa­ket­le­me te­sis­le­ri­dir- top­lam pro­je tu­ta­rı 670 bin YTL ya­tı­rım­dır; biz, bu­nun yüz­de 50'si­ni hi­be ola­rak kar­şı­lı­yo­ruz.

Köy baz­lı ka­tı­lım­cı ya­tı­rım pro­je­si, yi­ne, de­vam edi­yor ve 2007 pro­je­le­ri de önü­müz­de­ki gün­ler­de ka­bul edil­me­ye baş­la­na­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; üre­tim­le il­gi­li de­ğin­di­ğim hu­sus­la­rın dı­şın­da, ta­bii, pa­zar­la­may­la il­gi­li ba­zı so­run­la­rı bu­lun­mak­ta­dır ka­yı­sı­nın ve ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin. Ku­ru ka­yı­sı fi­yat­la­rın­da is­tik­rar sağ­la­na­ma­ma­sı en önem­li so­run ola­rak kar­şı­mı­za çık­mak­ta­dır. Uzun yıl­lar içe­ri­sin­de, ku­ru ka­yı­sı­nın fi­ya­tı sa­de­ce bir­kaç yıl­da 3 bin do­lar, ton ba­şı­na, bir fi­ya­ta ulaş­mış­tır. Ma­lat­ya Ti­ca­ret Bor­sa­sı ka­yıt­la­rı­na gö­re, son yir­mi yıl­da, 96 yı­lın­da 44 bin ton­luk re­kol­te­ye kar­şı­lık bir 3 bin do­la­rı aş­mış, 85, 97 ve 99 yıl­la­rın­da -dü­şük re­kol­te­de üre­tim­le­rin ol­du­ğu yıl­lar- 2.500 do­lar/ton ci­va­rın­da sey­ret­miş­tir.

Son yıl­lar­da­ki fi­yat­lar da şu şe­kil­de: 2005 yı­lın­da 1.895 do­lar ve 2006 yı­lın­da 1.887 do­lar ola­rak ton ba­şı­na ger­çek­leş­miş­tir. Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ka­nu­nu'nun yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den bu ya­na, 15 il­de 23 adet mey­ve üre­ti­ci­le­ri bir­li­ği ile 1 adet ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri bir­li­ği ku­rul­muş­tur. Bu bir­lik­le­ri ka­nun ge­re­ği bir ça­tı al­tın­da top­la­yan Mey­ve Üre­ti­ci­le­ri Mer­kez Bir­li­ği de 7/9/2006 ta­ri­hin­de ku­rul­muş­tur.

So­ğuk zin­ci­rin yaş ka­yı­sı­nın pa­zar­lan­ma­sın­da çok önem­li bir fak­tör ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mak ge­re­ki­yor. Biz, bu­nu çöz­me­ye dö­nük ola­rak da Ba­kan­lık ola­rak, Kır­sal Kal­kın­ma Ya­tı­rım­la­rı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de bir uy­gu­la­may­la so­ğuk zin­ci­ri sağ­la­ya­cak na­kil va­sı­ta­la­rı­nın da yüz­de 50 prim­le des­tek­len­me­si uy­gu­la­ma­sı baş­lat­tık.

Mev­cut pa­zar­la­rı­mı­za ila­ve ola­rak ye­ni olu­şan ve­ya ge­le­cek­te oluş­ma­sı plan­la­nan ye­ni pa­zar­la­ra ulaş­ma­da kar­şı­la­şı­lan bir­ta­kım güç­lük­ler var. Bu pa­zar­la­rın oluş­tu­rul­ma­sı için mu­hak­kak su­ret­te ürün ta­nı­tı­mı­na ge­rek­li öne­min ve­ril­me­si ge­re­ki­yor.

Yi­ne, dış pa­zar­lar­da uy­gun şe­kil­de ta­nı­tım, ka­yı­sıy­la il­gi­li pa­zar­la­ma­nın da­ha iyi bir nok­ta­ya gel­me­si açı­sın­dan ka­çı­nıl­maz­dır. Ku­ru ka­yı­sıy­la il­gi­li tüm ku­ru­luş­la­rın ve özel sek­tö­rün ko­nuy­la il­gi­li ola­rak or­tak ça­lış­ma yap­ma­sı ve da­ha iyi bir ta­nı­tım için ge­rek­li plan ve prog­ram­la­rın uy­gu­la­ma­ya kon­ma­sı ge­re­ki­yor. İh­ra­cat­çı­la­rın dış pa­zar­lar­da fark­lı fi­yat tek­lif et­me­le­ri ve­ya ay­nı ka­li­te­de­ki ürün için fi­yat in­di­ri­mi­ne git­me­le­ri de pa­zar­la­ma­da kar­şı­la­şı­lan so­run­lar­dan bir ta­ne­si­dir.

Bu­ra­da özel­lik­le ürün­le­re ait bir mar­ka­nın tam ola­rak ya­ra­tı­la­ma­mış ol­ma­sı kar­şı­mı­za önem­li bir so­run ola­rak çı­kı­yor. Üre­ti­min yo­ğun ol­du­ğu sa­ha­lar­da or­ga­nik ta­rım uy­gu­la­ma­la­rı­nın hız­la yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Biz, or­ga­nik üre­tim­le il­gi­li ola­rak da, bil­di­ği­niz gi­bi, nor­mal des­tek­le­re ila­ve­ten yüz­de 30 ila­ve des­tek ve­ri­yo­ruz bu or­ga­nik üre­tim ya­pıl­ma­sı­na. Ay­rı­ca, iyi ta­rım tek­nik­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı ola­rak bi­li­nen EU­RE­GAP pren­si­bi­nin üre­ti­ci­le­re ta­nı­tıl­ma­sıy­la il­gi­li ya­yım ça­lış­ma­mız da de­vam edi­yor.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

TA­RIM VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI MEH­MET MEH­Dİ EKER (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Or­ga­nik ka­yı­sı üre­ti­mi de hız­la bu çer­çe­ve­de ge­li­şi­yor. Hâlen 132 üre­ti­ci­miz, 8.003 ton or­ga­nik ka­yı­sı üre­ti­mi yap­mak­ta ve bi­raz ön­ce be­lirt­ti­ğim gi­bi, or­ga­nik üre­tim için de­kar ba­şı­na, nor­mal DGD'ye ila­ve­ten yüz­de 30 ila­ve DGD ve­ri­yo­ruz ki bu da de­kar ba­şı­na 3 YTL'lik bir ge­lir sağ­la­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­yı­sı­nın Tür­ki­ye için da­ha, eko­no­mik ge­ti­ri­si de, eko­no­mik de­ğe­ri de da­ha yük­sek olan bir ürün el­de edil­me­siy­le il­gi­li, kuş­ku­suz, ge­rek bi­zim Ba­kan­lık ola­rak ge­rek­se üre­ti­ci­le­rin ve bu­nun­la il­gi­li di­ğer ku­ru­luş­la­rın mu­hak­kak su­ret­te iş bir­li­ği yap­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­ruz.

Ben, bu duy­gu­lar­la yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Gü­rol Er­gin, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Er­gin. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır Sa­yın Er­gin.

CHP GRU­BU ADI­NA GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mü­nir Er­kal ve 31 mil­let­ve­ki­li­nin, yi­ne Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Kı­lıç ve 37 mil­let­ve­ki­li­nin, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 21 mil­let­ve­ki­li ile yi­ne ay­nı mil­let­ve­ki­li­miz­le bir­lik­te 48 mil­let­ve­ki­li­nin ver­miş ol­duk­la­rı ve bir­leş­ti­ri­len dört öner­ge üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­lar­ken, Sa­yın Baş­kan si­zi, yü­ce Mec­li­si ve bü­yük Türk ulu­su­nu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce, Sa­yın Ba­kan, üre­tim ko­nu­sun­da, ka­yı­sı­nın du­ru­mu ko­nu­sun­da tek­nik ve ve­ril­me­si ge­re­ken bil­gi­le­ri ver­di. Ben de, iz­ni­niz­le -bel­ki tek­rar ola­cak ama- bu ko­nu­la­ra de­ğin­mek, son­ra gö­rüş­le­ri­mi­zi açık­la­mak is­ti­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi ka­yı­sı, Tür­ki­ye için çok önem­li bir ta­rım­sal ürün. Tıp­kı fın­dık gi­bi, tıp­kı geç­miş­te var ol­du­ğu bi­çi­miy­le tü­tün gi­bi. Ta­bii ki, bu ara­da ku­ru üzü­mü de say­ma­mız ge­re­kir. Bun­lar Tür­ki­ye'ye öz­gü, cid­di­ye alın­ma­sı ge­re­ken ta­rım ürün­le­ri­miz.

Ka­yı­sı de­yin­ce he­pi­mi­zin ak­lı­na Ma­lat­ya ge­li­yor. 2006 yı­lı sa­yı­mı ola­rak Ma­lat­ya'da 6 mil­yon 817 bin 850 ka­yı­sı ağa­cı var. Ma­lat­ya'dan son­ra Elâzığ, Mer­sin, Si­vas, Kah­ra­man­ma­raş, Nev­şe­hir, Iğ­dır gi­bi il­le­ri­miz­de ka­yı­sı üre­ti­li­yor. Tür­ki­ye'de ki­şi ba­şı­na üre­ti­me bak­tı­ğı­mız za­man, 3 ki­lo üre­tim düş­tü­ğü­nü gör­mek­te­yiz.

Ma­lat­ya'mız­da yaş ka­yı­sı üre­ti­mi yıl­lar içe­ri­sin­de çok bü­yük de­ği­şik­lik gös­te­ri­yor ik­li­me bağ­lı ola­rak. Ör­ne­ğin, 2004 yı­lın­da 84.700 ton­ken, 2005'te 500 bin ton, 2006'da 242.700 ton ol­muş­tur bu üre­tim. Sa­yın Ba­ka­nın da ifa­de et­tik­le­ri gi­bi, Tür­ki­ye'de­ki üre­tim 2006 yı­lı için 400 bin ton­dur. Ya­ni, bu­ra­dan şu an­la­şı­lı­yor: Tür­ki­ye'de­ki top­lam ka­yı­sı üre­ti­mi­nin yüz­de 60'ı Ma­lat­ya'da üre­ti­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­miz­de, ta­bii, önem­li olan da­ha çok ku­ru ka­yı­sı­dır ve ku­ru ka­yı­sı­nın Tür­ki­ye üre­ti­mi de yi­ne yıl­dan yı­la de­ğiş­mek­te, 2006 için bu 83.564 ton yap­mak­ta­dır.

Dış sa­tım ge­li­ri ola­rak bak­tı­ğı­mız za­man, ka­yı­sı­nın, 2004 yı­lın­da yak­la­şık 199 mil­yon do­lar, 2005 yı­lın­da 179 mil­yon do­lar, 2006'da 194 mil­yon do­lar ge­lir ge­tir­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz ki bun­la­rı yak­la­şık 200 mil­yon do­lar ola­rak ifa­de et­me­miz doğ­ru olur. Yal­nız, fi­yat­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, ger­çi Sa­yın Ba­kan son iki yı­lın fi­ya­tı­nı ver­di ve geç­miş­le ba­zı kar­şı­laş­tır­ma­lar yap­tı, ama, bu fi­yat­la­rı 2004, 2005, 2006 fi­yat­la­rı ola­rak al­dı­ğı­mız­da -bun­lar or­ta­la­ma fi­yat­lar­dır- 2004'te fi­yat do­lar/ton ola­rak 2.486 do­lar/ton, 2005'te 1.895 do­lar/ton, 2006'da 1.754 do­lar/ton­dur. Bu ko­nu­ya bi­raz son­da ye­ni­den de­ği­ne­ce­ğim de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nın söy­le­di­ği gi­bi ka­yı­sı çok çe­şit­li bi­çim­ler­de de tü­ke­ti­li­yor, on­la­ra gir­me­ye­ce­ğim. Yal­nız, bir ko­nu­nun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'de ye­te­rin­ce açık­lan­ma­mış bir ko­nu­yu açık­la­mak is­ti­yo­rum: Ka­yı­sı, kalp sağ­lı­ğı açı­sın­dan son de­re­ce önem­li bir mey­ve­dir. Bu­nun her­kes ta­ra­fın­dan bi­lin­me­sin­de ya­rar var. İçer­miş ol­du­ğu yük­sek po­tas­yum ve mag­nez­yum mik­ta­rı, kalp ada­le­le­ri sağ­lı­ğı için son de­re­ce önem­li­dir. Ay­rı­ca, mag­nez­yum tüm ada­le­le­ri­miz için çok ge­rek­li olan bir me­tal­dir. Bu ba­kım­dan, ka­yı­sı­nın, içer­di­ği kar­bon­hid­rat­lar dı­şın­da, özel­lik­le mi­ne­ral içe­ri­ği ba­kı­mın­dan in­san sağ­lı­ğın­da çok önem­li bir ye­ri ol­du­ğu­nu bil­me­miz ge­rek­mek­te­dir.

Ku­ru ka­yı­sı­da ka­li­te­yi be­lir­le­yen -bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­kan da söy­le­di- kü­kürt­di­ok­sit mik­ta­rı ile nem ora­nı­dır. Nem ora­nı­nın yüz­de 25'ten faz­la ol­ma­sı is­ten­mez. Kü­kürt­di­ok­sit ora­nı biz­de ve Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 2 bin ppm'dir. Ya­ni, bu şu an­la­ma ge­lir: Ku­ru ka­yı­sı­nın 1 ki­lo­sun­da 2 gram­dan faz­la kü­kürt­di­ok­sit ol­ma­ma­lı­dır. Bu­nu bu şe­kil­de söy­le­ye­lim. Bu ra­kam­lar, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde ve Avus­tral­ya'da bi­raz da­ha yük­sek­tir.

Yi­ne ifa­de ede­lim: Ku­ru ka­yı­sı­nın ih­ra­ca­tın­da biz dün­ya şam­pi­yo­nu­yuz, tıp­kı fın­dık­ta ol­du­ğu gi­bi. Bi­zim ra­kip­le­ri­miz ola­rak, ama çok ge­ri­miz­den ge­len, İran, Pa­kis­tan ve Su­ri­ye var­dır sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

Bir nok­ta çok önem­li­dir: Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Al­man­ya, İn­gil­te­re, İtal­ya, İs­pan­ya, Fran­sa, biz­den al­dık­la­rı ka­yı­sı­yı çok yük­sek fi­yat­lar­la, yak­la­şık 5 ka­tı fi­yat­lar­la, re­eks­port yo­luy­la bü­tün dün­ya­ya sat­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, ben, Sa­yın Mü­nir Er­kal'a, bu­ra­dan, bil­mi­yo­rum, çok özel te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Çün­kü, Sa­yın Er­kal, araş­tır­ma için ver­di­ği öner­ge­de Hükûme­tin bü­tün za­af­la­rı­nı or­ta­ya koy­muş. O ba­kım­dan te­şek­kür edi­yo­rum. Ne­ler de­miş, şim­di si­ze on­la­rı söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, şöy­le di­yor Sa­yın Er­kal: "Ka­yı­sı üre­ti­ci­si­ne, ha­sat­tan ön­ce güb­re, zi­rai ilaç gi­bi har­ca­ma­la­rın­da des­tek ve­ril­me­mek­te­dir. Üre­ti­ci, ka­yı­sı­nın fi­yat is­tik­rar­sız­lı­ğın­dan kor­ka­rak -bi­raz ön­ce söy­le­dim fi­yat­la­rı- kü­kür­dü faz­la ver­mek­te ve bu faz­la kü­kürt­lü ürün AB ül­ke­le­ri­ne ih­ra­cat­ta sı­kın­tı ya­rat­mak­ta­dır. Ka­yı­sı Bir­lik'e ve­ri­len des­tek az­dır."

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Yok ol­du, yok.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - "İh­ra­ca­tın ar­tı­rıl­ma­sı için ge­rek­li olan ia­de des­te­ği ka­yı­sı ürü­nün­de sağ­lan­ma­mak­ta­dır."

İş­te, bi­zim de­ğil, bir ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li­nin bir iti­raf­na­me­si ola­rak bu söz­le­ri de ka­yıt­la­ra ge­çir­miş ol­duk. Ken­di­si­ne tek­rar te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­lat­ya'da en az 50 bin ai­le ve 250 bin ki­şi ka­yı­sı­dan ge­çi­ni­yor, ama, 2004 yı­lın­da bü­yük bir don ola­yı, tıp­kı fın­dık­ta ol­du­ğu, di­ğer mey­ve­ler­de ol­du­ğu gi­bi ya­şan­dı. Şim­di, eğer ben yan­lış an­la­ma­dıy­sam, Sa­yın Ba­ka­nı­mın söz­le­rin­den şu ifa­de­yi edin­dim. Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "2004 yı­lın­da 26.462, 2006 yı­lın­da 14.600 çift­çi ka­yı­sı­dan za­rar gör­dü." ve şöy­le ek­li­yor, di­yor ki…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Don­dan.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - "2006 yı­lın­da biz 5.803 çift­çi­ye 14 mil­yon 200 bin YTL yar­dım ver­dik." Ben şim­di öğ­ren­mek is­ti­yo­rum: 2004 yı­lın­da ne des­tek ver­di­niz, o afe­te uğ­ra­yan in­san­la­ra ne ver­di­niz? Bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ve yi­ne sor­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "Biz şim­di bü­tün don afe­ti­ni Tür­ki­ye için, si­gor­ta için al­dık." İyi de, bun­dan ya­rar­la­na­bil­mek için 2007 yı­lın­da kaç ta­ne Ma­lat­ya­lı üre­ti­ci, ka­yı­sı üre­ti­ci­si ken­di­ni, ürü­nü­nü si­gor­ta et­tir­miş­tir? Lüt­fen bu­nu da söy­ler mi­si­niz? Eğer si­gor­ta ola­yı is­ten­di­ği gi­bi ge­liş­me­diy­se Tür­ki­ye'de, şu ve­ya bu ala­nı si­gor­ta içi­ne al­mak da bir an­lam faz­la­sıy­la ifa­de et­me­mek­te­dir.

Son­ra, Sa­yın Ba­ka­nı din­ler­ken ben bu­ra­da ken­dim ko­nu­şu­yor­mu­şum duy­gu­su­na ka­pıl­dım çö­züm­ler ko­nu­sun­da söy­le­dik­le­rin­de. Söy­le­dik­le­ri hep­si şu ya­pıl­ma­lı, bu edil­me­li… Si­zin gö­re­vi­niz ne Sa­yın Ba­kan? Si­zin gö­re­vi­niz ne? On­la­rı biz mi ya­pa­cak­tık da yap­ma­dık? De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bun­lar çok önem­li olay­lar.

Şim­di ge­li­yo­rum fi­yat ko­nu­su­na. Ka­yı­sı­da oy­na­nan oyun tıp­kı fın­dık­ta oy­na­nan oyu­nun ay­nı­sı­dır. Ka­yı­sı Bir­lik üze­rin­de oy­na­nan oyun­lar tıp­kı FİS­KO­BİR­LİK üze­rin­de oy­na­nan oyun­la­rın ay­nı­sı­dır. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Hükûmet, ka­yı­sı­da ol­du­ğu gi­bi fın­dık­ta da afe­te kar­şı du­yar­sız kal­mış, ken­di be­lir­le­me­si ol­du­ğu hâlde yak­la­şık 252 tril­yon li­ra­sı­nı gas­bet­miş­tir fın­dık üre­ti­ci­si­nin. O pa­ra­yı ver­me­miş­tir.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­yı­sı…

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Fın­dık üre­ti­ci­si­nin. Ka­yı­sı üre­ti­ci­si­nin de yak­la­şık 70-80 tril­yo­nu­nu gas­bet­miş­tir. Bun­la­rı söy­le­me­miz ge­re­ki­yor, bun­la­rı sor­ma­mız ge­re­ki­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di ge­le­lim ta­rım sa­tış ko­ope­ra­tif­le­ri­ne. Tıp­kı Mü­nir Er­kal Bey'in söy­le­di­ği gi­bi, ta­rım sa­tış ko­ope­ra­tif­le­ri­ne des­tek -o az di­yor ger­çi, bi­raz sı­kı­la­rak az di­yor- hiç ve­ril­mi­yor, hiç. Bir tek ku­ruş o ta­rım sa­tış ko­ope­ra­tif­le­ri­ne ve­ril­mi­yor. Dün­ya­da bir tek biz­de bir ya­sa çı­ka­rıl­mış­tı -ta­bii ki siz­den ön­ce çı­ka­rıl­mış­tı- ta­rım sa­tış ko­ope­ra­tif bir­lik­le­ri­ne dev­let hiç­bir şe­kil­de mad­di kat­kı­da bu­lun­maz di­ye. Dört se­ne­dir, dört bu­çuk se­ne­dir söy­lü­yo­ruz: Ge­lin, şu­nu de­ğiş­ti­re­lim. Yok­sa, bü­tün ta­rım sa­tış ko­ope­ra­tif­le­ri, tıp­kı Ka­yı­sı Bir­lik­te ol­du­ğu gi­bi, tıp­kı FİS­KO­BİR­LİK'te ol­du­ğu gi­bi, ka­pı­sı­na ki­lit vu­rur du­ru­ma ge­le­cek. Bun­dan si­zin ne kârı­nız ola­cak? Sor­mak is­ti­yo­rum. Bun­dan bu ül­ke­nin ne kârı ola­cak? Onu sor­mak is­ti­yo­rum. Üre­ti­ci­nin ne kârı ola­cak? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa­yı aci­len de­ğiş­tir­me zo­run­lu­lu­ğu var­dır. İn­şal­lah ve mut­la­ka, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rı, bu ya­sa­yı da de­ğiş­ti­re­cek­tir, bu ka­fa­la­rı da de­ğiş­ti­re­cek­tir. Bu­nu her­ke­sin bil­me­si ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bir iki ko­nu­ya da­ha de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Bun­lar­dan bi­ri şu: Dün­ya Su Gü­nü ol­du, ayın 22'siy­di, ama, 21'in­de An­ka­ra'da kut­lan­dı. Tür­ki­ye'de­ki bü­tün su­la­ma ko­ope­ra­tif­le­ri­nin bir­lik baş­kan­la­rı bu­ra­day­dı, yan­la­rın­da pek çok ko­ope­ra­tif baş­ka­nı bu­ra­day­dı, 500, 600, 700 ko­ope­ra­tif bu­ra­day­dı. Ta­rım Ba­ka­nı ne­re­dey­di? Ta­rım Ba­ka­nı yok. Müs­te­şa­rı ne­re­dey­di? Su ko­nu­su si­zin için bu ka­dar önem­siz bir ko­nu muy­du? Su ko­nu­su­nu gün­de­me ge­ti­rip der­di­ni an­la­ta­cak adam­lar si­zin için bu ka­dar önem­siz in­san­lar mıy­dı?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben bu­ra­da söy­le­miş­tim, o gün­den ön­ce şu kür­sü­de söy­le­miş­tim, siz o in­san­la­rın kar­şı­sı­na çı­ka­ma­ya­cak­sı­nız de­miş­tim. Şu kür­sü­de söy­len­di bu söz­ler üç gün ön­ce ve hiç­bi­ri­niz kar­şı­la­rı­na çı­ka­ma­dı­nız. Ni­ye çı­ka­ma­dı­nız? Çün­kü, o in­san­la­rı ca­nın­dan bez­dir­di­niz, o in­san­la­rı pe­ri­şan et­ti­niz. Ha, kar­şı­sı­na çık­tı­ğı­nız köy­lü yok mu? Çı­kı­yor­su­nuz, za­man za­man köy­le­re gi­di­yor­su­nuz; ama, yap­tık­la­rı­nız­dan ötü­rü de­ğil, o köy­lü­nün ter­bi­ye­si­ne gü­ve­nip sı­ğın­dı­ğı­nız için gi­de­bi­li­yor­su­nuz, yok­sa gi­de­mi­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, bir  baş­ka ko­nu­ya gi­re­yim. Bu­ra­da, Sa­yın Ba­kan, son iki yı­lın ko­nuş­ma­la­rın­da, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de mı­sır üre­ti­min­de­ki ar­tış­lar­dan söz et­ti, iş­te, "2005'te 4 mil­yon ton ol­du." de­di, "2006'da 3 mil­yon 800 bin ton ola­cak." de­di, 2005 ko­nuş­ma­sın­da "Ar­tık Tür­ki­ye mı­sır it­hal et­me­ye­cek." de­di.

Şim­di so­ru­yo­rum: 250 bin ton mı­sır it­ha­la­tı için…

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - 300 bin ton.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Özür di­le­rim, 300 bin de ola­bi­lir, ben 250 bin bi­li­yo­rum.

…250 bin ton mı­sır it­ha­la­tı için bir ça­lış­ma ya­pıl­dı mı, ya­pıl­ma­dı mı? İha­le ya­pıl­dı mı, ya­pıl­ma­dı mı? Bu ni­ye ya­pıl­dı?

Ben, Tür­ki­ye Ka­mu-Sen'ci­ler gi­bi üs­tü­nü­ze mı­sır at­ma­ya­ca­ğım, ama bu kür­sü­de bun­la­rı söy­le­ye­ce­ğim. Mut­lak su­ret­te bi­ri­le­ri­ne bir çı­kar sağ­la­mak için ya­pıl­mış­tır ar­ka­daş­lar. Çün­kü, köy­lü­nün ma­lı pa­ra et­me­ye baş­la­dı­ğı an­da siz it­ha­la­tı açı­yor­su­nuz, bu­nu mut­la­ka ya­pı­yor­su­nuz. Bir çı­kar kay­gı­sıy­la yap­tı­ğı­nı­zı bi­li­yo­rum.

Bu ara­da şu­nu söy­le­ye­yim: Prim öde­me­le­rin­den söz edi­yor­su­nuz. Bi­raz ön­ce DGD'den söz et­ti­niz. Siz 16 mil­yon DGD'yi 10 mil­yo­na dü­şür­dü­nüz. Bu­nu söy­le­se­ni­ze! Onun ya­nın­da bo­nus ola­rak 1 mil­yon 500 bin bir şey­ler ve­ri­yor­su­nuz, bun­la­rı söy­lü­yor­su­nuz. 16 mil­yo­nu 10 mil­yo­na dü­şür­dü­nüz. Güb­re des­te­ği de­di­niz, 2006'da bir tek ku­ruş ver­di­niz mi? Şim­di övü­nü­yor­su­nuz, "de­ka­ra şu ka­dar güb­re des­te­ği ve­ri­yo­rum, de­ka­ra şu ka­dar ma­zot des­te­ği ve­ri­yo­rum…" 2006'da bu­nun için -Al­lah rı­za­sı için ge­lin şu­ra­da söy­le­yin- bir tek ku­ruş ver­di­niz mi? Ge­lin şu kür­sü­de söy­le­yin. Ver­me­di­niz çün­kü, ver­me­di­niz.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Ni­san­da öde­dik.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, şim­di ye­ni bir oyun, oyun için­de oyun. Ne ya­pı­lı­yor? Şim­di prim ve­ri­le­cek ya pa­muk­ta ve­sa­ire­de, şim­di üre­tim ra­kam­la­rı dü­şü­rül­me­ye ça­lı­şı­lı­yor ki az prim ve­ri­le­bil­sin.

De­fa­lar­ca ya­zı yaz­dı­nız. Ada­na Ta­rım İl Mü­dür­lü­ğü­ne ya­zı­lan, ora­da ya­zı­lan ya­zı­la­rın hep­si elim­de. Şim­di­ye ka­dar pa­muk­ta 650 ki­lo ola­rak -bi­rin­ci ürün­de de, ikin­ci ürün­de de- alı­nan ve­ri­mi siz şim­di, bi­rin­ci ürün­de 550 ki­lo­ya dü­şür­dü­nüz, ikin­ci ürün­de 380 ki­lo­ya dü­şür­mek is­ti­yor­su­nuz. Ni­ye? Ona gö­re da­ha az prim ve­re­yim di­ye. Ha­ni, pri­mi yüz­de 6 ar­tır­dı­lar ya, şim­di, onu, yüz­de 30-40 faz­la­sıy­la azalt­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Son­ra, ne­re­de, ka­ba yem prim­le­ri ne­re­de? Ne­re­de ar­ka­daş­lar? Fiğ pri­mi ne­re­de, yon­ca pri­mi ne­re­de? Geç­ti­ği­miz ara­lı­ğın 15'in­de hep­si ve­ri­le­cek­ti, öy­le söy­len­miş­ti.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, söz­le­ri­miz­de doğ­ru ve dik­kat­li ol­ma zo­run­lu­lu­ğu­muz var. Bu­nu özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve bu ara­da şu­nu söy­le­ye­yim: Siz, şim­di, yap­tık­la­rı­nız­la ye­tin­mi­yor­su­nuz, Ma­lat­ya'nın ka­yı­sı­sı­nı bu­ra­da ko­nu­şu­yor­su­nuz. Siz, Ma­lat­ya Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nü ora­dan kal­dı­rı­yor­su­nuz ve öy­le bir ye­re gö­tü­rü­yor­su­nuz ki o Ma­lat­ya Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nü, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, o gö­tür­mek is­te­di­ği­niz top­rak­lar­da, 1998-1999 yıl­la­rın­da, o böl­ge için özel ka­yı­sı ye­tiş­ti­ri­ci­li­ğin­de önem­li olan kök kan­se­ri ol­du­ğun­dan ötü­rü, 50 bin adet ka­yı­sı fi­da­nı im­ha edil­miş ve bu alan, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan, fi­dan üre­ti­mi­ne ka­pa­tıl­mış. Şim­di Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü ora­ya gö­tü­rül­mek is­te­ni­yor.

Sa­yın Ba­kan, böy­le bir yan­lış ya­pı­la­bi­lir mi?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­lar çok önem­li me­se­le­ler. Bu ko­nu­lar üze­rin­de he­pi­mi­zin ge­rek­li cid­di­ye­tiy­le dur­ma zo­run­lu­lu­ğu­muz var ki, o ens­ti­tü­nün ku­ru­lu­şu ta 1937'de. 1937'de bir is­tas­yon ola­rak ku­rul­muş, mey­ve­ci­lik is­tas­yo­nu ola­rak ku­rul­muş. Son­ra -1986 yı­lıy­dı sa­nı­yo­rum- bu araş­tır­ma ens­ti­tü­sü hâli­ne ge­ti­ril­di. Siz de, şim­di, ora­dan ora­ya nak­let­me ba­ha­ne­siy­le ka­pat­ma ça­ba­sı için­de­si­niz, tıp­kı da­ha ön­ce ka­pat­tık­la­rı­nız gi­bi, dört yıl­da ka­pat­tık­la­rı­nız gi­bi.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bu ara­da, bir de bir ya­sa tek­li­fi gel­di, çift­çi­le­rin borç­la­rı­nın si­lin­me­si şek­lin­de. Öy­le an­la­şı­lı­yor, öy­le an­la­şı­lı­yor, öy­le de­ğil. Bu bir tu­zak ya­sa. Bu, se­çim ön­ce­si oy ala­bil­me kay­gı­sıy­la çift­çi­yi kan­dır­ma ya­sa­sı.

Ora­da ge­ti­ri­len dü­zen­le­me şu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Mü­te­sel­sil ke­fa­let­ten do­ğan, ke­fil olan­la­rın so­ru­nu or­ta­dan kal­dı­rı­lı­yor. Yok­sa, borç morç si­lin­di­ği yok. Borç morç si­lin­di­ği yok, ama, bu öy­le açık­la­nı­yor ki ka­mu­oyu­na, öy­le bir duy­gu ve­ri­li­yor ki, Tür­ki­ye'nin her ye­rin­den çift­çi­ler arı­yor "Borç­la­rı­mız si­li­ni­yor­muş." di­ye. Yok öy­le bir şey. Bu­nu her­ke­sin bil­me­si ge­re­kir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çün­kü, in­san­lar ar­tık kan­dı­rıl­mak is­te­mi­yor­lar. Ye­te­ri ka­dar kan­dır­dı­nız, dört se­ne, dört bu­çuk se­ne kan­dır­dı­nız, bun­dan son­ra kan­dır­ma­yın.

Ben, bu­ra­dan, Türk çift­çi­si­ni uya­nık ol­ma­ya ay­rı­ca ça­ğır­ma­yı ken­di­me gö­rev bi­li­yo­rum, çün­kü, hiç­bi­ri­mi­zin, hiç­bir Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­nin öm­rü bo­yun­ca ak­lı­na gel­me­yen, bun­dan son­ra da gel­me­ye­cek yol­lar­la, yön­tem­ler­le, siz, in­san­la­rı kan­dır­ma­ya önü­müz­de­ki üç dört ay için­de özel ça­ba gös­te­re­cek­si­niz. Bu on­lar­dan bi­ri­dir. Bu­nu özel­lik­le söy­lü­yo­rum.

Ay­rı­ca, bu bir ko­nu­nun ik­ra­rı­dır, bu in­san­la­rın al­dık­la­rı pa­ra­yı öde­ye­me­dik­le­ri­nin ik­ra­rı­dır. Bu­nu da özel­lik­le söy­le­mek is­ti­yo­rum. Beş se­ne in­let­ti­niz. Beş se­ne­nin so­nun­da, yal­nız­ca ke­fil­le­ri ara­dan çı­ka­ra­rak, gü­ya, o çift­çi­ye yar­dım­cı ola­cak­sı­nız! Yok böy­le bir şey. Türk çift­çi­si si­zin san­dı­ğı­nız ya­pı­da de­ğil. Türk çift­çi­si, Ata­türk'ün bu mil­le­tin efen­di­si ko­nu­mu­na ge­tir­mek için ça­ba gös­ter­di­ği efen­di­li­ğe, Sa­yın Ba­kan, siz­den de, ben­den de la­yık olan, da­ha la­yık olan in­san­dır! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nu he­pi­mi­zin bil­me­si ge­re­kir ve ona kar­şı tav­rı­mız­da bu ko­nu­lar­da dik­kat­li ol­ma zo­run­lu­lu­ğu­nu he­pi­mi­zin his­set­me­si ge­re­kir sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bii, söy­le­ne­cek çö­züm öne­ri­le­ri var, zi­ya­de­siy­le var, fa­kat, bu çö­züm öne­ri­le­ri­ni, za­ten, Sa­yın Ba­kan ken­di­si say­dı. Ya­ni, ola­cak şey de­ğil. Sa­yın Ba­kan san­ki be­nim ye­ri­me ko­nuş­tu. Ya­ni, be­nim söz­le­ri­mi de gas­bet­ti bu ara­da, be­nim ye­ri­me o say­dı. De­mek ki, onun da şikâye­ti çok­muş ken­di ya­pa­ma­dık­la­rın­dan ve­ya yap­ma­dık­la­rın­dan ve­ya Ba­kan­lı­ğı­nın yap­ma­dık­la­rın­dan. Bu ba­kım­dan, be­ni yor­ma­dı­ğı için de ken­di­si­ne özel­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum ve son bir iki ko­nu­ya ge­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, şim­di, cid­di me­se­le­ler bir­bi­ri­ni ko­va­la­yıp gi­di­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­gin, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Rus­ya'dan ilaç ka­lın­tı­sı­na uya­rı! Hâlâ mı uya­rı­lar yet­me­di si­ze? Hâlâ mı uya­rı­lar yet­me­di si­ze Sa­yın Ba­kan? Siz­den ön­ce­ki ba­ka­na da böy­le uya­rı­lar gel­miş­ti, ama o dö­nem­de de şu ve­ya bu ki­şi ve­ya ku­rum­la­rın dik­kat­siz­li­ği ve­ya ne­me la­zım­cı­lı­ğı so­nu­cun­da hiç­bir ön­lem alın­ma­mış­tı ve hat­ta söy­len­ti­le­re ba­kar­sak, bir ba­ka­nın gi­di­şi­ne ne­den olan bir olay ya­şan­mış­tı.

Şim­di ay­nı uya­rı­lar Rus­ya'dan ge­li­yor ar­ka­daş­lar. Ba­kan­lık, gö­re­vi­ni yap­mı­yor, yap­mak zo­run­da­dır, yap­ma­lı­dır. Bu­nu söy­lü­yo­rum ve ay­rı­ca, ba­kın, siz­le­re şim­di bir bel­ge gös­te­re­ce­ğim. AK Par­ti­nin bir il teş­ki­la­tı, 2002 yı­lın­da, se­çim­den ön­ce "Bun­la­rı bi­li­yor muy­du­nuz?" di­ye bir tab­lo ya­yın­la­mış. Ya­ni, bu­ra­da ben­zi­nin fi­ya­tı ne­dir, mo­to­ri­nin fi­ya­tı ne­dir -ra­fi­ne­ri fi­ya­tı- ne ka­dar ver­gi alı­nı­yor, hal­ka ka­ça sa­tı­lı­yor?

Şim­di ben si­ze bu­nun bu­gün­kü fi­yat­la­rı­nı ve­re­yim: 2 mil­yon 250 bin li­ra­ya siz ma­zo­tu sa­tı­yor­su­nuz. Si­zin bu­ra­da şikâyet ola­rak yaz­dı­ğı­nız fi­ya­ta ba­kı­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­zin yaz­dı­ğı­nız şikâyet fi­ya­tı 981 bin li­ra. Bu, si­zin 2002 se­çi­min­den ön­ce­ki bir ya­yı­nı­nız. "981 bin li­ra, çok pa­ha­lı" di­ye şikâyet et­miş­si­niz. Şim­di, 2 mil­yon 250 bin li­ra ve güb­re me­se­le­si­ne ge­li­yo­rum.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, güb­re­de ina­nıl­maz fi­yat ar­tış­la­rı sü­rü­yor. Ba­kın, üre 700 bin li­ra, buğ­day 300, üre 700 bin li­ra. Bu­nun­la ta­rım ya­pı­lır mı? Müm­kün mü­dür? Dia­mon­yum­fos­fat, ya­ni kı­sa adıy­la DAP, 650 bin li­ra. Bun­la­rın o gün­kü fi­yat­la­rı­nı da söy­le­ye­lim de ba­ri ta­mam ol­sun: 700 bin li­ra olan üre 260 bin li­ray­mış, 650 bin li­ra olan DAP 385 bin li­ray­mış.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­bi­lir mi­yim Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Er­gin.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Ar­ka­daş­la­rım, bu söz­le­rim­le si­zi si­ze an­lat­ma­ya ça­lış­tım Sa­yın Ba­kan. Ben, yü­ce Türk ulu­su­nu, siz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri ve Sa­yın Baş­kan si­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­gin.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Sü­ley­man Sa­rı­baş, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den Sa­yın Mü­nir Er­kal'ın ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den ar­ka­daş­la­rı­mı­zın (10/99, 10/184, 10/384 ve 10/410) nu­ma­ra­lı ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nı araş­tır­ma, Mec­lis araş­tır­ma­sı is­te­me ta­lep­le­ri­ni gö­rüş­mek üze­re Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. Ön­ce­lik­le, bu öner­ge­le­ri ve­ren ar­ka­daş­la­rı­ma çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Yi­ne, söz­le­ri­me baş­lar­ken, bi­raz ön­ce, Ma­lat­ya­lı ol­ma­ma­sı­na rağ­men tam bir Ma­lat­ya­lı gi­bi ka­yı­sı­nın me­se­le­le­ri­ni ko­nu­şan Gü­rol Er­gin Be­ye­fen­di'ye de yi­ne hu­zur­la­rı­nız­da te­şek­kür edi­yo­rum.

"Ka­yı­sı" de­yin­ce, ar­ka­daş­lar, Ma­lat­ya­lı­nın der­di ge­lir, Ma­lat­ya­lı­nın çi­le­si ge­lir, Ma­lat­ya­lı­nın eme­ği ge­lir, göz nu­ru ge­lir ve Ma­lat­ya­lı­ya "ka­yı­sı" de­di­ği­niz za­man bir ah çe­ker, bir ah işi­tir, ço­luk ço­cu­ğu­nun rız­kı ge­lir, ama, ömür tü­ket­ti­ği ve kar­şı­lı­ğı­nı ala­ma­dı­ğı bir bi­ti­şin, bir if­la­sın, bir yok olu­şun, ma­ale­sef, çi­le­si var­dır.

Ben ka­yı­sı­cı­yım, ka­yı­sı­yı bi­li­rim, ço­cuk­lu­ğu­mu da ka­yı­sı fi­dan­la­rı ye­tiş­ti­re­rek, on­la­rın (T) aşı­la­rı­nın ip­li­ği­ni bağ­la­ya­rak ge­çir­dim. Bü­tün da­mar­la­rım­da ka­yı­sı­dan al­dı­ğı­mız ge­li­rin kar­şı­lı­ğı var­dır. Tah­si­li­mi ka­yı­sı be­de­liy­le yap­tım, ha­ya­tı­nı ka­yı­sıy­la ka­zan­mış bir ar­ka­da­şı­nı­zım.

"Ka­yı­sı" de­yip geç­me­mek la­zım. Ma­lat­ya'nın on üç il­çe­si, mer­ke­zi, es­na­fı, köy­lü­sü, ta­ma­mı­nın ge­çim kay­na­ğı­dır ka­yı­sı. Ka­yı­sı­yı bir ta­ra­fa çı­kar­tır­sa­nız, Ma­lat­ya'yı, ay­nen, ba­lı­ğın su­suz yer­de, çay­da kal­dı­ğı gi­bi bı­ra­kır­sı­nız. Ma­lat­ya ka­yı­sıy­la anı­lır, Ma­lat­ya ka­yı­sı­sıy­la bi­li­nir, Ma­lat­ya­lı ka­yı­sıy­la ya­tar, ka­yı­sıy­la kal­kar, rü­ya­sın­da ka­yı­sı­yı gö­rür. Çün­kü, Ma­lat­ya­lı, ha­ya­tı­nı, "is­lim da­mı" de­di­ği­miz -bel­ki siz­ler bil­me­ye­cek­si­niz ama- ka­yı­sı­nın kü­kürt­len­di­ği o sı­cak da­mın için­de ge­çir­miş­tir, Ma­lat­ya­lı, ka­yı­sı­nın ba­şın­da ge­çi­rir; Ma­lat­ya­lı, ka­yı­sı­nın di­bin­de ya­tar. Sa­yın Ba­ka­nım, şu an gi­din, Ma­lat­ya çift­çi­si­nin ta­ma­mı, ge­ce­yi ka­yı­sı­sı­nın di­bin­de ge­çi­rir; bir don olur­sa, sa­man ya­ka­yım, las­tik ya­ka­yım, en azın­dan kur­ta­ra­bil­di­ğim ka­dar ço­luk ço­cu­ğu­mun rız­kı­nı kur­ta­ra­yım id­di­asıy­la ge­ce­yi ka­yı­sı­sı­nın di­bin­de ge­çi­rir. Bir ge­ce ek­si 2 de­re­ce­ye düş­tü mü, ka­yı­sı gi­der. Ma­lat­ya­lı­nın bir yıl­lık umu­du gi­der, köy­lü­nün bir yıl­lık umu­du gi­der, es­na­fın bir yıl­lık umu­du, iş­te, o bir­kaç sa­at­lik, iki da­ki­ka­lık don­la be­ra­ber bir yıl öte­ye er­te­le­nir. Oğ­lu­nu ever­me­si gi­der, kı­zı­nı ge­lin et­me­si gi­der, kom­şu­su­nun sa­tı­lan bel­ki kü­çük bir par­ça tar­la­sı­nı ala­cak­tır, o umu­du yi­ter. Ço­cu­ğu­nu üni­ver­si­te­ye gön­de­re­cek­tir, vaz­ge­çer. Ka­yı­sı­nın o saf­ha­ya ka­dar o ka­dar çok gir­di­si var­dır ki, bu­nu kim­se bil­mez. Ba­kın, ben he­sap ede­yim: 100 de­kar­lık bir ka­yı­sı bah­çe­sin­de 750 ka­yı­sı ağa­cı var­dır ar­ka­daş­lar. 5 de­fa ilaç­la­nır; gü­zün "göz­da­şı" de­di­ği­miz göz­ta­şıy­la ilaç­la­nır, çi­çek aç­ma­dan ev­vel ba­kır­la ilaç­la­nır, bir çi­çek ila­cı ya­pı­lır, bir don ila­cı ya­pı­lır, bir çil ila­cı ya­pı­lır. 5 de­fa ilaç­la­ma, bi­rer mil­yar­dan 5 mil­yar li­ra­dır. 100 dö­nüm­lük bir bah­çe­nin sa­de­ce ilaç­la­ma mas­ra­fı. 2 de­fa güb­re­le­nir ka­yı­sı, DAP ve üre atı­lır, bir de hay­van güb­re­siy­le güb­re­le­nir; iki­şer mil­yar li­ra­dan 4 mil­yar li­ra. Sa­yın Ba­ka­nım, he­sa­ba dik­kat edin. 7 de­fa su­la­nır; en iyi yer­de 7 de­fa su­la­nır. Ben, ge­çen se­ne 100 dö­nü­me 4 mil­yar öde­dim, su pa­ra­sı, ko­ope­ra­ti­fe. Ya­ni, su­la­yan iş­çi­nin be­de­li ha­riç, sa­de­ce su pa­ra­sı. 4 mil­yar su pa­ra­sı ve­ri­lir. Ne ya­pı­lır? 2 de­fa bah­çe içi sü­rü­lür, bi­rer mil­yar­dan 2 mil­yar­dır. 2 de­fa; 1 de­fa, biz "gö­lek" de­riz, ta­ban te­ras­la­ma; ya­ni su tut­sun di­ye di­bi­ne "gö­lek" ya­par­lar, te­ras­lar­lar; 1 de­fa da bah­çe­de ku­ru­la­rı alı­nır. Top­lam 19 mil­yar li­ra­dır ka­yı­sı­nın yıl­lık, 100 dö­nü­mün mas­ra­fı; iş­çi­lik ha­riç, köy­lü­nün yap­tı­ğı iş­çi­lik ha­riç, bu­da­ma­ya yap­tı­ğı iş­çi­lik ha­riç, şu­nu ha­riç bu­nu ha­riç. Ço­lu­ğuy­la ço­cu­ğuy­la, ha­nı­mıy­la, bü­tün ef­ra­dıy­la uğ­ra­şır di­di­nir, ce­bin­den de 19 mil­yar li­ra  pa­ra çı­kar yıl­da. Şim­di, bu­nun­la bit­me­di ki. Ka­yı­sı tut­maz­sa bu cep­ten git­ti. Borç harç­tır, bu­nun fa­izi var. Güb­re­yi es­naf­tan al­mış­tır. Dev­let­ten al­mı­yor herhâlde. Dev­let­ten, ve­rir­se, fa­iz­le al­mış­tır. Ma­zo­tu bi­ti­şik pet­rol­den al­mış­tır. Dert­tir her ta­ra­fı. Sı­kı­na sı­kı­na git­miş­tir es­na­fın ka­pı­sı­na bor­ca ilaç al­mak için. Sı­kı­na sı­kı­na gi­der güb­re­ci­nin ka­pı­sı­na "ha­sı­lat­ta ve­ri­rim" di­ye. Ama, gü­ven­mez es­naf. Çün­kü, tu­tup tut­ma­ya­ca­ğı bel­li de­ğil. İki sa­at­lik don­da git­ti mi köy­lü ney­le öde­ye­cek? Trak­tö­rü­nün fi­nans­ma­nı­nı, trak­tö­rü­nün amor­tis­ma­nı­nı say­mı­yo­rum. Ka­yı­sı tut­tu. Tut­tu da bit­ti mi ka­yı­sı­nın der­di? Onu dal­dan in­di­re­cek­sin, to­par­la­ya­cak­sın, is­lim da­mı­na ko­ya­cak­sın, ora­da ya­kıp kü­kürt­le­ye­cek­sin, çı­kar­tıp se­re­cek­sin ku­ru­ya­cak, ku­ru­duk­tan son­ra çe­kir­de­ği­ni çı­kar­ta­cak­sın bir da­ha ku­ru­ta­cak­sın, son­ra yı­ka­ya­cak­sın, de­po­la­ya­cak­sın. Ki­min­le ya­pa­cak­sın? İş­çiy­le. Otuz iş­çi otuz gün ça­lış­sa… Yir­mi be­şer mil­yon li­ra­dır yev­mi­ye­si. Siz ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz­de 8 mil­yon li­ray­dı, bu­gün 25 mil­yon li­ra iş­çi­nin yev­mi­ye­si. Ne ya­par? 18 mil­yar li­ra da iş­çi­ye pa­ra ve­re­cek­sin. Sa­de­ce Ma­lat­ya­lı ye­mez ka­yı­sı­nın pa­ra­sı­nı, Ur­fa'dan ge­len iş­çi yer, Adı­ya­man'dan ge­len iş­çi yer. O yö­re­nin in­san­la­rı öbek öbek, kam­yon kam­yon ge­lir­ler ve bir yaz bo­yu ka­yı­sı­da ça­lı­şır­lar. Ka­yı­sı ol­ma­dı mı on­la­rın da işi ha­rap­tır, Adı­ya­man­lı­nın da işi ha­rap­tır, Ur­fa'da ge­çi­ci ça­lı­şan iş­çi­le­rin de işi ha­rap­tır. Ya­ni, ka­yı­sı sa­de­ce Ma­lat­ya'nın, üre­ten­le­rin so­ru­nu de­ğil, o in­san­la­rın da so­ru­nu. Çün­kü, ka­yı­sı­yı don vur­du­ğu an on­lar da o se­ne iş­siz kal­mış­tır.

Şim­di, 45 mil­yar li­ra mas­raf eder­si­niz, ne alır­sı­nız? 25 ton ka­yı­sı. Ka­ça sa­ta­cak­sı­nız ki kur­ta­ra­sı­nız? Bi­raz ön­ce Sa­yın Er­gin fi­ya­tı ver­di, 2006 yı­lı 1.610 do­lar/ton.

Şim­di, her şey ta­mam, emek ve­ri­yor­su­nuz, göz nu­ru ve­ri­yor­su­nuz, ama, pa­zar? Pa­za­ra ge­lin­ce pa­ra yok.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - O, ih­raç fi­ya­tı. O, ih­raç fi­ya­tı.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ni­ye yok? Çün­kü, pa­zar­lan­mı­yor. Dört beş ta­ne ulus­la­ra­ra­sı it­ha­lat­çı­nın ayak oyun­la­rıy­la -bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­ka­nım söy­le­di, öner­ge­ler­de var- yurt dı­şın­da biz­den ka­yı­sı alan, it­hal eden­ler, on­lar bi­zim fi­ya­tı­mı­zın üs­tü­ne 3 kat, 4 kat fi­yat ko­ya­rak ken­di­le­ri pa­zar­la­ma­la­rı­nı ya­par­lar. Bu 1.610 do­lar/ton, üre­ti­ci­nin fi­ya­tı de­ğil, bu ih­ra­cat­çı­nın fi­ya­tı. 25 ton ka­yı­sı­dan 10 ton iyi ka­yı­sı alır­sı­nız, bi­rin­ci sı­nıf ka­yı­sı alır­sı­nız, bu­gün­kü fi­ya­tı 2.000-2.500 li­ra. 10 ton "ıs­kar­ta" de­di­ği­miz ka­yı­sı alır­sı­nız, 1.200 li­ra, 1.100 li­ra. Sa­ta­maz­sı­nız bi­le. Be­nim­ki da­ha du­ru­yor, 1.100 li­ra­ya alan var­sa 10 ton ve­re­yim derhâl, derhâl ve­re­yim. Pe­ki ne ola­cak? Ya­ni, bu üre­ti­ci ne ya­pa­cak? Ki­min ka­pı­sı­nı ça­la­cak? 26 bin ki­şi don­dan za­rar gör­müş, 5 bin ki­şi­ye don pa­ra­sı ver­miş­si­niz. Adil mi? Ha­yır. O Ya­sa var -iş­te, Ya­sa'yı ko­yu­yor­su­nuz önü­mü­ze- 2090 sa­yı­lı Ya­sa. Di­yor ki:  "Çift­çi mal­la­rı­nın yüz­de 40'ını kay­be­der­se -ya­ni, bü­tün mal var­lı­ğı­nın yüz­de 40'ını kay­be­der­se- an­cak afet­ten des­tek ala­bi­lir."

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Evi­ni de ya­kar­sa…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ee, şim­di, ka­yı­sı­sı­nı kay­bet­miş, o se­ne aç. Ada­ma di­yor­sun ki: "Se­nin tar­lan du­ru­yor ama, trak­tö­rün du­ru­yor." Ne yap­sın?

MEH­MET KAR­TAL (Van) - Pas­ta ye­sin, pas­ta!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Trak­tö­rü­nü de mi sat­sın? Tar­la­sı­nı sat­sın. Er­te­si se­ne, afe­ti ol­ma­ya­cak er­te­si se­ne, ma­lı yok ki afe­ti ol­sun. Tar­la­sı­nı, trak­tö­rü­nü sat­tık­tan son­ra, er­te­si se­ne bir da­ha ol­ma­ya­cak. 50 bin ki­şi… Se­ne 2002, se­ne 2007! 2002'de sat­mış ka­yı­sı­yı 4 mil­yo­na, bu­gün sa­tı­yor ka­yı­sı­yı or­ta­la­ma 2 mil­yo­na. 2002'de al­mış güb­re­yi 250 bi­ne, bu­gün alı­yor üre­yi 700 bi­ne. 2002'de al­mış ma­zo­tu 950 bi­ne, bu­gün alı­yor 2 mil­yon 250 bi­ne. O gün iş­çi­yi, Adı­ya­man­lı iş­çi­yi ça­lış­tır­mış 8 mil­yo­na, 10 mil­yo­na, bu­gün iş­çi 25 mil­yon li­ra. Da­ha çok ol­sun, iş­çi­le­ri­miz pa­ra ka­zan­sın ama, ne­re­den ve­re­cek bu­nu? Ya­ni, ka­yı­sı­cı­nın gir­di­si 10 kat art­mış, en az 5 kat art­mış, ama ka­yı­sı fi­ya­tı düş­müş. Şim­di, 50 bin in­sa­na di­yor­su­nuz ki "Du­ru­mu­nuz na­sıl, iyi mi­si­niz?" ve bek­li­yor­su­nuz ki "İyi­yiz, çok iyi­yiz." de­sin­ler. Çok say­gı­de­ğer­dir Ma­lat­ya'nın in­san­la­rı, ha­ki­ka­ten böy­le sa­mi­mi sor­du­ğu­nuz za­man "İyi­yiz bey." der. Ama, ben bi­li­rim ki, o "iyi"nin içe­ri­sin­de, dev­le­ti­ne hür­met, bü­yü­ğü­ne hür­met ya­tar. Ken­di­si kan ku­sar, aç­tır, su­suz­dur, ama, bel­li et­me­mek için, kim­se­yi üz­me­mek için "İyi­yiz­dir bey, iyi­yiz­dir." der. 50 bin ki­şi iyi ol­maz da, Ma­lat­ya'nın es­na­fı iyi olur mu?

Ma­lat­ya no­ter­le­ri­ne sor­dum: Gün­lük, Ma­lat­ya'da 500 es­na­fın se­ne­di pro­tes­to olu­yor, çe­ki ya­zı­lı­yor. Bu ne de­mek? 500 es­naf ak­şam evi­ne hu­zur­suz gi­di­yor, mut­suz gi­di­yor. 500 es­naf, ar­tık iş ye­ri­ni ka­pa­ta­yım mı, ka­pat­ma­ya­yım mı, onun der­diy­le meş­gul.

Bu da yet­mi­yor, Ma­lat­ya'nın 50 bin de iş­si­zi var, 50 bin ki­şi de iş­si­zi var. Ka­yı­sı ola­cak ki ka­yı­sı­da ça­lış­sın, ka­yı­sı ol­ma­dı mı o da yok. Do­la­yı­sıy­la, ka­yı­sı, öy­le ta­nı­ma­yan­la­rın, bil­me­yen­le­rin "Efen­dim, bir ka­yı­sı var, iş­te sa­tı­lı­yor, pa­ra edi­yor, sa­rı renk­li..." O öy­le de­ğil. Ka­yı­sı­yı, o is­lim da­mın­da ka­sa ta­şı­yan­lar bi­lir. Ka­yı­sı­yı, o ka­yı­sı­nın ba­şın­da, gü­ne­şin 28 de­re­ce sı­ca­ğın­da top­la­yan­lar bi­lir. Ka­yı­sı­yı, bü­tün o emek­le­ri­ne rağ­men pa­za­ra gö­tü­rüp müş­te­ri­nin bo­yun bük­me­sin­den gu­ru­ru kı­rı­lan üre­ti­ci­si bi­lir.

Sat­mı­yor in­san­lar, olan­lar sat­mı­yor. Pe­ki, ol­ma­yan ne ya­pa­cak? Adam borç­lan­mış, güb­re­ci­ye borç­lan­mış, ma­zot­çu­ya borç­lan­mış, iş­çi­ye borç­lan­mış. Ağus­to­sun 15'i, ka­yı­sı­sı­nı çı­kar­tır çı­kart­maz pa­za­ra; okul da açı­lı­yor ey­lül ayın­da…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Oğ­lu­nu ever­miş…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - …ço­luk ço­cu­ğu­na ön­lük ala­cak, ayak­ka­bı ala­cak; mec­bu­ren pa­zar­da. Ee, it­ha­lat­çı­lar bu­ra­da­ki yer­li ih­ra­cat­çıy­la za­ten iş bir­li­ği hâlin­de, an­laş­mış­lar. Re­kol­te ne ka­dar? Şu ka­dar… İyi, na­sıl ol­sa bu se­ne mal var, fi­yat şu. Pe­ki, bu fi­ya­tı den­ge­le­ye­cek bir dev­let po­li­ti­ka­sı var mı? Var­dı bir ta­rih­ler­de, Ka­yı­sı­bir­lik var­dı, Al­lah'a ömür, Ka­yı­sı­bir­lik yok ol­du. Bü­tün bir­lik­ler gi­bi, Ka­yı­sı­bir­lik'in de ece­li yet­miş­ti. Bu Hükûmet, onun fer­ma­nı­nı, boy­nu­na ipi ge­çir­di as­tı ve Al­lah rah­met ey­le­sin, Ka­yı­sı­bir­lik öl­dü. Ka­yı­sı­bir­lik öl­dü de ne ol­du? Ka­yı­sı­bir­lik ölür­ken ka­yı­sı üre­ti­ci­si de be­ra­ber öl­dü, be­ra­ber öl­dü­rül­dü. Köy­lü­yü öl­dü­re­cek­si­niz, köy­lü üret­me­ye­cek. "Efen­dim, köy­de nü­fus çok, şeh­re ta­şın­sın­lar..." Ne ya­pa­cak­lar şe­hir­de? Ma­lat­ya'da ne ya­pa­cak­lar? Ta­şın­dı­lar. Ço­ğu bah­çe­si­ni ke­si­yor za­ten. Her­kes, şu­nu… Yir­mi beş yıl­da ye­ti­şi­yor, yir­mi yıl­da ye­ti­şi­yor. Yir­mi yıl­lık göz nu­ru­nu, eme­ği­ni, di­bi­ne bir hı­zar ma­ki­ne­siy­le ke­si­yor. Ke­si­yor ama, as­lın­da kes­ti­ği ha­ya­tı­nın bir ye­ri, as­lın­da ka­na­yan ha­ya­tı­nın bir ye­ri, as­lın­da üzü­lü­yor, as­lın­da kah­ro­lu­yor, ço­luk ço­cu­ğuy­la emek ver­miş, ka­pı­sın­da ye­şil­lik olan ka­yı­sı­yı ke­ser­ken kah­ro­lu­yor; ama ça­re­siz, ama bi­ça­re, ama ya­pa­ca­ğı bir şey yok, ama ka­de­re mahkûm, ama bir dev­le­ti var ya­nın­da his­set­me­di­ği, ama bir Ba­ka­nı var ka­yı­sı­nın ke­na­rın­dan geç­me­yen, ama bir Hükûme­ti var der­de der­man ol­ma­yan, ya­ra­ya mer­hem ol­ma­yan bir Hükûme­ti var.

MEH­MET ATİL­LA MA­RAŞ (Şan­lı­ur­fa) - Ağ­la­ya­ca­ğım ya!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ver­di­ler, yüz­de 51 oy ver­di­ler, da­ha çok ver­sin­ler. Ben oy moy pe­şin­de de­ği­lim, ama, kar­şı­lı­ğı­nı ve­rin. Bu in­san­lar, bi­hak­kın si­ze oy ver­di­ler. Ni­ye? Da­ha hu­zur­lu ol­sun­lar, da­ha re­fah içe­ri­sin­de ya­şa­sın­lar, dert­le­ri­ne ça­re olun di­ye ver­di­ler. Ee, gör­dü­ler iş­te, dört se­ne­dir ne ka­dar ça­re ol­du­ğu­nuz or­ta­da. Şim­di, He­kim­han'ın Gü­zel­yurt'un­dan, Ak­ça­dağ'ın Yağ­mur­lu'sun­dan, Do­ğan­şe­hir'den, Do­ğan­yol'dan, Do­ğan­şe­hir'in Po­lat'ın­dan in­san­lar sil­me oy ver­di­ler san­dık­ta. Şim­di, ka­yı­sı fi­yat­la­rıy­la gi­din bir, gi­din bir so­run. Şim­di, bi­raz son­ra çı­ka­cak­lar "Efen­dim, ver­dik iş­te, iyi ver­dik..." 1.200 li­ray­dı do­lar, ka­yı­sı 4 mil­yon li­ray­dı, ya­ni 3 bin do­lar­dı. Köy­lü­nün 3 bin do­la­rı­nı ve­rin. 4,5 mil­yon ol­ma­sı la­zım ka­yı­sı­nın. Ulus­la­ra­ra­sı pi­ya­sa­da, biz­den it­hal eden­ler, 4 mil­yon 500 bi­ne sa­tı­yor­lar, alı­cı bu­lu­yor. De­mek ki, pa­zar­la­ma­da, çift­çi­nin ya­nın­da ol­ma­yan po­li­ti­ka­lar ne­ti­ce­si, be­nim köy­lü­mün yi­ye­ce­ği­ni Av­ru­pa'nın it­ha­lat­çı­sı yi­yor, Ame­ri­ka'nın it­ha­lat­çı­sı yi­yor. Biz baş­tan be­ri söy­le­mi­yor mu­yuz, bu dü­ze­nin adı "sö­mü­rü dü­ze­ni" di­ye? Üre­ti­ci­si­ni sö­mür­ten, sa­na­yi­ci­si­ni sö­mür­ten, eko­no­mi­si­ni ta­şe­ron­laş­tı­ran, ser­ma­ye­si­ni ya­ban­cı­laş­tı­ran, mil­le­ti­ni kö­le­leş­ti­ren bir IMF dü­ze­ni­nin tut­sa­ğı ol­du­nuz. Ne­dir bu tat, bun­dan al­dı­ğı­nız zevk, bun­dan al­dı­ğı­nız lez­zet ne­dir bi­le­mi­yo­rum; herhâlde ge­mi­ler, herhâlde ge­mi­ler... Ya­ni, köy­lü­nün hak­kı­nı ve­rin, köy­lü­nün eme­ği­ni ve­rin. Bi­raz ön­ce arı­yor Kon­ya­lı, "fiğ şe­yi­ni ala­ma­dım da­ha" di­yor, "Ba­kan söy­lü­yor, ala­ma­dım" di­yor, "ma­zot  des­te­ği­ni ala­ma­dık" di­yor.

Ka­yı­sı­nın bu ka­dar mas­ra­fı var, ka­yı­sı­ya 10 mil­yon li­ra des­tek ve­ri­yor­su­nuz de­kar ba­şı­na, su­suz ara­zi­de ar­pa eki­len ye­re, ona da 10 mil­yon li­ra ve­ri­yor­su­nuz. Ka­yı­sı­nın, onun eme­ği­nin, 10 ka­tı mas­ra­fı var. Ba­zı şey­le­rin özel­li­ği ol­ma­lı. Ya­ni, su­suz ara­zi­de ar­pa­ya 10 li­ra doğ­ru­dan des­tek ve­ri­yor­sa­nız eğer -ar­pa eke­ne- ka­yı­sı bah­çe­si­ne en az 100 li­ra des­tek ver­me­niz la­zım dö­nü­mü­ne.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - O bi­le yet­mez...

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ni­ye ver­mi­yor­su­nuz? 200 mil­yon do­lar ge­li­yor, yüz­de 20 ver­gi alı­yor­sa­nız, 40 mil­yon do­lar ver­gi alı­yor­su­nuz ka­yı­sı­dan. 200 mil­yon do­lar ih­ra­cat­ta, do­lay­lı ver­gi­ler­le yüz­de 75 alı­yor­su­nuz; 100 tril­yon ver­gi alı­yor­su­nuz, 50 tril­yo­nu­nu ve­rin. Ya­ni, üre­ti­ci­den do­lay­lı ver­gi­ler­le al­dı­ğı­nız yüz­de 50'den faz­la. 200 mil­yon do­lar ne ya­par? 260 tril­yon ya­par. Yüz­de 50 do­lay­lı ver­gi ne ya­par, 130 tril­yon mu? Evet. Ka­yı­sı üre­ti­ci­sin­den 130 tril­yon ver­gi alı­yor­su­nuz, 50 tril­yo­nu­nu ve­rin. Ya­ni, 130 tril­yon al­dı­ğı­nız do­lay­lı ver­gi­yi gö­tü­rüp, hol­ding sa­hip­le­ri­ne, 26 ta­ne mil­yar do­lar sa­hi­bi­ne ye­di­re­ce­ği­ni­ze, va­tan­daş­tan al­dı­ğı­nı­zı va­tan­da­şa ve­rin. Çok mu şey is­ti­yo­ruz? Ve­rin ki, da­ha faz­la üret­sin; ve­rin ki, da­ha faz­la kal­kın­dır­sın bu ül­ke­yi; ve­rin ki, in­san­lar mut­lu ol­sun. Bir kıt­lık dü­ze­ni­dir… Kıt­lık dü­ze­ni var­dır. Bir oda­nın içe­ri­si­ne in­san­la­rı ko­yar­sı­nız, hiç ek­mek ver­mez­si­niz on gün; on gün son­ra ka­pı­dan ek­mek atar­sı­nız, o ek­mek ata­na te­şek­kür eder­ler "Al­lah ra­zı ol­sun, ek­mek atı­yor bi­ze." Kö­le­lik dü­ze­ni. Ona ra­zı edil­miş­tir, o aç­lı­ğa ra­zı edil­miş­tir. Bir kıt­lık dü­ze­ni kur­du­nuz, in­san­la­ra üç ku­ruş, kö­mür ver­mey­le, er­zak ver­mey­le "Al­lah ra­zı ol­sun" di­yor adam. Ni­ye? Kıt­lık dü­ze­ni böy­le­dir de bu­nun için. Or­ta Çağ'da kö­le­ler var­dı Av­ru­pa'da. Hiç kim­se efen­di­le­ri­ne, hiç kim­se dük­le­ri­ne kar­şı ge­le­bi­li­yor muy­du? Kö­le­nin ço­cu­ğu kö­le olu­yor­du, onu ka­der zan­ne­di­yor­du. Bi­zim in­san­la­rı­mı­zı da kıt­lık dü­ze­nin­de kö­le­li­ğe mahkûm et­ti­niz ve kö­le­li­ği on­la­ra bir ka­der gi­bi ya­şa­tı­yor­su­nuz. Son­ra, ön­le­ri­ne gön­der­di­ği­niz bir fi­le er­zak­la, va­tan­daş "Al­lah ra­zı ol­sun" de­me­nin ça­re­siz­li­ği içe­ri­sin­de kal­mış. İş? İşi yok. Ka­yı­sı­sı pa­ra et­mi­yor. Sos­yal gü­ven­li­ği? Sos­yal gü­ven­li­ği yok. Ya­ni, as­lın­da, Baş­ba­kan çok doğ­ru söy­lü­yor "İs­tan­bul'a ge­le­ne sor­mak la­zım" di­yor "Pa­ran var mı pu­lun var mı? Pa­ran yok­sa adam de­ğil­sin, ni­ye gel­din?" İşin özü bu. "Pa­ran var mı?" di­ye, se­ya­hat eden in­sa­na so­rar­san "pa­ran yok­sa gel­me" der­sen, "sen adam de­ğil­sin" de­mek. Siz, şim­di köy­lü­ye di­yor­su­nuz ki: Siz sa­de­ce se­çim­de adam­sı­nız, ama, se­çim bit­ti­ği gün adam de­ğil­si­niz. Adam ol­say­dı, 4 mil­yon li­ra olan ka­yı­sı­nın bu­gün 7 mil­yon ol­ma­sı la­zım­dı.

Fın­dı­ğı al­dı­nız. Fın­dı­ğı, Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si ola­rak al­dı­nız. İyi de et­ti­niz. Ka­yı­sı­yı da alın Sa­yın Ba­kan. Ka­yı­sı­yı da alın. Fın­dık iki se­ne da­ya­nır­sa, ka­yı­sı beş se­ne da­ya­nır. Söz, da­ya­nır. Fın­dı­ğı ne ya­pa­cak­sa­nız, ka­yı­sı­ya da onu ya­pın. Fın­dı­ğı çe­rez ola­rak kul­la­na­cak­sa­nız, ka­yı­sı­yı da kul­la­nın. Fın­dı­ğı çi­ko­la­ta­da kul­la­na­cak­sa­nız, ka­yı­sı­yı da mar­me­lat­ta kul­la­nın. Bu se­ne be­lir­le­yin Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si ola­rak, 50 bin ton ka­yı­sı ala­ca­ğız de­yin, ku­ru ka­yı­sı, fi­ya­tı 5 mil­yon de­yin; de­yin, mil­le­tin yü­zü­nü bir gül­dü­rün. Mil­let bir gül­sün. Oy alır­ken iyi de çok mu be­del olur? Ha­yır, top­la­dı­ğı­nız ver­gi­yi bi­le ver­me­miş olur­su­nuz. Ya­ni, köy­lü­den top­la­dı­ğı­nız, do­lay­lı ver­gi­ler­le top­la­dı­ğı­nız pa­ra­yı tek­rar köy­lü­ye ia­de et­me­nin sö­zü­nü de ver­dik biz, AK Par­ti ola­rak, il­çe il­çe ge­zer­ken de­dik ki: "Ey mil­let, siz­den al­dık­la­rı­mı­zı si­ze ve­re­ce­ğiz. Be­ra­ber yü­rü­ye­ce­ğiz biz si­zin­le bu yol­lar­da." Son­ra, bir bak­tık ki, köy­lü­den al­dık­la­rı­mı­zı Ofer'e, Ha­ri­ri'ye bi­rer bi­rer ver­mi­şiz. Yol de­ğiş­miş, ma­kas de­ğiş­miş, ee, biz de si­zi de­ğiş­tir­dik. Bu mil­let de si­zi de­ğiş­ti­re­cek.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sa­rı­baş.

AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ali Os­man Baş­kurt, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Baş­kurt. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­yı­sı üre­ti­mi, tü­ke­ti­mi, ih­ra­cat ve it­ha­la­tın­da ya­şa­nan so­run­lar­la il­gi­li Mec­lis araş­tır­ma­sıy­la il­gi­li ola­rak, AK Par­ti Gru­bu­mu­zun gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nu­muz olan ka­yı­sı üre­ti­mi ve ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­na yö­ne­lik ola­rak, ön­ce­lik­le ül­ke­miz ka­yı­sı üre­ti­mi hak­kın­da bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum.

Tür­ki­ye, dün­ya­da ta­rım­sal üre­tim açı­sın­dan ku­ru ka­yı­sı, fın­dık, ku­ru in­cir­de ilk sı­ra­da­dır. 2004 yı­lı iti­ba­rıy­la dün­ya­da 339.500 hek­tar alan­da yaş ka­yı­sı üre­ti­mi ya­pıl­mak­ta olup, bu alan­dan alı­nan ürün mik­ta­rı ise 2 mil­yon 686 bin 486 ton­dur. Dün­ya­da ol­duk­ça sı­nır­lı sa­yı­da ül­ke ta­ze yaş ka­yı­sı üre­ti­mi yap­mak­ta­dır. Dün­ya ku­ru ka­yı­sı üre­ti­mi, yıl­lar iti­ba­rıy­la 120-150 bin ton ara­sın­da de­ğiş­mek­te­dir. Ül­ke­mi­zin ku­ru ka­yı­sı üre­ti­mi ise, 100-120 bin ton ara­sın­da olup, dün­ya üre­ti­mi­nin yüz­de 84 ila 90'ını kar­şı­la­mak­ta­dır.

Ay­rı­ca, ih­raç edi­len ku­ru ka­yı­sı­nın da yüz­de 85'ten faz­la­sı­nı Ma­lat­ya ka­yı­sı­sı kar­şı­la­mak­ta­dır. Ka­yı­sı­nın yak­la­şık 70 ül­ke­ye ih­ra­ca­tı ya­pıl­mak­ta olup, ih­ra­ca­tı­mı­zın yüz­de 50'si Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne ya­pıl­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­yı­sı ile il­gi­li so­run­la­rı özel­lik­le iki baş­lık­ta, bi­ri üre­tim, di­ğe­ri pa­zar­la­ma ol­mak üze­re iki ana baş­lık­ta top­la­ma­mız müm­kün­dür.

Bi­rin­ci ana baş­lık üre­tim­le il­gi­li so­run­la­rı ise, ye­di baş­lık­la sı­ra­la­mak müm­kün­dür.

Bi­rin­ci, ilk­ba­har geç don­la­rı ve afet, do­ğal afet­ler, ka­yı­sı üre­ti­min­de üre­ti­mi en­gel­le­yen önem­li fak­tör­le­rin ba­şın­da gel­mek­te­dir. Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın il­gi­li mer­kez ve taş­ra bi­rim­le­ri bu ko­nu­da üre­ti­ci­le­ri­mi­zi sü­rek­li ola­rak uyar­mak­ta­dır­lar. An­cak, üre­ti­ci­ler ta­ra­fın­dan alı­na­cak ted­bir­ler sı­nır­lı kal­mak­ta, yi­ne de afe­te ma­ruz ka­lı­na­bil­mek­te­dir. Bu du­rum­da, Hükûme­ti­miz, 2090 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de, ça­lış­ma ve üret­me imkânla­rı önem­li öl­çü­de bo­zu­lan çift­çi­le­re yar­dım ya­pa­rak, bu çift­çi­le­rin tek­rar üre­tim ala­nı­na gir­me­si­ni sağ­la­mak­ta­dır. Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı­mı­zın des­tek­le­riy­le, yar­dım­la­rıy­la don za­rar­la­rı da bu Ka­nun çer­çe­ve­sin­de kar­şı­lan­mak­ta­dır.

Bu­ra­da, baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'a, Ta­rım Ba­ka­nı­mız Sa­yın Meh­di Eker'e, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­ni, ge­çen yıl don mağ­du­ri­ye­tin­den beş il­çe­mi­zi, beş il­çe­miz­de do­na ma­ruz ka­lan çift­çi­le­ri­mi­ze mer­hem ol­duk­la­rın­dan do­la­yı te­şek­kür­le­ri­mi, şük­ran­la­rı­mı Ma­lat­ya hal­kı adı­na su­nu­yo­rum.

Ma­lat­ya'da 2006 yı­lın­da don­dan za­rar gö­ren 6 bin üre­ti­ci­ye -de­min de Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın söy­le­di­ği gi­bi- 14 tril­yon ha­sar be­de­li öden­miş­tir. Da­ha…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Da­ren­de'nin­ki du­ru­yor. Da­ren­de ne ol­du?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Da­ren­de'de -evet- Ağıl­ya­zı'da ta­pu ka­das­tro ça­lış­ma­la­rı geç gir­di­ğin­den do­la­yı ge­cik­me ol­muş­tur. On­lar da baş­vu­ru­la­rı­nı yap­mış­lar­dır, ya­kın za­man­da in­şal­lah öde­ne­cek­tir.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Ke­rim­li du­ru­yor, Ağıl­ba­şı du­ru­yor.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - Os­man Bey, siz ko­nuş­ma­ya de­vam edin, ko­nuş­ma­yı sap­tı­rı­yor­lar.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ta­rım si­gor­ta­sı uy­gu­la­ma­la­rı­na Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la 2007 yı­lın­dan iti­ba­ren don za­rar­la­rı da ek­le­ne­rek uy­gu­la­ma baş­la­tıl­mış­tır. Ka­nun uy­gu­la­ma­sıy­la, üre­ti­ci­le­rin ürün­le­ri­nin si­gor­ta prim­le­ri­nin yüz­de 50'si dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, Hükûme­ti­miz, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mız… Özel­lik­le ka­yı­sı üre­ti­ci­si için söy­lü­yo­rum, iş­te, az ön­ce de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin de vur­gu­la­dık­la­rı gi­bi, bir se­ne don ol­maz­sa, ikin­ci se­ne, üçün­cü se­ne olu­yor. Doğ­ru mu? Ve bu­gü­ne ka­dar hiç­bir hükûmet bu ko­nu­da bir çö­züm üre­te­me­miş. İlk de­fa ge­çen se­ne Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Ma­lat­ya'ya gel­me­siy­le, 32 il­de afet ol­ma­sı­na rağ­men, hiç­bir ile bu yar­dım öden­me­miş­ken, 35 tril­yon yak­la­şık tah­min edi­li­yor de­nil­di ve bu söz­den do­la­yı, bir­çok si­ya­si çev­re­de­ki ar­ka­daş­la­rım, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ya­ni, ne­den bu pa­ra­yı, 16 tril­yo­nu, 17 tril­yo­nu Ma­lat­ya'ya ver­di­niz di­ye, âde­ta bur­nu­muz­dan ge­tir­di. El­bet­te eleş­ti­ri­ye açı­ğız, el­bet­te eleş­ti­ri ya­pa­cak­lar, ama, bu­gü­ne ka­dar bu pa­ra­nın ku­ru­şu gir­me­di. Ne­den, bu­gü­ne ka­dar gir­me­yen, bu­gü­ne ka­dar neş­ter vu­rul­ma­yan, öden­me­yen, don­dan do­la­yı mağ­dur edi­len çift­çi­le­re bir ku­ruş pa­ra öden­me­miş­ken -yak­la­şık 6 bin, in­şal­lah bu 7 bi­ni bu­la­cak- 7.700 ki­şi mağ­dur ol­muş, bun­lar­dan 6.600'ü fay­da­lan­mış. Di­ğer­le­ri de, 7 bin ta­ne di­lek­çe ve­ril­miş. 7 bin di­lek­çe­den 4 bin ta­ne­si in­ce­len­miş ve ge­çen ay da 1,2 tril­yon pa­ra tek­rar çift­çi­le­ri­mi­zin he­sa­bı­na ak­ta­rıl­mış­tır. Bu­ra­da bu­nun is­tis­ma­rı­nı yap­mak, et­mek… İn­saf sa­hi­bi ol­mak la­zım. Evet, bun­dan do­la­yı te­şek­kür et­mek la­zım.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ve­ri­len­le­re te­şek­kür edi­yo­ruz. Ve­ril­me­yen­le­re…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Bu pa­ra Ma­lat­ya­lı­ya gir­miş­tir, Ma­lat­ya­lı çift­çi­ye gir­miş­tir, Ma­lat­ya çift­çi­si fay­da­lan­mış­tır.

Yi­ne, de­min, az ön­ce Muğ­la Mil­let­ve­ki­li­miz, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz "Ma­lat­ya­lı, bu ta­rım si­gor­ta­sı po­li­çe­sin­den do­la­yı, kaç ta­ne çift­çi­miz bun­dan is­ti­fa­de et­miş­tir?" di­ye so­ru sor­du. Ben bu­ra­da açık ola­rak Ge­nel Ku­ru­lu­mu­za, siz­le­re açık şe­kil­de ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Tam 7.339 çift­çi­miz, Ta­rım Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu sa­ye­sin­de, Ma­lat­ya­lı çift­çi­le­ri­miz -Tür­ki­ye'de de beş ilin içe­ri­sin­de en ön­de ge­len- po­li­çe kes­tir­miş­tir. 10 Ocak 2007-27 Mart 2007 ta­rih­le­ri ara­sın­da bu po­li­çe­ler ke­sil­miş. Yak­la­şık 81 tril­yon­luk ürün ta­rım si­gor­ta­sı kap­sa­mı­na, te­mi­na­tı­na alın­mış­tır. Bu­ra­da bu Hükûme­ti al­kış­la­mak la­zım, teb­rik et­mek la­zım.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - 50 bin­den 7.700... Al­kış­lı­yo­ruz! Bra­vo!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Yi­ne, bu­nu Ma­lat­ya­lı çift­çi­le­ri­miz tak­dir ede­cek­ler­dir Sa­yın Ve­ki­lim, siz de­ğil. Bı­ra­kın, onu Ma­lat­ya­lı çift­çi­le­ri­miz tak­dir et­sin­ler.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Tak­di­ri­mi­zi su­nu­yo­rum kar­de­şim. Da­ha ne is­ti­yor­sun?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - İkin­ci­si, gir­di fi­yat­la­rı­nın yük­sek ol­ma­sı. Ben, ye­di baş­lık­ta bun­la­rı top­la­dım. İkin­ci­si, ürün­de fi­yat dal­ga­lan­ma­la­rı­nın önü ke­si­le­rek is­tik­rar­lı bir fi­yat po­li­ti­ka­sı­nın il­gi­li ta­raf­lar­ca or­ta­ya kon­ma­sı­dır.

Yi­ne -de­min de Ba­ka­nı­mı­zın vur­gu­la­dı­ğı gi­bi- üçün­cü bir so­run, fi­dan te­mi­nin­de kar­şı­la­şı­lan güç­lük­ler. Mey­ve üre­ti­mi­nin en önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri de, ka­li­te­li, pa­za­ra uy­gun çe­şit­le­rin üre­ti­mi­nin sağ­lan­ma­ma­sı­dır. Ser­ti­fi­ka­lı fi­dan ile te­sis edi­len ye­ni bah­çe­le­re de­kar ba­şı­na des­tek öde­me­si ya­pıl­ma­ya baş­lan­dık­tan iti­ba­ren 20 bin YTL des­tek­le­me öde­me­si ya­pıl­mış­tır. 2006 yı­lın­da 785 bin YTL des­tek­le­me öde­me­si ya­pıl­mış­tır. Bu des­tek­le­me 2007 yı­lın­da da tek­rar de­kar ba­şı­na 200 YTL ol­mak üze­re de­vam ede­cek­tir.

Di­ğer önem­li bir prob­lem, güb­re­le­me. Top­rak tah­lil­le­ri­nin za­ma­nın­da ve bel­li ara­lık­lar­la ya­pı­la­rak tah­lil so­nuç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da doğ­ru ma­ter­yal ve tek­ni­ği­ne uy­gun ola­rak güb­re­le­me ya­pıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Ba­kan­lı­ğı­mı­za bağ­lı bi­rim­ler, is­te­yen üre­ti­ci­le­rin top­rak tah­lil­le­ri­ni ya­pa­rak ge­rek­li güb­re tav­si­ye­le­ri­ni yap­mak­ta­dır. Hükûme­ti­miz, top­ra­ğı­nı tah­lil et­ti­re­rek üre­tim ya­pan üre­ti­ci­ler için de­kar ba­şı­na 1 YTL ila­ve doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği ver­mek­te­dir. Ay­rı­ca, de­kar ba­şı­na 1,8 YTL ma­zot ve 1,43 YTL de güb­re des­te­ği ver­mek­te­dir.

Di­ğer bir prob­lem, be­şin­ci bir prob­lem, su­la­ma­da az su ile da­ha çok alan su­la­mak ge­rek­mek­te­dir. Ener­ji ve iş­çi gi­der­le­ri­ni as­ga­ri­ye in­di­re­rek üre­tim ma­li­ye­ti­ni dü­şür­mek için ba­sınç­lı su­la­ma sis­tem­le­ri­nin yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı zo­run­lu­dur. Özel­lik­le de dam­la­ma ve yağ­mur­la­ma su­la­ma sis­tem­le­ri­nin yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la Ba­kan­lı­ğı­mız­ca, Köy Baz­lı Ka­tı­lım­cı Ya­tı­rım Pro­je­si kap­sa­mın­da ya­pı­la­cak ya­tı­rım­la­ra yüz­de 50 des­tek ve­ril­mek­te­dir. Ye­ni bir pro­je­de, Hükûme­ti­mi­zin uy­gu­la­ma­ya ya­kın­da ko­ya­ca­ğı, yi­ne, yüz­de 25'i hi­be yüz­de 75'i de ye­di yıl ge­ri­ye sı­fır fa­iz­le Zi­ra­at Ban­ka­sı ta­ra­fın­dan ve­ri­le­cek dev­rim ni­te­li­ğin­de su­la­ma pro­je­si yar­dı­mı ya­kın­da uy­gu­la­ma­ya ko­nu­la­cak­tır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Da­ha prim­ler du­ru­yor, prim­ler!.. Prim­ler ne­re­de?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, ba­kın, bu­gü­ne ka­dar 1 met­re, 100 met­re yağ­mur…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ge­le­ce­ği an­la­ta­ca­ğı­na, hikâye an­la­ta­ca­ğı­na, prim­ler ne­re­de? Prim­ler ne­re­de?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Bu ül­ke­yi ço­rak et­ti­niz, ço­rak!..

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Prim­ler ne­re­de? Prim­ler ne­re­de?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Bu­gü­ne ka­dar "köy­lüm, köy­lüm" de­yip köy­lü­nün üze­rin­den si­ya­set ya­pan…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Hiç sı­kıl­mı­yor­su­nuz da…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - …evet, köy­lü­nün yo­lu­nu gö­tür­me­yen, su­yu­nu gö­tür­me­yen…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Söy­ler­ken sı­kıl­mı­yor­sun, ya­zık ya­zık!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - …bu ül­ke­nin top­rak­la­rı­nı ço­rak­laş­tı­ran si­ya­set­çi­le­re gı­kı­nız çık­mı­yor.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Köy­lü de öy­le di­yor za­ten!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, bu, önem­li bir, dev­rim ni­te­li­ğin­de bir pro­je.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Prim­ler ne­re­de kar­de­şim, 2006 prim­le­ri ne­re­de?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Bey­ler, evet, kıs­kan­ma­yın, al­kış­la­yın.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Utan­mı­yor­su­nuz da! Ne­re­de 2006 prim­le­ri?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ba­kın, düz­gün ko­nu­şun!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Prim­ler ne­re­de?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ba­kın, düz­gün ko­nu­şun!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen… Sa­yın Ba­yın­dır…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Say­gı­lı ol, had­di­ni bil!.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ba­na bak!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, had­di­ni bil!

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, lüt­fen… Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz Sa­yın Baş­kurt, lüt­fen…

Sa­yın Ba­yın­dır…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sen prim­le­ri öde­ye­cek­sin… Ken­di ken­di­ne hikâye an­la­tı­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Di­ğer bir önem­li prob­lem, kü­kürt­le­me prob­le­mi…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ne ya­pı­yor elin öy­le? Ne ya­pı­yor öy­le?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, siz ora­da "utan­ma­dan" di­yor­su­nuz, say­gı­lı ol!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - İn­dir eli­ni aşa­ğı­ya!.. İn­dir eli­ni aşa­ğı­ya!..

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Edep­li ol! An­la­dın mı!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Köy­lü­ye kar­şı utan­mı­yor­sun!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır… Lüt­fen Sa­yın Baş­kurt…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Had­di­ni, hu­du­du­nu bil, ta­mam mı!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Köy­lü mü bı­rak­tı­nız! Köy­lü mü bı­rak­tı­nız! Doğ­ru söy­le­mi­yor­sun!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Had­di­ni bil di­yo­rum sa­na! Say­gı­lı ol!

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Baş­kurt…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ben, bu­gü­ne ka­dar bu mil­le­tin kür­sü­sün­de şov yap­mış bir in­san de­ği­lim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Be­ni ta­nı­yan­lar bi­lir. İlk de­fa bu mil­le­tin kür­sü­sün­de söz al­dım; ta­mam mı!

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, lüt­fen…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Şov ya­pan adam de­ği­lim.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Se­nin köy­lü­ye say­gın yok, ken­di­ne de say­gın yok, mil­le­te de yok. Söy­le­dik­le­ri­nin hiç­bi­ri doğ­ru de­ğil.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Şov­men­lik yap­ma­yın!

Evet, di­ğer önem­li bir prob­lem, eğer mü­sa­ade eder­se­niz Sa­yın Baş­ka­nım…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, böy­le sal­dır­mak var mı? Ora­da kür­sü var ca­nım.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, mil­le­tin kür­sü­sün­de ge­lip ko­nu­şur­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Sen ne uza­tıp du­ru­yor­sun öy­le, bar bar! İn­dir par­ma­ğı­nı in­dir! Ya­hu, eli­ni in­dir­se­ne kar­de­şim sen!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Kü­kürt­le­me… Bu­ra­da­ki en önem­li nok­ta, ku­ru ka­yı­sı üre­ti­min­de uy­gun kü­kürt alan­la­rı­nın el­de edi­le­bil­me­si için üre­ti­ci­le­ri­mi­zin yet­ki­li­le­rin uya­rı­la­rı­na özen gös­ter­me­le­ri ge­rek­mek­te­dir. Ön­ce­ki hükûmet­ler dö­ne­min­de ka­yı­sı­nın kü­kürt oran­la­rın­da ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler, yurt içi ve yurt dı­şı ka­yı­sı sa­tı­şın­da so­run çı­kar­mak­ta­dır. Kü­kürt oran­la­rı­na iliş­kin stan­dart­lar­da bi­raz es­nek­lik gös­te­ril­me­si ve za­ma­na ya­yıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. İh­ra­ca­tı­mı­zın yüz­de 50'si­ni yap­tı­ğı­mız Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri, kü­kürt ora­nı yük­sek ürün­le­ri ma­ale­sef ter­cih et­me­mek­te­dir. Ka­yı­sı­nın ku­ru­tul­ma aşa­ma­sın­da do­ğal yol­lar ter­cih edil­me­li­dir. Kim­ya­sal iş­le­me ma­ruz kal­ma­mış ürün­ler gü­nü­müz­de tü­ke­ti­ci­ye da­ha ca­zip gel­mek­te­dir.

Di­ğer bir so­run, de­po­la­ma. Üre­ti­min ya­pıl­dı­ğı sa­ha­lar­da ürün de­po­la­ma­sı için ge­rek­li ta­rım­sal ya­pı­la­rın sa­yı­sı ve ka­pa­si­te­le­ri ar­tı­rıl­ma­lı­dır. Köy Baz­lı Kal­kın­ma Ya­tı­rım­la­rı­nı Des­tek­le­me Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de so­ğuk ha­va de­po­su pro­je­le­ri ya­tı­rım­la­rı yüz­de 50 prim des­te­ğiy­le des­tek­len­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; pa­zar­la­may­la il­gi­li so­run­la­rı ise al­tı ana baş­lık çer­çe­ve­sin­de top­la­mak müm­kün­dür. Bi­rin­ci­si, ku­ru ka­yı­sı fi­yat­la­rın­da bel­li bir is­tik­ra­rın ol­ma­ma­sı. Özel­lik­le ka­yı­sı alı­mı ve ih­ra­ca­tı ya­pan özel sek­tör tem­sil­ci­le­ri­nin ve Ka­yı­sı­bir­lik'in, üre­ti­ci­le­ri mağ­dur et­me­ye­cek şe­kil­de fi­yat po­li­ti­ka­la­rı ge­liş­tir­me­si ge­rek­mek­te­dir. Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ka­nu­nu'nun yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den bu ya­na yir­mi üç adet mey­ve üre­ti­ci­le­ri bir­li­ği ile bir adet ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri bir­li­ği ku­rul­muş­tur.

De­min de… Tek­rar or­ta­lı­ğı ger­mek için söy­le­mi­yo­rum, bi­zim Hükûme­ti­miz, bun­dan ön­ce­ki hükûmet­le­rin yap­tı­ğı gi­bi, bu Hükûme­ti­miz, üç yıl ön­ce Ka­yı­sı­bir­lik'e tam 5,750 tril­yon pa­ra çı­kar­mış­tır.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bir da­ha söy­le ba­ka­lım!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, 5,750 mil­yar…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Ma­lat­ya­lı­lar din­li­yor…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Tril­yon…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bir da­ha söy­le, an­la­ya­ma­dım! 

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - 5 tril­yon 750 mil­yar pa­ra des­tek sağ­la­mış­tır, an­cak, bun­dan ön­ce­ki yö­ne­ti­ci­ler­de ol­du­ğu gi­bi, ma­ale­sef, bu­nu et­ki­li, bu­nu ve­rim­li kul­la­na­ma­mış­lar ve bu pa­ra­lar, ma­ale­sef, şu an­da ka­sa­la­rın­da bu­lun­ma­mak­ta­dır. Bu­nu, bü­tün Ma­lat­ya­lı hal­kı­mı­za, bü­tün üre­ti­ci­le­ri­mi­ze, Ge­nel Ku­ru­lu­mu­za…

MEV­LÜT COŞ­KU­NER (Is­par­ta) - Bu­ra­ya bak­ma, ora­ya bak!

MUS­TA­FA YIL­MAZ (Ga­zi­an­tep) - Bu­ra­ya bak­ma­dan ko­nuş!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ni­ye, si­ze bak­sam ne olur? Si­ze ba­ka­ma­ya­cak ya­ni yü­re­ğim mi yok?

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Yaa, yap­ma ho­ca yaa!

MUS­TA­FA YIL­MAZ (Ga­zi­an­tep) - Tah­rik edi­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

MUS­TA­FA YIL­MAZ (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan, biz suç­lu mu­yuz, hep bu ta­ra­fa ba­kı­yor?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Sen o ta­ra­fı sey­ret!

MUS­TA­FA YIL­MAZ (Ga­zi­an­tep) - Ora­ya bak!

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt… Sa­yın Baş­kurt…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Si­zi se­vi­yo­rum da onun için si­ze ba­kı­yo­rum, ne olu­yor ya­ni? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Sağ ol, biz de se­ni se­vi­yo­ruz!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Evet, de­ğer­li mil­let­ve­ki­lim, be­ni ilk de­fa bu kür­sü­de gö­rü­yor­su­nuz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Öy­le ol­du!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Lüt­fen, öy­le, şov­men­lik­le, bil­mem ney­lik­le…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - De­vam et, de­vam!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ben, bu mil­le­tin za­ma­nı­nı şov ya­pa­rak bu­ra­lar­da ge­çir­me­dim. Lüt­fen, say­gı­lı olun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, lüt­fen, ko­nuy­la il­gi­li, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Yaş ka­yı­sı­nın pa­zar­lan­ma­sın­da so­ğuk zin­ci­rin oluş­ma­ma­sı…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ya, ni­ye çı­kar­ma­dı­nız şim­di­ye ka­dar ada­mı kür­sü­ye?

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­cenk…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ne ol­du ya? Ne var ya­ni, ne var, çık­ma­dıy­sa? Ne var, bir şey mi var?

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Kır­sal Kal­kın­ma Ya­tı­rım­la­rı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de, 2007 yı­lın­da baş­la­yan uy­gu­la­may­la, so­ğuk zin­ci­ri sağ­la­ya­cak na­kil va­sı­ta­la­rı­nın da yüz­de 50 prim ile des­tek­len­me­si­ne baş­la­nıl­mış­tır.

Üç: Mev­cut pa­zar­la­rı­mı­za ila­ve ola­rak ye­ni olu­şan ve ge­le­cek­te oluş­ma­sı plan­la­nan ye­ni pa­zar­la­ra ulaş­ma­da kar­şı­la­şı­lan güç­lük­ler.

Bu pa­zar­la­rın oluş­tu­rul­ma­sı için ye­ni ürün ta­nı­tı­mı­na ge­rek­li öne­min ve­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ka­yı­sı­nın ta­nı­tı­mı, ül­ke ge­ne­lin­de, ma­ale­sef, ye­te­rin­ce ya­pı­la­ma­mış­tır. Oy­sa­ki, de­min de mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin vur­gu­la­dı­ğı gi­bi, ka­yı­sı­nın, zih­ni ge­liş­tir­me ve bey­ne pra­tik ka­zan­dır­ma gi­bi bir­çok fay­da­sı var­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, mer­hum Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız ve hem­şeh­rim Sa­yın Tur­gut Özal'ın da söy­le­di­ği gi­bi, bir es­priy­le "her gün bir ka­yı­sı yi­yen -de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim- mil­let­ve­ki­li olur, üç ka­yı­sı yi­yen ba­kan, beş ka­yı­sı yi­yen baş­ba­kan, on ka­yı­sı yi­yen cum­hur­baş­ka­nı olur" di­ye, geç­miş­te rah­met­li Özal bu es­pri­yi yap­mış­tır. Evet, evet…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Tay­yip Bey'e on ta­ne gö­tür!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - He­pi­ni­zi ka­yı­sı ye­me­ye da­vet edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ka­yı­sı mı bı­rak­tı­nız! Ka­yı­sı üre­ti­ci­si mi bı­rak­tı­nız!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ku­ru ka­yı­sı, mi­ne­ral ve vi­ta­min ola­rak bal­dan da­ha ve­rim­li­dir, da­ha bes­le­yi­ci­dir.

Ka­yı­sı­nın sod­yum­ca fa­kir, po­tas­yum­ca zen­gin ol­ma­sı ne­de­niy­le, kalp yet­mez­li­ği, böb­rek ra­hat­sız­lık­la­rı, he­pa­tit, si­roz te­da­vi­le­rin­de olum­lu so­nuç­lar ver­di­ği bi­lin­mek­te­dir.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Hay­di ca­nım! Hay­di ca­nım!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ka­yı­sı ay­rı­ca kan­se­re kar­şı da kal­kan gö­re­vi gör­mek­te­dir. Bu fay­da­la­rı hal­kı­mı­za et­ki­li şe­kil­de an­la­tı­lır­sa, ka­yı­sı­nın tü­ke­ti­mi­nin ar­ta­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Bu ne­den­le, ku­ru ka­yı­sıy­la il­gi­li tüm ku­ru­luş­la­rın, özel sek­tö­rün ko­nuy­la il­gi­li ola­rak or­tak ça­lış­ma­lar yap­ma­la­rı ve da­ha iyi ta­nı­tım için ge­rek­li plan ve prog­ram­la­rı uy­gu­la­ma­ya koy­ma­la­rı ge­rek­mek­te­dir.

Di­ğer bir önem­li, dör­dün­cü prob­lem: Pa­ket­le­me ve am­ba­laj so­ru­nu, ka­yı­sı­nın am­ba­laj­lan­ma­sı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - …de­ği­şik gra­maj­lar­da pa­ket­le­me ya­pıl­ma­sı ko­nu­su da önem arz et­mek­te­dir.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - O ka­dar ka­yı­sı ye­miş­sin ki, kür­sü­ye an­cak ilk de­fa çı­kı­yor­sun!

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, lüt­fen, to­par­la­yı­nız.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Bu sa­ye­de, ka­yı­sı­ya mar­ket­ler­de da­ha sağ­lık­lı ko­şul­lar­da ula­şı­la­bi­le­cek­tir.

Di­ğer bir önem­li, be­şin­ci prob­lem: Sek­tör açı­sın­dan ye­tiş­miş uz­man ele­man ye­ter­siz­li­ği.

Ka­mu ile özel sek­tö­rün bu ko­nu­da iş bir­li­ği yap­ma­la­rı bu so­ru­na önem­li öl­çü­de çö­züm ola­cak­tır. Ma­lat­ya'ya bir zi­ra­at fa­kül­te­si­nin ya da mey­ve­ci­lik yük­se­ko­ku­lu­nun ku­rul­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu sa­ye­de, pi­ya­sa­ya ye­tiş­miş ve ko­nu­su­na hâkim, ni­te­lik­li ele­man, uz­man­lar ka­zan­dı­rıl­mış ola­cak­tır. Üni­ver­si­te ve çift­çi iş­bir­li­ğiy­le, do­ğal or­tam­lar­da ye­tiş­ti­ri­len ve sa­tı­şa ha­zır hâle ge­ti­ri­len ka­yı­sı­nın pa­zar­da da­ha faz­la yer bu­la­ca­ğı­nı dü­şün­mek­te­yim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, di­ğer bir prob­lem de ka­yı­sı­da ürün çe­şit­len­me­si­ne gi­di­le­me­me­si.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ka­yı­sı­yı ek­şit­ti­niz, ek­şit­ti­niz!

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ku­ru ka­yı­sı­nın ham mad­de şek­lin­de sa­tıl­ma­sı ye­ri­ne, ürün çe­şit­len­di­ril­me­si­ne gi­dil­me­li­dir.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Tat­lı ka­yı­sı ek­şi ol­du sa­ye­niz­de.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Ye­ni ih­raç ürün­le­ri­nin ge­liş­ti­ril­me­si, ka­yı­sı­nın ül­ke eko­no­mi­si­ne da­ha faz­la gir­di ka­zan­dır­ma­sı­na ne­den ola­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­yı­sı­nın ül­ke eko­no­mi­si için ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu, bu alan­da ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı an­lat­ma­ya ça­lış­tım. Ka­yı­sı gi­bi de­ğer­li bir ürün­den da­ha faz­la eko­no­mik gir­di sağ­la­mak için Ma­lat­ya'da ba­zı gi­ri­şim­ler­de bu­lu­nul­mak­ta­dır. Bu gi­ri­şim­ler­den bi­ri­si de -önem­li bir gi­ri­şim- ürün ih­ti­sas ve va­de­li iş­lem bor­sa­cı­lı­ğı­dır. Dün­ya ka­yı­sı üre­ti­mi­nin yüz­de 80'ine sa­hip olan Ma­lat­ya'mı­zın bu ürü­nü­nün da­ha ra­hat ve iyi fi­yat­la­ra sa­tı­la­bil­me­si için, bu bor­sa­nın, be­he­mehâl, Ma­lat­ya'da bir an ev­vel ku­rul­ma­sı şart­tır. Ka­yı­sı­nın eko­no­mik de­ğe­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı için, Ma­lat­ya'da ku­ru mey­ve ma­mul­le­ri ih­ra­cat­çı­lar bir­li­ği ku­rul­ma­sı yö­nün­de, baş­ta Ma­lat­ya Sa­yın Va­li­li­ği ol­mak üze­re, Ta­rım İl Mü­dü­rü­müz ve Ma­lat­ya İh­ra­cat­çı­lar Der­ne­ği Baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ça­lış­ma­lar bu­lun­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Bu bir­li­ğin ku­rul­ma­sı için…

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, te­şek­kür için bu­yu­run.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, evet, to­par­lı­yo­rum.

Bu bir­li­ğin ku­rul­ma­sı yö­nün­de, önü­müz­de­ki gün­ler­de Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğı­na baş­vu­ru­da bu­lu­nu­la­cak­tır. Böy­le bir bir­li­ğin ku­rul­ma­sı için bir il­de en az 50 fir­ma­nın bu­lun­ma­sı ge­rek­mek­te­dir, Ma­lat­ya'da 70 fir­ma bu ih­ra­cat ra­ka­mı­na ulaş­mış­tır. Bu bir­li­ğin ku­rul­ma­sıy­la, ka­yı­sı­nın ül­ke ve dün­ya ça­pın­da ta­nı­tı­mı et­kin şe­kil­de ya­pıl­mış ola­cak ve üre­ti­ci­ye önem­li des­tek­ler­de bu­lu­na­cak­tır.

De­ğer­li Baş­kan, ka­yı­sı için bor­sa­nın ve ih­ra­cat­çı­lar bir­li­ği­nin ku­rul­ma­sıy­la bir­lik­te, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin, ürün­le­rin­de da­ha faz­la kâr sağ­la­ma­la­rı sağ­lan­mış ola­cak­tır. Bu gi­ri­şim­ler ha­ya­ta geç­ti­ğin­de, ül­ke eko­no­mi­si de ka­yı­sı­dan önem­li gir­di­ler sağ­la­ya­cak­tır. Ka­yı­sı, hem böl­ge hal­kı­na hem ül­ke hal­kı­na önem­li eko­no­mik ge­lir­ler sağ­la­ya­cak, eko­no­mi­mi­zin lo­ko­mo­ti­fi ola­bi­le­cek çok önem­li bir ürün­dür. Ül­ke ola­rak, ka­yı­sı gi­bi de­ğer­li bir ürü­nü top­rak­la­rı­mız­da ye­tiş­tir­di­ği­miz için çok şans­lı­yız. Ka­yı­sı, Ma­lat­ya'da 50 bin çift­çi­yi doğ­ru­dan, 250 bin ki­şi­yi de do­lay­lı ola­rak il­gi­len­dir­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kurt.

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

Yak­la­şık 250 mil­yon do­lar dış ti­ca­ret hac­mi…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Sa­yın Ve­ki­lim, ses gel­mi­yor, is­ter­se­niz…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ta­mam­la­sın Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kurt, te­şek­kür edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Beş yıl­da bir de­fa çık­mış…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Ta­mam­la­sın Sa­yın Baş­kan, dört yıl­da bir çık­mış…

BAŞ­KAN - Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… Lüt­fen…

ALİ OS­MAN BAŞ­KURT (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür ede­rim. Ge­nel Ku­ru­lu­mu­zu say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. [AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar(!)]

BAŞ­KAN - Öner­ge sa­hip­le­ri adı­na Mu­har­rem Kı­lıç, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bu dö­nem­de ka­yı­sıy­la il­gi­li dört ta­ne araş­tır­ma öner­ge­si ve­ril­miş­ti. Bir ta­ne­si­ni Sa­yın Mü­nir Er­kal 2003 yı­lı­nın bi­rin­ci ayın­da ver­miş­ti. 2004 yı­lın­da Ma­lat­ya'da­ki don ola­yıy­la il­gi­li ben ve Sa­yın As­la­noğ­lu…

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Ma­lat­ya ve Iğ­dır'da…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - Yi­ne, 2006 yı­lın­da, 2004 ve 2006 don fe­la­ke­ti ne­de­niy­le, yi­ne Sa­yın As­la­noğ­lu ve ben be­ra­ber­ce ol­mak üze­re top­lam dört ta­ne araş­tır­ma öner­ge­si ve­ril­di.

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Sa­yın Mu­har­rem Bey, 2004'te Iğ­dır'da da var­dı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­de­mir, lüt­fen…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - İlk öner­ge­nin ik­ti­dar ka­na­dın­dan ve­ril­miş ol­ma­sı bir an­lam­da bi­zi se­vin­dir­miş­ti; hem de se­çim­den he­men son­ra, 2003 yı­lı­nın ba­şın­da bir araş­tır­ma öner­ge­si ve­ri­le­rek ka­yı­sı­nın so­run­la­rı sap­ta­na­cak ve Ma­lat­ya ka­yı­sı­sı­nın so­run­la­rı­na çö­züm üre­ti­le­cek ümi­di içi­ne gir­miş­tik. An­cak, ne ya­zık ki, 2003 yı­lın­da ve­ri­len araş­tır­ma öner­ge­si… Ar­tık dört yıl­lık sü­re dol­du, be­şin­ci yı­la gi­ri­yo­ruz, dört ta­ne öner­ge bir­leş­ti­ri­le­rek şu an­da bu öner­ge­ler ele alın­dı ve gö­rü­şü­lü­yor. Ele alın­ma­sı da yi­ne ik­ti­da­rın ça­ba­sıy­la de­ğil. Ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin ge­çen haf­ta Da­nış­ma Ku­ru­lun­da ka­yı­sı­yı bu­ra­ya ge­ti­re­ce­ği­miz ko­nu­sun­da ka­rar al­ma­sı üze­ri­ne, ik­ti­dar ka­na­dı da bu­na "Biz de öner­ge­mi­zi ge­tir­mek is­ti­yo­ruz, haf­ta­ya bu­nu be­ra­ber gö­rü­şe­lim." de­yin­ce, bi­zim grup baş­kan ve­kil­le­ri­miz de bu öne­ri­yi ka­bul et­ti­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de, Ma­lat­ya'da­ki ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri, şu an­da bit­me nok­ta­sı­na gel­di. Ka­yı­sı, Ma­lat­ya'nın en önem­li ge­lir kay­na­ğı­dır. 50 bin ai­le, yak­la­şık 250 bin nü­fus, Ma­lat­ya'da ka­yı­sıy­la ge­çi­mi­ni sağ­la­mak­ta­dır. An­cak, özel­lik­le bu dö­nem­de ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin hiç­bir so­ru­nu­na çö­züm üre­ti­le­me­di. Ka­yı­sı­bir­lik bi­ti­ril­di. Ka­yı­sı­bir­lik, 1992 yı­lın­da SHP za­ma­nın­da ku­rul­muş­tu ve o dö­nem Ka­yı­sı­bir­lik ku­rul­du­ğun­da Ma­lat­ya'da­ki ka­yı­sı fi­yat­la­rı bir an­da 2 ka­tı­na fır­la­mış­tı. An­cak, özel­lik­le bu ik­ti­dar dö­ne­min­de, Ka­yı­sı­bir­lik'e des­tek ve­ril­me­yin­ce, Ka­yı­sı­bir­lik ken­di hâli­ne, ken­di ka­de­ri­ne terk edi­lin­ce des­tek­le­me alım­la­rı da, ma­ale­sef or­ta­dan kal­kın­ca, şu an­da Ma­lat­ya'da­ki üre­ti­ci sa­de­ce bir avuç tüc­ca­rın eli­ne terk edil­miş ol­du.

Ver­di­ği­miz öner­ge­ler­de don ola­yın­dan bah­set­miş­tik. 2004 yı­lın­da Ma­lat­ya'da bü­yük öl­çü­de bir don ya­şan­mış­tı. Don ola­yı ne­de­niy­le Ma­lat­ya'da 2004 yı­lı za­ra­rı 301 tril­yon li­ra idi. Bu­nu Ta­rım Ba­ka­nı­nın açık­la­ma­la­rın­da da gör­dük. An­cak, 2004 yı­lın­da­ki don ola­yı ne­de­niy­le Ma­lat­ya'da­ki çift­çi­le­re bir tek ku­ruş bi­le öde­me ya­pıl­ma­dı. Bu ne­den­le, 2004 yı­lın­da çift­çi bü­yük bir pe­ri­şan­lık ya­şa­dı.

2005 yı­lın­da bu kez de üre­tim bol­lu­ğu ya­şan­dı, an­cak des­tek­le­me ol­ma­yın­ca 2005 yı­lın­da da Ma­lat­ya­lı çift­çi ka­yı­sı­nın ki­lo­su­nu 1 li­ra­ya bi­le sa­ta­ma­dı, yi­ne pe­ri­şan ol­du. 2006 yı­lı­na gel­di­ği­miz­de Ma­lat­ya'nın bir kı­sım il­çe­le­rin­de don ola­yı­nı yi­ne Ma­lat­ya­lı çift­çi­ler ya­şa­dı ve bun­dan bü­yük mağ­du­ri­yet doğ­du.

Sa­yın Baş­ba­kan, 2006 yı­lı­nın Tem­muz ayın­da Ma­lat­ya'ya gel­di­ğin­de ye­ter­li il­gi­yi gör­me­yin­ce, Ma­lat­ya­lı­nın gön­lü­nü ka­zan­mak için, ken­di­si­ne ve­ri­len bil­gi­ler doğ­rul­tu­sun­da, 50 tril­yon li­ra bir za­ra­rın doğ­du­ğu­nu Sa­yın Baş­ba­ka­na ilet­ti­ler, Sa­yın Baş­ba­kan da, bu­nun dört­te 3'ünü, ya­ni 35 tril­yon li­ra olan Ma­lat­ya çift­çi­si­nin za­ra­rı­nı kar­şı­la­ya­ca­ğı nok­ta­sın­da söz ver­di ve bu açık­la­ma­yı ya­par­ken, Sa­yın Baş­ba­kan, 2090 sa­yı­lı Afet Ka­nu­nu'ndan bah­set­me­di. An­cak, Sa­yın Baş­ba­kan, dön­dük­ten son­ra, bu don za­ra­rı­nın 2090 sa­yı­lı Afet Ya­sa­sı'na gö­re öde­ne­ce­ği­ni be­lirt­ti. Ona gö­re in­ce­le­me­ler ya­pıl­dı. Bi­raz da es­nek ya­pıl­dı bu in­ce­le­me­ler ki, es­nek ya­pıl­ma­say­dı, öy­le sa­nı­yo­rum ki, hiç öde­me ya­pıl­maz­dı. Bu­na rağ­men,  Ma­lat­ya'da­ki çift­çi­le­rin çok önem­li kıs­mı, 26 bin çift­çi­den, ya­ni ka­yı­sı­sı za­rar gö­ren 26 bin çift­çi­den, sa­nı­rım, 6 bin ka­dar çift­çi ai­le­si­ne don­dan do­la­yı bir yar­dım ya­pıl­mış ol­du. Baş­ba­kan 35 tril­yon li­ra bir pa­ra ve­re­ce­ği­ni söy­le­miş­ti, öde­nen pa­ra 14 tri­yon li­ra. Ya­ni, Baş­ba­ka­nın ver­di­ği söz­den 21 tril­yon li­ra öden­me­miş ol­du.

Biz de­dik ki: "Sa­yın Baş­ba­kan, sa­de­ce AKP'nin Baş­ba­ka­nı de­ğil, bi­zim de Baş­ba­ka­nı­mız. Biz Baş­ba­ka­nı­mı­zın ver­di­ği söz­le­rin mut­la­ka ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ni bek­li­yo­ruz." Bu­nu hâlâ da bek­li­yo­ruz. De­min de­ğer­li ar­ka­da­şım Ali Os­man Baş­kurt bu­ra­da ko­nuş­ma­sı­nı ya­par­ken be­ni Pö­tür­ge'den bir muh­tar ara­dı (Va­hap Özer), He­kim­han'dan da Zey­nel Abi­din Ün­ver di­ye bir çift­çi ara­dı. De­di ki: "Sa­yın Ve­ki­lim, biz hâlâ pa­ra­mı­zı ala­ma­dık." Çün­kü, bu 2090 sa­yı­lı Ya­sa'ya gö­re ya­pı­lan des­tek­ler­de, köy­de kom­şu­lar bir­bi­ri­ne düş­man ol­du. Çün­kü, iki kar­deş, yan ya­na tar­la­sı var, bir ta­ne­si­ne 2090 sa­yı­lı Ya­sa ge­re­ğin­ce öde­me ya­pıl­dı -onun eko­no­mik du­rum­la­rı, ko­şul­la­rı bel­ki bi­raz da­ha uy­gun­du Ya­sa'ya- di­ğer­le­ri­ne ya­pıl­ma­dı. Oy­sa, kö­yün ta­ma­mı­nın ka­yı­sı­sı don ne­de­niy­le za­rar gör­müş­tü. Ya­ni, don fe­la­ke­ti ya­şa­nın­ca tar­la­nın bir ta­ne­sin­de­ki ürün­ler za­rar gö­rüp di­ğe­ri gör­mü­yor de­ğil, tü­müy­le za­rar gö­rü­yor. An­cak, 2090 sa­yı­lı Ya­sa ge­re­ğin­ce, tüm mal var­lı­ğı­nın yüz­de 40'ı za­rar gör­müş ola­ca­ğı için, di­ğer çift­çi­le­ri­mi­ze öde­me ya­pıl­ma­dı; ay­nı şe­kil­de Do­ğan­şe­hir'de, He­kim­han'da, Ku­lun­cak'ta, Da­ren­de'de pek çok çift­çi­miz bu ne­den­le her­han­gi bir des­tek ala­ma­dı.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - O pa­ra­la­ra ge­mi al­dı­lar, ge­mi!

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP, ik­ti­da­ra ge­lir­ken çift­çi­ye des­tek ve­re­ce­ği­ni söy­lü­yor­du, ucuz ma­zot sağ­la­ya­ca­ğı­nı söy­lü­yor­du, ko­ta­la­rı kal­dı­ra­ca­ğı­nı söy­lü­yor­du, yi­ne, su­la­ma pro­je­le­ri­ni ger­çek­leş­ti­re­ce­ği­ni söy­lü­yor­du ve bu­nu Par­ti Prog­ra­mı'nda da açık­la­mış­tı; an­cak, ik­ti­da­ra gel­dik­ten son­ra ne ya­zık ki bu prog­ram da unu­tul­du, çift­çi de unu­tul­du.

Ma­lat­ya­lı­nın ana ge­lir kay­na­ğı ka­yı­sı­dır. Her ne ka­dar şu an­da al­ter­na­tif ürün­le­re yö­ne­lin­miş ol­sa da, al­ter­na­tif ürün­ler ka­yı­sı­nın hiç­bir şe­kil­de ye­ri­ni dol­du­ra­maz. AKP İk­ti­da­rı, ne ya­zık ki Ma­lat­ya­lı­yı unut­muş gö­zü­kü­yor, oy­sa, Ma­lat­ya­lı bu ik­ti­da­ra 5 ta­ne mil­let­ve­ki­li ver­miş­ti. Tür­ki­ye ge­ne­lin­de bel­ki en bü­yük oy ora­nı­nı Ma­lat­ya'dan al­mış­lar­dı, an­cak, Ma­lat­ya'yı bu ik­ti­dar unut­muş gö­zü­kü­yor.

Ka­yı­sı bit­ti, ka­yı­sı­ya des­tek yok. Ka­yı­sı­bir­lik şu an­da ka­pan­dı, Sü­mer­bank ka­pa­tıl­dı, ar­sa­sı sa­tıl­dı. Te­kel fab­ri­ka­sı… 1.100 ta­ne iş­çi ça­lı­şı­yor­du AKP ik­ti­da­ra gel­di­ğin­de, ama, şu an­da Ma­lat­ya'da­ki si­ga­ra fab­ri­ka­sı ka­pa­lı, ça­lış­mı­yor. Ka­yı­sı­cı­lı­ğı ge­liş­ti­re­ce­ğiz di­yor­su­nuz, ka­yı­sı­cı­lı­ğın alt­ya­pı­sı­nı ha­zır­la­yan, Ma­lat­ya'da pek çok ürün çe­şi­di­ni ge­liş­ti­ren Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nü ka­pat­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz! Ora­ya ne ya­pa­cak­lar­mış? Ora­ya park ya­pı­la­cak­mış, yüz­me ha­vu­zu ya­pı­la­cak­mış.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­lat­ya­lı­nın kar­nı aç, Ma­lat­ya­lı pe­ri­şan, Ma­lat­ya­lı mağ­dur. Mağ­dur in­sa­nın, pe­ri­şan in­sa­nın, aç in­sa­nın gi­dip park­ta otur­ma­sı ve­ya ora­da ha­vu­za gir­me­si onun kar­nı­nı do­yu­rur mu? Onun ço­cuk­la­rı­nın ge­çi­mi­ni sağ­lar mı? Onun ço­cuk­la­rı­nın okul ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­lar mı? Kı­zı­nın çe­yi­zi­ni, oğ­lu­nun mas­ra­fı­nı kar­şı­lar mı? Kar­şı­la­maz. Öy­ley­se, AKP İk­ti­da­rı Ma­lat­ya'yı na­sıl ki unut­muş­sa, Ma­lat­ya­lı­lar da akıl­lı in­san­lar­dır; çün­kü, ka­yı­sı her alan­da ol­du­ğu gi­bi, be­yin hüc­re­le­ri­ni de ge­liş­ti­rir…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - Ma­lat­ya­lı­lar iyi­li­ği de unut­maz­lar, kö­tü­lü­ğü de. An­cak, sa­mi­mi­yet­le söy­lü­yo­rum, Ma­lat­ya, bel­ki, ta­rım ala­nın­da, Tür­ki­ye'nin bü­yük kıs­mın­dan çok da­ha iyi du­rum­day­dı. Ma­lat­ya'da­ki bir çift­çi­nin, eğer, 5 dö­nüm, 10 dö­nüm ka­yı­sı bah­çe­si var ise, kim­se­ye muh­taç ol­ma­dan çok ra­hat­lık­la ge­çi­mi­ni sağ­la­ya­bi­li­yor­du. Ama, şu an­da, ta­rım gir­di­le­ri ka­yı­sı fi­ya­tı­nı kar­şı­la­mı­yor. Ger­çi, hiç­bir ta­rım gir­di­si, hiç­bir ürün­de kar­şı­la­mı­yor. Bu ne­den­le, bu pe­ri­şan­lı­ğa, mut­la­ka çö­züm üre­til­me­si ge­re­ki­yor.

Ma­lat­ya­lı­nın ka­yı­sı­nın dı­şın­da tü­tün üre­ti­mi var­dı, tü­tün bit­ti; pan­car var­dı, pan­car ko­ta­ya bağ­lan­dı. Bu ne­den­le, Ma­lat­ya­lı pe­ri­şan. Ma­lat­ya'nın bu so­ru­nu­na mut­la­ka el atıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Ma­lat­ya'nın özel­lik­le ka­yı­sı so­ru­nu­nun mut­la­ka çö­zül­me­si ge­re­ki­yor. Ka­yı­sı­bir­lik'in des­tek­len­me­si ge­re­ki­yor. Ka­yı­sı­bir­lik'in des­tek­le­me alım­la­rı­nı yap­ma­sı ge­re­ki­yor ve dev­le­tin, özel­lik­le ka­yı­sı­nın pa­zar­lan­ma­sı nok­ta­sın­da -ka­yı­sı­nın da­ha iyi bir şe­kil­de; çün­kü, ka­yı­sı, bü­yük öl­çü­de dök­me şek­lin­de ih­raç edi­li­yor- ka­yı­sı­nın iyi am­ba­laj­lar­la sa­tıl­ma­sı nok­ta­sın­da araş­tır­ma-ge­liş­tir­me fa­ali­yet­le­ri­ni des­tek­le­me­si ge­re­ki­yor. Üre­ti­ci­le­rin, yi­ne, ürün­le­ri­ni ka­li­te­li bir şe­kil­de üret­me­le­ri nok­ta­sın­da des­tek­len­me­si ge­re­ki­yor. Bu­nun­la il­gi­li, yü­ce Mec­lis­te bir araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ku­ru­lur­sa, bu araş­tır­ma ko­mis­yo­nu, bun­lar­la il­gi­li ge­rek­li araş­tır­ma­la­rı ya­pa­cak­tır. Ger­çi, geç ka­lın­mış­tır; şu an­da Par­la­men­to­nun son dö­ne­mi­dir. Ar­tık, bu aşa­ma­dan son­ra ku­ru­la­cak bir araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­nun bel­ki bu dö­nem için bir fay­da­sı ol­ma­ya­bi­lir. An­cak, ya­pı­lan araş­tır­ma­lar bir son­ra­ki dö­nem için bir ha­zır­lık ol­muş olur. Bu ne­den­le, yü­ce Mec­li­sin bu araş­tır­ma öner­ge­le­ri­mi­ze des­tek ve­re­ce­ği­ni…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - Des­tek ve­re­lim de, ka­yı­sı­nın fay­da­la­rı­nı an­lat­ma­dın ya.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (De­vam­la) - Yü­ce Mec­li­sin bu araş­tır­ma öner­ge­mi­ze des­tek ve­re­ce­ği­ni umu­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Öner­ge sa­hi­bi ola­rak Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sa­mi­mi ol­mak la­zım, sa­mi­mi ol­ma­yan bir işi de ko­nuş­ma­mak la­zım. Gün­ler­ce, ay­lar­ca yal­var­dık âde­ta bu­ra­da, bu Mec­li­sin du­var­la­rı ka­yı­sı kok­tu, bu öner­ge­le­ri eğer… Mec­li­sin ta­til ol­ma­sı­na za­ten şu­ra­da üç ay var. Sa­mi­mi ol­mak la­zım, bir araş­tır­ma gru­bu­nun, ko­mis­yo­nu­nun ku­rul­ma­sı ve bu­nun ça­lış­ma­sı­nı bi­tir­me­si üç ay, mi­ni­mum. Pe­ki, dört bu­çuk yıl­dır ne­re­dey­di­niz? Her gün si­ze yal­var­dık bu­ra­da, Ma­lat­ya hal­kı adı­na yal­var­dık, çift­çi adı­na yal­var­dık. Sa­yın Kı­lıç'la be­ra­ber bu­ra­da gün­ler­ce mü­ca­de­le et­tik, et­me­yin tut­ma­yın, ge­lin, şu ko­nu­yu ge­ti­rin de­dik. Pe­ki, herhâlde gök­ten bir şey düş­tü, hi­da­ye­te gel­di­niz, Mec­li­sin ka­pan­ma­sı­na üç ay ka­la bir araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ku­ru­yor­su­nuz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir ko­mis­yon ça­lı­şıp, ça­lış­tık­tan son­ra da Ma­lat­ya çift­çi­si­ne… Bu Mec­lis se­çi­me gi­di­yor, se­çim­den son­ra, ge­nel­de bir Mec­li­sin yap­tı­ğı araş­tır­ma öner­ge­le­ri öy­le ka­lır, hiç­bir ya­ra­rı ol­maz. Bu araş­tır­ma öner­ge­le­ri­ni sa­de­ce ya­sak sav­mak ama­cıy­la bu­ra­ya ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ya­sak sa­vı­yor­su­nuz. Ma­lat­ya çift­çi­si­ne hiç­bir fay­da­sı ol­ma­ya­cak bu­nun. Dört bu­çuk yıl­dır, Ma­lat­ya çift­çi­si­ne, sa­de­ce Ma­lat­ya'ya gi­dip ka­yı­sı ye­mek­ten baş­ka ne yap­tı­nız?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­nin bel­li ürün­le­ri var ki, bun­lar, bi­zim ulu­sal ürün­le­ri­miz, ya­ni, yüz­de 100 Türk ma­lı. Ya­ni, her ih­raç edi­len, her ge­len dö­vi­zin… Çil çil dö­viz, bir ku­ruş it­hal gir­di­si ol­ma­yan, bu ül­ke­nin in­sa­nı­na doğ­ru­dan gi­den bir dö­viz, ka­yı­sı­dan ge­len dö­viz, fın­dık gi­bi.

Şim­di, yüz­de 85'i ya­ban­cı mal -it­hal edi­len- ih­ra­cat­la­ra da ay­nı pri­mi ve­ri­yor­sun; ama, sen, hal­kı­nın yüz­de 100 Türk ma­lı­na -yüz­de 100'ü, her ku­ru­şu hal­ka da­ğı­tı­lan- ih­ra­cat be­de­li ney­se, hiç­bir öde­me ver­mi­yor­sun! Bir ke­re, bu sis­tem yan­lış.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ka­yı­sı ih­ra­ca­tı­nın to­nu 3 bin do­lar­dan 1.611 do­la­ra gel­di. Bu ne de­mek­tir bi­li­yor­su­nuz? Bu ül­ke­de 150 mil­yon do­la­rın ya­ban­cı alı­cı­la­rın ce­bi­ne git­me­si de­mek­tir. Ya­ni, bu­nun baş­ka bir an­la­mı yok. 150 mil­yon do­lar her yıl… Çün­kü, dört ta­ne alı­cı var, 6 do­la­ra sa­tı­yor ar­ka­daş­lar. Bu dört ta­ne alı­cı, alı­yor Tür­ki­ye'den, 6 do­la­ra sa­tı­yor­lar ve yak­la­şık… On­lar bek­li­yor­lar. Bun­la­rın sa­hi­bi yok di­yor çün­kü. Ya­ni, Ma­lat­ya'da­ki ka­yı­sı üre­ti­ci­si­nin sa­hi­bi yok di­yor. Adam­lar… Çift­çi sat­mak zo­run­da. İn­san­lar, un ala­cak, ço­cu­ğu­na okul el­bi­se­si ala­cak, ilaç pa­ra­sı öde­ye­cek, bak­ka­lın­dan ek­mek ala­cak ar­ka­daş­lar. Siz, bu in­sa­nın ne­ler çek­ti­ği­ni bi­li­yor mu­su­nuz? Ama, dört ta­ne alı­cı bek­li­yor, köy­lü gö­tü­rüp sa­tı­yor. Hat­ta, o 1.611 do­lar­lık fi­yat, ih­ra­cat fi­ya­tı. Köy­lü­nün eli­ne ge­çen kaç li­ra bi­li­yor mu­su­nuz? En iyi ka­yı­sı da 1,5 mil­yon.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ma­lat­ya çift­çi­si pe­ri­şan­dır. Dört bu­çuk yıl­dır sen hiç­bir şey yap­ma, sa­de­ce sey­ret; ne hik­met­se, Mec­lis ka­pan­ma­ya üç ay ka­la, ka­yı­sı­cı ak­lı­na ge­le­cek!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, ben ola­yın so­nuç bö­lü­mü­ne ba­kı­yo­rum. Şim­di, 2004 yı­lın­da bir don ola­yı ol­du yi­ne Ma­lat­ya'da -âde­ta, gün­ler­ce bu­ra­da is­yan et­tik- yak­la­şık 26 bin çift­çi za­rar gör­dü. 2090 sa­yı­lı bir Ya­sa var. Bu Ya­sa, herhâlde, hiç­bir şey, çift­çi­ye bir şey öde­me­mek üze­re çı­ka­rıl­mış bir ya­sa.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, o gün, bir ürü­nün yüz­de 50'si gi­de­cek, ama, o ürü­nün fi­ya­tı 3 bin do­lar­dan -2003 fi­ya­tı­na ba­kın, 3 bin do­lar ar­ka­daş­lar- bir ürü­nün yüz­de 50'si ya­na­cak, ya­rı­sı yok ola­cak, ama, fi­yat 2 bin do­lar dü­şe­cek! Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de böy­le bir man­tık yok ar­ka­daş­lar. Ta­ma­men, sa­hi­bi­miz ol­ma­dı­ğı için; ta­ma­men, çift­çi ken­di ka­de­ri­ne terk edil­di­ği için; ta­ma­men, çift­çi­nin, çok zor ko­şul­lar­da, pa­ra­sız pul­suz, ye­tiş­tir­di­ği­ni gö­tü­rüp sat­mak zo­run­da kal­dı­ğı­nı bil­dik­le­ri için ar­ka­daş­lar… Tüm me­se­le bu ar­ka­daş­lar.

Ka­yı­sı­bir­lik, bir­lik­ler… Ar­ka­daş, si­zin gö­re­vi­niz… Si­zin gö­re­vi­niz… Ka­yı­sı­bir­lik, eğer, iyi yö­ne­til­mi­yor­sa, hükûmet­si­niz, yö­net­mek zo­run­da­sı­nız, çift­çi­nin hak­kı­nı ko­ru­mak zo­run­da­sı­nız. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Sen, okul­la­rı ka­pa­tı­yor­sun, "Val­la­hi, Ka­yı­sı­bir­lik iyi yö­ne­til­mi­yor…" Ar­ka­daş, kim iyi yö­net­mi­yor­sa ce­za­sı­nı ve­rir­sin.

Ve eğer, ka­yı­sı mev­si­mi­nin açı­lı­şın­da bir şe­kil­de  -Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın gö­re­vi ta­rı­mı fi­nan­se et­mek­tir- siz 30 tril­yon -biz ia­ne is­te­mi­yo­ruz- bir fi­nans­man des­te­ği­ni ya­pın ba­ka­lım, ka­yı­sı fi­yat­la­rı 4 bin do­lar olu­yor mu ol­mu­yor mu ton ba­şı? Hiç­bir şe­yi yap­ma­ya­cak­sın, ka­de­ri­ne terk ede­cek­sin, yü­zü­ne bak­ma­ya­cak­sın, çift­çi gi­dip pe­ri­şan ola­cak, sa­ba­hın 7'sin­de, 5'in­de ge­le­cek Şı­ra Pa­za­rı'nda in­san­lar, "aman be­nim ka­yı­sı­mı al da, bir di­lim ek­mek ala­yım" di­ye­cek­ler; on­dan son­ra, ge­lip bu­ra­da, biz, ka­yı­sı ko­nu­şa­ca­ğız dört bu­çuk yıl son­ra! Hak­sız­lık bu ar­ka­daş­lar, yap­ma­yın bu­nu.

Ve za­val­lı in­san­lar, ta­rım kre­di ko­ope­ra­ti­fi­ne yir­mi se­ne ön­ce ke­fil ol­muş­lar -ay­nen söy­lü­yo­rum ge­ne- bil­mi­yor in­san­lar bor­cu­nu öde­yip öde­me­di­ği­ni ke­fil ol­du­ğu in­san­la­rın ve gi­di­yor­sun ya­ka­sın­dan ya­pı­şı­yor­sun "gel" yir­mi se­ne son­ra "bor­cu­nu öde" di­yor­sun. 10 bin li­ra ol­muş 3  mil­yar li­ra ar­ka­daş­lar! Sen yir­mi se­ne ara­ma­mış­sın, yir­mi se­ne sor­ma­mış­sın; yir­mi se­ne, bor­cun var, ke­fa­le­tin var de­me­ye­cek­sin, yir­mi se­ne son­ra gi­dip di­ye­cek­sin ki, "gel bu­ra­ya 10 li­ra­ya ke­fil ol­muş­tun, ver ba­ka­yım ba­na 2,5 mil­yar!" Bu, hak­sız­lık ar­ka­daş! Ay­nı şe­yi Kır­şe­hir'de de ya­pı­yor­lar, ay­nı şe­yi Ma­lat­ya'da da ya­pı­yor­lar, her yer­de ya­pı­yor­lar ar­ka­daş­lar…

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - İz­mir'de de ya­pı­yor­lar, İz­mir'de de!..

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, "tü­tün eki­mi ser­best" di­yor­su­nuz. Ar­ka­daş­lar, ni­ye bir­bi­ri­mi­zi kan­dı­rı­yo­ruz?.. Pe­ki, Te­kel, Ma­lat­ya'da­ki tüm tü­tün alım mer­kez­le­ri­ni ka­pa­tır­sa… Tü­tü­nü kim alı­yor ar­ka­daş­lar? Tü­tün alım mer­ke­zi­ni ka­pa­tır­sa, köy­lü bu tü­tü­nü ki­me sa­ta­cak? Çok şü­kür, Ma­lat­ya'da tü­tün eki­mi­ni ya­sak­la­dı­nız, ya­ni, kal­dır­dı­nız; ama, o za­val­lı, 250 ki­lo tü­tün üre­tip Te­kel'e za­ma­nın­da tes­lim eden­ler, üç yıl ön­ce, al­dık­la­rı za­man, şu an­da her bi­ri Bağ-Kur'a 25'er mil­yar borç­lu ar­ka­daş­lar. Zo­run­lu Bağ-Kur'lu yap­tı­lar. Ta­bii, ta muh­tar­lar gi­bi… Ay­nen muh­tar­lar da… Muh­tar­lar gi­bi… Muh­tar­lar… Muh­tar­lar… Muh­tar… 200 bin li­ra muh­tar ma­aşı var di­ye, in­sa­na don pa­ra­sı öde­me­di­ler. "Sen ma­aş­lı­sın, öde­ye­me­yiz kar­de­şim" de­di­ler. Ya, kar­de­şim bu 2090 sa­yı­lı Ka­nun di­yor ki, "mal var­lı­ğı…" "Mal var­lı­ğı" ne de­mek  bi­li­yor mu­sun? Bir in­sa­nın güb­re bor­cu var, ma­zot bor­cu var, trak­tör bor­cu var, bun­la­rı mal var­lı­ğı ola­rak alı­yor, "se­nin güb­ren var" di­yor, "se­nin ma­zo­tun var" di­yor, "se­nin trak­tö­rün var" di­yor, "bir de ahı­rın var" di­yor, "bir de ine­ğin var" di­yor, ta­vuk­la­rı da sa­yı­yor, on­dan son­ra şe­ye ge­lin­ce "se­nin yüz­de 40 za­ra­rın yok" di­yor. Ya kar­de­şim, be­nim bor­cum yok mu, be­nim güb­re­ci­ye bor­cum yok mu? Mal var­lı­ğı bu­dur.

Bu Ka­nun eğer de­ğiş­mez­se bu ül­ke­de ar­ka­daş­lar tüm çift­çi­ler bü­yük za­rar gö­rür. Bu Ka­nun'un "mal var­lı­ğı" ta­bi­ri­ni "bor­cun dü­şer, ala­ca­ğın dü­şer, ka­lan, mal var­lı­ğın­dır" şe­kil­de de­ğiş­tir­mez­sek, bu­gün Ma­lat­ya'ya ya­rın baş­ka ye­re, bu çift­çi­yi her za­man mağ­dur ede­riz, mağ­dur ede­riz, mağ­dur ede­riz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­bii, ka­yı­sı bir dün­ya mar­ka­sı. Sa­yın Gü­rol Er­gin Ho­ca­ma çok te­şek­kür edi­yo­rum, bi­lim­sel ma­na­da, ne iş­le­re, ka­yı­sı­nın, ken­di­si bir pro­fe­sör ol­du­ğu için, ha­ki­ka­ten bi­zim millî ürü­nü­müz, he­pi­mi­zin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Bu ül­ke­ye yıl­da 200 mil­yon do­lar dö­viz gir­di­si ya­pı­yor. Bu ül­ke­ye, eğer, 4 bin do­lar ol­du­ğu za­man ya­pa­ca­ğı kat­kı da­ha baş­ka. He­pi­mi­zin ek­me­ği, Tür­ki­ye'nin ek­me­ği, Ma­lat­ya'nın ek­me­ği, köy­lü­nün ek­me­ği. Ama, sa­hip çık­ma­dı­ğın za­man, bu­ra­ya ge­li­yo­ruz. Onun için, biz­ler, ben şah­sen vic­da­nen, dört yıl­dır, sa­yın ar­ka­da­şım Kı­lıç'la be­ra­ber, Ma­lat­ya çift­çi­si­nin her tür­lü so­ru­nu­nu di­le ge­tir­di­ği­me, ön­ce yü­ce Al­lah'a kar­şı son­ra vic­da­nı­ma kar­şı ken­dim ina­nı­yo­rum. Ama, yi­ne di­yo­rum ar­ka­daş­lar, her ne hik­met­se, dört bu­çuk yıl son­ra, ba­ka­lım bu­nun al­tın­dan ne çı­ka­cak; şim­di, bek­li­yo­rum. Keş­ke Ma­lat­ya çift­çi­si­ne, be­nim köy­lü­me bir şey; ama, aca­ba al­tın­da bir, ne var onu da me­rak edi­yo­rum. Ka­yı­sı yan­dı­ğı za­man yal­var­dım ya­kar­dım Sa­yın Ba­ka­nı­ma "Doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği hiç de­ğil­se, evi­ne ek­mek ala­cak pa­ra­sı yok" de­dim tın­ma­dı­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim ek­me­ği­miz. Bu ek­me­ğe kat­kı ve­re­cek her­ke­se say­gı du­ya­rız. Çift­çi­mi­ze kat­kı ve­re­cek her­ke­se şük­ran du­ya­rız. An­cak, sa­mi­mi ol­mak la­zım. Sa­mi­mi­yet­le bir işe el at­mak la­zım. Sa­mi­mi­yet­ler­den kuş­ku­nuz olur­sa, o iş­ten de ha­yır gel­mez; ha­yır gel­mez. Ben di­li­yo­rum ki, bu ko­mis­yon, di­li­yo­rum ku­ru­lur, ama üç ay son­ra ko­mis­yon ra­po­ru raf­lar­da çü­rü­me­sin.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım, te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me on beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.08

 

 

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 19.28

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ya­şar TÜ­ZÜN(Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 80'in­ci Bir­le­şi­mi'nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­na iliş­kin Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri­ne de­vam ede­ce­ğiz.

Hükûmet ye­rin­de.

Şim­di, söz sı­ra­sı, öner­ge sa­hip­le­ri adı­na Ne­ca­ti Uz­dil, Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Uz­dil.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce­lik­le, siz­le­ri sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Kıy­met­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nu­muz ka­yı­sı. Herhâlde, ka­yı­sı­dan da bir hay­li bık­tık.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ka­yı­sın­dan bı­kıl­maz Ne­ca­ti Ağa­bey.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, evet, dı­şa­rı­da on ta­ne ka­yı­sı da ye­dik, in­şal­lah he­de­fe de ula­şı­rız di­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da dört ta­ne öner­ge var. Bu öner­ge­ler­den bir ta­ne­si ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız ta­ra­fın­dan ve­ril­miş ve 2003 yı­lın­da ve­ril­miş. O ne­den­le, bu­ra­da bu işi po­li­tik bir tar­tış­ma hâlin­den çı­ka­rıp so­run­la­ra bak­mak la­zım di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve tah­min ede­rim, ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım da, en son ko­nuş­ma­cı ola­rak, biz­le­re de gü­zel ha­ber­ler ve­rir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, amaç üzüm ye­mek. So­run var, ka­yı­sı­da so­run var. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ka­yı­sı­da var da el­ma­da yok mu, fın­dık­ta yok mu, üzüm­de yok mu, na­ren­ci­ye­de yok mu? De­mek ki, bu, bir ka­yı­sı so­ru­nu, gün­de­mi de­ğil; Tür­ki­ye'de­ki çift­çi­le­rin, ta­rı­mın gün­de­me ge­ti­ril­me­siy­le il­gi­li bir ko­nu di­ye dü­şü­nü­yo­rum, çün­kü so­run­lar aşa­ğı yu­ka­rı ay­nı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ön­ce­lik­le, kır­sal alan­da ör­güt­lü­lük önem­li. Dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum, Ka­yı­sı­bir­lik yok ol­muş. Ka­yı­sı­bir­lik 1992 yı­lın­da ku­rul­muş, an­cak -ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rım bir neb­ze bah­set­ti­ler- de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da Ka­yı­sı­bir­lik ka­pa­lı; 2004 yı­lın­dan bu ya­na alım ya­pa­ma­mış, al­tı ay­dır ça­lı­şa­nı­nın üc­re­ti­ni öde­ye­me­miş. Ba­ka­nı­mız da çık­tı söy­le­di, di­ğer ar­ka­daş­la­rı­mız da çık­tı söy­le­di; so­run­lar­dan bir ta­ne­si de­po, te­sis ve iş­let­me. Pe­ki, ne ol­du Ka­yı­sı­bir­lik'in te­sis­le­ri­ne, de­po­su­na? Prim ve­ri­yo­ruz te­sis­ler ya­pıl­sın, de­po ya­pıl­sın di­ye, yüz­de 50'si­ni dev­let­ten ve­ri­yo­ruz. De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, pe­ki, Ka­yı­sı­bir­lik'in de­po­la­rı ne ol­du, te­sis­le­ri ne ol­du? Ben si­ze söy­le­ye­yim -ben Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li­yim, 2 de­fa Ma­lat­ya'ya git­tim araş­tır­ma ko­mis­yon­la­rıy­la be­ra­ber- Ka­yı­sıbir­li­ğin te­sis­le­ri şu an çü­rü­me­ye terk edil­miş sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım. Evet, şu an­da, Ma­lat­ya mil­let­ve­kil­le­ri, AKP'li ar­ka­daş­la­rım ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu çok iyi bi­li­yor­lar. Ta­rım Ba­ka­nı­mız da bel­ki bi­li­yor di­ye dü­şü­nü­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­lat­ya pe­ri­şan; doğ­ru, tü­tün fab­ri­ka­la­rı yok ol­du. Şu an­da, Ame­ri­kan tü­tü­nü, Vir­gi­nia tü­tü­nü ve ya­ban­cı si­ga­ra ül­ke­yi al­dı, boy­la­dı, git­ti. Pe­ki, bir tek Ma­lat­ya'da mı tü­tün ko­ta­sı ne­de­niy­le si­ga­ra fab­ri­ka­la­rı ka­pan­dı, gü­len yüz­ler asıl­dı, çift­çi pe­ri­şan, me­mur pe­ri­şan, tar­la­da­ki üre­ti­ci pe­ri­şan? Bir baş­ka yer­de tü­tün üre­ti­ci­le­ri ne du­rum­da? On­lar da ay­nı du­rum­da. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­ka­nı­mız çık­tı -ben, bu­ra­da­ki yaz­dık­la­rı­ma de­ğil de Ta­rım Ba­ka­nım­dan al­dı­ğım not­la­ra gö­re ko­nuş­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum- de­di ki: "Tür­ki­ye'de ik­li­mi­miz, po­li­kül­tür ta­rı­mı­mız var."

Her şe­yi, Ma­lat­ya'da, ka­yı­sı­ya bağ­la­dı­nız. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tü­tü­nü yok et­ti­niz, şe­ker pan­ca­rı­nı yok et­ti­niz, hat­ta hat­ta 1937 yı­lın­da ku­rul­muş olan Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nü bi­le, şu an­da, yok et­mek üze­re­si­niz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Pe­ki, bu­nun so­nun­da ne ola­cak? Ne ola­cak, Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nü park ya­pa­cak­lar­mış! De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nün ken­di­si park za­ten; Be­le­di­ye­miz hiç zah­met et­me­sin eğer, ger­çek­ten, ni­ye­ti park yap­mak­sa. Hiç ol­maz­sa, Ens­ti­tü, ken­di sa­ha­sı­nı park ola­rak ha­zır­la­mış, üs­te­lik de ba­kı­mı­nı üst­len­miş du­rum­da, ama, ni­ye­ti­niz si­zin, ora­yı da ima­ra aç­mak, bi­na­lar yap­mak­sa, ona da şu an­da bir şey de­me­ye­ce­ğim, çün­kü, biz, bu Hükûmet­te çok gör­dük böy­le şey­le­ri, ta­rım ara­zi­le­ri­ne hiç de­ğer ver­me­di­ler, ama, çık­tı­lar "Dev­rim­ler yap­tık." de­di­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dev­rim­le­rin­den bir ta­ne­si -he­men söy­le­ye­lim, ar­ka­daş­lar da bu­ra­da bah­set­ti­ler- Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ya­sa­sı çı­kar­dık ya -ha­ni bir dev­rim yap­mış­tık bir za­man­lar- 23 ta­ne mey­vey­le il­gi­li üre­ti­ci bir­li­ği ku­rul­muş Ma­lat­ya'da, 1 ta­ne de ka­yı­sıy­la il­gi­li üre­ti­ci bir­li­ği ku­rul­muş. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hâli­ha­zır­da ça­lı­şan, Tür­ki­ye'de bi­ri­ki­mi olan, sen, Ka­yı­sı­bir­lik'i ka­pat, üs­te­lik de bi­linç­li şe­kil­de ka­pat; tut, "ti­ca­ret ya­pa­maz" di­ye mad­de koy­du­ğu­muz Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ya­sa­sı'yla ku­ru­lan bir­lik­ler­den me­det um... Ne ya­pa­cak ora­da ku­ru­lan mey­ve­ci­lik­le il­gi­li üre­ti­ci bir­li­ği de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Mad­de var Üre­ti­ci Bir­li­ği Ya­sa­sı'nda... Eğer, Ta­rım Ba­ka­nım ger­çek­ten bir iş yap­mak is­ti­yor­sa, lüt­fen, en kı­sa za­man­da, Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ya­sa­sı'nda­ki "ti­ca­ret ya­pa­maz" kıs­mı­nı, mad­de­si­ni kal­dır­sın­lar da ku­rul­muş olan üre­ti­ci bir­lik­le­ri, hiç ol­maz­sa or­tak­la­rı­nın ilaç­la­rı­nı ala­bil­sin, hiç ol­maz­sa ürü­nü­nü bu­ra­la­ra ka­dar ta­şı­ya­bil­sin de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Bir baş­ka so­ru­yu gün­de­me ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Bu­ra­dan, ar­ka­daş­la­rım çok gü­zel, övü­ne­rek ko­nuş­tu­lar, ha­ni, Ta­rım Si­gor­ta­sı Ya­sa­sı'nı çı­kar­dık ya... Ger­çek­ten, Ya­sa'yı çı­kar­dık, iyi bir şey, gü­zel bir şey de, pri­mi­ni na­sıl öde­ye­cek bu çift­çi? Çift­çi per­me­pe­ri­şan. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2002'den bu ya­na de­ğil, 1980'den bu ya­na, biz, çift­çi­yi per­me­pe­ri­şan et­tik. Siz­ler de AKP Hükûme­ti ola­rak eli­ni, ko­lu­nu, aya­ğı­nı bağ­la­yıp "IMF'den kur­ta­ra­ca­ğız"  de­dik, gö­tür­dük on­la­ra tes­lim et­tik de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Si­gor­ta pri­mi­ni öde­ye­cek hâli yok. Ar­ka­da­şım övü­nü­yor; de­min, bu­ra­dan Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ar­ka­da­şım "7.700 kü­sur ki­şi si­gor­ta yap­tır­dı, po­li­çe var." de­di. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­dan tüm ko­nuş­ma­cı­lar aşa­ğı yu­ka­rı söy­le­di, Ma­lat­ya'da ka­yı­sı­cı­lık ya­pan çift­çi ai­le sa­yı­sı kaç? Ha­tır­la­yın ba­ka­yım.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - 50 bin.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (De­vam­la) - 50 bin. 50 bin çift­çi­den, 7.715 ta­ne­si mi, 7.713 ta­ne­si mi po­li­çe yap­tır­mış, si­gor­ta yap­tır­mış. Bun­dan do­la­yı "bü­yük ba­şa­rı el­de et­tik, tüm ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­ni bu so­ru­nu­nu çöz­dük" di­ye övü­ne­bi­li­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­men, si­gor­tay­la il­gi­li şu­nu da söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bu, bir tek ka­yı­sı­nın so­ru­nu de­ğil, doğ­ru. Pe­ki, ilk­ba­har geç don­la­rın­dan do­la­yı si­gor­ta et­ti­ri­yo­ruz ka­yı­sı­yı, el­ma da öy­le, bir baş­ka ürün de öy­le; çi­çek­tey­ken don vu­rur­sa ne ya­pı­yo­ruz? Ben söy­lü­yo­rum, si­gor­ta, bu­nu ken­di­ne yon­ta­bi­lir, ama be­nim bir Ta­rım Ba­kan­lı­ğım var, be­nim çift­çi­le­ri­min so­run­la­rıy­la il­gi­le­nen, on­la­ra ön­der­lik ya­pan bir Ta­rım Ba­kan­lı­ğım var sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­na çö­zü­mü, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın aci­len bul­ma­sı ge­re­kir. Bu da Si­gor­ta Ya­sa­sı'nda­ki ek­sik­le­rin gi­de­ril­me­siy­le müm­kün olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Sö­zü­mü şöy­le bağ­la­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Hep öy­le de­dik, hep gü­zel gü­zel söy­le­dik. Ne de­dik? "Ör­güt­lü top­lum" de­dik, de­ğil mi? "Ka­tı­lım­cı de­mok­ra­si" de­dik. "Şef­faf yö­ne­tim" de­dik. Pe­ki, kır­sal alan­da han­gi  ör­gü­tü ge­liş­tir­dik sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım? Bir zi­ra­at oda­mız var. Zi­ra­at oda­sı­nın sa­ğı­nı so­lu­nu kes­mek için, onu et­ki­siz hâle ge­tir­mek için, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mız, var gü­cüy­le uğ­ra­şı­yor. Ni­ye? Onun her söy­le­di­ği­ni ka­bul et­mi­yor di­ye.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Uz­dil, lüt­fen, to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ya­sa­sı çı­kar­dı­lar. Ya­zık­tır, et­me­yin, de­dik; böy­le bir üre­ti­ci bir­li­ği ya­sa­sı ol­maz, de­dik, din­le­te­me­dik. İş­te, Üre­ti­ci Bir­lik­le­ri Ya­sa­sı ora­da.

Ge­çen­ler­de, ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­riy­le il­gi­li bir ya­sa gö­rüş­tük ko­mis­yon­da. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım "ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­rin­den çift­çi­lik bel­ge­si alın­maz" di­ye mad­de koy­du­lar. Ne de­mek? Üre­ti­ci­yi, da­ha doğ­ru­su çift­çi­nin mes­lek ör­gü­tü­nü güç­süz bı­rak­ma­nın öte­sin­de hiç­bir şey yok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Biz, tu­tu­yo­ruz, bu­ra­da söy­lü­yo­ruz, ih­ra­cat­ta so­run var di­yo­ruz; de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ih­ra­cat­çı­lar bir­li­ği ku­ra­lım di­yo­ruz. Ar­ka­daş­lar, siz, Ka­yı­sı­bir­lik'i ka­pa­tır­sa­nız, siz, ka­yı­sı­da is­tik­rar­lı bir po­li­ti­ka­yı bu­la­maz­sı­nız. Siz, Ka­yı­sı­bir­lik'i ka­pa­tır­sa­nız, ih­ra­cat­ta te­kel ol­du­ğu­muz ka­yı­sı­da is­te­di­ği­miz fi­ya­tı bu­la­ma­yız; ya­ban­cı­la­ra sa­ta­rız, on­lar da 4 ka­tı­na sa­tar; biz de bu­ra­lar­da ko­nu­şu­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: So­run bir. Eğer, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mız çift­çi­le­ri­mi­zin ön­de­ri olur, so­run­la­rı­mı­za sa­hip çı­kar­sa, biz on­la­ra te­şek­kür ede­riz, şük­ran­la­rı­mı­zı su­na­rız, ama, bu Ta­rım Ba­kan­lı­ğı, ma­ale­sef, ne çift­çi­le­ri­mi­ze ne de Ta­rım Ba­kan­lı­ğın­da­ki per­so­ne­li­mi­ze sa­hip çık­mak­ta, on­la­rın hak­kı­nı ko­ru­mak­ta.

O ne­den­le, de­ğer­li çift­çi ar­ka­daş­la­rım, gü­zel gün­ler ya­kın. Ümit, fa­ki­rin ek­me­ği, ümi­di­ni­zi kay­bet­me­yin.

Si­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Uz­dil.

Öner­ge sa­hip­le­ri adı­na söz is­te­yen Mü­nir Er­kal, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Er­kal. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 3 Ocak 2003 ta­ri­hin­de, 31 mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız­la, ka­yı­sıy­la il­gi­li bir öner­ge ver­miş­tik. Bu öner­ge­nin, bu­gün, bu­ra­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si plat­for­mun­da gö­rü­şül­me­sin­den mut­lu­luk ve bah­ti­yar­lık du­yu­yo­rum.

Bu­ra­da ka­yı­sı­nın fay­da­la­rı­nı fa­lan an­la­ta­cak de­ği­lim. Bir sü­rü mu­ha­le­fe­te men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız ko­nuş­tu, yet­ki­li­ler, il­gi­li ar­ka­daş­lar ko­nuş­tu; tek tek not al­dım bun­la­rı. Bun­la­rı din­le­di­ğim za­man or­ta­ya çok üzün­tü ve­ri­ci bir tab­lo çı­kı­yor, Tür­ki­ye'nin baş be­la­sı olan bir tab­lo çı­kı­yor. Mu­ha­le­fet yap­mak adı­na ne­ga­tif dü­şün­ce­le­ri sü­rek­li or­ta­ya koy­mak, ama ar­ka­sı do­lu ol­ma­yan dü­şün­ce­ler­le bu­ra­da mu­ha­le­fet yap­mak, ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin en yük­sek plat­for­mun­da gö­rev ya­pan üye ar­ka­daş­la­ra ya­kış­mı­yor.

MEH­MET IŞIK (Gi­re­sun) - Ne ol­du ki ya­kış­mı­yor?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bi­raz son­ra izah ede­ce­ğim mü­sa­ade eder­se­niz.

Şim­di, tek tek not al­dım bun­la­rı. Şim­di, Gü­rol Bey çı­kı­yor, be­nim 3 Ocak'ta ver­di­ğim, 2003'te­ki öner­ge için "Er­kal'ın iti­raf­na­me­si" di­yor.

Şim­di, ya­ni, ya bu ar­ka­da­şı­mız ka­yı­sı ye­me­miş ya da sa­yı say­ma­sı­nı bil­mi­yor. Biz, 3 Ka­sım 2002'de ik­ti­dar ol­duk. Ben ik­ti­dar ol­duk­tan iki ay son­ra mı bu öner­ge­yi ver­mi­şim?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ör­ne­ği bi­le be­ce­re­me­din.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - O za­man tec­rü­be­siz­din de ver­miş­sin.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ya­ni, da­ha Hükûme­ti­miz ye­ni ku­rul­du­ğu ve gö­re­ve baş­la­dı­ğı za­man bu öner­ge­yi ver­mi­şim…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Sa­hip çık!

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) -  …ve Hükûme­ti­mi­zin yap­ma­sı ge­re­ken­le­ri, ka­yı­sı­nın so­run­la­rı­nı, sı­kın­tı­la­rı­nı de­tay­lı bir ra­por hâlin­de Tür­ki­ye gün­de­mi­ne ta­şı­mı­şım Ma­lat­ya mil­let­ve­ki­li ola­rak.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Sa­hip çık öner­ge­ne, sa­hip çık!

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bu, mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri gi­bi, 2006 yı­lın­da ve­ri­len bir öner­ge de­ğil. 2004 yı­lın­da ve­ri­len bir öner­ge de de­ğil; se­çim­den iki ay son­ra ve­ri­len bir öner­ge­dir. Lüt­fen, bu ra­ka­mı or­ta­ya ko­yu­nuz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Dört bu­çuk yıl­dır ne­re­dey­din?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di, ha­di­se böy­le olur­ken "Er­kal'ın iti­raf­na­me­si" tar­zın­da ve­ya "hükûme­tin za­af­la­rı­nı or­ta­ya koy­mak" der­ken, geç­miş­te­ki sta­tü­ko­cu zih­ni­ye­tin za­af­la­rı­nı or­ta­ya ko­yan bir tes­pit­tir o.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Ha­di ha­di, tec­rü­be­siz­li­ğin­den ver­miş­sin­dir. Boş ver sen!

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di, id­di­ala­ra ba­kı­yor­su­nuz, "Ma­lat­ya'da kök kan­se­ri has­ta­lı­ğı var" di­yor ar­ka­da­şı­mız. 1998'de kü­çük bir par­sel­de bu has­ta­lık var­dı. Beş yıl sü­rey­le ge­rek­li ça­lış­ma ya­pıl­dı. Şu an­da her­han­gi bir so­run ve has­ta­lık yok. O böl­ge­de ka­yı­sı üre­ti­mi ya­pı­lı­yor.

Şim­di, bir id­di­ayı or­ta­ya koy­du­ğu­nuz za­man, il­gi­li­si­ne ve yet­ki­li­si­ne bu­nu sor­ma­dan, bu­ra­da, kal­kıp ku­lak­tan dol­ma dü­şün­ce­ler­le mu­ha­le­fet yap­mak in­sa­nı mah­cup eder, 70 mil­yon in­sa­nın kar­şı­sın­da mah­cup eder.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Biz mah­cup ol­mu­yo­ruz, mah­cup olan siz­si­niz, siz. Ka­yı­sı Bir­lik'i an­lat.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) -  "Rus­ya Fe­de­ras­yo­nu ile mey­ve seb­ze so­ru­nu var" de­nil­di. İki yıl­dır so­run yok. En son 15 Mart 2007'de Rus­ya Müs­te­şar Yar­dım­cı­sı… Ba­kan­lık­tan bir he­yet git­ti, top­lan­tı­da her­han­gi bir so­run ol­ma­dı­ğı te­yi­di alın­mış­tır. Bu­nu da öğ­ren­me­niz la­zım. 

"Dün­ya­nın su gü­nü­ne ka­tı­lan ol­ma­dı" de­di yi­ne Gü­rol Bey. İl­gi­li ge­nel mü­dür ka­tıl­dı, söz al­dı, ko­nuş­ma yap­tı; des­tek­le­me­le­ri an­lat­tı ve bu söy­le­nen­le­rin doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­ti.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, id­di­ala­ra ba­kı­yo­rum. Bu­ra­da, sı­ray­la, Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­süy­le il­gi­li bir sü­rü suç­la­ma var.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ka­yı­sı­ya gel, ka­yı­sı­ya.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - "Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma­yı ka­pa­tı­yor­su­nuz" di­yor bir ar­ka­daş.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Öner­ge­ne gel sen, öner­ge­ne.

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) - Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, Ba­kan on­la­ra ce­vap ve­rir, siz ken­di gö­rü­şü­nü­zü söy­le­yin.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nün bu­lun­du­ğu alan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri…

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) - Ba­ka­nın sa­ha­sı­na gir­me­yin.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Si­zin id­di­ala­rı­nı­za ce­vap ve­ri­yo­rum, din­le­nir­se, öğ­re­ne­cek­si­niz.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye)- Öner­ge­ni an­lat, öner­ge­ni.

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) - Öner­ge­ye bak.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ba­kan si­ze vekâlet mi ver­di?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da 23 ta­ne mü­hen­dis, 22 ta­ne tek­nis­yen, 35 ta­ne me­mur, 27 iş­çi, top­lam 107 ki­şi, Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma­da tam ka­pa­si­te ça­lı­şı­yor. Şim­di, kal­kıp, bir­çok mil­let­ve­ki­li…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Se­nin Rus­ya'dan ha­be­rin var mı?

BAŞ­KAN - Sa­yın Uz­dil… Sa­yın Uz­dil… Sa­yın Kı­lıç… Lüt­fen…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bu­ra­da­ki tüm ko­nuş­ma­cı­lar, mu­ha­le­fe­te men­sup ar­ka­daş­lar, Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma­yı ni­ye ka­pa­tı­yor­su­nuz, ni­ye park ya­pı­yor­su­nuz di­ye id­dia et­ti­ler. Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma ka­pan­mı­yor ki. İn­san bu ka­dar yan­lış bir bil­gi­yi alıp Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Plat­for­mun­da na­sıl ses­len­di­rir, ger­çek­ten, hay­ret­le ve deh­şet­le iz­li­yo­rum.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Ha­di ca­nım… Ha­di ca­nım…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ka­pan­mı­yor ki Mey­ve­ci­lik Araş­tır­ma.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Park mı ya­pa­cak­sı­nız?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - 107 ki­şi tam ka­pa­si­tey­le ça­lı­şı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Park mı ya­pa­cak­sı­nız?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ha, park ya­pı­la­cak yer­de -Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız­la  bir an­laş­ma var- ye­ni bir yer ya­pı­la­cak, da­ha mo­dern bir yer, ora­sı da Ma­lat­ya hal­kı­na açı­la­cak.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Ya, ya…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bu yer de­ği­şik­li­ği­ni ka­pat­ma ola­rak al­gı­la­mak… Bu, zu­hul mu di­ye­yim, an­la­ma prob­le­mi mi di­ye­yim, dal­gın­lık mı di­ye­yim, ye­ter­siz bil­gi mi di­ye­yim, faz­la de­ğer­len­dir­me yap­mak is­te­mi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - O, işi bil­mek­tir, bil­mek. Sen o işi bil­mi­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Uz­dil, lüt­fen.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, don za­ra­rıy­la il­gi­li, çok gün­de­me gel­di bu­ra­da…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Sen, Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü­nü park yap­ma­ya kal­kı­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Uz­dil…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da­ki bir­çok top­lan­tı­lar­da don za­ra­rı­nı, 2090 sa­yı­lı Ka­nun'un ge­re­ği­ni an­lat­tım. Şim­di, Tür­ki­ye, Ma­lat­ya ta­ri­hin­de ilk de­fa, AK Par­ti Hükûme­ti, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın olu­ruy­la, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın des­te­ğiy­le, ilk de­fa don za­ra­rı­nı ödü­yor. 20 tril­yon tes­pit ya­pı­lı­yor, yüz­de 70'i, 14 tril­yon öde­ni­yor ilk de­fa Ma­lat­ya ta­ri­hin­de. Bu ka­nun, 2090 sa­yı­lı Ka­nun biz­den ön­ce de var­dı, ni­çin hiç­bir gün uy­gu­lan­ma­dı? Bu­ra­da so­ru­yo­rum Ma­lat­ya mil­let­ve­kil­le­ri­ne ve ko­nu­şan­la­ra.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ni­ye be­le­di­ye baş­ka­nı ol­du­ğun dö­nem­de yap­ma­dın bun­la­rı Sa­yın Er­kal?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - 2090 sa­yı­lı Ka­nun, ni­çin, Ma­lat­ya ta­ri­hin­de ka­yı­sı için bir ke­re uy­gu­lan­ma­dı da bi­zim ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de uy­gu­lan­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Be­le­di­ye baş­kan­lı­ğın dö­ne­min­de ni­ye yap­ma­dın?

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) - Siz ANAP'lı de­ğil miy­di­niz, ni­ye yap­ma­dı­nız?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ya­ni, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ve Hükûme­ti­mi­zin, bu -im­ti­yaz­lı de­me­ye­yim- ger­çek­ten üre­ti­ci­yi ko­ru­yan uy­gu­la­ma­sı­na say­gı du­ya­ca­ğı­nı­za, tak­dir ede­ce­ği­ni­ze, mut­la­ka bir ek­sik bul­mak gay­re­ti için­de ol­ma­nız, de­min söy­le­di­ğim ne­ga­tif si­ya­se­tin kö­tü bir ör­ne­ği.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­yı­sıy­la il­gi­li ne ya­pıl­dı di­ye so­ru­yor­su­nuz, söy­lü­yor­su­nuz. İkin­ci önem­li bir uy­gu­la­ma­yı da­ha söy­le­ye­ce­ğim.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ge­mi­yi terk edip, da­ha son­ra…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, lüt­fen… Sa­yın Ka­ma­cı… Lüt­fen din­ler mi­si­niz Sa­yın Ka­ma­cı?

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Din­li­yo­rum.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bel­ki ar­ka­daş­la­rın ta­ham­mü­lü yok bun­la­rı din­le­me­ye, ama din­le­ye­cek­si­niz ar­ka­daş­lar.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) - Sen ANAP'lı de­ğil miy­din? Ne­den yap­ma­dı­nız?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di, önem­li bir şey da­ha söy­le­ye­ce­ğim.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - "Araş­tır­ma öner­ge­si­ni ace­mi­li­ğim­de ver­dim." de.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ta­rım Si­gor­ta­la­rı Ka­nu­nu, yi­ne, Tür­ki­ye ta­ri­hin­de ilk kez uy­gu­lan­ma­ya baş­la­mış.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Sen bu öner­ge­yi ni­ye ver­din, ni­ye?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Şim­di, tek­rar so­ru­yor bir ar­ka­daş, "Kaç ki­şi, aca­ba, si­gor­ta po­li­çe­si dü­zen­let­miş?" Kaç ki­şi? 7.335 çift­çi, bu ka­dar kı­sa sü­re­de bu ka­nun çık­ma­sı­na rağ­men, çok kı­sa bir sü­re ol­ma­sı­na rağ­men -20 Mart­ta sü­re­si dol­du- 7.335 çift­çi, 81 mil­yon YTL öde­me ya­pa­rak…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Kaç ta­ne çift­çi var, sen onu söy­le.

BAŞ­KAN - Sa­yın Uz­dil…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Hükûme­tin köy­lü­yü yok et­ti.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ra­ka­ma dik­kat edin, 7.335 çift­çi, 81 mil­yon YTL öde­me ya­pa­rak si­gor­ta po­li­çe­si dü­zen­let­miş­tir ve Tür­ki­ye'de Ma­lat­ya bi­rin­ci­dir. Beş il: Ön sı­ra­lar­da Ma­ni­sa, Gi­re­sun, Muğ­la fa­lan, ama bi­rin­ci Ma­lat­ya'dır. Şim­di, bu, bi­zim çift­çi­mi­zin, Hükûme­ti­mi­zin ge­tir­di­ği bu mo­dern ve çağ­daş uy­gu­la­ma­ya ne ka­dar gü­zel ce­vap ver­di­ği­nin ve des­tek­le­di­ği­nin en gü­zel gös­ter­ge­si­dir.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Çift­çi­nin ne hâle gel­di­ği­nin en gü­zel gös­ter­ge­si o.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir id­dia da­ha var. Ta­bii, Sü­ley­man Bey de­ği­şik bir de­ğer­len­dir­me da­ha söy­le­di, de­di ki -bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mız bu­ra­da gün­de­me ge­tir­di­ler- "Ka­yı­sı­bir­lik'i yok et­ti­niz, boy­nu­na ip ge­çir­di­niz." Baş­ka bir ar­ka­da­şı­nız "Yö­net­mek zo­run­da­sı­nız..." Ya­ni, o es­ki dev­let­çi zih­ni­yet var ya, ko­mü­nizm­den ka­lan…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Bı­rak bu ayak­la­rı kar­de­şim ya!

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ko­ope­ra­tif­çi­lik ko­mü­nizm mi?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ya­ni, böy­le, Tür­ki­ye'nin tril­yon­la­rı­nı, mil­yar do­lar­la­rı­nı ve­re­cek­si­niz, fa­kir fu­ka­ra­nın hak­kı­nı bir­ta­kım in­san­la­rın gas­bet­me­si­ne göz yu­ma­cak­sı­nız, ver pa­ra­yı…

Şim­di, ba­kın, Ka­yı­sı­bir­lik'in, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ra­po­ru­nu söy­lü­yo­rum, özet ra­po­ru: Ka­yı­sı­bir­lik'i biz ka­pat­ma­dık, Ka­yı­sı­bir­lik ken­di ken­di­ni ka­pa­tı­yor. Na­sıl ka­pa­tı­yor? Ba­kın, Bir­lik, bu se­zon­da kul­lan­dı­ğı DFİF kre­di­si­ni, ya­ni, Des­tek­le­me Fi­yat İs­tik­rar Fo­nu kre­di­si­ni, yi­ne ay­nı ge­rek­çe­ler­le öde­ye­mez bir ko­nu­ma gel­miş. 2005-2006 üre­tim se­zo­nun­da DFİF kre­di borç­la­rı 6183 sa­yı­lı Ka­nun'a gö­re ta­ki­be uğ­ra­tıl­mış­tır. Bir­lik, bu bor­cu­na ait hiç­bir tak­si­di öde­me­miş du­rum­da­dır. Mev­cut du­rum­da Bir­lik'in 24,5 mil­yon YTL'ye ula­şan -ra­ka­mın al­tı­nı bir da­ha söy­lü­yo­rum- mev­cut du­rum­da Bir­lik'in 24,5 mil­yon YTL'ye ula­şan ta­kip­te­ki…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Ne ka­da­rı fa­iz? Ne ka­da­rı fa­iz, onu da söy­le.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) -  …bu bor­cu­nu öde­me ka­bi­li­ye­ti bu­lun­ma­mak­ta­dır.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ver­di­ği­niz 5 tril­yon li­ra kay­nak­tı, fa­izi­ni de sa­yı­yor­san, ta­bii, onu bi­le­mem.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Mu­har­rem Bey üzü­lü­yor­su­nuz, ama bun­la­rı söy­le­ye­ce­ğim, se­ni üze­ce­ğim; se­ni se­ve­rim, iyi ar­ka­da­şım­sın, ama se­ni üze­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­kal, lüt­fen, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bir­lik, fa­ali­yet gös­ter­di­ği, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, on beş yıl­lık dö­nem­de -dik­kat edi­niz, on beş yıl­dır bi­zim Bir­lik uy­gu­la­ma­da, yö­ne­tim­de- ka­yı­sı pi­ya­sa­sı­nı üre­ti­ci­ler le­hi­ne dü­zen­le­yen, üre­ti­ci­le­rin sa­tış prob­le­mi­ni çö­zen bir olu­şum hâli­ne ge­le­me­miş­tir. Ya­ni, ipi ken­di boy­nu­na tak­mış­tır. Bir­lik alım­la­rı Tür­ki­ye re­kol­te­si­nin yüz­de 3'ü ka­dar ger­çek­leş­miş­tir; dik­kat edin, Bir­lik alım­la­rı Tür­ki­ye re­kol­te­si­nin yüz­de 3'ü ka­dar ger­çek­leş­miş olup, bu oran ile pi­ya­sa­nın le­hi­ne, üre­ti­ci­ler le­hi­ne dü­zen­len­me­si  müm­kün de­ğil­dir.

Bir önem­li tes­pit da­ha si­ze söy­le­ye­ce­ğim: 2005-2006 iti­ba­rıy­la ka­yıt­lı or­tak sa­yı­sı -dik­kat edi­niz- 9.335 olan Bir­lik'in ürün tes­lim eden or­tak sa­yı­sı 67'ye düş­müş­tür. Şim­di, kim ki­min boy­nu­na ipi ge­çir­miş?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Pa­ra­sı­nı ver­mez­sen na­sıl ala­cak?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ya­ni, şim­di, muh­te­rem ar­ka­daş­lar, ikin­ci dö­nem­de de 5 tril­yon gi­bi kre­di yi­ne kul­la­nıl­mış.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­kal, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Bi­zim dö­nem­de de 5 tril­yon­luk, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu kre­di yi­ne kul­la­nıl­mış.

Şim­di, ha­di­se bu nok­ta­day­ken, bir de 3 bin do­lar­lık ka­yı­sı­nın 1.600 do­lar­la­ra düş­tü­ğü­nü söy­lü­yor­su­nuz. Şim­di, bi­zim, dört yıl­lık dö­nem­de, AK Par­ti Hükûme­ti­nin, DGD ola­rak, mah­sus ola­rak ve di­ğer des­tek­ler için -ka­yı­sı amaç­lı di­ğer ko­ope­ra­tif­le­ri söy­le­mi­yo­rum- top­lam yap­tı­ğı ta­rım­sal des­tek 200 tril­yon­dur, ama ka­yı­sı­ya dö­nük 140 tril­yon des­tek ver­miş­tir. Ma­lat­ya öze­lin­de söy­lü­yo­rum sa­de­ce, Ma­lat­ya üze­rin­de Hükûme­ti­mi­zin yap­tı­ğı des­tek. Ta­rım Si­gor­ta­la­rı Ka­nu­nu, de­di­ğim gi­bi, Tür­ki­ye ta­ri­hin­de ilk de­fa uy­gu­la­nı­yor.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) -  Ya­ni, Ma­lat­ya'da ka­yı­sı so­ru­nu yok mu Mü­nir Bey? Ma­lat­ya'da ka­yı­sı so­ru­nu­nu çöz­dü­nüz mü?

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - 2090 sa­yı­lı Ka­nun Ma­lat­ya ta­ri­hin­de ilk de­fa uy­gu­la­nı­yor. Bü­tün bu gü­zel­lik­ler gö­zü­mü­zün önün­dey­ken, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, ya­ni sa­de­ce si­ya­set yap­mak uğ­ru­na bu­nu de­ğer­len­dir­me­si ger­çek­ten üzün­tü ve­ri­ci­dir.

Son ola­rak şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ma­lat­ya köy­lü­sü se­nin­le gu­rur du­yu­yor, gu­rur du­yu­yor(!)

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (De­vam­la) - Ka­yı­sı ger­çek­ten çok fay­da­lı bir ürün, po­tas­yu­mu faz­la, kan ba­sın­cı­nı dü­şü­rü­yor; ama ay­nı za­man­da, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­yı­sı ide­olo­jik kör­lü­ğe iyi ge­lir, müz­min mu­ha­le­fet­ten kur­tul­ma­ya iyi ge­lir, si­ya­si pa­ti­naj yap­ma­ma­ya iyi ge­lir. Ama yer­se­niz!

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Ayıp, ayıp! Ya­kış­mı­yor!

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) - Dans et­me­ye iyi ge­li­yor mu!

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­kal.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) - Par­ti de­ğiş­tir­me­ye iyi ge­li­yor mu!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Köy­lü­yü yok et­ti­niz, bu­ra­da ko­nu­şu­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ma­lat­ya'nın tat­lı ka­yı­sı­sı­nı ek­şi yap­tı­nız. Ma­lat­ya'nın tat­lı ka­yı­sı­sı­na tuz kat­tı­nız, tuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­de­mir, söz ta­le­bi­niz var. Ni­çin?

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Ye­rim­den kı­sa bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­de­mir, iki da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum, Tü­zük'ün 60'ın mad­de­si ge­re­ğin­ce.

Bu­yu­run.

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; bu­gün bu­ra­da ka­yı­sı ko­nu­şu­lu­yor. Ka­yı­sı­nın so­run­la­rıy­la il­gi­li (10/99), (10/184), (10/384) ve (10/410) esas nu­ma­ra­lı Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­si üze­ri­ne söz al­dım. Ye­rim­den de ol­sa söz ver­di­ği için Sa­yın Baş­kan Sa­dık Bey'e te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2004 yı­lın­da Ma­lat­ya'da ve Iğ­dır'da don ola­yın­dan ka­yı­sı za­rar gör­dü. O gün, 13/04/2004'te ver­di­ğim öner­ge­de, bu za­rar­la­rın kar­şı­lan­ma­sı ya­zı­lı öner­ge­de is­ten­di. Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın ver­di­ği ce­vap da o gün olum­suz­du. Ya­ni, yüz­de 40 za­rar­dan az ol­du­ğu için ve­ril­me­di. Ay­rı­ca, 20/4/2004 ta­ri­hin­de Ma­lat­ya Mil­let­ve­kil­le­ri Sa­yın Mu­har­rem Kı­lıç ve Mev­lüt As­la­noğ­lu ve ben, 38 mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la Mec­lis araş­tır­ma öner­ge­si­ni ver­dik. Ara­dan üç yıl geç­tik­ten son­ra ik­ti­dar uya­na­bil­di uy­ku­dan, bu so­ru­nun var ol­du­ğu­nu gö­re­bil­di, bu­gün gün­de­me gel­di.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ay­rı­ca, bu ko­nu ka­yı­sı üre­ti­ci­si­ni mah­vet­me­si do­la­yı­sıy­la, ta­bii afet­ler­den za­rar gö­ren çift­çi­le­rin ya­pı­la­cak yar­dı­mı or­ta­dan kal­dır­mak üze­re, 30/04/2004 ta­ri­hin­de, yüz­de 40 za­ra­rın de­ğil de, bü­tün mal var­lı­ğı­nın de­ğil de, tek var­lık­tan yüz­de 40'tan faz­la za­rar gö­rün­ce yar­dım ya­pıl­ma­sı di­ye bir ka­nun tek­li­fi ver­dim. O gün, gün­de­me, AK Par­ti İk­ti­da­rı oy­la­rıy­la red­det­ti­ler, al­ma­dı­lar.

Bü­tün bu ek­sik­le­ri­mi­zi gi­der­mek üze­re, bu­gün, bu­ra­da, bir Mec­lis araş­tır­ma­sı­nın açıl­ma­sı­nın uy­gun ola­ca­ğı­nı bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım­dan ri­ca edi­yo­rum. Çün­kü, mev­sim ge­li­yor, Iğ­dır'ın sof­ra­lık ka­yı­sı­sı, Tür­ki­ye'nin her ta­ra­fın­da ve dün­ya­nın her ta­ra­fın­da Tür­ki­ye'yi tem­sil eden, ne­fis ko­ku­su, gü­zel­li­ği…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Sa­yın Bil­giç, si­zin de pek kı­sa bir söz ta­le­bi­niz var.

İki da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum, Tü­zük'ün 60'ın­cı mad­de­si ge­re­ğin­ce.

Bu­yu­run.

MEH­MET EMİN MU­RAT BİL­GİÇ (Is­par­ta) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li üye­ler; ka­yı­sı hak­kın­da­ki Mec­lis araş­tır­ma öner­ge­le­ri hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Bi­li­yor­su­nuz, Is­par­ta'da da 50 bin to­nu aş­kın ka­yı­sı üre­ti­mi var­dır ve bu an­lam­da, ka­yı­sı­nın des­tek­len­me­si nok­ta­sın­da ve so­run­la­rın çö­zü­mü için ted­bir­ler alın­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni şüp­he­siz ka­bul edi­yo­ruz. Özel­lik­le be­nim bu­ra­da öner­mek is­te­di­ğim, fın­dık için ol­du­ğu gi­bi -bi­li­yor­su­nuz, 3 mil­yon do­la­rı aş­kın, Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğı bir kam­pan­ya yü­rüt­müş­tü "aga­ni­gi na­ga­ni­gi" adıy­la bi­li­nen, ye­me­mi­zi teş­vik et­mek ama­cıy­la- bu an­lam­da, ulus­la­ra­ra­sı bir kam­pan­ya­nın, fın­dık­ta ol­du­ğu gi­bi, dü­zen­len­me­si­nin fay­da­lı ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

Bi­zim Is­par­ta-Yal­vaç il­çe­miz­de­ki ka­yı­sı­nın da özel­lik­le ye­ni ya­tı­rım­la­ra ih­ti­ya­cı var, özel­lik­le ku­rut­ma ve am­ba­laj­la­ma nok­ta­sın­da. Bu­na yö­ne­lik, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mı­zın da ye­ni, özel­lik­le des­tek­le­me nok­ta­sın­da, ya­tı­rım­la­ra ih­ti­yaç ol­du­ğu­nu göz önü­ne ala­rak, da­ha, Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın özel­lik­le bu alan­da ya­tı­rım kre­di­le­ri­ne imkân ver­me­me­si se­be­biy­le, bu­nun da dik­ka­te alı­na­ca­ğı­nı ve özel­lik­le ka­yı­sı ala­nın­da ya­pı­la­cak ku­rut­ma, pa­ket­le­me, am­ba­laj­la­ma ve ih­ra­ca­ta yö­ne­lik fa­ali­yet­ler için de uzun va­de­li, dü­şük fa­iz­li kre­di­le­re de des­tek ve­re­ce­ği­ni umu­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bil­giç.

Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri üze­rin­de­ki ön gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı hu­su­su­nu oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım: Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Mec­lis araş­tır­ma­sı­nı ya­pa­cak ko­mis­yo­nun 14 üye­den ku­rul­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ko­mis­yo­nun ça­lış­ma sü­re­si­nin, baş­kan, baş­kan ve­ki­li, söz­cü ve kâtip üye­nin se­çi­mi ta­ri­hin­den baş­la­mak üze­re üç ay ol­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ko­mis­yo­nun ge­rek­ti­ğin­de An­ka­ra dı­şın­da da ça­lı­şa­bil­me­si hu­su­su­nu oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

"Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti İle Şi­li Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da As­ke­ri Alan­da Eği­tim, Sa­vun­ma Sa­na­yii, Tek­nik ve Bi­lim­sel İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Şi­li Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da As­ke­ri Alan­da Eği­tim, Sa­vun­ma Sa­na­yii, Tek­nik ve Bi­lim­sel İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/885) (S. Sa­yı­sı: 860)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Et­yop­ya Fe­de­ral De­mok­ra­tik Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Kül­tür, Eği­tim, Bi­lim, Ba­sın-Ya­yın, Genç­lik ve Spor Alan­la­rın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

4.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Et­yop­ya Fe­de­ral De­mok­ra­tik Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Kül­tür, Eği­tim, Bi­lim, Ba­sın-Ya­yın, Genç­lik ve Spor Alan­la­rın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1037) (S. Sa­yı­sı: 967)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

5'in­ci sı­ra­da yer alan, De­niz Em­ni­ye­ti Ko­mi­te­si­nin 82. Otu­ru­mu­nun 29 Ka­sım 2006-8 Ara­lık 2006 Ta­rih­le­ri Ara­sın­da İs­tan­bul'da Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı De­niz­ci­lik Ör­gü­tü Ara­sın­da Mu­ta­ba­kat Muh­tı­ra­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

5.- De­niz Em­ni­ye­ti Ko­mi­te­si­nin 82. Otu­ru­mu­nun 29 Ka­sım 2006 - 8 Ara­lık 2006 Ta­rih­le­ri Ara­sın­da İs­tan­bul­’da Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı De­niz­ci­lik Ör­gü­tü Ara­sın­da Mu­ta­ba­kat Muh­tı­ra­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1222) (S. Sa­yı­sı: 1243)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

6'ncı sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı Te­le­ko­mü­ni­kas­yon Bir­li­ği Ara­sın­da 2006 Yı­lı Tam Yet­ki­li Tem­sil­ci­ler Kon­fe­ran­sı­nın Or­ga­ni­zas­yo­nu, Ger­çek­leş­ti­ril­me­si ve Fi­nans­ma­nı­na İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

6.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ulus­la­ra­ra­sı Te­le­ko­mü­ni­kas­yon Bir­li­ği Ara­sın­da 2006 Yı­lı Tam Yet­ki­li Tem­sil­ci­ler Kon­fe­ran­sı­nın Or­ga­ni­zas­yo­nu, Ger­çek­leş­ti­ril­me­si ve Fi­nans­ma­nı­na İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1233) (S. Sa­yı­sı: 1245)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

7'nci sı­ra­da yer alan, Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

7.- Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1300) (S. Sa­yı­sı: 1342)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

8'in­ci sı­ra­da yer alan, 17/1/2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89'un­cu ve 104'ün­cü mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­der­me tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

8.- 17.1.2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1301) (S. Sa­yı­sı: 1352)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

9'un­cu sı­ra­da yer alan, Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

9.- Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/437) (S. Sa­yı­sı: 1150) (x)

(x) 1150 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1150 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır. 

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adın­da söz is­te­yen Ve­li Ka­ya, Ki­lis Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­ya. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA VE­Lİ KA­YA (Ki­lis) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir 1150 sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, tüm yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, em­ni­yet men­sup­la­rı bu ül­ke­nin her tür­lü sı­kın­tı­sı­na gö­ğüs ge­ren, kah­ra­man, ve­fakâr ve gö­re­vi ba­şın­da biz­ler için, ge­le­ce­ği­miz için ca­nı­nı se­ve se­ve ve­ren bu de­ğer­li ku­ru­mun men­sup­la­rı­nın bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı gö­rüş­mek­ten do­la­yı da  ay­rı­ca gu­rur du­yu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le de, gö­re­vi ba­şın­da şe­hit olan tüm em­ni­yet men­sup­la­rı­na, ga­zi olan em­ni­yet men­sup­la­rı­na, şe­hit­le­re Al­lah'tan rah­met, ga­zi­le­re de şük­ran­la­rı­mı be­lir­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­mi­zin 8.333 ki­lo­met­re­lik bir sa­hil şe­ri­di­ne sa­hip ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Bu su­la­rın bu­lun­du­ğu dik­ka­te alın­dı­ğın­da, azım­san­ma­ya­cak ka­dar da sık olay­la­rın mey­da­na gel­di­ği he­pi­miz­ce de ma­lum­dur. Anı­lan olay­la­ra ait de­lil­le­rin top­lan­ma­sı, suç alet­le­ri­nin ve ce­set­le­rin ka­ra­ya çı­kar­tıl­ma­la­rı, ya­kın bir geç­mi­şe ka­dar ama­tör ba­lık adam­lar ta­ra­fın­dan yü­rü­tül­mek­te idi. Bu du­rum, hem de­lil­le­rin sağ­lık­lı top­la­na­ma­ma­sı­na, za­ra­ra uğ­ra­tıl­ma­sı­na hem de ba­lık adam­la­rın yük­sek üc­ret­ler ta­lep et­me­le­ri se­be­biy­le, mağ­dur ya­kın­la­rı­nın olum­suz yön­de et­ki­le­ri­ne de se­bep ol­mak­tay­dı. Ge­liş­miş ül­ke­ler üze­rin­de ya­pı­lan araş­tır­ma­lar ne­ti­ce­sin­de, bu tür so­run­la­rın, po­lis teş­ki­lat­la­rı bün­ye­sin­de ku­ru­lan su al­tı ekip­le­ri ma­ri­fe­tiy­le çö­zül­dü­ğü ve bu­nun po­li­sin as­li gö­re­vin­den ol­du­ğu bi­lin­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu amaç­la, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan 1997 yı­lın­dan iti­ba­ren ge­rek­li ça­lış­ma­la­ra baş­la­nıl­mış ve gü­nü­mü­ze ka­dar, bu dal­da ye­te­nek­li, per­for­man­sı yük­sek per­so­ne­lin için­den, fi­zik­sel sı­nav, ba­sınç oda­sı test­le­ri, su al­tı he­kim­li­ği, "dal­gıç ola­bi­lir" iba­re­li he­yet ra­po­ru ele­me­le­rin­den ge­çi­ril­dik­ten son­ra, su al­tın­da, su üs­tün­de ara­ma, kur­tar­ma ve ilk yar­dım ko­nu­la­rın­da uz­man 112 kur­ba­ğa adam, per­so­nel ye­tiş­ti­ril­miş, em­ni­yet teş­ki­la­tı­na da ka­zan­dı­rıl­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 1999 yı­lın­da baş­la­tı­lan bir ça­lış­ma ile Tür­ki­ye, ha­ri­ta üze­rin­de 19 böl­ge­ye ay­rıl­mış, her bir böl­ge­ye da­lış hiz­me­ti sun­ma­sı için su al­tı grup amir­lik­le­ri ku­rul­muş­tur. Hâlen, mev­cut 112 kur­ba­ğa adam, per­so­nel, söz ko­nu­su su al­tı grup amir­lik­le­rin­de is­tih­dam edil­mek­te ve ken­di gö­rev alan­la­rın­da hal­kın ve teş­ki­la­tın ih­ti­yaç­la­rı­na en üst se­vi­ye­de hiz­met ver­mek­te­dir. De­niz­de ve­ya iç su­lar­da kay­bo­lan, atı­lan ve­ya sak­la­nan suç alet­le­riy­le, ce­set­le­ri da­lış yap­mak su­re­tiy­le ara­mak, dev­let bü­yük­le­ri­nin ge­mi ile ya­pa­ca­ğı ula­şım ve ge­zi­ler­de -ta­lep edil­me­si hâlin­de- ka­ri­na kon­tro­lü yap­mak gi­bi gö­rev­le­ri olan su al­tı ekip­le­ri, ay­nı za­man­da sel fe­la­ket­le­ri ve su bas­kın­la­rı gi­bi ta­bii afet­ler­de de kur­tar­ma fa­ali­yet­le­rin­de bu­lun­mak­ta­dır­lar.

He­pi­ni­zin ma­lum­la­rı ol­du­ğu üze­re, 9 Ara­lık 1997 ta­ri­hin­de, İs­tan­bul'da ya­ğan aşı­rı yağ­mur se­be­biy­le, Aya­za­ğa'da­ki Cen­de­re'si­nin taş­ma­sı su­re­tiy­le fab­ri­ka­la­rın su al­tın­da kal­mış ol­ma­sı ve bu ara­da 50 ta­ne va­tan­da­şı­mı­zın da bu sel su­la­rın­dan, taş­kın su­la­rın­dan kur­ta­rıl­ma­sı yi­ne bu em­ni­yet teş­ki­la­tı ba­lık adam­la­rı­mız ta­ra­fın­dan ba­şa­rıy­la hal­le­dil­miş­tir

Po­lis su al­tı ekip­le­riy­le ça­lış­ma­la­rı pa­ra­lel­lik arz eden Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri dal­gıç ve kur­ba­ğa adam per­so­ne­li, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin ta­bi ol­du­ğu 28/2/1982 ta­rih­li ve 2629 sa­yı­lı Uçuş, Pa­ra­şüt, De­ni­zal­tı, Dal­gıç ve Kur­ba­ğa Adam Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nu ve 926 sa­yı­lı Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Per­so­nel Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun ile gös­te­ri­len oran­lar­da uçuş ve da­lış taz­mi­na­tı al­mak­ta­lar. Bu­na rağ­men, bu­na pa­ra­lel ola­rak da, su al­tı ba­sın­cı­nın et­ki­sin­de ça­lı­şan da­lı­cı per­so­ne­lin mağ­du­ri­ye­ti­nin gi­de­ril­me­si ve 2629 sa­yı­lı Ka­nun'la Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri da­lış per­so­ne­li­ne ve­ri­len hak­lar­la, ben­ze­ri hiz­met­le­ri yü­rü­ten Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü da­lış per­so­ne­li ara­sın­da pa­ra­lel­li­ğin sağ­lan­ma­sı açı­sın­dan da 3160 sa­yı­lı Ka­nun'da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­nın uy­gun ola­ca­ğı de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.

Bu amaç­la, 1997 yı­lın­da ça­lış­ma­la­ra baş­lan­mış, 2000 yı­lı­na ka­dar il­gi­li ka­nun de­ği­şik­li­ği ta­sa­rı­sı Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na su­nul­muş; an­cak, il­gi­li ta­sa­rı, ne hik­met­se, gü­nü­mü­ze ka­dar ger­çek­leş­ti­ri­le­me­miş­tir. Ay­rı­ca, 3160 sa­yı­lı Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nu'nun 3'ün­cü mad­de­si­nin (a) ben­din­de, ül­ke­miz­de sa­de­ce Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri bün­ye­sin­de uçuş oku­lu ve kurs­la­rın­dan me­zun olan­la­rın pi­lot, bu yer­ler­de fii­len uçu­şa baş­la­yan­la­rın da pi­lot ada­yı ola­bi­le­cek­le­ri şek­lin­de açık­la­ma ya­pıl­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün, ül­ke­miz­de Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri dı­şın­da usu­lü­ne uy­gun pi­lot ye­tiş­ti­ren okul­lar ve kurs­lar da var­dır. Ör­nek ola­rak Ana­do­lu Üni­ver­si­te­si gi­bi. Ta­sa­rı ile Ka­nun'un 3'ün­cü mad­de­si­nin (a) ben­din­de ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik ile ül­ke­miz­de bu­lu­nan di­ğer uçuş okul­la­rı ve­ya kurs­la­rın­dan me­zun ola­cak em­ni­yet hiz­met­li pi­lot­la­rın da Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de gö­rev ya­pan­la­rı­na imkân ta­nın­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Ha­va­cı­lık Da­ire­si Baş­kan­lı­ğı bün­ye­sin­de uçuş hiz­met­le­ri gö­re­vi, em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fı­na men­sup per­so­nel­ce ya­pıl­mak­ta­dır. Em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fı­na men­sup uçu­cu per­so­ne­lin ih­ti­ya­ca ce­vap ve­re­me­di­ği du­rum­lar­da, uçuş gö­rev­le­ri, söz­leş­me­li per­so­nel­le gö­rev­len­di­ril­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta olup, gö­rev ifa­sı açı­sın­dan, em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fı­na men­sup uçuş per­so­ne­li ile söz­leş­me­li uçuş per­so­ne­li ara­sın­da da cid­di an­lam­da fark bu­lun­mak­ta­dır. Bu du­rum böy­ley­ken, 3160 sa­yı­lı Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nu'nun 3570 sa­yı­lı Ka­nun'la de­ği­şik 15'in­ci mad­de­sin­de, yal­nız­ca söz­leş­me­li pi­lot­lar­dan bah­se­dil­mek­te­dir, em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fı­na men­sup pi­lot­lar ve di­ğer uçu­cu per­so­nel bu kap­sam dı­şın­da tu­tul­mak­ta­dır. 3160 sa­yı­lı Ka­nun 1985 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gir­di­ğin­de, em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fı­na men­sup uçu­cu per­so­nel söz ko­nu­su mad­de kap­sa­mın­da bu­lun­du­ğu hâlde, 89 yı­lın­da 3570 sa­yı­lı Ka­nun'la kap­sam dı­şı bı­ra­kıl­mış­tır. Bu du­rum da, em­ni­yet hiz­met­le­ri uçuş per­so­ne­li­nin 1989 yı­lın­dan iti­ba­ren al­tı ay­lık iti­ba­ri hiz­met­le­ri­ni al­ma­ma­la­rı­na ve mağ­dur ol­ma­la­rı­na ne­den ol­muş­tur. Bu ta­sa­rıy­la, em­ni­yet hiz­met­li uçuş per­so­ne­li­nin mad­de kap­sa­mı­na alı­na­rak hak­la­rı­nın ye­ni­den ve­ril­me­si amaç­lan­mak­ta­dır.

Bu ka­nun tas­la­ğı ya­sa­laş­tı­ğı tak­dir­de, tek­nik branş­lar bir alan ol­du­ğu için… Eği­tim, zor şart­lar al­tın­da, yük­sek ma­li­yet­ler­le sağ­la­nan… Da­lı­cı ve uçu­cu per­so­ne­li­mi­zin yap­mış ol­duk­la­rı yük­sek risk gru­bun­dan sa­yı­lan gö­rev­le­ri­nin kar­şı­lı­ğı ve­ril­miş ola­cak­tır. Ay­nı gö­rev­le­ri ya­pan Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri per­so­ne­li hak­la­rı­na denk­lik sağ­lan­mış ola­cak­tır. Bu dü­zen­le­mey­le sağ­la­na­cak hak­lar­dan fay­da­la­na­cak top­lam dal­gıç ve uçu­cu em­ni­yet per­so­ne­li­nin sa­yı­sı da 200'ü geç­me­mek­te­dir.

Bu ka­nu­nun mil­le­ti­mi­ze ve em­ni­yet hiz­met­le­ri men­sup­la­rı­na ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar ve sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ya.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Em­ni­yet teş­ki­la­tın­da su al­tın­da ve su üze­rin­de uçuş ya­pan pi­lot­la­rın hak­la­rı bu ya­say­la kıs­men de ol­sa gi­de­ril­mek­te. Bu hak­sız­lı­ğın gi­de­ril­me­si, Ana­va­tan ola­rak da bi­zim ar­zu­muz­dur.

Ta­bii ki, sa­de­ce as­kerî pi­lot­la­ra ta­nı­nan hak, bu ya­say­la, Türk em­ni­yet güç­le­ri pi­lot­la­rı­na da ta­nı­nı­yor. Bun­da bir şey yok. Bu ka­dar gü­zel bir ya­sa­nın hak­sız­lı­ğı gi­der­me­si ka­dar önem­li bir şey yok. İk­ti­da­rın da böy­le, top­lu­mun le­hi­ne olan ka­nun­la­rı ge­tir­di­ğin­de, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın her ne ka­dar "yav­ru mu­ha­le­fet" de­me­si­ne rağ­men, mu­ha­le­fet ola­rak da doğ­ru­ya "doğ­ru" de­me­si­ni bi­len bir in­san ola­rak bu­ra­da söy­lü­yo­rum.

Ama, bir şe­yi da­ha söy­le­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yim. Bu­ra­da­ki hak­sız­lık­la­rın gi­de­ril­me­sin­den söz yok. Fa­kat, Sa­yın Ba­ka­na sor­mak is­ti­yo­rum. Ku­su­ra bak­ma­sın, çok sev­di­ğim bir ar­ka­da­şım Sa­yın Ba­kan. Ama, ben ar­tık, yol­da ra­hat yü­rü­mek is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım, yol­da ra­hat yü­rü­mek is­ti­yo­rum, hu­zur için­de yü­rü­mek is­ti­yo­rum, maç­la­ra ra­hat git­mek is­ti­yo­rum, maç­lar­da kav­ga is­te­mi­yo­rum, bı­çak is­te­mi­yo­rum, so­pa is­te­mi­yo­rum, taş is­te­mi­yo­rum Sa­yın Ba­kan. Yan­lış­sa "yan­lış" de Sa­yın Ba­ka­nım.

Kap­kaç­tan kur­tu­la­mı­yo­ruz Sa­yın Ba­ka­nım, kur­tu­la­mı­yo­ruz… Ne ya­pa­ca­ğız bu­nu? Bu­nu ben ya­pa­cak de­ği­lim. Bu, ik­ti­dar­la­rın gö­re­vi, ik­ti­dar ya­pa­cak bu­nu; ik­ti­da­rın em­ni­yet mü­dür­le­ri ya­pa­cak, ik­ti­da­rın va­li­si ya­pa­cak. Bu­nu is­te­mek be­nim hak­kım Türk va­tan­da­şı ola­rak. Bir va­tan­daş ola­rak so­kak­ta yü­rür­ken, çan­ta­mı boy­num­dan ala­rak, sü­rük­ler­ken be­ni, be­nim ha­ya­tı­ma mal ola­cak hiç­bir kar­ga­şa­yı ka­bul et­mi­yo­rum, et­mem de ola­sı de­ğil.

Sa­yın Ba­kan, gün geç­mi­yor ki, bü­yük şe­hir­ler­de ta­ciz ol­ma­sın, kap­kaç ol­ma­sın, ci­na­yet ol­ma­sın. Her gün bun­la­rı din­li­yo­ruz. Bun­lar­dan bi­ri, Sa­yın Ba­ka­nım, si­zin ço­cuk­la­rı­nız, be­nim ço­cuk­la­rım ola­maz mı aca­ba? Eğer, Sa­yın Ba­ka­nım, bu iş­ler be­nim de ba­şı­ma ge­lir di­ye dü­şü­nür­se­niz, va­li­si de, em­ni­yet mü­dü­rü de, ba­ka­nı da böy­le dü­şü­nür­se biz çok şe­yi hal­le­de­riz; ama, ba­na uğ­ra­ma­yan, be­ni sok­ma­yan yı­lan bin ya­şa­sın de­me hak­kı, İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın, yok. Böy­le bir şey yok. Böy­le bir hak­kı yok İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın. Sa­yın Ba­ka­nım, fır­sat bek­li­yor­dum ki, em­ni­yet­ten böy­le bir şey gel­sin de bu ger­çek­le­ri or­ta­ya bir­lik­te ko­ya­lım. Sa­yın Ba­kan…

YÜ­CEL AR­TAN­TAŞ (Iğ­dır) - Sa­yın Ba­ka­nı ya­ka­la­dın ya­ni.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Ba­kan, bun­dan kaç ay ev­vel si­ze şöy­le bir tav­si­ye­de bu­lun­muş­tum: He­men em­ni­yet mü­dür­le­ri­ni­zi, 81 em­ni­yet mü­dü­rü­nü­zü top­la­yın, 81 va­li­ni­zi top­la­yın de­miş­tim. Sa­yın Ba­kan, yap­tı­nız da, onu söy­le­ye­yim, top­lan­tı­nı­zı ta­kip et­tim, yap­tı­nız; ama, so­nuç çık­ma­dı Sa­yın Ba­kan. Ni­çin so­nuç çık­mı­yor bu­nu an­la­ma­dım. Biz, -em­ni­yet güç­le­ri için- bu Mec­lis­ten, ik­ti­da­rı ve mu­ha­le­fe­tiy­le, ara­ba mı is­te­di­niz ver­me­di­ler, va­sı­ta mı is­te­di­niz, ver­me­di­ler, kad­ro mu is­te­di­niz, ver­me­di­ler!.. Ama, Sa­yın Ba­kan, da­ha dü­ne ka­dar Em­ni­yet Ge­nel Mü­dü­rü­nü ata­ma­dı­nız ye­di se­kiz ay­dır. Ni­ye ata­ma­dı­nız? Ya­ni, ni­çin ata­ma­dı­nız? Be­ni ata­ya­cak hâli­niz yok­tu ya! Yi­ne ken­di ada­mı­nız­dan bi­ri­ni ata­ya­cak­tı­nız. Ni­ye ge­cik­tir­di­niz?

İs­tan­bul Va­li­si "İs­tan­bul'da va­ka sa­yı­sı azal­dı." di­yor. Sa­yın Va­lim ya sa­yı say­ma­sı­nı bil­mi­yor ya bi­ze ve­ri­len is­ta­tis­ti­ki ra­kam­lar­da bir yan­lış var. Ara­da bir şey var yal­nız. Ay­nı la­fı… An­ka­ra'da da "kap­kaç olay­la­rın­da, hır­sız­lık­ta azal­ma var" de­nil­di. Ama, bu bil­gi­le­ri, is­ta­tis­ti­ki bil­gi­le­ri biz yi­ne em­ni­yet­ten alı­yo­ruz. Ya­ni, biz ken­di ka­fa­mız­dan uy­du­rup da bu­ra­ya çı­kıp, "Şu ka­dar va­ka ol­muş, bu ka­dar em­ni­yet va­ka­sı, bu ka­dar yol kes­me ol­muş, bu ka­dar şu­ra­da şu ol­muş, ya­ra­la­ma ol­muş." de­di­ğin­de, si­zin si­te­den alı­yo­ruz ve si­zin ça­lı­şan me­mur­la­rı­nız­dan alı­yo­ruz. Ama, İs­tan­bul Em­ni­yet Mü­dü­rü "va­ka­lar azal­mış" de­di. Ne­re­dey­se or­ta­lı­ğı gül­lük gü­lis­tan­lık gös­te­re­cek.

Sa­yın Ba­kan, böy­le bir şey var mı? Bu na­sıl bir em­ni­yet mü­dü­rü? Siz hiç sor­mu­yor mu­su­nuz ça­ğı­rıp da bu ar­ka­daş­la­rı­ma "Bu ha­di­se­ler na­sıl olu­yor, hep mi ya­lan atı­yor bu med­ya; bu ya­ra­lı­lar, bu kap­kaç­çı­lar aca­ba yan­lış­tan mı mey­da­na ge­li­yor, sa­hi­den bun­lar var mı?" di­ye Sa­yın Ba­ka­nım sor­mu­yor mu­su­nuz? Ben an­la­mı­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım ya. Ben, se­ne­ler­ce baş­he­kim­lik yap­tım. Dok­tor­la­rı top­lar­dım "bu ni­ye böy­le, bu­ra­da bu ni­ye bu şe­kil­de, bu na­sıl böy­le olur" di­ye he­sap so­rar­dım adam­la­ra. Ya­ni, he­sap so­rar­sa­nız… Sa­yın Ba­ka­nım, siz va­li­ye he­sap sor­du­ğu­nuz­da, va­li si­zi ala­cak mı? Böy­le bir yet­ki­si  mi var? Va­li­yi siz atı­yor­su­nuz, em­ni­yet mü­dü­rü­nü siz atı­yor­su­nuz, ben ata­mı­yo­rum ki. He­sa­bı da siz so­ra­cak­sı­nız, he­sa­bı siz so­ra­cak­sı­nız. He­sap ada­mı siz­si­niz. Ben, hiç­bir iha­le­ye baş­kan­lık yap­ma­dım bu­gü­ne ka­dar. Se­be­bi ney­di bi­li­yor mu­sun? Ben, o dok­tor­la­ra he­sap sor­mak için. He­sap sor­mak için, hiç­bir şey­de böy­le baş­kan­lık yap­ma­dım. Sa­de­ce "bun­lar ne ol­du" di­ye so­rar­dım. Ee, sen Ba­kan­sın kar­de­şim. Se­nin her tür­lü şe­ye gü­cün ye­ter. Sen, is­te­di­ğin va­li­yi alır­sın yir­mi dört sa­at­te. Ne yir­mi dört sa­ati? "Al­dım" der­sin. Bu­ra­da, Sa­yın Baş­ba­ka­nın, na­sıl, Sa­yın Ba­kan ko­nu­şur­ken "al­dım" de­di­ği gi­bi…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Ba­kan gü­lü­yor, Ba­kan gü­lü­yor!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …bu­ra­da ko­nu­şur­ken Ba­kan alın­dı­ğı­na gö­re, va­li­yi de is­te­di­ğin gi­bi, bal gi­bi "Sa­yın Baş­ba­ka­nım, ben bu va­li­yi be­ğen­mi­yo­rum." der­sin. "O va­li­nin, ic­ra­at­la­rı için be­ğen­mi­yo­rum, yok­sa ka­şı­nı gö­zü­nü be­ğen­me­di­ğim için de­ğil, bu, vi­la­ye­ti yö­ne­te­mi­yor Sa­yın Baş­ba­ka­nım" de­di­ğin­de, zan­net­mi­yo­rum, Sa­yın Baş­ba­kan tut­sun da, "ya, yok, Sa­yın İçiş­le­ri Ba­ka­nı dur ba­ka­lım" di­ye­ce­ği­ni hiç zan­net­mi­yo­rum. Ak­lı­se­lim ada­mın hiç böy­le bir şey de­me­si ola­sı de­ğil­dir. Tür­ki­ye'yi yö­ne­ten, 73 mil­yo­na hük­me­den bir baş­ba­ka­nın, il­gi­li ba­ka­nın söy­le­ye­ce­ği, il­gi­li ba­ka­nın öne­re­ce­ği bir şe­yi ge­ri çe­vir­me­si ola­sı de­ğil­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Kad­ro­laş­ma!" se­si) Sa­kın ba­na laf at­ma­yın.  Kad­ro­yu boş ve­rin. Ba­na, Tür­ki­yem la­zım. Ba­na, 73 mil­yon in­sa­nın evin­de ge­ce­le­ri hu­zur­lu uyu­ma­sı la­zım, so­kak­ta ra­hat yü­rü­me­si la­zım, on­la­rın ra­hat­ça uyu­ma­sı için Ba­ka­nı uya­rı­yo­rum. Sa­yın Ba­ka­na siz bel­ki de­mez­si­niz, dost acı söy­ler, ben Sa­yın Ba­ka­nın dos­tu­yum. Ben ül­ke­mi se­vi­yo­rum, Ba­ka­nı da se­vi­yo­rum, ama ül­ke­mi da­ha çok se­vi­yo­rum, ül­ke­min hal­kı­nı çok se­vi­yo­rum. Evin­den eğer sa­bah­le­yin çı­kıp da, adam evi­nin ka­pı­sı­nı ka­pa­tıp ak­şa­ma gel­di­ğin­de "Evi­min ka­pı­sı açı­lıp hır­sız gir­di mi." di­ye her da­ki­ka onu dü­şü­ne­ce­ği­ne, onu dü­şün­me­den evi­ne ra­hat gi­re­bil­me­li. Yan­lış­sa yan­lış de­yin sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım. Et­ra­fı­nı­za ba­kın ba­ka­lım, ne­ler ko­nu­şu­lu­yor, ne­ler ol­du­ğu­na bir ba­kın ya­ni. Böy­le şey ol­maz!

Onun için tek­rar söy­lü­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, hiç va­kit geç­mez, bu­gün­den te­zi yok… İda­re­ci he­sap so­ran adam­dır, ida­re­ci yan­lı­şı gö­ren adam­dır, ida­re­ci yol gös­te­ren adam­dır. İda­re­ci­lik öy­le ko­lay iş de­ğil­dir. Ta­bii ki, İçiş­le­ri Ba­ka­nı ol­mak da ko­lay iş de­ğil­dir. Bu ül­ke­de 73 mil­yon in­sa­nın her tür­lü der­diy­le, so­ru­nuy­la uğ­raş­mak ko­lay de­ğil­dir. Ee, o za­man, be­ni ba­kan ya­par­lar­dı o za­man öy­le ko­lay ol­say­dı. Ee, siz de Ba­kan­sı­nız. Ba­kan de­mek, her şe­ye gü­cü, kuv­ve­ti ye­ter de­mek­tir.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Sen de ola­bi­lir­sin…

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Onun için, bu in­sa­nın, in­san­la­rın ma­lı­na, ca­nı­na gas­be­den kim olur­sa ol­sun, ona dur de­dirt­ti­re­cek, Sa­yın Ba­ka­nım siz­si­niz, siz­si­niz.

Onun için… Ama bir şe­yi söy­le­ye­yim: De­dim ya, be­nim bir in­sa­nı­mın bur­nu­nun ka­na­ma­sı be­ni çok üzer. Bu te­le­viz­yon­lar­da… Han­gi mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım, çan­ta­yı ko­lun­dan ka­pıp gi­der­ken, o in­sa­nın, o ka­dın­ca­ğı­zın yol­da sü­rün­me­si­ne ki­min vic­da­nı ra­hat eder? Onu is­ter mi? Hiç­bi­ri­ni­zin is­te­me­di­ği­ni ben de bi­li­yo­rum. Sa­de­ce ben mi in­sa­nım, be­nim mi vic­da­nım var, si­zin yok mu? Si­zin de var, siz de in­san­sı­nız, bun­la­rı siz de gö­rü­yor­su­nuz, siz de acı­yor­su­nuz. Ee, ben, bun­dan kaç ay ev­vel de­dim ki: "Kı­zı­lay'ın or­ta­sın­da bir es­ki ba­ka­nın cüz­da­nı­nı al­dı­lar, ya­rın da si­zin alır­lar." Öy­le de­dim, ama İs­tan­bul'un gö­be­ğin­de be­nim mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mın ara­ba­sı­nın ca­mı­nı kı­rıp, ora­dan çan­ta­sı­nı al­dı­lar. Haa, de­mek ki, ağır ağır mil­let­ve­ki­lin­den baş­la­yıp ba­ka­na doğ­ru gi­de­cek de­mek­tir bu. Baş­ka tür­lü­sü var mı?

CA­HİT CAN (Si­nop) - Uçuş hiz­met­le­riy­le ne ala­ka­sı var bu­nun?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Var mı? Var­sa söy­le­yin. Siz yol gös­te­rin, siz yol gös­te­rin, ben söy­le­ye­yim, ben si­ze yar­dım ede­yim. Ama, ça­re­yi ik­ti­dar­lar üre­tir, ça­re­yi ik­ti­dar üre­tir ve ik­ti­dar güç­tür, ik­ti­da­rın gü­cü faz­la­dır, ik­ti­dar her gü­ce ta­lip ise, sa­hip ise o gü­cü­nü kul­la­na­cak; yö­ne­ti­ci­lik onu ge­rek­ti­rir. Gü­cü kul­la­na­ma­yan, elin­de­ki er­ki kul­la­na­ma­yan kim­se "ben bu kol­tuk­ta otu­ra­yım" di­ye övün­mez. Ben, ar­tık onu de­mi­yo­rum. Ben, bu işi -ba­ka­nım- ya­pa­rım di­ye ora­da­sı­nız. Ve hem ül­ke­ye yar­dım eder o ba­kan hem de Sa­yın Baş­ba­ka­na yar­dım eder, çün­kü eğer ba­kan­lar iyi ça­lı­şır­sa, si­ze de öğüt ol­sun…

ALİ İH­SAN MER­DA­NOĞ­LU (Di­yar­ba­kır) - Ders ve­ri­yor­sun Ho­cam!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …ba­kan­lar iyi ça­lı­şır­sa, o za­man Baş­ba­kan da iyi ça­lı­şır.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Za­ten öy­le olu­yor, de­ği­şen bir şey yok.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …ama, bir şey söy­le­ye­yim: Mü­rit­le­ri şeyh­le­ri uçu­rur. Eğer ba­kan­da ek­sik var­sa, eğer ba­kan yan­lış ya­pı­yor­sa, he­pi­mi­ze mal olur. Si­ze, ik­ti­da­ra mal ol­mak yet­mez, be­nim in­sa­nı­ma mal olur yan­lış. Yan­lı­şı sa­de­ce yan­lı­şa göz yu­man de­ğil, yan­lı­şa ma­ruz ka­lan çe­ker asıl me­se­le­yi.

İşi­ni­ze gel­mi­yor ta­bii… Böy­le de­yip de "Ni­ye in­ci­ti­yor­sun?" Kim­se­yi in­cit­mi­yo­rum. Kim­se­ye de, ben­den çok akıl ve­rip de… Ben­den akıl­lı ol­ma­sa ba­kan olur muy­du adam­lar? Onun için de, o de­ğil, ama, ben bir ger­çe­ği söy­lü­yo­rum.

MEH­MET ATİ­LA MA­RAŞ (Şan­lı­ur­fa) - Kim ki­mi uçu­ru­yor?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ben ül­kem­de ra­hat yü­rü­ye­ce­ğim, ra­hat yü­rü­ye­ce­ğim, so­ka­ğa çık­tı­ğım­da ra­hat yü­rü­ye­ce­ğim, evim­de ra­hat uyu­ya­ca­ğım. Ben, çan­ta­mı ko­lum­da böy­le sı­kış­tır­mış va­zi­yet­te yol­da yü­rü­me­ye­ce­ğim. Ben ha­ya­tı­mın, aca­ba ne za­man, be­nim, yol­dan ge­çer­ken bir ser­se­ri kur­şu­nu­na ha­ya­tı­mın rast­la­ya­ca­ğı­nı dü­şün­me­ye­ce­ğim. Bir ma­gan­da kur­şu­nuy­la git­mek is­te­mez, hiç­bir hal­kım is­te­mez, hiç­bir va­tan­da­şım is­te­mez.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Kı­zı­lay'da ge­ze­bi­lir mi­sin?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ge­çen­ler­de, bir va­tan­daş şikâyet et­miş po­li­se. "Bu, böy­le böy­le ol­du." de­miş. "Hah, sen mi?" de­miş, ce­za­yı yaz­mış, son­ra da "Bu­ra­da ni­ye bu var?" di­ye söy­le­miş. Ce­za­yı yaz­mış po­lis, yet­me­miş -öy­le ko­nuş­tu di­ye- son­ra 301'den -Sa­yın Ba­ka­nım, ga­ze­te­de oku­dum, doğ­ru olup yan­lış ol­du­ğu­nu bi­le­mem, onu ta­kip edin- 301'den mah­ke­me­ye ver­miş­ler…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Al­lah, Al­lah!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Va­tan­da­şı ya… Mağ­dur olan va­tan­da­şı, 301'den mah­ke­me­ye ver­miş­ler.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Ki­mi ver­miş?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Böy­le bir şey olur mu ya? Po­li­se şikâyet et­miş, "Bu­ra­sı… Bu­ra­da, bak, bu yok­tu, ben, böy­le böy­le ol­du, ara­bam şu­nu ol­du." de­miş, "Ha, öy­le mi?" de­miş, ara­ba­ya ce­za­yı yaz­mış, "Ta­mam an­la­dık, onu an­la­dık da, bir de sen ba­na mu­ha­le­fet­ten, fa­lan­dan..." Mah­ke­me­ye ve­ri­li­yor. Sa­yın Ba­kan, bu­nu bil­mi­yo­rum, ga­ze­te­nin ha­be­ri. Ona ba­kın, ona ba­kın.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Han­gi ga­ze­te?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ba­kın, ateş ol­ma­yan yer­den du­man çık­maz sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­nu ata­la­rı­mız bi­ze öğ­ret­ti, he­pi­ni­ze öğ­ret­ti. Ama, ben her za­man şu­nu söy­le­rim: İl­la­ki, bi­zim her de­di­ği­miz doğ­ru­dur... Yan­lış da ola­bi­lir. Ba­kan onun doğ­ru­su­nu bul­sun, in­ce­le­sin. Doğ­ru­su ney­se onu bul­mak il­gi­li­ye ait­tir. Ya­ni, il­la­ki, bu­ra­da her kür­sü­ye çı­kan in­san­la­rın yüz­de yüz her de­di­ği doğ­ru­dur de­mek... Bel­ki yan­lış­tır. İn­sa­nız biz, biz de ya­nı­la­bi­li­riz, yan­lış oku­muş ola­bi­li­riz, bi­ze med­ya da yan­lış bil­gi ver­miş ola­bi­lir; ama, sen il­gi­le­ne­cek­sin, sen araş­tı­ra­cak­sın; o se­nin gö­re­vin, be­nim de­ğil.

Ney­se, bu ya­sa­nın çık­ma­sı ha­yır­lı olur, ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze... Bu hak­sız­lı­ğın gi­de­ril­me­si için, sev­gi­li pi­lot, su ada­mı po­lis ar­ka­daş­la­rı­mın bu­ra­da­ki hak­sız­lı­ğı­nın gi­de­ril­me­sin­de yar­dım­cı ola­ca­ğı için, bu ka­nu­na ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum, "evet" di­ye­ce­ği­mi­zi söy­lü­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. Hoş­ça ka­lın. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Enis Tü­tün­cü, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Tü­tün­cü. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz, bu ya­sa ta­sa­rı­sı üze­rin­de, ön­ce­lik­le gö­rü­şül­me­si ama­cıy­la, 20 Şu­bat 2007 Sa­lı gü­nü, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz Pro­fe­sör Dok­tor Sa­yın Ha­luk Koç'la bir­lik­te çok cid­di bir gi­ri­şim baş­lat­mış­tık ve bu gi­ri­şim çer­çe­ve­sin­de bu kür­sü­de, bu ko­nu­da kı­sa bir ko­nuş­ma­yı da ben yap­mış­tım. An­cak, AKP Gru­bu­nun uz­laş­ma­ya uy­ma­ma­sı ne­de­niy­le o za­man, ya­ni yak­la­şık bir ay ön­ce, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın bu­ra­da gö­rü­şül­me­si müm­kün ol­ma­dı. Şim­di, çok şü­kür ki, bir ay­lık ge­cik­mey­le de ol­sa bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı bu­ra­da gö­rü­şü­yo­ruz. Geç kal­mış bir gö­rüş­me­dir ve bu ne­den­le, biz, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın tüm mad­de­le­ri­ne olum­lu oy ve­re­ce­ğiz ve ya­sa ta­sa­rı­sı­nın bir an ön­ce çı­ka­rıl­ma­sı için de mad­de­ler üze­rin­de söz al­ma­ya­ca­ğız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ya­sa ta­sa­rı­sı, ül­ke­miz­de hem em­ni­ye­tin hem de ada­le­tin sağ­lan­ma­sı açı­sın­dan stra­te­jik önem­de sa­yıl­ma­sı ge­re­ken bir per­so­nel gru­bu­nun öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li­dir ve bu per­so­nel gru­bu­nun yıl­lar­dan bu ya­na da­ha dü­şük ma­aş al­mış ol­ma­la­rıy­la il­gi­li­dir, emek­li­lik hak­la­rı­nın, ne ya­zık ki, yi­ti­ril­miş ol­ma­sıy­la il­gi­li­dir. Bu per­so­nel gru­bu, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de gö­rev ya­pan kur­ba­ğa adam­lar ile pi­lot ve uçuş tek­nis­yen­le­ri­dir ve bun­la­rın tü­mü­nün top­lam mev­cu­du 200 ki­şi do­la­yın­da­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu per­so­nel, yük­sek risk gru­bu için­de yer alı­yor, ya­ni, bü­yük teh­li­ke­ler al­tın­da ça­lı­şı­yor­lar, ba­zen ölüm­le bu­run bu­ru­na ge­li­yor­lar; ne var ki, yıl­lar­dır öz­lük hak­la­rı açı­sın­dan mağ­dur edil­miş ol­ma­nın mo­ral bo­zuk­lu­ğu için­de, ken­di­le­ri­ne ve­ri­len her tür­lü gö­re­vi hiç ak­sat­ma­dan, yük­sün­me­den ye­ri­ne ge­ti­ri­yor­lar, ya­şa­dık­la­rı hak­sız­lı­ğın ken­di iç dün­ya­la­rın­da ya­rat­tı­ğı ge­ri­lim­le­ri efen­di­ce, ol­gun­ca den­ge­le­me­si­ni de bi­li­yor­lar. Halk de­yi­miy­le, kan ku­su­yor­lar, an­cak, kı­zıl­cık şer­be­ti iç­tik, di­ye­rek iş­le­ri­ne da­ha çok sa­rı­la­bi­li­yor­lar. Bu ne­den­le, bu fe­dakâr, ce­fakâr gö­rev­li­le­ri, biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak teb­rik edi­yo­ruz, kut­lu­yo­ruz ve on­la­rın bun­dan son­ra­ki ça­lış­ma­la­rın­da ba­şa­rı­lar di­li­yo­ruz ve şim­di­ye ka­dar yü­rüt­müş ol­duk­la­rı gö­rev­ler için de te­şek­kür­le­ri­mi­zi, şük­ran­la­rı­mı­zı su­nu­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; po­lis teş­ki­la­tı bün­ye­sin­de su al­tı ekip­le­ri­nin oluş­tu­rul­ma­sı işi 1997 yı­lın­da baş­la­tıl­dı. Şu an için, bi­le­bil­di­ği­miz ka­da­rıy­la, 112 adet kur­ba­ğa adam, ba­lık adam ye­tiş­ti­ril­miş du­rum­da­dır.

Sa­yın Baş­kan, bu ekip­le­rin oluş­tu­rul­ma­sı işi hiç de ko­lay ol­ma­dı. Ön­ce yüz­me ve dal­ma­da da­ya­nık­lı, ye­te­nek­li gö­rü­len per­so­nel ara­sın­dan seç­me­ler ya­pıl­dı. Se­çi­len­ler, ba­sınç oda­sı baş­ta ol­mak üze­re çe­şit­li fi­zik­sel test­le­re ta­bi tu­tul­du­lar. Su al­tı he­kim­li­ği­nin he­yet ra­po­ruy­la ele­me­ler­den ge­çi­ril­di­ler. Dal­gıç ola­bil­me vi­ze­le­ri­ni al­dık­tan son­ra, su al­tın­da ve su üs­tün­de ara­ma, kur­tar­ma ve ilk yar­dım ko­nu­la­rın­da eği­til­di­ler ve ye­tiş­ti­ril­di­ler.

Sa­yın Baş­kan, bu­ra­da, da­lış gö­re­vi­nin, su­yun ba­sınç et­ki­si, kir­li­li­ği, so­ğuk­lu­ğu, bu­la­nık­lı­ğı gi­bi ne­den­ler­den do­la­yı, na­sıl zor ve bü­yük risk ta­şı­dı­ğı­nı uzun uza­dı­ya an­lat­ma­ya ge­rek yok. Ni­te­kim, bü­yük risk al­tın­da ça­lı­şan 2 gö­rev­li­miz, ay­rı olay­lar­da, fark­lı za­man­lar­da ya­şa­mı­nı yi­tir­miş ve şe­hit ol­muş­lar­dır. Şe­hit­le­ri­mi­ze, bu­ra­dan bir da­ha, Al­lah'tan rah­met ve ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­ruz. Ne var ki, şe­hit­le­ri­mi­zin ge­ri­de ka­lan ai­le­le­ri­ne ya­sal açı­dan or­ta­ya çı­kan ek­sik­lik ne­de­niy­le ye­te­rin­ce sa­hip çı­kı­la­ma­dı. Oy­sa, ben­zer so­rum­lu­lu­ğu ta­şı­yan Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin dal­gıç ve kur­ba­ğa adam­la­rı yıl­lar­dan be­ri da­lış taz­mi­na­tı al­ma hak­kı­na sa­hip bu­lu­nu­yor­lar. İş­te, bu ya­sa ta­sa­rı­sı, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, böy­le­si bir hak­sız­lı­ğı ve mağ­du­ri­ye­ti gi­der­me ama­cı­nı ta­şı­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ya­sa ta­sa­rı­sıy­la, ay­rı­ca, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de gö­rev ya­pan uçu­cu per­so­ne­lin kar­şı­laş­tı­ğı iki ay­rı so­ru­nun da çö­zül­me­si amaç­la­nı­yor. Bu so­run­lar­dan bi­rin­ci­si, uçuş taz­mi­nat­la­rıy­la il­gi­dir. Em­ni­yet kad­ro­sun­da­ki pi­lot­lar ve di­ğer uçuş per­so­ne­li iti­ba­ri hiz­met taz­mi­na­tı ala­mı­yor­lar. Ne­den ala­mı­yor­lar? Anım­sa­na­ca­ğı üze­re, 3160 sa­yı­lı Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nu -ki, 1985 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gir­miş­ti- söz ko­nu­su per­so­ne­le bu hak­kı o za­man ta­nı­mış­tı. Her yıl için al­tı ay­lık iti­ba­ri hiz­met sü­re­si hak­kı ve bu hak yak­la­şık dört yıl kul­la­nıl­mış­tı. An­cak, 1989 yı­lın­da, ih­ti­yaç hâlin­de, ya­ni tak­vi­ye ka­bi­lin­den söz­leş­me­li ola­rak ça­lış­tı­rı­la­cak per­so­ne­lin de bu hak­tan ya­rar­lan­dı­rıl­ma­sı is­ten­di ve mev­cut ya­sa­da bu amaç­la bir de­ği­şik­lik ya­pıl­dı. Böy­le­ce, ih­ti­yaç hâlin­de kul­la­nı­la­cak söz­leş­me­li uçu­cu per­so­nel de iti­ba­ri hiz­met hak­kı al­mış ol­du. İş­te, bu aşa­ma­da olan­lar ol­du, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, tam an­la­mıy­la tra­ji­ko­mik bir ha­di­se ya­şan­dı. Ya­zım ha­ta­sı ya­pıl­dı, yak­la­şık dört yıl ön­ce taz­mi­nat hak­kı­nı ka­zan­mış olan em­ni­yet hiz­met­li uçu­cu per­so­nel, ya­ni asıl per­so­nel kap­sam dı­şı bı­ra­kıl­dı, ka­za­nıl­mış hak­kı­nı yi­tir­di. Ke­li­me­nin tam an­la­mıy­la, kaş ya­pa­lım der­ken göz çı­ka­rıl­dı, göz­ler çı­ka­rıl­dı.

Ha­ta ya­pı­lan yıl 1989, bu­gün 2007. Ya­ni, ye­di yıl­dır em­ni­yet kad­ro­sun­da­ki pi­lot­lar ve di­ğer uçu­cu per­so­nel, yir­mi iki yıl ön­ce el­de et­tik­le­ri bir hak­ka tek­rar ka­vuş­mak için bek­li­yor­lar. Bun­la­rı da­ha faz­la bek­let­me­ye hak­kı­mız var mı? Yok. İş­te, bu­gün, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ye­di yıl ön­ce ya­pı­lan bir ya­zım ha­ta­sı­nın tah­ri­ba­tı­nı el bir­li­ğiy­le dü­zel­ti­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ya­sa ta­sa­rı­sı, em­ni­ye­tin uçu­cu per­so­nel is­tih­da­mın­da kar­şı­laş­tı­ğı bir di­ğer so­ru­nu da çöz­me­yi amaç­lı­yor. Tür­ki­ye'de kim­le­rin pi­lot ve pi­lot ada­yı ola­bi­le­cek­le­ri 3160 sa­yı­lı Ka­nun'la dü­zen­len­miş­tir. Bu Ka­nun'a gö­re, ül­ke­miz­de yal­nız­ca Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri bün­ye­sin­de­ki uçuş oku­lu ve kurs­la­rın­dan me­zun olan­lar pi­lot, bu yer­ler­de fii­len uçu­şa baş­la­yan­lar ise pi­lot ada­yı ola­bil­mek­te­dir­ler. Oy­sa, bu­gün Tür­ki­ye'de Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri dı­şın­da da usu­lü­ne uy­gun pi­lot ye­tiş­ti­ren okul­lar ve kurs­lar bu­lu­nu­yor, Ana­do­lu Üni­ver­si­te­si Ha­va­cı­lık Yük­se­ko­ku­lu gi­bi. İş­te, bu ta­sa­rı, böy­le yer­ler­den me­zun olan em­ni­yet hiz­met­li pi­lot­la­rın da Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de gö­rev yap­ma­la­rı­nın yo­lu­nu aç­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ya­sa ta­sa­rı­sı, son ola­rak, Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si, sos­yal dev­let ve ada­let an­la­yı­şı, üc­ret­te ada­le­tin sağ­lan­ma­sı, ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­la­ra uyum sağ­lan­ma­sı gi­bi ana­ya­sal il­ke­le­rin de söz ko­nu­su per­so­nel gru­bu açı­sın­dan ya­şa­ma ge­çi­ril­me­si­ni sağ­la­mak­ta­dır. Ko­nuş­ma­mın ba­şın­da da ifa­de et­me­ye ça­lış­tı­ğım gi­bi, ger­çek­ten, ol­duk­ça geç kal­mış bir ya­sa ta­sa­rı­sı­dır. He­le he­le, yıl­lar ön­ce ka­za­nıl­mış olan bir hak­kın bir ha­ta so­nu­cun­da yi­ti­ril­miş ol­ma­sı­nın yıl­lar son­ra ye­ni­den te­la­fi edil­mek­te olu­şu­nu da bir da­ha dik­kat­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Az ön­ce de be­lirt­ti­ği­miz gi­bi, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın tü­mü­ne olum­lu ba­kı­yo­ruz ve bir an ön­ce ya­sa­laş­ma­sı için eli­miz­den ge­len ça­ba­yı gös­te­re­ce­ğiz ve bu çer­çe­ve­de, bun­dan son­ra, öy­le sa­nı­yo­rum, Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li­mi­zin de iz­niy­le -bir da­ha be­lir­te­yim- zo­run­lu ol­ma­dık­ça mad­de­ler üze­rin­de ko­nuş­ma yap­ma hak­kı­mı­zı kul­lan­ma­ya­ca­ğız.

Ha­yır­lı ol­sun. He­pi­ni­ze en iyi di­lek­le­rim­le sev­gi­le­ri­mi, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­tün­cü.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Meh­met Eras­lan, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Eras­lan.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Em­ni­yet teş­ki­la­tı­mız açı­sın­dan ve em­ni­yet teş­ki­la­tı­mı­zın ça­lış­ma­la­rı ve hiz­met­le­ri açı­sın­dan ger­çek­ten olum­lu bir ka­nu­nu, doğ­ru ha­zır­lan­mış olan bir ka­nun ta­sa­rı­sı­nı gö­rü­şü­yo­ruz. Bu ka­nun ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li gö­rüş­le­ri­min olum­lu ol­du­ğu­nu, oyu­mun da olum­lu ola­ca­ğı­nı ifa­de edi­yo­rum.

Ka­nun ta­sa­rı­sı, ger­çek­ten, uçuş hiz­met­le­riy­le il­gi­li önem­li bir boş­lu­ğu dol­dur­mak­la be­ra­ber, su al­tı ça­lış­ma­la­rı, fa­ali­yet­le­ri ya­pı­lır iken kar­şı­la­şı­lan zor­luk­lar ve özel­lik­le mağ­du­ri­yet­ler bu ka­nun ta­sa­rı­sıy­la or­ta­dan kalk­mış ve kal­dı­rıl­mış ola­cak­tır. Fa­kat, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, em­ni­yet güç­le­ri­miz, em­ni­yet men­sup­la­rı­mız ça­lış­ma­la­rı­nı ya­par iken kar­şı­laş­tık­la­rı zor­luk­lar, sa­de­ce az ön­ce bah­set­ti­ğim ko­nu­lar de­ğil. Tür­ki­ye'de 73 mil­yon ül­ke in­sa­nı ya­şar­ken 73 mil­yon ül­ke in­sa­nı­na hiz­met eden ke­sim­ler var­dır. Biz de on­la­ra ka­mu per­so­ne­li de­riz. Ta­bii, bu ka­mu per­so­ne­li­nin içe­ri­sin­de po­li­si­miz de var­dır, as­ke­ri­miz de var­dır, dok­to­ru­muz da var­dır, öğ­ret­me­ni­miz de var­dır, hü­la­sa, ka­mu ke­si­min­de ken­di gö­rev ala­nın­da iş­ti­ga­li­ni, gö­re­vi­ni en iyi şe­kil­de yap­ma­ya ça­lı­şan bu ül­ke in­sa­nı var­dır ve bu ül­ke in­sa­nı­na hiz­met eden ka­mu per­so­ne­li, bu ül­ke­ye ve bu ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ne hiz­met ya­par iken, önem­li olan, bu ül­ke in­sa­nı­na bu hiz­met kar­şı­lı­ğın­da al­dı­ğı mükâfat­tır.  Ta­bii, bir ka­mu gö­rev­li­si bir po­li­si­mi­zin, bir as­ke­ri­mi­zin, bir öğ­ret­me­ni­mi­zin, bir dok­to­ru­mu­zun ka­mu gö­re­vin­dey­ken baş­ka bir iş­le iş­ti­gal et­me imkânı yok­tur. Ay­nı za­man­da bir iş­let­me kur­ma, ay­nı za­man­da bir ti­ca­ret yap­ma, ay­nı za­man­da fark­lı bir eko­no­mik fa­ali­yet­te bu­lun­ma imkânı var mı­dır? Öy­le bir imkân söz ko­nu­su da­hi de­ğil­dir bu­gün­kü ka­nun­lar ge­re­ği. Öy­ley­se, bu ül­ke in­sa­nı­na hiz­met eden ka­mu ke­si­mi­ne Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti hükûmet­le­ri­nin bor­cu ve gö­re­vi, ka­mu ke­si­min­de ça­lı­şan per­so­ne­lin ken­di onur ve hay­si­ye­ti­ne ya­ra­şır ve ya­kı­şır bir ha­yat stan­dar­dı­nı on­la­ra su­na­bil­mek­tir.

Bu­gün, em­ni­yet bi­rim­le­ri­mi­zin, em­ni­yet teş­ki­la­tı­mı­zın ger­çek­ten çok il­gi­len­di­ği ve onu çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren bir ka­nun ta­sa­rı­sı­nı gö­rü­şü­yo­ruz.  Ben, Sa­yın Ba­ka­nım­dan, bu ka­nun ta­sa­rı­sıy­la be­ra­ber po­li­si­mi­zin öz­lük hak­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li bir ka­nun ta­sa­rı­sı da ge­tir­me­si­ni bek­ler­dim. Po­li­si­mi­zin ça­lış­ma şart­la­rı­nın, ça­lış­ma or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li bir ka­nun ta­sa­rı­sı­nın ken­di­le­ri ta­ra­fın­dan bu­ra­ya in­di­ril­me­si­ni, ge­ti­ril­me­si­ni ger­çek­ten te­men­ni eder­dim. Özel­lik­le em­ni­yet men­sup­la­rı­mı­zın, em­ni­yet teş­ki­la­tın­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın eko­no­mik şart­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si. Evet, bel­ki de eko­no­mik şart­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si ge­re­ken tek bi­rim o de­ğil. Bu ül­ke­nin muh­tar­la­rı da ka­mu gö­rev­li­si. Muh­tar­la­rı­nın da eko­no­mik şart­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si ge­re­ki­yor. As­ga­ri üc­ret bu ül­ke­de 403 mil­yon, muh­ta­rın al­dı­ğı ma­aş 240 mil­yon. Al­mış ol­du­ğu 240 mil­yon Bağ-Kur pri­mi­ni da­hi öde­me­mek­te­dir, öde­mi­yor. Ama, biz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin müh­rü­nü ona ver­mi­şiz, im­za yet­ki­si­ni ver­mi­şiz ve iş­le­di­ği fi­il­ler­den do­la­yı so­rum­lu­luk yük­le­mi­şiz, so­rum­lu­luk ver­mi­şiz, ama as­ga­ri üc­re­ti da­hi muh­ta­rı­mı­za ve­re­mi­yo­ruz. Ya­ni, ko­nu­muz, em­ni­yet teş­ki­lat­la­rı, em­ni­yet men­sup­la­rı, ama bu ör­nek­ler bü­tün sek­tör­de ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mız için ge­çer­li. Bu, po­lis­te de böy­le, em­ni­yet­te de böy­le, öğ­ret­men­ler­de de böy­le, dok­tor­lar­da da böy­le. Özel­lik­le ka­mu ke­si­mi­ne yüz­de 2,5 + 2,5 ön­gö­rü­len 2007 zam­la­rı, yüz­de 5 ora­nın­da top­lam zam­lar enf­las­yon ora­nı­nın çok çok al­tın­da­dır. Eğer Tür­ki­ye'de yüz­de 10 enf­las­yon var ise, biz, ka­mu ke­si­min­de ça­lı­şan ve bu ül­ke­ye hiz­met eden bu ar­ka­daş­la­rı­mı­za ni­ye yüz­de 5 zam ön­gö­rü­yo­ruz ve emek­li­le­ri­mi­ze ne­den yüz­de 5,5 zam ön­gö­rü­yo­ruz? Emek­li­le­ri­mi­ze ver­miş ol­du­ğu­muz yüz­de 2,5 ve 2,5 şek­lin­de­ki zam­lar, ocak ve şu­bat ayın­da­ki enf­las­yon­la za­ten or­ta­dan kalk­mış du­rum­da­dır. Po­lis­le­ri­miz de ay­nı şe­kil­de. Po­lis­le­ri­miz, bu ül­ke­nin hu­zu­ru, gü­ven­li­ği, bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü için mü­ca­de­le ve­ren, kel­le kol­tuk­ta va­zi­fe gö­ren ve hiç­bir sü­re gö­zet­mek­si­zin, sü­re mef­hu­mu ol­mak­sı­zın ge­ce gün­düz ça­lı­şan po­lis me­mur­la­rı­mız, po­lis teş­ki­la­tın­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, em­ni­yet teş­ki­la­tın­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, aca­ba ben, ço­cuk­la­rı­mın gi­der­le­ri­ni, evi­min gi­der­le­ri­ni, te­le­fon fa­tu­ra­sı­nı, elek­trik, do­ğal gaz ve ev ki­ra­sı­nı na­sıl öde­ye­ce­ğim kay­gı­sı içe­ri­sin­de ol­ma­ma­lı­dır. Top­lu­mu bi­rin­ci de­re­ce­de il­gi­len­di­ren, top­lu­mun hu­zur ve gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li ger­çek­ten çok ul­vi bir gö­re­vi, kut­sal bir gö­re­vi ifa eden em­ni­yet men­sup­la­rı, kre­di kar­tı­mı na­sıl öde­ye­ce­ğim, kul­lan­dı­ğım kre­di borç­la­rı­nı na­sıl öde­ye­ce­ğim, ne­re­den bu­la­ca­ğım, kim­den borç pa­ra bu­la­ca­ğım, ge­çi­mi­mi ai­lem­le na­sıl de­vam et­ti­re­ce­ğim kay­gı­sı içe­ri­sin­de ol­ma­ma­lı­dır. Türk po­li­si­nin düş­tü­ğü bu hâl, doğ­ru bir hâl de­ğil­dir ve çok kı­vanç ve­ri­ci bir hâl de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, o yüz­den, iş­te o yüz­den, kre­di kar­tı mağ­dur­la­rı 500 bi­ni aş­mış du­rum­da­dır, ya­rım mil­yo­nu aş­mış du­rum­da­dır. Bun­la­rı şu­nun için ifa­de edi­yo­rum: Önem­li bir gö­rev, önem­li bir bi­rim, önem­li bir ba­kan­lık, önem­li bir ge­nel mü­dür­lük ve top­lu­mu da bi­rin­ci de­re­ce­de il­gi­len­di­ren, top­lu­mun da hu­zur ve gü­ven­li­ği­ni il­gi­len­di­ren ko­nuy­la il­gi­li ça­lış­ma­lar ya­pan po­lis teş­ki­la­tı­nın ça­lış­ma şart­la­rı­nın dü­zen­len­me­si ge­rek­mek­te­dir, öz­lük hak­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir, he­le he­le eko­no­mik şart­la­rı­nın ka­ti su­ret­te, en hız­lı ve en sü­rat­li bir şe­kil­de eko­no­mik şart­la­rı­nın ay­rı­ca iyi­leş­ti­ril­me­si ve on­la­ra hu­zur içe­ri­sin­de, gü­ven içe­ri­sin­de, ço­luk ço­cu­ğuy­la, ai­le­siy­le kim­se­ye muh­taç ol­ma­dan, kre­di kul­lan­ma­dan, on­dan bun­dan borç­lan­ma­dan ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri bir ha­yat stan­dar­dı­nı on­la­ra sun­mak, ik­ti­da­rın ve Tür­ki­ye'nin as­lın­da gö­re­vi­dir, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gö­re­vi­dir.

Köy ko­ru­cu­la­rı­mız, bu ül­ke­nin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü için, bu ül­ke­nin İs­tik­lal Mar­şı için, bu ül­ke­nin bay­ra­ğı için, bu ül­ke­nin bir ka­rış top­ra­ğı için kel­le kol­tuk­ta va­zi­fe gö­ren, şe­hit olan 60 bi­ne ya­kın ko­ru­cu­muz, ma­ale­sef, ça­tış­ma­la­ra gir­di­ği hâlde, ha­ya­tı­nı ver­di­ği hâlde, ak­ra­ba­la­rı­nı kay­bet­ti­ği hâlde, şe­hit ol­du­ğu hâlde, hiç­bir sos­yal gü­ven­li­ğe ta­bi de­ğil­dir. Eğer ko­ru­cu­la­rın bir tek sos­yal gü­ven­li­ği var di­yen ar­ka­da­şı­mız var­sa, çık­sın­lar, bu kür­sü­den biz­le­re bu­nu ifa­de et­sin­ler.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - DYP dö­ne­min­de var mıy­dı?

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti, mil­le­tiy­le güç­lü bir dev­let­tir. Bin yıl­lık dev­let tec­rü­be­si­ne, bin yıl­lık mil­let tec­rü­be­si­ne sa­hip olan bir ül­ke­dir. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti sos­yal bir dev­let­tir. Ya­nın­da ça­lış­tır­dı­ğı ka­mu per­so­ne­li­ne, ge­rek köy ko­ru­cu­la­rı ge­rek po­li­si ge­rek as­ke­ri ge­rek öğ­ret­me­ni ge­rek­se dok­to­ru­na ge­rek­ti­ği ka­dar üc­re­ti ver­mek du­ru­mun­da­dır ve Ana­ya­sa'ya gö­re sos­yal dev­let il­ke­si­nin ge­re­ği bu­dur, bu­nu yap­ma­lı­dır.

Ka­mu ke­si­mi, çün­kü, 73 mil­yon ül­ke in­sa­nı­na hiz­met ve­ren, 73 mil­yon ül­ke in­sa­nı için ge­ce gün­düz ça­lı­şan önem­li bi­rim­ler­dir, önem­li ke­sim­ler­dir. O hâlde, eğer on­lar dev­le­tin iş­le­ri­nin ve iş­lem­le­ri­nin yü­rü­tül­me­si nok­ta­sın­da gay­ret gös­te­ri­yor­lar ise, top­lu­mun iş­le­ri­nin ay­nı za­man­da yü­rü­tül­me­si için önem­li gay­ret­ler gös­te­ri­yor­lar ise, bu­ra­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin de gö­re­vi, si­ya­si ik­ti­dar ka­na­lıy­la, on­la­ra, onur ve hay­si­yet­le­ri­ne ya­ra­şır, ya­kı­şır ha­yat stan­dar­dı­nı ve üc­ret stan­dar­dı­nı on­lar­la bu­luş­tur­mak­tır; ak­si tak­dir­de, bu ül­ke­de gü­ven­lik­ten, hu­zur­dan, mut­lu­luk­tan ve ge­le­ce­ğe umut­la ba­kış açı­sın­dan bah­set­me­miz müm­kün ol­ma­ya­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Ben, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın, po­lis­le­ri­mi­zin bu ta­lep­le­ri­ni ve po­lis­le­ri­mi­zin adı­na, bu­ra­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin kür­sü­sün­de zik­ret­miş ol­du­ğu­muz, gün­de­me ge­tir­miş ol­du­ğu­muz bu hu­sus­la­rı dik­ka­te ala­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum ve en kı­sa za­man­da em­ni­yet teş­ki­lat­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rı­nın, ça­lış­ma şart­la­rı­nın ve eko­no­mik şart­la­rı­nın, eko­no­mik ko­şul­la­rı­nın ken­di ta­raf­la­rın­dan iyi­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sı­nın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ti­ri­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Bu ka­nu­nun olum­lu ka­nun ol­du­ğu­nu ve bu nok­ta­da des­te­ği­min ol­du­ğu­nu ifa­de et­miş­tim. Em­ni­yet teş­ki­lat­la­rı­mı­za, em­ni­yet men­sup­la­rı­mı­za ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın te­men­ni eder­ken, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eras­lan.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

EM­Nİ­YET TEŞ­KİLÂTI UÇUŞ HİZ­MET­LE­Rİ TAZ­Mİ­NAT KA­NU­NUN­DA

DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 28/2/1985 ta­rih­li ve 3160 sa­yı­lı "Em­ni­yet Teş­kilâtı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nu"nun adı "Em­ni­yet Teş­kilâtı Uçuş ve Da­lış Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nu" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın  Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nu­nun 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. 

Evet, se­çim dö­ne­mi olun­ca, ba­kı­yo­ruz, tüm ka­mu ça­lı­şan­la­rı için bi­rer bi­rer, ar­tık, se­çim rüş­ve­ti de de­mek is­te­mi­yo­rum ama, ge­cik­miş olan bir ka­nun tek­li­fi.

Evet, Sa­yın Baş­ba­kan baş­ta ol­mak üze­re tüm ba­kan­lar se­çim stra­te­ji­nin uy­gu­lan­ma­dı­ğı­nı, se­çim po­li­ti­ka­la­rı­nın ya­pıl­ma­dı­ğı­nı her de­fa­sın­da söy­le­me­si­ne kar­şın, her ve­si­ley­le kar­şı­laş­tı­ğı­mız bir sı­kın­tı var: Se­çim dö­ne­mi­nin ni­met­le­ri, tüm ka­mu per­so­ne­li baş­ta ol­mak üze­re her­ke­se net ola­rak ve­ril­mek­te.

Evet, em­ni­yet per­so­ne­li­mi­zin öz­ve­ri­li, yıl­lar­dır çek­ti­ği sı­kın­tı­la­rı bu­gün kıs­men de ol­sa ya­ra­ya mer­hem ola­bi­le­cek dü­zey­de de de­ğil bu olay, ye­ter­li de de­ğil. Gü­nü­mü­zün tek­no­lo­ji­si­ne bak­tı­ğı­mız­da, gü­nü­mü­zün suç oran­la­rı­nın ta­ki­bi­ne bak­tı­ğı­mız­da, tek­no­lo­ji üst dü­zey­de ol­ma­lı, ha­re­ket ye­te­ne­ği üst dü­zey­de ol­ma­lı em­ni­yet ça­lı­şan­la­rı­mı­zın. Her şey­den önem­li­si, ve­fakâr, ce­fakâr ve bu ve­si­ley­le de öz­ve­ri­li ça­lı­şan tüm em­ni­yet teş­ki­la­tı­nın tüm per­so­ne­li­ni bu­ra­dan yü­rek­ten kut­lu­yo­ruz, çün­kü me­sa­isi bel­li de­ğil. Ye­ri, iki du­dak ara­sın­da ve he­le bü­yük­şe­hir­ler -Sa­yın Ba­kan bu­ra­da- ar­tık ka­çış böl­ge­si ol­muş em­ni­yet ça­lı­şan­la­rı için, dâhil ol­mak üze­re. Sü­rek­li, ge­çen­ler­de, Sa­yın İçiş­le­ri Ba­ka­nı "İs­tan­bul'da 13 bin em­ni­yet per­so­ne­li­ne ih­ti­yaç var." de­di, 13 bin. Bu­nu çö­ze­cek olan kim? Siz­ler­di­niz. Gü­nay­dın der­ler. İk­ti­dar­dı­nız, ha­tır­lat­mak ge­re­kir. Ama ma­ale­sef, bu ko­nu­la­rı da­hi çö­ze­me­di­niz ve bu­gün bü­yük şe­hir­ler, em­ni­yet per­so­ne­li için ar­tık, bi­raz, zu­lüm de­me­ye­ce­ğim ama, bu­nun ya­nın­da, sa­de­ce, san­ki, böy­le eko­no­mik du­rum­la­rı­nın, ola­ğa­nüs­tü sı­kın­tı­la­rı­nın had saf­ha­da ol­du­ğu, em­ni­yet ça­lı­şa­nı­nın öz­lük hak­la­rı­nın sı­kın­tı­lı ol­du­ğu bir dö­nem­de, bü­yük şe­hir­ler, ma­ale­sef, sür­gün böl­ge­si gi­bi al­gı­la­nı­yor, keş­ke çık­ma­sın di­yor. Sa­yın Ba­ka­na bu­ra­dan sor­mak is­ti­yo­rum: Ta­yin sü­re­ci önü­müz­de­ki dö­nem­de ge­le­cek. Kaç em­ni­yet per­so­ne­li, bu­gün, bü­yük şe­hir­ler­den, da­ha alt di­ye­bi­le­ce­ği­miz kü­çük şe­hir­le­re doğ­ru, da­ha ra­hat, hu­zur içe­ri­sin­de ya­şa­ya­bi­le­ce­ği şe­hir­le­re ta­yin is­te­mek­te?

Bu ve­si­ley­le, em­ni­yet ça­lı­şan­la­rı­nın bu­gün­kü öz­lük hak­la­rı­na çö­züm ola­rak sun­du­ğu­nuz bu ka­nun tek­li­fi­ni, biz, Ana­va­tan ola­rak yü­rek­ten des­tek­li­yo­ruz, ama, ak­sa­yan yö­nü de lüt­fen gö­rün. Bu se­çim dö­ne­min­de­ki yap­mış ol­du­ğu­nuz bu ça­lış­ma­la­rı halk unut­ma­ya­cak­tır. Se­çim rüş­ve­ti di­ye­bi­le­ce­ği­miz bir dö­nem­dir bu dö­nem. Her dö­nem çı­kart­tı­ğı­nız bir an­la­yış içe­ri­sin­de, iş­te çift­çi­le­rin borç­la­rı­nın si­lin­me­si, iş­te ka­mu per­so­ne­li­ne, ge­çi­ci ka­mu per­so­ne­li­ne 240 bin kad­ro açıl­ma­sı, iş­te bun­la­rın hep­si se­çim rüş­ve­ti. Biz de di­yo­ruz ki, em­ni­yet per­so­ne­li­nin bu ka­dar ha­re­ket ye­te­ne­ği ol­ma­sı ge­re­kir­ken, za­man za­man gi­din ka­ra­kol­la­ra, ka­ra­kol­lar­da­ki em­ni­yet per­so­ne­li­nin sı­kın­tı­sı­nı du­yun, he­pi­mi­zin yü­rek acı­sı. Or­ta­la­ma on iki sa­at ça­lı­şa­bi­len bir em­ni­yet per­so­ne­li, on iki sa­at ve bir gün son­ra, yir­mi dört sa­at din­len­me­den, tek­rar bir me­sai. Ar­ka­sın­dan, po­li­sin özel­lik­le bü­yük şe­hir­ler­de, gasp, adi suç ora­nı­nın ola­ğa­nüs­tü yük­sek ol­du­ğu bir dö­nem­de, ar­tık, he­le he­le ce­za­ev­le­ri­nin 2 kat dol­du­ğu bir yer­de… Ben, si­ze sa­de­ce Mer­sin'den ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: 470 ki­şi­lik bir Mer­sin Ce­za­evi­nin ka­pa­si­te­si, 1.170 ki­şi ka­lı­yor ar­ka­daş­lar, 1.170 ki­şi! Top­lum sü­rek­li su­ça eği­lim­li, top­lum sü­rek­li olum­suz ko­şul­lar içe­ri­sin­de. Ar­tık, cum­hu­ri­yet sav­cı­la­rı da­hi suç­lu­yu ya­ka­la­mak ye­ri­ne, da­ha doğ­ru­su ce­za­evi­ne at­mak ye­ri­ne, mah­ke­me­ler­de tu­tuk­suz yar­gı­la­ma eği­li­min­de. Bu se­fer de em­ni­yet teş­ki­la­tı di­yor, biz tu­tuk­lu­yo­ruz, da­ha doğ­ru­su, biz ya­ka­lı­yo­ruz, sav­cı­lar ser­best bı­ra­kı­yor. Ta­bii ki, as­lın­da, Tür­ki­ye'nin te­mel so­ru­nu, bu so­run­lar sa­de­ce em­ni­yet ted­bir­le­riy­le çö­züm­len­mez. Top­lum cin­net saf­ha­sın­da. Her yer­de kar­şı­laş­tı­ğı­mız sı­kın­tı, sü­rek­li te­tik­le­yen bir un­sur. İş­te, kor­na çal­dı, yer ver­me­di di­ye, kaç ki­şi­nin öl­dü­ğü­nü ve suç­lu­yu ya­ka­la­yıp de­ni­ze at­tık­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. Bu top­lum böy­le miy­di? Bu hâle ge­tir­di­niz ama.

Bu­gün, em­ni­yet per­so­ne­li de, ar­tık, ye­ter­siz­lik­ten, ken­di iç so­run­la­rıy­la bo­ğuş­mak­tan, dü­ne ka­dar eko­no­mik sı­kın­tı­sı ol­ma­yan, bu­gün ay­nı em­ni­yet per­so­ne­li de yi­ne kre­di kart­la­rıy­la baş ba­şa kal­mak­ta ve cid­di an­lam­da su­ça da bir eği­lim art­mak­ta, çün­kü, in­sa­nın dü­şün­ce­si­ni ya­şam ko­şul­la­rı be­lir­ler ve em­ni­yet per­so­ne­li­nin ça­lış­ma ko­şul­la­rı son de­re­ce kö­tü ve ge­li­şen tek­no­lo­jik çağ­da da, imkânsız­lık­lar doğ­rul­tu­sun­da, ad­li va­ka­la­rın ta­ki­bin­de, ma­ale­sef, ka­mu vic­da­nı­nı ra­hat­la­ta­cak un­sur­lar yok­sun.

Bu­gün, Hrant Dink ci­na­ye­tin­de bi­le hâlâ tam bo­yu­tuy­la bir çö­züm yok. İs­tan­bul ya­şan­maz bir şe­hir ve ge­ce­le­ri, o gü­ze­lim, dün­ya ken­ti ilan et­ti­ği­miz İs­tan­bul'da gasp, suç ve ay­nı za­man­da da top­lu­mun her tür­lü can ve mal gü­ven­li­ği açı­sın­dan da cid­di sı­kın­tı­la­rı mev­cut. Sa­de­ce İs­tan­bul mu? Bi­zim Mer­sin de ay­nı­sı. Ak­şam ye­di­den, do­kuz­dan son­ra çık­mak müm­kün de­ğil. So­kak­lar, dü­ne ka­dar kah­ve­si­ni iç­ti­ği­miz, kom­şu­mu­zun hâl ha­tı­rı­nı sor­du­ğu­muz, mu­hab­bet et­ti­ği­miz so­kak­lar bu­gün ya­şan­maz hâlde. Gü­pe­gün­düz ka­laş­ni­kof­lar­la göv­de gös­te­ri­si ya­pı­lı­yor. Mer­sin'de oto­gar ka­laş­ni­kof­lar­la ta­ran­dı. İs­tan­bul da ke­za ay­nı. Gü­pe­gün­düz ve bu ka­dar can ve mal gü­ven­li­ğin­den yok­sun olan bir ül­ke­de em­ni­yet ted­bir­le­ri­nin, em­ni­yet per­so­ne­li­nin tüm öz­ve­ri­si­ne rağ­men git­mi­yor. O za­man, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, bir an ön­ce em­ni­yet per­so­ne­li­nin sa­yı­sı­nı ar­tır­mak. Evet, ama, tek ba­şı­na ye­ter­li bir fak­tör de­ğil. Em­ni­yet per­so­ne­li­nin öz­lük hak­la­rı­nı ar­tı­rın. Em­ni­yet per­so­ne­li­ne ha­re­ket ye­te­ne­ği sağ­la­yın. Gü­nü­müz tek­no­lo­ji­si içe­ri­sin­de tüm imkânlar ta­nın­sın, ama, tek ba­şı­na ye­ter­li mi? O da ye­ter­li de­ğil. Ge­lir da­ğı­lı­mı­nın bu ka­dar bo­zuk ol­du­ğu bir yer­de, il­ko­kul­la­rın çev­re­sin­de on bir ya­şı­na in­miş es­rar iç­me ya­şı­nı dü­şü­nün. On üç ya­şı­na ka­dar -söy­le­mek de­ğil ama, bu­ra­da- gay­ri­meş­ru iliş­ki­le­rin ya­şan­dı­ğı Tür­ki­ye'de, ma­ale­sef in­san kay­na­ğı her ge­çen gün kir­len­mek­te zor­lan­mı­yor. Biz de di­yo­ruz ki, bu so­run, sis­te­min so­ru­nu. Dört bu­çuk yıl­da, beş yıl­dır ik­ti­dar ol­du­ğu­nu­zun far­kı­na var­ma­dı­nız ve her ge­çen gün, top­lu­mun gi­di­şa­tı ma­ale­sef olum­suz yön­de, ama, bu ko­nu­da, is­tik­rar di­ye ka­mu­oyu­na yut­tu­ru­lan, ama, her ge­çen gün aç­lık ve se­fa­le­ti ka­der gi­bi al­gı­la­nan bir ül­ke­de, ül­kem­de, in­san­la­rım ya­rın­la­rın ha­ya­li­ni ku­ra­maz hâle gel­di ve yap­tı­ğı tek şey var, gü­nü­bir­lik ya­şa­mak. Ai­le­de hu­zu­run ol­ma­dı­ğı bir yer­de, sa­de­ce sı­ğı­na­cak­la­rı bi­rer kah­ve­ha­ne kö­şe­le­rin­de za­man yi­tir­mek­te, za­man öl­dür­mek­ten öte­ye git­me­mek­te. O za­man ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bir şey var, bu­ra­da AKP'ye de­ğil, hal­kı­mın sağ­du­yu­su­na ses­le­ni­yo­rum: Bu yıl ül­ke­nin ka­der yı­lı. 2007 yı­lı, se­çim yı­lı ve her­ke­sin ken­di ka­de­ri­ne sa­hip çık­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz ve hiç­bir şey çö­züm­süz de­ğil. Bu top­lu­mun acz duy­gu­su ve­ya yok­sul­luk duy­gu­su, ye­nil­me­ye­cek bir kâbus ya da ye­nil­me­ye­cek bir se­bep ve so­nuç­lar de­ğil, ama, bu­nun kar­şı­lı­ğın­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey var, umut­lar bit­me­sin di­yo­ruz ve bu ül­ke­de 2007 yı­lı­nı ka­der yı­lı ola­rak ilan edi­yo­ruz.

Biz, Ana­va­tan ola­rak hep söy­le­dik, ül­ke­nin so­run­la­rı çok ça­buk çö­züm­le­nir, ama, beş yıl­da ya­ra­tı­lan so­nuç bel­li. Ül­ke, her ge­çen gün sö­mü­rü­ye, her ge­çen gün yok­sul­la­şan ve her ge­çen gün de uy­du bir dev­let an­la­yı­şın­dan öte­ye git­me­yen, mü­te­şeb­bi­si­nin de ta­şe­ron­laş­mak­tan öte­ye git­me­yen bir ül­ke ko­nu­mun­da­yız. Emek, her ge­çen gün yok­sul­la­şan ve kö­le­leş­me­ye doğ­ru git­mek­te. Dün al­tı sa­at, ye­di sa­at ça­lı­şan­lar, is­ter kü­çük es­naf ol­sun is­ter köy­lü ol­sun is­ter iş­çi ol­sun, bu­gün en az on sa­at ça­lış­mak zo­run­da, en az on sa­at, ay­nı ya­şam stan­dar­dı­nı ya­ka­la­mak için ya da işi­ni ko­ru­mak için. Böy­le bir ül­ke­yi dü­şün­dü­ğü­müz­de, ül­kem bu­nu hak et­mi­yor. Her kö­şe­si bi­rer cen­net kö­şe­si olan ül­kem­de, in­san­la­rı­mın mut­lu ol­ma­sı ge­re­kir, ama, ya­ra­tı­lan bir şey da­ha var, bu ül­ke­de sü­rek­li ger­gin­lik­ler üze­ri­ne me­det umu­lan bir si­ya­si sü­reç ya­şa­nı­yor. AKP İk­ti­da­rı, beş yıl­lık ic­ra­atı­nın he­sa­bı­nı ver­me­den, la­ik-an­ti­la­ik ger­gin­li­ği içe­ri­sin­de, o ger­gin­lik­ten me­det umar hâle gel­di. Ee, ta­bii, bi­ri­le­ri de bu­na, bu­nun ek­me­ği­ne, de­ğir­me­ni­ne su ta­şı­mak­ta de­vam edi­yor. Biz de di­yo­ruz ki, bu ül­ke­nin ger­gin­lik­ten çok hoş­gö­rü, sev­gi, kar­deş­li­ğin ve ba­rı­şın öne çık­tı­ğı bir ül­ke­nin öz­le­mi, ya­ni Tür­ki­ye­li ol­mak.

Evet, ge­çen­ler­de Mil­li­ye­tin bir araş­tır­ma­sı­nı hep be­ra­ber gör­dük. Bu ül­ke bü­tün­lük­ten ya­na, kar­deş­lik­ten ya­na, ama, bu sü­re­ci ka­şı­yıp sa­de­ce ku­tup­la­ra böl­mek, öte­ki­ler biz­den ve­ya siz­den-biz­den kav­ra­mı içe­ri­sin­de saf­la­ra böl­mek ve bu saf­lar­dan da si­ya­si rant el­de et­mek işi­ni­ze ge­le­bi­lir. Ama, olan ül­ke­ye mal ol­mak­ta. Biz de di­yo­ruz ki: Ül­ke­mi­zin bu ya­pıy­la, bu yö­ne­tim an­la­yı­şıy­la, akıl­sız yö­ne­tim di­ye­bi­le­ce­ği­miz, ve­rim­siz yö­ne­tim di­ye­bi­le­ce­ği­miz bir an­la­yış­la gi­de­ce­ği yer du­va­ra tos­la­mak. Ve bu ül­ke­de son beş yıl­da -her­kes bil­sin- 174 mil­yar do­lar sa­de­ce dev­let dış borç öde­miş­tir dev­let, özel sek­tö­rün öde­di­ği ha­riç. Ama, bun­lar si­zi ra­hat­sız et­mi­yor -bi­li­yo­rum- AKP ola­rak, ama, hal­kı­mın ce­bi­ni yak­tı, hal­kı­mın vic­da­nı­nı yak­tı. Böy­le olun­ca da, he­pi­mi­zin öz­le­mi, ya­rın­la­rın ha­ya­li­ni ku­ra­bi­le­cek bir Tür­ki­ye öz­le­mi. Bu yüz­den de, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken şey, so­kak­la­rın can ve mal gü­ven­li­ği ve özel­lik­le ha­yal ku­ra­bi­le­ce­ği­miz bir Tür­ki­ye öz­le­mi.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Bu­nun da alt­ya­pı­sı bel­li. Umut­lar bit­me­sin di­yo­ruz.

Evet, em­ni­yet per­so­ne­li­ne bu­ra­dan yü­rek­ten te­şek­kür edi­yo­ruz öz­ve­ri­li ça­lış­ma­la­rın­dan do­la­yı. Öz­lük hak­la­rı baş­ta ol­mak üze­re tüm tek­nik imkânla­rı­nın su­nul­ma­sı­nı bek­li­yo­ruz; çün­kü, on­lar ka­mu­nun vic­da­nı­dır.

Ve em­ni­ye­tin ken­di per­so­ne­li içe­ri­sin­de­ki hi­ye­rar­şik ya­pı­da li­ya­kat öne çık­ma­lı. Ni­ha­ye­tin­de Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­lim bah­set­ti. Da­ha ön­ce gö­rev sü­re­si dol­mak üze­re olan, yaş had­din­den dol­mak üze­re olan em­ni­yet ge­nel per­so­ne­li­ni da­hi ata­mak­ta zor­lan­dı­nız. Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü. Bir teş­ki­la­tın, ya­nıl­mı­yor­sam, yak­la­şık 173 bin per­so­ne­li olan bir em­ni­yet ge­nel teş­ki­la­tı­nın ba­şı­nı ata­mak­ta zor­lan­dı­nız. Bun­lar bi­lin­mi­yor muy­du; ne za­man yaş had­din­den emek­li olup ol­ma­ya­ca­ğı? Ve­ya ka­mu­nun ken­di hi­ye­rar­şik güç­ler den­ge­sin­de bu işin na­sıl çö­züm­le­ne­ce­ği­ni iyi bil­me­liy­di­niz. Ama, sa­de­ce "Göç, yo­lun­da dü­ze­lir." an­la­yı­şıy­la yo­la de­vam et­ti­niz, "Biz ik­ti­da­rız, tek ba­şı­mı­za bir ço­ğun­lu­ğuz." de­di­niz; ama, sa­de­ce du­va­ra tos­lat­tı­nız bu ül­ke­yi. Ül­kem bun­la­rı hak et­mi­yor. İna­nı­yo­rum ki, hal­kı­mın sağ­du­yu­su, vic­da­nıy­la, yü­re­ğiy­le, bey­niy­le baş ba­şa ve­rip ken­di ha­ya­li­ne ve ken­di ka­de­ri­ne sa­hip çı­kar di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu ka­nu­nun em­ni­yet per­so­ne­li­ne kat­kı­da bu­lun­ma­sı di­le­ğiy­le ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 1- Bu Ka­nu­nun ama­cı, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de kad­ro­lu ve­ya söz­leş­me­li ola­rak gö­rev­li pi­lot, pi­lot ada­yı ve uçuş eki­bi ile kur­ba­ğa adam ve kur­ba­ğa adam aday­la­rı­nın hiz­met müd­det­le­ri­nin, ken­di­le­ri­ne öde­ne­cek taz­mi­nat­lar ile bu taz­mi­nat­la­rın öden­me­si­ne da­ir esas ve usûlle­rin dü­zen­len­me­si­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1150 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na 1'in­ci mad­de­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı ve­si­le ede­rek, po­li­si­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu ba­zı sı­kın­tı­lar hak­kın­da gö­rüş­le­ri­mi arz et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ma­ale­sef, şu­nu, baş­lan­gıç­ta be­lirt­mek is­ti­yo­rum: Po­li­se sev­gi­siz bir Hükûmet ve bir İçiş­le­ri Ba­ka­nıy­la kar­şı kar­şı­ya bu­lun­mak­ta­yız.

"Po­li­se sev­gi­siz­lik" der­ken ne­yi kas­tet­ti­ği­mi he­men an­lat­mak is­ti­yo­rum. Siz­ler de mut­la­ka ba­sın­dan ta­kip et­miş­si­niz­dir. Geç­ti­ği­miz haf­ta­lar­da, CHP İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Zey­nep Dam­la Gü­rel Ha­nı­me­fen­di, İs­tan­bul'da ara­ba­sıy­la se­yir hâlin­dey­ken bir kap­kaç­çı ta­ra­fın­dan so­yul­du. Ben, ola­yın ar­dın­dan olan­la­rı te­le­viz­yon ka­me­ra­la­rın­dan iz­le­dim. Çan­ta­sı kap­kaç­çı ta­ra­fın­dan ça­lı­nan Zey­nep Dam­la Ha­nı­me­fen­di, ya­şa­dı­ğı şo­kun ar­dın­dan ara­ba­sın­dan dı­şa­rı çı­ka­rak, olay ye­ri­ne in­ti­kal eden po­lis­le­re kap­kaç­çı­yı ya­ka­la­ma­la­rı­nı söy­lü­yor. Bu es­na­da ge­len eki­bin için­den bir po­lis me­mu­ru Zey­nep Dam­la Ha­nım'a "Şov yap­ma." di­yor. Zey­nep Dam­la Ha­nı­me­fen­di, ba­şı­na ge­len kap­kaç ola­yın­dan bir müd­det son­ra Sa­yın İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir Ak­su ta­ra­fın­dan te­le­fon­la ara­nı­yor ve Ba­kan Ak­su, Zey­nep Dam­la Ha­nım'a, söz ko­nu­su po­lis me­mu­ru hak­kın­da ge­rek­li iş­lem­le­ri baş­lat­tı­ğı­nı ve ge­re­ke­nin ya­pı­la­ca­ğı­nı söy­lü­yor. İş­te, bu nok­ta­da Zey­nep Dam­la Ha­nım ders gi­bi bir ce­vap ve­ri­yor ve bu ce­va­bıy­la bü­yük bir tak­di­ri de hak edi­yor. Zey­nep Dam­la Ha­nım, Ba­kan Ak­su'ya, bu po­lis me­mu­ru hak­kın­da bir iş­lem ya­pıl­ma­sı­nı is­te­me­di­ği­ni, Ba­kan Ak­su'dan İs­tan­bul'u gü­ven­li bir kent hâli­ne ge­tir­me­si­ni is­te­di­ği­ni ve bir po­lis me­mu­ru­nu de­ğil, ge­re­kir­se, so­rum­lu­luk ta­şı­yan üst dü­zey bir so­rum­lu hak­kın­da iş­lem ya­pıl­ma­sı­nın da­ha doğ­ru ola­ca­ğı­nı söy­lü­yor. Ba­kan Ak­su, bu ce­vap­tan ge­rek­li der­si çı­kar­mış mı­dır bil­mem; ama, Zey­nep Dam­la Ha­nım'a söy­le­dik­le­riy­le po­li­si na­sıl sev­gi­siz ve ko­ru­ma­sız bı­rak­tı­ğı­nı biz­le­re bir kez da­ha gös­ter­miş­tir.

Söz ko­nu­su po­lis me­mu­ru­nun, Zey­nep Dam­la Ha­nım'a söy­le­di­ği ve dav­ra­nış tar­zı, el­bet­te ki tak­dir edi­len cins­ten de­ğil­dir, doğ­ru de­ğil­dir; ama, bu po­lis me­mu­ru­nun, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li­miz­le ko­nu­şur­ken ta­şı­mış ol­du­ğu muh­te­mel psi­ko­lo­jik du­ru­ma Ba­kan Ak­su'nun gös­ter­di­ğin­den çok da­ha faz­la bir an­la­yış ve ku­cak­la­yı­cı­lık ile yak­la­şıl­ma­sı, em­ni­yet teş­ki­la­tı­nı yö­net­mek is­te­yen her ba­kan için el­zem­dir.

Bu po­lis me­mu­ru, bir ha­nım kar­şı­sın­da ezik­lik duy­muş ola­bi­lir, bu duy­gu içe­ri­sin­de ger­gin bir gu­rur psi­ko­lo­ji­siy­le ko­nuş­muş da ola­bi­lir. Bi­li­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, po­li­si­miz evi­ne ye­te­rin­ce pa­ra gö­tü­re­me­me­nin, eşi, ço­cuk­la­rı kar­şı­sın­da mah­cup ve ezik ol­ma­nın, ağır ça­lış­ma şart­la­rı­nın al­tın­da ol­ma­nın bü­tün zor­luk­la­rı­nı ya­şa­mak­ta­dır. Bir ba­ka­nın yap­ma­sı ge­re­ken, po­li­si­ni ku­cak­la­mak ve onun­la ile­ti­şim kur­mak­tır.

Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, po­lis psi­ko­lo­ji­si­ni an­la­ma­ya ça­lış­ma­dan, onu ge­re­rek ve itil­miş­lik his­si ve­re­rek em­ni­yet teş­ki­la­tı yö­ne­ti­le­mez. İyi bir İçiş­le­ri Ba­ka­nı, sa­hip çık­tı­ğı duy­gu­su­nu po­li­se ve­ren bir ba­kan­dır. İs­tan­bul'da yol ke­sen ve in­san­la­rı de­ni­ze dö­ken eş­kı­ya­lar­la baş ede­me­yen İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın, bir po­lis me­mu­ru­na iş­lem ya­pa­rak ba­kan­lık yap­tı­ğı­nı dü­şü­nü­yor ola­bil­me­miz, el­bet­te ki, müm­kün de­ğil­dir.

Zey­nep Dam­la Ha­nı­me­fen­di, Ba­kan Ak­su'ya ver­di­ği ce­vap­la hem bir in­san­lık hem de si­ya­si so­rum­lu­luk ör­ne­ği ver­miş­tir ve bu dav­ra­nı­şıy­la ki­şi­sel tak­dir ve say­gı duy­gu­mu­za da el­bet­te ki maz­har ol­muş­tur. Ken­di­si­ne, po­li­si­miz adı­na bu­ra­dan çok te­şek­kür edi­yo­rum. Sa­yın Ba­kan Ak­su'ya ise po­li­si­miz adı­na, ma­ale­sef, esef­le­ri­mi bu­ra­dan bil­dir­mek is­ti­yo­rum.

Po­li­si­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu şart­la­ra da dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Te­şek­kür­le­ri­mi su­na­rım.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kü­rü­nü­ze ben de te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ha­tır­la­nır­sa, po­lis­le­ri­miz ara­sın­da peş pe­şe ge­len in­ti­har va­ka­la­rı ka­mu­oyu­nun dik­ka­ti­ni po­li­sin so­run­la­rı­na çe­vir­miş­tir. Po­li­si­miz çok ağır şart­lar­da ça­lış­mak­ta ve ye­ter­li des­tek ala­ma­mak­ta­dır. Ma­aş ye­ter­siz­li­ği, uzun sü­re­li ça­lış­ma ve ye­ter­siz izin­ler­le ça­lı­şan po­li­si­miz gün­de en az on iki sa­at me­sa­iye kar­şı­lık haf­ta­da sa­de­ce bir gün din­le­ne­bil­mek­te­dir.

Li­se ve üni­ver­si­te me­zu­nu olan, her­han­gi bir sa­bı­ka­sı ve cid­di bir ruh­sal ve be­den­sel sağ­lık so­ru­nu bu­lun­ma­yan her Türk va­tan­da­şı po­lis ola­bi­li­yor. Li­se me­zun­la­rı iki yıl, üni­ver­si­te me­zun­la­rı da al­tı ay­lık po­lis oku­lu eği­ti­min­den son­ra gö­re­ve baş­lı­yor. Ay­rı­ca, il­köğ­re­tim son­ra­sı sı­nav­la gi­ri­len dört yıl­lık po­lis ko­lej ve aka­de­mi­le­ri teş­ki­la­ta ko­mi­ser ye­tiş­ti­ri­yor. İh­ti­yaç hâlin­de, po­lis oku­lu me­zun­la­rı amir­lik ma­ka­mı­na yük­se­le­bi­li­yor, mü­dür­lük ma­ka­mı­na ise sa­de­ce ko­lej ve aka­de­mi me­zun­la­rı yük­se­le­bi­li­yor. Son iki dö­nem­dir, yö­net­me­lik­te ol­ma­ma­sı­na rağ­men, özel­lik­le bü­yük şe­hir­ler­de, po­lis oku­lu­nu bi­ti­ren genç me­mur­lar için ilk du­rak çe­vik kuv­vet. Çe­vik kuv­vet as­lın­da em­ni­yet teş­ki­la­tı­nın en has­sas bi­ri­mi­dir. Çün­kü, bu­ra­da gö­rev ya­pan genç in­san­lar doğ­ru­dan top­lum­sal gös­te­ri­ler­de gö­rev alı­yor­lar. Fa­na­tik grup­la­rın gös­te­ri­le­ri, maç­lar ve ka­çak bi­na yı­kı­mı gi­bi olay­lar­da doğ­ru­dan si­vil halk­la kar­şı kar­şı­ya ge­len tec­rü­be­siz po­lis­le­ri­miz, za­man za­man ka­me­ra­la­ra, va­tan­daş cop­la­yan po­lis gö­rün­tü­sü ve­ril­me­si­ne ne­den olu­yor. Mes­le­ğe teş­ki­la­tın en ge­ri­lim­li nok­ta­sın­da baş­la­ma, genç po­lis­le­rin psi­ko­lo­jik den­ge­si­nin bo­zul­ma­sı yö­nün­de ilk adım olu­yor. Ev­len­me ça­ğı olan bu dö­nem­de alı­nan ye­ni so­rum­lu­luk­lar da üze­ri­ne ek­len­di­ğin­de, po­lis me­mur­la­rı­nın mes­le­ğe olan ba­kış­la­rı kı­sa sü­re­de olum­suz yön­de de­ğiş­me­ye baş­lı­yor.

Mes­le­ğe ye­ni baş­la­yan bir po­lis me­mu­ru 800 YTL ma­aş alı­yor. Ör­ne­ğin, se­kiz yıl gö­rev ya­pan bir po­li­sin eli­ne sa­de­ce ay­da 912 YTL ma­aş ge­çi­yor. Eko­no­mik ye­ter­siz­li­ğin üze­ri­ne sa­bah sa­at 8.00'den ak­şam sa­at 20.00'ye ka­dar on iki sa­at me­sai de ek­le­nin­ce, fi­zik­sel yor­gun­lu­ğa ruh­sal yor­gun­luk da ek­len­miş olu­yor. Üs­te­lik, özel­lik­le has­sas bi­rim­ler­de ça­lı­şan po­lis me­mur­la­rı için me­sai bi­ti­mi "ikin­ci bir em­re ka­dar" gi­bi bir du­rum olu­yor.

Yan öde­me­ler ek­len­se de, özel­lik­le bü­yük şe­hir­ler­de ya­şa­yan po­lis me­mur­la­rı­nın ka­zanç­la­rı ha­ya­tın ger­çek­le­riy­le bağ­daş­mı­yor, uyuş­mu­yor. Ör­ne­ğin, İs­tan­bul'da 28 bin po­lis gö­rev ya­pı­yor, ama bu­na kar­şı­lık sa­de­ce 4.200 po­lis loj­ma­nı bu­lu­nu­yor. Mev­cut loj­man­la­rın 850'si is­tih­ba­rat ve te­rör gi­bi has­sas bi­rim­ler­de ça­lı­şan per­so­ne­le tah­sis edi­li­yor, ya­ni, ge­ri­ye ka­lan 24 bin po­lis ki­ra­da otu­ru­yor. İs­tan­bul'da, alt-or­ta sı­nıf da­ire ki­ra­la­rı 400 ile 700 mil­yon li­ra ara­sın­da de­ği­şi­yor. Maa­şın ya­rı­sı ki­ra­ya, ka­la­nı da te­le­fon, elek­trik, ya­kıt gi­bi har­ca­ma­la­ra gi­di­yor. Ya­pı­lan araş­tır­ma­la­ra gö­re, eği­tim se­vi­ye­si yük­sek ai­le­ler ço­cuk­la­rı­nı po­lis­li­ğe yön­len­dir­mi­yor.

 "4'ün­cü sı­nıf" ta­bir edi­len en alt dü­zey em­ni­yet mü­dür­lü­ğü ka­de­me­si için, teş­ki­lat­ta en az on dört yıl ça­lış­mak ge­re­ki­yor. İl­çe ve şu­be mü­dür­le­ri bu sı­nıf­tan ta­yin edi­li­yor. Mes­lek­te en az yir­mi yıl gö­rev ya­pan 1'in­ci sı­nıf em­ni­yet mü­dür­le­ri ara­sın­dan, il em­ni­yet mü­dü­rü, da­ire baş­ka­nı ve mü­fet­tiş ta­yi­ni ya­pı­lı­yor. "Sı­nıf üs­tü" ta­bi­ri ise Em­ni­yet Ge­nel Mü­dü­rü için kul­la­nı­lı­yor. 4'ün­cü sı­nıf em­ni­yet mü­dü­rü 1.400 YTL ma­aş alı­yor. Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 92-2006 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şa­nan 380 po­lis in­ti­ha­rı üze­rin­de yap­tı­ğı araş­tır­ma, so­ru­nun te­me­lin­de üc­ret ye­ter­siz­li­ği ve ça­lış­ma şart­la­rı­nın ağır­lı­ğı­nın yat­tı­ğı­nı or­ta­ya koy­muş­tur.

Po­lis Ko­le­ji ve Po­lis Aka­de­mi­si­ne baş­vu­ru­lar­da ruh sağ­lı­ğı­nın ye­rin­de ol­ma­sı ve da­ha ön­ce in­ti­har gi­ri­şi­min­de bu­lun­ma­mış ol­ma şar­tı ara­nı­yor, aday­lar bu ko­nu­da çok sı­kı kon­trol­den ge­çi­ri­li­yor. An­cak, mes­le­ğe baş­la­dık­tan son­ra, bu ko­nu­da dü­zen­li bir kon­trol ve des­tek sis­te­mi oluş­tu­rul­muş de­ğil­dir.

Sam­sun On­do­kuz Ma­yıs Üni­ver­si­te­si Psi­ko­lo­jik Da­nış­man­lık ve Reh­ber­lik Bö­lü­mü Baş­ka­nı Prof. Dr. Kurt­man Er­san­lı "Em­ni­yet men­sup­la­rı­nın, al­dık­la­rı eği­tim ge­re­ği olay­la­rı ön­le­me, so­run­la­rı çöz­me­de güç kul­la­nı­mı söz ko­nu­su. Ken­di so­run­la­rı­nı çö­zer­ken de bu gü­cü ken­di­le­ri­ne kar­şı kul­lan­dık­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz." di­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

"Ağır stres al­tın­da ça­lı­şan po­lis­le­rin, bu mes­le­ğe ha­zır­la­nır­ken ve mes­lek­le­ri­ni yap­tık­la­rı sü­re­ce psi­ko­lo­jik des­tek al­ma­la­rı şart." di­yor Sa­yın Pro­fe­sör.

Po­lis­le­re yö­ne­lik psi­ko­lo­jik ve reh­ber­lik eği­tim­le­ri de ve­ren Er­san­lı, po­lis­le­re mes­le­ki eği­tim­le bir­lik­te ki­şi­sel ge­li­şim, so­run­lar­la baş et­me, öf­ke­yi kon­trol, ken­di­si­ni ve kar­şı­sın­da­ki­ni an­la­ma eği­ti­mi de ve­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni özel­lik­le vur­gu­lu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ma­aş­la­rın dü­şük­lü­ğü ve uzun me­sa­ile­rin ya­nı sı­ra, em­ni­yet men­sup­la­rı­mız ta­yin, ter­fi ve di­sip­lin uy­gu­la­ma­la­rın­da­ki ada­let­siz­lik­ler­den ve bun­la­rı ön­le­ye­cek me­ka­niz­ma­la­rın sağ­lık­lı iş­le­me­me­sin­den şikâyet­çi­ler.

Po­lis teş­ki­la­tı­nın yö­ne­ti­ci sı­nı­fı­nı oluş­tu­ran Po­lis Ko­le­ji ve Po­lis Aka­de­mi­si me­zun­la­rı ile mes­le­ğe sı­nav­la gi­ren po­lis me­mur­la­rı, ko­mi­ser, baş ko­mi­ser, amir ve mü­dür ol­ma plan­la­rı­nı mes­le­ki ge­liş­me­le­ri­ne gö­re ya­pı­yor­lar. Mes­le­ki kurs ve se­mi­ner­ler, özel eği­tim­ler ve ki­şi­sel ge­li­şim ça­ba­la­rıy­la teş­ki­lat için­de açı­lan sı­nav­la­ra ha­zır­la­nan me­mur­lar adım adım ka­ri­yer yap­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. An­cak, ter­fi sis­te­mi­nin kad­ro ye­ter­siz­li­ği ne­de­niy­le ağır iş­le­me­si, ge­li­nen her bir üst dü­zey­de alı­na­cak ma­aş far­kı­nın çok yük­sek ol­ma­ma­sı, me­mur­la­rın he­ve­si­ni ve mo­ra­li­ni kı­rı­yor. Ör­ne­ğin, aka­de­mi­li bir ko­mi­ser yar­dım­cı­sı, ken­di­si­ne, en iyi ih­ti­mal­le yir­mi yıl son­ra il em­ni­yet mü­dü­rü ol­ma he­de­fi ko­ya­bi­li­yor. An­cak, gö­re­vin­de ba­şa­rı­lı ol­mak, yurt dı­şın­da eği­tim gör­mek, ikin­ci ya­ban­cı dil bil­mek ka­ri­yer için ba­zen ye­ter­li ol­mu­yor. Em­ni­yet teş­ki­la­tı men­sup­la­rı, ta­yin­ler­de, si­ya­set­çi­le­rin hem­şeh­ri­lik kay­gı­la­rıy­la yap­tır­dı­ğı ta­sar­ruf­la­rın, adam ka­yır­ma­la­rın ve ki­şi­sel hu­su­met­le­rin ba­şa­rı kri­te­ri­nin önü­ne geç­ti­ği­ni ifa­de edi­yor­lar. Yurt dı­şın­da eği­tim gör­müş, ya­ban­cı dil bi­len, dok­to­ra ya­pan ve önem­li gö­rev­ler bek­le­yen par­lak teş­ki­lat men­sup­la­rı­nın semt ka­ra­kol­la­rın­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için açı­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan, bu­yu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, em­ni­yet teş­ki­la­tı­mı­zın men­sup­la­rı­nın so­run­la­rı var­dır, in­şal­lah, AK Par­ti ik­ti­dar­dan git­tik­ten son­ra -ben sa­yın ve­ki­li­mi­ze te­şek­kür edi­yo­rum- ge­le­cek ik­ti­dar­lar bun­la­rı çö­ze­cek­tir.

He­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 2- Bu Ka­nun, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de kad­ro­lu ve­ya söz­leş­me­li ola­rak gö­rev­li pi­lot, pi­lot ada­yı ve uçuş eki­bi per­so­ne­li ile kur­ba­ğa adam ve kur­ba­ğa adam aday­la­rı hak­kın­da uy­gu­la­nır."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­nin (a) ve (e) bent­le­ri aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş ve bu mad­de­ye aşa­ğı­da­ki (f) ve (g) bent­le­ri ek­len­miş­tir.

"a) Pi­lot ve pi­lot ada­yı: Yurt içi ve­ya yurt dı­şın­da uçuş oku­lu ve­ya kurs­la­rın­dan usu­lü­ne gö­re pi­lot­luk ser­ti­fi­ka­sı alan ve ser­ti­fi­ka­sı Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­ce usûlü­ne gö­re onay­la­nan em­ni­yet per­so­ne­li­ne pi­lot; pi­lot ol­mak için sa­yı­lan yer­ler­de fii­len uçuş eği­ti­mi­ne baş­la­yan em­ni­yet per­so­ne­li­ne de pi­lot ada­yı de­nir."

"e) Hiz­met yı­lı: Uçuş ve da­lış hiz­met yı­lı ve­ya yıl de­yi­mi 1 Ey­lül ta­ri­hin­de baş­la­yıp 31 Ağus­tos ta­ri­hin­de bi­ten 12 ay­lık dö­ne­mi kap­sar."

"f) Kur­ba­ğa adam ve kur­ba­ğa adam ada­yı; Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün dü­zen­le­miş ol­du­ğu po­lis kur­ba­ğa adam kurs­la­rı­nı ba­şa­rıy­la bi­ti­re­rek ser­ti­fi­ka alan ve­ya yurt içi - yurt dı­şı da­lış oku­lu kurs­la­rın­dan ser­ti­fi­ka alan ve ser­ti­fi­ka­sı Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ya­pa­ca­ğı sı­nav­dan son­ra usûlü­ne gö­re onay­la­nan em­ni­yet per­so­ne­li­ne kur­ba­ğa adam; kur­ba­ğa adam ol­mak için sa­yı­lan yer­ler­de fii­len da­lış eği­ti­mi­ne baş­la­yan em­ni­yet per­so­ne­li­ne de kur­ba­ğa adam ada­yı de­nir."

"g) Kur­ba­ğa adam hiz­met sü­re­si: Kur­ba­ğa adam­la­rın Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün dü­zen­le­miş ol­du­ğu po­lis kur­ba­ğa adam kurs­la­rın­da da­lı­şa baş­la­ma ta­ri­hin­den iti­ba­ren kur­ba­ğa adam­lık­tan ay­rıl­ma­la­rı­na ka­dar ge­çen sü­re­dir."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 5- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si baş­lı­ğıy­la bir­lik­te aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"Uçu­cu ve kur­ba­ğa adam­la­ra öde­ne­cek taz­mi­nat

MAD­DE 4- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de gö­rev ya­pan pi­lot ve pi­lot aday­la­rı­na kıs­tas ay­lı­ğı­nın % 70'i, uçuş eki­bi per­so­ne­li­ne kıs­tas ay­lı­ğı­nın % 65'i, kur­ba­ğa adam ve kur­ba­ğa adam aday­la­rı­na kıs­tas ay­lı­ğın % 60'ı üze­rin­den, bu Ka­nu­na ek cet­vel­de hiz­met yıl­la­rı (aday­lar için bi­rin­ci hiz­met yı­lı) kar­şı­lı­ğın­da gös­te­ri­len nis­pet­te ay­lık uçuş ve­ya da­lış taz­mi­na­tı öde­nir."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

6'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 6- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 6 ncı mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 6- a) Pi­lot­la­rın ve uçuş eki­bi per­so­ne­li­nin ay­lık uçuş taz­mi­na­tı ala­bil­me­le­ri için bir yıl­da en az;

1. Uçuş hiz­me­ti 10 yıl­dan az ve­ya tüm uçu­şu 1500 saa­tin al­tın­da olan­la­rın 60 sa­at,

2. Uçuş hiz­me­ti 10-20 yıl ve­ya tüm uçu­şu 1500-2500 sa­at ara­sın­da olan­la­rın 30 sa­at,

3. Uçuş hiz­me­ti 20 yıl­dan ve­ya tüm uçu­şu 2500 sa­at­ten faz­la olan­la­rın 15 sa­at; uçuş yap­ma­la­rı şart­tır.

b) Kur­ba­ğa adam­la­rın ay­lık da­lış taz­mi­na­tı ala­bil­me­le­ri için bir yıl­da en az;

1. Da­lış hiz­me­ti 10 yıl­dan az ve­ya tüm da­lı­şı 1500 saa­tin al­tın­da olan­la­rın 60 sa­at,

2. Da­lış hiz­me­ti 10-20 yıl ve­ya tüm da­lı­şı 1500-2500 sa­at ara­sın­da olan­la­rın 30 sa­at,

3. Da­lış hiz­me­ti 20 yıl­dan ve­ya tüm da­lı­şı 2500 sa­at­ten faz­la olan­la­rın 15 sa­at,

da­lış yap­ma­la­rı şart­tır.

c) Yıl­lık mec­bu­ri uçuş ve­ya da­lış sa­ati­ni ta­mam­la­ya­ma­yan­la­rın uçuş ve­ya da­lış taz­mi­nat­la­rı­nın % 50'si mü­te­akip hiz­met yı­lı baş­lan­gı­cın­dan iti­ba­ren ke­si­lir. Nor­mal taz­mi­nat, ön­ce­ki yıl­dan nok­san ka­lan müd­det ve­ya mik­ta­rı­nın ta­mam­lan­ma­sı­nı ta­kip eden ay­ba­şın­dan iti­ba­ren öden­me­ye baş­la­nır.

d) Uçuş ve­ya da­lış hiz­met­le­ri­ne da­ir gö­rev­ler sı­ra­sın­da­ki ka­za­lar ve di­ğer sağ­lık se­bep­le­ri so­nu­cun­da is­ti­ra­ha­tı ge­rek­ti­ren ra­por alan ve­ya ge­çi­ci ola­rak uçuş­tan ve da­lış­tan baş­ka hiz­met­le­re nak­le­di­len uçuş eki­bi, pi­lot ve kur­ba­ğa adam­la­ra bir yıl müd­det ile son al­dık­la­rı ay­lık taz­mi­nat öde­nir. Bu müd­det­ler, uçuş ve da­lış hiz­met­le­rin­den sa­yı­lır. Bu müd­det zar­fın­da uçuş ve da­lış mec­bu­ri­ye­ti aran­maz. Bir yıl­dan faz­la ara ve­ril­me­si ha­lin­de, ay­lık uçuş ve da­lış taz­mi­na­tı ke­si­lir. Bun­lar tek­rar gö­re­ve baş­la­dık­la­rın­da di­ğer şart­la­rı ta­şı­yor­lar­sa ay­lık taz­mi­nat, gö­re­ve baş­la­dık­la­rı ta­ri­hi ta­kip eden ay­ba­şın­dan iti­ba­ren öde­nir.

e) Ay­lık taz­mi­nat­lar ay­ba­şın­da pe­şin ola­rak öde­nir ve dam­ga ver­gi­si ha­riç hiç­bir ver­gi­ye tâbi de­ğil­dir.

f) (a) fık­ra­sı kap­sa­mı­na gi­ren per­so­ne­le ay­nı bent­te be­lir­ti­len zo­run­lu uçuş saa­tin­den faz­la uç­tuk­la­rı her uçuş sa­ati için uçuş hiz­met yı­lı­nın son ayın­da­ki uçuş taz­mi­na­tı­nın % 4'ü ora­nın­da ay­rı­ca her yıl top­tan öde­me ya­pı­lır. Bu öde­me­nin ya­pıl­ma­sın­da 120 sa­at­ten faz­la uçuş­lar dik­ka­te alın­maz. Bu şe­kil­de öde­nen taz­mi­nat, dam­ga ver­gi­si ha­riç hiç­bir ver­gi­ye tâbi tu­tul­maz.

g) Di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da ça­lı­şan pi­lot, pi­lot ada­yı, uçuş eki­bi, kur­ba­ğa adam ve kur­ba­ğa adam ada­yı per­so­ne­li­ne, söz­leş­me­li ola­rak ça­lı­şan­lar da­hil, bu Ka­nun­da be­lir­ti­len esas­lar çer­çe­ve­sin­de du­rum­la­rı­na uy­gun taz­mi­nat öde­nir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de ay­nı ma­hi­yet­te iki adet öner­ge var­dır.

Öner­ge­le­ri şim­di sı­ra­sıy­la oku­tup, her iki öner­ge­nin iş­lem­le­ri­ni ve oy­la­ma­la­rı­nı bir­lik­te yap­tı­ra­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 6 ncı mad­de­siy­le de­ğiş­ti­ril­me­si ön­gö­rü­len 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 6 ncı mad­de­si­nin (d)  ben­din­de yer alan "bir yıl" iba­re­si­nin "iki yıl", "Bir yıl­dan" iba­re­si­nin "İki yıl­dan" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Se­la­mi Uzun

Ali Kü­çü­kay­dın

Mu­har­rem Toz­çö­ken

 

Si­vas

Ada­na

Es­ki­şe­hir

 

Ala­et­tin Gü­ven

Meh­met Çi­çek

 

 

Kü­tah­ya

Yoz­gat

 

BAŞ­KAN - İkin­ci öner­ge­de­ki im­za sa­hip­le­ri­nin isim­le­ri­ni oku­tu­yo­rum:

 

Ha­luk Koç

Enis Tü­tün­cü

Meh­met Kar­tal

 

Sam­sun

Te­kir­dağ

Van

 

Ya­şar Tü­zün

Mu­har­rem Kı­lıç

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

 

Bi­le­cik

Ma­lat­ya

Ma­lat­ya

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­le­re ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI AB­DÜL­KA­DİR AK­SU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

28/2/1982 ta­rih­li ve 2629 sa­yı­lı Ka­nu­nun 7 nci mad­de­si­nin (g) ben­din­de ön­gö­rü­len sü­re­ler­le pa­ra­lel­lik sağ­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 7- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 7 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 7- Yıp­ran­ma taz­mi­na­tı­nın öden­me usûl ve şart­la­rı aşa­ğı­da gös­te­ril­miş­tir:

a) Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün tek­li­fi ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın ona­yı ile;

1. Se­kiz uçuş hiz­met yı­lı­nı ta­mam­la­dık­tan son­ra da­imi ola­rak di­ğer gö­rev­le­re nak­le­di­len pi­lot­la­ra,

2. On iki uçuş hiz­met yı­lı­nı ta­mam­la­dık­tan son­ra da­imî ola­rak di­ğer gö­rev­le­re nak­le­di­len uçuş eki­bi per­so­ne­li­ne,

3. Amir sı­nı­fı kur­ba­ğa adam­lar­dan se­kiz da­lış hiz­met yı­lı­nı, me­mur sı­nı­fı kur­ba­ğa adam­lar­dan on iki da­lış hiz­met yı­lı­nı ta­mam­la­dık­tan son­ra da­lış hiz­me­ti gö­re­vi ala­ma­ya­cak du­ru­ma ge­len ve da­imi ola­rak di­ğer gö­rev­le­re nak­le­di­len kur­ba­ğa adam­la­ra,

b) Uçuş ve­ya da­lış hiz­met­le­ri ile il­gi­li gö­rev­ler sı­ra­sın­da­ki ka­za­lar so­nu­cun­da ve­ya di­ğer sağ­lık se­bep­le­riy­le yet­ki­li sağ­lık ku­rum­la­rı ra­por­la­rı­na da­ya­nı­la­rak da­imî ola­rak di­ğer gö­rev­le­re nak­le­di­len uçu­cu­la­ra ve kur­ba­ğa adam­la­ra,

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de gö­rev­li ol­duk­la­rı müd­det­çe uçuş ve da­lış gö­rev­le­rin­den ay­rıl­dık­la­rı ta­rih­te­ki de­re­ce ve ka­de­me­le­ri­nin öde­me ta­ri­hin­de­ki kar­şı­lı­ğı­nın (ek gös­ter­ge da­hil) % 10'u tu­ta­rın­da ay­lık yıp­ran­ma taz­mi­na­tı on yıl sü­rey­le öde­nir.

Di­ğer gö­rev­le­re nak­le­di­len bu per­so­nel bu­lun­du­ğu gö­rev­le il­gi­li di­ğer taz­mi­nat­lar­dan da ya­rar­lan­dı­rı­lır.

Di­sip­lin­siz­lik se­be­biy­le bu mad­de kap­sa­mı­na gi­ren­le­re ve­ya ken­di is­tek­le­riy­le ay­rı­lan­la­ra yıp­ran­ma taz­mi­na­tı öden­mez."

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

8'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 8- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 8 in­ci mad­de­si­ne aşa­ğı­da­ki fık­ra ek­len­miş­tir.

"Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün dü­zen­le­miş ol­du­ğu kur­ba­ğa adam kurs­la­rın­da öğ­ren­ci­le­ri fii­len dal­mak su­re­tiy­le ye­tiş­ti­ren öğ­ret­men­le­rin her da­lış sa­ati ba­şı­na, kıs­tas ay­lı­ğı­nın bin­de üçü ye­tiş­tir­me ik­ra­mi­ye­si ola­rak ay­rı­ca öde­nir. Bu ik­ra­mi­ye, öğ­ret­men­li­ğin ya­pıl­dı­ğı ayın so­nun­da ve­ri­lir."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

9'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 9- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 9 un­cu mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 9- Uçuş ve da­lış hiz­met müd­det­le­ri­nin he­sa­bın­da baş­lan­gıç ta­ri­hi, okul ve­ya kurs­lar­da ilk uçu­şa ve­ya da­lı­şa baş­la­nı­lan ta­rih­tir.

Uçuş­tan ve da­lış­tan ay­rıl­ma ta­ri­hi ise du­rum­la­rı­na gö­re:

a) Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün tek­li­fi­nin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­ca onay ta­ri­hi,

b) Sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru­nun tas­dik ta­ri­hi,

c) Uçu­cu­lar­dan ve kur­ba­ğa adam­lar­dan is­tek­le­ri üze­ri­ne ay­rıl­ma­la­rı ka­bul edi­len­le­rin di­lek­çe ta­ri­hi­dir.

Uçuş ve da­lış hiz­met sü­re­le­ri hiz­met yı­lı baş­lan­gı­cı­na gö­re tes­pit edi­lir. Yıl he­sa­bın­da 6 ay ve­ya da­ha faz­la müd­det­ler tam yıl sa­yı­lır. 6 ay­dan az müd­det­ler dik­ka­te alın­maz."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

10'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 10- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 10 un­cu mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 10- a) Pi­lot, pi­lot ada­yı ve uçuş eki­bi per­so­ne­li­nin uçuş hiz­me­ti fa­ali­yet­le­rin­den,

b) Kur­ba­ğa adam­lar ile kur­ba­ğa adam aday­la­rı­nın kur­ba­ğa adam hiz­me­ti fa­ali­yet­le­rin­den,

c) Han­gi mes­lek ve sı­nıf­tan olur­sa ol­sun; va­zi­fe­li ola­rak ha­va ve­ya de­niz va­sı­ta­sın­da bu­lu­nan em­ni­yet per­so­ne­li ile bir em­ni­yet hiz­me­ti­nin ifa­sı için, bu va­sı­ta­lar­da bu­lu­nan­la­rın, va­sı­ta­da bu­lun­duk­la­rı sı­ra­da,

şe­hit ol­ma­la­rı, sa­kat kal­ma­la­rı ve­ya ya­ra­lan­ma­la­rı ha­lin­de ken­di­le­ri­ne ve­ya ka­nu­ni mi­ras­çı­la­rı­na, bu Ka­nun hü­küm­le­ri uya­rın­ca taz­mi­nat öde­nir.

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Ha­va­cı­lık Da­ire­si Baş­kan­lı­ğı­na bağ­lı ola­rak gö­rev alan söz­leş­me­li pi­lot ve söz­leş­me­li uçuş eki­bi per­so­ne­li ile Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Ko­ru­ma Da­ire­si Baş­kan­lı­ğı­na bağ­lı ola­rak gö­rev alan söz­leş­me­li kur­ba­ğa adam per­so­ne­li bu Ka­nu­nun sa­kat­lık ve şe­hit­lik taz­mi­na­tı ile il­gi­li hük­mün­den ay­nen is­ti­fa­de eder.

Bu Ka­nun­dan ya­rar­la­nan per­so­nel ay­rı­ca 2330 sa­yı­lı Nak­di Taz­mi­nat ve Ay­lık Bağ­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­dan is­ti­fa­de ede­mez."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

11'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 11- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 11 in­ci mad­de­si­nin (a) ben­di aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"a) Şe­hit olan­la­rın ka­nu­ni mi­ras­çı­la­rı­na kıs­tas ay­lı­ğı­nın 60 ka­tı;"

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

12'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 12- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 12 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"MAD­DE 12- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­ce uçuş per­so­ne­lin­den teş­kil olu­na­cak Uçuş Kıy­met­len­dir­me Ku­ru­lu ve kur­ba­ğa adam per­so­ne­lin­den teş­kil olu­na­cak Da­lış Kıy­met­len­dir­me Ku­ru­lu ka­rar­la­rı ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın tas­di­ki ile uçu­cu ve kur­ba­ğa adam­lar­dan gö­rev­le­ri­nin ge­rek­tir­di­ği ni­te­lik­le­ri kay­bet­tik­le­ri ve­ya gö­rev is­tek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me­dik­le­ri an­la­şı­lan­la­rın bu sta­tü­le­ri­ne son ve­ri­lir."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

13'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 13- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun 15 in­ci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de ve­ya di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev ya­pan Dev­let me­mur­la­rı ile söz­leş­me­li per­so­nel­den; pi­lot, uçuş eki­bi ve kur­ba­ğa adam ola­rak gö­rev yap­mak­ta olan­la­rın, uçu­cu ve kur­ba­ğa adam ola­rak ge­çir­dik­le­ri fi­ili hiz­met müd­det­le­ri­nin her yı­lı için, 5434 sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Emek­li San­dı­ğı Ka­nu­nu­nun 32 nci mad­de­si­nin (b) fık­ra­sı ile 36 ncı mad­de­si­nin (A) fık­ra­sı­nın (a) ve (b) bent­le­rin­de gös­te­ri­len hiz­met müd­det­le­ri dı­şın­da, ay­rı­ca al­tı ay iti­barî hiz­met müd­de­ti ek­le­nir."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

14'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 14- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 1 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"EK MAD­DE 1- Söz­leş­me­li uçuş ve kur­ba­ğa adam per­so­ne­li­ne, bu Ka­nun­da uy­gun gö­rü­len­ler ile il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri sak­lı kal­mak üze­re söz­leş­me ile be­lir­le­nen üc­re­tin dı­şın­da ku­ru­mun ge­rek­li gör­dü­ğü ay­ni men­fa­at, hiz­me­tin özel­li­ği­ne uy­gun ge­rek­li uçuş, da­lış ve ba­kım mel­bu­sa­tı ile uçuş ve da­lış teç­hi­za­tı ve­ri­lir.

Em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fı uçu­cu ve da­lı­cı per­so­ne­le ve­ril­mek­te olan hiz­met gi­ye­ce­ği dı­şın­da ay­rı­ca, hiz­me­tin özel­li­ği ge­re­ği ku­ru­mun uy­gun gö­re­ce­ği ge­rek­li uçuş, da­lış ve ba­kım mel­bu­sa­tı ile uçuş ve da­lış teç­hi­za­tı ve­ri­lir."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

15'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 15- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li cet­vel aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"EK CET­VEL

 

Uçuş Hiz­met

Pi­lot Ay­lık

Kur­ba­ğa Adam Ay­lık

Uçuş Eki­bi Ay­lık

 

 

Taz­mi­nat

Taz­mi­nat

Taz­mi­nat

 

Yılı

Oran­la­rı (%)

Oran­la­rı (%)

Oran­la­rı (%)

 

1

290

284

270

 

2

297

289

274

 

3

306

294

280

 

4

315

301

286

 

5

324

305

291

 

6

326

311

295

 

7

337

316

300

 

8

343

320

304

 

9

348

324

310

 

10

355

326

316

 

11

359

332

319

 

12

365

338

324

 

13

373

346

329

 

14

377

349

334

 

15

383

353

340

 

16

390

357

346

 

17

393

363

351

 

18

397

366

357

 

19

405

371

363

 

20

411

376

368

 

21

418

381

372

 

22

425

386

378

 

23

460

438

431"

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de ay­nı ma­hi­yet­te iki adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri, şim­di sı­ra­sıy­la oku­tup, her iki öner­ge­nin iş­lem­le­ri­ni ve oy­la­ma­la­rı­nı bir­lik­te yap­tı­ra­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 15 in­ci mad­de­siy­le de­ğiş­ti­ril­me­si ön­gö­rü­len 3160 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li cet­ve­lin bi­rin­ci sü­tu­nu­nun baş­lı­ğın­da yer alan "Uçuş Hiz­met Yı­lı" iba­re­si­nin "Uçuş-Da­lış Hiz­met Yı­lı" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni ve anı­lan cet­ve­lin al­tı­na dip­not ola­rak "NOT: 23 yıl­dan da­ha faz­la hiz­met yıl­la­rı için 23 hiz­met yı­lı kar­şı­lı­ğın­da gös­te­ri­len oran­lar uy­gu­la­nır." iba­re­si­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Se­la­mi Uzun

Ali Kü­çü­kay­dın

Mu­har­rem Toz­çö­ken

 

Si­vas

Ada­na

Es­ki­şe­hir

 

Meh­met Çi­çek

Ala­et­tin Gü­ven

 

 

Yoz­gat

Kü­tah­ya

 

BAŞ­KAN - İkin­ci öner­ge­de­ki im­za sa­hip­le­ri­ni oku­tu­yo­rum:

 

Ha­luk Koç

Enis Tü­tün­cü

Mu­har­rem Kı­lıç

 

Sam­sun

Te­kir­dağ

Ma­lat­ya

 

Ya­şar Tü­zün

Meh­met Kar­tal

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

 

Bi­le­cik

Van

Ma­lat­ya

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SA­İT AÇ­BA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI AB­DÜL­KA­DİR AK­SU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum.

Ge­rek­çe:

3160 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mı­na kur­ba­ğa adam­la­rın da alın­mış ol­ma­sı ne­de­niy­le, sa­de­ce uçuş de­ğil, da­lı­şın da he­sap­la­ma­lar­da esas alı­na­ca­ğı­nın be­lir­til­me­si amaç­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

16'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 16- 3160 sa­yı­lı Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

"GE­Çİ­Cİ MAD­DE 1- Bu Ka­nu­nun 15 in­ci mad­de­sin­de ön­gö­rü­len iti­barî hiz­met müd­de­tiy­le il­gi­li dü­zen­le­me­den, 08/06/1989 ta­ri­hin­den son­ra Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de ça­lı­şan pi­lot ve uçuş eki­bi per­so­ne­li de ay­nen ya­rar­lan­dı­rı­lır."

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

17'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 17- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

18'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 18- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın şek­li hak­kın­da Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­nı ala­ca­ğım.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için iki da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu yar­dı­ma rağ­men de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin, oy pu­su­la­la­rı­nı, oy­la­ma için ön­gö­rü­len iki da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Ay­rı­ca, vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan­lar var ise, han­gi ba­ka­na vekâle­ten oy kul­lan­dı­ğı­nı, oyu­nun ren­gi­ni ve ken­di­si­nin ad ve so­ya­dı ile im­za­sı­nı da ta­şı­yan oy pu­su­la­sı­nı, yi­ne, oy­la­ma için ön­gö­rü­len iki da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı        : 212

Ka­bul                               : 212 (x)

Böy­le­ce, ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me iki da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 21.40

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 21.47

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 80'in­ci Bir­le­şi­mi'nin Be­şin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun bir öne­ri­si var­dır, oku­tu­yo­rum:

VII. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

No: 217                                                                                                           Ta­ri­hi: 27.3.2007

27.3.2007 ta­rih­li Ge­len Kâğıt­lar­da ya­yım­la­nan 1371 Sı­ra Sa­yı­lı 1.3.2007 Ta­rih­li ve 5588 Sa­yı­lı Ge­lir Ver­gi­si Ka­nu­nu ve Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si­nin, 48 sa­at geç­me­den, Gün­de­min Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler kıs­mı­nın 3 ün­cü sı­ra­sı­na alın­ma­sı­nın; Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rül­müş­tür.

 

 

 

Bü­lent Arınç

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı

 

Sa­dul­lah Er­gin

 

Ha­luk Koç

 

AK Par­ti Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

 

CHP Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

 

 

Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu

 

 

 

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

 

BAŞ­KAN - Söz ta­le­bi yok.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Şim­di, 10'un­cu sı­ra­da yer alan, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin­de İlk Na­sıp İs­tih­ka­kı­na İliş­kin Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile İçiş­le­ri ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10.- Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin­de İlk Na­sıp İs­tih­ka­kı­na İliş­kin Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile İçiş­le­ri ve Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1137) (S. Sa­yı­sı: 1080) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1080 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen yok.

(x) 1080 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜRK Sİ­LAH­LI KUV­VET­LE­RİN­DE İLK NA­SIP İS­TİH­KA­KI­NA İLİŞ­KİN

KA­NUN­DA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 21/4/2004 ta­rih­li ve 5143 sa­yı­lı Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin­de İlk Na­sıp İs­tih­ka­kı­na İliş­kin Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

"GE­Çİ­Cİ MAD­DE 4.- Bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­te gö­rev­de olup ta­ban­ca ve mer­mi al­ma­mış olan uz­man jan­dar­ma­lar ile uz­man jan­dar­ma­lık­tan ast­su­bay­lı­ğa ge­çen­le­re de bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re ta­ban­ca ve mer­mi ve­ri­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Böy­le­ce, ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

11'in­ci sı­ra­da yer alan, Ye­dek Su­bay­lar ve Ye­dek As­ke­ri Me­mur­lar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Millî Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

11.- Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/1213) (S. Sayısı: 1263) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1263 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen yok.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

YE­DEK SU­BAY­LAR VE YE­DEK AS­KERÎ ME­MUR­LAR KA­NU­NUN­DA

DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 16/6/1927 ta­rih­li ve 1076 sa­yı­lı Ye­dek Su­bay­lar ve Ye­dek As­kerî Me­mur­lar Ka­nu­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (h) ben­di aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"h) Ye­dek su­bay­lar­dan has­ta­la­nan­lar, mu­vaz­zaf su­bay em­sal­le­ri gi­bi sıhhî izin sü­re­si­ne ta­bi tu­tu­lur­lar. Sıhhî izin sü­re­si için­dey­ken mu­vaz­zaf as­ker­lik hiz­met sü­re­si­ni ta­mam­la­yan­lar ter­his edi­lir­ler. An­cak sıhhî izin sü­re­si için­de ve­ya so­nun­da "Fa­al Hiz­met Ya­pa­bi­lir" ra­po­ru alan­lar, em­sal­le­ri ter­his edil­se da­hi al­tı ay hiz­met sü­re­si­ni ta­mam­la­ma­dık­ça ter­his edil­mez­ler."

(x) 1263 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3-  Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

12'nci sı­ra­da yer alan, 15/2/2007 Ta­rih­li ve 5581 Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

12.- 15.2.2007 Ta­rih­li ve 5581 Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1315) (S. Sa­yı­sı: 1361) (x) (xx)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1361 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 15/2/2007 ta­rih­li ve 5581 sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun'un 1, 2, 6, 7 ve 8'in­ci mad­de­le­ri Cum­hur­baş­ka­nın­ca uy­gun bu­lun­ma­ya­rak bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re, bu hu­sus­ta gös­te­ri­len ge­rek­çey­le bir­lik­te, Baş­kan­lı­ğı­mı­za ge­ri gön­de­ril­miş­tir.

Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu, Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­ri gön­der­me ge­rek­çe­si­ne uy­gun ola­rak 1, 2, 6, 7 ve 8'in­ci mad­de­le­ri Ka­nun met­nin­den çı­kar­mış­tır.

Ana­ya­sa'nın 89'un­cu mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, "Cum­hur­baş­ka­nın­ca kıs­men uy­gun bu­lun­ma­ma du­ru­mun­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si sa­de­ce uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­le­ri gö­rü­şe­bi­lir.", İç Tü­zük'ün 81'in­ci mad­de­si­nin son fık­ra­sın­da ise, "Cum­hur­baş­ka­nın­ca ya­yım­lan­ma­sı kıs­men uy­gun bu­lun­ma­yan ve bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ri gön­de­ri­len ka­nun­la­rın sa­de­ce uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­ne ka­nu­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ma­dan ön­ce Ge­nel Ku­rul­ca gö­rüş­me­siz ka­rar ve­ri­le­bi­lir. Bu du­rum­da, sa­de­ce uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­ler­le il­gi­li gö­rüş­me açı­lır. Ka­nu­nun tü­mü­nün oy­la­ma­sı her hâlde ya­pı­lır." hü­küm­le­ri yer al­mak­ta­dır.

Bu hü­küm­le­re gö­re, ge­ri gön­de­ri­len ka­nu­nun tü­mü­nün ve­ya sa­de­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca uy­gun bu­lun­ma­yan mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­na bağ­lı­dır; an­cak, Cum­hur­baş­ka­nın­ca kıs­men uy­gun bu­lun­ma­ya­rak bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Ka­nun'un 1, 2, 6, 7 ve 8'in­ci mad­de­le­ri Ka­nun met­nin­den çı­kar­tıl­dı­ğın­dan kıs­men gö­rü­şü­le­cek bir hu­sus kal­ma­mış­tır.

Bu ne­den­ler­le, Ka­nun'un di­ğer mad­de­le­ri­nin gö­rü­şü­lüp gö­rü­şül­me­me­si ko­nu­sun­da Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­nı ala­ca­ğım.

Ka­nun'un mad­de­le­ri­nin gö­rü­şül­me­me­si­ni Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Cum­hur­baş­ka­nın­ca kıs­men uy­gun bu­lun­ma­ya­rak bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Ka­nun'un 1, 2, 6, 7 ve 8'in­ci mad­de­le­ri­nin Ka­nun met­nin­den çı­kar­tıl­ma­sı ne­de­niy­le, Ka­nun'un mad­de nu­ma­ra­la­rı te­sel­sül et­ti­ril­miş­tir. Ay­rı­ca, yü­rür­lük mad­de­si, Ka­nun met­nin­den çı­kar­tı­lan mad­de­le­re uy­gun ola­rak,

(x) Ka­nu­nun ilk gö­rüş­me­le­ri 31/1/2007 ila 15/2/2007 ta­rih­li 57 ila 64'ün­cü Bir­le­şim­ler­de ya­pıl­mış­tır.

(x x) 1361 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı Tu­ta­na­ğa ek­li­dir.

"Mad­de 9 - Bu Ka­nun'un 2'nci mad­de­si ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren al­tı ay son­ra, di­ğer mad­de­le­ri ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer."

Şek­lin­de ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir.

An­cak, tü­mü­nün oy­lan­ma­sın­dan ön­ce, İç Tü­zük'ün 86'ncı mad­de­si ge­re­ğin­ce, aleyh­te söz is­te­yen Ali Ars­lan, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ars­lan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın tez­ke­re­si üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bil­di­ği­niz gi­bi, çok tar­tış­ma­lı geç­miş­ti bu Ya­sa'nın gö­rü­şül­me­si. Top­lu­mun, sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­nın, ne­re­dey­se bü­tün mad­de­le­ri­ne iti­raz et­ti­ği bir tor­ba ya­say­dı. Bu­ra­da eleş­ti­ri­le­ri­mi­zi di­le ge­tir­miş­tik. Bir ha­tır­lat­mak is­te­rim ye­ni­den si­ze. Me­se­la, en önem­li­si ya­ban­cı dok­tor­lar­la il­gi­li tar­tış­may­dı. O ge­ti­ri­len tor­ba ya­say­la, Tür­ki­ye'de 1928 yı­lın­dan be­ri sa­de­ce Türk he­kim­le­ri­ne aç­tı­ğı­mız sağ­lık sek­tö­rü­nü, ar­tık, ya­ban­cı he­kim­le­re de aça­cak­tık. Ger­çi, Sa­yın Ba­kan açık­la­ma­la­rın­da, Ba­kan­lık­tan ge­len açık­la­ma­lar­da, Ya­sa'nın dü­zen­le­niş şek­lin­de, o gün­kü du­rum­la­ra gö­re, iş­te, sa­de­ce özel has­ta­ne­ler­de gö­rev ya­pa­cak­lar, ka­mu has­ta­ne­le­rin­de gö­rev yap­ma­ya­cak­lar­dır ya­ban­cı he­kim­ler, o açı­dan çok faz­la da te­la­şa ge­rek yok­tur gi­bi top­lum ya­tış­tı­rıl­ma­ya ça­lı­şıl­dı. An­cak, şim­di ko­mis­yon­da gö­rü­şül­me­si için sı­ra bek­le­yen bir ta­sa­rı var, ka­mu has­ta­ne­le­ri­nin bir­lik hâli­ne ge­ti­ril­me­si. İn­ce­le­di­ği­miz­de, bak­tı­ğı­mız­da gö­rü­yo­ruz ki, ar­tık, ka­mu has­ta­ne­le­ri de ya­vaş ya­vaş iş­let­me hâli­ne dö­nü­şe­cek, özel­leş­ti­ril­me­nin önü açı­lı­yor, özel has­ta­ne hâli­ne ge­ti­ri­le­cek. O za­man da bü­tün ka­mu has­ta­ne­le­ri­ni siz özel has­ta­ne hâli­ne ge­tir­di­ği­niz­de, ya­ban­cı dok­tor­lar, id­dia edil­di­ği gi­bi sa­de­ce özel­de de­ğil, ar­tık, ka­mu has­ta­ne­le­rin­de de ça­lış­ma ola­na­ğı bu­la­cak­lar.

Bir baş­ka­sı şef, şef yar­dım­cı­sı ata­ma­la­rıy­la il­gi­liy­di. Yi­ne, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin, eği­tim has­ta­ne­le­ri­ni, şef ve şef yar­dım­cı­lık­la­rı­na ken­di si­ya­sal yan­daş­la­rı­nı ata­ma­nın önü­nü aça­rak ar­ka bah­çe­si hâli­ne ge­tir­me şek­lin­de bir uy­gu­la­ma ol­du­ğu­nu id­dia et­miş­tik. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız da -bü­yük hu­kuk­çu, ger­çek­ten hu­kuk bil­gi­si­ne bü­tün top­lu­mun yü­rek­ten inan­dı­ğı Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı- ay­nı ge­rek­çe­ler­le bu mad­de­yi de ve­to et­miş bu­lu­nu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, anes­te­zi tek­nis­yen­le­ri­ne, ne­re­dey­se anes­te­zi uz­ma­nı yet­ki­le­ri­ni ve­ren bir mad­de var­dı. O mad­de­yi de Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, halk sağ­lı­ğı­nı, top­lum sağ­lı­ğı­nı teh­dit eden bir dü­zen­le­me ol­du­ğu ge­rek­çe­siy­le ge­ri gön­de­ri­yor.

Ar­ka­daş­la­rım, ko­mis­yon­da­ki gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si sa­yın söz­cü­le­ri ve Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız, Cum­hur­baş­ka­nı­nı hak­lı bul­duk­la­rı­nı, o ne­den­le, gü­zel ge­rek­çe­ler söy­le­di­ği­ni, o ne­den­le, bu mad­de­le­ri çı­ka­ra­cak­la­rı­nı söy­le­di­ğin­de, ger­çek­ten he­pi­miz mem­nun­luk duy­muş­tuk. Ay­nı gün bu­ra­da, ben, bu kür­sü­den, yi­ne sağ­lık­la il­gi­li bir ko­nu­da gö­rüş­le­ri­mi be­lir­tir­ken, bu mem­nu­ni­ye­ti­mi di­le ge­tir­di­ğim­de, Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız, ya­nıl­mı­yor­sam, ön sı­ra­lar­da bir kol­tuk­ta otu­ru­yor­du, "şim­di­lik" di­ye bir laf at­tı. Ya­ni, Cum­hur­baş­ka­nı hak­lı gö­rül­dü­ğü için de­ğil, Tür­ki­ye'de ya­ban­cı dok­tor­la­rın ça­lış­ma­sı­nın Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ta­ra­fın­dan doğ­ru bu­lun­ma­dı­ğı için de­ğil…

SAB­Rİ VA­RAN (Gü­müş­ha­ne) - Ma­yıs­tan son­ra…

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - "Ma­yıs­tan son­ra…" Sa­yın ar­ka­da­şım ora­dan laf atı­yor.

Cum­hur­baş­ka­nı de­ğiş­tik­ten son­ra, Cum­hur­baş­ka­nı­nı de­ğiş­tir­dik­ten son­ra, ar­tık bir da­ha ge­ri gel­me­mek üze­re, önü­müz­de­ki Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­rin­den son­ra, Tür­ki­ye'nin sağ­lık sek­tö­rü­nü ya­ban­cı he­kim­le­re açan bir ya­sal dü­zen­le­me­nin ya­pı­la­ca­ğı şim­di­den an­la­şı­lı­yor. Ni­ye vaz­geç­ti­niz? Vaz­geç­me­ni­zin tek ge­rek­çe­si var; bu­ra­da, yi­ne bü­yük tar­tış­ma­la­ra ne­den ola­cak­tı ya­ban­cı he­kim­ler, Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın ve­to et­ti­ği di­ğer mad­de­ler, o tar­tış­ma­la­rı gö­ğüs­le­me­yi gö­ze ala­ma­dı­nız. Ger­çek­ten, o ka­dar bü­yük in­fi­al ya­rat­tı ki o ge­tir­di­ği­niz mad­de­ler, sağ­lık ça­lı­şan­la­rı, he­kim­ler, bir ay­dan be­ri, 14 Mar­ta ka­dar, hop otur­du­lar, hop kalk­tı­lar, en son, işi bı­rak­ma ey­lem­le­ri­ne ka­dar gö­tür­dü­ler iş­le­ri. Siz de bu­nun far­kın­da­sı­nız, top­lum­da ger­çek­ten bü­yük bir ger­gin­lik ya­ra­tı­yor, sı­kın­tı ya­ra­tı­yor; bu tar­tış­ma­yı ye­ni­den gö­ze ala­ma­dı­nız. Hak­lı ol­ma­dı­ğı­nı­zı siz de bi­li­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - He­kim bu­lun, İs­tan­bul Bağ­cı­lar Dev­let Has­ta­ne­si­ni aça­lım.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - "16 Ma­yı­sa ka­dar" di­ye laf at­tı ar­ka­da­şım. 16 Ma­yı­sa da­ha bir bu­çuk ay­dan uzun­ca bir sü­re var.

Ba­kın, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, ge­rek­çe­sin­de, çok gü­zel, Ana­ya­sa'dan mad­de­ler say­mış. Ben ol­sam, si­zin ye­ri­ni­ze, he­pi­ni­zin ye­ri­ne, hat­ta, Sağ­lık Ba­ka­nı­na ve Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li­le­ri­ne, bu ge­rek­çe­yi tek­rar tek­rar oku­rum. Hat­ta, bi­raz son­ra oku­ya­ca­ğım şu sa­tır­la­rı da sa­tır sa­tır ez­ber­le­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne di­yor ba­kın Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız: "Ana­ya­sa'nın 17'nci mad­de­sin­de her­ke­sin ya­şa­ma, mad­di ve ma­ne­vi var­lı­ğı­nı ko­ru­ma ve ge­liş­tir­me hak­kı­na sa­hip ol­du­ğu be­lir­til­miş, 56'ncı mad­de­sin­de dev­let her­ke­sin ya­şa­mı­nı be­den ve ruh sağ­lı­ğı için­de sür­dür­me­si­ni sağ­la­mak­la ödev­li kı­lı­na­rak bu­nun yön­te­mi gös­te­ril­miş, 5'nci mad­de­sin­de de in­sa­nın mad­di ve ma­ne­vi var­lı­ğı­nın ge­liş­me­si için ge­rek­li ko­şul­la­rı ha­zır­la­ma­ya ça­lış­mak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, bir sa­ni­ye.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ça­lış­ma sü­re­miz ta­mam­lan­dı­ğı için, Ka­nun'un bi­ti­mi­ne ka­dar ça­lış­ma sü­re­si­nin de­va­mı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın Ars­lan, bu­yu­run.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - …dev­le­tin te­mel amaç ve gö­rev­le­ri ara­sın­da sa­yıl­mış­tır" di­ye baş­la­yan bir pa­rag­raf bu. Bir iki pa­rag­ra­fı da­ha var, za­man geç­me­sin di­ye oku­mu­yo­rum, ama, he­pi­niz­de var bu.

Ben, bu­nu, eğer ez­ber­le­ye­mi­yor­sa, Sa­yın Ba­ka­nın ma­kam oda­sı­nın kar­şı­sın­da­ki du­va­ra yaz­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Sa­yın Ba­kan bu­nun ana­ya­sal hak, ana­ya­sal bir dev­let gö­re­vi ol­du­ğu­nun, bu­nun Sağ­lık Ba­ka­nı­nın gö­re­vi ol­du­ğu­nun far­kın­da de­ğil.

Ba­kın, geç­ti­ği­miz gün­ler­de, has­ta­ne­ler­de re­hin kal­may­la il­gi­li bir tar­tış­ma ya­şa­dık. Bur­sa'da, bir ai­le­nin ço­cu­ğu­nun, has­ta­ne mas­raf­la­rı­nı öde­ye­me­di­ği için has­ta­ne­de re­hin kal­ma­dı­ğı­nı, an­cak, ha­pis­ha­ne­ye düş­tü­ğü­nü an­lat­mış­tım bu­ra­da. Sa­yın Ba­kan de­di ki: "Bu be­nim so­rum­lu­lu­ğum­da de­ğil. Bu, dev­let has­ta­ne­sin­de olan bir iş de­ğil; bu, üni­ver­si­te has­ta­ne­sin­de ol­muş. Be­nim so­rum­lu­lu­ğum­da de­ğil." Sa­yın Ba­kan, si­zin gö­re­vi­niz, bu ül­ke­de­ki her yurt­ta­şın doğ­du­ğu gün­den öle­ne ka­dar sağ­lı­ğı­nı ko­ru­mak­tır; üni­ver­si­te has­ta­ne­si olur, dev­let has­ta­ne­si olur, baş­ka bir ku­rum olur. Sağ­lık Ba­ka­nı­nın gö­re­vi, yurt­taş­la­rın sağ­lı­ğın­da­ki bü­tün so­run­la­rıy­la il­gi­len­mek­tir. Ka­ça­maz­sı­nız, efen­dim bu üni­ver­si­te has­ta­ne­sin­de ol­muş, dev­let has­ta­ne­sin­de ol­ma­mış, bu be­nim işim de­ğil, be­ni il­gi­len­dir­mez gi­bi bir hak­kı­nız yok. Lüt­fen, bu ya­zı­yı, Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­zın bu ge­rek­çe­le­ri­ni, eğer ez­ber­le­me şan­sı­nız yok­sa, ez­ber­le­me fır­sa­tı bu­la­mı­yor­sa­nız, bü­yük harf­ler­le yaz­dı­rıp kol­tu­ğu­nu­zun kar­şı­sı­na asın. Ana­ya­sal hak­kı­nı­zı yap­mak zo­run­da­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, söy­le­ne­cek çok şey var. Re­hin kal­ma ko­nu­sun­da, ger­çek­ten, ba­kın, med­ya­ya yan­sı­yan­lar: Ha­pis­ha­ne­ye na­sıl dü­şü­yor? İc­ra­ya ve­ri­li­yor, va­tan­daş ic­ra­ya ve­ril­di­ğin­de mal be­ya­nın­da bu­lun­mak gi­bi bir zo­run­lu­lu­ğu ol­du­ğu­nu bil­mi­yor, mal be­ya­nın­da bu­lun­mu­yor, hap­se gi­ri­yor. Bun­lar ic­ra­ya ve­ri­lip bor­cu­nu öde­ye­me­yen­ler. Bor­cu­nu öde­yen­ler, ya­ni has­ta­ne­den çı­kar­ken elin­den se­net, se­pet, bel­ge al­dık­la­rı­nız med­ya­ya yan­sı­mı­yor. Bu in­san­lar borç­la­rı­nı ta­kır ta­kır ödü­yor. Siz "re­hin kal­mı­yor" der­ken, san­ki, in­san­lar has­ta­ne­ler­de pa­ra­la­rı yok­sa üc­ret­siz mu­aye­ne ola­bi­li­yor ar­tık gi­bi söy­lü­yor­su­nuz, ger­çek böy­le de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ars­lan.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Ben, geç­ti­ği­miz gün­ler­de, Sağ­lık Ba­ka­nı, va­tan­da­şı, Mec­li­si kan­dı­rı­yor de­di­ğim­de çok kız­dı ba­na. Ger­çek­ten, me­se­la ya­ban­cı he­kim­ler ko­nu­sun­da doğ­ru­lar söy­len­mi­yor. Sa­yın Ba­kan, ya­ban­cı he­kim­ler ko­nu­sun­da bu Mec­li­si ik­na ede­bil­mek için ra­kam­la­rı sap­tı­rı­yor. Ec­za­cı­lar Bir­li­ği Kon­gre­si'nde, 2006 yı­lın­da, bun­dan bir yıl ön­ce "Tür­ki­ye'de 60 bin kli­nis­yen he­kim var, 60 bin has­ta mu­aye­ne eden he­kim var" di­ye he­sap ya­pı­yor, o ta­rih­ten son­ra 5 bin ci­va­rın­da öğ­ren­ci­miz me­zun olu­yor tıp fa­kül­te­le­rin­den, iki üç ay son­ra bir 5 bin da­ha me­zun ola­cak. Ben, bu­ra­da 70 bin kli­nis­yen üze­rin­den he­sap ya­pı­yo­rum ve Tür­ki­ye'de kli­nis­yen he­kim ba­şı­na dü­şen has­ta sa­yı­sı­nın gün­de 20 ol­du­ğu­nu sa­yı­lar­la ka­nıt­lı­yo­rum. Sa­yın Ba­kan bu­ra­ya çı­kı­yor "ha­yır, Ali Ars­lan yan­lış söy­lü­yor" di­yor. Ne­dir? Tür­ki­ye'de kli­nis­yen he­kim sa­yı­sı 70 bin de­ğil­dir. Be­nim­ki yan­lış ola­bi­lir, ben Sa­yın Ba­ka­nın ve­ri­le­ri­ne gö­re söy­lü­yo­rum, çün­kü, bir se­ne ön­ce Ec­za­cı­lar Bir­li­ği Kon­gre­si'nde "60 bin kli­nis­yen he­kim var" de­di. Sa­yın Ba­kan bu­ra­ya çı­kı­yor "ha­yır, Ali Ars­lan yan­lış he­sap ya­pı­yor, Tür­ki­ye'de 50 bin kli­nis­yen he­kim var­dır" di­yor. Sa­yın Ba­kan, bir se­ne ön­ce­ki 60 bin kli­nis­yen he­ki­min 10 bin ta­ne­si bu­har ol­du, uç­tu git­ti mi? Me­zun olan­la­rı ne yap­tı­nız? Ger­çek­ten hak­lı çı­ka­bil­mek için, bu­ra­da, ra­kam­la­rı, ger­çek­le­ri, hal­kın ya­şa­dık­la­rı­nı yü­ce Mec­li­sin önün­de sap­tı­rı­yor. Ben, bu sap­tır­ma­yı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Ge­ce­nin bu saa­tin­de vak­ti­ni­zi da­ha çok al­mak is­te­mi­yo­rum. Ben, şim­di­lik, Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın bu ve­to ge­rek­çe­le­ri­ne ka­tı­la­rak, bu mad­de­le­ri çı­kar­dı­ğı için te­şek­kür ede­rim.

Yal­nız, keş­ke mad­de­le­ri gö­rü­şe­bil­sey­dik. Ba­kın, rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nın bü­yük iti­raz­la­rıy­la bir mad­de ek­le­dik. Bi­zim iti­raz­la­rı­mız­la, uy­gu­la­na­bil­me­si­ni al­tı ay son­ra­ya at­tı­nız, an­cak, hâlâ iti­raz­lar de­vam edi­yor. Av­ru­pa'da bu ko­nuy­la il­gi­li tek­nik alt­ya­pı­nın ha­zır­lan­ma­sı için üç yıl geç­miş; biz, bu­nu al­tı ay­da ha­zır­la­ya­ca­ğız. Ko­mik, ger­çek­ten ko­mik. Keş­ke gö­rü­şe­bil­sey­dik, rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nı da bu gö­rüş­me­ler­de ra­hat­la­ta­bil­sey­dik.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, lüt­fen te­şek­kür edi­niz.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bel­ki bu gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da bu müm­kün ol­ma­dı; ama, rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nı da ra­hat­lat­mak için, en azın­dan, yü­rür­lük sü­re­si­nin üç yıl son­ra­ya er­te­len­me­sin­de fay­da var di­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­si bu sa­at­te say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ars­lan.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Şim­di, Ka­nun'u, bi­raz ön­ce be­lirt­ti­ğim ye­ni dü­zen­le­me­ler­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Oy­la­ma­yı elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım. Üç da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Ara ver­sek bi­le ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­ya­ca­ğın­dan ve ay­rı­ca, ça­lış­ma sü­re­miz de ta­mam­lan­dı­ğı için, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 28 Mart 2007 Çar­şam­ba gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 22.09